target
stringlengths
17
232
feat_Abstract
stringlengths
327
3.62k
text
stringlengths
590
6.6k
feat_PaperTextLength
int64
303
818
feat_PaperAbstractLength
int64
45
442
evaluation_predictions
sequence
Yenibahar (Pimenta dioica L.) meyvesinin bazı fiziksel özelliklerinin belirlenmesi
bu çalışmada pimenta dioica l . bitkisinin kurutulmuş meyvesi olan yenibahar meyvesi ve tohumlarının bazı fiziksel özelliklerinin belirlenmesi amaçlanmıştır . çalışma kapsamında yenibahar meyvesi ve tohumlarının geometrik ortalama çapı yüzey alanı hacmi gerçek ve yığın hacim ağırlıkları renk özellikleri mekanik özellikler ile sürtünme katsayısına ait değerler belirlenmiştir . buna göre yenibahar meyvesi ve tohumları geometrik ortalama çap değerleri . mm ve . mm yüzey alanı değerleri ise . cm ve . cm olarak saptanmıştır . bununla birlikte yenibahar meyvesi ve tohumlarının ağırlıkları sırasıyla . g ve . g olarak bulunurken gerçek hacim ağırlıkları sırasıyla . kg m ve . kg m olarak belirlenmiştir . yenibahar meyvelerinin renk ölçümlerindeki karakteristik l a b değerleri sırasıyla . . . olarak bulunurken yenibahar tohumlarının değerleri sırasıyla . . . olarak bulunmuştur . yenibahar meyvelerinin statik sürtünme katsayısı değerleri en düşük ve en yüksek sırasıyla cam ve lastik yüzeyde bulunmuştur . yenibahar meyvesinin kırılma kuvveti x y ve z eksenleri için mm h hızında sırasıyla . . . n olarak bulunmuştur . yenibahar meyvesi ve tohumlarının geometrik volumetrik ve mekanik özellikleri hasat sonrası uygulamalarda kullanılan alet ve ekipmanların tasarımına katkı sunacak ve ekonomik değerini artıracaktır .
mersingiller familyasının yaprağını dökmeyen bir üyesi olan yenibahar veya diğer adıyla jamaika biberi genel olarak amerika nın tropikal bölgelerinde yetişen bir bitkinin meyvelerinin yeşilken koparılıp kurutulması sonucu elde edilir . oldukça kokulu bir baharat olan yenibahar hindistan cevizi tarçın karanfil kakule karabiber zencefil gibi birçok baharatın kokusunu içermesinden dolayı ingilizcede allspice yani tüm baharatlar olarak adlandırılmaktadır . ana bileşenler olarak ojenol ojenol metil eter ve terpenler bulunmaktadır . pimenta dioica l . bitkisinin kurutulmuş meyvesi olan yenibahar meyvesidir . hasat edilen meyvelerin kurutma işlemi gün sürmekte ve nem içeriği nem düzeyine kadar düşürülmektedir . kullanıldığı yemeklere güzel bir tat ve hoş bir koku vermektedir . baharat olarak kullanılmasının yanında birçok faydası da bulunmaktadır . tıbbi ve aromatik bitkiler ile ilgili hasatharman mekanizasyonu ve hasat sonrası ürün işleme teknolojisinin oluşturulmasına yönelik teknolojiler ülkemizde geliştirilememiş olup tıbbi ve aromatik bitkilerin hasadı elle ya da biçerbağlarla çiçeklenme döneminde yapılmakta harmanı ise belirli bir süre kurutulduktan sonra birbirine çarptırılarak gerçekleştirilmektedir . tıbbi ve aromatik bitkilerin hasadı harmanı taşınması ve paketlenmesi gibi üretim aşamalarında karşılaşılan bu olumsuzlukların en aza indirilebilmesi için bitkilerin fiziko mekanik özelliklerinin bilinmesi gerekmektedir . yenibahar meyvesi ve tohumlarının rastgele seçilen adet materyaller üzerinde e yapılan ölçümlerde uzunluk genişlik ve kalınlık değerleri ölçülmüştür . volumetrik renk ve mekanik özelliklerle ilgili rastgele meyve ve tohum kullanılmıştır . yenibahar meyvesi ve tohumlarının renk karakteristikleri cr model bir renk ölçer yardımıyla tespit edilmiştir . hazırlanan skalaya göre l değeri parlaklık karanlık aydınlık a değeri değerler kırmızılığı değerler yeşilliği ve b değeri ise değerler sarılığı değerler maviliği ifade etmektedir . . volumetrik özellikler yenibahar meyvesi ve tohumları için incelendiğinde meyve ağırlığı sırasıyla . ve . g meyve hacmi değerleri . ve . cm yığın hacim ağırlıkları . ve . kg m meyve hacim ağırlıkları ise . ve . kg m olarak bulunmuştur . meyvenin statik sürtünme katsayısı değerlerinde en düşük değer cam yüzeyde en yüksek değer ise lastik yüzeyde tohumların statik sürtünme katsayısı değerlerinde en düşük değer cam yüzeyde en yüksek değer ise kontrplak yüzeyde bulunmuştur . kibar fındık çeşitlerinin statik sürtünme katsayılarını belirledikleri çalışmasında fındık çeşitlerinden badem fındıkların statik sürtünme katsayısı galvaniz sac ve kontrplak yüzeyler için sırasıyla . ve . olarak tespit etmiştir . bu çalışmada yenibahar meyvesinin ve tohumlarının sırasıyla . ve . nem içeriklerinde elde edilen bazı bulgular aşağıda özetlenmiştir . yenibahar meyvelerinin tohumlara göre daha küresel olduğu görülmüştür . yenibahar meyvesinin gerçek hacim ağırlığı değerleri tohumların gerçek hacim ağırlığına daha yüksek değerde bulunurken yığın hacim ağırlıkları daha düşük değerde bulunmuştur . yenibahar meyveleri ve tohumlarının statik sürtünme katsayısı cam yüzeyde diğer sürtünme yüzeylerine göre daha düşük değerde bulunmuştur . buna sebep olarak cam yüzeyin daha düzgün kaygan ve parlak yüzeye sahip olmasından kaynaklanmıştır . yenibahar meyvelerinin renk ölçüm karakteristiklerinden l b değerleri tohumlara ait değerlerden daha düşük değerde bulunmuştur .
538
189
[ 0, 3, 8781, 3, 10701, 1618, 2, 40, 2754, 2, 29, 2, 29, 2, 29, 2, 29, 2, 29, 2 ]
Aspirde zararlı Kapsül hortumlu böceği [Bangasternus planifrons (Brulle) (Coleoptera: Curculionidae)]’nin Ankara ilinde yaygınlığı ve yoğunluğunun belirlenmesi
bu çalışma kapsül hortumlu böceği nin ankara ili aspir ekiliş alanlarındaki yaygınlık ve yoğunluğunu belirlemek amacıyla ve yıllarında yürütülmüştür . aspir ekilişinin yoğun olarak yapıldığı ayaş bala kalecik polatlı ve şereflikoçhisar ilçelerinde yapılan sürvey ve örneklemelerden elde edilen veriler değerlendirilmiştir . b . planifrons yılında ayaş bala kalecik polatlı ve şereflikoçhisar ilçelerinin tamamında tespit edilmiş ve sırasıyla . . . . ve . bulaşma oranları belirlenmiştir . zararlı yılında ayaş ilçesi hariç diğer ilçelerde tespit edilirken bala kalecik polatlı ve şereflikoçhisar ilçelerinde sırasıyla . . . ve . bulaşma oranları belirlenmiştir . bulaşık olduğu alanlarda zararlının yılındaki yoğunluğu ayaş bala kalecik polatlı ve şereflikoçhisar ilçelerinde sırasıyla ortalama . . . . ve . adet ergin birey bitki yılında ise ayaş ilçesi hariç sırasıyla ortalama . . . ve . adet ergin birey bitki olarak saptanmıştır . b . planifrons larvalarının yeni oluşan tohumlarda beslenmesi sonucunda aspirde yüksek verim kaybına neden olduğu bu çalışma ile belirlenmiştir .
aspir tohumlarında arasında yağ bulunan yağı biodizel yapımında kullanılabilen küspesi hayvan yemi olarak değerlendirilen tek yıllık bir yağ bitkisidir . bangasternus cinsinin palearktik bölgede ülkemizde ise . bangasternus planifrons ülkemizde aspir bitkisinde önemli bir zararlı durumundadır . b . planifrons bitkinin yeşil aksam ve tohum kapsülünde beslenerek üründe kayba neden olmaktadırlar . konya da aspirin erken döneminde b . planifrons un yapraklarda beslenerek zarara neden olduğunu bildirmiştir . bu çalışmada ülkemizde ekiliş alanı son yıllarda artan aspir bitkisinde tohum kalite ve kantitesinin azalmasına neden olan kapsül hortumlu böceğinin zararlısının ankara ilindeki yaygınlık bulaşıklık ve zarar durumunun belirlenmesi hedeflenmiştir . örnekleme yapılan bitkilerde tespit edilen b . planifrons erginleri sayılarak bitki başına ortalama ergin sayıları belirlenmiştir . zararlı yaygınlığı tarla büyüklüğü dikkate alınarak zararlının tarladaki bulaşıklığı var yok şeklinde tespit edildikten sonra il ve ilçe için bulaşık alanın toplam alana oranlanmasıyla hesaplanmıştır . zararlının il ve ilçe bulaşma oranı ise tartılı ortalama alınarak hesaplanmıştır . her tarla için hesaplanan bulaşma oranı o tarla büyüklüğü ile çarpılarak incelenen tüm tarlalar için elde edilen çarpımlar toplanmıştır . bu toplam maksimum bulaşma olasılığına bölünerek ildeki bulaşma oranı hesaplanmıştır . b . planifrons ın ve yıllarında ayaş bala kalecik polatlı ve şereflikoçhisar ilçelerindeki yaygınlığını ve zarar durumunu belirlemek amacıyla arazi kontrollerine aspir bitkisi yapraklı döneme ulaştığında başlanılmıştır . b . planifrons yılında aspir alanlarında ilçelere göre değişmekle beraber mayıs tarihleri arasında gözlenmiştir . zararlının kışlamış erginlerinin bitkinin uç yapraklarının epidermis dokusunda beslenerek zarar yaptığı gözlenmiştir . yapraklarda oluşan bu zarardan dolayı yaprak dokusunda nekrozlar oluştuğu ve kurumaların meydana geldiği belirlenmiştir . zararlının bulaşık olduğu bitkilerde sırasıyla ortalama . . . . ve . adet ergin bitki yoğunluğu tespit edilmiştir . aspir alanlarında yürütülen yılı çalışmalarında zararlı ilçelere göre değişmekle beraber mayıs tarihleri arasında gözlenmiş ve ayaş ilçesi hariç çalışmanın yürütüldüğü diğer tüm ilçelerde tespit edilmiştir . bir önceki yılda olduğu gibi zararlının tipik olarak taze uç sürgünlerde beslenerek zarar yaptığı gözlenmiştir . bu zarar sonucu oluşan yaralar daha sonra kuruyarak nekrotik lekelere dönüşmektedir . ankara ilinde sürvey yapılan tüm ilçeler zararlı ile bulaşık bulunurken sadece ayaş ilçesinde yılında zararlı tespit edilmemiştir . yılında ise yaygınlık oranı . bulaşıklık oranı . ve bulaşık bitkilerdeki ortalama ergin sayısı . adet bitki olarak saptanmıştır . bangasternus cinsinin türkiye de b . fausti b . orientalis ve b . planifrons türleri bilinmektedir lodos ve ark . zararlının yumurtadan çıkan larvaları kapsül içerisinde yeni oluşan tohumlar ile beslenerek verim kaybına neden olmaktadırlar . zararlının aspir bitkisinde önemli ekonomik kayba neden olması sebebiyle mücadelesine esas olacak detaylı çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır .
466
161
[ 0, 3, 2, 29, 15, 9434, 526, 3, 63, 9, 102, 2, 1618, 720, 2168, 1171, 221, 3, 49, 122 ]
Sağlık Sektöründe Proje Finansman Modelleri:
tüm devletlerin sağlık eğitim ulaşım ve altyapı yatırımları başta olmak üzere birçok kamu hizmetini kaliteli ve düşük bir fiyat ile sunması beklenir . ancak tüm bu hizmetlerin devletler tarafından vatandaşlarına sunulabilmesi için kamunun çok büyük maliyetlere katlanması gerekir . kamunun hizmet üretmesine bir diğer alternatif olan özelleştirme li yılardan beri dünyada yaygın olarak uygulanmaktadır . özelleştirmenin avantaj ve dezavantajlarının yoğun olarak tartışıldığı son yıllarda bu soruna verimli bir çözüm önerisi olarak alternatif proje finansman modelleri ortaya atılmıştır . kamu ve özel sektör ortaklığı köso olarak da bilinen bu proje finansman yöntemi altında bir çok türev model tanımlanmıştır . bu modellerden birçoğu özellikle abd avusturalya ve avrupa ülkelerinde sağlık eğitim ulaşım ve altyapı hizmetlerinde son yıllarda artan bir hızla kullanılmaya başlamıştır . bu çalışmada yatak kapasiteli bir hastane projesinin köso modeli ile hayata geçirilmesi ile ilgili bir fizibilite çalışması yapılmıştır . hastanenin tasarım inşaat ve operasyon sürecinde hem özel sektör ortağın hem de devletin tüm nakit giriş ve çıkışları tahmin edilerek net nakit akışlarına ulaşılmış ve bu nakit akışlarının özel sektör ortağı ve devlet için net bugünkü değerleri ve iç verim oranları hesaplanmıştır . ayrıca hastane projesinin köso modeli ile değil de devlet tarafından finanse edilmesi ve işletilmesi durumunda projenin devlete sağlayacağı net bugünkü değer hesaplanarak köso modeli çıktıları ile karşılaştırılmış ve ortaklık modelinin her iki taraf için de önemli avantajlar sağladığı ortaya konmuştur .
bir projenin yeni baştan inşa edilerek yapılması veya mevcut bir projenin gelişti rilmesi için gerekli yeterli ve uygun koşul larda kaynak sağlanması proje finansmanı olarak tanımlanabilir . ancak fi nansal kaldıraç oranı bazı projelerde e yaklaşabilir . finanslama yapısının ortaya konması kamu diğer ortaklar ve kontraktörlerle yapılan pazar lıklar ve tüm bu işlerin belgelendirilmesi çok zaman alırken yasal harçlar ve diğer ilgili giderler de büyük maliyetlere neden olabilir . her süreç kendi içinde yüksek miktarlı bir yatırım ve hizmet kalitesini denetleyecek ayrı bir uzmanlık gerektirir . bu çalışmanın ilk bölümünde devlet tekeli özelleştirme ve kamu özel sektör ortaklığı modellerinin avantaj ve dezavantajları karşılaştırılmaktadır . bu hizmetler arasında hastane okul köprü yol altyapı çalışmaları hapishaneler gibi çeşitli kamu faaliyetleri yer almaktadır . özelleştirmenin görünen tüm bu avan tajlarının yanında risklerin ve maliyetlerin tamamıyla özel sektöre devri kamunun üretilen mal ve hizmetler üzerindeki kontrolünü kaybetmesine istihdam soru nuna özel sektörün yüksek maliyetlerle borçlanmasına hizmet fiyatını arttırma sına ve sonuçta işletme maliyetlerini azalt mak için de ürettiği hizmetin kalitesinin düşürülmesine neden olabilmektedir . sıra lanan tüm bu olumsuzluklar özelleştirme nin kamu hizmeti sunulması için gerçekte çok etkin bir yol olmadığı savunmasını da beraberinde getirmektedir . her bir farklı projede tarafların üstleneceği roller farklı olabilir . bazı ortaklıklarda özel sektör firması hizmetin verilmesinde ha kim rol oynarken bazen sadece inşaatın yapılması ve finansman sağlanmasında öne çıkabilir . sonuçta uzmanlık eksikliği nedeniyle devletin ürettiği hizmetlerde genellikle daha düşük kaliteye ulaşılır . kamu özel sektör ortaklığının oluştu rulması ile devlet özel sektör uzmanlı ğından faydalanarak hizmette kaliteyi ve verimliliği arttırırken inşaat ve işletim faaliyetlerinin özel sektöre ait olması nedeniyle maliyet avantajını da yakalaya bilmektedir . yap devret işlet modelinde kamu fi nanslama ve inşaat için bir ortak bulur . kamu tüm gelir ve giderleri denetleyebilme hakkına sa hiptir . ingiltere de yılında geliştirilen bir köso türev modeline göre özel sektör ha zine garantisi olmaksızın projenin tasa rımı finansmanı ve inşaatını proje anlaş ması uyarınca yürütmektedir . devlet proje nin inşaatı tamamlandığında özel sektör ortağına yapacağı düzenli ödemeleri belir lerken proje yürütücüsünün tüm maliyet lerini de değerlendirir . özel ortak için sermaye maliyeti aşağıdaki formül yardımıyla hesaplanabilir . proje finansmanı için açılan ihaleye katılan her şirket proje finansman modelini ve model detaylarını da sunmak zorundadır . inşaat proje anlaşmasında beyan edilen süre içinde tamamlanmak zorun dadır . ingilere de kullanılan söz konusu mo delin hem devlet hem de özel sektör ortak açısından avantajlarının sayılarla ortaya konulabilmesi için çalışmanın bundan sonraki bölümünde yatak kapasiteli bir hastane için hipotetik bir fizibilite analizi yapılmış ve köso modelinin hem kamu sektörü hem özel sektör ortağı hem de hizmeti kullanan bireyler için avantajlı olduğu ortaya konmuştur . bu hipotetik analizde hastane inşaatının iki yılda tamamlanacağı ve inşaatın tamamlanma sının ardından yıl süreyle özel sektör ortağı tarafından işletileceği varsayılmıştır . özel sektör ortağının projenin başladığı yılı takiben iki yıl boyunca inşaat maliyetleri ve personel maaşları için banka kredisi kullanması öngörülmüştür . hastanenin hasta hizmet ücreti olarak ortalama tahsil edeceği ve bu tutarın sinin hastadan ve kalanının devletten alınacağı kabul edilmiştir . projenin nakit akışlarının doğru olarak hesaplanabilmesi projenin kabul veya ret kararı açısından çok önemlidir . hastane projesinin nakit akışlarının finansal çıktıları tablo da özetlenmiştir .
483
222
[ 0, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3 ]
Artvin Yöresinde Odun Hammaddesi Üretim ve Fidanlık-Ağaçlandırma İşçilerinin İzometrik Kuvvet Değerlerinin ve Vücut Kompozisyonlarının Belirlenmesi Üzerine Bir Araştırma
bu çalışma kapsamında ormancılık sektöründe çalışan işçilerin izometrik kuvvet ve vücut kompozisyon değerleri araştırılmıştır . bu amaçla artvin yöresinde adet odun hammaddesi üretimi adet ağaçlandırma yapılan alan ve adet fidanlık olmak üzere toplam deneme alanında tamamı erkek bireylerden oluşan üretim ve fidanlık ağaçlandırma işçisi üzerinde çalışmalar yapılmıştır . çalışma neticesinde orman işçilerinin bacak kuvveti değerleri üretim işçilerinde ortalama . kg fidanlık ağaçlandırma işçilerinde ise ortalama kg olarak sırt kuvveti değerleri ise üretim işçilerinde ortalama . kg fidanlık ağaçlandırma işçilerinde ortalama . kg olarak tespit edilmiştir . üretim işçilerinin vücutlarındaki yağ oranları ortalama . fidanlık ağaçlandırma işçilerinin ise ortalama . olarak bulunmuştur . vücut yağ yüzdesi değerlerinin işçilerin yaş ortalamaları dikkate alındığında hem üretim hem de fidanlık ağaçlandırma işçilerinin orta grupta yer aldığı belirlenmiştir . ayrıca vücut kitle indeksi değerlerine bakıldığında her iki işçi grubununda şişman sınıfında yer aldığı tespit edilmiştir .
ormancılık faaliyetleri çok çeşitli işleri içine alan çoğunlukla doğaya açık çalışma koşullarında gerçekleştirilen ve ağır işlerden oluşan bir organizasyondur . orman işçiliği genel olarak değerlendirildiğinde çalışma şartları yeri zamanı gibi birçok sebepten dolayı diğer iş kollarından farklılıklar gösterir . yapılan iş esnasında insan bedeninin iş ile olan ilişkisi oldukça önemlidir . insan vücudunun yapısını ve fonksiyonlarını temel alan iş fizyolojisi vücudun çalışma sırasında ne gibi etkilere maruz kaldığını araştırır . vki hesaplanarak kişinin olması gereken ideal ağırlığı tespit edilebilir . fiziksel yapı ile ilişkili olarak kişinin performansını etkileyen bir diğer faktör ise kuvvet kavramıdır . bacak kuvveti ölçülürken işçilerin dizleri bükük konumda dinamometre sehpasının üzerine ayaklarını yerleştirmeleri ve kollarını gergin sırtlarını düz gövdelerini de hafif ön tarafa doğru eğmeleri sağlanmıştır . bu pozisyonda dinamometrede bulunan zinciri tutamak yardımıyla kavrayıp dikey olarak maksimum oranda bacaklarını kullanarak zinciri yukarı çekmeleri istenmiştir . deri kıvrım kalınlığı ölçümleri için holtain marka skinfold kaliper kullanılmıştır . hataları önlemek için baş ve işaret parmakları ile ölçüm yapılan noktanın cm gerisinden sadece deri ve derialtı yağ dokusu tutulmuştur . çalışma kapsamında üretim ve fidanlık ağaçlandırma işçileri üzeride yapılan ölçümler neticesinde elde edilen verilerin bilgisayar ortamına aktarılmasında ve değerlendirilmesinde microsoft office excel paket programı kullanılmıştır . tablo den yararlanarak üretim ve fidanlık ağaçlandırma işçilerinin vücut yağ yüzdesi değerlerinin işçilerin yaş ortalamaları dikkate alındığında orta grupta yer aldığı görülmektedir . ancak birtakım hesaplamalar yolu ile bu değer tespit edilebilir . üretim işçilerinde vücut ağırlık değeri ortalaması . kg iken bu değer fidanlık ağaçlandırma işçilerinde ortalama . kg dır . bu sonuçlardan fidanlık ağaçlandırma işçilerinin üretim işçilerine nazaran daha ağır olduğu söylenebilir . başka bir deyişle fidanlık ağaçlandırma işçilerinin vücutlarındaki enerji rezervlerinin daha fazla buna karşılık üretim işçilerinin kas ve iskelet gelişiminin daha iyi durumda olduğu söylenebilir . şili deki orman işçilerin de ise bu oran olarak hesaplanmıştır . buradan anlaşılacağı üzere şili deki orman işçilerinin enerji rezervleri bu çalışmadaki orman işçilerinden daha fazladır . her iki değerinde şili deki orman işçilerine nazaran daha az olduğu görülmektedir . çalışmalarda orman işçilerinin bacak ve sırt kuvvet değerleri ölçümü sırasında işçinin bulunduğu pozisyon ormanda yaptığı işlerdeki bazı duruş pozisyonlarına çok yakındır . bu bağlamda üretim işçilerinin bacak kuvveti değerleri . kg fidanlık ağaçlandırma işçilerinin ise kg olarak bulunmuştur . bu durum üretim işçilerinin bu tür durumlar için daha dayanıklı olduğunun bir göstergesi olarak söylenebilir . bu değerlerden orman işçileri ile bazı spor dallarında faaliyet gösteren bireylerin birbirlerine yakın denecek ölçüde kuvvet değerlerine sahip oldukları anlaşılmaktadır . bu sonuçlardan üretim işçilerin izometrik kuvvet değerleri bakımından fidanlık ağaçlandırma işçilerine oranla daha güçlü oldukları sonucuna varılmıştır . özellikle üretim işinde çalışacak olan işçilerin daha tecrübeli ve dayanıklı olmasına özen gösterilmelidir .
426
140
[ 0, 3, 2, 52, 40, 2, 29, 2, 3, 7, 2, 52, 9, 7, 2, 727, 9, 3, 29, 15 ]
Pestisit klorprifosun rat (wistar albino) karaciğerinde oluşturduğu hasar üzerine kurkuminin antioksidan etkisinin incelenmesi
bu çalışmada dünyada yaygın olarak kullanılan geniş spektrumlu pestisit olan klorprifosun ratların karaciğerinde oluşturduğu hasarın miktarı ve bu hasarın giderilmesinde antioksidan özelliği bilinen kurkuminin koruyucu rolünün incelenmesi amaçlanmıştır . bu amaçla bir kontrol grubu ile sırasıyla sadece cpf sadece kurkumin ve cpf kurkumin verilen muamele grubu olmak üzere toplam dört grup oluşturulmuştur . her bir grupta adet günlük erkek rat kullanılmıştır . mg kg gün cpf ve mg kg gün kurkumin gavaj yoluyla hayvanlara verilmiştir . . ve . günlerde gruplardaki şar hayvan sakrifiye edilmiştir . histolojik takip işlemlerinden sonra ışık mikroskobu ile yapılan değerlendirmede cpf grubunda kontrol grubuyla karşılaştırıldığında karaciğerde hidropik dejenerasyon inflamasyon odakları sinüzoidlerde genişlemeler hepatositlerde sitoplazmik değişiklikler glikojen yoğunluğunda farklılıklar gözlenmiştir . cpf ile birlikte kurkumin verilen grupta cpf grubuna göre daha az oranda histolopatolojik değişiklik gözlenmiştir . elde edilen bulgular kurkuminin cpf nin neden olduğu histopatolojik hasarı indirgediğini göstermektedir .
pestisitlerin hedef olmayan organizmalar üzerine olan olumsuz etkilerinin varlığı son yıllarda zirai mücadelede kullanımlarının sınırlanmasına yönelik çalışmaların artmasına neden olmuştur . organofosfat insektisitler sebze ve meyvelerdeki emici böceklerin kontrolünde yaygın olarak kullanılan kimyasallardır . cpf nin asetilkolin esteraz inhibisyonundan başka farklı hücresel ve moleküler mekanizmalar yoluyla normal gelişimi engellediğini gösteren çalışmalar da bulunmaktadır . radikaller lipitler proteinler ve dna gibi makro moleküllere zarar verici reaksiyonları başlatırlar . baharat olarak mutfaklarda kozmetik sektöründe ve tıpta ilaç olarak kullanılmakta olan kurkumin antioksidan anti inflamatuar antikarsinojenik ve antikoagulant antidiyabetik antifungal gibi çok sayıda biyolojik ve farmokolojik aktivitelere sahiptir klorprifos kurkumin klorprifos kurkumin olmak üzere grup oluşturulmuştur . rutin histolojik takip işlemleri yapıldıktan sonra dokular parafin içerisinde bloklanmıştır . elde edilen parafin bloklardan μm kalınlığında kesitler alınmıştır . çalışmadan elde edilen sonuçlara göre kontrol grubuyla kurkumin grubu karşılaştırıldığında belirgin histopatolojik değişikliklerin meydana gelmediği görülmüştür . cpf gruplarında ve cpf kur gruplarında karaciğerde hidropik dejenerasyon inflamasyon odakları sinüzoidlerde genişlemeler hepatositlerde sitoplazmik değişiklikler glikojen yoğunluğunda farklılıklar gibi histopatolojik değişiklikler gözlenmiştir . gün grubunda sentral ven ve portal alan çevresinde hidropik dejenerasyon inflamasyon odakları sinüzoidlerde genişlemeler hepatositlerde sitoplazmik değişiklikler ve glikojen miktarında azalma belirlenmiştir . gün grupları arasında yapılan değerlendirmede ilaç uygulanışının devam etmesiyle hasarın derecesinin arttığı gözlenmiştir . değerlendirme yarı kantitatif olarak her bir gruptaki değişikliklerin modu alınarak yapılmıştır . hücre fizyolojik stresler ve patolojik uyaranlarla karşılaştığında duruma adapte olabilmekte ve hücresel homeostazı koruyarak canlılığını devam ettirebilmektedir . diğer yandan oksidatif hasarın varlığının tespitinde önemli parametreler olan antioksidan enzim aktivitlerinin belirlendiği çalışmalarla cpf nin karaciğerde oluşturduğu hepatotoksisite ortaya çıkarılmıştır rat karaciğer ve böbreği ile yaptıkları çalışmada cpf nin bu dokular üzerinde histopatolojik değişikliklere neden olduğunu belirtmişlerdir . vitamin e vitamin c β karoten gibi antioksidan vitaminler kurkumin selenyum melatonin gibi antioksidan özelliğe sahip maddeler de ikinci savunma sistemini oluşturur ve vücudu oksidatif stres sonucu oluşan hasara karşı korurlar . yapılan birçok araştırma sonucunda kurkuminin antioksidan etkisi kanıtlanmıştır . ratlarla yaptıkları çalışmada ml kg kurkumini oral yolla vererek ccl ün karaciğer üzerinde oluşturduğu hasara karşı kurkuminin koruyuculuğunu ışık mikroskobik immünohistokimyasal ve elekron mikroskobik incelemelerle ortaya koymuştur . yapılan başka bir çalışmada kurkuminin koruyuculuğu biyokimyasal moleküler ve mikroskobik analizlerle gösterilmiştir ghosh ve ark . ziraat ve endüstri alanlarında sıklıkla kullanılan organofosfatlı insektisit kalıntılarına tohum sebze toprak ve çeşitli besinlerde rastlanmış hedef olmayan canlılarda zehirlenmelere hatta ölümlere neden olduğu rapor edilmiştir storm ve ark . tarım alanında kullanılması gerektiğinde üreticiler yalnızca gerekli olduğu durumlarda doğru ilaç doğru dozda ve doğru zamanda kullanılması konusunda bilgilendirilmelidir . elde ettiğimiz sonuçlar hem cpf ile hem de kurkumin ile yapılan diğer çalışmalarla paralellik göstermektedir .
461
138
[ 0, 3, 2, 29, 2, 52, 1618, 2754, 2, 29, 9, 3, 63, 11431, 15, 8654, 3664, 40, 2, 1314 ]
Kireçli ana materyal üzerinde oluşan topraklarda fosfor fraksiyonları ile bazı toprak özellikleri arasındaki ilişkiler
fosfor birçok fizyolojik ve biyokimyasal süreçte önemli bir element olduğu için bilinen tüm canlılar için mutlak gereklidir . toprak oluşum süreçlerine ve arazi kullanımına bağlı olarak ortaya çıkan toprak özellikleri topraklarda fosforunun yarayışlılığı ve jeokimyasal fraksiyonlarında değişikliklere neden olmaktadır . bu çalışmada atabey ovası ndan toplam adet yüzey toprak örneği alınmıştır . topraklarda kademeli fosfor fraksiyonlaması yapılmıştır . bu fraksiyonlar sodyum bikarbonat sodyum hidroksit sitrat bikarbonat dithionit hidroklorik asit ile ekstrakte edilebilen ve bakiye fosfor şeklindedir . fosfor fraksiyonlarının toprak özellikleri ile olan ilişkileri tanımlayıcı istatistik analizleri pearson korelasyon analizi ve kemometrik analizlerle ortaya konulmaya çalışmıştır . ova topraklarında fraksiyonların ortalama dağılım sırası büyükten küçüğe doğru ca p res p cbd p naoh pt naoh pi nahco pt nahco pi naoh po nahco po şeklinde izlenmiştir . bu fraksiyonların oransal dağılımının arazi kullanım şekline bağlı gübreleme miktarına göre değiştiği belirlenmiştir .
topraklarda fosfor organik fosfor ve inorganik fosfor olmak üzere iki ana grup altında toplanabilir . değişen toprak koşulları gübreleme programı ve bitki örtüsü bu fraksiyonların kendi içerisinde ve farklı fraksiyonlar arasında fosfor geçişlerini etkilemektedir . inorganik gübreleme yapılmış kireçli topraklarda olsen p ile nh asetatta çözünen al ve aktif kireç arasında pozitif bir ilişki belirlemiştir . aynı çalışmada ilk günde cbd p nin miktarındaki artış fe oksitlerin topraklarda p sorpsiyonunda önemini ortaya koymuştur . gübrelemenin fosfor fraksiyonlarına etkisinin anlaşılması açısından alovisi ve ark . yarayışlı p fraksiyonları ve toplam organik p miktarı ile karbon içeriği arasında kuvvetli pozitif korelasyon gözlemişlerdir . mevcut literatürler ışığında bu çalışmada atabey ovası topraklarında fosfor fraksiyonları üzerine toprak özellikleri tanımlayıcı istatistikler pearson korelasyon ve temel bileşen analizleri kullanılarak ortaya konulmaya çalışılmıştır . toprak örneklerinde amonyum asetatla ekstrakte edilebilen na k ca ve mg organik madde modifiye edilmiş walkley black metodu ile potasyum dikromat ile yaş yakarak toprak reaksiyonu ve elektriksel iletkenliğini sırasıyla ph metre ve wheatstone köprüsü prensibiyle saturasyon çamurunda yarayışlı fosfor olsen metodu ile katyon değişim kapasitesi sodyum asetat yöntemi ile tekstür bouyoucos hidrometresi ile belirlenmiştir . bu fraksiyon ikiye ayrılmıştır ı molibdat ile reaksiyona girebilen inorganik ve ıı konsantre hno ile yakma sonucunda elde edilen toplam p den inorganik p nin çıkartılması ile elde edilen organik p . dirençli fraksiyon yaş yakma yöntemiyle çözülmüş ve fosfor miktarı murphy ve riley metodu nm dalga boyunda kolorimetrik olarak tespit edilmiştir . göz önüne alındığında yapılan tarımsal uygulamaların etkisini ön plana çıkarmaktadır . genelde kurak yarı kurak bölgelerde kireçli ana materyal üzerinde oluşan topraklarda yarayışlı p içeriği düşüktür . çalışma sahası topraklarında yarayışlı p olarak kabul edilen olsen p . . mg kg arasında değişim göstermekte ve ortalaması da . mg kg dir . fosfor fraksiyonlarına transformasyon uygulanmadığı durumdaki tanımlayıcı istatistikler oklüde p nin fe p minerallerinin kristal örgüsüyle ilişkili olduğunu bildirmiştir . geride alkali ile çözünmeyen ancak okside olabilen organik maddelerden kaynaklanan bir kısım kalmıştır ki bu da veri setinde göreceli olarak daha düşük çarpıklık katsayısı şeklinde kendini göstermiştir . bazı toprak fiziko kimyasal özellikleri ile p fraksiyonları arasındaki pearson korelasyon katsayıları çizelge ve ʹda verilmiştir . yapmış oldukları çalışmada cbd ile ekstrakte edilebilen fe ve al ile naoh pi arasında önemli ilişkiler belirlemişlerdir . özellikle fazla gübreleme yapılan arazilerde toprağa ilave edilen p öncelikle adsorpsiyon reaksiyonlarıyla ya da çökelme reaksiyonlarıyla tamponlanmaktadır . bu açıdan oksit minerallerin yüzeyleri mineral p nin adsorpsiyonunda önemli bir bileşendir kireç aktif kireç ph yarayışlı k yarayışlı mg yarayışlı fosfor nahco pt nahco pi nahco po naoh pt naoh pi cbd p res p ve toplam p arasında önemli pozitif korelasyonlar kil önemli negatif korelasyon bulunmuştur . negatif ilişkiler ise ilave edilen p nin ca p fraksiyonunda birikmesine engel olan toprak özellikleriyle ilgilidir . toplam p naoh po dışındaki tüm diğer fraksiyonlarda çok önemli korelasyon katsayıları vermiştir . bu özelliklere ilave olarak kısmen toprak amenajman pratiklerinin kısmen de toprak oluşum süreçlerinin etkisi altında olan om pozitif yükleme değerine sahiptir . kumun yüksek olması kolayca yıkanmayı sağlayıp fosforun toprakta tutulmasını önlemektedir .
583
172
[ 0, 3, 2, 1314, 2, 727, 9, 8524, 3664, 40, 2, 1314, 11374, 9, 44, 9, 346, 63, 3, 6194 ]
Bacillus thuringiensis subsp. kurstaki tarafından enfekte edilen Malacosoma neustria larvalarının hayatta kalmasına ve bazı bağışıklık enzimlerine bitkideki metal iyonlarının etkisi
bu çalışmanın amacı farklı bitki türü elaeagnus rhamnoides quercus cerris coryllus maxima ve crataegus monogyna ile besleyerek bacillus thuringiensis subsp . kurstaki tarafından enfekte edilen malacosoma neustria larvalarının hayatta kalmasına ve bazı bağışıklık enzimlerine bitkilerdeki krom nikel bakır ve çinko metal iyonlarının etkisini araştırmaktır . düşük nikel miktarına sahip q . cerris ve c . monogyna bitkileriyle beslenen larvalarda hayatta kalma oranı yüksek nikel miktarına sahip olan e . rhamnoides ve c . maxima ya göre daha düşüktür . en yüksek bakır miktarına sahip q . cerris bitkisi ile beslenen larvalarda katalaz enzimi diğer bitkilerle beslenen larvalara göre yüksektir . en yüksek çinko ve en düşük nikel miktarına sahip olan c . monogyna ile beslenen larvalarda glutatyon peroksidaz aktivitesi en yüksektir . düşük çinko ve yüksek nikel miktarına sahip olan e . rhamnoides ile beslenen larvalarda en düşük glutatyon peroksidaz aktivitesi bulunmuştur . en yüksek çinko içeren c . monogyna ile beslenen enfekte edilmiş larvalarda süperoksit dismutaz aktivitesi en yüksektir . yüksek nikel ve bakır miktarına sahip e . rhamnoides ile beslenen larvalarda hemosit sayısı en yüksektir . en düşük hemosit sayısı ise nikel ve bakır miktarının en az olduğu c . monogyna bitkisi ile beslenen larvalarda bulunmuştur .
toprağın fiziksel ve kimyasal özellikleri çevrede gerçekleşen bir takım olaylar ve aynı zamanda insanlardan kaynaklanan bir takım olaylardan dolayı ürekli değişmektedir . baskın biçimde uygulanmış mikrobiyal kontrol ajanlarından en fazla yaygın olarak kullanılanı b . thuringiensis bakterisidir göre farklılık olduğu bulunmuştur . enfekte edilen larvalarda sod aktivitesi kontrollerine kıyasla daha yüksektir . toplam hemosit sayısı bakımından enfekte edilen gruplar arasında anova duncan testi sonuçlarına göre farklılık olduğu bulunmuştur ve bu farklılık enfekte gruplarda artan hemosit sayısı şeklindedir . toplam hemosit sayısı kontrol ve enfekte edilen gruplar arasında farklıdır . sonuçlarımız bir bakteri türü ile enfekte edilmiş böcek larvalarının beslendiği bitki yapraklarındaki metal içeriğinin hayatta kalmaya olan etkisini göstermektedir . larvalar tarafından alınan b . thuringiensis sporlarının rolü bakterinin yoğunluğuna tipine cry toksinlerinin konsantrasyonuna farklı kombinasyonlarına ve türüne bağlı olarak büyük oranda değişebilmektedir . en fazla bakır miktarına sahip q . cerris bitkisinde beslenen enfekte larvaların hayatta kalma oranları oldukça düşüktür . katalaz enzim aktivitesi enfeksiyonlu gruplar içerisinde en yüksek . g . mellonella larvalarında düşük dozdaki malation konsantrasyonunun süperoksit dismutaz aktivitesini kontrole göre önemli ölçüde arttırdığı ve ergin ömür uzunluğu ve fertilite ile süperoksit dismutaz aktivitesi arasında pozitif bir ilişki olduğu gösterilmiştir . sonuç olarak b . thuringiensis kurstaki nin m . neustria larvaları üzerindeki olumsuz etkisi açıkça ortaya konmuştur . bu çalışmada bakteriye karşı savunmada bitkilerin metal içeriklerinin etkisi vurgulansa da bu ilişkinin oldukça karmaşık olduğu görülmektedir . bundan sonraki araştırmalarda bu konuya odaklanan çalışmalar bu durumu daha açık şekilde ortaya koyacaktır .
414
180
[ 0, 304, 6042, 51, 24731, 7, 155, 497, 2, 7, 2, 10447, 17, 3491, 3, 162, 3, 35, 22363, 15 ]
Lise 2. Sınıf Öğrencilerinin Kuvvet Konusundaki Kavram Yanılgıları
bu çalışma lise öğrencilerinin mekanik konularının temelini oluşturan kuvvet konusu ile ilgili kavram yanılgılarını belirlemek amacıyla yapılmıştır . araştırmanın örneklemini ankara il merkezi ndeki ilçede bulunan genel lisede eğitim öğretim döneminde öğrenim gören lise . sınıf fen şubesi öğrencisi oluşturmaktadır . araştırmada kullanılan testin geliştirilmesi ve uygulama sonuçlarının alınmasında spss istatistik programı kullanıldı . öğrencilerde tespit edilen bazı kavram yanılgıları araştırma sonucunda maddeler halinde sunularak kavram yanılgılarının giderilmesine yönelik önerilerde bulunuldu .
mevcut bilgi birikiminin okullarda öğretilebilecek seviyenin kat kat üstünde olmasından dolayı bütün bilinenlerin eğitim öğretim sürecinde öğretilmesi imkansız hale gelmiştir . bunun için fizik veya herhangi bir alanda öğretim planlanırken ancak temel kavramlar ve bilgi edinme yollarını öğrencilere kavratabilecek şekilde bir uygulama yapılmalıdır . temel kavramların öğretilmesinin genelde başlangıç noktası kavram taraması ve temel kavramlar hakkında öğrencilerin fikir duygu ve düşüncelerinin ortaya çıkarılmasıdır . bu yolla öğrencilerin iç dünyasına girilebileceğine ve öğrenci gözüyle olaylara bakma imkanı elde edilebileceğine inanılmaktadır . bu kavramların anlaşılma düzeyleri ve kavram yanılgıları belirlenirse daha sonraki yıllardaki fizik müfredatları ve öğretim yöntemleri değiştirilip geliştirilebilir . öğrenciler derse daha önceki deneyimlerinden edindikleri bilgiler ile gelirler ve öğrencilerin bu bilgileri bilimsel olarak kabul edilen bilgilerden farklı ise ilgili kavram yanılgısına sahip oldukları söylenir . öğrencilerin fiziksel olaylar hakkında geliştirdikleri içgüdüsel inançlar kavram yanılgılarını oluşturan faktörlerden bir tanesidir . kavram yanılgıları çalışma alanındaki uzmanların belirlediği kavramlarla uyuşmazlar . bir basit kavram yanılgısı veya önemsiz miktardaki kavram yanılgıları yayılma eğilimindedirler . araştırmanın örneklemini ise ankara il merkezindeki ilçede bulunan genel lisede eğitim öğretim yılında öğrenim gören lise . testler aynı sınıfta yer alan yan yana oturan öğrencilere farklı test verilerek sonuçları dikkate alınarak incelendi . yeni test soruları denenmiş sorulardan bazıları hiç değiştirilmeden bazıları ise çok az değişiklik yapılarak düzenlendi . hazırlanan bu testin güvenirliği ölçülmeden önce madde analizi yapıldı . bu amaçla oluşturulan testin her sorusu için madde analiz tablosu hazırlandı ve irdelendi . testin geliştirilmesi ile ilgili ayrıntıları kuru nun çalışmasında bulabilirsiniz . kuvvet konusundaki kavram yanılgılarını ölçmek için geliştirilen testte yer alan soruların ölçtüğü kavramlar tablo ııı te verilmiştir . bu tabloda parantez içinde yer alan soru numaralarının anlamı ilgili soru ile karşısındaki kavram doğrudan ölçülmemektedir fakat kavram soru ile ilişkilidir . tablo ıv ten anlaşılacağı üzere öğrencilerin sahip oldukları kavram yanılgıları yoğunluğu ifade edilirse newton un hareket kanunları ile ilgili olarak sorulan soruda bir golf topunun havadaki hareketi esnasında etkisinde kaldığı kuvvetler sorulmuştur . kinematik kavramlarıyla ilgili dairesel hareket yapan cismin serbest kalması durumundaki hareketi sorulmuştur . öğrencilerin si bir eğri üstünde hareket eden bir cisim serbest kaldığında doğal olarak eğri üstündeki hareketini sürdürür . hise bir cisim sabit hızla hareket etmesine rağmen cisme hareketi yönünde etkiyen net kuvvet vardır kavram yanılgısını lise . kavram yanılgılarına yönelik bu çalışma kuvvet konusu derste işlendikten sonra yapılmış olmasına rağmen öğrencilerde hala çok sayıda kavram yanılgısının olduğu tespit edilmiştir . eğitim fakültelerinde yaygın kavram yanılgılarının özel öğretim metotları dersi kapsamında ele alınmasıyla yada ayrı bir ders halinde okutulmasıyla öğretmen adayının ne derece bilinçlendirilebileceği araştırılabilir . kız ile erkek öğrencilerin sahip oldukları kavram yanılgıları arasında farklılık olup olmadığı araştırılabilir .
427
71
[ 0, 3, 2, 60, 8806, 3727, 15, 565, 157, 142, 2099, 63, 35, 77, 3, 8682, 8682, 3, 1272, 7 ]
Aphis gossypii Glover (Hemiptera: Aphididae)’nin farklı patlıcan çeşitlerinde bazı biyolojik parametrelerinin belirlenmesi
bu çalışmada samsun da yaygın olarak yetiştirilen aydın siyahı ve b . t aykara f₁ hibrit patlıcan çeşitlerinde aphis gossypii nin bazı biyolojik parametreleri araştırılmıştır . çalışmada a . gossypii nin gelişmesini aydın siyahı nda ortalama . günde aykara çeşidinde ise . günde tamamladığı saptanmıştır . aydın siyahı çeşidinde bireylerin si ergin döneme ulaşırken aykara çeşidinde si ergin olmuştur . a . gossypii nin üreme dönemini aydın siyahı çeşidinde . gün aykara çeşidinde ise . günde toplam dişi ömür süresini ise aydın siyahı nda . gün aykara çeşidinde . günde tamamladığı görülmüştür . ortalama yavru sayısının ise aydın siyahı çeşidinde . adet nimf aykara çeşidinde ise . adet nimf olduğu belirlenmiştir . kalıtsal üreme yeteneği aydın siyahı çeşidinde . afit afit gün aykara çeşidinde . afit afit gün olarak bulunmuştur . sonuç olarak a . gossypii nin patlıcan çeşitlerine göre bazı biyolojik parametreleri belirlenmiş ve aydın siyahı çeşidinin aykara çeşidine göre a . gossypii nin biyolojik dönemleri bakımından daha uygun olduğu belirlenmiştir .
samsun ili ülke ekonomisine önemli bir katkısı olan iki büyük çarşamba ve bafra ovalarına sahiptir . tüm bu nedenlerden dolayı bölgede zararlı kontrolü için yoğun bir kimyasal kullanımı gerçekleşmektedir . sezgin odopile ve ositile takalloozodeh van steenis ve el khawas patil ve patel . patlıcan çeşitleri bitki koruma bölümü cam seralarında saksılarda yetiştirilmiştir . pamuk yaprak biti nin üretilmesi ve yaprak bitinin bazı biyolojik parametrelerinin ortaya çıkarılması ile ilgili denemeler ºc sıcaklık orantılı nem ve saat aydınlık ve karanlık koşullarının sabit tutulduğu binder marka iklim kabininde yapılmıştır . petri kutuları içerisine koyulan farklı patlıcan çeşitlerine ait yaprakları uzun süre canlı tutabilmek için petri tabanına ince sünger ve kurutma kağıdı konulmuş ve yeteri kadar ıslak tutacak kadar su verilmiştir . birinci denemede her çeşit için adet petri içerisinde bir günlük a . gossypii nimfleri kullanılmıştır . deneme başlatıldıktan bir sonraki günün aynı saatinde birinci çeşit ve birinci sıradaki petriden başlayarak tüm petrilerde kontroller yapılmış a . gossypii nin ömrü boyunca dönemleri canlı ve ölü nimfleri günlük olarak kaydedilmiştir . yaşam çizelgesindeki verilerden temel ekolojik parametre olan kalıtsal üreme yeteneği rm e rm . ayrıca elde edilen verilerin grafikleri sigmaplot . programı ve biyolojik parametreler ise twosex programları kullanarak ortaya konulmuştur . aphis gossypii nin farklı patlıcan çeşitlerinde ergin öncesi dönemleri ile ilgili elde edilen sonuçlar çizelge de verilmiştir . aynı satırda aynı harflerle gösterilen ortalamalar arasındaki fark istatistiki olarak önemli ölçüde farklı değildir aynı sıcaklık ve farklı konukçularda yapılan çalışmalarda akey ve butler a . gossypii nin ergin öncesi gelişme süresinin pamuk bitkisinde . gün satar ve ark . pamuk bitkisinde . . gün olduğunu bildirmişlerdir . a . gossypii nin birinci nimf döneminde iki çeşitte de ölüm görülmemiştir . bu iki çeşit için elde edilen üreme öncesi dönemleri istatiksel olarak önemli bulunmamış ve aynı grup içerisinde yer almıştır . hıyar bitkisinde . gün perng yabancı ot çeşitlerinde . . gün bayram farklı karpuz . . gün sapkota pamuk bitkisinde . gün olduğunu bildirmişlerdir . a . gossypii erginlerinin doğurganlığının aydın siyahı çeşidinde dişi başına ortalama . nimf aykara çeşidinde ise ortalama . nimf olduğu görülmüştür . bu iki çeşit doğurganlık kapasitelerine göre aynı grup içerisinde yer almıştır . günler arasında en yüksek seviyeye ulaşmış ovipozisyon döneminin sonuna kadar yavaş yavaş azalmış ve tüm çeşitlerin son gününde nimf verimi gözlenmezken aydın siyahı nda son . bayram a . gossypii nin farklı karpuz çeşitlerinde doğurganlığın . . nimf perng yabancı ot çeşitlerinde . . nimf hafız hıyar bitkisinde . . nimf van steenis ve el khawass hıyar bitkisinde . nimf olduğunu bildirmişlerdir . bu iki çeşit arasında elde edilen dişi ömür süreleri istatiksel olarak önemli bulunmamıştır . a . gossypii nin pamuk bitkisinde toplam dişi ömrünün . . gün zamani ve ark . bir fark görülmemiştir . hafiz a . gossypii nin hıyar bitkisinde birey başına günlük ortalama nimf sayısı . nimf gün correa ve ark . benzer şekilde birçok yaprak bitinin biyolojik parametrelerini konukçu çeşidinin etkilediği bilinmektedir .
505
142
[ 0, 3, 2, 7, 40, 1639, 13829, 9, 658, 157, 3, 1258, 3439, 2629, 548, 173, 51, 15174, 52, 3 ]
Çocuk Acil Servisinde Kan Kültürü Kullanımı
çocuk acil başvurularının önemli bir kısmını ateşli hastalıklar oluşturmaktadır . özellikle küçük yaştaki çocuklarda ve yenidoğan döneminde dolaşım sistemi enfeksiyonları yüksek mortalitesi ve morbiditesi olan invazif enfeksiyonlardır . etken belirlenmesinde kan kültürü altın standarttır . yatan hastalarda kan kültürü kullanımı ilgili pek çok çalışma olmasına rağmen çocuk acil servislerinde kan kültürü kullanımı ile ilgili ülkemizde yayınlanmış bir çalışma yoktur . bu çalışmada bir üniversite hastanesi çocuk acil servisinden gönderilen kan kültürlerinde etken mikroorganizmaların dağılımının değerlendirilmesi ile kan kültürü ve antibiyotik kullanım tercihlerine katkıda bulunmak amaçlanmıştır . çalışmada ankara üniversitesi tıp fakültesi klinik mikrobiyoloji laboratuvarı na ocak aralık tarihleri arasında çocuk acil servisi nden gönderilen kan kültürü sonuçları geriye dönük olarak incelenmiştir . çalışma süresinde kan kültürü incelenmiştir . örneklerin inde kan kültüründe üreme olmamış üremenin i kontaminasyon olarak değerlendirilmiştir . üremelerin . sini gram pozitif . ünü gram negatif bakteriler oluşturmuştur . koagulaz negatif stafilokokların tüm üremelerin . sini oluşturduğu ve bu suşların sinde metisilin direnci olduğu tesbit edilmiştir . on bir kan kültüründe s . pneumonia izole edilmiştir . on örnekte s . aureus yedi örnekte enterokok tespit edilmiş olup bu suşların hiçbirinde glikopeptit direnci saptanmamıştır . üç hastada e . coli izole edilmiş ve ikisinde esbl pozitifliği saptanmıştır . kan kültürlerinden izole edilen mikroorganizmaların dağılımları ve antibiyotik duyarlılıkları zaman içerisinde değişiklik gösterebilir . ampirik tedaviyi düzenlemek için her merkez kendi verilerini düzenli olarak izlemelidir . etkenin doğru tanımlanabilmesi için kan kültür örnekleri asepsi kurallarına uyularak alınmalı kontaminasyon oranları azaltılarak sınırlı kaynakların gereksiz yere harcanmasının önüne geçilmelidir .
dolaşım sistemi enfeksiyonları uygun tedavi edilmez ise yüksek mortalitesi ve morbiditesi olan invazif enfeksiyonlardır . uygun tedavi için etken mikroorganizmanın hızlı ve doğru bir şekilde saptanması gerekmektedir . kandaki etkenin tanımlanması için otomatize kan kültürü sistemleri geliştirilmiş olup birçok merkezde yaygın olarak kullanılmaktadır . tam otomatik sistemler ile etken kısa zamanda saptanmaktadır . kontaminan olduğu düşünülen mikroorganizmaların ve özellikle tek kan kültürü şişesinde saptanması doğru yorum yapmayı oldukça zorlaştırmaktadır . çocuk acil başvurularının önemli bir kısmını ateşli hastalıklar oluşturmaktadır . genel durumu iyi olan yüksek ateşli küçük ocukların değerlendirilmesi oldukça zordur . bu sayede uygun tedavi planı için önemli bilgiler elde edilmiş olacaktır . bu çalışmada bir üniversite hastanesi çocuk acil servisine başvuran hastalardan gönderilen kan kültürlerinde etken mikroorganizmalar ve kontaminasyon oranlarının değerlendirilmesi amaçlanmıştır . kan kültür şişeleri ile gönderilen örnekler mikrobiyoloji laboratuvarı nda bactec peds plus f culture vials kan kültür sistemi ile incelenmiştir . kan kültüründe üreme olmuş üremelerin i kontaminasyon olarak değerlendirilmiştir . üreyen mikroorganizmaların . sini gram pozitif . ünü gram negatif bakteriler oluşturmuştur . staphylococcus epidermidis dört örnekte saptanmış bunlardan ikisinin metisiline dirençli olduğu görülmüştür . üç hastada e . coli izole edilmiş olup ikisinde genişletilmiş spektrumlu beta laktamaz pozitifliği saptanmıştır . diğer gsbl pozitif e . coli üremesi olan olgu sepsis tanısı ile yoğun bakıma yatırılmıştır . ateş çocuk acil servislerine başvurunun önemli bir bölümünü oluşturmaktadır . literatür ile uyumlu olarak çalışmamızda izole edilen mikroorganizmaların büyük çoğunluğunu gram pozitif bakteriler oluşturmuştur . bu durumun mikroorganizmanın deri florasında bulunması ve uygun deri temizliği yapılmadan kan örneği alınması sonucu oluşan kontaminasyon ile ilişkili olduğu düşünülmektedir . bu oranın diğer çalışmalara göre daha düşük çıkması çalışmamızda sadece çocuk acile ayaktan başvuran hastalardan alınan kan örneklerinin değerlendirilmesi ile ilişkili bulunmuştur . s . aureus nazokomiyal enfeksiyonların başta gelen sebepleri arasında yer almakla birlikte toplum kökenli enfeksiyonlarda da her geçen gün daha fazla bildirilmektedir . çalışmamızda hiçbir s . aureus suşunda metisilin direnci saptanmamıştır . avrupa ülkelerinde yapılan çalışmalarda penisilin direncinin oranında olduğu belirlenmiştir . bu durum glikopeptid direncinin ayaktan başvuran hastalar için henüz klinik bir sorun olmadığını düşündürmektedir . hastaneler arasında farklar olmakla beraber genel olarak kontaminasyon oranı arasında değişmektedir . çalışmamızda daha önce ülkemizde kan kültürü kullanımı ile ilgili çalışmalardan farklı olarak sadece çocuk acile ayaktan başvuran hastalardan alınan kan örnekleri olguların klinik özellikleri de değerlendirilerek incelenmiştir .
367
236
[ 0, 3, 2, 15, 17, 2217, 3, 17, 152, 2, 51, 1618, 2754, 2, 3, 23, 8970, 77, 3, 157 ]
Ortaokul Kompozisyon Yazma Çalışmalarının Metindilbilimin Metin Üretim Evreleri Açısından Değerlendirilmesi1
yazma çok yönlü bir edim olup bireyin duygu düşünce istek gözlem ve hayallerini etkili ve verimli bir şekilde ortaya koyma etkinliği olarak tanımlanabilir . bu yönüyle yaşamın her alanında ve döneminde işlevseldir . öğretim sistemimizde yazma becerisi kazandırmaya yönelik etkinliklerin çok önemli bir kısmını kompozisyon yazma çalışmaları oluşturmaktadır . öğrencilerin yazma becerilerinde iyi bir tutum ve davranış sergileyebilmeleri için belli bir akademik bilgi ve buna dayalı deneyimlerinin olması gerekir . bu bağlamda mevcut kompozisyon yazma çalışmalarına geleneksel yöntemlerin dışında metindilbilimin önerdiği metin üretim evrelerine dayalı olarak yeni bir boyut getirilmesinin uygun olacağı düşünülebilir . bu çalışmanın amacı ortaokul türkçe öğretmenlerinin metin üretim evreleri konusundaki farkındalıklarını ve kompozisyon yazma çalışmalarının bu evrelerle uyumlu olup olmadığını belirlemektir . çalışma nitel bir çalışmadır ve betimsel analiz yöntemine dayandırılmıştır . çalışma meb e bağlı devlet ve vakıf okullarının . . . ve . sınıflarında görev yapmakta olan öğretmen ile gerçekleştirilmiştir . çalışma kümesi rastgele seçimle belirlenmiştir . verilerin toplamasında esneklik ve sorulara alınan yanıt oranlarında tamlık sağlanabilmesi amacıyla yarı yapılandırılmış görüşme yöntemi seçilmiştir . araştırmacı tarafından hazırlanan görüşme formu toplam sorudan oluşmaktadır . öğretmenlerin sorulara verdiği yanıtlar betimsel analiz yöntemiyle çözümlenmiştir . inceleme sonucunda öğretmenlerin metin üretim evrelerinin söylem tasarımı ve kavram ağı oluşturma maddesi dışında diğer maddeler konusunda bilgi sahibi oldukları ancak uygulama sırasında bu aşamaları dizgesel olarak uygulamadıkları belirlenmiştir .
yazmak bellekteki duygu düşünce ve isteklerin düzenlenip yazı ile alıcıya iletilme durumudur . bu beceri sayesinde zihinsel süreçler etkin kılınır ve bu süreçte üretilenler yazıya aktarılır . kirby ve liner da yazı yazmanın karmaşık ve üst düzey bir insan davranışı olduğundan bahseder . yazı yazmak belli bir süreçte gerçekleşen ve sabır gerektiren bir beceri olduğundan zor olarak algılanır . kompozisyon ayrı ayrı parçaları bir araya getirip bir bütünlük oluşturmadır . genel bir ifadeyle kompozisyonla ilgili şu üç temel öge ele alınır içeriği oluşturacak malzeme yani yazının konusu ve iletisi içeriğin sunulduğu düzen planlama içeriğin sunulduğu aracın niteliği ve özgünlüğü yani dil anlatım özelliği . bu bağlamda beaugrande ve dressler gibi dilbilimcilerin metin üretim evrelerine yönelik modelini içeren kompozisyon çalışmaları ders ortamına taşınabilir . aşamalarından oluşmaktadır . yazma süreci sadece yazı yazmaktan ibaret değildir aynı zamanda yazı yazarken dikkat edilmesi gereken birtakım kurallar vardır . yazmanın sistematik bir eylem olduğuna ise dolaylı olarak değinilmiştir . görüşme sorularından kompozisyon yazma çalışmalarınızda öğrencilerinizi anahtar kavramların ilişkilendirilmesi konusunda ne şekilde yönlendiriyorsunuz görüşme sorularından öğrencilerinize yazma aşamasında metnin içeriğine uygun sözcükleri seçmeleri konusunda nasıl bilgilendirme yapıyorsunuz beaugrande ve dressler in metindilbilimde yer alan metin üretim evreleri modeli türkçe öğretimi kapsamındaki yazma yaklaşım ve uygulamalarına yeni bir boyut kazandıracağı için önemlidir . bu çalışmanın bulgularında görüleceği üzere aslında türkçe öğretmenlerinin çoğunluğu sezgisel olarak da olsa metin üretim evreleri hakkındaki bilginin önemli bir kısmına sahip olmakla birlikte bu evreleri ortaokul kompozisyon yazma çalışmalarına dizgesel olarak ve yeterince yansıtmamaktadırlar . metin üretimi konusunda öğretmenlerin yetersizliği sorunun çok önemli bir boyutunu oluşturmaktadır . oysa üretenin niyeti sunulacak ortam söylem topluluğunun özelliği gibi unsurlar metnin düzenlenişini tümüyle biçimlendirmektedir . öğretmenler yazma çalışmaları sırasında öğrencilerde hazırbulunuşluğu artırmak ve kavram ağı oluşturmak amacıyla genellikle beyin fırtınası tekniğine başvurduklarını söylemişlerdir . öğretmenler metne uygun sözcük seçmeyi öğretme noktasında yeterli bilgiye sahiptir . buradan kavram ağı kurma ile ilgili de net ve doğru bilgiye sahip olmadıkları anlaşılmaktadır . metin üretim evrelerinin öğretimine dayalı bir kompozisyon yazma öğretimi çok boyutluluğu ile yazma sürecinin düşündürücü eğlenceli ve yaratıcı bir süreç haline gelmesine katkı sağlayacaktır .
436
206
[ 0, 3, 476, 9, 172, 51, 1639, 12815, 23, 3, 8781, 3, 7, 4087, 15, 8970, 17, 15, 3, 1304 ]
Çocuklarda Salbutamol Zehirlenmesine Yaklaşım: Olgu Sunumu
kısa etkili inhale beta mimetik bir ilaç olan salbutamol bronkospazm ve solunum sıkıntısı durumlarında çok sık kullanılmaktadır ama ülkemizde intihar amaçlı alımı nadir görülen bir durumdur . salbutamole bağlı komplikasyonlar iyi bilinmektedir ve terapotik dozlarda da ortaya çıkabilir . ilaca bağlı toksikasyon geliştiğinde hiperaktivite tremor konvülziyon hiperglisemi hipokalemi hipomagnezemi laktik asidoz hipotansiyon hipertansiyon konjestif kalp yetmezliği miyokard iskemisi atriyal ve ventriküler ektopik atımlar atriyal aritmiler qt uzaması ve ventriküler taşikardi gibi aritmiler ile ani kardiyak ölüm ortaya çıkabilir . bu makalede intihar amaçlı olarak salbutamolün tablet formundan mgr kullanan yaşındaki bir hasta sunuldu ve literatür bilgileri eşliğinde çocuklarda salbutamol zehirlenmesine yaklaşım tartışıldı .
kısa etkili beta adrenerjik agonist bir ilaç olan salbutamol etkisini adrenerjik reseptörleri uyararak gösteren selektif bir bronkodilatatördür . benzen halkasının pozisyonundakikarbon atomunda bulunan hidroksil grubunun yerine hidroksimetil grubu getirilirse salbutamol oluşur . adenilat siklaz aktivasyonu sonucunda sitoplazmada bulunan atp camp ye dönüştürülerek bronş düz kasında gevşeme olur . ayrıca bronş mukozasındaki mast hücrelerinden ve astım patogenezinde önemli rolü bulunan eozinofillerden mediyatör salınmasını engeller . yan etkileri diğer beta agonist ilaçların yan etkilerine benzer . bu ilaca bağlı intoksikasyolarda metabolik yan etkilerin dışında iskelet kaslarında santral sinir sisteminde ve kardiyovasküler sistemde birçok yan etki görülebilir . salbutamol tabletlerin mgr lık formundan intihar amaçlı olarak adet içen ve dakika sonra kollarda bacaklarda uyuşma ve çarpıntı şikayeti başlayan yaşındaki kız hasta çocuk acil servise başvurdu . herhangi bir şikayeti olmayan hastanın düzenli kullandığı bir astım ilacı yoktu . kardiyovasküler sistem muayenesinde her odakta şiddetinde sistolik üfürüm duyulan hastada kalp yetmezliği bulgusu yoktu . diğer sistem muayeneleri doğal olan hastanın elektrokardiyografik incelemesinde atım dakika hızında sinüs taşikardisi görüldü t dalga voltajının düşük olduğ ve u dalgası bulunduğu izlendi av blok veya disritmi yoktu . monitorize edilen potasyumlu mayi ile hidrasyona başlanan mide lavajı yapılan ve aktif kömür verilen hastanın takibinde sinüs taşikardisinin gerilediği ekg incelemesinin serum potasyum ve glikoz düzeylerinin normal olduğu görüldü . salbutamol bronşiolit ve astım tedavisinde en sık kullanılan ilaçların başında gelmektedir . bu ilacın yüksek dozlarda alımı beta adrenerjik reseptörlerin direkt uyarılmasıyla birçok yan etkiye neden olabilir . hayatı tehdit edebilecek düzeyde olan yan etkiler kardiyovasküler sistemde görülür . bu ilaca bağlı zehirlenmelerde kardiyak arrest veya ani kardiyak ölüm olguları bulunmaktadır . ventriküler taşikardi ve fibrilasyon gibi ventriküler aritmilerin görüldüğü hastalarda genellikle serum potasyum düzeyi düşüktür ve bu aritmilerin gelişimine hipokaleminin de katkısı olduğu bilinmektedir . bronkokonstrüksiyonu olan ve beta mimetik ilaç verilen hastalarda var olan hipoksi de bu ilaçların aritmojenik etkisini potansiyalize eder . çarpıntı şikayetiyle gelen hastamızda sinüs taşikardisi tespit edildi . elektrokardiyografik değerlendirmede düzeltilmiş qt süresinin msn olarak normal olduğu t dalga amplitüdünde azalmanın ve u dalgalarının serum potasyum düzeyindeki düşüklük sonucu oluştuğu düşünüldü . diğer beta adrenerjik agonistler gibi salbutamol de inhaler olarak kullanıldığında diğer sistemlere olan yan etkileri belirgin derecede azaltılmış olur . ilacın oral olarak kullanılmasından sonra özellikle tremor ve çarpıntı şikayetleri ön plandadır . bir yıl önce astım tedavisi için salbutamol tablet verildiği hastanın bir süre kullandıktan sonra ilacı bıraktığı öğrenildi . intravenöz hidrasyon potasyum magnezyum ve glikoz anormalliklerinin tedavisi hastanın qt süresi ve aritmiler açısından monitörize edilmesi gerekmektedir . özellikle potasyum düzeyi düşük olan hastalara agresif bir şekilde müdahale edilmelidir . sonuç olarak çocuklarda astım ve bronşiolit hastalıklarında sık kullanılan beta adrenerjik ilaçlara bağlı toksisite geliştiğinde önemli ve mortal olabilen kardiyovasküler ve metabolik etkiler ortaya çıkabilmektedir .
444
102
[ 0, 3, 15349, 35, 3, 3828, 1258, 7, 2, 29, 2, 29, 2, 29, 2, 29, 2, 29, 2, 29 ]
ALT SOLUNUM YOLU ENFEKSİYONU NEDENİ İLE HASTANEYE YATIRILAN İKİ YAŞ ALTI ÇOCUKLARDA RSV ENFEKSİYONU SIKLIĞI VE RİSK FAKTÖRLERİ
respiratuvar sinsityal virüs bebeklik döneminde görülen bronşiolit ve pnömoninin en sık nedenidir . prematürite doğuştan kalp hastalığı kronik akciğer hastalığı ya da immün yetmezlik gibi altta yatan hastalığı olanlarda rsv ye bağlı komplikasyon ve ölüm riski yüksektir . çalışmamızda hastaneye yatırılarak izlenen alt solunum yolu enfeksiyonlarında rsv sıklığını ve risk faktörlerini belirlemeyi amaçladık . ekim mart tarihleri arasında alt solunum yolu enfeksiyonu nedeni ile hastanemizdeyatırılan yaşın altındaki olgu prospektif olarak değerlendirildi . hastaların klinik ve laboratuvar bulguları incelendi risk faktörleri belirlendi . hastalardan nazofaringeal fırça ile nazofaringeal sürüntü örneği alınarak hızlı antijen testi ile rsv antijeni tarandı . hastaların yaşları ay arasında olup ı kız ı erkek idi . hastalarda rsv sıklığı . olarak bulundu . rsv pozitif hastalarınen sık ocak ve şubat aylarında yakınmaları başladıktan sonra ilk günde başvurduğ gözlendi . risk faktörlerinden biri olan üst solunum yolu enfeksiyonu olan bireylerle temasın rsv enfeksiyonu riskini artırdığı tespit edildi . rsv pozitif hastalarda akciğer grafisinde infiltrasyon ve atelektazi görülme oranırsv negatif hastalara göre anlamlı şekilde fazlaydı . rsv pozitif ve negatif hastalar arasında alınan tedaviler ve hastanede yatış süreleri arasında fark bulunmadı . alt solunum yoluenfeksiyonubulguları ile başvuran çocuklarda hızlı antijen testleri ile rsv tanısı kolaylıkla konulabilmektedir . tanının erken konulması gereksiz antibiyotik kullanımı ve nozokomiyal enfeksiyonları önlemek açısından önem taşımaktadır .
respiratuvar sinsityal virüs bebeklik döneminde görülen bronşiolit ve pnömoninin en sık nedenidir . rsv erişkinlerde soğuk algınlığı şeklinde hastalık yaparken enfekte olan bebeklerin ve küçük çocukların yaklaşık ında alt solunum yollarına ilerlemektedir . hastalar rsv pozitif ve negatif olarak iki gruba ayrılarak incelendi . lökosit sayısının mm c reaktif proteinin mg dl üstündeolması yüksek olarak kabul edildi . akciğer grafileri infiltrasyon havalanma artışı ve atelektazi yönünden değerlendirildi . hastalarda kullanılan ilaç tedavileri antibiyotik bronkodilatör ve steroid olarak gruplandırıldı . bu çalışma prospektif olarak yapılmış olup etik kurul onayı alınmıştır . niteliksel verilerin karşılaştırılmasında pearson ki kare testi ve fisherexact test kullanıldı . sonuçlar güven aralığında p . anlamlılık düzeyinde ve p . ileri anlamlılık düzeyinde değerlendirildi . c reaktif protein pozitifliği rsv negatif hastalarda daha sık bulundu . enfeksiyonlu bireylerle teması olanlarda rsv sıklığı anlamlı derecede yüksek bulundu . yapılan çalışmalarda alt solunum yolu enfeksiyonu nedeniyle hastaneye yatırılan hastalarda rsv sıklığı . ila arasında bildirilmiştir . çalışmamızda da benzer olarak rsv pozitifliği . olarak bulunmuştur . kanra ve ark . nın yaptıkları çalışmada ise bizim çalışmamızda olduğu gibi rsv pozitifliği ile kalabalık aile ortamı arasında ilişki gözlenmemiştir . prematüre bebeklerin kronik akciğer hastalığı doğuştan kalp hastalığı immün yetmezliği bulunan hastaların sağlıklı çocuklara göre daha yüksek oranda rsv enfeksiyonu nedeniyle hastaneye yattıkları gösterilmiştir . ancak rsv nedenli hastaneye yatan hastaların si risk faktörü taşımayan ve altta yatan herhangi bir hastalığı olmayan bebeklerdir . çalışmamızda da rsv pozitif hastalarda ek hastalık varlığı anlamlı şekilde düşük bulunmuştur . rsv ile enfekte hastalarda beyaz küre sayısı normal veya yüksek olabilir . nadiren adenovirus influenza kızamık kabakulak gibi bazı viralenfeksiyonlarda da yüksek ölçülmesine rağmen pozitif saptanması daha çok bakteriyel enfeksiyonu düşündürmektedir . çalışmamızda rsv negative hastalarda c reaktif protein yüksekliğinin fazla olması etyolojide viral dışı etkenlerin yer aldığını düşündürmektedir . ancak rsv negatif ve pozitif hastalar arasında bu tedavilere yanıt bakımından herhangi bir farklılık saptanmadı . etkenin saptanması uygun izolasyon koşullarının sağlanması ve gereksiz antibiyotik kullanımının engellenmesi açısından önem taşımaktadır . rsv enfeksiyonunun prognozu sağlıklı çocuklarda daha iyi iken kalp akciğer immün sistem hastalığı olanlarda daha kötü seyretmekte morbidite ve mortalitesi belirgin olarak yükselmektedir . rsv nedenli alt solunum yolu enfeksiyonu sebebiyle hastaneye yatırılan hastalarda mortalite sağlıklı çocuklarda . iken bu oran doğuştan kalp hastalarında akciğer hastalığı olanlarda ise olarak bildirilmektedir . çalışmamızda doğuştan kalp hastalığı bulunan hasta sayısı fazla olmadığından prognoz ve mortaliteye etkisine ait bir sonuç vermemiz mümkün olmamıştır . alt solunum yolu enfeksiyonu nedeni ile hastaneye yatırılan hastalarımızda viral bakteriyel enfeksiyon ayrımı yapmak güç olduğu için antibiyotiklerin oldukça yüksek oranda verildiğini gözlemledik .
