Title
stringlengths
17
232
Abstract
stringlengths
327
3.62k
Text
stringlengths
590
6.6k
PaperTextLength
int64
303
818
PaperAbstractLength
int64
45
442
Halk Sağlığı Bakış Açısıyla Gıda Endüstrisi “Taktikleri” ve Önleme Yaklaşımları
bu yazının amacı gıda endüstrisindeki sağlık ve iyilik halini olumsuz etkileyebilecek öne çıkan taktiklerin neler olabileceğini tartışmak ve bu olumsuz etkilere yönelik olarak alınabilecek önlemleri halk sağlığı yaklaşımı ile ele almaktır . gıda endüstrisi piyasadaki etkinliklerini arttırmak için çeşitli taktiklere başvurmaktadır . yiyecek içecek ve tütün endüstrisinin birlikteliği ve kullandıkları taktiklerin oyunların benzerliği dikkat çekmektedir . kullanılan bu taktikler de etik ihlaller çocukların ve gençlerin içinde olduğu bazı özel grupları etkilemektedir . bilimsel literatürde yer alan endüstri taktikleri arasında zararlı ürünlerin tanıtımı yanıltıcı pazarlama kampanyaları çocukların ve diğer hassas grupların hedef alınması şirket lobiciliği maddi katkılar ve bilime bilim insanlarına yönelik olumsuz yaklaşımlar yer almaktadır . gıda endüstrisinin sağlığı olumsuz yönde etkileyecek faaliyetlerinin önlenmesi ya da ortadan kaldırılması birey ve toplum için son derece önemlidir . kamusal düzenlemeler zemininde sorumluluğu olan tüm bileşenler halk sağlığında ihtiyatlılık ilkesi gereğince hareket etmelidirler .
beslenme büyüme gelişme organların fonksiyonel çalışması yaşamın devamı sağlığın korunması ve üretken olarak yaşama için gıdalardan yararlanmadır . gerektiğinden fazla alınan enerji dokularda yağ olarak birikmekte ve şişmanlık sorunu ortaya çıkabilmektedir . besin ögeleri yetersiz alındığında organların işlevinin bozulmasıyla çeşitli sağlık sorunlarının ortaya çıkmasıdır . birincil beslenme hastalıklarına bağlı olarak protein enerji yetersizlikleri oluşur vitamin ve mineral eksiklikleri oluşarak çeşitli hastalıklar meydana gelir ve aşırı beslenmeye bağlı hiper vitaminozlar ve şişmanlık meydana gelir . ikincil beslenme hastalıklarına bağlı olarak ise diabetes mellitus gut gibi metabolizma bozukluğu hastalıkları hipertansiyon ateroskleroz karaciğer hastalıkları gibi dejeneratif hastalıklar ve benign ve malign kanserler meydana gelir . yetersiz ve dengesiz beslenmeden etkilenen gruplar daha çok bebek ve çocuklar gençler doğurganlık çağındaki kadınlar gebe ve emziren kadınlar yaşlılar ve çalışanlardır . büyüme ve gelişme geriliği özellikle bebek çocuk ve gençler için önemlidir . diyetle ilgili kronik hastalıkların doğrudan ve dolaylı maliyetleri şaşırtıcıdır ve abd de yılda bir trilyon dolara kadar çıkacağı tahmin edilmektedir . sakatlanma ve ölümün başlıca sebebi olan boh lardan en ciddi seviyede etkilenen dsö bölgesi avrupa bölgesidir . son birkaç on yıl içerisinde avrupa bölgesindeki birçok ülke aşırı kilo ve şişmanlığın arttığını rapor etmişlerdir . gün geçtikçe farklı beslenme alışkanlıkları ve fiziksel aktivite yetersizliği gibi birtakım olumsuz koşulların bir araya gelmesiyle şişmanlık daha da artmaktadır . çocukluk yaş grubunda da şişmanlık giderek daha ciddi bir halk sağlığı sorunu haline gelmektedir . iki bin yirmi beş yılında tüm dünyadaki fazla kilolu ve şişman çocuk sayısının milyona ulaşacağı tahmin edilmektedir . genel anlamda gıda endüstrisinin alt başlıkları tarım ve hayvancılık çiftlik ekipmanı ve ziraat kimyasalı üretimi gıda işleme ambalajlama ve etiketleme depolama dağıtım düzenleyici çerçeveler finansman pazarlama perakende satış yiyecek içecek sağlama araştırma ve geliştirme eğitim olarak sıralanabilir . ayrıca gıda endüstri firmalarının tütün endüstrisi ile olan yakınlığı da görülebilmektedir . gıda alanında dünyada bazı şirketler öne çıkmaktadır . türk halkının beslenme şeklinde unlu mamullerin yeri oldukça önemli olduğundan toplam gıda firmalarının çoğu un ve unlu mamuller alt sektöründe bulunmaktadır . ülkemizde imalat sanayisinde yılsonu itibariyle . adet uluslararası sermayeli şirket faaliyet göstermektedir . gelişmekte olan ülkelerden modern işlenmiş gıdaların tüketiminin artmasının yanı sıra gelişmekte olan ülkeler geleneksel yemeklerin işlenmiş hallerini de üretmektedir . bununla birlikte çok sıklıkla yalnızca meşrubat ayaküstü beslenme ve diğer ulusötesi şirketler de dahil olmak üzere modern gıda işleme pazarlama ve dağıtım sektörlerinin küreselleşmesine atıfta bulunmaktadır . kentleşme yeni ve geliştirilmiş pazarlamaya dağıtım altyapısına ve ulusötesi şirketlerin hakim olduğu büyük süpermarketleri çekmeye daha ulaşılabilir koşullara ve bunun sonucu olarak ithalatın artmasına sebep olmuştur . çok uluslu gıda şirketlerinin doğrudan yabancı yatırım yaptıktan sonra gelişmekte olan ülkelerde işlenmiş gıdaların varlığı da artmıştır . sonuç olarak ticaret politikaları artan oranlarda şişmanlık kardiyovasküler hastalık ve kanser gibi kronik hastalıklarla ilişkili olan beslenme geçişine katkıda bulunarak sağlık üzerinde etkilere sahip olmuştur . örneğin hindistan pakistan ve sri lanka gibi ülkelerde yetişkin başlangıçlı diyabet ve kardiyovasküler hastalıklar epidemi düzeyindedir . yılına kadar diyabetik hastaların beşte birinin hintli dörtte üçünün gelişmekte olan ülkelerde bulunacağı tahmin edilmektedir . adı geçen hastalıklar sadece gelişmiş ülkeler için değil günümüzde gelişmekte olan ülkeler için de önemli sorunlar arasındadır . hastalık yükü açısından ülkemizde geçmiş yıllarda öncelikli sorun anne çocuk sağlığı sorunları iken şimdi bulaşıcı olmayan hastalıklara doğru bir yer değiştirme söz konusudur . tağşiş ise bir ürünün doğallığının başka bir ürünle bilinçli veya bilinçsiz olarak değiştirilmesi anlamına gelmektedir . tağşiş ürün kalitesini düşürerek hem haksız rekabete yol açmakta hem de insan sağlığını ciddi anlamda etkilemektedir . belirtilen yasal sınırların aşılması insan sağlığını ciddi anlamda etkilemektedir . gençler internet dergiler ve video oyunları aracılığıyla tanıtım mesajları almaktadır . kamuoyunun farkındalığı ve hükümet müdahalesi sonucu büyük gıda endüstrisi diğer işletmelerin geçmişte yaptığı gibi hareket ederek kendi kendini düzenleme girişimlerini kabul etmeyi taahhüt etmişlerdir . özel sektör bileşeni olarak gıda endüstrisi açısından öneriler kanunlara uyarak güvenli gıda seçeneklerinin üretilmesi toplumu yanlış yönlendiren aldatan uygulamaların önlenmesi etik çerçevenin içselleştirileceği yaklaşımların eğitimlerin ve uygulamaların geliştirilmesi ürünleri tüketen kişilerin her türlü bilgilendirilmesine olanak sağlayan üretim süreçlerinin işletilmesi ulusötesi şirketlerin oyunlarına hayır diyebilecek kurumsal yapıların oluşturulması . sağlık profesyonelleri açısından öneriler sağlık gıda ve beslenme okuryazarlığının geliştirilmesini sağlaması bilgi birikimini gereksinim duyulan bileşenlerle paylaşılabilmesi akademik araştırmalar yaparak doğru bilgilerin üretilmesi poliklinik hizmeti yapan hekimlerin ve diyetisyenlerin hastaları sağlıklı gıdaya ulaşım konusunda bilgilendirmesi .
696
132
Behçet ve Ailevi Akdeniz Ateşi Hastaliği Olan Çiftlerde Evlilik Doyumu
evlilik doyumu bireyin evlilik ilişkisindeki gereksinimlerini taleplerini karşılama derecesine yönelik algısıdır . evlilik ilişkisinde yaşanan krizler doyumu etkilemektedir . kriz yaratabilen faktörlerden biri de hastalıklardır . bu doğrultuda çalışmanın amacı behçet ile ailevi akdeniz ateşi hastası olan çiftlerin evlilik doyumunun irdelenmesidir . araştırma tarama modelinde kesitsel bir saha çalışmasıdır . araştırmanın çalışma grubunu behçet ve ailevi akdeniz ateşi hastalığı tanısı alan çift oluşturmuştur . veri toplamak amacıyla soru kağıdı ile golombok rust evlilik durumu envanteri kullanılmıştır . soru kağıdının birinci bölümünde sosyo demografik özelliklere ve hastalığa dair bilgiler sorulmuştur . ikinci bölümdeyse hastalık sonrasında aile ilişkileri ve sosyal çevreyle ilişkilerin değişimini belirlemek için üçlü likert tipinde yanıtlanabilecek soru bulunmaktadır . çalışmada veriler şubat haziran tarihleri arasında elde edilmiş ve spss programında analiz edilmiştir . araştırma bulgularına göre katılımcıların tümü resmi nikahla evli olup inin isteyerek evlendiği ve sinin çocuğunun olduğu belirlenmiştir . katılımcıların i ailevi akdeniz ateşi hastalığı u behçet hastasıdır . si hastalık sonrası aile üyeleriyle önemli konuları paylaşmanın azaldığını i aile üyelerine küçük düşürücü söz söyleme davranışlarının arttığını sı aile üyelerinin birbirlerine desteğinin azaldığını ü aile üyeleri arasında kırgınlığın arttığını ve sı cinsel ilişki sıklığının azaldığını ifade etmiştir . ölçek puanlamasında katılımcıların ü tanımsız ü çok iyi ve i iyi sı vasat üstü sı vasat ve i zayıf puan aralığında yer almıştır . sonuç olarak behçet ve ailevi akdeniz ateşi hastalığı evlilik doyumu üzerinde etki yaratmaktadır ve bu hastalığı olan çiftlere aile danışmanlığı psikoeğitim ve cinsel danışmanlık hizmetlerinden faydalanmaları önerilebilir .
evlilik insanlığın var oluşundan beri çeşitli ihtiyaçların karşılanmasına yönelik kurulmuş bir bağdır . fiziksel yönden cinsel güdüyü doyurmak sosyal olarak ait olma güven duyma koruma ve korunma dayanışma duygusal olarak sevme sevilme ekonomik olarak geçim zorluğuna beraber katlanma gibi evliliğin pek çok güçlüğün üstesinden gelmede işlevinin olduğu görülmektedir . evlilik ilişkisi içerisinde gereksinimlerin karşılanması gündeme evlilik doyumu konusunu getirmektedir . evlilik doyumu en basit ifadeyle bireyin kendi evlilik ilişkisindeki gereksinimlerini karşılama derecesine ilişkin algısı olarak tanımlanabilir . evlilik doyumu içsel ve dışsal pek çok faktörden etkilenebilir . özellikle tedavisi mümkün olmayan tamamen iyileşmeyen veya ataklarla seyreden kronik hastalıklarda bu risk artmaktadır . aile yaşam döngüsünün sağlıklı olarak ilerlemesinde evlilik ilişkisinden sağlanan doyum çok önemlidir . kadının ise önceliği çocuklarına iyi babalık yapacak bir erkek seçmektir . bireylerin ilişkilerinde elde bedelden daha çok fayda sağlaması da ilişkilerini doyum sağlayıcı olarak değerlendirmesini sağlamaktadır . yükleme kuramında ise insanların neden sorusuna verdiği yanıtlar önemlidir . hastalık tanısı almış olan birey ve aile üyelerinde hastalığa karşı verilen tepkiler farklı şekillerde sürelerde ve düzeylerde olabilmekle beraber sıklıkla inkar etme şok öfke duyma pazarlık etme depresyon ve son olarak kabul etme ve bakıma entegre olma aşamaları yaşanmaktadır . bu süreçte kronik hastalığa sahip bireylerin evliliklerinde kriz oluşturabilir . fakat hane halkı üyeleri beklenenden daha az yardım sağlayabilir veya kendileri de bu süreçte yardıma ihtiyaç duyabilir . aile direnci ailenin değişim karşısında bozulmaya ve kriz durumlarına karşı esnek ve uyarlanabilir olmalarına yardımcı olan boyutları ve özellikleri olarak tanımlanabilir . aile perspektifinde başa çıkma davranışları ise aile üyelerinin hastalığın yol açtığı beklenmedik durumun aile hayatındaki değişime nasıl tepki verdiğinin bir ifadesini temsil eder . ataklar şeklinde yatışma ve alevlenmeler ile meydana gelmekte olup bulaşıcı değildir . veriler şubat haziran tarihleri arasında elde edilmiş olup araştırma kesitsel bir çalışmadır . soru kağıdı araştırmacılar tarafından literatür taramasına dayanılarak hazırlanan form bölümden oluşmaktadır . ilk bölümde hastaların ve eşlerin sosyo demografik özellikleri ve hastalığa dair bilgileri belirlemek amacıyla katılımcılara yöneltilen soru mevcuttur . araştırma kapsamında elde edilen veriler spss . paket programına girilmiş ve uygun tanımlayıcı istatistiki teknikler kullanılarak analiz edilmiştir . katılımcıların si ise kötü i ciddi sorunlar ve ü çok ciddi sorunları işaret eden puanlar elde etmişlerdir . aile üyeleri suçluluk öfke hüzün korku kaygı ve çökkünlük gibi olumsuz duygular yaşayabilir . bu açıdan bakıldığında ailenin yaşam kalitesi ve evlilik doyumu etkilenebilir . aile üyeleri arasında şiddet ve kırgınlık sağlıksız işlev gösteren aileleri işaret eden en önemli unsurlardandır . literatürde behçet ve fmf hastalıklarına benzer özellikler taşıyan hastalıklara sahip bireylerle yapılan çalışmalarda da sosyal çevre ile ilişkilerin nasıl değiştiğine dair kesin yordayıcıların bulunmadığı görülmektedir . örneğin troy un çalışmasında crohn ve ülseratif kolit gibi hastalığa sahip olan bireylerin yakın ilişkiler kurmakta zorlandıkları ve sosyal yaşamda izole oldukları ifade edilmektedir . bu araştırmada ise komşuluk ilişkileri açısından konu ele alındığında katılımcıların hastalık sonrasında komşularıyla olan ilişkilerinin değişmediğine bozulduğuna ve güçlendiğine dair görüşlerinin olduğu görülmektedir . fakat cinsel işlevlerde meydana gelen bozukluklar bireyin yakın ilişkiler kurmasını veya bu ilişkilerdeki süreçleri olumsuz olarak etkileyebilme potansiyeline sahiptir . aile ve sosyal çevreyle ilişkiler açısından hastalık sonrası aile üyeleriyle birlikte gezmeye gitmenin sohbet etmenin aile üyeleriyle önemli konuları paylaşmanın aile üyelerine karşı şiddet uygulamanın aile üyelerinin birbirine desteğinin ve cinsel ilişkinin azaldığı aile üyeleri arasında kırgınlığın aile üyelerine küçük düşürücü söz söylemenin arttığı sonucuna ulaşılmıştır . buradan hareketle hastalık sonrası meydana gelen değişimler açısından behçet ve fmf hastalığının aile ve sosyal çevre ile kurulan ilişkiyi olumsuz etkilediği sonucuna ulaşılabilir .
546
233
Oryantal tütünde el gruplarına göre verim ve randıman özellikleri
oryantal tütünlerde hasat el gruplarının olgunlaşmasıyla aşağıdan yukarıya doğru yapılmaktadır . bu çalışmada farklı lokasyonlarda yetiştirilen bazı oryantal tip tütün genotiplerinin el grupları verim ve randıman değerleri bakımından incelenmiştir . tesadüf blokları deneme desenine göre tekrarlı kurulan denemeler orta karadeniz bölgesi tütün üretim alanlarında yer alan lokasyonda yılında yapılmıştır . materyal olarak bölgeden toplanan hat ile standart genotip kullanılmıştır . kırım işlemi üç elde tamamlanmış el grupları ayrı ayrı değerlendirilmiştir . hatlar arasında gümüşhacıköy de birinci ve ikinci kırım ile bafra da birinci kırım dışında kalan verim değerleri istatistiki olarak önemli bulunmuştur . randıman bakımından ise evciler ve bafra nın birinci kırımları dışında kalan kırımlarda hatlar arasında önemli fark tespit edilmiştir . mahsul veriminin oluşmasında ilk kırımların . ikinci kırımların . ve üçüncü kırımların . oranlarında etkisi olmuştur . mahsul randımanı en yüksek evciler de en düşük bafra da tespit edilirken kırımların randımana katkısı sırasıyla . . ve . olarak tespitedilmiştir .
dünyada ülkede . milyon ha alanda yaklaşık . milyon ton tütün üretimi yapılmaktadır . türkiye bu üretiminin sini karadeniz bölgesinde yapmaktadır . genel olarak el el hasat edilen tiplerde kurutma süresi kısalmakta daha açık renk tonlarına sahip yapraklar oluşmaktadır . kurutma süresinin uzadığı saklı hasatta solunum devam ettiğinden kuru madde kaybı artmakta daha koyu renklere sahip ürün oluşmaktadır . uygulamada görülen bu farklılıklar son ürün sigaranın içim karakteristiğini belirlemektedir . oryantal tütünler bu özelliklerine yetiştirildiği ekoloji ve genetik faktörlerin yanı sıra mekanizasyonun daha etkin kullanıldığı broad leaf tütünlere göre üretim sürecinde ve özellikle kırım dizim işlemlerinde yapılan yoğun işçilik ile sahip olmaktadır . ana uçaltı ve uç değerlendirilmekte iken günümüzde kırım sayısına el grubu konu olmaktadır . fiyatlandırmaya esas olan ekspertiz işleminde kriter olarak el grubundan da yararlanılmaktadır . örneğin zorba samsun tipi tütünlerde kapa sınıfının başlıca dipüstü el grubu ile diğer el gruplarında ag ve bg a girmeyen zayıf dokulu koku niteliği aranmayan menşe rengini kısmen taşıyan ve yaprak bütünlüğü arızalı yapraklardan oluştuğunu bildirmektedir . günümüze kadar farklı hasat yöntemlerinin yaprak kalitesi ve dekara verime etkisini konu alan ulusal ve uluslararası sayısız araştırma yapılmıştır . basma tipi tütünler küçük kısmen orta kıtalı olup renkleri açık kırmızı ve koyu sarıdır . bu özelliklerinden dolayı bazı özel sigara harmanları için sigara sanayinin önemli ve vazgeçilmez harman hatlarından birisidir çamaş ve ark . bu dönüşümün ana nedeni üretim miktarının yetersizliğinden dolayı tütün piyasasında yaşanan talep düşüşüdür . bölgeye yeni giren yunan basması tipleri üzerine bölgede yaşanan varyasyondan faydalanan çamaş ve ark . yavaş olgunlaşma özelliği gösteren yerli popülasyonlara alışkanlık gösteren üreticiler kırım sürecinde geç kalmakta bu tipler selekte edilse dahi üreticiler arasındaki tohumluk alışverişleri durumu zorlaştırmaktadır . bu nedenle uzun süreli programlar geliştirilmeli ve bölge tütün tipleri her yönüyle çalışılmalıdır . vejetasyon dönemi olan nisan ekim dönemi uzun yıllar ile deneme yılı nispi nem değerlerinde erbaa da . gümüşhacıköy de . ve bafra da . artış yaşanmıştır . evciler lokasyonunda her kırımda ve toplamda verim istatistiki olarak . düzeyinde önemlidir . evciler de lokasyon ortalaması kg da olmuş en düşük değer kg da ile xanthi a da gerçekleşmiştir . bafra lokasyonu randıman değerleri incelendiğinde istatistiki olarak birinci kırım önemsiz üçüncü kırım . düzeyinde ve ikinci kırım ve ortalama randıman değerleri . düzeyinde önemli olarak tespit edilmiştir . randıman diğer lokasyonların aksine sadece ikinci kırımlarda kabul edilebilir sınırlar içinde gerçekleşmiştir . genel ortalamalar bakımından çizelge ve şekil incelendiğinde artan verim değerlerine karşın azalan randıman değerleri görülebilmektedir . bazı hatlarda bu durum daha belirgin iken bazıları artan verim değerlerine karşın kabul edilebilir randıman değerleri ile öne çıkmaktadır . erb hattı tüm lokasyonlarda ortalamanın üzerinde verim ve randıman değerleri sergilemiştir . erb ve erb hatları verim bakımından lokasyon ortalamalarının üzerinde iken randımanları ortalamanın altındadır .
440
158
KANT’TA BEN PROBLEMİ
zamanla sürekli değişmeme rağmen ben hala aynı ben miyim değişime rağmen hala kendimle aynı özdeş isem bunu sağlayan nedir bir töz olmam mı ve eğer değilse bunu sağlayan başka bir şey gösterilebilir mi ayrıca benim zaman içinde aynılığımı özdeşliğimi sağlayan bu ilke nasıl bilinmektedir son olarak da benin bilgisi ya da bilinci yani kendimin dışındaki bir şeylerin farkında olmam ve farkında olduğumun da farkında olmam nesne bilgisiyle aynı statüde midir yoksa ondan farklı hatta ayrıcalıklı ve üstün bir konumda mıdır bu makalede kant ın bu soruları nasıl değerlendirdiği incelenmektedir . hangi bağlamda düşündüğünü anlamak üzere kant öncesine dair kısa bir değinmeden sonra kant ın sorunu nasıl ele aldığına geçilmektedir . zaman zaman bazı karşılaştırmalar yapılsa da esas olarak kant içinde kalınıp sadece sonuç bölümünde bu görüşün neticeleri hakkında bazı değerlendirmeler yapılmaktadır .
beni bireysel bir bütün yapıp başkalarından ayırt eden nedir insanın sahip olduğu yetiler tek tek ve aralarındaki ilişkiler açısından ayrıntılı bir biçimde serimlenir . duyumlamanın düşünmenin ve bunlar arasındaki köprüyü sağlayan imgelem ve hafıza yetilerinin ele alındığı bu eserde duyumların nasıl olup da bir bilinçte birleştiği duyumlayanın nasıl olup da kendi kendisinin farkında olduğu da incelenir . kant a göre rasyonalizm ekseninde yürütülen metafizik çalışmalarda her zaman sadece kavramdan ve düşünmeden hareket edilmiş böyle yaparak deneyimde karşılığı verilmeyen ve verilemeyecek de olan metafizik nesneler hakkında pozitif bilgilere ulaşıldığı iddia edilmiştir . kant ta ben bilgisi felsefesinin en temel dayanaklarından biridir . kant ın ben bilinci anlayışı farklı bölümlerde görülmektedir . nesnenin kurularak düşünülmesi sürecinde bilincin birliği çokluya birlik vermede işlevsel olmaktadır ama olanaklı bilincin bu birliği ayrıca nesnelerin tüm bilgisinin biçimini de oluşturur ve bunun yoluyla çoklu tek bir nesneye ait olarak düşünülür . . deneyim içinde konuşulan ampirik deneyim ile deneyime ilişkin konuşulan üst dil olarak transzendental felsefe arasında bir ayrım yapılsa dahi bu ilişkinin nasıl kavranacağı bir sorun olarak görünmektedir . bütün hakiki bilimler aklın aradığı mutlak kesinliğin üzerine temelleneceği saf bir bölüm gerektirirler . kalıcının kendisi ancak dış duyuda olduğundan cisim öğretisi olarak fizikte uzamlı ve içine işlenemez bir varlığın yalnızca kavramından birçok şeyin sentetik a priori olarak bilinebilmesine karşın psikolojide düşünen bir varlık kavramından hiçbir şey sentetik a priori olarak bilinemez her ikisinin de görüngüler olmalarına karşın dış duyunun önündeki görüngüde kalıcı ya da sürekli bir şey vardır ki değişebilir belirlenimlere temel olan bir dayanağı ve dolayısıyla bireşimli bir kavramı eş deyişle uzayın ve ondaki bir görüngünün kavramını sunar .
488
125
Soğutma sistemli bir seyyar süt sağım makinasının soğutma performansının belirlenmesi
bu çalışmada seyyar tip kovalı süt sağım makinaları için bir soğutma sistemi geliştirilmiş ve laboratuvar ortamında yaş koşullarda denemeleri gerçekleştirilmiştir . ortaya konulan makina ile özellikle süt soğutma tankı ve süt sağım tesisi bulunmayan küçük işletmelerde sağım esnasında sütün soğuk zincire girene kadar geçen sürede soğutularak kalitesinin muhafaza edilmesi ve ekonomik değer kaybının önüne geçilmesine çalışılmıştır . seyyar süt sağım makinalarında bulunan süt kovasına bir soğutma sistemi entegre edilerek toplanan süt sağım sırasında soğutulmaya başlanmıştır . denemeler laboratuvar ortamında su ile gerçekleştirilmiştir . prototip makine dakika sonunda suyu hedeflenen sıcaklık olan c ye indirmeyi başarmıştır . yaklaşık saatlik deneme süresinde toplam enerji tüketimi ise . kwh olmuştur .
çiğ süt birçok gıda maddesinin hammaddesini oluşturmaktadır . çiğ sütün işleninceye kadar soğutularak muhafaza edilmesi gerekmektedir . makinalı sağım uygulamaları ve sağım teknolojisindeki gelişmeler her şeyden önce sağıma harcanan zamanın azaltılmasını daha az insan işgücü ve enerji tüketimi ile fazla sayıda hayvanın sağlıklı bir şekilde sağılmasını ve daha hijyenik sağım koşulları sağlayarak temiz süt elde edilmesini amaçlamaktadır . aksi takdirde mikroorganizmalar hızla çoğalarak sütün bozulmasına neden olurlar için bu süre dakika kadardır . soğutmanın yapılamadığı soğuk zincirin kurulamadığı ılıman ve sıcak iklim bölgelerinde sütün mikrobiyolojik kalitesi hızla bozulmaktadır . süt kovası şase üzerine sabitlenmiş olup içerisindeki sütün ve temizleme sıvısının boşaltılabilmesi için kovanın tabanına bir tahliye pompası ve vanası yerleştirilerek hortumla bağlantısı sağlanmıştır . kompresör ve kondenser kovanın yanında çıkarılan süt kovasının yerine şase üzerine yerleştirilmiştir . yaş koşullarda gerçekleştirilen sağım işlemi kpa vakum basıncında yapılmıştır . soğutma sisteminin soğutma performansı denemeleri deney suyu kullanılarak gerçekleştirilmiştir . deney suyu sıcaklığının ölçümü harici probun süt kovasının kapağına açılan contalı bir delikten kovanın merkezine gelecek şekilde suya daldırılmasıyla gerçekleştirilmiştir . soğutma sistemi devreye girdikten sonra deney suyu sıcaklığı . bu süreden sonra soğutucu içerisindeki soğutucu akışkanın sıcaklığına bağlı olarak sıcaklık düşüşü . soğutucu c deki deney suyu sıcaklığını c nin altına indirmek için toplam . kwh elektrik enerjisi tüketmiştir . bununla birlikte . kwh enerji tüketimi ile deney suyu c ninaltında dakika muhafaza edilebilmiştir . küçük ölçekli hayvancılık işletmelerinde süt toplama merkezine ulaştırılana kadar dış ortam koşullarında bekletilmektedir . bu esnada sütün içerisinde mikroorganizma faaliyetleri artmakta ve süt kalitesi düşmektedir . prototip makine ilk etapta laboratuvar koşullarında denenmiştir . makine çiftlik koşullarında de denenerek saha performansının görülmesi yararlı olacaktır .
396
104
Farklı Kaynaklardan Temin Edilen Ekmeklik Buğday Genotiplerinin Verim ve Verim Unsurları Yönünden Değerlendirilmesi
bu araştırma yetiştirme sezonunda konya kuru şartlarında augmented deneme deseninde yürütülmüştür . verim ve bazı verim özellikleri yönünden üstün özelliklere sahip hatların belirlenmesi ve ıslah programlarında kullanılması amacıyla farklı ülke ve bölgelerden temin edilen adet buğday genotipinde ele alınan özelliklerin değişim sınırları incelenmiştir . araştırma sonucunda elde ettiğimiz bulgulara göre en düşük ve en yüksek değerler başaklanma süresi için . . gün bitki boyu için . . cm başak uzunluğu için . . cm başakta tane sayısı için . . adet başakta tane ağırlığı için . . g hasat indeksi için . . bin tane ağırlığı için . . g tane verimi için . . kg da aralığında değişim göstermiştir . değerlendirilen genotipler arasında incelenen özellikler açısından geniş bir varyasyonun olduğu belirlenmiş olup bu durum üstün özelliğe sahip genotiplerin ıslah çalışmalarında gen kaynağı olarak kullanılabileceğini göstermektedir .
dünyanın her yerinde olduğu gibi ülkemizde de bitkisel üretimin büyük bir bölümünü tahıllar oluşturmaktadır . tahıllar içinde de buğday üretim miktarı ve insan beslenmesi açısından ilk sıralarda yer almaktadır . araştırmada s . ü . ziraat fakültesi tarla bitkileri bölümü öğretim elemanlarında bulunan ve farklı kaynaklardan temin edilen adet ekmeklik buğday genotipi ve dört kontrol çeşit materyal olarak kullanılmıştır . gözlem ve ölçümlerden elde edilen değerler augmented deneme desenine göre varyans analizine tabi tutulmuş önemlilik kontrolü f testi ile ortalamaların gruplandırmaları ise asgari önemli fark yöntemine göre yapılmıştır . diğer kontrol çeşitlerin başaklanma süreleri bu iki değer arasında yer almıştır . buğdayda başaklanma süresinin ele alındığı bir başka araştırmada farlı ülkeye ait buğday deneme setinde yapılan gözlemlerde genotiplerin başaklanma süresinin gün ile gün arasında değiştiği rapor edilmiştir dikkate alındığında tahıl ıslahında erken başaklanan ancak başaklanma erme süresi uzun olan çeşitlerin üstünde durulması gerektiği ortaya çıkmaktadır . diğer kontrol çeşitlerin bitki boyları bu iki değer arasında yer almıştır . bitki boyunun aşırı yüksek veya düşük olması hasat kayıplarını da ortaya çıkaracağı için istenmeyen bir durumdur . bu nedenle genetik özellikler daha ayrıntılı olarak incelenip bölgeye uygun olan çeşitlerin yetiştirilmesi büyük önem taşımaktadır . bitki boyu genellikle hasat indeksi ve yatmayı etkileyen bir özelliktir . çalışmada kullanılan kontrol çeşitlerde en yüksek başak uzunluğunu . cm ile tosunbey çeşidi gösterirken en kısa başak uzunluğu değerini . cm ile müfitbey çeşidi göstermiştir . genotipler arasında en yüksek başak uzunluğu değeri . cm ve . cm ile ve numaralı genotiplerde ölçülürken ve numaralı genotipler . cm ve . cm ile en kısa başak uzunluğuna sahip genotipler olmuştur . başak uzunluğu ile tane verimi arasında çok önemli pozitif ilişki olduğu dikkate alındığında materyal olarak kullandığımız genotipler arasında başak boyu uzun çeşit geliştirmede genetik kaynak olarak kullanılabilecek genotiplerin olduğu söylenebilir . genotipler arasında en yüksek başakta tane sayısı değerini . adet başak ve . adet başak ile ve numaralı genotipler gösterirken en düşük değeri . ve . adet başak ile ribase ve vanlı isimli genotip göstermiştir . başakta başakcıkların sayısının ve fertilitesinin artması genetik ve çevresel faktörlerinin etkisi altında olan başakta tane sayısının artması ve buna bağlı olarakda tane veriminin artmasını sağlayacaktır ile . g arasında değişim göstermiştir . hasat indeksi tane veriminin biyolojik verime oranlanması sonucu elde edilen bir değerdir . hasatta istenen durum fazla tane daha az sap ve saman verimi olmasıdır . genotipler arasında en yüksek hasat indeksi değerini . ve . ile ve numaralı genotipler gösterirken en düşük değerler . ve . ile ve numaralı genotiplerden alınmıştır . genotipler arasında en yüksek bin tane ağırlığı değerini . g ile ve nolu genotiplerde ölçülürken en düşük değeri . g ile ve an numaralı genotiplerde ölçülmüştür . . . g aralığında kaydan ve yağmur . . g aralığında akçura . . g aralığında şahin ve ark . bazı ekmeklik buğday genotipleri ile farklı bölgelerde yapılan araştırmada şahin ve ark .
564
142
Üriner Sistem Taşı Olan Çocuk Hastaların Klinik ve Metabolik Özellikleri
üriner sistem taşı oluşumunda rol alan etiyolojik faktörleri belirlemek taşın tedavisi ve tekrarını önlemek açısından son derece önemlidir . çalışmada çeşitli nedenlerle kliniğimize başvurup üriner sistem taşı saptanan hastalarda taşa eğilimi artıran faktörlerin belirlenmesi yaş gruplarına göre hastaların demografi k özelliklerinin başvuru semptom ve bulgularının karşılaştırılması amaçlanmıştır . ve yılları arasında farklı nedenlerle çocuk nefroloji kliniğimize başvurup üriner sistem taş hastalığı tanısı konulan hastanın kayıtları retrospektif olarak incelenmiştir . ortalama yaşları . . ay olan hastanın sı erkek ü kızdı . hastaların ünün ailesinde üriner sistem taşı öyküsü ve unun anne babası arasında akrabalık vardı . taşlar hastaların ünde sağ üriner sistem inde sol üriner sistem inde ise bilateral yerleşimliydi . hastaların sinde idrar yolu enfeksiyonu öyküsü vardı . beş ve daha küçük yaştaki hastaların inde ve beş yaşından büyük hastaların inde olmak üzere tüm hastaların . sinde metabolik bir neden saptandı . metabolik tetkikleri yapılan hastaların ünde hiperkalsiüri . sında hiperoksalüri sinde hipositratüri ve . inde hiperürikozüri saptandı . ailesinde taş öyküsü olan hastalarda olmayanlara göre annebaba arasında akrabalık öyküsü olanlarda olmayanlara göre metabolik nedenler daha yüksek saptandı . çocuklarda taş hastalığı nadir değildir . özellikle ailesinde üriner sistem taşı öyküsü olan beş ve daha küçük yaşta üriner sistem taşı saptanan çocuklar olmak üzere üriner sistem taşı saptanan tüm çocuk hastalarda öncelikle metabolik nedenlerin araştırılması gerektiği kanaatindeyiz .
üriner sistem taşı başlıca böbrekler olmak üzere üriner sistemin herhangi bir yerinde olabilen anormal birikimlerdir . çocuklarda çoğunlukla gerçek sıklığından daha az tanı konulan ve hayatı tehdit edici bir hastalık olmamasına karşın önemli komplikasyonlara yol açabilen bir hastalıktır . sonuçlar daha önce literatürde belirtilmiş değerlere göre değerlendirildi . erkeklerin ilk tanı anında yaşları . . ay kızların ise . . aydı . taşlar hastaların unda sağ böbrek inde sol böbrek in de her iki böbrek ün de sadece sağ üreter ünde sadece sol üreter yerleşimliydi . ikincil değişikliklerin oluşma ihtimalinin taşın boyutu arttıkça daha da arttığı saptandı . hastaların ünde genitoüriner sistem anomalileri saptandı . tüm hastaların sında beş ve daha küçük yaştaki hastaların inde beş yaşından büyük hastaların ise inde metabolik bir neden saptandı . bir hastada nefrektomi bir hastada içinde taş olan üreterosel eksizyonu ve beş hastada da endoürolojik yöntemler ile olmak üzere toplam hastada taş cerrahi olarak çıkarıldı . son yıllarda yapılan çalışmalarda çocuklarda taşların daha çok üst üriner sistem yerleşimli olduğu ülkemiz gibi taş açısından endemik olan bölgelerde primer mesane taşlarının görülme sıklığının giderek azaldığı görülmektedir . çalışmamızda hastalarımızın hiçbirinde mesane taşı saptamadık . bizde beş ve daha küçük yaştaki hastaların . inde beş yaşından büyük hastaların ise unda başka bir nedenle tetkik edildiği sırada rastlantısal olarak taş saptadık . literatür bilgileri ile uyumlu olarak geriye kalan beş ve daha küçük yaştaki hastaların en sık başvuru yakınmaları sırasıyla huzursuzluk ateş karın ağrısı hematüri idrar yaparken huzursuzluk ve kilo alım azlığıydı . mikrolitiazisi olan hastaların . inde üriner sistemde yapısal değişiklik saptadık . bizim çalışmamızda olduğu gibi literatürdede çocuklarda üriner sistem taşlarının tekrarlama ihtimalinin yüksek olduğu bildirilmiştir . literatürde metabolik nedenler hastaların . ü ile sı arasında değişik oranlarda bildirilmiştir . metabolik tetkikleri yapılan hastaların . ünde alpay ve ark . taşı oluşturmaktaydı . üriner sistem taş hastalığı olan hastalarda iye sıklığı arasında değişmektedir . çalışmamızda iye görülme sıklığının yüksek olmasına karşın taş analizi yapılan hastanın sadece ikisinde enfeksiyon ilişkili taş saptanmıştır . ise türk çocuklarında iye nunun taş oluşumuna katkısının çok olmadığını bildirmişlerdir . bunun yanında beş ve daha küçük yaştaki hastalarda daha büyük hastalara göre iye görülme sıklığını daha yüksek saptadık . hastaların sosyoekonomik durumlarının sorgulanmaması üriner sistem anomalisi olan hasta sayısının üriner sistem anomalisi olmayan hasta sayısına göre çok az olması nedeniyle aralarında bir karşılaştırma yapılamaması iye geçiren üriner sistem taşı olan hastalarda sünnet olanlarla olmayanlar arasında karşılaştırma yapılmaması çalışmamızın kısıtlılıklarındandır .
456
222
Konya Akşehir Taş Medresesinin Taş Eserler Müzesine Dönüşümü
medrese yapıları kültürümüzün birer parçası ve geçmişimizi yansıtan eserlerimiz arasında yer almaktadır . ancak geçen zamanla birlikte değişen şartlar binaların işlevlerinin yok olmasına sebep olabilmektedir . bu yapıların günümüzde tekrardan kazandırılması hem toplum yararına olacaktır hem de yapının zaman içinde yok olmasını önleyecektir . çalışma kapsamında günümüzde konya nın akşehir ilçesi için önemli bir kültür mirası olan sahaib i ata fahrettin ali medresenin müze olarak yeniden işlevlendirmesi ile tefriş ve tanzim projesinin tasarım süreci ele alınmıştır . bu kapsamda yapının restorasyonu sonrası hem kendisi hem de medrese işlevinin sergilenmesi gereken bir özellik olması nedeniyle izlenilen aşamalar incelenmiştir . tüm çalışmalar bir kültür varlığı olan medrese binasının yeniden kullanımı amacıyla dönüşüm sürecinde restitüsyon ve restorasyon çalışmalarının önemine vurgu yapmıştır . ayrıca teşrif ve tanzim projelerinin hangi aşamalarda hazırlandığını ortaya koymayı hedeflemiştir .
önemli bir kültür kaynağı olan mimarinin sürdürülebilirliği koruma ve restorasyon çalışmalarının yapılması ile mümkündür . türkiye de konya selçuklu belediyesi tarafından gerçekleştirilen tarihe vefa projesi ile aya eleni kilisesi restore edilerek müze olarak kullanıma açılmıştır . böylelikle kültür turizmini canlandırarak yapının sürdürülebilirliği sağlanmak istemiştir . osmanlı döneminde medrese tarihinde modernleşme dönemi ise batı tipi yüksek öğretim kurumlarının açılması ile olmuş ancak . bu kapsamda bir kültür varlığı olan medreseler günün gerektirdiği çağdaş kullanımlara uyarlanması gereken bir yapı türü olup müze olarak kullanılması durumunda işlevlendirme aşamasında önerilen mekanlar ve oluşturulan senaryonun yapı ile uyumuna dikkat edilmelidir . yunan mitolojisinde mouseion müzelerin yaşadığı yer müzelere adanmış olan anlamındadır . bir kültür varlığının müze olarak kullanılmasının seçiminde genellikle iki yol izlenmektedir . bunlardan ilki müzenin niteliğinin ve gereksinmelerinin belirlenip buna uygun bir binanın seçilmesidir . cumhuriyet dönemimde de önemli bir yer olan akşehir özelliklede askeri zaferlerin kazanılmasında stratejik konum olarak önemli bir yer oynamıştır . medrese genel olarak doğu batı doğrultusunda uzanan dikdörtgene yakın bir plan şemasına sahiptir . giriş cephesinin güney ucundaki kareye yakın dikdörtgen plana sahip mekanın yalnızca bir kısmı ayaktadır . bu duvarlardan özellikle kuzeydekinin ilk inşaattan olup olmadığı kesin değildir . akşehir de bulunan taş medresenin de aslında dört eyvanlı bir yapı olması kuvvetle muhtemeldir . yapını bahçesinde zemin doğu ve güneyindeki zemin kotuna bağlı olarak bu bölümlere engelli rampası yapılmıştır . bu bağlamda inşasına başlanılan yapının konumu m si yeniden belirlenen koleksiyona göre gerekli açık ve kapalı olanın bulunması yapının restorasyonu sonrası hem kendisi hem de medrese işlevinin sergilenmesi gereken bir özellik olması nedeniyle teşhir ve tanzim projesi hazırlanmasına başlanmıştır . belirlenen işlevlerde temel olarak medresenin sağ tarafı medrese eğitimini anlatan sol tarafı ise figürlü taşlardan oluşan koleksiyonlardan oluşmaktadır . oda uyuma odası oda eğitim odası olarak mizansen canlandırılacaktır . mekanın ana caddeye bakan cephesi şeffaf camla kaplanacaktır . avluya yapılacak havuz ile oturma birimleri ilişkisi kurulacaktır . avlu ile medrese odaları arasında küçük mimari buluntuların sergilenmesi planlanmıştır . yer alacaktır sergilemede mimari parçaların önemli olanları çizim ve belgelerle anlatılacaktır . medrese yapıları da yapıldıkları dönemler için mimari açıdan simgesel bir yapı özelliği taşımakta olup günümüzde ise işlevsel açıdan uyum sağlayamamaktadır . çalışma kapsamında akşehir taş medresenin akşehir taş medrese taş eserler müzesi olarak yeniden işlevlendirilmesi teşrif ve tanzim projesi ile önerilen iç mekan çalışmaları değerlendirilmiştir . bu aşamadan sonra müze olarak kurgulanması istenen yapıya kimlik katma amacıyla teşrif ve tanzim projesi hazırlanmaya başlamıştır . tasarım sürecine ait şemanın bu ve benzeri çalışmalar için tasarımcılara katkı sağlayacağı düşünülmektedir .
400
137
TIP FAKÜLTESİ ÖĞRENCİLERİNİN TÜTÜN KULLANIMI HAKKINDA BİLGİ, TUTUM VE DAVRANIŞLARI
çalışmanın amacı tıp fakültesi öğrencilerinde tütün kullanım sıklığını nedenlerini bırakmaya yönelik düşüncelerini ve nikotin bağımlılığını belirlemektir . bu çalışmanın evreni yılında tıp fakültesinde okuyan tıp öğrencisidir örneklemi ise ve sınıflardan ½ sistematik yöntemle seçilen öğrencidir . ölçüm aracı olarak sorudan oluşan sosyodemografik bilgileri tütün kullanımına ilişkin politika hakkında fikirleri tıp eğitimiyle tütün kullanımı ilişkisini ve tütün kullanım sıklığına ilişkin soruları ve fagerstrom nikotin bağımlılık ölçeğini içeren bir soru formu kullanıldı . istatistiksel değerlendirmede tanımlayıcı istatistikler ve ki kare testi kullanıldı p istatistiksel olarak önemli olarak kabul edildi . katılımcıların yaş ortalaması olup ü erkekti . herhangi bir tütün ürünü deneme oranı idi . tütün kullanım sıklığı birinci sınıfta dördüncü sınıfta ve altıncı sınıfta olup ortalama idi . sınıf tekrarı yapanlarda tütün kullanım sıklığı daha yüksek bulundu . sigaraya başlama yaş ortalaması olup dördüncü ve altıncı sınıf öğrencilerinin sı sigaraya üniversitede başlamıştı . aktif içicilerin günlük ortalama sigara tüketimi adetti . sigaraya başlamada etkili olan faktörler sosyal çevre merak ve tıp fakültesi eğitimi ile ilgili sorunlar idi . öğrencilerin i tütün bırakmaya yönelik sağlık hizmetlerinin nerede verildiğini ve i sigara bıraktırma ilaçlarını bilmemekte idi . fagerström nikotin bağımlılık ölçeği puan ortalaması olup en yüksek ortalama ile altıncı sınıftaydı . mezun olan üç kişiden biri sigara kullanmaktadır . öğrencilerin yaklaşık yarısı tütün kullanmaya tıp fakültesinde başlamıştır . tütün kullanımı ve sağlıklı yaşam davranışları bakımından tıp eğitim müfredatı ve politikalarının gözden geçirilmesini önermekteyiz .
sigara yol açtığı sağlık sorunları nedeniyle önemli bir halk sağlığı sorunudur . tütün kullanımı yol açtığı ölümler hastalık ve sakatlıklar bakımından ele alındığında tüm dünyada en önemli önlenebilir sorunlardan biridir . dsö ye göre tütün yılda beş milyondan fazla kişinin ölümüne neden olmaktadır . kuvvetli bağımlılık oluşturması nedeniyle sigarayı bırakmak güçtür . sigara bağımlılığı tütün kullanımına bağlı belirgin sorunlar yaşanmasına karşın devam ettirilen tütün kullanma davranışıyla birlikte bilişsel davranışsal ve fizyolojik belirtileri içeren bir psikiyatrik bozukluk olarak tanımlanmıştır . hekimler rol model olmanın yanı sıra önerileri toplum tarafından değer gördüğü için tütün kullanımı ile mücadelede etkili gruplardandır . geleceğin doktorları olan tıp fakültesi öğrencilerine sigaranın zararları sigarayla ilişkili hastalıklar ve bu alışkanlıktan kurtulma yöntemleri konusunda yeterli bilgi donanım ve sigarayla savaşta aktif rol alma sorumluluğu kazandırmada tıp eğitiminin rolü ve önemi açıktır . hekimlerin tütün kullanımını azaltmada etkili yollardan birisi tıp eğitimidir . çalışmamızda hatay mustafa kemal üniversitesi tıp fakültesi öğrencilerinde sigara içme sıklığı içmeyi etkileyebilecek faktörler sigarayı bırakma isteği ve girişimi ile nikotin bağımlılık düzeyini saptamak amaçlanmıştır . araştırmanın örneklem büyüklüğü hesaplanmasında openepi kullanıldı . sınıf tekrarı yapanlarda son bir ayda tütün kullanımının önemli düzeyde yüksek olduğu görüldü . katılımcıların fagerström nikotin bağımlılık ölçeği puan ortalaması idi . tütün kullanmayan katılımcılar arasında tütün ürünlerinin reklamlarının yasaklanmasını ve tütün kullanımının halka açık veya kapalı alanlarda yasaklanmasını destekleyenlerin yüzdesi tütün kullananlara göre önemli düzeyde yüksekti . öğrencilerin i tütün bırakmaya yönelik sağlık hizmetlerinin nerede verildiğini bilmemektedir . sınıflara göre öğrencilerinin sigarayı bırakmayı düşünme durumuna baktığımızda altıncı sınıfların sinin dördüncü sınıfların sinin ve birinci sınıfların inin sigarayı bırakmayı hiçbir zaman düşünmediği görüldü . fagerström nikotin bağımlılık ölçeği puan ortalaması birinci sınıf öğrencilerinde dördüncü sınıf öğrencilerinde ve altıncı sınıf öğrencilerinde olup sınıf düzeyi arttıkça bağımlılık düzeyi artmaktadır . çalışmamızda tütün ürünü deneme sıklığı olarak bulunmuştur . ülkemizde yine tıp öğrencileri üzerinde yapılan benzer çalışmalarda sigara kullanım sıklığının ile arasında değiştiği belirtilmiştir . çalışmamıza katılan tıp öğrencilerinin yetişkin topluma benzer oranda tütün kullandığı gözlenmiştir . düzce de tıp fakültesi öğrencileri üzerinde yapılan bir çalışmada sigara içenlerin sinin tıp fakültesinde sigaraya başladığı bildirilmiştir . düzce üniversitesi tıp fakültesi öğrencileri üzerinde yapılan bir çalışmada sigaraya başlama nedeni olarak sırasıyla ile sosyal çevre ile stres ile keyif alma ve ile merak olduğu tespit edilmiştir . tütün kullanan öğrenciler hastaların sigara kullanımını bıraktırmada hekimin rolünün daha az önemli olduğunu düşünmekle birlikte hekimlerin hastalara örnek olmasını daha az gerekli görmekteydi . richmond un çalışmasında tıp öğrencilerinde sigaranın sağlığa zararlı etkilerinin bilinmesinin sigara alışkanlığını rölatif olarak düşük oranda etkilediği sigara içme konusundaki bilgilerin sigara içme davranışına yansımadığı sürece etkili olamayacağı vurgulanmaktadır . araştırma türünün kesitsel tipte olması neden sonuç ilişkisini ortaya koymada yetersiz kalmaktadır . tütün kullananlar kullanmayanlar göre tütün politikalarını genel olarak daha az desteklemektedir .
449
245
TIRMANICI BİTKİLERİN BAZI BİYOLOJİK ÖZELLİKLERİ
tırmanıcı bitkiler zayıf gövdeli ve yukarı doğru büyüyebilmek için fiziki bir desteğe ihtiyaç duyan bitkilerdir . tırmanıcıların ince ve uzun gövdeleri vardır ve gövde uzamaları nispeten hızlıdır . su ve besin maddelerini köklerinin yardımıyla topraktan alırlar . tırmanıcılar genellikle kapalı tohumlu bitkilerden olup çiçek ve meyve oluştururlar . damarlı bitkilerdendirler ve ksilem ve floem dokularına sahiptirler . tırmanıcılar hayat süresi bakımından tek yıllık iki yıllık veya çok yıllık odun oluşumu bakımından otsu veya odunsu tırmanma şekli bakımından sülüklü sarılan yaprak saplı köklü yapışkan sülüklü veya çengelli ve yaprak dökme bakımından her dem yeşil veya yaprak döken tırmanıcılar olarak sınıflandırılabilmektedir . orman bakımı çalışmalarında zararı fazla olan odunsu tırmanıcılarla mücadele edilmelidir . peyzaj düzenlemelerinde tırmanıcı bitki türlerinin seçiminde türlerin biyolojik özelliklerine dikkat edilmeli genetik kaynaklarının devamı açısından yerli türlerimize öncelik verilmelidir .
tırmanıcı bitkiler ya da diğer bir ifadeyle tırmanıcılar zayıf gövdeli bitkilerdir . söz gelimi bazı tırmanıcılar çeşitli kuşlar ve küçük memeliler için gıda kaynağı ve örtü olarak hizmet eder ve yuva yapma imkanı sağlarlar . bazı yabancı tırmanıcılar ormanlarda istilacı nitelik gösterebilmektedir ve cassytha filiformis l . türleri parazit tırmanıcılardandır . tırmanıcılar genellikle tohumlu bitkiler bölümünün kapalı tohumlu bitkiler alt bölümü içerisinde yer alırlar . dolayısıyla çiçek ve meyve oluştururlar ve tohumları meyve içerisinde bulunur . en uzun ve geniş trakelere tırmanıcılarda rastlanmaktadır . bu bitkilerle ilgili başlıca sınıflamalar aşağıda belirtilmiştir ı tırmanıcılar hayat süresi bakımından tek yıllık iki yıllık veya çok yıllık bitki olabilmektedir . bu şekilde tırmanıcılar tek yıllık tırmanıcılar iki yıllık tırmanıcılar ve çok yıllık tırmanıcılar olarak üçe ayrılabilmektedir . söz gelimi ıpomoea purpurea roth tek yıllık bir tırmanıcıdır . b iki yıllık tırmanıcılar ömürlerini iki yılda tamamlayan tırmanıcılardır . söz gelimi adlumia fungosa britton sterns poggenb . otsu tırmanıcılar bu bitkiler otsu gövdelere sahiptirler . söz gelimi odunsu tırmanıcılardan clematis vitalba l . cm çap yaparken celastrus orbiculatus thunb . köklü tırmanıcılar gövdeleri boyunca oluşan yapışkan havai kökler ya da diğer bir ifadeyle arızi kökler yardımıyla bir desteğin yüzeyine yapışarak yükselen tırmanıcılardır . toprakta köklenebilir su ve besin maddelerini kök sistemlerinin yardımıyla topraktan alırlar . buna göre tırmanıcılar hayat süresi bakımından tek yıllık iki yıllık veya çok yıllık odun oluşumu bakımından otsu veya odunsu tırmanma şekli bakımından sülüklü sarılan yaprak saplı köklü yapışkan sülüklü veya çengelli yaprak dökme bakımından ise her dem yeşil veya yaprak döken tırmanıcılar olarak sınıflandırılabilmektedir . ayrıca söz konusu türlerin ekolojik özellikleri de göz önüne alınmalıdır .
368
123
TFRS 15 MÜŞTERİ SÖZLEŞMELERİNDEN HÂSILAT STANDARDI ÇERÇEVESİNDE YILLARA YAYGIN İNŞAAT VE ONARIM FAALİYETLERİNİN İNCELENMESİ
global düzeydeki ticari faaliyetler kapsamında işletmelerin raporlama yaparken uluslararası muhasebe standartlarına uyum konusunda yaşadıkları sorunlara istinaden oluşturulan standartların da güncellenmesi ve yenilenmesi gereği ortaya çıkmıştır . bu doğrultuda tms inşaat sözleşmeleri standardı ile tms hasılat standardı yürürlükten kaldırılmış ve tfrs müşteri sözleşmelerinden hasılat standardı yürürlüğe konulmuştur . tfrs bünyesinde birçok yeniliği ve farklılığı da barındırmaktadır . tfrs in özellikle işletme uygulamalarına nasıl etki edeceğinin tespit edilmesi ve araştırılması önem arz etmektedir . dolayısıyla bu çalışmanın amacı tfrs in işletmeler için oluşturacağı farklılıkların ve yeniliklerin araştırılması ve uygulama örnekleri ile çalışma kapsamında açıklanmasıdır . çalışmanın amacı doğrultusunda oluşturulan uygulama örnekleri sayesinde özellikle tfrs kapsamında yıllara yaygın inşaat ve onarım faaliyetlerinde gelirin nasıl tespit edileceğinin hesaplanması ve yapılacak yevmiye kayıtlarının nasıl olacağı açıklamalar yardımı ile gösterilmektedir .
standardı olan inşaat sözleşmeleri standardı ve tms hasılat standardının kaldırılması ve yerine konulan tfrs müşteri sözleşmelerinden hasılat standardıyla yıllara yaygın inşaat ve onarım faaliyetlerinden doğan hasılatın raporlanması oldukça önem kazanmıştır . standardın taşımış olduğu karakteristik özelliklerden kaynaklanmaktadır . dolayısıyla tfrs in en fazla etkin olduğu sektörler içinde yer alan yıllara yaygın inşaat ve onarım faaliyetlerinin raporlanması oldukça önemli hale gelmiştir . yine tfrs in yürürlüğe girmesiyle ortadan kalkan tms hasılat standardı hizmet sektörü açısından birden fazla satışı ayrıntılı olarak irdelememesi nedeniyle finansal tabloların karşılaştırılabilirliği açısından sıkıntılara neden olmakta idi kur değişiminin etkileri standardı kapsamında forfaiting sözleşmelerindeki tarafların muhasebe esasları açıklanmakta ve yapılması gereken muhasebe kayıtları ile ilgili örnek uygulamalar sunulmaktadır . bu doğrultuda literatür araştırmasından faydalanılarak tfrs standardının kullanıcılara yönelik uygulamalarının anlaşılabilirliğinin sağlanması ve hasılatın daha doğru bir biçimde tespit edilmesi hedeflenmektedir . bunlar yapılan iş inşaat ya da onarım işi olmalıdır inşaat işi taahhüde bağlı olmalıdır inşaat ya da onarım işi birden fazla takvim yılı sürmelidir . dolayısıyla iş devam ettiği müddetçe finansal raporlarda gelir değil yapılan maliyetler aktifleştirilmektedir . oysa standarda göre inşaat bitmemiş olsa da döneme ait gelir ve giderlerin gelir tablosuyla ilişkilendirilmesi gerekmektedir . işlem bedelleri sabit veya değişken olarak veya hem sabit hem değişken olarak belirlenebilir . işlem bedelinin dağıtımında satış fiyatı esası dikkate alınır . tamamlanma yüzdesi yönteminde finansal tablolara yansıtılacak olan hasılat tutarı işlemin veya sözleşmenin tamamlanma düzeyine göre belirlenir . bu durumda işletmenin . tl lik idareden alacağı doğmaktadır . ancak bazı durumlarda idarenin belirlemiş olduğu hak ediş tutarı işletmenin tanınacak hasılatından fazla olabilir . bu durumda ise işletmenin idareden alacağı değil borcu doğacaktır . bu borç devam eden inşa sözleşmelerinden borçlar hesabında izlenecektir . klm işletmesi bir yıl sonra ihale kurumu ile sözleşme şartlarını yeniden gözden geçirmiş ve işletmenin ikinci yıl maliyetinin . tl arttığını tespit etmişlerdir . bu duruma göre gelir tahmini aşağıdaki gibi olacaktır tamamlanma düzeyi gelir . x . tl kar . tl dir . örnek klm inşaat işletmesi bir otoyol ihalesini . tl ye x yılında almış bulunmaktadır . inşaat işletmesinin dönem sonuna kadar yapmış olduğu maliyet . tl dir . örnek klm inşaat işletmesi bir kooperatifin inşaat işini almış ve inşaata başlamıştır . tfrs işletmenin sözleşme hasılatı olarak muhasebeleştirilmiş bir tutarın tahsiline imkan kalmaması durumunda daha önce yapmış olduğu hasılat kaydının iptal edilmesi yerine bu tutarın gider olarak kaydedilmesini istemektedir . bu durumda klm işletmesi daha önce yapmış olduğu hasılat kaydını düzeltme yoluna gitmeyecek tahsil edemeyeceği tutarı direkt gider olarak yazacaktır . işletmenin girdiği ihale sonucu elde ettiği hasılat tutarı idarenin belirlediği hak ediş tutarından daha fazla ise işletmenin idareden doğan alacağı devam eden inşa sözleşmelerinden alacaklar hesabında izlenecektir .
485
124
Büyükşehir Belediye Sınırları İçinde Yer Alan Kırsal Yerleşmelerin Sorunları Üzerine Bir Değerlendirme
bu makalede büyükşehir belediye sınırları içinde kalan kırsal yerleşmelerin yaşamakta oldukları sorunlar ele alınmakta ve bir değerlendirme amaçlanmaktadır . yılında yasalaşan sayılı ilde büyükşehir belediyesi kurulması ile ilgili kanun uyarınca türkiye de büyükşehir belediye sayısı artırılırken bu nitelikteki belediyelerin görev ve yetki alanları genişletilmiş ve ilgili il sınırları ile çakıştırılmıştır . bu süreçte il sınırları içinde yer alan kırsal nitelikli yerleşmeler de yasal olarak bağlı oldukları ilçelerin uzantısında büyükşehrin mahallesi haline gelmişlerdir . sonuç olarak özünde kentsel çevreler için kurgulanmış olan belediye ve imar mevzuatı ile bu çerçevede oluşmuş çalışma ve hizmet anlayışı benimsenen yaklaşımlar projeler programlar ve uygulamalar alışılmış şekilleriyle kırsal nitelikli çevreye taşındığın çeşitli sorunların ortaya çıktığı görülmektedir . bu amaçla yılında gap bölge kalkınma idaresi için yapılan bir çalışmanın bulguları değerlendirilmektedir . çalışmada türkiye de kentleşme kentlerde yaşanan nüfus artışı ve büyükşehir kavramının tarihsel gelişimi özetlenmekte ve büyükşehirler ile ilgili mevzuat ve ülkedeki büyükşehirlerin nüfusları incelenmektedir . bugün gelinen noktada sayılı yasanın uygulanması ile ülkede yaşayan nüfusun kentsel ve kırsal yerleşmelere dağılımının belirsiz duruma geldiği ortaya konulmaktadır .
li yıllarda toplam nüfusun i kentsel alanlarda yaşamakta iken bugün bu oran ler düzeyinde bulunuyor . bu süreçte büyük nüfusların yığıldığı mega kentlerin sayısı ve toplumsal yaşamdaki ağırlığı da artıyor . bu süreçte kırsal yerleşmelerden nüfus tutma kapasitesine sahip bir bölümünün yarı kentsel özellikler kazandığı görülebilmektedir . kırsal kalkınmaya yönelik sistemli stratejilerin geliştirilmesi ve uygulanabilmesi önem taşımaktadır . kırsal kesimdeki söz konusu potansiyelin harekete geçirilmesi kırsal kesimin kısıtlarını ve ihtiyaçlarını hizmetlerin ve yatırımların gerçekleştirilmesinde eşgüdümü kaynak kullanımında etkinliği ve yerleşimlerin nüfus yoğunluğunu birlikte gözeten çok sektörlü ve bütüncül bir planlamayı zorunlu kılmaktadır olarak açıklanmaktadır . kırsal kalkınma planı nın amacı ise bu çerçevede kırsal kalkınma planı nın temel amacı kırsal toplumun iş ve yaşam koşullarının kentsel alanlarla uyumlu olarak yöresinde geliştirilmesi ve sürdürülebilir kılınmasını sağlamaktır olarak belirlenmektedir . kırsal yerleşim deseninin küçük dağınık ve parçalı yerleşim birimlerinden oluşması kırsal kalkınma politikalarının etkin bir şekilde hayata geçirilmesini sınırlamıştır . . . tarihinde kabul edilen ve bazı maddeleri ilk yerel seçimlerden sonra yürürlüğe giren sayılı ilde büyükşehir belediyesi kurulması ile ilgili kanun ülkedeki büyükşehir belediye sayısını a çıkarmıştır . bu şekilde büyükşehir olan illerde il sınırları içinde kırsal alan kavramı kalmamış ve en ücra köyler bile kademeli olarak bağlı olduğu ilçe belediyesinin ve büyükşehrin mahallesi statüsünü kazanmıştır . sayılı yasa ayrıca büyükşehir belediyesi kurulan illerde yerel yönetimin diğer bir ayağı olan il özel idareleri ni de kaldırmaktadır . il ve ilçe merkezlerinde belediye kurulması zorunludur ifadesi ile taban nüfusu . kişi olarak belirlemektedir . türkiye istatistik kurumu veri tabanında küçük nüfuslu belediyeler arasında ilçe merkezi olmasa bile nüfusu . den az yerleşimler yer almaktadır . ancak bu değer sayılı yasa uygulaması sonucunda büyükşehir belediyesine sahip illerde merkez ya da çevre ilçelerin sınırları içindeki bütün köylerin mahalle olarak sayılması sonucu olup niteliksel anlamda kentsel kırsal ayrımını ifade etmemektedir . yüzyıl sonunda yılı değerlerine göre . ile artık kentli nüfusun ağırlığını duyurduğunu göstermektedir . oysa bahse konu il ve veya büyükşehir belediye sınırları içindeki yerleşmelerin büyük bölümü sosyo ekonomik göstergeler bakımından bugün hala daha kırsal karakterli durumdadır . bu yaklaşım da birkaç nedene dayalı olarak hata payı içermektedir . diğer taraftan tüik verilerinde büyükşehir belediyelerinin merkezdeki anakenti oluşturan ilçelerinin belediye nüfusları ilçe sınırları içindeki kırsal yerleşmeleri de içermektedir . ülkedeki kentleşme düzeyinin en yoğun olduğu bu tür anakent yerleşimlerinde yaşayan nüfusun büyükşehir sınırları içindeki toplama oranı olarak ortaya çıkmaktadır . bu konuda yılında güneydoğu anadolu bölgesi nde yerel yönetim personeli kapasite artırımı projesi kapsamında gerçekleştirilen bir arazi çalışmasının sonuç raporunda aşağıdaki hususlar belirlenmiş bulunmaktadır yasa il özel idareleri kapatılırken görev ve sorumluluklarına ek olarak kurumun mevcut arsa tesis makine ekipman ve elemanlarının da belediyelere devrini öngörmüş bulunmaktadır . zaman içinde uygulamada görülen sorunlardan hareketle yapılan değişikliklerin de hep kentsel yerleşimler dikkate alınarak kurgulandığı görülmektedir . şöyle ki yılında yasanın madde e eklenen hükümlerden ğ şıkkı büyükşehir belediyesi sınırının il sınırı olması nedeniyle mahalleye dönüşen nüfusu . in altında kalan ve kırsal yerleşim özelliği devam eden yerlerdeki uygulamalar büyükşehir belediye meclisince aksine bir karar alınmadıkça uygulama imar planı yapılıncaya kadar nci madde hükümlerine göre yürütülür şeklindedir kentlerin nüfusları büyüdükçe diğer bir ifade ile kentleşme düzeyi arttıkça daha geniş sosyal donatı ve teknik altyapı alanları istenmesi mantıklı ve olumlu bir yaklaşım olarak değerlendirilmektedir . ancak ek tablosunda kentler nüfus gruplarına göre sınırlandırılırken en düşük grubun . olarak belirlenmiş olması yarı kırsal ve kırsal nitelikli yerleşimlerin göz ardı edildiğini ve tablonun yalnızca kentler dikkate alınarak hazırlandığını göstermektedir . buna göre örneğin büyükşehir belediyesi statüsünde olan antalya ili nde yılı verilerine göre . nüfuslu ve . nüfuslu göre müellif plancının yeterlilik grubu değişmektedir .
626
168
İZMİR KONAK İŞ SİTESİ DIŞ YÜZEY ARTİSTİK SERAMİK PANOLARININ MONOGRAFİK DEĞERLENDİRMESİ
bu çalışma izmir konak iş sitesinin diğer adı ile ssk bloklarının dış cephelerine uygulanan artistik seramik duvar panoların teknik estetik sosyolojik ve toplum birey psikolojisi açıdan monografik bir değerlendirmesidir . bir sanat dekor süsleme unsuru olarak seramiğin mimariye katkısı estetik ve toplumsal yaşam içinde oynadığı rol ve etkileri ele alınmıştır . konak iş sitesi dış cephe seramik duvar panoları bu veriler ışığında incelenmiştir .
insan erken çağlardan bu yana yaşadığı çevreye fiziki değişikliklerle görsel olarak katkıda bulunmuştur . estetize edilmiş nesneler sadece beğeniyi ifade etmezler . görsel kültürdeki nesnelerin görünüşlerini malzeme stil ifade biçimsel özellikler ikonoloji moda çağın ruhu ve amaçların yanı sıra ideolojik ve dinsel yüklemeler de içerir . insan sanat çevre ilişkilerinde mimarinin yeri çok önemlidir . insanın yaşam ortamını bu sanat dalı yani mimari mekanlaştırır . uygarlık tarihinde anıtsal mimari örneklerinde seramik pano uygulamaları görülür . cephesine konumlanan koç boğa ve ejderha kabartmalarının dikine çift dizilimi güç ve refahın alegorik anlatımıdır . babil iştar kapısı babil in ünlü iştar kapısı mezopotamya seramik sanatının en görkemli örneklerindendir . altmış adet gerçek boyda iri aslan kabartması cadde boyunca uzanan duvarlar üzerinde yer almaktadır . orta ölçekli üretim yapan rebii gorbon un de kurduğu gorbon ışıl fabrikası masaüstü kullanım eşyasından fayans dekoruna kadar geniş yelpazede seramik üretimi gerçekleştirmiş dönemin mimari akımlarını bina tasarımlarını ve popüler yönelimleriniözellikle yakından izleyip istanbul da birçok binanın tasarım sürecini üstlenmek de dahil olmak üzere bu yapılara yer ve duvar seramikleri ve özgün duvar panoları üretir . akdeniz mimarisindeki cephelerde gözlenen bezemelerin ışık gölge oyunları ile etkileyici ve plastik bir etki yaratması örnek olarak gösterilebilmektedir . bu etki seramik panoyu bazen canlı bazen de belirgin olmayan duruma dönüştürebilmektedir . panonun mimariye yüklediği katkı izleyene verdiği mesaj algısı zamana göre değişim gösterir . uygulandığı gri sağır duvarda renk seçimi ile bir karşıtlık bulunur .
