target
stringlengths
17
232
feat_Abstract
stringlengths
327
3.62k
text
stringlengths
590
6.6k
feat_PaperTextLength
int64
303
818
feat_PaperAbstractLength
int64
45
442
evaluation_predictions
sequence
Dis Hekimlerinin Hasta Hakları Konusundaki Bilgi Düzeyleri
bireylerin nitelikli bir yasama sahip olmasının sartlarından biri de sağlıklı olması ve sağlığını kaybettiğinde uygun tıbbi bakım almasıdır . tıp hizmeti alan bireyler herhangi bir hastalık esnasında sorununun ne olduğunu öğrenmeye ve bununla ilgili islemleri bilme hakkına sahiptir . bu noktada da karsımıza hasta hakları kavramı çıkmaktadır . hem hastalar hem de alanı ya da uzmanlığı ne olursa olsun hekimler tarafından hasta haklarının bilinmesi verilen tıp hizmetinin kalitesi açısından olmazsa olmazlardan biridir . bu çalısmada dis hekimlerinin hasta hakları konusundaki bilgi düzeylerini belirlemek hedeflenmistir . dis hekimlerinin hasta hakları konusundaki bilgilerini değerlendirmek amacıyla olusturulan anket rastgele yöntemle seçilen ve katılmaya gönüllü olan dis hekimine uygulanmıstır . anket sonuçları spss . paket programı ile değerlendirilmistir . katılımcıların sı erkek olup . i dis hekimliği fakültelerinde çalısmaktadır . hekim hasta hakları konusunda eğitim aldığını belirtirken asta hakları konusundaki bilgilerini yeterli bulan dis hekimi sayısı sadece tir . dis hekimlerinin baska hekimden onsültasyon isteme refakatçi bulundurma ve tıbbi kayıtları inceleme ve suret alma hakları konusundaki olumsuz yanıtlarındaki nispeten yüksek oranlar dikkat çekmistir . yine hangi durumlarda yazılı ya da sözlü onam aldıkları sorusunda protetik tedavi laboratuvar ve radyolojik incelemeler ilaç tedavisi ve endodontik tedavi durumlarında onama gerek duymadıklarını ifade edenlerin oranları nispeten yüksektir . özellikle son dönemde yeni türk ceza kanunu nun hatalı ya da eksik uygulamalar nedeniyle hekimlere yönelik yaptırımları tartısılmaktadır . yine hekimlerinin hastalarına olan özen borcu kapsamında hasta hakları konusunda bilgi sahibi olmaları gerekmektedir . dolayısıyla fakülte ve hizmet içi eğitimler basta olmak üzere konuyla ilgili güncel bilgilerin aktarılması gerekmektedir .
son yıllarda ülkemizde hasta haklarının evrensel normlara uygun olarak tanımlanması ve islerlik kazanması için çabalar yoğunlasmıstır . binlerce yıldır süren hasta hekim iliskisinde hekim mutlak otoriteydi . bu durum geleneksel sağlık sisteminin yapılanmasının doğal sonucuydu . bu rol geleneksel aile modelinde babanın oynadığı role benzemekteydi . geleneksel modelin çağın gelisimine uygun olarak değisim göstermesi hekimin baba rolünü de değistirmeye baslamıstır . bugün artık değisen anlayıs çerçevesinde bilgilendirme modeli ve özellikle son dönemde ideal model olarak gündeme gelen paylasım modeli ön plana çıkmıstır . bugüne kadar hekim hasta iliskisinin temel noktalarını belirlemek amacıyla pek çok uluslararası bildirge deklarasyon hazırlanmıstır . aydınlatılmıs onamda esas olan onam verecek kisinin hekimin hastalığı ya da yapacağı islem ile ilgili açıklamalarını gerektiği kadarıyla anlayıp idrak etmesi bu bilgiye dayanarak akılc bir sekilde ve gönüllü olarak bir karar vermesidir . aydınlatılmıs hasta onamı belki de insanın kendisi hakkında verilecek karara katkısının sağlanması yönündeki en samimi ve doğal haktır . bu nedenle ülkemizde çalısan dis hekimlerinin konuyla ilgili bilgi düzeylerini irdelemek amacıyla bu çalısma planlanmıstır . anket sonuçları spss . paket programı ile değerlendirilmistir . kisi nerede çalıstığını belirtmezken kisi dis hekimliği fakültesinde kisi devlet hastanesinde kisi özel hastane poliklinikte kisi ise diğer yerlerde çalıstıklarını belirtmistir . çalısmaya katılan dis hekimlerinin hekimlik deneyimi ortalaması . . yıldır . dis hekimi yıl dis hekimi yıl dis hekimi yıl dis hekimi yıl dis hekimi ise yıl ve üzerinde hekimlik yapmaktadır . katılımcıların birden fazla sıkkı isaretleyebildikleri bu soruda . hasta hakları ile ilgili yasanın olup olmadığı sorulmus soruyu yanıtlayan hekimden u var i yok demistir . hastalardan ne sekilde onam alındığı ile ilgili soruyu dis hekimi yanıtlamazken ü sözel si yazılı onam aldıklarını i ise herhangi bir sekilde onam almadıklarını ifade etmistir . çalıstıkları yerlerde hastaları hakları konusunda bilgilendirmeye yönelik liste tabela vb . yılı istatistiklerine göre ülkemizde . dis hekimi görev yapmaktadır . her sağlık çalısanı gibi dis hekimlerinden de hasta hakları konusunda bilgi sahibi olmaları ve bu bilgilerini mesleki yasamda uygulamaları beklenmektedir . eğitim aldığını ifade eden hekimlerin . sı eğitim kaynağı olarak dis hekimliği fakültesini göstermistir . hemen her gün medyada sansasyonel baslıklar altında hekimlerle ilg li haberlere rastlamak mümkündür . hasta haklarının neler olduğu sorusuna verilen yanıtlar incelendiğinde baska hekimden konsültasyon isteme hakkı tıbbi kayıtları inceleme ve suret alma hakkı ile refakatçi bulundurma hakkı gibi haklar için nispeten yüksek oranlarda olumsuz yanıt verildiği görülmektedir . her iki taraf da teshis ve tedavi konusunda bilgi paylasımında bulunmakta ve ortak karara varılmaktadır . yapılan çalısmalarda hastalar yüksek oranlarda hastalıkları ve tedavisi hakkında tüm gerçekleri bilmek istediğini ifade etmektedir . is hekimliğinde bu modelin uygulanabilirliğinin ve sonuçlarının irdelendiği çalısmaların yapılması gerekmektedir . dis hekimlerinin sadece . u yazılı olarak onam almayı tercih etmektedir . çocuk hastalarda ise velisinden ve mümkün olan durumlarda çocuklardan onam alınmalıdır . ancak bilgilendirme olmaksızın alınan onam hukuken geçersiz olarak nitelendirilmektedir .
473
237
[ 0, 3, 2, 40, 26, 2, 52, 3, 7, 4087, 35, 65, 17, 9, 3, 88, 19754, 3, 173, 13690 ]
Orman üçgülü (Bituminaria bituminosa L.) Genotiplerinin Tuzluluğa Dayanıklılık Düzeylerinin Belirlenmesi
bu çalışma orta karadeniz bölgesinden toplanmış adet bituminaria bituminosa genotipinin tuzluluğa dayanıklılık düzeylerinin belirlenmesi amacıyla yılında ondokuz mayıs üniversitesi ziraat fakültesi laboratuvar ve seralarında yürütülmüştür . iki aşamalı olarak planlanan çalışmada ilk aşamada genotipe ait tohumlar sert tohum kabuğu giderildikten sonra farklı nacl yoğunluklarında çimlendirilmiştir . tuz yoğunluğu arttıkça çimlenme oranı kökçük ve sürgün uzunluğu ve ağırlıkları azalmıştır . yüksek dozlarda bazı genotiplerde hiç çimlenme olmamıştır . ikinci aşamada ise en iyi sonuç veren genotip seçilmiş ve bu genotiple serada fide aşamasında aynı tuz yoğunluğu içeren çözeltiler kullanılarak çalışılmıştır . sera çalışmalarında yüksek nacl yoğunluğuyla beraber topraktaki tuzluluk artmış belirli bir süreden sonra ve mm çözelti uygulanan bitkiler tamamen ölmüştür . artan tuz yoğunlukları ile birlikte fidelerde bitki boyu yaprak sayısı bitki kök ve gövde ağırlığı azalmıştır . yine tuz yoğunluğu arttıkça yapraklardaki klorofil a klorofil b ve karotenoid miktarı azalırken lipit peroksidasyonu ve prolin miktarının arttığı tespit edilmiştir .
baklagiller familyasına ait çok yıllık bir bitki olan bituminaria bituminosa kuraklık ve sıcaklığa son derece dayanıklı olması yaz ayları boyunca büyümesini sürdürebilmesi ve yeşilliğini koruması marjinal alan olarak tanımlanan eğimli taşlık üst toprak tabakasını kaybetmiş derinliği az olan topraklarda sulanmadan yetiştirilebilmesi nedeniyle üzerinde en çok durulan bitkilerden birisidir . bunların yanında bitki sıcak ve kurak yaz aylarında yeşil kalabilme yeteneğine sahiptir ilk önce labaratuvar koşullarında çimlendirilmiş daha sonra yüksek tuz yoğunluklarında en çok çimlenme görülen genotiple serada fide aşamasında çalışılmıştır . samsun sinop ve kastamonu illerinden ve yıllarında farklı yerden toplanan bituminari bituminosa ya ait tohumlar omü ziraat fakültesi ne ait deneme alanına ekilmiş ilerleyen yıllarda bakım ve biçim işlemleri gerçekleşmiştir . tesadüf parselleri deneme desenine göre yürütülen bu çalışma iki aşamalı olarak kurulmuştur . seçilen genotiplerin tohumları viyollerde çimlendirildikten sonra fideler derinliği ve çapı cm olan saksılara şaşırtılmıştır . her bir saksıya homojen olmak üzere oranında kg toprak gübre karışımından oluşan harç konulmuştur . saksılarda kullanılan toprağın kimyasal özellikleri çizelge . de verilmiştir . kontrol grubundaki ortalama çimlenme oranı . iken bu değer artan tuz yoğunluklarına bağlı olarak azalmış ve mm dozunda . oranına inmiştir . çimlenme süresi kontrol grubunda günde tamamlanırken ve mm dozlarında çimlenme sırasıyla ve günde tamamlanmıştır . tuz yoğunluğu arttıkça sürgün ağırlığı değerleri azalmıştır . en yüksek doz olan mm da ise bu değer . cm ye düşmüştür . bu dozlarda gövde uzunluğu sırasıyla . ve . cm olarak ölçülmüştür . sera çalışmasında da ve mm nacl yoğunluklarına sahip çözeltiler saksılarda bulunan bitkilerin kök bölgesine verilmiştir . kök boğazı çapı yönünden genotiplerin ortalaması olarak uygulamalar arasında çok önemli farklılık olduğu belirlenmiştir . artan nacl yoğunluğuyla birlikte bitkilerin kök boğazı çapı azalmıştır . artan nacl yoğunluklarıyla beraber genotiplerin kök kuru ağırlıkları azalmıştır . her ne kadar mm uygulamasında sayısal olarak bir azalma görülse de kontrol grubu ile aralarındaki farklılık önemsiz bulunmuştur . çizelge te de görüldüğü gibi tuz yoğunluğu arttıkça toprakta biriken tuz miktarı ve bunun göstergesi olan ec değerleri de artmıştır . bu genotiplerden numara samsun bağkur numara samsun ladik toptepe arasından toplanmıştır . ancak daha dayanıklı çeşitlerin geliştirilebilmesi için çalışmaların sürdürülmesi yararlı olacaktır .
439
157
[ 0, 3, 2, 40, 2, 157, 3, 162, 3, 10923, 1639, 40, 2, 157, 3, 162, 3, 63, 9, 172 ]
TÜRKİYE’DE E-DEVLET PRATİĞİNİN ATİPİK BİR ÖRNEĞİ: TEK ADIMDA HİZMET BİRİMLERİ
günümüzde bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de kamu sektörü büyük bir değişim ve dönüşüm yaşamaktadır . iletişim ve ulaşım teknolojilerindeki akıl almaz gelişmelere paralel yaşanan bu değişim dönüşüm geçmişin klasik devlet anlayışı ile hareket etmeyi imkansız hale getirmiştir . zaman mekan sınırlamalarını ve algılamalarını kökten değiştiren bu değişimin zorlamasıyla çağdaş dünyada devletler e devlet anlayışı doğrultusunda çağdaş iletişim ve yönetim sistemlerini kamusal hizmetlerin sunumunda kullanmakta ve bu sayede hantal bürokratik işlem ve süreçler yerini yeni hızlı güvenilir ve şeffaf işleyen iş süreçlerine bırakmaktadır . bu çalışmada e devlet pratiğinin türkiye deki gelişimi ele alındıktan sonra e devlet uygulamalarının sıra dışı bir örneği olan tek adımda hizmet birimleri ele alınmaktadır .
günümüz dünyasında sanayi toplumundan bilgi toplumuna fordist üretimden esnek üretime ulus devletten küreselleşmiş dünyaya modernizm den postmodernizm e geçişlerin olduğu ve hemen her alanda çok yönlü dönüşümlerin hüküm sürdüğü bir süreç yaşanmaktadır . formel kurumlarla ilintili olan yönetim olgusuna nazaran kamu politikalarının etkilendiği daha geniş süreçlere odaklanan yönetişimde siyaset sahnesinin tamamlayıcı parçaları kamu özel ortaklıkları sözleşmeler ve ağbağlardır . her birinin kendine özgü rollerinin olduğu devlet özel sektör ve sivil toplumdan oluşan üç aktörlü bir yapıyı ifade eden yönetişim kavramında yönetimden farklı olarak hiyerarşik ilişkiler yerine heterarşik ilişkilere vurgu yapılmaktadır . süreç içerisindeki aktörler ve kurumlar uzun vadeli bir işbirliğine yönelik olarak kendi kaynaklarını becerilerini ve amaçlarını besleyip geliştirerek belli bir davranış kapasitesine ulaşırken hak ve yetkiler mümkün olduğunca genel kamu çıkarlarına yönlendirilmekte ve kamu perspektifi oluşmasına katkı sağlanmaktadır . bilgi teknolojilerinde yaşanan büyük değişim sonucunda bu teknolojilerin kamu yönetimindeki yeri ve fonksiyonları her geçen gün artmaktadır . ayrıca bu uygulamalara yönelik bilimsel çalışmalar da yoğunlaşmaktadır . e devlet uygulamalarından ilgili tarafların nasıl bir beklentisinin olduğuna ve devlet birimlerinin ne gibi hizmetler sunabileceğine ilişkin araştırmalar sonucunda bu uygulamalarla birlikte devlet birimlerinin elektronik olarak sunabildiği saptanan hizmetlerin başlıcaları şunlardır sürücü belgesi yenileme seçmen kayıtları oluşturma internet üzerinden oy kullanma doğum ölüm ve evlenme belgeleri düzenleme vergi ödeme avcılık ruhsatı alma ulusal sağlık örgütünden medikal bilgilere ulaşma ve bütün devlet birimlerine tek portaldan giriş yapabilme . günümüz dünyasında kamu sektörü büyük bir değişim yaşarken sanayi çağının klasik devlet anlayışı ile hareket eden yönetimler artık çağdışı kabul edilmektedir . bu anlamda klasik devlet anlayışı yerini e devlet anlayışına bırakmaktadır . aşağıdaki tabloda bu iki anlayışın temel farklılıkları yer almaktadır . ağır bürokratik işleyişin yol açtığı sorunların yanında etkinlik ve verimlilik açısından da başarısız uygulamalarla karşı karşıya kalan ve kamusal hizmetlerden zamanında kolay ve kaliteli bir biçimde yararlanamayan vatandaşların da kamu yönetimlerine getirdiği ciddi eleştiriler kamu yönetimlerini yeni arayışlara sürüklemiştir . günümüzde devlet ve kamu yönetimi alanında egemen olan eğilimler açısından ele alındığında türk kamu bürokrasisine yöneltilen verimsizlik hantallık ve bürokratizm gibi eleştirilerin yaklaşık yarım asırdır farkında olunduğu için idarede reform tartışmaları nın gündemden hiç düşmediğini söylemek mümkündür . oysa her geçen gün büyüyen karmaşıklaşan ve kendi içerisinde uzmanlaşmaya yönelen çağdaş örgütlerde yöneticiler yeni beceriler kazanma uğraşı içerisindeyken yönetimler ile vatandaşlar arasında da etkili iletişim mekanizmaları kurulmaya çalışılmaktadır . toplumu oluşturan bireylerin bilgi ve iletişim teknolojilerini hızlı biçimde benimsemeleri ve bu teknolojileri günlük hayatlarında daha sık kullanır hale gelmeleri bir taraftan onların yaşamlarını temelden etkilerken diğer taraftan bu teknolojilere dayalı ürün ve hizmet sunan devlet ve özel sektör kuruluşlarının ise dönüşüm için büyük bir gayret göstermek zorunda kalmaları sonucunu doğurmuştur . oecd tarafından yılında tamamlanan e devlet türkiye araştırması na göre türkiye e devlet pratiğinde büyük çaplı ilerlemeler kaydetmiş ve e devlet alanında devleti daha etkin etkili şeffaf ve hesap verebilir kılmaya yönelik önemli kazanımlar elde etmiş bulunmaktadır . örneğin sosyal güvenlik sektörüne yapılan milyon dolarlık e devlet yatırımları sayesinde sahteciliğin önlenmesi ile yıllık milyar dolar etkinliğin artırılmasıyla ise yılda yaklaşık milyar dolar tasarruf sağlanmıştır . bu sayısal veriler e devlet uygulamalarına harcanacak giderlerin çok kısa sürede kendini amorti ederek milyarlarca dolarlık tasarruf sağladığını göstermektedir . e devlet uygulamaları kaynak israfının önlenmesine dikkat edilerek bütünleşik bir yapı içerisinde kurum içi ve kurumlar arasında elektronik ortamda bilgi ve belge paylaşımına yönelik olarak çeşitli kademelerde sürdürülmektedir . bürokratik süreçler bireylerin farklı kamu kurumlarında var olan bu nitelikteki bilgilerin bir kısmına ulaşmalarını çoğu zaman zorunlu kılmaktadır . tek adımda hizmet birimleri nde başvuru sahibi vatandaşların nüfus vergi tarım tapu trafik ve sosyal güvenlik kayıtlarına tek elden ve elektronik ortamda ulaşılabilmektedir . bu kapsamda birim görevlilerince yapılacak incelemeler sonucunda hazırlanacak nihai raporun en geç gün içinde büro sorumlusuna sunulması gerekmektedir . postmodern çağın yaygın ve etkin yönetsel uygulamalarından toplam kalite yönetimi katılmalı yönetim ve stratejik yönetim gibi dikkat çekici uygulamalardan biri olan e devlet uygulamaları nın somut ve gündelik yaşamın bir parçası haline gelen yaygın örnekleri arasında son yıllarda kamu kurumlarınca vatandaşların ve özel sektör kurumlarının hizmetine sunulan ve yukarıda değinilen mernis kps adks uyap ekap polnet ve say gibi e devlet uygulamaları sayılabilir . yılından beri uygulanmakta olan tek adımda hizmet uygulaması gerek belirli bir toplum kesiminin ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla hizmete sunulmuş olması gerek kamu yönetimi literatüründe henüz akademik bir çalışmaya konu olmaması gerekse yazılı ve veya görsel basında yaygın biçimde yer bulmaması nedeniyle kamuoyunun gündeminin uzağında kalmış bir e devlet hizmetidir . özellikle soybis ile birlikte daha etkin hızlı ve yaygın bir hizmet niteliği kazanan tek adımda hizmet uygulaması na ilişkin ilgili kamu kurumları tarafından kamuoyu ile paylaşılmış birkaç rakamsal veri dışında hizmetten yararlananların hizmet sunumuna yönelik beklenti eleştiri veya memnuniyet düzeylerinin ölçüldüğü sistematik ve sürekli istatistiksel çalışmaların bulunmaması ya da kamuoyu ile paylaşılmaması önemli bir handikap olarak görülmektedir . sonuç olarak devletin yaşamasının ön şartının insanı yaşatmak olduğu bir kültürün mirasçısı olarak türkiye de vatandaşların beklenti ve taleplerinin etkin biçimde karşılanması ülkede yaşam kalitesinin arttırılmasında önemli fonksiyonlar icra edecek e devlet uygulamalarının sayı ve nitelik açısından artarak devam etmesi kamu hizmet standartlarının sürekli iyileştirme yoluyla yükseltilmesi efendi devlet ten hizmetkar devlet e geçişin sağlıklı ve hızlı bir biçimde gerçekleştirilmesi sürekli değişen ve dönüşen dünyada yaşamsal önem taşımaktadır .
818
100
[ 0, 3, 2, 29, 2, 3, 7, 9, 12836, 7, 77, 77, 77, 3, 22713, 51, 5595, 2, 75, 2 ]
Oryantal tütünde el gruplarına göre verim ve randıman özellikleri
oryantal tütünlerde hasat el gruplarının olgunlaşmasıyla aşağıdan yukarıya doğru yapılmaktadır . bu çalışmada farklı lokasyonlarda yetiştirilen bazı oryantal tip tütün genotiplerinin el grupları verim ve randıman değerleri bakımından incelenmiştir . tesadüf blokları deneme desenine göre tekrarlı kurulan denemeler orta karadeniz bölgesi tütün üretim alanlarında yer alan lokasyonda yılında yapılmıştır . materyal olarak bölgeden toplanan hat ile standart genotip kullanılmıştır . kırım işlemi üç elde tamamlanmış el grupları ayrı ayrı değerlendirilmiştir . hatlar arasında gümüşhacıköy de birinci ve ikinci kırım ile bafra da birinci kırım dışında kalan verim değerleri istatistiki olarak önemli bulunmuştur . randıman bakımından ise evciler ve bafra nın birinci kırımları dışında kalan kırımlarda hatlar arasında önemli fark tespit edilmiştir . mahsul veriminin oluşmasında ilk kırımların . ikinci kırımların . ve üçüncü kırımların . oranlarında etkisi olmuştur . mahsul randımanı en yüksek evciler de en düşük bafra da tespit edilirken kırımların randımana katkısı sırasıyla . . ve . olarak tespitedilmiştir .
dünyada ülkede . milyon ha alanda yaklaşık . milyon ton tütün üretimi yapılmaktadır . türkiye bu üretiminin sini karadeniz bölgesinde yapmaktadır . genel olarak el el hasat edilen tiplerde kurutma süresi kısalmakta daha açık renk tonlarına sahip yapraklar oluşmaktadır . kurutma süresinin uzadığı saklı hasatta solunum devam ettiğinden kuru madde kaybı artmakta daha koyu renklere sahip ürün oluşmaktadır . uygulamada görülen bu farklılıklar son ürün sigaranın içim karakteristiğini belirlemektedir . oryantal tütünler bu özelliklerine yetiştirildiği ekoloji ve genetik faktörlerin yanı sıra mekanizasyonun daha etkin kullanıldığı broad leaf tütünlere göre üretim sürecinde ve özellikle kırım dizim işlemlerinde yapılan yoğun işçilik ile sahip olmaktadır . ana uçaltı ve uç değerlendirilmekte iken günümüzde kırım sayısına el grubu konu olmaktadır . fiyatlandırmaya esas olan ekspertiz işleminde kriter olarak el grubundan da yararlanılmaktadır . örneğin zorba samsun tipi tütünlerde kapa sınıfının başlıca dipüstü el grubu ile diğer el gruplarında ag ve bg a girmeyen zayıf dokulu koku niteliği aranmayan menşe rengini kısmen taşıyan ve yaprak bütünlüğü arızalı yapraklardan oluştuğunu bildirmektedir . günümüze kadar farklı hasat yöntemlerinin yaprak kalitesi ve dekara verime etkisini konu alan ulusal ve uluslararası sayısız araştırma yapılmıştır . basma tipi tütünler küçük kısmen orta kıtalı olup renkleri açık kırmızı ve koyu sarıdır . bu özelliklerinden dolayı bazı özel sigara harmanları için sigara sanayinin önemli ve vazgeçilmez harman hatlarından birisidir çamaş ve ark . bu dönüşümün ana nedeni üretim miktarının yetersizliğinden dolayı tütün piyasasında yaşanan talep düşüşüdür . bölgeye yeni giren yunan basması tipleri üzerine bölgede yaşanan varyasyondan faydalanan çamaş ve ark . yavaş olgunlaşma özelliği gösteren yerli popülasyonlara alışkanlık gösteren üreticiler kırım sürecinde geç kalmakta bu tipler selekte edilse dahi üreticiler arasındaki tohumluk alışverişleri durumu zorlaştırmaktadır . bu nedenle uzun süreli programlar geliştirilmeli ve bölge tütün tipleri her yönüyle çalışılmalıdır . vejetasyon dönemi olan nisan ekim dönemi uzun yıllar ile deneme yılı nispi nem değerlerinde erbaa da . gümüşhacıköy de . ve bafra da . artış yaşanmıştır . evciler lokasyonunda her kırımda ve toplamda verim istatistiki olarak . düzeyinde önemlidir . evciler de lokasyon ortalaması kg da olmuş en düşük değer kg da ile xanthi a da gerçekleşmiştir . bafra lokasyonu randıman değerleri incelendiğinde istatistiki olarak birinci kırım önemsiz üçüncü kırım . düzeyinde ve ikinci kırım ve ortalama randıman değerleri . düzeyinde önemli olarak tespit edilmiştir . randıman diğer lokasyonların aksine sadece ikinci kırımlarda kabul edilebilir sınırlar içinde gerçekleşmiştir . genel ortalamalar bakımından çizelge ve şekil incelendiğinde artan verim değerlerine karşın azalan randıman değerleri görülebilmektedir . bazı hatlarda bu durum daha belirgin iken bazıları artan verim değerlerine karşın kabul edilebilir randıman değerleri ile öne çıkmaktadır . erb hattı tüm lokasyonlarda ortalamanın üzerinde verim ve randıman değerleri sergilemiştir . erb ve erb hatları verim bakımından lokasyon ortalamalarının üzerinde iken randımanları ortalamanın altındadır .
440
158
[ 0, 3, 2729, 6830, 51, 9, 3, 7, 4087, 15, 7, 23, 3, 157, 2, 7, 138, 51, 7935, 9 ]
Hibrit Mısır (Zea mays indentata Sturt.) Melezlerinde, Melez Gücü ve Tane Verimi Üzerine Ebeveyn Etkisinin Belirlenmesi
bu araştırma yıllarında konya ekolojik koşullarında iki yıl süre ile yürütülmüştür . araştırmada hibrit mısır melezlerinde melez gücü ve tane verimi üzerine ebeveyn etkisinin belirlenmesi amacı ile adet ebeveyn hattı bu hatlardan bazılarının resiproklu olarak melezlenmesinden elde edilen adet melez mısır genotipi ve ticari mısır çeşidi tesadüf blokları deneme desenine göre tekerrürlü olarak yetiştirilmiştir . araştırmada tane verimi yönünden resiproklu melezler arasında ikili karşılaştırmalar yapılmış heterosis ve heterobeltiosis oranları belirlenmiştir . araştırmada en yüksek tane verimi . kg da ile famoso çeşidinden elde edilirken en yüksek heterosis ve heterobeltiosis değerleri sırasıyla ve ile anaç x anaç melezinde saptanmıştır . ikili karşılaştırma sonucunda farklı melez kombinasyonu dane verimi yönünden resiproklu melez kombinasyonlarından istatistiki açıdan farklı ve önemli bulunmuştur . bu sonuçlar mısır ıslahında ana ve veya baba olarak kullanılacak ebeveynlerin belirlenmesinde resiproklu melezlemenin önemli olduğunu göstermektedir .
mısır ülkemizde ve dünyada ekim alanı ve üretim yönünden tarla bitkileri içerisinde oldukça önemli bir yere sahiptir . bu artışların başlıca nedenleri yetiştirme tekniklerinin gelişmesi ve yeni geliştirilen verim kabiliyeti yüksek hibrit çeşitlerin kullanılması diyebiliriz . hayvancılığın gelişmesi ile mısıra olan talep gün geçtikçe artarak devam etmektedir . bütün bölgelerin ekolojik şartlarına uygun ve verim gücü yüksek hibrit çeşitlerin geliştirilmesi ve ümitvar kaynak popülasyonların oluşturulması mısır ıslah çalışmalarında önemli önceliklerdir . bu çalışmamızda yerli hibrit mısır çeşitlerinin geliştirilmesi için ebeveyn hatların seçimine yardımcı olmak ve yerli hibrit mısır çeşit geliştirmeye katkı sağlamak hedeflenmiştir . araştırmada materyal olarak safgen tohumculuk tan sağlanan at dişi mısır grubundan adet ebeveyn hattı bunların resiproklu melezlenmesinden elde edilen adet melezlenmiş mısır genotipi ve adet kontrol çeşit materyal olarak kullanılmıştır . kullanılabilir fosfor oranı ise . kg da ile çok yüksek seviyede toplam potasyum oranı ise . kg da ile yüksek seviyededir . magnezyum miktarı fazla kalsiyum bakır ve mangan yeterli demir ve çinko oranı ise az seviyededir . denemede parseller m x . m m her parselde sıra olacak şekilde kurulmuştur . denemede bitkinin su ihtiyacına göre damla sulama yöntemi ile sulama yapılmıştır . denemenin hasadı melezlerin ve ebeveynlerin fizyolojik oluma ulaştıktan sonra kış öncesi kasım tarihinde elle yapılmıştır . melezlerin heterosis değerleri ht anaçlarda ortalama tane verimini kg da arasında melezlerin ise ortalama tane verimini kg da arasında bulmuştur . konuşkan nın yaptığı çalışmada ise anaçların tane verimi ortalamalarını kg da arasında ve ortalama . kg da melezlerin ortalama tane verimlerini ise kg da arasında ve ortalama kg da olarak bulmuştur . köse ve turgut yaptığı çalışmada anaçların ortalama tane verimini . kg da melezlerin ise . kg da olduğunu bildirmiştir . diğer ikili karşılaştırma sonuçlarında ise önemli bir fark bulunamamıştır . çizelge da görüldüğü üzere melezlere ait tane verimi değerlerinin heterosis oranı ortalaması . olmuş heterosis oranları ise . . arasında değişmiştir . melezlere ait tane verimi heterobeltiosis oranı ortalaması ise . olmuş heterobeltiosis oranları arasında değişmiştir . ortalama tane veriminde olduğu gibi heterosis ve heterobeltisis oranlarında da bazı melezler ve resiprokları arasındaki oransal farklılıklar dikkat çekmektedir . bunlar anaç xanaç ile resiproku olan anaç xanaç anaç xanaç ile resiproku olan anaç xanaç anaç xanaç ile resiproku olan anaç xanaç anaç xanaç ile resiproku olan anaç xanaç melezleridir . heterosiste en fazla . ile anaç xanaç ile resiproku olan anaç xanaç melezleridir . araştırmamızdaki tane verimindeki ortalama heterosis ve heterobeltiosis oranları tezel nın sonuçlarıyla benzerlik göstermekte aygün nin sonuçlarına kısmen yakın cengiz konuşkan ve şanlı ün sonuçlarından yüksek oranda bulunmuştur . çalışma sonucunda resiproklu melezlerin ortalama tane verimi karşılaştırmasında anaç xanaç ile resiproku olan anaç xanaç anaç xanaç ile resiproku olan anaç xanaç anaç xanaç ile resiproku olan anaç xanaç anaç xanaç ile resiproku olan anaç xanaç melezleri arasında tane veriminde ikili karşılaştırma yönünden fark düzeyde önemli bulunmuştur . bunun sonucunda tane verimi yönünden ana ile babanın yer değiştirmesi durumunda bazı kombinasyonlarda tane verimi heterosis ve heterobeltiosis oranlarının değiştiğini görmekteyiz . daha kapsamlı sonuç ve farklılıkların bulunması için denemelerin farklı lokasyonlarda ve daha fazla kombinasyonla kurulmasının daha sağlıklı olacağı tahmin edilmektedir .
497
136
[ 0, 3, 2, 7, 521, 107, 3664, 40, 2, 1314, 1982, 291, 2, 727, 9, 3, 1872, 9660, 40, 23 ]
MOBİL TİP UNİKONDİLER DİZ ARTROPLASTİSİ UYGULANAN HASTALARDA PATELLOFEMORAL AĞRI
çalışmamızın amacı kliniğimizde mobil tip unikondiler diz artroplastisi uyguladığımız hastaların ameliyat öncesi dönemdeki patellofemoral ağrı durumlarını ameliyat sonrası dönemle kıyaslamak ve sonuçlarını değerlendirmektir . unikondiler diz artroplastisi uyguladığımız yirmi iki hastayı çalışmamıza dahil ettik . ameliyat öncesi tüm hastalar ayakta ön arka lateral diz radyografileri ve bacak uzunluk radyografileri ile değerlendirildi . tüm hastalara aynı cerrahi yöntem uygulandı ve aynı tip mobil unikondiler protez kullanıldı . hastaların ameliyat öncesinde ve ameliyat sonrası altıncı ay değerlendirmelerinde womac diz skoru kujala patellofemoral skoru ve vas skoru kullanıldı . hastaların ameliyat öncesi ortalama womac vas ve kujala patellofemoral skorlarında ameliyat sonrası ile kıyaslandığında istatistiksel olarak belirgin düzelme saptandı . üç hastada takiplerde komplikasyon gelişti . komplikasyonlar mobil insert çıkığı ve metallozis artan patellofemoral ağrı ve diğer kompartmanlarda gelişen artroz ve minör travma sonrası gelişen diz iç yan bağ rüptürü idi . unikondiler diz artroplastisi sonrası başarıyı etkileyen en önemli faktörler cerrahi teknikte ameliyat sırasında kinematik değerlendirmenin iyi yapılması ve uygun hasta seçimidir . özellikle patellofemoral kompartımanın etkilenme derecesi sadece radyografilerle değil ayrıntılı klinik muayene ile değerlendirilmelidir . çalışmamızda ameliyat öncesi patellofemoral semptomları alan hastalarda bile ameliyat sonrası altıncı ayda istatistiksel olarak anlamlı düzelme tespit ettik . patellofemoral semptomlar ve ağrı ameliyat sonrası erken dönemde artabilir kesin değerlendirmeler için en az ay beklenmeli erken revizyon kararı verilmemelidir . unikondiler diz artroplastisi cerrahisi uygulanan hastaların iç yan bağ rüptürüne karşı hassas olduğu ve minör yaralanmalarla bile rüptür gelişebileceğini akılda tutmalıyız .
dizde osteoartrit orta ileri yaşlarda sıklıkla medial kompartmandan başlar ancak değişik derecelerde patellofemoral kompartmanıda etkileyebilir . cerrahi karar vermede hastanın yaşı aktivite düzeyi sistemik hastalıkları olup olmaması deformitenin olup olmaması varsa eklem içi ya da eklem dışı olup olmadığı eklem tahribatının yeri ve derecesi gibi birçok faktör rol oynar . ukda yeni bir cerrahi yöntem olmamasına karşın son yıllarda popülaritesi artmıştır çalışmamızın amacı kliniğimizde mobil unikondiler artroplastisi uyguladığımız hastaların ameliyat sonrası dönemdeki patellofemoral semptomlarını ameliyat öncesi dönemle kıyaslamaktır . ön çapraz bağ ve lateral femoral kondil ameliyat sırasında değerlendirilip sağlam oldukları görüldükten sonra femoral ve tibial kesiler yapıldı . ay kontrollerinde womac diz skoru kujala patellofemoral skoru ve vas skorları hesaplandı . the western ontario and mcmaster universities osteoarthritis indeksi ağrı sertlik ve fiziksel fonksiyonun sorgulandığı üç kısım ve toplam sorudan oluşmaktadır . her kısım skorları kendi içinde toplanarak o kısıma ait toplam skor bulunur . aksama yük verme yürüme merdiven çömelme koşma zıplama dizler bükülü uzun süre oturma ağrı şişme anormal ve ağrılı diz kapağı hareketi uyluk kaslarının erimesi diz bükmede yetersizlik değişik derecelerde değerlendirilir . hastaların ameliyat sonrası ortalama ağrı vas skorları . idi . unikondiler diz artroplastisi ameliyatının ilk tanımladığı yıllarda yüksek oranda implant yetmezliği ve komplikasyon oranları görülmüş . ve bu nedenle uzun süre gözden düşmüştür protez tasarımlarında gelişme ve ultra yüksek molekül ağırlıklı polietilen gelişimleri ile daha ufak polietilen insert kullanma imkanı bu ameliyatları tekrar popülerize etmiştir . ukda ameliyatlarında karar verme sürecinde tartışmalı konulardan biride patellofemoral kompartmanı etkilenen hastalardır . güncelkaynaklar özellikle patellanın medial tarafında olan patellofemoral kompartman tutulmasını artık bir kontrendikasyon olarak değerlendirmemektedir . zira patellofemoral artrozu ukda için kontrendikasyon olarak gösteren yazıların çoğu bu değerlendirmeye radyografi ve mrg ile yapmıştır . artritin progresyonu ve polietilende yıpranma en sık görülen iki yetmezlik nedenidir . ameliyat sırasında tibia ve femur kesileri iyi dengelenmeli bağlar gevşetilmeden korunmaya çalışılmalıdır medial kompartmana sıkı yerleştirilmiş bir unikondiler diz protezinin kaçınılmaz geleceği lateral kompartmanal artrit ve ağrının artmasıdır . uygunsa burada tercih medial unikompartmantal artroplasti olmalıdır . tam tersine aks tibia proksimalinde bozuluyor ise burada tercih proksimal femoral osteotomi yönünde olması daha uygun olacaktır . sonuçlarımıza göre hastanın preoperatif kuaja skorları ameliyat sonrasında belirgin gerileme gösterdi ki bu literatürde belirtilen yeni yazılarla paralel bir durumdur . aşırı kemik yada yumuşak doku hasarı vermeden çoğu zaman revizyon implantları kullanılmaya gerek olmadan primer total diz protezine revizyon yapılabilir . özellikle ameliyat öncesi hem patellofemoral hemde medial kompartmanda ağrısı olan hastalar ameliyat sonrası erken dönemde diğer hastalara göre daha fazla ağrılı olacaktır turnike etkisi ya da cerrahinin direk etkisi ile kuadriseps inhibisyonu olan hastalarda patellofemoral eklem şikayetleri erken döndemde artış bile gösterebilir bu hastalara karar vermeden önce makül bir süre beklenmeli ve cerrahinin sonuçları hakkında erken değerlendirilmelerle yoruma varılmamalıdır . ancak önemli bir nokta ukda sonrası iyb rüptürü diğer hastalarada görülen iyb rüptüründen daha minör travmalarla meydana geliyor gibi görülmektedir . çalışmamızın limitasyonları hasta sayısısının kısıtlı olması farklı iki cerrah tarafından yapılan ameliyatlarukda başarıyı etkileyen en önemli faktörler cerrahi teknik özellikle ameliyat sırasında kinematik değerlendirmenin iyi yapılması ve hasta seçimidir . özellikle patellofemoral kompartman durumu hem grafiler hemde klinik bulgular eşliğinde değerlendirilmelidir .
500
227
[ 0, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3 ]
TÜRKİYE’DE KAMU SAĞLIK KURULUŞLARINDA YAŞANAN ETİK DIŞI DAVRANIŞLAR VE UYGULAMALARIN GENEL GÖRÜNÜMÜ
bu çalışma türkiye de kamu sağlık kurum veya kuruluşlarında gerçekleşen etik dışı davranışları faaliyetleri ve uygulamaları kendisine konu edinmektedir . sonuç olarak bu çalışma sağlık hizmetlerinde yaşanan etik dışı davranışları faaliyetleri uygulamaları kurumsal alanlarla ilgili yapılan araştırmalardan alan yazınından elde edilen sonuçlardan yapılan gözlemlerle ve ilgili kamu kurum veya kuruluşlarında çalışanlarla yapılan görüşmelerle gerçekleştirilmiştir . bu bağlamda çalışma etik kavramını genel olarak ele almakta ve iş etiği kamu etiği tıp etiği gibi kavramlarla da ilişkisel bağlantılar arayarak konu ayrıntılı bir biçimde açıklanmayı kendisine konu edinmektedir . çalışma aynı zamanda sağlık alanına mahsus gerçekleşen tıp etiği ve deontoloji kavramları çerçevesinde kamu sağlık kurumlarında meydana gelen tartışmaları da değerlendirmeye ve açıklamayı da hedeflemektedir . bu değerlendirmelerin yanı sıra söz konusu kurumlarda yaşanan etik dışı problemler ayrıntılı olarak anlatılmış ve değerlendirilmiştir . bu çalışma gerek alan yazınındaki araştırma sonuçlarından elde ettiği değerlendirmelerden ve gerekse araştırma için görüşülen sağlık iş görenlerinin anlatımlarından türkiye de etik dışı davranış tutum ve uygulamaların kamu sağlık sektöründen yaşandığını ortaya koymuştur .
etik toplumsal hayatta birey veya bireylerin geçmişten bugüne değin yaşanmışlıklarının tecrübelerinin vicdanlarının deneyimlerinin ahlaki kurallarla ve yasalarla desteklenmiş değerler bütünü şeklinde tanımlanabilmektedir . etiği sosyo kültürel anlamda yasalar tarafından kontrol edilmeyen ancak insan davranışlarının sonuçlarına odaklı kültürel ve töresel bir ölçüt olarak tanımlamak mümkündür . etiğin yasal zorunluluklar ile yapılan faaliyetlere oranla daha yüksek ölçütleri karşılayan davranışları birey için zorunlu kılmaktadır . başka bir ifade ile etik insanlara işlerin nasıl yapılması gerektiğini belirlemede yol gösteren rehber değerler ilkeler ve standartlardır . bu süreçte mühim olan kamu görevlisinin ahlaki gelişmişlik düzeyidir dir . bu önermeler çağlar boyunca birbirlerinden etkilenerek yaşayan toplumların kendi yarattıkları norm ve kuralları ortaya çıkaran değerler bütününü incelerken elde ettiği temel bilgiler bütünüdür . bu bilgiler hukuk ya da ahlak olarak adlandırılsa da norm oluşturma etkinliğinin yapısını açıklamakta ve bu sistemlerin iç mantığını ortaya koymaktadır . yararlılık ilkesi tıp etiği kapsamında tıbbi yardıma muhtaç kişilere yardım etmeyi ve yararlı olmayı yükümlülük durumuna getiren tıp etiği ilkelerindendir . geleneksel tıp etiği çerçevesinde hastanın iyilik ve yararının temel değer olarak görülmesi hekimin yararlık ilkesi ile bağdaşan davranışı olarak açıklanabilir . bu tür eksik belgeler yasal bir süreçte geçersiz sayılabilmektedir . bazı hekimler özlük haklarının yetersizliğinden uygunsuz çalışma koşullarından son dönemlerde hasta karşısındaki konumlarının düşmesinden ve buna bağlı olarak da bazı hastalar tarafından saygısız davranışlarla karşılaşmalarından yaptıkları işin karşılığını yeterince alamamaktan meslekler arası ve meslek içi maaş dengesizliğinden bahsetmektedirler . bunun da gelecekte üniversite ve eğitim ve araştırma hastanelerinde asistan açığına yol açabileceğine ve bu sebeple yoğun emek sarf ettiren cerrahi alanlarda da donanımlı cerrahlara daha fazla oranda ihtiyaç duyulacağı ileri sürülmektedir . karşılıklı çıkar ilişkisine bağlı olarak teşvikler ilaç firmaları tarafından karşılanmaktadır . kongre ücretlerinin vergiden düşürülmesine imkan tanıyan bir düzenlemenin yararlı olacağı ya da yeterli düzeyde maaş alınması yönünde çözüm önerileri belirtilmektedir . tıbbi mümessillerin ilaç yazımına etkisi eczacılar ve sağlık çalışanları tıbbi mümessillerin ilaç yazımında oldukça etkili olduğunu düşünmekte bilakis hekim ile mümessilin karşılıklı çıkar ilişkisiyle reçete tertiplerinin yapıldığını da iddia etmektedirler . haksız yeşil kart sağlık çalışanlarına göre politikacıların politik çıkar amacı ile imkanı olmayan kişilere verilmesi gereken yeşil kartı araştırmadan birçok kişiye dağıttıklarını ve primsiz olan bu sağlık güvence türünün türk sağlık sektörünün ve sisteminin finansmanını bozduğu bilinmektedir . sağlık ocağında çalışmanın dezavantajları ve avantajları hekimler açısından belli bir bölgeye ve belli bir popülasyon takip edildiği için iş yükünün az olabilmesi çalışılan bölgedeki kişilerle yakinen tanışma fırsatının doğması sebebiyle daha samimi ilişkiler kurulması yönüyle de daha verimli geri bildirimler alınabilmesi avantajlı bulabilmektedir . sağlıkta dönüşüm programı hekimlerden bazıları bütün sağlık kurumlarının yoğunlaşmasına maliyetin artmasına ve yeniden bir sistem kurmak yerine eskinin aksayan yönlerinin iyileştirilmesi üzerinde durmaktadır . hasta mahremiyetinin korunamaması pozitif ayrımcılık gereken hastalarda tedavi önceliğine uyulmaması suiistimal edilmesi ve eşitlik ilkesine uygun hareket edilmemesi sağlık alt yapısının yetersizliği bürokrat idareci ve personelin akraba veya tanıdık hastalar ile ilgili özel istekleri yönetmelik prosedür ve mevzuattan kaynaklanan sıkıntılar sağlık hizmetlerine erişim açısından sosyal güvence ve olanakların bazı hastalarda mağduriyetlere yol açması ve sevk zincirine uyulmaması nedeniyle hem hasta açısından hem de kurum açısından ortaya çıkan sorunlar olarak ifade etmek mümkündür .
599
155
[ 0, 3, 15, 17, 23, 2, 23, 78, 7, 63, 32, 3, 157, 13198, 11150, 15, 40, 46, 40, 265 ]
SÖZLÜ KÜLTÜRÜN DİNSEL KAYNAKLARDAKİ YANSIMALARI
matta markos luka ve yuhanna incilleri tanrısal töz ü içermeleri bakımından birbirlerinden farklı olmamakla birlikte yuhanna incili tanrısal söz ile başlar . ilkin söz ün var olması ve manevi alana ilişkin olması sözlü kültür ve din arasında bir ilişki olduğu şeklinde yorumlanabilir . kimi dinlerde tanrı nın konuşması belli bir şekilde görünerek ya da birtakım belirtilerle insanlarla iletişim kurması söz konusudur . bu durum kısaca vahiy olarak tanımlanmaktadır . buradaki iletişim biçimi bu çalışmada sözlü kültür kapsamında işlenmiş ve ilahi yönüyle söz kavramı da bir tür sözlü kültür unsuru olarak ele alınmıştır . bu bakımdan din ve dine dair tüm olgular çoğunlukla sözlü kültür tarafından ilkin inşa edilmiş daha sonra devamlı tekrarlarla geleneğin bir parçası haline gelmiş ve yaygınlaşmıştır . bu çalışmada din ve sözlü kültür arasındaki ilişkiye değinilmiş tanrısal ya da yüce kuvvet kaynaklı ilahi emirlerin söz aracılığıyla dini kültürel bir forma nasıl dönüştüğü ve dönüştürüldüğü konusu anlatılmaya çalışılmıştır . bu çalışma kapsamında ortadoğu kadim uygarlıkları ile yine ortadoğu kökenli tek tanrılı dinler arasındaki sözlü kültür ilişkisi irdelenmiştir .
sözlük anlamı sözlü olarak aktarılan kültür ögelerinin tamamı olarak tanımlanan sözlü kültür terim anlamı olarak da sözlük anlamına yakın bir anlam ihtiva eder . fakat bu durum yazının icadıyla sözlü kültürün önemini yitirdiği anlamına gelmemektedir . zira sözlü kültür her şeyden önce dilin yapısını koruduğu için yazınsal kültürün temelinde var olmuştur . dolayısıyla sözlü kültürün temel ilkesi aktarma eylemini sürekli hale getirerek yapının tekrarını sağlamasıdır . sözün aktarımında oluşturulan ortak kodlar üzerinden tanımlanabilir kültürel süreçle birlikte bu yapı hem sosyal boyutta hem de zaman boyutunda birleştirici ve bağlayıcı bir nitelik kazanmaktadır . sözlü kültürün aktarılma sürecinde çeşitli kültürel unsurlar ön plana çıkmaktadır . zamanla yazıya aktarılarak yeni bir formlar kazanan sözel kültür ürünleri hayatımızın somut birer nesnesi durumuna gelirken sözlü anlatım aynı zamanda yazısız da varlığını sürdürmeye devam etmektedir . insan gruplarının kültürel bellek olarak aktardıkları sözlü unsurlar nesiller boyu aktarılırken kimi zaman belli oranda kayıplara ve yeni formlara bürünerek değişimlere uğrayabilmektedir . tarih boyunca sözün gücü etkinliğini yitirmeksizin devam ettirmiştir . sözlü kültürün dinsel olgularla olan ilişkisinde ortaya çıkan mitoslar iki şekilde açıklanabilir . birincisi yayılma yoluyla bir toplumda bilinmesi ikincisi ise benzeri durumlarla karşılaşan toplumların birbirinden bağımsız olarak düş gücünün ürünü olarak mitosların üretilmesidir . buna en bilindik örneklerden biri olarak yukarıda da ifade edildiği gibi tufan mitosudur . bu tür sözlü kültürün dinsel motifleri aktarıcı birer unsura dönüşmesi toplumsal bellek oluşturma açısından son derece önemlidir . zira zamanla uygarlıkların tarih sahnesinden silinmesi mitosların da kaybolması anlamına gelmemekte aksine başta kutsal metinler olmak üzere birçok alanda yeni sanatsal ya da dinsel ürünlerin üretilmesine de katkı sağlamaktadırlar . karmaşık ve anlaşılması güç gözüken ilk uygarlıklara ait çok sayıda mitosa rastlamak mümkündür . bundandır ki ilahi buyruk insanlar arasında ağızdan ağıza aktarılmış ve sözün içselleştirici gücü doğrudan kutsallıkla bağlantılı olmuştur . mabet döneminde m . ö . tarihlerine uzanan sürgündeki alimlerin ortadoğu nun gizemli öğretilerinden özellikle de iran daki zerdüştlük geleneğinin ezoterik anlayışından esinlenerek sözlü olarak kuşaktan kuşağa aktardıkları bir öğreti olarak ortaya çıkmıştır . genel işleyiş eski ahit teki her cümle kelime ve harfin incelenerek mistik ve alegorik yorumlar elde edilmektedir . tanrı israiloğulları ile sadece sözlü tevrat hürmetine sözleşme yapmıştır . buna göre ilk zamanlar üzerinde pek durulmayan bu husus teslisin oluşmaya başladığı ikinci yüzyıldan itibaren konuşulmaya ve tartışılmaya başlanmıştır . üç kanonik incil den farklı olarak yuhanna incili nde ifade edilen isa ya ilişkin bu değerlendirmenin yuhanna nın da içinde bulunduğu dönem helenistik düşüncesinin bir ürünü olarak birçok yeni ahit araştırmacısı tarafından dile getirilmektedir . böylece dönemin gerek felsefi birikimi gerekse de inanç boyutu göz önüne alındığında yazılı hale gelen bir sözlü unsurdan söz etmek olasıdır . insanlar tanrı nın kutsal metinleri kendilerine yazdığına değil konuştuğuna inanırlar . tanrı konuşarak ve tezahür etmek suretiyle insanlıkla iletişim kurmaktadır . dolasıyla sözlü aktarım unsurlarının doğrudan ilahi nitelikte olması hıristiyanlık açısından sözlü kültürü önemli bir noktaya çıkarmaktadır . vahyin bu bakımdan konuşulan dille ve kültürle çok yakın ilişkisi vardır . tamamen insana odaklanan vahyin insan tarafından anlaşılması ve zihinsel olarak aktarılmasındaki önemi hitap biçiminin etkili olmasındandır . islami açıdan sözlü kültür ve din arasındaki en önemli bağ hz . muhammed e dair her türlü eylem ve söz sahabe tarafından büyük bir dikkat gösterilerek devam ettirilmiştir . dolayısıyla bu konuda sözlü kültür önemli bir işlev görmüştür . tanrıya ve her türlü tapınma konumundaki yüce kuvvete olan yakarış ancak sözün samimiyeti ile bir anlam kazanmaktadır . bu bakımdan dinsel metinlerin herhangi bir şekilde standart bir hale getirilmesi söz konusu olsa da sözlü kültür inananlar arasında etkinliğini devam ettiren bir iletişim biçimidir .
537
158
[ 0, 3, 7, 1872, 172, 40, 1272, 3, 157, 13198, 11150, 1272, 29, 3, 7935, 291, 2, 40, 51, 9 ]
Yağışa Bağlı Koşullarda Yetiştirilen İleri Kademe Ekmeklik Buğday Islah Materyallerinin Kalite Özelliklerinin Değerlendirilmesi
bu çalışma yıllarında yağışa bağlı koşullarda farklı lokasyonlardaki ön verim verim ve bölge verim denemelerindeki ekmeklik buğday genotiplerinin kalite performanslarının belirlenmesi ve seleksiyon kriteri olarak değerlendirilmesi amacıyla yürütülmüştür . araştırmada bazı kalite özellikleri ve ekmek hacmi incelenmiştir . yağışa bağlı koşullarda ekmeklik buğday genotipinin kalite analizleri yapılmıştır . bu analizler sonucu genotipin kalite yönü ile ileri kademelere aktarılması sağlanmıştır . ıslah programı kapsamında yılları arasında yapılan çalışmalar sonucunda yağışa bağlı koşullardaki ön verim verim ve bölge verim denemelerine ait materyalde seçilen hatlarda ortalama bin tane ağırlığı . g protein oranı . zeleny sedimantasyon değeri . ml miksograf gelişme süresi . dk farinograf su absorbsiyonu . ve ekmek hacmi . cm olarak tespit edilmiştir .
buğday insan beslenmesinde kullanılan kültür bitkileri arasında önemli bir yer tutmaktadır . son yıllarda un ve unlu mamuller teknolojisinin gelişmesiyle birlikte dünya çapında artan yüksek kaliteli çeşit ihtiyacının karşılanabilmesi için kalitesi yüksek çeşitlerin geliştirilmesi ve üretilmesi önem arz etmektedir . bunun büyük bir bölümünü ise orta anadolu ve geçit bölgeleri oluşturmaktadır . bu amaçla yeni geliştirilen ekmeklik buğday genotipleri ülkemizin çeşitli iklim bölgelerinde kalite özellikleri yönünden denemelere alınmaktadır . bu çalışma ile ekmeklik buğday ıslah programının değişik kademelerindeki materyalin fiziksel kimyasal reolojik ve ekmek özelliklerini belirleyerek seleksiyonda kalite özelliklerini etkin şekilde değerlendirerek seçim yapılması kalite yönünden ümitvar olan hatların standartlarla karşılaştırılarak üstün performans gösteren genotiplerin tespit edilmesi ekmeklik buğday genotipi ve çeşidi geliştirme çalışmalarına katkıda bulunulması amaçlanmıştır . bazı kalite özellikleri ve ekmek hacmi incelenmiştir . yetiştirme sezonunda konya merkez lokasyonuna düşen yağış miktarı döneminde mm döneminde . mm döneminde . mm döneminde mm ve döneminde mm olarak belirlenmiştir . zeleny sedimantasyon aacc a göre farinograf analizleri aacc e göre ve miksograf analizleri aacc a metoduna göre yapılmıştır . ekmek hacmi ise içinde sorgum tohumu bulunan ekmek hacmi ölçme cihazı ile yer değiştirme esasına göre ölçülmüş ve ağırlıkları terazide tartılarak kaydedilmiştir . proje kapsamında elde edilen verilerin varyans analizi istatistik program kullanılarak yapılmıştır . çalışmada ekmeklik buğday ön verim denemesinde yılları arasında yer alan materyalde kalite analizleri yapılmış olup yapılan seleksiyonla genotipin seleksiyonunda kalite yönünden destek sağlanmış ileri kademelere aktarılmıştır . yıl bazında değerlendirdiğimizde yetiştirme dönemindeki materyalin protein oranının yüksek olduğu tespit edilmiştir . ileri ıslah kademelerinden seçtikleri ekmeklik buğday hatları ve standart çeşitler karşılaştırdıkları bir çalışma sonucunda farklı iklim ve toprak şartlarında genotiplerin özelliklerinin farklılık gösterdiğini bildirmişlerdir . zeleny sedimantasyon değerinin yüksek olması gluten kalitesinin yüksek olduğunun bir göstergesi olarak kabul edilmektedir . en yüksek fark yetiştirme döneminde elde edilmiştir . buna bağlı olarak pik alanının geniş ve gelişme süresinin de inin de uzun uzun olmasına neden olmaktadır . olmasına neden olmaktadır . yıl bazında değerlendirdiğimizde yetiştirme döneminde materyalin pik alanının yüksek olduğu tespit edilmiştir . deneme ortalama değerinin cmdeneme ortalama değerinin cm standart çeşitlerin ortalama değerinin standart çeşitlerin ortalama değerinin cm cm seçilen hatların ortalama değerinin ise cm seçilen hatların ortalama değerinin ise cm olduğu tespit edilmiştir . ekmeklik buğday bölge verim denemesinde materyalde fiziksel kimyasal reolojik analizler ve ekmek denemeleri yapılmış seçilen genotipin sereolojik analizler ve ekmek denemeleri yapılmış seçilen genotipin seleksiyonunda leksiyonunda kalite özellikleri bakımından destek sağlanmıştır . bin tane ağırlığı deneme ortalama değerinin . g standart bin tane ağırlığı deneme ortalama değerinin . g standart çeşitlerin ortalama değerinin . g seçilen hatların ortalama değerinin ise . g çeşitlerin ortalama değerinin . g seçilen hatların ortalama değerinin ise . g olduğu tespit edilmiştir . olduğu tespit edilmiştir . seçilen hatların ortalama değerinin deneme ortalaması ve standartlar ortalamasının üzerinde değer verdiği genel olarak değerlendirdiğimizde yetiştirme döneminde bin tane ağırlığının yüksek olduğu tespit edilmiştir . . miksograf pik alanı nm arasında değişmiş ve en yüksek fark yetiştirme döneminde elde edilmiştir .
619
125
[ 0, 3, 2, 7, 521, 107, 478, 2, 29, 2, 29, 2, 29, 20, 2, 23, 1816, 157, 3, 1258 ]
Mesleki Aşkınlık: Bir Kavram İncelemesi
bu makalenin amacı yurt içinde kariyer psikolojik danışmanlığı alanında yaygın olarak kullanılmayan mesleki aşkınlık kavramını ele almak ve kavramın çatısını oluşturmaktır . yurt içi literatürde mesleki aşkınlık kavramı açıklanmaya çalışılmış ancak bu konuda görüş birliğinin olmadığı görülmüştür . bu araştırmada mesleki aşkınlık kavramının tarihsel gelişim süreci kavramın teorik alt yapısı kavramla ilgili yapılan çalışmalar kavramı etkileyen bağlamsal faktörlerin neler olabileceği yurt içi literatüre uygun bir şekilde nasıl tanımlanabileceği neden aşkınlık kavramının tercih edildiği ve son olarak da ülkemizde nasıl kullanılabileceği ile ilgili açıklamalara ve önerilere yer verilmiştir .
calling ifadesi yurt dışı literatürde oldukça yaygın bir şekilde kullanılan ve türkçe karşılığı net olmayan bir kavramdır . calling kavramının karşılığı olarak yurt içi literatürde kariyer arzusu ve meslek aşkı kavramları kullanılmıştır . verilen tanıma bakıldığı zaman calling ifadesinin birden fazla bileşeni içerdiği anlaşılabilir . tutku calling ile ilişkili aktiviteleri gerçekleştirirken derin bir tatmin ve zevk duygusu yaşamayı yansıtır . benzerliklere bakıldığında birçok çalışma calling i anlamlı çalışmanın ifade edildiği ve kişisel ve sosyal anlam duygusunun üretildiği bir yol olarak tanımlamıştır . insanın kendi dışındaki şeylerde anlam bulabilme yeteneği öz aşkınlık olarak tanımlanabilir . calling kavramının belirli bir işe veya mesleğe yönelik olması kavramın daha spesifik bir şekilde tanımlanmasını gerektirmektedir . bu sebeple calling kavramı yerine mesleki aşkınlık kavramının kullanılmasının uygun olabileceği düşünülmektedir . literatürde mesleki aşkınlığın araştırmacılar tarafından farklı şekillerde tanımlanması kavramın tek boyutlu çok boyutlu ve kategorik olarak çeşitli şekillerde ölçülmesine sebep olmuştur . tanımdan anlaşılacağı üzere meslek kavramı bireyin sadece mesleğine yönelik yürüttüğü etkinlikleri kapsamaktadır . yurt dışı literatür incelendiğinde mesleki aşkınlık kariyer meslek ve iş arasındaki farkı açıklayan çalışmaların bulunduğu görülmektedir . dik duffy ve eldridge işin genel bir anlam duygusu yüklenerek yapılmasının ve bunun sadece içsel sebeplerle gerçekleştirilmesinin meslek olarak ifade edilebileceğini mesleki aşkınlığın ise tanrı toplumsal ihtiyaçlar veya aile mirasını sürdürme gibi dışsal kaynaklardan yola çıkarak oluşturulduğunu açıklar . michaelson and tosti kharas diğer insanların bakış açısının birey odaklı mesleki aşkınlığın etik değerini anlamadaki faydasını vurgular . başka bir ifadeyle diğer insanların bireyin oluşturduğu mesleki aşkınlığa yönelik görüşleri bireyin kendi mesleki aşkınlığını değerlendirmesine yardımcı olur . mesleki aşkınlığın içsel oluşum sürecini yönlendiren dış kaynaklar olarak hizmet ettiğini göstermektedir . araştırmacılar elde ettikleri araştırma sonuçlarından hareketle mesleki aşkınlığın varlığının kariyer seçimi sürecinde önemli bir unsur olduğunu vurgulamıştır . bununla birlikte bireylerin mesleki aşkınlık yaşayacaklarını düşündükleri mesleklere ve işlere aşinalıkları yine keşfetme noktasında teşvik edici bir unsur olabilir . mesleki aşkınlık kavramının gelişimi belirtildiği gibi çok çeşitli olabilir . gerek gelişimsel dönemler açısından gerekse de bağlamsal faktörler mesleki aşkınlık kavramının kaynağını incelemek kadar önemli olan diğer bir konu mesleki aşkınlığın bağlamsal faktörlerden etkilenip etkilenmediğidir . belirtilen çalışmalar olumsuz bağlamsal faktörlerin mesleki aşkınlığın yaşanmasında veya hissedilmesinde engelleyici unsur olduğunu göstermektedir . bağlamsal faktörler bireylerin mesleki aşkınlık yaşamasını engelleyebilecek faktörler olarak karşımıza çıkabildiği gibi mesleki aşkınlığı hissetme ve oluşturma yolunda alternatif yolları deneme hususunda tetikleyici unsurlar olarak görülebilir . örneğin bireyin zorlu ekonomik koşullarda iş bulabildiği için işine bağlılığının artırması bu durumun olumlu sonucu iken istemediği bir işi yaptığı için kendini geliştirmeme veya devlet güvencesiyle ilerleme göstermeme şeklinde olumsuz etkileri olabilir . bu sebeple ekonomisinin güçlenmesi için çalışanların mesleklerini icra etmeye olan isteklilikleri ve yaptıkları meslekleri sadece gelir kaynağı olarak görmekten ziyade mesleklerine ve işlerine anlam yükleyerek daha gönüllü bir şekilde yapmaları verimliliği artıracaktır .
498
85
[ 0, 3, 99, 9, 1395, 23, 3, 63, 450, 17, 3, 26, 2, 1314, 2, 3, 9842, 9, 11150, 221 ]
İlaçların Neden Olduğu Tat ve Koku Alma Bozuklukları
koku ve tat almanın yaşamsal fonksiyonlarda önemi büyüktür . insanın sosyal yaşantısı ve diyet alışkanlıkları tat alma ile etkilenmektedir . ayrıca tat alma duyusu ile koku duyusu yakın bir ilişki içindedir . bu durumun nedeni koku ve tat duyusunun moleküler düzeyde oldukça karmaşık yapılara sahip olmasıdır . farklı hastalıkların tedavisinde kullanılan ilaçların çoğunun istenmeyen yan etki olarak tat ve koku duyusunda bozukluğa yol açtığı öne sürülmektedir . koku ve tat duyularındaki değişiklikler tıbbi olarak gerektiği kadar dikkate alınmamaktadır . bu durum hem hastanın tat veya koku alma bozukluğu ile yaşamasına yol açmakta hem de hastalar yemeklerden hoşnutsuz olmak keyif alamamak gibi sosyal açılardan da olumsuz etkilenmektedir . bu derlemenin amacı ilaçların tat ve koku duyularında neden olduğu etkileri tanımlamak ve bu etkilere neden olabilecek ilaçlar hakkında bilgi sunmaktır .
koku ve tat almanın özellikle hayvanlarda beslenme korunma ve üreme gibi yaşamsal fonksiyonlarda önemi büyüktür . koku ve tat duyusu moleküler düzeyde de oldukça karmaşık yapılara sahiptir . tip hücreler sinaptik hücre olarak da adlandırılmakta ve serotonin norepinefrin içermekte ve gad sentezi yaparak gaba biyosentezinde sorumlu olmaktadır . tat uyarıcıları tatlı ve acı gibi iyonik veya tuzlu ve ekşi gibi iyonik olmayan uyarıcılar şeklinde olabilir . bu olay sırasında g protein bağlı reseptörlerin trpm kanallarının akvitasyonuna neden olarak etki ettiği gösterilmiştir . ekşi ve tuzlu tatlar ise iyon kanallarını vasıtasıyla depolarizasyona neden olmaktadır . g protein ile aktive olarak siklik adenozin monofosfat uyarımı gerçekleşerek hücre içi uyarılma başlar . ıp artması ve hücre içi kalsiyum artması depolarizasyonu tetiklemektedir . bu noktalar sinir sisteminin çevre ile doğrudan teması olan ve sinir rejenerasyon yeteneğine sahip noktalarıdır . bu aşamaya havanın sadece lik kısmının ulaştığı belirtilmektedir . koku bağlayıcı proteinler koku moleküllerinin derişimlerini arttırır ve koku moleküllerinin reseptör hücrelere ulaşmasını ve reaksiyona girmesini sağlamaktadır . titreşim teorisine göre reseptörler titreşim derecelerine göre aktive olabilmektedir . diyet histidin veya kaptopril kullanımına bağlı olarak meydana gelebilecek çinko eksikliği durumlarında hızlı geri dönebilen anosmi meydana gelmektedir . g protein iletimi ile elektron transferi arasındaki adrenerjik reseptörlerde de çinko görev yapmaktadır . burada yer alan glomeruller yardımıyla olfaktör trakta ulaşmaktadır . buradan anterior olfaktör nükleus priform korteks uyarılmaktadır . amilorid asetazolamid spironolakton ve furosemid gibi diğer diüretikler kötü tat oluşturması nedeniyle önemlidir . sisplatin metotreksat siklofosfamid doksorubisin doksetaksel ve paklitaksel gibi antimetabolik ilaçlar da tat bozuklukları oluşturmaları açısından dikkat edilmesi gereken ilaçlardandır . asiklovir amantadin proteaz inhibitörleri gibi antiviral ilaçlar da tat almayla ilgili sorun oluşturabilir . bu ilaçlardan büyük çoğunluğunun acı bir tadı olduğu bazılarının ise metalik ve ekşi bileşenleri olduğu saptanmıştır . yoldan uygulandığında çok kısa süre içinde metalik veya acı tat duyularını indükleyebilir . lokal anestezik ve antiaritmik lidokain lokal anestezik ropivakain demir preparatları tirotropin salgılayan hormon nikotinik asit ve argininin i . v . bununla birlikte ilaç ilaç etkileşmeleri sonucunda ilaç plazma düzeylerinin artışı tat bozukluklarına da neden olabilir . ilaçların koku alma üzerine etkileriyle ilgili çalışmalar oldukça sınırlıdır . klorfeniramin loratadin psödoefedrin gibi antihistaminikler de koku almayı etkileyebilmektedir . kraniyal sinir ile innerve edilen sirkumvallat ve posterior folat papilla . ileri yaş ile hiçbir tedavi kullanmayan kişilerde dahi tat ve koku bozukluklarının görülme sıklığının arttığı da bildirilmiştir . tat ve koku bozukluklarının standart bir tedavisi henüz bulunmamıştır . ancak özellikle sistemik steroid tedavisinin uzun süre kullanım gerektirmesi olası yan etkilerinden dolayı pek önerilmemektedir . öte yandan tuzlu su spreylerinin de verilebileceği bildirilmiştir . bu nedenle etkilenen hastalar sağlıklarını ve iyileşmelerini olumsuz yönde etkileyecek daha fazla miktarda tuz ve veya şeker alma eğiliminde olabilir . giderek artan sayıda ilaç kullanımı nedeniyle bu ilaçların istenmeyen ya da doğrudan etkileri nedeniyle tat ve veya koku bozuklukları ortaya çıkmaktadır .
432
121
[ 0, 3, 157, 18512, 3, 162, 3, 17, 144, 491, 348, 2, 29, 3, 1872, 4650, 8654, 109, 3, 12687 ]
İSLAM HUKUKU AÇISINDAN BİR PRENSİP OLARAK ŞÛRÂ ve İSTİŞÂRE1
islam dini genel itibariyle müslümanlar için bir takım prensipler belirlemiştir . bu prensiplerin kur an ı kerim den bağımsız bir şekilde ortaya çıkmadığı bilinen bir husustur . buna göre kimi prensiplerin uygulanması açık kesin ve bağlayıcı hükümlerle bildirilmişken kiminin uygulanması hususunda ise esneklik söz konusudur . kesin ve esnek hükümler açısından konuya yaklaşıldığında bu hükümlerin genel ve özel bir hususu işaret edip etmediğine dair bazı problemlerin ortaya çıktığı görülür . bu çalışmamızda yukarıda var olduğu ifade edilen problemlerin açıklanmasından ziyade peygamberimizin muhatap kaldığı ki bu husus özel bir yönü ifade eder emir ve yasakların müslümanların tamamını genel yönü ifade eder kapsayıp kapsamadığı üzerinde durulacaktır . bilindiği üzere şûra ve istişare prensibi olarak kabul edilen bu husus islam ın bizzat peygamber nezdinde tüm müslümanlara bir emir ve tavsiyesini içermektedir . bu emir bizzat peygambere hitap gibi görünmüş olsa da aslen tüm müminlere bir hitap ve tavsiyedir . makalemizde şûra ve istişarenin genel olarak anlam ve önemi islam dinindeki yeri islam hukukunun kaynakları olan asli ve feri delillerdeki konumu vb . hususlara değinilerek konularla ilgili görüşler sunulmuş çözüm yollarıyla ilgili öneriler ortaya konulmaya gayret gösterilmiştir .
