target
stringlengths
17
232
feat_Abstract
stringlengths
327
3.62k
text
stringlengths
590
6.6k
feat_PaperTextLength
int64
303
818
feat_PaperAbstractLength
int64
45
442
evaluation_predictions
sequence
Yenibahar (Pimenta dioica L.) meyvesinin bazı fiziksel özelliklerinin belirlenmesi
bu çalışmada pimenta dioica l . bitkisinin kurutulmuş meyvesi olan yenibahar meyvesi ve tohumlarının bazı fiziksel özelliklerinin belirlenmesi amaçlanmıştır . çalışma kapsamında yenibahar meyvesi ve tohumlarının geometrik ortalama çapı yüzey alanı hacmi gerçek ve yığın hacim ağırlıkları renk özellikleri mekanik özellikler ile sürtünme katsayısına ait değerler belirlenmiştir . buna göre yenibahar meyvesi ve tohumları geometrik ortalama çap değerleri . mm ve . mm yüzey alanı değerleri ise . cm ve . cm olarak saptanmıştır . bununla birlikte yenibahar meyvesi ve tohumlarının ağırlıkları sırasıyla . g ve . g olarak bulunurken gerçek hacim ağırlıkları sırasıyla . kg m ve . kg m olarak belirlenmiştir . yenibahar meyvelerinin renk ölçümlerindeki karakteristik l a b değerleri sırasıyla . . . olarak bulunurken yenibahar tohumlarının değerleri sırasıyla . . . olarak bulunmuştur . yenibahar meyvelerinin statik sürtünme katsayısı değerleri en düşük ve en yüksek sırasıyla cam ve lastik yüzeyde bulunmuştur . yenibahar meyvesinin kırılma kuvveti x y ve z eksenleri için mm h hızında sırasıyla . . . n olarak bulunmuştur . yenibahar meyvesi ve tohumlarının geometrik volumetrik ve mekanik özellikleri hasat sonrası uygulamalarda kullanılan alet ve ekipmanların tasarımına katkı sunacak ve ekonomik değerini artıracaktır .
mersingiller familyasının yaprağını dökmeyen bir üyesi olan yenibahar veya diğer adıyla jamaika biberi genel olarak amerika nın tropikal bölgelerinde yetişen bir bitkinin meyvelerinin yeşilken koparılıp kurutulması sonucu elde edilir . oldukça kokulu bir baharat olan yenibahar hindistan cevizi tarçın karanfil kakule karabiber zencefil gibi birçok baharatın kokusunu içermesinden dolayı ingilizcede allspice yani tüm baharatlar olarak adlandırılmaktadır . ana bileşenler olarak ojenol ojenol metil eter ve terpenler bulunmaktadır . pimenta dioica l . bitkisinin kurutulmuş meyvesi olan yenibahar meyvesidir . hasat edilen meyvelerin kurutma işlemi gün sürmekte ve nem içeriği nem düzeyine kadar düşürülmektedir . kullanıldığı yemeklere güzel bir tat ve hoş bir koku vermektedir . baharat olarak kullanılmasının yanında birçok faydası da bulunmaktadır . tıbbi ve aromatik bitkiler ile ilgili hasatharman mekanizasyonu ve hasat sonrası ürün işleme teknolojisinin oluşturulmasına yönelik teknolojiler ülkemizde geliştirilememiş olup tıbbi ve aromatik bitkilerin hasadı elle ya da biçerbağlarla çiçeklenme döneminde yapılmakta harmanı ise belirli bir süre kurutulduktan sonra birbirine çarptırılarak gerçekleştirilmektedir . tıbbi ve aromatik bitkilerin hasadı harmanı taşınması ve paketlenmesi gibi üretim aşamalarında karşılaşılan bu olumsuzlukların en aza indirilebilmesi için bitkilerin fiziko mekanik özelliklerinin bilinmesi gerekmektedir . yenibahar meyvesi ve tohumlarının rastgele seçilen adet materyaller üzerinde e yapılan ölçümlerde uzunluk genişlik ve kalınlık değerleri ölçülmüştür . volumetrik renk ve mekanik özelliklerle ilgili rastgele meyve ve tohum kullanılmıştır . yenibahar meyvesi ve tohumlarının renk karakteristikleri cr model bir renk ölçer yardımıyla tespit edilmiştir . hazırlanan skalaya göre l değeri parlaklık karanlık aydınlık a değeri değerler kırmızılığı değerler yeşilliği ve b değeri ise değerler sarılığı değerler maviliği ifade etmektedir . . volumetrik özellikler yenibahar meyvesi ve tohumları için incelendiğinde meyve ağırlığı sırasıyla . ve . g meyve hacmi değerleri . ve . cm yığın hacim ağırlıkları . ve . kg m meyve hacim ağırlıkları ise . ve . kg m olarak bulunmuştur . meyvenin statik sürtünme katsayısı değerlerinde en düşük değer cam yüzeyde en yüksek değer ise lastik yüzeyde tohumların statik sürtünme katsayısı değerlerinde en düşük değer cam yüzeyde en yüksek değer ise kontrplak yüzeyde bulunmuştur . kibar fındık çeşitlerinin statik sürtünme katsayılarını belirledikleri çalışmasında fındık çeşitlerinden badem fındıkların statik sürtünme katsayısı galvaniz sac ve kontrplak yüzeyler için sırasıyla . ve . olarak tespit etmiştir . bu çalışmada yenibahar meyvesinin ve tohumlarının sırasıyla . ve . nem içeriklerinde elde edilen bazı bulgular aşağıda özetlenmiştir . yenibahar meyvelerinin tohumlara göre daha küresel olduğu görülmüştür . yenibahar meyvesinin gerçek hacim ağırlığı değerleri tohumların gerçek hacim ağırlığına daha yüksek değerde bulunurken yığın hacim ağırlıkları daha düşük değerde bulunmuştur . yenibahar meyveleri ve tohumlarının statik sürtünme katsayısı cam yüzeyde diğer sürtünme yüzeylerine göre daha düşük değerde bulunmuştur . buna sebep olarak cam yüzeyin daha düzgün kaygan ve parlak yüzeye sahip olmasından kaynaklanmıştır . yenibahar meyvelerinin renk ölçüm karakteristiklerinden l b değerleri tohumlara ait değerlerden daha düşük değerde bulunmuştur .
538
189
[ 0, 3, 8781, 3, 10701, 1618, 2, 40, 2754, 2, 29, 2, 29, 2, 29, 2, 29, 2, 29, 2 ]
Aspirde zararlı Kapsül hortumlu böceği [Bangasternus planifrons (Brulle) (Coleoptera: Curculionidae)]’nin Ankara ilinde yaygınlığı ve yoğunluğunun belirlenmesi
bu çalışma kapsül hortumlu böceği nin ankara ili aspir ekiliş alanlarındaki yaygınlık ve yoğunluğunu belirlemek amacıyla ve yıllarında yürütülmüştür . aspir ekilişinin yoğun olarak yapıldığı ayaş bala kalecik polatlı ve şereflikoçhisar ilçelerinde yapılan sürvey ve örneklemelerden elde edilen veriler değerlendirilmiştir . b . planifrons yılında ayaş bala kalecik polatlı ve şereflikoçhisar ilçelerinin tamamında tespit edilmiş ve sırasıyla . . . . ve . bulaşma oranları belirlenmiştir . zararlı yılında ayaş ilçesi hariç diğer ilçelerde tespit edilirken bala kalecik polatlı ve şereflikoçhisar ilçelerinde sırasıyla . . . ve . bulaşma oranları belirlenmiştir . bulaşık olduğu alanlarda zararlının yılındaki yoğunluğu ayaş bala kalecik polatlı ve şereflikoçhisar ilçelerinde sırasıyla ortalama . . . . ve . adet ergin birey bitki yılında ise ayaş ilçesi hariç sırasıyla ortalama . . . ve . adet ergin birey bitki olarak saptanmıştır . b . planifrons larvalarının yeni oluşan tohumlarda beslenmesi sonucunda aspirde yüksek verim kaybına neden olduğu bu çalışma ile belirlenmiştir .
aspir tohumlarında arasında yağ bulunan yağı biodizel yapımında kullanılabilen küspesi hayvan yemi olarak değerlendirilen tek yıllık bir yağ bitkisidir . bangasternus cinsinin palearktik bölgede ülkemizde ise . bangasternus planifrons ülkemizde aspir bitkisinde önemli bir zararlı durumundadır . b . planifrons bitkinin yeşil aksam ve tohum kapsülünde beslenerek üründe kayba neden olmaktadırlar . konya da aspirin erken döneminde b . planifrons un yapraklarda beslenerek zarara neden olduğunu bildirmiştir . bu çalışmada ülkemizde ekiliş alanı son yıllarda artan aspir bitkisinde tohum kalite ve kantitesinin azalmasına neden olan kapsül hortumlu böceğinin zararlısının ankara ilindeki yaygınlık bulaşıklık ve zarar durumunun belirlenmesi hedeflenmiştir . örnekleme yapılan bitkilerde tespit edilen b . planifrons erginleri sayılarak bitki başına ortalama ergin sayıları belirlenmiştir . zararlı yaygınlığı tarla büyüklüğü dikkate alınarak zararlının tarladaki bulaşıklığı var yok şeklinde tespit edildikten sonra il ve ilçe için bulaşık alanın toplam alana oranlanmasıyla hesaplanmıştır . zararlının il ve ilçe bulaşma oranı ise tartılı ortalama alınarak hesaplanmıştır . her tarla için hesaplanan bulaşma oranı o tarla büyüklüğü ile çarpılarak incelenen tüm tarlalar için elde edilen çarpımlar toplanmıştır . bu toplam maksimum bulaşma olasılığına bölünerek ildeki bulaşma oranı hesaplanmıştır . b . planifrons ın ve yıllarında ayaş bala kalecik polatlı ve şereflikoçhisar ilçelerindeki yaygınlığını ve zarar durumunu belirlemek amacıyla arazi kontrollerine aspir bitkisi yapraklı döneme ulaştığında başlanılmıştır . b . planifrons yılında aspir alanlarında ilçelere göre değişmekle beraber mayıs tarihleri arasında gözlenmiştir . zararlının kışlamış erginlerinin bitkinin uç yapraklarının epidermis dokusunda beslenerek zarar yaptığı gözlenmiştir . yapraklarda oluşan bu zarardan dolayı yaprak dokusunda nekrozlar oluştuğu ve kurumaların meydana geldiği belirlenmiştir . zararlının bulaşık olduğu bitkilerde sırasıyla ortalama . . . . ve . adet ergin bitki yoğunluğu tespit edilmiştir . aspir alanlarında yürütülen yılı çalışmalarında zararlı ilçelere göre değişmekle beraber mayıs tarihleri arasında gözlenmiş ve ayaş ilçesi hariç çalışmanın yürütüldüğü diğer tüm ilçelerde tespit edilmiştir . bir önceki yılda olduğu gibi zararlının tipik olarak taze uç sürgünlerde beslenerek zarar yaptığı gözlenmiştir . bu zarar sonucu oluşan yaralar daha sonra kuruyarak nekrotik lekelere dönüşmektedir . ankara ilinde sürvey yapılan tüm ilçeler zararlı ile bulaşık bulunurken sadece ayaş ilçesinde yılında zararlı tespit edilmemiştir . yılında ise yaygınlık oranı . bulaşıklık oranı . ve bulaşık bitkilerdeki ortalama ergin sayısı . adet bitki olarak saptanmıştır . bangasternus cinsinin türkiye de b . fausti b . orientalis ve b . planifrons türleri bilinmektedir lodos ve ark . zararlının yumurtadan çıkan larvaları kapsül içerisinde yeni oluşan tohumlar ile beslenerek verim kaybına neden olmaktadırlar . zararlının aspir bitkisinde önemli ekonomik kayba neden olması sebebiyle mücadelesine esas olacak detaylı çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır .
466
161
[ 0, 3, 2, 29, 15, 9434, 526, 3, 63, 9, 102, 2, 1618, 720, 2168, 1171, 221, 3, 49, 122 ]
Sağlık Sektöründe Proje Finansman Modelleri:
tüm devletlerin sağlık eğitim ulaşım ve altyapı yatırımları başta olmak üzere birçok kamu hizmetini kaliteli ve düşük bir fiyat ile sunması beklenir . ancak tüm bu hizmetlerin devletler tarafından vatandaşlarına sunulabilmesi için kamunun çok büyük maliyetlere katlanması gerekir . kamunun hizmet üretmesine bir diğer alternatif olan özelleştirme li yılardan beri dünyada yaygın olarak uygulanmaktadır . özelleştirmenin avantaj ve dezavantajlarının yoğun olarak tartışıldığı son yıllarda bu soruna verimli bir çözüm önerisi olarak alternatif proje finansman modelleri ortaya atılmıştır . kamu ve özel sektör ortaklığı köso olarak da bilinen bu proje finansman yöntemi altında bir çok türev model tanımlanmıştır . bu modellerden birçoğu özellikle abd avusturalya ve avrupa ülkelerinde sağlık eğitim ulaşım ve altyapı hizmetlerinde son yıllarda artan bir hızla kullanılmaya başlamıştır . bu çalışmada yatak kapasiteli bir hastane projesinin köso modeli ile hayata geçirilmesi ile ilgili bir fizibilite çalışması yapılmıştır . hastanenin tasarım inşaat ve operasyon sürecinde hem özel sektör ortağın hem de devletin tüm nakit giriş ve çıkışları tahmin edilerek net nakit akışlarına ulaşılmış ve bu nakit akışlarının özel sektör ortağı ve devlet için net bugünkü değerleri ve iç verim oranları hesaplanmıştır . ayrıca hastane projesinin köso modeli ile değil de devlet tarafından finanse edilmesi ve işletilmesi durumunda projenin devlete sağlayacağı net bugünkü değer hesaplanarak köso modeli çıktıları ile karşılaştırılmış ve ortaklık modelinin her iki taraf için de önemli avantajlar sağladığı ortaya konmuştur .
bir projenin yeni baştan inşa edilerek yapılması veya mevcut bir projenin gelişti rilmesi için gerekli yeterli ve uygun koşul larda kaynak sağlanması proje finansmanı olarak tanımlanabilir . ancak fi nansal kaldıraç oranı bazı projelerde e yaklaşabilir . finanslama yapısının ortaya konması kamu diğer ortaklar ve kontraktörlerle yapılan pazar lıklar ve tüm bu işlerin belgelendirilmesi çok zaman alırken yasal harçlar ve diğer ilgili giderler de büyük maliyetlere neden olabilir . her süreç kendi içinde yüksek miktarlı bir yatırım ve hizmet kalitesini denetleyecek ayrı bir uzmanlık gerektirir . bu çalışmanın ilk bölümünde devlet tekeli özelleştirme ve kamu özel sektör ortaklığı modellerinin avantaj ve dezavantajları karşılaştırılmaktadır . bu hizmetler arasında hastane okul köprü yol altyapı çalışmaları hapishaneler gibi çeşitli kamu faaliyetleri yer almaktadır . özelleştirmenin görünen tüm bu avan tajlarının yanında risklerin ve maliyetlerin tamamıyla özel sektöre devri kamunun üretilen mal ve hizmetler üzerindeki kontrolünü kaybetmesine istihdam soru nuna özel sektörün yüksek maliyetlerle borçlanmasına hizmet fiyatını arttırma sına ve sonuçta işletme maliyetlerini azalt mak için de ürettiği hizmetin kalitesinin düşürülmesine neden olabilmektedir . sıra lanan tüm bu olumsuzluklar özelleştirme nin kamu hizmeti sunulması için gerçekte çok etkin bir yol olmadığı savunmasını da beraberinde getirmektedir . her bir farklı projede tarafların üstleneceği roller farklı olabilir . bazı ortaklıklarda özel sektör firması hizmetin verilmesinde ha kim rol oynarken bazen sadece inşaatın yapılması ve finansman sağlanmasında öne çıkabilir . sonuçta uzmanlık eksikliği nedeniyle devletin ürettiği hizmetlerde genellikle daha düşük kaliteye ulaşılır . kamu özel sektör ortaklığının oluştu rulması ile devlet özel sektör uzmanlı ğından faydalanarak hizmette kaliteyi ve verimliliği arttırırken inşaat ve işletim faaliyetlerinin özel sektöre ait olması nedeniyle maliyet avantajını da yakalaya bilmektedir . yap devret işlet modelinde kamu fi nanslama ve inşaat için bir ortak bulur . kamu tüm gelir ve giderleri denetleyebilme hakkına sa hiptir . ingiltere de yılında geliştirilen bir köso türev modeline göre özel sektör ha zine garantisi olmaksızın projenin tasa rımı finansmanı ve inşaatını proje anlaş ması uyarınca yürütmektedir . devlet proje nin inşaatı tamamlandığında özel sektör ortağına yapacağı düzenli ödemeleri belir lerken proje yürütücüsünün tüm maliyet lerini de değerlendirir . özel ortak için sermaye maliyeti aşağıdaki formül yardımıyla hesaplanabilir . proje finansmanı için açılan ihaleye katılan her şirket proje finansman modelini ve model detaylarını da sunmak zorundadır . inşaat proje anlaşmasında beyan edilen süre içinde tamamlanmak zorun dadır . ingilere de kullanılan söz konusu mo delin hem devlet hem de özel sektör ortak açısından avantajlarının sayılarla ortaya konulabilmesi için çalışmanın bundan sonraki bölümünde yatak kapasiteli bir hastane için hipotetik bir fizibilite analizi yapılmış ve köso modelinin hem kamu sektörü hem özel sektör ortağı hem de hizmeti kullanan bireyler için avantajlı olduğu ortaya konmuştur . bu hipotetik analizde hastane inşaatının iki yılda tamamlanacağı ve inşaatın tamamlanma sının ardından yıl süreyle özel sektör ortağı tarafından işletileceği varsayılmıştır . özel sektör ortağının projenin başladığı yılı takiben iki yıl boyunca inşaat maliyetleri ve personel maaşları için banka kredisi kullanması öngörülmüştür . hastanenin hasta hizmet ücreti olarak ortalama tahsil edeceği ve bu tutarın sinin hastadan ve kalanının devletten alınacağı kabul edilmiştir . projenin nakit akışlarının doğru olarak hesaplanabilmesi projenin kabul veya ret kararı açısından çok önemlidir . hastane projesinin nakit akışlarının finansal çıktıları tablo da özetlenmiştir .
483
222
[ 0, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3 ]
Artvin Yöresinde Odun Hammaddesi Üretim ve Fidanlık-Ağaçlandırma İşçilerinin İzometrik Kuvvet Değerlerinin ve Vücut Kompozisyonlarının Belirlenmesi Üzerine Bir Araştırma
bu çalışma kapsamında ormancılık sektöründe çalışan işçilerin izometrik kuvvet ve vücut kompozisyon değerleri araştırılmıştır . bu amaçla artvin yöresinde adet odun hammaddesi üretimi adet ağaçlandırma yapılan alan ve adet fidanlık olmak üzere toplam deneme alanında tamamı erkek bireylerden oluşan üretim ve fidanlık ağaçlandırma işçisi üzerinde çalışmalar yapılmıştır . çalışma neticesinde orman işçilerinin bacak kuvveti değerleri üretim işçilerinde ortalama . kg fidanlık ağaçlandırma işçilerinde ise ortalama kg olarak sırt kuvveti değerleri ise üretim işçilerinde ortalama . kg fidanlık ağaçlandırma işçilerinde ortalama . kg olarak tespit edilmiştir . üretim işçilerinin vücutlarındaki yağ oranları ortalama . fidanlık ağaçlandırma işçilerinin ise ortalama . olarak bulunmuştur . vücut yağ yüzdesi değerlerinin işçilerin yaş ortalamaları dikkate alındığında hem üretim hem de fidanlık ağaçlandırma işçilerinin orta grupta yer aldığı belirlenmiştir . ayrıca vücut kitle indeksi değerlerine bakıldığında her iki işçi grubununda şişman sınıfında yer aldığı tespit edilmiştir .
ormancılık faaliyetleri çok çeşitli işleri içine alan çoğunlukla doğaya açık çalışma koşullarında gerçekleştirilen ve ağır işlerden oluşan bir organizasyondur . orman işçiliği genel olarak değerlendirildiğinde çalışma şartları yeri zamanı gibi birçok sebepten dolayı diğer iş kollarından farklılıklar gösterir . yapılan iş esnasında insan bedeninin iş ile olan ilişkisi oldukça önemlidir . insan vücudunun yapısını ve fonksiyonlarını temel alan iş fizyolojisi vücudun çalışma sırasında ne gibi etkilere maruz kaldığını araştırır . vki hesaplanarak kişinin olması gereken ideal ağırlığı tespit edilebilir . fiziksel yapı ile ilişkili olarak kişinin performansını etkileyen bir diğer faktör ise kuvvet kavramıdır . bacak kuvveti ölçülürken işçilerin dizleri bükük konumda dinamometre sehpasının üzerine ayaklarını yerleştirmeleri ve kollarını gergin sırtlarını düz gövdelerini de hafif ön tarafa doğru eğmeleri sağlanmıştır . bu pozisyonda dinamometrede bulunan zinciri tutamak yardımıyla kavrayıp dikey olarak maksimum oranda bacaklarını kullanarak zinciri yukarı çekmeleri istenmiştir . deri kıvrım kalınlığı ölçümleri için holtain marka skinfold kaliper kullanılmıştır . hataları önlemek için baş ve işaret parmakları ile ölçüm yapılan noktanın cm gerisinden sadece deri ve derialtı yağ dokusu tutulmuştur . çalışma kapsamında üretim ve fidanlık ağaçlandırma işçileri üzeride yapılan ölçümler neticesinde elde edilen verilerin bilgisayar ortamına aktarılmasında ve değerlendirilmesinde microsoft office excel paket programı kullanılmıştır . tablo den yararlanarak üretim ve fidanlık ağaçlandırma işçilerinin vücut yağ yüzdesi değerlerinin işçilerin yaş ortalamaları dikkate alındığında orta grupta yer aldığı görülmektedir . ancak birtakım hesaplamalar yolu ile bu değer tespit edilebilir . üretim işçilerinde vücut ağırlık değeri ortalaması . kg iken bu değer fidanlık ağaçlandırma işçilerinde ortalama . kg dır . bu sonuçlardan fidanlık ağaçlandırma işçilerinin üretim işçilerine nazaran daha ağır olduğu söylenebilir . başka bir deyişle fidanlık ağaçlandırma işçilerinin vücutlarındaki enerji rezervlerinin daha fazla buna karşılık üretim işçilerinin kas ve iskelet gelişiminin daha iyi durumda olduğu söylenebilir . şili deki orman işçilerin de ise bu oran olarak hesaplanmıştır . buradan anlaşılacağı üzere şili deki orman işçilerinin enerji rezervleri bu çalışmadaki orman işçilerinden daha fazladır . her iki değerinde şili deki orman işçilerine nazaran daha az olduğu görülmektedir . çalışmalarda orman işçilerinin bacak ve sırt kuvvet değerleri ölçümü sırasında işçinin bulunduğu pozisyon ormanda yaptığı işlerdeki bazı duruş pozisyonlarına çok yakındır . bu bağlamda üretim işçilerinin bacak kuvveti değerleri . kg fidanlık ağaçlandırma işçilerinin ise kg olarak bulunmuştur . bu durum üretim işçilerinin bu tür durumlar için daha dayanıklı olduğunun bir göstergesi olarak söylenebilir . bu değerlerden orman işçileri ile bazı spor dallarında faaliyet gösteren bireylerin birbirlerine yakın denecek ölçüde kuvvet değerlerine sahip oldukları anlaşılmaktadır . bu sonuçlardan üretim işçilerin izometrik kuvvet değerleri bakımından fidanlık ağaçlandırma işçilerine oranla daha güçlü oldukları sonucuna varılmıştır . özellikle üretim işinde çalışacak olan işçilerin daha tecrübeli ve dayanıklı olmasına özen gösterilmelidir .