375
60
YAZMAK İÇİN KONUŞ MODELİ’NİN TÜRKÇEYİ YABANCI DİL OLARAK ÖĞRENEN ÖĞRENCİLERİN YAZMA BECERİLERİNE ETKİSİ
bu çalışmanın amacı yazmak için konuş modeli nin türkçenin yabancı dil olarak öğretiminde yazma becerilerine etkisini incelemektir . çalışma ön test son test kontrol gruplu yarı deneysel desene uygun olarak gerçekleştirilmiştir . araştırmanın çalışma grubunu inönü üniversitesi tömer de türkçeyi yabancı dil olarak öğrenen öğrenci oluşturmaktadır . çalışmada nicel verilerin çözümlenmesinde mann whitney u testinden yararlanılmıştır . çalışmada yazmak için konuş modeli nin türkçeyi yabancı dil olarak öğrenen b düzeyi öğrencilerin yazma becerilerine anlamlı bir katkı sağladığı sonucuna varılmıştır .
insanlar arasında iletişimin yetkinliğini sağlamak için üretime yönelik iki beceri alanı vardır yazma ve konuşma . gerek ana dil gerekse yabancı dilin öğreniminde dil becerileri arasında yazma geliştirilmesi en zor beceri alanı olarak kabul edilir ve yabancı dil ediniminde bu beceri aynı zamanda en son kazanılan beceri olarak görülür . bu bulgu uygulama öncesinde deney ve kontrol grubundaki öğrencilerin yazma becerileri arasında anlamlı bir fark olmadığını göstermektedir . elde edilen sonuçların dikkate alınan örneklem büyüklüğünden bağımsız olarak pratikteki anlamlılığını incelemek amacıyla etki büyüklüğü hesaplanmıştır . hesaplanan değer önemli düzeyde etki büyüklüğüne işaret etmektedir . bu durum ise ön test puanları arasında istatistiksel olarak manidar bir fark olmadığını göstermektedir . farklı gruplardaki öğrencilerin son test puanlarının ise deney grubu lehine istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık gösterdiğini ortaya koymaktadır . bu durum ise uygulama öncesinde grupların anlatım yetilerine ilişkin ön test puanlarındaki gözlenen değişkenliğin yalnızca sinin öğrencilerin bulunduğu gruptan kaynaklı olduğunu göstermektedir . tablo da deney ve kontrol grubu öğrencilerinin anlatım yetisi alt boyutundan aldıkları son test puanları arasında manidar bir fark olup olmadığını tespit etmek amacıyla yapılan u testi sonucu bulunmaktadır . grupların fark puanlarının ortalamaları dikkate alındığında ise deney ve kontrol grubunun son test ön test puan ortalamaları arasında deney grubu lehine bir fark olduğu görülmektedir . elde edilen bulgular neticesinde deney ve kontrol grubundaki katılımcıların sözcük yetisi ön test puanları arasında istatistiksel olarak manidar bir farklılığın olmadığı görülmektedir . elde edilen bu büyük etki gruplardaki öğrencilerin fark puanlarındaki değişkenliğin inin deney ve kontrol grubundaki öğrencilerin farklı uygulamalar almaları ile açıklanabilmektedir . ayrıca sıra ortalamaları incelendiğinde deney ve kontrol grubunda yer alan öğrencilerin son test sıra ortalamaları arasında manidar bir farkın olduğu ortaya konulmuştur . bu bulgu uygulama öncesinden sonrasına her iki gruptaki katılımcıların düzenleme yetileri arasındaki farklılığın manidar olduğunu ortaya koymaktadır . çünkü her iki grup da ilgili kurumda yapılan b düzeyine geçiş sınavıyla belirlendiğinden ön testlerin farklı çıkması beklenmeyebilir . nedeni ise elde edilen bu sonucun her iki grubun çalışma öncesinde eşit bir düzeyde olduğunu göstermesidir . nitekim yazma becerisi yönünden deney ve kontrol grubu öğrencilerin son testlerine bakıldığında bu durumun değiştiği görülmüş ve deney grubu lehine anlamlı bir farkın olduğu ortaya çıkmıştır . buradan elde edilen sonuçların da yukarıda dile getirilen sonuçlarla benzer nitelikte olduğu görülmüştür . diller ile arapça konuşan öğrencilerin hedef dili öğrenmelerinde ileriye ket vurma şeklinde sorunlarla karşılaşılmaktadır .
526
74
TUNCELİ İLİ PERTEK İLÇESİ ÖĞRETİM HARİTASI
tunceli ili pertek ilçesinin öğretim haritasını çıkarmak amacıyla yapılan bu araştırma tarama modelindedir . araştırmanın evreni pertek ilçesi merkez ve köyleridir . araştırmada veriler milli eğitim müdürlüğü ve milli eğitim bakanlığı mernis den alınmıştır . araştırmada yılları verileri üzerinden değerlendirme yapılmıştır . verilerin analizinde nüfus piramidi li yaş kümeleri en küçük kareler yöntemi öğrenci akış şeması geometrik artış yöntemleri yarı logaritmik kalıp ve istatistiki formüller kullanılmıştır . bu çalışma genel olarak durum saptama eğilim saptama kestirimlerde bulunma sonuç ve öneriler şeklinde yapılandırılmıştır . öğrenci sayısının gelişimi eğilimi ve kestirimleri sonucunda okul öncesinde öğrenci sayılarında bir artış eğiliminin olduğu ve on yıllık kestirimlerde bu artışın devam edeceği hesaplanmıştır . ilkokul ortaokul ve ortaöğretimde ise öğrenci sayısında bir düşüş eğiliminin olduğu ve on yıllık kestirimlerde bu düşüşün devam edeceği sonucuna varılmıştır .
dünya da yaşanan ekonomik krizler ve hızlı değişimler kıt kaynakları en etkili şekilde kullanma gereksinimini doğurmuştur . geleceğe yönelik ilgi ve çalışmalarda tatmin edici bir sonuç elde edebilmek için zaman madde ve insan kaynaklarının istendik yönde etkili kullanılması gerekmektedir . analitik ve uzun dönemli bütünsel bir bakış açısı ile hazırlanmış mikro planlar makro düzeyde yapılacak planların tasarlanmasına önemli bir katkı sunacaktır . eğitim planlaması eğitim sisteminde bir yenileşme süreci bir karara alma süreci ve bir kaynak dağıtım mekanizmasıdır . coombs ise eğitim planlamasını eğitimi öğrencilerin ve toplumun gereksinimini karşılamada ve amaçlarını gerçekleştirmede daha etkili ve verimli kılmak amacıyla rasyonel ve düzenli analiz tekniğinin eğitim sürecine uygulanması olarak tanımlamıştır . bu bağlamda plan hedeflerinin gerçekleştirilmesini kolaylaştırmak amacıyla yerel ölçekte gerçekleştirilen öğretim haritası yöntemi ve uygulamaları ulusal planların uygulama aracı olarak işlev görmektedir . eğitim planlamasında karşılaşılan sorunların önemli bir bölümü makro planlama ile mikro planlama arasındaki ilişkinin iyi kurulamamasından özellikle yerel düzeyde planlamanın öneminin anlaşılamamasından kaynaklanmaktadır . araştırmanın amaçlarına ulaşmak için şu sorulara yanıt aranacaktır . son on yılda pertek ilçesi öğretim göstergeleri nasıldır bu çalışmada nicel araştırma yöntemlerinden genel tarama modeli kullanılmıştır . tunceli ili nüfus artış hızı en düşük olan iller arasında da yine birinci sırada yer almaktadır . öğretim haritası çıkarılacak olan pertek ilçesi ise ilin en yoğun nüfusuna . çizelge te tunceli ili merkez ve ilçe nüfuslarının dağılımlarına bakıldığında ilçe nüfuslarının az olması dikkat çekerken pertek ilçesi nüfusunun ovacık pülümür ve nazimiye ilçe nüfusları toplamına yakın olduğu görülmektedir . çizelge te pertek ilçesine bağlı köyün nüfus dağılım grafiği verilmiştir . ilçede yapılan görüşmelerde eğitim ve işsizlik nedeniyle yaşanan göçlerin bu düşüşte en fazla etkili olduğu sonucuna varılmıştır . çizelge da yılları arasındaki nüfus değişimine yer verilmiştir . denklem sonucu pertek ilçe nüfusunun yılında oranında azalacağı tahmin edilmektedir . çizelge da yer alan cinsiyete ve yaş gruplarına göre nüfus dağılımı bize karşılaştırma yapabilmemiz için önemli veriler sunmaktadır . çizelge daki veriler kullanılarak pertek ilçesinin nüfus piramidi oluşturulmuştur . çizelge de öğretim yılında pertek ilçesinde bulunan okullarda şube başına düşen öğrenci sayısı yer almaktadır . ilçede eğitim durumu bilinmeyen gibi azımsanmayacak bir kesimin durumunun netleştirilmesine ihtiyaç bulunmaktadır . öğrenci sayılarındaki eğilim artan ve azalan şeklinde görülse de genel itibari ile öğrenci sayılarında bir artış olduğu gözlenmektedir . çizelge te pertek ilçesi ilkokul ve ortaokul öğrenci sayısının gelişimi ve eğilimi ile yılları arasındaki kestirim yer almaktadır . öğretim haritası çıkarılan pertek ilçesinin civar köylerden göç almasına rağmen bir nüfus artışına sahip olmadığı aksine nüfusunun düşüş eğiliminde olduğu görülmektedir . yılında . olan ilçe nüfusunun azalan bir eğilimle yılına kadar . olduğu görülmektedir .
430
122
BAĞCILIKTA TERROİR UNSURLARI
terroir dilimizde tek bir kelime ile açıklayamadığımız bir kelimedir . ancak kaliteli bir üzüm ve bundan yapılacak olan şarabın oluşturulması için gereken iklim toprak asma üçlüsü ile bunlara ilave edilen kültürel işlemler ve şarap bilimi katılımı olarak tanımlanabilir . terroir kavramı çevresel faktörler toprak özellikleri iklim faktörleri kültürel işlemler ve asma üzüm ilişkileri olmak üzere beş ana başlık altında incelenmektedir . bu derlemede terroir kavramı içinde yer alan tüm faktörler kapsamlı olarak incelemiş ve kaliteli üzüm üretimine yönelik gelecekte yapılacak çalışmalara ön bilgi vermek amacıyla sunulmuştur .
terroir kelimesi fransızca kökenli olup türkçe de bir kelimeden oluşan karşılığı yoktur . wilson a göre gerçek terroir doğanın üzümü tam ve yavaş olgunlaştırmasını hasattan hasada düzenli olarak sağlamasıdır . tropikal iklimin olduğu bu bölgelerde asmanın vejetatif gelişmesi devamlı olup yeterli dinlenmeyi sağlayamaz dolayısıyla verimi düşüktür . eğimli arazilerin daha az su tutması ve daha az verimli fakat kaliteli ürün vermesi nedeniyle bağcılık için önemlidir . arazinin yeri ve yönü meyve olgunlaşması ve kalitesi üzerine etkilidir . bağ yeri seçiminde bölgenin iklimsel özelliklerinin belirlenmesi amacıyla değişik araştırıcılar tarafından asmanın iklim istekleri ve biyolojik reaksiyonları arasındaki ilişkiler indeks adı verilen rakamsal ifadelere dönüştürülmüştür . kuzey yarımkürede bağcılık kuşağı için vejetasyon periyodu olarak nisan ekim tarihleri esas alınmaktadır . asmanın büyüme ve gelişmesini sürdürebildiği sıcaklık değerlerinin altındaki sıcaklıklara sahip yöreler ise yetiştiricilik için uygun değildir . tarıma temel olan toprak yerkabuğunu ince bir tabaka olarak kaplar ve yerkabuğunu oluşturan kayaçların ve organik materyallerin parçalanma ve biyolojik ayrışması ile ortaya çıkar . doğal veya yanlış toprak işleme sonucu oluşan geçirimsiz tabaka derin toprak işleme aletleriyle işlenerek dağıtılmalı ve homojen bir toprak profili oluşturulmalıdır . ayrıca profildeki geçirimsiz tabakanın varlığı ve mevcut bitki örtüsünün kök dağılımı incelenmelidir . asmanın fizyolojik fonksiyonları çevresel etmenlerin yanında toprak işleme dikim sıklığı gübreleme sulama hastalık ve zararlı kontrolü çeşit anaç kombinasyonu terbiye sistemi yaz ve kış budaması gibi kültürel işlemlerden de etkilenmektedir . bu uygulamaların her bir aşamasının daha bilinçli ve tedbirli yerine getirilmesi çevresel etkilerden kaynaklanan fizyolojik stres etmenlerini engeller ve düzenli bir gelişim elde edilir . temel amaç kaliteyi düşürmeden alanı en iyi şekilde kullanmaktır . bu koşullar içinde uygun göz yükünün hesaplanması için asmada güç vejetatif canlılık gelişme kuvveti birim alana göz sayısı gibi kriterlerin hesaplanması ve dikkate alınması gerekmektedir . yabancı otların çıkış durumuna göre özellikle çiçeklenme öncesi gerekli hallerde çiçeklenme döneminde toprak işlemi yapılmaktadır . bu besin maddelerinin eksiklikleri halinde asmalarda bazı fizyolojik bozukluklar görülmekte ve meyve kalitesi düşmektedir . filoksera zararlısının etkilerinden korunmak için anaç seçimi çok önemlidir . modern bağcılıkta asmalara verilen şekil ve bu şekli oluşturan organlar üzerine yerleştirildiği destek sisteminin kombinasyonuna terbiye sistemi adı verilmektedir . güneş ışığını doğrudan alan yapraklar gölgedeki ya da yarı gölgedeki yapraklara oranla daha fazla karbonhidrat üretmektedirler . sulama yapılan bağlarda tane ağırlığında artış görülürken tanede şeker birikimi ve antosiyanin içeriğinde azalma görülmektedir . toprak işleme ve salkım seyreltme gibi uygulamaların omcada gelişme kuvvetine etkisini göstermektedir . bu oran g dan küçük ise çok zayıf g arası ise orta kuvvette g dan büyük ise çok kuvvetli olarak değerlendirilmektedir . bağ bölgesi için vigorun belirlenmesi ile bağda yapılacak toprak işleme salkım seyreltme gibi uygulamaların şekli ve zamanı belirlenerek salkım kalitesinin artırılması sağlanabilmektedir . büyük taneler yüksek kabuk üzüm suyu oranına sahip olup daha fazla şıra vermektedir .
446
108
Nötrofil Lenfosit Oranı ile Vitamin D Düzeyleri Arasındaki İlişki
nötrofil lenfosit oranı sistemik inflamasyon belirteci olarak kullanılmaktadır . vitamin d düzeyinin enfeksiyon hastalıkları ile ilişkili olduğu gösterilmektedir . bu çalışmada vitamin d düzeyi ile nötrofil lenfosit oranı arasındaki ilişki değerlendirildi . gereç ve yöntem çalışmaya eylül mayıs tarihleri arasında süleyman demirel üniversitesi tıp fakültesi hastanesi aile hekimliği polikliniğine başvuran sağlıklı kronik hastalığı ilaç kullanımı inflamasyon bulgusu ve inflamatuvar hastalık anamnezi olmayan normal vücut kitle indeksine sahip gebe olmayan kişi dahil edildi . kişilerin vitamin d düzeyleri ve hemogram bulguları geriye dönük olarak incelendi . bulgular hastaların yaş ortalaması yıl idi . kadınların sayısı erkeklerin sayısı idi . vitamin d düzeyi kişide normal kişide düşük bulundu . vitamin d düzeyi ile nötrofil lenfosit oranı arasında negatif korelasyon hemoglobin düzeyleri arasında pozitif korelasyon gözlendi . yaş ve hemoglobin düzeyleri arasında pozitif korelasyon izlendi . vitamin d düzeyi düşük ve normal olan iki grup arasında yaş hemoglobin nötrofil lenfosit eozinofil lökosit platelet sayısı arasında anlamlı bir ilişki saptanmazken nötrofil lenfosit oranı arasında anlamlı ilişki tespit edildi . sonuç bu çalışma vitamin d eksikliğinin inflamasyona yatkınlığı arttırdığını destekler niteliktedir . sık enfeksiyon geçiren bireylerin vitamin d düzeyleri değerlendirilmelidir . enfeksiyon hastalıklarının destek tedavisi açısından normal vitamin d düzeyinin gerekli olabileceği sonucuna varıldı .
vitamin d yetersizliği tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de oldukça sık görülen bir durumdur . dünyada yaklaşık milyar insanda vit d eksikliği ya da yetersizliği olduğu bilinmektedir . avrupa da görülme oranı arasında değişmektedir . son yıllarda yapılan çalışmalarda vit d düzeyinin kemik sağlığı ve kas gücüne etkilerinin yanı sıra enfeksiyon hastalıkları üzerine olan etkileri de dikkati çekmektedir . nötrofil lenfosit oranı son yıllarda özellikle sistemik inflamasyon belirteci olarak kullanılmaktadır . nlo diyabet koroner arter hastalığı ülseratif kolit ve inflamatuvar artrit gibi sistemik ya da lokal inflamatuvar yanıt için tanısal değere sahiptir . serum oh d düzeyleri genel olarak vit d durumunun belirleyicisi olarak kabul edilmektedir . vit d nin immun modulatör ve anti inflamatuvar özellikleri olduğunu gösteren çalışmalar bulunmaktadır . d vitamini eksikliğinin bağışıklık sistemini bozarak enfeksiyonlara sebep olduğu öne sürülmektedir . vit d eksikliğinde sistemik inflamasyon belirteçlerinin arttığı gözlenmektedir . vit d nin bağışıklığı başlatmada mukozal korumada ve endotel işlevinde faydalarının olduğu bilinmektedir . vit d eksikliği çoklu organ yetmezliği ile ilişkili sistemik inflamasyon belirteçlerinin artması ile de ilişkili bulunmuştur . bu çalışmada vit d düzeyi ile enfeksiyon göstergesi olarak karşımıza çıkan nlo arasındaki ilişkiyi tespit etmeyi amaçladık . çalışmanın etik kurul izni süleyman demirel üniversitesi tıp fakültesi nden alınmıştır . çalışmaya eylül mayıs tarihleri arasında sdü tıp fakültesi hastanesi aile hekimliği polikliniğine periyodik muayene için başvuran sağlıklı kronik hastalığı ilaç kullanımı inflamasyon bulgusu ve inflamatuvar hastalığı olmayan normal vücut kitle indeksine sahip gebe olmayan kişi dahil edildi . kişilerin vit d düzeyleri ve hemogram sonuçları geriye dönük olarak değerlendirildi . veriler spss . istatistiksel analiz programında mann whitney u bağımsız t testi ki kare ve korelasyon analizleriyle değerlendirildi . çalışmaya kadın erkek olmak üzere toplam kişi katıldı . vit d ortalamaları normal grupta ng ml düşük grupta ng ml olarak bulundu . cinsiyet ile vit d düzeyi arasında anlamlı bir ilişki saptandı . vit d düzeyi ile nlo arasında negatif korelasyon hemoglobin düzeyleri arasında pozitif korelasyon saptandı . vit d düzeyi ve hemogram değerleri arasındaki korelasyon tablo de gösterilmiştir . katılımcılar vit d seviyelerine göre iki gruba ayrıldığında düşük ve normal olan gruplar arasında yaş hb nötrofil lenfosit eozinofil lökosit platelet sayısı arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunmazken nlo değerleri arasında anlamlı farklılık tespit edildi . son yıllarda vit d eksikliği ya da yetmezliğinin tüm dünyada önemli ölçüde artması nedeniyle bu konu hakkında çok fazla sayıda çalışma yapılmaktadır . çalışmamıza katılanların sinde vit d düzeyinin düşük olduğu gözlenmiştir . vit d nin kemik kas iskelet sistemindeki görevlerinin yanı sıra otoimmün hastalıklar kardiyo vasküler sistem hastalıkları obezite glukoz intoleransı kanser yaşlanma ve yaşam süreci üzerinde de önemli etkileri olduğu bilinmektedir . vit d yetersizliğinde enfeksiyon hastalıklarının arttığını gösteren çalışmalar bulunmaktadır . vit d nin immün modülatör etkisi ile ilgili ilk kanıtlar düşük vit d düzeyleri olanların m . tuberculosis enfeksiyonuna daha yatkın olmalarının ve hastalığı daha ağır geçiriyor olmalarının fark edilmesiyle gündeme gelmiştir . çalışmalar d ün sitokin ve monosit makrofaj sisteminde üretim için gerekli olan ara madde şeklinde görev aldığını ve bu nedenle güçlü bir immün modülatör olduğunu ortaya koymaktadır . serum vit d düzeyleri ng ml altına indiğinde monosit ve makrofajların immün yanıt başlatamadığı düşünülmektedir . vit d düzeyi ile hb düzeyleri arasında bir ilişki saptanmıştır . d vitamini eksikliği yaşın artması yetersiz güneş ışığı alımı diyetle vit d alımın azalması kronik hastalıklar ilaç kullanımı artan yağ kitlesi ve hareketsizlik nedeniyle karşımıza çıkmaktadır . çalışmalar yaşın artmasıyla birlikte vit d düzeyinin azaldığını göstermektedir . fakat bizim çalışmamızda d vitamini ile yaş arasında hasta grubumuzun genç olması nedeniyle anlamlı fark bulunamamıştır . ayrıca retrospektif olması nedeniyle kalsiyum potasyum alkelen fosfataz gibi testlere ilişkin veriler sunulamamıştır . sonuç olarak vit d eksikliği enfeksiyona yatkınlığı artırabilmektedir . özellikle sık enfeksiyon geçiren hastalarda vit d düzeylerinin ölçülmesi ve eksik olanların tedavi edilmesi ile enfeksiyon hastalıklarının daha az görülmesine katkı sağlanabilir .
616
213
ÇOCUK GELİSİMİNDE BİR OYUN OLARAK SANAT VE RESİM
sanat bireyin kendini ifade etme aracıdır . sanatın önemli fonksiyonlarından biri bireyi rahatlatmasıdır . genel anlamda sanat ve dar anlamda resim çocuk için kendini ifade etme ve desarj olma aracıdır . oyun da çocuk için benzer özellikleri tasır ve sanat ile benzer özellikler gösterir . bu çalısmanın amacı sanat ile oyun arasındaki benzerlikleri ortaya koymak çocuk gelisiminde bir oyun olarak sanatın gerekliliğini irdelemek ve resim yapmanın çocuk için neler ifade edebileceğini tartısmaktır . arastırmada tarama yöntemlerinden literatür tarama yöntemine basvurulmustur . arastırmada elde edilen bulgular göre bir oyun olarak sanat çocuğun yaratıcılığını gelistirir ruhsal rahatlamasını sağlar büyükleri taklit ederek kisilik gelismesini sağlar özgürlük duygusunu yasamasını destekler kendini ifade etmesine yardım eder hayal gücünü gelistirir . sonuç bir oyun olarak sanat ve sanatın bir dalı olarak resim yapma çocuk gelisiminde bir çok yönden önem tasımaktadır .
çocuk ya da çocukluk çağı birçok eğitimci tarafından farklı sekillerde tanımlanmaktadır . yakın zamana kadar küçük insan yetismemis insan ya da insan yavrusu olarak tabir edilen çocuk anlayısının günümüzde kendine has özellikleri olan farklı bir dünya olduğu anlasılmıstır . bu tanımlama aynı paralellikte hukuk dünyasına da yansımakta çocuk hakları her geçen gün tekrar gözden geçirilmekte ve daha da genisletilmektedir . çocuğu çocuk yapan veya çocukluğunu yasamasını sağlayan etkenlerden biri de oyundur . bu sorunun cevabı freud a göre çocukluk yılları boyunca çocukların büyüme ve yetiskinlerin yaptığını yapma seklindeki tek istekle güdülüyor olmasındandır . bigalı ya göre çocuklarda biriken enerjiyi değerlendirmede okulca düsünülen her daldaki konular onların ruhi ve bedeni inkisafına medar olur . sıklıkla bir kuzunun bağırsaklarını öylesine özenle temizlettirirdi ki bağırsaklar avuç içine sığacak kadar küçülürdü . doğada hiçbir sey amaçsız olmadığına göre çocukta resim yapma davranısının oldukça erken baslamasının ve ayrıca çocukluk çağına vergi bir yaratıcılıkla beslenmesinin elbette bir nedeni olmalıdır . çocuk oyundan uzak iken duygusal ve ruhsal açıdan tatmin olabilir mi geçmiste bütün yasananları bize her an hata yaptırabilecek aptallığımızı kendimizi unuturuz . oyunun içinde öylesine kayboluruz ki kuslar kadar özgür oluruz . hoslanmadığı durumlardan uzak durarak veya hoslandığı tutum ve davranısları daha sık meydana getirerek kisiliğini yapılandırır . çocuk oyunda duygu algısıyla algıladığı nesneleri yeniden düzenler . kaldı ki zoraki oynanan bir oyun oyun olma özelliğini kaybeder çünkü amacı artık kendisinin dısında baska bir seye yönelmistir . bilim ve sanattaki yaratmalar yeni iliskiler pesindedirler . çocuğun kendisini en özgür hissettiği anlar oyun ortamında geçer . sanat ne kadar tartısılırsa tartısılsın sanatla insanın kendini ifade etmeye çalıstığı ve dolayısıyla sanatın bir iletisim biçimi olduğu bir gerçektir . hayal gücü tüm sanatlar için en çok gerekli olan olgulardan biridir . çocuklar bu eğlenceli oyunu hiç kimsenin yönlendirmesi olmadan kendi kendilerine severek ve isteyerek yaparlar . çocuk resimlerinin sanat mı değil mi tartısması belki de bu yüzden olsa gerek . ama çocuktaki bu resim yeteneği çocukluğun diğer birçok saf belirtileri gibi geçicidir . bingöl e göre çocuk resme baslarken ne yapacağını önceden bütünüyle gözünde canlandıramıyor . aslında biri diğerinden daha iyi ya da kötü değildir sadece farklıdırlar . bunlardan bazıları çocuğun yaratıcılığını gelistirmesi ruhsal rahatlamasını sağlaması büyükleri taklit ederek kendini geleceğe hazırlamasına yardımcı olması özgürlük hissini yasaması kendini ifade edebilmesi hayal gücünü gelistirmesi olarak sayılabilir . çocuk resminde çocukça değerler ve çocuğun engin hayal gücü aranmalıdır .
372
127
Kent Donatı Elemanlarında Özgün Tasarımların Peyzaj Ergonomisi Yaklaşımıyla İrdelenmesi
kentsel ve kırsal mekanlarda daha estetik ve fonksiyonel özelliklere sahip yaşanabilir bir çevrenin oluşmasına katkı sağlayan peyzaj mimarlığı kentsel peyzaj planlama ve tasarım çalışmalarında koruma kullanma ilişkisi içerisinde ekolojik ekonomik işlevsel ve estetik ilkelere bağlı kalarak çalışmalar yürütmektedir . bu kapsamda donatı elemanlarının insan ölçüleri dikkate alınarak insan ile uyumlu mekanlar yapılması gerekmektedir . bu noktada devreye giren antropometri bilmi insan ölçülerine uygun tasarımların yapılmasına olanak sağlar . peyzaj ergonomisinde ise esas olan insan kullanımına yönelik tasarım çalışma ve yaşama koşullarının optimal hale getirilmesini amaçlayan uygulamalardır . bu çalışmanın amacı estetik kaygının daha fazla ön planda olduğu peyzaj donatı elemanlarına yönelik özgün tasarımların antropometrik ölçüler ve peyzaj ergonomisi açısından uygunluğunun irdelenmesidir . çalışmanın ana materyalini dünyada ve türkiye deki farklı özgün kent mobilyaları tasarımları oluşturmaktadır . buna yönelik literatür çalışması yapıldıktan sonra her bir özgün kent mobilyası tasarımında antropometrik ve ergonomik ölçülerin neler olduğu belirtilmiştir . daha sonra tasarımda kullanılan malzemenin çeşidi kent mobilyasının işlevi tasarım ilkeleri ve estetik olup olmadığı değerlendirilerek bir çizelge hazırlanmıştır . çizelgede belirlenen özgün tasarımların hem kullanım hem de tasarım açısından uygunluğu tartışılarak işlevsellik estetik biçim malzeme renk doku ve algılanabilirlik açısından uygunluğu genel bir değerlendirmeyle belirlenmeye çalışılmıştır . bu çalışmada özgün ve estetik sayılabilecek pek çok kent donatı elemanı antropometrik ve ergonomik ölçüler kullanılan malzeme tasarım ilkeleri estetik olup olmadığı ve işlevselliği irdelenerek bir peyzaj mimarı bakış açısıyla değerlendirilmiştir . bu amaçla oluşturulan tabloda özgün ve estetik görülen bir donatı elemanı kimi zaman kullanım alçısından kimi zaman işlevsellik bakımından pek çok yanlış tasarım ve mekanda amaç dışı kullanım gösterebilmektedir . yapılan özgün tasarımlar üzerinden değerlendirmelerde de görülmüştür ki kent donatı elemanlarında fonksiyonel ergonomik güvenli dayanıklı çevre ile uyumlu uygun malzemeye sahip standartlara uygun estetik bakımı kolay orijinal rahatlatıcı canlı çekici anlaşılır tasarımlardan oluşması gerekmektedir . çalışma sonucunda peyzaj donatı elemanlarında yanlış kullanımlara ve tasarımlara yönelik uygulamalar doğru kullanım ve ölçütlerin neler olduğu ve buna yönelik çözüm önerilerinin neler olabileceği örnekleriyle ortaya konulmuştur .
insanoğlu yaşamı boyunca medeniyet ve teknolojik gelişmelere bağlı olarak çeşitli problemlerle karşı karşıya kalmıştır . nüfus artışı ve kentleşmeyle beraber yaşam standardındaki gelişmeler bilimsel ve teknolojik ilerlemeler ve ekonomideki büyümeye bağlı olarak gelişen şehirleşme ve sanayileşme kentleşme sorununu da beraberinde getirmiştir . kent kavramı mekanların bir araya gelerek oluşturduğu bir bütün olarak değerlendirilmektedir . donatı elemanları tasarlanırken bazı tasarım ölçütlerine dikkat edilmesi gerekmektedir . bu tasarım ölçütleri ne kadar doğru ve uygun kullanılırsa insanların yaşam kalitesi ve kent konforu o kadar artar ve daha özgün estetik ve kullanışlı tasarımlar ortaya çıkar . aynı zamanda donatı elemanları mimarı yapılara uygun kent kimliğine katkı sağlayan ve bünyesinde imgesel özellikler taşıyan bir özelliğe de sahiptir . fiziksel çevre süreç içinde doğal kültürel tarihi ve sosyal yapı olarak sürekli değişen ve gelişen bir dinamiğe sahiptir . kentsel çevre tasarımında estetik değerlendirme için kullanılabilecek düzenleme ilkeleri kişilerin geçmişteki güzellik algısı ve ilkeleriyle doğrudan ilişkilidir . kentsel çevre tasarımında estetik değerlendirme için kullanılabilecek tasarım elemanları tasarımın somut bir ürüne dönüştürülebilmesine katkı sağlamaktadır . form kendi içerisinde geometrik form doğal form renk ve doku olarak sıralanabilir . bunun yanı sıra işlevsellik ve kullanılan malzemenin seçimi de tasarıma katkı sunmaktadır . ergonominin dünyada bilinen tanımı ise genel anlamda insanların çalışma ve yaşam şartlarını en uygun hale getirmek amacıyla yapılan çalışma tasarım ve çalışmaların bütünüdür . başka bir tanımda ise ergonomi insanların rekreasyon ve çalışma dönemlerinde çevre ile etkileşimini artıran iş ve ürün tasarımlarının tamamı olarak tanımlanmıştır . oborne ise ergonomiyi insanların her türlü teknik malzeme ve çevreye uyumunu temel kurallar çerçevesinde ortaya koyan ve farklı meslek disiplinlerinin bir araya gelerek oluşturmuş oldukları bir bilim dalı olarak tanımlamıştır . bu bağlamda insanların her türlü gereksinimlerini karşılamaya yönelik yapmış oldukları bütün aktiviteler esasında o insanın fiziksel anlamda yapmış olduğu iştir . insan vücudunun ölçülerini baz alan antropometri ile peyzaj mimarlığı mesleğinin ortak noktası insandır . karatay ve korkut a göre antropometri bilimi insanların metrik boyutlarını ele alıp inceleyen bir bilim dalıdır . yunanca kökenli olan antropometri kelimesi anthropo ve metrikos anlamına gelmektedir . bu bakımdan insanlara uygun mekanlar ve donatıların tasarlanması ve uygulanması aşaması peyzaj mimarlığı meslek disiplini açısından önem kazanmaktadır . bu yüzden insana uyumlu çevrelerin oluşturulmasında bu iki bilim dalı ortak hareket ederek hem ergonomik ve işlevsel hem de özgün ve estetik tasarımları antropometrik değerlerden yararlanarak mekana ve amacına uygun kullanabilir . kent mobilyaları işlevlerine göre şu şekilde sınıflandırılabilir . oturma birimleri aydınlatma elemanları işaret ve bilgi levhaları sınırlandırıcılar su ögesi üst örtü ögeleri satış birimleri sanatsal objeler zemin kaplamaları bu bakımdan peyzaj mimarlığı meslek disiplini açısından bakıldığında mobilyaları seçiminin ve konumunun doğru planlandığı bakımının kolay ve sürekli yapılabildiği işlevsel ve aynı zamanda estetik bir yapıya sahip form biçim malzeme renk doku gibi temel tasarım ilkelerine sahip kullanıldığı mekana uyumlu kimi zaman vurgulayıcı etkiye sahip kent donatı elemanlarının sürdürülebilir kullanımı gerekmektedir . tasarımlarda dikkat edilmesi gereken diğer bir husus donatı elemanının amacına ve alan kullanımına uygun tasarlanmasıdır . çalışma sonucunda yapılan özgün tasarımlar üzerinden değerlendirmelerde de görülmüştür ki kent donatı elemanlarında fonksiyonel ergonomik güvenli dayanıklı çevre ile uyumlu uygun malzemeye sahip standartlara uygun estetik bakımı kolay orijinal rahatlatıcı canlı çekici anlaşılır tasarımlardan oluşması gerekmektedir .
550
338
Karayolu Peyzajı ve Manzara Yolları
insanların uzun süren karayolu ile yaptıkları yolculuklarının daha zevkli daha huzur verici geçmesi karayolu çevresindeki manzaranın görsel kalitesinin yüksek olmasına bağlıdır . karayolu çevresi manzarasını peyzaj karakteri arazi şekli bitki örtüsü su varlığı ve kültürel özellikler önemli derecede etkilemektedir . bir karayolunun manzara yolu değerine sahip olabilmesi için karayolu boyunca yolcuları etkileyen sürprizler olmalıdır . çeşitli jeolojik oluşumlara kayalık alanlar ve uçurumlara topoğrafyadaki ani değişimlere geniş ovalara kanyonlara kayalar arasından aşağıya doğru akan doğal şelalelere renk etkisine sahip bitki örtüsüne kasvetli ormanlık alanlara ayna etkisi yapan geniş su yüzeylerine kırsal peyzaj manzaralarına yol kıvrımlarına eşlik eden dereler ve diğer ilgi çekici doğal güzelliklere rastlanmalıdır . bu çalışmada karayolu peyzajı manzara yolları manzara yollarının planlama ilkeleri karayolu peyzajı ve manzara yolları üzerine yapılmış ulusal uluslararası araştırmalar başta amerika birleşik devletleri olmak üzere dünyadaki önemli manzara yolları ele alınarak karayolu peyzajı ve manzara yollarının önemi vurgulanmıştır .
karayolu peyzajının değerlendirilmesinde karayolu çevresindeki bitki örtüsü tarihi değerler arazi kullanımı sosyal ekonomik yapı sürücü ve yolculara ilginç ve keyifli bir yolculuğa imkan verme arazide ilginç odak noktaların varlığı arazide kötü görüntüye sahip yerlerin gizlenmiş olması yol ile etrafındaki manzaranın uyumu önemlidir . yol çevre düzenleme çalışmaları ulaşım hizmetleri ile paralel olarak gelişmiştir . buralarda yolcuların dinlenme konaklama ve yeme içme ihtiyaçları karşılanmıştır . barok üslubuna uygun radyal yollar beş sıralı ağaçları ile şehirleri kat edip kırsal kesimlere ulaşmıştır . yıllarında karayollarında erozyon kontrolü başlamıştır . bundan dolayı hiç değişmeyen çizgisel karayolu ile devamlı değişen peyzaj arasındaki çelişkili durum bağdaştırılmalıdır . bu işlem güzergah boyunca karayolu çevresinin peyzaj açısından uygun bir şekilde düzenlenmesi ile sağlanabilir . ülkemizde de bu mesafelerin günümüzde arttığı ve kısa tatillerde bile araçlarla güney tatil yerlerine gidilip gelindiği gözlenmektedir . manzara yolları ticari ulaşıma açık olmakla birlikte ana amacı rekreasyon olan doğal ve kültürel yönden yüksek potansiyele sahip alanlar ve piknik alanları kampingler atlı bisikletli gezinti yolları sportif alanlar gibi rekreasonel kullanımlara yer verilen yollar olarak tanımlanmaktadır . manzara yolu çarpıcı manzara değerlerine sahip bir arazide planlanan veya inşa edilen emniyetli estetik olarak çekici ve trafiği sınırlı bir yoldur . tali manzara yolları ana yollarla bağlantılı olmalıdır . dünya da ise karayolu peyzaj planlama çalışmaları ile ilgili ilk örnekler larda başlamıştır . bu tarihlerde karayollarında meydana gelen erozyonu önlemek için peyzaj mimarları ve orman mühendisleri bağ kütükleri ve ağaççıkların kullanılması olanaklarını incelemişlerdir . daha sonra akdoğan ankara istanbul karayolu peyzaj planlamasının özelliklerini ve ilkelerini saptamıştır . insanların dünyayı kendi kullanış biçimleri ve yaşam şekillerine uygun biçime getirme çabaları bağlamında doğa üzerinde en fazla etkili olan mühendislik yapıları karayollarıdır . dünya daki manzara kalitesi ile dikkat çeken önemli karayolları incelendiğinde sezen in de belirttiği gibi karayolu çevresindeki peyzajın görsel kalitesinin yüksek olmasını etkileyen faktörler aşağıda belirtildiği gibidir . karayolu güzergahı boyunca sürekli olmasa bile deniz nehir çay dere baraj göl gibi su varlığı bulunuyorsa manzaranın görsel kalitesi artmaktadır . karayolu güzergahı boyunca doğal bitki örtüsünün zenginliği ilkbahar ve sonbahardaki renk etkisi manzaranın görsel kalitesini artırmaktadır . dağlar arasından kıvrılarak geçen karayolu güzergahları monotonluktan uzak ve heyecan vericidir . bu kıvrımlar doğal bir su varlığı ve bitki örtüsü ile birlikte çok daha yüksek bir manzara görsel kalitesi sunmaktadır . karayolu güzergahı boyunca devam eden tüm doğal ve kültürel elemanlar arasında bir uyum bulunuyorsa manzaranın görsel kalitesi daha yüksektir . karayolu güzergahı boyunca yolcuları büyüleyen ilginç sürprizler olmalıdır . çeşitli jeolojik oluşumlar kayalık alanlar ve uçurumlar topoğrafyadaki ani değişimler geniş ovalar kanyonlar kayalar arasından aşağıya doğru akan doğal şelaleler renk etkisine sahip bitki örtüsü kasvetli ormanlık alanlar ayna etkisi yapan geniş su yüzeyleri kırsal peyzaj manzaraları yol kıvrımlarına eşlik eden dereler ve diğer ilginç doğal güzelliklerle her an karşılaşma ihtimali olan yolcular zevkli bir yolculuk yapmaktadırlar karayolu çevrecindeki çeşitli jeolojik oluşumlar kayalık alanlar ve uçurumlar doğal şelaleler manzaraya çeşitlilik sağlar . başta abd olmak üzere tüm dünya örneklerinde görüldüğü gibi manzara niteliğe sahip olan karayollarının birçoğu macera yolu niteliğindedir . ve bu yolların manzara yolu olarak değerlendirilmesine olanak sağlamaktadır .
505
140
1960 VE 1980 ASKERİ DARBE DÖNEMLERİNDE EĞİTİM POLİTİKALARI VE HALİFELİK KURUMUNUN DERS KİTAPLARINA YANSIMASI
bu makale ve askeri darbe dönemlerinde milli eğitim politikalarını ve halifelik olgusunun tarih ders kitaplarına nasıl yansıtıldığını ortaya koymayı amaçlamaktadır . eğitim toplumsal ve ekonomik olduğu kadar politik bir girişimdir . özellikle türkiye de bilinçli ya da bilinçsiz hükümet değişikliklerinde eğitim politikalarının siyasi eğilimlere göre şekil aldığı görülmektedir . çünkü hükümetler amaçları doğrultusunda siyasi görüşlerini eğitime uyarlamakta ve hedeflenen doğrultuda üzerinde çalıştığı hammaddenin toplumdan gelen ve topluma giden insan oluşu bilinciyle gelecekteki konumlarını da garanti altına alma eğiliminde olmuşlardır . böylelikle gelecek nesiller milli eğitim temelli bir çerçevede hükümetlerin siyasi görüşleri doğrultusunda şekillendirilmeye çalışılmış bunu yaparken de özellikle ders kitaplarına zaman zaman müdahaleler yapılmıştır . bu çalışmada türkiye de eğitim politikaları ile ve askeri darbe dönemlerinde tarih ders kitaplarında halifelik olgusuna nasıl yaklaşıldığı irdelenecektir . bu çalışmada ve darbe dönemleri sonrasındaki genel eğitim politikaları karşılaştırmalı yöntemle ele alınacaktır . çalışmanın evreni tarih ders kitaplarıdır . ancak evrenin külliyetli bir çalışma gerektireceği düşüncesiyle ve dönemi tarih ders kitaplarında halifelik olgusu ele alınacaktır . bu kapsamda söz konusu dönemlerde halifelik olgusuna bakış açısı ile kitaplar arasındaki farklılıklar ve benzerlikler ortaya konulacaktır .
eğitim politikalarının hükümetlerin siyasi görüşleri doğrultusunda ele alındığı bilinen bir gerçektir . bu kapsamda araştırma konusu içerisinde ele alınan ve darbeleri sonrasında eğitim politikalarına bakmak gerekmektedir . halifeliğin kaldırılması yılından günümüze kadar zaman zaman tartışma konusu olmuş önemli bir olaydır . halifeliğin kaldırılması yılından bugüne kadar her yıl tarih ders kitaplarında okutulmuş olup anlatımda nasıl bir değişim yaşandığı makalemizde değineceğimiz temellerdendir . yapılacak olan çalışma karşılaştırma yöntemine göre hazırlanmıştır . araştırmanın evrenini halifeliğin kaldırılmasından günümüze kadar milli eğitim bakanlığı na bağlı okullarda okutulan tarih ders kitaplarıdır . araştırmanın evrenini temsil edebilecek örneklemi ise tarih ders kitaplarının yılları arasındaki basımları oluşturmaktadır . dolayısıyla deney anket ve saha teknikleri kullanılmamıştır . ayrıca konu ile ilgili çeşitli makalelerden ve internette yer alan bilgilerden de yararlanılmıştır . incelenen ve analizi yapılan kitaplarda öznellik ve nesnellik konunun kaç sayfada anlatıldığı meb şura kararları ve hükümetlerin eğitim politikalarının kitaplara nasıl yansıdığı ve darbeleri ile ve anayasaları sonrası dönemin etkileri gibi çeşitli etkenler araştırılmış ve karşılaştırılarak incelenmiştir . milli eğitimi durgun halinden çıkarıp yapıcı ve başarılı bir hale getirmek amaçlanmıştır . milli eğitim şurası açılış konuşmasında dönemin milli eğitim bakanı orhan oğuz ezberci sisteme değinerek şunları söylemiştir öğrencilere bilgi yükleme bir nevi ansiklopedimiz ile onları ezbere sevk etme yerine onlara öğrenme inceleme yollarını gösteren bilimsel düşünme ve araştırma yeteneğini kazandıran bir esası getirmek istiyoruz . her öğrenci için dikey ve yatay geçiş imkanları tahsis edilmiştir . bu politikanın temelinde vatandaşın tam anlamıyla kalkınması milli şuuru hakim kılarak yetişmesi gibi kavramlar yer almaktaydı . sık sık dinin yasakladığı şeylerden kaçınma ve icaplarına uyma biçiminde uyarılar yer almıştır . başta atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kültür değerlerine duyarlı ortak tarihe sahip çıkan genç nesiller yetiştirmek dönemin eğitim anlayışının göze çarpan özelliklerinden sadece bazıları ve en önemlileridir . ona göre halifenin onaylamadığı herhangi bir kanun şeriata aykırıdır ve bu allah a isyan demektir . bir kişinin halife olması için peygamber kabilesi kureyş ten gelmesi gerekiyordu . ancak moğollar zamanında bütün halife sülalesi katledilmişti . ancak osmanlıların kureyş soyundan olmadıklarından bu durumun araplar tarafından kabul görmediği örneklenmiştir . böylece halifeler yalnız islam devletini yönetmekle yükümlü kimselerdi . bu önlemin mart te kabul edilen bir yasayla halifeliğin kaldırılması olduğuna değinilmiştir . ve darbeleri ve sonrasında ilan edilen ve anayasaları sonrasında basılan ve okullarda okutulan tarih ders kitaplarındaki halifelik ve halifeliğin kaldırılması konularında genel itibariyle öznel ifadeler yer almış günümüze geldikçe de bu durum nesnellik kazanmıştır . buna bağlı olarak ve yıllarından sonra okutulan kitaplarda dönemin hükümetleri politikalarını gerçekleştirmek için araç gördükleri okullarda bu uygulamayı gerçekleştirmek için çalışmışlardır . eğitim politikaları belirlenirken hükümetlerin anlayışları etkili olmuştur .
420
176
Yapı Projelerinin Süre-Maliyet Optimizasyonunda Metasezgisel Algoritma Kullanımı
yapı projelerinin belirlenen zaman ve bütçe çerçevesinde tamamlanabilmesi proje yöneticileri açısından en önemli konulardan biridir . bunun sebebi projelerde kullanılan tüm kaynakların uygulamada sınırlı olarak bulunmasının yanı sıra sürenin de problemin bir kısıtlayıcısı olmasıdır . böylelikle toplam proje maliyetini oluşturan malzeme ve işçilik gibi tüm kaynakların hedeflenen proje süresiyle uyumlu olacak şekilde en baştan değerlendirilerek planlamanın yapılması ihtiyacı ortaya çıkmaktadır . bu aşamada en kritik nokta proje yöneticilerinin bütçe ile süre arasında bir denge kurabilmesidir . optimizasyon adı verilen ve bir problem üzerinde en iyi sonucu elde edebilme teknikleri olarak tanımlanan çalışmalar proje planlama ve uygulama alanında sıklıkla kullanılmaktadır . optimizasyon teknikleri geçmişten günümüze oldukça büyük değişim göstermiştir . geçmişte yapı projelerinde karşılaşılan süre maliyet optimizasyon problemlerine kesin hesap yöntemleri gibi geleneksel yöntemlerle yaklaşılmış problemin içerdiği karmaşıklık çözüme ulaşmayı güçleştirdiğinden daha gelişmiş yöntemlere ihtiyaç duyulmuştur . bu sebeple yeni tekniklerin birbiri ardına ortaya konulduğu ve var olan tekniklerin durmaksızın geliştirildiği optimizasyon alanında son yıllarda adına topluca metasezgisel algoritmalar denilen çok sayıda yöntem türetilmiştir . metasezgisel algoritmalar kesin çözümü garanti etmemekle birlikte yakınsama özelliği ile optimuma yakın çözümleri elde etmede oldukça kullanışlıdır . bu çalışmada evrimsel algoritmalar doğadan esinlenen algoritmalar ve melez algoritmalar gibi süre maliyet optimizasyon probleminin çözümüne yönelik algoritmalar tanıtılmakta ve literatürdeki çalışmalar hakkında bilgi verilmektedir .
günümüzün gittikçe artan rekabetçi ve değişken piyasa ortamında inşaat firmalarının kısıtlı kaynaklar dahilinde proje planlarını oluşturma ve gözlemleyebilme becerileri önem kazanmaktadır . böylece yapım maliyetine ilave olarak artan kaynak talebini karşılamaya yönelik proje hızlandırma maliyetleri ortaya çıkmaktadır . böylelikle süre maliyet optimizasyonu gerçekte bir kombinatoryal optimizasyon problemi olması bakımından np zor sınıfına ait bir problem olarak ele alınmaya ve bu bağlamda çözüm aranmaya başlanmıştır . gelişen teknoloji ve hesaplama yöntemlerindeki yeni yaklaşımların optimizasyon problemlerine sağladığı katkı sayesinde problemin çözümü için son yıllarda metasezgisel yöntemler adı altında değişik pek çok model önerilmiştir . süre maliyet ilişkisi işlemlerde kullanılan kaynakların özelliğine göre sürekli veya ayrık bir fonksiyon şeklinde modellenmektedir . ayrık fonksiyona sahip bir ilişki durumunda ise fonksiyonun her bir süre maliyet çiftine karşılık gelen noktası birer mod yani alternatif olarak nitelendirilmekte ve bu ayrık noktalar bir küme meydana getirmektedir . bir projenin en önemli unsurları olan süre ve maliyet arasındaki öncelik her projenin karakteristiğine göre farklı olabilmektedir . sürenin esnek tutularak maliyetin minimize edilmesi sözkonusu olabileceği gibi ek maliyetleri karşılamak suretiyle minimum sürede projenin tamamlanması da birincil hedef olabilmektedir . literatürde bu tip problemler çok amaçlı problemler olarak nitelendirilirler . yüzlerce yada binlerce işlemi barındıran projelerde en uygun süre maliyet modlarını bulmak içerdiği karmaşık kombinasyonlardan ötürü optimizasyon alanının bir konusudur . uygulamada optimum süre maliyet değerlerini analiz edebilmek için konvansiyonel analitik modeller kullanılabilmesine rağmen büyük ölçekli projelerde bunların uygulanması yoğun süre ve emek gerektirmesi bakımından kullanışsız kabul edilmektedir . metasezgisel algoritmalar özellikle süre maliyet optimizasyonu gibi değişken sayısı fazla ve doğrusal olmayan amaç fonksiyonu içeren süre maliyet problemlerinin çözümünde yaygın olarak kullanılmaktadır . metasezgisel algoritmaların bir diğer avantajı ise kodlamalarının değişik problem türleri karşısında esnek ve kolay uyarlanabilir olmasıdır . metasezgisel yöntemlerin türlerine bağlı olarak algoritmaları oldukça büyük farklılıklar içerse de temel işleyiş şekil . te görülen akış şemasında verilmektedir . bunun sonucunda kuşlar karıncalar arılar balıklar ve kurtlar gibi hayvanların avlanma göç etme barınak ve yiyecek bulma gibi konularda topluluk olarak hareket etmeleri durumunda olabilecek en iyi sonuçları alabilmeleri her birinin kendine ait özelliğinden yola çıkılarak geliştirilmiş bir algoritmaya ilham olmuştur . parçacık sürü optimizasyonu kuş ve balık gibi bazı türleri sürü halinde yaşayan ve göç eden davranışları sürü zekasına dayalı canlı türlerinden ilham alan metasezgisel bir yaklaşımdır . pso parçacık adı verilen rastgele çözümlerden oluşan bir topluluk ile algoritmaya başlamaktadır . topluluktaki her bir parçacık ile ilişkili bir hız bulunmaktadır . diğer bir metasezgisel yöntem örneği olarak karınca koloni optimizasyonu karıncaların yön ve yiyecek bulma davranışlarından esinlenerek kombinatoryal optimizasyon problemlerine çözüm getirmek için sürü zekası temeline dayalı olarak geliştirilmiştir . süre maliyet optimizasyon probleminin metasezgisel yöntem kullanımı ile çözümü ilk olarak chau ve ark . tarafından yılında ga dan yararlanarak ortaya koydukları çalışmaya dayanmaktadır . bulanık kümeleme tabanlı genetik algoritma yaklaşımı kullanmışlardır . probleme kalite bileşenini de ekleyerek çok modlu çok amaçlı yeni bir model ile yaklaşım geliştirmişlerdir . yukarıda bahsedilenler dışındaki yılı sonrasına ait çalışmalar özetlenerek tablo . de verilmiştir . bu çalışmada metasezgisel yöntemler ile çözülen süre maliyet problemleri literatürde taranarak bir sistematik halinde sunulmuştur .
480
196
YENİ TÜRK EDEBİYATI ARAŞTIRMALARI
hayatın ve ölümün anlamı var olmanın gayesi gibi varoluşsal konular insanlığın öteden beri kafasını kurcalamıştır . dinler bu konular hakkında ayrıntılı açıklamalar yapmalarına karşın modern insan dinlerin açıklamalarına çoğu zaman itibar etmez . varoluşçu felsefe büyük ölçüde varlığı din dışı bir bakış ile açıklamaya çalışır . bireyin düşünme edimi ile hayatın ve ölümün anlamını kavrayacağını ileri süren varoluşçu düşünürler varlığı yine varlıkta anlamlandırmaya çalışırlar . varoluşçuluğun izlerinin görüldüğü çoğu romanda din dışı bir bakış ile varoluş konusuna değinildiğine şahit olunur . murathan mungan ın şairin romanı bireysel varoluş konusuna değinen bir romandır . mungan eserlerinde var olmayı ve bir kimlik sahibi olmayı bir tür problem olarak işler . fantastik ütopik polisiye türünde yazılan şairin romanı nda da bireysel varoluş öne çıkan temalardan biridir . romanın başkahramanı olarak beliren bilge şair bendag elli yıl önce şiir şenliklerinde şiir yazmayı aniden bırakır ve uzun bir yolculuğa çıkar bu çalışmanın amacı şairin romanı ndaki kahramanlardan bilge şair bendag ın varoluşsal sorunlarını inceleyip bu sorunların romanın kurgusu ile olan bağını çözümlemektir . tespitler varoluşçu felsefeye göre yorumlanıp açıklanmıştır . özellikle heidegger ve sartre gibi xx . yüzyılın önde gelen varoluşçu düşünürlerin hayata ölüme varoluşa bakışları dikkate alınarak bilge şair bendag ın varoluş problemleri ele alınmıştır .
varoluşsal sorunlar modern zamanlarla ilişkilendirilse de insanın yeryüzüne düşmesinden bu yana bireyler kendileri ile birlikte dış dünyanın varlığını anlamaya çalışmaktadırlar . antik yunan da thales ten itibaren varlığın ana maddesinin ne olduğu sorusunun cevabını arayan düşünürler ontoloji disiplinin sistemleşmesini sağlarlar . varoluşçuluk varlık hakkındaki her iki yaklaşımı da reddederek bireysel varoluş özgürlük insanın eylemleri ile kendi özünü meydana getirmesi konularını gündeme getirir . insan daha önceden tanımlanamaz belirlenemez sonradan bir şey olacaktır ve kendini nasıl yaparsa öyle olacaktır . modern felsefe insanı epistemolojinin bakış açısına göre değerlendirdiğinden onun varoluşunu göz ardı etmiştir . şiirlerinden tiyatro oyunlarına romanlarından öykülerine hemen hemen bütün eserlerinde bir şekilde bireyin kendi olma problemine değinir . bu belde modern hayattan çok uzak bir şekilde tasarlanmıştır . tüm bunları ancak başka bir gezegen tahayyüllünde aynı kaba koyarak karıştırabilirdim . tüm yeşil alanları tükettiğimizde kendimizi nihayet yerleşmiş mi hissedeceğiz bu gezegene bendag bir şair olarak hayata temas etmesini öğrenmiş birisidir ve varlığını ancak şiirde duyurabileceğinin farkındadır . buna rağmen şair ömrünün son deminde varoluşunun tamamlamasına hizmet ettiğini düşündüğü şiiri bir an olsun bırakmaz . o bilinçli bir özne olarak doğadan aldığı her şeyi yine doğaya bir şiir olarak verme gayretindedir . yüz yaşını aşmış olan bilge şair yurduna ölmek için dönmesine karşın içine sürüklendiği olaylar bir anda henüz ölmemesi gerektiği aklına getirir büyülü bir buyruk almışçasına o an doğduğu topraklara vardığında ölmeye yatmak istemediğini anlıyor bendag . son zamanlarda işlenen şair cinayetlerinden dolayı hancı adını deftere kaydetmek zorunda olduğunu söyler . tek bir kimlik bireyin bir merkezden hareket etmesine ve aynı zamanda varoluşsal olarak sınırlı hale gelmesine neden olabilir . bilge şairin varoluşun ve hakikatin anlamını sanatta bulması ile heidegger in düşüncesi arasında bir paralellik kurulabilir . unutulup gittiğini düşünen şair uzun yıllar geçmesine rağmen anakara da henüz utulmadığını görür . bendag bu şekilde kaçmaya çalıştığı şan ve şöhretin varoluşunun bir parçası olduğunu öğrenir . kişinin kendisini gerçekleştirmesi de yine bireyin kendisi olmayı başarması noktasında varoluşçu felsefe ile ilişkilidir . şairin romanı nda bendag büyük bir üne kavuşmasına rağmen insanlardan uzaklaşarak kendi varlığını sorgulayacağı bir yolculuğa çıkar .
413
185
Aspirde zararlı Kapsül hortumlu böceği [Bangasternus planifrons (Brulle) (Coleoptera: Curculionidae)]’nin Ankara ilinde yaygınlığı ve yoğunluğunun belirlenmesi
bu çalışma kapsül hortumlu böceği nin ankara ili aspir ekiliş alanlarındaki yaygınlık ve yoğunluğunu belirlemek amacıyla ve yıllarında yürütülmüştür . aspir ekilişinin yoğun olarak yapıldığı ayaş bala kalecik polatlı ve şereflikoçhisar ilçelerinde yapılan sürvey ve örneklemelerden elde edilen veriler değerlendirilmiştir . b . planifrons yılında ayaş bala kalecik polatlı ve şereflikoçhisar ilçelerinin tamamında tespit edilmiş ve sırasıyla . . . . ve . bulaşma oranları belirlenmiştir . zararlı yılında ayaş ilçesi hariç diğer ilçelerde tespit edilirken bala kalecik polatlı ve şereflikoçhisar ilçelerinde sırasıyla . . . ve . bulaşma oranları belirlenmiştir . bulaşık olduğu alanlarda zararlının yılındaki yoğunluğu ayaş bala kalecik polatlı ve şereflikoçhisar ilçelerinde sırasıyla ortalama . . . . ve . adet ergin birey bitki yılında ise ayaş ilçesi hariç sırasıyla ortalama . . . ve . adet ergin birey bitki olarak saptanmıştır . b . planifrons larvalarının yeni oluşan tohumlarda beslenmesi sonucunda aspirde yüksek verim kaybına neden olduğu bu çalışma ile belirlenmiştir .
aspir tohumlarında arasında yağ bulunan yağı biodizel yapımında kullanılabilen küspesi hayvan yemi olarak değerlendirilen tek yıllık bir yağ bitkisidir . bangasternus cinsinin palearktik bölgede ülkemizde ise . bangasternus planifrons ülkemizde aspir bitkisinde önemli bir zararlı durumundadır . b . planifrons bitkinin yeşil aksam ve tohum kapsülünde beslenerek üründe kayba neden olmaktadırlar . konya da aspirin erken döneminde b . planifrons un yapraklarda beslenerek zarara neden olduğunu bildirmiştir . bu çalışmada ülkemizde ekiliş alanı son yıllarda artan aspir bitkisinde tohum kalite ve kantitesinin azalmasına neden olan kapsül hortumlu böceğinin zararlısının ankara ilindeki yaygınlık bulaşıklık ve zarar durumunun belirlenmesi hedeflenmiştir . örnekleme yapılan bitkilerde tespit edilen b . planifrons erginleri sayılarak bitki başına ortalama ergin sayıları belirlenmiştir . zararlı yaygınlığı tarla büyüklüğü dikkate alınarak zararlının tarladaki bulaşıklığı var yok şeklinde tespit edildikten sonra il ve ilçe için bulaşık alanın toplam alana oranlanmasıyla hesaplanmıştır . zararlının il ve ilçe bulaşma oranı ise tartılı ortalama alınarak hesaplanmıştır . her tarla için hesaplanan bulaşma oranı o tarla büyüklüğü ile çarpılarak incelenen tüm tarlalar için elde edilen çarpımlar toplanmıştır . bu toplam maksimum bulaşma olasılığına bölünerek ildeki bulaşma oranı hesaplanmıştır . b . planifrons ın ve yıllarında ayaş bala kalecik polatlı ve şereflikoçhisar ilçelerindeki yaygınlığını ve zarar durumunu belirlemek amacıyla arazi kontrollerine aspir bitkisi yapraklı döneme ulaştığında başlanılmıştır . b . planifrons yılında aspir alanlarında ilçelere göre değişmekle beraber mayıs tarihleri arasında gözlenmiştir . zararlının kışlamış erginlerinin bitkinin uç yapraklarının epidermis dokusunda beslenerek zarar yaptığı gözlenmiştir . yapraklarda oluşan bu zarardan dolayı yaprak dokusunda nekrozlar oluştuğu ve kurumaların meydana geldiği belirlenmiştir . zararlının bulaşık olduğu bitkilerde sırasıyla ortalama . . . . ve . adet ergin bitki yoğunluğu tespit edilmiştir . aspir alanlarında yürütülen yılı çalışmalarında zararlı ilçelere göre değişmekle beraber mayıs tarihleri arasında gözlenmiş ve ayaş ilçesi hariç çalışmanın yürütüldüğü diğer tüm ilçelerde tespit edilmiştir . bir önceki yılda olduğu gibi zararlının tipik olarak taze uç sürgünlerde beslenerek zarar yaptığı gözlenmiştir . bu zarar sonucu oluşan yaralar daha sonra kuruyarak nekrotik lekelere dönüşmektedir . ankara ilinde sürvey yapılan tüm ilçeler zararlı ile bulaşık bulunurken sadece ayaş ilçesinde yılında zararlı tespit edilmemiştir . yılında ise yaygınlık oranı . bulaşıklık oranı . ve bulaşık bitkilerdeki ortalama ergin sayısı . adet bitki olarak saptanmıştır . bangasternus cinsinin türkiye de b . fausti b . orientalis ve b . planifrons türleri bilinmektedir lodos ve ark . zararlının yumurtadan çıkan larvaları kapsül içerisinde yeni oluşan tohumlar ile beslenerek verim kaybına neden olmaktadırlar . zararlının aspir bitkisinde önemli ekonomik kayba neden olması sebebiyle mücadelesine esas olacak detaylı çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır .
466
161
DOĞRULAYICI FAKTÖR ANALİZİ İLE SOSYAL MEDYA REKLAMLARINA YÖNELİK TUTUM ÖLÇEĞİNİN YAPI GEÇERLİLİĞİNİN İNCELENMESİ: CUMHURİYET ÜNİVERSİTESİ İİBF’DE BİR UYGULAMA
araştırma kapsamında iktisadi ve idari bilimler fakültesindeki öğrencilere yönelik geliştirilen sosyal medya reklamlarına yönelik tutum ölçeğinin yapı geçerliliğinin test edilmesi amaçlanmıştır . öğrencilere maddeden oluşan taslak ölçek uygulanmış ve elde edilen veriler analiz edilmiştir . verilere öncelikle açıklayıcı faktör analizi uygulanmıştır . bu aşamada analiz sonucunda hiçbir faktör altında toplanmayan madde ölçekten çıkarılmış ve maddeyi içeren faktör bulunmuştur . daha sonra belirlenen faktörlere doğrulayıcı faktör analizi uygulanmıştır . elde edilen modelin verilere mükemmel uyum gösterdiği belirlenmiştir . dolayısıyla açıklayıcı faktör analizi ile geliştirilen tutum ölçeğinin geçerliliği doğrulayıcı faktör analizi ile de teyit edilmiştir . ölçeğin cronbach α katsayısı ise olarak hesaplanmış ve oldukça güvenilir olduğu sonucuna varılmıştır . sonuç olarak geliştirilen ölçeğin iktisadi ve idari bilimler fakültesindeki öğrencilerin sosyal medya reklamlarına yönelik tutumlarını ölçmek için kullanılabileceğine karar verilmiştir .
iletişim teknolojisi devrimi yaşamımızın tüm yönlerini etkilemektedir . yılında harvard üniversitesindeki öğrenciler için tasarlanan facebook bir fenomen olarak bunun en güzel örneğidir . herhangi bir fiziksel çevreye ihtiyaç duymaksızın sosyal medyadaki paylaşımlar ve e mailler aracılığıyla web sitelerinde yapılan alışverişler tüketicilerin ve satıcıların kullandıkları dergiler görüşmeler kataloglar ve bunun gibi geleneksel pazarlama araçlarının yerine almıştır . bu amaçla yaptıkları çalışma da sosyal medyanın geleneksel anlamda şirketlerin müşterilerle iletişim kurmasına izin veren geleneksel olmayan anlamda ise müşterilerin birbirleriyle doğrudan bağlantı kurmasına izin veren promosyon karmasının yeni melez elemanı olduğunu belirtmektedirler . akar ve topçu sosyal medya pazarlamasına yönelik tüketici tutumlarını etkileyen faktörleri incelemek için yaptıkları çalışmasında tesadüfi yöntemle seçtikleri yaş arası üniversite öğrencisiyle anket yapmışlardır . sosyal medya sitelerine üye kolayda örnekleme yöntemiyle seçtiği kişi ile yüz yüze anket yöntemiyle görüşme yaptığı çalışmasında sosyal paylaşım sitelerinde yayınlanan reklamların içeriğine oranında en az bir kez bakıldığına oranında ise hiçbir zaman bakılmadığı sonucuna ulaşmıştır . ramnarain ve govender sosyal meydanının genç tüketicilerin satın alma davranışları üzerindeki etkisini ortaya çıkarmak için yaptığı çalışmasında ankete katılanların sinin sosyal medyayı bilgi elde etmek ve ürün tavsiye etmek için kullandığı ve elde ettikleri bilgilerin de satın alma kararlarını doğrudan veya dolaylı olarak etkilediğini tespit etmiştir . analiz sonucunda katılımcıların satın alma davranışlarının ve sosyal medya ilişkilerine yönelik tavırlarının yaş grupları ve eğitim seviyesi tarafından farklılaştığı sonucuna ulaşılmıştır . ayrıca katılımcıların sosyal medyayı kitle medyasına göre daha yenilikçi daha güvenilir ve daha interaktif olarak nitelendirdikleri sonucuna ulaşılmıştır . sınıflarındaki gece ve gündüz öğrencilerinden yeterli sayıda veri toplanamadığı için bu bölümdeki öğrenciler daha sonra örneklemden çıkarılmıştır . ilk bölüm katılımcıların sosyal medya reklamlarına yönelik algı ve tutumlarını ölçmeyi amaçlayan li likert tipi maddeden oluşmaktadır . araştırma verilerinin analizinde açıklayıcı faktör analizi için ıbm spss paket programından doğrulayıcı faktör analizinin yapılmasında ise amos paket programından yararlanılmıştır . önceden oluşturulan bir model aracılığıyla gözlenen değişkenlerden yola çıkarak gizli değişken oluşturmaya yönelik bir işlemdir . katılımcılardan ü yaş aralığında . ü yaş aralığında . isi yaş aralığında ve son olarak . u ise yaş ve üzerindedir . son olarak katılımcıların aylık gelire göre dağılımları ise şöyledir u tl arası i tl arası i tl arası i tl arası ve son olarak sı tl ve üzeri gelire sahiptir . toplam maddeden oluşan ölçeğe ait veriler açıklayıcı faktör analizine tabi tutulmuş ve tablo de ki sonuçlar elde edilmiştir . elde edilen faktörlere ilişkin diğer bulgular tablo deki gibidir . bu adlandırma işlemi faktörü oluşturan değişkenlerin yapısına bakılarak da yapılabilir . ikinci faktör altında toplanan maddelerin yapısı incelendiğinde sosyal medya reklamlarının sinir bozucu olma rahatsız edici olma yanı ön plana çıkmaktadır . madde sosyal medya da yayınlanan reklamlar bende merak uyandırır . madde sosyal medya da reklamlarını gördüğüm ürün veya hizmetleri satın alırım . ölçeğin bütününe ve her bir faktöre ait hesaplanan cronbach alpha katsayısı değerleri tablo da verilmiştir . ölçekteki toplam maddenin cronbach α güvenirlik katsayısının ise . olduğu görülmektedir . faktörlerdeki maddelerin taşıdıkları anlam dikkate alınarak faktörlere isim verilmiştir . ölçeğin tümü için hesaplanan cronbach α katsayısının ise . olduğu ve buna göre ölçeğin oldukça güvenilir olduğu sonucuna varılmıştır .