395
212
[ 0, 3, 2, 29, 2, 29, 2, 29, 2, 29, 2, 29, 2, 29, 2, 29, 2, 29, 2, 29 ]
Türkiye’de “Köy Enstitüleri” Konusunda Yapılmış Lisansüstü Tezlerin Nicelik ve Nitelik Yönleriyle Değerlendirilmesi (2010’a Kadar)
türk eğitim tarihinin özgün bir uygulaması olan köy enstitüleri eğitim köy köycülük ekonomik ve sosyal kalkınma ve cumhuriyet in getirdiği yeni siyasal yapılanmanın kırsal kesime ulaştırılması yönleriyle kurulduğu yıllardan günümüze kadar dikkati çeken bir olgu olmuştur . köy enstitüleri ile ilgili özellikle mezun olanlar tarafından pek çok yayın yapılmıştır . akademik anlamda türkiye deki köy enstitüleri ilk kez yabancı bir araştırmacı fay kirby tarafından yılında columbia üniversitesi nde doktora tezi olarak incelenmiştir . türk akademisinin lisansüstü seviyede konuyu ele alması ise tespit edebildiğimiz kadarıyla yılında hüseyin akyüz tarafından hazırlanan doktora tezi ile olmuştur . uzun süre köy enstitüleri ile ilgili akademik çalışmalara çok rastlanmazken bu çalışmaların li yılların başından itibaren artmaya başladığı özellikle yılından itibaren de önemli bir ivme kazandığı görülmektedir . köy enstitülerini doktora seviyesinde inceleyen bir akademisyen olarak nicelik olarak önemli bir artış kaydetmiş olan enstitüler ile ilgili tezlerin nitelik özelliklerinin de ortaya konması popüler bir konu olan ve genel olarak ideolojik yaklaşım sergilenen köy enstitülerinin ele alınan tezlerde de benzer popüler ve ideolojik yaklaşımın bir aracı haline gelip gelmediklerinin irdelenmesi araştırmanın temel amaçlarını oluşturmuştur . tespit edilen a yakın tezin bu çalışmada ele alınmasının mümkün olmaması ve son on yılda köy enstitüleri ile ilgili tezlerde dikkati çeken bir artış söz konusu olduğundan incelemenin iki bölüm halinde yapılması tasarlanmıştır . son on yılda hazırlanan lisansüstü tezler bu makalenin devamı niteliğindeki başka bir makalede değerlendirilmeye gayret edilecektir .
sosyal bilimlerde bir konu ile ilgili yapılmış pek çok sayıda çalışma olabilmektedir . bu yüzden sosyal bilimlerdeki belli konulardaki çalışmaların incelenmesi ve değerlendirilmesi hususu karşımıza çıkmaktadır . çünkü doktora tezine erişimin oldukça geç tarihlerde mümkün olduğu ihtimali buna yol açmıştır . yılında ilgili konudaki tezimizi hazırlarken kısıtlı olanlar dahil olmak üzere yök ulusal tez merkezinden tüm doktora tezlerine ulaşmış fakat böyle bir çalışma ile karşılaşmamış idik . makale hazırlığı sırasında ilgili tezin yök ulusal tez merkezi sistemine dahil olma tarihinin şubat olduğu bilgisine ulaşılmıştır . yazara e posta aracılığıyla başvurulmuş fakat yanıt alınamamıştır . bunun üzerine ankara üniversitesi eğitim bilimleri fakültesi kütüphanesinden tezin içindekiler giriş ve kaynakça kısmının fotokopisine ulaşmak mümkün olmuştur . bu tezin veri tabanı üzerinden yayınlanma izni bulunmamaktadır . doktora tezinde enstitülerin sadece eğitim boyutu ele alınmış olmasına rağmen eğitsel faaliyetlerin tam olarak değerlendirilemeyip yüzeysel boyutta kaldığı anlaşılmaktadır . halen bu tezin veri tabanı üzerinden yayınlanma izni bulunmamaktadır . bilge işçel bakkal tarafından prof . dr . erol cihan danışmanlığında türkiye de köy enstitüleri başlıklı yüksek lisans tezi istanbul üniversitesi atatürk ilkeleri ve inkılap tarihi enstitüsünde yılında tamamlanmıştır . sayfadan oluşan yüksek lisan tezinde civarında kaynakçadan yararlanılmıştır . prof . dr . erol cihan danışmanlığında bilge işçel bakkal tarafından enstitülerde uygulanan sistem ve modelin günümüzde tüm okullarda uygulanması gerektiği önerilirken her kurumun elbette ki eksiklikleri olur . prof . dr . kadir cangızbay danışmanlığında çiğdem sekmen tarafından hazırlanan yüksek lisans tezinde köy enstitülerinin kuruluşu tek partili dönem ve çok partili hayata geçişle beraber demokrat parti dönemindeki gelişmeler ele alınmıştır . bu yüzden enstitülerin i . hakkı tonguç ile özdeşleştirilmesinin doğru bir tutum olmadığı belirtilmiştir . civarında kaynakça kullanılmış ve konu ile ilgili doktora tezlerinden sadece erçelebi ye ulaşılmış bahadır ve ılgaz a yer verilmemiştir . çalışmada cumhuriyetin ideolojisi ve köy enstitülerinin kurulmasının gerekçeleri ve öğretmen yetiştirilmesi meselesi ele alındıktan sonra köy enstitüleri hakkında bilgi verilmiştir . kaynaklara ek olarak civarında yazılı kaynakça sözlü kaynakçadan yararlanılmıştır . dr . mehmet kandır danışmanlığında ayşe aktaş tarafından ivriz köy enstitüsü başlıklı yüksek lisan tezi selçuk üniversitesi sosyal bilimler enstitüsü ortaöğretim sosyal alanlar eğitimi anabilim dalı tarih öğretmenliği bilim dalında yılında tamamlanmıştır . daha önce yapılan doktora tezlerinin hiçbirinden yararlanılmadığı görülmüştür . ayça turan tarafından prof . dr . erdoğan başar danışmanlığında türkiye de öğretmen yetiştirmede akpınar köy enstitüsünün yeri ve önemi başlıklı yüksek lisans tezi ondokuz mayıs üniversitesi sosyal bilimler enstitüsü ilköğretim anabilim dalı sınıf öğretmenliği bilim dalında yılında tamamlanmıştır . akpınar köy enstitüsü mezunlarının açık bilgilerine metin içinde yer verilip kaynakçada yer verilmemesi yüzünden karışıklığa yol açabileceği bir yöntem hatası olarak tespit edilmiştir . tezin orijinal olan kısmı ise akpınar köy enstitüsüne ilişkin gelişmelere yer verilen bölümüdür . fakat bunların dışında genel olarak önceki tezlere yer vermeme yok sayma kasıtlı ya da kasıtsız şekilde kaynak göstermeme durumu vahim şekillerde karşımıza çıkmaya devam etmiştir . bu durum da tezlerin orijinal çalışma olup olmadığıyla ilgili güvenirliği sarsmaktadır .
462
222
[ 0, 3, 2, 40, 2, 727, 9, 3, 173, 122, 173, 23, 10447, 76, 26, 11259, 3, 17, 457, 4133 ]
YÜCEL FEYZİOĞLU İLE MASAL VE DEĞERLER ÜZERİNE BİR SÖYLEŞİ
dil öğreniminde konuşma en önemli unsurlardandır . sosyal ve kültürel yapıda konuşma becerisine diğer becerilere oranla daha fazla yer verildiği için konuşmanın nerede ve nasıl yapılması gerektiği konuşmayı yapan kişilerin nitelikleri ve dinleyenlerin üzerinde nasıl etki bıraktıkları sorgulanan bir meseledir . konuşmada her ne şekilde olursa olsun bireyler belirli teknikler ve stratejiler kullanmaktadır . bu çalışmada yabancı dil olarak türkçe öğrenen öğrencilerin türkçe hazırlıklı konuşmada kullandıkları konuşma stratejilerinin belirlenmesi amaçlanmıştır . araştırma betimsel bir çalışma olup var olan bir durumu ortaya koymaya yöneliktir . çalışmanın örneklemi çomü tömer de yabancı dil olarak türkçe öğrenen yabancı uyruklu öğrenciden oluşmaktadır . çomü tömer de yabancı dil olarak türkçe öğrenen yabancı uyruklu öğrenciler hazırlıklı konuşma yaparken hangi stratejileri kullanmaktadır sorusu araştırmanın problemini oluşturmaktadır . veriler yarı yapılandırılmış görüşme tekniği ile toplanmış toplanan veriler araştırmacılar tarafından içerik ve madde analizi yöntemiyle analiz edilerek benzerlik ve farklılıklar yönünden tartışılmıştır . sonuçlar tablolar halinde sunularak yorumlanmıştır . sonuç olarak konuşma öncesinde konuşma sırasında konuşma sonrasında ise stratejiye başvurdukları tespit edilmiştir . tespit edilen bu stratejilerin bir kısmı literatürdeki stratejilerden farklılık göstermektedir .
dil bilgi çağı olan günümüz dünyasının en önemli anahtarlarındandır . son dönemlerde türkiye de türkçenin yabancı dil olarak öğretimi için önemli çalışmalar yürütülmektedir . bu çalışmalar yurt içi ve yurt dışında yabancı dil olarak türkçenin öğretimi konusunda çalışmalar üstlenen çeşitli kurum kuruluş ve merkezler aracılığıyla yürütülmektedir . bu çalışmalar kapsamında hem dünyada hem de türkiye içinde yabancı dil olarak türkçenin öğretimi gün geçtikçe daha sistematik hale gelmektedir . türkçenin hak ettiği değeri görmesi daha zaman alacak olsa da gelişmelerin olumlu yönde olduğu gözlemlenebilmektedir . yabancı dil öğrenmenin ilk amaçlarından birinin iletişim olduğu göz önünde bulundurulduğunda en önemli dil becerisi sayılabilir . aksan a göre konuşma yeteneği insanı insan yapan en belirgin özelliktir . türk tarihinde de konuşmanın önemi kaşgarlı mahmut gibi birçok düşünür tarafından vurgulanmıştır . vücûdun nasibi hep ağızdan girer rûhun nasibi ise doğru sözdür ve kulaktan girer . öğrenme anlama kendini geliştirme ve geleceğine yön verme gibi önemli konular konuşmayla daha kolay olmaktadır . konuşmadan yoksun olarak öğrenilen yabancı dil öğrenmenin hızını ve etkisini azaltmakta hatta belirli bir seviyeden sonra gelişimi asgari düzeye düşürmektedir . bu da konuşmanın zihinsel süreçlerini keşfetme yeni öğretim yöntemleri geliştirme gibi çalışmaları zorlaştırmaktadır . tarih boyunca insanın ne zaman ve nasıl konuştuğu hep merak konusu olmuştur . güneş e göre etkili ve güzel konuşmak için çeşitli teknikler gerekmektedir . dil öğrenme stratejileri birçok araştırmacı tarafından sınıflandırılmıştır . bu teknikler çeşitli araştırmalarla belirlenmiş tekniklerdir ve öğretmenlerin bu teknikleri öğreterek öğrencilerde teknik kullanma alışkanlığı oluşturmalarını önermektedir . bunun yanı sıra arkadaşları ile deneme yapma maddesi de frekans değeri ve yüzdelik oranıyla oldukça kullanılan bir hazırlıktır . tablo de yer alan diğer stratejiler kendi kendine deneme yapma heyecanını bastırmak için kendini telkin etme hazırlanan konuşmayı tekrar etme sorulacak soruları tahmin etmeye çalışma ve jest ve mimiklere dikkat etme şeklindedir . bu stratejilerin frekans değerleri ve yüzdelik oranları da tür . son olarak tablo de sadece frekans değeri ve yüzdelik orana sahip maddeler de yer almaktadır . bunlar tekrarlardan kaçınmaya çalışma muhtemel yapacağı hatalar için özür dileme çok sayıda örnek vermeye çalışma dinleyicileri tanıdığı kişiler olarak hayal etme kişilere göre hitap etme rahat olmaya çalışma etkileyici kelimeleri seçmeye çalışma konuya farklı şekilde girme kafasındaki plan dışına çıkmama kendinden önce çıkan kişiler varsa onları izlemekten kaçınma sessizliği sağlama ve konuşma sırasında soru kabul etme şeklindedir . bu çalışmada yabancı dil olarak türkçeyi öğrenen öğrencilerin türkçe hazırlıklı konuşmada kullandıkları konuşma stratejilerinin tespiti amaçlanmış ve tespit edilen bu stratejiler güneş in çalışmasında belirtilen konuşma stratejileriyle karşılaştırılmıştır . karşılaştırma sonucunda konuşma öncesi konuşma sırası ve konuşma sonrasında çeşitli benzerlikler ve farklılıklar belirlenmiştir . konuşma sırasındaki benzerlikler incelendiğinde sunu slayt fotoğraf vb . tespit edilen soru almama kendi kafasında konuşmayı değerlendirme eleştirileri alma ve dinleyicilerle bir hatıra fotoğrafı çekilme gibi konuşma stratejilerinin ise farklılık gösteren stratejiler arasında yer aldığı söylenebilir .
465
167
[ 0, 3, 2, 60, 17, 4133, 3, 8781, 77, 77, 3, 173, 157, 3, 1872, 2, 60, 17, 4133, 3 ]
Çift Düzlemsel Yenilme Mekanizmalarının Limit Denge ve Sayısal Analiz Yöntemleri Kullanılarak Karşılaştırılması
eğim şevlerinde gözlenen yenilme mekanizmaların geleneksel kinematik analiz yöntemleri ile değerlendirilmesi mümkün olmamakta bu nedenle söz konusu yenilme mekanizmalarının gelişmiş şev duraylılığı analiz yöntemleri ile değerlendirilmesi gerekmektedir . bu çalışma kapsamında tamamen ve kısmi süreksizlik kontrollü çift düzlemsel yenilme mekanizmasının limit denge sonlu elemanlar ve ayrık elemanlar yöntemleri kullanılarak incelenmesi ve sonuçların karşılaştırılması amaçlanmıştır . şev ile aynı eğime sahip kireçtaşı tabakalar içeren bir eğim şevinde şev duraylılığı analizleri gerçekleştirilmiştir . gerçekleştirilen analiz sonuçlarına göre çift düzlemsel yenilme mekanizması analizlerinde limit denge esaslı yöntem sonlu elemanlar ve ayrık elemanlar esaslı yöntemlere kıyasla daha tutucu sonuçlar vermektedir .
eğim şevleri literatürde şev eğimi ile aynı veya yaklaşık aynı eğime sahip yüksek devamlılıklı süreksizler içeren şevler olarak tanımlanmıştır . yaygın olarak sedimanter birimlerle ilişkili olan açık ocak kömür madenlerinde şekil de gösterildiği gibi sedimanter birimlerin tabaka eğimleri ile paralel eğimli taban şevleri oluşmaktadır . fakat eğim şevlerinde gerçekleşmiş olan yenilmelerin incelendiği vaka çalışmaları yenilmeye neden olan farklı mekanizmaların varlığını ortaya koymuştur . bununla birlikte watters ve diğerleri ile watters ve diğerlerinin buzul yükünün zamanla kalkması ve eksfoliasyon süreci sonucunda oluşmuş ince granit katmanları içeren şevlerde yapmış oldukları incelemeler eğim şevlerinde gözlenen bu yenilme mekanizmalarının yalnızca sedimanter birimler içeren eğim şevlerinde değil metamorfik birimler içeren eğim şevlerinde de gerçekleşebileceğini ortaya çıkarmıştır . geleneksel kinematik analiz yöntemleri ile değerlendirilmesi olanaksız olan bu yenilme mekanizmalarının dünya çapında son derece yaygın olarak kabul gören limit denge esaslı yöntemler ile değerlendirilmesi mümkündür . bununla birlikte stead ve diğerlerinin açık ocak kömür işletmelerinde gözlenen taban şevi yenilmelerini etkileyen faktörleri ve yenilme mekanizmalarını inceledikleri çalışmaları söz konusu yenilme mekanizmalarının gelişmiş sayısal analiz yöntemleri ile de değerlendirilebileceğini ortaya koymuştur . bahsi geçen sonlu elemanlar veya ayrık elemanlar bazlı yöntemler ile sayısal şev duraylılığı analizlerinin gerçekleştirilebilmesi için makaslama mukavemeti azaltımı yöntemi adı verilen özel bir teknikten faydalanılmaktadır . şevin duraysızlığa neden olabilecek ikinci bir süreksizlik içermemesi durumunda ise yenilme mekanizmasında süreksizlik kontrolü kısmi olacak bu nedenle yenilme şev topuğundaki kaya kütlesi içerisindeki makaslanma ve veya parçalanma sonucu gerçekleşecektir . buna göre burkulma tipi yenilme mekanizması ince ve uzun bir kaya tabakasının öncelikle yüksek gerilmeler altında elastik deformasyona uğrayarak eğilmesi ardından ise kırılarak yenilmesi şeklinde oluşmaktadır . literatürde tanımlanmış olan çift düzlemsel yenilme vakaları uyarınca mekanizma pasif blokta gerçekleşecek topuk yenilme türüne bağlı olarak iki farklı tipte incelenmektedir . şevin topuk kısmında şev eğiminden daha düşük eğime sahip ve şev yüzeyinde günlenen bir süreksizlik bulunması halinde pasif blok söz konusu bu süreksizlik üzerinde hareket edecektir . tamamen süreksizlik kontrollü bir çift düzlemsel yenilme mekanizmasının gerçekleşebilmesi için nathanail ın önermiş olduğu şu üç koşulun gerçekleşmesi gerekmektedir aktif bloğun alt kenarı pasif kamanın alt kenarından daha dik eğime sahip olmalıdır . kısmi süreksizlik kontrollü yenilme mekanizması görece daha yavaş bir şekilde meydana gelmektedir . belirli bir katsayı oranında düşürülerek sayısal analizler gerçekleştirilmektedir . bu çalışma kapsamında gerçekleştirilen limit denge esaslı analizlerde morgenstern price spencer ve janbu nun önermiş olduğu limit denge yöntemleri kullanılmıştır . çift düzlemsel yenilme mekanizması analizlerinde kullanılacak şevin ve şeve paralel tabakaların eğimi dir . limit denge analizlerinde kullanılan analiz modeli şekil da spencer yöntemine göre elde edilen analiz sonucu ise temsili olarak şekil da sunulmuştur . tamamen süreksizlik kontrollü çift düzlemsel yenilme mekanizması için gerçekleştirilen sonlu elemanlar analizlerinde kullanılan sonlu elemanlar modeli ve ağı şekil de makaslama mukavemeti azaltımı tekniği kullanılarak gerçekleştirilen sonlu elemanlar esaslı şev duraylılığı analiz sonucuna göre elde edilen kritik dayanım azaltım faktörü güvenlik katsayısı ile yatay deplasman kontur ve vektörleri ise şekil de verilmiştir . sonlu elemanlar analiz sonuçlarına göre incelenen mekanizma için güvenlik katsayısı . olarak bulunmuştur . tamamen süreksizlik kontrollü çift düzlemsel yenilme mekanizmasının duraylılık analizi için kullanılan ayrık elemanlar esaslı sayısal analiz modeli şekil te analiz sonucunda elde edilen yenilme mekanizması ve deplasman vektörleri ise şekil te sunulmuştur . bununla birlikte şekil de numaralı eklem olarak tanımlanmış olan tabakaya dik yönelime sahip süreksizliğin güvenlik katsayısına etkisi araştırılmıştır . tüm limit denge yöntemleri sonucunda elde edilen güvenlik katsayıları ise tablo te verilmiştir . ilgili mekanizma için ayrık elemanlar analiz sonuçlarına göre güvenlik katsayısı . olarak belirlenmiştir . bununla birlikte şev topuğunda yer alan birimlerin makaslama dayanımlarının güvenlik katsayısına etkisinin belirlenmesi için gerçekleştirilen hassasiyet analiz sonuçlarına göre güvenlik katsayının kaya malzemesinin içsel sürtünme açısındaki artışa bağlı olarak doğrusal şekilde arttığı belirlenmiştir . farklı analiz yöntemleri kullanılarak elde edilen sonuçlar birbiri ile karşılaştırılmıştır .
597
93
[ 0, 3, 2, 603, 3, 1314, 15, 208, 109, 13119, 15, 3, 1314, 15, 208, 1171, 23, 3, 9842, 9 ]
Bazı narenciye türlerinin seçilmiş fiziksel ve hidrodinamik özellikleri
bu çalışmada önemli bir ihracat ürünü olan bazı narenciye türlerinin boyut kütle hacim yoğunluk küresellik projeksiyon alanı gibi bazı fiziksel özellikleri ile meyvelerin su içindeki kritik hızları su içerisindeki sürtünme kuvveti ve kaldırma kuvveti gibi hidrodinamik özellikleri belirlenmiştir . meyvenin boyut özelliklerinin ve projeksiyon alanının belirlenmesi amacıyla her bir meyvenin üç temel eksende fotoğrafları çekilmiş ve ımage tool . görüntü işleme programı kullanılarak analiz edilmiştir . elde edilen veriler yardımıyla geometrik ortalama çap küresellik ve yüzey alanı değerleri bulunmuştur . meyvelerin kütle gerçek hacim ve yoğunluğu da ölçülmüştür . denemelerde elde edilen verilere göre su içerisindeki kritik hız en yüksek turunç meyvesinde en düşük olanı ise limon meyvesinde ölçülmüştür . parametrelerin birbirleri ile ilişkisini gösteren pearson korelasyon matriks analizi sonuçlarına göre kritik hız ile meyve yoğunluğu arasındaki korelasyon denemeye alınan tüm narenciye türleri için önemli bulunmuştur .
narenciye turunç portakal mandarin greyfurt bergamot ve limon gibi ekonomik değeri yüksek olan citrus cinsi meyve ağacı türlerini içine alan bir bitki topluluğudur . narenciye yaklaşık milyon ton üretim ile dünya da en fazla üretilen meyve grubudur . ülkemiz kendi gıda ihtiyacını karşıladığı gibi avrupa birliği ve komşu ülkeler için de önemli bir yetiştirici durumundadır . türkiye yaklaşık milyon ton narenciye üretimi ile akdeniz ülkeleri içerisinde önemli bir üretici konumundadır . türkiye de üretilen narenciyenin i portakal ü mandarin i limon i greyfurt ve kalan kısım diğer narenciye türleridir . meyvelerin hacim ve projeksiyon alanları soğutma ve kurutma sırasındaki ısı ve kütle transferlerinin doğru modellenmesi için bilinmelidir . bu özellikler ürünün kritik hızı ve taşıma kanalının karakteristiklerine bağlıdır . laboratuvar analizleri süresince materyaller yaklaşık ºc ortam sıcaklığında tutulmuştur . laboratuvarı nda bulunan x mm kesite sahip mm yükseklikteki cam malzemeden imal edilmiş su tankı düzeneği kullanılmıştır . tank ºc sıcaklığa sahip su ile mm yüksekliğe kadar doldurulmuştur . su içerinde meyvenin kritik hızının belirlenmesi amacıyla yapılan denemeler sırasında mm ölçüm aralığı kullanılmıştır . portakal meyvesine ait ölçülen minimum maksimum ve ortalama değerleri çizelge de verilmiştir . çizelge incelendiğinde portakal meyvesinin su içerisindeki kritik hızının ortalama . m s olduğu su içerisindeki sürtünme kuvveti ve suyun portakal meyvesini kaldırma kuvvetinin sırasıyla ortalama . n ve . n olduğu görülmektedir . çizelge incelendiğinde portakal meyvesinin boyut özelliklerinin kritik hız ile arasındaki korelasyonun önemsiz olduğu görülmektedir . projeksiyon alanı ile kritik hız arasında pozitif meyve yoğunluğu ile kritik hız arasında ise negatif ilişki görülmektedir . çalışmalarında nar meyvesinin su içerisindeki kritik hızının meyve yoğunluğundan çok etkilendiğini belirtmişlerdir . domateslerin hidrodinamik özelliklerini belirledikleri çalışmalarında su içerindeki kritik hızın meyve yoğunluğu ile oldukça ilişkili olduğunu vurgulamışlardır . meyve kütlesinin kritik hız ile arasındaki korelasyon önemsiz bulunmuştur . meyve hacminin kritik hız ile arasında korelasyon p . önem seviyesinde önemli bulunmuştur . projeksiyon alanı ile su içerisindeki kritik hız arasında pozitif meyve yoğunluğu ile kritik hız arasında ise negatif ilişki görülmektedir . kivi meyvesinde su içerisinde düşme hızı üzerine en etkili parametrenin meyve yoğunluğu olduğunu vurgulamışlardır . çizelge da greyfurt meyvesine ait fiziksel ve hidrodinamik parametrelere ait korelasyon analizi verilmiştir . çizelge incelendiğinde turunç meyvesinin su içerisindeki kritik hızının ortalama . m s olduğu su içerisindeki sürtünme kuvveti ve suyunturunç meyvesini kaldırma kuvvetinin sırasıyla ortalama . n ve . n olduğu görülmektedir . su içerisindeki sürtünme kuvvetinin meyve yüzey alanı ile olan ilişkileri incelendiğinde ise greyfurt ve turunç hariç denemeye alınan tüm narenciye türleri için önemsiz bulunmuştur . çalışma sonucunda elde edilen veriler ışığında her narenciye meyvesi için kendi içerisinde yapılacak matematiksel modellemeler ile mevcut sistemlerin tanımlanması sonraki çalışmalar ve tasarımlar için yararlı olacağı düşünülmektedir .
440
143
[ 0, 3, 2, 7, 2, 3, 162, 3, 2729, 6830, 51, 9, 3, 7, 2, 52, 9, 7, 2, 727 ]
UYGUR TÜRKLERİNİN İNANÇ VE UYGULAMALARINDA TOPRAK
hun ve köktürklerin kültür mirasını devam ettiren uygurlar tam olarak yerleşik hayata geçmiş ilk türk boyudur . orta asya türk tarihi bakımından devlet olarak gerek yaşadıkları dönemde gerekse de yıkılışlarından sonra çok uzun süre kültürlerini yaşatabilmişlerdir . özellikle bıraktıkları yazılı belgeler eski türk kültürünü anlama noktasında oldukça önemlidir . uzun bir kültürel geçmişe sahip olan uygurların inanç ve uygulamalarındaki zengin çeşitliliği görmek mümkündür . tabiata ilişkin önemli bir unsur olan toprak diğer türk boylarında olduğu gibi uygurlar arasında da kültleşmiş durumdadır . toprak uygurların köken ve türeyiş mitlerinde destan efsane halk hikayesi atasözü gibi sözlü edebiyat ürünlerinde halk hekimliği gibi sağaltma uygulamalarında yer almıştır . bu durum uygurların yaşamında toprağın konumunu ve üstlendiği işlevleri tespit etmeyi gerekli kılmaktadır . uygur türklerinde toprak kültünün ele aldığı bu çalışmada yapısal ve işlevsel yaklaşım çerçevesinde bir değerlendirme yapılmıştır . bu kapsamda ilk olarak uygur türklerinin yaratılış ve türeyiş mitleri ile inanç ve uygulamalarında yer alan toprak yapı ve işlevleri bağlamında değerlendirilip sözlü edebiyat ürünlerine yansımaları tespit edilmiştir . böylece uygurlarda toprağa ilişkin inançlar ile toprağın uygurların sosyal ve kültürel yaşamındaki işlevleri ortaya konulmuştur .
türk kültüründe toprak genellikle ana kavramıyla özdeşleşmiştir . türk kültür tarihinde tarımın ilk gelişimi uygurlar ile başlatılmaktadır . türk kültüründe ve daha özelde uygurlarda toprağa ilişkin inanç ve uygulamaları değerlendirebilmek için toprağın türk mitlerindeki yerine değinmek gerekmektedir . eski türk dinini tabiat kuvvetlerine inanma gök tanrı ve atalar kültü olmak üzere üç noktada toplayan kafesoğlu na göre eski türkler tabiatta birtakım gizli güçlerin olduğuna inanıyordu . uygur türkçesinde yer kelimesinin toprak ve vatan anlamları vardır . umay ilahe ile ilgili bir efsanede yer ve gök arasındaki orta dünyada yaşayan umay ın toprak ve su veren baht ilahı olduğu anlatılır . bununla birlikte vatanla ilişkili yer suya dahil olan dağların birinci ve ikinci köktürk dönemlerinde kağanlara kut vermesi muhtemelen uygurlar arasında umay ın toprak ve su veren baht ilahı olarak kabul edilmesinin en arkaik biçimidir . uygurların türeyiş ve göçleri ile ilgili çin kaynaklarında yer alan bir efsanede iki kutsal dağdan bahsedilmektedir . hanları ölen ve yerine gelen yöneticileri de ölen uygur halkı fakirleşmeye başlar . evrenin yaratılış düşüncesinde toprak yer almakla birlikte maden unsurunun olmaması zaman ve mekan değişimi ile birlikte güçlü unsurların hayatta kalması zayıf olanlarının ise unutulması veya şekil değiştirmesi olarak açıklanabilir . bu bileşenlerden biri olup araştırmamıza konu olan toprak ise tüm canlıların temel geçim kaynağı olduğu için başlangıçtan beri insan zihnini meşgul etmiş kozmogoni ve antropogoni mitlerine konu olmuştur . bu tabulaşmalarda görülen en net biçimlerden birisi insan ile özdeşleşmedir . benzer şekilde altay halkları arasında da yeryüzünün otları yolunduğunda onun saç veya sakalı yolunan bir insan gibi acı çekeceğine inanılması ve bu yüzden söz konusu davranışın günah sayılması aynı mitik düşüncelerin bir sonucu olarak değerlendirilebilir . çinlilerce she olarak adlandırılan bu festivalde toprağa kurban sunulurdu . ancak bu değişim ve dönüşümler toprağa ilişkin eski inanç kalıntılarını ortadan kaldırmamış şekil değiştirerek yaşamalarını beraberinde getirmiştir . gerek uygurlarda gerekse diğer kültürlerde neredeyse evrensel bir niteliğe sahip olan toprak zaman zaman şifa nesnesine dönüşmüştür . bu davranışın arka planında büyük ihtimalle yer ve su inancı ile birleşen ata ruhlarının mekanı vatan ve vatan toprağı düşüncesi bulunmaktadır . doğum evlenme ve ölüm olarak adlandırılan her bir eşiğin geçilmesi için belli bazı uygulamaların yapılması gerekmektedir . verilen örneklerde görülebileceği gibi uygurlar arasında velilere dua edip onların kabrinden toprak yeme oldukça yaygın bir uygulamadır . günümüzde tibet budizm ine inanan türk tibet ve çinli ilişkilerini günümüze kadar devam ettiren tek türk boyu olan sarı uygur türklerinin evlenme adetlerinde eski türk inanç sistemine ait bazı inanç ve uygulamaların yaşatıldığı görülmektedir . ölüyü ziyaret eden akrabalar ise bunun üzerine su dökerler . toprağa ilişkin kültleşen inançların yöre halkı arasında değerli olarak kabul edilen kültürel kahramanlara veya atalara atfedildiği görülmektedir . kayseri de yaşayan uygurlar arasında ölüyü mezara koyduktan sonra kefenin üzerine cemaat tarafından toplanarak üç ihlas okunan toprak serpilir . insanoğlunun sosyal hayatına ilişkin maddi unsurların işlevlerinin yanı sıra bunlar etrafından şekillenen inançlar söz konusudur . uygurların yerleşik hayata geçişi konar göçer atalardan miras kalan toprakla ilgili inançlarda bir dizi değişimi beraberinde getirmiştir .
486
171
[ 0, 3, 2, 29, 420, 9782, 3, 729, 7999, 9434, 46, 9, 3, 1258, 11473, 51, 2, 63, 521, 3 ]
Çocukluk Çağı Akut Lenfoblastik Lösemisinde Mth fr Polimorfizmlerinin Sağkalım Üzerine Etkisi
folat ilişkili genlerin polimorfizminin akut lenfoblastik lösemiye yatkınlığı etkilediği bildirilmiştir . mthfr geninde tanımlanmış tek nükleotid polimorfizmlerinden t t veya c c allelleri vahşi tip allelere göre enzim aktivitesinde azalmaya yol açar . mthfr gen polimorfizmlerinin ayrıca all tedavisinde sıklıkla kullanılan antifolat etkili ilaçların metabolizmasını etkileyerek toksisiteyi artırdığı ve böylece sağkalımı etkilediği bildirilmiştir . çalışmada kliniğimizde izlediğimiz all tanılı hastalarımızda mthfr nin her iki polimorfizmlerinin sağkalım üzerinde etkisini inceledik . b hücreli all tanısıyla bfm trall protokolü alan hastaları geriye dönük olarak incelendi . sekizinci gün mutlak blast sayısı ve . gün kemik iliği verileri yanı sıra mthfr polimorfizmleri kaydedildi . çalışmaya erkek kız tanı yaşı ortalama . yıl olan toplam hasta alındı . bu hastaların prognozu incelendiğinde hastanın relaps olduğunu gördük . alışmamızda c t veya a c allelinin farklı kombinasyonlarını taşıyan bireylerin sağkalım ve olaysız sağkalımları arasında ilişki bulunamadı . çalışmamızda mthfr polimorfizmlerinin all li çocuklarda sağkalım üzerine etkisi gösterilememiştir . daha çok olguyla yapılacak bir çalışmanın daha kesin sonuçlara varmamızı sağlayacağına inanıyoruz .
son yıldır tedavi ve destek bakımındaki ilerlemelerle çocukluk çağı akut lenfoblastik lösemilerinde sağ kalım oranları dramatik olarak artmıştır . kemoterapötiklerin metabolizmasını etkileyen enzimlerin genetik farklılıklarının relaps ve toksisite riskinin belirlenmesinde rol oynayabileceği ileri sürülmektedir . ek olarak dna hipometilasyonunun protoonkogenlerin aktivasyonunu ve ekspresyonunu artırdığı ve bunun sonucunda kanser riskinin arttığı bazı çalışmalarda gösterilmiştir . metilen tetrahidrofolat redüktaz tanımlanmıştır c t ve a c . bu genin . bu durumun all tedavisinde sıklıkla kullanılan metotreksat gibi antifolat etkili kemoterapotik ilaçların metabolizmasını etkileyerek kemoterapi toksisitesini ve relaps riskini artırdığı ve böylece sağkalımı etkilediği bildirilmiştir . hastanemizde tarihlerinde b hücreli all tanısıyla izlenmiş ve bfm trall tedavi protokolü almış hastaların kayıtları geriye dönük olarak incelendi . hastalar bfmtrall tedavi protokolünde belirlenen kriterlere göre risk gruplarına ayrıldı . bfm trall tedavisi uyarınca konsolidasyon tedavisinde hastalara hafta aralıklarla toplam doz metotreksat tedavisi verildi . metotreksat dozu standart risk grubundaki hastalara g m orta risk grubundaki hastalara g m olarak verildi . gün remisyon durumları kaydedildikten sonra mthfr polimorfizminin sağkalıma etkisi araştırıldı . çalışma için . . tarihinde protokol numarası ile etik kurul onayı alınmıştır . tüm hastaların yasal sorumlularından hasta onam formu alınmıştır . hastalarımız en kısa ay en uzun ay median ay izlendi . pozisyonuna bakıldığında hastaların . ünün a a ünün a c ve . inin c c alleli taşıdığı izlendi . metilen tetrahidrofolat redüktaz a c ve mthfr c t allelleriyle sağkalım arasında ilişki bulunmadı . bu hastaların prognozu incelendiğinde hiçbirisinin relaps olmadığı izlendi . relaps olan hastalarımızın allelik dağılımı incelendiğinde ise hastamızın normal allel hastamızın . metilen tetrafolat redüktaz polimorfizmleri all tedavisinde sıklıkla kullanılan metotreksat gibi antifolat etkili kemoterapotik ilaçların metabolizmasını etkileyebilmektedir . bu enzim ayrıca metotreksat klirensinde önemli rol oynamaktadır . metotrexat all tedavisinin konsolidasyon ve özellikle idame tedavisinde sık kullanılan standart bir ilaçtır . yaptıkları çalışmada mthfr pozisyonunda c t olmasıyla metotrexate toksisitesi arasında ilişki bulunmamıştır . yaptığı bir çalışmada ise c t polimorfizminin metotreksat toksisitesi ile ilişkisi gösterilememiştir . metotreksatın terapotik etkinliğinin azalması diğer taraftan relaps riskini de artırmaktadır . metilen tetrahidrofolat redüktaz c t polimorfizminin relaps riskini artırdığı children s cancer group nun all hastasında yaptığı bir çalışmada gösterilmiştir .
360
165
[ 0, 3, 1050, 8888, 15, 5846, 1872, 4414, 1171, 77, 6510, 4414, 623, 157, 40, 2, 40, 2, 8142, 52 ]
YEREL YÖNETİMDE ÖRGÜTSEL BAĞLILIĞIN ÖRGÜTSEL VATANDAŞLIK DAVRANIŞI VE İŞTEN AYRILMA NİYETİYLE İLİŞKİLENDİRİLMESİ
bu çalışmada yerel yönetimlerden biri olan belediye çalışanları arasında örgütsel bağlılığın örgütsel vatandaşlık davranışı ve işten ayrılma niyetine etkisinin incelenmesi amaçlanmıştır . bu kapsamda büyükşehir belediyesinde memur kadrolarında görev yapan çalışandan veri toplanmıştır . veri toplama aracı olarak kullanılan anket formunda örgütsel bağlılık örgütsel vatandaşlık ve işten ayrılma niyeti ölçekleri kullanılmıştır . çalışmada elde edilen bulgulara göre örgütsel bağlılık ile işten ayrılma niyeti arasındaki ilişki negatif yönlüdür . örgütsel vatandaşlık davranışı ile işten ayrılma niyeti arasında ilişki bulunmamaktadır . duygusal bağlılık ve normatif bağlılığın örgütsel vatandaşlık davranışını pozitif yönde etkilediği belirlenmiştir . örgütsel bağlılıktan duygusal bağlılığın işten ayrılma niyetini ise negatif yönde etkilediği belirlenmiştir .
günümüz çalışma hayatında örgütler amaç ve hedeflerine ulaşmak için mesleki ve kurumsal hafızası olan nitelikli çalışanlara ihtiyaç duymaktadır . ülkemizde çalışma hayatı kamu ve özel sektör olmak üzere ikiye ayrılmıştır . bu çalışmada ilk olarak örgütsel bağlılık örgütsel vatandaşlık davranışı ve işten ayrılma niyeti kavramları özetlenmektedir . sonrasında ise yerel kamu hizmetini yürüten bir büyükşehir belediyesi nde sayılı devlet memurları kanunu na tabi görev yapan çalışanların örgütsel bağlılığın örgütsel vatandaşlık davranışı ve işten ayrılma niyeti üzerine olan etkisi incelenmiş ve literatürde yapılan benzer çalışmalar ile karşılaştırılmıştır . başka bir tanıma göre ise bireyin içinde bulunduğu örgütün amaç ve değerlerini kabul etmesi bu doğrultuda çaba sarf etmesi ve örgütte kalma arzusudur . davranışsal bağlılık alanındaki araştırmacılar çalışanın örgüte bağlanmasının örgütün hedef ve amaçlarına veya diğer örgüt çalışanlarının ötesinde çalışanın daha önceki çalışma hayatları ve çalışma hayatına başlamadan önceki davranışları ile ilgili olduğu belirtirler . buna göre puan ortalamaları incelendiğinde evli olanlarda devam bağlılığı bekar olanlara göre daha fazladır . vicdanlılık ile duygusal bağlılık arasında pozitif yönlü zayıf bir ilişki normatif bağlılık arasında pozitif yönlü zayıf bir ilişki örgütsel bağlılık arasında pozitif yönlü zayıf bir ilişki bulunmaktadır . salehi gholtash waris gürbüz köse vd . ng ve feldman ise örgütte çalışma süresinin örgütsel bağlılıkla örgütsel vatandaşlık davranışı arasındaki ilişkiyi hem anlamlı hem de ters yönlü etkilediğini belirtmiştir . ayrıca bağlılığın işten ayrılma niyetini negatif yönde etkilediği görülmüştür .
462
99
[ 0, 3, 2, 15, 40, 3, 7, 2, 40, 2, 3, 162, 3, 88, 221, 89, 1171, 630, 3, 83 ]
Şanlıurfa İlindeki Primer Enürezis Nokturna Şikâyeti ile Gelen Hastaların Değerlendirilmesi
primer enürezis nokturnalı hastalarda hasta profilimiz ve tedavi sonuçlarının değerlendirilmesi . primer enürezis nokturna tanısıyla ocak ocak tarihleri arasında polikliniğimize başvuran ve tedavi uygulanan yaş üstü toplam hastadan tedaviye devam eden hasta çalışmaya dahil edildi . daha önce bilgilendirilmemiş hastaya önce aylık motivasyon ve davranışa dayalı tedavi uygulandı . davranış ve motivasyon tedavisi istemeyen davranış ve motivasyon tedavisinden fayda görmeyen veya nüks gelişen toplam hastaya desmopressin mikrogram uygulandı . hastaların başvuru sırasındaki gece ıslatma sayısının üzerinde azalması tam yanıt azalması orta derecede yanıt nin altında azalması yanıtsız olarak kabul edildi . hastaların kontrollerinde tedaviye tam devam edenlerde alınan yanıta göre kür ve nüks oranları değerlendirildi . sadece davranış ve motivasyon tedavisi verilen ve nüks gelişmeyen hasta dışında çalışmaya dahil edilen hastanın ortalama yaşı . . olarak saptandı . tek başına davranış ve motivasyon tedavisinden fayda görmeyen ve mikrogram desmopressin tedavisi alarak kontrole gelen hastada tam kuruluk sağlandı . hastaların sinde orta derecede yanıt elde edildi . hastaların inden ise yanıt alınamadı . yanıt alınan hastalarda desmopressin tedavisi kesilince hastada nüks gözlendi . tedaviye cevap vermeyen ve ilaç dozu artırılan hastada baş ağrısı ve alerji nedeniyle tedaviye devam edilemedi . hastanemizin bölgesel konumu itibariyle hastaların hastaneye başvuru yaşının daha yüksek olduğunu gözlemledik . yine bu temel sebepten kaynaklanan ve tedavi aşamasında ilk basamak olarak düşünülen hastanın bilgilendirilmesi davranış ve motivasyon tedavisinin aile yakınlarını pek tatmin etmediği tedavide yüksek başarı beklentisinden dolayı medikal tedavi ile kombine kullanılması daha fazla gerçekleşmiştir . medikal tedavi başarı oranının genel ortalamadan düşük olmasının tedaviye devam etmede zorluklar ve ilinçsiz ilaç kullanımı nedeniyle olduğunu düşünmekteyiz .
monosemptomatik enürezis nokturna üriner sistemde herhangi bir patolojisi olmayan çocuklarda gün boyu idrar kaçırması olmadan sadece gece idrar kaçırmayı tarifler . tedavide enüretik alarm cihazı davranışsal girişimler mesane germe egzersizleri konstipasyon tedavisi gibi non farmakolojik tedavilerin yanı sıra triksiklik antidepresanlar desmopressin antikolinerjikler ve düz kas gevşeticileri gibi farmakolojik tedavi yöntemleri ku lanılmaktadır . hastaların tedaviye başlamadan önceki bilgileri ve tetkikleri incelendi . öncelikle hastaya ve ailesine davranış ve motivasyon tedavisi önerileri verildi . hastaya ay süreyle desmopressin mikrogram uygulandı . hastaların aylık desmopressin tedavisi sonrası hafta ilaca ara verildi . bu dönemde altını ıslatmayan kuruluğudevam eden hastalarda desmopressin dozu azaltılarak kesildi kuruluğu devam etmeyen hastalarda ise desmopressin tedavisine aynı şekilde ay daha devam edildi . hastalar düzenli olarak kontrollere çağrılıp tedavinin etkinliği ve ilaca bağlı yan etkinin olup olmadığı kontrol edildi . hastaların kontrollerinde tedaviye alınan yanıta göre kür ve nüks oranları değerlendirildi . çalışma süresince primer enürezis nedeniyle başvuran hasta sayısı di . ailelerin tanesi kadarı bu durumun okul başarısını düşürdüğünü düşünüyordu . davranış tedavisinden fayda görmeyen nüks gelişen ve medikal tedavi isteyen hastalardan mg desmopressin tedavisi alan ve kontrole gelen hastada tam kuruluk sağlandı . hastaların sinde orta derecede yanıt elde edildi . yanıt alınan hastalarda desmopressin tedavisi kesilince hastada nüks gözlendi . doz artırılan hasta baş ağrısı ve veya alerjik yan etkiler nedeniyle tedaviyi bıraktı . eskiden beri bilinen enürezis nokturnanın toplumdaki sıklığı ile epidemiyoloji ve etiyopatogenezinde yer alan çeşitli faktörleri belirlemek amacıyla farklı ülkelerde ve ülkemize yapılmış çok sayıda çalışma mevcuttur . ayrıca primer enürezis nokturnalı çocukların ailelerinin bu hastalıkla ilgili yeterli bilgi sahibi olmadığını bu durumun herhangi bir tedaviyle düzeleceğini bilmediklerini ve çocuklarının gece ıslatmaları geçmeyince komşu veya akrabalarının önerileri sonrası hastaneye başvurduklarını ilettiler . davranış ve motivasyon tedavisi tek başına veya diğer tedavi yöntemleri ile beraber kombine kullanılmaktadır . davranış ve motivasyon tedavisinde başarı ortalaması yaklaşık ve oranında bildirilmiştir . ancak bölgemizde hem ileri yaşta başvuru olması hem ailelerin sabırsızlanıp bir an önce etkin bir sonuca ulaşma isteği en önemlisi olarak da bu tedaviyi uygun şekilde devam ettirecek bir ekonomik ve bilinç düzeyinde olamamaları biz hekimlerinde medikal tedaviyle beraber davranışsal ve motivasyon tedavi kombinasyonunu ile tedaviye başlamayı zorunlu kılmaktadır . yine de yüksek nüks oranı hasta ve ailesinde tedavi gidişatı açısından umutsuzluğa neden olabilmektedir . bazı kontrollü çalışmalarda enürezis nokturna tedavisinde desmopressinin plaseboya göre daha etkili olduğu bulunmuş ve çocukların yaklaşık ı ilaca yanıt vermişlerdir . bizim hasta grubumuzda kısa dönem tedavi alanlarda uzun dönem tedavi alanlarda nüks görüldü . aylık tedaviden sonra bir haftalık ilaçsız dönemde gece ıslatması olanlara ay daha tedavi düzenlenmiş ve fayda görenlere doz azaltılarak kesilmiştir . ağır su retansiyonu hiponatremi ve konvülziyonlar çok nadir görülmektedir .
440
267
[ 0, 4498, 17, 9, 63, 9, 3, 162, 3, 9, 699, 7, 630, 836, 11473, 29, 2, 1314, 7, 138 ]
Tuzlu toprakların hidrokimyasal parametrelerinin laboratuvar koşullarında belirlenmesi
bu çalışma yıllık yağışın az aşırı buharlaşmanın ve taban suyunun yüzeye yakın olması nedeniyle oluşan tuzluluğun bitkinin gelişmesine verime ve toprağın çoraklaşmasına olumsuz etkisinin yıkamayla ortadan kaldırılması amacıyla yapılmıştır . tuzlu toprakların ıslahı maliyetli ve zaman gerektiren bir süreçtir . çözünebilir tuzların yıkanması amacıyla kullanılan matematiksel yöntemler toprakların ıslahında su tuz rejiminin modellenmesinde doğrudan ve ters problemlerin çözümü için yaygın olarak kullanılmaktadır . tuz taşınım modelinin uygulanabilirliği modelin süreçlerini tanımlayan hidrodinamiklerin diferansiyel eşitliklerinin deneysel parametrelerinin doğruluğuna bağlıdır . laboratuvar koşullarında yapılan çalışmada cm çapında kolonlar kullanılarak toprakta tuz taşınımının hidrokimyasal göstericileri olan konvektif difüzyon ve dispersiyon parametreleri toprak gözeneklerindeki su akış hızı belirlenmiştir . yıkama döneminde cı ve so iyonları için hidrokimyasal dispersiyon parametresi değerleri sırasıyla . . m ve . . m konvektif difüzyon parametresi ise . . m gün ve . . m gün olarak belirlenmiştir .
tarımsal üretimin sürdürülebilir olması üretimin ana kaynağı olan toprağın korunmasına ve suyun rasyonel kullanılmasına bağlıdır . ülkemiz topraklarında ise yüzölçümün sini çorak araziler oluşturmaktadır . yıkama tuzlu toprakların ıslahında en önemli yöntemlerden biridir . tuzlu toprakların yıkanmasında önemli hacimde tatlı su kullanılmaktadır . bu yöntemlerden biri olan matematiksel metotlar günümüzde bu sorunların çözülmesinde yaygın bir şekilde kullanılmaktadır . aydarov mikayilov ve azizov verigin ve ark . bu çalışmada tuzlu toprakların yıkanmasında tuz taşınım modeli esas alınarak laboratuvar koşullarında metal kolonlar kullanılarak hidrokimyasal parametrelerin deneysel olarak belirlenmesi ve elde edilen sonuçların ıslah edilecek tuzlu toprakların yıkanmasında kullanılmasıyla zaman maliyet ve su tasarrufu sağlanması amaçlanmıştır . nolu denklemeler sistemin bir tane çözümünün belirlenmesi başlangıç ve sınır koşullarının yapılması gerekmektedir . burada λ hidrokimyasal dispersiyon veya hidrodinamik dispersiyon parametresi olarak adlanır ve genelde toprağın tekstürüne içermiş olduğu tuzların tipine ve yıkama suyunun gözeneklerdeki hızına bağlı olarak değişmektedir . yıkama zamanı dm ve ν olduğundan eşitlik ifadesi daha basit bir şekilde ifade olunmaktadır . bu durumda konvektif difüzyon parametresi hidrodinamik dispersiyon parametresi olarak adlandırılmaktadır . kolonda yıkama öncesi deneme alanı içerisinden ve cm derinliklerden toprak örnekleri alınmıştır . araziden alınan toprak örneklerinin fiziksel ve kimyasal özellikleri çizelge de toprakların yıkama öncesi anyon ve katyon değerleri ise çizelge de verilmiştir . laboratuvarda tuz yıkaması için kullanılan kolon cm yüksekliğinde cm genişliğinde kare şekilli mm lik saçtan sızdırmaz ve antipas boyası ile boyanmış metalden yapılmıştır . vakum pompası plastik hortumlarla kolondaki katmanlara bağlanmıştır . profil katmanlarından alınan süzük örneklerinden toprakta tuz oluşumun da rol oynayan cı ve so iyonlarının ıc okuması yapılmıştır . toprakların yıkama sürecinde kararsız rejim ortamında tuz taşınım sürecini tanımlayan konvektif difüzyon denkleminin ortalamalı integral çözümü aşağıda gibi ifade olunmaktadır parametresi v gözeneklerdeki su hızı . η ve τ parametrelerine bağlı olarak hesaplanan λ değerine göre d değeri hesaplanır . hidrokimyasal parametrelerin geçerliliğinin belirlenmesi için yapılan sayısal işlemler fortran vı paket programında yapılmıştır . konvektif difüzyon parametresi değerleri ise cl iyonu için . . m gün so iyonu için ise . . m gün olarak belirlenmiştir . tuz taşınım probleminin çözümünün pratikte kullanılabilirliği ve güvenirliği önemli ölçüde modelin parametrelerinin hassas bir şekilde belirlenmesine bağlıdır . tuz taşınım modelinin hidrokimyasal parametrelerinin tespit yöntemleri çoğu zaman ters problemin çözümü esasında gerçekleştirilir . elde edilen klor ve sülfat değerlerin birbirine yakın çıkması arazi şartlarının yıkama da önemli bir etken olacağı öngörülmektedir .
419
132
[ 0, 3, 2, 7, 521, 107, 2, 727, 9, 3, 17, 76, 172, 40, 76, 12, 5319, 8142, 52, 2 ]
PEYGAMBER KISSALARININ DİNÎ EDEBİYATA YANSIMASINA BİR ÖRNEK “SULTAN VELED VE FARSÇA RUBAİLERİ”
türk milletinin islamiyet i kabulüyle birlikte sosyal kültürel ve dini yaşamlarında birtakım değişiklikler meydana gelmiştir . bu değişiklikler ilerleyen süreçte sanat ve edebiyatta da etkisini göstermiş şairler kaleme aldıkları eserlerde cenab ı allah hz . muhammed ve kutsal kitabımız kur an ı kerim i asli kaynak olarak kendilerine rehber edinmişlerdir . bu etkileşim ve rehberliğin neticesinde ise tevhid münacat esma i hüsna na t siyer mevlid kırk hadis hilye kısas ı enbiya gibi sayısını arttırabileceğimiz birçok islami edebi tür ve eserler edebiyat tarihimizdeki yerini almıştır . bahsi geçen islami edebi türlerde eserler vücuda getiren mutasavvıf şairlerden biri de yılında bugünkü karaman ilimizde dünyaya gelen mevlana celaleddin i rûmi nin büyük oğlu sultan veled dir . tahsilini konya ve şam da yapan veled babasının sohbetlerinde de bulunarak ilim sanat edebiyat ve tasavvuf gibi konularda kendini yetiştirmiş babasının vefatından sonra mevleviliği bir tarikat haline getirmiş yılları arasında bu tarikatın şeyhliğini yapmış divan veled name rebab name intiha name ve maarif isimli eserleri kaleme almış önemli bir şahsiyettir . biz bu çalışmamızda sultan veled in divanında geçen farsça rubailerinde ele aldığı kısas ı enbiyaların tespitini tercümesini ve incelemesini yapmaya çalışacağız .
peygamber kıssaları başta kur an ı kerim olmak üzere birçok kitapta anlatılmak istenen konuya hem kaynak hem de örnek teşkil eden belli başlı temalar arasında gelmektedir . her ne kadar edebi kişiliğinde babası mevlana nın büyük izleri görüldüğü düşüncesi yaygın bir şekilde kabul görmüş olsa da eserlerinde işlediği konuları halkın anlayabileceği seviyede kaleme almış olmasıyla babasından ayrılmaktadır . babası gibi düşünüp onun gibi bir hayat sürmek için çaba göstermiştir . şeyh selahaddin in ölümünden sonra ise halifelik çelebi hüsameddin e verilmiştir . bununla alakalı olarak ibtida name adlı eserinde kendisine ithafen türkçe ve rumca söylemeyi bırak çünkü o terimlerden yoksunsun ama farsça arapça söyle çünkü o iki dilde de hoş bir halde at koşturmadasın diyerek durumu açık bir şekilde dile getirmiştir . aruzun yirmi dokuz farklı kalıbıyla farsça türkçe ve rumca şiirlerin bulunduğu divan farsça . beyitten oluşmaktadır . son olarak ibtida name ile ilgili konyalı muhyi nin tercüme i ibtida name adlı eseri cihan okuyucu ve sadık yazar tarafından inceleme metin günümüz türkçesine çeviri ve tıpkıbasım olarak türk dil kurumu tarafından basılmıştır . sultan veled bu mesnevisine mesnevi yi manevi şeklinde başlamıştır ancak eserin rebab adlı mûsiki aletine methiyeyle başlamasından dolayı eser rebab name olarak bilinmektedir . o halde huccetullah benim zamanımda müslümanlara tamam olmuştur . eser üzerine yılında f . wilhelm radloff daha sonra ali sultani gird feramerzi rabab name ez sultan veled ferzend i mevlana celaleddin i mevlevi adıyla çalışma yapmıştır . ilim din tasavvuf ve tarikatla alakalı bilgiler ayet ve hadislerle desteklenerek her bölümün başında sultan veled in yazmış olduğu beyitlerle birlikte hazırlanmıştır . kanaatkar kimsenin gözünde dünyanın geçici heves ve arzuları değersizliği ifade eden tere kadar bile önem arz etmemektedir . mûsa ve karun kıssasıyla hakk ve batılın mukayesesini yaparak dile getirmektedir . arazilerinin hayvanlarının kölelerinin servetinin miktarı tarif edilemeyecek derecede fazlaydı . öyle ki kaynaklarda eyyûb ın serveti tarif edilirken şam ın besniye köyünün doğusu ve batısı arasında bulunan her şeyi dağları ovaları içindekilerle birlikte deve sığır davar at merkep her cins mal eyyûb a aitti . sultan veled de farsça rubailerinde geçen bir dörtlüğünde hz . şair dörtlüğün ilk iki mısraında verdiği bu mesajı son iki mısrada da hz . ya kub ile ilgili kıssa aynı anda üç peygamber isminin geçtiği bir rubaide tespit edilmiştir . ya kub da bu zaman dilimi içerisinde adeta oğlunun elem ve ıstırap dolu hayat serüvenini kendi benliğinde yaşamış ancak bir an dahi olsa isyan etmemiştir . hem yüz güzelliği hem de karakter güzelliğiyle ön plana çıkan gördüğü rüyayı babasına anlattıktan sonra kardeşleri tarafından kıskanılıp ihanete uğrayan ömr ü hayatında köleliği de hükümdarlığı da gören allah tarafından kendisine üstün vasıflar verilen hz . isa nın hem allah tarafından ana rahmine düştüğünün hem de peygamber olduğunun bir göstergesidir . şeklindeki konuşmasıyla hem kavmi tarafından kendisine yapılacak zulüm ve işkenceden kurtulmuş hem de içinde bulunduğu mucizevi durumu tekrardan gözler önüne sermiştir . isa nın göğe yükseltilmesi hadisesini üç adet dörtlüğünde kullanmış ve bu sayede kur an ı kerim de geçen bir peygamber kıssası vasıtasıyla halkı bilinçlendirmeye çalışmıştır . ikinci rubaide şair anlatmak istediği konuyu şarap mazmunu üzerinden oluşturmuştur . isa nın gökyüzüne çekilmesi kıssasıyla destekleyerek vermektedir . peygamber efendimizin doğumu isimleri şemaili mucizeleri miracı hadis i şerifleri gibi konular üzerine şairler ve yazarlar manzum ya da mensur birçok eser kaleme almışlardır . peygamber ile ilgili birkaç rubai örneği verilmesinin yeterli olacağı kanaatindeyiz .
502
169
[ 0, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3 ]
Kayseri İli 2017 Yılı Bebek Ölüm Nedenlerinin İncelenmesi
bu çalışmada kayseri ilinde yıllarında meydana gelmiş bebek ölümlerinin incelenmesi amaçlanmıştır . gereç ve yöntem çalışma yılında kayseri ilinde meydana gelen bebek ölümlerinin incelenmesi ile yapılmıştır . çalışmanın yapılabilmesi için il sağlık müdürlüğünden yazılı izin alınmıştır . çalışma kesitsel tipte bir araştırmadır . ölen bebekler ile ilgili bilgiler dosyalardan elde edilerek analiz edilmiştir . bulgular kayseri ilinde yılında canlı doğum ve bebek ölümü meydana gelmiştir . bebek ölüm hızı binde olarak hesaplanmıştır . bebeklerin u erken neonatal dönemde i geç neonatal dönemde si post neonatal dönemde ölmüştür . bebeklerin ilk üç ölüm nedeni prematüre konjenital anomali ve ani bebek ölümü sendromudur . sonuç bu çalışmada bebek ölüm hızı kayseri ilinde binde bulunmuş ve en sık bebek ölüm nedeninin prematürite olduğu görülmüştür . bebek ölüm hızı kayseri ilinde ülke ortalamasının altında olup geçmiş yıllara göre düşüş göstermiştir . bebek ölümlerinin hızının ve nedenlerinin ortaya konulması bebek ölümlerini önlemeye yönelik faaliyetler açısından yol gösterici olabilir . devam eden yıllarda bu tür çalışmaların yapılması sağlık hizmetlerinin etkinliğinin gösterilmesi açısından anahtar rol oynayabilir .
bebek ölümü t . c . sağlık bakanlığı sayılı genelgesine göre doğumdan sonraki gün içinde tüm nedenlerle meydana gelen ölümler olarak tanımlanmaktadır . hafta veya gramın üzerinde canlı doğan bebekler bu kapsama alınmaktadır . çalışmanın yapılabilmesi için kayseri il sağlık müdürlüğünden yazılı izin alınmıştır . ölen bebeklerle ilgili veriler bebek ölüm dosyalarının incelemesi ile toplanmıştır . kategorik verilerin karşılaştırılmasında ki kare testi kullanılmıştır . ölen bebeklerin sı ikiz ü üçüz olup çalışmadaki anne sayısı tir . bebeklerin sında anne baba arasında rh uyuşmazlığı ında anne baba akrabalığı mevcuttur . tablo ölen bebeklerin annelerinin u ilkokul ve altı eğitim düzeyine sahip olup ü yaş aralığındadır . annelerin si yardımcı teknikle gebe kalmış olup gebelik boyunca hiç izlem yapılmamış anne sayısı ise dir . erken neonatal bebek ölüm hızı binde geç neonatal bebek ölüm hızı binde neonatal bebek ölüm hızı post neonatal bebek ölüm hızı binde dir . yaş ve üstü annelerde erken doğum oranı iken yaşın altındaki annelerde erken doğum oranı olarak bulunmuştur . ve konjenital anomali olduğu görülmüştür . bu çalışmada en sık ölüm nedeni olarak prematürite bulunurken enfeksiyon kaynaklı ölümlerin oranı olarak bulunmuştur . garces in çalışmasında neonatal ölüm hızı tüm bölgelerde binde bu çalışmada ise neonatal ölüm hızı binde olarak bulunmuştur . bu durum bölgesel ve sosyoekonomik farklılıklardan kaynaklanıyor olabilir . çalışmamızda yenidoğan dönemindeki ölümlerin ü prematüriteden sı ise konjenital anomaliden kaynaklandığı bulunmuştur . oza ve arkadaşlarının yaptığı çalışmada küresel çapta neonatal dönemdeki ölümlerin ünün doğum komplikasyonlarından kaynaklandığı bulunmuştur . haftanın öncesinde meydana gelen doğumlar erken doğum olarak sınıflandırılır . anne baba arasında rh uygunsuzluğu olup olmama durumuna gebelikler arası sürenin yıldan az olup olmama durumuna ve yardımcı üreme teknikleri sonucu gebe kalıp kalmama durumuna göre erken doğum oranları karşılaştırıldığında prematür matür doğum oranları arasında anlamlı farklılık bulunmamıştır . bu durum kayseri nin ülkedeki diğer illere kıyasla gelişmişlik düzeyinin yüksek olması ile açıklanabilir . ayrıca bingöl de ölen bebek annelerinin ortalama gebe izlem sayısı ortalama olarak bulunmuştur . saltalı nın çalışmasında yılında kayseri ilinde annelerin gebeliklerindeki izlem sıklığı ortalaması olarak bulunmuştur . bu çalışmada ise ölen bebeklerin annelerin gebelik boyunca ortalama takip sayısı olup hiç gebelik takibi yapılmamış anne bulunmaktadır . yılında kayseri ilinin kaba doğum hızı binde olup bingöl ilinin kaba doğum hızı ise binde . idi . prematüre doğumları önlemek zor olsa da yeterli doğum öncesi izlem ile riskli gebeliklerin tespiti ve term gebeliğe ulaştırabilecek müdahaleler gerekmektedir . bebek ölümlerinin hızının ve nedenlerinin ortaya konulması bebek ölümlerini önlemeye yönelik faaliyetler açısından yol gösterici olabilir .
441
174
[ 0, 3, 2, 29, 3, 7, 9, 2, 40, 2, 157, 4698, 3304, 40, 2, 497, 2, 40, 2, 6510 ]
SİVİL SAVUNMA VE İTFAİYECİLİK BÖLÜMÜ ÖĞRENCİLERİNİN KARDİYOPULMONER RESÜSİTASYON (KPR) FARKINDALIK VE BİLGİ DÜZEYLERİNİN ÖLÇÜLMESİ
bu çalışmanın amacı itfaiyecilik bölümü öğrencilerinin ilk yardım eğitiminde en önemli konularından biri olan kardiyopulmoner resüsitasyon konusunda farkındalık ve bilgi düzeylerini ölçmektir . araştırmanın evrenini bozkurt meslek yüksekokulu sivil savunma ve itfaiyecilik bölümü öğrencileri oluşturmaktadır . örneklem ilkyardım dersi alan sivil savunma ve itfaiyecilik öğrencilerinden oluşturulmuştur . çalışmaya sivil savunma ve itfaiyecilik programından öğrenci katılmıştır . anket soruları iki bölümde toplandı . birinci bölümde kişisel bilgiler ikinci bölümde katılımcıların kpr ile ilgili güncel bilgi düzeylerini ölçmeyi hedefleyen toplam soru ve farkındalıklarına yönelik soru soruldu . bu çalışmaya toplam öğrenci katılmış olup . i erkek . i kız öğrencidir . öğrencilerin herhangi bir yerde kardiyak arrest vakası ile karşılaştınız mı sorusuna kişi evet kişi hayır aldığınız eğitim sizce yeterli midir sorusuna kişi evet kişi hayır kişi kararsızım sizce bir itfaiyeci kpr bilmeli midir sorusuna kişi evet kişi hayır cevabı kendinizi kpr kişi hayır kişi kararsızım cevabı vermiştir . kardiyak arrestle vakaları ile sık karşılaşan itfaiyecilerin kardiyak arresti tanıma kriz anını iyi yönetme ve kpr yi başarıyla uygulayabilmeleri için düzenli eğitimlerle teorik ve pratik uygulama bilgilerini güncel tutulmalıdır . yükseköğretimde itfaiyecilik programlarında ilk yardım dersi öğrencilerin kpr konusunda pratik olarak daha çok eğitim olanakları sağlanmalıdır . ilk yardım eğitim simülatörleri ile de desteklenebilir .
kardiyopulmoner arrest solunumun ve dolaşımın ani olarak durmasıdır . kpr genel bir manevra ve teknik alan içerisinde spontan dolaşımı geri döndürme girişimidir . yüksek bilgi ve tecrübe çerçevesinde gerçekleştirilen kpr spontan dolaşımı döndürmenin ötesinde oluşabilecek komplikasyonların önlenmesinde en önemli noktadır . kardiyopulmoner resüsitasyon kardiyak arrest sonrası yaşamı kurtarmak için en temel uygulamadır ve yaşam kurtarma zincirinin kritik bir halkasıdır . resüsitasyonda başarı uygulayıcı arrest olan kişinin durumu elde mevcut olan kaynak ve ekipmanlar gibi birkaç faktöre bağlıdır . resüsitasyon bilgilerini içeren kpr ile ilgili kılavuzları amerikan kalp cemiyeti ve avrupa resüsitasyon konseyi tarafından çeşitli zaman dilimlerinde güncellenmektedir . resüsitasyon uygulamalarında bazı farklılıklar olmakla birlikte her iki kılavuzda da erken tanı ve hızlı müdahalenin önemi vurgulanır . kpr temel yaşam desteği ve ileri yaşam desteği olarak iki bölümden oluşmaktadır . tyd basit tedavi yöntemleri içermektedir tüm sağlık personeli ve bu konuda eğitim görmüş kişiler tarafından uygulanır . ileri yaşam desteği ise özel tedavi yöntemlerini içerir doktor ve özel eğitim görmüş sağlık personeli tarafından uygulanır . belediye itfaiye yönetmeliğine göre itfaiye teşkilatının görevlerinden biri de her türlü kaza çökme patlama mahsur kalma ve benzeri durumlarda teknik kurtarma gerektiren olaylara müdahale etmek ve ilk yardım hizmetlerini yürütmek arazide su üstü ve su altında her türlü arama ve kurtarma çalışmalarını yapma olarak tanımlanmıştır . bu sebeple itfaiye eğitiminde ilk yardım eğitimi büyük önem arz etmektedir . bu çalışmada itfaiyecilik bölümü öğrencilerinin ilk yardım eğitiminde en önemli noktalarından biri olan kardiyopulmoner resüsitasyon konusunda farkındalık ve bilgi düzeylerinin ölçülmesi amaçlanmıştır . araştırmaya bozkurt meslek yüksekokulu müdürlüğü nün izni alınarak başlanmıştır . araştırmanın evrenini bozkurt meslek yüksekokulu sivil savunma ve itfaiyecilik bölümü öğrencileri oluşturmaktadır . örneklem ilkyardım dersi alan sivil savunma ve itfaiyecilik öğrencilerinden oluşturulmuştur . sorular aha erc kpr kılavuzu rehber alınarak hazırlandı . çalışmada elde edilen verilerin istatistiksel analizleri spss . programında yapılmıştır . bu çalışmaya toplam öğrenci katılmış olup i erkek i kız öğrenciden oluşmaktaydı . kardiyopulmoner resüsitasyon konusunda farkındalıkları ölçmeye yönelik sorulan soruların yüzdelik ve sayı değerleri tablo de verilmiştir . bizim çalışmamızda da herhangi bir yerde kardiyak arrest vakası ile karşılaştınız mı hemşirelerin kardiyopulmoner resüsitasyon konusundaki yaklaşımlarının değerlendirilmesi konulu yılında yapılan tez çalışmasında hastada solunumu kontrol ederken bak dinle hisset yöntemini uygularım önermesine katılımcıların ünün evet cevabı verdikleri bildirilmiştir . erişkinlerde kardiyopulmoner arestte hiç vakit kaybetmenden hızlı güçlü ve kesintisiz göğüs kompresyonunun sağ kalımı arttırdığı gösterilmiştir . öğrencileri kpr konusunda daha istekli ve bu konuda kendine güveni yüksek itfaiye personeli yetiştirmek için uygulamalı eğitimlere daha çok önem verilmeli ve öğrenciyi kpr konusunda daha motive edici çalışmalar yapılmalıdır . aldıkları eğitimin verimliliğini arttırmak için bu yönde daha çok uygulamalı dersler müfredata eklenmelidir .