426
140
[ 0, 3, 2, 52, 40, 2, 29, 2, 3, 7, 2, 52, 9, 7, 2, 727, 9, 3, 29, 15 ]
Pestisit klorprifosun rat (wistar albino) karaciğerinde oluşturduğu hasar üzerine kurkuminin antioksidan etkisinin incelenmesi
bu çalışmada dünyada yaygın olarak kullanılan geniş spektrumlu pestisit olan klorprifosun ratların karaciğerinde oluşturduğu hasarın miktarı ve bu hasarın giderilmesinde antioksidan özelliği bilinen kurkuminin koruyucu rolünün incelenmesi amaçlanmıştır . bu amaçla bir kontrol grubu ile sırasıyla sadece cpf sadece kurkumin ve cpf kurkumin verilen muamele grubu olmak üzere toplam dört grup oluşturulmuştur . her bir grupta adet günlük erkek rat kullanılmıştır . mg kg gün cpf ve mg kg gün kurkumin gavaj yoluyla hayvanlara verilmiştir . . ve . günlerde gruplardaki şar hayvan sakrifiye edilmiştir . histolojik takip işlemlerinden sonra ışık mikroskobu ile yapılan değerlendirmede cpf grubunda kontrol grubuyla karşılaştırıldığında karaciğerde hidropik dejenerasyon inflamasyon odakları sinüzoidlerde genişlemeler hepatositlerde sitoplazmik değişiklikler glikojen yoğunluğunda farklılıklar gözlenmiştir . cpf ile birlikte kurkumin verilen grupta cpf grubuna göre daha az oranda histolopatolojik değişiklik gözlenmiştir . elde edilen bulgular kurkuminin cpf nin neden olduğu histopatolojik hasarı indirgediğini göstermektedir .
pestisitlerin hedef olmayan organizmalar üzerine olan olumsuz etkilerinin varlığı son yıllarda zirai mücadelede kullanımlarının sınırlanmasına yönelik çalışmaların artmasına neden olmuştur . organofosfat insektisitler sebze ve meyvelerdeki emici böceklerin kontrolünde yaygın olarak kullanılan kimyasallardır . cpf nin asetilkolin esteraz inhibisyonundan başka farklı hücresel ve moleküler mekanizmalar yoluyla normal gelişimi engellediğini gösteren çalışmalar da bulunmaktadır . radikaller lipitler proteinler ve dna gibi makro moleküllere zarar verici reaksiyonları başlatırlar . baharat olarak mutfaklarda kozmetik sektöründe ve tıpta ilaç olarak kullanılmakta olan kurkumin antioksidan anti inflamatuar antikarsinojenik ve antikoagulant antidiyabetik antifungal gibi çok sayıda biyolojik ve farmokolojik aktivitelere sahiptir klorprifos kurkumin klorprifos kurkumin olmak üzere grup oluşturulmuştur . rutin histolojik takip işlemleri yapıldıktan sonra dokular parafin içerisinde bloklanmıştır . elde edilen parafin bloklardan μm kalınlığında kesitler alınmıştır . çalışmadan elde edilen sonuçlara göre kontrol grubuyla kurkumin grubu karşılaştırıldığında belirgin histopatolojik değişikliklerin meydana gelmediği görülmüştür . cpf gruplarında ve cpf kur gruplarında karaciğerde hidropik dejenerasyon inflamasyon odakları sinüzoidlerde genişlemeler hepatositlerde sitoplazmik değişiklikler glikojen yoğunluğunda farklılıklar gibi histopatolojik değişiklikler gözlenmiştir . gün grubunda sentral ven ve portal alan çevresinde hidropik dejenerasyon inflamasyon odakları sinüzoidlerde genişlemeler hepatositlerde sitoplazmik değişiklikler ve glikojen miktarında azalma belirlenmiştir . gün grupları arasında yapılan değerlendirmede ilaç uygulanışının devam etmesiyle hasarın derecesinin arttığı gözlenmiştir . değerlendirme yarı kantitatif olarak her bir gruptaki değişikliklerin modu alınarak yapılmıştır . hücre fizyolojik stresler ve patolojik uyaranlarla karşılaştığında duruma adapte olabilmekte ve hücresel homeostazı koruyarak canlılığını devam ettirebilmektedir . diğer yandan oksidatif hasarın varlığının tespitinde önemli parametreler olan antioksidan enzim aktivitlerinin belirlendiği çalışmalarla cpf nin karaciğerde oluşturduğu hepatotoksisite ortaya çıkarılmıştır rat karaciğer ve böbreği ile yaptıkları çalışmada cpf nin bu dokular üzerinde histopatolojik değişikliklere neden olduğunu belirtmişlerdir . vitamin e vitamin c β karoten gibi antioksidan vitaminler kurkumin selenyum melatonin gibi antioksidan özelliğe sahip maddeler de ikinci savunma sistemini oluşturur ve vücudu oksidatif stres sonucu oluşan hasara karşı korurlar . yapılan birçok araştırma sonucunda kurkuminin antioksidan etkisi kanıtlanmıştır . ratlarla yaptıkları çalışmada ml kg kurkumini oral yolla vererek ccl ün karaciğer üzerinde oluşturduğu hasara karşı kurkuminin koruyuculuğunu ışık mikroskobik immünohistokimyasal ve elekron mikroskobik incelemelerle ortaya koymuştur . yapılan başka bir çalışmada kurkuminin koruyuculuğu biyokimyasal moleküler ve mikroskobik analizlerle gösterilmiştir ghosh ve ark . ziraat ve endüstri alanlarında sıklıkla kullanılan organofosfatlı insektisit kalıntılarına tohum sebze toprak ve çeşitli besinlerde rastlanmış hedef olmayan canlılarda zehirlenmelere hatta ölümlere neden olduğu rapor edilmiştir storm ve ark . tarım alanında kullanılması gerektiğinde üreticiler yalnızca gerekli olduğu durumlarda doğru ilaç doğru dozda ve doğru zamanda kullanılması konusunda bilgilendirilmelidir . elde ettiğimiz sonuçlar hem cpf ile hem de kurkumin ile yapılan diğer çalışmalarla paralellik göstermektedir .
461
138
[ 0, 3, 2, 29, 2, 52, 1618, 2754, 2, 29, 9, 3, 63, 11431, 15, 8654, 3664, 40, 2, 1314 ]
Kireçli ana materyal üzerinde oluşan topraklarda fosfor fraksiyonları ile bazı toprak özellikleri arasındaki ilişkiler
fosfor birçok fizyolojik ve biyokimyasal süreçte önemli bir element olduğu için bilinen tüm canlılar için mutlak gereklidir . toprak oluşum süreçlerine ve arazi kullanımına bağlı olarak ortaya çıkan toprak özellikleri topraklarda fosforunun yarayışlılığı ve jeokimyasal fraksiyonlarında değişikliklere neden olmaktadır . bu çalışmada atabey ovası ndan toplam adet yüzey toprak örneği alınmıştır . topraklarda kademeli fosfor fraksiyonlaması yapılmıştır . bu fraksiyonlar sodyum bikarbonat sodyum hidroksit sitrat bikarbonat dithionit hidroklorik asit ile ekstrakte edilebilen ve bakiye fosfor şeklindedir . fosfor fraksiyonlarının toprak özellikleri ile olan ilişkileri tanımlayıcı istatistik analizleri pearson korelasyon analizi ve kemometrik analizlerle ortaya konulmaya çalışmıştır . ova topraklarında fraksiyonların ortalama dağılım sırası büyükten küçüğe doğru ca p res p cbd p naoh pt naoh pi nahco pt nahco pi naoh po nahco po şeklinde izlenmiştir . bu fraksiyonların oransal dağılımının arazi kullanım şekline bağlı gübreleme miktarına göre değiştiği belirlenmiştir .
topraklarda fosfor organik fosfor ve inorganik fosfor olmak üzere iki ana grup altında toplanabilir . değişen toprak koşulları gübreleme programı ve bitki örtüsü bu fraksiyonların kendi içerisinde ve farklı fraksiyonlar arasında fosfor geçişlerini etkilemektedir . inorganik gübreleme yapılmış kireçli topraklarda olsen p ile nh asetatta çözünen al ve aktif kireç arasında pozitif bir ilişki belirlemiştir . aynı çalışmada ilk günde cbd p nin miktarındaki artış fe oksitlerin topraklarda p sorpsiyonunda önemini ortaya koymuştur . gübrelemenin fosfor fraksiyonlarına etkisinin anlaşılması açısından alovisi ve ark . yarayışlı p fraksiyonları ve toplam organik p miktarı ile karbon içeriği arasında kuvvetli pozitif korelasyon gözlemişlerdir . mevcut literatürler ışığında bu çalışmada atabey ovası topraklarında fosfor fraksiyonları üzerine toprak özellikleri tanımlayıcı istatistikler pearson korelasyon ve temel bileşen analizleri kullanılarak ortaya konulmaya çalışılmıştır . toprak örneklerinde amonyum asetatla ekstrakte edilebilen na k ca ve mg organik madde modifiye edilmiş walkley black metodu ile potasyum dikromat ile yaş yakarak toprak reaksiyonu ve elektriksel iletkenliğini sırasıyla ph metre ve wheatstone köprüsü prensibiyle saturasyon çamurunda yarayışlı fosfor olsen metodu ile katyon değişim kapasitesi sodyum asetat yöntemi ile tekstür bouyoucos hidrometresi ile belirlenmiştir . bu fraksiyon ikiye ayrılmıştır ı molibdat ile reaksiyona girebilen inorganik ve ıı konsantre hno ile yakma sonucunda elde edilen toplam p den inorganik p nin çıkartılması ile elde edilen organik p . dirençli fraksiyon yaş yakma yöntemiyle çözülmüş ve fosfor miktarı murphy ve riley metodu nm dalga boyunda kolorimetrik olarak tespit edilmiştir . göz önüne alındığında yapılan tarımsal uygulamaların etkisini ön plana çıkarmaktadır . genelde kurak yarı kurak bölgelerde kireçli ana materyal üzerinde oluşan topraklarda yarayışlı p içeriği düşüktür . çalışma sahası topraklarında yarayışlı p olarak kabul edilen olsen p . . mg kg arasında değişim göstermekte ve ortalaması da . mg kg dir . fosfor fraksiyonlarına transformasyon uygulanmadığı durumdaki tanımlayıcı istatistikler oklüde p nin fe p minerallerinin kristal örgüsüyle ilişkili olduğunu bildirmiştir . geride alkali ile çözünmeyen ancak okside olabilen organik maddelerden kaynaklanan bir kısım kalmıştır ki bu da veri setinde göreceli olarak daha düşük çarpıklık katsayısı şeklinde kendini göstermiştir . bazı toprak fiziko kimyasal özellikleri ile p fraksiyonları arasındaki pearson korelasyon katsayıları çizelge ve ʹda verilmiştir . yapmış oldukları çalışmada cbd ile ekstrakte edilebilen fe ve al ile naoh pi arasında önemli ilişkiler belirlemişlerdir . özellikle fazla gübreleme yapılan arazilerde toprağa ilave edilen p öncelikle adsorpsiyon reaksiyonlarıyla ya da çökelme reaksiyonlarıyla tamponlanmaktadır . bu açıdan oksit minerallerin yüzeyleri mineral p nin adsorpsiyonunda önemli bir bileşendir kireç aktif kireç ph yarayışlı k yarayışlı mg yarayışlı fosfor nahco pt nahco pi nahco po naoh pt naoh pi cbd p res p ve toplam p arasında önemli pozitif korelasyonlar kil önemli negatif korelasyon bulunmuştur . negatif ilişkiler ise ilave edilen p nin ca p fraksiyonunda birikmesine engel olan toprak özellikleriyle ilgilidir . toplam p naoh po dışındaki tüm diğer fraksiyonlarda çok önemli korelasyon katsayıları vermiştir . bu özelliklere ilave olarak kısmen toprak amenajman pratiklerinin kısmen de toprak oluşum süreçlerinin etkisi altında olan om pozitif yükleme değerine sahiptir . kumun yüksek olması kolayca yıkanmayı sağlayıp fosforun toprakta tutulmasını önlemektedir .
583
172
[ 0, 3, 2, 1314, 2, 727, 9, 8524, 3664, 40, 2, 1314, 11374, 9, 44, 9, 346, 63, 3, 6194 ]
Bacillus thuringiensis subsp. kurstaki tarafından enfekte edilen Malacosoma neustria larvalarının hayatta kalmasına ve bazı bağışıklık enzimlerine bitkideki metal iyonlarının etkisi
bu çalışmanın amacı farklı bitki türü elaeagnus rhamnoides quercus cerris coryllus maxima ve crataegus monogyna ile besleyerek bacillus thuringiensis subsp . kurstaki tarafından enfekte edilen malacosoma neustria larvalarının hayatta kalmasına ve bazı bağışıklık enzimlerine bitkilerdeki krom nikel bakır ve çinko metal iyonlarının etkisini araştırmaktır . düşük nikel miktarına sahip q . cerris ve c . monogyna bitkileriyle beslenen larvalarda hayatta kalma oranı yüksek nikel miktarına sahip olan e . rhamnoides ve c . maxima ya göre daha düşüktür . en yüksek bakır miktarına sahip q . cerris bitkisi ile beslenen larvalarda katalaz enzimi diğer bitkilerle beslenen larvalara göre yüksektir . en yüksek çinko ve en düşük nikel miktarına sahip olan c . monogyna ile beslenen larvalarda glutatyon peroksidaz aktivitesi en yüksektir . düşük çinko ve yüksek nikel miktarına sahip olan e . rhamnoides ile beslenen larvalarda en düşük glutatyon peroksidaz aktivitesi bulunmuştur . en yüksek çinko içeren c . monogyna ile beslenen enfekte edilmiş larvalarda süperoksit dismutaz aktivitesi en yüksektir . yüksek nikel ve bakır miktarına sahip e . rhamnoides ile beslenen larvalarda hemosit sayısı en yüksektir . en düşük hemosit sayısı ise nikel ve bakır miktarının en az olduğu c . monogyna bitkisi ile beslenen larvalarda bulunmuştur .
toprağın fiziksel ve kimyasal özellikleri çevrede gerçekleşen bir takım olaylar ve aynı zamanda insanlardan kaynaklanan bir takım olaylardan dolayı ürekli değişmektedir . baskın biçimde uygulanmış mikrobiyal kontrol ajanlarından en fazla yaygın olarak kullanılanı b . thuringiensis bakterisidir göre farklılık olduğu bulunmuştur . enfekte edilen larvalarda sod aktivitesi kontrollerine kıyasla daha yüksektir . toplam hemosit sayısı bakımından enfekte edilen gruplar arasında anova duncan testi sonuçlarına göre farklılık olduğu bulunmuştur ve bu farklılık enfekte gruplarda artan hemosit sayısı şeklindedir . toplam hemosit sayısı kontrol ve enfekte edilen gruplar arasında farklıdır . sonuçlarımız bir bakteri türü ile enfekte edilmiş böcek larvalarının beslendiği bitki yapraklarındaki metal içeriğinin hayatta kalmaya olan etkisini göstermektedir . larvalar tarafından alınan b . thuringiensis sporlarının rolü bakterinin yoğunluğuna tipine cry toksinlerinin konsantrasyonuna farklı kombinasyonlarına ve türüne bağlı olarak büyük oranda değişebilmektedir . en fazla bakır miktarına sahip q . cerris bitkisinde beslenen enfekte larvaların hayatta kalma oranları oldukça düşüktür . katalaz enzim aktivitesi enfeksiyonlu gruplar içerisinde en yüksek . g . mellonella larvalarında düşük dozdaki malation konsantrasyonunun süperoksit dismutaz aktivitesini kontrole göre önemli ölçüde arttırdığı ve ergin ömür uzunluğu ve fertilite ile süperoksit dismutaz aktivitesi arasında pozitif bir ilişki olduğu gösterilmiştir . sonuç olarak b . thuringiensis kurstaki nin m . neustria larvaları üzerindeki olumsuz etkisi açıkça ortaya konmuştur . bu çalışmada bakteriye karşı savunmada bitkilerin metal içeriklerinin etkisi vurgulansa da bu ilişkinin oldukça karmaşık olduğu görülmektedir . bundan sonraki araştırmalarda bu konuya odaklanan çalışmalar bu durumu daha açık şekilde ortaya koyacaktır .
414
180
[ 0, 304, 6042, 51, 24731, 7, 155, 497, 2, 7, 2, 10447, 17, 3491, 3, 162, 3, 35, 22363, 15 ]
Lise 2. Sınıf Öğrencilerinin Kuvvet Konusundaki Kavram Yanılgıları
bu çalışma lise öğrencilerinin mekanik konularının temelini oluşturan kuvvet konusu ile ilgili kavram yanılgılarını belirlemek amacıyla yapılmıştır . araştırmanın örneklemini ankara il merkezi ndeki ilçede bulunan genel lisede eğitim öğretim döneminde öğrenim gören lise . sınıf fen şubesi öğrencisi oluşturmaktadır . araştırmada kullanılan testin geliştirilmesi ve uygulama sonuçlarının alınmasında spss istatistik programı kullanıldı . öğrencilerde tespit edilen bazı kavram yanılgıları araştırma sonucunda maddeler halinde sunularak kavram yanılgılarının giderilmesine yönelik önerilerde bulunuldu .
mevcut bilgi birikiminin okullarda öğretilebilecek seviyenin kat kat üstünde olmasından dolayı bütün bilinenlerin eğitim öğretim sürecinde öğretilmesi imkansız hale gelmiştir . bunun için fizik veya herhangi bir alanda öğretim planlanırken ancak temel kavramlar ve bilgi edinme yollarını öğrencilere kavratabilecek şekilde bir uygulama yapılmalıdır . temel kavramların öğretilmesinin genelde başlangıç noktası kavram taraması ve temel kavramlar hakkında öğrencilerin fikir duygu ve düşüncelerinin ortaya çıkarılmasıdır . bu yolla öğrencilerin iç dünyasına girilebileceğine ve öğrenci gözüyle olaylara bakma imkanı elde edilebileceğine inanılmaktadır . bu kavramların anlaşılma düzeyleri ve kavram yanılgıları belirlenirse daha sonraki yıllardaki fizik müfredatları ve öğretim yöntemleri değiştirilip geliştirilebilir . öğrenciler derse daha önceki deneyimlerinden edindikleri bilgiler ile gelirler ve öğrencilerin bu bilgileri bilimsel olarak kabul edilen bilgilerden farklı ise ilgili kavram yanılgısına sahip oldukları söylenir . öğrencilerin fiziksel olaylar hakkında geliştirdikleri içgüdüsel inançlar kavram yanılgılarını oluşturan faktörlerden bir tanesidir . kavram yanılgıları çalışma alanındaki uzmanların belirlediği kavramlarla uyuşmazlar . bir basit kavram yanılgısı veya önemsiz miktardaki kavram yanılgıları yayılma eğilimindedirler . araştırmanın örneklemini ise ankara il merkezindeki ilçede bulunan genel lisede eğitim öğretim yılında öğrenim gören lise . testler aynı sınıfta yer alan yan yana oturan öğrencilere farklı test verilerek sonuçları dikkate alınarak incelendi . yeni test soruları denenmiş sorulardan bazıları hiç değiştirilmeden bazıları ise çok az değişiklik yapılarak düzenlendi . hazırlanan bu testin güvenirliği ölçülmeden önce madde analizi yapıldı . bu amaçla oluşturulan testin her sorusu için madde analiz tablosu hazırlandı ve irdelendi . testin geliştirilmesi ile ilgili ayrıntıları kuru nun çalışmasında bulabilirsiniz . kuvvet konusundaki kavram yanılgılarını ölçmek için geliştirilen testte yer alan soruların ölçtüğü kavramlar tablo ııı te verilmiştir . bu tabloda parantez içinde yer alan soru numaralarının anlamı ilgili soru ile karşısındaki kavram doğrudan ölçülmemektedir fakat kavram soru ile ilişkilidir . tablo ıv ten anlaşılacağı üzere öğrencilerin sahip oldukları kavram yanılgıları yoğunluğu ifade edilirse newton un hareket kanunları ile ilgili olarak sorulan soruda bir golf topunun havadaki hareketi esnasında etkisinde kaldığı kuvvetler sorulmuştur . kinematik kavramlarıyla ilgili dairesel hareket yapan cismin serbest kalması durumundaki hareketi sorulmuştur . öğrencilerin si bir eğri üstünde hareket eden bir cisim serbest kaldığında doğal olarak eğri üstündeki hareketini sürdürür . hise bir cisim sabit hızla hareket etmesine rağmen cisme hareketi yönünde etkiyen net kuvvet vardır kavram yanılgısını lise . kavram yanılgılarına yönelik bu çalışma kuvvet konusu derste işlendikten sonra yapılmış olmasına rağmen öğrencilerde hala çok sayıda kavram yanılgısının olduğu tespit edilmiştir . eğitim fakültelerinde yaygın kavram yanılgılarının özel öğretim metotları dersi kapsamında ele alınmasıyla yada ayrı bir ders halinde okutulmasıyla öğretmen adayının ne derece bilinçlendirilebileceği araştırılabilir . kız ile erkek öğrencilerin sahip oldukları kavram yanılgıları arasında farklılık olup olmadığı araştırılabilir .
427
71
[ 0, 3, 2, 60, 8806, 3727, 15, 565, 157, 142, 2099, 63, 35, 77, 3, 8682, 8682, 3, 1272, 7 ]
Aphis gossypii Glover (Hemiptera: Aphididae)’nin farklı patlıcan çeşitlerinde bazı biyolojik parametrelerinin belirlenmesi
bu çalışmada samsun da yaygın olarak yetiştirilen aydın siyahı ve b . t aykara f₁ hibrit patlıcan çeşitlerinde aphis gossypii nin bazı biyolojik parametreleri araştırılmıştır . çalışmada a . gossypii nin gelişmesini aydın siyahı nda ortalama . günde aykara çeşidinde ise . günde tamamladığı saptanmıştır . aydın siyahı çeşidinde bireylerin si ergin döneme ulaşırken aykara çeşidinde si ergin olmuştur . a . gossypii nin üreme dönemini aydın siyahı çeşidinde . gün aykara çeşidinde ise . günde toplam dişi ömür süresini ise aydın siyahı nda . gün aykara çeşidinde . günde tamamladığı görülmüştür . ortalama yavru sayısının ise aydın siyahı çeşidinde . adet nimf aykara çeşidinde ise . adet nimf olduğu belirlenmiştir . kalıtsal üreme yeteneği aydın siyahı çeşidinde . afit afit gün aykara çeşidinde . afit afit gün olarak bulunmuştur . sonuç olarak a . gossypii nin patlıcan çeşitlerine göre bazı biyolojik parametreleri belirlenmiş ve aydın siyahı çeşidinin aykara çeşidine göre a . gossypii nin biyolojik dönemleri bakımından daha uygun olduğu belirlenmiştir .
samsun ili ülke ekonomisine önemli bir katkısı olan iki büyük çarşamba ve bafra ovalarına sahiptir . tüm bu nedenlerden dolayı bölgede zararlı kontrolü için yoğun bir kimyasal kullanımı gerçekleşmektedir . sezgin odopile ve ositile takalloozodeh van steenis ve el khawas patil ve patel . patlıcan çeşitleri bitki koruma bölümü cam seralarında saksılarda yetiştirilmiştir . pamuk yaprak biti nin üretilmesi ve yaprak bitinin bazı biyolojik parametrelerinin ortaya çıkarılması ile ilgili denemeler ºc sıcaklık orantılı nem ve saat aydınlık ve karanlık koşullarının sabit tutulduğu binder marka iklim kabininde yapılmıştır . petri kutuları içerisine koyulan farklı patlıcan çeşitlerine ait yaprakları uzun süre canlı tutabilmek için petri tabanına ince sünger ve kurutma kağıdı konulmuş ve yeteri kadar ıslak tutacak kadar su verilmiştir . birinci denemede her çeşit için adet petri içerisinde bir günlük a . gossypii nimfleri kullanılmıştır . deneme başlatıldıktan bir sonraki günün aynı saatinde birinci çeşit ve birinci sıradaki petriden başlayarak tüm petrilerde kontroller yapılmış a . gossypii nin ömrü boyunca dönemleri canlı ve ölü nimfleri günlük olarak kaydedilmiştir . yaşam çizelgesindeki verilerden temel ekolojik parametre olan kalıtsal üreme yeteneği rm e rm . ayrıca elde edilen verilerin grafikleri sigmaplot . programı ve biyolojik parametreler ise twosex programları kullanarak ortaya konulmuştur . aphis gossypii nin farklı patlıcan çeşitlerinde ergin öncesi dönemleri ile ilgili elde edilen sonuçlar çizelge de verilmiştir . aynı satırda aynı harflerle gösterilen ortalamalar arasındaki fark istatistiki olarak önemli ölçüde farklı değildir aynı sıcaklık ve farklı konukçularda yapılan çalışmalarda akey ve butler a . gossypii nin ergin öncesi gelişme süresinin pamuk bitkisinde . gün satar ve ark . pamuk bitkisinde . . gün olduğunu bildirmişlerdir . a . gossypii nin birinci nimf döneminde iki çeşitte de ölüm görülmemiştir . bu iki çeşit için elde edilen üreme öncesi dönemleri istatiksel olarak önemli bulunmamış ve aynı grup içerisinde yer almıştır . hıyar bitkisinde . gün perng yabancı ot çeşitlerinde . . gün bayram farklı karpuz . . gün sapkota pamuk bitkisinde . gün olduğunu bildirmişlerdir . a . gossypii erginlerinin doğurganlığının aydın siyahı çeşidinde dişi başına ortalama . nimf aykara çeşidinde ise ortalama . nimf olduğu görülmüştür . bu iki çeşit doğurganlık kapasitelerine göre aynı grup içerisinde yer almıştır . günler arasında en yüksek seviyeye ulaşmış ovipozisyon döneminin sonuna kadar yavaş yavaş azalmış ve tüm çeşitlerin son gününde nimf verimi gözlenmezken aydın siyahı nda son . bayram a . gossypii nin farklı karpuz çeşitlerinde doğurganlığın . . nimf perng yabancı ot çeşitlerinde . . nimf hafız hıyar bitkisinde . . nimf van steenis ve el khawass hıyar bitkisinde . nimf olduğunu bildirmişlerdir . bu iki çeşit arasında elde edilen dişi ömür süreleri istatiksel olarak önemli bulunmamıştır . a . gossypii nin pamuk bitkisinde toplam dişi ömrünün . . gün zamani ve ark . bir fark görülmemiştir . hafiz a . gossypii nin hıyar bitkisinde birey başına günlük ortalama nimf sayısı . nimf gün correa ve ark . benzer şekilde birçok yaprak bitinin biyolojik parametrelerini konukçu çeşidinin etkilediği bilinmektedir .