506
125
Doğu Akdeniz Bölgesinde zeytin ve zeytinyağı pazarlama organizasyonun etkinliğinin değerlendirilmesi
türkiye de yılları arasında zeytin üretimi ve bununla beraber zeytinyağı üretiminde önemli artış gözlenmiştir . bu artışların en fazla olduğu bölgelerden birisi doğu akdeniz bölgesi olmuştur . bu çalışmanın amacı doğu akdeniz bölgesi nde zeytin ve zeytinyağı pazarlama organizasyonlarının etkinliğinin değerlendirilmesi ve belirlenen yetersizlikler için çözüm önerileri getirilmesidir . çalışma sonucunda zeytinyağı pazarlama hizmetlerinden özellikle işleme hizmetinde eksiklikler olduğu belirlenmiştir . kooperatifleşme markalaşma hedef pazarların belirlenmesi ve kalitenin artırılması yönünde yapılacak çalışmalar bölgede zeytincilik sektörünün geliştirilmesine önemli katkılarda bulunacaktır .
son yıllarda nüfusun artışı ile sağlıklı beslenme bilinci ve geleneksel ürünlerin tüketim eğiliminin artması sonucu dünyada zeytinyağı tüketimi artış göstermiştir . bu desteklerin sonucu olarak dikim alanlarında hızlı bir artış sağlanmıştır . ancak yapılan literatür incelemesi sonucunda doğu akdeniz bölgesi ni bir bütün olarak ele alan bu bölgenin üretim ve pazarlama yapısını ortaya koymaya yönelik bir çalışmaya rastlanmamıştır . anket formları üreticiler aracılar ve işleme sanayinde faaliyet gösteren işletmeler için ayrı ayrı hazırlanmıştır . bu şekilde hatay ilinde mersin ilinde osmaniye ilinde ve adana da anket olmak üzere toplam anket yapılmıştır . anket yapılan aracıların seçimi zeytin üreticileriyle ve işleme sanayinde faaliyet gösteren kişilerle yapılan görüşmeler sırasında elde edilen bilgiler doğrultusunda gayeli olarak yapılmış ve toplam aracı ile görüşülmüştür . bölgede toplam adet zeytinyağı işleme tesisi bulunmaktadır . pazarlamayı kolaylaştırıcı fonksiyonlar ise finansman dereceleme ve standardizasyon ile reklam ve pazar haberlerini yayma hizmetleridir . bu hizmetlerin yerine getirilmesi pazarlamanın etkinliğini yükseltmektedir . bu çalışmada swot analizine kaynak oluşturan veriler zeytin üreticileri zeytinyağı işleme tesislerinin yetkilileriyle yapılan görüşmeler ile daha önce yapılmış çalışmalardan faydalanılarak elde edilmiştir . bunların yanı sıra oldukça az miktarda ürün preselere satılmaktadır . preseler zeytinyağı pazarlama kanalı içinde yer alan aracılardan birisi de preselerdir . bu fabrikalarda kapasite kullanım oranı yılında . iken yılında . olarak gerçekleşmiştir . fabrikalar pazarlayacakları zeytinyağını genellikle kendi yörelerinde bulunan üreticilerden sıkma ücreti karşılığı olarak ve doğrudan satın alma yoluyla preselerden tüccarlardan ve bunların dışında kendi bahçelerinden temin ettikleri zeytinleri işleyerek elde etmektedir . bölgede zeytinyağı toplama hizmeti bu faktörler bakımından incelendiğinde etkinliği azaltacak bir durumun söz konusu olmadığı söylenebilir . dağıtımda pazarlama etkinliğini azaltıcı bir unsurla karşılaşılmamıştır . muhafaza için en uygun yöntem ise paslanmaz çelik tanklarda azot gazı altında saklanmasıdır . ancak fabrikalarda depolama hizmetinin etkinliğini azaltıcı bir unsura rastlanmamıştır . fabrikaların dereceleme ve standardizasyon hizmetini yerine getirmelerinde ise herhangi bir aksaklık görülmemiştir . üreticilerin rekabet güçlerinin zayıf olmasının sebepleri hatay da üretim miktarının fazlalığı mersin de ve osmaniye de alıcı sayısının az olmasıdır . yapılan hesaplamalar sonucunda doğu akdeniz bölgesi nde zeytinyağı satış fiyatları üretici aşamasında . tl iken tüketiciye ulaşıncaya kadar . artarak . tl ye ulaşmaktadır . hammadde temini ile ilgili karşılaşılan başlıca problemler önem sırasıyla hasat şekli yöresel çeşitlerin azalması dip zeytinlerin işlemeye getirilmesi zeytinlerin çuvallar içinde taşınıyor olması ve hasattan işlemeye kadar bekleme süresinin uzunluğudur . zeytinyağının işlenmesi ile ilgili en önemli sorunlar kalifiye eleman kıtlığı ile taklit ve tağşişdir . bu sorunu ortaya çıkaran başlıca uygulamalar natürel zeytinyağına rafine zeytinyağı ilave edilerek natürel zeytinyağı adı altında satışa sunulması veya zeytinyağına diğer bitkisel yağların karıştırılmasıdır . kayıt dışı işletmelerdoğu akdeniz bölgesi nde zeytincilik sektörünün sahip olduğu güçlü yönlere rağmen sektörün zayıf yönleri
485
74
Saksıda sümbül (Hyacinthus orientalis cv. ‘Jan Bos’) yetiştiriciliği üzerine bir araştırma
bu çalışmada hyacinthus orientalis cv . jan bos sümbül çeşidinin saksıda yetiştiriciliğinde topraktan uygulanan ve bir büyümeyi engelleyici olan ethephonun bitki boyu üzerine olan etkileri incelenmiştir . jan bos sümbül çeşidine ethephon dikimden sonra bitki boyunun cm olduğu dönemde topraktan sulama şeklinde ppm dozlarında uygulanmıştır . toprak ıslatma şeklinde uygulanan ethephonun çiçeklenme zamanı çiçek genişliği çiçek uzunluğu çiçek ömrü bitki boyu ve yaprak boyu ile yaprakların birim alandaki klorofil miktarı üzerine olan etkileri incelenmiştir . ethephon uygulamasının üretim sonrası koşullardaki etkisini belirleyebilmek için serada yetiştirilen sümbüller satış aşamasına geldiklerinde sıcaklığı c de olan laboratuvar ortamına alınıp burada ölçüm ve gözlemlere devam edilmiştir . toprak ıslatma şeklinde yapılan uygulama sonucunda en kısa bitki boyu ppm ethephon uygulamasından elde edilmiş bu bitkiler . cm ile kontrole göre oranında daha kısa olmuştur . jan bos sümbül çeşidinde ppm ethephon uygulaması da bitki boyunu kısaltmış kontrole göre oranında daha kısa bitki boyu elde edilmiştir . uygulanan ethephon yaprak boyunu da kısaltmış çiçek ömrü üzerine ise herhangi bir etki yapmamıştır . ayrıca ethephon uygulamaları yapraklarda birim alandaki klorofil miktarını arttırmış kontrolden elde edilen klorofil miktarı . ccı iken en yüksek klorofil içeriği . ccı ile ppm ethephon uygulamasının yapıldığı grupda belirlenmiştir . ethephon uygulamalarının üretim sonrası koşullardaki etkisi devam ederek en kısa bitki boyu . cm ile ppm ethephon uygulamasından elde edilmiştir .
hyacinthaceae familyasından olan sümbül çok yıllık otsu yapıda bir bitkidir . ilkbaharda çiçeklenen h . orientalis gösterişli olmasının yanında çiçekleri oldukça hoş bir kokuya sahiptir . giberellin inhibitörlerinin dışında ethephon da bitki boy kontrolü amacıyla kullanılmaktadır . jan bos çeşidi üzerine ise ülkemizde mevcut bir çalışmaya rastlanmamıştır . sap üzerinde çok sayıda küçük çiçeklere sahip olan hyacinthus orientalis l . cv . sümbüllere şubat tarihinde ppm dozlarında ethephon toprak ıslatma şeklinde uygulanmıştır . hazırlanan çözeltiler her saksıya ml gelecek şekilde verilmiştir . bitki boyu ölçümlerine çiçek sürgünlerinin çıkış yapmaya başladığı ocak tarihinde başlanmıştır . klorofil ölçümü her saksının en dışındaki yaprak üzerinde gerçekleştirilmiştir . analizler istatistiksel olarak veya hata sınırları içerisinde hesaplanmış uygulamalar arasındaki farklılıklar duncan çoklu karşılaştırma testi ile karşılaştırılmıştır . yapraktan uygulanan ppm ethephon uygulamasının aynı türde çiçeklenme zamanını etkilemediğini ancak daha yüksek dozlarda geciktirdiğini bulmuşlardır . demir ve çelikel a demir ve çelikel a çelikel ve demir . jan bos çeşidinde çiçek uzunluğu üzerine etki yapmış ve ethephonun çiçek uzunluğunu kısalttığı saptanmıştır . haftalık değişim sonucunda en kısa ve en uzun bitki boyu sırasıyla ppm ethephon ve kontrol bitkilerinde bulunmuştur . demir ve çelikel ıce follies nergis çeşidinde sprey olarak uygulanan ppm ethephonun bitki boyunu kontrole göre oranında kısalttığını bildirmişlerdir . en kısa bitki boyu ppm ethephon uygulamasından en uzun bitki boyu ise kontrolden elde edilmiştir . üretim sonrası laboratuvar koşullarında ppm ethephon uygulaması ile kontrole göre oranında daha kısa boylu bitkiler elde edilmiştir . bu sonuçlara göre yapılan uygulamalar üretim sonrası dönemde laboratuvar koşullarında da yaprak boyu üzerine olan etkisini devam ettirerek kontrol ile uygulama yapılan bitkiler arasındaki yaprak boyu farkı korunmaya devam etmiştir . yapraklarda yapılan klorofil ölçüm sonuçlarına göre en yüksek klorofil içeriği . ve . ccı ile sırasıyla ve ppm ethephon uygulamasından en düşük klorofil içeriği ise . ccı ile kontrolden elde edilmiştir . yapılan uygulamalar ile daha sık dokulu sümbüller elde edilmiş ve çiçek sapları daha kuvvetli olmuştur . bu sayede üretim sonrası dönemde meydana gelebilecek olan çiçek saplarındaki eğilip bükülmeler ve cılızlaşma engellenmiştir . çiçek ömrü bakımından da uygulamaların herhangi bir olumsuz etkisi olmamıştır . yapılan ethephon uygulamasının her iki dozu arasında incelenen parametrelerden bitki ve yaprak boyu ile çiçek ömrü açısından istatistiki olarak bir fark bulunmamıştır . jan bos sümbül çeşidinde toprak ıslatma şeklinde ppm ethephon uygulaması yaprakların birim alandaki klorofil içeriğini arttırması ve çiçek ömrünü kısaltmadan bitki boy kontrolünü sağlaması açısından uygun görülmektedir .
453
228
Otlatma olgunluğundaki doğal meranın familyalar bazında besleme değeri
meraların verimliliği ve üretilen otun kalitesi bitki türlerinin özelliği ve botanik kompozisyon tarafından belirlenir . bu çalışmanın amacı doğal merada bulunan bitki türlerinin familya bazında besin maddeleri içeriklerini otlayan hayvanların ihtiyaçları açısından incelemektir . araştırma sonucunda ham protein içeriği bakımından baklagiller familyasına dahil türlerin oldukça zengin diğer familyaların yeterli ve buğdaygillerin ise yetersiz olduğu belirlenmiştir . kalite faktörü açısından incelendiğinde asit çözücülerde çözünmeyen lifli bileşikler bakımından meradaki baklagiller ve diğer familyaların . sınıf buğdaygiller familyasına dahil türlerin ise . sınıfta yer aldığı görülmektedir . nötral çözücülerde çözünmeyen lifli bileşikler açısından ise meradaki baklagiller ve diğer familyalar . sınıfta buğdaygil familyasına ait bitkiler ise . sınıfta yer almaktadır . baklagil buğdaygil ve diğer familyaların nispi yem değerleri sırasıyla . . ve . olarak tespit edilmiştir . meralarda otlayan ayvanların metabolik enerji ihtiyaçlarının karşılanması açısından baklagiller ve diğer familyaların yeterli buğdaygiller familyasına dahil türlerin ise yetersiz olduğu belirlenmiştir . meralarda bulunan bitki familyaları arasında hayvanların besin maddeleri ihtiyaçlarını karşılama yetenekleri bakımından belirgin farklılıklar vardır . hayvanların hp sindirilebilir kuru madde ve me ihtiyaçlarının karşılanabilmesi açısından meralarda yeterli oranda baklagil ve diğer familyaların bulunması hayati bir önem taşımaktadır .
meralar ülkemizin ve dünyanın en önemli kaba yem kaynaklarıdır . mera vejetasyonları fonksiyonel grup olarak farklı familyalara ait bitkilerden oluşan kompoze bir topluluktur . otun niteliğinden kaynaklanmak üzere hayvansal ürüne dönüşüm oranı açısından familyalar ve türler arasında belirgin bir farklılık vardır . hp dışında yemlerin kalite göstergesi olarak genellikle sindirilebilir kuru madde toplam sindirilebilir besin maddesi ve me gibi parametreler de kullanılmaktadır . hayvanların sindirim sistemleri açısından kaba yemlerde belirli düzeye kadar selülozun bulunması gerekir . yem bitkilerinde türler ve genotipler nyd bakımından birbirinden oldukça farklı olabilirler . hasat her biri m olan parsellerin m alanından dominant bitkilerin tam çiçeklenme döneminde yapılmış ve bitki türleri baklagil buğdaygil ve diğer familyalar olarak ayrılmıştır . baklagillere ait dominant bitki türlerini ak üçgül ve yonca oluştururken bunları şerbetçiotu yoncası arap yoncası huds . familyaların hp içerikleri kalite standartları bakımından sınıflandırıldığında baklagillerin en iyi kalitede diğer familyaların . kalite standartları açısından incelendiğinde meradaki baklagil ve diğer familyaların . sınıf ta yer aldığı görülmektedir . araştırmadan elde edilen sonuçlara göre familyalara ait ndf oranları arasında önemli farklılıklar gözlenmektedir . familyalar arasında ndf oranı açısından önemli farklılıklar bulunması yem bitkilerinde ndf oranının kalite unsuru açısından en önemli değişken olduğunu göstermektedir . baklagil buğdaygil ve diğer familyaların ortalama kmt oranları sırasıyla . . ve . olarak gerçekleşmiştir . sınıf kalite standartlarında yer aldığı görülmektedir . nitekim baklagillerce zengin merada otlayan hayvanların buğdaygillerin dominant olduğu meralarda beslenenlere göre çok daha fazla canlı ağırlık artışına sahip olduğu bildirilmektedir ball ve ark . araştırmamızda baklagil buğdaygil ve diğer familyaların kmt üzerinden sağladıkları ortalama me değerleri sırasıyla . . . mcal gün olarak hesaplanmıştır .
423
179
ELİF ŞAFAK’IN SİYAH SÜT ROMANINDA KADIN OLMAK YA DA OLAMAMAK
nedir kimdir kadın erkek olmayandır o zaman erkeğin zıttıdır . fakat peki tek bir kadın tasviri mümkün müdür tek bir kadın imajı var mıdır kafamızda kimdir kadın ya da kadın denince ilk akla gelen nedir annelik mi yoksa adem ile havva dan bu yana gelen dişi şeytan imgesi mi ya da günümüzün popüler deyimiyle kariyer de yaparım çocuk da diyen süper kadın imgesi mi işte tüm bu sorulara ve kadın sorununa elif şafak yarı otobiyografik siyah süt isimli romanında yanıt arıyor ve bizi de kendi içsel yolculuğuna davet ediyor . diğer bir deyişle elif şafak siyah süt isimli romanında kadın olmak ya da olamamak nedir konusunu irdeliyor . bu bağlamda erkek egemen toplumda kadınlık kadın kimliği kadınların kimlik arayışı kadın yazar kimliği ve kadın yazar imajı konularını gündeme getiriyor . romanda elif şafak kadın hakları savunucularının da yıllardır vurguladığı ve çelişkili buldukları diğer bir noktayı kadınların sadece erkekler tarafından değil aynı zamanda kadınlar tarafından da dışlandığı ve ötek leştirildiği gerçeğinin altını çizmektedir . bu makalede kimlik aidiyet öteki vb . kavramlar ve kadınların ötekileştirilmesi konusu siyah süt isimli romana dayanılarak incelenecektir .
siyah süt beyaz süt şeytan kadın erdemli erkek tek doğru binlerce yanlış yol birlik çokluk uyum kaos biz ve ötekiler parçalanmışlık bütünlük işte bu zıt karşıtlar insana kendini bir kategoriye sokma ve böylelikle bir yere ait olma hissini veren ve kendini güvende hissetme yetisini veren . ancak kadının kadına karşı ötekileştirme silahını kullanması beklenmeyen ve anlaşılması zor bir süreçtir ve bu durum siyah süt te şu sözlerle ifade edilir öyleyse kadın olmak şu veya bu şekilde beraberinde edilgenliği irrasyonelliği duygusallığı getiriyor . ya da günümüzün popüler deyimiyle kariyer de yaparım çocuk da diyen süper kadın imgesi mi işte tüm bu sorulara ve kadın sorununa elif şafak da yarı otobiyografik siyah süt isimli romanında yanıt arıyor ve bizi de kendi içsel yolculuğuna davet ediyor . nuh un gemisi ne çiftler halinde bindik diye tüm yolculuğu çiftler halinde yapmak zorunda değiliz . yoksa sen bunları yaz canım ama dünyanın düzeni başka türlü demeye mi getirdi işte romanda bu noktada ötekileştirme süreci başlıyor birden hoyrat bir fikir beliriyor zihnimde . mademki hıh dedi bana ben de onu öteleme ihtiyacı hissediyorum . fakat kaderin bir cilvesi olsa gerek ki bu karşılaşmadan ay sonra elif evlenir ve daha sonra şu satırları kaleme alır durup dururken ada vapurunda bir evde kalmış kız manifestosu yazıyorum . geçenlerde boğaz kenarında yürürken o bebek arabasına nasıl baktığın gözümüzden kaçtı mı sanıyorsun . diğer yandan sinik entel hanım ve hırs nefs hanım cephesinde de anaç sütlaç hanıma karşı ötekileştirme devam etmekte ve elif i ya o ya biz diyerek biz ve ötekiler onlar tutumunu sürdürerek bir tercih yapmaya zorlamaktadırlar . ben sadece ve sadece yazar olmak ve öyle kalmak istiyorum . küçümsediğim reddettiğim ötelediğim kadınsılık deli gibi arzuladığım bir özellik oluveriyor aniden . nasıl da korkuyorsun benden gazetelerdeki tüm fotoğraflarında kasıyorsun kendini . surat bir karış eller kavuşturulmuş hep uzaklara bakıyorsun . en azından artık kadınlığı utanılacak bastırılacak bir özellik omuzlarıma yüklenmiş bir külfet gibi algılamıyorum . şafak bu içsel çelişkiler ve ikilemler yüzünden elif bir süre parça parça olur ve bir bunalıma ve ardından da kimlik arayışına girer . oldum olası zorlanmışımdır içimdeki sesler korosu yla baş etmekte . azıcık sevmeyegöreyim birini diğerleri başlardı mızıldanmaya . aralarındaki iktidar mücadeleleri benim tek tek onlarla iktidar mücadelemin bir yansımasıymış sadece . ve şimdi anlıyorum ki içimden sesler korosu ancak yan yana olduklarında bir aradalıklarında anlam taşıyorlar . siyah süt ün sonunda da betimlendiği gibi kadınlar arasında kardeşlik ve bütünlük ancak birbirimizi ötekileştirmeyi bıraktığımız ve birbirimizi hatalarıyla sevaplarıyla olduğumuz gibi kabul ettiğimiz zaman mümkün olacak ve böylece daha uyumlu ve daha demokratik bir toplumda yaşama şansını elde edebiliriz .
446
173
SİYASAL KAYITSIZLIK: APATİ
siyaset geçmişte olduğu gibi bugün de hararetli bir alandır . modern devlet ve toplumlarda siyasetle ilgili bazı tartışma başlıkları seçimler hükümetler ve ideolojileri anayasalar siyasi partilerin faaliyetleri ya da siyasal katılım şeklinde sıralanabilir . bu liste özellikle siyaset bilimi ve siyaset sosyolojisi gibi disiplinlerin dikkatini çekmektedir . bunların haricinde siyasette apati denen bir olgu da vardır . temel anlamıyla siyasal lakaytlık boş vermişlik veya siyasal katılımsızlık olan apati siyaset odaklı diğer konular kadar önemlidir önemsenmelidir . çünkü modern demokrasilerde siyasi devinimlerin yapısı rotası ve hızı ne kadar kader tayin ediciyse apati gibi siyaset dışılığın varlığı da o denli yol değiştirici olabilir . dolayısıyla önemle dikkate alınan siyasal katılımın yanında siyasete uzaklığı anlatan apatiye de eğilmek gerekir . bu çerçevede apati nedir sınırları nerelerde başlayıp bitmektedir apati psikolojik geri planlarla mı yoksa toplumsal süreçlerle mi daha ilgilidir apati hangi t plumsal sonuçları üretebilir gibi sorular bu makalenin üzerinde çalıştığı ana noktaları işaret etmektedir .
siyasetin devlet yönetimine ilişkin faaliyetler iktidar mücadelesi ve değerlerin otorite yoluyla dağıtılması gibi temel anlamları bulunmaktadır . bu noktada siyaset bilimi ile onun ele aldığı bireye dair geniş ve yaygın bir ifadeye yer verilebilir siyaset bilimi siyasal yaşamda bireyleri ilgilendiren siyasal sorunları bunların oluşturduğu hareketli ve sürekli bir değişim içinde olan toplumsal yapı ve ilişkileri siyasal aktör ve örgütleri siyasal sistemi etkilemeye çalışan grupları siyasal sistemin kurallarını siyasal gelişmenin dinamiğini düzeyini alan ve şartlarını siyasal kültürü ve davranışları inceleme alanı olarak seçmiştir . siyaset biliminin bu içeriği kendi sınırlarına giren her öğenin bir diğeri kadar önemli olduğunu yinelemektedir . bu noktada apati bireysel ve sosyal yaşamın hemen her alanı için kullanılabilecek bir terimdir . zaten apatinin siyasetle ilişkilendirildiği değişmez merkez genellikle siyasal katılım etrafında oluşturulur . dursun a göre siyasal katılımın temel amaçları çeşitli eylem ve davranışlar yoluyla siyasal yöneticileri belirlemek yöneticilerin aldıkları veya alacakları kararlara etki edebilmek şeklinde öne çıkmaktadır . birincisi sosyal bir olguyu irdelemek ve çözümlemek için bireyden hareketle topluma gitmeyi diğeri ise toplumun kendinden hareketle konuyu incelemeyi hedeflemektedir . bu ikili perspektifin takibiyle yapılacak çözümlemeler için apatinin önce kişisel psikolojik yanlarına sonra toplumsal sosyolojik taraflarına bakılabilir . bireysel bazda ele alındığında apatinin üç ana bileşeni olduğu görülmektedir . bunları edinmek ve yorumlamak aynı zamanda birer aşama olduğundan bilişsel faaliyetler bireyin gelişim ve öğrenme süreçleriyle de yakınlık gösterir . böylece istisnalar dışında kalan yetişkinlerin siyasal davranışlarını değiştirmek mümkün değildir . örneğin yapılan tüm araştırmalarda bireyin yaşının siyasal tercihl re etki ettiği ve değişime sebep olduğu görülmektedir gençlerde ve ileri yaşlardaki bireylerde katılım orta yaş grubuna karşın daha düşüktür . o halde yaş cinsiyet ekonomik gelir ya da medeni hal gibi değişkenler bazı demografik ortaklıkları vurguluyorsa da aslında apatinin toplumsal yönüne işaret etmektedir . farklı eğitim düzeyleriyle ilgili oranlar da birtakım toplumsal gelişmelerle şekillenmektedir . bu bakımdan devletin toplumla kurduğu demokratik ilişkiler toplumun devlete yönelik tepkilerini şekillendirerek birer etkileşime dönüşecektir . bu açıdan katılınacak varlığın yani devletin katılanları muhatap kabul etmesi gerekir . dolayısıyla apati devletin demokratikliğine ve demokrasiyle yönetilirliğine dair toplumun yaşadığı çeşitli hayal kırıklıklarının haksızlığa veya birtakım çifte standartlara maruz kalındığı kanısının bir eseri gibi görünmektedir . çünkü devlet hükümetler ya da bunlara dokunabilmeyi sağlayan seçimler sonuçta toplumun kendi içinden çıkardığı kendinin yarattığı vasıtalardır . hem bireyler hem de toplumsal kesimlerce ortaya konduğundan apatinin temelde iki yönü bulunmaktadır . hem siyasal hem de kültürel açılardan bakıldığında demokrasi yüksek hassasiyet geniş katılım ve bunların bilincinde olmayı gerektirdiğinden demokrasinin içerisinde apatiye yer olmadığı açıkça görülmektedir .
461
145
Şeftalilerde merkezi lider terbiye sisteminin büyüme, verim ve kalite üzerine etkileri
bu çalışma şeftalilerde merkezi lider terbiye sisteminin büyüme verim ve kalite üzerine etkilerini belirlemek için yıllarında karadeniz tarımsal araştırma enstitüsünde yürütülmüştür . denemede çöğür anacına aşılı redhaven ve elegant lady şeftali çeşitleri kullanılmış ve fidanlar yılı şubat ayında dikilmiştir . araştırmada merkezi lider terbiye sistemi ile goble terbiye sistemi karşılaştırılmıştır . denemeye alınan ağaçlarda ağaç çapı ağaç boyu taç boyu ve taç hacmi belirlenmiştir . ayrıca araştırmada ağaç başına verim meyve ağırlığı ve suda çözünebilir kuru madde içeriği de saptanmıştır . denemede elegant lady çeşidi merkezi lider terbiye sistemindeki ağaçların meyve ağırlığı verim ve sçkm değerleri bakımından goble sistemindekinden daha iyi sonuçlar verdiği tespit edilmiştir .
anavatanı çin olan şeftali rosales takımının rosaceae familyasının prunoidea alt familyasına bağlı olan prunus cinsine girer . bu gelişme daha çok elma armut kiraz bahçelerinde gözlense de özellikle şeftali bahçelerinde goble dışında yetiştiricilik yapılmamaktadır . terbiye sistemleri ağaçların güneşten en iyi şekilde faydalanması bunun sonucunda da maksimum fotosentez yapılması ve yüksek kalitede meyve ve yüksek miktarda verim elde edilmesi için çok önemlidir . aksi takdirde ülkemizde de küçülen meyve bahçeleri azalan nitelikli tarım işçisi miktarı ve yükselen işçilik maliyeti dikkate alındığında meyvecilik sürdürülebilir olmaktan çıkabilir . denemede çöğür anaç üzerine aşılı redhaven ve elegant lady şeftali çeşitleri kullanılmıştır . meyveleri oldukça kırmızı yuvarlak iri meyve eti sarı sulu ve dayanıklıdır . ayrıca merkezi lider terbiye şekli uygulanırken daha etkin bir yan dallanma için göz yönetimi tekniği kullanılmıştır taç uzunluğu alt kısımdaki ilk ana dal ile ağacın tepe noktası arasındaki mesafe olarak belirlenmiştir meyvelerden elde edilen ve filtre kağıdından süzülen meyve sularından alınan örneklerin sçkm içerikleri el refraktometresi ile tekerrürlü olarak belirlenmiştir . yılında dikilen ağaçlarda veriler yıllarında alınmış merkezi lider terbiye sisteminin ağaçların vejetatif gelişim düzeylerine verim ve meyve özelliklerine etkisi incelenmiştir . çizelge de görüldüğü gibi yılında ağaç çapı bakımından her iki çeşitte de uygulanan terbiye sistemleri arasında istatistiki düzeyde önemli bir farklılık görülmezken yılında redhaven çeşidi goble sisteminde ağaç çapı bakımından merkezi liderden daha yüksek değere sahip olmuş ve bu değer istatistiki olarak önemli bulunmuştur . ağaç boyu açısından te redhaven da uygulanan terbiye sistemleri arasında farklılık bulunmazken elagant lady çeşidinde merkezi liderdeki değer daha yüksek olmuş ve bu değer istatistiki olarak önemli bulunmuştur . yılında ise ağaç boyları her iki çeşitte de merkezi lider terbiye sisteminde istatistiksel olarak daha yüksek olmuştur . ayrıca denemedeki merkezi lider ve goble sistemindeki ağaçların genel görünümü şekil ve de verilmiştir . çizelge te merkezi lider terbiye sisteminin incelenen çeşitlerde bazı meyve özellikleri üzerine etkisi verilmiştir . yılında meyve ağırlığı ve verim bakımından her iki çeşitte de uygulanan terbiye sistemleri arasında istatistiki olarak önemli bir farklılık görülmemiştir . söz konusu araştırıcıların sonuçları bizim sonuçlarımız ile kısmen çelişse de birim alan dikkate alındığında benzerlik göstermektedir . yaptıkları bir çalışmada merkezi liderin şeftaliler için uygun bir terbiye sistemi olduğunu bildirmişlerdir . ülkemiz birçok meyve türünde olduğu gibi dünya şeftali üretiminde de önemli bir konumdadır . dünyada meyvecilikte yetiştirme sistemleri üzerine yoğun çalışmalar yapılmakta bu çalışmalar sonucunda yeni sistemler geliştirilmektedir . geliştirilen bu sistemler ağaçların erken meyveye yatması verim etkinliğinin artırılması ve işçiliğin azaltılması gibi birçok önemli avantaj sağlamaktadır . ülkemizin dünya meyve yetiştiriciliğindeki yerini daha ileriye götürebilmesi için terbiye sistemleri ve bahçe yönetimi ile ilgili çalışmalara önem verilmelidir . bu çalışmadan elde edilen sonuçlara göre ülkemizde şeftali yetiştiriciliğinde merkezi lider terbiye sisteminin kullanılabileceği ve konu ile ilgili daha çok çalışılması gerektiği ortaya konulmuştur .
487
108
Tuzlu toprakların hidrokimyasal parametrelerinin laboratuvar koşullarında belirlenmesi
bu çalışma yıllık yağışın az aşırı buharlaşmanın ve taban suyunun yüzeye yakın olması nedeniyle oluşan tuzluluğun bitkinin gelişmesine verime ve toprağın çoraklaşmasına olumsuz etkisinin yıkamayla ortadan kaldırılması amacıyla yapılmıştır . tuzlu toprakların ıslahı maliyetli ve zaman gerektiren bir süreçtir . çözünebilir tuzların yıkanması amacıyla kullanılan matematiksel yöntemler toprakların ıslahında su tuz rejiminin modellenmesinde doğrudan ve ters problemlerin çözümü için yaygın olarak kullanılmaktadır . tuz taşınım modelinin uygulanabilirliği modelin süreçlerini tanımlayan hidrodinamiklerin diferansiyel eşitliklerinin deneysel parametrelerinin doğruluğuna bağlıdır . laboratuvar koşullarında yapılan çalışmada cm çapında kolonlar kullanılarak toprakta tuz taşınımının hidrokimyasal göstericileri olan konvektif difüzyon ve dispersiyon parametreleri toprak gözeneklerindeki su akış hızı belirlenmiştir . yıkama döneminde cı ve so iyonları için hidrokimyasal dispersiyon parametresi değerleri sırasıyla . . m ve . . m konvektif difüzyon parametresi ise . . m gün ve . . m gün olarak belirlenmiştir .
tarımsal üretimin sürdürülebilir olması üretimin ana kaynağı olan toprağın korunmasına ve suyun rasyonel kullanılmasına bağlıdır . ülkemiz topraklarında ise yüzölçümün sini çorak araziler oluşturmaktadır . yıkama tuzlu toprakların ıslahında en önemli yöntemlerden biridir . tuzlu toprakların yıkanmasında önemli hacimde tatlı su kullanılmaktadır . bu yöntemlerden biri olan matematiksel metotlar günümüzde bu sorunların çözülmesinde yaygın bir şekilde kullanılmaktadır . aydarov mikayilov ve azizov verigin ve ark . bu çalışmada tuzlu toprakların yıkanmasında tuz taşınım modeli esas alınarak laboratuvar koşullarında metal kolonlar kullanılarak hidrokimyasal parametrelerin deneysel olarak belirlenmesi ve elde edilen sonuçların ıslah edilecek tuzlu toprakların yıkanmasında kullanılmasıyla zaman maliyet ve su tasarrufu sağlanması amaçlanmıştır . nolu denklemeler sistemin bir tane çözümünün belirlenmesi başlangıç ve sınır koşullarının yapılması gerekmektedir . burada λ hidrokimyasal dispersiyon veya hidrodinamik dispersiyon parametresi olarak adlanır ve genelde toprağın tekstürüne içermiş olduğu tuzların tipine ve yıkama suyunun gözeneklerdeki hızına bağlı olarak değişmektedir . yıkama zamanı dm ve ν olduğundan eşitlik ifadesi daha basit bir şekilde ifade olunmaktadır . bu durumda konvektif difüzyon parametresi hidrodinamik dispersiyon parametresi olarak adlandırılmaktadır . kolonda yıkama öncesi deneme alanı içerisinden ve cm derinliklerden toprak örnekleri alınmıştır . araziden alınan toprak örneklerinin fiziksel ve kimyasal özellikleri çizelge de toprakların yıkama öncesi anyon ve katyon değerleri ise çizelge de verilmiştir . laboratuvarda tuz yıkaması için kullanılan kolon cm yüksekliğinde cm genişliğinde kare şekilli mm lik saçtan sızdırmaz ve antipas boyası ile boyanmış metalden yapılmıştır . vakum pompası plastik hortumlarla kolondaki katmanlara bağlanmıştır . profil katmanlarından alınan süzük örneklerinden toprakta tuz oluşumun da rol oynayan cı ve so iyonlarının ıc okuması yapılmıştır . toprakların yıkama sürecinde kararsız rejim ortamında tuz taşınım sürecini tanımlayan konvektif difüzyon denkleminin ortalamalı integral çözümü aşağıda gibi ifade olunmaktadır parametresi v gözeneklerdeki su hızı . η ve τ parametrelerine bağlı olarak hesaplanan λ değerine göre d değeri hesaplanır . hidrokimyasal parametrelerin geçerliliğinin belirlenmesi için yapılan sayısal işlemler fortran vı paket programında yapılmıştır . konvektif difüzyon parametresi değerleri ise cl iyonu için . . m gün so iyonu için ise . . m gün olarak belirlenmiştir . tuz taşınım probleminin çözümünün pratikte kullanılabilirliği ve güvenirliği önemli ölçüde modelin parametrelerinin hassas bir şekilde belirlenmesine bağlıdır . tuz taşınım modelinin hidrokimyasal parametrelerinin tespit yöntemleri çoğu zaman ters problemin çözümü esasında gerçekleştirilir . elde edilen klor ve sülfat değerlerin birbirine yakın çıkması arazi şartlarının yıkama da önemli bir etken olacağı öngörülmektedir .
419
132
Donör İneklerin Beslenmesi
donör ineklerin beslenmesinde başarı elde edilen toplam oosit ve transfer edilebilen embriyo sayısına bağlıdır . donör ineklerin iyi bir şekilde beslenmesi için ırk yaş canlı ağırlık laktasyon sayısı süt verimi vücut kondüsyon skoru ve önceki beslenme programları dikkate alınmalıdır . yüksek süt veren laktasyondaki donör inekler süt ve süt bileşenlerinin sentezi için önemli miktarda besin maddelerine ihtiyaçları vardır . bu ihtiyaçların yanı sıra donör ineklerin yeterli ve kaliteli oosit ve embriyo üretimi için de yüksek besin maddelerine gereksinimleri bulunmaktadır . rasyonda özellikle enerji ham protein karbonhidrat vitamin ve mineral madde düzeyleri yeterli olmalıdır . donör inekler embriyo toplama periyodunda her türlü stres faktörlerinden uzak tutulmalıdır . bu derlemede donör ineklerin beslenmesi gözden geçirilmiş ve bununla ilişkili bileşenler üzerinde durulmuştur .
süt sığırı yetiştiriciliğinde yüksek verimli bir hayvandan çok sayıda yavru elde edebilmek için süperovulasyon ve embriyo transfer uygulamaları birlikte yapılmaktadır . bu işlemlerin maliyetinin yüksek olması nedeniyle sürekli yeni yöntemler denenmekte veya var olan teknikler geliştirilmeye çalışılmaktadır . görüldüğü üzere donör ineklerin beslenmesinde hp konusunda bile birliktelik sağlanamamıştır . bu derlemede donör ineklerin beslenmesi ile ilgili genel bilgiler yanında bazı spesifik besin maddelerinin donör inekler üzerindeki etkilerinden söz edilmiştir . üreme üzerine etkili olduğu bilinen hayvanın genetik yapısı dışındaki pek çok faktör doğrudan besleme ile ilgilidir . donör ineklerin aşırı beslenmesi ile oluşan negatif etki karbonhidrat ve yağ asidi gibi enerji kaynaklarının manipule edilmesi sonucu embriyo viabilitesini etkilemektedir . günümüzde modern işletmelerde uygulanan donör ineklerin besleme programlarında hayvanlar toplam karışım rasyonuna dayalı şekilde beslenmektedirler . bu amaçla yola çıkan yaakup ve ark . düvelerde kaba yem tipi ile konsantre yem tüketiminin folikül sayısı ile progesteron konsantrasyonu üzerine etkilerini incelemişlerdir . yüksek süt veren ineklerin besin madde gereksinmelerinin karşılanması için bazı stratejik önlemlerin alınması gerekmektedir . laktasyondaki ineklerin protein yıkılabilirliği farklı yemlerle beslenmesi transfer edilebilir embriyo sayısını etkilememiş buna karşılık transfer edilebilir embriyo oranında bir azalmaya neden olmuştur . donör ineklerin aşırı düzeyde hp veya protein yapısında olmayan azotlu yemle beslenmesi uterus ph ını değiştirebilmektedir . tablo de rasyondaki hp oranı ile plazma progesteron düzeyi arasındaki ilişki gösterilmiştir . araştırıcılar transfer edilebilir embriyo sayısının rasyondaki enerji tüketimi azaldıkça artış gösterdiğini rasyondaki yağ kaynağının kullanılabilir embriyo sayısı üzerine bir etki yapmadığını tespit etmişlerdir . linolenik asitçe zengin rasyonlar progesteron sentezini stimüle ederek gebeliğin anne tarafından tanınmasını sağlamaktadır . son yıllarda şelat şeklinde veya organik iz minerallerin hayvan yemlerinde kullanılmasına yönelik çalışmalar yapılmaktadır . β karoten özellikle uterus ve ovaryumda vitamin a ya dönüşmesi nedeniyle olumlu sonuç vermekte doğum sonrası tekrar gebe kalma oranı üzerine olumlu etki yapmaktadır . korunmuş metiyonin katkısının bos indicus düvelerin üreme performansına olan etkilerinin araştırıldığı bir çalışmada araştırıcılar kuru dönemin sonunda metiyonin üre katkılı yemlerle beslemenin ovaryum aktivitesini ve foliküler dinamiğini iyileştirdiğini ifade etmiştir . korpus luteumlu düvelerin oranı gün boyunca günde g korunmuş metiyonin katkılı beslenen grupta katkı yapılmayan grupta ise . olmuştur . donör ineklerin beslenmesinde rumende korunmuş metiyonin ilavesi denenebilir . laktasyondaki ineklerin rasyonlarında bulunan gosipol düzeyi ile tipinin performans üzerine etkisini araştıran santos ve ark . ineklerin gün boyunca yüksek düzeyde gosipollü yemle beslenmesinin sağlık üzerine bir etkisinin olmadığını buna karşılık plazma gosipol konsantrasyonunda bir iyileşme olduğunu buna karşılık doğum oranının azaldığını ifade etmiştir . üreme performansını iyileştirmeye yönelik son yapılan araştırmalar döl verimi beslenme arasındaki ilişkiyi işaret etmektedir . donör ineklerin beslenmesinde önemli olan genel hususlar aşağıda sunulmuştur . bunu belirlemek için donör ineklerin sütlerinde üre nitrojen düzeyleri incelenmelidir . donör ineklerin beslenmesinde teorik bilgilerin uygulamadaki kullanımı ya da gözlemlere dayalı değişikliklerin yapılması ayrı bir takip uğraş veri toplama ve değerlendirme gibi süreçlerle birlikte olmalıdır . donör ineklerin beslenmesinde istenilen sonuçların ortaya çıkmasını sağlamak için besleme ile ilgili konular üzerinde dikkatle durulmalıdır .
462
113
Türkiye'de ana ürün olarak yetiştirilecek soyanın (glycine max L.merrill) çok kriterli karar verme yöntemiyle arazi uygunluk analizinin yapılması
tarım arazilerinde maksimum verim ve kalite yetiştirilmek istenen bitkilere en uygun arazilerin seçilmesi ile mümkün olmaktadır . arazi kavramı toprak topoğrafya iklim gibi bir çok farklı unsuru içermektedir . bu unsurların birlikte değerlendirildiği yöntemler ise başarılı arazi planlamalarını ortaya koymaktadır . çok kriterli karar verme yöntemi de bu yöntemlerden bir tanesidir . bu kapsamda yapılan çalışma ile ana ürün soya bitkisinin yetişebileceği en uygun araziler iklim toprak ve topoğrafya kriterleri dikkate alınarak çok kriterli karar verme yöntemi ile değerlendirilmiştir . söz konusu değerlendirmede her bir kriterin arazi uygunluk sınıflarının tespitinde yapacağı ağırlıklı etki analitik hiyerarşi süreci tekniği ile gerçekleştirilmiştir . ayrıca bir diğer çok kriterli karar verme yöntemi olan ağırlıklandırılmış doğrusal kombinasyon yöntemi kullanılarak da ana ürün soyanın yetişebileceği arazi uygunluk sınıfları tespit edilmiştir . buna göre çalışma alanının . lük bölümü olan toplam . hektar alan ana ürün soyanın yetiştirilmesi için çok uygun ve orta uygun sınıflarında yer alırken . oranında alan az uygun . oranındaki alan ise soya yetiştirilmesine uygun olmayan alanlar olarak belirlenmiştir . bu sonuçlara göre en azından çok uygun ve orta uygun sınıfların yer aldığı alanlarda ana ürün olarak yerli soya üretiminin yapılması yıllık soya ihtiyacımızın karşılanmasında ithalatın önüne geçeceği düşünülmektedir .
türkiye nüfusunun yaklaşık yarısı geçimini tarımdan sağlamaktadır . aynı şekilde tarım arazilerinin uygun şekilde yönetiminin sağlanmasına yönelik politikaların geliştirilmesini de sağlayacaktır . bu da uygun ürünler için uygun alanların belirlenmesi zorunluluğunu gündeme taşımaktadır . karmaşık yapıda ve çok sayıda bulunan bu kriterlerin bir arada kullanılmasına alansal problemlerinçözümlenmesine modellemesine değerlendirilmesine ve alternatif öncelik kararların verilmesine sağladığı kolaylıklardan dolayı coğrafi bilgi sistemleri tabanlı çok kriterli karar verme yöntemleri kullanılmaktadır . tarım yapılabilen alanlar toplam alanının üçte birini oluşturmaktadır . uzun yıllar ortalama yağış miktarı mm olup yıl içerisinde en fazla yağışı kuzey ve güney bölgeleri alırken en az yağışı orta bölgeler almaktadır . bu veri seti soya nın ihtiyaç duyduğu rakım farkının belirlenmesi amacıyla kullanılmıştır . çok kriterli karar verme yöntemi birden fazla çok sayıda karmaşık yapıdaki mekansal parametrelerdeki bilgilerin tek bir değerlendirme indeksi oluşturularak nasıl birleştirileceği ile ilgili önceliklerin ortaya konulma sürecidir . ağırlıklı doğrusal kombinasyon yönteminde soya nın yetişmesine etki eden her bir ana ve alt kriterler için önem derecesine göre bir ağırlık atanmaktadır . her bir alt kriter için ürün uzmanı görüşleri doğrultusunda alt kriter sınıfları ve bu sınıflara ait standardize edilmiş alt kriter puanları hesaplanmaktadır . bu teknik li yıllarda thomas l . saaty tarafından geliştirilmiş olup kriterlerin ikili olarak birbirleriyle göreceli önemine göre karşılaştırılmalarına dayanmaktadır . yani ahs de ikili karşılaştırmalar matrisinin köşegenlerindeki tüm elemanlara değeri atanmaktadır . tutarlılık oranının hesaplanmasında kullanılan tutarlılık indeksi ikili karşılaştırmalar matrisi ile buna yönelik normalize ağırlık değerlerinin çarpılmasından elde edilen ağırlıklandırılmış toplam vektörün her bir elemanının buna karşılık gelen normalize ağırlık değerlerine bölünmesinden elde edilen değerlerin aritmetik ortalaması olan maksimum özdeğerin kullanıldığı aşağıdaki formül ile elde edilmektedir . bu karşılaştırmada iklimin soya yetiştirilmesinde arazi uygunluk sınıflarının belirlenmesinde en büyük ağırlığa sahip olduğu belirlenmiştir . aynı şekilde topoğrafya da başta soya olmak üzere genel anlamda tarımsal faaliyetler üzerinde önemli etkiye sahiptir . alt kriterler için ikili karşılaştırma matrisinde . luk tutarlılık oranıyla tutarlı bir karşılaştırma yapılmıştır . farklı coğrafi ve iklim bölgelerinde vegetasyon süreleri farklılıklar göstermekte olup meena ve ark . . bu ayda düşük sıcaklıklar çiçek oluşumunu ve döllenmeyi olumsuz etkilerken aşırı yüksek sıcaklar da çiçek dökmeyi artırmakta ve dolayısıyla ileriki dönemlerde daha az bakla oluşumu yoluyla verimi azaltıcı etki yapmaktadır . soyanın . metre derinliğe ulaşabilen kazık köklü bir bitki olması ve ana köke bağlı olarak ayrıca kuvvetli bir saçak kök sisteminin bulunması toprağın derinliklerine sızan su ya da besin maddelerini de bünyesine alarak derin topraklardan daha iyi yararlanmasını ve daha fazla verime ulaşabilmesini sağlamaktadır . te tarımsal arazi kullanım planlaması için endonezya nın kalimantan bölgesinde arazi kaynaklarının bir araya getirilerek değerlendirilmesi amacıyla yapmış oldukları çalışmalarında soya için arazi uygunluk kriterleri olarak aylık ortalama sıcaklık ve etkili toprak derinliği kriterlerini kullanmışlardır . yükseklik soya tarımında önemli kısıtlayıcı etkiye sahip bir kriterdir . te iran ın golestan bölgesindeki havzada gerçekleştirdikleri çalışmada soyanın yetiştirilmesi için arazi uygunluk sınıflarının elde edilmesinde topoğrafik faktörlerden biri olan yükseklik kriterini deniz seviyesinden metre yukarısını eşik değer olarak kullanmışlardırakk sınıfları arazilerin tarımsal açıdan planlamalarında kullanılan soyanın isteklerini karşılayabilecek nitelikteki sınıfları ile önemli bir kriter olarak değerlendirimiştir . buna göre soya yetiştirilmesi için çok uygun arazi sınıfında . hektar alan ile en fazla alana sahip güneydoğu anadolu bölgesi olurken bunu marmara bölgesi akdeniz bölgesi ve ege bölgesi takip etmektedir . güneydoğu anadolu bölgesi soyaya iklim uygunluğu sayesinde çukurova dan kat daha fazla bir potansiyel üretim alanı sunmaktadır .
578
201
HAVACILIKTA SÜRDÜRÜLEBİLİR GELİŞME GÖSTERGELERİ
genel sürdürülebilir gelişme indeksi kendisini belirleyen üç indeksten özellikle toplumsal sürdürülebilir gelişme indeksi dolayısıyla politik kararlar için önem taşımaktadır . eksergoekonomik ve çevresel sürdürülebilir gelişme indeksleri ise teknolojik gelişme için ön plana çıkmaktadır . bu çalışmada birleşik eksergoekonomik çevresel indeksi oluşturan göstergelerden havacılık sektörünü ilgilendirenler irdelenmiştir . göstergeleri normalleştirme ve aritmetik geometrik birleştirme yöntemlerine ilişkin geliştirme önerileri sunulmuştur . çok sayıdaki benzer eksergoekonomik göstergelerden havacılık alt sektörlerinin ihtiyacı doğrultusunda temel olanlar üzerinde durulması teknolojik iletişim için kolaylık sağlayacaktır . sürdürülebilirlik analizinin uygulanması yararlı olacak başlıca alt sektörler uçak gövdesi ve uçuş uçak itki sistemleri uçak yardımcı enerji sistemleri hava meydanları hava trafiği kontrolü ve uçak yer hizmetleri uçak dışı hava araçları askeri havacılık havacılıkta geri dönüşümdür . beyaz eşya ve binalar için uygulanmakta olan enerji sertifikasyonuna benzer olarak eksergoekonomik çevresel gelişme indeksi ve sertifikasyonu sanayi tesislerine ve havacılık alt sektörlerine geniş bir zaman çerçevesi içinde uygulanmalıdır . çalışmada uçuş sırasında çevre şartlarının değişiminin etkisi ve genişletilmiş ekserji muhasebesi yöntemi hakkında bilgilere de yer verilmiştir .
sürdürülebilirlik kavramı ikinci dünya savaşı sonrasında dünya kaynaklarının uzun dönemde tükenmesi endişesinden kaynaklanan roma kulübü bildirgesiyle ön plana çıkmıştır . genel anlamda söz konusu olan toplumsal gelişmenin sürdürülebilirliğidir . sürdürülebilir gelişme kavramı kurumların sektörlerin hatta kişilerin bile eylemleri için uygulanabilir . sık kullanılan uzaydaki dünya gemisindeyiz sözüyle toplumsal sürdürülebilirliğin yanı sıra dünya kaynaklarının sınırlılığı ve temiz tutulması dolayısıyla fiziki kimyasal biyolojik kısaca çevresel sürdürülebilir gelişmenin önemi de anlatılmaktadır ve bu sürdürülebilir gelişmenin ikinci temelidir . beyaz eşyaların enerji verimi ve binaların yalıtımı konularında uygulanan sertifika zorunluluğu önerilen yasal gelişme için iyi örneklerdir . alman enerji sektörünün sürdürülebilir gelişmesinin ölçülmesi konusundaki makalede schlör vd . ve bu ekserjinin en azından bir kısmının geri kazanılabilmesi önemlidir . atıkların belirlenen çevre şartlarına göre pozitif ekserjiye sahip olmasının bu atıkların çevrede değişiklik yapma potansiyelini gösterdiğini ve böylece atık ekserji miktarının çevresel etki için kullanılabileceğini belirtmiştir . bu farklı göstergeleri gruplar halinde birleştirip bileşik göstergeler ve bazı kapsamlı göstergelerin ise alt göstergeleri oluşturulabilir . toplumsal indeksi belirlemekte bazı önemli göstergelerin zamana göre türevi de türetilmiş göstergeler olarak kullanılabilir . fakat boyutsuzlaştırmada kullanılan referans büyüklüğünün sistemin karakteristik bir büyüklüğü olması ve boyutsuzlaştırılan büyüklükle aynı mertebeden seçilerek sayısal hesaplar sırasında değişimlere duyarlılığın kaybolmaması sağlanmalıdır . gi min ve gi maks değerlerinin seçiminde ortalamaya yakın bölgedeki duyarlılığı azaltmamak amacıyla veri kümesinin en uç değerleri yerine eşt . cç yerleşik eksergoekonomik analizde ve bileşenlerin eniyilemesinde kullanılan iki önemli gösterge bejanv . d . ekserji kayıplarının sürdürülebilirliği azaltıcı etkilerine daha büyük önem vermekteler ve hükümetlerin sürdürülebilirlik çalışmalarını tamamen ikinci yasaya dayandırmalarını önermektedir . ekolojik verim sistemin ürün ekserjisinin ürün artı yenilenemeyen kaynak ekserji toplamına oranıdır . çevresel etkiler için ise atıkları doğaya yasal limitler içerisinde salabilmek için gerekli bir prosesin ekserji ekonomik analizi de genişletilmiş kontrol hacmi içerisine eklenmiştir genişletilmiş ekserji muhasebesi nin doğru ekserji analizleri için yeterli ve ayrıştırılmış veri tabanları kullanıldığı takdirde küçük ve büyük ölçekli sistemlere rahatlıkla uygulanabileceğini göstermiştir . indeks ve göstergelerin tanımlanması konusunda ekserji analizi içermeyen çalışmaların sürdürülebilirlik konusunda karşılaştırmalar yapılması birleşik bir indeks tanımlanması ve bu birleşik indeksin ilgili kurumlara yol gösterilmesi bakımından önemli katkılar içermesine rağmen incelenen sistemlerdeki zayıf noktaları ve iyileştirme potansiyeli yüksek yerleri göstermede yetersiz olduğu düşünülmektedir . göstergeleri normalleştirme ve aritmetik geometrik birleştirme yöntemlerine ilişkin değerlendirmelerde bulunulmuştur .
467
159
Ahmetli ve Turgutlu (Manisa) ilçelerindeki bağlarda salkım güvesi [Lobesia botrana den. & schiff. (lep.: tortricidae)]’nin popülasyon değişimi ve bulaşıklık oranının saptanması
ahmetli ve turgutlu ilçelerinde belirlenen sekiz adet bağ alanında yuvarlak çekirdeksiz üzüm çeşidinde salkım güvesi nin popülasyon gelişimini ve bulaşıklık oranını saptamak amacıyla yıllarında çalışmalar yürütülmüştür . zararlının popülasyon gelişimini belirlemede eşey feromon tuzakları her köye bir adet olacak şekilde kullanılmıştır . lobesia botrana nın bulaşıklık oranını belirlemek için her bağda dört farklı sıra üzerinde rastgele seçilen adet salkım kontrol edilerek bulaşıklık oranı tespit edilmiştir . salkım güvesi her iki ilçede yakalanan ergin sayıları bakımından hasat tarihine kadar üç hasattan sonra da bir olmak üzere toplam dört tepe noktası oluşturmuştur . hasat dönemine kadar tuzaklarda haftalık en fazla ergin yılında ahmetli de karaköy ve turgutlu da derbent beldesi nde ağustos tarihinde yılında ahmetli de ataköy ve turgutlu da sarıbey köyünde ağustos tarihinde yakalanmıştır . hasat döneminden sonra ise tuzaklarda haftalık en fazla ergin yılında ahmetli de gökkaya beldesi ve turgutlu da akçapınar köyünde ağustos tarihinde yılında ahmetli de ataköy ve turgutlu da sarıbey köyünde eylül tarihinde yakalanmıştır . lobesia botrana nın en yüksek bulaşıklık oranları yılında ahmetli de gökkaya beldesi ile karaköy de turgutlu da sarıbey köyünde olarak ağustos tarihinde yılında ise ahmetli de gökkaya beldesinde ve turgutlu da sarıbey köyünde olarak ağustos tarihinde tespit edilmiştir . üreticilerimizin salkım güvesi ile mücadeleye karar verirken mutlak surette feromon tuzaklarında ergin sayısı başta olmak üzere diğer bazı kriterleri dikkate almaları gerekmektedir .
asma rhamnales takımında yer alıp vitaceae familyasına ait bir kültür bitkisidir . üzüm yüksek şeker içeriğinden dolayı kalori değeri yüksek bir besin maddesidir . ancak üzümün beslenme değerini oluşturan maddelerin niteliği ve miktarı taze veya işleme sonucunda dönüştüğü mamul ürüne bağlı olarak değişmektedir . sahip oldukları bağ alanları bakımından dünyanın ilk beş üretici ülkesi ispanya fransa italya çin ve türkiye dir . bu alanlarda . . ton yaş üzüm üretilmektedir . bu çalışmada manisa ilinin ahmetli ve turgutlu ilçelerinde yuvarlak çekirdeksiz üzüm bağlarında l . botrana nın eşeysel çekici feromon tuzakları ile ergin popülasyon gelişiminin ve bulaşıklık oranının belirlenmesi amaçlanmıştır . çalışmanın ana materyalini salkım güvesi ile yuvarlak çekirdeksiz üzüm bağları oluşturmuştur . denemeler manisa ilinin ahmetli ve turgutlu ilçelerinde her ilçede dörder adet olmak üzere toplam sekiz adet seçilen bağlarda yürütülmüştür . tuzakların bağ içinde bulundukları konum tüm alanı temsil edecek şekilde ayarlanmıştır . söz konusu unsurların bulunduğu üzüm salkımları bulaşık olarak kabul edilip kaydedilmiş ve bulaşıklık oranları tespit edilmiştir . salkım güvesinin ahmetli ilçesine bağlı ataköy deki bağda ve yıllarındaki ergin popülasyon gelişimi şekil de verilmiştir . l . botrana nın her iki yıl için hasat dönemine kadar üç hasattan sonra da bir olmak üzere toplam dört tepe noktası oluşturduğu görülmüştür . karaköy de yılında en fazla ergin hasat dönemine kadar adet tuzak ile ağustos hasat döneminden sonra ise adet tuzak ile ağustos yılında en fazla ergin hasat dönemine kadar adet tuzak ile ağustos hasat döneminden sonra ise adet tuzak ile eylül tarihlerinde yakalanmıştır . ergin popülasyon gelişim grafiklerinde l . botrana nın her iki yıl için hasat dönemine kadar üç hasattan sonra da bir olmak üzere toplam dört tepe noktası oluşturduğu görülmüştür . tepe noktalarının yılında nisan haziran temmuz ile ağustos tarihlerinde yılında nisan haziran temmuz ile eylül tarihlerinde oluştuğu tespit edilmiştir . şekil incelendiğinde kestelli köyündeki bağda salkım güvesi ilk erginleri ve yıllarında sırasıyla mart ve mart tarihlerinde eşeysel çekici tuzaklarda yakalanmıştır . tepe noktalarının yılında nisan haziran temmuz ile ağustos tarihlerinde yılında nisan haziran temmuz ile eylül tarihlerinde oluştuğu tespit edilmiştir . şekil incelendiğinde musacalı köyündeki bağda l . botrana ilk erginleri ve yıllarında sırasıyla mart ve mart tarihlerinde eşeysel çekici tuzaklarda yakalanmıştır . şekil de görüldüğü gibi sarıbey köyündeki bağda l . botrana ilk erginleri ve yıllarında sırasıyla mart ve mart tarihlerinde eşeysel çekici tuzaklarda yakalanmıştır . öztürk ve şahin gaziantep ili islahiye ilçesi bağ alanlarında l . botrana nın yılda dört kez tepe noktası oluşturduğunu bildirmişlerdir . en fazla bulaşıklık . . tarihinde ahmetli ilçesinde gökkaya beldesi ve karaköy de bulunan bağlarda turgutlu ilçesinde sarıbey köyünde bulunan bağda olarak tespit edilmiştir . lobesia botrana nın meydana getirdiği ortalama bulaşıklık oranları yılında ahmetli ilçesi ataköy gökkaya karaköy ve kestelli de sırasıyla . . . ve . olarak turgutlu ilçesi akçapınar derbent musacalı ve sarıbey de yine sırasıyla . . . ve . olarak belirlenmiştir . en fazla bulaşıklık . . tarihinde ahmetli ilçesinde gökkaya beldesinde bulunan bağda turgutlu ilçesinde sarıbey köyünde bulunan bağda olarak tespit edilmiştir . yapılan çalışmayla salkım güvesinin manisa ilinde halen ve yoğun olarak zararına devam ettiği belirlenmiştir . üreticilerimiz yıllardır sadece kimyasal mücadele uygularlarken son yıllarda biyolojik ve biyoteknik mücadelelerinde faydasını görüp kullanmaya başlamışlardır .
536
241
Orta Anadolu Bölgesinde Geliştirilen Mısır (Zea mays L.) Hatlarının Kombinasyon Yeteneklerinin ve Melez Güçlerinin İncelenmesi
bu araştırma yıllarında konya ili ekolojik koşullarında iki yıl süre ile yürütülmüştür . araştırmada mısır hatlarının kombinasyon yeteneklerinin ve melez güçlerinin tane verimine etkisini incelemek amacıyla adet ebeveyn hattı ve bu hatların melezlerinden elde edilen adet melez mısır genotipi tesadüf blokları deneme desenine göre iki tekerrürlü olarak yetiştirilmiştir . yapılan çalışmada tane verimi açısından hatların kombinasyon yetenekleri ve melez güçleri incelenmiştir . araştırmada en yüksek tane verimi kg da ile smb x frb melezinden elde edilirken en yüksek heterosis ve heterobeltiosis değerleri sırasıyla . ve . olmuştur . ayrıca araştırmada kullanılan adet ebeveynden tanesi tane verimi için pozitif önemli gkk değeri melezler içinde ise adet melez pozitif ökk değerine sahip olmuştur . araştırmada incelenen melezlerin tane verimi yönünden çok geniş bir varyasyon göstermesi bu melez popülasyonunun ümitvar çeşitler geliştirmek için bir potansiyelinin olduğunu göstermektedir . bu çalışmadaki sonuçlar mısır ıslahında ana ve veya baba olarak kullanılacak ebeveynlerin doğru belirlenmesinin melezlerin performansında çok önemli olduğunu göstermiştir .
mısır bitkisi ülkemiz ve dünya genelinde ekim alanı ve üretimi bakımından tarla bitkileri içerisinde çok büyük bir öneme sahiptir . günümüz itibari ile ülkemizde civarında tescilli çeşit ve civarında üretim izinli çeşit vardır . ayrıca tescilli ve üretim izinli mısır hattı bulunmaktadır . araştırmada safgen tohumculuktan sağlanan atdişi gurubundan kendilenmiş hat materyal olarak kullanılmıştır . genel olarak ayların sıcaklık dağılımı da uzun yıllar sıcaklık ortalamalarına paralel gerçekleşmiştir . materyallerin hazırlandığı yıl olan yılında vejetasyon süresi boyunca . mm yağış düşmüştür . denemenin kurulmuş olduğu yılında ise yağış vejetasyon süresi boyunca mm olmuştur . kullanılabilir fosfor oranı . kg da ile çok yüksek toplam potasyum oranı ise . kg da ile yüksek seviyededir . bitkilerin çiçeklenme döneminde önce ana olarak seçilen hatların koçan sürgünleri parşömen kağıttan yapılan torba ile ipekler çıkmadan izole edilmiştir . her kombinasyon için en az beş bitkide melezleme işlemi yapılmıştır . hasat edilinceye kadar koçanlar bu kağıt torbalar içinde kalmıştır . araştırmada hat ve çeşitlere ait tane verimleri ttsm teknik talimatlarına göre neme göre düzeltilmiş düzeltilmiş ağırlık x x tane koçan oranı ve dekar verimi parsel hasat alanı şeklinde belirlenmiştir . melezlerin heterosis değerleri ht hatlarının kombinasyon yeteneklerinin ve melez güçlerinin incelenmesi amacıyla yürütülen çalışmada melezlere ve hatlara ait bulgular verilmiştir . anaç ve f melezlerinin tane verimine ait çoklu dizi analizi sonuçları gözlem ortalamaları heterosis ve heterobeltiosis değerleri çizelge çizelge şekil ve çizelge te verilmiştir . en fazla tane verimine sahip melez kg da ile smb x frb melezi olurken en düşük tane verimine sahip melez ise kg da ile sma x frb melezinin olduğu anlaşılmıştır . adana bölgesi ekolojik şartlarında cerit yaptığı araştırmada anaçların tane verimi kg da ortalama ise kg da melezlerde ise kg da arasında ve ortalama ise kg da olarak bulunmuştur . konya bölgesi ekolojik koşullarında şanlı saf hat ve bunların yarım dialleli melezi ile yaptığı araştırmada anaçların dane verimi kg da melezlerin tane verimi ise kg da arasında olduğunu bulmuştur . melezlere ait tane verimi değerlerinin heterosis ve heterobeltiosis değerleri olarak çizelge te verilmiştir . benzer konuda yürüttükleri araştırmada cengiz tane verimi için heterosis oranının . . arasında heterobeltiosis oranının ise . . arasında olduğunu ortalama heterosis ve heterobeltiosis oranının ise sırasıyla . . olduğunu bildirmiştir . konuşkan nın yaptığı çalışmada ise ortalama heterosis ve heterobeltiosis oranı sırasıyla tane veriminde . . olduğunu bildirmiştir . bu çalışmada anaç ve bunların melezlenmesi ile elde edilen farklı melez tane verimi yönünden incelenmiştir . fakat türkiye genelinde olduğu gibi bölgemizde de tanelik üretiminde kullanılan mısır çeşitlerinin tamamına yakını yabancı orjinlidir . bu çalışmada ülkemizin yerli mısır çeşit geliştirme çalışmalarına bir parçada olsa katkıda bulunmak ve üstün vasıflı mısır hat ve melezlerinin ortaya konması amaçlanmıştır .
480
160
SALDIRI TESPİT SİSTEMLERİNE MAKİNE ÖĞRENME ETKİSİ
teknoloji ilerledikçe ve insanlar ile makineler arasındaki bağlantı arttıkça sistem ve veri güvenliği daha önemli hale gelmektedir . saldırganlar sistemleri inceleyerek açıklarını bulmaya çalışmakta ve kimi zaman da başarıya ulaşmaktadırlar . başarıya ulaşan saldırılar maddi manevi zararlara yol açmaktadır . bunların önüne geçebilmek için anti virüs veya güvenlik duvarları kullanılmaktadır . anti virüs ve güvenlik duvarları uzman saldırganlara karşı her zaman etkin bir savunma sağlayamayabilirler . bu ve benzer sorunlardan yola çıkılarak saldırı tespit sistemleri geliştirilmeye çalışılmıştır . bunu çeşitli sistemlerden ve ağ kaynaklarından bilgi toplayarak ve sonra olası güvenlik sorunları için bilgileri analiz ederek gerçekleştirirler . çalışmamızda bu sorunlara odaklanılmış ve makine öğrenmesi tekniklerini bilinen saldırı çeşitlerini ve sunucu tabanlı saldırı yöntemlerinin verilerini kullanarak saldırı tespit sistemi eğitmek amaçlanmıştır . bu doğrultuda çalışmamızda cesarftp webdav ıcecast tomcat os smb os print spool pmwiki wireless karma pdf n backdoored executable browser attack ınfectious media saldırı verileri birleştirilerek veri seti oluşturulmuştur . ortaya çıkan bu veri seti ise destek vektör makinesi ve naive bayes kullanılarak sınıflandırılmış ve eğitilmiştir ve elde edilen sonuçlar paylaşılmıştır . dvm ile sistemin eğitilmesi ve test edilmesinden sonra başarı oranına ardından tekrar uygulanan boyut azaltma ve temel bileşen analizi sonrasında naive bayes ile birlikte başarı seviyesine ulaşılmıştır . bu da bahsi geçen saldırı verileri kullanılarak eğitilen saldırı tespit sistemi aktif ve çalışıyor konumda iken gelen saldırıları oranında doğru tespit edebildiğini göstermiştir .
bilgi sistemleri ve ağlar elektronik saldırılara maruz kalabilirler . script kiddie diye tabir edilen kişiler interneti sürekli olarak alt ağlar tarafından yapılan taramalar dahil bilinen hatalara karşı tarar . araştırma toplulukları sistem saldırılarına karşı istatistik tabanlı imza tabanlı davranış tabanlı ve karma tabanlı teknikler kullanarak savunmaya çalışmışlardır . saldırının doğru tahmininden sonra bu saldırıya yönelik bir savunma sisteminin devreye girmesi sistemi amacına ulaştıracak ve minimum hasar ile saldırıyı atlatmayı sağlayacaktır . yeni gözlemleri değerlendirmek için limiti ayarlamak tespitin kalitesi üzerinde önemli bir etkiye sahip olduğu için istatistiksel bir algılama yaklaşımı tasarlamada kritik bir adımdır . imza temelli tespit teknikleri esas olarak polimorfik solucanlara odaklanmaktadır . içerik tabanlı imzalar bir solucan uygulamasına özgü özellikleri yakalar bu nedenle yeterince genel olmayabilir ve diğer istismarlar tarafından kaçırılabilir . ağ anormallik tespitinde uygun bir çözüm sağlamak için normallik kavramına ihtiyaç duyulur . böylece her sistem esas olarak iki modüle sahiptir modelleme modülü algılama modülü . şekil te herhangi bir saldırı tespit sisteminin varsayılan olarak sahip olması gereken bileşenler gösterilmiştir . sts ler gerçek zamanlı çalışmasına yakınlığına göre iki sınıfa ayrılabilir . sunucu tabanlı sts iç veya dış herhangi bir şeyin işletim sisteminin yürürlüğe koyduğu güvenlik politikasını engelleyip engellemediğini izleyen bir aracı olarak düşünülebilir . çalışmamızda kullanılacak veri seti cesarftp webdav ıcecast tomcat os smb os print spool pmwiki wireless karma pdf n backdoored executable browser attack ınfectious media saldırı verileri birleştirilerek oluşturulmuştur . bir veri setinin orijinal n koordinatlarını ortogonal olarak asıl bileşenler adı verilen yeni bir n koordinat grubuna dönüştüren istatistiksel bir prosedürdür . tba dönüşümünün orijinal değişkenlerin göreceli ölçeklendirilmesine duyarlı olduğuna dikkat edilmesi gerekir . verilerin ı eğitim için geri kalan u test için kullanılmıştır . kullanılan kütüphaneler ve dvm standart tanımlamalarından bir örnek şekil te gösterilmiştir . bunlar her bir sınıf değerine ait belirli özellik değerlerinin olasılığını hesaplamak için tahminlerde bulunurken gereklidir . ardından eğitim verilerinden hazırlanan özetler kullanılarak tahminler yapılabilir . naif bayes algoritmasının kullanılan fonksiyonlardan birkaçı şekil de gösterilmiştir . naive bayes algoritmasının uygulanmasından sonra elde edilen sonucu incelediğimizde başarı oranı olmuştur . makine öğrenmesi yöntemleri kullanılarak devamlı olarak izlenmesi gereken sistemler otomatik hale getirilebilir ama bu sistem kesinlikle güvenli çalışıyor demek değildir . ayrıca eğitimlerde naive bayes ile karşılaştırıldığında daha fazla zaman almaktadır . çalışmamızda paylaşmış olduğumuz sonuç makine öğrenmesi yöntemleriyle eğitilen saldırı tespit sistemlerinin hem içeriden hem de dışarıdan gelebilecek benzer saldırılara karşı yüksek başarı oranıyla yakalayabildiğini göstermektir . bu tip sistemlerin geliştirilmesindeki en büyük sorun paylaşılmayan verilerdir .