423
206
[ 0, 3, 4031, 26, 23, 63, 32, 4801, 2157, 49, 3, 60, 7, 1272, 7, 155, 9, 7, 63, 106 ]
HOMOJEN ŞARJ SIKIŞTIRMA ATEŞLEMELİ (HCCI) BİR MOTOR İÇİN EKSERJİ ANALİZİ
homojen dolgulu sıkıştırma ile ateşlemeli motorlar konvansiyonel buji ile ateşlemeli ve sıkıştırma ile ateşlemeli motorlar ile karşılaştırıldığında yüksek ısıl verim çok düşük nox ve pm emisyonları ve düşük ısı kayıpları gibi birtakım avantajlara sahip olduğu bilinmektedir . bundan dolayı hccı motorlarda silindir dışarısında oluşturulmuş hava yakıt karışımı silindir içerisine hemen hemen homojen bir şekilde alınıp sıkıştırılmakta hava yakıt karışımının sıcaklığı tutuşma sıcaklığına ulaştığında silindirin bütün bölgelerinde eş zamanlı olarak yanma başlamaktadır . ancak karışımın eşzamanlı olarak bütün silindirde aniden yanması özellikle yüksek motor yüklerinde basınç artış oranının çok yükselmesini sağlamakta ve bu durum vuruntuya neden olmaktadır . düşük motor yüklerinde ise aşırı fakir karışımdan dolayı ateşlenememe problemleri oluşmaktadır . bu problemlerden dolayı hccı motorlar henüz ticari olarak doğrudan kullanılamamaktadır . bu çalışmada hccı motoru ekserji analizi yöntemiyle incelenmiştir . farklı motor hızında yapılan deneylerde yakıt ekserjisine göre yüzdesi ortalama olarak egzoz ekserjisinin . sog utma suyu ekserjisinin . radyasyon ekserjisinin . efektif güç ekserjisinin . ve ekserji kaybının . olduğu bu çalışma ile elde edilmiştir .
daha spesifik bir tanımda dizel motor oksijen içeren bir gazın yüksek basınç ve sıcaklığa ulaşmak için sıkıştırılması ve böylece silindire enjekte edilen yakıtın tutuşması ve patlaması prensibi ile çalışan bir motordur . bu nedenle benzinli motorların aksine ateşleme için buji gerektirmez . diesel kömür tozu da dahil olmak üzere çeşitli yakıtların kullanımı için motoru tasarladı . ayrıca hccı motorlarında kullanılan yakıtların fiziksel ve kimyasal özellikleri yanma aşamalarını doğrudan etkilediği için araştırmacılar farklı fiziksel ve kimyasal özelliklere sahip yakıtların kullanımıyla ilgili ayrıntılı çalışmalar yürütmektedir . silindire çekilen havanın anlık sıcaklığı silindire kalan egzoz gazı miktarı ve sıcaklığı silindir duvarlarının sıcaklığı ve piston başlığı gibi birçok parametrede ortaya çıkan değişkenler döngülerin arasındaki farkı gösterir . yapay sinir ağları ölçümlerden elde edilen verilerin daha doğru değerlendirilmesi için yaygın olarak kullanılmaktadır . hccı motorları yaklaşık yıl önce farklı bir yanma olayı olarak tanımlandı . bu çalışma homojen şarj sıkıştırma ateşlemeli motorlar yüksek ısıl verim çok düşük nox ve pm emisyonları ve geleneksel buji ateşlemeli ve sıkıştırma ateşlemeli motorlara kıyasla daha iyi enerji verimi ve ekserji bilançosu oluşturarak literatüre katkı sunmayı amaçlamıştır . motor soğutma suyu debileri ise ms . h eşitliğinden yararlanarak bulunur . qr qy toplam kayıp enerjiler içerisindeki kayıp enerjilerin değişimi dizel yakıtı için grafik da verilmiştir . motor hızına bag lı olarak enerji yüzdelerinin değişimi dizel için grafik da görülmektedir . dizel yakıtı için motor hızına bag lı olarak kayıp enerjilerinin yüzdelerinin değişimi grafik da görülmektedir . tam yükte farklı motor hızında yapılan deneyler de kayıp enerji içindeki en yüksek yüzde enerji kaybının ortalama olarak . ile radyasyon ısısından kaynaklandığı tespit edilmiştir . kayıp ekserji içindeki ekserji kayıplarından kaynaklanan ekserji dağılımı da olarak ayrı ayrı belirlenmiştir . elde edilen sonuçlar dizel yakıtı için grafik halinde grafik de sunulmuştur . farklı motor hızında yapılan deneylerde yakıt ekserjisine göre yüzdesi ortalama olarak egzoz ekserjisinin . soğutma suyu ekserjisinin . radyasyon ekserjisinin . efektif güç ekserjisinin . ve ekserji kaybının . olduğu bu çalışma ile elde edilmiştir . kayıp ekserji içindeki ortalama sog utma suyu ekserjisi . ve radyasyon ekserjisi . olarak hesaplanmıştır . grafik de görüleceği gibi her bir yükseltme basıncı değerinde hava yakıt denklik oranının bir fonksiyonu olarak ımep ve covimep i göstermektedir . minimum spesifik yakıt tüketimi ve maksimum tork değerleri min hızında gözlenmiştir . sayın tek silindirli su soğutmalı dizel motor için enerji ve ekserji analizleri yapılmıştır . analiz motor dev dak ve dev dak arasında dev dak da on iki farklı hız için dört farklı yakıtla çalıştırıldığında gerçekleştirildi . aynı yakıtlar için ekzetik verim değerleri sırasıyla . . . . . dir . hidrojen yakıt kullanan yakıt hücreleri ayrıca çok farklı bir alternatifi olan motorlu taşıtlar için daha temiz ve daha sürdürülebilir bir enerji sistemi oluşturmak amacıyla incelenmiştir . doğaya zararlı emisyon yaymayan bir enerji sistemi oluşturmak için yapılan çalışmalarda ulaşılan nokta hangi teknolojinin motorlu taşıtların ve otomotiv endüstrisinin geleceğini şekillendireceği konusunda net değil . grafik e dikkat edilirse hava yakıt eşdeğerlik oranı arttığında ımep ve covimep eğilimi ters düşmüştür ımep eğilimi düşerken covimep eğilimi artmıştır .
486
160
[ 0, 3, 2, 3, 157, 2, 17, 40, 291, 2, 29, 3, 157, 2, 17, 40, 291, 2, 29, 3 ]
TÜRKÇE İÇİN DERİN ÖĞRENME TABANLI DOĞAL DİL İŞLEME MODELİ GELİŞTİRİLMESİ
doğal dil insanları diğer canlılardan ayıran ve insanların iletişim kurmasını sağlayan en temel özelliklerden biridir . dil insanın duygu ve düşüncelerini ifade etmede kullandığı ve kültürlerin nesiller boyunca aktarılmasını sağlayan bir araçtır . günlük hayatta karşılaşılan yazılar ve sesler birer doğal dil örneğidir . doğal dilde birçok kelime zamanla yok olurken diğer taraftan yeni kelimeler de türetilmektedir . bu yüzden doğal dil işleme süreci insan için bile karmaşık yapıya sahipken bilgisayar ortamında işlenmesi de zor olmaktadır . insanların dili nasıl kullandığını dil bilim alanı incelemektedir . dil bilimciler ve bilgisayar bilimcilerinin ortak çalışmasını gerektiren doğal dil işleme çalışmaları insan bilgisayar etkileşiminde önemli rol oynamaktadır . doğal dil işleme çalışmaları yapay zeka teknolojilerinin dil bilimi alanında kullanılması ile artmıştır . yapay zeka çalışma alanlarından olan derin öğrenme yöntemleri ile doğal dile yakın seviyede platformlar geliştirilmektedir . dili anlama makine çevirisi ve sözcük etiketleme için geliştirilen platformlar derin öğrenme yöntemlerinden faydalanmaktadır . derin öğrenme mimarilerinden olan özyinelemeli sinir ağları metin veya ses verileri gibi sıralı verileri işlemede tercih edilmektedir . bu çalışmada bir rnn türü olan iki yönlü uzun kısa vadeli bellek kullanılarak türkçe sözcük etiketleme modeli önerilmiştir . önerilen sözcük etiketleme modeli doğal dil araştırmacılarına kendi analizlerini gerçekleştirme ve kullanabilme imkanı verecek bir platform ile sunulmaktadır . iki yönlü lstm kullanılarak geliştirilen platformun geliştirilme aşamasında uzman görüşü ile geri bildirimler alınarak sözcük etiketleyicinin hata oranı azaltılmıştır .
doğal dil insanların kendilerini ifade etmeleri ve iletişim kurabilmeleri için kullanılan bir araçtır . chomsky dilin çocukluk yıllarında duyulandan doğal bir dile dönüşümünün insanın genetik yapısıyla ilişkili olduğunu ifade etmektedir . ancak dil kullanımının üreticiliği kurallara her zaman uymamaktadır . ddi insan dilinin otomatik analizi ve gösterimi için teorik olarak motive edilmiş hesaplama teknikleridir . insanlar tarafından doğal olarak oluşturulan veriler doğrudan işlenecek durumda değildir . ardından şekilbilim sözdizim anlambilim ve söylev işleme çalışmaları gerçekleştirilebilmektedir . bu çalışma alanları sözcük kökleri sözcük bağlamları ve anlambilim açısından bazı zorluklara sahiptir . fakat o yıllardaki basit bir ağın eğitiminin uzun sürmesi ve yüksek hesaplama maliyetlerinden dolayı destek vektör makinaları gibi el ile hazırlanmış özelliklere sahip modeller kabul görmüştür . basit bir derin öğrenme çerçevesinin adlandırılmış varlık tanıma anlamsal rol etiketleme ve sözcük etiketleme gibi birçok ddi görevinde en modern yaklaşımlardan daha iyi performans gösterdiği ortaya konulmuştur . örneğin yüz sözcüğü kullanıldığı bağlama göre isim veya fiil etiketini alabilmektedir . bölümde önerilen modelin geliştirilme süreçlerinden bahsedilmiştir . ddi problemlerini hedef alan makine öğrenme yaklaşımları çok yüksek boyutlu ve seyrek özellikler üzerine eğitilmiş sığ modellere dayanmaktadır . lstm ler tüm tekrarlayan sinir ağları gibi bir sinir ağının tekrar eden hücrelerine sahiptir fakat tekrar eden hücre tek bir sinir ağı kapısına sahip olmak yerine etkileşime giren adet kapıya sahiptir . standart lstm ağları dizileri geçici sırayla işler gelecekteki bağlamı görmezden gelirler . ve negatif zaman yönünden birbiriyle bağlantısı olmayan iki duruma bölmektedir . günümüzde ddi alanında çalışan araştırmacılar derin öğrenme yöntemlerinin kullanımına yönelmektedir . türkçe için derin öğrenme yöntemleri ile doğal dil işleme çalışmaları sınırlıdır . türkçe sözcük etiketleme için derin öğrenme ile eğitilmiş bir model henüz bulunmamaktadır . bu çalışmada rnn mimarisinde iki yönlü uzun kısa vadeli bellek kullanılarak türkçe sözcük etiketleme için bir ddi modelinin geliştirilmesi amaçlanmıştır . keras yalnızca sabit boyutlu dizilerle ilgilendiği için veri setindeki en uzun cümle hesaplanmıştır . ön işleme aşamasında yazılı belgelerden elde edilen verilerin işlenebilir hale getirilmesi için ddi normalleştirme süreci uygulanır . ön işlemeden geçen veri sözcük etiketleme aşamasında iki yönlü lstm ile analiz edilir . etiketli veri kısmında etiketi atanan sözcükler ve frekansları kullanıcıya sunulmaktadır . tahmin için iki yönlü uzun kısa vadeli bellek derin öğrenme mimarisi kullanılmıştır . derin öğrenme kullanarak doğal dil işlemeyi gerçekleştiren ve kullanıcıları da sürece dahil ederek doğal kavramının sürekliliğinin sağlayan türk dilinde ilk platform olduğu düşünülmektedir .
422
225
[ 0, 3, 2, 40, 2, 1314, 51, 9, 3, 9, 1618, 40, 291, 2, 29, 3, 1314, 1872, 172, 75 ]
Kent Donatı Elemanlarında Özgün Tasarımların Peyzaj Ergonomisi Yaklaşımıyla İrdelenmesi
kentsel ve kırsal mekanlarda daha estetik ve fonksiyonel özelliklere sahip yaşanabilir bir çevrenin oluşmasına katkı sağlayan peyzaj mimarlığı kentsel peyzaj planlama ve tasarım çalışmalarında koruma kullanma ilişkisi içerisinde ekolojik ekonomik işlevsel ve estetik ilkelere bağlı kalarak çalışmalar yürütmektedir . bu kapsamda donatı elemanlarının insan ölçüleri dikkate alınarak insan ile uyumlu mekanlar yapılması gerekmektedir . bu noktada devreye giren antropometri bilmi insan ölçülerine uygun tasarımların yapılmasına olanak sağlar . peyzaj ergonomisinde ise esas olan insan kullanımına yönelik tasarım çalışma ve yaşama koşullarının optimal hale getirilmesini amaçlayan uygulamalardır . bu çalışmanın amacı estetik kaygının daha fazla ön planda olduğu peyzaj donatı elemanlarına yönelik özgün tasarımların antropometrik ölçüler ve peyzaj ergonomisi açısından uygunluğunun irdelenmesidir . çalışmanın ana materyalini dünyada ve türkiye deki farklı özgün kent mobilyaları tasarımları oluşturmaktadır . buna yönelik literatür çalışması yapıldıktan sonra her bir özgün kent mobilyası tasarımında antropometrik ve ergonomik ölçülerin neler olduğu belirtilmiştir . daha sonra tasarımda kullanılan malzemenin çeşidi kent mobilyasının işlevi tasarım ilkeleri ve estetik olup olmadığı değerlendirilerek bir çizelge hazırlanmıştır . çizelgede belirlenen özgün tasarımların hem kullanım hem de tasarım açısından uygunluğu tartışılarak işlevsellik estetik biçim malzeme renk doku ve algılanabilirlik açısından uygunluğu genel bir değerlendirmeyle belirlenmeye çalışılmıştır . bu çalışmada özgün ve estetik sayılabilecek pek çok kent donatı elemanı antropometrik ve ergonomik ölçüler kullanılan malzeme tasarım ilkeleri estetik olup olmadığı ve işlevselliği irdelenerek bir peyzaj mimarı bakış açısıyla değerlendirilmiştir . bu amaçla oluşturulan tabloda özgün ve estetik görülen bir donatı elemanı kimi zaman kullanım alçısından kimi zaman işlevsellik bakımından pek çok yanlış tasarım ve mekanda amaç dışı kullanım gösterebilmektedir . yapılan özgün tasarımlar üzerinden değerlendirmelerde de görülmüştür ki kent donatı elemanlarında fonksiyonel ergonomik güvenli dayanıklı çevre ile uyumlu uygun malzemeye sahip standartlara uygun estetik bakımı kolay orijinal rahatlatıcı canlı çekici anlaşılır tasarımlardan oluşması gerekmektedir . çalışma sonucunda peyzaj donatı elemanlarında yanlış kullanımlara ve tasarımlara yönelik uygulamalar doğru kullanım ve ölçütlerin neler olduğu ve buna yönelik çözüm önerilerinin neler olabileceği örnekleriyle ortaya konulmuştur .
insanoğlu yaşamı boyunca medeniyet ve teknolojik gelişmelere bağlı olarak çeşitli problemlerle karşı karşıya kalmıştır . nüfus artışı ve kentleşmeyle beraber yaşam standardındaki gelişmeler bilimsel ve teknolojik ilerlemeler ve ekonomideki büyümeye bağlı olarak gelişen şehirleşme ve sanayileşme kentleşme sorununu da beraberinde getirmiştir . kent kavramı mekanların bir araya gelerek oluşturduğu bir bütün olarak değerlendirilmektedir . donatı elemanları tasarlanırken bazı tasarım ölçütlerine dikkat edilmesi gerekmektedir . bu tasarım ölçütleri ne kadar doğru ve uygun kullanılırsa insanların yaşam kalitesi ve kent konforu o kadar artar ve daha özgün estetik ve kullanışlı tasarımlar ortaya çıkar . aynı zamanda donatı elemanları mimarı yapılara uygun kent kimliğine katkı sağlayan ve bünyesinde imgesel özellikler taşıyan bir özelliğe de sahiptir . fiziksel çevre süreç içinde doğal kültürel tarihi ve sosyal yapı olarak sürekli değişen ve gelişen bir dinamiğe sahiptir . kentsel çevre tasarımında estetik değerlendirme için kullanılabilecek düzenleme ilkeleri kişilerin geçmişteki güzellik algısı ve ilkeleriyle doğrudan ilişkilidir . kentsel çevre tasarımında estetik değerlendirme için kullanılabilecek tasarım elemanları tasarımın somut bir ürüne dönüştürülebilmesine katkı sağlamaktadır . form kendi içerisinde geometrik form doğal form renk ve doku olarak sıralanabilir . bunun yanı sıra işlevsellik ve kullanılan malzemenin seçimi de tasarıma katkı sunmaktadır . ergonominin dünyada bilinen tanımı ise genel anlamda insanların çalışma ve yaşam şartlarını en uygun hale getirmek amacıyla yapılan çalışma tasarım ve çalışmaların bütünüdür . başka bir tanımda ise ergonomi insanların rekreasyon ve çalışma dönemlerinde çevre ile etkileşimini artıran iş ve ürün tasarımlarının tamamı olarak tanımlanmıştır . oborne ise ergonomiyi insanların her türlü teknik malzeme ve çevreye uyumunu temel kurallar çerçevesinde ortaya koyan ve farklı meslek disiplinlerinin bir araya gelerek oluşturmuş oldukları bir bilim dalı olarak tanımlamıştır . bu bağlamda insanların her türlü gereksinimlerini karşılamaya yönelik yapmış oldukları bütün aktiviteler esasında o insanın fiziksel anlamda yapmış olduğu iştir . insan vücudunun ölçülerini baz alan antropometri ile peyzaj mimarlığı mesleğinin ortak noktası insandır . karatay ve korkut a göre antropometri bilimi insanların metrik boyutlarını ele alıp inceleyen bir bilim dalıdır . yunanca kökenli olan antropometri kelimesi anthropo ve metrikos anlamına gelmektedir . bu bakımdan insanlara uygun mekanlar ve donatıların tasarlanması ve uygulanması aşaması peyzaj mimarlığı meslek disiplini açısından önem kazanmaktadır . bu yüzden insana uyumlu çevrelerin oluşturulmasında bu iki bilim dalı ortak hareket ederek hem ergonomik ve işlevsel hem de özgün ve estetik tasarımları antropometrik değerlerden yararlanarak mekana ve amacına uygun kullanabilir . kent mobilyaları işlevlerine göre şu şekilde sınıflandırılabilir . oturma birimleri aydınlatma elemanları işaret ve bilgi levhaları sınırlandırıcılar su ögesi üst örtü ögeleri satış birimleri sanatsal objeler zemin kaplamaları bu bakımdan peyzaj mimarlığı meslek disiplini açısından bakıldığında mobilyaları seçiminin ve konumunun doğru planlandığı bakımının kolay ve sürekli yapılabildiği işlevsel ve aynı zamanda estetik bir yapıya sahip form biçim malzeme renk doku gibi temel tasarım ilkelerine sahip kullanıldığı mekana uyumlu kimi zaman vurgulayıcı etkiye sahip kent donatı elemanlarının sürdürülebilir kullanımı gerekmektedir . tasarımlarda dikkat edilmesi gereken diğer bir husus donatı elemanının amacına ve alan kullanımına uygun tasarlanmasıdır . çalışma sonucunda yapılan özgün tasarımlar üzerinden değerlendirmelerde de görülmüştür ki kent donatı elemanlarında fonksiyonel ergonomik güvenli dayanıklı çevre ile uyumlu uygun malzemeye sahip standartlara uygun estetik bakımı kolay orijinal rahatlatıcı canlı çekici anlaşılır tasarımlardan oluşması gerekmektedir .
550
338
[ 0, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3 ]
Türkiye’de Mali Müşavirlerin Mükellef Haklarına ve Gelir İdaresine Bakışını Etkileyen Faktörlerin Belirlenmesi
vergi uyumunun sağlanmasında mükelleflerin idareye karşı algısı önemli bir konudur . gelişmiş ülkeler daha iyi bir vergi sistemi tesis edilmesine katkıda bulunmak ve mükelleflerin bakış açılarını tespit etmek için çeşitli ampirik araştırmalar yapmaktadırlar . fakat ülkemizdeki çalışmaların genelde teorik düzeyde kaldığı görülmüştür . söz konusu boşluğu doldurmak için bu çalışmada vergilendirme süreçlerinde mükelleflerden daha fazla bilgi sahibi olan ve onların şekli yükümlülüklerini yerine getiren mali müşavirlerin mükellef hakları algısı ve gelir idaresine bakışını belirleyen faktörler tespit edilerek yapısal eşitlik modeli yardımıyla analiz edilmiştir . geliştirilen ve gelir idaresine direnç modeli olarak adlandırılan model mükellef haklarının gelir idaresine güveni ve idare tarafından alınan kararların uygunluğunun ise gelir idaresine direnci doğrudan en fazla etkileyen faktörler olduğunu göstermiştir .
ülkelerde gelir idareleri mükellef odaklı bir yapıda yeniden organize edilirken mükelleflerin görüşlerinin alındığı ve bunlara göre düzenlemelerin yapıldığı bir süreç ortaya çıkmıştır . karşılıklı olan bu ilişkide devletin tek taraflı olarak koyduğu vergiler verginin pasif öznesi olan mükellefler tarafından benimsenmezse sürecin sağlıklı ve etkin işlemesi mümkün olmaz . mükellefler vergileme ile ilgili şekli ödevlerini genellikle onların mali temsilcileri olan muhasebeci veya mali müşavirleri aracılığıyla yerine getirirler . mükellef hakları aslında devletin geniş vergilendirme yetkisini mükellef lehine sınırlandırma düşüncesinin bir sonucudur . gelir idaresinin gösterdiği saygılı ve özenli davranışların nedeni mükelleflerin bu saygılı muamele sonucu daha az olasılıkla vergi kaçıracağı yönündeki düşüncedir . bu ortamın sağlanabilmesi genel rehberlik danışma ve kamu ilişkileri sonucu mükellef ile karşılıklı bir iletişim süreci oluşturarak yapılabilir . gelir idareleri de mükellefle olan ilişkilerinin önemli bir parçasının yasalar aracılığıyla kurulduğunu kabul eder . günümüzde e devlet uygulamalarından en çok yararlanan kurumların başında gelen gelir idaresi bu yolla mükelleflerin kendisine olan bakış açısında etkili olmaktadır ve schaupp carter ve mcbride dan alınarak ilk defa modele dahil edilmiştir . h güvenilir muamele değişkeninin direnç değişkeni üzerinde negatif etkisi vardır . adalet ve tarafsızlık güven ile direnç değişkenleri ise içsel değişkenlerdir . bunların betimsel istatistik sonuçları aşağıdaki gibidir ankete katılan meslek mensubuyla ilgili demografik bilgilerin yer aldığı tablo incelendiğinde aşağıdaki sonuçlar görülebilir ankete katılan kişinin yaş aralığında kişinin yaş aralığında kişinin yaş aralığında kişinin yaş aralığında ve kişinin ve üzeri yaşlarda oldukları ve ankete katılan kişinin bu soruya yanıt vermediği anlaşılmaktadır . bu ölçütler dışında modelin anlamlılığını ölçen farklı ölçütler de bulunmaktadır . bu çalışmada standardize edilmiş beta yüklerinin . ile . arasında değiştiği bulunmuştur . bulunan standardize değerin pozitif yönde ve değerinin oldukça yüksek olması teknoloji kullanımının gelir idaresine güven üzerinde büyük etkiye sahip bir faktör olduğunu göstermektedir . modelin test edilmesinde bu etkiyi gösteren standardize çözüm değerinin . olduğu görülmüştür . h hipotezi danışma ve bilgi vermenin adalet algısı üzerinde pozitif bir etkiye sahip olduğu şeklindedir . modelin test edilmesinde bu etkiyi gösteren standardize çözüm değerinin . olduğu görülmüştür . güven değişkeni üzerinde mükellef hakları teknoloji kullanımı ve adalet değişkenlerinin doğrudan etkileri dışında saygı ve danışma değişkenlerinin dolaylı etkisi sırasıyla . ve . olarak elde edilmiştir . mükelleflerin muhasebe ve vergi işlemlerinde muhatap olarak kabul ettikleri meslek mensupları idare tarafından da mükellefin temsilcisi olarak görülmektedir . devlet ve mükellef arasındaki vergileme ilişkisinde pasif süje olan mükellefin konumu günümüzde gelir idarelerinin yeniden yapılanmasıyla ve hizmet anlayışının yenilenmesiyle birlikte değişim göstermiştir .
524
112
[ 0, 3, 9017, 157, 693, 89, 1171, 3, 15416, 40, 291, 2, 38, 40, 2, 727, 9, 20, 208, 1655 ]
Atık su arıtma çamurunun süs lahanası yetiştiriciliğinde kullanılabilirliği
dünya nüfusundaki hızlı artış kırsaldan kentlere göç ve sanayileşme atık su miktarını günden güne arttırmaktadır . atık sularla birlikte atık su arıtma çamuru miktarında da hızlı bir artış meydana gelmektedir . atık su arıtma çamuru tarım orman maden ocakları ve peyzaj alanlarında tekrar kullanılabilmektedir . bu araştırma süs lahanası bitkisinin atık su arıtma çamurunda yetiştirme olanağını belirlemek için açık alanda kasım ile şubat ayları arasında gerçekleştirilmiştir . yetiştirme ortamı olarak arıtma çamuru toprak arıtma çamuru toprak arıtma çamuru toprak arıtma çamuru toprak ve arıtma çamuru toprak karışımları kullanılmış bitkiler açık alanda plastik saksılar içinde yetiştirilmiştir . denemeden ec ph gövde çapı kök ağırlığı kök uzunluğu bitki boyu bitki çapı baş ağırlığı değerlendirilemez yaprak sayısı ve toplam yaprak sayısı gibi parametreler elde edilmiştir . en yüksek baş ağırlığı ve toplam yaprak sayısı s ve s ortamlarından elde edilmiştir . bu yetiştirme ortamları süs lahanası yetiştiriliğinde kullanılabilir .
dünya üzerinde yaşayan canlılar ekosistem içerisinde birbiriyle doğrudan ya da dolaylı etkileşim içindedir . canlıların canlı veya cansız çevresel etmenlerden uzak yaşaması oldukça zordur . dünya üzerinde temiz içilebilir su kaynakları gün geçtikçe azalmaktadır . su kaynakları endüstriyel kentsel ve tarımsal kirleticilerle veya doğal etmenlerle kirletilmektedir . kirlenmiş su kaynaklarını kullanan bitki ve hayvanların büyüme ve gelişmesi olumsuz yönde etkilenmektedir . temiz su kaynaklarına deşarj edilen atık sular ağır metal veya toksik madde içeriyorsa bu maddeler bitkilerin toleransına göre gelişimlerinde yavaşlama gerilemeye boyda kısalmaya hatta bitki ölümlerine neden olabilmektedir . atık su arıtma çamuru kötü koku ve çevreye zararlı maddelerden arındırılmadan . s . p . . h n o c içermektedir . türkiye de yıllık evsel atık çamur miktarı yaklaşık ton dur . uzun ve bilgili bozdoğan bozdoğan ve ark . adana topağı ocimum bacilicum cynodon dactylon alyssum maritimum bitki yer almıştır . dört hafta bir yetiştirme ortamlarından drene olan sular alınıp ph ve ec değerleri ölçülmüştür . hafta ec değerleri üzerine etkisi önem düzeyinde olmuştur . ve atık su arıtma çamuru kullanılan yetiştirme ortamlarında . hafta sonunda ise bu değerler . . ms cm kadar düşüş göstermiştir . . gövde çapı değerleri . mm ile . mm arasında değişmiştir . kök ağırlığı bakımından bu çalışmada elde edilen değerler akat ve ark . aksine farklı atık su arıtma çamuru uygulamaları süs lahanası yetiştiriciliğinde kök uzunluluğu üzerinde herhangi bir fark oluşturmamıştır . bitki çapı ile bitki boyu ve baş ağırlığı arasındaki ilişki güvenle pozitif ilişki tespit edilmiştir . genel olarak toplam yaprak sayısındaki artış diğer parametrelerde artışa neden olmuştur . kış aylarında kullanılan süs lahanası bitkilerinin peyzaj alanlarında kullanıldıktan sonra diğer mevsimlerde aynı alanda kullanılabilecek diğer süs bitkilerinin belirlenmesi atık su arıtma çamurunun peyzaj alanlarında kullanım şansını arttıracaktır .
384
178
[ 0, 3, 2, 40, 2, 40, 291, 2, 29, 3, 1272, 2558, 77, 221, 3, 63, 9, 1314, 9, 63 ]
ORMAN YANGINLARIYLA MÜCADELE HARCAMALARININ ANALİZİ: KAHRAMANMARAŞ ORMAN BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ ÖRNEĞİ
bu çalışmanın amacı kahramanmaraş orman bölge müdürlüğü nde yıllarında orman yangınları ile mücadele kapsamında gerçekleştirilen harcamaları irdelemektir . bu amaç doğrultusunda ilk olarak orman yangınları ile mücadeleye ilişkin harcama çeşitleri belirlenmiş ve grupta kategorize edilmiştir i yangın işçilerine ait harcamalar ii yangın söndürme iş makinelerine ait harcamalar iii yangın söndürme helikopterine ait harcamalar iv yangından zarar gören orman alanlarının yeniden ağaçlandırılmasına ait harcamalar . ardından bu harcama grubunun yıllar itibariyle düzeyleri ve yıllık orman yangınları ile mücadele toplam harcamaları içindeki payları belirlenmiştir . son olarak araştırma dönemi bir bütün olarak göz önüne alınmış ve yılı itibariyle orman yangınları ile mücadelenin kahramanmaraş orman bölge müdürlüğü ne mal oluş değeri hesaplanmıştır . araştırmada materyal olarak orman amenajman planları ve haritaları yangın sicil fişleri ve işletme muhasebe kayıtları gibi bölgesel kapsamlı veriler ile konuyla ilgili bilimsel çalışmalardan yararlanılmıştır . belirlenen harcama grupları yüzde grafik ve tablolaştırma teknikleri ile betimlenmiş bugünkü değerlerini belirlemek için ise yurt içi üretici fiyat endeksi ve ormancılık cüzi faizi temel alınmıştır . sonuç olarak yıllık süreçte orman yangınları ile mücadelenin kahramanmaraş orman bölge müdürlüğü ne maliyeti . . tl olarak tahmin edilmiş bu harcamanın si yangın söndürme helikopterine u yangınla mücadele eden personele i yangından zarar gören orman arazilerinin ağaçlandırılmasına ve i yangın söndürme iş makinelerine ayrıldığı belirlenmiştir .
ormanlar hava kirliliğini önleme su rejimini düzenleme karbon ve oksijen döngüsüne katkı iklimi düzenleme erozyon ve heyelanı önleme gibi birçok ekonomik ekolojik ve sosyo kültürel faydalar sağlayan önemli doğal kaynaklardır . ülkemizin özellikle kahramanmaraş tan başlayıp akdeniz ve ege sahil bölgelerini takiben istanbul a kadar uzanan kıyı şeridi orman yangınları bakımından en riskli bölgeleri oluşturmaktadır . birleşmiş milletler gıda ve tarım örgütü nün yılında türkiye için düzenlediği raporda yılları arasındaki yangın harcamalarının sırasıyla ve milyon olarak gerçekleştiği bu yangınlar neticesinde oluşan maddi zararın ise ve milyon gibi yüksek miktarlarda olduğu tespit edilmiştir . bu nedenle ekolojik düşüncelerin yanı sıra ekonomik kaygıların da dikkate alınarak yangınla mücadele için yapılan harcamalar ve bunların düzeylerinin incelenmesi kaçınılmazdır . bu çalışmanın temel amacı son beş yıllık dönemde kahramanmaraş obm kapsamında yangınla mücadele harcamalarının incelenmesi ve buna bağlı olarak elde edilen bulguların değerlendirilmesini kapsamaktadır . akdeniz bölgesi doğu anadolu ve güney doğu anadolu bölgeleri arasında geçiş teşkil etmektedir . bölge müdürlüğünün kuzeyinde amasya ve kayseri obm leri doğusunda şanlıurfa ve elazığ obm leri güneyinde ve batısında adana obm bulunmaktadır . kahramanmaraş obm antakya kahramanmaraş merkez kilis gaziantep andırın dörtyol ve göksun orman işletme müdürlüklerinden oluşmaktadır . yardımcı materyal olarak konuyla ilgili çeşitli bilimsel çalışmalardan yararlanılmıştır . bu verilerden yararlanılarak ve yılları için ağaçlandırma harcamaları hesaplanmıştır . kahramanmaraş obm yangın riskinin en fazla ve yangın sezonunun en uzun olduğu bölgeler arasında yer almaktadır . çalışma alanında yangın sezonu mayıs ile ekim arasındaki aylık dönemi kapsamaktadır . işçiler arasındaki ücret farklılıkları göz ardı edilerek ortalama bir işçiye ödenen ücret esas alınmıştır . yılı itibariyle yangınla mücadelede çalışan bir işçinin ortalama aylık ücreti . tl olarak dikkate alınmıştır . yılı itibariyle kahramanmaraş obm nde yangınla mücadele kapsamında işçiler için yapılan toplam harcama . . tl dir . beş yıllık dönem değerlendirildiğinde toplam işçi harcamalarının yi üfe ye göre yılı reel değeri . . tl olarak hesaplanırken bu harcamaların yılına faiz oranıyla iblağ edilmesiyle obm ne maliyeti . . tl dir . yıllar itibariyle işletme müdürlüğü bazında yangın söndürme iş makinelerine yangınla mücadele aşamasında yapılan harcamalar belirlenmiştir . kahramanmaraş obm bünyesinde yangınla mücadele kapsamında antakya orman işletme müdürlüğü uluçınar orman işletme şefliği ve dörtyol orman işletme müdürlüğü dörtyol orman işletme şefliklerinde iki adet helikopter konuşlanmaktadır . ve yılları için helikopter ihale bilgileri kahramanmaraş obm nden temin edilememiştir . yılı için hektardaki ağaçlandırma bedeli . tl ve yanan orman alanı hektardır . bunu . . tl ile işçi . . ile ağaçlandırma ve . . tl ile iş makinesine yönelik maliyetler takip etmektedir . yapılan harcamaların si yangın söndürme helikopterine u yangınla mücadele eden personele i yangından zarar gören orman arazilerinin ağaçlandırılmasına ve i yangın söndürme iş makinelerine ayrıldığı belirlenmiştir . yine yılında yanan alan başına maliyet iken yılında yanan alan başına maliyet a yükselmiştir özden ve ark . yılı dikkate alındığında kahramanmaraş obm nün hektarlık yanan orman alanlarını yeniden ağaçlandırmaya yönelik yapmış olduğu yüksek düzeyde harcamalar ormanı korumaya yönelik önlemlerin yangına hassas mıntıkalarda daha da arttırılması gerekliliğini ortaya koymaktadır . bu nedenle daha maliyet etkin opsiyonlar araştırılarak yerli hava araçlarının geliştirilmesine ivme kazandırılmalıdır .
524
205
[ 0, 3, 2, 40, 2, 29, 3, 8781, 109, 1314, 51, 23, 1314, 3293, 15, 14539, 3, 122, 2, 26 ]
Kentsel Çevrenin Algısı: Muratpaşa İlçesi Örneği
geçmişten günümüze doğa içerisinde fiziksel çevreler kentler oluşturulurken insanların tercihleri topoğrafik yapı iklim özellikleri erişim kolaylığı doğal kaynaklar doğa ve çevre ilişkisi gibi yer oluşturma ilkeleri etrafında temellenmektedir . fiziksel öğelerin niteliklerinin yanı sıra taşıdıkları anlamları ve nasıl algılandıkları da oldukça önemlidir . bu bağlamda çevrenin yalnızca insanın biyolojik gereksinmelerini karşılayan işlevsellik değil aynı zamanda psikolojik entelektüel gereksinmelerini de karşılayan estetik nitelikler de taşıması gerekmektedir . bu çalışma ile estetik niteliği kazanmış kentlerin kent bilincinin geliştiği daha huzurlu daha sağlıklı kentsel yaşam alanları oluşturacağı hipotezinden yola çıkılmıştır . kullanıcıları tarafından çevresel algı ve kent estetiğine yönelik görüşlerin araştırılması amacıyla antalya kentinde aktif olarak kullanılan güllük caddesi ve devamında yer alan cumhuriyet meydanı kapalı yol mevkileri çalışma alanı olarak belirlenmiştir . çıkan sonuçlarla kentsel çevre algısı ve estetiğine yönelik düzenlemeler ve önlemler alınarak kentin çağdaş yaşamın gereklilikleri ile uyumlu ve yaşanabilir alanlar olarak gelecek kuşaklara aktarılmasına katkı sağlanacaktır .
endüstri devrimi beraberinde kentleşmeyi de getirmiş kentte bulunan iş imkanları sosyal ve kültürel olanaklar insanlara cazip gelerek kırdan kente göçü her geçen gün hızlandırmıştır . modernizm döneminde çözüm olarak en çok üzerinde durulan ise planlama kavramı olmuştur . bu yaklaşımlara rağmen mimarlık ve kent planın pozitivist kimlik kazanması ve güzellik kavramının ikinci planda kalması mimari ve kent planlarının yeniden sorgulanmasına neden olmuştur . fakat bütüncül anlamda estetik kentleri oluşturmak oldukça güç olmuştur . kent estetiğini etkileyen olumsuz biçimlenmeler kentin bir bütün olarak düşünülmemesinden veya bütünlüğün bilincine varılmadan sorunlara çözümler aranmasından kaynaklanmaktadır . estetik kentler aynı zamanda bir kimliğe sahip kent imajı oluşmuş kentlerdir . bu çalışma ile estetik niteliği kazanmış kentlerin kent bilincinin geliştiği daha huzurlu daha sağlıklı kentsel yaşam alanları oluşturacağı hipotezinden yola çıkılmıştır . yılında kurulmuş meydanda ulusal yükseliş anıtı yer almaktadır . sağlı sollu ticaret merkezlerini barındıran mevki birçok yerli ve yabancı turistin uğrak noktasıdır . ilin yüzölçümü . km² dir ve ilde km² ye kişi düşmektedir . çalışma alanı olan muratpaşa ilçesi nin nüfusu ise . dir . kentlerde estetik boyut değerlendirilirken genellikle iki farklı yöntem kullanılmaktadır . bu rakamın hesaplanmasında aşağıdaki formül kullanılmıştır . katılımcıların sının yaş aralığında olduğu görülmektedir . sorusu sorulduğunda ünün . . saat dilimlerinde kullanmayı tercih ettiği görülmektedir . çizelge . te alanların uyandırdığı psikolojik etki fonksiyonel memnuniyet durumu en beğenilen karakteristik özellikler kişi sayıları ve yüzde dağılımları ile birlikte gösterilmektedir . dolayısıyla her üç alan kullanıcıları da alanlarda bulunan fonksiyonlardan memnunum yanıtını vermiştir ve alanların beklentileri karşıladığı görülmektedir . katılımcılara kapalı yolda en beğendiğiniz karakteristik özellik nedir anket katılımcılarının alanlara yönelik istekleri ve gerekli gördüğü düzenlemeler saptanmıştır . sorusu sorulduğunda katılımcıların ünün daha renkli yanıtı verdiği görülmektedir . nitekim görme duyusu duyularımız arasında algının en hızlı gerçekleştiği duyudur . yanı sıra estetik anlamda levha kirliliği ve düzensizlik oldukça fazladır . aynı zamanda binaların dış cephesinin genel görünümlerinin kent estetiğine katkıda bulunabilmesi için restorasyon iyileştirme gibi düzenlemeler yapılması gerekmektedir . alanlarda katılımcılara göre genellikle bitki düzenlemelerine yer verilmelidir . kapalı yolun dar kalabalık yetersiz olduğu anket katılımcıları tarafından düşünülmektedir .
327
142
[ 0, 3, 2, 3, 157, 2, 52, 3768, 3, 157, 4617, 3, 122, 1872, 8970, 1272, 160, 873, 8970, 35 ]
Gelecek Vizyonları Ölçeği Türkçe Formu: Geçerlik ve Güvenirlik Çalışması
öz . bu çalışmada ginevra sgaramella ferrari nota santilli ve soresi tarafından geliştirilen gelecek vizyonları ölçeğinin türkçeye uyarlanması amaçlanmıştır . araştırma lise öğrencisi üzerinde yapılmıştır . doğrulayıcı faktör analizi sonucunda ölçeğin türkçe formunun orijinal ölçekteki gibi üç boyutlu yapıda olduğu ve bu yapının kabul edilebilir uyum değerlerine sahip olduğu görülmüştür . ölçeğin toplam puanına ilişkin cronbach alpha iç tutarlık katsayısı . olarak hesaplanmıştır . yapılan korelasyon analizi sonucunda ingilizce ve türkçe formlar arasında yüksek düzeyde ve pozitif anlamlı bir ilişki dört hafta arayla uygulanan test tekrar test sonucundaki korelasyonun yüksek düzeyde ve anlamlı olduğu görülmüştür . ölçeğin madde toplam korelasyonlarının . ile . arasında değiştiği bulunmuştur . gvö nün yaşam doyumu ölçeği ile pozitif ve orta düzeyde kariyer uyum yetenekleri ölçeği ile pozitif ve yüksek düzeyde ilişkilere sahip olduğu görülmüştür . araştı ma sonucuna göre gvö nün ergenlerin kariyer yapısındaki umut iyimserlik ve kötümserliği bir arada değerlendiren geçerli ve güvenilir bir ölçme aracı olarak kullanılabileceği söylenebilir .
son yıllarda sosyo ekonomik değişiklikler ile birlikte iş koşullarında istikrarsızlık ve iş güvensizliği oluşmaktadır . dolayısıyla yaşam tasarımı yaklaşımının geleceğe dair olumlu yaklaşımları dikkate aldığı söylenebilir . erdoğmuş zorver ve korkut owen kariyer uyumu ve iyimserlik eğiliminin bir durumun olumlu yönlerine odaklanmaları açısından birbiriyle ilişkili olabileceğini belirtmektedir . alan yazında iyimserlik bir ucunda iyimserlik diğerinde kötümserlik olan iki kutuplu bir yapı olarak ele alınmıştır . genel olarak kötümserliği savunabilir ancak özel hayatlarında iyimser olabilirler . türkiye örnekleminde büyükgöze kavas ın yaptığı çalışmada kariyer uyum yeteneği ile iyimserlik arasında pozitif bir ilişki olduğu bulunmuştur . umut iyimserlik ve kötümserlik her ne kadar ayrı bir kuram ve araştırma konusu olsalar da terim olarak sıklıkla birbirlerinin yerine kullanılmaktadır . bileşenlerden birinin gelecekteki bir olayın meydana gelme olasılığına ilişkin bilişsel bir yapıyı ve ikincisinin ise hoş olayların beklentileriyle ya da iyi sonuçlarla ilgili duygusal bir yapıyı içerdiği ifade edilmektedir . umut iyimserlik ve kötümserlik arasındaki örtüşme ve ayrılma derecesi bu kavramların geleceğe yönelik olumlu yönelimi yansıtan genel bir boyutun göstergeleri olarak düşünülebileceğini göstermektedir . ölçeği uyarlama sürecine ilk olarak ölçeğin türkçeye uyarlama izni alınarak başlanmıştır . ölçeğin dilsel eşdeğerliğini incelemek için ise çalışmaya ingilizce öğretmeni katılmıştır . ölçekten örnek bazı maddeler şu şekildedir olumlu düşünen bir insan olduğumu düşünüyorum gelecek için umutlu olmak işe yaramaz aklımdakileri yapamayacağım bugün yapamadığım şeyleri gelecekte yapabileceğim . ölçeğin iç tutarlık güvenirlik katsayısı ise . olarak hesaplanmıştır . ölçekte ilgi kontrol güven ve merak olmak üzere toplam dört alt boyut bulunmaktadır . lise ve üniversite örnekleminde uyarlama çalışması yapılan ölçeğin dört faktörlü orijinal yapısının yapılan doğrulayıcı faktör analizi sonucunda korunduğu belirlenmiştir . gfı ve cfı nın . ve üzerinde olması iyi uyum değerine sahip olduğunu göstermektedir . nnfı olarak da isimlendirilebilen tlı değerinin . ve üzerinde olması modelin iyi uyum gösterdiğine işaret etmektedir . maddenin faktör yük değerinin . altında kaldığı görülmüştür . ölçeklerin toplam puan ve alt boyut puanları arasındaki ilişkiler incelendiğinde ölçek ve alt ölçekler arasında pozitif anlamlı ilişkilerin olduğu görülmektedir . gvö nün türkçe ve ingilizce formlarından elde edilen toplam puanlar arasındaki ilişkinin belirlenmesi için yapılan korelasyon analizi sonucunda anlamlı pozitif ve yüksek düzeyde bir ilişki bulunmuştur . ölçeğin alt boyutlarına ilişkin hesaplanan cronbach alfa iç tutarlık katsayısı iyimserlik alt boyutu için . kötümserlik alt boyutu için . ve umut alt boyutu için . olarak bulunmuştur . ölçeğin belirlenen bir grup öğrenciye dört hafta arayla uygulanması sonucunda ölçeğin toplam puanları arasında elde edilen korelasyonun . düzeyinde ve anlamlı olduğu görülmüştür . uyum geçerliği kapsamında yapılan korelasyon analizinde gvö ile yaşam doyumu ölçeği ve kariyer uyum yetenekleri ölçeği arasında pozitif anlamlı ilişkiler bulunmuştur . dilsel eşdeğerliğin belirlenmesi için yapılan korelasyon analizinde ölçeğin türkçe ve ingilizce formlarından elde edilen toplam puanlar arasında pozitif yüksek düzeyde anlamlı ilişki bulunmuştur . bulunan korelasyon değerlerinin gvö nün geçerliğine ilişkin önemli bir bulgu olduğu şeklinde yorumlanabilir .
468
155
[ 0, 3, 2, 29, 3, 63, 9, 1314, 265, 3, 17, 9, 7, 291, 2, 51, 2, 29, 2, 29 ]
Mikrodalga fırın ile kurutulan yenidünya (Eriobotrya japonica L.) meyvesinin kuruma kinetiği ve kalitesinin belirlenmesi
yeni dünya meyvesinin doku yapısının hassas ve nem içeriğinin yüksek olmasından dolayı bozulmadan uzun süre depolanamamaktadır . bu çalışmada mikrodalga yöntemi ile kurutulan yenidünya meyvesinin kuruma kinetiği ve renk kriteri açısından en uygun son kalite değerinin belirlenmesi amaçlanmıştır . ürün ve w güçlerinde kurutulara yenidünya meyvesinin kuruma performans değerleri en uygun ince tabakalı kuruma modeli efektif difüzyon değeri ve renk değerleri belirlenmiştir . ürün nemi yaş baza göre aralığına düşene kadar kurutulmuş ve ortalama kuruma süreleri ve w güç değerleri için sırasıyla . ve dakika olarak belirlenmiştir . kuruma sırasında üründen uzaklaşan birim zamandaki nem değerleri ince tabakalı kurutma modellerinde işlenerek kuruma eğrilerini en iyi tahmin eden matematiksel model belirlenmiştir . eğriler oluşturulurken literatürde de en yaygın olarak kullanılan page midilli küçük yağcıoğlu ve modified page modelleri seçilmiştir . kullanılan tüm modellerin güvenilirlik değerleri p olarak belirlenmiştir . belirlenen r değerleri içerisinde e en yakın olan eşitlik kuruma eğrilerini en iyi tahmin ince tabakalı matematiksel model olarak kabul edilmiştir . uygulanan kuruma modelleri içerisinde en iyi tahmin eden ince tabakalı kuruma modelleri ve w güç değerleri için sırasıyla midilli küçük midilli küçük midilli küçük ve midilli küçük olarak belirlenmiştir . yenidünya meyvesine uygulanan tüm kurutma şartları içerisinde midilli küçük modeli en uygun ince tabakalı matematiksel model olarak belirlenmiştir . kurutma işlemlerinde belirlenen efektif difüzyon değerleri ise . x ile . x m s aralığında değiştiği belirlenmiştir . yenidünya meyvesi için ticari açıdan önemli bir renk değeri olan kroma değeri taze ürünün kroma değerine en yakın w güçte yapılan kurutma işleminde belirlenmiştir .
yenidünya meyvesi çok eski zamanlardan bir çok kimse tarafından beğenilen fakat yaygın bir şekilde tüketilmemesine rağmen içerdiği besin ve tıbbi değerleri açısından her zaman ilgi çeken bir meyve olmuştur . yüksek nem içeriğine sahip yaş sebze ve meyveler besin değerlerini uzun süre muhafaza edemediğinden dolayı kısa süre içerisinde bozulmaktadırlar . bu nedenle ürün içerisinde bulunan yüksek nemin büyük bir kısmı kontrollü bir şekilde uzaklaştırılması gerekmektedir . mikrodalga ile yapılan kurutma işlemleri diğer kurutma yöntemlerine göre daha kısa sürede kurutma daha az enerji tüketimi ve son ürünün kalite değerlerinde daha fazla korumanın gerçekleşmesine neden olmaktadır . literatürde yeni dünya meyvesi ile ilgili akhtar depolama süresinde kalsiyum klorit uygulamasının meyvenin kalitesine olan etkisinin belirlenmesi ghasemnzhad ve ark . farklı güç seviyelerinde uygulanan kurutma şartlarının domates ve elmanın l renk değerlerinde tazeye göre en fazla uzaklaşmanın en yüksek güç değerlerinde tespit ettiğini ifade etmiştir . yüksek güç değerinde yapılan kurutma işlemi ürünün sarılık değerinin muhafazasına olumsuz etki ederken düşük güç değerinde yapılan kurutma işleminin ise olumlu etki ettiği belirlenmiştir . aloe vera csıcaklık aralığında değişen kurutma şartları altındaki efektif difüzyon değerlerinin x m s aralığında değiştiği belirlenmiştir . ancak uygulanan güç değerlerinin daha yüksek olmasından dolayı efektif difüzyon değerinin de yenidünya meyvesine göre daha büyük olması beklenirken patatesin yenidünya meyvesine göre aynı şartlar altında daha düşük efektif difüzyon değerine sahip olmasından kaynaklandığı düşünülmektedir çelen ve ark . belirlenen değerlere göre yenidünya meyvesi kroma değeri açısından w güç değerinde kurutulursa daha renk tonunda kurutulmuş ürünler elde edilebileceği belirlenmiştir . ayrıca yenidünya meyvesinin yapılan bu kurutma şartlar altındagüç değerinin artması ile efektif difüzyon değerini arttığı ve . x m s ile . x m s arasında değişen değerler alabileceği belirlenmiştir .
488
253
[ 0, 3, 476, 1272, 157, 7, 15, 157, 3, 9660, 77, 3, 15483, 63, 1272, 157, 3, 8781, 3, 157 ]
Samsun Büyükşehir Belediyesi mücavir alan uygulamalarının tarım alanlarına ve tarımsal üretim üzerindeki etkileri
günümüzde nüfus ve kente göç giderek artmaktadır . artan nüfus ve kırsaldan kente olan göç nedeniyle kentlerde yeni yerleşim alanları ihtiyacı da giderek artmaktadır . kentler yerleşim alanı ihtiyacını genellikle kente komşu ancak henüz kentleşmemiş nispeten kırsal alanlardan karşılarken bu alanlarla ilgili birtakım yasal düzenlemeler yapılmaktadır . bu düzenlemelerden biri olan mücavir alan yılından beri mevzuatımızda yer almakta olup belediyeler tarfından yerleşim alanı ihtiyacı ve komşu alanların kontrolü amacıyla yaygın bir şekilde kullanılmaktadır . bu çalışmada samsun büyükşehir belediyesinin mücavir alan uygulamalarının tarımsal üretime ve tarım alanlarına olan etkilerinin belirlenebilmesi amacıyla mücavir alan içerisindye yer alan köylerde anket çalışması yapılarak olumlu ve olumsuz etkiler gözlemlenmiştir . çalışmadan elde edilen sonuçlara göre mücavir alanda yer alan köylerde mücavir alana girmeden öncesine göre nüfus oranında azalırken hane sayısı oranında artmış tarım a anı oranında azalırken yerleşim alanları oranında artmıştır . hayvancılık işletme sayısı oranında azalmış tarım arazisi fiyatlarında oranında artış görülmüştür . tütün tahıl yem bitkileri sebze meyve yetiştiriciliğinde büyük oranda azalış görülürken sadece fındık yetiştiriciliğinde artış görülmüştür . elde edilen sonuçlara göre samsun da mücavir alan uygulamasının mevcut şekliyle kırsal alanda tarım arazilerine ve tarımsal üretime olumlu katkı sağlayamadığı görülmüştür . sayılı yasayla samsun ve diğer büyükşehirlerde büyükşehir belediyesi hizmet ve sorumluluk sınırlarının tüm il sınırları kabul edilmesiyle mücavir alan uygulaması fiilen son bulmuştur . toprak koruma kanunu ve imar kanunu nda mücavir alanla ilgili düzenlemeler yapılarak tarım arazilerinin korunması sağlanmalıdır . ayrıca büyükşehir statüsündeki iller için imar ve büyükşehir belediyesi faaliyetleriyle ilgili konularda tarım alanların ve tarımsal üretimin konunması yönünde yasal düzenlemelerin geliştirilmesine ihtiyaç duyulmaktadır .
dünya nüfusunun hızla artması ve kırsaldan kente olan göçün hızlanması sonucu kentsel yerleşim alanları ihtiyaçlara cevap verememekte ve giderek büyümektedir . bu saçaklanma sürecinin gerekli önlemler alınmadığı takdirde çevre açısından ciddi sorunlar yaratacağı açıktır . kentsel yerleşimler zaman içerisinde artan alan ihtiyacını komşu alan anlamına gelen mücavir alandan yani gelişme durumunda yayılmanın sağlanacağı henüz şehirleşmemiş veya düşük yoğunlukta şehirleşmiş alanlardan karşılar . samsun yılı nüfus sayımına göre türkiye nin en kalabalık nüfusa sahip on dört ilinden birisidir . samsun büyükşehir belediyesi tarafından mücavir alan sınırları belli aralıklarla değiştirilerek genişletilmiştir . yılında belediye meclisi ve il idare kurulu kararı gereği atakum ilçesine bağlı akalan çamlıyazı kulacadağ ve meyvalı ilkadım ilçesine bağlı aşağı avdan çanakçı çandır ve çivril canik ilçesine bağlı alibeyli ambarpınar başalan dereler devgeriş düzardıç gürgenyatak hilaltepe kızıloğlak kozlu muratlı sarıbıyık tuzaklı ve yaylaköy tekkeköy ilçesine bağlı çimenli ve karışlar köyleri mücavir alana dahil edilmiştir . bu köyün si mücavir alan içinde si mücavir alan dışındadır . çalışmada samsun büyükşehir belediyesi mücavir alanı içerisinde kalan ilçeye ait köylerde mücavir alan öncesi ile günümüzdeki durumu karşılaştırmak amacıyla ilgili yerleşim birimlerine bizzat gidilerek köy yönetimiyle yüz yüze yapılan bir anket çalışması yürütülmüştür . köy yönetiminden kesin olarak elde edilemeyen veriler şekil te samsun da anket uygulanan köylerin tamamı görülmektedir . çalışma kapsamında samsun ili merkez ilçeleri sınırları içerisinde kalan mücavir alandaki köylerde yürütülen anket çalışması sonuçlarına bağlı olarak yapılarak söz konusu köylerde mücavir alan öncesi ve mücavir alan sonrasında saptanan tarımsal faaliyetler arazi durumu ve gelişmeler ile belirlenen sorunlar aşağıda ayrı başlıklar altında sunulmuştur . samsun büyükşehir belediyesi mücavir alanındaki ilçe köylerinin mücavir alana girdikten sonraki nüfus ve hane sayısı değişimi çizelge de verilmiştir . atakum ilçesinde mücavir alan yaşı ve ten küçük olan köylerde nüfusun oranında artmış olması bu köylerden biri olan kamalı köyünde toki tarafından toplu yerleşim alanları kurulmasından kaynaklanmaktadır . buna paralel olarak atakum ilçesine bağlı mücavir alan içerisindeki köyler de kentleşme etkisinde kalmıştır . bu durumun etkenlerinden biri ilkadım ilçesinin samsun şehir merkezini de içine alarak iç kesimlere doğru uzanan bir coğrafyayı kaplamasıdır . canik ve tekkeköy ilçelerindeki mücavir alan içerisinde kalan köylerde ise tarım arazisi kaybı yaşanmamıştır . yerleşim alanı kentleşme ile doğru orantılı olarak pozitif yönde gelişir . çizelge den de anlaşılacağı üzere hane sayısının artmasıyla doğru orantılı olarak yerleşim alanı da artmaktadır . burada tütün üreticiliğinden vazgeçilmesinin nedeni mücavir alana girilmesinden daha çok tekel in özelleştirilmesi olduğu düşünülmektedir . tütün üretimi yapan ve bu nedenle neredeyse yıl boyu köyde ikamet etmek zorunda kalan çiftçiler sadece fındık hasat döneminde köylerde geçici ikamet ederek hem şehir hem köy yaşantısına sahip olabilmektedir . mücavir alana giren köylerde beklenen olumlu gelişmelerin yaşanmaması oranında azaldığı görülmüştür . abacı ve kaplan belediyelerin mücavir alan edinmede mücavir alan büyüklüğünün belediyenin gücü ile ilişkilendirilmesi belediyelerin kendi yerleşme alanı içinde verdiği hizmetin yeterliliği ve mücavir alan ilan edildiği takdirde bu hizmetin götürülebilme durumunun incelenmesi gibi somut kriterlerin getirilmesi gerektiğini ifade ederek samsun daki mücavir alan uygulamalarının başarısız olmasının temelinde yatan asıl nedeni irdelemiştir . yem bitkileri yetiştiriciliği mücavir alan öncesinde köylerin . sında yapılırken bu oran mücavir alan sonrasında e yükselmiştir . alkan ve uzun erdemli kent merkezinin kurulduğu alanda incelemede bulunmuş sonuç olarak tarıma elverişli kıyı bölgesinin ağırlıklı olarak yerleşim sanayi ve ulaşım için kullanıldığını yerleşim alanının kuzeyinde yer alan taşlık kayalık ve orman alanlarının ise tarım alanları olarak değerlendirildiğini ifade etmiştir .
582
249
[ 0, 3, 2, 40, 2, 29, 9, 3, 7, 9, 2, 1618, 9, 658, 2, 3, 29, 1272, 89, 302 ]
KILLARI YOLUNMUŞ MAYMUN ROMANINDA DRAMATİK İRONİ
dramatik ironi özellikle kurmacaya dayalı metinlerde aktif rol oynayan bir ironi türü olarak dikkat çekmektedir . edebi metinlerdeki paradoksların ve karakterlerin zaaflarının ortaya çıkarılmasında yardımcı unsur olarak görev yapan dramatik ironi özellikle roman ve tiyatro türünde etkin bir şekilde kullanılabilmektedir . türk edebiyatında dramatik ironinin en bariz örneklerini görebildiğimiz romanlardan olan kılları yolunmuş maymun güney dal tarafından kaleme alınmış bir eserdir . özellikle türk edebiyatında tutunamayanlar romanına olan benzerliği ile dikkat çeken bu roman başta dramatik ironi olmak üzere romantik ironi sözlü ironi gibi diğer ironi türlerini de yoğun bir şekilde barındırmaktadır . romanın başkişisi konumunda olan ve anlatıcı tarafından çift kimlikli bir biçimde verilen ömer kul karakteri dramatik ironinin merkezinde yer almaktadır . bu makalede dramatik ironiye ilişkin teorik bir çerçeve sunulmuş ve bu bağlamda güney dal ın kılları yolunmuş maymun romanında dramatik ironinin nasıl yer aldığı örneklerle incelenerek dile getirilmiştir .
romanda en çok karşılaşılan ironi türlerinin başında gelen dramatik ironi diğer ironilere nazaran daha çok yayılma alanı bulma özelliğine sahiptir . dramatik ironide ironik yapıyı sağlayan unsur ironinin temel unsurlarından olan ignorance ifadesidir . bu ifade kurmaca olan bir eserdeki karakterlerin eylemlerini ironikleştiren ve onları ironist karşısında pasif duruma düşüren anahtar sözcüktür . böyle bir durumda kişinin gördüğü gerçek durumun tam tersidir . bu sistematiğe göre hem okurun hem de anlatıcının bakış açısı altında kalan karakter dramatik ironinin kurbanı rolünü üstlenmektedir . dramatik ironi tıpkı imposter ve ironical man örneğinde olduğu gibi iki temele dayanmaktadır . ancak şöyle bir nüansı da gözetmek gerekir bir metin içerisinde anlatıcının kurguladığı karakterlerin birbirlerinden habersiz biçimde eylemde bulunmaları olağandır . yusuf kardeşlerini hiç tanımamış olsaydı ironi daha da ironikleşecekti . dramatik ironiyi ele alan diğer biri isim olan meyer howard abrahams romantik ironinin ayrıca komedide de ortaya çıktığını belirtir . dramatik ironi ve komedi ilişkisi dikkate alındığında bir hile ve tuzak sonucunda oyuna getirilen kahramanların gerçeği öğreninceye kadarki sürede geçen hakikatle bağlantısı olmayan ve gülünç durumlarının geniş bir anlatım olanağı sunduğu öngörülebilmektedir . eşi de dayanamayarak ömer kul un çıkardığı duvar gazetesini ve ömer kul un içinde bulunduğu sıra dışı durumu eleştirmeye başlar altın kul un tepkisi ömer in içinde yaşadığı tüm gerçeklik argümanlarını yok saymaya ve onu işlevsizleştirmeye yöneliktir . okur sabit bir dramatik ironi izleyici olarak oluşan farkları tespit etmekte ce dramatik ironinin asıl bileşeni haline gelmektedir . ömer kul karakteri ile bireylerin sıradanlığı ve bağlı olması gereken kalıplar eleştirilmektedir . eşiyle olan trajik ilişkisi altın kul u iyiden iyiye yıpratmıştır . ancak farkında olmadığı şey ömer kul un iç alemindeki varoluşçu tepkilerdir ve ömer kul un bir eleştiri abidesi haline gelen söylemlerinin aslında bir sistematiğe dayandığını bilmemesi onu dramatik ironinin kurbanı yapmaktadır . böylece romanın ikinci kısmında romantik ironinin kapsadığı bir dramatik ironi oluşmaya devam eder . çünkü üst kurmacayı metnin odağına yerleştiren ve romanı ancak üst kurmaca ile anlaşılabilir hale getiren güney dal ibrahim yaprak karakterinin yazdığı bir romanı gerçek romanın ilk kısmı olarak sunar . kılları yolunmuş maymun adlı bir roman yazmak isteyen ancak ibrahim yaprak ın ruh hali ile yazdığı romandaki ömer kul karakteri özdeşlik gösterir . kılları yolunmuş maymun romanında ilk bölümde anlatıcı konumunda olan ömer kul kendi kurguladığı duvar gazetesindeki haberin ironik öznesi olur . caracas savcısı ömer kul ise cani hakkında açılan dosyanın iki gün içinde sayfalık dökümanla dolduğunu bildirmiştir . romanın ilk kısmında ömer kul karakterinin üst kurmacayı yönetme yeteneği yukarıdaki örnekte de açık bir şekilde görülebilir . aynı anda hem katil hem de savcı pozisyonunda dikkat çeken ömer kul dramatik ironiyi teatral bir şekilde sunarken sürekli ironi ye yaklaşır . kılları yolunmuş maymun romanında dramatik ironi anlatıcının iki farklı kurguyu bariz bir şekilde ayırarak okurun bundan haberdar olmasını sağlaması şeklinde tezahür etmektedir . roman karakteri iki farklı kurgunun oluşturduğu paradoksta zincirleme bir şekilde ironinin kurbanı olmaktadır . bu noktada okurun diğer eserlere göre daha aktif olduğunu da belirtmek gerekir .
462
136
[ 0, 20052, 4414, 3575, 23, 157, 3, 63, 9, 102, 2, 63, 2, 3, 7, 9, 2, 5595, 152, 73 ]
Dışsal sentetik inositol türevi (Allo-İnositol) uygulamasının Capsicum chinense bitkisinin tuz (NaCl) toleransı üzerine etkisi
bu çalışmada tuz stresine maruz bırakılan capsicum chinense bitkisinde dışsal olarak yapraklardan uygulanan sentetik siklitol türevi allo inositol ün tuz tolerans mekanizmasında oynadığı rollerin fizyolojik ve biyokimyasal yöntemlerle araştırılması amaçlanmıştır . bu kapsamda tuz stresine maruz bırakılan bitkiler gerek kontrol bitkileri gerekse siklitol uygulanmış stres gruplarıyla kıyaslanarak yaprak su potansiyelleri antioksidan enzim aktiviteleri lipid peroksidasyonları hidrojen peroksit prolin ve kalsiyum miktarları belirlenmiştir . bulgularımıza göre stres gruplarında allo inositol uygulaması yaprak su potansiyelini prolin miktarını kalsiyum içeriğini ve antioksidan enzim aktivitelerini arttırırken mda ve h o içeriğini ise azaltmıştır . bu sonuçlara göre dışsal olarak uygulanan sentetik allo inositol ün biber bitkisinde tuz stresinin olumsuz etkilerini hafifletebildiği söylenebilir .
biber birleşmiş milletler gıda ve tarım örgütü verilerine göre dünyada en çok yetiştirilen yedinci sebze türüdür ve . milyar dolarlık ihracat payına sahiptir . türkiye önemli biber üretici ülkelerden birisidir ve üretim oranlarına göre dünyada üçüncü sıradadır . etkilediği alanlar bakımından en önemli abiyotik stres etmenlerinden birisi tuz stresidir . tuz stresine maruz kalan bitkilerde hücrelerinin ozmotik potansiyeli azalır bulunan saksılara aktarılarak c sıcaklık oransal nem ve μmol foton m sn koşullarında iklim odasında yetiştirilmiştir . katalaz aktivitesi için . ml potasyum fosfat tamponu μl h o ve μl enzim ekstraktı karıştırılarak reaksiyon başlatılmıştır . çözünür protein miktarı bradford metoduna göre çalışma solüsyonu kullanılarak gerçekleştirilmiştir . homojenat . g de dakika oda sıcaklığında santrifüj edilmiştir . prolin içeriğinin belirlenebilmesi için . g yaprak dokusu ml lük sülfosalisilik asitte homojenize edilmiştir . toluen fazı nm de spektrofotometrede analiz edilmiş ve sonuçlar g yapraktaki μmol prolin cinsinden hesaplanmıştır bates ve ark . istatistiksel analizler spss . paket programı kullanılarak gerçekleştirilmiştir . grupların karşılaştırılması amacıyla student t analiz testi kullanılmıştır . bununla birlikte son yıllarda yapılan çalışmalar rot un tümüyle zararlı olmadığını ancak yüksek seviyelere ulaştığı durumlarda hücresel oksidatif hasarlara yol açtığını göstermektedir sies çevik ve ark . reaktif oksijen türlerinin detoksifiye edilerek ortadan kaldırılması biyomoleküllerin oksidatif hasardan korunması için gereklidir . hücre içi radikal miktarının yükselmesi ile lipid peroksidasyonu meydana gelmektedir . bu çalışmada allo inositol uygulaması ile mda miktarının azalması uygulama ile birlikte antioksidan enzimlerin aktivitelerinde meydana gelen artışlarla açıklanabilir . prolin miktarının birçok çevresel streste arttığı farklı çalışmalarda ortaya konulmuştur szabados ve savoure . literatürde prolinin en iyi bilinen özelliği iyi bir ozmotik koruyucu olduğudur . bu durum allo inositol uygulamasıyla tuz toleransının artabileceği ile ilgili önemli bir ipucu vermektedir .
419
105
[ 0, 3, 2, 40, 3, 7, 2, 40, 2551, 3, 7, 1639, 7, 2, 40, 2551, 3, 7935, 291, 2 ]
Diş Hekimliği Fakültesi Öğrencileri ve Personellerinde Hepatit A ve Hepatit B Seroprevalansının Değerlendirilmesi
diş hekimliği fakültesindeki öğrenciler hekimler ve sağlık personelleri sıklıkla delici kesici aletler ile çalışırken kan ve vücut sıvılarıyla sürekli temas halinde bulunmaktadırlar . bu risk faktörleri hepatit a ve hepatit b gibi bulaşıcı hastalıklar açısından tehlike oluşturmaktadır . bu çalışmada diş hekimliğinde çalışan bu grubun hepatit a ve hepatit b seroprevalansının değerlendirilmesi amaçlanmıştır . yöntem tanımlayıcı ve kesitsel tipteki bu araştırma necmettin erbakan üniversitesi diş hekimliği fakültesindeki sağlık personeli hekim ve öğrenciler ile yapılmıştır . bulgular araştırmaya dahil edilen katılımcının i ağız ve dişsağlığı teknikerliği öğrencisi si diş hekimliği fakültesi öğrencisi i araştırma görevlisi ve si sağlık per soneli idi . çalışmaya katı lanların i kadın i erkek olup yaş ortalamaları . yıl idi . y yalnızca bir kişide hbsag pozitifliği tespit edildi inin anti hbs antikor titresi pozitif idi . anti hav ıgg antikor titresi pozitifliği bulundu . sağl ıkpersonellerinde anti hav ıgg pozitifliği öğrencilere göre daha yüksek idi sınıf düzeyi arttıkça seropozitiflik sıklığının sırasıyla arttığı tespit edilmiştir . sonuç bu çalışmada kişide hbsag pozitif bulunup anti hbs seropozitifliği anti hav ıgg seropozitifliği olarak saptanmıştır . diş hekimliği fakültesi çalışanlarının belli periyotlarla taranması bizim çalışmamızda olduğu gibi tespit edilen enfekte kişilerin ilgili bölümlere sevk edilmesi çok önemlidir . erken teşhis ile ileride gelişebilecek komplikasyonlar önlenebilir ve halk sağlığının yükü azaltılabilir . hepatit a ve b seronegatif olanların aşılanarak korunması çalışanların karşılaşabileceği mesleki risklerden korunmasını sağlar .
dünya sağlık örgütü her yıl yaklaşık milyon sağlık çalışanının delici ve kesici aletlerle yaralanmaları sonucunda hastanın kanı ve vücut sıvısıyla bulaşan patojenlere maruz kaldığını bildirmekted ir . türkiye de hbv taşıyıcılığı arasında iken sağlık çalışanlarında taşıyıcılı k yaklaşık kat daha fazladır . bilhassa diş hekimleri meslekleri gereği her gün invazif işlemler yaptıkları için hepatit b virüsü bulaşı bakımından büyük risk altındadır . hepatit a virüsü enfeksiyonu da hepatit b ye benzer şekilde ülkemiz için orta endemik bölgede yer almaktadır . dünyada en sık görülen akut v iral hepatit etkeni olarak hepatit a virüsü gelmektedir . türkiye de genel popülasyonda ve sağlık hizmetlerinde görevli olanlarda yapılan birçok çalışma hepatit a bağışıklığının yaşla orantılı olarak arttığını ve erişkin yaş gruplarınd a ın üzerinde yer aldığını rapor etmiştir . necmettin erbakan üniversitesi diş hekimliği fakültesinde öğrenim gören ağız diş sağlığı teknikerliği öğrencileri ve diş hekimliği fakültesi öğrencileri araşt ırma görevlileri ve çalışan yardımcı sağlık personellerinin çalışma evrenini oluşturduğu tanımlayıcı ve kesitsel tipteki bu araştırma mart mayıs tarihleri arasında yapılmıştır . belirttiğimiz tarihlerde diş hekimliği fakültesinde olm ayanlar ve çalışmaya katılmayı kabul etmeyenler çalışmaya dahil edilmedi . hepatit a antikorları hav ıgg ve antiantikorları hav ıgg ve anti havhav total total kitleri kullanılarak mikro kitleri kullanılarak mikro elısaelısa yöntyöntemiyle test edildi . hepatit a bağışıklık durumunda in üzerindeki değerler hepatit a durumunda in üzerindeki değerler hepatit a bağışıklığı pozitif olarak kabul edildi . bağışıklığı pozitif olarak kabul edildi . bu veriler daha sonra spss . programına bu veriler daha sonra spss . programına aktarıldı ve aktarıldı ve istatiksel olarak incelendi . araştırmaya dahil edilen katılımcının katılımcının i ağız ve diş sağlığı teknikerliği i ağız ve diş sağlığı teknikerliği öğrencisi si diş hekimliği fakültesi öğrencisi si diş hekimliği fakültesi öğrencisi i araştırma görevlisi ve öğrencisi i araştırma görevlisi ve si yardımcı sağlık personeli idi . si yardımcı sağlık personeli idi . öğrenci hekim ve yardımcı sağlık personellerinin kan sonuçları değerlendirildiğinde yalnızca bir kişide hbsag titresi pozitif olarak saptandı . çalışmaya katılan öğrencilerin öğrenim gördükleri sınıflara göre yapılan analizde gördükleri sınıflara göre yapılan analizde birinci sınıf öğrencilerinden üçüncü sınıf birinci sınıf öğrencilerinden üçüncü sınıf öğrencilere doğru antiöğrencilere doğru anti hbs pozitifliğinin hbs pozitifliğinin arttığı görüldü ve bu fark istatistiksel olar ve bu fark istatistiksel olaraak anlamlı k anlamlı idi idi . diş hekimleri ve diş hekimliği öğrencileri diş hekimliği öğrencileri hastaların ağız boşluğundan hav hbv hcv hastaların ağız boşluğundan hav hbv hcv sitomegalovirüs herpes simpleks virüs sitomegalovirüs herpes simpleks virüs tip ve hıv tüberküloz stafilokok tip ve hıv tüberküloz stafilokok streptokok dahil olmak üzere diğer solunum streptokok dahil olmak üzere diğer solunum yolu içinde lokalize patojenik yolu içinde lokalize patojenik mikroorganizmalara maruz kmikroorganizmalara maruz kalabilir . bu mikroorganizmalar hastanın tükürüğü kanı mikroorganizmalar hastanın tükürüğü kanı cildi ve oral salgıları ile doğrudan temas cildi ve oral salgıları ile doğrudan temas yoluyla veya keskin kontamine aletlerin neden yoluyla veya keskin kontamine aletlerin neden olduğu yaralanmalarla hatta dolaylı olarak olduğu yaralanmalarla hatta dolaylı olarak damlacık yoluyla diş sağlığı çalışanlarına damlacık yoluyla diş sağlığı çalışanlarına bulaşabilir . sağlık çalışanlarının risk altında sağlık çalışanlarının risk altında olduğu bulaşıcı meslek hastalıkları arasında en olduğu bulaşıcı meslek hastalıkları arasında en ciddi tehdidi oluşturanların başında ciddi tehdidi oluşturanların başında hepatit b hepatit b gelmektedir . sürekli inflamasyona maruz kalan diş etinden dolayı inflamasyona maruz kalan diş etinden dolayı ağızda hbv konsantrasyonu oldukağızda hbv konsantrasyonu oldukça ça yüksektir . diş hekimleri mesleği gereği her gün invazif işlemler yapmaktadır . şanlıurfa da ağız ve diş sağlığı çalışanlarında yapılan çalışmada hbsag çalışanlarında yapılan çalışmada hbsag pozitiflpozitifliiğiği ve anti ve anti hbs pozitifliği hbs pozitifliği olarolarak bulunmuştur . bu fark öğrencilerden daha ileri yaşta olan sağlık fark öğrencilerden daha ileri yaşta olan sağlık perpersonelinin hepatit a enfeksiyonunu geçirmiş sonelinin hepatit a enfeksiyonunu geçirmiş olmasından ve ülkemizde sanitasyon olmasından ve ülkemizde sanitasyon çalışmalarının ilerlemiş olmasından çalışmalarının ilerlemiş olmasından kaynaklanıyor olabilir . ayrıca enfeksiyonun artık daha az gözlenmesi ve yılında artık daha az gözlenmesi ve yılında türkiye ulusal aşı şemasına giren hepatit a türkiye ulusal aşı şemasına giren hepatit a aşısının şu aaşısının şu anki genç nüfusa yapılmamasından nki genç nüfusa yapılmamasından kaynaklanmakta olduğu düşünülebilir . kaynaklanmakta olduğu düşünülebilir . sunulan çalışmada bir kişide hbsag pozitif bulundu ve gerekli bölümlere konsülte edilerek takip altına alınması sağlandı . anti hbs seropozitifliği ve anti hav ıgg seropozitifliği olarak saptandı . öğrencilerin tutumlarını iyileştirmek enfeksiyon kontrol önlemlerinin iyileştirmek enfeksiyon kontrol önlemlerinin doğru ve rutin kudoğru ve rutin kullanımına motive etmek ve bu llanımına motive etmek ve bu doğrultuda bilgilerini etkili bir şekilde doğrultuda bilgilerini etkili bir şekilde uygulama için çaba sarf etmek gerekmektedir .