505
142
[ 0, 3, 2, 7, 40, 1639, 13829, 9, 658, 157, 3, 1258, 3439, 2629, 548, 173, 51, 15174, 52, 3 ]
Çocuk Acil Servisinde Kan Kültürü Kullanımı
çocuk acil başvurularının önemli bir kısmını ateşli hastalıklar oluşturmaktadır . özellikle küçük yaştaki çocuklarda ve yenidoğan döneminde dolaşım sistemi enfeksiyonları yüksek mortalitesi ve morbiditesi olan invazif enfeksiyonlardır . etken belirlenmesinde kan kültürü altın standarttır . yatan hastalarda kan kültürü kullanımı ilgili pek çok çalışma olmasına rağmen çocuk acil servislerinde kan kültürü kullanımı ile ilgili ülkemizde yayınlanmış bir çalışma yoktur . bu çalışmada bir üniversite hastanesi çocuk acil servisinden gönderilen kan kültürlerinde etken mikroorganizmaların dağılımının değerlendirilmesi ile kan kültürü ve antibiyotik kullanım tercihlerine katkıda bulunmak amaçlanmıştır . çalışmada ankara üniversitesi tıp fakültesi klinik mikrobiyoloji laboratuvarı na ocak aralık tarihleri arasında çocuk acil servisi nden gönderilen kan kültürü sonuçları geriye dönük olarak incelenmiştir . çalışma süresinde kan kültürü incelenmiştir . örneklerin inde kan kültüründe üreme olmamış üremenin i kontaminasyon olarak değerlendirilmiştir . üremelerin . sini gram pozitif . ünü gram negatif bakteriler oluşturmuştur . koagulaz negatif stafilokokların tüm üremelerin . sini oluşturduğu ve bu suşların sinde metisilin direnci olduğu tesbit edilmiştir . on bir kan kültüründe s . pneumonia izole edilmiştir . on örnekte s . aureus yedi örnekte enterokok tespit edilmiş olup bu suşların hiçbirinde glikopeptit direnci saptanmamıştır . üç hastada e . coli izole edilmiş ve ikisinde esbl pozitifliği saptanmıştır . kan kültürlerinden izole edilen mikroorganizmaların dağılımları ve antibiyotik duyarlılıkları zaman içerisinde değişiklik gösterebilir . ampirik tedaviyi düzenlemek için her merkez kendi verilerini düzenli olarak izlemelidir . etkenin doğru tanımlanabilmesi için kan kültür örnekleri asepsi kurallarına uyularak alınmalı kontaminasyon oranları azaltılarak sınırlı kaynakların gereksiz yere harcanmasının önüne geçilmelidir .
dolaşım sistemi enfeksiyonları uygun tedavi edilmez ise yüksek mortalitesi ve morbiditesi olan invazif enfeksiyonlardır . uygun tedavi için etken mikroorganizmanın hızlı ve doğru bir şekilde saptanması gerekmektedir . kandaki etkenin tanımlanması için otomatize kan kültürü sistemleri geliştirilmiş olup birçok merkezde yaygın olarak kullanılmaktadır . tam otomatik sistemler ile etken kısa zamanda saptanmaktadır . kontaminan olduğu düşünülen mikroorganizmaların ve özellikle tek kan kültürü şişesinde saptanması doğru yorum yapmayı oldukça zorlaştırmaktadır . çocuk acil başvurularının önemli bir kısmını ateşli hastalıklar oluşturmaktadır . genel durumu iyi olan yüksek ateşli küçük ocukların değerlendirilmesi oldukça zordur . bu sayede uygun tedavi planı için önemli bilgiler elde edilmiş olacaktır . bu çalışmada bir üniversite hastanesi çocuk acil servisine başvuran hastalardan gönderilen kan kültürlerinde etken mikroorganizmalar ve kontaminasyon oranlarının değerlendirilmesi amaçlanmıştır . kan kültür şişeleri ile gönderilen örnekler mikrobiyoloji laboratuvarı nda bactec peds plus f culture vials kan kültür sistemi ile incelenmiştir . kan kültüründe üreme olmuş üremelerin i kontaminasyon olarak değerlendirilmiştir . üreyen mikroorganizmaların . sini gram pozitif . ünü gram negatif bakteriler oluşturmuştur . staphylococcus epidermidis dört örnekte saptanmış bunlardan ikisinin metisiline dirençli olduğu görülmüştür . üç hastada e . coli izole edilmiş olup ikisinde genişletilmiş spektrumlu beta laktamaz pozitifliği saptanmıştır . diğer gsbl pozitif e . coli üremesi olan olgu sepsis tanısı ile yoğun bakıma yatırılmıştır . ateş çocuk acil servislerine başvurunun önemli bir bölümünü oluşturmaktadır . literatür ile uyumlu olarak çalışmamızda izole edilen mikroorganizmaların büyük çoğunluğunu gram pozitif bakteriler oluşturmuştur . bu durumun mikroorganizmanın deri florasında bulunması ve uygun deri temizliği yapılmadan kan örneği alınması sonucu oluşan kontaminasyon ile ilişkili olduğu düşünülmektedir . bu oranın diğer çalışmalara göre daha düşük çıkması çalışmamızda sadece çocuk acile ayaktan başvuran hastalardan alınan kan örneklerinin değerlendirilmesi ile ilişkili bulunmuştur . s . aureus nazokomiyal enfeksiyonların başta gelen sebepleri arasında yer almakla birlikte toplum kökenli enfeksiyonlarda da her geçen gün daha fazla bildirilmektedir . çalışmamızda hiçbir s . aureus suşunda metisilin direnci saptanmamıştır . avrupa ülkelerinde yapılan çalışmalarda penisilin direncinin oranında olduğu belirlenmiştir . bu durum glikopeptid direncinin ayaktan başvuran hastalar için henüz klinik bir sorun olmadığını düşündürmektedir . hastaneler arasında farklar olmakla beraber genel olarak kontaminasyon oranı arasında değişmektedir . çalışmamızda daha önce ülkemizde kan kültürü kullanımı ile ilgili çalışmalardan farklı olarak sadece çocuk acile ayaktan başvuran hastalardan alınan kan örnekleri olguların klinik özellikleri de değerlendirilerek incelenmiştir .
367
236
[ 0, 3, 2, 15, 17, 2217, 3, 17, 152, 2, 51, 1618, 2754, 2, 3, 23, 8970, 77, 3, 157 ]
Ortaokul Kompozisyon Yazma Çalışmalarının Metindilbilimin Metin Üretim Evreleri Açısından Değerlendirilmesi1
yazma çok yönlü bir edim olup bireyin duygu düşünce istek gözlem ve hayallerini etkili ve verimli bir şekilde ortaya koyma etkinliği olarak tanımlanabilir . bu yönüyle yaşamın her alanında ve döneminde işlevseldir . öğretim sistemimizde yazma becerisi kazandırmaya yönelik etkinliklerin çok önemli bir kısmını kompozisyon yazma çalışmaları oluşturmaktadır . öğrencilerin yazma becerilerinde iyi bir tutum ve davranış sergileyebilmeleri için belli bir akademik bilgi ve buna dayalı deneyimlerinin olması gerekir . bu bağlamda mevcut kompozisyon yazma çalışmalarına geleneksel yöntemlerin dışında metindilbilimin önerdiği metin üretim evrelerine dayalı olarak yeni bir boyut getirilmesinin uygun olacağı düşünülebilir . bu çalışmanın amacı ortaokul türkçe öğretmenlerinin metin üretim evreleri konusundaki farkındalıklarını ve kompozisyon yazma çalışmalarının bu evrelerle uyumlu olup olmadığını belirlemektir . çalışma nitel bir çalışmadır ve betimsel analiz yöntemine dayandırılmıştır . çalışma meb e bağlı devlet ve vakıf okullarının . . . ve . sınıflarında görev yapmakta olan öğretmen ile gerçekleştirilmiştir . çalışma kümesi rastgele seçimle belirlenmiştir . verilerin toplamasında esneklik ve sorulara alınan yanıt oranlarında tamlık sağlanabilmesi amacıyla yarı yapılandırılmış görüşme yöntemi seçilmiştir . araştırmacı tarafından hazırlanan görüşme formu toplam sorudan oluşmaktadır . öğretmenlerin sorulara verdiği yanıtlar betimsel analiz yöntemiyle çözümlenmiştir . inceleme sonucunda öğretmenlerin metin üretim evrelerinin söylem tasarımı ve kavram ağı oluşturma maddesi dışında diğer maddeler konusunda bilgi sahibi oldukları ancak uygulama sırasında bu aşamaları dizgesel olarak uygulamadıkları belirlenmiştir .
yazmak bellekteki duygu düşünce ve isteklerin düzenlenip yazı ile alıcıya iletilme durumudur . bu beceri sayesinde zihinsel süreçler etkin kılınır ve bu süreçte üretilenler yazıya aktarılır . kirby ve liner da yazı yazmanın karmaşık ve üst düzey bir insan davranışı olduğundan bahseder . yazı yazmak belli bir süreçte gerçekleşen ve sabır gerektiren bir beceri olduğundan zor olarak algılanır . kompozisyon ayrı ayrı parçaları bir araya getirip bir bütünlük oluşturmadır . genel bir ifadeyle kompozisyonla ilgili şu üç temel öge ele alınır içeriği oluşturacak malzeme yani yazının konusu ve iletisi içeriğin sunulduğu düzen planlama içeriğin sunulduğu aracın niteliği ve özgünlüğü yani dil anlatım özelliği . bu bağlamda beaugrande ve dressler gibi dilbilimcilerin metin üretim evrelerine yönelik modelini içeren kompozisyon çalışmaları ders ortamına taşınabilir . aşamalarından oluşmaktadır . yazma süreci sadece yazı yazmaktan ibaret değildir aynı zamanda yazı yazarken dikkat edilmesi gereken birtakım kurallar vardır . yazmanın sistematik bir eylem olduğuna ise dolaylı olarak değinilmiştir . görüşme sorularından kompozisyon yazma çalışmalarınızda öğrencilerinizi anahtar kavramların ilişkilendirilmesi konusunda ne şekilde yönlendiriyorsunuz görüşme sorularından öğrencilerinize yazma aşamasında metnin içeriğine uygun sözcükleri seçmeleri konusunda nasıl bilgilendirme yapıyorsunuz beaugrande ve dressler in metindilbilimde yer alan metin üretim evreleri modeli türkçe öğretimi kapsamındaki yazma yaklaşım ve uygulamalarına yeni bir boyut kazandıracağı için önemlidir . bu çalışmanın bulgularında görüleceği üzere aslında türkçe öğretmenlerinin çoğunluğu sezgisel olarak da olsa metin üretim evreleri hakkındaki bilginin önemli bir kısmına sahip olmakla birlikte bu evreleri ortaokul kompozisyon yazma çalışmalarına dizgesel olarak ve yeterince yansıtmamaktadırlar . metin üretimi konusunda öğretmenlerin yetersizliği sorunun çok önemli bir boyutunu oluşturmaktadır . oysa üretenin niyeti sunulacak ortam söylem topluluğunun özelliği gibi unsurlar metnin düzenlenişini tümüyle biçimlendirmektedir . öğretmenler yazma çalışmaları sırasında öğrencilerde hazırbulunuşluğu artırmak ve kavram ağı oluşturmak amacıyla genellikle beyin fırtınası tekniğine başvurduklarını söylemişlerdir . öğretmenler metne uygun sözcük seçmeyi öğretme noktasında yeterli bilgiye sahiptir . buradan kavram ağı kurma ile ilgili de net ve doğru bilgiye sahip olmadıkları anlaşılmaktadır . metin üretim evrelerinin öğretimine dayalı bir kompozisyon yazma öğretimi çok boyutluluğu ile yazma sürecinin düşündürücü eğlenceli ve yaratıcı bir süreç haline gelmesine katkı sağlayacaktır .
436
206
[ 0, 3, 476, 9, 172, 51, 1639, 12815, 23, 3, 8781, 3, 7, 4087, 15, 8970, 17, 15, 3, 1304 ]
Çocuklarda Salbutamol Zehirlenmesine Yaklaşım: Olgu Sunumu
kısa etkili inhale beta mimetik bir ilaç olan salbutamol bronkospazm ve solunum sıkıntısı durumlarında çok sık kullanılmaktadır ama ülkemizde intihar amaçlı alımı nadir görülen bir durumdur . salbutamole bağlı komplikasyonlar iyi bilinmektedir ve terapotik dozlarda da ortaya çıkabilir . ilaca bağlı toksikasyon geliştiğinde hiperaktivite tremor konvülziyon hiperglisemi hipokalemi hipomagnezemi laktik asidoz hipotansiyon hipertansiyon konjestif kalp yetmezliği miyokard iskemisi atriyal ve ventriküler ektopik atımlar atriyal aritmiler qt uzaması ve ventriküler taşikardi gibi aritmiler ile ani kardiyak ölüm ortaya çıkabilir . bu makalede intihar amaçlı olarak salbutamolün tablet formundan mgr kullanan yaşındaki bir hasta sunuldu ve literatür bilgileri eşliğinde çocuklarda salbutamol zehirlenmesine yaklaşım tartışıldı .
kısa etkili beta adrenerjik agonist bir ilaç olan salbutamol etkisini adrenerjik reseptörleri uyararak gösteren selektif bir bronkodilatatördür . benzen halkasının pozisyonundakikarbon atomunda bulunan hidroksil grubunun yerine hidroksimetil grubu getirilirse salbutamol oluşur . adenilat siklaz aktivasyonu sonucunda sitoplazmada bulunan atp camp ye dönüştürülerek bronş düz kasında gevşeme olur . ayrıca bronş mukozasındaki mast hücrelerinden ve astım patogenezinde önemli rolü bulunan eozinofillerden mediyatör salınmasını engeller . yan etkileri diğer beta agonist ilaçların yan etkilerine benzer . bu ilaca bağlı intoksikasyolarda metabolik yan etkilerin dışında iskelet kaslarında santral sinir sisteminde ve kardiyovasküler sistemde birçok yan etki görülebilir . salbutamol tabletlerin mgr lık formundan intihar amaçlı olarak adet içen ve dakika sonra kollarda bacaklarda uyuşma ve çarpıntı şikayeti başlayan yaşındaki kız hasta çocuk acil servise başvurdu . herhangi bir şikayeti olmayan hastanın düzenli kullandığı bir astım ilacı yoktu . kardiyovasküler sistem muayenesinde her odakta şiddetinde sistolik üfürüm duyulan hastada kalp yetmezliği bulgusu yoktu . diğer sistem muayeneleri doğal olan hastanın elektrokardiyografik incelemesinde atım dakika hızında sinüs taşikardisi görüldü t dalga voltajının düşük olduğ ve u dalgası bulunduğu izlendi av blok veya disritmi yoktu . monitorize edilen potasyumlu mayi ile hidrasyona başlanan mide lavajı yapılan ve aktif kömür verilen hastanın takibinde sinüs taşikardisinin gerilediği ekg incelemesinin serum potasyum ve glikoz düzeylerinin normal olduğu görüldü . salbutamol bronşiolit ve astım tedavisinde en sık kullanılan ilaçların başında gelmektedir . bu ilacın yüksek dozlarda alımı beta adrenerjik reseptörlerin direkt uyarılmasıyla birçok yan etkiye neden olabilir . hayatı tehdit edebilecek düzeyde olan yan etkiler kardiyovasküler sistemde görülür . bu ilaca bağlı zehirlenmelerde kardiyak arrest veya ani kardiyak ölüm olguları bulunmaktadır . ventriküler taşikardi ve fibrilasyon gibi ventriküler aritmilerin görüldüğü hastalarda genellikle serum potasyum düzeyi düşüktür ve bu aritmilerin gelişimine hipokaleminin de katkısı olduğu bilinmektedir . bronkokonstrüksiyonu olan ve beta mimetik ilaç verilen hastalarda var olan hipoksi de bu ilaçların aritmojenik etkisini potansiyalize eder . çarpıntı şikayetiyle gelen hastamızda sinüs taşikardisi tespit edildi . elektrokardiyografik değerlendirmede düzeltilmiş qt süresinin msn olarak normal olduğu t dalga amplitüdünde azalmanın ve u dalgalarının serum potasyum düzeyindeki düşüklük sonucu oluştuğu düşünüldü . diğer beta adrenerjik agonistler gibi salbutamol de inhaler olarak kullanıldığında diğer sistemlere olan yan etkileri belirgin derecede azaltılmış olur . ilacın oral olarak kullanılmasından sonra özellikle tremor ve çarpıntı şikayetleri ön plandadır . bir yıl önce astım tedavisi için salbutamol tablet verildiği hastanın bir süre kullandıktan sonra ilacı bıraktığı öğrenildi . intravenöz hidrasyon potasyum magnezyum ve glikoz anormalliklerinin tedavisi hastanın qt süresi ve aritmiler açısından monitörize edilmesi gerekmektedir . özellikle potasyum düzeyi düşük olan hastalara agresif bir şekilde müdahale edilmelidir . sonuç olarak çocuklarda astım ve bronşiolit hastalıklarında sık kullanılan beta adrenerjik ilaçlara bağlı toksisite geliştiğinde önemli ve mortal olabilen kardiyovasküler ve metabolik etkiler ortaya çıkabilmektedir .
444
102
[ 0, 3, 15349, 35, 3, 3828, 1258, 7, 2, 29, 2, 29, 2, 29, 2, 29, 2, 29, 2, 29 ]
ALT SOLUNUM YOLU ENFEKSİYONU NEDENİ İLE HASTANEYE YATIRILAN İKİ YAŞ ALTI ÇOCUKLARDA RSV ENFEKSİYONU SIKLIĞI VE RİSK FAKTÖRLERİ
respiratuvar sinsityal virüs bebeklik döneminde görülen bronşiolit ve pnömoninin en sık nedenidir . prematürite doğuştan kalp hastalığı kronik akciğer hastalığı ya da immün yetmezlik gibi altta yatan hastalığı olanlarda rsv ye bağlı komplikasyon ve ölüm riski yüksektir . çalışmamızda hastaneye yatırılarak izlenen alt solunum yolu enfeksiyonlarında rsv sıklığını ve risk faktörlerini belirlemeyi amaçladık . ekim mart tarihleri arasında alt solunum yolu enfeksiyonu nedeni ile hastanemizdeyatırılan yaşın altındaki olgu prospektif olarak değerlendirildi . hastaların klinik ve laboratuvar bulguları incelendi risk faktörleri belirlendi . hastalardan nazofaringeal fırça ile nazofaringeal sürüntü örneği alınarak hızlı antijen testi ile rsv antijeni tarandı . hastaların yaşları ay arasında olup ı kız ı erkek idi . hastalarda rsv sıklığı . olarak bulundu . rsv pozitif hastalarınen sık ocak ve şubat aylarında yakınmaları başladıktan sonra ilk günde başvurduğ gözlendi . risk faktörlerinden biri olan üst solunum yolu enfeksiyonu olan bireylerle temasın rsv enfeksiyonu riskini artırdığı tespit edildi . rsv pozitif hastalarda akciğer grafisinde infiltrasyon ve atelektazi görülme oranırsv negatif hastalara göre anlamlı şekilde fazlaydı . rsv pozitif ve negatif hastalar arasında alınan tedaviler ve hastanede yatış süreleri arasında fark bulunmadı . alt solunum yoluenfeksiyonubulguları ile başvuran çocuklarda hızlı antijen testleri ile rsv tanısı kolaylıkla konulabilmektedir . tanının erken konulması gereksiz antibiyotik kullanımı ve nozokomiyal enfeksiyonları önlemek açısından önem taşımaktadır .
respiratuvar sinsityal virüs bebeklik döneminde görülen bronşiolit ve pnömoninin en sık nedenidir . rsv erişkinlerde soğuk algınlığı şeklinde hastalık yaparken enfekte olan bebeklerin ve küçük çocukların yaklaşık ında alt solunum yollarına ilerlemektedir . hastalar rsv pozitif ve negatif olarak iki gruba ayrılarak incelendi . lökosit sayısının mm c reaktif proteinin mg dl üstündeolması yüksek olarak kabul edildi . akciğer grafileri infiltrasyon havalanma artışı ve atelektazi yönünden değerlendirildi . hastalarda kullanılan ilaç tedavileri antibiyotik bronkodilatör ve steroid olarak gruplandırıldı . bu çalışma prospektif olarak yapılmış olup etik kurul onayı alınmıştır . niteliksel verilerin karşılaştırılmasında pearson ki kare testi ve fisherexact test kullanıldı . sonuçlar güven aralığında p . anlamlılık düzeyinde ve p . ileri anlamlılık düzeyinde değerlendirildi . c reaktif protein pozitifliği rsv negatif hastalarda daha sık bulundu . enfeksiyonlu bireylerle teması olanlarda rsv sıklığı anlamlı derecede yüksek bulundu . yapılan çalışmalarda alt solunum yolu enfeksiyonu nedeniyle hastaneye yatırılan hastalarda rsv sıklığı . ila arasında bildirilmiştir . çalışmamızda da benzer olarak rsv pozitifliği . olarak bulunmuştur . kanra ve ark . nın yaptıkları çalışmada ise bizim çalışmamızda olduğu gibi rsv pozitifliği ile kalabalık aile ortamı arasında ilişki gözlenmemiştir . prematüre bebeklerin kronik akciğer hastalığı doğuştan kalp hastalığı immün yetmezliği bulunan hastaların sağlıklı çocuklara göre daha yüksek oranda rsv enfeksiyonu nedeniyle hastaneye yattıkları gösterilmiştir . ancak rsv nedenli hastaneye yatan hastaların si risk faktörü taşımayan ve altta yatan herhangi bir hastalığı olmayan bebeklerdir . çalışmamızda da rsv pozitif hastalarda ek hastalık varlığı anlamlı şekilde düşük bulunmuştur . rsv ile enfekte hastalarda beyaz küre sayısı normal veya yüksek olabilir . nadiren adenovirus influenza kızamık kabakulak gibi bazı viralenfeksiyonlarda da yüksek ölçülmesine rağmen pozitif saptanması daha çok bakteriyel enfeksiyonu düşündürmektedir . çalışmamızda rsv negative hastalarda c reaktif protein yüksekliğinin fazla olması etyolojide viral dışı etkenlerin yer aldığını düşündürmektedir . ancak rsv negatif ve pozitif hastalar arasında bu tedavilere yanıt bakımından herhangi bir farklılık saptanmadı . etkenin saptanması uygun izolasyon koşullarının sağlanması ve gereksiz antibiyotik kullanımının engellenmesi açısından önem taşımaktadır . rsv enfeksiyonunun prognozu sağlıklı çocuklarda daha iyi iken kalp akciğer immün sistem hastalığı olanlarda daha kötü seyretmekte morbidite ve mortalitesi belirgin olarak yükselmektedir . rsv nedenli alt solunum yolu enfeksiyonu sebebiyle hastaneye yatırılan hastalarda mortalite sağlıklı çocuklarda . iken bu oran doğuştan kalp hastalarında akciğer hastalığı olanlarda ise olarak bildirilmektedir . çalışmamızda doğuştan kalp hastalığı bulunan hasta sayısı fazla olmadığından prognoz ve mortaliteye etkisine ait bir sonuç vermemiz mümkün olmamıştır . alt solunum yolu enfeksiyonu nedeni ile hastaneye yatırılan hastalarımızda viral bakteriyel enfeksiyon ayrımı yapmak güç olduğu için antibiyotiklerin oldukça yüksek oranda verildiğini gözlemledik .
395
212
[ 0, 3, 2, 29, 2, 29, 2, 29, 2, 29, 2, 29, 2, 29, 2, 29, 2, 29, 2, 29 ]
Türkiye’de “Köy Enstitüleri” Konusunda Yapılmış Lisansüstü Tezlerin Nicelik ve Nitelik Yönleriyle Değerlendirilmesi (2010’a Kadar)
türk eğitim tarihinin özgün bir uygulaması olan köy enstitüleri eğitim köy köycülük ekonomik ve sosyal kalkınma ve cumhuriyet in getirdiği yeni siyasal yapılanmanın kırsal kesime ulaştırılması yönleriyle kurulduğu yıllardan günümüze kadar dikkati çeken bir olgu olmuştur . köy enstitüleri ile ilgili özellikle mezun olanlar tarafından pek çok yayın yapılmıştır . akademik anlamda türkiye deki köy enstitüleri ilk kez yabancı bir araştırmacı fay kirby tarafından yılında columbia üniversitesi nde doktora tezi olarak incelenmiştir . türk akademisinin lisansüstü seviyede konuyu ele alması ise tespit edebildiğimiz kadarıyla yılında hüseyin akyüz tarafından hazırlanan doktora tezi ile olmuştur . uzun süre köy enstitüleri ile ilgili akademik çalışmalara çok rastlanmazken bu çalışmaların li yılların başından itibaren artmaya başladığı özellikle yılından itibaren de önemli bir ivme kazandığı görülmektedir . köy enstitülerini doktora seviyesinde inceleyen bir akademisyen olarak nicelik olarak önemli bir artış kaydetmiş olan enstitüler ile ilgili tezlerin nitelik özelliklerinin de ortaya konması popüler bir konu olan ve genel olarak ideolojik yaklaşım sergilenen köy enstitülerinin ele alınan tezlerde de benzer popüler ve ideolojik yaklaşımın bir aracı haline gelip gelmediklerinin irdelenmesi araştırmanın temel amaçlarını oluşturmuştur . tespit edilen a yakın tezin bu çalışmada ele alınmasının mümkün olmaması ve son on yılda köy enstitüleri ile ilgili tezlerde dikkati çeken bir artış söz konusu olduğundan incelemenin iki bölüm halinde yapılması tasarlanmıştır . son on yılda hazırlanan lisansüstü tezler bu makalenin devamı niteliğindeki başka bir makalede değerlendirilmeye gayret edilecektir .
sosyal bilimlerde bir konu ile ilgili yapılmış pek çok sayıda çalışma olabilmektedir . bu yüzden sosyal bilimlerdeki belli konulardaki çalışmaların incelenmesi ve değerlendirilmesi hususu karşımıza çıkmaktadır . çünkü doktora tezine erişimin oldukça geç tarihlerde mümkün olduğu ihtimali buna yol açmıştır . yılında ilgili konudaki tezimizi hazırlarken kısıtlı olanlar dahil olmak üzere yök ulusal tez merkezinden tüm doktora tezlerine ulaşmış fakat böyle bir çalışma ile karşılaşmamış idik . makale hazırlığı sırasında ilgili tezin yök ulusal tez merkezi sistemine dahil olma tarihinin şubat olduğu bilgisine ulaşılmıştır . yazara e posta aracılığıyla başvurulmuş fakat yanıt alınamamıştır . bunun üzerine ankara üniversitesi eğitim bilimleri fakültesi kütüphanesinden tezin içindekiler giriş ve kaynakça kısmının fotokopisine ulaşmak mümkün olmuştur . bu tezin veri tabanı üzerinden yayınlanma izni bulunmamaktadır . doktora tezinde enstitülerin sadece eğitim boyutu ele alınmış olmasına rağmen eğitsel faaliyetlerin tam olarak değerlendirilemeyip yüzeysel boyutta kaldığı anlaşılmaktadır . halen bu tezin veri tabanı üzerinden yayınlanma izni bulunmamaktadır . bilge işçel bakkal tarafından prof . dr . erol cihan danışmanlığında türkiye de köy enstitüleri başlıklı yüksek lisans tezi istanbul üniversitesi atatürk ilkeleri ve inkılap tarihi enstitüsünde yılında tamamlanmıştır . sayfadan oluşan yüksek lisan tezinde civarında kaynakçadan yararlanılmıştır . prof . dr . erol cihan danışmanlığında bilge işçel bakkal tarafından enstitülerde uygulanan sistem ve modelin günümüzde tüm okullarda uygulanması gerektiği önerilirken her kurumun elbette ki eksiklikleri olur . prof . dr . kadir cangızbay danışmanlığında çiğdem sekmen tarafından hazırlanan yüksek lisans tezinde köy enstitülerinin kuruluşu tek partili dönem ve çok partili hayata geçişle beraber demokrat parti dönemindeki gelişmeler ele alınmıştır . bu yüzden enstitülerin i . hakkı tonguç ile özdeşleştirilmesinin doğru bir tutum olmadığı belirtilmiştir . civarında kaynakça kullanılmış ve konu ile ilgili doktora tezlerinden sadece erçelebi ye ulaşılmış bahadır ve ılgaz a yer verilmemiştir . çalışmada cumhuriyetin ideolojisi ve köy enstitülerinin kurulmasının gerekçeleri ve öğretmen yetiştirilmesi meselesi ele alındıktan sonra köy enstitüleri hakkında bilgi verilmiştir . kaynaklara ek olarak civarında yazılı kaynakça sözlü kaynakçadan yararlanılmıştır . dr . mehmet kandır danışmanlığında ayşe aktaş tarafından ivriz köy enstitüsü başlıklı yüksek lisan tezi selçuk üniversitesi sosyal bilimler enstitüsü ortaöğretim sosyal alanlar eğitimi anabilim dalı tarih öğretmenliği bilim dalında yılında tamamlanmıştır . daha önce yapılan doktora tezlerinin hiçbirinden yararlanılmadığı görülmüştür . ayça turan tarafından prof . dr . erdoğan başar danışmanlığında türkiye de öğretmen yetiştirmede akpınar köy enstitüsünün yeri ve önemi başlıklı yüksek lisans tezi ondokuz mayıs üniversitesi sosyal bilimler enstitüsü ilköğretim anabilim dalı sınıf öğretmenliği bilim dalında yılında tamamlanmıştır . akpınar köy enstitüsü mezunlarının açık bilgilerine metin içinde yer verilip kaynakçada yer verilmemesi yüzünden karışıklığa yol açabileceği bir yöntem hatası olarak tespit edilmiştir . tezin orijinal olan kısmı ise akpınar köy enstitüsüne ilişkin gelişmelere yer verilen bölümüdür . fakat bunların dışında genel olarak önceki tezlere yer vermeme yok sayma kasıtlı ya da kasıtsız şekilde kaynak göstermeme durumu vahim şekillerde karşımıza çıkmaya devam etmiştir . bu durum da tezlerin orijinal çalışma olup olmadığıyla ilgili güvenirliği sarsmaktadır .