393
218
Türkiye’de Seyahat Sektöründe İstihdam Edilen Yabancı Personel Üzerine Bir Araştırma
son yıllarda rusya ve bdt ülkelerinden gelen turistlerin antalya ilinde yoğunlaşması ve burada faaliyet gösteren tur şirketlerinin rusça bilen personele olan ihtiyacının artması nedeniyle başta rusya olmak üzere rus dilinin konuşulduğu coğrafyalardan çok sayıda yabancının çalışmak üzere türkiye ye geldiği bilinmektedir . bu bağlamda türkiye de seyahat sektöründe istihdam edilen yabancı uyruklu personel profilini ve karşılaşılan sorunları belirlemeyi amaçlayan bu araştırma sadece seyahat sektöründe çalışan yabancı uyruklu personelleri içermesi yönüyle diğer araştırma örneklerinden ayrılmaktadır . diğer yandan yapılan literatür taramasında türkiye de seyahat sektöründe istihdam edilen yabancı uyruklu çalışanlar üzerine yapılmış benzer araştırmalara rastlanmaması araştırmadan elde edilecek bulguların alan yazınına sağlayacağı katkı nedeniyle de araştırma önem arz etmektedir . araştırmada veri toplama aracı olarak ward ve kennedy tarafından geliştirilen ve bu araştırmanın benzerlerinde kullanılan anket tekniğinden faydalanılmıştır . tesadüfi olmayan örnekleme yönteminin kullanıldığı anket uygulamasına yabancı uyruklu personelin katılmıştır . araştırma antalya ya milyona yakın rus turistin geldiği yılı temmuz ağustos aylarında yapılmıştır . geçerli anket formu üzerindeki verilerin analizinden elde edilen bulgulardan sektörde çalışan yabancılar sıralamasında lik bir oranla ilk sırayı rus vatandaşlarının aldığı sektörde istihdam edilen yabancı personelin ağırlıklı olarak yaş grubu arasında yoğunlaştığı nin turizm konusunda eğitim aldıkları dan fazlasının en az yıllık rehberlik deneyimlerinin olduğu ının türkiye ye defadan fazla geldikleri sının aylık kazançlarının dolardan fazla olduğu ünün türkçe bildikleri sinin ise türkçe ve anadilleri dışında ikinci bir dil olarak ingilizce konuşabildikleri unun türkiye de bulunuyor olmaktan memnun oldukları nin türkiye ye çalışmak için tekrar gelmeyi düşündükleri inin çalıştıkları acenta ile sorun yaşadıkları karşı karşıya kalınan temel sorunların başında iş yoğunluğunun fazlalığı ve sosyal hakların gözetilmemesi olurken en olumlu bulgu olarak iyi para kazandıklarına inandıkları sonucuna ulaşılmıştır . seyahat sektöründe çalışmak üzere ülkemize gelen yabancı uyruklu personel daha çok turizm sezonunda gelip sezon sonrasında ayrılmaktadır . türsab ın araştırmalarına göre ülkemizde seyahat sektöründe istihdam edilen yabancı uyruklu personel sayısı bin civarındadır . ülkemizin her coğrafyasında faaliyette bulunan tur şirketlerince istihdam edilen binlerce yabancı uyruklu personelin her birine ulaşabilmenin zaman ve maliyet açısından imkansızlığı araştırmaya antalya ilinde faaliyet gösteren tur şirketlerinde çalışan yabancı uyruklu personellerin dahil edilmesi zorunluluğunu doğurmuştur . bu araştırma ülkeye en fazla yabancı turistin geldiği ve tur şirketlerinin en yoğun oldukları zaman dilimi olan temmuz ve ağustos aylarında yapılmıştır .
bir ülkede turizmin ülke ekonomisine olan katkısının artırılabilmesi endüstriyi oluşturan sektörlerin her birinin rekabet gücünün artırılmasını gerekli kılmaktadır . nitekim ülkeye gelen yabancı konukların tekrar gelmeyi düşünmelerinde kaldıkları süre zarfında muhatap oldukları turizm personelinin özellikle de acentalarda rehber olarak istihdam edilen personelin davranışlarının etkisi yadsınamaz . bu acentalarda istihdam edilen yabancı uyruklu personelin çalıştırılma şartları karşılaştıkları sorunlar memnuniyet algıları ve düşünceleri araştırmaya konu edinilmiştir . ancak bugün değişen yaşam şartları ile birlikte seyahat kavramı yeni bir boyut kazanmıştır . seyahat sektörü konaklamadan ulaşımın nasıl gerçekleştiğine kadar farklı hizmetlerin bir arada sunulduğu ve farklı birimlerin bir araya geldiği geniş yelpazeli ve farklı özellikte ortaya çıkan seyahat ürünlerinin çarpan çoğaltan etkisiyle diğer sektörleri de etkilediği dinamik bir hizmet sektörüdür . türkiye de tur operatörlüğüne yönelik yasal bir mevzuat bulunmadığından tur operatörlüğü faaliyetleri sayılı seyahat acentaları seyahat acentaları birliği kanunu nda yer alan hükümlere göre düzenlenmektedir . ancak temel işlevleri perakendecilik olmasına rağmen zaman zaman tur operatörü gibi hareket ederek paket tur üreticisi de olabilmektedirler . seyahat acentelerinin sınıflandırılmasında uzmanların hemfikir olduğu bir sınıflama şekli yoktur . ancak değişik görüşler persfektifinde farklı kriterlere dayanarak yapılan sınıflamalar vardır . araştırma alanı olan seyahat acentası tur operatörü ve diğer rezervasyon hizmetleri ve ilgili faaliyetler adı altında ise . i süreli sı süresiz olmak üzere toplamda . yabancıya çalışma izni verilmiştir . turizm endüstrisi nde istihdam edilen toplam personel sayısı içinde yabancı uyruklu çalışanların oranı yıldan yıla farklılık arz etmekle birlikte son yılda arasında değişmektedir . araştırmada örneklem sayısının belirlenmesinde altunışık vd . buna göre katılımcıların si lisans düzeyinde eğitimli iken si ise lisansüstü eğitim almıştır . bu durum yurt dışından çalışmak üzere gelenlerin büyük oranda turizm sezonu için geldiklerini göstermektedir . ancak beklenenin aksine katılımcılar üzerinde mezun oldukları ya da halen okudukları okulun etkisi sadece dir . tablo de mesleğe ilişkin olumlu değerlendirme arasında ilk sırada lik oranla hür bir yaşam tarzı sunması seçeneğinin yer aldığı görülmektedir . bu durum sektörde sunulan hizmetin kalitesinin yüksek olması açısından önemlidir . sektörde istihdam edilen yabancıların çoğunluğunun türkiye ye bir defadan fazla gelmiş olmaları inin türkçeyi az çok biliyor olmaları türkiye de bulunmaktan ve elde ettikleri kazançtan oldukça memnun olduklarını ve a yakının türkiye ye tekrar gelmeyi düşündüklerini ifade etmeleri bu insanların kendi ülkelerinde türkiye adına birer gönüllü turizm elçisi olarak döndükleri de düşünüldüğünde çalışmak üzere ülkemize gelmiş olan yabancılara ilişkin ulaşılan bu bulguların türkiye adına sevindirici sonuçlar olduğu söylenebilir . yapılan işin isteksiz yapılması hizmet sunulan kişiyi memnun etmesi beklenemez . ancak türklerle yabancıların önceliklerinde farklılıklar vardır . araştırma kapsamında elde edilen bulgulardan yola çıkarak ülkemizde seyahat sektöründe istihdam edilen yabancı uyruklu personel konusunda sorunların üstesinden gelebilmek adına ortaya konulan öneriler aşağıda açıklanmaktadır . binlerce yabancı personelin geldiği antalya ilinde bu insanların bir şekilde organize edilerek günlük programlar dahilinde kültürel amaçlı turlara ücretsiz katılımları sağlanarak türk misafirperverliği gösterilmelidir . yabancı uyruklu çalışanların hastalık ya da iş kazası durumunda sigortasız oldukları kendi ülkelerinde özel şirketlere yaptırdıkları geçici ya da kapsamı kısıtlı sigortanın kendilerini mağdur ettiği bununla birlikte türkiye deki hastanelerden kısıtlı düzeyde yararlanabildikleri dile getirilmektedir . bu çalışmada türkiye de seyahat sektöründe istihdam edilen yabancı personel üzerinde gerçekleştirilen araştırma rusya ve bdt ülkelerinden gelen çalışanlarla sınırlandırılırmıştır . bu konuda çalışan araştırmacıların diğer ülkelerden gelen ve turizmin diğer alt sektörlerinde çalışan yabancı personellere yönelik araştırmalar yapmaları ülke turizmi açısından faydalı olabilecek verilerin bulunması açısından önemlidir .
532
368
Çocukluk Çağı Periyodik Sendromu: Siklik Kusma
siklik kusma sendromu nadir görülen ancak çocukluk döneminin yaşam kalitesini düşüren periyodik sendromlardan birisidir . tanı kusma ataklarına yol açabilecek diğer nedenlerin hariç tutulmasından sonra konulmaktadır . tekrarlayan kusma atakları olan çocuklarda ayrıntılı öykü alınmalı ve ayırıcı tanıda siklik kusma sendromu akılda tutulmalıdır . bu yazıda siklik kusma sendromu tanısı konulmuş iki olgu sunulmaktadır .
siklik kusma sendromu okul öncesi ya da okul çağındaki çocuklarda görülen organik bir neden olmaksızın ani başlayan haftada bir tekrarlayan saatlerce ya da günlerce süren çoğu kez kendiliğinden düzelen bazen dehidratasyona neden olacak kadar şiddetli kusma atakları olarak tanımlanmaktadır . siklik kusması olan çocuklarda epilepsi genel popülasyona göre kat daha fazla görülmektedir . altı yaşında erkek hasta günden beri tekrarlayan kusma ve halsizlik yakınması ile getirildi . öyküsünden yaşından beri ayda bir tekrarlayan gün süren günde kez kusma ve karın ağrısı ataklarının olduğu son yılda atakların sıklaştığı ataklar sırasında kilo kaybettiği sonra eski kilosuna döndüğü ataklar arasında yakınmasının olmadığı ve kusma nedeniyle kez hastaneye yatırıldığı son yatışında hiponatremisi olduğu dönemde nöbet geçirdiği öğrenildi . çikolatalı yağlı ve tatlı yiyecekler kusma ataklarını tetikliyordu . hasta son dört aydan beri haftada bir alında zonklayıcı vasıfta ve kez atak öncesinde de olan başağrısı vardı . altı aydan beri siproheptadin kullanmasına rağmen şikayetleri düzelmedi . kan gazında metabolik alkolozu vardı . kan şekeri mg dl bun . mg dl cr . mg dl na meq l k . meq l ast u l alt u l ca . mg dl total protein . g dl albumin . g dl ca . mg dl di . idrar kan aminoasitleri amonyak laktat piruvat değerleri normaldi . abdominal ultrasonografisi baryumlu özefagus mide grafisi ve üst gis endoskopisi normaldi . fizik muayenesinde ateş c nabız dk kan basıncı mmhg solunum sayısı dk vücut ağırlığı kg boyu cm di . siklik kusma sendromu çocukluk çağı periyodik sendromlardan birisidir . çocuklarda sks tanısı roma ııı kriterlerine göre veya daha fazla sayıda tipik atakların olması ile konmaktadır . ataklar genellikle birkaç gün nadiren daha uzun sürebilmektedir . her iki olgumuza da roma ııı kriterlerine göre diğer nedenler dışlandıktan visinde kullanılan topiramatın özellikle eeg bulgusu olan hastalarda etkili olduğu bildirilmektedir . ancak daha uzun süreli ve daha fazla sayıda hasta ile çalışmalar yapılmalıdır . yapılan bir çalışmada sks li hastalarda besin alerjisi ile sks arasında muhtemel ilişki olabileceği bildirilmiştir . siklik kusması olan hastaların inde taşıt tutması ve inde migren öyküsü bildirilmektedir . birinci olgumuzun annesinde migren öyküsü varken ikinci olgumuzda yoktu . sks tanısı alan hastada atak ve atak arasında eeg bozukluğu saptadı . konvülziyon ile sks arasında bir ilişki gösterilememiştir ancak eeg de nonspesifik bulgular görülebilmektedir . proflaktik olarak pizotifen flunarizin propranolol ve siproheptadin gibi migren proflaksisinde kullanılan ilaçlar fenobarbital karbamazepin sodyum valproat topiramat gibi antikonvülzanlar ilaçlar ve amitriptilin kullanılabilir . migren ve epilepsi tedavisinde kullanılan topiramatın özellikle eeg bulgusu olan hastalarda etkili olduğu bildirilmektedir . tekrarlayan kusma atakları olan çocuklarda ayrıntılı öykü alınmalı ve ayırıcı tanıda sks akılda tutulmalıdır .
428
51
Kireçli ana materyal üzerinde oluşan topraklarda fosfor fraksiyonları ile bazı toprak özellikleri arasındaki ilişkiler
fosfor birçok fizyolojik ve biyokimyasal süreçte önemli bir element olduğu için bilinen tüm canlılar için mutlak gereklidir . toprak oluşum süreçlerine ve arazi kullanımına bağlı olarak ortaya çıkan toprak özellikleri topraklarda fosforunun yarayışlılığı ve jeokimyasal fraksiyonlarında değişikliklere neden olmaktadır . bu çalışmada atabey ovası ndan toplam adet yüzey toprak örneği alınmıştır . topraklarda kademeli fosfor fraksiyonlaması yapılmıştır . bu fraksiyonlar sodyum bikarbonat sodyum hidroksit sitrat bikarbonat dithionit hidroklorik asit ile ekstrakte edilebilen ve bakiye fosfor şeklindedir . fosfor fraksiyonlarının toprak özellikleri ile olan ilişkileri tanımlayıcı istatistik analizleri pearson korelasyon analizi ve kemometrik analizlerle ortaya konulmaya çalışmıştır . ova topraklarında fraksiyonların ortalama dağılım sırası büyükten küçüğe doğru ca p res p cbd p naoh pt naoh pi nahco pt nahco pi naoh po nahco po şeklinde izlenmiştir . bu fraksiyonların oransal dağılımının arazi kullanım şekline bağlı gübreleme miktarına göre değiştiği belirlenmiştir .
topraklarda fosfor organik fosfor ve inorganik fosfor olmak üzere iki ana grup altında toplanabilir . değişen toprak koşulları gübreleme programı ve bitki örtüsü bu fraksiyonların kendi içerisinde ve farklı fraksiyonlar arasında fosfor geçişlerini etkilemektedir . inorganik gübreleme yapılmış kireçli topraklarda olsen p ile nh asetatta çözünen al ve aktif kireç arasında pozitif bir ilişki belirlemiştir . aynı çalışmada ilk günde cbd p nin miktarındaki artış fe oksitlerin topraklarda p sorpsiyonunda önemini ortaya koymuştur . gübrelemenin fosfor fraksiyonlarına etkisinin anlaşılması açısından alovisi ve ark . yarayışlı p fraksiyonları ve toplam organik p miktarı ile karbon içeriği arasında kuvvetli pozitif korelasyon gözlemişlerdir . mevcut literatürler ışığında bu çalışmada atabey ovası topraklarında fosfor fraksiyonları üzerine toprak özellikleri tanımlayıcı istatistikler pearson korelasyon ve temel bileşen analizleri kullanılarak ortaya konulmaya çalışılmıştır . toprak örneklerinde amonyum asetatla ekstrakte edilebilen na k ca ve mg organik madde modifiye edilmiş walkley black metodu ile potasyum dikromat ile yaş yakarak toprak reaksiyonu ve elektriksel iletkenliğini sırasıyla ph metre ve wheatstone köprüsü prensibiyle saturasyon çamurunda yarayışlı fosfor olsen metodu ile katyon değişim kapasitesi sodyum asetat yöntemi ile tekstür bouyoucos hidrometresi ile belirlenmiştir . bu fraksiyon ikiye ayrılmıştır ı molibdat ile reaksiyona girebilen inorganik ve ıı konsantre hno ile yakma sonucunda elde edilen toplam p den inorganik p nin çıkartılması ile elde edilen organik p . dirençli fraksiyon yaş yakma yöntemiyle çözülmüş ve fosfor miktarı murphy ve riley metodu nm dalga boyunda kolorimetrik olarak tespit edilmiştir . göz önüne alındığında yapılan tarımsal uygulamaların etkisini ön plana çıkarmaktadır . genelde kurak yarı kurak bölgelerde kireçli ana materyal üzerinde oluşan topraklarda yarayışlı p içeriği düşüktür . çalışma sahası topraklarında yarayışlı p olarak kabul edilen olsen p . . mg kg arasında değişim göstermekte ve ortalaması da . mg kg dir . fosfor fraksiyonlarına transformasyon uygulanmadığı durumdaki tanımlayıcı istatistikler oklüde p nin fe p minerallerinin kristal örgüsüyle ilişkili olduğunu bildirmiştir . geride alkali ile çözünmeyen ancak okside olabilen organik maddelerden kaynaklanan bir kısım kalmıştır ki bu da veri setinde göreceli olarak daha düşük çarpıklık katsayısı şeklinde kendini göstermiştir . bazı toprak fiziko kimyasal özellikleri ile p fraksiyonları arasındaki pearson korelasyon katsayıları çizelge ve ʹda verilmiştir . yapmış oldukları çalışmada cbd ile ekstrakte edilebilen fe ve al ile naoh pi arasında önemli ilişkiler belirlemişlerdir . özellikle fazla gübreleme yapılan arazilerde toprağa ilave edilen p öncelikle adsorpsiyon reaksiyonlarıyla ya da çökelme reaksiyonlarıyla tamponlanmaktadır . bu açıdan oksit minerallerin yüzeyleri mineral p nin adsorpsiyonunda önemli bir bileşendir kireç aktif kireç ph yarayışlı k yarayışlı mg yarayışlı fosfor nahco pt nahco pi nahco po naoh pt naoh pi cbd p res p ve toplam p arasında önemli pozitif korelasyonlar kil önemli negatif korelasyon bulunmuştur . negatif ilişkiler ise ilave edilen p nin ca p fraksiyonunda birikmesine engel olan toprak özellikleriyle ilgilidir . toplam p naoh po dışındaki tüm diğer fraksiyonlarda çok önemli korelasyon katsayıları vermiştir . bu özelliklere ilave olarak kısmen toprak amenajman pratiklerinin kısmen de toprak oluşum süreçlerinin etkisi altında olan om pozitif yükleme değerine sahiptir . kumun yüksek olması kolayca yıkanmayı sağlayıp fosforun toprakta tutulmasını önlemektedir .
583
172
Lomber Disk Hernilerinde Retrospektif Bir Çalışma
lomber disk hernisi hastalarda bel ağrısı bacak ağrısı ve kuvvet kusurlarıyla semptom veren toplumda iş gücü kaybına yolaçarak sosyoekonomik sorunlarında kaynağı olan önemli bir hastalıktır . bu çalışmada mart mart tarihleri arasında yüzüncü yıl üniversitesi tıp fakültesi nöroşirürji kliniğinde opere edilen lomber disk hernilerini retrospektif olarak literatür ışığı altında inceledik . kliniğimize başvuran ve endikasyon konularak opere edilen lomber disk hernili olgu cins yaş fizik muayene disk mesafeleri radyolojik bulgular preoperatif ve postoperatif bulgular komplikasyonlar ve nüks açısından değerlendirildi . i erkek i kadın ortalama yaşları yıl olan toplam hastaya operasyon uygulandı . hastalarımızın ünde cerrahi ile iyi sonuç elde edildi .
intervertebral disk anatomik olarak ilk kez yılında valsalius tarafından tanımlanmıştır . intervertebral disk hernisi ların başında tanımlanmış ve tedavi edilmeye başlanmış bir patoloji olarak karşımıza çıkmaktadır . intervertabral disk annulus fibrosus nükleus pulposus ve kartilajinöz plak olmak üzere bölümden ibarettir . bilindiği gibi lomber disk hernisi özellikle bel ağrısı bacak ağrısı kuvvet kusurları ve hipoestezi gibi bulgularla semptom verdiğinden günümüzün sosyal ve ekonomik önemli sorunlarından birini teşkil eder . ülkemizin sosyo kültürel ekonomik ve teknolojik gelişimini tamamlamamış olduğu ve bu açıdan bakıldığında fiziki gücün ekonomik olarak daha ön plana çıktığı van ili ve çevresinde lomber disk hernisi tedavisi daha da önem kazanmaktadır . ayrıca sosyo kültürel nedenlerle ve ameliyat sonrası yatağa bağımlı kalacağı korkusuyla yöremiz halkının tedavi için daha çok tıp dışı yöntemlere yöneldiği göz önüne alınarak kliniğimize belağrısı yakınması ile başvuran ve lomber disk hernisi tanısı ile ameliyat edilen hastaların retrospektif değerlendirmesi ile yöremizdeki lomber disk hernisi hastalarının klinik ve cerrahi özellikleri değerlendirildi . hasta operasyonu kabul etmedi ve kendi istekleriyle taburcu edildi . fizik muayenede laseque hastaların hepsinde anlamlı derecede müsbetti . ayrıca hastamızda seviyede disk hernisi ve hastamızda üç seviyede disk hernisi tesbit edilerek opere edildi . bu hastalarımızdan tanesi farklı seviyelerden ikinci kez opere oldular . gün derin ven trombozu tesbit edildi ve medikal tedaviyle düzeldi . cerrahi sonuçlarımız hastada mükemmel hastada iyi hastada orta hastada kötü olarak değerlendirilmiştir . değerlendirmede mükemmel sonuç denince hastanın şikayetlerinin tamamen geçtiği günlük yaşantısına geri döndüğü anlaşılmaktadır . iyi sonuç ile hasta eski iş ve günlük aktivitesine dönmekle beraber bazen hafif şikayetlerinin olduğu anlaşılmaktadır . insanların ortalama kadarının hayatının bir döneminde bel ağrısı geçirdiği tesbit edilmiştir . ancak polikliniklere bel ağrısı yakınması ile başvuran hastaların ancak si tetkik ve tedaviler sonucu cerrahi tedaviye ihtiyaç duymuştur . lomber disk hernileri genellikle erkeklerde daha sık ortaya çıkmakta ve bu sıklık arasında değişmektedir . literatürde sinir kökü kompresyonlu olguların ünde laseque bulgusunun pozitif olduğu rapor edilmiştir . ayrıca hastalarımızda çeşitli oranlarda kuvvet kaybı dermatomal duyu değişiklikleri ve refleks değişiklikleri tesbit edilmiştir . lomber disk hernileri lomber kolonun biyomekanik etkilerinden dolayı daha çok l ya da l s seviyelerinde görülürler . lomber bt çoğu spinal patolojiyi tanımak için gereken yegane test olabilir . lomber disk hernisi operasyonlarında perop ve erken postop birçok komplikasyonla karşılaşılabilir . cerrahi sonrası değerlendirmelerimizinde literatürle uyumlu olduğunu saptadık . halen seçilmiş vakalarda cerrahi tedavinin lomber disk hernilerinin en etkili ve güvenilir tedavi şekli olduğu bilinmektedir . bizim hastalarımızda da cerrahiden fayda görenlerin oranı dür .
416
102
ÇAĞATAY TÜRKÇESİYLE YAZILMIŞ BİR TARİKATNAME
eski türkçenin devamı olan karahanlı diğer bir ifadeyle hakaniye türkçesinden xıı xıv . yüzyıllarda harezm türkçesi aracılığıyla gelişen xv . yüzyılda özellikle timur hanedanı döneminde önemli bir yer edinen çağatay türkçesi birçok türk topluluğunun resmi edebi ve kültürel dili haline gelmiştir . türkologlar arasında tartışmalı bir terim olan çağatay bu adı cengiz han ın ikinci oğlundan almaktadır . biz de bu çalışmamızda çağatay türkçesiyle yazılmış ve tarikatname diye adlandırılmış bir metnin transkripsiyonunu yaptık ve sözlüğünü hazırladık .
türk dili ve edebiyatının gelişmesinde önemli merhalelerden biri de çağatay türkçesi dönemidir . türk dilinin her yönüyle aydınlatılabilmesi için türkçeyle yazılmış bütün metinlerin ve dil yadigarlarının bilimsel kıstaslar içerisinde araştırma ve incelemeye tabi tutulması gerekmektedir . biz de bu düşünceden hareketle küçük hacimli bile olsa bu kısa metni türkolojiye kazandırmak istedik . türklerin ilgililerce bilinen iyi silah kullanmak cesaret girişimcilik liderlik ve teşkilatçılık vasıflarının yanı sıra islam dinine katkıları da çok olmuştur . bu katkı zorunlu olmadıkça savaş diğer hallerde ise ikna irşat ve ilimle olmuştur . ilim ikna ve irşat ile olan metotta tasavvuf ve tarikatlar her dönemde önemli roller üstlenmiştir . islam dininin yayılmasında ve benimsenip özümsenmesinde tasavvuf düşüncesinin ve tarikatların etkisi çok olmuştur . tarikat aynı dinin içinde tasavvufa dayanan ve bazı ilkelerle birbirinden ayrılan tanrı ya ulaşma arzusuyla tutulan yollardan her biri anlamına gelmektedir . çalışmamıza esas olan yazma st . petersburg ınstitute of oriental manuscripts a numarada kayıtlı olup b a varakları arasında yer almaktadır . eserin müellifi müstensihi ve istinsah tarihi ile ilgili herhangi bir bilgi bulunmamaktadır . çağatay türkçesiyle yazılmış tarikatnamenin yapı ve içerik özellikleri eseri yapı ve içerik açısından şu şekilde özetlemek mümkündür . imam cafer i sadık ın nakline göre şeyhlerin nakiblerin ehl i tarīkatın ehl i ḥaḳīḳatin dervişlerin hankah nişīnlerin ṣāḥib i tekbirlerin ve kāsiblerin hz . muḥammed in yolunda gittikleri bu yüzden onların da tekbir sahibi oldukları ve tekbirin ne anlama geldiğini bildikleri ifade edilir . bu adabı silsileyi ve kendini bilmeyenin hem bu dünyada hem de kıyamet gününde halini harap olacağı ifade edilmektedir . haram lokma yemenin büyük zararı olduğu ve buna dikkat etmeyenin peygamberlerin evliyaların tarikat şeyhlerinin hakikat büyüklerinin şeriat alimlerinin mürşitlerin büyük rütbe sahiplerinin ve büyük hocaların lanetlerinin onların üzerinde olduğu belirtilir . sonuç olarak yüzyıllar boyunca büyük bir coğrafyada yazı dili olarak kullanılan çağatay türkçesiyle çok sayıda eser verilmiştir . bu eserler içerisinde geleneksel meslekleri dini ve tarihi şahısların hayatı etrafında oluşan anlatmaları büyü fal muska gibi ritüelleri halk hikayelerini destanları cenknamaleri maktel i hüseyinleri vb . bu bağlamda incelediğimiz eser bir tarikat ehlinin bilmesi gereken dini ve ahlaki kuralları içermektedir .
327
70
Turist Rehberlerine Yönelik E-Şikâyetlerin İçerik Analizi ile İncelenmesi
seyahat acentesi ile turist arasında bağ kuran turist rehberleri tura katılan turistlerin memnuniyetini doğrudan etkilemektedirler . günümüzde internet kullanımı arttığı için memnun olmayan turistler şikayetlerini çevrimiçi şikayet platformlarından duyurmaya başladılar . bu çalışmada tura katılan turistlerin turist rehberleri ile ilgili e şikayetlerinin incelenmesi çalışmanın temel amacını oluşturuyor . böylece turist rehberleri ile ilgili şikayetlerin içeriği ve sıklığı belirlenerek seyahat acenteleri için çözüm yollarının geliştirilmesine katkı sağlanması hedeflenmiştir . araştırmada internette yer alan şikayet sayfalarında turist rehberi ile ilgili şikayetler içerik analizi yöntemiyle incelenmiştir . turistlerin turist rehberlerini hangi konularda şikayet ettiği ve en yoğun olan şikayet konuları saptanması amaçlanmıştır . bu nedenle türkiye nin önemli şikayet platformlarından olan www . şikayetvar . com da turist rehberlerine yönelik şikayetler incelenmiş içerik analizi yöntemi uygulanmış ve adet e şikayet saptanmıştır . tespit edilen şikayetler kavramlaştırılıp kavramlar arasındaki ilişki durumuna göre araştırma verileri kategori ve alt kategori olarak ayrılmıştır . yapılan inceleme sonucunda turist rehberleri ile ilgili e şikayetler kategori ve alt kategori olarak ayrılmıştır . içerik analizinin sonucunda genel olarak turist rehberlerine yönelik e şikayetlerin ağırlıklı olarak turist rehberlerinin davranışlarına ait şikayetler ve mesleki yeterlilikleri ile ilgili şikayetler olduğu belirlenmiştir . turist rehberlerinin davranışlarına ait şikayetlerde kaba davranış ve ilgisizlik en dikkat çeken şikayet unsurudur . diğer önemli şikayet unsuru ise rehberin tur programına uymaması ve rehberin yetersiz olmasıdır . çalışma profesyonel turlarda müşteri şikayetlerini ve şikayet davranışlarını ele alan çok az sayıdaki çalışmadan birisini teşkil etmektedir . bununla birlikte sonuçları bağlamında literatüre ve seyahat acentelerine önemli bilgiler sunmaktadır .
insanlar tatil iş gezisi aile ziyaretleri gibi çeşitli amaçlarla seyahate çıkmaktadırlar . bununla birlikte tatil seyahatleri seyahat sektörünün büyük bir bölümünü oluşturmaktadır . turizm endüstrisi olgun bir rekabet piyasası olduğu için turizm ürününü belirgin bir şekilde ayırt etmek daha zordur ancak farklılaşmanın anahtarı hizmet kalitesi olabilir . seyahat acentelerinin etkinlik alanında en büyük paya sahip olan tur organizasyonları büyük ölçüde istihdam edilen rehberlerin başarımıyla değerlendirilmektedir . tur rehberlerinin turistlere kaliteli hizmet sunup sunamayacağı sadece bağlı oldukları tur operatörlerinin iş başarısı için önemli değil aynı zamanda temsil ettikleri varış yerinin genel imajı için de kritik öneme sahiptir . şikayet ifadesi her ne kadar ilk bakışta olumsuzluk olarak algılansa da işletmeler için aksaklıkların ortaya çıkarılmasında ve sunulan hizmetin kalitesinin müşteri beklentileri doğrultusunda düzenlenerek müşteri memnuniyeti ve sadakati yaratmada oldukça önemli bir rekabet aracıdır . işletmeler açısından değerlendirildiğinde şikayetin olmaması işlerin her zaman yolunda gittiği anlamına gelmemektedir . empati tüketiciye diğer tüketicilerin faydalanabileceği faydaları göze çarpan hale getirerek tüketici davranışını dolaylı olarak etkileyebilir sesli şikayetler özel şikayetler ve üçüncü taraf şikayetleri . online yapılan şikayetler potansiyel turistleri etkilemektedir . . bundan dolayı tur rehberi ile ilgili şikayetler firma ve potansiyel turist için büyük önem arz etmektedir . bundan dolayı insanlar bir ürün veya hizmet almadan önce bu çevrim içi şikayetleri değerlendirerek karar vermektedirler . diğer yandan bu araştırmada türkiye nin önemli şikayet platformlarından olan www . şikayetvar . com da paket tur bileşeninin önemli bir unsuru olan turist rehberlerine yönelik e şikayetler incelenmiş içerik analizi yöntemi uygulanmış ve adet e şikayet saptanmıştır . tespit edilen şikayetler kavramlaştırılıp kavramlar arasındaki ilişki durumuna göre araştırma verileri kategori ve alt kategori olarak ayrılmıştır . yapılan inceleme sonucunda turist rehberleri ile ilgili e şikayetler dört kategori ve alt kategori olarak ayrılmıştır . içerik analizinin sonucunda genel olarak turist rehberlerine yönelik e şikayetlerin ağırlıklı olarak turist rehberlerinin davranışlarına ait şikayetler ve mesleki yeterlilikleri ile ilgili şikayetler olduğu saptanmıştır . bu çalışmada yurt içinde paket tur satın alan yerli turistlerin tur rehberlerine yönelik internet forum sitelerine yazmış oldukları şikayetler içerik analizi yöntemi ile incelenmiş ve analiz edilmiştir . içerik analizi amaçları belirleme kavramları tanımlama analiz birimlerini belirleme konu ile ilgili verilerin yerini belirleme mantıksal bir yapıyı geliştirme kodlama kategorilerini belirleme sayma yorumlama ve sonuçları yazma aşamalarından oluşur büyüköztürk vd . incelenen şikayet metinler nedensel ve açıklayıcıyı sonuçlara ulaşmak ve temalar arası ilişkileri belirlemek amacı ile içerik analizi yöntemi kullanarak çözümlenmiştir . kaba davranış ilgisizlik ise genel toplam içindeki payıdır . tablo de görüldüğü üzere turist rehberlerinin bilgi aktarımı ile ilgili şikayetler iki alt kategoriden oluşmaktadır . yetersiz bilgilendirme alt kategori içindeki payı genel toplam içindeki payı ise dür . ekstra tur satın almaya zorlama alt kategori içindeki payı satış odaklı aldatıcı yönlendirme ise sini oluşturmaktadır .
497
225
Türkiye’de biyokütle fiyatındaki değişimin biyoetanol maliyeti üzerine etkileri
biyoetanol üretiminde hammadde olarak kullanılan şeker pancarı mısır buğday vb . gibi temel bazı tarım ürünlerinin fırsat maliyetleri ve fiyatlarında meydana gelen değişimlerin biyoetanol üretim maliyeti üzerine etkileri türkiye de henüz yeterince bilinmemektedir . bu sebeple bu araştırmada biyoetanol üretim maliyet unsurları ile birim üretim maliyetlerinin belirlenmesi ve hammadde fiyatlarında meydana gelen değişimin biyoetanol maliyeti üzerine etkilerinin ortaya konulması amaçlanmıştır . araştırma verileri türkiye de biyoetanol üretimi gerçekleştiren üretim tesislerinden bireysel mülakatlar yoluyla ve daha önce yapılmış çalışmalar ve ilgili kurum ve kuruluşlardan eldeedilmiştir . maliyet unsurlarının ortaya konulması ve birim üretim maliyetlerinin hesaplanmasında maliyet analizi hammadde fiyatlarının maliyetler üzerindeki etkilerinin ortaya konulmasında ise senaryo analizi kullanılmıştır . araştırma bulguları şekerle bütünleşmiş biyoetanol birim üretim maliyetinin . tl l mısırdan üretilen biyoetanolün birim maliyetinin . tl l buğdaydan üretilen biyoetanolün birim maliyetinin . tl l mısır buğday karışımından üretilen biyoetanolün birim maliyeti ise . tl l olduğunu göstermiştir . hammadde masrafının birim üretim maliyeti içindeki payı hammaddesi gıda atığı olan şeker pancarı melasından üretilen biyoetanol üretim tesisinde . iken hammaddesi mısır buğday karışımı olan üretim tesisinde . dür . araştırma sonuçları ayrıca hammadde fiyatlarında meydana gelen değişimin biyoetanol üretim maliyetlerini önemli düzeyde etkilediğini ve fırsat maliyetinin biyokütle tedarikini güçleştirdiğini göstermiştir . araştırma bulgularına dayanarak türkiye de biyoetanol üretiminin ekonomik sürdürülebilirliği için destekleyecek politika ve stratejilerin takip edilmesi ve mevzuatta gerekli düzenlemelerin yapılması önerilmektedir .
biyoetanol hammaddesi şeker pancarı mısır buğday ve odunsular gibi şeker nişasta veya selüloz özlü tarımsal ürünlerin fermantasyonu ile elde edilen ve benzinle belirli oranlarda harmanlanarak kullanılan alternatif bir yakıttır . dünya biyoetanol üretimi milyar litre olup dünyada üretilen biyoyakıtların sini oluşturmaktadır . abd brezilya çin kanada ve fransa dünya biyoetanol üretiminde ilk beş ülkedir . biyoetanol tüketiminde üretiminde olduğu gibi avrasya ve afrika kıtaları lik dilimin altındadır . dünya biyoetanol sektöründeki bu gelişim biyoetanol konusunda yapılan bilimsel çalışmalara da ivme kazandırmıştır . son yıllarda biyoetanol konusunda yapılan çalışmalar biyoetanol işletmeciliğinin karlılığına biyoetanol üretim ve ticaret politikalarına ve biyoetanol üretiminin çevresel boyutuna yönlenmiştir alternatif yakıt kaynağı olarak biyoetanolün genel özelliklerini üretim sürecini üretimi için gerekli olan hammaddeleri inceleyen çalışmalar yapılmıştır . biyoetanol üretiminin ekonomik yönüyle ilgili çalışmalar ise türkiye gündemine henüz yeni girmiştir . akalın ve seyrekbasan türkiye biyoetanol politikalarını dünya politikalarıyla karşılaştırmıştır . diğer taraftan koçtürk farklı özellikte biyoetanol benzin karışımlarını yakıtların motorlarda kullanımının çevresel ve ekonomik yönden değerlendirmiş ve çalışması sonucunda hammadde maliyeti açısından en ekonomik karışım oranının e ve en ekonomik hammaddenin şeker pancarı olduğunu ifade etmiştir . nakliye masrafları biyoetanol üretim tesislerinin hammaddeye olan uzaklığına hammaddeyi taşıma aracına ve taşıdığı hammadde miktarına bağlı olarak her tesis için ayrı ayrı hesaplanmıştır . sabit sermaye faizinin hesaplanmasında reel faiz oranı kullanılmıştır . şeker pancarı bazlı biyoetanol üretiminin yan rünü olan organik sıvı gübre maliyetleri ise şeker pancarı melasından elde edilirse daha düşük olmaktadır . şeker üretimiyle bütünleşmiş biyoetanol üretiminde karbondioksit ve organik sıvı gübrenin litresi sırasıyla . ve . tl ye elde edilmektedir . bir ton mısırdan litre bir ton buğdaydan litre biyoetanol elde edilmektedir . bu süreçte elde edilen yan ürünler olan karbondioksit . tl ve ddgs . tl maliyetle üretilmektedir . karbondioksit mısırdan ve buğdaydan üretildiğinde . tl ye elde edilmektedir . biyoetanol üretim maliyetlerinin fiyat değişimine en fazla hassasiyet gösterdiği hammadde şeker üretimiyle bütünleşmiş bir şekilde şeker pancarı melasından üretimde kullanılan melastır . buğday fiyatında meydana gelecek luk bir artış biyoetanol üretim maliyetinde . lık artışa neden olmaktadır . araştırma sonuçları biyoetanolün en düşük maliyetle mısırdan elde edildiğini daha sonra buğdaydan daha sonra şeker pancarı melasından ve en yüksek maliyetle şeker pancarından üretilmekte olduğunu göstermiştir . buğday ve mısır karışımından ise . tl ye biyoetanol üretmektedir . halihazırda biyoetanol üreten tesis ve biyoetanol alımı yapan tek büyük firma bulunmaktadır . teknolojik ve mali altyapı tamamlandıktan sonra belli oranlarda biyoetanol kullanım zorunluluğu getirilmelidir . biyoetanol üretim tesisleri için kuruluşta yer seçimi ve alet makine alımı aşamalarında sağlanacak hibe programları veya düşük faizle kredi kullandırma dış ticarette vergi muafiyetleri veya indirimleri biyoetanol üretimini artırabilecektir .
460
211
ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNİN MESLEKİ KAYGI İLE HAYATTAKİ ANLAM DÜZEYLERİ ARASINDAKİ İLİŞKİNİN İNCELENMESİ
bu araştırma öğretim yılında bartın üniversitesi islami ilimler fakültesi eğitim fakültesi sosyal bilgiler öğretmenliği bölümü ve beden eğitimi ve spor yüksekokulu nda öğrenim gören öğrenciler arasından rastgele seçilen katılımcı ile gerçekleştirilmiştir . veriler nisan mayıs ayları içinde öğrenciye kişisel bilgi anketi ve mesleki kaygı ile hayatın anlam ve amacı ölçekleri uygulanarak elde edilmiştir . çalışmada mesleki kaygı ile hayatın anlamı arasındaki ilişki cinsiyet bölüm yaş ve ekonomik durum gibi değişkenler açısından incelenmiştir . araştırma sonucunda mesleki kaygı ile hayatın anlamı arasında negatif yönde anlamlı bir ilişki bulunmuştur . ayrıca öğrencilerin mesleki kaygı düzeylerinde bölüm yaş cinsiyet ve ekonomik durum açısından anlamlı farklılık görülmezken hayattaki anlam düzeylerinde sadece bölüm ve ekonomik durum açısından anlamlı farklılıklar görülmüştür . araştırmada çıkan sonuçların konu hakkında yapılmış diğer çalışmalarla benzer sonuçlar içerdiği görülmüştür . bu sonuçlara göre yapılacak iyileştirici değişiklikler öğrencilerinin gelecekte icra edecekleri görevlerinde daha başarılı ve mutlu olmalarına katkı sağlayacaktır .
kökü yunanca anxsietas sözcüğüne dayanan kaygı kelimesi mana itibariyle endişe korku ve merak anlamına gelmektedir . mesleki kaygı olarak isimlendirilen bu durum bazı bireylerin halihazırda yaptıkları veya gelecekte yapmayı planladıkları meslekte karşılaşabilecekleri zorluklara ve belirsizliklere yönelik yaşadıkları duyguyu ifade eder . ayrıca hayatı anlamlı kılmak için bireylerin yaşam amaçlarının olması gerektiği konusunda birçok düşünce de mevcuttur . zira bireylerin sahip oldukları yaşam amaçlarının genellikle onların hayatlarını anlamlandıran faktörler bağlamında ele alındığı bilinmektedir . benzer şekilde kendileri için önemli amaçlar peşinde koşan bireylerin amaçları olmayanlara göre kendilerini öznel açıdan daha iyi hissettikleri de öne sürülmektedir . bu çalışma nicel bir araştırma olup çalışmada ilişkisel tarama yöntemi kullanılmıştır . çalışmanın örneklemi ise bartın üniversitesi iif eğitim fakültesi sbö bölümü ile besyo da öğrenim gören ve rastgele seçilen toplam kişidir . sınırlılıklar a araştırma kesitsel olduğu için veriler elde edildiği mekan ve zamana göre değerlendirilmelidir . bölüm açısından katılımcıların hayattaki anlam düzeyi ortalama puanları arasındaki farkların anlamlı olup olmadığı yönünde yapılan tek yönlü varyans analizi sonucunda anlamlı fark bulunmuştur . hayatın anlamı açısından farklılığın hangi gruplar arasında olduğunu tespit etmek için yapılan scheffe testi sonuçları anlamlı farklılığın sadece düşük ve orta düzeydeki ekonomik grupların ortalama puanları arasında önemli olduğunu göstermiştir . araştırmanın bu bölümünde ilk olarak demografik değişkenlerle mesleki kaygı ve hayatın anlamı arasındaki ilişkilere ikinci olarak ise ana hipotezi oluşturan mesleki kaygı ile hayatın anlamı arasındaki ilişkiye ait bulguların sonuçları konuyla ilgili olarak yapılan benzer çalışmalardan elde edilen sonuçlar da dikkate alınarak tartışılacaktır . bu çalışmaların bir kısmında erkeklerin mesleki kaygı veya mesleki kaygı alt boyutlarına ait puan ortalamalarının kadınların mesleki kaygı veya mesleki kaygı alt boyutlarına ait puan ortalamalarından anlamlı düzeyde yüksek olduğu tespit edilmiştir . aydın ve durmaz tarafından yapılan başka bir çalışmada da benzer bir sonuç elde edilmiştir . sonucun bu şekilde çıkmasında dinin hayata anlam katan bir kaynak olmasının yanında dine karşı geliştirilen güçlü tutumların iff öğrencilerine hayatın zorluklarıyla baş etmede zorluklara bile anlam yüklemede diğer bölüm öğrencilerine göre daha fazla katkı sunmuş olabilir . bu bilgilerden hareketle iif öğrencilerinin üniversite öncesinde ve üniversite eğitimi esnasında diğer bölüm öğrencilerine göre iç içe oldukları yoğun dini eğitim durumunun onlara hayatı daha iyi anlamlandırmada ekstra bir katkı sunmuş olduğu söylenebilir . bu çalışmaların aksine yaşın artmasıyla mesleki kaygı veya mesleki kaygı alt faktör puan ortalamalarının arttığını tespit eden çalışmalar da vardır . bu çalışmada elde edilen sonuçlara bakıldığında ise iki değişken arasında herhangi bir ilişki tespit edilmediği anlaşılmaktadır . sonuç olarak bu çalışmanın örnekleminin hayatı anlamlı kılmasında yaş faktörünün önemli bir etkisi yoktur . schnell molasso aydıner kahleoğulları aydın durmaz . diğer yandan konuyla ilgili yapılan bazı çalışmalarda ise ekonomik durum açısından bireylerin yaşamın hayatın anlamı yaşamın anlamı ve onun alt boyutlarından olan yaşamın mevcut anlamı arasında anlamlı ilişki bulunmamıştır . dolayısıyla hayatı anlamlı kılabilecek ekonomik bir amaca sahip olmak onları motive ederek anlamsızlık duygularını azaltmış veya ortadan kaldırmış olabilir . bu sonuç iki değişken arasında negatif yönlü ilişki bulan çalışmalarla benzerlik göstermektedir .
559
153
DİJİTAL VERİLERİN İMHA SÜREÇLERİNİN TANIMLANMASI VE UYGULAMA YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ
gelişen teknolojiyle toplumun her sektörünün dijitalleşme ve iş modellerinin değişmesiyle birlikte düzenli veya düzensiz büyük miktarda veri çıktıları oluşmaktadır . elde edilen bu verilerin analitik yöntemlerle işlenmesi sonucunda depolanabilmekte uygun şifreleme yöntemleriyle saklanabilmekte ya da ihtiyaç doğrultusunda kullanılabilmektedir . dijital verilerin sağladığı bu kolaylıkların yanı sıra büyük miktardaki verilerin yetkisiz kişilerin eline geçmemesi için imha edilmesi son zamanlarda büyük bir sorun haline gelmiştir . literatürde yapılan çalışmalar genellikle verilerin korunmasına yönelik yapılmış olup verilerin güvenli imha süreçlerine çok fazla değinilmemiştir . bu çalışmada dijital verilerin imha süreçleri uygulama yönünden detaylı olarak incelenmiştir .
veri incelenen konu hakkında yapılan araştırma incelenme analiz veya öneriler sonucunda meydana gelen işlenmemiş farklı kullanıcılar tarafından üzerinde yorum yapmaya imkan sağlayan işlenmemiş ham bilgilere denilmektedir . dijital veriler üretici tarafından uzak erişime açılabilir farklı kullanıcılar tarafından değişiklik yapılarak farklı formatlar ile kaydedilebilmektedir . bu durum getirdiği kolaylıkların yanı sıra bazı problemlere de yol açmaktadır . veri gizlilik bütünlük erişilebilirlik doğrulama yetkilendirme ve inkar edememe gibi temeller doğrultusunda oluşturulmalıdır . çalışma sonucunda dijital verilerin imhalarının uygulama yönünden karşılaşılabilecek sorunlara karşı çözüm önerileri sunulmuştur . bu bağlamda kişisel verilere kişinin rızasının olmadığı durumlarda yapılan müdahaleler suç kapsamında değerlendirilmektedir . kasım de yürüklüğe giren numaralı türkiye cumhuriyeti anayasasının . nisan tarihinde yürürlüğe giren sayılı kişisel verilerin korunması kanunu kişisel verilerin işlenmesi özel hayatın gizliliğinin korunması ve temel hak ve özgürlükleri korumak için verilerin işlenmesi ya da silinmesi kurallarını düzenleme amaçlamaktadır . kişisel verilerin silinmesi yok edilmesi veya anonim hale getirilmesi ilgili kanun gereğince uygun şartlar altında yapılabilmektedir . bu nedenle imha süreçleri verilerin bulunduğu ortamlara göre müdahale edilmelidir . bunlar sanal ortam veriler ile elektronik olarak iletişim kurulabilen bir ortamı açıklamaktadır . uygun yazılımlarla silme hard disk hafıza kartları taşınabilir bellekler disketler ve cd dvd lerde depolana verilerin kalıcı ve güvenli olarak program vasıtasıyla silinme işlemidir . bu işlemlerde verilerin tam olarak ve güvenli bir şekilde silindiği kullanılan program vasıtasıyla doğrulanabilir . bulut ortamında müdahale bilgisayar ve benzeri internet tabanlı cihazların kullanıcılar için verilerini depolayabilen istenildiği zaman ulaşılabilenini sağlayan hizmette bulut ortamı denilmektedir . bu programlardan en yaygın kullanılanları office dropbox lar salesforce vb . bu tedbirlere ek olarak eğer bir bulut sisteminden hizmet alınıyorsa kullanıcılar için ayrı ayrı şifreleme anahtarı oluşturularak istenilen kullanıcının kaynak erişimi hizmet sağlayıcılara erişim anahtarı iptal edilmesi gereklidir . bu işlem sonucunda hedef veriler tamamen bağımsız hale gelerek ilgili kişiyle bağını ortadan kaldırılır . fiziki ortamda müdahaleler verilerin depolandığı cihazların fiziki olarak kullanılmaz hale getirilmesi için yapılan tüm işlemleri bu yöntemin kamu kurumlarda kullanılan kurum bilgisayarlarında uygulanması bazı durumlarda sakıncalar içermektedir . veri imhası süreçleri verilerin diğer özellikleri imha edilecek verilerin türlerine ve uygun yöntemlerinin önceden belirlenmesi güvenli veri imhası ve zaman kazandırması açısından önemlidir . dijital verilerin imha süreçlerinde alınabilecek önlemler iki gruba ayrılabilir bunlar fiziki tedbirler imha personelinin farkındalıkları fiziki tedbirler güvenli olarak veri imha edilecek materyallerin nerede hangi koşullarda nasıl kim tarafından imha edileceğini kapsamaktadır .
422
88
KOBİ SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİNE GÖRE BULANIK MANTIK YÖNTEMİ İLE DESTEK ATAMASININ GERÇEKLEŞTİRİLMESİ
günümüzde türkiye ekonomisinde kobi lerin yadsınamaz bir önemi vardır . kobi lerin sürdürülebilir olmaları ve üretimdeki paylarını büyütebilmeleri türkiye ve diğer pek çok ülkenin ekonomisinde kritik bir noktadır . sürdürülebilirlik bir şirketin faaliyetlerinin genel sosyal ekonomik ve çevresel performansını artırmak için uzun vadeli bir hedeftir . bu çalışmanın amacı da maddi destek bekleyen kobi lerin hangi kriterler altında hangi tutarlarda desteklenmeleri gerektiğini belirlemektir . bunun için öncelikle türkiye deki kobi lerin ekonomik olarak hayatlarını ikame ettirebilmeleri ve sürdürülebilir olabilmeleri için onları etkileyen kriterler araştırılmış sonrasında da bu kriterler dikkate alınarak kobi lere verilmesi gereken destek miktarına karar verilmesi hedeflenmiştir . çözüm aşamasında matlab programı kullanılarak bulanık mantık yöntemi ile uygun destek miktarları belirlenmişti .
türkiye ekonomisinde küçük ve orta büyüklükteki işletmeler türkiye deki toplam girişim sayısının içinde en büyük oranı oluşturmaktadır bu da kobi lerin önemini çok net bir şekilde ortaya koymaktadır . bu bilgileri destekleyecek şekilde ülkenin yer aldığı avrupa birliğindeki tüm işletmeler içinde de kobi lerin oranı dir . kobi ler gelişmekte olan ülkelerde ekonomik büyümenin ve iş yaratmanın itici gücünü oluşturmaktadır . buna ek olarak liderlik yenilik süreci için olumlu ve iş birliğine dayalı bir ortam yaratmalı ve insan sermayesine yatırım yapmalıdır . buradaki amaç kurumsal sürdürülebilirliği kıstas alarak bir destek planlama sürecinin iyileştirilmesine yönelik tavsiyelerde bulunmaktır . bununla birlikte hillary e göre kobi ler tüm endüstriyel kirliliğin yüzde inden sorumludur . grı sürdürülebilirlik raporlaması rehberi sosyal faktörleri dört alt kategoriler olarak ayrılmıştır işgücü faaliyetleri ve insana uygun iş insan hakları toplum ve ürün sorumluluğu . journeault sürdürülebilirliğin üç temel performansına yani çevresel sosyal ve ekonomik performansa paydaş yönetim becerilerini ve yeteneklerini ve iç iş süreçlerini entegre eden bir yaklaşım önermiştir . kobi çalışanlarına yüksek öğrenim ve eğitimi yenilik için gerekli olan kaynaklarla birleştirmeyi denediler . kobi lerin sektör yaş büyüklük ve köken açısından heterojen doğası belirli sektörlere teknolojilere veya şirket türlerine destek olmayı imkansız kılmaktadır . bulanık mantık klasik set teorisinin genelleştirilmesi olan bulanık kümelerin matematiksel teorisine dayanmakta ve boolean mantığının bir uzantısıdır . bir koşulun doğrulanmasında derece kavramını ortaya koyarak bir koşulun doğru veya yanlıştan başka bir durumda olmasını mümkün kılarak mantık için çok değerli bir esneklik sağlar ve bu da yanlışlıklar ve belirsizlikleri hesaba katmayı mümkün kılar . schreyer kobi lerin ekonomide oynadıkları anahtar rolü kabul ederek pek çok hükümet bilişim hizmetlerinden eğitime ve finansal desteğe kadar çeşitli yardım biçimlerini kasten yürüttüklerini belirtmiştir . arena ve azzone kobi lerin desteklenmesi için belirlenecek olan kriterlerin üçüncü taraf uzmanlarca yapılmasını öne çıkarmışlardır . bu çalışmanın amacı destek talep eden kobi lerin sürdürülebilirlik performansının ölçülmesi ve sürdürülebilirlik kriterlerine göre verilmesi gereken destek miktarının belirlenmesidir . bugüne kadar az sayıda çalışma kobi lerde sürdürülebilirlik değerlendirilmesi konularında nicel yöntemlere başvurmuştur . dolayısıyla kobi lerin sürdürülebilirlik raporlamasında karşılaştıkları zaman ve mali kısıtlamaların üstesinden gelmede özellikle yararlı olacaktır . ana kriterler ele alınarak matlab fuzzy logic toolbox ekranında destek atamalarının gerçekleştirilmesi sağlanmıştır . sürdürülebilirliğin değerlendirme sürecinde hem nitel hem nicel faktörler kullanılmıştır . bu çalışmada türkiye deki genel şirket yapıları dikkate alınarak sürdürülebilirlik ana faktörleri ekonomik çevresel sosyal müşteri şirket yapısı çalışan ve dış etkenler olarak yediye ayrılmıştır ve ġekil de gösterilmiştir . ana faktörlerimizden oluşan giriş kötü normal iyi çok iyi olarak bulanık kümeye ayrılmıştır . ana faktörlerin kullanıcı tarafından ile arasında değerlendirilebilmesi için aralık olarak ele alınmıştır . kural tablolarından tüm kurallar matlab ortamına aktarılmıştır . kobi lere destek sağlamak ciddi bir sosyal ve profesyonel zorluktur . bu çalışmanın amacı da türkiye deki kobi lere verilebilecek destek miktarlarının planlaması aşamasında kullanılabilecek bir metot önererek karar verme sürecini hızlandırarak daha verimli sonuçlar elde edilmesini sağlamaktır .
456
102
Çocuk Eğitimi ve Kitap Okuma Alışkanlığı Üzerindeki Aile Etkisi: Susanna Tamaro “Kitaplardan Korkan Çocuk” Örneği
bu çalışmada evrensel çocuk edebiyatı yazarlarından susanna tamaro nun kitaplardan korkan çocuk adlı çeviri çocuk kitabı incelenmiştir . kitaptaki aile ve çocuk arasındaki ilişkiden yola çıkılarak ailenin çocuk eğitimindeki etkisinin sosyal öğrenme kuramı ışığında ortaya çıkarılması amaçlanmıştır . davranışçı kuramların deneysel metotlarına tepki olarak ortaya çıkan sosyal öğrenme kuramına göre öğrenmenin gerçekleşmesi bireyin içinde bulunduğu çevreyle ilişkilidir . bu kuramın savunucuları öğrenen kişinin çevresindekileri izleyerek onların davranışlarından olumlu ya da olumsuz sonuçlar çıkardığını ve çıkarılan bu sonuçlara göre öğrenmenin gerçekleştiğini öne sürmektedirler . çalışma kapsamında susanna tamarro nun kitaplardan korkan çocuk adlı kitabı çocuk eğitiminde sosyal öğrenme kuramı bağlamında incelenmiştir . çalışmada nitel araştırma yöntemlerinden doküman analizi metodu kullanılmıştır . kitaptaki veri taramaları sonucunda rol modeller iki farklı yaklaşımla ele alınmıştır . buna göre olumlu rol model olması beklenen anne baba olumsuz rol model olurken başkahraman leopoldo nun parkta tanıştığı yaşlı ve kör adam ise olumlu rol model olarak sunulmuştur . s . tamarro ebeveynlerin olumsuz tutumlarını ve doğru bildikleri yanlışları eleştirmek için bu tezatlıktan faydalanmıştır . sosyal öğrenme kuramının çocuk eğitimine etkisini inceleyen bu çalışmada susanna tamaro nun eserinden hareketle ailenin çocuk eğitimindeki etkisi incelenmiştir . sonuç olarak araştırmaya konu olan roman üzerinden ailelerin çocuk eğitiminde yaptıkları yanlışlıklar sosyal öğrenme kuramının rol model anlayışı ışığında olumlu ve olumsuz rol model örnekleriyle açıklanmıştır .
geçmişten günümüze çocuk kavramının açıklaması yapılırken birçok farklı görüşün olduğu görülmekte ancak her alanda değişik şekillerde açıklanan çocuk kavramının ortak bir tanımı yapılamamaktadır . buna göre çocuk olgunlaşmamış yetişkinlik düzeyine erişememiş bir bireydir . çocuğun büyümesi ve gelişmesiyle birlikte zihinsel olarak da yetişkinlik düzeyine erişerek olgun bir birey olması beklenir . çocukların bilişsel sosyal ve fiziksel yönden gelişimi üzerinde bu denli etkili olan ailelerin ise çocuklarını yetiştirebilecek bilinçte olması gereklidir . bu çalışmada sosyal öğrenme kuramını etkileyen faktörlerden özellikle kendini düzenleme kapasitesi üstünde durulmuştur . bu araştırmada susanna tamaro nun kitaplardan korkan çocuk adlı çeviri çocuk romanı incelenmiş ve bu eserden yola çıkılarak ailenin çocukların eğitimindeki yeri ve önemi ortaya konulmuş ayrıca çocuk eğitiminde ve çocukların kitap okuma alışkanlığı kazanmaları üzerindeki aile etkisi tespit edilerek aynı konu üzerinde ailelerin yaptığı yanlışlık ve hatalar saptanmıştır . s . buna göre romanda buraya kadar olan bölümde yaşında bir çocuk olan leopoldo nun ruhsal tasviri yapılarak çocukluğunu yaşama arzusu ve oyun oynama isteği anlatılmıştır . sonunda bir çift koşu ayakkabısı yerine parlak kaplı iki kitapla burun buruna gelince artık buna hiç dayanamamış öfkeyle hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamıştı . burada görüldüğü üzere leopoldo ve ailesi üzerinden çocuk ve aile ilişkisinin yanlış bir örneği verilmiştir . bu aşamalara uyulursa yazdan önce şu andaki kilosuna denk ağırlıkta kitap okumuş olacak ve iyileşecekti . burada görüldüğü gibi leopoldo ilk kez gerçekten bir kitabı okumak ister ancak yine okuyamaz . b rnunun dibinde her şey çorbaya dönüşüyorsa demek ki gözlük takman gerekiyor . . . . s . yaşlı adamın bu sözleriyle biten romanda aslında leopoldo nun anne ve babasına kitap okumanın neden gerekli olduğunu sorduğu sorunun cevabı verilmektedir . ortaş ın da dediği gibi kitap okuma alışkanlığı insanın kendi kişiliğini karakterini ve doğrularını oluşturması yeni ufuklara açılmasını sağlaması bakımından önemlidir . sonunda ailesinin bu baskısına dayanamayarak evden kaçmaya karar veren leopoldo soluğu öncelikle çok istediği koşu ayakkabılarının satıldığı mağazada ardından da parkta alır . oysa incelenen kitaptaki anne ve baba davranışlarına bakıldığında kendilerinin çok iyi kitap okumalarının çocukları için de aynı biçimde geçerli olmasını beklemektedirler . buna göre leopoldo koşmayı çok seven ve koşu ayakkabılarına sahip olmak isteyen bir çocuk olarak doğum gününde böyle bir hediye almak ister . bir diğer hatada ise çocuklarının kitap okuması için birtakım baskı ve zorlama içeren uygulamalar başlatan aile bireyleri çocuğun çok fazla sıkılması ve boğulmasına sebep olarak kitaplardan iyice uzaklaşmasına neden olmuşlardır . ayrıca çocuklarını oyun ve eğlence ortamından uzaklaştırarak sadece kendi koydukları kurallara göre yaşamasını dayatmışlardır . bir diğer noktada ise çocuklarının gözlerinin bozuk olduğunu üçüncü bir şahıs tarafından öğrenmiş çocuklarıyla ne derece yakından ilgilendiklerini ortaya koymuşlardır . buna göre bu araştırmada incelenen eser üzerinden ailelerin çocuk eğtiminde ve çocuklara kitap okuma alışkanlığı kazandırmada yaptığı yanlışlıklar ve hatalar ortaya konulmuştur .
509
196
Yarı kurak bölgelerde sentetik açıklıklı radar (mikrodalga) görüntüleri ile toprak neminin tahmini
toprak neminin konumsal ve zamansal olarak dağılımı kurak ve yarı kurak bölgelerde kuraklık izlemesi ürün sulama planlaması ürün tahmini gibi havza seviyesindeki tarımsal uygulamalarda anahtar bir parametredir . ayrıca radar uydu görüntüleri çeşitli bölgeler için toprak ve bitki örtüsü dağılımının mekansal ve zamansal olarak ortaya konulmasını sağlamak için kullanılmaktadır . aktif mikrodalga sensör sistemleri kullanarak yüzey toprağı neminin tahmini araştırmacılar koruma planlamacıları ve doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımını izleyen karar vericiler için yararlı bilgilerden biridir . bu çalışma yarı kurak iklime sahip altınova tarım işletmesi arazisinde seçilen altmış dört kilometrekarelik test alanı topraklarında yürütülmüştür . dört farklı zamanda elde edilen sentetik açıklıklı radar görüntülerinin gerisaçılım değerleri ve yüzey toprağı nemi arasındaki ilişki belirlenmeye çalışılmıştır . bu amaçla altınova tarım işletmesine ait dört sar görüntüsü kullanılmıştır . eş zamanlı olarak farklı noktada m aralıklarla yüzey toprak örnekleri cm den alınmış ve çalışma alanı boyunca gravimetrik yöntem kullanılarak yüzey toprağının nemi belirlenmiştir . her örnekleme periyodu için yüzey toprağı nem dağılım haritaları ordinary kriging kullanılarak üretilmiştir . toprak nem dağılım haritalarına göre ağustos verileri çalışma alanı boyunca diğer örnekleme dönemlerine kıyasla yüzey toprağı neminde en fazla değişiklikleri göstermiştir . bu nedenle çalışma alanı boyunca gerisaçılma ile toprak nemi içeriği arasındaki ilişkinin diğer sar veri sonuçlarından daha iyi olduğu bulunmuştur .
toprak nemi birçok hidrolojik ve doğal süreçlerin anlaşılmasında önemli bir etmendir . kutilek ve nielsen zaman alıcı masraflı ve iş gücü gerektirmesi nedeniyle pek mümkün değildir . radar görüntüleri çok geniş bir kullanıcı grubuna hizmet etmektedir . ers sar verilerinden yararlanarak toprak nemi ve sar sinyalleri arasında doğrusal bir ilişki olduğunu tespit etmek için operational metodology kullanmışlardır . kalibrasyon aşamasında sar sinyallerindeki vejetasyon etkisini çıkarmak için yer gözlemleme çalışması yapmışlardır . iç anadolu bölgesinin doğu boylamları ve kuzey enlemleri arasında yer alan ortalama deniz seviyesinden m rakıma sahip olan altınova tarım işletmesi arazileri konya iline bağlı kadınhanı ilçesinin km kuzeyinde ankara ya km ve konya iline km uzaklıktadır . kültür altındaki alanlarda buğday arpa tritikale yonca mısır gibi ürünler yetiştirilmektedir . bunlar arasında buğday en fazla yetiştirilen üründür . elde edilen gravimetrik nem değerleri toprak örneklerinden elde edilen kuru hacim ağırlığı ve cm toprak derinliği değerleri dikkate alınarak mm su derinlik cinsine çevrilmiştir . toprak nem değerlerinin uzaysal değişkenliğinin belirlenmesi amacıyla elde edilen variogram göstergeleri kullanılarak arcmap . cbs yazılımı yardımıyla kriging yöntemine göre haritaları hazırlanmıştır . gamma ve lee filtreleme modelleri görüntü kirliliğinde en çok kullanılan yöntemlerin başında gelmektedir . bu çalışmada alınan radar görüntülerine lee ve gamma filtreleme işlemleri uygulanmıştır araştırmada kullanılan geo rektifikasyonu ve görüntü kirliliği giderimi işlemi yapılmış radar görüntülerinde toprak nem örnekleme noktalarına ait koordinat bilgileri o döneme ait görüntüler üzerine girilerek ilgili noktalardaki gerisaçılım değerleri belirlenmiştir . sigmanought değeri aynı zamanda saçılma katsayısı olarak da ifade edilmektedir . bu çalışmadan elde edilen sonuçlar toprak nem örnekleme sonuçları radar ile ilgili görüntü analizleri ve radar toprak nem ilişkisi olmak üzere başlık altında toplanmaktadır . buna paralel olarak dört nem örnekleme döneminde de çarpıklık değerinin altında olması nedeniyle sola çarpık ve normal dağılıma göre daha basık dağılımlar elde edilmiştir . deneme alanı nem değerlerinin dağılımları variogram parametreleri kullanılarak cbs yazılımı kullanılarak haritalanmış ve şekil te sunulmuştur . altınova tarım işletmesi nde km aralıklar ile ekili ve nadas alanlarında farklı derinliklerde yaptıkları toprak nem örnekleme sonuçlarına göre işletme genelinde kurak iklim koşullarına sahip olan bu bölgede nadas sistemi bitki gelişimine olumlu etki yaparak katkı sağladığını bildirmişlerdir . başka bir deyişle toprak nemi ile araştırma alanı toprak haritası birlikte değerlendirildiğinde toprak haritalama birimleri ile örtüşen alanlar olduğu görülmektedir . radar görüntülerindeki gri ton değerlerinin belirlenmesinde nem değerinden sonra en etkili parametre yüzey pürüzlülüğüdür bu alanlardaki gerisaçılım değerlerinin ağırlıklı ortalaması hesaplanarak toprak nem değerleri ile arasındaki ilişki ortaya konulmuştur . nisan tarihli radarsat uydu görüntüsünden elde edilen gerisaçılım değerleri ile toprak nem değerleri arasında istatistiksel olarak önemli düzeyde ilişki belirlenmemiştir . kurak iklim koşullarında yaptıkları ağustos tarihli radarsat uydu görüntüsünden elde edilen gerisaçılım değerleri ile toprak nem değerleri arasında pozitif yönde ve istatistiksel olarak önemli düzeyde ilişki belirlenmiştir . ers ve landsat tm uydu görüntüsü kullanarak yarı kurak alanda yürüttükleri çalışmada radarın gerisaçılım değerlerinin kuru toprak şartlarında pozitif ancak toprak neminin yüksek olduğu zamanlarda negatif bir korelasyon olduğunu bildirmişlerdir . özellikle kurak dönemlerde radar görüntüleri nem izlemede etkinliği artırmaktadır . diğer bir deyişle radar görüntülerinde renk tonu bilgisi ortamdaki hedef nesnelerin pürüzlülüğü yüksekliği dalga boyu geliş açısı ve polarizasyon gibi parametrelere bağlıdır .