750
236
[ 0, 3, 2, 40, 2, 157, 3, 63, 2, 40, 2, 157, 3, 63, 9, 1314, 521, 3, 8781, 24065 ]
GROWTH KELİMESİNİN TÜRKÇE KARŞILIĞI İÇİN BİR ÖNERİ VE BU KARŞILIĞIN ORMANCILIKTA KULLANILMASI
ingilizce growth kelimesi çeşitli anlamlara sahip bir kelime olup bu anlamlarından biri de büyüyen veya büyümüş bir şeydir . kelimenin türkçeye tercümelerde zorluk oluşturan bu anlamı için uygun bir türkçe karşılığa ihtiyaç vardır . growth kelimesinin bu anlamı için tarafımızdan büyür karşılığı türetilmiştir . bu karşılık kullanılarak ormancılıkta birçok ingilizce ifadeye ve bazı terimlere türkçe karşılıklar bulunabileceği görülmektedir . bu şekilde ormancılık terimlerinden advance growth için öncü büyürler old growth forest için yaşlı büyürler ormanı second growth forest için ikinci büyürler ormanı undergrowth için alt büyürler ve volunteer growth için gönüllü büyürler karşılıkları bulunmuştur . growth kelimesinin söz konusu anlamı için büyür karşılığının kabulü ve kullanılması tarafımızdan önerilmektedir .
ingilizce growth kelimesi ormancılıkta özellikle orman amenajmanı ve silvikültür bilimlerinde ağaç ve orman büyümesi ile ilgili konularda yaygın şekilde kullanılan bir kelimedir . bu şekilde mesela tree growth seedling growth shoot growth height growth ve growth rate şeklinde tercüme edilebilmektedir . growth kelimesinin bu üçüncü anlamı için dilimizde esasen tam bir karşılık bulunmamaktadır . growth kelimesinin üçüncü anlamı büyüyen veya büyümüş bir şey olarak ifade edilmektedir . bu bakımdan growth tabiri ile belirtilen şeylerin birçok çeşidi bulunmaktadır . mesela bitkiler otsu veya odunsu tabii veya dikilmiş canlı veya ölü genç veya yaşlı kısa boylu veya boylu vb . ifadeler de growth kelimesi için bir karşılıktan ziyade bir açıklama niteliğindedir . bu bakımdan growth kelimesinin bu anlamı için türkçede uygun bir karşılık bulunmadığı ortadadır . bu esasa göre growth kelimesinin bu anlamı için büyümek fiilinin büyü fiil köküne r eki getirilerek tarafımızdan büyür kelimesi türetilmiştir . growths kelimesi ise büyürler şeklinde tercüme edilebilecektir . growth kelimesi ormancılıkla ilgili ingilizce ifadelerde tekil anlamda da kullanılabilmekle birlikte çoğu kez çoğul anlamda kullanılmaktadır . ingilizcede gençlik regeneration veya reproduction kelimeleri ile öncü gençlik ise advance regeneration veya advance reproduction terimleri ile belirtilmektedir . old growth forest insan faaliyeti ile asla büyük ölçüde etkilenmemiş olan bir orman bazen yüzlerce veya binlerce yıl yaşındaki eski ağaçların olduğu kesim görmemiş bakir bir orman şeklinde tanımlanmıştır . old growth forest terimi için bazı eserlerde doğal yaşlı orman karşılığı kullanılmıştır . eler ise old growth için bakir orman karşılığını vermiştir . doğal yaşlı orman aslında ingilizce natural old forest ifadesinin karşılığıdır . dikkat edilirse old growth forest teriminde doğal kelimesinin karşılığı olarak natural kelimesi de bulunmamaktadır . bu bakımdan old growth forest için doğal yaşlı orman tam bir karşılık olmamaktadır . old growth forest terimi için tarafımızdan yaşlı büyürler ormanı karşılığı önerilmektedir . ingilizcede tabaka layer kelimesi ile alt tabaka ise lower layer ile ifade edilmektedir . belirtilen diğer türkçe karşılıkların da terim için uygun olmadığı düşünülmektedir . volunteer growth saha hazırlığı ve ekim ya da dikimden sonra gelen sahaya dikim veya ekimle getirilen ağaçlara ya ilave yapabilen veya onları tamamen örtebilen tabii gençlik şeklinde tarif edilmiştir . growth kelimesinin söz konusu anlamı için büyü fiil köküne r eki getirilerek tarafımızdan büyür karşılığı türetilmiş olup oluşturulan büyür kelimesinin ingilizce growth kelimesinin bu anlamı için uygun bir karşılık olacağı düşünülmektedir . growth kelimesi metindeki anlamına göre tekil veya çoğul olarak türkçeye çevrilebilecektir . bitkiler bitki benzeri organizmalar veya muhtelif bitki kısımları için kullanılan growth kelimesine büyür karşılığı verilerek ormancılıktaki birçok ingilizce ifadeye ve bazı terimlere türkçe karşılıklar bulunabilecektir .
431
101
[ 0, 3, 53, 23, 13287, 565, 1170, 3, 5768, 5445, 7, 23, 42, 348, 75, 2, 40, 2, 157, 17 ]
Diyarbakır Yöresinde Çeltik Tarımının Yapısal Durumu
bu çalışmada diyarbakır yöresinde çeltik tarımı yapan çiftçilerin üretimden hasada kadar geçen sürede yaptıkları tarımsal faaliyetleri ve çiftçilerin organik tarıma bakış açılarını belirlemek amacıyla yılında çeltik tarımı yapan çiftçiden tesadüfi olarak seçilen çiftçiye uygulanan anket çalışmasının sonuçları değerlendirilmiştir . yapılan anket çalışması çerçevesinde bölgedeki çeltik üretim şekli üretim miktarı kimyasal gübre ve ilaç kullanımı karşılaştığı önemli sorunlar ürünlerin pazarlanması organik tarım hakkındaki düşünceleri gibi konularda sorular sorulmuş ve alınan cevaplar üzerinde değerlendirme yapılmıştır . anket formuna verilen cevaplar doğrultusunda çiftçilerin . sinin organik tarım yapmaya istekli olduklarını ifade etmişlerdir . bölgedeki çiftçilerin . si toprağı işlemediklerini i taşlı arazide . i eğimli arazilerde çeltik yetiştirdiklerini ve . çeşit olarak karacadağ çeşidini kullandıklarını ifade etmişlerdir .
çeltik sıcak bölgelerde yetişen ve bu bölgelerde medeniyetin sembolü olarak değerlendirilen bir kültür bitkisidir . bu bitkinin ana vatanının güneydoğu asya muhtemelen de hindistan olduğu belirtilmektedir . çeltik insan beslenmesinde besin kaynağı olarak kullanılan önemli bir tahıl cinsidir . türkiye de en çok üretim edirne de ton samsun da ton balıkesir de ton çanakkale de ton ve çorum da tondur . güneydoğu anadolu bölgesi çeltik ekim alanı da çeltik üretimi ton verim ise kg da civarındadır . bölgemizde çeltik üretiminin tamamı diyarbakır ve şanlıurfa illerinde gerçekleşmektedir . ülkemizde yılında çiftçi ile hektar alanda ton organik tarımsal üretim gerçekleşmiştir . güneydoğu anadolu bölgesi çeltik yetiştiriciliği için elverişli koşullara sahiptir . güneydoğu anadolu projesi ile bölgede çeltik tarımında en büyük darboğaz olan sulama suyu yetersizliği büyük ölçüde giderilmiş olacaktır . karacadağ çeltik çeşidi çevresel koşullar bakımından kritik yılları başarıyla atlatabilmeleri ayrıca yerel tüketici isteklerini karşılayan kalite özellikleri çeşidin vazgeçilmezliğinin temel nedenidir . pirincin dünyada ve ülkemizde temel besin maddesi olması özellikle pirinç unu ve bebek mamalarında kullanılması organik pirinç üretiminin önemini daha da arttırmaktadır . çeltik tohumları direk yüzeye serpme ile toprağa gömülmeden çıkış yapmakta iken diğer bitkilerde üretimi ekonomik olarak yapmanın zorluğundan kaynaklanmaktadır . katyon değişim kapasitesi mikrobiyal aktivite ve agregatlaşmayı artırmaktadır . ayrıca tarlada anız yakmanın önüne geçmekte ve toprakta karbon birikimini hızlandırmaktadır ve mardin bölgeleri dışında kalan yerlerde çeltik üretimi tarlada yetişme süresi boyunca cm yükseklikte sürekli birikmiş su verilerek yapılmaktadır . diyarbakır ilinde çeltik üreticilerinin üretim şeklini belirlemek amacıyla düzenlenen bu anket çalışmasında her bir ilçede tesadüfi olarak seçilen ve ili temsil edecek şekilde çiftçi ile yüz yüze görüşme tekniği uygulanarak yapılmıştır . diyarbakır da yılında ilçede çiftçi dekar alanda ton çeltik üretimi gerçekleştirmiştir . anket ise ilçede köyde ve çiftçi ile yapılmıştır . tesadüfen seçilen ve kendileriyle anket yapılan çiftçilerin çeltik ekim alanı yılındaki çeltik ekim alanının sını oluşturmaktadır . anket formlarında çeltik ekim alanları ekim şekli arazinin durumu aynı araziye kaç yıl arayla çeltik ekildiği toprak işlemesi kullanılan tohum miktarı kullanılan tohum çeşidi toprak analizi kullanılan tohumların ilaçlanma durumları kimyasal gübre ve ilaç kullanımları sulama şekli sulama kaynağı hasat şekli çeltik verimi karşılaştığı önemli sorunlar ürünlerini pazarlama ve organik tarım hakkındaki düşüncelerine yönelik sorulan sorulara cevaplar aranmıştır . şekilde de görüldüğü gibi ankete katılan çiftçiden . si toprak analizi yaptıklarını . ü ise yapmadıklarını . sı sulama suyunu göletten i çay ve nehirden . sı gölet ve sondajdan . i sadece sondajdan . i kaynaktan sağladıklarını ve çiftçilerin tamamı gün arayla kesintili salma sulama yaptıklarını belirtmişlerdir . anket çalışmasına katılan çiftçilerin . i ürettikleri ürünleri fabrika ve piyasaya . si fabrikalara . sı toptancılara ve piyasaya sattıklarını . si ise evde tüketim amacıyla kullandıklarını ifade etmişlerdir . bu sonuçlar göstermiştir ki çeltik üreticileri organik yetiştiricilik yapmamakta olup ancak yapmaya istekli oldukları anlaşılmaktadır .
536
111
[ 0, 3, 2, 15, 40, 4414, 3, 7, 2, 658, 157, 3, 115, 7898, 1803, 49, 221, 780, 23, 1314 ]
GENETİK ALGORİTMA VE PİKSELİZASYON YÖNTEMİ İLE MAYIN TARLASI OYUNUNUN ZORLUK SEVİYESİNİ BELİRLEME
genetik algoritmalar mühendislik işletme vb alanlardaki sayısal problemlerin çözümünde arama algoritması olarak kullanılan etkili bir optimizasyon yöntemidir . darwin in evrim teorisine yani içinde bulunulan koşullara daha iyi uyum sağlayan bireylerin hayatta kalması prensibine dayanır . bireyleri oluşturan popülasyon genetik algoritma operatörleri uygulanarak değişikliğe uğrar ve bunun sonucunda yeni popülasyonlar oluşur . genetik algoritma kullanımında amaç aranılan koşullara daha fazla uyum gösterecek bireylere ulaşmaktır . yapılan çalışmada genetik algoritma ile pikselizasyon yöntemi birlikte kullanılarak mayın tarlası oyununun zorluk seviyesinin istenilen seviyede arttırılıp azaltılabileceği gösterilmiştir . ayrıca genetik algoritma yönteminin gezgin satıcı rota belirleme iş akışı dengeleme gibi problemler dışında oyun tasarımında da kullanılabileceği gösterilerek literatüre katkı sağlamak amaçlanmıştır .
genetik algoritma karmaşık problemlerin çözümünde oldukça işlevsel olan bir yapay zeka yöntemidir . darwin in teorisine göre her zaman en iyi uyumu gösterenler hayatta kalmaktadır . birçok karmaşık yapıdaki problemlere kolayca adapte edilebilir bir yöntemdir . çünkü doğrusal yapıdaki algoritmalardaki kısıtlamaları yoktur . bir problemin genetik algoritma ile çözümünün sağlanabilmesi için problemin ilgili parametrelerinin algoritma içerisinde kullanılabilir bir bilgiye kodlanması gerekmektedir . her bir olası çözüm bir bireyi oluşturur ve arama uzayı içerisindeki rastgele oluşturulan bireyler genetik algoritmanın kodlanmış ham verisi olan popülasyonunu oluşturmaktadır . bu çalışmada satır ve sütundan oluşan piksel hücreleri tasarlanmıştır . piksel değerlerine hazırlık aşamasında rastgele ve değerleri atanır . bu hücrelerin değerlerini saklamak için x elemanlı çok boyutlu dizi kullanılmıştır . oyunun amacı mayına denk gelmeyecek şekilde olası tüm boş hücreleri tıklayarak ilgili seviyeyi tamamlamaktır . ardından mutasyon işlemi için bireyden . oranla rastgele seçim yapılır . tersi istenirse oyunu kolaylaştırmak için ların sayısını arttırmak amaçlanabilir . şekil teki kodlar incelenecek olursa satır ve sütundan oluşan tabloda her bir satırdaki sayısı hesaplanır ve her satırın son bitine ilgili satırdaki toplam sayısı genetik algoritmanın yapacağı iyileştirmeyi takip etmek için kaydedilir . her karşılaştırmadan galip gelen iki birey sonraki işlem olan çaprazlama operatörüne tabi tutulacaktır . şekil da turnuvadan galip gelen bireyler için yapılan çaprazlama operatörünün ve sonrasında rastgele seçilen bir bireye ait yapılan mutasyon işlemlerinin c kodları gösterilmektedir . daha sonra kaçıncı bitin mutasyon işlemine tabi tutulacağını belirlemek için ile arasında tekrar rastgele sayı üretilerek bu bitin değeri ise ise yapılarak mutasyon işlemi tamamlanmış ve genetik çeşitlilik sağlanmış olur . genetik algoritma operasyonları bitince tekrar tüm bireyler için şekil te gösterildiği gibi uygunluk kriteri hesaplanır ve durdurma kriteri olarak belirtilen iterasyon sayısı veya koşulun sağlanıp sağlanmadığı kontrol edilir . eğer koşul sağlanmamışsa işlemlere tekrar döngü içerisinde devam edilir . grafikten anlaşılacağı üzere başlangıç durumunda en iyi uygunluk değerine sahip bireyin adet biti bulunmaktadır . iterasyonun sonucunda birlerin sayısında iyileştirmeler yapılmış olup en iyi uygunluk değerine sahip olan bireyin adet biti bulunmaktadır . yapılan çalışmada genetik algoritma operasyonlarından kısaca bahsedilmiş olup sonraki çalışmalara yol göstermesi amacıyla geliştirilen uygulamadaki genetik algoritma operatörlerinin kodları paylaşılmıştır .
421
101
[ 0, 3, 8781, 3, 8781, 24065, 157, 3, 157, 12764, 1314, 2, 157, 3, 63, 9, 102, 2, 26, 11259 ]
Çanakkale ilinin tarla ürünleri artık ve enerji potansiyelinin belirlenmesi
çanakkale de tarım sektörü oldukça geniş ürün çeşitliliğine sahiptir . tarımsal faaliyetler arasında tarla tarımı toplam tarım alanının sinde yürütülmektedir . bu alanlarda artık potansiyeli bulunan ürünlerin yaygın olarak yetiştirilmekte olması nedeniyle çanakkale de dikkate değer miktarlarda tarımsal artıklar oluşmaktadır . söz konusu artıklar çanakkale için olduğu kadar türkiye için de enerji kaynağı olarak önemli biyokütle potansiyeli oluşturmaktadır . bu çalışmada çanakkale ilinin tarla tarımı kaynaklı artıkların oluşturduğu biyokütle potansiyeli belirlenmiş ve biyokütle kaynaklı enerji potansiyeli teorik olarak hesaplanmıştır . yılları arasındaki istatistikleri kapsayan çalışmada enerji dönüşümüne konu olabilecek tarla tarımı artıkları ilçelere göre dağılım dikkate alınarak değerlendirilmiştir . çanakkale de gıda maddesi olarak tüketilmek üzere yetiştirilen tarla ürünlerinin hasat sonrasında tarlada bırakılan artıklarından elde edilebilecek toplam enerji potansiyelinin . pjyıl olduğu saptanmıştır . çalışma biyokütle kaynaklarının kullanımı geleneksel yaklaşımların etkisi ekonomik ve çevresel etkilerin değerlendirilmesi ve tarımsal artıklardan yararlanma konularında tartışma ve bazı çözüm önerilerini de içermektedir .
son yıllarda dünyada küresel nüfus artışına paralel olarak sanayileşmenin ve kentleşmenin getirdiği yaşam standardındaki hızlı yükselişler başta enerji olmak üzere birçok tüketimi hızlı bir şekilde artırmıştır . literatürde farklı bilgiler bulunmakla birlikte yaygın görüşe göre enerji tüketiminin yarıya yakınının tüketildiği sanayinin en önemli dayanaklarının başında gelen teknolojideki gelişmelerdir . dünya enerji tüketiminin yaklaşık . s i gelişmekte olan ülkelerde ise enerji tüketiminin yaklaşık ü biyokütleden sağlanmaktadır . çizelge de yer alan veriler çanakkale nin biyoenerji üretimine konu olabilecek tarımsal atık potansiyeline sahip olduğunu göstermektedir . çalışmada öncelikle hasat sonrasında enerji dönüşümüne konu olabilecek artıkların oluştuğu tarla ürünleri ve üretim miktarlarının ilçelere göre dağılımlarını içeren çizelgeler oluşturulmuştur . beklenmeyen iklim değişiklikleri ve diğer etkenler nedeniyle kaldırılan ürün miktarı yıllara göre değişiklik göstermektedir . söz konusu değişimlerin araştırma sonucu üzerindeki etkilerinin azaltılması ve daha gerçekçi bir yaklaşım sağlanabilmesi için artık potansiyellerinin belirlenmesinde ürünlerin son yıllık üretim miktarlarının ortalaması dikkate alınmıştır . her bir ürün için farklılık gösteren oran ve katsayılar değerlendirmelerin sunulduğu çizelgelerde verilmiştir . tarafından seraların bitkisel üretim atıklarının belirlenmesine yönelik yürütülmüş olan bir araştırmada domates sapı artık miktarlarının cam ve plastik seralar için sırasıyla . ton da ve . ton da olduğu rapor edilmiştir . iki çalışma sonuçları arasında önemli düzeyde farklı sonuçlar rapor edilmiştir . toprak organik madde içeriğinin korunması için hasat sonrasında oluşan artıkların yarısının tarlada bırakılma gerekliliğini vurgulamışlar ve tarımsal üretim artıklarının belirlenmesinde tarla ürünleri artıkları için kullanılabilirlik oranının dikkate alınmasını önermişlerdir . çanakkale nin domates artığı ısıl değerlerinin belirlenmesinde ise bilgin ve ark . yenilenebilir enerji kaynakları arasında biyokütleenerjisinin ülkemiz için geliştirilmeyi bekleyen önemli bir enerji kaynağı olduğunu vurgulamışlar ve bu kaynakları etkin değerlendirilebilmesi için geleneksel yöntemler yerine modern tekniklerin kullanımının gerekliliğini belirtmişlerdir . koçer ve ünlü biyokütle kaynaklarının enerji yanında mobilya kağıt yalıtım maddesi yapımı gibi daha birçok alanda biyokütleden yararlanılabileceğini rapor etmişlerdir . çanakkale ili tarla üretim faaliyetleri incelendiğinde buğday arpa çeltik ayçiçeği mısır ve yulaf ürünlerinin ön planda olduğu görülmektedir . t . c . enerji ve tabii kaynaklar bakanlığı yılı bütçe raporunda yılında türkiye birincil enerji talebinin oranında artacağı beklenmektedir . ülkemizde yıllar öncesine dayanan geleneksel yöntemlerle değerlendirilen biyokütle kaynaklarının modern yöntemler ile değerlendirilmesi ekonomik çevresel ve sosyolojik açıdan sürdürülebilirliğe ve kalkınmaya önemli katkılar sağlayacaktır . modern yöntemlerle donatılan biyokütle enerji sistemlerinden elde edilecek ürünler tarım hayvancılık ve çeşitli endüstriyel sektörlerin enerji gereksinimlerinin karşılanmasında belirli katkılar sağlayacaktır .
491
140
[ 0, 3, 2, 195, 986, 9, 3, 22592, 63, 9, 26, 9, 3, 157, 4087, 20736, 3, 29, 1272, 89 ]
Bingöl İl merkezinde yaşayan hanehalklarının kırmızı et talebini etkileyen faktörlerin analizi
bu çalışmada bingöl ili merkez ilçedeki hanehalklarının kırmızı et ve et ürünleri tüketim alışkanlıkları ile bunları etkileyen faktörlerle birlikte bingöl ili merkez ilçedeki hanehalklarının gelir seviyeleri gıda harcamaları kırmızı et tüketim miktarları kırmızı et satın alımına ilişkin karar alma ve satın alma süreçleri ele alınmıştır . örnek hacminin belirlenmesinde oransal örnekleme yöntemi kullanılmış ve örnek hacmi olarak hesaplanmıştır . veriler tesadüfi olarak seçilmiş olan bireylerden yüz yüze yapılan anketlerle toplanmıştır . değişkenler arası ilişkilerin istatistiksel olarak anlamlılığının değerlendirilmesinde ki kare testi ve f testinden yararlanılmıştır . araştırma sonuçlarına göre hanehalklarında kırmızı etin tüketilme oranı olarak saptanmış kırmızı et tüketim durumuyla gelir seviyesi arasında anlamlı ilişkiler bulunmuştur . hanehalklarının kırmızı et tüketim sıklığını değiştiren en önemli neden . ile mevsim olarak belirlenmiştir . hanehalklarının kırmızı eti tercih etme nedenleri arasında lezzet faktörü öne çıkmaktadır .
insanların sağlıklı beslenmeleri için bitkisel ve hayvansal kaynaklı gıdaları yeterli miktarlarda tüketmeleri gerekir . türkiye de toplam kırmızı et üretimi ve türlerin payına bakıldığında yılında bin ton olan üretimimizde ile sığır kesimlerinden elde edilen kırmızı etin ilk sırada yer aldığı görülmektedir . oluşturulmasında talep tahmin çalışmalarından yararlanılmaktadır . armağan ve akbay günden ve miran uzunöz ve ark . akçay ve vatansever karakaş ulaş kızıloğlu ve kızıloğlu . tek yönlü varyans analizi normal dağılım gösteren k popülasyondan alınan k bağımsız grup denemelerinden elde edilen nicel verilerin analizinde yararlanılan bir yöntemdir . normal dağılım gösteren verilere uygulanan tek yönlü varyans analizi ile aşağıdaki hipotezler test edilir . h ortalamalar arasında fark yokturh en az bir ortalama diğerlerinden farklıdırhanehalklarının özellikleri ile kırmızı et tüketilme durumu arasında herhangi bir ilişki olup olmadığını ortaya koyabilmek amacıyla khi kare analizi yapılmıştır . incelenen ailelerde eşin çalışmama oranı . olarak bulunmuştur . ortalama gıda harcaması içinde ortalama kırmızı et harcamasının oranı . olarak belirlenmiştir . tokat ili kentsel alanda yapılan başka bir araştırmada incelenen ailelerin ortalama aylık geliri . tl aylık ortalama tüketim harcaması . tl ortalama gıda harcaması . tl olarak belirlenmiştir . aydın ili kentsel alanda yapılan bir araştırmada incelenen ailelerin ortalama aylık geliri . tl aylık ortalama tüketim harcaması . tl ortalama gıda harcaması . tl olarak belirlenmiştir . erdoğan ve çiçek yaptıkları çalışmada hanelerin aylık ortalama geliri içerisindeki gıda harcaması oranını yaklaşık olarak bildirmişlerdir . tosun ve hatırlı antalya il merkezinde yaptıkları çalışmada ailelerin aylık ortalama tüketim harcamasını . tl ay gıda harcamasını . tl ay olarak saptamış gelir seviyesi arttıkça ailelerin tüketim gıda süpermarket ve kırmızı et harcamalarının artmakta olduğunu bildirmişlerdir . erzurum ili merkez ilçede kentsel alanda hanehalklarının aylık ortalama toplam harcamaların hane geliri içindeki oranı . ortalama hanehalkı harcamaları içinde gıda harcamalarının oranı . iken aylık ortalama kırmızı et tüketim miktarı . kg olarak bulunmuştur . çalışmamızın bulguları gelir gıda harcaması ve kırmızı et harcamaları arasındaki ilişkilerin yönü açısından yapılan diğer çalışmalarla benzer sonuçlar ortaya koyarken çalışmamızdaki değerler diğer çalışmalarda ortaya çıkan değerlerden genel olarak yüksek çıkmıştır . incelenen hanehalklarında gıda alışverişi oranında hanehalkı bireyleri tarafından birlikte yapılırken kırmızı etin satın alınması konusunda da ailelerde genel itibariyle . oranında birlikte karar verildiği kırmızı etin alışverişinde ise hanehalklarında oranında baba nın karar verici olduğu saptanmıştır . aydın ilinde yapılan araştırmada tüketici ailelerinde çoğunlukla . anne ve babanın beraber gıda ürünleri alışverişi yaptıkları kırmızı et satın alma kararının . oranında birlikte alındığı ve kırmızı et alış verişini gerçekleştiren kişinin . oranla baba olduğu bildirilmiştir . kırmızı et tüketenlerin oranı erkeklerde kadınlara göre daha fazladır . erdoğan ve çiçek tarafından yapılan araştırmada da hanelerin aylık ortalama gelir düzeyi ile sığır dana eti tüketimi arasında anlamlı bir ilişki bulunmuştur . nalinci yaptığı çalışmada kırmızı et tüketimi ile meslekler arasında doğrusal bir ilişki olduğunu bildirmiştir . hanehalklarının . sinin koyun eti . sının keçi eti sinin dana eti . inin kuzu eti tüketmeyi tercih ettikleri saptanmış sığır eti tüketmeyi tercih edenlerin oranı ise . olarak belirlenmiştir . amasya ili merkez ilçedeki hanehalkları üzerinde yapılan çalışmada tüketicilerin büyük bir kısmı dana eti tüketmektedirler . bazı çalışmalarda en fazla sığır etinin tercih edildiği atay ve ark . görüşülen bireylerin yaş ortalaması . olarak hesaplanmıştır .
550
133
[ 0, 3, 27508, 3, 63, 11431, 40, 1272, 5215, 3247, 46, 138, 10954, 46, 138, 10954, 3, 699, 10841, 2 ]
Tip 2 Diyabetli Bireylerin Sağlık Kontrol Odaklarının Değerlendirilmesi
kronik hastalıkların yönetiminde kullanılmakta olan kontrol odağı bireylerin hastalık karşısında sergilemiş oldukları farklı davranışları açıklamak için kullanılmaktadır . bu çalışma diyabetli bireylerin sağlık kontrol odaklarını ve etkileyen faktörleri incelemek amacıyla yapılmıştır . yöntem araştırma tanımlayıcı ve kesitsel türde bir çalışmadır . veriler kent merkezinde yaşayan diyabetli bireyden toplanmıştır . verilerin toplanmasında anket formu ve çok boyutlu sağlık kontrol odağı ölçeği kullanılmıştır . bulgular çalışmaya katılan hastaların yaş ortalaması . . yıl olup . ü kadın . u evli . i ilkokul mezunu . si ev hanımıdır . ölçeğin iç kontrol odağı alt boyutundan . . güçlü başkaları kontrol odağı alt boyutundan . . şans kontrol odağı alt boyutundan . . puan aldığı belirlenmiştir . iç kontrol odağında medeni durum öğrenim durumu yaşadığı kişi düzenli egzersiz yapma düzenli diyabet diyeti uygulama durumu anlamlı bulunmuştur . güçlü başkaları kontrol düzenli diyabet diyetine uyma düzenli sağlık kontrolü yaptırma durumu şans kontrol odağında ise yaş medeni durum yaşadığı kişi ailedeki birey sayısı düzenli diyabet diyetine uyma durumu anlamlı bulunmuştur . sonuç hastaların daha çok dış kontrol odağına sahip oldukları saptanmış hemşireler tarafından hastaların bağımsızlıklarını sağlamak amacıyla iç kontrol odaklarının geliştirilmesi önerilmektedir .
iç denetim odaklı insanlar pekiştirmenin kendi davranışlarına bağlı olduğunu düşünerek kendi yaşamlarından sorumlu olduklarını düşünürler ve buna uygun davranışlar ortaya koyarlar . iç denetim odaklı insanların hayatta daha başarılı olduğu ve yaşamlarını kontrol edebilmelerine ilişkin inançlarının yanında olumsuz olaylarla başa çıkma kapasitelerinin de yüksek olduğu belirtilmiştir . dış denetim odaklı insanlar ise davranışlarının sonucunda elde edeceği yarar veya zararların aslında şans kader ya da bir başkasının etkisine bağlı olarak ortaya çıkacağına inanırlar . bu bireyler kendi sonuçlarını kontrol edemez ve diğer faktörlerin etkisinde kalırlar güçsüz ve yabancılaşmış kişilerdir bu yüzden kendi durumlarını değiştirmek veya iyileştirmek için daha az gayret gösterirler . sağlık kontrol odakları çeşitli durumlardan ve faktörlerden etkilenebilmektedir . hemşirelerin diyabetli bireylerin kendi sağlıklarını yönetebilmelerini desteklemesi ya da cesaretlendirebilmesi için diyabetli bireylerin sağlık kontrol odaklarının belirlenmesi gerekmektedir . sağlık kontrol odağının davranışların belirleyicisi olduğu dikkate alındığında ülkemizde tip diyabetli bireylerin kontrol odaklarına ilişkin yapılmış çalışmalara rastlanamaması nedeniyle bu çalışmada tip diyabetli bireylerin sağlık kontrol odaklarının belirlenmesi amaçlanmıştır . araştırma evrenini yılı içinde belirlenen aile hekimliği otomasyon sistemine kayıtlı diyabetli birey oluşturmaktadır . örneklem hesabında belirlenen sayıya ulaşıldığında veri toplama işlemi sona erdirilmiştir . iç güçlü başkaları ve şans kontrol odaklarından oluşan ölçek maddeden oluşmaktadır . her alt boyut altışar madde üzerinden arasında puanlanır . alt boyutlar arasında en yüksek alt boyut puanı üzerinden kişilerin o alt boyuta ilişkin odağına sahip olduğu şeklinde değerlendirilir . ölçeğin türkçe geçerlilik güvenirliliği üstündağ budak tarafından yapılmıştır . çok boyutlu sağlık kontrol odağı ölçeğinin iç tutarlılık katsayısı . olarak bulunmuştur . ölçekte yer alan maddelerin faktör yükleri ile arasındadır . farklılığı aramak için tukey hsd ve dunnett t testleri kullanılmış anlamlılık p . olarak değerlendirilmiştir . hba c düzeyi ise aritmetik ortalamalarına göre gruplandırılmıştır . verilerin toplanması için selçuk üniversitesi sağlık bilimleri fakültesi girişimsel olmayan klinik araştırmalar etik kurulundan sayılı karar ile ve konya halk sağlığı müdürlüğünden sayılı yazılı izinler alınarak yapılmıştır . çalışmaya katılan bireylere araştırmanın amacı anlatılarak sözlü ve gönüllü bilgilendirme formu imzalatılarak yazılı onamları alınmıştır . hastaların . sinin ailesinde diyabet olmadığı . sinin diyabet eğitimi aldığı eğitim alanların . inin eğitimi hekimden aldığı . inin aldığı eğitimin yeterli olduğunu düşündüğü saptanmıştır . çok boyutlu sağlık kontrol odağı ölçeği iç kontrol odağı alt boyutundan ortalama . . güçlü başkaları kontrol odağı alt boyutundan ortalama . . şans kontrol odağı alt boyutundan ortalama . . puan aldığı belirlenmiştir . bu farklılığın nedenine bakıldığında düzenli egzersiz yapanların ve bazen yapanların puan ortalamasının benzer ve her iki grubunda düzenli egzersiz yapmayanlara göre puan ortalamasının yüksek olduğu bulunmuştur . düzenli diyabet diyeti uygulayanların uygulamayanlara göre puan ortalaması yüksek bulunmuştur . düzenli egzersiz yapanların ve bazen egzersiz yapanların puan ortalamasının benzer ve düzenli egzersiz yapmayanlara göre yüksek olduğu bulunmuştur . sigara kullanma durumuna göre ise grupların puan ortalamasının benzer olduğu bulunmuştur . ailede diyabet varlığında ise ikinci derece akrabalarında diyabet görülenlerin puan ortalamasının gruplarla benzer olduğu ailede diyabeti olmayanların puan ortalamasının ise birinci derece akrabalarında diyabet görülenlerinden yüksek olduğu belirlenmiştir . şans kontrol odağında diyabet eğitimi alma durumu diyabetle ilgili yeterli eğitim aldığını düşünme ve ilaçlarını düzenli alma durumu puan ortalamalarının benzer olduğu bulunmuştur . dunnett t testine göre birinci ve ikinci derece akrabalarında diyabet görülenlerin puan ortalamasının benzer olduğu ve ailede diyabeti olmayanların puan ortalamasının iki gruptan daha yüksek olduğu bulunmuştur . çalışmalarında kadınların şans kontrol odağı alt boyutundan aldıkları puanın erkeklere oranla daha fazla olduğu ve cinsiyetin güçlü başkaları kontrol odağı üzerinde bir anlamlılık oluşturmadığı belirtilmiştir .
544
173
[ 0, 27, 8970, 177, 15, 2998, 3, 32, 26, 1639, 40, 2, 16, 7, 152, 40, 291, 2, 29, 2 ]
İlkokul öğrencilerinin özetleme becerilerinin incelenmesi
bir metni veya kitabı daha iyi anlamak anlama becerilerini geliştirmek için okuma sürecinde pek çok strateji ve yöntem kullanılmaktadır . bunlardan biri de okuma sonrasında kullanılan özetleme stratejisidir . özetleme bir metnin ana fikrini ve muhtevasını koruyarak daha az önemli olan bilgi ve ayrıntıların çıkarılması yoluyla asıl metinden daha kısa olan küçük ölçekte bir benzeri olan bir metnin oluşturulmasıdır . yapılan bu araştırmanın amacı ilkokul dördüncü sınıf öğrencilerinin özetlemeye ilişkin becerilerin incelenmesidir . özetleme becerileri özetlenen metni kısaltma ve önemli bilgileri belirleme ile yazılan özete başlık yazma alt başlıklarına göre analiz edilmiştir . araştırma eğitim öğretim yılında kırıkkale il merkezinde öğrencinin katılımıyla gerçekleştirilmiştir . araştırmada veri toplamak için ilkokul dördüncü sınıf öğrencileri için özetlemeye yönelik görüşme formu özetleme stratejileri puanlama ölçeği ve hikaye edici bir metin kullanılmıştır . araştırmaya katılan öğrencilerin ü em okumayı hem de yazı yazmayı sevdiğini ı kitap okumayı sı ise yazı yazmayı daha çok tercih ettiğini belirtmiştir . araştırma sonuçların göre bu öğrencilerden sının sınıf öğretmeni kadın unun sınıf öğretmeni ise erkektir . öğrencilerin hikaye edici metinlerin özetiniyazabilme özete başlık yazabilme önemli bilgileri seçebilme ve özet metinlerde kısaltma yapabilme değişkenlerine ait ortalama puanları düşük seviyededir . öğrencilerinin özet yazabilme becerileri cinsiyete göre anlamlı farklılık göstermektedir ve kızların erkeklere göre daha başarılı olduğu anlaşılmaktadır . öğretmen cinsiyeti değişkeni dikkate alındığında sınıf öğretmeni erkek olan öğrencilerin özet yazmada daha başarılı olduğu anlaşılmaktadır . ayrıca öğrencilerin özet yazabilme puanları ile öğrenci cinsiyeti ve öğretmen cinsiyeti arasında anlamlı bir ilişki bulunmuştur . öğrencilerin yazdıkları özet metne başlık yazabilme puanları incelendiğinde özet yazmayı anne babalarından veya arkadaşlarından öğrenen öğrencilerin başlık yazabilme ortalamalarının genel ortalamadan yüksek olduğu belirlenmiştir .
okuma insan hayatında önemli etkileri olan bir dil becerisidir . bunu gerçekleştirebilmek için okuyucunun metinle olan meşguliyeti bir takım teknik ve araçların kullanımını gerektirmektir . iyi okuyucuların okuma sürecinde okuduğunu anlama strateji ve tekniklerini kullandıkları bilinmektedir . iyi bir okuyucu okuma öncesinde bir amaca sahiptir metni gözden geçirir ana hatlarıyla tarar metinde nelerden söz edildiği hakkında hipotezler ileri sürer . hem öğretmene hem de öğrenciye olumlu katkılar sunan özetleme öğrenciye ana fikri fark etme kendi anlama düzeyini kontrol etme karar verme ve sıralama imkanı sağlamaktadır . aynı anlama gelen cümle gruplarının yerine eş anlamlı bir özet kelimesi kullanılabilir . verilerin çözümlenmesi verilerin çözümlenmesinde öncelikle toplanan form ve özetlerin sayımı ve tasnifi yapılmıştır . ayrıca dördüncü sınıf öğrencilerinin özet yazma becerilerinin incelenmesi amacıyla özet yazarken zorlanma durumları özet yazmayı kimden öğrendikleri özetlerinin kim tarafından kontrol edildiği ve özet yazma sıklıklarına ait bazı istatistikler sunulmuştur . bu farklılık öğrenci cinsiyetlerine göre ele alındığında kız öğrencilerin lehinedir . başka bir ifadeyle dördüncü sınıf öğrencilerinin özet yazabilme puanları sınıfını değişen ve değişmeyen öğrencilerde benzerlik gösterdiği ifade edilebilir . bu nedenle dördüncü sınıf öğrencilerinin başlık yazabilme puanlarının cinsiyet ve öğretmen cinsiyeti sınıf değişimi ve okuma yazma tercihi değişkenlerine göre farklılık gösterip göstermediği incelenirken nonparametrik testlere yer verilmiştir . tablo te bulunan mann whithney u testi ve kruskal wallis testi sonuçları incelendiğinde dördüncü sınıf öğrencilerinin başlık yazabilme puanlarının cinsiyet öğretmen cinsiyeti sınıf değişme durumu ve okuma yazma tercihlerine göre anlamlı farklılık göstermediği tespit edilmiştir . dördüncü sınıf öğrencilerinin kısaltma yapabilme puanlarına ait çarpıklık ve basıklık değerleri cinsiyet öğretmen cinsiyeti sınıf değişimi ve okuma yazma tercihi değişkenlerinin alt kategorilerinde ile arasında yer almamasından dolayı başlık yazabilme puanlarının bu değişkenlerin kategorilerinde normal dağılıma sahip olmadığı tespit edilmiştir . tablo incelendiğinde öğrencilerin başlık yazabilmeye yönelik genel ortalamasının olduğu ve özet yazmayı öğrendikleri kişiler farketmeksizin minimum puanlarının ve maximum puanlarının olup tüm gruplarda aynı olduğu tespit edilmiştir . özet yazabilmeye ait puanlar bakımından en yüksek ortalamaya özet yazmayı kendi başına öğrenen öğrencilerin sahip olduğu tespit edilmiştir . araştırmaya katılan öğrencilerin özet yazma sıklıkları ile ilgili bulgular tablo de yer almaktadır . tablo e göre ilkokul dördüncü sınıf öğrencilerinin çoğunluğu ı öğretmen istediği zaman özet yazdığını ifade etmiştir . kaynak metindeki önemli bilgi yazabilme puanları incelendiğinde genel ortalamanın olduğu ve özetlerinin kim tarafından kontrol edildiğine göre minimum puanlarının olacak biçimde her grupta aynı olduğu ancak maximum puanların özeti kontrol eden kişi gruplarına göre ile arasında farklılaştığı anlaşılmaktadır . tablo incelendiğinde dördüncü sınıf öğrencilerinin kısaltma yapabilme puanlarına ait genel ortalamanın olduğu özetlerinin kim tarafından kontrol edildiğine göre minimum puanlarının olacak biçimde her grupta aynı olduğu ancak maximum puanların özeti kontrol eden kişi gruplarına göre ile arasında farklılaştığı görülmektedir . ayrıca özet yazarken zorlanma durumlarına göre kısaltma yapabilme ortalamaları incelendiğinde özet yazarken zorlanmayan öğrencilerin kısaltma yapabilme puanlarına ait ortalamaların özet yazarken zorlanan öğrencilere göre daha yüksek olduğu sonucuna ulaşılmıştır . özetleme becerisi ile ilgili yapılan araştırmaların pek çoğunda metin türlerini esas alan incelemeler mevcuttur . aynı zamanda mümkün olduğunca az kelimeyle metnin ana ifadesinin ortaya konulma sürecidir . özetleme çalışmalarıyla beyin edinilmiş bilgileri daha etkili bir biçimde sınıflandırma ve bilgiye ulaşma kolaylığı sağlamaktadır . araştırmada ulaşılan sonuçlardan bir diğeri araştırmaya katılan öğrencilerin özet yazarken önemli bilgileri belirleme puanları cinsiyete ve okuma yazma tercihlerine göre anlamlı farklılık göstermiş olmasıdır . ilkokul dördüncü sınıf öğrencilerinin sı öğretmeni istediği zaman sı ara sıra i her zaman özet yazmaktadır . genel özet yazma puanları mukayese edildiğinde özetleri öğretmenleri tarafından kontrol edilen veya hiç kimse tarafından kontrol edilmeyen öğrencilerin yüksek olduğu sonucuna ulaşılmıştır .
569
254
[ 0, 3, 2, 60, 17, 904, 15, 3, 6015, 20, 3, 1872, 2, 1536, 75, 23, 63, 15, 46, 9 ]
Gelişmişlik Göstergeleri ve E-Devlet İndeksi
bu çalışmanın amacı ülkelerin e devlet indeks değerleri ile ekonomik ve sosyal göstergeler arasında bir ilişki olup olmadığını araştırmaktır . bu nedenle farklı gelişmişlik seviyesinde ülke örnekleri seçilmiş gelişme süreçleri ve elektronik devlet uygulamaları arasındaki ilişki sorgulanmıştır . ayrıca elektronik yapılanmanın ekonomik ve sosyal kalkınma açısından önemi de araştırılmıştır . bu amaçla dünya çapında farklı kurum ve kuruluşlar tarafından bit alanındaki gelişmeleri ölçmek için hazırlanan değişik indeksler tanıtılarak oluşturulma amaçlarından bahsedilmiştir .
devlet gündelik yaşamda sık sık kullanılan ancak tam olarak ne ifade ettiği hakkında çok az bilgi veya fikir sahibi olunan bir kavramdır . böylelikle kullanıcılar erişim yetkileri çerçevesinde aynı kaynaktan doğru ve eksiksiz bilgiye erişebilmekte veri bütünlüğü sağlanmakta ve karar alma süreçlerinde doğru bilgi kullanımıyla daha hızlı ve doğru kararlar alınabilmektedir . bununla birlikte kamu kurumlarının gelişen teknoloji sayesinde değişen bilişim ve erişim sistemlerini yenileyerek kurum içi ve kurumlar arası bilgi alışverişinin sağlanması esasına göre iş süreçlerini ve bilgisayar sistemlerini yeniden yapılandırma yoluna gitme zorunluluğu doğmuştur . bürokratik ve klasik devlet kavramının yerini almaya başlayan e devlet anlayışı ile her kurumun ve her bireyin bilgi ve iletişim teknolojilerini kullanan sistemler ile devlet kurumlarına ve kurumlarca sunulan hizmetlere kolayca erişmesi hedeflenmektedir . bununla birlikte devlet vatandaş iş çevreleri üçgeninde birbirleri arasında yeni tanımlamalar yeni etkileşim kanalları ortaya çıkacaktır . bir başka deyişle e devlet temelinde karşımıza yeni elektronik tanımlar çıkmaktadır . bu bağlamda e devlet bir devletin dönüşümü açısından kaldıraç vazifesi görmektedir . naralan a göre e devlet gelişiminde ülkelere göre farklı etki ve sonuçlara sahip olan altı faktör önemli yer tutar . avustralya ulusal bilgi ekonomisi kurumu tarafından yapılan e devlet projesinin incelemeye alındığı çalışmada projenin kamu hizmetlerine maliyet etkin ve kamu yararı gözeten bir ivme kazandırarak kamu harcamalarını kıstığını saptamıştır . bu projeler ile milyon avustralya doları tasarruf sağlanmış ve fayda maliyet analizine göre kazanım olarak gerçekleşmiştir . birleşmiş milletler tarafından hesaplanan bu indeks ülkelerin e devlete hazırlık bazında nerede ve dünya ülkeleri arasında hangi konumda olduğunun görülmesi açısından önemlidir . birleşmiş milletler bu indeksin hesaplanmasında üç temel indeksi baz alınmıştır . ınternet kullanıcı sayıları . e devlet a a k a k a k a k a k a k şeklindedir . bm in yılında yayınladığı e devlet hazırlık indeks değerleri ile dünya bankasının gelişmişlik göstergesi olarak kabul ettiği ekonomik ve sosyal verilerinden seçilen farklı değişken bir model dahilinde e devlet indeks değerine olan etkisi ölçülmüştür . bunun dışında kalan ülkelerin gsyih larında tarımın katma değeri şehir nüfus oranı ve ortalama yaşam uzunluğu bağımsız değişkenleri anlamlılık düzeyini sağlamamaktadır . regresyon denkleminin genel anlamlılık seviyesine baktığımızda model olarak anlamlıdır . tablo te görüldüğü gibi ülkelerin gsyih larından sağlık harcamalarına ayırdıkları paylar yüzde anlamlılık seviyesinde anlamlı gözükmektedir . bu değişkenler sabit tutularak sadece yaşam kalitesi temelinde değerlendirilecek olursa tutarlı bir ilişki elde edileceği düşünülmektedir . gelişmiş ülke seçilerek ve tüm değişkenler kullanılarak yapılan regresyon analizinin sonuçlarına göre şehir nüfus oranı e devlet indeks değerini yüzde anlamlılık düzeyinde anlamlı olarak açıklamaktadır . bunun dışında kalan seçili bağımsız değişkenler bağımlı değişkeni yüzde anlamlılık düzeyinde sağlamamaktadır . seçilen anlamlı bağımsız değişkenin bağımlı değişkeni açıklama yönü ise pozitiftir . diğer seçili değişkenlerin bağımlı değişkeni açıklama gücü gelişmiş ülkeler açısından yoktur . bu tutumların başında vatandaşın kamu hizmetlerine erişimde hizmet sunum kalitesizliği vatandaşlarda sıkıntı ve devlete olan bağlılığını azaltmaktadır . e devlet gelişiminin ülkelerin gelişmişlik düzeyi ile ilişkisi ekonomik ve sosyal açıdan gelişimiyle bağı e devlet kavramına bakışı değiştirebilir .
474
67
[ 0, 3, 2, 157, 7, 23, 157, 3, 7, 2, 157, 3, 10701, 1618, 2, 1618, 46, 658, 157, 3 ]
KUTADGU BİLİG ARAŞTIRMALARI ÜZERİNE BAZI DÜŞÜNCELER
kutadgu bilig hakkında yılında yayımlanan ilk yazıdan bu yana yılı aşan bir süre geçmiştir . ilk yayımdan bu yana kutadgu bilig i farklı yönlerden ele alan pek çok çalışma yapılmış sonuçta reşit rahmeti arat ın metin çeviri ve indeks yayımlarıyla da günümüzdeki araştırmaların bilimsel ortamı hazırlanmıştır . makalede önce türk dili tarihi ve türk edebiyatı açısından kutadgu bilig in yerine kısaca değinilmiş daha sonra kutadgu bilig in metin yayınında gelinen son noktada neler yapılabileceği tartışılmıştır . yazının sonunda ise önceki çalışmalar ve söylenenler ışığında bundan sonraki çalışmalarda nelerin gündeme getirilmesi gerektiği konusunda öneriler sunulmuştur .
kutadgu bilig türklerin karahanlılar döneminde yazılan ilk islami eseridir . anlatılanlara göre karahanlılarda islamiyet abdülkerim satuk buğra karahan zamanında de kabul edilmiştir . karahanlı devletinin önemli kültür merkezleri semerkand buhara farab şaş balasagun ile kaşgar dı . buna göre dilin iç tarihi bizzat dilin gramer gelişmesi ile uğraşır dilin dış tarihi ise dili daha çok etnolojik yönden araştırmaya çalışır . rütbesini vermiştir . ilk ele geçen nüsha olan herat yazması yılında wilhelm radloff tarafından faksimile olarak yayımlanmıştır . kutadgu bilig araştırmalarının ikinci merhalesi eserin reşit rahmeti arat tarafından karşılaştırmalı bir metin halinde hazırlanıp de yayımlanmasıdır reşid rahmeti arat kutadgu bilig ı metin tdk . eserin lvı sayfalık girişinde kutadgu bilig ve türklük bilgisi kara hanlılar ve komşuları ile münasebetleri kaşgar hükümdarı hasan b . süleyman kara hanlılar devrinde yazılan eserler yûsuf has hacib kutadgu bilig kutadgu bilig in asıl nüshaları kutadgu bilig in bugünkü nüshaları kutadgu bilig in faksimileleri ve kutadgu bilig in metin neşrine ait izahlar hakkında bilgiler verilmiştir . türklük bilimi alanında kabul gören ve benimsenen bu yayın yurtdışındaki çalışmalarda da esas olarak alınmıştır . tezcan doerfer de kelime hakkında kendi görüşlerini ortaya koymuştur . yine te robert dankoff kutadgu bilig i ingilizceye çevirirken r . rahmeti arat ın metin yayınından farklı okuduğu kelimeleri göstermiştir . dankoff daha önce de kutadgu bilig in metin problemleri üzerinde durmuştu . marcel erdal da reşit rahmeti arat yayını hakkında ciddi eleştiriler ortaya koymuştur . bütün bunlara göre reşit rahmeti arat yayınına şu yönlerde itirazlar yöneltilmektedir reşit rahmeti arat en eski nüshayı esas alarak metni kurma yerine kendisinin doğru gördüğü dil özelliklerine göre metni kurmuştur . bu durumda adeta dördüncü bir kutadgu bilig nüshası ortaya çıkmıştır . r . rahmeti arat kutadgu bilig in metin neşrine ait izahlar da metnin türkçe kısmı normalleştirilmiştir . yabancı kelimelerin asıl imlaları metinde ayrıca belirtilmiştir . sayısı nisbeten az olan bu yabancı kelimelerin okunuşunda ayrı bir zaruret bulunmadıkça türklerin bugünkü söyleyişi tercih edilmiştir . asırdaki telaffuz şekillerine sıkı surette bağlanmak gayretinden ziyade metinden mümkün olduğu kadar geniş bir okuyucu zümresinin kolayca istifade etmesi maksadı göz önünde tutulmuştur . daha önceki çalışmaları ve söylenenleri topluca değerlendirdiğimizde şu sonuçlara ulaşabileceğimizi düşünmekteyim öncelikle kutadgu bilig in her nüshasının ayrı ayrı yayımlanması gerektiği ortaya çıkmaktadır . geniş bir okuyucu kitlesinin faydalanabilmesi açısından her nüsha için bir sayfada tıpkıbasımın diğer sayfada okunuşun ve manzum aktarmanın bulunduğu yayınlar hazırlanmalıdır . stilistiği kelime başı kafiyesi şiir yapısındaki tekrarlar alliterasyonlar edebi sanatlar vb . yılında ise yusuf has hacip ve eseri kutadgu bilig toplantısı yapılmıştı .
453
89
[ 0, 3, 2729, 17, 9, 26, 1744, 2647, 2825, 3, 11150, 157, 1171, 77, 3, 4031, 9, 2618, 40, 2 ]
ÇEKİM ÖNGÖRÜLEN SINIF II MALOKLUZYONA SAHİP HASTANIN ÇEKİMSİZ TEDAVİSİ
bu çalışmanın amacı sınıf ıı malokluzyona sahip olan kombine headgear ve takiben alt üst sabit ortodontik apareyler ile tedavi edilen bir hastanın tedavi sonuçlarını sunmaktır . yıl ay kronolojik yaş ve cs iskeletsel dönemdeki erkek hasta çapraşıklık şikayetine bağlı ortodontik tedavi için kliniğimize başvurdu . hastanın ağız içi muayenesi hastanın mm overjet ve overbite ile birlikte sağda sınıf ıı ve solda başabaş molar kapanışına sahip olduğunu gösterdi . ark boyut sapması üst çenede mm alt çenede mm idi . ağız dışı muayenesi hastanın konveks profile sahip olduğunu ve asimetri olmadığını gösterdi . hem sınıf ı molar ve kanin ilişki elde edebilmek hem de çapraşıklığın giderilmesi için çift taraflı molar distalizasyonu planlandı . diş çekimi ve geçici ankraj aygıtları ile ya da onlar olmadan yapılabilecek üst molar distalizasyon tekniklerini içeren tedavi seçenekleri anlatıldıktan sonra hasta kesinlikle dişlerinin çektirmek istemediğini belirtti ve üst molar dişlerin distalizasyonu için kombine headgear kullanımını seçti . alt keser eğimlerinin düzeltilmesi ve alt çenede çapraşıklığın giderilmesi için stripping planlandı . ay süreyle her bir taraf için gr ortodontik kuvvet uygulandı . distalizasyon periyodu sonrası ay sabit apareyler uygulandı . toplam tedavi süresi aydı . tedavi sonunda ideal overjet ve overbite ile birlikte sınıf ı molar ve kanin ilişki elde edildi . çekim öngörülen hastanın tedavisi çekimsiz yapıldı ve daha bir dişsel kapanış ilişkisi sağlandı .
toplumda en sık rastlanan ortodontik anomaliler sınıf ıı malokluzyonlardır . türk popülasyonunda da lık görülme oranıyla ilk sırada yer alır . ortodontik anomalilerin dişsel olarak sagittal yönde sınıflamasında sıklıkla kullanılan angle sınıflamasına göre üst birinci azı dişine oranla alt birinci azı dişinin daha distalde kapanış ilişkisi göstermesi sınıf ıı anomali olarak kabul edilir . bu avantajların yanısıra ağız içi molar distalizasyonu yöntemlerinin ankraj alınan üst molar ve premolar dişlerde rotasyon üst molar dişlerde distale devrilme premolar dişlerde devrilme ile birlikte mezializasyon ve üst kesici dişlerde protrüzyon ve buna bağlı olarak overjet miktarında artma ve overbite miktarında azalma gibi dezavantajları da mevcuttur . alt arktan ankraj alan ağız içi molar distalizasyon yöntemlerinde ise ek olarak alt keserlerde protrüzyon alt molarlarda mezializasyon ve ekstrüzyon görülmektedir . geleneksel distalizasyon yöntemlerinin dezavantajları nedeniyle birçok araştırmacı zygoma plakları marka braket sistemi ile ay sabit tedavi uygulandı . sabit tedavi sırasında pekiştirme amaçlıyla kombine headgear kullanımına geceleri devam edildi . alt keser eğimlerinin düzeltilmesi ve alt çenede çapraşıklığın giderilmesi için stripping yapıldı . araştırıcılar büyük azı distalizasyonu için gr kuvvet uygulanmasını önermişlerdir . bu olguda da ay süreyle her bir taraf için gr ortodontik kuvvet uygulanmıştır . vakamızda kombine headgear kullanımına bağlı olarak kraniofasiyal yapılarda meydana gelen değişikliklerin belirlenebilmesi için sefalometrik filmler üzerinde ölçümler yapılmıştır . puberte öncesi ve pubertal büyüme atılımı dönemlerinde yapılan headgear uygulamalarında snb açısının büyüdüğü yani alt çenenin sagital gelişiminin devam ettiği bildirilmiştir kopekcy ve fishman tulloch ve ark . buna benzer olarak hastamızda da tedavi başında olan snb açısının tedavi sonunda ye ulaştığı görülmüştür . bizim vakamızda kombine headgear kullanımı sonrasında alt ve üst keserlerde retrüzyon görülmüştür . vakamızda çekimsiz tedaviyle başarılı bir sonuç elde edilmiş tedavi sonunda ideal overjet ve overbite ile birlikte sınıf ı molar ve kanin ilişkisi sağlanmıştır . sonuç olarak iskeletsel ve dişsel sınıf ıı ilişkiye sahip hastamızın tedavisi amaçlanan hedeflere ulaşılarak bitirilmiştir .
492
214
[ 0, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3 ]
Karacadağ yöresinde biçerdöverle çeltik hasadında dane kayıplarının belirlenmesi
diyarbakır ili karacadağ yöresi ülkemizin için önemli çeltik üretim bölgelerinden birisidir . bölgede çeltik tarımında mekanizasyon uygulamaları oldukça yenidir . bu yüzden biçerdöverle yapılan hasatta ürün kayıpları yüksektir . çalışmanın temel amacı karacadağ yöresinde biçerdöverle yapılan çeltik hasat harmanında kullanılan tahıl biçerdöverinin neden olduğu dane kayıpları nedenleri ve azaltma yollarını ortaya koymaktır . denemeler bir üreticiye ait karacadağ beyaz çeltik çeşidinin ekili olduğu tarlada üç farklı dönemde üç farklı tane nem içeriğinde üç farklı biçerdöver ilerleme hızında ve dört farklı batör devrinde yürütülmüştür . denemelerde new holland tc marka biçerdöver kullanılmıştır . yapılan varyans analizi sonuçlarına göre seçilen bağımsız parametrelerin tane kayıplarına etkisinin önemli olduğu bulunmuştur . denemeler sonucunda elde edilen verilere göre dane nem içeriği ve batör devrinin artması toplam hasat kayıplarını azaltırken buna karşın biçerdöver ilerleme hızının artışı ise toplam hasat kayıplarını artırmıştır . toplam hasat kayıpları üzerine biçerdöver ilerleme hızının etkisi ise artırıcı yönde olmuştur . batör devir sayısının artışına bağlı olarak kırık tane arttığından toplam hasat kayıplarında önemli oranda düşüş meydana gelmiştir . toplam hasat kayıpları için tüm deneme kombinasyonları etkisi ayrı ayrı değerlendirildiğinde en düşük hasat kaybı değeri . nem . m s ilerleme hızında ve min lık batör devrinde . olarak en yüksek değer ise . ürün nem içeriğinde . km h biçerdöver ilerleme hızında ve min lık batör devrinde . olarak gerçekleşmiştir .
insanların kalori gereksinimlerinin en büyük bölümü pirinçten sağlanmaktadır . tuik verilerine göre güneydoğu anadolu bölgesinde çeltik ekim alanı yaklaşık bin da pirinç üretimi bin ton verim ise kg da civarındadır . bölgede çeltik tarımında mekanizasyon uygulamaların yetersiz olup üretimin önemli bir kısmı insan işgücüne dayalı olarak gerçekleşmektedir . bu yüzden verimliliğin artırılması kayıpların azaltılması ve kalitenin korunması kırsal alanlarda mekanizasyon araçlarının kullanımının yaygınlaştırılması ve geliştirilmesiyle olanaklı hale gelebilecektir . bu durum çeltik mekanizasyonunda eksik olan doğrudan biçerdöverle hasat kısmının çalışılması gereğini ortaya çıkarmıştır . bitkiye ait fiziksel özelliklerin belirlenmesinde şerit metre ve kumpas kullanılmıştır . saatlik kurutma sonunda fırından alınan örnekler tekrar tartılarak ağırlığı belirlenmiştir . ürün yatık olmadığından tüm ilerleme hız değerlerinde dolap devir hızı makina ilerleme hızından fazla tutulmuştur malezya da doğrudan biçerdöverle yapmış olduğu çeltik hasadında toplam hasat kayıplarını . olarak elde etmişlerdir . çalışmalarında kanola da hasat kayıpları kesme ayırma temizleme ve harmanlama boyunca oluşan dane kaybı a ulaştığını bu kayıpların nının biçme ve ayırma düzeninde tekabül ettiğini belirlemişlerdir . iki farklı çeltik çeşidi ve hasat döneminde aksiyal akışlı bir biçerdöverle yürütmüş oldukları çalışmada makina ilerleme hızının ve rotor devir hızının hasat kayıpları üzerine önemli oranda etkili olduğunu ve bu etkinin çeşit ve zamana göre değiştiğini ifade etmişlerdir . ancak ilerleme hızının etkisi batör devir sayına göre daha fazla olduğunu ayrıca çeltik hasat kayıpları açısından için en uygun batör devir hızının d d olduğu belirlemişlerdir . bu değer çalışmamızda seçtiğimiz min daki değerlerle oldukça benzerlikler göstermiştir . buna karşın biçerdöver ilerleme hızının artışı makine kayıplarını artırmıştır . . ve . ürün nem içeriklerinde elde edilen değerler arasında hem istatistiksel hem de rakamsal olarak pek bir değişim olmamıştır . hasat kayıpları batör devir sayısından oldukça önemli oranda etkilenmiştir . ayırma kayıpları için tüm deneme kombinasyonları ayrı ayrı değerlendirildiğinde en düşük değer . nem . km h ilerleme hızında ve min lık batör devir hızında . olarak en yüksek değer ise . ürün nem içeriğinde . km h biçerdöver ilerleme hızında ve min lık batör devrinde . olarak gerçekleşmiştir .
452
240
[ 0, 3, 2, 29, 2, 29, 3, 157, 2, 7, 51, 2, 29, 2, 29, 3, 10701, 1618, 2, 40 ]
Fındık kabuğundan üretilen biyokömürün toprağın besin maddesi kapsamı üzerine etkisi
bu çalışmada fındık kabuğundan elde edilmiş olan biyokömür ile fındık zurufu ve ahır gübresinin inkübasyona bırakılarak toprak ph sı organik madde toprağın makro ve mikro besin element kapsamı üzerine etkileri araştırılmıştır . bu amaçla toprağa ton da düzeyinde organik materyaller uygulanmış ve gün süreyle sera koşulllarında inkübasyona bırakılmıştır . tesadüf parselleri deneme desenine göre tekerrürlü olarak yürütülmüştür . organik materyallerin dozu artıkça toprağın organik madde toplam azot bitkiye yarayışlı fosfor ekstrakte edilebilir potasyum miktarını ve ph yı arttırdığı bitkiye yarayışlı bakır miktarının azaldığı demirde ise ton da uygulama düzeyinde azaldığı tespit edilmiştir . toprakların bitkiye yarayışlı mangan ve çinko kapsamının biyokömür uygulama dozu artıkça azaldığı belirlenmiştir . inkübasyon süresine bağlı olarak toprakların toplam azot ve om kapsamının genellikle azalma eğilimde olduğu fakat ahır gübresi uygulamasının ve günlük inkübasyon süresinde om kapsamını arttırdığı saptanmıştır . mikro elementlerin inkübasyon süresine bağlı olarak düzenli bir şekilde azaldığı toprağın bitkiye yarayışlı fosfor ve ektrakte edilebilir potasyum kapsamının sırasıyla inkübasyonun . ve . gününe kadar artığı belirlenmiştir . sonuç olarak incelenen tüm parametreler içerisinde organik materyal uygulamalarının etkisi ph ve azot hariç en yüksek fındık zurufunda en düşük ise biyokömür uygulamalarından elde edilmiştir .
tarımsal üretimlerde toprakların sürdürülebilirliğinin sağlanması fazla ürün almak için yapılan uygulamalardan daha fazla öneme sahip olmaya başlamıştır . yoğun toprak işleme erkencilik ve çeşitlilik sağlamak adına topraklarda daha fazla üretim yapma isteği toprakların yapılarında hızla deformasyonlara ve kalite özelliklerini kaybetmelerine neden olmaktadır . organik madde kaynakları toprak organizmalarına besin kaynağı sağlarken bu canlıların da toprak kalitesine olan katkılarını teşvik etmektedir . kompostun bileşeni olarak biyokömür sinergetik etkilere sahip olabilir mikrobiyal aktiviteyi artırır kompostlama süresince besin kayıpları azaltır en yüksek ise bk ile ag nin . döneminde gerçekleşmiştir . organik materyallerin doz ortalaması tek başına toprak ph sında önemli bir değişim sağlamamıştır . organik materyallerin uygulama dozu arttıkça toprakların organik madde içeriklerinde düzenli ve önemli bir artış gözlenmiş olup en yüksek artış fz ve ag nin ton da uygulama düzeyinde en düşük ise kontrol düzeyinde gerçekleşmiştir . toprağın organik madde kapsamının öncelikle iklim toprak tekstürü ve drenaj durumu ile ilişkili olduğunu kaba tekstürlü toprakların organik maddeyi daha az koruduğunu ve bu yüzden daha hızlı mineralize olduğunu bildirmişlerdir . farklı organik gübre ve materyallerin toprakların toplam n içeriğini arttırdığını saptamışlardır . karaca fındık zuruf kompostu uygulamasının fındık bahçesi topraklarının toplam n içeriğinin inkübasyon süresine bağlı olarak azaldığını bildirmiştir . uygulamaların ve uygulamalar arasındaki interaksiyonların tamamının toprakların bitkiye yarayışlı fosfor kapsamları üzerine etkisinin istatistiki bakımdan düzeyinde önemli olduğu belirlenmiştir . toprakta en düşük bitkiye yarayışlı fosfor miktarı bk nın . saygan ve aydemir abu el eyuoon ergün rehman ve razaq biyokömür uygulamalarının toprağın p kapsamını arttırdığını tespit etmişlerdir . tek başına tavuk altlığı biyokömürünün fındık kabuğu biyokömürüne göre toprağın alınabilir p kapsamını daha fazla artırdığını toprağa her ekim döneminde biyokömür veya diğer organik materyallerin uygulanması durumunda toprağın organik madde miktarı ve buna bağlı olarak toprakta bağlı halde bulunan fosforun açığa çıkması ve bitkiler tarafından alınabilir forma geçmesinin mümkün olabileceğini bildirmiştir . organik materyal uygulamalarının toprakların potasyum kapsamlarını arttırdığına dair araştırmalar mevcuttur . toprakların ekstrakte edilebilir cu kapsamı . ile . mg kg arasında bir değişim göstermiştir . karaca fındık zuruf kompostunun artan dozlarıyla birlikte kumlu tınlı toprağın zn kapsamının düzensiz bir şekilde genellikle arttığını inkübasyon süresiye birlikte azaldığını bildirmiştir . fındık zurufu uygulamasının günlük inkübasyon süresinde ve yüksek dozunda toprağın mn kapsamı . mg kg iken kontrolde ve .