462
222
[ 0, 3, 2, 40, 2, 727, 9, 3, 173, 122, 173, 23, 10447, 76, 26, 11259, 3, 17, 457, 4133 ]
YÜCEL FEYZİOĞLU İLE MASAL VE DEĞERLER ÜZERİNE BİR SÖYLEŞİ
dil öğreniminde konuşma en önemli unsurlardandır . sosyal ve kültürel yapıda konuşma becerisine diğer becerilere oranla daha fazla yer verildiği için konuşmanın nerede ve nasıl yapılması gerektiği konuşmayı yapan kişilerin nitelikleri ve dinleyenlerin üzerinde nasıl etki bıraktıkları sorgulanan bir meseledir . konuşmada her ne şekilde olursa olsun bireyler belirli teknikler ve stratejiler kullanmaktadır . bu çalışmada yabancı dil olarak türkçe öğrenen öğrencilerin türkçe hazırlıklı konuşmada kullandıkları konuşma stratejilerinin belirlenmesi amaçlanmıştır . araştırma betimsel bir çalışma olup var olan bir durumu ortaya koymaya yöneliktir . çalışmanın örneklemi çomü tömer de yabancı dil olarak türkçe öğrenen yabancı uyruklu öğrenciden oluşmaktadır . çomü tömer de yabancı dil olarak türkçe öğrenen yabancı uyruklu öğrenciler hazırlıklı konuşma yaparken hangi stratejileri kullanmaktadır sorusu araştırmanın problemini oluşturmaktadır . veriler yarı yapılandırılmış görüşme tekniği ile toplanmış toplanan veriler araştırmacılar tarafından içerik ve madde analizi yöntemiyle analiz edilerek benzerlik ve farklılıklar yönünden tartışılmıştır . sonuçlar tablolar halinde sunularak yorumlanmıştır . sonuç olarak konuşma öncesinde konuşma sırasında konuşma sonrasında ise stratejiye başvurdukları tespit edilmiştir . tespit edilen bu stratejilerin bir kısmı literatürdeki stratejilerden farklılık göstermektedir .
dil bilgi çağı olan günümüz dünyasının en önemli anahtarlarındandır . son dönemlerde türkiye de türkçenin yabancı dil olarak öğretimi için önemli çalışmalar yürütülmektedir . bu çalışmalar yurt içi ve yurt dışında yabancı dil olarak türkçenin öğretimi konusunda çalışmalar üstlenen çeşitli kurum kuruluş ve merkezler aracılığıyla yürütülmektedir . bu çalışmalar kapsamında hem dünyada hem de türkiye içinde yabancı dil olarak türkçenin öğretimi gün geçtikçe daha sistematik hale gelmektedir . türkçenin hak ettiği değeri görmesi daha zaman alacak olsa da gelişmelerin olumlu yönde olduğu gözlemlenebilmektedir . yabancı dil öğrenmenin ilk amaçlarından birinin iletişim olduğu göz önünde bulundurulduğunda en önemli dil becerisi sayılabilir . aksan a göre konuşma yeteneği insanı insan yapan en belirgin özelliktir . türk tarihinde de konuşmanın önemi kaşgarlı mahmut gibi birçok düşünür tarafından vurgulanmıştır . vücûdun nasibi hep ağızdan girer rûhun nasibi ise doğru sözdür ve kulaktan girer . öğrenme anlama kendini geliştirme ve geleceğine yön verme gibi önemli konular konuşmayla daha kolay olmaktadır . konuşmadan yoksun olarak öğrenilen yabancı dil öğrenmenin hızını ve etkisini azaltmakta hatta belirli bir seviyeden sonra gelişimi asgari düzeye düşürmektedir . bu da konuşmanın zihinsel süreçlerini keşfetme yeni öğretim yöntemleri geliştirme gibi çalışmaları zorlaştırmaktadır . tarih boyunca insanın ne zaman ve nasıl konuştuğu hep merak konusu olmuştur . güneş e göre etkili ve güzel konuşmak için çeşitli teknikler gerekmektedir . dil öğrenme stratejileri birçok araştırmacı tarafından sınıflandırılmıştır . bu teknikler çeşitli araştırmalarla belirlenmiş tekniklerdir ve öğretmenlerin bu teknikleri öğreterek öğrencilerde teknik kullanma alışkanlığı oluşturmalarını önermektedir . bunun yanı sıra arkadaşları ile deneme yapma maddesi de frekans değeri ve yüzdelik oranıyla oldukça kullanılan bir hazırlıktır . tablo de yer alan diğer stratejiler kendi kendine deneme yapma heyecanını bastırmak için kendini telkin etme hazırlanan konuşmayı tekrar etme sorulacak soruları tahmin etmeye çalışma ve jest ve mimiklere dikkat etme şeklindedir . bu stratejilerin frekans değerleri ve yüzdelik oranları da tür . son olarak tablo de sadece frekans değeri ve yüzdelik orana sahip maddeler de yer almaktadır . bunlar tekrarlardan kaçınmaya çalışma muhtemel yapacağı hatalar için özür dileme çok sayıda örnek vermeye çalışma dinleyicileri tanıdığı kişiler olarak hayal etme kişilere göre hitap etme rahat olmaya çalışma etkileyici kelimeleri seçmeye çalışma konuya farklı şekilde girme kafasındaki plan dışına çıkmama kendinden önce çıkan kişiler varsa onları izlemekten kaçınma sessizliği sağlama ve konuşma sırasında soru kabul etme şeklindedir . bu çalışmada yabancı dil olarak türkçeyi öğrenen öğrencilerin türkçe hazırlıklı konuşmada kullandıkları konuşma stratejilerinin tespiti amaçlanmış ve tespit edilen bu stratejiler güneş in çalışmasında belirtilen konuşma stratejileriyle karşılaştırılmıştır . karşılaştırma sonucunda konuşma öncesi konuşma sırası ve konuşma sonrasında çeşitli benzerlikler ve farklılıklar belirlenmiştir . konuşma sırasındaki benzerlikler incelendiğinde sunu slayt fotoğraf vb . tespit edilen soru almama kendi kafasında konuşmayı değerlendirme eleştirileri alma ve dinleyicilerle bir hatıra fotoğrafı çekilme gibi konuşma stratejilerinin ise farklılık gösteren stratejiler arasında yer aldığı söylenebilir .
465
167
[ 0, 3, 2, 60, 17, 4133, 3, 8781, 77, 77, 3, 173, 157, 3, 1872, 2, 60, 17, 4133, 3 ]
Çift Düzlemsel Yenilme Mekanizmalarının Limit Denge ve Sayısal Analiz Yöntemleri Kullanılarak Karşılaştırılması
eğim şevlerinde gözlenen yenilme mekanizmaların geleneksel kinematik analiz yöntemleri ile değerlendirilmesi mümkün olmamakta bu nedenle söz konusu yenilme mekanizmalarının gelişmiş şev duraylılığı analiz yöntemleri ile değerlendirilmesi gerekmektedir . bu çalışma kapsamında tamamen ve kısmi süreksizlik kontrollü çift düzlemsel yenilme mekanizmasının limit denge sonlu elemanlar ve ayrık elemanlar yöntemleri kullanılarak incelenmesi ve sonuçların karşılaştırılması amaçlanmıştır . şev ile aynı eğime sahip kireçtaşı tabakalar içeren bir eğim şevinde şev duraylılığı analizleri gerçekleştirilmiştir . gerçekleştirilen analiz sonuçlarına göre çift düzlemsel yenilme mekanizması analizlerinde limit denge esaslı yöntem sonlu elemanlar ve ayrık elemanlar esaslı yöntemlere kıyasla daha tutucu sonuçlar vermektedir .
eğim şevleri literatürde şev eğimi ile aynı veya yaklaşık aynı eğime sahip yüksek devamlılıklı süreksizler içeren şevler olarak tanımlanmıştır . yaygın olarak sedimanter birimlerle ilişkili olan açık ocak kömür madenlerinde şekil de gösterildiği gibi sedimanter birimlerin tabaka eğimleri ile paralel eğimli taban şevleri oluşmaktadır . fakat eğim şevlerinde gerçekleşmiş olan yenilmelerin incelendiği vaka çalışmaları yenilmeye neden olan farklı mekanizmaların varlığını ortaya koymuştur . bununla birlikte watters ve diğerleri ile watters ve diğerlerinin buzul yükünün zamanla kalkması ve eksfoliasyon süreci sonucunda oluşmuş ince granit katmanları içeren şevlerde yapmış oldukları incelemeler eğim şevlerinde gözlenen bu yenilme mekanizmalarının yalnızca sedimanter birimler içeren eğim şevlerinde değil metamorfik birimler içeren eğim şevlerinde de gerçekleşebileceğini ortaya çıkarmıştır . geleneksel kinematik analiz yöntemleri ile değerlendirilmesi olanaksız olan bu yenilme mekanizmalarının dünya çapında son derece yaygın olarak kabul gören limit denge esaslı yöntemler ile değerlendirilmesi mümkündür . bununla birlikte stead ve diğerlerinin açık ocak kömür işletmelerinde gözlenen taban şevi yenilmelerini etkileyen faktörleri ve yenilme mekanizmalarını inceledikleri çalışmaları söz konusu yenilme mekanizmalarının gelişmiş sayısal analiz yöntemleri ile de değerlendirilebileceğini ortaya koymuştur . bahsi geçen sonlu elemanlar veya ayrık elemanlar bazlı yöntemler ile sayısal şev duraylılığı analizlerinin gerçekleştirilebilmesi için makaslama mukavemeti azaltımı yöntemi adı verilen özel bir teknikten faydalanılmaktadır . şevin duraysızlığa neden olabilecek ikinci bir süreksizlik içermemesi durumunda ise yenilme mekanizmasında süreksizlik kontrolü kısmi olacak bu nedenle yenilme şev topuğundaki kaya kütlesi içerisindeki makaslanma ve veya parçalanma sonucu gerçekleşecektir . buna göre burkulma tipi yenilme mekanizması ince ve uzun bir kaya tabakasının öncelikle yüksek gerilmeler altında elastik deformasyona uğrayarak eğilmesi ardından ise kırılarak yenilmesi şeklinde oluşmaktadır . literatürde tanımlanmış olan çift düzlemsel yenilme vakaları uyarınca mekanizma pasif blokta gerçekleşecek topuk yenilme türüne bağlı olarak iki farklı tipte incelenmektedir . şevin topuk kısmında şev eğiminden daha düşük eğime sahip ve şev yüzeyinde günlenen bir süreksizlik bulunması halinde pasif blok söz konusu bu süreksizlik üzerinde hareket edecektir . tamamen süreksizlik kontrollü bir çift düzlemsel yenilme mekanizmasının gerçekleşebilmesi için nathanail ın önermiş olduğu şu üç koşulun gerçekleşmesi gerekmektedir aktif bloğun alt kenarı pasif kamanın alt kenarından daha dik eğime sahip olmalıdır . kısmi süreksizlik kontrollü yenilme mekanizması görece daha yavaş bir şekilde meydana gelmektedir . belirli bir katsayı oranında düşürülerek sayısal analizler gerçekleştirilmektedir . bu çalışma kapsamında gerçekleştirilen limit denge esaslı analizlerde morgenstern price spencer ve janbu nun önermiş olduğu limit denge yöntemleri kullanılmıştır . çift düzlemsel yenilme mekanizması analizlerinde kullanılacak şevin ve şeve paralel tabakaların eğimi dir . limit denge analizlerinde kullanılan analiz modeli şekil da spencer yöntemine göre elde edilen analiz sonucu ise temsili olarak şekil da sunulmuştur . tamamen süreksizlik kontrollü çift düzlemsel yenilme mekanizması için gerçekleştirilen sonlu elemanlar analizlerinde kullanılan sonlu elemanlar modeli ve ağı şekil de makaslama mukavemeti azaltımı tekniği kullanılarak gerçekleştirilen sonlu elemanlar esaslı şev duraylılığı analiz sonucuna göre elde edilen kritik dayanım azaltım faktörü güvenlik katsayısı ile yatay deplasman kontur ve vektörleri ise şekil de verilmiştir . sonlu elemanlar analiz sonuçlarına göre incelenen mekanizma için güvenlik katsayısı . olarak bulunmuştur . tamamen süreksizlik kontrollü çift düzlemsel yenilme mekanizmasının duraylılık analizi için kullanılan ayrık elemanlar esaslı sayısal analiz modeli şekil te analiz sonucunda elde edilen yenilme mekanizması ve deplasman vektörleri ise şekil te sunulmuştur . bununla birlikte şekil de numaralı eklem olarak tanımlanmış olan tabakaya dik yönelime sahip süreksizliğin güvenlik katsayısına etkisi araştırılmıştır . tüm limit denge yöntemleri sonucunda elde edilen güvenlik katsayıları ise tablo te verilmiştir . ilgili mekanizma için ayrık elemanlar analiz sonuçlarına göre güvenlik katsayısı . olarak belirlenmiştir . bununla birlikte şev topuğunda yer alan birimlerin makaslama dayanımlarının güvenlik katsayısına etkisinin belirlenmesi için gerçekleştirilen hassasiyet analiz sonuçlarına göre güvenlik katsayının kaya malzemesinin içsel sürtünme açısındaki artışa bağlı olarak doğrusal şekilde arttığı belirlenmiştir . farklı analiz yöntemleri kullanılarak elde edilen sonuçlar birbiri ile karşılaştırılmıştır .
597
93
[ 0, 3, 2, 603, 3, 1314, 15, 208, 109, 13119, 15, 3, 1314, 15, 208, 1171, 23, 3, 9842, 9 ]
Bazı narenciye türlerinin seçilmiş fiziksel ve hidrodinamik özellikleri
bu çalışmada önemli bir ihracat ürünü olan bazı narenciye türlerinin boyut kütle hacim yoğunluk küresellik projeksiyon alanı gibi bazı fiziksel özellikleri ile meyvelerin su içindeki kritik hızları su içerisindeki sürtünme kuvveti ve kaldırma kuvveti gibi hidrodinamik özellikleri belirlenmiştir . meyvenin boyut özelliklerinin ve projeksiyon alanının belirlenmesi amacıyla her bir meyvenin üç temel eksende fotoğrafları çekilmiş ve ımage tool . görüntü işleme programı kullanılarak analiz edilmiştir . elde edilen veriler yardımıyla geometrik ortalama çap küresellik ve yüzey alanı değerleri bulunmuştur . meyvelerin kütle gerçek hacim ve yoğunluğu da ölçülmüştür . denemelerde elde edilen verilere göre su içerisindeki kritik hız en yüksek turunç meyvesinde en düşük olanı ise limon meyvesinde ölçülmüştür . parametrelerin birbirleri ile ilişkisini gösteren pearson korelasyon matriks analizi sonuçlarına göre kritik hız ile meyve yoğunluğu arasındaki korelasyon denemeye alınan tüm narenciye türleri için önemli bulunmuştur .
narenciye turunç portakal mandarin greyfurt bergamot ve limon gibi ekonomik değeri yüksek olan citrus cinsi meyve ağacı türlerini içine alan bir bitki topluluğudur . narenciye yaklaşık milyon ton üretim ile dünya da en fazla üretilen meyve grubudur . ülkemiz kendi gıda ihtiyacını karşıladığı gibi avrupa birliği ve komşu ülkeler için de önemli bir yetiştirici durumundadır . türkiye yaklaşık milyon ton narenciye üretimi ile akdeniz ülkeleri içerisinde önemli bir üretici konumundadır . türkiye de üretilen narenciyenin i portakal ü mandarin i limon i greyfurt ve kalan kısım diğer narenciye türleridir . meyvelerin hacim ve projeksiyon alanları soğutma ve kurutma sırasındaki ısı ve kütle transferlerinin doğru modellenmesi için bilinmelidir . bu özellikler ürünün kritik hızı ve taşıma kanalının karakteristiklerine bağlıdır . laboratuvar analizleri süresince materyaller yaklaşık ºc ortam sıcaklığında tutulmuştur . laboratuvarı nda bulunan x mm kesite sahip mm yükseklikteki cam malzemeden imal edilmiş su tankı düzeneği kullanılmıştır . tank ºc sıcaklığa sahip su ile mm yüksekliğe kadar doldurulmuştur . su içerinde meyvenin kritik hızının belirlenmesi amacıyla yapılan denemeler sırasında mm ölçüm aralığı kullanılmıştır . portakal meyvesine ait ölçülen minimum maksimum ve ortalama değerleri çizelge de verilmiştir . çizelge incelendiğinde portakal meyvesinin su içerisindeki kritik hızının ortalama . m s olduğu su içerisindeki sürtünme kuvveti ve suyun portakal meyvesini kaldırma kuvvetinin sırasıyla ortalama . n ve . n olduğu görülmektedir . çizelge incelendiğinde portakal meyvesinin boyut özelliklerinin kritik hız ile arasındaki korelasyonun önemsiz olduğu görülmektedir . projeksiyon alanı ile kritik hız arasında pozitif meyve yoğunluğu ile kritik hız arasında ise negatif ilişki görülmektedir . çalışmalarında nar meyvesinin su içerisindeki kritik hızının meyve yoğunluğundan çok etkilendiğini belirtmişlerdir . domateslerin hidrodinamik özelliklerini belirledikleri çalışmalarında su içerindeki kritik hızın meyve yoğunluğu ile oldukça ilişkili olduğunu vurgulamışlardır . meyve kütlesinin kritik hız ile arasındaki korelasyon önemsiz bulunmuştur . meyve hacminin kritik hız ile arasında korelasyon p . önem seviyesinde önemli bulunmuştur . projeksiyon alanı ile su içerisindeki kritik hız arasında pozitif meyve yoğunluğu ile kritik hız arasında ise negatif ilişki görülmektedir . kivi meyvesinde su içerisinde düşme hızı üzerine en etkili parametrenin meyve yoğunluğu olduğunu vurgulamışlardır . çizelge da greyfurt meyvesine ait fiziksel ve hidrodinamik parametrelere ait korelasyon analizi verilmiştir . çizelge incelendiğinde turunç meyvesinin su içerisindeki kritik hızının ortalama . m s olduğu su içerisindeki sürtünme kuvveti ve suyunturunç meyvesini kaldırma kuvvetinin sırasıyla ortalama . n ve . n olduğu görülmektedir . su içerisindeki sürtünme kuvvetinin meyve yüzey alanı ile olan ilişkileri incelendiğinde ise greyfurt ve turunç hariç denemeye alınan tüm narenciye türleri için önemsiz bulunmuştur . çalışma sonucunda elde edilen veriler ışığında her narenciye meyvesi için kendi içerisinde yapılacak matematiksel modellemeler ile mevcut sistemlerin tanımlanması sonraki çalışmalar ve tasarımlar için yararlı olacağı düşünülmektedir .
440
143
[ 0, 3, 2, 7, 2, 3, 162, 3, 2729, 6830, 51, 9, 3, 7, 2, 52, 9, 7, 2, 727 ]
UYGUR TÜRKLERİNİN İNANÇ VE UYGULAMALARINDA TOPRAK
hun ve köktürklerin kültür mirasını devam ettiren uygurlar tam olarak yerleşik hayata geçmiş ilk türk boyudur . orta asya türk tarihi bakımından devlet olarak gerek yaşadıkları dönemde gerekse de yıkılışlarından sonra çok uzun süre kültürlerini yaşatabilmişlerdir . özellikle bıraktıkları yazılı belgeler eski türk kültürünü anlama noktasında oldukça önemlidir . uzun bir kültürel geçmişe sahip olan uygurların inanç ve uygulamalarındaki zengin çeşitliliği görmek mümkündür . tabiata ilişkin önemli bir unsur olan toprak diğer türk boylarında olduğu gibi uygurlar arasında da kültleşmiş durumdadır . toprak uygurların köken ve türeyiş mitlerinde destan efsane halk hikayesi atasözü gibi sözlü edebiyat ürünlerinde halk hekimliği gibi sağaltma uygulamalarında yer almıştır . bu durum uygurların yaşamında toprağın konumunu ve üstlendiği işlevleri tespit etmeyi gerekli kılmaktadır . uygur türklerinde toprak kültünün ele aldığı bu çalışmada yapısal ve işlevsel yaklaşım çerçevesinde bir değerlendirme yapılmıştır . bu kapsamda ilk olarak uygur türklerinin yaratılış ve türeyiş mitleri ile inanç ve uygulamalarında yer alan toprak yapı ve işlevleri bağlamında değerlendirilip sözlü edebiyat ürünlerine yansımaları tespit edilmiştir . böylece uygurlarda toprağa ilişkin inançlar ile toprağın uygurların sosyal ve kültürel yaşamındaki işlevleri ortaya konulmuştur .
türk kültüründe toprak genellikle ana kavramıyla özdeşleşmiştir . türk kültür tarihinde tarımın ilk gelişimi uygurlar ile başlatılmaktadır . türk kültüründe ve daha özelde uygurlarda toprağa ilişkin inanç ve uygulamaları değerlendirebilmek için toprağın türk mitlerindeki yerine değinmek gerekmektedir . eski türk dinini tabiat kuvvetlerine inanma gök tanrı ve atalar kültü olmak üzere üç noktada toplayan kafesoğlu na göre eski türkler tabiatta birtakım gizli güçlerin olduğuna inanıyordu . uygur türkçesinde yer kelimesinin toprak ve vatan anlamları vardır . umay ilahe ile ilgili bir efsanede yer ve gök arasındaki orta dünyada yaşayan umay ın toprak ve su veren baht ilahı olduğu anlatılır . bununla birlikte vatanla ilişkili yer suya dahil olan dağların birinci ve ikinci köktürk dönemlerinde kağanlara kut vermesi muhtemelen uygurlar arasında umay ın toprak ve su veren baht ilahı olarak kabul edilmesinin en arkaik biçimidir . uygurların türeyiş ve göçleri ile ilgili çin kaynaklarında yer alan bir efsanede iki kutsal dağdan bahsedilmektedir . hanları ölen ve yerine gelen yöneticileri de ölen uygur halkı fakirleşmeye başlar . evrenin yaratılış düşüncesinde toprak yer almakla birlikte maden unsurunun olmaması zaman ve mekan değişimi ile birlikte güçlü unsurların hayatta kalması zayıf olanlarının ise unutulması veya şekil değiştirmesi olarak açıklanabilir . bu bileşenlerden biri olup araştırmamıza konu olan toprak ise tüm canlıların temel geçim kaynağı olduğu için başlangıçtan beri insan zihnini meşgul etmiş kozmogoni ve antropogoni mitlerine konu olmuştur . bu tabulaşmalarda görülen en net biçimlerden birisi insan ile özdeşleşmedir . benzer şekilde altay halkları arasında da yeryüzünün otları yolunduğunda onun saç veya sakalı yolunan bir insan gibi acı çekeceğine inanılması ve bu yüzden söz konusu davranışın günah sayılması aynı mitik düşüncelerin bir sonucu olarak değerlendirilebilir . çinlilerce she olarak adlandırılan bu festivalde toprağa kurban sunulurdu . ancak bu değişim ve dönüşümler toprağa ilişkin eski inanç kalıntılarını ortadan kaldırmamış şekil değiştirerek yaşamalarını beraberinde getirmiştir . gerek uygurlarda gerekse diğer kültürlerde neredeyse evrensel bir niteliğe sahip olan toprak zaman zaman şifa nesnesine dönüşmüştür . bu davranışın arka planında büyük ihtimalle yer ve su inancı ile birleşen ata ruhlarının mekanı vatan ve vatan toprağı düşüncesi bulunmaktadır . doğum evlenme ve ölüm olarak adlandırılan her bir eşiğin geçilmesi için belli bazı uygulamaların yapılması gerekmektedir . verilen örneklerde görülebileceği gibi uygurlar arasında velilere dua edip onların kabrinden toprak yeme oldukça yaygın bir uygulamadır . günümüzde tibet budizm ine inanan türk tibet ve çinli ilişkilerini günümüze kadar devam ettiren tek türk boyu olan sarı uygur türklerinin evlenme adetlerinde eski türk inanç sistemine ait bazı inanç ve uygulamaların yaşatıldığı görülmektedir . ölüyü ziyaret eden akrabalar ise bunun üzerine su dökerler . toprağa ilişkin kültleşen inançların yöre halkı arasında değerli olarak kabul edilen kültürel kahramanlara veya atalara atfedildiği görülmektedir . kayseri de yaşayan uygurlar arasında ölüyü mezara koyduktan sonra kefenin üzerine cemaat tarafından toplanarak üç ihlas okunan toprak serpilir . insanoğlunun sosyal hayatına ilişkin maddi unsurların işlevlerinin yanı sıra bunlar etrafından şekillenen inançlar söz konusudur . uygurların yerleşik hayata geçişi konar göçer atalardan miras kalan toprakla ilgili inançlarda bir dizi değişimi beraberinde getirmiştir .