şûra ve istişare müslümanların hayatında önemli bir prensiptir . şevere bir şeyi açığa çıkartmak belirtmek göstermek gibi anlamlara gelmektedir . harf i cer kullanımı arap dilinde önemlidir . bu konularda farklı görüşler ortaya atılmış ve alimler görüş ayrılığına düşmüştür . bir ayet i kerime de kendilerine güvenlik veya korku ile ilgili bir haber geldiğinde onu yayarlar . ayette de belirtildiği üzere iblis kıyasa başvurmuş ve kendisini meleklerden üstün görerek emrin dışına çıkmıştı . allahu teala nın insanlığa göndermiş olduğu son ilahi kitap kur an ı kerim dir . peygamber de cevap olarak ilim erbabı olan fakihlerle ve ibadet ehli olan müslümanlarla müşavere edin diyerek onlara bir yol göstermiştir . allah u teala kur an ı kerim de şûra ve istişareyi açık olarak emretmiştir . ayet i kerime bizzat peygambere hitaben indirilmiştir . bedir uhud ve hendek savaşlarında yaptığı istişarelerde peygamber sahabelerin oylarını benimsemiş ve uygulamıştır . peygamber uhud savaşı öncesinde sahabeleriyle istişare ederken kendisi medine den çıkmama görüşünde olmasına rağmen sahabeleri medine dışında savaşma yönünde görüş bildirmişlerdi . peygamber de sahabelerinin görüşüne uymuş ancak medine dışında yapılan bu savaş sonucunda islam ordusu mağlup olmuştur . bu mükafat inananlar ve rablerine tevekkül edenler büyük günahlardan ve çirkin işlerden kaçınanlar öfkelendikleri zaman bağışlayanlar rablerinin çağrısına cevap verenler ve namazı dosdoğru kılanlar işleri aralarında şûra ile olanlar kendilerine verdiğimiz rızıktan allah yolunda harcayanlar bir saldırıya uğradıkları zaman aralarında yardımlaşanlar içindir . eşlerden biri dahi farklı görüşte olursa bu karar geçerli olamaz . evlatlar bu kararları almadan önce anne babalarının görüşlerini öğrenmeli onlarla istişare etmeli ve en doğru karar ne ise onu almalıdırlar . bu fikirlerden biri namaz vakti geldiğinde bayrak dikilmesi ve insanların bayrağı görünce namaza gelmesi yönündeydi . bir diğer fikir namaz vakti geldiğinde boru çalınması şeklindeydi . sonrasında da bu rüyanın hayra işaret ettiğine karar verilerek günümüzdeki ezan belirlenmiştir . islam hukukçuları icmayı yapacak kimselerin belirli niteliklere sahip olması gerektiğinde hem fikirdir . çünkü farklı ictihadlar değerlendirilerek kıyas aşamasında doğru bir yol izlenip izlenmediği ortak illetin bulunup bulunmadığı asıldaki hükmün fer için de geçerli olup olmadığı gibi hususlar istişare edilerek nihai bir sonuca ulaşılır . fıkıh literatüründe mesalih i mürsele terim olarak hükmün kendisine bağlanması ve üzerine hüküm bina edilmesi insanlara bir fayda sağlayan veya onlardan bir zararı gideren fakat muteber veya geçersiz sayıldığına dair belirli bir delil bulunmayan manalardır şeklinde tanımlanmaktadır . dolayısıyla şarap gibi sarhoş edici diğer içkilerin de haram olması maslahat gereğidir . örneğin talak yani boşanmak örf olarak boş ol sözüyle karşılık bulup kendiliğinden oluşmuştur . örneğin kamuya ait bir yola ya da karanlık bir kapı arkasına kuyu kazmak başkalarının hayatını tehlikeye atacağından tüm mezheplerce bu yasak görülmüş ve kötülüğe yol açan kesin fiillerin engellenmesi gerektiği konusunda görüş birliği oluşmuştur . hanefiler ise yasaklanan sonuca ulaşma amacının açıklanması ya da bu sonuca ulaşma iradesine kuvvetli bir şekilde delalet eden karinelerin olması durumunda bu sonuca ulaşmaya vasıta olan fiillerin engellenmesi görüşündedirler . şer u men kablena sözlükte bizden öncekilerin dini demektir . bu ilmi istişareler neticesinde de bazı noktalarda görüş birliği oluşmuşken bazı noktalarda da farklı düşünceler ortaya çıkmıştır . mesela kur an tevrat ta israiloğulları hakkında konulan kısas hükmünü onda üzerlerine şunu da yazdık cana can göze göz buruna burun kulağa kulak dişe diş kısas edilir ayetiyle bildirmekte ancak bu hükmün müslümanlar için geçerli olup olmadığı konusunda bir izahta bulunmamaktadır .
506
171
[ 0, 3, 2, 3, 2304, 603, 20, 3, 1314, 10443, 52, 9, 3, 162, 229, 23, 1314, 355, 3, 9017 ]
Yeşil pazarlamada tüketici algısı: Kahramanmaraş kent merkezi örneği
yeşil pazarlama fiziksel çevre üzerindeki olumsuz etkileri en aza indirmek veya çevre kalitesiniarttırmak için tasarlanan ürün geliştirme ve pazarlama faaliyetleridir . bu çalışmanın amacıkahramanmaraş kent merkezindeki tüketicilerin yeşil pazarlama yöntemiyle sunulan ürünlere ilişkin tüketici tercihlerinde etkili olan faktörleri belirlemektir . araştırmanın ana materyalini kahramanmaraşkent merkezinde tüketici ile yüz yüze yapılan anketlerden elde edilen veriler oluşturmaktadır . veriler tanımlayıcı istatistikler ve ki kare testi yardımıyla analiz edilmiştir . araştırma sonuçlarına göretüketicilerin . inin yeşil ürün hakkında bilgiye sahip olmadığı yeşil ürün anlatıldıktan sonratüketicilerin . inin yeşil ürün satın aldığı tespit edilmiştir . tüketiciler en çok gıda ürünlerinin yeşil ürün olmasına dikkat ederken en az otomotiv sektöründeki ürünlerin yeşil ürün olmasına dikkatetmektedirler . tüketiciler en çok sağlığını korumak en az ise prestij için yeşil ürün tükettiklerini ifadeetmektedirler . ürünlerin içinde kimyasal katkı maddeleri olup olmadığı çevreye zararlı birürünü fiyatı düşük olduğu için tercih etmedikleri çevreye zarar vermeyen ürünlerindağıtımında ürünlerin en kısa yoldan ulaşmasını tercih ettikleri organik ürün satın alma davranışı üzerinde reklamın etkisi olduğu tüketicilerin en çok önemverdikleri yeşil pazarlama karması önermeleridir . bu çalışmanın sonuçları karar vericilere tüketicitercihlerini belirleyerek çalışmalarına yön verebilmelerinde önemli bilgiler sağlayacaktır .
insanoğlu varlığından bu yana çeşitli canlılarla birlikte yaşamını sürdürmektedir . insan eli ile ortaya çıkan sorunlar yine başta insan olmakla üzere pek çok canlı türünü tehdit eder hale gelmiştir . tüketiciler ürünlerin daha az kirlilik yaratan atıkları azaltan daha fazla geri dönüşüm sağlayan yenilenebilir kaynakların üretimde daha fazla kullanımını ürünlerin ekosistem için daha güvenilebilir olmasını istemektedirler . yeşil pazarlama fiziksel çevre üzerindeki olumsuz etkileri en aza indirmek veya çevre kalitesini artırmak için tasarlanan ürün geliştirme ve pazarlama faaliyetleridir . ancak yeşil pazarlama stratejisi yalnızca ürünle sınırlı kalmayıp tüm pazarlama bileşenlerinin yeşil olmasını gerektirir . bir ürünü yeşil ürün olarak nitelendirebilmek için insan ya da hayvan sağlığına tehlikeli olmaması imalat kullanım ya da ortadan kaldırma boyunca çevreye zarar vermemesi imalat kullanım ya da ortadan kaldırma boyunca aşırı miktarda enerji ve diğer kaynakları tüketmemesi fazla ambalaj ya da kısa yaşam süresi nedeni ile gereksiz çöpe neden olmaması gereksiz kullanımı gerektirmemeli ya da hayvanlara işkence yapılmamalı çevreye ya da evrene zararlı materyaller kullanılmaması gerekmektedir . bu çalışma ile kahramanmaraş kent merkezinde tüketicilerin yeşil pazarlama karmasına ilişkin yaklaşımı belirlenmiştir . yeşil pazarlamada son durumun ortaya konması karar alıcılarda farkındalık ve gündem oluşturulması açısından önemlidir . tüketicilerin medeni durumları incelendiğinde . sinin evli olduğu . ünün bekar olduğu sonucuna ulaşılmıştır . kahramanmaraş kent merkezinde yeşil ürün satın alan tüketici sayısı düşük bulunmuştur . bu kararsızlığın en büyük sebeplerinden birinin de yeşil ürünlerin alternatiflerine kıyasla daha pahalı olduğunu saptamıştır . yeşil ürün tüketen tüketicilere hangi ürün gruplarının çevre dostu olmasına dikkat edersiniz sorusu sorulduğunda tüketiciler en çok sırasıyla gıda ürünleri ve beyaz eşyanın çevre dostu olmasına dikkat ettiklerini en az ise kozmetik ve otomotiv sektöründeki ürünlerin çevre dostu olmasına dikkat ettiklerini belirtmişlerdir . yine diğer bir araştırmaya göre tüketicilerin sinin temizlik ürünleri . nin gıda . inin otomotiv sinin elektrik elektronik . sinin giyim ve . kozmetik alışverişlerinde ürünlerin çevreci olmalarına dikkat ettiklerini tespit etmişlerdir . işlenen ve paketlenen ürünlere daha fazla ödeme yapmayı kabul eder misiniz sorusu sorulduğunda tüketicilerin . sı kabul edeceğini . ü kabul etmeyeceğini belirtmiştir . tüketiciler ürünlerin dağıtımında aracı sayısı arttığında çevreye verilen zararın arttığını aracı sayısı azaltıldığında ise ürünlerin kendilerine ulaşmasında daha az dağıtım kirliği olacağını düşünmektedirler . yeşil tutundurmada tüketiciler en çok organik ürün satın alma davranışı üzerinde reklamın etkisi vardır firmaların çevreci aktivitelerini anlatan mesajları onların çevrenin korunmasına katkıda bulunduklarının göstergesidir önermelerine katıldıkları en az ise yeşil ürünün televizyonda reklamının yapılması o ürünün güvenilir olduğunun göstergesidir önermesine katıldıkları tespit edilmiştir . firmaların çevreci hareketlerinin ve bunun yanı sıra televizyonda yapılan yeşil ürün reklamlarının tüketiciler nezdinde yeterli inandırıcılığı olmadığı sonucuna ulaşılabilir . tüketicilerin yeşil ürün tercih etmesindeki en önemli neden sağlıktır . yapılacak yeşil ürün pazarlama stratejilerinde sağlık faktörünün ön plana çıkarılması gerekmektedir . tüketicilerin en önemli yeşil ürün tüketmeme nedeni ise bulma sorunudur . satış merkezlerinde yeşil ürün stantları açılarak tüketicinin isteklerine yanıt verilebilir . yeşil ürün satın alma ile cinsiyet hane halkı gelir grubu eğitim grupları ve hane halkı birey sayısı grubu arasında istatistiki olarak anlamlı bir bağıntı olduğu gözlemlenmektedir . böylece hangi ürünlerin tüm işlemlerinin çevreye dost şekilde üretildiği bilinmemektedir . oluşturulacak yeşil renk ambalajlar veya yeşil ürün olduğuna dair belgeler ürün ambalajları üzerine yerleştirilerek tüketicilerin yanılmaması sağlanmalıdır . bu çalışma ilgili paydaşların yeşil pazarlama konusunda tüketici tercihlerini belirleyerek çalışmalarına yön verebilmeleri için bir kaynak oluşturabilir .
540
183
[ 0, 3, 2, 40, 2, 29, 2, 3, 7, 4087, 26, 4087, 526, 17959, 12594, 1171, 3, 8781, 8654, 17 ]
Küresel Tütün Kullanımı Salgını ve Kontrolü
tütün salgını dünyanın şimdiye kadar karşılaştığı en büyük halk sağlığı tehditlerinden biridir ve yılda milyondan fazla insanın ölümüne yol açmaktadır . bu ölümlerin milyondan fazlası doğrudan tütün kullanımının bir sonucu iken yaklaşık . i sigara içmeyenlerin pasif olarak sigara dumanına maruz kalmasının sonucudur . dünya genelinde milyar kişi tütün ve tütün ürünü kullanmaktadır ve sigara içenlerin yaklaşık i düşük ve orta gelirli ülkelerde yaşamaktadır . dünya sağlık örgütü tütün kontrolü çerçeve sözleşmesi şubat te yürürlüğe girmiştir ve dünya nüfusunun ından fazlasını kapsayan ülke tarafından kabul edilmiştir . dsö tkçs kişilerin en yüksek sağlık standardına sahip olma haklarını teyit eder uluslararası sağlık işbirliği için yasal boyutlar sağlar ve uyum için yüksek standartlar belirler . dünya sağlık örgütü yılında dsö tkçs nin temel talep azaltma hükümlerinin uygulanmasını ölçeklendirmek için pratik maliyet etkin bir yol haritası sunmuştur mpower . her bir mpower politika önerisi dsö tkçs nin en az bir hükmüne karşılık gelir . altı mpower politika önerisi şunlardır tütün kullanımı ve koruyucu politikaları izlemek insanları pasif sigara dumanı etkileniminden korumak sigarayı bırakmak için uygun yardım önermek tütünün zararları konusunda uyarmak tütün ürünlerinin reklam tanıtım ve sponsorluğunu kısıtlama konusunda var olan mevzuatı güçlendirmek ve tütün üzerindeki vergiyi artırmak . dünya nüfusunun unu temsil eden dünya genelindeki ülkelerin üçte ikisinde ulusal düzeyde genç ve yetişkin sigara kullanım anketlerini en az yılda bir tekrar ederek tütün kullanımını izlemektedir . dünya nüfusunun ünü temsil eden sadece ülkede sigara bırakmaya yardımcı olmak için tam veya kısmi maliyet kapsamına sahip ulusal ve kapsamlı sigara bırakma hizmetleri mevcuttur . dünya nüfusunun sini temsil eden ülke sigara paketleri üzerinde resimli sağlık uyarılar için en iyi uygulamayı yapmaktadır . dünya nüfusunun yaklaşık ü son yılda en az bir tane güçlü tütün kullanımı karşıtı kitle iletişim kampanyası düzenleyen ülkede yaşamaktadır . dünya nüfusunun ini temsil eden sadece ülke her türlü tütün reklamı tanıtım ve sponsorluğunu tamamen yasaklamıştır . dünya nüfusunun unu oluşturan sadece ülke tütün ürünlerine vergiler getirmiş böylece sigara perakende satış fiyatının inden fazlasını vergiler oluşturmuştur .
günümüzde tütün kullanımı iskemik kalp hastalığı kanser inme ve solunum yolu hastalıkları dahil olmak üzere pek çok hastalıktan ölme riskini artırmaktadır ve dünyanın tek başına en önemli önlenebilir ölüm nedeni ve halk sağlığı sorunudur . tütün kullanımı dünya genelinde her yıl yaklaşık milyon kişinin ölümüne neden olmaktadır . tütün tüketicisine zarar veren yegane yasal üründür bilindiği üzere kullanıcılarının yarısını öldürmektedir . bununla birlikte tütün kullanımı bütün dünyada oldukça yaygın bir davranıştır . dünya genelinde milyonu erkek ve milyonu kadın olmak üzere yaklaşık milyar kişi sigara içmektedir . sigara fiyatlarının ucuz oluşu yaygın ve saldırgan pazarlama teknikleri tütün kullanımının tehlikeleri hakkındaki bilgi yetersizliği ve tütün kullanımına karşı etkili politikaların olmayışı bunda rol oynamaktadır . tütün ürünlerinin içerikleri ile ilgili düzenleme iii . tütün ürünlerinin paketlenmesi ve etiketlenmesi v . öğretim iletişim eğitim ve toplumsal bilinç vi . dsö çerçeve sözleşmesine taraf olan ülkeler tütün salgınına karşı mücadeleye katılarak ülkelerindeki halkın sağlığını koruma konusunda söz vermişlerdir . ülkelere bu yönde yardım etmek amacı ile dsö yılında mpower paketini hazırlamıştır . bu pakette tütün kontrol politikası olarak en etkili politika ele alınmaktadır vergileri ve fiyatı artırmak reklam tanıtım ve sponsorluğu yasaklamak toplumları pasif sigara dumanı etkileniminden korumak herkesi sigaranın tehlikeleri konusunda uyarmak sigarayı bırakmak isteyenlere yardım etmek salgını ve koruyucu uygulamaları titizlikle izlemek . mpower ı desteklemek üzere dsö ve küresel ortakları tütün kullanımına bağlı hastalık ve ölümlerle ekonomik hasarları durdurma çabalarında ülkelere yardımcı olabilmek için yeni kaynaklar yaratmaktadır . yılı itibariyle dsö ne üye devletlerin yaklaşık üçte ikisi bu oran dünya nüfusunun ünü oluşturmaktadır üstte belirtilen mpower politikalarının birini en iyi şekilde uygulamıştır . türkiye yılından bu yana bu politika paketinin tümünü birden uygulayan dünya genelindeki ilk ve tek ülkedir . tütün kullanımı ve buna bağlı etkiler konusundaki değerlendirmeler güçlendirilmelidir . gelir düzeyinden bağımsız olarak bütün ülkeler sigarasız ortam ile ilgili yasaları etkili şekilde uygulayabilirler . dünyada ülkede sigara paketleri üzerinde resimli uyarı yasal zorunluluktur . yılında avustralya sigara paketlerinde tek tip paket uygulamasına geçmiştir . halen dünya nüfusunun ancak i tütün reklam tanıtım ve sponsorluğu konusunda kapsamlı yasakların olduğu ülkelerde yaşamaktadır . dünyadaki çocukların yaklaşık yarısı tütün ürünlerinin ücretsiz olarak dağıtılmasının yasak olmadığı ülkelerde yaşamaktadır . vergilerin dolayısı ile sigara fiyatının artırılması sigara kullanımını azaltmada en etkili yoldur . bu uygulama ayrıca sigara içenlerin de sigarayı bırakmasına yardımcıdır . vergilerin artırılması yoluyla tütün kontrolü amacı ile kullanılmak üzere maddi kaynak sağlanabilir bu kaynak halk sağlığı ile ilgili diğer alanlarda ve sosyal programlarda da kullanılabilir . tütün endüstrisi de özellikle bu ülkeleri hedef almakta ve bu ülkelere yönelik pazarlama ve tanıtım yapmaktadır . bu hedefler arasında yılına kadar bulaşıcı olmayan hastalıklar kaynaklı erken ölümlerin azaltılması ve yaş ve üstü bireylerde mevcut tütün kullanımı prevalansının yılında azaltılması küresel hedefleri de bulunmaktadır . maddesine uygun olarak bütün kapalı işyerlerinde toplu taşıma araçlarında kamuya açık kapalı alanlarda ve gerekli diğer kamusal alanlarda dumansız ortamlar sağlanması amacıyla mevzuat çalışması yürütmeye dsö tkçs nin . maddesine ve . maddesine uygun olarak tütün reklamlarına promosyonuna ve sponsorluğuna kapsamlı yasakları uygulamaya dsö tkçs nin . maddesine uygun olarak tütün ürünlerinin tüketimininazaltılması amacıyla bütün tütün ürünlerine uygulanan vergileri artırmaya küresel izleme çerçevesinin göstergelerine göre özellikle gençlerin sigaraya başlama oranları ve mevcut tütün kullanım oranları olmak üzere tütün kullanımının izlemeye ve dsö tkçs nin . ancak bu durumun çözümü için bir ilaç veya aşının keşfedilmesi gerekmemektedir . vatandaşlarının sağlığını korumak için yapmaları gereken yukarıda sözü edilen yöntemleri uygulamaya koymalarıdır .
610
329
[ 0, 3, 2, 40, 51, 1639, 3, 1272, 2558, 15, 3, 10701, 1618, 2, 51, 2, 3, 157, 173, 29 ]
Dünyada ve Türkiye’de Diş Hekimliği Radyolojisi Eğitiminin Gelişimi
x ışınları yılındaki keşiflerinden birkaç hafta sonra diş hekimliğinde uygulanmaya başlamıştır . yaralarının yanında zararları da anlaşılan radyolojinin eğitim kurumları müfredatına bir ders olarak katılması da yıl sonra yılında howard r raper ın çabalarıyla olmuştur . diş hekimliği radyolojisi özgü ilk kitap da yine howard r raper tarafından yılında yazılmıştır . türkiye de ise radyoloji dersi diş hekimliği eğitimi müfredatına yılında alınmıştır ve prof . dr . mehmet selahattin erk tarafından anlatılmıştır . ders yılında ise o dönem doçent olan suat ismail gürkan bu dersi anlatmakla görevlendirilmiştir . eğitimin tarihi sürecine bakıldığında yılından lı yıllara kadar ve . sömestrlerde verilen radyoloji dersinin lı yıllardan li yıllara kadar sınavsız bir seminer olarak verildiği görülmektedir . günümüzde ise ve . sömestrlerde teorik . sömestrlerde pratik ders . sömestrlerde ise klinik staj dersi olarak verilmektedir . diş hekimliği radyoloji i alanında yazılan eğitim kitaplarının geçirdiği sürece bakıldığında ise latin alfabesi ile yazılan ilk kitabın yılında prof . dr . suat ismail gürkan tarafından yazılmış olan diş hekimliği röntgen bilgisi kitabı olduğu görülmektedir . bu kitaptan sonra diş hekimliği radyolojisi kitabı daha yazılmıştır ve en son yazılan kitap prof . dr . abubekir harorlı editörlüğünde çıkarılmış olan ağız diş ve çene radyolojisi dir . tüm yazılan kitaplar sıra ile içerik olarak gelişim göstermiş akademik eserlerdir ve öğrenciler hem de diş hekimlerinin kullanımına sunulmuşlardır .
x ışınları yıllındaki keşfedilmelerinden hemen sonra diş hekimliği alanında kullanım alanı bulmuştur . diş hekimliği radyolojisi alanında yapılan erken dönem çalışmalarının sunumları ilk eğitim materyalleri olarak kabul edilebilir . sayısında ocak tarihinde yayımlanmıştır . ayrıca şubat tarihinde walter koenig tarafından alınan ve mart da yayınlanan görüntüler ile otto walkhoff ile friedrich giesel tarafından ocak alınan ve nisan tarihinde sunulan görüntüler de ilkler arasında sayılmaktadır . almanya daki çalışmalar ile eş zamanlı olduğu düşünülen ve journal of british dental association da haziran yılında yayınlanan frank harrison ın görüntüleri de bunlar arasındadır . radyolojinin diş hekimliği eğitimine akademik düzeyde katılması ise da howard riley raper tarafından gerçekleştirilmiştir . ilk diş hekimliği radyoloji ders kitaplarından biri olan elementary dental radiography da tarihinde raper tarafından yazılmıştır . bu kitap sayfadan oluşmakta ve adetten fazla görseli içermekteydi . aslında bir cerrah olan ennis yılında hiç bilmediği radyoloji konusunda ders vermekle görevlendirilmiştir . röntgenoloji dersi yılında da tıp fakültesi programına konulmuştur ve erk dersin muallimliğine seçilmiştir . diş hekimliğinde bu eğitimin başlaması ise yine prof . dr . mehmet selahattin erk in yılında diş tababeti mektebinde görevlendirilmesiyle olmuştur . diş hekimi galip abdi rona şubat tarihinde prof . dr . mehmet selahattin erk in asistanı olarak atanmıştır . t . c . istanbul darülfünunu talebe rehberinin ve yılı baskılarında radyoloji eğitiminin . prof . dr . alfred kantorowicz in yılında mektebe tedrisat direktörü olarak atanmasından sonra bu düzenlemeden vazgeçilerek radyoloji tedavi kürsüsüne bağlanmıştır . bu arada o dönem doçent olan prof . dr . suat ismail gürkan ord . prof . dr . alfred kantorowicz tarafından aynı yıl diş çene radyolojisi dersini vermekle görevlendirilmiştir . bu durum yılında yapılan geçici tedrisat talimnamesinde de korunmuştur . bu eğitimin diş hastalıkları ve kliniği dersi başlığı altında düzenlenmiş olduğu düşünülmektedir . diş hekimliği okulu tarihli öğretim programında radyoloji eğitiminin diş hekimliği klinik öğretimi dönemi olan . sınıfta yarıyıl olarak pratik uygulaması olmayan teorik bir ders olarak verildiği görülmektedir . radyoloji dersinin müfredatta yerini almasından ve ders kitaplarının yazılmasından önce az sayıdaki diş hekiminin mesleki dergilerde yazmış oldukları makaleler ilk türkçe kaynakları oluşturmaktadır . giriş bölümünde ise diş hekimliği radyolojisinin türkiye deki kısa tarihi hakkında bilgiler mevcuttur . sayfa olan kitap istanbul üniversitesi diş hekimliği fakültesi yayını olarak çıkmıştır . dördüncü kitap atatürk üniversitesi diş hekimliği fakültesi yayınlarından çıkan ve doç . dr . abubekir harorlı tarafından yılında yazılan diş hekimliği radyolojisi dir . kitap sayfada oluşmaktaydı . beşinci kitap yılında yine prof . dr . gündüz şekip bayırlı tarafından yazıldı . sayfa olan bu kitapta radyolojik temel bilgilere ağırlıklı olarak yer verilmiştir . sekizinci ve son kitap ise yine prof . dr . abubekir harorlı nın editörlüğünde yılında yayınlanan ağız diş ve çene radyolojisi adlı kitaptır . sayfa olan bu kitapta genel radyolojik temel bilgilerin yanında radyodiyagnostik konularına da yer verilmiştir .
445
212
[ 0, 3, 2, 40, 51, 7935, 9, 26, 2, 52, 3, 173, 157, 1227, 1314, 3, 88, 19754, 40, 23 ]
Bazı Herbisitlerin Mısır ve Yabancı Ot Biyomasına Etkisi
bu çalışma bazı herbisitlerin mısırın ve yabancı otların biyomasına etkilerini incelemek amacıyla yürütülmüştür . araştırma yılında tesadüf parsellerinde faktöriyel deneme desenine göre tekerrürlü olarak tam kontrollü sera şartlarında glpyhosate glufosinate imazamox ve isoxaflutole thiencarbazone methyl cyprosulfamide etken maddeli herbisitlerin saksılara ekilen mısır hattına uygulanmasıyla gerçekleştirilmiştir . mısır biyoması en az glpyhosate en fazla isoxaflutole thiencarbazone methyl cyprosulfamide etken maddeli herbisit uygulanan mısır hatlarında elde edilmiştir . yetiştirme ortamında bulunan yabancı ot tohumlarının çimlenmesi ve büyümesi ise en az isoxaflutole thiencarbazone methyl cyprosulfamide en fazla glpyhosate uygulanan saksılarda ortaya çıkmıştır . isoxaflutole thiencarbazone methyl cyprosulfamide etken maddeli herbisitle sonradan çimlenme potansiyeli bulunan yabancı otlara karşı kontrol sağlandığı düşünülmektedir .
mısır üretiminde yabancı otlar ile mücadele yapılmazsa verimde önemli kayıplar ortaya çıkmaktadır . yabancı otlarla etkili ve yaygın mücadele herbisitler kullanılarak yapılmaktadır . herbisit uygulamasıyla istenen sonuçlara ulaşılabilmesi için uygun herbisitin uygun zamanda ve uygun dozda kullanılması gerekmektedir . diğer taraftan yeni tarım tekniklerinin hızlı değişimiyle birlikte iş gücü maliyetinin yükselmesi herbisit kullanımının artmasına neden olmuştur . avrupa da bulunan mısır ekim alanlarının iyi yağış alması ve uygun hava koşullarına sahip olmasından dolayı birçok yabancı ot tohumunun çimlenmesine olanak sağladığını avrupa mısır ekim alanlarında problem olan yabancı otların zararını durdurmak için oranında herbisit uygulandığını belirtmişlerdir . mısırda tarla denemelerinde birinci hafta glyphosate ın . ml da dozunda boyda kısalma yapraklarda sarılık ve beyazlık ml da dozda boyda kısalma yapraklarda sarı ve beyazlık bitkide kuraklık ve solgunluk ml da ve daha yüksek dozlarda bitkide kuruma görüldüğünü ikinci hafta ise glyphosate ın . ml da ve ml da dozlarında boyda kısalma yapraklarda sarı ve beyazlık ml da ve daha yüksek dozlarında ise bitkide kuruma ve ölüm görüldüğünü saptamışlardır . kritik periyot döneminde mısırı yabancı ot rekabetinden korumak amacıyla en etkin ve en uygun sonuca çıkış öncesi ve çıkış sonrası herbisit uygulaması ile ulaşılabileceğini mekanik mücadele yöntemlerinin ise maliyeti artırmasından dolayı net gelirde azalmalara sebebiyet verdiğini belirlemişlerdir . araştırma sakarya mısır araştırma enstitüsü merkez işletmesinde bulunan tam kontrollü serada yılında gerçekleştirilmiştir . sakarya mısır araştırma enstitüsüne ait mısır hattı viyollere ekilerek herbisit toleransı ile ilgili bir ön çalışma yapılmıştır . ön çalışma sonucu mısır araştırma enstitüsü tarafından geliştirilen ve toleranslı olabileceği düşünülen mısır hattı ile glpyhosate glufosinate imazamox ve isoxaflutole thiencarbazone methyl cyprosulfamide etken maddeli herbisitler araştırmanın materyali olarak kullanılmıştır . saksıda yetiştirme ortamı olarak torf ve perlit karışımı kullanılmıştır . mısırın yapraklı yabancı otların yapraklı olduğu mayıs tarihinde herbisitler pülvarizatörle uygulanmıştır . işlemler arasındaki farkı değerlendirmek için ortalama değerler kullanılmıştır . denemelerden elde edilen veriler spss paket programından yararlanılarak istatistik analizleri yapılmıştır . tarla denemelerinde glyphosate etken maddeli herbisitin . hafta . ml da dozunda boyda gerileme yapraklarda beyazlık ve sarılık ml da dozda boyda kısalma yapraklarda sarı ve beyazlık bitkide kuraklık belirtisi ml da ve daha yüksek dozlarda bitkide kuruma ve ölüm görüldüğünü bildirmişlerdir . bu çalışmada glyphosate etken maddeli herbisitin ml da normal dozu kullanılmış doğal tolerant hatların var olup olmadığı test edilmiş çıkış sonrası uygulanan glpyhosate etken maddeli herbisite karşı tolerant olmadığı ortaya çıkan mısır hatlarının olumsuz etkilendiği belirlenmiştir . bu sonuçlar daha önce torun ve uygur ile boz ve ark . tarafından elde edilen sonuçlarla benzerlik göstermektedir . mısırda ruhsatlı isoxaflutole thiencarbazone methyl cyprosulfamide etken maddeli herbisit uygulamasının mısır bitkisinin büyümesini olumsuz etkilememesinden kaynaklanan avantajla yabancı ot çıkışını kısıtlaması ayrıca saksıda bulunan yabancı ot tohumlarının çıkışını kontrol etmesi ile etkili bir yabancı ot kontrolü sağladığı gözlenmiştir . kontrol parselinde yabancı ot mücadelesi yapılmaması nedeniyle yabancı otların etkili olduğu gözlenmiştir . glyphosate glufosinate ve imazamox etken maddeli herbisitlere tolerant mısır hatları olsaydı büyümelerine devam edecek ve biyomaslarıyla yabancı ot kontrolüne katkı sağlayacaktı ancak bu herbisitler mısır büyümesini olumsuz etkilemelerinden dolayı toprakta bulunan yabancı ot tohumlarının çimlenmesi için açık ortam oluşturmuş ve yabancı ot mücadelesi yapılmayan kontrol parseline göre daha az olmak üzere yabancı ot çıkışına uygun ortam oluşturduğu gözlenmiştir . büyümesini durdurduğu yabancı otlar ise mısırla birlikte saksı ortamında bulunmaya devam etmiştir . sonuç isoxaflutole thiencarbazone methyl cyprosulfamide etken maddeli herbisitle sonradan çimlenme potansiyeli bulunan yabancı otlara karşı kontrol sağlandığı ve bu kontrolde mısırın toprağı kapatma özelliğini de avantaj olarak değerlendirdiği belirlenmiştir . elde edilen sonuçlar göz önünde bulundurularak tarla denemelerinin yapılması gerektiği düşünülmektedir .
570
111
[ 0, 3, 476, 9, 3478, 75, 2, 3, 32, 17, 40, 291, 521, 3, 15, 17, 157, 173, 23, 3 ]
INSTAGRAM’DAKİ INFLUENCER’LARIN TAKİPÇİLER ÜZERİNDEKİ ETKİSİ
web . teknolojilerinin gelişmesiyle sosyal medya araçları ortaya çıkmış ve bu araçlar günlük yaşantımızın önemli bir parçası haline gelmişlerdir . sosyal medyanın kullanıcılar üstündeki etkisi artmaya başladıkça görüşleri izleyicileri tarafından dikkate alınan ınfluencer olarak adlandırılan kişiler göze çarpmaya başlamışlardır . ınfluencer ların kitlelerle hızlı ve etkili iletişimi markaların da dikkatini çekmiş ve markalar ürünlerini veya hizmetlerini daha geniş kitlelere ulaştırmak için ınfluencer ların sosyal medyadaki gücünü kullanmaya yönelmişlerdir . bu iş birlikleri günümüzün en önemli pazarlama faaliyetlerinden biridir ve ınfluencer marketing olarak adlandırılmaktadırlar . bu çalışma ınstagram daki ınfluencer ların takipçileriyle aralarındaki ilişkileri ölçmek amacıyla yapılmıştır . araştırmada veri toplamak için anket yapılmıştır . anket formu öğrencilere elektronik ortamda gönderilmiş ve katılımcı ile gerçekleştirilmiştir . anket ile toplanan veriler spss programı ile analiz edilmiştir . çalışmanın bulgularına göre cinsiyet ve eğitim seviyesi faktörlerinin ınstagram da takip edilen alanlarla ilişkisi olduğu cinsiyetin satın alma kararları üzerinde etkili olduğu ve ınstagram da geçirilen zaman ile ürün satın alma arasında bir ilişki olduğu sonuçlarına ulaşılmıştır . elde edilen sonuçların kurumlara ınstagram üzerinde hedef kitlelerine göre yapacakları ınfluencer seçiminde faydalı olacağı düşünülmektedir .
teknolojinin gelişmesiyle birlikte internet günümüzün en yaygın ve en etkili iletişim aracı haline gelmiştir . sosyal medyanın insanlara sunduğu bir başka önemli özellik ise kullanıcıların içerikleri kendi istekleri doğrultusunda hem üreten hem de tüketen bireyler olmalarına imkan vermesidir . bu sebeple işletmeler geleneksel pazarlama yöntemlerini bırakıp sanal dünya üzerinden pazarlama yapma faaliyetlerine ağırlık vermeye başlamışlardır . bu yeni yöntem daha geniş bir hedef kitlesine ulaşma imkanı sağlayıp maliyetleri düşürme fırsatı sunmuştur . dijital pazarlama işletmeler ile müşterilerin hızlı bir şekilde birebir iletişim kurmalarını sağlamıştır . bu sebeple günümüzde ağızdan ağıza iletişimin en yoğun ve etkili yaşandığı yer sosyal medyadır . ınstagram maliyeti düşük etkileşim gücü yüksek bir platform olduğu için küçük işletmeler için önemli bir satış ve tanıtım aracı olarak görülmektedir . mikro ınfluencer terimi daha az takipçi sayısına sahip olanlar için kullanılır . makro ınfluencer ların markalar tarafından tercih edilme sebepleri erişim gücü ve görünürlük yaratma imkanlarıdır . firmalar rakip firmalara karşı avantaj sağlamak için tüketiciye ulaşabilecekleri en etkili kanalları belirleme ihtiyacındadırlar . ınfluencer marketing kavramının türkçe literatürde oturmuş bir karşılığı olmadığı bu kavramın çeşitli kaynaklarda fenomen pazarlaması nüfuz pazarlaması hatırlı pazarlama ya da etkileyen pazarlaması olarak kullanıldığı belirtilmektedir . diğer bir deyişle ınfluencer marketing sosyal medya kanallarında yüksek takipçi sayılarına sahip ınfluencer ların paylaşımlarıyla bir ürün ya da hizmet hakkındaki deneyimlerini takipçilerine aktarmasıdır . ıab ınfluencer pazarlama raporu nda markaların ınfluencer larla çalışma şeklini ücretli ürün karşılığı ve etkinliğe davet olmak üzere kategoride incelenmektedir . dijital ortamlara göre değerlendirildiğinde ise markalar ürün yerleştirmeyi çeşitli web sitelerinde oyunlarda ve çeşitli sosyal ağlarda kullanmaktadır . bu çalışmada veri toplama aracı olarak anket formu kullanılmıştır . verileri analiz etmek için tanımlayıcı istatistik yöntemleri güvenilirlik analizi ki kare testi ve t testi yapılmıştır . yapılan analiz sonuçlarına göre bu çalışmaya katılan katılımcının si kadın ü erkektir . katılımcıların si yıldan az i yıl ve üzeri süreler ile ınstagram hesabına sahiptir . yani cinsiyet ile son bir yılda ınstagram da ınfluencer lar tarafından tanıtılan bir ürünü satın alma arasında anlamlı bir ilişki olduğu görülmektedir . ayrıca yaş grubunun ınstagram da daha fazla zaman geçirdiği görülmektedir . h eğitim seviyesi ile ınstagram da geçirilen zaman arasında ilişki vardır . tablo e bakıldığında sig . değeri olup ten küçük olduğu için h hipotezi kabul edilmiştir . iki grup arasında ortalamalara bakıldığında kadınların ortalaması tir . tam olarak ifade etmek gerekirse kadınlar son bir yılda ınstagram da ınfluencer lar tarafından tanıtılan ürünleri erkeklere göre daha fazla satın almıştır . diğer bulgulara bakıldığında kadınların erkeklere göre daha fazla alışveriş yapmış olduğu görülmektedir .
395
164
[ 0, 3, 2, 29, 2427, 5096, 1460, 23, 63, 15, 17, 23, 3, 26, 1272, 1314, 1272, 157, 3, 15 ]
KAPIÇAM TABİAT PARKI’NIN GÜLEZ YÖNTEMİNE GÖRE REKREASYON POTANSİYELİNİN BELİRLENMESİ
kentlerdeki nüfus artışı hızlı kentleşme sanayileşme gibi etkenlerle kentlerin yeşil dokusu azalmaktadır . bu sebeple insanların yaşam kalitelerini arttırmak kentin ekolojik dengesini düzeltmek amacıyla yeşil alanların önemi giderek artmaktadır . kentte yaşayan insanlar kentin betonlaşmış dokusundan uzaklaşmak aynı zamanda boş zamanlarını etkin bir şekilde değerlendirmek amacıyla genelde doğayla iç içe olmayı tercih ederler . bu kapsamda kentlerdeki rekreasyon alanları büyük önem taşımaktadır . rekreasyon alanları bünyesinde barındırdığı flora ve faunayla hem ekolojik anlamda önemli mekanlar hem de kente nefes aldıran insanların doğayla kaliteli vakit geçirmelerini dinlenmelerini sağlayan kentin önemli parçalarını oluşturan alanlardır . rekreasyon alanlarının alana gelen insanların ihtiyaçlarına ne kadar cevap verdiği o rekreasyon alanının kalitesini belirlemektedir . rekreasyon alanlarının potansiyelinin belirlenmesinde farklı yöntemler mevcuttur . bu çalışma kapsamında gülez in ülkemiz koşullarına uygun olarak orman içi rekreasyon potansiyelinin kolay bir şekilde saptanmasına yönelik geliştirdiği peyzaj değeri iklim değeri ulaşılabilirlik rekreaktif kolaylık ve olumsuz etkenler kriterlerini formulüze ederek oluşturduğu gülez yöntemi olarak adlandırılan yöntem belirlenmiştir . çalışma alanı olarak kentteki insanlar tarafından oldukça sık bir şekilde kullanılan kahramanmaraş kentinde bulunan kapıçam tabiat parkı belirlenmiş olup çalışma kapsamında alandaki mevcut kullanımların tespit edilmesi gülez yöntemi kullanılarak kapıçam tabiat parkı nın rekreasyon potansiyelinin belirlenmesi bu çalışmanın amacını oluşturmaktadır .
dış mekan rekreasyonuna katılım uluslararası ekoturizimden yerel park ziyareti kapsamında değişen bir çok alanda küresel boyutta büyümektedir . rekreasyonda gelişmekte olan ülkelerde genişlemektedir . şimşek ve korkut a göre ise kentsel alanlarda yoğun yapılaşmanın olması sonucunda kentler insanların yaşayabilecekleri mekanlar olarak değil de yaşamak zorunda oldukları alanlar haline gelmiştir . akten e göre kentlerde yaşayan insanların yaşam şartları ve insanların istedikleri çevre arasında uyum bulunmamakla birlikte insanlar bu dengeyi kurmak için ise doğal rekreasyonel etkinliklere ihtiyaç duymaktadır . rekreasyon kavramı kelime anlamı olarak genelde boş zamanın değerlendirilmesi şeklinde tanımlanmaktadır . kentlerin gürültüsünden hava kirliliğinden nüfusun da hızla artmasına bağlı doğru orantılı olarak artan binalardan kent merkezindeki yeşil alanların azalması ve insanların günlük hayatın getirdiği yoğun iş temposu rutininden uzaklaşmak boş zamanlarını kaliteli değerlendirmek doğada vakit geçirmek gibi amaçlar doğrultusunda çeşitli rekreasyon faaliyetlerini gerçekleştirme ihtiyacı ortaya çıkmaktadır . bu çalışma kapsamında araştırma alanı olarak belirlenen kapıçam tabiat parkı kahramanmaraş kentinde bulunmakta olup kent merkezine yaklaşık km uzaklıkta ve hektarlık bir alana sahip aynı zamanda adana karayolu ile akdeniz bölgesi gaziantep karayolu ile güney doğu anadolu bölgesi kayseri karayolu ile iç anadolu bölgesi ve malatya karayolu ile doğu anadolu bölgelerine bağlanan bir kavşak noktasıdır in geliştirdiği günümüzde gülez yöntemi olarak bilinen yöntem kullanılmıştır . gülez ormaniçi rekreasyon potansiyelinin kolay bir şekilde bulunmasını sağlayan pratik bir matematik formülü geliştirmiştir . bu nedenle peyzaj değeri lik bir ağırlıkla değerlendirmenin ilk sırasında yer almaktadır . u ulaşılabilirlik bir yerin rekreasyon potansiyeli o yere ulaşılabildiği ölçüde anlam kazanır . başka bir deyişle bir alanın rekreasyona uygunluğu alana giden kişilerin alana ulaşım sorunu ile karşılaşmazlarsa o alanın rekreasyon değeri önemli oranda artmaktadır . rk rekreatif kolaylık orman içi rekreasyon potansiyelinin saptanmasında o yerde mevcut tüm rekreatif kolaylıklar da rekreasyon potansiyelinin artmasına olumlu bir etki yapmaktadır . ose olumsuz etkenler orman içi rekreasyon potansiyeli belirlenirken o alanda mevcut olumsuz etkenleri de göz önünde bulundurmak gerekmektedir . en iyi durum hiç olumsuz etken olmaması yani sıfır puan almasıdır . gülez bu yönteme göre aşağıdaki gibi bir değerlendirme şekli önermiştir orman içi rekreasyon potansiyeli çok düşük orman içi rekreasyon potansiyeli düşük orman içi rekreasyon potansiyeli orta orman içi rekreasyon potansiyeli yüksek orman içi rekreasyon potansiyeli çok yüksek kapıçam tabiat parkı hektarlık bir alana sahip olup kahramanmaraş kent merkezinden yaklaşık km uzaklıkta bir mesafededir . kapıçam tabiat parkı alanı girişinde botanik bahçeye gelenler için otopark alanı alanın girişinde danışma birimi kamelyalar seyir iskelesi bebek bakım odası tuvaletler mescit taş yürüyüş yolu tabiat eğitim birimi vaziyet planının bulunduğu pano yönlendirme tabelaları tıbbi aromatik bitki bahçesi ahşap terapi yolu oturma alanları bulunmaktadır . rekreasyon alanlarının potansiyelinin belirlenmesi alanın eğer varsa olumsuz özelliklerine yönelik öneriler getirmek hem de alana gelen insanların ihtiyaçlarının karşılanma durumu alanın doğal ve kültürel değerlerinin belirlenmesi açısından önemlidir . bu doğrultuda yaz aylarındaki ortalama sıcaklık değeri . c dir . yaz aylarındaki yağış miktarları haziran ayı ortalama yağış . mm temmuz ayı ortalama yağış . mm ağustos ayı ortalama yağış . mm dir ve sonuç olarak yaz aylarındaki ortalama yağış miktarı . mm olmaktadır . alan içerisinde ve çevresinde taş ve çakıl ocakları inşaat fabrikaları bulunmamaktadır . bu kapsamda kapıçam tabiat parkı nın gülez yönetmi ne göre rekreasyon potansiyeli olarak çıkmıştır ve değerlendirme sonucuna göre ten yüksek bir sonuç olduğu için rekreasyon potansiyeli çok yüksektir .
631
188
[ 0, 3, 2, 15, 1314, 3, 9, 1618, 40, 291, 2, 29, 3, 63, 9, 1314, 265, 3, 1314, 1408 ]
Öğretmen adaylarının bilgisayar destekli eğitime karşı tutumları
eğitim ortamlarında birçok teknoloji kullanılabilmektedir . bu teknolojiler içerisinde bilgisayar çok önemli bir yere sahiptir . bu çalışmanın amacı bilgisayar ve öğretim teknolojileri eğitimi bölümü öğrencilerinin sınıf seviyesi gelir düzeyi ve cinsiyetleri açısından bilgisayar destekli eğitime karşı tutumlarını incelemektir . çalışmaya kazım karabekir eğitim fakültesi böte bölümünde öğrenim gören öğretmen adayı katılmıştır . genel olarak bakıldığı zaman böte öğrencilerinin bilgisayar destekli eğitime karşı yüksek derecede olumlu bir yaklaşım sergilemektedirler . sınıf seviyesi cinsiyet ve gelir düzeyi bakımından bilgisayar destekli eğitime yönelik tutumlarda anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır . tutum açısından gruplar arasında anket maddeleri bazında yaratıcılık becerisi bde yerine klasik anlatımı tercih etme bilgisayar kullanımını teşvik aktif bir şekilde bilgisayar kullanımı bilgisayar ile eğitimin bağdaştırılması harcanan emeğe göre bde nin öğretimsel katkısı ve eğlence noktasında eşitli farklılıklar bulunmuştur .
teknoloji eğitim ortamlarında vazgeçilmez bir bileşen olarak yıllardır kullanılmaktadır . genel olarak eğitim ortamlarında teknoloji araştırmalar eğitim hizmetlerinin yönetimi ölçme ve değerlendirme rehberlik ve öğrenme ve öğretme etkinliklerinde kullanılmaktadır . eğitim ortamında kullanılan teknolojilerin başında bilgisayar gelmekte ve ders sunumu araştırma yapma rapor hazırlama ödev yapma gibi çeşitli amaçlar için sınıf içerisinde veya sınıf dışında kullanılmaktadır . eğitim ortamında bilgisayar kullanımı farklı yollarla mümkündür ve bu durum bilgisayar destekli eğitim ile ilişkilidir . gelir düzeyinin bilgisayar destekli eğitime karşı tutum üzerine etkisi var mıdır bilgisayar ve öğretim teknolojileri eğitimi bölümü öğrencilerinin öğretim yılları ile bilgisayar destekli eğitime karşı tutumları arasındaki ilişki ortaya koymak ve cinsiyet ile gelir düzeyinin tutum üzerindeki etkilerini yansıtmak amacıyla böte bölümü öğrencilerine bilgisayar kullanımı ve tutum durumlarına yönelik anket çalışması yapılmıştır . çalışmanın evreni böte bölümlerinde öğrenim görmekte olan öğrencilerdir . çalışmada ölçeğin cronbach alpha güvenirlik katsayısı . olarak bulunmuştur . tutuma yönelik verilerin analizinde betimsel istatistik tekniği kullanılmıştır . araştırmada elde edilen bulgular araştırma sorularını altında gruplanarak verilmiştir . elde edilen verilerin istatistiksel analizi spss istatistik paketi kullanılarak gerçekleştirilmiştir . bu çalışmada sınıf seviyesinin cinsiyetin gelir düzeyinin bde tutumları üzerindeki etkileri irdelenmiştir . cinsiyete göre farklılaşan durumları ortaya koymak için anket maddeleri bazında t testi uygulanmıştır . bu noktada erkekler elde edilen kazanımın harcanan emeği karşıladığı noktasında daha olumlu bir tutuma sahiptirler . gelir düzeyi açısından gruplar arasında bir faklılık olup olmadığını belirlemek amacıyla kruskal wallis testi kullanılmıştır . ayrıca var olan bir tutumun süreç içerisinde sönme eğilimi göstermediği de belirtilebilir . farklı bir açıdan bakılarak böte öğrencilerinin bde nin değerinin farkında oldukları ve bu nedenle olumlu bir yaklaşım sergiledikleri belirtilebilir . benzer sonuç bu çalışmada da ortaya çıkmasına rağmen madde bazında incelendiğinde bilgisayar destekli eğitim ortamı oluşturmak için harcanan emeğin alınan verimi karşılama noktasında kız ve erkek öğrenciler arasında anlamlı farklılık bulunmaktadır . benzer şekilde kadınların erkeklere göre daha az bilgisayar deneyimine sahip olmalarından dolayı bilgisayara karşı daha negatif bir tutuma sahip olduklarını ifade edilmektedir . bu gruba giren kişiler için bilgisayar ve bde diğer gruplara göre daha erişilmez ve daha değerli olarak gördükleri ifade edilebilir . sonuç olarak öğretim süresi cinsiyet ve gelir düzeyi bilgisayar destekli eğitime yönelik tutumlarda farklılık oluşturan bileşenler olarak göze çarpmamaktadır . genel olarak bakıldığı zaman böte öğrencilerinin bde ye karşı yüksek derecede olumlu bir yaklaşım sergilemektedirler . bu noktada böte öğrencileri ile ilgili eğitim öğretim uygulamalarında bilişsel becerilere yönelik uygulamalar geliştirmek daha etkili olabilir . bu çalışma atatürk üniversitesi kazım karabekir eğitim fakültesi bilgisayar ve öğretim teknolojileri eğitimi bölümünde öğrenim gören öğrenciler ile sınırlıdır . benzer çalışmaların farklı örneklem düzeylerinde ortaya koyulması faydalı olacaktır .
411
123
[ 0, 3, 2, 23, 2998, 42, 17, 265, 40, 291, 2, 727, 9, 409, 172, 397, 8970, 173, 51, 457 ]
ANTAKYA’NIN GELENEKSEL EVLERİNİN AVLU ÖZELLİKLERİ ÜZERİNE BİR İNCELEME
yapıların orta kısmında yer alan üstü açık ya da kapalı olabilen geniş bahçe açıklıklarına avlu denilmektedir . türk mimarisinde avlular dışarıya kapalı gökyüzüne açık mekanlar olup sosyal ve kültürel hayatın en önemli parçalarından biridir . araştırmaya konu olan ve çoğu . ve . yy a ait olan antakya nın avlulu evleri de bölgenin sosyokültürel hayatını yansıtan en önemli mekanlar olma özelliğindedir . ancak bu özellikteki evlerin korunması ve gelecek kuşaklara aktarılmasında bazı zorluklarla karşılaşılmaktadır . son yıllara kadar özgün niteliklerini büyük ölçüde koruyan bu evler nüfus artışı ve çarpık kentleşmenin etkisiyle ya terk edilmiş ya da büyük oranda yapısal değişikliklere maruz kalmışlardır . yeni gelişmelerin geçmişi yok ederek sağlıksız ve kimliksiz bir şekilde gelişiyor olması alan için büyük bir sorun teşkil etmektedir . antakya nın kültürel birikiminin çağdaş yöntemlerle doğru araştırılması ve tespit edilmesi çözülmesi gereken sorunların başında gelmektedir . bu nedenle bu araştırma kapsamında antakya nın geleneksel evleri ve avlu yapıları incelenmiş avluların iklim ve sosyokültürel açıdan bölge halkı için akılcı çözümler sunan mekanlar olmasına rağmen yapısal olarak yeterince korunamadığı kanaatine varılmıştır . sonuç olarak bu çalışmada avlulu evlerin korunması ve sürdürülebilirliğinin sağlanması güncel kullanımda değerlendirilmesi ve günümüzde bu niteliklere sahip avlulu evlerin oluşturulmasının gerekliliği vurgulanmıştır .
evin açık mekanı olan avlu ve veya veranda genel olarak yarı açık bir genel mekandır . geleneksel antakya evleri ise avlu seki ve oda gibi mekanlardan oluşmaktadır . en önemli belirleyici özelliği ise avlu içinde konumlanmış olmasıdır . bu nedenle bu çalışma kapsamında eski antakya evleri ve avlularının plan özellikleri ve mekan kurgusu incelenmiş iklim ve sosyo kültürel yaşayış açısından oldukça akılcı çözümler sunan bu evlerin korunması ve gelecek nesillere aktarılmasının gerekliliği vurgulanmıştır . akdeniz iklim bölgesinin doğusunda kıyıdan km içeride olan kentin denizden yüksekliği yaklaşık m kadardır . alanda bu amaca yönelik olarak seçilmiş evler tablo de gösterilmiştir . birinci aşamada antakya nın avlulu evleri ile ilgili literatür çalışması yapılmış konu ile ilgili veriler toplanmıştır . sokaktan bir avlu duvarıyla ayrılan evler kendi içine dönük bir anlayışta planlanmışlardır . kesme taşların kullanıldığı kemerli dış kapı genellikle alçaktır . eski antakya evlerinin avluları ile ilgili geçmiş bulgulara bakacak olursak yılları arasında antakya da yapılan kazılarda evlerin plan şemasının roma dönemine ait izler taşıdığı tespit edilmiştir . mekansal geçişin daima sokak avlu yapı şeklinde olduğu konutlarda tüm mekanlar avluya açılmakta ışığını da buradan sağlamaktadır . genellikle odalar avlunun bir tarafında matbah denen mutfak ile hela hamam gibi servis hacimleri ise avlunun diğer tarafında ayrı bir kitle oluşturur . bu bölgenin iklim koşullarına uygun ve oldukça akılcı çözümler sunan avlular bazen mermer veya desenli karo mozaik ya da dökme mozaik ile kaplı olabilirler . genelde mutfak kısmına yakın bir yerde bulunan kuyu sabit bir elemandır . bu havuzların büyüklüğü değişken olup serinlik verme amacını taşır ve genelde mermerden ya da taştan yapılmışlardır . odalardan birinin altında hazin denilen ve içine hayattan taş merdivenle inilen tabandan cm yüksekte ışık ve hava alabilen sığınak ve yiyecek depolama mekanları yer almaktadır . livanın zemininde üç tarafı çeviren kerevit adı verilen taştan sedirlik vardır . bu takalar yerden metre yukarıda bulunup çevre taşları rölyef desenlerle bezelidir . fanus takası ise biri oturma odasında diğeri de avluda olmak üzere en az iki tane olan ve aydınlatmada kullanılan lambaların konduğu çevresi oymalı niş türünde kapaksız taş dolaplardır . avlularda genellikle portakal mandalina greyfurt limon turunç nar zeytin asma incir yenidünya hurma muz dut ve erik gibi meyve ağaçlarına rastlanır . sardunya zakkum zambak . büyük avlularda bazen kavak gibi büyük ağaçlara da rastlanır . evin duvarlarında geçmişte fanus takası olarak kullanılan bölümler çiçek veya başka nesneleri sergilemek amacıyla kullanılmaktadır . ancak antakya belediyesi yılında adet tescilli bina bulunduğunu belirtmiştir . ayrıca restorasyon çalışmaları yapılırken yerel yönetimlerin kentsel doku doğal peyzaj ve geleneksel yapı özellikleri ile uyumlu bir şekilde çalışmaları gerekmektedir .
440
185
[ 0, 3, 2, 29, 2, 29, 3, 9, 208, 40, 76, 3, 162, 3, 162, 63, 9, 548, 232, 9 ]
İBN HALDÛN VE TOPLUM SÖZLEŞMESİ TEORİSYENLERİNİN TOPLUM VARLIĞINA DAİR MÜLÂHAZALARININ MUKÂYESESİ
modernliğin başında batı dünyası insanın ilk olarak doğal durum da bulunduğunu varsaymıştır . doğal durumda bulunan insan doğal hak ka sahiptir . insanların çıkarlarından dolayı kendi iradeleri ile doğal durumdayken sözleşme yapıp toplum haline geçtikleri varsayılmıştır . bu durumu savunan teoriler toplum sözleşmesi kuramları olarak adlandırılmışlardır . toplum sözleşmesi teorisyenleri doğal durumda bulunan insanın toplumsal bir düzene niçin geçtiğine yönelik birbirinden farklı izahlarda bulunmuşlardır . klasik islam düşünürleri ise genelde insanın allah tarafından yaratılışı fıtratı gereği tüm ihtiyaçlarını tek başına karşılayamayacağından insanların toplum halinde yaşamak zorunda olduklarını ifade etmişlerdir . bu manada insan belli bir toplum içerisinde hayata gelir ve yine toplum içinde hayatını idame ettirir . tarihi toplumsal varlık alanını inceleme konusu yapan klasik islam düşünürlerinden ibn haldûn mukaddime isimli eserinde klasik metafizikten hareketle toplum metafiziği ni kendine mevzu edinir . ilm i umran diye yeni bir disiplin meydana getiren ibn haldûn söz konusu ilim çerçevesinde toplumun zorunluluğuna dair açıklamalarda bulunur . ideolojik sınıflar cemaat din aile ve aşiret gibi birliktelikleri ibn haldûn asabiyet kavramıyla açıklar ve akabinde asabiyetin mülke matuf olduğunu vurgular . buradan hareketle de mülk teorisi ni geliştirir . bu makalede kısaca doğal hak toplum sözleşmesi umran asabiyet ve mülk teorilerine değinildikten sonra ibn haldûn ve toplum sözleşmesi teorisyenlerinin toplum varlığına dair teorilerinin farklı ve müşterek noktaları üzerinden söz konusu nazariyeler mukayese edilmiştir .
batı dünyasında fertlerin nasıl olup da bir araya gelip toplumu oluşturdukları ile ilgili göze çarpan en önemli rasyonel cevaplardan biri toplum sözleşmesi kuramı olmuştur . doğal hukuk düşüncesinde doğa ve hukuk kavramlarına evrensel bir anlam yüklenir . rousseau nun tanımladığı doğal insan toplumsal olmadığından yalnız yaşar ve hemcinsleri ile herhangi bir ilişkiye girmez . fakat bu şartlarda insanların sahip olduğu hakların ve ödevlerin nerede başlayıp nerede bittiği muğlak kalmaktadır . eğer iki adam her ikisinin bir anda elde edemeyecekleri aynı şeyi istiyorlarsa birbirine düşman olur ve birbirini yok etmeye çalışırlar . devletin doğuşunun zayıflara yeni bağlar zenginlere ise yeni güçler kattığını düşünür . çünkü o zamana kadar güvenlik içinde yasadıysa bu koşulun gölgesinde yaşamıştır ve artık yasamı yalnız doğanın bir nimeti değil devletin koşullu bir armağanıdır . bu nedenle aidiyet veya kimlik kabaca bir veya birden fazla kişinin bir araya gelerek bir veya birçok konuda gerçekten veya fiktif uzlaşması değil fertlerin fertleri aşan daha üst bir şey ile müşterek bir cihetten irtibat kurmaları dır . abbasi halifesi me mun döneminde kindi koordinatörlüğünde yapılan çevirilerle islam dünyasına intikal eden ve yaygınlaşan felsefi ilimler eflatun dan itibaren teorik ve pratik olmak üzere iki gruba ayrılmıştır . varlığı vasıtasız bir şekilde varlık olarak değil var olması bakımından söz konusu etmesi cihetinden metafizik de mevlana celaleddin ve molla fenari gibi birçok büyük düşünür de metafiziği nihailik açısından yeterince şümullü ve esaslı olarak kabul etmemelerine rağmen insan bilgisinin kendisi cihetten ari olamayacağı için soracağı bütün soruların ve dolayısı ile cevaplarının da mutlak olamayacağı dikkate alındığında nihai olmamakla birlikte düşüncenin zorunlu bir aşaması olarak önemli ve değerli görmüşlerdir . tahkik tek tek görüşlerin aslının ve dayanaklarının araştırılması anlamında yaygın şekilde kullanılmasına rağmen özellikle de maveraünnehir bölgesinde yaşamış olan bir grup alimin eserlerinde bir düşünme tarzının metodik hususiyeti haline gelmiştir . bu ontolojinin bir varlık alanını tarihi toplumsal varlık alanını inceleme mevzusu yapmasıyla var olmak bakımından var olan ı ele alan ontolojiden ayrılır . insan tabiatı gereği insanlarla karışmak işlerinin yürümesinde bazılarına yardım etmek ve bazılarından yardım görmek ihtiyacını duyar . bedeviler sürekli göçebe halinde yaşadıkları için kendilerini ancak kendileri koruyabilirler . hadari toplumlarda nesep asabiyetin zayıflarken sebep asabiyeti kuvvetlenir . tanrı nın hüküm ve kanunlarını amelde uygulayan ve tanrı nın yeryüzündeki naibidir . her varlık gibi mülk de kendi tabiatında olanı gerçekleştirir . mülkü elinde bulunduran iktidar sahipleri var olan istikrarı korumak isterler . bu durumda sözleşmelerin kendileri kalıcı ve evrensel olurken sözleşme metninin içeriği bulunulan bağlama göre değişebileceği vurgulamaktadır . ibn haldûn un topluma dair görüşleri ile toplum sözleşmesi teorisyenlerinin fikirleri arasında birçok farklılıklar olduğu görülmektedir . ibn haldûn topluma dair açıklamalarda bulunurken hem inancı gereği dini göz önünde bulundurur hem de insanı mutlak manada şehvetten veya mükemmellikten ibaret görmez . ibn haldûn a göre insan hem nefsi hem de vicdani duygulara sahip bir varlıktır . batılı düşünürler doğal durumdan söz ederken ferdi tek başına ele almaktadırlar . bu yüzden adada kendisine toplumda aldığı tecrübelerin yansıması da görülmektedir . ama ibn haldûn u bu gibi düşünürlerden ayıran temel özellik toplumun niçin zorunlu olduğuna dair yaptığı sistematik ve metodolojik açıklamalardır . bu anlamda ibn haldûn islam dinin temel öğretilerinden olan diğer teolojik anlayışlardan farklı kısmı olan tanrı nın müdahalesini görmezlikten gelmez . ibn haldûn ve toplum sözleşmesi teorisyenlerinin ileri sürdükleri iddialar sosyal bilimlerde tartışılmaya devam edilmektedir . ayrıca sosyoloji ekonomi siyaset gibi birçok disiplinin toplum ile olan ilişkisidüşünüldüğünde topluma yönelik açıklamaların ehemmiyeti daha fazla anlaşılabilmektedir .
524
200
[ 0, 531, 2, 138, 3, 107, 1598, 1598, 3, 1258, 11473, 51, 40, 291, 2, 29, 9, 3, 15, 10859 ]
Melaslı kuru şeker pancarı posasının yonca bitkisinin silolanmasında kullanılması
bu araştırmanın amacı silaj katkı maddesi olarak melaslı kuru şeker pancarı posasının yonca silajının besin madde kompozisyona fermantasyon özelliklerine toplam gaz üretimi in vitro organikmadde sindirim derecesine ve metabolik enerjisine olan etkisini belirlemektir . çiçeklenme döneminde hasat edilen yonca . . . ve . oranlarında melaslı kuru şekerpancarı posası ile kg plastik silolarda üç tekerrürlü olarak silolanmıştır . melaslı kuru şekerpancarı posası yonca silajının besin madde kompozisyonunu fermantasyon özelliklerini ivomsd ve me değerlerini önemli derecede etkilemiştir . melaslı kuru şeker pancarı posası yonca silajının kurumadde içeriğini fleig skorunu tgü me ve ivomsd derecesini arttırırken ham kül hamprotein asit deterjan fiber amonyak içeriğini ve ph sını düşürmüştür . oluşan silajlarının kuru madde içerikleri . ile . arasında hp içerikleri ise . ile . arasındadeğişmiştir . oluşan silajların ph içerikleri . ile . arasında değişmiş olup fleig skoru ise . ile . arasında değişmiştir . ayrıca silajların amonyak n içeriği toplam azotun . ile . arasında değişmiştir . sonuç olarak iyi kalitede yonca silajı üretmek için taze yonca materyaline . oranında melaslı kuru şeker pancarı posası katılabilir .
son yıllarda ülkemizde yonca süt inekleri rasyonlarında önemli miktarda kullanım alanı bulmuş protein içeriği diğer bitkilere göre oldukça yüksek bir baklagil yem bitkisidir . rumen sıvısı sabah yemlemesi yapılmadan önce alınarak dört katlı tülbentten süzülerek oranında tampon çözeltiyle karıştırılmıştır . benzer şekilde daha önce yapılan çalışmalarda kuru maddece zengin bazı katkı maddelerinin kullanılmasıyla yonca silajının kuru madde içeriğini yükseltilebileceği bildirilmiştir . melaslı kuru şeker pancarı posası katkı oranı ile yonca silajının hk içeriği arasındaki ilişki şekil . de verilmiştir . yonca silajının hk içeriği mkşpp sı dozuna bağlı olarak azalmıştır . oluşan silajların hp içeriği . ile . arasında değişmiş olup en yüksek hp içeriğine kontrol grubunu oluşturan yonca silajında bulunmuştur . melaslı kuru şeker pancarı posası katkı oranı ile yonca silajının adf içeriği arasındaki ilişki şekil te verilmiştir . bu çalışmalarda bir birim katkı maddesi yaklaşık olarak yonca silajının adf içeriğinde . ile . birim arasında azalmalara neden olduğu bildirilmiştir kamalak ve ark . melaslı kuru şeker pancarı posası katkı oranı ile yonca silajının amonyak içeriği arasındaki ilişki şekil te verilmiştir . benzer şekilde daha önce yapılan çalışmalarda bazı katkı maddelerinin kullanılmasıyla yonca silajının amonyak içeriğinin azaltılabileceği gösterilmiştir . bu çalışmada amonyak içeriğinde azalma yaklaşık . birim olup daha önceki çalışmalarda bildirilen sınırlar içerisinde olmuştur . amonyak içeriğindeki azalma önemli olup katkı maddesinin silolama sırasında meydana gelen proteolizi engellediğini göstermektedir . ayrıca silajların kötü kokmasına neden olarak hayvanın yem tüketimini etkileyebilmektedir . yonca silajının ph değeri mkşpp dozuna bağlı olarak azalmıştır . bir birimlik mkşpp katkı maddesinin ilavesi yonca silajının ph sında . birimlik bir azalmaya neden olmuştur . bu çalışmada ph da ki azalma daha önce de bildirildiği gibi . birim olup daha önceki çalışmalarda bildirilen sınırlar içerisinde olmuştur . yonca silajının fleig skorları mkşpp dozuna bağlı olarak artmıştır . bu çalışmalarda bir birim katkı maddesi yaklaşık olarak yonca silajının fleig skorunda artışların . ile . birim arasında olduğu bildirilmiştir kamalak ve ark . silaj katkı maddesi ne kadar fazla km ve şeker içeriğine sahip olursa oluşan silajların km içeriği o kadar yüksek ph sı ise o kadar düşük olması beklenmektedir . çizelge göz önünü alınarak yapılan karşılaştırmada kontrol grubunu oluşturan yonca silajının kalitesi çok kötü iken oranında mkşpp sı katılmasıyla yonca silajının kalitesi iyi kaliteye yükselmiştir . görüldüğü gibi bütün silaj gruplarında ölçülen ph lar olması gereken ph lardan daha düşük bulunmuştur . melaslı kuru şeker pancarı posası katılmasıyla yonca silajı ph sı ve km içeriğindeki değişimler şekil ve daki gibi olursa oranında katılmasıyla olması gereken ph ya ulaşmanın mümkün olduğu gözükmektedir . melaslı kuru şeker pancarı posası yonca silajının tgü me ve ivomsd ne etkisi çizelge de verilmiştir . yonca silajının tgü me ve ivomsd si mkşpp sının . düzeyinde katılmasıyla hızlı bir şekilde artmış olup bu dozdan sonra ise herhangi bir artış olmayıp sabit kalmıştır . böylece söz konusu katkı maddenin etkisi tam ve detaylı bir şekilde anlaşılabilecektir .
441
175
[ 0, 3, 476, 106, 658, 108, 521, 354, 2, 29, 2, 29, 3, 107, 157, 3, 23, 8970, 49, 23 ]
Aspir (Carthamus tinctorius L.)’de yaprak dikenliliği ve çiçek renginin genetiği
çiçek rengi ve dikensizlik özellikleri süs bitkisi olarak kuru ve taze kesme çiçekçilikte kullanılan aspir için önemli kalıtsal karakterlerdir . bu araştırmada çiçek rengi ve dikenlilik karakterlerinin kalıtımını belirlemek amacıyla her iki karakter bakımından farklı olan dinçer ve montola çeşitlerinin f ve f generasyonları ile geri melez populasyonları analiz edilmiştir . elde edilen veriler her iki karakterin de birbirlerinden bağımsız olarak monogenik kalıtım gösterdiğini dikenliliğin dikensizlik üzerine ve kırmızı çiçek renkliliğinin sarı çiçek renkliliği üzerine baskın olduğunu göstermiştir . f generasyonunun tamamı kırmızı çiçekli ve dikenli fenotipe sahip iken f generasyonunda oranına uygun dört farklı fenotip elde edilmiştir . bc p generasyonunda bütün bitkiler kırmızı çiçekli ancak dikenlilik için açılımına uygun bc p döllerinde ise bütün bitkiler dikenli ancak çiçek rengi için açılımına uygun olduğu belirlenmiştir .
aspir çok değerli eski bir kültür bitkisidir . aspir çiçekleri kırmızı turuncu sarı ve nadiren beyaz renklerde olabilmektedir . ancak aynı bitkinin farklı tabla pozisyonlarına ve hatta aynı tablanın farklı olgunlaşma evrelerine bağlı olarak renk tonlarında değişim gösterebilmektedir . bu amaçla özellikle dikensiz çeşitler tercih edilmektedir ve kartharmin gibi renk maddeleri doğal renklendirici gıdalara renk ve tat vermek tekstilde boya kaynağı olarak ve insülin seviyesini düzenlemede tıpta kullanılmaktadır . ancak yapılan araştırmalarda yoruma açık farklı sonuçlar elde edilmiştir . işte bu araştırmada aspirde dikenliliğin ve çiçek renginin kalıtımı hakkında ebeveynler f ve f ile geri melez populasyonlarından gidilerek daha kesin bilgilere ulaşmak amaçlanmıştır . dinçer çeşidi kırmızı çiçek rengine sahip dikensiz bir çeşit iken montola çeşidi sarı çiçek rengine sahip dikenli bir çeşittir . çiçeklenmenin başlamasıyla birlikte ana ebeveynin dişicik tepesi üzerine baba ebeveynin polenleri elle bulaştırılarak tozlaştırma işlemi gerçekleştirilmiştir . tozlaştırma işlemi yapılmayan tablalar ise bitkilerden uzaklaştırılmıştır . f bitkilerinin ü çiçeklenme başlangıcında tablaları izole edilerek kendine tozlaşması döllenmesi sağlanmış ve f bitkilerini oluşturacak tohumlar elde edilmiştir . aspirde melezleme sonrasında yeterince melez tohum üretmek için emaskülasyon yapmak yerine kimyasal veya sentetik erkek kısırlıktan yararlanılabilmektedir . bu araştırmada dikensiz bir çeşit olan dinçer ile dikenli bir çeşit olan montola yukarıda açıklanan gibberellik asit ile polen kısırlık uyarımı sayesinde emaskülasyon yapılmaksızın melezleme işlemi gerçekleştirilmiş ve elde edilen f bitkileri arasında adet dikenli bitki sayılmıştır . f bitkileri arasında melez olamayan dikensiz bitkiler çiçeklenme öncesi sökülerek atılmış ve geride tamamı melez olan bitkiler bırakılmıştır . çizelge de dinçer ve montola çeşitleri arasında yapılan melezleme ile elde edilen f generasyonunda çiçek rengi ve dikenlilik karakterleri yönüyle ortaya çıkan iki özellik bakımından fenotipik sınıflar ile gözlenen ve beklenen değerler gösterilmiştir . sonuç olarak çiçek rengi ve dikenlilik özelliklerinin birbirlerinden bağımsız kalıtsal karakterler olduğu her biri ayrı ayrı tek genli kalıtım gösterdiği tespit edilmiştir . aspirde dikenliliğin kalıtımı ile ilgili benzer bulgular diğer bazı araştırmalarda da rapor edilmiştir kalıtım gösterdiği ve koyu renk allel genin açık renk allel üzerine dominant olduğu tespit edilmiştir . turuncu beyaz melezlemesinde turuncu bireyler golkar ve ark . sarı beyaz melezlemesinde sarı bireyler elde ettiğini ve dominant özelliğin diğerine göre koyu renkli çiçek rengi olduğunu rapor etmişlerdir . ancak çiçek renginin kalıtımına çok daha fazla sayıda gen katıldığı ve hatta ilgili allel genler aralarında ve gibi epistatik gen interaksiyonları olduğuna dönük araştırma sonuçları da vardır . diğer yandan çiçek rengi kalıtımında kırmızı renklilik sarı renklilik üzerine dominant olup kalıtımında yine bir çift allel gen görev almaktadır .
