Title
stringlengths
17
232
Abstract
stringlengths
327
3.62k
Text
stringlengths
590
6.6k
PaperTextLength
int64
303
818
PaperAbstractLength
int64
45
442
Halk Sağlığı Bakış Açısıyla Gıda Endüstrisi “Taktikleri” ve Önleme Yaklaşımları
bu yazının amacı gıda endüstrisindeki sağlık ve iyilik halini olumsuz etkileyebilecek öne çıkan taktiklerin neler olabileceğini tartışmak ve bu olumsuz etkilere yönelik olarak alınabilecek önlemleri halk sağlığı yaklaşımı ile ele almaktır . gıda endüstrisi piyasadaki etkinliklerini arttırmak için çeşitli taktiklere başvurmaktadır . yiyecek içecek ve tütün endüstrisinin birlikteliği ve kullandıkları taktiklerin oyunların benzerliği dikkat çekmektedir . kullanılan bu taktikler de etik ihlaller çocukların ve gençlerin içinde olduğu bazı özel grupları etkilemektedir . bilimsel literatürde yer alan endüstri taktikleri arasında zararlı ürünlerin tanıtımı yanıltıcı pazarlama kampanyaları çocukların ve diğer hassas grupların hedef alınması şirket lobiciliği maddi katkılar ve bilime bilim insanlarına yönelik olumsuz yaklaşımlar yer almaktadır . gıda endüstrisinin sağlığı olumsuz yönde etkileyecek faaliyetlerinin önlenmesi ya da ortadan kaldırılması birey ve toplum için son derece önemlidir . kamusal düzenlemeler zemininde sorumluluğu olan tüm bileşenler halk sağlığında ihtiyatlılık ilkesi gereğince hareket etmelidirler .
beslenme büyüme gelişme organların fonksiyonel çalışması yaşamın devamı sağlığın korunması ve üretken olarak yaşama için gıdalardan yararlanmadır . gerektiğinden fazla alınan enerji dokularda yağ olarak birikmekte ve şişmanlık sorunu ortaya çıkabilmektedir . besin ögeleri yetersiz alındığında organların işlevinin bozulmasıyla çeşitli sağlık sorunlarının ortaya çıkmasıdır . birincil beslenme hastalıklarına bağlı olarak protein enerji yetersizlikleri oluşur vitamin ve mineral eksiklikleri oluşarak çeşitli hastalıklar meydana gelir ve aşırı beslenmeye bağlı hiper vitaminozlar ve şişmanlık meydana gelir . ikincil beslenme hastalıklarına bağlı olarak ise diabetes mellitus gut gibi metabolizma bozukluğu hastalıkları hipertansiyon ateroskleroz karaciğer hastalıkları gibi dejeneratif hastalıklar ve benign ve malign kanserler meydana gelir . yetersiz ve dengesiz beslenmeden etkilenen gruplar daha çok bebek ve çocuklar gençler doğurganlık çağındaki kadınlar gebe ve emziren kadınlar yaşlılar ve çalışanlardır . büyüme ve gelişme geriliği özellikle bebek çocuk ve gençler için önemlidir . diyetle ilgili kronik hastalıkların doğrudan ve dolaylı maliyetleri şaşırtıcıdır ve abd de yılda bir trilyon dolara kadar çıkacağı tahmin edilmektedir . sakatlanma ve ölümün başlıca sebebi olan boh lardan en ciddi seviyede etkilenen dsö bölgesi avrupa bölgesidir . son birkaç on yıl içerisinde avrupa bölgesindeki birçok ülke aşırı kilo ve şişmanlığın arttığını rapor etmişlerdir . gün geçtikçe farklı beslenme alışkanlıkları ve fiziksel aktivite yetersizliği gibi birtakım olumsuz koşulların bir araya gelmesiyle şişmanlık daha da artmaktadır . çocukluk yaş grubunda da şişmanlık giderek daha ciddi bir halk sağlığı sorunu haline gelmektedir . iki bin yirmi beş yılında tüm dünyadaki fazla kilolu ve şişman çocuk sayısının milyona ulaşacağı tahmin edilmektedir . genel anlamda gıda endüstrisinin alt başlıkları tarım ve hayvancılık çiftlik ekipmanı ve ziraat kimyasalı üretimi gıda işleme ambalajlama ve etiketleme depolama dağıtım düzenleyici çerçeveler finansman pazarlama perakende satış yiyecek içecek sağlama araştırma ve geliştirme eğitim olarak sıralanabilir . ayrıca gıda endüstri firmalarının tütün endüstrisi ile olan yakınlığı da görülebilmektedir . gıda alanında dünyada bazı şirketler öne çıkmaktadır . türk halkının beslenme şeklinde unlu mamullerin yeri oldukça önemli olduğundan toplam gıda firmalarının çoğu un ve unlu mamuller alt sektöründe bulunmaktadır . ülkemizde imalat sanayisinde yılsonu itibariyle . adet uluslararası sermayeli şirket faaliyet göstermektedir . gelişmekte olan ülkelerden modern işlenmiş gıdaların tüketiminin artmasının yanı sıra gelişmekte olan ülkeler geleneksel yemeklerin işlenmiş hallerini de üretmektedir . bununla birlikte çok sıklıkla yalnızca meşrubat ayaküstü beslenme ve diğer ulusötesi şirketler de dahil olmak üzere modern gıda işleme pazarlama ve dağıtım sektörlerinin küreselleşmesine atıfta bulunmaktadır . kentleşme yeni ve geliştirilmiş pazarlamaya dağıtım altyapısına ve ulusötesi şirketlerin hakim olduğu büyük süpermarketleri çekmeye daha ulaşılabilir koşullara ve bunun sonucu olarak ithalatın artmasına sebep olmuştur . çok uluslu gıda şirketlerinin doğrudan yabancı yatırım yaptıktan sonra gelişmekte olan ülkelerde işlenmiş gıdaların varlığı da artmıştır . sonuç olarak ticaret politikaları artan oranlarda şişmanlık kardiyovasküler hastalık ve kanser gibi kronik hastalıklarla ilişkili olan beslenme geçişine katkıda bulunarak sağlık üzerinde etkilere sahip olmuştur . örneğin hindistan pakistan ve sri lanka gibi ülkelerde yetişkin başlangıçlı diyabet ve kardiyovasküler hastalıklar epidemi düzeyindedir . yılına kadar diyabetik hastaların beşte birinin hintli dörtte üçünün gelişmekte olan ülkelerde bulunacağı tahmin edilmektedir . adı geçen hastalıklar sadece gelişmiş ülkeler için değil günümüzde gelişmekte olan ülkeler için de önemli sorunlar arasındadır . hastalık yükü açısından ülkemizde geçmiş yıllarda öncelikli sorun anne çocuk sağlığı sorunları iken şimdi bulaşıcı olmayan hastalıklara doğru bir yer değiştirme söz konusudur . tağşiş ise bir ürünün doğallığının başka bir ürünle bilinçli veya bilinçsiz olarak değiştirilmesi anlamına gelmektedir . tağşiş ürün kalitesini düşürerek hem haksız rekabete yol açmakta hem de insan sağlığını ciddi anlamda etkilemektedir . belirtilen yasal sınırların aşılması insan sağlığını ciddi anlamda etkilemektedir . gençler internet dergiler ve video oyunları aracılığıyla tanıtım mesajları almaktadır . kamuoyunun farkındalığı ve hükümet müdahalesi sonucu büyük gıda endüstrisi diğer işletmelerin geçmişte yaptığı gibi hareket ederek kendi kendini düzenleme girişimlerini kabul etmeyi taahhüt etmişlerdir . özel sektör bileşeni olarak gıda endüstrisi açısından öneriler kanunlara uyarak güvenli gıda seçeneklerinin üretilmesi toplumu yanlış yönlendiren aldatan uygulamaların önlenmesi etik çerçevenin içselleştirileceği yaklaşımların eğitimlerin ve uygulamaların geliştirilmesi ürünleri tüketen kişilerin her türlü bilgilendirilmesine olanak sağlayan üretim süreçlerinin işletilmesi ulusötesi şirketlerin oyunlarına hayır diyebilecek kurumsal yapıların oluşturulması . sağlık profesyonelleri açısından öneriler sağlık gıda ve beslenme okuryazarlığının geliştirilmesini sağlaması bilgi birikimini gereksinim duyulan bileşenlerle paylaşılabilmesi akademik araştırmalar yaparak doğru bilgilerin üretilmesi poliklinik hizmeti yapan hekimlerin ve diyetisyenlerin hastaları sağlıklı gıdaya ulaşım konusunda bilgilendirmesi .
696
132
Behçet ve Ailevi Akdeniz Ateşi Hastaliği Olan Çiftlerde Evlilik Doyumu
evlilik doyumu bireyin evlilik ilişkisindeki gereksinimlerini taleplerini karşılama derecesine yönelik algısıdır . evlilik ilişkisinde yaşanan krizler doyumu etkilemektedir . kriz yaratabilen faktörlerden biri de hastalıklardır . bu doğrultuda çalışmanın amacı behçet ile ailevi akdeniz ateşi hastası olan çiftlerin evlilik doyumunun irdelenmesidir . araştırma tarama modelinde kesitsel bir saha çalışmasıdır . araştırmanın çalışma grubunu behçet ve ailevi akdeniz ateşi hastalığı tanısı alan çift oluşturmuştur . veri toplamak amacıyla soru kağıdı ile golombok rust evlilik durumu envanteri kullanılmıştır . soru kağıdının birinci bölümünde sosyo demografik özelliklere ve hastalığa dair bilgiler sorulmuştur . ikinci bölümdeyse hastalık sonrasında aile ilişkileri ve sosyal çevreyle ilişkilerin değişimini belirlemek için üçlü likert tipinde yanıtlanabilecek soru bulunmaktadır . çalışmada veriler şubat haziran tarihleri arasında elde edilmiş ve spss programında analiz edilmiştir . araştırma bulgularına göre katılımcıların tümü resmi nikahla evli olup inin isteyerek evlendiği ve sinin çocuğunun olduğu belirlenmiştir . katılımcıların i ailevi akdeniz ateşi hastalığı u behçet hastasıdır . si hastalık sonrası aile üyeleriyle önemli konuları paylaşmanın azaldığını i aile üyelerine küçük düşürücü söz söyleme davranışlarının arttığını sı aile üyelerinin birbirlerine desteğinin azaldığını ü aile üyeleri arasında kırgınlığın arttığını ve sı cinsel ilişki sıklığının azaldığını ifade etmiştir . ölçek puanlamasında katılımcıların ü tanımsız ü çok iyi ve i iyi sı vasat üstü sı vasat ve i zayıf puan aralığında yer almıştır . sonuç olarak behçet ve ailevi akdeniz ateşi hastalığı evlilik doyumu üzerinde etki yaratmaktadır ve bu hastalığı olan çiftlere aile danışmanlığı psikoeğitim ve cinsel danışmanlık hizmetlerinden faydalanmaları önerilebilir .
evlilik insanlığın var oluşundan beri çeşitli ihtiyaçların karşılanmasına yönelik kurulmuş bir bağdır . fiziksel yönden cinsel güdüyü doyurmak sosyal olarak ait olma güven duyma koruma ve korunma dayanışma duygusal olarak sevme sevilme ekonomik olarak geçim zorluğuna beraber katlanma gibi evliliğin pek çok güçlüğün üstesinden gelmede işlevinin olduğu görülmektedir . evlilik ilişkisi içerisinde gereksinimlerin karşılanması gündeme evlilik doyumu konusunu getirmektedir . evlilik doyumu en basit ifadeyle bireyin kendi evlilik ilişkisindeki gereksinimlerini karşılama derecesine ilişkin algısı olarak tanımlanabilir . evlilik doyumu içsel ve dışsal pek çok faktörden etkilenebilir . özellikle tedavisi mümkün olmayan tamamen iyileşmeyen veya ataklarla seyreden kronik hastalıklarda bu risk artmaktadır . aile yaşam döngüsünün sağlıklı olarak ilerlemesinde evlilik ilişkisinden sağlanan doyum çok önemlidir . kadının ise önceliği çocuklarına iyi babalık yapacak bir erkek seçmektir . bireylerin ilişkilerinde elde bedelden daha çok fayda sağlaması da ilişkilerini doyum sağlayıcı olarak değerlendirmesini sağlamaktadır . yükleme kuramında ise insanların neden sorusuna verdiği yanıtlar önemlidir . hastalık tanısı almış olan birey ve aile üyelerinde hastalığa karşı verilen tepkiler farklı şekillerde sürelerde ve düzeylerde olabilmekle beraber sıklıkla inkar etme şok öfke duyma pazarlık etme depresyon ve son olarak kabul etme ve bakıma entegre olma aşamaları yaşanmaktadır . bu süreçte kronik hastalığa sahip bireylerin evliliklerinde kriz oluşturabilir . fakat hane halkı üyeleri beklenenden daha az yardım sağlayabilir veya kendileri de bu süreçte yardıma ihtiyaç duyabilir . aile direnci ailenin değişim karşısında bozulmaya ve kriz durumlarına karşı esnek ve uyarlanabilir olmalarına yardımcı olan boyutları ve özellikleri olarak tanımlanabilir . aile perspektifinde başa çıkma davranışları ise aile üyelerinin hastalığın yol açtığı beklenmedik durumun aile hayatındaki değişime nasıl tepki verdiğinin bir ifadesini temsil eder . ataklar şeklinde yatışma ve alevlenmeler ile meydana gelmekte olup bulaşıcı değildir . veriler şubat haziran tarihleri arasında elde edilmiş olup araştırma kesitsel bir çalışmadır . soru kağıdı araştırmacılar tarafından literatür taramasına dayanılarak hazırlanan form bölümden oluşmaktadır . ilk bölümde hastaların ve eşlerin sosyo demografik özellikleri ve hastalığa dair bilgileri belirlemek amacıyla katılımcılara yöneltilen soru mevcuttur . araştırma kapsamında elde edilen veriler spss . paket programına girilmiş ve uygun tanımlayıcı istatistiki teknikler kullanılarak analiz edilmiştir . katılımcıların si ise kötü i ciddi sorunlar ve ü çok ciddi sorunları işaret eden puanlar elde etmişlerdir . aile üyeleri suçluluk öfke hüzün korku kaygı ve çökkünlük gibi olumsuz duygular yaşayabilir . bu açıdan bakıldığında ailenin yaşam kalitesi ve evlilik doyumu etkilenebilir . aile üyeleri arasında şiddet ve kırgınlık sağlıksız işlev gösteren aileleri işaret eden en önemli unsurlardandır . literatürde behçet ve fmf hastalıklarına benzer özellikler taşıyan hastalıklara sahip bireylerle yapılan çalışmalarda da sosyal çevre ile ilişkilerin nasıl değiştiğine dair kesin yordayıcıların bulunmadığı görülmektedir . örneğin troy un çalışmasında crohn ve ülseratif kolit gibi hastalığa sahip olan bireylerin yakın ilişkiler kurmakta zorlandıkları ve sosyal yaşamda izole oldukları ifade edilmektedir . bu araştırmada ise komşuluk ilişkileri açısından konu ele alındığında katılımcıların hastalık sonrasında komşularıyla olan ilişkilerinin değişmediğine bozulduğuna ve güçlendiğine dair görüşlerinin olduğu görülmektedir . fakat cinsel işlevlerde meydana gelen bozukluklar bireyin yakın ilişkiler kurmasını veya bu ilişkilerdeki süreçleri olumsuz olarak etkileyebilme potansiyeline sahiptir . aile ve sosyal çevreyle ilişkiler açısından hastalık sonrası aile üyeleriyle birlikte gezmeye gitmenin sohbet etmenin aile üyeleriyle önemli konuları paylaşmanın aile üyelerine karşı şiddet uygulamanın aile üyelerinin birbirine desteğinin ve cinsel ilişkinin azaldığı aile üyeleri arasında kırgınlığın aile üyelerine küçük düşürücü söz söylemenin arttığı sonucuna ulaşılmıştır . buradan hareketle hastalık sonrası meydana gelen değişimler açısından behçet ve fmf hastalığının aile ve sosyal çevre ile kurulan ilişkiyi olumsuz etkilediği sonucuna ulaşılabilir .
546
233
Oryantal tütünde el gruplarına göre verim ve randıman özellikleri
oryantal tütünlerde hasat el gruplarının olgunlaşmasıyla aşağıdan yukarıya doğru yapılmaktadır . bu çalışmada farklı lokasyonlarda yetiştirilen bazı oryantal tip tütün genotiplerinin el grupları verim ve randıman değerleri bakımından incelenmiştir . tesadüf blokları deneme desenine göre tekrarlı kurulan denemeler orta karadeniz bölgesi tütün üretim alanlarında yer alan lokasyonda yılında yapılmıştır . materyal olarak bölgeden toplanan hat ile standart genotip kullanılmıştır . kırım işlemi üç elde tamamlanmış el grupları ayrı ayrı değerlendirilmiştir . hatlar arasında gümüşhacıköy de birinci ve ikinci kırım ile bafra da birinci kırım dışında kalan verim değerleri istatistiki olarak önemli bulunmuştur . randıman bakımından ise evciler ve bafra nın birinci kırımları dışında kalan kırımlarda hatlar arasında önemli fark tespit edilmiştir . mahsul veriminin oluşmasında ilk kırımların . ikinci kırımların . ve üçüncü kırımların . oranlarında etkisi olmuştur . mahsul randımanı en yüksek evciler de en düşük bafra da tespit edilirken kırımların randımana katkısı sırasıyla . . ve . olarak tespitedilmiştir .
dünyada ülkede . milyon ha alanda yaklaşık . milyon ton tütün üretimi yapılmaktadır . türkiye bu üretiminin sini karadeniz bölgesinde yapmaktadır . genel olarak el el hasat edilen tiplerde kurutma süresi kısalmakta daha açık renk tonlarına sahip yapraklar oluşmaktadır . kurutma süresinin uzadığı saklı hasatta solunum devam ettiğinden kuru madde kaybı artmakta daha koyu renklere sahip ürün oluşmaktadır . uygulamada görülen bu farklılıklar son ürün sigaranın içim karakteristiğini belirlemektedir . oryantal tütünler bu özelliklerine yetiştirildiği ekoloji ve genetik faktörlerin yanı sıra mekanizasyonun daha etkin kullanıldığı broad leaf tütünlere göre üretim sürecinde ve özellikle kırım dizim işlemlerinde yapılan yoğun işçilik ile sahip olmaktadır . ana uçaltı ve uç değerlendirilmekte iken günümüzde kırım sayısına el grubu konu olmaktadır . fiyatlandırmaya esas olan ekspertiz işleminde kriter olarak el grubundan da yararlanılmaktadır . örneğin zorba samsun tipi tütünlerde kapa sınıfının başlıca dipüstü el grubu ile diğer el gruplarında ag ve bg a girmeyen zayıf dokulu koku niteliği aranmayan menşe rengini kısmen taşıyan ve yaprak bütünlüğü arızalı yapraklardan oluştuğunu bildirmektedir . günümüze kadar farklı hasat yöntemlerinin yaprak kalitesi ve dekara verime etkisini konu alan ulusal ve uluslararası sayısız araştırma yapılmıştır . basma tipi tütünler küçük kısmen orta kıtalı olup renkleri açık kırmızı ve koyu sarıdır . bu özelliklerinden dolayı bazı özel sigara harmanları için sigara sanayinin önemli ve vazgeçilmez harman hatlarından birisidir çamaş ve ark . bu dönüşümün ana nedeni üretim miktarının yetersizliğinden dolayı tütün piyasasında yaşanan talep düşüşüdür . bölgeye yeni giren yunan basması tipleri üzerine bölgede yaşanan varyasyondan faydalanan çamaş ve ark . yavaş olgunlaşma özelliği gösteren yerli popülasyonlara alışkanlık gösteren üreticiler kırım sürecinde geç kalmakta bu tipler selekte edilse dahi üreticiler arasındaki tohumluk alışverişleri durumu zorlaştırmaktadır . bu nedenle uzun süreli programlar geliştirilmeli ve bölge tütün tipleri her yönüyle çalışılmalıdır . vejetasyon dönemi olan nisan ekim dönemi uzun yıllar ile deneme yılı nispi nem değerlerinde erbaa da . gümüşhacıköy de . ve bafra da . artış yaşanmıştır . evciler lokasyonunda her kırımda ve toplamda verim istatistiki olarak . düzeyinde önemlidir . evciler de lokasyon ortalaması kg da olmuş en düşük değer kg da ile xanthi a da gerçekleşmiştir . bafra lokasyonu randıman değerleri incelendiğinde istatistiki olarak birinci kırım önemsiz üçüncü kırım . düzeyinde ve ikinci kırım ve ortalama randıman değerleri . düzeyinde önemli olarak tespit edilmiştir . randıman diğer lokasyonların aksine sadece ikinci kırımlarda kabul edilebilir sınırlar içinde gerçekleşmiştir . genel ortalamalar bakımından çizelge ve şekil incelendiğinde artan verim değerlerine karşın azalan randıman değerleri görülebilmektedir . bazı hatlarda bu durum daha belirgin iken bazıları artan verim değerlerine karşın kabul edilebilir randıman değerleri ile öne çıkmaktadır . erb hattı tüm lokasyonlarda ortalamanın üzerinde verim ve randıman değerleri sergilemiştir . erb ve erb hatları verim bakımından lokasyon ortalamalarının üzerinde iken randımanları ortalamanın altındadır .
440
158
KANT’TA BEN PROBLEMİ
zamanla sürekli değişmeme rağmen ben hala aynı ben miyim değişime rağmen hala kendimle aynı özdeş isem bunu sağlayan nedir bir töz olmam mı ve eğer değilse bunu sağlayan başka bir şey gösterilebilir mi ayrıca benim zaman içinde aynılığımı özdeşliğimi sağlayan bu ilke nasıl bilinmektedir son olarak da benin bilgisi ya da bilinci yani kendimin dışındaki bir şeylerin farkında olmam ve farkında olduğumun da farkında olmam nesne bilgisiyle aynı statüde midir yoksa ondan farklı hatta ayrıcalıklı ve üstün bir konumda mıdır bu makalede kant ın bu soruları nasıl değerlendirdiği incelenmektedir . hangi bağlamda düşündüğünü anlamak üzere kant öncesine dair kısa bir değinmeden sonra kant ın sorunu nasıl ele aldığına geçilmektedir . zaman zaman bazı karşılaştırmalar yapılsa da esas olarak kant içinde kalınıp sadece sonuç bölümünde bu görüşün neticeleri hakkında bazı değerlendirmeler yapılmaktadır .
beni bireysel bir bütün yapıp başkalarından ayırt eden nedir insanın sahip olduğu yetiler tek tek ve aralarındaki ilişkiler açısından ayrıntılı bir biçimde serimlenir . duyumlamanın düşünmenin ve bunlar arasındaki köprüyü sağlayan imgelem ve hafıza yetilerinin ele alındığı bu eserde duyumların nasıl olup da bir bilinçte birleştiği duyumlayanın nasıl olup da kendi kendisinin farkında olduğu da incelenir . kant a göre rasyonalizm ekseninde yürütülen metafizik çalışmalarda her zaman sadece kavramdan ve düşünmeden hareket edilmiş böyle yaparak deneyimde karşılığı verilmeyen ve verilemeyecek de olan metafizik nesneler hakkında pozitif bilgilere ulaşıldığı iddia edilmiştir . kant ta ben bilgisi felsefesinin en temel dayanaklarından biridir . kant ın ben bilinci anlayışı farklı bölümlerde görülmektedir . nesnenin kurularak düşünülmesi sürecinde bilincin birliği çokluya birlik vermede işlevsel olmaktadır ama olanaklı bilincin bu birliği ayrıca nesnelerin tüm bilgisinin biçimini de oluşturur ve bunun yoluyla çoklu tek bir nesneye ait olarak düşünülür . . deneyim içinde konuşulan ampirik deneyim ile deneyime ilişkin konuşulan üst dil olarak transzendental felsefe arasında bir ayrım yapılsa dahi bu ilişkinin nasıl kavranacağı bir sorun olarak görünmektedir . bütün hakiki bilimler aklın aradığı mutlak kesinliğin üzerine temelleneceği saf bir bölüm gerektirirler . kalıcının kendisi ancak dış duyuda olduğundan cisim öğretisi olarak fizikte uzamlı ve içine işlenemez bir varlığın yalnızca kavramından birçok şeyin sentetik a priori olarak bilinebilmesine karşın psikolojide düşünen bir varlık kavramından hiçbir şey sentetik a priori olarak bilinemez her ikisinin de görüngüler olmalarına karşın dış duyunun önündeki görüngüde kalıcı ya da sürekli bir şey vardır ki değişebilir belirlenimlere temel olan bir dayanağı ve dolayısıyla bireşimli bir kavramı eş deyişle uzayın ve ondaki bir görüngünün kavramını sunar .
488
125
Soğutma sistemli bir seyyar süt sağım makinasının soğutma performansının belirlenmesi
bu çalışmada seyyar tip kovalı süt sağım makinaları için bir soğutma sistemi geliştirilmiş ve laboratuvar ortamında yaş koşullarda denemeleri gerçekleştirilmiştir . ortaya konulan makina ile özellikle süt soğutma tankı ve süt sağım tesisi bulunmayan küçük işletmelerde sağım esnasında sütün soğuk zincire girene kadar geçen sürede soğutularak kalitesinin muhafaza edilmesi ve ekonomik değer kaybının önüne geçilmesine çalışılmıştır . seyyar süt sağım makinalarında bulunan süt kovasına bir soğutma sistemi entegre edilerek toplanan süt sağım sırasında soğutulmaya başlanmıştır . denemeler laboratuvar ortamında su ile gerçekleştirilmiştir . prototip makine dakika sonunda suyu hedeflenen sıcaklık olan c ye indirmeyi başarmıştır . yaklaşık saatlik deneme süresinde toplam enerji tüketimi ise . kwh olmuştur .