486
171
[ 0, 3, 2, 29, 420, 9782, 3, 729, 7999, 9434, 46, 9, 3, 1258, 11473, 51, 2, 63, 521, 3 ]
Çocukluk Çağı Akut Lenfoblastik Lösemisinde Mth fr Polimorfizmlerinin Sağkalım Üzerine Etkisi
folat ilişkili genlerin polimorfizminin akut lenfoblastik lösemiye yatkınlığı etkilediği bildirilmiştir . mthfr geninde tanımlanmış tek nükleotid polimorfizmlerinden t t veya c c allelleri vahşi tip allelere göre enzim aktivitesinde azalmaya yol açar . mthfr gen polimorfizmlerinin ayrıca all tedavisinde sıklıkla kullanılan antifolat etkili ilaçların metabolizmasını etkileyerek toksisiteyi artırdığı ve böylece sağkalımı etkilediği bildirilmiştir . çalışmada kliniğimizde izlediğimiz all tanılı hastalarımızda mthfr nin her iki polimorfizmlerinin sağkalım üzerinde etkisini inceledik . b hücreli all tanısıyla bfm trall protokolü alan hastaları geriye dönük olarak incelendi . sekizinci gün mutlak blast sayısı ve . gün kemik iliği verileri yanı sıra mthfr polimorfizmleri kaydedildi . çalışmaya erkek kız tanı yaşı ortalama . yıl olan toplam hasta alındı . bu hastaların prognozu incelendiğinde hastanın relaps olduğunu gördük . alışmamızda c t veya a c allelinin farklı kombinasyonlarını taşıyan bireylerin sağkalım ve olaysız sağkalımları arasında ilişki bulunamadı . çalışmamızda mthfr polimorfizmlerinin all li çocuklarda sağkalım üzerine etkisi gösterilememiştir . daha çok olguyla yapılacak bir çalışmanın daha kesin sonuçlara varmamızı sağlayacağına inanıyoruz .
son yıldır tedavi ve destek bakımındaki ilerlemelerle çocukluk çağı akut lenfoblastik lösemilerinde sağ kalım oranları dramatik olarak artmıştır . kemoterapötiklerin metabolizmasını etkileyen enzimlerin genetik farklılıklarının relaps ve toksisite riskinin belirlenmesinde rol oynayabileceği ileri sürülmektedir . ek olarak dna hipometilasyonunun protoonkogenlerin aktivasyonunu ve ekspresyonunu artırdığı ve bunun sonucunda kanser riskinin arttığı bazı çalışmalarda gösterilmiştir . metilen tetrahidrofolat redüktaz tanımlanmıştır c t ve a c . bu genin . bu durumun all tedavisinde sıklıkla kullanılan metotreksat gibi antifolat etkili kemoterapotik ilaçların metabolizmasını etkileyerek kemoterapi toksisitesini ve relaps riskini artırdığı ve böylece sağkalımı etkilediği bildirilmiştir . hastanemizde tarihlerinde b hücreli all tanısıyla izlenmiş ve bfm trall tedavi protokolü almış hastaların kayıtları geriye dönük olarak incelendi . hastalar bfmtrall tedavi protokolünde belirlenen kriterlere göre risk gruplarına ayrıldı . bfm trall tedavisi uyarınca konsolidasyon tedavisinde hastalara hafta aralıklarla toplam doz metotreksat tedavisi verildi . metotreksat dozu standart risk grubundaki hastalara g m orta risk grubundaki hastalara g m olarak verildi . gün remisyon durumları kaydedildikten sonra mthfr polimorfizminin sağkalıma etkisi araştırıldı . çalışma için . . tarihinde protokol numarası ile etik kurul onayı alınmıştır . tüm hastaların yasal sorumlularından hasta onam formu alınmıştır . hastalarımız en kısa ay en uzun ay median ay izlendi . pozisyonuna bakıldığında hastaların . ünün a a ünün a c ve . inin c c alleli taşıdığı izlendi . metilen tetrahidrofolat redüktaz a c ve mthfr c t allelleriyle sağkalım arasında ilişki bulunmadı . bu hastaların prognozu incelendiğinde hiçbirisinin relaps olmadığı izlendi . relaps olan hastalarımızın allelik dağılımı incelendiğinde ise hastamızın normal allel hastamızın . metilen tetrafolat redüktaz polimorfizmleri all tedavisinde sıklıkla kullanılan metotreksat gibi antifolat etkili kemoterapotik ilaçların metabolizmasını etkileyebilmektedir . bu enzim ayrıca metotreksat klirensinde önemli rol oynamaktadır . metotrexat all tedavisinin konsolidasyon ve özellikle idame tedavisinde sık kullanılan standart bir ilaçtır . yaptıkları çalışmada mthfr pozisyonunda c t olmasıyla metotrexate toksisitesi arasında ilişki bulunmamıştır . yaptığı bir çalışmada ise c t polimorfizminin metotreksat toksisitesi ile ilişkisi gösterilememiştir . metotreksatın terapotik etkinliğinin azalması diğer taraftan relaps riskini de artırmaktadır . metilen tetrahidrofolat redüktaz c t polimorfizminin relaps riskini artırdığı children s cancer group nun all hastasında yaptığı bir çalışmada gösterilmiştir .
360
165
[ 0, 3, 1050, 8888, 15, 5846, 1872, 4414, 1171, 77, 6510, 4414, 623, 157, 40, 2, 40, 2, 8142, 52 ]
YEREL YÖNETİMDE ÖRGÜTSEL BAĞLILIĞIN ÖRGÜTSEL VATANDAŞLIK DAVRANIŞI VE İŞTEN AYRILMA NİYETİYLE İLİŞKİLENDİRİLMESİ
bu çalışmada yerel yönetimlerden biri olan belediye çalışanları arasında örgütsel bağlılığın örgütsel vatandaşlık davranışı ve işten ayrılma niyetine etkisinin incelenmesi amaçlanmıştır . bu kapsamda büyükşehir belediyesinde memur kadrolarında görev yapan çalışandan veri toplanmıştır . veri toplama aracı olarak kullanılan anket formunda örgütsel bağlılık örgütsel vatandaşlık ve işten ayrılma niyeti ölçekleri kullanılmıştır . çalışmada elde edilen bulgulara göre örgütsel bağlılık ile işten ayrılma niyeti arasındaki ilişki negatif yönlüdür . örgütsel vatandaşlık davranışı ile işten ayrılma niyeti arasında ilişki bulunmamaktadır . duygusal bağlılık ve normatif bağlılığın örgütsel vatandaşlık davranışını pozitif yönde etkilediği belirlenmiştir . örgütsel bağlılıktan duygusal bağlılığın işten ayrılma niyetini ise negatif yönde etkilediği belirlenmiştir .
günümüz çalışma hayatında örgütler amaç ve hedeflerine ulaşmak için mesleki ve kurumsal hafızası olan nitelikli çalışanlara ihtiyaç duymaktadır . ülkemizde çalışma hayatı kamu ve özel sektör olmak üzere ikiye ayrılmıştır . bu çalışmada ilk olarak örgütsel bağlılık örgütsel vatandaşlık davranışı ve işten ayrılma niyeti kavramları özetlenmektedir . sonrasında ise yerel kamu hizmetini yürüten bir büyükşehir belediyesi nde sayılı devlet memurları kanunu na tabi görev yapan çalışanların örgütsel bağlılığın örgütsel vatandaşlık davranışı ve işten ayrılma niyeti üzerine olan etkisi incelenmiş ve literatürde yapılan benzer çalışmalar ile karşılaştırılmıştır . başka bir tanıma göre ise bireyin içinde bulunduğu örgütün amaç ve değerlerini kabul etmesi bu doğrultuda çaba sarf etmesi ve örgütte kalma arzusudur . davranışsal bağlılık alanındaki araştırmacılar çalışanın örgüte bağlanmasının örgütün hedef ve amaçlarına veya diğer örgüt çalışanlarının ötesinde çalışanın daha önceki çalışma hayatları ve çalışma hayatına başlamadan önceki davranışları ile ilgili olduğu belirtirler . buna göre puan ortalamaları incelendiğinde evli olanlarda devam bağlılığı bekar olanlara göre daha fazladır . vicdanlılık ile duygusal bağlılık arasında pozitif yönlü zayıf bir ilişki normatif bağlılık arasında pozitif yönlü zayıf bir ilişki örgütsel bağlılık arasında pozitif yönlü zayıf bir ilişki bulunmaktadır . salehi gholtash waris gürbüz köse vd . ng ve feldman ise örgütte çalışma süresinin örgütsel bağlılıkla örgütsel vatandaşlık davranışı arasındaki ilişkiyi hem anlamlı hem de ters yönlü etkilediğini belirtmiştir . ayrıca bağlılığın işten ayrılma niyetini negatif yönde etkilediği görülmüştür .
462
99
[ 0, 3, 2, 15, 40, 3, 7, 2, 40, 2, 3, 162, 3, 88, 221, 89, 1171, 630, 3, 83 ]
Şanlıurfa İlindeki Primer Enürezis Nokturna Şikâyeti ile Gelen Hastaların Değerlendirilmesi
primer enürezis nokturnalı hastalarda hasta profilimiz ve tedavi sonuçlarının değerlendirilmesi . primer enürezis nokturna tanısıyla ocak ocak tarihleri arasında polikliniğimize başvuran ve tedavi uygulanan yaş üstü toplam hastadan tedaviye devam eden hasta çalışmaya dahil edildi . daha önce bilgilendirilmemiş hastaya önce aylık motivasyon ve davranışa dayalı tedavi uygulandı . davranış ve motivasyon tedavisi istemeyen davranış ve motivasyon tedavisinden fayda görmeyen veya nüks gelişen toplam hastaya desmopressin mikrogram uygulandı . hastaların başvuru sırasındaki gece ıslatma sayısının üzerinde azalması tam yanıt azalması orta derecede yanıt nin altında azalması yanıtsız olarak kabul edildi . hastaların kontrollerinde tedaviye tam devam edenlerde alınan yanıta göre kür ve nüks oranları değerlendirildi . sadece davranış ve motivasyon tedavisi verilen ve nüks gelişmeyen hasta dışında çalışmaya dahil edilen hastanın ortalama yaşı . . olarak saptandı . tek başına davranış ve motivasyon tedavisinden fayda görmeyen ve mikrogram desmopressin tedavisi alarak kontrole gelen hastada tam kuruluk sağlandı . hastaların sinde orta derecede yanıt elde edildi . hastaların inden ise yanıt alınamadı . yanıt alınan hastalarda desmopressin tedavisi kesilince hastada nüks gözlendi . tedaviye cevap vermeyen ve ilaç dozu artırılan hastada baş ağrısı ve alerji nedeniyle tedaviye devam edilemedi . hastanemizin bölgesel konumu itibariyle hastaların hastaneye başvuru yaşının daha yüksek olduğunu gözlemledik . yine bu temel sebepten kaynaklanan ve tedavi aşamasında ilk basamak olarak düşünülen hastanın bilgilendirilmesi davranış ve motivasyon tedavisinin aile yakınlarını pek tatmin etmediği tedavide yüksek başarı beklentisinden dolayı medikal tedavi ile kombine kullanılması daha fazla gerçekleşmiştir . medikal tedavi başarı oranının genel ortalamadan düşük olmasının tedaviye devam etmede zorluklar ve ilinçsiz ilaç kullanımı nedeniyle olduğunu düşünmekteyiz .
monosemptomatik enürezis nokturna üriner sistemde herhangi bir patolojisi olmayan çocuklarda gün boyu idrar kaçırması olmadan sadece gece idrar kaçırmayı tarifler . tedavide enüretik alarm cihazı davranışsal girişimler mesane germe egzersizleri konstipasyon tedavisi gibi non farmakolojik tedavilerin yanı sıra triksiklik antidepresanlar desmopressin antikolinerjikler ve düz kas gevşeticileri gibi farmakolojik tedavi yöntemleri ku lanılmaktadır . hastaların tedaviye başlamadan önceki bilgileri ve tetkikleri incelendi . öncelikle hastaya ve ailesine davranış ve motivasyon tedavisi önerileri verildi . hastaya ay süreyle desmopressin mikrogram uygulandı . hastaların aylık desmopressin tedavisi sonrası hafta ilaca ara verildi . bu dönemde altını ıslatmayan kuruluğudevam eden hastalarda desmopressin dozu azaltılarak kesildi kuruluğu devam etmeyen hastalarda ise desmopressin tedavisine aynı şekilde ay daha devam edildi . hastalar düzenli olarak kontrollere çağrılıp tedavinin etkinliği ve ilaca bağlı yan etkinin olup olmadığı kontrol edildi . hastaların kontrollerinde tedaviye alınan yanıta göre kür ve nüks oranları değerlendirildi . çalışma süresince primer enürezis nedeniyle başvuran hasta sayısı di . ailelerin tanesi kadarı bu durumun okul başarısını düşürdüğünü düşünüyordu . davranış tedavisinden fayda görmeyen nüks gelişen ve medikal tedavi isteyen hastalardan mg desmopressin tedavisi alan ve kontrole gelen hastada tam kuruluk sağlandı . hastaların sinde orta derecede yanıt elde edildi . yanıt alınan hastalarda desmopressin tedavisi kesilince hastada nüks gözlendi . doz artırılan hasta baş ağrısı ve veya alerjik yan etkiler nedeniyle tedaviyi bıraktı . eskiden beri bilinen enürezis nokturnanın toplumdaki sıklığı ile epidemiyoloji ve etiyopatogenezinde yer alan çeşitli faktörleri belirlemek amacıyla farklı ülkelerde ve ülkemize yapılmış çok sayıda çalışma mevcuttur . ayrıca primer enürezis nokturnalı çocukların ailelerinin bu hastalıkla ilgili yeterli bilgi sahibi olmadığını bu durumun herhangi bir tedaviyle düzeleceğini bilmediklerini ve çocuklarının gece ıslatmaları geçmeyince komşu veya akrabalarının önerileri sonrası hastaneye başvurduklarını ilettiler . davranış ve motivasyon tedavisi tek başına veya diğer tedavi yöntemleri ile beraber kombine kullanılmaktadır . davranış ve motivasyon tedavisinde başarı ortalaması yaklaşık ve oranında bildirilmiştir . ancak bölgemizde hem ileri yaşta başvuru olması hem ailelerin sabırsızlanıp bir an önce etkin bir sonuca ulaşma isteği en önemlisi olarak da bu tedaviyi uygun şekilde devam ettirecek bir ekonomik ve bilinç düzeyinde olamamaları biz hekimlerinde medikal tedaviyle beraber davranışsal ve motivasyon tedavi kombinasyonunu ile tedaviye başlamayı zorunlu kılmaktadır . yine de yüksek nüks oranı hasta ve ailesinde tedavi gidişatı açısından umutsuzluğa neden olabilmektedir . bazı kontrollü çalışmalarda enürezis nokturna tedavisinde desmopressinin plaseboya göre daha etkili olduğu bulunmuş ve çocukların yaklaşık ı ilaca yanıt vermişlerdir . bizim hasta grubumuzda kısa dönem tedavi alanlarda uzun dönem tedavi alanlarda nüks görüldü . aylık tedaviden sonra bir haftalık ilaçsız dönemde gece ıslatması olanlara ay daha tedavi düzenlenmiş ve fayda görenlere doz azaltılarak kesilmiştir . ağır su retansiyonu hiponatremi ve konvülziyonlar çok nadir görülmektedir .
440
267
[ 0, 4498, 17, 9, 63, 9, 3, 162, 3, 9, 699, 7, 630, 836, 11473, 29, 2, 1314, 7, 138 ]
Tuzlu toprakların hidrokimyasal parametrelerinin laboratuvar koşullarında belirlenmesi
bu çalışma yıllık yağışın az aşırı buharlaşmanın ve taban suyunun yüzeye yakın olması nedeniyle oluşan tuzluluğun bitkinin gelişmesine verime ve toprağın çoraklaşmasına olumsuz etkisinin yıkamayla ortadan kaldırılması amacıyla yapılmıştır . tuzlu toprakların ıslahı maliyetli ve zaman gerektiren bir süreçtir . çözünebilir tuzların yıkanması amacıyla kullanılan matematiksel yöntemler toprakların ıslahında su tuz rejiminin modellenmesinde doğrudan ve ters problemlerin çözümü için yaygın olarak kullanılmaktadır . tuz taşınım modelinin uygulanabilirliği modelin süreçlerini tanımlayan hidrodinamiklerin diferansiyel eşitliklerinin deneysel parametrelerinin doğruluğuna bağlıdır . laboratuvar koşullarında yapılan çalışmada cm çapında kolonlar kullanılarak toprakta tuz taşınımının hidrokimyasal göstericileri olan konvektif difüzyon ve dispersiyon parametreleri toprak gözeneklerindeki su akış hızı belirlenmiştir . yıkama döneminde cı ve so iyonları için hidrokimyasal dispersiyon parametresi değerleri sırasıyla . . m ve . . m konvektif difüzyon parametresi ise . . m gün ve . . m gün olarak belirlenmiştir .
tarımsal üretimin sürdürülebilir olması üretimin ana kaynağı olan toprağın korunmasına ve suyun rasyonel kullanılmasına bağlıdır . ülkemiz topraklarında ise yüzölçümün sini çorak araziler oluşturmaktadır . yıkama tuzlu toprakların ıslahında en önemli yöntemlerden biridir . tuzlu toprakların yıkanmasında önemli hacimde tatlı su kullanılmaktadır . bu yöntemlerden biri olan matematiksel metotlar günümüzde bu sorunların çözülmesinde yaygın bir şekilde kullanılmaktadır . aydarov mikayilov ve azizov verigin ve ark . bu çalışmada tuzlu toprakların yıkanmasında tuz taşınım modeli esas alınarak laboratuvar koşullarında metal kolonlar kullanılarak hidrokimyasal parametrelerin deneysel olarak belirlenmesi ve elde edilen sonuçların ıslah edilecek tuzlu toprakların yıkanmasında kullanılmasıyla zaman maliyet ve su tasarrufu sağlanması amaçlanmıştır . nolu denklemeler sistemin bir tane çözümünün belirlenmesi başlangıç ve sınır koşullarının yapılması gerekmektedir . burada λ hidrokimyasal dispersiyon veya hidrodinamik dispersiyon parametresi olarak adlanır ve genelde toprağın tekstürüne içermiş olduğu tuzların tipine ve yıkama suyunun gözeneklerdeki hızına bağlı olarak değişmektedir . yıkama zamanı dm ve ν olduğundan eşitlik ifadesi daha basit bir şekilde ifade olunmaktadır . bu durumda konvektif difüzyon parametresi hidrodinamik dispersiyon parametresi olarak adlandırılmaktadır . kolonda yıkama öncesi deneme alanı içerisinden ve cm derinliklerden toprak örnekleri alınmıştır . araziden alınan toprak örneklerinin fiziksel ve kimyasal özellikleri çizelge de toprakların yıkama öncesi anyon ve katyon değerleri ise çizelge de verilmiştir . laboratuvarda tuz yıkaması için kullanılan kolon cm yüksekliğinde cm genişliğinde kare şekilli mm lik saçtan sızdırmaz ve antipas boyası ile boyanmış metalden yapılmıştır . vakum pompası plastik hortumlarla kolondaki katmanlara bağlanmıştır . profil katmanlarından alınan süzük örneklerinden toprakta tuz oluşumun da rol oynayan cı ve so iyonlarının ıc okuması yapılmıştır . toprakların yıkama sürecinde kararsız rejim ortamında tuz taşınım sürecini tanımlayan konvektif difüzyon denkleminin ortalamalı integral çözümü aşağıda gibi ifade olunmaktadır parametresi v gözeneklerdeki su hızı . η ve τ parametrelerine bağlı olarak hesaplanan λ değerine göre d değeri hesaplanır . hidrokimyasal parametrelerin geçerliliğinin belirlenmesi için yapılan sayısal işlemler fortran vı paket programında yapılmıştır . konvektif difüzyon parametresi değerleri ise cl iyonu için . . m gün so iyonu için ise . . m gün olarak belirlenmiştir . tuz taşınım probleminin çözümünün pratikte kullanılabilirliği ve güvenirliği önemli ölçüde modelin parametrelerinin hassas bir şekilde belirlenmesine bağlıdır . tuz taşınım modelinin hidrokimyasal parametrelerinin tespit yöntemleri çoğu zaman ters problemin çözümü esasında gerçekleştirilir . elde edilen klor ve sülfat değerlerin birbirine yakın çıkması arazi şartlarının yıkama da önemli bir etken olacağı öngörülmektedir .
419
132
[ 0, 3, 2, 7, 521, 107, 2, 727, 9, 3, 17, 76, 172, 40, 76, 12, 5319, 8142, 52, 2 ]
PEYGAMBER KISSALARININ DİNÎ EDEBİYATA YANSIMASINA BİR ÖRNEK “SULTAN VELED VE FARSÇA RUBAİLERİ”
türk milletinin islamiyet i kabulüyle birlikte sosyal kültürel ve dini yaşamlarında birtakım değişiklikler meydana gelmiştir . bu değişiklikler ilerleyen süreçte sanat ve edebiyatta da etkisini göstermiş şairler kaleme aldıkları eserlerde cenab ı allah hz . muhammed ve kutsal kitabımız kur an ı kerim i asli kaynak olarak kendilerine rehber edinmişlerdir . bu etkileşim ve rehberliğin neticesinde ise tevhid münacat esma i hüsna na t siyer mevlid kırk hadis hilye kısas ı enbiya gibi sayısını arttırabileceğimiz birçok islami edebi tür ve eserler edebiyat tarihimizdeki yerini almıştır . bahsi geçen islami edebi türlerde eserler vücuda getiren mutasavvıf şairlerden biri de yılında bugünkü karaman ilimizde dünyaya gelen mevlana celaleddin i rûmi nin büyük oğlu sultan veled dir . tahsilini konya ve şam da yapan veled babasının sohbetlerinde de bulunarak ilim sanat edebiyat ve tasavvuf gibi konularda kendini yetiştirmiş babasının vefatından sonra mevleviliği bir tarikat haline getirmiş yılları arasında bu tarikatın şeyhliğini yapmış divan veled name rebab name intiha name ve maarif isimli eserleri kaleme almış önemli bir şahsiyettir . biz bu çalışmamızda sultan veled in divanında geçen farsça rubailerinde ele aldığı kısas ı enbiyaların tespitini tercümesini ve incelemesini yapmaya çalışacağız .
peygamber kıssaları başta kur an ı kerim olmak üzere birçok kitapta anlatılmak istenen konuya hem kaynak hem de örnek teşkil eden belli başlı temalar arasında gelmektedir . her ne kadar edebi kişiliğinde babası mevlana nın büyük izleri görüldüğü düşüncesi yaygın bir şekilde kabul görmüş olsa da eserlerinde işlediği konuları halkın anlayabileceği seviyede kaleme almış olmasıyla babasından ayrılmaktadır . babası gibi düşünüp onun gibi bir hayat sürmek için çaba göstermiştir . şeyh selahaddin in ölümünden sonra ise halifelik çelebi hüsameddin e verilmiştir . bununla alakalı olarak ibtida name adlı eserinde kendisine ithafen türkçe ve rumca söylemeyi bırak çünkü o terimlerden yoksunsun ama farsça arapça söyle çünkü o iki dilde de hoş bir halde at koşturmadasın diyerek durumu açık bir şekilde dile getirmiştir . aruzun yirmi dokuz farklı kalıbıyla farsça türkçe ve rumca şiirlerin bulunduğu divan farsça . beyitten oluşmaktadır . son olarak ibtida name ile ilgili konyalı muhyi nin tercüme i ibtida name adlı eseri cihan okuyucu ve sadık yazar tarafından inceleme metin günümüz türkçesine çeviri ve tıpkıbasım olarak türk dil kurumu tarafından basılmıştır . sultan veled bu mesnevisine mesnevi yi manevi şeklinde başlamıştır ancak eserin rebab adlı mûsiki aletine methiyeyle başlamasından dolayı eser rebab name olarak bilinmektedir . o halde huccetullah benim zamanımda müslümanlara tamam olmuştur . eser üzerine yılında f . wilhelm radloff daha sonra ali sultani gird feramerzi rabab name ez sultan veled ferzend i mevlana celaleddin i mevlevi adıyla çalışma yapmıştır . ilim din tasavvuf ve tarikatla alakalı bilgiler ayet ve hadislerle desteklenerek her bölümün başında sultan veled in yazmış olduğu beyitlerle birlikte hazırlanmıştır . kanaatkar kimsenin gözünde dünyanın geçici heves ve arzuları değersizliği ifade eden tere kadar bile önem arz etmemektedir . mûsa ve karun kıssasıyla hakk ve batılın mukayesesini yaparak dile getirmektedir . arazilerinin hayvanlarının kölelerinin servetinin miktarı tarif edilemeyecek derecede fazlaydı . öyle ki kaynaklarda eyyûb ın serveti tarif edilirken şam ın besniye köyünün doğusu ve batısı arasında bulunan her şeyi dağları ovaları içindekilerle birlikte deve sığır davar at merkep her cins mal eyyûb a aitti . sultan veled de farsça rubailerinde geçen bir dörtlüğünde hz . şair dörtlüğün ilk iki mısraında verdiği bu mesajı son iki mısrada da hz . ya kub ile ilgili kıssa aynı anda üç peygamber isminin geçtiği bir rubaide tespit edilmiştir . ya kub da bu zaman dilimi içerisinde adeta oğlunun elem ve ıstırap dolu hayat serüvenini kendi benliğinde yaşamış ancak bir an dahi olsa isyan etmemiştir . hem yüz güzelliği hem de karakter güzelliğiyle ön plana çıkan gördüğü rüyayı babasına anlattıktan sonra kardeşleri tarafından kıskanılıp ihanete uğrayan ömr ü hayatında köleliği de hükümdarlığı da gören allah tarafından kendisine üstün vasıflar verilen hz . isa nın hem allah tarafından ana rahmine düştüğünün hem de peygamber olduğunun bir göstergesidir . şeklindeki konuşmasıyla hem kavmi tarafından kendisine yapılacak zulüm ve işkenceden kurtulmuş hem de içinde bulunduğu mucizevi durumu tekrardan gözler önüne sermiştir . isa nın göğe yükseltilmesi hadisesini üç adet dörtlüğünde kullanmış ve bu sayede kur an ı kerim de geçen bir peygamber kıssası vasıtasıyla halkı bilinçlendirmeye çalışmıştır . ikinci rubaide şair anlatmak istediği konuyu şarap mazmunu üzerinden oluşturmuştur . isa nın gökyüzüne çekilmesi kıssasıyla destekleyerek vermektedir . peygamber efendimizin doğumu isimleri şemaili mucizeleri miracı hadis i şerifleri gibi konular üzerine şairler ve yazarlar manzum ya da mensur birçok eser kaleme almışlardır . peygamber ile ilgili birkaç rubai örneği verilmesinin yeterli olacağı kanaatindeyiz .
