Title
stringlengths
17
232
Abstract
stringlengths
327
3.62k
Text
stringlengths
590
6.6k
PaperTextLength
int64
303
818
PaperAbstractLength
int64
45
442
Sulama Birliklerinin Tarımsal Sulama İşletmeciliğindeki Rolü, Konya-Çumra Sulama Birliği Örneği
bu çalışmada konya çumra sulama birliği nin yapısal ve işletmecilik sorunları incelenmiştir . bu amaçla sulama sahasındaki çiftçilerle yüz yüze görüşme şeklinde anket uygulanmıştır . araştırma sonucunda sulama birliği nin yılında kurulduğu mecliste halen üyenin olduğu birlik kayıtlı üye sayısının su kullanıcı sayısının sulama alanın ha sulama oranın sulama randımanın . ve yılı verilerine göre ihtiyaç duyulan suyun karşılanma oranının da . olduğu tespit edilmiştir . yapılan anket sonuçlarına göre çiftçilerin ü sulama suyu kalitesini bilmediklerini ü sulama zamanını toprak nem durumuna bakarak ü bitki gelişimine bakarak ve si de tecrübelerine göre belirlediklerini ü toprağın faydalı su kapasitesi hakkında bilgi sahibi olmadıklarını i yağmurlama ve damla sulama metodunu uyguladıklarını nı sulama konusunda herhangi bir seminere katılmadıklarını ve i ise sulama ücretinin debiye göre belirlenmesini ifade etmişlerdir . çalışma sonucunda birlikte kuruluştan kaynaklanan yapısal eğitim ve mali ve işletmecilikten kaynaklanan sorunların olduğu tespit edilmiş ve öneriler getirilmiştir .
su yönetimi su kaynaklarının planlı bir şekilde geliştirilmesi dağıtılması ve kullanılması olarak tanımlanmaktadır . devlet su işleri sulamaya açtığı alanların işletimini de üstlenmiştir . çalışmada birlik üyesi çiftçilerle yüz yüze görüşme şeklinde anketler yapılmıştır . konya da yıllık ortalama yağış uzun yıllar ortalaması olarak . mm dir . il deki ruhsatsız kuyuların havzadaki toplam kuyulara oranı tür . araştırmaya konu olan çumra sulama birliği meclisi üyelerinin yerleşim yerlerine göre dağılımı aşağıdaki çizelge de verilmiştir . çizelgeden görüleceği gibi birlik sulama alanı ha olup yılında fiilen sulanan alan ha dır . böyle bir sonucun çıkması doğaldır çünkü birlikte yeterli sayıda ziraat mühendisi istihdam edilmemektedir . araştırmaya konu olan çumra ilçesi sulama birliğine üye çiftçilerin sosyal yapıları toprak bitki su ilişkileri hakkındaki bilgi düzeyleri sulama uygulamaları ve birlik sulama hizmetinden faydalanma durumları gibi konuların belirlenmesi amacıyla yapılan anket sonuçları aşağıda alt başlıklar halinde verilmiştir . suda çözünmüş iyonların belli miktarın üzerinde bulunmaları bitkide verimi düşürür yapraklarda yanmaya sebep olur . sulama zamanının belirlenmesinde birliğin rotasyon programı da etki etmektedir . sulamada bitki kök bölgesinde verilecek su miktarı başka bir faktör olarak karşımıza çıkar . sulama suyu miktarı toprakta eksilen faydalı su miktarı olarak ifade edilir . fazla su verilmesi demek tarla sulama randımanının düşük düzeyde olması demektir . araştırmaya katılan çiftçilere verilecek sulama suyu miktarını nasıl belirledikleri sorulmuş alınan cevaplar çizelge da verilmiştir . araştırma bölgesinde yağmurlama sulama metodunun yoğun kullanımı konya bölgesinde daha önce yapılan araştırmalarla . bu oranın yüksek çıkması sulama etkinliğinin iyi olduğunu sulama kayıplarının az olduğunu gösterir . araştırma bölgesinde çiftçilere sulamayla araziye fazla su vermenin zararları sorulmuş çiftçilerin hiç biri fazla su vermenin zararı hakkında bilgisi olmadığını ifade ederken i hayır zararı yoktur demiş ve luk kısım ise kısmen fikirlerinin olduğunu belirmişleridir . çiftçilerin lık bir bölümü fazla su vermenin zararını bilmemeleri veya yoktur demeleri ciddi bir orandır . araştırma alanındaki çiftçilere damla sulama metodu hakkındaki görüşleri sorulduğunda ankete katılanların i kullanmayı düşündüğünü i kullanmayı düşünmediğini ifade etmiştir . araştırma bölgesindeki çiftçilerin büyük bir bölümüne bakıldığında sulama birlikleri hakkında yeterli bilgiye sahip olmadıkları tespit edilmiştir . bu nedenle birliklere yeterli sayıda ve nitelikli personel istihdamı desteği sağlanmalı çalıştırılan personellerin sosyal hakları güvence altına alınmalıdır . sulama şebekelerinin yıllık bakım onarım ve yenileme ihtiyaçlarının güçlükle karşılanabildiği sulama birliklerine devlet desteği yapılmalı düşük maliyette kredi desteği sağlanmalıdır . sulama birliği yeraltı suyu işletmelerinde kullanılan pompaların bakım ve onarımı zamanında yapılmadığından sulama mevsiminde sık sık arızaların görülmesi sulama programından sapmalara neden olmakta bu da çiftçiler arasında huzursuzluğa sebep olmaktadır .
411
147
Tritordeum Hat ve Çeşitlerinin Konya Sulu ve Kuru Şartlarına Adaptasyonunun Belirlenmesi
bu çalışma konya ili çumra ilçesi ekolojik koşullarında tritordeum hat ve çeşitlerinin sulu ve kuru şartlara adaptasyonunu belirlemek amacıyla yıllarında yürütülmüştür . çalışmada aucan bulel ht ht tritordeum hat ve çeşitleri ile larende ve tarm arpa kontrol çeşitleri ve kızıltan çeşit makarnalık buğday çeşitleri tesadüf blokları deneme deseni ne göre üç tekerrürlü olarak yetiştirilmiştir . araştırmada bitki boyu tane verimi bin tane ağırlığı hektolitre ağırlığı protein oranı özellikleri incelenmiştir . sulu ve kuru koşullarda yapılan çalışmada çeşit faktörünün bitki boyu tane verimi bin tane ağırlığı hektolitre ağırlığı protein oranı özellikleri üzerinde istatistiki olarak önemli etkilerde bulunduğu belirlenmiştir . en yüksek bin tane ağırlığı . g ile sulu koşullarda tarm çeşidinde bulunurken en düşük bin tane ağırlığı . g kuru koşullarda ht tritordeum hattında tespit edilmiştir . en yüksek hektolitre ağırlığı . kg ile kuru koşullarda çeşit çeşidinde bulunurken en düşük hektolitre ağırlığı . kg ile kuru koşullarda larende arpa çeşidinde tespit edilmiştir . en yüksek protein oranı . ile kuru koşullarda aucan çeşidinde bulunurken en düşük protein oranı . ile sulu koşullarda larende çeşidinde tespit edilmiştir . en yüksek tane verimi . kg da ile sulu koşullarda kızıltan çeşidinde bulunurken en düşük tane verimi . kg da ile kuru koşullarda aucan tritordeum çeşidinde tespit edilmiştir . sonuç olarak en yüksek tane verimleri kontrol çeşitlerinden alınmış olup konya yöresi sulu kuru koşullarında verim açısından kontrol çeşitlerinin tercih edilmesi uygun olacaktır . ancak kalite değerleri açısından tritordeum hat ve çeşitleri un sanayisinde kullanılabilecek yeni nesil bir tahıl türü olarak ortaya çıkmaktadır . buna ek olarak yüksek verimli kaliteli hastalık ve zararlılara dayanıklı biyotik ve abiyotik stres faktörlerine dayanıklı stabil çeşitlerin geliştirilmesi için daha detaylı ıslah çalışmalarına ihtiyaç duyulduğu düşünülmektedir .
hububat üretimi dünya ekonomisinin ana sektörlerinden biri olup dünya nüfusunun gıda talebi büyük ölçüde hububattan karşılamaktadır . bu yeni nesil tahıl klasik ıslah metotları ile geliştirilmiştir ve gdo değildir . bu konuda yapılan yayınlarda tritordeum un glutenin ve antioksidan özellikleri yönünden büyük önem taşıdığı ve vücudu korumak için kullanılan karotenoid pigmenti oranı yüksek olduğu için özel bir öneme sahip olduğu vurgulanmaktadır . ayrıca gözler için yararlı özelliklerinin olduğu ve kataraktın ilerlemesini önlediği vücutta bakterilerin çoğalmasını engellediği lif içeriği yüksek olduğundan form tutmaya yardımcı olduğu fenolik antioksidan içeriği sayesinde vücudu bakterilere karşı savunduğu koruduğu ve iyileştirdiği vurgulanmıştır . sulu deneme ihtiyaca bağlı olarak damla sulama sistemi ile sulanmıştır . çapalama ile ortamdaki yabancı otlar düzenli olarak uzaklaştırılmıştır . çizelge in incelenmesinden de anlaşılacağı gibi ekim yılında yağış miktarı uzun yıllar ortalamasından daha düşük olmuştur . sıcaklık verileri incelendiğinde ise uzun yıllar ve ekim dönemi kıyaslandığında çok fazla farklılıkların olmadığı görülmektedir . aralık ve ocak aylarındaki sıcaklık ortalaması uzun yıllar ortalaması olarak . ve . iken deneme yılında bu değerler . ve . oc ile farklılık göstermiştir . deneme yılında genel ortalama olarak uzun yıllar ortalamasına göre . oc sıcaklık artışı görülmüştür . ekim deneme yılında buğdayın hızlı büyüme ve gelişme dönemlerine rastlayan bu dört ayda tespit edilen nem ortalamaları uzun yıllar ortalamalarına göre . daha az olmuştur . verim parseldeki bitkiler harman edildikten sonra elde edilen tane ürünü temizlenip tartılarak elde edilen değerler kg da a çevrilmiştir . araştırmadan elde edilen veriler sulu ve kuru koşullar için ayrı ayrı tesadüf blokları deneme desenine göre jump . istatistik paket programında varyans analizine tabi tutulmuş aralarında istatistiki farklılık belirlenen parametreler için lsd testine göre gruplandırma yapılmıştır . denemenin kuru koşullarda ortalama protein oranı . sulu koşullarda ise . olmuştur . buğdayda temel kalite kriteri olan protein miktar ve kalite yönünden hem genotip hem de çevre faktörleri etkisinde olup çevre faktörlerinin etkisi genotipten daha büyüktür . yapılan araştırmalarda protein yönünden gen kaynağı olarak kullanılan üstün çeşitlerin elverişsiz çevre koşullarında oldukça düşük protein oranlarına sahip oldukları gözlenmiştir . hektolitre ağırlığı bakımından çeşitler arasında p . seviyesinde önemli farklılık bulunmuştur . hektolitre ağırlığı en fazla . kg ile kuru koşullarda yetiştirilen çeşit makarnalık buğday çeşidinde ve en az ise . kg ile kuru koşullarda yetiştirilen larende arpa çeşidinde elde edilmiştir . yabancı madde miktarı da hektolitre ağırlıkları üzerine etki eder . tane verimi en fazla . kg da ile sulu koşullardaki kızıltan makarnalık buğday çeşidinde ve en az ise . kg da ile kuru koşullardaki aucan tritordeum çeşidinde elde edilmiştir . tane verimindeki farklılıklar büyük oranda çeşitlerin genetik özelliklerinden kaynaklanmaktadır kızıltan ve çeşit kontrol makarnalık buğday çeşitlerinin çok ağır aucan bulel ht ve ht çeşitlerinin ağır sınıfında yer aldığı tespit edilmiştir tercih edilmesi uygun olacaktır .
523
264
null
günümüzde hızla gelişen bilgisayar bilimleri teknolojileri faydalarının ve hayatı kolaylaştıran işlevlerinin yanında birçok konuda da aşılması gereken problemlere neden olmuştur . bu problemlerden biri de dijital ortamda işimize yarayacak olan dokümanı bulmaktır . makalede anlatacağımız çalışma dijital ortamdaki evrakların özetlerinin çıkarımı üzerine olacaktır . kullanıcıya bütün evrağı gözden geçirme yerine anlaşılır özetler çıkaran bir sistem bahsettiğimiz problemin çözümüne önemli katkıda bulunacağını düşünmekteyiz . doğal dil işleme konusunun alt dallarından biri olan metin özetleme üzerine yapılan bu çalışmada türkçe dili esas alınmıştır . dijital ortamdaki türkçe evrakların özetlerinin çıkarımı konusundaki makaleler ve yapılmış olan çalışmalar incelenmiştir . literatürde metin özetleme üzerine yapılan çalışmaların ingilizce dilinde yoğunlaştığı görülmüştür . türkçe dilinin ingilizce dilinden farklı köken ve gramer yapısında olmasından dolayı da karşılaşılan zorluklar ve çözüm yolları açısından farklı çözüm yolların bulunması gerektiği anlaşılmıştır .
doğal dil işleme ana malzemesi gereği yüzyıllardır konuşulan gramer yapısı ve kurallarıyla günümüze kadar ulaşmış diller üzerinde bilgisayar biliminin incelediği bir konudur . türkçe ural altay dil ailesinden ve sondan eklemeli bir dildir . dolayısıyla bu özelliklerinin getirdiği bazı zorluklar doğal dil işleme konusunda ortaya çıkmaktadır . doğal dil işleme çalışmaları ana ve ara uygulamalar olarak iki gruba ayrılabilir . ara uygulamalar ise tümceyi öğelerine ayırma çözümleme biçimbilimsel analiz sözcük anlamını belirginleştirme gibi ana uygulamalar için gerekli işlemleri gerçekleştirirler . dolayısıyla doğal dil işleme konusu bir çok alt dallara ayrılmaktadır . bu zorluklar şöyle tanımlanabilir kuralsız ve bozuk yazılar kuralsız ve anlaşılmaz konuşmalar konuşmayı dilimleme metni dilimleme sözcük niteliklerini belirleme anlam belirsizliklerini giderme söz dizimsel belirsizliklerin giderilmesi konuşma planı bu çalışmada incelenecek olan metin özetleme konusu da doğal dil işlemenin üzerinde çalışılan önemli alt dallarından biridir . lin ve hovy e göre de metin özetleme şu süreçlerdir oluşmaktadır . metin özetleme bazı kaynaklara göre de şöyle gruplandırılmıştır çıkarımsal özet ve özetçe . çıkarımsal özet konu ile en ilgili metin parçalarını belki küçük değişikliklerle seçmeyle oluşturulur . iki durumda da bazıları özetlemeyi bir belgenin sıkıştırılması veya yoğunlaştırılması olarak düşünebilir . pozitif negatif sözcük olarak tanımlanan sözcüklerin olup olmadığına bakılır . pozitif sözcük özetle sonuç olarak sonuçta gibi metni toparlayıcı cümlelerin içerisinde geçen sözcüklere denir . en sık geçen sözcüklerden başlanarak bir sıralama yapılır ve genellikle bu listenin u değerlendirmeye alınır . cümlenin anlamını pekiştiren eş dizimli sözcüklerin olup olmadığına bakılır . cümle içerisinde varlık isimlerini tanıma yöntemi kullanılarak ilgili sözcükler seçilir ve buna göre puanlandırılır . metin madenciliğinde amaç kullanılan metin içerisinden anlamlı istatistiksel veriler çıkarmaktır . örneğin metin içerisinde işareti olan cümleler içerisinde sayısal ifadelerin olduğu cümleler gibi . bu çalışmayla cümle seçim metotlarına yeni bir kriter eklenmiştir . türkçe için bir başka çalışma da yılında metin içerisindeki cümlelerin konumlarından yola çıkarılarak geliştirilmiştir . yılında a . güran e . bekar ve s . akyokuş tarafından yapılan türkçe metinlerde özetleme işlemi için farklı bir yaklaşım da kullanılmıştır . ikinci yöntemde de tekrar bir matris oluşturulup cümle puanlandırılması yapılmakta ve birinci yöntemdeki olumsuzlular giderilmektedir . çıkarımsal özetleme üzerine yapılan diğer bir çalışmada yılında m . g . özsoy f . n . alpaslan ve i . çiçekli tarafından yapılmıştır . c m algoritması ile cümleler arasındaki benzeşimleri kullanılarak belge içerisindeki özete girebilecek olan temsilci cümleler belirlenmiş olur . şimdiye kadar yapılan hem yapısal hem de anlamsal türkçe metin özetleme çalışmalarında önemli sonuçlar alındığı yukarıda verilen çalışmalarda da görülmektedir .
380
124
ORMANSIZLAŞMANIN ÖNLENMESİNE YÖNELİK GÖRÜŞLERİN BELİRLENMESİ: ISPARTA İLİ ÖRNEĞİ
çalışmanın amacı türkiye de ormansızlaşmaya neden olan etmenleri incelemek ve halkın çevresel sorunlara olan bilgi ve ilgi durumunu ölçmektir . bu kapsamda ısparta uygulamalı bilimler üniversitesi orman fakültesi orman mühendisliği bölümü öğrencileri mezun orman mühendisleri ısparta orman bölge müdürlüğündeki orman mühendisleri memurlar işçiler ve diğer meslek gruplarından oluşan kişilik bir grubun bakış açıları değerlendirilmiştir . çalışmada veri toplama yöntemi olarak anket tekniğinden yararlanılmıştır . anket sorularında li likert ölçeği kullanılmıştır . elde edilen verilerin değerlendirilmesi için spss . istatistik paket programından yararlanılmış ve istatiksel analizlerde anlamlılık düzeyi ölçüt alınmıştır . verilerin normal dağılıma sahip olmaması sebebiyle parametrik olmayan testlerden spearman s rho korelasyon analizi ile veriler analiz edilmiştir . araştırmada önemli bulgular olarak günümüzde yaşanan en önemli çevresel sorunlar iklim değişikliği ve kuraklıktır . katılımcılar orman kaynaklarından en çok endüstriyel odun kullanımı ve yakacak odun kullanımı olarak faydalanmaktadır . katılımcılar orman kaynaklarının tahrip ve yok olmasını istememektedir . ormanların gelecek nesillere kalmasına önem vermektedir . katılımcılara göre ormanların erozyon ile mücadeleyi arttırmak için para harcanabilir . katılımcıların si ormanların sağladığı birçok fayda ve hizmeti dikkate alarak ekosistem hizmet ödemesi yapabileceklerini belirtmiştir . katılımcılar ekosistem ödemelerini orman genel müdürlüğü ve türkiye erozyonla mücadele ağaçlandırma ve doğal varlıkları koruma vakfı ya yapmak istemektedir . katılımcılar çeşitli çevre sorunlarından ve doğal afetlerden korunmak istediklerini belirtmiştir . katılımcılara göre ormansızlaşma yanlış arazi kullanımı ve meralardaki aşırı otlatma erozyona sebep olmaktadır . katılımcılara göre bu araştırmanın sonuçları ormancılık politikalarının belirlenmesinde yeni bir bakış açısı sağlayacaktır .
dünyada ve türkiye de toprak ve su gibi doğal kaynaklar hatalı kullanım yüksek nüfus artışı doğal kaynaklara yönelik çok yönlü istekler vb . bu durum da beraberinde doğal kaynaklarda geri dönüşü olmayan bozulumlara neden olmaktadır . nedenler sonucu tarım arazileri daralmakta kirlenme ve erozyon sonucunda toprağın verimi düşmektedir . toprak rezervinin azaldığı yerlerde tarım yapmak imkansız hale gelmektedir . ülkemizde gün geçtikçe birim alandan alınan verim azalmaktadır . ülkemizin ünde hafif düzeyde sinde orta derecede ünde ise şiddetli ve çok şiddetli derecede erozyon görülmektedir . günümüzde dünya arazi varlığının i kuraklıktan etkilenmektedir . dünyada ve türkiye de ormansızlaşmayı önlemek için yasal düzenlemeler yapılmalı çeşitli kurumsal yapılandırmalara gidilmeli halk bilinçlendirilmelidir . bunlara ek olarak ağaçlandırma çalışmalarına önem verilmeli rehabilitasyon çalışmaları yapılmalı orman alanlarının korunması sağlanmalı bozuk orman alanları iyileştirilmeli tarım alanlarında uygun işleme yöntemleri kullanılmalı organik tarım destekleri arttırılmalı yenilenebilir enerji kullanımı yaygınlaştırılmalıdır . alınan önlemlerin sonucunda tarım topraklarından daha çok verim elde edilecek kırsal alanda fakirlik ve işsizlik sorunları ortadan kalkacak ve bunun sonucunda büyük kentlere yapılan göçler azalacaktır . ülkeler bozulmuş arazileri iyileştirmek için harcadıkları parayı kendi gelişim ve refahları için kullanarak kalkınmışlık seviyelerini arttırmış olacaktır . doğal karbon yutağı görevi gören ormanların ve ağaçlık alanların ortadan kalkması bu alanlarda depolanan karbondioksit gazının yeniden atmosfere salınmasına ve sera etkisinin artmasına sebep oluyor . dünyadaki bitki ve hayvan türlerinin inin ormanlık alanlarda yaşadığı tahmin ediliyor . toprağın bozulması daha birçok olumsuzluğu beraberinde getirmektedir . anket uygulamasında örnek büyüklüğü n eşitliğinden hesaplanmıştır . ancak yapılan çalışmada daha gerçekçi ve sağlıklı sonuçlara ulaşabilmek adına katılımcı sayısı artırılarak toplam kişi üzerinde anket uygulaması yapılmıştır . verilerin normal dağılıma sahip olmaması sebebiyle parametrik olmayan testlerden spearmans s rho korelasyon analizi testi ile veriler analiz edilmiştir . buna göre araştırmaya katılanların ü köyde ü beldede ü kasabada i ilçede i ilde yaşamaktadır . yapılan değerlendirmede en önemli çevresel sorunlar sırasıyla iklim değişikliği kuraklık ve su kıtlığı insan kaynaklı çevre kirliliği ormansızlaşma ve ekosistemlerin bozulması olarak bulunmuştur . bu soruya verilen diğer seçenekli cevaplar da çölleşme tarımsal üretimin azalması erozyon doğal afetler ve biyolojik çeşitliliğin azalmasıdır . çalışmada elde edilen sonuçlar başsüllü nün çalışması ile benzerlik göstermektedir . katılımcıların si için ormanların gelecek nesillere kalması çok önemlidir katılımcıların ü bu görüşe katılmıyorum veya fikrim yok cevabını vermiştir . katılımcıların si ödeme miktarını yaparken ormanların sağladığı diğer hizmet ve faydaları da dikkate aldıklarını belirtirken i dikkate almıyorum veya fikrim yok şeklinde belirtmiştir . katılımcıların i bu araştırmanın sonuçlarının ormancılık politikalarının belirlenmesinde yeni bir bakış açısı sağlayacağını belirtirken i bu görüşe katılmadıklarını veya fikirlerinin olmadığını belirtmiştir . katılımcıların bu cevapları vermesinde büyük etken ise günümüzde yaşanan çevresel problemlerin artmasıdır .
426
231
FARKLI BİR MESLEK GRUBU; ACİL YARDIM VE AFET YÖNETİCİLERİ
türkiye deki acil yardım afet yönetimi itfaiye hizmetleri avrupa birliği ülkeleri ile kıyaslandığında farklı yönetim başlıkları altından sunulmaktadır . avrupa birliği ülkelerinde ise durumun farklı olarak tek numara sistemi üzerinden yürütüldüğü görülmektedir . bu farklılığın giderilmesi amacıyla yılında çanakkale onsekiz mart üniversitesi sağlık yüksekokulu bünyesinde acil yardım ve afet yönetimi lisans bölümü açılmış ve öğrenci alımına başlamıştır . bölüm müfredatı sağlık bilimleri yönetim bilimleri eğitim bilimleri teknik bilimler ve diğer alanları kapsayan dersleri içermektedir . bölümün sivil toplum temsilcisi olarak yılında kurulan acil durum ve afet yönetimi derneğinin girişimleri ile birlikte acil yardım ve afet yönetimi lisans mezunlarının unvan sorunu yükseköğretim kurulunun vermiş olduğu kararlarla çözüme kavuşmuştur . yükseköğretim kurulu başkanlığı yılında üniversiteler arası kurul görüşü ile bölüm müfredatında yer alan medikal kurtarma derslerinin varlığını göz önüne alarak acil yardım ve afet yönetimi mezunlarının acil yardım ve afet yöneticisi ünvanını kullanmalarını uygun görmüştür . bölümün kuruluş amacından yola çıkarak acil yardım ve afet yöneticileri derneği tarafından ı . ve ıı . ayay eğitim öğretim çalıştayları düzenlenerek görev tanımları müfredat çalışmaları istihdam alanlarına yönelik çalışmalar yapılmıştır . düzenlenen çalıştaylar sonucunda acil yardım ve afet yöneticilerin görevleri istihdam alanları ve bölümün çerçeve eğitim programı belirlenmiştir . bu yazıda acil sağlık hizmetleri afet yönetimi ve itfaiye alanlarında farklı bir meslek grubu olarak ortaya çıkan acil yardım ve afet yöneticilerinin istihdam alanları ve görevleri hakkında bilgi verilmesi amaçlanmıştır .
ülkemizdeki acil yardım afet yönetimi itfaiye hizmetleri avrupa birliği ülkeleri ile kıyaslandığında farklı yönetim başlıkları altından sunulmaktadır . günümüzde acil yardıma ihtiyaç duyan bireyler olayın şekline göre farklı birimleri arayarak hizmet almak durumundadırlar . avrupa birliği ülkelerinde hizmet sunumu tek numara üzerinden gerçekleştirilmektedir . afet yönetimi tıbbi müdahale itfaiye ve rehabilitasyon çalışmalarının aynı düzlem üzerinde birleştirilmesi ve sunulması farklı disiplinlerin bir araya getirilmesi suretiyle formal bir eğitim sistemi içerisinde verilebilir . farklı çalışma alanlarına sahip kurumların tek elden hizmet sunabilmesi bu alanlarda bütünleşik eğitim almış bireyler tarafından gerçekleştirilebilir . bu ihtiyacın giderilebilmesi için ilk olarak yılında çanakkale onsekiz mart üniversitesi sağlık yüksekokulu bünyesinde acil yardım ve afet yönetimi lisans bölümü açılmış ve öğrenci alımına başlamıştır . bölüm bünyesinde sağlık bilimleri yönetim bilimleri eğitim bilimleri teknik bilimler ve sınırlı olmak üzere diğer alanlardan birçok ders bulunmaktadır . bölümün ilk iki yılı özellikle acil sağlık hizmetlerine yönelik son iki yılı ise yönetim eğitim ve teknik bilimlere yöneliktir . yükseköğretim kurulu başkanlığı yılında üniversiteler arası kurul görüşüyle birlikte bölümün medikal kurtarma derslerini içermesi nedeniyle acil yardım ve afet yönetimi mezunlarının acil yardım ve afet yöneticisi unvanını kullanmalarını uygun görmüştür . bölümün sivil toplum temsilcisi olan acil yardım ve afet yöneticileri derneği akademisyenlerin ve ilgili sivil toplum kuruluşlarının katılımıyla ı . ve ıı . ayay eğitim öğretim çalıştayını gerçekleştirmiştir . çalıştay sonuç raporlarına bakıldığında acil yardım ve afet yöneticisinin tanımsal ifadesi yapılmıştır . acil yardım ve afet yöneticisi alanına özgü araç gereçleri kullanmak suretiyle aşağıdaki belirtilen görevleri yerine getirir . acil yardım ve afet yönetimi lisans mezunlarının acil yardım ve afet yöneticisi olarak çalışabilecekleri muhtemel istihdam alanları aşağıdaki şekilde belirlenmiştir . başbakanlık afet ve acil durum başkanlığı eğitim merkezi . sağlık bakanlığı acil sağlık hizmetleri genel müdürlüğüne bağlı birimler . . büyük şehir belediyeleri afet koordinasyon merkezlerinde . acil yardım ve afetlerle ilgili sivil toplum kuruluşları olarak belirlenmiştir . acil sağlık afet yönetimi itfaiye hizmet sunumlarının tek çatı altında yürütülmesinden doğabilecek nitelikli personel ihtiyacının karşılanması noktasında kurulan acil yardım ve afet yönetimi bölümü bu konuda tek olma özelliğini taşımaktadır . bölümün sivil toplum temsilcisi olan acil yardım ve afet yöneticileri derneği ilgili kurumlarla görüşmeler yapmış ve birçok çalıştay düzenlemiştir . bu çalışmalar sonucunda ünvan görev tanımları ve istihdam alanları belirlenerek çerçeve eğitim programı oluşturulmuştur . bu çalışmaların ve çalıştayların sonuç raporları incelendiğinde hastane öncesi acil sağlık afet yönetimi ve itfaiye alanlarında gelişimi takip eden yönetsel gücü gelişmiş alanında donanımlı yeni bir meslek grubunun ortaya çıktığı görülmektedir .
426
233
Üçüncü Basamak Sağlık Hizmeti Veren Bir Merkezde İzlenen Prematüre Bebeklerin Sağlık, Eğitim, Rehabilitasyon ve Sosyal Alanlardaki Karşılanmamış Gereksinimleri
antenatal ve neonatal bakım koşullarındaki iyileşmelere bağlı olarak prematüre bebeklerin mortalite oranları azalmıştır . mortalitedeki azalmaya rağmen kısa ve uzun dönemde bebeklerin morbiditelerinin arttığı sağlık sorunları ve gelişimsel riskleri açısından sağlıklı yaşıtlarına göre farklı hizmet modelleri ile izlenmeleri gerekliliği ortaya çıkmıştır . riskleri ya da özel gereksinimleri nedeniyle izlemde olan prematüre bebeklerin sağlık eğitim rehabilitasyon ve sosyal hizmetler alanlarında gereksinimlerinin olduğu bilinmektedir . bu araştırmada en iyi koşulların sağlandığı üçüncü basamak sağlık hizmeti veren bir merkezde izlenen bebeklerin sağlık eğitim rehabilitasyon ve sosyal gereksinimlerinden karşılanmamış gereksinimlerinin ve hizmet açığının saptanması araştırılmıştır . gereç ve yöntemler ankara üniversitesi tıp fakültesi çocuk sağlığı ve hastalıkları gelişimsel pediatri bilim dalı polikliniğine başvuran prematüre bebekler ve çocuklar uzmanlar tarafından değerlendirildi . bu değerlendirmede çocu ların var olan sağlık eğitim rehabilitasyon ve sosyal hizmetler gereksinimleri ve bu gereksinimlerin karşılanıp karşılanmadığı hizmet gereksinimi uzman formu ile saptandı . araştırmaya yaşları ay olan prematüre bebek dahil edildi . birinci basamak sağlık hizmetlerinden inin eğitim rehabilitasyon ve sosyal hizmetlerden sının ve üçüncü basamak sağlık hizmetlerinden ünün karşılanmadığı ve hizmet açığı olduğu saptandı . araştırmada prematüre bebeklerin üçüncü basamak bir sağlık merkezinde bütüncül izlem modeli ilkelerine göre izlenmelerine ve ülkemiz koşullarına göre en iyi bakımı ve izlemi almalarına karşın gerek sağlık gerekse eğitimrehabilitasyon sosyal hizmetler yönünden hizmet açığı olduğu saptanmıştır . bu açığın devam etmesine neden olan koşulların belirlenmesi ve önlenmesine yönelik stratejilerin geliştirilmesi gereklidir .
erken doğum dünya sağlık örgütü tarafından yapılan tanımlamalara göre gestasyonel hafta arasındaki doğumlar olup doğum ağırlığı gramın altında olan yenidoğanlar düşük doğum ağırlıklı gram arasında olanlar çok düşük doğum ağırlıklı gramın altında olanlar ise aşırı düşük doğum ağırlıklıdır . uzun süren yoğun bakım yatışlarının ardından eve taburcu edilen prematüre bebeklerde kronik akciğer hastalığı prematüre retinopatisi işitme sorunları beslenme zorlukları büyüme geriliği hidrosefali gibi tıbbi sorunlar dil bilişsel hareket ilişki iletişim kurma gibi gelişimsel alanlarda gecikme davranış sorunları ile karşılaşılmaktadır . tarafından yapılmış üçüncü basamak sağlık hizmeti veren bir hastanede doğan ve yenidoğan yoğun bakım ünitesinde yatan taburculuk sonrasında aynı hastanede bütüncül izlem modeli ile izlenen çdda bebeklerin . yaş gelişimsel sonuçları incelenmiş ve bu yöntemin gelişimsel sonuçlara olumlu katkısı olduğu saptanmıştır yeterince karşılanmamış ya da karşılanması gecikmiş üçüncü basamak sağlık hizmeti gereksinimi olduğu ve bu karşılanmamış gereksinimlerin ünün ruh sağlığı ve hastalıkları ile ilgili gereksinimler olduğu görüldü . pediatrik nöroloji ve göz hastalıkları alanlarında gereksinimleri olan prematüre bebeklerde hizmet açığı olmadığı belirlendi . prematüre çocukların tamamının ailelerinin gelişimlerini ev ortamında desteklemesine gereksiniminin olmasına rağmen inin gereksinimlerinin karşılanmadığı tespit edildi . araştırmamızda çocukların i birinci ve üçüncü basamak sağlık hizmetlerini hastanemizde bütüncül izlem modeli ilkelerine uygun olarak almış gereksinimlerine en uygun eğitim rehabilitasyon ve sosyal hizmetlere yönlendirilmişlerdir . bilimsel yazındaki araştırmalarda prematüre bebekler örneklem grubu içinde yer bealmakla birlikte değerlendirilen işlev ve kısıtlılıkların nedenleri hizmet gereksinimleri ve hizmet açığı tüm özel gereksinimi olan çocukları yansıtmaktadır . araştırmamızda yalnızca prematüre doğan çocuklar örnekleme alınmıştır . prematüre bebekler için en iyi koşulların sağlanarak izlendiği merkezimizde saptanan yüksek birinci basamak sağlık hizmeti açığı oranını azaltmak için ailelerin koruyucu diş hekimliği hizmetlerine ve düzenli sağlık izleminin önemine dair bilgilerinin artırılması gerekmektedir . örneklemimizi oluşturan çocuğun ünün üçüncü basamak sağlık hizmeti gereksinimi vardır ve bu gereksinimlerin ü karşılanmamıştır . abd den özel gereksinimleri olan çocukları kapsayan farklı araştırmada fulda ve ark . bu oranın yüksek olarak devam etmesi ailelerin ve çocukların hizmetlere ulaşmada sorun yaşadığını düşündürmektedir . tarafından yapılan adda bebeklerin dahil edildiği bu çalışmada . araştırmamızın yalnızca prematüre bealmakla beklere ait veriler ile yapılmış olması güçlü yanıdır . bu açığın devam etmesine neden olan koşulların belirlenmesi ve önlenmesine yönelik stratejilerin geliştirilmesi gereklidir .
500
220
Çocuklarda Hemoptizi: Bazen Önemsiz Bazen Ürkütücü
hemoptizi nadir görülen ancak bazen hayatı tehdit eden solunum sistemi kaynaklı kanamadır . hemoptizi altta yatan neden ne olursa olsun hastayı aileyi ve hekimi tedirgin eden bir durumdur . hemoptizi nedenleri ırklara yaşanılan bölgelere ve çalışma yöntemlerine göre değişiklik gösterebilir . hemoptizi ile başvuran çocukların etiyolojilerinin gözden geçirilmesi amaçlanmıştır . çocuk göğüs hastalıkları polikliniğine hemoptizi nedeniyle başvuran hastalar etiyoloji tedavi ve takip açısından retrospektif olarak gözden geçirildi . hemoptizi yakınması ile başvuran hastanın ortalama yaşı . . yıldı . hemoptizinin en sık nedeni olarak hastada solunum yolu enfeksiyonları görüldü . daha sonra psödohemoptizi nedeni olan gastrointestinal kanama burun kanaması ve gingivostomatitdi . bu hastaların öykülerinde kanamayla beraber öksürük tarif etmesinin tanı açısından karışıklık oluşturduğu görüldü . hastaların öykü ve fizik muayene bulgularına göre sinde invaziv olmayan tetkikler ile tanı konulurken un a endoskopi bronkoskopi ve anjiyografi gibi invaziv tetkikler gerekmiştir . etiyolojide çok fazla hastalık olduğu göz önünde bulundurulursa hemoptizi yakınması ile başvuran çocuklarda iyi öykü almak çocuk ve aile ile iyi iletişim kurmak ve ayrıntılı fizik muayene yapmak tanıda oldukça yol gösterici olmakta bazı hastalarda ise ayrıntılı ve invaziv tetkikler ile tanı koyulabilmektedir .
çocuklarda nadir görülmekle birlikte bazen hayatı tehdit edebilecek şiddette olabilir . avrupa ülkelerinde çocuklarda hemoptizinin en sık nedeni kistik fibrozis olmasına rağmen sosyoekonomik düzeyi düşük ülkelerde tüberküloz ve çeşitli kronik akciğer enfeksiyonları başta gelmektedir . bu çalışmada üçüncü basamak bir çocuk göğüs hastalıkları polikliniğine hemoptizi yakınmasıyla başvuran hastalarda hemoptizi nedenleri ve tanı yöntemlerinin gözden geçirilmesi amaçlanmıştır . ocak ve aralık yılları arasında çocuk göğüs hastalıkları polikliniğine hemoptizi yakınmasıyla başvuran yaş altındaki hastaların dosyaları gözden geçirildi . tanı için ayrıntılı öykü fizik muayene ve hastaların bulguları ve tüm hastalarda kanama parametreleri akciğer grafisi üst alt solunum yollarının endoskopik muayenesi yapıldı . bu tetkiklerin normal saptandığı hastalar bronkoskopi ve veya akciğer tomografisi ile değerlendirildi . akciğer tomografi bulgularında vasküler anomali ya da arteriovenöz malformasyon saptanan hastalara anjiyografi yapılırken bulguları kollajen doku hastalıklarının akciğer tutulumunu düşündüren hastalar bu hastalıklar açısından ayrıntılı olarak incelendi . istatistiksel analizlerde spss v . . programı kullanıldı . ölçüm verileri ortalama ve standart sapma şeklinde ifade edildi . ocak ve aralık yılları arasında çocuk göğüs hastalıkları polikliniğine toplam hasta başvurdu . hastaların ü açık kırmızı renkli kanama ile başvurdu . nazofaringeal kitle fasyal arteriovenöz malformasyon ve kist hidatik saptanan dört hasta opere edildi . munchausen ve munchausen by proxy sendromu olan dört olgu ve aileleri psikiyatri bölümüne yönlendirildi . çocuklar çoğu zaman balgamlarını çıkaramayıp yuttukları için kanama belirgin bir düzeye gelmedikçe fark edilmeyebilir . konjenital kalp hastalıkları çocuklarda sık saptanan hemoptizi nedenleri arasında yer almaktadır . literatürde özellikle fontan prosedürü uygulanan hipoplastik sol kalpli olgular ya da triküspit atrezisi olan çocuklarda yıllar sonra masif hemoptizi görüldüğü çeşitli olgu sunumlarında bildirilmiştir . hemoptizi nedeniyle değerlendirdiği çocukta yabancı cisim aspirasyonları ikinci sırada saptanmıştır . çalışmamızda hemoptizi nedeni olarak yabancı cisim aspirasyonu saptanmamıştır . şüpheli öyküsü ve davranışları olan ve tüm değerlendirmelere rağmen etiyoloji saptanamayan hastalarda yapay hemoptizi ayırıcı tanıda düşünülmelidir . bu hastalar sıklıkla yanak mukozasını ısırıp kanamaya neden olabilir . literatürde her ne kadar kronik solunum yolu enfeksiyonlarından tüberkülozun hemoptizi etiyolojisinde yeri olduğu bildirilmiş olsa da çalışmamızda hiçbir olguda tüberküloz saptanmamıştır . ancak tüberküloz prevelansının yüksek olduğu ülkelerde ayırıcı tanı da akılda tutulmalıdır . öykü ve fizik muayene bulgularına göre hastaların unda endoskopi bronkoskopi ya da anjiyografi gibi invaziv tetkikler gerekti . ayrıntılı öykü ve fizik muayene ile gereksiz ileri incelemelerden kaçınılabilir ve hafif hemoptizisi olan olgularda öykü ve fizik muayenede altta yatan önemli bir hastalık bulgusu yoksa hastalar belli bir süre daha invaziv tetkikler yapılmadan önce takip edilebilir . sonuç olarak hemoptizi nedenleri ırklara ülkelere ve çalışma yöntemlerine göre değişiklik gösterebilir .
409
176
Türkiye'de E-devlet Dersleri
lardan itibaren hızla gelişmekte olan e devlet çalışmalarının özellikle lerde türkiye de daha yoğun ilgi görmeye başlamasıyla beraber kamu yönetimi alanında bu konuya ilgi duyan araştırmacı sayısı artmıştır . nicel ve nitel artışların bir uzantısı olarak zamanla kamu yönetimi ders programlarında yansımalar görülmeye başlanmıştır . söz konusu çalışma ile hedeflenen bu yansımaları bir fotoğraf şeklinde ortaya koyabilmektedir . bu amaçla türkiye deki kamu yönetimi bölümleri lisans programlarında yer alan e devlet ve bilgi ve iletişim teknolojileri dersleri incelenmeye çalışılmıştır . araştırma kapsamında kamu yönetimi ve siyaset bilimi ve kamu yönetimi bölümlerinin ders listeleri taranmış ilgili dersler listelenmiştir . doğrudan e devlet ve uygulamalarını inceleyen dersler ve ders sorumluları tespit edilerek ders sorumlularıyla yarı yapılandırılmış formlar üzerinden derinlemesine mülakatlar gerçekleştirilmiştir . aynı şekilde elde edilen ders izlenceleri içerik analizine tabi tutularak türkiye çapında dersler arasındaki benzerlik ve farklılıklar belirlenmeye çalışılmıştır . farklı ülke örnekleriyle karşılaştırmalar yapılarak derslerin gelişimi süreci ve yayılımı incelenmiş tetikleyici aktörler ve faktörler sorgulanmıştır .
son yirmi yıldır yönetsel hayatın içerisinde yer alan ve teknolojik gelişmelere paralel olarak son yıllarda daha da yoğun tartışılan e devlet kavramı genel bir ifadeyle devletin teknolojik yenilikleri kullanabilmesi geliştirdiği çevrimiçi uygulamalarla vatandaşlarına işletmelere kısacası tüm kamuya bilgi ve hizmet sunması olarak tanımlanabilir . bilgi ve iletişim teknolojilerinin hızlı gelişimi de bu aracın kullanılabilirliğini arttırmıştır . uluslararası kuruluşların ve yapıların da destekleri dünya genelindeki e devlet uygulamalarının nicel ve nitel artışına olanak sağlamıştır . e devlet konusunun hem devlet tarafından hem vatandaş tarafından ilgi görmesi özellikle kamu yönetimi alanında çalışmalar yapan pek çok akademisyenin e devlet konularına yönelik araştırmalar yapmasına kapı açmıştır . brezilya da yılından itibaren benzer süreçleri yaşamaktadır . verilecek eğitimlerin dijital uçurumu kapatmaya yardımcı olabilme ihtimali de olayın farklı bir boyutudur . yılında abd de doktora programlarına yönelik gerçekleştirilen çevrimiçi taramalarda üniversitede kamu işleri ve kamu yönetimi alanında doktora programı olduğu tespit edilmiş bunlardan ünün müfredatlarını çevrimiçi olarak yayınladığı ve bu programların hemen hepsinde e devlet bilgi teknolojileri derslerinin yer aldığı görülmüştür . grafikte abd de kamu yönetimleri müfredatlarında en fazla önerilen derslerin e devlet dersleri ve kamu yönetimi teknikleri dersleri olduğu görülmektedir . bu sosyal değişimlerin kimi ders kataloglarına da yansıdığı görülmektedir . endüstri toplumundan bilgi toplumuna geçme amacındaki türkiye bu dönüşümü sağlayabilmenin en önemli koşullarından birinin e devlet uygulamalarını genişletmek ve yaygınlaştırmak olduğunun farkına varmıştır . yılından beri sürdürülen e devlet çalışmaları özellikle e avrupa projesiyle beraber hız kazanmıştır . ocak da kamu kuruluşların ait web sitesi sayısı . e ulaşmıştır . doğmuştur . alanın doğasından gelen yenilenme ve reforme etme özelliği hem uygulamalara hem derslere yönelik takiplerde göz ardı edilmemesi gereken bir unsurdur . benzer şekilde kamu sektöründeki uygulamaların değişmesi kamu yönetiminde nelerin öğretilmesi gerektiğini de değiştirmektedir derslere yönelik talebi arttırmak için uygulama ağırlıklı ders içeriklerinin hazırlanması ve uygulayıcılarla derslerin zenginleştirilmesi türkiye için de faydalı olabilir . böyle bir talep selçuk üniversitesi nde seçmeli olan dersin zorunlu hale gelmesine yani arzın oluşumuna aracılık etmiştir .
501
143
YENİDOĞANDA NADİR BİR SOLUNUM SIKINTISI SEBEBİ: KONJENİTAL LOBER AMFİZEM
konjenital lober amfizem akciğerin bir lobunun aşırı havalanması nedeniyle solunum yetmezliği semptomlarına neden olan nadir bir anomalidir . takipne interkostal çekilme ve asidoz ile getirilen ve acil lobektomi yapılan sol üst lobu tutan lober amfizem olgusu sunulmuştur . konjenital lober amfizem her ne kadar çocukluk çağındaki akut solunum yetmezliği sebepleri arasındaki nadir patolojilerden birisi olsa da bazen acil lobektomi gerektirmesi nedeniyle akılda tutulması gereken bir anomalidir .
yenidoğanın solunum sıkıntısı sık karşılaşılan klinik bir durumdur . kendisini siyanoz takipne ve interkostal çekilme semptomlarıyla gösteren birçok medikal sorun mevcuttur . konjenital lober amfizem yenidoğan döneminde solunum yetmezliği semptomlarına neden olabilen ve çok nadir karşılaşılan bir anomalidir . yenidoğan döneminde solunum sıkıntısı bulgularıyla getirilen ve kla ön tanısı ile opere edilen bir hasta sunulmuştur . günlük yenidoğan takipne siyanoz ve interkostal çekilme bulguları ile acil servisimize getirildi . şikayetlerinin gün önce başladığı ve şiddetinin giderek arttığı öğrenildi . sol hemitoraksta solunum sesleri alınmıyordu oksijen satürasyonu arasında ve kalp atım hızı dk idi . akciğer grafisinde sol akciğer üst lobda havalanma artışı ile birlikte kalp ve mediastinal yapılarda karşı tarafa kayma saptandı . çekilen bilgisayarlı tomografide sol akciğer üst lobda havalanma fazlalığı kalp ve mediastende sağa itilme mevcuttu . hastanın klinik ve radyolojik bulguları ışığında kla ön tanısıyla acil olarak operasyona alındı . interkostal aralıktan yapılan torakotomi ile sol üst loba ulaşıldı . histopatolojik incelemede hipoalveolar tip lober amfizem olarak değerlendirildi . çoğunlukla sol üst lobu tutan hastalığın yaklaşık yarısı idiyopatiktir . solunum sıkıntısı olan hastalarda kla nin akla gelmesi tanı açısından çok önemlidir . p a akciğer grafisinde ilgili lobun aşırı havalanması ve mediastinal kayma görülebilir ve bu görünüm bazen tansiyon pnomotoraksla karıştırılarak göğüs tüpü takılmasıyla sonuçlanabilir . tanıda sık kullanılan diğer bir radyolojik tetkik bilgisayarlı tomografi dir . bt de ise hiperaerasyon gösteren ve bası yapan akciğer dokusu rahatlıkla görülebilmektedir . operasyona karar verilen hastaların yönetiminde dikkat edilmesi gereken önemli bir husus intratrakeal entübasyon ve pozitif basınçlı ventilasyon sırasında hastalıklı akciğer dokusuna daha fazla miktarda hava kaçmakta ve bu durum etraf dokulara daha fazla basıya sebep olarak hastanın kötüleşmesine sebep olabilmesidir . ica aralıktan yapılan torakotomi sırasında aşırı havalanma gösteren lobun insizyondan dışarıya protrüde olduğu ve hastanın satürasyonunun hızlı bir şekilde düzeldiği görülmüştür . lobektomi sonrasında trakeal tüp karina seviyesinin üzerine çekildikten sonra ameliyat tamamlanmıştır . kla histolojik olarak içerdiği alveol yoğunluğuna göre poli alveolar ve ya hipoalveolar olarak iki tipe ayrılır . poli alveolar tipte alveol sayısı normalin veya katı sayıda olabilir . sunulan olgunun histolojik tipi de hipo alveolar tip olarak değerlendirildi . özellikle pnömotoraks ayırıcı tanısının dikkatli bir şekilde yapılması gereksiz göğüs tüpü takılmasını da önleyecektir . klinik durumun kötü olduğu hastalarda acil lobektomi ile basının kaldırılması yapılması hayat kurtarıcı olabilir .
369
64
"İZ" ROMANINDA ÖRF ÂDET VE GELENEKLERLE İLGİLİ UNSURLAR ÜZERİNE
iz romanı çağdaş uygur edebiyatının en başarılı eserlerinden birisidir . bu roman . yüzyılın başlarında doğu türkistan ın kumul bölgesinde meydana gelen çiftçi ayaklanmasını anlatır . romanda anlatılan kahramanların bir kısmı gerçek tarihi şahısların isimlerini taşır . roman dil ve anlatım yönünde de çok başarılıdır . bütün bunların yanı sıra bizim dikkatimizi çeken nokta romanda kullanılan folklorik unsurların yoğunluğudur . romanda halk kültürü halk edebiyatı halk inanışları örf adetlerle ilgili çok sayıda unsur söz konusudur . bize göre romanın başarısında bu unsurların da önemli payı vardır . bu makalede romandan tespit ettiğimiz folklorik unsurlar değerlendirilecek be tahlil edilecektir .
abdurahim ötkür çağdaş uygur edebiyatının en büyük temsilcilerinden birisidir . bugün bu roman uygur edebiyatının en başarılı romanlarından birisi olarak kabul edilmektedir . romanda uygur halk edebiyatı örf adet ve gelenekleri halk inanışı ve halk hekimliğiyle ilgili pek çok unsur bulunmaktadır . örnek olarak verilen şiirler ise hem uygur türkçesiyle hem türkiye türkçesiyle gösterilmiştir . onun için akrabaları ve cemaat onu bu dünyadan evlatsız gitmesin diye revihan adında bir dul kadınla evlendirmişlerdi . alkış dua teriminin türkçedeki karşılığıdır . kem gözlerden korumak için ona kız çocuklarına has pamuklu ceket giydirmişlerdi . sofizmin tasavvuf akımlarının doğu türkistan uygur toplumunda da cereyan ettiği bilinmektedir . yarışa giren delikanlıların iyilerine bir elbiselik kumaş verildi diğerlerine bir kuşak yapılabilecek siyah bez verildi . at yarışları günümüzde bir spor türü olarak varlığını sürdürmektedir . güreşte yenenlere kırmızı kuşak bağlayıp bir elbiselik kumaş ödül verildi . pehlivanlar güçlerini güreşte sınarlar yiğitliklerini ispata çalışırlar . bu yöntemle hastanın havayla teması kesilerek terlemesi sağlanır . nice koyun ve danalar kesildi cami ve mescitlerde dua tekbir okuldu . dolayasıyla altın boy gümüş ten ifadelerinin anadolu sahasındaki devletlü devletli ifadesine yakın bir anlam taşıdığını söylemek de mümkündür . budist kültür çevresinde buda nın altından yapılmış ya da altın kaplama heykelleri söz konusudur . rüya yorumcuları bu rüyayı eğer sarayın eski kölelerinden birini azat ederse efendimizin makamı daha da yükselecektir . osman gazi rüyasında bir hilalin dolun ay haline gelince kendi göğsüne girdiğini ve sonra göğsünden bir çınarın bitip dallarının tüm dünyayı sardığını görmüştür . romanda insan hayatının önemli geçiş dönemlerinden doğum evlenme ve ölümle ilgili birçok örf adet ve inanışlara halk kültürü ve halk bilgisine ait pek çok unsura yer verilmiştir .
340
89
SINIF II SUBDİVİZYON DERİN ÖRTÜLÜ KAPANIŞ MALOKLUZYONUNUN ORTODONTİK TEDAVİSİ: VAKA RAPORU
bu vaka raporunun amacı iskeletsel sınıf ı dişsel sınıf ıı subdivizyon ve derin örtülü kapanışa sahip olan kız hastanın connecticut intruzyon arkı ile kısa süreli sabit ortodontik tedavisini içeren olguyu sunmaktır . kliniğimize yıl aylık kız hasta çapraşıklık şikayetiyle başvurdu . yapılan klinik ve radyografik değerlendirmede iskeletsel herhangi bir problem olmadığı dişsel sınıf ıı subdivizyon anomali artmış overbite ve orta derecede çapraşıklık saptandı . tedaviye alt ve üst dişlere . slotrothstraightwire braketler uygulanarak başlandı . her iki çenede de . x . paslanmaz çelik arklara ayda geçildi . daha sonra connecticut intruzyon arkı ile kesici dişlerin intruzyonu gerçekleştirildi . son olarak sınıf ıı elastiklerle sınıf ı molar ve kanin ilişki sağlandı . sonuç olarak dişsel sınıf ıı subdivizyon artmış overbite olan vakada . aylık tedavi sonucunda dişsel sınıf ı ilişkilerle birlikte normal overbite ve overjete sahip iyi bir okluzyon sağlanmıştır .
birinci molar dişler arasında bir tarafta sınıf ıı diğer tarafta ise sınıf ı ilişkinin olması sınıf ıı subdivizyon olarak tanımlanır . birçok araştırmacı erken dönemde tedaviye başlamanın malokluzyonun şiddetini azaltacağını ve tedaviyi kolaylaştıracağını düşünmektedir e göre derin örtülü kapanış vakalarında izlenecek dört temel tedavi yöntemi vardır . şekil hafızası esneklik ve hafif kesintisiz kuvvet dağılımı avantajlarını sağlamak için nikel titanyum alaşımından elde edilmiştir . uzun süreli hafıza yetenekleri ve düşük yüklemebükülme oranı sayesinde reaktivasyon randevu sayılarının azalması da avantajları arasındadır connecticut intrüzyon arkı ve mini implant ile kese rintrüzyonlarını kıyasladığı tez çalışmasında her iki sistemin de üst kesici dişleri başarıyla intrüze ettiğini ve her iki sistemle de elde edilen kesici dişlerin intrüzyon miktarı arasında istatistiksel olarak fark olmadığını göstermiştir . iki sistemde de keserler arası açı azalırken overjet artmaktadır . sonuç olarak bu vaka raporu connecticut intrüzyon arkı ile kesici dişlerin intrüzyonunda maliyetinin düşük olması ve invaziv olmaması gibi avantajlarının yanı sıra başarılı sonuçlar alınabileceğini göstermektedir .
466
135
ZAZA DİLİNDE ERGATİF SİSTEMİN TARİHİ GELİŞİMİ
bu makalede ergatif sistemin irani dillerdeki tarihi gelişimi ile birlikte zaza dilindeki yapısı incelenmektedir . zaza dilinin ait olduğu kuzeybatı irani diller alt grubu ön planda olmakla beraber bazı özelliklerinden dolayı diğer birkaç irani dil de mercek altına alınmaktadır . geçmiş zamanlardan yazıtları kalmış en eski irani dillerden başlanarak özellikle günümüzde konuşulan yeni irani dillere kadar olan gelişimleri irdelenmektedir . irani diller eski orta ve yeni irani diller olmak üzere üç aşamada ele alınmaktadır . zaza dili hem morfolojik hem de sentaktik olarak ergatif sisteme uyumluluğu açısından ayrıntılı olarak test edilmektedir .
bazı diller bir sisteme göre işlerken bazı dilleri ise tipolojik olarak sadece bir gruba dahil etmek mümkün değildir . ergatif ve ergatiflik kavramları yunanca terimler érgon eylem iş ergátes eylemci ve ergázomai çalışmak yapmak kökeninden gelmektedir . morfolojik hal ekleri ile bu ayrım gramerde net olarak birbirinden ayrılır . bazı dillerden oluşan başka bir grup dilin ise sentaksı da ergatif sisteme uyumludur avustralya dili dyirbal bazımaya dilleri sama gibi filipin dilleri ve birçok tibet burma dillerinin sentaksı ergatiftir . bazı dilbilimciler ergatif sistemde geçerli bir özne olmadığından öznenin evrenselliğinden bile şüphe duymaktadırlar eğer özne kavramını agent eden ile özdeşleştirirsek özne ergatif dillerde kullanılamaz hale gelmektedir . akuzatif sistemin yaptığı gibi cümlenin en önemli öğesi özne herhangi bir ek almamakta yardımcı öğeler ek almaktadır . irani diller boyutuyla sadece ergatif anlamda hal dağılımı ve fiil çekimlenmesi etkilendiği için önemlidir . geçişli fiillerde ise nesne absolutif halde iken özne oblik haldedir . ergatif bir dilde fiil hem ergatif hem de absolutif halle çekimlenebilir . bu tip diller hal eklerini fiilin dışındaki öğelere ekleme gereği duymazlar . jacaltec de dikkat çeken en önemli husus isim tümleçlerinin ek almamasıdır . de n ö de ö n ekseninde yapılmaktadır . sadece kelime formu tanımlanabilen eski iranca iki ana kola ayrılmaktadır eski farsça ve avestçe . bu dönemde isimsel özelliğini de kaybeden eski irani ta ortacı fiil sisteminin içine entegre olarak özne ve nesnesi olan etken fiilleri ifade etmeye başlamıştır . geçişli fiil vin dan görmek in agenti hem şimdiki zamanda hem de geçmiş zamanda aynı haldedir . irani dillerdeki ergatif sistemin tarihi gelişimi paralel olmamıştır . ergatiflik geçişli fiillerin geçmiş zaman gövdeleri ile sınırlıdır . bunun sonucunda nesne nominatif halde agent ise oblik haldedir . fiilin sadece bir zorunlu öğesi olduğundan halin değişme imkanı yoktur . fakat zaman değiştiğinde hallerin de değiştiğini gözlemleyebiliriz . da nominatif halde olan özne de oblik hale geçmektedir . zaza dilindeki zamana bağlı ergatif yapıdan sonra sentaksının da incelenmesi gerekmektedir . sadece zamanla sınırlı kalan bu değişim diğer morfolojik alanları etkilemediğinden yarı ergatif bir sistemdir . alternasyon olarak sessiz patlamalı t ile sesli patlamalı d olabilmektedir .
375
87
Öğrenci Destek Hizmetleri Bağlamında Yükseköğretimde e-Devlet Kapısı Üzerinden Sunulan Hizmetlerin İncelenmesi
bilgi ve iletişim teknolojilerindeki gelişmelerle birlikte kamu hizmetlerinin sunumunda etkin hızlı kaliteli sürekli güvenilir şeffaf ve bütünleşik yapılar ön plana çıkmaktadır . e devlet zamanın en güncel bilgi ve iletişim teknolojilerini kullanarak hedef kitleye kamusal hizmetlerin sunulması olarak tanımlanabilir . yükseköğretim düzeyinde öğrenimine devam edenler ve mezunlardüşünüldüğünde bu alanda e devlet kapısı üzerinden sunulan hizmetlerin incelenmesi bu araştırmanın odak noktasıdır . bu çalışma tarama modeline göre tasarlanmış betimsel bir araştırmadır . bu araştırma ile yükseköğretimde öğrenenlere sunulan e devlet hizmetlerinin durumu analiz edilmeye çalışıldığından betimsel tarama modeli kullanılmıştır . araştırmaya yükseköğretim bilgi yönetim sistemi birim istatistikleri bölümünde yer alan devlet üniversitesi vakıf üniversitesi ve vakıf üniversitesi myo olmak üzere toplam üniversite dahil edilmiştir . devlet üniversitesi ve vakıf üniversitesi olmak üzere toplamda üniversitenin tanesinin e devlet hizmeti verdiği tespit edilmiştir . verilen hizmet türleri incelendiğinde yüksek oranda elektronik belge yönetim sistemi evrak doğrulama hizmeti öne çıkmaktadır . diğer yandan yükseköğretim kurulu başkanlığı nın sunduğu farklı e devlet hizmeti oldukça öne çıkmaktadır .
bilgi ve iletişim teknolojilerindeki verimliliğin giderek artmasıyla birlikte farklı alanlarda bilgiye erişim için ana kaynaktan doğru ve güvenilir bilgi alma isteği giderek artmaktadır . yükseköğretim eğitim öğretim kademelerinin üst düzeyini ifade etmektedir . sayısal anlamda bu artış öğrencilik hizmetlerinde geleneksel yolların yetersiz kalması sorununu ortaya çıkarmaktadır . öğretim yılı itibariyle mezun öğrenci sayıları hariç olmak üzere yükseköğretim sistemine kayıtlı öğrenci sayısı yükseköğretim bilgi yönetim sistemi verilerine göre . . dir . tablo de öğrencilerin üniversitenin destek birimlerinden alabilecekleri belge türlerinden bazıları yer almaktadır . bu dönemleri çağlara ya da toplumun özelliklerini ve üretim biçimlerini tanımlayan periyotlara ayırmak mümkündür . yükseköğretim düzeyinde kullanımına geçmeden öncelikle e devlet kavramı üzerinde durmak gerekmektedir . e devlet oecd tarafından daha iyi bir yönetişim amacına ulaşabilmek için bilgi ve iletişim teknolojilerinin özellikle de internetin bir araç olarak kullanılması olarak ifade edilmektedir . esas olan e devletin geleneksel devletten farklı olarak işlevlerini nasıl ve hangi araçlarla yerine getirdiğidir . a göre ise e devlet bilişim teknolojilerinin stratejik kullanımıyla bilgi toplumunun ihtiyaçlarına cevap verebilecek onlarla iletişimde bulunarak verimliliği şeffaflığı ve kalkınmayı sağlamayı hedefleyen bir yeniden yapılanma modelidir . ve lerde vergi ve nüfus kayıtları gibi emek yoğun bazı işlemlerin bilgisayar yardımıyla yapılması için projeler başlatılmıştır . henüz internetin olmadığı bu yıllarda hedeflenen amaç yığın bilgileri saklamak ve kolayca islemektir . ulusal enformasyon altyapısı ana planı çalışması yılları arasında gerçekleştirilmiştir . e vatandaş devletle olan iletişim ve bağlantısını bilgisayar ağları üzerinden gerçekleştiren yurttaştır . tarama modelleri geçmişte veya halen var olan bir durumu var olduğu şekliyle betimlemeyi amaçlayan araştırma yaklaşımlarıdır . buna karşın yükseköğretim kurulu başkanlığı e devlet kapısı üzerinden tüm üniversitelerin verebileceği hizmetleri en üst düzeyde sunmaktadır . üniversitelerin verdiği hizmetler ile karşılaştırıldığında yükseköğretim kurulu başkanlığı nın e devlet hizmetleri oldukça öne çıkmaktadır . e devlet kapısına vatandaşlar bankaların internet şubeleri aracılığı ile başka bir şifreye ihtiyaç duymadan güvenli bir şekilde giriş yapabilirler . e devlet kapısı giriş bölümünden internet bankacılığı sekmesinden bankayı seçerek internet bankacılığı kullanıcı bilgileriyle giriş yapılabilir . bu araştırmanın yapıldığı zaman aralığında öğrenme yönetim sistemlerine e devlet üzerinden erişim bulunmamaktadır . diğer yandan yükseköğretim kurulu başkanlığı nın sunduğu farklı e devlet hizmeti oldukça öne çıkmaktadır . olabildiğince e devlet üzerinde sunulacak hizmetler öğrenen destek sisteminin gücünü göstermesi açısından önemlidir . her yıl yüzbinlerce öğrencinin kayıt işlemi bu bölümden yapılmaktadır . e devlet kapısından sunulacak hizmetlerde yükseköğretim kurulu başkanlığının sürükleyici rol oynaması ve diğer üniversiteleri sürece dahil etmeye teşvik etmesi önerilmektedir . bu açıdan bakıldığında öğrenimine devam eden ve mezun öğrenci sayıları açısından e devlet kapısında sunulan hizmetlerin istenilen düzeyde olmadığı söylenebilir .
398
157
İHVAN‐I SAFA’DA MUTLULUK DÜŞÜNCESİ
islam dünyasında siyasi çalkantıların yaşandığı x . yüzyılda basra da ortaya çıkan ihvan ı safa islam dünyasının ilk felsefe cemiyeti olarak kabul edilir . dini felsefi ve siyasi çekişmelerin yaygın olduğu bir dönemde felsefi ve ilmi çalışmaları dini ve ahlaki gayretleriyle ortaya çıkmaları ve bu şekilde çözüm üretmeye çalışmaları açısından önem arz etmektedir . ihvan ı safa nın bölümden oluşan resailu ihvani s safa adlı risalesi günümüze kadar gelmiştir . bu makalede ihvan ı safa nın mutluluk hakkındaki görüşleri ana hatlarıyla ele alınmaya çalışılmıştır .
ihvan ı safa x . yüzyılın sonlarına doğru basra da ortaya çıkmış dini felsefi siyasi ve ilmi amaçları olan faaliyetlerini gizli olarak sürdürmüş bir felsefe cemiyetinin adıdır . onların abbasi devletinin sonlarına doğru dini felsefi ve siyasi çekişmelerin yaygın olduğu bir dönemde felsefi ve ilmi çalışmaları dini ve ahlaki gayretleriyle ortaya çıkmaları ve bu şekilde çözüm üretmeye çalışmaları oldukça dikkate değerdir . işte böyle bir ortamda ihvan ı safa nın esas gayesinin taassup içinde gördükleri müslümanları aydınlatmak olmuştur . ancak bu risalelerin kimler tarafından ve ne zaman kaleme alındığı tam olarak bilinmemektedir . onların faaliyet merkezi basra olmasına rağmen bağdat e mısır da da şubelerinin bulunduğu tahmin edilmektedir . başka bir ifade ile mutluluk konusu islam ahlak felsefesinin en önemli konusunu teşkil etmektedir . islam filozofları özellikle de farabi felsefeyi mutluluğa götüren bir yol ve yaşama tarzı olarak telakki etmiştir . daha sonra üzüntüden kurtulmak temel ilke ve gaye olmaktan çıkmış onun yerini mutluluğa ulaşma almıştır . işte felsefe kısaca bilgi edinme erdemli olma ve böylece nutk gücünü yetkinleştirme çabasıdır . en yüce makamlara yükselmede tanrı ya giden yolda en güvenilir bir yol ve önemli bir destektir . ihvan ı safa nın felsefi görüşleri ve sistemleri eklektik mahiyette olduğu söylenebilir . uhrevi mutluluk dünyevi mutluluk her varlığın en iyi durumlarla en mükemmel gayelere doğru ilerlerken en uzun süre yaşamasıdır . dolaysıyla insan bedene bağlı kaldığı sürece tam olarak mutlu olamaz . gerçek filozofların bedenin isteklerine teslim olmaksızın güçlü kalarak bedenin arzularından uzak durmalarının nedeni budur şeklindeki görüşünden esinlendikleri görülmektedir . kanun koyucular bütün insanların öğreticisi eğiticisi ve üstadıdır . kanun koyucuların eğiticisi melekler meleklerin ki külli nefs külli nefsin ki faal akıldır . ayrıca onlar fiilleri kötü ahlakı çirkin işleri bozuk yaşantısı adalet ve itidalden uzak olan bilgisiz kötü nefisleri bilküvve şeytan ve nefsi bedenden ayrıldıktan sonra da bilfiil şeytan olacağını söylemişlerdir . oysa yetkinleşmiş bulunan dünyada bilkuvve bedenden ayrılınca da bilfiil melek haline gelecek olan nefisler elemler ve ihtiyaçlardan uzak cennet ehline meleki nefislere katılmaktadırlar . onlar tanrı nın civarındadırlar o nu ziyaret eder o na bakar ve o nu görürler . her insana mutluluktan bir pay verilmiştir ve o da dünyada ve ahirette olmak üzere ikiye ayrılmıştır . yine onlar lezzeti bozulan tabii yapının yeniden önceki düzen ve uyumuna kavuşmasından doğan bir duygu olarak tarif etmişlerdir . ihvan ı safa ya göre mutluluk dünyevi mutluluk ve uhrevi mutluluk olarak ikiye ayrılır . bunlardan birincisi her varlığın en iyi şartlarda en mükemmel gayelere doğru ilerlerken en uzun süre yaşamasıdır . ihvan ı safa nın mutluluk düşüncesinde dünyevi ve uhrevi mutluluk ayrımının içerisini dolduran bazı kavramlar vardır . buna göre ihvan ı safa maddi ve bedeni lezzetleri değersiz ve sufli görerek salt hazcı hedonist bir ahlak anlayışını ol msuzlamışlar bunların yerine insanı azgınlıklarından ve eksikliklerinden arındıran manevi lezzetlere vurgu yapmışlardır .