çiğ süt birçok gıda maddesinin hammaddesini oluşturmaktadır . çiğ sütün işleninceye kadar soğutularak muhafaza edilmesi gerekmektedir . makinalı sağım uygulamaları ve sağım teknolojisindeki gelişmeler her şeyden önce sağıma harcanan zamanın azaltılmasını daha az insan işgücü ve enerji tüketimi ile fazla sayıda hayvanın sağlıklı bir şekilde sağılmasını ve daha hijyenik sağım koşulları sağlayarak temiz süt elde edilmesini amaçlamaktadır . aksi takdirde mikroorganizmalar hızla çoğalarak sütün bozulmasına neden olurlar için bu süre dakika kadardır . soğutmanın yapılamadığı soğuk zincirin kurulamadığı ılıman ve sıcak iklim bölgelerinde sütün mikrobiyolojik kalitesi hızla bozulmaktadır . süt kovası şase üzerine sabitlenmiş olup içerisindeki sütün ve temizleme sıvısının boşaltılabilmesi için kovanın tabanına bir tahliye pompası ve vanası yerleştirilerek hortumla bağlantısı sağlanmıştır . kompresör ve kondenser kovanın yanında çıkarılan süt kovasının yerine şase üzerine yerleştirilmiştir . yaş koşullarda gerçekleştirilen sağım işlemi kpa vakum basıncında yapılmıştır . soğutma sisteminin soğutma performansı denemeleri deney suyu kullanılarak gerçekleştirilmiştir . deney suyu sıcaklığının ölçümü harici probun süt kovasının kapağına açılan contalı bir delikten kovanın merkezine gelecek şekilde suya daldırılmasıyla gerçekleştirilmiştir . soğutma sistemi devreye girdikten sonra deney suyu sıcaklığı . bu süreden sonra soğutucu içerisindeki soğutucu akışkanın sıcaklığına bağlı olarak sıcaklık düşüşü . soğutucu c deki deney suyu sıcaklığını c nin altına indirmek için toplam . kwh elektrik enerjisi tüketmiştir . bununla birlikte . kwh enerji tüketimi ile deney suyu c ninaltında dakika muhafaza edilebilmiştir . küçük ölçekli hayvancılık işletmelerinde süt toplama merkezine ulaştırılana kadar dış ortam koşullarında bekletilmektedir . bu esnada sütün içerisinde mikroorganizma faaliyetleri artmakta ve süt kalitesi düşmektedir . prototip makine ilk etapta laboratuvar koşullarında denenmiştir . makine çiftlik koşullarında de denenerek saha performansının görülmesi yararlı olacaktır .
396
104
Farklı Kaynaklardan Temin Edilen Ekmeklik Buğday Genotiplerinin Verim ve Verim Unsurları Yönünden Değerlendirilmesi
bu araştırma yetiştirme sezonunda konya kuru şartlarında augmented deneme deseninde yürütülmüştür . verim ve bazı verim özellikleri yönünden üstün özelliklere sahip hatların belirlenmesi ve ıslah programlarında kullanılması amacıyla farklı ülke ve bölgelerden temin edilen adet buğday genotipinde ele alınan özelliklerin değişim sınırları incelenmiştir . araştırma sonucunda elde ettiğimiz bulgulara göre en düşük ve en yüksek değerler başaklanma süresi için . . gün bitki boyu için . . cm başak uzunluğu için . . cm başakta tane sayısı için . . adet başakta tane ağırlığı için . . g hasat indeksi için . . bin tane ağırlığı için . . g tane verimi için . . kg da aralığında değişim göstermiştir . değerlendirilen genotipler arasında incelenen özellikler açısından geniş bir varyasyonun olduğu belirlenmiş olup bu durum üstün özelliğe sahip genotiplerin ıslah çalışmalarında gen kaynağı olarak kullanılabileceğini göstermektedir .
dünyanın her yerinde olduğu gibi ülkemizde de bitkisel üretimin büyük bir bölümünü tahıllar oluşturmaktadır . tahıllar içinde de buğday üretim miktarı ve insan beslenmesi açısından ilk sıralarda yer almaktadır . araştırmada s . ü . ziraat fakültesi tarla bitkileri bölümü öğretim elemanlarında bulunan ve farklı kaynaklardan temin edilen adet ekmeklik buğday genotipi ve dört kontrol çeşit materyal olarak kullanılmıştır . gözlem ve ölçümlerden elde edilen değerler augmented deneme desenine göre varyans analizine tabi tutulmuş önemlilik kontrolü f testi ile ortalamaların gruplandırmaları ise asgari önemli fark yöntemine göre yapılmıştır . diğer kontrol çeşitlerin başaklanma süreleri bu iki değer arasında yer almıştır . buğdayda başaklanma süresinin ele alındığı bir başka araştırmada farlı ülkeye ait buğday deneme setinde yapılan gözlemlerde genotiplerin başaklanma süresinin gün ile gün arasında değiştiği rapor edilmiştir dikkate alındığında tahıl ıslahında erken başaklanan ancak başaklanma erme süresi uzun olan çeşitlerin üstünde durulması gerektiği ortaya çıkmaktadır . diğer kontrol çeşitlerin bitki boyları bu iki değer arasında yer almıştır . bitki boyunun aşırı yüksek veya düşük olması hasat kayıplarını da ortaya çıkaracağı için istenmeyen bir durumdur . bu nedenle genetik özellikler daha ayrıntılı olarak incelenip bölgeye uygun olan çeşitlerin yetiştirilmesi büyük önem taşımaktadır . bitki boyu genellikle hasat indeksi ve yatmayı etkileyen bir özelliktir . çalışmada kullanılan kontrol çeşitlerde en yüksek başak uzunluğunu . cm ile tosunbey çeşidi gösterirken en kısa başak uzunluğu değerini . cm ile müfitbey çeşidi göstermiştir . genotipler arasında en yüksek başak uzunluğu değeri . cm ve . cm ile ve numaralı genotiplerde ölçülürken ve numaralı genotipler . cm ve . cm ile en kısa başak uzunluğuna sahip genotipler olmuştur . başak uzunluğu ile tane verimi arasında çok önemli pozitif ilişki olduğu dikkate alındığında materyal olarak kullandığımız genotipler arasında başak boyu uzun çeşit geliştirmede genetik kaynak olarak kullanılabilecek genotiplerin olduğu söylenebilir . genotipler arasında en yüksek başakta tane sayısı değerini . adet başak ve . adet başak ile ve numaralı genotipler gösterirken en düşük değeri . ve . adet başak ile ribase ve vanlı isimli genotip göstermiştir . başakta başakcıkların sayısının ve fertilitesinin artması genetik ve çevresel faktörlerinin etkisi altında olan başakta tane sayısının artması ve buna bağlı olarakda tane veriminin artmasını sağlayacaktır ile . g arasında değişim göstermiştir . hasat indeksi tane veriminin biyolojik verime oranlanması sonucu elde edilen bir değerdir . hasatta istenen durum fazla tane daha az sap ve saman verimi olmasıdır . genotipler arasında en yüksek hasat indeksi değerini . ve . ile ve numaralı genotipler gösterirken en düşük değerler . ve . ile ve numaralı genotiplerden alınmıştır . genotipler arasında en yüksek bin tane ağırlığı değerini . g ile ve nolu genotiplerde ölçülürken en düşük değeri . g ile ve an numaralı genotiplerde ölçülmüştür . . . g aralığında kaydan ve yağmur . . g aralığında akçura . . g aralığında şahin ve ark . bazı ekmeklik buğday genotipleri ile farklı bölgelerde yapılan araştırmada şahin ve ark .
564
142
Üriner Sistem Taşı Olan Çocuk Hastaların Klinik ve Metabolik Özellikleri
üriner sistem taşı oluşumunda rol alan etiyolojik faktörleri belirlemek taşın tedavisi ve tekrarını önlemek açısından son derece önemlidir . çalışmada çeşitli nedenlerle kliniğimize başvurup üriner sistem taşı saptanan hastalarda taşa eğilimi artıran faktörlerin belirlenmesi yaş gruplarına göre hastaların demografi k özelliklerinin başvuru semptom ve bulgularının karşılaştırılması amaçlanmıştır . ve yılları arasında farklı nedenlerle çocuk nefroloji kliniğimize başvurup üriner sistem taş hastalığı tanısı konulan hastanın kayıtları retrospektif olarak incelenmiştir . ortalama yaşları . . ay olan hastanın sı erkek ü kızdı . hastaların ünün ailesinde üriner sistem taşı öyküsü ve unun anne babası arasında akrabalık vardı . taşlar hastaların ünde sağ üriner sistem inde sol üriner sistem inde ise bilateral yerleşimliydi . hastaların sinde idrar yolu enfeksiyonu öyküsü vardı . beş ve daha küçük yaştaki hastaların inde ve beş yaşından büyük hastaların inde olmak üzere tüm hastaların . sinde metabolik bir neden saptandı . metabolik tetkikleri yapılan hastaların ünde hiperkalsiüri . sında hiperoksalüri sinde hipositratüri ve . inde hiperürikozüri saptandı . ailesinde taş öyküsü olan hastalarda olmayanlara göre annebaba arasında akrabalık öyküsü olanlarda olmayanlara göre metabolik nedenler daha yüksek saptandı . çocuklarda taş hastalığı nadir değildir . özellikle ailesinde üriner sistem taşı öyküsü olan beş ve daha küçük yaşta üriner sistem taşı saptanan çocuklar olmak üzere üriner sistem taşı saptanan tüm çocuk hastalarda öncelikle metabolik nedenlerin araştırılması gerektiği kanaatindeyiz .
üriner sistem taşı başlıca böbrekler olmak üzere üriner sistemin herhangi bir yerinde olabilen anormal birikimlerdir . çocuklarda çoğunlukla gerçek sıklığından daha az tanı konulan ve hayatı tehdit edici bir hastalık olmamasına karşın önemli komplikasyonlara yol açabilen bir hastalıktır . sonuçlar daha önce literatürde belirtilmiş değerlere göre değerlendirildi . erkeklerin ilk tanı anında yaşları . . ay kızların ise . . aydı . taşlar hastaların unda sağ böbrek inde sol böbrek in de her iki böbrek ün de sadece sağ üreter ünde sadece sol üreter yerleşimliydi . ikincil değişikliklerin oluşma ihtimalinin taşın boyutu arttıkça daha da arttığı saptandı . hastaların ünde genitoüriner sistem anomalileri saptandı . tüm hastaların sında beş ve daha küçük yaştaki hastaların inde beş yaşından büyük hastaların ise inde metabolik bir neden saptandı . bir hastada nefrektomi bir hastada içinde taş olan üreterosel eksizyonu ve beş hastada da endoürolojik yöntemler ile olmak üzere toplam hastada taş cerrahi olarak çıkarıldı . son yıllarda yapılan çalışmalarda çocuklarda taşların daha çok üst üriner sistem yerleşimli olduğu ülkemiz gibi taş açısından endemik olan bölgelerde primer mesane taşlarının görülme sıklığının giderek azaldığı görülmektedir . çalışmamızda hastalarımızın hiçbirinde mesane taşı saptamadık . bizde beş ve daha küçük yaştaki hastaların . inde beş yaşından büyük hastaların ise unda başka bir nedenle tetkik edildiği sırada rastlantısal olarak taş saptadık . literatür bilgileri ile uyumlu olarak geriye kalan beş ve daha küçük yaştaki hastaların en sık başvuru yakınmaları sırasıyla huzursuzluk ateş karın ağrısı hematüri idrar yaparken huzursuzluk ve kilo alım azlığıydı . mikrolitiazisi olan hastaların . inde üriner sistemde yapısal değişiklik saptadık . bizim çalışmamızda olduğu gibi literatürdede çocuklarda üriner sistem taşlarının tekrarlama ihtimalinin yüksek olduğu bildirilmiştir . literatürde metabolik nedenler hastaların . ü ile sı arasında değişik oranlarda bildirilmiştir . metabolik tetkikleri yapılan hastaların . ünde alpay ve ark . taşı oluşturmaktaydı . üriner sistem taş hastalığı olan hastalarda iye sıklığı arasında değişmektedir . çalışmamızda iye görülme sıklığının yüksek olmasına karşın taş analizi yapılan hastanın sadece ikisinde enfeksiyon ilişkili taş saptanmıştır . ise türk çocuklarında iye nunun taş oluşumuna katkısının çok olmadığını bildirmişlerdir . bunun yanında beş ve daha küçük yaştaki hastalarda daha büyük hastalara göre iye görülme sıklığını daha yüksek saptadık . hastaların sosyoekonomik durumlarının sorgulanmaması üriner sistem anomalisi olan hasta sayısının üriner sistem anomalisi olmayan hasta sayısına göre çok az olması nedeniyle aralarında bir karşılaştırma yapılamaması iye geçiren üriner sistem taşı olan hastalarda sünnet olanlarla olmayanlar arasında karşılaştırma yapılmaması çalışmamızın kısıtlılıklarındandır .
456
222
Konya Akşehir Taş Medresesinin Taş Eserler Müzesine Dönüşümü
medrese yapıları kültürümüzün birer parçası ve geçmişimizi yansıtan eserlerimiz arasında yer almaktadır . ancak geçen zamanla birlikte değişen şartlar binaların işlevlerinin yok olmasına sebep olabilmektedir . bu yapıların günümüzde tekrardan kazandırılması hem toplum yararına olacaktır hem de yapının zaman içinde yok olmasını önleyecektir . çalışma kapsamında günümüzde konya nın akşehir ilçesi için önemli bir kültür mirası olan sahaib i ata fahrettin ali medresenin müze olarak yeniden işlevlendirmesi ile tefriş ve tanzim projesinin tasarım süreci ele alınmıştır . bu kapsamda yapının restorasyonu sonrası hem kendisi hem de medrese işlevinin sergilenmesi gereken bir özellik olması nedeniyle izlenilen aşamalar incelenmiştir . tüm çalışmalar bir kültür varlığı olan medrese binasının yeniden kullanımı amacıyla dönüşüm sürecinde restitüsyon ve restorasyon çalışmalarının önemine vurgu yapmıştır . ayrıca teşrif ve tanzim projelerinin hangi aşamalarda hazırlandığını ortaya koymayı hedeflemiştir .
önemli bir kültür kaynağı olan mimarinin sürdürülebilirliği koruma ve restorasyon çalışmalarının yapılması ile mümkündür . türkiye de konya selçuklu belediyesi tarafından gerçekleştirilen tarihe vefa projesi ile aya eleni kilisesi restore edilerek müze olarak kullanıma açılmıştır . böylelikle kültür turizmini canlandırarak yapının sürdürülebilirliği sağlanmak istemiştir . osmanlı döneminde medrese tarihinde modernleşme dönemi ise batı tipi yüksek öğretim kurumlarının açılması ile olmuş ancak . bu kapsamda bir kültür varlığı olan medreseler günün gerektirdiği çağdaş kullanımlara uyarlanması gereken bir yapı türü olup müze olarak kullanılması durumunda işlevlendirme aşamasında önerilen mekanlar ve oluşturulan senaryonun yapı ile uyumuna dikkat edilmelidir . yunan mitolojisinde mouseion müzelerin yaşadığı yer müzelere adanmış olan anlamındadır . bir kültür varlığının müze olarak kullanılmasının seçiminde genellikle iki yol izlenmektedir . bunlardan ilki müzenin niteliğinin ve gereksinmelerinin belirlenip buna uygun bir binanın seçilmesidir . cumhuriyet dönemimde de önemli bir yer olan akşehir özelliklede askeri zaferlerin kazanılmasında stratejik konum olarak önemli bir yer oynamıştır . medrese genel olarak doğu batı doğrultusunda uzanan dikdörtgene yakın bir plan şemasına sahiptir . giriş cephesinin güney ucundaki kareye yakın dikdörtgen plana sahip mekanın yalnızca bir kısmı ayaktadır . bu duvarlardan özellikle kuzeydekinin ilk inşaattan olup olmadığı kesin değildir . akşehir de bulunan taş medresenin de aslında dört eyvanlı bir yapı olması kuvvetle muhtemeldir . yapını bahçesinde zemin doğu ve güneyindeki zemin kotuna bağlı olarak bu bölümlere engelli rampası yapılmıştır . bu bağlamda inşasına başlanılan yapının konumu m si yeniden belirlenen koleksiyona göre gerekli açık ve kapalı olanın bulunması yapının restorasyonu sonrası hem kendisi hem de medrese işlevinin sergilenmesi gereken bir özellik olması nedeniyle teşhir ve tanzim projesi hazırlanmasına başlanmıştır . belirlenen işlevlerde temel olarak medresenin sağ tarafı medrese eğitimini anlatan sol tarafı ise figürlü taşlardan oluşan koleksiyonlardan oluşmaktadır . oda uyuma odası oda eğitim odası olarak mizansen canlandırılacaktır . mekanın ana caddeye bakan cephesi şeffaf camla kaplanacaktır . avluya yapılacak havuz ile oturma birimleri ilişkisi kurulacaktır . avlu ile medrese odaları arasında küçük mimari buluntuların sergilenmesi planlanmıştır . yer alacaktır sergilemede mimari parçaların önemli olanları çizim ve belgelerle anlatılacaktır . medrese yapıları da yapıldıkları dönemler için mimari açıdan simgesel bir yapı özelliği taşımakta olup günümüzde ise işlevsel açıdan uyum sağlayamamaktadır . çalışma kapsamında akşehir taş medresenin akşehir taş medrese taş eserler müzesi olarak yeniden işlevlendirilmesi teşrif ve tanzim projesi ile önerilen iç mekan çalışmaları değerlendirilmiştir . bu aşamadan sonra müze olarak kurgulanması istenen yapıya kimlik katma amacıyla teşrif ve tanzim projesi hazırlanmaya başlamıştır . tasarım sürecine ait şemanın bu ve benzeri çalışmalar için tasarımcılara katkı sağlayacağı düşünülmektedir .
400
137
TIP FAKÜLTESİ ÖĞRENCİLERİNİN TÜTÜN KULLANIMI HAKKINDA BİLGİ, TUTUM VE DAVRANIŞLARI
çalışmanın amacı tıp fakültesi öğrencilerinde tütün kullanım sıklığını nedenlerini bırakmaya yönelik düşüncelerini ve nikotin bağımlılığını belirlemektir . bu çalışmanın evreni yılında tıp fakültesinde okuyan tıp öğrencisidir örneklemi ise ve sınıflardan ½ sistematik yöntemle seçilen öğrencidir . ölçüm aracı olarak sorudan oluşan sosyodemografik bilgileri tütün kullanımına ilişkin politika hakkında fikirleri tıp eğitimiyle tütün kullanımı ilişkisini ve tütün kullanım sıklığına ilişkin soruları ve fagerstrom nikotin bağımlılık ölçeğini içeren bir soru formu kullanıldı . istatistiksel değerlendirmede tanımlayıcı istatistikler ve ki kare testi kullanıldı p istatistiksel olarak önemli olarak kabul edildi . katılımcıların yaş ortalaması olup ü erkekti . herhangi bir tütün ürünü deneme oranı idi . tütün kullanım sıklığı birinci sınıfta dördüncü sınıfta ve altıncı sınıfta olup ortalama idi . sınıf tekrarı yapanlarda tütün kullanım sıklığı daha yüksek bulundu . sigaraya başlama yaş ortalaması olup dördüncü ve altıncı sınıf öğrencilerinin sı sigaraya üniversitede başlamıştı . aktif içicilerin günlük ortalama sigara tüketimi adetti . sigaraya başlamada etkili olan faktörler sosyal çevre merak ve tıp fakültesi eğitimi ile ilgili sorunlar idi . öğrencilerin i tütün bırakmaya yönelik sağlık hizmetlerinin nerede verildiğini ve i sigara bıraktırma ilaçlarını bilmemekte idi . fagerström nikotin bağımlılık ölçeği puan ortalaması olup en yüksek ortalama ile altıncı sınıftaydı . mezun olan üç kişiden biri sigara kullanmaktadır . öğrencilerin yaklaşık yarısı tütün kullanmaya tıp fakültesinde başlamıştır . tütün kullanımı ve sağlıklı yaşam davranışları bakımından tıp eğitim müfredatı ve politikalarının gözden geçirilmesini önermekteyiz .
sigara yol açtığı sağlık sorunları nedeniyle önemli bir halk sağlığı sorunudur . tütün kullanımı yol açtığı ölümler hastalık ve sakatlıklar bakımından ele alındığında tüm dünyada en önemli önlenebilir sorunlardan biridir . dsö ye göre tütün yılda beş milyondan fazla kişinin ölümüne neden olmaktadır . kuvvetli bağımlılık oluşturması nedeniyle sigarayı bırakmak güçtür . sigara bağımlılığı tütün kullanımına bağlı belirgin sorunlar yaşanmasına karşın devam ettirilen tütün kullanma davranışıyla birlikte bilişsel davranışsal ve fizyolojik belirtileri içeren bir psikiyatrik bozukluk olarak tanımlanmıştır . hekimler rol model olmanın yanı sıra önerileri toplum tarafından değer gördüğü için tütün kullanımı ile mücadelede etkili gruplardandır . geleceğin doktorları olan tıp fakültesi öğrencilerine sigaranın zararları sigarayla ilişkili hastalıklar ve bu alışkanlıktan kurtulma yöntemleri konusunda yeterli bilgi donanım ve sigarayla savaşta aktif rol alma sorumluluğu kazandırmada tıp eğitiminin rolü ve önemi açıktır . hekimlerin tütün kullanımını azaltmada etkili yollardan birisi tıp eğitimidir . çalışmamızda hatay mustafa kemal üniversitesi tıp fakültesi öğrencilerinde sigara içme sıklığı içmeyi etkileyebilecek faktörler sigarayı bırakma isteği ve girişimi ile nikotin bağımlılık düzeyini saptamak amaçlanmıştır . araştırmanın örneklem büyüklüğü hesaplanmasında openepi kullanıldı . sınıf tekrarı yapanlarda son bir ayda tütün kullanımının önemli düzeyde yüksek olduğu görüldü . katılımcıların fagerström nikotin bağımlılık ölçeği puan ortalaması idi . tütün kullanmayan katılımcılar arasında tütün ürünlerinin reklamlarının yasaklanmasını ve tütün kullanımının halka açık veya kapalı alanlarda yasaklanmasını destekleyenlerin yüzdesi tütün kullananlara göre önemli düzeyde yüksekti . öğrencilerin i tütün bırakmaya yönelik sağlık hizmetlerinin nerede verildiğini bilmemektedir . sınıflara göre öğrencilerinin sigarayı bırakmayı düşünme durumuna baktığımızda altıncı sınıfların sinin dördüncü sınıfların sinin ve birinci sınıfların inin sigarayı bırakmayı hiçbir zaman düşünmediği görüldü . fagerström nikotin bağımlılık ölçeği puan ortalaması birinci sınıf öğrencilerinde dördüncü sınıf öğrencilerinde ve altıncı sınıf öğrencilerinde olup sınıf düzeyi arttıkça bağımlılık düzeyi artmaktadır . çalışmamızda tütün ürünü deneme sıklığı olarak bulunmuştur . ülkemizde yine tıp öğrencileri üzerinde yapılan benzer çalışmalarda sigara kullanım sıklığının ile arasında değiştiği belirtilmiştir . çalışmamıza katılan tıp öğrencilerinin yetişkin topluma benzer oranda tütün kullandığı gözlenmiştir . düzce de tıp fakültesi öğrencileri üzerinde yapılan bir çalışmada sigara içenlerin sinin tıp fakültesinde sigaraya başladığı bildirilmiştir . düzce üniversitesi tıp fakültesi öğrencileri üzerinde yapılan bir çalışmada sigaraya başlama nedeni olarak sırasıyla ile sosyal çevre ile stres ile keyif alma ve ile merak olduğu tespit edilmiştir . tütün kullanan öğrenciler hastaların sigara kullanımını bıraktırmada hekimin rolünün daha az önemli olduğunu düşünmekle birlikte hekimlerin hastalara örnek olmasını daha az gerekli görmekteydi . richmond un çalışmasında tıp öğrencilerinde sigaranın sağlığa zararlı etkilerinin bilinmesinin sigara alışkanlığını rölatif olarak düşük oranda etkilediği sigara içme konusundaki bilgilerin sigara içme davranışına yansımadığı sürece etkili olamayacağı vurgulanmaktadır . araştırma türünün kesitsel tipte olması neden sonuç ilişkisini ortaya koymada yetersiz kalmaktadır . tütün kullananlar kullanmayanlar göre tütün politikalarını genel olarak daha az desteklemektedir .
449
245
TIRMANICI BİTKİLERİN BAZI BİYOLOJİK ÖZELLİKLERİ
tırmanıcı bitkiler zayıf gövdeli ve yukarı doğru büyüyebilmek için fiziki bir desteğe ihtiyaç duyan bitkilerdir . tırmanıcıların ince ve uzun gövdeleri vardır ve gövde uzamaları nispeten hızlıdır . su ve besin maddelerini köklerinin yardımıyla topraktan alırlar . tırmanıcılar genellikle kapalı tohumlu bitkilerden olup çiçek ve meyve oluştururlar . damarlı bitkilerdendirler ve ksilem ve floem dokularına sahiptirler . tırmanıcılar hayat süresi bakımından tek yıllık iki yıllık veya çok yıllık odun oluşumu bakımından otsu veya odunsu tırmanma şekli bakımından sülüklü sarılan yaprak saplı köklü yapışkan sülüklü veya çengelli ve yaprak dökme bakımından her dem yeşil veya yaprak döken tırmanıcılar olarak sınıflandırılabilmektedir . orman bakımı çalışmalarında zararı fazla olan odunsu tırmanıcılarla mücadele edilmelidir . peyzaj düzenlemelerinde tırmanıcı bitki türlerinin seçiminde türlerin biyolojik özelliklerine dikkat edilmeli genetik kaynaklarının devamı açısından yerli türlerimize öncelik verilmelidir .
tırmanıcı bitkiler ya da diğer bir ifadeyle tırmanıcılar zayıf gövdeli bitkilerdir . söz gelimi bazı tırmanıcılar çeşitli kuşlar ve küçük memeliler için gıda kaynağı ve örtü olarak hizmet eder ve yuva yapma imkanı sağlarlar . bazı yabancı tırmanıcılar ormanlarda istilacı nitelik gösterebilmektedir ve cassytha filiformis l . türleri parazit tırmanıcılardandır . tırmanıcılar genellikle tohumlu bitkiler bölümünün kapalı tohumlu bitkiler alt bölümü içerisinde yer alırlar . dolayısıyla çiçek ve meyve oluştururlar ve tohumları meyve içerisinde bulunur . en uzun ve geniş trakelere tırmanıcılarda rastlanmaktadır . bu bitkilerle ilgili başlıca sınıflamalar aşağıda belirtilmiştir ı tırmanıcılar hayat süresi bakımından tek yıllık iki yıllık veya çok yıllık bitki olabilmektedir . bu şekilde tırmanıcılar tek yıllık tırmanıcılar iki yıllık tırmanıcılar ve çok yıllık tırmanıcılar olarak üçe ayrılabilmektedir . söz gelimi ıpomoea purpurea roth tek yıllık bir tırmanıcıdır . b iki yıllık tırmanıcılar ömürlerini iki yılda tamamlayan tırmanıcılardır . söz gelimi adlumia fungosa britton sterns poggenb . otsu tırmanıcılar bu bitkiler otsu gövdelere sahiptirler . söz gelimi odunsu tırmanıcılardan clematis vitalba l . cm çap yaparken celastrus orbiculatus thunb . köklü tırmanıcılar gövdeleri boyunca oluşan yapışkan havai kökler ya da diğer bir ifadeyle arızi kökler yardımıyla bir desteğin yüzeyine yapışarak yükselen tırmanıcılardır . toprakta köklenebilir su ve besin maddelerini kök sistemlerinin yardımıyla topraktan alırlar . buna göre tırmanıcılar hayat süresi bakımından tek yıllık iki yıllık veya çok yıllık odun oluşumu bakımından otsu veya odunsu tırmanma şekli bakımından sülüklü sarılan yaprak saplı köklü yapışkan sülüklü veya çengelli yaprak dökme bakımından ise her dem yeşil veya yaprak döken tırmanıcılar olarak sınıflandırılabilmektedir . ayrıca söz konusu türlerin ekolojik özellikleri de göz önüne alınmalıdır .