546
146
[ 0, 282, 2388, 3, 24065, 157, 20, 2, 49, 40, 23, 2, 77, 3, 157, 2, 52, 51, 2, 172 ]
EKOSİSTEM HİZMET ÖDEMELERİNİN ODUN DIŞI ORMAN ÜRÜN VE HİZMETLERİ KAPSAMINDA DEĞERLENDİRİLMESİ: SU VE SU KAYNAKLARI YÖNETİMİ
ormanlar ve sulak alanların sağladığı ekolojik hizmetlerin önemi her geçen gün daha fazla artmaktadır . literatürde bu hizmetlerin ekonomik kalkınmaya olan pozitif etkilerinin ne denli önemli olduğuna vurgu yapılırken ekonomik değerini belirlemeye yönelik çalışmaların henüz yeterli düzeyde olmadığı dikkat çekmektedir . söz konusu ekolojik hizmetlerin sağlandığı alanların büyük bir bölümü sürdürülebilirlik anlayışından uzak bir yönetim çerçevesi kapsamında başta antropojenik etkenler olmak üzere birçok faktörlerin ciddi tehdidi altındadır . kümülatif olarak hızı giderek artan bu etkenler orta ve uzun vadede çevre bozulmalarına arazi kullanımında değişimlere yaşam alanlarının daralmasına ve en önemlisi de yaşam kalitesinin düşmesine neden olmaktadır . ekosistemlerin düzenleyici tedarik edici destekleyici ve kültürel bağlamda sağlamış olduğu faydalar bu kaynakların sürdürülebilirlik prensibi kapsamında kullanılmasını gerektirmektedir . bu çalışmada bazı ülkelerdeki su kaynakları ormancılık ve ekosistem hizmetleri arasındaki ilişkiler ele alınmış yönetsel ve sosyo ekonomik kapsamda incelemelerde bulunulmuş kaynağın değerini koruma ve kullanma dengesini göz önünde bulunduran uygulamalar ve yaklaşımlar literatür taraması kapsamında örneklendirilmiştir .
her geçen gün artan nüfusa gelişen endüstriyel ve tarımsal faaliyetlere paralel olarak suya olan talep de hızla artmaktadır . yüzyıla geçişte nüfus kat artarken su kaynaklarının kullanımına yönelik talep ise kat artmıştır . bu şekilde çeşitli ülkelerdeki farklı ekosistem hizmetleri ortaya çıkarılırken bu hizmetlerin parasal olarak hizmeti sunan kişi ya da kurumlara geri ödenmesine yönelik yönetimsel mekanizmalar literatüre dayalı olarak incelenmiştir . dünya genelinde ekosistem hizmetleri kapsamında suyun ekonomik değerini ortaya çıkaran ülke örnekleri fazla olmamasına rağmen bu mekanizmanın genelde devletlerin ulusal kamu kaynaklarını kullanarak yaptıkları finansal teşvikler sivil toplum örgütleri aracılığıyla oluşturulan proje ve programlar ya da özel sektördeki girişimci şirketlerin fayda sağlanılan ekosistem hizmetlerini güvence altına almaya yönelik sözleşmelerle hayata geçirildiği görülmektedir . nüfus artışının ikiye katlanması sonucu yaklaşık yıldır havza bünyesinde arazi kullanımında hızlı değişimler yaşanmakta genişleyen tarım alanları orman varlığı ve su havzasındaki flora ve fauna üzerinde baskılar oluşturmaktadır . cidanau havzasındaki su kullanıcılarının yaşadığı temel sorunlar çevresel kirlenmeyle ortaya çıkan su kalitesinin bozulması yüksek sedimantasyon ve su akışındaki düzensizlikler olarak sıralanabilir . alıcı grup ise aşağı su havzasında yer alan ve sudan faydalanan çiftçiler ve yerel endüstri kollarıdır . cidanau havzası örneğinde olduğu gibi bu program kapsamında da özel orman sahipleriyle yapılan sözleşmeler çerçevesinde hidrolojik hizmetlerin korunması hedeflenmiştir . programın başlıca hedefleri su kirlenmesini önlemek orman varlığını korumak ve geliştirmektir . bu yolla new york belediyesi kendi sorumluluğu altındaki su kaynaklarının kirlenmesini önlemek üzere koruma amaçlı orman ekosistem hizmetlerine yıl boyunca . milyar dolar yatırım yapmış ve böylece milyar dolara varan su arıtma masrafından kurtulmuştur . belediye payının i her belediyenin kayda geçmiş ekonomik katma değeriyle orantılı olarak dağıtılmaktadır . kalan ise her belediyenin belirlediği kriterlere göre ıcms ecologico nun temel amaçları bir yandan sınırları dahilinde ka lar bulunan belediyelerin bu alanlar yüzünden uğradıkları vergi geliri kaybını telafi etmek bir yandan da yeni ka lar oluşturulmasını özendirmektir . o tarihten bu yana brezilya nın eyaletinden unda ülke belediyelerinin undan fazlasını kapsayan benzer düzenlemeler getirilmiştir . yılı itibarıyla eyaletteki belediyelerin kabaca yarısı biyolojik çeşitliliğin veya doğal su kaynaklarının korunması için yapılan ödemelerden yararlanmıştır . türkiye ormanları göz önünde bulundurulduğunda ormanların u devlete ait olup devlet eliyle işletilmektedir . daha tutarlı ve kapsamlı bir ormancılık ve çevre muhasebesine gereksinim olduğu açıktır .
571
147
[ 0, 3, 2, 15, 157, 173, 221, 3, 157, 173, 29, 2, 29, 2, 3, 10701, 1618, 2, 51, 2 ]
MAKSİLLADAKİ PATOLOJİK OLUŞUMLARDA AYIRICI TANI YÖNTEMİ: KİST VE SUKUAMÖZ HÜCRELİ KARSİNOM: İKİ VAKA RAPORU
bu raporun amacı odontojenik çene kistine benzer klinik tablo ile seyreden skuamöz hücreli karsinom da histopatolojik değerlendirmenin tanıda önemini vurgulamaktır . üst çenede şişlik şikayetiyle başvuran yaşında bayan hasta ve benzer klinik tablo ve şikayetle başvuran yaşında erkek hasta kısmen benzer radyolojik değerlendirmelere sahipti . hastalardan alınan biyopsilerin patolojik tanılarına göre tedavi yaklaşımlarında bulunuldu . cerrahi işlem öncesi histopatolojik değerlendirme tedavi şeklinin en belirleyici unsurudur . sadece klinik ve radyolojik değerlendirmeler yanıltıcı olabilir .
kistler içi epitel dışı bağ doku çevrili yavaş büyüyen kemik yumuşak dokuda yada ikisinde birden yayılım gösteren sıvı dolu patolojik oluşumlardır . kemik içerisinde büyüyerek kemik içi rezorbsiyona neden olurlar . yumuşak dokuya yayılmış ise mukozayı iterek büyük çaplara ulaşabilirler . oral bölgenin malign oluşumları arasında skuamöz hücreli karsinomlara oldukça sık rastlanır . shk larda agresif ilerleme nedeniyle hastaların yıl ve üzeri prognozu oldukça düşüktür . bu sunuda klinik ve radyolojik olarak kist görüntüsü veren lezyonlarda ayırıcı teşhisin önemi vakalar aracılılığıyla vurgulanmaktadır . yaşında bayan hasta burun tabanına yakın ağız içinde kret tepesinde dudaklarını kapamasına engel olacak büyüklükte şişlik şikayetiyle kliniğimize geldi . hastada ağrı şikayeti veya şişlik üzerinde ülsere görüntü yoktu . klinik incelemede üst çenede bukkal sulkusta yayılım gösteren cm çapında iyi sınırlı yüzeyi düzgün şişlik tespit edildi . radyolojik incelemede x x mm hacminde radyolusent alan tespit edilmiştir . cerrahi olarak lezyonun tamamının çıkarılmasına karar verildi . eksize edilen materyal histopatolojik inceleme için gönderildi . hasta cerrahi işlem için kulak burun boğaz ve onkoloji servisine sevk edildi . benzer klinik özellikler gösterebilen hatta radyolojik olarak bile birbirinden ayırması zor olan bu patolojik oluşumların teşhisinde farklı tanı yöntemi mevcuttur . histopatolojik tanı günümüzde halen en güvenilir kesin tanı yöntemi olarak geçerliliğini korumaktadır . ağız içi lezyonlara teşhis amaçlı yaklaşımları girişimsel ve girişimsel olmayan yöntemler olarak ikiye ayırabiliriz . biz bu vaka raporumuzda klinik olarak benzer tablo ile kliniğimize başvuran ancak tanı ve buna bağlı tedavisi tamamen farklı olan iki lezyonu ele aldık . ayrıcı tanı yapılırken dikkat edilmesi gereken hususlardan biride lezyon içerisinden aspirasyon yapılıp yapılmadığıdır . kistlerin içerisinde kolestrol parçalanmış eritrositler nötrofiller ve lenfositler gibi iltihabi hücreler epitel hücreleri fibrin kollesterin kristalleri ve molekül ağırlığı fazla proteinlerden oluşan sarı renkte akıcı kıvamda iltihabi eksuda bulunmaktadır . ilk olguda aspirasyon pozitif iken ikinci olguda aspirasyon yapılamamıştır . klinik ve radyolojik değerlendirmelerle kesin tanısı konulamayan vakaların doğru teşhisi için biyopsiler alınarak histopatolojik incelemeye gönderilmiştir . dentijeröz kistte histopatolojik olarak epiteli nonkeratinize yassı epitel ya da katlı kübik epitel şeklinde olabilir . sekonder enflamasyonun mevcut olduğu durumlarda epitelyal hiperplazi görülebilir . tümör hücreleri geniş eozinofilikstoplazmalı hiperkromatik veziküle nükleusludur . çoğu kez tedavi edilebilir olduğu erken aşamalarda semptom vermeksizin büyüme gösterebilirler .
348
72
[ 0, 3, 476, 9, 1314, 2, 727, 9, 10210, 152, 65, 17, 9, 3, 20856, 2, 29, 9, 3, 20856 ]
Sınıf Öğretmenlerinin Drama Yöntemine İlişkin Görüşlerinin İncelemesi
öğretim yöntemi seçimi eğitimin niteliğini yakından etkileyecek derecede önemlidir . bütün öğretmenlerin derslerinde çeşitli öğretim yöntemleri kullanmaları gerekir . ancak öğretmenler sadece bildikleri yöntemleri kullanabilir . bu alanda yapılan çalışmalar ise öğretim yöntemleri konusunda öğretmenlerin yeterlik durumların istenen seviyede olmadığını göstermektedir . öğretmenlerin yöntem konusunda durumlarının tespit edilerek gereken tedbirlerin alınması eğitimin niteliğinin artırılması açısından gereklidir . bu çalışma ile sınıf öğretmenlerinin drama yöntemine ilişkin görüşlerinin incelemesi amaçlanmaktadır . çalışma nitel araştırma yöntemlerine uygun olarak tasarlanmıştır . araştırmanın çalışma grubunu eğitim öğretim yılında mersin ilinde bulunan ilkokulda görev yapan sınıf öğretmeni oluşturmaktadır . çalışmaya öğretim yöntemleri içinde en çok drama yöntemini bildiklerini ifade edenler dahil edilmiştir . öncelikle sınıf öğretmenleri ile yüz yüze görüşmeler yapılarak en iyi bildikleri yöntemin ne olduğu tespit edilmeye çalışılmıştır . çalışma sonucunda en çok bilinen yöntemin drama olduğu görülmüş ve bu gruptaki öğretmenlerle görüşmeler yapılmasına karar verilmiştir . görüşmeler katılımcıların izniyle ses kayıt cihazı ile kayıt altına alınmıştır . veri toplama araştırmacılar tarafından geliştirilen görüşme formu aracılığı ile sürdürülmüş ve veriler elde edilmiştir . veriler içerik analizi ile çözümlenmiştir . analizler kod ve kategorilere ayrılarak yüzde ve frekanslarla tablolaştırılmıştır . görüşmelerde öğretmen drama yönteminde kendisini yeterli bulurken öğretmen kendisini yetersiz görmekte iken öğretmenin ise orta yeterlilikte gördüğü sonucuna ulaşılmıştır .
öğretmenin öğretim programında istene hedefleri öğrencilere kazandırması kullanacağı öğretim yöntemlerine bağlıdır . bütün öğretmenlerin derslerinde çeşitli öğretim yöntemleri kullanmaları gerekir . öğrenme öğretme sürecinde her yöntemin zayıf ve güçlü yönleri vardır . etkili bir öğrenme ve öğretme durumunda süreci yönlendiren öğretmenin koşullara uygun olan yöntem ve tekniği seçmesi önemli bir konudur . drama yöntemi ile aktif öğrenme sağlanacağından alan uzmanları tarafından günümüzde sıklıkla kullanılması tavsiye edilmektedir . öğrencide zevk uyandıran drama zengin öğrenme koşulları sağlar . bu nedenle drama çok yaygın bir kullanıma sahiptireğitim bilimleri alan yazınına dramatizasyon şeklinde giren drama yöntemi zamanla bilgi ve pratikteki değişimlerle birlikte eğitim faaliyetlerinde drama oyun veya eğitici drama tanımlamaları ile anılmıştır . bireylerin eğitim öğretim süreçlerini etkin kılan drama yöntemi ile bireyler empati kurar yaratıcı olur çok yönlü bakış açısı kazanır sıkıcı ve üretken olamama durumuna karşın araştırma ve öğrenmeye arzulu olma durumları olumlu yönde etkilenir . drama hem sözel hem de sözel olmayan dilin kullanımına fırsat verdiği için etkili bir iletişim yöntemidir . öğretmenlerin öz yeterlik algıları inceleyen bazı araştırmalarda drama konusunda öğretmenlerin genelde yeterli düzeyde gördükleri ortaya çıkmaktadır . sınıf öğretmenlerinin drama yönteminin avantajları hakkındaki görüşleri nelerdir sınıf öğretmenlerinin drama yöntemini öğrendikleri yollar nelerdir araştırmanın çalışma grubunu eğitim öğretim yılında mersin ilinde bulunan ilkokulda görev yapan sınıf öğretmeni oluşturmaktadır . yaş dağılımları ise şeklindedir . çalışmaya katılan sınıf öğretmenlerinin yarısının yıl arası deneyime sinin yıl deneyime unun yıl arası deneyime sinin yıl arası deneyime sahip oldukları görülmüştür . drama yöntemi başlığı altında bulunan sorudan elde edilen nitel veriler betimsel analiz yöntemi ile değerlendirilmiştir . grafik ye göre öğretmenlerin ı drama yöntemini uygulamada yeterli bulurken i yetersiz bulmaktadır . sınıf öğretmenlerine göre drama yönteminin avantajları grafik te verilmiştir . sınıf öğretmenlerine göre drama yönteminin dezavantajları grafik te verilmiştir . grafik ya göre öğretmenlerin drama yöntemini nerede öğrendiniz sorusuna i üniversite eğitiminde aldığını söylerken i sadece kurslardan i sadece kitaplardan ve i ise sadece kurs ve internetten öğrendiğini söylemiştir . sınıf öğretmenlerinin drama yöntemi ile ilgili başvurdukları kaynaklarsınıf öğretmenlerinin drama yöntemi ile ilgili başvurdukları kaynaklara ilişkin istatistiki bilgi grafik de verilmiştir . drama yönteminin tanımını yapma konusunda araştırmaya katılan bütün öğretmenlerin yeterli düzeyde tanımlama yapamaması bu yöntemin yeterince bilinmediğini göstermektedir . araştırmaya katılan sınıf öğretmenlerinin büyük bölümü drama yöntemini lisans eğitiminde aldıklarını geriye kalanlarında kurslar kitaplar veya internetten öğrendiklerini belirtmişlerdir . drama yöntemi konusunda daha çok hizmet içi eğitimler yapılabilir . üniversitelerde drama eğitimine ilişkin daha çok uygulama eğitimleri verilmelidir .
405
194
[ 0, 3, 1872, 2, 1536, 10812, 15, 3, 776, 208, 157, 3, 76, 63, 232, 2, 2002, 6616, 3, 172 ]
ALIŞVERİŞ MERKEZLERİ VE ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNİN ALIŞVERİŞ MERKEZLERİ ALGILARI: BİR ALAN ÇALIŞMASI
alışveriş merkezleri ekonomik ve sosyal yaşamın bir parçası olarak her geçen gün sayıca ve sundukları hizmet çeşitliliği bakımından gelişmişlerdir . alışveriş merkezleri iş hacmi ekonomik kazanım ve istihdam alanı olarak önemli ekonomik birimlerdir . alışveriş merkezleri demografik özellikler ve sosyo ekonomik durum itibariyle değerlendirildiğinde toplumun tüm kesimleri tarafından talep edilmektedir . bu çalışmada avm lerinin gelişimi ekonomik ve sosyal yaşantımızdaki yeri incelenerek özellikle istanbul daki avm lerin gelişimi üzerinde durulmuştur . ülkemizin genç nüfusunun avm lere yoğun ilgisinin sebepleri önem kazanmaktadır . çalışmada araştırmaya üniversite ön lisans öğrencisi katılmıştır . yüz yüze görüşme yöntemiyle elde edilen nicel verilerin ağırlıklı ortalaması alınarak elde edilen bulgular değerlendirilerek sonuçlandırılmıştır .
alışveriş merkezleri çok eski dönemlere kadar uzanan bir geçmişe sahip olması yanında geçen zaman içinde modern bir oluşum kazanmıştır . alışveriş merkezleri bu süreçte niceliksel ve niteliksel olarak hızlı bir büyüme süreci geçirmiştir . amerikan şehirleri gibi geniş yayılımlı trafik ve ulaşımın büyük bir sorun haline geldiği şehirler için bu alanlar önemli ihtiyaç olmaktadır . moskova da yılında açılan gum rusya nın en prestijli ve kapsamlı alışveriş merkezlerinden biridir . alışveriş merkezleri genellikle indirim ve kalite açısından da daha iyi seçeneklere sahiptirler ayrıca alışveriş merkezlerinde yer alan restoran lar toplu yemek yerleri olarak nispeten ucuz ve çeşitli yemek imkanı sunmaktadırlar . genç nüfusun yoğunluğu bu konuda analiz yapmak ve sonuç çıkarımı için gençlerin tercihlerinin dikkate alınmasını önemli kılmaktadır . ayrıca gittikçe yayılan bu yapılarda yürütülen perakendecilik geleneksel ve küçük ölçekli işletmelerin piyasada mevcudiyetini tehdit etmektedir . avm nin ekonomik faaliyetlerinin başarısı ve sürdürülebilirliğinde iyi yer seçimi en önemli belirleyici olmaktadır . ulaşım kolaylığı ve sosyo ekonomik gelişmişlik düzeyi yüksek bölgelerde kurulan avm ler ve onu takip eden diğer avm ler bu bölgelerde bir toplanmaya sebep olmaktadır . kapalıçarşı günümüzde de ticaret ve turizm açısından son derece önemli olan tarihi bir alışveriş merkezi olarak yer almaktadır . buna göre lı ve li yıllarda hızlı bir ilerleme yaşanmışken yılına kadar istikrarlı bir ilerlemenin olacağı tahmin edilmektedir . yukarıdaki harita avm lerin şehrin gelişmiş ve belli bölgelerinde yoğunlaştığını göstermesi bakımından iyi bir örnek olarak sunulmaktadır . sektörün ihtiyaç ve yeni beklentilerine göre şekillendirilemeyen alanlar fonksiyonunu yitiriyor . yılları arasında toplamda . . m kiralanabilir avm alanı işlevini kaybederken aynı dönemde . m alanın sisteme yeniden kazandırıldığı ve net kaybın . . m olarak gerçekleştiği belirtilmektedir . bu kazanım kaynak israfının önlenmesi bakımından önemli bir gelişmedir . bu çalışmada sistematik gözlem tekniği içinde yer alan görüşme tekniği kullanılmıştır . bu tekniğe göre soru formları yardımıyla yüz yüze görüşme yöntemiyle veri toplanarak değerlendirme yapılmıştır . çalışmada görüşme yönteminin ön planlaması olarak verilerin kimlerden sağlanacağı hangi bilgilere ihtiyaç olduğu görüşmenin mekan ve zaman bakımından belirlenmesi katılımcı ve alan sınırlılıkları ve sürecin işleyişi şeklinde yapılmıştır . çalışmada yer alan sorulara evet hayır şeklinde verilen cevaplar ile araştırma hedefleri ile doğrudan ilişki kurulması hedeflenmiştir . bu araştırmaya yaş aralığındaki adet istanbul beyazıt bölgesinde eğitimini devam ettiren önlisans öğrencisi katılmıştır . bu araştırma sürecinde literatür taraması ve konu ile ilgili diğer alan çalışmalarının değerlendirilmesi sonucu sorudan oluşan soru formu oluşturulmuştur . bu çalışmada hazırlanan soru formlar üniversite öğrencilerinin avm algılarının tespitine yönelik bilgi almak amacı doğrultusunda oluşan soruları içermektedir . çalışmaya katılanlar soru formları üzerinde birden çok cevabı da işaretlemek suretiyle farklı alternatifler içinde alışveriş merkezlerine neden gittiklerini belirtmişlerdir . ancak genel olarak avm ler bakımından bir doyum noktasına ulaşılması ve bunların plansız bir şekilde açılmaları avm lerin gelecekteki mevcudiyetini olumsuz yönde etkileyecektir .
445
96
[ 0, 901, 2, 1314, 624, 23, 1314, 3, 12458, 457, 1171, 23, 3, 24065, 157, 3, 15, 4009, 3, 26 ]
Bazı Enginar Çeşitlerinde Farklı Uygulamaların Verim ve Verim Unsurları Üzerine Etkileri
enginar yetiştiriciliği türkiye de sahil bölgelerinde sonbahar yetiştiriciliği için ağustos eylül ve yüksek bölgelerde bahar yetiştiriciliği için nisan mayıs aylarında yapılmaktadır . bu araştırma yılları arasında batı akdeniz tarımsal araştırmalar enstitüsü kocayatak yerleşkesinde organik bazı gübrelerinin etkilerini belirlemek için yapılmıştır . araştırmada sakız bayrampaşa erkenci kıbrıs ve geççi kıbrıs enginar çeşitleri üzerinde npk humik asit çiftlik gübresi ve bunların interaksiyonlarının etkileri ortaya konmuştur . dört enginar çeşidi üzerine uygulamaların etkilerine bakıldığında yaprak genişliği . cm ana baş ağırlığı gram yan baş ağırlığı gram ana baş genişliği . mm ve baş sayısı adet ile npk humik asit uygulamasında öne çıkmışlardır . bitki boyu cm yaprak uzunluğu . cm ana baş uzunluğu mm ile npk çiftlik gübresi uygulamasında en yüksek değerlere ulaşmıştır . enginar yetiştiriciliğinde bitki gelişimi açısından npk humik asit ve npk çiftlik gübresi uygulamaları bitkinin uzunluğu yaprak gelişimi sap uzunluğu baş sayısı ana ve yan baş ağırlıkları baş uzunluğu ve genişliği bakımından ön plana çıkmaktadır .
enginarın anavatanı orta ve batı akdeniz olup bu havzada yer alan tüm ülkelerde yabani formlar bulunmaktadır . dünyada enginar üretiminde mısır ton üretimle ilk sırada yer alırken onu sırasıyla italya ton ve ispanya ton ile izlemektedir . bu bölgede üretim özellikle de erkencilik yönü ile ön plana çıkan izmir in karaburun ilçes nde yoğunlaşmıştır . enginar kktc de narenciye ve patatesten sonra önemli bir ihraç ürünüdür . buna rağmen bazı yıllar don zararının yaşanması üretimde erkenciliğin vermiş olduğu avantajdan faydalanılmasını kısıtlamaktadır . enginar hem tohumla hem de vegetatif yöntemlerle çoğaltılmaktadır . çalışma bu sorunun muhtemel nedenlerini ortaya koymak ve çözüm önerilerinde bulunmak için selçuk üniversitesi ziraat fakültesi bahçe bitkileri bölümü iklim odalarında yürütülmüştür . genel olarak fide gelişim özellikleri açısından en uygun ortalama sıcaklığın oc olduğu görülmüştür . sakız enginarında atık mantar kompostunun verim ve bitki gelişimi üzerine olan etkilerini araştırmışlardır . araştırmada antalya korkuteli yöresinde faaliyet gösteren mantar işletmelerinden temin edilen yıl açık alanda bekletilmiş atık mantar kompostu kullanılmıştır . enginar plantasyonundan birinci yılda elde edilen verim değerlerine en yüksekkatkıyı sağlayan ticari gübre uygulaması olmuştur . analiz sonuçları çizelgeler şeklinde gösterilmiş ve yorumlanmıştır . sakız çeşidinde araştırma sonucunda bitki boyu sakız enginar çeşidinde çizelge de görüldüğü gibi en fazla azot fosfor potasyum humik asit uygulamasında . cm ile ölçülmüştür . yaprak uzunluğu sakız enginar çeşidinde en fazla npk çiftlik gübresi uygulamasında . cm olarak belirlenirken en az kontrol uygulamasında cm saptanmıştır . ana baş ağırlığı en fazla npk humik asit uygulamasında gram tartılmışken en az kontrol uygulamasında . gram hesaplanmıştır . ana baş ağırlığı npk humik asit uygulamasında gram ile tartılmışken en az kontrol uygulamasında . gram ağırlık belirlenmiştir . yan baş ağırlığı en fazla ağırlığa npk humik asit uygulamasında . gram ile tartılmışken en az kontrol uygulamasında . gram belirlenmiştir . ana baş uzunluğu en fazla . mm npk humik asit uygulamasında iken en az kontrol uygulamasında . mm ölçülmüştür . ana baş uzunluğu en fazla npk humik asit uygulamasında . mm ölçülmüşken en az kontrol uygulamasında . mm olarak tespit edilmiştir . yapılan araştırma sonucunda bitki boyu en fazla npk çiftlik gübresi uygulamasında cm ortalama olarak bulunmuşken en az . cm ile kontrol uygulamasında belirlenmiştir . ana baş ağırlığı npk humik asit uygulamasında gram tartılmışken en az kontrol uygulamasında gram olarak tartılmıştır . bu araştırmada bayrampaşa sakız erkenci kıbrıs ve geççi kıbrıs çeşitlerinin npk humik asit çiftlik gübresi ve bunların interaksiyonlarının bazı bitki özellikleri ile verim üzerine etkileriaraştırılmıştır . erkenci kıbrıs çeşidinde bitki boyu . cm yaprak genişliği cm yaprak uzunluğu cm ana baş ağırlığı gram yan baş ağırlığı . gram ana baş uzunluğu . mm ana baş genişliği . mm ve baş sayısı . adet ile npk humik asit uygulamasında öne çıkmıştır . yaprak uzunluğu cm baş sayısı adet ile npk humik asit ve npk çiftlik gübresi uygulamasında eldeedilmiştir . bitki boyu . cm yaprak uzunluğu . cm ana baş uzunluğu mm ile npk çiftlik gübresi uygulamasında en yüksek değerlere ulaşmıştır .
483
150
[ 0, 3, 2, 52, 9, 7, 2, 63, 521, 34, 9, 120, 9, 12, 29, 3, 162, 3795, 2, 3 ]
Konya İlinde Yetiştirilen ve Ticaret Borsasında Alımı Yapılan Buğdayların Alt Bölgelere Göre Kalite Kriterlerinin Belirlenmesi
bu araştırma konya ilinde üretilen ve ticaret borsasında alımı yapılan ekmeklik ve makarnalık buğdayların yıllar ve alt bölgelere göre fiziksel ve kimyasal kriterleri açısından değişimini belirlemek amacıyla yapılmıştır . araştırmada ve yıllarında üretilen buğdayın rutubet oranı hektolitre ağırlığı kırık tane oranı cılız tane oranı embriyosu kararmış tane oranı süne ve kımıl tahribat oranı yabancı madde oranı ve protein oranı ile ilgili kalite özellikleri yıllara ve alt bölgeye göre incelenmiştir . konya ilinde yetiştirilen ekmeklik buğdayların rutubet oranı yıllara göre . . arasında hektolitre ağrılığı . . kg hl kırık tane oranı . . arasında cılız tane oranı . . arasında embriyosu kararmış tane oranı . . arasında süne ve kımıl tahribat oranı . . arasında yabancı madde oranı . . ve protein oranı . . arasında değişmiştir . makarnalık buğdayların rutubet oranı yıllara göre . . arasında hektolitre ağırlığı . . kg hl arasında kırık tane oranı . . arasında cılız tane oranı . . arasında embriyosu kararmış tane oranı . . arasında süne ve kımıl tahribat oranı . . arasında yabancı madde oranı . . ve protein oranı . . arasında değişmiştir .
gerek coğrafi özellikleri gerek iklim özellikleri itibariyle çok zengin bir tarımsal ürün çeşitliliğine sahip olan ülkemizde tahıllar ekiliş ve üretim bakımından en büyük paya sahip bitki grubudur . buğday kalitesi hem çiftçiler hem de sanayiciler için önemlidir . bir buğday çeşidinin kalitesi aynı tarlada dahi farklılıklar gösterebilmektedir . bu farklılığa neden olan üç önemli faktör iklim toprak ve çeşittir . araştırmada konya ticaret borsasının ve yıllarında konya merkez ve ilçelerinde üreticilerden alımı yapılan ekmeklik ve makarnalık buğdayların analiz sonuçları alt bölge bazında değerlendirilmiştir . agro ekolojik bölgelendirme arazinin çevresel özellikleri potansiyel verim ve arazi uygunluğu benzer olan özelliklere sahip alt alanlara bölünmesini ifade etmektedir . bölgede en yüksek yıllık sıcaklık ortalaması tespit edilmiştir . konya ticaret borsasında bölgedeki yetiştiricilerden alımı yapılan ekmeklik ve makarnalık buğday ürünlerinden alınan örneklerde rutubet kırık tane cılız tane embriyosu kararmış tane süne kımıl tahribatı ve protein oranı ile ilgili ölçüm ve analizler yapılmıştır . grupların karşılaştırılması bölgelere ve yıllara göre yapılmıştır . tmo nun ekmeklik ve makarnalık buğday alımlarında uyguladığı alım baremine göre rutubetin depolandırma ve gruplandırmaya etki etmediği ancak rutubetin ü geçmesi durumunda fiyatın düşeceğini . i geçmesi durumunda ise buğdayın alıma girmeyeceği belirtilmiştir . ekmeklik buğdaylarda rutubet oranının en fazla değişim gösterdiği yıl olurken makarnalık buğdaylarda ise yılı olmuştur . alımı yapılan ekmeklik ve makarnalık buğdayların yıllara ve bölgelere göre kırık tane oranları değişim katsayısı ve standart sapma değerleri çizelge de verilmiştir . yapılan incelemede konya ilinde üretilen ve ticaret borsasında alımı yapılan ekmeklik buğdayların cılız tane ortalaması . makarnalık buğdayların cılız tane ortalaması . dir . bölge bazında değerlendirdiğimiz de ekmeklik buğdaylarda cılız tane ortalamasının en yüksek olduğu bölge . cılız tane ortalamasının en düşük olduğu bölgeler ekmeklik ve makarnalık buğdaylarda . bölgede tane dolum dönemi ve olgunlaşmanın geciktiği haziran temmuz aylarındaki yüksek sıcaklık düşük yağış ve nispi nem değerleri olum döneminin hızlanmasına ve cılız tanelerin oluşmasına neden olabilir . özellikle süt olum döneminde yağışların yüksek olması sonucu oluşan fungal hastalıkların etkisi ile meydana gelen hastalık ürün kalitesini ve pazar değerinin düşürmektedir . son yıllarda ekmeklik ve makarnalık buğdaylarda embriyosu kararmış tane oranında bir yükselme gözlemlenmektedir . elde edilen bulgulara göre bölge bazında değerlendirdiğimizde ekmeklik buğdaylarda embriyosu karamış tane ortalamasının en yüksek olduğu bölge . tane sertleşmeden emildiğinde tane içeriğinin büyük bir kısmı emilebilmekte böylece tanenin içi boş kalarak hafiflemekte ve buruşuk bir hal almaktadır . bu tip zarar sonucu buğdayın hektolitre ağırlığı tane ağırlığı gibi fiziksel özellikleri olumsuz yönde etkilenmekte ve buğdayın öğütme kalitesi düşmektedir . en az değişim gösterdiği yıl ekmeklik buğdaylarda makarnalık buğdaylarda ise yılı olmuştur . özbek ve fidan yaptıkları bir çalışmada yılında konya ilinin farklı bölgelerinde üretilen ve ticaret borsasında analizi yapılan buğday çeşitlerinde fiyatı en fazla etkileyen hastalık zararlı etkenin süne ve kımıl tahribatı olduğunu süne kımıl tahribatı görülen buğday numunelerindeki bu oranın . olduğunu tespit etmiştir . kabul edilebilir özellikte bir ekmek ve makarna için buğday tanesinde belirli bir düzeyde protein içeriğine ihtiyaç vardır . makarnalık buğdaylarda ise protein kalitesine göre grup altında alımı yapılmakta ve depolanmaktadır .
490
167
[ 0, 3, 2, 29, 2, 3, 2046, 521, 26, 9, 836, 107, 23, 623, 157, 40, 2, 40, 2, 8142 ]
Aydın ili Söke ilçesinde pamuk üreticilerinin tohum tercihlerini etkileyen faktörler
bu çalışmanın amacı aydın ili söke ilçesindeki pamuk üreticilerinin sosyo ekonomik özellikleri ile birlikte pamuk tohumu satın almada hangi özellikleri dikkate aldıklarını belirlemektir . bir başka ifade ile üreticilerin pamuk tohumu satın alırken fiyat verim çırçır randımanı lif kalitesi erkencilik ve hastalıklara dayanıklılık gibi özelliklerden hangilerini dikkate aldıklarını belirlemektir . son yıllarda yabancı menşeli pamuk tohumu çeşitlerinin yörede hızla yayılması nedeniyle ülkemizde bu çeşitlere alternatif yerli çeşitlerin geliştirilmesi için üreticilerin tercihlerinin belirlenmesi önemlidir . üreticilerin tohum tercihlerinin belirlenmesinde konjoint analiz yöntemi kullanılmıştır . konjoint analizi özellikle tüketicilerin tercih özelliklerini belirlemek için pazarlama araştırmalarında çok sık kullanılan yöntemlerden birisidir . araştırmanın materyalini söke ilçesinde pamuk üreten üreticilerden anket yolu ile elde edilen üretim yılına ait birincil veriler oluşturmaktadır . söke ilçesinde görüşülen üretici sayısının belirlenmesinde oransal örnek hacmi yönteminden yararlanılmıştır . oransal örnek hacmi formülüne göre güven aralığı ve hata payı ile örnek hacmi hesaplanmış ve üretici ile görüşülmüştür . görüşülen üreticilerin seçileceği köylerin belirlenmesinde çiftçi kayıt sisteminden yararlanılmış ve en çok pamuk üretilen köy belirlenmiştir . çalışma sonuçlarına göre üreticinin tercih kartları sıralaması sonucunda her bir özellik düzeyine ilişkin kısmi fayda skorları elde edilmiştir . buna göre üreticilerin pamuk tohum çeşit tercihlerinde en çok önemsedikleri ilk faktörün . lik bir oran ile çırçır randımanı olduğu belirlenmiştir . ikinci sırada önem verilen faktör . luk oranla tohum fiyatıdır . pamuk üreticilerinin tohum tercihinde önemli olan faktörler dikkate alındığında pamuk tohumu üreten ve çeşit geliştirme araştırmaları yapan kuruluşların özellikle çırçır randımanı üzerine yoğunlaşmaları önerilmektedir . bu kapsamda pamuk tohumuna yönelik sertifikalı tohum desteğinin de devam ettirilmesi üreticinin sertifikalı tohum kullanımı açısından önemlidir .
dünyada pamuk üretiminin yaklaşık olarak beş bin yıldır yapıldığı tahmin edilmektedir . sanayi devrimiyle pamuk tekstil hammaddesi olarak kullanılmaya başlamıştır . pamuk lifi kullanımı son yılda tüm kullanılan lifler içinde luk bir pay ile en yüksek olan liftir . geçtiğimiz yıl içerisinde toplam dünya pamuk tüketimi nin üzerinde artarak yaklaşık milyon tona ulaşmıştır . büyük millet meclisi nden de sayılı pamuk ıslah kanunu ve sayılı pamuk tohumluğu üretim yasası çıkarak yürürlüğe girmiştir . aydın iline bağlı söke ilçesi türkiye nin en önemli pamuk üretim alanlarından biridir . ilçenin ekonomisi yıllık gayrisafi hasılanın ini sağlayan tarımsal üretim ile tarıma dayalı sanayi malları üretimine dayanmaktadır . tarıma dayalı adet ayrı üretim dalında faaliyet gösteren sanayi tesisi ayrı dalda faaliyet gösteren adet tarım ürünleri işleme ve değerlendirme tesisleri ile ayrı konuda faaliyet gösteren adet kooperatif kuruluşu ile yüksek bir potansiyele sahip bulunmaktadır . konjoint analizi özellikle tüketicilerin tercih özelliklerini belirlemek için pazarlama araştırmalarında çok sık kullanılan yöntemlerden birisidir . literatür incelendiğinde pamuk tohumunu satın almayı çok sayıda faktörün etkilediği görülmektedir . bu veriye göre pamuk üretimin orta yaş üstü üreticiler tarafından yapıldığı anlaşılmaktadır . üreticilerin ortalama tarımla uğraşan aile birey sayısı . dir . bu veriler yörede tarımsal üretimin ana gelir kaynağı olduğunu göstermektedir . incelenen işletmelerde ortalama . dekar alanda pamuk üretimi gerçekleştirilmektedir pamuk üretim alanı toplam işletme arazisinin . sını oluşturduğu belirlenmiştir . pamuk üretilen arazilerin ortalama . parsel olduğu hesaplanmıştır . gloria pamuk tohumunun verim potansiyeli çok yüksek ve erkenci bir çeşit olup geç ekimlerde ve ikinci ürün ekimlerinde kullanılabilmektedir . claudia pamuk tohumunun verim potansiyeli çok yüksektir ancak vejetasyon süresi orta geç olarak belirtilmektedir . anket yapılan üreticilerin tohum satın alma yeri tercih nedenleri çizelge de verilmiştir . tohum fiyatlarının yükseldikçe üreticilerin tercih olasılıklarının azalmaları beklendiğinden lineer less faktör tipiyle tanımlanmıştır . bu özelliklerin düzeylerinin kısmi fayda değerlerine bakıldığında ise çırçır randımanı düzeylerinden yüksek . fayda skoruyla diğer düzeylere göre daha faydalı bulunmuştur . dolayısıyla yüksek seçeneğinin toplam fafayda değeriyle yüksek düzeyi daha fazla tercih edilmiştir . erkencilik ana faktörünün en önemsiz alt faktörü erkenci değildir . benzer hesaplamalar diğer kartlar için de yapılmıştır ve her bir karta ilişkin oransal önem değerleri çizelge de verilmiştir . bu çalışmanın temel amacı aydın ın söke ilçesindeki pamuk üreticilerinin sosyo ekonomik özellikleri ile birlikte pamuk tohumu çeşitlerini satın alırken hangi özellikleri dikkate aldıklarını belirlemektir . son yıllarda araştırma yöresinde yabancı çeşitlerin yayılma eğiliminde olması nedeniyle yerli çeşitlerimizin bu çeşitlerle rekabet edebilmesi ve geliştirilmesi açısından pamuk tohumu araştırma kuruluşları ve pamuk tedarik eden kuruluşlar açısından bu bilgi son derece önemlidir .
427
254
[ 0, 3, 2, 40, 26, 2, 52, 3, 63, 9, 102, 2, 40, 26, 2, 52, 3, 17, 9, 107 ]
Kentsel saçaklanmanın tarım alanlarına yayılımının uydu görüntüleri yardımıyla belirlenmesi: Samsun örneği
eski çağlara kadar dayanan bir kentleşme kültürünün var olmasına karşılık dünyada modern kentleşme . ve . yy da gelişmiştir . başlangıçta genellikle tarıma elverişsiz alanlarda kurulan kentler zamanla nüfusun artması sanayinin gelişmesi gibi etkenler sonucunda genişlemiş ve genellikle çevresindeki verimli toprakları işgal etmeye başlamıştır . bunun sonucunda daha kolay ve ucuz kentleşmenin kurulabildiği tarım arazilerinin kentleşme amacıyla kullanılması yaygınlaşmıştır . bu çalışmada uydu görüntülerinden yararlanarak samsun ilinde kentsel saçaklanmanın tarım alanlarına yayılımı incelenmiş ila yılları arasında ortalama beşer yıllık aralarla çekilmiş landsat uydu görüntüleri yardımıyla samsun daki yıllara göre artan kentsel alan ve azalan tarım alanları hesaplanmıştır . çalışmadan elde edilen sonuçlara göre samsun da yılları arasında kentsel yerleşim alanı . oranında artarak yaklaşık . ha büyümüş bu büyüme genellikle tarım alanlarına doğru gelişmiştir . çalışma sonunda samsun da kentsel saçaklanmanın kırsal alanları işgalinin önlenebilmesi için arazi kabiliyet sınıflarına dayanan bir arazi kullanım planlaması yapılarak alınması gereken önlemler tartışılmıştır .
kentler yoğun nüfusun yaşadığı kırsal yerleşim birimlerine göre daha gelişmiş belirli kuralları olan tarımsal üretimin olmadığı genellikle tarımsal üretim ekonomisinin planlandığı koordine edildiği sanayi ve endüstriyel tesisler ile genellikle tarım dışı üretimin yapıldığı yerleşim yerleridir . buna göre kentleşme belli ve somut bir tarihle belirlenecek bir başlangıca sahip değildir . kentsel büyüme sürecindeki saçaklanma tarım arazilerinin doğal ve çevresel olarak hassas bölgelerin yok oluşunu ve bölgesel açık alanların azalmasını beraberinde getirmektedir . bu saçaklanma sürecinin gerekli önlemler alınmadığı takdirde çevre açısından ciddi sorunlar yaratacağı açıktır . kentsel saçaklanma araştırmacıların dikkatini çeken ve üzerinde birçok ilde farklı çalışmaların yapıldığı bir konudur . yaptıkları çalışmada yılları arasında samsun ilinde tarım arazisinin . ha azaldığını ifade etmiştir . uzuneminoğlu samsun un yılları arasında ha alan üzerinde kurulu olduğunu yılında yerleşim alanının yaklaşık . ha ulaştığını belirtmiştir . güney ve ölgen bornova ilçesinin te ünün tarım arazisi olduğunu ancak ilerleyen kentleşme neticesinde yılına geldiğinde tarım arazisi varlığının ye düştüğünü ifade etmiştir . çalışmada uydu görüntülerinden faydalanılarak samsun büyükşehir belediyesinin hizmet sınırları içerisindeki kentsel saçaklanmayı saptamak amacıyla ve yılları arasındaki landsat tm ve landsat tm uydu görüntülerinden yararlanılarak kent sınırları belirlenmeye çalışılmıştır . uydu görüntüleri ondokuz mayıs üniversitesi ziraat fakültesi tarımsal yapılar ve sulama bölümü ne ait uzaktan algılama ve gıs laboratuvarındaki erdas ımagıne programı yardımı ile işlenmiş global mapper programı üzerinde alan kayıpları hesaplanmıştır . resmi gazetenin . . tarih ve sayısında yayımlanarak yürürlüğe giren sayılı kanun hükmünde kararname ile samsun belediyesinin büyükşehir statüsü kazanması ve aynı tarihte atakum belediyesi nin kurulması kentleşmenin hızla atakum canik ve tekkeköy gibi genelde tarımsal faaliyet yürütülen kırsal alanların yoğunlukta olduğu alanlara doğru yayılmasına neden olmuştur . bu durum kentleşme ve kentsel büyümeyle ilgili yapılan yasal düzenlemelerin özellikle kente sınır veya yakın olan tarımsal üretim alanlarının kentleşme tehlikesiyle karşı karşıya kalmasına neden olduğunu göstermektedir . ikibinaltı yılına ait landsat tm uydu görüntüsü üzerinden yerleşim alanı atakum ilçesinde . ha ilkadım ilçesinde . ha canik ilçesinde ha ve tekkeköy ilçesinde ha olmak üzere toplam . ha olarak hesaplanmıştır . yirmiiki mart tarihinde kabul edilen sayılı kanun ile atakum ilkadım ve canik isminde üç yeni ilçe kurulmuştur . uydu görüntülerinden de görüldüğü üzere şehir alanları genişlerken büyük oranda tarım alanlarını işgal etmiştir . samsun il merkezi ve ilçelerinin kentsel saçaklanması çizelge . de verilmiştir . tarımsal faaliyet yürütülen araziler zaman içerisinde yapılaşma ve sanayileşmenin etkisinde kalarak tarım arazisi vasfını kaybetmiştir . ancak gerek tarım politikalarının ve yasal düzenlemelerin yetersizliği gerekse tarımdan elde edilen gelirin diğer iş sektörlerine oranla düşük olması tarım topraklarının amacı dışında kullanımının hız kazanmasına sebep olmaktadır . bindokuzyüzdoksandört yılında belde olan atakum da şekil . de görülen yerleşim alanının hemen hemen tamamında tarımsal faaliyet yürütülmekteyken günümüzde tarımsal faaliyet yürütülen araziler genelde toprak işlemenin zahmetli ve maliyetli olduğu daha az verime sahip olan alanlarda kalmıştır . böylelikle tarımsal açıdan daha verimli olan geniş tarım toprakları kentleşme ile amacı dışında kullanılmış hem tarım toprağı kaybedilmiş hem de deprem sel vb . bu çalışmada samsun ilinde kentsel saçaklanma yoluyla tarım arazilerinin yerleşim alanına dönüşümü uydu görüntüleri yardımıyla belirlenmeye çalışılmış kentleşmeye doğru itilen kırsal alanların yapısal değişimi incelenmiştir . uydu görüntülerinin işlenmesi sonucunda samsun ilinde yılından yılına kadar meydana gelen kentleşme ve kentsel saçaklanma uydu görüntüleri yardımıyla tespit edilmiş amaç dışı kullanılan alan toplamda . ha olarak belirlenmiştir . samsun ili kentsl yerleşim alanı yılında toplam yüz ölçümünün sini oluştururken yılında bu oran e yılında ise e yükselmiştir . bunun mümkün olmadığı durumlarda amacı dışında kullanılan alanların mevcut sınırları belirlenerek bu sınırların dışına çıkılması engellenmeli mevcut toprakların korunması için toprak koruma projeleri hazırlanmalı ve uygulanmalıdır . gthb taşra teşkilatları tarafından yürütülen bu görev oluşturulacak bağımsız kuruluşa aktarılmalıdır .
633
144
[ 0, 3, 2, 29, 11374, 2, 3, 1272, 10682, 1109, 3, 63, 9, 1314, 1982, 291, 2, 29, 3, 63 ]
STAJYER DİŞ HEKİMLERİNİN İLETİŞİM BECERİLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
bu araştırmanın amacı stajyer diş hekimlerinin iletişim becerilerini değerlendirmektir . araştırmanın evrenini süleyman demirel üniversitesi diş hekimliği fakültesinde eğitim gören ve . sınıf öğrencileri ve tedavi ettikleri hastalar oluşturmaktadır . araştırma kapsamında kolayda örnekleme yöntemi kullanılarak stajyer diş hekimine ve tedavi ettikleri hastaya ulaşılmıştır . araştırmada veri toplama aracı olarak literatür taraması sonucunda likert tipi sorudan oluşan ersanlı ve balcı tarafından geliştirilen iletişim becerileri envanteri kullanılmıştır . çalışma sonucunda stajyer diş hekimlerinin iletişim becerileri bilişsel boyutta . . duygusal boyutta . . ve davranışsal boyutta . . puan almıştır . davranışsal boyutta kadınlarda . . puan elde edilirken erkeklerde . . puan elde edilmiş ve aradaki fark istatistiksel açıdan anlamlı bulunmuştur . stajyer diş hekimlerinde iletişim becerilerinin bilişsel boyutta sınıf ilerledikçe arttığı duygusal boyutta ise sınıf ilerledikçe azaldığı görülmüştür . orta gelir durumuna sahip hastaların stajyer diş hekimlerinin iletişim becerilerini duygusal boyutta daha yüksek gelir durumu yüksek hastaların ise daha düşük bulduğu saptanmıştır . araştırma sonuçları stajyer diş hekimlerinin iletişim becerilerinin yüksek olduğunu göstermektedir .
iletişim insanların aralarında ilişki kurmalarını sağlayan insan etkileşimlerinin ana öğesidir . insanlar arasında doğru iletişim kurulamadığında iletişim problemleri ortaya çıkabilmektedir . uygun iletişim teknikleri olmadan diğer bütün klinik çabalar başarısız kalabilmektedir . sağlık personelinin hastaya iyi davranmanın anlayışlı olmanın hastayı dinlemenin de görev ve sorumlulukları arasında olduğu bilincinde olması gerekmektedir . oysa elde edilen veriler bu değişim sürecinde olan birçok öğrencinin ahlak gelişiminde çok az bir değişim gösterdiğini ileri sürmektedir . öğrencilerin klinik ortamında etik değerlerden feragat etme baskısını hissedebilecekleri tahmin edilmektedir . yaşanan bu örneklerle eğitimine idealist olarak başlayan öğrencilerin zamanla hastalarından uzak soğuk birer hekim haline gelmeleri tehlikesi vardır . bu bağlamda diş hekimlerinin hasta hekim ilişkisine yönelik tutumlarının incelenmesinde ve bu inceleme sonuçlarının hekimlerin eğitimindeki olası etkileri üzerinde tartışılmasında fayda vardır . bilişsel boyutta ve numaralı ifadeler yer almaktadır . katılımcıların i kadınlardan oluşurken ü erkeklerden oluşmaktadır . araştırmaya katılan stajyer diş hekimlerinin hiçbiri daha önce iletişim becerileri ile ilgili herhangi bir programa katılmamıştır . olumlu ifadelerin çoğu ün üzerinde puan alırken olumsuz ifadeler ün altında puan almıştır . yukarıdaki tabloya bakıldığında farklı yaş gruplarında ifadelere verilen puanların ortalamalarının hepsi ün üzerindedir . grupları arasındaki fark istatistiksel açıdan anlamlıdır . yaş grubunda . . yaş grubunda . . yaş grubunda ise . . puan elde edilmiştir . cinsiyet grupları arasındaki fark istatistiksel açıdan anlamlı değildir . stajyer diş hekimlerinin diş hekimliğini isteyerek tercih edip etmemeleri durumuna bakıldığında diş hekimliğini isteyerek tercih edenlerde . . puan istemeyerek tercih edenlerde ise . . puan alınmıştır . iletişim becerileri envanterinin farklı boyutlardaki ifadelerin güvenirliğini gösteren cronbach alfa değerlerine bakıldığında bilişsel boyutta . duygusal boyutta . ve davranışsal boyutta ise . dir . cinsiyete bakıldığında kadınlarda . . puan elde edilirken erkeklerde . . puan elde edilmiştir . gelir durumuna bakıldığında tl ve altında geliri olan hastalar grubunda . . puan ile tl arası geliri olan hastalar grubunda . . puan tl den fazla geliri olan hastalar grubunda . . puan elde edilmiştir . bu sonuçlar her iki medeni durum grubundaki hastaların duygusal boyuttaki ifadelere katılım düzeylerinin orta noktanın üzerinde olduğunu göstermektedir . gelir durumu grupları arasındaki fark istatistiksel açıdan anlamlıdır . araştırmaya katılan hastaların davranışsal boyut ile ilgili ifadelere ilişkin bulguları tablo de gösterilmektedir . sınıf öğretmenleriyle yapılan bir çalışmada iletişim becerisinin etkililik ve yeterlilik alt boyutlarında kadın öğretmenlerin erkek öğretmenlerden daha yüksek puanlar aldıkları belirtilmiştir . çalışmaya katılan stajyer diş hekimleri iletişim becerileri ile ilgili herhangi bir eğitime katılmamıştır .
400
157
[ 0, 3, 2, 52, 76, 3, 699, 17, 23, 1816, 51, 1171, 77, 77, 16, 7, 152, 40, 291, 2 ]
Türkiye Cumhuriyetinin Latin Harfleriyle Çıkan İlk Çocuk Dergisi Üzerine Bir Değerlendirme
bu araştırmada türkiye cumhuriyetinin latin harfleri ile çıkan ilk çocuk dergisinin ilk sayısında yer alan yazıların yazım kurallarına uygunluğu ve derginin okuyucularına karşı yaklaşımını tespit etmek amaçlanmaktadır . türk çocuk edebiyatı süreli yayın taramasında cumhuriyet döneminin latin harfleri ile basılan ilk çocuk dergisinin çocuk sesi olduğu tespit edilmiştir . araştırmada nitel araştırma yönteminden biri olan doküman incelemesi tekniği kullanılmıştır . yılında basılmaya devam eden derginin erişilen . sayısının geniş bir evreni temsil etmesinden dolayı çocuk sesi dergisinin yalnızca ilk sayısı örneklem olarak seçilmiştir . araştırma verileri tümevarım yaklaşımı doğrultusunda incelenmiştir . araştırma kapsamında yazım ve tutum kategorileri tespit edilmiştir . elde edilen veriler ses bilgisi yazım yanlışı ve güncelliğini yitiren veya yazımı değişen kelimeler olmak üzere üç farklı sözcük analiz birimine ayrılarak incelenmiştir . derginin okuyucuya karşı yaklaşımı açısından ise cümle analiz birimine ayrılarak incelenmiştir . araştırmanın sonucunda ilk sayının tamamında da bazı kelime eklerinin yazımında ses bilgisi açısından geniş ünlü yerine dar ünlü kullanımının tercih edildiği görülmüştür . yine ilk sayının tamamı incelendiğinde derginin baskı sonrası bazı kelimelerinde yazım yanlışı yapıldığı tespit edilmiştir . ayrıca günümüzde kullanılmayan güncelliğini yitiren veya yazımı değişen kelimelerin hangi kelimeler olduğu da saptanmıştır . çocuk sesi dergisinin okuyucuya yaklaşımı ise samimi bir üslup kullanarak okuyucu ile konuşuyormuş gibi okur merkezli bir yaklaşım benimsediği tespit edilmiştir .
yüzyılın ilk yarısında ortaya çıkmış ve o yüzyılda kullanılmaya başlanmıştır . döneminden itibaren süreli çocuk dergilerinin çıkarıldığı tespit edilmiştir . ilgili literatür taramasında çocuk edebiyatı süreli dergileri üzerine tarama çalışmalarının da yapıldığı saptanmıştır . den sonra çıkan çocuk dergileri arasında çocuk sesi mektepli arkadaģ ve çocuk dergilerinin ayrı bir önemi vardır . sayısının tespiti üzerine cumhuriyet tarihinin en uzun soluklu dergilerinden birisi olduğunu söylememiz mümkündür . sayısında kaleme alınan şu ifade dikkat çekmektedir çocuk sesinin bütün yazıları güzeldir . cümlesinde ise latin harfleri ile basılan ilk çocuk dergisi olması hasebiyle her yaştaki insanın okuyabileceği belirtilmektedir . çocuk sesi dergisinin kronolojik olarak düzenlenmiş ilk sayısı tablo de yer almaktadır . eğer istenilen dokümanlar gizlilik taşımıyorsa doğrudan araştırmacının kişi ve kurumlara başvurması düşünülebilir . her kategori altında yapılacak analize konu olan veri sadece ilgili o kategori altında yer alır ve böylece aynı veri birden fazla kategori altında verilmez . araştırmada elde edilen veriler ses bilgisi yazım yanlıģı ve güncelliğini yitiren veya yazımı değiģen kelimeler olmak üzere üç farklı sözcük analiz birimine ayrılarak incelenmiştir . derginin okuyucuya karģı yaklaģımı açısından ise cümle analiz birimine ayrılarak incelenmiştir . çocuk sesi dergisinin ilk sayısı incelendiğinde bazı kelimelerin günümüzde kullanılmadığı ya da güncelliğini yitirdiği bazı kelimelerin ise yazımının değiştiği tespit edilmiştir . güncelliğini yitiren veya yazımı değişen kelimeler tablo te yer almaktadır . bu bölümde çocuk sesi dergisinin okurlarına olan yaklaşımı derginin farklı sayılarında tespit edilen ifadeler doğrultusunda sunulacaktır . hiç zannetmiyoruz ki siz çocuk sesini mükafatı için alıyorsunuz . fakat taģradaki sevgili okuyucularımızdan birçok ģikayet mektupları aldık . çocuk sesi dergisi metinler üzerinde yapılan bir hata fark edilerek düzeltmeye gittikleri ve bunu okuyucu ile de paylaştıkları görülmektedir geçen sayımızda romanımızın birinci satırında bizim için en büyük zevk küçük bir türk çocuğunun her hafta büyük bir sabırsızlıkla mecmuasını beklemesidir karilerimize müjdeleyelim ki çocuk sesi maarif vekaletinin himayesini kazanmıģtır . güzel bir cilt içinde çocuk sesini kütüphanelerinde bulundurmak isteyen dostlarımıza kuruģ mukabilinde altı aylık çocuk sesini mücellet olarak veriyoruz . siz tatilinizi yaparken bütün sene içinde yorulan muharrir ağabeyleriniz de biraz dinlenmek istediklerinden çocuk sesini yalnız tatil aylarına mahsus olmak üzere ayda bir çıkaracağız . mecmuamız yaz günleri bittikten sonra yine her zamanki gibi muntazaman çıkacaktır . çocuk sesi dergisinin okurlarına derginin gelecek sayısında yayımlanacak olan konular hakkında da bilgi verdiği görülmektedir yerde gökte suda sergüzeģt spor seyahat hikayeleri beyazlar siyahlar kırmızılar ve sarılar memleketinde geçen en heyecanlı maceraları gelecek sene çocuk sesi sahifelerinde bulacaksınız . çocuk sesi dergisi dönemin içinde bulunduğu ahval değerlendirildiğinde baskı kalitesinin ve renklendirmenin değerli bulunduğu süreçte okurlarına dergi sayfalarının her türlü renkte çıkarıldığını da belirtmektedir size altı aydan beri çocuk sesi yalnız kendi tanıtmakla kalmadı . bu sonuç doğrultusunda türkçe bazı eklerin yılları arasında farklı yazıldığını söylememiz mümkündür . çocuk sesi dergisinin ilk sayısı incelendiğinde bazı kelimelerin yazımında baskı hatası veya baskıya verildikten sonra gözden geçirilmediği saptanmıştır .
471
212
[ 0, 3, 2, 29, 2, 29, 2, 29, 3, 24065, 75, 1598, 74, 122, 173, 6655, 77, 3, 1272, 2558 ]
Dactylorhiza romana (sebast.) soo. salep orkidelerinde dört yıllık gelişim sürecinin tanımlanması
yumrulu orkideler salep orkidesi olarak bilinir ve yüzyıllardır doğadan toplanıp tıbbi bitki olarak kullanılmaktadır . vejetatif ya da generatif olarak üretim olanakları kısıtlı olduğu için nesli tehlike altında olan türlerdir . in vitro çalışmalar ile tohum çimlenmesi başarılmış ancak çimlenen bireylerin yıllar itibariyle gelişim durumu ile ilgili hiçbir kaynağa rastlanmamıştır . bu çalışmada dactylorhiza romana türünün doğada çimlenen tohumlarından gelişen filizler materyal olarak kullanılmıştır . toplanan minik salep filizlerinin dört yıl süre ile gelişimleri izlenmiş ve her vejetasyon yılı sonunda bazı morfolojik özellikleri belirlenmiştir . tohumun çimlenmesi ile gelişmeye başlayan bitkilerde ilk yıl bir adet yaprak ve ortalama . gramlık yumru oluşmuştur . bu yumruların dikilmesi ile ikinci yıl bitkiler yaprak ve . gram yumru üretmiştir . üçüncü yılda ilk kez çiçek oluştuğu görülmüştür . çiçek üretme olgunluğu gösterinceye kadar geçen süreye yetişkinlik süresi adı verilmiş ve dactylorhiza romana türünde yetişkinlik süresinin yıl olduğu ortaya konulmuştur . ancak bitkiler dördüncü yılda yeterli büyüklüğe ulaşmış ve ortalama . gramlık yumru üretebilmiştir .
orchidaceae familyası . civarında tür ile yeryüzünde en geniş çeşitliliğe sahip ikinci familyadır . yeni bulunan ve melez türler ile bu sayı daha da artmaktadır . familya içinde terrestrial orkide olarak adlandırılan ve toprak altında yumru üreten türler salep orkidesi olarak bilinmektedir . günümüzde ise çoğunlukla maraş tipi dondurma yapımında ve sıcak içecek olarak tüketilmektedir sezik hossain gorbani ve ark . orkideceae familyası içinde dactylorhiza cinsinin farklı bir yeri vardır . diğer tüm salep orkideleri oval şekilli yumru üretirken dactylorhiza cinsi parmak şekilli yumrular üretmektedir . diğer türlerden bir diğer farkı ise yüksek glukomannan içeriğine sahip olmasıdır . bitkiler alemindeki bilinen en küçük tohumlar arasında yer almaktadır . tohum uzunluğu . . mm genişliği . . mm ve ağırlığı . mg kadardır . kısacası ilkel embriyolu ve besi dokusu olmayan tohumlardır arditti baskın ve baskın çığ ve ark . yetişkin bir salep orkidesi en az adet tohum kapsülü ve bu kapsüller içinde onbinlerce tohum üretebilmektedir . çimlenebilen tohumların ise gelişimleri çok yavaştır ve uzun yıllar sürmektedir . biyolojik özellikleri diğer bitkilerden oldukça farklı olan salep bitkisinin doğal koşullarda embriyolarının çimlenip bitkicik oluşturma süresi türler arasında farklılık göstermektedir . tohumun çimlenmesinden çiçeklenme büyüklüğüne ulaşılıncaya kadar geçen sürece yetişkinlik süreci diyebiliriz . bu sürenin kaç yıl süreceği türlerin genetik özelliklerine bağlı olarak değişmektedir . çünkü tohumların doku kültürü ortamında çimlendirilmesi ve devamında oluşan protokormlardan bitki geliştirilmesi dünya genelinde başarılmış ancak elde edilen fidelerin gelişim süreçleri takip edilmemiştir . doku kültürü ile in vitro çalışmalar çoğunlukla tür bazında çimlendirme çalışmaları ile kısıtlı kalmaktadır . şubat tarihinde yapılan saha gezisinde türün yayılış gösterdiği bölgede yetişkin bireylerin çevrelerinde tohumdan geliştiği anlaşılan yeni filizler gözlenmiştir . şekil de görülen filizlerden adet filiz yetişkin bireylerden ayrılarak kendi toprağı ile birlikte saksılara nakledilmiştir . bu minik yumru bir sonraki vejetasyon yılında kendisinden daha büyük yeni bir yumru üreterek yetişme sezonunu tamamlamaktadır . şekil incelendiğinde çimlenmiş ve sürgün çıkışı gerçekleşmiş olan ve yaprak oluşturan bireylerde kök sistemi olmadığı görülmektedir . diğer orkide türlerinde olduğu gibi dactylorhiza romana salep orkidesinin tohumları çimlendikten sonra gelişim süreçleri uzun yıllar devam etmektedir . bilgi eksikliğinin giderilmesi amacıyla yürütülen bu çalışmada doğal ortamlarında çimlenmiş olan bireyler kullanılmıştır . üçüncü vejetasyon yılında çiçeklenen bitkiler ortalama . cm boya ulaşmış ve . gramlık taze yumru üretmişlerdir . dactylorhiza romana türünün gelişiminin takip edildiği bu çalışmada bitkilerin yeterli büyüklüğe yılda ulaştıkları anlaşılmaktadır .
375
152
[ 0, 3, 2, 49, 623, 157, 2, 19, 15, 3, 63, 1272, 157, 7, 15, 157, 3, 13492, 4524, 10878 ]
Saksıda sümbül (Hyacinthus orientalis cv. ‘Jan Bos’) yetiştiriciliği üzerine bir araştırma
bu çalışmada hyacinthus orientalis cv . jan bos sümbül çeşidinin saksıda yetiştiriciliğinde topraktan uygulanan ve bir büyümeyi engelleyici olan ethephonun bitki boyu üzerine olan etkileri incelenmiştir . jan bos sümbül çeşidine ethephon dikimden sonra bitki boyunun cm olduğu dönemde topraktan sulama şeklinde ppm dozlarında uygulanmıştır . toprak ıslatma şeklinde uygulanan ethephonun çiçeklenme zamanı çiçek genişliği çiçek uzunluğu çiçek ömrü bitki boyu ve yaprak boyu ile yaprakların birim alandaki klorofil miktarı üzerine olan etkileri incelenmiştir . ethephon uygulamasının üretim sonrası koşullardaki etkisini belirleyebilmek için serada yetiştirilen sümbüller satış aşamasına geldiklerinde sıcaklığı c de olan laboratuvar ortamına alınıp burada ölçüm ve gözlemlere devam edilmiştir . toprak ıslatma şeklinde yapılan uygulama sonucunda en kısa bitki boyu ppm ethephon uygulamasından elde edilmiş bu bitkiler . cm ile kontrole göre oranında daha kısa olmuştur . jan bos sümbül çeşidinde ppm ethephon uygulaması da bitki boyunu kısaltmış kontrole göre oranında daha kısa bitki boyu elde edilmiştir . uygulanan ethephon yaprak boyunu da kısaltmış çiçek ömrü üzerine ise herhangi bir etki yapmamıştır . ayrıca ethephon uygulamaları yapraklarda birim alandaki klorofil miktarını arttırmış kontrolden elde edilen klorofil miktarı . ccı iken en yüksek klorofil içeriği . ccı ile ppm ethephon uygulamasının yapıldığı grupda belirlenmiştir . ethephon uygulamalarının üretim sonrası koşullardaki etkisi devam ederek en kısa bitki boyu . cm ile ppm ethephon uygulamasından elde edilmiştir .
hyacinthaceae familyasından olan sümbül çok yıllık otsu yapıda bir bitkidir . ilkbaharda çiçeklenen h . orientalis gösterişli olmasının yanında çiçekleri oldukça hoş bir kokuya sahiptir . giberellin inhibitörlerinin dışında ethephon da bitki boy kontrolü amacıyla kullanılmaktadır . jan bos çeşidi üzerine ise ülkemizde mevcut bir çalışmaya rastlanmamıştır . sap üzerinde çok sayıda küçük çiçeklere sahip olan hyacinthus orientalis l . cv . sümbüllere şubat tarihinde ppm dozlarında ethephon toprak ıslatma şeklinde uygulanmıştır . hazırlanan çözeltiler her saksıya ml gelecek şekilde verilmiştir . bitki boyu ölçümlerine çiçek sürgünlerinin çıkış yapmaya başladığı ocak tarihinde başlanmıştır . klorofil ölçümü her saksının en dışındaki yaprak üzerinde gerçekleştirilmiştir . analizler istatistiksel olarak veya hata sınırları içerisinde hesaplanmış uygulamalar arasındaki farklılıklar duncan çoklu karşılaştırma testi ile karşılaştırılmıştır . yapraktan uygulanan ppm ethephon uygulamasının aynı türde çiçeklenme zamanını etkilemediğini ancak daha yüksek dozlarda geciktirdiğini bulmuşlardır . demir ve çelikel a demir ve çelikel a çelikel ve demir . jan bos çeşidinde çiçek uzunluğu üzerine etki yapmış ve ethephonun çiçek uzunluğunu kısalttığı saptanmıştır . haftalık değişim sonucunda en kısa ve en uzun bitki boyu sırasıyla ppm ethephon ve kontrol bitkilerinde bulunmuştur . demir ve çelikel ıce follies nergis çeşidinde sprey olarak uygulanan ppm ethephonun bitki boyunu kontrole göre oranında kısalttığını bildirmişlerdir . en kısa bitki boyu ppm ethephon uygulamasından en uzun bitki boyu ise kontrolden elde edilmiştir . üretim sonrası laboratuvar koşullarında ppm ethephon uygulaması ile kontrole göre oranında daha kısa boylu bitkiler elde edilmiştir . bu sonuçlara göre yapılan uygulamalar üretim sonrası dönemde laboratuvar koşullarında da yaprak boyu üzerine olan etkisini devam ettirerek kontrol ile uygulama yapılan bitkiler arasındaki yaprak boyu farkı korunmaya devam etmiştir . yapraklarda yapılan klorofil ölçüm sonuçlarına göre en yüksek klorofil içeriği . ve . ccı ile sırasıyla ve ppm ethephon uygulamasından en düşük klorofil içeriği ise . ccı ile kontrolden elde edilmiştir . yapılan uygulamalar ile daha sık dokulu sümbüller elde edilmiş ve çiçek sapları daha kuvvetli olmuştur . bu sayede üretim sonrası dönemde meydana gelebilecek olan çiçek saplarındaki eğilip bükülmeler ve cılızlaşma engellenmiştir . çiçek ömrü bakımından da uygulamaların herhangi bir olumsuz etkisi olmamıştır . yapılan ethephon uygulamasının her iki dozu arasında incelenen parametrelerden bitki ve yaprak boyu ile çiçek ömrü açısından istatistiki olarak bir fark bulunmamıştır . jan bos sümbül çeşidinde toprak ıslatma şeklinde ppm ethephon uygulaması yaprakların birim alandaki klorofil içeriğini arttırması ve çiçek ömrünü kısaltmadan bitki boy kontrolünü sağlaması açısından uygun görülmektedir .
453
228
[ 0, 3, 2, 40, 51, 7935, 9, 26, 2, 52, 3, 8781, 3, 157, 18512, 63, 9, 3, 7, 9 ]
Organik atık uygulamalarının asit, nötr ve alkali toprakların üreaz enzim aktiviteleri üzerine etkisi
bu çalışma organik atıkların farklı ph değerlerindeki topraklara uygulanması sonucunda topraktaki üreaz enzim aktivitesindeki değişimleri ve üreaz enzim aktivitesi ile toprağın bazı özellikleri arasındaki ilişkileri belirlemek amacıyla yapılmıştır . deneme serada kontrollü koşullarda saksıda ve üç farklı ph değerine sahip toprakta üç tekerrürlü olarak yürütülmüştür . organik düzenleyici olarak kullanılan tütün işleme atığı çeltik kavuzu kompostu ve çöp kompostu . . . ve . şeklinde doz olarak uygulanmıştır . bir aylık inkübasyon döneminden sonra hazırlanan saksılarda bitki yetiştirilmiştir . deneme sonrasında saksılardan alınan toprak örneklerinde üreaz enzim aktivitesi belirlenmiş ve asit ph ya sahip toprakta en yüksek enzim aktivitesi . ta uygulaması sonrasında nötr ph ya sahip toprakta . çk uygulaması sonrasında alkali ph ya sahip toprakta ise . ta uygulaması sonrasında belirlenmiştir . ayrıca deneme sonrasında topraktaki üreaz enzim aktivitesi ile toprağın ph ec organik madde ve kireç içerikleri ile istatistiksel açıdan önemli ilişkiler belirlenmiştir .
doğal kaynakların ve üretkenliğin sürdürülebilirliği konusundaki endişelerin artması toprak kaynaklarını koruyan ve geliştiren yönetim stratejilerinin geliştirilmesini zorunlu kılmaktadır . günümüzde geleneksel tarım sistemlerinde kimyasal gübre kullanımı oldukça yaygındır . bu kimyasal gübreler içerisinde azotlu gübreler hem dünyada hem de ülkemizde en çok kullanılan aynı zamanda bitkisel üretimde özel bir yeri bulunan gübrelerdir . . üreaz enzimi ürenin hidrolizini normal reaksiyonlara göre kat daha hızlı katalize etmektedir . enzimler toprak ekolojik sisteminin ve çevresel değişikliklerin hassas göstergeleridir tütün işleme atığı üzüm cibresi ve atık mantar kompostunu sawicka ve ark . ise mera ıslah çalışmalarının toprakta bazı biyolojik özellikler üzerine etkilerini belirlemek üzere yürüttükleri çalışmada mera ıslah uygulamalarının organik c c n oranı mikroorganizma sayısı katalaz ve üreaz enzim aktivitelerinde istatistiksel olarak önemli farklılıklar oluşturduğunu saptamışlardır . farklı organik materyal substrat konsantrasyonu ve toprak neminin üreaz enzim aktivitesi üzerine etkilerini araştırmışlardır . bu durum hem ekonomik açıdan hem de çevre sağlığı açısından tehdit oluşturabilmektedir . inkübasyon periyodunun sonunda her saksıya adet marul fidesi alınmış gölgede kurutularak mm lik elekten geçirilmiş ve analize hazır hale getirilmiştir . organik atık ve kompostların toplam n kapsamı kjeldahl yöntemi ile organik karbon kuru yakma yöntemi ile c n oranı ise karbon ve azot sonuçlarından hesaplama ile belirlenmiştir . çeltik kavuzu kompostu kuru ağırlık esasına göre . organik c ve . n ihtiva etmekte olup c n oranı . dır . de ve bu değerlere ilişkin varyans analiz sonuçları ise çizelge . de verilmiştir . bazı toprak özellikleri ile üreaz aktivitesi arasındaki ilişkiler ise çizelge . ayrıca . ta ve . çk uygulaması da benzer şekilde herhangi bir etki göstermemiştir . çalışma sonunda uygulama yapılmış topraklardaki üreaz enzim aktivitesindeki artışın kontrol toprağındaki üreaz enzim aktivitesine göre istatistiksel açıdan önemli olduğu ve çay atığı uygulanan toprakta üreaz enzim aktivitesinin . çeltik kavuzu kompostunun her üç dozu ve çöp kompostunun . dozu toprağa uygulandığında topraktaki üreaz enzim aktivitesinin kontrol toprağına göre azaldığı belirlenmiştir ancak bu fark istatistiksel açıdan önemsiz bulunmuştur . en yüksek üreaz enzim aktivitesi değeri ise ta . uygulaması sonrasında belirlenmiştir . araştırma sonunda organik madde ilavesi ile toprakta üreaz enzim aktivitesinin belirgin bir şekilde arttığını bildirmişlerdir . toprağa uygulanan organik materyaller toprak organik maddesinin kaynağını oluşturmaktadırlar ayrıca toprağın fiziksel yapısında meydana getirdikleri iyileşmelerden dolayı toprak düzenleyicisi olarak ta kullanılabilmektedirler . toprağa ilave olan organik madde toprak içerisindeki mikroorganizma faaliyetlerini doğrudan ve dolaylı olarak etkilemektedir . bu durumun çeltik kavuzu kompostunun düşük azot içeriğinden kaynaklı olabileceği düşünülmektedir .