451
73
Çocuklarda Üretra Travmaları: Tek Merkez Deneyimi
üretra travmaları nadir karşılaşılan ve tedavi süreci oldukça zorlu bir travma türüdür . çalışmamızda travmaya bağlı üretra ve mesane boynu yaralanması olan olgularımız geriye dönük değerlendirilerek oluşan deneyimlerimizi literatür eşliğinde tartışmayı amaçladık . kliniğimizde yılları arasında travmaya bağlı üretra ve mesane boynu yaralanması olan biri kız toplam olgunun yaşı cinsiyeti travmanın oluş şekli direkt kliniğimize başvurup vurmadığı üretra yaralanmasının nerede olduğu ek yaralanma olup olmadığı yapılan cerrahi girişimler tedavi sonuçları geriye dönük olarak değerlendirmeye alındı . ortalama yaş . . yıldı . sekiz olguda trafik kazası iki olguda yüksekte düşme bir olguda ateşli silah yaralanması bir olguda iş aletine bağlı yaralanma sonrası üretra yaralanması saptandı . yedi olguda posterior üretra bir olguda mesane boynu dört olguda anterior üretra yaralanması mevcuttu . posterior üretra zedelenmesi olan olguların üçü ilk olarak bize başvurur iken dört olgu dış mer ezde opere edilip gönderilmişti . mesane boynu zedelenen olgu erken dönemde dış merkezde opere edilmiş drenajın devam etmesi nedeni ile hastanemize gönderilmişti . operasyonda mesane boynunun anterior yüzünde hasarlanma olduğu görülerek onarım yapıldı . posterior üretra hasarı olan olguların üçü dış merkezde en az iki kez opere olmuş üretra striktürü gelişmiş olgulardı . bu olguların ikisi reopere edilir iken birine internal üretrotomi ve dilatasyon ile kendinden işer hale getirildi . direkt başvuran iki olgu endoskopik kataterizasyon ve dilatasyonla iyileştirilirken diğer olguda bukkal mukoza kullanılarak kendinden işer hale getirildi . üretra travmaları nadir görülen ve tek bir merkezde yeterli deneyimin oluşmasına çoğu zaman imkan vermeyen bir travma türüdür . çocuklarda penil üretra yaralanmalarının çoğu kataterizasyonla iyileşirken penil üretrada oluşan darlıkların tedavisinde rezeksiyon anastomoza gerek duyulabilir . olguların çoğunda birden fazla girişim ve hastaya özel bir tedavi planı oluşturma gereği olsa a bu çabaların sonucunda çocukların kontinan ve üretradan idrar yapar hale geldiklerini unutmamalıyız .
üriner sistemin non iatrojenik travması tüm travmaların içerisinde . sıklıkla görülür . olguların ında ek başka sistemlerin travmasıda olması tedaviyi daha da güç hale getirir . çekilen kontraslı grafilerde mesane boynu anteriordan yapılan onarımın tamamen açıldığı görülerek re eksplore edilip mesane boynu onarımı tekrar yapıldı . darlık nedeni ile cerrahi girişim endikasyonu konan olgumuz abdomino perineal yaklaşım ile opere edildi . bu olgularımızda ikisinde bukkal mukoza ile üretra uzatılması gerekti . anterior üretrada yaralanma olan hastaların tümüne ilk yaklaşım olarak endoskopik olarak üretranın kateterizasyonu gerçekleştirildi . çocuklardaki üretra yaralanmalarında ve darlıklarında cerrahi tedavi prensipleri erişkinlerle aynıdır . genellikle parsiyel yaralanmalar komplet yaralanma olarak değerlendirilir . yaralanmaların bu şekilde sınıflanması tedavi için uygun seçeneklerin belirlenmesinde önemlidir . çocuklarda komplet rüptür erişkinlere göre daha sık görülür ve striktür şansı daha fazladır . prostatın proksimale doğru yer değiştirmesi ve yırtığın mesane boynuna doğru uzaması görülür . çocuklarda üretra ve mesane yaralanması birlikteliği oranında erişkinlere göre iki kat daha fazla görülür . anterior üretra yaralanmalı olgularda endoskopi yaklaştırma işlemi ilk olarak tercih edilirken yaklaşık haftalık kateterizasyon sonrası darlık gelişen ve dilatasyona yanıt alınamayan bir olgumuzda rezeksiyon anastomoz yapmak gerekti . posterior üretra travması olan ve parsiyel yaralanma saptanan olgumuzda endokopik olarak yerleştirilen kateter üzerinden üretranın iyileşmesi sorunsuz olarak tamamlandı . mesane boynu yaralanması olan kız hastada direkt opere edilerek mesane boynu onarımı yapılırken posterior üretra yaralanması olan bir olgumuza gecikmiş primer onarım yapıldı . ancak postoperatif izlemde üretra darlığı geliştiği ve dilatasyonlara yanıt vermediği için geç dönemde bukkal mukoza grefti araya konarak onarım tamamlandı . primer yaklaştırmanın başarılı olduğu literatürde ifade edilsede serimizdeki hastalarda komplet yaralanması olan tüm olgularda striktür geliştiği görüldü . bir olgumuz internal üretrotomi ile iyileştirilirken üç olgumuz reopere edildi . birine bukkal mukoza ile üretra yapılarak onarım tam mlanırken diğer iki olgumuzda üretra kavernöz cisimlerden ayrılıp yeni ve daha kısa bir yol oluşturularak mesane boynuna anastomoz edildi . sekonder girişimler için transpubik üretroplastinin başarı ile uygulandığı bildirilirken serimizde sekonder girişimler ikisi abdominoperineal geri kalanlar perineal yolla gerçekleştirilmiştir . iki olguda ise re routing ile üretraya daha kısa ve yeni bir yol hazırlanması gerekmiştir . anastomozlar gergin olmadan yapılabilmesi için üretradan geçirilen beslenme sondası sağlam üretraya üç adet emilebilen dikişle dikilerek anastomoz hattında üretra değil mesanedeki sistostominin yanından dışarı alınan beslenme sondasına traksiyon uygulanmış ve sonda hafta tutulmuştur . posterior üretra travmaları tedavileri daha güç ve deneyimli ekip gerektirmektedir . erişkine göre posterior üretra daha mobil ve desteksiz olduğundan komplet rüptür ve hasarlanma daha çok olmaktadır . mesane boynu sağlam olduğu için kontinansın sağlandığı ara ara kaçırmalar dışında yakınmalarının olmadığı görülmektedir .
409
275
İnmeli Hastalarda Depresif Belirtilerin Sağlık ile İlişkili Yaşam Kalitesine Etkisi1
inme sonrası depresif semptomlar yaygın görülmekte ve hastaların yaşam kalitesini olumsuz etkileyebilmektedir . bu araştırma inmeli hastalarda inme sonrası gelişen depresif belirtilerin sağlık ile ilişkili yaşam kalitesine etkisini değerlendirmek amacıyla gerçekleştirildi . bu çalışma tanımlayıcı tipte bir araştırmadır . araştırmanın örneklemini bir üniversite hastanesinin nöroloji anabilim dalına bağlı polikliniklerine başvuran toplam inme hastası oluşturdu . veriler yapılandırılmış soru formu beck depresyon envanteri kısa form sf yaşam kalitesi ölçeği ve barthel günlük yaşam aktiviteleri indeksi kullanılarak elde edildi . verilerin istatistiksel analizinde tanımlayıcı istatistikler ve kruskal wallis testi kullanıldı . inmeli hastaların yaş ortalaması olup i erkektir . grubun sında inme ile yaşam süresi yıldır . örneklemin i günlük yaşam aktivitelerinde ileri derecede bağımlı veya sı tamamen bağımlı grupta yer almaktadır . beck depresyon envanteri puan ortalamasına göre h staların şiddetli düzeyde depresif belirtiler deneyimlediği belirlendi . analizler sonucunda sağlık ile ilişkili yaşam kalitesinin fiziksel rol güçlüğü ve emosyonel rol güçlüğü alt boyutlarında daha olumsuz etkilenme olduğu saptandı . depresif belirti düzeylerine göre yaşam kalitesi ölçeğinin fiziksel fonksiyon alt boyut ve sosyal fonksiyon alt boyut puanları arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulundu . günlük yaşam aktivitelerinde ileri derecede ve tamamen bağımlı olan hastaların depresif belirti düzeyleri daha yüksek saptandı . bu araştırmada inmeli bireylerde depresif belirti düzeyinin artması ile paralel olarak sağlıkla ilişkili yaşam kalitesinin de olumsuz etkilendiği görülmektedir .
inme beyni besleyen kan damarlarında trombüs emboli ve kanamaya bağlı nörolojik defisitlerin ortaya çıktığı nörolojik bir hastalıktır . inmeli hastalarının sadece unun ilk bir ay içerisinde kendiliğinden iyileştiği diğer nun ise tedaviye yanıt vermediği bildirilmektedir . inmeli hastalarda depresif belirtilerin bireyin yaşam kalitesi üzerindeki etkilerinin belirlenmesi yaşam kalitesini geliştirmeye yönelik kanıtların elde edilmesi adına önem taşımaktadır . inme hastaları günlük yaşam aktivitelerini geçekleştirme konusunda ne kadar bağımlıdır inme hastaların depresif belirtileri ve sağlık ile ilişkili yaşam kaliteleri nasıldır araştırmanın evrenini bir üniversite hastanesi nöroloji anabilim dalına bağlı polikliniklerinde inme tanısıyla takip edilen bireyler oluşturdu . barthel günlük yaşam aktiviteleri indeksi nden ile arasında puan alınmaktadır . ware tarafından yılında geliştirilmiş olup ware ve sherborne tarafından yılında yeniden yapılandırılmıştır . alt boyutlar sağlık ile ilişkili yaşam kalitesini ile arasında bir puan üzerinden değerlendirir . veriler en az iki aydır inme tanısıyla tedavi gören hastalar ile yüz yüze görüşme tekniği kullanılarak nöroloji polikliniğinde hekim muayenesini bekleyen hastalar için ayrılan bir odada toplandı . hastaların klinik durumu ile ilişkili verileri ise hasta kayıtlarından elde edildi . araştırma verileri toplanmadan önce veri toplama formlarının anlaşılırlığını ve uygulanabilirliğini test etmek için yedi hasta birey ile ön çalışma yapıldı . araştırma grubunun yarısına yakını yıl süreyle inme hastalığıyla yaşamaktadır ve ünün ailesinde inme geçiren bir başka birey bulunmamaktadır . hastaların çoğu ilaçlarını düzenli kullanmakta olup sı hekim kontrollerini düzenli olarak gitmekte ve si sağlığını orta düzeyde iyi olarak nitelemektedir . hastaların sinin orta düzeyde inin şiddetli düzeyde depresif belirtileri deneyimlediği belirlendi . inmeli hastaların sf yaşam kalitesi ölçeği nin sekiz alt boyutundan alınan puan ortalamaları içinde en düşük puanların sırasıyla fiziksel rol güçlüğü alt boyutu emosyonel rol güçlüğü alt boyutu ve fiziksel fonksiyon alt boyutundan alındığı belirlendi . hemşireler diğer sağlık ekibi üyeleri ile iş birliği içinde planladığı bakıma birey ve ailesinin katılımını da sağlayarak bireyi fiziksel ruhsal ve sosyal yönden erişebileceği maksimum bağımsızlık düzeyine ulaştırmayı hedeflemektedir şiddetli düzeyde depresyon geliştiği saptandı . ayrıca inmenin fonksiyonel yeteneği etkileyerek bireyin yaşam kalitesini düşürdüğü ve bu durumun depresif belirtileri arttıran bir faktör olduğu bilinmektedir soyuer soyuer aksakallı turan şendur erden topçu bölüktaş ayerbe ayis wolfe et al . depresif belirtiler inme sonrası prognozu etkileyen başlıca etmenler arasında olmakla birlikte inmeli bireyin hem günlük yaşam aktivitelerindeki bağımlılığını arttırarak hem de yaşam kalitesini azaltarak rehabilitasyon sürecini olumsuz yönde etkilemektedir . yapılan çalışmalarda günlük yaşam aktivitelerinde bağımlılık durumunun bireyin fonksiyonel yeteneğini olumsuz etkileyerek depresif belirtilerin ortaya çıkmasında etkili olduğu gösterilmiştir sertöz mete altınbaş ve ark . bu çalışmada inme hastalarının günlük yaşam aktivitelerindeki bağımlılık dereceleri arttıkça depresif belirti düzeyinin de arttığı saptandı . bu çalışma kısıtlı bir örneklem sayısında gerçekleştirildiği için inmeli hastaların tamamına evrene genellenemez .
522
227
İNTERAKTİF YÖNTEMLERİN ÖĞRENCİLERDEKİ TOPLUMSAL CİNSİYET FARKINDALIĞINA ETKİSİ: “TOPLUMSAL CİNSİYET VE TÜRKİYE’DE KADIN” DERSİ ÖRNEĞİ
bu araştırmada toplumsal cinsiyet kimliklerinin ve pratiklerinin toplumsal yapının tüm unsurlarıyla bağlantılı olduğu gerçekliğine yönelik öğrencilerde farkındalık oluşturmayı amaçlayan toplumsal cinsiyet ve türkiye de kadın adlı derste uygulanan interaktif öğretim yöntemlerin bu amaca etkisi sorgulanmıştır . çalışmada örneklem uygulamasına gidilmemiştir . çalışmanın evrenini toplumsal cinsiyet ve türkiye de kadın adlı dersi seçen çankırı karatekin üniversitesi edebiyat fakültesi felsefe bölümü öğrencileri oluşturmuştur . çalışma erkek kız olmak üzere toplamda öğrenciyle tamamlanmıştır . tek gruplu ön test son test deseninde yürütülen bu çalışmada farklı konuları içeren teorik okumalar görsel işitsel materyaller ara sınav yerine teorik bilgiyi kullanmayı amaçlayan ödevler ve teorik bilgi seviyesini ölçmeyi amaçlayan final sınavı üzerinde öğrencilerin dersin amaçlarına uygun farkındalığın geliştirilm si sağlanmaya çalışılmıştır . çalışmada veri toplama aracı olarak bazı demografik bilgileri içeren soru kağıdının yanında toplumsal cinsiyet rolleri tutum ölçeği ve kontrol odağı ölçeği kullanılmıştır . spss . ile yapılan veri analizlerinde veri toplama araçlarının çalışmamdaki cronbach alpha değerleri tctö için r . koö için ise . olarak bulunmuştur . yapılan analizlerde derste kullanılan interaktif yöntemlerin eşitlikçi cinsiyet rolü puanında anlamlı düzeye yakın bir artışa evlilik cinsiyet rolü ve geleneksel cinsiyet rolü puanlarında anlamlı düzeye yakın bir düşüşe erkek cinsiyet rolü puanında anlamlı düzeyde bir düşüşe kadın cinsiyet rolünde ise anlamlı düzeyden uzak bir düşüşe etki ettiği bulgulanmıştır . bununla birlikte koö son test puanının da ön test puanına göre anlamlı düzeyde olmasa da bir düştüğü bulgulanmıştır . bu bulgular derste kullanılan interaktif öğretim yöntemlerinin öğrencilerin eşitlikçi cinsiyet rolü algısını anlamlı düzeyde arttırdığını öğrencilerde iç kontro e doğru bir eliğim oluşturmaya etki ettiğini göstermiştir .
günümüzde bir tarafta topluma yansıyan cinsiyetine bakılmaksızın yaşanan çocuk istismarları kadınlara yönelik cinsel ve fiziksel saldırılar diğer tarafta toplumsal cinsiyet pratikleri içerisinde adam edilen erkeğin taşıdığı baba kardeş ağabey evlat amca dayı akraba dost v . b . bu soruna ilişkin mekansal ilişkilere yönelik yapılan gözlemlerin yanında yazılı görsel ve sosyal medyada yer alan açıklamalar ve haberler bu algının oluşmasında somut dayanaklar olmuştur . mimir e göre belli sayıda işçi çalıştıran işletmelere kreş açma zorunluluğunun getirilmesi ücret karşılığında çalışan kadının süt izin saatlerini arttırılması doğum öncesi ve sonrası kadının ve eşinin ücretli izinli gün sayısının arttırılması evlilikle birlikte elde edilen taşınır malların eşlerin boşanması halinde eşlere eşit bir biçimde pay edilmesinin sağlanması kadın eşin kendi soyadını kullanabilmesi gibi medeni kanunda yapılan bazı düzenlemeler bu süreç kapsamında sıralanabilir . başka bir değişle bu işleyiş farklı sınıf etnik ve sosyo kültürel gruplara sahip erkeklerin egemen erkeklik değerlerini ortak olar k benimsemelerine yol açan ve bu sayede oluşan hegemonik ilişkiler içinde eril tahakkümü mümkün kılabilmiştir . bu ayakta kadın ve erkek biyolojik varlıkları toplumun değer yargılarına göre biçimlenmiş rollerin öğretilip içselleştirildiği etkinliklerle sarmalanırlar . erkekler ise ev dışı alanda ücretli nitelikli saygın etkinliklerle ilişkilendirilir . sorumlu tutulduğu bu alanın saygınlığı ise düşük olarak değerlendirilir . bunun yanında bu ayakta namus bir erkeğin şerefi olarak değerlenirken taşıyıcısı kadın olarak anlam bulur . deneysel araştırma tekniği nicel araştırma yöntemi kapsamında kullanılan tekniklerden bir tanesidir . çalışma erkek kız olmak üzere toplamda öğrenciyle tamamlanmıştır . öğrencinin akademik başarısına etki eden notun belirlenmesinde ise teorik ara sınav yerine ara sınava kadar işlenen teorik derslerle paralellik arz eden sınıf içinde gösterilen iki film analizini içeren sorunun çözümlenmesini ve her öğrencinin toplumsal cinsiyet içerikli özgün bir film kurgusunu içeren bir ödev kullanılmıştır . çalışmada veri toplama aracı olarak bazı demografik bilgileri içeren soru kağıdının yanında iki ölçek de kullanılmıştır . bu ölçeklerden birisi li likert tipi hazırlanan ve maddeden oluşan toplumsal cinsiyet rolleri tutum ölçeği diğeri ise kapalı sorudan oluşan kontrol odağı ölçeği dir . bu bölümde ilk olarak katılımcı öğrencilerin demografik özellikleri betimlenmiştir . alt boyut olan erkeklik cinsiyet rolü alt boyutunda katılımcıöğrencilerin ön test puanlarına kıyasla son test puanlarında anlamlı bir fark oluşturacak düzeyde bir düşme gözlenmiştir . evlilik cinsiyet boyutunu evlilikle birlikte kadını erkeğin isteklerini yerine getirmenin yanında çocuk doğurmakla ilişkilendiren bir tutumu içerdiği düşünüldüğünde kullanılan interaktif yöntemlerin öğrenciler üzerinde bu boyut kapsamında bir tutum değişikliğine etki ettiği söylenebilmiştir . katılımcı öğrencilerin ön test puanlarına kıyasla son test puanlarında anlamlı olmasa da bir artışın görüldüğü alt boyut farklı cinsiyetlere sahip kadın ve erkeğin cinsiyet rollerinde eşit tutum sergileme anlamını içeren eşitlikçi cinsiyet rolü alt boyutu olmuştur . öğrencilerin bazı demografik özelliklerinin bu biçimde bir tutum bulgulanmasında etkili olabileceği kanaatine varılmıştır . doğum yeri kategorisi temelinde ortaya çıkan demografik veriye bakıldığında katılımcı öğrencilerin i civarında ilçede ve köyde doğmuş olduğu gözlemlenmiştir . erkek cinsiyet rolü alt boyutunda kız öğrencilerin tctö son test puanları erkek öğrencilerin tctö son test puanlarından anlamlı düzeyde olmasa da düşük olmuştur . kontrol odağı ölçek inde anlamlı olmasa da kız öğrencilerin puanlarının erkek öğrencilerin puanlarından daha yüksek olmasına bağlı olarak dış kontrol odaklı tutum sergilemeleri bu bulguyu destekler nitelikte görülmüştür . bununla birlikte erkeklerin daha iç kontrol odaklı tutum sergilemeleri ataerkil toplumsal işleyişin sosyalleştirici toplumsal mekanizmalarının erkeğin lehine genişlettiği alanın erkek öğrencilerin davranış ve düşüncelerinde daha çok yer edindiğini düşündürtmüştür . bu bulgu derste kullanılan inter ktif yöntemlerin kız öğrenciler üzerinde daha fazla etki oluşturduğunu düşündürmüştür . bu bulgular evliliği kadının çocuk doğurma ve erkeğin isteklerine uygun tutum sergileme beklentisine kız öğrencilerin itiraz ettikleri buna karşın erkek öğrencilerin ise rıza gösterdikleri biçiminde yorumlanmıştır . bu kapsamda işlenen derste kullanılan yöntemlerin evlilik cinsiyet rolü alt boyutunda erkek öğrencilere oranla kız öğrenciler üzerinde daha fazla etki oluşturduğu belirtilebilir .
618
261
Farklı iki anamateryal üzerinde oluşmuş vertisol toprakların morfolojisi, minerolojik özellikleri ve sınıflaması
yapılan çalışmanın başlıca amaçları samsun ekolojik koşulları altında farklı iki ana materyal üzerinde oluşmuş dört farlı toprak profilinin morfoloji mineroloji fiziksel ve kimyasal özelliklerini belirlemek ii toprakların toprak sınıflamasına göre sınıflamasını yapmak ve iii fiziksel özellikler ile minerolojik özellikler arasındaki ilişkilerin incelenmesidir . çalışma sonucuna göre topraklar alt gurup düzeylerde calci haplustert entic haplustert chromic haplustert typic calciustert olarak sınıflandırılmıştır . toprakların baskın olarak kil minerali simektit grubu tipi şişen kil minerallerinden montmorillonit olup çok az olarakta nontronit ve kaolinit belirlenmiştir . fiziksel özelliklerden toprakların likit limit ve plastiklik indeksi değerleri sırasıyla ve arasında değişim göstermektedir . yüzey horizonlarda likit limit değerleri calci haplustert topraklar en yüksek değere sahip iken entic haplustert topraklar ise en yüksek plastiklilik indeks değerine sahip oldukları belirlenmiştir . birleştirilmiş toprak sınıflama sistemi ne göre ise tüm topraklar yüksek plastisiteli inorganik killer olarak sınıflandırılmıştır . aktivite değerlerine göre sınıflandırıldıklarında aktif olmayan killer sınıfları içerisinde değerlendirilmiştir . indeks özelliklerine ve aktiviteye bağlı olarak toprak genişleyebilir killerinin değerlendirilmesi yapıldığında çoğunluğunu genişleyebilen toprakların oluşturduğu görülmektedir . ayrıca minerolojik testlerin sonuçları hem indeks özelliklerin sonucu elde edilen değerleri hem de şişme değerlendirmesi ile elde edilen genişleyebilir toprak özellikleri arasında uyum tespit edilmiştir . simektit kil minerallerini fazla düzeyde içeren çalışma alanına ait topraklar fiziksel ve zemin mühendisliği yönünden elde edilen analiz sonuçları değerlendirildiğinde bu toprakların sorunlu olabileceği söylenebilir .
vertisoller koyu renkli ağır veya çok ağır bünyeli ve düşük organik madde içeren topraklardır . en önemli özellikleri tipi şişebilen smektit grubu kil çeşitlerince zengin olmalarıdır . killi bir toprağa artan miktarlarda su ilave ettikçe önce toprak yumuşayarak plastik bir kıvam almakta su ilavesi devam ettikçe akışkan bir hal almaktadır . bu limitler arasındaki rakamsal fark plastiklik indeksi olarak tanımlanmıştır ve ince taneli zeminlerin karakterize edilmesi sınıflandırılması ve mühendislik özelliklerinin tahmininde çok faydalıdır . killi toprakların mühendislik özellikleri minerolojik bileşimi özelliklede kil minerolojisi sınıfının belirtilmesi toprakların fiziksel ve kimyasal özelliklerinin yorumlanmasının yanı sıra toprağın davranışlarının tahminine ve yönetime verdiği tepkinin belirlenmesi için de faydalıdır . erzurum daphan ovası topraklarının mekaniksel özellikleri ile pedolojik özellikleri arasındaki ilişkileri belirlemek ve toprağın mekaniksel özelliklerinin tarımsal yönden önemini değerlendirmek amacıyla yürüttükleri araştırmalarında ova topraklarının yüksek derecede şişme büzülme zararına sahip olduğu yüksek plastiklik gösterdiği mekaniksel kuvvetlere ve suyun gevşetici dispersleştirici etkisine karşı dirençli olduğunu saptamışlardır . literatürde toprakların kil boyutu içeriğinin bir fonksiyonu olarak değişen atterberg limitlerine ilişkin çalışmalara da rastlanmaktadır . xrd çekimleri mta genel müdürlüğü xrd laboratuvarında x ışını difraktometer cihazı ile gerçekleşmiştir . typic calciustert olarak sınıflandırılan profil e ait toprakların ph sı . ila . arasında olup hafif alkalin reaksiyonludur . katyon değişim kapasiteleri . . cmol . kg arasında değişmektedir . profil ile temsil edilen entic haplustert topraklar diğer topraklarda olduğu gibi hafif alkalin reaksiyonludur . topraklarının ph sı . ila . arasında olup hafif alkalin reaksiyonludur . çalışma alanı toprakları arazide yapılan morfolojik çalışmaların yanı sıra laboratuar analiz sonuçları da dikkate alınarak toprak taksonomisine göre ordo altordo büyük grup ve alt grup içerisine yerleştirilmiştir . sıkışabilirlik plastiklik şişme potansiyeli gibi indeks özellikler yüzde olarak simektit kil minerali miktarları artıkça artış göstermektedir . likit limit ve plastik limit arasındaki ilişki iki limit arasındaki fark olarak tanımlanan plastiklik indeksi dikkate alınarak tanımlanır ve toprağın plastiklik gösterdiği nem içeriğini temsil eder . plastiklik kartı üzerinde bulunan a çizgisi likit limiti nem içeriğinden keser ve eğimi . dür . vertisol ordosu içerisinde tanımlanan toprak örnekleri vertisol toprağın önemli bir kriteri olan yüksek kil içeriğini karşılayacak şekilde tamamen kil bünye sahip olmakta ve likit limit ve plastiklik indeksi değerleri sırasıyla ve arasında değişim göstermektedir . çalıştığımız vertisol topraklar içerisinde çok uç değerlere rastlanmaması hem profillerdeki kil değerlerini hem de sahip oldukları kil mineral tiplerinin aynı olmasından kaynaklanmaktadır . şekil üzerinde de görüldüğü üzere zemin özellikleri bakımından tüm toprak profillerinde birleşik sınıflama sistemine göre yüksek plastisiteli inorganik killer sonucuna ulaşılmıştır . çalışma alanı topraklarının ünin likit limit değeri nin üzerinde pilastiklik insinin ise sı ün üzerindedir . kil düzeyi ın üzerinde olan örnekte yapılan plastik ve likit limit analiz sonuçları plastiklik indisi un üzerinde likit limit nin üzerinde saptanırsa söz konusu toprağın hakim kil mineralininin smektit grubu kil minerali olduğu söylenebilir . altınbaş ve zorba toprakların mühendislik özellikleri üzerine yaptıkları araştırmada aktivite ile plastik limit arasında pozitif kil arasında negatif ve kum arasında ise pozitif ilişkiler saptamışlardır . bu mineral smektit grubu olmasına karşın su tutma ve diğer özellikler bakımından montmorillonit gibi özellikler göstermemektedir . her iki şekilde de görüldüğü gibi örneklerin yaklaşık olarak tamamı orta ve yüksek şişme potansiyeli bölgelerinde yer almaktadır . örneğin killerin simektit yüzdeleri arttıkça plastisite ve şişme potansiyelleri de artmaktadır kil minerali tiplerinin toprak bileşimindeki içeriği kil minerallerinin toprak özelliklerinin belirlemesi açısından önemlidir .
560
217
Roald Dahl’ın Matilda İsimli Romanının Sigmund Freud’un Psikanalitik Yorumlama Yöntemiyle İncelenmesi
bu çalışmada çocuk edebiyatı yazarlarından roald dahl ın matilda adlı çeviri çocuk kitabı sigmund freud un psikanalitik kuramı esas alınarak incelenmiştir . psikanalitik kurama göre insanların birtakım istekleri arzuları vardır ama toplumsal kurallara uyma zorunluluğu bu istekleri gerçekleştirmeye engeldir . bu noktada bastırma örtme ortaya çıkar . gerçek hayatta ulaşılamayan bu arzulara hayal kurma yolu ile ulaşılmaya çalışılır . freud un kuramına göre hayal kurma ile yazarın yakın ilişkisi yazarı ruh hastasına yakınlaştırır . freud a göre yazarın yaratma eylemi içerisinde nevrotikliği barındırır . yaratma eyleminin sonucunda oluşan eser yazarın bilinçaltında yer edinen arzuların isteklerin korkuların sembollerini taşıyan bir somut belge niteliğindedir . bu çalışmada freud un psikanalitik yorumlama yöntemi kullanılarak eserdeki aile ve çocuk arasındaki ilişki kahramanların psikolojisi ve davranışları incelenmiş roald dahl ın bilinçaltının yaratmadaki rolü değerlendirilmiştir . matilda üç yaşından itibaren okumayı öğrenen vaktinin çoğunu kitap okumakla geçiren bir çocuktur . ancak anne ve babası kızlarına hiç ilgi göstermezler onu aşağılamaktan da geri kalmazlar . kendileri yalnızca televizyon seyredip insanları aldatarak para kazanan insanlardır . matilda nın anne ve babasını kabullenememesi ve birtakım oyunlarla onlara cezalandırma yoluna gitmesi kitabın temel kurgusunu oluşturur . okula başladığında da başöğretmen bayan trunchbull un korkutucu tavırlarıyla karşılaşır . matilda nın ailesiyle ve çevresiyle olan ilişkisini konu alan bu eserde psikanalitik bulgular betimlenmiştir . çalışma kapsamında freud un bakış açısıyla kitaptaki psikanalitik ögeler saptanmış çocuk edebiyatı açısından okurla paylaşılmak istenen iletinin niteliği değerlendirilmiştir .
insanın içyapısını ve sorunlarını derinlemesine çözümleme amacı taşıyan psikanaliz edebi eserlerin özünü anlamada önemli bir yere sahiptir . bu bağlamda psikanaliz yazarın yaratma eyleminde kullandığı bilinçaltı kaynaklarını açıklama gayesindedir . klasik freud eleştirisine göre edebi eser psikopatografinin sonucudur . bu terimi biraz daha açmak gerekirse terim yazarın yaratma ihtiyacının aslında onda tedavi gerektiren bir durum olduğunu bu nedenle yazma eyleminin yazarı adeta bir tür kurtuluşa götüren bir yol veya bir araç olduğunu anlatır . ve yazarın bilinçaltı ile kitaptaki kurgusal ögeler arasında bir bağ var mıdır freud un bilinçaltıyla ilgili buluşlarına dayanan bu yöntemi bazıları sanatçının psikolojisini bilinçaltı dünyasını cinsel komplekslerini vb . kendi çocukları akla gelebilecek en berbat kişi olsa bile onun harika biri olduğuna inanırlar . michael e karşı ilgili olan bay ve bayan wormwood kızları matilda ya hiç ilgi göstermedikleri gibi her fırsatta onu aşağılamaktan geri kalmazlar . yazar roald dahl galler de norveçli bir aile tarafından dünyaya getiriliyor . annesini erken yaşta kaybetmesi ve babasının sarhoş bir doktor yüzünden kolunu kestirmek zorunda kalması dahl ı derinden etkilemiştir . boğa gibi kalın boynu iri omuzları kalın kolları güçlü bilekleri ve kaslı bacakları da bunu kanıtlıyordu . bu açıdan bayan trunchbull yazarın bilinçdışına ittiği korkularının bir sembolüdür . freud dinamik görüş çerçevesinde bastırma mekanizmasını açıklamak için giderek çelişik psişik güçler arasında bir çatışkının bulunması gerekliliğini düşünmeye başlamıştı . babasının sahtekarlık aşkı kalıtım yoluyla ona da geçmişe benziyordu . matilda anne ve babasından nefret etmekte onları kabullenememektedir . matilda yaşadığı küçük dünyasında bir şeyleri değiştirmeye karar verir . freud un psikanalitik kuramına göre frustrasyonlar sayesinde çocukta bir gerçeklik duygusu gelişmeye başlar . dahl ın bilinçdışına ittiği isteklerin arzuların korkuların bunaltıların eserindeki olaylar ve kahramanların ruhsal durumu ile yakından ilişkili olduğu görülmüştür . çocuk edebiyatı çalışmaları kapsamında aynı yöntemle incelenen susanna tamaro nun tobia ve melek kitabındaki kahramanlar carl gustav jung ın psikanalitik bakış açısıyla yorumlanmış benzer sonuçlara varılmıştır . istediğinin reddedildiği günün öğleden sonrasında köyün kitaplığına giden matilda burada bayan phelps ile tanışır . bayan honey başöğretmen bayan trunchbull ile görüşerek matilda nın özel niteliklere sahip olduğunu derhal sınıfından alınarak on bir yaş grubunun sınıfına yerleştirilmesi gerektiğini söyler . matilda ile arasında duygusal bir bağ kuran bayan honey hayat hikayesini matilda ya anlatır . bayan honey şaşkınlıkla karşılasa da bundan çok mutlu olacağını belirtir . matilda nın anne ve babasıyla yaşadığı geçimsizlik kitabın temel kurgusudur . katı öğretmen korkutucu teyze gibi kişilikler de çocuk psikolojisi açısından uygun değildir .
368
207
Yapılı Çevrede Renk Tercihleri
renkler insan yaşamının her anında düzenleyici ayırt edici ve fark edici unsurlar olarak kullanılmaktadır . farkında olmadan algı sınırları içinde düşünülmekte ve tanımlanmaktadır . simgesel anlamları ile ortak bir renk dilinin oluşması gibi renkler bir araç olarak her türlü görsel öğe ve insan psikolojisi üzerinden özne ile etkileşim halindedir . bu çalışmada yapılı çevre üzerinden renklerin cinsiyet değişkeni ile olan ilişkisi irdelenmektedir . bu ilişkiyi ölçmek üzere katılımcıyla bir anket çalışması gerçekleştirilmiştir . çalışmanın sonuçları çevrede görülen yapılar ile renklerin bir ilişkisi olup olmadığını kişilerin yapıları hangi renklerle bağdaştırdığını ve belirtilen renklerin kişilere çağrıştırdığı kavramları ortaya koymaktadır .
aynı zamanda insana hitap eden her türlü görsel öğenin içinde yer alarak fiziksel duygusal zihinsel ve ruhsal dünyaya çağrışımlarda bulunan derinden etkileyen bir güçtür . çünkü yeşilin sakinleştirici etkisi olduğu düşünülmektedir ve sakin karar verilmesi gereken anlarda bu renkten yararlanılmaktadır . otomotiv sektörü adrenalin yükseltici etkisi dolayısıyla spor arabalarda bu rengi kullanmaktadır . gıda sektörüne bakıldığında kırmızının iştah açıcı özelliğinden faydalanılmaktadır . birçok araştırma çocukların duvarları mavi olan okullarda daha uyumlu olduklarını göstermektedir . yeşil rengin diğer benzer renkler ile birlikte konsantrasyonu arttıran bir özelliğe sahip olduğu zihinsel aktivitelerin daha kolay gerçekleştirilmesini sağladığı ortaya konulmuştur . aydınlığı fazla olan sıcak renkler ise bunlarla birlikte birçok renk ve renk kombinasyonlarının farklı kullanımlarına dair tercihler mevcuttur . tek bir renk veya renk kombinasyonları ile harekete geçen duyulara renk duyusu denir . örneğin hapishane yapılarında renklerin ve doğal ışığın mekanlarda daha fazla kullanılmasının mahkumların iyi yöndeki davranışlarında artışa neden olduğu ortaya çıkmıştır . renkler üzerinden renklerin cinsiyet yaş ve kültür gibi değişkenler ile olan ilişkisi sorgulanmaktadır . yapılı çevreye ilişkin çağrışımlar ve bina türlerine göre renk tercihleri irdelenerek yapılarla renklerin ne tür bir ilişki içerisinde olduğu ortaya konulacaktır . kadın katılımcılarda ise krem bej ve tonları gibi açık renklerin tercihi söz konusudur . kadınlar krem ve tonlarını evin iç mekanı için huzur sadelik ve ferahlık ile bağdaştırmış evin dışı için belirttikleri krem ve tonlarını beyaz ve griyi sadelik ve dikkat çekmemesi açısından tercih ettiklerini belirtmişlerdir . kadınların si gri rengi hastalık ve kasvet ile erkeklerin u sarı rengi hastalık ve ayrılık ile bağdaştırmaktadır . hastane yapısı için kadınların erkeklere göre daha fazla renk seçeneği sundukları saptanmıştır . erkek katılımcılar kırmızı rengi tek başına eğlence olarak yorumlamıştır . mavi ile beyaz aynı oranda bunu takip eden renk ikilisi olmuştur . kadınların verdikleri cevaplarda gri renk oda rengi olarak belirtilmiştir . sarı renk güneş ile mavi renk ise sakinlik ile eşleşecek şekilde cevaplanmıştır . her iki grupta da en çok verilen cevap toplamda oranında kırmızı olmuştur . kırmızı iştah açıcı olması açısından her iki grupta da aynı cevaba denk gelmektedir . mimariden modaya mobilyadan ürün paketlerine ve düzenleyici kurallara kadar renkler insan yaşamında önemli bir yer tutmaktadır . bu bağlamda iç mekanlarda yapılarda ve kentlerde kullanılan renkler bir ruh hali yaratmaktadır .
393
93
Mısır (Zea mays L.)’ da Tuz Stresine Karşı Humik Asidin Etkisi
son yıllarda değişen yağış rejimleri ve uygulanan sentetik takviyeler toprağın tuzluluk oranını artırmıştır . çalışmamızda tuz stresinin mısır üzerinde oluşturduğu stresin düzeyi ırap analizi ile değerlendirilmiştir . uygulanan g l g l g l g l tuz dozlarında retrotranspozon hareketliliğine bağlı olarak polimorfizmlerin doz ile orantılı olarak arttığı belirlenmiştir . gts değerlerinin ise artan tuz stresinin negatif etkisi ile azaldığı tespit edilmiştir . çalışmada tuz stresini hafifletmek için uygulanan humik asit takviyesinin retrotranspozon hareketliliğini azalttığı gts değerinde artışa neden olduğu anlaşılmıştır . ürünlerde verim ve kalite kaybına neden olan tuz stresine karşı humik asit takviyesinin faydalı olacağı belirlenmiştir .
yaşam döngüleri boyunca bitkiler sıklıkla yüksek sıcaklık donma tuzluluk kuraklık ağır metaller ve uv gibi çeşitli abiyotik streslere maruz kalırlar . tuzluluk stresi küresel olarak bitki büyümesini ve verimini etkileyen en önemli ve zararlı abiyotik streslerden biridir . ayrıca rot un dna iplikçik kırılmasını tetiklediği dna protein çapraz bağlarının oluşumuna neden olduğu ara ve iplikçik içi çapraz bağların oluşumuna yol açtığı tespit edilmiştir . humik maddeler farklı ph da ki çözünürlüklerine göre humin humik asit ve fulvik asit olarak adlandırılır yöntem ile gerçekleştirilmiştir . retrotranspozon hareketliliğinin değerlendirilmesi amacıyla yapılan ırap pcr işlemi için gerekli olan bileşenler ve miktarları çizelge . bu bantların büyüklükleri ile . bç arasında değişkenlik göstermektedir . kontrol grubu ile karşılaştırıldığında tuz stresine maruz kalan tüm deney grubu örneklerinde polimorfizm tespit edilmiştir . polimorfizm değerlerinin tuz dozundaki artışla doğru orantılı olarak arttığı gözlenmiştir . gts değerleri . ile . arasında değişkenlik göstermiştir . en yüksek gts değeri en düşük doz tuz uygulaması olan g l den . olarak elde edilmiştir . bu örneklerde de tuz dozu ile polimorfizm arasında pozitif korelasyon tespit edilmiştir . şekil de ltr primerinden elde edilen bant görüntüsü verilmiştir . tuz stresine muamele edilerek yetiştirilen deney grubu örnekler ile tuz stresi ve humik asitin birlikte verildiği deney grubu örneklerin kontrol grubu ile karşılaştırması yapılmıştır . en yüksek doz olan g l nacl uygulamasında elde edilen polimorfizm değerinin ise g l nacl humik asit uygulamasında . oranında azaldığı tespit edilmiştir . şekil de uygulamalardaki polimorfizm değerleri şekil de ise polimorfizmdeki değişim yüzdesi verilmiştir . g l nacl uygulamasında elde edilen gts değerinin g l nacl humik asit uygulamasında . oranında arttığı tespit edilmiştir . en yüksek doz olan g l nacl uygulamasında elde edilen gts değerinin ise g l nacl humik asit uygulamasında . oranında arttığı tespit edilmiştir . gts değerindeki en çok artış g l uygulamasından en az artış ise g l uygulamasında görülmüştür . küresel ısınmanın sonuçlarından birisi olan yağış rejimindeki değişiklikler yeraltı ve sulama sularının azalmasına uygulanan kimyasal gübreler ise toprakların çoraklaşmasına neden olmaktadır . birçok çalışma retrotranspozonların transkripsiyonel seviyelerinin bitkide farklı stres altında arttığını bildirmektedir hirochika vd . sonuç olarak humik asitin tuz stresine karşı organik bir takviye olarak uygulanabileceğini ve abiyotik strese maruz kalan farklı ürün gruplarında da etkilerinin araştırılması önerilmektedir .
433
102
ARAZİ TOPLULAŞTIRMASININ SULAMA PROJELERİNİN PERFORMASI ÜZERİNE ETKİLERİ
arazi toplulaştırma projelerinin parsellere ulaşım sağlanması su kaynaklarının etkin kullanılması parsellerin birleştirilmesi sulama ve drenaj projelerinin maliyetlerinin azaltılması başta olmak üzere birçok yararı bulunmaktadır . bu çalışma kapsamında bafra ovası sol sahilinde yeralan toplulaştırma çalışmaları ele alınmıştır . bu alandaki sulama ve drenaj inşaatı çalışmaları yılında toplulaştırmasız halde projendirilmiş ve ihale edilmiştir . ancak çalışmalara başlanılmadan önce bu alan arazi toplulaştırma kapsamına alınmış tüm sulama ve drenaj şebekesi yeniden revize edilmiş ve proje toplulaştırmaya uygun hale getirilmiştir . araştırmada toplulaştırmasız ve toplulaştırmalı şartlardaki sulama şebekesinin sulama oranı toplulaştırma oranı sulama ve drenaj yoğunluğu kamulaştırma maliyetleri gibi performans kriterleri incelenmiştir . arazi toplulaştırmasız durumda sulama oranının parsel sayısının sulama ve drenaj yoğunluğunun sırasıyla . m ha ve . m ha olacağı belirlenmiştir . toplulaştırmalı bir şekilde sulama ve drenaj şebekesinin inşaatının yapılması ile sulama oranı . parsel sayısı olmuş toplulaştırma oranı ise olarak gerçekleşmiştir . sulama ve drenaj yoğunluğu sırasıyla . m ha ve . m ha olmuştur . toplulaştırma yapılmadan sulama ve drenaj sisteminin inşaa edilmesi durumunda sulama ve drenaj kanallarının inşaatı için yaklaşık da lık alanın kamulaştırılmasına gereksinim duyulacağı belirlenmiştir . sulama ve drenaj inşaatı çalışmaları mutlaka toplulaştırma projeleri ile birlikte yapılmalıdır . çalışmalara başlanılmış olan sulama projelerinin ise yeniden revize edilerek toplulaştırmalı hale getirilmesinin projelerden beklenilen faydanın sağlanmasına çok yarar sağlayacağı belirlenmiştir .
nüfusun hızla artması ve bununla birlikte beslenme ihtiyacındaki artış günümüzde ortaya çıkan en büyük sorunların başında gelmektedir . parsellerin şekillerinin düzgün olmaması ve bu parsellerin sulama kanallarına uzak olması bu nedenlerin başında gelmektedir . sulama kanalından doğrudan faydalanan parsellerin oranının toplulaştırılmış alanda iken toplulaştırılmamış alanda olduğunu tespit etmiştir . tokat erbaa çalkara arazi toplulaştırması projesinde ise toplulaştırmasız durumda sulama sisteminden yaralanma oranı iken toplulaştırma ile sulama ve drenaj sistemlerinden yararlanma oranı e ulaşmıştır . . bu kapsamda alana ait toplulaştırmasız ve toplulaştırmaya uygun sulama ve drenaj projeleri karşılaştırılmış ve toplulaştırmanın sulama oranı toplulaştırma oranı parsel şekli sayısı ve büyüklüğü üzerine etkisi ile şebeke yoğunluğu üzerine olan etkileri incelenmiştir . proje yılında ihale edilmiş ancak yılına kadar projede fazla bir ilerleme olmamıştır . bafra ilçesine bağlı köy ve belde ile alaçam ilçesine bağlı köy yılında tarım reformu genel müdürlüğü tarafından toplulaştırma alanı ilan edilmiş ve çalışmalara başlanılmıştır . de bafra ovası sol sahil sulama şebekesi toplulaştırma projesi kapsamında bulunan köyler verilmiştir . uzun yıllar ortalama gözlem sonuçlarına göre en yağışlı ay aralık en kurak ay ise temmuz ayıdır . toplulaştırma oranı büyüdükçe işletmecilik uygun biçime gelmekte ve arazi toplulaştırmasının etkinliği artmaktadır . . . . . . . . pepypeot . . ottoplulaştırma oranı . . peeski parsel sayısı . . py yeni parsel sayısısulama şebekelerinin inşasında verimliliğin göz önünde bulundurulması gerekmektedir . çalışma alanında dedeli köyünde toplulaştırma kapsamında da lık arazi ortak katılım payı olarak kullanılmıştır . bu arazi toplam arazinin . olup sulama ve drenaj kanalları ile tarla içi ulaşım yollarına ayrılmıştır . toplulaştırmadan sonra parsel sayısı a ortalama parsel sayısı . e ve ortalama parsel büyüklüğü ise . da a yükselmiş ve toplulaştırma oranı ise olarak gerçekleşmiştir . araştırma kapsamında incelenen köydeki toplulaştırma oranının olduğu belirlenmiştir . ülkemizde tarımda su kullanım etkinliği göstergelerinden sulama oranı çok düşük seviyelerde bulunmaktadır . ülkemiz sulama projelerinde sulama oranının düşük kalmasına yol açan faktörlerin başında tarım arazilerinin küçük şekillerinin düzensiz ve dağınık parseller halinde olması ve sulama şebekesi uzunluğunun yetersiz olmasıdır . toplulaştırmasız durumda yapılacak olan sulama şebekesine ait proje şekil . bu ise toplulaştırmanın yapılmamış olduğu bafra ovası sağ sahil sulaması ve diğer sulama şebekelerinde de bu değerlere yakın değerler olacağı tahmin edilmektedir . toplulaştırma projelerinin uygulanmasıyla birlikte işletme merkezi ile parseller arasındaki uzaklıkta azalma olmaktadır . dikdörtgen parsel oranı toplulaştırmadan önce iken toplulaştırmadan sonra e yükselmiştir . çalışma kapsamında incelenen köyde toplulaştırma yapılmadan sulama inşaatı yapılmış olsaydı tersiyer kanal uzunluğunun m olacağı hesaplanmıştır . toplulaştırmasız durumda drenaj etkinliği . m ha iken toplulaştırmalı durumda ise drenaj etkinliği . m ha olmuştur . bu durum proje alanında meydana gelebilecek tabansuyu veya tuzluluk sorunlarının önlenmesinde büyük yararlar sağlayacaktır . sulama projelerinin etkinliğinin artırılması projeden beklenilen faydanın sağlanması ve su ve toprak kaynaklarının etkin bir şekilde kullanılmasında önemli bir role sahip olan arazi toplulaştırmasının sulama sistemlerinin performansına etkisini belirlemek için toplulaştırmasız ve toplulaşırmalı durumlardaki performans kriterleri karşılaştırılmıştır .
458
206
Karacadağ yöresinde biçerdöverle çeltik hasadında dane kayıplarının belirlenmesi
diyarbakır ili karacadağ yöresi ülkemizin için önemli çeltik üretim bölgelerinden birisidir . bölgede çeltik tarımında mekanizasyon uygulamaları oldukça yenidir . bu yüzden biçerdöverle yapılan hasatta ürün kayıpları yüksektir . çalışmanın temel amacı karacadağ yöresinde biçerdöverle yapılan çeltik hasat harmanında kullanılan tahıl biçerdöverinin neden olduğu dane kayıpları nedenleri ve azaltma yollarını ortaya koymaktır . denemeler bir üreticiye ait karacadağ beyaz çeltik çeşidinin ekili olduğu tarlada üç farklı dönemde üç farklı tane nem içeriğinde üç farklı biçerdöver ilerleme hızında ve dört farklı batör devrinde yürütülmüştür . denemelerde new holland tc marka biçerdöver kullanılmıştır . yapılan varyans analizi sonuçlarına göre seçilen bağımsız parametrelerin tane kayıplarına etkisinin önemli olduğu bulunmuştur . denemeler sonucunda elde edilen verilere göre dane nem içeriği ve batör devrinin artması toplam hasat kayıplarını azaltırken buna karşın biçerdöver ilerleme hızının artışı ise toplam hasat kayıplarını artırmıştır . toplam hasat kayıpları üzerine biçerdöver ilerleme hızının etkisi ise artırıcı yönde olmuştur . batör devir sayısının artışına bağlı olarak kırık tane arttığından toplam hasat kayıplarında önemli oranda düşüş meydana gelmiştir . toplam hasat kayıpları için tüm deneme kombinasyonları etkisi ayrı ayrı değerlendirildiğinde en düşük hasat kaybı değeri . nem . m s ilerleme hızında ve min lık batör devrinde . olarak en yüksek değer ise . ürün nem içeriğinde . km h biçerdöver ilerleme hızında ve min lık batör devrinde . olarak gerçekleşmiştir .
insanların kalori gereksinimlerinin en büyük bölümü pirinçten sağlanmaktadır . tuik verilerine göre güneydoğu anadolu bölgesinde çeltik ekim alanı yaklaşık bin da pirinç üretimi bin ton verim ise kg da civarındadır . bölgede çeltik tarımında mekanizasyon uygulamaların yetersiz olup üretimin önemli bir kısmı insan işgücüne dayalı olarak gerçekleşmektedir . bu yüzden verimliliğin artırılması kayıpların azaltılması ve kalitenin korunması kırsal alanlarda mekanizasyon araçlarının kullanımının yaygınlaştırılması ve geliştirilmesiyle olanaklı hale gelebilecektir . bu durum çeltik mekanizasyonunda eksik olan doğrudan biçerdöverle hasat kısmının çalışılması gereğini ortaya çıkarmıştır . bitkiye ait fiziksel özelliklerin belirlenmesinde şerit metre ve kumpas kullanılmıştır . saatlik kurutma sonunda fırından alınan örnekler tekrar tartılarak ağırlığı belirlenmiştir . ürün yatık olmadığından tüm ilerleme hız değerlerinde dolap devir hızı makina ilerleme hızından fazla tutulmuştur malezya da doğrudan biçerdöverle yapmış olduğu çeltik hasadında toplam hasat kayıplarını . olarak elde etmişlerdir . çalışmalarında kanola da hasat kayıpları kesme ayırma temizleme ve harmanlama boyunca oluşan dane kaybı a ulaştığını bu kayıpların nının biçme ve ayırma düzeninde tekabül ettiğini belirlemişlerdir . iki farklı çeltik çeşidi ve hasat döneminde aksiyal akışlı bir biçerdöverle yürütmüş oldukları çalışmada makina ilerleme hızının ve rotor devir hızının hasat kayıpları üzerine önemli oranda etkili olduğunu ve bu etkinin çeşit ve zamana göre değiştiğini ifade etmişlerdir . ancak ilerleme hızının etkisi batör devir sayına göre daha fazla olduğunu ayrıca çeltik hasat kayıpları açısından için en uygun batör devir hızının d d olduğu belirlemişlerdir . bu değer çalışmamızda seçtiğimiz min daki değerlerle oldukça benzerlikler göstermiştir . buna karşın biçerdöver ilerleme hızının artışı makine kayıplarını artırmıştır . . ve . ürün nem içeriklerinde elde edilen değerler arasında hem istatistiksel hem de rakamsal olarak pek bir değişim olmamıştır . hasat kayıpları batör devir sayısından oldukça önemli oranda etkilenmiştir . ayırma kayıpları için tüm deneme kombinasyonları ayrı ayrı değerlendirildiğinde en düşük değer . nem . km h ilerleme hızında ve min lık batör devir hızında . olarak en yüksek değer ise . ürün nem içeriğinde . km h biçerdöver ilerleme hızında ve min lık batör devrinde . olarak gerçekleşmiştir .
452
240
ARAŞTIRMACILARIN VE LİSANS ÖĞRENCİLERİNİN GÖRÜŞLERİ IŞIĞINDA E-DEVLET EĞİTİMİNDE GÜNCEL GELİŞMELER
bu çalışmada e devlet projelerinde karşılaşılan başarısızlıklarda insan faktörünün ve eğitimin önemine değinilerek türkiye deki kamu yönetimi bölümlerinde e devlet eğitiminin durumu incelenmiştir . çalışmada kullanılan veriler kamu yönetimi bölümlerinin müfredatlarının incelenmesi lisans düzeyinde sorumlu öğretim üyelerine yönelik olarak yarı yapılandırılmış mülakat ve soru formu uygulaması ve kamu yönetimi lisans öğrencileri ile gerçekleştirilen anketlerden elde edilmiştir . çalışma sonucunda elde edilen en önemli bulgu kamu yönetimi bölümlerinde bilişim teknolojileri ve e devlet konularında önemli bir eksikliğin olmasıdır . disiplinlerarası bir bakış açısıyla e devlet derslerinin nitelik ve nicelik olarak geliştirilmesi gerektiği savunularak çeşitli öneriler getirilmiş ancak bu yapılırken benzeşim riskine dikkat edilmesi vurgulanmıştır .
en geniş anlamda devlet vatandaş özel sektör ve diğer devletlerarasındaki iş süreçleri ve hizmet sunumlarının elektronik ortamda gerçekleştirilmesi olarak tanımlanabilecek e devlet kavramı yönetimler için önemli olanaklar sağlamaktadır . e devlet eğitiminde karşılaşılan bu durumun çeşitli nedenlerinden bahsedilebilir . bu öneriler tüm lisansüstü kamu yönetimi öğrencilerinin bilgisayar kullanımı konusunda bir ders almalarının önkoşul haline gelmesi lisansüstü kamu yönetimi öğrencilerinin bilgisayar uygulamalarını yönetim için etkin bir biçimde kullanabilmelerini sağlayacak bir ders almaları bazı okulların bilişim yönetim alanında yoğunlaşması ve bilgisayar bilgisinin kamu yönetiminin muhasebe finans bütçe ve personel gibi diğer temel derslere yaygınlaştırılması olarak sayılabilir . yılı verilerine göre ab tarafından belirlenen yirmi e devlet hizmetinin sunumu konusunda türkiye yirmi yedi ülke ortalamasının üzerinde yer alırken olan vatandaşların bu hizmetleri kullanma oranı ortalamanın son derece altındadır . diğer yandan özel sektör ve vatandaşlardan oluşan kullanıcıların kendileri için oluşturulan bu hizmetlerden nasıl yararlanabileceklerini bilmeleri amaçlanan çıktılara ulaşılması için yaşamsal öneme sahiptir . değişen teknolojiye paralel olarak türkiye de de yüksek öğretim kurumları e devlet konusunda eğitim ve araştırma yapan birimler oluşturulmuştur . günümüzde üniversitelerin tamamında temel bilgi teknolojileri kullanımına yönelik dersler bulunmakta kamu yönetimi işletme bilgisayar mühendisliği iletişim enformatik gibi farklı bölümlerde bilişim teknolojilerinin değişik boyutlarını inceleyen ve e devlet konularını ele alan dersler sunulmaktadır . diğer yandan arbis kayıtlarında e devlet ile ilgili özel sektörde görevli araştırmacıların sayısı tir . bir başka deyişle önemli sayıda araştırmacının e devlet ile ilgili alanlarda çalıştığı ileri sürülebilir . izleyen bölümlerde bu geniş kapsamlı eğitim gündeminin yalnızca bir bileşeni olarak konumuzun odağını oluşturan türkiye deki kamu yönetimi bölümlerinde e devlet eğitiminin durumu ile ilgili çalışmamızın sonuçları sunulmuştur . bu nedenle kamu yöneticilerinin işlettikleri sistemlerin teknik yasal ve örgütsel boyutları konusunda bilgi sahibi olmaları gerektiği kuşkusuzdur . bunun sağlanmasında ise temel amacı kamu kurumlarının ihtiyaç duyduğu nitelikli mezunları yetiştirmek olan kamu yönetimi bölümlerinin sorumluluk üstlenmesi gerekmektedir . ankete katılan öğrencilerin si kadın ü ise erkektir . elde edilen veriler ve istatistik analizler ışığında kamu yönetimi bölümlerindeki e devlet eğitiminin durumu riskler olanaklar ve e devlet eğitiminin yaygınlaşması ile ilgili tartışma ve değerlendirmeler yapılmıştır . eğitim öğretim yılında kamu yönetimi bölümlerinin eğitim programlarında yer alan e devlet ve teknoloji konularındaki lisans yüksek lisans ve doktora dersleri ile ilgili bilgiler aşağıdaki tabloda sunulmuştur ders planlarında e devlet dersi olan bölümlerden ilgili öğretim elemanları ile yapılan e posta ve telefon görüşmelerinde bu tablonun da dikkatli değerlendirilmesi gerekliliği ortaya çıkmıştır . kim ve layne ise kamu yönetimi yüksek lisans programlarına e devlet yönetimi konuları ve e devlette kamu yöneticileri üzerine yoğunlaşan içeriklerin eklenmesini önermekte ve e devlet konusunda örnek olaylar pratik yönler ve bilişim teknolojileri kapsamındaki e devlet araştırmalarının önemine vurgu yapmaktadır . ancak verilecek bu derslerin statüsü konusunda cevaplar farklılık göstermektedir . böylelikle e devlet derslerinin geleceği açısından bu alanda bir farkındalık ve ilgi yaratılması gerektiği ileri sürülebilir . öğretim üyelerine göre bu dersler açıldığında öğrencilerden yoğun bir ilgi görmektedir . öte yandan bir öğretim üyesi kendisinin kurum değiştirmesi halinde dersin devam ettirilmeyeceğini düşündüğünü belirtmiştir . daha önce de belirtildiği gibi sürdürülebilirlik konusu önemli bir sorun olarak ön plana çıkmaktadır . e devlet dersi alan öğrencilerin e devlet konularına verdikleri önem ile e devlet alanında çalışan araştırmacıların bu konulara verdikleri önem arasında bir farklılık olup olmadığını ortaya çıkartmak için yapılan test analizin son aşamasını oluşturmaktadır . dünyanın birçok yerinde e devlet projelerine önemli miktarlarda zaman ve para harcanmaktadır . her ne kadar bilişim teknolojileri ve e devlet konularında akademik bilgi üretimini arttırmaya yönelik önemli çabalar gösterilse de e devlet hizmetlerinin arzı ile bu konulardaki eğitim arzı arasında bir dengesizlik göze çarpmaktadır . öğrenci ve öğretim üyelerinin bu konuya ilgi duymasını sağlayabilecek bilimsel etkinlikler düzenlenebilir .
560
96
Geçiş Dönemindeki Süt İneklerinin Beslenmesi I. Bu Dönemde Görülen Fizyolojik, Hormonal, Metabolik ve İmmunolojik Değişiklikler ile Beslenme İhtiyaçları
süt ineklerinde doğumdan önceki ve sonraki üçer haftalık dönem geçiş dönemi olarak tanımlanmaktadır . geçiş dönemi laktasyon dönemleri içinde en kritik dönem olarak kabul edilmektedir . süt ineklerinin organizmasında geçiş dönemi süresince köklü değişiklikler oluşmaktadır . bu dönemde besin madde ihtiyaçlarında önemli değişiklikler olmaktadır . süt ineklerinde geçiş döneminde organizmada oluşan değişimlerin bilinmesi ve besin madde ihtiyaçlarındaki değişimlere göre besleme stratejilerinin uygulanması bu dönemde görülen hastalıkların hafifletilmesi ya da ortadan kaldırılması süt ve döl veriminin iyileştirilmesi ve karlı bir yetiştiricilik için önem arz etmektedir . bu derlemede söz konusu değişimlere yönelik detaylı bilgiler verilmiştir .
süt ineklerinin beslenmesi son yıla kadar ilk kez yılında doğumdan önceki hafta ile dofarklı dönemde incelenmekteydi . close up period late dry doğumdan sonraki haftalık kıs dönemdir . söz konusu amaçlara yönelik olarak son yıllarda detaylı çalışmalar yapılmaktadır . bu derlemede geçiş dönemindeki ineklerde görülen fizyolojik hormonal metabolik ve immunolojik değişiklikler ile beslenme ihtiyaçlarına yönelik bilgiler verilmiştir . gebeliğin son dönemlerinde plazma tiroksin oranı tedricen artmakta doğumda gliyaklaşık civarında azalmakta doğumdan sonra tekrar artmaktadır . doğumda hızla artan glikoz konsantrasyonu doğumdan sonra hızla düşmektedir . günde glikoz ve metabolik enerji ihtiyacı kat artmaktadır . güne kadarki dönemde dalaktan toplam glikoz çıkışının arttığı bu artışın hemen hemen tamamının hepatik glikoneogenezisten kaynaklandığı bildirilmektedir . doğumdan hafta önce ve gün sonraki dönemde plazma nefa konsantrasyonu normal seviyeye göre iki kat veya daha fazla artmaktadır . geçiş dönemindeki ineklerde karaciğerdeki nefa metabolizmasının takibi geçiş döneminin biyolojisinin anlaşılmasında çok önemlidir . süt sentezinin başlamasıyla birlikte ca a olan ihtiyaçta yaklaşık kat artış olmaktadır . bu amaçla prepartum dönemin başından itibaren tedricen artırılarak konsantre yeme geçilmesi lezzetli yemler verilmesi sindirilebilirliği yüksek kaba yem kaynaklarının kullanılması ve yemlerin hijyenik olması önerilmektedir . geçiş dönemindeki ineklerde km tüketiminin düzenlenmesi karmaşık bir durumdur . prepartum dönemde hormonal durumda meydana gelen değişimler vks nun yüksek oluşu ve doğum sayısı yem tüketimini azaltmaktadır . zamet ve ark . adet holşytayn ineği kuru dönemde ve doğumdan sonraki ilk günde gözlemleyerek hasta olmayanları normal hasta olanları anormal olarak sınıflandırmışlardır . prepartum dönem rasyonlarında selüloz olmayan karbonhidrat içeriğinin yükseltilmesinin yem tüketimini artırdığı ham yağ oranının artırılmasının ise azalttığı bildirilmektedir . rasyonun enerji ve protein yoğunluğu da km tüketimini etkilemektedir . şekil den de anlaşılacağı gibi doğumdan birkaç gün önce başlayan negatif enerji dengesi doğumdan bir kaç gün sonra en alt düzeye ulaşmakta ve postpartum dönemin sonuna kadar sürmektedir . prepartum dönemde ihtiyaçtan az enerji alınması kondisyonda düşme süt verimlerinde ve canlı ağırlıkta azalmaya sebep olmaktadır . prepartum dönemde rasyonda ve hp bulundurularak yapılan bir çalışmada her iki hp düzeyinde de protein dengesinin benzer olduğu belirlenmiştir . prepartum dönem rasyonlarında fazla miktarda ca bulunmasının ca emilimini baskıladığı düşünülmektedir . hipomagnezemik ineklerde paratiroid hormon ve dihidroksivitamin d üretiminde azalma olduğu bildirilmiştir . bu durum mg yetersizliği olan meralarda fırtınalı havalarda otlatılan hayvanlarda ve rasyondaki mg un emilimini azaltan fazla hp ve k bulunması durumlarında önem taşımaktadır . a vitamini yetersizliğinde abort retensiyo sekundinarum buzağı ölümlerinde artış görülmektedir . e vitamini immunite ve reprodüktif fonksiyonlar üzerinde önemli rollere sahiptir .