368
123
TFRS 15 MÜŞTERİ SÖZLEŞMELERİNDEN HÂSILAT STANDARDI ÇERÇEVESİNDE YILLARA YAYGIN İNŞAAT VE ONARIM FAALİYETLERİNİN İNCELENMESİ
global düzeydeki ticari faaliyetler kapsamında işletmelerin raporlama yaparken uluslararası muhasebe standartlarına uyum konusunda yaşadıkları sorunlara istinaden oluşturulan standartların da güncellenmesi ve yenilenmesi gereği ortaya çıkmıştır . bu doğrultuda tms inşaat sözleşmeleri standardı ile tms hasılat standardı yürürlükten kaldırılmış ve tfrs müşteri sözleşmelerinden hasılat standardı yürürlüğe konulmuştur . tfrs bünyesinde birçok yeniliği ve farklılığı da barındırmaktadır . tfrs in özellikle işletme uygulamalarına nasıl etki edeceğinin tespit edilmesi ve araştırılması önem arz etmektedir . dolayısıyla bu çalışmanın amacı tfrs in işletmeler için oluşturacağı farklılıkların ve yeniliklerin araştırılması ve uygulama örnekleri ile çalışma kapsamında açıklanmasıdır . çalışmanın amacı doğrultusunda oluşturulan uygulama örnekleri sayesinde özellikle tfrs kapsamında yıllara yaygın inşaat ve onarım faaliyetlerinde gelirin nasıl tespit edileceğinin hesaplanması ve yapılacak yevmiye kayıtlarının nasıl olacağı açıklamalar yardımı ile gösterilmektedir .
standardı olan inşaat sözleşmeleri standardı ve tms hasılat standardının kaldırılması ve yerine konulan tfrs müşteri sözleşmelerinden hasılat standardıyla yıllara yaygın inşaat ve onarım faaliyetlerinden doğan hasılatın raporlanması oldukça önem kazanmıştır . standardın taşımış olduğu karakteristik özelliklerden kaynaklanmaktadır . dolayısıyla tfrs in en fazla etkin olduğu sektörler içinde yer alan yıllara yaygın inşaat ve onarım faaliyetlerinin raporlanması oldukça önemli hale gelmiştir . yine tfrs in yürürlüğe girmesiyle ortadan kalkan tms hasılat standardı hizmet sektörü açısından birden fazla satışı ayrıntılı olarak irdelememesi nedeniyle finansal tabloların karşılaştırılabilirliği açısından sıkıntılara neden olmakta idi kur değişiminin etkileri standardı kapsamında forfaiting sözleşmelerindeki tarafların muhasebe esasları açıklanmakta ve yapılması gereken muhasebe kayıtları ile ilgili örnek uygulamalar sunulmaktadır . bu doğrultuda literatür araştırmasından faydalanılarak tfrs standardının kullanıcılara yönelik uygulamalarının anlaşılabilirliğinin sağlanması ve hasılatın daha doğru bir biçimde tespit edilmesi hedeflenmektedir . bunlar yapılan iş inşaat ya da onarım işi olmalıdır inşaat işi taahhüde bağlı olmalıdır inşaat ya da onarım işi birden fazla takvim yılı sürmelidir . dolayısıyla iş devam ettiği müddetçe finansal raporlarda gelir değil yapılan maliyetler aktifleştirilmektedir . oysa standarda göre inşaat bitmemiş olsa da döneme ait gelir ve giderlerin gelir tablosuyla ilişkilendirilmesi gerekmektedir . işlem bedelleri sabit veya değişken olarak veya hem sabit hem değişken olarak belirlenebilir . işlem bedelinin dağıtımında satış fiyatı esası dikkate alınır . tamamlanma yüzdesi yönteminde finansal tablolara yansıtılacak olan hasılat tutarı işlemin veya sözleşmenin tamamlanma düzeyine göre belirlenir . bu durumda işletmenin . tl lik idareden alacağı doğmaktadır . ancak bazı durumlarda idarenin belirlemiş olduğu hak ediş tutarı işletmenin tanınacak hasılatından fazla olabilir . bu durumda ise işletmenin idareden alacağı değil borcu doğacaktır . bu borç devam eden inşa sözleşmelerinden borçlar hesabında izlenecektir . klm işletmesi bir yıl sonra ihale kurumu ile sözleşme şartlarını yeniden gözden geçirmiş ve işletmenin ikinci yıl maliyetinin . tl arttığını tespit etmişlerdir . bu duruma göre gelir tahmini aşağıdaki gibi olacaktır tamamlanma düzeyi gelir . x . tl kar . tl dir . örnek klm inşaat işletmesi bir otoyol ihalesini . tl ye x yılında almış bulunmaktadır . inşaat işletmesinin dönem sonuna kadar yapmış olduğu maliyet . tl dir . örnek klm inşaat işletmesi bir kooperatifin inşaat işini almış ve inşaata başlamıştır . tfrs işletmenin sözleşme hasılatı olarak muhasebeleştirilmiş bir tutarın tahsiline imkan kalmaması durumunda daha önce yapmış olduğu hasılat kaydının iptal edilmesi yerine bu tutarın gider olarak kaydedilmesini istemektedir . bu durumda klm işletmesi daha önce yapmış olduğu hasılat kaydını düzeltme yoluna gitmeyecek tahsil edemeyeceği tutarı direkt gider olarak yazacaktır . işletmenin girdiği ihale sonucu elde ettiği hasılat tutarı idarenin belirlediği hak ediş tutarından daha fazla ise işletmenin idareden doğan alacağı devam eden inşa sözleşmelerinden alacaklar hesabında izlenecektir .
485
124
Büyükşehir Belediye Sınırları İçinde Yer Alan Kırsal Yerleşmelerin Sorunları Üzerine Bir Değerlendirme
bu makalede büyükşehir belediye sınırları içinde kalan kırsal yerleşmelerin yaşamakta oldukları sorunlar ele alınmakta ve bir değerlendirme amaçlanmaktadır . yılında yasalaşan sayılı ilde büyükşehir belediyesi kurulması ile ilgili kanun uyarınca türkiye de büyükşehir belediye sayısı artırılırken bu nitelikteki belediyelerin görev ve yetki alanları genişletilmiş ve ilgili il sınırları ile çakıştırılmıştır . bu süreçte il sınırları içinde yer alan kırsal nitelikli yerleşmeler de yasal olarak bağlı oldukları ilçelerin uzantısında büyükşehrin mahallesi haline gelmişlerdir . sonuç olarak özünde kentsel çevreler için kurgulanmış olan belediye ve imar mevzuatı ile bu çerçevede oluşmuş çalışma ve hizmet anlayışı benimsenen yaklaşımlar projeler programlar ve uygulamalar alışılmış şekilleriyle kırsal nitelikli çevreye taşındığın çeşitli sorunların ortaya çıktığı görülmektedir . bu amaçla yılında gap bölge kalkınma idaresi için yapılan bir çalışmanın bulguları değerlendirilmektedir . çalışmada türkiye de kentleşme kentlerde yaşanan nüfus artışı ve büyükşehir kavramının tarihsel gelişimi özetlenmekte ve büyükşehirler ile ilgili mevzuat ve ülkedeki büyükşehirlerin nüfusları incelenmektedir . bugün gelinen noktada sayılı yasanın uygulanması ile ülkede yaşayan nüfusun kentsel ve kırsal yerleşmelere dağılımının belirsiz duruma geldiği ortaya konulmaktadır .
li yıllarda toplam nüfusun i kentsel alanlarda yaşamakta iken bugün bu oran ler düzeyinde bulunuyor . bu süreçte büyük nüfusların yığıldığı mega kentlerin sayısı ve toplumsal yaşamdaki ağırlığı da artıyor . bu süreçte kırsal yerleşmelerden nüfus tutma kapasitesine sahip bir bölümünün yarı kentsel özellikler kazandığı görülebilmektedir . kırsal kalkınmaya yönelik sistemli stratejilerin geliştirilmesi ve uygulanabilmesi önem taşımaktadır . kırsal kesimdeki söz konusu potansiyelin harekete geçirilmesi kırsal kesimin kısıtlarını ve ihtiyaçlarını hizmetlerin ve yatırımların gerçekleştirilmesinde eşgüdümü kaynak kullanımında etkinliği ve yerleşimlerin nüfus yoğunluğunu birlikte gözeten çok sektörlü ve bütüncül bir planlamayı zorunlu kılmaktadır olarak açıklanmaktadır . kırsal kalkınma planı nın amacı ise bu çerçevede kırsal kalkınma planı nın temel amacı kırsal toplumun iş ve yaşam koşullarının kentsel alanlarla uyumlu olarak yöresinde geliştirilmesi ve sürdürülebilir kılınmasını sağlamaktır olarak belirlenmektedir . kırsal yerleşim deseninin küçük dağınık ve parçalı yerleşim birimlerinden oluşması kırsal kalkınma politikalarının etkin bir şekilde hayata geçirilmesini sınırlamıştır . . . tarihinde kabul edilen ve bazı maddeleri ilk yerel seçimlerden sonra yürürlüğe giren sayılı ilde büyükşehir belediyesi kurulması ile ilgili kanun ülkedeki büyükşehir belediye sayısını a çıkarmıştır . bu şekilde büyükşehir olan illerde il sınırları içinde kırsal alan kavramı kalmamış ve en ücra köyler bile kademeli olarak bağlı olduğu ilçe belediyesinin ve büyükşehrin mahallesi statüsünü kazanmıştır . sayılı yasa ayrıca büyükşehir belediyesi kurulan illerde yerel yönetimin diğer bir ayağı olan il özel idareleri ni de kaldırmaktadır . il ve ilçe merkezlerinde belediye kurulması zorunludur ifadesi ile taban nüfusu . kişi olarak belirlemektedir . türkiye istatistik kurumu veri tabanında küçük nüfuslu belediyeler arasında ilçe merkezi olmasa bile nüfusu . den az yerleşimler yer almaktadır . ancak bu değer sayılı yasa uygulaması sonucunda büyükşehir belediyesine sahip illerde merkez ya da çevre ilçelerin sınırları içindeki bütün köylerin mahalle olarak sayılması sonucu olup niteliksel anlamda kentsel kırsal ayrımını ifade etmemektedir . yüzyıl sonunda yılı değerlerine göre . ile artık kentli nüfusun ağırlığını duyurduğunu göstermektedir . oysa bahse konu il ve veya büyükşehir belediye sınırları içindeki yerleşmelerin büyük bölümü sosyo ekonomik göstergeler bakımından bugün hala daha kırsal karakterli durumdadır . bu yaklaşım da birkaç nedene dayalı olarak hata payı içermektedir . diğer taraftan tüik verilerinde büyükşehir belediyelerinin merkezdeki anakenti oluşturan ilçelerinin belediye nüfusları ilçe sınırları içindeki kırsal yerleşmeleri de içermektedir . ülkedeki kentleşme düzeyinin en yoğun olduğu bu tür anakent yerleşimlerinde yaşayan nüfusun büyükşehir sınırları içindeki toplama oranı olarak ortaya çıkmaktadır . bu konuda yılında güneydoğu anadolu bölgesi nde yerel yönetim personeli kapasite artırımı projesi kapsamında gerçekleştirilen bir arazi çalışmasının sonuç raporunda aşağıdaki hususlar belirlenmiş bulunmaktadır yasa il özel idareleri kapatılırken görev ve sorumluluklarına ek olarak kurumun mevcut arsa tesis makine ekipman ve elemanlarının da belediyelere devrini öngörmüş bulunmaktadır . zaman içinde uygulamada görülen sorunlardan hareketle yapılan değişikliklerin de hep kentsel yerleşimler dikkate alınarak kurgulandığı görülmektedir . şöyle ki yılında yasanın madde e eklenen hükümlerden ğ şıkkı büyükşehir belediyesi sınırının il sınırı olması nedeniyle mahalleye dönüşen nüfusu . in altında kalan ve kırsal yerleşim özelliği devam eden yerlerdeki uygulamalar büyükşehir belediye meclisince aksine bir karar alınmadıkça uygulama imar planı yapılıncaya kadar nci madde hükümlerine göre yürütülür şeklindedir kentlerin nüfusları büyüdükçe diğer bir ifade ile kentleşme düzeyi arttıkça daha geniş sosyal donatı ve teknik altyapı alanları istenmesi mantıklı ve olumlu bir yaklaşım olarak değerlendirilmektedir . ancak ek tablosunda kentler nüfus gruplarına göre sınırlandırılırken en düşük grubun . olarak belirlenmiş olması yarı kırsal ve kırsal nitelikli yerleşimlerin göz ardı edildiğini ve tablonun yalnızca kentler dikkate alınarak hazırlandığını göstermektedir . buna göre örneğin büyükşehir belediyesi statüsünde olan antalya ili nde yılı verilerine göre . nüfuslu ve . nüfuslu göre müellif plancının yeterlilik grubu değişmektedir .
626
168
İZMİR KONAK İŞ SİTESİ DIŞ YÜZEY ARTİSTİK SERAMİK PANOLARININ MONOGRAFİK DEĞERLENDİRMESİ
bu çalışma izmir konak iş sitesinin diğer adı ile ssk bloklarının dış cephelerine uygulanan artistik seramik duvar panoların teknik estetik sosyolojik ve toplum birey psikolojisi açıdan monografik bir değerlendirmesidir . bir sanat dekor süsleme unsuru olarak seramiğin mimariye katkısı estetik ve toplumsal yaşam içinde oynadığı rol ve etkileri ele alınmıştır . konak iş sitesi dış cephe seramik duvar panoları bu veriler ışığında incelenmiştir .
insan erken çağlardan bu yana yaşadığı çevreye fiziki değişikliklerle görsel olarak katkıda bulunmuştur . estetize edilmiş nesneler sadece beğeniyi ifade etmezler . görsel kültürdeki nesnelerin görünüşlerini malzeme stil ifade biçimsel özellikler ikonoloji moda çağın ruhu ve amaçların yanı sıra ideolojik ve dinsel yüklemeler de içerir . insan sanat çevre ilişkilerinde mimarinin yeri çok önemlidir . insanın yaşam ortamını bu sanat dalı yani mimari mekanlaştırır . uygarlık tarihinde anıtsal mimari örneklerinde seramik pano uygulamaları görülür . cephesine konumlanan koç boğa ve ejderha kabartmalarının dikine çift dizilimi güç ve refahın alegorik anlatımıdır . babil iştar kapısı babil in ünlü iştar kapısı mezopotamya seramik sanatının en görkemli örneklerindendir . altmış adet gerçek boyda iri aslan kabartması cadde boyunca uzanan duvarlar üzerinde yer almaktadır . orta ölçekli üretim yapan rebii gorbon un de kurduğu gorbon ışıl fabrikası masaüstü kullanım eşyasından fayans dekoruna kadar geniş yelpazede seramik üretimi gerçekleştirmiş dönemin mimari akımlarını bina tasarımlarını ve popüler yönelimleriniözellikle yakından izleyip istanbul da birçok binanın tasarım sürecini üstlenmek de dahil olmak üzere bu yapılara yer ve duvar seramikleri ve özgün duvar panoları üretir . akdeniz mimarisindeki cephelerde gözlenen bezemelerin ışık gölge oyunları ile etkileyici ve plastik bir etki yaratması örnek olarak gösterilebilmektedir . bu etki seramik panoyu bazen canlı bazen de belirgin olmayan duruma dönüştürebilmektedir . panonun mimariye yüklediği katkı izleyene verdiği mesaj algısı zamana göre değişim gösterir . uygulandığı gri sağır duvarda renk seçimi ile bir karşıtlık bulunur .
375
60
YAZMAK İÇİN KONUŞ MODELİ’NİN TÜRKÇEYİ YABANCI DİL OLARAK ÖĞRENEN ÖĞRENCİLERİN YAZMA BECERİLERİNE ETKİSİ
bu çalışmanın amacı yazmak için konuş modeli nin türkçenin yabancı dil olarak öğretiminde yazma becerilerine etkisini incelemektir . çalışma ön test son test kontrol gruplu yarı deneysel desene uygun olarak gerçekleştirilmiştir . araştırmanın çalışma grubunu inönü üniversitesi tömer de türkçeyi yabancı dil olarak öğrenen öğrenci oluşturmaktadır . çalışmada nicel verilerin çözümlenmesinde mann whitney u testinden yararlanılmıştır . çalışmada yazmak için konuş modeli nin türkçeyi yabancı dil olarak öğrenen b düzeyi öğrencilerin yazma becerilerine anlamlı bir katkı sağladığı sonucuna varılmıştır .
insanlar arasında iletişimin yetkinliğini sağlamak için üretime yönelik iki beceri alanı vardır yazma ve konuşma . gerek ana dil gerekse yabancı dilin öğreniminde dil becerileri arasında yazma geliştirilmesi en zor beceri alanı olarak kabul edilir ve yabancı dil ediniminde bu beceri aynı zamanda en son kazanılan beceri olarak görülür . bu bulgu uygulama öncesinde deney ve kontrol grubundaki öğrencilerin yazma becerileri arasında anlamlı bir fark olmadığını göstermektedir . elde edilen sonuçların dikkate alınan örneklem büyüklüğünden bağımsız olarak pratikteki anlamlılığını incelemek amacıyla etki büyüklüğü hesaplanmıştır . hesaplanan değer önemli düzeyde etki büyüklüğüne işaret etmektedir . bu durum ise ön test puanları arasında istatistiksel olarak manidar bir fark olmadığını göstermektedir . farklı gruplardaki öğrencilerin son test puanlarının ise deney grubu lehine istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık gösterdiğini ortaya koymaktadır . bu durum ise uygulama öncesinde grupların anlatım yetilerine ilişkin ön test puanlarındaki gözlenen değişkenliğin yalnızca sinin öğrencilerin bulunduğu gruptan kaynaklı olduğunu göstermektedir . tablo da deney ve kontrol grubu öğrencilerinin anlatım yetisi alt boyutundan aldıkları son test puanları arasında manidar bir fark olup olmadığını tespit etmek amacıyla yapılan u testi sonucu bulunmaktadır . grupların fark puanlarının ortalamaları dikkate alındığında ise deney ve kontrol grubunun son test ön test puan ortalamaları arasında deney grubu lehine bir fark olduğu görülmektedir . elde edilen bulgular neticesinde deney ve kontrol grubundaki katılımcıların sözcük yetisi ön test puanları arasında istatistiksel olarak manidar bir farklılığın olmadığı görülmektedir . elde edilen bu büyük etki gruplardaki öğrencilerin fark puanlarındaki değişkenliğin inin deney ve kontrol grubundaki öğrencilerin farklı uygulamalar almaları ile açıklanabilmektedir . ayrıca sıra ortalamaları incelendiğinde deney ve kontrol grubunda yer alan öğrencilerin son test sıra ortalamaları arasında manidar bir farkın olduğu ortaya konulmuştur . bu bulgu uygulama öncesinden sonrasına her iki gruptaki katılımcıların düzenleme yetileri arasındaki farklılığın manidar olduğunu ortaya koymaktadır . çünkü her iki grup da ilgili kurumda yapılan b düzeyine geçiş sınavıyla belirlendiğinden ön testlerin farklı çıkması beklenmeyebilir . nedeni ise elde edilen bu sonucun her iki grubun çalışma öncesinde eşit bir düzeyde olduğunu göstermesidir . nitekim yazma becerisi yönünden deney ve kontrol grubu öğrencilerin son testlerine bakıldığında bu durumun değiştiği görülmüş ve deney grubu lehine anlamlı bir farkın olduğu ortaya çıkmıştır . buradan elde edilen sonuçların da yukarıda dile getirilen sonuçlarla benzer nitelikte olduğu görülmüştür . diller ile arapça konuşan öğrencilerin hedef dili öğrenmelerinde ileriye ket vurma şeklinde sorunlarla karşılaşılmaktadır .
526
74
TUNCELİ İLİ PERTEK İLÇESİ ÖĞRETİM HARİTASI
tunceli ili pertek ilçesinin öğretim haritasını çıkarmak amacıyla yapılan bu araştırma tarama modelindedir . araştırmanın evreni pertek ilçesi merkez ve köyleridir . araştırmada veriler milli eğitim müdürlüğü ve milli eğitim bakanlığı mernis den alınmıştır . araştırmada yılları verileri üzerinden değerlendirme yapılmıştır . verilerin analizinde nüfus piramidi li yaş kümeleri en küçük kareler yöntemi öğrenci akış şeması geometrik artış yöntemleri yarı logaritmik kalıp ve istatistiki formüller kullanılmıştır . bu çalışma genel olarak durum saptama eğilim saptama kestirimlerde bulunma sonuç ve öneriler şeklinde yapılandırılmıştır . öğrenci sayısının gelişimi eğilimi ve kestirimleri sonucunda okul öncesinde öğrenci sayılarında bir artış eğiliminin olduğu ve on yıllık kestirimlerde bu artışın devam edeceği hesaplanmıştır . ilkokul ortaokul ve ortaöğretimde ise öğrenci sayısında bir düşüş eğiliminin olduğu ve on yıllık kestirimlerde bu düşüşün devam edeceği sonucuna varılmıştır .
dünya da yaşanan ekonomik krizler ve hızlı değişimler kıt kaynakları en etkili şekilde kullanma gereksinimini doğurmuştur . geleceğe yönelik ilgi ve çalışmalarda tatmin edici bir sonuç elde edebilmek için zaman madde ve insan kaynaklarının istendik yönde etkili kullanılması gerekmektedir . analitik ve uzun dönemli bütünsel bir bakış açısı ile hazırlanmış mikro planlar makro düzeyde yapılacak planların tasarlanmasına önemli bir katkı sunacaktır . eğitim planlaması eğitim sisteminde bir yenileşme süreci bir karara alma süreci ve bir kaynak dağıtım mekanizmasıdır . coombs ise eğitim planlamasını eğitimi öğrencilerin ve toplumun gereksinimini karşılamada ve amaçlarını gerçekleştirmede daha etkili ve verimli kılmak amacıyla rasyonel ve düzenli analiz tekniğinin eğitim sürecine uygulanması olarak tanımlamıştır . bu bağlamda plan hedeflerinin gerçekleştirilmesini kolaylaştırmak amacıyla yerel ölçekte gerçekleştirilen öğretim haritası yöntemi ve uygulamaları ulusal planların uygulama aracı olarak işlev görmektedir . eğitim planlamasında karşılaşılan sorunların önemli bir bölümü makro planlama ile mikro planlama arasındaki ilişkinin iyi kurulamamasından özellikle yerel düzeyde planlamanın öneminin anlaşılamamasından kaynaklanmaktadır . araştırmanın amaçlarına ulaşmak için şu sorulara yanıt aranacaktır . son on yılda pertek ilçesi öğretim göstergeleri nasıldır bu çalışmada nicel araştırma yöntemlerinden genel tarama modeli kullanılmıştır . tunceli ili nüfus artış hızı en düşük olan iller arasında da yine birinci sırada yer almaktadır . öğretim haritası çıkarılacak olan pertek ilçesi ise ilin en yoğun nüfusuna . çizelge te tunceli ili merkez ve ilçe nüfuslarının dağılımlarına bakıldığında ilçe nüfuslarının az olması dikkat çekerken pertek ilçesi nüfusunun ovacık pülümür ve nazimiye ilçe nüfusları toplamına yakın olduğu görülmektedir . çizelge te pertek ilçesine bağlı köyün nüfus dağılım grafiği verilmiştir . ilçede yapılan görüşmelerde eğitim ve işsizlik nedeniyle yaşanan göçlerin bu düşüşte en fazla etkili olduğu sonucuna varılmıştır . çizelge da yılları arasındaki nüfus değişimine yer verilmiştir . denklem sonucu pertek ilçe nüfusunun yılında oranında azalacağı tahmin edilmektedir . çizelge da yer alan cinsiyete ve yaş gruplarına göre nüfus dağılımı bize karşılaştırma yapabilmemiz için önemli veriler sunmaktadır . çizelge daki veriler kullanılarak pertek ilçesinin nüfus piramidi oluşturulmuştur . çizelge de öğretim yılında pertek ilçesinde bulunan okullarda şube başına düşen öğrenci sayısı yer almaktadır . ilçede eğitim durumu bilinmeyen gibi azımsanmayacak bir kesimin durumunun netleştirilmesine ihtiyaç bulunmaktadır . öğrenci sayılarındaki eğilim artan ve azalan şeklinde görülse de genel itibari ile öğrenci sayılarında bir artış olduğu gözlenmektedir . çizelge te pertek ilçesi ilkokul ve ortaokul öğrenci sayısının gelişimi ve eğilimi ile yılları arasındaki kestirim yer almaktadır . öğretim haritası çıkarılan pertek ilçesinin civar köylerden göç almasına rağmen bir nüfus artışına sahip olmadığı aksine nüfusunun düşüş eğiliminde olduğu görülmektedir . yılında . olan ilçe nüfusunun azalan bir eğilimle yılına kadar . olduğu görülmektedir .