447
145
[ 0, 3, 2, 7, 521, 107, 3664, 40, 2, 1314, 1982, 291, 2, 29, 2, 29, 2, 29, 2, 29 ]
UYGUR BASIN TARİHİ
ilk insandan günümüze kadar insanoğlu hep iletişim halindedir . hayatta kalabilmek için doğayla ailesiyle çevresiyle ve düşmanlarıyla sürekli iletişim kurmak zorundadır . bilgi çağı olarak adlandırdığımız günümüzde ise iletişimin ve kitle iletişim araçlarının önemi birçok alanda daha çok hissedilmektedir . dünyanın politik ekonomik ve sosyal değişimlerini kavramak ve takip edebilmek de iletişim sistemlerini kitle iletişim araçlarını ve bu araçların işlevini ve önemini anlamaktan geçmektedir . bu çalışmamızda türk topluluğunun ve coğrafyasının önemli bir parçası olan uygurlarda basımevi gazete dergi görsel medya işitsel medya ve internet yayıncılığının doğuşu ve gelişim süreci üzerinde durulmuştur . bu bağlamda doğu türkistan kitle iletişim araçlarının günümüzdeki mevcut durumu öz ve az ifadelerle anlatılmaya çalışılmıştır .
kadim türk tarihinin önemli parçalarından biri olan uygurlar şehir hayatına geçen ve islam dinini kabul eden ilk türk devleti olmasının yanı sıra türk tarihine sayısız kitabe yazıt ve kültürel eserler bırakmıştır . ilk basımevi yılında doktor unvanıyla gelen hanter ismindeki ingiliz papaz urumçi de bir kilise kurmuş ve bu kilisede ilk basımevini açmıştır . hatta hükümetin isteği üzerine kağıt para basma görevini de üstlenmiştir . hüseyniye basımevi temmuz tarihinde gulca ilinde hüseyin noruz yunusof tarafından hüseyniye basımevi kurulmuştur . bu basımevi özel sermaye ile kurulmuş olmasına rağmen hükümetle iş birliği yaparak yılına kadar bölgedeki ilkokul ders kitaplarını basmıştır . ilk gazete yılında kurulan kaşgar hanlığının lideri yakup beg in ekim de osmanlı padişahlarından sultan abdülaziz e biat etmesinden ta yılına kadar uygur bölgesinde ingiliz misyonerleri ve ruslar tarafından birçok kiliseler açılmış ve yarı resmi ya da gayri resmi basın yayım faaliyetleri yürütülmüştür gerçek anlamdaki gazete niteliğini taşıyan ilk gazete ise mart yılında gulca ilinde yayım hayatına başlayan ili baihua gazetesidir . mevcut hükümetin sözcüsü olarak bilinen gazete yurt içinde uygurca moğolca mançuca ve çince olmak üzere dört dilde yayımlanan ilk gazetedir . yılından yılının ekim ayına kadar ülkede farklı destekçiler tarafından farklı ideolojideki gazeteler sürekli başkaldırmış ve zaman zaman türlü sebeplerden dolayı kapatılmıştır . yılında urumçi de xinjiang hanımlar derneği tarafından hanımlar dergisi çıkarılmıştır . bu dergi bayan okurlara yönelik yayımlanan ilk süreli yayın niteliğini taşımaktadır . yılında çıkarılan devir dergisi ise ilk mizahi dergi niteliğine sahiptir . yılında urumçi de kazak kırgız medeniyet derneği tarafından nur dergisi çıkarılmıştır . bu dergi ülkedeki ilk kazakça dergi olarak bilinmektedir . böylelikle yılından yılına kadar olan yıl içerisinde hükümet özel kuruluş ya da şahıslar tarafından toplam den fazla dergi yayım hayatına geçmiştir ve zamanla birçoğu kapatılmıştır . ekim tarihinden sonra tüm radyo istasyonları çin hükümetinin tekeline geçmiş her bir il her bir ilçe hatta bazı kasabalara kadar farklı dillerde radyo istasyonları kurulmuştur . günümüzde bölgede toplam un üzerinde radyo istasyonu farklı dillerde hizmet sunmaktadır . yılında bu televizyon istasyonunun adı xinjiang televizyon istasyonu olarak değiştirilmiştir . renkli televizyon yayınları yılında başlamıştır . xihhua xinjiang haberleri sitesibu haber sitesi de xinhua ajansı tarafından kurulmuş ve içeriği uygur bölgesindeki haberlere yoğunlaşmıştır . bu website siyasi haberler başta olmak üzere magazinden teknolojiye kültür sanattan modaya kadar birçok konuda içerik sağlamanın yanında vatandaşın en çok tercih ettiği ya da ihtiyaç duyduğu en önemli resmi ya da gayri resmi sitelerin linklerini de ziyaretçilerine sunmaktadır . anlaşılacağı üzere kimi doğu ya da çin kaynaklarında garbi yurt olarak anılsa da şimdiki adıyla doğu türkistan ya da uygur özerk bölgesi olarak bilinen uygur topraklarında basın yayın faaliyetlerinin doğuşu ve gelişimi bahsettiğimiz ve bahsedemediğimiz sebeplerden ötürü çok geç başlamıştır . ekim da doğu türkistan ın çin nin özerk otonomi bölgesi olarak ilan edilmesiyle bölgedeki tüm iletişim araçları bu totaliter rejimin tekeli altına alınmıştır . bu maceraların büyük çoğunluğu uygurca ve çince olarak az bir kısmı ise kazakça kırgızca rusça moğolca vb dillerde hizmet sunmaktadır . böylelikle devlet ya da hükümet toplumu daha kolay takip etme yönlendirme ve yönetme imkanlarına sahip olmuştur . elbette bu çalışma uygur bölgesindeki kitle iletişim araçlarının ekonomik yapısını medya iktidar ilişkilerini ve siyasal rejimin kitle iletişim araçları üzerindeki baskılarını açıklayabilecek nitelikte değildir . bu topraklarla ve bu topraklarda yaşayan uygur toplumu ile ilgili daha söylenecek nice söz ve yapılacak nice araştırma bizi beklemektedir .
546
104
[ 0, 3, 2, 40, 2, 727, 9, 103, 10377, 73, 2132, 2, 63, 521, 7568, 35, 3, 2618, 449, 19 ]
İnmeli Hastalarda Depresif Belirtilerin Sağlık ile İlişkili Yaşam Kalitesine Etkisi1
inme sonrası depresif semptomlar yaygın görülmekte ve hastaların yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilmektedir . bu araştırma inmeli hastalarda inme sonrası gelişen depresif belirtilerin sağlık ile ilişkili yaşam kalitesine etkisini değerlendirmek amacıyla gerçekleştirildi . bu çalışma tanımlayıcı tipte bir araştırmadır . araştırmanın örneklemini bir üniversite hastanesinin nöroloji anabilim dalına bağlı polikliniklerine başvuran toplam inme hastası oluşturdu . veriler yapılandırılmış soru formu beck depresyon envanteri kısa form sf yaşam kalitesi ölçeği ve barthel günlük yaşam aktiviteleri indeksi kullanılarak elde edildi . verilerin istatistiksel analizinde tanımlayıcı istatistikler ve kruskal wallis testi kullanıldı . inmeli hastaların yaş ortalaması olup i erkektir . grubun sında inme ile yaşam süresi yıldır . örneklemin i günlük yaşam aktivitelerinde ileri derecede bağımlı veya sı tamamen bağımlı grupta yer almaktadır . beck depresyon envanteri puan ortalamasına göre h staların şiddetli düzeyde depresif belirtiler deneyimlediği belirlendi . analizler sonucunda sağlık ile ilişkili yaşam kalitesinin fiziksel rol güçlüğü ve emosyonel rol güçlüğü alt boyutlarında daha olumsuz etkilenme olduğu saptandı . depresif belirti düzeylerine göre yaşam kalitesi ölçeğinin fiziksel fonksiyon alt boyut ve sosyal fonksiyon alt boyut puanları arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulundu . günlük yaşam aktivitelerinde ileri derecede ve tamamen bağımlı olan hastaların depresif belirti düzeyleri daha yüksek saptandı . bu araştırmada inmeli bireylerde depresif belirti düzeyinin artması ile paralel olarak sağlıkla ilişkili yaşam kalitesinin de olumsuz etkilendiği görülmektedir .
inme beyni besleyen kan damarlarında trombüs emboli ve kanamaya bağlı nörolojik defisitlerin ortaya çıktığı nörolojik bir hastalıktır . inmeli hastalarının sadece unun ilk bir ay içerisinde kendiliğinden iyileştiği diğer nun ise tedaviye yanıt vermediği bildirilmektedir . inmeli hastalarda depresif belirtilerin bireyin yaşam kalitesi üzerindeki etkilerinin belirlenmesi yaşam kalitesini geliştirmeye yönelik kanıtların elde edilmesi adına önem taşımaktadır . inme hastaları günlük yaşam aktivitelerini geçekleştirme konusunda ne kadar bağımlıdır inme hastaların depresif belirtileri ve sağlık ile ilişkili yaşam kaliteleri nasıldır araştırmanın evrenini bir üniversite hastanesi nöroloji anabilim dalına bağlı polikliniklerinde inme tanısıyla takip edilen bireyler oluşturdu . barthel günlük yaşam aktiviteleri indeksi nden ile arasında puan alınmaktadır . ware tarafından yılında geliştirilmiş olup ware ve sherborne tarafından yılında yeniden yapılandırılmıştır . alt boyutlar sağlık ile ilişkili yaşam kalitesini ile arasında bir puan üzerinden değerlendirir . veriler en az iki aydır inme tanısıyla tedavi gören hastalar ile yüz yüze görüşme tekniği kullanılarak nöroloji polikliniğinde hekim muayenesini bekleyen hastalar için ayrılan bir odada toplandı . hastaların klinik durumu ile ilişkili verileri ise hasta kayıtlarından elde edildi . araştırma verileri toplanmadan önce veri toplama formlarının anlaşılırlığını ve uygulanabilirliğini test etmek için yedi hasta birey ile ön çalışma yapıldı . araştırma grubunun yarısına yakını yıl süreyle inme hastalığıyla yaşamaktadır ve ünün ailesinde inme geçiren bir başka birey bulunmamaktadır . hastaların çoğu ilaçlarını düzenli kullanmakta olup sı hekim kontrollerini düzenli olarak gitmekte ve si sağlığını orta düzeyde iyi olarak nitelemektedir . hastaların sinin orta düzeyde inin şiddetli düzeyde depresif belirtileri deneyimlediği belirlendi . inmeli hastaların sf yaşam kalitesi ölçeği nin sekiz alt boyutundan alınan puan ortalamaları içinde en düşük puanların sırasıyla fiziksel rol güçlüğü alt boyutu emosyonel rol güçlüğü alt boyutu ve fiziksel fonksiyon alt boyutundan alındığı belirlendi . hemşireler diğer sağlık ekibi üyeleri ile iş birliği içinde planladığı bakıma birey ve ailesinin katılımını da sağlayarak bireyi fiziksel ruhsal ve sosyal yönden erişebileceği maksimum bağımsızlık düzeyine ulaştırmayı hedeflemektedir şiddetli düzeyde depresyon geliştiği saptandı . ayrıca inmenin fonksiyonel yeteneği etkileyerek bireyin yaşam kalitesini düşürdüğü ve bu durumun depresif belirtileri arttıran bir faktör olduğu bilinmektedir soyuer soyuer aksakallı turan şendur erden topçu bölüktaş ayerbe ayis wolfe et al . depresif belirtiler inme sonrası prognozu etkileyen başlıca etmenler arasında olmakla birlikte inmeli bireyin hem günlük yaşam aktivitelerindeki bağımlılığını arttırarak hem de yaşam kalitesini azaltarak rehabilitasyon sürecini olumsuz yönde etkilemektedir . yapılan çalışmalarda günlük yaşam aktivitelerinde bağımlılık durumunun bireyin fonksiyonel yeteneğini olumsuz etkileyerek depresif belirtilerin ortaya çıkmasında etkili olduğu gösterilmiştir sertöz mete altınbaş ve ark . bu çalışmada inme hastalarının günlük yaşam aktivitelerindeki bağımlılık dereceleri arttıkça depresif belirti düzeyinin de arttığı saptandı . bu çalışma kısıtlı bir örneklem sayısında gerçekleştirildiği için inmeli hastaların tamamına evrene genellenemez .
522
227
[ 0, 86, 526, 65, 1947, 291, 2, 29, 2, 29, 2, 29, 6819, 15, 565, 73, 202, 173, 157, 3 ]
DİJİTAL OKURYAZARLIK VE DİĞER DEĞİŞKENLERLE İNTERNET BAĞIMLILIĞI İLİŞKİSİNİN İNCELENMESİ
bu çalışmada üniversite öğrencilerinin dijital okuryazarlık düzeylerine ve internet bağımlılıklarına etki eden faktörler araştırılmıştır . çalışma kapsamında ayrıca atatürk üniversitesi mühendislik son sınıf öğrencilerine verilen dijital okuryazarlık dersi bağlamında öğrencilerin internet bağımlısı olma düzeylerinde değişim olup olmadığı araştırılmıştır . bu çalışmada veri toplama aracı olarak hahn ve jerusalem tarafından geliştirilen ve şahin ve korkmaz tarafından türkçeye çevrilen internet bağımlılığı ölçeği ve ng tarafından geliştirilen ve hamutoğlu ve arkadaşları tarafından türkçeye uyarlanan dijital okuryazarlık ölçeği kullanılmıştır . anket soruları öğrencilere dijital okuryazarlık dersi öncesi ve sonrası olmak üzere iki defa uygulanmıştır . çalışma sonuçlarına göre katılımcıların inin internet bağımlısı olduğu çıkarken inin bağımlı olmadığı ortaya çıkmıştır . internet bağımlısı olan öğrencilerin günde yaklaşık . saat internet kullandığı bilgisine ulaşılmıştır . dijital okuryazarlık düzeyi ile internetin günde kaç saat kullanıldığı arasında pozitif yönde bir ilişki bulunmuştur . dijital okuryazarlık dersinin ise gerek dijital okuryazarlık seviyesi üzerinde gerekse internet bağımlılığı üzerinde istatistiksel olarak herhangi bir etkisinin olmadığı tespit edilmiştir .
türkiye istatistik kurumu hane halkı bilişim teknolojileri kullanım araştırması bilişim teknolojileri kullanımı istatistiklerine göre masaüstü bilgisayar kullanım oranı yılı itibariyle ya yükselirken cep telefonu kullanım oranı e yaklaşmıştır . teknolojinin ve internetin kullanımındaki bu denli yoğun artış bilinçsiz kullanım söz konusu olduğunda ise teknoloji ve internet bağımlılığına evrilebilmektedir . internet bağımlılığının zararlı olduğu çoğu çalışmayla ispatlanmasına rağmen internet bağımlılığının bir hastalık türü olup olmadığı hususunda farklı görüşler bulunmaktadır . örneğin yalnızlığın internet bağımlılığı üzerinde etkisi olduğu ve internet bağımlılığı ile depresyonlu ruh hali arasında anlamlı bir ilişkinin olduğu yapılan çalışmalarla ortaya konmuştur . yukarıda sayılan ruhsal özellikler dışında internet bağımlılığına sebep olan psikososyal değişkenlerin incelendiği çalışmaların sonuçlarına göre genç ve bekar olma şehirde yaşama kardeşin olmaması ve ekonomik düzey düşüklüğü gibi durumlar bulunmaktadır . internet bağımlılığına sebep olan etkenlerden ve bağımlılığın olumsuz etkilerinden yukarıda bahsedildi . literatürde dijital okuryazarlık düzeyi ile internet bağımlılığı arasındaki ilişkiyi araştıran bir çalışmaya denk gelinmemiştir . atatürk üniversitesi de pilot uygulamaya dahil olmamasına rağmen bu dersi okutmaya başlamıştır . bu araştırma ile üniversite öğrencilerinin dijital okuryazarlık düzeyleri ile internet bağımlılığı arasındaki ilişki araştırılmıştır . araştırmanın evreni atatürk üniversitesi nde dijital okuryazarlık dersini alan öğrencilerdir . uygulamadaki zorluklar dolayısıyla mühendislik fakültesi bünyesinde yılı itibariyle dijital okuryazarlık dersini alan kimya inşaat bilgisayar makine endüstri elektrik elektronik çevre ve mekatronik bölümleri öğrencileri örneklem seçilmiştir . çalışmada hahn ve jerusalem tarafından yılında geliştirilen ve şahin ve korkmaz tarafından türkçeye çevrilen faktörden ve toplamda sorudan oluşan internet bağımlılığı ölçeği uygulanmıştır . analizde tanımlayıcı istatistikler yapılmış ve korelasyonlar belirlenmiştir . onu sırasıyla eğitim haber eposta ve oyun siteleri takip etmektedir . araştırmaya katılan öğrencilerin interneti kullanım ortalaması . iken internet bağımlısı olanların günde ortalama . saat internet kullandığı bağımlı olmayanların saate yakın internet kullandığı ve bağımlılık sınırında olanların ise . saat internet kullandığı görülmektedir . katılımcılarının tamamı mobil internet erişimlerinin olduğunu söylemektedir . ancak evinde internet erişimi olmayan öğrenciler bulunmaktadır . ancak dijital okuryazarlık dersinin verilmesinin gerek dijital okuryazarlık seviyesi üzerinde gerekse internet bağımlılığı üzerinde istatistiksel olarak herhangi bir etkisinin olmadığı tespit edilmiştir . çalışma kapsamında ayrıca atatürk üniversitesi mühendislik fakültesi son sınıf öğrencilerine verilen dijital okuryazarlık dersi bağlamında öğrencilerin internet bağımlısı olma düzeylerinde değişim olup olmadığı araştırılmıştır . araştırma sonuçlarına göre katılımcıların inin internet bağımlısı olduğu çıkarken inin bağımlı olmadığı ortaya çıkmıştır . cinsiyetlerine göre bağımlı olup olmama durumu incelendiğinde ise bağımlı öğrencinin de erkek olduğu ancak bağımlılık sınırındaki kız öğrenci yüzdesinin erkek öğrenci yüzdesinden bariz yüksek olduğu görülmektedir . bağımlı öğrencilerin internet kullanım amaçlarına bakıldığında bağımlı öğrencilerin ifadelerine göre sıklıkla sosyal medyada vakit geçirdikleri görülmektedir .
459
149
[ 0, 3, 2, 29, 2, 29, 2, 29, 2, 29, 2, 3, 8781, 3, 173, 23, 1314, 2917, 77, 3 ]
Farklı Kaynaklardan Temin Edilen Ekmeklik Buğday Genotiplerinin Verim ve Verim Unsurları Yönünden Değerlendirilmesi
bu araştırma yetiştirme sezonunda konya kuru şartlarında augmented deneme deseninde yürütülmüştür . verim ve bazı verim özellikleri yönünden üstün özelliklere sahip hatların belirlenmesi ve ıslah programlarında kullanılması amacıyla farklı ülke ve bölgelerden temin edilen adet buğday genotipinde ele alınan özelliklerin değişim sınırları incelenmiştir . araştırma sonucunda elde ettiğimiz bulgulara göre en düşük ve en yüksek değerler başaklanma süresi için . . gün bitki boyu için . . cm başak uzunluğu için . . cm başakta tane sayısı için . . adet başakta tane ağırlığı için . . g hasat indeksi için . . bin tane ağırlığı için . . g tane verimi için . . kg da aralığında değişim göstermiştir . değerlendirilen genotipler arasında incelenen özellikler açısından geniş bir varyasyonun olduğu belirlenmiş olup bu durum üstün özelliğe sahip genotiplerin ıslah çalışmalarında gen kaynağı olarak kullanılabileceğini göstermektedir .
dünyanın her yerinde olduğu gibi ülkemizde de bitkisel üretimin büyük bir bölümünü tahıllar oluşturmaktadır . tahıllar içinde de buğday üretim miktarı ve insan beslenmesi açısından ilk sıralarda yer almaktadır . araştırmada s . ü . ziraat fakültesi tarla bitkileri bölümü öğretim elemanlarında bulunan ve farklı kaynaklardan temin edilen adet ekmeklik buğday genotipi ve dört kontrol çeşit materyal olarak kullanılmıştır . gözlem ve ölçümlerden elde edilen değerler augmented deneme desenine göre varyans analizine tabi tutulmuş önemlilik kontrolü f testi ile ortalamaların gruplandırmaları ise asgari önemli fark yöntemine göre yapılmıştır . diğer kontrol çeşitlerin başaklanma süreleri bu iki değer arasında yer almıştır . buğdayda başaklanma süresinin ele alındığı bir başka araştırmada farlı ülkeye ait buğday deneme setinde yapılan gözlemlerde genotiplerin başaklanma süresinin gün ile gün arasında değiştiği rapor edilmiştir dikkate alındığında tahıl ıslahında erken başaklanan ancak başaklanma erme süresi uzun olan çeşitlerin üstünde durulması gerektiği ortaya çıkmaktadır . diğer kontrol çeşitlerin bitki boyları bu iki değer arasında yer almıştır . bitki boyunun aşırı yüksek veya düşük olması hasat kayıplarını da ortaya çıkaracağı için istenmeyen bir durumdur . bu nedenle genetik özellikler daha ayrıntılı olarak incelenip bölgeye uygun olan çeşitlerin yetiştirilmesi büyük önem taşımaktadır . bitki boyu genellikle hasat indeksi ve yatmayı etkileyen bir özelliktir . çalışmada kullanılan kontrol çeşitlerde en yüksek başak uzunluğunu . cm ile tosunbey çeşidi gösterirken en kısa başak uzunluğu değerini . cm ile müfitbey çeşidi göstermiştir . genotipler arasında en yüksek başak uzunluğu değeri . cm ve . cm ile ve numaralı genotiplerde ölçülürken ve numaralı genotipler . cm ve . cm ile en kısa başak uzunluğuna sahip genotipler olmuştur . başak uzunluğu ile tane verimi arasında çok önemli pozitif ilişki olduğu dikkate alındığında materyal olarak kullandığımız genotipler arasında başak boyu uzun çeşit geliştirmede genetik kaynak olarak kullanılabilecek genotiplerin olduğu söylenebilir . genotipler arasında en yüksek başakta tane sayısı değerini . adet başak ve . adet başak ile ve numaralı genotipler gösterirken en düşük değeri . ve . adet başak ile ribase ve vanlı isimli genotip göstermiştir . başakta başakcıkların sayısının ve fertilitesinin artması genetik ve çevresel faktörlerinin etkisi altında olan başakta tane sayısının artması ve buna bağlı olarakda tane veriminin artmasını sağlayacaktır ile . g arasında değişim göstermiştir . hasat indeksi tane veriminin biyolojik verime oranlanması sonucu elde edilen bir değerdir . hasatta istenen durum fazla tane daha az sap ve saman verimi olmasıdır . genotipler arasında en yüksek hasat indeksi değerini . ve . ile ve numaralı genotipler gösterirken en düşük değerler . ve . ile ve numaralı genotiplerden alınmıştır . genotipler arasında en yüksek bin tane ağırlığı değerini . g ile ve nolu genotiplerde ölçülürken en düşük değeri . g ile ve an numaralı genotiplerde ölçülmüştür . . . g aralığında kaydan ve yağmur . . g aralığında akçura . . g aralığında şahin ve ark . bazı ekmeklik buğday genotipleri ile farklı bölgelerde yapılan araştırmada şahin ve ark .
564
142
[ 0, 3, 2, 52, 51, 2, 52, 11374, 9, 3, 7, 4087, 15, 7, 77, 77, 3, 400, 491, 2 ]
Arazi Toplulaştırmasının Toplu Yağmurlama Şebekesi Proje ve İşletme Maliyetlerine Etkisi
bu çalışma arazi toplulaştırmasının toplu yağmurlama şebekesi proje ve işletme maliyetlerine etkisini araştırmak amacıyla yürütülmüştür . araştırma konya çumra ilçesi yenisu köyü toplulaştırma projesi uygulanmış sahada yürütülmüştür . çalışma sahasında pilot bir bölge seçilerek toplu yağmurlama sistemi planlamaları bu saha üzerinde yapılmış ve maliyetleri istek ve nöbet su dağıtım yöntemlerine göre belirlenerek karşılaştırmaları yapılmıştır . elde edilen sonuçlara göre arazi toplulaştırması ile proje maliyeti istek sisteminde . nöbet sisteminde düşmüş işletme enerji maliyetleri ise sırasıyla . ve . daha az gerçekleşmiştir . istek ve nöbet yöntemi masraflar açısından karşılaştırıldığında istek sistemi toplulaştırma ile birlikte uygulanan toplu yağmurlama şebekesi hem proje ve hem de işletme masraflarında sırasıyla . ve . tasarruf sağlamaktadır . sonuç olarak istek yöntemine göre planlanan toplu yağmurlama sistemi projesinin arazi toplulaştırması ile birlikte uygulanması önemli ölçüde tasarruf sağlamaktadır .
konya havzası yaklaşık milyon ha yüz ölçüme sahip olup bunun . milyon hektarı tarım arazilerinden oluşmaktadır . havza tarım alanlarının tümünün sulanabilmesi için gerekli yıllık su miktarı yaklaşık milyar m civarındadır . verilen bu rakamlardan da görüleceği üzere havzada önemli miktarda su açığı vardır . sulamada su tasarrufu sağlayan sulama metotları basınçlı sulama metotları olan yağmurlama ve damla sulamadır . çok sayıda tarımsal işletme arazisini kapsayan büyük alanlara hizmet götüren sistemlere toplu yağmurlama sistemi denir . sistemdeki suyun çiftçilere dağıtılmasında istek ve nöbet sistemlerinden biri uygulanmaktadır . arazide homojen bir ıslatma deseni elde etmek için bu gereklidir . bu husus göz önüne alınarak türkiye deki arazi toplulaştırma projeleri çok yönlü olarak uygulanmaktadır . toplulaştırma ile her parsele su ulaşımı sağlandığı için sulama oranı artmaktadır . örneğin çelebi nin yapmış olduğu bir çalışmada toplulaştırmasız koşulda yaklaşık km kanalet sulama şebekesine ihtiyaç gösteren bir sulama alanında toplulaştırma ile bu şebeke uzunluğu km ye azalarak kanalet boyunda . oranında azalma göstermiştir . uçar ve kara nın çumra küçükköy de yapmış oldukları bir araştırmada arazi toplulaştırması ile çokgen ve şekilsiz parsel oranı den ya düşürüldüğünü bildirmişlerdir . bu kapsamda konya çumra yenisuköyü nde arazi toplulaştırması ile birlikte uygulanan toplu yağmurlama sulama projesi yer altı sulama işletmesi analiz edilmiştir . sahada ağırlıklı olarak hububat tarımı yapılmakta olup ekiliş oranı tir . bu kapsamda araştırma sahasında sahayı temsil edecek özellikte pilot bir bölge seçilmiş olup çalışma bu alanda yürütülmüştür . pilot saha debisi l s olan nolu kuyunun ha lık sulama alanından oluşmuştur . bu bağlamda pilot sahada toplulaştırma öncesi durum için toplu yağmurlama sistemi planlamak için küçük parselleri temsilen . da ve diğer parselleri temsilen ise . da büyüklüğündeki parseller örnek olarak seçilmiştir . toplulaştırma sonrası durumda ise küçük parselleri temsilen . da ve diğer grup parseller için ise . da büyüklüğündeki parsellerde yağmurlama sistemi planlamaları yapılmıştır . kuyunun işletilmesi için gerekli enerjinin yıllık masrafı yıllık tüketilen elektrik enerjisi miktarının elektrik birim fiyatı ile çarpılması yoluyla hesaplanmış ve dolara dönüştürülmüştür . toplulaştırmanın sağladığı teknik ve ekonomik yararları ortaya koyabilmek için araştırma sahası için hem toplulaştırma öncesi ve hem de toplulaştırma ile birlikte yağmurlama sulama şebekesi proje ve işletme maliyetleri ayrı analiz edilmiştir . maliyet analizinde borulu sulama şebekelerinin işletilmesinde uygulanan istek ve nöbet sistemi su yönetim uygulamaları esas alınmıştır . bu sonuçlar istek yöntemi sulama işletmeciliğinin masraflarının daha düşük olduğunu göstermektedir . pilot alanda toplu yağmurlama sisteminin toplulaştırma projesi ile birlikte uygulanması durumunda toplu yağmurlama şebekesinin proje ve işletme masrafları çizelge ve çizelge de verildiği gibidir . ayrıca yine diğer malzemelerde de önemli sevide azalmalar söz konusudur . nöbet sisteminde bu değerler ve . olarak gerçekleşmiştir . uygulamada da toplu yağmurlama şebekeleri işletme kolaylığı nedeniyle istek sistemine göre projelendirilmektedir .
427
126
[ 0, 3, 2, 7, 40, 144, 51, 9, 3, 24065, 157, 3, 24065, 157, 3, 24065, 157, 3, 24065, 157 ]
Duygusal ve Kişilik İlişkili Kariyer Karar Verme Güçlükleri Ölçeğinin Yetişkin Örnekleminde Faktör Yapısının ve Güvenirliğinin İncelenmesi
öz . bu çalışmanın amacı lise öğrencileri üzerinde geçerliği ve güvenirliği kanıtlanan duygusal ve kişilik ilişkili kariyer karar verme güçlükleri ölçeği nin faktör yapısı ve güvenirliğinin yetişkin örnekleminde incelenmesidir . araştırmanın çalışma grubu üniversite eğitimine ve pedagojik formasyon eğitimine devam eden erkek kadın olmak üzere toplam öğrenci ve mezundan oluşmaktadır . ölçeğin üç ana alt ölçek ve tamamına ilişkin güvenirlik katsayıları incelendiğinde karamsar görüşler için . kaygı için . öz ve kimlik için . ölçeğin tamamı için . bulunmuştur . dkkgö gf nin genç yetişkin örnekleminde faktör yapısı doğrulayıcı faktör analizi ile incelenmiştir . analiz sonuçlarına göre modelin uyum iyiliği katsayılarının gerekli koşulları karşıladığı görülmüştür . son olarak araştırmada üç ana alt ölçek ve toplam puanlar son kariyer kararını verip vermeme durumuna göre karşılaştırılmıştır . buna göre son kariyer kararlarını vermemiş katılımcıların duygusal ve kişilik ilişkili kariyer kar r verme güçlükleri kariyer kararlarını vermiş katılımcılardan daha yüksek bulunmuştur . dkkgö nün geçerli ve güvenilir bir araç olduğu söylenebilir .
insanlar yaşamları boyunca kimi zaman hemen ve kolayca kimi zaman ise daha fazla zaman gerektirecek ve diğerlerine göre daha fazla önemli birçok karar verme durumu ile karşı karşıya kalmaktadır . ancak bunun yanında evlilik iş ya da başkaca daha önemli kararlar vermek bir menüden yemek seçmek kadar kolay olmayabilir . bu nedenle kariyer psikolojik danışmanlığı ile ilgili yapılan araştırmalarda son yıllarda bireyin kariyer karar verme süreciyle ilgili çalışmalarda artış gözlenmekte olup kariyer karar verme sürecine özel bir ilgi gösterilmeye başlanmıştır . teknolojik gelişmeler ve toplumsal değişimler bireylerin meslek ve kariyer seçimi konusundaki algılarını etkilemekte ve dolayısıyla karar vermelerini güçleştirmektedir . kariyer karar verme yaşamın belli bir anına gelindiğinde bir anda gerçekleşen bir süreç olmayıp aslında çocuğun ilgilerini geliştirmeye ve ilgilerinin meslek ve çalışma dünyası ile nasıl ilişkili olduğunu anlamaya başladığı ilkokul yıllarından başlayıp hayat boyu devam eden bir süreçtir . kariyer karar vermede yaşanan güçlükler bireyin karar verme süreci boyunca üstesinden gelmesi gereken bütün problemlere işaret etmektedir . duygusal ve kişilik ilişkili kariyer karar verme güçlükleri yüksek anksiyete düzeyi benlik ve seçim süreci hakkında olumsuz düşünme ve kişisel kimliğin dağılması ile karakterize edilmekte ve bilgi ile ilişkili güçlüklerden daha şiddetli güçlükler olarak varsayılmaktadır . dolayısıyla bu çalışma kariyer karar vermede daha yoğun ve şiddetli olabilecek güçlüklerin duygusal ve kişilikle ilgili yönlerine odaklanmaktadır . karamsar görüşe sahip bireyler kariyer karar verme sürecinin şans güçlü diğerleri ve çevre gibi dış faktörler tarafından kontrol edildiğine inanabilmektedirler . bu araştırmada öztemel tarafından uyarlanan dkkgö nün yetişkin örnekleminde faktör yapısı ve güvenilirliği incelenmiştir . dahası öğrenime devam eden ve kariyer karar verme güçlüğü ile başa çıkamayan öğrencilerin bazılarının bölüm değiştirmek istedikleri okulu terk ettikleri veya öğrenimlerine ara verdikleri mezun bireylerin ise mesleklerini değiştirmek istedikleri de görülmektedir . bu sonuçlar bize genç ve yetişkin bireylerin kariyer karar verme güçlüklerini anlamaya yönelik teorik ve uygulamalı araştırmaların yapılmasını gerekli kılmaktadır . araştırmacı tarafından katılımcılara çalışma tanıtılmış ve araştırmanın amacı açıklanmıştır . likert tipi lu derecelemeli bir ölçek olan dkkgö nün yapı geçerliği bir kümeleme analizi olan addtree ve doğrulayıcı faktör analizi yoluyla belirlenmiştir . veri toplama araçları araştırmaya katılmaya gönüllü öğrencilere uygulanmıştır . verilerin analizinde güvenirlik için cronbach s α katsayısı hesaplanmış ve faktör yapısı incelenen dkkgö nün orijinal modele uygunluğu doğrulayıcı faktör analizi ile incelenmiştir . dkkgö gf nin temel kategori ve alt kategorili model şekil de verilmiştir . dkkkg yf için bir geçerlik kanıtı olarak kabul edilen katsayısı hesaplanmıştır . ayrıca elde edilen uyum iyiliği katsayıları ölçeğin yetişkin örnekleminde de geçerli olduğunu göstermektedir . bununla birlikte karamsar görüşler kategorisinde karar verme durumuna göre duygusal ve kişilik ilişkili kariyer karar verme güçlüklerindeki fark anlamlı bulunmamıştır . ayrıca sonuçlar dkkgö yf nin karar durumları arasında ayrıma duyarlı olduğunu da göstermektedir . bununla birlikte her ne kadar norm çalışması yapılmamış olsa da üniversitelerin kariyer gelişim merkezlerinde kariyer psikolojik danışmanlığına başvuran danışanların duygusal ve kişilik ilişkili kariyer karar verme güçlükleri konusunda ipucu vermesi açısından kullanılabileceği söylenebilir .
567
150
[ 0, 3, 2, 29, 2, 51, 40, 23, 3, 8781, 3, 4031, 291, 548, 526, 3, 7, 1272, 7886, 63 ]
2006, 2015 ve 2018 Türkçe Öğretim Programlarının Fantastik Ögeler Açısından İncelenmesi
bu çalışmada ve türkçe dersi öğretim programlarında yer alan fantastik metinlerle ilgili kazanımların tespiti yapılmıştır . bu bağlamda türkçe dersi öğretim programında ve . sınıflar ve türkçe dersi öğretim programlarında . ve . sınıflara göre fantastik metinlerle ilişkilendirilebilecek kazanımlar öğrenme alanlarına göre verilmiştir . fantastik gerçekte var olmayan hayali şeyler için kullanılır . günümüzde araştırmacılar tarafından fantastiğin bir tür mü yoksa bir anlatım biçimi mi olduğu konusunda henüz uzlaşmaya varılamamıştır . bu çalışmada fantastik metinler kavramı hem bir anlatım biçimi olan fantastiği hem de bir yazı türü olan fantastiği kapsar şekilde kullanılmıştır . araştırma kapsamında betimsel yöntem kullanılmış araştırma verilerinin toplanması doküman incelemesi ile gerçekleştirilmiştir . fantastik bilimin ışığında keşif ve icatlar sayesinde birçok bilinmeyenin ortaya çıktığı önceden bir hayalden ibaret olan düşüncelerin gerçek olduğu bir dünyada insanlara gerçeği farklı bir bakış açısıyla yorumlama imkanı sağlamıştır . özellikle medya alanındaki gelişmeler hayal edileni göz önüne sermiştir . bu nedenle günümüzde fantastik dünya hem okur hem de izleyici kitlesinin ilgisini çekmektedir . küçük yaşlardan itibaren dinlediği masallarda ve izlediği çizgi filmlerde hayali unsurlarla karşılaşan çocuk okuma yazmayı öğrendiği andan itibaren bu alandaki birikimini arttırmaktadır . çocuğun aile içinde başlayan öğrenme serüveni okullarda belirli bir plan ve program çerçevesinde devam eder . öğretim programları ise çağın gereklerini dikkate alarak milli ve evrensel değerler etrafında şekillendirilir . türkçe dersi için öğretim programlarında belirlenen dört temel becerinin kazandırılmasında çağına göre ilgi alanları değişen çocuk gerçeği dikkate alınmalıdır . öğretim programının uygulama araçlarından biri olan ders kitaplarında fantastik metinlere yer verilebilmesi bunu destekleyen kazanımların varlığını gerekli kılar . çünkü bu metinlerde kullanılan fantastik unsurların niteliği edebiyatımız için yeni bir tür sayabileceğimiz fantastiğe dair özgün ve yerli eserlerin üretilmesine yardımcı olacaktır . yılından itibaren hazırlanan üç öğretim programında da fantastik metinlerin kullanılmasını destekleyen kazanımların olduğu ve türkçe dersi öğretim programında kazanım sayısının arttığı sonucuna ulaşılmıştır .
yüzyılda bilim ve teknolojinin gelişmesi ile birlikte iletişim araçları çeşitlenmiş dünya kültür ve medeniyetlerinin tanışması kaynaşması hızlanmıştır . bu türler içindeki doğaüstü ve olağanüstü olay kişi yer ve zaman unsurları ile fantastik türüne kaynak oluşturmuştur . önceleri sözlü gelenek yoluyla nesilden nesle aktarılan ve zamanla yazıya geçirilen bu kaynaklar bilim ve teknolojinin iletişim alanındaki yansımaları sayesinde günümüzde hem yazılı hem görsel hem de işitsel olarak ulaşılabilme niteliği kazanmıştır . günümüzde hayatımızın her alanında söz sahibi olabilecek bir konuma gelmiş bir gerçek vardır medya . fantastik edebiyat denilince akla gelen ilk isimlerden biri olan todorov a göre fantastik kendi doğal yasalarından başka yasa tanımayan bir öznenin görünüşte doğaüstü bir olay karşısında yaşadığı kararsızlıktır . steinmetz e göre fantastik gerçekliğin çiğnenmesidir . çünkü fantastiği bir kararsızlık süreci ile sınırlandırmak bu türde eser verilmesini zorlaştıracaktır . bunlardan sen izlekleri saf ve yoğun cinsel istek şeytan ve libido din bekaret ve anne ensest eşcinsellik çoklu aşk zevki kamçılayan ve kamçılamayan zalimlik ölüm istekle yakınlık ve eşdeğerlik ölüseverlik ve vampirler doğaüstü ve ideal aşk öteki ve bilinçaltı konularını kapsar . fantastik hikaye edici metinlerde olaya kişiye yer ve zamana sirayet eder . hiçbir edebiyat türü düşünülemez ki doğduğu zamandaki eserlerle sınırlı kalsın . fantastiğin bir tür olarak ortaya konulabilmesi için de diğer metin türlerinde yer alan fantastik unsurların keşfi önemlidir . bu çalışmada ve ortaokul türkçe öğretim programlarında yer alan öğrenme alanları fantastik ögelerle ilişkili kazanımları bakımından incelenmiştir . okuma alanı programında olduğu gibi kendi içinde akıcı okuma söz varlığı ve anlama olarak üç başlığa ayrılmıştır . dil bilgisi kazanımları da okuma başlığı altında yer almıştır . türkçe öğretim programında henüz eğitim sistemine geçilmediğinden . metnin içindeki unsurların yarattığı ortama göre bu gerçekçi bir metin olabileceği gibi fantastik bir metin de olabilir . bu kazanım öğrenciyi okuma sürecinde pasif bir okur olmaktan çıkarıp metnin içerisine alır . fantastik metinler hem gerçeği hem de kurgu olanı barındırır . dolayısıyla fantastik metinler kurgu ile gerçeğin farkını göstermede kullanılmalıdır . içinde bu metinlerden esinlenerek oluşturulmuş bir kurgu ile karşılaşırız . sınıflarda fantastik metinlerle ilişkilendirilebilecek bir kazanıma rastlanmamıştır . daha küçük yaşlardan itibaren fantastik ögeler içeren metinlere karşı boş zaman etkinliği yararsız bilgi kaynağı gibi oluşturulacak olumsuz önyargı geleceğin bilim insanının yetişmesinin önünde bir engel yaratacaktır . fantastik metinler şüphe gizem merak duygularını barındırır . bunu yaparken sadece kültürel birikimi ele alıp güncel gelişmelerin yeniliklerin dışlanması beklenemez . edebiyat adına burada asıl önemli olan toplumu etkileme gücüne sahip olanı diğer ülkelerden alırken kendi mirasımızdan ilham alarak yerli olanı üretmektir .
392
304
[ 0, 3, 2, 172, 1618, 51, 2, 1314, 17, 2, 52, 3, 8781, 3, 1314, 1272, 172, 40, 2, 3 ]
Sorumlu Üretim ve Tüketim Bağlamında Permakültür ve Kentsel Açık ve Yeşil Alan İlişkisi
kentlerde süregelen hızlı nüfus atışı göç ve şehirleşme doğal dengeyi tehdit eden ve bir o kadar da doğa ile ilişkileri zayıf yaşam biçimleri ve alanları ortaya çıkarmaktadır . bu süreçte kaynakların verimsiz kullanılması ve aşırı tüketilmesi kentlerin yer aldıkları ekosistemlerin düzenini bozmakta çevrenin tahrip edilmesinden tarım topraklarının yapılaşmaya açılması sonucu üretimin azalarak diğer bölgelere bağımlılığın artmasına karbon salınımından küresel ve yerel ölçekte iklim değişikliğine kadar birçok konuda sorunların ortaya çıkmasına sebep olmaktadır . bu gidişat doğal çevre ve kaynaklar açısından kentleri tüketci ve atık üretici yapılı çevrelere dönüştürmektedir . sorunlar karşısında çevreye olumsuz etkilerin azaltıldığı kaynakların bilinçli ve verimli değerlendirildiği daha sağlıklı yaşam alanlarının tasarlanması amacı ile son yıllarda doğanın döngüsünü dikkate alan ekolojik sistem temelli yaklaşımlar ve yöntemler geliştirilerek tartışılmakta ve denenmektedir . insanın doğa ile uyumlu bir çevrede yaşamını sürdürülebilir kılacak ilkeler geliştirmeyi hedefleyen ve kentsel tasarım açısından önemi giderek artan yaklaşımlardan biri de permakültürdür . çalışma kentlerde doğanın devamlılığını sağlayan ve toplumun farklı ölçeklerde ihtiyaçlarının karşılandığı açık ve yeşil alanların verimli üretken sürdürülebilir tasarımında permakültür bakış açısının gerek kent ekolojisine gerekse topluma ve yerel yönetimlere sağlayabileceği katkıları gündeme getirmeyi amaçlamaktadır . kentsel açık ve yeşil alanların sürdürülebilirlik açısından yetersiz olması bu alanlarda kullanılan bitki türlerinin işlev ve özelliklerinin göz ardı edilmesi sulama ve drenaj sistemlerinin enerji ve kaynak kullanımı açısından israfa yol açması ve tasarım elemanları arasında bağlantıların kurulmaması çalışmanın gerekçeleri olmuştur . buna göre makalede öncelikle kentsel açık ve yeşil alan düzenlemelerinde genellikle tüketim odaklı gerçekleşen tasarımlar ve ilişkili olduğu diğer sorunlar tanımlanmaktadır . ardından literatür özetini içeren permakültür kavramı ve tasarım ilkeleri örneklerle ortaya konulmakta kentsel alanlardan uygulamalara yer verilmektedir . elde edilen bilgiler doğrultusunda çalışmada kentsel açık ve yeşil alanların permakültür ilkeleri ile sorumlu üretim ve tüketim anlayışı çerçevesinde verimli ve etkin tasarımının yerin doğal özelliklerine uygun su enerji gibi kaynakları israf etmeden atıkları ise kendi sistem döngüsü içinde kullanan dolayısıyla olası afet ve iklim değişikliğine karşı kentlerin direncini destekleyecek toplumu bilinçlendirici eğitici birleştirici istihdam yaratma gibi pek çok kazanımları değerlendirilmektedir .
açık ve yeşil alanlar gerek birey ve toplumun doğa ile ilişkisi gerekse de doğanın yapılaşmış çevre içindeki sürekliliği bakımından kentlerin temel arazi kullanımlarından birisidir . bu sorun toplumun artan temel ihtiyaçları ve sağlığı için gereken doğal kaynakları ve ortamları barındıran kentsel açık ve yeşil alanların yetersiz kalması zarar görmesi ya da kaybedilmesi ile ilişkilidir . üçüncü sorun kümesi ise kaynaklarının üçte ikisinden fazlasının tüketilmekte olduğu kentlerde yukarıda bahsedilen iki temel sorun ve diğer kentsel arazi kullanımların neden olduğu olumsuz etkiler sonucunda enerji su gıda gibi temel ihtiyaçların karşılanmasında yetersiz kalınarak dışa bağımlılığın artmasıdır . kentlerde temel ihtiyaçların uzak mesafelerden temin edilme süreci karbon salınımı hava kirliliği diğer bölgelerdeki doğal ve yerleşme ekosistemlerinin zarar görmesi sömürülmesi gibi problemlere yol açmaktadır . insan faaliyetlerinin çevreye ve insana verdiği zararlara karşı toplumda artmaya başlayan bilinçlenme sürecinde literatüre girmiş olan permakültür bilim alanının içerdiği yöntemler şekil de belirtilen kalıcı tarım toprak verimliliği doğal tarım felsefesi farklı ağaç ve bitki sistemlerinde yapılan deneyler gibi daha önceki yaklaşımlar temel alınarak geliştirilmiştir . bu doğru tasarım kararları doğal alanlarda dikkatli gözlem ve etkileşim kurma ile elde edilebilir . bu doğrultuda yenilebilir enerji üretimi depolanması ve en verimli şekilde kullanılması için çalışmalar yürütmektedir . örneğin tasarım alanında faydasız süs bitkileri yerine yenilebilir ve kullanışlı bitkilerin kullanılması yerin doğal koşullarına özgü daha verimli bir alan yaratabilmektedir . bu nedenle permakültür tasarımı insanın enerji ihtiyacını karşılaması için yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı teşvik etmektedir . uygun teknoloji güneş veya rüzgar gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının yanısıra düşük enerji gereksinimine sahip veya atık ve kirlilik üretmeyen bir teknoloji kapsamaktadır . dolayısıyla çöp diyerek attığımız çoğu atık doğaya geri kazandırılabilir özelliklere sahip olabilir . buna göre atıkların doğaya tekrar geri dönüştürülmesi sürdürülebilir bir çevrenin oluşumunu mümkün kılmaktadır . böylece metan gazı çevre için bir tehditten ziyade değerlendirebilir bir kaynağa dönüşmektedir . elemanlar arasındaki ilişkiler doğadaki pozisyonlarına göre birbirleriyle bağlantılı olup doğal ekosistemin gelişimine ve idame ettirilmesine katkı sağlamaktadır . sistemin öncelikle en küçük ölçekteki işlevini yerine getirmek üzere tasarlanan alanlar daha verimli ve sürdürülebilir olmalıdır . bu harita farklı plan ve çizimler arasındaki ilişkiyi inceleme amaçlı kullanılmaktadır . mollison a göre bölge analizi elemanların kullanım yoğunluğuna ve yönetimine dayanan unsurlara göre organize edilmesidir . paradise lot bir dönümlük alan büyüklüğündeki amerika birleşik devletleri nin massachusetts kentinin holyoke bölgesinde kurulan bir çiftliktir . ayrıca su ürünleri yetiştiriciliği ve hayvancılık da yapılmaktadır . bu permakültür uygulamasında geri bildirime dayanarak kendi kendini yönetme çeşitliliği sağlama küçük ve yavaş çözümler kullanma gibi permakültür ilkeleri gerçekleştirilmektedir . bu çiftlikte permakültür ilkelerinden enerjiyi depolama biyolojik kaynakların kullanımı yenilenebilir kaynakları değerlendirme ve değişime yaratıcı şekilde yanıt verme uygulanmaktadır . bu permakültür uygulama alanı yerel toplumu canlandırma sürdürülebilirlik konusuna katkıda bulunma permakültür gibi ekoloji tasarımları destekleme ve sağlıklı ürün yetiştirme gibi hedefler doğrultusunda kullanılmaktadır . permakültür uygulamasındaki hedefler arasında doğal yaşam alanı yaratma çevre sağlığını koruma enerji konusunda tasarruf yapma ve sağlıklı doğal sistemler kurma bulunmaktadır . permakültür yöntemi benzersiz değildir ancak dikkat edilmesi gereken önemli konu permakültürün organik tarımdan farklı olmasıdır . bu bağlamda açık ve yeşil alanlarda permakültür tasarımı ile toprak ve doğal yaşam ilkesinin toplum hayatına tekrar kazandırılmasının yanısıra insan ilişkilerinin günümüzde zayıf olduğu kentlerde toplum içindeki bağların ve değerlerin zenginleşmesini de sağlayacaktır .
543
318
[ 0, 3, 2, 15, 8970, 2, 157, 3, 162, 3, 63, 15, 1816, 40, 3, 9, 1618, 40, 291, 2 ]
Ankara-Batıkent ve Koru Metro İstasyonlarının Toplu Taşım Odaklı Gelişim (TOD) ve Sürdürülebilir Kentsel Tasarım İlkeleri Çerçevesinde Değerlendirilmesi
motorlu araçların kullanımının artmasıyla birlikte kentler saçaklanmaya başlamıştır . bu saçaklanma motorlu taşıt kullanımını daha çok teşvik ederek bir kısır döngü oluşturmuştur . bu döngü hava kirliliği trafik sıkışıklığı çevre sorunları gibi pek çok sorunu da beraberinde getirmektedir . son yıllarda bu sorunların önüne geçebilmek için sürdürülebilir kentsel tasarım kavramı önem kazanmıştır . kentsel sürdürülebilirliğin sağlanabilmesi ve araba odaklı kentleşme anlayışının değişmesi için yeni yaklaşımlar ortaya atılmıştır . bu yaklaşımlardan biri olan toplu taşım odaklı gelişme kentsel sorunlara bir çözüm önerisi olarak ortaya çıkmıştır . tod toplu taşıma durağı ya da istasyonunun çevresinde kompakt ve karma kullanımlı gelişim yaratarak farklı hizmet alanlarına araçsız erişilebilen yürünebilir çevreler tasarlamayı amaçlar . dünyada pek çok kentte uygulama alanı bulmasına rağmen türkiye kentlerinde henüz uygulama alanı bulamamıştır . bu çalışmanın amacı toplu taşım odaklı gelişimin uygulama alanı bulduğu gelişmiş kentler üzerinden türkiye kentlerinde nasıl uygulanacağına yönelik yönlendirici bir altlık oluşturmaktır . bu kapsamda ankara da bulunan batıkent ve koru metro istasyonları belirlenen tod tasarım ilkesi doğrultusunda değerlendirilmiştir . yapılan değerlendirme sonucunda geliştirilen öneriler ülkemizde tod tasarım ilkelerinin uygulanabilmesine yönelik plancıları ve tasarımcıları yönlendirici karar vericileri ise bilinçlendirici bir rol üstlenmektedir .
yüzyıla kadar kentlerde kentin gelişme alanını yaya odaklı yürüme mesafesi belirlemiştir . yüzyılda önce demiryolları ve sonra metrolarla beraber yolculuk hızının artması ve birim zamanda alınabilecek mesafenin büyümesiyle kentler hızlı bir büyüme süreci yaşamışlardır . yeni kentleşme akımı yürüme ve bisiklet gibi motorsuz ulaşım türleri de dahil olmak üzere tüm ulaşım modları arasında entegrasyon sağlayarak otomobil bağımlılığını azaltmayı ve karma arazi kullanımını öne çıkararak yürünebilir mahalleler yaratmayı amaçlayan insan odaklı bir kentsel gelişimi destekler . kentsel sorunlara toplu taşımayı baz alarak çözüm önerisi olarak ortaya çıkan toplu taşım odaklı gelişme yeni kentleşme akımı nın kriterlerini içinde barındırmaktadır . yapılan literatür araştırması geçmişten günümüze olan süreçte arazi kullanımının kentsel ulaşım ile ilişkili olduğunu ortaya koymaktadır . bu amaçla yaşanan kentsel sorunların önüne geçebilmek için toplu taşım kullanımını ve motorsuz ulaşım modlarının kullanımını destekleyen yaklaşımlar ortaya çıkmıştır . bu doğrultuda ilk olarak çalışmayı yaparken nasıl bir yöntem izleneceği anlatılmıştır . edmonton da toplu taşım odaklı gelişim uygulaması daha fazla insanın yürüdüğü bisiklete bindiği daha kompakt transit odaklı ve sürdürülebilir bir kentsel form vizyonunu desteklemektedir . tod ile barınma alışveriş ve istihdamın devam ettiği m boyunca uzanan bir ağ vardır . mahalle istasyon alanı transit istasyona m yürüme mesafesindedir . transit odaklı yoğunluk çok kalabalık caddelere neden olmakta ve istasyon alanlarının insanların yaşamak istediği yerlerin canlı ve güvenli olmasını sağlamaktadır . motorlu taşıt hızlarını azaltmak için hız tablosu geçişleri kullanmakmotorlu taşıt hızı km s den yüksek olduğunda fiziksel olarak ayrılmış bisiklet yolları güvenli bisiklet park yerikısa ve doğrudan yaya ve bisiklet rotaları küçük geçirgen blokların etrafında yollarla ve sokaklarda yüksek düzeyde bağlı ağ gerektirir . bu doğrultuda dikkat edilmesi gereken noktalar şunlardır sık hızlı ve güvenilir yüksek kapasiteli hızlı toplu taşıma sistemibirbirine daha yakın istasyonların oluşturulmasıfarklı ulaşım türlerini entegre etmesi transit istasyona daha yakın alanlarda yüksek yoğunluklu gelişim alanları önerilmesikentler toplu taşım odaklı gelişme ilkeleri çerçevesinde tasarlandığında kişisel motorlu taşıtların büyük ölçüde gereksiz hale gelmesi amaçlanmaktadır . kompaktlık trafik tıkanıklığı ve hava kirliliği gibi bu sorunların yoğunlaşmasına neden olmuştur . kentte sincan ve batıkent güzergahlarından oluşan batı koridoru ve çayyolu gelişmelerinin gerçekleştiği güneybatı koridoru olmak üzere iki temel koridor boyunca kentsel gelişme önerilmiştir . bu kapsamda takip eden bölümde seçilen bu alanlar belirlenen ilkeler çerçevesinde karşılaştırılmıştır . batıkent metro istasyonu çevresindeki kentsel arazi gelişimi planlanan koridor gelişimi amaçlarına uygun olarak karma kullanımlı hizmet vermektedir . istasyon çevresindeki daha fazla kişiye hizmet veren kullanımların istasyon çevresinde yoğunlaşması ve beraberindeki yüksek yoğunluklu gelişme birbirini desteklemektedir . istasyon çevresinde açık yeşil alanlar yer almasına rağmen yürünebilir çevreler oluşturmak anlamında yetersiz kalmaktadır . güneybatı koridorunda bulunan metro hattı batı koridoruna göre daha geç açılması nedeniyle bu koridor özel araç kullanımına terk edilmiştir . bu anlamda koru istasyonunun batıkent istasyonuna göre daha başarılı olduğunu söylemek mümkündür . şekil da metro istasyonunda çekilen görselde görüldüğü gibi koru istasyonundan bağlıca yapracık gibi yerleşim alanlarına otobüs ring servisleriyle aktarma yapılabilmektedir . diğer taraftan iki metro hattı da yürüme veya bisiklet gibi motorsuz ulaşım modlarıyla desteklenmemektedir . türkiye de toplu taşım odaklı gelişim boyutunda bir uygulama bulunmamakla birlikte ulaşım ve arazi kullanım kararlarını etkileyecek toplu taşım sistemlerinin geliştirilmesi olarak ele alınmakta belirli hatlar boyunca merkezi iş ve çalışma alanlarını içeren yaklaşımlar bulunmaktadır . bu doğrultuda iki koridorda da işyerleriyle birlikte konut büyümesi planlanmış ve kent merkeziyle bağlantının koparılmaması için koridorlar boyunca iki metro hattı önerilmiştir .
529
177
[ 0, 3, 476, 1272, 4164, 2, 521, 3, 1258, 3439, 3, 2217, 14539, 221, 3, 2217, 17, 77, 7568, 23 ]
İki farklı olgunlaşma döneminde farklı parçalama boyutu ve sıkıştırma basıncının mısır silajının kalitesi üzerine etkileri
bu çalışma farklı olgunlaşma döneminde farklı parçalama boyutu ve sıkıştırma basıncının mısır silajının kalitesi üzerine etkilerini belirlemek amacıyla yapılmıştır . bu amaçla ve süt çizgisi olgunluk dönemlerinde tek sıralı silaj makinesi ile hasat edilen silajlık mısır hasat anında ortalama ve mm boyutlarında kıyılmıştır . elde edilen mısır hasılı litrelik pvc tüpler içerisine ve mpa basınç değerlerinde sıkıştırılarak tam dolu halde ağızları kapatılıp fermantasyona bırakılmıştır . doksan günlük fermantasyon sürecinden sonra mısır silajlarının fiziksel ve kimyasal analizleri yapılmış ve silaj kaliteleri belirlenmiştir . hasat döneminin ilerlemesi ile ph kuru madde ham kül ham yağ nötral deterjanda çözünmeyen lif asit deterjanda çözünmeyen lif ve metabolik enerji değerleri km de olarak sırasıyla . . . . . . . . . . . . ve . . mcal kg olarak belirlenmiştir . ayrıca hasat döneminin ilerl mesine bağlı olarak flieg puanı . den . değerine yükselmiştir . sıkıştırma basıncının arttırılması ph hy ve ham protein seviyelerini sırasıyla . . . . ve . . değerleri arasında değiştirmiştir . kıyma boyutunun arttırılması lignin değerini . den . değerine yükseltmiştir . çalışmada elde edilen silajların tümü flieg eşitliğine göre puanın üzerinde puan almış pekiyi silaj kalite sınıfında silajlardır . çalışmaya göre veya süt çizgisinde hasat edilen mısırın mm boyutlarında kıyılması ve mpa basınç ile sıkıştırılmasının uygun olacağı sonucuna varılmıştır .
süt sığırlarının beslenmesinde kullanılan en önemli kaba yem türü mısır silajıdır . mısır silajı nötral çözücülerde çözünmeyen lif kaynağıdır . çalışmada silajlık mısır hibritlerinde km verimi ve besin değerinin optimizasyonunun danedeki süt çizgisinin olduğu dönemde gerçekleştiği hedef bir mısır silajının arasında km içermesi metabolik enerji değerinin kuru madde bazında . mcalkg den daha fazla olması ve . . ph değerine sahip olması gerektiğini ifade etmişlerdir . bu çalışmanın amacı farklı olgunluk dönemlerinde yapılan hasatla farklı kıyma boyutu ve sıkıştırma basınç değerleri altında elde edilen mısır silajının fermantasyon niteliğini belirlemek hasat dönemi kıyma boyutu ve sıkıştırma basıncının mısır silajının yem niteliği üzerindeki etkisini ortaya koymaktır . silaj materyali olarak normal yetiştirme koşullarında üretilen ikinci ürün kws doge çeşidi silajlık mısır kullanılmıştır . yem hammaddelerinin km düzeyleri c de en az saat süre ile etüvde kurutularak belirlenmiştir . kurutulmuş materyal öğütüldükten sonra kimyasal analizlere tabi tutulmuştur . tarafından bildirilen yöntemlere göre ankom fiber analyzer cihazı kullanılarak belirlenmiştir . silajların ph sı g silaj numunesinin ml saf su ile dakika süre ile laboratuvar tipi blenderde homojenizasyonundan elde edilen silaj süzüntüsünden belirlenmiştir . silaj kalite sınıfının belirlenmesinde alman tarım örgütü tarafından oluşturulmuş flieg puanlama yöntemi esas alınmış ve silaj kalite sınıfı bir regresyon eşitliği yardımı ile belirlenmiştir . flieg puanlama sistemine göre yapılan fiziksel değerlendirme ve silaj örneklerinin kimyasal analizlerinden elde edilen veriler varyans analizine tabi tutulmuştur . çalışmaya göre kıyma boyutu ve sıkıştırma basıncı fp nı etkilememiştir . hasat zamanının gecikmesine bağlı olarak km değerinde olan artış çok önemli bulunmuştur . silajın fermantasyon düzeyinin önemli göstergelerinden olan ph değeri pekiyi kalite sınıfında bir silajda . ile . arasında olmaktadır ve sıkıştırma basıncına bağlı olarak değiştiği kıyma boyutunun ise hy oranı üzerine etkisinin olmadığı belirlenmiştir . hasat dönemi x kıyma boyu interaksiyonu çok önemli diğer interaksiyonlar ise önemsiz bulunmuştur . nin bulduğu hp değerleri ve konca ve ark . nin mısır silajlarında bulduklarıhp değerleri ile uyumludur . bu çalışmada hasat döneminin ilerlemesine bağlı olarak ndf oranının arttığı gözlemlenmiştir . her üç koşulda tespit edilen ndf değerleri hasat döneminin ilerlemesi basınç artışı ve kıyma boyutunun azalmasına bağlı olarak ndf değerlerinin arttığını ortaya koyan yıldız ve ark . ın çalışmasında bildirdiği lignin değerleri ile uyumludur . sıkıştırma basıncı ve kıyma boyutunun me üzerinde etkisi önemli bulunmamıştır . mısır bitkisi veya süt çizgisi olgunluk dönemlerinde hasat edilerek içerisine hiçbir katkı maddesi ilave etmeden kaliteli ve yem niteliği yüksek mısır silajı yapılabilir .
452
219
[ 0, 3, 2, 52, 40, 291, 2, 29, 2, 29, 3, 63, 15, 51, 3, 157, 32, 63, 51, 7935 ]
OKUL ÖNCESİ DÖNEM ÇOCUKLARININ SÜT TÜKETME ALIŞKANLIKLARI VE ANNELERİNİN ÇOCUKLARINA SÜT TÜKETTİRME GEREKÇELERİ
çalışma okul öncesi dönem çocuklarının süt tüketme alışkanlıklarını ve annelerinin çocuklarına süt tükettirme gerekçelerini belirlemek amacıyla tanımlayıcı olarak yapılmıştır . çalışma nisan tarihleri arasında bir il merkezinde devlete bağlı okul öncesi kurumlarda yürütülmüştür . araştırmanın örneklemini okul öncesi çocuğu olan anne oluşturmuştur . araştırmanın verileri sorudan oluşan anket formu ile toplanmıştır . elde edilen veriler bilgisayar destekli spss programında sayı ve yüzdelik ve ki kare testleri ile analiz edilmiştir . çocukların . ünün günlük süt tükettiği . inin sütü severek içtiği görülmüştür . annelerin ise çocuklarına kemikleri güçlendirmek büyümeyi desteklemek diş sağlığını korumak kasları güçlendirmek ve sinir sisteminin gelişimini desteklemek amacıyla süt verdiklerini ifade etmiştir . elde edilen bulgulara göre okul öncesi dönem çocuklarının ¼ ünün günlük süt tüketmediği saptanmıştır . çocukla çalışan meslek profesyoneller nin anneleri çocuklarına süt tükettirmenin önemi konusunda bilgilendirmeleri önerilmektedir .
süt içeriği bakımından zengin bileşime sahip olan bir besin kaynağıdır . yetersiz süt tüketiminin kemik gelişimi olumsuz etkileyerek kırık ve osteoporoz gibi sorunlarına yol açabileceğini bildirmektedir . yine okul çocuklarının meyve sebze ve süt gibi sağlıklı besinlerin yerine hazır meyve suyu gibi şekerli ve gazlı besinleri tükettiği bildirilmektedir . . bu gerekçelerle araştırma bir il merkezinde okul öncesi kurumlarda eğitim gören okul öncesi dönem çocuklarının süt tüketme alışkanlıklarını ve annelerinin çocuklarına süt tükettirme gerekçelerini belirlemek amacıyla tanımlayıcı olarak yapılmıştır . araştırmanın evrenini okul öncesi kurumlarda eğitim gören okul öncesi dönem çocuklarının anneleri oluşturmuştur . araştırmacılar nisan tarihleri arasında okul öncesi kurum öğretmenlerinden okula geri gönderilen soru formlarını toplamıştır . elde edilen veriler spss veri tabanına aktarılarak sayı yüzdelikler ve ki kare önemlilik testi kullanılarak değerlendirilmiştir . çalışmanın yapılabilmesi için il milli eğitim müdürlüğü ne bağlı okul öncesi kurumlardan yazılı izin alındıktan sonra ailelere araştırmanın amacını açıklayan form gönderilerek ailelerin yazılı onayları alınmıştır . okul öncesi dönem çocuğu annelerin çocuklarının süt tüketme alışkanlıkları ve annelerin çocuklarına süt tükettirme gerekçelerini belirlemek amacıyla yapılan çalışmanın bulguları aşağıda verilmiştir . çocukların . ünün günlük süt tükettiği . inin sütü severek içtiği . inin sabah saatlerinde süt tükettiği . inin sütü ılık tükettiği . ünün süte tatlandırıcı bir madde koyarak tükettiği . inin marketten alınan pastörize sütü tükettiği belirlenmiştir . annelerin . u kemikleri güçlendirme . ü büyümeyi destekleme . i boyun uzamamasını sağlama . sı diş sağlığını koruma . si kasları güçlendirme . si sinir sistemini destekleme gerekçesiyle çocuklarına süt tükettirdiğini ifade etmiştir . lise ve üstü öğrenime sahip olan annelerin . i sütün kemik gelişimini desteklemede . ü de diş sağlığını korumada etkili olması gerekçesiyle çocuklarına süt tükettirdiğini ifade ederken orta okul ve altı öğrenime sahip annelerin . sı sütün kemik gelişimini destekleme ve . ı da diş sağlığını korumada etkili olması gerekçesiyle çocuklarına süt tükettirdiğini ifade etmektedir . annelerin öğrenim durumlarına göre çocuklarına süt tükettirme gerekçelerine bakıldığında lise ve üstü öğrenime sahip olan annelerin kemik gelişimini destekleme ve diş sağlığını koruma gerekçeleriyle çocuklarına süt tükettirme oranı orta öğretim ve altı öğrenime sahip olan annelere göre yüksek bulunmuş ve bu fark istatistiksel olarak anlamlı görülmüştür . bu gerekçeyle çocuğa yeterli ve düzenli süt ve süt ürünlerini tükettirmek önemlidir . literatür sütün içerisine konulan kakao çikolata gibi tatlandırıcıların sütün tadını değiştirerek çocuk için cazip hale getirdiğini ve ayrıca çocuğun gazlı ve şekerli içeceklere yönelmesini engellemede iyi bir yöntem olabileceğini bildirilmektedir . ve okul performansını pozitif yönde etkilemektedir benzer olarak annelerin öğrenim düzeyleri yükseldikçe ve çalışma oranları arttıkça sütün yararları konusunda farkındalıklarının arttığını gösterirken nahçivan ın çalışmasından farklılık göstermektedir . bu farklılık ise nahçivan ında çalışmasında belirttiği gibi araştırma kapsamına alınan annelerin eğitim durumlarının benzer olmasından kaynaklanabilmektedir . dolayısıyla annelerin çocuklarına süt tükettirme ve sütün yararlarına ilişkin bilgi durumlarının öğrenim düzeyleri ve çalışma durumlarıyla ilişkili olduğu söylenebilir .
574
131
[ 0, 3, 2, 52, 51, 9, 3, 8781, 3, 1639, 2, 40, 51, 2, 1314, 17, 2, 52, 51, 9 ]
Tarımsal sulamaların ekonomik ve sosyal etkilerinin değerlendirilmesi: Asartepe Barajı üzerine bir uygulama
araştırma alanı ankara ili ayaş ilçesinde bulunan asartepe barajı sulama sahasıdır . bu çalışmada baraj yapımının tarımsal sulamada ve üretim deseninde ne tür değişiklikler ortaya çıkardığı amaçlanmıştır . tarım işletmelerine ait veriler yılı üretim dönemine aittir . bu çalışmada araştırma bulguları ve ikincil verilerden de yararlanılmıştır . araştırma alanında örneğe giren köyleri en iyi temsil edecek köy seçilmiştir . araştırmada örnek hacminin belirlenmesinde hata ve güven düzeyinde çalışılmıştır . örnek hacmi işletme olarak tespit edilmiştir . bitkisel ürünlerde maliyet hesabı üründen ürüne farklılık göstermektedir . aynı zamanda bitkilerin tek yıllık ve çok yıllık oluşu da önemlidir . gruplara göre kg domates maliyet hesapları yapılmıştır . incelenen işletmelerde . gruptaki üreticilerin kg domates maliyeti . tl iken . grupta olanların . tl olarak hesaplanmıştır . baraj öncesinde . gruptaki işletmelerin sulu arazi genişliği ortalama . dekar iken baraj sonrasında ortalama . dekara . gruptaki üreticilerde ise sulu arazi genişliği . dekardan . dekara yükselmiştir . incelenen işletmelerdeki alet makine sayılarında artış gözlenmiştir . incelenen işletmelerde baraj yapımının tarımsal sulamanın kullanımının etkinliğini arttırmasının yanı sıra üreticilerin üretim deseninde de değişikliğe gittiği tespit edilmiştir .
ankara nın alt bölgelerinden birinci bölge bala evren haymana ve şereflikoçhisar ilçelerini kapsamaktadır . ankara nın kuzeyinde bulunan üçüncü bölge kızılcahamam ve çamlıdere ilçelerinden oluşmaktadır . ankara nın önemli içme suyu kaynakları olan çamlıdere eğrekkaya kurtboğazı ve akyar barajları bu bölgede yer almaktadır . bölgenin temel karakteristiği diğer alt bölgelere benzer şekilde sahip olduğu tarımsal üretimin yanı sıra güçlü bir sanayi altyapısının bulunmasıdır . kaltu ve güneş çalışmalarında orta anadolu ve özellikle ankara koşullarında hem yem ve hem de yağ bitkisi olarak yetiştiriciliği artan mısırda farklı sulama şekillerinde üretim maliyeti verimlilik ve karlılık düzeyini araştırmıştır . araştırma kümesi belirlendikten sonra anket uygulanacak işletmeler tesadüfi örnekleme yöntemiyle saptanmıştır . tarımsal sulama yapan işletmelerin oluşturacağı kümelerin kaç gruba ayrılacağına araştırma kümesi belirlendikten sonra karar verilmiştir . araştırmanın amacına uygun olarak hazırlanmış anket formları araştırıcılar tarafından kişisel görüşme yoluyla doldurulmuştur . burada n örnek sayısını nh h ıncı tabakadaki işletme sayısını sh h ıncı tabakanın standart sapmasını sh h ıncı tabakanın varyansını n popülasyondaki işletme sayısını göstermektedir . bu durum çapı n olan bir örneğin n h s h ile orantılı bir şekilde paylaştırıldığını gösterir . araştırmanın amacı kapsamı ve tarım işletmelerinin özellikleri de göz önünde bulundurularak anket formları düzenlenmiştir . sürüm ekim ve dikim işlemleri sırasında yapılan faaliyetlerin masraflarından oluşmaktadır . ilaçlama masrafı toplam domates ekim alanı için kullanılan tarımsal mücadele ilaç bedeli ilaçlama işçiliği ve alet makine masraflarından oluşmaktadır . arazi kirası hesaplanmasında arazi fiilen kiralanmış ise ödenen kira bedeli kendi mülkü ise bölgedeki benzer nitelikteki araziler için oluşmuş cari arazi kirası dikkate alınmıştır . araştırma kapsamında incelenen işletmelerde üreticilerin eğitim durumu çizelge de belirtilmiştir . gruptaki işletmelerin ortalama mülk arazisi . dekar iken barajdan sonra . dekara yükselmiştir . grupta ise . u sulu . i kuru . ünü oluşturmaktadır . sulama sonrası arazi nevi olarak tarla arazisindeki artışın temel sebebi hayvancılığın artışına paralel olarak yem bitkisi miktarının artmasıdır . ayrıca fiğ ekimi baraj öncesinde hiç yapılmazken baraj sonrasında . dekara yükseldiği tespit edilmiştir . gruptaki üreticilerin köyde yaşayan hanehalkı sayısı baraj öncesinde ortalama . kişi iken baraj sonrasında bu rakam ortalama . kişidir . domatesin birim maliyeti her işletme grubunun verileri dikkate alınarak ayrı ayrı hesaplanmıştır . toprak hazırlığında sarf edilen insan iş gücünün . i birinci sürümde . i ikilemede ve . i ekim dikim ve gübrelemede kullanılmıştır . incelenen işletmelerde dekara ortalama domates verimi . kg ve kg domates maliyeti . tl olarak hesaplanmıştır . ankara ili beypazarı ilçesinde yapılan çalışmada organik ve geleneksel olarak yapılan domates üretiminin ekonomik analizi incelenmiş araştırma sonuçlarına göre geleneksel olarak üretilen kg domatesin maliyeti . tl olarak tespit edilmiştir . baraj sonrasında şehirde yaşayan hanehalkında artış gözlenmiştir .