424
89
Bir Kamu Hastanesinde Ebe ve Hemşirelerin Sosyal Ağ Siteleri Kullanımı ile İletişim Becerileri Arasındaki İlişkinin İncelenmesi
günümüzde teknolojinin gelişmesiyle birlikte bilgisayar ve internet hayatın vazgeçilmezleri haline gelmiştir . internet teknolojisindeki son yeniliklerden birisi ise sosyal ağ siteleridir . sosyal ağların sağlık iletişimi alanında kullanılmaya başlanmasıyla sağlık iletişimi alanında yeni bir dönem başlamıştır . bu araştırma hemşire ebe ve sağlık memurlarının iletişim becerileri ile sosyal ağ siteleri ve bilgisayar kullanma durumları arasındaki ilişkinin incelenmesi amacıyla planlanmıştır . tanımlayıcı nitelikte bir araştırmadır . çalışma evreni şubat aralık tarihleri içerisinde bir eğitim ve araştırma hastanesinde çalışan tüm hemşire ebe ve sağlık memurlarından oluşmaktadır . araştırmanın örneklemini çalışmaya katılmayı kabul eden hemşire ebe ve üç sağlık memuru olmak üzere toplam kişi oluşturmuştur . veriler araştırmacılar tarafından literatür bilgisi doğrultusunda hazırlanan maddelik tanıtıcı bilgiler formu iletişim becerileri ölçeği yetişkin formu ve sosyal ağların kullanım amaçları ölçeği kullanılarak toplanmıştır . araştırma verileri bilgisayar ortamında analiz edilmiştir . katılımcıların yaş ortalaması dır . araştırmaya katılanların sı hemşire sı ebe ve si sağlık memurudur . araştırmaya katılanların iletişim becerileri ölçeği yetişkin formu ölçek puanları minimum maksimum puan iken sosyal ağların kullanım amaçları ölçek puanları minimum maksimum puan bulundu . katılımcıların her iki ölçekten yüksek puan aldığı dikkat çekmektedir . araştırmaya katılan ebelerin sosyal ağ kullanım amaçları ölçeği ortalama puanları hemşirelerin sosyal ağ kullanım amaçları ölçeği ortalama puanları ve sağlık memurlarının ölçek ortalama puanları ise bulunmuştur . sağlık alanında sosyal ağların olumlu özelliklerinden faydalanılmasının ebe ve hemşirelik mesleğinin gelişimini olumlu yönde etkileyeceği düşünülmektedir .
insanların var oluşundan bu yana gelişim ve uygarlık serüveninde iletişimin oldukça önemli bir yeri vardır . iletişim sözcüğünün ingilizce karşılığı communication kelimesidir . yaşama atılan ilk adım ile birlikte iletişim becerileri gelişmeye başlar . iletişimde atılan bu ilk adımlar sırasında ebeveynler ile kurulan bağ yaşamın devamında kurulan ilişkilerin de temelini oluşturur . yaşam boyu değişen ve gelişen ihtiyaçlarla paralel olarak iletişim süreci ile ilgili bazı değişiklikler ortaya çıkabilmektedir . sağlık alanı da bu değişimlerden etkilenmekte olup sağlık çalışanlarına sağlıklı veya hasta bireylerin sağlık hizmetlerine ve tıbbi kişisel verilerine hızlı ve kolay bir şekilde ulaşmalarına fırsat sunmaktadır . gelişen iletişim teknolojileri ve internet ile birlikte çoğu sektörde yeniliklerin uygulanması ve sosyalleşme alanında büyük değişimlerin yaşanması sağlık sektörünü de büyük oranda etkilenmiştir . iletişim alanındaki yeniliklerin başında gelen sosyal medya özellikle genç kuşaklar arasında yaygın biçimde kullanılan mesleki bilgi ve deneyimlerin paylaşıldığı alan haline gelmiştir . katılımcıların sosyo demografik özelliklerini ve konu ile ilgili görüşlerinin alındığı sorudan oluşan tanıtıcı bilgiler formu iletişim becerileri ölçeği yetişkin formu ve sosyal ağların kullanım amaçları ölçeği kullanılmıştır . ölçekten alınan puanın yüksekliği bireyin kendisini iletişim becerileri açısından olumlu olarak değerlendirdiğini göstermektedir . araştırma verileri bir bilgisayar programında analiz edilmiştir . istatistiksel anlamlılık düzeyi olarak p kabul edilmiştir . araştırmada kullanılan ölçekler için ölçeği geliştiren araştırmacılardan izin alınmıştır . örneklemin sı hemşire sı ebe ve si sağlık memurudur . eğitim durumlarına bakıldığında den fazlasının eğitim düzeyi lisans ve üzerindedir . katılımcıların ü kendilerini orta gelirli olarak ifade etmiştir . çalışmaya katılanların si mesleki gelişimleri için kongrelere katıldığını sı mesleki dergi ve kitapları okuduğunu ifade etmişlerdir . gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmamıştır . örneklemin sosyo demografik özelliklerine göre sosyal ağların kullanım amaçları ölçeği ortalamaları ve iletişim becerileri ölçeği ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki veya fark olup olmadığı incelenmiştir . bu analizde sosyo demografik özelliklerine göre sosyal ağların kullanım amaçları ölçeği ortalamaları arasında fark bulunmazken ibö yf ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı farklar bulunmuştur . sosyal medya kullanıcıları üzerinde yapılan çalışmalarda sosyal medya kullanım sıklığı ile kişilik özelikleri arasındaki ilişki incelenmiş ve kullanıcıların çoğunlukla içe kapanık bir yapıda oldukları saptanmıştır . bu çalışmada örneklemi oluşturan grubun inin mesleki sosyal ağlara üye oldukları belirlenmiştir . sosyal ağ kullanma ve iletişim becerileri arasındaki ilişkinin incelendiği bir diğer çalışmada katılımcıların sosyal medyanın kişiler arası iletişimi destekleyip desteklemediği konusunda kararsız olduklarını ifade ettikleri belirlenmiştir . araştırmamızda eğitim durumu ve iletişim becerileri arasında bir ilişki bulunmamış olup erci ve arkadaşlarının çalışmasında da benzer sonuçlara ulaşılmıştır . yapılan çalışmaların çoğunlukla öğrenciler üzerinde yapıldığı görülmüştür .
418
232
Pestisit klorprifosun rat (wistar albino) karaciğerinde oluşturduğu hasar üzerine kurkuminin antioksidan etkisinin incelenmesi
bu çalışmada dünyada yaygın olarak kullanılan geniş spektrumlu pestisit olan klorprifosun ratların karaciğerinde oluşturduğu hasarın miktarı ve bu hasarın giderilmesinde antioksidan özelliği bilinen kurkuminin koruyucu rolünün incelenmesi amaçlanmıştır . bu amaçla bir kontrol grubu ile sırasıyla sadece cpf sadece kurkumin ve cpf kurkumin verilen muamele grubu olmak üzere toplam dört grup oluşturulmuştur . her bir grupta adet günlük erkek rat kullanılmıştır . mg kg gün cpf ve mg kg gün kurkumin gavaj yoluyla hayvanlara verilmiştir . . ve . günlerde gruplardaki şar hayvan sakrifiye edilmiştir . histolojik takip işlemlerinden sonra ışık mikroskobu ile yapılan değerlendirmede cpf grubunda kontrol grubuyla karşılaştırıldığında karaciğerde hidropik dejenerasyon inflamasyon odakları sinüzoidlerde genişlemeler hepatositlerde sitoplazmik değişiklikler glikojen yoğunluğunda farklılıklar gözlenmiştir . cpf ile birlikte kurkumin verilen grupta cpf grubuna göre daha az oranda histolopatolojik değişiklik gözlenmiştir . elde edilen bulgular kurkuminin cpf nin neden olduğu histopatolojik hasarı indirgediğini göstermektedir .
pestisitlerin hedef olmayan organizmalar üzerine olan olumsuz etkilerinin varlığı son yıllarda zirai mücadelede kullanımlarının sınırlanmasına yönelik çalışmaların artmasına neden olmuştur . organofosfat insektisitler sebze ve meyvelerdeki emici böceklerin kontrolünde yaygın olarak kullanılan kimyasallardır . cpf nin asetilkolin esteraz inhibisyonundan başka farklı hücresel ve moleküler mekanizmalar yoluyla normal gelişimi engellediğini gösteren çalışmalar da bulunmaktadır . radikaller lipitler proteinler ve dna gibi makro moleküllere zarar verici reaksiyonları başlatırlar . baharat olarak mutfaklarda kozmetik sektöründe ve tıpta ilaç olarak kullanılmakta olan kurkumin antioksidan anti inflamatuar antikarsinojenik ve antikoagulant antidiyabetik antifungal gibi çok sayıda biyolojik ve farmokolojik aktivitelere sahiptir klorprifos kurkumin klorprifos kurkumin olmak üzere grup oluşturulmuştur . rutin histolojik takip işlemleri yapıldıktan sonra dokular parafin içerisinde bloklanmıştır . elde edilen parafin bloklardan μm kalınlığında kesitler alınmıştır . çalışmadan elde edilen sonuçlara göre kontrol grubuyla kurkumin grubu karşılaştırıldığında belirgin histopatolojik değişikliklerin meydana gelmediği görülmüştür . cpf gruplarında ve cpf kur gruplarında karaciğerde hidropik dejenerasyon inflamasyon odakları sinüzoidlerde genişlemeler hepatositlerde sitoplazmik değişiklikler glikojen yoğunluğunda farklılıklar gibi histopatolojik değişiklikler gözlenmiştir . gün grubunda sentral ven ve portal alan çevresinde hidropik dejenerasyon inflamasyon odakları sinüzoidlerde genişlemeler hepatositlerde sitoplazmik değişiklikler ve glikojen miktarında azalma belirlenmiştir . gün grupları arasında yapılan değerlendirmede ilaç uygulanışının devam etmesiyle hasarın derecesinin arttığı gözlenmiştir . değerlendirme yarı kantitatif olarak her bir gruptaki değişikliklerin modu alınarak yapılmıştır . hücre fizyolojik stresler ve patolojik uyaranlarla karşılaştığında duruma adapte olabilmekte ve hücresel homeostazı koruyarak canlılığını devam ettirebilmektedir . diğer yandan oksidatif hasarın varlığının tespitinde önemli parametreler olan antioksidan enzim aktivitlerinin belirlendiği çalışmalarla cpf nin karaciğerde oluşturduğu hepatotoksisite ortaya çıkarılmıştır rat karaciğer ve böbreği ile yaptıkları çalışmada cpf nin bu dokular üzerinde histopatolojik değişikliklere neden olduğunu belirtmişlerdir . vitamin e vitamin c β karoten gibi antioksidan vitaminler kurkumin selenyum melatonin gibi antioksidan özelliğe sahip maddeler de ikinci savunma sistemini oluşturur ve vücudu oksidatif stres sonucu oluşan hasara karşı korurlar . yapılan birçok araştırma sonucunda kurkuminin antioksidan etkisi kanıtlanmıştır . ratlarla yaptıkları çalışmada ml kg kurkumini oral yolla vererek ccl ün karaciğer üzerinde oluşturduğu hasara karşı kurkuminin koruyuculuğunu ışık mikroskobik immünohistokimyasal ve elekron mikroskobik incelemelerle ortaya koymuştur . yapılan başka bir çalışmada kurkuminin koruyuculuğu biyokimyasal moleküler ve mikroskobik analizlerle gösterilmiştir ghosh ve ark . ziraat ve endüstri alanlarında sıklıkla kullanılan organofosfatlı insektisit kalıntılarına tohum sebze toprak ve çeşitli besinlerde rastlanmış hedef olmayan canlılarda zehirlenmelere hatta ölümlere neden olduğu rapor edilmiştir storm ve ark . tarım alanında kullanılması gerektiğinde üreticiler yalnızca gerekli olduğu durumlarda doğru ilaç doğru dozda ve doğru zamanda kullanılması konusunda bilgilendirilmelidir . elde ettiğimiz sonuçlar hem cpf ile hem de kurkumin ile yapılan diğer çalışmalarla paralellik göstermektedir .
461
138
Üçüncü Basamak Bir Merkezde Çocuk Yoğun Bakım Hastalarının Prognozunun Değerlendirilmesi
çocuk yoğun bakım ünitesinde yatan hastaların özelliklerinin ve prognoza etki eden faktörlerin değerlendirilmesi amaçlanmıştır . ocak aralık tarihleri arasında yoğun bakım ünitemize kabul edilen çocuk geriye dönük olarak incelendi . hastaların yaşları cinsiyetleri tanıları altta yatan hastalıkları mekanik ventilasyon ihtiyaçları mekanik ventilasyon süreleri yatış süreleri pediatrik mortalite riski ııı pediatrik lojistik organ disfonksiyonu pediatrik mortalite indeksi ıı skorları hastane ilişkili enfeksiyonları invaziv girişimleri ve prognozları kaydedilerek değerlendirildi . hastaların i erkek sı kızdı . ortanca yaş ay ve ortanca hastanede kalış süresi gündü . en sık yatış tanıları solunum sıkıntısı ve nörolojik hastalıklar di . ortanca prısm ııı pelod pım ıı skorları sırasıyla . di . üç skor içerisinde mortaliteyi tahmin etmede en anlamlısı prısm ııı di . hastanın mekanik ventilatör ihtiyacı oldu . ortanca mv süresi gündü . en sık invaziv işlem santral venöz kateterizasyondu . hastada hastane ilişkili enfeksiyon görüldü . mortalite oranı di . mv ve yatış süresi uzunluğu mortalite üzerinde anlamlı düzeyde etkili saptandı . mekanik ventilasyon ve yatış süresi mortaliteyi etkilemektedir ve prısm ııı skoru mortaliteyi tahmin etmede efektiftir .
kritik hasta çocuğun yönetimi tüm ülkeler için öncelikli ve özellikli bir yere sahiptir . ülkemizde yoğun bakım üniteleri ve yoğun bakım uzmanı sayısı yetersiz olmakla beraber mevcut ünitelerin deneyimlerinin paylaşılmasının hizmet kalitesini arttırmaya katkıda bulunacağı düşüncesindeyiz . bu yazı ile çybü nde yatan hastaların özelliklerinin ve prognoza etki eden faktörlerin değerlendirilmesi amaçlanmıştır . ünitemiz yatak kapasitesi ventilatör bir sorumlu öğretim üyesi bir yan dal araştırma görevlisi hemşire ve beş yardımcı personelle üçüncü basamak yoğun bakım hizmeti vermektedir . verilerin normal dağılım gösterip göstermediğine shapiro wilk normallik testi ile bakıldı . normal dağılım gösteren değişkenler ortalama sd normal dağılım göstermeyen değişkenler ise ortanca olarak ifade edildi . . . . . tarihleri arasında çybü ne yatan hasta incelendi . altta yatan hastalığı olan hastalarda yoğun bakımda ortanca kalış süresi gün iken altta yatan hastalığı olmayanlarda gün dü . olguların karakteristik özellikleri tablo ı de özetlenmiştir . hasta ev tipi mekanik ventilatör tedavisi ile taburcu edildi . altta yatan hastalıkların mortaliteye etkisi değerlendirildiğinde istatistiksel olarak anlamlı düzeyde hematolojik onkolojik hastalığı olan hastaların daha çok kaybedildiği görüldü . önlenebilir nedenlere bağlı çocuk ölüm hızlarında düşüş çybü sayısının ve hizmet kalitesinin artırılması ile doğrudan ilişkilidir . türkiye de bulunan çybü lerde elde edilen deneyimlerin paylaşılması pek çok çocuk yoğun bakım uzmanı ve uzman adayı için yol gösterici olacaktır . olası veya hayatı tehdit eden solunum veya hava yolu hastalığı olan çocuklarda yoğun bakım takibi gerekmektedir . istanbul samsun adıyaman ve ankara da çybü ye yatan hastaların değerlendirildiği çalışmalarda en sık yoğun bakıma yatış nedeni solunum sistemi hastalıkları olarak gözlenmiştir . bizim çalışmamızda da en sık yatış tanısı solunum sıkıntısı olarak saptandı . çalışmamızda ise önceki yıllara oranla kronik hasta takibimizi artmış olarak saptadık . en sık karşılaştığımız altta yatan hastalık ise nörolojik hastalıklardı . onkolojik hastaların tüm yoğun bakım yatışlarının . sini ve yoğun bakım motalitesinin . ünü kapsadığını göstermişlerdir . ise hastalarının . inde mekanik ventilatör ihtiyacı olduğunu belirtmişlerdir . literatürde mv uygulanan hastalarda mortalitenin daha yüksek olduğu belirtilmektedir . bu durum entübe olan hastalarda çoğunlukla altta yatan kronik bir hastalık olması ile ilişkilendirilmiştir . ünitemizin yılı verilerinde hastane ilişkili enfeksiyon oranı . vip . bulunmuştur . literatürde çybü lerin mortalite oranları . . arasında değişmektedir . yoğun bakım mortalitesi üzerine mv ve yatış süresinin uzunluğu etkili olup prısm ııı skoru mortaliteyi tahmin etmede oldukça etkilidir .
368
190
İSMAİL HAKKI İZMİRLİ’NİN İSBÂT-I VÂCİB DELİLLERİNE KATKISI
allah ın varlığını akli ve nakli delillerle ispatlama çalışmaları kelam tarihi boyunca çeşitlenerek devam etmiştir . inkarcı akımların iletişim araçlarından da yararlanarak yaygınlaştığı xıx . yüzyılda allah ın varlığını ispatlamak daha da özel bir önem kazanmıştır . müteahhirin kelamnın modern dönemin sorunları özelinde yetersiz kaldığı böyle bir ortamda islam akaidinin yeni metot ve argümanlarla ele alındığı bu dönem yeni ilm i kelam dönemi olarak adlandırılmıştır . bu makale çalışmasında biz yeni ilm i kelam ın önemli temsilcilerinden ismail hakkı izmirli nin allah ın varlığını ispat sadedinde ne gibi çalışmalar yaptığını özgün yönlerinin neler olduğunu ortaya koymaya çalıştık . izmirli nin birçok diğer eseri yanında özellikle yeni ilm i kelam kitabında isbat ı vacib delillerini geniş olarak incelediğini inkarcıların itirazlarına cevaplar verdiğini görmekteyiz . bu araştırmada izmirli nin açıkladığı ve katkılar sunduğu deliller klasik deliller klasik temelleri olan modern deliller ve doğrudan modern deliller şeklinde üçlü tasnife tabi tutularak incelenmiştir . izmirli imkan hudûs gaye ve nizam gibi klasik delillerin yanı sıra fıtrat ihtira hareket ve inhisar gibi klasik temelli modern delilleri ve sonsuz künhi ezeli hakikatler psikolojik güçler ahlak kemal ve kabul i amme gibi modern delilleri de inceleyip geliştirmiştir . izmirli yeni ilm i kelam geleneği içindeki diğer düşünürlerden farklı olarak hem klasik hem modern delilleri ele almış klasik delillerdeki ayrıntılara yer vermemiş modern delilleri islam dinine uygun bir terminolojiyle özlü olarak temellendirip açıklamıştır .
bu makale çalışmasında ismail hakkı izmirli nin isbat ı vacib delillerine ne gibi katkılar sağladığını bu katkıların düzeyini klasik ve modern delilleri özlü bir şekilde sunma ve işletme konusundaki başarısını ortaya koymaya çalışacağız . hakkında burhan olmayan görüşü kendisine mal etmez . izmirli ye göre yeni ilm i kelam da asıl kastedilen şey yaratıcı nın birliğinin ispatıdır . mümkünün mevcut bir müessire ihtiyaç duyması gibi hadis de mevcut bir muhdise ihtiyaç duyar . dolayısıyla cisimler bir sûret verici muhdise muhtaçtırlar ki o yüce allah tır . izmirli imkan delilini genel olarak filozoflar ve müteahhirin kelamcılarının açıkladığı şekilde ortaya koyar . sonsuza doğru ilerleyen mümkünler silsilesinde onun varlığı dışında bir illet bulunmaz . illetin varlığı ma lûlün varlığından zaruri olarak önce olduğu için bir şeyin kendi kendisinden önce bulunması imkansızdır . böylece teselsül kırılır . izmirli teselsülün iptaline yönelik olarak daha başka deliller sunmaktadır sonsuz silsile hadis ise bu silsilenin hadis değil kadim olan bir illette durması mümkün ise mümkün değil zorunlu olan bir illette durması gerekir . teselsülü iptal etmenin bir diğer yolu tatbik burhanıdır . boyutların sonluluğu müsamete süllemi ve muvazat gibi burhanlarla ispatlanır . izmirli zorunlu varlığın ispatı sadedinde imkan delilinin değişik versiyonlarına değinmiştir . bütün bu bilgisizlik ve hatalar yine de bizi gözün görmek kulağın işitmek ve duyuların dış dünyayı bilmek için yaratıldığını tasdik etmekten alıkoymaz . itirazcılara göre insana gayeler ve araçlar manzumesi gibi görünen şey tabiat kanunlarının bir neticesidir . bir araç bir amacı elde etmeye mahsus olursa bir illet de bir eseri elde edebilir . bir şeyin eser olmasından onun gaye olmayacağı sonucu çıkmaz . çalar saatteki saat tası nasıl çalmak için varsa kanat da uçmak için vardır . canlı varlıkların atomların belli bir şekilde dizilişi yoluyla meydana geldikleri iddia edilmiştir . bundan dolayı peygamberler yaratılış tevhidini hatırlatmışlardır . hadisin kadim bir müessirde son bulmaması illetler ve müessirlerde teselsülü gerektirir . insan tabii kanuna karşı gelemez ama ahlaki kanuna karşı gelebilir . böylece onun huzurunda bütün ahlak sahipleri sorumlu olur . üçüncü açıklamaya göre ahlaki kanun desteklenmelidir . kozmik düzen ile ahlaki düzen bir olmadıkça ahenk sağlanamaz . fazilet delili kant filozofların bütün delillerini eleştirerek teorik aklın allah ı ispat etmede burhan getirmekten aciz kaldığını iddia etmiş ve tanrı nın ilim ve burhan ile ispat edilemeyeceğini ileri sürmüştür . bu eğilim idrak güçlerimizi yüksek bir birliğe ulaştırır ve düzene sokar . sonsuz delili kısaca şöyle ifade edilir bende bir sonsuz kavramı vardır . kemal içeren bir eserden aynı kemale sahip olan illete geçilir . fakat en güçlü delillerin başında gelen imkan delilinin tabii deliller kapsamına alınıp metafizik deliller dışında tutulması bizde bir tereddüt oluşturdu . izmirli metafizik yönü ağır basan kemal delili ile ahlak delili kategorisine giren psikolojik güçler delili arasında benzerlik olduğunu düşünmüştür . izmirli ye göre psikolojik güçler delili gai illet delilinin özel bir formu gibidir .
426
205
null
insanlık tarihinin en önemli meselelerinden biri kader meselesidir . buna bağlı olarak herhangi bir oluşun özellikle de insan tercihlerinin ezelden allah tarafından belirlenmiş olup olmadığı ya da bilinip bilinmediği konusu ilk sırayı alır . bu çalışmanın özünde bu husus bulunmaktadır . konu kur an ayetleri baz alınarak işlenmeye çalışılmıştır .
kader tarih boyunca insanlığın temel meselelerinden biri olmasına rağmen günümüze kadar çözüme kavuşturulamamış bir konudur . kader sadece islam ın değil bütün insanlığın çözümü için çaba sarf ettiği bir meseledir . bu durum islam dünyasında da pek farklı değildir . allah ın sıfatları meselesibunlardan başka alt meseleler de olmakla birlikte kader konusunda mezheplerin takındığı tavırları anlamak için bunlar yeterlidir . kanunlarını kendi belirleyen insan artık onlardan kolay kolay vazgeçmeyecektir . ancak son derece çetrefilli ya da insanların son derece çetrefilli bir hale getirdiği bir meseleyi izah etmenin zorluğunun da idrakinde olduğumuzu söylemeliyiz . bir de kur an ın kendine has konuları ortaya koyma usûlü bu zorluğu kat be kat artıracaktır . hem kader hem de kaza kelimeleri zaman içinde farklı kullanım alanları kazanmış kelimelerdir . kaza ile aynı kökten türemiş kelimeler kur an da ayette defa geçer . hepsinin de neticelendirmek le ilgili olduğunu söylersek yanlış söylemiş olmayız . kader meselesinin en önemli konusu insan davranışlarının ezelden allah tarafından takdir edilip edilmemesi ya da başka bir ifadeyle bilinip bilinmemesi meselesidir . ayetine baktığımız zaman kaydın önce yaratmanın sonra olduğunu söylemek mümkündür . zaten bizim tespitlerimize göre kur an da böyle bir ifade geçmemektedir . kanaatimizce kader konusunun insanla ilgili kısmının özünü bu ayetlere bakarak anlamak mümkündür . ayetini de dahil ettiğimiz zaman konunun özü iyice berraklaşacaktır . allah ergenlik çağına giren her insandan kendisini rab olarak efendi olarak sahip olarak tanıyacağına dair insanın kendini kendine şahit tutarak bir söz alır . bundan dolayı allah insanların yolda gitmelerinin kendi lehlerine yoldan çıkmalarının da kendi aleyhlerine olduğunu ancak bir elçi gönderinceye kadar azab edici olmadığını beyan etmektedir . ayetine gelince orada yukarıda bahsedilen hem imtihan hem de yolla ilgili biraz daha bilgi verilir . ancak yukarıda işaret ettiğimiz gibi her halükarda kayıt anlamını mutazammındır . kaderin özünü insanın ağır bir imtihana tabi tutulması teşkil eder . ayetlerinde ve daha başka ayetlerde ifade edildiği gibi örnekleriyle birlikte . hem bu söylediklerimize hem de candan azalma maddesine örnek olarak onmaz denecek derecede ağır bir hastalığa yakalanan eyüp aleyhisselamı verebiliriz . ayetini de göz önünde bulundurarak şöyle anladığımızı ifade edebiliriz birinci ayette göklerin ve yerin yaratılışından . diye kendi kendimize sorduğumuz zaman bu soru bizi ankebut suresi . çünkü biz onlar üzerinde kayıtsız şartsız bir yaptırım gücüne sahibiz . yaratmadan önce yaratmaya karar verir verilen karar da hemen kayda geçer .
357
45
ORGANİK ÜRÜN TERCİHİNDE TÜKETİCİ DAVRANIŞLARI ÜZERİNE ETKİLİ FAKTÖRLERİN LOGİT REGRESYON ANALİZİ İLE TAHMİNLENMESİ
bu çalışma samsun il merkezindeki tüketicilerin organik ürünlere yönelik davranışlarını ve organik ürünleri tercih etmelerinde etkili olan faktörleri belirlemeyi amaçlamaktadır . bu amaçla samsun il merkezinde ikamet eden tüketici ailesiyle görüşülmüştür . araştırma ile organik ürünlere ulaşabilme kolaylığı eşin eğitim düzeyi organik ürünlere fazladan ödeme yapmayı kabul etme gıda maddelerinin sağlığa olan etkilerini önemseme organik olmayan ürünlerin sağlığa zararlı olduğunu düşünme organik tarım konusunda tam bilgi sahibi olma ve aileye gelir getiren kişi sayısındaki bir birimlik artışın organik ürün tüketimini arttırdığı tespit edilmiştir . öte yandan organik tarımın en önemli unsuru olan kontrol ve sertifikasyonla ilgili olarak tüketici bilincinin oluşmadığı sonucuna varılmıştır . tüketicilerin organik ürünlere rahatlıkla ulaşabilecekleri süpermarketler pazarlamada etkin şekilde kullanılmalıdır .
organik gıda pazarı küresel ölçekte sürekli olarak büyüme eğiliminde olan bir sektördür . ancak yeterli miktar ve çeşitliliğe ulaşamayan organik ürünler pazarı pazarlama yönüyle çeşitli kısıtlar ve sorunlarla karşılaşmaktadır . rekabet yalnızca sanayi ya da hizmet üreten işletmelerde yaşanmamaktadır . bu çalışmalarda genel olarak tüketicinin organik kavramını nasıl algıladığı tüketici tutumları talebi etkileyen konular ve organik ürünlerin yaygınlaşmasını kolaylaştıran ya da engelleyen faktörler üzerinde durulmuştur . iç pazarda organik ürünler piyasasının henüz oluşmamış olması talep yetersizliğine bağlanabileceği gibi üreticilerin bu ürünleri çeşitli nedenlerle üretmek istememelerine de bağlanabilir . tahmin modelinin uyum iyiliğini test etmek amacıyla ikinci bir test olarak hosmer lemeshow testi de uygulanmıştır . üniversite mezunu olma oranı aile reislerinde eşlerde ise dir . başlıca ekonomik özellikler incelendiğinde incelenen ailelerden ortalama aylık geliri tl nin altında olanların oranı olarak bulunmuştur . en yüksek gelir diliminde olanların oranı dür . organik ürün tüketimi genel harcama düzeyi yüksek aileler için düşünülebilir . teorik olarak tatil ve gıda harcamaları yüksek olan ailelerin organik ürün tüketimine eğilimli olması beklenir . incelenen ailelerde ortalama aylık gıda harcaması tl olarak hesaplanmıştır . bu bölümde tüketicilerin gıda maddeleri ve organik ürünlerin güvenliği konusunda gösterdikleri hassasiyet incelenmiştir . tüketicilerin en yüksek oranla taze meyve sebze konserve gıdalar ve dondurulmuş ürünlerde kalıntı olduğunu düşündükleri görülmektedir . oranında tüketici kitlesi ise yoğun gübre ve ilaç kullanılan ürünler olarak tanımlamıştır . organik ürünlerin ürün sertifikasıyla satılması gerektiği konusunun tüketiciler tarafından bilinip bilinmediği irdelenmiştir . tüketicilerin i organik ürünlerin sertifika ile birlikte satılması gerektiği konusunda bilgi sahibi iken unun bu konuda bilgi sahibi olmadığı anlaşılmıştır . tüketicilerin sadece bir yere bağlı kalmaksızın alışveriş yaptıkları bilinmektedir . tüketimi sağlayacak en başta gelen faktörün fiyatlar olduğu oranı ile anlaşılmıştır . ömründe bir kez organik ürün alanlar organik ürün tüketicisi olarak kabul edilmemiştir . logit regresyonda gözlenen değerin tahmin edilen değer ile karşılaştırılması logaritmik olasılık fonksiyonuna dayanır . bulunan khi kare değeri tablo değerinden büyük olduğundan düzeyinde anlamlı olup modelin uyumunun iyi olduğu sonucuna varılır . organik ürünlere yönelik pazarlama stratejileri belirlenirken bu dinamiklerin dikkate alınması yararlı olacaktır . sayılan bu faktörler organik ürün tüketimini olumlu ya da olumsuz şekilde etkileyebilmektedir . araştırma sonuçları da göstermektedir ki böyle bir durum ütopyadan başka bir şey değildir .
356
110
ÖNEMLİ BİR RUH SAĞLIĞI SORUNU: BİPOLAR BOZUKLUK
bipolar bozukluk tüm nüfusu etkileyen yaygın psikiyatrik bozukluklardan biridir . tedavi edilmediğinde erken ölüm genel sağlık durumunda bozulma gibi olumsuz sonuçlar yaratırken doğru tanınıp uygun bir şekilde tedavi edildiğinde hastanın yaşam kalitesini arttırmak mümkün olabilmektedir . bipolar bozukluğun klinik olarak farklı ve bazen tanısı zor olan birkaç alt tipi bulunur . bu bozuklukların tanı ve tedavileri genel tıbbi hastalıkların seyrini ve prognozunu etkilediği için psikiyatristler dışındaki hekimleri de ilgilendirmektedir . bu gözden geçirme yazısında bipolar bozukluğun nedenleri epidemiyolojisi ve tanısı ile ilgili güncel bilgilerin incelenmesi amaçlanmıştır .
bipolar bozukluk klasik tanımıyla depresif ve manik ya da hipomanik dönemlerin olduğu dönemler arası tamamen normal olan ya da minimal belirti düzeyleriyle beraber olduğu düşünülen yüksek mortalite morbidite ve hemen her alanda işlev kaybına yol açtığı bilinen ciddi bir ruhsal bozukluktur . bu derleme çalışmasında bipolar bozukluğun etiyolojisi epidemiyoloji tanısı ve klinik görünümü güncel bilgiler ışığında ele alınarak bu konunun öneminin vurgulanması amaçlanmıştır . bu terimler kullanıma girdikten sonra bipolar bozukluk tanımı içine sadece manik nöbetleri olanlar dahil edilirken sadece depresif dönemleri olan hastalar unipolar olarak adlandırılmıştır . örneğin karma dönemlerin antidepresanlarla tetiklenen manik kaymanın hızlı döngülülüğün ek tıbbi problemlerin madde kötüye kullanımının erkeklere oranla kadınlarda daha fazla görüldüğü ve yine kadınlarda psikotik özelliklerin daha sık olduğu ve yaş ilerledikçe depresif dönemlerin sıklığının arttığı bildirilmiştir . erkeklerde hastalığın kadınlara göre yaş daha erken başladığı tahmin edilmektedir . erken başlangıçlı bb tip de karma dönemlerin daha sık olduğu bildirilmiştir . bu bağlamda hastalığın genetik yükü uzun süredir fark edilen ve üzerinde durulan bir konudur . boşanmış ya da eşinden ayrı yaşayan bireylerde hastalığın daha sık görüldüğü ancak bu veriyi daha basitçe hastanın bozulmuş işlevselliğinin bir sonucu olarak açıklamanın daha makul olacağı düşünülmektedir . doğudan batıya gittiğimizde hafifçe artma eğiliminde olan hastalık oranları ise ilgili çalışmalardaki sosyokültürel ve metodolojik farklarla açıklanmaktadır . bir çalışmada birinci derecede akrabalarında bb olan bireylerde hastalığın görülme riskinin kat major depresyon gelişme riskinin de kat arttığı saptanmıştır . unipolar depresyon dahil edildiğinde monozigotlarda oran ile dizigotlarda ise ile e çıkmaktadır . uluşahin in bildirdiğine göre maniyle ilgili ilk genetik bağlantı çalışması yılında yapılmıştır . şu anda bu konudaki hakim görüş genetik geçişin çok sayıda genle polimorfik sağlandığı ve bunun çevresel faktörlerden belli bir düzeyde etkilenerek gerçekleştiği şeklindedir . hastalığa eğilimi arttıran genetik etkenlerin olmadığı durumlarda bile bazı yaşam alışkanlıkları alkol madde kullanımı dışarıdan alınan bazı ilaçlar ve psikososyal etkenler hastalığın gelişmesinde ya da kötüleşmesinde önemli rol oynayabilir . yapılan araştırmalarda bb hastaların unun ilk poliklinik başvurusunda yanlış tanı aldığı başka bir araştırmada ise bu hastaların mevcut tanılarını alana kadar yaklaşık ortalama yıl geçtiği belirtilmiştir . örneğin bb tanısı alan hastaların yaklaşık ında yinelemeler ve depreşmeler görülmektedir . karma dönem ve psikotik özellikler de kötü prognoza işaret edebilir . depresif dönemlerin ortalama ay manik dönemlerin ortalama ay ve karma dönemlerin ortalama ay arasında yatıştığını bildiren yayınlar vardır . doğum sonrası depresyon geçiren hastaların bb açısından ilerleyen dönemlerde dikkatli bir şekilde izlenmesi gereklidir . bb tanısı olan hastaların yaklaşık ile si özkıyım girişimi sonucunda ölmektedir . akut dönemde benzodiazepinler ve antipsikotikler de sağaltıma belli bir süre eklenebilir . özellikle hızlı kontrolün gerektiği şiddetli ajitasyonu olan hastalarda antipsikotikler ve benzodiyazepinler sağaltıma eklenebilir . manik tablo düzelince antipsikotikler kesilip duygudurum dengeleyicilerle devam edilir . bu yüzden koruyucu tedavi için hasta ve yakınlarına verilecek psikoeğitim tedavi uyumunu arttırması açısından önemlidir . bu sayede hastaların tedavi uyumu yaşam kalitesi sosyal işlevi artacaktır .
470
82
LİSE ÖĞRENCİLERİNİN TABLET BİLGİSAYAR DESTEKLİ TÜRKÇE ÖĞRENME TUTUM ve GÖRÜŞLERİNİN İNCELENMESİ
bu çalışmanın amacı lise öğrencilerinin tablet bilgisayar destekli türkçe öğrenme tutum ve görüşlerinin incelenmesidir . araştırma karma yöntem desenlerinden biri olan açımlayıcı sıralı desene uygun olarak gerçekleştirilmiştir . çalışma grubunu lise öğrencisi oluşturmaktadır . araştırmanın verileri tablet bilgisayar destekli türkçe öğretiminin temel dil becerilerine etkisini belirlemeye yönelik ölçek ve yarı yapılandırılmış görüşme formu ile elde edilmiştir . nicel veriler kestirimsel istatistiksel yöntemlerle analiz edilirken nitel veriler betimsel analiz tekniğiyle çözümlenmiştir . araştırmanın sonunda cinsiyet sınıf düzeyi kişisel bilgisayara ve akıllı telefona sahip olma durumunun öğrencilerin tablet bilgisayar destekli türkçe öğrenme tutumları üzerinde anlamlı bir etkiye sahip olmadığı öğrencilerin tablet bilgisayar destekli türkçe öğretimi etkinliklerini olumlu yönleri ve sınırlılıklarıyla birlikte değerlendirdikleri tespit edilmiştir .
birey doğar doğmaz ana dilini öğrenebileceği hazır bir çevrenin içinde kendini bulur . okul çağına geldiğinde ise dil becerileri temel ihtiyaçlarını ve duygularını anlatacak seviyede gelişmiş olur . bundan dolayı dil öğretiminde kullanılan yöntem ve tekniklerinin çağın gereklerine uygun hale getirilmesi ders araç gereçlerinin mümkün oldukça çağdaş ve güncel ürünlerden oluşturulması bu dikkatin dil derslerinde yoğunlaşması açısından önemlidir . bu amaç doğrultusunda şu araştırma sorularına cevap aranmıştır . cinsiyet sınıf düzeyi kişisel bilgisayara sahip olma ve akıllı telefon kullanma gibi değişkenler öğrencilerin tablet bilgisayar destekli türkçe öğrenme tutumları üzerinde anlamlı bir etkiye sahip midir lise öğrencilerinin tablet bilgisayar destekli türkçe öğrenme ile ilgili görüşleri nelerdir bu araştırmada nicel ve nitel araştırma tekniklerinin bir arada kullanıldığı karma yöntem kullanılmıştır . çalışma grubunu eğitim öğretim yılında sivas merkezdeki devlet okullarında öğrenim gören ve aynı zamanda fatih projesi kapsamında tablet bilgisayar kullanan lise öğrencisi oluşturmaktadır . ölçek maddelerinin u olumlu si ise olumsuz ifadeler içermektedir . araştırmadan elde edilen nicel veriler spss programına yüklenerek analiz edilmiş nitel veriler ise betimsel analiz tekniğiyle çözümlenmiştir . ölçekten elde edilen ortalama puanlar kişisel bilgisayar sahibi olma değişkeni açısından karşılaştırılmış ve elde edilen bulgular tablo te gösterilmiştir tablo incelendiğinde kişisel bilgisayara sahip olan ve olmayan öğrencilere ait ortalama puanlar arasında anlamlı farkın olmadığı anlaşılmaktadır . elde edilen bu bulgudan hareketle tablet bilgisayar üzerinden yapılan temel dil becerileri etkinliklerinin anlatma becerilerinin sergilenmesi boyutunda daha zayıf olduğu düşünülebilir . görüşme formunun dördüncü sorusunda öğrencilere tablet bilgisayar üzerinden okuma dinleme konuşma ve yazma etkinliklerinde karşılaştıkları sorunlar sorulmuş elde edilen bulgular tablo de gösterilmiştir tablo incelendiğinde tablet bilgisayar üzerinden yapılan etkinliklerde yaşanılan sorunların önemli bir kısmının tablet bilgisayarların kendisinden kaynaklandığı anlaşılmaktadır . ayrıca tablet bilgisayarın dokunmatik ekranında yazmanın zor olması tablet bilgisayara uzun süre bakmaktan kaynaklanan fiziksel yorgunluk ve beraberinde ortaya çıkan dikkat dağınıklığı ders etkinlikleri dışında farklı uğraşlar içerisinde olunması öğrenciler tarafından belirtilen diğer sorunlardır . neredeyse lise çağındaki öğrencilerin tamamına yakınının bilgisayar kullandığı ve akıllı telefona sahip olduğu günümüzde eğitim öğretim faaliyetleri buna göre şekillenmekte eğitim sistemimiz de dijital öğrenmeye kurumsal destek vermeyi sürdürmektedir . ülkemizde fatih projesi ile öğrencilere kademeli olarak tablet bilgisayar dağıtılmış etkileşimli akıllı tahta uygulaması yaygınlaştırılmış yenilenen eba ile de teknolojik bilgi ağı güçlendirilmeye çalışılmıştır . ülkedeki tüm öğrencilere fırsat eşitliği sağlamayı amaçlayan bu proje ile öğrenme öğretme sürecinde daha fazla duyuya hitap edilmesi dünya ölçeğindeki eğitim yöntem ve tekniklerine uygun çalışmalar yapılması hedeflenmektedir . sınıf öğrencilerinin tablet bilgisayar destekli türkçe öğrenmenin temel dil becerilerine etkisine yönelik tutumları arasında anlamlı bir fark bulunamamıştır . eğitimin tüm dünyadaki temel hedeflerinden biri dil ve iletişim becerilerini geliştirmektir . klasik hikayelerin metinleri dijital hikayeler şeklinde öğrencilerle buluşturulabilir . clemons da dijital hikayeler aracılığıyla belli bir konunun ele alındığı kısa hikayelerin sınıf ortamındaki iletişime olumlu yönde etki edeceğini söylemektedir . tablet bilgisayarlara yüklenebilecek bu tür hikayelerin yaratacağı iletişim ortamı okuma ve dinleme becerilerinin yanı sıra konuşma ve yazma becerilerinin gelişimi için de elverişli bir ortam sunabilir . akbaba ve tunagür ün ifadesiyle dil becerilerine yönelik geliştirilen yazılım sosyal site veya oyunların tanıtımlarına ağırlık verilmelidir . dinleme ve konuşma becerilerinde teknoloji kullanımına yönelik çalışmalar artırılmalıdır . bu öngörüden hareketle dijital öğrenmenin temel dil becerilerine etkileri üzerinde daha çok araştırma yapılmalı ve dil eğitimi modern eğitim araçlarıyla desteklenmelidir .
541
108
Substrat kültüründe domates bitkisi yaprağında besin kapsamı, K/Na ve Ca/Na oranları üzerine besin çözeltisine artan dozlarda ilave edilen NaCl’ün etkileri
bu çalışmanın amacı katı ortam kültüründe uygulanan besin çözeltisine artan dozlarda ilave edilen nacl ün domates bitkisinin beslenmesine k na ve ca na oranlarına etkilerini belirlemektir . artan dozlarda ilave edilen nacl ün domates bitkisinin yaprağında k na ve ca na oranına etkisi istatistiksel olarak . seviyesinde önemli bulunmuştur . besin çözeltisine ilave edilen nacl yaprakta k na ve ca na oranlarını önemli derecede azaltmıştır . artan dozlarda ilave edilen nacl ün domatesin yaprağında n p mg s fe zn ve cu kapsamına etkisi istatistiksel olarak önemsiz bulunmuştur . buna karşın nacl ün domates bitkisinin yaprağında k na ca mn ve b kapsamına etkisi istatistiksel olarak sırasıyla . . . . ve . seviyelerinde önemli bulunmuştur . besin çözeltisine nacl ilavesi domates yaprağında k ca mn ve b kapsamını önemli derecede azaltmış na kapsamını artırmıştır .
üretimin doğrudan besin eriyiklerinde gerçekleştirilmesi su kültürü sulamanın besin eriyikleri ile yapılması koşuluyla perlit kum çakıl kaya yünü talaş ve torf gibi ortamlarda gerçekleştirilmesi katı ortam kültürü olarak adlandırılır . bu nedenle topraksız tarım tekniği ile domates yetiştiriciliğinde meyve kalitesini artırmak için besin çözeltisinin ec sini artırma yoluna gidilmektedir . ikinci yol daha ucuz olduğundan daha fazla tercih edilmektedir . tuz stresi değişik tuzların gelişme ortamında bitkinin büyümesini engelleyebilecek konsantrasyonlarda bulunması olarak tanımlanmış bu tuzların genelde klorürler sülfatlar karbonatlar bikarbonatlar ve boratlar olduğu belirtilmiştir . tuzlu besin çözeltisinde na ca ve na k oranlarının yüksek olması halinde membran geçirgenliğinin arttığı köklerde ve gövde yaprakta na ve cl ün biriktiği belirtilmiştir bu stres faktörleri sonucu bitkide meydana gelen yapısal bozulmalar ve toksik bileşiklerin sentezlenmesi ile gösterir . tuz stresinin bitkilerde iyonik ve osmotik komponetlere ilave olarak süperoksit hidrojenperoksit ve hidroksil radikallerini artırarak oksidatif strese yol açtığı da bildirilmiştir . tuzluluğa karşı verilen bu farklı büyüme cavapları sadece farklı iki bitki türü için değil aynı türün farklı çeşitleri için de geçerlidir . bu çalışmanın amacı katı ortam kültüründe besin çözeltisine artan dozlarda ilave edilen nacl ün domates bitkisi yaprağının besin element kapsamı ile k na ve ca na oranı üzerine etkilerini belirlemektir . çapı . cm ve derinliği cm olan litrelik saksılara gr mutlak kuru harç konulmuştur . kullanılan besin çözeltisinde makro ve mikro besin element içeriği aşağıda verimiştir ilave edilen nacl dozuna bağlı olarak besin çözeltisinin ph sı doz sırasına göre . . . ve . besin çözeltisinin ec si doz sırasına göre . . . ve . ds m besin çözeltisinin sodyum adsorpsiyon oranı doz sırasına göre . . ve . şeklinde değişmiştir . artan dozlarda ilave edilen nacl ün domates bitkisinin yaprağında k na ve ca na oranına etkisi istatistiksel olarak . seviyesinde önemli bulunmuştur . buna karşın nacl ilavesinin yaprakta ca mg ve ca k oranına etkisi istatistiksel olarak önemli bulunmamıştır . kontrolde yaprakta k na oranı bulunmuş besin çözeltisine . . ve . mm dozlarında nacl ilave edildiğinde sırasıyla k na oranı . . ve . e düşmüştür . nacl uygulamasının domatesin yapraklarında na kapsamını artırdığını k kapsamını ve k na oranını azaltarak tuz stresini artırdığını tuz stresi altındaki domatesin k na oranında bir azalma eğilimi görüldüğü bildirilmiştir . besin çözeltisine nacl artan dozlarda ilave edildiğinde elde edilen bitkinin yaprağında n p k ca mg na s fe mn zn cu ve b kapsamlarına ilişkin değerler çizelge de verilmiştir . domates yaprağında na kapsamı . . arasında bulunmuştur . araştırıcılar tuz uygulamasının bitki kuru ağırlığında bitki boyunda ve sap çapında olumsuz etkilere sebep olduğunu bildirmişler tuz uygulamasının yapraklardaki makro element kapsamlarını genelde olumsuz etkilediğini besin çözeltisine ilave olarak verilen ca mg ve k lu bileşikler ile mısır bitkisinin yaprak ve köklerinde n p ca k ve mg içeriklerinde artış saptandığını da bildirmişlerdir . . ve . mm nacl dozlarında yetiştirilen domates bitkisinin yaprağında b kapsamı istatistiksel olarak farklı bulunmamıştır . değişik buğday ve çeltik çeşiti üzerinde araştırmalar yapan alpaslan ve ark . nacl miktarı arttıkça besin çözeltisinin ec ve sodyum adsorpsiyon oranı değerleri artmıştır . bu sonuç nacl ün bitkinin ca kapsamını azalttığını göstermektedir . besin çözeltisine nacl ilavesi domates yaprağında ca ve mn kapsamını azaltmış ca kapsamındaki azalma . ve . mm nacl dozlarında kontrole göre önemli . mm nacl dozunda ise önemsiz bulunmuştur . besin çözeltisine nacl ilavesi . mm dozunda kontrole göre b kapsamını istatistiksel olarak önemli derecede etkilememiş buna karşın . ve . mm dozlarında kontrole göre b kapsamını istatistiksel olarak önemli derecede azaltmıştır .
635
117
6063 alüminyum alaşımının sertliği ve taneler arası korozyonu üzerine suni yaşlandırmanın etkisi
bu çalışmada alüminyum alaşımının sertliği ve korozyon özelliği üzerine suni yaşlandırmanın etkisi araştırılmıştır . alüminyum alaşımının çökelme sertleşmesi prosesinde zaman ve sıcaklık önemli bir rol oynamaktadır . sonuçlar alüminyum alaşımının sertliğinin zaman ve sıcaklıktaki değişimler ile değiştiğini göstermektedir . korozyon testi alaşımın korozyon direncinin kuvvetli olarak suni yaşlandırma zamanına bağlı olduğunu göstermiştir . tüm suni yaşlandırma sıcaklıkları için en yüksek korozyon direnci elde edilen en yüksek sertlik değerinde gözlemlenmiştir .
alüminyum ve alüminyum alaşımları hafiflik termal iletkenlik yüzey işlemlerine uygunluk ve korozyona karşı direnç gibi özelliklerinden dolayı otomobil yapı ve ambalaj sektörleri başta olmak üzere çok farklı alanlarda kullanılmaktadır . ana alaşım elementi olarak mg ve si içeren xxx serisi alüminyum alaşımlarının genel olarak ekstrüzyon ve hadde kabiliyetleri iyi olduğu gibi atmosferik ortamlar başta olmak üzere korozyon dirençlerinin iyi olduğu bilinmektedir . bu olumlu özelliklere ek olarak xxx serisi alüminyum alaşımlarının anodizasyon sonrası yüzeylerinin parlaklığını koruması da ticari olarak kullanım miktarının gün geçtikçe artmasını sağlamaktadır . xxx serisi alüminyum alaşımları için çözeltiye alma işlemi genellikle oc arasında gerçekleştirilmekte ve bunu takiben su verme işlemi yapılmaktadır ki buradaki amaç tüm alaşım elementlerini çözeltiye alarak aşırı doymuş katı eriyiğini elde edebilmektir . bununla birlikte svenningsen ve arkadaşlarının yaptığı sınırlı sayıdaki araştırmalar dışında literatürde serisi alüminyum alaşımlarında görülen taneler arası korozyon üzerine suni yaşlandırma işleminin rolü hakkında sistematik bir araştırma mevcut değildir . alüminyum ve alaşımları yüzeyinde barındırdıkları ince koruyucu bariyer oksit tabakası sayesinde korozyona karşı dirençlidirler ancak ortamda klorürün var olması halinde bu koruyucu oksit tabakası bölgesel olarak korozyona uğrama eğilimi gösterir . alüminyum alaşımlarının korozyon direncini etkileyen en önemli unsurlardan biri sahip oldukları alaşım elementleri olmakla birlikte özellikle bu alaşımlara uygulanan ısıl işlemlerde kullanılan sıcaklık ve sür gibi parametreler korozyon direncinin değişimi üzerinde baskın rol oynamaktadır . yaşlandırma işlemi öncesi c de saatlik çözeltiye alma sonrası su verilerek elde edilen aşırı doymuş katı eriyik halindeki numunenin taneler arası korozyon deneyi sonucunda optik mikroskop ile alınan kesit görüntüsü şekil te görülmektedir . bekletilerek suni yaşlandırılmış alüminyum alaşımının taneler arası korozyon hassasiyeti artan bekleme süre ile azalmaktadır . lık bekleme süresinde ulaşılmıştır ki en iyi taneler arası korozyon direnci de bu sürede elde edilmiştir . lık beklemenin sonucunda ise alüminyum alaşımında oyuklanma korozyonu hassasiyetinin iyice arttığı görülmektedir . tanelerarası korozyon hassasiyeti azalarak da olsa gözlemlenirken alaşımda oyuklanma korozyonu direncinin azaldığı va aşırı yaşla ma ile de oyuklanma korozyonunun baskın hale geldiği tespit edilmiştir . suni yaşlandırma için seçilen sıcaklık değeri arttıkça 𝛽 fazının çökelmesinin tamamlanması daha kısa sürede gerçekleşmiştir tüm yaşlandırma sıcaklıkları için 𝛽 fazının çökelmesi tamamlanıncaya kadar malzemenin sertliğinde artış gözlemlenirken 𝛽 fazının 𝛽 ve 𝛽 fazına dönüşümü evresinde sertlik değerlerinde düşüş gözlemlenmiştir suni yaşlandırma prosesi sırasında 𝛽 fazının çökelmesi tamamlanıncaya kadar olan süreçte alaşımın tanelerarası korozyon hassasiyeti azalarak devam etmektedir .
686
66
SİVİL SAVUNMA VE İTFAİYECİLİK BÖLÜMÜ ÖĞRENCİLERİNİN KARDİYOPULMONER RESÜSİTASYON (KPR) FARKINDALIK VE BİLGİ DÜZEYLERİNİN ÖLÇÜLMESİ
bu çalışmanın amacı itfaiyecilik bölümü öğrencilerinin ilk yardım eğitiminde en önemli konularından biri olan kardiyopulmoner resüsitasyon konusunda farkındalık ve bilgi düzeylerini ölçmektir . araştırmanın evrenini bozkurt meslek yüksekokulu sivil savunma ve itfaiyecilik bölümü öğrencileri oluşturmaktadır . örneklem ilkyardım dersi alan sivil savunma ve itfaiyecilik öğrencilerinden oluşturulmuştur . çalışmaya sivil savunma ve itfaiyecilik programından öğrenci katılmıştır . anket soruları iki bölümde toplandı . birinci bölümde kişisel bilgiler ikinci bölümde katılımcıların kpr ile ilgili güncel bilgi düzeylerini ölçmeyi hedefleyen toplam soru ve farkındalıklarına yönelik soru soruldu . bu çalışmaya toplam öğrenci katılmış olup . i erkek . i kız öğrencidir . öğrencilerin herhangi bir yerde kardiyak arrest vakası ile karşılaştınız mı sorusuna kişi evet kişi hayır aldığınız eğitim sizce yeterli midir sorusuna kişi evet kişi hayır kişi kararsızım sizce bir itfaiyeci kpr bilmeli midir sorusuna kişi evet kişi hayır cevabı kendinizi kpr kişi hayır kişi kararsızım cevabı vermiştir . kardiyak arrestle vakaları ile sık karşılaşan itfaiyecilerin kardiyak arresti tanıma kriz anını iyi yönetme ve kpr yi başarıyla uygulayabilmeleri için düzenli eğitimlerle teorik ve pratik uygulama bilgilerini güncel tutulmalıdır . yükseköğretimde itfaiyecilik programlarında ilk yardım dersi öğrencilerin kpr konusunda pratik olarak daha çok eğitim olanakları sağlanmalıdır . ilk yardım eğitim simülatörleri ile de desteklenebilir .
kardiyopulmoner arrest solunumun ve dolaşımın ani olarak durmasıdır . kpr genel bir manevra ve teknik alan içerisinde spontan dolaşımı geri döndürme girişimidir . yüksek bilgi ve tecrübe çerçevesinde gerçekleştirilen kpr spontan dolaşımı döndürmenin ötesinde oluşabilecek komplikasyonların önlenmesinde en önemli noktadır . kardiyopulmoner resüsitasyon kardiyak arrest sonrası yaşamı kurtarmak için en temel uygulamadır ve yaşam kurtarma zincirinin kritik bir halkasıdır . resüsitasyonda başarı uygulayıcı arrest olan kişinin durumu elde mevcut olan kaynak ve ekipmanlar gibi birkaç faktöre bağlıdır . resüsitasyon bilgilerini içeren kpr ile ilgili kılavuzları amerikan kalp cemiyeti ve avrupa resüsitasyon konseyi tarafından çeşitli zaman dilimlerinde güncellenmektedir . resüsitasyon uygulamalarında bazı farklılıklar olmakla birlikte her iki kılavuzda da erken tanı ve hızlı müdahalenin önemi vurgulanır . kpr temel yaşam desteği ve ileri yaşam desteği olarak iki bölümden oluşmaktadır . tyd basit tedavi yöntemleri içermektedir tüm sağlık personeli ve bu konuda eğitim görmüş kişiler tarafından uygulanır . ileri yaşam desteği ise özel tedavi yöntemlerini içerir doktor ve özel eğitim görmüş sağlık personeli tarafından uygulanır . belediye itfaiye yönetmeliğine göre itfaiye teşkilatının görevlerinden biri de her türlü kaza çökme patlama mahsur kalma ve benzeri durumlarda teknik kurtarma gerektiren olaylara müdahale etmek ve ilk yardım hizmetlerini yürütmek arazide su üstü ve su altında her türlü arama ve kurtarma çalışmalarını yapma olarak tanımlanmıştır . bu sebeple itfaiye eğitiminde ilk yardım eğitimi büyük önem arz etmektedir . bu çalışmada itfaiyecilik bölümü öğrencilerinin ilk yardım eğitiminde en önemli noktalarından biri olan kardiyopulmoner resüsitasyon konusunda farkındalık ve bilgi düzeylerinin ölçülmesi amaçlanmıştır . araştırmaya bozkurt meslek yüksekokulu müdürlüğü nün izni alınarak başlanmıştır . araştırmanın evrenini bozkurt meslek yüksekokulu sivil savunma ve itfaiyecilik bölümü öğrencileri oluşturmaktadır . örneklem ilkyardım dersi alan sivil savunma ve itfaiyecilik öğrencilerinden oluşturulmuştur . sorular aha erc kpr kılavuzu rehber alınarak hazırlandı . çalışmada elde edilen verilerin istatistiksel analizleri spss . programında yapılmıştır . bu çalışmaya toplam öğrenci katılmış olup i erkek i kız öğrenciden oluşmaktaydı . kardiyopulmoner resüsitasyon konusunda farkındalıkları ölçmeye yönelik sorulan soruların yüzdelik ve sayı değerleri tablo de verilmiştir . bizim çalışmamızda da herhangi bir yerde kardiyak arrest vakası ile karşılaştınız mı hemşirelerin kardiyopulmoner resüsitasyon konusundaki yaklaşımlarının değerlendirilmesi konulu yılında yapılan tez çalışmasında hastada solunumu kontrol ederken bak dinle hisset yöntemini uygularım önermesine katılımcıların ünün evet cevabı verdikleri bildirilmiştir . erişkinlerde kardiyopulmoner arestte hiç vakit kaybetmenden hızlı güçlü ve kesintisiz göğüs kompresyonunun sağ kalımı arttırdığı gösterilmiştir . öğrencileri kpr konusunda daha istekli ve bu konuda kendine güveni yüksek itfaiye personeli yetiştirmek için uygulamalı eğitimlere daha çok önem verilmeli ve öğrenciyi kpr konusunda daha motive edici çalışmalar yapılmalıdır . aldıkları eğitimin verimliliğini arttırmak için bu yönde daha çok uygulamalı dersler müfredata eklenmelidir .
423
206
Yerel ceviz çeşidinde (Juglans regia L.) abiyotik stres faktörlerine karşı dayanıklılık mekanizmasının belirlenmesi
bu çalışmada yerel ceviz genotipinin farklı abiyotik stres faktörlerine karşı tepkisi araştırılmıştır . bunun için l hacminde oranında harç karışımı içeren saksılarda yetiştirilen yapraklı ceviz fidanlarına tuz ağır metal kireç fabrika baca tozu ve kurak stresi uygulamaları altı hafta süresince uygulanmıştır . uygulamalardan sonra toplanan yaprak örneklerinde fotosentetik pigment protein prolin miktarı malondialdehit ve hidrojen peroksit konsantrasyonu apx cat ve sod aktiviteleri ölçülmüştür . bulgulara göre klorofil b toplam klorofil ve karotenoit miktarı kireç ve ağır metal uygulamasında protein demir baca tozu ve çinko uygulamasında prolin h o apx ve sod değerleri tüm stres uygulamalarında cat değeri çinko nikel ve kireç uygulamalarında yüksek bulunmuştur . mda içeriği ise kireç uygulamasında yüksek diğer gruplarda düşüktür . sonuç olarak yerel ceviz genotipi tuz konsantrasyonları ve kuraklığa duyarlı ağır metal toksisitesine toleranslı ve fabrika baca tozu ve caco uygulamalarına ise orta derecede toleranslı bulunmuştur .
ceviz besin içeriği ve insan sağlığı açısından son derece faydalı ve tüm dünyada fazla miktarda tüketilen bir meyvedir . ülkemizde ceviz üretiminin en fazla üretildiği iller karaman kastamonu ve hakkari olarak bildirilmektedir . çünkü ekonomik ve standart bir üretim için çöğür ağaçlarından elde edilen ürünler kalite verim ve standart farklılığından dolayı çok önemli zaman ve ekonomik kayıplara neden olmaktadır . süperoksit dismutaz katalaz guaikol peroksidaz ve askorbat peroksidaz gibi antioksidant enzim aktivitelerinde ağır metal ve kireç solüsyonları ile sulanmıştır . kurak uygulamasında çeşme suyu kullanılmış olup su eksikliği toprak su kapasitesine göre ml olarak gerçekleştirilmiştir . özellikle çinko demir klor bizmut alüminyum kurşun arsenik ve bor gibi elementler toksik değerdedir . uygulamalar arasında en yüksek prolin miktarı . ile mm nacl en düşük prolin değeri ise . ile zncl de saptanmıştır . diğer uygulamaların prolin değerleri bu iki değer arasında yer almıştır . protein içeriği fecl baca tozu ve zncl uygulamalarında kontrole göre arttığı diğer stres uygulamalarında azaldığı tespit edilmiştir . diğer uygulama gruplarında mda içeriği kontrole göre düşüktür . en düşük enzim aktivitesi sırasıyla mm mm mm nacl baca tozu kurak ve fecl uygulamalarında görülmüştür . en yüksek kl b toplam klorofil ve karotenoit miktarı caco ve fecl stres uygulamalarında tespit edilmiştir . çünkü tuz baca tozunda bulunan aşırı na ca mg mn fe zn cl br as pb gibi metaller iyon toksisitesine neden olarak metabolik reaksiyonları enzim aktivitelerini ve biyokimyasal bileşiklerin sentezini baskılamakta ve ayrıca zar yapısının bozulmasına neden olmaktadır . ancak ağır metal ve caco uygulamalarında klorofil pigmentlerindeki artış şaşırtıcıdır . jiang ve huang sharma ve dietz zengin ve munzuroğlu serrano meletiou christou ve ark . bulgulara göre tuz caco baca tozu kuraklık ve fecl stres uygulamaları ile prolin fecl baca tozu ve zncl uygulamaları ile de protein miktarı arasında ise pozitif ilişki saptanmıştır . ros lar membran lipidlerinin de dahil olduğu biyomoleküllere zarar vererek hücresel zarların bütünlüğünün bozulmasına ve mda birikimine sebep olmaktadır . uygulamalardan sadece caco mda içeriğinde artışa neden olurken h o içeriği tüm uygulamalarda kontrole göre yüksek bulunmuştur . sinha ve saxena gajewska ve sklodowska sharma ve ark . khan ve panda tuzun ve kuraklığın apx cat gr gpx pod ve sod gibi enzimlerin aktivitesini konsantrasyonlara bağlı olarak farklı etkilediğini bildirmişlerdir . ayrıca çeşidin lipit peroksidasyonu seviyesi açısından zncl mm baca tozu fecl kurak nicl ve mm nacl cat aktivitesi kapsamında ise zncl nicl ve caco uygulamalarına dayanımı yüksek iken fotosentetik pigment protein miktarı ve cat aktivitesi açısından ise tuz konsantrasyonları ve kurak uygulamalarına ise düşük olmuştur .
513
163
Bodrum Şevket Sabancı Parkı’nın Kullanıcı İsteklerine Göre Değerlendirilmesi
günümüzde nüfus artışı teknolojik ekonomik ve kültürel değişimler rant kavgaları ile açık ve yeşil alanların yok olması sonucu kentler insan yaşamı için ruhsal ve fiziksel yönden yetersiz bir çevre haline gelmektedir . bozulan çevre koşulları karşısında kentli daha sağlıklı fonksiyonel ve estetik bir peyzaj oluşturulmasını istemektedir . halkın rekreasyonel ihtiyaçlarının karşılanması ve kentin fiziksel yapısının iyileştirilmesi ancak doğru bir açık ve yeşil alan sisteminin oluşturulmasına bağlıdır . bu çalışmada şevket sabancı parkı nın kent içi yeşil alan sistemindeki yeri fonksiyonu insanlar üzerindeki etkileri ve parkta bulunan donatıların peyzaj mimarlığı kriterleri açısından uygunluğunun araştırılması amaçlanmıştır . anket çalışmaları sonucuna göre parkın bakımsızlığı donatı elemanlarının uyumsuzluğu bakımsızlığı mevcut sulama sisteminin kullanılamaz olması eksiklikler olarak belirlenmiştir . parktaki mevcut sulama sisteminin kullanılamaz olması çimlerin ve bütün bitkilerin görüntüsünü de etkilemiştir .
insanların varoluşuyla birlikte insan çevre ilişkisi başlamıştır . kentsel yaşamda açık ve yeşil alanlar sosyo kültürel etkinlikler için önemli mekansal düzenlemelerdir ve bireyin toplumsallaşmasını sağlayıp toplumsal ilişkilerin güçlendirilmesine katkı sağlarlar . çeşitli fonksiyonlardan oluşan kent dokuları içerisinde parklar en önemli dinlenme ve eğlenme olanağı sağlayan kentsel rekreasyon alanlarıdır . bu çalışma muğla nın ilçesinden biri olan bodrum da yapılmıştır . bodrum o o kuzey paralelleri ile o o doğu meridyenleri arasında bulunmaktadır . güven katsayında güven için bu katsayı olarak alınmıştır . katılımcıların si alanı güvenli bulurken i güvensiz olduğunu söylemektedir . insanların ı parkı bakımlı bulurken bakımsız olduğunu düşünenler ise oranındadır . anketin uygulandığı kullanıcıların u alanın bitkilendirmesinin yeterli olduğunu i ise yetersiz olduğunu söylemektedir . ziyaretçilerin denizle ilgili donatı istekleri seviyesinde istemeyenler ise dir . parkın ana aksını geçiş güzergahı olarak kullananlar ise oranındadır . açık yeşil alanlar kentlerin en önemli parçalarından biridir . bir alanın halk tarafından tercih edilmesi için peyzaj öğelerinin birbiri ile uyumlu farklı çeşitlerden oluşan perspektif sunan ve güven verici bir mekan olmalıdır . böylesine önemli fonksiyonları olan kent parkları ön analizler ile kullanıcı ihtiyaçları değerlendirilerek ve peyzaj tasarım kriterlerine göre tasarlanmalıdır . sonrasında ise bakımı yapılarak alan kullanımının sürdürülebilirliği sağlanmalıdır . alanda tercih edilen yapısal donatılar kırık dökük bir halde durmaktadır . ayni tip yapısal elemanlar tercih edilmeli ve zarar görmüş donatıların bakımı yapılmalıdır . şevket sabancı parkı nın girişinde bulunan ve alana motosiklet ile evcil hayvan girişinin yasaklandığı uyarılara uyulmadığı gözlenmiştir . farklı çeşit yer döşemesine geçişlerde doğru malzemeler seçilmemiştir . el ile sulama yapılmakta ve drenaj sorunları ortaya çıkmaktadır . parktaki amfinin üzerinde gölgelendirme elemanı bulunmamaktadır . hem yapılan etkinliklerde hem amfinin serbest kullanıldığı zamanlarda gölgelendirmeye ihtiyaç duyulmaktadır . şevket sabancı parkının yapımından önce de alanda bulunan türbe korunmuş fakat yapısal ve bitkisel düzenlemesi yetersiz kalmıştır . ayrıca tuvalet için konumlandırılmış sinyalizasyonlar düşük seviyede kalmış ve okunaklı değildir . bu nedenle kent parkı kullanıcılarının park alanlarından edindikleri deneyimlere yönelik memnuniyet ve memnuniyetsizlik nedenlerinin bilinmesi kent parklarından elde edilecek faydaların artmasına ve bu alanların daha sürdürülebilir yönetilmesine katkı sağlayacaktır .
330
121
VARLIK DERGİSİ’NDE YAHYA KEMAL BEYATLI
yahya kemal beyatlı yirminci yüzyılın başında türk şiirinin sesini bulan sanatçıdır . onun şiir ve sanatını idrak etmek eseri üzerindeki hassasiyetini bilmekle ilgilidir . şiirleri bir arayışın ürünleridir . yıllarca bir kuyumcu titizliği ile çalışır . yahya kemal beyatlı kendi şiirini oluştururken geçmiş edebiyat birikimini yok saymaz . divan edebiyatı geleneğini göz ardı etmeden çağdaş türk şiirini kurar . şiirleri ati ileri ve dergah gibi dergilerde yayımlanır . yaşadığı dönemin en popüler sanatçılarındandır . şiire getirdiği yenilikler sayesinde tüm dikkatleri üzerine çeker . genç edebiyatçılar tarafından yakından takip edilmektedir . herhangi bir dergide yayımlanan şiiri dergilerin tirajına büyük bir katkı sağlamaktadır . onun varlık dergisi ndeki önemi hakkındaki yazılarla ilgilidir . varlık dergisi yılında yaşar nabi nayır ın kuruculuğu ile yazın yaşamına başlar ve günümüzde de varlığını devam ettirmektedir . yapılan bu çalışmada yahya kemal beyatlı nın varlık taki yazıları ve hakkındaki yazıların dizini verilerek bu dergide yer almama nedeni üzerinde durulmuştur .
niteliği yüksek olan dergiler bir ayna aksiyle topluma mektep işlevi sağlamaktadır . türk edebiyatının seçkin ürünleri neşredilirken dünya edebiyatının önde gelen sanatçılarının eserleri de türk diline tercüme edilmiş ve yayımlanmıştır . klasik türk edebiyatının zevk ve estetiğini müzik destekli olarak elde eden şair daha sonra gittiği paris sanat ortamından da etkilenir . gün geçtikçe edebiyat çevresinde okuyucu kitlesi artan şairin dergi nüshalarındaki popülerliği de artar . yahya kemal beyatlı nın şiirlerine ilk kez yılında bir başka tepeden adlı şiiriyle varlık sayfalarında yer verilir . şairin istanbul sevgisiyle sembolleşen şiiri cumhuriyet sayfalarından alınmıştır . ekol ayırt etmediğinize göre bunda aruz veznini sebep yahut engel olarak gösteremezsiniz . sonra bu işi bir gazetemiz devamlı yaptığına göre satirimizin de müsaadeleri var demektir . herhalde düşünemediğimiz başka bir sebep olsa gerek . elimizde olsaydı elbette ki şiirlerini yayınlamaktan kaçınmazdık . sayısında bulunan okuyucularımızla baş başa bölümünde okur soruları vardır . sorulardan bir tanesi yahya kemal beyatlı nın mülakat verme hassasiyetiyle alakalıdır . verilen mülakat haberi ve izin durumuna verilen cevap şöyledir yahya kemal in o arap gazetesinde çıkan mülakatı hakkında o sıralardaki varlıklardan birinde bir not vardır . ihtimal sözü geçen arap yazarı özel bir mülakat şeklinde yayınlamıştır . bizim böyle izinsiz bir harekette bulunmayacağımızı taktir edersiniz . . aşağı yukarı dedi ki yeni şiirde mana olmadığını söylüyorlar . sonra türkçe bu gençlerin elinde hiç bir zaman erişmemiş olduğu bir zirveye yükseldi . yahya kemal beyatlı hayattayken eserlerini yayımlatma arzusundadır . bu niyete beni teşvik eden şey bilhassa eski bazı parçalarımın unutulmayışı oldu . fikir hayatımızda da kadınlar büyük başarılara imza atmıştır . kadınlar ve erkekler toplumun fikir üretiminde bilim ve düşünce pervanesine birlikte yön verirler . kadınlar yalnız ve yalnız doğurmak anne olmak çocuk büyütmek için yaratılmışlardır . yahya kemal in yazdığı süre içinde hiçbir şairimize açık yürekle büyük diyemedik kimisi şair bile sayılamadı .