430
122
BAĞCILIKTA TERROİR UNSURLARI
terroir dilimizde tek bir kelime ile açıklayamadığımız bir kelimedir . ancak kaliteli bir üzüm ve bundan yapılacak olan şarabın oluşturulması için gereken iklim toprak asma üçlüsü ile bunlara ilave edilen kültürel işlemler ve şarap bilimi katılımı olarak tanımlanabilir . terroir kavramı çevresel faktörler toprak özellikleri iklim faktörleri kültürel işlemler ve asma üzüm ilişkileri olmak üzere beş ana başlık altında incelenmektedir . bu derlemede terroir kavramı içinde yer alan tüm faktörler kapsamlı olarak incelemiş ve kaliteli üzüm üretimine yönelik gelecekte yapılacak çalışmalara ön bilgi vermek amacıyla sunulmuştur .
terroir kelimesi fransızca kökenli olup türkçe de bir kelimeden oluşan karşılığı yoktur . wilson a göre gerçek terroir doğanın üzümü tam ve yavaş olgunlaştırmasını hasattan hasada düzenli olarak sağlamasıdır . tropikal iklimin olduğu bu bölgelerde asmanın vejetatif gelişmesi devamlı olup yeterli dinlenmeyi sağlayamaz dolayısıyla verimi düşüktür . eğimli arazilerin daha az su tutması ve daha az verimli fakat kaliteli ürün vermesi nedeniyle bağcılık için önemlidir . arazinin yeri ve yönü meyve olgunlaşması ve kalitesi üzerine etkilidir . bağ yeri seçiminde bölgenin iklimsel özelliklerinin belirlenmesi amacıyla değişik araştırıcılar tarafından asmanın iklim istekleri ve biyolojik reaksiyonları arasındaki ilişkiler indeks adı verilen rakamsal ifadelere dönüştürülmüştür . kuzey yarımkürede bağcılık kuşağı için vejetasyon periyodu olarak nisan ekim tarihleri esas alınmaktadır . asmanın büyüme ve gelişmesini sürdürebildiği sıcaklık değerlerinin altındaki sıcaklıklara sahip yöreler ise yetiştiricilik için uygun değildir . tarıma temel olan toprak yerkabuğunu ince bir tabaka olarak kaplar ve yerkabuğunu oluşturan kayaçların ve organik materyallerin parçalanma ve biyolojik ayrışması ile ortaya çıkar . doğal veya yanlış toprak işleme sonucu oluşan geçirimsiz tabaka derin toprak işleme aletleriyle işlenerek dağıtılmalı ve homojen bir toprak profili oluşturulmalıdır . ayrıca profildeki geçirimsiz tabakanın varlığı ve mevcut bitki örtüsünün kök dağılımı incelenmelidir . asmanın fizyolojik fonksiyonları çevresel etmenlerin yanında toprak işleme dikim sıklığı gübreleme sulama hastalık ve zararlı kontrolü çeşit anaç kombinasyonu terbiye sistemi yaz ve kış budaması gibi kültürel işlemlerden de etkilenmektedir . bu uygulamaların her bir aşamasının daha bilinçli ve tedbirli yerine getirilmesi çevresel etkilerden kaynaklanan fizyolojik stres etmenlerini engeller ve düzenli bir gelişim elde edilir . temel amaç kaliteyi düşürmeden alanı en iyi şekilde kullanmaktır . bu koşullar içinde uygun göz yükünün hesaplanması için asmada güç vejetatif canlılık gelişme kuvveti birim alana göz sayısı gibi kriterlerin hesaplanması ve dikkate alınması gerekmektedir . yabancı otların çıkış durumuna göre özellikle çiçeklenme öncesi gerekli hallerde çiçeklenme döneminde toprak işlemi yapılmaktadır . bu besin maddelerinin eksiklikleri halinde asmalarda bazı fizyolojik bozukluklar görülmekte ve meyve kalitesi düşmektedir . filoksera zararlısının etkilerinden korunmak için anaç seçimi çok önemlidir . modern bağcılıkta asmalara verilen şekil ve bu şekli oluşturan organlar üzerine yerleştirildiği destek sisteminin kombinasyonuna terbiye sistemi adı verilmektedir . güneş ışığını doğrudan alan yapraklar gölgedeki ya da yarı gölgedeki yapraklara oranla daha fazla karbonhidrat üretmektedirler . sulama yapılan bağlarda tane ağırlığında artış görülürken tanede şeker birikimi ve antosiyanin içeriğinde azalma görülmektedir . toprak işleme ve salkım seyreltme gibi uygulamaların omcada gelişme kuvvetine etkisini göstermektedir . bu oran g dan küçük ise çok zayıf g arası ise orta kuvvette g dan büyük ise çok kuvvetli olarak değerlendirilmektedir . bağ bölgesi için vigorun belirlenmesi ile bağda yapılacak toprak işleme salkım seyreltme gibi uygulamaların şekli ve zamanı belirlenerek salkım kalitesinin artırılması sağlanabilmektedir . büyük taneler yüksek kabuk üzüm suyu oranına sahip olup daha fazla şıra vermektedir .
446
108
Nötrofil Lenfosit Oranı ile Vitamin D Düzeyleri Arasındaki İlişki
nötrofil lenfosit oranı sistemik inflamasyon belirteci olarak kullanılmaktadır . vitamin d düzeyinin enfeksiyon hastalıkları ile ilişkili olduğu gösterilmektedir . bu çalışmada vitamin d düzeyi ile nötrofil lenfosit oranı arasındaki ilişki değerlendirildi . gereç ve yöntem çalışmaya eylül mayıs tarihleri arasında süleyman demirel üniversitesi tıp fakültesi hastanesi aile hekimliği polikliniğine başvuran sağlıklı kronik hastalığı ilaç kullanımı inflamasyon bulgusu ve inflamatuvar hastalık anamnezi olmayan normal vücut kitle indeksine sahip gebe olmayan kişi dahil edildi . kişilerin vitamin d düzeyleri ve hemogram bulguları geriye dönük olarak incelendi . bulgular hastaların yaş ortalaması yıl idi . kadınların sayısı erkeklerin sayısı idi . vitamin d düzeyi kişide normal kişide düşük bulundu . vitamin d düzeyi ile nötrofil lenfosit oranı arasında negatif korelasyon hemoglobin düzeyleri arasında pozitif korelasyon gözlendi . yaş ve hemoglobin düzeyleri arasında pozitif korelasyon izlendi . vitamin d düzeyi düşük ve normal olan iki grup arasında yaş hemoglobin nötrofil lenfosit eozinofil lökosit platelet sayısı arasında anlamlı bir ilişki saptanmazken nötrofil lenfosit oranı arasında anlamlı ilişki tespit edildi . sonuç bu çalışma vitamin d eksikliğinin inflamasyona yatkınlığı arttırdığını destekler niteliktedir . sık enfeksiyon geçiren bireylerin vitamin d düzeyleri değerlendirilmelidir . enfeksiyon hastalıklarının destek tedavisi açısından normal vitamin d düzeyinin gerekli olabileceği sonucuna varıldı .
vitamin d yetersizliği tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de oldukça sık görülen bir durumdur . dünyada yaklaşık milyar insanda vit d eksikliği ya da yetersizliği olduğu bilinmektedir . avrupa da görülme oranı arasında değişmektedir . son yıllarda yapılan çalışmalarda vit d düzeyinin kemik sağlığı ve kas gücüne etkilerinin yanı sıra enfeksiyon hastalıkları üzerine olan etkileri de dikkati çekmektedir . nötrofil lenfosit oranı son yıllarda özellikle sistemik inflamasyon belirteci olarak kullanılmaktadır . nlo diyabet koroner arter hastalığı ülseratif kolit ve inflamatuvar artrit gibi sistemik ya da lokal inflamatuvar yanıt için tanısal değere sahiptir . serum oh d düzeyleri genel olarak vit d durumunun belirleyicisi olarak kabul edilmektedir . vit d nin immun modulatör ve anti inflamatuvar özellikleri olduğunu gösteren çalışmalar bulunmaktadır . d vitamini eksikliğinin bağışıklık sistemini bozarak enfeksiyonlara sebep olduğu öne sürülmektedir . vit d eksikliğinde sistemik inflamasyon belirteçlerinin arttığı gözlenmektedir . vit d nin bağışıklığı başlatmada mukozal korumada ve endotel işlevinde faydalarının olduğu bilinmektedir . vit d eksikliği çoklu organ yetmezliği ile ilişkili sistemik inflamasyon belirteçlerinin artması ile de ilişkili bulunmuştur . bu çalışmada vit d düzeyi ile enfeksiyon göstergesi olarak karşımıza çıkan nlo arasındaki ilişkiyi tespit etmeyi amaçladık . çalışmanın etik kurul izni süleyman demirel üniversitesi tıp fakültesi nden alınmıştır . çalışmaya eylül mayıs tarihleri arasında sdü tıp fakültesi hastanesi aile hekimliği polikliniğine periyodik muayene için başvuran sağlıklı kronik hastalığı ilaç kullanımı inflamasyon bulgusu ve inflamatuvar hastalığı olmayan normal vücut kitle indeksine sahip gebe olmayan kişi dahil edildi . kişilerin vit d düzeyleri ve hemogram sonuçları geriye dönük olarak değerlendirildi . veriler spss . istatistiksel analiz programında mann whitney u bağımsız t testi ki kare ve korelasyon analizleriyle değerlendirildi . çalışmaya kadın erkek olmak üzere toplam kişi katıldı . vit d ortalamaları normal grupta ng ml düşük grupta ng ml olarak bulundu . cinsiyet ile vit d düzeyi arasında anlamlı bir ilişki saptandı . vit d düzeyi ile nlo arasında negatif korelasyon hemoglobin düzeyleri arasında pozitif korelasyon saptandı . vit d düzeyi ve hemogram değerleri arasındaki korelasyon tablo de gösterilmiştir . katılımcılar vit d seviyelerine göre iki gruba ayrıldığında düşük ve normal olan gruplar arasında yaş hb nötrofil lenfosit eozinofil lökosit platelet sayısı arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunmazken nlo değerleri arasında anlamlı farklılık tespit edildi . son yıllarda vit d eksikliği ya da yetmezliğinin tüm dünyada önemli ölçüde artması nedeniyle bu konu hakkında çok fazla sayıda çalışma yapılmaktadır . çalışmamıza katılanların sinde vit d düzeyinin düşük olduğu gözlenmiştir . vit d nin kemik kas iskelet sistemindeki görevlerinin yanı sıra otoimmün hastalıklar kardiyo vasküler sistem hastalıkları obezite glukoz intoleransı kanser yaşlanma ve yaşam süreci üzerinde de önemli etkileri olduğu bilinmektedir . vit d yetersizliğinde enfeksiyon hastalıklarının arttığını gösteren çalışmalar bulunmaktadır . vit d nin immün modülatör etkisi ile ilgili ilk kanıtlar düşük vit d düzeyleri olanların m . tuberculosis enfeksiyonuna daha yatkın olmalarının ve hastalığı daha ağır geçiriyor olmalarının fark edilmesiyle gündeme gelmiştir . çalışmalar d ün sitokin ve monosit makrofaj sisteminde üretim için gerekli olan ara madde şeklinde görev aldığını ve bu nedenle güçlü bir immün modülatör olduğunu ortaya koymaktadır . serum vit d düzeyleri ng ml altına indiğinde monosit ve makrofajların immün yanıt başlatamadığı düşünülmektedir . vit d düzeyi ile hb düzeyleri arasında bir ilişki saptanmıştır . d vitamini eksikliği yaşın artması yetersiz güneş ışığı alımı diyetle vit d alımın azalması kronik hastalıklar ilaç kullanımı artan yağ kitlesi ve hareketsizlik nedeniyle karşımıza çıkmaktadır . çalışmalar yaşın artmasıyla birlikte vit d düzeyinin azaldığını göstermektedir . fakat bizim çalışmamızda d vitamini ile yaş arasında hasta grubumuzun genç olması nedeniyle anlamlı fark bulunamamıştır . ayrıca retrospektif olması nedeniyle kalsiyum potasyum alkelen fosfataz gibi testlere ilişkin veriler sunulamamıştır . sonuç olarak vit d eksikliği enfeksiyona yatkınlığı artırabilmektedir . özellikle sık enfeksiyon geçiren hastalarda vit d düzeylerinin ölçülmesi ve eksik olanların tedavi edilmesi ile enfeksiyon hastalıklarının daha az görülmesine katkı sağlanabilir .
616
213
ÇOCUK GELİSİMİNDE BİR OYUN OLARAK SANAT VE RESİM
sanat bireyin kendini ifade etme aracıdır . sanatın önemli fonksiyonlarından biri bireyi rahatlatmasıdır . genel anlamda sanat ve dar anlamda resim çocuk için kendini ifade etme ve desarj olma aracıdır . oyun da çocuk için benzer özellikleri tasır ve sanat ile benzer özellikler gösterir . bu çalısmanın amacı sanat ile oyun arasındaki benzerlikleri ortaya koymak çocuk gelisiminde bir oyun olarak sanatın gerekliliğini irdelemek ve resim yapmanın çocuk için neler ifade edebileceğini tartısmaktır . arastırmada tarama yöntemlerinden literatür tarama yöntemine basvurulmustur . arastırmada elde edilen bulgular göre bir oyun olarak sanat çocuğun yaratıcılığını gelistirir ruhsal rahatlamasını sağlar büyükleri taklit ederek kisilik gelismesini sağlar özgürlük duygusunu yasamasını destekler kendini ifade etmesine yardım eder hayal gücünü gelistirir . sonuç bir oyun olarak sanat ve sanatın bir dalı olarak resim yapma çocuk gelisiminde bir çok yönden önem tasımaktadır .
çocuk ya da çocukluk çağı birçok eğitimci tarafından farklı sekillerde tanımlanmaktadır . yakın zamana kadar küçük insan yetismemis insan ya da insan yavrusu olarak tabir edilen çocuk anlayısının günümüzde kendine has özellikleri olan farklı bir dünya olduğu anlasılmıstır . bu tanımlama aynı paralellikte hukuk dünyasına da yansımakta çocuk hakları her geçen gün tekrar gözden geçirilmekte ve daha da genisletilmektedir . çocuğu çocuk yapan veya çocukluğunu yasamasını sağlayan etkenlerden biri de oyundur . bu sorunun cevabı freud a göre çocukluk yılları boyunca çocukların büyüme ve yetiskinlerin yaptığını yapma seklindeki tek istekle güdülüyor olmasındandır . bigalı ya göre çocuklarda biriken enerjiyi değerlendirmede okulca düsünülen her daldaki konular onların ruhi ve bedeni inkisafına medar olur . sıklıkla bir kuzunun bağırsaklarını öylesine özenle temizlettirirdi ki bağırsaklar avuç içine sığacak kadar küçülürdü . doğada hiçbir sey amaçsız olmadığına göre çocukta resim yapma davranısının oldukça erken baslamasının ve ayrıca çocukluk çağına vergi bir yaratıcılıkla beslenmesinin elbette bir nedeni olmalıdır . çocuk oyundan uzak iken duygusal ve ruhsal açıdan tatmin olabilir mi geçmiste bütün yasananları bize her an hata yaptırabilecek aptallığımızı kendimizi unuturuz . oyunun içinde öylesine kayboluruz ki kuslar kadar özgür oluruz . hoslanmadığı durumlardan uzak durarak veya hoslandığı tutum ve davranısları daha sık meydana getirerek kisiliğini yapılandırır . çocuk oyunda duygu algısıyla algıladığı nesneleri yeniden düzenler . kaldı ki zoraki oynanan bir oyun oyun olma özelliğini kaybeder çünkü amacı artık kendisinin dısında baska bir seye yönelmistir . bilim ve sanattaki yaratmalar yeni iliskiler pesindedirler . çocuğun kendisini en özgür hissettiği anlar oyun ortamında geçer . sanat ne kadar tartısılırsa tartısılsın sanatla insanın kendini ifade etmeye çalıstığı ve dolayısıyla sanatın bir iletisim biçimi olduğu bir gerçektir . hayal gücü tüm sanatlar için en çok gerekli olan olgulardan biridir . çocuklar bu eğlenceli oyunu hiç kimsenin yönlendirmesi olmadan kendi kendilerine severek ve isteyerek yaparlar . çocuk resimlerinin sanat mı değil mi tartısması belki de bu yüzden olsa gerek . ama çocuktaki bu resim yeteneği çocukluğun diğer birçok saf belirtileri gibi geçicidir . bingöl e göre çocuk resme baslarken ne yapacağını önceden bütünüyle gözünde canlandıramıyor . aslında biri diğerinden daha iyi ya da kötü değildir sadece farklıdırlar . bunlardan bazıları çocuğun yaratıcılığını gelistirmesi ruhsal rahatlamasını sağlaması büyükleri taklit ederek kendini geleceğe hazırlamasına yardımcı olması özgürlük hissini yasaması kendini ifade edebilmesi hayal gücünü gelistirmesi olarak sayılabilir . çocuk resminde çocukça değerler ve çocuğun engin hayal gücü aranmalıdır .
372
127
Kent Donatı Elemanlarında Özgün Tasarımların Peyzaj Ergonomisi Yaklaşımıyla İrdelenmesi
kentsel ve kırsal mekanlarda daha estetik ve fonksiyonel özelliklere sahip yaşanabilir bir çevrenin oluşmasına katkı sağlayan peyzaj mimarlığı kentsel peyzaj planlama ve tasarım çalışmalarında koruma kullanma ilişkisi içerisinde ekolojik ekonomik işlevsel ve estetik ilkelere bağlı kalarak çalışmalar yürütmektedir . bu kapsamda donatı elemanlarının insan ölçüleri dikkate alınarak insan ile uyumlu mekanlar yapılması gerekmektedir . bu noktada devreye giren antropometri bilmi insan ölçülerine uygun tasarımların yapılmasına olanak sağlar . peyzaj ergonomisinde ise esas olan insan kullanımına yönelik tasarım çalışma ve yaşama koşullarının optimal hale getirilmesini amaçlayan uygulamalardır . bu çalışmanın amacı estetik kaygının daha fazla ön planda olduğu peyzaj donatı elemanlarına yönelik özgün tasarımların antropometrik ölçüler ve peyzaj ergonomisi açısından uygunluğunun irdelenmesidir . çalışmanın ana materyalini dünyada ve türkiye deki farklı özgün kent mobilyaları tasarımları oluşturmaktadır . buna yönelik literatür çalışması yapıldıktan sonra her bir özgün kent mobilyası tasarımında antropometrik ve ergonomik ölçülerin neler olduğu belirtilmiştir . daha sonra tasarımda kullanılan malzemenin çeşidi kent mobilyasının işlevi tasarım ilkeleri ve estetik olup olmadığı değerlendirilerek bir çizelge hazırlanmıştır . çizelgede belirlenen özgün tasarımların hem kullanım hem de tasarım açısından uygunluğu tartışılarak işlevsellik estetik biçim malzeme renk doku ve algılanabilirlik açısından uygunluğu genel bir değerlendirmeyle belirlenmeye çalışılmıştır . bu çalışmada özgün ve estetik sayılabilecek pek çok kent donatı elemanı antropometrik ve ergonomik ölçüler kullanılan malzeme tasarım ilkeleri estetik olup olmadığı ve işlevselliği irdelenerek bir peyzaj mimarı bakış açısıyla değerlendirilmiştir . bu amaçla oluşturulan tabloda özgün ve estetik görülen bir donatı elemanı kimi zaman kullanım alçısından kimi zaman işlevsellik bakımından pek çok yanlış tasarım ve mekanda amaç dışı kullanım gösterebilmektedir . yapılan özgün tasarımlar üzerinden değerlendirmelerde de görülmüştür ki kent donatı elemanlarında fonksiyonel ergonomik güvenli dayanıklı çevre ile uyumlu uygun malzemeye sahip standartlara uygun estetik bakımı kolay orijinal rahatlatıcı canlı çekici anlaşılır tasarımlardan oluşması gerekmektedir . çalışma sonucunda peyzaj donatı elemanlarında yanlış kullanımlara ve tasarımlara yönelik uygulamalar doğru kullanım ve ölçütlerin neler olduğu ve buna yönelik çözüm önerilerinin neler olabileceği örnekleriyle ortaya konulmuştur .
insanoğlu yaşamı boyunca medeniyet ve teknolojik gelişmelere bağlı olarak çeşitli problemlerle karşı karşıya kalmıştır . nüfus artışı ve kentleşmeyle beraber yaşam standardındaki gelişmeler bilimsel ve teknolojik ilerlemeler ve ekonomideki büyümeye bağlı olarak gelişen şehirleşme ve sanayileşme kentleşme sorununu da beraberinde getirmiştir . kent kavramı mekanların bir araya gelerek oluşturduğu bir bütün olarak değerlendirilmektedir . donatı elemanları tasarlanırken bazı tasarım ölçütlerine dikkat edilmesi gerekmektedir . bu tasarım ölçütleri ne kadar doğru ve uygun kullanılırsa insanların yaşam kalitesi ve kent konforu o kadar artar ve daha özgün estetik ve kullanışlı tasarımlar ortaya çıkar . aynı zamanda donatı elemanları mimarı yapılara uygun kent kimliğine katkı sağlayan ve bünyesinde imgesel özellikler taşıyan bir özelliğe de sahiptir . fiziksel çevre süreç içinde doğal kültürel tarihi ve sosyal yapı olarak sürekli değişen ve gelişen bir dinamiğe sahiptir . kentsel çevre tasarımında estetik değerlendirme için kullanılabilecek düzenleme ilkeleri kişilerin geçmişteki güzellik algısı ve ilkeleriyle doğrudan ilişkilidir . kentsel çevre tasarımında estetik değerlendirme için kullanılabilecek tasarım elemanları tasarımın somut bir ürüne dönüştürülebilmesine katkı sağlamaktadır . form kendi içerisinde geometrik form doğal form renk ve doku olarak sıralanabilir . bunun yanı sıra işlevsellik ve kullanılan malzemenin seçimi de tasarıma katkı sunmaktadır . ergonominin dünyada bilinen tanımı ise genel anlamda insanların çalışma ve yaşam şartlarını en uygun hale getirmek amacıyla yapılan çalışma tasarım ve çalışmaların bütünüdür . başka bir tanımda ise ergonomi insanların rekreasyon ve çalışma dönemlerinde çevre ile etkileşimini artıran iş ve ürün tasarımlarının tamamı olarak tanımlanmıştır . oborne ise ergonomiyi insanların her türlü teknik malzeme ve çevreye uyumunu temel kurallar çerçevesinde ortaya koyan ve farklı meslek disiplinlerinin bir araya gelerek oluşturmuş oldukları bir bilim dalı olarak tanımlamıştır . bu bağlamda insanların her türlü gereksinimlerini karşılamaya yönelik yapmış oldukları bütün aktiviteler esasında o insanın fiziksel anlamda yapmış olduğu iştir . insan vücudunun ölçülerini baz alan antropometri ile peyzaj mimarlığı mesleğinin ortak noktası insandır . karatay ve korkut a göre antropometri bilimi insanların metrik boyutlarını ele alıp inceleyen bir bilim dalıdır . yunanca kökenli olan antropometri kelimesi anthropo ve metrikos anlamına gelmektedir . bu bakımdan insanlara uygun mekanlar ve donatıların tasarlanması ve uygulanması aşaması peyzaj mimarlığı meslek disiplini açısından önem kazanmaktadır . bu yüzden insana uyumlu çevrelerin oluşturulmasında bu iki bilim dalı ortak hareket ederek hem ergonomik ve işlevsel hem de özgün ve estetik tasarımları antropometrik değerlerden yararlanarak mekana ve amacına uygun kullanabilir . kent mobilyaları işlevlerine göre şu şekilde sınıflandırılabilir . oturma birimleri aydınlatma elemanları işaret ve bilgi levhaları sınırlandırıcılar su ögesi üst örtü ögeleri satış birimleri sanatsal objeler zemin kaplamaları bu bakımdan peyzaj mimarlığı meslek disiplini açısından bakıldığında mobilyaları seçiminin ve konumunun doğru planlandığı bakımının kolay ve sürekli yapılabildiği işlevsel ve aynı zamanda estetik bir yapıya sahip form biçim malzeme renk doku gibi temel tasarım ilkelerine sahip kullanıldığı mekana uyumlu kimi zaman vurgulayıcı etkiye sahip kent donatı elemanlarının sürdürülebilir kullanımı gerekmektedir . tasarımlarda dikkat edilmesi gereken diğer bir husus donatı elemanının amacına ve alan kullanımına uygun tasarlanmasıdır . çalışma sonucunda yapılan özgün tasarımlar üzerinden değerlendirmelerde de görülmüştür ki kent donatı elemanlarında fonksiyonel ergonomik güvenli dayanıklı çevre ile uyumlu uygun malzemeye sahip standartlara uygun estetik bakımı kolay orijinal rahatlatıcı canlı çekici anlaşılır tasarımlardan oluşması gerekmektedir .