414
175
[ 0, 389, 4031, 9, 3, 29, 2, 29, 4445, 3, 115, 7898, 1803, 6655, 537, 3, 8781, 11542, 3, 115 ]
Geçiş Dönemindeki Süt İneklerinin Beslenmesi I. Bu Dönemde Görülen Fizyolojik, Hormonal, Metabolik ve İmmunolojik Değişiklikler ile Beslenme İhtiyaçları
süt ineklerinde doğumdan önceki ve sonraki üçer haftalık dönem geçiş dönemi olarak tanımlanmaktadır . geçiş dönemi laktasyon dönemleri içinde en kritik dönem olarak kabul edilmektedir . süt ineklerinin organizmasında geçiş dönemi süresince köklü değişiklikler oluşmaktadır . bu dönemde besin madde ihtiyaçlarında önemli değişiklikler olmaktadır . süt ineklerinde geçiş döneminde organizmada oluşan değişimlerin bilinmesi ve besin madde ihtiyaçlarındaki değişimlere göre besleme stratejilerinin uygulanması bu dönemde görülen hastalıkların hafifletilmesi ya da ortadan kaldırılması süt ve döl veriminin iyileştirilmesi ve karlı bir yetiştiricilik için önem arz etmektedir . bu derlemede söz konusu değişimlere yönelik detaylı bilgiler verilmiştir .
süt ineklerinin beslenmesi son yıla kadar ilk kez yılında doğumdan önceki hafta ile dofarklı dönemde incelenmekteydi . close up period late dry doğumdan sonraki haftalık kıs dönemdir . söz konusu amaçlara yönelik olarak son yıllarda detaylı çalışmalar yapılmaktadır . bu derlemede geçiş dönemindeki ineklerde görülen fizyolojik hormonal metabolik ve immunolojik değişiklikler ile beslenme ihtiyaçlarına yönelik bilgiler verilmiştir . gebeliğin son dönemlerinde plazma tiroksin oranı tedricen artmakta doğumda gliyaklaşık civarında azalmakta doğumdan sonra tekrar artmaktadır . doğumda hızla artan glikoz konsantrasyonu doğumdan sonra hızla düşmektedir . günde glikoz ve metabolik enerji ihtiyacı kat artmaktadır . güne kadarki dönemde dalaktan toplam glikoz çıkışının arttığı bu artışın hemen hemen tamamının hepatik glikoneogenezisten kaynaklandığı bildirilmektedir . doğumdan hafta önce ve gün sonraki dönemde plazma nefa konsantrasyonu normal seviyeye göre iki kat veya daha fazla artmaktadır . geçiş dönemindeki ineklerde karaciğerdeki nefa metabolizmasının takibi geçiş döneminin biyolojisinin anlaşılmasında çok önemlidir . süt sentezinin başlamasıyla birlikte ca a olan ihtiyaçta yaklaşık kat artış olmaktadır . bu amaçla prepartum dönemin başından itibaren tedricen artırılarak konsantre yeme geçilmesi lezzetli yemler verilmesi sindirilebilirliği yüksek kaba yem kaynaklarının kullanılması ve yemlerin hijyenik olması önerilmektedir . geçiş dönemindeki ineklerde km tüketiminin düzenlenmesi karmaşık bir durumdur . prepartum dönemde hormonal durumda meydana gelen değişimler vks nun yüksek oluşu ve doğum sayısı yem tüketimini azaltmaktadır . zamet ve ark . adet holşytayn ineği kuru dönemde ve doğumdan sonraki ilk günde gözlemleyerek hasta olmayanları normal hasta olanları anormal olarak sınıflandırmışlardır . prepartum dönem rasyonlarında selüloz olmayan karbonhidrat içeriğinin yükseltilmesinin yem tüketimini artırdığı ham yağ oranının artırılmasının ise azalttığı bildirilmektedir . rasyonun enerji ve protein yoğunluğu da km tüketimini etkilemektedir . şekil den de anlaşılacağı gibi doğumdan birkaç gün önce başlayan negatif enerji dengesi doğumdan bir kaç gün sonra en alt düzeye ulaşmakta ve postpartum dönemin sonuna kadar sürmektedir . prepartum dönemde ihtiyaçtan az enerji alınması kondisyonda düşme süt verimlerinde ve canlı ağırlıkta azalmaya sebep olmaktadır . prepartum dönemde rasyonda ve hp bulundurularak yapılan bir çalışmada her iki hp düzeyinde de protein dengesinin benzer olduğu belirlenmiştir . prepartum dönem rasyonlarında fazla miktarda ca bulunmasının ca emilimini baskıladığı düşünülmektedir . hipomagnezemik ineklerde paratiroid hormon ve dihidroksivitamin d üretiminde azalma olduğu bildirilmiştir . bu durum mg yetersizliği olan meralarda fırtınalı havalarda otlatılan hayvanlarda ve rasyondaki mg un emilimini azaltan fazla hp ve k bulunması durumlarında önem taşımaktadır . a vitamini yetersizliğinde abort retensiyo sekundinarum buzağı ölümlerinde artış görülmektedir . e vitamini immunite ve reprodüktif fonksiyonlar üzerinde önemli rollere sahiptir .
424
89
[ 0, 3, 2, 440, 3768, 3, 107, 2, 172, 521, 3, 26, 1272, 1314, 526, 17959, 12594, 3, 122, 1272 ]
Öğretmen Adaylarının Kariyer Planları, Yaşadıkları Kariyer Kararsızlıkları ve Bununla Baş Etme Stratejileri
bu araştırmanın amacı beliren yetişkinlik dönemindeki öğretmen adaylarının kariyer planlarının neler olduğunu hangi konularda kariyer kararsızlığı yaşadıklarını ve bununla nasıl baş ettiklerini incelemektir . araştırmaya toplam öğretmen adayı katılmıştır . katılımcıların si dördüncü yedisi ise üçüncü sınıf öğrencisidir . nitel araştırma yöntemlerinden olgu bilim deseni kullanılarak yapılan çalışmada açık uçlu sorularla veri toplanmıştır . veriler içerik analizi aracılığı ile değerlendirilmiştir . katılımcıların kariyer planlarının başında atanmanın geldiği bunu yüksek lisans yapma özel kurumda çalışma ve kendi iş yeri açmanın izlediği anlaşılmıştır . kariyer kararsızlığı yaşanan konuların başında seçenekler arasında ikilem yaşamak gelmekte onu atanamamaları halinde ne yapacaklarını bilememeleri öğretmenliğin kendilerine ve kariyer planlarına uygunluğuna ilişkin kararsızlıkları izlemektedir . katılımcıların kariyer kararsızlığı ile baş etmede en fazla hazırlık yapma bilgi araştırma ve kendini yönetme gibi etkili yolları kullandıkları ayrıca tanıdıklara ya da uzmanlara danışma bilgi ve duygu desteği aramayı denedikleri anlaşılmaktadır . bulgular alan yazın ışığında tartışılmış ve öneriler sunulmuştur .
kariyer gelişimi yaşam boyu devam eden bir süreçtir ve bu süreç içinde kariyer kararlarının alındığı ve kariyer gelişiminde ilerlemelerin olduğu farklı dönemler bulunmaktadır . hirschi saka gati ve kelly walker ve peterson xu hou ve tracey . bu araştırmaların sonuçlarına göre bireyler stres yaratan kariyer kararsızlığı durumuyla karşılaştıklarında farklı tepkiler verebilmekte ve bunun sonucu olarak etkili ya da etkisiz yollar kullanmaktadır . bu grup içinde kaçma çaresiz hissetme izolasyon teslim olma ve karşı çıkma olmak üzere toplam beş farklı başa çıkma yöntemi bulunmaktadır . ve ayrıntılı bir şekilde incelenmesine odaklanmaktadır . bu sorular aşağıdaki gibidir kariyerinizle ilgili gelecekte yapabileceklerinize ilişkin kararlarınız nelerdir daha sonra kaliteli bir öğretmen olarak hayatıma devam etmek istiyorum . amaçlardan da sözetmektedirler . aslında ilerde öğrencilerim arasında bizim türkçe öğretmenimiz çok iyiydi düşüncesi oluşturmak istiyorum . şu anki hedefim istediğim yere ataranak orada görev yapmaktır . katılımcılardan üçü atansalar da atanmasalar da yüksek lisans yapmak istediğinden sözetmiştir . eğer atama olmaz ise üçretli öğretmenlik yapıp ekstaradan hobi evi açmayı düşünüyorum . alanlarının kendilerine uygunluğu ve alanda yeterli olup olmayacakları ile öğretmenliğin kariyer planlarına uygunluğu ve mesleği hakkıyla uzun yıllar yapıp yapamayacaklarıyla ilgili olduğu görülmektedir . ayrıca kariyer kararsızlığı yaşadıklarını belirten katılımcıların üçte birinden fazlasının atanamama kaygısını dile getirdikleri görülmektedir . hangisi beni daha daha çok geliştirir bana hedeflerii gerekçekleştirebilmem için yeterli imkanları sunabilir bu konuda kararsızlık yaşıyorum . alanlarının kendilerine uygunluğu ve alanda yeterli olup olmayacaklarına ilişkin kararsızlık yaşadıklarını belirten katılımcılara ait örnek cümleler şunlardır . bu meslekteki tanıdıklarımla ya da bu mesleği yapanlarla konuşup tartışmaya çalışıyorum . meslekteki deneyimli kişilerle konuşup mesleği araştırıp daha iyi öğrenmeye çalışıyorum . çevremden fikirlerine inandığım insanların görüşlerini alıyorum . bu bulgu ertem engin demir ve gökalp tarafından elde edilen öğretmen adaylarının üçte birinin kamuda çalışmak istediklerine ilişkin bulguya yakınlık göstermektedir . gündoğdu çimen ve turan da öğretmen adaylarının kpss ye girmenin ve geleceklerini etkileyeceği için sınavın sonuçlarının çok önemli olduğunu sınava hazırlanma sürecinin kendilerini ruhen ekonomik ve sosyal olarak yıprattığını ve sınavın iyi öğretmen seçen bir sistem olmadığını belirttiklerini bulmuşlardır . üniversite öğrencilerinin kariyer kararsızlığının yüksek çıkması hem kendileri hem de çevresel faktörler hakkında yeterli bilgiye sahip olmamaları kişilik özelliği olarak kararsız olmaları kariyerlerine ilişkin karar almada kendi yeteneklerine ilişkin inançlarının düşük olması gibi birden fazla faktörden kaynaklanıyor olabilir . ikinci soruda dile gelen ifadelerde atanmaları halinde yeterli bir öğretmen olup olamayacaklarını sorgulamalarının var olması idealist görüşler taşıyan öğretmen adaylarının olduğunu göstermektedir . araştırma sonucunda elde edilen bulgular beliren yetişkinlik döneminde olan öğretmen adaylarının kariyer planlarına kariyer kararsızlığı yaşadığı konulara ve kariyer kararsızlığıyla baş etme stratejilerine ilişkin detaylı bilgilerin elde edildiğine işaret etmektedir .
556
142
[ 0, 3, 2, 52, 23, 1314, 2917, 3, 4031, 291, 2, 29, 2, 29, 2, 29, 2, 29, 2, 29 ]
REANİMASYON YOĞUN BAKIM ÜNİTESİNDEKİ İSKEMİK İNME HASTALARININ MORTALİTESİNİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER
iskemik serebral enfarktüs en önemli morbidite ve mortalite sebeplerinden biridir ve yoğun bakım ünitelerindeki hastalarının büyük bir kısmını oluşturur . bu hastaların mor bidite ve mortalite oranlarını doğru tahmin etmek uygun tedaviyi uygulamak ve sonrasındaki süreci yönetmek için önemlidir . retrospektif olarak anesteziyoloji ve reanimas yon yoğun bakım ünitesine yatan sı akut olmak üzere iske mik inme hastasının verileri incelendi . hastalar ölenler ve yaşayan lar olmak üzere iki gruba ayrıldı . hastaların yoğun bakım ünitesine kabulü sırasındaki apache ıı gks ve hemodinamik değerleri ile yandaş hastalıkların varlığı ve bazı laboratuar paramet reler karşılaştırıldı . çalışmaya dahil edilen hastaların . i kadın . ü erkek ortalama yaş . ve mortalite oranı . idi . sırasıyla ölenlerde ve yaşayanlarda apache ıı skoru . . ve . . gks skoru . . ve . . ünitede kalma süresi . . ve . . gün mekanik ventilasyon süresi . . ve . . gün olarak saptandı . ölen hastaların . sı entübe halde üniteye yatırılırken bu oran yaşayanlarda . idi . başlangıç total kolesterol ve kreatinin ölen hastalarda yaşayanlara göre daha yüksek iken rdw değeri daha düşüktü . yandaş hastalıklar arasında birinci sırada hipertansiyon ikinci sırada akut böbrek yetmezliği ve üçüncü sırada ise atrial fibrilasyon yer aldı . anesteziyoloji ve reanimasyon yoğun bakım ünitesine alınan iskemik inme hastaları mortalitesi yüksek bir hasta grubudur . bu hasta grubunun mortalitesini tahmin etmek için skorlama sistem lerinden apache ıı gks laboratuar parametrelerden ise başlan gıç düşük rdw yüksek kreatinin ve total kolesterol seviyeleri faydalı olabilir .
dünya sağlık örgütü tarafından iskemik inme vasküler nedenlerden kaynaklanan beyin kan akımının bozulması sonucu ani ve hızlı gelişen saatten uzun süreli motor kontrol kaybı his kusuru denge bozukluğu konuşma ve kognitif fonksiyon bozukluğu gibi fokal ya da global nö rolojik defisitlerden komaya kadar gidebilen klinik bir sendrom olarak tanımlanmıştır . ayrıca yaşayan kişilerde mental ve fiziksel özürlülüğe bağımlılığa yol açmakta ve hayat kalitesini önemli ölçüde olumsuz yönde etkilemektedir . ancak iskemik inme gelişmiş hastalarda risk belirlemede iskeminin yeri ve büyüklüğü yaş ve eşlik eden hastalıklar çok daha önemlidir . ancakanestezi ybü lerdeki iskemik inme hastaları ile ilgili çalışmalar sınırlıdır . hastanemiz kadın ve doğum cerrahisi hariç tüm branşları kapsayan ya taklı eğitim hastanesidir . anestezistler hastaların kabulüne ve taburculu ğuna karar verirler . has tanede acil göğüs ve nöroloji ybü leri bulun mamaktadır . ayrıca has taların hikayesinde dm ht kky kah af akut böbrek yetmezliği kronik böbrek yetmez liği kronik obstrüktif akciğer hastalığı intrakranial hemoraji subaraknoad kanama veya sepsis tablosu gibi durumların olup olmadığı ve yine yatış sırasında yapılan ekokardiyografi sonucu pulmoner hipertansi yon varlığı veya yokluğu ejeksiyon fraksiyon ölçümü bilgilerine yoğun bakım veri ban kası kayıtları incelenerek ulaşıldı . tüm laboratuar pa rametrelere ait kan örnekleri yarım saat içeri sinde laboratuara ulaştırılmaktadır . kan sayımı parametreleri abbott ruby cell dyn crp sie mens bn ıı cihazı kullanılarak nefolometrik yön temle biyokimyasal parametreler ise abbott architect c cihazı kullanılarak spektrofo tometrik yöntemle ölçülür . sürekli değişkenler ortalama standart sapma süreksiz değişkenler n olarak verilmiştir . iki grup arasın da ybü ye kabul sırasında ölçülen skb dkb ve nabız değerleri açısından anlamlı fark yoktu . iki grup arasında ef değerleri ve laboratuvar parametrelerinden nötrofil rdw total koleste rol kreatinin ve k değerleri karşılaştırmalarında istatistiksel olarak anlamlı fark bulundu . tüm iskemik inme hastalarının . ünü akut inme hastaları oluşturuyordu . bunlara ilaveten hastanın yaşı eşlik eden kronik hastalıklar da organların fonksiyonlarını azalta rak hastanın fizyolojik rezervlerini etkileyebil mektedir . bizim çalışmamızda hasta ların . i entübe halde ybü ye ka bul edilmişti ve ölenlerin . sı baş langıçta entübe iken bu oran yaşayanlarda an lamlı olarak yüksek saptandı . aradaki fark istatistiksel olarak oldukça anlamlıydı . bu da mv süresi uzadıkça mortalite oranının arttığını göstermektedir . bunun da mortaliteyi belirleyen önemli bir gösterge olduğu görülmektedir . bir çalışmada ybü ye alı nan inmeli hastalar için mortalite belirlemede apache ıı skorlama sisteminin güvenilir olduğu sonucuna varılmıştır . çalışmamızda hastala rın yatış sırasındaki gks değerleri ölen hastalar da . . yaşayan hastalarda . . olarak hesaplandı ve bu da istatistiksel anlamlı lığa sahipti . bunlara ilaveten kritik hastaların morbidite ve mortalite oranları ile ilişkili bazı laboratuar pa rametrelerinin de olduğu hakkında çok sayıda yayın bulunmaktadır . rordorf ve arkadaşları ybü ye alı nan iskemik inmeli hasta üzerinde yaptıkları çalışmada apache ıı ve gks skorlarının yanı sıra beyaz küre sayısı vücut sıcaklığı ve kreatinin değerlerinin de mortaliteyi tahmin etmede önemli parametreler olduğu sonucuna varmış lardır . ancak serum ürik asit ggt ve mpv değerleri ölen ve yaşayan hastalarda istatistiksel olarak farklı değildi bundan dolayı bunların mortalite üzeri ne etkili olmadıklarını ön gördük . ybü de iskemik inme hastalarının mortalitesi üzerine etkili olan faktörlerden biri de eşlik eden hastalıklardır .
485
248
[ 0, 389, 658, 3304, 222, 3680, 3, 63, 15483, 3, 1171, 221, 2168, 19, 1050, 20068, 16, 526, 65, 1947 ]
Uluslararası Örgütlerin Devlet-İçi Çatışmalara Müdahale Edip Etmemesini Belirleyen Faktörler
özellikle soğuk savaş sonrası dönemde devlet içi çatışmalar sıklıkla görülmeye başlanırken uluslararası örgütler de bu devlet içi çatışmalara müdahil olabilecek başlıca aktör olarak ön plana çıkmış lardır . ancak uluslararası örgütler bazı devlet içi çatışmalara müdaha le ederken bazılarına müdahale etmekten kaçınmaktadırlar . bu bağ lamda uluslararası örgütlerin bir devlet içi çatışmaya neden müdahale edip etmedikleri önemli bir sorundur . bu çalışmanın da temel amacı uluslararası örgütlerin devlet içi çatışmalara müdahil olup olmamasına etki eden faktörleri açıklamaktır .
uluslararası ilişkiler literatüründe devlet içi çatışmalara müdahalelere yöne lik daha çok devlet müdahalelerine yoğunlaşıldığı görülürken uluslararası ör güt müdahalelerine daha az yer ayrıldığı görülmektedir . söz konusu sistematik eksiklik daha çok müdahil ko numundaki uluslararası örgütlerin neden müdahale edip etmemeyi seçtiğine ilişkindir . uluslararası politikada uluslararası örgütlerin aktörlük derecelerinin çeşitli teorilerce farklı konumlandırıldığı görülmektedir . realistler için uluslararası politikada örgütlerin rolü ikincil konumdadır ve güvenlik ve güç arayışı içinde olan devletlerin amaçlarına hizmet eden uluslararası örgütlere barışın tesis edilmesinde gereğinden fazla yükümlülük vermek pek doğru olmayacaktır . bu bakımdan liberal feministlerin kadınların devlet bürokrasisi ve güç yapılanmasının yanı sıra uluslararası örgütlerde de eşit şekilde temsil edilmeleriyle savaşlar ve devlet içi çatış malar sona erdirilebilecektir . nadiren insani amaçla yapılan müdahale örneklerine rastlandı ğını ve bu doğrultuda devletlerin yabancıların hayatlarını kurtarma dışındaki amaçlarla askerlerini gönderdiği sonucuna varan walzer ise müdahaleye iliş kin karma amaçların ahlaki önemi üzerinde durulmasından yanadır . bu konuda uluslararası örgütlerin barış operasyonlarının tek taraflı eyleme göre şu tür fonksiyonel ve normatif üstünlüğünden söz edilebilir bunların müdahaleleri bireysel devletlerin müdahalelerinden daha meşrudur . bm ve diğer aktörler bazen de timor leste kosova ve bosna da olduğu gibi etkili yetki uygulamak isteyen yerlerde liberal barış oluşturmaya yönelmiştir . aktörlerin eylemleri olmaksızın var olamayan düşünsel ve normatif yapılar aynı zamanda kimlikleri ve çıkarları biçimlendirirler . bu ko nuda örneğin bosna ruanda ve sudan da devlet içi çatışmalara müdahale de isteksizlik insan güvenliği normuyla devam eden ve geleneksel güven lik kaygıları devlet egemenliğine saygı ve ölümleri durdurma arasındaki gerilimleri yansıtmaktadır . özellikle eylül de terörizmle savaş ön plana çıkarken ulusal çıkar lar devletlerin dış ve güvenlik politikalarının merkezinde yer almaya baş lamıştır . çöken devletlerin çoğunda iç çatışmaların sürmesinin bm gibi dış aktörleri çekebileceği çoğu yazarca dillendirilmektedir . askeri güvenlik meselelerinin baskın olduğu dünya siyasetinde sorunlar arasında bir hiyerarşi vardır . bununla birlikte ingiliz okulu çalışmaları büyük güçlerin ben çıkarını her zaman uluslararası düzeni devam ettirme nin önüne geçirmeyerek önemli sorumluluk sahipleri olabileceklerini de öne sürmüşlerdir . söz konusu etnik çatışma lar tarihsel düşmanlığın ön plana çıktığı kurumsal siyasi ve uluslararası düzeyde geliştiği ve medyanın da etkili olduğu bir süreçte büyüyüp gelişir . dördüncüsü ise uluslararası norm ve ilkelerin yaygınlığını öngören normatif düşüncelerdir . hedef ülke büyük bir bölgesel veya küresel gücün eski kolonisi ise bm müdahalesi olasılığı azalacaktır . anlaşmazlığa bölgesel örgütler müdahale ettiklerinde bm nin müdahale olasılığı yüksektir . dolayısıyla bu unsurlar birlikte ele alındığında müda hale için fırsat ve istekliliği artırmaktadır . regan ın hipotezlerinden üçüncüsü yaklaşmakta olan insani kriz kaygısı ve geniş sosyal bozulma oluştuğunda dış müdahale olasılığı artmaktadır . birincisi soğuk savaş döneminde komünizme karşı tampon niteliğindeki bölgelere yapılan uluslararası yardımların durmasıdır . laitin uluslararası yardımla sömürgecilik sonrası afrika devlet lerinin kurdukları bu ilişkiye topal leviathan demektedir . bu ise sadık olan grupların rejimle sorunlar yaşamasını ve zaten muhalif olanların ise po lis denetiminin ortadan kalkmasıyla merkezi devlete karşı olanaklarının çeşit lenmesini beraberinde getirmiştir . oturmuş politika yapısında medyanın yetkilileri yönlendirmesinin çok da etkili olmayacağını belirten strobel politikanın açık sürekli ve iyi iletişim le olması halinde medyanın yetkililere öncülük etmekten ziyade onları ta kip edeceğini vurgulamaktadır . bu örnekten yola çıkarak silahlı müdahale konusunda karar vericilerin genellikle yedi unsura göre karar aldığı söylenebilir halk desteği veya muhalefeti hedef ülkenin bu eyleme davet çıkarıp çıkarmadığı in san haklarının savunulmasının böyle bir müdahale gerektirip gerektirmedi ği olası müdahaleyi çok yanlı hale getirerek uluslararası desteğin ne de rece olacağı olası müdahalenin durumu iyi ya da kötü yönde etkilemesi ekonomik ve askeri kapasiteleri ulusal çıkar ve amaçların değerlen dirilmesi .
559
65
[ 0, 3, 8931, 23, 4414, 3, 83, 302, 40, 291, 2551, 7, 2, 3, 21334, 9, 26, 9, 3, 4446 ]
Çocuklarda Hemoptizi: Bazen Önemsiz Bazen Ürkütücü
hemoptizi nadir görülen ancak bazen hayatı tehdit eden solunum sistemi kaynaklı kanamadır . hemoptizi altta yatan neden ne olursa olsun hastayı aileyi ve hekimi tedirgin eden bir durumdur . hemoptizi nedenleri ırklara yaşanılan bölgelere ve çalışma yöntemlerine göre değişiklik gösterebilir . hemoptizi ile başvuran çocukların etiyolojilerinin gözden geçirilmesi amaçlanmıştır . çocuk göğüs hastalıkları polikliniğine hemoptizi nedeniyle başvuran hastalar etiyoloji tedavi ve takip açısından retrospektif olarak gözden geçirildi . hemoptizi yakınması ile başvuran hastanın ortalama yaşı . . yıldı . hemoptizinin en sık nedeni olarak hastada solunum yolu enfeksiyonları görüldü . daha sonra psödohemoptizi nedeni olan gastrointestinal kanama burun kanaması ve gingivostomatitdi . bu hastaların öykülerinde kanamayla beraber öksürük tarif etmesinin tanı açısından karışıklık oluşturduğu görüldü . hastaların öykü ve fizik muayene bulgularına göre sinde invaziv olmayan tetkikler ile tanı konulurken un a endoskopi bronkoskopi ve anjiyografi gibi invaziv tetkikler gerekmiştir . etiyolojide çok fazla hastalık olduğu göz önünde bulundurulursa hemoptizi yakınması ile başvuran çocuklarda iyi öykü almak çocuk ve aile ile iyi iletişim kurmak ve ayrıntılı fizik muayene yapmak tanıda oldukça yol gösterici olmakta bazı hastalarda ise ayrıntılı ve invaziv tetkikler ile tanı koyulabilmektedir .
çocuklarda nadir görülmekle birlikte bazen hayatı tehdit edebilecek şiddette olabilir . avrupa ülkelerinde çocuklarda hemoptizinin en sık nedeni kistik fibrozis olmasına rağmen sosyoekonomik düzeyi düşük ülkelerde tüberküloz ve çeşitli kronik akciğer enfeksiyonları başta gelmektedir . bu çalışmada üçüncü basamak bir çocuk göğüs hastalıkları polikliniğine hemoptizi yakınmasıyla başvuran hastalarda hemoptizi nedenleri ve tanı yöntemlerinin gözden geçirilmesi amaçlanmıştır . ocak ve aralık yılları arasında çocuk göğüs hastalıkları polikliniğine hemoptizi yakınmasıyla başvuran yaş altındaki hastaların dosyaları gözden geçirildi . tanı için ayrıntılı öykü fizik muayene ve hastaların bulguları ve tüm hastalarda kanama parametreleri akciğer grafisi üst alt solunum yollarının endoskopik muayenesi yapıldı . bu tetkiklerin normal saptandığı hastalar bronkoskopi ve veya akciğer tomografisi ile değerlendirildi . akciğer tomografi bulgularında vasküler anomali ya da arteriovenöz malformasyon saptanan hastalara anjiyografi yapılırken bulguları kollajen doku hastalıklarının akciğer tutulumunu düşündüren hastalar bu hastalıklar açısından ayrıntılı olarak incelendi . istatistiksel analizlerde spss v . . programı kullanıldı . ölçüm verileri ortalama ve standart sapma şeklinde ifade edildi . ocak ve aralık yılları arasında çocuk göğüs hastalıkları polikliniğine toplam hasta başvurdu . hastaların ü açık kırmızı renkli kanama ile başvurdu . nazofaringeal kitle fasyal arteriovenöz malformasyon ve kist hidatik saptanan dört hasta opere edildi . munchausen ve munchausen by proxy sendromu olan dört olgu ve aileleri psikiyatri bölümüne yönlendirildi . çocuklar çoğu zaman balgamlarını çıkaramayıp yuttukları için kanama belirgin bir düzeye gelmedikçe fark edilmeyebilir . konjenital kalp hastalıkları çocuklarda sık saptanan hemoptizi nedenleri arasında yer almaktadır . literatürde özellikle fontan prosedürü uygulanan hipoplastik sol kalpli olgular ya da triküspit atrezisi olan çocuklarda yıllar sonra masif hemoptizi görüldüğü çeşitli olgu sunumlarında bildirilmiştir . hemoptizi nedeniyle değerlendirdiği çocukta yabancı cisim aspirasyonları ikinci sırada saptanmıştır . çalışmamızda hemoptizi nedeni olarak yabancı cisim aspirasyonu saptanmamıştır . şüpheli öyküsü ve davranışları olan ve tüm değerlendirmelere rağmen etiyoloji saptanamayan hastalarda yapay hemoptizi ayırıcı tanıda düşünülmelidir . bu hastalar sıklıkla yanak mukozasını ısırıp kanamaya neden olabilir . literatürde her ne kadar kronik solunum yolu enfeksiyonlarından tüberkülozun hemoptizi etiyolojisinde yeri olduğu bildirilmiş olsa da çalışmamızda hiçbir olguda tüberküloz saptanmamıştır . ancak tüberküloz prevelansının yüksek olduğu ülkelerde ayırıcı tanı da akılda tutulmalıdır . öykü ve fizik muayene bulgularına göre hastaların unda endoskopi bronkoskopi ya da anjiyografi gibi invaziv tetkikler gerekti . ayrıntılı öykü ve fizik muayene ile gereksiz ileri incelemelerden kaçınılabilir ve hafif hemoptizisi olan olgularda öykü ve fizik muayenede altta yatan önemli bir hastalık bulgusu yoksa hastalar belli bir süre daha invaziv tetkikler yapılmadan önce takip edilebilir . sonuç olarak hemoptizi nedenleri ırklara ülkelere ve çalışma yöntemlerine göre değişiklik gösterebilir .
409
176
[ 0, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3 ]
HAVACILIKTA SÜRDÜRÜLEBİLİR GELİŞME GÖSTERGELERİ
genel sürdürülebilir gelişme indeksi kendisini belirleyen üç indeksten özellikle toplumsal sürdürülebilir gelişme indeksi dolayısıyla politik kararlar için önem taşımaktadır . eksergoekonomik ve çevresel sürdürülebilir gelişme indeksleri ise teknolojik gelişme için ön plana çıkmaktadır . bu çalışmada birleşik eksergoekonomik çevresel indeksi oluşturan göstergelerden havacılık sektörünü ilgilendirenler irdelenmiştir . göstergeleri normalleştirme ve aritmetik geometrik birleştirme yöntemlerine ilişkin geliştirme önerileri sunulmuştur . çok sayıdaki benzer eksergoekonomik göstergelerden havacılık alt sektörlerinin ihtiyacı doğrultusunda temel olanlar üzerinde durulması teknolojik iletişim için kolaylık sağlayacaktır . sürdürülebilirlik analizinin uygulanması yararlı olacak başlıca alt sektörler uçak gövdesi ve uçuş uçak itki sistemleri uçak yardımcı enerji sistemleri hava meydanları hava trafiği kontrolü ve uçak yer hizmetleri uçak dışı hava araçları askeri havacılık havacılıkta geri dönüşümdür . beyaz eşya ve binalar için uygulanmakta olan enerji sertifikasyonuna benzer olarak eksergoekonomik çevresel gelişme indeksi ve sertifikasyonu sanayi tesislerine ve havacılık alt sektörlerine geniş bir zaman çerçevesi içinde uygulanmalıdır . çalışmada uçuş sırasında çevre şartlarının değişiminin etkisi ve genişletilmiş ekserji muhasebesi yöntemi hakkında bilgilere de yer verilmiştir .
sürdürülebilirlik kavramı ikinci dünya savaşı sonrasında dünya kaynaklarının uzun dönemde tükenmesi endişesinden kaynaklanan roma kulübü bildirgesiyle ön plana çıkmıştır . genel anlamda söz konusu olan toplumsal gelişmenin sürdürülebilirliğidir . sürdürülebilir gelişme kavramı kurumların sektörlerin hatta kişilerin bile eylemleri için uygulanabilir . sık kullanılan uzaydaki dünya gemisindeyiz sözüyle toplumsal sürdürülebilirliğin yanı sıra dünya kaynaklarının sınırlılığı ve temiz tutulması dolayısıyla fiziki kimyasal biyolojik kısaca çevresel sürdürülebilir gelişmenin önemi de anlatılmaktadır ve bu sürdürülebilir gelişmenin ikinci temelidir . beyaz eşyaların enerji verimi ve binaların yalıtımı konularında uygulanan sertifika zorunluluğu önerilen yasal gelişme için iyi örneklerdir . alman enerji sektörünün sürdürülebilir gelişmesinin ölçülmesi konusundaki makalede schlör vd . ve bu ekserjinin en azından bir kısmının geri kazanılabilmesi önemlidir . atıkların belirlenen çevre şartlarına göre pozitif ekserjiye sahip olmasının bu atıkların çevrede değişiklik yapma potansiyelini gösterdiğini ve böylece atık ekserji miktarının çevresel etki için kullanılabileceğini belirtmiştir . bu farklı göstergeleri gruplar halinde birleştirip bileşik göstergeler ve bazı kapsamlı göstergelerin ise alt göstergeleri oluşturulabilir . toplumsal indeksi belirlemekte bazı önemli göstergelerin zamana göre türevi de türetilmiş göstergeler olarak kullanılabilir . fakat boyutsuzlaştırmada kullanılan referans büyüklüğünün sistemin karakteristik bir büyüklüğü olması ve boyutsuzlaştırılan büyüklükle aynı mertebeden seçilerek sayısal hesaplar sırasında değişimlere duyarlılığın kaybolmaması sağlanmalıdır . gi min ve gi maks değerlerinin seçiminde ortalamaya yakın bölgedeki duyarlılığı azaltmamak amacıyla veri kümesinin en uç değerleri yerine eşt . cç yerleşik eksergoekonomik analizde ve bileşenlerin eniyilemesinde kullanılan iki önemli gösterge bejanv . d . ekserji kayıplarının sürdürülebilirliği azaltıcı etkilerine daha büyük önem vermekteler ve hükümetlerin sürdürülebilirlik çalışmalarını tamamen ikinci yasaya dayandırmalarını önermektedir . ekolojik verim sistemin ürün ekserjisinin ürün artı yenilenemeyen kaynak ekserji toplamına oranıdır . çevresel etkiler için ise atıkları doğaya yasal limitler içerisinde salabilmek için gerekli bir prosesin ekserji ekonomik analizi de genişletilmiş kontrol hacmi içerisine eklenmiştir genişletilmiş ekserji muhasebesi nin doğru ekserji analizleri için yeterli ve ayrıştırılmış veri tabanları kullanıldığı takdirde küçük ve büyük ölçekli sistemlere rahatlıkla uygulanabileceğini göstermiştir . indeks ve göstergelerin tanımlanması konusunda ekserji analizi içermeyen çalışmaların sürdürülebilirlik konusunda karşılaştırmalar yapılması birleşik bir indeks tanımlanması ve bu birleşik indeksin ilgili kurumlara yol gösterilmesi bakımından önemli katkılar içermesine rağmen incelenen sistemlerdeki zayıf noktaları ve iyileştirme potansiyeli yüksek yerleri göstermede yetersiz olduğu düşünülmektedir . göstergeleri normalleştirme ve aritmetik geometrik birleştirme yöntemlerine ilişkin değerlendirmelerde bulunulmuştur .
467
159
[ 0, 3, 7, 4087, 26, 4087, 13198, 15, 3727, 23, 52, 8654, 3, 1258, 11473, 51, 2, 3, 23, 157 ]
Ayçiçeğinde (Helianthus annuus L.) Farklı Sıra Üzeri Mesafelerinin Verim ve Kalite Üzerine Etkilerinin Belirlenmesi
bu araştırma ayçiçeği çeşitlerinde verimin ve bazı tarımsal özelliklerinin üzerine farklı sıra üzeri mesafelerinin etkilerini belirlemek amacıyla konya koşullarında yılında yürütülmüştür . deneme tesadüf bloklarında bölünmüş parseller deneme desenine göre tekerrürlü olarak kurulmuştur . araştırmada deneme materyali olarak yağlık ayçiçeği çeşidi sıra arası cm sıra üzeri ise ve cm olacak şekilde denemeye alınmıştır . denemede bitki boyu tabla çapı bin tane ağırlığı tane verimi yağ oranı ve yağ verimi özellikleri incelenmiştir . araştırmadan elde edilen verilere göre tane verimi bakımından çeşitler ve sıra üzeri mesafeleri arasında istatistiki olarak önemli farklılıklar tespit edilmiştir . sıra üzeri mesafelerin ortalaması olarak en yüksek tane verimi . kg da ile alcantara çeşidinden elde edilmiştir . çeşitlerin ortalaması olarak en yüksek tane verimi ise . kg da ile cm sıra üzeri mesafesinden elde edilmiştir . araştırmada sıra üzeri mesafesinin artması araştırmada kullanılan yağlık ayçiçeği çeşitlerinde verim artışı sağlamıştır . sonuç olarak konya ekolojik koşulları için en uygun ayçiçeği çeşidi alcantara ve bitki sıklığı için ise x cm olarak belirlenmiştir .
insanoğlunun beslenmesinde yağlar proteinler ve karbonhidratların yer aldığı üç grup bulunmaktadır . bu ana gruplar içerisinde yağlar insanlığın beslenmesinde kalori olarak önemli bir yeri vardır . helianthus annuus l . türüne ait olan ayçiçeği önemli bir yağ bitkisidir . dünya savaşından sonra li yıllarda bulgaristan dan göç eden vatandaşlarımız tarafından getirilmiş ve ülkemizde tarımı yapılmaya başlanmıştır . ayçiçeğinde maksimum tane verimi alınabilmesi için optimum bitki sıklığının belirlenmesi son derece önemlidir . konya koşullarında farklı sıra üzeri mesafelerin ayçiçeği çeşitlerinin tarımsal özellikleri üzerine etkilerinin belirlenmesi amacıyla yapılan bu araştırmada tescilli sirena baron ve alcantara ayçiçeği çeşitleri materyal olarak kullanılmıştır . nisan ayında ekimden önce tarlaya tırmık çekilerek toprak işlenmiş ve tarla deneme kurmaya hazır duruma getirilmiştir . denemede parseller arası metre bloklar arası ise . metre olarak ayarlanmıştır . bitkilerin ilk gelişme dönemlerinde yabancı otlarla mücadele etmek ve toprağın havalanmasını sağlamak amacıyla çapa yapılmış ve ayrıca boğaz doldurma işlemi gerçekleştirilmiştir . hasat işlemi ekim tarihinde elle gerçekleştirilmiştir . sıra üzeri mesafelerinin ortalaması olarak maksimum bitki boyu . cm ile sirena çeşidinde belirlenirken en az bitki boyu ise . cm ile alcantara çeşidinde ölçülmüştür . bu durum bitki boyunun genetik yapıya bağlı olmasına rağmen iklim ve toprak özelliklerinin yanında çevre faktörlerinden çok fazla etkilendiğini ortaya koymaktadır . tan yılmaz ve kınay çetin ve öztürk . bu denemeden elde edilen bin tane ağırlığı değerleri önder ve ark . . bu da bize birim alanda ideal bitki sıklığına bağlı olarak ekim yapılması halinde yüksek tane verimi alınabileceğini göstermiştir . minimum yağ oranı ise . ile alcantara çeşidinden elde edilmiştir . tan yılmaz ve kınay çetin ve öztürk tarafından elde edilen sonuçlar benzerdir . deneme sonucuna göre ayçiçeğinde maksimum tane verimi sıra üzeri mesafe cm olduğu zaman alınmıştır .
415
171
[ 0, 3, 2, 40, 291, 2, 29, 3, 63, 9, 2, 40, 291, 3619, 1171, 3, 162, 3, 4031, 5407 ]
Çocuklarda Temel Mekanik Ventilasyon
solunum sistemi ile ilgili hastalıklardan ve solunum yetersizliğinden kaynaklanan ölüm çocuk ölümlerinin başta gelen nedenlerindendir . bu derlemede mesleği gereği sürekli çocuk yoğun bakım hastası takip etmeyen ama gerektiğinde bu hastalarla ilgilenen hekimlerin mekanik ventilasyonla ilgili özellikle uygulamaya yönelik endişelerini gidermek hedeflenmiştir . sık kullanılmayan anlaşılması güç detaylardan çok günlük uygulamada işe yarayacak mekanik ventilatörün kullanımını kolaylaştıracak bir yaklaşım benimsenmiştir . hekimlerin zorlandığı ya da hata yaptığı noktalar özellikle vurgulanmıştır . amaç kısa sürede hekimin mekanik ventilatörü kullanmadaki endişesini ortadan kaldırmak ve daha konforlu bir hasta takibi sağlamaktır .
solunum sistemi ile ilgili hastalıklardan ve solunum yetersizliğinden ölüm çocuk ölümlerinin başta gelen nedenlerindendir . amaç kısa sürede hekimin mekanik ventilatörü kullanmadaki endişesini ortadan kaldırmak ve daha konforlu bir hasta takibi sağlamaktır . buna karşın takipne ve retraksiyonları olan bronşiolit hastasının kan gazı sonuçları hasta tamamen yorulana kadar normal görülebilir . fakat oksijenizasyonun ileri derecede zorlu olduğu pnömoni ve ards gibi durumlarda peep artırılır . peep in yükseltilmesi etkili bir oksijenizasyonu artırma yöntemidir . yüksek peep in olumsuz etkisi venöz geri dönüşü azaltmasıdır . bu nedenle özellikle ağır kalp yetmezliği olan hastalarda peep artırılırken dikkatli olunmalıdır . çocuklarda başlangıçta hastanın yaşının gerektirdiği normal değerler girilir . solunum sayısındaki önemli bir nokta çocukta genelde dk nın üzerine çıkılmadığıdır . hastanın durumu gerektirse dahi dk dan yüksek solunum hızlarında gerçek inspirasyon ve ekspirasyon için yeterli süre sağlanamaz . bu durumda birçok ventilatör modu hastanın bu fazladan soluma çabalarına izin vermektedir . cpap modunda basınç desteği verilmediği takdirde hastalar ventilatörden ayrılma açısından yeterli olarak değerlendirilememiş olabilirler . bunun saniyeye çevirimi yani inspirasyon zamanı şeklinde ifadesi hastanın solunum sayısına göre değişir . akciğer hastalığı ağır olmayan hastalar için başlangıç ventilatör ayarları tablo ıı de özetlenmiştir . mod tercihinde daha çok kişisel ve kurumsal alışkanlıklar ön plandadır . burada günlük kullanımın büyük kısmını kapsayan temel modlardan bahsedilecektir . ancak zorunlu solunumlar verilirken milisaniyeler ölçüsünde beklenerek hastanın spontan çabası varsa mecburi nefesi de spontan çabayla başlatılmak istenir . uzun süreli kullanımı zorunlu garanti solunum olmadığından güvenli değildir . örneğin entübe edilen hastanın entübasyon tüpünün pozisyonu hastanın sekresyonlarının düzenli aspirasyonu tüpün tespitinin güvenliği ventilatör ve monitör alarmlarına duyarlı olmak hastanın hareketlerinin kontrol altına alınması çok önemli hale gelir . ekspirasyon zamanını artırmak özellikle astım gibi hava hapsiyle giden durumlarda çok faydalı olabilmektedir . tidal volüm yüksek alarmı en sık ventilatör devresi hastadan ayrıldığında olur . bu durum ventilatörün kaçak testi ile anlaşılır ve devre değiştirilir . ekstübe edilen her hasta başarılı bir şekilde ekstübe kalıyorsa yani başarısızlık oranı ise bu hekimin aşırı tedbirli olduğunun ve muhtemelen hastaların ventilatörde uzun süre kaldığının bir göstergesidir . fakat zorunlu solunumların sayısı azaltıldığında genellikle spontan nefeslerin sayısının arttığı görülür . fakat bu yol akciğerleri daha sağlam hastalarda örneğin akciğer dışında bir nedenle post op entübe izlenen sekelsiz hastaların uyandırılıp ekstübe edilmesinde sık kullanılır .
346
84
[ 0, 3, 2, 7, 9, 3, 7, 4087, 15, 221, 3, 88, 19754, 77, 140, 1258, 4953, 23902, 4446, 1272 ]
İSMAİLAĞA CEMAATİ MEDRESELERİNDE ARAP DİLİNİN ÖĞRETİMİ
kalp ve bedenin uyum halinde huzur bulmasının gerçekleşmesini sağlayan zühd anlayışı islam ın ilk dönemlerinde dünya hayatının vermiş olduğu geçici zevklerinden müslümanların uzak durmasıyla başlayıp zamanla hayat şartlarının getirmiş olduğu olumsuzluklar neticesinde xıı . yüzyılda islam toprakları üzerinde tasavvuf hareketini ortaya çıkarmıştır . gelişen ve giderek kitlesel bir karakter kazanan tasavvuf hareketi kendi içerisinde çeşitli tarikatlara ayrılarak toplumsal yaşamda insanları yönlendirmeye çalışmıştır . hedef olarak allah a ulaşmayı kendilerine görev edinen bu tarikatlardan bir tanesi olan nakşibendi tarikatı zamanla zahiri ile manevi ilmi birleştirerek kurtuluşun daha mükemmelleştirici olduğunun inanılmasını sağlamıştır . bu bağlamda nakşibendi tarikatı na bağlı olduğunu söyleyen ismailağa cemaati şeyhleri olan mahmud ustaosmanoğlu öncülüğünde islam tarihinde eğitim ve öğretim kurumlarının genel adı olan medrese evlerinde öğrencilerini eğitmektedir . işte bu çalışmada ismailağa cemaati ne bağlı larak eğitim ve öğretim faaliyetlerini sürdüren kız ve erkek medreselerinde okutulan derslerin eğitim dili olan arapça nın öğretilmesi noktasında uygulanan yöntemler ve bu çerçevede kullanılan kaynaklara dair tespitlerde bulunulmaya çalışılmıştır .
hayatını anlamlandırmak isteyen insan islam a göre ancak allah ın emir ve yasaklarını yerine getirerek aradığı güzelliği ve isteklerinin karşılığını bulabilir . bu noktada tasavvuf ve tarikatların tarihsel gelişimine bakılacak olursa tarikatlara bağlı olan insanlar dini hayatlarının daha kolay yaşayabilir hale gelmesini ve inançlarının daha güçlü oldukları kanaatine vararak hem bu dünyada hem de ahirette aradıkları güzel ve mutlu hayata erişebildiklerine inanırlar . tbmm nin . . tarihli sayılı tekke ve zaviyelerin kapatılmasına dair kanun ile türkiye cumhuriyeti nde tarikatların yasaklanması yürürlüğe girmiş sonrasında ise mevcut olan tarikatlar yeni isimler ve cemaatler adı altında ortaya çıkmış ve faaliyetlerini sürdürmüşlerdir . nakşibendi tarikatı da faaliyetlerini sürdürmeyi başaran tarikatlarden biri olup çalışmamızın konusu olan ismailağa cemaati d bu tarikata bağlılığı ile bilinen aynı zamanda hem tasavvuf hem de zahir ilmini birleştirme çabalarıyla kendilerine bağlı insanlardan bu yönde gerçekleştirmek istedikleri hayatlarını ve eğitimlerini sürdürmelerini sağlamalarına yardımcı olmaya çalışmaktadır . faktörler zühd hayatını benimsemiş olan insanların dünyevi hayattan kendilerini geri çekmelerine sebep olmuştur . yüzyıl itibari ile hacegan tarikatı içerisinde insanları manevi yönden eğitim görevini üstlenen muhammed bahaeddin nakşibendi den sonra tarikatın ismi muhammed bahaeddin hazretlerinin lakabı olan nakşibendi bu tarikatın yeni ismi olarak günümüze kadar gelmiştir . yüzyılın yarısında nakşibendi tarikatı silsilesinde yer alan şeyh ubeydullah ahrar ın manevi eğitiminden sonra vekili olarak gönderdiği abdullah ilahi simav tarafından kendi memleketi olan kütahya nın simav ilçesinde bulunan insanların manevi eğitim ve öğretimini üstlenmiştir . yüzyılda ise nakşibendi tarikatı silsilesinden hindistan da bulunan şeyh abdullah ed dihlevi den manevi eğitimini tamamlayan ve icazetini alan ıraklı mevlana halid el bağdadi osmanlı devleti ne gönderdiği talebeleri ile nakşibendi tarikatı nın şöhreti zirveye çıkmıştır . nakşibendi tarikatı mevlana halid el bağdadi den sonra çeşitli kollara ayrılarak nakşibendi halidiye tarikatı olarak meşhur olmuştur . bu tarikatlardan nakşibendi halidiye tarikatı da bu yasaktan etkilenmiş ve sonrasında ise ilk önce evlerde daha sonra kurmuş oldukları dernek ve vakıflarda faaliyetlerini sürdürmeye devam etmişlerdir . tarikatların yasaklanmasından sonra nakşibendi halidiye tarikatı da diğer tarikatlar gibi yeni ve değişik isim ve cemaatler adı altında faaliyetlerini sürdürmüş olup araştırmamızın esas konusunu belirleyen mahmud ustaosmanoğlu öncülüğündeki ismailağa cemaati de bunlardan bir tanesi olarak karşımıza çıkmaktadır . anadolu ya göndererek oradaki insanların manevi eğitim ve öğretimlerini üstlenmesini istemiş daha sonra kendi talebelerinden olan yanyalı mustafa ismet bu manevi eğitim görevini kendisinden devir almıştır . ali rıza el bezzaz a birçok engellerden sonra bağlılığını ifade eden ali haydar gürbüzler te nakşibendi halidiye tarikatı nın hocasının isteği üzerine başına geçmiş ve insanların manevi eğitimine istanbul da devam etmiştir . küçük yaşta hafızlığını tamamlayıp sonra arapça ve farsça öğrenim görmüştür . askere gitmeden önce teyzesinin kızı olan zehra hanımla evlenmiş ve bu evliliğinden ikisi erkek biri kız toplamda üç çocukları dünyaya gelmiştir . bu eğitim sürecinden geçmek isteyen özellikle kırsal kesimden kız ve erkekler genellikle tavsiye üzerine temel eğitim öğretim merkezleri olan ev medreselerine kabul edilirler . ders kitaplarını öğretmeye okutmaya anlatmaya kendi yaşantılarında uygulatmaya ve diğerlerine bildiklerini aktarmalarına yardımcı olmaya çalışmıştır . temel islami eserlerin türkçe tercümelerini kullanmayıp doğrudan arap dilinde yazılan eserler ve arap dilini anlayabilmelerini sağlamak için de arapça dilbilgisini anlatan arapça eserler tercih edilmektedir . erkek ev medreselerinde okutulan arapça dilbilgisine geçmeden önce kızların erkeklere göre daha kısa bir eğitim ve öğretim sürecinden geçtiğini söyleyebiliriz . bunun nedenleri ise daha fazla bayan hocanın yetişmesini sağlayarak medreselerdeki bayan hoca eksikliğini gidermek kız çocuklarının ailelerinin kızlarını cemaate bağlı medreselerde eğitim öğretim görmeleri için kendilerine kısa süreliğine izin vermeleri ve de bu kız çocuklarının bir an önce evlenebilmek istemeleri olarak sıralayabiliriz . söz konusu bu eserde lafzi amil de kendi arasında bölünerek semai amil kırk dokuz kıyasi amil dokuz ve manevi amiller iki olmak üzere toplamda altmış amil olduğu ayrıca ma mûllerin otuz ve i rab alametlerinin on olmasını ayrı ayrı başlıklar halinde kısa bir şekilde anlatılmaya çalışılan bir eser olup hem kız hem de erkek ev medreselerinde okutulmaktadır . lafzi amilleri de semai ve kıyasi semai amilleri ise isimleri etkileyenler ve muzari fiili etkileyenler şeklinde tasnif ederek toplamda kırk dokuz semai dokuz kıyasi ve iki manevi amil olmak üzere altmış amili örneklerle açıklamıştır . adı geçen bu eser de sadece erkek ev medreselerinde okutulmaktadır . konuları daha geniş örneklerle açıklayan bir şerh olup sadece erkek ev medreselerinde okutulmaktadır . türkiye nin her bölgesinde çoğunlukla kurdukları vakıf ve dernekler aracılığıyla hareket eden tarikat ve cemaatler günlük hayatı ve insan ilişkilerini etkilemektedirler .
733
147
[ 0, 3, 2, 29, 3, 17, 9, 7, 9, 208, 208, 76, 89, 3, 162, 3, 5310, 8682, 40, 291 ]
Samsun ili ıspanak üretim alanlarında enfeksiyon oluşturan virüslerin belirlenmesi
samsun ilinde ıspanakta enfeksiyon oluşturan virüsleri ve bunların yayılışlarını belirlemek amacıyla kasım ocak tarihleri arasında bafra ve çarşamba ilçelerine bağlı köylerden yapraklarında bükülme kıvrılma klorotik lezyon mozayik ve cüceleşme belirtisi gösteren adet bitki örneği toplanmıştır . bu sürveyler sonucunda enzyme linked ımmunosorbent assay yöntemi ile örneklerin inin cucumber mosaic virus ve ünün turnip mosaic virus ile bulaşık olduğu belirlenmiştir . bu sonuç samsun ilinde ıspanakta cmv ve tumv enfeksiyonunun ilk kayıtı niteliğindedir . bölgeden toplanan örneklerin hiçbirinde tomato spotted wilt virus ve tobacco mosaic virus enfeksiyonuna rastlanmamıştır .
ıspanak amaranthaceae familyası içerisinde yer alan ve yaprağı yenen en önemli kışlık sebze türlerinden biridir . dünya çapında yaygın olarak yetiştiriciliği yapılan ıspanağın yıllık üretimi milyon tondan fazladır . ülkemizde ise samsun ili . ton üretim ve lük bir pay ile izmir ilinden sonra . samsun ilinde ticari olarak ıspanak yetiştiriciliği daha çok bafra ve çarşamba ilçelerinde yoğunlaşmıştır . ıspanak bitkilerinde çok sayıda viral etmen rapor edilmesine rağmen ekonomik öneme sahip bazı virüsler arasında cucumber mosaic cucumovirus turnip mosaic potyvirus tobacco mosaic tobamovirus tomato spotted wilt tospovirus beet curly top geminivirus beet mosaic potyvirus beet western yellow luteovirus beet necrotic yellow vein benyvirus lettuce mosaic potyvirus yer almaktadır . bu çalışmada das elısa yöntemi ile örneklerin inin cmv ünün ise tumv ile bulaşık olduğu belirlenmiştir . tarafından yunanistan da ıspanak üretim alanlarından toplanan ve analiz edilen örneklerin benzer oranlarda cmv ve tumv ile bulaşık olduğu belirlenmiştir . ilçeler bazında incelendiğinde cmv ile enfekteli örnekler bafra ilçesinde tumv ile enfekteli olanlar ise çarşamba ilçesi örneklerinde tespit edilmiştir . elde edilen bu sonuç samsun ilinde ıspanakta cmv ve tumv enfeksiyonu için ilk kayıt niteliğindedir . ülkemizde ıspanak bitkilerinde cmv çok sayıda yaprak biti türü ile non persistent olarak taşınabilmektedir . ıspanak bitkilerinde virüslerin bulunma durumları ve dağılımları farklı bölgelere göre değişkenlik gösterebilmektedir gümüş ve ark . bu araştırmada bafra ovası ndan toplanan örneklerin cmv çarşamba ovası ndan toplanan örneklerin tumv ile bulaşık olduğu belirlenmiştir . çarşamba ilçesinde oranında saptanan tumv yaprak biti türleri ile taşınabilirken bafra ilçesinde oranında tespit edilen cmv hem yaprak bitleri hem de tohum ile taşınabilmektedir . bölgede daha kapsamlı bir sürvey çalışması ve örnekleme ile ileride hem bu virüslerin hem de diğer ıspanak virüslerinin araştırılması gerekmektedir . çalışma sonucunda samsun ilinde yetiştirilen ıspanak bitkilerinde cmv ve tumv nin varlığı tespit edilmiştir .
452
98
[ 0, 3, 2, 7, 2837, 1639, 780, 15174, 2234, 173, 23, 2, 23, 836, 1024, 3, 24065, 157, 4698, 89 ]
YENİ TÜRK EDEBİYATI ARAŞTIRMALARI
yaşar kemal bir ada hikayesi başlıklı dörtlemede anadolu coğrafyasında farklı etnik ve dini kimliğe sahip insanların birinci dünya savaşı ndan sonra yaşadıkları dramı şiirsel bir anlatımla yansıtır . dörtlemenin ilk kitabı fırat suyu kan akıyor baksana savaş sonrasında yaşadıkları travmaların üstesinden gelerek öz kimliğini yeniden inşa etmeye çalışan insanların çabasını anlatmaktadır . hıristiyan rum vasili ile müslüman türk yüzbaşı poyraz musa nın sığındıkları adada kendi ben leri ötekiler ve doğa ile ilişkileri dile getirilmektedir . yaşar kemal mübadele sonrasında karınca adasında yaşananları dile getirirken insan gerçekliği ne odaklanmaktadır . yazar çokkültürlü yapının birlik ve beraberlik sayesinde korunabileceğinin altını çizmektedir . azınlığa mensup insanların yaşadıkları toprakların değerlerine sahip çıkarak adayı yurt edinme halleri roman karakterlerinin geçmiş zamanla ilişkisi üzerinden anlatılmaktadır . yazarın savaş karşıtı bir tutum sergilediği görülmektedir . bu makalenin amacı tarih kimlik ilişkisini bellek açısından irdeleyen romanda tarih kimlik ve bellek kavramlarının işlevini sorgulamaktır . jan asmann ve maurice halbwachs ın bellek üzerine geliştirdikleri kuramdan yola çıkarak romanda tarihi malzemenin ele alınma yöntemi araştırılmaktadır .
yaşar kemal bir ada hikayesi dörtlemesinde savaşlara ve göçlere tanıklık eden insanların dramını anlatmaktadır . toplumsal tarihin sürekliliğinde kopuşların yaşandığı önemli bir sürece odaklanan yazar olay ve olguların bireyin iç dünyasında bıraktığı izleri çözümlemektedir . değişimi insanın dünyanın evrenin bir gerçeği olarak tanımlayan yaşar kemal in bireysel ve toplumsal dönüşümü irdeleyen fırat suyu kan akıyor baksana romanı bir ada toprağının macerası ve trajedisidir . duyularımızın dolaysız ve mevcut verilerine geçmiş deneyimlerimizin binlerce ayrıntısını katarız . aldığı saat başta olmak üzere tüm nesneler geçmişin tanıklarına dönüşür ve onunla hesaplaşır . yazarın ulus devletçi söyleme eleştirel yaklaşımının romanda mustafa kemal atatürk imgesine yansıyıp yansımadığı hususunun tespiti önemlidir . yaşar kemal e göre . milyon rum bin türk yer değiştirirken mesele istatistik veriler değildir çünkü yazar sorumluluğu insanın toprağından ayrılmasının nasıl bir psikolojisinin olduğunu vermeyi gerektirmektedir . ulusal kimliği inşa eden hayal edilmesini sağlayan edebiyatın sözlü ve yazılı ürünleri toplumların bilinçaltını yansıtması bakımından önemli işleve sahiptir . toplumlar öz imgelerini ülkenin tarihinde çeşitli etnik ve dini kimliğe sahip insanların omuz omuza mücadele etmesi ve canını dahi feda etmiş olması kültürel kimlik ve belleğin çerçevesini şekillendiren önemli bir unsurdur . biz siz karşıtlığının yok olduğu iki kültürün ayrışmadığı bu tablo assman ın vurguladığı duygusal ve değerlerle yüklü yaşam bağlamı içindeki iletişim biçimleri ni akla getirmektedir . biz de bütün balıkçı arkadaşlar da kasabalılar da üzüldük onlar kadar . onların sığındığı köyün bir türkmen köyü olduğu belirtilir . teknenin rumca adının silinmemiş olduğu vurgusu önemli bir ayrıntıdır . bu endişenin kaynağı keti sotiri nin evinin tanıklık ettiği tarihi olaylardır . şimdideki geçmiş ya da bugündeki dün e göre elia efendi düşman ölümün üstünden geçmeden bu köprüden istanbul dan yana geçemez diyerek türk topraklarını kendi yurdu olarak benimsediğini ortaya koymuştur . savaş sonrasında asker kaçaklarının zengin olmasını içine sindiremeyen melek hanım yaşananları büyük haksızlık olarak görmektedir . hafızanın mit kuruculuğu yapıcılığı mitleştirme eğiliminin yaşamsal bir gereklilik olduğu fikri roman boyunca desteklenmektedir . mekanlar hem anlatılan hikayelere ev sahipliği yapar hem de anlatılan kurgulanan kolektif bilgi ile yeniden şekillenir . mustafa nın vefatından sonra başta duvardaki resimler olmak üzere evdeki eşyalar geçmişi çağırma nesneleri olarak karşımıza çıkmaktadır . adada kalan vasili gidenlerin ardından bakarken şunları düşünür bir insan doğup büyüdüğü bir parçası olduğu toprağını denizini evini bahçesini eliyle diktiği zeytin ağaçlarını şeftalileri kirazları nasıl bırakır da giderdi adadan zorunlu göç nedeni ile ayrılmak zorunda kalan insanların yaşadığı aidiyet sorunu kendi köklerinden koparılmanın yarattığı yurtsuzluk ile iç içe ele alınmaktadır . müslüman ve hıristiyan karakterlerin yaşantılarında kayıplara neden olan göçün fırsatçı çevrelerce kazanca dönüştürülmesinin de anlatıldığı roman insanoğlunun karmaşık ruhuna ayna tutmaktadır . ada topraklarında uzun yıllar boyunca çokkültürlü yapının korunmasını sağlayan birlik ve beraberlik duygusu romanda tahlil edilirken farklı toplulukların ortak kültürü nasıl geliştirebildikleri sorusuna hem rum hem de türk imgesi üzerinden yanıt aranmaktadır . yaşar kemal iki devlet tarafından imzalanan on dokuz maddelik bir mübadele sözleşmesinin ada topluluğu için basit bir yer değiştirme eylemi olmaktan çıkıp çağdaş bir tragedyaya dönüşmesini gündelik yaşamdan sunduğu doğal ve etkileyici karelerle anlatmaktadır .
477
152
[ 0, 3, 476, 9, 1314, 291, 3, 1050, 1982, 3, 8781, 3, 9, 26, 9, 3, 16942, 9, 10070, 23 ]
KATILIMCI KÜLTÜR TARTIŞMALARI BAĞLAMINDA FACEBOOK’TAKİ ANTİ FENERBAHÇE VE ANTİ GALATASARAY TARAFTAR GRUPLARI ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME
web . teknolojisi internet teknolojilerinin gelişmesinde önemli bir dönüm noktası olmuştur . içeriğe müdahale etme karşılıklı etkileşim içerik yaratma gibi özellikleriyle kullanıcı odaklı bir teknoloji olan web . aynı zamanda katılımcı kültürü de mümkün kılmıştır . katılımcı kültür bireysel internet kullanıcılarının ağ üzerinden buluşması kolektifler oluşturması içerik yaratması ve bu içerikleri paylaşmasını ifade etmektedir . facebooktaki anti taraftar grupları da bu kültürün geliştiği ve sürdürüldüğü ortamlardır . bu bağlamda bu çalışmada sosyal medya üzerinden oluşturulan taraftar ve anti taraftar gruplarının katılımcı kültür kapsamında değerlendirilmesi amaçlanmıştır . nitel metin çözümlemesinin temel alındığı çalışmada facebooktaki anti fenerbahçe ve anti galatasaray taraftar gruplarındaki . . . . tarihleri arasında paylaşılan içerikler değerlendirilmiş elde edilen veriler rakip takım ile alay ve kendi takımına yergi olmak üzere iki kategoride çözümlenmiştir . taraftar gruplarının etkileşim içinde içerik üretmelerine olanak sağlayan sosyal medya ortamlarının stadyum dışında da taraftarlık kültürünün devamlılığını sağlayan önemli mecralar olduğu görülmüştür . katılımcı kültürün gerçekleştiği bu mecralarda spor müsabakalarının dışında da içerikler paylaşılarak farklı kültürel ögeler üretilmektedir .
internet teknolojilerinin gelişiminde web . teknolojisi bir devrim niteliğindedir . ancak bu sanal topluluklar içerisinde hakaret dalga geçme yergi ve küçük düşürmeye çalışma gibi davranışlara da rastlanmaktadır . bu bağlamda facebooktaki anti fenerbahçe ve anti galatasaray taraftar grupları dikkat çekmektedir . çünkü gruplarda hakaret küçük düşürmeye çalışma ve alay etme gibi özellikler de görülmektedir . ayrıca internet pek çok eğlence platformuna erişimi de mümkün kılmaktadır . web . teknolojisi kullanıcı katılımının ön planda olduğu işbirliğine dayalı ikinci nesil internet sistemini tanımlamaktadır . burada ekonomi politik ilişkiler ve anlamların yozlaşması üzerinde de durulmalıdır . ayrıca taraftarlık kendi içerisinde bir direniş unsuru da taşımaktadır . dolayısıyla siyasal ekonomi politik ve kültürel boyutlara sahip bir kavram olan katılımcı demokrasi kavramını görmezden gelmektedir . bu anlamda içerisinde direniş ve başkaldırı taşıyan taraftarlık sosyal medya aracılığıyla farklı amaçlara hizmet etmektedir . bu noktada katılımcı kültürün hem olumlu hem de olumsuz yönlerinin olduğunu söylemek gerekmektedir . ikinci anlam ise sporcunun veya sporcuların temsil ettikleri renklere kulübe veya bayrağa bağlı kimsedir . bu çalışmada taraftarlık tdk deki ikinci anlamıyla kullanılmıştır . taraftarlıkta sürekli olarak bir farklılık ve karşıtlık inşa edilmektedir . taraftar olan kişi belli bir noktadan sonra mantığı ile değil duyguları ile hareket etmeye başlayabilir . özellikle futbolda zaman zaman sevinç ve hüzünler üst noktalara çıkabilmektedir . kazanılan bir maç sonrası silahla havaya ateş açma veya kaybedilen bir maç sonrası takım otobüsünün taraftarlar tarafından taşlanması medyada sıklıkla rastlanan haberlerdendir . spor zaman zaman bazı güzellikleri getirse de spor müsabakalarının düşmanlıkları doğurduğu veya körüklediği zamanları da vurgulamak gerekmektedir . bu anlamda sosyal medya fanatizmin sürdürüldüğü bir ortam haline de gelmiştir . facebook üzerindeki sanal taraftar gruplarının siteleri üzerinden de sıklıkla paylaşımlar yapılarak spor müsabakası dışında farklı kültürel ögeler üretilmektedir . kız tarafı fatoş kocanız gibi sözcükler eril sözcüklerdir . fenerbahçe taraftarları olmasaydı neyi öne sürecektik derken galatasaray taraftarı . . tarihinde oynanan ve fenerbahçe yi yendikleri türkiye kupası maçını hatırlatmakta ve fenerbahçe taraftarının galatasaray ın özellikle avrupa kupalarındaki başarılarını hazmedemedikleri için sürekli ı öne sürdüğüne vurgu yapmaktadır . tokaçtı filminin afişi kullanılarak jailson da tokaçtı olarak nitelendirilmekte ayrıca belhanda nın bu tokadı hak ettiğine vurgu yapılmaktadır . bu durum taraftarlık kültüründe her ne olursa olsun takımını desteklemenin değil yeri geldiğinde eleştirebilmenin de olduğunu göstermektedir . taraftarlar yalnızca rakip takıma yönelik değil kendi takımlarına karşı da ortak bir dil geliştirebilmekte ve davranış sergileyebilmektedirler . takımın ya da bireysel olarak futbolcuların başarısızlıkları kimi zaman hakaret boyutlarında eleştirilirken taraftarların birbirlerini de benzer söylemlerle eleştirdikleri görülmektedir .
377
154
[ 0, 3, 17, 15, 24458, 40, 21892, 1171, 77, 77, 7568, 23, 1816, 14481, 15, 765, 3, 5, 8524, 3 ]
Farklı kökenli arpa çeşitlerinin tane verimi ve bazı kalite özellikleri yönünden değerlendirilmesi
arpa malt sanayinde ve hayvan beslenmesinde kullanılan önemli bir tahıldır . bu çalışma yozgat koşullarında arpa çeşidinin tane verimi ve bazı kalite özelliklerini belirlemek amacıyla yetiştirme sezonlarında yıl süreyle tesadüf blokları deneme desenine göre üç tekrarlamalı olarak yürütülmüştür . üç yıllık ortalamalara göre çeşitlerin tane verimi . . kg da bitki boyu . . cm hektolitre ağırlığı . . kg bin tane ağırlığı . . g kül oranı . . yağ oranı . . protein oranı . . nişasta oranı . . adf oranı . . ndf oranı . . k içeriği . . p içeriği . . ve mg içeriği . . arasında değişmiştir . tane verimi ile bitki boyu arasında olumlu ve önemli ilişki belirlenmiştir . çalışmada sırasıyla erginel larende aydanhanım zeynelağa scarpia ve özdemir çeşitleri en yüksek tane verimine sahip çeşitler olmuştur . aydanhanım çeşidi yüksek tane verimi yanında bitki boyu bin tane ağırlığı hektolitre ağırlığı ve nişasta içeriği bakımından öne çıkan çeşit olmuştur .
arpa tanesindeki yüksek protein içeriği nedeniyle çoğunlukla hayvan beslenmesi ve yüksek ekstrakt verimi ile malt yapımında kullanılması yanında sindirilebilir lif ve yüksek β glukan içeriğinden dolayı son yıllarda insan besini olarak da kullanılmaktadır . dünyada ekim alanı . milyon hektar üretimi . milyon ton olan arpanın ülkemizde . milyon ha ekim alanı ve . milyon ton üretimi ile tahıllar içerisinde ekiliş ve üretim bakımından ikinci sırada yer almaktadır . arpada hektolitre ağırlığı bin tane ağırlığı tane tekdüzeliği gibi fiziksel özellikler yanında protein yağ nişasta ve kül içerikleri ile sindirilebilirliği gibi kimyasal özellikler kalite açısından ele alınan önemli özelliklerdir . materyal olarak türkiye de yaygın olarak yetiştirilen bazı arpa çeşitleri ile farklı özel kuruluşlardan temin edilen toplam arpa çeşidi kullanılmıştır . denemelerde ekim m ye tohum olacak şekilde ve m uzunluğundaki parsellere sıra ve sıra arası cm olacak şekilde parsel mibzeriyle yapılmıştır . ortalama nispi nem birinci ikinci üçüncü yıllarda sırasıyla . . . olurken uzun yıllarda . olarak gerçekleşmiştir . çalışmada bitki boyu tane verimi bin tane ağırlığı hektolitre ağırlığı kül oranı yağ protein ve nişasta içeriği adf ve ndf k ve p içerikleri incelenmiştir . alkan ve kandemir çöken ve akman aktaş ergün ve ark . yetiştirme sezonlarında ve yılların ortalamasındaki tane verimleri sırasıyla . . . kg ve . kg da olmuştur . . ile . kg da . ile . kg da . ile . kg da bulunmuştur . üç yılın ortalamasına bakıldığında ise angela ve özdemir çeşitlerinin en yüksek protein oranı sahip oldukları ve bu çeşitlerle sarmat ve epona çeşitlerini aynı istatistiki grupta yer aldıkları görülmektedir . en fazla yağış alan üçüncü yılda yağış miktarına paralel olarak nişasta oranı da en yüksek değere sahip olmuştur . adf değerinde olduğu gibi ndf değeri de genellikle iki sıralı arpalarda daha düşük bulunmuştur . . ile . ve . ile . arasında değiştiğini bildirmişlerdir . birinci yıl metaxa sarmat kondrat epona angela özdemir tarm ve larende çeşitleri ikinci yıl epona ve larende çeşitleri üçüncü yıl ise sarmat ve zeynel ağa çeşitleri k içeriği en yüksek çeşitler olmuş ve aynı istatistiki grupta yer almıştır . yılların ortalamasına göre mg içeriği en düşük . ile bülbül çeşidinden en yüksek . ile angela çeşidinden elde edilmiştir . yozgat koşullarında ve yetiştirme sezonlarında yıl süreyle yürütülen çalışmada incelenen özellikler bakımından önemli farklılıklar belirlenmiştir .