319
136
Hasarsız çarpma tekniği kullanılarak domates meyvesinin kütle tahmini için farklı model yaklaşımlarının geliştirilmesi ve değerlendirilmesi
bu çalışmada hasarsız çarpma tekniği kullanılarak domates meyvesinin kütle tahmini için farklı model yaklaşımlarının geliştirilmesi ve değerlendirilmesi amaçlanmıştır . denemeler süresince bandita f çeşidi domates kullanılmıştır . domateslerin kütle tahmininde üç farklı model değerlendirilmiş ve karşılaştırılmıştır . model olarak adlandırılan kütle tahmin yönteminde impuls moment ilişkisinden yararlanılmıştır . model de tek çarpma koşulu dikkate alınarak basit doğrusal model eşitliği geliştirilmiş ve sadece impuls parametresi dikkate alınmıştır . model de ise dokuz çarpma parametresi çarpma kuvveti temas zamanı grafiklerinden çıkartılmış ve parametre sayısı stepwise regresyon analiz yöntemi ile azaltılmıştır . böylece stepwise regresyon analiz yöntemi ile elde edilen en önemli çarpma parametreleri çoklu doğrusal regresyon analiz yönteminde kullanılarak yeni bir çoklu parametreli doğrusal matematiksel model geliştirilmiştir . istatistiksel analiz sonuçları model ün yaklaşık olarak . g lık tahmin hatası ile en iyi tahmin sonucunu verdiğini göstermiştir . bunu sırasıyla m del ve model izlemiştir . geliştirilen model eşitliğinde ıa fmax fmax ve tuçuş çarpma parametrelerinin kullanılması durumunda ölçülen ve tahmin edilen domates kütlesi arasındaki ilişki yüksek bulunmuştur . ayrıca model için kalibrasyon ve doğrulama veri grupları için belirtme katsayıları sırasıyla . ve . olarak hesaplanmıştır .
günümüzde yaş sebze meyve sınıflandırma teknolojisinde elektronik sınıflandırma hatları yaygın olarak kullanılmaya başlanmıştır . ayrıca boyutsal olarak yamuk geometriye sahip meyve çeşitlerinin seçimi mümkün olamamaktadır . spreer ve müller shahbazi ve rahmati ghazavi ve ark . ayrıca kuvvet algılayıcısı üzerine ürüne hasar vermeyecek yüksekliklerden düşürülerek de meyve ve sebzelerin kütle tahmini yapılabilmektedir mcglone ve ark . yardımıyla ayarlanabilmektedir . vantuz aracılığıyla vakum etkisiyle tutulan örnekler açma kapama valfi aracılığıyla vakum etkisi kaldırılarak çarpma plakası üzerine düşürülmektedir . çarpma sonrası birinci çarpma maksimum kuvvet değeri ikinci çarpma maksimum kuvvet değeri birinci çarpmanın maksimum zamanı ikinci çarpmanın maksimum zamanı birinci çarpma temas zamanı ikinci çarpma temas zamanı ve iki çarpma arasında geçen süre parametreleri ölçülmüştür . denemeler süresince domates örneği ile çalışılmış olup ekvatoral bölgede işaretlenmiş iki ayrı yer üzerinde çarptırma işlemleri uygulanmıştır . e katsayısı çarpmanın elastiklik seviyesi ile ilgili olduğu için düşük e değeri önemli derecede elastik olmayan işlemlerin gerçekleştiğini göstermektedir . impuls değerleri çarpma kuvveti temas zamanı eğrisi altında kalan alanı ifade etmektedir . nolu eşitlikler birleştirildiğinde aşağıda verilmiş olan nolu eşitlik elde edilmektedir . domates kütlelerinin hesaplamalarında bu eşitlik kullanılmış olup model olarak ifade edilmiştir . adlı araştırmacılar çarpma tekniği kullanarak soğan kütlesini tahmin etmek için impuls momentum ilişkisinden faydalanmışlardır . geliştirilen model eşitlik bandita f domates çeşitlerinin kütle tahmininde kullanılmıştır . model ve e ait olan matematiksel model eşitlikler oluşturulurken lık veri setinden yararlanılmıştır . tüm istatistiksel değerlendirmelerde spss . paket programından yararlanılmıştır . model değerlendirmesinin tamamı için belirtme katsayısı değeri de hesaplanmıştır . ayrıca model kullanılarak tahmin edilen kalibrasyon ve doğrulama istatistik sonuçlarının ölçülen domates kütle sonuçlarından istatistiksel olarak farklılık gösterdiği belirlenmiştir . rmse her iki veri grubunda da model için en düşük bulunmuştur . model e ait rmse değerleri hem kalibrasyon hem de doğrulama veri grubunda model ve e kıyasla daha yüksek sonuçlar vermiştir . kalibrasyon veri grubunda yer alan model ve için hesaplanan mape değerleri sırasıyla . . ve . olarak hesaplanmıştır . domates meyvesi kullanarak yapmış olduğumuz hesaplamalarda kalibrasyon ve doğrulama veri grupları için elde edilen . ve . lük iyilik dereceleri araştırmacıların sonuçlarından bir miktar düşük çıkmıştır . bu durum meyvenin fiziko mekanik yapısındaki farklılıklardan kaynaklanabilmektedir . kalibrasyon ve doğrulama verileri kullanılarak oluşturulan grafiklerde de görüldüğü gibi ölçülen ve tahmin edilen kütle değerleri arasındaki ilişki yüksek çıkmıştır . elektronik yaş meyve sebze sınıflandırma hatlarında kullanılan yük hücreleri ile yapılan gerçek zamanlı kütle ölçümlerindeki sınıflandırma hassasiyeti ile çarpma tekniğiyle elde edilen kütle tahmin hassasiyetleri karşılaştırıldığında çarpma tekniğindeki hassasiyet değerleri bir miktar yüksek çıkmıştır .
425
183
İŞİTME TARAMA ÜNİTESİNE BAŞVURAN BEBEKLERDE İŞİTME KAYBI İÇİN RİSK FAKTÖRLERİNİN BELİRLENMESİ VE İŞİTME TARAMA TESTLERİ SONUÇLARINA ETKİSİNİN ARAŞTIRILMASI
işitme kaybı canlı doğumda insidansla en yaygın görülen doğumsal defekttir . bu çalışmada işitme tarama testi yapılan bebeklerde işitme kaybına yol açan risk faktörlerini sorgulayarak bunların işitme tarama testi sonuçlarına etkisini değerlendirmeyi amaçladık . bu kesitsel araştırma mart ile nisan tarihleri arasında adana numune eğitim ve araştırma hastanesi işitme tarama ünitesi nde işitme tarama testi yapılan toplam bebek üzerinde yapıldı . yapılandırılmış bir anket formu hazırlanılarak bu bebeklerin anneleri ile yüz yüze görüşüldü ve geçici uyarılmış oto akustik emisyon ve işitsel beyin sapı cevabı işitme tarama testi sonuçları kaydedildi . verilerin analizinde ki kare mann whitney u testi ve lra kullanılmıştır . araştırmaya alınan bebeğin yaş ortalaması . . gündü . analizlere göre bebeğin yaşı arttıkça işitme tarama testlerinden kalma oranı artmaktadır . işitme tarama testinden kalma durumunu etkileyen bazı değişkenlerin lra ile incelenmesi sonucunda annenin gebelikte grip aşısı yaptırma oranı annenin gebelik sırasında sistemik hastalığı geçirme oranı ve bebeğin uzun süreli sarılık durumu yaşama oranı arttıkça işitme testinden kalma ihtimalinin arttığı bulundu . yeni doğan her bebekte işitme taraması yapılması gerekliliğinin yanı sıra risk faktörü taşıyan bebekler belirlenmelidir . işitme kaybı erken dönemde saptanmalıdır çünkü erken dönemde tanı konarak uygun işitme cihazı sağlanması ve erken dönemde düzenli işitsel rehabilitasyon programlarına başlanmasıyla bu çocuklar normal işiten akranlarına yakın düzeyde konuşma dil gelişimi bilişsel sosyal ve duygusal gelişim gösterebilirler .
hayatın ilk yılı çocukların konuşma ve dil gelişimi için en kritik dönemdir . gerek anne babalar gerekse hekimler yaşamın birinci yılında ileri derecede işitme kaybı olan bebeği tanımada yeterince başarılı olamamaktadırlar . türkiye de işitme engelli çocuklar genellikle . yaş arasında fark edilmektedir . dünya genelinde yenidoğan işitme taramalarında hastanelerde doğan her bebeğe taburcu olmadan önce işitme tarama testi uygulanması testi geçemeyen bebeklerin ise üç ay içinde odyolojik değerlendirmelerinin tamamlanması işitme kaybı saptanan bebeklere altı aylık olmadan önce cihaz ve eğitim için gerekli girişimlerde bulunulması işitme tarama testinden geçen ama işitme kaybı riski taşıyan bebeklerin izlemlerinin sürdürülmesi benimsenmektedir . işitme tarama testi yapılan bebeklerde risk faktörlerini sorgulayarak risk faktörlerinin işitme tarama testi sonuçlarına etkisini değerlendirmeyi amaçladık . araştırma için yapılandırılmış bir anket formu hazırlanılarak yüz yüze görüşme ile uygulanmış ve işitme tarama testlerinin sonuçları kaydedilmiştir . istatistiksel analizler çalışmada elde edilen numerik değişkenlere ait veriler ortalama ve standart sapma olarak verilirken kategorik değişkenler sayı ve yüzde olarak gösterilmiştir . kurulan modelin uyum iyiliği incelendiğinde olabilirlik oran testinin seçilen değişkenler için uyumlu olduğu bulunmuştur . bu kesitsel araştırma mart ile nisan tarihleri arasında adana numune eğitim ve araştırma hastanesi işitme tarama ünitesi nde işitme tarama testi yapılan toplam bebek üzerinde yapıldı . çalışmaya alınan çocukların annelerinin tamamının bir aile hekimliği biriminde kaydı vardı . eğitim durumlarına göre annelerin i az eğitimli i orta eğitimli ve ü ise yüksek eğitimliydi . ancak gebelik sırasında sistemik hastalık geçiren annelerin bebeklerinin işitme tarama testinden kalma oranı sistemik hastalık geçirmeyenlerden istatistiksel olarak anlamlı derecede yüksek bulundu . işitme kaybı çocuklarda çok yaygın görülen doğumsal defektlerden biridir . işitme tarama testinden kalan bebeklerde yaş ortalaması kalmayanlara göre daha yüksekti . uzun süreli sarılık geçirme öyküsü olan bebeklerin testten kalma oranları anlamlı olarak yüksekti . işitme kaybı erken dönemde saptanamamış çocuklarda bu dönem tedavisiz geçirilirse sonraki dönemlerde yapılan tedavi ve iyileştirme işlemleri üç yaş öncesi kadar etkili olmamaktadır . erken tanı koyulan bebeklerin dil gelişiminde geç tanı alanlara göre daha belirgin bir düzelme olmaktadır . biz çalışmamızda anneye ve bebeğe ait çeşitli risk faktörlerini sorguladık . ilk analizlerde daha önceki gebeliklerinde düşük yapmamışolan annelerin bebeklerinin işitme tarama testinden kalma oranlarının düşük yapmış olan annelerin bebeklerine göre paradoksal olarak daha yüksek olduğunu bulduk . her ne kadar bu konuda bir literatür bilgisine sahip olmasak da daha önce düşük yapan annelerin hayat ile bağdaşmayan anomalileri olan bebeklerinin daha fazla büyümeyip düşükle sonuçlanmasının sonradan doğan çocuklarının doğumsal anomali riskindeki azalmayı açıklayabileceğini öngördük . çalışmalar gebelikte influenza riskinin yüksek olduğu göstermektedir . mevsimsel influenza epidemileri ve pandemilerde gebe kadınlarda morbidite ve mortalitenin arttığı görülmüştür . ülkemizdeki influenza aşılarının tümü inaktive aşı grubunda yer almaktadır . yeni doğan her bebekte işitme taraması yapılması gerekliliğinin yanı sıra risk faktörü taşıyan bebekler de önceden belirlenmelidir . işitme kaybı yönünden risk altında olan bebeklere erken dönemde tanı koyularak uygun işitme cihazı sağlanması ve erken dönemde düzenli işitsel rehabilitasyon programlarına başlanmasıyla bu bebekler normal işiten akranlarına yakın düzeyde konuşma dil gelişimi bilişsel sosyal ve duygusal gelişim gösterebilirler .
507
225
MOBİL VİRAL İLETİŞİMDE TUTUM, NİYET VE DAVRANIŞLARI ETKİLEYEN FAKTÖRLERİN ÖLÇÜLMESİ
mobil viral pazarlama hedef pazarlarda ürün ya da hizmetlerle ilgili mesajların tüketicilere hızlı bir şekilde yayılmasını kolaylaştıran önemli bir araçtır . bu yayılmanın hızı tüketicilerin kendilerine gelen mesajları başkalarına göndermeye karşı sergiledikleri tutumlarının olumlu olmasına ve bu mesajları başkalarına iletme niyetinde olup niyetlerini de davranışa dönüştürmelerine bağlıdır . bu nedenle çalışmada viral tutumların viral mesaj gönderme niyetini niyetin de viral mesaj gönderme davranışlarını açıklayan bir değişken olup olmadığını göstermek amaçlanmıştır . bu amaçla viral iletişimde etkili olan sübjektif norm algılanan davranışsal kontrol algılanan maliyet algılanan fayda ve algılanan memnuniyet gibi faktörlerin gençlerin viral pazarlama tutumlarına viral pazarlama tutumlarının viral niyetlere ve niyetlerin de viral davranışa etkileri araştırılmıştır . erzurum merkez ilçede ikamet eden katılımcı ile kolayda örnekleme yoluyla anket çalışması yapılmıştır . subjektif norm algılanan davranışsal kontrol algılanan fayda ve memnuniyetin viral pazarlama tutumlarına viral pazarlama tutumlarının viral pazarlama niyetlerine niyetlerin de viral mesajları gönderme davranışına etkisinin bu çalışma bulguları kapsamında istatiksel olarak anlamlı olduğu belirlenmiştir .
viral pazarlama bulaşıcı pazarlama ile eş anlamda kullanılan bir kavram olup tüketicinin iletişim ağlarını kullanarak firmanın ürün marka ve hizmetlerini tanıtmada kullandığı pazarlama aracıdır . viral pazarlama ilk olarak jurvetson un yılında elektronik viral pazarlama terimini kullanmasıyla gerçekleşmiştir . jurvetson ürün tanıtımı için web sitesinde elektronik posta bağlantısı kurmuş ve milyonlarca hotmail abonesine ulaşmıştır . viral tutum niyet ve davranışlara etkisi olduğu düşünülen faktörlerin incelenmesi viral pazarlama tekniğinin etkinliğini ortaya koyma açısından önemli bir konudur . bu nedenle erzurum merkez ilçede ikamet eden gençlere anket çalışması yapılmıştır . ilk bölümde telefon yoluyla viral pazarlama anlayışına ve viral pazarlamada etkili faktörlere ikinci bölümde ise tüketicilerin mobil viral pazarlama davranışlarını ölçmeye yönelik yapılan araştırmaya ilişkin bulgulara yer verilmiştir . ancak sınırlı sayıda çalışma viral pazarlama tutum ve davranışlarını ölçmeye yöneliktir . çalışmalarında viral pazarlamayı açıklayan kapsamlı bir model geliştirmişlerdir . çalışmasındaki viral pazarlama modelini teknoloji kabul modeli ve planlanan davranış teorisi modeli ile birleştirerek çin deki genç müşterilerin mobil viral pazarlamaya yönelik tutum niyet ve davranışlarını ölçmeye çalışmışlardır . mobil mesajlar tüketicinin ihtiyaçlarına demografik özelliklerine ve hatta bulunduğu yere göre gönderilebilmektedir . örneğin baz istasyonlarından alınan sinyallere göre şehirlerarası yolculuk yapan kişilere barınacakları yerler ile ilgili reklamlar iletilebilmektedir . bu doğrultuda belirtilen hipotez aşağıdaki gibidir h gençlerin mobil viral iletişim tutumları mobil viral iletişim niyetlerini etkiler . araştırmacılara göre tüketicilerin davranışları üzerinde etkili kimselerin fikirleri doğrultusunda söz konusu tepkide bulunma eğilimleri vardır . algılanan maliyetler viral pazarlama tutumlarını etkiler çalışmalarından memnuniyet değişkeni için palka ve diğ . nysveen ve davis in çalışmalarıyla da desteklenmektedir . tüketicilerin algıladıkları yararların tutumlara pozitif etkisi de pazarlamacıların viral mesajların içeriğini belirlemelerinde yol gösterici bir sonuçturbu çalışmanın gelecekte yapılabilecek çeşitli çalışmalara yol göstermesi beklenmektedir . gelecekte sosyal bağların gücü algılanan sosyal faydalar kültürel farklılıklar bağlılık ve güven gibi daha fazla faktörün tüketicilerin viral tutum niyet ve davranışlarına etkileri de ele alınabilir .
447
152
KILLARI YOLUNMUŞ MAYMUN ROMANINDA DRAMATİK İRONİ
dramatik ironi özellikle kurmacaya dayalı metinlerde aktif rol oynayan bir ironi türü olarak dikkat çekmektedir . edebi metinlerdeki paradoksların ve karakterlerin zaaflarının ortaya çıkarılmasında yardımcı unsur olarak görev yapan dramatik ironi özellikle roman ve tiyatro türünde etkin bir şekilde kullanılabilmektedir . türk edebiyatında dramatik ironinin en bariz örneklerini görebildiğimiz romanlardan olan kılları yolunmuş maymun güney dal tarafından kaleme alınmış bir eserdir . özellikle türk edebiyatında tutunamayanlar romanına olan benzerliği ile dikkat çeken bu roman başta dramatik ironi olmak üzere romantik ironi sözlü ironi gibi diğer ironi türlerini de yoğun bir şekilde barındırmaktadır . romanın başkişisi konumunda olan ve anlatıcı tarafından çift kimlikli bir biçimde verilen ömer kul karakteri dramatik ironinin merkezinde yer almaktadır . bu makalede dramatik ironiye ilişkin teorik bir çerçeve sunulmuş ve bu bağlamda güney dal ın kılları yolunmuş maymun romanında dramatik ironinin nasıl yer aldığı örneklerle incelenerek dile getirilmiştir .
romanda en çok karşılaşılan ironi türlerinin başında gelen dramatik ironi diğer ironilere nazaran daha çok yayılma alanı bulma özelliğine sahiptir . dramatik ironide ironik yapıyı sağlayan unsur ironinin temel unsurlarından olan ignorance ifadesidir . bu ifade kurmaca olan bir eserdeki karakterlerin eylemlerini ironikleştiren ve onları ironist karşısında pasif duruma düşüren anahtar sözcüktür . böyle bir durumda kişinin gördüğü gerçek durumun tam tersidir . bu sistematiğe göre hem okurun hem de anlatıcının bakış açısı altında kalan karakter dramatik ironinin kurbanı rolünü üstlenmektedir . dramatik ironi tıpkı imposter ve ironical man örneğinde olduğu gibi iki temele dayanmaktadır . ancak şöyle bir nüansı da gözetmek gerekir bir metin içerisinde anlatıcının kurguladığı karakterlerin birbirlerinden habersiz biçimde eylemde bulunmaları olağandır . yusuf kardeşlerini hiç tanımamış olsaydı ironi daha da ironikleşecekti . dramatik ironiyi ele alan diğer biri isim olan meyer howard abrahams romantik ironinin ayrıca komedide de ortaya çıktığını belirtir . dramatik ironi ve komedi ilişkisi dikkate alındığında bir hile ve tuzak sonucunda oyuna getirilen kahramanların gerçeği öğreninceye kadarki sürede geçen hakikatle bağlantısı olmayan ve gülünç durumlarının geniş bir anlatım olanağı sunduğu öngörülebilmektedir . eşi de dayanamayarak ömer kul un çıkardığı duvar gazetesini ve ömer kul un içinde bulunduğu sıra dışı durumu eleştirmeye başlar altın kul un tepkisi ömer in içinde yaşadığı tüm gerçeklik argümanlarını yok saymaya ve onu işlevsizleştirmeye yöneliktir . okur sabit bir dramatik ironi izleyici olarak oluşan farkları tespit etmekte ce dramatik ironinin asıl bileşeni haline gelmektedir . ömer kul karakteri ile bireylerin sıradanlığı ve bağlı olması gereken kalıplar eleştirilmektedir . eşiyle olan trajik ilişkisi altın kul u iyiden iyiye yıpratmıştır . ancak farkında olmadığı şey ömer kul un iç alemindeki varoluşçu tepkilerdir ve ömer kul un bir eleştiri abidesi haline gelen söylemlerinin aslında bir sistematiğe dayandığını bilmemesi onu dramatik ironinin kurbanı yapmaktadır . böylece romanın ikinci kısmında romantik ironinin kapsadığı bir dramatik ironi oluşmaya devam eder . çünkü üst kurmacayı metnin odağına yerleştiren ve romanı ancak üst kurmaca ile anlaşılabilir hale getiren güney dal ibrahim yaprak karakterinin yazdığı bir romanı gerçek romanın ilk kısmı olarak sunar . kılları yolunmuş maymun adlı bir roman yazmak isteyen ancak ibrahim yaprak ın ruh hali ile yazdığı romandaki ömer kul karakteri özdeşlik gösterir . kılları yolunmuş maymun romanında ilk bölümde anlatıcı konumunda olan ömer kul kendi kurguladığı duvar gazetesindeki haberin ironik öznesi olur . caracas savcısı ömer kul ise cani hakkında açılan dosyanın iki gün içinde sayfalık dökümanla dolduğunu bildirmiştir . romanın ilk kısmında ömer kul karakterinin üst kurmacayı yönetme yeteneği yukarıdaki örnekte de açık bir şekilde görülebilir . aynı anda hem katil hem de savcı pozisyonunda dikkat çeken ömer kul dramatik ironiyi teatral bir şekilde sunarken sürekli ironi ye yaklaşır . kılları yolunmuş maymun romanında dramatik ironi anlatıcının iki farklı kurguyu bariz bir şekilde ayırarak okurun bundan haberdar olmasını sağlaması şeklinde tezahür etmektedir . roman karakteri iki farklı kurgunun oluşturduğu paradoksta zincirleme bir şekilde ironinin kurbanı olmaktadır . bu noktada okurun diğer eserlere göre daha aktif olduğunu da belirtmek gerekir .
462
136
YAŞANTISAL BİR AİLE TERAPİSTİ: VIRGINIA SATIR
virginia satir hümanistik varoluşçu ve bireydeki olumlu yönlere odaklanan düşünce yapısı ile aile terapisinin önde gelen isimlerindendir . aileye verdiği önem terapilerinde kullandığı kendine özgü teknik ve yöntemler metaforlar satir in özgünlüğünü ortaya koymaktadır . satir aile içinde var olan sorunların nedeni olarak işaret edilen aile üyesini tanımlanmış hasta olarak değerlendirir . bu tanımlanmış asta genellikle aile üyesinin sorunlu ebeveynlik ilişkisinin görünürde olan kısmını ifade eder . satir her ailenin ve ailesel durumun yaşantısallığına vurgu yapar ve bu yüzden terapötik yöntemlerin ailenin biricikliğiyle ilişkili olduğunu savunur . fakat terapilerinde belli başlı yöntemler kullanmaktan geri durmaz . bunlar heykelleştirme aile haritası oluşturmak aile yaşam kronolojisi ve kişisel mandaladır . terapi sırasında bireylere rahat konuşabilecekleri bir ortam oluşturulması gerektiğine ve terapistin yeteneklerinin bu konuda çok önemli olduğuna değinir . ona göre bir aile terapisti iletişime a ık yargısız yeni şeyler öğrenmeye açık ve meraklı olmalıdır . bu çalışmanın amacı satir in aile terapisine katkı sağlayan ve onu öncülerden yapan düşüncelerini ortaya koymaktır . diğer taraftan satir in görüşlerini eleştirel bir bakış açısıyla değerlendirmek analiz etmek ve tartışmaktır .
virginia satir kitapları makaleleri yazıları kişisel düşünceleri ve videoları dünya çapında milyonlarca insana ulaşan ve aile terapisi denilince ilk akla gelen isimlerden biridir . insandaki olumlu yönelimli ilerletici ve zenginleştirici olarak gördüğü hayat enerjisi ile bağlantıda kalmayı hedefler . o terapileri sırasında aile içi denge unsuruna vurgu yapmaktadır . özgüven ve öz benlik kavramlarına vurgu yapan satir aile bireylerinin özgüvenlerini arttırabilmek için öncelikle terapistin özgüven sahibi olması gerektiğini düşünür . satir in bireylerin gelişme potansiyeline sahip olduğuna dair sarsılmaz bir inancı vardır . yılında satir in banmen ile karşılaşması entelektüel gelişimi için kritik bir öneme sahip olmuştur . fakat aile terapisini dünya çapında tanınmasını sağlayan proje satir in kurduğu avanta dır . virginia satir global network ilk yıllarından beri fikir teknik beceri ve eğitimi geliştirmek için bir forum olarak görev görmüştür . satir in üç kuşaklı bir aileye bakmasındaki amaç ailedeki görünen ve görünmeyen kuralların günlük yaşama nasıl işlediğini kolayca ortaya çıkarmaktır . ancak sağlıklı evliliklerde eşler birbirlerini güvende hissettikleri için çocuğa da bu ilişkinin dışında kalma korkusu yaşatmazlar . yeni algılayış çerçevesinde çocukların ailelerin bakış açısında önemli güçlü ve sorumluluk sahibi olmaları çocukların ebeveynlerini mutlu etme mecburiyetine dönüşmüştür satir yaklaşımının temeli benlik saygısı ve kendilik değeridir . satir e göre benlik saygısının içinde her bir bireyin biricik ve değerli olduğunu kabulü yatmaktadır . satir aslında burada üçüncü doğumdan bahsederken bireyin kendi sorumluluklarını alarak özgürleşmesine vurgu yapar . satir in yaklaşımını benimseyen aile terapistleri her bir terapi seansında değişimin mümkün olduğuna dair inanç ve umutla işe başlarlar . değişimi gerçekleştirmek için aile terapistinin önemli misyonları ve görevleri bulunmaktadır . her bir aile üyesi grubunun önemli bir üyesi olarak karşılanır ve yle kabul edilir terapist aileyi rahatlatmaya çalışırken aynı zamanda ailedeki görüntüleri gözlemleyerek bilgi elde eder . örneğin şu sorular sorulabilir buraya nasıl geldiniz aile haritası müracaatçının şimdiki yaşamıyla ilgili ipuçları verir . bu olaylar yorumlanarak aile üyelerinin bu olaylara nasıl tepki verdiğini ve nasıl yorumladığını anlamak mümkün olacaktır . terapist aile kronolojisini oluştururken bir şekilde aile ile birlikte ailenin geçmişine ait bir resim çizmektedir . bir iletişimin fonksiyonel olabilmesi için tarafların kendini olduğu gibi ortaya koyması iletişimin açık olması ve tamamlanmış olması gerekmektedir . ikinci etki . satir iletişimi ve iletişim kalıplarını incelemeyi terapinin bir yardımcısı ve sorunların kaynağını anlamamızı sağlayacak olan bir araç olarak görmektedir . aslında sorun mesajın doğru ve net verilmemesinden kaynaklanmaktadır . uygunsuz iletişim alıcının boynuna yük yüklemekten başka işe yaramaz . çünkü satir şizofrenli bir kadınla çalışırken sırayla annesini babasını ve kardeşini terapiye dahil etmiş ve başarılı sonuçlar almıştır .
415
162
1960’dan Günümüze Kadarki Apartman Tipi Konutlarda Mekânsal Dönüşümün İncelenmesi: Gaziantep Örneği
konutların mekansal kuruluş özellikleri incelendiğinde yaşam biçimi yapılış dönemi özellikleri mekan kullanımları gibi birçok konuda bilgi edinmek mümkündür . cumhuriyetin ilanı ile başlayan toplumsal hayattaki değişimler yaşam biçimi ve dünya görüşünü de değiştirmiştir . değişen yaşam biçimiyle ilişkili olarak konut kullanımı ve konut iç mekan dizilişi değişmiştir . bu çalışma cumhuriyet sonrası sosyal kültürel ve ekonomik hayatta yaşanan değişimlerin mimariye ve konut kullanımına etkisini dan günümüz dönemine kadar gaziantep teki apartmanlar özelinde incelemeyi hedeflemiştir . araştırmada çalışma alanı kapsamında ele alınan mahallelerde cephe karakteristiklerine bakılarak on iki apartman tipi konut fotoğrafları çekilerek tespit edilmiştir . tespit edilen apartman adresleri ve ada parsel bilgileri belirlenerek mimari projelerine ulaşmak için gaziantep belediyesi imar müdürlüğü arşivinde detaylı bir araştırma yapılmıştır . projelerin onay ruhsat tarihleri dikkate alınarak den günümüz dönemine kadar şer yıllık dönemlere ayrılarak projeler gruplandırılmıştır . tespit edilip mimari projelerine ulaşılan on iki apartman tipi konut için detaylı analiz tablolarının hazırlanması ve dönemsel olarak karşılaştırmalı analizler yapılmıştır . bu tablolarda konutların ada parsel bilgileri yapı nizamı taban alanı kat sayısı kat alanı kat sayısı bağımsız ünite sayısı gibi genel karakteristik bilgilerinin yanı sıra mekanların analizine yönelik olarak mekan türleri mekan sayıları toplam kullanım alanları erişim grafiği ve şematik diyagramından meydana gelmektedir . gaziantep kenti özelinde apartman tipi konut yapıları planlama ve tasarım sürecinin temel ilkelerini ve geçirmiş olduğu değişim dönüşüm sürecini tarihsel arka plana dayalı olarak analiz etmeyi amaçlamayan bu araştırma sonucunda apartman yapılarında tipolojik değişikliklerin yaşandığı tespit edilmiştir . plan şeması erişim grafiği ve alansal büyüklükler açısından bakıldığında dönemler arasında bir değişim yaşandığı görülmüştür .
ülkemizdeki ilk apartman yapılarına geçiş batılılaşma hareketlerinin bir sonucu olarak değerlendirilebilir . bu dönemde hem artan nüfusun konut ihtiyacını karşılamak hem de ekonomik sosyal ve kültürel alanda yaşanan değişimlere paralel olarak apartmanlar gündeme gelmiştir . araştırmada problem tanımına dayalı olarak konu ile ilgili literatür taraması yapılmıştır . araştırma yönteminin üçüncü aşaması tespit edilip mimari projelerine ulaşılan altmış apartman tipi konut için detaylı analiz tablolarının hazırlanmasına ve dönemsel olarak karşılaştırmalı olarak analiz edilmesine dayanmaktadır . benzer bir biçimde etaplar halinde ve planı dönemlerinde yeni konut gelişme alanları olarak tespit edilen diğer bölgeler de çalışmanın örneklem alanı olarak seçilmiştir . bu seçimlerde kentin gelişim akslarını tarifleyen istasyon caddesi ordu caddesi mareşal fevzi çakmak caddesi gibi ulaşım aksları bölge seçimlerini belirleyen ana unsur olarak karşımıza çıkmaktadır . bu dönemin temel karakteri kentleşme sürecinin kısmen doyum noktasına ulaştığı kentlerin önemli sermaye birikimine dönüştüğü ve ulusal ekonomik yapıda liberal ekonomik gelişmenin benimsenmesi ve dünya ekonomisine uyum sağlamaya çalıştığı bir dönemi yansıtmaktadır . görgülü üçüncü dönem ise yılından günümüze doğru evrilen süreyi içerir . gündüz holünden gece holüne geçişi oturma odası sağlar . mutfak kullanım alanı yüzde ile özel alan kullanımı yüzde ile servis alanları kullanım yüzdesi ise ile ve balkon kullanım yüzdesi yüzde ile arasında değişmiştir . apartman yapılarının konumsal özellikleri aşağıdaki tabloda özetlenmiştir . yılları arasında yapılmış apartman tipi konutlar genellikle tür plan tipolojisi üzerine kuruludur . ortalama mutfak kullanım alanı ise m² olarak tespit edilmiştir . girişten sonra ikincil bir sirkülasyon mekanı olan plan şemalarıdır genellikle servis mekanları ıslak hacimler ve yatak odaları bu sirkülasyona bağlanır . taban alanı kullanım oranlarının değişmesinde dönemin imar yasalarında belirtili olan azami ölçütlerin kullanıldığı dikkat çekmektedir . nitekim dönemimde tip imar yönetmeliği nde azami taban alanı kullanımı ile kısıtlıdır . dönemi apartmanlarda bir önceki yıllık döneme kıyasla gece gündüz holü ayrımı belirginleşmiştir . mahremiyet değeri derinlik değeri ile doğru orantılı olduğundan mahremiyet derecesi tür . çünkü yatak odalarına ulaşmak için adım gerekirken mutfak için adım gerekmektedir . dönemin ekonomik şartları ve üretim şekli konut sektörünü de etkilemiş . dönemler arasındaki plan şeması ve erişim grafiğindeki kopuşa modern zamanlar ki ekonomik düzen neden olmaktadır . bu verilerin değişkenliğinin yorumlanmasındaki bir diğer faktörün ise gelir durumu olduğu düşünülmektedir . bu eğilim sosyal ve kültürel alanda benzer kapsamlarda yapılacak çalışmalar için ilginç girdiler sunmaktadır . bu durumun aksi düşünüldüğünde yaşam alanı büyüklükleri m² civarına düşmektedir . batı nın kendi içinde ve dışındaki farklı uygulamalarından kaynaklanan ikili tavrı toplumsallaşma sürecinin temel aracı olan eğitime de yansımıştır .
408
240
Hekimlerin, Defansif Tıp Uygulamaları Hakkındaki Bilgi ve Tutumları, İşe Bağlı Gerginlik ve Tükenmişlik Düzeyleri
defansif tıp hekimlerin kendilerini tıbbi malpraktis davalarına karşı korumak amacı ile tanı ve tedaviye yönelik gereksiz işlemler kullanmaları veya malpraktis davası ile sonuçlanma riski yüksek tıbbi uygulamaların sorumluluğunu almamak için bu tür uygulamalardan kaçınmalarıdır . bu çalışma dicle üniversitesi tıp fakültesi hastanesinde dahili ve cerrahi tıp bilimlerinde çalışan araştırma görevlisi hekimlerin defansif tıp uygulamaları hakkındaki bilgi ve tutumları işe bağlı gerginlik ve tükenmişlik düzeylerini etkileyen faktörleri ortaya koymak amacıyla yapılmıştır . tanımlayıcı kesitsel tipteki bu çalışmanın örneklemi orantılı tabakalı yöntemle oluşturulmuştur . sosyodemografik veri formu defansif tıp uygulamaları tutum ölçeği ve maslach tükenmişlik ölçeğini içeren anket hekime uygulanmıştır . yaş ortalaması olan katılımcıların i erkek sı evliydi . pozitif ve negatif defansif tıp sıklığı sırasıyla olarak bulunmuştur . defansif tıp puanları erkeklerde cerrahi bilimlerde çalışanlarda uzmanlık eğitiminin ilk yılındakilerde hakkında malpraktis davası açılanlarda ve sigara kullananlarda anlamlı derecede yüksek bulunmuştur . işe bağlı gerginlik düzeyi cerrahi bilimlerde çalışanlarda ayda ve üzeri sayıda nöbet tutanlarda hakkında malpraktis davası açılanlarda sigara kullananlarda alkol kullananlarda anlamlı derecede yüksek bulunmuştur . hekimlerin maslach tükenmişlik ölçeğinden aldıkları puan ortalamaları duygusal tükenme için duyarsızlaşma için kişisel başarı için olarak belirlenmiştir . çalışmamızda araştırma görevlisi hekimlerin büyük kısmının meslek ve uzmanlık dalı seçiminden memnun olmadıkları defansif tıp kavramı hakkında bilgilerinin yetersiz ve tüm tükenmişlik boyutlarında yüksek tükenmişlik oranlarının olduğu sonucuna varılmıştır . defansif tıbbı daha fazla uygulayanların tükenmişlik düzeylerinin daha yüksek olduğu görülmüştür .
defansif tıp uygulamaları hekimlerin malpraktis davalarından korunmayı amaçladıkları tıbbi uygulamalardır . pozitif defansif tıp hastaları malpraktis şikayetinde bulunmaktan vazgeçirmek veya yasal süreci yapılması gerekenin yapıldığı konusunda ikna etmek ve hoşnutsuzluktan kaynaklanabilecek olumsuz sonuçları azaltmak amacıyla marjinal ya da tıbbi değeri olmayan ilave tanı ve tedavi yöntemlerinin uygulanmasıdır . negatif defansif tıp hasta için yapılması gerekli olduğu halde bazı uygulamaları yerine getirmeme durumudur . dtu sağlık hizmetinin koruyucu hizmetler tanı koyma tedavi etme bilgilendirme kayıt ve belgelendirme gibi her aşamasında görülebilir . günümüzde teknoloji tıp alanında yoğun bir şekilde kullanılmaktadır . özellikle görüntüleme yöntemlerinin tanı ve tedavideki yeri oldukça önemlidir . ibg ve iş stresi birbirinin yerine kullanılan kavramlar olarak karşımıza çıkmaktadır . bazı çalışmalarda ibg ve tükenmişlik konularının bir arada işlendiği görülmüştür . kategorik değişkenlerin analizi için ki kare test demografik özellikler için tanımlayıcı istatistikler kullanıldı ve ayrıca spearman korelasyon analizi yapılmıştır . cronbach alfa katsayıları dt için d için ve kb için olarak bulunmuştur . bu çalışmada sorudan basamaklı cevap seçeneğinden oluşan orijinal form kullanılmıştır . katılımcıların diğer sosyodemografik özellikleri tablo de verilmiştir . katılımcıların hekimlik mesleği seçimi hakkındaki soruya i uzmanlık branşı seçimi hakkındaki soruya i doğru seçim yaptığımı düşünüyorum şeklinde yanıt vermiştir . hekimlerin i hakkında daha önce malpraktis iddiasıyla dava açıldığı inin dtu kavramını daha önce hiç duymadığı tespit edilmiştir . hakkında açılmış malpraktis davası olanlarda olmayanlara göre ibg puan ortalaması daha yüksek olup bu fark kısmen istatistiksel olarak anlamlıdır . yılında olanlara göre ayda ve üzeri sayıda nöbet tutanlarda daha az nöbet tutanlara göre sigara kullananlarda kullanmayanlara göre alkol kullananlarda kullanmayanlara göre anlamlı derecede yüksek saptanmıştır . çalışmamızda hekimlerin dava edilme oranları cerrahi branşlarda dahili branşlara göre kat fazla olduğu görülmüştür . chen ve arkadaşları tayvan da dahili ve cerrahi bilimlerde çalışan hekime uyguladığı bir ankette inin malpraktis dava deneyimi olduğu görülmüştür . israil de hekime uygulanan bir çalışmada hekimlerin inin kariyerinde en az bir kez malpraktis davasının olduğu bildirilmektedir . aynacı tarafından konya da hekimler arasında yapılan bir anket çalışmasında dava edilme oranı bulunmuştur . bu çalışmada çalışmamıza benzer şekilde dahili bilimlerdeki hekimlere karşı açılan davalar cerrahi bilimlerdekilere açılanlardan çok daha azdır . çalışmamızda hekimlerin dtu içerisinde hukuki sorunlardan korunmak amacı ile endikasyon dışı nedenler ile hasta yatırma uygulaması dışındaki diğer tüm uygulamalarda nin üzerinde defansif tıp uygulama eğiliminde olduğu tespit edilmiştir . literatür hekimlerin topluma göre daha yüksek oranda tükenmişlik yaşadığını göstermektedir . aktuğ ve arkadaşları ile oray ve arkadaşları çalışmalarında araştırma görevlilerinin daha çok dt ve d alt boyutlarında tükenmişlik yaşadıklarını saptamışlardır . her iki grup arasında dt ve kb için anlamlı fark saptanmamıştır . uzmanlık eğitiminin ilk yıllarında iş yükünün daha fazla olması yeterli tecrübelerinin bulunmaması üstlerinden yeterince takdir görememesi ve ayrıca yeni başlayan bireylerin iş konusunda daha heyecanlı ve istekli olmaları nedeniyle daha fazla enerji harcayarak daha kısa zamanda yorulmaları gibi nedenlerden dolayı dt nin daha yüksek düzeyde yaşanmasını açıklayabilir . literatürde sigara ve alkol kullanımı ile tükenmişlik arasındaki neden sonuç ilişkisi net olarak ortaya konulamamıştır . çalışmada defansif tıp ile tükenmişlik arasında zayıf bir korelasyon görülse de bu konudaki ilişkinin ortaya konabilmesi için daha çok çalışmaya ihtiyaç vardır . tercih edilmesi düşünülen dalda çalışan diğer hekimlerle görüşmek imkanlar dahilinde o dalda bir süre çalışmak o dal hakkında çalışma koşullarını daha iyi anlamaya kişinin kendi beklentilerine uyup uymaması açısından daha doğru değerlendirmesine yardımcı olabilir . hekimler trafik kazası cinayet gibi suçlarla yargılanan kişilerin yargılandığı kanunlarla yargılanmamalıdır . hekimlerde erkek cinsiyet uzmanlık eğitiminin ilk yılı içerisinde ve cerrahi branşta olma nöbet sayısının fazla olması hakkında malpraktis iddiasıyla dava açılmış olması sigara bağımlılığı tükenmişlik ve işe bağlı gerginlik düzeylerinin defansif tıp uygulama oranlarının yüksek olmasında etkili olduğu düşünülmüştür .
594
229
İŞLETMELERDE İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİMİ UYGULAMALARI İLE KURUMSALLAŞMA ARASINDAKİ İLİŞKİNİN ARAŞTIRILMASI
işletmeler toplumsal ihtiyaçları karşılamak üzere kurulmuş ekonomik birimlerdir . ayrıca kar elde ederek yaşamlarını devam ettirmek isterler . kurumsallaşma işletmelerin sürekliliklerinin sağlanmasında önemli bir faktördür . bunun yanında rekabet avantajı elde etmelerini sağlayacak en önemli unsur insan kaynaklarıdır . kurumsallaşma boyutlarına baktığımızda karşımıza formalleşme kültürel güç profesyonelleşme şeffaflık tutarlılık ve sosyal sorumluluk gibi kavramlar çıkmaktadır . bunlar da işletmelerde insan kaynakları ile yakından ilgili kavramlardır . buradan hareketle insan kaynakları yönetimi ile kurumsallaşma arasında bir etkileşimden söz edilebilir . bu çalışmada insan kaynakları yönetimi uygulamaları ve kurumsallaşma arasındaki ilişki açıklanmaya çalışılmıştır . bu kapsamda şanlıurfa ve diyarbakır illerinde arası çalışanı olan özel sektöre bağlı devamlı işletmelerden tabakalı örneklem yöntemiyle seçilenlerde kurumsallaşma ve insan kaynakları yönetimi ölçekleri uygulanmıştır . araştırma sonuçl rına göre insan kaynakları yönetimi uygulamaları ile kurumsallaşma boyutları arasında pozitif yönlü yüksek düzeyde ve anlamlı ilişkiler bulunmaktadır . ayrıca insan kaynakları yönetimi ölçeği toplam puanları ile kurumsallaşma ölçeği toplam puanları arasında da pozitif yönlü yüksek düzeyde ve anlamlı bir ilişki olduğu tespit edilmiştir .
işletmeler mal ve hizmet üretimi yoluyla ihtiyaç sahiplerinin ihtiyaçlarının giderilmesini sağlarlar . gerçekten de diğer tüm faktörlerin olduğu bir işletmede insan faktörünün eksikliği durumunda işletmenin belirlenen amaçlara ulaşması imkansızdır . genel olarak insan kaynaklarının işletmelerin rekabet avantajı yakalayabilmeleri için en önemli kaynak olduğu fikri kabul görmüştür . bu süreçte örgütsel düzenlemelerin en önemli amacı işletmenin sürekliliğinin sağlanmasıdır . kurumsallaşmaya özellikle işletmelerin belirli bir büyüklüğe ulaştığı ve girişimcinin tüm işlere yetişemediği durumlarda ihtiyaç duyulmaktadır . işletmelerde kurumsallaşma sürecinde bazı değişikliklerin yapılması gerekmektedir . profesyonelleşme işletmelerdeki işlerin profesyoneller yani uzman kişiler tarafından yerine getirilmesidir . sosyal sorumluluk işletmelerin toplumsal faydayı gözeterek hareket etmeleri gerektiğini belirten bir kavramdır . bu kapsamda aile şirketlerinin kurucu ve yöneticilerine yönelik hazırlanan konu ile ilgili anketleri uygulamıştır . çalışmalarında insan kaynakları uygulamaları ile kurumsallaşma arasında pozitif bir ilişki olduğunu tespit etmişlerdir . kurumsallaşmaya genellikle mikro küçük işletmeler büyümeye başladıkları zaman ihtiyaç duymaktadırlar . tabakalı örnekleme evrenin yüksek oranda temsil edilmesini sağlar . insan kaynakları ölçeği için ise tabouli habtoor nashief ile akın erdost çolak ın çalışmalarından faydalanılarak oluşturulan ölçek kullanılmıştır . ölçekte insan kaynağının seçilmesi değerlendirilmesi geliştirilmesi kararlara katılımı ücretlendirilme ve ödüllendirilmesi ile ilgili ifadeler yer almaktadır . ölçeğin iç tutarlılığını belirlemek için ise alfa katsayıları hesaplanmıştır . faktör analizi için örneklem sayısının yeterli olduğu belirlenmiştir . faktör analizi sonucunda öz değeri in üzerinde iki faktör keşfedilmiştir . alfa katsayıları ölçeğin iç tutarlılığı hakkında bilgi vermektedir . araştırma kapsamında keşfedici faktör analizi uygulanarak kurumsallaşma ölçeğinin faktör yapısı incelenmiştir . faktör yükü nin altında bulunan bir madde çıkarılmıştır . ve daha büyük alfa değerleri iç tutarlılığa bağlı güvenirliğin yüksek düzeyde olduğunu işaret etmektedir . insan kaynakları yönetimi bileşenlerinin kurumsallaşma ile ilişkisini belirlemek için pearson korelasyon katsayıları hesaplanmıştır . tablo incelendiğinde değerlendirme ve geliştirme puanları ile kültürel güç ve sorumluluk profesyonelleşme formalleşme ve kurumsallaşma ölçeği toplam puanları arasında yüksek düzeyde pozitif yönlü ve anlamlı ilişkilerin bulunduğu anlaşılmaktadır . araştırma sonuçlarına baktığımızda değerlendirme ve geliştirme puanları ile kültürel güç ve sorumluluk profesyonelleşme formalleşme ve kurumsallaşma ölçeği toplam puanları arasında yüksek düzeyde ve pozitif bir ilişkinin olduğu görülmektedir . gelecekteki çalışmalarda farklı bölgelerde veya ulusal düzeyde benzer çalışmalar olabilir .
347
157
Talep ve Niyet İkilemi ya da Tasarımın İtibarsızlaştırılması: 19. Yüzyılın Sonunda Kandilli’de Fransız Mektebi İnşası
istanbul un üsküdar ilçesinin en kuzeyinde anadoluhisarı ile vaniköy arasında ve boğaziçi kıyısında bulunan bir semt olan kandilli . yüzyılın sonlarında gerek fransız tebaanın gerekse diğer yabancıların yoğun olarak yaşadığı bir bölge niteliğindedir . çoğu kez boğaz ın doğal güzelliğinin bir parçası olarak görülen semt aynı zamanda başbakanlık osmanlı arşivi belgeleri içinde yer alan bir yapının izinsiz inşa süreci ile belediye yetkililerinin gündemini de işgal etmiştir . belediye ve inşaat sahibi arasında anlaşmazlığa sebep olan olay kandilli de yaşayan fransızların çocukları için yapıldığı öne sürülen bir okulun inşasına ilişkin bazı bilgileri içermektedir . . yüzyılın sonlarında beyoğlu fransız kız mektebi nin müdiresi madam deveaux nün para toplayarak kandilli adile sultan sarayı civarında ve rum mezarlığı karşısında inşa etmek istediği konutunun kandilli de yaşayan fransız katolik tebaa adına inşa edilen bir okul olduğu iddiası bu makalenin konusunu oluşturmuştur . bu iddia aracılığıyla konutun bir eğitim yapısı haline dönüştürülebilme olasılığına ilişkin tespitler değerlendirilerek tasarımsal ve mekansal ayrımların çizimler üzerinden okunamamasına ilişkin sorunsalların metinde tartışılması olanaklı hale getirilmiştir .
kandilli istanbul un üsküdar ilçesinin en kuzeyinde anadoluhisarı ile vaniköy arasında ve boğaziçi kıyısında bulunan bir semttir . murad ın dikkatini çekmiş ve onun tarafından burada bir has bahçe yaptırılmıştır . buna rağmen kandilli ye bazı ingiliz ve fransızların yerleştiği bilinmektedir . . . haziran tarihli bir belge resmi ruhsatı olmayan ve ermeni tarihi okutulduğu için tahkikat geçiren kandilli ermeni kilisesi nin parçası olan bir okulun öğrenci azlığı ve öğretmen eksiği nedeniyle kilise mütevellileri tarafından kapatıldığını kaydeder . boğaziçi nde kandilli burnunun gerisinde reaya mahallesi ve reaya evleri olduğu ve eskiden beri bu mahalde reaya oturduğu bilinmektedir . fransızlar ve fransızlar dışında diğer katolik milletlerden başka kişilerin de kandilli de ikamet ettiği anlaşılmaktadır . bu belgeye göre katoliklerin boğaziçi nde çengelköy kandilli bebek yeniköy de bulunan ve hükümet tarafından satılan hane ve sahilhanesinin eski sahiplerine verilmesi hakkında bir karar çıkmıştır . sermet muhtar alus un buraya bir hayli ecanib yerleşmişti . kandilli de fransızlara ait izinsiz bir okul inşa edildiğine dair başbakanlık osmanlı arşivi ya . unvanları ve adları geçen bu sekiz kişinin hepsinin katolik mezhebinin üyesi olduğu tahmin edilmekle birlikte evraklarda kandilli nin muteber sakinlerinden oldukları kaydedilmiştir . haziran tarihinde madam deveaux kandilli de mezarlık sokağı nda sahip olduğu numaralı hanesine ek olarak kendi ikameti için bu arsada yeni bir hane inşa ettireceğini bildirerek bu yapının kilise mektep ve hastaneye dönüştürülmeyeceğini ve eğer bu dönüşümü yaparsa hakkında gereken işlemlerin yapılmasına razı olacağını beyan eden bir senedi ortağı mösyö robert şafter ile imzalamış galata ve beyoğlu ermeni katolik milleti muhtarı kevork un onayı ile sekizinci belediye dairesi ne teslim etmiştir . yabancılar tarafından ev olarak inşa edileceği beyanı ile başlanan binaların daha sonra resmi izin elde etmeden mabet ve mektebe dönüştürülmesi o dönemde ilk kez karşılaşılan bir sorun değildir . bu alana gönderilen memur yapının odalarının geniş olmasından kuşkulanmış bu sebeple inşaatın devam etmesi yasaklanmıştır . son olarak eylül yılında sadrazam tarafından bu olaya ilişkin olarak kaleme alınan evrak tüm bu yazışmaların bir özeti niteliğindedir böylelikle konunun araştırılması bitirilmiştir . tarifi verilen yerde deveaux nun daha önceden numarada bir hanesinin olduğu da anlaşılmaktadır . kırma çatılı olan yapının ön cephesinde giriş bölümü birkaç basamakla yükseltilerek beşik çatıyla ön plana çıkarılmıştır . ön görünüşteki yatay çizgiler cephenin taş kaplanacağını düşündürmektedir . çizimlerde tarih olmadığı için kesin bir sonuca varmak güçse de fransızca alt yazılı tasarımın belediyeye başvuru sırasında bir konut yapısı inşa edileceği gerekçesi ile sunulduğu ve türkçe alt yazılı planın da şikayet üzerine keşif sonrası çizildiği tahmin edilmektedir kişilerin talepleri ile niyetleri arasındaki seçenekleri değerlendirmeye açık kapı bırakmasıdır .
543
155
Çukurova koşullarında toprak işleme yöntemlerinin agregatlara bağlı toplam karbon ve azot içerikleri üzerine etkileri
çukurova koşullarında yaklaşık oranında kil içeren bir toprakta uzun süreli buğdaymısır ve buğday soya rotasyonu altında altı farklı toprak işleme yönteminin iki farklı derinlikte agregatlara bağlı toplam karbon ve azot içeriğine etkileri araştırılmıştır . toprak işleme uygulamaları olarak anızlı geleneksel toprak işleme anızları yakılmış geleneksel toprak işleme ağır diskli tırmıklı azaltılmış toprak işleme rototillerli azaltılmış toprak işleme ağır diskli tırmıklı azaltılmış sıfır toprak işleme ve doğrudan ekimli sıfır toprak işleme yöntemleri kullanılmıştır . her bir işleme yöntemi m lik alana uygulanmakta ve tekerrürlü tesadüf parselinden oluşmaktadır . cm derinlikte bütün agregat boyutlarında toplam karbon değerleri geleneksel işleme yöntemlerine kıyasla korumalı işleme uygulamaları altında daha yüksek değerler elde edilmiştir . derinlikteki artışla birlikte korumalı işleme yöntemleri altındaki agregatlarda bulunan toplam karbon değerleri azalmıştır . her iki derinlikte ve bütün agregat boyutlarında en yüksek toplam azot değerleri ati işleme yöntemi altında belirlenmiştir . korumalı işleme yöntemleri geleneksel işleme yöntemlerine kıyasla agregatlar içerisinde toplam karbonun bağlanmasında önemli iyileşmeler sağladığı belirlenmiştir . ati hariç diğer korumalı işleme yöntemlerinde geleneksel işlemelere göre daha düşük toplam azot değerleri belirlenmiştir .
türkiye deki toplam ekilebilir alanların ini kapsayan çukurova bölgesi sahip olduğu iklim toprak ve su kaynakları avantajından ötürü bir yıl içerisinde en az iki ürün yetiştiriciliğinin yapıldığı bölgelerin başında gelmektedir . bu özellikler arasında toprak strüktürü toprak işleme sistemlerinden en çok ve çoğunlukla da olumsuz etkilenen toprak özelliklerinin başında gelmektedir . ve daha yüksek toplam azot içeriğine farklı işleme yöntemlerinin agregatlara bağlı organik madde değişimini inceledikleri araştırmalarında ise kulaklı pulluk ve diskli pullukla işlemeye kıyasla çizelle ve rototillerli işlemenin makro agregatları arttırdığını buna karşılık mikro agregatları azaltığını rapor etmişlerdir . abid ve lal drenajlı ve drenajsız koşullarda çizelle işleme ve sıfır işlemenin toprak kalitesine etkilerini araştırdıkları bir çalışmada cm derinlikte agregat boyut dağılımındaki organik karbon ve toplam azotun toprak işleme sistemlerinden önemli bir şekilde etkilendiğini ve bu değerlerin derinlikteki artışla birlikte azaldığını rapor etmişlerdir . geleneksel toprak işlemeye alternatif olacağı düşünülen korumalı toprak işleme yöntemlerinin agregatlara bağlı toplam karbon ve azot üzerine etkileri konusunda ülkemizdeki araştırmalar yetersiz kalmıştır . araştırma yılında çukurova üniversitesi ziraat fakültesi araştırma ve uygulama çiftliği arazileri içerisinde yer alan arık toprak serisi üzerinde kurulmuştur . tüm profil kil tekstürlü ve kireçli olup çok az kireç yıkanması meydana gelmiştir . yıllık ortalama toplam buharlaşma miktarı mm toplam yağış miktarı ise mm olup bu yağışın i kış ve ilkbahar aylarında düşmektedir . araştırma alanı farklı toprak işleme sistemi için tekerrürlü olarak toplam adet tesadüf parselinden oluşmaktadır . araştırma topraklarından elde edilen sonuçların istatistiki analizlerinde tek yönlü varyans analizi kullanılmıştır . yapılan birçok çalışmada da bu araştırmada elde edilen bulguları destekler nitelikte olup korumalı işleme yöntemlerinde geleneksel işleme yöntemlerine kıyasla daha fazla toplam karbon bulunduğu rapor edilmiştir . bunun nedeni söz konusu bu işleme yönteminde kullanılan rototiller aletinin toprak üzerindeki etkisi olabilir . zira ati yönteminde hem birinci ürün hem de ikinci ürün yetiştiriciliğinde toprak işlemesi amacıyla rototiller aleti kullanılmaktadır . işleme yöntemlerinin cm derinlikteki agregatlarda tutulan toplam azot değerleri incelendiğinde azaltılmış işleme uygulamalarından biri olan ati yöntemi en iyi toplam azot birikimi sağladığı görülmektedir . buradan anlaşılacağı gibi korumalı işleme uygulamalarında toprak işleme derinliği ve yoğunluğu azaldıkça buna paralel olarak toprakta depolanan toplam azot içeriği de azalmıştır . ayrıca cm derinlikte farklı büyüklükteki agregatlarda elde edilen toplam azot içerikleri geleneksel işleme yöntemleri altında elde edilen toplam azot değerlerinin cm derinlikteki değerlere benzerlik gösterirken korumalı işleme yöntemleri altında elde edilen değerlerin derinlikteki artışla birlikte azaldığı anlaşılmaktadır . yapılan çalışmalarda da genel olarak derinlikteki artış ile birlikte toplam azot değerlerinin azaldığı rapor edilmiştir . diğer bir ifade ile bitkisel artıkların tamamen yüzeyde bırakılarak toprağa karıştırılmadığı veya toprağın az işlendiği yöntemlerde bütün agregat boyutlarında olmak üzere toprakta daha düşük toplam azot değerleri elde edilmiştir . ancak araştırmamızda her iki derinlikteki yüksek toplam karbon değerlerinin elde edildiği azaltılmış ve sıfır işleme yöntemleri altında özellikle de ati asti ve sti uygulamalarında daha düşük toplam azot değerleri saptanmıştır . bu konulara ait yüksek c n oranları toplam karbon değerlerinin yüksek olduğu korumalı işleme uygulamalarında toplam azot değerlerinin düşük çıkmasının nedenini daha iyi anlaşılır kılmaktadır . geleneksel işleme uygulamalarından biri olan gi yönteminde hasat anız artıklarının yakılması topraktaki agregatlara bağlı toplam karbon üzerinde olumsuz bir etkisi belirlenmemiş olup bunun aksine anızların yakılmadığı işleme konusu olan gi e göre her iki derinlikte özellikle . mm ve . . mm agregatlarda daha yüksek toplam karbon içerdiği saptanmıştır . bu nedenle organik madde içeriği düşük strüktür gelişimi zayıf erozyona karşı direnci az co salınımının çok olduğu ve toprakların kalite göstergelerini oluşturan fiziksel kimyasal ve biyolojik özellikleri zayıf olan topraklarda geleneksel işleme yerine korumalı işleme sistemleri kullanılmalı veya sıfır işlemeye adapte edilmiş azaltılmış işleme sistemlerinin kullanımı önerilmektedir .
660
208
Muhasebede Çift Taraflı Kayıtlama ve Kitab-Us Siyakat
muhasebenin insanlığın var olduğundan beri uygulandığı bilinmektedir . muhasebenin tarihi gelişimi incelendiğinde muhasebede kullanılan kayıtlama yöntemlerini tek taraflı ve çift taraflı kayıtlama olarak özetlemek mümkündür . bunlardan ilk kullanılanı tek taraflı kayıtlamadır . bu kayıtlamaya göre muhasebe ile ilgili bilgilerin tamamı değil amaçlanan kısmı veya kısımları kayda alınır . alacakların borçların gelir ve giderlerin takibini tek taraflı kayıtlamaya örnek olarak verebiliriz . tek taraflı kayıtlamada alacak ve borçlar takip edilirken bunlara ait tahsilat ve ödemeler ayrıca başka hesaplarda kaydedilmez . gelir ve giderler takip edilirken gelirin tahsilinde ve giderin ödenmesindeki nakit giriş ve çıkışları da ayrıca diğer hesaplarda izlenmez . kitab us siyakat te bu tür kayıtlamalar yapılmıştır . bu nedenle kitab us siyakat teki kayıtlama yöntemi kesinlikle tek taraflı kayıtlama değildir . sistemin tümü ve kullanılan defterler incelendiğinde bu durumu açık bir şekilde görmek mümkündür . çift taraflı kayıtlamada ise temelde varlık kaynak gelir gider ve sonuçla ilgili bilgilerin tamamının izlenmesi amaçlanır . araştırma konumuzu oluşturan kitab us siyakat te devlet muhasebesinde kullanılan merdiven yöntemi açıklanmaktadır . devlet bütçe gelir ve giderlerinin izlenmesinde kullanılan bu yöntem osmanlı devletinde ortadoğu da . yıla yakın bir süre kullanılmıştır . bu yöntem ortadoğu devletlerinden abbasiler tarafından bulunmuş ilhanlılar tarafından geliştirilmiş ve osmanlı imparatorluğu nda da olgunlaştırılarak uygulanmıştır . bu kitap luca pacioli den yıl önce yazılmıştır . sistemin tümü incelendiğinde bu kitapta kullanılan defter i kebir hesaplarını bütçe gelirleri bütçe giderleri hazine alacak borç ve sonuç olarak özetlemek mümkündür . bu hesaplara kaydedilen borç ve alacak tutarları da eşittir . yalnız defter i kebir hesaplarına ait tutarlar borç ve alacak tutarı şeklinde ayrı ayrı değil istenileni kısa yoldan ifade etmek olan siyakat yazı sistemi nin özelliğine uygun olarak borçlandırılacak ve alacaklandırılacak hesaplar için tek tutar şeklinde kaydedilmiştir . bu uygulama çift taraflı kayıtlamaya aykırı bir sonuç yaratmaz . muhasebe tarihinin duayeni olan stevelinck bu tebliğin yazarlarından prof . dr . remzi örten e ortadoğu da luca pacioli den önce çift taraflı kayıtlamanın açıklandığı bir kitabın yazıldığını buna ait bilginin istanbul daki süleymaniye kütüphanesinde olduğunu bildirmişti . bunun üzerine prof . dr . remzi örten in de başkanı olduğu komisyonda bu eser incelenmiş ancak çeviri yapanın muhasebe teknik bilgisi olmayan bir dil uzmanı olması nedeniyle çift taraflı kayıtlamanın bu kitapta yazıldığı sağlıklı bir şekilde anlaşılamamıştı . . dünya muhasebe tarihçileri kongresi için yaptığımız daha ayrıntılı bir araştırma inceleme ve değerlendirmede stevelinck in yazmış olduklarının doğru olduğu ve çift taraflı kayıtlama yöntemine ait temel esasların adı geçen kitapta açıklandığı sonucuna varılmıştı . bu çalışmamızda . dünya muhasebe tarihçileri kongresi nde sunduğumuz tebliğin kitab us siyakat e ve çift taraflı kayıtlamaya ait kısmı esas alınmıştır . bu çalışmanın amacı çift taraflı kayıtlama yöntemine ilişkin temel esasların bu kitapta var olduğunun yeniden gözden geçirilmesi ve ilgililere daha kolay anlaşılır bir şekilde sunulmasıdır .
muhasebenin insanlığın var olduğundan beri uygulandığı bilinmektedir . çünkü luca pacioli nin bizzat kendisi kitabından yıl önce çift taraflı kayıtlamanın uygulandığını söylemiş ve venedikli diğer bir papaz olan angelo senizo luca pacıoli den yıl önce çift taraflı kayıtlama ile ilgili bir kitap yazmıştır . bütçe gelirleri mukataa sistemine göre değil hazine sistemine göre devlet tarafından tahsil edilmişse bütçe gelirlerinin alacağı karşılığında borçlandırılacak hesap doğal olarak hazine hesabıdır . bu uygulama cizye gelirleri muhasebesinde sıkça yapılmıştır . için parça altın gümüş gibi kıymetli madenler için miskal kadife ipekli yünlü kumaşlar için top vb . bir hesabın tutarı belirlendikten sonra buna bir ekleme yapıldığında başvurulan bir yoldur . her sayfadan sonra toplam alınması da öngörülmektedirbu defter muhasebede belgeleme ilkesini yerine getirir ve öteki defterlere kayıtlar bu bilgilere dayanılarak yapılır . avarece . bu hesaplarda oluşan eksiklik veya fazlalık inceleme konusu yapılır . vezir in bu harcama emri üzerine muhasebeci söz konusu harcama kayıtlarını tevcihata yapar . risale i felekkiye de her vilayetin gelirleri ve giderlerinin ayrı kalemlerden oluştuğu belirtilmiştir . bu defterde bir vilayette alınan vergilerin adları zikredilmiş bu vergilerin oranları ve miktarları ayrı ayrı belirtilmiştir . defterde vergilerin nitelikleri ve oranları yanında vergileme usulünün nasıl olacağı da belirtilmiştir . eksiklik veya fazlalık durumunda ambar memuru sorumlu tutulur . bu durum darphanenin merkezi yönetime bağlı ama ayrı olarak yönetilen bir birim olması nedeniyle muhasebesinin de bağımsız olarak yürütülmesini gerektirmiştir . bu yöntemin daha kısa silinmeye hata ve hileye meydan vermeyecek şekli olarak aşağıdaki özet yöntemi önermiştir kitab us siyakat in çift taraflı kayıtlama açısından değerlendirilmesi ile ilgili yapılan bazı çalışmalarda araştırmacıların en büyük eksiği risale i felekkiye deki sistemin tümünü birleştirmeden sadece gelir ve gider hesaplarını esas almasıdır . gelir tahakkuku ile ilgili örnek mukataa yolu ile mültezim hoca celal ud din tarafından tahsil edilen bağdat vilayetine ait vergiler . . dinar dır . örnekte mukataa amil mültezim gibi bir sözcüğün olmaması da bu durumu netleştirmektedir . yapılan harcamalar kadar bütçe gideri hesabı borçlandırılmış ve hazine hesabı alacaklandırılmıştır . ödenen ücretin . dinar lık kısmı ise tacik askerlerine ait ücrettir . bu özel bütçe giderlerinin ayrıntısı da şöyledir malzeme ödemesi . dinar emir ali ve vekilharç ödemesi . dinarörnekte mültezim ifadesinin olması ve örnekteki diğer bilgiler gelir tahsilatı ve gider ödemesinin aracı tarafından yapıldığını vurgulamaktadır . bu örnek kitab us siyakat te sadece gelir ve giderin değil borcun da takip edildiğini göstermek açısından önemlidir . muhasebenin tarihi gelişimi incelendiğinde muhasebede kullanılan kayıtlama yöntemlerini tek taraflı ve çift taraflı kayıtlama olarak özetlemek mümkündür . bu kayıtlamaya göre muhasebe ile ilgili bilgilerin tamamı değil amaçlanan kısmı veya kısımları kayda alınır . devlet bütçe gelir ve giderlerinin izlenmesinde kullanılan bu yöntem osmanlı devletinde ortadoğu da . yıla yakın bir süre kullanılmıştır .