550
338
Karayolu Peyzajı ve Manzara Yolları
insanların uzun süren karayolu ile yaptıkları yolculuklarının daha zevkli daha huzur verici geçmesi karayolu çevresindeki manzaranın görsel kalitesinin yüksek olmasına bağlıdır . karayolu çevresi manzarasını peyzaj karakteri arazi şekli bitki örtüsü su varlığı ve kültürel özellikler önemli derecede etkilemektedir . bir karayolunun manzara yolu değerine sahip olabilmesi için karayolu boyunca yolcuları etkileyen sürprizler olmalıdır . çeşitli jeolojik oluşumlara kayalık alanlar ve uçurumlara topoğrafyadaki ani değişimlere geniş ovalara kanyonlara kayalar arasından aşağıya doğru akan doğal şelalelere renk etkisine sahip bitki örtüsüne kasvetli ormanlık alanlara ayna etkisi yapan geniş su yüzeylerine kırsal peyzaj manzaralarına yol kıvrımlarına eşlik eden dereler ve diğer ilgi çekici doğal güzelliklere rastlanmalıdır . bu çalışmada karayolu peyzajı manzara yolları manzara yollarının planlama ilkeleri karayolu peyzajı ve manzara yolları üzerine yapılmış ulusal uluslararası araştırmalar başta amerika birleşik devletleri olmak üzere dünyadaki önemli manzara yolları ele alınarak karayolu peyzajı ve manzara yollarının önemi vurgulanmıştır .
karayolu peyzajının değerlendirilmesinde karayolu çevresindeki bitki örtüsü tarihi değerler arazi kullanımı sosyal ekonomik yapı sürücü ve yolculara ilginç ve keyifli bir yolculuğa imkan verme arazide ilginç odak noktaların varlığı arazide kötü görüntüye sahip yerlerin gizlenmiş olması yol ile etrafındaki manzaranın uyumu önemlidir . yol çevre düzenleme çalışmaları ulaşım hizmetleri ile paralel olarak gelişmiştir . buralarda yolcuların dinlenme konaklama ve yeme içme ihtiyaçları karşılanmıştır . barok üslubuna uygun radyal yollar beş sıralı ağaçları ile şehirleri kat edip kırsal kesimlere ulaşmıştır . yıllarında karayollarında erozyon kontrolü başlamıştır . bundan dolayı hiç değişmeyen çizgisel karayolu ile devamlı değişen peyzaj arasındaki çelişkili durum bağdaştırılmalıdır . bu işlem güzergah boyunca karayolu çevresinin peyzaj açısından uygun bir şekilde düzenlenmesi ile sağlanabilir . ülkemizde de bu mesafelerin günümüzde arttığı ve kısa tatillerde bile araçlarla güney tatil yerlerine gidilip gelindiği gözlenmektedir . manzara yolları ticari ulaşıma açık olmakla birlikte ana amacı rekreasyon olan doğal ve kültürel yönden yüksek potansiyele sahip alanlar ve piknik alanları kampingler atlı bisikletli gezinti yolları sportif alanlar gibi rekreasonel kullanımlara yer verilen yollar olarak tanımlanmaktadır . manzara yolu çarpıcı manzara değerlerine sahip bir arazide planlanan veya inşa edilen emniyetli estetik olarak çekici ve trafiği sınırlı bir yoldur . tali manzara yolları ana yollarla bağlantılı olmalıdır . dünya da ise karayolu peyzaj planlama çalışmaları ile ilgili ilk örnekler larda başlamıştır . bu tarihlerde karayollarında meydana gelen erozyonu önlemek için peyzaj mimarları ve orman mühendisleri bağ kütükleri ve ağaççıkların kullanılması olanaklarını incelemişlerdir . daha sonra akdoğan ankara istanbul karayolu peyzaj planlamasının özelliklerini ve ilkelerini saptamıştır . insanların dünyayı kendi kullanış biçimleri ve yaşam şekillerine uygun biçime getirme çabaları bağlamında doğa üzerinde en fazla etkili olan mühendislik yapıları karayollarıdır . dünya daki manzara kalitesi ile dikkat çeken önemli karayolları incelendiğinde sezen in de belirttiği gibi karayolu çevresindeki peyzajın görsel kalitesinin yüksek olmasını etkileyen faktörler aşağıda belirtildiği gibidir . karayolu güzergahı boyunca sürekli olmasa bile deniz nehir çay dere baraj göl gibi su varlığı bulunuyorsa manzaranın görsel kalitesi artmaktadır . karayolu güzergahı boyunca doğal bitki örtüsünün zenginliği ilkbahar ve sonbahardaki renk etkisi manzaranın görsel kalitesini artırmaktadır . dağlar arasından kıvrılarak geçen karayolu güzergahları monotonluktan uzak ve heyecan vericidir . bu kıvrımlar doğal bir su varlığı ve bitki örtüsü ile birlikte çok daha yüksek bir manzara görsel kalitesi sunmaktadır . karayolu güzergahı boyunca devam eden tüm doğal ve kültürel elemanlar arasında bir uyum bulunuyorsa manzaranın görsel kalitesi daha yüksektir . karayolu güzergahı boyunca yolcuları büyüleyen ilginç sürprizler olmalıdır . çeşitli jeolojik oluşumlar kayalık alanlar ve uçurumlar topoğrafyadaki ani değişimler geniş ovalar kanyonlar kayalar arasından aşağıya doğru akan doğal şelaleler renk etkisine sahip bitki örtüsü kasvetli ormanlık alanlar ayna etkisi yapan geniş su yüzeyleri kırsal peyzaj manzaraları yol kıvrımlarına eşlik eden dereler ve diğer ilginç doğal güzelliklerle her an karşılaşma ihtimali olan yolcular zevkli bir yolculuk yapmaktadırlar karayolu çevrecindeki çeşitli jeolojik oluşumlar kayalık alanlar ve uçurumlar doğal şelaleler manzaraya çeşitlilik sağlar . başta abd olmak üzere tüm dünya örneklerinde görüldüğü gibi manzara niteliğe sahip olan karayollarının birçoğu macera yolu niteliğindedir . ve bu yolların manzara yolu olarak değerlendirilmesine olanak sağlamaktadır .
505
140
1960 VE 1980 ASKERİ DARBE DÖNEMLERİNDE EĞİTİM POLİTİKALARI VE HALİFELİK KURUMUNUN DERS KİTAPLARINA YANSIMASI
bu makale ve askeri darbe dönemlerinde milli eğitim politikalarını ve halifelik olgusunun tarih ders kitaplarına nasıl yansıtıldığını ortaya koymayı amaçlamaktadır . eğitim toplumsal ve ekonomik olduğu kadar politik bir girişimdir . özellikle türkiye de bilinçli ya da bilinçsiz hükümet değişikliklerinde eğitim politikalarının siyasi eğilimlere göre şekil aldığı görülmektedir . çünkü hükümetler amaçları doğrultusunda siyasi görüşlerini eğitime uyarlamakta ve hedeflenen doğrultuda üzerinde çalıştığı hammaddenin toplumdan gelen ve topluma giden insan oluşu bilinciyle gelecekteki konumlarını da garanti altına alma eğiliminde olmuşlardır . böylelikle gelecek nesiller milli eğitim temelli bir çerçevede hükümetlerin siyasi görüşleri doğrultusunda şekillendirilmeye çalışılmış bunu yaparken de özellikle ders kitaplarına zaman zaman müdahaleler yapılmıştır . bu çalışmada türkiye de eğitim politikaları ile ve askeri darbe dönemlerinde tarih ders kitaplarında halifelik olgusuna nasıl yaklaşıldığı irdelenecektir . bu çalışmada ve darbe dönemleri sonrasındaki genel eğitim politikaları karşılaştırmalı yöntemle ele alınacaktır . çalışmanın evreni tarih ders kitaplarıdır . ancak evrenin külliyetli bir çalışma gerektireceği düşüncesiyle ve dönemi tarih ders kitaplarında halifelik olgusu ele alınacaktır . bu kapsamda söz konusu dönemlerde halifelik olgusuna bakış açısı ile kitaplar arasındaki farklılıklar ve benzerlikler ortaya konulacaktır .
eğitim politikalarının hükümetlerin siyasi görüşleri doğrultusunda ele alındığı bilinen bir gerçektir . bu kapsamda araştırma konusu içerisinde ele alınan ve darbeleri sonrasında eğitim politikalarına bakmak gerekmektedir . halifeliğin kaldırılması yılından günümüze kadar zaman zaman tartışma konusu olmuş önemli bir olaydır . halifeliğin kaldırılması yılından bugüne kadar her yıl tarih ders kitaplarında okutulmuş olup anlatımda nasıl bir değişim yaşandığı makalemizde değineceğimiz temellerdendir . yapılacak olan çalışma karşılaştırma yöntemine göre hazırlanmıştır . araştırmanın evrenini halifeliğin kaldırılmasından günümüze kadar milli eğitim bakanlığı na bağlı okullarda okutulan tarih ders kitaplarıdır . araştırmanın evrenini temsil edebilecek örneklemi ise tarih ders kitaplarının yılları arasındaki basımları oluşturmaktadır . dolayısıyla deney anket ve saha teknikleri kullanılmamıştır . ayrıca konu ile ilgili çeşitli makalelerden ve internette yer alan bilgilerden de yararlanılmıştır . incelenen ve analizi yapılan kitaplarda öznellik ve nesnellik konunun kaç sayfada anlatıldığı meb şura kararları ve hükümetlerin eğitim politikalarının kitaplara nasıl yansıdığı ve darbeleri ile ve anayasaları sonrası dönemin etkileri gibi çeşitli etkenler araştırılmış ve karşılaştırılarak incelenmiştir . milli eğitimi durgun halinden çıkarıp yapıcı ve başarılı bir hale getirmek amaçlanmıştır . milli eğitim şurası açılış konuşmasında dönemin milli eğitim bakanı orhan oğuz ezberci sisteme değinerek şunları söylemiştir öğrencilere bilgi yükleme bir nevi ansiklopedimiz ile onları ezbere sevk etme yerine onlara öğrenme inceleme yollarını gösteren bilimsel düşünme ve araştırma yeteneğini kazandıran bir esası getirmek istiyoruz . her öğrenci için dikey ve yatay geçiş imkanları tahsis edilmiştir . bu politikanın temelinde vatandaşın tam anlamıyla kalkınması milli şuuru hakim kılarak yetişmesi gibi kavramlar yer almaktaydı . sık sık dinin yasakladığı şeylerden kaçınma ve icaplarına uyma biçiminde uyarılar yer almıştır . başta atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kültür değerlerine duyarlı ortak tarihe sahip çıkan genç nesiller yetiştirmek dönemin eğitim anlayışının göze çarpan özelliklerinden sadece bazıları ve en önemlileridir . ona göre halifenin onaylamadığı herhangi bir kanun şeriata aykırıdır ve bu allah a isyan demektir . bir kişinin halife olması için peygamber kabilesi kureyş ten gelmesi gerekiyordu . ancak moğollar zamanında bütün halife sülalesi katledilmişti . ancak osmanlıların kureyş soyundan olmadıklarından bu durumun araplar tarafından kabul görmediği örneklenmiştir . böylece halifeler yalnız islam devletini yönetmekle yükümlü kimselerdi . bu önlemin mart te kabul edilen bir yasayla halifeliğin kaldırılması olduğuna değinilmiştir . ve darbeleri ve sonrasında ilan edilen ve anayasaları sonrasında basılan ve okullarda okutulan tarih ders kitaplarındaki halifelik ve halifeliğin kaldırılması konularında genel itibariyle öznel ifadeler yer almış günümüze geldikçe de bu durum nesnellik kazanmıştır . buna bağlı olarak ve yıllarından sonra okutulan kitaplarda dönemin hükümetleri politikalarını gerçekleştirmek için araç gördükleri okullarda bu uygulamayı gerçekleştirmek için çalışmışlardır . eğitim politikaları belirlenirken hükümetlerin anlayışları etkili olmuştur .
420
176
Yapı Projelerinin Süre-Maliyet Optimizasyonunda Metasezgisel Algoritma Kullanımı
yapı projelerinin belirlenen zaman ve bütçe çerçevesinde tamamlanabilmesi proje yöneticileri açısından en önemli konulardan biridir . bunun sebebi projelerde kullanılan tüm kaynakların uygulamada sınırlı olarak bulunmasının yanı sıra sürenin de problemin bir kısıtlayıcısı olmasıdır . böylelikle toplam proje maliyetini oluşturan malzeme ve işçilik gibi tüm kaynakların hedeflenen proje süresiyle uyumlu olacak şekilde en baştan değerlendirilerek planlamanın yapılması ihtiyacı ortaya çıkmaktadır . bu aşamada en kritik nokta proje yöneticilerinin bütçe ile süre arasında bir denge kurabilmesidir . optimizasyon adı verilen ve bir problem üzerinde en iyi sonucu elde edebilme teknikleri olarak tanımlanan çalışmalar proje planlama ve uygulama alanında sıklıkla kullanılmaktadır . optimizasyon teknikleri geçmişten günümüze oldukça büyük değişim göstermiştir . geçmişte yapı projelerinde karşılaşılan süre maliyet optimizasyon problemlerine kesin hesap yöntemleri gibi geleneksel yöntemlerle yaklaşılmış problemin içerdiği karmaşıklık çözüme ulaşmayı güçleştirdiğinden daha gelişmiş yöntemlere ihtiyaç duyulmuştur . bu sebeple yeni tekniklerin birbiri ardına ortaya konulduğu ve var olan tekniklerin durmaksızın geliştirildiği optimizasyon alanında son yıllarda adına topluca metasezgisel algoritmalar denilen çok sayıda yöntem türetilmiştir . metasezgisel algoritmalar kesin çözümü garanti etmemekle birlikte yakınsama özelliği ile optimuma yakın çözümleri elde etmede oldukça kullanışlıdır . bu çalışmada evrimsel algoritmalar doğadan esinlenen algoritmalar ve melez algoritmalar gibi süre maliyet optimizasyon probleminin çözümüne yönelik algoritmalar tanıtılmakta ve literatürdeki çalışmalar hakkında bilgi verilmektedir .
günümüzün gittikçe artan rekabetçi ve değişken piyasa ortamında inşaat firmalarının kısıtlı kaynaklar dahilinde proje planlarını oluşturma ve gözlemleyebilme becerileri önem kazanmaktadır . böylece yapım maliyetine ilave olarak artan kaynak talebini karşılamaya yönelik proje hızlandırma maliyetleri ortaya çıkmaktadır . böylelikle süre maliyet optimizasyonu gerçekte bir kombinatoryal optimizasyon problemi olması bakımından np zor sınıfına ait bir problem olarak ele alınmaya ve bu bağlamda çözüm aranmaya başlanmıştır . gelişen teknoloji ve hesaplama yöntemlerindeki yeni yaklaşımların optimizasyon problemlerine sağladığı katkı sayesinde problemin çözümü için son yıllarda metasezgisel yöntemler adı altında değişik pek çok model önerilmiştir . süre maliyet ilişkisi işlemlerde kullanılan kaynakların özelliğine göre sürekli veya ayrık bir fonksiyon şeklinde modellenmektedir . ayrık fonksiyona sahip bir ilişki durumunda ise fonksiyonun her bir süre maliyet çiftine karşılık gelen noktası birer mod yani alternatif olarak nitelendirilmekte ve bu ayrık noktalar bir küme meydana getirmektedir . bir projenin en önemli unsurları olan süre ve maliyet arasındaki öncelik her projenin karakteristiğine göre farklı olabilmektedir . sürenin esnek tutularak maliyetin minimize edilmesi sözkonusu olabileceği gibi ek maliyetleri karşılamak suretiyle minimum sürede projenin tamamlanması da birincil hedef olabilmektedir . literatürde bu tip problemler çok amaçlı problemler olarak nitelendirilirler . yüzlerce yada binlerce işlemi barındıran projelerde en uygun süre maliyet modlarını bulmak içerdiği karmaşık kombinasyonlardan ötürü optimizasyon alanının bir konusudur . uygulamada optimum süre maliyet değerlerini analiz edebilmek için konvansiyonel analitik modeller kullanılabilmesine rağmen büyük ölçekli projelerde bunların uygulanması yoğun süre ve emek gerektirmesi bakımından kullanışsız kabul edilmektedir . metasezgisel algoritmalar özellikle süre maliyet optimizasyonu gibi değişken sayısı fazla ve doğrusal olmayan amaç fonksiyonu içeren süre maliyet problemlerinin çözümünde yaygın olarak kullanılmaktadır . metasezgisel algoritmaların bir diğer avantajı ise kodlamalarının değişik problem türleri karşısında esnek ve kolay uyarlanabilir olmasıdır . metasezgisel yöntemlerin türlerine bağlı olarak algoritmaları oldukça büyük farklılıklar içerse de temel işleyiş şekil . te görülen akış şemasında verilmektedir . bunun sonucunda kuşlar karıncalar arılar balıklar ve kurtlar gibi hayvanların avlanma göç etme barınak ve yiyecek bulma gibi konularda topluluk olarak hareket etmeleri durumunda olabilecek en iyi sonuçları alabilmeleri her birinin kendine ait özelliğinden yola çıkılarak geliştirilmiş bir algoritmaya ilham olmuştur . parçacık sürü optimizasyonu kuş ve balık gibi bazı türleri sürü halinde yaşayan ve göç eden davranışları sürü zekasına dayalı canlı türlerinden ilham alan metasezgisel bir yaklaşımdır . pso parçacık adı verilen rastgele çözümlerden oluşan bir topluluk ile algoritmaya başlamaktadır . topluluktaki her bir parçacık ile ilişkili bir hız bulunmaktadır . diğer bir metasezgisel yöntem örneği olarak karınca koloni optimizasyonu karıncaların yön ve yiyecek bulma davranışlarından esinlenerek kombinatoryal optimizasyon problemlerine çözüm getirmek için sürü zekası temeline dayalı olarak geliştirilmiştir . süre maliyet optimizasyon probleminin metasezgisel yöntem kullanımı ile çözümü ilk olarak chau ve ark . tarafından yılında ga dan yararlanarak ortaya koydukları çalışmaya dayanmaktadır . bulanık kümeleme tabanlı genetik algoritma yaklaşımı kullanmışlardır . probleme kalite bileşenini de ekleyerek çok modlu çok amaçlı yeni bir model ile yaklaşım geliştirmişlerdir . yukarıda bahsedilenler dışındaki yılı sonrasına ait çalışmalar özetlenerek tablo . de verilmiştir . bu çalışmada metasezgisel yöntemler ile çözülen süre maliyet problemleri literatürde taranarak bir sistematik halinde sunulmuştur .
480
196
YENİ TÜRK EDEBİYATI ARAŞTIRMALARI
hayatın ve ölümün anlamı var olmanın gayesi gibi varoluşsal konular insanlığın öteden beri kafasını kurcalamıştır . dinler bu konular hakkında ayrıntılı açıklamalar yapmalarına karşın modern insan dinlerin açıklamalarına çoğu zaman itibar etmez . varoluşçu felsefe büyük ölçüde varlığı din dışı bir bakış ile açıklamaya çalışır . bireyin düşünme edimi ile hayatın ve ölümün anlamını kavrayacağını ileri süren varoluşçu düşünürler varlığı yine varlıkta anlamlandırmaya çalışırlar . varoluşçuluğun izlerinin görüldüğü çoğu romanda din dışı bir bakış ile varoluş konusuna değinildiğine şahit olunur . murathan mungan ın şairin romanı bireysel varoluş konusuna değinen bir romandır . mungan eserlerinde var olmayı ve bir kimlik sahibi olmayı bir tür problem olarak işler . fantastik ütopik polisiye türünde yazılan şairin romanı nda da bireysel varoluş öne çıkan temalardan biridir . romanın başkahramanı olarak beliren bilge şair bendag elli yıl önce şiir şenliklerinde şiir yazmayı aniden bırakır ve uzun bir yolculuğa çıkar bu çalışmanın amacı şairin romanı ndaki kahramanlardan bilge şair bendag ın varoluşsal sorunlarını inceleyip bu sorunların romanın kurgusu ile olan bağını çözümlemektir . tespitler varoluşçu felsefeye göre yorumlanıp açıklanmıştır . özellikle heidegger ve sartre gibi xx . yüzyılın önde gelen varoluşçu düşünürlerin hayata ölüme varoluşa bakışları dikkate alınarak bilge şair bendag ın varoluş problemleri ele alınmıştır .
varoluşsal sorunlar modern zamanlarla ilişkilendirilse de insanın yeryüzüne düşmesinden bu yana bireyler kendileri ile birlikte dış dünyanın varlığını anlamaya çalışmaktadırlar . antik yunan da thales ten itibaren varlığın ana maddesinin ne olduğu sorusunun cevabını arayan düşünürler ontoloji disiplinin sistemleşmesini sağlarlar . varoluşçuluk varlık hakkındaki her iki yaklaşımı da reddederek bireysel varoluş özgürlük insanın eylemleri ile kendi özünü meydana getirmesi konularını gündeme getirir . insan daha önceden tanımlanamaz belirlenemez sonradan bir şey olacaktır ve kendini nasıl yaparsa öyle olacaktır . modern felsefe insanı epistemolojinin bakış açısına göre değerlendirdiğinden onun varoluşunu göz ardı etmiştir . şiirlerinden tiyatro oyunlarına romanlarından öykülerine hemen hemen bütün eserlerinde bir şekilde bireyin kendi olma problemine değinir . bu belde modern hayattan çok uzak bir şekilde tasarlanmıştır . tüm bunları ancak başka bir gezegen tahayyüllünde aynı kaba koyarak karıştırabilirdim . tüm yeşil alanları tükettiğimizde kendimizi nihayet yerleşmiş mi hissedeceğiz bu gezegene bendag bir şair olarak hayata temas etmesini öğrenmiş birisidir ve varlığını ancak şiirde duyurabileceğinin farkındadır . buna rağmen şair ömrünün son deminde varoluşunun tamamlamasına hizmet ettiğini düşündüğü şiiri bir an olsun bırakmaz . o bilinçli bir özne olarak doğadan aldığı her şeyi yine doğaya bir şiir olarak verme gayretindedir . yüz yaşını aşmış olan bilge şair yurduna ölmek için dönmesine karşın içine sürüklendiği olaylar bir anda henüz ölmemesi gerektiği aklına getirir büyülü bir buyruk almışçasına o an doğduğu topraklara vardığında ölmeye yatmak istemediğini anlıyor bendag . son zamanlarda işlenen şair cinayetlerinden dolayı hancı adını deftere kaydetmek zorunda olduğunu söyler . tek bir kimlik bireyin bir merkezden hareket etmesine ve aynı zamanda varoluşsal olarak sınırlı hale gelmesine neden olabilir . bilge şairin varoluşun ve hakikatin anlamını sanatta bulması ile heidegger in düşüncesi arasında bir paralellik kurulabilir . unutulup gittiğini düşünen şair uzun yıllar geçmesine rağmen anakara da henüz utulmadığını görür . bendag bu şekilde kaçmaya çalıştığı şan ve şöhretin varoluşunun bir parçası olduğunu öğrenir . kişinin kendisini gerçekleştirmesi de yine bireyin kendisi olmayı başarması noktasında varoluşçu felsefe ile ilişkilidir . şairin romanı nda bendag büyük bir üne kavuşmasına rağmen insanlardan uzaklaşarak kendi varlığını sorgulayacağı bir yolculuğa çıkar .
413
185
Aspirde zararlı Kapsül hortumlu böceği [Bangasternus planifrons (Brulle) (Coleoptera: Curculionidae)]’nin Ankara ilinde yaygınlığı ve yoğunluğunun belirlenmesi
bu çalışma kapsül hortumlu böceği nin ankara ili aspir ekiliş alanlarındaki yaygınlık ve yoğunluğunu belirlemek amacıyla ve yıllarında yürütülmüştür . aspir ekilişinin yoğun olarak yapıldığı ayaş bala kalecik polatlı ve şereflikoçhisar ilçelerinde yapılan sürvey ve örneklemelerden elde edilen veriler değerlendirilmiştir . b . planifrons yılında ayaş bala kalecik polatlı ve şereflikoçhisar ilçelerinin tamamında tespit edilmiş ve sırasıyla . . . . ve . bulaşma oranları belirlenmiştir . zararlı yılında ayaş ilçesi hariç diğer ilçelerde tespit edilirken bala kalecik polatlı ve şereflikoçhisar ilçelerinde sırasıyla . . . ve . bulaşma oranları belirlenmiştir . bulaşık olduğu alanlarda zararlının yılındaki yoğunluğu ayaş bala kalecik polatlı ve şereflikoçhisar ilçelerinde sırasıyla ortalama . . . . ve . adet ergin birey bitki yılında ise ayaş ilçesi hariç sırasıyla ortalama . . . ve . adet ergin birey bitki olarak saptanmıştır . b . planifrons larvalarının yeni oluşan tohumlarda beslenmesi sonucunda aspirde yüksek verim kaybına neden olduğu bu çalışma ile belirlenmiştir .
aspir tohumlarında arasında yağ bulunan yağı biodizel yapımında kullanılabilen küspesi hayvan yemi olarak değerlendirilen tek yıllık bir yağ bitkisidir . bangasternus cinsinin palearktik bölgede ülkemizde ise . bangasternus planifrons ülkemizde aspir bitkisinde önemli bir zararlı durumundadır . b . planifrons bitkinin yeşil aksam ve tohum kapsülünde beslenerek üründe kayba neden olmaktadırlar . konya da aspirin erken döneminde b . planifrons un yapraklarda beslenerek zarara neden olduğunu bildirmiştir . bu çalışmada ülkemizde ekiliş alanı son yıllarda artan aspir bitkisinde tohum kalite ve kantitesinin azalmasına neden olan kapsül hortumlu böceğinin zararlısının ankara ilindeki yaygınlık bulaşıklık ve zarar durumunun belirlenmesi hedeflenmiştir . örnekleme yapılan bitkilerde tespit edilen b . planifrons erginleri sayılarak bitki başına ortalama ergin sayıları belirlenmiştir . zararlı yaygınlığı tarla büyüklüğü dikkate alınarak zararlının tarladaki bulaşıklığı var yok şeklinde tespit edildikten sonra il ve ilçe için bulaşık alanın toplam alana oranlanmasıyla hesaplanmıştır . zararlının il ve ilçe bulaşma oranı ise tartılı ortalama alınarak hesaplanmıştır . her tarla için hesaplanan bulaşma oranı o tarla büyüklüğü ile çarpılarak incelenen tüm tarlalar için elde edilen çarpımlar toplanmıştır . bu toplam maksimum bulaşma olasılığına bölünerek ildeki bulaşma oranı hesaplanmıştır . b . planifrons ın ve yıllarında ayaş bala kalecik polatlı ve şereflikoçhisar ilçelerindeki yaygınlığını ve zarar durumunu belirlemek amacıyla arazi kontrollerine aspir bitkisi yapraklı döneme ulaştığında başlanılmıştır . b . planifrons yılında aspir alanlarında ilçelere göre değişmekle beraber mayıs tarihleri arasında gözlenmiştir . zararlının kışlamış erginlerinin bitkinin uç yapraklarının epidermis dokusunda beslenerek zarar yaptığı gözlenmiştir . yapraklarda oluşan bu zarardan dolayı yaprak dokusunda nekrozlar oluştuğu ve kurumaların meydana geldiği belirlenmiştir . zararlının bulaşık olduğu bitkilerde sırasıyla ortalama . . . . ve . adet ergin bitki yoğunluğu tespit edilmiştir . aspir alanlarında yürütülen yılı çalışmalarında zararlı ilçelere göre değişmekle beraber mayıs tarihleri arasında gözlenmiş ve ayaş ilçesi hariç çalışmanın yürütüldüğü diğer tüm ilçelerde tespit edilmiştir . bir önceki yılda olduğu gibi zararlının tipik olarak taze uç sürgünlerde beslenerek zarar yaptığı gözlenmiştir . bu zarar sonucu oluşan yaralar daha sonra kuruyarak nekrotik lekelere dönüşmektedir . ankara ilinde sürvey yapılan tüm ilçeler zararlı ile bulaşık bulunurken sadece ayaş ilçesinde yılında zararlı tespit edilmemiştir . yılında ise yaygınlık oranı . bulaşıklık oranı . ve bulaşık bitkilerdeki ortalama ergin sayısı . adet bitki olarak saptanmıştır . bangasternus cinsinin türkiye de b . fausti b . orientalis ve b . planifrons türleri bilinmektedir lodos ve ark . zararlının yumurtadan çıkan larvaları kapsül içerisinde yeni oluşan tohumlar ile beslenerek verim kaybına neden olmaktadırlar . zararlının aspir bitkisinde önemli ekonomik kayba neden olması sebebiyle mücadelesine esas olacak detaylı çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır .
466
161
DOĞRULAYICI FAKTÖR ANALİZİ İLE SOSYAL MEDYA REKLAMLARINA YÖNELİK TUTUM ÖLÇEĞİNİN YAPI GEÇERLİLİĞİNİN İNCELENMESİ: CUMHURİYET ÜNİVERSİTESİ İİBF’DE BİR UYGULAMA
araştırma kapsamında iktisadi ve idari bilimler fakültesindeki öğrencilere yönelik geliştirilen sosyal medya reklamlarına yönelik tutum ölçeğinin yapı geçerliliğinin test edilmesi amaçlanmıştır . öğrencilere maddeden oluşan taslak ölçek uygulanmış ve elde edilen veriler analiz edilmiştir . verilere öncelikle açıklayıcı faktör analizi uygulanmıştır . bu aşamada analiz sonucunda hiçbir faktör altında toplanmayan madde ölçekten çıkarılmış ve maddeyi içeren faktör bulunmuştur . daha sonra belirlenen faktörlere doğrulayıcı faktör analizi uygulanmıştır . elde edilen modelin verilere mükemmel uyum gösterdiği belirlenmiştir . dolayısıyla açıklayıcı faktör analizi ile geliştirilen tutum ölçeğinin geçerliliği doğrulayıcı faktör analizi ile de teyit edilmiştir . ölçeğin cronbach α katsayısı ise olarak hesaplanmış ve oldukça güvenilir olduğu sonucuna varılmıştır . sonuç olarak geliştirilen ölçeğin iktisadi ve idari bilimler fakültesindeki öğrencilerin sosyal medya reklamlarına yönelik tutumlarını ölçmek için kullanılabileceğine karar verilmiştir .
iletişim teknolojisi devrimi yaşamımızın tüm yönlerini etkilemektedir . yılında harvard üniversitesindeki öğrenciler için tasarlanan facebook bir fenomen olarak bunun en güzel örneğidir . herhangi bir fiziksel çevreye ihtiyaç duymaksızın sosyal medyadaki paylaşımlar ve e mailler aracılığıyla web sitelerinde yapılan alışverişler tüketicilerin ve satıcıların kullandıkları dergiler görüşmeler kataloglar ve bunun gibi geleneksel pazarlama araçlarının yerine almıştır . bu amaçla yaptıkları çalışma da sosyal medyanın geleneksel anlamda şirketlerin müşterilerle iletişim kurmasına izin veren geleneksel olmayan anlamda ise müşterilerin birbirleriyle doğrudan bağlantı kurmasına izin veren promosyon karmasının yeni melez elemanı olduğunu belirtmektedirler . akar ve topçu sosyal medya pazarlamasına yönelik tüketici tutumlarını etkileyen faktörleri incelemek için yaptıkları çalışmasında tesadüfi yöntemle seçtikleri yaş arası üniversite öğrencisiyle anket yapmışlardır . sosyal medya sitelerine üye kolayda örnekleme yöntemiyle seçtiği kişi ile yüz yüze anket yöntemiyle görüşme yaptığı çalışmasında sosyal paylaşım sitelerinde yayınlanan reklamların içeriğine oranında en az bir kez bakıldığına oranında ise hiçbir zaman bakılmadığı sonucuna ulaşmıştır . ramnarain ve govender sosyal meydanının genç tüketicilerin satın alma davranışları üzerindeki etkisini ortaya çıkarmak için yaptığı çalışmasında ankete katılanların sinin sosyal medyayı bilgi elde etmek ve ürün tavsiye etmek için kullandığı ve elde ettikleri bilgilerin de satın alma kararlarını doğrudan veya dolaylı olarak etkilediğini tespit etmiştir . analiz sonucunda katılımcıların satın alma davranışlarının ve sosyal medya ilişkilerine yönelik tavırlarının yaş grupları ve eğitim seviyesi tarafından farklılaştığı sonucuna ulaşılmıştır . ayrıca katılımcıların sosyal medyayı kitle medyasına göre daha yenilikçi daha güvenilir ve daha interaktif olarak nitelendirdikleri sonucuna ulaşılmıştır . sınıflarındaki gece ve gündüz öğrencilerinden yeterli sayıda veri toplanamadığı için bu bölümdeki öğrenciler daha sonra örneklemden çıkarılmıştır . ilk bölüm katılımcıların sosyal medya reklamlarına yönelik algı ve tutumlarını ölçmeyi amaçlayan li likert tipi maddeden oluşmaktadır . araştırma verilerinin analizinde açıklayıcı faktör analizi için ıbm spss paket programından doğrulayıcı faktör analizinin yapılmasında ise amos paket programından yararlanılmıştır . önceden oluşturulan bir model aracılığıyla gözlenen değişkenlerden yola çıkarak gizli değişken oluşturmaya yönelik bir işlemdir . katılımcılardan ü yaş aralığında . ü yaş aralığında . isi yaş aralığında ve son olarak . u ise yaş ve üzerindedir . son olarak katılımcıların aylık gelire göre dağılımları ise şöyledir u tl arası i tl arası i tl arası i tl arası ve son olarak sı tl ve üzeri gelire sahiptir . toplam maddeden oluşan ölçeğe ait veriler açıklayıcı faktör analizine tabi tutulmuş ve tablo de ki sonuçlar elde edilmiştir . elde edilen faktörlere ilişkin diğer bulgular tablo deki gibidir . bu adlandırma işlemi faktörü oluşturan değişkenlerin yapısına bakılarak da yapılabilir . ikinci faktör altında toplanan maddelerin yapısı incelendiğinde sosyal medya reklamlarının sinir bozucu olma rahatsız edici olma yanı ön plana çıkmaktadır . madde sosyal medya da yayınlanan reklamlar bende merak uyandırır . madde sosyal medya da reklamlarını gördüğüm ürün veya hizmetleri satın alırım . ölçeğin bütününe ve her bir faktöre ait hesaplanan cronbach alpha katsayısı değerleri tablo da verilmiştir . ölçekteki toplam maddenin cronbach α güvenirlik katsayısının ise . olduğu görülmektedir . faktörlerdeki maddelerin taşıdıkları anlam dikkate alınarak faktörlere isim verilmiştir . ölçeğin tümü için hesaplanan cronbach α katsayısının ise . olduğu ve buna göre ölçeğin oldukça güvenilir olduğu sonucuna varılmıştır .
506
125
Doğu Akdeniz Bölgesinde zeytin ve zeytinyağı pazarlama organizasyonun etkinliğinin değerlendirilmesi
türkiye de yılları arasında zeytin üretimi ve bununla beraber zeytinyağı üretiminde önemli artış gözlenmiştir . bu artışların en fazla olduğu bölgelerden birisi doğu akdeniz bölgesi olmuştur . bu çalışmanın amacı doğu akdeniz bölgesi nde zeytin ve zeytinyağı pazarlama organizasyonlarının etkinliğinin değerlendirilmesi ve belirlenen yetersizlikler için çözüm önerileri getirilmesidir . çalışma sonucunda zeytinyağı pazarlama hizmetlerinden özellikle işleme hizmetinde eksiklikler olduğu belirlenmiştir . kooperatifleşme markalaşma hedef pazarların belirlenmesi ve kalitenin artırılması yönünde yapılacak çalışmalar bölgede zeytincilik sektörünün geliştirilmesine önemli katkılarda bulunacaktır .
son yıllarda nüfusun artışı ile sağlıklı beslenme bilinci ve geleneksel ürünlerin tüketim eğiliminin artması sonucu dünyada zeytinyağı tüketimi artış göstermiştir . bu desteklerin sonucu olarak dikim alanlarında hızlı bir artış sağlanmıştır . ancak yapılan literatür incelemesi sonucunda doğu akdeniz bölgesi ni bir bütün olarak ele alan bu bölgenin üretim ve pazarlama yapısını ortaya koymaya yönelik bir çalışmaya rastlanmamıştır . anket formları üreticiler aracılar ve işleme sanayinde faaliyet gösteren işletmeler için ayrı ayrı hazırlanmıştır . bu şekilde hatay ilinde mersin ilinde osmaniye ilinde ve adana da anket olmak üzere toplam anket yapılmıştır . anket yapılan aracıların seçimi zeytin üreticileriyle ve işleme sanayinde faaliyet gösteren kişilerle yapılan görüşmeler sırasında elde edilen bilgiler doğrultusunda gayeli olarak yapılmış ve toplam aracı ile görüşülmüştür . bölgede toplam adet zeytinyağı işleme tesisi bulunmaktadır . pazarlamayı kolaylaştırıcı fonksiyonlar ise finansman dereceleme ve standardizasyon ile reklam ve pazar haberlerini yayma hizmetleridir . bu hizmetlerin yerine getirilmesi pazarlamanın etkinliğini yükseltmektedir . bu çalışmada swot analizine kaynak oluşturan veriler zeytin üreticileri zeytinyağı işleme tesislerinin yetkilileriyle yapılan görüşmeler ile daha önce yapılmış çalışmalardan faydalanılarak elde edilmiştir . bunların yanı sıra oldukça az miktarda ürün preselere satılmaktadır . preseler zeytinyağı pazarlama kanalı içinde yer alan aracılardan birisi de preselerdir . bu fabrikalarda kapasite kullanım oranı yılında . iken yılında . olarak gerçekleşmiştir . fabrikalar pazarlayacakları zeytinyağını genellikle kendi yörelerinde bulunan üreticilerden sıkma ücreti karşılığı olarak ve doğrudan satın alma yoluyla preselerden tüccarlardan ve bunların dışında kendi bahçelerinden temin ettikleri zeytinleri işleyerek elde etmektedir . bölgede zeytinyağı toplama hizmeti bu faktörler bakımından incelendiğinde etkinliği azaltacak bir durumun söz konusu olmadığı söylenebilir . dağıtımda pazarlama etkinliğini azaltıcı bir unsurla karşılaşılmamıştır . muhafaza için en uygun yöntem ise paslanmaz çelik tanklarda azot gazı altında saklanmasıdır . ancak fabrikalarda depolama hizmetinin etkinliğini azaltıcı bir unsura rastlanmamıştır . fabrikaların dereceleme ve standardizasyon hizmetini yerine getirmelerinde ise herhangi bir aksaklık görülmemiştir . üreticilerin rekabet güçlerinin zayıf olmasının sebepleri hatay da üretim miktarının fazlalığı mersin de ve osmaniye de alıcı sayısının az olmasıdır . yapılan hesaplamalar sonucunda doğu akdeniz bölgesi nde zeytinyağı satış fiyatları üretici aşamasında . tl iken tüketiciye ulaşıncaya kadar . artarak . tl ye ulaşmaktadır . hammadde temini ile ilgili karşılaşılan başlıca problemler önem sırasıyla hasat şekli yöresel çeşitlerin azalması dip zeytinlerin işlemeye getirilmesi zeytinlerin çuvallar içinde taşınıyor olması ve hasattan işlemeye kadar bekleme süresinin uzunluğudur . zeytinyağının işlenmesi ile ilgili en önemli sorunlar kalifiye eleman kıtlığı ile taklit ve tağşişdir . bu sorunu ortaya çıkaran başlıca uygulamalar natürel zeytinyağına rafine zeytinyağı ilave edilerek natürel zeytinyağı adı altında satışa sunulması veya zeytinyağına diğer bitkisel yağların karıştırılmasıdır . kayıt dışı işletmelerdoğu akdeniz bölgesi nde zeytincilik sektörünün sahip olduğu güçlü yönlere rağmen sektörün zayıf yönleri
485
74
Saksıda sümbül (Hyacinthus orientalis cv. ‘Jan Bos’) yetiştiriciliği üzerine bir araştırma
bu çalışmada hyacinthus orientalis cv . jan bos sümbül çeşidinin saksıda yetiştiriciliğinde topraktan uygulanan ve bir büyümeyi engelleyici olan ethephonun bitki boyu üzerine olan etkileri incelenmiştir . jan bos sümbül çeşidine ethephon dikimden sonra bitki boyunun cm olduğu dönemde topraktan sulama şeklinde ppm dozlarında uygulanmıştır . toprak ıslatma şeklinde uygulanan ethephonun çiçeklenme zamanı çiçek genişliği çiçek uzunluğu çiçek ömrü bitki boyu ve yaprak boyu ile yaprakların birim alandaki klorofil miktarı üzerine olan etkileri incelenmiştir . ethephon uygulamasının üretim sonrası koşullardaki etkisini belirleyebilmek için serada yetiştirilen sümbüller satış aşamasına geldiklerinde sıcaklığı c de olan laboratuvar ortamına alınıp burada ölçüm ve gözlemlere devam edilmiştir . toprak ıslatma şeklinde yapılan uygulama sonucunda en kısa bitki boyu ppm ethephon uygulamasından elde edilmiş bu bitkiler . cm ile kontrole göre oranında daha kısa olmuştur . jan bos sümbül çeşidinde ppm ethephon uygulaması da bitki boyunu kısaltmış kontrole göre oranında daha kısa bitki boyu elde edilmiştir . uygulanan ethephon yaprak boyunu da kısaltmış çiçek ömrü üzerine ise herhangi bir etki yapmamıştır . ayrıca ethephon uygulamaları yapraklarda birim alandaki klorofil miktarını arttırmış kontrolden elde edilen klorofil miktarı . ccı iken en yüksek klorofil içeriği . ccı ile ppm ethephon uygulamasının yapıldığı grupda belirlenmiştir . ethephon uygulamalarının üretim sonrası koşullardaki etkisi devam ederek en kısa bitki boyu . cm ile ppm ethephon uygulamasından elde edilmiştir .
hyacinthaceae familyasından olan sümbül çok yıllık otsu yapıda bir bitkidir . ilkbaharda çiçeklenen h . orientalis gösterişli olmasının yanında çiçekleri oldukça hoş bir kokuya sahiptir . giberellin inhibitörlerinin dışında ethephon da bitki boy kontrolü amacıyla kullanılmaktadır . jan bos çeşidi üzerine ise ülkemizde mevcut bir çalışmaya rastlanmamıştır . sap üzerinde çok sayıda küçük çiçeklere sahip olan hyacinthus orientalis l . cv . sümbüllere şubat tarihinde ppm dozlarında ethephon toprak ıslatma şeklinde uygulanmıştır . hazırlanan çözeltiler her saksıya ml gelecek şekilde verilmiştir . bitki boyu ölçümlerine çiçek sürgünlerinin çıkış yapmaya başladığı ocak tarihinde başlanmıştır . klorofil ölçümü her saksının en dışındaki yaprak üzerinde gerçekleştirilmiştir . analizler istatistiksel olarak veya hata sınırları içerisinde hesaplanmış uygulamalar arasındaki farklılıklar duncan çoklu karşılaştırma testi ile karşılaştırılmıştır . yapraktan uygulanan ppm ethephon uygulamasının aynı türde çiçeklenme zamanını etkilemediğini ancak daha yüksek dozlarda geciktirdiğini bulmuşlardır . demir ve çelikel a demir ve çelikel a çelikel ve demir . jan bos çeşidinde çiçek uzunluğu üzerine etki yapmış ve ethephonun çiçek uzunluğunu kısalttığı saptanmıştır . haftalık değişim sonucunda en kısa ve en uzun bitki boyu sırasıyla ppm ethephon ve kontrol bitkilerinde bulunmuştur . demir ve çelikel ıce follies nergis çeşidinde sprey olarak uygulanan ppm ethephonun bitki boyunu kontrole göre oranında kısalttığını bildirmişlerdir . en kısa bitki boyu ppm ethephon uygulamasından en uzun bitki boyu ise kontrolden elde edilmiştir . üretim sonrası laboratuvar koşullarında ppm ethephon uygulaması ile kontrole göre oranında daha kısa boylu bitkiler elde edilmiştir . bu sonuçlara göre yapılan uygulamalar üretim sonrası dönemde laboratuvar koşullarında da yaprak boyu üzerine olan etkisini devam ettirerek kontrol ile uygulama yapılan bitkiler arasındaki yaprak boyu farkı korunmaya devam etmiştir . yapraklarda yapılan klorofil ölçüm sonuçlarına göre en yüksek klorofil içeriği . ve . ccı ile sırasıyla ve ppm ethephon uygulamasından en düşük klorofil içeriği ise . ccı ile kontrolden elde edilmiştir . yapılan uygulamalar ile daha sık dokulu sümbüller elde edilmiş ve çiçek sapları daha kuvvetli olmuştur . bu sayede üretim sonrası dönemde meydana gelebilecek olan çiçek saplarındaki eğilip bükülmeler ve cılızlaşma engellenmiştir . çiçek ömrü bakımından da uygulamaların herhangi bir olumsuz etkisi olmamıştır . yapılan ethephon uygulamasının her iki dozu arasında incelenen parametrelerden bitki ve yaprak boyu ile çiçek ömrü açısından istatistiki olarak bir fark bulunmamıştır . jan bos sümbül çeşidinde toprak ıslatma şeklinde ppm ethephon uygulaması yaprakların birim alandaki klorofil içeriğini arttırması ve çiçek ömrünü kısaltmadan bitki boy kontrolünü sağlaması açısından uygun görülmektedir .
453
228
Otlatma olgunluğundaki doğal meranın familyalar bazında besleme değeri
meraların verimliliği ve üretilen otun kalitesi bitki türlerinin özelliği ve botanik kompozisyon tarafından belirlenir . bu çalışmanın amacı doğal merada bulunan bitki türlerinin familya bazında besin maddeleri içeriklerini otlayan hayvanların ihtiyaçları açısından incelemektir . araştırma sonucunda ham protein içeriği bakımından baklagiller familyasına dahil türlerin oldukça zengin diğer familyaların yeterli ve buğdaygillerin ise yetersiz olduğu belirlenmiştir . kalite faktörü açısından incelendiğinde asit çözücülerde çözünmeyen lifli bileşikler bakımından meradaki baklagiller ve diğer familyaların . sınıf buğdaygiller familyasına dahil türlerin ise . sınıfta yer aldığı görülmektedir . nötral çözücülerde çözünmeyen lifli bileşikler açısından ise meradaki baklagiller ve diğer familyalar . sınıfta buğdaygil familyasına ait bitkiler ise . sınıfta yer almaktadır . baklagil buğdaygil ve diğer familyaların nispi yem değerleri sırasıyla . . ve . olarak tespit edilmiştir . meralarda otlayan ayvanların metabolik enerji ihtiyaçlarının karşılanması açısından baklagiller ve diğer familyaların yeterli buğdaygiller familyasına dahil türlerin ise yetersiz olduğu belirlenmiştir . meralarda bulunan bitki familyaları arasında hayvanların besin maddeleri ihtiyaçlarını karşılama yetenekleri bakımından belirgin farklılıklar vardır . hayvanların hp sindirilebilir kuru madde ve me ihtiyaçlarının karşılanabilmesi açısından meralarda yeterli oranda baklagil ve diğer familyaların bulunması hayati bir önem taşımaktadır .
meralar ülkemizin ve dünyanın en önemli kaba yem kaynaklarıdır . mera vejetasyonları fonksiyonel grup olarak farklı familyalara ait bitkilerden oluşan kompoze bir topluluktur . otun niteliğinden kaynaklanmak üzere hayvansal ürüne dönüşüm oranı açısından familyalar ve türler arasında belirgin bir farklılık vardır . hp dışında yemlerin kalite göstergesi olarak genellikle sindirilebilir kuru madde toplam sindirilebilir besin maddesi ve me gibi parametreler de kullanılmaktadır . hayvanların sindirim sistemleri açısından kaba yemlerde belirli düzeye kadar selülozun bulunması gerekir . yem bitkilerinde türler ve genotipler nyd bakımından birbirinden oldukça farklı olabilirler . hasat her biri m olan parsellerin m alanından dominant bitkilerin tam çiçeklenme döneminde yapılmış ve bitki türleri baklagil buğdaygil ve diğer familyalar olarak ayrılmıştır . baklagillere ait dominant bitki türlerini ak üçgül ve yonca oluştururken bunları şerbetçiotu yoncası arap yoncası huds . familyaların hp içerikleri kalite standartları bakımından sınıflandırıldığında baklagillerin en iyi kalitede diğer familyaların . kalite standartları açısından incelendiğinde meradaki baklagil ve diğer familyaların . sınıf ta yer aldığı görülmektedir . araştırmadan elde edilen sonuçlara göre familyalara ait ndf oranları arasında önemli farklılıklar gözlenmektedir . familyalar arasında ndf oranı açısından önemli farklılıklar bulunması yem bitkilerinde ndf oranının kalite unsuru açısından en önemli değişken olduğunu göstermektedir . baklagil buğdaygil ve diğer familyaların ortalama kmt oranları sırasıyla . . ve . olarak gerçekleşmiştir . sınıf kalite standartlarında yer aldığı görülmektedir . nitekim baklagillerce zengin merada otlayan hayvanların buğdaygillerin dominant olduğu meralarda beslenenlere göre çok daha fazla canlı ağırlık artışına sahip olduğu bildirilmektedir ball ve ark . araştırmamızda baklagil buğdaygil ve diğer familyaların kmt üzerinden sağladıkları ortalama me değerleri sırasıyla . . . mcal gün olarak hesaplanmıştır .
423
179
ELİF ŞAFAK’IN SİYAH SÜT ROMANINDA KADIN OLMAK YA DA OLAMAMAK
nedir kimdir kadın erkek olmayandır o zaman erkeğin zıttıdır . fakat peki tek bir kadın tasviri mümkün müdür tek bir kadın imajı var mıdır kafamızda kimdir kadın ya da kadın denince ilk akla gelen nedir annelik mi yoksa adem ile havva dan bu yana gelen dişi şeytan imgesi mi ya da günümüzün popüler deyimiyle kariyer de yaparım çocuk da diyen süper kadın imgesi mi işte tüm bu sorulara ve kadın sorununa elif şafak yarı otobiyografik siyah süt isimli romanında yanıt arıyor ve bizi de kendi içsel yolculuğuna davet ediyor . diğer bir deyişle elif şafak siyah süt isimli romanında kadın olmak ya da olamamak nedir konusunu irdeliyor . bu bağlamda erkek egemen toplumda kadınlık kadın kimliği kadınların kimlik arayışı kadın yazar kimliği ve kadın yazar imajı konularını gündeme getiriyor . romanda elif şafak kadın hakları savunucularının da yıllardır vurguladığı ve çelişkili buldukları diğer bir noktayı kadınların sadece erkekler tarafından değil aynı zamanda kadınlar tarafından da dışlandığı ve ötek leştirildiği gerçeğinin altını çizmektedir . bu makalede kimlik aidiyet öteki vb . kavramlar ve kadınların ötekileştirilmesi konusu siyah süt isimli romana dayanılarak incelenecektir .
siyah süt beyaz süt şeytan kadın erdemli erkek tek doğru binlerce yanlış yol birlik çokluk uyum kaos biz ve ötekiler parçalanmışlık bütünlük işte bu zıt karşıtlar insana kendini bir kategoriye sokma ve böylelikle bir yere ait olma hissini veren ve kendini güvende hissetme yetisini veren . ancak kadının kadına karşı ötekileştirme silahını kullanması beklenmeyen ve anlaşılması zor bir süreçtir ve bu durum siyah süt te şu sözlerle ifade edilir öyleyse kadın olmak şu veya bu şekilde beraberinde edilgenliği irrasyonelliği duygusallığı getiriyor . ya da günümüzün popüler deyimiyle kariyer de yaparım çocuk da diyen süper kadın imgesi mi işte tüm bu sorulara ve kadın sorununa elif şafak da yarı otobiyografik siyah süt isimli romanında yanıt arıyor ve bizi de kendi içsel yolculuğuna davet ediyor . nuh un gemisi ne çiftler halinde bindik diye tüm yolculuğu çiftler halinde yapmak zorunda değiliz . yoksa sen bunları yaz canım ama dünyanın düzeni başka türlü demeye mi getirdi işte romanda bu noktada ötekileştirme süreci başlıyor birden hoyrat bir fikir beliriyor zihnimde . mademki hıh dedi bana ben de onu öteleme ihtiyacı hissediyorum . fakat kaderin bir cilvesi olsa gerek ki bu karşılaşmadan ay sonra elif evlenir ve daha sonra şu satırları kaleme alır durup dururken ada vapurunda bir evde kalmış kız manifestosu yazıyorum . geçenlerde boğaz kenarında yürürken o bebek arabasına nasıl baktığın gözümüzden kaçtı mı sanıyorsun . diğer yandan sinik entel hanım ve hırs nefs hanım cephesinde de anaç sütlaç hanıma karşı ötekileştirme devam etmekte ve elif i ya o ya biz diyerek biz ve ötekiler onlar tutumunu sürdürerek bir tercih yapmaya zorlamaktadırlar . ben sadece ve sadece yazar olmak ve öyle kalmak istiyorum . küçümsediğim reddettiğim ötelediğim kadınsılık deli gibi arzuladığım bir özellik oluveriyor aniden . nasıl da korkuyorsun benden gazetelerdeki tüm fotoğraflarında kasıyorsun kendini . surat bir karış eller kavuşturulmuş hep uzaklara bakıyorsun . en azından artık kadınlığı utanılacak bastırılacak bir özellik omuzlarıma yüklenmiş bir külfet gibi algılamıyorum . şafak bu içsel çelişkiler ve ikilemler yüzünden elif bir süre parça parça olur ve bir bunalıma ve ardından da kimlik arayışına girer . oldum olası zorlanmışımdır içimdeki sesler korosu yla baş etmekte . azıcık sevmeyegöreyim birini diğerleri başlardı mızıldanmaya . aralarındaki iktidar mücadeleleri benim tek tek onlarla iktidar mücadelemin bir yansımasıymış sadece . ve şimdi anlıyorum ki içimden sesler korosu ancak yan yana olduklarında bir aradalıklarında anlam taşıyorlar . siyah süt ün sonunda da betimlendiği gibi kadınlar arasında kardeşlik ve bütünlük ancak birbirimizi ötekileştirmeyi bıraktığımız ve birbirimizi hatalarıyla sevaplarıyla olduğumuz gibi kabul ettiğimiz zaman mümkün olacak ve böylece daha uyumlu ve daha demokratik bir toplumda yaşama şansını elde edebiliriz .