568
214
DERGİ KAPATAN YAZI: “EDEBİYAT VE HUKUK”
türkiye nin uzun süre yayımlanmış önemli dergilerinden olan servet i fünun edebiyat ı cedide topluluğunun oluşması gelişmesi ve dağılması aşamalarında temel yayın organı olmuştur . topluluğun dağılması hüseyin cahit in derginin . sayısında yayımladığı edebiyat ve hukuk başlıklı tercüme makalesinin jurnal edilip derginin padişah tarafından geçici olarak kapatılmasıyla olmuştur . makalede hiç yer almayan ve kastedilmeyen düşünceler saray a bildirilmiş padişah ıı . abdülhamit de derginin kapatılarak sorumluların sürgüne gönderilmesini istemiştir . fakat sorgulamalar neticesinde jurnalin asılsız olduğu anlaşılarak derginin yayın hayatına devam etmesi ve sorgulananların ceza almaması kararlaştırılmıştır . fakat bu topluluğun dağılmasını engelleyememiştir . yazıda bu makalenin yayımlanması derginin kapatılması sorgulama ve derginin tekrar faaliyete geçmesi aşamaları ayrıntılarıyla ve dönemin tanıklarının anlatımlarıyla verilmiş makalenin asıl metni ve günümüz türkçesine aktarımı da eklenmiştir .
servet i fünun adını türk edebiyatının önemli bir topluluğuna da vermiş olan türkiye nin uzun soluklu yayımlanmış önemli dergilerinden biridir . d . nikolaidi nin sahibi olduğu servet gazetesinin ilavesi olarak ahmed ihsan tarafından yayımlanmaya başlanmıştır . yılında baba tahir le göz için kafiye kulak için kafiye meselesinden dolayı bir tartışmaya giren recaizade yazılarını servet i fünun da yayımlamaya başlamış ve böylece bir süredir hazırlandığı yeni bir edebiyat anlayışını bu dergide sürdürmenin yararlı olacağını düşünmüştür . servet i fünun dergisi bünyesinde toplanan bu edebiyat oluşumu birçok edebi tartışmaya ve eserin verilmesine ortam hazırlamış fakat birkaç yıl sonunda grup mensupları arasında meydana gelen bazı anlaşmazlıklar nedeniyle çatırdamaya başlamıştır . dergide yazının başlığı altına bir dipnot konularak sadece fransızcadan ibaresi yazılmış yazının kaynağı belirtilmemiştir . yazıda genel olarak edebiyat ve hukukun aynı aşamalardan geçtiği ve aralarında benzerlikler ile etkileşimler bulunduğu düşüncesi işlenmiştir . realizm ve natüralizm akımlarının hukuk ve edebiyattaki yansımalarına örnekler verilmiş bu akımlardan ötürü edebi eserlerin mümkün olduğunca bilimsel ve akılcı olarak kaleme alındığı buna paralel olarak hukukta da idealin küçümsendiği dile getirilmiştir . hukukun edebiyat üzerindeki etkisine örnek olarak da fransa daki boşanma yasağı gösterilmiştir . fransa da boşanma yasağı olduğu zamanlarda yazılan eserlerin eşler arasındaki anlaşmazlık zinaya sebep olduğu için zinanın iyi hatta mazur gösterildiği belirtilmiş boşanmanın yasal hale gelmesinden sonra ise edebi eserlerde değişme olacağı vurgulanmıştır . benzer durum fransa daki askeri kanunlardaki aksaklıklar için de belirtilmiştir bu jurnale ve kapanmaya yol açtığı iddia edilmiştir . aynur ise jurnal edenlerin dr . m . paşa ve baba tahir olduğunu belirtmektedir . abdülhamit döneminde yılları arasında yıl dahiliye nazırı olarak görev yapmıştır ve servet i fünun un kapatılması olayı sırasında da aynı görevdedir . abdülhamit e yakın olduğunu ve jurnal verme ihtimalinin yüksek olduğunu düşündürse de kesin olarak bir iddiada bulunmak mümkün görünmemektedir . abdülhamit i ikna edip konunun adliye nezaretine sevk edilmesini sağlamıştır . ardından ali rıza bey iki ciltlik kitabı tercüme edilmek üzere hariciye nezaretine göndermiştir . sorgudan birkaç zaman sonra ahmet ihsan arkadaşı olan mabeyinci mehmet arif bey e durumu sormak için tekrar yıldız sarayı na gider . adliye nazırı abdurrahman paşa gerekli cevabi yazıyı göndererek yayımlanan makalede uygunsuz herhangi bir ifadenin yer almadığını bildirir . teşrinievvel perşembe günü çıkan yazı nedeniyle dört gün sonra kapanan derginin bir sonraki yani . başlığıyla padişaha övgülerle beraber dergiyi yeniden çıkarmaya izin verdiği için teşekkür de eden bir metin yer almaktadır . öncelikle birisi veya birilerinin jurnali yüzünden bir yazıda hiç kastedilmeyen anlamlar kastedilmiş gibi insanlar suçlanabilmiş sorgulanabilmiş .
511
114
TÜRK SİNEMASINDA DİN ADAMI TİPLEMESİ
sinema toplumsal hayatın en önemli iletişim kanallarından biri olarak toplumun her kesimi tarafından ilgi görmektedir . tüm dünyada sinema değişen yaşam biçimlerinin görünürlüğünü sağlayan bir sanat dalı olarak ortaya çıkmış ve gelişmiştir . cumhuriyet öncesi ve sonrası dönemde türk toplumunun en önemli değişim araçlarından birini oluşturan sinema sosyo kültürel hayatımızın hemen her alanında karşılığını bulan yapıtlar ortaya koymuştur . bu bağlamda cumhuriyet ideolojisinin ve batı tipi modernleşmenin toplumda yerleşmesi noktasında rol modellerin biçim kazandığı bir alan olarak tanımlanabilir . bu yönüyle toplumda bir tarafta modernleşme araçları ve bu araçların biçimlendirdiği yaşam tarzları dururken diğer tarafta ağa muhtar ve din adamı üçlüsünün bir direnç noktası olarak tanımlandığı görülmektedir . bu süreçte türk sineması nda din adamları olumsuz karakterler olarak sunulmaktadır . bu araştırmanın konusu da türk filmlerinin olumsuz karakterlerinden biri olan din adamı karakterinin analizidir . bu analiz umhuriyet sonrası yapılan sinema filmlerinin lere kadar olan kısmını kapsamaktadır . bu süreçte öne çıkan filmler sinemada etkili olan akımlar bağlamında değerlendirilecektir . bu filmler arasında örneklem olarak ise din adamı tiplemelerine yer verilenlerin en tipik örnekleri olarak vurun kahpeye kibar feyzo zügürt ağa üçkağıtçı kuma kiracı yoksul ve sakar şakir filmleri oluşturmaktadır . bu çalışmada amacımız türk sineması nda sunulan din adamı tiplemesinin ideolojik siyasal ve sosyo kültürel arka planını ortaya koymaktır . araştırma nitel bir incelemedir .
hayata dair gerçekliğin izlenmesi ya da yeniden yaratılması amacıyla toplumsal yaşam ve ayrıntıları üzerinde dolaşan kameranın yansıttıkları sinema kavramının yaratım sürecinin başlatıcısı olarak tarif edilebilir . sinemanın hazırladığı düşler dünyası bazen bir gerçekliğin yansıması olurken bazen de ideale duyulan özlemlerin ifadesi olmuştur . ispanya sinema alanında gelişmeyi paylaşan ülkeler arasındadır . sanat tarihi açısından çok eski bir sanat olmayan sinema lümiere kardeşlerin bir icadı olarak yeni dönem sanatları arasına girmiştir . bu yıllarda sadece birkaç büyük kentte varlık gösteren sinema daha sonraki yıllarda elektriğin de yaygınlaşmasıyla ülkenin birçok kentine götürülmüştür . bunların başında yılında ö . lütfi akad tarafından çekilen vurun kahpeye filmi ikinci bir kırılma noktasını oluşturmuş olarak değerlendirilebilir . sinema bireylerin algılarında toplumun genelini etkileyen bir sanat olarak değerlendirilebilir . sinema bir takın yerel değerlerin eleştirilmesi bir kısmının da korunarak daha da içselleştirilmesinde önemli bir fonksiyona sahiptir . bu dönemde klasik marksist düşünce çerçevesinde batılılaşmayı yorumlayan aydınlar bu bakış açısına paralel olarak sinemada gerçekliğin arayışı içine girmişlerdir . bu dönemde çekilen filmler sinemada egemen olan melodram türün egemenliği üzerinde bir kırılma noktası ve sinemayı yeni bir anlayışa doğru evriltme çabasıdır . umutsuzlar ve arkadaş filmleri güney in silahsız atsız ve avratsız dönemini temsil eden filmlerdir . dolayısıyla sınıfsız bir toplum olan osmanlı türk toplumunda sınıflı toplumlarda geçen filmsel kurguların kabul görmesi zordur . bu noktada milli mücadeleye ruhunu veren manevi değerler ömer efendinin şahsında görünür kılınırken hacı fettah ise karşı durulması gereken bir karakter olarak öne çıkmaktadır . bir kısım sinemacıların türk toplum yapısıyla barışık ve aynı zamanda modern değerlerin taşıyıcısı filmlerinin yanında sinemada dini yada mistik öğelerin varlığını farklı bir pencereden ele almak isteyen yücel çakmaklı ve mesut uçakan da yeni bir sinema söyleminin öncüleri olmuşlardır . lardan sonra toplumsal sorunların daha fazla dile getirildiği bir alan olan sinema bu bağlamda milli sinema aracılığı ile toplumu geçmişteki değerleri ile yüzleştirerek kendi açılarından bir çeşit yozlaşmanın önünde durmaya çalışan bir çaba olarak ortaya çıkmıştır . milli sinemanın yeni bir anlayış oluşturmak ya da yerli değerlere sahip çıkmak adına oluşturduğu sinemasal dil bu yönüyle bir çok eleştirinin hedefi olmuştur . ancak işlenen konuların doğru diyalog ve sahnelerle zenginleştirilememesi gerçekliğinden uzakta hayal ürünü kahramanlar ve bunların varlığı ile uyumlu bir sosyal hayat biçimini yaratmıştır . örneğin kibar feyzo filminde topal hoca karakteri bir din adamı olarak sunulurken halkın kendi arasından çıkan bir tip olarak değil de dinin bizzat yarattı ı karakterler olarak ele alınmıştır . aynı şekilde vurun kahpeye filminde de hacı fettah karakteri halkın kendi arasından çıkan bir din adamıdır ve eğitimsizdir . toplumun kendilerine olan güvenini ve sadakatini kullanan bu tip din adamları türk sinemasında gözlemlenen din adamı karakterlerinin yaratımını beslemiş görünmektedir . kuma filminde imam siyah giyimi ve arkasında yürüyen dört çarşaflı karısı ile bir büyücü işlevindedir . sürü filminde de çocukları ölen ve aynı zaman da konuşmayan berivan hem çocuklarının ölmemesi hem de hastalığının tedavi edilmesi için imama götürülmektedir . bu karakterler dinin toplum içerisindeki uygulayıcıları olarak algılanmaktadır . başlayarak kendine bir hayat kurarken çok nadirde olsa sınıflar arası geçiş yaşamıştır . dolayısıyla bizim geleneğimizde veliler ve dervişler peygamberin varisleri gibidir .
488
199
Fındık kabuğundan üretilen biyokömürün toprağın besin maddesi kapsamı üzerine etkisi
bu çalışmada fındık kabuğundan elde edilmiş olan biyokömür ile fındık zurufu ve ahır gübresinin inkübasyona bırakılarak toprak ph sı organik madde toprağın makro ve mikro besin element kapsamı üzerine etkileri araştırılmıştır . bu amaçla toprağa ton da düzeyinde organik materyaller uygulanmış ve gün süreyle sera koşulllarında inkübasyona bırakılmıştır . tesadüf parselleri deneme desenine göre tekerrürlü olarak yürütülmüştür . organik materyallerin dozu artıkça toprağın organik madde toplam azot bitkiye yarayışlı fosfor ekstrakte edilebilir potasyum miktarını ve ph yı arttırdığı bitkiye yarayışlı bakır miktarının azaldığı demirde ise ton da uygulama düzeyinde azaldığı tespit edilmiştir . toprakların bitkiye yarayışlı mangan ve çinko kapsamının biyokömür uygulama dozu artıkça azaldığı belirlenmiştir . inkübasyon süresine bağlı olarak toprakların toplam azot ve om kapsamının genellikle azalma eğilimde olduğu fakat ahır gübresi uygulamasının ve günlük inkübasyon süresinde om kapsamını arttırdığı saptanmıştır . mikro elementlerin inkübasyon süresine bağlı olarak düzenli bir şekilde azaldığı toprağın bitkiye yarayışlı fosfor ve ektrakte edilebilir potasyum kapsamının sırasıyla inkübasyonun . ve . gününe kadar artığı belirlenmiştir . sonuç olarak incelenen tüm parametreler içerisinde organik materyal uygulamalarının etkisi ph ve azot hariç en yüksek fındık zurufunda en düşük ise biyokömür uygulamalarından elde edilmiştir .
tarımsal üretimlerde toprakların sürdürülebilirliğinin sağlanması fazla ürün almak için yapılan uygulamalardan daha fazla öneme sahip olmaya başlamıştır . yoğun toprak işleme erkencilik ve çeşitlilik sağlamak adına topraklarda daha fazla üretim yapma isteği toprakların yapılarında hızla deformasyonlara ve kalite özelliklerini kaybetmelerine neden olmaktadır . organik madde kaynakları toprak organizmalarına besin kaynağı sağlarken bu canlıların da toprak kalitesine olan katkılarını teşvik etmektedir . kompostun bileşeni olarak biyokömür sinergetik etkilere sahip olabilir mikrobiyal aktiviteyi artırır kompostlama süresince besin kayıpları azaltır en yüksek ise bk ile ag nin . döneminde gerçekleşmiştir . organik materyallerin doz ortalaması tek başına toprak ph sında önemli bir değişim sağlamamıştır . organik materyallerin uygulama dozu arttıkça toprakların organik madde içeriklerinde düzenli ve önemli bir artış gözlenmiş olup en yüksek artış fz ve ag nin ton da uygulama düzeyinde en düşük ise kontrol düzeyinde gerçekleşmiştir . toprağın organik madde kapsamının öncelikle iklim toprak tekstürü ve drenaj durumu ile ilişkili olduğunu kaba tekstürlü toprakların organik maddeyi daha az koruduğunu ve bu yüzden daha hızlı mineralize olduğunu bildirmişlerdir . farklı organik gübre ve materyallerin toprakların toplam n içeriğini arttırdığını saptamışlardır . karaca fındık zuruf kompostu uygulamasının fındık bahçesi topraklarının toplam n içeriğinin inkübasyon süresine bağlı olarak azaldığını bildirmiştir . uygulamaların ve uygulamalar arasındaki interaksiyonların tamamının toprakların bitkiye yarayışlı fosfor kapsamları üzerine etkisinin istatistiki bakımdan düzeyinde önemli olduğu belirlenmiştir . toprakta en düşük bitkiye yarayışlı fosfor miktarı bk nın . saygan ve aydemir abu el eyuoon ergün rehman ve razaq biyokömür uygulamalarının toprağın p kapsamını arttırdığını tespit etmişlerdir . tek başına tavuk altlığı biyokömürünün fındık kabuğu biyokömürüne göre toprağın alınabilir p kapsamını daha fazla artırdığını toprağa her ekim döneminde biyokömür veya diğer organik materyallerin uygulanması durumunda toprağın organik madde miktarı ve buna bağlı olarak toprakta bağlı halde bulunan fosforun açığa çıkması ve bitkiler tarafından alınabilir forma geçmesinin mümkün olabileceğini bildirmiştir . organik materyal uygulamalarının toprakların potasyum kapsamlarını arttırdığına dair araştırmalar mevcuttur . toprakların ekstrakte edilebilir cu kapsamı . ile . mg kg arasında bir değişim göstermiştir . karaca fındık zuruf kompostunun artan dozlarıyla birlikte kumlu tınlı toprağın zn kapsamının düzensiz bir şekilde genellikle arttığını inkübasyon süresiye birlikte azaldığını bildirmiştir . fındık zurufu uygulamasının günlük inkübasyon süresinde ve yüksek dozunda toprağın mn kapsamı . mg kg iken kontrolde ve .
502
191
Tarımsal üretici birliklerinde performans ölçümü
araştırmanın temel amacı samsun ilindeki tarımsal üretici birliklerinin örgütsel performanslarının belirlenmesidir . araştırmanın ana materyalini samsun ilinden seçilen tüb yöneticilerinden anket yöntemiyle elde edilen veriler oluşturmaktadır . birliklerin performansı finansal ve finansal olmayan değişkene göre oluşturulan performans endeksiyle performansa etkili faktörler ise korelasyon analizine göre belirlenmiştir . araştırmada ortalama olarak birliklerin finansal performans endeksi . finansal olmayan performans endeksi . toplam performans endeksi ise . olarak tespit edilmiştir . birliklerin finansal performansı açısından en güçlü oldukları faktör üyelik aidatının ödenmesi iken en zayıf oldukları faktör ise birliğe yapılan bağış fon ve yardımlardır . finansal olmayan değişkenler açısından birliklerin en güçlü olduğu faktör çevresel sürdürülebilirliğe katkı iken en zayıf oldukları faktör ise yöneticilerin tarımsal örgütlenme eğitimine katılma durumlarıdır . bitkisel alanda faali et gösteren birliklerin performansı hayvancılık alanında faaliyet gösteren birliklerden daha yüksektir . birliklerin ürün pazarlama girdi temini ve ihracatta daha aktif olarak rol almaları ve proje kapasitelerinin geliştirilmesinin örgütsel performanslarının geliştirilmesine önemli katkıları olabilecektir .
tarımdaki üretici örgütleri dünyadaki çoğu ülke tarafından tarımsal kalkınmanın en önemli aracı olarak görülmektedirler . türkiye de yılı itibariyle . adet tarım kooperatifi ve bunlara ortak milyon üretici bulunmaktadır . sayılı kanunda birliklerin temel amaçları üretimi talebe göre planlamak ürün kalitesini iyileştirmek kendi mülkiyetine almamak kaydıyla pazara geçerli norm ve standartlara uygun ürün sevk etmek ve ürünlerin ulusal ve uluslararası ölçekte pazarlama gücünü artırıcı tedbirler almak şeklinde belirtilmektedir . karami ve moghaddam turunç bilgin ve ark . ağca ağca ve tunçer ölçen george ve ark . türkiye de örgütsel performans değerleme konusundaki literatür çok yetersiz olmakla birlikte sadece finansal göstergelerle yapılan değerlemelerin örgütlerin gerçek performansını yansıtmayacağı belirtilmektedir . bu araştırmada samsun ilinden seçilen tüb nin performanslarının hem finansal ve hem de finansal olmayan değişkenlerden yararlanılarak ortaya konulması amaçlanmıştır . literatürde örgütsel performans farklı değişkenler ve yöntemlere göre belirlenmektedir . tüb nin performansına etkili faktörler ise korelasyon analizi kullanılarak belirlenmiştir . karami ve moghaddam ın iran daki tarım kooperatiflerinin performansını ele aldıkları araştırmalarında kooperatiflerin ortalama üyesi olduğunu ortaya koymuşlardır . birliklerin bölgedeki diğer tarımsal örgütler ile ilişkileri ise zayıftır . bunun sebebi araştırmanın yapıldığı zamanda hayvancılık desteklemelerinin birlik aracılığıyla ödenmesidir . birliklerin finansal performanslarının artırılabilmesi için birlikler ürün pazarlama girdi temini ve ihracatta aktif olarak rol almalıdır . kılıç topuz ve bozoğlu tarafından tarımsal kalkınma kooperatifleri ile yaptıkları araştırmada da kooperatiflerin üyelere daha fazla hizmet verebilmek ve kırsal kalkınmaya katkı sağlayabilmek için proje uygulamalarının teşvik edilmesi gerektiğini vurgulanmaktadırlar . çiftçi örgütlerinin sadece üyelerine hizmet sağlaması gerekliliği bozoğlu ve ark . . birliklerin etkili ve sürdürebilir hizmet sağlamaları bakımından çok büyük önem arz eden rekabet güçlerinin ölçülmesinde ise zayıf oldukları ortaya konulmuştur . araştırmada birliklerin ortalama finansal performans endeksi . ortalama finansal olmayan performans endeksi . ve toplam performans endeksi ise olarak tespit edilmiştir . finansal olmayan değişkenlerin toplam performansa katkısı finansal değişkenlere göre daha fazladır . bununla birlikte tarımsal örgütlerde performansın üyelerin güvenleri ve memnuniyetlerini pozitif yönlü etkilediği ortaya konulmuştur george ve ark . araştırmada birliklerin finansal performans endeksi . finansal olmayan performans endeksi . ve toplam performans endeksi ise . olarak belirlenmiştir . kurumlara değişik konularda bir proje başvuru yapmasına rağmen kabul edilen projelerin oranı uygulamaya konulan projelerin oranı ise sadece dür . birliklerin çoğunluğunun web sitesi olmasına rağmen web sitelerinin aktif olarak kullanılmadığı belirlenmiştir . birliklerin yaklaşık ünün üye olmayan üreticilere de hizmet sağladığı ortaya konulmuştur . birliklerin bölgedeki diğer tarımsal örgütler ve tarım paydaşları ile ilişkileri ise zayıftır .
414
151
Eskişehir Şartlarına Uygun Çilek Dikim Zamanları ve Çeşitlerinin Tespiti
bu çalışma eskişehir ilinde çilek yetiştiriciliğinde uygun çeşit ve dikim zamanlarının tespiti amacıyla yapılmıştır . bitki materyali olarak albion san andreas sweet ann redlans hope ve kabarla çilek çeşitleri kullanılmıştır . frigo fideler nisan mayıs mayıs haziran haziran temmuz ve temmuz olmak üzere yedi farklı tarihte açık araziye dikilmiştir . bitkilerde verim ortalama meyve ağırlığı suda çözünebilir kuru madde miktarı ve ph belirlenmiştir . bu çalışmada çeşitler arasında ve dikim dönemlerine göre bitki başına verim değerlerinin çeşitler arasında ortalama . g ile . g arasında dönemler arasında ise ortalama . g ile . g arasında değiştiği tespit edilmiştir . çeşitler arasında meyve ağırlığının ortalama . g ile . g arasında dönemler arasında ortalama olarak ise . g ile . g arasında değiştiği tespit edilmiştir . suda çözünür kuru madde ve ph değerleri arasında önemli fark tespit edilmiştir . çeşitler arasında suda çözünür kuru madde miktarı ortalama . ile . arasında dönemler arasında ise ortalama . ile . arasında değişmiştir . ph değerleri ise çeşitler arasında ortalama . ile . arasında dönemler arasında ortalama ise . ile . arasında değişmiştir . sonuç olarak eskişehir şartlarında verim ve meyve özellikleri bakımından kabarla san andreas ve sweet ann çeşitlerinin dikim zamanları olarak da nisan ve mayıs tarihlerinin uygun olduğu tespit edilmiştir .
çilek çok farklı ekolojilerde yetişebilen nadir meyve türlerindendir . değişik iklim ve toprak şartlarına adaptasyon yeteneğinin yüksek olması nedeniyle ülkemizde yetiştiriciliği hızla artmaktadır . japonya hindistan kolombiya ve avustralya gibi nemli subtropik ülkeler ile yaz aylarında gece ve gündüz devamlı aydınlık olan kutup bölgelerinden ekvator kuşağına sulanabilen çöllerden yağış toplamı mm civarında bulunan yerlere kadar birbirinden çok farklı ekolojik koşullarda doğal olarak yetişmekte veya ekonomik amaçlarla yetiştirilmektedir shoremeter ile ölçülmüş olup ölçümde mm lik prob kullanılmıştır . dikim döneminden sonra meyve iriliğinde azalma tespit edilmiştir . özgüven ve yılmaz tarafından yapılan çalışmada da meyve iriliği selva çeşidinde . g redlans hope da ise . g olarak tespit edilmiştir . çilek çeşit ve dikim zamanlarına göre sçkm miktarlarında farklılıklar tespit edilmiştir . dikim dönemlerinde sçkm miktarı diğer dönemlerden düşük bulunmuştur . sçkm çilek meyvelerinde tat oluşumu dolayısıyla meyve kalitesi üzerine etkili özellikler arasındadır . dikim zamanlarında ise ilk iki tarih olan nisan ve mayıs ta dikilen bitkilerde hem verim hem de meyve iriliği diğer dönemlerden yüksek bulunmuştur .
383
237
Turist Rehberliğinde İstihdam Alanları ile İlgili Sorunlar
bu çalışmanın amacı turist rehberliği mesleğinin istihdam alanlarıyla ilgili yaşanan sorunların genel bir bakış açısıyla değerlendirilmesini sağlamaktır . turist rehberlerinin istihdam alanlarıyla ilgili sorunların ortaya konulması ve çözüm önerilerinin geliştirilmesi dolayısıyla turist rehberlerinin mesleğe bakış açılarını olumlu yönde etkilemek ülke turizmine katkı sağlaması bakımından önem arz etmektedir . konuyla ilgili gerçekleştirilmiş kuramsal ve uygulamalı çalışmalar ile mevcut uygulamalar dahilinde elde edilen bilgiler doğrultusunda ikincil veri analizi ve yazarların turizm sektöründeki ve alandaki gözlemlerine dayanılarak hazırlanan bu çalışmada özellikle konuyla ilgili taraflara öneriler getirilmesi ve sorunların ortadan kaldırılması için adımların atılmasına önayak olmak hedeflenmektedir . yapılan literatür taraması kapsamında turist rehberlerinin yaşadığı sorunlar istihdam alanları bağlamında ortaya konulmuş ve turist rehberleri ile istihdam alanları konusunun önemi vurgulanmıştır . daha sonra turist rehberlerinin istihdam alanları ile ilgili yaşadıkları veya yaşayabilecekleri sorunlar ifade edilerek çözüm önerileri getirilmiştir . konuyla ilgili yapılan çalışma sayısının az olması ve az sayıdaki bu çalışmaların da genellikle turist rehberlerinin eğitimi ve sektörün sorunlarına yoğunlaştığı görülmüştür . bu bağlamda turist rehberlerinin istihdam alanlarıyla ilgili sorunlarının genel olarak değerlendirildiği bu çalışmanın alana katkı sağlaması beklenmektedir . bu çalışma ağırlıklı olarak turizm ve özellikle turist rehberleri üzerine konuyla ilgili gerçekleştirilmiş çalışma sonuçları ve bunların değerlendirilmesi ile sınırlıdır .
yüzyılın ilk yıllarından itibaren hızla gelişme gösteren teknoloji ile birlikte birçok sektör daha önce hiç olmadığı kadar ivme kazanarak gelişmeye başlamıştır . bu bağlamda turizmde aracı rolü üstlenen seyahat işletmeleri turisti karşılayan gezdiren ve turistin ikametgahına dönmesini sağlayan işletmelerdir . özellikle kitle turizminin artış gösterdiği son yıllarda çeşitli çaba ve masraflarla kazanılan turistlerin sürekli müşteri haline gelebilmesinde turist rehberlerinin rolü yadsınamaz . turist rehberliğinin gerek net bir istihdam alanının olmaması sorunu gerekse mesleğin ana meslek gruplarından biri değil de genellikle ek iş olarak kabul edilmesinden kaynaklanan sorunlar bu çalışmanın çıkış noktasını oluşturmuştur . bu çerçevede çalışmanın amacı turist rehberliği mesleğinin istihdam alanlarıyla ilgili yaşanan sorunların genel bir bakış açısıyla değerlendirmesini yapmaktır . çalışmada son olarak söz konusu bu süreçte yaşanan sorunlara özet bir bakış sunulmuş değerlendirilmiş ve konuyla ilgili olarak turist rehberliği mesleğinde yaşanan istihdam sorunlarına karşı neler yapılabileceğine ilişkin ilgili taraflara ve araştırmacılara öneriler sunulmuştur . türk dil kurumu na göre rehber kelimesi birinin doğruyu bulmasına yardımcı olan yol gösteren kimse veya şey delil olarak tanımlanmaktadır . rehberliği meslek olarak tercih eden ve rehberlik çalışma kartına sahip olan kişilere profesyonel turist rehberi denilmektedir . insanlar birbirinden farklı amaçlarla sürelerle ve şekillerle turizm faaliyetine katılmaktadırlar . bu durum turist rehberlerinin üstlendikleri misyonun bilgi vermekten çok daha fazlasını ifade ettiğini göstermektedir . rehberlerin eğitimli olmaları acentalar tarafından tercih edilmelerinde önemli bir rol oynamaktadır . dolayısıyla turist rehberlerinin istihdam alanları denildiğinde ilk akla gelen yer seyahat acentalarıdır . bununla birlikte turist rehberlerinin mesleklerini icra ederken çalışma alanları turizm çeşidine ve turist profiline göre değişebilmektedir . turist rehberleri seyahat işletmelerinde sabit geliri olan personel olarak çalışabildikleri gibi mesleklerini serbest olarak da icra edebilmektedirler . turun hazırlanmasıyla başlayan bu süreç turist rehberi için diğer süreçlere göre daha az sorunun yaşandığı süreç olmakla birlikte stratejik anlamda en önemli süreçtir . tur esnasında yaşanan sorunlar turist rehberleri için sorunun yoğun olarak yaşandığı sürecin tur esnası olduğunu söylemek mümkündür . önemli olan turist rehberinin sorunlar karşısında hazırlıklı ve mesleğin gereklerinden olan kriz yönetimini iyi yapabilme konusunda liderlik edebilmesidir . örneğin tur öncesinde yaşanan sorunların çözümü için turist rehberleri tur planını hazırlarken dikkatli davranarak oluşabilecek aksaklıklara karşı önlemlerini de almalıdır . tur esnasında yaşanan sorunlar için ise turist rehberi yaşanan herhangi bir sorun karşısında adeta acil durum personeli gibi soruna direkt müdahale edebilmelidir . tanıtım faaliyetlerinde turist rehberlerinden faydalanılacaktır ifadesine yer verilmesi turist rehberlerinin istihdam alanlarını genişletme konusunda atılacak bir adım olarak ifade edilebilir . bu da turizm işletmelerindeki işgörenlerin eğitimli ve konularına hakim olmalarıyla sağlanabilir . sonuç olarak turist rehberlerinin istihdam alanlarıyla ilgili sorunlar yaşaması muhtemeldir . bu konuda turist rehberlerine düşen yaşanan sorunları en kısa ve en etkili yöntemlerle çözüme ulaştırmak için elinden geleni yapmaktır . en nihayetinde belediye ve kültür ve turizm il müdürlüklerinde turist rehberi bulundurmak bu kurumlar kapsamında yapılan geziler için avantaj sağlayacaktır . aynı zamanda turist rehberleri için yeni istihdam alanı açılmış olacak ve kurumlar da turist rehberlerinden verim alabileceklerdir .
462
189
Çocuk Acil Servisinde Kan Kültürü Kullanımı
çocuk acil başvurularının önemli bir kısmını ateşli hastalıklar oluşturmaktadır . özellikle küçük yaştaki çocuklarda ve yenidoğan döneminde dolaşım sistemi enfeksiyonları yüksek mortalitesi ve morbiditesi olan invazif enfeksiyonlardır . etken belirlenmesinde kan kültürü altın standarttır . yatan hastalarda kan kültürü kullanımı ilgili pek çok çalışma olmasına rağmen çocuk acil servislerinde kan kültürü kullanımı ile ilgili ülkemizde yayınlanmış bir çalışma yoktur . bu çalışmada bir üniversite hastanesi çocuk acil servisinden gönderilen kan kültürlerinde etken mikroorganizmaların dağılımının değerlendirilmesi ile kan kültürü ve antibiyotik kullanım tercihlerine katkıda bulunmak amaçlanmıştır . çalışmada ankara üniversitesi tıp fakültesi klinik mikrobiyoloji laboratuvarı na ocak aralık tarihleri arasında çocuk acil servisi nden gönderilen kan kültürü sonuçları geriye dönük olarak incelenmiştir . çalışma süresinde kan kültürü incelenmiştir . örneklerin inde kan kültüründe üreme olmamış üremenin i kontaminasyon olarak değerlendirilmiştir . üremelerin . sini gram pozitif . ünü gram negatif bakteriler oluşturmuştur . koagulaz negatif stafilokokların tüm üremelerin . sini oluşturduğu ve bu suşların sinde metisilin direnci olduğu tesbit edilmiştir . on bir kan kültüründe s . pneumonia izole edilmiştir . on örnekte s . aureus yedi örnekte enterokok tespit edilmiş olup bu suşların hiçbirinde glikopeptit direnci saptanmamıştır . üç hastada e . coli izole edilmiş ve ikisinde esbl pozitifliği saptanmıştır . kan kültürlerinden izole edilen mikroorganizmaların dağılımları ve antibiyotik duyarlılıkları zaman içerisinde değişiklik gösterebilir . ampirik tedaviyi düzenlemek için her merkez kendi verilerini düzenli olarak izlemelidir . etkenin doğru tanımlanabilmesi için kan kültür örnekleri asepsi kurallarına uyularak alınmalı kontaminasyon oranları azaltılarak sınırlı kaynakların gereksiz yere harcanmasının önüne geçilmelidir .
dolaşım sistemi enfeksiyonları uygun tedavi edilmez ise yüksek mortalitesi ve morbiditesi olan invazif enfeksiyonlardır . uygun tedavi için etken mikroorganizmanın hızlı ve doğru bir şekilde saptanması gerekmektedir . kandaki etkenin tanımlanması için otomatize kan kültürü sistemleri geliştirilmiş olup birçok merkezde yaygın olarak kullanılmaktadır . tam otomatik sistemler ile etken kısa zamanda saptanmaktadır . kontaminan olduğu düşünülen mikroorganizmaların ve özellikle tek kan kültürü şişesinde saptanması doğru yorum yapmayı oldukça zorlaştırmaktadır . çocuk acil başvurularının önemli bir kısmını ateşli hastalıklar oluşturmaktadır . genel durumu iyi olan yüksek ateşli küçük ocukların değerlendirilmesi oldukça zordur . bu sayede uygun tedavi planı için önemli bilgiler elde edilmiş olacaktır . bu çalışmada bir üniversite hastanesi çocuk acil servisine başvuran hastalardan gönderilen kan kültürlerinde etken mikroorganizmalar ve kontaminasyon oranlarının değerlendirilmesi amaçlanmıştır . kan kültür şişeleri ile gönderilen örnekler mikrobiyoloji laboratuvarı nda bactec peds plus f culture vials kan kültür sistemi ile incelenmiştir . kan kültüründe üreme olmuş üremelerin i kontaminasyon olarak değerlendirilmiştir . üreyen mikroorganizmaların . sini gram pozitif . ünü gram negatif bakteriler oluşturmuştur . staphylococcus epidermidis dört örnekte saptanmış bunlardan ikisinin metisiline dirençli olduğu görülmüştür . üç hastada e . coli izole edilmiş olup ikisinde genişletilmiş spektrumlu beta laktamaz pozitifliği saptanmıştır . diğer gsbl pozitif e . coli üremesi olan olgu sepsis tanısı ile yoğun bakıma yatırılmıştır . ateş çocuk acil servislerine başvurunun önemli bir bölümünü oluşturmaktadır . literatür ile uyumlu olarak çalışmamızda izole edilen mikroorganizmaların büyük çoğunluğunu gram pozitif bakteriler oluşturmuştur . bu durumun mikroorganizmanın deri florasında bulunması ve uygun deri temizliği yapılmadan kan örneği alınması sonucu oluşan kontaminasyon ile ilişkili olduğu düşünülmektedir . bu oranın diğer çalışmalara göre daha düşük çıkması çalışmamızda sadece çocuk acile ayaktan başvuran hastalardan alınan kan örneklerinin değerlendirilmesi ile ilişkili bulunmuştur . s . aureus nazokomiyal enfeksiyonların başta gelen sebepleri arasında yer almakla birlikte toplum kökenli enfeksiyonlarda da her geçen gün daha fazla bildirilmektedir . çalışmamızda hiçbir s . aureus suşunda metisilin direnci saptanmamıştır . avrupa ülkelerinde yapılan çalışmalarda penisilin direncinin oranında olduğu belirlenmiştir . bu durum glikopeptid direncinin ayaktan başvuran hastalar için henüz klinik bir sorun olmadığını düşündürmektedir . hastaneler arasında farklar olmakla beraber genel olarak kontaminasyon oranı arasında değişmektedir . çalışmamızda daha önce ülkemizde kan kültürü kullanımı ile ilgili çalışmalardan farklı olarak sadece çocuk acile ayaktan başvuran hastalardan alınan kan örnekleri olguların klinik özellikleri de değerlendirilerek incelenmiştir .
367
236
Sıcaklık ve konukçu tipinin entomopatojenik nematod Heterorhabditis bacteriophora (Poinar, 1975) (Nematoda: Heterorhabditidae)’nın gelişimine etkisi
denemeler kontrollü koşullarda ve ºc de yürütülmüştür . konukçu olarak galleria mellonella achoria grisella ve ephestia kuehniella nın geç evre larvaları kullanılmıştır . herkonukçu heterorhabditis bacteriophora infektif jüveniline maruz bırakılmıştır . sonuçlar üç sıcaklıkta da h . bacteriophora nın bütün konukçu larvalarını öldürdüğünü göstermiştir . tüm konukçu türleri için konukçu ölüm süresi ºc de ve ºc den daha uzun olmuş ancak ve ºc deki ölüm süreleri arasında önemli bir farklılık belirlenmemiştir . konukçu türü konukçu ölüm süresini değiştirmemiştir . h . bacteriophora nın konukçu içerisine giriş gücü sıcaklık ve konukçutiplerinden etkilenmiştir . tüm konukçu türlerinde konukçu içerisine giren h . bacteriophora sayısı ve ºc de ºc ye göre daha fazla olmuştur . denenen tüm sıcaklık derecelerinde g . mellonellakonukçusuna giren h . bacteriophora sayısı a . grisella ve e . kuehniella ya giren nematod sayısından önemli derecede fazla bulunmuştur . sıcaklık infektif jüvenillerinin konukçu kadavrasından çıkış sürelerini önemli derecede etkilemiş ancak konukçu türlerinin bu süre üzerine önemli bir etkisiolmamıştır . denenen tüm konukçu türlerinde infektif jüveniller en geç ºc de çıkış yapmışlardır . infektif jüvenil üretimi sıcaklık ve konukçu türü tarafından önemli ölçüde etkilenmiştir . en fazlainfektif jüvenil üretimi ºc de g . mellonella larvalarında en az üretim ise ºc de e . kuehniellalarvalarında olmuştur .
böceklerde parazit yaşayan nematodlar entomopatojenik nematodlar olarak adlandırılmaktadır geçer ve konukçunun içerisinde iken gömlek değiştirirler . böceklerle biyolojik mücadelede daha çok steinernematidiae ve heterorhabditidae familyalarına ait nematod türleri kullanılmaktadır . nematodun konukçu böceğin ağız stigma veya anüs gibi doğal açıklıklarından içeri girmesiyle enfeksiyon başlamış olur . yi ağız yoluyla konukçu hemosölüne bırakır ve bakteri konukçuyu hızla öldürür . bu nedenle tek bir infektif jüvenilin konukçu böcek içine girmesi büyük bir nematod kolonisinin oluşması için yeterlidir . yapılan çalışmalarda ºc altındaki ve ºc üzerindeki sıcaklıkların birçok nematod türü için öldürücü etki yaptığı belirlenmiştir . her konukçu türü için biri kontrol grubu olmak üzere üç kültür kabı kullanılmıştır . nematodların eklendiği kaplar saat süreyle deney sıcaklıkları olan ve ºc de bekletilmiştir . konukçu larvaların ölüm sürelerini belirlemek için deneme kapları her gün kontrol edilmiştir . her larvadan çıkış yapan nematodlar ölçekli bir beherin içine alınmıştır . böylece her larvadan çıkan yeni nesil nematod sayısı belirlenmiştir . denemeler tüm konukçu türleri ve denenen farklı sıcaklıklarda üçer kez tekrarlanmıştır . grupların karşılaştırılmasında tek yönlü varyans analizi kullanılmıştır . çalışmada h . bacteriophora nın üç konukçu türünde farklı sıcaklıklardaki bazı biyolojik özellikleri incelenmiştir . aynı sıcaklık koşullarında konukçu türünün çıkış süreleri üzerindeki etkileri değerlendirildiğinde ise konukçu türleri arasında önemli bir farklılık olmadığı belirlenmiştir . bu çalışmada sıcaklık ve konukçu türünün h . bacteriophora nın performansı üzerinde etkili olduğu nematodun etkinliğinin ve gelişiminin en iyi g . mellonella larvalarında ve c sıcaklıkta gerçekleştiği gösterilmiştir . düşük sıcaklıkta nematodun performansındaki azalma ise daha önce de ifade edildiği gibi nematodun hareketliliğindeki azalmadan konukçunun daha az ipucu üretmesinden ya da nematodun konukçu ipuçlarına daha az duyarlılık göstermesinden olabilir .
416
195
TRAKTÖR EGZOZUNDAN ATILAN ISI ENERJİSİNİN ELEKTRİK ENERJİSİ OLARAK KAZANIMINI SAĞLAYAN TERMOELEKTRİK JENERATÖR
günümüzde insan nüfusunun hızla artmasıyla enerjiye olan talep de her geçen gün artmaktadır . bu taleplere bağlı olarak enerji maliyetlerinin hızlı bir şekilde yükselmesi ve değişen iklim koşulları gibi nedenler ülkeler açısından önemli problemlere yol açmaktadır . özellikle ülkemizde enerji üretimini çeşitlendirebilmek ve kendi enerji ihtiyacımızı kendimiz karşılayabilmek için yenilenebilir enerji atık ısı enerjisinin geri kazanımı vb . birçok alanda teşvikler olmaktadır . bu kapsamda hazırlanan çalışmada bir traktör egzozundan hiç kullanılmadan doğaya bırakılan atık ısı enerjisinin geri kazanımını sağlayarak temiz ucuz ve verimli bir enerji üretimini sağlayacak termoelektrik jeneratör tasarımı yapılmıştır . öncelikle sistem parametreleri belirlenerek matematiksel bir model oluşturulmuştur . bu modele bağlı olarak uygun tasarım için solidworks ve ansys workbench simülasyon programları kullanılmıştır . bu tasarımda termoelektrik modül altıgen şeklinde olan bir blok ve kanatlı soğutma ünitesi bulunmaktadır . tasarımı yapılmış bu modelin ısıl elektrik ve ısıl analizleri yapılarak hem elde edilecek akım gerilim ve güç değerleri incelenmiş hem de yapılan ısıl analizle egzoz gazından gelen ısı enerjisinin doğru bir dağılımı olduğu gözlemlenmiştir . elde edilen akım ve gerilim değerlerini yükseltmek için ayarlanabilir dc dc voltaj regülatör kartı kullanılmıştır . yapılan işlemler sonunda modelin şartlara bağlı olarak w elektrik enerjisi üretmesi amaçlanmıştır .
günümüzde küresel ısınma artan nüfusla beraber gelen enerji talebinin artması fosil yakıtlara bağlı olarak artan ekonomik sorunlar ve fosil yakıtların gün geçtikçe azalması gibi sebeplerden dolayı insanoğlu enerji üretiminde farklı yollar aramaya başlamıştır . fakat seebeck yapılan çalışmanın temelini fark etmemiş ve devam eden sıcaklık üretiminin devrede dolaşan elektrik akımıyla eşit değerde etki yarattığını kabul etmiştir . bu konu üzerine son zamanlarda otomobil firmaları çalışmalar yürütmektedir . termoelektrik sistemlerin kullanabileceği başka bir alan olan baca gazından elektrik eldesi ile ilgili de birçok çalışma yapılmıştır . hazırlanan bu tasarımda bir traktör egzoz sistemine uygun termoelektrik jeneratör tasarlanmıştır . tasarlanan bu sistem için matematiksel model oluşturularak tasarım parametreleri belirlenmiştir . belirlenen parametrelere uygun sistem tasarımı yapılarak ısıl analizleri gerçekleştirilmiş ve uygun termoelektrik modüller seçilmiştir . istenen güç değeri için belirlenen sıcaklık farkının elde edilmesi için termoelektrik modüllerin soğuk yüzeyinde kanatlı ısı alıcıları kullanılmıştır . termoelektrik jeneratörlerin en büyük dezavantajı verimlerinin düşük olmasıdır . bu amaç doğrultusunda tasarımı yapılan modelin ısı geçişi prensiplerine uygun matematiksel modeli oluştulmuş ve oluşturulan bu modelin bilgisayar ortamında yani ansys workbench . yazılım programında bulunan thermal electric ve thermal modülleri kullanılarak analizleri gerçekleştirilmiştir . modelin tasarımında kullanılan bu ideal denklemlerin çıkarılması için bazı kabuller yapılmıştır tasarlanan termoelektrik jeneratörün egzoz üzerine yerleştirildiği bölümden geçen egzoz gazı sıcaklığı c dır . oluşturulan termoelektrik jeneratörde sıcaklık dağılımı homojen bir şekildedir . bu formülde kullanılan egzoz gazı termofiziksel özellikleri tablo deki gibidir . ayrıca termal yapısal akışkan yapısal elektromanyetik termal termal elektrik gibi birleşik fizik yeteneklerinin çözümlemelerini oluşturmaktadır . bu etkiler termoelektrik jeneratör ve termoelektrik soğutucu cihazların analizlerinde kullanılmaktadır . çünkü termoelektrik jeneratörde kullanılacak olan termoelektrik modüller belirli sıcaklık değerlerine kadar sağlıklı çalışabilmektedir . bunun nedenleri termoelektrik modüllerin sıcak yüzeyine etki eden sıcaklık değerlerinin daha uniform bir şekilde etki etmesini sağlamak kısıtlı olan çalışma alanını verimli kullanabilmek ve traktörlerin hareketi sırasında termoelektrik modüllerin sabit tutulmasını sağlamaktır . element sayısı ve düğüm sayısı element boyutuna göre değişmektedir . ayrıca hava taşınım katsayısı doğal taşınım olduğu için w m k olarak tanımlanmıştır . tasarım içerisinde bulunan başka bir materyal olan termoelektrik modül güç üretimine uygun seçilmiştir . kullanılan termoelektrik modülün sıcaklık farkına bağlı olarak elde edeceği gerilim ve akım değerleri tablo te verilmiştir . termoelekrik modüllerde güç üretimi için bir yüzeyin sıcak tutulması gerekirken diğer yüzeyinde soğutulması gerekmektedir . bu durumda güç değerlerinin istenen değerlere çıkarılması için dc dc kıyıcı kart kullanılmıştır . adet termoelektrik modülden toplamda v gerilim a akım ve w güç değerleri elde edilmiştir . böylece isteğe göre doğrudan veya depolanarak kullanılabilecek bu güç değeri traktörlerin ve traktör römorklarının elektrik aksamlarının verimli bir şekilde çalıştırılabilmesine olanak sağlayacaktır .
404
184
Hepatosellüler Kanser Tanılı Hastalarda Trombosit Lenfosit Orani’nin Tümör Morfolojisi ve Alfa Fetoprotein ile İlişkisi
bu çalışmada hepatosellüler karsinom tanılı hastalarda platelet lenfosit oranı ile tümörün morfolojik ve klinikopatolojik özellikleri arasındaki ilişkinin belirlenmesi amaçlandı . yöntem görüntüleme yöntemleri ve veya doku örneklemesi ile hcc tanısı alan hastalar retrospektif olarak incelendi . hastaların demografik özellikleri etyolojisi sirotik veya non sirotik zeminde gelişmesi tümörün morfolojik özellikleri tanı anındaki tam kan sayımı alfa fetoprotein trombosit ve lenfosit değerleri hesaplandı . bulgular çalışmaya hasta dahil edildi . hastanın i erkek i kadındı . plr ile afp arasında pozitif korelasyon saptanırken portal ven invazyonu olan hastalarda plr nin istatistiksel olarak anlamlı derecede yüksek olduğu görüldü . plr değeri soliter lezyonu olanlarda infiltratif gruptan anlamlı olarak fazlaydı . plr değeri infiltratif grupta ise iki veya daha fazla nodulü olan gruba oranla istatistiksel olarak anlamlı düzeyde fazlaydı . infiltratif tip tümör dışındaki hastalarda maksimal tümör çapı arttıkça plr nin de istatistiki olarak anlamlı biçimde arttığı izlendi . sonuç plr ucuz ve kolay ulaşılabilir bir belirteç olup afp vasküler invazyon ve mtd gibi kötü prognostik faktörlerle pozitif korele olarak değişmektedir . tümörün agresifliğini değerlendirmek için plr de ek bir prognostik biyomarker olarak kullanılabilir .
çukurova üniversitesi tıp fakültesi hastanesi ne yılları arasında başvuran yaş arası görüntüleme yöntemleri ve veya doku örneklemesi ile hcc tanısı alan hastalar retrospektif olarak tarandı . istatistik analizler spss statistics programı kullanılarak yapıldı . değişkenlerin normal dağılıma uygunluğu analitik yöntemler kullanılarak incelendi . sürekli değişkenler arasındaki ilişkinin değerlendirilmesinde spearman bağıntı katsayısı kullanıldı . hcc gelişiminin inin sirotik zeminde sinin ise non sirotik zeminde olduğu anlaşıldı . hastaların maksimal tümör çapı tümör fokalitesi portal ven invazyonu afp değerleri incelendi . plr ile portal ven invazyonu arasındaki ilişkiye bakıldığında ise portal ven invazyonu olan hastalarda plr nin istatistiksel olarak anlamlı derecede yüksek olduğu tespit edildi . infiltratif tip tümör dışındaki hastalarda mtd ile plr arasındaki ilişki incelendiğinde mtd arttıkça plr nin de istatistiksel olarak anlamlı derece arttığı görüldü . tümör fokalitesi ile mtd arasında ise ilişki saptanmadı . inflamasyon tümör büyümesinde invazyonunda ve metastazında hayati rol oynamaktadır . inflamasyonu göstermekte birçok marker kullanılmaktadır . plateletler tümör anjiogenez ve metastazında rezervuar görevi almakta iken lenfositler ise immün sistem hücreleri olup anti tümör özelliğine sahiptirler . biz bu çalışmada platelet lenfosit oranındaki değişimin hcc tümör morfolojisi afp ve vasküler invazyon ile ilişkisini inceledik . çalışmamızda plr arttıkça afp nin de korele biçimde arttığını saptadık . çalışmamızda ilginç olan ise plr nin en yüksek soliter lezyon grubunda olmasıydı . bunun sebebi olarak en yüksek tümör çapının istatistiksel olarak anlamlı olmasa da soliter grupta olmasıyla ilgili olduğunu düşündük . vasküler invazyonu olanlarda da plr nin yüksek olduğunu saptadık . plateletler birçok büyüme faktörü ve inflamatuar faktörler salgılamaktadır . bu faktörler tümör ve stromal hücrelerin büyümesini indüklemektedir . ne kadar büyük tümör o kadar fazla tümör yükü anlamına gelmektedir . ayrıca tümör hücrelerini öldürmede en önemli etkenlerden biri lenfositlerdir . tümör ve mikro çevresinden proinflamatuar sitokinler ve büyüme faktörleri kompleks bir şekilde salgılanır . buna bağlı olarak tümör gelişiminde inflamatuar belirteçler araştırılmıştır . bu nedenle hcc li hastalar hakkında bilgi toplarken seçim yanlılığını önleyemedik . çalışmamızın diğer bir kısıtlılığı ise plr nin genel sağkalıma etkisi değerlendirilmemiştir . tümörün agresifliği değerlendirilirken plr de ek bir biyomarker olarak kullanılabilir . plr nin genel sağkalım progresyonsuz sağkalım ve diğer prognostik faktörlerle ilişkisini net ortaya koyabilmek için geniş hasta sayısı içeren prospektif randomize çalışmalara ihtiyaç vardır .
348
191
UFORE Modeli'nin Kent Ekosistemine Hizmet Eden Bileşenlerinin İrdelenmesi
günümüzde ağaçlandırmalarının planlanması ve yönetimi giderek önem kazanmakta aynı zamanda ağaçlar insanlara ve kent ekosistemine sağladığı hizmet ve katkıları açısından ön plana çıkmaktadır . ufore modeli amerika birleşik devletleri nde geliştirilen ve kentsel ağaç topluluklarının kente sağladığı işlevsel etkilerini belirlemek ve değerlendirmek için kullanılan uluslararası bir modeldir . bu model sayesinde günümüzün en önemli konularından olan karbon depolama hava kirliliği kontrolü bina enerji kullanımı etkileri gibi kent ağaçlarının kent ekosistemine sağladığı hizmet ve katkıların daha bilimsel bir şekilde ortaya konulması mümkün olabilecektir . bu çalışmanın temel amacı ufore modelin yapısını uygulama prensiplerini ve bileşenlerini inceleyerek modelin kent ekosistemine katkılarını ve türkiye koşullarında kullanılabilirliğini irdelemektir .
günümüzde artan nüfusla birlikte insan ve doğa ilişkileri yoğunlaşmış buna bağlı olarak da çarpık kentleşme çevre sorunları ve doğal kaynakların tahribatı gibi etmenler ortaya çıkarak yaşam alanlarımız olumsuz yönde etkilenmiştir . özellikle son yıl içerisinde insan faaliyetlerinin artması ile birlikte atmosferdeki sera gazı miktarında önemli bir artış gerçekleşmektedir . bu eylem genel olarak karbon depolama olarak adlandırılmaktadır . kentlerde yaşam kalitesini artırmak kenti işlevsel ve estetik açıdan iyileştirmek karbon tutmak ve co i azaltmak amacıyla kent ağaçlarının varlığı önem arz etmektedir . bu bağlamda kent ağaçlarının strüktürel özelliklerini ve işlevsel etkilerini belirlemek amacıyla amerika birleşik devletleri nde ufore adlı yazılım geliştirilmiştir . ufore modeli de her ağacın envanter verilerinden yararlanarak biyokütle ve karbon depolama tahminleri hava kirliliğini kaldırma uçucu organik bileşen emisyonları ve bina enerji kullanımına etkilerini gibi verileri hesaplamayı sağlayan bir yazılımdır . sistem üzerine entegre edilecek veriler bölgeye ait kurumlar ile işbirliği içerisinde belirlenerek veriler bir standart haline getirilmiştir . model ağaç tür dağılımı ağaç taç örtüsü yoğunluğu sağlığı yaprak alanı yaprak biyokütlesi çalı ve toprak örtüsü gibi kent orman yapısı hakkındaki bilgileri aşağıdaki bazı formüller vasıtası ile hesaplamaktadır . rastgele örnekleme yaklaşımı değerlendirme aşamasının daha kolay biçimde olmasını sağlamaktadır . referans verileri alandaki bölümleri ve parselleri tanımlamak amacıyla arazi ölçüm verileri ve konumun saptanması için iki adet referans noktasının belirlenmesine ihtiyaç duyulmaktadır . saatlik kirlilik verileri bu veri kirlilik tahminleri için ihtiyaç duyulmaktadır . sınır tabaka yüksekliği bilgileri yersel çapta mevcut ise kullanıcı bu verileri sisteme göre biçimlendirmelidir . yerel türler sistem üzerindeki türler amerika birleşik devletleri ndeki mevcut türlerden oluşmaktadır . uluslararası formatta bazı kullanımlar farklılık gösterebilmektedir . abd dışı ülkelerde . ile . gösterimi farklıdır . model içerisinde denklemlerle hesaplanarak elde edilen türlere ait katsayılar bulunmaktadır . ufore hava kirliliğinin ağaçlar ve çalılar üzerindeki kuru birikimini tahmin etmek için kullanılmaktadır . dünya genelinde uçucu organik bileşik emisyonlarının milyon ton yıl biyojenik kaynaklardan milyon ton yıl da antropojenik kaynaklardan kaynaklandığı tahmin edilmektedir . uçucu organik bileşim emisyonlarının miktarı ağaç türlerine yaprak biyokütlesine hava sıcaklığına ve diğer çevresel faktörlere bağlıdır . bina enerji kullanımlarının bu modelde hesaplanabilmesi için ayrıca yerel bazda binaların enerji kullanım miktarlarının belirlenmiş olması gerekmektedir . bu nedenle uluslararası koşullarda amerika nın değer tahmin sistemine dayanmaktadır . modelde strüktürel ağaç değeri ağacın depoladığı karbon miktarının son yıllardaki verilere göre karbonun ton başına parasal değeriyle ilişkilendirilmesiyle hesaplanmaktadır . bu sayede modelin kolaylıkla envanteri çıkarılan bölgelerde uygulanması söz konusu olabilecektirçalışma yapılacak alanda bina enerji kullanım etkileri belirlenmesi gerekmektedir . konuyla ilgili gerekli ilgi ve destek sağlanmasıyla bu metodun türkiye şartlarına göre geliştirilmesi mümkün olabilecektir . kentlerin yaşanabilir mekanlar haline getirilmesi için kent ağaçlarının ve ormanlarının rolü büyüktür .
410
107
Türkiye’de Bir Sosyal ve Ekonomi Tarihçiliği Örneği: Zafer Toprak
bu çalışmanın temel amacı zafer toprak ın tarih çalışmaları üzerinden metodolojik yaklaşımını incelemektir . toprak ın çalışmaları ekonomik ve sosyal tarih alanı içerisinde birçok farklı alana yayılmıştır . toprak ın çalışmaları özellikle modernleşme ve cumhuriyet dönemi türkiye si üzerine yoğunlaşmaktadır . geç osmanlı ve erken cumhuriyet döneminin sosyal ve ekonomik hayatına olan yaklaşımı açısından kendisinden önceki tarihçilerden ayrılmaktadır . toprak ın çalışmaları özellikle itc ve cumhuriyet dönemi türkiye siyasetinin ve toplumunun modern anlamda nasıl şekillendiğini açıkça gösteren örnekler teşkil etmektedir . ilk olarak ekonomi tarihi alanındaki çalışmaları bu konudaki argümanları ışığında detaylı bir şekilde incelenmektedir . özellikle türkiye ekonomi tarihi yazımı alanına katkıları vurgulanmaktadır . daha sonra popülizm feminizm ve antropoloji çalışmaları argümanlarının bir özeti olarak sunulmuştur . bu bağlamda toprak ın tarihi çalışmalar üzerindeki metodolojik tavrı geniş kapsamlı tarihi çalışmaları ışığında detaylı olarak ele alınmaktadır . ayrıca bu alanlardaki eksiklikleri ve katkıları analiz edilmektedir .
e . h . carr tarihin bir yorumlama işi olduğunu ve tarihsel yorumlamanın sosyal politik ve kültürel olaylara ve zamana göre olmak süreci olduğunu söylüyor . tarihçinin görevinin sadece olayları kronolojik sırayla anlatmak değil aynı zamanda incelediği tarihi gerçekleri yorumlamak olduğunu vurguluyor . tarihsel gerçeklik bize asla saf ve şeffaf olarak gelmez çünkü onlar saf ve açık bir biçimde var olamazlar . toplum ve ekonomi tarihçisi olarak toprak ın çalışmaları türk tarih yazımı içerisinde birçok alanda kendini göstermektedir . koç üniversitesi nde tarih dersleri vermeye devam etmektedir . ler aynı zamanda türk tarih yazımının da gelişmeye başladığı yıllardır . diğer bir deyişle türk modernleşmesi sürecinde kırılmaların değil devamlılığın olduğunu modernleşme anlamında bütün yeniliklerin cumhuriyet döneminde değil aksine tanzimat döneminde başladığını ifade etmiştir . dönemin entelektüelleri türkiye nin neden geri kaldığı ve neden gelişemediği gibi sorulara bu kuramlar vasıtasıyla cevap aranmaya çalışıyorlardı . annales okulu gibi tarihe bir bütün olarak bakıyor ve bu bütün içerisindeki yapısal parçaları inceleyip genel bir sonuca varmaya çalışıyor . toprak a göre niceleyici çalışmalar her ne kadar ekonomi çalışmalarında büyük önem taşısa da toplumsal fikirsel ve ideolojik tarafı olmadan niceleyici çalışmalar sadece sayılardan ibaret olacaktır ve kendi başına topluma dair bir açıklama getirmeyecektir . post modernite ile birlikte önem verilmeye başlanan kültürel çalışmalar alanında herhangi bir çalışması mevcut değil . kadın tarihinden popülist ve entelektüel akımlara ekonomi ve sosyal tarihten antropolojiye kadar geniş bir yelpazedeki konuları ve çalışmaları onu türkiye tarih yazımında dikkate değer ve değerli bir tarihçi yapmaktadır . toprak her zaman cumhuriyet dönemi resmi tarihçiliği ile kendisi arasına bir mesafe koymuş ve bunu her fırsatta eleştirmiştir .
522
134
TÜRK MİNYATÜR SANATININ GELİŞİMİNDE DİNİN (İSLAMİYETİN) ETKİSİ
türk resim sanatının oluşmasında dinin etkisi göz ardı edilemez . uzun süre göçer yaşantısını sürdüren türk dilli halklar yerleşik yaşantıya geçmelerinden önceki ve sonraki hayatları boyunca kendi şaman inançlarından sonra asya nın bütün büyük dinlerini budizm i manihaizm i hıristiyanlığı yahudiliği ve en büyük boyutta da islamiyet i seçmişler ve bütün bu dinlerin etkisini sanatlarında yaşamışlardır . sanatsal yaratılarında özellikle de resim ve tasvir sanatlarında bu dinsel devinimlerin etkisi rahatça görülebilmektedir . türkler bağlı oldukları dinin ve yaşadıkları çevre kültürün verileri doğrultusunda sanatsal üretimlerini yapmışlardır . özellikle de dinsel yasaklar veya güdülenmeler sanatın şekillenmesinde kendine uygun açılımlar sağlayacak yol bulmasında çok etkili olmuştur . arap ordularının anadolu afrika ve ön asya yı istilası ile islamiyet ile tanışan türkler bu dini seçtikten sonra kendi geleneklerini devam ettirmekle beraber islam ın getirdiği çerçeve içerisinde sanatsal üretimlerini şekillendirmişlerdir . türk minyatür sanatı da bu süreçte islam dininin etkisi altında şekillenmiştir . fakat bu etkiyi anlamak için islam dininin resim konusuna bakışını incelemek gerekir . bundan dolayı bu bildiride islam da resim yasağı sorunsalı ele alınmıştır .
yüzyılda islam dini arap yarımadasında ortaya çıktığında bu topraklar üzerinde yaşayan arap halklarının eski inanç sistemlerinden gelen ve çoğunlukla da tapınma aracı olarak kullandıkları heykel ve tasvir yapıcılığı dışında belirgin bir plastik sanat yaratısı olduğuna dair pek fazla belge bulunmamaktadır . islam ın gelişinden önceki devirlerden kalan sanat yapıtları da bunu kanıtlamaktadır . örneğin kabe de bulunan ve insan şeklinde olan hubal adındaki put kabe ye başka bölgelerden getirtilmiştir . ibrahim in ayak izinin olduğu yerde bırakılıp yok ettirmemiştir . . hatta emeviler döneminde halifeler ünlerini diğer bölge ve ülkelere duyurabilmek için resimden yararlanmışlardır . ayetteki allah ın ismi yükseltilmesine müsaade ettiği evlerde anılır . islam resminin meydana gelmesinde de bu unsurların rolleri büyük olmuştur . islam resim geleneği hıristiyanlıktan da oldukça çok etkilenmiştir . kısa bir süre içerisinde de özellikle de yakın doğu hıristiyanların ağırlık merkezi olan anadolu ve ötesindeki yeni hıristiyan ülkeler türklerin eline geçmiştir . gerçi süsleme unsuru olarak dini yapılarda genellikle insan veya hayvan figürleri kullanılmamış olmasına rağmen manzara içindeki mimari resimler ve bitkisel motifler süsleme elemanı olarak kullanılmıştır . diğer iki tasvir ise çin ve hint imparatorları oldukları tahmin edilmektedir . helenistik roma geleneğinin yanı sıra part sasani etkisi de emevi kasırlarında görülmektedir . abbasiler halifeliği aldıkta sonra hükümet merkezi şam dan bağdat a taşınmış ve idare merkezinin doğuya taşınmasıyla sanatta da doğu etkileri ağır basmaya başlamıştır . artık geç abbasiler devrinde olduğu gibi yalnızca halkın hoşlandığı birkaç eserin resimlenmesi değil büyük edebi eserler hatta dini metinler de resimlendirilmiştir . sonuç olarak hem peygamber döneminde hem de halifeleri döneminde tapınma amacıyla yapılmış olanların dışında ki tasvirlerin net bir şekilde yasaklanmadığını göstermektedir . islam toplumu ve devletlerinde ki resim yasağı fikri her topluma ve döneme göre farklılıklar göstermektedir . fakat bununla birlikte islamiyet te resim yasağı olduğuna dair fikrin oluşmasında yahudilerin de etkisi olma ihtimali oldukça yüksektir . yahudi inancına göre resim ve tasvirle ilgili tüm olgular kesinlikle yasaklanmıştır . bundan dolayı da özellikle yahudilikten müslümanlığa geçen ka bü l ahbar ve vehb b . münebbih isimli eski yahudi alimlerinin etkisiyle olmayan bir yasağın varmış gibi kabul edilmesi süreci üzerinde ciddiyetle durulması gereken bir konudur . nakkaşbaşının idaresindeki nakkaşhanede osmanlı padişahlarının hemen hepsinin portreleri yapılmıştır . mahmut zamanında ise artık batılılaşmanın da etkisiyle sultan mahmut un resimleri kışlalar okullar ve resmi dairelere asılmıştır . resimler yerlerine asılırken dini törenler yapılmış dualar okunmuş kurbanlar kesilmiştir . yarısı itibariyle türk resim sanatında batılılaşma sürecinin net olarak görülmeye başlandığı süreç olmuştur .
424
156
Turistik Çekiciliklerin Markalaşmalarında Turist Rehberleri Üzerine Bir Araştırma
bu çalışmanın amacı turistik çekiciliklerin markalaşmalarında turist rehberlerinin katkılarını ortaya koymaktır . ülkelerin ve şehirlerin markalaşma çalışmalarının yoğun olarak yürütüldüğü günümüzde turistik çekiciliklerin markalaştırılabilmeleri mümkün görülmektedir . bu bağlamda bu çalışma ile çekiciliklerin tanınmaları ve markalaşmalarında önemli bir yeri olduğu düşünülen turların başrol oyuncuları olan turist rehberlerinin görüş ve önerilerinin tespit edilmesi amaçlanmaktadır . turist rehberlerinin çekiciliklerin markalaştırılmaları sürecinde doğrudan veya dolaylı olarak nasıl yer aldıkları çekiciliklerin turistik olarak yapılandırılmalarında ve turlara dahil edilme süreçlerinde katkıda bulunup bulunmadıkları gibi konuları tespit etmeyi amaçlaması bu çalışmayı önemli kılmaktadır . araştırmanın evrenini türkiye deki turist rehberleri oluşturmaktadır ve kolayda örnekleme yöntemi ile turist rehberlerine ulaşmak amaçlanmıştır . bu bağlamda türkiye turist rehberleri birliği ne ve türkiye deki meslek odalarına üye olan turist rehberlerine anket soruları elektronik posta yoluyla online anket olarak gönderilmiştir . ayrıca sosyal medyadaki rehber gruplarına da iletilmiştir . anket soruları literatürde yer alan turist rehberlerinin rolleri ve garcía gómez molina nın destinasyon marka ölçeğinden yararlanılarak hazırlanmıştır . araştırma kapsamında turist rehberinden geri dönüş alınmıştır . elde edilen verilere güvenirlik analizi ve tanımlayıcı analizler uygulanarak veriler yorumlanmıştır . turist rehberlerinin yaklaşık olarak yarısı efes i markalaşma düzeyi en yüksek olan çekicilik olarak gördüklerini ifade ederken pamukkale çok az rehber tarafından markalaşmış bir çekicilik olarak ifade edilmektedir . araştırma sonuçlarına göre rehberler tarafından çekiciliklerin markalaşmalarında en fazla katkısı olan rehber rolünün kültür ve tarih anlatımı farkındalık oluşturma bilgilendirme ve hikaye ve efsane anlatımı olarak görüldüğü ortaya çıkmaktadır . tur programlarının hazırlanma süreçlerinde katkıda bulundukları görülen rehberlerin anlatımlarında markalaşma için gerekli olduğu düşünülen unsurlara yer verdikleri tespit edilmektedir . ayrıca hem çekicilikler hem turist davranışları hem de turlar hakkında en fazla bilgi sahibi olan rehberler çekiciliklerin markalaşmalarının önündeki engeller hakkındaki görüşlerini bildirmişlerdir . turistik çekiciliklerin markalaşmalarında turist rehberleri üzerine bir araştırma turist rehberliği dergisi . bu çalışma afyon kocatepe üniversitesi sosyal bilimler enstitüsü nde yürütülmekte olan yerel çekiciliklerin markalaşmalarında tur bileşenlerinin ve turist rehberlerinin rolleri başlıklı doktora tezinden üretilmiştir . alan yazında yer alan turist rehberleriyle ilgili çalışmalar incelendiğinde turist rehberlerinin turistik çekiciliklerin markalaşmalarına katkılarını bulmaya yönelik herhangi bir araştırmaya rastlanamamıştır . bu çalışmanın paket turların en önemli bileşeni olan turist rehberlerinin markalaşma sürecinde bir turistik çekiciliğe neler kattığını ortaya çıkarması yönüyle literatüre ışık tutacağı düşünülmektedir . araştırmanın yapıldığı dönemde turların oldukça yoğun olması turist rehberleriyle yüz yüze görüşme imkanını azaltmıştır . anket soruları tüm rehber odalarına e posta yoluyla iletilmiş ve adet geri dönüş alınmıştır .
turistik seyahatlerin dünya üzerinde giderek artmasıyla turların her geçen gün daha fazla önem arz ettiğini söylemek mümkündür . literatüre bakıldığında turist rehberlerinin turistik çekiciliklerin markalaşmalarına katkılarının olup olmadığı konusunda herhangi bir çalışmaya rastlanmamıştır . bu bağlamda turist rehberlerinin tur programlarının oluşturulmasında ve tur operasyonları esnasında neler yaptıkları konularında bilgi ve görüşlerinin alınması çekiciliklerin markalaşma süreçleri açısından önem arz etmektedir . modern bir topluluğun turistik değeri sosyal tarihi doğal ve kültürel bileşenlerini görsel olarak bir araya toplamasına ve organize etmesine bağlıdır . çekicilikleri kendilerinden daha az ünlü olan benzerlerinden ayırt etmek zordur . çekicilikler turistler için eğlence ve aktivite planlanan ve yönetilen gelişmiş yerlerdir . bu sınıflandırma doğal güzellik ve iklim kültürel ve sosyal özellikler bölgenin ulaşılabilirliği turistlere karşı davranışlar bölgenin altyapısı fiyat seviyeleri spor rekreasyon ve eğitim olanakları alışveriş ve ticaret imkanlarından oluşmaktadır . bu bağlamda turist rehberlerinin tur programları düzenlenirken turistik çekiciliklerin seçimine katkıda bulunup bulunmadıkları turistik çekiciliklerin özelliklerini farklılıklarını turistlere nasıl anlattıkları nasıl bilgilendirmeler yaptıkları sunulan ürün ve hizmetleri nasıl tanıttıkları turist grubundan tekrar tur satın alma talepleri alıp almadıkları gibi konularda sorular sorularak markalaşmadaki rolleri incelenmektedir . markalaşma ve çekicilik ile ilgili sorular ilgili literatürden ve garcía gómez molina nın destinasyon marka ölçeğinden yararlanılarak hazırlanmıştır . araştırmanın evrenini türkiye deki turist rehberleri oluşturmaktadır ve kolayda örnekleme yöntemi ile turist rehberlerine ulaşmak amaçlanmıştır . diğer seçeneğinde üç katılımcı antalya aspendos perge side ve hepsi cevaplarını vermişlerdir . rollerin büyüklüğü ve önemi hakkında daha somut yorum yapabilmek amacıyla cevapların tamamı kabul edildiğinde her bir rolün toplam içinde oranı bulunmuş ve bu oranlar üçüncü sütunda verilmiştir . ilk iki sütundaki rakamların toplamının katılımcı sayısından büyük olmasının nedeni tek soruya verilmiş birden fazla cevaptır . katılımcıların çekiciliklerin markalaşma sürecinde yer alan farklılaşma ve hatırlanma unsurlarıyla ilgili olarak rehberlerin katkıları ile ilgili görüşleri tablo te incelenmektedir . ürünlerin marka olarak konumlandırılmasında kullanılan unsurlardan bir tanesinin ürünlere ait öyküler ve efsaneler olduğu bilinmektedir . tabloya göre rehberlerin çoğunluğu güzel anılar oluşturma rollerinin çekiciliğin kalite imaj ve tavsiye edilme konularına diğerlerine kıyasla daha az katkı sağladığı görülmektedir . bu unsurun haricinde anlatım ve yorumlarında sırasıyla çekiciliğin adını sembol ve sloganını anlatmaya benzersiz özelliklerini anlatmaya yer verdikleri görülmektedir . sorulan soruya katılımcıların birden fazla cevap verebilmeleri nedeniyle tablo de yer alan ilk iki sütundaki rakamların toplamı katılımcı sayısından büyüktür . aynı zamanda rehberler turistlerin çekicilikleri deneyimlerken nelerden hoşlandıkları nelerden hoşlanmadıkları nelerden etkilendikleri veya nelerden şikayetçi oldukları gibi birçok konuda gözlem yapabilmektedirler . bu noktada çekiciliklerin markalaşma süreçlerinde hem doğrudan veya dolaylı olarak katkıları bulundukları hem de aktif bir şekilde yer almalarının gerektiği düşünülmektedir . turist rehberleri öz ürün olarak değerlendirilebilecek destinasyonlara sunulacak hizmetlerin tasarımında ve sunulmasına rol alarak yeni boyutlar eklemekte veya yeni konsept olarak sunarak zenginleştirmektedir . tüm bunlar ise tüketicilerin zihninde konumlandırmaya yönelik yeni imkanlar sunmaktadır . ayrıca tur organizasyonundan veya rehberden elde edilen memnuniyet de turistik çekicilik hakkında olumlu mesajların yayılmasına vesile olacağı varsayılabilir . sonuç olarak stratejik olarak yönetilmesi gereken karmaşık ve uzun bir süreç olan destinasyon markalaşması sürecinde markalaşmanın önündeki engellerin araştırılmasının faydalı olacağı düşünüldüğünden rehberlerin bu konudaki görüşlerinin önem arz ettiğini söylemek mümkündür .