437
417
İneklerde Postpartum Uterus Enfeksiyonları
bu derlemede sütçü ineklerde görülen uterus enfeksiyonlarında etiyoloji patogenez tanı savunma sistemi ve tedavi yöntemleri ele alınmıştır . uterus enfeksiyolarının gelişimi ineğin immun cevabının yanı sıra bakterinin türü ve yoğunluğuna da bağlıdır . postpartum dönemde uterustan gram pozitif negatif aerob ve anaerob bakteriler izole edilmektedir . tedavide intrauterin antibiyotik ve ansiteptikler sistemik antibiyotik ve hormonal uygulamalar gibi tek başına ya da kombine olarak uygulanmaktadır . uterus enfeksiyonlarının tanı ve tedavisinde birçok yöntem kullanılmasına rağmen bu sorun ineklerde infertilitenin en önemli nedenlerinden biridir .
reprodüksiyon hayvancılık işletmelerinin vazgeçilmez öğelerinden biridir . birçok sütçü inek işletmesinde reprodüktif performans hedeflerine ulaşılamamakta ve ciddi ekonomik kayıplar meydana gelmektedir . ayrıca uterusun enfeksiyonu sonucu oluşan yangı ya da bakteriyel ürünler hipofizden lh salınımını baskılamaktadır . postpartum dönemde uterus çoğunlukla kontamine olur ancak bu durum her zaman enfeksiyona neden olmaz olmakla birlikte endometritiste purulent ya da mukopurulenttir belirlenebilmektedir . kullanılan antibakteriyel ajanın uterus boşluğuna hızlı bir şekilde yayılması ve endometriyuma iyi bir şekilde penetrasyonu tedavide önemli bir rol oynamaktadır . uterus enfeksiyonun iyileşmesi etkili bir savunma mekanizması gerektirir . sağlıklı ineklerde postpartum dönemde prostaglandin metabolitlerinin uzun süre ve yüksek düzeyde kalarak loşiyanın boşaltılmasını ve uterus involusyonunu hızlandırdığını böylece normal östrus siklusunun görülme süresini kısalttığı bilinmektedir . postpartum uterus enfeksiyonlarında lugol solüsyonu povidon iyot klorhekzidin entozon ve rivanol gibi antiseptikler kullanılmaktadır .
402
77
İNOVASYON ODAKLI GİRİŞİMLERİN DESTEKLENDİĞİ TEKNOPARKLARIN KURULUŞ YERİ SEÇİMİNDE ETKİLİ OLAN DEĞİŞKENLERİN AHP İLE ÖNEM KATSAYILARININ BELİRLENMESİ
çok hızlı küreselleşen dünyada bilgi tabanlı rekabet piyasası açısından en değerli olan unsur bilgidir . teknoparklar bu bilginin üretildiği yenilikçi girişimlerin desteklendiği merkezler olup bilginin üretimi ve ticarileşmesi için kümelenmede önemli enstrümanlardır . ülkemizde kurulan ve kurulmaya devam edilen teknoparkların başarısında önem arz eden ve kuruluş yeri seçiminde hangi faktörlerin ne kadar önemli olduğunu belirlemek amacıyla bu araştırma gerçekleştirilmiştir . bu amaçla türkiye de aktif olarak hizmet veren teknoparklardan rastgele örneklem seçimi yöntemiyle seçilen teknoparkın yöneticileri ile görüşülmüş ve anket uygulaması gerçekleştirilmiştir .
bilgi öğrenme ve yenilikçilik küreselleşen ve bilgi tabanlı ekonomide rekabet edebilirliğin en önemli faktörleridir . çağdaş küresel ekonomide stratejik bir perspektif rekabet gücünü arttırmak için bu kadar eşsiz yeteneklerin ve kaynakların nasıl geliştirileceğidir . bir teknopark genellikle inovasyonun başlatılması kuluçkalanması geliştirilmesini ve inovasyon odaklı yüksek büyümeli bilgi tabanlı işletmelerin gelişimini teşvik eden ve destekleyen işletme destek ve teknoloji transfer mekanizması olarak işlev görecek bir yer olarak tanımlanmaktadır . teknokentin bağlı olduğu üniversite işletmenin projesini başarılı bir şekilde yapmasında önemli rol oynamaktadır . daha sonra odtü teknokent akabinde tübitak mam türkiye nin ilk teknoparkları olmuştur . bu çalışma da çok kriterli karar verme modellerinden olan ahp yöntemi üzerinden teknopark kuruluş yeri seçiminde kriterler değerlendirilerek ağırlıklarının belirlenmesine çalışılarak ideal sonuçlar ortaya konulmuştur . ahp çok esnek ve güçlü bir araç olup hesaplanan skorlar ve dolayısıyla son sıralama kullanıcı tarafından sağlanan kriterlerin ve seçeneklerin ikili olarak görece değerlendirmelerine dayanarak elde edilir . ahp tarafından yapılan hesaplamalar her zaman karar vericinin tecrübesine dayanmaktadır . ahp bu nedenle karar vericinin yaptığı değerlendirmeleri çok kriterli bir sıralamaya çevirebilecek bir araç olarak kabul edilebilir . a matrisinin her bir girişi ajk olarak k nıncı kritere göre j inci matrisin önemini ifade etmektedir . iki kriter arasındaki göreli önemlilik j inci kriterin k ıncı kriterden eşit ya da daha önemli olduğu varsayımı ile tablo . de de gösterilen den a kadar olan sayısal bir ölçeğe göre ölçülür . diğer taraftan derecelendirmeler genel olarak hafif tutarsızlıklar gösterebilir . her bir sütundaki girişlerin toplamını e eşitleyerek normalize edilmiş ikili karşılaştırma matrisi elde edilir . w nin hesaplanma formülü aşağıda verilmiştir 𝑤𝑗 σ𝑎 𝑗𝑙𝑚𝑙 𝑚tercih skorları matrisi n m boyutlu bir matris olup s ile gösterilmektedir . v nin i ninci girişi ahp tarafından i ninci seçeneğine atanan global puanı temsil eder . tutarlı bir değerlendirme ilk kriterin üçüncü kriterden daha önemli olduğu durumdur . tutarlılık indeksi hesaplanırken öncelikle değeri hesaplanır bu değer matris a ile w çarpıldıktan sonra elde edilen vektörün w ya oranı sonucundaki vektörün ortalamasıdır . alnıpak s . yorulmaz m . çalışmasında uygun tersane kuruluş yerinin belirlenmesi amaçlanmış olup çok kriterli karar verme yöntemleri kullanılmış kriterlerin önem ağırlıkları ahs yöntemi ile belirlemişlerdir . iki yöntemin benzerlikleri ve farklılıkları da tartışılmıştır . tek bir değerlendirme kriteri altında farklı seçeneğin ahp ile öncelik katsayıları belirlenmeye çalışılmıştır . farklı seçenek değerlendirmeye tabi tutulduğundan rı değeri tablo . yeni fikir ve ürünleri üretmeye odaklanan bazı işletmeler rekabet etme konusunda bazı sıkıntılar yaşamaktadırlar . içinde konumlandırıldığı firmaların uzun dönemde hedeflerini gerçekleştireceği alan çok düşük maliyet ve yüksek düzeyde karını da tetikleyeceği bilinmelidir . bu çalışmaya diğer teknoparkların da ilave edilmesi düzleminde araştırma genişletilerek gerçekleştirilmesi önem arz edecektir .
428
79
GROWTH KELİMESİNİN TÜRKÇE KARŞILIĞI İÇİN BİR ÖNERİ VE BU KARŞILIĞIN ORMANCILIKTA KULLANILMASI
ingilizce growth kelimesi çeşitli anlamlara sahip bir kelime olup bu anlamlarından biri de büyüyen veya büyümüş bir şeydir . kelimenin türkçeye tercümelerde zorluk oluşturan bu anlamı için uygun bir türkçe karşılığa ihtiyaç vardır . growth kelimesinin bu anlamı için tarafımızdan büyür karşılığı türetilmiştir . bu karşılık kullanılarak ormancılıkta birçok ingilizce ifadeye ve bazı terimlere türkçe karşılıklar bulunabileceği görülmektedir . bu şekilde ormancılık terimlerinden advance growth için öncü büyürler old growth forest için yaşlı büyürler ormanı second growth forest için ikinci büyürler ormanı undergrowth için alt büyürler ve volunteer growth için gönüllü büyürler karşılıkları bulunmuştur . growth kelimesinin söz konusu anlamı için büyür karşılığının kabulü ve kullanılması tarafımızdan önerilmektedir .
ingilizce growth kelimesi ormancılıkta özellikle orman amenajmanı ve silvikültür bilimlerinde ağaç ve orman büyümesi ile ilgili konularda yaygın şekilde kullanılan bir kelimedir . bu şekilde mesela tree growth seedling growth shoot growth height growth ve growth rate şeklinde tercüme edilebilmektedir . growth kelimesinin bu üçüncü anlamı için dilimizde esasen tam bir karşılık bulunmamaktadır . growth kelimesinin üçüncü anlamı büyüyen veya büyümüş bir şey olarak ifade edilmektedir . bu bakımdan growth tabiri ile belirtilen şeylerin birçok çeşidi bulunmaktadır . mesela bitkiler otsu veya odunsu tabii veya dikilmiş canlı veya ölü genç veya yaşlı kısa boylu veya boylu vb . ifadeler de growth kelimesi için bir karşılıktan ziyade bir açıklama niteliğindedir . bu bakımdan growth kelimesinin bu anlamı için türkçede uygun bir karşılık bulunmadığı ortadadır . bu esasa göre growth kelimesinin bu anlamı için büyümek fiilinin büyü fiil köküne r eki getirilerek tarafımızdan büyür kelimesi türetilmiştir . growths kelimesi ise büyürler şeklinde tercüme edilebilecektir . growth kelimesi ormancılıkla ilgili ingilizce ifadelerde tekil anlamda da kullanılabilmekle birlikte çoğu kez çoğul anlamda kullanılmaktadır . ingilizcede gençlik regeneration veya reproduction kelimeleri ile öncü gençlik ise advance regeneration veya advance reproduction terimleri ile belirtilmektedir . old growth forest insan faaliyeti ile asla büyük ölçüde etkilenmemiş olan bir orman bazen yüzlerce veya binlerce yıl yaşındaki eski ağaçların olduğu kesim görmemiş bakir bir orman şeklinde tanımlanmıştır . old growth forest terimi için bazı eserlerde doğal yaşlı orman karşılığı kullanılmıştır . eler ise old growth için bakir orman karşılığını vermiştir . doğal yaşlı orman aslında ingilizce natural old forest ifadesinin karşılığıdır . dikkat edilirse old growth forest teriminde doğal kelimesinin karşılığı olarak natural kelimesi de bulunmamaktadır . bu bakımdan old growth forest için doğal yaşlı orman tam bir karşılık olmamaktadır . old growth forest terimi için tarafımızdan yaşlı büyürler ormanı karşılığı önerilmektedir . ingilizcede tabaka layer kelimesi ile alt tabaka ise lower layer ile ifade edilmektedir . belirtilen diğer türkçe karşılıkların da terim için uygun olmadığı düşünülmektedir . volunteer growth saha hazırlığı ve ekim ya da dikimden sonra gelen sahaya dikim veya ekimle getirilen ağaçlara ya ilave yapabilen veya onları tamamen örtebilen tabii gençlik şeklinde tarif edilmiştir . growth kelimesinin söz konusu anlamı için büyü fiil köküne r eki getirilerek tarafımızdan büyür karşılığı türetilmiş olup oluşturulan büyür kelimesinin ingilizce growth kelimesinin bu anlamı için uygun bir karşılık olacağı düşünülmektedir . growth kelimesi metindeki anlamına göre tekil veya çoğul olarak türkçeye çevrilebilecektir . bitkiler bitki benzeri organizmalar veya muhtelif bitki kısımları için kullanılan growth kelimesine büyür karşılığı verilerek ormancılıktaki birçok ingilizce ifadeye ve bazı terimlere türkçe karşılıklar bulunabilecektir .
431
101
Sağlık Okuryazarlığı Nedir? Nasıl Değerlendirilir? Neden Önemli?
sağlık okuryazarlığı bir hastaya tıbbi bir bilgi vermek istendiğinde bireyin bu bilgiyi anlayıp yorumlaması ve buna uygun davranış göstermesi olarak tanımlanabilir . hastalar sağlık sistemi içinde karmaşık bilgi ve tedavi süreçleriyle karşı karşıya kalmaktadırlar . soy düzeyinin sınırlı olması tanı ve tedavileri olumsuz etkilemekte hastane yatışlarının artmasına ve yatış süresinin uzamasına neden olmaktadır . bunun yanında acil servisin uygunsuz kullanılmasına neden olmakta ve sağlık sistemine ek yükler getirmektedir . başlangıçta soyut bir kavram gibi görünen soy düzeyinin ölçümü için farklı yöntemlerle uygulanan birçok ölçek geliştirilmiştir . tıp enstitüsü tarafından yayınlanan sağlık okuryazarlığı karışıklığa son vermek için yönerge de bu kavramla ilgili tüm ölçekler değerlendirilmiş ve ana grupta toplanmıştır . bunlar yetişkinlerde fonksiyonel sağlık okuryazarlığı testi tıpta yetişkin okuryazarlığının hızlı değerlendirilmesi sağlık aktiviteleri okuryazarlığı ölçeği nvs . bu alanda öncelikle yapılması gereken hızlı uygulanabilir güvenilir bir ölçek geliştirilmesinin öncelik kazanmasıdır . bunun ardından sağlık personeli eğitimleri ile sağlık okuryazarlık düzeyi düşük bireylerin engelleri belirlenerek bunlara yönelik bazı müdahalelerde bulunularak toplumun sağlık okuryazarlık düzeyi artırılabilir .
insanoğlunun varoluşundan bugüne tıp alanında ihtiyaçlar doğrultusunda çeşitli gelişmeler yaşanmıştır . birçok hastalığın tedavisi bulunmuş birçoğunun ilerleyişinin önüne geçilmiş ya da ilerleyişi yavaşlatılmıştır . bireylerin yaşamlarını sağlıklı sürdürebilmeleri için hasta olduklarında uygun şekilde sağlık bilgisine ulaşmaları anlamaları ve bu bilgiye uygun davranabilmeleri önem kazanmış bu alanda yapılan çalışmalarla da sağlık okuryazarlığı kavramı ortaya çıkmıştır . literatürde yer almaya başlaması li yıllarda olmasına rağmen önemi son yıllarda artan bu kavram en basit ifadeyle bir hastaya tıbbi bir bilgi vermek istendiğinde bireyin bu bilgiyi anlayıp yorumlaması ve buna uygun davranış göstermesi olarak tanımlanabilir . bu konferansta sağlıkla ilgili bilgilerin anlaşılabilir bir şekilde düzenlenmesi gerektiği ve toplumun buna uygun davranış geliştirmesi gerektiği vurgulanmıştır . interaktif okuryazarlık gelişmiş bilişsel okuryazarlık ve sosyal yetenekleri kapsamaktadır . bu modele göre merkezde bilgi yeterlilik ve motivasyon yer almakta ve matriksin halkalarını erişim anlama yorumlama uygulama sağlık bakımı hastalıkları önleme ve sağlığın geliştirilmesi oluşturmaktadır . bir bütün olarak matriks değerlendirildiğinde soy un içeriğinin ayrı sağlık etkinlik alanına uygulandığı görülmektedir . gibi sorularla hastanın beyanına göre soy düzeyi belirlenmeye çalışılmıştır . giderek önem kazanan bu konu üzerinde artan ilgiyle birlikte ölçek geliştirme çalışmaları başlamıştır . geliştirilen ölçeklerden bazıları genel sağlık okuryazarlığının farklı alanlarını değerlendirmek için kullanılmaktadır . ayrıca alınan sağlık hizmetlerine özel ölçekler de yer almaktadır . bunlara örnek olarak diyabet için okuryazarlık değerlendirilmesi gibi hastalıklara özel olanlar ya da diş hekimliğinde yetişkin okuryazarlığının hızlı değerlendirilmesi tıpta yetişkin okuryazarlığının hızlı değerlendirilmesi revize edilmiş tıpta yetişkin okuryazarlığının hızlı değerlendirilmesi sayılabilir . geliştirilmiş olan her ölçeğin değerlendirme özellikleri farklı olup güçlü yönleri ve sınırlılıkları bulunmaktadır . tofhla ölçeğinin güçlü yönü bireyin sağlıkla ilişkili metinleri ve bazı sayısal verileri okuyup anlamasının ölçülmesidir . ancak realm ölçeği anlama ve sayısal beceriyi ölçmemektedir . sağlık aktiviteleri okuryazarlığı ölçeği sağlığın korunması ve geliştirilmesi hastalıkların önlenmesi sağlık bakımının sürdürülmesi ve gerekli hizmetlere erişim şeklinde isimlendirilen bölümden oluşmaktadır . hem hesap hem okuma hem de kavrama yönlerini ölçmesi ve realm gibi dakika uygulama süresi olması ile avantajlıdır . diğer yandan iyi ve sınırda soy düzeyini ayırt edememesi kısıtlılığıdır . geliştirilen bu ölçeklerden realm ve nvs yılında özdemir ve ark . bu ölçeğin cronbach s alpha değeri . açıklanan varyansı olarak bildirilmiştir . buna karşın bireylerin bazılarının yine de tarama yaptırmaması sınırlı sağlık okuryazarlık düzeyine bağlanmaktadır . bunun gibi meme kanseri tarama davranışlarından kendi kendine meme muayenesi ve mamografi yaptırmamanın da düşük sağlık okuryazarlık düzeyi ile ilişkili olduğu bildirilmektedir . düşük soy düzeyi bireylerin yazılı materyali okuyup anlayıp buna uygun davranış oluşturmasını engellemektedir . yapılan çalışmaların sonuçları soy düzeyinin bireylerin cinsiyet yaş eğitim düzeyi gibi sosyodemografik özelliklerine bağlı olarak farklılık gösterdiğine işaret etmektedir . taiwan da katılımcıyla yapılan bir çalışmada erkek ve kadın hastaların sağlık okur yazarlık düzeyi kendi beyanlarına göre geliştirilen bir ölçekle değerlendirilmiştir . sağlık bakanlığı sağlık araştırmaları genel müdürlüğü aralık tarihinde sağlık okuryazarlığı çalıştayı düzenlemiştir . yılları arasında bölge farklı il de kişide sağlık ve sosyal hizmet çalışanları sendikası desteğiyle tanrıöver ve ark . bu rehberde soy düzeyi düşük bireylerin farkına varma bu bireyler için materyal hazırlama bu kişilerle iletişim kurma gibi konulara değinilmiştir . düşük soy düzeyinin sağlık sisteminin her basamağında özellikle aile hekimlerinin hizmetinde engeller oluşturabileceğinin bilinmesinin yanı sıra soy un uygun araçlarla ölçülebildiği de akılda tutulmalıdır .
543
184
Dünyada ve Türkiye’de Diş Hekimliği Radyolojisi Eğitiminin Gelişimi
x ışınları yılındaki keşiflerinden birkaç hafta sonra diş hekimliğinde uygulanmaya başlamıştır . yaralarının yanında zararları da anlaşılan radyolojinin eğitim kurumları müfredatına bir ders olarak katılması da yıl sonra yılında howard r raper ın çabalarıyla olmuştur . diş hekimliği radyolojisi özgü ilk kitap da yine howard r raper tarafından yılında yazılmıştır . türkiye de ise radyoloji dersi diş hekimliği eğitimi müfredatına yılında alınmıştır ve prof . dr . mehmet selahattin erk tarafından anlatılmıştır . ders yılında ise o dönem doçent olan suat ismail gürkan bu dersi anlatmakla görevlendirilmiştir . eğitimin tarihi sürecine bakıldığında yılından lı yıllara kadar ve . sömestrlerde verilen radyoloji dersinin lı yıllardan li yıllara kadar sınavsız bir seminer olarak verildiği görülmektedir . günümüzde ise ve . sömestrlerde teorik . sömestrlerde pratik ders . sömestrlerde ise klinik staj dersi olarak verilmektedir . diş hekimliği radyoloji i alanında yazılan eğitim kitaplarının geçirdiği sürece bakıldığında ise latin alfabesi ile yazılan ilk kitabın yılında prof . dr . suat ismail gürkan tarafından yazılmış olan diş hekimliği röntgen bilgisi kitabı olduğu görülmektedir . bu kitaptan sonra diş hekimliği radyolojisi kitabı daha yazılmıştır ve en son yazılan kitap prof . dr . abubekir harorlı editörlüğünde çıkarılmış olan ağız diş ve çene radyolojisi dir . tüm yazılan kitaplar sıra ile içerik olarak gelişim göstermiş akademik eserlerdir ve öğrenciler hem de diş hekimlerinin kullanımına sunulmuşlardır .
x ışınları yıllındaki keşfedilmelerinden hemen sonra diş hekimliği alanında kullanım alanı bulmuştur . diş hekimliği radyolojisi alanında yapılan erken dönem çalışmalarının sunumları ilk eğitim materyalleri olarak kabul edilebilir . sayısında ocak tarihinde yayımlanmıştır . ayrıca şubat tarihinde walter koenig tarafından alınan ve mart da yayınlanan görüntüler ile otto walkhoff ile friedrich giesel tarafından ocak alınan ve nisan tarihinde sunulan görüntüler de ilkler arasında sayılmaktadır . almanya daki çalışmalar ile eş zamanlı olduğu düşünülen ve journal of british dental association da haziran yılında yayınlanan frank harrison ın görüntüleri de bunlar arasındadır . radyolojinin diş hekimliği eğitimine akademik düzeyde katılması ise da howard riley raper tarafından gerçekleştirilmiştir . ilk diş hekimliği radyoloji ders kitaplarından biri olan elementary dental radiography da tarihinde raper tarafından yazılmıştır . bu kitap sayfadan oluşmakta ve adetten fazla görseli içermekteydi . aslında bir cerrah olan ennis yılında hiç bilmediği radyoloji konusunda ders vermekle görevlendirilmiştir . röntgenoloji dersi yılında da tıp fakültesi programına konulmuştur ve erk dersin muallimliğine seçilmiştir . diş hekimliğinde bu eğitimin başlaması ise yine prof . dr . mehmet selahattin erk in yılında diş tababeti mektebinde görevlendirilmesiyle olmuştur . diş hekimi galip abdi rona şubat tarihinde prof . dr . mehmet selahattin erk in asistanı olarak atanmıştır . t . c . istanbul darülfünunu talebe rehberinin ve yılı baskılarında radyoloji eğitiminin . prof . dr . alfred kantorowicz in yılında mektebe tedrisat direktörü olarak atanmasından sonra bu düzenlemeden vazgeçilerek radyoloji tedavi kürsüsüne bağlanmıştır . bu arada o dönem doçent olan prof . dr . suat ismail gürkan ord . prof . dr . alfred kantorowicz tarafından aynı yıl diş çene radyolojisi dersini vermekle görevlendirilmiştir . bu durum yılında yapılan geçici tedrisat talimnamesinde de korunmuştur . bu eğitimin diş hastalıkları ve kliniği dersi başlığı altında düzenlenmiş olduğu düşünülmektedir . diş hekimliği okulu tarihli öğretim programında radyoloji eğitiminin diş hekimliği klinik öğretimi dönemi olan . sınıfta yarıyıl olarak pratik uygulaması olmayan teorik bir ders olarak verildiği görülmektedir . radyoloji dersinin müfredatta yerini almasından ve ders kitaplarının yazılmasından önce az sayıdaki diş hekiminin mesleki dergilerde yazmış oldukları makaleler ilk türkçe kaynakları oluşturmaktadır . giriş bölümünde ise diş hekimliği radyolojisinin türkiye deki kısa tarihi hakkında bilgiler mevcuttur . sayfa olan kitap istanbul üniversitesi diş hekimliği fakültesi yayını olarak çıkmıştır . dördüncü kitap atatürk üniversitesi diş hekimliği fakültesi yayınlarından çıkan ve doç . dr . abubekir harorlı tarafından yılında yazılan diş hekimliği radyolojisi dir . kitap sayfada oluşmaktaydı . beşinci kitap yılında yine prof . dr . gündüz şekip bayırlı tarafından yazıldı . sayfa olan bu kitapta radyolojik temel bilgilere ağırlıklı olarak yer verilmiştir . sekizinci ve son kitap ise yine prof . dr . abubekir harorlı nın editörlüğünde yılında yayınlanan ağız diş ve çene radyolojisi adlı kitaptır . sayfa olan bu kitapta genel radyolojik temel bilgilerin yanında radyodiyagnostik konularına da yer verilmiştir .
445
212
ŞARKILARDA KADINA YÖNELİK ŞİDDETİN İZLERİ: NİTELİKSEL BİR ÇALIŞMA
bu araştırmanın amacı kadınlara yönelik olumsuz tutumların şarkılar üzerinden incelenmesidir . çalışma nitel araştırma desenine göre dizayn edilmiştir . örnekleme yöntemi için amaçlı örnekleme yönteminden ölçüt örnekleme ve maksimum çeşitlilik örnekleme yöntemi izlenmiştir . ayrıca verilerin toplanmasında basit rastlantısal örnekleme yöntemi de kullanılmıştır . televizyon müzik kanalları ve şarkı sözleri sitelerinden elde edilen anlamında ve içeriğinde kadına yönelik olumsuz yargı bulunan şarkı . . . . tarihleri arasında dört araştırmacı tarafından nitel araştırma desenine uygun olarak analize tabi tutulmuş ve şarkılar sözlerine uygun çıkarımlar yapılarak ana tema altında toplanmıştır . kadına yönelik olumsuz yargıları içeren şarkıya ilişkin temalar ve alt temalar şu şekilde sıralanmaktadır toplumda kadın cinsellik kadına yönelik uygunsuz söylemler ve davranışlar kadının dış görünüşü . analize tabi tutulan sınırlı sa ıdaki şarkı arasından kadına yönelik beddua ve hakaret içeren kadının değersiz olduğunu vurgulayan cinselliğini öne çıkaran kadını erkeğini rezil eden olarak konumlandıran çok sayıda şarkıya rastlanmıştır .
toplumsal cinsiyet teriminin kapsamı ilk önceleri kadınlarla erkekler arasındaki güç ilişkilerini ve eşitsizlikleri sorgulamaya yarayan bir kavram olarak algılanmıştır . cinsiyet ayrımı söylemleri ve uygulamaları bebek daha anne karnında iken biçimlenmektedir . kadın kavramı belirgin bir biçimde kadının bedeni ile sınırlandırılmıştır . bu gün anadolu da kadın özellikle erkek çocuk ürettiği maddi manevi hiçbir karşılık beklemeden evinde ve tarlasında çalıştığı ölçüde saygınlık kazanmakta tüm bunlara rağmen yine de ikincil konum olmaktan ve her türlü şiddette maruz kalmaktan kurtulamamaktadır . kadına yönelik şiddet kadının sözel fiziksel duygusal cinsel ekonomik zarar görmesiyle ve acı çekmesiyle sonuçlanan kadının temel hak ve özgürlüklerini en temelde de yaşama hakkını tehdit eden bir eylemdir . ülkemizde de kadına yönelik şiddet vakalarının kayıtlara geçenden çok daha fazla olduğu düşünülmektedir . anadolu da yunus popülerdi köroğlu popülerdi atatürk popülerdi . insanların oluşturduğu bütün değerlerin ve varlığın toplamı olan kültür günümüzde iletişimle iç içe geçmiştir . kültürün niteliği de buna bağlı olarak değişime uğramış ve dönüşmüştür . popüler kültür kitle iletişim araçları sayesinde en kolay ulaşılan ve tüketilen değişik toplum kesimlerini birleştiren bir kültürel dünyayı ifade etmektedir . ataerkil ve erkek egemen toplum yapısı içinde kadınları aşağılamak onları cinsel bir obje olarak görmek cinsiyet ayrımcılığı ve kadına yönelik şiddet veya cinsiyete dayalı şiddet taciz ve tecavüzü meşrulaştırmak gibi mizojinik tavır tutum davranış ve uygulamalara sıklıkla rastlanmaktadır . popüler müziklerin çoğunlukla onu tüketen insan için boş zamanını değerlendirirken toplumsal hayatı etkilediği özellikle çocuk ve erkeklerde olumsuz birkadın imajı yarattığı söylenmektedir . medya kadına yönelik şiddet haberlerini sunarken kadının cinsiyetini ön plana alarak olayı haber yapmakta ve eyleme bir anlamda gizli meşruiyet kazandırmaktadır . kadın bedenini nesneleştiren görsel sunumlar da başka bir problemli alandır . çoğu zaman sağlık haberi bile kadın bedenini teşhir eden fotoğraflar kullanılarak sunulabilmektedir . şarkılarda kadına yönelik şiddetin izlerine sıklıkla rastlanılan olumsuz ifadeler hangileridir araştırmanın evrenini kitle iletişim araçları ile dinlenilen şarkılar oluşturmaktadır . içerik analizinde temel amaç toplanan verileri açıklayabilecek kavramlara ve ilişkilere ulaşmaktır . toplumsal cinsiyet gereği geleneksel ataerkil toplumlarda kadınlardan ev işleriyle uğraşıp çocuk büyütmeleri erkeklerin ise dışarıda çalışarak ailelerinin ekonomik ihtiyaçlarını gidermeleri beklenmektedir . görüldüğü gibi incelenen bu şarkı sözlerinde şiddet öğelerinin yanı sıra kadın cinselliğini aşağılayan ve olumsuz mesaj içeren öğelere sıkça rastlanmaktadır . incelenen şarkılarda kadınlar öpülecek yatılacak oynaşılacak birisi olarak kadının alev alev yandığı ve bu yangının ancak erkeklerin koynuna girince geçeceği kadınların erkeklerin nefesleriyle bittikleri ve erkeklerin kadınlara neler neler yapacaklarını yaptıklarıyla kadınların aklını alacaklarını belirtmektedirler . incelenen şarkılarda kadınların bedenlerinin ön plana çıkarıldığı görülmüştür . kadınların dış görünüşüne yapılan vurgu sadece şarkılarla sınırlı kalmamış atasözleri ve deyimlerde reklamlarda ve edebi eserlerde de bu durum görülmüştür . aynı zamanda kadınlar reklamlarda dar kıyafet ve belirgin hatlar ile seks sembolüdür ve kadın ürün ile özdeşlik kurularak erkeğin elde edebileceği ürün gibi satılık konuma düşürülmektedir .
483
159
Türkiye’de Afet Yönetimi ve 2023 Hedefleri
türkiye başta deprem olmak üzere sıklıkla doğa kaynaklı afetlere maruz kalmaktadır . küresel ısınma ile birlikte sel heyelan gibi doğa kaynaklı afetler eklenmiş ve daha sıklıkla karşılaşılan afetler haline dönüşmüştür . afet zararlarının en aza indirilebilmesi için bütünleşik afet yönetiminin en etkin şekilde uygulanması gerekmektedir . bütünleşik afet yönetimini afet öncesi sırası ve sonrası planlama süreçlerini kapsamaktadır . bu süreçler önleme ve zarar azaltma hazırlık kurtarma ve ilk yardım iyileştirme ile yeniden inşa evrelerinden oluşan planlama evrelerinden oluşmaktadır . ancak ülkemizde afet yönetimi daha çok afet sonrası kriz yönetimi şeklinde uygulanmaktadır . yılında yürürlüğe giren afet ve acil durum müdahale yönetmeliği daha çok kriz yönetimi evreleri olan müdahale ve ilk yardım aşamalarını düzenlemektedir . bütünleşik afet yönetiminin birinci evresi olan risk yönetiminin risk değerlendirme ve zarar azaltma ile hazırlık aşamalarının istenildiği gibi uygulanamadığı görülmektedir . afet zararlarının azaltılması sosyal ve çalışma hayatının güvenli bir şekilde devamı sürdürülebilir kalkınmanın sağlanması ancak iyi bir afet yönetim planının uygulanması ile mümkündür . bunun için risk azaltma çalışmalarının öncelikli olarak ele alınması gerekmektedir .
toplumun tamamı veya belirli kesimleri için fiziksel ekonomik ve sosyal kayıplar doğuran normal hayatı ve insan faaliyetlerini durduran veya kesintiye uğratan etkilenen toplumun baş etme kapasitesinin yeterli olmadığı doğa teknoloji veya insan kaynaklı olay a afet denmektedir . yılında meydana gelen gölcük ve düzce depremleri ülkemizde çağdaş ve bütünleşik bir afet yönetim planının oluşturulmasının gerekliliğini ortaya koymuştur . sismotektonik açıdan aktif bir bölgede yer alan türkiye de günümüze kadar çok sayıda hasar yapıcı deprem meydana gelmiştir . aletsel dönemin başlangıcı olarak kabul edilen yılından günümüze geçen süreç istatistiksel açıdan değerlendirildiğinde her yıl adet can kaybı ya da hasar yapıcı deprem olan veya her yılda bir adet . ve daha üzeri büyüklükte bir depremin meydana geldiği ülkemizde günümüze kadar adet can kaybı ve hasara neden olan deprem meydana gelmiştir . türkiye de toplam nüfusun i depremden az ya da çok etkilenmektedir . zira bu yapılmadığı takdirde binlerce kişinin hayatını kaybetme riskin yanı sıra nasıl depremi ekonomik krizini tetikledi ise bu durum yeni ve daha büyük bir krizi tetiklemesi söz konusu olabilecektir . bu tanım içerisine deniz sahillerinde dalga hareketi kaynaklı sahil baskınları göl sevilerindeki değişime bağlı olarak gelişen göl taşkınları da girmektedir . yerel yönetimler bu alanda strateji geliştirmek durumundadırlar . özelikle dere yatakları ve akarsu havzalarında plansız ve kontrolsüz yapılaşma dünyanın her tarafında sel felaketinin ana nedenidir . son yıllarda ülkemizde de kayak merkezlerinde ve dağcılığın yoğun yapıldığı bölgelerde çığ afetine bağlı kayıplar yaşanmaktadır . bu tür bölgelerin turizm potansiyeli gün geçtikçe azalmaktadır . deniz suyu sıcaklığının yüksek olduğu bölgelerde atmosferik olaylar ile meydana gelen tropikal fırtına kasırga tornado hortum ve tayfunlar denizden karaya doğru ilerledikçe ciddi boyutlarda can ve mal kabına yol açmaktadır . son yılda dünya genelinde meydana gelen büyük kasırga sonucu binlerce kişi hayatını kaybetmiş ve milyarlarca dolar maddi kayıp oluşmuştur . yılında yılda bir gerçekleştiği yetkililerce ifade edilen ve italya nın sicilya adası ndan başlayıp mora yarım adası üzerinden izmir kıyılarına kadar ulaşan fırtına bundan sonra bu tür doğa olaylarına hazırlıklı olmamız gerektirdiğini göstermektedir . ayrıca tsunami olayı deniz tabanında yer değiştirme ve heyelan ile de oluşabilir . her iki bölgede de depremden hemen sonra denizde cılız bir dalga oluşmuş ve sular kıyıdan uzaklaşmıştır . özetle afet riskinin en aza indirilmesi zararlarının azaltılması oluşturacağı olumsuz sonuçların önlenmesi veya azaltılması olası hasarın tahmin edilmesi ve ihtiyaç durumunun tespiti acil durum müdahale planın oluşturulması buna yönelik eğitim ve tatbikatların gerçekleştirilmesi gibi faaliyetlerin tümü afet yönetiminin kapsamında yer alır . afetin hemen sonrasında alınan acil önlemler ve yapılan çalışmaların amacı mümkün olan en kısa zamanda en fazla hayat kurtarmak ve yaralıların sağlıklarına kavuşmalarını sağlamaktır . türkiye de afet müdahale aşamaları ile bütünleşik afet yönetimi evreleri tablo de verilmiştir . buna göre bölgelerin sosyo ekonomik ve fiziksel özellikleri dikkate alınarak farklı afet türleri için planlamalar yapılarak ülkemiz genelinde afet risk ve zarar azaltma çalışmalarının öncelemesi amaçlanmaktadır . afet türleri dikkate alınarak afet tehlike ve risklerin belirlenmesi ile iller bazında afet risk azaltma planlarının hazırlanması düşünülmektedir . risk yönetimi yerine kriz yönetiminin öne çıkması can ve mal kaybını artırmaktadır . afet öncesinde ülke genelinde yerleşim alanlarına yönelik çalışmalar yapılmalıdır . bu konuda japonya daki iyi uygulamalar gözden geçirilmelidir . on birinci kalkınma planında politika ve tedbirler başlığı altında belirtilen hedefleri bütünleşik afet yönetiminin iki ana evresi olan risk ve kriz yönetimini içermektedir .
538
161
GOOGLE TRENDS KUDUZ TARAMA VERİLERİ İLE KUDUZ HASTALIĞI MİHRAK VE FREKANS VERİLERİ ARASINDAKİ İLİŞKİNİN ANALİZİ
bu çalışmada kuduz anahtar kelimesi kullanılarak . . . . tarihleri arasındaki google trends internet tarama verileri ile aynı dönem uluslararası salgın hastalıklar ofisi kuduz mihrak verileri kullanılarak il düzeyinde mihrak sayıları hastalığın yıllar itibariyle görülme sıklığı ve google trends verilerinde alt bölge olarak bildirilen iller arasındaki ilişki araştırılmıştır . çalışmada bölgelerin belirlenmesinde frekans dağılımı içinde en çok yer alan il sayıları dikkate alınmıştır . oran analizi yöntemi ile yapılan değerlendirmelerde mihrak sayısı frekans dağılımı ve alt bölge için büyükten küçüğe doğru yapılan sıralama ile ilk ve il değerlendirilmiştir . google trends verilerinde aramaların oranında ve oranında hastalığın frekans dağılımında en çok sayıda yer alan illerin bulunduğu bölgelerde gerçekleştiği tespit edilmiştir . elde edilen çalışma bulguları google trends veri sıralamasının hastalık koruma ve kontrolünde kullanımının önemini ortaya koymuştur .
kuduz hastalığı ölümle sonuçlanan yüksek maliyetli bir hastalıktır . bu nedenle günümüz dünyasının önemli veri kaynağı olan internet bu konunun araştırılmasında yarattığı olanaklarla yakın gelecekte giderek artan bir öneme sahip olacaktır . internet kaynaklı bilginin en önemli özellikleri büyük miktarda bilgi içermesi ve bu bilginin akışının zamanında olmasıdır . bölge olarak tanımlanan bölgede bulunma olasılığı oran analizi ile belirlenerek hastalık koruma ve kontrolünde bölgesel mücadele programlarında bu bölgelere yönelik internet kullanım olanaklarının da dahil edildiği yöntemlerle mücadelesi önerilmiştir . bu çalışmada google trends ve uluslararası salgın hastalıklar ofisi verileri kullanılmıştır . google trends ve uluslararası salgın hastalıkları ofisi türkiye nin kuduz hastalığı mihraklarına ait . . . . zaman serisi verileri kullanılarak aynı tarih aralığında il düzeyi verileri bölge düzeyine dönüştürülmüş ve veriler arasındaki ilişki oran analizi ile hesaplanmıştır . alt bölgeye göre ilgi alanı terimin belirtilen zaman aralığında en popüler olduğu il görülmektedir . ilgili konular terimi arayan kullanıcının aynı zamanda aradıkları konuları gösterirken en popüler konular popülerliğin belirlenmesinde kullanılan arasında bir ölçekte hesaplanmaktadır . çalışmada illerin bulunduğu bölgeler doğu anadolu bölgesi ege bölgesi marmara bölgesi ve diğer bölgeler olarak tanımlanmıştır . bu tanımlamada frekans dağılımı içinde en çok yer alan il sayıları esas alınarak . bölge geri kalan ilin bölgesinin frekansı nin altında olduğundan diğer olarak tanımlanmıştır . google trends verilerinde alt bölge olarak tanımlanan il sıralamasında ilk il içerisinde yer alan iller alt bölge de alınan puanlarda dahil edilerek illerin bulundukları bölgeler belirlenmiş ve tablo de sunulmuştur . ilk il dikkate alınarak yapılan hesaplamalarda illerin sının yüksek mihrak sayısına sahip bölgelerde bulunduğu hesaplanmıştır . google trends alt bölge verilerinde bu oran tır . hastalık yönetiminde google trends verileri kullanılarak hastalık koruma ve kontrolüne katkı sağlayacak politikalar geliştirilmesinin yanı sıra internet olanakları ile hastalığın kontrolüne yönelik bilgilendirmelerin ve eğitimlerin yapılması da mümkündür . bu durumun belirtilen ay ve yıllarda basında kuduz a ilişkin çıkan haberlere bağlı olduğu düşünülmektedir . çalışmada kuduz hastalığının yıllık epidemiyolojik zaman serisi verileri ile uzun dönem google trends verileri arasındaki ilişki analiz edilerek verilerin uzun dönem sonuçları ile hastalık arasındaki ilişki değerlendirilmiştir . çalışmada kuduz hastalığı uluslararası salgın hastalıklar ofisi mihrak sayıları ve hastalığın frekans verileri ve google trends verilerinin alt bölge tanımı içinde yer alan illerin bulundukları bölgeler belirlenmiştir . google araştırma verileri büyük popülasyonlardan sağlamaktadır . bileşik devletlerde influenza aktivitesini tespit etmek amacıyla yılları arsı verilerin değerlendirildiği çalışmada influenza salgınında alınması gereken önlemlerde yerel medya bilincinin arttırılması önerilmektedir ginsberg vd . diğer taraftan konu hakkında küçük anketlerle bu bilgileri almak isteyen kişilerin yaş bilgileri edinilerek gelecek dönemler için yaş gruplarına göre etkili olabilecek teknikler geliştirilmelidir . bu olanağın kullanılmasının yakın geleceğin hayvan hastalıkları koruma ve kontrolünün politikalarının geliştirilmesinde hem çağın olanaklarından yaralanma hem de hastalıklarla etkin mücadelede il düzeyinde verilerle bölgesel mücadele programlarının geliştirilmesinde insana kolay erişim açısından önemli fırsatlar yaratacağını ortaya koymaktadır .
506
133
ÖRGÜTSEL ADALETSİZLİK VE SESSİZLİK İLİŞKİSİNDEÖRGÜTSEL SİNİZMİN DÜZENLEYİCİ ROLÜ
bu çalışmanın amacı bireylerin örgütsel adaletsizlik algısı ile örgütsel sessizlik ilişkisinde örgütsel sinizmin düzenleyici rolünü olup olmadığını belirlemektir . bu araştırma basit tesadüfi örnekleme yoluyla seçilen kişi üzerinde yürütülmüştür . araştırmanın evreni sağlık bakanlığına bağlı sakarya da bulunan kamu hastanesi oluşturmaktadır . verilerin toplanmasında anket tekniği kullanılmıştır . örgütsel adaletsizlik algısının örgütsel sessizlik üzerindeki etkisinde örgütsel sinizmin moderatör rolünü tespit etmek üzere korelasyon basit ve çoklu regresyon analizleri kullanılmıştır . ayrıca moderatör modelinin anlamlılığını tespit etmek üzere process hayes makrosundan faydalanılmıştır . araştırmada örgütsel adaletsizlik ile örgütsel sessizlik ilişkisinde örgütsel sinizmin düzenleyici etkisi var mıdır sorusu cevaplandırılmaya çalışılmıştır . yapılan analizler sonucunda örgütsel adaletsizlik örgütsel sessizlik ve örgütsel sinizm değişkenleri arasında ilişkinin olduğu ve örgütsel sessizliğin örgü sel adaletsizlik üzerindeki etkisinde örgütsel sinizmin moderatör rolünün olduğu anlaşılmıştır . araştırmanın sonuçlarına göre bireyler örgütsel adaletsizlik algıladıklarında örgütsel sessizlik algıları da yükselmektedir . araştırmanın amacı doğrultusunda elde edilen sonuçlar örgütsel adaletsizlik ve sessizlik ilişkisinde örgütsel sinizmin moderatör etkisi olduğu ortaya koymuştur .
bugün yaşanan teknolojik gelişmeler küreselleşme ve artan rekabet koşulları örgütlerin üzerindeki değişimin yükünü ağırlaştırmaktadır . örgütlerin değişimlere adapte olup zamanında karşılık vermeleri varlıklarını sürdürebilmeleri açısından önemlidir . alan yazınında örgütsel adaletsizliğin farklı örgütsel davranış kavramları ile ilişkisinin araştırıldığı görülmektedir . örgütsel çatışmaların ve huzursuzluğun en önemli kaynaklarından biri olarak kabul edilen adaletsizlik algılarının çalışanların örgüte yönelik sinik tutumlar geliştirmelerinde önemli bir etken olarak rol oynadığı ileri sürülebilir . adalet kavramı gibi adaletsizliğin de aslında sosyal bir yansıma olduğu ve adaletsiz uygulamaların örgütlerde bir hastalık gibi sisteme ve alt sistemlere yayıldığı ifade edilebilir . örgütsel adalet çalışanların sessizleşmelerinde etkili olabilen örgütsel bir değişkendir . bununla birlikte sessizlik üzerine yapılan araştırma sonuçları yüksek adalet algısının çalışanları sessizlik davranışından uzaklaştırdığını ortaya koymaktadır briensfield edward ve greenberg . bunun dışında pinder ve harlos çalışan sessizliğini adaletsizlik perspektifinden değerlendirmiş ve değişimi etkileyebilme yeteneğine sahip çalışanların örgütsel konularda davranışsal duyuşsal ve bilişsel değerlendirmelerini ve konu hakkındaki samimi düşüncelerini esirgemesi olarak tanımlamıştır . bu tanımlamalardan hareketle örgütlerde sessizlik çalışanların iyileşme ve gelişme adına işi veya örgütleriyle ilgili görüş ve düşüncelerini bilinçli olarak esirgemesi olarak ifade edilebilir . kabullenici sessizlik çalışanların işlerindeki ya da örgütlerindeki sorun veya durum yönelik çözüm hakkındaki fikir bilgi ve düşüncelerini kabullenme güdüsü ile kendine saklaması olarak tanımlanmaktadır . sessizlik ve örgütsel sinizmin farklı kavramlarla olan ilişkisine yönelik çalışmalar bulunmakla birlikte her iki kavramın birlikte ele alındığı çalışma bulunmamaktadır . h a çalışanların örgütsel adaletsizlik boyutlarına ilişkin algılarının örgütsel sessizlik algıları üzerine anlamlı etkisi vardırh çalışanların örgütsel adaletsizlik algıları ile örgütsel sinizm algıları arasında anlamlı ilişki vardır . h a çalışanların örgütsel adaletsizlik boyutlarına ilişkin algıları ile örgütsel sessizlik algıları arasında anlamlı ilişki vardır . h çalışanların örgütsel sinizm algılarının örgütsel sessizlik algıları üzerine anlamlı etkisi vardır . araştırmanın çalışma evreni sakarya da bulunan kamu hastanesi oluşturmaktadır . ölçeğin geneli için hesaplanan cronbach alfa değeri ise dir . ölçeğin iç tutarlılığı için cronbach alfa katsayıları kabullenici sessizlik için . savunmacı sessizlik için . koruma amaçlı sessizlik için . olarak hesaplanmıştır . brandes in ifadeyi kapsayan ölçeği brandes dharwadker ve dean tarafından revize edilmiş olan ifadelik yeni formu kullanılmıştır . yapılan analizlerle elde edilen sonuçlar incelendiğinde örgütsel sinizm ölçeğinin bu örneklem grubu için geçerli ve güvenilir olduğu sonucuna ulaşılmıştıraraştırma ile ilgili analizlere başlamadan önce değişkenlerden birden fazla faktörlü yapıya sahip oldukları için örgütsel adaletsizlik örgütsel sessizlik ve örgütsel sinizm değişkenlerine ilişkin faktör skorlarının ağırlıklandırılmış ortalamaları alınarak hesaplama yapılmış ve analizlerde bu değerler kullanılmıştır . araştırma ile ilgili ilk aşamada değişkenlere ilişkin elde edilen verilerin ortalamaları standart sapmaları ve aralarındaki korelasyonlara bakılmıştır . analiz sonuçları örgütsel adaletsizlik algısının alt boyutu dağıtım adaletsizliğinin sessizlik üzerinde etkisinde örgütsel sinizmin düzenleyici rolü olmadığını ortaya koymaktadır . tablo da görüldüğü üzere kurulan regresyon modeli istatistiksel açıdan anlamlıdır . bu doğrultuda h a çalışanların örgütsel adaletsizlik boyutuna ilişkin algılarının örgütsel sessizlik algıları üzerine anlamlı etkisi vardır şeklindeki h a hipotezi ile h çalışanların örgütsel adaletsizlik algısı alt boyutları ile örgütsel sessizlik ilişkisinde örgütsel sinizmin düzenleyici rolü vardır şeklindeki hipotezi işlem adaletsizliği için doğrulanmıştır . bu yeni yaklaşımda insan örgüt için bir organizmanın parçası ve uyum içerisinde çalışan bir öğesi olarak kabul edilmiştir . bu bağlamda alanyazın araştırıldığında örgütsel adalet örgütsel sessizlik ve örgütsel sinizm konuların bir arada ele alındığı çalışmaya ülkemizde pek rastlanmamaktadır .
539
152
Bacillus thuringiensis subsp. kurstaki tarafından enfekte edilen Malacosoma neustria larvalarının hayatta kalmasına ve bazı bağışıklık enzimlerine bitkideki metal iyonlarının etkisi
bu çalışmanın amacı farklı bitki türü elaeagnus rhamnoides quercus cerris coryllus maxima ve crataegus monogyna ile besleyerek bacillus thuringiensis subsp . kurstaki tarafından enfekte edilen malacosoma neustria larvalarının hayatta kalmasına ve bazı bağışıklık enzimlerine bitkilerdeki krom nikel bakır ve çinko metal iyonlarının etkisini araştırmaktır . düşük nikel miktarına sahip q . cerris ve c . monogyna bitkileriyle beslenen larvalarda hayatta kalma oranı yüksek nikel miktarına sahip olan e . rhamnoides ve c . maxima ya göre daha düşüktür . en yüksek bakır miktarına sahip q . cerris bitkisi ile beslenen larvalarda katalaz enzimi diğer bitkilerle beslenen larvalara göre yüksektir . en yüksek çinko ve en düşük nikel miktarına sahip olan c . monogyna ile beslenen larvalarda glutatyon peroksidaz aktivitesi en yüksektir . düşük çinko ve yüksek nikel miktarına sahip olan e . rhamnoides ile beslenen larvalarda en düşük glutatyon peroksidaz aktivitesi bulunmuştur . en yüksek çinko içeren c . monogyna ile beslenen enfekte edilmiş larvalarda süperoksit dismutaz aktivitesi en yüksektir . yüksek nikel ve bakır miktarına sahip e . rhamnoides ile beslenen larvalarda hemosit sayısı en yüksektir . en düşük hemosit sayısı ise nikel ve bakır miktarının en az olduğu c . monogyna bitkisi ile beslenen larvalarda bulunmuştur .
toprağın fiziksel ve kimyasal özellikleri çevrede gerçekleşen bir takım olaylar ve aynı zamanda insanlardan kaynaklanan bir takım olaylardan dolayı ürekli değişmektedir . baskın biçimde uygulanmış mikrobiyal kontrol ajanlarından en fazla yaygın olarak kullanılanı b . thuringiensis bakterisidir göre farklılık olduğu bulunmuştur . enfekte edilen larvalarda sod aktivitesi kontrollerine kıyasla daha yüksektir . toplam hemosit sayısı bakımından enfekte edilen gruplar arasında anova duncan testi sonuçlarına göre farklılık olduğu bulunmuştur ve bu farklılık enfekte gruplarda artan hemosit sayısı şeklindedir . toplam hemosit sayısı kontrol ve enfekte edilen gruplar arasında farklıdır . sonuçlarımız bir bakteri türü ile enfekte edilmiş böcek larvalarının beslendiği bitki yapraklarındaki metal içeriğinin hayatta kalmaya olan etkisini göstermektedir . larvalar tarafından alınan b . thuringiensis sporlarının rolü bakterinin yoğunluğuna tipine cry toksinlerinin konsantrasyonuna farklı kombinasyonlarına ve türüne bağlı olarak büyük oranda değişebilmektedir . en fazla bakır miktarına sahip q . cerris bitkisinde beslenen enfekte larvaların hayatta kalma oranları oldukça düşüktür . katalaz enzim aktivitesi enfeksiyonlu gruplar içerisinde en yüksek . g . mellonella larvalarında düşük dozdaki malation konsantrasyonunun süperoksit dismutaz aktivitesini kontrole göre önemli ölçüde arttırdığı ve ergin ömür uzunluğu ve fertilite ile süperoksit dismutaz aktivitesi arasında pozitif bir ilişki olduğu gösterilmiştir . sonuç olarak b . thuringiensis kurstaki nin m . neustria larvaları üzerindeki olumsuz etkisi açıkça ortaya konmuştur . bu çalışmada bakteriye karşı savunmada bitkilerin metal içeriklerinin etkisi vurgulansa da bu ilişkinin oldukça karmaşık olduğu görülmektedir . bundan sonraki araştırmalarda bu konuya odaklanan çalışmalar bu durumu daha açık şekilde ortaya koyacaktır .
414
180
İSMAİLAĞA CEMAATİ MEDRESELERİNDE ARAP DİLİNİN ÖĞRETİMİ
kalp ve bedenin uyum halinde huzur bulmasının gerçekleşmesini sağlayan zühd anlayışı islam ın ilk dönemlerinde dünya hayatının vermiş olduğu geçici zevklerinden müslümanların uzak durmasıyla başlayıp zamanla hayat şartlarının getirmiş olduğu olumsuzluklar neticesinde xıı . yüzyılda islam toprakları üzerinde tasavvuf hareketini ortaya çıkarmıştır . gelişen ve giderek kitlesel bir karakter kazanan tasavvuf hareketi kendi içerisinde çeşitli tarikatlara ayrılarak toplumsal yaşamda insanları yönlendirmeye çalışmıştır . hedef olarak allah a ulaşmayı kendilerine görev edinen bu tarikatlardan bir tanesi olan nakşibendi tarikatı zamanla zahiri ile manevi ilmi birleştirerek kurtuluşun daha mükemmelleştirici olduğunun inanılmasını sağlamıştır . bu bağlamda nakşibendi tarikatı na bağlı olduğunu söyleyen ismailağa cemaati şeyhleri olan mahmud ustaosmanoğlu öncülüğünde islam tarihinde eğitim ve öğretim kurumlarının genel adı olan medrese evlerinde öğrencilerini eğitmektedir . işte bu çalışmada ismailağa cemaati ne bağlı larak eğitim ve öğretim faaliyetlerini sürdüren kız ve erkek medreselerinde okutulan derslerin eğitim dili olan arapça nın öğretilmesi noktasında uygulanan yöntemler ve bu çerçevede kullanılan kaynaklara dair tespitlerde bulunulmaya çalışılmıştır .
hayatını anlamlandırmak isteyen insan islam a göre ancak allah ın emir ve yasaklarını yerine getirerek aradığı güzelliği ve isteklerinin karşılığını bulabilir . bu noktada tasavvuf ve tarikatların tarihsel gelişimine bakılacak olursa tarikatlara bağlı olan insanlar dini hayatlarının daha kolay yaşayabilir hale gelmesini ve inançlarının daha güçlü oldukları kanaatine vararak hem bu dünyada hem de ahirette aradıkları güzel ve mutlu hayata erişebildiklerine inanırlar . tbmm nin . . tarihli sayılı tekke ve zaviyelerin kapatılmasına dair kanun ile türkiye cumhuriyeti nde tarikatların yasaklanması yürürlüğe girmiş sonrasında ise mevcut olan tarikatlar yeni isimler ve cemaatler adı altında ortaya çıkmış ve faaliyetlerini sürdürmüşlerdir . nakşibendi tarikatı da faaliyetlerini sürdürmeyi başaran tarikatlarden biri olup çalışmamızın konusu olan ismailağa cemaati d bu tarikata bağlılığı ile bilinen aynı zamanda hem tasavvuf hem de zahir ilmini birleştirme çabalarıyla kendilerine bağlı insanlardan bu yönde gerçekleştirmek istedikleri hayatlarını ve eğitimlerini sürdürmelerini sağlamalarına yardımcı olmaya çalışmaktadır . faktörler zühd hayatını benimsemiş olan insanların dünyevi hayattan kendilerini geri çekmelerine sebep olmuştur . yüzyıl itibari ile hacegan tarikatı içerisinde insanları manevi yönden eğitim görevini üstlenen muhammed bahaeddin nakşibendi den sonra tarikatın ismi muhammed bahaeddin hazretlerinin lakabı olan nakşibendi bu tarikatın yeni ismi olarak günümüze kadar gelmiştir . yüzyılın yarısında nakşibendi tarikatı silsilesinde yer alan şeyh ubeydullah ahrar ın manevi eğitiminden sonra vekili olarak gönderdiği abdullah ilahi simav tarafından kendi memleketi olan kütahya nın simav ilçesinde bulunan insanların manevi eğitim ve öğretimini üstlenmiştir . yüzyılda ise nakşibendi tarikatı silsilesinden hindistan da bulunan şeyh abdullah ed dihlevi den manevi eğitimini tamamlayan ve icazetini alan ıraklı mevlana halid el bağdadi osmanlı devleti ne gönderdiği talebeleri ile nakşibendi tarikatı nın şöhreti zirveye çıkmıştır . nakşibendi tarikatı mevlana halid el bağdadi den sonra çeşitli kollara ayrılarak nakşibendi halidiye tarikatı olarak meşhur olmuştur . bu tarikatlardan nakşibendi halidiye tarikatı da bu yasaktan etkilenmiş ve sonrasında ise ilk önce evlerde daha sonra kurmuş oldukları dernek ve vakıflarda faaliyetlerini sürdürmeye devam etmişlerdir . tarikatların yasaklanmasından sonra nakşibendi halidiye tarikatı da diğer tarikatlar gibi yeni ve değişik isim ve cemaatler adı altında faaliyetlerini sürdürmüş olup araştırmamızın esas konusunu belirleyen mahmud ustaosmanoğlu öncülüğündeki ismailağa cemaati de bunlardan bir tanesi olarak karşımıza çıkmaktadır . anadolu ya göndererek oradaki insanların manevi eğitim ve öğretimlerini üstlenmesini istemiş daha sonra kendi talebelerinden olan yanyalı mustafa ismet bu manevi eğitim görevini kendisinden devir almıştır . ali rıza el bezzaz a birçok engellerden sonra bağlılığını ifade eden ali haydar gürbüzler te nakşibendi halidiye tarikatı nın hocasının isteği üzerine başına geçmiş ve insanların manevi eğitimine istanbul da devam etmiştir . küçük yaşta hafızlığını tamamlayıp sonra arapça ve farsça öğrenim görmüştür . askere gitmeden önce teyzesinin kızı olan zehra hanımla evlenmiş ve bu evliliğinden ikisi erkek biri kız toplamda üç çocukları dünyaya gelmiştir . bu eğitim sürecinden geçmek isteyen özellikle kırsal kesimden kız ve erkekler genellikle tavsiye üzerine temel eğitim öğretim merkezleri olan ev medreselerine kabul edilirler . ders kitaplarını öğretmeye okutmaya anlatmaya kendi yaşantılarında uygulatmaya ve diğerlerine bildiklerini aktarmalarına yardımcı olmaya çalışmıştır . temel islami eserlerin türkçe tercümelerini kullanmayıp doğrudan arap dilinde yazılan eserler ve arap dilini anlayabilmelerini sağlamak için de arapça dilbilgisini anlatan arapça eserler tercih edilmektedir . erkek ev medreselerinde okutulan arapça dilbilgisine geçmeden önce kızların erkeklere göre daha kısa bir eğitim ve öğretim sürecinden geçtiğini söyleyebiliriz . bunun nedenleri ise daha fazla bayan hocanın yetişmesini sağlayarak medreselerdeki bayan hoca eksikliğini gidermek kız çocuklarının ailelerinin kızlarını cemaate bağlı medreselerde eğitim öğretim görmeleri için kendilerine kısa süreliğine izin vermeleri ve de bu kız çocuklarının bir an önce evlenebilmek istemeleri olarak sıralayabiliriz . söz konusu bu eserde lafzi amil de kendi arasında bölünerek semai amil kırk dokuz kıyasi amil dokuz ve manevi amiller iki olmak üzere toplamda altmış amil olduğu ayrıca ma mûllerin otuz ve i rab alametlerinin on olmasını ayrı ayrı başlıklar halinde kısa bir şekilde anlatılmaya çalışılan bir eser olup hem kız hem de erkek ev medreselerinde okutulmaktadır . lafzi amilleri de semai ve kıyasi semai amilleri ise isimleri etkileyenler ve muzari fiili etkileyenler şeklinde tasnif ederek toplamda kırk dokuz semai dokuz kıyasi ve iki manevi amil olmak üzere altmış amili örneklerle açıklamıştır . adı geçen bu eser de sadece erkek ev medreselerinde okutulmaktadır . konuları daha geniş örneklerle açıklayan bir şerh olup sadece erkek ev medreselerinde okutulmaktadır . türkiye nin her bölgesinde çoğunlukla kurdukları vakıf ve dernekler aracılığıyla hareket eden tarikat ve cemaatler günlük hayatı ve insan ilişkilerini etkilemektedirler .
733
147
Ortaokul 7. Sınıf Öğrencilerinin Etkileşimli Tahta Kavramına İlişkin Metaforik Algıları
içinde bulunduğumuz yüzyılda teknoloji alanında akıl almaz gelişmelerin yaşandığı görülmektedir . bu gelişmelerden eğitim sistemleri de etkilenmekte ve klasik eğitim anlayışları yerini teknoloji temelli eğitim sistemlerine bırakmaktadır . birkaç yıl öncesine kadar ülkemizde kara tahta ve beyaz tahta eğitimin temel materyali iken bugün ülke genelinde bu materyallerin yerini etkileşimli tahtaların aldığı görülmektedir . milli eğitim bakanlığı tarafından hayata geçirilen fatih projesi ile birlikte ülke genelinde ortaöğretim kurumlarından başlanmak üzere etkileşimli tahta kullanımına geçilmiştir . günümüzde ikinci aşama olarak ortaokulların da fatih projesi kapsamında etkileşimli tahtalarla donatıldığı ve üçüncü aşamada ise ilkokullara yönelik çalışmaların başlatıldığı görülmektedir . bu araştırmanın amacı ortaokul . sınıf öğrencilerinin etkileşimli tahta kavramına ilişkin sahip oldukları zihinsel imgeleri metaforlar aracılığı ile belirlemektir . bu amaçla ortaokul . sınıfta öğrenim gören öğrencilerden etkileşimli tahta gibidir . çünkü cümlesini tamamlamaları istenmiştir . bu araştırmada elde edilen verilerin değerlendirilmesinde içerik analizi yöntemi kullanılmıştır . araştırma sonucunda çalışma grubunda bulunan öğrencinin adet metafor ürettiği belirlenmiştir . bu metaforların ü olumlu ü ise olumsuz niteliktedir . araştırmaya katılan ortaokul . sınıf öğrencilerinin unun etkileşimli tahta kavramına yönelik olumlu metaforlar ürettiği görülürken inin ise olumsuz metaforlar ürettiği belirlenmiştir . öğrencilerin etkileşimli tahta kavramına yönelik geliştirdiği olumlu metaforlar arasında frekansı en yüksek olanlar beyin kütüphane kitap şeklinde sıralanmıştır . bunun yanı sıra öğrencilerin etkileşimli tahta kavramına yönelik aptallık ve bilgi şaheseri salak bir kutu bozuk bir cihaz olumsuz metaforlarını ürettikleri belirlenmiştir . öğrencilerin etkileşimli tahta kavramına yönelik geliştirdikleri metaforlar kategoriler altında toplanmış ve araştırma konusuna yönelik öneriler geliştirilmiştir
yaşadığımız yüzyılda teknoloji alanında akılalmaz gelişmelerin yaşandığı görülmektedir . ülkemizde bilişim sistemleri ile tanışmanın dünyadaki gelişmelerle paralel olarak ilerlediği söylenebilir . ilerleyen zaman içerisinde alınan dönütlerin yerinde olması üzerine uygulama ülke geneline yayılmıştır . sınıf öğrencilerinin etkileşimli tahta kavramına ilişkin sahip oldukları zihinsel imgeleri ürettikleri metaforlar aracılığı ile belirlemek ve etkileşimli tahtalar hakkında değerlendirme yapmaktır . araştırmanın çalışma grubunu nevşehir gülşehir de bulunan . sınıf öğrencilerinin etkileşimli tahta kavramına ilişkin algılarını belirlemek için eğitim ve öğretim yılının ikinci döneminde belirtilen ortaokullarda okumakta olan . daha sonra kategorilere ayrılan metaforlar tablo te katılımcı sayısı ve yüzdesi öğrenci açıklamaları ile birlikte verilmiş ve tablodaki bilgiler ışığında yorumlanmıştır . sınıf öğrencilerinin ürettikleri metaforlar niteliklerine göre incelenmiştir . çalışmaya katılan öğrencilerin u etkileşimli tahta kavramına yönelik olumlu metaforlar üretmiştir . bu sonuç öğrencilerin etkileşimli tahta kavramına yönelik olumlu bir tutum takındıklarının göstergesi olarak kabul edilebilir . öğrenci içinde üç öğrencinin olumsuz metafor üretmesi etkileşimli tahta kavramının öğrenciler tarafından büyük oranda olumlu algılandığını gösterdiği söylenebilir . bu metaforlarda da etkileşimli tahta kavramına yönelik bilgi eksenli bir bakış geliştirilerek öğrenmeye olan katkısının göz önünde bulundurulduğu söylenebilir . sınıf öğrencileri bilgi kaynağı olarak etkileşimli tahta kategorisinde etkileşimli tahta kavramını akıl insan kütüphane sürpriz yumurta profesör beyin gibi kavramlara benzetmiştir . sınıf öğrencileri faydalı bir araç olarak etkileşimli tahta kategorisinde etkileşimli tahta kavramını araba ve dosta benzetmiştir . etkileşimli tahta uzaktan kullanabilme ve derslere katkı sağlama yönünden betimlenmiştir . bu sonuç etkileşimli tahtaların öğrenciler tarafından benimsendiğini ve büyük oranda faydalı bulunduğunu gösterir niteliktedir . sınıf öğrencilerinin akıllı tahtaya karşı diğer sınıflara oranla daha fazla olumlu bir tutum içerisinde oldukları sonucuna ulaşılmıştır . aktürk mıhçı ve çelik tarafından yapılan çalışmada araştırmaya katılan öğrencilerin ünün akıllı tahtanın öğretimsel yararlarının farkında oldukları ve akıllı tahta ile ilgili olumlu düşüncelere sahip oldukları sonucuna ulaşılmıştır . saraç tarafından yapılan çalışmada akıllı tahta kavramına ilişkin . sınıf öğrencileri tarafından üretilen metaforların ayrıldığı kavramsal kategorilerin bu çalışmada belirlenen kavramsal kategoriler ile benzerlik gösterdiği belirlenmiştir . sınıf öğrencileri tarafından üretilen metaforlarla benzerlik gösterdiği belirlenmiştir . bilgi kaynağı olarak etkileşimli tahta kategorisinde öğrenci tarafından farklı metafor üretilmiştir . bu metaforlar içerisinde beyin kitap ve kütüphane kavramlarının en çok ifade edilen metaforlar olduğu belirlenmiştir . öğrencilerin teknoloji ve öğrenme kaynağı olarak etkileşimli tahta bilgi kaynağı olarak etkileşimli tahta faydalı bir araç olarak etkileşimli tahta kategorilerinde ürettikleri metaforları onların etkileşimli tahtayı daha çok bir öğretmen beyin bilgisayar kitap gibi algıladıklarını göstermektedir . üretilen metaforlar etkileşimli tahtaların büyük oranda amacına uygun olarak kullanıldığını göstermektedir .