502
169
[ 0, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3 ]
Kayseri İli 2017 Yılı Bebek Ölüm Nedenlerinin İncelenmesi
bu çalışmada kayseri ilinde yıllarında meydana gelmiş bebek ölümlerinin incelenmesi amaçlanmıştır . gereç ve yöntem çalışma yılında kayseri ilinde meydana gelen bebek ölümlerinin incelenmesi ile yapılmıştır . çalışmanın yapılabilmesi için il sağlık müdürlüğünden yazılı izin alınmıştır . çalışma kesitsel tipte bir araştırmadır . ölen bebekler ile ilgili bilgiler dosyalardan elde edilerek analiz edilmiştir . bulgular kayseri ilinde yılında canlı doğum ve bebek ölümü meydana gelmiştir . bebek ölüm hızı binde olarak hesaplanmıştır . bebeklerin u erken neonatal dönemde i geç neonatal dönemde si post neonatal dönemde ölmüştür . bebeklerin ilk üç ölüm nedeni prematüre konjenital anomali ve ani bebek ölümü sendromudur . sonuç bu çalışmada bebek ölüm hızı kayseri ilinde binde bulunmuş ve en sık bebek ölüm nedeninin prematürite olduğu görülmüştür . bebek ölüm hızı kayseri ilinde ülke ortalamasının altında olup geçmiş yıllara göre düşüş göstermiştir . bebek ölümlerinin hızının ve nedenlerinin ortaya konulması bebek ölümlerini önlemeye yönelik faaliyetler açısından yol gösterici olabilir . devam eden yıllarda bu tür çalışmaların yapılması sağlık hizmetlerinin etkinliğinin gösterilmesi açısından anahtar rol oynayabilir .
bebek ölümü t . c . sağlık bakanlığı sayılı genelgesine göre doğumdan sonraki gün içinde tüm nedenlerle meydana gelen ölümler olarak tanımlanmaktadır . hafta veya gramın üzerinde canlı doğan bebekler bu kapsama alınmaktadır . çalışmanın yapılabilmesi için kayseri il sağlık müdürlüğünden yazılı izin alınmıştır . ölen bebeklerle ilgili veriler bebek ölüm dosyalarının incelemesi ile toplanmıştır . kategorik verilerin karşılaştırılmasında ki kare testi kullanılmıştır . ölen bebeklerin sı ikiz ü üçüz olup çalışmadaki anne sayısı tir . bebeklerin sında anne baba arasında rh uyuşmazlığı ında anne baba akrabalığı mevcuttur . tablo ölen bebeklerin annelerinin u ilkokul ve altı eğitim düzeyine sahip olup ü yaş aralığındadır . annelerin si yardımcı teknikle gebe kalmış olup gebelik boyunca hiç izlem yapılmamış anne sayısı ise dir . erken neonatal bebek ölüm hızı binde geç neonatal bebek ölüm hızı binde neonatal bebek ölüm hızı post neonatal bebek ölüm hızı binde dir . yaş ve üstü annelerde erken doğum oranı iken yaşın altındaki annelerde erken doğum oranı olarak bulunmuştur . ve konjenital anomali olduğu görülmüştür . bu çalışmada en sık ölüm nedeni olarak prematürite bulunurken enfeksiyon kaynaklı ölümlerin oranı olarak bulunmuştur . garces in çalışmasında neonatal ölüm hızı tüm bölgelerde binde bu çalışmada ise neonatal ölüm hızı binde olarak bulunmuştur . bu durum bölgesel ve sosyoekonomik farklılıklardan kaynaklanıyor olabilir . çalışmamızda yenidoğan dönemindeki ölümlerin ü prematüriteden sı ise konjenital anomaliden kaynaklandığı bulunmuştur . oza ve arkadaşlarının yaptığı çalışmada küresel çapta neonatal dönemdeki ölümlerin ünün doğum komplikasyonlarından kaynaklandığı bulunmuştur . haftanın öncesinde meydana gelen doğumlar erken doğum olarak sınıflandırılır . anne baba arasında rh uygunsuzluğu olup olmama durumuna gebelikler arası sürenin yıldan az olup olmama durumuna ve yardımcı üreme teknikleri sonucu gebe kalıp kalmama durumuna göre erken doğum oranları karşılaştırıldığında prematür matür doğum oranları arasında anlamlı farklılık bulunmamıştır . bu durum kayseri nin ülkedeki diğer illere kıyasla gelişmişlik düzeyinin yüksek olması ile açıklanabilir . ayrıca bingöl de ölen bebek annelerinin ortalama gebe izlem sayısı ortalama olarak bulunmuştur . saltalı nın çalışmasında yılında kayseri ilinde annelerin gebeliklerindeki izlem sıklığı ortalaması olarak bulunmuştur . bu çalışmada ise ölen bebeklerin annelerin gebelik boyunca ortalama takip sayısı olup hiç gebelik takibi yapılmamış anne bulunmaktadır . yılında kayseri ilinin kaba doğum hızı binde olup bingöl ilinin kaba doğum hızı ise binde . idi . prematüre doğumları önlemek zor olsa da yeterli doğum öncesi izlem ile riskli gebeliklerin tespiti ve term gebeliğe ulaştırabilecek müdahaleler gerekmektedir . bebek ölümlerinin hızının ve nedenlerinin ortaya konulması bebek ölümlerini önlemeye yönelik faaliyetler açısından yol gösterici olabilir .
441
174
[ 0, 3, 2, 29, 3, 7, 9, 2, 40, 2, 157, 4698, 3304, 40, 2, 497, 2, 40, 2, 6510 ]
SİVİL SAVUNMA VE İTFAİYECİLİK BÖLÜMÜ ÖĞRENCİLERİNİN KARDİYOPULMONER RESÜSİTASYON (KPR) FARKINDALIK VE BİLGİ DÜZEYLERİNİN ÖLÇÜLMESİ
bu çalışmanın amacı itfaiyecilik bölümü öğrencilerinin ilk yardım eğitiminde en önemli konularından biri olan kardiyopulmoner resüsitasyon konusunda farkındalık ve bilgi düzeylerini ölçmektir . araştırmanın evrenini bozkurt meslek yüksekokulu sivil savunma ve itfaiyecilik bölümü öğrencileri oluşturmaktadır . örneklem ilkyardım dersi alan sivil savunma ve itfaiyecilik öğrencilerinden oluşturulmuştur . çalışmaya sivil savunma ve itfaiyecilik programından öğrenci katılmıştır . anket soruları iki bölümde toplandı . birinci bölümde kişisel bilgiler ikinci bölümde katılımcıların kpr ile ilgili güncel bilgi düzeylerini ölçmeyi hedefleyen toplam soru ve farkındalıklarına yönelik soru soruldu . bu çalışmaya toplam öğrenci katılmış olup . i erkek . i kız öğrencidir . öğrencilerin herhangi bir yerde kardiyak arrest vakası ile karşılaştınız mı sorusuna kişi evet kişi hayır aldığınız eğitim sizce yeterli midir sorusuna kişi evet kişi hayır kişi kararsızım sizce bir itfaiyeci kpr bilmeli midir sorusuna kişi evet kişi hayır cevabı kendinizi kpr kişi hayır kişi kararsızım cevabı vermiştir . kardiyak arrestle vakaları ile sık karşılaşan itfaiyecilerin kardiyak arresti tanıma kriz anını iyi yönetme ve kpr yi başarıyla uygulayabilmeleri için düzenli eğitimlerle teorik ve pratik uygulama bilgilerini güncel tutulmalıdır . yükseköğretimde itfaiyecilik programlarında ilk yardım dersi öğrencilerin kpr konusunda pratik olarak daha çok eğitim olanakları sağlanmalıdır . ilk yardım eğitim simülatörleri ile de desteklenebilir .
kardiyopulmoner arrest solunumun ve dolaşımın ani olarak durmasıdır . kpr genel bir manevra ve teknik alan içerisinde spontan dolaşımı geri döndürme girişimidir . yüksek bilgi ve tecrübe çerçevesinde gerçekleştirilen kpr spontan dolaşımı döndürmenin ötesinde oluşabilecek komplikasyonların önlenmesinde en önemli noktadır . kardiyopulmoner resüsitasyon kardiyak arrest sonrası yaşamı kurtarmak için en temel uygulamadır ve yaşam kurtarma zincirinin kritik bir halkasıdır . resüsitasyonda başarı uygulayıcı arrest olan kişinin durumu elde mevcut olan kaynak ve ekipmanlar gibi birkaç faktöre bağlıdır . resüsitasyon bilgilerini içeren kpr ile ilgili kılavuzları amerikan kalp cemiyeti ve avrupa resüsitasyon konseyi tarafından çeşitli zaman dilimlerinde güncellenmektedir . resüsitasyon uygulamalarında bazı farklılıklar olmakla birlikte her iki kılavuzda da erken tanı ve hızlı müdahalenin önemi vurgulanır . kpr temel yaşam desteği ve ileri yaşam desteği olarak iki bölümden oluşmaktadır . tyd basit tedavi yöntemleri içermektedir tüm sağlık personeli ve bu konuda eğitim görmüş kişiler tarafından uygulanır . ileri yaşam desteği ise özel tedavi yöntemlerini içerir doktor ve özel eğitim görmüş sağlık personeli tarafından uygulanır . belediye itfaiye yönetmeliğine göre itfaiye teşkilatının görevlerinden biri de her türlü kaza çökme patlama mahsur kalma ve benzeri durumlarda teknik kurtarma gerektiren olaylara müdahale etmek ve ilk yardım hizmetlerini yürütmek arazide su üstü ve su altında her türlü arama ve kurtarma çalışmalarını yapma olarak tanımlanmıştır . bu sebeple itfaiye eğitiminde ilk yardım eğitimi büyük önem arz etmektedir . bu çalışmada itfaiyecilik bölümü öğrencilerinin ilk yardım eğitiminde en önemli noktalarından biri olan kardiyopulmoner resüsitasyon konusunda farkındalık ve bilgi düzeylerinin ölçülmesi amaçlanmıştır . araştırmaya bozkurt meslek yüksekokulu müdürlüğü nün izni alınarak başlanmıştır . araştırmanın evrenini bozkurt meslek yüksekokulu sivil savunma ve itfaiyecilik bölümü öğrencileri oluşturmaktadır . örneklem ilkyardım dersi alan sivil savunma ve itfaiyecilik öğrencilerinden oluşturulmuştur . sorular aha erc kpr kılavuzu rehber alınarak hazırlandı . çalışmada elde edilen verilerin istatistiksel analizleri spss . programında yapılmıştır . bu çalışmaya toplam öğrenci katılmış olup i erkek i kız öğrenciden oluşmaktaydı . kardiyopulmoner resüsitasyon konusunda farkındalıkları ölçmeye yönelik sorulan soruların yüzdelik ve sayı değerleri tablo de verilmiştir . bizim çalışmamızda da herhangi bir yerde kardiyak arrest vakası ile karşılaştınız mı hemşirelerin kardiyopulmoner resüsitasyon konusundaki yaklaşımlarının değerlendirilmesi konulu yılında yapılan tez çalışmasında hastada solunumu kontrol ederken bak dinle hisset yöntemini uygularım önermesine katılımcıların ünün evet cevabı verdikleri bildirilmiştir . erişkinlerde kardiyopulmoner arestte hiç vakit kaybetmenden hızlı güçlü ve kesintisiz göğüs kompresyonunun sağ kalımı arttırdığı gösterilmiştir . öğrencileri kpr konusunda daha istekli ve bu konuda kendine güveni yüksek itfaiye personeli yetiştirmek için uygulamalı eğitimlere daha çok önem verilmeli ve öğrenciyi kpr konusunda daha motive edici çalışmalar yapılmalıdır . aldıkları eğitimin verimliliğini arttırmak için bu yönde daha çok uygulamalı dersler müfredata eklenmelidir .
423
206
[ 0, 3, 4031, 26, 23, 63, 32, 4801, 2157, 49, 3, 60, 7, 1272, 7, 155, 9, 7, 63, 106 ]
HOMOJEN ŞARJ SIKIŞTIRMA ATEŞLEMELİ (HCCI) BİR MOTOR İÇİN EKSERJİ ANALİZİ
homojen dolgulu sıkıştırma ile ateşlemeli motorlar konvansiyonel buji ile ateşlemeli ve sıkıştırma ile ateşlemeli motorlar ile karşılaştırıldığında yüksek ısıl verim çok düşük nox ve pm emisyonları ve düşük ısı kayıpları gibi birtakım avantajlara sahip olduğu bilinmektedir . bundan dolayı hccı motorlarda silindir dışarısında oluşturulmuş hava yakıt karışımı silindir içerisine hemen hemen homojen bir şekilde alınıp sıkıştırılmakta hava yakıt karışımının sıcaklığı tutuşma sıcaklığına ulaştığında silindirin bütün bölgelerinde eş zamanlı olarak yanma başlamaktadır . ancak karışımın eşzamanlı olarak bütün silindirde aniden yanması özellikle yüksek motor yüklerinde basınç artış oranının çok yükselmesini sağlamakta ve bu durum vuruntuya neden olmaktadır . düşük motor yüklerinde ise aşırı fakir karışımdan dolayı ateşlenememe problemleri oluşmaktadır . bu problemlerden dolayı hccı motorlar henüz ticari olarak doğrudan kullanılamamaktadır . bu çalışmada hccı motoru ekserji analizi yöntemiyle incelenmiştir . farklı motor hızında yapılan deneylerde yakıt ekserjisine göre yüzdesi ortalama olarak egzoz ekserjisinin . sog utma suyu ekserjisinin . radyasyon ekserjisinin . efektif güç ekserjisinin . ve ekserji kaybının . olduğu bu çalışma ile elde edilmiştir .
daha spesifik bir tanımda dizel motor oksijen içeren bir gazın yüksek basınç ve sıcaklığa ulaşmak için sıkıştırılması ve böylece silindire enjekte edilen yakıtın tutuşması ve patlaması prensibi ile çalışan bir motordur . bu nedenle benzinli motorların aksine ateşleme için buji gerektirmez . diesel kömür tozu da dahil olmak üzere çeşitli yakıtların kullanımı için motoru tasarladı . ayrıca hccı motorlarında kullanılan yakıtların fiziksel ve kimyasal özellikleri yanma aşamalarını doğrudan etkilediği için araştırmacılar farklı fiziksel ve kimyasal özelliklere sahip yakıtların kullanımıyla ilgili ayrıntılı çalışmalar yürütmektedir . silindire çekilen havanın anlık sıcaklığı silindire kalan egzoz gazı miktarı ve sıcaklığı silindir duvarlarının sıcaklığı ve piston başlığı gibi birçok parametrede ortaya çıkan değişkenler döngülerin arasındaki farkı gösterir . yapay sinir ağları ölçümlerden elde edilen verilerin daha doğru değerlendirilmesi için yaygın olarak kullanılmaktadır . hccı motorları yaklaşık yıl önce farklı bir yanma olayı olarak tanımlandı . bu çalışma homojen şarj sıkıştırma ateşlemeli motorlar yüksek ısıl verim çok düşük nox ve pm emisyonları ve geleneksel buji ateşlemeli ve sıkıştırma ateşlemeli motorlara kıyasla daha iyi enerji verimi ve ekserji bilançosu oluşturarak literatüre katkı sunmayı amaçlamıştır . motor soğutma suyu debileri ise ms . h eşitliğinden yararlanarak bulunur . qr qy toplam kayıp enerjiler içerisindeki kayıp enerjilerin değişimi dizel yakıtı için grafik da verilmiştir . motor hızına bag lı olarak enerji yüzdelerinin değişimi dizel için grafik da görülmektedir . dizel yakıtı için motor hızına bag lı olarak kayıp enerjilerinin yüzdelerinin değişimi grafik da görülmektedir . tam yükte farklı motor hızında yapılan deneyler de kayıp enerji içindeki en yüksek yüzde enerji kaybının ortalama olarak . ile radyasyon ısısından kaynaklandığı tespit edilmiştir . kayıp ekserji içindeki ekserji kayıplarından kaynaklanan ekserji dağılımı da olarak ayrı ayrı belirlenmiştir . elde edilen sonuçlar dizel yakıtı için grafik halinde grafik de sunulmuştur . farklı motor hızında yapılan deneylerde yakıt ekserjisine göre yüzdesi ortalama olarak egzoz ekserjisinin . soğutma suyu ekserjisinin . radyasyon ekserjisinin . efektif güç ekserjisinin . ve ekserji kaybının . olduğu bu çalışma ile elde edilmiştir . kayıp ekserji içindeki ortalama sog utma suyu ekserjisi . ve radyasyon ekserjisi . olarak hesaplanmıştır . grafik de görüleceği gibi her bir yükseltme basıncı değerinde hava yakıt denklik oranının bir fonksiyonu olarak ımep ve covimep i göstermektedir . minimum spesifik yakıt tüketimi ve maksimum tork değerleri min hızında gözlenmiştir . sayın tek silindirli su soğutmalı dizel motor için enerji ve ekserji analizleri yapılmıştır . analiz motor dev dak ve dev dak arasında dev dak da on iki farklı hız için dört farklı yakıtla çalıştırıldığında gerçekleştirildi . aynı yakıtlar için ekzetik verim değerleri sırasıyla . . . . . dir . hidrojen yakıt kullanan yakıt hücreleri ayrıca çok farklı bir alternatifi olan motorlu taşıtlar için daha temiz ve daha sürdürülebilir bir enerji sistemi oluşturmak amacıyla incelenmiştir . doğaya zararlı emisyon yaymayan bir enerji sistemi oluşturmak için yapılan çalışmalarda ulaşılan nokta hangi teknolojinin motorlu taşıtların ve otomotiv endüstrisinin geleceğini şekillendireceği konusunda net değil . grafik e dikkat edilirse hava yakıt eşdeğerlik oranı arttığında ımep ve covimep eğilimi ters düşmüştür ımep eğilimi düşerken covimep eğilimi artmıştır .
486
160
[ 0, 3, 2, 3, 157, 2, 17, 40, 291, 2, 29, 3, 157, 2, 17, 40, 291, 2, 29, 3 ]
TÜRKÇE İÇİN DERİN ÖĞRENME TABANLI DOĞAL DİL İŞLEME MODELİ GELİŞTİRİLMESİ
doğal dil insanları diğer canlılardan ayıran ve insanların iletişim kurmasını sağlayan en temel özelliklerden biridir . dil insanın duygu ve düşüncelerini ifade etmede kullandığı ve kültürlerin nesiller boyunca aktarılmasını sağlayan bir araçtır . günlük hayatta karşılaşılan yazılar ve sesler birer doğal dil örneğidir . doğal dilde birçok kelime zamanla yok olurken diğer taraftan yeni kelimeler de türetilmektedir . bu yüzden doğal dil işleme süreci insan için bile karmaşık yapıya sahipken bilgisayar ortamında işlenmesi de zor olmaktadır . insanların dili nasıl kullandığını dil bilim alanı incelemektedir . dil bilimciler ve bilgisayar bilimcilerinin ortak çalışmasını gerektiren doğal dil işleme çalışmaları insan bilgisayar etkileşiminde önemli rol oynamaktadır . doğal dil işleme çalışmaları yapay zeka teknolojilerinin dil bilimi alanında kullanılması ile artmıştır . yapay zeka çalışma alanlarından olan derin öğrenme yöntemleri ile doğal dile yakın seviyede platformlar geliştirilmektedir . dili anlama makine çevirisi ve sözcük etiketleme için geliştirilen platformlar derin öğrenme yöntemlerinden faydalanmaktadır . derin öğrenme mimarilerinden olan özyinelemeli sinir ağları metin veya ses verileri gibi sıralı verileri işlemede tercih edilmektedir . bu çalışmada bir rnn türü olan iki yönlü uzun kısa vadeli bellek kullanılarak türkçe sözcük etiketleme modeli önerilmiştir . önerilen sözcük etiketleme modeli doğal dil araştırmacılarına kendi analizlerini gerçekleştirme ve kullanabilme imkanı verecek bir platform ile sunulmaktadır . iki yönlü lstm kullanılarak geliştirilen platformun geliştirilme aşamasında uzman görüşü ile geri bildirimler alınarak sözcük etiketleyicinin hata oranı azaltılmıştır .
doğal dil insanların kendilerini ifade etmeleri ve iletişim kurabilmeleri için kullanılan bir araçtır . chomsky dilin çocukluk yıllarında duyulandan doğal bir dile dönüşümünün insanın genetik yapısıyla ilişkili olduğunu ifade etmektedir . ancak dil kullanımının üreticiliği kurallara her zaman uymamaktadır . ddi insan dilinin otomatik analizi ve gösterimi için teorik olarak motive edilmiş hesaplama teknikleridir . insanlar tarafından doğal olarak oluşturulan veriler doğrudan işlenecek durumda değildir . ardından şekilbilim sözdizim anlambilim ve söylev işleme çalışmaları gerçekleştirilebilmektedir . bu çalışma alanları sözcük kökleri sözcük bağlamları ve anlambilim açısından bazı zorluklara sahiptir . fakat o yıllardaki basit bir ağın eğitiminin uzun sürmesi ve yüksek hesaplama maliyetlerinden dolayı destek vektör makinaları gibi el ile hazırlanmış özelliklere sahip modeller kabul görmüştür . basit bir derin öğrenme çerçevesinin adlandırılmış varlık tanıma anlamsal rol etiketleme ve sözcük etiketleme gibi birçok ddi görevinde en modern yaklaşımlardan daha iyi performans gösterdiği ortaya konulmuştur . örneğin yüz sözcüğü kullanıldığı bağlama göre isim veya fiil etiketini alabilmektedir . bölümde önerilen modelin geliştirilme süreçlerinden bahsedilmiştir . ddi problemlerini hedef alan makine öğrenme yaklaşımları çok yüksek boyutlu ve seyrek özellikler üzerine eğitilmiş sığ modellere dayanmaktadır . lstm ler tüm tekrarlayan sinir ağları gibi bir sinir ağının tekrar eden hücrelerine sahiptir fakat tekrar eden hücre tek bir sinir ağı kapısına sahip olmak yerine etkileşime giren adet kapıya sahiptir . standart lstm ağları dizileri geçici sırayla işler gelecekteki bağlamı görmezden gelirler . ve negatif zaman yönünden birbiriyle bağlantısı olmayan iki duruma bölmektedir . günümüzde ddi alanında çalışan araştırmacılar derin öğrenme yöntemlerinin kullanımına yönelmektedir . türkçe için derin öğrenme yöntemleri ile doğal dil işleme çalışmaları sınırlıdır . türkçe sözcük etiketleme için derin öğrenme ile eğitilmiş bir model henüz bulunmamaktadır . bu çalışmada rnn mimarisinde iki yönlü uzun kısa vadeli bellek kullanılarak türkçe sözcük etiketleme için bir ddi modelinin geliştirilmesi amaçlanmıştır . keras yalnızca sabit boyutlu dizilerle ilgilendiği için veri setindeki en uzun cümle hesaplanmıştır . ön işleme aşamasında yazılı belgelerden elde edilen verilerin işlenebilir hale getirilmesi için ddi normalleştirme süreci uygulanır . ön işlemeden geçen veri sözcük etiketleme aşamasında iki yönlü lstm ile analiz edilir . etiketli veri kısmında etiketi atanan sözcükler ve frekansları kullanıcıya sunulmaktadır . tahmin için iki yönlü uzun kısa vadeli bellek derin öğrenme mimarisi kullanılmıştır . derin öğrenme kullanarak doğal dil işlemeyi gerçekleştiren ve kullanıcıları da sürece dahil ederek doğal kavramının sürekliliğinin sağlayan türk dilinde ilk platform olduğu düşünülmektedir .
422
225
[ 0, 3, 2, 40, 2, 1314, 51, 9, 3, 9, 1618, 40, 291, 2, 29, 3, 1314, 1872, 172, 75 ]
Kent Donatı Elemanlarında Özgün Tasarımların Peyzaj Ergonomisi Yaklaşımıyla İrdelenmesi
kentsel ve kırsal mekanlarda daha estetik ve fonksiyonel özelliklere sahip yaşanabilir bir çevrenin oluşmasına katkı sağlayan peyzaj mimarlığı kentsel peyzaj planlama ve tasarım çalışmalarında koruma kullanma ilişkisi içerisinde ekolojik ekonomik işlevsel ve estetik ilkelere bağlı kalarak çalışmalar yürütmektedir . bu kapsamda donatı elemanlarının insan ölçüleri dikkate alınarak insan ile uyumlu mekanlar yapılması gerekmektedir . bu noktada devreye giren antropometri bilmi insan ölçülerine uygun tasarımların yapılmasına olanak sağlar . peyzaj ergonomisinde ise esas olan insan kullanımına yönelik tasarım çalışma ve yaşama koşullarının optimal hale getirilmesini amaçlayan uygulamalardır . bu çalışmanın amacı estetik kaygının daha fazla ön planda olduğu peyzaj donatı elemanlarına yönelik özgün tasarımların antropometrik ölçüler ve peyzaj ergonomisi açısından uygunluğunun irdelenmesidir . çalışmanın ana materyalini dünyada ve türkiye deki farklı özgün kent mobilyaları tasarımları oluşturmaktadır . buna yönelik literatür çalışması yapıldıktan sonra her bir özgün kent mobilyası tasarımında antropometrik ve ergonomik ölçülerin neler olduğu belirtilmiştir . daha sonra tasarımda kullanılan malzemenin çeşidi kent mobilyasının işlevi tasarım ilkeleri ve estetik olup olmadığı değerlendirilerek bir çizelge hazırlanmıştır . çizelgede belirlenen özgün tasarımların hem kullanım hem de tasarım açısından uygunluğu tartışılarak işlevsellik estetik biçim malzeme renk doku ve algılanabilirlik açısından uygunluğu genel bir değerlendirmeyle belirlenmeye çalışılmıştır . bu çalışmada özgün ve estetik sayılabilecek pek çok kent donatı elemanı antropometrik ve ergonomik ölçüler kullanılan malzeme tasarım ilkeleri estetik olup olmadığı ve işlevselliği irdelenerek bir peyzaj mimarı bakış açısıyla değerlendirilmiştir . bu amaçla oluşturulan tabloda özgün ve estetik görülen bir donatı elemanı kimi zaman kullanım alçısından kimi zaman işlevsellik bakımından pek çok yanlış tasarım ve mekanda amaç dışı kullanım gösterebilmektedir . yapılan özgün tasarımlar üzerinden değerlendirmelerde de görülmüştür ki kent donatı elemanlarında fonksiyonel ergonomik güvenli dayanıklı çevre ile uyumlu uygun malzemeye sahip standartlara uygun estetik bakımı kolay orijinal rahatlatıcı canlı çekici anlaşılır tasarımlardan oluşması gerekmektedir . çalışma sonucunda peyzaj donatı elemanlarında yanlış kullanımlara ve tasarımlara yönelik uygulamalar doğru kullanım ve ölçütlerin neler olduğu ve buna yönelik çözüm önerilerinin neler olabileceği örnekleriyle ortaya konulmuştur .