502
191
[ 0, 3, 2, 29, 9, 3, 7, 9, 2, 1618, 2754, 2, 3, 89, 9, 172, 521, 3, 11431, 15 ]
Sarmalık kıyılmış tütünlerde uygulanan tarımsal işlemler ve kalite özelliklerinin belirlenmesi
bu araştırmanın amacı türkiye de üretilmekte olan sarmalık kıyılmış tütünlerin kimyasal içeriklerini ve bunların referans sınır değerler içerisindeki yerini belirlemektir . çalışma sarmalık kıyılmış tütünlerin yoğun olarak üretildiği doğu ve güneydoğu anadolu bölgelerinde yıllarında yürütülmüştür . araştırmada yöreyi temsil edecek şekilde belirlenen noktadan kuru yaprak tütün örnekleri toplanarak kimyasal kompozisyonları tespit edilmiştir . çalışmada tütün yapraklarında kükürt ve nikotin içeriklerinin referans değerlerin üstünde kadmiyum ile arseniğin ise referans sınır değerlerin içerisinde olduğu belirlenmiştir . tütünde kaliteyi olumlu yönde etkileyen glikoz klorojenik asit ve rutin oranlarının ise kalite tipi tütünlere göre düşük olduğu görülmüştür . türkiye deki sarmalık kıyılmış tütün üretiminde oryantal tütün üretiminin aksine seyrek dikim daha fazla sulama gübreleme yapıldığı ve yoğun kükürt kullandığı tespit edilmiştir . tarımsal üretimdeki bu farklılıklar tütünlerin kimyasal kompozisyonunu doğrudan etkilemiştir . bunun sonucunda da tütünlerde nikotin oranı ve kükürt içeriklerinin yüksek olduğu belirlenmiştir .
dünya ve türkiye de üretilmekte olan tütünler genellikle sigara yapımında kullanılmaktadır . sigara üretimi belirli bir programa göre üretilip kontrollerden geçirilerek piyasaya sürülmektedir . sigara dumanının ana bileşenleri azot oksijen ve karbonmonoksittir . kadmiyum vücuttan atılımı oldukça yavaş olan biyolojik yarılanma ömrünün yıl arasında olduğu tahmin edilen bir ağır metaldir . tütün gibi kayısı yetiştiriciliğinde de sarartma amaçlı kükürt kullanılmaktadır . bu nedenle kükürt içeriği için kıstas olarak türk standartları enstitüsü nün . . tarihinde ve ts sayılı ile yürürlüğe giren kuru kayısı ihracat yönetmeliği örnek alınabilmektedir . ayrıca kuru kayısı ithalatı yapan ülkeler içerisinde almanya ingiltere fransa gibi ülkeler ppm sınır isterken avustralya gibi bazı ülkeler ppm düzeyini kabul etmektedirler . ayrıca kanserojen olduğu bilinen aminobifenil . μg arsenik benzen gg krom nikel μg miktarlarında tespit edilmiştir . türkiye de üretilmekte olan sarmalık kıyılmış tütünlerin ülkede uygulanmakta olan sözleşmeli üretimin dışında yetiştiricilik ve devamındaki sürecin kendi haline bırakılması standart değerlerin dışında bir tütün mamulünün piyasada yer aldığını göstermektedir . çalışmada kümeleme örnekleme yöntemine göre belirtilen ilde d s t belirlenen noktadan örnekleme yapılmıştır . ve d ort . . . kuru tütün yaprağı örnekleri bahsi geçen illerden yöreyi temsil edecek şekilde belirtilen noktalardan alınmıştır . fenolik içerikleri yine hplc cihazında . mm μm c kolon kullanılarak dad detektörüyle yapılmıştır . araştırmada belirlenen kükürt seviyeleri tse standartları ve daha önceki çalışmalara göre ppm seviyesine kıyasla çok yüksek ve istenilen değer sınırının üzerinde olduğu sonucu çıkmıştır . çalışmada kadmiyum alt sınır değeri . ppm üst sınır değeri . ppm ve ortalama ise . ppm olarak bulunmuştur . ayrıca örneklerin toplandığı noktaların tamamının dünya referans değerinin altında olduğu görülmüştür . adıyaman batman bitlis diyarbakır hatay malatya mardin ve muş illerinde yürütülen araştırmada belirlenen klorojenik asit ve rutin güven aralığına göre istatistiki analize tabi tutulmuştur . klorojenik asit ortalaması . ppm alt ve üst sınır değerleri sırasıyla . . ppm olarak bulunmuştur . araştırmada incelenen kimyasal özelliklerden nikotin ve kükürt içerikleri referans değerlerin üzerinde arsenik ve kadmiyum değerleri ise altındadır . önemli sağlık sorunlarına neden olabilen bu bileşiklerin miktarları çiftçilerin yetiştiricilik esnasında yaptıkları uygulamalar ile doğrudan ilişkilidir . tütünde kimyasal kaliteyi olumlu yönde etkileyen fenolik bileşiklerden klorojenik asit ve rutin içerikleri oryantal tütünlere göre düşük olmasına rağmen yetiştiricilik yöntemi benzerlik gösteren burley tütünlerinden daha yüksektir . türkiye de üretilmekte ve satılmakta olan sarmalık kıyılmış tütünlerin üretim ve satış sürecindeki denetim yetersizliği insan sağlığını tehdit etmekte ve ülke ekonomisine zarar vermektedir . sarmalık kıyılmış tütünlerin bazı kimyasal bileşenlerinin konu edildiği çalışma ile türkiye de bu konuda ilk bilgiler raporlanmıştır .
443
141
[ 0, 3, 2, 40, 2, 3, 1272, 10682, 40, 526, 17959, 3, 32, 1618, 3, 17, 1272, 17, 1272, 29 ]
Nötrofil Lenfosit Oranı ile Vitamin D Düzeyleri Arasındaki İlişki
nötrofil lenfosit oranı sistemik inflamasyon belirteci olarak kullanılmaktadır . vitamin d düzeyinin enfeksiyon hastalıkları ile ilişkili olduğu gösterilmektedir . bu çalışmada vitamin d düzeyi ile nötrofil lenfosit oranı arasındaki ilişki değerlendirildi . gereç ve yöntem çalışmaya eylül mayıs tarihleri arasında süleyman demirel üniversitesi tıp fakültesi hastanesi aile hekimliği polikliniğine başvuran sağlıklı kronik hastalığı ilaç kullanımı inflamasyon bulgusu ve inflamatuvar hastalık anamnezi olmayan normal vücut kitle indeksine sahip gebe olmayan kişi dahil edildi . kişilerin vitamin d düzeyleri ve hemogram bulguları geriye dönük olarak incelendi . bulgular hastaların yaş ortalaması yıl idi . kadınların sayısı erkeklerin sayısı idi . vitamin d düzeyi kişide normal kişide düşük bulundu . vitamin d düzeyi ile nötrofil lenfosit oranı arasında negatif korelasyon hemoglobin düzeyleri arasında pozitif korelasyon gözlendi . yaş ve hemoglobin düzeyleri arasında pozitif korelasyon izlendi . vitamin d düzeyi düşük ve normal olan iki grup arasında yaş hemoglobin nötrofil lenfosit eozinofil lökosit platelet sayısı arasında anlamlı bir ilişki saptanmazken nötrofil lenfosit oranı arasında anlamlı ilişki tespit edildi . sonuç bu çalışma vitamin d eksikliğinin inflamasyona yatkınlığı arttırdığını destekler niteliktedir . sık enfeksiyon geçiren bireylerin vitamin d düzeyleri değerlendirilmelidir . enfeksiyon hastalıklarının destek tedavisi açısından normal vitamin d düzeyinin gerekli olabileceği sonucuna varıldı .
vitamin d yetersizliği tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de oldukça sık görülen bir durumdur . dünyada yaklaşık milyar insanda vit d eksikliği ya da yetersizliği olduğu bilinmektedir . avrupa da görülme oranı arasında değişmektedir . son yıllarda yapılan çalışmalarda vit d düzeyinin kemik sağlığı ve kas gücüne etkilerinin yanı sıra enfeksiyon hastalıkları üzerine olan etkileri de dikkati çekmektedir . nötrofil lenfosit oranı son yıllarda özellikle sistemik inflamasyon belirteci olarak kullanılmaktadır . nlo diyabet koroner arter hastalığı ülseratif kolit ve inflamatuvar artrit gibi sistemik ya da lokal inflamatuvar yanıt için tanısal değere sahiptir . serum oh d düzeyleri genel olarak vit d durumunun belirleyicisi olarak kabul edilmektedir . vit d nin immun modulatör ve anti inflamatuvar özellikleri olduğunu gösteren çalışmalar bulunmaktadır . d vitamini eksikliğinin bağışıklık sistemini bozarak enfeksiyonlara sebep olduğu öne sürülmektedir . vit d eksikliğinde sistemik inflamasyon belirteçlerinin arttığı gözlenmektedir . vit d nin bağışıklığı başlatmada mukozal korumada ve endotel işlevinde faydalarının olduğu bilinmektedir . vit d eksikliği çoklu organ yetmezliği ile ilişkili sistemik inflamasyon belirteçlerinin artması ile de ilişkili bulunmuştur . bu çalışmada vit d düzeyi ile enfeksiyon göstergesi olarak karşımıza çıkan nlo arasındaki ilişkiyi tespit etmeyi amaçladık . çalışmanın etik kurul izni süleyman demirel üniversitesi tıp fakültesi nden alınmıştır . çalışmaya eylül mayıs tarihleri arasında sdü tıp fakültesi hastanesi aile hekimliği polikliniğine periyodik muayene için başvuran sağlıklı kronik hastalığı ilaç kullanımı inflamasyon bulgusu ve inflamatuvar hastalığı olmayan normal vücut kitle indeksine sahip gebe olmayan kişi dahil edildi . kişilerin vit d düzeyleri ve hemogram sonuçları geriye dönük olarak değerlendirildi . veriler spss . istatistiksel analiz programında mann whitney u bağımsız t testi ki kare ve korelasyon analizleriyle değerlendirildi . çalışmaya kadın erkek olmak üzere toplam kişi katıldı . vit d ortalamaları normal grupta ng ml düşük grupta ng ml olarak bulundu . cinsiyet ile vit d düzeyi arasında anlamlı bir ilişki saptandı . vit d düzeyi ile nlo arasında negatif korelasyon hemoglobin düzeyleri arasında pozitif korelasyon saptandı . vit d düzeyi ve hemogram değerleri arasındaki korelasyon tablo de gösterilmiştir . katılımcılar vit d seviyelerine göre iki gruba ayrıldığında düşük ve normal olan gruplar arasında yaş hb nötrofil lenfosit eozinofil lökosit platelet sayısı arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunmazken nlo değerleri arasında anlamlı farklılık tespit edildi . son yıllarda vit d eksikliği ya da yetmezliğinin tüm dünyada önemli ölçüde artması nedeniyle bu konu hakkında çok fazla sayıda çalışma yapılmaktadır . çalışmamıza katılanların sinde vit d düzeyinin düşük olduğu gözlenmiştir . vit d nin kemik kas iskelet sistemindeki görevlerinin yanı sıra otoimmün hastalıklar kardiyo vasküler sistem hastalıkları obezite glukoz intoleransı kanser yaşlanma ve yaşam süreci üzerinde de önemli etkileri olduğu bilinmektedir . vit d yetersizliğinde enfeksiyon hastalıklarının arttığını gösteren çalışmalar bulunmaktadır . vit d nin immün modülatör etkisi ile ilgili ilk kanıtlar düşük vit d düzeyleri olanların m . tuberculosis enfeksiyonuna daha yatkın olmalarının ve hastalığı daha ağır geçiriyor olmalarının fark edilmesiyle gündeme gelmiştir . çalışmalar d ün sitokin ve monosit makrofaj sisteminde üretim için gerekli olan ara madde şeklinde görev aldığını ve bu nedenle güçlü bir immün modülatör olduğunu ortaya koymaktadır . serum vit d düzeyleri ng ml altına indiğinde monosit ve makrofajların immün yanıt başlatamadığı düşünülmektedir . vit d düzeyi ile hb düzeyleri arasında bir ilişki saptanmıştır . d vitamini eksikliği yaşın artması yetersiz güneş ışığı alımı diyetle vit d alımın azalması kronik hastalıklar ilaç kullanımı artan yağ kitlesi ve hareketsizlik nedeniyle karşımıza çıkmaktadır . çalışmalar yaşın artmasıyla birlikte vit d düzeyinin azaldığını göstermektedir . fakat bizim çalışmamızda d vitamini ile yaş arasında hasta grubumuzun genç olması nedeniyle anlamlı fark bulunamamıştır . ayrıca retrospektif olması nedeniyle kalsiyum potasyum alkelen fosfataz gibi testlere ilişkin veriler sunulamamıştır . sonuç olarak vit d eksikliği enfeksiyona yatkınlığı artırabilmektedir . özellikle sık enfeksiyon geçiren hastalarda vit d düzeylerinin ölçülmesi ve eksik olanların tedavi edilmesi ile enfeksiyon hastalıklarının daha az görülmesine katkı sağlanabilir .
616
213
[ 0, 10368, 3, 26, 780, 277, 23, 172, 40, 23, 2, 23, 3, 17, 21518, 3, 22592, 63, 9, 26 ]
Balıkesir Karesi İlçesine Bağlı Bir Mahallede Yaşayan Kişilerin Sağlık Sorunu Yaşama Durumları ve Sağlıklı Yaşam Biçimi Davranışları
bu çalışmada kentsel bir bölgede yaşayan kişilerin son gün içinde sağlık sorunu yaşama durumlarının ve sağlıklı yaşam biçimi davranışlarının değerlendirilmesi amaçlanmıştır . kesitsel tipteki bu araştırmanın evrenini balıkesir ili karesi ilçesi adnan menderes mahallesinde yaşayan yaş ve üzeri kişiler oluşturmaktadır . örnek büyüklüğü son gün içinde sağlık sorunu yaşama sıklığı tip ı hata sapma desen etkisi göz önünde bulundurularak kişiden oluşmaktadır . örneklem grubuna çok aşamalı küme örnekleme yöntemi ulaşılmıştır . sağlık hizmet kullanımı formu ve sağlıklı yaşam biçimi davranışları ölçeği yüz yüze görüşülerek uygulanmıştır . çözümlemede sayı ve yüzdeler ki kare testi t testi tek yönlü varyans analizi ve lojistik regresyon analizi kullanılmıştır . araştırma grubundaki kişilerin i kadın si yaş grubunda ü lise ve üzeri öğrenime sahip sı evli kişilerdir . katılımcıların inin son gün içinde bir sağlık sorunu yaşamış i sağlık kurumuna başvurmuştur . okuryazar olmayanlarda güvencesi olmayanlarda parçalanmış aileye sahip kişilerde ve kronik hastalığı olan kişilerde sağlık sorunu yaşama sıklığı anlamlı olarak yüksek bulunmuştur . sağlık sorunu yaşama durumu eğitim durumu lise olanlarda okuryazar olmayanlara kıyasla kat düşük geniş aile tipindeki kişilerde çekirdek aile tipinde olanlara kıyasla kat parçalanmış aile tipinde olanlarda çekirdek aile yapısına sahip olanlara göre kat yüksek kronik hastalığı olanlarda olmayanlara kıyasla kat yüksek sağlıklı yaşam biçimi davranışları yüksek olanlarda düşük olanlara kıyasla kat sağlık sorunu yaşama düşüktür . katılımcıların sağlıklı yaşam biçimi davranışları ölçeği puan ortalaması dir . ölçek puanı yalnız yaşayanlarda düzenli olarak hekime gidenlerde genellikle devlet hastanesine başvuranlarda sağlıkla ilgili bilgileri internetten edinenlerde anlamlı olarak yüksek bulunmuştur . sağlıklı yaşam biçimi davranışları puanı orta düzeyde olup devlet hastanesine başvuran düzenli hekim kontrolünde olan kişilerde yüksek bulunmuştur . katılımcıların içinde sosyoekonomik olarak dezavantajlı olan gruplarda sağlık sorunu yaşama sıklığı yüksek sağlıklı yaşam biçimi davranış puanı yüksek kişilerde düşük bulunmuştur . bu nedenle dezavantajlı grupların sağlıklı yaşam biçimi davranışlarının geliştirilmesi sağlık sorunu yaşama sıklığını azaltabilir .
çağdaş sağlık anlayışı birey aile ve toplumun sağlığını koruyan geliştiren bireyin kendi sağlığı üzerindeki kontrolünün kazandırılması üzerine kuruludur . ottawa sağlığı geliştirme konferansında ve dünya sağlık örgütünün . çalışmalar yaşam biçimi ile sağlık sorunu yaşama ve sağlık hizmet kullanımı arasında ilişki olduğunu göstermektedir . sybdö puanı düşük kişilerde fiziksel aktivite sağlıksız diyet ve stres yönetiminin iyi olmaması gibi başta kronik hastalıklar olmak üzere sağlık sorunlarının ortaya çıktığı ancak egzersiz diyet duygusal destek gibi hastalık risk faktörlerinin önlenebileceği görülmektedir . sağlık sorunu yaşamanın önüne geçilmesinde bireyin kendi sağlığına yönelik koruyucu ve sağlığı geliştirici davranışları ve davranış değişikliklerini gösterebilmesi sağlık sorumluluğu alabilmesi önem taşımaktadır . literatürde sağlık sorunu yaşama sıklığı konusunda saptanan farklılıklarda önemli düzeyde toplumun yaş yapısı cinsiyet kronik hastalığı olma bilinen risk faktörlerindendir . bu çalışmanın amacı balıkesir de karesi ilçesine bağlı bir mahallede yaşayan kişilerin sağlıklı yaşam biçimi davranış puanları sağlık sorunu yaşama durumları ve ilişkili faktörlerin belirlenmesidir . araştırmanın evrenini adnan menderes mahallesinde yaşayan kişi oluşturmaktadır . araştırmada elde edilen veriler spss . programında çözümlenmiştir . gönüllülük ilkesine özen gösterilerek katılımcıların sözel ve yazılı onamları alınmıştır . araştırma grubunun yaş ortalaması olup ini erkekler ünü lise ve üzeri öğrenime sahip kişiler sını evli ünü ailesiyle birlikte yaşayan ini sağlık güvencesi olan ini geniş aile yapısına sahip kişiler unu maddi durumunu yetersiz olan sını herhangi bir kronik hastalığı olmayan ünü kronik hastalığı nedeniyle düzenli olarak hekim kontrolüne giden kişiler oluşturmaktadır . cinsiyet medeni durum gelir durumuna göre son gün içinde sağlık sorunu yaşama durumu benzerdir . araştırma grubunda yaş cinsiyet medeni durum eğitim durumu sağlık güvencesi olma durumu maddi durum son gün içinde sağlık kurumuna başvurma kronik hastalığı olma durumuna göre sağlıklı yaşam biçimi davranışları puan ortalaması benzerdir . literatürde daha çok öğrenciler öğretmenler sağlık çalışanları gibi gruplar üzerinde yürütülen çalışmalar olduğu için bu durum karşılaştırmayı güçleştirmektedir . çalışmamızdaki sybdö puanının literatüre benzer olmakla birlikte birçoğundan yüksek olduğu görülmektedir . bu farklılık bizim çalışmamızın toplum tabanlı olmasına bağlı olabilir . araştırma grubunun beşte biri son gün içinde sağlık sorunu yaşamıştır . izmir de yürütülen bir çalışmada bizim çalışmamızdan yüksek biçimde kişilerin üçte biri sağlık sorunu yaşamaktadır . literatüre bakıldığında yaş kimi çalışmalarda anlamlı bir fark oluşturmazken kimi çalışmalarda ise ileri yaş grubunda sybdö puanı anlamlı olarak yüksektir . bu farklılık araştırma gruplarının yaş yapısının farklılığından yaş arttıkça kronik hastalıklara bağlı olarak da bireylerin sağlıklı yaşam biçimi davranışlarına yöneliyor olmalarından kaynaklanabilir . cinsiyet bizim araştırmamızda anlamlı bir fark oluşturmayıp benzer şekilde literatürdeki çalışmalarda da cinsiyete göre anlamlı fark saptanmamıştır . alt sosyal sınıftaki kadınların da yaşam tarzı olarak üst sosyal sınıfa göre bağımlılıkları daha fazladır . çalışmamızda sağlık sorunu yaşama parçalanmış ailesi olanlarda daha yüksektir . burada yalnız yaşamanın psikososyal sorunlara gebe olması etkili olabilir . yürüttüğü sistematik derlemede de benzer biçimde kronik hastalıklarda sağlık sorunu yaşama ve sağlık kurumuna başvurma durumu yüksek bulunmuştur . çalışmamızda cinsiyet medeni durum gelir durumuna göre son gün içinde sağlık sorunu yaşama benzerdir . literatürle kıyaslandığında sybdö ve sağlık sorunu yaşamanın değerlendirilmesinden ziyade sigara içme alkol kullanma fiziksel aktivite yapma gibi davranışların sorgulandığı çalışmalar vardır . bu çalışmalara göre olumsuz sağlık davranışına sahip gruplarda sağlık sorunu yaşama durumu yüksek bulunmuştur . bireyin kendi sağlığından sorumlu olması sağlıklı yaşam tarzı benimsemesi sağlık sorunu yaşama sıklığını da azaltmaktadır . literatüre bakıldığında sağlık sorunu yaşama durumu ve hizmet kullanımına yönelik farklı popülasyonlarda çalışmalar yürütülse de sağlıklı yaşam biçimi davranışlarının yürütüldüğü çalışmalar genellikle öğrenciler öğretmenler sağlık çalışanları gibi incelemesi kolay olan gruplar üzerinde yapılmıştır .
571
310
[ 0, 3, 2, 40, 2, 157, 78, 4312, 76, 3, 63, 9, 1314, 265, 3, 1272, 2558, 77, 221, 2168 ]
ABDULHALUK UYGUR HAKKINDAKİ ÇALIŞMALARDA SORUNLAR
xıx . yüzyılın sonları ve xx . yüzyılın başlarında rusya daki tatarlarda meydana gelen değişimler bütün orta asya tarihini ve edebiyatını etkilediği gibi uygur tarihini ve edebiyatını da etkilemiştir . çağdaş uygur edebiyatı gerek klasik uygur edebiyatının zenginliklerini miras edinerek gerekse ceditçilik hareketi etkisiyle oluşma sürecini tamamlamış ve önemli temsilciler yetiştirmiştir . bu temsilciler arasında çağdaş uygur edebiyatının sayfalarını ateşli kanı ile yazan eserleriyle zenginleştiren inkılap mücahidi ve şair abdulhaluk uygur un önemli yeri vardır . ama maalesef bugün çağdaş uygur edebiyatını incelediğimiz zaman birçok yazar ve şair politik nedenlerden yalnızca çin de meydana gelen siyasi ve sosyal hareketlerden etkilenmiş gibi gösterilmeye çalışılmıştır . bu makalede abdulhaluk uygur üzerinde yazılan kitap ve makaleler değerlendirilmiş şairin gerçek hayatını gizleme ve eserlerinin önemli detaylarını değiştirme gibi politik süslemeler hakkında bilgi verilmiştir .
abdulhaluk uygur vefat ettikten sonra eserleri ilk kez yılında urumçi de çıkmakta olan şincan gazetesi nde yayınlanmıştır . muhammed şahniyaz ın geleceğin şairi kitabında şairin çocukluk ve ergenlik dönemi konu alınmıştır . kitaptan abdulhaluk uygur un sekiz yaşında ku ran ı hıfzettiğini yılına kadar ünlü alim hemdullah damolla nın öğrencisi olarak uygur divan edebiyatını arapça ve farsçayı çok iyi öğrendiğini sonrasında davetle kazan dan gelen haydar sayrani ve ali ibarahimov dan fen eğitimi aldığı belirtilir . hevir tömür ün erken uyanmış adam adlı kitabında abdulhaluk uygur un aydınlatma ile geçen gençlik hayatı ve inancı için verdiği mücadele gözler önüne serilmiştir . çağdaş uygur edebiyatı çalışmalarında abdulhaluk uygur hakkında çokça çalışma yapılmıştır ve akademik kitap yayınlamıştır ancak bu çalışma ve kitaplarda yer alan kurgular yanlış veriler ve saptırılmış içerikler dikkat çekmektedir . mesela açıl ı yazarken abdulhaluk uygur un sovyetlerde eğitim görme sürecinde maksim gorki in etkisinde kaldığı iddia edilir abdulhaluk uygur ve onun edebiyattaki konumu adlı kitapta onu marksizmci olarak göstermeye çalışılmıştır . ancak araştırma sonucunda bunun kurgu olduğu ortaya çıkmıştır . çünkü marksizmci demokrasi ideolojisi kapital toplumun ürünü olmalıydı . abdulhaluk uygur yazılarının fikir kaynağı ile ilgili araştırmalar döneme uygun olsa da yazının asıl ana fikri ile çelişki içindedir . bunlar ne dönemindeki uygur toplumuna ne de delili olmamakla beraber şairin yazılarının fikirlerine de hiç uygun değildir . uygurların kendilerine komşu olarak yaşayan kardeş ve dindaş olan orta asya daki kazak kırgız özbek vb . üstelik o dönemlerde iç bölgelerde yaşanan olaylardan uygurları haberdar eden hiçbir uygurca yayın yoktur . ayrıca şairin şiirlerinde hiçbir xinhai devrimi ideolojisi veya sun yat sen düşüncelerini yansıtan satır bulamayız . aksine şairin bayrağı değişmiş olsa da mahiyetinde değişiklik olmayan zalimlere karşı nefretini görebiliriz . abdulhaluk uygur un ekim devriminden ilham aldığını genelde aşağıdaki şiir ile kanıtlamaya çalışmaktadırlar bu dörtlükte lenin kelimesinin geçtiği doğrudur ama bu kelimeyi şairin kendisi mi yazmıştır yoksa sonradan düzenleyenler tarafından mı eklenmiştir burası meçhul . ümidin qaldurma yerde ber medet bergil şura dizelerinde geçen şura ve fariğ kelimeleri sscb ye gönderme olarak algılanmıştır ve şairin fikirleri ekim devrimi ile bağdaştırılmıştır . şairin yazılarında kimlerden etkilendiği hakkındaki araştırmalarda da yanlış görüşler vardır . çin in başarılı yazarları rus sosyalizm edebiyatından etkilenmiş abdulhaluk uygur ise çince ve rusça bildiği için aynı kaynaklardan etkilenmiştir . heqniñ hokmi bir bolur esla uniñ tehiri yoq apirin şair fuzuli quddusullah apirin dizelerinde şair fuzuli den bahseder . abdulhaluk uygur ve abdullah tukay şiirlerini karşılaştıracak olursak bu tür benzerliklerle sık sık karşılaşabiliriz . bunun dışında abdulhaluk uygur un tatar dilinde şiir yazabilecek kadar tatarca bilmesi de onun tukay ın şiirlerinden ne kadar çok etkilendiğinin delilidir . namık kemal türk edebiyat tarihindeki ilk tiyatro ve romanların yazarıdır . bu sorun bize şair hakkında daha ciddi araştırmalar yapılması gerektiğini göstermektedir . abdulhaluk uygur günümüz uygur kimliğinin temelini yapılandıran önemli isimlerden biridir . abdulhaluk uygur günümüzde de uygurların kalkınma hareketinin önderi olarak tanınır . dolayısıyla bu konudaki araştırmaların yapılması ve derinleşmesi uygurların bugünkü ve yarınki varlığını koruması için etkin role sahiptir .
461
120
[ 0, 3, 2, 29, 7568, 15, 565, 2, 77, 3, 1314, 2256, 23, 3650, 9, 115, 2, 727, 9, 3 ]
Kuvvet Antrenmani Sonrasi Oluşan Kas Ağrisinin Kas Hasariyla İlişkisi
kuvvet antrenmanı sonrası oluşan kas ağrısının kas hasarıyla ilişkisinin araştırılması amacıyla yapılan çalışmaya sedanter erkek alınmıştır . deneklerin maksimal kuvvetleri baz alınarak alt ve üst ekstremitelere yönelik aletlerle piramidal metoda göre antrenman programı hazırlanmıştır . antrenman programı uygulanmadan önce uygulandıktan hemen sonra . saat sonra saat sonra ve saat sonra kan örnekleri alınarak kreatin kinaz değerleri tespit edilmiştir . deneklerin antrene edilen kaslarına ilişkin ağrı değerleri likert ağrı skalası ile tespit edilmiştir . plazmada ck antrenmandan sonra artmaya başlayarak antrenmandan saat sonra pik yaptığı . saatte düşmeye başladığı ve . saatte antrenmandan hemen sonraki seviyeye yaklaştığı tespit edilmiştir . buda kuvvet antrenmanından sonra sedanterlerde bir kas hasarının oluştuğunu göstermektedir . ağrı değerlerinin ck değerlerine benzer olarak antrenmandan sonra yükselmeye başladığı . saatte pik yaptığı . saatte düşmeye başladığı ve . saatte oldukça düştüğü tespit edilmiştir . sonuç olarak maksimal kuvvet antrenmanının önemli düzeyde kas hasarı meydana getirdiği tespit edilmiştir . kuvvet antrenmanı sonrası kas ağrılarında anlamlı ölçüde artış olduğu ve bu artışın kas hasarı ile ilişkili olduğu tespit edilmiştir . kas hasarı kuvvet antrenmanlarından sonra oluşan ağrıyı açıklamada önemli bir faktördür .
sportif performansa ulaşabilmek için belirli bir sistem içerisinde performans bileşenlerini geliştirmeye yönelik çalışmalar antrenmanı oluşturur . bilinen tanımıyla antrenman yüklenmeler sonucu organizmada bir değişikliğin meydana gelmesi ve sonuçta verim artışına neden olmasıdır . alışık olunmayan egzersizin sebep olduğu zedelenme gecikmiş kas ağrısına tekamül eden kas ağrısı sansasyonu ile ilişkilidir . bu sebepten sporcuların müsabaka döneminden önce en az ay hazırlık periyodu geçirmeleri gerektiği ileri sürülmektedir . insan deneklerin kullanıldığı geniş katılımlı ve iyi kontrol edilmiş çalışmalar kuvvet ile kas hasarı ve kas ağrısının ilişkili olduğunu göstermektedir . mr ve elektromiyogram kullanılarak egzersizin kaslar üzerine etkisinin araştırıldığı çalışmada egzersiz sonrası kaslarda geniş yaralanmalar olduğu ve egzersizin dinlenme fazında kasın elektrik aktivitesinin anlamlı şekilde azaldığı bildirilmektedir . egzersizle kaslarda hücresel düzeyde bir hasar meydana gelmektedir . birincisi görüntüleme teknikleridir . ikincisi ise kasa özel enzim aktivitelerinin serumdaki düzeylerinin belirlenmesine dayanır . farklı türdeki egzersizlerin farklı boyutlarda ağrı meydana getirdiği gibi kas hasarına etkisi de farklıdır . özellikle z bandındaki kopmalara myofibril iskeletindeki kırılmalar eşlik eder . uygulanan antrenman dört farklı alet kullanılarak yapılmıştır . saatlerden sonra ölçülen değerlerden anlamlı şekilde düşük olduğu egzersizden hemen sonra ve saat sonra alınan ölçümle olan farkın ise istatistiksel açıdan anlamlı olmadığı tespit edilmiştir . egzersizden saat sonra alınan ölçümlere bakıldığında egzersiz öncesi egzersizden hemen sonra ve . egzersizden saat sonraki değerlere bakıldığında egzersiz öncesi egzersiz sonrası ve . saatteki değerlerden anlamlı biçimde düşük olduğu tespit edilmiştir . değerden yüksek olmasına karşın aradaki farkın anlamsız olduğu tespit edilmiştir . saatlerdeki değerlerden anlamlı şekilde yüksek olduğu tespit edilirken . saatteki değerle arasındaki fark istatistiksel açıdan anlamlı değildir . ck nın ağrı değerlerinin değişimi üzerine etkisi anlamlıdır . saatte egzersizden hemen sonraki seviyeye yaklaştığı tespit edilmiştir . dokudaki enerji kaynaklarının oksijenle yanmasıyla doku zedelenmesi arasında ilişkinin olduğunu bildiren çalışmalarda mevcuttur . egzersizden sonra meydana gelen kas ağrısının yapısal ve biyokimyasal değişikliklerle birlikte kasta meydana gelen akut rahatsızlıklarla ilişkisi saptanmıştır . kas ağrısı egzersizden sonraki saat içerisinde oluşur ve . hayvan çalışmalarında fosforilasyon gibi enerji üretimiyle ilişkili reaksiyonların engellenmesiyle egzersiz iskemisini karekterize eden durum ortaya çıkarılmıştır . kuvvet antrenmanı sonrası kas ağrılarında anlamlı ölçüde artış olduğu ve bu artışın kas hasarı ile ilişkili olduğu tespit edilmiştir .
344
195
[ 0, 3, 2, 40, 202, 13726, 152, 3, 15, 122, 2558, 7, 23, 7196, 142, 346, 102, 625, 76, 2 ]
Bazı Anı Bahçelerinin Peyzaj Tasarım İlkeleri Açısından İrdelenmesi
savaşların ve terör saldırılarının sanat ve kültür üzerinde önemli etkisi olduğu ve özellikle birinci ve ikinci dünya savaşları dünya mimarisini ve kent kimliğini olumsuz yönde etkilediği görülmüştür . son zamanlarda gerçekleşen terör saldırıları toplumda bazı sosyal ve kültürel değerlerin ortaya çıkmasına neden olmuş ve bu değerlerin vurgulanmasına yönelik olarak da anı bahçeleri tasarlanmaya başlanmıştır . anı bahçeleri savaş ya da saldırılarda ölenlerin hatıralarını canlı tutmak arda kalan savaş ve saldırı izi taşıyan yapıları ve eserleri korumak kayıp verme duygusundan kaçınarak yaşananları kayıt altına tutmak ve barışı yaymayı amaçlamaktadır . bu bağlamda ele alınan bu çalışmada savaşların ve saldırıların etkisi ile ortaya çıkan dünyada bilinen anı bahçeleri örnekleri ile bunların tasarım ilkeleri incelenmiştir .
toplumlar tarihi süreçlerinde gerçekleşmiş olan önemli olayları ve kırılmaları kayıt altında tutmuşlar ve bu bağlamada sosyal olaylara ve inanca yönelik konulara ilgi duymuşlardır . savaşların toplumun sosyo kültürel değerleri üzerinde bırakmış olduğu bu etkiden yola çıkılarak bu değerlerin sürekliliğinin simgelenmesi ve hatırlanması amacıyla memorial garden olarak dünyada bilinen anı bahçeleri planlanmış ve tasarlanmıştır . insanlık tarihinin eski geleneklerinden biri olan anı bahçelerinin eski çağlarda özel ve önemli kişiler öldükten sonra saygı amacıyla yapılırken günümüzde ise daha çok olayların önemli kırılmaların felaketlerin ve toplum için önem arz eden bireylerin hatıralarını ebedi tutmak ve sürekliliğini sağlamak amacıyla yapılmaktadır . bu kapsamda almanya daki öldürülen avrupalı yahudiler için hatıra orman sütunları anı bahçesi amerika birleşik devletleri nin new york eyaleti ndeki yokluğun yansımasında ulusal eylül anı meydanı oklohama eyaleti ndeki oklahoma ulusal anı parkı kaliforniya eyaleti ndeki ulusal aıds koruluğu ve washington dc deki martin luther king anı bahçesi irlanda daki ışık bahçesi ve omagh bomba anıtı ile ulusal savaş anı bahçesi ve ingiltere berkshire deki john f . kennedy anı bahçesi incelenmiştir . bu projenin diğer amacı ise anıt ve ziyaret eden insanlar arasındaki manevi duygunun sürekliliğini sağlamaktır . bu anıtsal kare biçimlerin farklı yükseklikte tasarlanması alana dalga görünümü kazandırmıştır . bu anıtsal yapılarda herhangi bir levha veya dini sembol işareti bulunmamaktadır . her dikdörtgen beton blok avrupa da öldürülen yahudi ye ait olup ve farklı yükseklik ve özel boyuta sahiptir . alan merkezine doğru eğimli olup yerin derinliği ve blokların yüksekliği artmaktadır . anı bahçesinin merkezinde şehir merkezindeki gürültü ve karmaşıklığın aksine sessizlik kayıplık ve yokluk hissi oluşturulmuştur . havuzların üst kenarlarında saldırı sırasında hayatını kaybedenlerin isimlerinin kazıldığı bronz paneller bulunmaktadır böylece cenazeleri hiç bulunmayan insanlar için burası bir mezarlık sayılmıştır . ziyaretçiler duvarlarda özel yapılan bölmelere mum koyup yakmakta ya da bazı eşyalar asmaktadırlar . boş sandalyeler alanı adet el yapımı cam bronz ve taş ile yapılan sandalyelerle kaplı yeşil alandan oluşmuş ve hayatlarını yitirenleri hatırlatmak için tasarlanmıştır . dolayısı ile birçok kamu ve özel mekanların bahçelerinde patlamadan kutulan bu karaağacın nesli büyümektedir . oklahoma nın yerel ağaçlarından olan elma ağacı karaağaç çam fıstığından oluşan meyve ağaçlarından oluşan ve patlamadan kurtulan bir grup ağaç kurtulan karaağacın etrafında dikildi ve oluşan bahçeye kurtulan meyve bahçesi adı verilmiştir . amerika birleşmiş devletleri ve kanada daki çocuklar tarafından yapılan ve oklahoma ya gönderilen beş binden fazla elle yapılan resimlerin olduğu fayanslar çocuklar alanı olarak adlandırılan bölüme konulmuştur . bu projenin konsept cümlesi olan karanlık olsa bile güneş yeniden doğacaktır cümlesi yapılan hain saldırı karşısında insan özgürlüğünün önemini kötü günlerin sonunda iyi günlerin doğacağını ve yaşama iyimser şekilde bakılması gerektiği vurgulamaktadır . anı bahçesinde havuzun olduğu dairesel alanda ölen kişiyi temsil eden adet küçük aynalar kullanılmıştır . bu kapsamda savaşların geçtiği muharebe alanları koruma altına alınmış ve anıtlar ile mezarlıkların olduğu anı bahçeleri yapılmıştır . hellespoint anıtı bahçesi ingiltere adına savaşan ve hayatını kaybeden bine yakın ingiliz avustralyalı ve hintli asker adına inşa edilmiştir . tarihi savaş ve terör olaylarının ardından hayatını yitirenleri anmak için yapılan bu anı bahçeleri ziyaretçilerin alanda kaybettiklerinin anılarını yaşatmaları ve duygusal anlamda ölen kişilerin ölümsüzlüklerini hissetmeleri adına tasarlanmış mekanlardan olayı anlatan ve bir konsepti olan simgesel tasarımlardan oluşmaktadır . bu sebeple tasarım sembolleri ve simgelerle kaygılar gösterilmekte sınırlı alanda huzur dolu dışarıdaki kötülükten uzak bir bahçede hissettiren bir tasarım yapılmaktadır . bu bahçelerde kullanılan anıtsal yapılar gerek inşaat malzemeleri strüktürü rengi performansı boyutları gibi fiziksel özellikleri gerekse duygusal olmaya ve düşünmeye sevk eden yönü ve insanlarla empati kurabilen duygusal anlamlılığı ile tüm ziyaretçileri etkilemektedir . anı bahçelerinde kullanılan anıtlar ve diğer simgesel tasarımlar ile birlikte yaşanan kötü olay ve felaketin hatırlatılmasının yanı sıra düşünmeye sevk eden teselli eden ve huzur uyandıran mekanlardır . anıtların aksine hatıra bahçeleri ziyaretçilerinin üzerindeki etkileri oldukça fazladır .
600
109
[ 0, 3, 2, 29, 3, 1872, 9660, 40, 23, 3, 157, 2, 52, 2, 40, 1982, 291, 2, 29, 3110 ]
NEDEN KORUYUCU DİŞHEKİMLİĞİ?
temelde sınırları dar ve teknik bir meslek olarak görülen dişhekimliği . yüzyılda daha bilimsel ve geniş açılı bir biyomedikal disiplin olarak kabul edilmeye başlanmıştır . günümüzde dişhekimliği ağız ve diş sağlığının korunması şeklinde algılanmaktadır . genel dişhekiminin uygulama alanı genişlemiştir . dişhekimi tanı koyucu ve tedavi edici özellikleriyle beraber ağız ve diş sağlığını artıran yaşam tarzını destekleyicidir . ağız ve diş sağlığı genel sağlığın yaşamsal fonksiyonların ve yaşam kalitesinin önemli bir parçasıdır . düzeyi artırılmalı ve bu erişimi kolay ve kaliteli olacak şekilde en ekonomik yöntemle sağlanmalıdır .
dünya sağlık kurultayı nda yılına kadar dünya toplumlarının sosyal ve ekonomik yönden üretken bir yaşam sürmelerine izin verecek bir sağlık düzeyine getirilmesi ana hedef olarak saptanmış ve çalışmalar yılında herkes için sağlık ifadesiyle tanımlanmıştır . hedef te yılına kadar ağız ve diş sağlığına yönelik hizmetlerin temel sağlık hizmetlerine entegre olmasının sağlanması yılına kadar yaşındaki çocuklarda decayed missing filled teeth ındex değerinin veya daha düşük yaşındaki çocuklarda community periodontal ındex değerinin nüfusun ında en az bölümde düzeyine ulaşılması ifade edilmiştir . ileri yaş gruplarında diş çürüğü prevalansı düzeyine çıkmaktadır . günümüzde dişhekimliği ağız diş sağlığının korunması şeklinde algılanmaktadır . türkiye de sağlık hizmetlerinin örgütlenmesi ve sunumuna bakıldığında ağız diş sağlığı hizmetlerine ait ayrı bir sistem olmadığı görülmektedir . hastaların istekleri doğrultusunda yapılanmış bir hizmet oluşmuştur . dişhekimleri tıbbi yaklaşımdan yoksun olduklarından hastalığın etiolojisine inmemektedirler . sağlık ocaklarının işleyişi kuruluş amacı ile uyumlu değildir . diş çürüğü ve dişeti hastalıklarının nedenlerini ve risk faktörlerini kontrol ederek başlangıç döneminde önlemeyi ve kontrolünü amaçlayan koruyucu yöntemler birincil koruma olarak adlandırılırlar . tarama programları ile toplumdaki yüksek riskli bireyler tespit edilerek spesifik önlemler alınabilir . tersiyer koruma aynı zamanda hastalığın tekrarını önlemeyi de amaçlar . uygun tedavilerin yapılması diş dolgu ve tedavileri diş yüzeyi temizliği ve kök yüzeyi düzleştirmesi tersiyer koruma diş eksikliklerinin protetik tedavilerle tamamlanmasıne yapılmalı türkiye de bu amaçla aile dişhekimliği birinci basamaktaki dişhekiminin görevinin yasalarla tarif edilmesi ve okullarda yardımcı dişhekimliği personelinin bulundurulması denenebilecek yöntemlerdir . ağız ve diş sağlığı ile ilgili bbsh nin kamu kesiminde yaygınlaştırılması ve buna uygun planlama yapılması gerekmektedir . bbsh birey aile ve topluma yaşadıkları ve çalıştıkları çevrede verilmesi esasına dayalı toplum katılımının sağlandığı acil tedavi ile sağlık düzeyini iyileştirici ve koruyucu tedavi edici ve rehabilitasyon sağlayıcı tıp uygulamalarını içeren hizmetlerdir . koruyucu hizmetlerin verildiği bbsh nin ihmal edilmesi durumunda hastalıkların düzeyi asla düşmeyecektir . sağlık ocağı dişhekimi ekipman ile birlikte düşünülmemeli koruyucu hizmetlerden sorumlu olmalıdır . dişhekimlerinin ülke dağılımı homojenize hale getirilmelidir . ağız ve diş sağlığı eğitiminin temel amacı günümüzde diş fırçalama diş ipi ile ara yüz temizliği florlu gargara kullanımı ve diş çürütmeyecek şekilde beslenme olarak belirlenmiştir . bu tip toplumsal farklılıkların ağız ve diş sağlığının iyileştirilmesi ve geliştirilmesi hedefini subjektif hale getirmemesi için temel bir takım prensiplerin herkes tarafından kabul görmesi gerekmektedir ağız ve diş sağlığı genel sağlığın yaşamsal fonksiyonların ve yaşam kalitesinin önemli bir parçasıdır . tedavi etmek yerine korumak genel bir kural olarak kabul edilmelidir . diş çürüğü ve periodontal hastalıklar önlenmeli ve kontrol altında tutulmalıdır . ağız bölgesinde yapılacak tedaviler ve uygulanacak ilaçlar genel sağlık dikkate alınarak uygulanmalıdır . ağız ve diş bakımı genel sağlığı artırıcı şekilde olmalıdır . sağlık planlamaları uygulamaları ve eğitim programları toplumun ihtiyacına uygun ve sorunlara yanıt verecek şekilde olmalıdır .
431
82
[ 0, 3, 2, 727, 994, 20, 2, 6655, 77, 3, 162, 63, 9, 836, 1024, 3, 26, 1272, 1314, 1272 ]
ÖRTÜALTINDA YETİŞTİRİLEN BAZI YENİ MUZ ÇEŞİT/KLONLARIN FİZİKO–KİMYASAL ÖZELLİKLER AÇISINDAN KIYASLANMASI1
ülkemiz muz yetiştiriciliğinde ağırlıklı olarak dwarf cavendish ve grand nain çeşitleri kullanılmaktadır . dünyada ise cavendish grubu altında yer alan çok sayıda çeşit klon mevcuttur . bu çeşit ve klonların adaptasyon amaçlı subtropik koşullarda da denenmesinin muz yetiştiriciliğine önemli katkı sağlayacağı düşünülmektedir . bu nedenle planlanan bu çalışmada örtüaltında ülkemiz için yeni olan bazı muz çeşit klonların meyve fiziko kimyasal ve renk özellikleri dwarf cavendish çeşidi ile kıyaslanmıştır . incelenen fiziko kimyasal özellikler açısından denenen tüm çeşit klonların dwarf cavendish çeşidinden daha iyi sonuç verdiği saptanmıştır . bununla birlikte çeşit klonlar arasında meyve kalite özellikleri açısından ilk sırada ma klonu tavsiye edilmiş bunu jobo ve cv klonları izlemiştir .
muz ekvatorun kuzey ve güneyinde tropik koşullarda yoğun olarak yetiştiriciliği yapılan bir meyve türüdür . bu ilçelerden anamur ve bozyazı da muz yetiştiriciliği genellikle örtüaltında alanya ve gazipaşa da ise açık ve örtüaltında yapılmaktadır . son yıllarda örtüaltı muz üretim alanlarında önemli artışlar kaydedilmiştir . ülkemizde diğer birçok meyve türü ile kıyaslandığında muzda çeşit sayısı azdır . ülkemizde ve dünyada bazı muz çeşitleri ile ilgili olarak yürütülen adaptasyon çalışmalarına ilişkin sonuçlara aşağıda kısaca yer verilmiştirgalán saúco ve ark . kanarya adaları nda iki farklı dikim sıklığında beş vejetasyon süresince üç farklı muz çeşidinin subtropik koşullarda göstermiş olduğu performansları değerlendirmişlerdir . araştırma sonucunda incelenen tüm kalite kriterleri açısından örtüaltında williams ve grand nain çeşitlerinin dwarf cavendish den daha iyi sonuç verdiğini bildirmişlerdir . bu çalışmada ülkemizde örtüaltında yetiştirilen dwarf cavendish muz çeşidinin meyve fiziko kimyasal ve renk özellikleri williams ve üç yeni muz klonu ile kıyaslanmıştır . araştırma antalya ilinin alanya ilçesinin kargıcak beldesinin arık yazı mevkiinde yan yüksekliği m ve çatı yüksekliği . m plastik serada ve yılları arasında iki vejetasyon süresince yürütülmüştür . bitkiler sıra arası m ve sıra üzeri . m olacak şekilde dikilmişlerdir . denemede materyal olarak ülkemizde ticari olarak yetiştiriciliği yapılan dwarf cavendish muz çeşidi ile cırad araştırma istasyonu kanalı ile yine fransa dan getirtilen meristem kültürü ile çoğaltılmış williams muz çeşidi ile ma jobo ve cv muz klonları kullanılmıştır . serada damla sulama sistemi kullanılmış ve laterallar her sıraya sağ ve sol tarafa hat olacak şekilde döşenmiştir . derimi yapılan hevenklere saat süreyle ppm etilen gazı uygulanmıştır . olgunlaştırma de oransal nemde gerçekleştirilmiştir . araştırma tekerrürlü ve her tekerrürde meyve olacak şekilde yapılmış ortalamaların değerlendirilmesinde lsd testi kullanılmış tüm istatistiksel analizler sas istatistik paket programında yapılmıştır . farklı muz çeşit klonlarında saptanan parmak ağırlığı parmak çevresi ve parmak uzunluğu değerlerine ilişkin bulgular çizelge de verilmiştir . parmak çevresi değeri parmak ağırlığında olduğu gibi en düşük dwarf cavendish çeşidinde kaydedilmiş ve bunu . cm ile cv klonu izlemiştir . en düşük parmak uzunluğu değeri ise cm ile incelenen diğer iki kriterde olduğu gibi dwarf cavendish çeşidinde belirlenmiştir . en yüksek meyve kabuk ağırlığı ise parmak ağırlığı ve uzunluğu açısından en iyi sonucu veren jobo klonunda belirlenmiştir . tüketici açısından önemli bir kriter olan meyve eti oranı çeşit klonlara göre değişmekle beraber . ile . arasında belirlenmiştir . çeşit klonlara göre değişen c değeri . ile . arasında değişim göstermiştir . bulgularımız rengin sarılığı açısından en iyi sonucun williams çeşidi ile ma ve cv klonlarından elde edildiğini göstermektedir . bu çeşit klonlara ait morfolojik ve verim bileşenlerine ilişkin özellikler güven ve gübbük tarafından yürütülen başka bir çalışmada değerlendirilmiştir . gübbük ve pekmezci tarafından farklı muz çeşitleri ile yürütülen çalışmada parmak uzunluğu değerlerinin bulgularımızda olduğu gibi çeşitlere göre farklılık gösterdiği kaydedilmiştir . muzda tüketici tercihi açısından önemli olan kabuk kalınlığı meyve eti oranı ve sçkm miktarı açısından çeşit klonlara göre farklı sonuçlar elde edilmiştir .
504
131
[ 0, 3, 13198, 1050, 51, 23, 172, 221, 1227, 2, 49, 3, 8781, 24065, 157, 140, 63, 162, 3, 11150 ]
GENİŞ OROANTRAL FİSTÜLÜN DÖRT KATMANLI DOKUYLA KAPATILMASI: VAKA RAPORU
oroantral ilişki maksiller sinüs ve ağız boşluğu arasında bulunan açıklıktır . sinüs tabanı perforasyonu posterior dişlerin çekilmesi travma ortognatik cerrahi osteomiyelit periapikal cerrahi kist ve neoplazm çıkarılması ve implantların yerleştirilmesi gibi prosedürlere bağlı olarak ortaya çıkar . maksilla posterior dişlerin çekilmesi oroantral fistül oluşumunun en sık görülen etiyolojisidir . bu makalede yaşında erkek hastanın sol maksilla ikinci molar dişin çekiminden sonra oluşan oroantral fistül vakası sunulacaktır . defekt kolajen membran palatinal bağ dokusu bukkal yağ ve bukkal ilerletme flebi ile kombine edilen dört katmanlı teknikle kapatılmıştır . ay sonra operasyon sahasının tam epitelizasyonu gözlenilmiştir .
oroantral ilişki ağız boşluğu ile maksiller sinüs arasında olan patalojik birleşimdir . bu ilişkinin ölçülerine göre tedavi yöntemleride değişmektedir . tedavi edilemeyen ve ya farkında olunmadığı zaman geniş oroantral defektler nadiren iyileşir ve daha sonra oroantral fistül oluşumu kaçınılmaz hale gelir . oroantral fistüllerin kapatılması için birçok cerrahi teknikler tanımlanmıştır . bu dezavantajların karşısını almak için rotasyonel bağ dokusu tekniği kullanılmaktadır . bu olguda oroantral fistülü başarıyla tedavi etmek için dört katmanlı teknik kullanılmıştır . dikildikten sonra yanakdan yağ dokusu flebi bağ dokusu üzerinden palatal mukozaya dikilerek bukkalilerletme flebi ile oroantral fistül kapatıldı . yapılan klinik ve radyografik değerlendirme sonucu sol üst no lu dişin yerinde x cm çapında açıklık izlendi . hastaya şikayetlerinin azalması ve enfeksiyonun önlenmesi amacıyla operasyondan gün önce oral antibiyotik antihistamin ve sistemik dekonjestan reçete edilmiştir . anestezi sağlandıktan sonra alveolar kret tepesinden horizontal insizyona takiben fistül ağzından mm uzakta vertikal insizyonlar yapılıp mukoperiostal lambo kaldırılarak fistül ağzı tamamen açığa çıkarıldı . sinüs boşluğu temizlenip hemostaz sağlandıktan sonra sert dokuyu yumuşak dokulardan ayırmak için fistül ağzına kollajen membran koyulup pinlerle kemiğe fikse edildi . oral cerrahide rekonstrüksiyon için bukkal yağ dokusu greftinin kullanılması ilk olarak egyedi tarafından tanımlanmıştır . oroantral fistül kapatılması ve oral defektlerin onarımı için bukkal yağ dokusu greftinin kullanılması yüksek başarı oranına sahiptir ve birçok cerrah tarafından kullanılmıştır abuabara ve ark . bukkal yağ dokusu kan desteğini maksiller arter yüzeysel temporal arter ve fasiyal arterin dallarından alıyor . zengin kan akımı bu flebin yüksek başarı oranını ve yağın hızlı epitelizasyonunu açıklayabilir singh ve ark . bukkal yağ dokusu greftinin yüksek başarı oranına rağmen ila arasında bazı komplikasyonlar olduğu bildirilmiştir . mevcut vakada büyük oroantral fistül kapatılmasında tek bukkal yağ dokusu kullanılmamış bağ dokusu kollojen membran ve bukkal ilerletme flebi ile desteklenmiştir . bukkal yağ dokusu greftinin bukkal ilerletme flebi ile birlikte kullanılması ile ilgili çalışmalar azdır . vestibülün obliterasyonunu önlemek için palatal dokuya dikilecek bukkal flepten kaçınılmalıdır . anterior bölgede yumuşak doku defektlerini düzeltmek için çeşitli yumuşak doku büyütme prosedürleri mevcuttur . estetikle beraber oroantral fistül kapatmalarında da guhan ve ark . yazarlar bu yazının hazırlanması ve yayınlanması aşamasında herhangi bir çıkar çatışması olmadığını beyan etmişlerdir .
411
91
[ 0, 3, 1054, 2960, 3, 15, 17, 526, 157, 3, 23, 8970, 77, 3, 8682, 348, 40, 2, 3, 15150 ]
Gebelik Öncesi Bakım Alma ve Gebeliklerin Planlı Olma Durumunun Folik Asit ve Sigara İle İlişkisi: Kesitsel Bir Araştırma
bu çalışmada gebelerin gebelik öncesi danışmanlık alma ve gebeliklerinin planlı olma durumunun folik asit hakkında bilgi düzeyi fa kullanımı ve sigara dumanı maruziyeti ile ilişkisinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır . yöntem bu çalışma karadeniz teknik üniversitesi tıp fakültesine gebelik takibi amacıyla başvuran kadınlar arasında ocak nisan tarihleri arasında kesitsel bir araştırma olarak yürütülmüştür . katılımcıların demografik özellikleri gebelik öncesi danışmanlık alma durumu gebeliğinin planlı olup olmadığı fa hakkında bilgi düzeyi ve kullanımı sigara kullanımı ve pasif içicilik durumu yüz yüze görüşme yöntemiyle bir anket formu uygulanarak değerlendirilmiştir . tanımlayıcı istatistikler student t testi mann whitney u testi ve ki kare testi yapıldı . istatistiksel anlamlılık düzeyi p olarak alınmıştır . bulgular katılımcıların yaş ortalaması yıldı . gebelik öncesi bakım için herhangi bir doktordan danışmanlık alanların oranı di . mevcut gebeliğini planladığını belirten kadınların oranı di . düzenli fa kullandığını belirtenlerin oranı iken bunların sadece u gebelik öncesinde kullanmaya başlanmıştı . gebeliği süresince sigara kullanmaya devam edenlerin oranı iken katılımcıların si sigara dumanına maruz kaldığını belirtmiştir . gebelik öncesi danışmanlık alanlarda gebeliklerini planlama gebelik öncesi fa kullanmaya başlama ve fa nın doğumsal anomalileri önlediğini bilme oranı daha yüksek bulunmuştur . demografik özellikler düzenli fa kullanımı ve sigara maruziyeti ile gebelik öncesi danışmanlık alma arasında istatistiksel anlamlı ilişki saptanmamıştır . sonuç çalışmamızda kadın ve olası çocuklarının sağlığının geliştirilmesi açısından çok önemli bir fırsat olan gebelik öncesi bakım hizmetlerinin yetersiz olduğu görülmüştür . üreme çağındaki kadınlara hizmet eden bütün sağlık çalışanları gebelik öncesi danışmanlık konusunda bilinçlendirilmeli ve cesaretlendirilmelidir .
gebelik planlanmıyorsa hekim uygun kontraseptif yöntemin uygulandığından emin olmalıdır . ayına kadar sürdürülmesi önerilmektedir . annenin aktif ya da pasif sigara dumanına maruz kalmasının intrauterin büyüme geriliği prematürite düşük doğum ağırlığı konjenital malformasyonlar ve ani bebek ölümü sendromuna yol açabileceği gösterilmiştir . bundan dolayı sigara dumanı maruziyetinin ortadan kaldırılması gebelik öncesi bakım açısından büyük önem taşımaktadır . bu çalışmada gebelerin gebelik öncesi danışmanlık alma ve gebeliklerinin planlı olma durumunun fa hakkında bilgi düzeyi fa kullanımı ve sigara dumanı maruziyeti ile ilişkisinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır . bu çalışma karadeniz teknik üniversitesi tıp fakültesinde ocak nisan tarihleri arasında kesitsel bir araştırma olarak yürütülmüştür . çalışmaya kadın hastalıkları ve doğum polikliniğine gebelik takibi nedeniyle başvuran yaş ve üstü gönüllü kadınlar dahil edilmiştir . numerik değişkenlerin normal dağılımı kolmogorov smirnov z testi ile değerlendirildi . numerik bağımsız değişkenler için ikili karşılaştırmalarda normal dağılıma uyanlarda student t testi uymayanlarda mann whitney u testi yapıldı . kategorik değişkenlerin karşılaştırmasında ki kare testi kullanıldı . toplam gebelik sayısı ortancası yaşayan çocuk sayısı ortancası idi . katılımcıların si sigara dumanına maruz kaldığını belirtmişlerdir . gebelik öncesi bakım alanlar arasında almayanlara göre planlı gebelik oranı istatistiksel olarak anlamlı derecede yüksek bulunmuştur . yaşı daha büyük toplam gebelik sayısı ve yaşayan çocuk sayısı daha fazla olan eğitim durumu düşük çalışmayan ve kırsal kesimde yaşayan katılımcılarda gebeliklerinin planlı olma oranı istatistiksel yönden anlamlı olarak daha düşükken gebelik öncesi bakım alma açısından istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunamamıştır . gebelik öncesi bakım almak fa nın konsepsiyon öncesi başlanması oranını ve fa bilgi düzeyini arttırmaktaydı . ancak düzenli fa kullanımı açısından istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmamıştır . bu çalışmada üçüncü basamak bir sağlık kuruluşuna gebelik takibi amacıyla başvuran kadınların gebelik öncesi danışmanlık alma ve gebeliklerinin planlı olma durumu değerlendirilmiş fa hakkında bilgi düzeyi fa kullanımı ve sigara dumanı maruziyeti ile ilişkisi incelenmiştir . çalışmamızda ise katılımcıların unun gebelik öncesi bakım almadığı ve incelenen demografik özelliklerin bunu etkilemediği tespit edilmiştir . bu sonuç ülkemizde gebelik öncesi bakım hizmetlerinin toplumun bütün kesimleri için bir eksiklik olduğunu göstermektedir . çalışmamızda beklendiği üzere gebelik öncesi danışmanlık alanlarda gebeliğin planlı olması oranının daha yüksek olduğu görülmüştür . daha önce türkiye de yapılan çalışmalarda fa nın doğumsal anomalileri önlediğini bilenlerin oranı yaklaşık olarak bildirilmiştir . bizim çalışmamızda ise gebelerin si fa nın doğumsal anomalileri önlemesi hakkında bilgi sahibiydi . de yayınlanan bir derlemede perikonsepsiyonel sigara maruziyetinin konjenital kalp hastalıkları riskini kat arttırdığı ifade edilmiştir . bundan dolayı konsepsiyon öncesi ve sonrası sigara maruziyetinin ortadan kaldırılması gebelik öncesi bakım planında büyük öneme sahiptir . ancak çalışmamızda gebeliği süresince sigara kullanmaya devam edenlerin oranı düşük olsa da plansız gebeliklerde gebelik anlaşılana kadar geçen sürede sigara kullanımı devam etmiştir . yine her üç gebeden birinin sigara dumanına maruz kaldığı görülmüştür . gebelik öncesi danışmanlık almanın da bu duruma etkisi olmamış ve bir diğer açıdan gebelik öncesi bakım hizmetinin yetersizliği ortaya çıkmıştır . çalışmamızın kısıtlılığı üçüncü basamak bir sağlık kuruluşunda ve gebeler üzerinde yürütülmüş olmasıdır . ülkemizde doğum öncesi bakım hizmetleri açısından önemli adımlar atılmış ancak gebelik öncesi bakım konusuna yeterince değinilmemiştir . bizim çalışmamızda bunu destekleyici niteliktedir .
505
235
[ 0, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3 ]
KAHRAMANMARAŞ ŞEHRİNİN BUGÜNKÜ VE GEÇMİŞTEKİ MEŞE (Quercus L.) VARLIĞI ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME
meşeler ülkemizde hak ettiği kıymeti pek görememiş bununla birlikte orman ve şehir ekosistemleri için çok kıymetli odunsu bitkilerdir . kahramanmaraş şehrinde halen adet meşe taksonunun tabii olarak bulunduğu belirlenmiştir . şehirde meşe varlığı çok sınırlı olup kermes meşesinin varlığı diğer taksonlara göre nispeten daha fazladır . kahramanmaraş şehrinin geçmişte sahip olduğu ormanlarda meşelerin özellikle de kermes meşesi mazı meşesi ve iran palamut meşesinin önemli bir yeri olduğu tahmin edilmektedir . meşelerin insan yerleşimleri ve şehirleşmeye bağlı olarak geniş ölçüde faydalanma ve tahribata tabi tutulduğu böylece şehirdeki meşe varlığının tarihi süreç içerisinde çok azaltıldığı düşünülmektedir . şehirdeki mevcut meşe bakiyeleri imkanlar ölçüsünde korunmalı ve kahramanmaraş taki şehir içi ağaçlandırmalarda meşe taksonlarına da yer verilmelidir .
meşe kayıngiller familyasının bir cinsidir . ülkemiz tabii olarak yetişen meşe türü ile meşe türleri açısından oldukça zengindir . bununla birlikte meşe ormanlarımız büyük tahribata uğramış ve bu ormanların önemli bir kısmı baltalık haline dönüştürülmüştür . birçok meşe türü dış görünüş bakımından heybetli ve muhteşem bir manzara arz eder . türlere göre değişebilmekle birlikte yapacak odun yakacak odun tali ürünler toprak koruma peyzaj biyolojik çeşitlilik ve yaban hayatı bakımından önem taşırlar . bu sebeple birçok meşe türü kilit taşı tür olarak görülür . şehirde hızla artan nüfus ve yapılaşma karşısında bu tabii meşe fertlerinin giderek yok olması kuvvetle muhtemel görünmektedir . böylece şehirde meşe ağacının yeri ve önemi ile şehir içi ağaçlandırmalar bakımından meşenin taşıdığı önemin ortaya konulabilmesi amaçlanmıştır . şehir sınırları içerisinde yer alan mahalleler ve sahalar incelenmiştir . kahramanmaraş ın merkez ilçesinde yer alan başkonuş dağı nda quercus cerris quercus infectoria subsp . veneris quercus cerris quercus libani ve quercus petraea subsp . buna göre merkez ilçede tabii olarak bulunan meşe taksonu sayısının adet olduğu bu taksonlardan inin şehirde de bulunduğu nin fertler halinde küçük toplulukları bile bulunmaktadır . burada kahramanmaraş şehrinin geçmişteki meşe varlığına yönelik genel mahiyette bazı değerlendirmelerde bulunulacaktır . bu sahalarda özellikle iran palamut meşesi mazı meşesi kermes meşesi vb . şehrin güneydoğusundaki kapıçam mevkiinin ilerisinde ve şehir dışında kalan bir sahada iran palamut meşesinin hakim olduğu ayrıca mazı meşesi ve az miktarda saçlı meşenin da iştirak ettiği bir tabii meşe ormanının halen bulunması yine bu mevkilerde geniş kermes meşesi topluluklarına da rastlanması bu düşüncemizi destekler mahiyettedir . odabaşı ve boydak zohary e atfen iran palamut meşesinin gaziantep maraş arasındaki ovalarda tek tek bulunuşunun eskiden bu yörede büyük ölçüde yayılmış olduğunu kanıtladığını bildirmektedirler . bu bakımdan aslında bir sahada bulunan meşelerin sadece dipten kesilerek ortadan kaldırılması pek kolay değildir . meşe fertlerine şehirde yapılaşmanın henüz az olduğu alanlarda nispeten daha fazla rastlanabilmektedir . kahramanmaraş şehrinin geçmişte sahip olduğu ormanlarda meşelerin özellikle de kermes meşesi mazı meşesi ve iran palamut meşesinin önemli bir yeri olduğu sanılmaktadır . şehirde bugün itibariyle meşelerle ilgili olarak bazı tedbirlerin alınması faydalı olacaktır . şehir içi yapılaşma sırasında rastlanabilecek nispeten boylu ve düzgün gövdeli meşe ağaçlarının eğer mümkünse kesilmemesi ve bahçe alanı içerisinde bırakılmasına çalışılması takdire değer bir uygulama olacaktır . ne yuva gıda veya siper sağladığı için yaban hayatı bakımından da çok faydalı ağaçlar olduğu unutulmamalıdır .
422
118
[ 0, 3, 2, 15, 9288, 221, 3, 8781, 8654, 17, 15, 3, 63, 9, 102, 2, 521, 1314, 51, 9 ]
II. MURÂD’IN LUGAZINA HAKÎKÎ’NİN VERDİĞİ CEVAPLAR: MA’RİFET-NÂME
bu çalışma temel olarak hakiki nin kimliği üzerine yapılan tartışmaları özetleyip açıklık getirmeyi eserlerini tanıtmayı ve daha önce yayınlanmamış olan ma rifet name adlı eseri neşretmeyi amaçlamaktadır . bu minval üzre giriş bölümünde edebiyatın ilişki ve kültür üretme biçimleri üzerine kısaca durulmuştur . ardından kaynaklardaki hakiki bey ve hakiki zade osman arasındaki kimlik kargaşası üzerindeki tartışma özetlenmiş ve hakiki nin kimliği tespit edilmeye çalışılmıştır . bu tespitten sonra hakiki ye ait olabilecek eserler tanıtılmış ve ma rifet name adlı eser üzerine umûmi bir incelemede bulunulmuştur . son olarak ise ma rifet name nin bilinen iki nüshası üzerinden yapılan tenkitli metin verilmiştir .
klasik kültür diye adlandırabileceğimiz kozmopolit şehir hayatından neşet eden kültür osmanlı da çeşitli müesseseler ve gelenekler vasıtasıyla imparatorluğun kılcal damarlarına kadar işleyerek ortak bir dil üretmiştir . telif edilen bir kitap bu entelektüel dolaşım sayesinde kısa sürede farklı şehirlere ulaşıp muhatabı ile karşılaşmış bestelenen bir ilahi ayin kuşaklar arası meşk edilerek ortak bir hafızada terennüm etmiştir . edebiyat özelinde tahmis nazire şerh gibi yazım gelenekleri bu ilişkiyi gösteren somut örneklerdir . incelemeye çalıştığımız ma rifet name adlı eser padişah mutasavvıf ilişkisinin edebiyat üzerinden oluşmasının değişik bir örneğidir . zira şebüsteri nin gülşen i raz adlı eseri horasanlı emir hüseyni i herevi nin manzum sorularına mesnevi nazım biçimiyle verilen cevapları içermektedir . bu ikilemi gösterecek olan kaynaklara kronolojik olarak bakmak söz konusu tartışmaya katkı sağlayıp ikilemi açığa kavuşturmak adına faydalı olacaktır . müstakim zade nin verdiği bilgileri teyit doğrultusunda hakiki nin mezarını tespit amacı ile cerrahpaşa tıp fakültesi kampüsü içinde kalan şah sultan camii ne yaptığımız ziyarette hakiki nin mezarına rastlayamadık . hakiki bey in ismindeki ile osman ali karışıklığı büyük ihtimalle bundan sonraki tartışmaların zeminini oluşturmuştur . buna karşılık hakiki zade osman ın mezarının yeri bellidir ve mezar taşı hala mevcuttur . yani vassaf bir sinani bir de bayrami hakiki olmak üzere bir kişiyi iki ayrı biyografi bölümünde birbiriyle paralel bilgiler vererek anlatmıştır . oysa divan içinde hem hakiki hem derviş osman isimlerine tesadüf edilen özellikle şu satırlar şüpheye yer bırakmayacak deliller olarak kabul edilebilir . oğlanlar şeyhi de la mekani hüseyin efendi ile hamzaviliğe bağlanmış ve halveti şeyhi hakiki zade osman efendi ile de sülûkunu tamamlamıştır . yani abdurrezzak tek de osman hakiki adında bir melami şeyhi olduğunu hakiki zade osman adında bir halveti şeyhi olduğunu ve bu iki şeyhin de oğlanlar şeyhi ibrahim efendi ile münasebeti bulunduğunu söylemiştir . oğlanlar şeyhi ibrahim efendi tabtab ali şah ile bayrami silsileye hakiki zade osman efendi ile de halveti silsileye bağlanmıştır . la mekani nin zayivesi ders ve zikir yapılan bir mekandır ve ölümünden sonra da bir ziyaretgah yeridir . oğlanlar şeyhi bayramiyyeden la mekani nin sohbetlerinde bulunarak vahdet name adlı eserini kaleme almıştır ve bu etki sunullah gaybi ye de tesir etmiştir . ancak oğlanlar şeyhi dil i dana da kaside i devriyye sinde ve yine melami kutublarını sıraladığı bir gazelinde la mekani nin adını zikretmez . silsilesi halvetiyenin sinaniye şubesinden seyfullah efendi üzerinden gelmektedir . gölpınarlı nın tespit ettiği üzre iktibas edilen kısım sarı abdullah ın semaratü l fuad adlı eserinde de bulunmakla birlikte idris i muhtefi ye ait gösterilmiştir . ayrıca yine bir melami metni olan la li zade nin sergüzeşt inde de bu alıntının yanında irşad name den cümle cümle alıntılar da vardır ancak la li zade irşad name ve hakiki den bahsetmez . kanaatimizce hakiki zade osman ve hakiki bey veya hakiki ali ayrı kişilerdir . şuhûd name ak ze da irşad name ve ma rifet name ile birlikte kayıtlıdır . hakikati muhammediye hakikati insaniye ismi cemal ve celale mazhar olmak suretile kainatın zahiri iki muhalif veçh üzere devri cahil ve kamil mürşit melametin adabı talibin gönülden düşmesi tekrar yola gelmesi için verilen cezalar kutup irşadın kutbun hakkı olduğu ve rehberlerin kutuptan müstefit oldukları mümkün olduğu kadar tafsilen ve selis sade bir lisanla yazılmıştır . ilk olarak ali çavuşoğlu tarafından neşredilen eser carullah bl ve mihrişah sultan nr . yukarıda da alıntıladığımız notda yirminin üzerinde kaside ve ilahisinin olduğu söylenmiştir . tespit edebildiğimiz kadarıyla eserin iki nüshası mevcuttur . lugazdan sonra hakiki cevab ı evvel ala tariki l mecaz bala cemal başlığı altında . cevap ağızlara düşmüştür ve saray halkından birisi cevabı kendinin bulduğunu iddia ederek sultana cevabı iletmiştir . hakiki bunu yapmanın hırsızlık ve taklitçilik olduğunu söyler . hakiki nin daha önce neşredilmemiş olan ma rifet name adlı eseri muhtevası üzerine bir inceleme ile verilmiş ve kaynaklarda zikredilmemiş olan şuhûd name adlı eseri de kısaca tanıtılmıştır . ayrıca mecmualarda şiirleri bulunan hakiki nin kaynaklara göre var olan ancak yazma nüshalarına rastlayamadığımız tarikat name ve silsile name adında eserleri de mevcuttur . ma rifet name klasik türk edebiyatı türlerinden biri olan lugaz üzerinden padişah mutasavvıf arasında edebi ilişki kurması açısından orijinaldir .