446
173
SİYASAL KAYITSIZLIK: APATİ
siyaset geçmişte olduğu gibi bugün de hararetli bir alandır . modern devlet ve toplumlarda siyasetle ilgili bazı tartışma başlıkları seçimler hükümetler ve ideolojileri anayasalar siyasi partilerin faaliyetleri ya da siyasal katılım şeklinde sıralanabilir . bu liste özellikle siyaset bilimi ve siyaset sosyolojisi gibi disiplinlerin dikkatini çekmektedir . bunların haricinde siyasette apati denen bir olgu da vardır . temel anlamıyla siyasal lakaytlık boş vermişlik veya siyasal katılımsızlık olan apati siyaset odaklı diğer konular kadar önemlidir önemsenmelidir . çünkü modern demokrasilerde siyasi devinimlerin yapısı rotası ve hızı ne kadar kader tayin ediciyse apati gibi siyaset dışılığın varlığı da o denli yol değiştirici olabilir . dolayısıyla önemle dikkate alınan siyasal katılımın yanında siyasete uzaklığı anlatan apatiye de eğilmek gerekir . bu çerçevede apati nedir sınırları nerelerde başlayıp bitmektedir apati psikolojik geri planlarla mı yoksa toplumsal süreçlerle mi daha ilgilidir apati hangi t plumsal sonuçları üretebilir gibi sorular bu makalenin üzerinde çalıştığı ana noktaları işaret etmektedir .
siyasetin devlet yönetimine ilişkin faaliyetler iktidar mücadelesi ve değerlerin otorite yoluyla dağıtılması gibi temel anlamları bulunmaktadır . bu noktada siyaset bilimi ile onun ele aldığı bireye dair geniş ve yaygın bir ifadeye yer verilebilir siyaset bilimi siyasal yaşamda bireyleri ilgilendiren siyasal sorunları bunların oluşturduğu hareketli ve sürekli bir değişim içinde olan toplumsal yapı ve ilişkileri siyasal aktör ve örgütleri siyasal sistemi etkilemeye çalışan grupları siyasal sistemin kurallarını siyasal gelişmenin dinamiğini düzeyini alan ve şartlarını siyasal kültürü ve davranışları inceleme alanı olarak seçmiştir . siyaset biliminin bu içeriği kendi sınırlarına giren her öğenin bir diğeri kadar önemli olduğunu yinelemektedir . bu noktada apati bireysel ve sosyal yaşamın hemen her alanı için kullanılabilecek bir terimdir . zaten apatinin siyasetle ilişkilendirildiği değişmez merkez genellikle siyasal katılım etrafında oluşturulur . dursun a göre siyasal katılımın temel amaçları çeşitli eylem ve davranışlar yoluyla siyasal yöneticileri belirlemek yöneticilerin aldıkları veya alacakları kararlara etki edebilmek şeklinde öne çıkmaktadır . birincisi sosyal bir olguyu irdelemek ve çözümlemek için bireyden hareketle topluma gitmeyi diğeri ise toplumun kendinden hareketle konuyu incelemeyi hedeflemektedir . bu ikili perspektifin takibiyle yapılacak çözümlemeler için apatinin önce kişisel psikolojik yanlarına sonra toplumsal sosyolojik taraflarına bakılabilir . bireysel bazda ele alındığında apatinin üç ana bileşeni olduğu görülmektedir . bunları edinmek ve yorumlamak aynı zamanda birer aşama olduğundan bilişsel faaliyetler bireyin gelişim ve öğrenme süreçleriyle de yakınlık gösterir . böylece istisnalar dışında kalan yetişkinlerin siyasal davranışlarını değiştirmek mümkün değildir . örneğin yapılan tüm araştırmalarda bireyin yaşının siyasal tercihl re etki ettiği ve değişime sebep olduğu görülmektedir gençlerde ve ileri yaşlardaki bireylerde katılım orta yaş grubuna karşın daha düşüktür . o halde yaş cinsiyet ekonomik gelir ya da medeni hal gibi değişkenler bazı demografik ortaklıkları vurguluyorsa da aslında apatinin toplumsal yönüne işaret etmektedir . farklı eğitim düzeyleriyle ilgili oranlar da birtakım toplumsal gelişmelerle şekillenmektedir . bu bakımdan devletin toplumla kurduğu demokratik ilişkiler toplumun devlete yönelik tepkilerini şekillendirerek birer etkileşime dönüşecektir . bu açıdan katılınacak varlığın yani devletin katılanları muhatap kabul etmesi gerekir . dolayısıyla apati devletin demokratikliğine ve demokrasiyle yönetilirliğine dair toplumun yaşadığı çeşitli hayal kırıklıklarının haksızlığa veya birtakım çifte standartlara maruz kalındığı kanısının bir eseri gibi görünmektedir . çünkü devlet hükümetler ya da bunlara dokunabilmeyi sağlayan seçimler sonuçta toplumun kendi içinden çıkardığı kendinin yarattığı vasıtalardır . hem bireyler hem de toplumsal kesimlerce ortaya konduğundan apatinin temelde iki yönü bulunmaktadır . hem siyasal hem de kültürel açılardan bakıldığında demokrasi yüksek hassasiyet geniş katılım ve bunların bilincinde olmayı gerektirdiğinden demokrasinin içerisinde apatiye yer olmadığı açıkça görülmektedir .
461
145
Şeftalilerde merkezi lider terbiye sisteminin büyüme, verim ve kalite üzerine etkileri
bu çalışma şeftalilerde merkezi lider terbiye sisteminin büyüme verim ve kalite üzerine etkilerini belirlemek için yıllarında karadeniz tarımsal araştırma enstitüsünde yürütülmüştür . denemede çöğür anacına aşılı redhaven ve elegant lady şeftali çeşitleri kullanılmış ve fidanlar yılı şubat ayında dikilmiştir . araştırmada merkezi lider terbiye sistemi ile goble terbiye sistemi karşılaştırılmıştır . denemeye alınan ağaçlarda ağaç çapı ağaç boyu taç boyu ve taç hacmi belirlenmiştir . ayrıca araştırmada ağaç başına verim meyve ağırlığı ve suda çözünebilir kuru madde içeriği de saptanmıştır . denemede elegant lady çeşidi merkezi lider terbiye sistemindeki ağaçların meyve ağırlığı verim ve sçkm değerleri bakımından goble sistemindekinden daha iyi sonuçlar verdiği tespit edilmiştir .
anavatanı çin olan şeftali rosales takımının rosaceae familyasının prunoidea alt familyasına bağlı olan prunus cinsine girer . bu gelişme daha çok elma armut kiraz bahçelerinde gözlense de özellikle şeftali bahçelerinde goble dışında yetiştiricilik yapılmamaktadır . terbiye sistemleri ağaçların güneşten en iyi şekilde faydalanması bunun sonucunda da maksimum fotosentez yapılması ve yüksek kalitede meyve ve yüksek miktarda verim elde edilmesi için çok önemlidir . aksi takdirde ülkemizde de küçülen meyve bahçeleri azalan nitelikli tarım işçisi miktarı ve yükselen işçilik maliyeti dikkate alındığında meyvecilik sürdürülebilir olmaktan çıkabilir . denemede çöğür anaç üzerine aşılı redhaven ve elegant lady şeftali çeşitleri kullanılmıştır . meyveleri oldukça kırmızı yuvarlak iri meyve eti sarı sulu ve dayanıklıdır . ayrıca merkezi lider terbiye şekli uygulanırken daha etkin bir yan dallanma için göz yönetimi tekniği kullanılmıştır taç uzunluğu alt kısımdaki ilk ana dal ile ağacın tepe noktası arasındaki mesafe olarak belirlenmiştir meyvelerden elde edilen ve filtre kağıdından süzülen meyve sularından alınan örneklerin sçkm içerikleri el refraktometresi ile tekerrürlü olarak belirlenmiştir . yılında dikilen ağaçlarda veriler yıllarında alınmış merkezi lider terbiye sisteminin ağaçların vejetatif gelişim düzeylerine verim ve meyve özelliklerine etkisi incelenmiştir . çizelge de görüldüğü gibi yılında ağaç çapı bakımından her iki çeşitte de uygulanan terbiye sistemleri arasında istatistiki düzeyde önemli bir farklılık görülmezken yılında redhaven çeşidi goble sisteminde ağaç çapı bakımından merkezi liderden daha yüksek değere sahip olmuş ve bu değer istatistiki olarak önemli bulunmuştur . ağaç boyu açısından te redhaven da uygulanan terbiye sistemleri arasında farklılık bulunmazken elagant lady çeşidinde merkezi liderdeki değer daha yüksek olmuş ve bu değer istatistiki olarak önemli bulunmuştur . yılında ise ağaç boyları her iki çeşitte de merkezi lider terbiye sisteminde istatistiksel olarak daha yüksek olmuştur . ayrıca denemedeki merkezi lider ve goble sistemindeki ağaçların genel görünümü şekil ve de verilmiştir . çizelge te merkezi lider terbiye sisteminin incelenen çeşitlerde bazı meyve özellikleri üzerine etkisi verilmiştir . yılında meyve ağırlığı ve verim bakımından her iki çeşitte de uygulanan terbiye sistemleri arasında istatistiki olarak önemli bir farklılık görülmemiştir . söz konusu araştırıcıların sonuçları bizim sonuçlarımız ile kısmen çelişse de birim alan dikkate alındığında benzerlik göstermektedir . yaptıkları bir çalışmada merkezi liderin şeftaliler için uygun bir terbiye sistemi olduğunu bildirmişlerdir . ülkemiz birçok meyve türünde olduğu gibi dünya şeftali üretiminde de önemli bir konumdadır . dünyada meyvecilikte yetiştirme sistemleri üzerine yoğun çalışmalar yapılmakta bu çalışmalar sonucunda yeni sistemler geliştirilmektedir . geliştirilen bu sistemler ağaçların erken meyveye yatması verim etkinliğinin artırılması ve işçiliğin azaltılması gibi birçok önemli avantaj sağlamaktadır . ülkemizin dünya meyve yetiştiriciliğindeki yerini daha ileriye götürebilmesi için terbiye sistemleri ve bahçe yönetimi ile ilgili çalışmalara önem verilmelidir . bu çalışmadan elde edilen sonuçlara göre ülkemizde şeftali yetiştiriciliğinde merkezi lider terbiye sisteminin kullanılabileceği ve konu ile ilgili daha çok çalışılması gerektiği ortaya konulmuştur .
487
108
Tuzlu toprakların hidrokimyasal parametrelerinin laboratuvar koşullarında belirlenmesi
bu çalışma yıllık yağışın az aşırı buharlaşmanın ve taban suyunun yüzeye yakın olması nedeniyle oluşan tuzluluğun bitkinin gelişmesine verime ve toprağın çoraklaşmasına olumsuz etkisinin yıkamayla ortadan kaldırılması amacıyla yapılmıştır . tuzlu toprakların ıslahı maliyetli ve zaman gerektiren bir süreçtir . çözünebilir tuzların yıkanması amacıyla kullanılan matematiksel yöntemler toprakların ıslahında su tuz rejiminin modellenmesinde doğrudan ve ters problemlerin çözümü için yaygın olarak kullanılmaktadır . tuz taşınım modelinin uygulanabilirliği modelin süreçlerini tanımlayan hidrodinamiklerin diferansiyel eşitliklerinin deneysel parametrelerinin doğruluğuna bağlıdır . laboratuvar koşullarında yapılan çalışmada cm çapında kolonlar kullanılarak toprakta tuz taşınımının hidrokimyasal göstericileri olan konvektif difüzyon ve dispersiyon parametreleri toprak gözeneklerindeki su akış hızı belirlenmiştir . yıkama döneminde cı ve so iyonları için hidrokimyasal dispersiyon parametresi değerleri sırasıyla . . m ve . . m konvektif difüzyon parametresi ise . . m gün ve . . m gün olarak belirlenmiştir .
tarımsal üretimin sürdürülebilir olması üretimin ana kaynağı olan toprağın korunmasına ve suyun rasyonel kullanılmasına bağlıdır . ülkemiz topraklarında ise yüzölçümün sini çorak araziler oluşturmaktadır . yıkama tuzlu toprakların ıslahında en önemli yöntemlerden biridir . tuzlu toprakların yıkanmasında önemli hacimde tatlı su kullanılmaktadır . bu yöntemlerden biri olan matematiksel metotlar günümüzde bu sorunların çözülmesinde yaygın bir şekilde kullanılmaktadır . aydarov mikayilov ve azizov verigin ve ark . bu çalışmada tuzlu toprakların yıkanmasında tuz taşınım modeli esas alınarak laboratuvar koşullarında metal kolonlar kullanılarak hidrokimyasal parametrelerin deneysel olarak belirlenmesi ve elde edilen sonuçların ıslah edilecek tuzlu toprakların yıkanmasında kullanılmasıyla zaman maliyet ve su tasarrufu sağlanması amaçlanmıştır . nolu denklemeler sistemin bir tane çözümünün belirlenmesi başlangıç ve sınır koşullarının yapılması gerekmektedir . burada λ hidrokimyasal dispersiyon veya hidrodinamik dispersiyon parametresi olarak adlanır ve genelde toprağın tekstürüne içermiş olduğu tuzların tipine ve yıkama suyunun gözeneklerdeki hızına bağlı olarak değişmektedir . yıkama zamanı dm ve ν olduğundan eşitlik ifadesi daha basit bir şekilde ifade olunmaktadır . bu durumda konvektif difüzyon parametresi hidrodinamik dispersiyon parametresi olarak adlandırılmaktadır . kolonda yıkama öncesi deneme alanı içerisinden ve cm derinliklerden toprak örnekleri alınmıştır . araziden alınan toprak örneklerinin fiziksel ve kimyasal özellikleri çizelge de toprakların yıkama öncesi anyon ve katyon değerleri ise çizelge de verilmiştir . laboratuvarda tuz yıkaması için kullanılan kolon cm yüksekliğinde cm genişliğinde kare şekilli mm lik saçtan sızdırmaz ve antipas boyası ile boyanmış metalden yapılmıştır . vakum pompası plastik hortumlarla kolondaki katmanlara bağlanmıştır . profil katmanlarından alınan süzük örneklerinden toprakta tuz oluşumun da rol oynayan cı ve so iyonlarının ıc okuması yapılmıştır . toprakların yıkama sürecinde kararsız rejim ortamında tuz taşınım sürecini tanımlayan konvektif difüzyon denkleminin ortalamalı integral çözümü aşağıda gibi ifade olunmaktadır parametresi v gözeneklerdeki su hızı . η ve τ parametrelerine bağlı olarak hesaplanan λ değerine göre d değeri hesaplanır . hidrokimyasal parametrelerin geçerliliğinin belirlenmesi için yapılan sayısal işlemler fortran vı paket programında yapılmıştır . konvektif difüzyon parametresi değerleri ise cl iyonu için . . m gün so iyonu için ise . . m gün olarak belirlenmiştir . tuz taşınım probleminin çözümünün pratikte kullanılabilirliği ve güvenirliği önemli ölçüde modelin parametrelerinin hassas bir şekilde belirlenmesine bağlıdır . tuz taşınım modelinin hidrokimyasal parametrelerinin tespit yöntemleri çoğu zaman ters problemin çözümü esasında gerçekleştirilir . elde edilen klor ve sülfat değerlerin birbirine yakın çıkması arazi şartlarının yıkama da önemli bir etken olacağı öngörülmektedir .
419
132
Donör İneklerin Beslenmesi
donör ineklerin beslenmesinde başarı elde edilen toplam oosit ve transfer edilebilen embriyo sayısına bağlıdır . donör ineklerin iyi bir şekilde beslenmesi için ırk yaş canlı ağırlık laktasyon sayısı süt verimi vücut kondüsyon skoru ve önceki beslenme programları dikkate alınmalıdır . yüksek süt veren laktasyondaki donör inekler süt ve süt bileşenlerinin sentezi için önemli miktarda besin maddelerine ihtiyaçları vardır . bu ihtiyaçların yanı sıra donör ineklerin yeterli ve kaliteli oosit ve embriyo üretimi için de yüksek besin maddelerine gereksinimleri bulunmaktadır . rasyonda özellikle enerji ham protein karbonhidrat vitamin ve mineral madde düzeyleri yeterli olmalıdır . donör inekler embriyo toplama periyodunda her türlü stres faktörlerinden uzak tutulmalıdır . bu derlemede donör ineklerin beslenmesi gözden geçirilmiş ve bununla ilişkili bileşenler üzerinde durulmuştur .
süt sığırı yetiştiriciliğinde yüksek verimli bir hayvandan çok sayıda yavru elde edebilmek için süperovulasyon ve embriyo transfer uygulamaları birlikte yapılmaktadır . bu işlemlerin maliyetinin yüksek olması nedeniyle sürekli yeni yöntemler denenmekte veya var olan teknikler geliştirilmeye çalışılmaktadır . görüldüğü üzere donör ineklerin beslenmesinde hp konusunda bile birliktelik sağlanamamıştır . bu derlemede donör ineklerin beslenmesi ile ilgili genel bilgiler yanında bazı spesifik besin maddelerinin donör inekler üzerindeki etkilerinden söz edilmiştir . üreme üzerine etkili olduğu bilinen hayvanın genetik yapısı dışındaki pek çok faktör doğrudan besleme ile ilgilidir . donör ineklerin aşırı beslenmesi ile oluşan negatif etki karbonhidrat ve yağ asidi gibi enerji kaynaklarının manipule edilmesi sonucu embriyo viabilitesini etkilemektedir . günümüzde modern işletmelerde uygulanan donör ineklerin besleme programlarında hayvanlar toplam karışım rasyonuna dayalı şekilde beslenmektedirler . bu amaçla yola çıkan yaakup ve ark . düvelerde kaba yem tipi ile konsantre yem tüketiminin folikül sayısı ile progesteron konsantrasyonu üzerine etkilerini incelemişlerdir . yüksek süt veren ineklerin besin madde gereksinmelerinin karşılanması için bazı stratejik önlemlerin alınması gerekmektedir . laktasyondaki ineklerin protein yıkılabilirliği farklı yemlerle beslenmesi transfer edilebilir embriyo sayısını etkilememiş buna karşılık transfer edilebilir embriyo oranında bir azalmaya neden olmuştur . donör ineklerin aşırı düzeyde hp veya protein yapısında olmayan azotlu yemle beslenmesi uterus ph ını değiştirebilmektedir . tablo de rasyondaki hp oranı ile plazma progesteron düzeyi arasındaki ilişki gösterilmiştir . araştırıcılar transfer edilebilir embriyo sayısının rasyondaki enerji tüketimi azaldıkça artış gösterdiğini rasyondaki yağ kaynağının kullanılabilir embriyo sayısı üzerine bir etki yapmadığını tespit etmişlerdir . linolenik asitçe zengin rasyonlar progesteron sentezini stimüle ederek gebeliğin anne tarafından tanınmasını sağlamaktadır . son yıllarda şelat şeklinde veya organik iz minerallerin hayvan yemlerinde kullanılmasına yönelik çalışmalar yapılmaktadır . β karoten özellikle uterus ve ovaryumda vitamin a ya dönüşmesi nedeniyle olumlu sonuç vermekte doğum sonrası tekrar gebe kalma oranı üzerine olumlu etki yapmaktadır . korunmuş metiyonin katkısının bos indicus düvelerin üreme performansına olan etkilerinin araştırıldığı bir çalışmada araştırıcılar kuru dönemin sonunda metiyonin üre katkılı yemlerle beslemenin ovaryum aktivitesini ve foliküler dinamiğini iyileştirdiğini ifade etmiştir . korpus luteumlu düvelerin oranı gün boyunca günde g korunmuş metiyonin katkılı beslenen grupta katkı yapılmayan grupta ise . olmuştur . donör ineklerin beslenmesinde rumende korunmuş metiyonin ilavesi denenebilir . laktasyondaki ineklerin rasyonlarında bulunan gosipol düzeyi ile tipinin performans üzerine etkisini araştıran santos ve ark . ineklerin gün boyunca yüksek düzeyde gosipollü yemle beslenmesinin sağlık üzerine bir etkisinin olmadığını buna karşılık plazma gosipol konsantrasyonunda bir iyileşme olduğunu buna karşılık doğum oranının azaldığını ifade etmiştir . üreme performansını iyileştirmeye yönelik son yapılan araştırmalar döl verimi beslenme arasındaki ilişkiyi işaret etmektedir . donör ineklerin beslenmesinde önemli olan genel hususlar aşağıda sunulmuştur . bunu belirlemek için donör ineklerin sütlerinde üre nitrojen düzeyleri incelenmelidir . donör ineklerin beslenmesinde teorik bilgilerin uygulamadaki kullanımı ya da gözlemlere dayalı değişikliklerin yapılması ayrı bir takip uğraş veri toplama ve değerlendirme gibi süreçlerle birlikte olmalıdır . donör ineklerin beslenmesinde istenilen sonuçların ortaya çıkmasını sağlamak için besleme ile ilgili konular üzerinde dikkatle durulmalıdır .
462
113
Türkiye'de ana ürün olarak yetiştirilecek soyanın (glycine max L.merrill) çok kriterli karar verme yöntemiyle arazi uygunluk analizinin yapılması
tarım arazilerinde maksimum verim ve kalite yetiştirilmek istenen bitkilere en uygun arazilerin seçilmesi ile mümkün olmaktadır . arazi kavramı toprak topoğrafya iklim gibi bir çok farklı unsuru içermektedir . bu unsurların birlikte değerlendirildiği yöntemler ise başarılı arazi planlamalarını ortaya koymaktadır . çok kriterli karar verme yöntemi de bu yöntemlerden bir tanesidir . bu kapsamda yapılan çalışma ile ana ürün soya bitkisinin yetişebileceği en uygun araziler iklim toprak ve topoğrafya kriterleri dikkate alınarak çok kriterli karar verme yöntemi ile değerlendirilmiştir . söz konusu değerlendirmede her bir kriterin arazi uygunluk sınıflarının tespitinde yapacağı ağırlıklı etki analitik hiyerarşi süreci tekniği ile gerçekleştirilmiştir . ayrıca bir diğer çok kriterli karar verme yöntemi olan ağırlıklandırılmış doğrusal kombinasyon yöntemi kullanılarak da ana ürün soyanın yetişebileceği arazi uygunluk sınıfları tespit edilmiştir . buna göre çalışma alanının . lük bölümü olan toplam . hektar alan ana ürün soyanın yetiştirilmesi için çok uygun ve orta uygun sınıflarında yer alırken . oranında alan az uygun . oranındaki alan ise soya yetiştirilmesine uygun olmayan alanlar olarak belirlenmiştir . bu sonuçlara göre en azından çok uygun ve orta uygun sınıfların yer aldığı alanlarda ana ürün olarak yerli soya üretiminin yapılması yıllık soya ihtiyacımızın karşılanmasında ithalatın önüne geçeceği düşünülmektedir .
türkiye nüfusunun yaklaşık yarısı geçimini tarımdan sağlamaktadır . aynı şekilde tarım arazilerinin uygun şekilde yönetiminin sağlanmasına yönelik politikaların geliştirilmesini de sağlayacaktır . bu da uygun ürünler için uygun alanların belirlenmesi zorunluluğunu gündeme taşımaktadır . karmaşık yapıda ve çok sayıda bulunan bu kriterlerin bir arada kullanılmasına alansal problemlerinçözümlenmesine modellemesine değerlendirilmesine ve alternatif öncelik kararların verilmesine sağladığı kolaylıklardan dolayı coğrafi bilgi sistemleri tabanlı çok kriterli karar verme yöntemleri kullanılmaktadır . tarım yapılabilen alanlar toplam alanının üçte birini oluşturmaktadır . uzun yıllar ortalama yağış miktarı mm olup yıl içerisinde en fazla yağışı kuzey ve güney bölgeleri alırken en az yağışı orta bölgeler almaktadır . bu veri seti soya nın ihtiyaç duyduğu rakım farkının belirlenmesi amacıyla kullanılmıştır . çok kriterli karar verme yöntemi birden fazla çok sayıda karmaşık yapıdaki mekansal parametrelerdeki bilgilerin tek bir değerlendirme indeksi oluşturularak nasıl birleştirileceği ile ilgili önceliklerin ortaya konulma sürecidir . ağırlıklı doğrusal kombinasyon yönteminde soya nın yetişmesine etki eden her bir ana ve alt kriterler için önem derecesine göre bir ağırlık atanmaktadır . her bir alt kriter için ürün uzmanı görüşleri doğrultusunda alt kriter sınıfları ve bu sınıflara ait standardize edilmiş alt kriter puanları hesaplanmaktadır . bu teknik li yıllarda thomas l . saaty tarafından geliştirilmiş olup kriterlerin ikili olarak birbirleriyle göreceli önemine göre karşılaştırılmalarına dayanmaktadır . yani ahs de ikili karşılaştırmalar matrisinin köşegenlerindeki tüm elemanlara değeri atanmaktadır . tutarlılık oranının hesaplanmasında kullanılan tutarlılık indeksi ikili karşılaştırmalar matrisi ile buna yönelik normalize ağırlık değerlerinin çarpılmasından elde edilen ağırlıklandırılmış toplam vektörün her bir elemanının buna karşılık gelen normalize ağırlık değerlerine bölünmesinden elde edilen değerlerin aritmetik ortalaması olan maksimum özdeğerin kullanıldığı aşağıdaki formül ile elde edilmektedir . bu karşılaştırmada iklimin soya yetiştirilmesinde arazi uygunluk sınıflarının belirlenmesinde en büyük ağırlığa sahip olduğu belirlenmiştir . aynı şekilde topoğrafya da başta soya olmak üzere genel anlamda tarımsal faaliyetler üzerinde önemli etkiye sahiptir . alt kriterler için ikili karşılaştırma matrisinde . luk tutarlılık oranıyla tutarlı bir karşılaştırma yapılmıştır . farklı coğrafi ve iklim bölgelerinde vegetasyon süreleri farklılıklar göstermekte olup meena ve ark . . bu ayda düşük sıcaklıklar çiçek oluşumunu ve döllenmeyi olumsuz etkilerken aşırı yüksek sıcaklar da çiçek dökmeyi artırmakta ve dolayısıyla ileriki dönemlerde daha az bakla oluşumu yoluyla verimi azaltıcı etki yapmaktadır . soyanın . metre derinliğe ulaşabilen kazık köklü bir bitki olması ve ana köke bağlı olarak ayrıca kuvvetli bir saçak kök sisteminin bulunması toprağın derinliklerine sızan su ya da besin maddelerini de bünyesine alarak derin topraklardan daha iyi yararlanmasını ve daha fazla verime ulaşabilmesini sağlamaktadır . te tarımsal arazi kullanım planlaması için endonezya nın kalimantan bölgesinde arazi kaynaklarının bir araya getirilerek değerlendirilmesi amacıyla yapmış oldukları çalışmalarında soya için arazi uygunluk kriterleri olarak aylık ortalama sıcaklık ve etkili toprak derinliği kriterlerini kullanmışlardır . yükseklik soya tarımında önemli kısıtlayıcı etkiye sahip bir kriterdir . te iran ın golestan bölgesindeki havzada gerçekleştirdikleri çalışmada soyanın yetiştirilmesi için arazi uygunluk sınıflarının elde edilmesinde topoğrafik faktörlerden biri olan yükseklik kriterini deniz seviyesinden metre yukarısını eşik değer olarak kullanmışlardırakk sınıfları arazilerin tarımsal açıdan planlamalarında kullanılan soyanın isteklerini karşılayabilecek nitelikteki sınıfları ile önemli bir kriter olarak değerlendirimiştir . buna göre soya yetiştirilmesi için çok uygun arazi sınıfında . hektar alan ile en fazla alana sahip güneydoğu anadolu bölgesi olurken bunu marmara bölgesi akdeniz bölgesi ve ege bölgesi takip etmektedir . güneydoğu anadolu bölgesi soyaya iklim uygunluğu sayesinde çukurova dan kat daha fazla bir potansiyel üretim alanı sunmaktadır .