517
377
ÖĞRETMEN ADAYLARININ TELEFONLA GÖRÜŞME ALIŞKANLIKLARI
bu çalışmada öğretmen adaylarının telefonla görüşme alışkanlarının tespit edilmesi ve çeşitli değişkenlere göre değerlendirilmesi amaçlanmıştır . araştırmada betimsel araştırma modellerinden tarama kullanılmıştır . araştırmanın örneklemini bir devlet üniversitesinin eğitim fakültesinde farklı bölümlerde öğrenim gören öğretmen adayları arasından rastgele seçilmiş öğrenci oluşturmuştur . öğretmen adaylarının telefonla görüşme alışkanlıklarını belirlemek amacıyla araştırmacılar tarafından ilgili alanyazın taranarak bir anket geliştirilmiştir . anket maddelerine verdikleri cevaplar neticesinde adayların telefonla görüşme sürecinde kendilerinden beklenilen alışkanlıkları daha çok genellikle sergilediği tespit edilmiştir . öğretmen adaylarının telefonla görüşme alışkanlıklarının bölüm değişkenine göre anlamlı bir fark göstermediği bununla beraber cinsiyet değişkeni ve agno başarı değişkeni açısından da aralarında anlamlı bir fark olduğu görülmüştür .
toplum iletişim olgusu ve teknolojinin yaşamımıza soktuğu iletişim araçlarının kullanımı ile çok yakın ilişki içindedir . örneğin kervansaraylar ticaret kervanlarının güvenliğinin sağlanması ve haber taşıyan ulakların ihtiyaçlarının giderilmesi için çeşitli hizmetler sunmak amacıyla yapılmıştır . yazı teknolojisinin ayırdığı kafa ve kalbi yeniden bir araya getiren yeni teknolojinin günümüz dünyasının teknoloji ile şekillenmesindeki en önemli unsur kitle iletişim araçlarıdır . bu etkiler çocuklar gençler yetişkinler üzerinde farklı sonuçlar doğurmaktadır . böylelikle rekabet ortamı yerine paylaşılarak gerçekleştirilen bir çalışma ortamı oluşturulabilecektir . birçok insan açısından cep telefonu yaşamsal bir ihtiyaç vücudun ayrılmaz bir uzvu haline gelmiştir . bu yaygınlık durumu cep telefonu kullanımının tüketiciler açısından ne kadar özümsendiği özdeşim kurulduğu veya içselleştirildiği konularını gündeme getirmektedir . . bu bulgudan hareketle öğretmen adaylarının birbirine yakın düzeyde telefonla görüşme alışkanlıklarına sahip olduklarına ve telefonla görüşme alışkanlıklarının branşlarına göre büyük farklılık göstermediği söylenebilir . kız öğretmen adayların erkeklere göre daha iyi iletişim kurma becerisine sahip olmasında cinsiyet gibi sosyal kültürel yapının da etkisi bulunmaktadır . bu bulgu öğretmen adaylarının akademik başarıları ile telefonla görüşme alışkanlıkları arasında yakın ilişki olduğunu vebaşarıya bağlı olarak telefonla görüşme alışkanlıklarını sergileme düzeyinin arttığını göstermektedir . öğretmen adaylarının telefonla görüşme alışkanlarının tespit edilmesinin ve çeşitli değişkenlere göre değerlendirilmesinin amaçlandığı araştırma sonucunda öğretmen adaylarının kendilerine yöneltilen ve beklenilen telefonla görüşme alışkanlıklarını daha çok genellikle sergilediği tespit edilmiştir . adayların cep telefonunu etkili bir iletişim aracı olarak genellikle kullanma eğilimleri ile özaşçılar ın üniversite öğrencileri üzerinde yürüttüğü araştırmanın kendini korumadan ziyade iletişim aracı olarak kullanma tercihine dair sonuçları bu bulguyu desteklemektedir . bağcı ve çoklar ın üniversite öğrencilerinin cep telefonu kullanma durumlarına dair yaptıkları telefona sürekli bakma ve tek bağlantı aracı olarak görme gibi tespitleri ulaşılan sonuçlarla örtüşmektedir . şöyle ki ilgili araştırmada toplumda cep telefonu sosyo ekonomik düzeye ilişkin bir gösterge olarak kabul edilmekte bütçesi ne olursa olsun herkesin elde edebileceği ve kişilerin yanlarından ayırmadıkları hayatların bir parçası haline gelen bir iletişim aracı olduğu tespit edilmiştir .
482
102
İstismara Uğradığını Belirten Ergenlerin Sosyodemografik Özellikleri
çalışmanın amacı çocukluk döneminde cinsel tacize ve aile içi şiddete uğradığını belirten ergenlerin demografik özelliklerini belirlemektir ayrıca bu sayede istismarı önlemek için alınması gereken tedbirleri saptamaktır . bu araştırma çocuk sağlığı ve hastalıkları polikliniğine nisan temmuz tarihleri arasında başvuran yaşları arasında değişen sağlıklı ergenlerde yapılan kesitsel bir çalışmadır . araştırmada öğrenciler ve ailelerinin sosyodemografik nitelikleri hakkında veri toplamak amacıyla kişisel bilgi formu kullanıldı . ayrıca kendilerini ve ailelerini tanımlayan ev içi durumlarını sorgulayan sorular yöneltildi . verilerin istatistiksel analizleri spss . programı kullanılarak yapıldı p . anlamlı kabul edildi . çalışma grubunun yaş ortancası yıl bulundu . otuz beş olgu cinsel tacize olgu aile içi şiddete uğradığını belirtti . cinsel tacize uğradığını belirten ergenlerin anne ve baba yaş ortancası uğramayanl rın anne ve baba yaş ortancasına göre istatistiksel olarak farklı saptandı . aile içi şiddete uğradığını belirten ergenlerin anne ve baba yaş ortancası uğramadığını belirtenlerin anne ve baba yaş ortancasına göre istatistiksel olarak farklı saptandı . geniş aileye sahip olan ergenlerin cinsel tacize ve aile içi şiddete daha sık uğradıkları annesi ev hanımı olanların aile içi şiddete daha sık maruz kaldıkları saptandı . erken yaşta anne baba olan ebeveyne geniş aileye ve çalışmayan anneye sahip olanların aile içinde içki uyuşturucu kullanan ailede bedensel engelli ve cezaevine giren kişi olan çocukların daha sık istismara uğradıkları saptandı . bu nedenle özellikle bu tanımlanan özelliklere sahip ailelerin sosyal hizmet yetkilileri tarafından yakından izlenmesi sosyal destek sisteminin sağlanması ve aile eğitimlerinin daha y ğun bir şekilde verilmesi gerektiğini düşünüyoruz .
bireyin çocukluk döneminde maruz kaldığı fiziksel duygusal veya cinsel istismar gelecekteki yaşantısını ve davranış yapısını etkilemektedir . istismar yaşantısı olmayan bireylerle karşılaştırıldığında istismara uğramış bireyler birçok psikopatolojik ve fiziksel sorun yaşar . ayrıca anne baba tarafından ihmal ve istismar edilme anne baba arasındaki şiddete tanık olma parçalanmış aileden gelme veya çeşitli aile sorunlarının çocukta yarattığı duygular çocuğun yaşam biçimini ve ilişkilerini önemli ölçüde etkileyerek çocuğun bunları öğrenerek taklit etmesine dolayısıyla istismarcı bir kişilik kazanmasına neden olabilir . yapılan çalışmalarda çocuğun aile içinde şiddete uğramasında rol oynayan risk faktörleri tanımlanmıştır . bu araştırma çocuk sağlığı ve hastalıkları polikliniğine nisan temmuz tarihleri arasında başvuran yaşları arasında değişen ergenlerde yapılan kesitsel bir çalışmadır . uygulama sırasında ergenlere ölçekleri içten ve samimi bir şekilde cevaplamaları ve verdikleri cevapların gizliliği üzerine vurgu yapıldı . araştırmada öğrenciler ve ailelerinin sosyodemografik nitelikleri hakkında veri toplamak amacıyla kişisel bilgi formu hazırlandı . bu formda araştırmaya katılan öğrencinin cinsiyeti yaşı okul türü sınıf düzeyi ana babanın eğitim düzeyi meslekleri öz mü üvey mi oldukları beraber yaşayıp yaşamadıkları aile yapısı ailenin ekonomik durumu soruldu . elde edilen verilerin istatistiksel analizleri spss programı kullanılarak yapıldı . ergen anne ve baba yaşlarının dağılımları normalden farklı olduğu için tanımlayıcı istatistikler ortanca şeklinde verildi . çalışma nisan temmuz tarihleri arasında çocuk polikliniklerine başvuran ergen ile yapıldı . çalışma grubunu oluşturan ergenin yaş ortancası yıl olup . ü kız idi . çalışma grubundaki tüm ailelerin gelir düzeyleri yoksulluk sınırının altında saptandı . çalışmaya katılan ergenden olgu tacize olgu aile içi şiddete uğradığını belirtti . cinsel tacize uğradığını belirten ergenlerin anne ve baba yaşları uğramadığını belirtenlere göre istatistiksel olarak daha küçük bulundu . aile içi şiddete uğradığını belirten ergenlerin anne yaş ortancası yıl baba yaş ortancası yıl uğramadığını belirtenlerin ise anne yaş ortancası yıl baba yaş ortancası yıl saptandı . aile içi şiddete uğradığını belirten ergenlerin babalarının . i uğramadığını belirtenlerin . ü serbest meslekle uğraştığı saptandı bu fark istatistiksel olarak anlamlı bulundu . dünyada ve ülkemizde çocuk istismarı ve ihmali için kesin bir sıklık bildirmek mümkün değildir . bu son çalışmada sıklıkların daha yüksek saptanmasının nedeninin hafif formlarında çalışmaya kabul edilmesi olarak gösterilmiştir . bunun nedeni çalışmamızda sadece okula giden çocuklar değerlendirilmiş olup çalışan veya okumayan çocuklar değerlendirilmemiş olması olarak düşünülmüştür . yapılan çalışmalarda da genç yaşta çocuk sahibi olmanın çocuk istismarı için risk faktörü olduğu tanımlanmıştır . çalışmamızda geniş aileye sahip olan ergenlerin istismara uğrama sıklıkları daha yüksek bulundu . geniş ailelerde artan kişi sayısına yakın akrabalarla yaşama ve ebeveynlerin çoğalan sorunlarla baş etmedeki yetersizliğine bağlı olarak istismarın daha sık olabileceği düşünüldü . sonuç olarak erken yaşta anne baba olan ebeveyne geniş aileye ve çalışmayan anneye sahip olanların aile içinde içki uyuşturucu kullanan ailede bedensel engelli ve cezaevine giren kişi olan çocukların daha sık istismara uğradıkları saptandı . bu bir ön çalışmadır ve bu konuda daha fazla çalışma yapılması gerekmektedir .
476
278
Üstten tohumlanan ve gübrelenen merada otların nitrat ve makro element içerikleri
ekolojinin ve bitkisel varlığın uygun olduğu yerlerde meralarda verimliliği arttırmanın en etkili yolu bu alanların gübrelenmesidir . meralara uygulanan fosforlu ve potasyumlu gübrelerin baklagilleri azotlu gübrelerin ise buğdaygilleri teşvik ettiği bilinmektedir . dolayısıyla uygulanan gübrelerin doz ve cinsine bağlı olarak meranın botanik kompozisyonunda belirgin bir değişim olabilir . hayvan besleme açısından hem otun mineral içeriği hem de bazı mineraller arasındaki oranlar önem taşımaktadırlar . bu çalışma iki yıllık bir sürede üstten tohumlama ve npk lı gübrelemenin mera otunda nitrat makro element içerikleri ve elementler arası bazı oranlara etkilerini belirlemek için yapılmıştır . üstten tohumlama ve gübreleme fosfor ve potasyum dozunun karışımı sırasıyla ana parsel ve alt parseller olarak kullanılmıştır . mera bitkilerinin nitrat makro element içerikleri ve elementler arası bazı oranları üstten tohumlamadan etkilenmemiştir . gübreleme otun kalsiyum magnezyum potasyum fosfor ve kükürt içeriklerini değiştirmiştir . otun k ca p ve n s oranları sırasıyla . . . . ve . . arasında değişmiştir . farklı gübre dozlarında bitkilerin nitrat içeriği ise mg kg arasında değişmiştir . ayrıca baklagiller buğdaygillerden daha fazla nitrat biriktirmişlerdir . bu çalışmanın sonuçları otun makro element içerikleri ve oranlarının otlayan hayvanların ihtiyaçlarını karşılayacak yeterlilikte veya daha yüksek olduğu ve nitrat içeriğinin gebe ve genç hayvanların sağlığı açısından risk oluşturabileceğini göstermiştir .
ülkemizde meralarda verimliliği arttırmak için başta azot olmak üzere yoğun bir makro gübreleme yapılmaktadır . whitehead baklagil bitkilerinin kalsiyum ve magnezyum bakımından buğdaygillere göre çok daha zengin olduğunu bu nedenle baklagil bitkilerinin dominant olduğu mera alanlarında otlayan hayvanlarda çayır tetanisi vakalarına sık rastlanmadığını tespit etmiştir . denemenin yürütüldüğü toprağın karakteri tınlı bünyeye sahip ph bakımından nötr az kireçli ve tuzsuz olduğu tespit edilmiştir . deneme ekim ayının sonunda kurulmuş ve üstten tohumlama işlemiyle birlikte gübre kombinasyonları uygulanmıştır . baklagil familyasında dominant olarak ak üçgül ve yoncanın yanında şerbetçiotu yoncası arap yoncası huds . bunun nedeni üstten tohumlama yapılarak vejetasyona ilave edilen bitkilerle vejetasyondaki yerleşik bitkilerin element içeriklerinin benzer olmasından kaynaklanmaktadır . zira azot uygulamalarının meralarda baklagil bitkilerini azalttığı bilinmektedir . baklagiller ve diğer familyaların ca içerikleri nrc nin koyunlar için referans gösterdiği sınırların üzerindedir . buğdaygil bitkilerinin ca içerikleri ise otlayan koyunların ihtiyaçlarını karşılayacak durumdadır . araştırmada ca içeriğine ilişkin elde ettiğimiz sonuçlar acar ve ark . . kontrol parsellerinin ortalama mg içeriği . g kg olarak gerçekleşmiştir . en düşük mg içeriği ise . g kg ile buğdaygil familyasına aittir . nın bildirdikleri değerlerden yüksek ve aydın ve ark . nin koyunlar için ve nrc nin sığırlar için referans gösterdiği sınırların üzerindedir . otun nitrat içeriği üzerine gübreleme işlemlerinin etkisi önemli olmuştur . kontrol parsellerini ortalama nitrat içeriği mg kg olmuştur . azotun dekara kg olarak uygulandığı parsellerdeki bitkilerin nitrat oranları kontrol parseli ile birbirinden farklı değildir . genelde meralara uygulanan azot miktarı arttıkça otun içerdiği nitrat miktarının da artması beklenir . familyaların ortalama nitrat içeriğine ilişkin değerler şekil . a da verilmiştir . gübreleme işlemi mera otunun k oranını etkilemiştir . en yüksek k oranı . ile buğdaygillere aitken en düşük değerler sırasıyla . ve . ile baklagiller ve diğer familyalarda görülmektedir . familyaların ortalama ca p oranına ilişkin değerler şekil . c de verilmiştir . ca p oranı açısından baklagil bitkileri buğdaygillere göre kat daha fazla bir değere sahiptir .
365
230
PEYZAJ MİMARLIĞINDA RENK OLGUSU
renk türlerinin insanlar üzerinde göz ardı edilemeyecek düzeyde psikolojik ve görsel etkileri vardır . hatta tasarım ögeleri arasında en etkili unsurlardandır . peyzaj tasarımlarında da renk ögesi tasarım açısından muhakkak değerlerindirilmesi gereken bir etkendir . duyularımıza karşı daha yakın ve etkili olan renk olgusu diğer ögelere karşı tepki göstermeyen insanlar tarafından bile algılanır . genel manada renk doğrudan doğruya ruhumuzu etkileyen bir unsurdur . ruhen yarattığı titreşimler sayesinde insanları iç dünyaya doğru yönlendirir . içimizdeki kendi zevklerimize has estetik ve uyum isteklerimizin renkler ile doyması mümkündür . renkler tek başına bir ögeyi izah edemeyebilir ancak bir duygu ve düşünceyi ifade etmeye yeterlidir . insanoğlu daima çevre ve doğa ile etkileşim halindedir . bu kapsamda insanın psikolojik fiziksel ve biyolojik anlamdaki ihtiyaçlarının en iyi şekilde karşılanması gerekmektedir . bu noktada görev tasarımcılara düşmektedir . bu çalışma ile peyzaj mimarlığında renk olgusunun yeri önemi renk türleri ve psikolojik etkileri peyzaj tasarımlarında kullanım ilkeleri gibi başlıklara genel hatlarıyla değinilmiştir .
çok eski zamanlardan bu yana insanların önemle üzerinde durmuş olduğu bir olgu olan renk psikologlar tarafından insan ruhuna ne gibi etkisi olduğu araştırılırken fizikçiler tarafından ışık olarak incelenir ve estetik açıdan ve mimari bütünün bir parçası olarak da tasarımcılar tarafından ele alınır . estetik bilimi de insanın zamanla çevresini güzelleştirme isteğinden yola çıkarak çevre estetiği kavramını oluşturmuştur . tasarımcılar görsel yönü olan tüm planlama etkinliklerinde olduğu gibi çevre estetiğini ön planda tutmalıdır . rengin bilinçli kullanıımı kültürel peyzajda çok çarpıcı görüntüler oluşturmaktadır . peyzaj mimarı ressamın tuval üzerinde yapmaya çalıştığını düşünerek doğaya yansıtabilmelidir . mekanın üç boyutlu hali renk ve ışıklarla çok rahat algılanır . renkler insanların fiziksel ve zihinsel dünyasını etkileme gücüne de sahiptirler . yaşanılan mekanlarda kullanılan renklerin kullanıcılar için psikolojik etkiler yarattığı bu sebeple renk kullanımının ne kadar önemli olduğu anlaşılmaktadır . bu hususta dikkat edilmesi gereken kullanıcı beğenilerini kazanmak yaş unsurunu göz önünde tutmak ve mekanın hangi amaçla kullanılacağını bilmektir . çalışmada peyzaj mimarlığında renk olgusu nun irdelenme sebebi rengin geçmişten bugüne insanlar üzerindeki etkisini göstermek tasarımlarda yer verilen kaçınılmaz bir unsur olduğunu tasarımlara bir anlam yüklediğini ve bilinçli bir şekilde renklere yer verilmesi gerektiğini ana hatlarıyla aktarmaktır . fizik ve kimya gibi bilimlerin de ilgi alanlarına giren renk ilk çağlardan bu yana doğanın objelerin ve duyguların anlamlandırılmasında ve ayırt edici bir niteliğe sahip olduğundan bilimden ziyade sanatın insanların duygusal dünyasının günlük hayatın bir parçası ve yansıması olarak algılanmıştır . bu tanıma göre çevremizdeki her bir objeden belli renkler ortaya çıkar . duyumsama olayı bir bireyin hayatı boyunca yaşantıları deneyimleri ve renklerle oluşmuş ilişkisiyle bağlantılıdır . duyularımızı uyarıp hayatımızla bütünleşerek bize anımsattığı durumlar vardır . renkleri genel anlamlarıyla açıklamak istersek siyah karanlığı ve baskıyı anlatır şüphe ve ölümün sembolüdür . bolluk ve sonsuzluğu anlatırken tazelik sessizlik sadelik etkisi de yaratır . koyulaştıkça siyahın insan üzerindeki bıraktığı etkileri içinde barındırmaya başlayabilir . renklerin insan yaşamındaki anlamlarıyla ilgili bazı farklı örnekler şu şekildedir trafik lambasındaki kırmızı beklemeyi sarı hazır olmayı yeşil ise beklemenin bittiğini ve geçişin serbest olduğunu ifade eder . pembe renk tat duyusunu ve romantizmi uyandıran bir özelliğe sahiptir . bize anlamlar semboller sinyaller ve duygular ulaştırırlar . estetik anlayışın toplumdan topluma kişiden kişiye ve toplumun kendi içinde de dönemsel olarak değişmesi renk ve estetik ilişkisinin değişkenliğini ortaya koyar . bunu yaparken amaçları insanlığa daha estetik daha duyarlı eserler sunmaktır . görsel konfora katkı sağlayan renk olgusu eylemler ile renk arasındaki bağlantıyı ortaya çıkarır ve mekanlarda doğru şekilde kullanılarak kişilerin eylemlerini bir nevi yönlendirir . renk türlerini iyi bilmek gerekmektedir renkler birbirlerini etki altına alırlar bu durum sebebiyle uyum veya uyumsuzluk ortaya çıkar . mekanının ışıklılık durumuna göre aydınlık ya da loş bir mekan oluşturma parlak ya da mat renkler ile sağlanabilir .
428
145
Web Tabanlı Tıp Eğitimi Yönetim Sistemi Geliştirilmesi; Özel Sonuç Raporu Özeti
zorlu tıp eğitimi sürecine ilişkin sorunların kısa vadeli çözümü zamanı ve mevcut kaynakları daha verimli şekilde kullanmaktır . tıp eğitiminin planlanması ve yürütülmesi sırasında göz önünde tutulması ve değerlendirilmesi gereken çok fazla parametre mevcuttur . özellikle insan gücü ve diğer fiziksel kaynakların sınırlı olduğu üniversitelerde kısıtlı imkanlarla eğitim kalitesini değerlendirmek ve geliştirmek zorlu bir mücadeledir . sonuç özeti sunulan bu projede özellikle tıp eğitimine ilişkin yönetici ve karar verici öğretim üyelerinin ve tıp fakültesi yönetiminin eğitim sürecine ilişkin olabildiğince fazla parametreyi gözleyebileceği kontrol edebileceği ve toplam iş gücünü kısıtlı kaynaklara uygun şekilde dağıtacak planlamalar yapabileceği bir yapı oluşturulmuştur . sistem tasarlanırken sadece eğitime ilişkin parametreler değil yönetimi kolaylaştıracak kurul çalışma modülleri soru bankası modülü ulusal çekirdek eğitim programı uyumluluk modülü gibi ek modüllerde sisteme entegre edilmiştir . projede yer alan veri tabanları ve ara yüzler tıp eğitiminin karmaşık yapısını ve yönetilmesi gereken veri büyüklüğünü ortaya koymaktadır . projede gerçeklenen sistem esnek ve modüler olduğu için gerek veri tabanları gerek ara yüzler farklı istekler doğrultusunda dikey ve yatay eksenlerde artırılabilecek veya azaltılabilecektir . yönetim sistemine ilişkin veri tabloları ilişkisel veri tabanı yönetim sistemi mantığı ile yapılandırıldığı için tüm veri tabloları anahtarlarla birbirine bağlanmıştır . farklı modüllerde yapılan değişiklikler tüm sistemdeki ilişkili tablolarda otomatik olarak uygun düzenlemeleri sağlamaktadır . veri tabanı yapıları gibi hesaplama algoritmaları da modüler tarzda geliştirildiği için sistem üzerine aşırı yük bindirmeden gerekli hesaplamalar ve düzenlemeler hızlıca yerine getirilmektedir . sisteme proje süresi boyunca sanal veriler yüklenmiş gerekli testler gerçeklenmiş çıktıların manüel kontrol ve doğrulamaları yapılmıştır . her yeni geliştirilen sistemde olduğu gibi bu sistem de kullanıldıkça zaman içinde kullanıcılardan gelecek geri bildirimler çerçevesinde geliştirilmeye devam edilecektir .
bu çalışmada tübitak başlangıç ar ge projeleri destekleme programı tarafından kabul edilen ve desteklenen web tabanlı tıp eğitimi yönetim sistemi geliştirilmesi başlıklı projenin sonuçları özetlenmektedir . mevcut durumda öğrenci sayısının fazlalığı nedeniyle tıp eğitimi sırasında zaman ve enerjinin büyük bölümü teorik eğitime harcanmakta pratik uygulamalar ve becerilerin geliştirilmesi konusunda yeterince çalışma yapılamamaktadır . ancak bu süreç ciddi bir evrak yükünü de beraberinde getirmekte ve evrakların takibi hem denetleyenler hem de denetlenenler için oldukça zor olmaktadır . ülkemizde bilişim sistemleri sağlık alanında tanı ve tedavi hizmetlerine hızlı şekilde entegre edildiği halde tıp eğitimi ve sağlık yönetimi alanında bilişim sistemlerinin kullanımı oldukça sınırlı kalmıştır . bu süreçteki en önemli direnç noktası bilişim sistemlerinin tıp eğitimine ileri derecede entegre edilmesinin tıp eğitiminin vazgeçilmez temelini oluşturan usta çırak ilişkisine dayalı eğitim modeli ne zarar vereceği endişesidir . ülkemizde yeni bir kavram olan tıp eğitimi alanında yapılmış özgün çalışma ve yayın sınırlıdır . gerekli yerlerde javascript ve html betikleri entegre edilmiştir . farklı cihazlarda sorun çıkarma potansiyeli olan flash veya silverlight gibi geliştirme araçları kullanılmamıştır . bu bölümde yönetim sisteminin ana modülleri tanıtılacak ve sistemin çalışmasına ilişkin özet bilgiler verilecektir . burada görülen ekran görüntüleri sistem yöneticisi yetki düzeyine sahip bir kullanıcının ekran görüntüleri olarak yansıtılmıştır . bu ekranda dikey ve yatay menüler hemen hemen aynı bağlantıları göstermektedir . bir becerinin geliştirilmesi ve örneğin klinik simülatör maketi üzerinde öğrencilere uygulama yaptırılması şeklinde planlanmış bir portfolyo bileşeninde pratik uygulama oranı anlamlı şekilde yüksek olarak girilecektir . öğrencilerin portfolyo bileşeni çalışması öncesi ön hazırlık dokümanına göz atması okuması çalışması için gerekli tahmini süre bu sürelerin toplamda hesaplanmasının en azından portfolyo çalışmalarına ilişkin fakülte dışında öğrencilerin eğitim öğretim faaliyetlerine ne kadar zaman ayırdıklarının küçük bir göstergesi olacağı öngörülmektedir . gerçekte bu süreleri kesin olarak tahmin etmek mümkün değildir . bu da portfolyo çalışması notlarını verirken eğitici için göz önünde tutulması gereken bir nokta olabilir . bu hesaplamaya ilişkin örnek senaryo tablo de gösterilmiştir . bu bölümde teorik ders başlıkları ve içeriklerinin portfolyo bileşenleri başlıkları ve içeriklerinin ulusal çep ile ne düzeyde örtüştüğüne dair fikir verebilecek verilerin çıktıları izlenebilir . varsayılan haliyle sistemde bu veri ve olarak girilmektedir . çünkü düzenlenecek teorik sınavlarda soru çekme soru analizleri ve cevap analizlerine katılmayacak ders başlıkları olabileceği öngörülerek bu işlem otomatik olarak yürütülecek şekilde yapılandırılmamıştır . sorular bağlantısı altındaki listele alt linkine tıklandığında ana soru tablosu açılmaktadır . yukarıdaki örnekte akut myokard iskemisi alt konusunun akut myokard iskemisinin belirtileri ve akut myokard iskemisinde ilk basamak tanı ve tedavi yaklaşımları şeklinde alt başlıklara ayrılması gibi ve bu alt başlıklara ilişkin yeterli sayıda soru havuza gönderilebilirse daha sağlıklı çoktan seçmeli sınavlar düzenlenebilecektir . bu bağlantı altında yer alan alt bağlantılar fonksiyonlar şunlardır . bu analizlere ilişkin ekran görüntüleri şekil ve şekil de görülmektedir . analiz çıktılarında rpbi indeksi kullanılmaktadır . kuder richardson kr indeksi testin güvenirliğini gösteren bir indekstir . fakat daha büyük kapasiteli sunucular kullanıldığında hem teorik dersler hem de portfolyo çalışmalarına yönelik sisteme sesli video dosyaları da yüklenmesi ve öğrenciler için referans bir arşiv oluşturulması mümkün olabilecektir .
468
262
Farklı çevrelerde yetiştirilen yazlık ekmeklik buğday genotiplerinin tane verimi ve kalite özellikleri yönünden incelenmesi
insan beslenmesinde önemli bir role sahip olan buğdayın yüksek tane verimi yanında kalite özelliğine de sahip olması istenilmektedir . bu çalışma tane verimi ve kalite özellikleri yönünden üstün performans gösteren yazlık ekmeklik buğday ileri hatlarının belirlenmesi amacıyla yetiştirme sezonunda diyarbakır ve mardin lokasyonlarında yağışa dayalı şartlarda yürütülmüştür . araştırma tesadüf blokları deneme desenine göre tekerrürlü olarak kurulmuştur . incelenen tüm özelliklerde genotip lokasyon ve genotip x lokasyon interaksiyonları parametrelerinde istatistiki olarak önemli farklılıklar belirlenmiştir . araştırmadan elde edilen sonuçlara göre tane verimi . . kg da bin tane ağırlığı . . g hektolitre ağırlığı . . kg klorofil içeriği . . tanede protein içeriği . . nişasta içeriği . . ve yaş gluten içeriği . . değerleri arasında değişim göstermiştir . ıslah çalışmalarında başarıyı artırmak ve olumsuz sonuçlarla karşılaşmamak için lokasyon denemelerinden önce erken geç ekim ve sulu kuru koşullarda deneme gibi farklı çevre şartları oluşturarak ileri hatlardaki genotipik farklılıkların ortaya çıkarılmasının faydalı olacağı kanısına varılmıştır .
dünya genelinde tarımsal faaliyet gösterilen alanlarda yetiştiriciliği yapılan önemli bir serin iklim tahıllıdır . buğday türleri içerisinde dünyada ve ülkemizde en fazla ekmeklik buğday türü yetiştirilmektedir . bu bitki insanoğlu için uzun yıllardan beri en temel enerji ve protein kaynağı olma özelliğini taşımakta ve yaklaşık olarak günlük tüketilmesi gereken kalorinin sini karşılayarak dünya nüfusunu beslemektedir ve mardin ili ne bağlı kızıltepe ilçesinde yağışa dayalı koşullarda yürütülmüştür . araştırmada tane verimi klorofil içeriği bin tane ağırlığı protein içeriği nişasta içeriği hektolitre ağırlığı ve yaş gluten miktarı özellikleri incelenmiştir . klorofil içeriği minolta spad meter ile havanın bulutsuz açık ve güneşli olduğu saat arasında bitkinin bayrak yaprağı üzerinde belirlenmiştir . genotipler arasındaki farklılığın oluşmasında çevre faktörleri ve büyük oranda genetik çeşitlilik etkili olmuştur . diyarbakır lokasyonunda genotiplerin tane verimi ortalamasının . kg da olduğu görülürken mardin lokasyonunda . kg da olduğu görülmüştür . diyarbakır lokasyonunda araştırmanın yürütüldüğü dönemde sarı pas hastalığının epidemi yapması incelenen genotiplerin verimnin düşük olmasına neden olmuştur . buğdayda verim ile ilgili yapılan çalışmalarda verim ve kalite unsurlarının seçilen genotipe yetiştiricilik yapılacak bölgenin iklim ve toprak özelliklerine ve yapılacak kültürel yöntemlere göre değişiklik gösterebileceği bildirilmiştir tane dolum döneminde ortalama sıcaklığın yüksek ve suyun yetersiz olduğu durumlarda bin tane ağırlığının azaldığını bildirmişlerdir . her iki lokasyonda da ileri hatlar ticari çeşitlere göre daha yüksek bin dane ağırlığına sahip olmuştur . hektolitre ağırlığı diyarbakır lokasyonunda . . kg mardin lokasyonunda ise . . kg değerleri arasında değişim göstermiştir . spad değeri diyarbakır lokasyonunda . . mardin lokasyonunda . . değerleri arasında yer almıştır . buğdayın farklı fenolojik dönemlerinde ölçülen spad değerlerinin değişiklik gösterebileceğini dabaeke et al . başaklanma ve tane dolum dönemlerinde ölçülen klorofil değerleri ile tane verimi arasında olumlu ve önemli bir korelasyon ilişkisi bulduklarını ve klorofil değerlerinin azot miktarının düşük olduğu durumlarda tane veriminin yanında protein miktarını da belirlemede kullanılabileceğini belirtmişlerdir . diyarbakır ve mardin lokasyonunda dzt hattı sırasıyla . ve . değerleriyle her iki lokasyonda yüksek tane protein içeriği değerine sahip olmuştur . kara ve gül özen ve akman kızılgeçi ve ark . nişasta içeriğini belirlemek için yapılan çalışmalarda mut ve ark . . ile . arasında değişim gösterdiğini bildirmişlerdir . unun ekmeklik kalitesini belirlemede kullanılan ve kabarık hamur ile birlikte iri hacimli ekmek elde etmeyi sağlayan yaş gluten miktarına ait değerler çizelge te görülebilmektedir . çalışmanın yürütüldüğü yılda sezon içi yağış miktarının her iki lokasyonda yüksek olması kullanılan genotiplerin iyi koşullarda performanslarının gözlemlenmesi bakımından değerlendirme imkanı sağlamıştır .
524
144
ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ ÖĞRENCİLERİNİN DERS ÇALIŞMA ALIŞKANLIKLARININ BAZI DEĞİŞKENLER AÇISINDAN İNCELENMESİ
bu çalışmanın amacı çukurova üniversitesi öğrencilerinin ders çalışma alışkanlıklarının nasıl olduğunu belirlemektir . araştırma çukurova üniversitesinin diş hekimliği tıp eğitim fen edebiyat güzel sanatlar iktisadi ve idari bilimler ilahiyat mühendislik ve mimarlık su ürünleri ve ziraat fakültelerine devam eden toplam öğrenci üzerinde yapılmıştır . bilgi toplamak için çalışma alışkanlıkları ve tutumları envanteri ve kişisel bilgi formu kullanılmıştır . veriler t testi tek yönlü varyans analizi ve anlamlılık testlerinden lsd testinden yararlanılarak analiz edilmiştir . araştırma bulguları öğrencilerin fakültesine cinsiyetine başarısına kaldığı yere çalışma saatine çalışma zamanına ve çalışma yerine göre ders çalışma alışkanlıkları ve tutumları arasında p . düzeyinde anlamlı fark olduğunu göstermiştir .
eğitimde istenilen başarı düzeyine ulaşmada bir çok değişken etkilidir . yaygın olarak başarısızlığın nedeninin yeterince çalışmamak olduğu söylenmekte ve öğrencilere sık sık çalışmaları gerektiği hatırlatılmaktadır . çünkü son yıllarda ülke genelinde eğitim düzeyimizde bir yükselme olmakla birlikte başarısız öğrenci sayısında da bir artış olduğu gözlenmiştir . öğrencilerin belirli ders çalışma alışkanlık ve becerilerine sahip olmalarını sağlamak onların hem derslerine bilinçli bir şekilde çalışarak anlamalarına hem de sınavlarda başarılı olmalarına yardımcı olmak demektir . kapasitelerini kullanamayan öğrenciler ne yazık ki başarısız olmakta ve bu nedenle de hem derslerinden hem de okuldan soğumaktadırlar . bulgular başarılı öğrencilerin kendi stratejilerini kullanmada daha fazla aktif amaçlı esnek ve akademik performanslarından tatminkar olduklarını göstermiştir . öğrencilerin ders çalışma alışkanlıkları kaldığı yere göre anlamlı bir şekilde farklılaşmakta mıdır bu araştırmada survey araştırma ve iki ve daha çok sayıdaki değişken arasında birlikte değişim varlığını veya derecesini belirlemeyi amaçlayan ilişkisel tarama modeli kullanılmıştır . araştırmanın çalışma grubu tesadüfi örnekleme yöntemi ile çukurova üniversitesindeki diş hekimliği tıp eğitim fen edebiyat güzel sanatlar idari bilimler ilahiyat mühendislik su ürünleri ve ziraat fakültelerinin farklı sınıflarında öğrenim gören gönüllü öğrenciden oluşmuştur . envanter çeşitli boyutlardaki çalışma alışkanlıklarını belirlemek için geliştirilmiştir . bu alt gruplar ders çalışmaya başlama ve sürdürme bilinçli çalışma ve derse katılım not tutma okuma alışkanlıkları teknikleri ve sınavlara hazırlanma ödev yapma öğrenilenleri tekrar etme ile kütüphaneden ve yazılı kaynaklardan yararlanmadır . istatistiksel işlemler spss . paket programı aracılığıyla yapılmıştır . yapılan t testi analizi sonucunda öğrencilerin yalnızca ödev yapma . p . puanlarının cinsiyete göre anlamlı bir şekilde değiştiği görülmüştür . öğrencilerin cinsiyetlerine göre ders çalışma alışkanlıklarına ilişkin sonuçlar tablo de görülmektedir . yapılan tek yönlü varyans analizi sonucunda öğrencilerin ders çalışmaya başlama ve sürdürme f . p . bilinçli çalışma ve derse katılım f . p . okuma alışkanlıkları teknikleri ve sınavlara hazırlanma f . p . ödev yapma f . p . ile kütüphaneden ve yazılı kaynaklardan yararlanma ödev yapma f . p . alt ölçek açısından başarı değişkeninin temel etkisi anlamlı bulunmuştur . öğrencilerin başarılarına göre ders çalışma alışkanlıklarına ilişkin sonuçlar tablo de görülmektedir . öğrencilerin kaldıkları yerlere göre ders çalışma alışkanlıkları değerlendirildiğinde aileleri ile kalan öğrencilerin ders çalışmaya başlama ve sürdürme okuma alışkanlıkları teknikleri ve sınavlara hazırlanma ile kütüphaneden ve yazılı kaynaklardan yararlanma alt ölçek puanları diğer öğrencilere göre daha yüksek bulunmuştur . tek yönlü varyans analizi sonucunda öğrencilerin ders çalışmaya başlama ve sürdürme f . p . bilinçli çalışma ve derse katılım f . p . ile öğrenilenleri tekrar etme f . p . alt ölçek açısından çalışma zamanı değişkeninin temel etkisi anlamlı bulunmuştur . araştırma sonuçları kız ve erkek öğrencilerin ödev yapma dışında ders çalışma alışkanlıklarının değişmediğini göstermiştir . onwuegbuzie yip ve chung kaya vergili ve atılgan karapınar öğrencilerin çalışma alışkanlıkları ve çalışma becerileri ile akademik başarıları arasında pozitif bir ilişki bulunmuştur . bu nedenle başarıyı arttırabilmek için tüm öğrencilerin başta ders çalışmaya başlamak ve sürdürebilmek için motivasyonlarının arttırılması olmak üzere okuma ve dinleme alışkanlıklarını kazanmaları sağlanmalıdır . bu yüzden öğrencilerin daha planlı bir çalışmaya yönelmeleri ailelerinden uzakta olanların barındığı yurtların ders çalışmaya uygun hale getirilmesi ve daha uzun süre etkili bir şekilde çalışmalarının sağlanması için gerekli önlemler alınmalıdır . derslerine sabah çalışanların ders çalışma ve sürdürme ile öğrenilenleri tekrar etme gece çalışanların bilinçli çalışma ve derse katılım alışkanlıkları diğer zamanlarda ders çalışan öğrencilere göre yüksek bulunmuştur . bu nedenle ne zaman ve nerede ders çalışacakları kendi stilleri tarafından belirlenmektedir . bunun için öğretim yılının başında üniversitelerde örevli eğitimci ve psikolojik danışmanlar tüm öğrencilerin öğrenme stillerini belirleyerek onların kendi stillerini fark etmelerine yardımcı olabilirler .
562
99
Bazı Karpuz (Citrullus lanatus) Genotiplerinde Gözlemlenen Bitkisel ve Tarımsal Özelliklerdeki Varyasyonlar
bu çalışma konya ekolojik koşullarında farklı kaynaklardan sağlanan karpuz genotiplerinin bazı bitkisel ve tarımsal özelliklerin belirlenmesi ve yemlik bakımdan üstün genotiplerin seçilmesi amacıyla yılında yapılmıştır . tohumlar serada saksılara ekilerek fideler oluşturulmuştur . fideler deneme alanına mayıs de x cm aralıklarla dikilmiştir . hasat sırasında ve sonrasında yapılan gözlemlere göre incelenen özelliklerin en düşük en yüksek ve ortalama skala değerleri sırasıyla yaprak ayası için ve . yaprak ayasının yarılma derinliği için ve . meyve rengi için ve . meyvenin uzunlamasına kesitinin şekli için ve . meyvenin ana et rengi için ve . olarak belirlenmiştir . ölçümlere göre ise incelenen özelliklerdeki en düşük en yüksek ve ortalama değerler sırasıyla bitki başına meyve sayısı için ve . adet bitki başına meyve verimi için . . ve . kg meyve boyu için . . ve . cm meyve çevresi için . . ve . cm meyve kabuk kalınlığı için . . ve . mm bin tane ağırlığı için . . ve . g meyvede suda çözünebilir kuru madde miktarı için ve . tohum verimi için . . ve . g meyve olarak bulunmuştur . incelenen tüm özellikler bakımından genotipler arasında büyük farklılıklar olduğu tespit edilmiştir . denemede kullanılan genotiplerin sahip olduğu bu önemli varyasyondan dolayı incelen popülasyonlarda ıslah çalışmalarına uygun bir genetik çeşitliliğin bulunduğu ve yem amaçlı kullanılabilecek nitelikte karpuzun seçilebilme potansiyelinin çok yüksek olduğu sonucuna varılmıştır .
ülkemizde özellikle son yıllarda hayvansal ürün fiyatları çok yükselmiştir . bu sebeplerin en önemlilerinden birisi de yem maliyetlerinin yükselmesidir . bu anlamda potansiyel değeri olan bitkilerden birisi de yemlik karpuz ve bozulmadan depolanabilmesi yemlik karpuzu iyi bir alternatif kaba yem kaynağı yapmaktadır . henüz yemlik karpuzda ülkemiz için geliştirilmiş çeşitler bulunmamaktadır . bu araştırmada yemlik bakımdan üstün genotiplerin belirlenmesi ve daha sonra ıslah çalışmalarına alt yapı teşkil etmesi amacıyla farklı kaynaklardan sağlanan karpuz genotiplerinin bazı bitkisel ve tarımsal özellikleri belirlenmiş ve elde edilen değerler yorumlanmıştır . kışları sert soğuk ve kar yağışlı yazlar sıcak ve kurak geçer . yılında denemenin yürütüldüğü aylarda toplam yağış . mm ortalama sıcaklık . c ve nispi nem . iken uzun yıllar ortalamasında toplam yağış . mm ortalama sıcaklık . c ve nispi nem . olarak gerçekleşmiştir . daha sonra toprak tırmık çekilerek ekim için hazır hale getirilmiştir . dikimler x cm aralıklı ocaklara mayıs tarihinde yapılmıştır . yetiştirme dönemi içerisinde saf madde hesabı ile kg da olacak şekilde azotlu gübre üst gübre olarak verilmiştir . incelenen özellikler ve özellikler ile ilgili bilgiler çizelge de açıklanmıştır . karpuz genotipinden elde edilen incelenen bütün özelliklere ait değişim genişliği ortalama değerler ve standart sapma gibi temel istatistik parametreleri ile frekans dağılımları mstat c paket programı ile belirlenmiştir . çalışmada kullanılan karpuz genotiplerinin tamamı kol atarak gelişmiş ve farklı gelişme tabiatında herhangi bir genotipe rastlanmamıştır . genotiplerin yaprak ayası kenarının yarılma derinliği adetinde yüzeysel adetinde orta ve adetinde derin olarak gözlemlenmiştir . karpuz genotiplerine ait meyvelerin kabuk renkleri de gözlem olarak alınmıştır . bu nedenle meyve kabuk rengi olarak ifade edilen gözlem meyve kabuğunun zemin rengidir . bitki başına meyve verimi en düşük . kg en yüksek . kg ortalama . kg olmuş ve standart sapması . olarak hesap edilmiştir . karpuz genotipinin meyve kabuk kalınlığı dağılımına bakıldığında genotipte . mm veya daha ince genotipte . . mm genotipte . . mm genotipte . . mm ve genotipte ise . mm veya daha kalın olduğu tespit edilmiştir . hasat sonrası meyvelerin çekirdekleri çıkartılmış kurutulmuş ve tartılmak sureti ile meyve başına tohum verimleri belirlenmiştir . çalışmada kullanılan karpuz genotipinden inin bin tane ağırlığı . . g ünün . g inin . . g sinin . . g sinin . g ve ünün . . g arasında değişmiştir . şimdiye kadar gerek yapılan çalışmalar yemlik tipindeki karpuzların bu süre boyunca depolanabileceğini göstermektedir . bu nedenle daha önce yemlik karpuz görmemiş olanlar daha çok kabağa benzetebilmektedirler .
465
247
Ayçiçeğinde (Helianthus annuus L.) Farklı Sıra Üzeri Mesafelerinin Verim ve Kalite Üzerine Etkilerinin Belirlenmesi
bu araştırma ayçiçeği çeşitlerinde verimin ve bazı tarımsal özelliklerinin üzerine farklı sıra üzeri mesafelerinin etkilerini belirlemek amacıyla konya koşullarında yılında yürütülmüştür . deneme tesadüf bloklarında bölünmüş parseller deneme desenine göre tekerrürlü olarak kurulmuştur . araştırmada deneme materyali olarak yağlık ayçiçeği çeşidi sıra arası cm sıra üzeri ise ve cm olacak şekilde denemeye alınmıştır . denemede bitki boyu tabla çapı bin tane ağırlığı tane verimi yağ oranı ve yağ verimi özellikleri incelenmiştir . araştırmadan elde edilen verilere göre tane verimi bakımından çeşitler ve sıra üzeri mesafeleri arasında istatistiki olarak önemli farklılıklar tespit edilmiştir . sıra üzeri mesafelerin ortalaması olarak en yüksek tane verimi . kg da ile alcantara çeşidinden elde edilmiştir . çeşitlerin ortalaması olarak en yüksek tane verimi ise . kg da ile cm sıra üzeri mesafesinden elde edilmiştir . araştırmada sıra üzeri mesafesinin artması araştırmada kullanılan yağlık ayçiçeği çeşitlerinde verim artışı sağlamıştır . sonuç olarak konya ekolojik koşulları için en uygun ayçiçeği çeşidi alcantara ve bitki sıklığı için ise x cm olarak belirlenmiştir .
insanoğlunun beslenmesinde yağlar proteinler ve karbonhidratların yer aldığı üç grup bulunmaktadır . bu ana gruplar içerisinde yağlar insanlığın beslenmesinde kalori olarak önemli bir yeri vardır . helianthus annuus l . türüne ait olan ayçiçeği önemli bir yağ bitkisidir . dünya savaşından sonra li yıllarda bulgaristan dan göç eden vatandaşlarımız tarafından getirilmiş ve ülkemizde tarımı yapılmaya başlanmıştır . ayçiçeğinde maksimum tane verimi alınabilmesi için optimum bitki sıklığının belirlenmesi son derece önemlidir . konya koşullarında farklı sıra üzeri mesafelerin ayçiçeği çeşitlerinin tarımsal özellikleri üzerine etkilerinin belirlenmesi amacıyla yapılan bu araştırmada tescilli sirena baron ve alcantara ayçiçeği çeşitleri materyal olarak kullanılmıştır . nisan ayında ekimden önce tarlaya tırmık çekilerek toprak işlenmiş ve tarla deneme kurmaya hazır duruma getirilmiştir . denemede parseller arası metre bloklar arası ise . metre olarak ayarlanmıştır . bitkilerin ilk gelişme dönemlerinde yabancı otlarla mücadele etmek ve toprağın havalanmasını sağlamak amacıyla çapa yapılmış ve ayrıca boğaz doldurma işlemi gerçekleştirilmiştir . hasat işlemi ekim tarihinde elle gerçekleştirilmiştir . sıra üzeri mesafelerinin ortalaması olarak maksimum bitki boyu . cm ile sirena çeşidinde belirlenirken en az bitki boyu ise . cm ile alcantara çeşidinde ölçülmüştür . bu durum bitki boyunun genetik yapıya bağlı olmasına rağmen iklim ve toprak özelliklerinin yanında çevre faktörlerinden çok fazla etkilendiğini ortaya koymaktadır . tan yılmaz ve kınay çetin ve öztürk . bu denemeden elde edilen bin tane ağırlığı değerleri önder ve ark . . bu da bize birim alanda ideal bitki sıklığına bağlı olarak ekim yapılması halinde yüksek tane verimi alınabileceğini göstermiştir . minimum yağ oranı ise . ile alcantara çeşidinden elde edilmiştir . tan yılmaz ve kınay çetin ve öztürk tarafından elde edilen sonuçlar benzerdir . deneme sonucuna göre ayçiçeğinde maksimum tane verimi sıra üzeri mesafe cm olduğu zaman alınmıştır .
415
171
BURSA YÖRESİNDE YETİŞTİRİLEN SANAYİ DOMATESLERİNİN BESLENME DURUMLARININ BELİRLENMESİ
bu çalışma bursa yöresinde yetiştirilen sanayi domateslerinin beslenme durumunu araştırmak için yürütülmüştür . bu amaçla yöreyi temsil edecek şekilde adet domates bahçesinden toprak ve yaprak örnekleri alınmıştır . toprak örneklerinde ph ec caco₃ organik madde toprak bünyesi alınabilir fosfor değişebilir potasyum kalsiyum ve magnezyum alınabilir demir mangan çinko ve bakır yaprak örneklerinde toplam azot fosfor potasyum kalsiyum magnezyum demir mangan çinko bakır analizleri yapılmıştır . yaprak ve toprak örneklerine ait analiz sonuçları sınır değerleri ile karşılaştırılarak incelenen bitkilerinin beslenme durumları ve beslenme sorunları saptanmaya çalışılmıştır . elde edilen bulgulara göre araştırma yöresi topraklarının genel olarak tın bünyeye sahip olduğu nötr ve hafif alkalin reaksiyonlu düşük düzeyde kireç içerdikleri ve organik madde açısından fakir oldukları tespit edilmiş tuzluluk sorunları olmadığı belirlenmiştir . toprakların değişebilir kalsiyum ve magnezyum alınabilir mangan ve bakır içeriklerinin yeterli veya yüksek konsantrasyonlarda olduğu saptanmıştır . araştırma topraklarının büyük kısmının k içerikleri yönünden yetersiz olduğu belirlenmiştir . incelenen toprakların . unun alınabilir fosfor ve . inin alınabilir çinko içerikleri az bulunmuştur . yaprak örneklerinin yaklaşık . inin azot . inin fosfor . sinin potasyum . inin çinko . inin bakır . sinin mangan bakımından yetersiz kalsiyum magnezyum ve demir bakımından ise yeterli veya fazla oldukları belirlenmiştir .
domates dünyada en çok üretilen tarım ürünlerinden biri olması ve insan beslenmesinde vazgeçilmez bir değere sahip olmasından dolayı oldukça önemlidir . dünyada bir yılda yaklaşık milyon ton domates üretimi yapılmaktadır . önemli üretici ülkelerden birisi olan türkiye de üretilen domatesin i salçalık domatestir . bu uygulamalar içerisinde bitkinin doğru beslenmesine yönelik gübreleme konusu oldukça önemli bir yere sahiptir . elde edilen sonuçların yöredeki beslenme sorunlarının ortaya çıkarılmasına ve uygun gübreleme önerilerinin yapılmasına destek sağlayacağı düşünülmüştür . domates bitkisi hafif asit ve nötr reaksiyona sahip toprak koşullarında daha iyi gelişebilmektedir . çizelge de görüleceği gibi kireç içerikleri dan ye kadar değişen toprakların sı düşük veya çok düşük i orta düzeyde kireç içerirken yalnızca lık kısmında kireç miktarı yüksek olarak belirlenmiştir . verilen bilgiler bizim bulduğumuz sonuçlarla uyumlu görünmektedir . sonuçlar incelendiğinde çok büyük oranlara ulaşan bir potasyum eksikliği göze çarpmaktadır . bursa ili tarım topraklarının verimlilik durumlarını belirlemek amacıyla değişik kültür bitkilerinden toprak örnekleri alarak inceleyen başar domates için aldığı toprakların oranında orta düzeyde fosfor içerdiğini bunun yanında örneklerin ının yüksek ünün ise düşük fosfor içeriğine sahip bulunduğunu bildirmiştir . bu nedenle fosforun eksik olduğu alanlarda gübrelemeye dikkat edilmesi ürün verimi açısından oldukça önemlidir . çizelge ün incelenmesiyle anlaşılacağı gibi yapılan sınıflandırmalarda incelenen toprakların tamamında değerlerin yeterli ya da fazla düzeylerde bulunduğu belirlenmiştir . orman ve kaplan akdeniz bölgesinde yaptıkları bir çalışmada sera domateslerinde inceledikleri toprakların kumluca için düzeyinde kritik ve düzeyinde iyi demir içerdiğini finike yöresinde ise iyi düzeyde demir oranının olduğunu saptamış olup kumluca yöresinde domates seralarında demir beslenme sorunun ortaya çıkma ihtimalinin daha yüksek olduğunu ifade etmişlerdir . domateste yapılan başka bir çalışmada araştırıcılar antalya için aldıkları örneklerde demir içerikleri bakımından toprakların . oranında iyi düzeyde bulunduğunu bakır içinse tamamının yeterli düzeyde olduğunu belirtmişlerdir . mangan açısından ise örneklerin sı yeterli bulunurken kalan lük kısımda fazla mangan içeriği tespit edilmiştir . çalışmada yaprak örneklerinin de bazı makro ve mikro besin elementi içerikleri belirlenmiş ve sonuçlar çizelge de verilmiştir . yaprak örneklerinin analizleri tamamlandıktan sonra elde edilen sonuçlar reuters ve robinson tarafından belirlenmiş yeterlik sınır değerleri ile karşılaştırılarak sonuçlar değerlendirilmiş ve çizelge de sunulmuştur . çalışmanın toprak analiz sonuçlarında fosfor eksikliğinin gibi düşük bir oranda olmasına karşın yapraklarda bu oranın çok daha yüksek oluşu ilgi çekicidir . aynı şekilde maltaş ve kaplan antalya merkez ilçede domates seralarında yaprak analiz sonuçlarına göre kalsiyum ve magnezyum açısından beslenme sorunu olmadığını belirtmişlerdir . yapılan bir diğer çalışmada kumluca ve finike yöresi domateslerinde mangan eksikliği görülmediğini rapor edilmiştir . topraklarda çinko eksikliği hem ülkemiz hem de dünya genelinde oldukça yaygın olarak görülmektedir . yeterlik oranı olurken yaprakların ında bakır fazlalığı saptanmıştır . domateste yapılan farklı çalışmalarda genellikle bitkilerde bakırın yeterli ya da yüksek seviyelerde bulunduğu belirtilmiştir . incelenen bahçelerin çok büyük oranda organik madde içeriklerinin düşük olduğu belirlenmiştir . bunun yanında yapılan yaprak analizlerinde fosfor ve potasyum kadar olmasa da önemli bir oranda azot eksikliği de saptanmıştır .
466
183
TÜKETİCİNİN SOFRALIK ZEYTİN TERCİHLERİNİN BELİRLENMESİ
bu araştırmada sofralık zeytin tercihlerinin zeytin tüketiminde dikkat edilen hususların ve tüketim taleplerinin belirlenmesi amaçlanmıştır . bu amaçla farklı illerde yaşayan farklı eğitim düzeyindeki tüketicilerle anket gerçekleştirilmiştir . katılımcıların zeytin tüketiminin ünün siyah sının ise yeşil olduğu görülmüştür . siyah zeytinlerin yüzeylerinin orta derecede buruşuk olmasının daha çok tercih edildiği tespit edilmiştir . dolgulu yeşil zeytin üretiminde kırmızıbiberin en çok tercih edilen dolgu malzemesi olduğu belirlenmiştir . katılımcıların sinin zeytinlerin çekirdek rengine dikkat ettikleri ve bunların sinin koyu siyah renkte çekirdeği tercih etmedikleri tespit edilmiştir . katılımcılar arasında siyah sofralık zeytinlerin tuzlu olması en önemli şikayet olarak tespit edilmesine rağmen zeytinlerin tuz içeriklerini az veya orta olarak tanımladıkları durumlarda dahi katılımcıların inin zeytinleri suda bekletmeye gerek görmedikleri belirlenmiştir .
modern pazarlamanın amacının tüketici tatmininin sağlanması olduğu ve bu süreçte kontrol altına alınamayan en önemli dışsal faktörün tüketici olduğu bildirilmektedir . tüketici tercihini yaparken güven sağlayan gereksinimi ve beğeniyi karşılayan ürünü seçmektedir . araştırmanın amaç ve içeriğine uygun anket formları hazırlanmıştır . bu şekilde büyük şehirlerde veya zeytin yetiştirilen illerde yaşayan tüketiciler denek olarak seçilmiştir . araştırmada değerlendirilen adet ankete cevap veren deneklerin demografik özellikleri çizelge de verilmiştir . avrupa daki önemli zeytin üreticisi ülkelerde ise bu oranın tam tersi değerlerde olduğu bildirilmiştir . ayrıca yunanistan da önemli bir oranda rengi dönük zeytin tüketimi olduğu belirtilmiştir . sorusu katılımcılara yöneltilmiş ve bu soruya kişi cevap vermiştir . yeşil zeytinleri ekşi veya tuzlu olduğu için tercih etmediklerini belirtilen deneklerin oranı olarak belirlenmiştir . deneklere yöneltilen siyah zeytini daha az tercih ediyorsanız sebebi nedir siyah zeytin tercih edilmeme sebepleri içerisinde yüksek tuz içeriğinin ilk sırada geldiği görülmektedir . tadı hoşuma gitmiyor cevabı lük oranla ikinci sırayı almıştır . çok tuzlu oluyor siyah zeytinlerin tercih edilmemesindeki en önemli sebep olurken yeşil zeytinler için önemsiz sebep olarak tespit edilmiştir . orta derecede buruşuk yüzeye sahip siyah zeytinler katılımcılar tarafından en çok tercih edilen zeytinler olarak belirlenmiştir . sofralık zeytinlerin lezzetinin ise zeytin çeşidi üretim yöntemi ve tuz içeriğine bağlı olarak önemli ölçüde değişiklikler gösterebileceği bildirilmiştir . ancak küçük bir orandaki katılımcı suda bekletmeye gerek duyduklarını belirtmişlerdir . bu sonuçtan katılımcıların damak tadının orta ve düşük tuz içerikli zeytinlere uyum sağladığı ve zeytinlerin tuz içeriklerini daha fazla düşürmek için bir çaba içine girmedikleri anlaşılmaktadır . yapılan araştırmada deneklerin ¼ ünün bu zeytinleri yıkamadan tükettikleri belirlenmiştir . tüketicilerin satın almaya bu şekilde karar verme sürecinde tat ile birlikte zeytinlerin çekirdek renginin de etkili olabileceği düşünülmektedir . ülkemizde ulusal yazılı basında yapılan bazı haberlerde maalesef ki siyah sofralık zeytin üretiminde boya kullanılması durumunda çekirdeklerin koyu siyah olacağı ve bu sayede hile yapılarak yapılan üretimin kolaylıkla anlaşılabileceği hakkında haberler yapılmıştır . başka bir haberde kahverengi bordo veya çok koyu olmayan siyah renkteki çekirdek zeytinin doğal olarak fermente edilip tatlandırılmış zeytin olduğunu ve çok koyu siyah renkteki çekirdek ise renk kararması için boya kullanıldığını gösterdiği bildirilmiştir . bu şekilde yapılan haberlerin denekler üzerine olan etkisinin belirlenmesi amacıyla siyah zeytinin çekirdeğinin rengi zeytini satın alma tercihinizi etkiliyor mu türkiye de son yıllarda zeytin çekirdeğinin zeytini doğal yollarla işlenip işlenmediğine dair fikir verebileceği konusunda yazılı ve görsel basında ve internet sitelerinde haberler yapılmaktadır . bu soruya verilen cevapların oransal dağılımı şekil de verilmiştir . yapılan çalışmada katılımcıların koyu siyah renkli zeytin çekirdeğini arzu etmedikleri ve hile belirtisi olabileceğini düşündüklerini göstermiştir .
405
115
YABANCI CİSİM ASPİRASYONA BAĞLI TOTAL ATELEKTAZİ OLGUSUNDA ACİL BRONKOSKOPİ UYGULAMAMIZ
çocukluk çağında kazayla meydana gelen ani ölümlerin en önemli nedenlerinden biri de trakeobronşial yabancı cisim aspirasyonlarıdır . ülkemizde gıda aspirasyonu diğer yabancı cisim aspirasyonlarına göre daha fazla görülmektedir . yabancı cisim aspirasyonu hava yollarının tıkanması sonucu gelişen bir mekanik asfiksi türüdür . ay yaş arası çocuklarda daha sık görülür yüksek morbidite ve mortaliteyle seyreder . yabancı cisim aspirasyonlarında hızlı tanı ve ardından yapılan broskoskopi hayat kurtarıcı olabilmektedir . ancak bronkoskopi tecrübe gerektirmesi ve uygulama zorluğuyla birlikte çeşitli komplikasyon riski taşır . olgumuzda yabancı cisim aspirasyonu gelişen on dört aylık kız çocuğuna acil bronkoskopi ve tüp torakostomi yapıldı ve sekelsiz olarak . gün taburcu edildi .
çocukluk çağında kazayla meydana gelen ani ölümlerin en önemli nedeni trakeobronşial yabancı cisim aspirasyonlarıdır . yabancı cisim aspirasyonu hava yollarının sıklıkla farenks ve trakea bifurkasyonu arasında tıkanması sonucu gelişen bir mekanik asfiksi türüdür . yabancı cisim aspirasyonuna bağlı ölümlerin üçte ikisi aspirasyonu takiben sağlık kuruluşunabaşvuramadan evde gerçekleşmektedir . klinik bulgular yabancı cismin yapısına boyutuna anatomik yerleşim yerine tıkanmanın derecesine ve süresine göre değişir . trakeya kaçan yabancı cisim büyük olduğunda solunum yolunu tam tıkayarak ani ölüme neden olabilir . küçük boyutta olan yabancı cisimler de laringospazm yaparak yine ölümle sonuçlanabilen hipoksik kriz nedeni olabilir . hızlı tanı ve ardından yapılan broskoskopi hayat kurtarıcı olabilmektedir . bronkoskopi işlemi çeşitli zorluklar içermekle birlikte acil olgularda uygulandığı zaman komplikasyon oranı yüksektir ve bu komplikasyonlar ciddi olabilmektedir . on dört aylık kız çocuğu evde annesi ile beraberken aniden nefes alamama ve dudaklarda morarma görülmesi üzerine ailesi tarafından acil servise götürülmüş . anamnezinde hastanın kliniğini açıklayacak herhangi bir bulgu saptanamamış . yabancı cisim aspirasyonu ön tanısıyla çekilen akciğer grafisinde sağ akciğerin total atelektazik olduğu görülmüş . yabancı cisim aspirasyonu şüphesi ile acil bronkoskopi planlandı . yabancı cismin incelenmesinde kuru fasulye olduğu aspirasyon sonrası şişerek sağ ana bronşu tamamen tıkadığı saptandı . yabancı cisim aspirasyonu ülkemizde ve dünyada yaş altında sık görülen acil müdahale gerektiren ve ölüme yol açabilen bir durumdur . küçük çocukların çevreyi ağız yoluyla keşfederek tanımaları molar dişlerinin çıkmamasına bağlı besinleri az çiğnemeleri gülme ve ağlama sırasında zorlu inspiryum yapmaları aspirasyonu kolaylaştıran faktörlerdir . inspeksiyonda dispne ve stridor oskültasyonda solunum seslerinin alınamaması en sık görülen fizik muayene bulgulardır . hastamız değerlendirildiğinde orotrakeal entübe olduğu halde sağ hemitoraksta solunum sesleri alınmıyordu . olgumuzda akciğer grafisinde sol akciğer normal olarak değerlendirilmesine rağmen sağ akciğerin total atelektazik olduğu görülmüş anamnez ve fizik muayene bulgularıyla birlikte değerlendirildiğinde yabancı cisim aspirasyonu ön tanısını düşündürmüştür . olgumuzdaki gibi şüpheli olgularda öncelikli olarak göğüs radyografisin istenmelidir . çekilen akciğer grafisinde yabancı cisimden dolayı kısmi tıkanıklık varsa hava hapsine bağlı amfizem görülebilir . ancak tam tıkanıklık varsa atelektazi görüntüsü ortaya çıkabilir . trakeobronşial yabancı cisim aspirasyonları bronş ağacının anatomik yapısından dolayı sağ ana bronşta daha sık görüldüğü hakkında görüş birliği mevcuttur . yapılan çalışmalarda bulgular çocukların inde ilk saat içinde görülürken sinde aspirasyondan bir hafta sonra görüldüğü bildirilmiştir . üst hava yollarına olan aspirasyonlarda klinik ani başlangıçlı olur ancak aspire edilen cisim trakeobronşial ağacın distalinde ise tanı koymak zorlaşabilmektedir . çocuklarda yabancı cisim aspirasyonu erken dönemde tanı konulması gereken morbidite ve mortalite riski yüksek olan acil bir durumdur .