581
86
[ 0, 3, 2, 15, 26, 173, 35, 3, 8781, 3650, 9, 102, 8524, 3, 35, 1931, 157, 17, 1272, 15 ]
HAVZALARDA BAZI HİDROLOJİK KARAKTERİSTİKLERİN ARCHDYRO YAZILIMI KULLANILARAK BELİRLENMESİ
su kaynaklarının doğal sınırları içerisinde hareketine olanak sağlayan havzalar sürdürülebilir su yönetiminde de aktif rol oynarlar . mevcut su potansiyelinin etkin kullanımı havza özelliklerinin belirlenmesine ve planlanmasına bağlıdır . coğrafi bilgi sistemleri ve bağlantılı yazılımlar birçok alanda olduğu gibi havzaların planlanmasında da etkin bir şekilde kullanılmaktadır . bu çalışma doğu akdeniz bölgesinde yer alan kahramanmaraş ili bertiz çayı yağış havzasında cbs programlarından biri olan arcgıs ile entegre olarak çalışan archydro yazılımı kullanılarak havzadaki bazı hidrolojik özelliklerinin belirlenmesi amacıyla yürütülmüştür . araştırma bulgularına göre havzada farklı akış yönü belirlenmiş ve birikimli akışlar doğu batı hattında akan ana akış yoluna doğru olduğu belirlenmiştir . araştırma alanının alt havza sınırları oluşturulmuş ve toplamda adet alt mikro havza tespit edilmiştir . ölçekli memleket haritaların sayısallaştırılması ile havzada tane drenaj ağ kolu ve toplam . km drenaj ağ uzunluğu tespit edilmiştir . archydro kullanılarak oluşturulan modelde ise elde edilen potansiyel drenaj ağları adet ve uzunluğu ise . km olarak bulunmuştur . drenaj ağlarının mekansal dağılımı üzerinde yapılan validasyon işlemi sonucunda doğruluk oranı olarak belirlenmiştir . sonuç olarak gıs yazılımları gerçeğe yakın hidrolojik modellemelerle hız doğruluk ve maliyet açısından önemli kazanımlar sağlama potansiyeline sahiptir .
dünyada hızla artan nüfus ve sanayileşme ile birlikte hızlı kentleşme özellikle su kaynakları üzerindeki baskıyı arttırmıştır . bununla beraber hidrolojik olarak bağımsız şekilde mevcut alanların sınırlarını da belirlemektedir . tükenmekte olan su kaynaklarının verimli kullanılması ve yeniden revize edilmesi bu konuya ilişkin çalışmaların yapılmasını zorunlu hale getirmektedir . havza çalışmalarında kullanılan bilgisayar programlar ve modellemeler sayısal atlık olarak üretimde ve kullanım imkanlarına göre oldukça rağbet görülmektedir . kahramanmaraş meteoroloji istasyonunun yılları arasında ölçülen aylık iklim değerlerine göre araştırma alanının maksimum sıcaklık değeri . c minimum sıcaklık değeri . c ve ortalama yıllık sıcaklık değeri . c olmakla birlikte yıllık yağış miktarı mm nin üzerine çıkmaktadır . giriş akışı biriktirme ızgarasında eşik değerden büyük bir değere sahip hücreler akış ızgarasında değerini atar . su yollarının eşik değerleri için varsayılan bir değer görüntülenir . bu akım modelinde gridin akış yönünü göstermek için yönlere bağlı bir şekilde geliştirilen rakamsal değerler kullanılmaktadır . bir grid hücrenin suyun toplandığı yerlerdeki hücre sayısı hesaplanarak nehir kolları belirlenmektedir . yükseklik değeri en düşük i hücresi olduğu için hücreden gelen akış bu hücrede toplanmaktadır . d modeli herhangi bir hücredeki akımın aralarında eğimi en fazla olan düşük kottaki komşusuna doğru olduğunu varsayan tek akım yönlü bir algoritmadır . grid değeri sıfır olan hücreler siyah renk alırken grid değerinin yükselmesi ile hücrelerin rengi daha açık olmuştur . tanımlanan akış toplanma modeli üzerinde alt sınır değer ve sıfır üstü aktif değerlere sahip noktalar kullanılarak çalışma alanına yönelik drenaj ağı belirlenmiştir . maksimum akış toplanma noktasını beslemekte olan drenaj ağı ve alanı bu noktalara ait değerler dikkate alınarak tespit edilmiştir . havzanın drenaj ağlarını potansiyel olarak yansıtmakta olan üzerinde çalıştığımız hücre sayısı önemlidir . böylelikle havzanın akış bölümleme haritası elde edilmiştir . araştırma alanında toplamda adet alt mikro havza belirlenmiştir . bu alt havzaların her biri farklı renk tonlarında verilmiştir . bu kapsamda en temel veriler havza sınırlarının belirlenmesi ve suyun havza içerisindeki hareketi ile elde edilmektedir .
430
199
[ 0, 3, 2, 172, 521, 768, 152, 3, 29, 1272, 89, 302, 3, 162, 3, 7, 152, 9, 63, 699 ]
Kırsal Alanda Yaşayan Yaşlılar için Sağlık Hizmeti Sunum Modelleri
türkiye nüfusunun ü kırsal alanda yaşamaktadır . kırsal alanda yaşlı nüfusun fazlalığı eğitim düzeyi düşüklüğü sosyal güvencesizlik yoksulluk ve sağlık hizmetlerine erişim güçlüğü belirgindir . türkiye sağlık istatistikleri incelendiğinde yaşlı nüfusta daha yüksek oranda görülen obezite diyabet hipertansiyon gibi sağlık problemlerinin kırsalda daha fazla olduğu görülmektedir . bu durum hem kırsal nüfusun demografik yapısı hem de kırsalda sağlık hizmetlerine yeterince ulaşamama ile açıklanabilir . kırsal alanda sağlık bakım engelleri sağlık personelinin ve sağlık hizmetlerinin eksikliği sağlık hizmetlerine erişim engeli ulaşım araçları telefon hizmetleri ve sosyal yardım hizmetlerine erişememe tahmin edilemeyen seyahat ve hava koşulları sağlık hizmetleri ile ilgili prosedürler sağlık personelinin kırsaldan gelen bireylerin gereksinimlerini anlamaması ve onlara karşı tavırları dil ve kültürel engellerdir . ülkemizde kırsal alan sağlık hizmetleri sağlık evlerinde görevli ebe veya hemşireler tarafından en yakın bölgedeki aile hekimlerine bağlı olarak yürütülmektedir . yaşlı nüfusun yoğunluğu ve bu grubun kompleks sağlık bakım gereksinimleri kırsal alanda görev yapan sağlık evi hemşirelerinin daha yetkin olmalarını gerektirmektedir . bu derlemenin amacı kırsal alanda yaşayan yaşlıların sağlık gereksinimlerinin farkına varmak sağlık hizmetlerine ulaşımı artırmak için yapılan uygulamaları değerlendirmek ve ülkemizde kırsalda yaşayan yaşlılar için önerilerde bulunmaktır . bu amaçla kırsal alan sağlık hizmeti sunum modelleri mobil sağlık hizmetleri tele sağlık ve bilgi iletişim teknolojilerinin kullanımı incelenmiştir . türkiye ve dünyada kırsal alanda yaşayan yaşlılar için yapılan projeler toplum temelli kapsayıcı hemşirelik hizmetleri ile kırsal bölge halkının sağlık durumunun geliştirilmesi projesi ingiltere de kırsal yaşamın desteklenmesi projesi esaw avrupa yetişkin iyilik hali projesi iskoçya tele sağlık projesi fransa ourses teletıp projesi batı avustralya fw mhıp amerika ccth almanya tempis amerika ıdeatel projeleri ve avustralya sağlık bakanlığı tarafından sağlanan kraliyet uçan doktor hizmetidir . sonuç olarak kırsal alanda özellikle dezavantajlı konumda olan yaşlı bireylerin sağlık hizmetlerine erişimlerinde farklı sağlık hizmet modelleri ile birlikte tele sağlık ve bilgi iletişim teknolojileri yaygın olarak kullanılmaktadır .
nüfusu binden daha az olan yerleşim birimleri kırsal alan olarak kabul edilmektedir . her ülke kendi coğrafi yapısı nüfus yoğunluğu ekonomik ve sosyal özelliklerine göre kırsal alan tanımı yapmaktadır . kırsal alanda yaşayan yaşlılarda kanser dolaşım ve solunum sistemi hastalıkları gibi kronik sağlık problemleri daha sık görülmektedir . bu profile sahip yaşlıların uzman bir sağlık ekibi tarafından takip edilmesi gerekirken tam tersine birçok nedenle kırsal alanda yaşlıların sağlık bakım gereksinimlerini karşılayacak kurumlar ve uzman ekip mümkün olmadığı için bu boşluğu kapatacak sağlık hizmet sunum modellerinin geliştirilmesi gerekir . bu durum yaşlı kişilerin sağlık sorunlarına daha duyarlı olmalarına neden olmaktadır . yaşlılığın fizyolojik gereksinimlerine kırsal alanın olumsuz şartları da eklendiğinde yaşlı bireyler beslenme tuvalet banyo gibi günlük gereksinimlerini karşılamakta zorlanmaktadırlar . kırsal yaşlılık kavramı kırsal alanın koşulları yaşlıların ekonomik olanakları fiziksel koşulları beslenme şekilleri sağlık bakımları dil sorunları ve diğer psiko sosyal sorunlarına göre değerlendirilmelidir . türkiye aile yapısı araştırması na göre yaşlılara yaşlılığında yaşamayı tercih ettikleri yer sorgulandığında huzurevine giderim yanıtı kentte iken kırda çocuklarımın yanında kalırım yanıtı kentte iken kırda evimde bakım hizmeti alırım yanıtı kentte iken kırda bulunmuştur . bu sonuçlar kırsal alanda yaşayan yaşlıların toplumda var olan bakım destek hizmetlerinin ya farkında olmadıkları ya da tercih etmedikleri şeklinde yorumlanabilir . sağlık hizmetlerine erişim konusunda kent ve kır arasında farklılıklar bulunmaktadır . ayrıca sağlık hizmetlerine erişim kırsal kesimde daha zor ve maliyetlidir . yaşlıların kronik hastalıklarının multidisipliner uzman bir ekip tarafından yönetilmesi gerekir . kamu sağlığı hizmet ve olanakların planlanarak yeniden yapılandırılması gerekmektedir . üniversitelerde eğitim gören öğrencilere imkan dahilinde kırsal alanda staj yaptırılabilir . kırsalda yaşayan yaşlıların sağlıklı beslenme alışkanlığı kazanması için gerekli eğitim çalışmaları yapılmalıdır . sağlık hizmetlerinin etkinleştirilmesinde ulusal ve yerel düzeyde kamu kesimi özel kesim ve sivil toplum dayanışmasını sağlamak için tüm sektörlerin işbirliği halkın katkı ve katılımının sağlanması gerekmektedir . bölge halkına yönelik ise kan şekeri beden kitle indeksi bel kalça oranı ve kan basıncı ölçümleri yapılmış ve yaş üstü toplam birey taramalardan yararlanmıştır . ayrıca kısa semptom envanteri ile yetişkinin ruh sağlığı taraması yapılmıştır . proje kapsamında aileye toplamda ev ziyareti gerçekleştirilmiştir . proje evde izleme medikal izlem ve toplum izlemeden oluşmaktadır . projede yer alan sistemin bir parçası olan web sitesi toplum sağlığı hemşiresi tarafından günlük kontrol edilmekte ve hastanın değişen vital bulgularını gözlemlemektedir . proje birinci basamaktaki sağlık profesyonelleri ile kırsal alandaki tüm nüfusun ruhsal sağlığını geliştirmeyi hedeflemiştir . bireylerin toplum ruh sağlığı ekibine erişimi kolaylaştırılmıştır . bu süreçte danışmanlık eğitim hizmetleri artarken sosyal izolasyon azalmıştır . avustralya kraliyet uçan doktor hizmeti kraliyet uçan doktor hizmeti havacılık tıp ve iletişim teknolojilerini kullanarak avustralya genelinde yaşayan çalışan ve seyahat edenlere kapsamlı birincil sağlık hizmeti ve saat acil servis hizmeti sunmaktadır . hizmet veren araç sayısı uçak havayolu üssü yol hastası aracı ve milyon kilometre karelik bir bekleme odası bulunmaktadır . kazazedelere ve uzak bölgelerde hayatı tehdit eden hastalıklara sahip hastalara saat acil yardım sağlamaktadır . diğer amaçları birinci basamakta işlemleri kolaylaştırıcı olarak hizmet vermek semptomları erken teşhis etmek ve yaşlıların bakım planlarına uyumu teşvik etmektir . tempis bütünleştirici inme bakımı için tele medikal projesi proje münih şehrine km uzaklıkta bulunan hastanede uygulanmıştır ve inmeli hastaların yaşam kalitesini artırmak için tasarlanmıştır . hastalar rutin bakım veya evde tele tıp uygulaması almışlardır . hemşire vaka yöneticisi ve diyetisyen tarafından hastalara video konferans yöntemi ile eğitim verilmiştir . türkiye de genç ve erişkin nüfusun kırdan kente göç etmesi nedeniyle kırsal alanlar daha çok yaşlı bireylerin yaşadığı yerleşim birimleri haline gelmektedir .
563
322
[ 0, 3, 476, 9, 1314, 40, 2, 40, 291, 2, 29, 3, 157, 2, 52, 7, 138, 3, 9, 1618 ]
DOĞRULAYICI FAKTÖR ANALİZİ İLE SOSYAL MEDYA REKLAMLARINA YÖNELİK TUTUM ÖLÇEĞİNİN YAPI GEÇERLİLİĞİNİN İNCELENMESİ: CUMHURİYET ÜNİVERSİTESİ İİBF’DE BİR UYGULAMA
araştırma kapsamında iktisadi ve idari bilimler fakültesindeki öğrencilere yönelik geliştirilen sosyal medya reklamlarına yönelik tutum ölçeğinin yapı geçerliliğinin test edilmesi amaçlanmıştır . öğrencilere maddeden oluşan taslak ölçek uygulanmış ve elde edilen veriler analiz edilmiştir . verilere öncelikle açıklayıcı faktör analizi uygulanmıştır . bu aşamada analiz sonucunda hiçbir faktör altında toplanmayan madde ölçekten çıkarılmış ve maddeyi içeren faktör bulunmuştur . daha sonra belirlenen faktörlere doğrulayıcı faktör analizi uygulanmıştır . elde edilen modelin verilere mükemmel uyum gösterdiği belirlenmiştir . dolayısıyla açıklayıcı faktör analizi ile geliştirilen tutum ölçeğinin geçerliliği doğrulayıcı faktör analizi ile de teyit edilmiştir . ölçeğin cronbach α katsayısı ise olarak hesaplanmış ve oldukça güvenilir olduğu sonucuna varılmıştır . sonuç olarak geliştirilen ölçeğin iktisadi ve idari bilimler fakültesindeki öğrencilerin sosyal medya reklamlarına yönelik tutumlarını ölçmek için kullanılabileceğine karar verilmiştir .
iletişim teknolojisi devrimi yaşamımızın tüm yönlerini etkilemektedir . yılında harvard üniversitesindeki öğrenciler için tasarlanan facebook bir fenomen olarak bunun en güzel örneğidir . herhangi bir fiziksel çevreye ihtiyaç duymaksızın sosyal medyadaki paylaşımlar ve e mailler aracılığıyla web sitelerinde yapılan alışverişler tüketicilerin ve satıcıların kullandıkları dergiler görüşmeler kataloglar ve bunun gibi geleneksel pazarlama araçlarının yerine almıştır . bu amaçla yaptıkları çalışma da sosyal medyanın geleneksel anlamda şirketlerin müşterilerle iletişim kurmasına izin veren geleneksel olmayan anlamda ise müşterilerin birbirleriyle doğrudan bağlantı kurmasına izin veren promosyon karmasının yeni melez elemanı olduğunu belirtmektedirler . akar ve topçu sosyal medya pazarlamasına yönelik tüketici tutumlarını etkileyen faktörleri incelemek için yaptıkları çalışmasında tesadüfi yöntemle seçtikleri yaş arası üniversite öğrencisiyle anket yapmışlardır . sosyal medya sitelerine üye kolayda örnekleme yöntemiyle seçtiği kişi ile yüz yüze anket yöntemiyle görüşme yaptığı çalışmasında sosyal paylaşım sitelerinde yayınlanan reklamların içeriğine oranında en az bir kez bakıldığına oranında ise hiçbir zaman bakılmadığı sonucuna ulaşmıştır . ramnarain ve govender sosyal meydanının genç tüketicilerin satın alma davranışları üzerindeki etkisini ortaya çıkarmak için yaptığı çalışmasında ankete katılanların sinin sosyal medyayı bilgi elde etmek ve ürün tavsiye etmek için kullandığı ve elde ettikleri bilgilerin de satın alma kararlarını doğrudan veya dolaylı olarak etkilediğini tespit etmiştir . analiz sonucunda katılımcıların satın alma davranışlarının ve sosyal medya ilişkilerine yönelik tavırlarının yaş grupları ve eğitim seviyesi tarafından farklılaştığı sonucuna ulaşılmıştır . ayrıca katılımcıların sosyal medyayı kitle medyasına göre daha yenilikçi daha güvenilir ve daha interaktif olarak nitelendirdikleri sonucuna ulaşılmıştır . sınıflarındaki gece ve gündüz öğrencilerinden yeterli sayıda veri toplanamadığı için bu bölümdeki öğrenciler daha sonra örneklemden çıkarılmıştır . ilk bölüm katılımcıların sosyal medya reklamlarına yönelik algı ve tutumlarını ölçmeyi amaçlayan li likert tipi maddeden oluşmaktadır . araştırma verilerinin analizinde açıklayıcı faktör analizi için ıbm spss paket programından doğrulayıcı faktör analizinin yapılmasında ise amos paket programından yararlanılmıştır . önceden oluşturulan bir model aracılığıyla gözlenen değişkenlerden yola çıkarak gizli değişken oluşturmaya yönelik bir işlemdir . katılımcılardan ü yaş aralığında . ü yaş aralığında . isi yaş aralığında ve son olarak . u ise yaş ve üzerindedir . son olarak katılımcıların aylık gelire göre dağılımları ise şöyledir u tl arası i tl arası i tl arası i tl arası ve son olarak sı tl ve üzeri gelire sahiptir . toplam maddeden oluşan ölçeğe ait veriler açıklayıcı faktör analizine tabi tutulmuş ve tablo de ki sonuçlar elde edilmiştir . elde edilen faktörlere ilişkin diğer bulgular tablo deki gibidir . bu adlandırma işlemi faktörü oluşturan değişkenlerin yapısına bakılarak da yapılabilir . ikinci faktör altında toplanan maddelerin yapısı incelendiğinde sosyal medya reklamlarının sinir bozucu olma rahatsız edici olma yanı ön plana çıkmaktadır . madde sosyal medya da yayınlanan reklamlar bende merak uyandırır . madde sosyal medya da reklamlarını gördüğüm ürün veya hizmetleri satın alırım . ölçeğin bütününe ve her bir faktöre ait hesaplanan cronbach alpha katsayısı değerleri tablo da verilmiştir . ölçekteki toplam maddenin cronbach α güvenirlik katsayısının ise . olduğu görülmektedir . faktörlerdeki maddelerin taşıdıkları anlam dikkate alınarak faktörlere isim verilmiştir . ölçeğin tümü için hesaplanan cronbach α katsayısının ise . olduğu ve buna göre ölçeğin oldukça güvenilir olduğu sonucuna varılmıştır .
506
125
[ 0, 3, 2, 40, 2, 727, 9, 3, 3272, 4331, 26, 3, 1272, 29, 23, 2660, 7006, 77, 221, 2168 ]
Bir Kamu Hastanesinde Ebe ve Hemşirelerin Sosyal Ağ Siteleri Kullanımı ile İletişim Becerileri Arasındaki İlişkinin İncelenmesi
günümüzde teknolojinin gelişmesiyle birlikte bilgisayar ve internet hayatın vazgeçilmezleri haline gelmiştir . internet teknolojisindeki son yeniliklerden birisi ise sosyal ağ siteleridir . sosyal ağların sağlık iletişimi alanında kullanılmaya başlanmasıyla sağlık iletişimi alanında yeni bir dönem başlamıştır . bu araştırma hemşire ebe ve sağlık memurlarının iletişim becerileri ile sosyal ağ siteleri ve bilgisayar kullanma durumları arasındaki ilişkinin incelenmesi amacıyla planlanmıştır . tanımlayıcı nitelikte bir araştırmadır . çalışma evreni şubat aralık tarihleri içerisinde bir eğitim ve araştırma hastanesinde çalışan tüm hemşire ebe ve sağlık memurlarından oluşmaktadır . araştırmanın örneklemini çalışmaya katılmayı kabul eden hemşire ebe ve üç sağlık memuru olmak üzere toplam kişi oluşturmuştur . veriler araştırmacılar tarafından literatür bilgisi doğrultusunda hazırlanan maddelik tanıtıcı bilgiler formu iletişim becerileri ölçeği yetişkin formu ve sosyal ağların kullanım amaçları ölçeği kullanılarak toplanmıştır . araştırma verileri bilgisayar ortamında analiz edilmiştir . katılımcıların yaş ortalaması dır . araştırmaya katılanların sı hemşire sı ebe ve si sağlık memurudur . araştırmaya katılanların iletişim becerileri ölçeği yetişkin formu ölçek puanları minimum maksimum puan iken sosyal ağların kullanım amaçları ölçek puanları minimum maksimum puan bulundu . katılımcıların her iki ölçekten yüksek puan aldığı dikkat çekmektedir . araştırmaya katılan ebelerin sosyal ağ kullanım amaçları ölçeği ortalama puanları hemşirelerin sosyal ağ kullanım amaçları ölçeği ortalama puanları ve sağlık memurlarının ölçek ortalama puanları ise bulunmuştur . sağlık alanında sosyal ağların olumlu özelliklerinden faydalanılmasının ebe ve hemşirelik mesleğinin gelişimini olumlu yönde etkileyeceği düşünülmektedir .
insanların var oluşundan bu yana gelişim ve uygarlık serüveninde iletişimin oldukça önemli bir yeri vardır . iletişim sözcüğünün ingilizce karşılığı communication kelimesidir . yaşama atılan ilk adım ile birlikte iletişim becerileri gelişmeye başlar . iletişimde atılan bu ilk adımlar sırasında ebeveynler ile kurulan bağ yaşamın devamında kurulan ilişkilerin de temelini oluşturur . yaşam boyu değişen ve gelişen ihtiyaçlarla paralel olarak iletişim süreci ile ilgili bazı değişiklikler ortaya çıkabilmektedir . sağlık alanı da bu değişimlerden etkilenmekte olup sağlık çalışanlarına sağlıklı veya hasta bireylerin sağlık hizmetlerine ve tıbbi kişisel verilerine hızlı ve kolay bir şekilde ulaşmalarına fırsat sunmaktadır . gelişen iletişim teknolojileri ve internet ile birlikte çoğu sektörde yeniliklerin uygulanması ve sosyalleşme alanında büyük değişimlerin yaşanması sağlık sektörünü de büyük oranda etkilenmiştir . iletişim alanındaki yeniliklerin başında gelen sosyal medya özellikle genç kuşaklar arasında yaygın biçimde kullanılan mesleki bilgi ve deneyimlerin paylaşıldığı alan haline gelmiştir . katılımcıların sosyo demografik özelliklerini ve konu ile ilgili görüşlerinin alındığı sorudan oluşan tanıtıcı bilgiler formu iletişim becerileri ölçeği yetişkin formu ve sosyal ağların kullanım amaçları ölçeği kullanılmıştır . ölçekten alınan puanın yüksekliği bireyin kendisini iletişim becerileri açısından olumlu olarak değerlendirdiğini göstermektedir . araştırma verileri bir bilgisayar programında analiz edilmiştir . istatistiksel anlamlılık düzeyi olarak p kabul edilmiştir . araştırmada kullanılan ölçekler için ölçeği geliştiren araştırmacılardan izin alınmıştır . örneklemin sı hemşire sı ebe ve si sağlık memurudur . eğitim durumlarına bakıldığında den fazlasının eğitim düzeyi lisans ve üzerindedir . katılımcıların ü kendilerini orta gelirli olarak ifade etmiştir . çalışmaya katılanların si mesleki gelişimleri için kongrelere katıldığını sı mesleki dergi ve kitapları okuduğunu ifade etmişlerdir . gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmamıştır . örneklemin sosyo demografik özelliklerine göre sosyal ağların kullanım amaçları ölçeği ortalamaları ve iletişim becerileri ölçeği ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki veya fark olup olmadığı incelenmiştir . bu analizde sosyo demografik özelliklerine göre sosyal ağların kullanım amaçları ölçeği ortalamaları arasında fark bulunmazken ibö yf ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı farklar bulunmuştur . sosyal medya kullanıcıları üzerinde yapılan çalışmalarda sosyal medya kullanım sıklığı ile kişilik özelikleri arasındaki ilişki incelenmiş ve kullanıcıların çoğunlukla içe kapanık bir yapıda oldukları saptanmıştır . bu çalışmada örneklemi oluşturan grubun inin mesleki sosyal ağlara üye oldukları belirlenmiştir . sosyal ağ kullanma ve iletişim becerileri arasındaki ilişkinin incelendiği bir diğer çalışmada katılımcıların sosyal medyanın kişiler arası iletişimi destekleyip desteklemediği konusunda kararsız olduklarını ifade ettikleri belirlenmiştir . araştırmamızda eğitim durumu ve iletişim becerileri arasında bir ilişki bulunmamış olup erci ve arkadaşlarının çalışmasında da benzer sonuçlara ulaşılmıştır . yapılan çalışmaların çoğunlukla öğrenciler üzerinde yapıldığı görülmüştür .
418
232
[ 0, 3, 699, 17, 23, 1816, 51, 3, 7, 1872, 172, 75, 1272, 2, 1272, 29, 1272, 29, 1272, 29 ]
Tuz Stresi Altındaki Echinaceae purpurea L.’nın Büyüme Parametreleri ile Toplam Fenolik ve Antioksidan Madde İçeriği Üzerine Deniz Yosununun Etkisi
bu çalışma farklı tuz kaynakları ve deniz yosunu ekstraktı uygulamalarının ekinezyanın büyüme parametreleri ile toplam fenolik ve antioksidan madde üzerine etkilerini belirlemek amacıyla yürütülmüştür . deneme tesadüf parselleri deneme deseni ne göre faktöriyel düzende tekerrürlü olarak yürütülmüştür . kök uzunluğu gövde uzunluğu kök yaş ağırlığı gövde yaş ağırlığı kök kuru ağırlığı gövde kuru ağırlığı toplam antioksidan ve fenolik madde içeriği dahil farklı parametreler incelenmiştir . sonuçlar tuz stresinin kontrol ile kıyaslandığında bitki büyüme parametrelerini azaltırken toplam antioksidan ve fenolik madde miktarını arttırdığını göstermiştir . deniz yosunu kullanımı tuz stresinin olumsuz etkilerini engelleyerek ölçülen tüm parametrelerde artışlar sağlamıştır . en yüksek değerler cc l deniz yosunu uygulamalarından elde edilmiştir . diğer yandan deniz yosunu uygulamalarının toplam fenolik madde oranı üzerindeki etkisi p . düzeyinde önemli bulunurken toplam antioksidan madde üzerindeki etkisi önemli bulunmamıştır . en yüksek ve en düşük fenolik madde miktarı cc l deniz yosunu ve deniz yosunu uygulanmayan parsellerinden elde edilmiştir . toplam antioksidan madde oranı ise . . mg g arasında tespit edilmiştir .
asteraceae compositeae familyası yeryüzünde e yakın cins ve e yakın tür ile temsil edilen çiçekli bitkilerin en zengin familyasıdır . echinacea türleri kuzey amerika orijinli bitkiler olup fitoterapi ve homeopatide kullanılmaktadır . echinecea antioksidan antienflamatuar antiviral immunostimulatör etkiye sahiptir . kikorik asit ayrıca hıv integrazı engellemekte antioksidan aktivite göstermektedir . tuz yeryüzündeki yaşamın evrimi süresince karşılaşılan ilk kimyasal stres faktörüdür . bu alan sulamaya uygun arazilerin yaklaşık . ine denktir . dünyada ticari olarak kullanılan başlıca deniz yosunu türleri kırmızı kahverengi yeşil ve mavi yeşil deniz yosunlarından oluşmaktadır . deniz yosunu ekstraktı ile bitkinin stres faktörlerine karşı dayanıklılık gösterdiği kök gelişiminin teşvik edildiği fide büyüme ve gelişiminde artışların sağlandığı belirlenmiştir . deniz yosunu ekstraktları ilk olarak pancar tohumlarında araştırılmıştır . çimlenmeden önce dakika süre ile deniz yosunbu çalışmada farklı tuz kaynaklarının neden olduğu tuz stresi koşullarında ekinezya bitkisine deniz yosunu uygulamalarının büyüme parametreleri ile toplam fenolik ve antioksidan madde oranı üzerine etkileri incelenmiştir . dikimden sonra saksılar saatlik aydınlık karanlık fotoperiyotta oc sıcaklık neme sahip iklim odasına yerleştirilmiştir . gallik asitçalışma çözeltisi μg ml gallik stok çözeltisinden her biri er ml lik ölçü balonlarında konsantrasyonu μg ml arasında değişen ayrı çözelti olarak hazırlanmıştır . dk bekletildikten sonra ml sodyum karbonat ilave edilerek çalkalanmış ve ml su ile seyreltilmiştir . daha sonra mm asetat tamponu mm hcl de çözülerek hazırlanan mmol l tripyridyl s triazine mmol l fecl . h o çözeltileri hazırlandıktan sonra sırası ile oranında karıştırılıp frap ayıracı hazırlanmıştır . araştırma sonucunda elde edilen veriler faktöriyel düzende kurulan tesadüf parselleri deneme deseni ne göre varyans analizine tabi tutulmuştur . farklı tuz uygulamaları sonucunda elde edilen en fazla kök uzunluğu . cm ile kontrolden elde edilirken en kısa kökler . cm ile cacl tuz uygulamasından elde edilmiş ancak diğer tuz kaynakları ile aynı duncan grubunda yer almıştır . deniz yosunu uygulamalarının tuz stresi altında yetiştirilen ekinezya bitkisinin kök uzunluğu üzerine etkisi istatistiksel olarak önemli bulunmuş ve artan dozlarda olumlu sonuçlar elde edilmiştir . asma anacına uygulanan tuz stresinin bitkide yaş ağırlığını önemli derecede azalttığını tespit etmişlerdir . en düşük değer ise . g ile cc l deniz yosunu uygulanan parsellerden elde edilmiştir . bulgularımıza benzer şekilde tuz stresi uygulamalarının farklı bitkilerde kök ve gövde gelişimi ile bitki yaş ve kuru ağırlıklarında azalmalara neden olduğunu gözlemişlerdir . artan dozlarda deniz yosunu uygulamaları ile bitki gövde kuru ağırlığının da paralel bir şekilde artış gösterdiği tespit edilmiştir . farklı tuz uygulamaları sonucundan ekinezya bitkisinden elde edilen en fazla toplam fenolik bileşik miktarı . mg g ile nacl tuzundan elde edilirken diğer tuz kaynakları ile arasında istatistiksel olarak önemli bir farklılığın olmadığı görülmektedir . tuz stresi koşullarında deniz yosunu uygulamalarının incelenen fizyolojik özellikler üzerinde olumlu etkide bulunduğu ve bitki gelişimini arttırdığı belirlenerek deniz yosunu konsantrasyonu arttıkça bitkideki fizyolojik ve biyokimyasal özelliklerde genel olarak artışlar gözlemlenmiştir . ayrıca deniz yosununun bitkide stres etkilerinin görülmeden önce uygulanması ile bitkinin fiziksel ve biyokimyasal özellikleri üzerinde daha olumlu sonuçların elde edilebileceği tahmin edilmektedir .
485
176
[ 0, 3, 15, 5675, 3302, 9, 15, 13723, 9, 15, 384, 9, 7, 2, 3, 63, 4203, 1272, 172, 1272 ]
LOJİSTİK REGRESYON YÖNTEMİ İLE DOĞUM AĞILIĞINA ETKİ EDEN FAKTÖRLERİN BELİRLENMESİ
düşük doğum ağırlığına neden olan risk faktörlerinin belirlenmesi doğum sırası ve sonrasında alınacak tedbirlere yön vermesi ve bebeğin sağlıklı gelişimi açısından önem arz etmektedir . bu çalışmada doğum ağırlığına etki edebileceği düşünülen yaş son adet dönemi vücut ağırlığı annenin sigara içime durumu annenin daha önce doğum yapıp yapmadığı toplam gebelik sayısı akrabalık durumu cinsiyet hemoglobin düzeyi ve hipertansiyon değişkenleri dikkate alınmıştır . lojistik regresyon analizi sonuçlarına göre doğum ağırlığı üzerinde yaş son adet dönemi vücut ağırlığı annenin sigara içime durumu toplam gebelik sayısı cinsiyet ve hipertansiyon değişkenlerinin etkili olduğu bulunmuştur . annenin daha önce doğum yapıp yapmadığı akrabalık durumu ve hemoglobin düzeyi değişkenlerinin önemsiz olduğu belirlenmiştir . aynı zamanda yaş ve sigara içme durumunun son adet dönemi vücut ağırlığı ile interaksiyon durumunun da önemli olduğu sonucuna ulaşılmıştır .
diğer memelilerde olduğu gibi insanlarda da doğum ağırlığı ile bebeğin yaşama gücü hastalıklara karşı dayanıklılığı ve ileri dönemlerdeki fiziksel gelişimi arasında büyük bir ilişki vardır . bunlardan bazıları kontrol altına alınabilir faktörlerdir etkileri incelenmiştir . analiz için kullanılan veri seti kahramanmaraş ilindeki özel bir klinikten temin edilmiş olup adet hasta kayıt formu incelenmiştir . bu veri setinde bağımlı değişken olarak doğum ağırlığı bağımsız değişken olarak da doğum ağırlığına etki edebileceği düşünülen yaş son adet dönemi vücut ağırlığı annenin sigara içime durumu annenin daha önce doğum yapıp yapmadığı annenin toplam gebelik sayısı çiftinin olabilirlik fonksiyonuna katkısı iyi iyi i i p y x p x p x eşitliği ile ifade edilebilir . buna göre olabilirlik fonksiyonu iyi in iyi l y x p x p x olarak yazılabilir . parantez içindeki ifade olabilirlik oranını göstermektedir d şeklinde ifade edilir . kesikli x bağımsız değişkeninin sınıf sayısı r ile gösterilsin . odds oranı x için hesaplanan odds değerinin x için hesaplanan odds değerine oranı şeklindedir . model uyum iyiliğinin belirlenmesinde hosmer lemeshow un c ˆ test istatistiği kullanılmıştır ve şeklinde hesaplanabilir . cˆ test istatistiği t serbestlik dereceli dağılışı göstermektedir . tablo de görüldüğü gibi hb ve ak değişkenleri istatistiki olarak önemsiz bulunduğu için çok değişkenli modele dahil edilmemiştir . kesikli bir değişken olan gebelik sayısının ikiden fazla düzeyinin olması nedeni ile desen değişkeni kullanılarak tek değişkenli modele alınmıştır . bu durumda d değişkeninin modele katkısını test etmek amacıyla d değişkenini içeren ve içermeyen modeller olabilirlik oran test istatistiği ile karşılaştırılmış ve modele herhangi bir katkısı olmadığı sonucuna varılmıştır . dolayısı ile yas değişkeninin modele sürekli sada değişkeninin ise kesikli değişken olarak alınmasına karar verilmiştir . burada sıg yas dsada c ht ve dgs şeklindedir . bu duruma göre annenin gebelik sayısı önemli bir risk faktörü olarak görülmezken bebeğin cinsiyeti ve yüksek tansiyon durumu önemli bir risk faktörü olarak görülmektedir .
513
125
[ 0, 3, 2, 52, 40, 2, 3, 162, 3, 173, 49, 23, 3, 26, 1872, 9660, 1171, 221, 2168, 361 ]
Yaşlılık Döneminde Koruyucu Sağlık Bakımı
hastalıkların önlenmesi ve sağlığın geliştirilmesi genç erişkinlerde olduğu gibi yaşlılık döneminde de önemli bir sağlık hizmetidir . bilindiği gibi yaş arttıkça kronik hastalık oranı artmaktadır . yaşlıların ninde en az ek hastalık sinde ise en az ek hastalık vardır . yaşlılarda kronik sağlık sorunlarının yüksek prevalansı göz önüne alınmalıdır . ayrıca kanıta dayalı müdahaleler ile problemler oluşmadan yaşam kalitesini maksimum artırmaya çalışmak önemlidir . unutulmamalıdır ki fonksiyonelliğin kaybı ve bağımlılık yaşlanmanın kaçınılmaz bir sonucu değildir . yaşlıların tümü için sağlığın geliştirilmesinden bahsetmek mümkündür .
hastalıkların önlenmesiyle sağlığın geliştirilmesi genç erişkinlerde olduğu gibi yaşlılık döneminde de önemli bir sağlık hizmetidir . thomas adams korunmak tedavi etmekten her zaman daha iyidir zira kişileri hasta olma eziyeti ve külfetinden uzak tutar . bu grupta tarama testleri hastalıkların birincil ve ikincil korunmasına ve kırılganlığın önlenmesine yönelik girişimleri içermelidir . yaşlı popülasyonda birinci basamak kısa vadeli tanımlar ile orta ve uzun vadeli hedefler için uygun bir çerçeve oluşturur . uzun vadeli sorunlar için sağlıklı ve fonksiyonel iken planlar yapılmalıdır . kanser taraması işitme veya görme bozukluğu osteoporoz için kemik mineral dansitesi ölçümü hipertansiyonu tespit için kan basıncı ölçümü ve abdominal aort anevrizması için abdominalultrasonagrafi yapmak ikincil korunma örneklerdir . sağlıklı bir yaşam tarzı belirlemek yaşlılıkta ortaya çıkabilecek engellilik gelişimini önlemekte yararlıdır . çok yaşlı ve komorbid durumları olanlar özel bakım tesislerinde egzersizden yararlandırılmalıdır . spesifik egzersizler aerobik kas güçlendirme esneklik denge olmak üzere dört kategoriye ayrılır . aha acsm kılavuzları egzersizlere güvenlilik ve devamlılık açısından kademeli olarak ya da derecesine göre yapılmasını vurgulamaktadır . asemptomatik hastalarda rutin ekg veya eforlu testler egzersiz programlarına başlangıçta endike değildir . denge egzersizleri düşmeleri önlemek ayakta sağlam durabilmek ve olası düşmelerle olabilecek yaralanmalarda faydalıdır . sigara kullanımının eskiden beri mortalite ile ilişkisi bilinmektedir . american geriatrics society rehberlerinde alkol kullanım sıklığı ve miktarı ile ilgili aşağıdaki sorunun sorulmasını önermektedir . alkol aldığınız için gelen eleştiriler sizi sinirlendirir mi dünya sağlık örgütü nün tahminlerine göre yılında kardiyovasküler hastalıklar tüm dünyada en sık ölüm sebebi olacaktır . aspirinin kardiyovasküler faydaları trombositlerdeki cox i geri dönüşümsüz olarak asetillemesi ile oluşmaktadır . yaş arasındaki bireyler için ın altında iken yaş üstünde risk üzerine çıkar . yaşlılarda büyük ölçekli prospektif etkinlik çalışmaları olmamakla birlikte daha küçük çalışmalar ve onların meta analizleri mevcuttur . pnömokok aşısı başka bir bölgeden olmak koşulu ile bütün aşılarla aynı zamanda uygulanabilir . valanlıkonjugepnömokok ile ppv aşılarının yaş üzeri kişilerde maliyet etkinlik açısından karşılaştırıldığı bir çalışmada ppv daha pahalı ve az etkin tek doz pcv ile aşılama stratejisi yaşlılarda daha ekonomik daha immünojenik bulunmuştur . diyabetik retinopati ve makülerdejenerasyon ise fundoskopik muayene ile tespit edilir . iki hafta içinde yapmakta olduğunuz şeylere ilginizde azalma oldu mu özellikle beslenme bozukluğu olanlarda bakımevinde kalanlarda nöropsikiyatrik bozukluğu olan veya anemi saptanan yaşlılarda b vitamin düzeyi tayin edilmelidir . olası komplikasyonları önlemek için hipertansiyon tedavisi prensipleri başlangıç tedavisi nonfarmakolojik yaklaşımları içermelidir . genel bir görüş birliği yaş ve üzeri yaşlılarda kan basıncı hedefi mmhg düşük değerlerde olması gerektiği şeklindedir . presipite edici faktörler sorulmalıdır . mesane ve rektal bölge değerlendirilip nörolojik muayene uygulanmalıdır . ancak çok yaşlılarda bile koruyucu hekimlikle hastalıkları önlemek ilerlemesini yavaşlatmak ve komplikasyonları azaltmanın mümkün olduğu bilinmelidir .
426
79
[ 0, 3, 2, 40, 2, 157, 40, 2, 157, 3, 8781, 3, 63, 9, 1314, 40, 2, 157, 3, 26 ]
Uçan Eşek’te Harnâme’nin İzleri Karşılaştırmalı Bir Okuma Denemesi
çağdaş çocuk edebiyatı yazarlarından mevlana idris zengin in uçan eşek adlı hayvan masalı ile . asır türk şairlerinden şeyhi nin harname adlı mesnevisinin karşılaştırmalı bir okumaya tabi tutulduğu bu çalışmaya ilham veren her iki anlatının kahramanının da eşek olması değildir . iki eseri birbirine yaklaştıran asıl husus her iki eserin de benzer bir ontolojik muhasebeye dayanıyor olmasıdır . hem harname nin hem de uçan eşek in başkahramanı kendi varoluşsal konumunu sorgulamış kendi yapısında kusur ve eksiklikler tespit etmiş yine kendi yapısında kalıcı değişiklikler gerçekleştirmeyi arzu etmiştir . ancak bu değişiklikler gerçekleştirilmeye çalışıldığında yine ontolojik kaynaklı olumsuz sonuçlar doğmuştur . mevcut varoluşsal durumun bir hikmet üzerine bina edildiği bir başka ifadeyle varlıkların kendi doğaları dışına çıkmalarının onlar için kötü sonuçlar doğuracağı bilgisi her iki metnin de omurgasını teşkil etmektedir . günümüz edebiyat araştırmalarında birbirine çok sık yaklaşmayan iki farklı alana ait iki ayrı metin olmalarına ve üretim zamanı bakımından aralarında uzun bir fasıla olmasına rağmen uçan eşek ve harname benzer anlamsal mantıksal temellere dayanmaktadır . bu çalışma birbirinden uzakta yer aldığı düşünülse de çocuk edebiyatı ile klasik türk edebiyatının birbirine nasıl yaklaşabildiğini bir örnekle tespit etmeye çalışmaktadır . ayrıca çocuk edebiyatı ve klasik türk edebiyatı derslerini birlikte kendi programı içerisinde bulunduran türkçe öğretmenliği bölümlerinde bu iki metnin karşılaştırmalı bir okumaya tabi tutulması anlatıların arkasında bulunan mantıksal yapıların keşfi için öğretmen adaylarına yardımcı olacak etkili bir örnektir .
edebiyat eserleri arasındaki zamana ve uzama bağlı mesafeler bu eserlerin birbirleriyle olan bağlarının görünürlüğünü azaltabilmektedir . ancak bazı izlerin takip edilmesi ve metinlerin yüzeyindeki tortuların temizlenmesi durumunda aradaki bağlar yeniden açığa çıkabilir . çeşitli edebi türler ve edebiyat tarihinin farklı dönemlerine ait metinler arasında da bu türden ilişkilerin görülmesi tesadüf değildir . bilhassa olaya dayalı metinlerde derin yapıya inildikçe görünürdeki duvarların neredeyse yok olduğuna şahit olunabilir . nitekim gadamer metnin anlamının yazarın niyetini aştığını ifade etmiştir . ardından eserlerin birbirine oldukça yakın bir mantıksal örüntüyle oluşturuldukları iddia edilmiş ve bu iddia ispat edilmeye çalışılmıştır . asırda hekim sinan olarak ün kazanmış olan ve klasik dönem türk şiirinin kurucu şairlerinden biri olarak kabul edilen şeyhi nin mesnevi nazım şekliyle yazdığı harname adlı mizahi eseri beyitten oluşmakta ve klasik bir mesnevinin bütün yapı özelliklerini taşımaktadır . murad a sunulmuş olduğu tahmin edilen bu mesnevinin başkahramanı eşekliğinden şikayetçi olan bir eşektir . eşek otlakta kılını çeksen yağı damlayacak kadar besili öküzler gördü . hakkında tezler de yazılmış olan çocuk edebiyatı yazarı mevlana idris zengin in bu masalında olaylar kısaca şöyle gerçekleşmiştir bütün eşekler gibi sıradan bir eşek hayatı yaşayıp giden bir eşek bir gün durduk yere hayatın anlamının ne olduğu sorusunu kendine sorar doyurucu bir cevap bulamayarak büyük bir karamsarlığa kapılır ve hayattan tat almamaya başlar . diye haykırır ve hayatının anlamının uçmak olduğuna kanaat getirir . kuşlar eşeği yeryüzüne indirebilmek için bir ata eşeğininkinin iki katı büyüklüğünde iki kanat takarlar . fakat kuşlar bu zavallı hayvana başlarını çevirip bakmazlar bile . harname de arayışın ve ontolojik muhasebenin gerçekleştiği sahne türlü eziyetlere düçar olan eşeğin semirmiş öküzleri görmesiyle birlikte başlar . masalın kahramanı eşek olmayı anlamsız bulmakta ve bundan acı duymaktadır . bu sebeple uzun ve düşünceli yürüyüşler yapar önceden keyifle yaptığı işleri yapamaz hale gelir . eşeğin bu arayışı da onun uçma arzusunu fark etmesiyle sonuçlanacaktır . hem harname de hem de uçan eşek te anlatının kahramanı şikayetçi olduğu varlık statüsünü değiştirmek üzere birer hamle gerçekleştirirler . harname nin eşeği öküzlerin yaptığını yapmak ister ve tarlalara dalar uçan eşek ise kuşlarla anlaşarak uçabilmek için yardım ister ancak her ikisi de eserlerdeki yardımcı kahramanlar tarafından uyarılırlar . aşağıda her iki anlatının da ilgili bölümleri örneklendirilmiştir . yukarıda görüldüğü üzere kuşlar eşeğe uçması için kendi kanatlarından birer parça verirler ve eşek nihayet uçar . en sonunda gidip gökyüzünde ayı ısırması bardağı taşıran son damla oldu ve kuşlar kanatlarını ondan geri almaya karar verdiler . yaptığı işler yüksek sesle anırmak çifte atmak gibi zaten onun tabiatında bulunan şeylerdir ancak bu onun uçabilen bir varlık olarak yaşamasının önünde bir engeldir . giriş bölümünde de belirtildiği gibi zaten çocuk edebiyatı dünyanın başka yerlerinde de sanayileşme ve kentleşmenin kaçınılmaz bir neticesi olarak ortaya çıkmıştır . hal böyle olunca bu iki edebiyat sahasının yakın münasebetinden söz etmek de çok kolay değildir ancak bu çalışmada olduğu gibi metin merkezli bir okuma temel yapı düzeyinde ortaklıkların görülmesini sağlayabilir .
464
220
[ 0, 3, 2, 29, 3768, 3, 15, 221, 115, 23, 63, 144, 3, 15, 7, 49, 1171, 77, 3, 8781 ]
Gül ekstresinin kolinesteraz inhibisyon potansiyelinin belirlenmesi
yağ gülü veya ısparta gülü olarak bilinen rosa damascena mill . dünya genelinde kokulu güller arasında kültürü yapılan ve ekonomik açıdan önemli olan gül türlerinden bir tanesidir . ısparta gülünden elde edilen uçucu yağ özellikle kozmetik parfümeri ilaç ve gıda sanayisinde kullanılmaktadır . ısparta gülü geleneksel olarak göğüs ve karın ağrılarının tedavisinde kalbin güçlendirilmesi kabızlık sindirim sorunları ve sinirsel hastalıkların tedavisinde kullanıldığı bilinmektedir . alzheimer hastalığının patogenezi henüz netleşmemesine rağmen kabul gören teorilerden biri kolinerjik hipotez olmuştur . alzheimer hastalarının beyinlerinde asetilkolin ve bütirilkolin olarak adlandırılan nöromediyatör düzeylerinde eksiklik görülmüştür . sırasıyla ach ve bch yi hidroliz eden temel enzimler olan asetilkolinesteraz ve bütirilkolinesterazın inhibisyonu ad ye karşı önemli bir tedavi seçeneği haline gelmiştir . bu nedenle ad patogenezinde yer alan anahtar enzimler olan ache ve bche aktivitelerini önleme faaliyetlerini taramak için bir araştırma başlattık . bu amaçla gül suyunun bu enzimler üzerindeki inhibisyon etkilerini inceledik . ıc değerleri ache için . μg ml bche için . μg ml olarak belirlendi .
aromatik ve tıbbi bitkiler arasında çok önemli bir konuma sahip olan güller aynı zamanda yüksek bir ekonomik öneme de sahiptir . türkiye de rosa damascena yılından günümüze kadar endüstriyel ölçekli üretilmektedir psikolojik rahatsızlıklardan kaynaklanan üzüntü ağrı ve stresin giderilmesinde kullanıldığı bilinmektedir . bu yağı dahilen ve haricen birçok hastalığın tedavisinde kullanıldığı bilinmektedir . alzheimer hastalığı halk arasında bunama olarak da adlandırılan demansın bir türüdür . ilerleme ve kesin ad nedenleri halen bilinmemektedir ancak ortaya atılan en yaygın hipotezler etken faktörler kolinerjik amiloid tau ve metal hipotezleridir . küvet içeriği mm tris tamponu ph . mm dtnb . u ml enzim ve bir mm substrat . gül suyu ve neostigmin için ıc değerleri tablo de özetlenmiştir . neostigminle kıyaslandığı zaman gül suyunun ache ve bche enzimleri üzerinde etkili bir inhibisyon gösterdiği tespit edildi . bu enzimler için elde edilen ıc grafikleri şekil ve de gösterilmiştir . beyinde gözlenen en önemli değişim bir nörotransmitter olan asetilkolinin korteks seviyelerindeki azalmadır . alzheimer hastalıklarının tedavisinde kullanılan ilaçların çoğu enzim inhibitörü olarak tasarlanmıştır galantamin gibi olan anjiotensin ıı üretimini sağlayan anahtar enzimdir . kloroformlu ekstredeki etkin bileşiğin kısa adı vlfa olan çok uzun zincirli karbonlu çoklu doymamış yağ asidi olduğu anlaşılmıştır . grafikleri kullanarak hesaplanan bileşiklerin ıc değerleri şekil ve de verilen grafikler yardımı ile hesaplanmış ve tablo de gösterilmiştir . sonuç olarak bu çalışmada gül suyunun ache ve bche enzimlerinin etkilediği belirlenmiştir . bulgularımız örneğin olası geri dönüşümlü ache ve bche inhibitörlerin bir başka sınıfını göstermektedir galantamin rivastigmin takkim vs . aslında araştırılan bu bileşikler burada düşük mikromolar aralıkta etkin ache inhibitör aktivitesi bu türevlerin cesaret verici acheı ajanlar olabileceğini göstermektedir . bu maddeler alzheimer hastalığının tedavisinde faydalı olabilecek yeni ache ve bche inhibitörlerini belirlemek için kullanılabilir .
401
155
[ 0, 3, 2, 40, 2, 29, 3768, 3, 24065, 157, 3, 1872, 9660, 40, 23, 3, 8781, 10447, 440, 9 ]
KAYITDIŞI EKONOMİNİN VERGİ DENETİMİ VE PARASAL ORAN YÖNTEMİYLE ANALİZİ: TÜRKİYE ÖRNEĞİ
kayıt dışı ekonomi vergi gelirlerinin azalmasına gsyh nin düşük çıkmasına ve bunlara benzer birçok olumsuzluğa neden olduğu için ülke ekonomisini olumsuz etkilemektedir . bu çalışmada türkiye de döneminde kayıt dışı ekonominin boyutu tahmin edilmiştir . ayrıca kayıt dışı ekonomiye dayanarak vergi kaçağının miktarı tahmin edilmiştir . kayıt dışı ekonomiyi tahmin etmek için parasal oran ve vergi denetimi yöntemi kullanılmıştır . tahmin sonucunda kayıt dışı ekonominin boyutunun ile arasında değişim gösterdiği elde edilmiştir . ayrıca tahmin sonuçları kayıt dışı ekonominin giderek azaldığı sonucuna ulaşılmıştır . dolayısıyla bu sonuçlar politika yapıcılarının kayıt dışı ile mücadelede kararlı olduklarını göstermektedir .
kayıt dışı ekonomi kamunun denetimi dışındaki ekonomik faaliyetler olarak tanımlanabilir . kayıt dışı ekonomi ya hiç belgeye bağlanmayarak ya da içeriği gerçeği yansıtmayan belgelerle gerçekleştirilen ekonomik olayın devletten ve işletme ile ilgili öteki kişilerden tamamen veya kısmen gizlenerek kayıtlı ekonominin dışına taşınmasıdır . tüm dünya ülkeleri için tehdit edici bir unsur haline gelmiştir . bu nedenle araştırmacılar bu konuya daha fazla eğilmişlerdir . kayıt dışı ekonominin ekonomik ve mali nedenlerinin başında enflasyon gelmektedir . ekonomik istikrarsızlık ve krizler işletmelerin ekonomik gücünü sarsıntıya uğratarak yatırımlarını ve maliyetlerini ve dolayısıyla üretimlerini azaltmaktadır . bunları yaparken de kayıt dışı faaliyetlere yönelmek veya kayıt dışı faaliyetleri artırmak seçenekleri ile karşılayabileceklerdir . çünkü küçük işletmelerin kayıt ve muhasebe sistemlerinin zayıflığı denetlemeyi zorlaştırmaktadır . konularla ilgili yasalar genellikle belli bir büyüklüğün altındaki işletmeleri kapsamamasına rağmen kayıt dışı ekonomik faaliyetler daha çok küçük işletmelerde meydana gelmektedir . ayrıca bu kesimle bağlantısı olan sanayi ve hizmet sektörünün de kendiliğinden vergi dışı kalmasına veya ödemesi gerekenin altında vergi öder halde gelmesine yol açmaktadır . gelirin düşüklüğü ve fakirlik bireyleri kayıt dışı faaliyetlerde bulunmaya zorlayan bir faktördür . kayıtlı bir işten elde edilen gelir belirli bir yaşam düzeyi için yeterli olmadığı durumda bireyler ikinci bir işte çalışarak kayıt dışına sebep olmaktadır . ayrıca dolaylı vergilerin vergi hasılatı içinde artışı göstermesi vergilemenin genel olarak adaletsiz hale gelmesine sebep olmaktadır . rüşvetin sonucu olarak ortaya çıkan yolsuzluk kamu çıkarlarının özel çıkarlar nedeniyle kötüye kullanılmasıdır . ekonomik büyüme oranının üzerinde gerçekleşen nüfus artışı ekonomide işsizlik sorununu gündeme getirmektedir . ayrıca düşük ücretle çalışan bireyler geçimini sağlayamadığı için ek işte çalışmak zorunda kalmaktadır . diğer taraftan eğitim düzeyi kayıt dışı ekonominin oluşumunda bir etkendir . kayıt dışı ekonominin yüksek olması durumunda sosyal güvenlik kurumları yeterli prim toplayamaz hale gelmekte ve finansman sorunu yaşamaktadır . devletin kayıt dışı ekonomi sonucunda yeterli gelir elde edememesi harcamaları finanse edememesine neden olmaktadır . sektörler arası rekabet şartları bozulmakta haksız rekabetle karşılaşılmaktadır . doğrudan ölçme yöntemlerinde kayıt dışı ekonominin büyüklüğü anket uygulamalarıyla tahmin edilmeye çalışılmaktadır . bu yöntemin varsayımlarına göre incelenen matrahın tamamının kurumlar vergisi gelir vergisi ve kdv ile ilgili olduğu kabul edilmektedir . kayıt dışı ekonominin belirlenmesinde kayıt altına alınmayan yani saklı yapılan bir eylem tahmin edilmeye çalışıldığından tahmin yöntemlerinin de üstünlükleri gibi zayıf yönleri de mevcuttur . bu çalışmada q q döneminde kayıt dışı ekonomi ve vergi kaçağı tahmin edilmeye çalışılmıştır . bu yöntemlerin sonucunda türkiye de kayıt dışı ekonominin gsyh ye oranının yaklaşık ile civarında olduğu tahmin edilmiştir .
391
91
[ 0, 3, 18075, 2, 17, 3, 26, 2, 1314, 2, 3, 20065, 3114, 23, 6511, 202, 202, 20, 1582, 4133 ]
Miyase Sertbarut’un Çocuk Kitaplarında Fantastik Kurgu
gerçeklik ile düş arasındaki ince çizgide var olan fantastik her iki boyutu da algılayan çocuklar için temel gereksinimdir . fantastik düş kurma yoluyla salt gerçeklikten sıyrılarak düşsel mekanlarda belirsiz bir zaman diliminde düşsel rolleri benimseyerek farklı bir aleme geçişi tanımlamaktadır . fantastik çocuk yazını masalsı bir dünyaya geçiş ile gerçek yaşam düzleminde gösterilmesi olanaksız olanı göstererek farkındalık yaratma amacındadır . olağanüstü zamanlarda olağanüstü rollere bürünme olanağı sağlayan fantastik çocuk okurun düşünme yetisini geliştirmektedir . bu yönüyle fantastik çağdaş çocuk yazınında gün geçtikçe önem kazanmaktadır . çalışma kapsamında miyase sertbarut un çocuk masal öykü ve romanlarındaki fantastik ögeler saptanmış yapıtlardaki fantastik kurgu maria nikolajeva ın fantastik çocuk kitapları için yaptığı sınıflama temelinde incelenmiştir . inceleme sonucunda tespit edilen fantastik ögeler ilgili başlıklar altında verilmiştir .
yazınsal metinler çok anlamlı iletileriyle okurun zihin dünyasına çağrışımsal zenginlik katmaktadır . insanoğlunun bilinmeyene olağanüstülüğe hayallere olan arzusu fantastiğin varoluş sebebidir . fantastiğin temelleri olağanüstüne olağanüstü ise kökenleri açısından efsanelere mitlere destanlara ve masallara dayanır . bu bağlamda anlatılan olayların gerçek mi yoksa bir yanılsama mı olduğu sorusu karşısında okurun düştüğü ikilem fantastik metinlerin doğal bir özelliğidir . fantastik metinlerde yaşanan doğaüstü olay ya da durumların gerçekçi bir açıklama yapılması ile yapılmaması arasında duyulan kararsızlık okur tarafından hissedilmeli deneyimlenmelidir . yani bütün kurguyu belirleyen düş dünyasının fantastik gerçekliğidir . kurulan her düş çocuğun zihinsel gelişimine katkı sağlamaktadır . bu bağlamda fantastik yazın ürünleri çocuğun gerçeklerden kopmasını değil gerçeklerle yüzleşmesini sağlayan önemli bir işleve sahiptir . bu araştırmanın amacı miyase sertbarut un çocuk masal öykü ve romanlarındaki fantastik kurguyu incelemek ve fantastik ögeleri çocuk yazını açısından değerlendirmektir . miyase sertbarut un çocuk edebiyatı ürünlerinden olan masal öykü ve romanlarında düş gerçek ilişkisi nasıl yansıtılmıştır bu yolla miyase sertbarut un çocuk edebiyatı ürünlerinden olan masal öykü ve romanlarındaki fantastik ögeler belirlenmiştir . çinli kaptan balığı verdikten sonra şöyle demiş ona iyi bakarsan sana bütün sırlarını açar . . sisin sakladıkları romanında kunduzlu köyünde altın madeni tesisi süsü verilmiş bir üste kargalardaki genlerin insanlara aktarılmaya çalışılmaktadır . ithal edilen ürünler genetiği değiştirilmiş gdo lu gıdalardır . sertbarut un çocuk kitaplarında yeni bir gerçeklik yaratılarak düşsel imgelere bolca yer verilmektedir . yazarın yapıtlarındaki fantastik unsurlar çocuk okurun düşsel gelişiminin yanı sıra yeni sözcük öğrenimine katkı sağlamaktadır . bu sonuçlardan hareketle incelenen konu ile ilgili şu önerilerde bulunulabilir . fantastik çocuk yazınının eğlendirici ilgi ve merak uyandırıcı özellikleri türkçeyi yeni öğrenen bireyler için faydalı olacağı düşünülmektedir .
340
115
[ 0, 3, 476, 9, 172, 2, 29, 7, 138, 1736, 77, 1171, 3, 24065, 157, 46, 40, 265, 40, 2 ]
Algılanan Kariyer Engelleri (AKE) Ölçeği’nin Türk Kültürüne Uyarlama Çalışması
bireyin kariyerini yapılandırması aynı zamanda gelişim süreci içerisinde çevresine bir uyum süreci olarak ele alınmalıdır . eğer birey çevresinde kariyeri ile ilgili engeller algılar ve bu engelleri aşamayacağını düşünürse kariyer gelişimi için ortaya koyacağı çabalar zarar görecektir . bu çalışmada amaç bu engelleri belirlemek amacıyla mcwhirter tarafından geliştirilen algılanan kariyer engelleri ölçeğinin türk kültürüne uyarlanmasıdır . bu amaçla öncelikle ölçeğin orijinal yapısının kültürdeki uygunluğuna bakmak amacıyla iki faktörlü olarak açımlayıcı faktör analizi uygulanmıştır . uygulama sonucunda ölçeğin iki faktörlü yapı gösterdiği fakat madde dağılımının orijinal ölçekten farklı olduğu görülmüştür . bu nedenle madde dağılımının uygunluğuna bağlı olarak ölçek kimliksel kariyer engelleri ve destek kaynaklarından yoksunluk olarak iki faktör altında ele alınmıştır . daha sonra elde edilen yapının uygunluğunu kontrol etmek amacıyla doğrulayıcı faktör analizi uygulanmıştır . yapılan analizler sonucunda model uyumunu bozan bazı maddeler ölçekten çıkarılmış ve analizler tekrar edilmiştir . elde edilen model uyum değerleri test edilen yapının geçerliğinin kabul edilebilir düzeyde olduğunu göstermiştir fakat farklı örneklem grupları ile revizyon çalışmaları yapılması gerektiği de görülmektedir . güvenirlik değerlendirmesi için cronbach alfa iç tutarlılığa ve test tekrar test korelasyonlarına bakılmıştır . çalışmada ölçeğin elde edilen cronbach alfa katsayısı . bulunmuştur . test tekrar test güvenirlik katsayısı ise ölçeğin tamamı için . olarak bulunmuştur . sonuç olarak ölçek toplam madde ve iki alt boyuttan oluşan algılanan kariyer engellerine ilişkin bir ölçek olarak sunulmuştur .
kariyer çoğu birey tarafından sadece bir meslek seçmek ve meslekte yükselmek olarak anlaşılsa da aslında bireyin tüm yaşam alanlarını etkileyen inişler ve çıkışlarla geçen bir yaşam yapılandırma sürecidir . bu anlamda swanson ve woitke kariyer engellerini bireyin hem kendinden hem de çevresinden kaynaklanan ve kariyer sürecini zorlaştıran olaylar ya da şartlar olarak açıklamaktadır . fakat bireyin kalıcı bir fiziksel hasarının olması zeka ile ilişkili ya da başka türden psikolojik problemlere sahip olması güvenlik ile ilişkili konularda kamu çalışmasını engelleyecek bazı konuların olması genellenebilir kariyer engelleridir ve doğal olarak bireyin kariyer gelişimi süreçlerini olumsuz yönde etkileyecektir . algılanan kariyer engellerine ilişkin diğer bir bakış açısı da zamansal sınıflamalarla ilgili yaklaşımlardır . yani aslında birey bir kariyer engeli algılıyorsa bu engel hem kişisel içsel hem de bağlamsal faktörlerin bir yansımasıdır . örneğin bazı kariyer engelleri çoğu birey tarafından algılanırken bazı engellerin ise sadece birkaç katılımcıda gözlendiği görülmektedir . çevresel şartların öz yeterlik inancını şekillendirdiğini daha sonraları ise bu inancın bireyin çevresinde karşılaştığı zorluklara verdiği tepkilerini etkilediğini görülmektedir . bunun anlamı kişisel içsel ve bağlamsal değişkenlerin kariyer sürecine doğrudan etki eden bir yapı olmadığıdır . aslında kariyer engelleri bir aracı değişken olarak tanımlamaktadır . bu ölçeğin kısıtlılığı sadece kadınların kariyer engellerini tanımlamış olmasıdır . yine alaçam ve altuntaş çalışmalarında kadın akademisyenlerin kariyer engelleri ölçeğini geliştirmiştir . yapılan halihazırdaki bu çalışma ise daha kısa ve pratik bir ölçek sunmaktadır . sonrasında rehberlik ve psikolojik danışma alanından üç öğretim üyesinin görüşlerine dayalı olarak uzman değerlendirme formu yoluyla elde edilen dönütlere dayalı olarak ölçek üzerinde gerekli düzeltmeler yapılmıştır . son aşamada güvenirlik değerlerini elde etmek amacıyla ise iç tutarlılık analizi ve test tekrar test sonuçları değerlendirilmiştir . bu doğrultuda örneklem büyüklüğünün faktör analizi yapmak için iyi düzeyde olduğuna karar verilmiştir . daha sonra ortaya çıkan faktörlerin yapı geçerliği doğrulayıcı faktör analizi ile test edilmiştir . alt boyut olarak birinci tür cevaplar bireyin kendini toplum içinde ifade etme biçimleri yani kimliklerin yansıması olduğu için kimliksel kariyer engelleri olarak tanımlanmıştır . toplam öğrenciden elde edilen verilerde üç faktörlü orijinal yapı için serbestlik derecesi için elde edilen kay kare değeri . dir . elde edilen sonuçlar modelde gerekli uyum değerlerini vermediği için öncelikle ölçeğin madde yapısı elde edilen sonuçlar doğrultusunda tekrar gözden geçirilmiştir . bu kapsamda maddeleri çıkarılmıştır . madde arasına alternatif yol eklenmiştir . örneğin inandı tunç ve uslu türkiye de öğretim elemanlarının daha çok sosyal haklar bireyler kariyer gelişimi sürecinde kendini yalnız ve desteksiz hissederse engelleri aşamayacağına dair inanç geliştirmekte ve bu durum bireylerin kariyerleri için çabalamalarını olumsuz yönde etkilemektedir . bu nedenle ölçeğin diğer çalışmalarla iyileştirme düzenlemelerinin yapılması önerilmektedir . sonuç olarak ölçek toplam madde ve iki alt boyuttan oluşmaktadır .
472
217
[ 0, 3, 476, 9, 1314, 265, 3, 9, 1618, 40, 291, 2, 29, 2, 3, 15, 17, 2168, 1306, 35 ]
İran ve Türkistan’da İngiliz-Rus Mücadelesi (1856–1869)
iran ve türkistan coğrafyası ondokuzuncu asrın son yarısında ingiltere ve rusya nın nüfuz mücadelesi sahasına dönüşmüştür . kırım savaşında rusya nın yenilmesi ve iran ın aynı tarihte herat ı muhasara etmesi bu mücadeleyi hızlandırmıştır . rusya bu mücadelede ingiltere yi doğrudan karşısına almamıştır . ingiltere ise hem rusya nın kırım da yenilmesi ve hem de topraklarını güneyde işgal ettiği iran ın herat tan çekilmesiyle rahatlamıştır . bu rahatlama fazla uzun sürmemiş rusya nın türkistan ve iran da işgallere başlamasıyla bozulmuştur . türkistan daki rus işgallerinin hindistan a yakın olması ingiltere nin endişelerini arttırmıştır .
asrın ikinci yarısında safevi devleti nin siyasi iktisadi ve askeri olarak zayıflaması ve bölgede etkili bir güç olmaktan çıkması ingiltere ve rusya nın iran kafkasya ve türkistan üzerindeki rekabetini arttırmıştır . ingiltere bu coğrafyanın tamamıyla rus nüfuzuna girmesini engellemek için bütün imkanlarını kullanmıştır . bu coğrafyanın sömürgeleştirilmesi için girişilen harekette merkez rolünü üstlenmiştir . kraliçe elizabet in ingiliz tüccarlarına imtiyaz verilmesini içeren mektubu şah ahmasb a sunulmuştur . şah abbas döneminde siyasi girişimlerin arttırılması ve de shirley başkanlığında başka bir heyetin iran a gönderilmesi de aynı hedefler doğrultusunda olmuştur . rusya ingiltere nin siyasi manevralarına sessiz kalmayarak doğu ve güney yönünde yayılmak istemiştir . napolyon iran ile olan siyasetinde hasımı gibi sabırlı ve tecrübeli davranmamış anlaşmanın mürekkebi kurumadan aynı yıl rus çarı ile tilsit te iran ve osmanlı devleti topraklarının paylaşılmasını içeren anlaşmayı imzalamıştır . tilsit anlaşmasının ortaya çıkması üzerine endişeye kapılan ingiltere malcom idaresinde basra körfezine savaş donanması göndererek iran a gözdağı vermiştir . iran rusların sıcak denizlere inme siyasetinde hindistan güzergahında bulunduğu için işgal ve sömürüye maruz kalmış türkistan ise rusya nın yayılarak ingiliz menfaatlerine yaklaşmak istediği bir alan olmuştur . ancak doğuda afganistan ve hindistan yönündeki yayılmada ingiliz siyasetinin hemen devreye girerek rusya nın dikkatini başka taraflara çektirdiği görülmüştür . ingiltere nin rusların dikkatini türkistan dan iran a çevirmeyi başarmasıyla işgaller başlamıştır . de türkmençay antlaşması imzalanmış iran topraklarındaki rus işgalleri resmen kabul ettirilmiştir . bu şekilde rusya nın den ye kadar oyalanması sağlanarak hindistan üzerindeki tehdit ortadan kaldırılmıştır . ingiltere feth ali şah dönemi nin başlarında napolyon un avrupa daki askeri yayılmasıyla uğraşmıştır . ı . koalisyon savaşlarıyla dikkatler avrupa ya yönelmiş bu dönemde fransız saint genie rus çariçesi ıı . bu hususta gortchakov un borunov a yazdığı mektupta rusya nın iran ile görüşmeleri başlatmayı düşündüğünü ve ingiltere nin de anlaşma imzalamak istidadında olduğunu söylemiş ingiltere nin iran a saldırması halinde büyük bir hata işleyeceğini belirtmiştir . rusya nın gayretleri sonuç vermemiş herat ın alınması sebebiyle başlayan iraningiltere savaşı rus menfaatlerini tehdit etmiştir . başbakan nesselrode simonovitch e gönderdiği mektupta rusya nın türkmen bölgesindeki iran hakimiyetini tanımaya hazır olduğunu bildirmiştir . bu sırada hindistan da meydana gelen iç isyanlar işleri biraz daha kolaylaştırdı . hindistan da başlayan ingiliz karşıtı isyanlar gortchakov un siyasetini değiştirmeye başlamış de hükümete yazdığı mektupta rusya nın mevcut durumunu muhafaza etmeye ve ingiltere lehine değişmemesine dikkat edilmesini istemiştir . ayrıca rusya nın hazar ın güneyine olan saldırıları şikayet edilmiştir . iran afganistan ve iran sistan sınırları meselesindeki menfi davranışları da eklenince durum daha da ciddileşmiştir . ancak bu vaadler oyalama amaçlı olup ingiliz siyasetinin bölgede sürekli yaptığı ikiyüzlülük tekrarlanmış verilen bu sözler yerine getirilmemiştir . rusya ise ingiltere nin bu ani siyaset değişikliğine şaşırmış bunu asya daki yayılma için bir fırsat olarak görmüştür . ancak çok geçmeden ingiltere nin beklentileri tersine harekete geçen rusya taşkent i işgal etmiştir . eğer rus yayılması hindistan a yaklaşsaydı tehlike çanları çalacaktı . ingiltere deki idarecilerin dikkatsizlikleri bu tehlikeye arttırmış oldu . ancak hindistan daki ingiliz idarecileri iran ın hindistan için önemli bir kapı olduğunu ve dolayısıyla siyasetin buraya yoğunlaştırılması gerektiğini istemişlerdir . afgan istilası sırasında siyasi otoritenin hakimiyeti sağlamada güçlük çekmesi bölge üzerinde sömürgeci emelleri olan rusya ve ingiltere nin işine yaramıştır . ağa muhammed han dan sonra tahta geçen feth ali şah döneminde sadece gürcistan kaybedilmemiş iran rus savaşlarından sonra imzalanan gülistan ve türkmençay anlaşmalarıyla kuzeydeki bir kısım topraklar elden çıkmıştır . napolyon un hindistan a sefer açmak için iran ile finkestein anlaşması yapması karşısında devreye giren ingiliz siyaseti rusya nın napolyon ile tilsit te görüşüp osmanlı ve iran üzerine anlaşmalarına ses çıkarmamıştır . ayrıca hazar kıyılarına yakın iran şehirlerinde konsolosluklar açmak suretiyle siyasi manevralara girişmiştir .