563
153
[ 0, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3 ]
MENKUL KIYMETLEŞTİRME BANKA KREDİLERİNE KIYASLA FİRMALAR İÇİN ALTERNATİF FONLAMA KAYNAĞI OLABİLİR Mİ? TÜRKİYE’DE HİZMET SAĞLAYAN ŞİRKETLERE UYGULANABİLİRLİĞİ BAKIMINDAN İNCELENMESİ
menkul kıymetleştirme kavramı belirli bir alacak hakkını temsil eden varlıkların gelecekteki nakit akışlarını menkul kıymet haline dönüştürme yoluyla bugüne getirilmesidir . böylelikle şirket alacaklarını tahsil etme hususunda sermaye piyasası kuralları çerçevesinde oluşturulan özel amaçlı bir kurum tarafından likidite yönetimini kolaylaştırmış olur . bu araştırmada bu temel fikir ele alınarak türkiye de faaliyet gösteren ve aylık belli süreler için taahhüt edilmiş aboneliklerle yoğun bir tahsilat trafiği olan çeşitli kamu ve özel kuruluşların bu sistemi uygulayabilmesi halinde sağlayabilecekleri gelecekteki nakit akımlarının bugüne getirilmesinin şirketlerin bilançolarındaki aktif büyüklüğüne ne derecede etki ettiği incelenmektedir . türkiye de sadece bankacılık sisteminin alacakları açısından incelenen ve mevzuatı bu doğrultuda düzenlenmiş bu konunun nakit akımlarına dayalı bir finansman yöntemi olarak türkiye nin önemli büyük firmalarında da uygulanabilirliği açısından incelemesi yapılmaktadır .
son zamanlarda finansal sektörde yeni bir finansman tekniği olarak kullanılan kavram olan menkul kıymetleştirme kurumların gelecekteki nakit akımlarını bugüne getirerek bilanço yapısını düzenlemesi ve onu daha likit hale getirmesi açısından kullanılan önemli bir araç niteliğindedir . bu nakit girişlerinin hemen elde olmaması paranın zaman değeri açısından bir ekonomik kayıp olarak bilançolarına yansımaktadır . bu ilk işlemin başarısından sonra menkul kıymetleştirme konuları giderek çeşitlenen ve giderek genişleyen varlıklarla gelişimini sürdürmeye devam etmiştir . menkul kıymetleştirmede farklı işlemleri yerine getiren farklı kuruluşların ortaya çıktığı görülmektedir . li yıllarda ortaya çıkan menkul kıymetleştirme sistemi yılı ikinci çeyrek itibariyle trilyon abd doları ve avrupa da ise yaklaşık olarak trilyon abd doları tutarları ile önemli bir büyümeyi gerçekleştirdiği görülmüştür . şirketlerin alacaklarını önceden tahsil edebilmesine ve kendisine nakit akımı konusunda destek sağlayan bu sistem gelecekteki nakit akımlarına dayalı olarak gerçekleştirilen menkul kıymetleştirmedir . çalışmanın amacı menkul kıymetleştirme ile alacaklarını önceden tahsil edecek kuruluşların nakit akışlarına ve böylece bilançolarına pozitif yönde katkı sağlamalarının incelenmesidir . bu şirketlerin bilançolarındaki fonlama maliyetleri incelenerek taahhüde dayalı garantili olan alacakları böylesi bir uygulama yapıldığı takdirde menkul kıymetleştirmenin şirket finansman maliyeti üzerinde oluşturacağı etki incelenecektir . burada yer alan bu kuruluşların banka kredilerine başvurmak yerine alacaklarını menkul kıymetleştirme sistemini uyguladıklarında elde edecekleri kazanç gösterilmek istenmiştir . çalışmanın önemi menkul kıymetleştirmenin şirketlerin bilançolarında yaptığı olumlu etkinin görülmesi ile birlikte bundan sonraki süreçte büyük firmaların işlemlerini gerçekleştirirken ve kredi kullanımı yaparken menkul kıymetleştirme sistemini de kullanmalarını sağlamaktır . türkiye deki varlığa dayalı menkul kıymet uygulamaları gelişmiş ülkelerle karşılaştırıldığı zaman ihraçların daha çok bankacılık sektörü tarafından yapıldığı buna karşılık büyük şirketlerin söz konusu ihraçlarda etkin olmadıkları görülmektedir . ayrıca özel sektörün büyümesi ve finansmana erişebilmesi için hükümetler açısından da önemli bir seçenek olduğunu belirtmiştir . hizmet veren firma kaynak kuruluş olabileceği gibi tamamen bağımsız bir kuruluş da olabilmektedir . bu kuruluşlar faiz geliri yerine hizmet geliri sağlamış olurlar . varlıkların niteliğine nakit akımlarının uyumuna faiz oranına ve likidite durumuna bakarak menkul kıymete bir derece verilmektedir . yatırımcılar ise varlığa dayalı menkul kıymeti satın alan bireysel ve kurumsal yatırımcılardır . buna örnek olarak bankalar sigorta şirketleri ve bunun gibi menkul kıymeti satın alan diğer kuruluşlardır . türk bankaları ise bu işlemlerini ya direkt olarak ya da finansman şirketleri aracılığıyla gerçekleştirmişlerdir . bu şirketlerin öncelikle bilanço yapısına bakıldığı zaman incelenmesi gereken birkaç önemli nokta bulunmaktadır . yukarıdaki oranlara bakıldığı zaman a ve c şirketinin verileri genel kabul görmüş sınır olan in üzerindedir . fakat b şirketinde sadece yılında değerine yaklaştığı diğer yıllarda ise değerine çok yakın seyrettiği ve kimi zaman altında yer aldığı için kısa vadeli yükümlülükleri karşılamakta sorun yaşayacağı saptanmıştır . yukarıda incelenmiş olan şirketlerin genel durumlarından sonra menkul kıymetleştirme konusu incelendiğinde şu şekilde bir işlem gerçekleştirilir ise şirketler açısından daha yararlı olacaktır örnek olarak şirketlerin ortalama ticari alacaklarını oranında menkul kıymetleştirdiğimiz zaman ortaya çıkan sonuçlar aşağıdaki tablolarda yer almaktadır . aşağıda ise ticari alacakların inin menkul kıymetleştirilmesi düşünce yapısı ile oluşturulmuş tablo bulunmaktadır . çünkü şirketlerin finansal yapısında çoğu zaman kullanmış oldukları krediler ile bilançolarındaki yapı değişir iken menkul kıymetleştirme krediye oranla şirketlerin fonlama maliyetinde de azalma meydana gelecektir . amerika da başlamış ve gelişmiş olan sürecin türkiye de henüz yeni yeni varlığını gösterdiği ve geliştiği görülmektedir .
508
117
[ 0, 3, 2, 40, 2, 29, 3768, 3, 8781, 2202, 3247, 348, 3, 15150, 29, 23, 2, 23, 3, 17401 ]
MİNİK TEYZE ÖYKÜSÜNDE İŞLENEN EĞİTSEL DEĞERLERİN DUYGUSAL YÖN ANALİZİ İLE BELİRLENMESİ
bu çalışmanın temel amacı ahmet tezcan ın minik teyze adlı öyküsünün öğrencilere ilettiği eğitsel değerleri içerik analiz yöntemlerinden duygusal yön analizine göre incelemektir . bu çalışmada nitel araştırma yöntemlerinden doküman incelemesi kullanılmıştır . ahmet tezcan ın hırsız kedi balığımı yedi kitabındaki minik teyze adlı hikayedeki tüm cümleler incelenmiş ve cümlelerin eğitsel açıdan tahlilleri yapılmıştır . metinler çözümlenirken içerik analizi tekniklerinden duygusal yön analizi kullanılmıştır . öyküde incelenen cümlelerin ilettiği mesajların olumlu olumsuz karışık ve müphem yönleri belirlenmiştir . olumlu ifade karışık olumsuz müphem de rakamı ile belirtilmiştir . daha sonra belirtilen bu cümleler beş uzmana gönderilmiştir uzmanlardan gelen dönütler doğrultusunda çalışmanın güvenirlik testi yapılmıştır . araştırma sonucunda minik teyze adlı öyküde cümlelerin inin olumlu sinin olumsuz unun de müphem olduğu tespit edilmiştir . öyküdeki cümlelerin sinin yaratıcılık inin sevgi inin dayanışma sinin vatanseverlik ünün saygı inin bilimsel bilgi ile ilgili olumlu yargı taşıdığı tespit edilirken cümlelerin inin sevgi ünün de saygı ifadesiyle ilgili olumsuz yargılar taşıdığı tespit edilmiştir . tüm bu verilerden hareketle minik teyze öyküsünün öğrencilere kazandırılması gereken birçok eğitsel değeri barındırdığı çocukların bilişsel duyuşsal özelliklerine katkı sağlayacağı sonucuna varılmıştır .
türk milli eğitiminin temel amacı topluma beden zihin ahlak ruh ve duygu bakımından sağlıklı bireyler yetiştirmektir . bu amaçla gerek yaygın gerekse örgün eğitim kurumlarında programlar dahilinde çeşitli eğitim öğretim faaliyetleri yapılır . çocuk edebiyatı çocukları konu edinen çocuklar tarafından yazılan bir edebiyat değil çocuğun dil anlama ve kavrama düzeyini esas alan bir edebiyattır . yani çocuğa görelik ilkesi üzerine kurulu bir edebiyattır denilebilir . çocuk edebiyatı ürünlerinden masallarla beslenen öğrenciler belli bir süre sonra gerçek hayatla bağlantılı olan eserlere yönelirler . edebi bir anlatım türü olarak hikayeyi olmuş veya olması mümkün olayları anlatan masala göre daha gerçekçi romana göre daha kısa anlatıma sahip yazılar olarak tanımlamak mümkündür . sever e göre insan kişiliğinin biçimlendiği bu dönemde öykünme en etkili ve hızlı öğrenme yoludur . kahramanların fiziksel ve ruhsal özelliklerinden onların davranış ve eylemlerinden etkilenirler . çocuk sekiz on yaşlarında sona eren masal çağının ardından gerçeklik duygusu uyandıran metinlere yönelir . hikaye adını verdiğimiz bu ürünler anlatmaya dayalıdır . bu tür yapıtlar çocukların yaşantılarına açıklık kazandırır bunları geliştirir . oğuzkan a göre çocuk hikayelerinde bulunması gereken başlıca nitelikler şöyle sıralanabilir . küçük şeylere karşı sürekli bir ilginin uyandırılmış olması . ancak bu çalışmaların hepsinde veri analizi olarak içerik analizi veya betimsel analiz kullanılmıştır . bu araştırmanın amacı ahmet tezcan ın minik teyze adlı hikayesinin öğrencilere ilettiği eğitsel değerleri içerik analiz yöntemlerinden duygusal yön analizine göre incelemektir . tespit edilen eğitsel değerler tablo halinde gösterilmiş olup tablo altında örnek cümleler verilmiştir . çalışmanın materyalini oluşturan öykü metinlerindeki cümlelerin duygusal karşılıkları beş ayrı uzmana bulduruldu . duygusal yön analiz sonuçlarına ve cümlelerin analiziyle ortaya çıkarılan değerler temel alındığında minik teyze adlı hikayenin çocukların gelişim özelliklerine uygun olduğu görülmektedir . genel itibariyle olumlu mesajlar içeren eğitsel açıdan olumlu mesajların verildiği bu öykünün çocuğun duygusal zihinsel ahlaki gelişimine katkı sağlayabilecek nitelikte olduğu söylenebilir . değerler içinde en çok yaratıcılık değeriyle ilgili cümle bulunmaktadır . ifadeleriyle saygı değeri olumlu yönde aktarılmasına rağmen aysel beni oyunlarına almadı . bu amaç kapsamında minik teyze adlı hikayedeki cümleler incelenmiştir . cesur ve baş çalışmanın sonucunda incelenen eserlerde tespit edilen iletinin inin kişisel gelişimi sının toplumsal gelişimi inin ulusal gelişim ünün ise evrensel düşüncenin gelişimini destekler nitelikte olduğunu tespit etmiştir . gökçe incelediği çalışmada en çok duyarlılık dürüstlük yardımseverlik arkadaşlık ve paylaşma çalışkanlık doğa ve hayvan sevgisi yaşama sevinci aile sevgisi özveri komşuluk ve hoşgörü değerlerine yer verildiğini tespit etmiştir . bundan dolayı türkçe ders kitaplarına hikaye metinleri seçerken genel itibariyle olumlu mesajların ağırlıkta olduğu metinler seçilmelidir .
435
174
[ 0, 3, 24065, 75, 1598, 3, 15, 221, 115, 23, 63, 144, 2, 10447, 76, 3, 15, 2644, 35, 3 ]
Osmaniye İli Verem Savaş Dispanserliğine Başvuran Hastaların Retrospektif Değerlendirilmesi
dünya sağlık örgütü genel direktörü dr . tedros adhanom ghebreyesus un da belirttiği gibi tb sınır tanımayan herkesin tehlike altında olabildiği yoksulluk yetersiz beslenme veya çatışmaların olduğu yerlerde büyüyen bir halk sağlığı sorunudur . ülkemizin komşularının içinde bulunduğu siyasi belirsizlik savaşlar ve göç dalgası göz önünde bulundurulduğunda tb nin hafife alınmaması ve dikey örgütlenme yapısından taviz vermeden hastalıkla mücadele edilmesi gerekmektedir . bu çalışmada suriye ye yakın komşu ve aynı zamanda sınırları içerisinde bir mülteci kampına ev sahipliği yapan osmaniye de ile yılları arasında merkez vsd ye kayıtlı hastanın dosyaları retrospektif olarak tanımlayıcı şekilde analiz edilmiştir . dosyalar detaylı incelenerek yanlış tanı konan ve tb değil olarak ayrılanlar çalışma dışı bırakılmıştır . ayrıca tedavi sonucu ve bir takım hastalık parametrelerine ulaşılamayan ya da hatalı girilen hasta da çalışmaya dahil edilmemiştir . hastaların tanı anındaki yaşı ortalama iken ü erkek ve sı kadındır . hastaların u türkiye cumhuriyeti vatandaşı iken i yabancı uyrukludur . yabancı uyruklular kendi içerisinde değerlendirildiğinde inin suriye uyruklu olduğu saptanmıştır . hastaların kurumumuzdaki tedavi sonucunda halen tedavisi devam eden kişi çıkartıldığında inin tedavisinin tamamlandığı sının kür olduğu ve sının ex olduğu saptanmıştır . tedavi süresi ortalama aydır . hastaların sinde tedavi tamamlama ve inde kür gözlenmiştir . tedaviye başlanan yıl ile tedavi süresi arasında negatif yönde orta düzeyde korelasyon saptanmıştır . hastalık yeri akciğer iken akciğer dışı ve her ikisi birlikte gözlenmiştir . akciğer dışı tutulum en sık ile lenf nodu olurken plevra kemik ve gastrointestinal sistem tutulumu saptanmıştır . sonuç olarak osmaniye ilinin yıllara göre tb vaka analizi yapıldığında gerek nüfusu gerekse olgu hızı itibariyle paralellik göstermesinden dolayı türkiye nin durumunu yansıtan bir örneklem olduğu gözlenmiştir . yeni tedavi rejimleri ile tedavi süreleri kısalmış ve başarı artmıştır .
tüberküloz mycobacterium tuberculosis complex kaynaklı olan çoğunlukla akciğerleri tutmakla birlikte prostat overler kemikler ve lenf nodları gibi daha birçok yere yerleşebilen ve etkileyebilen bir hastalıktır . tb önlenebilir ve tedavi edilebilir bir bulaşıcı hastalıktır . dünya nüfusunun yaklaşık dörtte birinin latent tb si vardır bu da insanların tb bakterileri tarafından enfekte olduğu ancak hastalığa yakalanmadığı ve hastalığı bulaştıramadığı anlamına gelmektedir . tb bakterileri ile enfekte olan kişilerin yaşam boyu ile oranında tb hastalığına yakalanma riski bulunmaktadır . hıv aıds yetersiz beslenme ve diyabet gibi bağışıklık sistemi zayıflatan etkenlere sahip olanların veya tütün alkol kullananların hastalanma riski daha yüksektir . son birkaç yıldır yüksek morbidite ve mortalite oranları gösteren tb insan sağlığı üzerinde çok zararlı etkileri vardır . bu çalışmada suriye ye yakın komşu ve aynı zamanda sınırları içerisinde iki mülteci kampına ev sahipliği yapan osmaniye nin ile yılları arasında vsd ye kayıtlı tb hastaları retrospektif olarak tanımlayıcı şekilde analiz edilmiştir . ayrıca kurumda hastaların akciğer grafilerinin çekilebildiği bir görüntüleme odası ve arb boyaması yapabilen düzey laboratuvar mevcuttur . olgular öncelikle hem kayıt defterlerinden hem de online veri tabanından taranarak mükerrer kayıtlar düzeltilmiştir . istatistiksel analizler spss . programından faydalanılarak yapılmıştır . p değerinin . in altında olduğu durumlar istatistiksel olarak anlamlı sonuçlar şeklinde değerlendirildi . hastaların tanı anındaki yaşı ortalama ve ü erkektir . yabancı uyruklular kendi içerisinde değerlendirildiğinde inin suriye uyruklu olduğu saptanmıştır . hastalık yeri akciğer iken akciğer dışı ve her ikisi birlikte gözlenmiştir . ayrıca sağlık bakanlığı ile aile ve sosyal politikalar bakanlığı arasında imzalanan protokol gereği maddi durumu kötü olan hastamıza başarılı dgt uygulamasından ötürü maddi yardımda bulunulmuştur . hastaların kurumumuzdaki tedavi sonucunda halen tedavisi devam eden kişi çıkartıldığında inin tedavisinin tamamlandığı sının kür olduğu ve sının ex olduğu saptanmıştır . hastaların uyrukları ile tedavi sonucunda anlamlı bir ilişki saptanmıştır . buna göre yabancı uyruklu hastalarda tedavi terk ve nakil oranı anlamlı olarak yüksek bulunmuştur . ile yılları arasında ilimizdeki hastaların hiçbirinde ilaca dirençli vaka saptanmamıştır . hastaların sinde tedavi tamamlama ve inde kür gözlenmiştir . ülke nüfusu ile paralel ve lineer artış gösteren osmaniye de tb olgu hızındaki düşüş de türkiye geneli ile paralel seyretmiş fakat her zaman ülke ortalamasının altında kalmıştır . ile yılları arasında yılda olgu hızı yaklaşık düşüş göstermiştir . osmaniye ilinin tb olgu hızının dsö eliminasyon hedeflerine uygun şekilde azaldığı ve çoğu bölgeye göre daha iyi seviyede olduğu gözlenmektedir fakat hedefleri göz önünde bulundurulduğunda çoğu ülkenin halen hedeflerin gerisinde olduğu bir gerçektir . tb için en önemli sorunlardan biri de şüphesiz çoklu ilaca dirençli tb olgularıdır . dsö tarafından belirlenen standart tedavi rejimi ülkemizde de minör değişiklikler olabilmekle birlikte genel çerçevede başarılı bir şekilde uygulanmaktadır . bu kapsamda rutin bir akciğer tb tedavisi ay iken özel durumlarda bizim çalışmamızda da tedavi süresi ortalama ay bulunarak standartlarla uyumlu bir sonuç elde edilmiştir . tb ile mücadelede medikal tedavinin yanı sıra sosyal politikaların da önemi büyüktür . yeni tedavi rejimleri ile tedavi süreleri kısalmış ve başarı artmıştır .
494
283
[ 0, 3, 19272, 449, 173, 49, 23, 10853, 89, 2, 29, 3768, 3, 35, 22363, 15, 625, 76, 2, 76 ]
TIRMANICI BİTKİLERİN BAZI BİYOLOJİK ÖZELLİKLERİ
tırmanıcı bitkiler zayıf gövdeli ve yukarı doğru büyüyebilmek için fiziki bir desteğe ihtiyaç duyan bitkilerdir . tırmanıcıların ince ve uzun gövdeleri vardır ve gövde uzamaları nispeten hızlıdır . su ve besin maddelerini köklerinin yardımıyla topraktan alırlar . tırmanıcılar genellikle kapalı tohumlu bitkilerden olup çiçek ve meyve oluştururlar . damarlı bitkilerdendirler ve ksilem ve floem dokularına sahiptirler . tırmanıcılar hayat süresi bakımından tek yıllık iki yıllık veya çok yıllık odun oluşumu bakımından otsu veya odunsu tırmanma şekli bakımından sülüklü sarılan yaprak saplı köklü yapışkan sülüklü veya çengelli ve yaprak dökme bakımından her dem yeşil veya yaprak döken tırmanıcılar olarak sınıflandırılabilmektedir . orman bakımı çalışmalarında zararı fazla olan odunsu tırmanıcılarla mücadele edilmelidir . peyzaj düzenlemelerinde tırmanıcı bitki türlerinin seçiminde türlerin biyolojik özelliklerine dikkat edilmeli genetik kaynaklarının devamı açısından yerli türlerimize öncelik verilmelidir .
tırmanıcı bitkiler ya da diğer bir ifadeyle tırmanıcılar zayıf gövdeli bitkilerdir . söz gelimi bazı tırmanıcılar çeşitli kuşlar ve küçük memeliler için gıda kaynağı ve örtü olarak hizmet eder ve yuva yapma imkanı sağlarlar . bazı yabancı tırmanıcılar ormanlarda istilacı nitelik gösterebilmektedir ve cassytha filiformis l . türleri parazit tırmanıcılardandır . tırmanıcılar genellikle tohumlu bitkiler bölümünün kapalı tohumlu bitkiler alt bölümü içerisinde yer alırlar . dolayısıyla çiçek ve meyve oluştururlar ve tohumları meyve içerisinde bulunur . en uzun ve geniş trakelere tırmanıcılarda rastlanmaktadır . bu bitkilerle ilgili başlıca sınıflamalar aşağıda belirtilmiştir ı tırmanıcılar hayat süresi bakımından tek yıllık iki yıllık veya çok yıllık bitki olabilmektedir . bu şekilde tırmanıcılar tek yıllık tırmanıcılar iki yıllık tırmanıcılar ve çok yıllık tırmanıcılar olarak üçe ayrılabilmektedir . söz gelimi ıpomoea purpurea roth tek yıllık bir tırmanıcıdır . b iki yıllık tırmanıcılar ömürlerini iki yılda tamamlayan tırmanıcılardır . söz gelimi adlumia fungosa britton sterns poggenb . otsu tırmanıcılar bu bitkiler otsu gövdelere sahiptirler . söz gelimi odunsu tırmanıcılardan clematis vitalba l . cm çap yaparken celastrus orbiculatus thunb . köklü tırmanıcılar gövdeleri boyunca oluşan yapışkan havai kökler ya da diğer bir ifadeyle arızi kökler yardımıyla bir desteğin yüzeyine yapışarak yükselen tırmanıcılardır . toprakta köklenebilir su ve besin maddelerini kök sistemlerinin yardımıyla topraktan alırlar . buna göre tırmanıcılar hayat süresi bakımından tek yıllık iki yıllık veya çok yıllık odun oluşumu bakımından otsu veya odunsu tırmanma şekli bakımından sülüklü sarılan yaprak saplı köklü yapışkan sülüklü veya çengelli yaprak dökme bakımından ise her dem yeşil veya yaprak döken tırmanıcılar olarak sınıflandırılabilmektedir . ayrıca söz konusu türlerin ekolojik özellikleri de göz önüne alınmalıdır .
368
123
[ 0, 3, 2, 3, 17, 2, 52, 348, 2, 75, 2, 40, 291, 3, 162, 3, 157, 1272, 8970, 1272 ]
El Hijyeni Uygulamaları ve Eldiven Kullanımı Arasındaki İlişki
gıda ile ilgili işlemler sırasında el hijyeni kritik öneme sahiptir . hasta veya iyileşmiş kişilerin dışkılarında patojenler bulunduğunda kontaminasyon çoğunlukla fekal oral yolla gerçekleşmektedir . kontaminasyonun kökeni ne olursa olsun patojenlerin çeşitli yüzeylere temas eden ellerden bulaşma olasılığı yüksektir . gıda kontaminasyonunun risk faktörlerinden biri gıda hizmetlerinde çalışanların kişisel hijyeninin yetersiz olmasıdır . bu makale gıda işletmelerinde uygun el hijyeni ve eldiven kullanımı arasındaki ilişkinin halk sağlığı üzerindeki etkilerini değerlendirmek amacıyla hazırlanmıştır .
gıda yaşam için çok önemlidir ve bundan dolayı gıda güvenliği bir insan hakkıdır . yeterli miktarda güvenli ve besleyici gıdaya erişim yaşamı sürdürmenin ve sağlığı korumanın anahtarıdır . zararlı bakteri virus parazit veya kimyasal maddeler içeren güvenli olmayan gıdalar ishalden kansere kadar den fazla hastalığa neden olmaktadır . gıda kaynaklı hastalıkların gıda işleyicileri yoluyla yayılması dünya çapında yaygın ve kalıcı bir sorundur tarafından yapılan çalışmada gıda işleyicilerinin el hijyeni prosedürlerine uymadığı belirlenmiştir . geçici floranın bulaşması mevcut türlere yüzeydeki mikroorganizmaların sayısına ve deri nemine bağlıdır . örneklerin ünde el yıkaması yapmayan kişilerde potansiyel fekal kaynaklı bakteriler etanol izopropanol ve n propanol dahil olmak üzere alkol bazlı preparatlar en etkili antimikrobiyal ajanlardır bunu klorheksidin glukonat ve povidoniyodin preparatları takip etmektedir . alkoller ellerin etkili bir şekilde yıkanması için yeterli zaman olmadığında kullanılabilir . enfeksiyonlar dışkıdan yeni konağa fekal organizmalarla kontamine suyun içilmesi ya da gıdaların pişirilmesiyle bulaştırılmaktadır . bu temas dışkılamadan sonra çocuğun altını temizleme sırasında kirli yüzeylere dokunmaktan veya hijyenik olmayan bir şekilde hazırlanan yiyecekleri tüketmek suretiyle olmaktadır . normal bir tırnağın mikroflorası genellikle deriye benzerdir . tarafından yapılan çalışmada gıda işleyicilerinin ellerinin mikrobiyolojik değerlendirilmesinin sonucunda inde toplam aerobik sayısı kob cm inde koliform sayısı kob cm ve inde salmonella sayısı ila mpn el arasında değiştiği tespit edilmiştir . eldivenler kimyasal maddelere enfeksiyonlara yanıklara kesilmelere ve derinin zarar görmesine karşı koruma sağlamaktadır . eldivenler kullanım amaçlarına ve fiziksel özelliklerine göre farklı malzemelerden üretilebilmektedir . vinil eldivenler ısı hasarına karşı daha dirençli olan lateks eldivenlerin alternatifi olarak kullanılabilir . ancak tırnak kenarlarında sıkışma ile yırtılmaya yatkındırlar . aynı zamanda kısa raf ömürleri nedeniyle gıda işletmelerinde sınırlı bir kullanımı vardır . bununla birlikte kullanılan eldivenlerin yanı sıra elle uygulamaların ve eldivenlerin değiştirilmesinin gıdalara mikroorganizmaların transferini etkileyen kritik adımlar olduğu unutulmamalıdır valero ve ark . eldiven değiştirme işlemi bile tehlikelerle doludur çünkü birçok eldiven materyali aşırı nem birikmesine ve tırnakların dezenfekte edilmesinde zorluklara sebep olmaktadır . eldiven kullanımı hakkındaki olumlu görüşler çalışanları asidik maddeler içeren deriye zarar verebilecek yiyeceklerden ve gıdayı doğrudan el temasından koruduğu deri hasarı veya enfeksiyonlarını örtmek için eldiven kullanılması gerektiği şeklindedir todd ve ark .
440
67
[ 0, 3, 2, 26, 9, 3, 63, 9, 1314, 265, 3, 23, 8970, 77, 3, 24065, 157, 3, 1872, 9660 ]
POROKERATOZİS MİBELLİ: YÜZ YERLEŞİMLİ NADİR BİR OLGU
porokeratoz nadir görülen çoğunlukla otozomal dominant kalıtımlı bir keratinizasyon bozukluğudur . merkezi atrofik kenarı hiperkeratotik annuler papül ve plaklarla karakterizedir . porokeratozis mibelli porokeratozun klinik bir alt tipidir . bu hastalıkta yüz tutulumu nadirdir ve kornoid lamel denilen parakeratotik sütun görülmesi karakteristik bir histopatolojik bulgudur . burada yüz tutulumlu klinik ve histopatolojik bulgularla porokeratozis mibelli tanısı konulan yaşında erkek olgu sunulmaktadır .
porokeratoz epidermal keratinizasyon bozuk luğuyla karakterize otozomal dominant kalıtılan bir genodermatozdur . kenarları deriden kabarık ve hiperkeratotik ortası atrofik sentrifugal ola rak genişleyen annuler plaklarla karakterizedir . poroke ratozun porokeratozis mibelli dissemine süperfisyel aktinik porokeratoz punktat poro keratoz lineer porokeratoz ve palmoplantar porokeratoz olmak üzere beş klinik alt tipi bu lunmaktadır . burada yüz tutulumu olan klinik ve histopatolojik bul gularla pm tanısı konulan yaşındaki erkek hasta sunulmaktadır . ilk olarak pm yılında mibelli tarafından tanımlanmıştır . olgumuzun öyküsünde ailesinde benzer lezyonu olan kimse bulunmamaktadır . otozomal dominant geçiş dışında etyopatogenezi tam bilinmemekle bir likte immünsupresyon ultraviyole maruziyeti yanık radyoterapi renal transplantasyon etyo lojide rolü olabilecek faktörlerdir . pm genellikle ekstremitelerde tek veya birkaç adet annüler plaklarla seyreden ortası atrofik kenarları hiperkeratozik halka ile çevrili annüler plaklar şeklindedir . multipl lezyonlar görülebilir fakat çoğu zaman lezyonlar bölgesel yerleşimli ve tektir . litera türde bir olguda genital bölge bir olguda tüm vücut bir olguda yüz bir olguda ayak yerleşimi bildirilmiştir . bizim hastamızda olduğu gibi izole yüz tutulumu nadiren bildirilmiştir . yüz tutulumu olan vakalar genellikle pm ve dis semine süperfisyel aktinik porokeratoz tanısı alan olgulardır . bir çalışmada pm olgusu nun sadece sinde yüz tutulumu bildirilmiştir . ları on beş yıllık gözlemleri sonucunda yüzde porokeratozu olan olgu ta nımlamışlardır . bildirilen hastalardan biri erkek beşi kadındı ve hastaların yaşı yaş arasın da değişmekteydi . porokeratoz erkeklerde daha sık görülmesine rağmen gutierrez ve ark . histopato lojide kornoid lamel denilen parakeratotik sü tun karakteristik bir bulgudur . porokeratozda histopatolojik olarak kornoid lamel foliküler ya da akrosiringeal olabilmektedir . olgumuzun histopatolojik incelemesinde foliküler kornoid lamel ve diskeratotik keratinositler izlendi . kor noid lamel viral siğiller aktinik keratoz sebo reik keratoz ve skuamoz hücreli karsinomda da görüldüğünden histopatolojik olarak ayırıcı ta nıda bu hastalıklar düşünülmelidir . yüzdeki lezyonlar diskoid lupus eritematozus lupus vulgaris ile karışabilir . lezyon lardan bowen hastalığı skuamoz hücreli karsi nom bazal hücreli karsinom gelişebilir . lezyonların tekrar lamaması için anormal keratinosit sütunlarının yıkılması gerekmektedir . olgumuza lokal fu tedavisi başlanmış ve haftalık tedavi son rası kısmi yanıt alınmıştır . sonuç olarak pm de yüz tutulumu nadir olup burada yüzde yerleşen pm olgusunu sunmak istedik .
326
58
[ 0, 3, 32, 17, 20260, 1982, 12613, 3, 4766, 2, 17, 2, 1618, 3, 8781, 3, 729, 32, 23253, 235 ]
BAZI ÜMİTVAR SOFRALIK ZEYTİN TİPLERİNİN POMOLOJİK ÖZELLİKLERİ
sofralık zeytin yetiştiriciliği yağlık zeytin yetiştiriciliğinden daha karlı olmaktadır ancak üretilen sofralık zeytinlerin bir kısmı tanelerinin küçüklüğü nedeniyle sofralık olarak değerlendirilememekte ve üretici kayba uğramaktadır . gemlik zeytin çeşidi özellikle ürünün bol olduğu yıllarda geç olgunlaşmakta ve olgunlaşma homojen olmamaktadır . kış mevsiminin bastırmasıyla şartlar ağırlaşmakta hasat iyice zorlaşmaktadır . siyah sofralık kalitesi tartışılmaz olan gemlik zeytin çeşidinin bazı olumsuz özelliklerinden yola çıkılarak yılında başlatılan melezleme yolu ile yeni zeytin çeşitlerinin geliştirilmesi projesinin ilk aşaması yılları arasında tamamlanmış ve ön elemeye tabi tutulduktan sonra fı bitkisi ile gözlem bahçesi oluşturulmuştur . yılında gözlem parselinin dikimi gerçekleştirilmiş olup yılında ilk meyveler görülmeye başlamıştır . yılında amaca uygun tipler seçilerek ön seleksiyon işlemi tamamlanmıştır . bu çalışmanın amacı ön seleksiyonla seçilen fı bitkileri içinde üstün özelliklere sahip olan tipleri belirlemektir . ayrıca ön seleksiyonla seçilmiş olan adet siyah sofralık ve adet de yeşil sofralık olarak değerlendirilebilecek toplam melez tip arasından farklı işleme şekillerine uygun olanlar belirlenmeye çalışılacaktır .
zeytin yetiştiriciliğinin büyük bir kısmı akdeniz havzasındaki ülkelerde yapılmaktadır . bu çeşitlerden frantoio yağlık diğerleri ise çift amaçlı veya sofralık olarak yetiştirilmektedir . meyvenin iriliği çeşidin sofralık yağlık veya çift amaçlı olarak kullanım imkanını belirleyen en önemli özelliklerden birisidir . erken ve homojen olgunlaşan bir çeşidin yetiştiriciliğinin yaygınlaşması ile üreticilerin bu konudaki sorunlarına çözüm getirilebileceği üreticiye hasatta hem işgücünden tasarruf hem de çalışma kolaylığı açısından avantaj sağlanabileceği ve zeytin gibi stratejik öneme sahip bir türün ülke ekonomisine katkısının artırılabileceği düşünülmektedir . çalışmada yerli ve yabancı olmak üzere ana ebeveyn ve yerli çeşit baba ebeveyn olarak kullanılmıştır . tavşan yüreği somak uzunlukları mm somaktaki çiçek sayısı arasındadır . karamürselsu meyveleri çok iri somak uzunluğu mm arasında değişmektedir . yukardaki ebeveynlerle yapılan melezlemeler sonucu elde edilen melez birey bu çalışmanın materyalini oluşturmuştur . bu çalışmada gözlem parselinde meyve veren tiplerde ön seleksiyon amaçları doğrultusunda yapılan gözlemler şunlardır . meyve rengi hasat kriteri olarak olgunluk indeksi baz alınmıştır . meyve şekli yuvarlak oval uzun oval yuvarlak oval olarak gözlemle belirlenmiştir . çekirdek boyu hassas terazi ile meyvenin çekirdek boyu ortalaması olarak belirlenmiştir . çekirdeğin etten ayrılma durumu çekirdekler meyveden çıkarılarak kolay orta zor şeklinde duyusal olarak belirlenmiştir . etli kısmın ağırlığı ile çekirdek ağırlığı birbirine oranlanıp olarak belirlenmiştir . yapılan pomolojik ölçümlerde meyve ağırlığı g ın üzerinde olan genotipler değerlendirmeye alınmıştır . bu kombinasyonda ön seleksiyon kriterleri doğrultusunda yapılan değerlendirmelerde adet tip siyah sofralık olarak seçilmiştir . bu tiplere ait pomolojik özellikler çizelge ve çizelge de verilmiştir . çevre şartlarının ve agronomik faktörlerin morfolojik karakterler üzerindeki farklılıklar açısından etkileri pek çok çalışmada olduğu gibi bu ıslah çalışmasında da önemli görülmemiştir . tarafından . seyran tarafından . ve şahin ve ark . . araştırıcılar ayrıca sofralık zeytin yetiştiriciliğinin yağlık zeytin yetiştiriciliğinden daha karlı olduğunu ancak üretilen sofralık zeytinlerin unun tanelerinin küçüklüğü nedeniyle sofralık olarak değerlendirilemediğini ve üreticinin kayba uğradığını vurgulamıştır . çekirdek ucu şekli olarak seçilen tiplerin büyük bir çoğunluğu ge ge ve gk nolu melezler yuvarlak uçlu diğerleri ise sivri çekirdek ucuna sahip tipler olarak belirlenmişlerdir . bu çalışmanın amaçlarından biri de farklı işleme teknikleri ile iyi sonuç veren siyah ve yeşil sofralık çeşit geliştirmektir . daha önce tanımlandığı gibi edincik su ve manzanilla çeşitleri de yuvarlak meyve şekline sahip çeşitlerdir .
405
157
[ 0, 3, 2, 15, 40, 51, 2, 157, 3, 162, 63, 9, 3, 8970, 99, 17, 183, 9, 8970, 40 ]
Ekmeklik Buğday (Triticum aestivum L.) Genotiplerinde Çevre Koşullarının Agronomik Karakterler ve Biyotik Stres Faktörlerine Etkisi
araştırma bazı ekmeklik buğday genotiplerinde trakya bölgesinde farklı lokasyonlarda agronomik karakterler ve bazı yaprak hastalıklarına çevre koşullarının etkisinin belirlenmesi amacıyla yürütülmüştür . çalışma trakya bölgesi nde lokasyonda yılında genotip ile tesadüf blokları deneme desenine göre tekrarlamalı olarak kurulmuştur . araştırmada tane verimi bin tane ağırlığı hektolitre ağırlığı kahverengi pas sarı pas septoriya yaprak leke ve külleme hastalıkları ile bu karakterlerin lokasyonlara göre arasındaki ikili ilişkiler incelenmiştir . araştırmada incelenen karakterlere göre genotipler ve lokasyonlar arasında önemli farklılık bulunmuştur . araştırma sonucunda ortalama verim . kg da olurken en yüksek verim . kg da ile tcı hattında belirlenmiştir . araştırmada üç lokasyonda da kahverengi pasa ve sarı pasa genotip dayanıklılık seviyesinde reaksiyon göstermiştir . külleme ve septoria yaprak hastalıkları lokasyonlar arasında farklı oranlarda epidemi yapmıştır . aldane kahverengi ve sarı pas hastalıklarına üç lokasyonda da dayanıklı seviyede reaksiyon gösteren çeşit olmuştur . tane verimi ile hektolitre ağırlığı arasında edirne lüleburgaz ve tekirdağ lokasyonlarında farklı oranlarda pozitif ilişki saptanmıştır . kahverengi pas hastalığı tüm genotiplerde tane verimini olumsuz yönde etkilemiş ve edirne lüleburgaz ve tekirdağ lokasyonlarında olumsuz ilişki belirlenmiştir . külleme yüksek seviyede enfeksiyonun oluştuğu tekirdağ da verim ile negatif ilişkili olduğu belirlenmiştir . sarı pas enfeksiyonun başaklanma dönemi ile birlikte olmasından dolayı hassas çeşitlerde farklı oranlarda verim düşüklüğü yapmıştır . bu nedenle sarı pas ile tane verimi arasında edirne lüleburgaz ve tekirdağ lokasyonlarında olumsuz ilişki belirlenmiştir .
ekmeklik buğday trakya bölgesinde yaklaşık bin hektar ekiliş alanı ile en önemli kültür bitkisi olup çevre koşullarındaki değişiklikler bu bitkinin tane verimi ve ürün kalitesinde düşüklüğe neden olmaktadır . bu durum buğday çeşitlerinde verim ve kaliteyi farklı oranlarda etkilemektedir . bu da kahverengi pasa karşı çevresel koşulların yanında genetik dayanıklılığın da önemli olduğunu ortaya koymuştur . önceki dönemlerde yapılan çalışmalar tahıllarda en zararlı yaprak hastalıklarının pas hastalıkları külleme yaprak leke ve septoria olduğunu göstermiştir . sarı pas hastalığı salgını çok önemli verim kayıplarına yol açmaktadır testi ile karşılaştırılmıştır . en yüksek verim tane verimi . kg da ile edirne lokasyonunda en düşük tane verimi ise . kg da ile lüleburgaz lokasyonunda tespit edilmiştir . bölgede başaklanma dönemi ve tane dolum dönemi arasında aralıklı seyreden yağışlar ve süreklilik gösteren nem özellikle bazı yaprak hastalıklarının çeşitlerin hassasiyetine göre farklı oranlarda epidemi yapmasına neden olmaktadır . araştırmada aldane çeşidi ile adet genotip kahverengi pasa karşı her üç lokasyonda da tarla koşullarında iz seviyesinde dayanıklılık reaksiyonu göstermiştir . septoria yaprak leke hastalığındaki enfeksiyona özellikle mart ayındaki yağışların önemli etkisi olmuştur . trakya bölgesinde özellikle taban arazilerde yağışlı ve nemli yıllarda epidemi yapan diğer biyotik stres faktörlerden biri de külleme hastalığıdır . araştırmada te ve bbvd numaralı genotip üç lokasyonda da küllemeye karşı yüksek seviyede toleranslı olduğu görülmüştür . bu nedenle sarı pas ile tane verimi arasında edirne lüleburgaz ve tekirdağ lokasyonlarında olumsuz ilişki belirlenmiştir . bu farklılığa yağış ve sıcaklığın etkisinin önemli olduğu görülmüştür . trakya bölgesinin en önemli biyotik stres faktörü olan kahverengi pas hastalığı tane verimini lüleburgaz ve tekirdağ lokasyonlarında düşük oranda olumsuz yönde etkilemiştir . trakya bölgesinde ekmeklik buğdayda önemli sorunların başında kalite gelmektedir . bin tane ağırlığı hektolitre ağırlığ protein oranı tane sertliği gluten ve sedimantasyon gibi bazı kalite özelliklerinin yağış ve sıcaklık gibi bazı iklim koşulları ile çok fazla ilişkili olduğu bilinmektedir . sonuç araştırmada kahverengi pas sarı pas septoria yaprak lekesi ve külleme hastalıklarına göre genotipler ve lokasyonlar arasında önemli farklılıklar belirlenmiştir . külleme edirne lokasyonunda çok düşük oranda görülürken yüksek seviyede enfeksiyonun oluştuğu tekirdağ lokasyonunda tane verimi ile külleme arasında negatif ilişki belirlenmiştir . sarı pas enfeksiyonun başaklanma dönemi ile birlikte olmasından dolayı hassas çeşitlerde farklı oranlarda verim düşüklüğü yapmıştır . bu nedenle sarı pas ile tane verimi arasında edirne lüleburgaz ve tekirdağ lokasyonlarında olumsuz bir ilişki belirlenmiştir .
439
224
[ 0, 3, 2, 15, 51, 40, 23, 3, 157, 13198, 13198, 40, 291, 2, 29, 3, 63, 152, 2, 727 ]
Soğutma sistemli bir seyyar süt sağım makinasının soğutma performansının belirlenmesi
bu çalışmada seyyar tip kovalı süt sağım makinaları için bir soğutma sistemi geliştirilmiş ve laboratuvar ortamında yaş koşullarda denemeleri gerçekleştirilmiştir . ortaya konulan makina ile özellikle süt soğutma tankı ve süt sağım tesisi bulunmayan küçük işletmelerde sağım esnasında sütün soğuk zincire girene kadar geçen sürede soğutularak kalitesinin muhafaza edilmesi ve ekonomik değer kaybının önüne geçilmesine çalışılmıştır . seyyar süt sağım makinalarında bulunan süt kovasına bir soğutma sistemi entegre edilerek toplanan süt sağım sırasında soğutulmaya başlanmıştır . denemeler laboratuvar ortamında su ile gerçekleştirilmiştir . prototip makine dakika sonunda suyu hedeflenen sıcaklık olan c ye indirmeyi başarmıştır . yaklaşık saatlik deneme süresinde toplam enerji tüketimi ise . kwh olmuştur .
çiğ süt birçok gıda maddesinin hammaddesini oluşturmaktadır . çiğ sütün işleninceye kadar soğutularak muhafaza edilmesi gerekmektedir . makinalı sağım uygulamaları ve sağım teknolojisindeki gelişmeler her şeyden önce sağıma harcanan zamanın azaltılmasını daha az insan işgücü ve enerji tüketimi ile fazla sayıda hayvanın sağlıklı bir şekilde sağılmasını ve daha hijyenik sağım koşulları sağlayarak temiz süt elde edilmesini amaçlamaktadır . aksi takdirde mikroorganizmalar hızla çoğalarak sütün bozulmasına neden olurlar için bu süre dakika kadardır . soğutmanın yapılamadığı soğuk zincirin kurulamadığı ılıman ve sıcak iklim bölgelerinde sütün mikrobiyolojik kalitesi hızla bozulmaktadır . süt kovası şase üzerine sabitlenmiş olup içerisindeki sütün ve temizleme sıvısının boşaltılabilmesi için kovanın tabanına bir tahliye pompası ve vanası yerleştirilerek hortumla bağlantısı sağlanmıştır . kompresör ve kondenser kovanın yanında çıkarılan süt kovasının yerine şase üzerine yerleştirilmiştir . yaş koşullarda gerçekleştirilen sağım işlemi kpa vakum basıncında yapılmıştır . soğutma sisteminin soğutma performansı denemeleri deney suyu kullanılarak gerçekleştirilmiştir . deney suyu sıcaklığının ölçümü harici probun süt kovasının kapağına açılan contalı bir delikten kovanın merkezine gelecek şekilde suya daldırılmasıyla gerçekleştirilmiştir . soğutma sistemi devreye girdikten sonra deney suyu sıcaklığı . bu süreden sonra soğutucu içerisindeki soğutucu akışkanın sıcaklığına bağlı olarak sıcaklık düşüşü . soğutucu c deki deney suyu sıcaklığını c nin altına indirmek için toplam . kwh elektrik enerjisi tüketmiştir . bununla birlikte . kwh enerji tüketimi ile deney suyu c ninaltında dakika muhafaza edilebilmiştir . küçük ölçekli hayvancılık işletmelerinde süt toplama merkezine ulaştırılana kadar dış ortam koşullarında bekletilmektedir . bu esnada sütün içerisinde mikroorganizma faaliyetleri artmakta ve süt kalitesi düşmektedir . prototip makine ilk etapta laboratuvar koşullarında denenmiştir . makine çiftlik koşullarında de denenerek saha performansının görülmesi yararlı olacaktır .
396
104
[ 0, 3, 8970, 23, 2, 3, 7, 1272, 17, 1272, 29, 3, 8781, 24065, 157, 3, 122, 2, 26, 9 ]
GİRİŞİMCİLİK KÜLTÜRÜNÜN GELİŞİMİNE YEREL YÖNETİMLERİN KATKISI: Türkiye'deki Büyükşehir Belediyelerinin Etkinliklerinin Veri Zarflama Analiziyle Değerlendirilmesi
ülkemiz yerel yönetim sistemi içerisinde ilde yer alan büyükşehir belediyelerinin yanı sıra yılında kurulan on dört yeni büyükşehir belediyesi ile birlikte otuz büyükşehir belediyesi yer almaktadır . büyükşehir belediyelerinin idari yapılanmaları ile bütçe yapıları aynı çerçevede oluşmaktadır . belediyeler faaliyetlerini gerçekleştirirken personel kaynakları ilin nüfusu ilçe sayısı ilçe belediyelerinin durumu mülki sınırlarının genişliği coğrafi özellikler bütçe miktarı öz gelir miktarı gerçekleştirilen projeler makine teçhizat sayısı vb . girdi ve çıktı değerleri birbirlerinden farklılık göstermektedir . büyükşehir belediyeleri sosyal belediyeciliğin gereği olarak ve kendi illerindeki ekonomik kalkınmaya katkı sağlamak amacıyla girişimcilik faaliyetlerini destekleyen ve özendiren faaliyetler de bulunmaktadırlar . bu çalışmada ülkemiz yerel yönetim sistemi içerisinde yer alan otuz büyükşehir belediyesinin birbirlerine kıyasla ne derece etkin oldukları ve girişimcilik kültürüne yaptıkları katkılar tespit edilmeye çalışılmıştır . çalışmada söz konusu büyükşehir belediyelerinin yılı faaliyet raporları ve sayıştay yılı mali denetim raporlarındaki verilerden yararlanılmıştır . belediyelerin etkinliklerinin ölçümünde veri zarflama analizi yöntemi kullanılmıştır . doğrusal programlama modelinin çözümünde lindo paket programı kullanılmıştır . çalışmanın sonucunda büyükşehir belediyelerinin göreceli etkinlik analizleri gerçekleştirilerek büyükşehir belediyesinden sının etkin . ününde tam etkinliğe ulaşamadığı görülmüştür . tam etkinliği yakalayamayan büyükşehir belediyelerinin aynı etkinlik seviyesinde kalabilmek için girdi miktarlarında azaltma yapılabileceği sonucuna varılmıştır .
performans ölçümü bir kurumun önceden belirlenen amaçlara ve hedeflere göre ortaya çıkan ürün ve hizmetleri birlikte değerlendirmesine yönelik analitik bir süreçtir . etkinlik uygun kaynaklarla ulaşılan maksimum çıktı potansiyelini sağlayan en iyi kullanımdır . yerel yönetimler için girişimcilik faaliyetleriyle yerel kalınmanın ülke kalkınmasını etkileyerek rekabet üstünlüğü sağlayacağı düşüncesinden hareketle yerel kalkınmanın en önemli göstergelerinden biri olan ekonomik gelişme ilkesi ve sosyal belediyeciliğin girişimcilik ruhu ve anlayışıyla işlerlik kazanacağı ortadadır . bu bağlamda çalışmanın amacı ülkemizde farklı şehirlerde kurulmuş olan otuz büyükşehir belediyesinin birbirlerine kıyasla ne derece etkin oldukları ve girişimcilik kültürüne yaptıkları katkılar tespit edilmeye çalışmaktır . türkiye deki literatür incelendiğinde yerel yönetimlerin girişimcilik faaliyetlerini veri zarflama analizi ile ölçen bir çalışma bulunamamıştır . çalışmada yöntem olarak bütün karar birimleri için ccr vza modelleri oluşturulmuş lindo paket programında çözdürülmüş ve sonuçlar değerlendirilmiştir . ccr vza sonuçları neticesinde etkin olmayan karar birimleri için dual ccr vza modelleri oluşturulmuş ve lindo paket programında çözdürülmüş referans seti oluşturulmuştur . ölçeğe göre artan veya azalan getiri değerlerini görmek için bcc vza modelleri oluşturulmuş ve lindo paket programında çözdürülerek sonuçlar değerlendirilmiştir . çalışmada değişkenlere ait verilere söz konusu otuz büyükşehir belediyesinin yılında kamuoyuna açıklanan resmi faaliyet raporlarından ulaşılmıştır . tablo teki veriler kullanılarak ccr vza amaç fonksiyon ve kısıtları oluşturularak birime ait veriler modellenerek lindo paket programında çözümlenmiş tablo ve tablo te belirtilen değerler ortaya çıkmıştır . çözümleme sonucunda elde elden değerlere bakıldığında a a a a a a a a a a a a a a a a karar birimlerinin etkin a a a a a a a a a a a a a ve a karar birimlerinin etkin olmadığı söylenebilir . bu durumda a a a a a a a a a a a a a ve a karar birimlerini etkin hale getirebilmek için dual modelde çözümleyerek referans setlerini ve gölge fiyatlarını belirleyebiliriz . buna göre yukarıdaki verilen tablo incelendiğinde çalışmada bölgeden tanesinin etkin değere ulaştığı tanesinin tam etkin olmadığı görülmüştür . dual ccr vza modelinde çözümlenerek referans setleri tespit edildikten sonra göre etkin olmayan karar biriminin çıktılarının arttırılması girdilerinde atıl olarak kullanılıp kullanılmadığı ya da belirlenen oranlar dahilinde azaltmaya gidilip bu karar biriminin de etkin hale getirilmesi sağlanır . negatif değerli yüzdelik değişimler ise etkin olabilmek için girdi miktarının arttırılması anlamına gelmektedir . ccr vza modelinde karar birimlerinin sabit getirili ölçeğe tabi oldukları düşüncesi ile hareket edilmektedir . tüm karar birimlerinde u çıktığından tüm karar birimleri için ölçeğe göre sabit getiriden söz etmek mümkündür . bu durum bize bütün karar birimleri için girdilerde meydana gelecek değişimin çıktıları aynı oranda etkileyeceğini göstermektedir . yapılan bu çalışma neticesinde bazı önemli bulgulara ulaşılmıştır . referans seti kullanılarak yapılan hesaplama neticesinde tam etkinliği yakalayamayan büyükşehir belediyelerinin girdi miktarlarının personel giderleri mal ve hizmet alım giderleri sermaye giderleri tablo da görüldüğü üzere pozitif değerler kadar atıl kapasitenin mevcut olduğu bir başka deyişle aynı etkinlik seviyesinde kalabilmek için girdi miktarlarında azaltma yapılabileceği sonucuna varılmıştır . bu değişiklikler gerçekleştirilebilirse elindeki kaynakların en verimli kullanılabilmesini niteleyen etkinlik değeri olacaktır . en üst sıralarda olması beklenen büyükşehir belediyeleri düşük etkinlik oranına sahip olmuştur . diğer bölgeler ise orta düzeyin üzerinde etkinlik oranına erişmiştir . bu noktadan hareketle bazı şehirlerarasında girdi miktarlarında önemli farklılıklar bulunmaktadır . aynı zamanda girişimcilik sosyal anlamda da toplumun gelişmesinde aktif rol oynamaktadır .
528
191
[ 0, 3, 2, 15, 17, 2917, 8654, 3, 1272, 7, 17, 1272, 29, 40, 1272, 2, 1272, 3, 7, 9 ]
MACHIAVELLI VE NİZAMÜLMÜLK’TE DEVLET YÖNETİMİ: HÜKÜMDAR (PRENS) VE SİYASETNAME ÜZERİNE KARŞILAŞTIRMALI BİR ANALİZ
siyaset bilimi disiplini tarihinde hükmedene devlet yönetimi ile ilgili tavsiyeler verme düşüncesi üzerine kurulu eserlerin önemli bir yer kapladığını söylemek mümkündür . siyasetname ve hükümdar ı nitelikleri ve kapsamları itibariyle bu eserlerin en önemlileri arasında saymak mümkündür . bu çalışmada söz konusu iki eser üzerinden machiavelli venizamülmük ün devlet yönetimine yönelik düşünceleri ve tavsiyeleri incelenmektedir . devletlerin nasıl yönetilmesi gerektiği ile ilgili fikirler sunan nizamülmülk ve machiavelli düşüncelerinin ve tavsiyelerinin benzeştiği ve farklılaştığı konular üzerinden karşılaştırmalı bir analize tabi tutulmaktadır .
siyaset bilimi disiplini tarihinde hükmedene devlet yönetimi ile ilgili tavsiyeler verme düşüncesi üzerine kurulu eserlerin önemli bir yer kapladığını söylemek mümkündür . melikşah döneminde samani ve gazneli örneğine uygun şekilde selçukluların saray teşkilatını ve büyük divanını kurmuş olan nizamülmülk istifa arz eşraf tuğra divanlarını ve islam geleneklerine dayanan mahkemeleri vücuda getirmiş ayrıca meliklerin emirlerindeki eya etlerde küçük divanlar tesis etmiştir . yapılan düzenlemelerin etkisiyle oluşan sağlam devlet teşkilatı diğer türk devletlerine de örnek olmuştur . bu nedenle siyasetname selçukluların devlet teşkilatı ile ilgili önemli bilgiler veren ve dönemin siyasal toplumsal ve ekonomik yapısının analiz edilmesini kolaylaştıran bir eser niteliği taşımaktadır . kısaca machiavelli olarak bilinen niccolò di bernado dei machiavelli mayıs da floransa da hukukçu bir babanın oğlu olarak soylu ama yoksul bir ailede dünyaya gelmiştir . yılına kadar olan yaşamı hakkında pek bilgi bulunmayan machivelli nin klasik yunan ve latin edebiyatı öğrendiği babasından hukuk bilgisi edindiği ve floransa üniversitesi nde eğitimini tamamladığı ileri sürülmektedir . siyasal yaşama ilk adımını yılında floransa cumhuriyeti nin ikinci yazmanı olarak sarayda göreve başlamasıyla atan machiavelli kısa sürede kentin yönetimini elinde tutan soderini ailesinin dikkatini çekmeyi başarmıştır . ortaya koyduğu tavır ve davranışlarıyla ikna edici bir duruş sergilediği için iyi bir temsilci olabileceğini düşünen floransa yöneticileri machiavelli ye yılından itibaren özellikle dış ilişkilerle ilgili daha önemli görevler vermişlerdir . özellikle yılları arasında floransa cumhuriyeti nin gerçekleştirdiği birçok diplomatik girişimde başrolü oynayan machiavelli bu dönemde italya nın küçük prensliklerine fransa da xıı . sürgünde unutulmuşluğun ve içine düştüğü sefaletin yarattığı hayal kırıklığı nedeniyle hastalanan machiavelli haziran de hayatını kaybetmiştir . hükümdar veya türkçedeki diğer çevirilerinde kullanılan ismi ile prens machiavelli nin yılında sürgündeyken yazdığı en önemli eseridir . machiavelli nin söz konusu yeni siyasal perspektifinde sunduğu var olan gerçekliklerden hareket etme olanı olması gerekenden ayırma ve iktidarı korumak için idealist değil pragmatik bir yaklaşım benimseme ilkeleri onu irçoklarına göre modern siyaset anlayışının kurucusu haline getirmiştir . bir rönesans devlet ve siyaset kuramcısı olan machiavelli amaca giden her yol mubahtır ilkesini siyasete yerleştirip sınırsızlığı ve ahlaki ilkesizliği meşrulaştırdığı gerekçesiyle siyaset bilimciler tarafından eleştirilmiş ve eleştirilmeye devam etmektedir . biri doğu islami devlet geleneğinin diğeri ise batı tarzı devlet geleneğinin özelliklerini yansıtan bu iki eser farklı dönemlerde yazılmış olsalar da iki farklı kültürün geleneğin dünya anlayışının ve medeniyetin içerik bakımından birbirine karşılık gelen başyapıtları olarak kabul edilmektedir . machiavelli nin hükümdar ı yazdığı dönemde italya ulusal bütünlüğünü tamamlamış fransa ve almanya gibi ülkelere nazaran birbirleriyle mücadele eden kent devletlere bölünmüş bir toprak parçasıydı . machiavelli nin hükümdar ın altıncı bölümünden itibaren özellikle yeni prenslikler üzerine odaklanması bu düşüncenin bir yansıması olarak değ rlendirilebilir . hem hükümdar ın hem de siyasetname nin yönteminin tarihsel olduğunu söylemek mümkündür . roma imparatorluğu nun eski yunan ın italyan kent devletlerinin hükümdarlarının gerçek deneyimlerinden ve yönetim biçimlerinden örnekler vermiştir . ancak belirtmek gerekir ki machiavelli den yaklaşık yıl önce nizamülmülk de bir düşünür ve devlet adamı olarak değerlendirmelerini ve tavsiyelerini tarihi olaylara ve gerçeklere dayanarak zaten yapmıştır . nizamülmülk kadınların devlet işlerinden anlamadığını bu yüzden onlara devlet işi verilmemesi gerektiğini söylemektedir . dolayısıyla hükümdara itaat aslında allah ın emirlerine itaattir . zira hükümdar bu durumun dışına çıktığında allah ın emirlerini çiğnemiş olur ve meşruiyetini kaybeder . çünkü toplum siyasal iktidarın devam ettirilebilmesinin aracıdır . nizamülmülk devlet meseleleri ile ilgili olarak alimlerle istişare etmeyen hükümdarı muhakeme yeteneğinden yoksun ve başına buyruk olarak tanımlamıştır . machiavelli ye göre ise sağduyulu bir hükümdar sarayına bilge insanları almalı onlara devlet meseleleri ile ilgili sorular sorup fikirlerini almalı huzurunda özgürce konuşmalarını sağlamalı ve her şey ile ilgili bilgi edindikten sonra son kararı yine kendisi vermelidir . hükümdar bilgi sahibi olduktan sonra kesin ve net kararını vermeli kararlarında inatçı olmalıdır . kendisine söylenen her fikre kapılıp durmadan kararını değiştirmemelidir . paralı askerler veya başka ülkelerden alınan yardımcı askerler ile oluşturulan ordu siyasal iktidar için her zaman tehlikelidir . bu yüzden bir hükümdar için en iyi ordu kendi öz güçleri ile oluşturduğu ordudur . çünkü her ikisinin de yaşadıkları dönemde savaş sorunların çözümünde başvurulan olağan ve öncelikli bir yöntem olarak görülmüştür . machiavelli nin din devlet ilişkisine yönelik en önemli eleştirisi dünya işlerini tamamen tanrı nın ve yazgının yönettiğine inananlaradır .
636
76
[ 0, 3, 2, 29, 2, 3, 162, 3, 1272, 2558, 630, 3, 10923, 83, 76, 3, 15, 7, 49, 1171 ]
FRANKFURT OKULU VE KİTLE İLETİŞİM ARAÇLARI ELEŞTİRİSİ
. yüzyılın ilk yıllarında bilimsel temele oturtulmaya başlayan iletişim alanındaki çalışmalar farklı bilim çevrelerince farklı nedenlerle yapılmıştır . kimi araştırmacılar belli bir hükümet vakıf ya da diğer kurumların desteğiyle araştırmalarını sürdürürken kimi araştırmacılarsa araştırmalarını kendi imkanlarıyla gerçekleştirmiştir . amerikan merkezli davranışçı okul üyeleri medyanın etkisinin sanıldığı kadar güçlü olmadığını ve izleyicinin aktif alıcı olduğunu iddia ederek medyayı kitleye karşı savunmaya ve sistem yanlısı araştırma sonuçlarını ortaya koymuştur . böyle bir ortamda almanya merkezli frankfurt okulu üyeleri marksizm in pozitivizmin ve araçsal aklın eleştirisine yoğunlaşmışken dönemin popüler kitle iletişim araçlarından radyo kitap dergi sinema film ve gazete gibi araçların olumsuz etkileri üzerinde de durmuştur . frankfurt okulu nun bu eleştirel çalışmaları iletişim alanında yeni bir akımın oluşmasında büyük rol oynamıştır . bu çalışmamızda iletişim alanında ana akım iletişim çalışmalarına alternatif olarak eleştirel iletişim çalışmalarının ortaya çıkmasında önemli rol oynayan frankfurt okulunun kitle iletişim araçlarına yönelik eleştirilerine yer verilmiştir . okul üyelerinin eserleri derlenerek bu alanda bilimsel araştırma yapmak isteyenlere kolaylık sağlamak amaçlanmıştır .
amerika merkezli ana akım iletişim çalışmaları sistem yanlısı bir yaklaşımla kitle iletişim araçlarını sistemin bir parçası olarak ele almaktadır . iletişim araçlarına yönelik tezlerinde gözlem ve içerik analizi yöntemleri ağırlıklı olarak kullanılmıştır . geliştirdiği özgün yaklaşımlarıyla edebiyat siyaset felsefe sosyoloji gibi sosyal bilimler alanına farklı bir bakış açısı getiren frankfurt okulu lardan bu yana iletişim alanında da ana akım iletişim çalışmalarından sonra eleştirel yaklaşımlarıyla bilinen ve kaynağını ağırlıklı olarak frankfurt okulu na borçlu olan eleştirel iletişim çalışmalarının ortaya çıkmasında büyük rol oynamıştır . yılında kurularak çalışmalarını kapitalizmi eleştirilerine yoğunlaştıran bu ekol kapitalist üretim ilişkilerininartı değerin sermaye sahiplerinin ellerinde birikmesine yol açtığını ve böylelikle insanı köleleştirdiğini vurgulamıştır . eleştirel teoriler epistemolojik olarak temel bakımlardan doğa bilimlerinden farklıdır . o kaleme aldığı akıl tutulması aydınlanmanın diyalektiği ve diğer yapıtlarında amerika kültürünün egemen felsefesi olan pragmatizmi ve onun temelinde yatan pozitivizmi eleştirmiştir . film endüstrisinin gönüllü sansürcüleri yani suç ortakları eğlence görüntüsü altında ekranda sürüp giden avı koruyup kollarlar . komiklik bir sarılma sahnesinin izleyicide uyandıracağı varsayılan hazzın önünü kesip doyumu pogrom gününe erteler . çizgi filmlerin duyuları yeni tempoya alıştırmaktan başka işlevi varsa o da sürekli törpülenmenin bireysel direnişin durmadan tümüyle kırılmasının bu toplumda yaşamanın bir koşulu olduğuna ilişkin o eski dersi herkesin beynine kazımaktır . düzgün konuşmaya müzik kültürüyle ya da ruhsal kurtuluşla ilgili broşürler mide gazı ilaçlarının erdemlerini anlatan broşürlerden tanıdığımız bir üslupla yazılmaktadır . hatta bunların tümü de aynı uzman metin yazarının ürünü olabilmektedir . kültür endüstrisi sisteminin liberal endüstri ülkelerinden çıkması tesadüf değildir . hükmedilenlerin hükmedenlerden gelen ahlakı onlardan fazla ciddiye alması gibi günümüzün aldatılan kitleleri de başarı mitosuna gerçekten başarılı olmuş kişilerden daha fazla kapılmaktadır . bu alanların her biri kendi içinde ve hep birlikte söz birliği içindedir . sinema ve radyo günümüzde kendini sanatmış gibi göstermek zorunda değildir . her hangi bir işten farklı olmadıkları hakikatini bilerek ürettikleri zırvaları meşrulaştıran bir ideoloji olarak kullanırlar . umursamayan mutlu bilinç mutsuz toplumsal taban üzerindeki üstyapı efendiler ile onlara bağımlı olanlar arasında aracılık yapan medya nın içerisine yayılır . yürürlükte olan konuşma yolarında iki boyutlu eytişimsel düşünce kipleri ve teknolojik davranış yada toplumsal düşünce alışkanlıkları arasındaki zıtlık kendini gösterir . habermas a göre iletişimsel eylem bütün insanların kullandığı düşünme biçimlerinin ve dilin bir tipidir . böylece türün kendi varlığını yeniden üretmek için gerekli olan iletişimsel eylemin kendisinin sahip olduğu bir akılcılığın koşullarının sağlanması gerekir . yeni bir iletişim aracı olarak fotoğrafın dikkat çekici bir özelliği müstakil bir zamanı kurgulayabilmesidir . sanatsever sanat eserine karşı büyülü yada kutsal bir nesneymiş gibi yaklaşmaya devam ederken kitleler filmi yalnızca bir eğlence aracı sinemaya gitmeyi ise eğlence hayatının bir parçası olarak görmektedir . benjamin in medya eleştirisi dünyayı daha net bir şekilde görmemize güç ile ideolojinin aldatmacılarını fark etmemize yardımcı olurken yeni medyanın olanak ve potansiyellerinden faydalanmak yeni bir insanlık yaratmak konusunda bizlere yol gösterecektir . benjamin diğer okul üyelerine göre kitle iletişim araçlarına daha olumlu ve daha iyimser yaklaştığını kitle iletişim araçlarının özellikle de yeni medya olanaklarının kitlelerin aydınlanması değişimi ve özgürleşmesi için kullanılabileceğini umut ettiğini söylemek mümkündür . lowenthal edebiyat toplum ve popüler kültür adlı eserinde sanat ve popüler kültür bağlamında iletişim araçlarından bahseder .
494
152
[ 0, 3, 476, 11431, 15, 8654, 3, 17, 457, 109, 13119, 15, 3, 400, 6351, 60, 40, 3, 699, 17 ]
Çelikli Havzası arazisinin detaylı toprak etüt, haritalama ve sınıflandırılması
bu çalışmada tokat çelikli havzası topraklarının önemli fiziksel kimyasal ve morfolojik özellikleri incelenmiş cbs ve uzaktan algılama olanakları da kullanılarak detaylı toprak haritası oluşturulmuştur . toprak etüt el kitabında belirtilen tanımlayıcı kriterlerin yardımı ile yapılan arazi çalışmalarında seri kategorisinde göçyolu yedikır kurtlutepeönü yayla yelten uluyol kevenli akardere ve alıçlı serileri olmak üzere dokuz toprak serisi ayrımı yapılmıştır . havzada entisol mollisol ve alfisol toprak ordoları tanımlanmış ve ayrımı yapılmıştır .
toprak etüt ve haritalama çalışmaları doğal kaynakların korunumu ile ekonomik ve sosyal gelişimi desteklerken arazi kullanımı ve çevresel etkileri dengeleyecek en uygun arazi kullanımını sağlamada hayati öneme sahip bir araçtır . ve insanlara değerli katkılar sağlamaktadır öne çıkarılarak sınıflamada mümkün olduğu kadar kişisel algılara dayalı değerlendirmeler yerine evrensel kabuller ön plana çıkarılmıştır . güncel yaklaşımları ön planda tutan ülkesel düzeyde ve seri esaslı toprak etüt ve haritalama çalışmalarına ihtiyaç duyulmaktadır . havzanın eğimli ve erozyona maruz oluşu ve oluşan sedimantasyonla göletin su depolama kapasitesinin gittikçe azalması sonucunu doğurmuştur . çelikli havzasının en fazla yüksekliği m en düşük yüksekliği ise m dir . havza topoğrafyası yukarı arazi fizyografik ünitesinde yer almaktadır . sulanır alanlarda patates ve şekerpancarı tarımı yapılmaktadır . bu amaçla . ölçekli topografik harita paftaları sayısallaştırılarak arazi yükseklik modeli oluşturulmuştur . havzanın toprak haritasını hazırlamak amacıyla geometrik düzeltmesi yapılmış olan . metre çözünürlüklü . . tarihli ve b çerçeve numaralı ırs c uydu görüntüsü ile m çözünürlükteki . . tarih ve çerçeve numaralı landsat tm uydu görüntülerinin birleşiminden oluşan kompozit uydu görüntüsü ve ölçekli kadastro paftalarından yararlanılmıştır . tasarlanan profil çukur yerleri arazide kontrol edilmiş ve uygun bulunan noktada profil çukuru açılmıştır . böylelikle toprak haritalama lejantı için gerekli ilk bilgiler elde edilmiştir . toprak sınırlarını kesinleştirmek ve haritalama üniteleri oluşturmak için arazide noktada burgu atılarak toprak derinliği horizonların dağılımı renk kireç ve tekstür gibi profil özelliklerindeki değişimler kontrol edilmiştir . belirlenen serileri simgeleyecek tipik profillerden horizon esasına göre alınan toprak örneklerinde gerekli analizler laboratuvarda yapılmıştır . arazide topraklar morfolojik olarak incelenirken renk belirlenmesinde munsell renk skalası caco kontrolünde luk hcl kullanılmıştır . alt grup düzeyinde yapılan sınıflamada ise ayırt edici özelliklerden akardere serisi vertic yayla ve yelten serileri ana kaya üzerinde a horizonu gelişimi göstermesi nedeniyle lithic diğer seriler ise typic olarak tanımlanmışlardır . çelikli havzasında ı ve v . sınıf arazi bulunmayıp ıı ııı ıv vı vıı ve vııı . sınıf araziler alan olarak ancak havzanın . ni kaplamaktadır . sınıf işlemeli tarım altındaki arazilerde ise arazi kullanım türü değişiklikleri gerekmektedir . sınıf arazilerde olmak üzere tüm havzada toprak koruma önlemleri içeren tarımsal uygulamalar gerekmektedir . havza toprakları orta dik ve çok dik meyilde olup ıı ııı ıv vı vıı ve vııı . havzada yi aşan eğime sahip ve erozyon riski taşıyan . lik kısmı oluşturan işlemeli tarım alanları bulunmaktadır . aktif fiziksel etkiler havzada derin profilli ve yaşça olgun toprak oluşumunu engellemektedir .
440
68
[ 0, 3, 2, 49, 40, 265, 7935, 9, 26, 2, 52, 3, 11431, 15, 515, 9, 3, 8970, 2, 4031 ]
"İZ" ROMANINDA ÖRF ÂDET VE GELENEKLERLE İLGİLİ UNSURLAR ÜZERİNE
iz romanı çağdaş uygur edebiyatının en başarılı eserlerinden birisidir . bu roman . yüzyılın başlarında doğu türkistan ın kumul bölgesinde meydana gelen çiftçi ayaklanmasını anlatır . romanda anlatılan kahramanların bir kısmı gerçek tarihi şahısların isimlerini taşır . roman dil ve anlatım yönünde de çok başarılıdır . bütün bunların yanı sıra bizim dikkatimizi çeken nokta romanda kullanılan folklorik unsurların yoğunluğudur . romanda halk kültürü halk edebiyatı halk inanışları örf adetlerle ilgili çok sayıda unsur söz konusudur . bize göre romanın başarısında bu unsurların da önemli payı vardır . bu makalede romandan tespit ettiğimiz folklorik unsurlar değerlendirilecek be tahlil edilecektir .
abdurahim ötkür çağdaş uygur edebiyatının en büyük temsilcilerinden birisidir . bugün bu roman uygur edebiyatının en başarılı romanlarından birisi olarak kabul edilmektedir . romanda uygur halk edebiyatı örf adet ve gelenekleri halk inanışı ve halk hekimliğiyle ilgili pek çok unsur bulunmaktadır . örnek olarak verilen şiirler ise hem uygur türkçesiyle hem türkiye türkçesiyle gösterilmiştir . onun için akrabaları ve cemaat onu bu dünyadan evlatsız gitmesin diye revihan adında bir dul kadınla evlendirmişlerdi . alkış dua teriminin türkçedeki karşılığıdır . kem gözlerden korumak için ona kız çocuklarına has pamuklu ceket giydirmişlerdi . sofizmin tasavvuf akımlarının doğu türkistan uygur toplumunda da cereyan ettiği bilinmektedir . yarışa giren delikanlıların iyilerine bir elbiselik kumaş verildi diğerlerine bir kuşak yapılabilecek siyah bez verildi . at yarışları günümüzde bir spor türü olarak varlığını sürdürmektedir . güreşte yenenlere kırmızı kuşak bağlayıp bir elbiselik kumaş ödül verildi . pehlivanlar güçlerini güreşte sınarlar yiğitliklerini ispata çalışırlar . bu yöntemle hastanın havayla teması kesilerek terlemesi sağlanır . nice koyun ve danalar kesildi cami ve mescitlerde dua tekbir okuldu . dolayasıyla altın boy gümüş ten ifadelerinin anadolu sahasındaki devletlü devletli ifadesine yakın bir anlam taşıdığını söylemek de mümkündür . budist kültür çevresinde buda nın altından yapılmış ya da altın kaplama heykelleri söz konusudur . rüya yorumcuları bu rüyayı eğer sarayın eski kölelerinden birini azat ederse efendimizin makamı daha da yükselecektir . osman gazi rüyasında bir hilalin dolun ay haline gelince kendi göğsüne girdiğini ve sonra göğsünden bir çınarın bitip dallarının tüm dünyayı sardığını görmüştür . romanda insan hayatının önemli geçiş dönemlerinden doğum evlenme ve ölümle ilgili birçok örf adet ve inanışlara halk kültürü ve halk bilgisine ait pek çok unsura yer verilmiştir .