393
99
null
bilişim toplumu hammaddesi bilgi olan bir toplum biçimidir . bilginin üretilmesi çoğaltılması depolanması aktarılması gibi süreçler de en etkin ve verimli bir biçimde bilişim teknolojileri vasıtasıyla yapılabilmektedir . bilgi günümüz ekonomisinde toplumların rekabet güçlerini ve gelişmişlik düzeylerini belirleyen en önemli unsur haline gelmiştir . bilgi ekonomisine geçişte eğitimden sağlığa kadar her alanda bilişim teknolojileri kullanılarak insan kaynaklarının geliştirilmesi ve yaşam boyu eğitim öncelikli önem taşımaktadır . bu çalışmanın kuramsal çerçevesi dönüşüm sürecinde bilişim toplumunun üyesi olan türkiye deki üniversite çalışanlarının bilişim teknolojilerini kullanım ve etik tutumları arasında ilişki kurmak amacıyla yapılmış bir ampirik çalışmadır . çalışmanın genel evreni türkiye deki tüm devlet ve vakıf üniversiteleri oluşturmaktadır . çalışma evrenini ise ankete cevap veren devlet ve vakıf üniversiteleri akademik ve idari çalışanlarından oluşmaktadır . bu çalışma doktora tezi araştırmasının bir parçasıdır . bu tez çalışması için türkiye deki kamu ve vakıf üniversitesine marmara üniversitesi rektörlüğü tarafından resmi yazı gönderilmiştir . ayrıca üniversitelerin bilgi işlem birimleri ile temasa geçilerek kurum personeline toplu e posta göndermeleri için yardım istendi . katılımcılar resmi yazı ve e postada belirtilen internet üzerinden erişebildikleri çevrim içi bir ankete katılmışlardır . toplamda si devlet ve u vakıf olmak üzere üniversiteden katılım sağlanmıştır . bu katılımla adet anket verisi toplanmıştır . bu verilerden i devlet üniversitesinden ve i vakıf üniversitesinden gerçekleşmiştir . bu çalışma ile teknolojinin kabul modeli kullanılarak türkiye deki üniversite çalışanlarının bilgi teknolojilerini kabulünü ve karar mekanizmaları açıklanmaya çalışılmıştır . buradaki temel amaç türkiye deki üniversitelerde çalışanların bilişim teknolojilerini kullanımında algılanan kullanışlılığın kullanım kolaylığının niyetin tutumun var olan durumun ve bu durumun bireyin var olan etik davranışlarını ile bireysel etik değerleri arasındaki ilişkinin incelenerek ortaya konmasıdır .
günümüz dünyasında teknoloji toplumları ekonomik siyasi sosyal ve kültürel olarak etkilemektedir . köklü yapısal değişikliklere neden olan bu büyük değişimin altında yatan en önemli faktör artık teknoloji olmaktadır . teknolojik gelişme ve değişmeler eğitim kurumlarının yapı ve işlevlerini etkilemektedir . bu asenkron ve senkron iletişim teknolojileri vasıtasıyla gerçekleştirilmektedir . masuda ya göre bir toplumun var olduğu yapıdan başka bir yapıya geçişinden bahsedilebilmesi için kendisinin sosyal teknoloji adını verdiği bir teknoloji boyutunda bir teknoloji değişikliği meydana gelmiş olmalıdır . sadece düşünsel boyutta değil ayrıca uygulama alanında etiğin değişik sekilerde tanımlandığı görülmektedir . ahlak dışı örneklerle sonuçlanan kararları veren örgütler bu davranışlarından sorumludurlar . hiçbir yasa çiğnenmediği sürece örgüt istediği gibi davranmakta özgürdür . teknoloji kabul modeli geniş örgütsel yapılar içerisinde bilgisayar teknolojilerinin ve kullanıcı kitlelerinin üç temel unsura dayanarak teknolojiyi kullanma istek ve niyetlerini ölçen bir teoridir teknoloji kabul modeli araştırmacılar tarafından bazı açılardan sınırlı görüldüğünden venkatesh ve davis yılında teknoloji kabul modeli yi technology acceptance model tam geliştirmişlerdir . algılanan kullanım kolaylığı bir sistem kullanılırken kullanıcılar için ilk başta bir engeldir . bu sorumlulukların bilincinde olan teknolojiyi üretip kullanabilen teknolojiyle bütünleşen birey toplum ve meslek üyesinin her zaman daha önde ve daha güçlü olacağı yadsınamaz bir gerçektir . bu çalışmanın temel amacı türkiye deki üniversitelerde çalışanların bilişim teknolojilerini kullanımında algılanan kullanışlılığın algılanan kullanım kolaylığının niyetin ve tutumun var olan durumu ve bu durumun bireyin var olan etik davranışlarını ile bireysel etik değerleri arasındaki ilişkinin incelenerek var olan durumu ortaya konmasıdır . katılımcılara soru ile demografik bilgiler sorulurken lı likert kullanılarak soru sorulmuştur . araştırmada amaçlanan hedefe ulaşmak için http anket . marmara . edu . tr adresinden sadece katılımcıların ulaşılabileceği çevrimiçi anket formu hazırlanmıştır . araştırma için türkiye deki kamu ve vakıf üniversitesine marmara üniversitesi rektörlüğü tarafından resmi yazı gönderilmiştir . üniversite çalışanları tarafından doldurulan veri toplama aracındaki veriler çevrim içi anket siteminden alınarak spss paket programına aktarılmıştır . bulunan faktörler bazında bağımsız değişkenlerle bağımlı değişkenler arasında istatistiki analizler yapılmıştır . ankete katılan bireylerin faktörlere ilişkin görüşlerinin demografik bilgilere göre değişme durumlarının belirlenmesi amacıyla t testi ve tek yönlü varyans analizinden yararlanılmıştır . ankete katılan katılımcıların si çocuk sahibi iken çocuk sahibi değildir . sosyal bilimlerde kavramların birbirleriyle olan ilişkisi araştırılırken kavramlar doğrudan ölçülemediğinden bu kavramları tanımlayan gösteren davranış ve tutumları ifadelere dönüştürülerek ölçekler geliştirilir . idari personelin akademik personele göre uygunsuz kullanımın ortalaması ve bunun bir sonucu olarak zararlardan etkilenme ortalaması yüksek çıkmıştır . bu farkın hangi seviyede olduğunu tespit etmek için scheffe testi sonuçlarına bakılmıştır . çocuk sahibi olan bireylerin e devlet hizmetleri ve e ticaret hizmetlerinden faydalanması çocuk sahibi olamayanlara göre daha fazladır . bilişim teknolojilerinin zararlarından idari personel daha fazla etkilenmiştir . bu durumla ilgili olarak scheffe testi sonucunda istanbul ve diğer iller arsında kaygı faktörü ile ilgili fark çıkmıştır .
462
251
BÖLGEMİZDEKİ ADÖLESAN GEBELİKLERİN MATERNAL VE PERİNATAL SONUÇLAR ÜZERİNE ETKİLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
adölesan terimi ile çocukluktan erişkinliğe geçiş tanımlanmaktadır ve tüm dünya ülkelerinde adölesan gebelikler önemli sağlık sorunu oluşturmaktadır . adölesan gebeler maternal ve fetal açıdan yüksek riskli gebeliklerdir . çalışmamızda adölesan ve adölesan olmayan gebelerin obstetrik ve neonatal sonuçlarını karşılaştırmayı amaçladık . çalışmamızda hafta üzerindeki doğum yapan yaş ve altı gebeler ile aynı gebelik haftasında doğum yapmış yaş arası gebelerin gebelik ve doğum kayıtlarını retrospektif olarak inceledik . grupların obstetrik sonuçlar ve obstetrik komplikasyonlar açısından karşılaştırıldı . adölesan gebe ile adölesan olmayan gebenin dahil edildiği çalışmamızda adölesanlar ortalama . . gebelik haftasında adölesan olmayanlar ise . . gebelik haftasında doğum yaptığı tespit edildi . adölesan grupta eklampsi gelişiminin daha fazla olduğu görüldü . adolesan olanlarda çoğunlukla doğum şekli vajinal adolesan olmayanlarda ise sezaryen idi . . bebek ağırlığının anne yaşındaki küçülmeyle birlikte azaldığı tespit edildi . fetal anomali gelişimi açısından fark olmadığı gözlendi . adölesan gebelikler maternal ve perinatal morbidite ve mortalite risk artışına neden olabilmektedir . anne ve çocuk sağlığı ile ilgilenen kliniklerin bu gebelerin sıkı antenatal takibi ve riskleri konusunda uyanık olması gerekmektedir .
adölesan dönemi psikololojik ve sosyal değişimlerle çocukluktan erişkinliğe geçiş dönemini tanımlamaktadır . dünya sağlık örgütü adölesan dönemini yaşlar arası olarak tanımlamaktadır . çalışmamızda kliniğimizde yılları arasındaki adölesan gebeliklerin obstetrik ve neonatal sonuçlarını tespit edip adölesanlarla yaş arası doğumları anne ve yeni doğan sağlığı açısından karşılaştırmayı amaçladık . çalışmada kullanılan değişkenler kaydedildi ve analiz için spss . paket programı kullanıldı . hafta ve daha öncesinde doğum yapanların kendi yaş grubundaki oranları ve altındaki yaş grubunda yaş grubunda yaş grubunda ve yaş grubunda olarak tespit edildi . adölesan gebelerin bebeklerinin doğum ağırlığının kontrol grubuna göre yaklaşık olarak ortalama gr daha düşük olduğu ve istatiksel olarak anlamlı fark olduğu tespit edildi . sezaryen endikasyonu olarak ve altı yaş grubunda en sık sezaryen endikasyonu gebeliğe bağlı hipertansif nedenler iken ve yaş gruplarındaki en sık sezaryen endikasyonu makat geliş kontrol grubunda ise tekrarlayan sezaryen idi . doğum indüksiyonu alma durumu açısından değerlendirildiğinde yaşa bağımlı bir farklılık olduğu gözlendi . indüksiyon oranının ve altı yaş grubunda en yüksek iken yaş arttıkça bu oranın giderek azaldığı izlendi . yaşla anomali görülme sıklığı arasında anlamlı ilişki yoktu . preeklampsinin yaş gruplarına göre dağılımı yaş ve altında görülme oram yaş grubunda yaş grubunda olduğu tespit edildi . bunun muhtemel nedeni ise hastalarımızın birçoğunun yeşil kartlı olması ve devlet hastanelerinde doğum yaptırılması ancak komplikasyon geliştiği takdirde kliniğimize sevk edilmesidir . malabarey ve arkadaşları yılları arasını kapsayan popülasyon bazlı yaklaşık doğumu inceledikleri kohort çalışmasında erken adölesan dönemde erken doğumun yaş üstü gebelere göre anlamlı ölçüde yüksek oranda görüldüğünü bulmuşlardır . preterm doğum oranının olduğunu ve erişkinlere göre anlamlı derecede yüksek olduğunu belirtmişlerdir . eklampsi tüm gebeliklerin undan fazlasında görülmektedir . eklampsi sıklıkla genç ve nullipar gebeleri etkilerken yaşlı gebelerde kronik hipertansiyon zemininde eklampsi gelişme riski daha yüksektir . literatürde adölesan gebeliklerde eklampsinin daha sık görüldüğünü destekleyen çalışmalar mevcuttur . adölesan gebelerde eklampsi görülme oram shah ve ark . görülme oranı . düşük doğum ağırlığı görülme oranını . yaş üstünde ise sırasıyla . ve . olarak tespit etmişler ve arada istatiksel olarak anlamlı fark olduğunu bulmuşlar . adölesan gebeliklerde kemik pelvis gelişiminin tamamlanmamış olduğu için baş pelvik uyumsuzluk insidansının arttığı ve bunun da adölesan gebeliklerde abdominal doğum hızını arttırdığı kabul edilmektedir . bu nedenle adölesan gebelerde sezaryenle doğum oranının kontrol grubuna kıyasla daha düşük oranda olduğu bilinmektedir . zeteroğlu ve arkadaşları gebeyi kapsayan ve adölesan gebelerde sezaryen doğum oranlarını değerlendiren çalışmasında adölesan gebelerde sezaryenle doğumların azaldığı sonucuna varmışlardır ve biyolojik immatüritenin adölesan gebelik sonuçlarını etkileyen önemli bir faktör olmadığını öne sürmüşlerdir . bizim çalışmamızda da adölesan kadınlarda adölesan olmayanlara göre anlamlı düzeyde daha düşük sezaryen oranı tespit edilmiştir . literatür ile uyumlu olarak sezaryen endikasyonları yaşla ilişkisiz idi . adölesan gebelikler sağlık ve sosyal sonuçları göz önünde bulundurulduğunda riskli gebelikler olarak takip edilmelidir .
519
180
Bir Ekoturizm Aktivitesi Olarak Mağara Turizmi; Erzurum İli Elmalı Mağarası Örneği
alternatif turizm çeşitlerinden biri olan ekoturizm li yıllarda doğal ve kültürel alanlara yönelik yapılan bir etkinlik olarak ortaya çıkmış ve turizm endüstrisinin hızla büyüyen alt sektörlerinden biri haline gelmiştir . ekoturizmin bir çeşidi olan mağara turizmi son zamanlarda macera ve doğa sporlarına meraklı pek çok ziyaretçi için alternatif bir turizm çeşidi olmuştur . ülkemiz sahip olduğu . in üzerinde mağara sebebiyle dünyadaki diğer ülkelerle karşılaştırıldığında mağara cenneti olarak tanımlanabilir . çalışmada yer alan ve erzurum iline bağlı ispir ilçesinde yer alan elmalı mağarası sahip olduğu ilginç jeolojik ve jeomorfolojik yapısı sarkıt ve dikitleri ve m ye ulaşan uzunluğuyla ülkemizin önemli mağaralarından birisidir . birbiriyle bağlantılı ve paralel uzanan iki galeri ve toplam salondan meydana gelen mağarada sığ göller çok çeşitli damlataşı oluşumları görülmeye değerdir . bu araştırmanın amacı erzurum ilinin alternatif turizm potansiyelinin incelenerek bölgenin sahip olduğu mağara turizmi potansiyelin nasıl turizm sektörüne kazandırabileceğini elmalı mağarası örneğinde ortaya koymaktır . bu kapsamda elmalı mağarasının mevcut turizm potansiyeli belirlenip bu potansiyelin doğal ve kültürel kaynak değerleri açısından oldukça zengin olan erzurum iline sağlayacakları katkılar konusunda bir değerlendirme ortaya koyulmuştur . çalışmada swot analizi yapılarak alanın mağara turizmi potansiyeli açısından güçlü ve zayıf yönleri ile gelecekte oluşabilecek fırsat ve tehditlerin neler olabileceği belirlenmeye çalışılmıştır .
yerkürenin yüzyıllardır biçimlenen yüzey şekli ve coğrafik farklılıklar ile birlikte farklı atmosferik şartlar birbirinden farklı zenginlikte ve çeşitlilikte sayısız doğal kaynak değerlerini yaratmıştır . mağaralardan tarım ve hayvan ürünlerinin ve soğuk havanın depolanmasında hayvansal ürünlerin korunması ve olgunlaştırılmasında sıvılaştırılmış gaz doğalgaz ve akaryakıt depolanmasında askeri amaçlarla sığınak ve korunak olarak ve guano üretimi plaser mineral çıkarımı kültür mantarcılığında ve sağlık alanlarında yararlanıldığı gibi tarafından başlatılmıştır . daha sonra ilk üniversite kulübü olan yılında boğaziçi üniversitesi mağara araştırma kulübü kurulmuştur . günümüze kadar tüm yerli ve yabancı mağaracı gruplarının inceleyerek belgelendirdiği mağara sayısı yaklaşık dür . dünyada yerli ve yabancı mağaracı gruplarının araştırdığı mağara sayısı iken ülkemizde . üzerinde mağara bulunduğu tahmin edilmektedir son zamanlarda turistik amaçlı kullanılmaya başlayan bu mağaralar yerli ve yabancı pek çok turistin ilgisini çekmekte ve ziyaretçi akınına uğramaktadır . ülkemizin ı mağara oluşumları açısından önemli bir nitelik olan karstlaşmaya uygun kayalardan meydana gelmiştir . türkiye nin en uzun mağarası km den fazla olan ısparta daki pınargözü mağarası en derin mağarası ise ile mersin deki peynirlikönü mağarasıdır . bu kapsamda elmalı mağarasının mevcut turizm potansiyeli belirlenip bu potansiyelin erzurum iline sağlayacakları katkılar konusunda swot analizi yapılarak bir değerlendirme ortaya koyulmuştur . çalışmanın ana materyalini erzurum ilinin ispir ilçesinde yer alan elmalı mağarası ve yakın çevresi oluşturmaktadır . alan jeolojik yapısı ve jeomorfolojik ögeleri ile ilginç özellikler taşımasının yanında yakın çevrede bulunan doğal ve kültürel kaynak değerleri ile ekoturizm için zengin bir potansiyel oluşturmaktadır . çalışmada konu ile ilgili yerli ve yabancı kaynaklar alanda yerinde yapılan gözlem ve incelemeler alanın topoğrafik ve jeolojik bilgileri yerel halk ziyaretçiler ve yöneticiler ile yapılan birebir yüz yüze görüşmelerden elde edilen bilgiler ise yardımcı materyal olarak kullanılmıştır . bu alanın seçilmesinde çalışma alanına yönelik yeterince kapsamlı bir araştırmanın yapılmamış olması alanın kültürel ve tarihsel birikiminin yanı sıra doğal kaynak değerleri açısından da oldukça zengin olması etkili bir faktör olmuştur . flora ve fauna çalışma alanı olarak seçilen ispir ilçesi ve çevresi ekoturizm açısından önemli fırsatlar sunmaktadır . rakımca alçak kesimlerde yaprak döken ormanlar ve kalıntı maki toplulukları bulunurken yamaçlarda dağ bozkırları ve ibreli ormanlar varlık göstermektedir . bölgenin zengin florası içinde özellikle peyzaj değeri yüksek bol miktarda bitki bulunmaktadır . ayrıca alisma plantago aquatica carum carvi nastirtium officinale campanula sp . çalışma alanı içerisinde yer alan elmalı mağarası balon ve yamaç paraşütçülüğü için gerekli engebeli yüksek dağlar tepeler ve ilginç jeomorfolojik unsurları içerisinde barındırmaktadır . sarp bir kayalık üzerinde yer alan mağaranın tavan yüksekliği ile m arasında değişmektedir . zayıf yönler yörenin turizm bilinci ekoturizmin gelişimi için yeterli ve uygun olmaması elmalı mağarası ve yakın çevresinde yeterli düzeyde reklam ve tanıtımın olmaması yörenin alt ve üst yapısı yeterli olmaması yöredeki mağara turizminin gelişmesi açısından yeterince kırsal kalkınma desteği yoktur . bu bağlamda uygulama ve planlama aşamasını kapsayan iyi bir organizasyon ve gerçekleştirilecek farklı turizm türleri için maddi destek yöredeki turizm çalışmalarını başarısı için önemlidir . mağara turizmi kapsamında yapılan etkinlikler yöredeki çevrenin tahrip olmadan koruma kullanma dengesine katkı sağlayabilir . yörede turizmin gelişmesine öncülük edecek insanların olmayışı bir tehdit unsuru olarak algılanabilir . turizmin çeşitlendirilerek yalnızca kıyı kesimlerde değil ülkemizin her bölgesinde olması ancak ekoturizm ile mümkün olabilir . başka bir ifade ile turizm kırsal alanlarda tarımsal faaliyetin alternatifi değil aksine tamamlayıcısı konumunda olmalıdır .
546
200
İstanbul İli Anadolu Yakası Doğal Kaynak Sularının Kimyasal Analizlerinin Değerlendirilmesi
su yaşamın vazgeçilmezidir . içme sularının hastalık ve zararlı etki yapabilecek mikroorganizmalar ile mineral ve organik maddelerden arındırılmış olması gerekmektedir . küresel iklim değişiklikleri sanayileşme ve hızlı nüfus artışına bağlı olarak gittikçe kirlenen mevcut su kaynakları insanları içme kullanma ve sulama amaçları doğrultusunda yeraltı sularını korumaya ve doğru kullanmaya yönlendirmiştir . bu çalışmada istanbul ili anadolu yakasında bulunan değişik yerleşim alanlarından farklı bölgeleri temsil niteliği taşıyabilecek adet kaynak suyu çeşmesi belirlenmiştir . bu kaynak suyu çeşmelerinden bir yıllık süreçte temin edilen örneğin kimyasal analizleri yapılmıştır . analizler neticesinde örneğe ait ph değerleri ulusal ve uluslararası standartlara örneğin serbest klor değerleri ise sadece insani tüketim amaçlı sular hakkındaki yönetmeliğe aykırı olarak tespit edilmiştir . çalışmamız neticesinde kaynak sularımızın iletkenlik amonyum nitrit klorür toplam sertlik florür e kalsiyum değerlerinin ulusal ve uluslararası standartlara uygun olduğu belirlenmiştir .
dünya yüzeyinin dörtte üçü sularla kaplı olmasına rağmen insan kullanımına uygun tatlı su miktarı oldukça kısıtlıdır . bunu ve ile sanayi ve evsel kullanım izlemektedir . kişi başına günlük ortalama kentsel su tüketim standardı türkiye de litre olup dünya ortalaması litredir . tahminlere göre artan su ihtiyacı ile giderek azalan temiz su kaynağı eğrileri yılında kesişecektir . suyun fiziksel ve kimyasal açıdan değerlendirilmesi su kalitesinin belirlenmesi açısından oldukça önemlidir . istanbul ili anadolu yakasında bulunan değişik yerleşim alanlarından farklı bölgeleri temsil niteliği taşıyan adet kaynak suyu çeşmesi belirlenerek bir yıl süreyle her ay kimyasal analizler için numuneler alındı . numune alma teknikleri ile ilgili işlemler ts en ıso ts en ıso ts ıso standartlarına göre yapıldı . numunelerin fiziksel analiz olarak koku bulanıklık yabancı madde parametreleri organoleptik olarak değerlendirildi . serbest klor tayininde dpd hazır kit metodu kullanılarak görsel kıyaslama ile kolorimetrik ölçüm yapıldı . kaynak suyu numunelerimizin tamamının organoleptik özellikler açısından kendine has kokuda tüketicilere uygun bulanıklıkta berrak tortusuz olduğu ve yabancı madde bulunmadığı tespit edildi . doğal kaynak içme suyu çeşmelerinden alınan su numunelerinde yapılan analizler sonucunda elde ettiğimiz kimyasal parametre bulguları tablo te belirtildi . kaynak suyu numunelerinin hiçbirinde amonyum ve nitrit tespit edilmedi . bu çalışmanın amacı istanbul halkının içme ve kullanma suyu olarak kullandıkları kaynak suyu çeşmelerinin bir yıllık süreçte fiziksel ve kimyasal kalite parametrelerinin araştırılması ve insan sağlığı açısından içme suyu kalitelerinin belirlenmesidir . halkın kullanımına sunulan kaynak suyu çeşmelerinin içme ve kullanma amaçlarına yönelik olarak kullanılabilmeleri için insan sağlığını tehdit edici unsurları barındırmamaları ve insan sağlığına uygun su kalitesine sahip olmaları gerekmektedir . kimyasal kalite parametrelerimizde ise aşağıda sıraladığımız sonuçlara ulaşıldı . yer altı sularının özgül elektriksel iletkenliği bir santimetre küp suyun c deki iletkenliğidir ve her c lik sıcaklık artışında elektriksel iletkenlik oranında artış göstermektedir . yapılan analizler sonucunda kaynak suyu numunelerimizde amonyum ve nitrit tespit edilmedi . vücuda alınan florun en büyük kaynağı doğal içme sularında bulunan floridlerdir . dolayısıyla istanbul un bütün ilçelerinde yaşayan çocukların içtikleri suyun flor miktarına ve diğer flor kaynaklarını ne ölçüde tükettiklerine bakılarak flor desteği yapılması gerekir . klor suya kontrollü ve kolayca uygulanabilen suda orta derecede çözünen bir maddedir . klorlanmamış suyun tüketilmesi sonucu meydana gelecek olan mikrobiyolojik riskler ile klorlanma ile oluşacak yan ürünlerin tüketiminden dolayı oluşacak uzun vadeli riskler göz önünde tutulmak zorundadır . insani tüketim amaçlı sular hakkındaki yönetmelikte içme kullanma sularının dezenfeksiyonunda klor ve klorlu bileşikler kullanılır uç noktada yapılacak ölçümlerde serbest klor düzeyinin mg l olması sağlanır . bununla birlikte tespit ettiğimiz tüm serbest klor verilerinin tablo de ifade edilen who ve epa standartlarındaki limit değerlere uygunluk arz ettiği görüldü . karaoğlu m . h . kavaklıdere bozdoğan bölgesindeki kaynak sularının üzerinde yaptığı bir çalışmada bazı örneklerde amonyum nitrit ve nitrat a rastlamıştır . yiğit tarafından istanbul ili arnavutköy beldesi civarında yapılan bir çalışmada farklı kaynak köy çeşmesinden akan suların köy çeşmesinde fiziksel kimyasal ve mikrobiyolojik olarak uygun diğe kaynak suları ve köy çeşmelerinden akan suların ise klor ve sertlik bakımından uygun olmadığı içme suyu olarak kullanılamayacağı bildirilmiştir .
502
136
Çocuklarda Lenfadenopatinin Nadir Bir Nedeni: Otoinflamatuvar Hastalık - Ailevi Akdeniz Ateşi
ailevi akdeniz ateşi otozomal resesif olarak kalıtılan tekrarlayan ateş ve poliserözit atakları ile karakterize otoinflamatuvar bir hastalıktır . hastaların yaklaşık ı çocukluk çağında tanı almaktadır . tipik olarak gün süren ve aralarda şikayetsiz dönemlerin olduğu ataklar ile seyreder . atak döneminde en sık görülen bulgular ateş ve karın ağrısıdır . plevra tutulumuna bağlı göğüs ağrısı ve sinoviyum tutulumuna bağlı ayak bileği ve diz artriti sık görülen bulgulardır . aaa nın nadir bulguları arasında döküntü göz tutulumu epididimoorşit ve glomerülonefrit sayılabilir . bu yazıda ateş yorgunluk ve kilo kaybı şikayetleri ile başvuran belirgin akut faz yüksekliği yanında abdominal lenfadenopati saptanan ön planda malignite düşünülen ancak aaa tanısı konulan hasta sunulmuştur .
ailevi akdeniz ateşi tekrarlayan ateş seröz membranların inflamasyonu ile karakterize daha çok türkler ermeniler ve sefarad yahudilerinde görülen otoinflamatuvar bir hastalıktır . aaa tedavisinde ilk olarak yılında kullanılmaya başlanan kolşisin halen tedavide ilk seçenek olarak yer almaktadır . üç haftadır var olan ateş nedeniyle değişik antibiyotik tedavileri aldığı bildirilen ve fizik muayenede solukluk saptanan hastada hepatosplenomegali veya periferik lenfadenomegali saptanmadı . laboratuvar incelemesinde beyaz küre sayısı mm³ hemoglobin . gr dl trombosit sayısı . mm³ eritrosit sedimantasyon hızı mm saat c reaktif protein değeri mg l bulundu . geniş kapsamlı bakılan viral ve bakteriyel serolojik testlerde akciğer grafisinde kan ve idrar kültürlerinde tüberküloz ve otoantikor taramalarında özellik saptanmadı . abdominal ultrasonografide sınırda splenomegali tespit edilmesine rağmen fizik muayenede dalak palpe edilmedi . yapılan ekokardiyografik incelemesinde mm perikardiyal efüzyon saptandı . infiltratif malign hastalığı dışlamak için yapılan kemik iliği aspirasyonu incelemesinde pato ojik bulguya rastlanmadı . olgumuzda mevcut tablonun klinik ve laboratuvar bulguları ile açıklanamamış olması ve lenfoma gibi malign hastalıkların da ayırıcı tanıda yer alması nedeniyle yapılan abdominal manyetik rezonans incelemesinde paraaortik sol renal arter düzeyinde ve splenik hilusta en büyüğü . x mm boyutlarında birkaç adet lenfadenomegali saptandı . kırk beş günlük yatışı süresince aralıklı ateş ve kg daha kilo kaybı olan ve mr incelemesinde lenfadenopatileri saptanan hastaya malignite ekarte edilemediği için laparotomi ve eksizyonel lenf nodu biopsisi yapıldı . lenf nodu histopatolojik değerlendirmesi malign infiltrasyon içermeyen reaktif lenfadenopati olarak yorumlandı . gen analizinde homozigot m v mutasyonu saptanan hastaya aaa tanısı konularak kolşisin tedavisi başlandı . kolşisin tedavisinin birinci ayında tüm klinik ve laboratuvar bulgularında düzelme olan olgumuz halen yıldır kolşisin tedavisi altında sorunsuz takip edilmektedir . çoğu hastada ayrıntılı alınan anamnez ve fizik muayene ile uygun tanıya varılmaktadır . tanıya giderken basitten komplekse doğru tetkikler istenilmelidir . lenf nodu biyopsi endikasyonları lenf nodunun iki haftadan fazla büyümesi devam ediyorsa haftada lenf bezinde küçülme saptanmazsa supraklavikular lenfadenopati veya mediyastinal kitle varlığı ve kilo kaybı ateş gece terlemesi organomegali gibi anormal klinik bulguların varlığıdır . ayrıca hiperimmünoglobülin d sendromu pfapa sendromu gibi periyodik ateş sendromları ve kikuchi hastalığı da ayırıcı tanıda yer almaktadır . olgumuzda başvuru öncesinde ve hastanede yattığı süre boyunca belirgin kilo kaybı ve ateşinin olması abdominal mr incelemesinde lenfadenopatilerin paraaorik ve splenik hilüs gibi daha çok malign hastalıklarda görülen yerleşim yerlerinde olması ve saptanan lenfadenopatileri açıklayacak bir tablonun olmaması nedeniyle laparotomi ve eksizyonel biyopsi incelemesi yapılmıştır . bulgular hastaların ında yaşından önce ında yaşından önce ortaya çıkmaktadır . bunun yanında nadir bulgular olan tekrarlayan ürtiker atakları göz tutulumu ve aseptik menenjit atakları da bildirilmiştir . aaa hastalarının atak sırasında akut batın ön tanısıyla yapılan cerrahi uygulamalar sırasında alınan peritoneal sıvı incelemerinde steril fibrin ve polimorfonükleer hücreler içeren eksudatif sıvı gösterilmiştir . ailevi akdeniz ateşi hastalarında mefv mutasyonları sonucu defektif pirin proteini üretilmektedir . malignite dışlanması amacıyla yapılan eksizyonel biopsinin patolojik incelemesi reaktif lenfadenopati olarak yorumlanmıştır . takibi sırasında her iki dizde artrit gelişmesi ve daha öncesinde tipik bir düzen göstermese de tekrarlayan karın ağrısı ateş şikayetlerinin de olması nedeniyle aaa düşünülen hastanın mefv gen analizinde homozigot m v mutasyonu saptanmıştır . kolşisin tedavisi ile olgumuzun klinik ve laboratuvar bulgularında dramatik düzelme olmuştur .
508
104
CEVİZ DIŞ TİCARETİ VE DEĞER ZİNCİRİNİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER
türkiye dünya ceviz üretiminde önde gelen ülkelerden biridir . buna karşılık dünya kabuklu ceviz ithalatında italya ile birlikte en fazla ithalat yapan ilk iki ülke arasında yer almaktadır . ülkemiz iç cevizde hem ithalatçı hem de ihracatçı konumdadır . dünya kabuklu ve iç ceviz ihracatında lider ülke abd dir . dünya genelinde cevizden en iyi geliri elde eden ülkeler abd ve fransa dır . bu iki ülkenin ceviz değerini artırmak için üretimde kültürel uygulamalara önem verdikleri iyi örgütlendikleri ürün farklılaştırma çalışmaları yaptıkları ve pazarlama yeteneklerini artırdıkları görülmektedir . ülkemizde cevizin pazarda daha yüksek bir değer bulmasını sağlayan kriterler ince kabuklu olması çabuk kırılması beyaz iç rengine sahip olması iç randımanının yüksek olması hastalıktan ari ve iri olmasıdır . bu kalite kriterleri çeşit seçiminden başlamak üzere kültürel uygulamalardan ve ceviz kabuğunun soyularak kurutulmasına kadar pek çok faktörden etkilenmektedir . ülkemizde cevize değer katacak faktörler üretimde teknik desteğin sağlanması ürünlerin işlenmesi örgütlenme ve pazarlama çalışmalarına ağırlık verilmesidir . cevizin iç ceviz olarak satılması hem iç pazarlarda hem de dış pazarlarda değerini en fazla artıran uygulamadır .
ceviz botanikte dicotiledoneae sınıfı juglandales takımı juglandaceae familyası ve juglans türünde yer almaktadır . cevizin kullanım alanının çok fazla olması sadece meyvesinden değil aynı zamanda yaprakları kerestesi ve yeşil kabuğundan da yararlanılması bu ürünü tüm dünya genelinde önemli bir hale getirmiştir . yılları ortalamasına göre çin dünya ceviz üretiminin yaklaşık yarısını gerçekleştirmektedir . değer zincirinde yaşanan değişimleri anlamanın başlangıç noktasını uluslararası ticaretin ve ülkeler ile firmalar arasındaki ilişkilerin incelenmesi oluşturmaktadır . bu bağlamda çalışmanın ilk bölümünde ceviz dış ticareti incelenmiş ardından ceviz tedarik ve değer zincirleri ortaya konmuştur . çağlayancerit cevizi maraş çeşidi ceviz fidanlarından elde edilmektedir . yurtdışına gönderilen ürün miktarının çok düşük olması nedeniyle parsiyel yükleme yapıldığı anlaşılmaktadır . abd nin ülkemiz dışındaki diğer önemli pazarları sırasıyla italya hindistan birleşik arap emirlikleri ve ispanya dır . bu ülkelerin hepsi dünya ortalama fiyatının çok altında kabuklu ceviz ihracatı gerçekleştirmektedir . dünya da yılı itibariyle yaklaşık bin ton kabuklu ceviz milyon değerinden ithal edilmiştir . kabuklu ceviz ithalatı birim değerleri hesaplandığında en yüksek değerler . ton ile abd ve . ton ile şili ye aittir . kabuklu cevizin aksine ülkemiz iç ceviz ithalatında yüksek bir orana sahip değildir . iç cevizde ise değer bakımından pozitif bir görünüm sergilememize rağmen miktar bakımından . ton iç ceviz ihtiyacının dışarıdan karşılandığı görülmektedir . fransa nın dünya çapında oldukça iyi tanınan ürünü grenoble cevizi dir . bu ceviz için ilk olarak yılında grenoble cevizi federasyonu kurulmuş ardından bazı aile şirketleri üreticilerden ceviz toplayarak hem yurtiçi hem de yurtdışı satış yapmaya başlamıştır . bazı sıca ların üyeleri arasında sivil toplum kuruluşları ya da araştırma kuruluşları da olabilmektedir . çünkü ülkemizde çok farklı ceviz türleri üretilmekte aynı zamanda kabuklu ceviz ithal edilmekte ve her birinin kalitesi ile pazarda bulduğu değer de farklı olmaktadır . doğru çeşit seçimi ve bahçe tesisinin yanı sıra gübreleme budama hastalıklar ile mücadele ve sulama gibi bahçe bakımı uygulamaları da verim ve kalite üzerinde çok etkili olan faktörlerdir . ülkemizde de son dönemlerde bu makineler yaygınlaşmaya başlamıştır . ticari anlamda piyasaya ürün verecek olan tüccar ya da şirketlerin oldukça az bir kısmı ceviz kırma ekipmanlarına sahiptir . tedarik zinciri içerisinde ithalat ve ihracat da yer almaktadır . bahçelerdeki ağaçların sürekli yenilenmesi ile üretimde belli bir hacmi ve standardı bulmak zorlaşmaktadır . ancak burada işlenecek cevizler için uygun makinaların bulunması ve uygun ölçeğin saptanması son derece önemlidir . abd nde ceviz üretiminde arz ve değer zinciri üzerine yapılan çalışmalarda üreticilerin büyük bir çoğunluğunun başlangıç aşamasında cevizleri kabuklu olarak satmayı tercih ettikleri daha katma değer yaratan işlenmiş ceviz satışına aşamalı olarak geçtikleri tespit edilmiştir . bu durumda her bir kalite grubundaki ürünü talep eden farklı pazarlar bulmak gerekmektedir .
418
162
DİJİTAL OKURYAZARLIK VE DİĞER DEĞİŞKENLERLE İNTERNET BAĞIMLILIĞI İLİŞKİSİNİN İNCELENMESİ
bu çalışmada üniversite öğrencilerinin dijital okuryazarlık düzeylerine ve internet bağımlılıklarına etki eden faktörler araştırılmıştır . çalışma kapsamında ayrıca atatürk üniversitesi mühendislik son sınıf öğrencilerine verilen dijital okuryazarlık dersi bağlamında öğrencilerin internet bağımlısı olma düzeylerinde değişim olup olmadığı araştırılmıştır . bu çalışmada veri toplama aracı olarak hahn ve jerusalem tarafından geliştirilen ve şahin ve korkmaz tarafından türkçeye çevrilen internet bağımlılığı ölçeği ve ng tarafından geliştirilen ve hamutoğlu ve arkadaşları tarafından türkçeye uyarlanan dijital okuryazarlık ölçeği kullanılmıştır . anket soruları öğrencilere dijital okuryazarlık dersi öncesi ve sonrası olmak üzere iki defa uygulanmıştır . çalışma sonuçlarına göre katılımcıların inin internet bağımlısı olduğu çıkarken inin bağımlı olmadığı ortaya çıkmıştır . internet bağımlısı olan öğrencilerin günde yaklaşık . saat internet kullandığı bilgisine ulaşılmıştır . dijital okuryazarlık düzeyi ile internetin günde kaç saat kullanıldığı arasında pozitif yönde bir ilişki bulunmuştur . dijital okuryazarlık dersinin ise gerek dijital okuryazarlık seviyesi üzerinde gerekse internet bağımlılığı üzerinde istatistiksel olarak herhangi bir etkisinin olmadığı tespit edilmiştir .
türkiye istatistik kurumu hane halkı bilişim teknolojileri kullanım araştırması bilişim teknolojileri kullanımı istatistiklerine göre masaüstü bilgisayar kullanım oranı yılı itibariyle ya yükselirken cep telefonu kullanım oranı e yaklaşmıştır . teknolojinin ve internetin kullanımındaki bu denli yoğun artış bilinçsiz kullanım söz konusu olduğunda ise teknoloji ve internet bağımlılığına evrilebilmektedir . internet bağımlılığının zararlı olduğu çoğu çalışmayla ispatlanmasına rağmen internet bağımlılığının bir hastalık türü olup olmadığı hususunda farklı görüşler bulunmaktadır . örneğin yalnızlığın internet bağımlılığı üzerinde etkisi olduğu ve internet bağımlılığı ile depresyonlu ruh hali arasında anlamlı bir ilişkinin olduğu yapılan çalışmalarla ortaya konmuştur . yukarıda sayılan ruhsal özellikler dışında internet bağımlılığına sebep olan psikososyal değişkenlerin incelendiği çalışmaların sonuçlarına göre genç ve bekar olma şehirde yaşama kardeşin olmaması ve ekonomik düzey düşüklüğü gibi durumlar bulunmaktadır . internet bağımlılığına sebep olan etkenlerden ve bağımlılığın olumsuz etkilerinden yukarıda bahsedildi . literatürde dijital okuryazarlık düzeyi ile internet bağımlılığı arasındaki ilişkiyi araştıran bir çalışmaya denk gelinmemiştir . atatürk üniversitesi de pilot uygulamaya dahil olmamasına rağmen bu dersi okutmaya başlamıştır . bu araştırma ile üniversite öğrencilerinin dijital okuryazarlık düzeyleri ile internet bağımlılığı arasındaki ilişki araştırılmıştır . araştırmanın evreni atatürk üniversitesi nde dijital okuryazarlık dersini alan öğrencilerdir . uygulamadaki zorluklar dolayısıyla mühendislik fakültesi bünyesinde yılı itibariyle dijital okuryazarlık dersini alan kimya inşaat bilgisayar makine endüstri elektrik elektronik çevre ve mekatronik bölümleri öğrencileri örneklem seçilmiştir . çalışmada hahn ve jerusalem tarafından yılında geliştirilen ve şahin ve korkmaz tarafından türkçeye çevrilen faktörden ve toplamda sorudan oluşan internet bağımlılığı ölçeği uygulanmıştır . analizde tanımlayıcı istatistikler yapılmış ve korelasyonlar belirlenmiştir . onu sırasıyla eğitim haber eposta ve oyun siteleri takip etmektedir . araştırmaya katılan öğrencilerin interneti kullanım ortalaması . iken internet bağımlısı olanların günde ortalama . saat internet kullandığı bağımlı olmayanların saate yakın internet kullandığı ve bağımlılık sınırında olanların ise . saat internet kullandığı görülmektedir . katılımcılarının tamamı mobil internet erişimlerinin olduğunu söylemektedir . ancak evinde internet erişimi olmayan öğrenciler bulunmaktadır . ancak dijital okuryazarlık dersinin verilmesinin gerek dijital okuryazarlık seviyesi üzerinde gerekse internet bağımlılığı üzerinde istatistiksel olarak herhangi bir etkisinin olmadığı tespit edilmiştir . çalışma kapsamında ayrıca atatürk üniversitesi mühendislik fakültesi son sınıf öğrencilerine verilen dijital okuryazarlık dersi bağlamında öğrencilerin internet bağımlısı olma düzeylerinde değişim olup olmadığı araştırılmıştır . araştırma sonuçlarına göre katılımcıların inin internet bağımlısı olduğu çıkarken inin bağımlı olmadığı ortaya çıkmıştır . cinsiyetlerine göre bağımlı olup olmama durumu incelendiğinde ise bağımlı öğrencinin de erkek olduğu ancak bağımlılık sınırındaki kız öğrenci yüzdesinin erkek öğrenci yüzdesinden bariz yüksek olduğu görülmektedir . bağımlı öğrencilerin internet kullanım amaçlarına bakıldığında bağımlı öğrencilerin ifadelerine göre sıklıkla sosyal medyada vakit geçirdikleri görülmektedir .
459
149
E-ÖĞRENME ve TÜRKİYE AÇISINDAN SORUNLAR, ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
bu çalışmada e öğrenmenin eğitsel yararları üzerinde durulmuş özellikle türkiye açısından sorunlar genel hatlarıyla ele alınarak tartışılmıştır . çalışmada e öğrenmeye ilişkin olarak eğitim kurumlarının yaşadığı temel sorunlar ön plana çıkarılmıştır . bu sorunların giderilmesi için çeşitli çözüm yolları ortaya konup özellikle e öğrenmenin temel alt yapısını teşkil eden donanımsal ve yazılımsal eksiklikler belirtilmiştir . e öğrenmenin etkili ve verimli şekilde uygulanabilirliğini yükseltmek için öncelikle içerik sorunun giderilmesi ve e öğrenmenin gerekliliği ve önemi konusunda toplumsal bilinç oluşturulması gerektiği vurgulanmıştır .
bilindiği üzere teknolojideki her türlü yenilik insanoğlunun hayatını önemli ölçüde etkilemektedir . dolayısıyla yeni verilere ulaşma daha hızlı çaba gösterme zorunluluğunu getirmektedir . günümüzde özellikle ticaret ve eğitim başta olmak üzere aşina olduğumuz birçok kavram internet sayesinde başına elektronik kelimesinin ilk harfi olan e ekini alarak yeni anlamlar kazanmıştır . ağır işleyen bürokrasi e devlet uygulamasında bütün organlarını elektronik ortama taşıyabilme çabası içerisindedir . yine lisansüstü programların elektronik ortamda yürütülmesi yönündeki çabalar sınırlı da olsa türkiye açısından önemlidir . internetin sunduğu tüm katkılar yanında bilinçli kullanım düzeyi ve toplumun farklı kesimlerine aktif kullanım olanağı sunabilmede yaşanan yetersizlikler beraberinde farklı sorunları da getirmektedir . uzaktan eğitimin temel gelişimi aşkar ında vurguladığı biçimiyle dört evrede sıralanabilir . özellikle yaşam boyu öğrenme gereksinimi geleneksel eğitimden yararlanamama teknolojilerin yayılması bilgi ve becerilerin artması değişmesi ve çeşitlenmesi bir anlamda uzaktan eğitimi zorunlu kılan temel boyutlardır . donanımsal gelişime paralel olarak yazılım dünyasında da ciddi ilerlemeler kaydedilmiştir . türkiye açısından durum incelendiğinde tüm bunların yanında öğretim amaçlı web içeriklerinin yeterli olmadığı görülmektedir . e öğrenmenin beraberinde getirdiği bu olanaklar bireyin kendi özgünlüğünü ortaya koyabilme açısından önemlidir . özellikle çeşitli sertifika programlarının lisansüstü programların e öğrenme ortamından sağlanması gibi uygulamalar yaşam boyu öğrenmenin önünü açmada ciddi olanaklar sunmaktadır . dolayısıyla öğretmen öğrenci etkileşimi çok sınırlı düzeyde kalmıştır . cebeci geleneksel öğretim ile e öğrenmenin eğitsel anlamda sunduğu olanakları karşılaştırmalı olarak çizelge deki gibi vermektedir . aynı raporda uzaktan eğitimin yaygınlaşamamasındaki temel sorunlar ise . her ne kadar oranlar tübitak tarafından yapılan yılı araştırma sonucuna göre lik orandan . e çıkarak bizlere iyimser bir tablo sunsa da özellikle daha çok işyerinde internetten yararlanma olanağının olması iş verimliliği açısından çeşitli sorunlar yaratabilecek görünüm sergilemektedir . çizelge incelendiğinde türkiye genelinde internet kullanım sıklığının belli bir düzeyi yakaladığı söylenebilir . ancak internetin yaygınlaşmasıyla daha da güncel hale gelen e öğrenme beraberinde önemli bir sorunu da getirmektedir . bu büyüklüğün süreç içerisinde sosyal yapıya da olumsuz olarak yansıyacağı söylenebilir . yukarıda bahsi edilen sorunların e öğrenmenin yaygınlaşma sürecini olumsuz yönde etkileyebileceği ve bu olanaklardan daha çok yararlanabilme açısından gecikmelere neden olabileceği söylenebilir . tüm okullara hızlı internet erişimi sağlanması çalışmalarının en kısa zamanda tamamlanması . dpt tarafından ve eylem planı çerçevesinde eğitime yönelik alınan kararlar bilgi teknolojilerinin gerek yaygınlaştırılması ve gerekse eğitim amaçlı kullanımının sağlanması açısından önemlidir . e devlet bünyesinde barındırdığı bütün kurumların e olmasını gerektirir . günümüzde e öğrenme sunduğu olanaklar ile ciddi bir alternatif modeldir . e öğrenmeye yönelim ve e öğrenmenin sunduğu olanaklardan yararlanabilme başta dtp ve eylem planında alınan kararların ciddi anlamda uygulamaya konulmasıyla doğru orantılı olarak artış gösterebilecektir .
396
72
D&C OPERASYONLARINDA SEDOANALJEZİ İÇİN PROPOFOL İLE KULLANILAN FARKLI OPİOİDLERİN KARŞILAŞTIRILMASI
dilatasyon ve uterus küretajı yaygın bir günübirlik obstetrik ve jinekolojik prosedürdür . biz bu çalışmada sedoanaljezi için propofol ile kullanılan farklı opioidlerin derlenme ve hemodinamik parametreler üzerine etkilerini araştırmayı amaçladık . bu çalışma d c operasyonu yapılacak hastalarda gerçekleştirildi . anestezi indüksiyonu grup pr de . mg kg propofol mcg kg remifentanil ile grup pf de . mg kg propofol mcg kg fentanil ile ve grup pp de . mg kg propofol mg kg petidin ile sağlandı . anestezi süresi modifiye aldret skoru hemodinamik parametreler ve ek propofol verilen hastaların sayısı kaydedildi . ayrıca operasyon sonunda cerrah memnuniyeti yan etki ve komplikasyonlar kayıt edildi . çalışmamızda kalp hızı indüksiyon sonrası grup pr de diğer gruplardan daha düşüktü . postoperatif dönemde grup pr kalp hızı üzerine grup pp ile benzer etki gösterdi fakat grup pr de grup pf den daha çok ba kılandı . ortalama arter basıncı grup pr de grup pf ye göre intraoperatif dönemde daha düşük iken postoperatif dönemde fark yoktu . oab açısından grup pf ile grup pp karşılaştırıldığında postoperatif . dakikada grup pp de daha düşük olduğu görülürken diğer zamanlarda fark yoktu . cerrah memnuniyeti grup pp deki hastalara göre hem grup pr ve hem de grup pf de daha iyiydi . ayrıca grup pr de diğer gruplar ile karşılaştırıldığında daha erken derlenme sağlandı ve ek propofol ihtiyacı olanların sayısı diğer gruplardan daha azdı . çalışmamızda propofol ile remifentanil fentanil ve petidine göre daha erken derlenme ve yüksek cerrahi memnuniyet sağlamıştır .
servikal dilataj ve uterus kürtajı yaygın bir günübirlik obstetrik ve jinekolojik prosedürdür . bu çalışma mustafa kemal üniversitesi tıp fakültesi kadın hastalıkları ve doğum ana bilim dalı tarafından d c operasyonu yapılacak yaşları arası amerikan anestezistler derneği nin preoperatif fiziksel durumsınıflandırmasına göre olan gönüllü hastada gerçekleştirildi . koroner pulmoner renal hepatik hastalığı olanlar geçirilmiş nörolojik hastalığı olanlar diyabeti olan hastalar kullanılacak ilaçlara karşı alerjisi olan hastalar morbid obez hastalar çalışma dışı bırakıldı . uygulamanın başlamasını takiben cerrahi başlama zamanı anestezi süresi sedasyon ve analjezi düzeyleri modifiye aldret skoru hemodinamik parametreler . grup pf ve grup pp karşılaştırıldığında ise grup pf de daha kısa olduğu tespit edildi . gruplar karşılaştırıldığında grup pr ile grup pf arasında fark görülmezken grup pr ile grup pp arasında cerrah memnuniyetinin anlamlı olarak daha iyi olduğu tespit edildi . ek propofol ihtiyacı olanların sayısının grup pr de grup pf ve grup pp den anlamlı olarak daha az olduğu belirlendi . d c prosedürlerinde kullanılan en popüler intravenöz sedatif hipnotik ajanlardan biri olan propofol başlıca gama amino n butirik asit reseptörleri aracılığıyla ventral boynuzda spinal kordu etkileyerek hareketsizlik oluşturmaktadır . propofol d c işlemleri için ideal sedatif ajan olarak görülmesine rağmen zayıf analjezik özelliği nedeniyle ilave analjezik medikasyon gerektirmektedir . bu tür girişimlerde tek başına kullanımı opioidlerle kombinasyonuna göre daha yüksek dozlar gerektirmektedir . d c işlemlerine yönelik birçok çalışmada analjeziklerin fentanil alfentanil remifentanil nalbuphin tramadol ve ketamin gibi çeşitli tipleri propofol ile kombine edilmiştir . girişimsel işlemlerde sedasyon amacıyla propofol ile kombine edilmesinin dışında midazolam ile kombinasyonu da kullanılmaktadır . propofol ile kombine edilen bir başka opioid olan remifentanilin farmakokinetik profili eşsizdir ve diğer opioidlerin aksine metabolizması karaciğer ve böbreklerden bağımsızdır tekrarlayan ve uzun süreli uygulamaları ile birikme yapmaz . castillo ve arkadaşları remifentanilin farklı bolus dozlarının yeterliliğini inceledikleri çalışmalarında mg kg propofol ile mcg kg remifentanil kombinasyonunun azot protoksit ve oksijen ile uygulanmasının hızlı derlenme ve iyi bir anestezik kontrol sağladığını belirtmişlerdir . anestezi esnasında premedikasyonda ve postoperatif analjezi amacıyla kullanılmaktadır . yüksek dozda kas gevşemesi solunum depresyonu hipotansiyon ve komaya neden olabilir . petidinin sedoanaljezi amacıyla kullanıldığı klinik çalışmalarda anksiyeteyi ve işlem sonrası ağrıyı azalttığı gösterilmiştir . bizim çalışmamızda petidin de dahil hiçbir grupta herhangi bir yan etki ve komplikasyona rastlanmamıştır . günübirlik cerrahi girişimlerde hastanın anestezik ilaçların etkisinden kurtulma süresi önemlidir . bu değerlendirme ile veya tam puan alan hastaların derlenme odasından servise gönderilmesi önerilir . fakat remifentanilin kalp hızı ve kan basıncı üzerine deprese edici etkisinden dolayı dikkatli ve seçici olunmalıdır .
469
230
İNŞAAT PROJE YATIRIMLARININ DEĞERLENDİRİLMESİNDE ANALİTİK HİYERARŞİ YÖNTEMİNİN KULLANILMASI
bu çalışmada çok kriterli karar verme yöntemlerinden biri olan analitik hiyerarşi yöntemi nin inşaat sektöründe proje yatırımlarının değerlendirilmesi alanında uygulanabilirliği araştırılmıştır . bu amaçla alışveriş merkezi sosyal konut ve lüks konut yatırım projeleri alternatiflerinin bulunduğu bir uygulama ele alınmıştır . ahp yönteminin uygulanması için finansal durum satış ve pazarlama konum firmaya sağlayacağı katkı ana kriterleri ve ilişkili alt kriterler ile ikili karşılaştırma matrisleri oluşturulmuştur . bu matrisler kullanılarak ahp çözümü yapılmış ve irdelenmiştir . sonuç olarak ahp yönteminin inşaat sektöründeki yatırım amaçlı proje alternatiflerinin seçiminde kolaylıkla kullanılabileceği ve inşaat firmalarının karar verme organları için çok yönlü karar verme olanakları sağlayabileceği tespit edilmiştir .
inşaat firmalarının günümüz rekabet koşulları içinde varlığını sürdürebilmesi açısından yatırım kararları çok büyük önem arz etmektedir . karar almada karar destek sistemlerinden bilimsel karar verme yöntemlerinden ve bilgi teknolojilerinin imkanlarından yararlanan inşaat firmaları daha hızlı daha güvenilir ve daha etkin kararlar alabilmekte globalleşen dünyada iş ilişkilerini rekabet edebilecek seviyeye taşıyarak diğer firmalara karşı bir üstünlük elde etmektedirler . ahp yönteminin çalışma konusu olarak seçilmesindeki amaç karar vericilere pek çok karmaşık karar probleminin çözümünde yardımcı olacak anlaşılması ve uygulanması kolay bir yöntem sunmasıdır . inşaat firmalarının karşılaştıkları yatırım problemlerinin çözümü için çoğu zaman sadece nicel verilere dayalı karar verme yöntemleri yetersiz kalabilmektedir . diğer bir ifadeyle nicel ve nitel faktörleri bir arada bulunduran bir değerlendirme süreci birçok faktörü içerdiğinden karar verme çok kriterli bir ortamda yapılır . öncelikli olarak hedef gerçekleştirmeye yönelik ölçütler kriterler belirlenir . daha sonra seçeneklerin seçilen kriterlere uygunluğu saptanır . karar verici için tüm ölçütler kriterler eşdeğerde değildir . farklı kriterler bir karar verici için farklı ağırlıklarda olabilir . kararın gereklerine göre karar verici tercih yapmada ve seçenekleri seçmede özgürdür . karar verici probleme uygun bir karar verme metodu ve modeli seçmelidir . seçilen yöntem uygulanır ve sonuç değerlendirilerek karar alınır . kısacası kararlar tesadüfi oluşturulmuş izlenimi verecek düşük tutarlılık düzeyindeki yargılarla alınmamalıdır . diğer bir deyişle ahp mükemmel bir tutarlılık düzeyi gerektirmez . finansal olarak önem koşulları firmadan firmaya değişmektedir . çoğunlukla firmalar genel olarak yatırımın karlılığını esas alırken yeni büyüme aşamasında olan firmalar ise karlılıktan çok iş hacminin büyüklüğünün bilançolarına yapacağı katkıyı dikkate almaktadırlar . bu çalışmaya konu olan uygulamada inşaat proje yatırımları için karar verme durumunda olan firmanın ana hedefi değerlendirme kriterleri doğrultusunda firma için en uygun inşaat proje yatırımını seçmek olacaktır . söz konusu matris kullanılarak kriterlerin ana amacı gerçekleştirmesindeki göreli önemleri saptamak ikinci adımdır . belirlenmiş olan amaç için ana kriterlerin ikili karşılaştırması sonucu yatırım değerlendirmesi yapacak firma için en önemli maddenin öneme sahip finansal yatırım kriteri olduğu anlaşılmaktadır . satış pazarlama ana kriteri ile yatırımların satış durumu açısından üstünlüklerinin değerlendirilmesi hedeflenmiştir . bu amaçla inşaat yatırımları için yer açısından en fazla öneme haiz olan adet alt kriter belirlenmiş ve bu kriterlere ait ikili karşılaştırma matrisi ve expert choice yazılımı ile çözümlenmesi sonucu elde edilen göreli önem vektörü değerleri tablo de verilmiştir . bu sonuçlara göre firmanın yapacağı yatırımda konum yer ile ilgili aradığı en önemli kriterin ile bölgenin büyüme ve gelişme hızının olduğu görülmektedir . konum yer ana kriteri altında tanımlanan büyüme ve gelişme hızı ulaşım imkanları ve yatırım çevreye uygunluğu alt kriterlerine ait ikili karşılaştırma matrisleri oluşturulmuş ve expert choice yazılımı ile çözümlenmesinden elde edilen göreli önem vektörü değerleri tablo de verilmiştir . firmaya katkı ana kriteri ile yatırımların firmanın prestijine ve iş çeşitliliğine yapacağı katkı açısından üstünlüklerinin değerlendirilmesi hedeflenmiştir . her bir kritere ait göreli önem vektörlerinin hesaplanmasından sonra en uygun yatırım kararı için her bir alternatife ait bileşik göreli önem vektörü elde edilmiştir .
458
97
MACHIAVELLI VE NİZAMÜLMÜLK’TE DEVLET YÖNETİMİ: HÜKÜMDAR (PRENS) VE SİYASETNAME ÜZERİNE KARŞILAŞTIRMALI BİR ANALİZ
siyaset bilimi disiplini tarihinde hükmedene devlet yönetimi ile ilgili tavsiyeler verme düşüncesi üzerine kurulu eserlerin önemli bir yer kapladığını söylemek mümkündür . siyasetname ve hükümdar ı nitelikleri ve kapsamları itibariyle bu eserlerin en önemlileri arasında saymak mümkündür . bu çalışmada söz konusu iki eser üzerinden machiavelli venizamülmük ün devlet yönetimine yönelik düşünceleri ve tavsiyeleri incelenmektedir . devletlerin nasıl yönetilmesi gerektiği ile ilgili fikirler sunan nizamülmülk ve machiavelli düşüncelerinin ve tavsiyelerinin benzeştiği ve farklılaştığı konular üzerinden karşılaştırmalı bir analize tabi tutulmaktadır .
siyaset bilimi disiplini tarihinde hükmedene devlet yönetimi ile ilgili tavsiyeler verme düşüncesi üzerine kurulu eserlerin önemli bir yer kapladığını söylemek mümkündür . melikşah döneminde samani ve gazneli örneğine uygun şekilde selçukluların saray teşkilatını ve büyük divanını kurmuş olan nizamülmülk istifa arz eşraf tuğra divanlarını ve islam geleneklerine dayanan mahkemeleri vücuda getirmiş ayrıca meliklerin emirlerindeki eya etlerde küçük divanlar tesis etmiştir . yapılan düzenlemelerin etkisiyle oluşan sağlam devlet teşkilatı diğer türk devletlerine de örnek olmuştur . bu nedenle siyasetname selçukluların devlet teşkilatı ile ilgili önemli bilgiler veren ve dönemin siyasal toplumsal ve ekonomik yapısının analiz edilmesini kolaylaştıran bir eser niteliği taşımaktadır . kısaca machiavelli olarak bilinen niccolò di bernado dei machiavelli mayıs da floransa da hukukçu bir babanın oğlu olarak soylu ama yoksul bir ailede dünyaya gelmiştir . yılına kadar olan yaşamı hakkında pek bilgi bulunmayan machivelli nin klasik yunan ve latin edebiyatı öğrendiği babasından hukuk bilgisi edindiği ve floransa üniversitesi nde eğitimini tamamladığı ileri sürülmektedir . siyasal yaşama ilk adımını yılında floransa cumhuriyeti nin ikinci yazmanı olarak sarayda göreve başlamasıyla atan machiavelli kısa sürede kentin yönetimini elinde tutan soderini ailesinin dikkatini çekmeyi başarmıştır . ortaya koyduğu tavır ve davranışlarıyla ikna edici bir duruş sergilediği için iyi bir temsilci olabileceğini düşünen floransa yöneticileri machiavelli ye yılından itibaren özellikle dış ilişkilerle ilgili daha önemli görevler vermişlerdir . özellikle yılları arasında floransa cumhuriyeti nin gerçekleştirdiği birçok diplomatik girişimde başrolü oynayan machiavelli bu dönemde italya nın küçük prensliklerine fransa da xıı . sürgünde unutulmuşluğun ve içine düştüğü sefaletin yarattığı hayal kırıklığı nedeniyle hastalanan machiavelli haziran de hayatını kaybetmiştir . hükümdar veya türkçedeki diğer çevirilerinde kullanılan ismi ile prens machiavelli nin yılında sürgündeyken yazdığı en önemli eseridir . machiavelli nin söz konusu yeni siyasal perspektifinde sunduğu var olan gerçekliklerden hareket etme olanı olması gerekenden ayırma ve iktidarı korumak için idealist değil pragmatik bir yaklaşım benimseme ilkeleri onu irçoklarına göre modern siyaset anlayışının kurucusu haline getirmiştir . bir rönesans devlet ve siyaset kuramcısı olan machiavelli amaca giden her yol mubahtır ilkesini siyasete yerleştirip sınırsızlığı ve ahlaki ilkesizliği meşrulaştırdığı gerekçesiyle siyaset bilimciler tarafından eleştirilmiş ve eleştirilmeye devam etmektedir . biri doğu islami devlet geleneğinin diğeri ise batı tarzı devlet geleneğinin özelliklerini yansıtan bu iki eser farklı dönemlerde yazılmış olsalar da iki farklı kültürün geleneğin dünya anlayışının ve medeniyetin içerik bakımından birbirine karşılık gelen başyapıtları olarak kabul edilmektedir . machiavelli nin hükümdar ı yazdığı dönemde italya ulusal bütünlüğünü tamamlamış fransa ve almanya gibi ülkelere nazaran birbirleriyle mücadele eden kent devletlere bölünmüş bir toprak parçasıydı . machiavelli nin hükümdar ın altıncı bölümünden itibaren özellikle yeni prenslikler üzerine odaklanması bu düşüncenin bir yansıması olarak değ rlendirilebilir . hem hükümdar ın hem de siyasetname nin yönteminin tarihsel olduğunu söylemek mümkündür . roma imparatorluğu nun eski yunan ın italyan kent devletlerinin hükümdarlarının gerçek deneyimlerinden ve yönetim biçimlerinden örnekler vermiştir . ancak belirtmek gerekir ki machiavelli den yaklaşık yıl önce nizamülmülk de bir düşünür ve devlet adamı olarak değerlendirmelerini ve tavsiyelerini tarihi olaylara ve gerçeklere dayanarak zaten yapmıştır . nizamülmülk kadınların devlet işlerinden anlamadığını bu yüzden onlara devlet işi verilmemesi gerektiğini söylemektedir . dolayısıyla hükümdara itaat aslında allah ın emirlerine itaattir . zira hükümdar bu durumun dışına çıktığında allah ın emirlerini çiğnemiş olur ve meşruiyetini kaybeder . çünkü toplum siyasal iktidarın devam ettirilebilmesinin aracıdır . nizamülmülk devlet meseleleri ile ilgili olarak alimlerle istişare etmeyen hükümdarı muhakeme yeteneğinden yoksun ve başına buyruk olarak tanımlamıştır . machiavelli ye göre ise sağduyulu bir hükümdar sarayına bilge insanları almalı onlara devlet meseleleri ile ilgili sorular sorup fikirlerini almalı huzurunda özgürce konuşmalarını sağlamalı ve her şey ile ilgili bilgi edindikten sonra son kararı yine kendisi vermelidir . hükümdar bilgi sahibi olduktan sonra kesin ve net kararını vermeli kararlarında inatçı olmalıdır . kendisine söylenen her fikre kapılıp durmadan kararını değiştirmemelidir . paralı askerler veya başka ülkelerden alınan yardımcı askerler ile oluşturulan ordu siyasal iktidar için her zaman tehlikelidir . bu yüzden bir hükümdar için en iyi ordu kendi öz güçleri ile oluşturduğu ordudur . çünkü her ikisinin de yaşadıkları dönemde savaş sorunların çözümünde başvurulan olağan ve öncelikli bir yöntem olarak görülmüştür . machiavelli nin din devlet ilişkisine yönelik en önemli eleştirisi dünya işlerini tamamen tanrı nın ve yazgının yönettiğine inananlaradır .
636
76
Bazı bölgesel organik atıkların topraksız tarımda (torba kültürü) kullanılabilme imkanlarının belirlenmesi
bu çalışma topraksız tarımda serada yetiştirilen bandita f salkım domates çeşidinin verim ve kalitesi üzerine bazı bölgesel organik atıklardan elde edilen ortamlar ile kaya yünü ve hindistan cevizi lifi ortamlarının etkilerinin belirlenmesi amacıyla yürütülmüştür . çalışmada farklı yetiştirme ortamlarının meyve rengi ve suda çözünebilir kuru madde değerleri üzerine önemli etkilerinin olduğu tespit edilmiştir . sonuçlara göre en yüksek verim . kg ile hindistan cevizi lifi ortamında belirlenmiştir . çalışmada kaya yünü ortamında yapılan yetiştiricilik ile meyve eti sertliği diğer ortamlara göre daha yüksek bulunurken en yüksek suda çözünebilir kuru madde içeriği ise . ile ı . yetiştirme ortamında belirlenmiştir . araştırmanın sonuçlarına göre verim ve kalite yönünden hindistan cevizi lifi ortamı öne çıkmasına rağmen bölgesel yetiştirme ortamların kullanılması ile verim ve kalite yönünden istatistiki olarak önemli bir farklılık tespit edilememiştir .
dünya sebze üretimi yılında . milyar ton seviyesinde olup domates milyon ton üretimi ile dünya sebze üretiminde birinci sırada yer almaktadır . bunun yanında sera örtüsü seralarda toprakların yağmurun yararlarından yoksun bırakmakta ve yıkanmama nedeniyle tuzluluk önemli bir sorun oluşturmaktadır . ülkemizde henüz ticari olarak yerel kaynaklardan elde edilmiş özgün bir yetiştirme ortamı bulunmamaktadır . bu nedenle yapılan bu çalışma ile topraksız tarımda kullanılabilecek alternatif organik yetiştirme ortamları ile ticari yetiştirme ortamlarının samsun ekolojik koşullarında son turfanda topraksız salkım domates yetiştiriciliğinde verim ve kalite üzerine etkilerinin belirlenmesi amaçlanmıştır . çalışmada oluşturulan farklı yetiştirme ortamından ikisi bölgesel organik atıklar kullanılarak oluşturulmuştur . yetiştirme ortamlarının kül ve organik madde analizleri kül fırınında kuru yakma yöntemi ile yapılmıştır . organik madde ve kül analizleri kül fırınında oc de kuru yakma yöntemi ile yapılmıştır . hueo açısının değerlendirilmesinde o kırmızı mor o sarı o mavimsi yeşil ve o mavi skalası kullanılmıştır . meyve eti sertliği ölçümleri ise hasat edilen domateslerin her iki yüzünde yanak kısmında yaklaşık cm çapında kabuk keskin bir bıçakla yüzeysel olarak kesilmiş ve ölçümler bu kısımlarda yapılmıştır . penetrometrenin mm lik ucunun kabuğu kaldırılan bölgeye yaklaşık . mm batırılmasına karşın meyve etinin göstermiş olduğu direnç meyve eti sertliği olarak belirlenmiştir ölçüm bitkilerinden alınan olgun meyveden elde edilen meyve suyunda el refraktometresiyle okunarak yüzde olarak saptanmıştır . çalışmada elde edilen sonuçlara göre en yüksek kroma . ile kaya yünü en düşük kroma değeri ise . ile hindistan cevizi lifi yetiştirme ortamındaki bitkilerin meyvelerinden tespit edilmiştir . çalışmamızda farklı yetiştirme ortamlarıyla yetiştiricilik yapılmasının meyve eti sertliğini önemli düzeyde etkilenmediği tespit edilmiştir . en yüksek sçkm değeri . ile ortam ı en düşük sçkm değeri ise . ile yetiştirme ortamı olarak kaya yününün kullanıldığı uygulamadaki bitkilerin meyvelerinden elde edilmiştir . domateste suda çözünebilen kuru madde içeriğinin . ile arasında değiştiği bildirilmektedir . hasat edilecek kısımlarda daha fazla kuru madde birikimi iyi bir bitki besleme ile arttırılabilmektedir ve ortalama meyve ağırlığı değerleri üzerine etkisi istatistiksel olarak önemsiz bulunmuştur . elde edilen sonuçlar doğrultusunda bitki başına verim . kg ile . kg değerleri arasında değişim göstermiştir . bizim çalışmamızda elde edilen dekara verim ise . kg da olarak belirlenmiştir . ayrıca farklı çalışmalarda verim yönünden benzer sonuçlar elde edilmesine rağmen kullanılan yetiştirme ortamları arasında istatistiki fark tespit edilmemiştir hindistan cevizi lifinin organik madde içeriğinin en yüksek olması ile açıklanabilir . ortam ile dekara . ton elde edilirken ı . ortamda dekara . ton ürün elde edilmiştir . aynı materyaller kullanılmasına rağmen oranlarındaki değişiklik verimi önemli derecede etkilemiştir .