528
74
[ 0, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3 ]
İKİNCİ DİL ÖĞRENİMİNDE ANA DİL SÖZDİZİMİNDEN KAYNAKLANAN SÖZDİZİMSEL HATALARIN ANALİZİ
bu çalışmada türk öğrencilerin ikinci dil olarak ingilizceyi öğrenirken yaptıkları sözdizimsel hatalar incelenerek bu hataları en aza indirmek için çözüm önerileri sunmak amaçlanmaktadır . ikinci dil öğrenimi şüphesiz üzerinde en çok araştırma yapılan konulardan biridir . geçmişten günümüze kadar ana dil edinimi ve ikinci dil öğrenimi süreçleri incelenerek ikinci dil öğrenme sürecine katkı sağlamak ve başarıyı artırmak için öğrencilere yardımcı olmak hedeflenmiştir . soyut bir süreç olan dil öğreniminin somut belirtileri olan hatalar araştırmacılara önemli ipuçları sunmaktadır . bu çalışmada bir grup anadolu lisesi öğrencisine mevcut eğitim öğretim yılında öğrenmiş oldukları yapıları içeren üç adet metin verilmiş ve bu metinleri türkçeden ingilizceye çevirmeleri istenmiştir . çeviri esnasında sözlük kullanmalarına izin verilmiş ve not kaygısı taşımadan çeviri yapmaları istenmiştir . çalışmanın son adımında öğrencilerin çevirileri karşılaştırmalı analiz ve hata analizi yöntemleri kullanılarak incelenmiş e sözdizimsel hatalar saptanmıştır . sözdizimsel hatalar dışındaki hata türleri dikkate alınmamıştır . saptanan sözdizimsel hataların hangi sebeplerden dolayı yapıldığı belirlenmiş ve bu hataların nasıl giderilebileceğine dair çözüm önerileri sunulmuştur .
sosyal hayatın vazgeçilmezi olan dil üzerine yıllardan beri sayısız çalışmalar yapılmaktadır . üzerinde bu kadar çok çalışma yapılmasının nedeni ise hiç kuşkusuz dilin nefes almak kadar önemli ve hayati bir ihtiyaç olmasıdır . bu nedenle ana dilinden başka diller öğrenme isteği ve ihtiyacı doğmuştur . hatalar öğ enme sürecinin doğal bir parçasıdır ve öğretmene öğrencinin öğrenme düzeyi ile ilgili önemli ipuçları verir . bu çalışmanın hem öğrencilere hem de öğretmenlere rehberlik edeceği umulmaktadır . işte bu nedenle dile ilişkin çalışmalar insanlık tarihi ile eş tutulabilir . düşünce ve duyguları bildirmeye yarayan herhangi bir anlatım aracı . . karşılaştırmalı analiz olarak adlandırılan bu teoriye göre ikinci dil edinimindeki temel engel edef dilin sistemi ile ana dilin sisteminin karışmasıdır ve bu iki dilin yapısal olarak karşılaştırılması hangi problemlerin oluşup oluşmayacağı konusunda tahmin yapılmasına olanak tanımaktadır . ilk olarak de s . p . corder tarafından bahsedilen bu kavramın altında yatan düşünce öğrencinin hedef dildeki bilgisini daha önce var olan bilgileri aracılığıyla bölüştürmesi ve yeniden düzenlemesidir . dildeki sözcüklerden tümce oluşturulabilmesi için öncelikle bağlama uygun sözcüğün seçilmesi gereklidir . işte bu koşullar sözdizimi adını verdiğimiz dilbilim dalı tarafından belirlenir ve incelenir . türkçenin esnek sözcük dizilişi öğrencilerin bu konuda sıkıntı yaşamalarının en belirgin nedenidir . sözdizimsel hataların yerini sadece dil içi hatalara bırakması beklenen bu kademelerde hala sözdizimsel hatalar yapılmaktadır . genel olarak öğrencilerin yaptıkları bir başka hata ise türkçede dışarıda yemek yemek olarak kullanılan yapının ingilizceye eat outside olarak çevrilmesidir . daha sonra bu kültürel bilgi dil derslerinde yeri geldikçe öğrencilerle paylaşılmalıdır . bu alıştırmalar incelenerek öğrencilere yaptıkları hatalar gösterilmeli ve hataların nedenleri üzerinde durulmalıdır . öğrenciler hata yapmaktan çekinmemeleri konusunda cesaretlendirilmelidir .
389
153
[ 0, 3, 2, 1536, 75, 699, 60, 3, 15, 221, 565, 2, 23, 561, 83, 51, 7935, 9, 26, 2 ]
II. MEŞRUTİYET DÖNEMİNDE (1908-1918) İMALAT-I HARBİYE FABRİKALARINDA SİLAH VE MÜHİMMAT ÜRETİMİ
ıı . meşrutiyet döneminde sekiz yıllık bir sürede savaşlar neredeyse kesintisiz olarak devam etmiş trablusgarp balkan ve ı . dünya savaşları yaşanmıştır . devletin varlığını sürdürebilmesi için savaşlarda başarı kazanması gerekiyordu . başarı ise eğitimli ve modern harp gereçlerine sahip ordularla sağlanabilirdi . ordu ihtiyaçlarının önemli bir kısmının siparişlerle yabancı ülkelerden alınıyor olması ıı . meşrutiyet döneminin ilk yıllarında devletin silah fabrikalarını işletip işletmemesi konusunu gündeme getirmiştir . savaşların patlak vermesi ve harp malzemelerinin yabancı ülkelerden temin edilememesi ise yerli üretimin önemi ortaya çıkarmıştır . imalat ı harbiye müdüriyeti ne bağlı olan zeytinburnu kırkağaç tophane ve bakırköy de bulunan silah mühimmat ve barut fabrikaları ordunun ihtiyaç duyduğu silah ve mühimmatı üretmede büyük bir başarı göstermiştir . bu çalışmada ıı . meşrutiyet döneminde osmanlı devleti nin silah ve mühimmat ihtiyacını karşılayan imalat ı harbiye müdüriyetine bağlı fabrikalarda yapıla üretim incelenecektir .
osmanlı devleti nin silah ve mühimmat ihtiyacını karşılayan birim tophane i amire nezaretiydi . özel sanayi kuruluşlarının devlet tarafından desteklemesini savunan ali paşa devlet fabrikaları için aynı görüşte değildir . zaman zaman devletin fabrika işletmemesi gerektiği konusunda eleştiriler alınmaktaydı . abdürreşid ibrahim kapsülün neden fabrikalarda üretilmediğini dergideki köşesinden yetkililere sormaktaydı . abdürreşid ibrahim kılıçhanede günde adet kılıç üretilebildiğini amele daha görevlendirilirse günde adet kılıcın üretilebildiğini söyledikten sonra artık kılıçların da almanya dan sipariş edilmeye başlandığını yerli üretim yapılabiliyorken sipariş yoluyla kılıçların temin edilmesini anlayamadığını bildirmiştir . himaye usulü önce yalnız bir sahada uygulanırken zamanla sanayi ve ticaretin tüm alanlarına kısa bir sürede sirayet edeceğini savunmaktadır . abdülhamid devrindeki harbiye bütçesiyle yılı bütçesi arasında karşılaştırma yapmıştır . bunları kürtler ve lazlar alıyor tüfek imalinde kullanıyorlarmış . imalat ı harbiye fabrikalardan beklenilen faydanın sağlanabilmesi için avrupa fabrikaları gibi modernize edilmesi gerekmekteydi . bu üç esasa göre fiyat cetvelleri oluşturularak fiyatlar buna göre tayin edilmekteydi . birinci dünya savaşı yıllarında zeytinburnu mühimmat fabrikasında günde adet cm lik dağ ve sahra mermisi yapılabilmekteydi . yılında birinci kolordu süvari birinci alayı için adet mızrak zeytinburnu fabrikalarında tamir edilmiştir . harp yıllarında fişek fabrikaları ve tapa fabrikası fünye imalatıyla meşgul olmuştur . kalafat yerinde dökülen tapa parçaları işlenmek ve birleştirilmek üzere tapa fabrikasına getirilmekteydi . imalat ı harbiye idaresi gerekli olan klorat dö potas ı meclis i vükela kararıyla göndermiştir . işaret fişekleri kırkağaç fabrikalarında imal edebilmekteydi . birinci dünya savaşı nın sonuna kadar barut fabrikalarında her cins top ve tüfeklere ait dumansız barut av barutu manevra barutu ve hımbrit denilen emniyetli patlayıcı madde üretilmiştir . çanakkale savaşlarında kullanılan toplar ingiliz toplarına göre eski modeldi ve top mühimmatı temininde sıkıntı çekilmekteydi . son sistem bir kale topunun menzili bin metre olduğu halde çanakkale de kullanılan toplarınki . metreydi . uzun menzilli ve ağır top hemen hemen yok gibiydi . perşembepazarı nda ise ermenilerin işlettikleri dökümhaneler yoğunluktaydı . bu imalathanelerin hepsi imalat ı harbiye idaresi hesabına çalışmaktaydı . mahmud paşa daki pastırmacıyan hanındaki dökümhanelerde . humbara kapağı mahmudpaşa halıcılar hanında ise fitil başlığı yapılmıştır . sivil imalathaneler imalat ı harbiye fabrikalarıyla doğrudan bağı olmayan işletmelerdi . harbiye nezareti ise bu kişilerin buradan uzaklaştırılması için dahiliye nezaretine durumu bildirmiştir . ordulardan malzeme siparişleri geldikçe imalatı harbiye fabrikaları yoğun bir faaliyet içine girmiştir amele hammadde malzeme ve yeni bina ihtiyacı artmıştır . eylül tarihinde bina inşası için ordu dairesinden amele istenmiş ve amele gönderilmiştir . bu uyarı sonucunda ticaret ve ziraat nezareti konuyu meclisi vükelaya bildirmiş ve meclis i vükela kararıyla cerium madeni ihracı yasak maddeler arasına alınmıştır . güherçile esnafı elindeki güherçileyi devlete satmak zorundaydı . nitekim karadeniz de bulunan rus savaş gemileri zonguldak tan kömür nakliyatını engellemekteydi . müttefik devletlerle yapılan hammadde ithalat ve ihracatı yılının ilk aylarından itibaren almanya dan istanbul a yardım gönderilmeye başlanmıştır . bunun üzerine imalat ı harbiye görevlileri durumu harbiye dairesi riyasetine bildirerek vagon daha tahsis edilebilmesi için tayler bey e emir verilmesini istemişlerdir . yılı sanayi sayımlarına göre istanbul tuzla da imalat ı harbiye hesabına çalışan çimento ve tuğla fabrikalarının inşa edilmiş olduğu anlaşılmaktadır . ancak bu fabrikalar hızla büyüyen imalat ı harbiye fabrikalarının ihtiyacını karşılayamamıştır . savaş yıllarında üretim hacmi genişlemiş silah fabrikaları tarihinin en yoğun çalışma devresine girmiştir . bu dönemde osmanlı idarecilerinin karşılaştıkları önemli problemlerden birisi de hammadde temini konusu olmuştur .
501
124
[ 0, 3, 2, 40, 2, 8970, 40, 291, 2, 29, 2, 3, 7, 9, 208, 202, 152, 3, 7, 9 ]
Saanen x Kıl Keçi melezi (G1) çebiçlerin erken (7-8 aylık) yaşta damızlıkta kullanılabilme imkanları
bu çalışmada çebiçlerin doğdukları yıl damızlıkta kullanılmasının döl veriminde ve oğlakların büyüme özelliklerinde herhangi bir olumsuzluğa sebep olup olmadığının ortaya konulması amaçlanmıştır . saanen x kıl keçi melezi keçi ve çebiç gruplarının döl verimi gelişme özellikleri süt verimi canlı ağırlıkları ve vücut ölçüleri belirlenmiş ve elde edilen veriler karşılaştırılmıştır . araştırmada baş saanen x kıl keçi melezi çebiç ve baş saanen x kıl keçi melezi keçi kullanılmıştır . saanen ve kıl keçi melezi keçi ve çebiç gruplarında sırasıyla gebelik oranı . . doğum oranı . . tekiz ikiz üçüz doğum oranları . . . ve . . . oğlak verimi ise . ve . olarak bulunmuştur . oğlakların . gün ve . gün canlı ağırlıkları vücut ölçüleri . gün . gün ve . gün yaşama gücü değerleri benzerlik göstermiştir . keçi ve çebiç grupları döl verimi canlı ağırlık canlı ağırlık artışları vücut ölçüleri yaşama güçleri ve süt erimleri bakımından karşılaştırıldığında çebiçlerde keçilere göre bir gerilik görülse de çebiçlerin erken yaşta damızlıkta kullanılması hayvanların verimli ömür süresini uzatarak ekonomik açıdan yetiştiriciye daha faydalı olacağı sonucuna varılmıştır .
keçi eti sütü kılı tiftiği ve derisinden yararlanılabilen dünyanın farklı iklim koşullarına sahip tüm bölgelerinde yetiştiriciliği yapılan bir çiftlik hayvanıdır . ancak ülkemizde keçi yetiştiriciliği için kıl keçilerinin genetik potansiyeli önemli bir sorundur . oğlakların damızlıkta kullanılabilmeleri için ergin vücut ağırlığının ine . bu çalışmada saanen x kıl keçi melezi keçi ve çebiçlerin gelişme özellikleri aşım döl verimi süt verimi canlı ağırlıkları ve vücut ölçüleri belirlenerek elde edilen veriler karşılaştırılıp değerlendirilmiştir . araştırmada hayvanlar günlük saat meradan faydalandırılmıştır . oğlaklar . aylık olduklarında sütten kesilmişlerdir ve bu dönemden sonra anneleriyle beraber meraya çıkarılmıştır . canlı ağırlık ölçümleri annelerde teke katımı öncesi ve doğum sonrasında oğlaklarda ise doğumdan ilk saat içinde g a kadar hassas dijital terazi ile tartılarak alınmıştır . keçilerde sağım kontrolü doğumdan bir hafta sonra başlamış ve laktasyonun sonuna kadar aylık periyotlar şeklinde yapılmıştır . süt veriminin belirlenmesi doğumu takiben ayda bir günde tek sağım olacak şekilde gerçekleştirilmiştir . keçilerin günlük süt verimi g ın altına düştüğünde sağıma son verilmiştir . çalışmada elde edilen bulgulara göre grupların ortalama döl verim değerleri çizelge de verilmiştir . vatansever ve akçapınar benzerlik göstermektedir . doğum ağırlığı üzerine doğum tipi ve cinsiyetin etkisi bakımından şengonca ve ark . nın yaptıkları çalışma sonuçları ile benzerlik göstermesine rağmen şimşek ve bayraktar tarafından yapılan çalışmada elde edilen değerlerden düşük bulunmuştur . bu farklılık keçi grubu oğlaklarının çebiç grubu oğlaklarınkinden daha fazla canlı ağırlık kazancı göstermelerinden kaynaklanmıştır . gün canlı ağırlık artışlarına bakıldığında keçi grubunun oğlaklarının çebiç grubundan ve erkek oğlakların dişilerden daha ağır oldukları görülmektedir . gün canlı ağırlık artışlarında dişi üçüz oğlaklar arasındaki fark istatistik olarak önemli bulunmuştur . gün canlı ağırlık artışları dişi oğlaklarda erkeklerden ve çebiçlerde keçilerden daha azdır . tarafından yapılan çalışma sonucundaki değerlerle benzerlik göstermektedir . bu farklılık keçi grubu oğlaklarının çebiç grubu oğlaklarından . elde edilen bulgulara göre keçi ve çebiç gruplarında laktasyon süt verimi ve laktasyon süresi arasındaki farklar istatistik olarak önemli bulunmuştur .
359
178
[ 0, 3, 2, 40, 2, 157, 3, 7, 9, 144, 140, 14842, 29, 3, 89, 9, 63, 26, 138, 232 ]
Üniversiteler süper ligindeki kadın basketbolcuların fiziksel uygunluk profillerinin belirlenerek vücut kompozisyonuyla ilişkilendirilmesi
bu çalışmanın amacı üniversite süper liginde oynayan kadın basketbolcuların fiziksel uygunluk profillerinin belirlenerek vücut kompozisyonuyla ilişkilendirilmesidir . çalışmaya basketbol branşıyla uğraşan gönüllü kadın sporcu katılmıştır . katılımcıların vücut kitle indeksi kilogram cinsinden vücut ağırlığının metre cinsinden boyun karesine bölünmesiyle belirlenirken fiziksel uygunluklarının belirlenmesi ise vücut kompozisyonu reaksiyon zamanı ve anaerobik performansları değerlendirilmiştir . vücut yağ yüzdesi zorba formülü ile hesaplanırken somatotip özellikler heath carter yöntemi kullanılarak hesaplanmıştır . anaerobik performansta dikey sıçrama testi reaksiyonu belirlemek içinse la fayette çok seçenekli reaksiyon zaman ölçeği kullanılmıştır . bulgularda çalışmaya katılan kadın basketbolcuların endomorfik ektomorfi somatotip özelliğe normal vücut kitle indeksine normal vücut yağ yüzdesine ortalama anaerobik güce relatif anaerobik güce ortalama sol görsel reaksiyona sağ görsel reaksiyona sol işitsel reaksiyona sağ işitsel reaksiyona sahip oldukları görülmüştür . yapılan pearson çarpımlar moment korelasyonu sonucunda elde edilen yy ile sol görsel reaksiyon ve sol görsel reaksiyon ile endomorfi arasında anlamlı bir ilişki bulunurken vki ile ag arasında da anlamlı bir ilişki bulunmuştur . yağsız beden kitlesi ile ag arasında anlamlı bir ilişki belirlenirken mezomorf ile ag arasında da anlamlı bir ilişki belirlenmiştir . benzer bir ilişkide ektomorf ile ag arasında bulunmuştur . sonuç olarak çalışmadaki bulgular kadın basketbolculardaki vücut kitle indeksinin yağsız beden kitlesinin mezomorfik ve ektomorfik özelliklerin anaerobik performanslarında belirleyici rol ald ğı görülürken kadın basketbolcuların fiziksel uygunluk profilleriyle vücut kompozisyonları arasında ilişki olduğu belirlenmiştir .
performansı etkileyen faktörlerden biri de bedensel yapı başka bir deyişle fiziksel özelliklerdir . fiziksel yapı bir sporcunun yüksek düzeyde performans gösterebilmesinin göstergelerinden sadece bir tanesidir ve motorik özelliklerle birleşerek sporcunun performansını olumlu yönde etkilemektedir . oyuncuların anaerobik kuvveti basketbolda taktik verimliliği etkiler . bu nedenle antrenmanlarda oyuncuların anaerobik kapasitelerini ve kuvvetlerini geliştirmek gerekmektedir yağlılık incelik ilişkilerinin belirlenmesidir . vücut ağırlığı ölçümleri denekler standart spor kıyafeti içerisinde ayakkabısız olarak standart tekniklere göre ölçülmüştür . çevre ölçümleri el bileği fleksiyonda biceps ve baldır bölgelerinden deneklerin sağ tarafından alınmıştır . deneklerin somatotip değerleri heath carter somatotip yöntemiyle belirlenmiştir . analizde spss . paket programı kullanılmış ve anlamlılık düzeyi . ile . alınmıştır . çalışmaya katılan basketbolcuların fiziksel uygunluk ve somatotip özellikleri tablo ve te verilmiştir . bulgular çalışmaya katılan kadın basketbolcuların endomorfik ektomorfi somatotip özelliğe normal vücut kitle indeksine normal vücut yağ yüzdesine ortalama anaerobik güce relatif anaerobik güce ortalama sol görsel reaksiyona sağ görsel reaksiyona sol işitsel reaksiyona sağ işitsel reaksiyona sahip olduklarını göstermiştir . yapılan pearson çarpımlar moment korelasyonu sonucunda elde edilen yy ile sol görsel reaksiyon sol görsel reaksiyon ile endomorfi arasında ve vki ile ag arasında anlamlı bir ilişki bulunmuştur . bir sporun fizyolojik profili bir sporcunun fiziksel özelliklerini tanımlar . bunlar ise daha sonra yetenek belirlemek ve her spor dalı için özel antrenman programları geliştirmek için kullanılabilir . fakat bu azalmanın derecesi egzersizin tipine şiddetine ve sıklığına bağlıdır . vücudun yağsız vücut kitlesi ile kuvvet ve dayanıklılık arasında büyük ilişki vardır . araştırmalar basketbol oyunun inin yüksek şiddette gerçekleştiğini ve basketbolda başarının sporcuların aerobik güçlerinin gelişmişliğinden daha çok anaerobik güçlerinin gelişmişliğine bağlı olduğunu göstermektedir . bu durum sporcuların kondisyonel farklılıklarından kaynaklanabilir . bu farklılık sporcuların motorik özelliklerinin yanı sıra algı ve tepki gibi motorik özelliklerinin geliştirilmesi gerektiğini gözler önüne sermektedir . çalışmada oyun kurucularda pivotlara göre çok yüksek mezomorfi forvet ve pivotlara göre düşük ektomorfi tespit edilmiştir . bulguların sonucuna göre vücut kitle indeksinin yağsız beden kitlesinin mezomorfik ve ektomorfik özelliklerin kadın basketbolcuların anaerobik performanslarında belirleyici rol aldığı görülürken kadın basketbolcuların fiziksel uygunluk profilleriyle vücutmkompozisyonları arasında anlamlı ilişki olduğu tespit edilmiştir .
446
245
[ 0, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3 ]
Sınıf Tabanlı N-Gram Modeli ile Türkçe Anlamlı Metin Üretme
metin üretme sistemleri mevcut cümlelerden yeni bilgi çıkarımları yapabilmek bir bilgiden yola çıkarak bununla bağlantılı bilgileri elde etmek internet üzerinden yapılan aramalarda girilen cümlelerin türetilerek kullanıcılara aramalarla ilgili daha detaylı sonuçlar döndürebilmek gibi kolaylıklar sağlarlar . bu çalışmada kaynak veri kümesindeki cümlelerden sınıf tabanlı n gram modeli kullanılarak anlamlı türkçe dil yapısına uygun cümleler oluşturulması hedeflenmiştir . cümle üretimini gerçekleştirmek için trigram modeli önerilerek cümle içindeki kelime ya da kelime gruplarından ilişkili olduğu grup sayısı kadar cümle üretilmiştir . böylece oluşturulan cümlelerin hiçbiri diğerleri ile aynı olmayan yeni cümleler elde edilmiştir .
doğal dil işleme doğal bir dili çözümleme anlama yorumlama ve üretme gibi işlemlerin bilgisayar sistemleri ile tasarlanması ve gerçekleştirilmesidir . ve larda yapay zekanın bir alt konusu olarak görülen bu alan araştırmacıların elde ettiği başarılar sonunda bilgisayar bilimlerinin temel bir disiplini olarak kabul edilmeye başlanmıştır . farklı diller arasındaki dilbilgisi ve gramer yapısı büyük ölçüde farklı olduğundan oluşturulacak sistem temsil edilen dili belirgin hale getirmelidir . aynı zamanda sözdizimsel kurallar da dikkate alınarak kurallı bir yapı ile yeni cümleler üretilmektedir . özetle kural tabanlı yaklaşım ile istatistiksel yöntemler belli ölçülerde birleştirilerek kullanılmıştır . bu uygulama alanında istatistiksel ve kural tabanlı birçok yöntem mevcuttur . bu şekilde dile ait biçimbilimsel sözdizimsel ve anlamsal özellikler kullanılarak kurallar elde ederler . istatistiksel yöntemler ise bir çeşit gözlenme sıklığı bilgisini temel alarak verilen bir der lemdeki eşdizimleri belirleyen yöntemlerden oluşmaktadırlar . mocan ilköğretim düzeyindeki öğrencilerin okuduklarını anlama düzeylerinin geliştirilmesi amacıyla metin işleme ve anlamaya dayalı soru soran bir sistem tasarımı üzerinde çalışmıştır . metin ve karaoğlan türkçe bir derlemde eşdizim şeklindeki sözcük grupları üzerinde çalışarak otomatik olarak eşdizim belirlenmesi için istatistiksel yöntem tekniğini uygulamışlardır . bu uygulamada tam bir cümle oluşturmaktan ziyade deyim bileşik fiiller söz öbekleri ve tamlamalar şeklindeki eşdizimler üzerinde çalışılmıştır . ingilizce alanında ise brown ve arkadaşları istatistiksel teknikler ile sınıf bazlı n gram modeli kullanarak ingilizce kelimeleri farklı sınıflara sözdizimsel veya semantik olarak gruplama çalışması gerçekleştirmişlerdir . mairesse ve arkadaşları sözdizimsel açıklama içermeyen semantik kavramlardan bir biçim oluşturmak için alana özgü veriler kullanarak dinamik bayes ağını kullanan istatistiksel bir ingilizce dil üretici oluşturmuşlardır . anlamsal olarak ilişkilendirilen yığınlardan yararlanarak oluşturulan cümleler her ne kadar farklı olsa da cümle sıralaması dikkate alınmadığından önemli ölçüde benzerlikler içermektedir . oluşturulacak cümleler için n gram modelinin sağladığı kelime gruplarının birlikte bulunma avantajı ile çok detaylı kural tanımlamaları yapılmasına gerek kalmamıştır . kelimeleri ayrı ayrı ele almak yerine kelime gruplarını birbirleri ile belirli kurallar çerçevesinde birleştirmek sonuca ulaşmak için yeterli görülmüştür . çalışmanın amacı kaynak veri kümesindeki cümleleri n gram şeklinde kelime gruplarına ayırmak ve istatistiksel yaklaşım ile kural tabanlı yaklaşımı uygun biçimde sentezleyerek türkçe anlamlı yeni cümleler oluşturmaktır . listede yüksek sıklık değerine sahip olan adayların uygun eşdizimler olduğu kabul edilmektedir . yöntemin dezavantajı ise çok sıklıkla gözlenen eşdizim adayları içinde işlevsel bazı kelimelere bu çalışmada gramer kuralı olarak öny sırası dikkate alınarak cümleler üretilmiştir . bir kelimenin türü ya da diğer bir deyişle ait olduğu sınıf isim fiil zamir sıfat zarf edat bağlaç olabilir . bu yeni cümlelerin hiçbiri bir diğeriyle aynı olmayacak şekilde tasarlanmıştır . bu yöntem ile kaynak cümlelerdeki üçlü kelime grupları mevcut bütün alternatifleri ile hesaba katılarak doğru çözümlemeler elde edilebilmeye çalışılmıştır . kaynak cümlesinden bulgaristan dışişleri bakanı sergey lavrov nato ilişkileri konularında açıklamalarda bulundu . bu çalışmada kullanılan yöntem ile diğer kullanılan yöntemlerden farklı olarak üçlü kelime grupları şeklinde ayrılan gruplardan belirlenen kurallar çerçevesinde art arda ekleme yöntemiyle anlamlı ve farklı cümleler üretilmesi gerçekleştirilmiştir .
459
87
[ 0, 3, 2, 29, 9, 9782, 3, 10923, 1748, 291, 3, 8781, 3, 26, 173, 23, 3, 8970, 1872, 172 ]
Sıcak ekstrüze edilmiş AA7075/SiCp kompozitlerin sertlik ve korozyon direncine T6 ve T73 ısıl işlemlerinin etkisi
bu çalışmada toz metal kompaktların sıcak ekstrüzyonu ile üretilen sic partikül takviyeli aa al matrisli kompozitlerin mikroyapı sertlik ve korozyon dayanımına t ve t ısıl işlemlerininkisi incelendi . bu amaçla aa alüminyum alaşım tozlarına ağırlıkça farklı oranlarda ortalama μm boyutlu sic partikül ilave edilerek elde edilen toz karışımları tek yönlü basınç altında soğuk olarak preslendi . preslenmiş kompaktlar c de saat bekletildikten sonra mm çaplı çubuklar halinde ekstrüze edildi . ekstruzyon işleminden sonra numunelere t ve t ısıl işlemleri uygulandı . alaşım ve kompozit numunelerin yoğunluk sertlik mikroyapı kimyasal kompozisyon ve faz yapıları uygulanan çeşitli test ve analizlerle belirlendi . korozyon dayanımları ve saat olmak üzere farklı sürelerde exco korozyon çözeltisine maruz bırakılan numunelerin ağırlık değişimleri ile belirlendi . yapılan ölçümler takviye elemanı miktarındaki artışa bağlı olarak sertlik değerlerinin de arttığ nı ve en yüksek sertlik değerlerine t ısıl işlemli numunelerde ulaşıldığını gösterdi . yapılan korozyon testleri matris yapıya ilave edilen sic partiküllerinin ve uygulanan t ısıl işleminin kompozit numunelerin korozyon direncinde kayda değer bir artış meydana getirdiğini ve en yüksek korozyon direncinin sic partikül takviyeli kompozit numunelerde elde edildiğini gösterdi . t ısıl işlemi ile karşılaştırıldığında t ısıl işlemi alaşım ve kompozit numunelerin korozyon direncinde artış meydana getirirken sertlik değerlerinde oranında azalmaya neden olduğu tespit edilmiştir .
aa alüminyum alaşımı haddelenmiş veya ekstrüze yarı mamül olarak sahip olduğu düşük yoğunluk yüksek mukavemet süneklik tokluk ve yorulma dayanımı gibi üstün özellikleri nedeniyle otomotiv ve havacılık sanayinde yaygın olarak kullanılmaktadır . alüminyum alaşımlarının bu üstün özelliklerine karşın seramik veya sert metal parçacıklarla güçlendirilmiş alüminyum matrisli kompozitlerin geliştirilmiş mukavemet yüksek elastik modül ve aşınmaya karşı direnç gibi üstün özellikleri onların yüksek performans malzemesi olarak popülaritesini her geçen gün arttırmaktadır kullanıldığı kompozitlerde matris malzemesi olarak ortalama partikül boyutu μm olan aa ön alaşımlı tozlar kullanıldı . aa alaşım tozlarına ağırlıkça ve oranlarında sic partikül ilave edilerek elde edilen toz karışımları üç eksenli karıştırıcıda dakika süreyle karıştırıldı . ekstrüzyon işleminden sonra aa alaşım ve kompozit çubuklar mm uzunluğunda kesilerek test ve analizler için numuneler elde edildi . numunelerin yoğunlukları redwag as r marka model hassas terazi ve yoğunluk kiti kullanılarak arşimet prensibine göre ölçüldü . numunelerin teorik yoğunlukları ve gözenek oranları sırasıyla eş . ve eş . ye göre hesaplandı . mikro yapı incelemesi ve kimyasal kompozisyon analizleri carl zeiss ultra plus gemini fesem tarama elektron mikroskobu kullanılarak gerçekleştirildi . t ve t ısıl işlemli aa alaşım numunelerin faz yapıları rigaku ultima ıv model x ışını kırınım analizi ile belirlendi . korozyon testi öncesi iyi bir yüzey kalitesi elde etmek amacıyla numunelere yüzey hazırlama işlemleri uygulandı . buna karşın partikül ilavesi kompozit numunelerin yoğunluğunda kayda değer bir artış meydana getirmiş ve partikül ilaveli kompozitlerde teorik yoğunluğa oldukça yaklaşılmıştır . alaşım numuneye ait sem görüntüsünde de gözenekler belirgin bir şekilde görülürken kompozit numunelerde ölçülen yoğunluk değerleriyle uyumlu olarak gözenek miktarında azalma gözlenmiştir . ağırlıkça ve sic partikül takviyeli kompozitlerde takviye elemanlarının matris yapıda homojene yakın bir dağılım sergilediği gözle irken ve partikül takviyeli numunelerde bu homojenliğin azalmaya başladığı ve bölgesel partikül topaklanmalarının meydana getirdiği tespit edildi . şekil te ise matris ve sic partikülü kesecek şekilde alınan çizgisel edx analiz sonucu görülmektedir . matris yapıya ilave edilen partikül miktarı kritik bir sınırın üzerine çıktığında ise takviye elemanlarında meydana gelen topaklanmalar kompozitin sertliğinin düşmesine neden olmaktadır en düşük seviyede olan sic partikül takviyeli numunelerin göstermesi bu düşünceyi destekler niteliktedir . saatlik süre sonunda ise korozyonun tüm yüzey alanında çukurcuklar oluşturarak daha fazla malzeme kaybına neden olduğu tespit edilmiştir . sic partikül ilavesi kompozitin korozyon direncinde artış meydana getirmektedir . her iki ısıl işlem türünde de en yüksek korozyon direncini ağırlıkça içeren kompozit numuneler göstermiştir .
563
213
[ 0, 3, 2, 51, 3, 9, 9, 491, 1272, 1109, 63, 440, 491, 9, 1314, 2, 51, 2, 141, 26 ]
EDEBİYAT TARİHÇİSİ OLARAK TANPINAR
ahmet hamdi tanpınar ın xıx . asır türk edebiyatı tarihi diyalojik bir anlayışla yazılmış edebi türlerin değişimine odaklı karşılaştırmalı bir edebiyat tarihidir . bundan başka dünyada çok ender olarak yazılan bir edebi türler tarihidir . çalışma genelden özele çevreden zamandan yazara yapıta doğru ilerler ve . yüzyılın değişim dinamiklerini izlemeye yönelir . irdelediği yazarlarda ve şairlerde şöyle bir görüntü vardır . yazarlar şairler eskiye bağlı kalıp eskinin gölgesinde kalma endişesi içerisinde bir de yeni olanın cazibesi arasında yazmaktadırlar . tanpınar yazarların ve edebiyatın eski ile yeni batı ile doğu arasında kalmışlık durumunu çözümleyici eleştiriyle yapar . edebiyatta asıl değişim doğanın yeniden keşfi sayesinde başlar . doğayı başka bir biçimde keşfeden insan bireyleşmeye başlamış insanın iç dünyasını yansıtmaya yönelmiştir .
bilindiği gibi ahmet hamdi tanpınar son asır türk edebiyatı tarihi dersini vermek üzere yılında istanbul üniversitesinde görevlendirilir . edebiyat tarihlerinin çoğunluğu ulusal kimlik oluşturma işlevinin bir parçasıydı . asır türk edebiyatı tarihi böyle bir işlevi amaçlayan veya üstlenen bir çalışma değildir . bunda tanpınar ın entelektüel bir kültür insanı olma özelliğinin yanı sıra edebiyat tarihi yazımı konusunda beslendiği kaynakların da rolü vardır . edebiyat tarihi yazımı konusunda beslendiği kaynaklar dönemin önde gelen karşılaştırmalı edebiyat alanında etkinleşmiş ve tanınmış düşünürler ve edebiyat kuramcılarıdır . karşılaştırmalı edebiyat bilimi tarihinde önemli bir yeri olan ferdinand brunetieré edebiyat tarihi ve eleştirinin birleştirilmesi fikrini savunmuştur deterministtir evrimcidir . buna ilaveten dünyada çok ender olarak yazılan bir edebi türler tarihidir . onda kuramsal ve yöntemsel çok iyi bir alt yapı ve bilgi birikimi vardır . edebi türler devingen olduğundan türlerin tarihini yazmak zordur . babı ali üslubunun gazetelerde kullanılması düzyazının doğuşunu hazırlar . yılında batı hikayesinin denemesinin şiir ve tiyatrosunun dilimizde göründüğünü belirtir . gücünü sadece yeniden almaz yenilikçi düşüncelerden olduğu kadar kökleşmiş gelenekselleşmiş biçimlerden de alır . bunların yanı sıra makale tenkit ve deneme gibi az çok gazetenin bünyesine dahil türler de girer . tanpınar a göre bu devirde yeni bir nesil çok acemice ve acele olsa bile ilk defa olarak kendi adlarına konuşurlar . gazete haberleri ve gazete içerisinde yer alan çeşitli düzyazı türleri düşüncenin kamuoyuna mal edilmesi kamuoyunda tartışma geleneğinin başlamasına kısacası düşüncenin evrimleşmesine en büyük katkıyı yapar . tiyatro yapıtlarını içerikleri bağlamında çözümler karşılaştırır ve son aşamada kültürel açıdan eleştirel değerlendirir . garp karşısında şinasi nin eseri hariç şuurlu bir taklit fikrine rastlanmaz bütün kazançlar adeta tesadüfidir . o garptan filan ve falan muharririn değil bir medeniyetin ve düşünce sisteminin dersini almıştır . batı ile kurulan düşünsel ve edebi ilişkiler zenginleştiricidir . şiirde değişimin asıl nedenini tanpınar yeni insanda yeni insanın muhayyilesinin değişmesinde görür . bu ise yeni bireyin doğmasını lirik şiirin değişmesini sağlamıştır . gözün ve hatta bütün duyuların ruhi hayata doğrudan doğruya iştiraki insanın zihni oyunların bilmecelerinin dışında kendini çok yeni ve bütün olarak idrakiydi . bütün halleri ve unsurlarıyla ana tabiatla insan ruhunun birleşmesi asırlarca süren cebri bir standarttan insanın kendi sonsuzluğuna doğru genişlemesiydi . onun şiirleri eskinin devamıdır eskinin çerçevesinden hiç ayrılmaz . çalışmasında örneğin tanzimat romanını batı nın roman türü açısından değil tanzimat romanı olarak değerlendirebilirdi .
359
109
[ 0, 3, 2, 29, 3, 35, 1931, 157, 17, 1272, 15, 40, 3, 8781, 3, 157, 13198, 11150, 16, 7 ]
GÜVENLİK HİZMETLERİNDE HİZMET İÇİ EĞİTİMLER VE ENTELEKTÜEL SERMAYE İLİŞKİSİ
bu araştırmada güvenlik hizmetlerinde verilen hizmet içi eğitimlerin entelektüel sermaye kapsamında ele alınması amaçlanmıştır . araştırmada bu çerçevede öncelikle entelektüel sermaye kavramı incelenmiş ve daha sonra güvenlik kavramına değinilmiştir . araştırmada son olarak entelektüel sermaye ile güvenlik kavramı arasındaki ilişki ortaya koymuştur . içerik analizi yöntemlerinden kullanıldığı araştırmada elde edilen bulgulara göre entelektüel sermayenin boyutlarından beşeri sermaye hizmet içi eğitimler ve güvenlik konusunda en önemli unsur olarak ortaya çıkmaktadır . yine araştırmada elde edilen bulgulara göre entelektüel sermaye beşeri sermaye boyutunu artıracak olan hizmet içi eğitimler güvenlik hizmetlerinde bir seçenek değil bir zorunluluk haline gelmiştir . buna ilave olarak araştırmada elde edilen bulgular ışığında entelektüel sermayenin kamu yönetiminin önemli bir alanı haline geldiği görülmektedir . gerek kamu kaynaklarının daha etkili ve başarılı bir şekilde kullanılması için gerekse sosyal toplum ve modern devlet yapısına kavuşmak için güvenlik hizmetlerinde hizmet içi eğitimleri düzenli olarak denetlenmesi ve geliştirilmesi bunun için özel birimlerin kurulması önerilmektedir .
modern toplum kuralları ve her geçen gün artan sivil toplum söyleme ile birlikte güvenlik hizmeti ile zorunlu askerlik kavramları giderek daha fazla tartışma konusu olmaktadır . bu dönüşüm sürecinden kuşkusuz güvenlik ve güvenlikle yakından ilişkili olan kavramlar da nasibini almaktadır . bu sebeple eğitim okul duvarlarından ve okuldaki müfredatın içerisindeki sınırlı mekandan ve zamandan kurtularak daha geniş kitlelere hitap edecek olan bir etkinlik haline gelmiştir . entelektüel sermaye kavramı özellikle geçtiğimiz son yıllarda ön plana çıkan ve önem kazanan bir kavramdır . son olarak beşeri sermaye boyutu ise işletmenin sahip olduğu işgücünün ya da nitelikli personeli ne ifade etmekte ve bununla bağlantılı olan kavramları irdelemektedir . entelektüel sermayenin beşeri sermaye boyutu ya da insan kaynakları ve insan gücünü belirleyen boyutu bilgi toplumunda teknolojinin değerinin artması ile birlikte önem kazanmış ve diğer boyutlara göre ön plana çıkmıştır . bir işletme ya da kurumda bilgiyi taşıyan yegane unsur olan insan söz konusu olduğunda bu bilginin geliştirilmesi ve arttırılması konusu önem kazanmakta ve eğitim konusu gündeme gelmektedir . buradan hareketle güvenlik hizmetlerinde verilecek olan hizmetlerin kalitesindeki artış bir yandan kamu kaynaklarının etkili kullanımına yol açarken diğer yandan performans arttıran ve modern toplum söylemlerine destek veren bir işleve sahiptir . araştırmada aynı zamanda entelektüel sermaye işletme ve yönetim organizasyon alanından ziyade kamu yönetiminin bir konu olarak ele alınmıştır . bilgi toplumu sürecinde ise bilginin öneminin artmasıyla birlikte insan sermayesi giderek işletmeler ve kurumlar için en önemli bileşen haline gelmiştir . geçmişten günümüze bir kurum ya da işletmenin sahip olduğu değer kurumsal itibar ile ölçülürken modern toplumda kurumsal itibar kavramı yetersiz kalmış ve daha kapsamlı işletmenin soyut ve somut değerlerini bir arada barındıran bir kavrama ihtiyaç duyulmuştur . buna göre literatürde de entelektüel sermaye kavramı temel anlamda üç boyutta incelenmektedir . entelektüel sermayenin bir diğer boyutu olan ilişkisel sermaye ise şirket ya da kurum ya da firmaların iç ve dış paydaşları ile olan ilişkilerini ifade etmektedir . öte yandan ilişkisel sermaye kavramında karşılıklı ilişkilerin olduğu bir durum söz konusudur . entelektüel sermayenin son boyut olan beşeri sermaye ise bir işletme ya da bir kurumun sahip olduğu insan kaynakları ve işgücünün göstergesidir . zira günümüzde bilgi toplumuna geçiş süreci ile birlikte işletmelerin en önemli değerlerinin başında bilgi gelmektedir . ilişkisel sermaye gibi fakat ilişkisel sermayeden daha fazla insani değerler üzerine odaklanmış olan beşeri sermaye de bireylerin psikolojik ve zihinsel yapıları arasındaki farklılıklar meydana gelen güçlükler gerek ölçme ve değerlendirme gerekse yönetme konusunda önemli engeller teşkil etmektedir . entelektüel sermaye boyutları içerisinde beşeri sermayenin önemi her geçen gün artmaktadır . güvenlik hizmetlerinde personelin hizmet içi eğitim ile eğitilmesi konusu yine teknoloji ile birlikte önemi artan bir konudur . günümüzde güvenlik hizmetleri gerek iç güvenlikte gerekse dış güvenlikte giderek daha fazla teknolojiye bağımlı hale gelmektedir . bu süreç içerisinde yenilen ve değişen teknolojiye ayak uydurmak için güvenlik çalışanlarının da kendilerini modern gelişmelere uygun bir şekilde eğitmeleri gerekmektedir . hizmet içi eğitimler günümüzde mesleklerin daha fazla bilgi ve teknoloji yoğun bir yapıya sahip olmaları nedeniyle önemli hale gelmektedir . zira gerek kurumların rekabet edebilirlik derecesinin artmasında gerekse beşeri sermayenin etkili bir şekilde kullanılması ve etkili bir entelektüel sermayeye sahip olmada hizmet içi eğitimler hayati önem taşımaktadır . ancak olumlu katkı derken uygulanması halinde olumlu katkı sağlayan uygulanmadığı durumda ise kurumların etkili ve verimli çalışmalarını engelleyen önemli bir kavram olarak değerlendirmek mümkündür . buradan hareketle entelektüel sermayenin aynı zamanda kamu yönetiminin de önemli bir yönetsel aracı olduğunu ifade etmek mümkündür .
563
145
[ 0, 3, 2, 15, 40, 3, 157, 1272, 29, 7, 17, 109, 3, 162, 3, 122, 1272, 1926, 8654, 109 ]
Erişkinlerin Erişkin Aşıları Hakkındaki Bilgi, Tutum ve Davranışları
giriş ve amaç yenidoğan ve çocukluk dönemi aşıları hakkında tüm dünyada farkındalık ve uygulamalar varken erişkin aşılamaları yaygın uygulama alanına sahip değildir . bundan dolayı erişkin dönemde aşıyla önlenebilen hastalıklardan dolayı ölümler dünya çapında yılda . kişiyi bulmaktadır . ülkemizde de erişkinlerin rutin bağışıklaması eksik kabul edilmektedir . bu araştırmanın amacı maltepe ilçesindeki erişkinlerin erişkin aşıları hakkındaki bilgi tutum ve davranışlarını değerlendirmektir . gereç ve yöntem araştırma istanbul maltepe ilçesinde . . . tarihlerinde gözlemsel ve tanımlayıcı olarak gerçekleştirildi . maltepe ilçesinin mahallesinin her birinden randomizasyonla belirlenen toplam aile sağlık merkezi nde yürütüldü . sosyodemografik özellikleri ve erişkin aşıları hakkında bilgi tutum ve davranışları sorgulayan bir anket formu belirlenen tarihler arasında başvuran yaş üzerindeki bireylere yüz yüze görüşme yöntemiyle uygulandı . bulgular araştırmaya toplam kişi dahil edildi . katılımcıların si kadın sı erkekti . katılımcıların yaş ortalaması yıl inin eğitim düzeyi lise ve üzeriydi . en çok bilinen aşı grip aşısı en az bilinen aşı zona aşısıydı . erişkin dönemde katılımcıların en çok yaptırdığı aşı tetanoz grip hepatit b aşısı iken en az yaptırılan aşıysa hpv aşısı olarak saptandı . aşıların koruyuculuğuna güvenme oranı en yüksek sıklıkta hepatit b aşısında en düşük oranda grip aşısı için belirtildi . erişkin aşıları hakkında en çok bilgi edinilen kaynak medyaydı . kronik hastalığı olan olmayan ve düzenli ilaç kullanan ya da kullanmayanlar arasında grip tetanoz ve pnömokok aşılarını yaptırma açısından anlamlı düzeyde fark saptanmadı . aşıları yaptırmayanların en çok belirttiği gerekçeler aşı hakkında bilgilendirilmemiş olma ve aşıyı kişisel olarak gerekli görmemiş olmalarıydı . sonuçlar araştırma katılımcıların erişkin aşıları hakkında yeterli düzeyde bilgi sahibi olmadıklarını ve aşılanma oranlarının düşük olduğunu ortaya koymuştur . buna göre halkın erişkin aşıları hakkında bilgi düzeyinin arttırılması hedeflenebilir . bu amaçla etkili bilgi kaynağı olarak medya ve birinci basamak sağlık kurumları kullanabilir .
aşı yoluyla bağışıklık kazanımı enfeksiyonlara bağlı olarak ortaya çıkan sağlık sorunlarını azaltmak ve ortadan kaldırmaya yönelik en etkili ve başarılı halk sağlığı stratejisidir . buna bir örnek olarak yılına gelindiğinde çiçek aşısı sayesinde çiçek hastalığı yeryüzünden tamamen yok edilmiş olması gösterilebilir . polio aşısı ile dünyadaki polio insidansı oranında azalmış milyonlarca çocuğun ölümü aşılar sayesinde önlenmiştir . aşı ile bağışıklama yaşam boyu devam eden bir süreçtir . önümüzdeki yılda yaşın üzerindeki insan sayısının günümüzün katına çıkacağı toplam dünya popülasyonunun sinin yaş ve üzerindeki bireylerden oluşması beklenmektedir . yaşam süresinin artmasıyla kişilerin immün sistemleri de zayıflamakta çocukluk çağında yapılan aşıların etkinliği giderek azalmaktadır . bu sayede erişkinlerin aşılanmasına yönelik çeşitli stratejiler belirlenebilir . bu çalışma maltepe ilçesinde yaş ve üzeri bireylerin erişkin aşıları hakkındaki bilgi tutum ve davranışlarını araştırmak amacıyla gözleme dayalı tanımlayıcı bir araştırma olarak tasarlandı . araştırmanın örneklemi güvenilirlik düzeyi erişkin aşıları hakkında bilgi düzeyi sıklık öngörüsü ve . kabul edilebilir hata oranı ile maltepe ilçesinin erişkin nüfusu olan . toplam popülasyonda katılımcıya ulaşılması gerektiği hesaplandı kişiye ulaşıldı . izinler alındıktan sonra veri toplanmasına mart ayında başlandı . sorular arasında da katılımcılara aşılar hakkında bilgi soruları yöneltildi . katılımcıların aşıyla korunulan hastalıklar açısından kendilerini risk altında görme durumlarıyla aşıları yaptırma oranları karşılaştırıldığında aşılar arasında farklılık gözlenmektedir . katılımcılara eğer yaptırmadığınız aşı varsa neden yaptırmadınız hpv aşısının erkeklere de uygulanabileceğini düşünenler katılımcıların sini oluştururken . bütün bu verilere bakıldığında ülkemizde en çok bilinen ve yaptırılan aşılar açısından uygulamada bir yetersizlik durumu söz konusu olduğu söylenebilir . tetanoz aşısı araştırmamızda en çok bilgi sahibi olunan ikinci aşı olup en yüksek yaptırılma oranına sahipti . burada katılımcıların kendilerine yapılan aşının sadece tetanoz toksoidi mi yoksa difteri tetanozu birlikte mi içerdiğini bilmediği varsayıldığından katılımcıların beyanı kabul edilmiştir . erişkin dönemde bu hastalıklardan korunmak için bağışık olmayan erişkinlerin yıl arayla rapel yaptırmaları önerilir . erişkinlerde risk gruplarına yapılması önerilen hepatit b aşısı araştırmamızda en çok duyulan ikinci ve en çok yaptırılan üçüncü aşıydı . aşının yaptırılmama nedeni ise muhtemelen bireyin kendini risk grubunda görmemesi ya da kendilerine sağlık çalışanları tarafından aşının önerilmemesi olabilir . ülkemiz nüfusunun yaklaşık sini yaş ve üzeri popülasyon oluşturmaktadır . bu durumlarda invaziv pnömoni görülme riski yükseldiğinden aşılama morbidite ve mortalitenin azaltılması açısından önemlidir . pnömokok aşısı bu gruplarda öncelikli olarak önerildiğinden toplumda farkındalık oluşturulması ve sağlık çalışanlarına yönelik bu gruplara pnömokok aşısı danışmanlığı ve hizmet sunumu yapmaları açısından hizmet içi eğitimler verilmesi önerilir . hpv aşısı bir kişi ile yaptırılma oranı en düşük aşı olarak belirlendi ve katılımcıların si hpv aşısının erkeklerde uygulanmadığını belirtti . iki araştırma arasındaki bu farklılık katılımcıların eğitim ve yaş ortalaması farklılığından kaynaklanıyor olabilir . zona aşısı yaş ve üzerindeki her erişkine risk faktörü aranmaksızın önerilmektedir . de amerika da hastalık kontrol ve önleme merkezi tarafından yapılan araştırmalarda yaş ve üzeri popülasyonun sının grip aşısını ının pnömokok aşısını sinin de zona aşısını yaptırdığı ancak bu oranların amerika nın hedeflerini karşılamadığı ve düşük olduğu bildirilmektedir . erişkin aşıları hakkında bilgi edinilen kaynaklara bakıldığında araştırmamızda ve aşık ve ark . nın yaptığı araştırmada benzer şekilde katılımcılar sadece belirli aşıların devlet tarafından karşılandığını belirtmişlerdir . araştırmada mevsimsel grip aşısını yaptıran yaş arası erişkinlerin bu aşıyı yaptırmasında en önemli kurumun birinci basamak sağlık merkezleri olduğu ortaya konulmuştur . araştırmamızda kronik hastalığı olanlarla olmayanlar arasında erişkin aşılarını yaptırma açısından anlamlı bir fark saptanmadı . erişkin aşılama oranlarının yükseltilmesi için sağlık çalışanlarının güncel bilgilerle desteklenmesi hizmet içi eğitimler ve varsa engellerin kaldırılmasına yönelik çalışmalar yapılması halkın konuyla ilgili farkındalığının artırılmasına katkıda bulunacaktır .
573
295
[ 0, 3, 2, 40, 2, 29, 2, 3, 63, 9, 1314, 2, 29, 3, 122, 1272, 29, 1272, 9017, 172 ]
FARKLI EKİM ZAMANI VE UÇ KESME UYGULAMASININ BRÜKSEL LAHANASINDA (Brassica olareceae L. var. gemmifera) VERİM ÜZERİNE ETKİSİ
bu çalışmanın amacı marmara bölgesinde brüksel lahanası yetiştiriciliği için homojen ve sıkı baş oluşumunu teşvik eden ve makinalı hasada uygun uç kesme zamanının belirlenmesidir . atatürk bahçe kültürleri merkez araştırma enstitüsü nde gerçekleştirilen araştırmada iki brüksel lahanası çeşidi kullanılmış ve uç kesme uygulamaları farklı zamanda yapılmıştır . kontrol olarak herhangi bir uygulama yapılmayan brüksel lahanaları kullanılmıştır . deneme iki yıl tekrarlanmış ve farklı dönemde tohum ekimi yapılmıştır . elde edilen sonuçlara göre oliver f₁ daha verimli iken maximus f₁ sıcak dönemlere göre serin havalarda daha iyi bir performans göstermiştir . ekim zamanları bakımından da çeşitler arasında farklılıklar olmakla beraber erken ekimlerin daha verimli olduğu görülmektedir . oliver f₁ çeşidinde mayıs ekim zamanı daha verimli olurken maximus f₁ çeşidinde haziran daha iyi sonuç vermiştir . uç kesme zamanı olarak en iyi zamanın alttaki başların cm olduğunda yapılan . ukz tespit edilmiştir . bu dönemde yapılan uç kesme toplam verim ve erkenci verimi arttırıcı dolayısıyla makinalı hasadı kolaylaştırıcı ve işçiliği azaltıcı bir uygulama olacaktır .
gemmifera cruciferae familyasından serin iklim sebzesi olup lahana karnabahar brokoli alabaş şalgam ile aynı familyada yer almaktadır . belçika da ideal baş büyüklüğü . cm çapındaki başlar iken kuzey amerika da bu değer . . cm ye ulaşmaktadır . bu işlem genellikle elle tepenin kesilmesi veya kimyasallar ile yapılmaktadır . uç kesme brüksel lahanası bitkisinin büyümesini engeller ve bitkinin enerjisini başların gelişiminde kullanmasını sağlamaktadır . gemmifera verim ve erkencilik üzerine etkisini belirlemek amacıyla yapılmıştır . ekim sıklığı olarak cm kullanılmış damlama sulama ile sulanmıştır . ukz alttaki başların çapları cm olduğunda uç kesme zamanı tohum ekim yapılmıştır . bu çalışmada brüksel lahanasının ilk iki hasattan elde edilen verim değerleri erkenci verim ve tüm hasatların toplamı dekara verim olarak belirlenmiştir . çeşitlerin genel performanslarına bakıldığında oliver f₁ çeşidinin ortalama verim olarak maximus çeşidinden daha verimli olduğu görülmektedir . oliver f₁ çeşidinde ortalama verim . kg da ¹ maximus f₁ de ise . kg da ¹ olarak tespit edilmiştir . bu sonuçlara göre oliver f₁ çeşidi maximus f₁ çeşidine göre daha verimli bir çeşittir . ancak maximus f₁ çeşidinde ise bu durumun etkili olmadığı erken ekim yerine . ekim zamanı olan haziran tarihinin daha etkili olduğu görülmüştür . farklı dikim zamanları üzerine yapılan bir çalışmada temmuz ve ağustos ayında dikim yapılmış herhangi bir farklılık elde edilmemiştir . ukz incelendiğinde ise ekim zamanlarına yıla ve çeşitlere göre farlılıklar gözlemlenmiştir . ukz uygulaması en yüksek verimin elde edilmesini sağlamıştır . en iyi verimin elde edildiği uç kesme uygulaması ile kontrol arasındaki fark dekarda kg a kadar ulaşmıştır . bu nedenle periyodik hasat edilen ürünlerde bir ya da en fazla iki seferde hasat edilmesi önem kazanmaktadır . bu çalışmada uç kesme uygulaması ile buna uygun hasat tarihi geliştirilmesi amaçlanmıştır . bu amaçla ilk iki hasat dönemindeki verim değerlerinin toplanması ile elde edilen erkenci hesaplanmış ve sonuçlar çizelge te verilmiştir . uç kesme ortalamalarında her iki çeşitte de önemli bir farkla . bu verim oliver f₁ çeşidinde daha bariz ortaya çıkarken maximus f₁ çeşidinde sadece . ekim zamanının da erkenci verim üzerinde de etkili olduğu görülmektedir . çalışmamızın makinalı hasada yönelik kısmı olan uç kesme zamanı en iyi .
349
192
[ 0, 3, 22052, 1010, 9, 15, 384, 9, 7, 2, 29, 3768, 3, 7, 6655, 3, 23, 157, 4941, 142 ]
NADİR BİR ACİL HEMODİYALİZ ENDİKASYONU; CİDDİ METABOLİK ALKALOZ
acil hemodiyaliz endikasyonları arasında hiperkalemi hipervolemi metabolik asidoz ağır üremi metabolik alkaloz ve zehirlenmeler sayılabilir . bu yazıda ciddi metabolik alkalozun hd ile tedavi edildiği bir olgu sunulmuştur . yaşında kadın halsizlik nedeniyle acil servise başvurdu . hastanın ağır metabolik alkalozu mevcuttu . hastaya öncelikle izotonik infüzyonu başlandı . ekokardiyografi ve idrar bulguları ile hastada klorür tedavisine dirençli metabolik alkaloz düşünüldü . hasta asetozolamid tedavisiyle birlikte hd e alındı . takibinde hastanın kan gazı kısmen düzeldi . sonuç olarak metabolik alkaloz tedavisinin temelini altta yatan hastalığın tedavisi ile sıvı elektrolit dengesinin sağlanması oluşturur . nadir de olsa tedaviye dirençli metabolik alkaloz durumunda hd hayat kurtarıcı ve etkin bir tedavi yöntemi olarak kullanılabilir .
hemodiyaliz yapay bir membran aracılığıyla üremik toksinlerin kandan uzaklaştırılması ve bozulmuş vücut homeostazisin düzeltilmesi için kullanılan ekstrakorporal bir yöntemdir . burada sıvı tedavisine yanıt vermeyen ciddi metabolik alkalozun hd ile tedavi edildiği bir olgu sunulmuştur . kırk yaşında kadın hasta halsizlik nedeniyle acil servise başvurdu . hastanın özgeçmişinde ay önce insizyonel herniye bağlı strangülasyon nedeniyle ince barsak ve kolon rezeksiyonu mevcuttu . ayrıca hasta kalp yetmezliği nedeniyle furosemid mg gün kullanmaktaydı . hastanın fizik muayenesinde genel durum orta bilinç açık koopere idi . kan basıncı mmhg kardiyovasküler sistem muayenesi olağandı . hastanın tetkiklerinde üre mg dl kreatinin mg dl sodyum meq l potasyum meq l ürik asid mg dl ve kan gazında ph pco mmhg hco meq l saptandı . hastanın mevcut metabolik durumu öykü ve fizik muayene bulguları ile ilk etapta kısa barsak sendromu ve furosemid kullanımına bağlı ortaya çıkan metabolik alkaloz olarak değerlendirildi . hastaya gastrik asit sekresyonunu baskılamak amacıyla ranitidin mg gün ıv olarak verildi . daha önce öykü ve fizik muayene bulguları ile volüm açığı olan metabolik alkaloz olarak değerlendirilen hastada eko ve idrar bulguları sonucunda klorür tedavisine dirençli metabolik alkaloz düşünüldü ve izotonik infüzyonu kesildi . kan gazında ph pco mmhg hco meq l saptandı . hastanın dakikadaki solunum sayısı saptanınca hastaya oral asetazolamid mg x başlandı ve hastanın hd e alınmasına karar verildi . hd reçetesi süre saat kan akım hızı ml dk diyalizat potasyum . meq l diyalizat hco meq l olarak belirlendi . takip ve tedavisi devam ederken hasta ameliyat olduğu merkeze başvurmak üzere kendi isteğiyle taburcu edildi . metabolik alkalozda net bikarbonat geri emilim artışından sorumlu üç ana faktör vardır . bu faktörler konjestif kalp yetmezliği ve siroz gibi ödemli durumlarda efektif kan volümünün azalması hipokloremi ve hipokalemidir . ağır böbrek yetmezliği yokluğunda bu faktörlerden bir veya birkaçı yüksek plazma bikarbonat konsantrasyonunu sürdürmek için bulunmaktadır . idrarla hco atılımının azalması proksimal tübülde geri emilimin artması ve distal tübülde sekresyonun azalması nedeniyle ortaya çıkmaktadır . metabolik alkalozun tedavisinin temelini altta yatan nedenin düzeltilmesi ile birlikte sıvı ve elektrolit dengesinin sağlanması oluşturur . bu nedenle hastamıza öncelikle izotonik tedavisi ile birlikte ıv kcl tedavisi uyguladık . metabolik alkaloz tedavi stratejisinin belirlenmesi için hastanın volüm durumunun değerlendirilmesi oldukça önemlidir . çünkü volüm eksikliği olan veya volüm eksikliği olmayan metabolik alkalozda tedavi yaklaşımı farklıdır . volüm açığı olan metabolik alkalozda temel tedavi açığın izotonik ile yerine konması iken volüm açığı olmayan metabolik alkalozda ise asetozolamid ve veya hidroklorik asid tedavisi uygulanmasıdır . ancak hcl tedavisini hem bulması zor olduğundan hem de risklerinden dolayı uygulamadık .
417
107
[ 0, 4498, 17, 152, 2, 29, 361, 702, 157, 4035, 9, 63, 35, 15, 7, 77, 221, 6510, 40, 146 ]
Üriner Sistem Taşı Olan Çocuk Hastaların Klinik ve Metabolik Özellikleri
üriner sistem taşı oluşumunda rol alan etiyolojik faktörleri belirlemek taşın tedavisi ve tekrarını önlemek açısından son derece önemlidir . çalışmada çeşitli nedenlerle kliniğimize başvurup üriner sistem taşı saptanan hastalarda taşa eğilimi artıran faktörlerin belirlenmesi yaş gruplarına göre hastaların demografi k özelliklerinin başvuru semptom ve bulgularının karşılaştırılması amaçlanmıştır . ve yılları arasında farklı nedenlerle çocuk nefroloji kliniğimize başvurup üriner sistem taş hastalığı tanısı konulan hastanın kayıtları retrospektif olarak incelenmiştir . ortalama yaşları . . ay olan hastanın sı erkek ü kızdı . hastaların ünün ailesinde üriner sistem taşı öyküsü ve unun anne babası arasında akrabalık vardı . taşlar hastaların ünde sağ üriner sistem inde sol üriner sistem inde ise bilateral yerleşimliydi . hastaların sinde idrar yolu enfeksiyonu öyküsü vardı . beş ve daha küçük yaştaki hastaların inde ve beş yaşından büyük hastaların inde olmak üzere tüm hastaların . sinde metabolik bir neden saptandı . metabolik tetkikleri yapılan hastaların ünde hiperkalsiüri . sında hiperoksalüri sinde hipositratüri ve . inde hiperürikozüri saptandı . ailesinde taş öyküsü olan hastalarda olmayanlara göre annebaba arasında akrabalık öyküsü olanlarda olmayanlara göre metabolik nedenler daha yüksek saptandı . çocuklarda taş hastalığı nadir değildir . özellikle ailesinde üriner sistem taşı öyküsü olan beş ve daha küçük yaşta üriner sistem taşı saptanan çocuklar olmak üzere üriner sistem taşı saptanan tüm çocuk hastalarda öncelikle metabolik nedenlerin araştırılması gerektiği kanaatindeyiz .
üriner sistem taşı başlıca böbrekler olmak üzere üriner sistemin herhangi bir yerinde olabilen anormal birikimlerdir . çocuklarda çoğunlukla gerçek sıklığından daha az tanı konulan ve hayatı tehdit edici bir hastalık olmamasına karşın önemli komplikasyonlara yol açabilen bir hastalıktır . sonuçlar daha önce literatürde belirtilmiş değerlere göre değerlendirildi . erkeklerin ilk tanı anında yaşları . . ay kızların ise . . aydı . taşlar hastaların unda sağ böbrek inde sol böbrek in de her iki böbrek ün de sadece sağ üreter ünde sadece sol üreter yerleşimliydi . ikincil değişikliklerin oluşma ihtimalinin taşın boyutu arttıkça daha da arttığı saptandı . hastaların ünde genitoüriner sistem anomalileri saptandı . tüm hastaların sında beş ve daha küçük yaştaki hastaların inde beş yaşından büyük hastaların ise inde metabolik bir neden saptandı . bir hastada nefrektomi bir hastada içinde taş olan üreterosel eksizyonu ve beş hastada da endoürolojik yöntemler ile olmak üzere toplam hastada taş cerrahi olarak çıkarıldı . son yıllarda yapılan çalışmalarda çocuklarda taşların daha çok üst üriner sistem yerleşimli olduğu ülkemiz gibi taş açısından endemik olan bölgelerde primer mesane taşlarının görülme sıklığının giderek azaldığı görülmektedir . çalışmamızda hastalarımızın hiçbirinde mesane taşı saptamadık . bizde beş ve daha küçük yaştaki hastaların . inde beş yaşından büyük hastaların ise unda başka bir nedenle tetkik edildiği sırada rastlantısal olarak taş saptadık . literatür bilgileri ile uyumlu olarak geriye kalan beş ve daha küçük yaştaki hastaların en sık başvuru yakınmaları sırasıyla huzursuzluk ateş karın ağrısı hematüri idrar yaparken huzursuzluk ve kilo alım azlığıydı . mikrolitiazisi olan hastaların . inde üriner sistemde yapısal değişiklik saptadık . bizim çalışmamızda olduğu gibi literatürdede çocuklarda üriner sistem taşlarının tekrarlama ihtimalinin yüksek olduğu bildirilmiştir . literatürde metabolik nedenler hastaların . ü ile sı arasında değişik oranlarda bildirilmiştir . metabolik tetkikleri yapılan hastaların . ünde alpay ve ark . taşı oluşturmaktaydı . üriner sistem taş hastalığı olan hastalarda iye sıklığı arasında değişmektedir . çalışmamızda iye görülme sıklığının yüksek olmasına karşın taş analizi yapılan hastanın sadece ikisinde enfeksiyon ilişkili taş saptanmıştır . ise türk çocuklarında iye nunun taş oluşumuna katkısının çok olmadığını bildirmişlerdir . bunun yanında beş ve daha küçük yaştaki hastalarda daha büyük hastalara göre iye görülme sıklığını daha yüksek saptadık . hastaların sosyoekonomik durumlarının sorgulanmaması üriner sistem anomalisi olan hasta sayısının üriner sistem anomalisi olmayan hasta sayısına göre çok az olması nedeniyle aralarında bir karşılaştırma yapılamaması iye geçiren üriner sistem taşı olan hastalarda sünnet olanlarla olmayanlar arasında karşılaştırma yapılmaması çalışmamızın kısıtlılıklarındandır .
456
222
[ 0, 3, 2, 29, 2, 3, 1272, 29, 221, 3, 1272, 29, 221, 3, 729, 23, 235, 4087, 4899, 6517 ]
ORTA ASYA SINIRLARINA UYGUR GÖÇÜ
günümüzde ili nehri vadisindeki doğu kazakistan bölgesinde iki farklı uygur topluluğu mevcuttur . çin ve kazakistan arasındaki sınır . yüzyılda ilk uygur ailelerinin rus imparatorluğuna göçünden beri birkaç göçe uygun ortam sağlayan vadinin kesişme noktasıdır . en eski göçmen uygur topluluğu lerdeki göçmenlerin torunlarıdır . uygur aileleri kendileri ile qing imparatorluğu askerleri arasına mesafe koymak için rus imparatorluğuna göç etmiştir . ikinci gurup ve larda sscb ye göç edenler ve onların çocuklarıdır . ten e kadar ili vadisi bölgesinde bulunan şincang dan sscb ye . den fazla uygur ve kazak göçü büyük tarihi bir olaydı . bu göç hareketi ili vadisindeki çin ile rusya sınırlarında göçe ilişkin hareketlerin son dizisidir . ili vadisi uluslararası sınırı kesiştirir . sovyet döneminde bu konu ile ilgili tarihi araştırmalar çok sınırlı kalmıştır ve hala bu konuya dair ingilizce materyallere erişim oldukça sınırlıdır . bu göç çin sovyet sınırının iki tarafında yaşayan uygurların hayatında oldukça önem taşır ancak hala o dönemin iki komünist dev arasındaki ilişkinin en az bilinen kısımlarından biri olmayı sürdürmektedir . şincang dan göç eden uygurlar sovyet uygurlarının sosyal ve kültürel hayatında kritik bir rol oynamıştır ve bu gerçek diasporik çalışmalar açısından ilgi çekicidir . bu makalenin amacı larda çin den sscb ye göç eden ve günümüzde orta asya ülkelerinde yaşayan olayın katılımcıları ve görgü tanıdıkları olan uygurlar ile röportaj yaparak tarihsel ve etnografik bağlamı aydınlatmaktır .
ili vadisi yerel uygurlar ve kazaklar tarafından yettisu olarak bilinen zengin bir tarım bölgesidir . bu dalganın erken göçmenleri sınırdaki eski evlerine dönmek için sovyet hükümetinden davet avantajına sahip olup sovyet pasaportunu taşıyorlardı . urumçi bölgesinde hem tarım hem de inşaat mühendisliği birimi kuruldu . hükümet her bir kişiye rubleye kadar hibe ve yeni göçmenlerin çiftçiliğe başlamasına yardımcı olmak için çiftlik hayvanları verdi . onların gurubu aile ile birlikte ili nehri üzerinden tekneyle kuzey kırgızistan a yola seyahat edecekti . o hayatı boyunca rusça öğrenmedi ve daha sonra köy okulunda tarih öğretmeni oldu . te kruşçev merkez komitesinin şubat plenumu nun sonunda kuzey kazakistan batı sibirya ve altay ın bozkırlarını tarım arazilerine değiştirmeye çalışan virgin lands programı nı ilan etti . den itibaren çin yetkililerinin mutabakat anlaşmasıyla sovyetler pasaportlarını sovyet vatandaşları topluluğu aracılığıyla yayıyorlardı . lerin başında ve ortalarında onlar göç etmeye istekli kişileri bulmada zorluk çekti . bu araçlardan biri belirgin bir şekilde çin tarzı bir siyasi kampanyası geliştirmekti . mayıs sonlarında birkaç yüksek rütbeli azınlık kadrosu yerel milliyetçiler olarak açıklandı ve görevden alındı . mcmillen yüz çiçek hareketi döneminde yerli milliyetçilere karşı düzeltme hareketi sürdürülüp özellikle azınlıkların gelenek ve örf adetlerine önceki gibi saygı göstermek ve şincang ın özel durumuna bakarak iş yapma konusunun tersine döndüğünü ifade eder . çin iç politikaları şincang da icra edildiğinde her zaman benzersiz bir gerginlik ortaya çıkmıştır . bu radikal politikalar yüzünden açığa çıkan sosyo ekonomik çalkantı uygur ve kazak ailelerinin birçoğunun sscb ye taşınmayı düşünmesini beraberinde getirdi . onüç yaşındaki çocuklar ve büyükler çalışmaya ve siyaset öğrenme kurslarına gönderildi . okullar fabrikalar ve devlet daireleri hareketin bir göstergesi olarak kapatıldı . bu siyasi hareketlerin yoğunluk derecesini kıyaslamak bile zordu . yılının sonbaharında sscb elinde pasaport olup olmamasına bakmaksızın göç etmek isteyen herkes için horgos ta sınırlarını açtı . tutuklananların bir kısmı çin komünist partisi üyesiydi partiden ihraç edildiler ve sırayla görevlerinden atıldılar . tutuklananlar arasında en çok bilinenlerden biri uygur yazar ve çin halk temsilciliği kongresi üyesi zunun kadiri idi . son on yılda sovyetler birliği çin ilişkileri düzelmeye başladığında sınırı geçmekte başarılı olan kızının onu ziyaretine izin verildi ve almatı da vefat etti . o çocuk hemen yanında ekmek olup olmadığını ve yanındaki sebzelerle ekmeği değiştirmek istediğini söyledi . ahmetcan onlara sscb ye gitmek isteyip istemediklerini sordu . kocası vefat etmiş ve üç kızı çoktan evlenmişti onlarda yakınlarda yaşıyordu . o çok utandı ama mukaddes teyze onun ellerini ve ayaklarını kendi yıkadı . deki göç sırasında sscb ye taşınan göçmenlerin büyük çoğunluğu çin sovyet ilişkilerinin ve şincang da hedeflenen sovyet politikalarının mantıksal sonucu idi . yerli olanlar daha çok ruslaşmış yeni gelenler ise rus dilini bilme konusunda daha zayıf idiler .