391
234
Aphis gossypii Glover (Hemiptera: Aphididae)’nin farklı patlıcan çeşitlerinde bazı biyolojik parametrelerinin belirlenmesi
bu çalışmada samsun da yaygın olarak yetiştirilen aydın siyahı ve b . t aykara f₁ hibrit patlıcan çeşitlerinde aphis gossypii nin bazı biyolojik parametreleri araştırılmıştır . çalışmada a . gossypii nin gelişmesini aydın siyahı nda ortalama . günde aykara çeşidinde ise . günde tamamladığı saptanmıştır . aydın siyahı çeşidinde bireylerin si ergin döneme ulaşırken aykara çeşidinde si ergin olmuştur . a . gossypii nin üreme dönemini aydın siyahı çeşidinde . gün aykara çeşidinde ise . günde toplam dişi ömür süresini ise aydın siyahı nda . gün aykara çeşidinde . günde tamamladığı görülmüştür . ortalama yavru sayısının ise aydın siyahı çeşidinde . adet nimf aykara çeşidinde ise . adet nimf olduğu belirlenmiştir . kalıtsal üreme yeteneği aydın siyahı çeşidinde . afit afit gün aykara çeşidinde . afit afit gün olarak bulunmuştur . sonuç olarak a . gossypii nin patlıcan çeşitlerine göre bazı biyolojik parametreleri belirlenmiş ve aydın siyahı çeşidinin aykara çeşidine göre a . gossypii nin biyolojik dönemleri bakımından daha uygun olduğu belirlenmiştir .
samsun ili ülke ekonomisine önemli bir katkısı olan iki büyük çarşamba ve bafra ovalarına sahiptir . tüm bu nedenlerden dolayı bölgede zararlı kontrolü için yoğun bir kimyasal kullanımı gerçekleşmektedir . sezgin odopile ve ositile takalloozodeh van steenis ve el khawas patil ve patel . patlıcan çeşitleri bitki koruma bölümü cam seralarında saksılarda yetiştirilmiştir . pamuk yaprak biti nin üretilmesi ve yaprak bitinin bazı biyolojik parametrelerinin ortaya çıkarılması ile ilgili denemeler ºc sıcaklık orantılı nem ve saat aydınlık ve karanlık koşullarının sabit tutulduğu binder marka iklim kabininde yapılmıştır . petri kutuları içerisine koyulan farklı patlıcan çeşitlerine ait yaprakları uzun süre canlı tutabilmek için petri tabanına ince sünger ve kurutma kağıdı konulmuş ve yeteri kadar ıslak tutacak kadar su verilmiştir . birinci denemede her çeşit için adet petri içerisinde bir günlük a . gossypii nimfleri kullanılmıştır . deneme başlatıldıktan bir sonraki günün aynı saatinde birinci çeşit ve birinci sıradaki petriden başlayarak tüm petrilerde kontroller yapılmış a . gossypii nin ömrü boyunca dönemleri canlı ve ölü nimfleri günlük olarak kaydedilmiştir . yaşam çizelgesindeki verilerden temel ekolojik parametre olan kalıtsal üreme yeteneği rm e rm . ayrıca elde edilen verilerin grafikleri sigmaplot . programı ve biyolojik parametreler ise twosex programları kullanarak ortaya konulmuştur . aphis gossypii nin farklı patlıcan çeşitlerinde ergin öncesi dönemleri ile ilgili elde edilen sonuçlar çizelge de verilmiştir . aynı satırda aynı harflerle gösterilen ortalamalar arasındaki fark istatistiki olarak önemli ölçüde farklı değildir aynı sıcaklık ve farklı konukçularda yapılan çalışmalarda akey ve butler a . gossypii nin ergin öncesi gelişme süresinin pamuk bitkisinde . gün satar ve ark . pamuk bitkisinde . . gün olduğunu bildirmişlerdir . a . gossypii nin birinci nimf döneminde iki çeşitte de ölüm görülmemiştir . bu iki çeşit için elde edilen üreme öncesi dönemleri istatiksel olarak önemli bulunmamış ve aynı grup içerisinde yer almıştır . hıyar bitkisinde . gün perng yabancı ot çeşitlerinde . . gün bayram farklı karpuz . . gün sapkota pamuk bitkisinde . gün olduğunu bildirmişlerdir . a . gossypii erginlerinin doğurganlığının aydın siyahı çeşidinde dişi başına ortalama . nimf aykara çeşidinde ise ortalama . nimf olduğu görülmüştür . bu iki çeşit doğurganlık kapasitelerine göre aynı grup içerisinde yer almıştır . günler arasında en yüksek seviyeye ulaşmış ovipozisyon döneminin sonuna kadar yavaş yavaş azalmış ve tüm çeşitlerin son gününde nimf verimi gözlenmezken aydın siyahı nda son . bayram a . gossypii nin farklı karpuz çeşitlerinde doğurganlığın . . nimf perng yabancı ot çeşitlerinde . . nimf hafız hıyar bitkisinde . . nimf van steenis ve el khawass hıyar bitkisinde . nimf olduğunu bildirmişlerdir . bu iki çeşit arasında elde edilen dişi ömür süreleri istatiksel olarak önemli bulunmamıştır . a . gossypii nin pamuk bitkisinde toplam dişi ömrünün . . gün zamani ve ark . bir fark görülmemiştir . hafiz a . gossypii nin hıyar bitkisinde birey başına günlük ortalama nimf sayısı . nimf gün correa ve ark . benzer şekilde birçok yaprak bitinin biyolojik parametrelerini konukçu çeşidinin etkilediği bilinmektedir .
505
142
YABANCI DİL OLARAK TÜRKÇE ÖĞRETİM PROGRAMI ÜZERİNE BİR İNCELEME
bu çalışmanın amacı türkiye maarif vakfının de yayımladığı yabancı dil olarak türkçe öğretim programı üzerine bir inceleme yapmak ve programı türkçe eğitimi alanında akademik düzeyde çalışmalar yapan paydaşlara tanıtmaktır . çalışmada nitel araştırma yöntemi uygulanmıştır . bu çerçevede doküman taraması incelemesi tekniğiyle veriler toplanmıştır . programa ilişkin inceleme temel başlık altında yapılmıştır . doküman incelemesi yoluyla elde edilen veriler belirlenen bu başlık altında betimlenmiştir . araştırma sonunda maarif vakfı tarafından hazırlanan programın birçok açıdan türkçenin yabancı dil olarak öğretilmesinde önemli katkılar sunacağı bu alandaki türkçe öğretimi çalışmalarına kılavuzluk yapacak nitelikte olduğu anlaşılmıştır . alanında ilk olma özelliği gösteren bu programla ilgili sahadaki avantaj ve dezavantajları ile ilgili alan öğreticilerinin görüş ve önerilerinin alınması programın olgunlaşması ve olası eksiklerinin giderilmesinde önemli katkı sunacaktır .
son yıllarda bilim ve teknoloji alanındaki gelişmelere paralel olarak kitle iletişim alanlarında büyük ilerlemelerin meydana geldiği söylenebilir . lı yıllarda sovyetler birliğinin dağılma süreci ve balkanlarda meydana gelen değişim ve dönüşümlerle birlikte bu bölgelerdeki yeni ülkelerle kurulan siyasi ekonomik eğitim ve kültürel ilişkiler türkçenin yabancı dil olarak öğrenimine doğrudan etki etmiştir . yabancı dil olarak türkçe öğretim programı nın temel yaklaşımını . yabancı dil olarak türkçe öğretim programı nın okul öncesi döneme ilişkin çerçevesini ve niteliklerini betimlemektir . onları herhangi bir şekilde değiştirme etkileme çabası gösterilmez . program geliştirme sürecinin bu aşamasında diller için avrupa ortak başvuru metni nde tanımlanan yeterliklerden hareketle içerik kazanımlar belirlenmiş seviyelere ve becerilere göre bu içerik kazanımlar düzenlenmiştir . ayrıca programın ölçme değerlendirme bölümünde ölçme değerlendirme süreçleri tanımlanmış ve bu süreçlerde kazanımlara ve seviyelere uygun teknikler örnek olarak verilmiştir . kademe ve ortaöğretimi kapsayacak şekilde yapılandırılmıştır . tema kapsamı okul öncesi dönemdeki çocukların gelişimsel özelliklerinin yanı sıra dil işlevleri gündelik yaşam alanları ilgi ve ihtiyaçları dikkate alınarak temel eğitim ilkelerinin esaslarını içerecek şekilde belirlenmiştir . açıklamalar bölümünde ise gerekli görülen yerlerde ilgili söz varlığının her bir yaş grubu sınıf için on tematik izlence oluşturulmuştur . yüzyıl becerileri üç ana başlık altında verilmektedir öğrenme ve yenilik becerileri bilgi medya ve teknoloji becerileri yaşam ve mesleki beceriler . yüzyıl becerilerinin yanı sıra avrupa yeterlilik çerçevesi kavramlarına da yer verilmiştir . ayç kıyaslama ve işbirliğini mümkün kılmak amacıyla oluşturulmuş bir üst çerçeve olup farklı ülkelerin ulusal yeterlilik sistemlerini ve çerçevelerini sekiz ortak avrupa referans seviyesi aracılığıyla ilişkilendirmeyi hedefleyen bölgesel bir yeterlilik çerçevesidir . bu sebeple öğretilen dilin toplumunun yapısı ve sosyal değerleri dikkate alınmalıdır . bu değerlendirme çeşitleri süreç içerisinde amaçlarına uygun olarak kullanılmıştır . ayrıca dilin akademik bir öğrenme alanından çok yaşayan yaşanan veya yaşama aktarılan biçimde içselleştirilmesine yönelik tekniklere ağırlık verilmiştir . en çok kazanımın yazma öğrenme alanıyla olduğu görülmektedir . ayrıca ydotöp te konuşma becerisi sözlü etkileşim ve sözlü üretim olmak üzere iki ayrı beceri olarak verilmiştir . etkinlikler sırasında sonuçtan ziyade sürece önem vermeli çocuğun çabalarına odaklanmalı bu çabaları takdir etmeli ve çocuğa yeni öğrenme fırsatları hazırlamalıdır . yabancı dil öğretiminde şimdiye kadar kullanılan ve benimsenen belli başlı yöntemler şunlardır dil bilgisi çeviri yöntemi düzvarım yöntemi kulak dil alışkanlığı yöntemi bilişsel öğrenme yaklaşımı doğal yöntem iletişimci yaklaşım seçmeli yöntem berlitz yöntem telkin yöntemi sessiz yol yöntemi fermuar yöntemi grupla dil öğretimi yöntemi sokrates yöntemi . gerçek yaşam materyallerinin okul öncesi dil eğitiminde kullanılabileceği belirtilmiştir . aynı metinde tanımlanan yeterliklerden hareketle içerik kazanımlar belirlenmiş seviyelere ve becerilere göre bu içerik kazanımlar düzenlenmiştir . programın ölçme değerlendirme bölümünde ölçme değerlendirme süreçleri tanımlanmış ve bu süreçlerde kazanımlara ve seviyelere uygun teknikler örnek olarak verilmiştir . programın çağın gerekleri ve alan ile ilgili son gelişmeler göz önünde bulundurularak hazırlandığını güncel bir özellik taşıdığını söylemek yerinde olacaktır .
517
139
Geç Başlangıçlı Lineer Skleroderma
en coup de sabre alın ve saçlı derinin frontopariyetal bölgesini tutan morfeanın nadir görülen bir tipidir . gelişiminde travma immobilizasyon bcg aşısı k vitamini enjeksiyonları giysilerin mekanik basısı gibi tetikleyiciler suçlanmıştır . en coup de sabre genellikle pediatrik popülasyonda görülür olguların si yaşından önce tanı almıştır . burada yaşında yetişkin bir hastaki en coup de sabre geç başlangıcı vurgulamak amacıyla sunulmuştur .
skleroderma deride ve diğer organlarda artmış kollajen üretimine bağlı kalınlaşma ve sertleşmelerle karakterize olan etiyolojisi bilinmeyen bir bağ dokusu hastalığıdır . yaşındaki kadın hasta alın sol frontal bölgeden sol kaşa doğru uzanan lineer plak sebebiyle polikliniğimize başvurdu . öyküsünde şikayetinin yaklaşık yıl önce başladığı öğrenildi . yıl önce yapılan biyopsisinde kollajenize bağ dokuda artış ve kollajende kabalaşma histokimyasal trikrom boyası ile kollajende artış elastik boyasında elastik liflerde dejenerasyon görülmüş olup morfea ile uyumlu rapor edilmişti . olgunun dermatolojik muayenesinde alın sol taraf saçlı deriden sol kaşa doğru uzanan lineer hafif deprese bir plak mevcuttu . olgu eşlik edebilecek nörolojik anomaliler açısından göz ve nöroloji polikliniğine yönlendirildi . sekiz ay boyunca kullandığı kolşisine rağmen şikayetlerinde gerileme olmayan hastaya metotreksat mg tablet topikal kalsipotriol ve betametazon krem topikal takrolimus pomat başlandı . ay kontrolünde hastanın endürasyonunda azalma olduğu tespit edildi . sadece deri tutulumu ile sınırlı olabileceği gibi iç organ tutulumunun da eşlik ettiği daha ciddi hastalık formlarında da görülebilir . skleroderma sistemik sklerozis ve lokalize skleroderma olarak iki majör gruba ayrılır . lokalize skleroderma yalnızca deri ve deri altı dokuya sınırlıdır ve raynaud fenomeni akroskleroz ve iç organ tutulumunun olmaması ile sistemik formdan ayrılır . lokalize sklerodermanın bir alt tipi olan lineer skleroderma genellikle çocuklarda görülür . lineer sklerodermalı hastaların si yaşından önce tanı almıştır . literatürde yetişkin başlangıçlı olgu sayısı nadir olup arif ve ark . yaşında başlayan lineer skleroderma olgusu sunulmuştur . olgumuzda yaşında bir başlangıç söz konusuydu . morfeanın kesin sebebi bilinmemekle birlikte patojenik süreçlerin başında iki olası sebep ileri sürülmektedir fibroblast fonksiyon bozukluğu ve olgularda daha fazla otoimmün hastalıklar görüldüğü için otoimmün fonksiyon bozukluğu bununla birlikte literatürde travma immobilizasyon bcg aşısı k vitamini enjeksiyonları ve giysilerin mekanik basısı tetikleyici faktörler olarak düşünülmüştür . olguda herhangi bir travma ve enjeksiyon öyküsü bulunmamaktaydı . ailesel olguların belirgin hla birlikteliklerinden ziyade ortak tetikleyicilere maruziyetten dolayı oluştuğu bildirilmiştir . her ne kadar kesin mekanizmaları açık değilse de lokalize skleroderma en coup de sabre ve sistemik sklerozisin patogenezinin benzer olduğu düşünülür . erken dönemdeki deri biyopsileri aylar veya yıllar sonrası fibrozis gelişiminden önce endotelyal hücre hasarını gösterir . sonrası mononükleer hücre infiltratına eşlik eden vasküler permeabilite artışı perivasküler hücre infiltratına damar duvarı intimasının kalınlaşmasına ve vasküler lümenin daralmasına yol açar . mikrovasküler hasara neyin sebep olduğu ise tam anlaşılamamakla birlikte çocuk popülasyonda gelişim öncesi travma suçlanmıştır . olgumuzda tetikleyici etken tespit edilemedi . en coup de sabre nörolojik anomalilere eşlik edebilmektedir . çayırlı ve arkadaşlarının yaptığı bir çalışmada yaşında bir yetişkin olguda en coup de sabre epilepsi birlikteliği saptanmıştır . hastalığın ayrıcı tanısında liken sklerosus et atrofikus lupus pannikülit morfea benzeri fenilketonüri eozinofilik fasit gibi hastalıklar düşünülmekle birlikte klasik klinik görünüm ile kolayca biyopsi ile de kesin ayrımı yapılabilir . literatürde morfea tedavisinde fototerapi imikimod topikal takrolimus kalsipotriol betametazon kombinasyonu sistemik steroidler ve metotreksat d penisilamin siklosporin mikofenolat mofetil ve fotoforez gibi çok sayıda tedavi seçeneği kullanılagelmiştir . olgumuza metotreksat mg tablet topikal kalsipotriol betametazon kombinasyonu ve topikal takrolimus tedavisi verildi ve ay sonraki kontrolünde hastanın endürasyonda azalma tespit edildi . en coup de sabre yetişkinlerde nadir görülen lineer sklerodermanın yüz yerleşimli formudur . bu çalışma hem literatürde geç başlangıçlı en coup de sabrenin nadir görülmesi sebebiyle hem de aile hekimliğine başvuran hastalara hastalıkla ilgili bilgi verilebilmesi eşlik eden hastalıkların araştırılabilmesi ve erken dönem tedavisinin yapılabilmesini vurgulamak amacıyla sunulmuştur .
532
65
M-DEVLET KULLANICI KABUL POTANSİYELİ: KÜMELEME ANALİZİ VE KARAR AĞACI YAKLAŞIMI
m devlet e devletin ardından henüz gelişim safhasındadır . e devlet hizmetlerinden faydalanmak için vatandaşların bilgisayara ve internet erişimine sahip olmaları gerekmektedir . vatandaşların bilgisayar okur yazarlık seviyelerinin henüz istenen seviyelere gelmemiş olması e devlet kullanımının yaygınlaşmasını sınırlamaktadır . öte yandan ülkemizdeki cep telefonu cihaz parkına ve kapsama alanlarına bakıldığında cihaz parkının yeni nesil telefonlardan oluştuğu erişkin nüfusun önemli kısmının en az bir cep telefonu sahibi olduğu ülkemizin hızlı ve uygun ücretli g ınternet hizmetleri ile kapsandığı görülmektedir . tüm bu bilgiler ışığında m devlet yaklaşımının türkiye için benimsenmesinin önemli avantajları beraberinde getirebileceği düşünülebilir . bu çalışma m devletin türkiye de geliştirilmesine yönelik kullanıcı kabulünü inceleyerek ulusal yazına m devlet çalışmaları alanında katkı yapmayı amaçlamaktadır .
m devlet henüz kavramsal gelişim safhasında olup bilişim ve iletişim teknolojileri nin yüksek yaygınlaşma hızlarına paralel olarak hızla gelişmektedir . e devlet hizmetlerinden faydalanmak için kullanıcıların bilgisayar ve internet erişimine sahip olmaları gerekmektedir . bilgisayar donanımı ve internet bağlantı kalitesi gibi unsurlar e devlet hizmetlerine hem erişimi hem de hizmet alımını etkileyebilmektedir . ele alınan teorik çerçeve insan davranışını anlamak için gereken kuramsal altyapıyı sağlamaktadır . tra ve tpb kuramlarına göre bireyin eylemlerini niyeti belirler . ülkemiz dünya ekonomik forumu kapsamında hazırlanan ağ hazırlılık endeksinde dünya ülkeleri arasında uncu sırada yer almaktadır . ilk olarak nobel ödüllü solow un ortaya attığı bt üretkenlik paradoksu ile başlayan tartışma uzun yıllar süregelmiş bt ve bit nin gelişmeye katkı sağladıkları yazında gösterilmiştir . bit nin üretkenlikten mobilizasyona üretim maliyetlerinin düşürülmesinden bireylerin birbirleriyle daha etkin etkileşmesine kadar birçok fırsat sunmaktadır . örneğin devlet tarafından yayınlanan sınav sonuçlarına sms ile erişebilmek mümkün iken e sınav uygulamaları çok daha geniş tabanlı ve teşekküllü bir teknolojik altyapı gerektirmektedir . analġz verinin incelenmesine değişik istatistiksel yöntemler kullanılmıştır . regresyon kovaryans gibi hesaplamalarda kullanılan yazılım paketi otomatik olarak eş bazlı olarak eksik verileri göz ardı etiği için bu hesaplamalarda eksik veriler büyük bir veri kaybına yol açmamaktadır . faktör analizi sayısal verilerle daha iyi çalışmakta olduğundan likert ölçeğine göre oluşturulmuş veriler sayısal olarak ele alınmıştır . amaç kullanıcıların bu sorulara verdikleri yanıtlara göre cep telefonunun temel özelliklerinin yanı sıra başka hangi yan özelliklerini de kullandıklarına bakarak ileri orta ya da basit kullanıcı tiplerinden birisi olarak tasnif edilebileceklerini incelemektir . örneklem için kayser mayer olkin istatistiği . bartlett testi ise de . düzeyinde önemli bulunmuştur . bulunan üç bileşen bize birbirleriyle kısmen ilintili üç farklı grubun varlığını haber vermektedir . . yine de bazı özellikler farklı kullanıcı tipleri tarafından kullanılabilmektedirler . kullanıcı tiplerinin belirlenmesinde direkt olarak kümeleme teknikleri uygulanmamıştır . daha sonra anket katılımcılarının her bir özellik için verdikleri puanlar toplanmış ölçeklenmiş ve boyut üzerinde üç kümeli k means kümeleme tekniği kullanılmıştır . katılımcıların belirlenen kümelerden hangisine düştüğü saptanmıştır . temel bileşenler analizi kullanılarak her bir kavram için yeniden boyutlandırma yapılmıştır . veri indirgemesi ve gizli değişkenler kullanarak kümeleme yapacağımız veri seti ve karşılık gelen spss değişken isimleri tablo da verilmiştir . uygulanan anket çalışması sonucu toplanan verilerin incelenmesinde birçok veri analiz tekniğini kullanarak keşifsel bir çalışma gerçekleştirilmiştir . örneğin cep telefonu kullananların teknolojik yatkınlıklarına göre kümelendirilmeleri sonucunda pek çok kullanıcının orta ve ileri derecede cep telefonu kullanma bilgisine zaten sahip olduğu tespit edilmiştir . cep telefonu ile adres değişikliğinin yapılması adres ve tapu kayıtlarının elektronik ortama aktarılması ile başlamıştır .
434
101
Elmada mavi küfe neden olan Penicillium expansum’a karşı bazı bor tuzlarının antifungal etkisi
mavi küf hastalığına neden olan penicillium expansum yumuşak çekirdekli meyvelerde hasat sonrası görülen önemli patojenlerden biri olup meyve enfeksiyonu için yaraya ihtiyaç duyan nekrotrofik bir fungustur . bu çalışmada etidot ve boraks dekahidratın p . expansum a karşı etkinliği hem in vitro hem de in vivo denemelerle değerlendirilmiştir . ın vitro denemelerde hem etidot hem de boraks dekahidrat p . expansum un misel gelişmesini spor çimlenmesini ve çim tüpü uzunluğunu güçlü bir şekilde engellemiştir . her iki tuzun engelleyici etkileri onların artan konsantrasyonları ile yakından ilişkili bulunmuştur . bor tuzları p . expansum un misel gelişmesini . konsantrasyonda tamamen engellerken bu tuzlar fungusun spor çimlenmesini ve çim tüp uzamasını . konsantrasyonunda tamamen engellemiştir . ayrıca test edilen tuzların toksisitelerinin birbirine yakın olduğu yani etidot ve boraks dekahidratın ec değerlerinin sırasıyla . ve . olduğu belirlenmiştir . etidot ve boraks dekahidratın minimum engelleyici konsantrasyon değerleri . iken aynı tuzların minimum fungisidal konsantrasyon değerleri den büyük bulunmuştur . ın vivo denemelerde fungus inokülasyonundan sonra etidot ve boraks dekahidratın . konsantrasyonu uygulanmış elma meyvelerinde mavi küf gelişimi kontrol uygulaması ile kıyaslandığında sırasıyla . ve . a kadar önemli derecede azalmıştır . bununla birlikte aynı konsantrasyonda fungus ile inokülasyondan önce bor tuzları ile muamele edilen elma meyvelerindeki lezyon alanı kontrol uygulaması ile kıyaslandığında sırasıyla . ve . azalmıştır . bu sonuçlar bor tuzlarının p . expansum un neden olduğu elma meyvesinin hasat sonrası hastalığının kontrolü için sentetik fungisitlere potansiyel bir alternatif olarak kullanılabileceğini göstermektedir .
ülkemizde önemli ürünlerden biri olup verilerine göre . ha alanda yıllık . . ton elma üretim miktarı ile türkiye çin ve amerika nın ardından . türkiye de ise . ton elma üretim miktarı ile ısparta ili ilk sırada yer almakta bunu sırasıyla . ton ile karaman . ton ile niğde . ton ile denizli ve . ton ile antalya illeri izlemektedir . ancak yukarıda belirtilen patojenler içerisinde p . expansum ve b . cinerea diğerlerine nazaran daha düşük sıcaklıklarda da gelişebilme özelliklerinden dolayı ürün kayıplarında öne çıkmaktadır . bu patojen elmalarda oluşturduğu çürüklük kayıpları yanında kanserojenik etkiye sahip patulin mikotoksinini de üretmektedir . dünyada yumuşak çekirdekli meyvelerde görülen hasat sonrası hastalıkların mücadelesinde thiabendazole thiophanate methyl pyrimethanil imazalil iprodione fenhexamide boscalid cyprodinil fluodioxonil boscalid pyraclostrobin carbendazim thiabendazole imazalil gibi bazı aktif maddeleri içeren fungisitler kullanılmakta olup bunlardan bazılarının hastalıkların mücadelesinde kullanımı ülkemizde sonlandırılmıştır . temur ve tiryaki gibi pek çok alternatif uygulama üzerinde çalışmalar yapılmıştır . ptb ın artan konsantrasyonları ile b . cinerea nın misel gelişimi spor çimlenmesi ve çim tüp uzunluğu arasında yine pozitif bir ilişkinin olduğu tespit edilmiştir . çalışmada kullanılan pe izolatı hasat sonu soğuk hava depolarına alınan ve mavi küf hastalığı görülen elma meyvelerinden izole edilmiştir . tuzlar manyetik karıştırıcı ile karıştırılarak homojen bir şekilde tüm besi ortamına karışması sağlanmıştır . aynı koşullarda inkübe edilen tuz eklenmemiş kontrol grubu petrilerdeki fungusların gelişmeleri günlük olarak izlenerek petriyi kaplamaya yakın olduğunda kontrol ve tuzların farklı konsantrasyonlarını içeren petrilerdeki fungusun gelişimleri ölçülmüştür . ölçümler sırasında fungusların en uzun ve en kısa radyal gelişmeleri esas alınmıştır . petri kapları saat boyunca oc de inkübasyona bırakılmış ve konidi çimlenme oranı her tuza ait farklı konsantrasyonlarda konidi olmak üzere olympus cx model mikroskopta x büyütmede çimlenen ve çimlenmeyen konidiler sayılarak belirlenmiştir . konidi büyüklüğü kadar çim tüpü oluşturmuş konidiler çimlenmiş olarak kabul edilmiştir paralel denemelerle belirlenmiştir . denemede kullanılan sağlıklı elma meyveleri samsun ilinde bulunan bir soğuk hava deposundan temin edilmiştir . elmalar musluk suyu altında yıkanıp gece kurumaya bırakılmıştır . tuzların tedavi edici etkilerinin belirlenmesinde ise ilk olarak yukarıda belirtilen miktarda spor süspansiyonu mikropipet yardımıyla aynı şekilde meyve üzerinde açılan yaralara uygulanmış ve inkübasyona bırakılmıştır . plastik kaplara konulan elmalar inkübatörde c de inkübasyona bırakılmış ve inokülasyondan gün sonra enfekteli meyveler kontrol edilmiştir . benzer olarak bor tuzlarının artan konsantrasyonları ile incelenen diğer parametreler arasında engelleme yönünden pozitif bir ilişki olduğu tespit edilmiştir . gün sonunda misel gelişiminin tamamen engellediğini rapor etmişlerdir . tedavi edici uygulamalarda ise . lik bir konsantrasyonda etidot hastalığın lezyon gelişimini . oranında engellerken boraks dekahidrat . oranında engelleyebilmiştir ve bu engelleme oranları arasındaki farklılık istatistiksel olarak önemli bulunmuştur . daha önce yaptığımız başka bir çalışmada b . cinerea nın kivide neden olduğu kurşuni küfe karşı koruyucu olarak uygulanan karbonat ve bikarbonat tuzlarının antifungal etkileri in vivo denemelerle belirlenmiş sonuçta mm amonyum karbonat dışındaki karbonat ve bikarbonat tuzunun kivi meyveleri üzerinde oluşturduğu kurşuni küf belirtilerini kontrole göre istatistiki olarak önemli derecede azalttığı tespit edilmiştir türkkan ve ark .
564
233
Munchausen Hemoptizi: Nadir Görülen Bir Yapay Bozukluk Çeşidi
munchausen sendromu adını baron karl friedrich von munchausen dan alan ve asher tarafından yılında tanımlanan bir bozukluktur . bu sendrom hastalık oluşturma patolojik yalan söyleme sağlık kuruluşlarına çok kez ziyarette bulunma ve sık hastaneye yatma öyküsü ile karakterize bir durumdur . bu kişiler hasta olmadıkları halde hasta taklidi yaparak günlük hayatta göremediklerine inandıkları ilgiyi doktor hemşire ve diğer görevlilerde bulmaya çalışırlar . kısmen tıp bilgileri de olduğu için sağlık çalışanlarını inandıracak kadar belirti tarif edip amaçlarına ulaşabilirler . hastaların tıbbi özgeçmişleri çoğunlukla inanılması çok güç öyküler ile doludur . sunulan vaka yaşında evli ve çocuklu bir kadındı . ağızdan kan gelmesi yakınması ile başvurmuş ancak yapılan incelemeler sonucu bu durumu hastanın kendisinin ağız mukozasını travmatize ederek yarattığı belirlenmişti . makalede bu sendromun tam olarak bilinmeyen etiyolojisinin tartışılmasının yanı sıra ayırıcı tanıda akla gelmesi gereken durumlar gözden geçirilmiş ve bu hastaların takibinde önemli olduğu düşünülen noktaların altı çizilmiştir .
munchausen sendromu ilk olarak yılında asher tarafından tanımlanan adını yılları arasında yaşamış sık seyahat eden deneyimleri hakkında uydurma ve abartılı öyküler anlatan baron karl friedrichvon munchausen den alan bir bozukluktur . munchausenby proxy ise ilk olarak yılında ingiliz pediatrist ray meadow tarafından tanımlanan bakım veren kişi tarafından kasıtlı olarak bakımı altındaki kişilerde hastalık ortaya çıkarılması ile giden bir yapay bozukluk çeşididir . dsm v te yapılan diğer bir değişiklik de fizik ve psikolojik belirtileri olan yapay bozukluk alt grupları yerine kendine yüklenen ve bir başkasına yüklenen yapay bozukluk alt gruplarının tanımlanmış olmasıdır . ıcd da ise diğer erişkin kişilik ve davranış bozuklukları başlığı altında sınıflandırılmıştır . bu olgu sunumunun amacı nadir görülen ve tanısı oldukça zor konulan bir bozukluk olan daha çok fizik belirti ve bulguları olan munchausen sendromu aptt . pt . ptz ınr . kollojen epinefrin sn hastaya ait plazma örneğinden yapılan akım sitometri çalışmasında cd cd a cd b ekspresyonları negatif olarak belirlendi . ayrıca optik koheranstomografisi normal olarak belirlenmiştirpsikiyatri poliklinik takiplerinde hastaya iç görü kazandırmaya yönelik yaklaşımlar uygulanmıştır . depresif yakınmalarına yönelik olarak sertralin mg gün başlandı . yakınmaların uzun süredir devam etmesi bu nedenle birçok sağlık merkezine başvurması fiziksel belirtilerin ön planda olması nedeniyle yapay bozukluk un fiziksel belirtilerin ön planda olduğu kronik formu olan munchausen sendromu tanısı konulmuştur . hasta ile terapotik ilişki kurularak tedaviye uyum sağlaması konusunda aylık görüşmeler yapılmıştır . olgumuza uzun süredir yakınmalarının devam etmesi bu yakınmalarla birçok sağlık kuruluşuna başvurması birçok tetkik yapılmasına rağmen organik neden belirlenememesi yakınmalarını ağız mukozasını ısırarak kasıtlı oluşturmuş olması nedenleriyle dsm ıv tanı kriterlerine göre munchausen sendromu tanısı konulmuştur . munchausen sendromu tanımlandığı yıllardan itibaren oldukça ilgi gören değişik belirtilerle klinisyenlerin karşısına çıkabilen bir bozukluktur . yapay bozuklukların sıklığını belirlemek tanı koymada ve ayırıcı tanı yapmakta karşılaşılan güçlükler hastaların değişik sağlık kuruluşlarına başvurmaları nedeniyle oldukça zor olmaktadır . munchausen hemoptizide hemoptizi kendini ısırma farinksi zedeleme ya da periferal venden kan alıp daha sonra bunu yutup kusma gibi değişik yollarla oluşturulabilir . ayrıca literatürde en sık erkeklerde görülmesine rağmen sunduğumuz olgunun kadın olması ilgi çekicidir . yapay bozuklukta hasta invaziv girişimlere ve hatta ameliyatlara izin verirken somatizasyon bozukluğu ve temaruzda hasta bu invaziv girişimlere razı olmamaktadır . hastalığın tanısını koymak oldukça zordur ve uzun yıllar alabilmektedir . hastalığın tanısını koymada en önemli parametre şüphelenmektir . yapay bozukluk tanısının kim tarafından konulacağı ile ilgili pratikte sorunlar yaşanmaktadır . örneğin özellikle bedensel alt tipte diğer klinisyenler tanının psikiyatr tarafından konulması gerektiği gibi bir kanıya sahiptir . hastalığın tanısının konulabilmesi için multidisipliner çalışmak bazen invaziv olabilecek gereksiz medikal girişimlerin yapılmasını engellemek ve tıbbi giderlerin oluşturacağı yükleri azaltmak açılarından da önemlidir . sosyal destek hastaların altta yatan psikopatolojilerin ortaya çıkarılarak psikiyatrik tedavisinin başlanması psikiyatri uzmanı ve başvuru yaptığı hekim arasında işbirliğinin sağlanması ailenin bilinçlendirilmesi tedavide son derece önemli olabilmektedir .
587
142
BİTKİ ISLAHINDA GENOTİP VERİM DEĞERİNİN REGRESYON YÖNTEMLERİ İLE TAHMİNİ
bilimsel araştırmaların amacı yapılan çalışmaların gözlem ve denemelerinden genel sonuçlara ulaşmaktır . gelişen teknolojilerle beraber bu sonuçlar dijital olarak kayıt altına alınmakta ve bu kayıtlar büyük veri yığınlarını meydana getirmektedir . bu yığınların işlenmesi yani anlamlı bilgiye dönüştürülmesi li yıllarda başlamış ve veri madenciliği kavramı ortaya çıkmıştır . tahmin ya da karar verme süreçlerinde kullanılan veri madenciliği günümüzde tarımsal faaliyetlerin tahmin çalışmalarında da kendine yer bulmaktadır . bitki ıslah çalışmalarının temeli istenilen fenotip ve genotip özelliklerinin verim ve çevre şartlarına göre karşılaştırılması esasına dayanmaktadır . bu sonuçların değerlendirilmesinde çeşitli istatistik paket programları kullanılmaktadır . kullanılan bu programlar bir ıslahçının verim ile yapılacak genotip seçimleri için gerekli analiz ve raporlama kabiliyetlerini tam olarak karşılamamakladır . bu çalışmada lokasyondan genotipe ait tekerrürlü toplam adet verim değerine göre genotipe ait verim tahmini yapılmıştır . tahminlemede bitki ıslahında kullanılan doğrusal regresyonun yanında makine öğrenmesi metotlarından sıralı minimal optimizasyon en yakın k komşu rastgele orman metotları seçilmiştir . seçilen metotların başarıları ortalama karesel hatanın karekökü ve ortalama mutlak hata metriklerine göre karşılaştırılmıştır . ro diğer üç yönteme göre daha yüksek performans göstermiş ve bitki ıslah programlarında kullanılan doğrusal regresyon yöntemi ile beraber kullanılması önerilmiştir .
bitkilerin genetik yapılarındaki ve doğal yayılış alanlarındaki çeşitlilikten yararlanılarak kalıtım yoluyla aranan niteliklere sahip yeni bitkiler elde edilmesine bitki ıslahı denir . bitki ıslahı çalışmalarında amaç eldeki çeşit ve hatların yer aldığı melezleme programlarından daha verimli ve kaliteli yeni çeşitlerin oluşturulmasıdır . bu bakımdan farklı lokalitelerden alınan genotipe ait verim değerleri çeşitli istatistik metotları vasıtasıyla değerlendirilmekte ve genotip için verim tahminleri yapılmaktadır . kıran ın yılları arasında ege bölgesindeki arpa çeşit adaylarının değerlendirilmesinde çeşitli istatistik parametreleri kullanmış ve çalışmasının sonunda verim tahmini için varyasyon formülünü belirtmiştir . sabancı nın çalışmasında bitki ıslah çalışmalarında stabilitenin belirlenmesinde regresyon katsayılarının kullanılması birçok araştırıcı tarafından benimsendiğini belirtmiştir . makine öğrenmesinde gözetimli öğrenme başlığı altında regresyon yöntemleri bulunur . regresyon analizlerinde her gözlem için öğrenilen değerlere bakarak reel bir tahminleme yapılması söz konusudur . yukarıda da örneklerle belirtilen ülkemiz ıslah çalışmalarında doğrusal regresyon yöntemi dışında verime yönelik bir tahminleme çalışmasına rastlanmamıştır . yani elde bulunan yoğun verilerden anlamlı sonuçlar elde etmek istemektedir . bu sonuçlar için tanıtıcı istatistikteki bir takım analizlerden yararlanmaktadır . yoğun verilerden anlamlı sonuçlar çıkartmak için makine öğrenmesi yöntemleri de kullanılabilir . gözetimsiz öğrenme öğrenme süreci etiketsiz gözlemlerden oluşmaktadır . iki ya da daha fazla değişken arasındaki doğrusal ilişkinin fonksiyon olarak gösterimi olarak ta ifade edilmektedir . eğer tek bir yanıt değişkeni ve birden fazla açıklayıcı değişken arasındaki doğrusal veya eğrisel bir ilişki tanımlanmak istenirse ilişki çoklu doğrusal regresyon analizi ile incelenir . gözetimli öğrenme metotları içinde regresyon analizine dayalı algoritmaya sahip bir diğer yöntem smo dur . smo sınıflandırma problemlerinin dışında regresyon işlemlerinde de kullanılabilmektedir . her ağaç eğitim setinde bulunan örneklerden rasgele seçilerek yenisiyle değiştirilmesiyle oluşturulur . her ağaç eğitim seti oluşturulurken verilerin üçte biri ağaç dışına ayrılır geri kalanı ile sınıflandırma hatası hesap edilir . k eyk parametrik olmayan bir sınıflandırma ve regresyon yöntemidir . uzaklık hesapları minkowski öklid manhattan olmak üzere üç grupta incelenmektedir . sonuçların tahminlemesinde smo ve doğrusal regresyon için formül ro için alt dala ayrılmış bir ağaç yapısı ve k eyk yönteminde ise birbirine yakın farklı küme sonucu söz konusu olmuştur . k eyk sonuçları verim ortalama değeri arasında ise tahmini değer . . arasında ise . . . arasında ise . . . ise . . ise . ve son olarak arasında ise . ile . arasında olmuştur . ayrıca genotipe ait verim tahmini modeller üzerindeki hata payı bu analizsin sonucundan elde edilmiştir . elde edilen hata oranlarının daha çok düşürülebilmesi için bitki ıslah verim tahmin çalışmalarına başka öznitelikler bu çalışmada yılına ait arpa ıslah programında kullanılan genotipte farklı lokasyondan tekerrürlü olmak üzere toplanan genotipe ait verim bilgileri makine öğrenmesi yöntemleri içinde yer alan regresyona dayalı algoritmalar kullanılarak genotip verim tahmini yapılmıştır .
438
187
TÜRKİYE’NİN “VİZYON 2023” STRATEJİSİ İLE ALMANYA’NIN “2025” STRATEJİK HEDEFLERİNİN ENDÜSTRİ 4.0 GÖSTERGELERİ İTİBARİYLE KARŞILAŞTIRILMASI
bugün sosyal ekonomik ve siyasal köklü değişimin eşiğinde olduğumuz yadsınamayacak ölçüde ortadadır . dördüncü sanayi devrimi olarak ifade edilen bu köklü değişim sürecinin kapsamı karmaşıklığı ve çeşitliliği bakımından insanlığın daha önce yaşadığı devrimlerden ayrılmaktadır . bu çalışmanın temel amacı türkiye nin vizyon stratejisi ile almanya nın stratejik hedeflerinin endüstri . göstergeleri itibariyle karşılaştırılmasıdır . araştırmada türkiye nin stratejisi ile endüstri . ekonomilerinin vizyonu ne ölçüde tutarlıdır sorusu cevaplandırılmaya çalışılmıştır . araştırma ikincil veri kaynaklarına dayalı görgül bir araştırmadır . araştırma konunun detaylı analiz edilebilmesi ve sorunların cevaplandırılabilmesi amacıyla yorumsamacı bir yaklaşımla kurgulanmıştır . ikincil veri kaynaklarından elde edilen bulgularla türkiye nin vizyonu ile dördüncü sanayi devrimini yaşayan ekonomilerin vizyonu karşılaştırmalı olarak ele alınmıştır .
bugün insanlık yaşama çalışma ve insanlar arası ilişkileri kökten değiştiren . bu her türlü işlemde öncesinde rastlanmayan ve gittikçe artan hız dır . ulaşımın kolaylaşması hammadde teminini de kolaylaştırarak ürünlerin yeni ve uzak pazarlara ulaşmasını sağlamıştır . elektriğin kullanımı ile başlayan üçüncü sanayi devrimini elektronik ve bilgi teknolojilerinin kullanımı ile üretim otomasyonunun daha yüksek bir düzeye taşınması olarak tanımlayabiliriz . bu devrim insan emeğine duyulan ihtiyacı önemli ölçüde azaltmıştır . endüstri . makine gücünün insan gücünün yerini alarak üretim süreçlerini kendiliğinden yönetebilir hale getirmesi olarak tanımlanabilir . değer zinciri boyunca makinelere veya ürünlere mikrobilgisayarlar sensörler vb . sanayi devrimiyle birlikte üretim süreçlerinin esnekliği ve verimliliği artmış maliyetlerde düşüşler söz konusu olmuştur . endüstri . ın temellerini oluşturan bazı olayları şu şekilde sıralamak mümkündür uluslararası ticaretin artması küreselleşme yükselen güçlü ekonomiler gelişen teknoloji kaynak kıtlığı güvenlik sorunları . d baskı malzemeyi alıp dijital bir şablon kullanarak boyutlu bir nesneye dönüştürebilmektedir . robotiklerdeki hızlı ilerleme kısa sürede insanlar ile makinalar arasında işbirliğini günlük yaşamın bir parçası haline getirmektedir . şimdi kendi kendini onaran ya da temizleyebilen akıllı malzemeler geri dönebilen bellekli metaller basınca enerjiye dönüşebilen keramik ve kristaller yeni malzeme örnekleri arasındadır . nesnelerin interneti basit biçimi ile nesnelerle giderek daha küçük daha ucuz ve akıllı sensörler evlere giysi ve aksesuarlara kentlere ulaşım ve enerji ağlarına aynı zamanda imalat süreçlerine yerleştiriliyor . nesnelerin internetinin kullanıldığı bir fabrikada şu avantajların yer alması beklenmektedir a üretim ve üretim süreci yönetimi pratikleşecektir fabrikalardaki birim yöneticileri anlık olarak akıllı telefon ve tabletleriyle süreci yönetecek ve herhangi bir sorun çıktığında akıllı telefon ya da tabletleriyle müdahale edebileceklerdir . gelecekte muhtemelen belli özelliklere sahip ve özgül hastalıklara direnme imkanı olan tasarım bebeklerin ortaya çıktığına tanık olacağız . eğilmez e göre türkiye nin bu devrimi kaçırmasının maliyeti yüksek olacağı için türkiye endüstri . ın sunmuş olduğu yapılmış robotları satın almalı üretimi bu robotlarla geliştirmeli ve geliştirip farklılaştırdığı ürünleri satmalıdır . eğilmez endüstri . ın benimsenip yaygınlaşması açısından bazı önerilerde bulunmuştur yüksek kalitede eleman yetiştiren bilim liseleri kurulmalı . yeni düzende muhasebecilik insan kaynakları uzmanlığı işletmecilik gibi mesleklerin çoğu büyük ölçüde bilgisayar programları yoluyla yapılacağı için insana olan ihtiyaç azalacak . yatırım beklentilerin karşılanabilmesi için yıllık milyar tl yatırım yapılması gerekmektedir . tübitak bu hedefler doğrultusunda vizyon stratejisi endüstri . ın temel göstergeleri baz alınarak değerlendirildiğinde türkiye nin vizyon hedeflerinin ölçülebilirlikten uzak ve oldukça soyut hedefler olduğu görülmektedir . şirketlerin özellikle strateji ve yol haritası ile yönetişim yetkinliklerinin düşük olduğu görülmektedir . şirketlerin yetkinlik seviyelerinin sektörlere göre farklılaşmadığı görülmektedir . bu amaca hizmet etmek üzere teknoloji kullanıcısı ve tedarikçisi şirketlerle bu rapor çerçevesinde kapsamlı bir araştırma gerçekleştirilmiştir . türkiye nin stratejisi özellikle bilim ve teknolojiye önem veren inovasyon odaklı ekonomik büyümeyi hedefleyen birçok faktörü beraberce ele alan bir anlayışı yansıtmış olsa da bu stratejik hedeflerin endüstri . hedefleri karşısında oldukça soyut kaldığı anlaşılmaktadır .
466
109
Konutun Cinsiyeti
mimarlık ve cinsiyet ilişkisi farklı kültür ve coğrafyalarda çeşitli mimari temsillerle biçimlenmiş farklı disiplinlerce ele alınmış farklı perspektifler barındıran geniş bir çalışma alanı olarak görülmektedir . kadının ev ile ilişkisi özellikle yirminci yüzyılın ikinci yarısından sonraki tartışmalarda önemli bir konu olmuştur . bu makalede cinsiyet ile mimarlık mekanı arasındaki ilişki üzerinde durulmaktadır . farklı kültürlerin farklı dönemlerde cinsiyet olgusu ile mimari ürün arasında kurduğu ilişki irdelenirken evsel alanda yaşanan cinsiyete dayalı mekansal ayrışma irdelenmektedir .
mimarlık ve cinsiyet ilişkisi farklı kültür ve coğrafyalarda çeşitli mimari temsillerle biçimlenmiş farklı disiplinlerce ele alınmış farklı perspektifler barındıran geniş bir çalışma alanı olarak görülmektedir . bu nedenle konut diğer kültürlerde de özel bir öneme sahiptir . üstelik bu alanlar onları geçmişlerinin duygusal bağlarıyla ve geleceği ile özdeşleştirmişti . ev ile toprak arasındaki bağlantılar ev ile ölüler arasındaki geçmiş burada açıklanan bağlantılar evin kutsal bir alan olduğunu gösteriyordu . söz konusu çalışmaların bir bölümü geleneksel evleri ve kadınların ev içi rollerini merkezine alan kültüralist ve etnografik denebilecek bir bağlama yerleşir diğer yandan erdoğdu erkarslan konut tasarımının cinsiyetler arası bir mücadele alanı olarak da okunabileceğini önerir . konut endüstrileşmiş kentin kaos kirlilik ve yoğunluğundan kaçış anlamında kullanılagelmiştir . özbay ise modernleşme sürecine koşut olarak mekanda cinsiyet ayrımı harem ve selamlık ev emeğindeki farklılaşma ve görünürlük mekanda cinsiyet ayrımının kalkması misafir odaları apartmanlaşma salonların gündelik kullanıma açılması ve mutfaklardaki değişim ve işbölümü nün izlerini sürmek suretiyle türkiye de kamusal ın özel olduğu bir mekan kullanımından özel ve kamusal alanın ayrıştığı ve takibinde özel in kamuya açıldığı bir mekan kullanımına geçişi gözleme imkanını sunar . bir çift hazır olduğunda gelin ve damat da dünya evine girmek olarak adlandırılır . bu bağlamda çadırdaki mekan düzenlemesi ile geleneksel türk konutundaki oturma odaları ve özellikle de baş odanın düzenlenmesi arasında bir benzerlik kurulabilir . kadın dış dünyadan mümkün olduğunca uzak belli mekanlar ile sınırlandırmıştır . toplumsal cinsiyetin mekanla ilişkisi kamusal alan özel alan ayrımının kuruluşuyla bağlantılıdır . geleneksel normlarda kadın daha çok özel alan yani konut ile eşleştirilirken erkek ise kamusal alan ile eşleştirilir . öte yandan özel yaşam alanı ev de denetim dışı bırakılmamakta kamusal mekanı kuran eril rasyonalite evi de aynı mantıkla biçimlendirmek istemektedir . mutfak ve yatak odası daha dişil alanlar iken oturma odası ya da salon olarak adlandırılan birimler daha eril bölgeler olarak nitelendirilir . bu paylaşım tarafların günlük yaşamdaki rollerinin belirlenmesinde de etkin olmaktadır . binaların mekansal yapısı toplumsal ilişkilerin ya da bireylerin birbirleriyle ve topluluklarla ilişkilerini bünyesinde barındırır . tanrıçalar için yapılan tapınaklar rahibelerin kurdukları manastırlar vb . cumhuriyet ten sonra kadın ve erkeğin toplumsal yaşamda bir arada olması anlayışı konut mekanlarında da cinsiyet ayrımının kalkması şeklinde konuta yansımıştır . larda modern mimarlık akımının özelliklerini taşıyan sade kübik biçimleri düz çatıları ve terasları ile geleneksel konutlardan hayli farklı olan kübik evler batılı yaşam biçiminin önemli simgelerinden birisi olarak görülmektedir . sıradan bir yatak odası bile uyumanın dinlenmenin yanı sıra cinsel ilişkinin yer aldığı mekan olarak algılanmaktadır . kimi yatak odaları ise çeşitli dekoratif öğelerle örneğin tavana yerleştirilen büyük boy aynalarıyla ya da dikkatle seçilen renklerle özenle ayarlanan ışıklarla bu konuda daha vurgulu bir hale getirilebilmektedir . batılı beğenilerin gelişimi ve modern hayata adapte etme bireyler için sürekli merak konusu olmuş bu tutum eskiyi reddetme yeniye sahip olma duygusunu tetiklemiştir . çalışmakta ve sosyal hayatın birçok alanında sorumluluk almaktadırlar . bununla birlikte modernleşmesinin evsel alanın düzenlenmesinden sorumlu tuttuğu kadın figürünün evle olan ilişkilerinde değişmeyen bir şey vardır . o da evin kadınların mekanı olarak görülmesi ve bunun kadınlar tarafından onaylanıyor olmasıdır .
479
71
Belirlenen Hedeflere Ulaşamayan Kilo Verdirici Diyet Girişimlerinin Kardiyovasküler Risk Üzerine Etkisi
obezite tüm dünyada ve ülkemizde artan sıklığı ve eşlik eden hastalıkları nedeniyle ulusal bir sağlık sorunu haline gelmiştir . vücutta aşırı ölçüde yağ birikmesi ve depolanması olarak tarif edilen obezite dünya sağlık örgütü verilerine göre milyondan fazla insanı etkilemektedir . obezite kardiyovasküler hastalıklar için bağımsız bir risk faktörüdür ve obez kişiler sıklıkla hipertansiyon dislipidemi ve tip diyabet gibi hastalıkların gelişimi açısından artan risk taşırlar . kilo azaltılması obeziteye bağlı bu komorbid durumlarda bir düzelme sağlar . bu amaçla obezite ile ilişkili kardiyovasküler risk faktörlerinin önlenmesinde beslenmenin etkinliğini saptamak ve beslenmenin yıllık kardiyovasküler hastalık riski üzerindeki etkilerini görmek amacıyla mersin üniversitesi aile hekimliği kliniğine ocak ağustos tarihleri arasında obezite nedeni ile başvuran kadın vaka ile prospektif ve gözlemsel bir çalışma yürütüldü . gereç ve yöntem çalışmaya alınan vakalar obeziteye yönelik olarak aylık beslenme tedavisi ile takip edildi . vakaların ilk geliş ve aylık beslenme tedavisi sonrası vücut kitle indeksi kan basıncı laboratuvar verileri ve framingham kalp çalışması sonuçlarına dayanılarak oluşturulmuş yedi parametreli skorlama sistemi kullanılarak yıllık kardiyovasküler risk hesaplamaları yapıldı . bulgular vakaların beslenme tedavisi öncesi değerlendirilen parametrelerinde beslenme tedavisi sonrası anlamlı düşüşler saptanamadı fakat vakaların yıl içindeki kardiyovasküler hastalık geliştirme risklerinde anlamlı azalma bulundu . sonuç obez vakalarda obezite ve ilişkili parametrelerde anlamlı gibi görünmeyen çok küçük iyileştirmeler sağlayabildiğimizde dahi bu vakaları kardiyovasküler hastalık riskinden koruma oranlarımız oldukça anlamlı olabilmektedir .
günümüzde en önemli sağlık sorunlarından biri haline gelen obezite dünyadaki hızlı prevalans artışı ve beraberinde getirdiği hastalık riskleriyle güncelliğini korumaktadır . bu nedenle risk faktörleri tanımlanmış ve henüz hastalanmamış olanlarda primer koruma hastalığı olanlarda tekrarları önlemek için ise tersiyer koruma çalışmalarına ağırlık verilmesinin önemi açıktır . primordial korumanın en başta gelen amacı risk faktörlerinin gelişmesini önlemektir . bu amaçla kardiyovasküler risk faktörlerinin tek tek ortaya konması hastanın total kardiyovasküler riskinin belirlenmesi ve uygulanacak yaşam tarzı değişiklikleri ve uygun medikal tedavi ile hastanın bulunduğu risk grubuna ait hedef değerlere ulaştırılması ve bu değerlerin korunması gerekmektedir . çalışma mersin üniversitesi tıp fakültesi aile hekimliği polikliniği ne ocak ağustos tarihleri arasında obezite nedeni ile başvuran ve kilo vermeye yönelik beslenme talep eden vakalardan toplanan veriler ile gerçekleştirilmiştir . vakalarda framingham risk skorlamasınının yapılabileceği parametreler beslenme öncesi ve beslenme sonrası dönemde kaydedilmiştir . sürekli verilerin dağılımı kolmogrov smirnov shapirowilk testleri ile incelenmiştir . vakaların yaş diyabet durumu ve sigara kullanımı dağılımı tablo de gösterilmiştir . vakaların yaş aralıklarına göre dağılımı birbirine yakın idi . vakaların unda diyabet mellitus mevcuttu ayrıca sının sigara kullandığı tespit edildi . vücut kitle indeksi açısından çalışmanın başlangıcında vakaların büyük çoğunluğu klas obezite grubunda idi . vücut kitle indeksinde değişim açısından beslenme öncesi ve beslenme sonrası dönemler arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark tespit edilmedi . çalışmanın başlangıcında vakaların sının ldl kolesterolü mg dl nin altında olduğu bulundu . beslenme öncesi ve beslenme sonrası dönemlerde ldl kolesterol değişimi arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark tespit edilmedi . ayrıca beslenme öncesi ve beslenme sonrası dönemlerde vakaların total kolesterol hdl kolesterol ve kanbasıncı düzeylerindeki değişimlerin istatistiksel olarak anlamlı olmadığı bulundu . tablo de yaş gruplarına göre vakaların beslenme öncesi ve beslenme sonrası dönemde framingham risk skoruna göre ortalama risk değerleri gösterilmiştir . yaş aralığındaki tüm yaş gruplarındaki vakalarda kardiyovasküler hastalık riskinde istatistiksel olarak anlamlı azalmalar görüldü . en fazla risk azalması yaş grubunda bulundu . yaş gruplarından bağımsız tüm vakalardaki ortalama risk azalması . olarak hesaplanmıştır . bu risk faktörleri bağlamında en düşük risk grubunda olan bir vaka ile en yüksek risk grubunda olan bir vakanın skoru ile arasında yani puan değişmektedir . obezite ve farklı beslenme uygulamalarının kardiyovasküler risk faktörleri üzerindeki etkilerini araştıran pek çok çalışma kilo vermeyle kardiyovasküler risk faktörlerinin farklı düzeylerde olumlu yönde ve istatistiksel olarak anlamlı düzeylerde değiştiğini göstermiştir . bu konuda yapılan çalışmalarda uygulanan beslenmenin başarısının değerlendirilmesi için ay arasında takipler önerilmektedir . tıpkı diyabet ve hipertansiyonda en etkili ve başarılı ilaç tedavilerine rağmen hedef değerlere ulaşma oranının beklenenin altında olması gibi kronik bir hastalık olan ve pek çok vakada tedavinin ömür boyu sürmesi gereken obezitede de hastanın önerilen ilaç dışı tedavi yaklaşımlarına uyumunu etkileyen hastalık algısı ve psikososyal faktörlerin araştırılması ve müdahale yaklaşımlarının bu faktörlere göre kişiselleştirilmesi başarı oranını artıracaktır . çalışmamızda vakaların büyük bir bölümünde kilo azalması in altında kalmıştır . bunun nedeni olarak risk skorlamasında kullandığımız kolesterol ldl kolesterol hdl kolesterol ve kan basıncının obez vakalarda düşük düzeyde vücut ağırlığı azalmalarında bile olumlu yönde etkilenmesi olduğu düşünülmektedir . çalışmada risk skorlaması ve analizi yapılırken vakalar tanıları ve kullandıkları ilaç tedavileri bağlamında incelenmemiştir . tüm vakaların yaşa göre ortalama risk durumlarını belirledik .
499
236
ISO27001 BİLGİ GÜVENLİĞİ YÖNETİM SİSTEMİ STANDARDININ KAMU KURUMLARINA UYGULANABİLİRLİĞİNİN ARAŞTIRILMASI: ANKARA İLİ ÖRNEĞİ
bu araştırmada ıso bilgi güvenliği yönetim sistemi sertifikasyon sürecinin tamamlamış kamu kurumlarında kurum personelinin sistem hakkındaki düşüncelerinin incelenmesi amaçlanmıştır . bu sebeple araştırma kapsamında yönetim kadrosu bgys ekip üyeleri kurum teknik personeli ve kurum personeli gibi dört farklı odak grup üzerinde ilgili gruplar için hazırlanmış farklı anketler uygulanmıştır . hazırlanan anketlerde li likert ölçeği kullanılmıştır . likert tipi ölçek sorularında güvenilirlik analizi uygulanmıştır . yapılan ön çalışmanın analizleri sonucunda anketin güvenilirlik katsayısının kabul edilebilir düzeyde olduğu görülmüştür . elde edilen verilerde odak gruplarının görüşlerinin belirlenmesi amacıyla frekans ve yüzdelik dağılımları belirlenerek yorumlanmıştır . elde edilen veriler ışığında yönetim kadrosunun ıso sertifikasyon sürecini olumlu karşıladığı kurumsal süreçlerin ve bilgi güvenliğinin sağlanması açısından olumlu katkı sağladığı yönünde görüş birliği olduğu görülmüştür . diğer taraftan bgys ekip üyelerinin ıso süreçlerinin etkin bir şekilde yönetilebilmesi için gereken teknik yeterlilik eğitim ve sayısal çokluk noktasında takviye ihtiyaçları olduğu yönünde görüş bildirdikleri görülmüştür . teknik ekip üyelerinin ise ıso süreçlerinin işlerini kolaylaştırdığı ve etkin çalışma yürütülmesine katkı sağladığı yönünde olumlu görüş bildirdikleri fakat teknik yeterlilikler ve sayısal yeterlilik konusunda görüş birliği olmadığı görülmüştür . kurum personelinin ise ıso kapsamında alınan farkındalık eğitimlerini faydalı olduğu ve bgys süreçlerinin kurumsal bilgi güvenliği açısından gerekli olduğu yönünde olumlu görüş bildirdikleri görülmüştür . kurumsal bir bgys kurmak kurulan sitemin sürekliliğini sağlamak sürekli izlemek ve aksayan yönlerini tespit ederek iyileştirmeler yapmak bilgi güvenliği farkındalığı oluşturmak kısacası canlı bir bgys kurmak ıso belgesi sahibi olmanın olmazsa olmaz şartlarındandır . bu çalışmanın kamu kurumlarının kurmuş oldukları bgys lerin etkinlik seviyelerine sahiplenme durumlarına ve teknik yeterliliklerine ışık tutması açısından önemli olduğu düşünülmektedir .
son yıllarda elektronik sistemlerin günlük yaşantının ve iş hayatının vazgeçilmez bir parçası haline gelmiştir . bunun için kurumlar bünyesinde kullanılan veya geliştirilen yazılımlar donanımsal sistemler ve bilgi güvenliğinin vazgeçilmez bir parçası olan insan kaynakları dikkate alınmalıdır . risk değerlendirmesi yapılırken gizlilik bütünlük ve erişilebilirlik temel ilkeler doğrultusunda ilgili potansiyel riskler belirlenmeli ve zayıf yönleri tanımlanmalıdır . çalışma kapsamında bgys kurulumu yapmak isteyen bilgi işlem merkezlerine rehber niteliği taşıyan türkçe bir kaynak oluşturulması amaçlanmıştır . özellikle ıso sertifikasyon sürecinin ve bgys kurulumunun en önemli çalışması olarak risk belirleme ve işleme süreçleri olduğu vurgulanmıştır . tanınan bu süreler içerisinde kamu kurumları gerekli çalışmaları tamamlamış ve bgys ile birlikte ıso sertifikası sahibi olmuşlardır . bu çalışmada sertifikasyon sürecini tamamlamış olan ve bu güne kadar yapılan çalışmalarda dile getirilerek önemi vurgulanan üst yönetim bgys ekip üyeleri teknik ekipler ve kurum personeli açısından kurumlarında çalışmaları tamamlanmış bgys süreçleri hakkındaki görüşlerinin araştırılması planlanmıştır . ıso bgys standardının kamu kurumlarına uygulanabilirliğine ilişkin ıso ıec sertifikasyon sürecinin tamamlamış ve aktif bgys ye sahip olan kamu kurumlarında görevli yönetim kademesinde olan kişilerin görüşleri nelerdir araştırmada türkiye de bulunan ıso sertifika sahibi kurumların halihazırda çalışan dört farklı personel grubuna uygulanmak üzere hazırlanmış dört ayrı anketten oluşmaktadır . ardından yapılan ön çalışmanın analizleri sonucunda yönetim anketinin güvenilirlik katsayısı olarak hesaplanmıştır . araştırma ile ilgili elde edilen veriler uygun istatistik teknikler kullanılarak analiz edilmiş daha sonra çizelgeler ve tablolar oluşturularak açıklanmış ve yorumlanmıştır . bu bölümde araştırmaya katılan ve ıso sahibi kamu kurumlarında görevli üst yönetici veya birim yöneticileri tarafından elde edilen veriler incelenmiştir . diğer taraftan ıso ıec standardının kurumsal süreçlerin uygulanması esnasında ek iş yükü getirdiği noktasında bir görüş birliği olmadığı görülüyor . katılımcıların anket sorularına vermiş oldukları cevaplar soru bazlı olarak incelenmiştir . diğer taraftan kurum personelinin luk bölümünün ise bgys kapsamında alınan önlemler kapsamından yapılan değişiklikler ile birlikte alışkanlıklarını değiştirme konusunda zorlandıkları yönünde görüş bildirdikleri görülmüştür . diğer taraftan teknik personelin inden fazlasının eğitim ihtiyacı olduğu konusunda fikir birliğine vardığı görülmüştür . teknik personelin ıso kapsamında alınan önlemlerin daha fazla olması durumunda yaşanması muhtemel bilgi güvenliği olaylarında azalma yaşanacağı şeklinde görüş bildirdikleri görülmüştür . diğer taraftan ıso ile gelen yetkilendirme politikaları kapsamında yöneticilerin ayrıcalıklı olmaları gerektiği ve ilgili bgys süreçlerinin ek iş yükü getirip getirmediği noktasında yöneticiler arasında fikir birliği olmadığı görülmektedir . genel anlamda yönetim kademesinin ıso süreçlerini olumlu buldukları ve sürecin kurumsal bilgi güvenliğine olumlu yönde katı sağladığını düşündükleri görülmüştür . ıso uyum süreçlerin kurumun sahip olduğu sayısal anlamda insan kaynağı ile yönetilmesinin zor olduğu ve kurum dışından profesyonel danışmanlık desteği alınması gerektiği yönünde görüşün ağır bastığı görülmüştür . ıso in kurumsal teknik süreçler üzerinde uygulanabilir olduğu görüşünün ağır bastığı görülmektedir . bununla birlikte personelin yetkilerinin aşırı derece kısıtlanıp kısıtlanmadığı şeklindeki soruya verilen cevapta ise olumlu ve olumsuz cevapların birbirine yakın olduğu farklı görüşler arasında çok önemli bir fark olmadığı görülmüştür . yönetim kademesine uygun farkındalık ve sahiplenme seviyelerinin ölçümünün yapılabilmesi amacıyla bir çalışma yapılabilir . bunun sebebi olarak operasyonel süreçlerin yönetilmesi sistemin olumlu yönde katkı sağladığı düşünülebilir . yazılım ekiplerinin çalışmaları sırasında bilgi güvenliği konularına daha fazla özen göstermeleri sağlanabilir .
488
247
Sınıf Tabanlı N-Gram Modeli ile Türkçe Anlamlı Metin Üretme
metin üretme sistemleri mevcut cümlelerden yeni bilgi çıkarımları yapabilmek bir bilgiden yola çıkarak bununla bağlantılı bilgileri elde etmek internet üzerinden yapılan aramalarda girilen cümlelerin türetilerek kullanıcılara aramalarla ilgili daha detaylı sonuçlar döndürebilmek gibi kolaylıklar sağlarlar . bu çalışmada kaynak veri kümesindeki cümlelerden sınıf tabanlı n gram modeli kullanılarak anlamlı türkçe dil yapısına uygun cümleler oluşturulması hedeflenmiştir . cümle üretimini gerçekleştirmek için trigram modeli önerilerek cümle içindeki kelime ya da kelime gruplarından ilişkili olduğu grup sayısı kadar cümle üretilmiştir . böylece oluşturulan cümlelerin hiçbiri diğerleri ile aynı olmayan yeni cümleler elde edilmiştir .
doğal dil işleme doğal bir dili çözümleme anlama yorumlama ve üretme gibi işlemlerin bilgisayar sistemleri ile tasarlanması ve gerçekleştirilmesidir . ve larda yapay zekanın bir alt konusu olarak görülen bu alan araştırmacıların elde ettiği başarılar sonunda bilgisayar bilimlerinin temel bir disiplini olarak kabul edilmeye başlanmıştır . farklı diller arasındaki dilbilgisi ve gramer yapısı büyük ölçüde farklı olduğundan oluşturulacak sistem temsil edilen dili belirgin hale getirmelidir . aynı zamanda sözdizimsel kurallar da dikkate alınarak kurallı bir yapı ile yeni cümleler üretilmektedir . özetle kural tabanlı yaklaşım ile istatistiksel yöntemler belli ölçülerde birleştirilerek kullanılmıştır . bu uygulama alanında istatistiksel ve kural tabanlı birçok yöntem mevcuttur . bu şekilde dile ait biçimbilimsel sözdizimsel ve anlamsal özellikler kullanılarak kurallar elde ederler . istatistiksel yöntemler ise bir çeşit gözlenme sıklığı bilgisini temel alarak verilen bir der lemdeki eşdizimleri belirleyen yöntemlerden oluşmaktadırlar . mocan ilköğretim düzeyindeki öğrencilerin okuduklarını anlama düzeylerinin geliştirilmesi amacıyla metin işleme ve anlamaya dayalı soru soran bir sistem tasarımı üzerinde çalışmıştır . metin ve karaoğlan türkçe bir derlemde eşdizim şeklindeki sözcük grupları üzerinde çalışarak otomatik olarak eşdizim belirlenmesi için istatistiksel yöntem tekniğini uygulamışlardır . bu uygulamada tam bir cümle oluşturmaktan ziyade deyim bileşik fiiller söz öbekleri ve tamlamalar şeklindeki eşdizimler üzerinde çalışılmıştır . ingilizce alanında ise brown ve arkadaşları istatistiksel teknikler ile sınıf bazlı n gram modeli kullanarak ingilizce kelimeleri farklı sınıflara sözdizimsel veya semantik olarak gruplama çalışması gerçekleştirmişlerdir . mairesse ve arkadaşları sözdizimsel açıklama içermeyen semantik kavramlardan bir biçim oluşturmak için alana özgü veriler kullanarak dinamik bayes ağını kullanan istatistiksel bir ingilizce dil üretici oluşturmuşlardır . anlamsal olarak ilişkilendirilen yığınlardan yararlanarak oluşturulan cümleler her ne kadar farklı olsa da cümle sıralaması dikkate alınmadığından önemli ölçüde benzerlikler içermektedir . oluşturulacak cümleler için n gram modelinin sağladığı kelime gruplarının birlikte bulunma avantajı ile çok detaylı kural tanımlamaları yapılmasına gerek kalmamıştır . kelimeleri ayrı ayrı ele almak yerine kelime gruplarını birbirleri ile belirli kurallar çerçevesinde birleştirmek sonuca ulaşmak için yeterli görülmüştür . çalışmanın amacı kaynak veri kümesindeki cümleleri n gram şeklinde kelime gruplarına ayırmak ve istatistiksel yaklaşım ile kural tabanlı yaklaşımı uygun biçimde sentezleyerek türkçe anlamlı yeni cümleler oluşturmaktır . listede yüksek sıklık değerine sahip olan adayların uygun eşdizimler olduğu kabul edilmektedir . yöntemin dezavantajı ise çok sıklıkla gözlenen eşdizim adayları içinde işlevsel bazı kelimelere bu çalışmada gramer kuralı olarak öny sırası dikkate alınarak cümleler üretilmiştir . bir kelimenin türü ya da diğer bir deyişle ait olduğu sınıf isim fiil zamir sıfat zarf edat bağlaç olabilir . bu yeni cümlelerin hiçbiri bir diğeriyle aynı olmayacak şekilde tasarlanmıştır . bu yöntem ile kaynak cümlelerdeki üçlü kelime grupları mevcut bütün alternatifleri ile hesaba katılarak doğru çözümlemeler elde edilebilmeye çalışılmıştır . kaynak cümlesinden bulgaristan dışişleri bakanı sergey lavrov nato ilişkileri konularında açıklamalarda bulundu . bu çalışmada kullanılan yöntem ile diğer kullanılan yöntemlerden farklı olarak üçlü kelime grupları şeklinde ayrılan gruplardan belirlenen kurallar çerçevesinde art arda ekleme yöntemiyle anlamlı ve farklı cümleler üretilmesi gerçekleştirilmiştir .