insanoğlu yaşamı boyunca medeniyet ve teknolojik gelişmelere bağlı olarak çeşitli problemlerle karşı karşıya kalmıştır . nüfus artışı ve kentleşmeyle beraber yaşam standardındaki gelişmeler bilimsel ve teknolojik ilerlemeler ve ekonomideki büyümeye bağlı olarak gelişen şehirleşme ve sanayileşme kentleşme sorununu da beraberinde getirmiştir . kent kavramı mekanların bir araya gelerek oluşturduğu bir bütün olarak değerlendirilmektedir . donatı elemanları tasarlanırken bazı tasarım ölçütlerine dikkat edilmesi gerekmektedir . bu tasarım ölçütleri ne kadar doğru ve uygun kullanılırsa insanların yaşam kalitesi ve kent konforu o kadar artar ve daha özgün estetik ve kullanışlı tasarımlar ortaya çıkar . aynı zamanda donatı elemanları mimarı yapılara uygun kent kimliğine katkı sağlayan ve bünyesinde imgesel özellikler taşıyan bir özelliğe de sahiptir . fiziksel çevre süreç içinde doğal kültürel tarihi ve sosyal yapı olarak sürekli değişen ve gelişen bir dinamiğe sahiptir . kentsel çevre tasarımında estetik değerlendirme için kullanılabilecek düzenleme ilkeleri kişilerin geçmişteki güzellik algısı ve ilkeleriyle doğrudan ilişkilidir . kentsel çevre tasarımında estetik değerlendirme için kullanılabilecek tasarım elemanları tasarımın somut bir ürüne dönüştürülebilmesine katkı sağlamaktadır . form kendi içerisinde geometrik form doğal form renk ve doku olarak sıralanabilir . bunun yanı sıra işlevsellik ve kullanılan malzemenin seçimi de tasarıma katkı sunmaktadır . ergonominin dünyada bilinen tanımı ise genel anlamda insanların çalışma ve yaşam şartlarını en uygun hale getirmek amacıyla yapılan çalışma tasarım ve çalışmaların bütünüdür . başka bir tanımda ise ergonomi insanların rekreasyon ve çalışma dönemlerinde çevre ile etkileşimini artıran iş ve ürün tasarımlarının tamamı olarak tanımlanmıştır . oborne ise ergonomiyi insanların her türlü teknik malzeme ve çevreye uyumunu temel kurallar çerçevesinde ortaya koyan ve farklı meslek disiplinlerinin bir araya gelerek oluşturmuş oldukları bir bilim dalı olarak tanımlamıştır . bu bağlamda insanların her türlü gereksinimlerini karşılamaya yönelik yapmış oldukları bütün aktiviteler esasında o insanın fiziksel anlamda yapmış olduğu iştir . insan vücudunun ölçülerini baz alan antropometri ile peyzaj mimarlığı mesleğinin ortak noktası insandır . karatay ve korkut a göre antropometri bilimi insanların metrik boyutlarını ele alıp inceleyen bir bilim dalıdır . yunanca kökenli olan antropometri kelimesi anthropo ve metrikos anlamına gelmektedir . bu bakımdan insanlara uygun mekanlar ve donatıların tasarlanması ve uygulanması aşaması peyzaj mimarlığı meslek disiplini açısından önem kazanmaktadır . bu yüzden insana uyumlu çevrelerin oluşturulmasında bu iki bilim dalı ortak hareket ederek hem ergonomik ve işlevsel hem de özgün ve estetik tasarımları antropometrik değerlerden yararlanarak mekana ve amacına uygun kullanabilir . kent mobilyaları işlevlerine göre şu şekilde sınıflandırılabilir . oturma birimleri aydınlatma elemanları işaret ve bilgi levhaları sınırlandırıcılar su ögesi üst örtü ögeleri satış birimleri sanatsal objeler zemin kaplamaları bu bakımdan peyzaj mimarlığı meslek disiplini açısından bakıldığında mobilyaları seçiminin ve konumunun doğru planlandığı bakımının kolay ve sürekli yapılabildiği işlevsel ve aynı zamanda estetik bir yapıya sahip form biçim malzeme renk doku gibi temel tasarım ilkelerine sahip kullanıldığı mekana uyumlu kimi zaman vurgulayıcı etkiye sahip kent donatı elemanlarının sürdürülebilir kullanımı gerekmektedir . tasarımlarda dikkat edilmesi gereken diğer bir husus donatı elemanının amacına ve alan kullanımına uygun tasarlanmasıdır . çalışma sonucunda yapılan özgün tasarımlar üzerinden değerlendirmelerde de görülmüştür ki kent donatı elemanlarında fonksiyonel ergonomik güvenli dayanıklı çevre ile uyumlu uygun malzemeye sahip standartlara uygun estetik bakımı kolay orijinal rahatlatıcı canlı çekici anlaşılır tasarımlardan oluşması gerekmektedir .
550
338
[ 0, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3 ]
Türkiye’de Mali Müşavirlerin Mükellef Haklarına ve Gelir İdaresine Bakışını Etkileyen Faktörlerin Belirlenmesi
vergi uyumunun sağlanmasında mükelleflerin idareye karşı algısı önemli bir konudur . gelişmiş ülkeler daha iyi bir vergi sistemi tesis edilmesine katkıda bulunmak ve mükelleflerin bakış açılarını tespit etmek için çeşitli ampirik araştırmalar yapmaktadırlar . fakat ülkemizdeki çalışmaların genelde teorik düzeyde kaldığı görülmüştür . söz konusu boşluğu doldurmak için bu çalışmada vergilendirme süreçlerinde mükelleflerden daha fazla bilgi sahibi olan ve onların şekli yükümlülüklerini yerine getiren mali müşavirlerin mükellef hakları algısı ve gelir idaresine bakışını belirleyen faktörler tespit edilerek yapısal eşitlik modeli yardımıyla analiz edilmiştir . geliştirilen ve gelir idaresine direnç modeli olarak adlandırılan model mükellef haklarının gelir idaresine güveni ve idare tarafından alınan kararların uygunluğunun ise gelir idaresine direnci doğrudan en fazla etkileyen faktörler olduğunu göstermiştir .
ülkelerde gelir idareleri mükellef odaklı bir yapıda yeniden organize edilirken mükelleflerin görüşlerinin alındığı ve bunlara göre düzenlemelerin yapıldığı bir süreç ortaya çıkmıştır . karşılıklı olan bu ilişkide devletin tek taraflı olarak koyduğu vergiler verginin pasif öznesi olan mükellefler tarafından benimsenmezse sürecin sağlıklı ve etkin işlemesi mümkün olmaz . mükellefler vergileme ile ilgili şekli ödevlerini genellikle onların mali temsilcileri olan muhasebeci veya mali müşavirleri aracılığıyla yerine getirirler . mükellef hakları aslında devletin geniş vergilendirme yetkisini mükellef lehine sınırlandırma düşüncesinin bir sonucudur . gelir idaresinin gösterdiği saygılı ve özenli davranışların nedeni mükelleflerin bu saygılı muamele sonucu daha az olasılıkla vergi kaçıracağı yönündeki düşüncedir . bu ortamın sağlanabilmesi genel rehberlik danışma ve kamu ilişkileri sonucu mükellef ile karşılıklı bir iletişim süreci oluşturarak yapılabilir . gelir idareleri de mükellefle olan ilişkilerinin önemli bir parçasının yasalar aracılığıyla kurulduğunu kabul eder . günümüzde e devlet uygulamalarından en çok yararlanan kurumların başında gelen gelir idaresi bu yolla mükelleflerin kendisine olan bakış açısında etkili olmaktadır ve schaupp carter ve mcbride dan alınarak ilk defa modele dahil edilmiştir . h güvenilir muamele değişkeninin direnç değişkeni üzerinde negatif etkisi vardır . adalet ve tarafsızlık güven ile direnç değişkenleri ise içsel değişkenlerdir . bunların betimsel istatistik sonuçları aşağıdaki gibidir ankete katılan meslek mensubuyla ilgili demografik bilgilerin yer aldığı tablo incelendiğinde aşağıdaki sonuçlar görülebilir ankete katılan kişinin yaş aralığında kişinin yaş aralığında kişinin yaş aralığında kişinin yaş aralığında ve kişinin ve üzeri yaşlarda oldukları ve ankete katılan kişinin bu soruya yanıt vermediği anlaşılmaktadır . bu ölçütler dışında modelin anlamlılığını ölçen farklı ölçütler de bulunmaktadır . bu çalışmada standardize edilmiş beta yüklerinin . ile . arasında değiştiği bulunmuştur . bulunan standardize değerin pozitif yönde ve değerinin oldukça yüksek olması teknoloji kullanımının gelir idaresine güven üzerinde büyük etkiye sahip bir faktör olduğunu göstermektedir . modelin test edilmesinde bu etkiyi gösteren standardize çözüm değerinin . olduğu görülmüştür . h hipotezi danışma ve bilgi vermenin adalet algısı üzerinde pozitif bir etkiye sahip olduğu şeklindedir . modelin test edilmesinde bu etkiyi gösteren standardize çözüm değerinin . olduğu görülmüştür . güven değişkeni üzerinde mükellef hakları teknoloji kullanımı ve adalet değişkenlerinin doğrudan etkileri dışında saygı ve danışma değişkenlerinin dolaylı etkisi sırasıyla . ve . olarak elde edilmiştir . mükelleflerin muhasebe ve vergi işlemlerinde muhatap olarak kabul ettikleri meslek mensupları idare tarafından da mükellefin temsilcisi olarak görülmektedir . devlet ve mükellef arasındaki vergileme ilişkisinde pasif süje olan mükellefin konumu günümüzde gelir idarelerinin yeniden yapılanmasıyla ve hizmet anlayışının yenilenmesiyle birlikte değişim göstermiştir .
524
112
[ 0, 3, 9017, 157, 693, 89, 1171, 3, 15416, 40, 291, 2, 38, 40, 2, 727, 9, 20, 208, 1655 ]
Atık su arıtma çamurunun süs lahanası yetiştiriciliğinde kullanılabilirliği
dünya nüfusundaki hızlı artış kırsaldan kentlere göç ve sanayileşme atık su miktarını günden güne arttırmaktadır . atık sularla birlikte atık su arıtma çamuru miktarında da hızlı bir artış meydana gelmektedir . atık su arıtma çamuru tarım orman maden ocakları ve peyzaj alanlarında tekrar kullanılabilmektedir . bu araştırma süs lahanası bitkisinin atık su arıtma çamurunda yetiştirme olanağını belirlemek için açık alanda kasım ile şubat ayları arasında gerçekleştirilmiştir . yetiştirme ortamı olarak arıtma çamuru toprak arıtma çamuru toprak arıtma çamuru toprak arıtma çamuru toprak ve arıtma çamuru toprak karışımları kullanılmış bitkiler açık alanda plastik saksılar içinde yetiştirilmiştir . denemeden ec ph gövde çapı kök ağırlığı kök uzunluğu bitki boyu bitki çapı baş ağırlığı değerlendirilemez yaprak sayısı ve toplam yaprak sayısı gibi parametreler elde edilmiştir . en yüksek baş ağırlığı ve toplam yaprak sayısı s ve s ortamlarından elde edilmiştir . bu yetiştirme ortamları süs lahanası yetiştiriliğinde kullanılabilir .
dünya üzerinde yaşayan canlılar ekosistem içerisinde birbiriyle doğrudan ya da dolaylı etkileşim içindedir . canlıların canlı veya cansız çevresel etmenlerden uzak yaşaması oldukça zordur . dünya üzerinde temiz içilebilir su kaynakları gün geçtikçe azalmaktadır . su kaynakları endüstriyel kentsel ve tarımsal kirleticilerle veya doğal etmenlerle kirletilmektedir . kirlenmiş su kaynaklarını kullanan bitki ve hayvanların büyüme ve gelişmesi olumsuz yönde etkilenmektedir . temiz su kaynaklarına deşarj edilen atık sular ağır metal veya toksik madde içeriyorsa bu maddeler bitkilerin toleransına göre gelişimlerinde yavaşlama gerilemeye boyda kısalmaya hatta bitki ölümlerine neden olabilmektedir . atık su arıtma çamuru kötü koku ve çevreye zararlı maddelerden arındırılmadan . s . p . . h n o c içermektedir . türkiye de yıllık evsel atık çamur miktarı yaklaşık ton dur . uzun ve bilgili bozdoğan bozdoğan ve ark . adana topağı ocimum bacilicum cynodon dactylon alyssum maritimum bitki yer almıştır . dört hafta bir yetiştirme ortamlarından drene olan sular alınıp ph ve ec değerleri ölçülmüştür . hafta ec değerleri üzerine etkisi önem düzeyinde olmuştur . ve atık su arıtma çamuru kullanılan yetiştirme ortamlarında . hafta sonunda ise bu değerler . . ms cm kadar düşüş göstermiştir . . gövde çapı değerleri . mm ile . mm arasında değişmiştir . kök ağırlığı bakımından bu çalışmada elde edilen değerler akat ve ark . aksine farklı atık su arıtma çamuru uygulamaları süs lahanası yetiştiriciliğinde kök uzunluluğu üzerinde herhangi bir fark oluşturmamıştır . bitki çapı ile bitki boyu ve baş ağırlığı arasındaki ilişki güvenle pozitif ilişki tespit edilmiştir . genel olarak toplam yaprak sayısındaki artış diğer parametrelerde artışa neden olmuştur . kış aylarında kullanılan süs lahanası bitkilerinin peyzaj alanlarında kullanıldıktan sonra diğer mevsimlerde aynı alanda kullanılabilecek diğer süs bitkilerinin belirlenmesi atık su arıtma çamurunun peyzaj alanlarında kullanım şansını arttıracaktır .
384
178
[ 0, 3, 2, 40, 2, 40, 291, 2, 29, 3, 1272, 2558, 77, 221, 3, 63, 9, 1314, 9, 63 ]
ORMAN YANGINLARIYLA MÜCADELE HARCAMALARININ ANALİZİ: KAHRAMANMARAŞ ORMAN BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ ÖRNEĞİ
bu çalışmanın amacı kahramanmaraş orman bölge müdürlüğü nde yıllarında orman yangınları ile mücadele kapsamında gerçekleştirilen harcamaları irdelemektir . bu amaç doğrultusunda ilk olarak orman yangınları ile mücadeleye ilişkin harcama çeşitleri belirlenmiş ve grupta kategorize edilmiştir i yangın işçilerine ait harcamalar ii yangın söndürme iş makinelerine ait harcamalar iii yangın söndürme helikopterine ait harcamalar iv yangından zarar gören orman alanlarının yeniden ağaçlandırılmasına ait harcamalar . ardından bu harcama grubunun yıllar itibariyle düzeyleri ve yıllık orman yangınları ile mücadele toplam harcamaları içindeki payları belirlenmiştir . son olarak araştırma dönemi bir bütün olarak göz önüne alınmış ve yılı itibariyle orman yangınları ile mücadelenin kahramanmaraş orman bölge müdürlüğü ne mal oluş değeri hesaplanmıştır . araştırmada materyal olarak orman amenajman planları ve haritaları yangın sicil fişleri ve işletme muhasebe kayıtları gibi bölgesel kapsamlı veriler ile konuyla ilgili bilimsel çalışmalardan yararlanılmıştır . belirlenen harcama grupları yüzde grafik ve tablolaştırma teknikleri ile betimlenmiş bugünkü değerlerini belirlemek için ise yurt içi üretici fiyat endeksi ve ormancılık cüzi faizi temel alınmıştır . sonuç olarak yıllık süreçte orman yangınları ile mücadelenin kahramanmaraş orman bölge müdürlüğü ne maliyeti . . tl olarak tahmin edilmiş bu harcamanın si yangın söndürme helikopterine u yangınla mücadele eden personele i yangından zarar gören orman arazilerinin ağaçlandırılmasına ve i yangın söndürme iş makinelerine ayrıldığı belirlenmiştir .
ormanlar hava kirliliğini önleme su rejimini düzenleme karbon ve oksijen döngüsüne katkı iklimi düzenleme erozyon ve heyelanı önleme gibi birçok ekonomik ekolojik ve sosyo kültürel faydalar sağlayan önemli doğal kaynaklardır . ülkemizin özellikle kahramanmaraş tan başlayıp akdeniz ve ege sahil bölgelerini takiben istanbul a kadar uzanan kıyı şeridi orman yangınları bakımından en riskli bölgeleri oluşturmaktadır . birleşmiş milletler gıda ve tarım örgütü nün yılında türkiye için düzenlediği raporda yılları arasındaki yangın harcamalarının sırasıyla ve milyon olarak gerçekleştiği bu yangınlar neticesinde oluşan maddi zararın ise ve milyon gibi yüksek miktarlarda olduğu tespit edilmiştir . bu nedenle ekolojik düşüncelerin yanı sıra ekonomik kaygıların da dikkate alınarak yangınla mücadele için yapılan harcamalar ve bunların düzeylerinin incelenmesi kaçınılmazdır . bu çalışmanın temel amacı son beş yıllık dönemde kahramanmaraş obm kapsamında yangınla mücadele harcamalarının incelenmesi ve buna bağlı olarak elde edilen bulguların değerlendirilmesini kapsamaktadır . akdeniz bölgesi doğu anadolu ve güney doğu anadolu bölgeleri arasında geçiş teşkil etmektedir . bölge müdürlüğünün kuzeyinde amasya ve kayseri obm leri doğusunda şanlıurfa ve elazığ obm leri güneyinde ve batısında adana obm bulunmaktadır . kahramanmaraş obm antakya kahramanmaraş merkez kilis gaziantep andırın dörtyol ve göksun orman işletme müdürlüklerinden oluşmaktadır . yardımcı materyal olarak konuyla ilgili çeşitli bilimsel çalışmalardan yararlanılmıştır . bu verilerden yararlanılarak ve yılları için ağaçlandırma harcamaları hesaplanmıştır . kahramanmaraş obm yangın riskinin en fazla ve yangın sezonunun en uzun olduğu bölgeler arasında yer almaktadır . çalışma alanında yangın sezonu mayıs ile ekim arasındaki aylık dönemi kapsamaktadır . işçiler arasındaki ücret farklılıkları göz ardı edilerek ortalama bir işçiye ödenen ücret esas alınmıştır . yılı itibariyle yangınla mücadelede çalışan bir işçinin ortalama aylık ücreti . tl olarak dikkate alınmıştır . yılı itibariyle kahramanmaraş obm nde yangınla mücadele kapsamında işçiler için yapılan toplam harcama . . tl dir . beş yıllık dönem değerlendirildiğinde toplam işçi harcamalarının yi üfe ye göre yılı reel değeri . . tl olarak hesaplanırken bu harcamaların yılına faiz oranıyla iblağ edilmesiyle obm ne maliyeti . . tl dir . yıllar itibariyle işletme müdürlüğü bazında yangın söndürme iş makinelerine yangınla mücadele aşamasında yapılan harcamalar belirlenmiştir . kahramanmaraş obm bünyesinde yangınla mücadele kapsamında antakya orman işletme müdürlüğü uluçınar orman işletme şefliği ve dörtyol orman işletme müdürlüğü dörtyol orman işletme şefliklerinde iki adet helikopter konuşlanmaktadır . ve yılları için helikopter ihale bilgileri kahramanmaraş obm nden temin edilememiştir . yılı için hektardaki ağaçlandırma bedeli . tl ve yanan orman alanı hektardır . bunu . . tl ile işçi . . ile ağaçlandırma ve . . tl ile iş makinesine yönelik maliyetler takip etmektedir . yapılan harcamaların si yangın söndürme helikopterine u yangınla mücadele eden personele i yangından zarar gören orman arazilerinin ağaçlandırılmasına ve i yangın söndürme iş makinelerine ayrıldığı belirlenmiştir . yine yılında yanan alan başına maliyet iken yılında yanan alan başına maliyet a yükselmiştir özden ve ark . yılı dikkate alındığında kahramanmaraş obm nün hektarlık yanan orman alanlarını yeniden ağaçlandırmaya yönelik yapmış olduğu yüksek düzeyde harcamalar ormanı korumaya yönelik önlemlerin yangına hassas mıntıkalarda daha da arttırılması gerekliliğini ortaya koymaktadır . bu nedenle daha maliyet etkin opsiyonlar araştırılarak yerli hava araçlarının geliştirilmesine ivme kazandırılmalıdır .
524
205
[ 0, 3, 2, 40, 2, 29, 3, 8781, 109, 1314, 51, 23, 1314, 3293, 15, 14539, 3, 122, 2, 26 ]
Kentsel Çevrenin Algısı: Muratpaşa İlçesi Örneği
geçmişten günümüze doğa içerisinde fiziksel çevreler kentler oluşturulurken insanların tercihleri topoğrafik yapı iklim özellikleri erişim kolaylığı doğal kaynaklar doğa ve çevre ilişkisi gibi yer oluşturma ilkeleri etrafında temellenmektedir . fiziksel öğelerin niteliklerinin yanı sıra taşıdıkları anlamları ve nasıl algılandıkları da oldukça önemlidir . bu bağlamda çevrenin yalnızca insanın biyolojik gereksinmelerini karşılayan işlevsellik değil aynı zamanda psikolojik entelektüel gereksinmelerini de karşılayan estetik nitelikler de taşıması gerekmektedir . bu çalışma ile estetik niteliği kazanmış kentlerin kent bilincinin geliştiği daha huzurlu daha sağlıklı kentsel yaşam alanları oluşturacağı hipotezinden yola çıkılmıştır . kullanıcıları tarafından çevresel algı ve kent estetiğine yönelik görüşlerin araştırılması amacıyla antalya kentinde aktif olarak kullanılan güllük caddesi ve devamında yer alan cumhuriyet meydanı kapalı yol mevkileri çalışma alanı olarak belirlenmiştir . çıkan sonuçlarla kentsel çevre algısı ve estetiğine yönelik düzenlemeler ve önlemler alınarak kentin çağdaş yaşamın gereklilikleri ile uyumlu ve yaşanabilir alanlar olarak gelecek kuşaklara aktarılmasına katkı sağlanacaktır .
endüstri devrimi beraberinde kentleşmeyi de getirmiş kentte bulunan iş imkanları sosyal ve kültürel olanaklar insanlara cazip gelerek kırdan kente göçü her geçen gün hızlandırmıştır . modernizm döneminde çözüm olarak en çok üzerinde durulan ise planlama kavramı olmuştur . bu yaklaşımlara rağmen mimarlık ve kent planın pozitivist kimlik kazanması ve güzellik kavramının ikinci planda kalması mimari ve kent planlarının yeniden sorgulanmasına neden olmuştur . fakat bütüncül anlamda estetik kentleri oluşturmak oldukça güç olmuştur . kent estetiğini etkileyen olumsuz biçimlenmeler kentin bir bütün olarak düşünülmemesinden veya bütünlüğün bilincine varılmadan sorunlara çözümler aranmasından kaynaklanmaktadır . estetik kentler aynı zamanda bir kimliğe sahip kent imajı oluşmuş kentlerdir . bu çalışma ile estetik niteliği kazanmış kentlerin kent bilincinin geliştiği daha huzurlu daha sağlıklı kentsel yaşam alanları oluşturacağı hipotezinden yola çıkılmıştır . yılında kurulmuş meydanda ulusal yükseliş anıtı yer almaktadır . sağlı sollu ticaret merkezlerini barındıran mevki birçok yerli ve yabancı turistin uğrak noktasıdır . ilin yüzölçümü . km² dir ve ilde km² ye kişi düşmektedir . çalışma alanı olan muratpaşa ilçesi nin nüfusu ise . dir . kentlerde estetik boyut değerlendirilirken genellikle iki farklı yöntem kullanılmaktadır . bu rakamın hesaplanmasında aşağıdaki formül kullanılmıştır . katılımcıların sının yaş aralığında olduğu görülmektedir . sorusu sorulduğunda ünün . . saat dilimlerinde kullanmayı tercih ettiği görülmektedir . çizelge . te alanların uyandırdığı psikolojik etki fonksiyonel memnuniyet durumu en beğenilen karakteristik özellikler kişi sayıları ve yüzde dağılımları ile birlikte gösterilmektedir . dolayısıyla her üç alan kullanıcıları da alanlarda bulunan fonksiyonlardan memnunum yanıtını vermiştir ve alanların beklentileri karşıladığı görülmektedir . katılımcılara kapalı yolda en beğendiğiniz karakteristik özellik nedir anket katılımcılarının alanlara yönelik istekleri ve gerekli gördüğü düzenlemeler saptanmıştır . sorusu sorulduğunda katılımcıların ünün daha renkli yanıtı verdiği görülmektedir . nitekim görme duyusu duyularımız arasında algının en hızlı gerçekleştiği duyudur . yanı sıra estetik anlamda levha kirliliği ve düzensizlik oldukça fazladır . aynı zamanda binaların dış cephesinin genel görünümlerinin kent estetiğine katkıda bulunabilmesi için restorasyon iyileştirme gibi düzenlemeler yapılması gerekmektedir . alanlarda katılımcılara göre genellikle bitki düzenlemelerine yer verilmelidir . kapalı yolun dar kalabalık yetersiz olduğu anket katılımcıları tarafından düşünülmektedir .