340
89
[ 0, 3, 2, 29, 2, 29, 2, 29, 3, 8781, 3, 8781, 159, 23, 3, 17401, 1639, 3, 15, 26 ]
DİJİTAL VERİLERİN İMHA SÜREÇLERİNİN TANIMLANMASI VE UYGULAMA YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ
gelişen teknolojiyle toplumun her sektörünün dijitalleşme ve iş modellerinin değişmesiyle birlikte düzenli veya düzensiz büyük miktarda veri çıktıları oluşmaktadır . elde edilen bu verilerin analitik yöntemlerle işlenmesi sonucunda depolanabilmekte uygun şifreleme yöntemleriyle saklanabilmekte ya da ihtiyaç doğrultusunda kullanılabilmektedir . dijital verilerin sağladığı bu kolaylıkların yanı sıra büyük miktardaki verilerin yetkisiz kişilerin eline geçmemesi için imha edilmesi son zamanlarda büyük bir sorun haline gelmiştir . literatürde yapılan çalışmalar genellikle verilerin korunmasına yönelik yapılmış olup verilerin güvenli imha süreçlerine çok fazla değinilmemiştir . bu çalışmada dijital verilerin imha süreçleri uygulama yönünden detaylı olarak incelenmiştir .
veri incelenen konu hakkında yapılan araştırma incelenme analiz veya öneriler sonucunda meydana gelen işlenmemiş farklı kullanıcılar tarafından üzerinde yorum yapmaya imkan sağlayan işlenmemiş ham bilgilere denilmektedir . dijital veriler üretici tarafından uzak erişime açılabilir farklı kullanıcılar tarafından değişiklik yapılarak farklı formatlar ile kaydedilebilmektedir . bu durum getirdiği kolaylıkların yanı sıra bazı problemlere de yol açmaktadır . veri gizlilik bütünlük erişilebilirlik doğrulama yetkilendirme ve inkar edememe gibi temeller doğrultusunda oluşturulmalıdır . çalışma sonucunda dijital verilerin imhalarının uygulama yönünden karşılaşılabilecek sorunlara karşı çözüm önerileri sunulmuştur . bu bağlamda kişisel verilere kişinin rızasının olmadığı durumlarda yapılan müdahaleler suç kapsamında değerlendirilmektedir . kasım de yürüklüğe giren numaralı türkiye cumhuriyeti anayasasının . nisan tarihinde yürürlüğe giren sayılı kişisel verilerin korunması kanunu kişisel verilerin işlenmesi özel hayatın gizliliğinin korunması ve temel hak ve özgürlükleri korumak için verilerin işlenmesi ya da silinmesi kurallarını düzenleme amaçlamaktadır . kişisel verilerin silinmesi yok edilmesi veya anonim hale getirilmesi ilgili kanun gereğince uygun şartlar altında yapılabilmektedir . bu nedenle imha süreçleri verilerin bulunduğu ortamlara göre müdahale edilmelidir . bunlar sanal ortam veriler ile elektronik olarak iletişim kurulabilen bir ortamı açıklamaktadır . uygun yazılımlarla silme hard disk hafıza kartları taşınabilir bellekler disketler ve cd dvd lerde depolana verilerin kalıcı ve güvenli olarak program vasıtasıyla silinme işlemidir . bu işlemlerde verilerin tam olarak ve güvenli bir şekilde silindiği kullanılan program vasıtasıyla doğrulanabilir . bulut ortamında müdahale bilgisayar ve benzeri internet tabanlı cihazların kullanıcılar için verilerini depolayabilen istenildiği zaman ulaşılabilenini sağlayan hizmette bulut ortamı denilmektedir . bu programlardan en yaygın kullanılanları office dropbox lar salesforce vb . bu tedbirlere ek olarak eğer bir bulut sisteminden hizmet alınıyorsa kullanıcılar için ayrı ayrı şifreleme anahtarı oluşturularak istenilen kullanıcının kaynak erişimi hizmet sağlayıcılara erişim anahtarı iptal edilmesi gereklidir . bu işlem sonucunda hedef veriler tamamen bağımsız hale gelerek ilgili kişiyle bağını ortadan kaldırılır . fiziki ortamda müdahaleler verilerin depolandığı cihazların fiziki olarak kullanılmaz hale getirilmesi için yapılan tüm işlemleri bu yöntemin kamu kurumlarda kullanılan kurum bilgisayarlarında uygulanması bazı durumlarda sakıncalar içermektedir . veri imhası süreçleri verilerin diğer özellikleri imha edilecek verilerin türlerine ve uygun yöntemlerinin önceden belirlenmesi güvenli veri imhası ve zaman kazandırması açısından önemlidir . dijital verilerin imha süreçlerinde alınabilecek önlemler iki gruba ayrılabilir bunlar fiziki tedbirler imha personelinin farkındalıkları fiziki tedbirler güvenli olarak veri imha edilecek materyallerin nerede hangi koşullarda nasıl kim tarafından imha edileceğini kapsamaktadır .
422
88
[ 0, 3, 2, 40, 265, 26, 9, 3, 2168, 1816, 7, 15, 40, 548, 699, 60, 3, 2168, 1816, 29 ]
Türkiye’de Bireysel Emeklilik Sistemine Giriş Kararlarını Etkileyen Faktörler ve 2017 Sonrası Sistemde Yapılan Düzenlemeler
türkiye de tarihinde yürürlüğe giren bireysel emeklilik tasarruf ve yatırım sistemi kanunu nda bireysel emeklilik sistemine katılımı arttırmak amacıyla belirli aralıklarla yeni düzenlemeler yapılmaktadır . yılından itibaren devlet katkısı getirilmiş ve yılından itibaren de otomatik katılım devreye girmiştir . bununla birlikte katılım halen dünya standartlarının çok altında kalmaktadır . bu çalışmada sonrası sisteme katılımı arttırmak için yapılan düzenlemelerin incelenmesi ve bunun yanında bireylerin sisteme katılma ve katılmama sebeplerinin belirlenmesi amaçlanmıştır . araştırmada bireylerin sisteme giriş kararlarını etkileyen faktörlerin belirlenmesinde birebir görüşme yönteminden yararlanılmıştır . tüm yığını temsil etmesi bakımından bu görüşmeler farklı illerden farklı demografik özelliklere sahip bireylerle gerçekleştirilmiştir . araştırma sonucunda bireysel emeklilik sistemine katılma sebebinin öncelikli olarak gelecek için uzun süreli birikim yapma isteği olduğu görülmüştür . bireysel emeklilik sistemine dahil olan bireylerden büyük çoğunluğu emekli oluncaya kadar sistemde kalmayı düşünmekte yaklaşık yarısı için ise sisteme girişte devlet katkı payının etkisi olduğu görülmektedir . bireylerin geliri arttıkça bireysel emeklilik sistemine daha çok dahil olmakta ayrıca bireysel emeklilik sistemine dahil olan bireylerden özellikle evlilerin sistemde uzun süre kalmak istediği görülmektedir . bes e dahil olmama sebepleri arasında ise en çok öne çıkan beklenildiği gibi gelir yetersizliği ve sisteme olan güvensizliktir .
tüm dünyada devletler sosyal devlet ilkesi ile her bireyi asgari bir hayat seviyesinde yaşatmayı amaçlarlar . bu kanun ile sayılı kanun da ve sayılı gelir vergisi kanunu nda çeşitli değişiklikler yapılmıştır . ülkeden ülkeye uygulama olarak farklılık gösteren bes sürekli olarak çağın gerekleri doğrultusunda kendisini yenilemiştir . emeklilik şirketleri emeklilik planlarında biri faizsiz yatırım araçlarına yönelik tercihte bulunan katılımcılara sunulmak üzere en fazla iki adet standart fon tanımlamaktadır . ikinci amacı da bu tasarrufların güvenli bir şekilde ömür boyu emeklilik maaşı veya toplu para şeklinde geri ödenmesine ilişkin düzenleme ve denetlemenin sağlanmasıdır . sunulan emeklilik planlarında şirketlerce işletim gider kesintisi dışında başka bir kesinti yapılamayacaktır . işverenin ihlallerinde her bir ihlal için tl idari para cezası uygulanacaktır . yeni düzenleme de taahhüt etmek yerine nakit hesabına yatırmaktadır . yılında tekrar sistemden çıkanlar için ise zorunlu geri dönüş uygulaması olmayacaktır . ayrıca bazı kişilik özelliklerinin de katılım kararına etkisini incelemişlerdir . araştırmada örneklemi seçerken kamu ve özel sektörün dengeli dağılımına ve hedef grubu temsil etmesi bakımından her tür meslek grubundan kişilerle görüşülmeye çalışılmıştır . bes e katılımda en önemli etkenlerden biri de hiç şüphesiz kişilerin aylık geliri olacaktır . bes e yatırımlarını devam ettirme vadesi bakımından bes e dahil olduğunu veya kesinlikle istediğini belirtenlerin u emekli oluncaya kadar devam ettirmek ve si de uzun vadede devam ettirmek seçeneğini tercih etmişlerdir . bu cevap aynı zamanda kişilerin bes e katılma amaçlarına verilen cevapların da bir teyididir . çalışmaya katılan kişilerin i geçmiş dönemdeki hayat sigortası deneyimlerinden dolayı dahil olmadıklarını belirtmişlerdir . bes e dahil olan veya dahil olmayıp isteyen kişilerden sisteme katılmalarında devlet teşvikinin etkisinin olup olmadığının araştırılmasında elde veriler tablo te gösterildiği gibidir . devlet teşvikinin bes e katılıma etkisi arasındaki bağımsızlık testi sonucunda önem seviyesinde bes e katılım ile devlet teşviki arasında ilişki olduğu görülmüştür . aynı zamanda istatistiksel olarak aralarında önem seviyesinde anlamlı bir ilişki çıkmıştır . evli olan kişilerin sorumlulukları daha yüksek olduğundan gelecek ile ilgili plan yapmaları emeklilik hakları geldiği zaman daha rahat bir hayat yaşamak istemeleri yaşamın bir gerçeğidir . çıkarımlar bu çalışmada yapılan ankete verilen cevaplar doğrultusunda aşağıdaki sonuçlara ulaşılmıştır bes e katılanların büyük çoğunluğu gelecek için birikim yapmak ve sistemden emekli olmayı hedeflemektedir . bireylerin yaşlılıkta daha rahat yaşamaları için politikalar üretmek sosyal devlet anlayışının en belirgin özelliklerinden birisidir . bu yöntem sosyal güvenlik sisteminin yerine geçen bir sistem değil tamamlayıcısı olan bir sistemdir . bu durumda yaşına kadar bekleme genç nüfusa çok uzak gelmektedir . bu koşul bireyler için çok uzun gelebildiği için gerekli etkiyi yapamamaktadır . cayma ve sonlandırma oranlarını düşürmek için oks kamu spotları oluşturulmalıdır cayma hakkından ziyade ay prim ödememe gibi tanımlara yer verilebilir ayrıca oks de toplanan tutarların devlet tarafından değil özel sektör tarafından değerlendirildiğinin de belirtilmesi gerekmektedir .
440
183
[ 0, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3 ]
Küreselleştirme Isıl işlemleri Uygulanmış Orta Karbonlu Çeliğin Mikroyapı ve Sertlik Değerlerinin İncelenmesi
bu çalısmada orta karbonlu çelige farklı küresellestirme ısıl islem çevrimleri uygulanarak elde edilen mikroyapı farklılıkları ve sertlik degerleri arastırılmıstır . bu amaçla bir grup aısı malzemeye ac sıcaklıgının altında kika tavlanarak klasik yöntemle sementit fazları küresellestirilmistir . diger grup malzemeye c de dakika östenitleme isleminin ardından su verme islemi uygulanmıs ve daha sonra ayrı ayrı ve c de ve dakika süre ile ferrit matriste sementitler küresellestirilmistir . yapılan çalısma sonuçlarına baglı olarak su verme sonrası miroyapıda küresel sementit olusumu klasik küresellestirme islemine göre daha kısa sürede gerçeklestirilmistir . ancak c de ısıl islem uygulanan numunelerde küresel sementitlere rastlanılmamıstır . ısıl islem süresi ve sıcaklık degerlerinin artmasına baglı olarak mikroyapıda olusan sementitlerin ebatlarında artıs gözlemlenmistir . bunun aksine sertlik degerlerinde ise bir düsüs görülmüstür .
çeligin mikroyapısında bulunan fazlar malzemenin islenebilirlik özellikleri üzerinde önemli etkiye sahiptir . orta ve yüksek karbonlu çeliklerin islenebilirligi ve sekillendirilebilirlikleri içerdikleri lamelli sementit fazlarından dolayı oldukça zor ve maliyeti artırmaktadır . diger taraftan sementit fazlarının küresellestirilmesi östenitten su vermeyle üretilen martensit fazının yüksek sıcaklıkta asırı temperlenmesiyle de saglanabilir . bu islem sonucunda çeligin çekme dayanımı biraz düser sünekligi artar ve en önemlisi çeligin toklugu ve islenebilirligi önemli ölçüde artırılabilir . temperlenmis çelikler imalat sektöründe çesitli otomobil parçaları olan disliler akslar ve direksiyon kolları üretimden yaygın olarak kullanılmaktadır . bu çalısmada aısı çeliginin klasik küresellestirme ısıl islemi ile su verilme sonrası farklı sıcaklık ve sürelerde asırı temperlenerek küresellestirilmis parçaların mikroyapılarında olusan sementit olusumunu hızandırmak ve mikroyapı görüntüleri ve sertlik degerleri farklılıklarını belirlenmeye çalışlmıstır . bu malzemenin sem mikroyapısına göre primer ferritik matriste ortalama μm koloni boyutuna sahip ince lamelli perlitik yapıdan olusmaktadır . bu malzemeden islenebilirlik deneylerinde kullanılabilecek ø x mm boyutlarında numuneler hazırlanmıstır . bu numunelerin bir kısmına önce c de dakika östenitlenmis ardından martensit fazı üretmek için su verilmis ve daha sonra sırasıyla ayrı ayrı ve c de ve dakika izotermal tavlama yapılarak ferritik matriste farklı ebat ve morfolojilere sahip küresel sementitler üretilmistir . mikroyapı incelemeleri için numuneler standart metalografik yöntemlerle metalografik incelemeye hazır hale getirilmistir . bu sıcaklık ve sürede bu numunede küresellesme etkisinin yetersiz oldugu anlasılmaktadır . sekil deki is parçalarının mikroyapısında küresellesmenin meydana gelmedigi ve bunun sebebinin ısıl islem sürenin yetersiz olması ve mikroyapının küresellesmesi için yeterli enerjinin elde edilememesinin bir sonucudur . t numunesinin mikroyapısında martenzit çıta sınırları boyunca uzanan çok küçük boyutlarda çubuksu sementitlerin küresellesmeye basladıgı ancak küresellesmenin tamamlanmadıgı görülmektedir . bu nedenle t numunesinde olusan küresel sementit fazlarının morfolojisi önceki martenzitin çıta sınırlarına benzer ve ignemsi seklindedir . sekil de c de saat izotermal tavlama ile küresellestirme ısıl islemi uygulanmıs k numunesinin mikroyapısı incelendiginde küresellesmis sementit parçacıklarının önceki perlit kolonileri içinde sekonder ferritik alanlarla beraber dagılmıs oldugu primer ferritik alanlarında ise küresel sementitlerin bulunmadıgı görülmektedir . ayrıca bazı bölgelerde de perlitik kolonilerin içinde sementit fazlarının küresellesmedigi tespit edilmistir . aısı malzemesinin farklı ısıl çevrimlerle küresellestirme islemleri sonucunda elde edilen küresel sementitlerin ortalama ebatları karsılastırıldıgında ortalama sementit parçacık boyutu t serisi numunelerde nm ve t serisi numunelerde nm civarında iken k numunesinde ise . μm aralıgında gerçeklesmistir . bunun sebebi malzeme mikroyapısının martenzit yapıda olmasıdır . küresellestirme sıcaklıgı ve süresi artmasına paralel olarak numunelerin sertlik degerleride düsmektedir . küresellestirme sürecinde bu düsük termodinamik kararlı evre kabalasırken martenzitin ferrite dönüsmesiyle de sertligin düsmesidir . tablo deki sertlik degerleri incelendiginde en düsük sertlik degerinin k numunesinde elde edi mistir . bu çalısmada aısı çeligine uygulanan faklı ısıl çevrimle küresellestirme ısıl islemleri sonucunda elde edilen mikroyapı degisimleri ve sertlik degerleri farklılıkları karsılastırılmıs ve sonuçlar asagıdaki gibi özetlenmistir . su verme sonrası küresellestirme ile elde edilen ferritik matriste küresel sementitlerin olusumu klasik küresellestirme islemlerine göre daha kısa zamanda gerçeklesmis ve artan küresellestirme sıcaklık ve zamanına baglı olarak sementit parçacıklarını ebatları da artmıstır . c de küresellestirme sıcaklıgında t ve t numunelerinde yapılan ısıl islemin mikroyapıyı küresellestirmek için yeterli olmadıgı gözlemlenmistir . mikroyapı içinde sementitlerin dagılımı t serisi numunelerde k numunesine göre daha homojen dagıldı görülmüstür .
512
123
[ 0, 3, 2, 7, 2, 40, 19, 109, 51, 23, 3, 699, 2629, 548, 173, 526, 520, 52, 9, 7 ]
Yangın ve Patlama Potansiyeli Olan Tehlikeli Ekipmanların Belirlenmesi: Dow İndeksi
büyük endüstriyel kazalar olma olasılıkları düşük ancak gerçekleşmeleri halinde etkileri yıkıcı olabilecek olaylardır . büyük endüstriyel kazalar genellikle yangın patlama ve toksik yayılım şeklinde meydana gelmektedir . özellikle yangınlar taşıdıkları yüksek ısı akısı potansiyeli nedeniyle diğer ekipmanları da etkileyebilmekte ve bu nedenle patlama ve toksik yayılım gibi ikincil ve hatta üçüncül olayların oluşmasına da neden olabilmektedir . yangın risklerinin proaktif olarak yönetilmesi ise yangın potansiyeli taşıyan ortamların belirlenmesi ile mümkündür . dow yangın ve patlama indeksi bu amaçla yaygın olarak kullanılan bir metodolojidir . yöntem prosese ilişkin genel ve özel tehlikeleri dikkate alırken aynı zamanda kimyasal maddelerin doğası gereği taşıdığı sağlık tehlikesi reaktivite ve yanıcılık gibi unsurları da hesaba katmaktadır . genel ve özel proses tehlikelerinin metodolojiye uygun olarak hesaplanması ile elde edilen değerler malzeme faktörü birlikte hesaplanır böylece yangın ve patlama indeksi değeri nitel ve nicel olarak elde edilir . bu değer seçilen proses ekipmanının yangın ve patlama açısından olası risklere karşın önceliklendirilmesinde kullanılır . bu çalışmada endüstriyel bir işletmede yangın ve patlama riski taşıyan ekipmanların belirlenmesi amaçlanmıştır . metodoloji olarak dow yangın ve patlama indeksi nden yararlanılmıştır büyük hasar ve yaralanmalar ile ekonomik kayıplara neden olabilecek yangın ve patlama potansiyeli taşıyan ekipmanların önceden belirlenmesi yangın risklerinin yönetilmesinde birincil öncelik olacaktır . ayrıca fabrika tasarımı ve kurulumu aşamasında yangın ve patlama indeksinin hesaplanması halinde doğuştan güvenli tasarım hedefine ulaşılacaktır .
teknoloji ve sanayinin hızla gelişmesi bir yandan insanoğlunun hayatını kolaylaştırmakta ancak diğer yandan bu gelişmenin plansız ve ani oluşu da sanayi bölgeleri ve yaşam alanlarının iç içe geçmesi nedeniyle başta sağlık ve çevre olmak üzere çeşitli sorunları beraberinde getirmektedir . büyük endüstriyel kazalar genellikle yangın patlama toksik yayılım veya bu olayların birkaçının farklı izlencelerle meydana gelmesi şeklinde gerçekleşmektedir . ülkemizde . . tarih ve no lu resmi gazete de yayınlanan büyük endüstriyel kazaların önlenmesi ve etkilerinin azaltılması hakkında yönetmelik tehlikeli maddeler bulunduran kuruluşlarda büyük endüstriyel kazaların önlenmesi ve muhtemel kazaların insanlara ve çevreye olan zararlarının en aza indirilmesi amacıyla yüksek seviyede etkili ve sürekli korumayı sağlamak için alınması gerekli önlemler ile ilgili usul ve esasları belirlemektedir . yönetmelik proses içerisindeki tehlikeli ekipmanların belirlenmesi ve gruplandırılması ile belirlenen tehlikeli ekipmanlar için senaryo edilen her bir büyük kazanın her türlü sonucunun meydana gelme frekansını x yıl seviyesine veya bu seviyeden daha küçük bir seviyeye indirilmesi gerektiğini belirtmektedir . bu çalışmada tehlikeli ekipmanları belirlemek ve önceliklendirmek amacıyla dow f eı kullanılmıştır . yöntemin amacı yangın patlama ve reaktivite kaynaklı olası kazaların tahmini zararlarını belirlemek kazaya neden olacak veya kazanın etkilerini arttıracak ekipmanı belirlemek ve risk potansiyelini paylaşmaktır . uygun proses biriminin seçilmesinde kimyasal enerji potansiyeli proses birimindeki tehlikeli madenin miktarı işletme koşulları geçmişte yangın ve patlama ile sonuçlanan olaylar tesis devamlılığı için kritik üniteler ve prosesin yatırım değeri dikkate alınmıştır . genel proses tehlikeleri birçok prosese uygulanabilecek öğeden oluşur . dow yangın ve patlama indeksi tehlike sınıflandırma kılavuzu referans alınarak her bir tehlike için tablo ek de belirtilen uygun puan atanır . genel tehlikeler için belirlenen puan sütunundaki rakamlar temel faktör olan değerine eklenir ve f değeri elde edilir . yangın ve patlama olaylarının temel nedeni olarak görülen özel proses koşullarını içerir . f için den büyük bir değere elde edilmesi halinde alınmalıdır . yüksek tehlikeli alanlar için bir hazop çalışmasının yapılması önerilmektedir . hesaplamada kullanılan malzeme faktörü ve özellikleri tablo de yer almaktadır . propan içerikli tank depolama amaçlı kullanıldığından genel proses tehlikeleri bölümünde endotermik ve ekzotermik reaksiyon kalemlerine puan atanmıştır . malzeme aktarımı ve transferi n sınıfında alevlenebilir sıvı veya gaz kullanılması nedeniyle olarak değerlendirilmiştir . depolama tankının kapalı ve veya kuşatılmış kısıtlanmış bir alanda yer almaması nedeniyle bu bölüme puan atanmıştır . acil durumlarda tanka karayolu ile erişim sağlanabilmektedir ancak işletmenin büyüklüğü dikkate alındığında ihtiyaten puan atanmıştır . özel proses tehlikeleri incelendiğinde malzemenin sağlıkla ilgili n değeri olup bu bölüme atanan puan dir . vakum basıncı uygulanmadığından bu bölüme puan atanmıştır . depolanan alevlenebilir malzeme miktarı kılavuz daki no lu grafikten sıvılaştırılmış gazlar için kullanılan eğri dikkate alınarak okunmuştur . sızıntı ve bağlantı yerlerinde minör kaçaklar olabileceği dikkate alınarak bu bölüme atanmıştır . sistemde pompa bulunması nedeniyle döner ekipmanlar bölümüne de değeri atanmıştır . tablo te hesaplanan f eı indeks değeri ekipmanın belirtilen proses depolama koşullarında ciddi seviyede tehlikeli olduğunu göstermektedir . basınç altında sıvılaştırılmış propan depolama örneğinde olduğu gibi tehlikeli kimyasallar üreten ve depolayan tesislerdeki her bir ekipman tehlike derecelendirmesine tabi tutulmalıdır .
483
211
[ 0, 3, 2, 172, 521, 7568, 23, 1314, 2687, 23, 3, 8781, 3, 63, 232, 152, 16, 7, 152, 32 ]
ELİF ŞAFAK’IN SİYAH SÜT ROMANINDA KADIN OLMAK YA DA OLAMAMAK
nedir kimdir kadın erkek olmayandır o zaman erkeğin zıttıdır . fakat peki tek bir kadın tasviri mümkün müdür tek bir kadın imajı var mıdır kafamızda kimdir kadın ya da kadın denince ilk akla gelen nedir annelik mi yoksa adem ile havva dan bu yana gelen dişi şeytan imgesi mi ya da günümüzün popüler deyimiyle kariyer de yaparım çocuk da diyen süper kadın imgesi mi işte tüm bu sorulara ve kadın sorununa elif şafak yarı otobiyografik siyah süt isimli romanında yanıt arıyor ve bizi de kendi içsel yolculuğuna davet ediyor . diğer bir deyişle elif şafak siyah süt isimli romanında kadın olmak ya da olamamak nedir konusunu irdeliyor . bu bağlamda erkek egemen toplumda kadınlık kadın kimliği kadınların kimlik arayışı kadın yazar kimliği ve kadın yazar imajı konularını gündeme getiriyor . romanda elif şafak kadın hakları savunucularının da yıllardır vurguladığı ve çelişkili buldukları diğer bir noktayı kadınların sadece erkekler tarafından değil aynı zamanda kadınlar tarafından da dışlandığı ve ötek leştirildiği gerçeğinin altını çizmektedir . bu makalede kimlik aidiyet öteki vb . kavramlar ve kadınların ötekileştirilmesi konusu siyah süt isimli romana dayanılarak incelenecektir .
siyah süt beyaz süt şeytan kadın erdemli erkek tek doğru binlerce yanlış yol birlik çokluk uyum kaos biz ve ötekiler parçalanmışlık bütünlük işte bu zıt karşıtlar insana kendini bir kategoriye sokma ve böylelikle bir yere ait olma hissini veren ve kendini güvende hissetme yetisini veren . ancak kadının kadına karşı ötekileştirme silahını kullanması beklenmeyen ve anlaşılması zor bir süreçtir ve bu durum siyah süt te şu sözlerle ifade edilir öyleyse kadın olmak şu veya bu şekilde beraberinde edilgenliği irrasyonelliği duygusallığı getiriyor . ya da günümüzün popüler deyimiyle kariyer de yaparım çocuk da diyen süper kadın imgesi mi işte tüm bu sorulara ve kadın sorununa elif şafak da yarı otobiyografik siyah süt isimli romanında yanıt arıyor ve bizi de kendi içsel yolculuğuna davet ediyor . nuh un gemisi ne çiftler halinde bindik diye tüm yolculuğu çiftler halinde yapmak zorunda değiliz . yoksa sen bunları yaz canım ama dünyanın düzeni başka türlü demeye mi getirdi işte romanda bu noktada ötekileştirme süreci başlıyor birden hoyrat bir fikir beliriyor zihnimde . mademki hıh dedi bana ben de onu öteleme ihtiyacı hissediyorum . fakat kaderin bir cilvesi olsa gerek ki bu karşılaşmadan ay sonra elif evlenir ve daha sonra şu satırları kaleme alır durup dururken ada vapurunda bir evde kalmış kız manifestosu yazıyorum . geçenlerde boğaz kenarında yürürken o bebek arabasına nasıl baktığın gözümüzden kaçtı mı sanıyorsun . diğer yandan sinik entel hanım ve hırs nefs hanım cephesinde de anaç sütlaç hanıma karşı ötekileştirme devam etmekte ve elif i ya o ya biz diyerek biz ve ötekiler onlar tutumunu sürdürerek bir tercih yapmaya zorlamaktadırlar . ben sadece ve sadece yazar olmak ve öyle kalmak istiyorum . küçümsediğim reddettiğim ötelediğim kadınsılık deli gibi arzuladığım bir özellik oluveriyor aniden . nasıl da korkuyorsun benden gazetelerdeki tüm fotoğraflarında kasıyorsun kendini . surat bir karış eller kavuşturulmuş hep uzaklara bakıyorsun . en azından artık kadınlığı utanılacak bastırılacak bir özellik omuzlarıma yüklenmiş bir külfet gibi algılamıyorum . şafak bu içsel çelişkiler ve ikilemler yüzünden elif bir süre parça parça olur ve bir bunalıma ve ardından da kimlik arayışına girer . oldum olası zorlanmışımdır içimdeki sesler korosu yla baş etmekte . azıcık sevmeyegöreyim birini diğerleri başlardı mızıldanmaya . aralarındaki iktidar mücadeleleri benim tek tek onlarla iktidar mücadelemin bir yansımasıymış sadece . ve şimdi anlıyorum ki içimden sesler korosu ancak yan yana olduklarında bir aradalıklarında anlam taşıyorlar . siyah süt ün sonunda da betimlendiği gibi kadınlar arasında kardeşlik ve bütünlük ancak birbirimizi ötekileştirmeyi bıraktığımız ve birbirimizi hatalarıyla sevaplarıyla olduğumuz gibi kabul ettiğimiz zaman mümkün olacak ve böylece daha uyumlu ve daha demokratik bir toplumda yaşama şansını elde edebiliriz .
446
173
[ 0, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3 ]
AYNANIN İÇİNDEKİLER” DİZİSİNDEKİ ROMANLAR ÜZERİNDEN ATTİLA İLHAN’IN TOPLUMSAL VE SİYASİ KONULARA İLİŞKİN YAKLAŞIMININ TAHLİLİNİ YAPMAK KONUSUNDA BİR DENEME
attila ilhan ın arası dönemin olaylarını anlatmak üzere yazdığı aynanın içindekiler dizisindeki beş roman aynı zamanda türk düşünce hayatının da önemli metinleri arasında yer alır . bir edebi tür olarak batı toplumlarında ortaya çıktığından beri roman toplumu bireyi ve bunlar arasındaki ilişkileri anlatmak için başlıca yollardan biri olmuştur . türk edebiyat hayatına tanzimat ile birlikte giren bu tür türk düşünce hayatının da temel kaynaklarından biridir . hatta türk düşününde roman çoğu zaman akademik metinlerin önüne geçerek toplumun yakın dönem tarihi olayların daha geniş bir açıdan ele alındığı bir mecra haline gelmiştir . bu bakımdan türk düşünce tarihinin önde gelen isimleri aynı zamanda romancılar olması şaşırtıcı değildir . bu çalışmada hem aynanın içindekiler dizisinde anlatılan türkiye nin yakın geçmişine dair olaylar ve düşünceler hem de attila ilhan ın bunları ele alışı yazarın toplumsal ve siyasi meselelere bakışı ile bu konularda değerlendirmeler yapan diğer düşünürlerin görü leri ışığında irdelenmektedir . böylelikle ilhan ın düşün dünyasının genel bir tablosunun ortaya konması amaçlanmaktadır .
attila ilhan ın yıllık bir zaman dilimine yayarak yazdığı aynanın içindekiler başlıklı nehir romanları türkiye nin ikinci meşrutiyet ten mayıs askeri darbesine kadar olan tarihini ve belli başlı toplumsal meselelerini anlatması bakımından önemli bir çalışmadır . batı da burjuva toplumunun gelişmesiyle birlikte ortaya çıkan bir edebi tür olarak roman osmanlı imparatorluğu na tanzimat döneminde geçmiştir . yakın döneme kadar da türk düşüncesinin pek çok isminin aynı zamanda roman yazıyor olması bu çerçevede değerlendirilebilir . tanzimat dönemini aşırı batılılaşma olarak nitelendiren mardin bu konudaki görüşlerini recaizade mahmut ekrem in araba sevdası romanı etrafında ele almıştır . aynanın içindekiler dizisindeki romanlar üzerinden attila ilhan ın toplumsal ve siyasi konulara ilişkin yaklaşımının tahlilini yapmak konusunda bir deneme taner timur osmanlı türk romanında tarih toplum ve kimlik kitabında osmanlı imparatorluğu nun dağılış sürecinde osmanlılıktan türklüğe geçerken yaşanan kimlik bunalımında romancıların tarihçilerden daha özgür ve yaratıcı bir çaba içinde olduklarından bahseder . yazar siyasi ve toplumsal buhranları daha çok atatürk inkılaplarından uzaklaşılması ile buna göz yuman aydınlar üzerinden eleştirir . meşrutiyet dönemi ile ilgili kısımları selanik te geçerken mütareke dönemi ise işgal altındaki istanbul da ittihatçıların tevkif edilmeye başlamasıyla bacaksız abdi bey in selanik ten komşuları mizrahiler in yalısında saklandığı günler anlatılır . birlik gazetesinin milli mücadele yanlısı başyazarı hüsnü faik le işgal üzerine konuşurken abdi bey mevcut durumda ingiliz himayesinin ehven i şer olduğunu söyler . duygu köksal bu tavrı kemalist milliyetçi lik olarak tanımlar . köksal a göre bu yaklaşım tipik sol kemalist söylemlerden osmanlı selçuklu geçmişine yaptığı vurgu ile ayrılmaktadır . ancak karaosmanoğlu nun eseri bir toplumsal tahlil çalışması gibi mütareke döneminin istanbul unu resmederken ilhan ın eseri meşrutiyet ve mütareke dönemlerine ilişkin olayların sıralandığı daha ziyade döneme ilişkin farklı fikirlerin aktarıldığı bir çalışma olarak durur . ahmet ziya nın lerde sosyalist hareket içindeki günlerinin de okuyucuya aktarıldığı bu romanda ilhan türk solunun söz konusu dönemde yaşadığı bölünmeler nazım hikmet in şevket süreyya aydemir in ve hareketin önde gelen diğer isimlerin tutuklanıp mahkûm edilmelerinin öykülerini de anlatır . dünya savaşı sırasında ve sonrasına ilişkin eleştirilerini hatırlatır . toprak reformu endüstrileşmek köylü ve işçilerden oluşacak bir kurucu meclis gibi eylemler gereklidir . hangi sol kitabında ise mayıs sonrasında ordunun yönetime müdahalesi gibi moda nın belirdiğini bunun da atatürkçülük olarak öne sürüldüğünü not düşer . ilhan osmanlı imparatorluğu ndan cumhuriyet e geçen süreçte siyasal ve toplumsal hayatın kırılmalarını dönüşümlerini inceleyen bir yazısında yahya sezai tezel mustafa kemal hareketinin meşruiyet konusunu irdelerken ilhan ın halkçılık tezine benzer bir görüş dile getirir . idam fetvaları nı ceplerinde taşıyan bir kadronun kendi doğru sunu savaşarak gerçekliğe dönüştürme girişimiydi . chp yi atatürk devrimlerinden uzaklaşması devrimlerle öngörülen çağdaş hayat düzeyini yakalamayı sağlayac k ilke olan devletçilik uygulamalarının bir kenara bırakılması bakımından eleştirir . bıçağın ucu romanı mayıs sabahı radyodan türk silahlı kuvvetlerinin idareyi ele aldığını duyuran anons ile sona erer . aydın çevresinden bir çiftin mayıs hareketini sevinçle karşılaması da döneme ilişkin bir başka gönderme olarak görülebilir . tevhid i tedrisat kanunu bu ikiliği tasfiye edecekti ulusal demokratik ve laik cumhuriy t in bu vasıfları taşıyan çağdaş aydınlarını yetiştirmek için tasarlanmıştı . çünkü bu kurumları batı kurum ve kanunlarını alarak çağdaşlaşmaya çalışan bir ülkede ilhan ın öne sürdüğü gibi bir bileşim yaratmaktan ziyade yeni kurulan ulus devlete kültür ve tarih alanında bir dayanak oluşturmak imparatorluktan kopuş sürecine hizmet eden vasıtalar olarak değerlendirmek daha doğru olacaktır . attila ilhan batı ve batı özentisi aydını eleştirmek kültürel kimliği korumak üzere onun bir parçası olan din bağı adına müslüman araplarla petrolden faydalanmayı da sağlayacak bir ilişki önermektedir . kimileri ingiliz mandasının daha iyi olacağını savunur kimileri amerikan mandasından medet ummaktadır . yazarın düşüncelerindeki çatışmalar çelişkiler edebi kaygıların önüne çıkarak bir kurguya yerleştirilmiş gibi durmaktadır .
563
150
[ 0, 3, 20856, 2, 29, 3, 23, 8970, 77, 221, 2168, 1171, 4698, 1314, 40, 2, 157, 40, 2, 3 ]
FEN-EDEBİYAT FAKÜLTESİ ÖĞRENCİLERİNİN FATİH PROJESİNE İLİŞKİN BİLGİSAYAR KULLANIMINA YÖNELIK TUTUMLARININ İNCELENMESİ
yükseköğretim kurulu tarafından fen edebiyat fakültesi öğrencilerine verilen pedagojik formasyon eğitimi bu fakültedeki öğrencilerin milli eğitim bakanlığı na öğretmen olarak atanabilmelerini sağlamaktadır . bu çalışmanın amacı fen edebiyat fakültesinde öğrenim gören öğrencilerin eğitimde bilgisayar kullanımına ilişkin ilgi düzeylerini incelemektir . araştırmanın çalışma grubunu eğitim öğretim yılı güz döneminde kilis aralık üniversitesi fen edebiyat fakültesi felsefe türk dili ve edebiyatı tarih ve coğrafya bölümlerinde öğrenim gören toplam öğrenci oluşturmuştur . araştırmada veri toplama aracı olarak bilgisayar tutum ölçeği ve kişisel bilgi formu kullanılmıştır . veriler gönüllülük esasına göre yüz yüze anket yoluyla toplanmıştır . elde edilen verileri analiz etmede frekans yüzde t testi anova ve tukey hsd testi kullanılmıştır . araştırma sonucuna göre kullanıcıların bilgisayar kullanımına yönelik tutumlarında cinsiyet grubuna göre anlamlı bir fark bulunmazken bilgisayara sahiplik durumunda bilgisayar sahibi olanlar lehine anlamlı bir fark bulunmuştur . sınıf düzeyinde yapılan analiz sonucunda bilgisayara ilgi duyma alt ölçeğinde anlamlı fark bulunmazken bilgisayara karşı kaygı duyma ve bilgisayarı eğitimde kullanma alt ölçeklerinde anlamlı farklar bulunmuştur .
baş döndürücü hızla gelişen teknoloji insanlığın vazgeçilmez bir unsuru haline gelmiştir . bilgi iletişim teknolojilerinin getirdiği çoklu ortamlar eğitim öğretim faaliyetlerinde geleneksel öğretim materyaline göre bireylerin daha fazla duyu organlarına hitap etmektedir . eğitim faaliyetlerine kattığı bu yararlar öğrenme faaliyetlerini daha zevkli hale getirmektedir . günümüzde eğitim faaliyetlerinin her alanında yer alan bilgisayar destekli eğitim in başarılı olabilmesinin en önemli faktörlerinin başında öğretmen ve öğretmen adaylarının bde ye yönelik tutumları gelmektedir . yılına kadar milyon bin adet tablet öğretmen ve öğrencilere dağıtılmış bin okulun bin dersliğine birer etkileşimli tahta kurulumu tamamlanmış yaklaşık bin çok fonksiyonlu fotokopi cihazı verilmiş internet alt yapısı sağlanmıştır . günümüze kadar yapılan eğitim teknolojilerindeki araştırmalar incelendiğinde yapılan çalışmaların genellikle eğitim fakültesi öğrencilerine veya öğretmenlere yönelik olduğu görülmüştür . ayrıca eğitim teknolojilerinde yapılacak yeniliklerin başarıya ulaşmasını da etkileyecektir . katılımcıların btö m ve alt ölçeklerinde bölüm düzeylerine ilişkin tutumları nasıldır ölçeğin cronbach alpha güvenirlik katsayısı . olarak ifade edilmiştir . yürütülen bu çalışmada ölçeğe ilişkin elde edilen cronbach alpha değeri ise . olarak hesaplanmıştır . bu kapsamda uygulama sonuçlarından elde edilen verilerin çözümlenmesinde frekans ve yüzde dağılımı bağımsız gruplar t testi ve varyans analizi teknikleri kullanılmıştır . gruplar arasındaki anlamlı farkın hangi gruplar arasında olduğunun bulunması için çoklu karşılaştırma testlerinden tukey hsd testi kullanılmıştır . veriler yorumlanırken önce btö m den elde edilen toplam puanlar dikkate alınmıştır . bu bölümde katılımcıların cinsiyet bilgisayar sahiplik durumu öğrenim gördükleri sınıf düzeyi ve bölüm düzeylerine bağlı olarak bilgisayar kullanımına yönelik tutumları arasında anlamlı bir farklılık olup olmadığı incelenmiş ve bu değerlerden elde edilen bulgulara ilişkin yorumlara yer verilmiştir . elde edilen bulgulara dayanılarak bilgisayarı olan katılımcıların olmayanlara oranla bilgisayara yönelik genel tutumlarının bilgisayara ilgi duymaya yönelik tutumlarının bilgisayara karşı kaygı duyma ve bilgisayarların eğitimde kullanılmasına yönelik tutumlarının daha olumlu olduğu söylenebilirtablo de katılımcıların btö m ve alt ölçeklerden aldıkları puanlarının sınıf düzeylerine göre farklılaşıp farklılaşmadığını belirlemek amacıyla yapılan anova testi sonuçları görülmektedir . sınıfların . sınıflar lehine anlamlı farklılık ortaya çıkmıştır . ve . sınıfların . sınıflar lehine anlamlı bir farklılık ortaya çıkmıştır . bilgisayarın eğitimde kullanılması alt ölçeğinde ise . sınıfların . sınıflara oranla daha olumlu tutum içinde olduğu ortaya çıkmıştır . alanyazın incelendiğinde genel puan ortalamalarının benzer düzeyde olduğu görülmüştür . çobanoğlu kutluca ve ekici şahin ve akçay belirtilmektedir . bu sonuç eğitim düzeyinin arttıkça bilgisayara karşı olan kaygı düzeyinin düştüğünü göstermektedir . yapılan benzer çalışmalar incelendiğinde sınıf düzeyi arttıkça ilgi düzeylerinin arttığı görülmüştür . bu araştırmanın önemli sonuçlarından bir diğeri ise bölümler arasında yapılan analiz sonucunda bilgisayara ilgi duyma ve bilgisayara karşı kaygı duyma alt ölçeklerinde anlamlı bir farklılık ortaya çıkmamıştır . kutluca ve ekici nin de yapmış oldukları çalışmalar bunu destekler niteliktedir . ülkemizdeki eğitim politikalarının getirdiği öğretmen atama sonuçlarından biri de farklı bölümlerden mezun olan bireylerin pedagojik formasyon eğitimi alarak öğretmen olarak atanmalarıdır .
483
152
[ 0, 3, 2, 23, 2998, 3, 89, 9, 4288, 63, 15, 14539, 77, 77, 3, 8682, 17, 2, 8524, 3 ]
İSTATİSTİKSEL KALİTE KONTROL
bu tez çalışmasında gf matris metodu ile oktahedral xy türü molekül ve kompleks iyonların iç koordinatlarda kuvvet sabitleri hesaplandı . matris çözümü newton raphson metoduna göre hazırladığımız bir bilgisayar programıyla yapıldı ve sonuçlar tablolar halinde listelendi . xf türü moleküller için merkezi x atomunun ve aynı merkezi x atomuna sahip xy kompleks iyonları için ise ligand y atomunun artan kütlesi ile kuvvet sabitlerinin azaldığı gözlendi ve bu bir bütün olarak molekülün artan molar kütleyle yavaşlanmasına atfedildi . ayrıca hesaplamalardan aynı merkezi x atomuna sahip xy kompleks iyonları için ligand y atomunun artan kütlesiyle frr kuvvet sabitlerinin azaldığı gözlendi . bu nedenle de çıkardığımız teorik sonuca da uygun olarak bu iyonların titreşim frekansları ν ve ν nin karelerinin farkı ligand y atomunun artan kütlesiyle azaldığı sonucu çıkarıldı .
soğutma ve iklimlendirme sistemlerinde akışkanın sıkıştırılmasını sağlayan kompresörü tahrik etmek için elektrik enerjisine ihtiyaç duyulmaktadır . bununla beraber enerji kayıplarının azaltılmasına yönelik araştırmalar sadece enerji kullanımının optimizasyonunu değil aynı zamanda enerji tüketiminin azaltılmasını da içermektedir . çalışmasında öncelikle literatürdeki veri eksikliğinden bahsetmiş ve değişken hızlı sürücü teknikleri hakkında bilgiler vererek bunlarla çalışan kompresör ve üfleyicileri karşılaştırmıştır . analitik çalışmasında sayısal optimizasyon programı kullanarak ısı pompası modelini r soğutucu akışkanı için oluşturmuştur . sistem verimindeki bu artışı soğutma yükünün çevrim kayıplarının ısı değiştiricisi yükünün ve defrost kayıplarının azalmasına bağlamıştır . yaptıkları simülasyonda değişken hız ile değişken hacim değerleri için kompresör verileri kullanılmıştır . diğer bir sonuca göre kondanser suyu çıkış sıcaklığı kompresör hızıyla beraber artmıştır . ev tipi buzdolaplarında kullanılan kompresörlerde değişken hızlı sürücü teknolojisi kullanarak enerji tüketiminin azaltılmasına yönelik incelemeler yapmışlardır . sistemin enerji tüketimi sonuçlarına göre lık bir enerji tasarrufu sağlanmıştır . ideal bir buhar sıkıştırmalı kompresörlü soğutma sistemi temel olarak kompresör kondanser genleşme valfi ve evaporatör olmak üzere dört ana elemandan oluşmaktadır . ıslak buhar halinde evaporatöre giren soğutucu akışkan dış ortamın ısısını çekerek buharlaşır ve buradan geçerek buhar halinde tekrar kompresöre girer . yüzyılda enerjinin kalitesinin diğer enerji biçimlerine dönüşebilme yeteneğini tanımlamak için ortaya çıkmıştır . bu ifade kullanılabilir enerji kullanılabilirlik veya maksimum potansiyel enerji olarak tanımlanabilir r ile çalışan soğutma sisteminde sarmal kompresör kullanmış ve aç kapa sisteme oranla lik enerji tasarrufu sağladığını belirtmiştir . kompresör frekansı düştükçe mekanik elektrik volümetrik verim kayıpları azalmıştır . kompresörün ilk kalkış momentini yenmesi ve ilk kalkış anında kompresörün piston yataklarının daha hızlı yağlanması için kompresörün ayarlanan frekans değerine kısa bir zaman diliminde çıkması gerekmektedir . çünkü kompresör durgun halde iken yağ dibe toplanmış vaziyette olur ve kalkış süresi ne kadar uzarsa yağlanma da o kadar geç gerçekleşir . yüksek verimli kompresörler ve daha iyi kontrol algoritmaları kullanılarak bu tip sistemlerin performansları daha çok arttırılabilir . böyle bir sistemle büyük oranda enerji tasarrufu sağlanabilir . bu çalışma değişken hızlı kompresörlü soğutma sistemlerinin performanslarının ve potansiyel enerji tasarruflarına etkisinin belirlenmesi konusunda ileride yapılacak diğer uygulamalara önemli ölçüde katkı sağlayacaktır . bu çalışmadaki analizlerin bu incelemelere ışık tutması beklenmektedir .
394
121
[ 0, 3, 2, 76, 17, 51, 9, 3, 162, 3, 23, 157, 4941, 40, 35, 12594, 526, 6517, 109, 13119 ]
GÖRME ENGELLİLER İÇİN KENT PARKLARININ ERİŞİLEBİLİRLİĞİNİ ARTTIRMAYA YÖNELİK PEYZAJ TASARIM YAKLAŞIMLARI
dünya da yaşanan nüfus artışı ile birlikte farklı engel türlerine sahip bireylerin oranında da bir artış olduğu görülmektedir . bu engel türleri içerisindeki bireylerden birisi de görme engelli bireylerdir . görme engelli bireylerin kamusal bir mekan olan ve engelli bireyler için önemli sosyalleşme alanı olan parkları herkes gibi rahat konforlu ve güvenli bir şekilde kullanabilmesi anayasal hakkıdır . bu nedenle ülkemizde engelli bireylerin dış mekanların erişilebilirliğine yönelik farklı standartlar geliştirilmiştir . çalışmanın amacı kent parklarının görme engelli bireylerin kullanımına uygunluğunu yasal mevzuatta belirtilen standartlara göre değerlendirmek ve görme engelli bireylerin parklarda bir kişiye bağlı kalmaksızın rahat ve güvenli bir şekilde dolaşımını sağlamaya yönelik bir takım peyzaj tasarım önerileri ortaya koymaktır . bu kapsamda araştırma antalya kent merkezinde yer alan ve erken cumhuriyet dönemine ait karaalioğlu parkında gerçekleştirilmiştir . parkın girişinden başlayarak park içerisindeki yürüyüş yolları merdivenler rampalar peyzaj donatı elemanları parkın bitkisel tasarımı ve bakımı onarımı hazırlanan gözlem formu ve yapılan ölçümler ile incelenmiştir . ve elde edilen veriler standartlar doğrultusunda değerlendirilmiştir . araştırmada parkın bazı noktalarında zemin kaplama elemanlarının merdivenlerin ve rampaların görme engellilerin yalnız dolaşımına uygun olmadığı görme engelli bireylerin park içerisinde kullanılan peyzaj donatı elemanlarını rahat bir şekilde kullanımının zor olduğu ve bu bireylerin parkı gezmelerine rağmen parkla ilgili genel bir bilgiye ulaşma ihtimallerinin zor olduğu görülmüştür . sonuç olarak literatürden ve parkta gerçekleştirilen gözlemlerden elde edilen veriler ile yasal mevzuatta belirtilen standartlar dikkate alınarak evrensel tasarım ilkeleri doğrultusunda görme engellilerin parklarda rahat güvenli ve özgür bir şekilde dolaşımına yönelik peyzaj tasarım önerileri geliştirilmiştir .
yüzyılda teknoloji ve endüstri alanında yaşanan gelişmelerle birlikte dünya nüfusunda da önemli bir artış yaşanmıştır . bu durumda yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki oranı yılında iken yılında e kadar yükselmiştir . birleşmiş milletler ve dünya sağlık örgütü tarafından hazırlanan raporlarda dünya nüfusunun yaklaşık unun engelli bireylerden oluştuğu ifade edilmektedir . bu oranın ise bazı ülkelerde lere ulaştığı gözlemlenmiştir . bu kapsamda duyusal engel gruplarından birisini de görme engelli bireyler oluşturmaktadır . dünya sağlık örgütü verilerine göre dünya üzerinde milyar insanın görme bozukluğu yaşadığı ve bu kişilerden milyonunun görme engelli olduğu ifade edilmektedir . karaalioğlu parkı lı yıllarda tarihi kaleiçi bölgesinin yanında falezler üzerindeki bataklık alanın dönüştürülerek kentte yaşayanların kullanımına açılması amacıyla tasarımı peyzaj mimarı mevlüt uysal a ait olan peyzaj projesinin uygulanmasıyla oluşturulmuştur yüzeyin bulunmaması görme engelli bireylerin donatı elemanının konumunu algılayabilmesini ve kullanımını zorlaştırmaktadır . ayrıca görme engelli bireylerin donatı elemanlarının yerlerini daha kolay algılayabilmesi için park içerisinde donatı elemanları belirli aralıklarla konumlandırılmamıştır . karaalioğlu parkı sahip olduğu bitki türü ve sayısı bakımından antalya nın en zengin kent parklarından birisidir . park içerisinde hem uzun yıllar öncesine ait bitki türleri hem de günümüzde dikilmiş farklı türde bitkiler bulunmaktadır . genellikle boylu ağaçların bulunduğu parkta ağaçların dal yükseklikleri baş kurtarma mesafesinin üzerindedir . bu durum görme engelli bireylerin takılıp düşmesine ve yaralanmasına neden olacaktır . ayrıca yürüyüş yollarındaki bozulan bu alanlara su birikmekte ve bu ise yürüyüş konforunun azalmasına neden olmaktadır . park içerisindeki diğer bir sorun vandalizm eylemlerinin meydana gelmesidir . bu durum ise mevzuatta yer alan standartların uygulamada kullanılmadığını göstermektedir .
445
236
[ 0, 3, 476, 1272, 4164, 2, 40, 26, 9, 3, 17, 15, 24458, 40, 21892, 3, 162, 414, 1272, 7 ]
Kullanım Tercihleri ve Metin Dil Bilimsel Bir Özetleme Çalışması
özetleme edinilen bilgilerin sınıflandırılmasını sağma işlemi ve mümkün olduğunca az kelimeyle metnin ana ifadesinin ortaya konulma sürecidir . özetleme çalışmalarıyla beyin sınıflandırma analiz açıklama değerlendirme ve sonuç gibi bir dizi bilişsel işlem gerçekleştirmektedir . özetlemede metnin eksiksiz olarak anlaşılması çok önemlidir . metnin tam olarak anlaşılmasında ise metin dil bilim çalışmaları önemli bir yere sahiptir . bu çalışmada türk dili ve edebiyatı öğretmen adaylarının özetleme stratejilerini kullanım tercihleri incelenmiştir . araştırma tarama deseninde modellenmiştir . çalışmadaki veriler deneme tarafından geliştirilen maddelik özetleme stratejileri ölçeği kullanılarak elde edilmiş ve ölçeğin crohach alfa değeri . olarak tespit edilmiştir . araştırma eğitim öğretim yılı güz döneminde gazi üniversitesi türk dili ve edebiyatı öğretmenliği bölümünde öğrenim görmekte olan ü kız si erkek olmak üzere toplam öğrenciden alınan verilerden yararlanılarak oluşturulmuştur . anket aracılığıyla toplanan veriler istatistiki olarak bağımsız örneklem t testi ve tek faktörlü varyans analizi ile anlamlandırılmış ve sonuçlar tablolaştırılmıştır . sonuç olarak öğretmen adaylarının özellikle kaynak metinde yer alan imge ve düşüncelerin özet metinde yer bulmasını sağlayacak bağlantı ve atıf stratejileri ile eş zamanlı özetleme gibi stratejileri yeterli düzeyde kullanmadığı tespit edilmiştir . bu sonuçlar doğrultusunda edebiyat öğretmeni adaylarına özetleme eğitimi verilmesi ve bu eğitimin metin dil bilim verileri doğrultusunda gerçekleştirilmesi önerilmektedir .
özetleme bireyin ne öğrendiğini düşünmesi mantıksal ve anlaşılabilir tarzda yazması ve kendi kelimeleriyle ne öğrendiğini açıklaması metnin önemli içeriksel yapısını kısaltılmış olarak geri vermek metnin anlatımını bozmadan öz bir yapıya dönüştürebilmek olarak tanımlanmaktadır . aynı zamanda mümkün olduğunca az kelimeyle metnin ana ifadesinin ortaya konulma sürecidir . bununla birlikte özetlemenin öğrenim hayatının ilk yıllarından itibaren sıkça kullanılması bireyde bilimsel metotlu düşünme becerisinin geliştirilmesine de katkı sunacaktır . bu bağlamda küçük yaşlarda özetleme çalışmalarına başlayan öğrencilere özetleme stratejilerini içeren bir eğitimin verilmesi zorunluluğu ortaya çıkmaktadır . öğrencilerce üretilmiş olan özet metinlerin niteliğine yönelik yapılan bir araştırmanın bulgularına dayanarak belirtilebilecek en genel sonuç öğrencilerin bir kaynak metni yazılı bir özet metne dönüştürme sürecinde ne yapacaklarına ilişkin bilgi ve beceri eksikliği gösterdikleridir . barnet ve stubbs da doğru ve eksiksiz özet yazabilme becerisinin akademik çalışmanın merkezinde olduğu belirtilmektedir . . birincisi metinde yazarın önemli tanımlamalar yoluyla vurgulamak istediği bölümlerdir ki bunlar genellikle ipuçları yoluyla işaretlenir . ikincisi ise okuyucunun ilgisini çeken bölümlerdir iyi ve kötü okuyucularda çeşitli kuralları uygulama yeteneğinin farklı olduğu tespit edilmiştir . temel yapı taşları cümleler olan bu kompozisyonun sağlanmasında bağlaçlar önemli bir yere sahiptir . akıcı okuyucuların bağlamsal ve metinsel kısıtlamaları yargıları ve esas önemi saptayabildiklerini ifade etmektedir . madde ortalaması ve yüzde değerlendirildiğinde maddeye konu olan edimin öğrenciler tarafından uygulanmadığı tespit edilmektedir . maddesine öğrencilerin u katıldıklarını ifade etmiştir . özet yazarken özgün metindeki ayrıntıları da özetlemeye gayret ederim . özgün metni okumaya başlar başlamaz özet metni yazmaya başlarım . maddesine öğrencilerin i katıldıklarını ifade etmiştir . özet yazarken özgün metindeki cümlelerin altını çizip bu cümleleri aynen özet metinde yazarım maddesine öğrencilerin si katıldıklarını ifade etmiştir . aynı zamanda eş zamanlı özetleme stratejisi ile ortak özellikler taşıyan bu stratejinin de az kullanılması katılıcıların bu stratejilere yaklaşımı noktasında bir tutarlılığı da ortaya koymaktadır . bunun sağlanabilmesi için de özetlenecek metinde yer alan önemli bilgilerin belirlenip alımlanması gerekir . edebiyat öğretmeni adaylarının üniversitede yazılı ve sözlü anlatım becerilerini geliştirmeye yönelik dersler almalarına rağmen pasif kopyalama stratejileri dışında kaynak metni ifade edecek özgün bir metin oluşturmada temel stratejileri yeterli düzeyde kullanamadıkları görülmektedir .
411
196
[ 0, 3, 2, 1536, 26, 23, 2, 77, 23, 3, 26, 1272, 1314, 1272, 29, 2687, 23, 388, 17, 2 ]
FARKLI POZİSYONLARDA UYGULANAN SQUAT EGZERSİZLERİNİN DİZ FLEKSİYON VE EKSTENSİYON KUVVET GELİŞİMİNE ETKİLERİNİN İNCELENMESİ
bu çalışmanın amacı haftalık farklı pozisyonlarda uygulanan squat antrenmanlarının diz fleksiyon ve ekstansiyon kuvvet gelişimine etkilerini araştırmaktır . bu çalışmaya sağlıklı erkek denek gönüllü olarak katıldı . denekler tesadüfi yöntemle tam squat grubu yarım squat grubu ve kontrol grubu olarak üç gruba ayrıldı . deney grubundaki deneklere haftada üç gün toplam sekiz hafta süreli maksimum tekrarlarının ı şiddetinde tam ve yarım squat egzersizleri yaptırıldı . çalışma ağırlıkları . haftadan sonra yeniden ayarlandı . deneklerin yaş boy ve vücut ağırlığı ortalamaları sırasıyla tam squat grubunda yıl cm kg . yarım squat grubunda yıl cm . kg . kontrol grubunda ise yıl cm . kg . olarak tespit edilmiştir . elde edilen verilerin analiz ve değerlendirilmesi spss . istatistik paket programıyla tek yönlü varyans analizi ve tukey testleri ile yapıldı . anlamlılık düzeyi olarak ve kabul edilmiştir . sonuç olarak yarım squat egzersizlerinin diz ekstensör ve fleksörlerinin kuvvet gelişiminde daha etkili olduğu söylenilebilir .
sporda başarının ön şartlarından olan üstün motorik performans düzeyine ulaşma yolunda kuvvet ve kuvveti geliştirme antrenmanları çok önemli bir role sahiptir . bir segmentin eklem hareket aralığı başlangıç pozisyonundan itibaren hareketin tam olarak bitirildiği pozisyon arasındaki açıyı gösterir . squat çalışmaları yarım ve tam squat olarak çeşitli diz fleksiyon açılarında yapılabilir . yaş ortalamaları tam squat grubu yarım squat grubu kontrol grubu boy uzunlukları tam squat grubunun yarım squat grubunun kontrol grubunun ağırlık ortalamaları tam squat grubunun yarım squat grubunun kontrol grubunun olarak tespit edilmiştir . bu araştırmaya katılan deneklere uygulanan squat egzersizleri toplam hafta süreli haftada gün ve adet olarak gerçekleştirilmiştir . antrenmanlara başlamadan önce diz ekstansör ve fleksörlerinin maksimum tekrarları ölçüldü . dördüncü hafta sonunda deneklerin maksimum tekrarları yeniden ölçülerek devam eden antrenmanlarda uygulanacak yüklenme şiddeti belirlendi . tam squat grubu tam hareket genişliğinde omuzlarında ağırlık takılmış bar olduğu halde oturup kalktı . leg curl de yüz üstü yatar pozisyonda tam hareket genişliğinde kalçaya kadar çekip bıraktı . hamstringler için yine yüz üstü yatar pozisyonda leg curl de ayağa takılı olan barı kalçayla º yapacak şekilde çekip bıraktılar . bu çalışmada diz ekstensör ve fleksör kuvvet değerleri cybex izokinetik kuvvet ölçen dinamometre ile tespit edilmiştir . istatistik işlemlerde anlamlılık düzeyi ve olarak kabul edilmiştir tablo de tam squat grubunun antrenman öncesi ve sonrası alınan peak torque ekstansion sağ diz º de anlamlı bir sonuç bulunamazken peak torque sol diz º fleksiyonda peak torque sol diz º fleksiyonda peak torque sağ diz º fleksiyonda peak torque sağ diz º fleksiyonda peak torque sol diz º ekstansiyonda peak torque sol diz º ekstansiyonda peak torque sağ diz º ekstansiyonda istatistiksel açıdan anlamlı farklılıklar tesbit edilmiştir . tablo de yarım squat grubunun peak torque sol diz º fleksiyon sol ayak º ekstansiyon sağ diz º ekstansiyonda istatistiksel açıdan anlamlı bir fark tesbit edilmemiştir . antrenman sonrası ortalama güç ekstansiyon sol diz º de ts kg arasında p düzeyinde fleksiyon sol sağ diz º º de ts kg ys kg arasında p düzeyinde ekstansiyon sol sağ diz º º de ts kg ys kg arasında p düzeyinde anlamlı farklar tespit edilmiştir . gruplar arasındaki en fazla gelişmeyi ile yarım squat grubu sağlamıştır . bu çalışmada deneklerin antrenman öncesi ve antrenman sonrası alınan ortalama güç ekstansiyon sol diz º sn hızdaki ölçümlerine bakıldığında gruplar arasında ts kg ys kg arasında antrenman öncesi ve antrenman sonrası p düzeyinde anlamlı farklar tespit edilmiştir . gruplar arasındaki en fazla gelişmeyi ile yarım squat grubu sağlamıştır . tam squat yapabilmek için daha yüksek kas gücüne ihtiyaç duyulur . º ile º arasında dize uygulanan kuvvet minimum olduğu için diz fleksiyon çalışmaları sakatlık rehabilitasyonunda uygulanan yaygın yöntemlerdendir . literatürde º sn düşük º sn ise orta hızlar olarak adlandırılmaktadır . normal yürüyüşte dizin açısal hızı º sn iken sprint de º sn civarındadır . sonuç olarak farklı pozisyonlarda yapılan sekiz haftalık kuvvette devamlılık antrenmanının pozisyonlar incelendiğinde cybex parametrelerinde antrenman öncesi tam squat ile yarım squat arasında ortalama güç ekstansiyon sağ diz º sn de ve ekstansiyon sağ diz º sn de gelişmeler tespit edilmiştir . ortalama güç ekstansiyon sol diz º sn de ortalama güç ekstansiyon sağ diz º sn de ortalama güç ekstansiyon sağ diz º sn de önemli gelişmeler kaydedilmiştir . ortalama güç değerlerinde de fleksiyon yapan dizin ekstansiyon yapan dize nazaran daha fazla gelişme gösterdiğini görmekteyiz . kas açısına bağlı olarak ürettiği güç artıp azalmaktadır .
568
179
[ 0, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3 ]
Artvin’in Şavşat ilçesinde yetiştirilen korunga (Onobrychis sativa Scop.) yem bitkisinin verimi ve kalitesi üzerine yükseltinin ve bazı toprak özelliklerinin etkisi
bu çalışma bazı toprak özellikleri ve yükseltiye bağlı olarak artvin ili koşullarında yetiştirilmekte olan korunganın bitki boyu yeşil ve kuru ot verimi ile yem kalite parametrelerinde meydana gelebilecek olası değişimleri araştırmak amacıyla yürütülmüştür . araştırma artvin ili şavşat ilçesinde yükselti kademesinde bulunan ve homojen özelliklere sahip farklı korunga parseli üzerinde gerçekleştirilmiştir . ilk olarak seçilen parsellerdeki korunga bitkisinden vejetasyon süresi ve çiçeklenme dönemleri dikkate alınarak bitki boy ölçümleri yapılmıştır . ayrıca aynı parsellerden alınan bitki örnekleri üzerinde yeşil ot kuru ot ve kuru madde verimleri hesaplanmış ve ham protein ham kül ham yağ ndf adf ve adl analizleri yapılmıştır . ilaveten toprak numuneleri ise ph organik madde ve kireç içerikleri değişebilir katyonlardan na k ca ve mg elverişli fosfor miktarı ile azot içeriği bakımından analiz edilmişlerdir . sonuçlar ilin coğrafi yapısı gereği rakımlı yerlerde dahi yetiştiriciliği yapılan korunganın bitki boyunun her yükseltide de benzer olduğunu göstermiştir . ayrıca korunga bitkisinin yeşil ot ve kuru ot veriminin yetiştiriciliği yapılan bölgenin yükseltisine bağlı olarak değişmekle birlikte m rakımda önemli düzeyde verim düşüklüğünün olduğu ortaya çıkmıştır . yapılan çalışmada irdelenen toprak özelliklerinden ph organik madde ve toplam azot miktarlarının yükseltiler arasında istatistiki anlamda farklı olduğu belirlenmiştir . ayrıca bazı toprak özellikleri ile bitki besin maddeleri içeriği arasında önemli düzeyde korelasyonun bulunduğu da saptanmıştır . bu sonuçlar korunga bitkisi yetiştiriciliğinde hem toprak özelliklerinin hem de yükseltinin yem kalite parametrelerini belirlemede önemli etkenler olduğunu ortaya koymaktadır .
toprağın korunması sürdürülebilir ve kaliteli su üretimi biyolojik çeşitliliğin korunması ve bitkisel gen kaynağı olmaları gibi birçok önemli yarar ve işlevleri olmasına karşın doğal çayır ve mera alanlarının birincil ve doğrudan yararlanma şeklinin hayvancılığa kaba yem sağlamak olduğu bilinmektedir yönelik çalışmalar oldukça zaman alıcı ve pahalı işlemlerdir . hayvancılıkta önde gelen gelişmiş ülkelerin sahip olduğu toplam tarım arazisinin ortalama lik kısmında yem bitkileri üretilmesine karşın türkiye de bu oran son yıllardaki artışa rağmen . gibi düşük bir seviyede kalmıştır ve dolayısı ile ülkemiz hayvancılığı için yeterli düzeyde değildir hem de iklimsel özelliklerin kısa mesafelerde ve bazen ciddi boyutlarda farklılık gösterdiği bölgelerde yetiştiriciliği yapılan korunganın söz konusu bu farklılıklardan nasıl etkilendiği üzerinde yeterli düzeyde çalışma bulunmamaktadır . araştırma parsellerinin seçiminde birbirine yakın özelliklere sahip olan ve aynı uygulamaların yapıldığı parseller seçilmiştir . il merkezine uzaklığı km olan şavşat ın yerleşim merkezinin rakımı ile metre arasında değişmektedir . ilçeye bağlı belde ve köyün ekonomisi büyük oranda hayvancılık ve tarıma dayalıdır . grup arasındaki arazilerin oranı sadece . olarak tespit edilmiştir . bu çalışma tesadüf bloklar deneme desenine göre yürütülmüştür . korunga üzerinde yapılan çalışmalarda nötre yakın ph değerlerine sahip topraklarda iyi bir yetişme gösterdiği rapor edilmiştir ki bu araştırmada da her üç yükseltideki parsellerdeki toprak ph değerlerinin nötr veya nötre yakın olduğu göz önünde bulundurulduğunda yetişme ortamında toprak reaksiyonu açısından ideal şartları taşıdığı söylenebilir . bitki boyu ölçümleri üzerinde yapılan varyans analizi sonucunda yükseltiler arasında bitki boyları açısından farklılıklar istatistiki anlamda önemsiz bulunduğundan tüm parsellerde yetiştirilen korunganın benzer bitki boyuna sahip olduğu sonucuna varılmıştır . örneğin su sıkıntısının çekilmediği koşullarda cm ye kadar boylanan korunganın bu araştırmada elde edilen ortalama . cm lik bitki boyu değeri ile nispeten kısa kaldığı söylenebilir . bu farklılığı yorumlamak amacıyla yapılan lsd çoklu karşılaştırma testi sonuçlarına göre m ve m yükseltilerinden alınan korungaların yeşil ot verimleri aynı grupta yer alırken m yükseltisindeki korunganın yeşil ot verimi diğer grupta yer almıştır . kuru ot verimlerinin dahil olduğu grupları belirlemek amacıyla yapılan çoklu karşılaştırma testinde m ve m yükseltilerinde elde edilen korunga yeşil ot verimleri aynı grupta yer alırken m yükseltisindeki kuru ot verimi diğer grupta yer almıştır . bizim çalışmamızda ve m yükseltilerde yer alan parsellerden alınan korunga örnekleri bu aralık içine girerken m rakımdaki parselden oldukça düşük bir kuru ot verimi alınmıştır . her ne kadar bitki boyu bakımından m rakımlı yerdeki değerler rakımı düşük olan yerlere göre önemli bir farklılık göstermese de önemli bir verim değeri olan kuru ot bakımından ortaya çıkan kaybı karşılayamamaktadır . yapılan varyans analiz sonucunda kuru madde bakımından yükseltiler arasındaki farklılık istatistiki anlamda önemli çıkmıştır . ham protein bakımından incelendiğinde örneklerin alındığı yükseltiler arasındaki farklılığın istatistiki anlamda önemli olduğu yapılan varyans analizi ile ortaya konulmuştur . buna karşılık çizelge araştırmada elde edilen toprak ve bitki analiz değerleri arasındaki korelasyona ilişkin bilgiler parsellerin toprak özellikleri arasında bulunan çok sayıda istatiksel öneme sahip farklılıklara rağmen toprak özellikleri ile yem kalite parametreleri arasında korelasyon ilişkisi beklenenden daha az sayıda bulunmuştur . şavşat koşullarında yürütülen bu çalışmada ele alınan toprak verimliliği ile bitkinin besin değerini belirleyen kriterler arasında az da olsa bazı korelasyonların saptanması kutlu nun yem bitkilerinin yetiştiriciliğinde bitkinin yetiştiği toprak yapısı ile bitki besin maddesi içerikleri arasında önemli ilişki bulunduğu ball ve ark . bu çalışma toprak özelliklerinin ve yükselti farklılıklarının artvin ili koşullarında yetiştirilmekte olan korunga bitkisinin bazı özelliklerinde ne derece etkili olabileceğini araştırmak amacıyla yürütülmüştür .
688
237
[ 0, 3, 2, 40, 2, 157, 17, 9, 3, 8781, 3, 8781, 24065, 157, 3, 1872, 9660, 40, 23, 2 ]
Hepatosellüler Kanser Tanılı Hastalarda Trombosit Lenfosit Orani’nin Tümör Morfolojisi ve Alfa Fetoprotein ile İlişkisi
bu çalışmada hepatosellüler karsinom tanılı hastalarda platelet lenfosit oranı ile tümörün morfolojik ve klinikopatolojik özellikleri arasındaki ilişkinin belirlenmesi amaçlandı . yöntem görüntüleme yöntemleri ve veya doku örneklemesi ile hcc tanısı alan hastalar retrospektif olarak incelendi . hastaların demografik özellikleri etyolojisi sirotik veya non sirotik zeminde gelişmesi tümörün morfolojik özellikleri tanı anındaki tam kan sayımı alfa fetoprotein trombosit ve lenfosit değerleri hesaplandı . bulgular çalışmaya hasta dahil edildi . hastanın i erkek i kadındı . plr ile afp arasında pozitif korelasyon saptanırken portal ven invazyonu olan hastalarda plr nin istatistiksel olarak anlamlı derecede yüksek olduğu görüldü . plr değeri soliter lezyonu olanlarda infiltratif gruptan anlamlı olarak fazlaydı . plr değeri infiltratif grupta ise iki veya daha fazla nodulü olan gruba oranla istatistiksel olarak anlamlı düzeyde fazlaydı . infiltratif tip tümör dışındaki hastalarda maksimal tümör çapı arttıkça plr nin de istatistiki olarak anlamlı biçimde arttığı izlendi . sonuç plr ucuz ve kolay ulaşılabilir bir belirteç olup afp vasküler invazyon ve mtd gibi kötü prognostik faktörlerle pozitif korele olarak değişmektedir . tümörün agresifliğini değerlendirmek için plr de ek bir prognostik biyomarker olarak kullanılabilir .