405
206
[ 0, 3, 2, 29, 3, 157, 10953, 63, 3, 157, 5246, 2168, 5627, 3795, 2, 108, 8781, 63, 9, 3 ]
Adana Koşullarında Silajlık Fiğ-Buğday Karışımı Üretiminin Enerji Kullanım Etkinliğinin Belirlenmesi
bu çalışmada adana şartlarında ha lık bir alanda silajlık fiğ buğday üretiminin enerji bilançosu hesaplanmıştır . silajlık fiğ buğday üretiminin hesaplamalarında toprak işlemeden hasada kadar yapılan ve kullanılan her türlü girdilerin miktarları dikkate alınmıştır . elde edilen verilere göre silajlık fiğ buğday üretimi için enerji çıktı girdi oranı . iken özgül enerji miktarı . mj kg ve net enerji . mj ha olarak belirlenmiştir . silajlık fiğ buğday üretim sürecinde enerji girdilerinde en fazla kullanılan . oranında gübre enerjisi olarak hesaplanmıştır . daha sonra sırasıyla tohum enerjisi . ve yakıt yağ enerjisi . ile izlemiştir .
ülkemizde büyükbaş ve küçükbaş hayvanların yem kaynağını doğal meralar tarla üretimi yapılan tarlalardaki bitki artıkları yem bitkileri ve bazı yem bitkilerinden yapılan silaj ürünler oluşturmaktadır . her türlü yem bitkilerinden silaj yapılmakla birlikte mısır sorgum fiğ tahıl karışımları en fazla silaj yapılan bitkilerdir . fiğ baklagiller familyasından olup ot kalitesi bakımından zengin tek yıllık bir yem bitkisidir . yatmış olan fiğ bitkisinde ise hem hasat güçleşir hem de çürümeler ortaya çıkar . bitkiler kullanılmaktadıradana da hem ana ürün hem de ikinci ürün olarak çeşitli ürünler yetiştirilmektedir . yörede silajlık fiğ buğday üretimi kayıtlarına ulaşılamamıştır . çiftçiler sabit üretim alanlarından üretim miktarlarını arttırmak amacıyla daha fazla girdi kullanmaktadırlar . aksi durum üretim girdi maliyetlerini de olumsuz yönde etkilemektedir . toprak sonbaharda çizel ile işlendikten sonra goble ile kez çapraz olarak sürülür . kasım ayında hububat ekim makinası ile fiğ buğday karışımı kg ha fiğ ve kg ha buğday karışmış olacak şekilde ekilir . fiğ buğday karışımının üretiminde enerji etkinliğinin belirlenmesi amacıyla enerji girdileri ve çıktıları hesaplanmıştır . üretimdeki girdilerin ve çıktıların belirlenmesinde girdi ve çıktıların çeşitleri enerji eşdeğerleri tespit edilerek hesaplanmıştır . enerji eşdeğerlerinin hesaplanmasında önceki çalışmalardan faydalanılmıştır . tarım alet makinaları ile tarlada üretim işlemleri sırasında traktör tarafından tüketilen motorinin özgül kütlesi . kg l ve alt ısıl değeri mj kg olarak dikkate alınmıştır . fiğ buğday silajı üretim sürecinde enerji girdi ve çıktısı toplam enerji miktarı ve enerji etkinliği miktarı çizelge te verilmiştir . enerji girdileri içerisinde . oranına karşılık gelen tohum enerji girdisi . mj ha ile en yüksek ikinci sırada yer almıştır . fiğ buğday üretiminde yakıt yağ enerji girdisi . mjha değeri ve . oranına sahip olarak üçüncü sırada yer almıştır . bu çalışmada adana da fiğ buğday silajı üretimi sürecindeki enerji etkinliği değerlendirilmiştir . hesaplamalarla elde edilen verilere göre üretimde girdiler içerisinde en fazla miktarı . gübre enerjisinde tüketildiği hesaplanırken çukurova koşullarında tatlı sorgum üretiminde enerji girdileri bakımından en fazla miktarda . oranında gübre enerjisi oluşturmuştur . türkiye genelinde tarla bitkileri üretimi sürecinde enerji açısından en çok . girdi gübreden kaynaklandığı belirtilmiştir yaldız ve ark . araştırmada gübre kullanım enerjisi oransal olarak önceki çalışmalarla benzerlik göstermiştir . çalışmada tohum enerjisi önceki çalışmalara benzer oranlarda sıralamada yer almıştır . bu çalışmada yakıt yağ kullanım enerjisi . iken bu oran türkiye de tarla bitkileri üretiminde olarak hesaplanmıştır yaldız ve ark . bu oran türkiye de tarla bitkileri üretiminde . gibi bir değere sahiptir yaldız ve ark . makina kullanım enerjisi ülke ortalamasına göre düşük seviyede bulunmuştur .
383
86
[ 0, 3, 2, 3, 157, 1272, 8970, 1272, 157, 115, 9, 1314, 3, 8781, 3, 63, 15, 51, 720, 2168 ]
Klasik Dönem Osmanlı Tarih Yazarları ve Eserlerine Kısa Bir Bakış
osmanlı devleti nin kuruluş yıllarındaki tarihçiliğe ilişkin bilgiler yetersiz olsa da sonraki dönemler hakkında oldukça geniş bir bilgi birikimi mevcuttur . başlangıçta sade bir üslubun gözlemlendiği osmanlı tarih yazımı giderek sanatsal amaçlarla kaleme alınan eserlerin yoğun olduğu iran tarihçiliğinden etki lenmiştir . osmanlı tarih yazımında farsça ve arapça kullanımı yaygınlaşmış ancak türkçe den bir kopuş da yaşanmamıştır . osmanlı tarih yazıcılığında osmanlı hanedanını konu alan tevarih i ali osman lar fetihleri konu alan fetihnameler gazavatnameler ve zafernameler bir hayli yaygındır . mehmet neşri enveri şehdi aşıkpaşazade tursun bey idris i bitlisi kemal paşazade lütfi paşa hoca sadeddin selaniki ve gelibolulu mustafa ali klasik dönem in önde gelen tarih yazarlarıdır . her toplum ve uygar lıkta olduğu gibi osmanlı devleti nde de tarihçilik anlayışı kendine özgü dinamiklere sahipti . osman lı nın kuruluşundan yıkılışına kadar çeşitli dönemlerde kaleme alınan tarihi eserler devlet anlayışının ve mevcut koşulların niteliği hakkında ipuçları vermektedir . osmanlı devleti nin en güçlü dönemi olarak bilinen ve türk tarih anlatımında yükselme dönemi adıyla tanımlanan dönemdeki tarih yazımı da bu güce yaraşır bir hal almıştır . yükselme dönemi nde kaleme alınan tarihi kronikler incelendiğinde bu eserlerin devlet anlayışı ekseninde kaleme alındığını tespit edebilmek mümkündür .
yüzyılın sonuna kadar olan ve klasik dönem denilen üç asırlık zamana ait bilgiler o dönemlerde yazılan tarihi kaynaklardan elde edilmektedir . yüzyılda vakanüvislik kurumunun oluşturulması ile osmanlı tarih yazıcılığı resmi bir görev halini almıştır . günümüze ulaşan tarih kaynaklarından anlaşıldığına göre osmanlı tarih yazıcılığı devletin kuruluşundan yaklaşık yüzyıl sonra başlamıştır . osmanlı tarihçileri eserlerini yöneticilerin başarılarının gelecekte hatırlanması amacıyla arapça ya da farsça yazıyorlardı . birbiriyle ilgisi olmayan olaylar destan ya da tarihi bir olgu olduğu göz önüne alınmadan birbirlerinden etkilenir . yerle şik yaşama tam olarak geçilip devlet kurumlarının oluşturulduğu dönemde ise yavaş yavaş tarih anlayışı ve anlatışı da değişecektir . osmanlı tarihçiliğinde çok önemli bir yer tutan gazavatname türünün ilk örneği de ıı . iran etkisinin yanı sıra ulemanın da katkılarıyla arap tarihçiliği giderek etkili olmaya başlamıştır . arap tarihçilik anlayışının osmanlı tarihçiliğindeki öncüleri arasında taşköprülüzade müneccimbaşı ve katip çelebi sayılabilir . yüzyılda olayları doğrudan aktaran düz tarih yazma geleneği de devam etmiştir . bu padişahların aydınları korumaları ve eser vermeleri için teşvik etmeleri tarihçiye uygun bir ortam hazırlamış ve osmanlı tarih yazıcılığının gelişmesine büyük katkılar sağlamıştır . buna karşılık dini bilimler selçuklu larda olduğu gibi aynen okutulmaktaydı . evrensel bir tarih olarak yazılmış olan cihannüma da neşri nin diğer önemli bir eseridir . neşri tarih yazma işine hevesle ve gücünün yettiği ölçüde girdiğini osmanlı devleti nin kuruluşundan kendi zamanına kadar gelen olayları topladığını ifade etmektedir . fatih sultan mehmet döneminin önemli tarihçilerinden olan enveri de padişah adına teferrücname adında tarihi bir eser kaleme almıştır . enveri eserini kaleme alırken islami eserlerde takip edilen geleneklere de bağlı kalmıştır . yüzyılda vakanüvisliğin ortaya çıkmasına kadar devam etmiştir . ona göre padişah bütün tebaayı becerilerine göre hakkına razı etmek ve başkalarının haklarına gasp etmesini engellemek için vardır ve bunu yaparken de tanrının iznine tabiidir . kanuni nin kemal paşazade yi eserinin ikinci bölümlerini yazması için görevlendirmesiyle yazar ıı . kaleme aldığı eserleri ve verdiği fetvalarıyla kemal paşazade iran da yükselen ve osmanlı devleti ne zarar vermeye başlayan şiilik propagandasının etkisiyle sarsıntı geçiren osmanlı toplumunun bu durumunda ehl i sünnet düşüncesini bütün gücüyle savunmuş ve bu yönde çalışmalar yapmıştır . beyazıt döneminde osmanlı tarih yazıcılığı önceki dönemin tarih yazıcılığı birikiminin de sağladığı olanaklarla çok daha parlak bir dönem yaşamıştır . beşinci cilt ise yukarıda da değinildiği gibi hatime bölümünden oluşmaktadır . osmanlı devleti nin kuruluşundan ı . selim in ölümüne kadar geçen olayları süslü bir şekilde anlatan eser eski eserlerden birçok alıntıyı da içermektedir . beyazıt ın padişahlık yaptığı dönemlerde osmanlı tarih yazıcılığı en önemli eserlerini vermiştir . fakat klasik dönem de resmi nitelikte olmayan tarih yazıcılığı yine de devlet anlayışı ekseninde gelişmiş siyasi iradeden bağımsız olmamıştır .
416
174
[ 0, 3, 2, 52, 1618, 2754, 2, 3, 63, 1272, 4164, 2, 40, 2, 29, 520, 202, 9, 3, 1258 ]
Tarımsal üretici birliklerinde performans ölçümü
araştırmanın temel amacı samsun ilindeki tarımsal üretici birliklerinin örgütsel performanslarının belirlenmesidir . araştırmanın ana materyalini samsun ilinden seçilen tüb yöneticilerinden anket yöntemiyle elde edilen veriler oluşturmaktadır . birliklerin performansı finansal ve finansal olmayan değişkene göre oluşturulan performans endeksiyle performansa etkili faktörler ise korelasyon analizine göre belirlenmiştir . araştırmada ortalama olarak birliklerin finansal performans endeksi . finansal olmayan performans endeksi . toplam performans endeksi ise . olarak tespit edilmiştir . birliklerin finansal performansı açısından en güçlü oldukları faktör üyelik aidatının ödenmesi iken en zayıf oldukları faktör ise birliğe yapılan bağış fon ve yardımlardır . finansal olmayan değişkenler açısından birliklerin en güçlü olduğu faktör çevresel sürdürülebilirliğe katkı iken en zayıf oldukları faktör ise yöneticilerin tarımsal örgütlenme eğitimine katılma durumlarıdır . bitkisel alanda faali et gösteren birliklerin performansı hayvancılık alanında faaliyet gösteren birliklerden daha yüksektir . birliklerin ürün pazarlama girdi temini ve ihracatta daha aktif olarak rol almaları ve proje kapasitelerinin geliştirilmesinin örgütsel performanslarının geliştirilmesine önemli katkıları olabilecektir .
tarımdaki üretici örgütleri dünyadaki çoğu ülke tarafından tarımsal kalkınmanın en önemli aracı olarak görülmektedirler . türkiye de yılı itibariyle . adet tarım kooperatifi ve bunlara ortak milyon üretici bulunmaktadır . sayılı kanunda birliklerin temel amaçları üretimi talebe göre planlamak ürün kalitesini iyileştirmek kendi mülkiyetine almamak kaydıyla pazara geçerli norm ve standartlara uygun ürün sevk etmek ve ürünlerin ulusal ve uluslararası ölçekte pazarlama gücünü artırıcı tedbirler almak şeklinde belirtilmektedir . karami ve moghaddam turunç bilgin ve ark . ağca ağca ve tunçer ölçen george ve ark . türkiye de örgütsel performans değerleme konusundaki literatür çok yetersiz olmakla birlikte sadece finansal göstergelerle yapılan değerlemelerin örgütlerin gerçek performansını yansıtmayacağı belirtilmektedir . bu araştırmada samsun ilinden seçilen tüb nin performanslarının hem finansal ve hem de finansal olmayan değişkenlerden yararlanılarak ortaya konulması amaçlanmıştır . literatürde örgütsel performans farklı değişkenler ve yöntemlere göre belirlenmektedir . tüb nin performansına etkili faktörler ise korelasyon analizi kullanılarak belirlenmiştir . karami ve moghaddam ın iran daki tarım kooperatiflerinin performansını ele aldıkları araştırmalarında kooperatiflerin ortalama üyesi olduğunu ortaya koymuşlardır . birliklerin bölgedeki diğer tarımsal örgütler ile ilişkileri ise zayıftır . bunun sebebi araştırmanın yapıldığı zamanda hayvancılık desteklemelerinin birlik aracılığıyla ödenmesidir . birliklerin finansal performanslarının artırılabilmesi için birlikler ürün pazarlama girdi temini ve ihracatta aktif olarak rol almalıdır . kılıç topuz ve bozoğlu tarafından tarımsal kalkınma kooperatifleri ile yaptıkları araştırmada da kooperatiflerin üyelere daha fazla hizmet verebilmek ve kırsal kalkınmaya katkı sağlayabilmek için proje uygulamalarının teşvik edilmesi gerektiğini vurgulanmaktadırlar . çiftçi örgütlerinin sadece üyelerine hizmet sağlaması gerekliliği bozoğlu ve ark . . birliklerin etkili ve sürdürebilir hizmet sağlamaları bakımından çok büyük önem arz eden rekabet güçlerinin ölçülmesinde ise zayıf oldukları ortaya konulmuştur . araştırmada birliklerin ortalama finansal performans endeksi . ortalama finansal olmayan performans endeksi . ve toplam performans endeksi ise olarak tespit edilmiştir . finansal olmayan değişkenlerin toplam performansa katkısı finansal değişkenlere göre daha fazladır . bununla birlikte tarımsal örgütlerde performansın üyelerin güvenleri ve memnuniyetlerini pozitif yönlü etkilediği ortaya konulmuştur george ve ark . araştırmada birliklerin finansal performans endeksi . finansal olmayan performans endeksi . ve toplam performans endeksi ise . olarak belirlenmiştir . kurumlara değişik konularda bir proje başvuru yapmasına rağmen kabul edilen projelerin oranı uygulamaya konulan projelerin oranı ise sadece dür . birliklerin çoğunluğunun web sitesi olmasına rağmen web sitelerinin aktif olarak kullanılmadığı belirlenmiştir . birliklerin yaklaşık ünün üye olmayan üreticilere de hizmet sağladığı ortaya konulmuştur . birliklerin bölgedeki diğer tarımsal örgütler ve tarım paydaşları ile ilişkileri ise zayıftır .
414
151
[ 0, 3, 2, 40, 2, 3, 157, 32, 18140, 17, 99, 23, 3, 162, 2293, 40, 265, 1639, 3, 4087 ]
HAVALİMANI İTFAİYECİLERİ İÇİN BÜYÜK GÖVDELİ UÇAK YANGIN SÖNDÜRME SİMÜLATÖRÜ TASARIMI
yakıt ve yapısal malzemeler bir hava aracının saniyeler içinde alev topuna dönmesine yetecektir . bu olumsuz durum içinde mahsur kalan yolcu ve mürettebattan kendi imkanlarıyla kaçamayanların kurtarılması tüm kaçış yollarının açık ve güvenli tutulması ile yangın söndürme çalışmaları hava aracı kurtarma ve yangın söndürme personelinin başlıca görevlerindendir . çok sık gerçekleşmeyen bu acil durumlara arff personelin daima hazır olması bir zorunluluktur . buda ancak mümkün olduğunca gerçeğe yakın ve zorlayıcı bir eğitim ile mümkün olabilir . bu araştırmanın amacı büyük gövdeli uçak yangın söndürme simülatörlerinin arff personelinin eğitimleri için gerekliliğinin tespit edilmesi ve bu amaç için sivil ve askeri uçak tiplerini içeren bir proje örneği sunmaktır .
arff hizmetlerinde görevli personelin görevini doğru bir şekilde yapabilmesi için yapısal yangınlarda dahil olmak üzere yangın söndürme kişisel koruyucu teçhizatlar temiz hava solunum cihazları arama kurtarma havalandırma ve ilk yardım gibi birçok hayati konuyu kapsayan ve en üst seviyede disiplin gerektiren temel bir eğitimi başarılı bir şekilde bitirmesi gerekmektedir . bu bölümde arff hizmetlerinde görevli personelin ulusal ve uluslararası alanda özellikle alevli uçak yangın söndürme eğitimlerini içeren standartlar incelenecektir . bazı hava aracı kurtarma ve yangın söndürme itfaiyecileri yapısal yangınlara müdahale ediyor olsalar da bu satandart ta yapısal yangınlar ele alınmamaktadır . tüm yangın olaylarında olduğu gibi hava aracı yangınlarında da ekip çalışması çok önemli ve hayati bir konudur . eğitimde kullanılacak uçak simülatörünün üzerinde uçak içi motor iniş takımı üç boyutlu yangın söndürme senaryoları uygulanmalıdır . bölümünde alevli yangın söndürme eğitimlerinden bahsedilmektedir . alevli yangın söndürme eğitimlerinde hidrokarbon yakıt propan veya ikisinin bir kombinasyonu kullanılmalıdır . bu istasyonlar arasında uçak yangın söndürme ve kurtarma istasyonu da bulunmakta olup bu standardın . stanag hava aracında bulunan uçuş ekibi mürettebat ve yolcu kurtarma eğitimlerinin gerçekçi ve zorlayıcı olmasınıda zorunlu tutmaktadır . eğitimler arff personelinin gerçek bir kaza kırım ve yangın olayında kullanabileceği malzeme ve teçhizatın kullanımına imkan verecek şekilde olmalı ki bu sayede arff personelinin karşılaşacağı gerçek bir olaya karşı güven ve yetenekleri geliştirilebilsin . alevli yangın söndürme eğitimlerinde kullanılacak uçak simülatörlerinin arff personelinin hortum hatlarını ve araç taretlerini kullanabilme becerilerini de geliştirmesine yardımcı olacağı şekilde tasarlanması önemlidir . ancak alevli uçak yangını söndürme eğitimlerinde sadece taret kullanımı kabul edilemez . alevli yangın söndürme eğitimleri için kullanılacak uçak simülatörü için yakıt hidrokarbon ya da propan olabilir . bu rehberde hidrokarbon ya da propan yakıtlı hem sabit hem de mobil eğitim tesislerinin bilgileri yer almaktadır . uçak simülatörünün gövde büyüklüğü ve şekli için birincil husus uçak kurtarma ve yangınla mücadele operasyonlarının uygulanması için uygun bir hedef sağlamaktır . bu nedenle makul derecede gerçekçi bir uçak kesiti oluşturmak genellikle uçak simülatörünün işlevsel gerekliliklerini yerine getirir . uçak simülatörünün kuyruk kısmı düşünülen uçak tipine göre motorlu ya da motorsuz olabilir . uçak simülatöründe kurtarma eğitimi için her iki tarafta en az iki kapı bulundurulmalıdır . arff personelinin arff hizmetlerine yönelik olarak uygun şekilde eğitim almaları basınçlı yakıt yangınları da dahil olmak üzere havaalanında kullanılmakta olan hava aracı tiplerine ve arff donanımlarına uygun alevli yangın söndürme eğitimlerine iştiraki önemlidir . bu alanlar gerçekçilik ve zorlayıcılık bakımından ikinci bölümde verilen standartları karşılamalıdır . kullanıcılar ekonomik yönden kendilerine fazla bir yük getirmeden kendi bünyelerinde burada sunulan projeyi uygulayıp uygulamamakta özgürdürler . projenin ana teması olan büyük gövde ihtiyacı metrelik metal yük konteynerinden oluşturulmuştur . bu sayede sivil ve askeri uçakların iniş kalkış yaptıkları müşterek meydanlarda görevli sivil ve askeri arff personeli için farklı uçak tiplerinde ekip olarak çalışabilme becerilerinin geliştirilmesi hedeflenmiştir . konteyner in beton bloklar üzerine yerleştirilmesini takiben proje ile uyumlu hale getirilmesi çalışmaları başlamıştır . proje kapsamında seçilen yakıt türü gazlı sistem olup ikinci bölümde de belirtildiği üzere yakıt sistemi kullanıcıların tercihine bırakılmıştır .
473
103
[ 0, 3, 2, 23, 2998, 1171, 77, 23, 3, 23, 8970, 49, 35, 1518, 1408, 40, 291, 16, 565, 14205 ]
Ortaokul 7. Sınıf Öğrencilerinin Etkileşimli Tahta Kavramına İlişkin Metaforik Algıları
içinde bulunduğumuz yüzyılda teknoloji alanında akıl almaz gelişmelerin yaşandığı görülmektedir . bu gelişmelerden eğitim sistemleri de etkilenmekte ve klasik eğitim anlayışları yerini teknoloji temelli eğitim sistemlerine bırakmaktadır . birkaç yıl öncesine kadar ülkemizde kara tahta ve beyaz tahta eğitimin temel materyali iken bugün ülke genelinde bu materyallerin yerini etkileşimli tahtaların aldığı görülmektedir . milli eğitim bakanlığı tarafından hayata geçirilen fatih projesi ile birlikte ülke genelinde ortaöğretim kurumlarından başlanmak üzere etkileşimli tahta kullanımına geçilmiştir . günümüzde ikinci aşama olarak ortaokulların da fatih projesi kapsamında etkileşimli tahtalarla donatıldığı ve üçüncü aşamada ise ilkokullara yönelik çalışmaların başlatıldığı görülmektedir . bu araştırmanın amacı ortaokul . sınıf öğrencilerinin etkileşimli tahta kavramına ilişkin sahip oldukları zihinsel imgeleri metaforlar aracılığı ile belirlemektir . bu amaçla ortaokul . sınıfta öğrenim gören öğrencilerden etkileşimli tahta gibidir . çünkü cümlesini tamamlamaları istenmiştir . bu araştırmada elde edilen verilerin değerlendirilmesinde içerik analizi yöntemi kullanılmıştır . araştırma sonucunda çalışma grubunda bulunan öğrencinin adet metafor ürettiği belirlenmiştir . bu metaforların ü olumlu ü ise olumsuz niteliktedir . araştırmaya katılan ortaokul . sınıf öğrencilerinin unun etkileşimli tahta kavramına yönelik olumlu metaforlar ürettiği görülürken inin ise olumsuz metaforlar ürettiği belirlenmiştir . öğrencilerin etkileşimli tahta kavramına yönelik geliştirdiği olumlu metaforlar arasında frekansı en yüksek olanlar beyin kütüphane kitap şeklinde sıralanmıştır . bunun yanı sıra öğrencilerin etkileşimli tahta kavramına yönelik aptallık ve bilgi şaheseri salak bir kutu bozuk bir cihaz olumsuz metaforlarını ürettikleri belirlenmiştir . öğrencilerin etkileşimli tahta kavramına yönelik geliştirdikleri metaforlar kategoriler altında toplanmış ve araştırma konusuna yönelik öneriler geliştirilmiştir
yaşadığımız yüzyılda teknoloji alanında akılalmaz gelişmelerin yaşandığı görülmektedir . ülkemizde bilişim sistemleri ile tanışmanın dünyadaki gelişmelerle paralel olarak ilerlediği söylenebilir . ilerleyen zaman içerisinde alınan dönütlerin yerinde olması üzerine uygulama ülke geneline yayılmıştır . sınıf öğrencilerinin etkileşimli tahta kavramına ilişkin sahip oldukları zihinsel imgeleri ürettikleri metaforlar aracılığı ile belirlemek ve etkileşimli tahtalar hakkında değerlendirme yapmaktır . araştırmanın çalışma grubunu nevşehir gülşehir de bulunan . sınıf öğrencilerinin etkileşimli tahta kavramına ilişkin algılarını belirlemek için eğitim ve öğretim yılının ikinci döneminde belirtilen ortaokullarda okumakta olan . daha sonra kategorilere ayrılan metaforlar tablo te katılımcı sayısı ve yüzdesi öğrenci açıklamaları ile birlikte verilmiş ve tablodaki bilgiler ışığında yorumlanmıştır . sınıf öğrencilerinin ürettikleri metaforlar niteliklerine göre incelenmiştir . çalışmaya katılan öğrencilerin u etkileşimli tahta kavramına yönelik olumlu metaforlar üretmiştir . bu sonuç öğrencilerin etkileşimli tahta kavramına yönelik olumlu bir tutum takındıklarının göstergesi olarak kabul edilebilir . öğrenci içinde üç öğrencinin olumsuz metafor üretmesi etkileşimli tahta kavramının öğrenciler tarafından büyük oranda olumlu algılandığını gösterdiği söylenebilir . bu metaforlarda da etkileşimli tahta kavramına yönelik bilgi eksenli bir bakış geliştirilerek öğrenmeye olan katkısının göz önünde bulundurulduğu söylenebilir . sınıf öğrencileri bilgi kaynağı olarak etkileşimli tahta kategorisinde etkileşimli tahta kavramını akıl insan kütüphane sürpriz yumurta profesör beyin gibi kavramlara benzetmiştir . sınıf öğrencileri faydalı bir araç olarak etkileşimli tahta kategorisinde etkileşimli tahta kavramını araba ve dosta benzetmiştir . etkileşimli tahta uzaktan kullanabilme ve derslere katkı sağlama yönünden betimlenmiştir . bu sonuç etkileşimli tahtaların öğrenciler tarafından benimsendiğini ve büyük oranda faydalı bulunduğunu gösterir niteliktedir . sınıf öğrencilerinin akıllı tahtaya karşı diğer sınıflara oranla daha fazla olumlu bir tutum içerisinde oldukları sonucuna ulaşılmıştır . aktürk mıhçı ve çelik tarafından yapılan çalışmada araştırmaya katılan öğrencilerin ünün akıllı tahtanın öğretimsel yararlarının farkında oldukları ve akıllı tahta ile ilgili olumlu düşüncelere sahip oldukları sonucuna ulaşılmıştır . saraç tarafından yapılan çalışmada akıllı tahta kavramına ilişkin . sınıf öğrencileri tarafından üretilen metaforların ayrıldığı kavramsal kategorilerin bu çalışmada belirlenen kavramsal kategoriler ile benzerlik gösterdiği belirlenmiştir . sınıf öğrencileri tarafından üretilen metaforlarla benzerlik gösterdiği belirlenmiştir . bilgi kaynağı olarak etkileşimli tahta kategorisinde öğrenci tarafından farklı metafor üretilmiştir . bu metaforlar içerisinde beyin kitap ve kütüphane kavramlarının en çok ifade edilen metaforlar olduğu belirlenmiştir . öğrencilerin teknoloji ve öğrenme kaynağı olarak etkileşimli tahta bilgi kaynağı olarak etkileşimli tahta faydalı bir araç olarak etkileşimli tahta kategorilerinde ürettikleri metaforları onların etkileşimli tahtayı daha çok bir öğretmen beyin bilgisayar kitap gibi algıladıklarını göstermektedir . üretilen metaforlar etkileşimli tahtaların büyük oranda amacına uygun olarak kullanıldığını göstermektedir .
391
234
[ 0, 3, 2, 29, 2, 89, 3, 1872, 2, 1536, 75, 173, 6655, 77, 3, 15, 17, 157, 699, 1816 ]
Özel Tenis Kulübündeki Profesyonel Sporcuların Bitkisel Çay Tüketim Sıklığı ve Kullanımını Etkileyen Faktörler
bu çalışma profesyonel olarak tenis oynayan sporcuların bitkisel çay tüketim sıklıklarını bitkisel çay kullanımı nedenlerini ve bitkisel çay tüketimini etkileyen faktörleri belirlemek amacı ile planlanmıştır . istanbul ilinde bulunan özel bir tenis kulübünde profesyonel olarak tenis oynayan yaş aralığında kadın erkek sporcu olmak üzere toplam gönüllü oyuncu çalışmaya katılmıştır . bireylere kişisel özelliklerini beslenme durumlarını besin tüketim alışkanlıklarını su ve çay tüketim durumlarını saptamak amacıyla araştırmacı tarafından oluşturulan anket çalışması yapılmıştır . çalışmanın istatistiksel değerlendirilmesi spss . programı ile yapılmıştır . sporcuların boy ve ağırlıkları alınarak bkı değerlendirilmesi yapılmıştır . sporcuların boy ve ağırlıkları alınarak bki ye göre sınıflandırıldığında inin normal ağırlıkta olduğu saptanmıştır . katılımcıların i ara öğün yaparken u ara öğün yapmamaktadır ve si bazen ara öğün yapmaktadır . bireylerin öğün atlama ve tüketilen çay iktarları arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmuştur . öğün atlayan bireylerin daha çok çay tükettiği saptanmıştır . bireylerin öğün atlama ve tercih edilen çay türü arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmamıştır . öğün atlama durumunun tercih edilen çay türünü etkilemediği saptanmıştır . elde edilen sonuçların sporcuların çay tüketimi ve beslenme alışkanlıkları ile ilgili yapılabilecek çalışmalara destek olacağı düşünülmektedir .
çay camellia sinensis olarak bilinen bitkinin yapraklarından elde edilmektedir . türk toplumu tarafından gün aşırı tüketilen çayın bilimsel olarak tedavi edici potansiyeli son yıllarda ortaya çıkmıştır . bitkiler geçmişten günümüze kadar çeşitli amaçlarla kullanılmıştır . sağlıklı beslenmemizdeki bitki çaylarının tüketimi her geçen gün artmaktadır . çayın olası yararlı sağlık etkileri incelenmekte ve çay piyasası geleneksel bitki çayları ile sınırlı kalmamaktadır . siyah çay işleme aşamalarında flavanol içeriği giderek azalır . siyah çaya işleme sırasında uygulanan oksidasyon sonucu flavanollerden teaflavinler ve tearubuginler gibi sekonder polifenoller oluşmakta flavanol içeriği azalmaktadır . ağız yoluyla alımı takiben kateşinler bağırsaklardan iyi derecede emilir . çay kateşinlerinin sindirim sisteminde demir ile birlikte çözünmeyen kompleksler oluşturmak suretiyle demir emilimini kısmen engelleyebileceği ancak çaya süt veya askorbik asit eklenerek veya demir içeren ilaçları ya da yiyecekleri çayla birlikte tüketmeyerek bu olumsuz etkinin önlenebileceği belirtilmiştir . son yıllarda zengin polifenolik madde içeriği antioksidan özelliği ve insan sağlığı üzerine etkisi ile en fazla araştırılan konulardandır . bunların biyolojik fonksiyonları ve sağlığa faydalarının yaygın olduğu belirtilmektedir . serbest radikallerin yok edilmesi için gerekli olan yeterli miktardaki antioksidant etkili bileşenler çay sayesinde vücuda alınmaktadır . bitki çayının çoklu antioksidan içermesi nedeniyle nörodejeneretif hastalıkların tedavisinde kullanılma potansiyeline sahip oldukları belirtilmiştir . bu araştırma sporcuların yaşı boyu kilosu beslenme alışkanlıkları çay tüketim alışkanlıkları sağlık durumu sosyal ve ekonomik koşulları dikkate alınarak sporcuların bitkisel çay tüketim sıklıklarını bitkisel çay tükemini etkileyen faktörleri ve bitkisel çay tüketim nedenlerini saptamak amacı ile yapılmıştır . çalışma kapsamındaki bireylerin antropometrik ölçümleri araştırmacının kendisi tarafından alınarak kaydedilmiştir . araştırmanın bu bölümünde istatistiksel analizler neticesinde elde edilen verilere ilişkin bulgu ve yorumlara yer verilmiştir . çalışmamızdaki katılımcıların çoğunu kadın bireyler oluşturmaktadır . kadın katılımcıların sı bazen öğün atlarken erkek katılımcıların da i bazen öğün atlamaktadırlar . öğün atlama durumu tercih edilen çay türünü etkilememektedir . çalışmaya katılan bireylerin öğün atlama durumları ile tüketilen çay miktarı arasında ise anlamlı istatistiksel farklılık bulunmuştur . bu çalışmada boy ve ağırlıkları alınmış ve beden kitle indeksine göre değerlendirmeleri yapılan profesyonel sporcuların i normal ağırlığın altında inin normal ağırlıkta ve unun normal ağırlık üzerinde olduğu saptanmıştır . sporcuların çoğunlukla çeşitli sebeplerden dolayı yemeğe zaman ayırmadıkları ve doğru bir şekilde beslenme yapmadıkları saptanmıştır . siyah çay dışında alternatif içecekler arasında en fazla bitki çayları tercih edilmektedir . yapılan çalışmalardan farklı olarak araştırmamızda tüketilen çayların ünün paket çay sının poşet çay ve ininde de her ikisini tercih ettiği saptanmıştır . bkı değerlerine göre zayıf ve normal ağırlığa sahip olan bireylerin en çok yeşil çay tükettikleri gözlemlenmiştir .
395
179
[ 0, 3, 2, 40, 2, 157, 40, 2, 157, 3, 15, 17, 2168, 1171, 23, 3, 162, 3, 7, 2 ]
Mağara Tur Düzenlemesi ve Mağara Rehberinin Görevleri
ülkemizde mağara turizmine yönelik akademik çalışma sayıları giderek artmaktadır . bu çalışmalarda genelde mağaraların görsel mağara işletmeciliği şeklinde turizme kazandırılma potansiyeli üzerine durulmaktadır . görsel mağaralara yönelik turların nasıl düzenleneceği ve bu turlarda rehberlerin görevleri üzerine herhangi bir çalışma görülmemektedir . bu çalışmada bu boşluk giderilmeye çalışılmaktadır . konu kapsamında ulusal ve uluslararası yazın taraması ile mağara mağara değerleri mağaraların turizmde kullanım şekilleri hakkında bilgiler verilmiş sonrasında görsel mağara işletmelerinin ziyaretçi kabul ederken üzerine durdukları önemli noktalar incelenmiştir . bu incelemede mağaraya yönelik düzenlenen tur tur öncesi hazırlık aşaması tur zamanı ve tur sonrası raporlama aşaması şeklinde üç aşamada değerlendirilmiştir . ek olarak mağara turlarında görevli rehberin sahip olması gereken özellikler genel ziyaretçi ve macera turundaki görevleri hakkında bilgiler verilmiştir .
mağaraların turizmde kullanılması için öncelikle mağara değerlerinin belirlenmesi ve mağara risk analizlerinin yapılması gereklidir . mağaraların turizmde kullanılması ile bu turizm çeşidine yönelik tanımlama denemeleri de yapılmıştır . bazı ziyaretçiler için mağara bilinmezliği karanlığı zorlukları içerdiğinden dolayı keşif ve macera alanıdır . bir grup insanı gezi için mağaraya almadan önce hem mağarayı korumak hem de insanların güvenli ve tatmin edici bir deneyim sağlayabilmesi için bazı düzenlemelerin yapılması gereklidir . tur sonrası raporlama aşaması ise rehberin tur sonrası yönetime vermesi gerekli rapordur . ayrıca mağara içi bazı alanların ziyarete açık olması ziyaretçi açısından risk teşkil edebilmektedir . bu kararlardan ilki mağara içi gezi rotasına bağlı olarak yürüme yollarıdır . gezi yollarının metal aksamı mağara tabanına baskı yapmakta ve metallerin paslanması gibi sebeplerle de mağara tabanındaki tutunma noktalarına bu pas etki edebilmektedir . mağaraların kısa zaman diliminde kendi kendilerini yenileme kapasitelerinin sınırlı olması ve birçok ziyaretçinin aynı anda mağarayı ziyaret etmesi mağara değerlerine ve mağara içi ekolojik dengeye zarar verebilmektedir . mağaranın zarar görmemesi için mağara yönetim planında mağarayı ziyaret edenlerin grup boyutuna ve mağaranın açık olacağı mevsim gibi konulara karar verilmelidir . amerika milli parklar servisi abd deki farklı nitelikte milli parkları işletmektedir . turun rahat bir atmosferde gerçekleşebilmesi ve ziyaretçinin grup içindeki diğer misafirlerin davranışlarından rahatsız olmaması için benzer ilgi ve yaş grubuna ait kişileri bir arada grup olarak belirlenmesi de önemlidir . mağara yönetimi macera turuna yönelik düzenlemelerde de bulunabilmektedir . mağara rehberliği öncelikle turiste mağara içerisinde yol gösterme ziyaretçinin kaybolmasını engelleme ve mağarayı koruma rollerini üstlenmiş sonrasında ziyaretçinin tur hatırası olarak sarkıt ve dikitlerden parça almasını dokunarak zarar vermesini engellemeye çalışarak gelişmiştir . eğer birden fazla rehber olması gerekirse o zaman rehberler arasında sorumluluk alması gereken biri belirlenmelidir . bu gibi etkenler turun mağara içerisindeki süresini uzatmaktadır . bu bölümde mağara derneklerine üye profesyonel mağaracılar dışında rehber eşliğinde yapılan macera turuna değinilmiştir . macera turuna katılan rehberler genel ziyaretçi turlarına eşlik eden rehberlerin özelliklerine ek olarak mağaracılık eğitimine ve ilkyardım bilgisine sahip olması istenmektedir . mağara turu ziyaretçi güvenliği ve mağara değerlerini korumak amaçlı sıkı kurallara bağlı olarak mağara yönetimi gözetiminde mağara rehberi tarafından gerçekleştirilmektedir .
445
114
[ 0, 1534, 2, 2551, 3, 23, 8970, 77, 954, 2, 2551, 20, 2, 49, 1171, 77, 77, 36, 40, 23 ]
Bitki Koruma Makineleri Kullanımının Tarımda İş Güvenliği Açısından Değerlendirilmesi
tarım sektörü gelişmiş ülkeler de dahil olmak üzere birçok ülkede en tehlikeli sektörlerden biri durumundadır . tarım makineleri kazaları ile pestisitler ve diğer kimyasallara maruz kalma sektördeki ölüm yaralanma ve hastalıkların iki temel nedenidir . genel olarak tarım makineleri ve özelde kimyasal uygulaması yaparak tarımsal mücadelede kullanılan makinelerle ilgili kaza yaralanma ve hastalıkların azaltılması konularında yapılacak çalışmaların belirlenebilmesi için çiftçilerin kullanım alışkanlıkları yönünden durumlarının analiz edilmesi gerekmektedir . bu çalışmada tokat ilinde yoğun olarak kullanılan bitki koruma makinelerinin kullanımları sırasında ortaya çıkan iş güvenliği problemleri açısından incelenmesi ve bu makineleri kullanan çiftçilerin iş sağlığı ve güvenliği kurallarına uyma derecelerinin belirlenmesi amaçlanmıştır . bu amaçla tokat il inde zile artova erbaa ve niksar ilçelerinde bitki koruma makineleri kullanan çiftçiler ile yüz yüze görüşmeler yoluyla anket çalışması yürütülmüştür . elde edilen veriler spss paket programında istatistiksel analize tabi tutularak bulgular ortaya konulmuştur .
pestisit uygulamaları doğru olarak yapılmadığında insan sağlığı ve çevre üzerinde önemli derecede zarar verici etkilere sahip olabilmektedir . bu kimyasalların uygulanmasında kullanılan bitki koruma makinelerinin doğru ve sürdürülebilir kullanımı son derece önemlidir . pestisitlerin çevre üzerine olan olumsuz etkilerini tamamen ortadan kaldırmak mümkün olmamakla birlikte gerekli güvenlik önlemleri alınarak etkisi azaltılabilir . bayat ve andırın yaptığı araştırmada avrupa ülkelerinde pülverizatörlerin zorunlu denetime tabi olduğunu ülkemizde zorunlu denetime tabi tutulması durumunda karşılaşılabilecek sorunlara ait temel verileri tespit etmeyi amaçlamış çiftçilerin pülverizatör kullanımı konularında yeterli bilgi birikimine sahip olmadıklarını belirlemişlerdir . araştırmalarında aşırı doz kullanımının çevre kirliliğine neden olduğunu belirtmişlerdir . anket sonuçları ve yaşanan kazaların incelendiği bu çalışmada çiftçilerin güvenli traktör kullanımı konusunda yeterince bilgilerinin olmadığı görülmüştür . bu amaç doğrultusunda çiftçilerle anket yapılmış onların eğitim ve beceri durumları ile birlikte tarım makineleri kullanımına ilişkin risk algıları değerlendirilmiştir . kullanıcılara verilecek makine kullanımı konusunda eğitimlerin kazaları azaltacağı vurgulanmıştır . bitki koruma makineleri hem bir tarım makinesi olarak kazalara sebebiyet vermesi açısından hem de kimyasal uygulamada kullanılan bir makine olması nedeniyle etkili tarımsal mücadele yapılmasındaki öneminin yanı sıra operatörlerin sağlık ve güvenliği çevresel etkiler ve gıda güvenliği gibi çok yönlü önem ve etkileri olan makinelerdir . bu makine grubu pestisit uygulamasında kullanılan makineler olduğu için operatörlerin meslek hastalıklarına yakalanması açısından da son derece risklidir . bu nedenlerle bitki koruma makinelerini kullanırken iş güvenliğine özel önem göstermek gerekmektedir . anketler yılı mart nisan ve haziran aylarında yapılmıştır . anket formlarında yer alan veriler spss paket programında analiz edilmiştir . bitki koruma makinesi kullanan çiftçilere ait bilgiler çizelge de yer almaktadır . bitki koruma makinesi kullanıcıları genellikle orta yaşta olup erkektir . kadınlar bu makineleri kullanırken erkeklere yardımcı olmaktadır . kullanıcı çiftçilerin tamamı sürekli köyde ikamet etmektedir . bitki koruma makinesini kullanan çiftçilerin . sı tüm alana . ü sadece zararlının bulunduğu alana ilaçlama yaptığını belirtmiştir . çiftçilerin . ı bitki koruma makinelerinin güvenli kullanımı konusunda kendi bilgilerini uygulamaktadır . kimyasal ilaç uygulaması bittikten sonra çiftçiler kullandıkları eldiven çizme maske ve giysilerini . ü her zaman . i ara sıra i nadiren yıkamakta iken . i yıkamamaktadır ve yıkama malzemesi olarak normal bulaşık deterjanı ile sabunlu su kullanmaktadırlar . yıkanan eldiven çizme maske ve giysileri çiftçilerin . ü ara sıra . si nadiren saat güneş ışığı altında kimsenin ulaşamadığı bir yerde kurutmakta iken . ü kurutmamaktadır ve çiftçilerin . i ara sıra . i nadiren naylon torbada muhafaza ederken . ü etmemektedir ve bu malzemeleri çiftçilerin . si her zaman . i ara sıra . i nadiren başka işlerde kullanmakta iken başka işler için kullanmayan yoktur . bitki koruma makinelerinin kullanımı ile ilgili bilgiler table . bitki koruma makinesi kullanan çiftçilerin tarımsal konularda teknik bilgi almaya eğilimli oldukları görülmektedir . öneriler ülkemizde her yıl gerek tarım alanlarında gerekse makineyi kullanıma hazırlama ve pestisit hazırlama sırasında bitki koruma makinelerinin neden olduğu pestisit zehirlenmesi hastalıklar ölümler yaralanmalı veya maddi hasarlı kazaların önüne geçmek için çiftçilere tarımsal iş sağlığı ve güvenliği kültürünün benimsetilmesi ve konu ile ilgili eğitimlerin yaygınlaştırılması gerekmektedir . düzenlenen programlarla bitki koruma makinesi ve pestisit kullanıcılarına pestisitlerin güvenli kullanımı ve hazırlanması makinelerin ayar ve bakımları kişisel koruyucu donanımların zorunlu olarak tedarik edilmesi boş pestisit kaplarının imhası vb konularda eğitimler verilmelidir .
497
134
[ 0, 3, 2, 52, 2, 29, 3, 63, 6789, 2, 29, 3, 9, 1314, 2, 52, 11374, 9, 3, 9 ]
Dünden Bugüne Tutkallı Tabakalı Ahşap Yapı Elemanların İncelenmesi ve Yapılarda Taşıyıcı Olarak Kullanılması Üzerine Öneriler
uluslararası yapı üretiminde son yıllarda çok miktarda kullanılmakta olan tutkallı tabakalı ahşap yapı elemanları ile oluşturulan taşıyıcı sistemler in geçmiş yıllarda türkiye de hemen hemen hiç tanınmamış olması yakın zamanda bu sisteme karşı merak ve ilgiyi ortaya çıkarmıştır . günümüzde ise orman endüstrisinin geliştiği ülkeler kadar olmasa da ülkemizde bu yapı malzemeleri ile yapılmış örneklere rastlamaktayız . ahşap malzemesinin bünyece değişimini sağlayan çeşitli tekniklerin uygulanmasına paralel olarak konstrüksiyon imkanları da genişlemiştir . ülkemizde üretilen yapısal ahşap açısından yapılacak bir karşılaştırmada bilhassa tutkallı tabakalı ahşabın henüz tam anlamı ile bir gelişme göstermediği dolayısıyla konstrüksiyon kuruluşlarında da halen geleneksel yapı sistemlerinin devam ettiği söylenebilir . bu bağlamda tutkallı tabakalı ahşap yapı elemanlarının ulusal ve uluslararası literatür tarama çalışması yapılmıştır . makalede ahşap elemanlarla yapılan büyük açıklıkların geçildiği kesitler hakkında genel bilgi kullanılan tutkallar hakkında bilgi ve tutkal cinsleri tutkallı tabakalı ahşap yapı elemanlarında kullanılan ahşabın seçimi ve tutkallama yöntemi birleşim ve ek yerlerinin oluşturma kuralları ülkemizde ve uluslararası alanda bu yapı elemanlarının üretimlerinde kullanılan standartlar bu elemanların yangın ve deprem anında göstermiş olduğu mukavemet tepkileri incelenmiştir . tutkallı tabakalı ahşap özellikleri üretimi ve kullanım alanları üzerine elde edilmiş bulgular sentezlenerek türkiye deki kullanım olanakları üzerine incelemeler yapılmış ve öneriler getirilmiştir .
tutkallı tabakalı ahşap yapı elemanları masif tabakalarının basınç altında çeşitli tutkallar kullanarak yapıştırılmasıyla meydana gelmiştir . yapımındaki amacı ebat olarak tabii malzemenin elde edilen maksimum boyutunun üzerine çıkmak ve israfı önlemektir . literatür incelendiğinde avrupa da bugünkü modern kontrplak sanayinin başlangıcı . alman inşaat kalfası olan hetzer tarafından senesinde inşa edilmiş bir atölye binası bugün de kullanılmaktadır . sivil mimaride kilise inşaatlarında köprülerde kendini gösteren tutkallı tabakalı ahşap malzemelerle yapılan yapım teknolojilerinin kullanımı ıı . birçok araç yolu köprüsü tutkallı tabakalı hazırlanmış ahşap malzemelerle yapılan yapım teknolojileri kullanılarak yenilenmiştir . ayrıca açılışı yılında yapılan abd michigan da bulunan eagle river köprüsü de geniş otoyol köprüleri için yakın geçmişe ait oldukça önemli bir örnektir . bu sorunlar ışığında tutkallı tabakalı ahşap üretimi ve kullanımı üzerine elde edilmiş veriler sentezlenerek türkiye deki kullanım olanakları üzerine çalışılmış ve çok boyutlu öneriler getirilmiştir . ancak iç mimari isteklerinin hakim olduğu bazı özel hallerde ahşap kalitesinin . kullanılan ağaç malzemenin fire oranını azaltmak ve kusurlarından arındırmak için tutkallı tabakalı ahşap yapı elemanları oluşturan katmanlarda en ve boy birleştirme yapılması zorunluluğu vardır . ayrıca hem avrupa da hem de amerika da bu sisteme ait çalışmalar artarak yoğunlaşmaktadır ve tutkallı tabakalı ahşap yapı elemanları ile oluşturulan yapıları üreten fabrikaların sayısı da artmaktadır özellikle amerika almanya da konuyla ilgili standartların sistemin tanıtıcı yayınların bulunduğu kitaplar basılmıştır . bu kömür manto ne kadar kalın olursa yanma olayı için gereken oksijen azalır ısının içeriye girip kritik dereceye erişmesi de o kadar zorlaşır . bu sebeple tutkallanmak suretiyle elde edilen tutkallı tabakalı ahşap malzemede kullanılan tutkallar yangın anında oluşturulan büyük kesitli ahşabın fiziksel ve mekanik özelliklerini etkilemesi açısından önem taşımaktadır . üst başlığı eğri olan sistemlerde tutkaldan başka birleşim elemanı kullandığımızda ortaya çıkan sorunlar tutkallı tabakalı ahşap yapı elemanları kullanıldığında oluşmaz . kesit ölçüleri büyük olan ahşap elemanlar kolaylıkla imal edilip çevrenin rutubet derecesine göre ayarlanabilir . tutkallı tabakalı ahşap yapı elemanlarının çürümeye karşı mukavemeti diğer birleşim elemanları ile yapılanlara oranla yüksektir . tutkallı tabakalı ahşap yapı elemanları ile inşa edilmiş yurtdışı yapı örnekleri sayıca fazladır . zira uluslararası örnekler incelendiğinde bu durumun yeterli olmadığı da ortadadır . hakim yapı sistemi ve inşaat malzemesinin yanı sıra türkiye depremselliği de göz önünde bulundurulursa tutkal tabakalı ahşap sistemler ile inşa edilmiş örneklerin sınırlı kalması gözlemlenen bir durumdur . son olarak ahşap gökdelenlerin inşaat projeleri ve inşaat çalışmaları devam etmektedir . ancak hızlı nüfus artışımız ile diğer ülkelerdeki kişi başına düşen üretime göre karşılaştırma yaptığımızda üretimin gerek nitelik gerekse nicelik yönünden çok yetersiz olduğu anlaşılmaktadır . ilgili standart hazırlanırken türkiye de mevcut tutkal cinsleri ormanlarımızın bugünkü durumları ve istatistiki bilgileri ilave ekler halinde güncellenerek yayımlanmalıdır . tse nin bu standartlar hazırlanırken uyması gereken bir diğer konusu ise yurt dışında bu konu ile ilgili standartları örneğin din aıtc ec vs . ulusal inşa koşullarına göre revize etmesi gerekliliği konusudur . bu üretimler çok disiplinli denetlenebilir ulusal ya da uluslararası fonlar ile desteklenen ar ge merkezleri tarafından genişletilmeli ve geliştirilmelidir . ülkemizdeki ahşap yapı sektörünün gelişimi için yukarıda sayılan tüm bu önerilerin eksikliğine rağmen bilinmedir ki uluslararası örneklerde görülen ve uygulanan tutkallı tabakalı ahşap yapı elemanları nın yapı sektöründe sağladığı kolaylıklar çoğunluktadır ve ilgili standartları ile bilimsel olarak da ispatlanmıştır .
529
190
[ 0, 3, 476, 9, 102, 2, 51, 2, 727, 11259, 3, 9, 11101, 2, 3, 15, 3697, 3, 17401, 1639 ]
Alıcı İneklerin Beslenmesi
alıcı inekler transfer edilebilir inek embriyolarının başarısında hayati bir öneme sahiptir . alıcı ineklerin doğru olarak beslenmesi her bir üretimde arzu edilen sonuçların ortaya çıkmasında etkili olmaktadır . beslemede amaç alıcı inekleri daima iyi bir vücut kondisyonunda tutmak olmalıdır . yaş canlı ağırlık vücut kondisyon skoru stres ve önceki beslenme programları gibi faktörler alıcı inekleri beslemede dikkate alınmalıdır . rasyonun özellikle enerji ham protein karbonhidrat vitamin ve mineral madde düzeyleri yeterli olmalıdır . bu derlemede alıcı ineklerin beslenmesi gözden geçirilmiş ve bununla ilişkili bileşenler üzerinde durulmuştur .
ülkemizde embriyo transfer çalışmaları son yıllarda adana daki doğu akdeniz tarımsal araştırma enstitüsünde yürütülen anadolu alacası kapsamında yoğun bir şekilde yapılmaktadır . alıcı ineklerin beslenmesiyle ilgili çalışmalar incelendiğinde besleme ve embriyo kalitesiyle ilgili çok az literatüre rastlanılmıştır . alıcı durumundaki laktasyondaki süt ineklerine embriyo transferi yapıldıktan sonraki gebelik oranını etkileyen faktörleri araştırdıkları çalışmalarında çevresel ve stres faktörlerinin süt ineklerinde infertiliteye neden olduğunu . araştırıcılar yüksek süt veriminin fertilite üzerine olan etkisinin embriyonun blastosis aşamasına ulaştıktan sonra oluştuğunu da bildirmişlerdir . alıcı ineklerin beslenmesinde önemli olan genel hususlar aşağıda sunulmuştur . kötü kondisyonlu alıcı hayvanlara etkili bir şekilde canlı ağırlık kazandırılmalıdır . iyi kondisyonlu hayvanlar canlı ağırlıklarını koruyacak şekilde beslenmelidir . genç düve ve ilk buzağılayan inekler ayrı bir yerde beslenmelidir . bu hayvanların düzgün şekilde beslenmesi doğum sonrası östrus siklusunun düzenlenmesinde etkili olacaktır . çizelge de alıcı inek ve düvelerin besin madde gereksinmeleri gösterilmiştir . araştırıcılar ve daha yaşlı alıcılardaki gebelik oranının ise olduğunu belirtmişlerdir . yaşın artması servikse geçişi kolaylaştırabilmekte bu da embriyo transferinin başarılı olmasına neden olabilmektedir . vücut kondisyon skoru süt sığırlarının vücut yapılarının ve arasındaki kategoride zayıf veya aşırı yağlı oluşlarının değerlendirilmesi olup vücut kondisyon skorunun düzenli olarak takip edilmesi sağlıklı ve verimli bir sürünün elde tutulmasına olanak sağlamaktadır bst uygulamasının alıcı düvelerin östrus siklusunun . günündeki korpus luteumun büyüklüğü üzerine olan etkisinin gruplar arasında farklılık yaratmamasına rağmen cıdr uygulanan gruptaki korpus lutem çapı ile alanının diğer gruptan sayısal olarak yüksek olduğu görülmüştür . ise in vivo embriyo üretim protokollerinin siyah alaca donörlere olan etkisinin olumlu olduğunu bildirmişlerdir . gündeki gebelik oranını etkilemediğini donör ineklerin daha büyük korpus luteum sayısına sahip olduğunu fertilizasyon oranı ile transfer edilebilir embriyo oranının düvelerde daha fazla olduğunu tespit etmişlerdir . yaz aylarında artan sıcaklığa bağlı olarak hayvanlarda birtakım olumsuz etkiler ortaya çıkmaktadır . bu çalışmalarda selenyum eksikliği sığırlarda retensiyo sekundinarum oluşumu zayıf uterus involusyonu metritis ve ovaryum kistleri gibi üremeyle ilgili bazı reprodüktif bozukluklar ile ilişkilendirilmiştir . geçiş dönemindeki süt ineklerinde kalsiyum metabolizmasına çok dikkat edilmelidir . ruminantlarda döllenme ve gebeliğin devamlılığı üreme siklusunun sağlıklı seyri için özel etkili besin maddeleri büyük önem taşımakta olup bunlar içinde en çok üzerinde durulanı omega yağ asitleridir . hayvanların yemlerine katılan yağ miktarı folikül sayısını artırmaktadır . alıcı düve ve ineklerin beslenmesi ayrı bir takip uğraş veri toplama ve değerlendirme gibi süreçlerle birlikte olmalıdır .
433
82
[ 0, 901, 2, 75, 2, 16, 15, 157, 1171, 77, 36, 7, 40, 35, 2687, 23, 63, 109, 3, 7 ]
Samsun ilinde sığır besiciliği faaliyetlerinden ortaya çıkan atık ve yan ürünlerin değerlendirilmesi ve yönetimi
sığır besiciliğinin bütün aşamalarında meydana gelen atıkların yönetilmesi ve değerlendirilmesi hem işletmeler hem de çevre ve insan sağlığını koruma görevi olan hükümet açısından önem taşımaktadır . bu sebeple bu araştırmada sığır besiciliğinde gerek yetiştirme dönemi gerekse de kesim sonrası dönemde ortaya çıkan hayvansal atıkların ve yan ürünlerinin miktarının belirlenmesi atıkların yönetiminde mevcut durumun ortaya konulması atıkların değerlendirme şekillerinin belirlenmesi ve sığır besiciliği yapan kişilerin atık yönetimi konusundaki bilgi düzeylerinin ortaya konulması amaçlanmıştır . araştırma verileri samsun ilinde sığır besiciliği yapan adet işletmeden anket yoluyla ve samsun ilinde faaliyet gösteren kırmızı et üreticileri birliği ile adet mezbahadan bireysel mülakatlar ve nitelikli gözlemler yoluyla elde edilmiştir . hayvansal atıkların miktarının ve değerlendirme biçimlerinin belirlenmesinde süreç değerlendirmesi yaklaşımı kullanılmıştır . sığır besiciliği yapan kişile in atık yönetimi konusundaki bilinç düzeylerinin ortaya konulmasında amaca uygun olarak geliştirilmiş ölçek kullanılmıştır . araştırma sonuçları samsun ilinde büyükbaş hayvanların kesim sonrası yılda ortalama bin ton hayvansal atık ve yan ürün ortaya çıktığını ve bu atıkların yönetiminde ve değerlendirilmesinde kurumsal bir sistemin olmadığını göstermiştir . araştırmada ayrıca samsun ili sığır besicilerinin atıkların değerlendirmesinin kendilerine sağlayacakları katkılardan haberdar olmadıklarını ve atık yönetimi konusunda bilinç düzeylerinin istenen düzeyde olmadığı tespit edilmiştir . incelenen üretici birlikleri karkas kısmı alındıktan sonra geriye kalan atıkların değerlendirmesi için yatırım yapmaya oldukça isteklidirler . hayvansal atıkların yönetilmesi ve değerlendirilmesi konularında üreticilere eğitim verilmesi üretici örgütlerine atık değerlendirme tesisi kurmak ve işletmek için ihtiyaç duydukları finansman ve teknik desteğinin sağlanması ve hayvansal atık yönetiminin etkinleştirilmesi için gerekli alt yapı ve mevzuat düzenlemelerinin yapılması işletme düzeyinde ve ulusal düzeyde elde edilecek ekonomik katkıları artırabilecek ve çevresel sürdürülebilirliğe olumlu katkılar sağlayabilecektir .
büyükbaş hayvancılığın yoğun olarak yapıldığı türkiye de gerek hayvancılık faaliyetlerinin sürdürüldüğü işletmelerdeki canlı hayvanlardan ortaya çıkan atıklar gerekse bu hayvanların kesiminden sonra oluşan atıkların ve yan ürünlerin değerlendirilmesi ekonomik sosyal ve çevresel sürdürülebilirlik açısından önemlidir . diğer taraftan danusa hayvancılık faaliyetleri sırasında ortaya çıkan gübrenin hijyen kurallarına uygun şekilde depolanması tarımsal alanlarda aşırı kullanımı ve çeşitli çevre kirliliklerine yol açmasının önlenmesi gerekliliğine dikkat çekmiştir . türkiye de yılında yürürlüğe giren atık yönetimi yönetmeliği nde hayvan kadavralarını tarımsal amaçlı kullanılan hayvansal dışkıyı biyogaz yada kompost gibi geri kazanım tesisleri ile beraber yakma veya düzenli depolama tesislerine gönderilen hayvansal atıklar hariç diğer hayvansal yan ürünlerin yönetilmesi gerektiği belirtilmiştir . türkiye deki büyükbaş hayvan varlığının yaklaşık sini oluşturmaktadır . hayvanlardan elde edilen yan ürünlerin değerlendirilme durumunun kayıt dışı olması üreticinin kazancını azaltmaktadır . çalışmada bu eksik yönler tespit edilerek çözüm önerileri geliştirilmesi ve daha önceki yapılan çalışmalarda atık ve yan ürünlerin değerlendirilmesi ve yönetilmesi konusundaki bilgi boşluğuna katkı sağlanması amaçlanmıştır . örnekleme sürecinde örnekleme kriteri olarak büyükbaş hayvan sayısı kullanılmış olup hata payı ve güven aralığında çalışılmıştır . inceleme alanında faaliyet gösteren sığır besicilerinin demografik özellikleri işletmelerin genel özellikleri ve sığır besiciliği faaliyetleri süresince işletmede meydana gelen hayvansal atıkların yönetilmesi ve değerlendirilmesi konusunda bilgi düzeyleri incelenmiştir . daha sonra besicilerin sahip olduğu skor ortalamadan daha fazla puana sahip olanlar bilgi düzeyi yüksek daha düşük puana sahip olanlar ise bilgi düzeyi düşük grubuna dahil edilmiştir . samsun ilinde büyük şehir belediyesine kayıtlı adeti özel olmak üzere adet mezbahada yılları arasında her ay kesilen toplam büyükbaş hayvan sayısı ve hayvanlardan kesim sonrası ortaya çıkan karkas et yan ürün ve atıklara ilişkin veriler elde edilmiştir . öngörülerin yapılması için değişkenlere ait yılları arasında zaman serileri verileri kullanılmıştır . daha sonra otoregresyon ve kısmi otoregresyon grafikleri ve ilgili istatistik testler yardımıyla durağanlıkları ortaya konulmuştur . birliğe kayıtlı üye sayısı giriş aidatı ve yıllık aidatı dir . birlikte bulunan bir veteriner ve bir teknisyen işletmelere hizmet vermektedir . bu ücretler her yıl sorumlu veteriner ve teknisyenlere işletmeciler tarafından verilmektedir . ancak mezbahada kesim sonrası meydana gelen hayvansal yan ürün ve atık miktarları değerlendirme şekilleri satıldıkları yer ve fiyatları konusunda üretici bilgisi ve kontrolünün olmaması birliğin çoğu zaman kayıt dışılıktan dolayı sorunlar yaşadığı gözlenmiştir . böylece birlik kendi kayıtları ile mezbahalardaki kesim kayıtlarının birbiriyle tutarlı olmasını sağlamayı ve arz edilen et miktarını ve fiyatlarını tahmin etmeyi hedeflemektedir . işletmelerin si yalnızca besicilik yaparken diğer işletmeler hem süt sığırcılığı hem de besicilik faaliyetlerini bir arada yürütmektedir . incelenen işletmelerde yılda ortalama ton gübre üretilmekte olup bilgi düzeyi yüksek çiftçilerin ı gübreyi ahırdan günde iki kez çıkarttıklarını belirtmişlerdir . bilgi düzeyi yüksek besiciler gübreyi ahırdan daha sık çıkarmaktadır . . yılında yıllarına ait ortalama değerlere göre aylara göre değişiklik göstermekle birlikte yaklaşık katlık artışlar meydana gelmiştir . bu nedenlerle günümüzde büyükbaş hayvan yetiştiriciliğinin önemi giderektürkten ve ark . kurumların ve besicilerin oluşturulacak yeni yasa ve yönetmeliklerle birlikte hareket etmeleri sağlanmalıdır . böylece hem besici daha fazla gelir elde edebilecek hem de ekonomik sosyal ve çevresel sürdürülebilirliğe önemli katkılar sağlanabilecektir .
526
260
[ 0, 3, 2, 15, 40, 2, 29, 3, 63, 9, 26, 9, 3, 63, 9, 26, 9, 3, 63, 9 ]
Roald Dahl’ın Matilda İsimli Romanının Sigmund Freud’un Psikanalitik Yorumlama Yöntemiyle İncelenmesi
bu çalışmada çocuk edebiyatı yazarlarından roald dahl ın matilda adlı çeviri çocuk kitabı sigmund freud un psikanalitik kuramı esas alınarak incelenmiştir . psikanalitik kurama göre insanların birtakım istekleri arzuları vardır ama toplumsal kurallara uyma zorunluluğu bu istekleri gerçekleştirmeye engeldir . bu noktada bastırma örtme ortaya çıkar . gerçek hayatta ulaşılamayan bu arzulara hayal kurma yolu ile ulaşılmaya çalışılır . freud un kuramına göre hayal kurma ile yazarın yakın ilişkisi yazarı ruh hastasına yakınlaştırır . freud a göre yazarın yaratma eylemi içerisinde nevrotikliği barındırır . yaratma eyleminin sonucunda oluşan eser yazarın bilinçaltında yer edinen arzuların isteklerin korkuların sembollerini taşıyan bir somut belge niteliğindedir . bu çalışmada freud un psikanalitik yorumlama yöntemi kullanılarak eserdeki aile ve çocuk arasındaki ilişki kahramanların psikolojisi ve davranışları incelenmiş roald dahl ın bilinçaltının yaratmadaki rolü değerlendirilmiştir . matilda üç yaşından itibaren okumayı öğrenen vaktinin çoğunu kitap okumakla geçiren bir çocuktur . ancak anne ve babası kızlarına hiç ilgi göstermezler onu aşağılamaktan da geri kalmazlar . kendileri yalnızca televizyon seyredip insanları aldatarak para kazanan insanlardır . matilda nın anne ve babasını kabullenememesi ve birtakım oyunlarla onlara cezalandırma yoluna gitmesi kitabın temel kurgusunu oluşturur . okula başladığında da başöğretmen bayan trunchbull un korkutucu tavırlarıyla karşılaşır . matilda nın ailesiyle ve çevresiyle olan ilişkisini konu alan bu eserde psikanalitik bulgular betimlenmiştir . çalışma kapsamında freud un bakış açısıyla kitaptaki psikanalitik ögeler saptanmış çocuk edebiyatı açısından okurla paylaşılmak istenen iletinin niteliği değerlendirilmiştir .
insanın içyapısını ve sorunlarını derinlemesine çözümleme amacı taşıyan psikanaliz edebi eserlerin özünü anlamada önemli bir yere sahiptir . bu bağlamda psikanaliz yazarın yaratma eyleminde kullandığı bilinçaltı kaynaklarını açıklama gayesindedir . klasik freud eleştirisine göre edebi eser psikopatografinin sonucudur . bu terimi biraz daha açmak gerekirse terim yazarın yaratma ihtiyacının aslında onda tedavi gerektiren bir durum olduğunu bu nedenle yazma eyleminin yazarı adeta bir tür kurtuluşa götüren bir yol veya bir araç olduğunu anlatır . ve yazarın bilinçaltı ile kitaptaki kurgusal ögeler arasında bir bağ var mıdır freud un bilinçaltıyla ilgili buluşlarına dayanan bu yöntemi bazıları sanatçının psikolojisini bilinçaltı dünyasını cinsel komplekslerini vb . kendi çocukları akla gelebilecek en berbat kişi olsa bile onun harika biri olduğuna inanırlar . michael e karşı ilgili olan bay ve bayan wormwood kızları matilda ya hiç ilgi göstermedikleri gibi her fırsatta onu aşağılamaktan geri kalmazlar . yazar roald dahl galler de norveçli bir aile tarafından dünyaya getiriliyor . annesini erken yaşta kaybetmesi ve babasının sarhoş bir doktor yüzünden kolunu kestirmek zorunda kalması dahl ı derinden etkilemiştir . boğa gibi kalın boynu iri omuzları kalın kolları güçlü bilekleri ve kaslı bacakları da bunu kanıtlıyordu . bu açıdan bayan trunchbull yazarın bilinçdışına ittiği korkularının bir sembolüdür . freud dinamik görüş çerçevesinde bastırma mekanizmasını açıklamak için giderek çelişik psişik güçler arasında bir çatışkının bulunması gerekliliğini düşünmeye başlamıştı . babasının sahtekarlık aşkı kalıtım yoluyla ona da geçmişe benziyordu . matilda anne ve babasından nefret etmekte onları kabullenememektedir . matilda yaşadığı küçük dünyasında bir şeyleri değiştirmeye karar verir . freud un psikanalitik kuramına göre frustrasyonlar sayesinde çocukta bir gerçeklik duygusu gelişmeye başlar . dahl ın bilinçdışına ittiği isteklerin arzuların korkuların bunaltıların eserindeki olaylar ve kahramanların ruhsal durumu ile yakından ilişkili olduğu görülmüştür . çocuk edebiyatı çalışmaları kapsamında aynı yöntemle incelenen susanna tamaro nun tobia ve melek kitabındaki kahramanlar carl gustav jung ın psikanalitik bakış açısıyla yorumlanmış benzer sonuçlara varılmıştır . istediğinin reddedildiği günün öğleden sonrasında köyün kitaplığına giden matilda burada bayan phelps ile tanışır . bayan honey başöğretmen bayan trunchbull ile görüşerek matilda nın özel niteliklere sahip olduğunu derhal sınıfından alınarak on bir yaş grubunun sınıfına yerleştirilmesi gerektiğini söyler . matilda ile arasında duygusal bir bağ kuran bayan honey hayat hikayesini matilda ya anlatır . bayan honey şaşkınlıkla karşılasa da bundan çok mutlu olacağını belirtir . matilda nın anne ve babasıyla yaşadığı geçimsizlik kitabın temel kurgusudur . katı öğretmen korkutucu teyze gibi kişilikler de çocuk psikolojisi açısından uygun değildir .
368
207
[ 0, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3 ]