488
146
Ekmeklik Buğday Tohumlarının Farklı Olum Dönemlerinde Hasat Edilmesinin Bitki Çıkışı, Verim ve Bazı Verim Unsurlarına Etkisi
bu araştırma konya ekolojik şartlarında farklı olum dönemlerinde hasat edilmiş bezostaja ekmeklik buğday tohumları ile yetiştirme sezonunda yürütülmüştür . çalışma tesadüf blokları deneme deseninde dört tekerrürlü olarak gerçekleştirilmiştir . araştırmada materyal olarak başaklanmadan dört hafta sonra başlamak üzere farklı zamanda hasat edilen buğday tohumları kullanılmıştır . tarla şartlarında yürütülen çalışmada çimlenme çıkış değerleri metrekarede fertil başak sayısı bin tane ağırlığı hasat indeksi ve tane verimi gibi özellikler incelenmiştir . araştırma sonucunda farklı hasat zamanlarının incelenen özelliklere etkisi istatistiki açıdan önemsiz bulunmuş olup çalışmada ortalama çıkış süresi . gün çıkış oranı indeksi . adet m gün tarla filiz derecesi metrekarede fertil başak sayısı . adet bin tane ağırlığı . g hasat indeksi . ve tane verimi ise kg da olarak belirlenmiş olup bu çalışmada hasat dönemlerinin bitki çıkışı ve tane verimini etkilemediği görülmüştür .
konya ili ülkemizin tahıl ambarı olmakla birlikte aynı zamanda beslenmemizde önemli yer tutan un ve unlu mamullerin üretildiği tahıla dayalı sanayinin en yoğun olduğu illerindendir . dünya genelinde yılında yaklaşık milyon hektar alanda buğday ekimi yapılmış ve milyon ton üretim gerçekleşmiş olup ülkemizde ise aynı yıl bin hektar alanda . milyon ton buğday üretimi yapılmıştır . buğdayda taneye farklı besin maddelerinin taşınması olum dönemlerine göre değişmekte farklı olum döneminde hasat edilen tohumların kalitesi de değişmektedir . tahıllarda çiçeklenme ve döllenmeden sonraki süt olum döneminde tohum oluşumu gerçekleşir ve bu dönem sonunda tohum boyutları da artar . aynı çalışmada en iyi çimlenmenin oc de kurutulan günlük tohumlardan elde edildiği rapor edilmiştir . buğday yetiştiriciliğinde hasadın çok erken ya da geç yapılması tane kaybı ve kalite düşüklüğüne yol açmaktadır . uygun zaman ve ekipmanla yapılmayan harmanlama sırasında da tane kırılmasına bağlı olarak kayıplar oluşabilmektedir . ekmeklik buğdaylar tane dökme bakımından geniş bir varyasyona sahiptirler . çalışma vejetasyon döneminde selçuk üniversitesi ziraat fakültesi abdülkadir akçin uygulama tarlasında yürütülmüştür . denemenin kurulduğu arazinin toprak yapısı killi tınlı bünyede olup hafif alkali reaksiyonda organik maddesi az ve çok fazla kireçli bir özelliğe sahiptir . bitkiler hasat olumuna geldiklerinde yılı temmuz ayının ilk yarısında metrelik parsellerin tamamı biçilerek hasat edilmiş ve elle harmanlanmıştır . denemede elde edilen veriler jmp istatistik paket programı kullanılarak varyans analizi yapılmıştır . farklı olum zamanlarında hasat edilen tohumların incelenen özellikler üzerine etkisi istatistiki açıdan önemsiz bulunmuş olup elde edilen bulgularla ilgili değerlendirmeler ayrı başlıklar halinde aşağıda verilmiştir . yaptığımız çalışmada ise yeterli nem ve sıcaklığı bulan tohumlarda çıkışların iki hafta sonra başladığı görülmüştür . tohum su aldıktan sonra uygun ortamda gün içinde çimlenmektedir . uzun boylu çeşitlerde hasat indeksi değeri dolaylarında iken kısa boylu yüksek verimli buğday çeşitlerinde hasat indeksinin ye kadar çıktığı buğdayda tane verimi ile hasat indeksi arasında çok önemli ve olumlu ilişi olduğu hasat indeksinin artmasına paralel olarak verimin de arttığı ifade edilen bir çalışmada ortalama hasat indeksinin . ile . arasında değiştiği vurgulanmıştır . farklı olum dönemlerinde hasat edilmiş tohumlukların materyal olarak kullanıldığı bu çalışmada tane verimi bakımından hasat dönemleri arasında önemli bir farklılık bulunamamıştır . son yıllarda speed breeding olarak yaygın bilinen ve ıslah çalışmalarında özellikle sera ve iklim odası yetiştiriciliğinde henüz olgunluğunu tamamlamamış tohumlar alınarak özel ortamlarda yetiştirilmekte ve böylece ıslah süreci hızlandırılmaktadır . ürün tarımının problemli olduğu bölgelerde uygun hasat ve depolama teknikleri geliştirildiği takdirde tohumluk olarak kullanılacak hububatın erken hasat edilmesi ve elde edilecek ürünün de tohumluk olarak kullanılabileceği görülmektedir .
500
128
Saf Gerze tavuğu ve Sinop ili köy tavuğu popülasyonlarının sekiz polimorfik mikrosatellit lokusu bakımından karşılaştırılması
araştırma sinop ili gerze ilçesinde bulunan koruma altındaki saf gerze tavuğu popülasyonu ve aynı ilde yetiştiriciliği yapılan köy tavuğu popülasyonları arasındaki genetik ilişkinin belirlenmesi amacıyla yürütülmüştür . çalışmada yüksek düzeyde polimorfizm gösteren adet mikrosatellit lokusu kullanılmıştır . çalışmanın hayvan materyalini sinop ili ayancık boyabat ve gerze ilçelerinde bulunan köy tavuğu popülasyonuna ait örnek ve gerze ilçesinde koruma altında tutulan adet saf gerze tavuğu oluşturmuştur . sinop gerze köy sinop gerze sinop ayancık köy ve sinop boyabat köy popülasyonlarında beklenen heterozigotluk değerleri sırasıyla . . . ve . olarak hesaplanmıştır . popülasyon ayrımı yapılmaksızın hesaplanan akrabalı yetiştirme katsayısı değerleri leı mcw ve mcw lokuslarında . . . ve adl leı mcw mcw mcw lokuslarında ise sırasıyla . . . . ve . olarak bulunmuştur . temel koordinatlar ve structure analizi sonuçları saf gerze popülasyonunun diğer köy popülasyonlarından genetik olarak farklı olduğunu ortaya koymuştur . araştırmada halk elinde yetiştiriciliği yapılan gerze tavuklarının saf olmadığı bu ırkın korunması için bölgede saf olarak yetiştirilmesinin gerekli olduğu sonucuna varılmıştır .
evcilleştirme sürecinde tavuk doğal ve yapay seleksiyon yoluyla genetik yapısı farklılaşarak büyük oranda değişim geçirmiştir . bu durum yüksek düzeyde genetik benzerlik gösteren hatların damızlık ebeveynleri olarak kullanılması sonucunu beraberinde getirmiştir . gelişmiş ülkelerde genetik ve fenotipik çalışmalar çoğunlukla bu ticari tavuk hatları üzerine yoğunlaşmaktadır . dünya üzerinde orta veya düşük verime sahip olarak karakterize edilmiş küçük popülasyonlar şeklinde yetiştirilen birçok yerel ırk bulunmaktadır ve beklenen heterozigotluk allel sayısı ve allelik zenginlik değerleri hesaplanmıştır . temel koordinatlar analizi sonuçlarına göre gerze popülasyonunun popülasyonlarından ayrıldığı açıkça görülmüştür . köy popülasyonları içerisinde boyabat köy popülasyonun bazı bireylerinin diğer köy popülasyonlarıyla benzerlik gösterdiği dikkati çekmektedir . sinop popülasyonlarının genetik ilişkisi structure programı ile k k k ve k düzeyinde incelenmiş elde edilen sonuçlar şekil te verilmiştir . k te ayancık ve boyabat köy popülasyonlarının birbirleri arasında benzerlik gösterdiği k te ise gerze popülasyonunun diğer popülasyonlardan açık bir şekilde ayrıldığı tespit edilmiştir . gerze köy ve ayancık köy popülasyonları arasında benzerlik bulunduğu bununla birlikte boyabat köy popülasyonunun diğer köy popülasyonlarından ayrıldığı gözlenmiştir . sinop ilinde yetiştiriciliği yapılan gerze köy ayancık köy boyabat köy ve gerze popülasyonları adl leı leı mcw mcw mcw mcw mcw mikrosatellit lokusları bakımından tanımlanmış lokusların polimorfizm bilgi içeriği değerleri sırasıyla . . . . . . . ve . olarak bulunmuş ve tüm lokusların genetik çeşitliliğin tanımlanmasında kullanılabilecek etkin markör lokusları olduğu sonucuna varılmıştır . ancak sinop gerze köy popülasyonunun diğer popülasyonlara göre daha yüksek bir genetik çeşitliliğe sahip olduğu tespit edilmiştir . yerel çin tavuk ırkında aynı lokuslar üzerine yaptıkları çalışmalarında beklenen heterozigotluğu . ile . değerleri arasında bulduklarını bildirmişlerdir . çalışmalarında leı lokusunun pozitif değer aldığını bildirmişlerdir . üzerinde çalıştıkları çin popülasyonlarında fıs değerini . ve fst değerini ise . olarak bulduklarını suh ve ark . popülasyonunun diğer köy popülasyonundan genetik olarak farklı olduğu ortaya çıkarılmıştır . çalışmada elde edilen sonuçlar sinop ili gerze ilçesinde yetiştiriciliği yapılan köy tavuğu popülasyonunun saf gerze popülasyonundan daha çok diğer köy popülasyonları ile genetik benzerlik gösterdiği tespit edilmiştir . boyabat köy popülasyonunun diğerlerinden ayrılmasının nedeninin kıyı şeridinden uzaklaşma ile birlikte meydana gelen iklim koşullarının farklılaşması olduğu düşünülmektedir .
499
166
İZOKİNETİK KUVVET ANTRENMANI
izokinetik kas kasılması konsentrik kas kasılmasının özel bir tipidir ve kas tüm hareket boyunca aynı hızda kasılır ve gevşer . bu tip kas kasılmasının uygulanması için yükün ve kas kasılmasının artmasını sağlayan özel ve pahalı antrenman ekipmanına ihtiyaç vardır . bu direnç antrenmanı metodunun faydası hareketin tüm açısında kasta kuvvet kazanımı sağlaması ve kuvvet kazanımının en hızlı yollarından biri olmasıdır . bu derlemede izokinetik cihazının test prosedürleri kullanım şekilleri avantaj ve dezavantajları farklı eklemlerdeki uygulamaları yaşlılarda özel gruplarda uygulamaları ve kuvvet antrenmanına etkisi hakkında bilgiler verilmektedir .
kuvvet içsel ve dışsal direnmeleri aşmayı sağlayan sinir kas yeteneği olarak tanımlanabilir . bir kas ya kısalarak ya da uzayarak dinamik bir gerilim üretebilir . açık kinetik zincir testini uygulamak kullanıcıya test parametreleri üzerinde önemli kontrol ve vurgulama işlevi sağlar . egzersiz tipi ve hızı özellikle dikkat edilmesi gereken konulardır . her iki antrenman türünde de . sn de tork değerinde azalma görülmüştür . bu sonuçlar basketbolda şut atışı için antrenmanlarda farklı izokinetik kuvvetlerde antrenman yapılması gerektiğini göstermektedir . izokinetik cybex norm cihazının sağlıklı aktif bireylerde kuvvet oranları ile ilgili güvenilirlik çalışması yapılmış ve yüksek ve orta seviyede güvenilir bulunmuştur . fakat kuvvet profilli bir test yapılıyorsa dinlenme aralığı dk olmalıdır . yavaş orta hızlı ve yüksek hızlı testler klinisyenlere ve spor bilimcilere daha geniş bilgi olanağı sağlamaktadır . yavaş test hızında hastanın veya sporcunun kuvvete direnç gösterebilme yeteneği daha iyi gösterge verir . bazı parçaları izoinertial ve izometrik testlere olanak sağlar . ızokinetik cihazı tam hareket açısında doğru maksimum dirence izin verir . sprinterlerin izokinetik kriterleri ve sprint ilişkisinin incelendiği çalışmada baskın ve baskın olmayan bacakta izokinetik diz kuvveti testleri . sn . sn ve . sn açısal hızlarda deneme tekrarı ve maksimal test olarak uygulanmıştır . basketbol ve futbol branşlarında aktif spor yapan kişiler ile spor yapmayan kişilerde izokinetik kas kuvveti ile kemik yoğunluğu ilişkisinin değerlendirildiği çalışmada . sn . sn ve . sn açısal hızlarda her iki dizde izokinetik testler uygulanmıştır . dinamometrenin hareketli kolunun hareket ekseni ayak bileği ekleminin hareket eksenine göre ayarlanmıştır . ısınma üst ekstremite ergometresinde dakika sporcunun bireysel özelliklerine göre ayarlanarak yapılmıştır . yedi haftalık eksentrik izokinetik dirsek eklemi kuvvet antrenmanı programı sonrası . sn eksentrik koşuldan . sn konsentrik koşula kadar olan açısal hızlarda ön ve son testler yapılmıştır . kalçanın o de olması ile kalça fleksörlerinin gövde hareketine yardımcı olması azalarak abdominal ve erektör spina kaslarının izole kontraksiyonu sağlanmıştır . güney afrika ulusal savunma kuvvetlerindeki pilot adaylarının ayak bileği diz omuz ve önkol izokinetik kas kuvvet normlarının incelendiği çalışmada dakika jogging koşusu sonrası büyük kas gruplarına yönelik gerdirme hareketleri yapılmıştır . yaşlılarda haftalık izokinetik ve izometrik kuvvet antrenmanı uygulamasının diz ekstensör kuvveti konsentrik iş konsentrik güç merdiven inme çıkma ve yürüme hızına etkisi incelenmiştir . diz ekstensör ve fleksörlerinin kuvveti yaş arası sağlıklı erkek denekte incelenmiştir . diğer bir çalışmaya göre ise sedanterlerde günlük izokinetik antrenmanın ön kol ekstensör ve fleksörlerindeki kuvvet gelişimine olumlu bir etkisi görülmemiştir . bunun sebebi kassal yorgunluk oluşumundan dolayı zirve tork değerlerinde düşme olmasıdır . uzun süreli izokinetik kuvvet antrenmanı sonrası kuvvet gelişimi çalışmalarla desteklenmektedir . yaşlılarda izokinetik antrenmanın kuvvet gelişimi sağladığı çalışmalarla desteklenmektedir .
415
83
TÜRKÇE İÇİN DERİN ÖĞRENME TABANLI DOĞAL DİL İŞLEME MODELİ GELİŞTİRİLMESİ
doğal dil insanları diğer canlılardan ayıran ve insanların iletişim kurmasını sağlayan en temel özelliklerden biridir . dil insanın duygu ve düşüncelerini ifade etmede kullandığı ve kültürlerin nesiller boyunca aktarılmasını sağlayan bir araçtır . günlük hayatta karşılaşılan yazılar ve sesler birer doğal dil örneğidir . doğal dilde birçok kelime zamanla yok olurken diğer taraftan yeni kelimeler de türetilmektedir . bu yüzden doğal dil işleme süreci insan için bile karmaşık yapıya sahipken bilgisayar ortamında işlenmesi de zor olmaktadır . insanların dili nasıl kullandığını dil bilim alanı incelemektedir . dil bilimciler ve bilgisayar bilimcilerinin ortak çalışmasını gerektiren doğal dil işleme çalışmaları insan bilgisayar etkileşiminde önemli rol oynamaktadır . doğal dil işleme çalışmaları yapay zeka teknolojilerinin dil bilimi alanında kullanılması ile artmıştır . yapay zeka çalışma alanlarından olan derin öğrenme yöntemleri ile doğal dile yakın seviyede platformlar geliştirilmektedir . dili anlama makine çevirisi ve sözcük etiketleme için geliştirilen platformlar derin öğrenme yöntemlerinden faydalanmaktadır . derin öğrenme mimarilerinden olan özyinelemeli sinir ağları metin veya ses verileri gibi sıralı verileri işlemede tercih edilmektedir . bu çalışmada bir rnn türü olan iki yönlü uzun kısa vadeli bellek kullanılarak türkçe sözcük etiketleme modeli önerilmiştir . önerilen sözcük etiketleme modeli doğal dil araştırmacılarına kendi analizlerini gerçekleştirme ve kullanabilme imkanı verecek bir platform ile sunulmaktadır . iki yönlü lstm kullanılarak geliştirilen platformun geliştirilme aşamasında uzman görüşü ile geri bildirimler alınarak sözcük etiketleyicinin hata oranı azaltılmıştır .
doğal dil insanların kendilerini ifade etmeleri ve iletişim kurabilmeleri için kullanılan bir araçtır . chomsky dilin çocukluk yıllarında duyulandan doğal bir dile dönüşümünün insanın genetik yapısıyla ilişkili olduğunu ifade etmektedir . ddi insan dilinin otomatik analizi ve gösterimi için teorik olarak motive edilmiş hesaplama teknikleridir . her yaşta insanın sosyal medyaya ulaşabildiği bir ortamda üretilen veri miktarı her geçen gün artarak devam etmektedir . insanlar tarafından doğal olarak oluşturulan veriler doğrudan işlenecek durumda değildir . ardından şekilbilim sözdizim anlambilim ve söylev işleme çalışmaları gerçekleştirilebilmektedir . fakat o yıllardaki basit bir ağın eğitiminin uzun sürmesi ve yüksek hesaplama maliyetlerinden dolayı destek vektör makinaları gibi el ile hazırlanmış özelliklere sahip modeller kabul görmüştür . örneğin yüz sözcüğü kullanıldığı bağlama göre isim veya fiil etiketini alabilmektedir . bölümde çalışmada kullanılan derin öğrenme yöntemleri anlatılmıştır . derin öğrenme özellik çıkarma için ardışık işlem birimi katmanları kullanan ve her katman çıktısı bir sonraki katmanın girişini besleyen bir yapay sinir ağı türüdür . ddi problemlerini hedef alan makine öğrenme yaklaşımları çok yüksek boyutlu ve seyrek özellikler üzerine eğitilmiş sığ modellere dayanmaktadır . lstm ler tüm tekrarlayan sinir ağları gibi bir sinir ağının tekrar eden hücrelerine sahiptir fakat tekrar eden hücre tek bir sinir ağı kapısına sahip olmak yerine etkileşime giren adet kapıya sahiptir . i σ bu bir tanh işlevi hücre durumuna eklenebilecek yeni hücre durumu aday bilgileri vektörünü oluşturur . bu yöntem normal bir rnn nin durum nöronlarını pozitif zaman yönünden ve negatif zaman yönünden birbiriyle bağlantısı olmayan iki duruma bölmektedir . graves schmidhuberab deki araştırmada iki yönlü ağların tek yönlü ağlardan daha etkili olduğunu gösterilmiştir . günümüzde ddi alanında çalışan araştırmacılar derin öğrenme yöntemlerinin kullanımına yönelmektedir . türkçe sözcük etiketleme için derin öğrenme ile eğitilmiş bir model henüz bulunmamaktadır . bu çalışmada rnn mimarisinde iki yönlü uzun kısa vadeli bellek kullanılarak türkçe sözcük etiketleme için bir ddi modelinin geliştirilmesi amaçlanmıştır . elde edilen veriler nltk kütüphanesi kullanılarak büyük harf sayılar ve noktalama işaretlerinden temizlenerek eğitime hazır forma dönüştürülmüştür . metin analizi ekranı kullanıcılara el ile metin girme ve analiz gerçekleştirme imkanı sağlamaktadır . ön işleme aşamasında yazılı belgelerden elde edilen verilerin işlenebilir hale getirilmesi için ddi normalleştirme süreci uygulanır . ön işlemeden geçen veri sözcük etiketleme aşamasında iki yönlü lstm ile analiz edilir . analiz sonucu her sözcüğe cümle içerisindeki bağlamına göre en olası etiket atanır . etiketli veri kısmında etiketi atanan sözcükler ve frekansları kullanıcıya sunulmaktadır . derin öğrenme kullanarak doğal dil işlemeyi gerçekleştiren ve kullanıcıları da sürece dahil ederek doğal kavramının sürekliliğinin sağlayan türk dilinde ilk platform olduğu düşünülmektedir .
445
225
Türkiye’de Mali Müşavirlerin Mükellef Haklarına ve Gelir İdaresine Bakışını Etkileyen Faktörlerin Belirlenmesi
vergi uyumunun sağlanmasında mükelleflerin idareye karşı algısı önemli bir konudur . gelişmiş ülkeler daha iyi bir vergi sistemi tesis edilmesine katkıda bulunmak ve mükelleflerin bakış açılarını tespit etmek için çeşitli ampirik araştırmalar yapmaktadırlar . fakat ülkemizdeki çalışmaların genelde teorik düzeyde kaldığı görülmüştür . söz konusu boşluğu doldurmak için bu çalışmada vergilendirme süreçlerinde mükelleflerden daha fazla bilgi sahibi olan ve onların şekli yükümlülüklerini yerine getiren mali müşavirlerin mükellef hakları algısı ve gelir idaresine bakışını belirleyen faktörler tespit edilerek yapısal eşitlik modeli yardımıyla analiz edilmiştir . geliştirilen ve gelir idaresine direnç modeli olarak adlandırılan model mükellef haklarının gelir idaresine güveni ve idare tarafından alınan kararların uygunluğunun ise gelir idaresine direnci doğrudan en fazla etkileyen faktörler olduğunu göstermiştir .
ülkelerde gelir idareleri mükellef odaklı bir yapıda yeniden organize edilirken mükelleflerin görüşlerinin alındığı ve bunlara göre düzenlemelerin yapıldığı bir süreç ortaya çıkmıştır . karşılıklı olan bu ilişkide devletin tek taraflı olarak koyduğu vergiler verginin pasif öznesi olan mükellefler tarafından benimsenmezse sürecin sağlıklı ve etkin işlemesi mümkün olmaz . mükellefler vergileme ile ilgili şekli ödevlerini genellikle onların mali temsilcileri olan muhasebeci veya mali müşavirleri aracılığıyla yerine getirirler . mükellef hakları aslında devletin geniş vergilendirme yetkisini mükellef lehine sınırlandırma düşüncesinin bir sonucudur . gelir idaresinin gösterdiği saygılı ve özenli davranışların nedeni mükelleflerin bu saygılı muamele sonucu daha az olasılıkla vergi kaçıracağı yönündeki düşüncedir . bu ortamın sağlanabilmesi genel rehberlik danışma ve kamu ilişkileri sonucu mükellef ile karşılıklı bir iletişim süreci oluşturarak yapılabilir . gelir idareleri de mükellefle olan ilişkilerinin önemli bir parçasının yasalar aracılığıyla kurulduğunu kabul eder . günümüzde e devlet uygulamalarından en çok yararlanan kurumların başında gelen gelir idaresi bu yolla mükelleflerin kendisine olan bakış açısında etkili olmaktadır ve schaupp carter ve mcbride dan alınarak ilk defa modele dahil edilmiştir . h güvenilir muamele değişkeninin direnç değişkeni üzerinde negatif etkisi vardır . adalet ve tarafsızlık güven ile direnç değişkenleri ise içsel değişkenlerdir . bunların betimsel istatistik sonuçları aşağıdaki gibidir ankete katılan meslek mensubuyla ilgili demografik bilgilerin yer aldığı tablo incelendiğinde aşağıdaki sonuçlar görülebilir ankete katılan kişinin yaş aralığında kişinin yaş aralığında kişinin yaş aralığında kişinin yaş aralığında ve kişinin ve üzeri yaşlarda oldukları ve ankete katılan kişinin bu soruya yanıt vermediği anlaşılmaktadır . bu ölçütler dışında modelin anlamlılığını ölçen farklı ölçütler de bulunmaktadır . bu çalışmada standardize edilmiş beta yüklerinin . ile . arasında değiştiği bulunmuştur . bulunan standardize değerin pozitif yönde ve değerinin oldukça yüksek olması teknoloji kullanımının gelir idaresine güven üzerinde büyük etkiye sahip bir faktör olduğunu göstermektedir . modelin test edilmesinde bu etkiyi gösteren standardize çözüm değerinin . olduğu görülmüştür . h hipotezi danışma ve bilgi vermenin adalet algısı üzerinde pozitif bir etkiye sahip olduğu şeklindedir . modelin test edilmesinde bu etkiyi gösteren standardize çözüm değerinin . olduğu görülmüştür . güven değişkeni üzerinde mükellef hakları teknoloji kullanımı ve adalet değişkenlerinin doğrudan etkileri dışında saygı ve danışma değişkenlerinin dolaylı etkisi sırasıyla . ve . olarak elde edilmiştir . mükelleflerin muhasebe ve vergi işlemlerinde muhatap olarak kabul ettikleri meslek mensupları idare tarafından da mükellefin temsilcisi olarak görülmektedir . devlet ve mükellef arasındaki vergileme ilişkisinde pasif süje olan mükellefin konumu günümüzde gelir idarelerinin yeniden yapılanmasıyla ve hizmet anlayışının yenilenmesiyle birlikte değişim göstermiştir .
524
112
KRONİK İSHALLİ HASTALARDA ENDOSKOPİK İŞLEMLERİN VE PATOLOJİ SONUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ
bu çalışmanın amacı kronik ishalli hastaların endoskopik işlemlerin sonuçları kolon ve üst gastrointestinal sistemden bölgelere göre alınan biyopsi oranları ile histopatolojik inceleme sonuçlarına göre tanı koyma oranlarını araştırmaktır . iç hastalıkları ve gastroenteroloji polikliniğinde kronik ishal olarak değerlendirilen hastalara ait kan ve gaita tetkikleri retrospektif olarak tarandı . kronik ishal etiyolojisi belirlenememiş hastalara endoskopik girişimler yapıldı . alınan biyopsilerin histopatolojik sonuçları değerlendirildi . çalışmaya erkek ve kadın olmak üzere toplam hasta alındı . çalışmada incelenen kadın olgunun sinden duodenum biyopsisi alındığı belirlendi . bunlardan u normal si nonspesifik duodenit i giardiazis ve i çölyak hastalığı olarak saptandı . değerlendirilen erkek olgunun inden duodenum biyopsisi alındığı belirlendi . bunlardan i normal u nonspesifik duodenit ü giardiazis ü çölyak hastalığı olarak saptandı . çalışmada incelenen kadın olgunun inden kolon biyopsisi alındığı belirlendi . bunların u normal u nonspefisik kolit i malignansi i ülseratif kolit ü crohn hastalığı si amebiyazis ve i ise kollajenöz kolit olarak saptandı . değerlendirilen erkek olgunun sinden kolon biyopsisi alındığı belirlendi . bunlardan ü normal ü nonspesifik kolit u malignansi si ülseratif kolit sı crohn hastalığı ve olgu ise amebiyazis olarak saptandı . endoskopi ve kolonoskopi bulgularının normal olduğu olgular da dahil olmak üzere kronik ishal nedeniyle hekime başvuran hastaların büyük çoğunluğunda klinik önem arz eden bulgular saptanmıştır . bu nedenle kronik ishalli hastalara endoskopi ve kolonoskopi uygulanırken mutlaka değişik odaklardan biyopsiler alınarak histopatolojik inceleme uygulanmalıdır .
ishal terimi halk arasında dışkılama sıklığında kıvamında hacminde ya da normal dışkılama düzeninde herhangi bir değişiklik olduğunda kullanılır . ishalin başlangıç epizodu ile sona ermesi arasında geçen sürenin haftadan daha uzun olması veya ilk epizotdan sonra ishalin nüks etmesi kronik ishal olarak tanımlanabilir . kronik ishal genel olarak osmotik sekretuvar inflamatuvar ve malabsorbtif olarak dört ana gruba ayrılabilir . çalışmaya ekim ile mart tarihleri arasında ankara atatürk eğitim ve araştırma hastanesi iç hastalıkları ve gastroenteroloji bölümüne başvuran ve kronik ishal olarak değerlendirilen hasta dahil edildi . ankara atatürk eğitim ve araştırma hastanesi etik kurulu tarafından çalışma onaylandı . çalışmaya yaş üzeri eşlik eden sistemik hastalığı olmayan laboratuvar tetkiklerinde etiyoloji belirlenemeyerek endoskopik işlemleri tamamlanmış hastalar alındı . toplanan veriler spss . paket programı yardımıyla değerlendirildi . tanımlayıcı istatistikler uygun olduğu yerde ortalama standart sapma veya sayı olarak ifade edildi . endoskopik işlem yapılan hastanın ından duodenum ve terminal ileum biyopsisi ve sından kolon biyopsisi alındığı belirlendi . çalışmaya alınan erkek hastanın inden duodenum biyopsisi alındığı belirlendi . bunlardan ü normal ü nonspesifik kolit u malignite si ülseratif kolit sı crohn hastalığı ve olgu ise amebiyazis olarak saptandı . çalışmaya alınan hastaların laboratuvar tetkikleri arasında kadın ve erkek hastalarda ve biyopsi sonuçları ile laboratuvar parametreleri arasında anlamlı bir korelasyon saptanmadı . ancak duodenum biyopsisinde nonspesifik duodenit saptanan hastalarda nonspesifik kolit sıklığı artmış bulundu . hastalara ait klinik ve demografik özellikler tablo de gösterilmiştir . hastalarımız yaş ortalaması . olarak hesaplanmış olup diğer çalışmalara bakıldığında hastaların yaş ortalamaları . ile . arasında değişmekte olup yapılan çalışmalar benzerlik göstermektedir . ayrıca yaş ortalamasına bakılacak olursa iltihabı bağırsak hastalıkların ikinci pik yaptığı yaş tip diyabetes mellitus hipertansiyon gibi bazı kronik hastalıkların başlangıç yaşı ile benzerlik gösterdiği görülmektedir . milovic ve arkadaşlarının yaptığı çalışmada hastaların . inde terminal ileumda mukozal düzensizlik izlenmiş olup . hastadan biyopsi alınmış . morini ve arkadaşlarının yaptığı çalışmada ise hastanın una ileoskopi yapılmış olup hastaların . sinde histopatolojik değişikler saptanmıştır . çalışmamızda hastadan biyopsi alınmış olup histopatolojik bulgu saptanan hasta tespit edilmiştir . çalışmaya katılan hastalardan alınan biyopsilerde . hafif duodenit sında orta dereceli duodenit ve inde şiddetli duodenit veya villus atrofisi saptanmış . bunun yanında bizde mikroskopik kolit sıklığının çok düşük olmasının nedeni retrospektif bir inceleme olması nedeniyle histopatolojik tanının farklı patologlar tarafından değerlendirilmesi ve bu inceleme sırasında mikroskopik kolitle ilgili yeterli farkındalık olmayışı olabilir . literatürde yayımlanmış bulunan ve kronik kansız ishal olgularında uygulanan endoskopi ve kolonoskopi işlemleri sırasında rutin biyopsi alınmasının gerekli olup olmadığını belirlemeyi amaçlayan araştırmalar değerlendirildiğinde bu konuda tam bir uzlaşma olmadığı görülmektedir . milovic ve ark pironti ve ark da silva ve ark carmona ve ark ve melo ve ark . tarafından yapılan çalışmalarda kolonoskopi eşliğinde mutlaka biyopsi alınması gerektiği ifade edilmektedir . tarafından yapılan çalışmalarda ise her hastada mutlaka ileum değerlendirilmesi yapılması ve normal görünümlü mukozadan alınan biyopsilerin büyük kısmında patolojik bulgu saptanmadığı için her hastaya rutin biyopsi önerilmeyip klinik belirtileri ağır olan hastalarda mukozal anormallik saptanmasa bile normal görünümlü mukozadan biyopsi alınması önerilmektedir . bunun yanında histopatolojik inceleme öncesinde patoloğa mutlaka hastaya ait ayrıntılı bilgi verilmeli ve gerekirse ortak bir konseyde bu hastalar tartışılarak tanıya yönelmek faydalı olabilir .
544
222
Tuz Stresi Altındaki Echinaceae purpurea L.’nın Büyüme Parametreleri ile Toplam Fenolik ve Antioksidan Madde İçeriği Üzerine Deniz Yosununun Etkisi
bu çalışma farklı tuz kaynakları ve deniz yosunu ekstraktı uygulamalarının ekinezyanın büyüme parametreleri ile toplam fenolik ve antioksidan madde üzerine etkilerini belirlemek amacıyla yürütülmüştür . deneme tesadüf parselleri deneme deseni ne göre faktöriyel düzende tekerrürlü olarak yürütülmüştür . kök uzunluğu gövde uzunluğu kök yaş ağırlığı gövde yaş ağırlığı kök kuru ağırlığı gövde kuru ağırlığı toplam antioksidan ve fenolik madde içeriği dahil farklı parametreler incelenmiştir . sonuçlar tuz stresinin kontrol ile kıyaslandığında bitki büyüme parametrelerini azaltırken toplam antioksidan ve fenolik madde miktarını arttırdığını göstermiştir . deniz yosunu kullanımı tuz stresinin olumsuz etkilerini engelleyerek ölçülen tüm parametrelerde artışlar sağlamıştır . en yüksek değerler cc l deniz yosunu uygulamalarından elde edilmiştir . diğer yandan deniz yosunu uygulamalarının toplam fenolik madde oranı üzerindeki etkisi p . düzeyinde önemli bulunurken toplam antioksidan madde üzerindeki etkisi önemli bulunmamıştır . en yüksek ve en düşük fenolik madde miktarı cc l deniz yosunu ve deniz yosunu uygulanmayan parsellerinden elde edilmiştir . toplam antioksidan madde oranı ise . . mg g arasında tespit edilmiştir .
asteraceae compositeae familyası yeryüzünde e yakın cins ve e yakın tür ile temsil edilen çiçekli bitkilerin en zengin familyasıdır . echinacea türleri kuzey amerika orijinli bitkiler olup fitoterapi ve homeopatide kullanılmaktadır . echinecea antioksidan antienflamatuar antiviral immunostimulatör etkiye sahiptir . kikorik asit ayrıca hıv integrazı engellemekte antioksidan aktivite göstermektedir . tuz yeryüzündeki yaşamın evrimi süresince karşılaşılan ilk kimyasal stres faktörüdür . bu alan sulamaya uygun arazilerin yaklaşık . ine denktir . dünyada ticari olarak kullanılan başlıca deniz yosunu türleri kırmızı kahverengi yeşil ve mavi yeşil deniz yosunlarından oluşmaktadır . deniz yosunu ekstraktı ile bitkinin stres faktörlerine karşı dayanıklılık gösterdiği kök gelişiminin teşvik edildiği fide büyüme ve gelişiminde artışların sağlandığı belirlenmiştir . deniz yosunu ekstraktları ilk olarak pancar tohumlarında araştırılmıştır . çimlenmeden önce dakika süre ile deniz yosunbu çalışmada farklı tuz kaynaklarının neden olduğu tuz stresi koşullarında ekinezya bitkisine deniz yosunu uygulamalarının büyüme parametreleri ile toplam fenolik ve antioksidan madde oranı üzerine etkileri incelenmiştir . dikimden sonra saksılar saatlik aydınlık karanlık fotoperiyotta oc sıcaklık neme sahip iklim odasına yerleştirilmiştir . gallik asitçalışma çözeltisi μg ml gallik stok çözeltisinden her biri er ml lik ölçü balonlarında konsantrasyonu μg ml arasında değişen ayrı çözelti olarak hazırlanmıştır . dk bekletildikten sonra ml sodyum karbonat ilave edilerek çalkalanmış ve ml su ile seyreltilmiştir . daha sonra mm asetat tamponu mm hcl de çözülerek hazırlanan mmol l tripyridyl s triazine mmol l fecl . h o çözeltileri hazırlandıktan sonra sırası ile oranında karıştırılıp frap ayıracı hazırlanmıştır . araştırma sonucunda elde edilen veriler faktöriyel düzende kurulan tesadüf parselleri deneme deseni ne göre varyans analizine tabi tutulmuştur . farklı tuz uygulamaları sonucunda elde edilen en fazla kök uzunluğu . cm ile kontrolden elde edilirken en kısa kökler . cm ile cacl tuz uygulamasından elde edilmiş ancak diğer tuz kaynakları ile aynı duncan grubunda yer almıştır . deniz yosunu uygulamalarının tuz stresi altında yetiştirilen ekinezya bitkisinin kök uzunluğu üzerine etkisi istatistiksel olarak önemli bulunmuş ve artan dozlarda olumlu sonuçlar elde edilmiştir . asma anacına uygulanan tuz stresinin bitkide yaş ağırlığını önemli derecede azalttığını tespit etmişlerdir . en düşük değer ise . g ile cc l deniz yosunu uygulanan parsellerden elde edilmiştir . bulgularımıza benzer şekilde tuz stresi uygulamalarının farklı bitkilerde kök ve gövde gelişimi ile bitki yaş ve kuru ağırlıklarında azalmalara neden olduğunu gözlemişlerdir . artan dozlarda deniz yosunu uygulamaları ile bitki gövde kuru ağırlığının da paralel bir şekilde artış gösterdiği tespit edilmiştir . farklı tuz uygulamaları sonucundan ekinezya bitkisinden elde edilen en fazla toplam fenolik bileşik miktarı . mg g ile nacl tuzundan elde edilirken diğer tuz kaynakları ile arasında istatistiksel olarak önemli bir farklılığın olmadığı görülmektedir . tuz stresi koşullarında deniz yosunu uygulamalarının incelenen fizyolojik özellikler üzerinde olumlu etkide bulunduğu ve bitki gelişimini arttırdığı belirlenerek deniz yosunu konsantrasyonu arttıkça bitkideki fizyolojik ve biyokimyasal özelliklerde genel olarak artışlar gözlemlenmiştir . ayrıca deniz yosununun bitkide stres etkilerinin görülmeden önce uygulanması ile bitkinin fiziksel ve biyokimyasal özellikleri üzerinde daha olumlu sonuçların elde edilebileceği tahmin edilmektedir .
485
176
İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ EĞİTİMİNDE E-ÖĞRENMENİN ETKİNLİĞİ
internet teknolojisindeki gelişmeler birçok noktada olduğu gibi eğitim süreç ve ortamında da farklı ve yeni yaklaşımların ortaya çıkmasına neden olmaktadır . dünya çapında e öğrenme pazarı hızla büyümekteyken e öğrenme sürecinde yaşanan bazı problemler kullanıcıların süreçten memnun olmamasına neden olmaktadır . bununla birlikte çalışma yaşamında iş sağlığı ve güvenliği farkındalığının artması iş sağlığı kültürünün içselleştirilmesi ihtiyacı ve ilgili mevzuatın baskısıyla bu alanda eğitim ihtiyacı ortaya çıkmıştır . e öğrenme ortamının kullanıldığı iş sağlığı ve güvenliği eğitimleri geliştirilirken etkinliği belirleyen bazı faktörler ortaya çıkmaktadır . farklı e öğrenme ortamlarında yapılan önceki araştırmalar e öğrenme ve kullanıcı memnuniyetini etkileyen çeşitli faktörler önermiştir . bu çalışmada öğrenci eğitmen ders teknoloji tasarım ve çevresel boyutlar olmak üzere altı boyutta bütünleşik bir model geliştirilmiştir . iş sağlığı ve güvenliği eğitiminde e öğrenme sürecinin etkinliğini belirleyen faktörlerle ilgili olarak iş sağlığı ve güvenliği uzaktan öğretim önlisans programı mezunlarıyla anket çalışması gerçekleştirilmiştir . sonuçlar öğrencinin bilgisayar kullanım kaygısı eğitmenin e öğrenmeye karşı tutumu ders kalitesi algılanan fayda algılanan kullanım kolaylığı ve değerlendirmede çeşitliliği faktörlerinin algılanan öğrenci memnuniyetini etkileyen kritik faktörler olduğu ortaya çıkmıştır .
bilişim teknolojilerinin eğitime adapte edilmesindeki baskı önceki öğrenme kavramına meydan okuyucu niteliğiyle yeni bir modern eğitim paradigması olarak e öğrenme kavramı ve uygulamalarının ortaya çıkmasına neden olmuştur . yerel ve geniş alan ağlarıyla birlikte öğretim ortamlarında bilişim teknolojilerinin eğitsel stratejilere entegrasyonu yapısalcı ve iş birliğine dayalı öğrenme ortamını ortaya çıkarmaktadır . yılı itibarıyla bu alanda eğitim veren toplam program varken yılında bu sayı e öğrenci sayısı tan e yükselmiştir . bir e öğrenme ortamında öğrencilerin sistemden genel memnuniyetlerini farklılaştıran bazı faktörler vardır . bu sürece doğrudan ya da dolaylı olarak katkısı olan tüm faktörlerin etkisini incelemek gerekmektedir . ortaya çıkan sonuçlar öğretim kurumlarının potansiyel e öğrenme engellerini aşarak uygun e öğrenme teknolojilerini benimsemelerine yardımcı olarak uygulama sırasında başarısız olma riskini azaltmaya katkı sağlayabilir . e öğrenme süreci için hayati öneme sahip olan ve öğrencilerin e öğrenme memnuniyetini etkileyen faktörlerle ilgili literatür özeti tablo de sunulmaktadır . e öğrenme ders kalitesi algılanan öğrenci memnuniyetini olumlu yönde etkilemektedir . e öğrenme sürecinin başarılı bir şekilde uygulanabilmesi e öğrenme teknolojilerinin hangi derecede kullanıldığına bağlıdır . tkm modeli e öğrenmeye uygulanırken öğrencilerin web sitelerini ve dosya aktarma yazılımları gibi medya sağlayan derslerde ne kadar faydalı ve kullanım kolaylığı algıladıkları bu nedenle e öğrenmeye yönelik tutumlarının olumlu yönde artacağı ve sonuçta e öğrenmeye yönelik tutumlarının geliştirildiği varsayılmaktadır . hipotez e öğrenme sisteminin algılanan faydası algılanan e öğrenme memnuniyetini olumlu yönde etkilemektedir . geleneksel ölçme ve değerlendirme metotları maliyet zaman ve motivasyon açısından işlevsiz nitelikler göstermekle birlikte bireysel farklılıkları dikkate almadıkları için başarısız olabilmektedir . günümüz ölçme ve değerlendirme yaklaşımlarındaki etkisizliğin diğer bir nedeni değerlendirmedeki temel amacın öğrenmeyi desteklemekten ziyade öğrenileni ölçme noktasına odaklanmaktadır . anketler bahar dönemi sonunda final sınavlarına katılan öğrenciye sınavlar sonucunda elden teslim edilmiş ve elden doldurularak toplanmıştır . ölçekte yer alan alt boyutların çarpıklık ve basıklık değerleri incelendiğinde tümünde hafif derecede negatif veya pozitif çarpıklıklar olduğu fakat hiçbir çarpıklık katsayısının ile aralığını geçmediği görülmektedir . bu sebeple söz konusu değişkenler ile yapılacak ileri analizlerde parametrik test tekniklerinden faydalanılmasına karar verilmiştir . güvenilirlik her değişken için cronbach alpha değerleri kullanılarak incelenmiştir . ölçeğin faktör analizi ve güvenirlilik analizi sonuçları birlikte değerlendirildiğinde yüksek geçerlik ve güvenilirlikte bilimsel yargıların oluşturulmasından dolayı güvenle kullanılabileceği söylenebilir . tüm faktörlerin algılanan öğrenci memnuniyeti ile anlamlı ilişkileri ortaya çıkmıştır . diğer değişken olan ders esnekliğinin öğrenci memnuniyeti üzerinde önemli bir etkiye sahip olmadığı sonucuna ulaşılmıştır . sonuç olarak teknoloji boyutuna ait her iki değişkenin de algılanan öğrenci memnuniyetini önemli ölçüde etkilemediğini göstermektedir . h₁₀ ve h₁₁ hipotezleri tasarım boyutunun ve algılanan öğrenci memnuniyeti üzerindeki etkilerini incelemektedir . tablo te tüm hipotez testlerinin anlamlılık sonuçları özetlenmektedir . araştırmaya rehberlik etmek için altı boyutta on üç faktörden oluşan ve lieratürde başarı faktörleri ile ilgili olarak yapılan çalışmalardan geliştirilen entegre bir model sunulmuştur . içerik her e öğrenme programı için merkezi unsur olmakla birlikte geleneksel eğitimde kullanılan kitap ve ders notlarından daha geniş bir alan içermektedir .
458
163
Nardaniye Hanım Masalı'nı Psikanalitik Halk Bilimi Kuramı Çerçevesinde İnceleme Denemesi
türk masallarının içinde ya olağanüstü canlılar olan devler periler cinler ya dostluklarıyla insanların yardımına koşan hayvanlar ya da ayın on dördü kadar güzel bir kızla onu alt etmek isteyen bir düşman ve o ayın on dördü kadar güzel kıza aşık yakışıklı şehzade vardır . padişahların şehzadelerin güzel kızların peri kızlarının kısacası masal kahramanının yolculuğu vardır . zorluklar ve sınanmalarla dolu bu yolculuğun başarıyla tamamlanması kahramanı olgunlaştırır . kahramanın başından geçen olaylar aslında o masalın anlatıldığı toplumun bilinçaltında yatan olayları ve tabuları işaret etmektedir . bu makalede bir türk masalı olan ve pertev naili boratav ın kars tan derlemiş olduğu nardaniye hanım masalı freud ve takipçilerinin benimsemiş oldukları psikanalitik kurama göre incelenecektir . freud un psikanalitik kuramı halk bilimi çalışmaları içerisinde yer edinmiş ve halk bilimi ürünleri psikanalitik halk bilimi kuramları ışığında da okunmaya başlamıştır . bu kuram diğer halk bilimi kuramlarına göre kişilik gelişimine daha fazla önem veren bir kuramdır . bir halk bilimi ürününün yaratıcısının deneyimleri ve kişilik özellikleri ortaya konan eser üzerinden okunmaktadır . rüyalarda ve mitlerde olduğu gibi masallarda da simgesel dil bulunmaktadır . masalın seyrinde olağanüstülükler içerisinde normal görülen nesneler ve simgelerin altında yatan psikolojik anlamlar vardır . masalda bulunan ağaç dere kamış altın tabut testi yılan kamış vs gibi metaforlar simgeledikleri anlamlar doğrultusunda psikanalitik bir okumayı olanaklı kılmıştır . yapılan bu çalışmanın amacı da halkın kolektif bilinçaltını yansıtan halkbilimi ürünlerinden biri olan masallarda cinsel simgelerin nasıl kullanıldığı ve freud un kuramının türk masallarından biri olan nardaniye hanım masalı na uygulanabilirliğini ölçmeye çalışmaktır .
psikanalitik halk bilimi kuramı düşler mitler efsaneler ve masallar gibi halk bilimi ürünlerini inceleyen ve toplumda bireyde bulunan bazı aksaklıkları ve bastırılmış dürtüleri bu halk bilimi ürünleri yardımı ile açığa çıkarmaya çalışan bir kuramdır . freud bu bakış açısıyla psikanalizin yöntemi olan özgür çağrışım anlayışını geliştirdi . doğal olarak böylesine ucu açık ve içe dönük bir genellemenin yaygın olarak halkbilimi çalışmalarında kabul edilmesi mümkün olmadı . psikanalitik yöntemin aşamalı olarak detaylandırılması rüyalarla ilgili bir araştırma yapılmasını gerekli kılmıştı . freud un öğretilerinin geniş açıdan bakıldığında mit psikolojisine uygulanabileceğini ve hatta destanların anlaşılması için tamamen yeni bir zemin oluşturma niteliğinde olduğunu kanıtlar niteliktedir demiştir . çocuksu ruhsal malzeme fantezinin tüm yapılarında kendini belli eder . freud bastırmanın ve bastırılmış ruhsal malzemenin belirleyici etkilerinin önemini gören ve bunların değerini layıkıyla takdir eden ilk kişidir . freud un görüşüne göre sembollerin ifadesi yılanın erkek cinsel organına dönüşmesi bir kutu veya oyuğun da kadın cinsel organına dönüşerek ortaya çıkmasıdır . freud benliğin yalnızca yüzeyde görülebilen olduğu varsayımını tartışmaya açmış kişilik ve zihinsel işlevlerin daha önce düşünüldüğünden çok daha karmaşık olduğunu ileri sürmüştür . ego ise tutarlı bir benlik hissinin korunmasını sağlar ve gerçeğe uyum gösterir . ego bu iki güdüsel tutumun yanında günümüz anlamının dışında id ve süperego arasındaki dengeyi sağlamaktadır . oral dönemde haz bölgesi ağızdır ve bebek meme emme yoluyla doyuma ulaşır . anal dönem çocuğun dışkılama yoluyla haz almasına karşılık gelmektedir . yaş arasındaki dördüncü gelişim süreci ise latent yani gizil dönemdir . bu çeviri bir bakıma masal ile halk arasındaki etkileşimi de yansıtmaktadır . dahası masal anlatımı sadece bir metin aktarımı değil bir gelenek çerçevesinde belirli işlevleri yüklenen sosyal ve iletişimsel bir olaydır ve anlatıcının sesini kullanışı jest ve mimikleri ve de dinleyicilerin tepkilerini de içeren bir süreçtir . ayrıca masallar tüm bu etkileşimler içerisinde olgunlaşırken bize geçmiş zaman yaşamlarının yeniden yorumlanmasını ve masalın imgesel dile nasıl teslim edildiğini göstermektedir . nardaniye nin babasının evleneceği kişiyi babasının değil de nardaniye nin seçmesi psikanalitik bir değer taşımaktadır . nardaniye burada herhangi bir evlenmeden dönüş olmadığını anlayınca kendini karar verici kişi babası hakkında karar veren kişi olarak görmüştür . üvey annenin nardaniye yi kıskanmasının sebebi freudyen bir bakış açısıyla söylenecek olursa üvey annenin çocukluğunda babasına duyduğu aşkı yani jung un söylemiyle electra kompleksini açığa çıkarmıştır . bu mekanlar arasında mesire yerleri kırlık alanlar ve hamamlar sıralanabilir . osmanlı döneminde kadınların kamusal mekana çıktıkları açık alanlar olma özellikleriyle göze çarpar . bu terk edilmenin sebebi ataerkil toplum kültürünün anaerkil toplumlarınkinden farklı işlemesinden kaynaklanmaktadır . ikincisi ise yaşlı kadın kılığına girerek yine kendini iyi ve insanda şefkat uyandıracak bir kılığa sokmuştur . üvey annenin bu davranışları narsistik kişilik bozukluğunun özelliklerini taşımaktadır .
429
231
Psikiyatrik belirtiler ve beyin tümörü: Bir olgu sunumu ve kısa bir gözden geçirme
beyin tümörleri depresyon anksiyete bozuklukları panik ataklar kişilik değişikliği abuli işitsel ve görsel halüsinasyonlar mani veya hafıza güçlükleri gibi birçok psikiyatrik belirti ile ortaya çıkabilir . beyin tümörleri nörolojik olarak sessiz olabilir ve sadece psikiyatrik belirtilerle birlikte olabilirler . bu nedenle psikiyatrik ilaçlara dirençli ve nörolojik belirtileri olmayan bir hastada beyin görüntüleme çalışmaları gerçekleştirilmelidir . bu vaka sunumunda psikiyatri kliniğimize çok konuşma uykusuzluk saldırgan davranışları olan ve yapılan beyin nörogörüntüleme sonrası sağ ponsa bası yapan kitle tespit edilen kadın hastanın literatür bulguları ışığında tartışılması amaçlanmıştır
beyin tümörleri sıklıkla epileptik nöbet baş ağrısı ve fokal nörolojik bulgulara neden olurlar . mani ile ilişkili beyin tümörlerinin sıklıkla frontal temporal lob subkortikal limbik bölge ve pons yerleşimli olduğu bildirilmiştir . altta yatan mekanizmalar iyi anlaşılmamış olsa da nadiren manik dönem ve diğer duygudurum bozuklukları beyin lezyonuna ikincil olarak ortaya çıkabilir . gününde kendisinin ve ailesinin isteği üzerine haliyle taburcu edildiği öğrenildi . bilinç açık koopere oryante algılamada patolojik bulgu saptanmadı . soyut düşünce yetisi gerçeği değerlendirme yetisi yargılaması bozulmuştu . kontrastlı kranial mrg de sağ ponsa bası yapan intrakranial kitle tespit edildi . sağ pontoserebellar köşede yaklaşık . x cm boyutlu yoğun kontrast tutulumu gösteren öncelikle menenjiom lehine yorumlanan ekstra aksiyel yerleşimli ve pons sağ yarımına bası yapan kitle mevcuttu . kranial mrg sonuçları ile beyin ve sinir cerrahisi bölümüne danışıldı . kısmi salah ile hafta sonra poliklinik kontrolünde görülmesi planlanarak taburcu edildi . ameliyat olma konusunda isteksiz olan hastanın halen psikiyatri polikliniğinde de ilaçsız izlemi devam etmektedir . ancak bazı durumlarda klasik nörolojik belirtiler olmaksızın büyüyen beyin tümörleri uzun süre tanınmayabilirler . olgumuzda da uzun süre nörolojik belirti olmaksızın sağ pontoserebellar köşede yaklaşık . x cm boyutlu yoğun kontrast tutulumu gösteren öncelikle menenjiom lehine yorumlanan ekstra aksiyel lezyon alanının olması bu bulguları destekler niteliktedir . beyin tümürü tanısı öncesi ortaya çıkan psikiyatrik belirtiler tanı sınıflandırmalarında yer alan herhangi bir psikiyatrik bozukluk tanı ölçütlerini tam olarak karşılayamayabilir ya da karışık bir klinik tabloya sahip olabilir . olgumuzun çeşitli antidepresan antipsikotik duygudurum dengeleyici ilaçları eş zamanlı kullanması klinisyenlerin vakayı yönetmekte zorlandığını ve farklı psikiyatrik bozukluk tanılar ile çoklu ilaç kullanımının olması bu bulguları destekler niteliktedir . olgumuzun yıldır psikiyatrik yakınmalar nedeniyle çok kez psikiyatri poliklinik başvurularının bulunması dikkat çekicidir . diğer yandan psikiyatrik belirtileri kontrol altına almak için uygulanan tedaviler olası yan etkilere ilaç ilaç etkileşimlerine ve bunlara ek olarak tümörün boyutlarının artmasına tümöre bağlı komplikasyonların gelişmesine dolayısı ile de epileptik nöbetler deliryum ve beyin tümörü tanının gecikmesi gibi istenmeyen sonuçların ortaya çıkmasına neden olabilir . olgumuzun düzensiz takipleri sırasında ortaya çıkan idrar kaçırma atipik klinik özellikleri ve baş ağrısı dikkat çekicidir . servis yatışı sonrası saldırgan davranışları ve kliniğe uyumsuzluğu nedeniyle uygulanan tedavi sonrası hızlıca ekstrapiramidal yan etkilerinin ortaya çıkması altta yatan tıbbi etiyolojiye yönelik şüphelerin artmasına neden olmaktadır . mani bir beyin lezyonunun ortaya çıkış belirtisi olabilir ve lezyonun karakteristik bulguları belirtileri görüntüleme bulguları lezyon ileri bir aşamada olana kadar gizli kalabilir ya da fark edilmeyebilir . olgumuzun daha öncesinde yaptığı poliklinik başvuruları ve değerlendirmeleri neticesinde psikiyatrik bozukluklara benzer klinik belirtiler nedeni ile farklı tedaviler alması beyin tümörlerinin bariz nörolojik belirtiler çıkarmadan uzun süre psikiyatrik bozukluk gibi atfedilip tedavi edilmeye çalışılması dikkat çekicidir . klinisyenler psikiyatrik tedavilere iyi yanıt vermeyen atipik özelliklere sahip belirtileri olan hastalarda beyin tümörü konusunda şüphe etmelidir . olgumuzun öyküsünde görülen atipik klinik gidiş ve farklı grup ilaçların çoklu kullanımı tedaviye direncin görülmesi aldığı tedavilerin sık yan etkiler ortaya çıkarması dikkat çekicidir . çünkü beyin tümörü ile erken tanı ve tedavi yaklaşımları hastalığın seyri açısından önemlidir ve hayat kurtarıcı olabilir . bu olgu psikiyatrik bozukluklarda tanısal yaklaşımda nörogörüntüleme yöntemlerinin önemini de vurgulamaktadır .
494
82
Türkiye’de Aile Hekimliği Uygulaması ve Sözleşmeli Aile Hekimliği Uzmanlık Eğitimi
türkiye de aile hekimliği uygulaması sağlık bakanlığı tarafından yenilenmiştir . yeni uygulama ilk defa . . de düzce de başlamış ve yılı sonunda tüm türkiye de yaygınlaşmıştır . bu süre içinde sözleşmeli olarak aile hekimliği yapmak isteyen uzman ya da pratisyen hekimler standardize edilmiş kısa bir eğitimden geçerek çalışmaya başlamışlardır . türkiye halk sağlığı kurumu sahada çalışmaya devam eden aile hekimlerinin uzmanlık eğitimi almalarına yönelik bir çalışma yaparak yılı ilkbaharda yapılan tıpta uzmanlık sınavı ile ilk defa sözleşmeli aile hekimliği uzmanlığı için asistan almaya başlamıştır . bu makale sözü edilen süreçte ortaya çıkan değişimleri tanımlamayı gelişim sürecini değerlendirmeyi ve ileriye dönük olası problemleri gözden geçirmeyi amaçlamaktadır .
ülkemizde aile hekimliği uzmanlık eğitiminin başlaması çok daha eski yıllara dayansa da aile hekimliği sağlık bakanlığı politikaları doğrultusunda ilk defa . . de düzce de uygulanmaya başlanmış yılı sonunda tüm türkiye de yaygınlaşmıştır . bu değişimden etkilenen hekim sayıları ve nitelikleri hekim başına düşen hasta sayıları ve muayene ile ilgili bilgiler sağlık bakanlığı sağlık istatistik yıllıklarında ayrıntılı olarak kayıt altına alınmıştır . bu tarihten itibaren tüm türkiye de aile hekimliği uygulamasına geçilmiştir . bu hizmetin götürülmesi için gerekli olan ulaşım aracı ve şoför yakıt vb . aile hekimleri vermiş oldukları koruyucu ve tedavi edici hizmetlere ait verileri internet üzerinden sağlık bakanlığı karar destek sistemine gönderirler . aile hekimi ve aile sağlığı elemanı haklı gerekçelerle görevlerini yapamamışsa bu kesintiye itiraz hakları vardır . aile hekimleri çalıştıkları asm ve aile hekimliği birimlerini özel bir işyeri gibi çalıştırırlar . aile hekimliği uygulama yönetmeliği ve aile hekimliği ödeme ve sözleşme yönetmeliğine göre asm ler ve aile hekimliği birimleri belli aralıklarla denetlenirler . gruplandırma denetimlerinde asm ve aile hekimliği birimlerini eksiksiz hazır etmeleri gereklidir . yıl için yılda gün yıllık hizmetten sonra gün yıllık izin hakkı vardır . aile hekimliği uygulamasında bu durum değişmiştir aile hekimleri çalıştıkları merkezde yerine vekalet edecek başka bir aile hekimi buldukları takdirde hizmet yılı şartı olmadan tam ücretli olarak yılda gün yıllık izin kullanabilirler . aile hekimi yerine vekalet edecek bir aile hekimini kendisi bulamazsa bağlı olduğu toplum sağlığı merkezi tarafından yerine geçici olarak bir hekim ataması yapılır . böyle bir düzenleme hekimleri kurumsal bir güvence altına almaktan çok kişisel ilişkileri ile sorun çözmeye yönlendirmektedir . tek birimli asm de hekim yıllık izin sırasında yerine bakacak bir başka hekim bulamazsa yıllık iznin ilk günü için maaşı ödenmekte . maaş hesaplamasında puana kadar olan kısım için sözleşmeli aile hekimliği yapan uzman tabip ve tabiplere tavan ücretin i aile hekimi uzmanlarına tavan ücretin i ödenir . grup almamış aile hekimliği birimleri e grubu olarak değerlendirilir ve cari gider yardımı tavan ücretin si oranında ödenir . başka kurumlarda çalıştıkları halde aile hekimliği yapmaya başlayanlar sözleşmeli aile hekimliği yaptıkları süre boyunca çalıştıkları kurumdan ücretsiz izinli sayılmaktadırlar . devlet memuru olmadığı halde aile hekimliği sözleşmesi imzalayan hekimlerin sosyal güvenceleri ve diğer işlemleri ise ssk üzerinden devam etmekte primleri ilgili halk sağlığı müdürlükleri tarafından ssk na yatırılmaktadır . tıpta uzmanlık tüzüğünde haziran de yapılan değişiklikle aile hekimliği uzmanlık eğitimine girmek isteyenlerin yabancı dil ve bilim sınavlarına girerek yeterli başarıyı göstermeleri gerekmiştir . ülkemizde aile hekimliğine geçiş sürecinde pratisyen hekimlere yapılan eğitimler aile hekimliği . halen ilk defa aile hekimliği yapacak olan hekimler için . eğitim konuları belli bir sıra ile ahuzem sistemine yüklenmiş eğitime katılanların eğitimin birini tamamlamadan diğerine geçmesini engelleyecek şekilde düzenlenmiştir . rotasyonlar sırasında tutulan nöbetlere ilişkin ödemelerin ilgili eğitim kurumları tarafından karşılanması planlanmıştır eğitim kurumlarının da bu duruma uygun yeni düzenlemeler yapmaları gereksinimi ortaya çıkmaktadır . eğitime katılan aile hekimi eğitim başladığı tarihten itibaren yıl çalıştığı aile hekimliği birimini değiştirmezse devlet hizmeti yükümlülüğünden muaf sayılmaktadır . eğitimlerin ayı hastane rotasyonlarında geçerken kalan aylık sürede çalıştıkları aile hekimliği birimindedirler . hekimler eğitim almak için istedikleri ilde tercih yapabilirler . aldıkları teorik ve pratik eğitimlerin süresi çalıştıkları eğitim kliniğince gereksinimler doğrultusunda belirlenmektedir . aile hekimliğinde çalışılan süre arttıkça duygusal tükenmişlik ve toplam tükenmişlik puanların arttığı gözlemlenmiştir . eskişehir de yılında aile hekimliği pilot uygulamasında birinci basamak sağlık kurumlarında görev yapan hekimlerin iş doyumu düzeyini araştırmak amacı ile yapılan kesitsel çalışmada minnesota iş doyum ölçeği kullanılarak hekim ile anket yapılmış hekimlerin iş doyumları orta düzeyde bulunmuştur .
565
101
null
e devlet günümüzde kamu yönetiminde yükselişe geçmiş olgulardan biridir . türkiye artık bir tercih olmaktan çıkan bu olguya kayıtsız kalamamış ve özellikle li yıllardan itibaren avrupa birliğine uyum sürecinin de etkisiyle e devlet proje ve uygulamalarına hız vermiştir . bununla birlikte e devlet sadece teknik değil sosyolojik ve psikolojik bir olgudur . e devletin başarısı için sarf edilen bu çok boyutlu çabaların sonuç vermesi ve büyük yatırımlar yapılan e devlet projelerinden arzu edilen sonuçların alınabilmesi için e devletin kullanıcılar tarafından benimsenmesi gerekmektedir . çalışmanın amacı bursa büyükşehir belediyesi örneği bağlamında birleştirilmiş teknoloji kabul ve kullanım teorisi ölçeğinden yararlanarak türkiye de yerel yönetimlerde yöneticilerin e devleti benimsemesi üzerinde etkili olan faktörleri analiz etmektir . ampirik araştırmanın bulgularına göre performans beklentisi çaba beklentisi ve sosyal etki faktörlerinin yöneticilerin e devleti kullanmaya yönelik davranışsal niyetleri üzerinde herhangi bir anlamlı etkisi bulunmamaktadır . yine yöneticilerin e devleti kullanmaya yönelik davranışsal niyetleri ile kullanım davranışı arasında anlamlı bir ilişki bulunmamaktadır . bununla birlikte kolaylaştırıcı koşullar faktörü yöneticilerin e devleti kullanım davranışı üzerinde pozitif ve anlamlı bir etkiye sahiptir .
kamuda bilgi ve iletişim teknolojilerinin imkanlarından yararlanmayla ilgili bir olgu olan e devlet pek çok gelişmekte olan ülkede olduğu gibi türkiye de de kamu yönetiminin ve onun bir parçası görünümünde olan yerel yönetimlerin kronikleşen problemlerine çözüm getirme potansiyeli bulunduğu gerekçesiyle ülke gündemine girmiştir . vatandaş ile devlet arasındaki ilişkide devlet tarafını temsilen vatandaşa en yakın kurumlar olarak karşımıza çıkan yerel yönetimler başta vatandaşların talepleri olmak üzere çeşitli süreçlerin yönlendirmesiyle e devlet üzerine gün geçtikçe daha fazla odaklanma ihtiyacı hissetmektedir . ancak son kullanıcılar önemli performans artışları yaratması beklenen bilgi sistemlerini kullanmak istemeyebilirler . e devlet literatüründe son dönemde gerçekleştirilen çalışmalarda e devletin benimsenmesi konusunun hayli revaçta olduğu gözlenmektedir . türkiye özelinde e devlet literatürü değerlendirildiğinde ise e devletin benimsenmesi meselesinin halen yeterince ilgi görmediği ortadadır . öte yandan son kullanıcıların e devlet uygulamalarını neden benimseyip neden benimsemeyi reddettiğini anlamak e devlet uygulamalarından beklenen yararın gerçekleşmesine katkı sağlayacak ve yönetimlere ihtiyaca uygun ve kullanıcı dostu e uygulamalar ve e hizmetler tesis etme fırsatı sunacaktır . bu bağlamda söz konusu durumun izahı için yerel yönetimlerde yöneticilerin e devleti benimsemeleri üzerinde etkisi olan faktörlerin neler olduğunun bilinmesi önemli hale gelmektedir ki ancak o zaman yerel yöneticilerin e devleti içselleştirmesi ve benimsemesi adına doğru girişimlerde bulunabilmek mümkün olacaktır . btkkt tkm nin kullanıcı davranışlarını açıklamada yetersiz kaldığı ve modelin öngörü kapasitesinin artırılmasının zor olduğu yönündeki eleştiriler üzerine venkatesh ve arkadaşları tarafından geliştirilmiştir arasında pozitif ve anlamlı bir ilişki vardır . araştırma verilerinin analizinde spss . ve amos . paket programlarından yararlanılmıştır . devamında geçerlilik çalışmaları kapsamında türkçe ye uyarlanan btkkt ölçeğinin yapı geçerliliği doğrulayıcı faktör analizi ile güvenirliği ise cronbach ın alfa korelasyon katsayısı hesaplanarak test edilmiştir . son durum itibariyle ölçeğin uyum iyiliği değerleri açısından beklenen değerlere ulaştığı yine tablo ten görülebilir güvenirlik için gerçekleştirilen cronbach alfa testi sonuçlarına göre ölçekteki bütün faktörlere ait alfa değerlerinin kabul sınırı olan değerinin üzerinde olduğu görülmüştür . hipotez testine ilişkin bulgular aşağıda tablo de yer almaktadır . çalışmanın bulguları göstermektedir ki bursa örneğinde yerel yöneticilerin e devleti benimsenmesi üzerinde doğrudan etkiye sahip tek faktör kolaylaştırıcı koşullardır . faktörlerin e devletin benimsenmesi üzerinde etkili olduğunu belirtmektedir . hatırlanacağı üzere btkkt modelinde kolaylaştırıcı koşullar kişinin kendisini sistem kullanımı noktasında yetkin hissetmesi kullanıcıların yeni sistemin değerleri ihtiyaçları ve geçmiş tecrübeleriyle uyumlu olduğunu düşünmesi ve sistem kullanımını destekleyen organizasyonel ve teknik yatırımların var olduğuna inanması olarak tanımlanmaktaydı . çünkü yöneticilerin e devlet uygulamalarında yetkinliğinin arttırılmasının kamu hizmetlerinde verimlilik ve hizmet kalitesi artışı üzerine doğrudan etki edeceği düşünülmektedir . bu bağlamda eğitimlerin sağlıklı bir şekilde yürütülebilmesi ve amacına ulaşması için kamu personelinin genelde bilgi ve iletişim teknolojilerine özelde e devlete dair beklenti ve eğitsel ihtiyaçlarının ne olduğu tespit edilmelidir . bu nedenle söz konusu gerekliliklerin karşılanması için kamu kurumlarının bu konuya yönelik kapasitelerinin artırılması zorunluluk arz etmektedir . yöneticiler açısından teknik ve organizasyonel yatırımların varlığı da kolaylaştırıcı koşullar faktörü bağlamında önemli bir yere sahiptir . ayrıca btkkt de yer alan değişkenlerin doğrudan etkisinin yanı sıra dolaylı etkileri de araştırma konusu yapılabilir .
561
156