çukurova üniversitesi tıp fakültesi hastanesi ne yılları arasında başvuran yaş arası görüntüleme yöntemleri ve veya doku örneklemesi ile hcc tanısı alan hastalar retrospektif olarak tarandı . istatistik analizler spss statistics programı kullanılarak yapıldı . değişkenlerin normal dağılıma uygunluğu analitik yöntemler kullanılarak incelendi . sürekli değişkenler arasındaki ilişkinin değerlendirilmesinde spearman bağıntı katsayısı kullanıldı . hcc gelişiminin inin sirotik zeminde sinin ise non sirotik zeminde olduğu anlaşıldı . hastaların maksimal tümör çapı tümör fokalitesi portal ven invazyonu afp değerleri incelendi . plr ile portal ven invazyonu arasındaki ilişkiye bakıldığında ise portal ven invazyonu olan hastalarda plr nin istatistiksel olarak anlamlı derecede yüksek olduğu tespit edildi . infiltratif tip tümör dışındaki hastalarda mtd ile plr arasındaki ilişki incelendiğinde mtd arttıkça plr nin de istatistiksel olarak anlamlı derece arttığı görüldü . tümör fokalitesi ile mtd arasında ise ilişki saptanmadı . inflamasyon tümör büyümesinde invazyonunda ve metastazında hayati rol oynamaktadır . inflamasyonu göstermekte birçok marker kullanılmaktadır . plateletler tümör anjiogenez ve metastazında rezervuar görevi almakta iken lenfositler ise immün sistem hücreleri olup anti tümör özelliğine sahiptirler . biz bu çalışmada platelet lenfosit oranındaki değişimin hcc tümör morfolojisi afp ve vasküler invazyon ile ilişkisini inceledik . çalışmamızda plr arttıkça afp nin de korele biçimde arttığını saptadık . çalışmamızda ilginç olan ise plr nin en yüksek soliter lezyon grubunda olmasıydı . bunun sebebi olarak en yüksek tümör çapının istatistiksel olarak anlamlı olmasa da soliter grupta olmasıyla ilgili olduğunu düşündük . vasküler invazyonu olanlarda da plr nin yüksek olduğunu saptadık . plateletler birçok büyüme faktörü ve inflamatuar faktörler salgılamaktadır . bu faktörler tümör ve stromal hücrelerin büyümesini indüklemektedir . ne kadar büyük tümör o kadar fazla tümör yükü anlamına gelmektedir . ayrıca tümör hücrelerini öldürmede en önemli etkenlerden biri lenfositlerdir . tümör ve mikro çevresinden proinflamatuar sitokinler ve büyüme faktörleri kompleks bir şekilde salgılanır . buna bağlı olarak tümör gelişiminde inflamatuar belirteçler araştırılmıştır . bu nedenle hcc li hastalar hakkında bilgi toplarken seçim yanlılığını önleyemedik . çalışmamızın diğer bir kısıtlılığı ise plr nin genel sağkalıma etkisi değerlendirilmemiştir . tümörün agresifliği değerlendirilirken plr de ek bir biyomarker olarak kullanılabilir . plr nin genel sağkalım progresyonsuz sağkalım ve diğer prognostik faktörlerle ilişkisini net ortaya koyabilmek için geniş hasta sayısı içeren prospektif randomize çalışmalara ihtiyaç vardır .
348
191
[ 0, 3, 2, 23, 1314, 2217, 1171, 3, 2551, 7, 2, 727, 11259, 3, 173, 23, 1314, 2917, 77, 20 ]
E-Devlet Adaptasyonunda Etkili Olan Faktörlerin Belirlenmesine İlişkin Ampirik Bir Araştırma: Yalova Örneği
bu araştırma ile vatandaşların e devlet adaptasyonunu etkileyen kritik faktörleri belirlemek amaçlanmaktadır . araştırma kapsamında e devlet hizmetleri kullanan kullanıcı ile yüz yüze anket yapılarak bulgular elde edilmiştir . analizler sonucunda e devlet kabulüne etki edebilecek çeşitli faktör grupları ile e devlet adaptasyonu arasındaki ilişkiler istatistiksel olarak ortaya konmuştur . kaynakların kullanılabilirliği algılanan fonksiyonel fayda ve algılanan hizmet yanıtının e devlet adaptasyonunda pozitif bir etki oluşturdukları görülmüştür . ayrıca algılanan hizmet yanıtı ve kaynakların kullanılabilirliğinin de fonksiyonel faydayı olumlu yönde etkilediği görülmüştür .
bilgi ve iletişim teknolojileri ilk kullanılmaya başlandıkları lardan beri kamu sektöründe kullanılmaktadır . devlet hizmetlerinin elektronik ortama aktarılmasının verimliliği olumlu yönde etkilemesine bağlı olarak e devlet hizmetleri gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde kalıcı gündem maddelerinden biri olmuştur . böylece devlet hizmetlerinin elektronik ortamlarda yürütülmesini içeren birçok politika geliştirilmiştir . kurumlar tarafından hizmetler bir taraftan elektronik ortama aktarılırken diğer taraftan bu hizmetlere erişim kullanım isteği kullanım becerisi farkındalık algılanan fonksiyonel fayda kaynakların kullanılabilirliği e devlet hizmetlerine duyulan güven e devlet kapsamında araştırılması gereken konular olarak araştırmacıların ilgisini çekmeye devam etmiştir . bu araştırmanın temel amacı yalova özelinde kamusal hizmet dönüşümünün önemli bir göstergesi olan e devlet uygulamalarına vatandaşların adaptasyonunda etkili olan en temel faktörlerin belirlenmesidir . bu araştırmada geniş bir literatür taraması yapılarak daha önce gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler için oluşturulmuş model önerileri ve test edilmiş ölçekler incelenmiştir . bir diğer araştırmada dwivedi ve yıllarında transforming government people process and policy de yayınlanan makaleyi incelemiş e devlet konusunda yapılan araştırmaların çoğunun kavramsal boyutu örnek olayla incelediğini tespit etmiştir . e devlet çalışmalarını analiz etmeyi amaçlayan bu araştırmaya göre tgppp yazarlarının son iki yılda çoğunlukla analitik tanımlayıcı teorik ve kavramsal araştırma yöntemlerini kullanmıştır . yaşamın her alanında olduğu gibi etkileşim e devletin paydaşları açısından da üzerinde durulması gereken bir konudur . model teknoloji kabul modeli temelinde güven ve bilgisayar öz yeterlilik olmak üzere üç temel bileşenden oluşmaktadır . araştırmaya göre algılanan fayda görece avantaj ve güven kullanıcı adaptasyonunda önemli ölçüde bir etkiye sahiptir . algılanan fayda aynı zamanda öznel normlar imaj çıktı kalitesi ve algılanan kullanım kolaylığı tarafından doğrudan etkilenmektedir . konya ilinde e devlet uygulamalarını en az bir kez kullanmış olan vatandaşlarla yaptıkları araştırmada güven değişkenine vurgu yapmışlardır . kaynakların kullanılabilirliği bir e dev et sisteminin kullanılmasına yönelik bir inanç oluşturmakta bu inanç da bir e devlet kullanım tutumuna dönüşerek e devlet adaptasyonunu etkilemektedir . shareef ve diğerleri araştırmalarında tkm ve yyt deki bu bileşenlerden algılanan fayda ve görece yararı birleştirerek olu turdukları algılanan fonksiyonel fayda değişkeninin e devlet adaptasyonunda önemli bir belirleyici olduğunu öne sürmüşlerdir . hizmet kalitesi farklı organizasyonların hizmet performanslarını farklılaştıran önemli bir etkendir . davranışsal açıdan değerlendirildiğinde kullanıcılar müşteri hizmetlerinin daha iyi seviyede olduğunu algılarlarsa e devlet hizmetini tekrar kullanmalarını sağlamak mümkün olacaktır . bu bilgiler doğrultusunda aşağıdaki hipotezleri ileri sürmek mümkün görünmektedir h algılanan hizmet yanıtı ile e devlet adaptasyonu arasında pozitif bir ilişki vardır . h algılanan hizmet yanıtı ile algılanan fonksiyonel fayda arasında pozitif bir ilişki vardır . araştırma yalova ili ölçeğinde nisan temmuz döneminde yapılmıştır . maddelere ait faktör yükleri standart hata kovaryans katsayıları ve modifikasyon göstergeleri incelenerek sorunlu maddeler belirlenmiştir . ölçeklerin güvenilirliklerin testi için hesaplanan bileşik güvenilirlik değerlerinin tüm değişkenler için kritik seviye olan . ın cronbach alfa katsayılarının ise nunnaly tarafından belirtilen kritik nokta olan . in üzerinde olduğu görülmüş ve ölçeklerin güvenilir olduğu sonucuna varılmıştır berthon ve diğ . ayrıca araştırmanın türkiye nin farklı illerinde tekrarlanması sonuçların geçerliliğinin artırılması açısından önemli katkılar sağlayacaktır .
510
74
[ 0, 374, 208, 1655, 7102, 172, 3493, 1171, 77, 77, 3, 400, 157, 6255, 23, 157, 42, 22713, 3, 7935 ]
Karayemişte bazı bitki özellikleri üzerine boğma ve Pro-Ca uygulamalarının etkisi
bu çalışma karayemişte taç yüksekliği taç genişliği sürgün uzunluğu gövde çapı yaprak üst sıcaklığı yaprak alt sıcaklığı ve yaprak klorofil miktarı üzerine boğma ve pro ca uygulamalarının etkisini belirlemek amacı ile yıllarında yürütülmüştür . çalışmada materyal olarak ordu üniversitesi ziraat fakültesi uygulama ve araştırma arazisinde bulunan yaşlı karayemiş genotipleri kullanılmıştır . pro ca uygulaması her iki yılda da mayıs ve temmuz tarihlerinde ppm dozunda ağaçların taç kısmı tamamen ıslanacak şekilde sprey olarak uygulanmıştır . boğma uygulaması mayıs tarihinde ağaçların gövdesine toprak seviyesinden cm yukarıda bir kelepçe yardımı ile yapılmıştır . çalışmada vejetasyon süresince günlük periyotlarla ölçüm işlemi gerçekleştirilmiştir . çalışma sonucunda taç yüksekliği cm ile cm taç genişliği cm ile cm arasında belirlenmiştir . en yüksek gövde çapı . mm olarak pro ca uygulamasında ölçülürken en düşük . mm ile kontrol uygulamasında ölçülmüştür . en yüksek sürgün uzunluğu boğma uygulamasında en düşük ise pro ca uygulamasında belirlenmiştir . yaprak üst sıcaklığı . oc . oc yaprak alt sıcaklığı ise . oc . oc arasında ölçülmüştür . en yüksek klorofil miktarı . olarak pro ca uygulamsında ölçülürken en düşük ise . ile boğma uygulamasında ölçülmüştür . sonuç olarak pro ca uygulamasının karayemişte vejetatif gelişimi sınırlandırmada daha etkili olduğu belirlenmiştir .
karayemiş rosaceae familyası içerinde yer alan sert çekirdekli bir meyve türüdür . fizyolojik dengenin bozulması sonucunda ağaçlar yeterince çiçek tomurcuğu oluşturamamakta ve çok fazla sürgün meydana getirmektedir . günümüzde vejetatif gelişimin sınırlandırılması amacı ile çeşitli uygulamalar ve kimyasallar kullanılmaktadır . yapılan çalışmalarda boğma uygulamasının armutta meyve ağaçlarında sürgün gelişimini sınırlandırarak vejetatif gelişim ile generatif gelişim arasında dengeyi sağlamaktadır . bu meyve türlerinde sürgün gelişimini sınırlandırmasının yanı sıra özellikle ateş yanıklığı hastalığı üzerine etki ettiği bildirilmektedir . her uygulamaya ait ağaçlarda seçilen er sürgünde her iki yılın vejetasyon başlangıcı ve sonunda cetvel kullanılarak ölçülmüştür . yaprak sıcaklığı infrared termometre kullanılarak yaprağın alt ve üst yüzeylerinde ölçülmüştür . verilerin değerlendirilmesinde spss . istatistik paket programı kullanılmıştır . taç yüksekliği ve taç genişliği bakımından uygulamalar arasında istatistiksel olarak bir farklılık belirlenmemiştir . çağlar ve ağca elmada pro ca uygulamasının ağaç boyu üzerine etkisinin önemsiz olduğunu taç genişliğini ise önemli ölçüde azalttığını belirlemişlerdir . armutta boğma uygulamasının taç hacmi ve taç gelişimini azalttığını tespit etmişlerdir . çalışmada gövde çapı bakımından uygulamalar arasındaki farklılık istatistiksel olarak önemli bulunmuştur . scarlet spur elma çeşidinde pro ca uygulamasının gövde çapı üzerine etkili olmadığını tespit etmişlerdir . armutta boğma uygulamasının gövde çapını azalttığını belirlemişlerdir . en yüksek sürgün boyu . cm ile boğma uygulamasında belirlenirken en düşük ise . cm ile pro ca uygulamasında belirlenmiştir . armutta pro ca uygulamasının sürgün gelişimini azalttığını tespit etmişlerdir . pro ca ve boğma uygulaması ile yapılan çalışmalarda yaprak sıcaklığı ile alakalı herhangi bir bulguya rastlanmamıştır . pro ca uygulamasının çin lahanasında yaprak alanında azalmaya neden olduğunu ifade etmişlerdir . yaprak klorofil miktarı bakımından uygulamalar arasında istatistiksel olarak önemli bir farklılık belirlenmiştir . sonuç olarak karayemişte bazı bitkisel özellikler üzerine boğma ve pro ca uygulamalarının çalışmada genel olarak diğer uygulamalara göre pro ca uygulamasının sürgün gelişimi sınırlandırması ve yaprak klorofil miktarında artışa neden olması bakımından ön plana çıktığı belirlenmiştir .
369
214
[ 0, 3, 2, 9, 8970, 40, 291, 2, 727, 9, 3, 7, 4087, 122, 1272, 29, 3, 162, 9245, 144 ]
Üniversite Öğrencilerinde İnternet Bağımlılığının Depresyon ve Anksiyete İle İlişkisi
gençlik döneminde riskli sağlık davranışlarına yatkınlık sık görülmektedir ve internet bağımlılığı da bunlardan biridir . internet bağımlılığının etiyolojisiyle ilgili araştırmalar henüz başlangıç aşamasındadır ve boyutsal olarak ölçülen depresyon ve sosyal izolasyon göstergeleri ile ilişkilendirilmiştir . bu araştırmada üniversite öğrencilerinde internet bağımlılığı ile depresyon ve anksiyete arasındaki ilişkiyi incelemeyi amaçladık . bu çalışma çanakkale on sekiz mart üniversitesi nin merkez yerleşkesinde eğitim yılında eğitim alan üniversite öğrencisi üzerinde online anket çalışması olarak yürütüldü . toplamda öğrenciye ulaşıldı . bunların ü bilgisayar ve internet kullanımı sorularını cevaplamıştı . çok boyutlu bir çalışmanın parçası olan bu araştırmada soruluk orijinal anket dahilinde internet bağımlılığını ölçmek için bapint ölçeği depresyon ve anksiyeteyi ölçmek için bapi k ölçeği kullanıldı . tek değişkenli testlerden sonra ikili lojistik regresyon analizi yapıldı . internet kullanımı ile ilgili sorulara cevap veren katılımcıların ortalama yaşı iken i kadın u erkekti . katılımcıların i bapınt ölçeğine göre internet bağımlılığına sahipti . regresyon analizinde tüm kestirimcileri içeren model istatistiksel olarak anlamlı bulundu . bağımsız değişkenler kontrol edildikten sonra internet bağımlılığını depresyonun kat anksiyetenin ise kat arttırdığı saptandı . çalışmamızdaki internet bağımlılığı oranı ülkemizde üniversite öğrencileri arasında yapılmış diğer çalışmaların saptadığı oranlar ile benzerdi . önceki ulusal ve uluslararası çalışmalarla uyumlu olarak internet bağımlılığının depresyon ve anksiyete gibi ruhsal bozukluklarla ilişki gösterdiği saptandı . internet bağımlılığı ile mental sağlık arasındaki nedensellik henüz tam çözümlenememiş olup her alan ve toplulukta internet kullanımının yaygınlaşmasıyla birlikte özellikle gençler riskli populasyonda yer almakta anksiyete veya depresyonu olan gençlerin takibinde internet bağımlılığının da göz önünde bulundurulması önem taşımaktadır .
gelişen dünyada iletişimi ve bilgi paylaşımını kolaylaştırmak amacıyla ortaya çıkan internet artık birçok insanın günlük hayatının ayrılmaz bir parçasıdır . etiyolojiyle ilgili araştırmalar henüz başlangıç aşamasındadır ve boyutsal olarak ölçülen depresyon ve sosyal izolasyon göstergeleri ile ilişkilendirilmektedir . gençlik dönemi fiziksel sosyal ve psikolojik özelliklerde kayda değer değişiklikler ile karakterize olan hassas bir geçiş dönemidir . ayrıca gençler kararları duyguları ve davranışları üzerinde özerklik göstermeye başladığından akranlar aile ve toplumla ilişkiler bu dönemde farklı değişikliklere uğramaktadır . gençlerde sosyal yetenekler genellikle psikososyal etkileşimler sırasında gelişmektedir . internet kullanım sürelerinin daha fazla olmasının yanı sıra gençlik döneminde riskli sağlık davranışlarına yatkınlık sık görülmektedir ve internet bağımlılığı da bunlardan birisidir . sağlıklı internet kullanımı gençlerin bilgiye ulaşmasını kolaylaştırıp çeşitli becerilerini geliştirmesine katkıda bulunurken kontrolsüz internet kullanımı ise gençlerin fiziksel psikolojik sosyal ve bilişsel gelişimini olumsuz yönde etkileyebilmektedir . bu bilgiler ışığında araştırmamızda üniversite öğrencilerinde internet bağımlılığı ile depresyon ve anksiyete arasındaki ilişkiyi incelemeyi amaçladık . yöntem bu çalışma için onay ve izinler klinik araştırmalar etik kurulu ndan ve çanakkale on sekiz mart üniversitesi rektörlüğü nden alındı . çalışmamızda eğitim öğretim yılında çanakkale on sekiz mart üniversitesi nde eğitim görmekte olan öğrenciye çok boyutlu gençlik anketinin bir parçası kullanıldı . anket çevrimiçi şekilde tüm öğrencilerin yıl boyunca çeşitli zamanlarda ders seçiminde ve ders notlarını öğrenmede kullandıkları otomasyon sistemi aracılığıyla uygulandı . ilk olarak katılımcılara çalışma hakkında bilgi verilerek daha sonra onayları istendi . onay vermiş olan katılımcılardan anket sorularını isimsiz olarak doldurmaları istendi . anketi tamamlarken katılımcılar cevaplamak istemedikleri soruları atlayabildiler . orijinal anket soru içermekteydi ancak bu çalışmada tanesi amacımız doğrultusunda değerlendirildi . veriler istatistiksel olarak ıbm spss statistics yazılımı kullanılarak analiz edildi ve sonuçları tanımlayıcı istatistikler sürekli değişkenler için ortalama standart sapma kategorik değişkenler için frekans ve yüzde olarak ifade edildi tek değişkenli analizler ki kare testi kullanılarak yapıldı . internet bağımlılığı ile ilişkili faktörleri değerlendirmek için ikili lojistik regresyon analizinin hiyerarşik modeli kullanıldı . öğrencilerin i fakültelerde i yüksek okullarda eğitim görmekteydi . bapınt tarama formunu oluşturan internet kullanım süresi ile internet kullanımının kişinin hayatında soruna yol açma sorularının toplam skoru puan için kesme noktasında ayrıştırıldı . öğrencilerin bapınt ortalama puanı olarak tespit edildi . bapınt ölçeğine göre katılımcıların inde internet bağımlılığı mevcuttu . aynı zamanda akademik yıl kaybınınolması da internet bağımlılığı açısından anlamlı fark göstermekteydi p . bapı k depresyon tarama ölçeğini cevaplayan öğrencilerin inde depresyon mevcuttu . fakülte ve yüksek okulda eğitim görmekte olan öğrenciler arasında depresyon açısından anlamlı fark yokken p akademik yıl kaybı varlığı depresyon açısından anlamlı fark göstermekteydi p . analizin son aşamasında internet bağımlılığını öngördüren değişkenleri belirleyebilmek amacıyla hiyerarşik regresyon analizi yapıldı . internet bağımlılığı ve cinsiyet ilişkisinin incelendiği bakken ve arkadaşlarının da yaptığı epidemiyolojik çalışmada erkeklerde internet bağımlılığının daha fazla oranda görüldüğü bildirilmiştir . çalışmamızın bulguları ise bağımlılık yaratan internet kullanımının araştırıldığı bazı çalışmalarda olduğu gibi cinsiyete duyarlı olmadığını göstermişti . internetin yaygınlaştığı ilk yıllarda interneti kullanan erkeklerin oranının kadınlardan daha yüksek olduğu bilinmektedir . bunun yanı sıra eğitim süresi uzunluğu ve akademik başarıda düşüklük gözlenmesi pek çok eğitim ve tıp bilimcinin de benzer şekildeki araştırmalarında gösterdiği gibi internet bağımlılığına eğilim olması ile ilişkiliydi . regresyon modelinde incelendiği üzere kişinin daha depresif veya endişeli olmasının internet bağımlılığı riskinde artışla ilişkili olduğu gözlendi . internet bağımlılığı ile mental sağlık arasındaki nedensellik henüz tam çözümlenememiş olsa da her alan ve toplulukta internet kullanımının yaygınlaşmasıyla birlikte özellikle gençler riskli populasyonda yer aldığından birinci basamakta sıklıkla karşılaşabileceğimiz depresyon veya anksiyete bozukluğu mevcut olan gençlerin takibinde internet bağımlılığının da göz önünde bulundurulması önem taşımaktadır . sonuç sonuç olarak bu çalışmada internet bağımlılığının depresyon ve anksiyete gibi ruhsal bozukluklarla ilişkili olduğu saptandı .
571
257
[ 0, 3, 2, 52, 9, 7, 2, 727, 9, 3, 122, 4446, 13198, 526, 17959, 12594, 3, 729, 8970, 8654 ]
Kültür Turlarında Turist Şikâyetleri ve Şikâyet Davranışları
bu çalışmanın amacı kapadokya bölgesinde gerçekleştirilen kültür turlarına katılan turistlerin şikayetleri ve şikayet davranışlarının belirlenmesidir . müşteri şikayetleri ile şikayet davranışları arasındaki ilişkiler ve şikayet konularının şikayet davranışları üzerindeki etkilerinin araştırılması çalışmanın bir diğer amacını oluşturmaktadır . profesyonel turlarda müşteri şikayetlerini ele alan araştırma sayısının az olması ve kültür turizminin gelişiminde müşteri talep ve isteklerinin dikkate alınması zorunluluğu bu araştırmayı literatüre ve sektöre katkı bağlamında önemli kılmaktadır . yöntem araştırma kapsamında kapadokya bölgesinde kültür turlarına katılan ziyaretçiden anket tekniği ile veriler elde edilmiştir . zorlu çeken ve kara nın çalışmasından uyarlanan anketin kullanıldığı araştırmada veriler şubat nisan tarihleri arasında elde edilmiştir . elde edilen verilere geçerlilik ve güvenirlik analizleri uygulandıktan sonra tanımlayıcı analizler ve ilişki ölçüm analizi gerçekleştirilmiştir . bulgular çalışma sonuçlarına göre kültür turlarında temel şikayet konuları tur içeriği kaynaklı rehber kaynaklı mola kaynaklı ve otobüs personelinin tutumu kaynaklıdır . turistler temel şikayet konularına bağlı olarak kişisel tepkiler sesli tepkiler ve üçüncü taraf tepkiler göstermektedir . bununla birlikte şikayet konuları ile şikayet davranışları arasında anlamlı bir ilişki mevcuttur . özgünlük bilimsel katkı çalışma profesyonel turlarda müşteri şikayetlerini ve şikayet davranışlarını ele alan çok az sayıdaki çalışmadan birisini teşkil etmektedir . bununla birlikte sonuçları bağlamında alan yazına ve sektör temsilcilerine önemli bilgiler sunmaktadır . araştırmalara göre bireyler memnun oldukları unsurları en az kişiye anlatırken şikayetlerini en az kişiye aktarmaktadır . diğer yandan yeni bir turist kazanmanın eldeki turisti tutmaktan en az kat daha maliyetli olması bu araştırmanın sonuçlarını daha önemli hale getirmektedir . sınırlılıklar yalnızca nicel araştırma tekniklerinin tercih edilmesi uygulama kapsamında araştırma örnekleminin kişi ile sınırlandırılması araştırmanın sadece belirli bir dönemde gerçekleştirilmesi benzer araştırma sayısının azlığı sebebi ile araştırma sonuçlarını karşılaştırma imkanın az olması bu araştırmanın temel sınırlılıklarını teşkil etmektedir .
kültür turları bağlamında türkiye nin en önemli rotalarından birisi konumundaki kapadokya bölgesinde gerçekleştirilen bu araştırma turistik amaçlı gezilerde şikayet konusunu ele alan çok az sayıdaki araştırmadan birisidir . müşteriler hizmet içeriğine bağlı olarak hizmet ortamında bulunmayan üçüncü taraflara dolaylı şikayet bildirimi gerçekleştirebilmekte iken şikayete konu olan unsurun önemine bağlı olarak doğrudan işletmeye şikayette de bulunabilmektedirler . nitekim memnuniyetsizlik ve buna bağlı şikayetlerin oluşması müşterinin gelecekte mevcut işletmeden hizmet satın almayı bırakmasının yanı sıra işletme faaliyetlerine veya itibarına zarar verme potansiyelini barındırmaktadır hizmet hatasının içeriğine bağlı olarak işletmenin etkili bir çözüm sağlayacağına inanmayan şikayet etmenin zaman kaybı olacağını düşünen durumun gerçekten ciddi boyutlarda olduğuna inanmayan işletmenin durumun farkında olması gerektiğini düşünen nereye ve nasıl şikayet edeceğini bilmeyen veya hizmet sunumu sürecinde sorunları çözülen müşteriler bazı durumlarda herhangi bir tepkide bulunmazlar . tura katılan birey beklentisinin karşılığını tam olarak alma düşüncesini tur her aşamasında taşımakta iken çok sayıda faktörün bir araya gelmesi ile oluşan kültür turları kontrol edilemeyen durumsal etkenlerden dahi hemen etkilenebilmektedir . örneğin tur esnasında yağmur yağması havanın çok rüzgarlı olması müşteri için bir memnuniyetsizlik ve şikayet sebebi olabilmektedir . bu noktada işletmeler için öncelikli olan hizmet sunumunda kontrol edilebilen unsurların tam olarak yerine getirilmesidir . personelin tutum ve davranışları mekanların temizlik ve hijyeninin sağlanması tur programının bütün kültürel değerlere yeterli zaman ayrılacak şekilde organizasyonu kaliteli rehberlik ve danışmanlık hizmetleri gibi unsurların en iyi şekilde sağlanması şikayetlerin oluşumunu önleyeceği gibi işletme itibarına ve gelecek dönem satışlara pozitif katkı sağlayacaktır . bu araştırmanın temel amacı kültür turlarına katılan turistlerin tur öncesi tur esnası ve tur sonrasında karşılaştıkları sorunlara ilişkin şikayetlerinin belirlenmesi ve şikayet durumunda sergilenen davranışların incelenmesidir . araştırmanın temel amacına bağlı olarak turistlerin şikayet konuları ile şikayet davranışları arasında istatistiksel bir ilişkinin olup olmadığının belirlenmesi de hedeflenmiştir . anket formunun son bölümünde ise katılımcılara ait bazı demografik bilgilere yer verilmiştir . verilerin analizi sürecinde ilk olarak verilerin güvenilirliği ve geçerliliği test edilmiştir . faktör analizi sonucuna göre kmo kat sayısı anlamlılık düzeyi ve varyans açıklama oranı dir . diğer yandan katılımcıların şikayet davranışlarının üç faktörden oluştuğu anlaşılmaktadır . katılımcıların meslekleri incelendiğinde en büyük grubun emeklilerden oluştuğu görülmektedir . bu da daha önce kültür turlarına daha çok üçüncü yaş grubu bireylerin katıldığını ifade eden görüşü desteklemektedir . bilindiği üzere üçüncü yaş grubunun büyük bir çoğunluğunu emekliler oluşturmaktadır . bulgular değerlendirildiğinde kültür turlarına katılan ve araştırmaya destek olan katılımcıların en önemli şikayet davranışının sosyal ve görsel medyada şikayetini dile getirmesi olduğu anlaşılmaktadır . diğer önemli şikayet davranışları ise yasal hakkını kullanma ve seyahat acentasına bildirmedir . araştırma bulgularının değerlendirilmesinde tanımlayıcı analizleri takiben katılımcıların şikayet konuları ile şikayet davranışları arasında istatistiksel bir ilişki olup olmadığı pearson korelasyon analizi ile incelenmiş ve analiz sonuçları tablo da sunulmuştur . diğer yandan şikayet konuları ile şikayet davranışlarından olan sesli tepkiler arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmamaktadır . kültür turlarındaki şikayetler ana gruplar bağlamında kategorize edildiğinde ise bu turlarda zaman zaman mola kaynaklı şikayetler ve otobüs personeli kaynaklı şikayetlerin oluştuğu görülmektedir .
539
288
[ 0, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3, 2, 3 ]
Olmak ya da Olmamak; İtalya’da Stratejik Halkla İlişkilerdeki Paradokslar
italya da halkla ilişkilerin ampirik çalışmalarında eksiklik vardır . bu çalışma italya daki halka ilişkiler departmanlarının stratejik bir şekilde yönetilip yönetilmediğini ve halkla ilişkilerin kurumlara katkı yapıp yapmadığını incelemektedir . stratejik yönetimle ilgili dört ana prensibi kullanan bu çalışmada özel şirketler kamu kurumları ve kar amacı gütmeyen kurumlarda çalışan halkla ilişkiler uzmanlarından bilgi toplandı . kurumların çeşitlerine bakılmaksızın üst düzey yönetimlerde çok az halkla ilişkiler uzmanı çalıştığı görülmektedir . kar amacı gütmeyen kurumların üst düzey yöneticileri halkla ilişkiler faaliyetlerine diğer iki tür kurumdan daha fazla değer vermeye eğilimlidirler . iki yönlü simetrik iletişimin tekrar normatif olduğu kanıtlandı . literatür taramayı ve dünyanın diğer taraflarında yürütülen bilimsel araştırma yöntemlerini kullanan bu çalışma stratejik halkla ilişkilerin farklı sosyo kültürel çevrelerde kullanabileceğini gösteren bir bilgi üretti böylece hakla ilişkilerin global teorisinin yapılanmasına katkıda bulunmaktadır .
halkla ilişkilerin gelişimi ve uygulamalarını açıklamaya çalışan araştırmaların sayısı özellikle anglo sakson olmayan içeriklerde sınırlıdır fakat gelişmektedir . halkla ilişkiler biliminin özellikle şirket kesimine odaklandığından kurumsal hırsın kiralık katilleri olarak suçlandığına inanmaktayız . halkla ilişkilerin kamu kurumlarında da kar amacı gütmeyen kuruluşlarda ve sivil toplum örgütlerinde kullanıldığı kadar kullanıldığını düşünmekteyiz . propaganda kelimesi propagare kelimesinden ilk ortaya çıktığında bugün çağrıştırdığı hiçbir negatif anlamla ilişkisi olmayan soylu aktiviteleri belirtiyordu . bugün stratejik halkla ilişkilerin merkezi olan halktan ve çevresinden bilgi toplamak ve gözlemleme kilise tarafından dini mesajları hazırlama ve geliştirme amacıyla üstlenilmişti . bu yüzden yıldan daha uzun bir sürede halkla ilişkiler uzmanları gazetecilik ekonomi ve siyasal bilimler gibi farklı alanlardan geliyordu . ama bugün bile hükümet politikalarının sergilenmesi ve uygulanması yerel bölgesel ve ulusal derecelerde büyük ve planlanmış bir kamu yönetimi sistemi tarafından üstlenilmiştir . reformlarından önce italya halk yönetiminin iletişimi kitle iletişim araçları gibi tek tük dış haberleşmesi olan bir iç haberleşme ile sınırlıydı halkla ilişkiler ofisi kurulduğu yılına kadar italya da kamu kuruluşları arasında halkla ilişkilere adanmış bir iletişim departmanı yoktu . ama bunların çok azının stratejik halkla ilişkiler yöntemlerini kullandığı bilinmektedir . aşağıdaki dört ana prensip halkla ilişkilerin stratejik yönetimiyle ilgili ve bu çalışmada kullanılmıştır . tepe yönetimindeki halkla ilişkileri güçlendirmek ya da tepe yönetimi ile direkt iletişim . soru halkla ilişkiler departmanlarının üst düzey yöneticilerle ne tür bir rapor verme ilişkisi vardır pearson un korelasyon testi göstergeler ve deneyim süresi arasındaki korelasyonu kontrol etmek için yürütüldü . katılımcılar kamu özel ve kar amacı gütmeyen sektörlerin halkla ilişkilercilerini kapsar . ferpı nin ve bünyesinde halkla ilişkilerci bulunduran italya kamu yönetimi nin ağlantıları aracıyla ankete katılım için halkla ilişkilercilere mailler gönderildi . tamamlanmamış formları çıkardığımızda tane kullanılabilir cevap vardı ki bunların sı özel kurum içi çalışanlarından ü özel halkla ilişkiler ajanslarından u kamu kuruluşlarından ve ü de kar amacı gütmeyen kurumlardandır . çabalarımıza rağmen kar amacı gütmeyen kuruluşlardan daha yüksek sayıda cevap alamadık . den azı lisans diplomasına sahip ki özel ajanslarda ve kamuda kar amacı gütmeyen sektörde . aynı zamanda öncelikli işlerinin bir ayrılık durumunda yönetimin ya da paydaşların fikirlerini değiştirmek olduğunu düşünürler . pearson un korelasyon testi deneyim süresi ile yönetici rolü arasında bir bağ olup olmadığını kontrol etmek için yapıldı . dört grup arasında bu uygulamaların en yüksek ortalamalara ulaştığı görüldüğünde halkla ilişkilercilerin günlük işlerle uğraşmaya devam ettiği görülmektedir . bu çalışmanın asıl amacı birtakım italyan kurumlarda halkla ilişkilerin stratejik şekilde yürütülüp yürütülmediğini ve bunun kurumların stratejik yönetimine katkıda bulunup bulunmadığını araştırmaktı . anket yöntemini kullanarak italya daki stratejik halkla ilişkilere dair bakış açıları kazandık . kar amacı gütmeyen sektörün üst düzey yöneticileri halkla ilişkilere daha çok değer vermeye eğilimlidir ve sonuçlarımız çok az halkla ilişkilercilerin üst düzey yönetici olduğunu destekler . özellikle kültürün halkla ilişkileri nasıl etkilediğine dair bir araştırmanın yapılmasını da umuyoruz .
454
122
[ 0, 3, 3828, 8142, 3, 173, 23, 1314, 157, 173, 6655, 7568, 23, 1314, 4133, 3, 162, 3, 76, 63 ]
TORAKS TRAVMALI HASTALARDA YANDAŞ TRAVMALAR: MORTALİTE VE MORBİDİTE ÜZERİNE ETKİLERİ
toraks travmalı hastalar yandaş travmalar nedeniyle multidisipliner olarak değerlendirilmelidir . toraks travmalarına sırasıyla en sık ekstremite fraktürleri kranial travmalar abdominal travmalar ve spinal fraktürleri eşlik eder . toraks travmalarında genel mortalite olarak bildirilirken yandaş bir sistem yaralanması varsa daha fazla sistem yaralanması olduğunda ise bu oranın e kadar çıkar . bu çalışmada toraks travmalı hastalarda eşlik eden travmaların mortalite morbidite üzerindeki etkileri klinik tecrübelerimiz ve literatür bilgileri eşliğinde değerlendirilmiştir .
toraks travmaları travma nedeniyle hastaneye başvuran hastalarda kafa ve ekstremite travmalarından sonra . toraks travmalarında genel mortalite olarak bildirilmektedir . bu hastalarda bozulmuş olan solunum mekaniğinin yanında hemodinamik dengenin hızla negatife kayması klinik tabloyu ağırlaştırır kesitleri görülmektedir . yaşında erkek hasta yüksekten düşme a sağda multipl kot fraktürü yalken göğüs hemotoraks cilt altı amfizemi b karaciğerde grade laserasyon dalak etrafında serbest mayi . ayrıca mortalite yaralanan abdominal organ sayısı ile de yakından ilgilidir . kan miktarındaki artış travmanın şiddet ve büyüklüğünü yansıtması yanında hemostaz ve koagulasyon dengesinde bozulmalara yol açar . ünitenin üzerinde kan transfüzyonu yapılan yaralanma ile ameliyat arası süre saati aşan yaralanan organ sayısı ve üzeri olan torakotomi yapılan travma şiddet skoru un üzerinde olan hastalarda mortalite oranı belirgin olarak yüksektir . en önemli neden torasik bölümün spinal kordun en uzun bölümü olmasıdır . hastaların büyük kısmında kot fraktürleri ve pulmoner kontüzyon vardır ve bu durum hipoksiyi ve diğer pulmoner komplikasyonların gelişimini predispoze eder . toraks travmalarının yaklaşık sine ekstremite travmaları eşlik eder . otopsi çalışmalarında dvt oranlarının daha yüksek tespit edilmesi alt ekstremite ve vertebra kırıklarında dvt profilaksisi gerekliliğini göstermektedir . bunun yanı sıra özellikle ileri yaşta ve eşlik eden kronik pulmoner hastalığı olan hastalarda gelişen solunum sistemi komlikasyonları tedavi sürecini olumsuz yönde etkileyeceğinden bu hastaların takibinde pulmoner fizyoterapi yöntemlerinin yoğun ve etkin bir şekilde tedavi programının bir parçası olarak kullanılması çok önemlidir .
447
68
[ 0, 3, 2, 52, 521, 1314, 17, 2, 52, 2, 52, 3, 7735, 155, 1171, 23, 3, 122, 4446, 13198 ]
Büyük Hayvanlarda Karaciğer Hastalıklarına Ultrasonografik Yaklaşım
ultrasonografi veteriner sahada uzun yıllardır kullanılan bir teşhis aracıdır . doku ve organların özellikleri hakkında detaylı bilgi verir ve diğer görüntüleme tekniklerine göre pek çok avantajı vardır . büyük hayvanların karaciğer hastalıklarının teşhisinde kolay uygulanabilir olduğu ve isabetli sonuçlar verebildiği için başlı başına veya diğer teşhis metotlarının yanında kullanmak için idealdir . bu derlemede sığır at koyun ve keçilerde karaciğer ultrasonografi hakkında mevcut bilgiler toplanmıştır .
ultrasonografik enstrümanların veteriner sahada kullanımı yılına kadar gitmektedir . bu yüzden non invaziv bir teknik olarak ultrasonografi taşınabilir cihazların sahada pratik olarak kullanılabilmesi sayesinde de uzun süredir rutin olarak kullanılmaktadır . sığırlarda karaciğerin ölçülebilir büyüklüğü en fazla onuncu on ikinci interkostal aralıktadır ve kraniale doğru akciğerin süperimpoze olmasından dolayı küçülür . atlarda karaciğerinin sağ tarafının küçük bir bölümü görüntülenebilir . karaciğerin ventral kenarları belirgin bir şekilde keskindir . sığırlarda kaudal vena kava portal venden daha dorsal ve medialde yer alır ve on ikinci ve on birinci interkostal aralıklardan görülebilir . nadiren onuncu interkostal aralıktan gözlemlenebilir ancak hiçbir zaman daha kranialden gözlemlenemez . kaudal vena kavanın üçgen şekli karakteristiktir ve çapı . cm arasındadır . sığırlarda hepatik apselerin ultrasonografik görünümü çeşitlilik gösterir . bunun sonucunda abdominal duvara yakın bölgeler hiperekojenikken daha uzak bölgeler hipoekojeniktir veya hiç görüntülenemez . sığırlarda hepatik lipidozisin fokal formu da tanımlanmıştır ve önemi henüz bilinmemektedir . hafif yağlı karaciğerin ultrasonografisinde karaciğer böbrek ekojenitesinde hafif farklılaşma distal damarların vena kavanın diyaframın ve rumen duvarının ekojenitesinde proptan uzaklaştıkça hafif zayıflama gözlemlenmiştir . genelde kistler yuvarlak şekilli anekoik tek odaklı yapılardır ve hipoekojenik içeriğe sahiptirler . şiddetli enfeksiyonlarda hipoekoik lezyonlar hiperekoik alanlarda düzensiz olarak dağılırlar . hafif enfeksiyonlarda ise ekojenite daha yaygın olarak ve geç artış gösterir . duktal fazın başlangıcında paranşimal lezyonlar kaybolmaya başlarlar ancak bazı durumlarda uzun süre kalabilirler . kalsifiye safra kanalları son derece hiperekojeniktir ve distalinde gölgelenme artifaktına sebep olur . safra kesesinin dilate olması da kolestazi sonucu oluşma ihtimali olan bir bulgu olsa da güvenilir değildir çünkü aç kalan sığırlarda safra kesesini boşaltma refleksi harekete geçmediği için safra kesesi kolestazi olmamasına rağmen dilate olacaktır . duktal fazın başlangıcında dilate safra kanalları ince hipoekojenik çizgiler şeklinde portal alanda gözlemlenirler . safra kanalları en yüksek boyuta ve kıvrıma hastalığın nci haftasında erişir ve safra kesesinin yanında açıkça gözlemlenebilirler gonzalo orden ve ark . sistemik dolaşımın değerlendirilmesinde kaudal vena kava çok önemlidir . kaudal vena kava trombozunda trombus nadiren gözlemlenebilir çünkü görüntü akciğerler tarafından engellenir .
382
62
[ 0, 3, 2, 52, 40, 986, 9, 3, 4031, 4268, 2, 6655, 3, 157, 1272, 8970, 1272, 157, 3, 8781 ]
3-6 Yaş Grubu Çocuklara Yönelik Yayımlanan Resimli Hikâye Kitaplarının Temel Fen Kavramları Açısından İncelenmesi
okul öncesi dönem çocuğun gelişimsel açıdan hızlı olduğu bir dönemi içine alır . bu dönemde çocuklar yaşadıkları dünyayı keşfetmeye öğrenmeye ve anlamlandırmaya meraklı olarak çevresindeki olayları durumları ve diğer öğeleri sürekli sorgulamaya isteklidirler . bu süreçte öğrenmeye açık olan çocuğun bilişsel gelişimlerinde büyük bir ilerleme gerçekleşir . çocuğun zihinsel olarak gelişimi erken çocukluk döneminde sürekli çevresindeki varlıkları öğrenmeye onları anlamlandırmaya ve zihninde bir şema oluşturmaya çalışarak başlar . erken çocukluk dönemi temel kavramların kazanıldığı bir periyottur . okul öncesi dönemde kazanılmaya başlanan temel kavramlar çocukların yaşamlarının ileriki dönemlerinde fen ve matematik gibi birçok alanın kolaylıkla öğrenilmesine yardımcı olur . erken çocukluk döneminde fen ve matematik gibi soyut kavramları içinde barındıran alanların çocuklar tarafından sevilerek öğrenilmesinde kullanılan materyal yöntem ve teknikler büyük bir öneme sahiptir . küçük yaşlardan itibaren bu kavramların sağlam temellere atılması yaşamlarının ileriki dönemlerinde çocuklarda fen ve matematiğe karşı bir korku oluşmasını engelleyeceği düşünülebilir . masal ve hikaye gibi resimli çocuk kitapları çocukların hayal dünyalarını ve yaratıcılıklarını destekleyici bir niteliğe sahip olan içinde çeşitli değer ve kavramlara yer veren materyallerdir . bu kitapların içeriği ve kitapta geçen karakterler çocukların dikkatini çekerek farkına varmadan temel değer ve kavramları öğrenmelerine katkı sağlar . özellikle çocukların yaşadığı dünyadaki canlıların özelliklerini öğrenmeleri çocuklarda çevre bilinci oluşması mevsim ve iklim özellikleri ve uzay bilimleri gibi çeşitli fen kavramlarının öğreniminde resimli çocuk kitaplarının önemi büyüktür . bu araştırmanın amacı yaş grubu çocuklara yönelik olarak hazırlanmış yerli ve yabancı resimli çocuk kitaplarının içinde geçen fen kavramalarını tespit etmek ve ağırlıklı olarak kullanılan kavramların neler olduğunu ortaya koymaktır . araştırma nitel bir çalışma olup içerik analizinden faydalanılacaktır . araştırmanın evrenini türkiye de basılmış resimli hikaye kitapları oluştururken araştırmanın örneklemini mersin ilinin silifke ilçesindeki kitabevlerinden toplanan kitap oluşturmaktadır . çalışmanın sonucunda resimli hikaye kitaplarında fen kavramlarının ne sıklıkla kullanıldığı ve ağırlıklı olarak hangi fen konu ve kavramlarına yer verildiği sonucuna ulaşılmaya çalışılmıştır .
bu dönem bireyin duygusal sosyal bilişsel dil ve motor yönden ilerleme kaydettiği ve insan yaşamında önem arz eden bir süreci içine alır . okul öncesi dönem çocuklarının somut nesnelerle kuracakları çeşitli etkileşimler yoluyla kavramsal gelişimlerinin de güçleneceği söylenebilir . kavramlar çocukların çevreleri ile etkileşimleri sonucu kazanılmaktadır . bu beceriler matematik ve fendeki gelecek çalışmalar kadar günlük yaşamı sürdürebilmek için de gerekli olan becerilerdir . çocuk doğası gereği araştırıcı sorgulayıcı ve keşfetmeye açıktır . okul öncesi eğitim programında yer alan fen ve doğa etkinlikleri çocukların meraklarından yararlanılarak çevrelerini tanımalarına gözlem ve araştırma yapmalarına sorular sorup düşüncelerini açıklığa kavuşturmalarına yardım eden çalışmalar olarak tanımlanabilir . erken çocukluk yıllarında çocuk dış dünyayı dokunarak görerek koklayarak ve duyarak algılar ve anlamlandırmaya çalışır . özelikle erken çocukluk döneminde renkli sayfaların içinde çocuk faklı bir dünyanın kapılarını aralar . masallar insana başka bir alemin kapısını aralayıp bu büyülü dünyada insanların yeni şeyler keşfetmesine ve öğrenmesine yardımcı olur . çocuklar masal kitaplarıyla hayvan ve bitkilerin olduğu büyülü dünyadan içeri girer . resimli çocuk kitapları çocukların kitapları tanımasına vesile olan ilk araçlardandır . resimli çocuk kitaplarının ayrıca vazgeçilmez özelliklerinden birisi de kavram öğrenmeye yardımcı olmasıdır . resimli kitaplarla kurulan iletişim çocukları sanatsal ve estetik öğrenme sürecinin bir öznesi olarak görsel okur yazarlığa hazırlar nesne ve kavramları tanıtarak onların söz varlığının gelişimini desteklemektedir . yağmurun yağması gökkuşağının oluşumu ışığın kırılması yanardağın patlaması deprem gibi bilimsel olaylar resimli çocuk kitapları yoluyla çocuğa aktarılarak çocuğun bu kavramlar hakkında bilgi sahibi olması sağlanır . nitel araştırma deseninin kullanıldığı bu araştırmada doküman analizi yönteminden yararlanılmıştır . bu araştırmanın evrenini türkiye de basılmış yerli ve yabancı resimli çocuk kitapları oluşturmaktadır . veri toplama sürecine başlamadan önce kitaplar araştırmacı tarafından okunmuş ve kitapta yer alan kavramlar kitap değerlendirme formuna işlenmiştir . içerisinde fen kavramı geçen resimli çocuk kitaplarındaki metinler incelenerek fen ve bilim ile ilgili kelimeler kategorilere ayrılmıştır . yaşam bilimiyle ilgili geçen kavramlar ise bitki hayvan döngü kavramlarıdır . çalışma bulgularına göre kez yaşam bilimi ile alakalı kavramların kullanıldığı kez dünya ve uzay bilimleri ile ilgili ve son olarak kez fiziksel bilimle ilgili kavramların kullanıldığı tespit edilmiştir . kez kullanılan hayvanlar alemiyle ilgili kavramların daha çok hayvanların adları ve fiziksel özelikleriyle ilgili olduğu sonucuna ulaşılmıştır . böylece çocukların hayvan karakterlerle özdeşim kurabilmesi amaçlanmaktadır . çalışma sonuçlarına göre incelenen çocuk kitaplarında en çok ele alınan kavramlarının yaşam bilimi kategorisi altında toplandığı ve bu kategoride hayvan ve bitkilerle ilgili kavramların sıklıkla kullanıldığı tespit edilmiştir . okul öncesi eğitim programında kazandırılması amaçlanan kavramlardan olan ısı sıcaklık maddenin halleri gibi fiziksel bilimlerle ilgili kavramlar okul öncesi eğitim programında ağırlıklı olarak verilirken resimli hikaye kitaplarında daha az kullanıldığı görülmüştür . fiziksel bilimin resimli hikaye kitaplarında yeteri kadar kavramsal açıdan desteklenmediği görülmüştür .
440
291
[ 0, 3, 2, 29, 565, 51, 3, 24065, 1071, 8142, 52, 2, 29, 2, 29, 3, 24065, 75, 1598, 3 ]
Mısır Bitkisinde (Zea Mays L.) Farklı Fenolojik Dönemlerdeki Su Stresi Uygulamalarının Tane Verimi, Sulama Suyu Kullanım Etkinliği ve Maliyet Üzerine Etkileri
bu çalışma mısır bitkisinin değişik gelişme dönemlerindeki su stresinde gösterdiği tepkileri belirlemek amacı ile ve yıllarında konya karapınar ilçesinde yürütülmüştür . tesadüf blokları bölünmüş parseller deneme deseni ne göre tekrarlamalı olarak yürütülen çalışmada sulama konusu ve fenolojik dönem kullanılmıştır . çalışma sonucunda her iki yılda da tane veriminde su uygulamaları ve gelişme dönemi etkileri istatistiki açıdan önemli bulunmuştur . yılında en yüksek verim değeri kg da ile kontrol konusundan elde edilirken en düşük verim ise kg da ile so konusundan elde edilmiştir . yılında ise en yüksek tane verimi kg da ile kontrol konusundan elde edilmiş istatistiki olarak vd konusundan benzer sonuçlar elde edilmiştir . en düşük verim ise kg da ile toz konusundan alınmıştır . en yüksek sulama suyu kullanım etkinlikleri yılında . kg da mm ile vd konusundan ve yılında da ise . kg da mm ile vd konusundan elde edilmiştir . ekonomik olarak ise vejetatif dönemde yapılan su kısıntı uygulamalarında net gelir kontrol konusundaki net gelire yakın bir durumda çıkarken özellikle tozlaşma döneminde yapılan kısıntılarda net gelirin önemli oranda düştüğü görülmüştür . çalışma sonucunda tane amaçlı mısır yetiştiriciliğinde vejetatif dönemde uygulanan su streslerinin tepe püskülü tozlaşma ve süt olumu döneminde uygulanan su streslerine göre verimde daha az düşüşe neden olduğu belirlenmiştir .
mısır ülkemizde ve konya ilinde son yıllarda artan ekim alanları ve üretim miktarları ile buğday ve arpadan sonra önemli bir ürün haline gelmiş olup türkiye de yılında ha alanda konya ilinde ise ha alanda mısır üretimi yapılmıştır . bu çalışmada önemli bir mısır üretim alanı olan konya bölgesinde mısır bitkisinde farklı fenolojik dönemlerde uygulanan dönemsel kısıtlı sulama uygulamalarının tane verimi sulama suyu kulanım etkinliği ve ekonomik sonuçları belirlenmeye çalışılmıştır . sakarya mısır çeşidi orta geçci cm boylanan sarı at dişi tane yapısında bir çeşit olup yılında tescil edilmiştir . kar yağışının önemli kısmının ocak şubat aylarında gerçekleştiği alan konya havzasında en az yağış alan alanlardan birisidir . toprak bünyesi genellikle üst topraklar hafif siltli tınlı bir bünyeye sahipken cm den sonraki toprak killi bir yapıdadır . ekimler birinci yıl mayıs ikinci yıl ise mayıs tarihinde açılan çizilere el ile yapılmıştır . çıkışı müteakip cm de bir bitki olacak şekilde tekleme işlemi uygulanmıştır . her parsele cm damlatıcı aralığına sahip . l h debili mm lik basınç ayarlı sıra lateral döşenmiş ve parsellere verilen suyu ölçmek için su sayacı kullanılmıştır . sulama suyu hesabında açık su yüzeyi buharlaşmasından yararlanılarak aşağıda verilen eşitlik kullanılmıştır . en düşük verim ise kg da ile so konusundan alınmıştır . çalışmanın yürütüldüğü bölgede tozlaşma ve tepe püskülü dönemi temmuz ayında gerçekleşmiş olup temmuz ayı stres faktörlerinin en yoğun yaşandığı ve mısır bitkisinin en kritik dönemi temmuz ayı olduğu için bu zamanda yapılan su stresi verimde düşüşe neden olmuştur . en yüksek sulama suyu kullanım etkinliği değerine yılında . kg da mm ile vd konusundan yılında da yine vejetatif dönemde yapılan kısıntılı konulardan elde edilmiştir . çalışmamızda da bu çalışmalara benzer sonuçlar elde edilmekle birlikte özellikle ikinci yılda kontrol konularında da etkinliğin yüksek olduğu görülmüştür . bu çalışmada ise su kısıntısı dönemsel olarak uygulandığından kısıntı yapılan su miktarı fazla olmadığından ve karasal iklim etkileri dolayısıyla vejetatif dönem haricinde diğer dönemlerde yapılan kısıntıların verimi çok sert şekilde etkilediği ve su kullanım randımanının vejetatif dönem haricinde kısıntı uygulanan konularda düşük olduğu görülmüştür . en düşük net geliri ise tl da ile toz konusu vermiştir . azalan su miktarı ile birlikte tane veriminde düşüşler görülmüştür . fenolojik dönem x su interaksiyonlarına bakıldığında tane veriminde interaksiyonlar arasındaki farklar her iki yıl içinde istatistiki olarak önemli bulunmuştur . sulama suyu kullanım etkinliklerine bakıldığında vejetatif dönemde yapılan kısıtlamalarda tane verimindeki azalma oranının uygulanan su miktarlarındaki düşüş oranından daha düşük olduğu ve bu uygulamalarda suyun daha etkin kullanıldığı görülmüştür . maliyet açısından vejetatif dönemde yapılan su kısıntı uygulamalarında net gelir kontrol konusundaki net gelire yakın bir durumda çıkarken özellikle tozlaşma döneminde yapılan kısıntılarda net gelirin önemli oranda düştüğü görülmüştür .
549
232
[ 0, 3, 2, 29, 40, 2, 29, 2, 29, 3, 1272, 7, 17, 3, 1272, 7, 17, 3, 1272, 7 ]
YÜKSEKÖĞRETİMDE NESNELERİN İNTERNETİ İLE İLİŞKİLİ UYGULAMALAR VE YAKLAŞIMLARIN İNCELENMESİ
nesnelerin interneti teknolojisi kavramı çeşitli haberleşme protokolleri vasıtasıyla birbirine bağlanıp iletişime geçen veri paylaşan elektronik cihazların oluşturdukları akıllı ağ sistemi olarak tanımlanmaktadır . özellikle endüstriyel faaliyet gösteren kuruluşlar üretimi ve verimi arttırmak zaman ve maliyet açısından kar sağlamak müşteri memnuniyetini gerçekleştirmek karar vermeyi geliştirmek için ıot teknolojisini kullanmaktadır . son zamanlarda birçok sektörde kullanımı yaygınlaşan ve sisteme entegre edilen ıot teknolojisinin yükseköğretimde kullanılması ve oluşabilecek olumlu ve olumsuz etkileri tartışılmaktadır . olumlu yönden yükseköğretimde karşılaşılan eğitim ve öğretime engel teşkil edebilecek fiziksel lokasyon ekonomik coğrafik ve eğitim dili kaynaklı sorunlara karşı ıot un çözümler getireceği düşünülmektedir . olumsuz olarak ise makineleşmenin diğer sektörlerde olduğu gibi güvenlik zafiyetleri ortaya çıkaracağı düşünülmektedir . bu çalışmada ıot teknolojisinin yükseköğretimde kullanım amaçları ve geliştirilen uygulamalar incelenmiştir . son olarak inceleme bulguları üzerinden tartışmalar yürütülmüş ve çeşitli senaryolar ile öneriler sunulmuştur .
nesnelerin interneti kavramı ilk olarak yılında kevin ashton tarafından ortaya atılmış ve olivetti research ltd . ve xerox parc laboratuvarı tarafından insan ve bilgisayar arasındaki etkileşimi geliştirmek ve fiziksel ortam boyunca kullanılabilir hale getirmek için tasarlanmıştır . ıot için alanyazında farklı tanımlar bulunsa da bu çalışmada nesnelerin iletişimi için fiziki bir varlığı olan canlı cansız her nesnenin veri ağlarıyla bağlantılı olduğu bir iletişim ağı olduğu tanımını verebiliriz . ıot un oluşturduğu sistemde insanlar makineler ve elektronik aygıtlar gibi nesneler bulunmaktadır . ıot temelli mimarilerde ise ıot iletişim modellerini dört grupta inceleyebiliriz nesneden nesneye iletişim modeli ıp ağları veya internet dahil olmak üzere birçok ağ türü üzerinden birbirleriyle veya ara uygulama sunucusu üzerinden doğrudan bağlanan ve iletişim kuran iki veya daha fazla cihazı temsil etmektedir . günümüzde nanoteknolojinin getirdiği imkanlar ile kısıtlı alanlara gömülü yazılımlar entegre edilebilmektedir . bu sayede nesnelerin neredeyse tamamı akıllı cihaz haline gelmiştir . akıllı saatler akıllı gözlükler akıllı telefonlar rfıd kartlar gibi cihazlar bilgiyi işleyip akabinde kendi başlarına karar alabilmektedir . proje ile ıot destekli teknolojiler kullanarak tarım alanlarının gözetlenmesi ve araştırılması sağlanmaktadır . tarafından yapılan çalışmada yeşil kampüs projesi altında bilgisayar laboratuvarlarında klima ve bilgisayarların gereksiz enerji tüketimini engellemek ve böylece daha yeşil bir kampüs oluşmasını sağlamak adına ıot teknolojisi destekli bir sistem geliştirilmiştir . çalışma sonucunda enerji tasarrufu açısından olumlu sonuçlar elde edilmiştir . yapılan uygulamalar deneysel bir desen altında yürütülmüş bir çalışma ile desteklenmiştir . çalışmadan elde edilen sonuçlar ıot un öğretimi desteklemek için bir araç olarak kullanılabileceği ve böyle uygulamaların öğrencinin akademik performansı üzerinde olumlu anlamda katkı sağlayabileceğini göstermektedir . bu açıdan ıot nin eğitim ortamında kullanılmasının bilgi ve iletişim teknolojileri temelli eğitim sistemleriyle aynı etkiye sahip olabileceği ayrıca öğrenme sürecini daha motive edici ve etkili hale getirebileceği söylenebilmektedir . yükseköğretimde nesnelerin interneti teknolojisi üzerine yürütülen uygulamaların ve yaklaşımların incelendiği bu çalışmada yapılan alanyazın incelemesi sonucunda ıot teknolojisinin eğitimin üzerinde engel teşkil eden fiziksel konum coğrafya dil ve ekonomik sebepleri ortadan kaldırmak için büyük bir potansiyele sahip olduğu düşünülmektedir . dünyada üniversitelerin büyük bir potansiyele sahip olduğu bilinmektedir . ayrıca üniversiteler devletler için öncü ve lider bir konumdadır . üniversitelerin öğrencilere bu eğitim ortamını sağlayamaması altyapı ve teknoloji anlamında yeni projelerle öğrenciler için akıllı kampüslerin sınıfların laboratuvarların oluşmasından geçmektedir . lisans hayatını sadece bir projeksiyon cihazı bilgisayar ve powerpoint sunum programı ile gerçekleştirilen derslerle geçiren yeni teknolojilerle donatılmış başka bir teknoloji ortamı görmeyen z kuşağına mensup öğrencilerin üniversitelere olan güvenini umudunu zamanla kaybetmesine sebep olabilmektedir . çünkü geleneksel hali hazırda işleyen sistemin ıot teknolojisine geçiş yapacak özelliklere sahip olmadığı durumlar gözlenmektedir . ıot teknoloji sayesinde kurulan sistemlerde iletişim kanalları ve ıot katmanlarında nesnelerin birbirleri ile iletişiminde güvenlik zafiyetleri yaşanabilmektedir jing vd .
530
130
[ 0, 3, 2, 32, 17, 73, 6517, 221, 16, 7, 152, 40, 291, 954, 2917, 15, 1171, 221, 19, 15 ]
Kuzey Anadolu Fay Zonu’nun (KAFZ) Orta Kesimi İçin Yeni Bir Kuvvetli Yer Hareketi Azalım İlişkisi
bu çalışmada kuzey anadolu fay zonu nun orta kesimi için adet deprem kaydının yatay bileşendeki pik yer ivmesi değeri kullanılarak yeni bir azalım ilişkisi geliştirilmiştir . şimdiye kadar tanımlanan azalım ilişkilerinde kullanılan magnitüd ve episantır uzaklığının yanı sıra yerel zemin koşullarının etkisi ile faylanma bölgesinin dinamik özelliklerini tanımlayan sismik moment ve gerilme düşümü gibi yeni parametreler eklenmiştir . azalım ilişkisinin . lik standart sapma ve . luk ilişki katsayısı ile log normal dağılıma uygun olduğu belirlenmiştir . bu çalışmada kullanılan depremler için hesaplanan sismik moment değerleri . . dyn . cm gerilme düşümü değerleri ise . . bar aralığında hesaplanmıştır . geliştirilen azalım ilişkisi bağıntısında pga değerlerinin gerilme düşümü ve sismik moment ile doğrudan ilişkili olduğu gösterilmiştir .
yıkıcı bir depremden hemen sonra magnitüd ve episantır bilgisi belirlense de hasar dağılımı yalnızca bu iki parametreden oluşan basit bir işlem değildir . bu nedenle tehlikeli alanda kuvvetli yer hareketi azalım ilişkisi dağılımını tanımlamak gerekir ve bu dağılımları hesaplayabilmek için ivme azalım ilişkilerine ihtiyaç vardır . azalım ilişkileri depremin magnitüdü uzaklığı kaynak mekanizması ve yerel zemin koşullarına bağlı olarak kuvvetli yer hareketinin farklı parametrelerinin medyan ve standart sapmalarını veren log normal dağılıma sahip olduğu kabul edilen deneysel bir tanımlamadır . bu bağıntılar farklı deprem bölgeleri ve fay tipleri ile levha içi veya levhalar arası için türetilmiştir . örneğin amerika nın kuzeybatısındaki sığ depremler için boore ve diğ . tarafından geliştirilen bağıntıda pik yatay ivme pga ya da yatay spektral ivme psa moment magnitüdü istasyondan çalışma alanına en yakın yatay uzaklık derinlik kayma dalga hızı ve kuramsal kayma dalga hızı parametreleri kullanılmıştır . küçük episantır uzaklığı için tahmini derinlik değerini ambrahamson ve silva ile sadigh ve diğ . durumu veya depremle birlikte gerilmelerin değişimi üzerine bilgilere ulaşmak mümkündür . ve bu ivme değerleri kuvvetli bir biçimde gerilme düşümü değişimlerinden etkilenmektedir . sismik moment parametresi ise deprem kaynağının fiziği ile doğrudan ilgili deprem büyüklüğünün ölçüsü olup faylanma sırasındaki ortalama öteleme miktarı ve gerilme düşümü ile de ilişkilidir . veri grubunda yer alan deprem kayıtları kafz ın genel özelliği olarak sağ yönlü doğrultu atımlı faylanma özelliğine sahip tek tip faydan alındığı için fayın türü ayrıca bir parametre olarak kullanılmamıştır . yer hareketi tahmini ya da azalım modelleri zemin hareketi parametrelerinin özelliklerinin odak noktasından ya da sismik kaynağın seçilen bir noktasından uzaklaştıkça değişimini gösteren denklemlerdir . burada y tahmin edilecek olan kuvvetli yer hareketi parametresi ny azalım ilişkisindeki belirsizlik için rassal düzeltme katsayısı r depremden inceleme alanına olan tanımlanmış uzaklık ölçüsü m deprem büyüklüğünü gösteren magnitüd değeri spi deprem kaynağı dalga yayılım yolu yerel zemin koşulları ile ilgili parametreler . bu çalışmada çoklu regresyon analizi ile oluşturulacak azalım ilişki modelinin genel formu no lu bağıntı ile verilmektedir . bu çalışmada yerel zemin koşulları için tanımlanan sb sc sd indeks değerleri türkiye deprem yönetmeliğinde belirtilen zemin sınıfları ile ilişkilendirilmiş kaya orta sağlam kayalar için sb ve sc sd çok sıkı kum çakıl ve sert kil tabakaları veya ayrışmış çok çatlaklı zayıf kayalar için sc ve sb sd orta sıkı sıkı kum çakıl veya çok katı kil tabakaları için sd ve sb sc alınmıştır . bazı çok küçük olaylar için yırtılma yüzeyi açık olarak tanımlanmadığından inceleme alanına olan uzaklık ifadesi olarak episantır uzaklığı kullanılmıştır . azalım ilişkisi episantır uzaklığı km ye kadar olan depremlerden oluşturulan veri setiyle elde edilmiştir . sismik momentin hesaplanması için kanamori tarafından geliştirilen no lu bağıntı gerilme düşümünün hesaplanmasında ise aki tarafından geliştirilen no lu bağıntı kullanılmıştır . parametreleri tablo de verilen tüm depremlere ait bilgiler kullanılarak çoklu regresyon analizi ile geliştirilen azalım ilişkisi no lu bağıntıda verilmiştir . inceleme için . 𝑀𝑀𝑤𝑤 . magnitüd aralığındaki depremin kaynak alan mesafesi km olan istasyonlardaki yatay bileşendeki pik ivme değerleri kullanılmıştır . yerel zemin koşulları için tanımlanan sb sc sd katsayıları türkiye deprem yönetmeliğinde belirtilen zemin sınıfları ile ilişkilendirilerek sayısal değerler olarak tanımlanmıştır . azalım ilişkinin katsayıları çoklu regresyon analizi ile belirlenmiştir . bunu yaparken de depremlerin magnitüdü zamanı yeri gibi temel parametrelerdeki belirsizliklerin de azaltılması gerekmektedir .
589
113
[ 0, 3, 476, 2, 157, 2, 75, 2, 3, 8781, 20, 2026, 51, 537, 3, 88, 904, 520, 52, 9 ]
UYGURLARDA HİKMET SÖYLEME GELENEĞİ VE ÇAĞATAYCA İKİ YAZMADA BULUNAN HİKMETLER
türk dünyasının ortak değerlerinden biri hoca ahmet yesevi dir . pir i türkistan olarak adlandırılan ahmet yesevi kültürler arası diyalog kültürlerin yakınlaşması barış gibi semboller açısından son derece önemli bir şahsiyet olması nedeniyle birleşmiş milletler eğitim bilim ve kültür teşkilatı tarafından yılı ahmet yesevi yılı olarak ilan edilmiştir . bu yıl ahmet yesevi nin ölümünün . yıl dönümü olarak kabul edilmektedir . arifler sultanı hoca ahmet yesevi nin hayatı fikirleri ve öğretisi yüzyıllardır türklerin manevi sosyal ve edebi hayatını etkileye gelmiştir . onun düşünceleri günümüze esasen hikmetler vasıtasıyla ulaşmıştır . hoca ahmed yesevi nin takipçileri onun hikmetlerini istinsah ederek divan haline getirmişler ve böylece divan ı hikmet nüshaları oluşmuştur . bu şekilde türkistan pirinin sonraki nesillere bıraktığı manevi değerler canlılığını korumuş hikmet geleneği de devam etmiştir . tasavvufi türk edebiyatının seçkin örneği olan bu eser yüzyıllardır türklerin edebi ve manevi hayatını yönlendirmektedir . makalede ilk olarak ahmet yesevi hakkında kısaca bilgi verilecek ardından uygurlar arasında canlı bir şekilde yaşatılan hikmet söyleme geleneği ve kaşgar da yazılmış iki yazmadaki hikmetler tanıtılıp değerlendirilecektir .
türk islam tarihinin en önemli sembol şahsiyetlerinden birisi şüphesiz ki ahmet yesevi dir . yesevi nin babası sayram civarında tanınmış bir sufi olan ve hz . kaç yaşında öldüğü konusunda net bir bilgi bulunmayan ahmet yesevi m . yılında vefat eder . hem hayattayken hem de ölümünden sonra adı etrafında kerametler teşekkül ettirilerek manevi nüfuzu sürdürülmüştür . türkler arasında ahmet yesevi kadar farklı coğrafyalarda yaşayan ve yaygın bir şöhrete sahip başka bir isim yoktur . mansur ata said ata ve hakim süleyman ata onun üç büyük halifesidir . yüzyılda da yesevi dervişleri vasıtasıyla anadolu da yayılma imkanı bulan yesevilik geniş bir yaygınlığa sahip olan nakşibendi ve bektaşi tarikatları ile kübreviyye ve ciştiyye gibi yerel tarikatları derinden etkilemiştir . hikmet ahmet yesevi nin islamiyetin esaslarını şeriat ahkamını ve ehl i sünnet akidesini tasavvuf düşüncesini tarikatın adap ve erkanını türklere öğretmek ve müritlerine telkin etmek maksadıyla basit sade anlaşılır bir türkçe ile ve türk halk edebiyatından alınma unsurlarla söylediği manzumelere verilen addır . dolayısıyla mürettep bir eser olmayan divan ı hikmet teki bütün şiirlerin ahmet yesevi ye ait olduğu şüphelidir . önceleri yazma nüshalar halinde bulunan divan ı hikmet daha sonraları basma tekniğiyle çoğaltılmıştır . divan hikmet ilk defa da kazan da basılmıştır . gazel tarzındaki hikmetlerin bir kısmı musammat şeklindedir . gazellerdeki beyit sayısı arasında değişmekle birlikte daha çok yedi beyitlik gazeller tercih edilmiştir . bazen de on altılı ölçü kullanılmıştır . hikmetlerde kafiye olarak ise genellikle yarım kafiye tercih edilmiş redif usulüne de bağlı kalınmıştır . hikmetlerde dörtlüklerin son mısralarının ya bir nakarat gibi tekrar edildiği ya da birbirleriyle kafiyeli olduğu görülmektedir . özellikle hikmetleri ezberden okuyan kırk kadın kızlar hikmetlerin icrasında ve yaşatılmasında önemli bir rol oynamışlar gevher şehnaz dan günümüze bu an aneyi sürdürmeye çalışmışlardır . divan ı hikmet in muhtevasını genel olarak allah ın birliği mutlak irade ve kudret hz . köprülü eraslan hususlar oluşturmaktadır . yesevi yesevilik vasıtasıyla olduğu gibi hikmetleri ve divan ı hikmet adlı eseriyle de türkler arasında islamiyet in yayılmasının yanı sıra duygu düşünce ve ideal birliğinin sağlanmasında türkçe nin edebi bir olarak gelişiminde önemli bir rol oynamıştır . burada jarring koleksiyonu nda kayıtlı bulunan iki yazmadaki hikmetlere yer verilmiştir . numarada kayıtlı olup yılında jarring tarafından kaşgar dan satın alınmıştır . x cm ebadında olan yazmanın baş ve son kısımları eksiktir . bu çalışmada a b arasında yer alan hikmetlere yer verilmiştir . yüzyıllardır sözlü ve yazılı gelenekle sonraki kuşaklara aktarılan hikmetler uygurların dini hayatında önemli bir yere sahip olmuştur . st . petersburg kazan lund berlin tokyo gibi şehirlerde ve farklı kütüphanelerde bulunan bu yazmalar üzerine bazı çalışmalar yapılmışsa da henüz çok sayıda eserin incelenmediği aşikardır .
427
158
[ 0, 3, 2, 40, 2, 727, 9, 3, 9, 107, 3493, 4273, 15, 2099, 3, 29, 77, 4698, 4883, 2 ]