327
142
[ 0, 3, 2, 3, 157, 2, 52, 3768, 3, 157, 4617, 3, 122, 1872, 8970, 1272, 160, 873, 8970, 35 ]
Gelecek Vizyonları Ölçeği Türkçe Formu: Geçerlik ve Güvenirlik Çalışması
öz . bu çalışmada ginevra sgaramella ferrari nota santilli ve soresi tarafından geliştirilen gelecek vizyonları ölçeğinin türkçeye uyarlanması amaçlanmıştır . araştırma lise öğrencisi üzerinde yapılmıştır . doğrulayıcı faktör analizi sonucunda ölçeğin türkçe formunun orijinal ölçekteki gibi üç boyutlu yapıda olduğu ve bu yapının kabul edilebilir uyum değerlerine sahip olduğu görülmüştür . ölçeğin toplam puanına ilişkin cronbach alpha iç tutarlık katsayısı . olarak hesaplanmıştır . yapılan korelasyon analizi sonucunda ingilizce ve türkçe formlar arasında yüksek düzeyde ve pozitif anlamlı bir ilişki dört hafta arayla uygulanan test tekrar test sonucundaki korelasyonun yüksek düzeyde ve anlamlı olduğu görülmüştür . ölçeğin madde toplam korelasyonlarının . ile . arasında değiştiği bulunmuştur . gvö nün yaşam doyumu ölçeği ile pozitif ve orta düzeyde kariyer uyum yetenekleri ölçeği ile pozitif ve yüksek düzeyde ilişkilere sahip olduğu görülmüştür . araştı ma sonucuna göre gvö nün ergenlerin kariyer yapısındaki umut iyimserlik ve kötümserliği bir arada değerlendiren geçerli ve güvenilir bir ölçme aracı olarak kullanılabileceği söylenebilir .
son yıllarda sosyo ekonomik değişiklikler ile birlikte iş koşullarında istikrarsızlık ve iş güvensizliği oluşmaktadır . dolayısıyla yaşam tasarımı yaklaşımının geleceğe dair olumlu yaklaşımları dikkate aldığı söylenebilir . erdoğmuş zorver ve korkut owen kariyer uyumu ve iyimserlik eğiliminin bir durumun olumlu yönlerine odaklanmaları açısından birbiriyle ilişkili olabileceğini belirtmektedir . alan yazında iyimserlik bir ucunda iyimserlik diğerinde kötümserlik olan iki kutuplu bir yapı olarak ele alınmıştır . genel olarak kötümserliği savunabilir ancak özel hayatlarında iyimser olabilirler . türkiye örnekleminde büyükgöze kavas ın yaptığı çalışmada kariyer uyum yeteneği ile iyimserlik arasında pozitif bir ilişki olduğu bulunmuştur . umut iyimserlik ve kötümserlik her ne kadar ayrı bir kuram ve araştırma konusu olsalar da terim olarak sıklıkla birbirlerinin yerine kullanılmaktadır . bileşenlerden birinin gelecekteki bir olayın meydana gelme olasılığına ilişkin bilişsel bir yapıyı ve ikincisinin ise hoş olayların beklentileriyle ya da iyi sonuçlarla ilgili duygusal bir yapıyı içerdiği ifade edilmektedir . umut iyimserlik ve kötümserlik arasındaki örtüşme ve ayrılma derecesi bu kavramların geleceğe yönelik olumlu yönelimi yansıtan genel bir boyutun göstergeleri olarak düşünülebileceğini göstermektedir . ölçeği uyarlama sürecine ilk olarak ölçeğin türkçeye uyarlama izni alınarak başlanmıştır . ölçeğin dilsel eşdeğerliğini incelemek için ise çalışmaya ingilizce öğretmeni katılmıştır . ölçekten örnek bazı maddeler şu şekildedir olumlu düşünen bir insan olduğumu düşünüyorum gelecek için umutlu olmak işe yaramaz aklımdakileri yapamayacağım bugün yapamadığım şeyleri gelecekte yapabileceğim . ölçeğin iç tutarlık güvenirlik katsayısı ise . olarak hesaplanmıştır . ölçekte ilgi kontrol güven ve merak olmak üzere toplam dört alt boyut bulunmaktadır . lise ve üniversite örnekleminde uyarlama çalışması yapılan ölçeğin dört faktörlü orijinal yapısının yapılan doğrulayıcı faktör analizi sonucunda korunduğu belirlenmiştir . gfı ve cfı nın . ve üzerinde olması iyi uyum değerine sahip olduğunu göstermektedir . nnfı olarak da isimlendirilebilen tlı değerinin . ve üzerinde olması modelin iyi uyum gösterdiğine işaret etmektedir . maddenin faktör yük değerinin . altında kaldığı görülmüştür . ölçeklerin toplam puan ve alt boyut puanları arasındaki ilişkiler incelendiğinde ölçek ve alt ölçekler arasında pozitif anlamlı ilişkilerin olduğu görülmektedir . gvö nün türkçe ve ingilizce formlarından elde edilen toplam puanlar arasındaki ilişkinin belirlenmesi için yapılan korelasyon analizi sonucunda anlamlı pozitif ve yüksek düzeyde bir ilişki bulunmuştur . ölçeğin alt boyutlarına ilişkin hesaplanan cronbach alfa iç tutarlık katsayısı iyimserlik alt boyutu için . kötümserlik alt boyutu için . ve umut alt boyutu için . olarak bulunmuştur . ölçeğin belirlenen bir grup öğrenciye dört hafta arayla uygulanması sonucunda ölçeğin toplam puanları arasında elde edilen korelasyonun . düzeyinde ve anlamlı olduğu görülmüştür . uyum geçerliği kapsamında yapılan korelasyon analizinde gvö ile yaşam doyumu ölçeği ve kariyer uyum yetenekleri ölçeği arasında pozitif anlamlı ilişkiler bulunmuştur . dilsel eşdeğerliğin belirlenmesi için yapılan korelasyon analizinde ölçeğin türkçe ve ingilizce formlarından elde edilen toplam puanlar arasında pozitif yüksek düzeyde anlamlı ilişki bulunmuştur . bulunan korelasyon değerlerinin gvö nün geçerliğine ilişkin önemli bir bulgu olduğu şeklinde yorumlanabilir .
468
155
[ 0, 3, 2, 29, 3, 63, 9, 1314, 265, 3, 17, 9, 7, 291, 2, 51, 2, 29, 2, 29 ]
Mikrodalga fırın ile kurutulan yenidünya (Eriobotrya japonica L.) meyvesinin kuruma kinetiği ve kalitesinin belirlenmesi
yeni dünya meyvesinin doku yapısının hassas ve nem içeriğinin yüksek olmasından dolayı bozulmadan uzun süre depolanamamaktadır . bu çalışmada mikrodalga yöntemi ile kurutulan yenidünya meyvesinin kuruma kinetiği ve renk kriteri açısından en uygun son kalite değerinin belirlenmesi amaçlanmıştır . ürün ve w güçlerinde kurutulara yenidünya meyvesinin kuruma performans değerleri en uygun ince tabakalı kuruma modeli efektif difüzyon değeri ve renk değerleri belirlenmiştir . ürün nemi yaş baza göre aralığına düşene kadar kurutulmuş ve ortalama kuruma süreleri ve w güç değerleri için sırasıyla . ve dakika olarak belirlenmiştir . kuruma sırasında üründen uzaklaşan birim zamandaki nem değerleri ince tabakalı kurutma modellerinde işlenerek kuruma eğrilerini en iyi tahmin eden matematiksel model belirlenmiştir . eğriler oluşturulurken literatürde de en yaygın olarak kullanılan page midilli küçük yağcıoğlu ve modified page modelleri seçilmiştir . kullanılan tüm modellerin güvenilirlik değerleri p olarak belirlenmiştir . belirlenen r değerleri içerisinde e en yakın olan eşitlik kuruma eğrilerini en iyi tahmin ince tabakalı matematiksel model olarak kabul edilmiştir . uygulanan kuruma modelleri içerisinde en iyi tahmin eden ince tabakalı kuruma modelleri ve w güç değerleri için sırasıyla midilli küçük midilli küçük midilli küçük ve midilli küçük olarak belirlenmiştir . yenidünya meyvesine uygulanan tüm kurutma şartları içerisinde midilli küçük modeli en uygun ince tabakalı matematiksel model olarak belirlenmiştir . kurutma işlemlerinde belirlenen efektif difüzyon değerleri ise . x ile . x m s aralığında değiştiği belirlenmiştir . yenidünya meyvesi için ticari açıdan önemli bir renk değeri olan kroma değeri taze ürünün kroma değerine en yakın w güçte yapılan kurutma işleminde belirlenmiştir .
yenidünya meyvesi çok eski zamanlardan bir çok kimse tarafından beğenilen fakat yaygın bir şekilde tüketilmemesine rağmen içerdiği besin ve tıbbi değerleri açısından her zaman ilgi çeken bir meyve olmuştur . yüksek nem içeriğine sahip yaş sebze ve meyveler besin değerlerini uzun süre muhafaza edemediğinden dolayı kısa süre içerisinde bozulmaktadırlar . bu nedenle ürün içerisinde bulunan yüksek nemin büyük bir kısmı kontrollü bir şekilde uzaklaştırılması gerekmektedir . mikrodalga ile yapılan kurutma işlemleri diğer kurutma yöntemlerine göre daha kısa sürede kurutma daha az enerji tüketimi ve son ürünün kalite değerlerinde daha fazla korumanın gerçekleşmesine neden olmaktadır . literatürde yeni dünya meyvesi ile ilgili akhtar depolama süresinde kalsiyum klorit uygulamasının meyvenin kalitesine olan etkisinin belirlenmesi ghasemnzhad ve ark . farklı güç seviyelerinde uygulanan kurutma şartlarının domates ve elmanın l renk değerlerinde tazeye göre en fazla uzaklaşmanın en yüksek güç değerlerinde tespit ettiğini ifade etmiştir . yüksek güç değerinde yapılan kurutma işlemi ürünün sarılık değerinin muhafazasına olumsuz etki ederken düşük güç değerinde yapılan kurutma işleminin ise olumlu etki ettiği belirlenmiştir . aloe vera csıcaklık aralığında değişen kurutma şartları altındaki efektif difüzyon değerlerinin x m s aralığında değiştiği belirlenmiştir . ancak uygulanan güç değerlerinin daha yüksek olmasından dolayı efektif difüzyon değerinin de yenidünya meyvesine göre daha büyük olması beklenirken patatesin yenidünya meyvesine göre aynı şartlar altında daha düşük efektif difüzyon değerine sahip olmasından kaynaklandığı düşünülmektedir çelen ve ark . belirlenen değerlere göre yenidünya meyvesi kroma değeri açısından w güç değerinde kurutulursa daha renk tonunda kurutulmuş ürünler elde edilebileceği belirlenmiştir . ayrıca yenidünya meyvesinin yapılan bu kurutma şartlar altındagüç değerinin artması ile efektif difüzyon değerini arttığı ve . x m s ile . x m s arasında değişen değerler alabileceği belirlenmiştir .
488
253
[ 0, 3, 476, 1272, 157, 7, 15, 157, 3, 9660, 77, 3, 15483, 63, 1272, 157, 3, 8781, 3, 157 ]
Samsun Büyükşehir Belediyesi mücavir alan uygulamalarının tarım alanlarına ve tarımsal üretim üzerindeki etkileri
günümüzde nüfus ve kente göç giderek artmaktadır . artan nüfus ve kırsaldan kente olan göç nedeniyle kentlerde yeni yerleşim alanları ihtiyacı da giderek artmaktadır . kentler yerleşim alanı ihtiyacını genellikle kente komşu ancak henüz kentleşmemiş nispeten kırsal alanlardan karşılarken bu alanlarla ilgili birtakım yasal düzenlemeler yapılmaktadır . bu düzenlemelerden biri olan mücavir alan yılından beri mevzuatımızda yer almakta olup belediyeler tarfından yerleşim alanı ihtiyacı ve komşu alanların kontrolü amacıyla yaygın bir şekilde kullanılmaktadır . bu çalışmada samsun büyükşehir belediyesinin mücavir alan uygulamalarının tarımsal üretime ve tarım alanlarına olan etkilerinin belirlenebilmesi amacıyla mücavir alan içerisindye yer alan köylerde anket çalışması yapılarak olumlu ve olumsuz etkiler gözlemlenmiştir . çalışmadan elde edilen sonuçlara göre mücavir alanda yer alan köylerde mücavir alana girmeden öncesine göre nüfus oranında azalırken hane sayısı oranında artmış tarım a anı oranında azalırken yerleşim alanları oranında artmıştır . hayvancılık işletme sayısı oranında azalmış tarım arazisi fiyatlarında oranında artış görülmüştür . tütün tahıl yem bitkileri sebze meyve yetiştiriciliğinde büyük oranda azalış görülürken sadece fındık yetiştiriciliğinde artış görülmüştür . elde edilen sonuçlara göre samsun da mücavir alan uygulamasının mevcut şekliyle kırsal alanda tarım arazilerine ve tarımsal üretime olumlu katkı sağlayamadığı görülmüştür . sayılı yasayla samsun ve diğer büyükşehirlerde büyükşehir belediyesi hizmet ve sorumluluk sınırlarının tüm il sınırları kabul edilmesiyle mücavir alan uygulaması fiilen son bulmuştur . toprak koruma kanunu ve imar kanunu nda mücavir alanla ilgili düzenlemeler yapılarak tarım arazilerinin korunması sağlanmalıdır . ayrıca büyükşehir statüsündeki iller için imar ve büyükşehir belediyesi faaliyetleriyle ilgili konularda tarım alanların ve tarımsal üretimin konunması yönünde yasal düzenlemelerin geliştirilmesine ihtiyaç duyulmaktadır .
dünya nüfusunun hızla artması ve kırsaldan kente olan göçün hızlanması sonucu kentsel yerleşim alanları ihtiyaçlara cevap verememekte ve giderek büyümektedir . bu saçaklanma sürecinin gerekli önlemler alınmadığı takdirde çevre açısından ciddi sorunlar yaratacağı açıktır . kentsel yerleşimler zaman içerisinde artan alan ihtiyacını komşu alan anlamına gelen mücavir alandan yani gelişme durumunda yayılmanın sağlanacağı henüz şehirleşmemiş veya düşük yoğunlukta şehirleşmiş alanlardan karşılar . samsun yılı nüfus sayımına göre türkiye nin en kalabalık nüfusa sahip on dört ilinden birisidir . samsun büyükşehir belediyesi tarafından mücavir alan sınırları belli aralıklarla değiştirilerek genişletilmiştir . yılında belediye meclisi ve il idare kurulu kararı gereği atakum ilçesine bağlı akalan çamlıyazı kulacadağ ve meyvalı ilkadım ilçesine bağlı aşağı avdan çanakçı çandır ve çivril canik ilçesine bağlı alibeyli ambarpınar başalan dereler devgeriş düzardıç gürgenyatak hilaltepe kızıloğlak kozlu muratlı sarıbıyık tuzaklı ve yaylaköy tekkeköy ilçesine bağlı çimenli ve karışlar köyleri mücavir alana dahil edilmiştir . bu köyün si mücavir alan içinde si mücavir alan dışındadır . çalışmada samsun büyükşehir belediyesi mücavir alanı içerisinde kalan ilçeye ait köylerde mücavir alan öncesi ile günümüzdeki durumu karşılaştırmak amacıyla ilgili yerleşim birimlerine bizzat gidilerek köy yönetimiyle yüz yüze yapılan bir anket çalışması yürütülmüştür . köy yönetiminden kesin olarak elde edilemeyen veriler şekil te samsun da anket uygulanan köylerin tamamı görülmektedir . çalışma kapsamında samsun ili merkez ilçeleri sınırları içerisinde kalan mücavir alandaki köylerde yürütülen anket çalışması sonuçlarına bağlı olarak yapılarak söz konusu köylerde mücavir alan öncesi ve mücavir alan sonrasında saptanan tarımsal faaliyetler arazi durumu ve gelişmeler ile belirlenen sorunlar aşağıda ayrı başlıklar altında sunulmuştur . samsun büyükşehir belediyesi mücavir alanındaki ilçe köylerinin mücavir alana girdikten sonraki nüfus ve hane sayısı değişimi çizelge de verilmiştir . atakum ilçesinde mücavir alan yaşı ve ten küçük olan köylerde nüfusun oranında artmış olması bu köylerden biri olan kamalı köyünde toki tarafından toplu yerleşim alanları kurulmasından kaynaklanmaktadır . buna paralel olarak atakum ilçesine bağlı mücavir alan içerisindeki köyler de kentleşme etkisinde kalmıştır . bu durumun etkenlerinden biri ilkadım ilçesinin samsun şehir merkezini de içine alarak iç kesimlere doğru uzanan bir coğrafyayı kaplamasıdır . canik ve tekkeköy ilçelerindeki mücavir alan içerisinde kalan köylerde ise tarım arazisi kaybı yaşanmamıştır . yerleşim alanı kentleşme ile doğru orantılı olarak pozitif yönde gelişir . çizelge den de anlaşılacağı üzere hane sayısının artmasıyla doğru orantılı olarak yerleşim alanı da artmaktadır . burada tütün üreticiliğinden vazgeçilmesinin nedeni mücavir alana girilmesinden daha çok tekel in özelleştirilmesi olduğu düşünülmektedir . tütün üretimi yapan ve bu nedenle neredeyse yıl boyu köyde ikamet etmek zorunda kalan çiftçiler sadece fındık hasat döneminde köylerde geçici ikamet ederek hem şehir hem köy yaşantısına sahip olabilmektedir . mücavir alana giren köylerde beklenen olumlu gelişmelerin yaşanmaması oranında azaldığı görülmüştür . abacı ve kaplan belediyelerin mücavir alan edinmede mücavir alan büyüklüğünün belediyenin gücü ile ilişkilendirilmesi belediyelerin kendi yerleşme alanı içinde verdiği hizmetin yeterliliği ve mücavir alan ilan edildiği takdirde bu hizmetin götürülebilme durumunun incelenmesi gibi somut kriterlerin getirilmesi gerektiğini ifade ederek samsun daki mücavir alan uygulamalarının başarısız olmasının temelinde yatan asıl nedeni irdelemiştir . yem bitkileri yetiştiriciliği mücavir alan öncesinde köylerin . sında yapılırken bu oran mücavir alan sonrasında e yükselmiştir . alkan ve uzun erdemli kent merkezinin kurulduğu alanda incelemede bulunmuş sonuç olarak tarıma elverişli kıyı bölgesinin ağırlıklı olarak yerleşim sanayi ve ulaşım için kullanıldığını yerleşim alanının kuzeyinde yer alan taşlık kayalık ve orman alanlarının ise tarım alanları olarak değerlendirildiğini ifade etmiştir .
582
249
[ 0, 3, 2, 40, 2, 29, 9, 3, 7, 9, 2, 1618, 9, 658, 2, 3, 29, 1272, 89, 302 ]
KILLARI YOLUNMUŞ MAYMUN ROMANINDA DRAMATİK İRONİ
dramatik ironi özellikle kurmacaya dayalı metinlerde aktif rol oynayan bir ironi türü olarak dikkat çekmektedir . edebi metinlerdeki paradoksların ve karakterlerin zaaflarının ortaya çıkarılmasında yardımcı unsur olarak görev yapan dramatik ironi özellikle roman ve tiyatro türünde etkin bir şekilde kullanılabilmektedir . türk edebiyatında dramatik ironinin en bariz örneklerini görebildiğimiz romanlardan olan kılları yolunmuş maymun güney dal tarafından kaleme alınmış bir eserdir . özellikle türk edebiyatında tutunamayanlar romanına olan benzerliği ile dikkat çeken bu roman başta dramatik ironi olmak üzere romantik ironi sözlü ironi gibi diğer ironi türlerini de yoğun bir şekilde barındırmaktadır . romanın başkişisi konumunda olan ve anlatıcı tarafından çift kimlikli bir biçimde verilen ömer kul karakteri dramatik ironinin merkezinde yer almaktadır . bu makalede dramatik ironiye ilişkin teorik bir çerçeve sunulmuş ve bu bağlamda güney dal ın kılları yolunmuş maymun romanında dramatik ironinin nasıl yer aldığı örneklerle incelenerek dile getirilmiştir .
romanda en çok karşılaşılan ironi türlerinin başında gelen dramatik ironi diğer ironilere nazaran daha çok yayılma alanı bulma özelliğine sahiptir . dramatik ironide ironik yapıyı sağlayan unsur ironinin temel unsurlarından olan ignorance ifadesidir . bu ifade kurmaca olan bir eserdeki karakterlerin eylemlerini ironikleştiren ve onları ironist karşısında pasif duruma düşüren anahtar sözcüktür . böyle bir durumda kişinin gördüğü gerçek durumun tam tersidir . bu sistematiğe göre hem okurun hem de anlatıcının bakış açısı altında kalan karakter dramatik ironinin kurbanı rolünü üstlenmektedir . dramatik ironi tıpkı imposter ve ironical man örneğinde olduğu gibi iki temele dayanmaktadır . ancak şöyle bir nüansı da gözetmek gerekir bir metin içerisinde anlatıcının kurguladığı karakterlerin birbirlerinden habersiz biçimde eylemde bulunmaları olağandır . yusuf kardeşlerini hiç tanımamış olsaydı ironi daha da ironikleşecekti . dramatik ironiyi ele alan diğer biri isim olan meyer howard abrahams romantik ironinin ayrıca komedide de ortaya çıktığını belirtir . dramatik ironi ve komedi ilişkisi dikkate alındığında bir hile ve tuzak sonucunda oyuna getirilen kahramanların gerçeği öğreninceye kadarki sürede geçen hakikatle bağlantısı olmayan ve gülünç durumlarının geniş bir anlatım olanağı sunduğu öngörülebilmektedir . eşi de dayanamayarak ömer kul un çıkardığı duvar gazetesini ve ömer kul un içinde bulunduğu sıra dışı durumu eleştirmeye başlar altın kul un tepkisi ömer in içinde yaşadığı tüm gerçeklik argümanlarını yok saymaya ve onu işlevsizleştirmeye yöneliktir . okur sabit bir dramatik ironi izleyici olarak oluşan farkları tespit etmekte ce dramatik ironinin asıl bileşeni haline gelmektedir . ömer kul karakteri ile bireylerin sıradanlığı ve bağlı olması gereken kalıplar eleştirilmektedir . eşiyle olan trajik ilişkisi altın kul u iyiden iyiye yıpratmıştır . ancak farkında olmadığı şey ömer kul un iç alemindeki varoluşçu tepkilerdir ve ömer kul un bir eleştiri abidesi haline gelen söylemlerinin aslında bir sistematiğe dayandığını bilmemesi onu dramatik ironinin kurbanı yapmaktadır . böylece romanın ikinci kısmında romantik ironinin kapsadığı bir dramatik ironi oluşmaya devam eder . çünkü üst kurmacayı metnin odağına yerleştiren ve romanı ancak üst kurmaca ile anlaşılabilir hale getiren güney dal ibrahim yaprak karakterinin yazdığı bir romanı gerçek romanın ilk kısmı olarak sunar . kılları yolunmuş maymun adlı bir roman yazmak isteyen ancak ibrahim yaprak ın ruh hali ile yazdığı romandaki ömer kul karakteri özdeşlik gösterir . kılları yolunmuş maymun romanında ilk bölümde anlatıcı konumunda olan ömer kul kendi kurguladığı duvar gazetesindeki haberin ironik öznesi olur . caracas savcısı ömer kul ise cani hakkında açılan dosyanın iki gün içinde sayfalık dökümanla dolduğunu bildirmiştir . romanın ilk kısmında ömer kul karakterinin üst kurmacayı yönetme yeteneği yukarıdaki örnekte de açık bir şekilde görülebilir . aynı anda hem katil hem de savcı pozisyonunda dikkat çeken ömer kul dramatik ironiyi teatral bir şekilde sunarken sürekli ironi ye yaklaşır . kılları yolunmuş maymun romanında dramatik ironi anlatıcının iki farklı kurguyu bariz bir şekilde ayırarak okurun bundan haberdar olmasını sağlaması şeklinde tezahür etmektedir . roman karakteri iki farklı kurgunun oluşturduğu paradoksta zincirleme bir şekilde ironinin kurbanı olmaktadır . bu noktada okurun diğer eserlere göre daha aktif olduğunu da belirtmek gerekir .
462
136
[ 0, 20052, 4414, 3575, 23, 157, 3, 63, 9, 102, 2, 63, 2, 3, 7, 9, 2, 5595, 152, 73 ]
Dışsal sentetik inositol türevi (Allo-İnositol) uygulamasının Capsicum chinense bitkisinin tuz (NaCl) toleransı üzerine etkisi
bu çalışmada tuz stresine maruz bırakılan capsicum chinense bitkisinde dışsal olarak yapraklardan uygulanan sentetik siklitol türevi allo inositol ün tuz tolerans mekanizmasında oynadığı rollerin fizyolojik ve biyokimyasal yöntemlerle araştırılması amaçlanmıştır . bu kapsamda tuz stresine maruz bırakılan bitkiler gerek kontrol bitkileri gerekse siklitol uygulanmış stres gruplarıyla kıyaslanarak yaprak su potansiyelleri antioksidan enzim aktiviteleri lipid peroksidasyonları hidrojen peroksit prolin ve kalsiyum miktarları belirlenmiştir . bulgularımıza göre stres gruplarında allo inositol uygulaması yaprak su potansiyelini prolin miktarını kalsiyum içeriğini ve antioksidan enzim aktivitelerini arttırırken mda ve h o içeriğini ise azaltmıştır . bu sonuçlara göre dışsal olarak uygulanan sentetik allo inositol ün biber bitkisinde tuz stresinin olumsuz etkilerini hafifletebildiği söylenebilir .
biber birleşmiş milletler gıda ve tarım örgütü verilerine göre dünyada en çok yetiştirilen yedinci sebze türüdür ve . milyar dolarlık ihracat payına sahiptir . türkiye önemli biber üretici ülkelerden birisidir ve üretim oranlarına göre dünyada üçüncü sıradadır . etkilediği alanlar bakımından en önemli abiyotik stres etmenlerinden birisi tuz stresidir . tuz stresine maruz kalan bitkilerde hücrelerinin ozmotik potansiyeli azalır bulunan saksılara aktarılarak c sıcaklık oransal nem ve μmol foton m sn koşullarında iklim odasında yetiştirilmiştir . katalaz aktivitesi için . ml potasyum fosfat tamponu μl h o ve μl enzim ekstraktı karıştırılarak reaksiyon başlatılmıştır . çözünür protein miktarı bradford metoduna göre çalışma solüsyonu kullanılarak gerçekleştirilmiştir . homojenat . g de dakika oda sıcaklığında santrifüj edilmiştir . prolin içeriğinin belirlenebilmesi için . g yaprak dokusu ml lük sülfosalisilik asitte homojenize edilmiştir . toluen fazı nm de spektrofotometrede analiz edilmiş ve sonuçlar g yapraktaki μmol prolin cinsinden hesaplanmıştır bates ve ark . istatistiksel analizler spss . paket programı kullanılarak gerçekleştirilmiştir . grupların karşılaştırılması amacıyla student t analiz testi kullanılmıştır . bununla birlikte son yıllarda yapılan çalışmalar rot un tümüyle zararlı olmadığını ancak yüksek seviyelere ulaştığı durumlarda hücresel oksidatif hasarlara yol açtığını göstermektedir sies çevik ve ark . reaktif oksijen türlerinin detoksifiye edilerek ortadan kaldırılması biyomoleküllerin oksidatif hasardan korunması için gereklidir . hücre içi radikal miktarının yükselmesi ile lipid peroksidasyonu meydana gelmektedir . bu çalışmada allo inositol uygulaması ile mda miktarının azalması uygulama ile birlikte antioksidan enzimlerin aktivitelerinde meydana gelen artışlarla açıklanabilir . prolin miktarının birçok çevresel streste arttığı farklı çalışmalarda ortaya konulmuştur szabados ve savoure . literatürde prolinin en iyi bilinen özelliği iyi bir ozmotik koruyucu olduğudur . bu durum allo inositol uygulamasıyla tuz toleransının artabileceği ile ilgili önemli bir ipucu vermektedir .
419
105
[ 0, 3, 2, 40, 3, 7, 2, 40, 2551, 3, 7, 1639, 7, 2, 40, 2551, 3, 7935, 291, 2 ]

Dataset Card for AutoTrain Evaluator

This repository contains model predictions generated by AutoTrain for the following task and dataset:

  • Task: Summarization
  • Model: shivaniNK8/t5-small-finetuned-cnn-news
  • Dataset: HadiPourmousa/TextSummarization
  • Config: HadiPourmousa--TextSummarization
  • Split: train

To run new evaluation jobs, visit Hugging Face's automatic model evaluator.

Contributions

Thanks to @marcmaxmeister for evaluating this model.

Downloads last month
34