459
87
Yağışa Bağlı Koşullarda Yetiştirilen İleri Kademe Ekmeklik Buğday Islah Materyallerinin Kalite Özelliklerinin Değerlendirilmesi
bu çalışma yıllarında yağışa bağlı koşullarda farklı lokasyonlardaki ön verim verim ve bölge verim denemelerindeki ekmeklik buğday genotiplerinin kalite performanslarının belirlenmesi ve seleksiyon kriteri olarak değerlendirilmesi amacıyla yürütülmüştür . araştırmada bazı kalite özellikleri ve ekmek hacmi incelenmiştir . yağışa bağlı koşullarda ekmeklik buğday genotipinin kalite analizleri yapılmıştır . bu analizler sonucu genotipin kalite yönü ile ileri kademelere aktarılması sağlanmıştır . ıslah programı kapsamında yılları arasında yapılan çalışmalar sonucunda yağışa bağlı koşullardaki ön verim verim ve bölge verim denemelerine ait materyalde seçilen hatlarda ortalama bin tane ağırlığı . g protein oranı . zeleny sedimantasyon değeri . ml miksograf gelişme süresi . dk farinograf su absorbsiyonu . ve ekmek hacmi . cm olarak tespit edilmiştir .
buğday insan beslenmesinde kullanılan kültür bitkileri arasında önemli bir yer tutmaktadır . son yıllarda un ve unlu mamuller teknolojisinin gelişmesiyle birlikte dünya çapında artan yüksek kaliteli çeşit ihtiyacının karşılanabilmesi için kalitesi yüksek çeşitlerin geliştirilmesi ve üretilmesi önem arz etmektedir . bunun büyük bir bölümünü ise orta anadolu ve geçit bölgeleri oluşturmaktadır . bu amaçla yeni geliştirilen ekmeklik buğday genotipleri ülkemizin çeşitli iklim bölgelerinde kalite özellikleri yönünden denemelere alınmaktadır . bu çalışma ile ekmeklik buğday ıslah programının değişik kademelerindeki materyalin fiziksel kimyasal reolojik ve ekmek özelliklerini belirleyerek seleksiyonda kalite özelliklerini etkin şekilde değerlendirerek seçim yapılması kalite yönünden ümitvar olan hatların standartlarla karşılaştırılarak üstün performans gösteren genotiplerin tespit edilmesi ekmeklik buğday genotipi ve çeşidi geliştirme çalışmalarına katkıda bulunulması amaçlanmıştır . bazı kalite özellikleri ve ekmek hacmi incelenmiştir . yetiştirme sezonunda konya merkez lokasyonuna düşen yağış miktarı döneminde mm döneminde . mm döneminde . mm döneminde mm ve döneminde mm olarak belirlenmiştir . zeleny sedimantasyon aacc a göre farinograf analizleri aacc e göre ve miksograf analizleri aacc a metoduna göre yapılmıştır . ekmek hacmi ise içinde sorgum tohumu bulunan ekmek hacmi ölçme cihazı ile yer değiştirme esasına göre ölçülmüş ve ağırlıkları terazide tartılarak kaydedilmiştir . proje kapsamında elde edilen verilerin varyans analizi istatistik program kullanılarak yapılmıştır . çalışmada ekmeklik buğday ön verim denemesinde yılları arasında yer alan materyalde kalite analizleri yapılmış olup yapılan seleksiyonla genotipin seleksiyonunda kalite yönünden destek sağlanmış ileri kademelere aktarılmıştır . yıl bazında değerlendirdiğimizde yetiştirme dönemindeki materyalin protein oranının yüksek olduğu tespit edilmiştir . ileri ıslah kademelerinden seçtikleri ekmeklik buğday hatları ve standart çeşitler karşılaştırdıkları bir çalışma sonucunda farklı iklim ve toprak şartlarında genotiplerin özelliklerinin farklılık gösterdiğini bildirmişlerdir . zeleny sedimantasyon değerinin yüksek olması gluten kalitesinin yüksek olduğunun bir göstergesi olarak kabul edilmektedir . en yüksek fark yetiştirme döneminde elde edilmiştir . buna bağlı olarak pik alanının geniş ve gelişme süresinin de inin de uzun uzun olmasına neden olmaktadır . olmasına neden olmaktadır . yıl bazında değerlendirdiğimizde yetiştirme döneminde materyalin pik alanının yüksek olduğu tespit edilmiştir . deneme ortalama değerinin cmdeneme ortalama değerinin cm standart çeşitlerin ortalama değerinin standart çeşitlerin ortalama değerinin cm cm seçilen hatların ortalama değerinin ise cm seçilen hatların ortalama değerinin ise cm olduğu tespit edilmiştir . ekmeklik buğday bölge verim denemesinde materyalde fiziksel kimyasal reolojik analizler ve ekmek denemeleri yapılmış seçilen genotipin sereolojik analizler ve ekmek denemeleri yapılmış seçilen genotipin seleksiyonunda leksiyonunda kalite özellikleri bakımından destek sağlanmıştır . bin tane ağırlığı deneme ortalama değerinin . g standart bin tane ağırlığı deneme ortalama değerinin . g standart çeşitlerin ortalama değerinin . g seçilen hatların ortalama değerinin ise . g çeşitlerin ortalama değerinin . g seçilen hatların ortalama değerinin ise . g olduğu tespit edilmiştir . olduğu tespit edilmiştir . seçilen hatların ortalama değerinin deneme ortalaması ve standartlar ortalamasının üzerinde değer verdiği genel olarak değerlendirdiğimizde yetiştirme döneminde bin tane ağırlığının yüksek olduğu tespit edilmiştir . . miksograf pik alanı nm arasında değişmiş ve en yüksek fark yetiştirme döneminde elde edilmiştir .
619
125
TÜRKİYE’DE DRAMAYLA DİL EĞİTİMİ ALANINDA YAPILAN LİSANSÜSTÜ ARAŞTIRMALARIN EĞİLİMLERİ
bu araştırmanın amacı yaratıcı drama yöntemiyle dil eğitimi alanında yılları arasında yapılan lisansüstü çalışmaların eğilimlerini belirlemektir . bu çalışmada türkiye de yaratıcı drama yöntemiyle dil eğitimi alanında yapılan lisansüstü tezlerinin içerik analizi yoluyla incelenerek çalışmaların içeriği konusunda eğitim araştırmacılarına bilimsel bilgi sağlaması bakımından önemlidir . türkiye de yaratıcı drama yöntemiyle dil eğitimi alanında yılları arasında yapılan lisansüstü çalışma araştırmanın örneklemini oluşturmaktadır . incelenen tezlerin ana konu açısından söz varlığı konuşma yazma ile ilgili konularda yoğunlaştığı çoğunlukla nicel araştırma yöntem ve tekniklerinin tercih edildiği saptanmıştır . incelenen tezler en çok gazi üniversitesi atatürk üniversitesi ve çağ üniversitelerinde yapılmıştır . tezlerin yıllara göre dağılımına bakıldığında ise en çok tezin yılında yapıldığı tespit edilmiştir . yöntem ve konu açısından özgün türkiye deki dil eğitim yöntemlerine yönelik çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır .
insanların düşünce ve ihtiyaçlarını dünyaya geldikleri ilk günden itibaren yakın çevreleriyle paylaşma istekleri ana dillerini öğrenme küreselleşmenin hızla arttığı dünyada varlıklarını sürdürme çabaları da yabancı dil öğrenme gerekliliğini ortaya çıkarmaktadır . morgül e göre dört temel dil becerisi olan dinleme konuşma okuma ve yazmayı geliştirmek üzere drama etkinlik ortamı en uygun ortamdır . türkiye de yaratıcı drama yöntemiyle dil eğitimi alanında yapılan lisansüstü çalışmaların örneklem çalışma grubu sayılarına göre dağılımı nasıldır içerik analizi insanların iletişim yollarını analiz ederek araştırmacıların dolaylı yoldan insan davranışları üzerine çalışmalarını mümkün kılan bir tekniktir . iletişim yollarından genellikle yazılı materyaller incelenmektedir . içerik analizi yardımıyla veriler tanımlanmaya verilerin içinde saklı olan bilgiler sunulmaya çalışılır . bu araştırmanın örneklemini yılları arasında türkiye de drama yöntemi kullanılarak dil eğitimi alanında yapılan lisansüstü tez oluşturmaktadır . kodlama yardımıyla aynı anlamı ifade eden verilerin ilişkilendirilmesi kolaylaşmıştır . verilerden çıkarılan kavramlar kullanılarak kodlama yapılmıştır . bu sebeple toplanan verilere tümevarımcı bir analiz uygulanarak bir kod listesi oluşturulmuştur . veriler tema kod ve frekans başlıkları altında tablolada gösterilmiştir . verilerin tabloda gösterimi aslında veri azaltma uygulamasıdır . araştırma kapsamındaki lisansüstü tezlerin üniversitelere göre dağılımı incelendiğinde tezlerin farklı üniversitede yazıldığı görülmektedir . ve yıllarında bu alanda hiç lisansüstü çalışma yapılmamıştır . nicel yöntemi ile karma yöntem ve ile nitel yöntem takip etmektedir . yaratıcı dramanın yöntem olarak kullanıldığı dil eğitimi alanında yapılan lisansüstü tezlerin konulara göre dağılımı tablo te gösterilmiştir tablo de yapılan araştırma kapsamında incelenen tezin konu dağılımları gösterilmektedir . tablo incelendiğinde yapılan lisansüstü çalışmaların ana konuları şu şekilde sıralanmaktadır en fazla çalışılan ilk konu alanının söz varlığı konuşma yazma olduğu görülmektedir . incelenen lisansüstü tezlerin farklı üniversitede yazıldığı görülmektedir . araştırma kapsamında incelenen lisansüstü tezlerde en çok kullanılan araştırma yöntemi ile nicel yöntem olarak tespit edilmiştir . sözbilir kutu ve yaşar dünyada ve türkiye de kimya eğitimi üzerine yürütülen çalışmaların eğilimlerini araştırdıklarında türkiye de nicel çalışmaların daha fazla olduğunu yurt dışındaki çalışmalarda ise nitel hem nicel ve karma yöntemlerin birbirine yakın yüzdelerde tercih edildiği sonucuna varmışlardır . ahi ve kıldan tarafından yapılan türkiye de okulöncesi eğitimi alanında yapılan lisansüstü tezlerin incelenmesi çalışmasında en çok nicel araştırma yöntemlerinden yararlanıldığı sonucuna ulaşılmıştır . şahin kana ve varışoğlu türkçe eğitimi alanında yapılan çalışmaların eğilimlerini incelediklerinde en çok araştırılan konuların öğrenci ve veliler ve öğretmen adaylarının görüşleri ile ders kitapları incelemeleri olduğunu bulmuşlardır . yukarıda bahsedilen çalışmalarda incelenen tez ve makalelerdeki örneklem sayılarının benzer aralıklarda olması araştırmaların genellikle okullardaki birkaç sınıfta yapılmasından kaynaklanmaktadır . ondan sonra sırayla ilkokul ortaöğretim ve lisans öğrencileri öğretmenler dil kursu ve okulöncesi öğrencileri gelmektedir . bunun sebebinin ise bu grubun daha kolay ulaşılabilir bir örneklem olmasından kaynaklandığını belirtmişlerdir .
422
121
ENDÜSTRİYEL ÜRETİM TESİSLERİ İÇİN ASİSTAN ROBOT ARAŞTIRMASI VE ANALİZİ
robot asistanlar üzerinde yoğun çalışmalar olduğu halde endüstride kullanılabilir formda endüstriyel bir ürün uygulamasına rastlanmamaktadır . öte yandan robot asistanlar artık yaşamın her kesimine girmekte işleri kolaylaştırmakta ve birlikte çalışma imkanları yaratılmaktadır . bu alandaki gereksinimi karşılamak için yeni bir ürün geliştirmek temel hedefimizdir . ancak bu ana amacı gerçekleştirebilmek için öncelikle endüstriyel üretim tesislerinde hangi çalışmalarda nasıl bir destek istendiğini ve çalışanların sosyal asistan robottan beklentilerini araştırmak ve analiz etmeye ihtiyaç vardır . bu çalışma bu bilgileri ortaya çıkarmak amacıyla kurgulanmış ve veriler analiz edilerek sonuçları değerlendirilmiştir . keşifsel bir veri analizi olan bu çalışma ülkemizdeki endüstriyel üretim tesislerinde çalışanların insansı robot teknolojisinden beklentilerini yansıtması ve yürütülecek sosyal asistan robot projelerine yön vermesi açısından önemlidir .
yılında george devol ün geliştirdiği endüstriyel amaçlı robot kolu için patent almasıyla başlayan robot çağı günümüzde dünya endüstrisini etkileyici bir döneme sürükler . robotlar üretimi arttırırken üretim süresini kısaltır maliyeti düşürürken kaliteyi yükseltir . world robotics raporuna göre robot kullanımı yıl içinde metal sanayinde elektrik elektronik sanayinde otomotiv sanayinde artmıştır . çin japonya kore amerika birleşik devletleri ve almanya robot marketin nü oluşturmaktadır . ilk defa cobot kavramını ortaya atmış geliştirdikleri prototip düzlemde hareket eden tek tekerlekli bisiklet pasif bir mekanizma tarafından dik tutulur ve operatör tarafından haptik bir arabirim ile kontrol edilir . hägele schaaf ve helms robot asistanların montaj taşıma işleme ve ölçme için kullanabileceğini belirterek robotdan robot asistana doğru gelişimde olması gereken adımları tanımlamıştır . işbirlikçi çalışma alanları için güvenlik güvencesini iki farklı uygulama katmanında incelemiştir insanlar ve robotlar arasında güvenli alan paylaşımına izin veren algoritmalar ve sensor füzyonundan ve çevresel veri analizinden veri toplanmasına olanak sağlayan teknolojiler . insan ve robot sertifikalı bir kamera sistemi kullanarak güvenliğin sağlandığı çitle çevrili olmayan bir hücrede bir arada bulunur . chen wan li mukherjee ve yin dijital fabrikanın mevcut yapısı nedeniyle imalat sanayisini geliştirmek için akıllı fabrikalar kurmak gerektiğini savunmuş ve çalışmasında ilk olarak akıllı fabrikalar için bir hiyerarşik yapı önermiş ve daha sonra temel teknolojileri fiziksel kaynak katmanı ağ katmanı ve veri uygulama katmanı açısından analiz edilmiştir . insan robot birlikteliği ile montaj işlemini tamamlayan bir laboratuvar deneyi sırasında insan ortağa öngörücü asistanlık sağlamak için yan görev tanımlama sistemi kullanan bir robot üzerine bu sistemi uygulamanın sonuçlarını rapor edilmiş ve sonuçlar serbest biçimli bir montaj senaryosu sırasında insan ortaklarına yardım sağlayan ve insanların robotların faaliyetleri ve kullanışlılığı konusundaki algısını arttıran böyle bir sistemin önemini göstermiştir . bu uygulama elle yapılırsa çalışanlar üzerinde yüksek fiziksel yük oluşmasına neden olur . hangi çalışmalarda ve ne tip bir destek istendiğini tespit edebilmek için hazırlanan anket otomotive ağırlıklı bir gruba uygulanmıştır . araştırma verileri olarak öncelikle anket örnek grubu tanımlanmıştır . çalıştığınız bölümü yazınız . yaşınız den büyük . cinsiyetiniz kadın erkek . eğitiminiz ilkokul ortaokul lise üniversite yüksek lisans doktora . sosyal asistan robotun sahip olması istenen yetenekler ile ilgili adet anket sorusunun seçenekleri az önemli önemli çok önemli olarak üçlü likert ölçeği ile ölçeklenmiştir . bu sorular üretim tesislerinde çalışanlardan alınan görüşler doğrultusunda genişletilmiş ve değiştirilmiştir . verilerin excel de düzenlenmesinin ardından spss programına aktarımları ve tanımlamaları yapılmıştır . verilerin tanımsal analizleri yapılarak frekans tablosu çıkarılmış ve çok önemli önemli ve az önemli olarak değerlendirilen beklentiler belirlenmiş ve pay grafikleri çizilmiştir . katkı sunan kişilerin i kaporta i kaynak ü ar ge ve si kalite güvence bölümlerinde çalışmakta ve i operatör i üretim sorumlusu i proses sorumlusu i bakımcı ü cıd kaynak monitörü ü elektrot atölyesi sorumlusu ü geliştirmen ü iş geliştirme ü kaynak takipçisi ü makine mühendisi ü teknik satış mühendisi ü trejektuar ü de yazılımcı olarak görev yaparken i öğrencidir . anketimizin ikinci bölümündeki sosyal asistan robottan beklentilerine ilişkin ifadelerden . . . . . . . . . . . . . . . . . . yeni iş başı yapmış operatörün yeterliliğini ölçsün ifadesinin çoklu mod değeri mevcuttur . robotik teknolojileri ülkemizde üretim tesislerinde montaj gibi tekrarlı işlemlerin yapılmasında yaygın olarak kullanılsa da endüstriyel üretim tesislerinde yapay zekaya sahip sosyal asistan robotlar kullanılmamaktadır .
560
111
Soyanın agronomik parametreleri ile toprağın bazı fiziksel ve kimyasal özellikleri arasındaki doğrusal regresyon ilişkilerin belirlenmesi
bu çalışmanın amacı çarşamba ovası nda yetiştirilen soya bitkisinin verim parametreleriyle toprakların bazı fiziksel ve kimyasal özellikleri arasındaki korelasyon ilişkilerine dayanarak bu özellikler arasında regresyon modellerin oluşturulması ve elde edilen modellerin ova topraklarında bitki veriminin tahmininde uygulanabilirliğinin belirlenmesidir . bu amaçla ovanın çiftçiler tarafından soya tarımı yapılan arazilerinden toprak ve bitki örnekleri alınmıştır . bitki boyu ile kil hacim ağırlığı elektriksel iletkenlik organik madde azot potasyum bitkiye yarayışlı su solma noktası parametreleri arasındaki regresyon modeli istatistiksel olarak anlamlı belirleme katsayısı yüksek bin tane ağırlığı ile om db kum silt kireç katyon değişim kapasitesi n fosfor k sodyum tarla kapasitesi sn parametreleri arasındaki model istatistiksel olarak anlamlı farklılık saptanmamış belirleme katsayısı yüksek tane verimi ile om kdk n p bakır kil kum bys tk parametreleri arasındaki modelin performansı çok yüksek olarak belirlenmiştir . verim parametreleri ile toprakların fiziksel ve kimyasal özellikleri arasındaki regresyon modellerin geçerliliğinin belirlenmesinde belirleme katsayısı hata kareler ortalamasının karekökü uygunluk indeksi modelin etkinliği birlikte değerlendirilmiştir . elde edilen regresyon modellerin ova topraklarında yetiştirilen soya bitkisinin verim parametrelerinin tahmin edilmesinde uygulanabilirliği mümkün gözükmektedir .
mevcut tarım arazileriyle artan dünya nüfusunun beslenme ihtiyaçlarını karşılamak için birim tarım arazisinden daha yüksek verim alınması gereksinimi ortaya çıkmakta verimliliğinin artırılması ve tahmin edilmesi güncel ve araştırma önceliği olan konulardan biri olmaktadır . bu nedenle araştırmacılar daha kolay ve pratik olmaktadır . regresyon modellerin yardımıyla çeşitli bitkilerin agronomik parametreleri ile toprağın bazı fiziksel ve kimyasal özellikleri arasındaki nicel ilişkiler açıklanabilmektedir . araştırmacılar tarafından yapılan regresyon modellerinde bağımsız parametreler olarak daha kolay belirlenebilen toprak kimyasal ve fiziksel özellikleri tercih edilmektedir hacim ağırlığı demiralay a göre toprak reaksiyonu oranında hazırlanan toprak su süspansiyonunda cam elektrotlu ph metre ile elektriksel iletkenlik oranında hazırlanan toprak su süspansiyonunda elektriksel kondaktivite aleti ile kireç scheibler kalsimetresiyle volümetrik olarak organik madde walkley black yaş yakma yöntemine göre ve toplam azot kjeldahl yaş yakma yöntemine göre belirlenmiştir . hata kareler ortalamasının karekökü uygunluk indeksi ve model etkinliği sırasıyla aşağıdaki eşitlikler kullanılarak hesaplanmıştır hata kareler ortalamasının karekökü tahmin hatalarının standart sapmasını ifade etmektedir . araştırma alanında yetiştirilen soyanın bazı agronomik parametrelerine ilişkin tanımlayıcı istatistikler çizelge de verilmiştir . varyasyon katsayısı ise verilerin homojen dağılıma sahip olduğunu göstermektedir . ovada soya fasülyesi yetiştirilen toprakların bazı fiziksel ve kimyasal özelliklerine ait tanımlayıcı istatistikler çizelge de verilmiştir . soya bitkisinin bta ı ve toprakların na içeriği arasında önemli pozitif ilişki belirlenmiştir . tayyar ve gül tarafından yapılan bir araştırmada iki yıllık deneme sonuçlarına göre verim ile bitki boyu arasında pozitif önemli bir ilişki saptanmıştır . soya bitki boyu bin tane ağırlığı ve tane verimi ile toprakların bazı fiziksel ve kimyasal özellikleri arasındaki regresyon modeller çizelge de verilmiştir . regresyon modellerinin oluşturulmasında verim parametreleri ile toprakların bazı fiziksel ve kimyasal özelliklerine ilişkin korelasyon analiz sonuçları çizelge te verilmiştir . soya bitki boyu ile toprakların bazı fiziksel ve kimyasal özellikleri arasındaki regresyon modellerinden görüldüğü gibi regresyon katsayıları . ile . f değerleri . ile . p değerleri ise . ile . arasında değişmektedir . araştırmacı bitki boyu tane ağırlığı ve tane verim modelleri için çoklu regresyon katsayı değerlerini sırasıyla . . . olarak saptamıştır . tarafından kuzeydoğu amozanda doğal koşullarda soya bitkisinin büyüme ve verim modellerinin geçerliliğinin belirlenmesine ait bir çalışmada hkok d ve me değerlerini sırasıyla . . . olarak tespit etmişlerdir . bin tane ağırlık ile toprakların ec caco n p k db kil sn özellikleri arasında oluşturulan modele om kum silt tk na ca mg kdk tane verim ile ec om n kil db sn arasında oluşturulan modele ise tk bys kum silt kdk p k mn zn cu değerlerinin ilave edilmesi belirleme katsayısını artırmıştır . ölçülen ve regresyon modellerine göre hesaplanan agronomik parametrelerin karşılaştırılması elde edilen regresyon modellerin araştırma bölgesinin soya yetiştirilen topraklarında parametrelerin tahmini için uygulanabilirliğini göstermiştir . bu modellerin daha yüksek düzeydeki başarısı soya bitkisinin optimum verim seviyesine sahip olduğu alanlarda yapılacak çalışmalara bağlıdır . tahmin sonuçlarının daha iyi olması için tarımsal ve çevresel faktörlerin modellere dahil edilmesinin gerekliliği düşünülebilir . modelin uygulanabilirliğinin belirlenmesinde toprak ve iklim koşullarının benzer olduğu çalışma alanlarının toprak ve bitki verilerinden kullanılması gerekmektedir .
564
203
Sosyal Ağ Analizi İçin Sosyal Tabanlı Yapay Zekâ Optimizasyon Algoritmalarının İncelenmesi
bu makalede genel amaçlı arama ve optimizasyon tekniklerinden sosyal tabanlı güncel yapay zeka optimizasyon algoritmaları ilk kez bir bütün olarak tanıtılmış ve sosyal ağ analizinde bağlantı tahmini topluluk keşfi duygu analizi metin özetleme vb . alanlarda etkili olarak dolaylı ya da direkt çözüm algoritması olarak kullanılabileceği belirtilmiştir .
bireyler arasında kişisel ya da profesyonel ilişkilerin oluşturduğu ağ olarak adlandırılabilecek olan sosyal ağlar günlük yaşam tarzının önemli bir parçası haline gelmiş ve gittikçe önem kazanmaya başlamıştır . sosyal ağ analizi konusunda son yıllarda en çok ilgilenilen konu bağlantı tahminidir . sosyal ağ analizi ile ilgili diğer güncel konu ise ağlardaki topluluklar ve toplulukların keşfedilmesidir . ayrıca tüm problemler için en iyi sonucu veren algoritma henüz tasarlanmadığından sürekli yeni yapay zeka optimizasyon algoritmaları önerilmekte ya da var olanların daha etkili çalışması için önerilen sunulmaktadır . algoritma bir sınıftaki öğretmen ve öğrencilerin öğretme ve öğrenme yeteneklerini tanımlar . iyi öğretmene sahip öğrencilerin notlarında ve durumlarında gelişmeler olduğu gözlenmektedir . genetik algoritma çaprazlama olasılığı mutasyon oranı ve seçim yöntemi gerektirir parçacık sürü optimizasyonu öğrenme faktörleri ağırlık değişimini ve hızın maksimum değerini gerektirir yapay arı kolonisi bir takım işçi arı seyirci arı ve limit değerini gerektirir . duygusal indeks düşük orta ve yüksek olmak üzere üçe ayrılır . duygusal indekse göre bir davranış seçilir ve daha sonra seçilen davranışa göre durum değeri seçilen davranışın doğru olup olmadığına bağlı olarak toplumdan geri dönüşüm alınır . sonlarında ise bu problem çözme metodunu applied ımagination isimli kitabında sistemleştirmiştir xi giriş örüntüsünün j . küme merkezi ile arasındaki uzaklık insan grupları oluşumu teoremine göre grup üyeleri kendi grupları ile birleşmek üye olmayanlarla ise sosyal mesafeyi mümkün olduğunca korumak isterler . ancak eğer doğruluk değişmiyor ise yeni merkez değeri kaydedilir ve nin değeri önceden belirlenen miktar kadar düşürülür . eğer yukarıda verilen işlem doğruluğu daha yüksek yapıyorsa bu yeni merkez değeri kaydedilir ve sonraki küme merkezi ile devam edilir . tma eşitlik ya da eşitsizlik kısıtları bir minimizasyon problemi kapsamında tarif edilir x n tasarım değişkenlerinin vektörüdür . her bir birey için c c tarafından verilen kısıt doyum vektörünü ifade eder . birincisi onlar bireylerin bir küme olarak kabul edildiği bir evrimsel hesaplama tekniği gibi popülasyon uzayı üzerinde işlem görürler . grup içi yarışma adımında asil üyeler kendilerine uygun aday üyelere doğru yönelirler . grubun toplam gücünün belirlenmesi bakımından grubun asil ve adayları önemlidir . yapay zeka optimizasyon algoritmaları her ne kadar genel amaçlı arama ve optimizasyon algoritmaları olsalar ve geniş şekilde farklı problemlere etkili çözümler sunsalar da özellikle sosyal tabanlı olanlar esinlendikleri kaynak itibariyle sosyal ağ analizinde de etkili şekilde kullanılabilir görülmektedir . bu kullanım alanlarına örnek olarak bağlantı tahmini topluluk keşfi duygu analizi metin özetleme metin sınıflandırma verilebilir .
467
46
SAHTE İSMİNİ HAKETMEYEN GENLER; PSÖDOGENLER
psödogenler gen benzeri olan fakat genlerden farklı olarak fonksiyonel ürününü kodlayamayan sahte gen bölgeleridir . promotör bölgelerindeki delesyon insersiyon çerçeve kayması gibi mutasyon veya zamanından önce stop kodonu bulundurma sonucu meydana gelirler . insan genomu yaklaşık olarak . psödogen içermektedir . psödogenler üretildikleri mekanizmalara göre tek kopya tekrarlayan ve işlenmiş olmak üzere üç gruba ayrılmaktadır . son yıllarda yapılan moleküler çalışmalara göre herhangi bir görevi olmadığı zannedilen psödogenlerin bazı görevlerinin olduğu hatta bazılarınında kısa peptid ve protein üretebildiği gösterilmiştir . mrna stabilitesini gen ekspresyonunu düzenlediği ve genomun evriminde rol oynadığı bildirilmiştir . bu raporlardan biri de psödogenlerin mikrorna tuzakları ile tümör süpresör genler ve onkogenlerin düzenlenmesi yeteneğine sahip olduğunu göstermektedir . şu ana kadar psödogenlerin oluşum mekanizmaları ve görevleri hatta psödogenin yapısı ile ilgili hiç türkçe bir kaynak bulunmamaktadır . bu nedenle biz bu derlemede psödogenler hakkında okuyucuyu bilgilendirmeyi amaçladık . sonuç olarak ise bu genlerin sahte ismini hak etmediğini moleküler çalışmalar ile bu genlerin hücrede gen ekspresyonunda önemli rol oynadığı tespit edilmiştir . bu yüzden bilim camiasında bu genlerin fonksiyonları doğrultusunda yeniden isimlendirilmeleri gerektiği düşünülmektedir .
deoksiribonükleik asit veya kısaca dna olarak bilinen genetik materyalimiz tüm organizmalar ve bazı virüslerin canlılık işlevleri ve biyolojik gelişmeleri için gerekli olan genetik talimatları taşıyan bir nükleik asittir . ökaryotlar için fonksiyonel bir ürünün meydana gelmesi için bir gen bölgesi promotör olarak bilinen bir regülatör bölgeye bir ekzon bölgesine ve bir de sonlanma kodonuna sahip olmak zorundadır . gen bölgesi dna dan tüm bölümleri ile primer rna ya çevrildikten sonra promotör sonlanma kodonu intron ve varsa enhasır bölgesi kesilip çıkarılır . geride kalan ekzonlar birleştirilir ve bazı eklemelerin ardından mrna halini aldıktan sonra amino asit sentezi için ribozomlara gönderilir . ökaryotik hücrelerde genom organizasyonu gen bölgeleri ve intergenik bölgeler olmak üzere iki kısma ayrılır . psödogenler promotör bölgelerindeki delesyon insersiyon çerçeve kayması gibi mutasyon veya zamanından önce stop kodonu bulundurma sonucu fonksiyonel proteinini kodlamayan gen benzeri bölgelerdir . psödogenler üretildikleri mekanizmalara göre gruba ayrılır . atasal genden uzakta olabilen işlenmiş psödogenler tek kopya ve tekrarlayan psödogenlerden farklı olarak intron bölgesi içermezler . birçok canlı grubunda bulunan bu genler kendi kendilerini dna nın içine ekliyor ve nesilden nesile aktarılıyorlar . bilinenin aksine psödogenler mrna seviyesinin düzenlenmesi ve genetik çeşitliliğe kaynak oluşturmak gibi birçok önemli fonksiyona sahiptirler . oct p psödogeninin aşırı ekspresyonu mezenşimal kök hücre farklılaşmasının inhibisyonuna yol açar . son yıllarda psödogen ile ilgili yapılan çalışmalarda özellikle kanser gibi hastalıkların oluşum sürecinde ve organizmanın büyümesinin düzenlenmesinde önemli fonksiyonlara sahip olduğu gösterilmiştir . in vitro olarak sentezlenen sirna lar baz çifti uzunluğunda small interfering rna veya short interfering rna olarak adlandırılır . sirna lar iki önemli mekanizma ile psödogenlerden elde edilebilmektedir . ikincisi ise bir mrna tarafından biçimlendirilen çift zincirli rna dubleksi ve onun ters transkribe edilmiş psödogeninden elde edilmesi şeklindedir . örneğin au psödogeninden üretilen rna nın saç tokası şeklini alarak sirna ya dönüşmüş hali atasal kodlanan rangap geninin ekspresyonunu inhibe etmektedir . lymnea stagnails salyangozunun benzer nöronları üzerinde yapılan bir çalışmada nnos enziminikodlayan gen ile ilişkili psödogenin eş zamanlı kodlanması nnos translasyonunda bir azalma ve iki iplik arasında dubleks bir yapının oluşmasına neden olmuştur . bağlandıkları mrna da translasyonel baskıyla o mrna nın susturulmasına neden olurlar . bu yüzden pten proteininin seviyesinin düzenlenmesi tümör oluşumunu önlemek için önemlidir . pten psödogeninin bir mirna tuzağı gibi görev yapması mirna ların hücresel konsantrasyonunun etkisini düzenleyerek mirna aracılı baskıdan pten nin kaçmasına olanak sağlamıştır . kras onkogeni veonun psödogeni olan krasp arasında da benzer ilişki tespit edilmiştir . bilinen genel özelliklerinin aksine bazı psödogenlerin kısa peptit veya protein üretebilme yeteneğine sahip olduğuda gösterilmiştir . sadece insan şempanze ve makakları kapsayan primatlarda fosfogliserat mutaz ailesi psödogeninin ilk kez protein kodlayan bir psödogen olduğu ortaya çıkartılmıştır . eksprese olarak protein üretme yeteneğine sahip bir diğer psödogen insanda konneksin proteinini üretmektedir . psödogenler ile alakalı bu bulgular bu genleri gerçekten psödo sahte olarak adlandırma konusunda soru işaretine sebep olmaktadır .
455
166
Kadınların Kanser Taramalarına Katılımını Etkileyen Faktörler
kanser önemli bir halk sağlığı sorunudur . kanser tarama birimine başvuran kadınların kanser taramasına bakışları tarama yaptırma durumları ve yaptırmalarına katkı sağlayan faktörler araştırılarak kanser ile mücadelede hedefe yönelik stratejilerin geliştirilmesi amaçlanmıştır . yöntem tanımlayıcı ve kesitsel bu çalışma ilçe sağlık müdürlüğü kanser birimi ne başvuran ve çalışmaya katılmayı kabul eden kadın ile yürütülmüştür . kanser taraması ile ilgili durumlarının değerlendirilmesi amacıyla soruluk bir anket onamları alınarak bireylere uygulanmıştır . bulgular çalışmaya katılanların yaş ortalaması ü evli olup çoğunluğunu ev hanımları oluşturmaktadır . inde en az bir kronik hastalık mevcut bulunmuştur . kişinin ailesinde kanser tanısı alan kişi . bulunmaktadır . kanser taraması yaptırmayan kişinin sı bilmiyordum haberim yoktu sı yaşım taramaya uygun değildi u fırsatım olmadı sı ise korkuyordum cevaplarını vermiştir . aile hekimine başvurular yeni başlayan kısa süreli hastalık için sürekli kullandığı ilaçları yazdırmak için ve genel muayene amaçlı olarak geldiği tespit edilmiştir kadınların i aile hekimi tarafından ü ebe hemşire tarafından ü ise başka hekimler tarafından taramalara yönlendirilmiştir . i taramayı aile hekimi ebe hemşire yönlendirmesi nedeniyle i ise kendisi kontrol amaçlı istediği için yaptırdığını belirtmişlerdir . sonuç kişilerin kanser taramaları hakkında bilgilendirilmesi ve özellikle hekimler tarafından yönlendirilmesi ile tarama oranları değerli şekilde artacağı düşünülmektedir . aile hekimi ile bireyler arasındaki ilişki güçlendirilerek taramalara yönelik çekinceler ortadan kaldırılabilir .
dünyada önde gelen ikinci ölüm nedenidir ve de tahmini olarak . milyon ölümden sorumludur . erken dönemde tanı konulması hastalığın geç kalınmadan tedavisine olanak sağlamakta hastaların yaşam süresini uzatmaktadır . kanser konusunda farkındalık sağlanması toplum bilincinin geliştirilmesi ve kanser taramaları kanserle mücadelede en etkili yöntemlerin başında gelmektedir . bireylere koruyucu sağlık hizmeti vererek hastalıklardan korunma ve erken tanı konulmasına olanak sağlamaktadır . bu nedenle kanserle mücadele etmede aile hekimlerinin rolü büyük ve oldukça önemlidir . bu çalışma ile kanser tarama birimine başvuran kadınların kanser taramasına bakışları tarama yaptırma durumları tarama yaptıran kişilerin sosyodemografik özellikleri ve yaptırmalarına katkı sağlayan faktörler araştırılarak kanser ile mücadelede hedefe yönelik stratejilerin geliştirilmesi amaçlanmıştır . bu araştırmanın kapsamını serik ilçe sağlık müdürlüğü kanser birimi ne başvuran ve çalışmaya katılmayı kabul eden kadınların kanser taraması yaptırma durumlarının değerlendirilmesi ve tarama yaptıran kişilerde yaptırma durumuna etkili olan faktörlerin belirlenmesi oluşturmaktadır . sonuçlar güven aralığında anlamlılık p . düzeyinde değerlendirilmiştir . ü evli i dul boşanmış i ise bekar olarak değerlendirilmiştir . kişi daha önce en az bir kanser taraması yaptırmış olup kişi rahim ağzı kişi meme ve kişi bağırsak kanseri taraması yaptırdığını belirtmişlerdir . kronik hastalıklar içerisinde en fazla kardiyolojik hastalık tespit edilmiştir . ailesinde kanser öyküsü bulunması ile daha önce kanser tarama yaptırma durumu arasında anlamlı fark saptanmamıştır . kanser tedavisinde başarıyı belirleyen en önemli faktörlerden biri erken tanıdır . hedef kitleye ulaşmak ve tarama yöntemlerinin etkin bir şekilde uygulanması kanserle mücadelede önemli bir adımdır . çalışmamıza katılanların inin ailesinde kanser tanısı almış kişi mevcut olup bu kişilerin geçmişte kanser tarama yaptırma durumları arasında anlamlı fark bulunmamıştır . kanser taramalarına katılımı artıran etkili yollardan birisi de halkın sağlık çalışanları tarafından bilgilendirilmesidir . nın yaptığı çalışmada da kanser taraması konusunda doktorundan tavsiye alan kişinin ünün doktorunun tavsiyesine uyduğu görülmüş kolorektal kanser taraması yaptıranların i doktor tavsiyesi üzerine i kendi isteği ile tarama yaptırdığını belirtmişlerdir . çalışmamıza katılan kadınların i aile hekimi ü ise ebe hemşire tarafından yönlendirildiğini belirtti . çalışmamızda kanser taramasına yönlendirilmede en çok aile hekimi ve aile sağlığı çalışanı etkili olduğu saptanmıştır . bunun nedeni ise kanser tarama merkezine gelen kişilerin genellikle aile sağlığı merkezlerinden yönlendirilen hastalar olması ile açıklanabilir . kanser taraması yaptıran kadınlarda bu durumu sağlayan faktörler sorgulanarak hedefe yönelik stratejiler geliştirilebilir . nın yaptığı çalışmada yaşı eğitim seviyesi evlilik süresi doğum sayısı pap smear hakkındaki bilgi düzeylerinin pınar ve ark . nın yaptığı çalışmada ise eğitim düzeyinin pap smear testini yaptırma durumunu arttırdığı belirlenmiştir . tekpınar ve ark . günümüzde önemli bir sorun teşkil eden ancak önlenebilir bir hastalık olan kanser ile mücadelede erken teşhis olanağı en etkili araçtır . ülkemizde kadınların hastalık belirtisi olmadan sağlık kontrolüne gitme alışkanlıklarının yeterince kazanılmamış olduğu bir gerçektir . hedef popülasyonun aile hekimi ziyaretleri doğru ve etkin bilgilendirme ile kanser tarama fırsatına dönüştürülebilir . kadınların kanser taramaları hakkında bilgilendirilmesi ve özellikle hekimler tarafından yönlendirilmesi ile tarama oranlarının değerli şekilde artacağı düşünülmektedir .
460
205
GÖRME ENGELLİLER İÇİN KENT PARKLARININ ERİŞİLEBİLİRLİĞİNİ ARTTIRMAYA YÖNELİK PEYZAJ TASARIM YAKLAŞIMLARI
dünya da yaşanan nüfus artışı ile birlikte farklı engel türlerine sahip bireylerin oranında da bir artış olduğu görülmektedir . bu engel türleri içerisindeki bireylerden birisi de görme engelli bireylerdir . görme engelli bireylerin kamusal bir mekan olan ve engelli bireyler için önemli sosyalleşme alanı olan parkları herkes gibi rahat konforlu ve güvenli bir şekilde kullanabilmesi anayasal hakkıdır . bu nedenle ülkemizde engelli bireylerin dış mekanların erişilebilirliğine yönelik farklı standartlar geliştirilmiştir . çalışmanın amacı kent parklarının görme engelli bireylerin kullanımına uygunluğunu yasal mevzuatta belirtilen standartlara göre değerlendirmek ve görme engelli bireylerin parklarda bir kişiye bağlı kalmaksızın rahat ve güvenli bir şekilde dolaşımını sağlamaya yönelik bir takım peyzaj tasarım önerileri ortaya koymaktır . bu kapsamda araştırma antalya kent merkezinde yer alan ve erken cumhuriyet dönemine ait karaalioğlu parkında gerçekleştirilmiştir . parkın girişinden başlayarak park içerisindeki yürüyüş yolları merdivenler rampalar peyzaj donatı elemanları parkın bitkisel tasarımı ve bakımı onarımı hazırlanan gözlem formu ve yapılan ölçümler ile incelenmiştir . ve elde edilen veriler standartlar doğrultusunda değerlendirilmiştir . araştırmada parkın bazı noktalarında zemin kaplama elemanlarının merdivenlerin ve rampaların görme engellilerin yalnız dolaşımına uygun olmadığı görme engelli bireylerin park içerisinde kullanılan peyzaj donatı elemanlarını rahat bir şekilde kullanımının zor olduğu ve bu bireylerin parkı gezmelerine rağmen parkla ilgili genel bir bilgiye ulaşma ihtimallerinin zor olduğu görülmüştür . sonuç olarak literatürden ve parkta gerçekleştirilen gözlemlerden elde edilen veriler ile yasal mevzuatta belirtilen standartlar dikkate alınarak evrensel tasarım ilkeleri doğrultusunda görme engellilerin parklarda rahat güvenli ve özgür bir şekilde dolaşımına yönelik peyzaj tasarım önerileri geliştirilmiştir .
yüzyılda teknoloji ve endüstri alanında yaşanan gelişmelerle birlikte dünya nüfusunda da önemli bir artış yaşanmıştır . bu durumda yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki oranı yılında iken yılında e kadar yükselmiştir . birleşmiş milletler ve dünya sağlık örgütü tarafından hazırlanan raporlarda dünya nüfusunun yaklaşık unun engelli bireylerden oluştuğu ifade edilmektedir . bu oranın ise bazı ülkelerde lere ulaştığı gözlemlenmiştir . bu kapsamda duyusal engel gruplarından birisini de görme engelli bireyler oluşturmaktadır . dünya sağlık örgütü verilerine göre dünya üzerinde milyar insanın görme bozukluğu yaşadığı ve bu kişilerden milyonunun görme engelli olduğu ifade edilmektedir . karaalioğlu parkı lı yıllarda tarihi kaleiçi bölgesinin yanında falezler üzerindeki bataklık alanın dönüştürülerek kentte yaşayanların kullanımına açılması amacıyla tasarımı peyzaj mimarı mevlüt uysal a ait olan peyzaj projesinin uygulanmasıyla oluşturulmuştur yüzeyin bulunmaması görme engelli bireylerin donatı elemanının konumunu algılayabilmesini ve kullanımını zorlaştırmaktadır . ayrıca görme engelli bireylerin donatı elemanlarının yerlerini daha kolay algılayabilmesi için park içerisinde donatı elemanları belirli aralıklarla konumlandırılmamıştır . karaalioğlu parkı sahip olduğu bitki türü ve sayısı bakımından antalya nın en zengin kent parklarından birisidir . park içerisinde hem uzun yıllar öncesine ait bitki türleri hem de günümüzde dikilmiş farklı türde bitkiler bulunmaktadır . genellikle boylu ağaçların bulunduğu parkta ağaçların dal yükseklikleri baş kurtarma mesafesinin üzerindedir . bu durum görme engelli bireylerin takılıp düşmesine ve yaralanmasına neden olacaktır . ayrıca yürüyüş yollarındaki bozulan bu alanlara su birikmekte ve bu ise yürüyüş konforunun azalmasına neden olmaktadır . park içerisindeki diğer bir sorun vandalizm eylemlerinin meydana gelmesidir . bu durum ise mevzuatta yer alan standartların uygulamada kullanılmadığını göstermektedir .
445
236
null
toplumların üzerinde önemle durduğu evrensel bir kavram olan eğitim bireylerin davranışlarında kalıcı ve istendik bir şekilde değişiklik meydana getirme süreci olarak tanımlanmaktadır . sosyal bir varlık olan birey eğitim aracılığıyla temel değerleri kazanmakta ve sosyal düzen içerisindeki konumunu şekillendirmektedir . çalışmada susanna tamaro nun büyülü çember adlı çocuk romanı içeriğinde bulunan eğitsel ögeler açısından incelenmiştir . bu bağlamda kitap içerisinde sosyal bilgiler eğitimi bilim eğitimi kişisel düşünceler ile verilmek istenen eğitsel ögeler cansız nesneler ile ilgili eğitsel ögeler bir nesne ya da kavramı tanımlayıcı eğitsel ögeler çocuk eğitimi hakkındaki eğitsel ögeler eğitim kurumları hakkındaki eğitsel ögeler ve öğüt verme amacı güden eğitsel ögeler olmak üzere toplam eğitsel öge saptanmıştır . söz konusu araştırmada nitel araştırma yöntemleri kullanılmış olup veri toplama aracı olarak ise doküman incelemesi metodundan yararlanılmıştır . araştırma kapsamında ilk olarak araştırmaya konu olan kitap incelenerek bulgular saptanmış bulgular üzerinde içerik analizi yapılarak çocuk ve eğitim başlıkları altında bazı sonuçlara ulaşılmıştır . çalışma çerçevesinde susanna tamaro nun büyülü çember adlı romanında çocuklara aktarılmak istenen eğitsel değerler açısından ne gibi ögeler yer almaktadır ve susanna tamaro nun büyülü çember adlı romanında yer alan eğitsel ögeler ile çocuklara eğitim alanında ne gibi farkındalıklar kazandırılmak istenilmiştir gibi temel problem cümleleri tahlil edilerek çözümlenmeye çalışılmıştır . araştırma sonucunda susanna tamaro nun büyülü çember adlı eserinin içeriğinde yer alan eğitsel ögeler ile çocuk okurların bilişsel zihinsel ve devinişsel gelişimlerine olumlu yönde etkide bulunduğu tespit edilmiştir . yapılan araştırma ile eğitim kavramı içerisinde mutlak bir yer tutan çocuk eğitimi ile ilgili alan yazın dahilinde bir farkındalık oluşturması amaçlanmıştır .
dünyada hemen her ülke ya da coğrafyada milletlerin gelişmesi için başat faktörlerden birisi olarak kabul edilen eğitim kavramı terminolojik olarak bireylerin kişilikleri üzerinde istenilen yönde davranış değişikliği olarak tanımlanabilir . birden fazla ulusal ya da uluslararası araştırmacı bilgin tarafından terminolojide ortak bir tanıma varılamaması söz konusu eğitim kavramının çok boyutlu bir yapı sergilediğinin açık bir göstergesi kabul edilmelidir . bu açıdan düşünüldüğünde çocukların farklı yönlerden eğitilerek sosyal birer vatandaş olarak yaşama hazırlanmaları birden fazla yol ile mümkün olmaktadır . söz konusu pedagoji çalışmalarının çocukların eğitilmesine yönelik tutum ve işlevleri yönüyle çocuk edebiyatının eğitici yönünü daha işlevsel bir şekilde ortaya çıkarmaya başlattığı söylenebilir . çocuk eğitimin kendi bünyesi üzerindeki ilk yankılanmasını aile ortamında yaşamaktadır . osmanlı döneminde nabi nin çocuklar için yazdığı ve belirli konularda çocuklara öğütler sunan eseri olan hayriyye bu bağlamda öne çıkan eserlerden birisidir . genel tarama modelleri evren ile ilgili genel bir sonuca ulaşmak amacıyla tüm evrenden ya da evrenin belirli bir kısmı içerisinden seçilecek bir örneklem üzerinden yapılan çalışmaları kapsamaktadır . araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden doküman incelemesi metodu kullanılmıştır . araştırma çerçevesinde susanno tamaro nun yazmış olduğu büyülü çember adlı çeviri romanda yer alan ve çocuklara kazandırılmak istenen eğitimsel değerler nelerdir araştırma elde edilen ve eğitim değeri taşıyan ögeler kendi içerilerinde alt kategorilere ayrılarak detaylı bir şekilde açıklanmıştır . bu unsurlar alt sınıflara ayrılarak tasnif edildiğinde kitap içerisinde bulunan ve çocuk eğitimini hedef alan ve farklı konularda eğitim amacı güden unsurların sosyal eğitim ile ilgili eğitsel ögeler kişisel düşünceler ile verilmek istenen eğitsel ögeler bilimsel eğitim ile ilgili eğitsel ögeler cansız nesneler hakkındaki eğitsel ögeler bir nesne ya da kavramı tanımlayıcı eğitsel ögeler çocuklar hakkındaki eğitsel ögeler eğitim kurumları hakkındaki eğitsel ögeler ve öğüt verme amacı güden eğitsel ögeler oldukları saptanmıştır . jersild e göre çocukluğun en büyük mutluluklarından biri güvenilir yakın bir arkadaş sahip olmaktır yukarıdaki alıntılarda guendy ve rick arasında geçen diyalog ile çocuklara sevgi kavramının niteliksel olarak güçlü bir kavram olduğu ve sevgi kavramının birleştirici özelliği sayesinde sosyal çevre içerisinde yaşayan insan topluluklarının arasına hiçbir zaman onları ayrıştırıcı bir başka unsurun giremeyeceği aktarılmak istenmiştir . guendy nin çevresinde bulunan insanların bağrışmasından olumsuz yönde etkilenerek oğlu rick e sevgi sahibi olması konusunda gizil bir öneride bulunması ve insanlar ya da daha geniş anlamıyla canlılar arasında oluşan sevgi duygusunun geçici bir şey olmadığını söylemesi söz konusu kavramın çocuk eğitimde ne derece önemli bir etken olduğunu kanıtlar niteliktedir . alıntıdaki deyimin birbirini seven insanlar için kullanılması gerektiğini ve ancak bu bağlamda kullanılırsa doğru bir anlam sergileyebileceğini belirten yazar çocuk okurlara söz konusu deyimin anlamını kavratmakta anlam ile beraber gizil olarak dilsel ve kültürel bir eğitim kazandırmaya çalışmaktadır . bu durumun çocuk okurun kendi içinde bir kavram kargaşası yaşamasına ve dolaylı olarak olay örgüsünden kopabilmesine sebep olabileceği söylenebilir . ama kara ve kıllı eli ona dokunmadan rüyası bir balon köpüğü gibi söndü . söz konusu bu durumun dolaylı yoldan çocuğun bilişsel dünyasında potansiyel bir kargaşaya yol açabileceği düşünülebilir . duygular ve duygusal olaylar her bireyin bünyesinde farklı şekillerde bulunmaktadır . çocuk okur kavramın tanımlandığında ortamı göz önüne aldığında benimsetilmek istenen kavramın içerik olarak olumlu anlamlar taşımadığını özümseyeceği ve yaşantısı içerisinde söz konusu kavramı hep ekşi kokulu bir kavram olarak hatırlayarak ondan uzaklaşma yoluna gidebileceği yordanabilir . bir tanesi bile onların planlarını bozmak için yeterlidir . içeriksel açıdan incelendiğinde susanna tamaro nun büyülü çember adlı çeviri çocuk kitabında toplam adet öğüt verme amacı güden bilgilendirici öge kullanımına yer verildiği gözlenmiştir . susanna tamaro nun büyülü çember adlı yapıtı çocuklara kazandırılmak istenen veya kazandırılması planlanan farklı türden eğitsel ögeleri içeriğinde barındıran bir yapıt olarak araştırmamıza konu olmuştur . bu durum aracılığıyla olay örgüsü içerisinde yer alan kahramanları kendisiyle bağdaştıran çocuğun söz konusu eğitsel ögeleri daha kolay anlamlandırabilmesine ve eğitsel iletileri özümseyerek kişilik yapısına olumlu bir farkındalık olarak ekleyebilmesine olanak sağlayacağı düşünülebilir .
639
242
Adana Koşullarında Silajlık Fiğ-Buğday Karışımı Üretiminin Enerji Kullanım Etkinliğinin Belirlenmesi
bu çalışmada adana şartlarında ha lık bir alanda silajlık fiğ buğday üretiminin enerji bilançosu hesaplanmıştır . silajlık fiğ buğday üretiminin hesaplamalarında toprak işlemeden hasada kadar yapılan ve kullanılan her türlü girdilerin miktarları dikkate alınmıştır . elde edilen verilere göre silajlık fiğ buğday üretimi için enerji çıktı girdi oranı . iken özgül enerji miktarı . mj kg ve net enerji . mj ha olarak belirlenmiştir . silajlık fiğ buğday üretim sürecinde enerji girdilerinde en fazla kullanılan . oranında gübre enerjisi olarak hesaplanmıştır . daha sonra sırasıyla tohum enerjisi . ve yakıt yağ enerjisi . ile izlemiştir .
ülkemizde büyükbaş ve küçükbaş hayvanların yem kaynağını doğal meralar tarla üretimi yapılan tarlalardaki bitki artıkları yem bitkileri ve bazı yem bitkilerinden yapılan silaj ürünler oluşturmaktadır . her türlü yem bitkilerinden silaj yapılmakla birlikte mısır sorgum fiğ tahıl karışımları en fazla silaj yapılan bitkilerdir . fiğ baklagiller familyasından olup ot kalitesi bakımından zengin tek yıllık bir yem bitkisidir . yatmış olan fiğ bitkisinde ise hem hasat güçleşir hem de çürümeler ortaya çıkar . bitkiler kullanılmaktadıradana da hem ana ürün hem de ikinci ürün olarak çeşitli ürünler yetiştirilmektedir . yörede silajlık fiğ buğday üretimi kayıtlarına ulaşılamamıştır . çiftçiler sabit üretim alanlarından üretim miktarlarını arttırmak amacıyla daha fazla girdi kullanmaktadırlar . aksi durum üretim girdi maliyetlerini de olumsuz yönde etkilemektedir . toprak sonbaharda çizel ile işlendikten sonra goble ile kez çapraz olarak sürülür . kasım ayında hububat ekim makinası ile fiğ buğday karışımı kg ha fiğ ve kg ha buğday karışmış olacak şekilde ekilir . fiğ buğday karışımının üretiminde enerji etkinliğinin belirlenmesi amacıyla enerji girdileri ve çıktıları hesaplanmıştır . üretimdeki girdilerin ve çıktıların belirlenmesinde girdi ve çıktıların çeşitleri enerji eşdeğerleri tespit edilerek hesaplanmıştır . enerji eşdeğerlerinin hesaplanmasında önceki çalışmalardan faydalanılmıştır . tarım alet makinaları ile tarlada üretim işlemleri sırasında traktör tarafından tüketilen motorinin özgül kütlesi . kg l ve alt ısıl değeri mj kg olarak dikkate alınmıştır . fiğ buğday silajı üretim sürecinde enerji girdi ve çıktısı toplam enerji miktarı ve enerji etkinliği miktarı çizelge te verilmiştir . enerji girdileri içerisinde . oranına karşılık gelen tohum enerji girdisi . mj ha ile en yüksek ikinci sırada yer almıştır . fiğ buğday üretiminde yakıt yağ enerji girdisi . mjha değeri ve . oranına sahip olarak üçüncü sırada yer almıştır . bu çalışmada adana da fiğ buğday silajı üretimi sürecindeki enerji etkinliği değerlendirilmiştir . hesaplamalarla elde edilen verilere göre üretimde girdiler içerisinde en fazla miktarı . gübre enerjisinde tüketildiği hesaplanırken çukurova koşullarında tatlı sorgum üretiminde enerji girdileri bakımından en fazla miktarda . oranında gübre enerjisi oluşturmuştur . türkiye genelinde tarla bitkileri üretimi sürecinde enerji açısından en çok . girdi gübreden kaynaklandığı belirtilmiştir yaldız ve ark . araştırmada gübre kullanım enerjisi oransal olarak önceki çalışmalarla benzerlik göstermiştir . çalışmada tohum enerjisi önceki çalışmalara benzer oranlarda sıralamada yer almıştır . bu çalışmada yakıt yağ kullanım enerjisi . iken bu oran türkiye de tarla bitkileri üretiminde olarak hesaplanmıştır yaldız ve ark . bu oran türkiye de tarla bitkileri üretiminde . gibi bir değere sahiptir yaldız ve ark . makina kullanım enerjisi ülke ortalamasına göre düşük seviyede bulunmuştur .
383
86
Sulu Yetiştirme Koşullarında Ekmeklik Buğday Çeşitlerinin Verim ve Verim Öğeleri ile Bazı Kalite Özelliklerinin Belirlenmesi
bu çalışma bahri dağdaş uluslararası tarımsal araştırma enstitüsünde yılı yetiştirme döneminde ekmeklik buğday çeşidi ile sulu yetiştirme koşullarında tesadüf blokları deneme desenine göre tekerrürlü olarak yürütülmüştür . verim verim öğeleri ve bazı kalite özellikleri incelenmiştir . araştırmada elde edilen bulgular bitki boyu . cm başak uzunluğu . . cm başakta tane sayısı . . başakta tane ağırlığı . . g tane verimi . . kg da bin tane ağırlığı . . g hektolitre ağırlığı . . kg protein oranı . . zeleny sedimantasyon ml ve tane sertliği ise . . aralığında değişmiştir . yapılan istatistiki analizler sonucunda çeşitler arasında önemli farklılıklar bulunmuştur . bitki boyu başakta tane sayısı başakta tane ağırlığı hektolitre ağırlığı bakımından bozkır çeşidi en yüksek değere sahip olmuştur . başak uzunluğu ve bin tane ağırlığı bakımından en yüksek değer demir çeşidinde belirlenmiştir . tane verimi bakımından en yüksek değer yunus çeşidinde belirlenirken en yüksek protein oranı ve en yüksek zeleny sedimantasyon değeri sırasıyla karahan çeşidi ve gün çeşidinde elde edilmiştir .
toplam hasat alanı bakımından dünyada en yaygın yetiştirilen ürün olan buğday kuru ve sulu şartlarda ekmeklik buğdayda yürüttükleri çalışmalarda çevre etkisinin verimde ve kalite özelliklerinde farklılık oluşturduğunu belirlemişlerdir . zeleny sedimantasyon aacc a e göre analiz edilmiştir . bitki boyu bakımından ve başak uzunluğu bakımından çeşitler arasında farklılık istatistiki olarak önemli bulunmuştur . demir gün sönmez ve eraybey çeşitleri deneme ortalaması üzerinde bitki boyuna sahip olmuştur . buğdayda bitki boyunun çeşit farklılıklarına göre değiştiği konuyla ilgili yapılan çalışmalarda da belirlenmiştir . bilgin ve korkut kuşcu kaydan ve yağmur . başaktaki potansiyel tane sayısı sapa kalkma başlangıcı ile çiçeklenme arasındaki dönemde belirlenmektedir . çeşitlerin başakta tane ağırlığı . ile . g arasında değişmiş deneme ortalaması . g en yüksek başakta tane ağırlığı demir ve en düşük değer ise gerek çeşitlerinden elde edilmiştir . konya lokasyonunda yetiştirilen adet ekmeklik buğday çeşidinin ortalama tane verimi ve bin tane ağırlığına ait değerler çizelge te verilmiştir . dolayısıyla bölgelere uygun çeşitlerin belirlenmesine yönelik araştırmalar büyük önem kazanmaktadır sulu ekmeklik buğday genotipi yıllarında konya merkez ve çumra lokasyonlarında iki yıllık ortalamalarına göre bin tane ağırlıklarını gruplandırıldıklarında konya çeşidinin en yüksek göksu çeşidinin en düşük grupta yer aldığını tespit etmişlerdir . hektolitre ağırlığı buğdayın kalitesini belirlemede kullanılan en yaygın ve en basit ölçülerden biridir . çeşitlerin protein oranı . ile . arasında değişmiş deneme ortalaması . olup en yüksek protein oranı değeri karahan çeşidinde ve en düşük değer ise gerek çeşidinde elde edilmiştir . sertlik çeşit özelliği olup çevre şartlarından çok etkilenmeyen bir özelliktir . ekmeklik buğday çeşidi ile kuru koşullarda yaptıkları bir çalışmada çeşitler orta sert grupta yoğunlaşmış olup en sert çeşit dağdaş en yumuşak çeşitleri ise bayraktar ve süzen . olarak belirlemişlerdir . bu çalışmada orta anadolu bölgesine uygun olan ekmeklik buğday çeşidinin sulu koşullarda morfolojik ve bazı kalite özellikleri tespit edilmeye çalışılmıştır . çalışma sonucunda bitki boyu bakımından bozkır ve demir başak uzunluğu demir başakta tane sayısı bozkır ahmetağa ve konya başakta tane ağırlığı demir ve bozkır ve tane verimi bakımından yunus ve ahmetağa bin tane bakımından demir ve konya hektolitre ağırlığı bozkır protein oranı bakımından karahan zeleny sedimantasyon gün tane sertliği özelliğini incelediğimizde bayraktar ve gerek çeşitleri yumuşak grupta yer almışlardır .
537
152
Postmodern Kültürel Tarihyazımı Açısından Tarihsel Belge
. yy ın son çeyreğinde kıta avrupasında ve abd de gelişip ardından dünyaya yayılan postmodern yaklaşım pozitivizmin sosyal bilimler üzerinde kurduğu hegemonyaya karşı sert bir eleştiri teşkil ediyordu . bu eleştiriden nasibini alan . yy tarihçiliği o döneme kadar toplumların ideoloji ve düşünce sistemlerinin totaliter tasavvurları üzerine eğilmekte tarihteki öznelliklerden ziyade nesnelliklerle ilgilenmekteydi . thompson ın deyimiyle o döneme kadar zavallı çorapçıyı ve luddite kumaşçıyı incelemek anlamsız görünmekteydi . onun yerine toplumlardaki geniş kitlelerin düşünce sistemleri üzerinde çalışarak değişimi ve gelişimi bu gelişim içindeki nedenselliği ve modernleşmeyi irdelemek önemli ve fark yaratan şeydi . müspet bilimlerin yanında tarihin ne olduğu sorusu karşısında o döneme kadar çoğu modernist kuram tarihi de müspet bilimlere yaklaştırma çabası içine girmişti . ancak postmodern kültürel yaklaşım tarihin kurgusal doğasına vurgu yaparak dilin ve metnin analizini işaret etmekteydi . çünkü tarihsel anlatıda retoriğin yerinin olmadığını iddia etmek en hafif tabirle naiflikti . diğer yandan postmodern tarih ekonomik altyapının politik ve kültürel üstyapıyı belirlediği gibi yapısalcı yaklaşımların indirgemeci olduğunu ve marks ın tarih tahayyülünün aslında daha çok diyalektiğe dayalı yani daha geçişken bir doğasının olduğunu savunuyordu . tüm bu gelişmelerin karşısında postmodern kültürel tarih zamanla taraftar kazanarak öznelliklerin daha değerli olduğu tarih anlatılarına doğru evrildi . kültür tarihi o döneme kadar kültürü bir çalışma objesi olarak ele alırken postmodern tarih getirdiği bakış açısıyla adına tarihsel belge dediğimiz şeylere belgenin problemli doğasından hareketle kalıntı adını verdi . tarihsel hakikatin var olup olmadığı sorgulandı . bu çalışma bu gelişmeler ışığında önce postmodern kültürel tarihin klasik kültür tarihinden nasıl ayrıştığını gözlemlemeye çalışacak ardından ise tarihte belge kullanımının mümkün olmadığı kanaatini sorgulayacaktır .
başlarından itibaren artık tarih alanında iki farklı eğilimi görmek mümkündür olay merkezli tarihçilik ve buna karşı çıkan bilim merkezli tarihçilik . bu yaklaşım tarihin bilimselleşmesi ile doğrudan bağlantılıdır . fransız ve ingiliz geleneği üzerinde tahakküme sahip civilisation bugünkü anlamına benzer bir biçimde fransız bürokrat ve ekonomist jacques turgot un yazılarında . young ın çalışması ise bir çağın zihniyetini verebilme iddiasındaydı . buna göre tarihsel anlatının geçmişteki olayları olduğu gibi gösterebileceği iddiası hayalden başka bir şey değildir . gerçeklik açıklama yansıtma anlama ikiliğinde postmodern akımlar ikincisini tercih etme eğilimine sahiptir . bugün artık kültürel tarih klasik anlamıyla kültür tarihini ifade etmemektedir . bu yüzden saussure roland barthes ve jacques derrida gibileri erken tarihlerde metnin problemli doğasından hareketle dil bilimi üzerine eğilmişler ve semiyolojiyi kullanarak metnin göstemek istediği şey ile sakladıklarının ayrımına girişmişlerdir . bir nesnenin anlamının yegane sebebi ona o değeri biçen bilincin varlığıdır . bu eserler ele aldıkları dönemde belli figürler üzerine odaklanarak onların öznel çözümlemeleri üzerinden dönemin bağlamını da vermiş olur . tam da bu yüzden e . p . thompson ingiliz işçi sınıfının oluşumu nda ingiliz işçi sınıfını incelerken sınıf kavramını kültürel bir meta olarak gördüğü için işçilerin topyekün bir kategorizasyonuna girişmemiş ingiltere deki irlandalı işçileri bile ingiltere deki göçmenler bağlamında ele almıştır . ancak saussure ün yılında yayımlanan başyapıtında yazdıklarına göre dilbilim aslında daha genel bir bilim olan semiyolojinin sadece bir alt koludur . örnek olarak ağaç kelimesi türkçe bilmeyen insan için herhangi bir şey ifade etmeyecektir . claude levi strauss un amazon kabileleri üzerinde yaptığı çalışmaya benzer bir biçimde araştırmalarda bulunmak üzere geertz de yılında endonezya bali de bulunmaktadır . semiyoloji ve dil biliminden etkilenen postmodern kültürel tarih ya da interdisipliner anlamıyla postmodern kültürel çalışmalar anlaşılacağı gibi öznelliklerin toplum güdümlü düşüncelere göre ağır bastığı bir alandır . yapısalcı tarih tasavvurlarına ilk tepkiler dil bilimciler antropologlar edebiyat eleştirmenleri ve filozoflardan gelmiştir . çünkü belki de bir paradoks oluşturacak şekilde kültürel çalışmaların ortaya çıkışına marksizmin yeniden ve fakat farklı bir biçimde dirilişinin de önemli etkisi olmuştur . ancak batı demokrasilerinde bir türlü sosyalizmin yerleşememesi ve değişen dünya düzeni onun tarihsel açıklamalarına daha fazla taraftar bulmasını sağlamıştı . bu isimlerin ilham aldığı kaynak ise kültürel çalışmalar içerisinde önemli bir akım olan linguistic turn yani dil alanındaki dönüşümdü . larda avrupa daki tarihçiler arasında sosyal tarihsel materyalizm sosyolojik sınıf ve emek süreci üzerinde en azından belli bir noktaya kadar genel uzlaşı mevcuttu . kültürel çalışmalar için kaynakların ve tarihyazımının metinsel doğasını inkar etme kurgu ve gerçeklik arasındaki ayrımın çözüleceğini iddia etmek . . . kaçınılmaz olarak başarısız olacaktır . geçmişteki olayların birbirleri ile olan nedensel ilişkisini sorgulamak saçma mı bu çalışmanın temel önermeleri yani postmodern kültürel tarihin klasik kültür tarihinden ayrı bir çalışma alanı olduğu ve kültürel tarih çalışmasının tarihsel belge ya da kalıntıları reddedemeyeceği üzerine nihai kanaatlerimizi sonuç bölümünde pekiştirmek yerinde olacaktır . çünkü bu çalışmanın önermelerinden biri olan klasik kültür tarihi yeni kültürel tarih arasındaki ikiliğe benzer bir ayrıma burke de dikkati çekmiştir . dahası bu tür çalışmalar postmodern kültürel tarihi gerçek dünyayla ilgisi olmayan havai ve sembolik olmakla eleştirenlerin görüşlerini haklı kılmaktadır .