578
201
HAVACILIKTA SÜRDÜRÜLEBİLİR GELİŞME GÖSTERGELERİ
genel sürdürülebilir gelişme indeksi kendisini belirleyen üç indeksten özellikle toplumsal sürdürülebilir gelişme indeksi dolayısıyla politik kararlar için önem taşımaktadır . eksergoekonomik ve çevresel sürdürülebilir gelişme indeksleri ise teknolojik gelişme için ön plana çıkmaktadır . bu çalışmada birleşik eksergoekonomik çevresel indeksi oluşturan göstergelerden havacılık sektörünü ilgilendirenler irdelenmiştir . göstergeleri normalleştirme ve aritmetik geometrik birleştirme yöntemlerine ilişkin geliştirme önerileri sunulmuştur . çok sayıdaki benzer eksergoekonomik göstergelerden havacılık alt sektörlerinin ihtiyacı doğrultusunda temel olanlar üzerinde durulması teknolojik iletişim için kolaylık sağlayacaktır . sürdürülebilirlik analizinin uygulanması yararlı olacak başlıca alt sektörler uçak gövdesi ve uçuş uçak itki sistemleri uçak yardımcı enerji sistemleri hava meydanları hava trafiği kontrolü ve uçak yer hizmetleri uçak dışı hava araçları askeri havacılık havacılıkta geri dönüşümdür . beyaz eşya ve binalar için uygulanmakta olan enerji sertifikasyonuna benzer olarak eksergoekonomik çevresel gelişme indeksi ve sertifikasyonu sanayi tesislerine ve havacılık alt sektörlerine geniş bir zaman çerçevesi içinde uygulanmalıdır . çalışmada uçuş sırasında çevre şartlarının değişiminin etkisi ve genişletilmiş ekserji muhasebesi yöntemi hakkında bilgilere de yer verilmiştir .
sürdürülebilirlik kavramı ikinci dünya savaşı sonrasında dünya kaynaklarının uzun dönemde tükenmesi endişesinden kaynaklanan roma kulübü bildirgesiyle ön plana çıkmıştır . genel anlamda söz konusu olan toplumsal gelişmenin sürdürülebilirliğidir . sürdürülebilir gelişme kavramı kurumların sektörlerin hatta kişilerin bile eylemleri için uygulanabilir . sık kullanılan uzaydaki dünya gemisindeyiz sözüyle toplumsal sürdürülebilirliğin yanı sıra dünya kaynaklarının sınırlılığı ve temiz tutulması dolayısıyla fiziki kimyasal biyolojik kısaca çevresel sürdürülebilir gelişmenin önemi de anlatılmaktadır ve bu sürdürülebilir gelişmenin ikinci temelidir . beyaz eşyaların enerji verimi ve binaların yalıtımı konularında uygulanan sertifika zorunluluğu önerilen yasal gelişme için iyi örneklerdir . alman enerji sektörünün sürdürülebilir gelişmesinin ölçülmesi konusundaki makalede schlör vd . ve bu ekserjinin en azından bir kısmının geri kazanılabilmesi önemlidir . atıkların belirlenen çevre şartlarına göre pozitif ekserjiye sahip olmasının bu atıkların çevrede değişiklik yapma potansiyelini gösterdiğini ve böylece atık ekserji miktarının çevresel etki için kullanılabileceğini belirtmiştir . bu farklı göstergeleri gruplar halinde birleştirip bileşik göstergeler ve bazı kapsamlı göstergelerin ise alt göstergeleri oluşturulabilir . toplumsal indeksi belirlemekte bazı önemli göstergelerin zamana göre türevi de türetilmiş göstergeler olarak kullanılabilir . fakat boyutsuzlaştırmada kullanılan referans büyüklüğünün sistemin karakteristik bir büyüklüğü olması ve boyutsuzlaştırılan büyüklükle aynı mertebeden seçilerek sayısal hesaplar sırasında değişimlere duyarlılığın kaybolmaması sağlanmalıdır . gi min ve gi maks değerlerinin seçiminde ortalamaya yakın bölgedeki duyarlılığı azaltmamak amacıyla veri kümesinin en uç değerleri yerine eşt . cç yerleşik eksergoekonomik analizde ve bileşenlerin eniyilemesinde kullanılan iki önemli gösterge bejanv . d . ekserji kayıplarının sürdürülebilirliği azaltıcı etkilerine daha büyük önem vermekteler ve hükümetlerin sürdürülebilirlik çalışmalarını tamamen ikinci yasaya dayandırmalarını önermektedir . ekolojik verim sistemin ürün ekserjisinin ürün artı yenilenemeyen kaynak ekserji toplamına oranıdır . çevresel etkiler için ise atıkları doğaya yasal limitler içerisinde salabilmek için gerekli bir prosesin ekserji ekonomik analizi de genişletilmiş kontrol hacmi içerisine eklenmiştir genişletilmiş ekserji muhasebesi nin doğru ekserji analizleri için yeterli ve ayrıştırılmış veri tabanları kullanıldığı takdirde küçük ve büyük ölçekli sistemlere rahatlıkla uygulanabileceğini göstermiştir . indeks ve göstergelerin tanımlanması konusunda ekserji analizi içermeyen çalışmaların sürdürülebilirlik konusunda karşılaştırmalar yapılması birleşik bir indeks tanımlanması ve bu birleşik indeksin ilgili kurumlara yol gösterilmesi bakımından önemli katkılar içermesine rağmen incelenen sistemlerdeki zayıf noktaları ve iyileştirme potansiyeli yüksek yerleri göstermede yetersiz olduğu düşünülmektedir . göstergeleri normalleştirme ve aritmetik geometrik birleştirme yöntemlerine ilişkin değerlendirmelerde bulunulmuştur .
467
159
Ahmetli ve Turgutlu (Manisa) ilçelerindeki bağlarda salkım güvesi [Lobesia botrana den. & schiff. (lep.: tortricidae)]’nin popülasyon değişimi ve bulaşıklık oranının saptanması
ahmetli ve turgutlu ilçelerinde belirlenen sekiz adet bağ alanında yuvarlak çekirdeksiz üzüm çeşidinde salkım güvesi nin popülasyon gelişimini ve bulaşıklık oranını saptamak amacıyla yıllarında çalışmalar yürütülmüştür . zararlının popülasyon gelişimini belirlemede eşey feromon tuzakları her köye bir adet olacak şekilde kullanılmıştır . lobesia botrana nın bulaşıklık oranını belirlemek için her bağda dört farklı sıra üzerinde rastgele seçilen adet salkım kontrol edilerek bulaşıklık oranı tespit edilmiştir . salkım güvesi her iki ilçede yakalanan ergin sayıları bakımından hasat tarihine kadar üç hasattan sonra da bir olmak üzere toplam dört tepe noktası oluşturmuştur . hasat dönemine kadar tuzaklarda haftalık en fazla ergin yılında ahmetli de karaköy ve turgutlu da derbent beldesi nde ağustos tarihinde yılında ahmetli de ataköy ve turgutlu da sarıbey köyünde ağustos tarihinde yakalanmıştır . hasat döneminden sonra ise tuzaklarda haftalık en fazla ergin yılında ahmetli de gökkaya beldesi ve turgutlu da akçapınar köyünde ağustos tarihinde yılında ahmetli de ataköy ve turgutlu da sarıbey köyünde eylül tarihinde yakalanmıştır . lobesia botrana nın en yüksek bulaşıklık oranları yılında ahmetli de gökkaya beldesi ile karaköy de turgutlu da sarıbey köyünde olarak ağustos tarihinde yılında ise ahmetli de gökkaya beldesinde ve turgutlu da sarıbey köyünde olarak ağustos tarihinde tespit edilmiştir . üreticilerimizin salkım güvesi ile mücadeleye karar verirken mutlak surette feromon tuzaklarında ergin sayısı başta olmak üzere diğer bazı kriterleri dikkate almaları gerekmektedir .
asma rhamnales takımında yer alıp vitaceae familyasına ait bir kültür bitkisidir . üzüm yüksek şeker içeriğinden dolayı kalori değeri yüksek bir besin maddesidir . ancak üzümün beslenme değerini oluşturan maddelerin niteliği ve miktarı taze veya işleme sonucunda dönüştüğü mamul ürüne bağlı olarak değişmektedir . sahip oldukları bağ alanları bakımından dünyanın ilk beş üretici ülkesi ispanya fransa italya çin ve türkiye dir . bu alanlarda . . ton yaş üzüm üretilmektedir . bu çalışmada manisa ilinin ahmetli ve turgutlu ilçelerinde yuvarlak çekirdeksiz üzüm bağlarında l . botrana nın eşeysel çekici feromon tuzakları ile ergin popülasyon gelişiminin ve bulaşıklık oranının belirlenmesi amaçlanmıştır . çalışmanın ana materyalini salkım güvesi ile yuvarlak çekirdeksiz üzüm bağları oluşturmuştur . denemeler manisa ilinin ahmetli ve turgutlu ilçelerinde her ilçede dörder adet olmak üzere toplam sekiz adet seçilen bağlarda yürütülmüştür . tuzakların bağ içinde bulundukları konum tüm alanı temsil edecek şekilde ayarlanmıştır . söz konusu unsurların bulunduğu üzüm salkımları bulaşık olarak kabul edilip kaydedilmiş ve bulaşıklık oranları tespit edilmiştir . salkım güvesinin ahmetli ilçesine bağlı ataköy deki bağda ve yıllarındaki ergin popülasyon gelişimi şekil de verilmiştir . l . botrana nın her iki yıl için hasat dönemine kadar üç hasattan sonra da bir olmak üzere toplam dört tepe noktası oluşturduğu görülmüştür . karaköy de yılında en fazla ergin hasat dönemine kadar adet tuzak ile ağustos hasat döneminden sonra ise adet tuzak ile ağustos yılında en fazla ergin hasat dönemine kadar adet tuzak ile ağustos hasat döneminden sonra ise adet tuzak ile eylül tarihlerinde yakalanmıştır . ergin popülasyon gelişim grafiklerinde l . botrana nın her iki yıl için hasat dönemine kadar üç hasattan sonra da bir olmak üzere toplam dört tepe noktası oluşturduğu görülmüştür . tepe noktalarının yılında nisan haziran temmuz ile ağustos tarihlerinde yılında nisan haziran temmuz ile eylül tarihlerinde oluştuğu tespit edilmiştir . şekil incelendiğinde kestelli köyündeki bağda salkım güvesi ilk erginleri ve yıllarında sırasıyla mart ve mart tarihlerinde eşeysel çekici tuzaklarda yakalanmıştır . tepe noktalarının yılında nisan haziran temmuz ile ağustos tarihlerinde yılında nisan haziran temmuz ile eylül tarihlerinde oluştuğu tespit edilmiştir . şekil incelendiğinde musacalı köyündeki bağda l . botrana ilk erginleri ve yıllarında sırasıyla mart ve mart tarihlerinde eşeysel çekici tuzaklarda yakalanmıştır . şekil de görüldüğü gibi sarıbey köyündeki bağda l . botrana ilk erginleri ve yıllarında sırasıyla mart ve mart tarihlerinde eşeysel çekici tuzaklarda yakalanmıştır . öztürk ve şahin gaziantep ili islahiye ilçesi bağ alanlarında l . botrana nın yılda dört kez tepe noktası oluşturduğunu bildirmişlerdir . en fazla bulaşıklık . . tarihinde ahmetli ilçesinde gökkaya beldesi ve karaköy de bulunan bağlarda turgutlu ilçesinde sarıbey köyünde bulunan bağda olarak tespit edilmiştir . lobesia botrana nın meydana getirdiği ortalama bulaşıklık oranları yılında ahmetli ilçesi ataköy gökkaya karaköy ve kestelli de sırasıyla . . . ve . olarak turgutlu ilçesi akçapınar derbent musacalı ve sarıbey de yine sırasıyla . . . ve . olarak belirlenmiştir . en fazla bulaşıklık . . tarihinde ahmetli ilçesinde gökkaya beldesinde bulunan bağda turgutlu ilçesinde sarıbey köyünde bulunan bağda olarak tespit edilmiştir . yapılan çalışmayla salkım güvesinin manisa ilinde halen ve yoğun olarak zararına devam ettiği belirlenmiştir . üreticilerimiz yıllardır sadece kimyasal mücadele uygularlarken son yıllarda biyolojik ve biyoteknik mücadelelerinde faydasını görüp kullanmaya başlamışlardır .
536
241
Orta Anadolu Bölgesinde Geliştirilen Mısır (Zea mays L.) Hatlarının Kombinasyon Yeteneklerinin ve Melez Güçlerinin İncelenmesi
bu araştırma yıllarında konya ili ekolojik koşullarında iki yıl süre ile yürütülmüştür . araştırmada mısır hatlarının kombinasyon yeteneklerinin ve melez güçlerinin tane verimine etkisini incelemek amacıyla adet ebeveyn hattı ve bu hatların melezlerinden elde edilen adet melez mısır genotipi tesadüf blokları deneme desenine göre iki tekerrürlü olarak yetiştirilmiştir . yapılan çalışmada tane verimi açısından hatların kombinasyon yetenekleri ve melez güçleri incelenmiştir . araştırmada en yüksek tane verimi kg da ile smb x frb melezinden elde edilirken en yüksek heterosis ve heterobeltiosis değerleri sırasıyla . ve . olmuştur . ayrıca araştırmada kullanılan adet ebeveynden tanesi tane verimi için pozitif önemli gkk değeri melezler içinde ise adet melez pozitif ökk değerine sahip olmuştur . araştırmada incelenen melezlerin tane verimi yönünden çok geniş bir varyasyon göstermesi bu melez popülasyonunun ümitvar çeşitler geliştirmek için bir potansiyelinin olduğunu göstermektedir . bu çalışmadaki sonuçlar mısır ıslahında ana ve veya baba olarak kullanılacak ebeveynlerin doğru belirlenmesinin melezlerin performansında çok önemli olduğunu göstermiştir .
mısır bitkisi ülkemiz ve dünya genelinde ekim alanı ve üretimi bakımından tarla bitkileri içerisinde çok büyük bir öneme sahiptir . günümüz itibari ile ülkemizde civarında tescilli çeşit ve civarında üretim izinli çeşit vardır . ayrıca tescilli ve üretim izinli mısır hattı bulunmaktadır . araştırmada safgen tohumculuktan sağlanan atdişi gurubundan kendilenmiş hat materyal olarak kullanılmıştır . genel olarak ayların sıcaklık dağılımı da uzun yıllar sıcaklık ortalamalarına paralel gerçekleşmiştir . materyallerin hazırlandığı yıl olan yılında vejetasyon süresi boyunca . mm yağış düşmüştür . denemenin kurulmuş olduğu yılında ise yağış vejetasyon süresi boyunca mm olmuştur . kullanılabilir fosfor oranı . kg da ile çok yüksek toplam potasyum oranı ise . kg da ile yüksek seviyededir . bitkilerin çiçeklenme döneminde önce ana olarak seçilen hatların koçan sürgünleri parşömen kağıttan yapılan torba ile ipekler çıkmadan izole edilmiştir . her kombinasyon için en az beş bitkide melezleme işlemi yapılmıştır . hasat edilinceye kadar koçanlar bu kağıt torbalar içinde kalmıştır . araştırmada hat ve çeşitlere ait tane verimleri ttsm teknik talimatlarına göre neme göre düzeltilmiş düzeltilmiş ağırlık x x tane koçan oranı ve dekar verimi parsel hasat alanı şeklinde belirlenmiştir . melezlerin heterosis değerleri ht hatlarının kombinasyon yeteneklerinin ve melez güçlerinin incelenmesi amacıyla yürütülen çalışmada melezlere ve hatlara ait bulgular verilmiştir . anaç ve f melezlerinin tane verimine ait çoklu dizi analizi sonuçları gözlem ortalamaları heterosis ve heterobeltiosis değerleri çizelge çizelge şekil ve çizelge te verilmiştir . en fazla tane verimine sahip melez kg da ile smb x frb melezi olurken en düşük tane verimine sahip melez ise kg da ile sma x frb melezinin olduğu anlaşılmıştır . adana bölgesi ekolojik şartlarında cerit yaptığı araştırmada anaçların tane verimi kg da ortalama ise kg da melezlerde ise kg da arasında ve ortalama ise kg da olarak bulunmuştur . konya bölgesi ekolojik koşullarında şanlı saf hat ve bunların yarım dialleli melezi ile yaptığı araştırmada anaçların dane verimi kg da melezlerin tane verimi ise kg da arasında olduğunu bulmuştur . melezlere ait tane verimi değerlerinin heterosis ve heterobeltiosis değerleri olarak çizelge te verilmiştir . benzer konuda yürüttükleri araştırmada cengiz tane verimi için heterosis oranının . . arasında heterobeltiosis oranının ise . . arasında olduğunu ortalama heterosis ve heterobeltiosis oranının ise sırasıyla . . olduğunu bildirmiştir . konuşkan nın yaptığı çalışmada ise ortalama heterosis ve heterobeltiosis oranı sırasıyla tane veriminde . . olduğunu bildirmiştir . bu çalışmada anaç ve bunların melezlenmesi ile elde edilen farklı melez tane verimi yönünden incelenmiştir . fakat türkiye genelinde olduğu gibi bölgemizde de tanelik üretiminde kullanılan mısır çeşitlerinin tamamına yakını yabancı orjinlidir . bu çalışmada ülkemizin yerli mısır çeşit geliştirme çalışmalarına bir parçada olsa katkıda bulunmak ve üstün vasıflı mısır hat ve melezlerinin ortaya konması amaçlanmıştır .
480
160
SALDIRI TESPİT SİSTEMLERİNE MAKİNE ÖĞRENME ETKİSİ
teknoloji ilerledikçe ve insanlar ile makineler arasındaki bağlantı arttıkça sistem ve veri güvenliği daha önemli hale gelmektedir . saldırganlar sistemleri inceleyerek açıklarını bulmaya çalışmakta ve kimi zaman da başarıya ulaşmaktadırlar . başarıya ulaşan saldırılar maddi manevi zararlara yol açmaktadır . bunların önüne geçebilmek için anti virüs veya güvenlik duvarları kullanılmaktadır . anti virüs ve güvenlik duvarları uzman saldırganlara karşı her zaman etkin bir savunma sağlayamayabilirler . bu ve benzer sorunlardan yola çıkılarak saldırı tespit sistemleri geliştirilmeye çalışılmıştır . bunu çeşitli sistemlerden ve ağ kaynaklarından bilgi toplayarak ve sonra olası güvenlik sorunları için bilgileri analiz ederek gerçekleştirirler . çalışmamızda bu sorunlara odaklanılmış ve makine öğrenmesi tekniklerini bilinen saldırı çeşitlerini ve sunucu tabanlı saldırı yöntemlerinin verilerini kullanarak saldırı tespit sistemi eğitmek amaçlanmıştır . bu doğrultuda çalışmamızda cesarftp webdav ıcecast tomcat os smb os print spool pmwiki wireless karma pdf n backdoored executable browser attack ınfectious media saldırı verileri birleştirilerek veri seti oluşturulmuştur . ortaya çıkan bu veri seti ise destek vektör makinesi ve naive bayes kullanılarak sınıflandırılmış ve eğitilmiştir ve elde edilen sonuçlar paylaşılmıştır . dvm ile sistemin eğitilmesi ve test edilmesinden sonra başarı oranına ardından tekrar uygulanan boyut azaltma ve temel bileşen analizi sonrasında naive bayes ile birlikte başarı seviyesine ulaşılmıştır . bu da bahsi geçen saldırı verileri kullanılarak eğitilen saldırı tespit sistemi aktif ve çalışıyor konumda iken gelen saldırıları oranında doğru tespit edebildiğini göstermiştir .
bilgi sistemleri ve ağlar elektronik saldırılara maruz kalabilirler . script kiddie diye tabir edilen kişiler interneti sürekli olarak alt ağlar tarafından yapılan taramalar dahil bilinen hatalara karşı tarar . araştırma toplulukları sistem saldırılarına karşı istatistik tabanlı imza tabanlı davranış tabanlı ve karma tabanlı teknikler kullanarak savunmaya çalışmışlardır . saldırının doğru tahmininden sonra bu saldırıya yönelik bir savunma sisteminin devreye girmesi sistemi amacına ulaştıracak ve minimum hasar ile saldırıyı atlatmayı sağlayacaktır . yeni gözlemleri değerlendirmek için limiti ayarlamak tespitin kalitesi üzerinde önemli bir etkiye sahip olduğu için istatistiksel bir algılama yaklaşımı tasarlamada kritik bir adımdır . imza temelli tespit teknikleri esas olarak polimorfik solucanlara odaklanmaktadır . içerik tabanlı imzalar bir solucan uygulamasına özgü özellikleri yakalar bu nedenle yeterince genel olmayabilir ve diğer istismarlar tarafından kaçırılabilir . ağ anormallik tespitinde uygun bir çözüm sağlamak için normallik kavramına ihtiyaç duyulur . böylece her sistem esas olarak iki modüle sahiptir modelleme modülü algılama modülü . şekil te herhangi bir saldırı tespit sisteminin varsayılan olarak sahip olması gereken bileşenler gösterilmiştir . sts ler gerçek zamanlı çalışmasına yakınlığına göre iki sınıfa ayrılabilir . sunucu tabanlı sts iç veya dış herhangi bir şeyin işletim sisteminin yürürlüğe koyduğu güvenlik politikasını engelleyip engellemediğini izleyen bir aracı olarak düşünülebilir . çalışmamızda kullanılacak veri seti cesarftp webdav ıcecast tomcat os smb os print spool pmwiki wireless karma pdf n backdoored executable browser attack ınfectious media saldırı verileri birleştirilerek oluşturulmuştur . bir veri setinin orijinal n koordinatlarını ortogonal olarak asıl bileşenler adı verilen yeni bir n koordinat grubuna dönüştüren istatistiksel bir prosedürdür . tba dönüşümünün orijinal değişkenlerin göreceli ölçeklendirilmesine duyarlı olduğuna dikkat edilmesi gerekir . verilerin ı eğitim için geri kalan u test için kullanılmıştır . kullanılan kütüphaneler ve dvm standart tanımlamalarından bir örnek şekil te gösterilmiştir . bunlar her bir sınıf değerine ait belirli özellik değerlerinin olasılığını hesaplamak için tahminlerde bulunurken gereklidir . ardından eğitim verilerinden hazırlanan özetler kullanılarak tahminler yapılabilir . naif bayes algoritmasının kullanılan fonksiyonlardan birkaçı şekil de gösterilmiştir . naive bayes algoritmasının uygulanmasından sonra elde edilen sonucu incelediğimizde başarı oranı olmuştur . makine öğrenmesi yöntemleri kullanılarak devamlı olarak izlenmesi gereken sistemler otomatik hale getirilebilir ama bu sistem kesinlikle güvenli çalışıyor demek değildir . ayrıca eğitimlerde naive bayes ile karşılaştırıldığında daha fazla zaman almaktadır . çalışmamızda paylaşmış olduğumuz sonuç makine öğrenmesi yöntemleriyle eğitilen saldırı tespit sistemlerinin hem içeriden hem de dışarıdan gelebilecek benzer saldırılara karşı yüksek başarı oranıyla yakalayabildiğini göstermektir . bu tip sistemlerin geliştirilmesindeki en büyük sorun paylaşılmayan verilerdir .
393
218

No dataset card yet

New: Create and edit this dataset card directly on the website!

Contribute a Dataset Card
Downloads last month
0
Add dataset card