487
246
Çocukluk Çağı Migren ve Gerilim Tipi Baş Ağrılarının Klinik Özellikleri ve Eeg Bulguları
baş ağrısı çocuklar ve ergenlerde en sık görülen somatik yakınmadır ve polikliniklere başvuruların büyük bir kısmını oluşturmaktadır . çalışmada migren ve gerilim tipi baş ağrısı tanısı konulan çocukların klinik özelliklerinin ve eeg bulgularının değerlendirilmesi amaçlanmıştır . ocak ile aralık tarihleri arasında baş ağrısı yakınması ile ayaktan çocuk nöroloji polikliniklerine başvuran ve baş ağrısı bozukluğunun uluslararası sınıflaması kriterleri temel alınarak migren ve gtba tanısı konulan hastalar çalışmaya alındı ve hastaların verileri retrospektif olarak değerlendirildi . toplam hasta çalışmaya alındı . hastaların yaşları ile yaş arasında değişmekteydi ve yaş ortalaması . . yaştı . hastaların . ü kızdı . hastalar migren ve gtba olarak iki gruba ayrıldı . migren ve gtba grubunda yaşından sonra belirgin olarak kız oranının arttığı gözlendi . aylık baş ağrı atak sayısı baş ağrılarının özellikleri ailede migren öyküsünün varlığı açısından grup arasında anlamlı farklılıklar mevcuttu . eeg çekimi yapılan hastaların . ünde anormal eeg bulguları saptandı ve iki grup arasında anormal eeg bulguları açısından fark saptanmadı . migren koyucu tedavisinde hastalarımızda sıklıkla flunarazin amitriptilin siproheptadin tedavileri kullanıldı ve sıra ile ve etkili olduğu görüldü . çocuklarda görülen tekrarlayan baş ağrıları çocuk ve çocuk nöroloji poliklinikleri için önemli bir hasta yükü oluşturmaktadır . ayrıntılı bir öykü dikkatli genel ve nörolojik muayene ile hastaların büyük bir kısmında tanıya yönlenilebilir . birincil baş ağrısı düşünülen hastalarda ailenin ve hastanın kaygısı da bir ölçüde rahatlatılabilir .
baş ağrısı çocuklar ve ergenlerde en sık görülen somatik yakınmadır . görülme sıklığının yüksek olması çocukların ruhsal fiziksel durumlarını ve okul başarılarını etkilemesi çocuk ve çocuk nöroloji polikliniklerine başvuruların büyük bir kısmını oluşturması nedeni ile önemli bir sağlık sorunudur . yürüttüğü çalışmada yaş arasındaki ergenlerde tekrarlayan baş ağrısı sıklığı . olarak saptanmıştır . kranial görüntüleme teknikleri ve elektroensefalogram gibi nörofizyolojik testler ise gereklilik durumunda kullanılmalıdır . araştırma ankara çocuk sağlığı ve hastalıkları hematoloji onkoloji eğitim ve araştırma hastanesi nde yürütülen retrospektif bir çalışmadır . p değerinin . olması istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi . hastaların yaşları ile yaş arasında değişmekteydi ve yaş ortalaması . . yaştı . migren grubuna baktığımızda yaş ve yaş döneminde kız ve erkek sayılarının oldukça yakın olduğu yaş döneminde ise kızların belirgin derecede arttığı görüldü . migrenli hastalarda baş ağrısı süresi sıklıkla saat arasında sürerken gtba olan grupta dk saat arasında sürmekteydi . migren grubundaki hastalarda okul devamsızlığı oranı da anlamlı olarak yüksek bulundu . gtba grubunda hastada eeg anormalliği saptandı ve bunların tamamı fokal veya jeneralize anormal yavaşlama idi epileptik aktivite izlenmedi . ilk muayenede migren grubundaki hastaların . sine koruyucu tedavi başlandı . yaptığı çalışmada yıllık migren prevalansı gtba prevalansı olarak saptanmıştır . çocuk ve ergenlerde baş ağrısının değerlendirilmesinde ayrıntılı öykü büyük önem taşımaktadır . çocuklarda en sık görülen migren ve gerilim tipi baş ağrılardır . migren tipik olarak haftada bir veya daha az sıklıkla görülmektedir . migren tanı kriterlerinde de belirtildiği gibi saat arasında sürebilmektedir . migren tanı kriterlerinde belirtilen ağrı lokalizasyonunun vasfının eşlik eden bulguların aktiviteyle tetiklenme artma durumunun ve aura varlığının sorgulanması da oldukça önemlidir . öyküden bu özelliklerin sorgulanması ile migren ve gtba ayrımı yapılabilmektedir . bu oranlar ülkemizden daha önce yapılan çalışmalar ile de uyumludur . büyüme parametreleri büyüme geriliğini saptamada yardımcı olur ve kronik bir hastalığın belirtisi olabilir . eeg çekimi yapılan hastanın sadece inda eeg anormalliği saptanmıştır . bu oran gtba olan hastalarında . iken migren grubunda . ol rak bulunmuş fakat gruplar arasında anlamlı bir farklılık saptanmamıştır . yaptığı hastayı içeren çalışmalarında eeg lerin . inin normal olduğu en sık anormallik olarak diffüz veya fokal yavaşlamanın görüldüğü epileptik dalgaların daha az oranda izlendiği bildirilmiştir . literatürde farklı yaş grupları ile yapılan çalışmalarda migrenli çocuk hastalarda flunarazinin etkili ve güvenli olduğu gösterilmiştir .
388
245
GELİŞİMSEL MİNE DEFEKTİ GÖRÜLEN DİŞLERDE REZİN İNFİLTRASYON SİSTEMİNİN RENK MASKELEME ETKİSİ
mine morfogenezi sürekli ve karmaşık bir süreç olup mine matriks proteinlerinin salgılanması ile başlamakta mineralizasyon ve olgunlaşma safhası ile devam etmektedir . ameloblastların aktivitesinin baskılanması sonucu minede pit ve oluklar meydana gelerek gelişimsel mine defektleri oluşmaktadır . bu değişiklik matriks oluşumu ve mineralizasyon aşamalarında meydana gelmektedir . bu aksaklıklar salgılama fazında meydana gelirse mine hipoplazisi olgunlaşma aşamasında meydana geldiği takdirde mine hipomineralizasyonu olarak adlandırılmaktadır . mine kalınlığının etkilendiği hipoplazide minede yatay veya dikey oluklarla beraber sığ ve derin fossalar ve kısmen veya tamamen kayıp mevcuttur . hipomineralizasyon ise minede beyaz veya sarımsı kahverengimsi alanlar şeklinde görülen dokunun translüsensi ile ilgili bir anomalidir . defektlerin yeri hasar veya yaralanma anındaki evreye bağlı olarak sınırları belirgin diffüz opasiteler ve hipoplazi şeklinde klinik görünüm vermektedir . gelişimsel mine defektlerinin hasta açısından oluşturduğu en önemli problem estetiktir ve bu defektlerin görülme sıklığı arasında değişmektedir . bu dönemde direkt indirekt kompozit restorasyonlar kompozit rezin ve porselen veneerler sıklıkla tercih edilen tedaviler olup en az invaziv yaklaşım gerektiren durumlarda ise mikroabrazyon beyazlatma ve rezin infiltrasyon tedavileri de uygulanmaktadır . bireylerin estetik taleplerini karşılamak için en az invaziv yaklaşım gerektiren uygulamalar tercih edilmelidir . gelişimsel mine defektlerinde ortaya çıkabilecek problemler ve estetik kaygının tedavi uygulamaları ile çözümlenmesi önem kazanmaktadır . bu derlemede gelişimsel mine defektleri ve bu defektlerin tedavisinde uygulanan rezin infiltrasyon sisteminin etkisi değerlendirilecektir .
mine morfogenezi sürekli ve karmaşık bir süreç olup mine matriks proteinlerinin salgılanması ile başlamakta mineralizasyon ve olgunlaşma safhası ile devam etmektedir . bu süreç insizal tüberkül kenarlarda başlayıp dişlerin servikal alanlarına doğru ilerlemektedir . mine defektleri etiyolojisinde lokal sistemik genetik veya çevresel faktörler belirtilmesine karşın defektler bu faktörlerin birkaçının birlikte görülmesi ile oluşmaktadır . tek veya bir kaç dişte görülen defektlerde lokal etiyolojik faktörler aranmalıdır . süt dişi çekimi süpernümerer dişlerin çıkarılması yarık damak onarımı ya da distraksiyon osteogenezisi gibi cerrahi işlemlerin de mine defektlerine neden olduğu bildirilmiştir . çevresel faktörlerin mine gelişimi yerine doğrudan ameloblast fonksiyonlarını etkilemesi nedeni ile bu sistemik duraksamalara neden olduğu düşünülmektedir . kurşun civa bisfenol a gibi çevresel ajanlar antikanserojen ajanlar ve tetrasiklin gibi bazı ilaçlar gelişimsel mine defektlerinden sorumlu tutulmuştur . benzer etkiye neden olan diğer elementlerden biri olan stronsiyumun fazla flor alımından kaynaklanan mine hipomineralizasyonuna benzer klinik görünüme neden olduğu belirtilmektedir . ayrıca minede diffüz beyaz krem renklenmelere d vitamininin fazla alınması difosfonat ve poliklorlu bifenil gibi kimyasalların yüksek seviyelere artışı neden olmaktadır ve başlangıç çürük lezyonlarının tedavisinde farklı asit sistemlerinin mine yüzeyi üzerine etkisi ve farklı adeziv sistemlerinin penetrasyon özelliği değerlendirilmiştir jel dakika süre ile kullanılmakta yüzey . asit uygulamasının üretici firma tarafından en fazla kere tekrar edilmesi önerilmiştir . basamakta yer alan ıcon dry yüzey kurutma işlemini kolaylaştırmak için uygulanmaktadır ve etanol içermektedir . yapılan çalışmalarda restoratif materyalin tegdma içeriğinin artması ile su emiliminin arttığı genel mekanik özelliklerinin azaldığı ve renk stabilitesinde azalmaya neden olabileceği ileri sürülmüştür . meyer lueckel ve paris a . ilk uygulama sonrasında malzemenin büzülmesi ile oluşabilecek alan nedeni ile tıkanmanın sağlanması için ikinci bir uygulama gerektiği araştırmacılarca vurgulanmıştır . travmaya bağlı hipomineralizasyon olgularında travmanın farklı şiddette olması nedeniyle hasta tarafından kabul edilebilir renk değişikliği elde edilmiştir muñoz ve ark . gelişimsel mine defektlerine rezin infiltrasyon sistemi uygulamalarında lezyonların yapısal özellikleri göz önünde bulundurularak uygulama yapılması önerilmektedir .
501
207
Prepartum Dönemde Sütçü İnek Rasyonlarına Anyonik Tuz İlavesinin Metabolik Profil, Peripartum Hastalıklar ve Gebelik Oranı Üzerine Etkisi
bu çalışma prepartum dönemde sütçü inek rasyonlarına anyonik tuz ilavesinin metabolik profil peripartum hastalıklar ve gebelik oranı üzerine etkilerini belirlemek amacıyla yürütülmüştür . kırk beş baş holstein ırkı inek gebeliğin son haftasından başlayarak vücut kondüsyon skorları benzer olan gruba ayrılmıştır . prepartum dönemde gün süreyle kontrol grubuna anyonik tuz içermeyen toplam karışım rasyon yedirilirken muamele gruplarından birine g gün inek mgcl diğerine ise g gün inek mgso ilave edilen tmr verilmiştir . postpartum dönemde tüm gruplar tek bir toplam karışım rasyonla beslenmiştir . postpartum . günden sonra gruplardaki ineklere presynch ovsynch senkronizasyon protokolü uygulanmış ve sabit zamanlı tohumlama yapılmıştır . çalışma postpartum . haftada sonlandırılmıştır . toplam karışım rasyon içerisine mgcl ilave edilen grupta mgso ilave edilen ve kontrol grubuna nazaran süt verimi artmıştır . anyonik tuz ilavelerinin serum ast ve alt konsantrasyonlarını azalttığı serum glukoz hdl ıgg ca ve mg konsantrasyonlarını arttırdığı belirlenmiştir . grupların sağlık ve üreme performanslarının benzer olduğu saptanmıştır . sonuç olarak prepartum dönemde tmr içerisine anyonik tuz ilave edilmesinin süt verimi ve kan biyokimyasında değişimlere yol açabileceği söylenebilir .
sütçü ineklerde doğumdan önceki hafta ile doğum sonraki ilk haftayı kapsayan dönem geçiş dönemi olarak tanımlanmaktadır . geçiş döneminde yaşanan klinik ve veya subklinik metabolik hastalıklar nedeniyle oluşan ekonomik kayıpların yüksek olduğu bildirilmiştir . ancak bağırsak böbrek ve kemiklerin yukarıda belirtildiği gibi ca gereksiniminin kat artışına adaptasyonları zaman almaktadır . kanın alkali olmasının nedeni rasyon katyon düzeyinin yüksek olmasıdır . anyonik tuz olarak ca mg ve nh un klor veya sülfatlı tuzları kullanılabilmektedir . deneme gruplarının oluşturulması hayvan materyali tahminlenen buzağılama tarihi laktasyon sayısı önceki laktasyon süt verimi ve vücut kondüsyon skoru bakımından benzer olacak şekilde deneme gruplarına dağıtılmıştır . prepartum ve postpartum dönemde kullanılan tmr lara ait hammadde ve besin maddelerinin kompozisyonu çizelge de verilmiştir . araştırma süresince yemliklerde düzeyinde tüketilmeden kalan yem olması sağlanmıştır . daha sonra ön karışım yemleme vagonunda bulunan tmr içerisine ilave edilerek son karıştırma işlemi gerçekleştirilmiştir . gebe olmayan ineklere pgf α enjeksiyonundan gün sonra gnrh enjeksiyonu uygulanarak resenkronizasyon yapılmış ve bu inekler saat sonra tekrar tohumlanmıştır . veri toplama ve analizler ineklerin vks değişimleri haftalık olarak bireysel düzeyde tespit edilmiştir . ineklere ait günlük süt verimleri işletmenin bilgisayar kayıtlarından yararlanılarak tespit edilmiştir . bireysel kan örnekleri araştırma süresince haftada bir kez sabah yemlemesinden saat sonra alınmıştır . araştırma süresince deneme gruplarında hipokalsemi retensiyo sekundinarum metritis ketozis ve abomasum deplasmanı takip edilmiştir . araştırma bitiminde yem değirmeninde öğütülen örneklerde kuru madde ham yağ ve ham kül analizleri aoac nin bildirdiğine göre yapılmıştır . yem örneklerinin nitrojen içeriği n analizörde saptanmış bulunan değerler . ile çarpılarak ham protein hesaplanmıştır . ınc . abd belirlenmiş bu analiz için ticari kit ve serbestlik derecesinin belirlenmesinde ise kenward rogers kullanılmıştır ile uyum içerisindedir . van dijk ve lourens yaptıkları çalışmada rasyon dcad düzeyinin meq g kuru madde ye düşürülmesi durumunda multipar sütçü ineklerin serum ca konsantrasyonlarının kontrol grubuna göre yüksek olduğunu bildirmiştir . karaciğer enzimlerinin serum ya da plazma konsantrasyonlarının yüksek olması karaciğer ya da kaslarda olumsuzluklar yaşandığını işaret edebilmektedir seifi ve ark . ancak rasyona anyonik tuz ilave edilmesi peripartum sağlık ve üreme performanslarında önemli bir değişikliğe yol açmamıştır .
430
168
Yetişkin Kariyer Endişeleri Ölçeği Kısa Formu: Türkçeye Uyarlama, Geçerlik ve Güvenilirlik Çalışması
bu çalışmanın amacı yetişkin kariyer endişeleri ölçeği kısa formunun türkçeye uyarlanması ve psikometrik özelliklerinin incelenmesidir . araştırmanın örneklemini bir devlet üniversitesinde lisans eğitimine devam eden öğrenci oluşturmaktadır . doğrulayıcı faktör analizi bulguları orijinal faktör yapısına paralel olacak şekilde dört faktörlü modelin iyi uyuma sahip olduğunu ortaya koymuştur . eşdeğer ölçek geçerliği sonucunda ise ykeö kf nin alt ölçekleriyle öğrenci kariyer yapılandırma envanteri nin alt ölçekleri arasında pozitif yönde anlamlı korelasyonlar saptanmıştır . ykeö kf nin keşfetme yerleşme sürdürme ve geri çekilme alt ölçekleri için cronbach alfa güvenilirlik katsayısı sırasıyla . . . ve . olarak bulunurken tüm ölçek için . olarak bulunmuştur . madde toplam korelasyon değerlerinin ise . ile . arasında değiştiği görülmüştür . sonuç olarak ykeö kf üniversite öğrencilerinin kariyer endişelerini değerlendirmede kullanılabilecek geçerli ve güvenilir bir ölçme aracıdır .
değişen ve gelişen dünyaya uyum sağlayabilmek günümüz dünyasında önemli konulardan biri durumuna gelmiştir . woodd ise rol kavramından daha çok kişisel tecrübelere vurgu yaparak kariyeri kişinin yaşamı boyunca geçirdiği deneyimler ve maceralar bütünü olarak tanımlamaktadır . kariyer endişeleri bir kişinin kariyer gelişimi için önemli ve gerekli olduğunu düşündüğü yaşantıları yönetme konusundaki endişeyi temsil etmektedir . bu nedenle kariyer endişeleri sadece yaşa özgü gelişimsel görevlerin yerine getirilmesiyle ilgili değil aynı zamanda sosyal beklentilerin karşılanması ya da kişisel hedeflere ulaşabilmesiyle de ilişkilidir . ingilizceye çevrilen bu form değerlendirilmek üzere ölçeği geliştiren araştırmacıya ulaştırılmış ve araştırmacı tarafından maddelerin uygun olduğu belirtilmiştir . bu üniversitede eğitim öğretim yılında lisans eğitimine devam eden öğrenci sayısı . dir . son aşamada ise fakültelerdeki öğrenci ve şubelerin belirlenmesinde ulaşılabilir örnekleme yöntemi kullanılmıştır . ölçekten alınan puanların artması artan kariyer endişesine işaret etmektedir . mevcut çalışmaya ilişkin etik kurul onayı ilgili üniversitenin eğitim bilimleri enstitüsünden . . tarihinde alınmıştır . sırasal yanlılıktan kaçınmak için katılımcıların yarısına ilk önce ykeö kf uygulanırken diğer yarısına ise ilk önce ökye uygulanmıştır . araştırmadaki kayıp veriler elde edilen tüm verilerin lük bir kısmını oluşturmuştur . little s mcar testi sonucunda kayıp verilerin rastgele olarak dağıldığı görülmüştür . ancak doğrulayıcı faktör analizinden önce tek yönlü normallik ve çok yönlü normallik varsayımlarının karşılanıp karşılanmadığı incelenmiştir . eşdeğer ölçek geçerliğinde benzer yapılar arasındaki ilişkiler incelenmektedir . ilk dfa sonucunda elde edilen uyum iyiliği indeksleri şu şekildedir χ² . sd χ² sd . gfı . cfı . rmsea . srmr . . bu analiz sonucunda sırasıyla madde ve un sürdürme boyutundaki ave değerinin . nin altında kalması nedeniyle analizden çıkarılması önerilmiştir . eşdeğer ölçek geçerliği için ykeö kf ve ökye arasındaki ilişki pearson korelasyon analizi ile incelenmiştir . tablo te görüldüğü gibi ykeö kf toplam puanı ile ökye toplam puanı arasında ve her iki ölçeğe ilişkin alt ölçekler arasında pozitif yönde anlamlı ilişkiler bulunmuştur . ölçeğin keşfetme yerleşme sürdürme ve geri çekilme alt ölçekleri için ise cronbach alfa katsayısının sırasıyla . . . ve . olduğu tespit edilmiştir . üç maddeli sürdürme alt ölçeğinin maddeleri için ise bu değerlerin . ile . arasında değiştiği belirlenmiştir . perrone ve diğerleri tarafından geliştirilen maddelik kısa formun henüz başka bir dile uyarlamasının yapılmamış olmasına rağmen super ve diğerleri tarafından geliştiren maddelik ölçeğin farklı kültürlere uyarlanmasıyla ilgili çalışmalarda ölçeğin dört faktörlü yapıdan oluştuğu doğrulanmıştır . yapı geçerliğiyle ilişkili olarak uyum indekslerinin iyileşmesi için maddenin ölçme aracından çıkartılması gerekmiştir . sektörümdeki yeni yöntemlere ilişkin toplantılara ve seminerlere katılmak . iş yaşamında insan davranışlarını kültürlerarası karşılaştırmalı olarak incelediği araştırmasında bireycilik toplulukçuluk özellikleri açısından karşılaştırıldığında amerika nın puan ile en bireyci toplum olduğu türkiye nin puan ile orta düzeyde bireyci ve yüksek düzeyde toplulukçu bir toplum olduğu bulunmuştur . bu nedenle yetişkin grupla da ölçeğin geçerlik ve güvenilirlik çalışmasının yapılması önerilmektedir .
453
124
Aspir küspesinin tavuklarda performans, yumurta kalite özellikleri, yumurta sarısı yağ asitleri ve kolesterol düzeyine etkisi
bu araştırmada aspir küspesinin tavukların performans parametreleri yumurta kalite özellikleri yumurta sarısı yağ asitleri ve kolesterol oranına etkileri incelenmiştir . tesadüf parselleri deneme deseninde yürütülen araştırmada farklı oranlarda ak içeren altı muamele grubunun her birinde şer tekerrür olmak üzere haftalık yaşta toplam adet kahverengi yumurtacı lohmann ırkı tavuk kullanılmıştır . yem ve su ad libitum olarak verilmiş günlük toplam aydınlatma süresi . saat olarak uygulanmıştır . dokuz hafta süren araştırmada ak nın farklı dozları canlı ağırlık yem tüketimi yem dönüşüm oranı yumurta verimi yumurta ağırlığı şekil indeksi ak indeksi sarı indeksi kabuk ağırlığı kabuk kalınlığı kabuk kırılma direnci haugh birimi sarı ağırlığı sarı yağ oranı ve sarı renk değerlerini etkilememiştir . ancak yumurta sarısı kolesterolü yumurta sarısı toplam doymuş yağ asitleri ve toplam doymamış yağ asitleri miktarı üzerine ak nın farklı dozlarının etkisi önemli olmuştur . bu araştırma sonuçlarına göre performans ölüm oranı ve yumurta kalitesine herhangi bir olumsuz etkisi olmaksızın ak nin yumurtacı tavukların rasyonlarında oranına kadar kullanılabileceği görülmüştür .
aspir tohumu yağlı tohum bitkilerinden birisi olan aspir tek yıllık ve otsu yapıda olup papatyagiller familyasının bir üyesidir . günümüzde ise aspir bitkisi yağından yararlanmak ve farklı endüstriyel amaçlar için yetiştirilmektedir . diğer yağlı tohum küspelerine göre vitamin profili daha zayıf olan ak nın iyi bir biyotin riboflavin ve niyasin kaynağı olduğu ve sk ya göre . kat daha fazla demir içerdiği bildirilmiştir . kanatlıların beslenmesinde kullanımı önem arz eden enerji kaynaklarından birisi de yağlı tohumlardır . tuzlu topraklara uygulanan silisyum tuzları sodyum silikat şeklinde bağlayarak bitki tarafından alınan na miktarını ve bitkilerde oluşacak tuz hasarını yani tuz stresini azalmaktadır . tarımda hızla artan tuzluluk probleminin çözümüne küçükte olsa bir katkı sağlamak amacıyla düzenlenen bu çalışmada tuz stresinden etkilenme potansiyeli yüksek hassas bir bitki olan biberin tuzluluğa direncini arttırabileceğini düşündüğümüz hem organik hem de inorganik bazı bileşikleri test ederek biber bitkisinin verdiği karşı yanıt araştırılmıştır . tüm araştırma süresince lohman ırkına ait yetiştirme önerilerine göre hareket edilmiştir . toz formundaki yemler bireysel yemliklerde sunulmuş su ad libitum verilmiştir . toz formundaki yemler bireysel yemliklerde sunulmuş su ihtiyacı nipel suluklar ile sağlanmıştır . altmış üç günde tamamlanan çalışmada haftalık yaşta toplam adet lohman ırkı kahverengi yumurta tavuğu kullanılmıştır . çalışmada kullanılan ak ya ait gerekli kimyasal analizler yapılmıştır . iç dış kalite özelliklerini belirlemek için çalışmanın ve . haftalarında toplam kez yumurta toplanmış ve analizleri yapılmıştır . sarı ve ak yüksekliği üçayaklı mikrometre sarı çapı ak uzunluğu ve ak genişliği ise hassas dijital göstergeli kumpas ile ölçülmüştür . yumurta sarı renginin belirlenmesinde renk yelpazesi kullanılmıştır . bu çalışmada kullanılan ak miktarları tavukların canlı ağırlık değişimlerini etkilememiştir . bu sonuç soya küspesi yerine ak içeren rasyonlarla beslemenin yumurta tavuklarının yem tüketimlerine etkisinin olmadığını bildiren çalışmalarla metiyonin . bu çalışmada elde edilen yumurta sarı indeks değerleri ile arasında gerçekleşmiştir . tavukların dışardan yemlerle almak zorunda oldukları ve büyük ölçüde yumurta sarısında depoladıkları toplam karotenoidlerin dan daha fazlasını lutein ile zeaksantin oluşturur olmuştur .
447
172
HAVZA ÖLÇEĞİNDE BAZI EKOHİDROLOJİK KARAKTERİSTİKLER İLE ARAZİ KULLANIM İLİŞKİLERİNİN ARAŞTIRILMASI: BERTİZ ÇAYI YAĞIŞ HAVZASI ÖRNEĞİ
doğal ekosistemlerin yapı ve fonksiyonlarının araştırılması ve birbirleriyle olan ilişkilerin ortaya konulması sürdürülebilir planlama ve yönetim için gerekli temel verilerin elde edilmesinde önemli bir aşamadır . bu araştırma bertiz çayı havzasında dere akımları üzerinde etkili olan bazı fizyoğrafik toprak ve hidrolojik özellikleri ile farklı arazi kullanımları arasındaki ilişkileri ortaya koymak amacıyla yürütülmüştür . araştırma alanı kahramanmaraş ili sınırları içerisinde yer alan bertiz çayı havzasıdır . araştırma kapsamında alanının fizyoğrafik karakteristikleri bazı toprak özellikleri ve bazı hidrolojik özellikleri ortaya konulmuştur . havzasının ortalama yüksekliği m ve ortalama eğimi olarak tespit edilmiştir . bertiz çayı yağış havzasının i orman i tarım ve si mera arazisidir . erozyon eğilim indeksi olarak dispersiyon oranı ve kolloid nem ekivalanı değerleri her üç arazi kullanım şeklinde de sınır değerlerin üzerinde olduğu tespit edilmiştir . havza toprakları genel olarak erozyona duyarlıdır . bu durum yarı kurak iklim tipine sahip alanda olumsuz fizyoğrafik özelliklerle beraber bitki örtüsünün çok zayıf karakterde olmasından kaynaklanmaktadır . hidrolojik özellik olarak araştırma alanı için form katsayısı ve dairesellik oranı olarak tespit edilmiştir . alanda bulunan adet derenin sıklık değeri ve drenaj yoğunluğu ise olarak belirlenmiştir . çalışma alanı içerisindeki drenaj yoğunluğu havzada oluşabilecek ani akımları kısa sürede deşarj edebilecek yeterlilikte olmadığı tespit edilmiştir . akarsuların aşındırma güç ve kabiliyetleri oldukça fazladır . havzadaki sediment taşınımını engellemek ve topraktaki erozyon duyarlılığını azaltmak için mevcut bozuk ormanlar rehabilite edilmeli optimal arazi kullanım planları hazırlanmalı ve yanlış arazi kullanımlarına izin verilmemelidir .
havza karakteristiklerinin tanımlanması ve birbirleriyle olan ilişkilerinin belirlenmesi doğal kaynakların sürdürülebilirliği açısından temel veri setlerinden bazılarıdır . farklı arazi kullanımında olan topraklar çeşitli faktörlerin etkileri altında meydana gelmekte ve meydana gelişlerinde baskın olan faktörlerin baskınlık ölçümlerine göre özellikleri tarafından birbirlerinden önemli derecede farklılık oluşturmaktadırlar . çalışma alanı . ölçekli topoğrafik haritalardan m c m a m a ve m d paftaları içerisinde kalmaktadır . araştırma alanında kahverengi orman toprağı gibi büyük toprak gruplarına ait topraklar bulunmaktadır . kahramanmaraş bertiz çayı yağış havzasına ait toprak numunelerinin bazı fiziksel kimyasal ve hidrolojik karakteristikleriyle beraber erozyon derecelerini tespit etmek amacıyla kahramanmaraş ili arazi varlığı haritasından yararlanılarak farklı arazi kullanım şekilleri dikkate alınmıştır . bertiz çayı yağış havzasının ortalama rakımı m olarak tespit edilmiştir . eğim havza yönetiminde hem hidrolojik hem de su erozyonu açısından doğrudan etkili bir faktördür . havzaya ait eğim sınıflarını belirten harita şekil te verilmiştir . araştırma alanının eğim haritasından elde edilen verilere göre havzanın yaklaşık olarak ının aşırı dik ve sarp eğime hakim olup ortalama eğim olarak belirlenmiştir . alanın bu denli yüksek eğimli olması erozyon ve sedimentasyon sorununuda beraberinde getirmektedir . eğimin fazla olması havzanın drenaj yoğunluğu ile dere frekansını yükseltmekte bununla birlikte yağışın süratle yüzeysel akışa geçtiğini belirtmektedir . brown hofer ıves ali ve benjaminsen . düşük eğimli alanlarda sel sularının stabilize edilmesi maksimum deşarjları düşürmekte fakat hidrograf süresinin uzamasına yol açmaktadır . . hipsometrik eğri bir alana ait yükseklik dağılımını göstermektedir . bir havzada üst topraklar dış etkilerle özellikle insan müdahalesiyle önemli ölçüde değişime uğrayabilmektedir . permeabilite değerinin mera ve orman topraklarında daha düşük olmasının nedeni bu tür alanlarda yoğun hayvan otlatması yapılması nedeniyle üst toprağın yer yer sıkışmış olmasından kaynaklanabilir . dispersiyon oranlarının havzadaki tüm arazi kullanım şekillerinde den fazla bulunduğu bu nedenle toprakların erozyona hassas olduğu tespit edilmiştir . yapılan anova testlerine göre toprakların üst derinlik kademelerinde ortalama su tutma kapasitesi tane yoğunluğu boşluk hacmi ve hacim ağırlığı karakteristiklerine göre orman tarım ve mera arazilerinde bulunan topraklar arasında istatistiki anlamda önem seviyesinde farklılık tespit edilmezken kil kum toz ph permeabilite organik madde kolloid nem ekivalanı ve dispersiyon oranı bakımından istatistiki anlamda bir farklılık belirlenmiştir . buna karşılık kil gibi ince kolloidal fraksiyonlar taşınmaya karşı dirençsiz ama çözülmeye karşı dirençlidirler . arazi kullanım şekillerinin üçünde de dispersiyon oranı değerleri erozyon eğilim sınır değerinden yüksek olması çalışma alanı topraklarının genel kısmının erozyona duyarlı olduğunu göstermiştir . yapılan değerlendirmede en düşük dispersiyon oranı değeri orman topraklarında en yüksek değer de tarım topraklarında çıkmıştır . havzadaki mevcut ormanlar korunmalı ve yamaç tarım arazilerinde de toprak koruyucu önlemler alınarak tarım yapılmalıdır . araştırma alanının ortalama eğimi ün üzerinde olduğundan havzada toprak koruma önlemleri alınmadan tarımsal faaliyetler yapılmamalıdır .
459
265
Farklı Polen Kaynakları ile Tozlanan Alphonse Lavallée Üzüm Çeşidinde Tane Büyüme Seyri ve Tane Şekil İndeksi
üzüm tanesinin çift sigmoid büyüme eğrisine etki eden genetik ve çevresel faktörler üzerine oldukça fazla araştırma bulunmaktadır . ancak literatür incelemelerine göre farklı tozlayıcıların ana çeşide ait tanelerin büyüme seyrine etkisi üzerine yeterli düzeyde araştırma bulgusuna ulaşılamamıştır . bu çalışmada farklı polen kaynakları ile tozlanan alphonse lavallée üzüm tanelerinin boyu ve eni günlük aralıklarla ölçülerek farklı polen kaynaklarının tane büyüme eğrisi ve tane gelişim aşamaları üzerine etkileri araştırılmıştır . elde edilen çift sigmoid tane büyüme eğrilerinin farklı polen kaynaklarına göre yapısal olarak büyük oranda benzediği ancak farklı büyüme aşamalarına geçiş sürelerinin tozlayıcılara göre farklı olduğu belirlenmiştir . örneğin tane büyümesinin en hızlı olduğu birinci gelişme aşaması kendileme yapılan tanelerde yabancı çeşitlerle tozlananlar göre gün daha kısa sürmüştür . korelasyon analizlerine göre . ile . c arasında değişen çevre sıcaklığı çift sigmoid eğriyi önemli derecede etkilememiştir . farklı tozlayıcılar tane şekil indeksini önemli derecede etkilememiştir .
bahçe bitkilerinde meyve ya da tanenin zamana bağlı büyüme grafiği türe özgü niteliktedir çeşitlere ekoloji ve azda olsa bakım işlerine göre değişebilir sert çekirdekli meyve türlerindeki meyve ve üzümlerdeki tane gelişimi eğrisi çift sigmoid gerçekleştirilmiştir . sağlıklı bir karşılaştırma gerçekleştirilebilmesi için salkım gücüne bağlı olarak her salkımda adet sağlıklı dişi organ bırakılmıştır . tane tutumundan yaklaşık hafta sonra izolasyon keseleri kaldırılmıştır ile saatlik olarak kaydedilmiştir . araştırma süresince sera iç ortamında ölçülen sıcaklık ve nem değerleri şekil de sunulmuştur . tane büyüme hızının en yavaş olduğu temmuz arasında sıcaklık ve nem değerleri sırasıyla . c ve olarak belirlenmiştir . bu rakamlar araştırmalarda tane büyümesi için ideal olarak nitelendirilen değerler arasında bulunduğundan araştırmanın sıcaklık ve nem bakımından uygun şartlarda yürütüldüğü düşünülmektedir . üzümlerde tanelerin inç çapına ulaştığı dönem tane tutum dönemi olarak ifade edilmektedir . tane tutumunu takiben yapılan ilk ölçümlerde en yüksek tane boyu değeri alphonse lavallée x tarsus beyazı melezleme kombinasyonunda saptanmıştır . bu kombinasyonu sırasıyla alphonse lavallée x trakya ilkeren ve alphonse lavallée x serbest tozlanma melezleri izlemiştir . bu ölçüm tarihinde tane eni değerlerine göre sıralama alphonse lavallée x tarsus beyazı alphonse lavallée x trakya ilkeren alphonse lavallée x pembe çekirdeksiz serbest tozlanma ve kendileme şeklinde olmuştur . bu tarihten itibaren yapılan ölçümlere göre tüm gruplara ait tanelerin gelişim hızının önemli derecede azaldığı belirlenmiştir . günler arasında son derece yavaş bir tane büyümesi saptanmıştır . tane tutumundan gün sonra tüm gruplarda ane büyüme hızı tekrar artmıştır . birinci gelişme dönemi gün olarak en kısa süren aşama olmakla birlikte tane büyümesinin oransal olarak en fazla gerçekleştiği dönem olmuştur . hava sıcaklığındaki değişimlerin tane büyüme seyrine muhtemel etkilerinin belirlenmesi amacıyla yapılan korelasyon analizlerine göre araştırma süresince . ve . c arasında değişen ortam sıcaklık değerleri ile tane boyu ve eni değerlerindeki değişimler arasında önemli bir ilişkinin olmadığı saptanmıştır . tane şekil indeksi bulguları genel olarak göz önünde bulundurulduğunda değerlerin birbirine oldukça yakın olduğu ve bu nedenle farklı polen kaynaklarının tane şeklini önemli derecede etkilemediği söylenebilir . alphonse lavallée üzüm çeşidi ile yürütülen bu araştırmanın genel sonuçlarına göre farklı tozlayıcıların ertkisi altında çift sigmoid tane büyüme eğrilerinin yapısal olarak büyük oranda benzediği farklı tane büyüme aşamalarına geçiş süreleri bakımından tozlayıcıların etkileri arasında farklılıklar olduğu . ile . c arasında değişen gündüz ortalama sıcaklığının çift sigmoid tane büyüme eğrisini önemli derecede etkilemediği ve tane şekil indeksinin tozlayıcılara göre önemli derecede değişmediği saptanmıştır .
534
140
Süleyman Demirel Üniversitesi Öğretim Elemanları ve Öğrencilerinin Yerleşke İçindeki Rekreasyonel Talep ve Eğilimleri
günümüzde üniversite yerleşkeleri eğitim öğretim ve bilimsel çalışmalarının yürütülmesi yanı sıra rekreasyonel sosyal ekolojik ve ekonomik açısından çok yönlü işlevleri ile önemli yaşam mekanlarıdır . bu çalışmada süleyman demirel üniversitesi öğretim elemanları ve öğrencilerinin yerleşke içinde rekreasyonel eğilimleri ve taleplerinin belirlenmesi amaçlanmıştır . çalışmada sdu fakültede görev yapan akademisyen ve toplam öğrenciye tesadüfi olarak anket yöntemi ile veriler elde edilmiş ve veriler sayısal yüzdeleri ve istatistiki olarak birbirleriyle ilişkisi ortaya konulmuştur . sonuçta sdu yerleşkesinin rekreasyonel açısından önemli bir potansiyele sahip olduğu genelde hafta içinde ortalama veya gün rekreasyonel faaliyetlere katılımın gerçekleştiği belirlenmiştir . yerleşke içinde yüksek oranda taleplerin olmasına rağmen rekreasyonel mekanların ve etkinliklerin nitelik ve nicelik açısından yetersiz olduğu ve yönetim organizasyonu açısından istenilen düzeyde olmadığı ortaya çıkmıştır . sdu yerleşkesinde en çok talep edilenler çok amaçlı çarşı konseptinde mekanlar kafe ve restoran oyun alanları konser oditoryum vb . sosyal ve kültürel mekanlar dış mekan oturma ve dinlenme alanları koşu ve bisiklet yolları vb . olarak belirlenmiştir .
modern toplumlarda sosyal ekonomik kültürel teknolojik ve siyasal gelişmelere paralel olarak rekreasyon ve serbest boş zaman kavramları önem kazanmakta ve insan yaşamında önemli bir rol üstlenmektedir . ingilizce leisure latince izinli veya özgür serbest anlamına gelen licere kelimesinden türemiştir . ilki sosyal destek sağlaması ikincisi kendi hür iradesini ortaya koyabilme inancı üzerindeki artırıcı etkisidir . kişisel yönden fiziki sağlık gelişiminin yaratılması ruh sağlığı kazandırılması insanı sosyalleştirmesi yaratıcılık kişisel beceri ve yeteneğini geliştirmesi çalışma başarısı ve iş verimine etkisi ekonomik hareketlilik insan mutlu etmesi toplumsal yönden ise toplumsal dayanışma ve bütünleşmeyi sağlaması ve demokratik toplum yaratılması rekreasyona duyulan ihtiyacın nedenlerinden bazılarını oluşturmaktadır . bu faktörler rekreasyona katılım açısından da çok önemlidir . bu yararlar şöyle gruplandırılabilir kişisel yararlar bedensel ruhsal sosyal psikolojik ve yaratıcılık bakımından aktiflik sağlar ruhsal ve fiziksel sağlık gelişimi yaratır bireye kendini ifade etme imkanı verir yeni bilgi beceri ve deneyimler kazandırır yaratıcı gücü geliştirir bireyi sosyalleştirir bedensel ve ruhsal dinlenmeyi sağlar çalışma başarısı ve iş verimini arttırır . günümüzde üniversite yerleşkeleri eğitim öğretim ve bilimsel çalışmalarının yürütülmesi yanı sıra rekreasyonel sosyal ekolojik ve ekonomik çok yönlü işlevleri ile önemli yaşam mekanları konumundadır . genel bir yaklaşımla rekreasyon özellikle üniversite personeli ve öğrencileri için akademik eğitimin bir parçası ve yaşamsal ihtiyaç olarak kabul görmektedir . üniversitenin kendine özgü eğitim politikası yerleşkenin konumu ve özellikleri tasarımcıların ya laşımları ve kullanıcıların beklentileri de planlamalarda önem taşıyan diğer önemli hususlardandır . elde edilen bulgular doğrultusunda sdü yerleşkesinin mekansal planlama tasarımı ve yönetimine yönelik karar vericilere rehber niteliğinde katkı sağlaması amaçlanmıştır . üniversite spor bilimleri alanındaki altyapı ve imkanları nedeniyle ısparta ulusal ve uluslararası sporcuların tercih ettiği yerlerden birisi konumundadır . öğrencilerin ise ü lisans öğrencilerinden seçilmiştir . rekreasyonel etkinliklerin temel amacı ne olmalıdır sorusuna öğretim elemanlarının ü mutlu etmeli ve yaşama anlam katmalı derken sı dinlenme eğlenme huzur sağlamalı si ise stres atmada ve rahatlamada yardımcı olmalı si ise boş zamanları verimli ve kaliteli bir şekilde gerçekleştirmeli şeklinde belirtmişlerdir . gibi oyunlar oynayarak ü ise müzik dinleyerek vakit geçirdiklerini belirtmişlerdir . terzioğlu ve yazıcı üniversite öğrencilerinin boş zamanlarını değerlendirme anlayış ve alışkanlıkları ile ilgili atatürk üniversitesi nde gönüllü ile yaptıkları çalışmada öğrencilerin çok fazla boş zamanlarının olduğu ancak bunu çok etkin değerlendiremedikleri bütün öğrencilerin boş zaman ve sporu bedensel ve zihinsel gelişim aracı olarak görme düşüncesinde birleştiği belirlenmiştir . yerleşke içerisindeki mekansal ulaşımın yetersiz olması rekreasyonel etkinliklere olan talebin düşük olmasına neden olan diğer bir sorundur . ayrıca yerleşke içinde serbest zamanların etkin kullanmaya vakitlerinin yeterli olduğu ancak nasıl kullanılması gerektiğini bilmedikleri de görülmektedir . yerleşke içerisindeki mekansal ulaşılabilirlik konusunda öğretim elemanlarının ü ulaşımın yetersiz olduğunu öğrencilerin ı ise kısmen yeterli olduğunu belirtmiştir . öğrenciler ise i çok amaçlı çarşı merkezi si kafe ve restoran i ise hobi ve öğrenci kulüplerinin gibi olmasını belirtmişlerdir . sonuç olarak sdu öğretim elemanları ve öğrencilerinin yerleşke içinde serbest zamanlarını daha çok kapalı mekanlarda geçirdikleri serbest zamanı değerlendirmede genelde hafta içi olmak üzere ortalama veya günlük sürede rekreasyonel faaliyetlerde bulunulduğu ve öğretim elemanları ve öğrencilerin farklı rekreasyonel eğilimleri ve taleplerinin olduğu belirlenmiştir . bu çalışmada süleyman demirel üniversitesi yerleşkesinde öğretim elemanları ve öğrencilerin kavramsal yaklaşımları rekreasyonel eğilimler ve talepler belirlenerek çeşitli çözüm önerileri getirilmiştir . yerleşke içinde yeşil alan içinde görsel ve işlevsel amaçlara uygun olabilecek bitkisel tasarım öngörülmelidir . sdu yerleşkesinde geçirilen kalma süresi ne kadar artırılırsa rekreasyonel faaliyetlere katılım ve yoğunluğun doğru orantılı olarak artmasına yol açacaktır . yaya yolları ve oturma mekanlarında uygun süs havuzları veya hareketli su ögeleri kullanılmalı ve bitkilerle zenginleştirilmelidir . yerleşkenin her yerinde bilgilendirme ve yönlendirme levhaları konulmalıdır .
591
157
Teniste servis performansını belirleyen fiziksel uygunluk ve biyomekaniksel faktörlerin incelenmesi
bu çalışma teniste servis atışında top hızı ile fiziksel uygunluk ve biyomekaniksel faktörler arasındaki ilişkiyi incelemek amacıyla yapılmıştır . yaşları on altı ile yirmi beş arasında değişen toplam on beş turnuva seviyesi erkek tenis oyuncusu araştırmaya alınmıştır . çalışmada fiziksel uygunluk ölçümleri olarak boy beden ağırlığı deri kıvrım kalınlığı çap çevre uzunluk beden kompozisyonu el izometrik kuvvet dikey sıçrama üst ekstremite eklem hareket genişlikleri ve izokinetik kuvvet parametreleri değerlendirmeye alınırken biyomekaniksel ölçümlerde de servis atışı esnasında raket başı raket sapı orta parmak el bileği dirsek omuz ve kalça eklemlerinin üç eksen üzerindeki açısal hızları değerlendirmeye alınmıştır . sath ile fiziksel uygunluk ve biyomekaniksel faktörler arasındaki ilişki pearson korelasyon analizi ile hesaplanmıştır . yapılan bu çalışmada sath ile boy uzunluğu pozitif mezomorfi negatif yönde ehg den omuz iç ve dış rotasyon gövde hiperekstansiyon sol lateral fleksiyon sağ rotasyon pozitif yönde dominant el bileği fleksiyon negatif yönde izokinetik kuvvet özelliklerden omuz ve dirsek ekstansiyon omuz iç ve dış rotasyon el bileği fleksiyon dominant el izometrik kuvvet pozitif yönde biyomekanik ölçümlerden y eksen üzerindeki dirsek el bileği parmak raket başı arasında pozitif yönde ilişki bulunmuştur . sonuç olarak teniste yoğun olarak kullanılan fiziksel uygunluk ve biyomekaniksel parametrelerin servis atış hızını belirlediği gözlenmiştir . antrenörler bu parametreleri geliştirebilecekleri ve hızlandırabilecekleri antrenman programları ile servis atışında top hızını arttırabilecekleri düşüncesindeyiz .
tenis sporu aerobik ve anaerobik yüklenmelerin birlikte olduğu ve aynı zamanda kuvvet sürat dayanıklılık esneklik ve koordinasyon gibi biyomotorik özelliklerinde iyi bir seviyede olmasını gerektiren bir performans sporudur ölçü birimi kullanılmıştır . omuz fleksiyon ve ekstansiyon yatar pozisyonunda kolun derece fleksiyonu ile gerçekleştirildi . ölçümler omuz fleksiyon için derece ekstansiyon için derecelik eklem hareket genişliği açıları arasında gerçekleştirildi . testin başlamasından önce tüm oyunculara testin şekli konusunda bilgilendirme verilmiş ve cihaz her oyuncunun eli için ayrı ayrı olarak ayarlanmıştır . ölçümlerde kol el ve beden pozisyonu american el terapistleri derneğinin bildirdiği yönteme göre gerçekleştirilmiştir kullanılmıştır . tenis oyuncularına ait her bir değişkenin ölçüm sonuçlarına ilişkin aritmetik ortalama ve standart sapma değerleri hesaplanmıştır . istatistiksel analiz sonuçlarında p değerinin ten küçük olması durumunda değişkenler arası ilişki anlamlı kabul edilmiştir . tenis oyuncularının servis atışında top hızları ile derece sn hızdaki dominant omuz ekstansiyon iç rotasyon dış rotasyon ve el bileği ekstansiyon derece sn hızdaki dominant omuz iç rotasyon dış rotasyon ve el bileği ekstansiyon and derece sn hızdaki dominant dirsek fleksiyon ve el izometrik kuvvet arasında pozitif ilişki bulunmuştur . tenis oyuncularının servis atışında top hızları ile kol uzunluğu calf uzunluğu ve toplam bacak uzunluğu arasında pozitif kol kas alanı ve mezomorfi arasında negatif ilişki bulunmuştur . bu bütün içersinde yer alan çeşitli bileşenlerin karşılıklı etkileşimlerinin yönü ve derecesi performansı belirler . sporcuların boyları vücut ağırlıkları yaşları ve spor yaşları yüksek sporsal verim seviyesine ulaşabilmeleri için önemlidir . etkili bir servis boy uzunluğu ile direkt ilişkili bir parametre olurken antrenman yaşı servis atmadaki tecrübeyi ifade etmektedir bazı çalışmalarda da her hangi bir ilişki bulamamıştır . ivmelenme fazının başlaması ile birlikte omuzda iç rotasyon ve ekstansiyon hareketleri gerçekleşmektedir . ancak yine bu çalışmanın verileri göstermektedir ki servis atışı esnasında el bileğinin gereğinden fazla fleksiyona uğraması kinetik zincir ile toplanan kuvvetin azalmasına sebep olabilir . sonuç olarak teniste yoğun olarak kullanılan fiziksel uygunluk ve biyomekaniksel parametrelerin servis atış hızını belirlediği gözlenmiştir .
472
214
Diş Hekimliği Eğitiminde Güncelleme: Eğitim ve Öğrenim Yöntemleri
lisans diş hekimliği eğitimindeki hedefimiz bir sonraki jenerasyonun yalnızca hastaların konforunu sağlayan ve beklentilerini gideren mezunlar değil toplum ihtiyaçlarına hizmet eden ve popülasyonun ağız sağlığını iyileştiren yetkin diş hekimleri olmalarını sağlamaktır . mezunların yaşam boyu öğrenmeye yönlendirilmesi yenilikçi ve geleneksel eğitim yöntemlerinin bir arada kullanılmasıyla eğitime klinik gerçekliğin yansıtılması fakültelerin sorumluluğundadır . önümüzdeki yıllarda akademik mükemmellik ölçülebilir ve elle tutulabilir terimler ile tarif edilecektir . sadece ünlü bir okul olmak yetmeyecek eğitimde standartları belirleyip yerine getirmeden kalite değerlendirmelerini yapmak mümkün olmayacaktır . fakültelerin kendi koşulları için en uygun eğitim model lerine karar vermelerine ışık tutması beklenerek bu derleme çalışmasında geleneksel ve yenilikçi birçok eğitim ve öğrenim modeli sunulmaktadır .
okullarda öğrencilere kazandırılması amaçlanan öğrenmeler içerisinde kavramsal düşünsel bilişsel duyuşsal duyusal duygusal ve psikomotor devimsel fiziksel özellikler içeren kazanımlar yer almaktadır . lisans diş hekimliği eğitiminin amacı toplumun ağız sağlığı bakımını arttırmak ve iyileştirmek olarak açıklanmıştır . diğer sağlık meslek gruplarının aksine diş hekimliği öğrencileri invaziv ve geri dönüşümü olmayan tedaviler ve işlemlerle yüzleşirler . geleneksel olarak diş hekimliği fakültelerinin büyük bir çoğunluğunda uzun seneler disipline dayalı eğitim kullanılmıştır bu modelde öğretim üyesi neyi öğretmeyi tercih ederse öğrenciler onu öğrenirler . küçük gruplara dayanan yeni eğitim formatı öğrencinin derse aktif katılımına fırsat sağlar ve öğrencileri eğitim sürecine ortak eder . öğretim üyesinin rolü konferans veren konumdan öğrenmeyi kolaylaştıran ve bilgileri kolay aktarabilen eğitim koçu konumuna çevrilir . temel öğrenim çıktıları tanımlandığında geniş kapsamlı olan disipline dayalı diş hekimliği müfredatı azaltılabilir . tanımlanmış yeterliklere uygun olan değerlendirme yöntemlerini gerektirir . eğitimciye pasif bağımlılığı azaltmak öğrenci takım çalışmaları ve öz değerlendirmeyi cesaretlendirmek için probleme dayalı öğrenimle birlikte ilişkilendirmek avantaj sağlar . beceri performansı temel bilgilerin öğrenilmesi ile desteklenir . eğitim materyalleri yeterliğin kazanılmasına yönelik olmalı bilgi ve becerinin kazanılmasını destekleyici nitelikte dizayn edilmelidir . öğretimin en önemli parçası öğrencinin gelişimini izlemektir . öğrenci gözlemlediği davranışı tekrarlayabilmek zorundadır ve eğer öğrenci gözlemlediği davranışı gelişimsel ve donanım olarak tekrarlayamayacak durumda veya seviyede ise problem yaşayabilir . ne öğrenilmesi gerektiğini seçme sorumluluğunun verilmesi . modüler programlama kendi içinde bir bütün olan parçaların birleşmesiyle daha büyük bir bütünün meydana geldiği bir programdır . yeterli zaman ve imkan sağlandığında her öğrencinin öğrenebileceği varsayımına dayalı bir eğitim yaklaşımıdır . öğrencilere duyarlı ve planlı bir eğitim hizmeti sunulduğunda öğrenme güçlükleri olan öğrencilere yerinde ve zamanında yardım edildiğinde bütün öğrenciler önceden belirlenmiş olan yeterlikleri tam olarak kazanabilirler . bunlar sınıf ortamında öğrenciye sunulacak olan zengin uyarıcılar ve olaylarla sağlanır . bu zengin uyarıcılar öğrencinin açık ve gizli olarak derse aktif katılımını sağlar . bu akran eğitimcilerin eğitim beceri seviyesi ve bilgi içeriği diş hekimliği öğrencilerine dental anatomi maniplasyonunu öğretmek için yeterli bulunmuş ve akran eğitimcilerin değerlendirme becerilerinin de araştırılması gerektiği vurgulanmıştır . uygulama veya iletişim becerilerinin değerlendirilmesinde dünyada kabul edilen günümüz standart uygulaması simülasyon uygulamalarıyla objektif yapılandırılan klinik değerlendirme yapmaktır . sınavla geliştirilen öğrenimin diş hekimliği öğrencilerinin bilgi ve becerilerinin kalıcılığı üzerindeki etkisini inceleyen bir araştırmada belli aralıklarla sınava alınan öğrenciler aynı beceriyi sınav olmadan sürekli tekrar eden öğrencilere göre osce de daha yüksek puanlar almıştır . bu uygulama okuldan okula değişiklik gösterir bazı okullarda çok az iken bazı okullarda hiç uygulanmamaktadır . birleşmiş milletler deki fakültelerde bu konuda yürütülen bir çalışmada ders kayıtlarından öğrencilerin yüz yüze derslere ders notlarına ve kitaplara göre daha fazla faydalandıkları eğlenceli ve verimli bir öğrenme yöntemi olarak ifade ettikleri bulunmuştur . diğer taraftan yüz yüze derslere ilaveten ders kayıtlarını dinlemenin anlamayı iyileştirdiği de bildirilmiştir . öğrenciler ders kayıtlarını dersten hemen sonra ders materyalini tekrar etmek için veya daha sonraki dönemde sınavlardan önce derse devam edemedikleri durumlarda veya daha iyi not almak için kullanmaktadır . elektronik öğrenmenin avantajlarını tamamiyle kullanabilmenin yolu okulların kaynakları ve iyi uygulamaları açık erişimde paylaşmak için birlikte çalışmalarıdır . ayrıca dersler isteğe bağlı ders kapsamında öğrencilerin sorularına bağlı olarak içerik değiştirebilir e ders olarak kaydedilip multimedya formatında saklanabilir web sitelerinde sunulabilir . günümüzde diş hekimliği eğitiminde birçok eğitim yaklaşımı prensibi ve yöntemi uygulanmaktadır .
508
103
Fiziksel Bilimlerin Evriminde Başlıca Felsefi ve Metodik Düşünceler
bu çalışmanın amacı çeyrek asırdan beri bir hobi olarak ilgilendiğim ve zaman zaman seçmeli ders olarak fizik öğrencilerine verdiğim bilim felsefesi dersinin ana konularından biri olan fiziksel bilimlerin felsefesi ve yöntemleri konusundaki araştırmalarımı ve deneyimlerimi bilim okuyucularıyla paylaşmak ve fiziksel bilimlerin gelişim sürecinde etkin rol oynayan felsefi ve metodik düşünceleri tanıtmak bu konuda araştırma yapmak isteyenlere bir ışık tutmaktır .
bilimde en büyük beş fikir kitabının çeviri editörü akut gence sunuş yazısında diyor ki ülkemizde ne yazık ki bilimsel okuryazarlık düzeyi oldukça düşüktür . öyleyse çağdaş toplum içindeki rolünün bilincini taşıyan gerçek bilim insanları geniş halk katmanlarına bilimdeki gelişmeleri sunma çalışmalarına kayıtsız kalmamalıdır . insan aynı zamanda bir filozofun bilimcinin bilim felsefecisinin ya da fizikçi filozofun fiziksel bilimlerin yöntemi ve felsefesi konusunu kendi bakış açılarından ele alarak oldukça farklı bir görüş noktasından inceleyebileceklerini düşünebilir . bu girişten sonra fiziksel bilimlerin evriminde rol oynayan başlıca felsefesi ve metodik düşünceler üzerine literatürde verilen değişik görüşlerin ve düşüncelerin bir sentezini sunmadan önce konuyla yakından ilgili olan felsefe bilim bilimin sınıflandırılması bilim felsefesi fizik bilimi felsefe bilim ve fizik ilişkisi gibi temel bilimsel kavramları tanımlamak konunun daha iyi anlaşılması açısından yararlı olacağı düşünülmüştür . bir disiplinin temel ilkelerini ortaya koymaya yönelik düşünce sistemi . artık günümüzde bilim anlayışının oldukça değiştiğini görüyoruz . matematikçi filozof henry poincare ye göre bilim yapı taşları gerçekler olan bir binaya benzer bu binanın birçok odası vardır ve her biri bilimin bir alanını temsil eder . gerçeklere ulaşmak için bilginin izlenmesi aranması araştırılmasıdır . bu devrimin en önemli tarafı tüm etkileşmelerin bir alan aracılığıyla gerçekleştiğini ve ışığın da bir elektro manyetik dalga olduğunu göstermesidir . yöntemli ve düşünüyorum öyleyse varım diyen ve kanıtlarının kesin ve apaçıklığı nedeniyle matematiğe öncelik veren descartes metafiziği yeniden kurmak ve tanrı vardır önermesinin önermesi kadar apaçık olduğunu kanıtlamak ister . bu metodun deneysel metotla birleşmesiyle fizikte göz kamaştırıcı gelişmeler dönemi başlamıştır denebilir . fransız matematikçi laplace göre bu düzeni tümüyle bilemiyorsak ya da yakalayamıyorsak bu bizim yetersizliğimizdendir . ikincisi deneysel felsefedir deneyci felsefeciler deneyci felsefenin temellerini dogmatik akılcılığı sorgulayarak kurarlar . buna karşılık bir yandan ölçme bunun kesinliği ve hataları değerlendirme kaygılarının gündeme gelmesi öbür yandan bir kuramı benimsemek ya da başka bir kurama yeğlemek için sağlanması gereken koşulların belirlenmesi söz konusu değişimlerin itici gücünü oluşturmuştur . fizik son yıllarda hem kuramsal hem de deneysel yöntemlerinde büyük gelişmeler göstermiş bulunmaktadır . doğa yasalarında matematiksel güzellik fikri fiziksel dünyanın matematik vasıtasıyla betimlenebileceği gerçeğine dayanır . matematiksel güzellik fikri insanın sahip olduğu yüce duygulardan biridir . deneysel verileri kullanarak fenomolojik kuramları formüle etmek . yani kuantum mekaniğini matrislerin zaman içerisindeki değişimleri cinsinden bugün bildiğimiz şekliyle formüle etmişler . kuantum mekaniğini görelilik kuramının çerçevesinde geliştirmeye çalıştı fakat tam başaramadı . fakat kuramın hidrojen atomuna uygulandığı zaman deneyle uyuşmadığı görüldü . ancak böyle yapıldığında kalıcılığı olan kapsamı geniş deneysel verilerle daha uyumlu olan hatta yeni öngörülerde bile bulunabilen kuramlar geliştirmek olasıdır . böylece matematik işlemlerinin ve kurallarının çoğu uygulamada fiziksel bilimlerin anlaşılmasına doğrudan büyük katkı sağlar . bugün fizikte birçok problemin çözülebilmesi için yeni matematiklere gereksinim duyulduğunu ifade edenler bulunmaktadır . bu nedenle günümüzde fizik sadece fizikçilerin bir uğraş alanı değil konularıyla uzaktan yakından herkesi ilgilendiren bir bilim dalıdır .
440
60
E-Devletin Benimsenmesi: Sağlık Alanında Bir Uygulama
e devlet günden güne kamu kurumları arasında yaygınlaşmaktadır . buna gerekçe ise kamu yönetimlerinin e devletten beklentileri gösterilebilir . bu bağlamda kamu kurumlarının söz konusu beklentilerine karşılık bulabilmesinin yolu hayata geçirilen e devlet uygulamalarının muhatapları tarafından benimsenmesinden geçmektedir . günümüzde her alanda olduğu gibi sağlık sektöründe de bilgi sistemlerinin kullanımı yaygınlaşmaktadır . artık hastanelerde hastaya ve hastaneye ilişkin kayıtların güvenli bir şekilde tutulması randevu hastane içi yönetim karar destek ve iş akış süreçlerinin iyileştirilmesi ve bu sayede de etkinlik ve verimliliğin arttırılması hata oranlarının en aza indirilmesi hizmet kalitesinin arttırılması hizmet maliyetlerinin düşürülmesi ve hasta memnuniyetinin sağlanması gibi hususi amaçları gerçekleştirmek için hastane bilgi sistemleri nden yararlanılmaktadır . bu bağlamda çalışmanın amacı teknoloji kabul modeli ve bilgi sistemleri başarı modellerinden entegre bir model yardımıyla türkiye de kamu hastanelerindeki personelin hbs leri benimsemesi üzerinde etkili olan faktörleri analiz etmektir . ampirik araştırmanın bulgularına göre sistem kalitesi ve kullanım kolaylığı algısı hbs lere yönelik kullanışlılık algısı üzerinde pozitif ve anlamlı bir etkiye sahiptir . bilgi kalitesi ve hizmet kalitesi hbs lere yönelik kullanım kolaylığı algısı üzerinde pozitif ve anlamlı bir etkiye sahiptir . bununla birlikte kullanışlılık algısı ve kullanım kolaylığı algısı değişkenlerinin ise hbs lerin benimsenmesi üzerinde pozitif ve anlamlı bir etkisi bulunmaktadır .
e devlet genel olarak kamuda bilgi sistemlerinin kullanılmasıdır . fakat bu davranışları anlamlandırmanın kurumlara büyük yararlar sağlayacağı açıktır . her alanda olduğu gibi sağlık alanında da bs lerin kullanımı yaygınlaşmaktadır . bilişim sistemleri başarı modeli kişisel bilgisayar kullanım modeli motivasyonel model teknoloji kabul modeli ve planlı davranış teorisi birleştirilmiş modeli teknoloji kabul modeli birleştirilmiş teknoloji kabul ve kullanım teorisi tkm ve delone ve mclean in bsbm ölçekleri temel alınmıştır . çalışmada hipotez testi ise yapısal eşitlik modeli kullanılarak gerçekleştirilmiştir . yem çalışmalarında uyum iyiliği değerleri beklenen sonuçları vermediğinde ise düzeltme indekslerine başvurulabilir . çalışmada kullanılan araştırma modelinin tkm ve bsbm modellerinden entegre bir model olmasından hareketle geçerlilik analizi açıklayıcı faktör analiziyle gerçekleştirilmiştir . aşağıda yer alan tablo ten faktör yüklerinin dağılımını ve her faktör tarafından açıklanan varyansa ilişkin oranları görebilmek mümkündür . hipotez testine ilişkin bulgular aşağıda tablo da yer almaktadır . bu hipotezlerden h ve h hipotezleri desteklenmiş h ve h hipotezleri desteklenmemiştir . buna göre bilgi kalitesi ve hizmet kalitesi değişkenlerinin kullanışlılık algısının belirlenmesinde herhangi anlamlı bir etki bulunmamaktadır . t değerlerinden hareketle değerlendirildiğinde ise kullanım kolaylığı algısının kullanışlılık algısı üzerindeki etkisinin daha fazla olduğu sonucuna varılmaktadır . araştırmanın bulgularına göre sistem kalitesi ve kullanım kolaylığı algısı hbs leri kullanmaya yönelik kullanışlılık algısı üzerinde pozitif ve anlamlı bir etkiye sahiptir . bununla birlikte kullanışlılık algısı ve kullanım kolaylığı algısı değişkenlerinin ise hbs lerin benimsenmesi üzerinde pozitif ve anlamlı bir etkisinin olduğu görülmüştür . hbs lerin benimsenmesi de personelin hbs leri kullanmanın işlerini kolaylaştıracağını iş verimliliği ve performansını olumlu manada etkileyeceğini ve hbs leri kullanmanın kendileri için kolay olduğunu düşünmelerinden geçmektedir . çalışma kapsamında kullanışlılık algısı ve kullanım kolaylığı algısı değişkenlerinin açıklanması aşamasında bilgi kalitesi sistem kalitesi ve hizmet kalitesi bağımsız değişkenlerinden yararlanılmıştır . söz konusu kısıtlardan ilki araştırmanın sadece bursa ve balıkesir illeri bünyesindeki hastaneleri kapsamına dahil etmesidir . çalışmanın kapsamında ele alınan değişkenler itibariyle ilgili literatürdeki boşluğu doldurmaya talip olduğu ifade edilmekle birlikte gelecek çalışmaların yukarıda bahsi geçen farklı modeller ve etki biçimlerinin ele alınması suretiyle gerçekleştirilmesi de literatürdeki boşluğu doldurma adına katkı sağlayacaktır .
471
185
Biyokömür ve solarizasyon uygulamalarının bazı toprak fiziksel özellikler üzerine etkileri
son yıllarda oldukça dikkat çeken biyokömür ün toprak düzenleyici olarak etkinliği yaygın bir şekilde araştırılmaktadır . bu çalışmada sera koşullarında biyokömür uygulamalarının farklı solarizasyon örtü materyalleri ile birlikte bazı toprak fiziksel özellikler üzerine etkisi araştırılmıştır . biyokömür uygulamaları ile toprakların penetrasyon direnci mpa dan . mpa seviyelerine kadar düşmüştür . uygulamaların hacim ağırlığı üzerine etkileri penetrasyon direnci ile benzerlik göstermiş fakat istatistiksel olarak önemli bulunmamıştır . uygulamalardaki değişimlere bağlı olarak toprakların agregasyon oranı . . arasında belirlenmiştir . bpe örtü materyali ve b uygulamaları ile en yüksek agregasyon oranı elde edilmiştir . biyokömür uygulamalarıyla yarayışlı su içeriği yaklaşık seviyesinde istatistiksel olarak önemli artış göstermiştir . çalışma sonucunda agregasyon oranı üzerine bpe örtü materyali etkili olarak bulunmuştur . ayrıca biyokömür uygulamaları ile penetrasyon direncinde azalış yarayışlı su içeriğinde artışlar belirlenmiştir .
bitki gelişme ortamı olan toprağın sahip olduğu verimlilik kabiliyeti yalnızca besin elementi içeriğiyle değil fiziksel özellikleriyle de yakından ilgilidir . toprağa uygulanan materyallerin parçalanma ayrışmalarında toprak sıcaklığı oldukça önemli bir faktördür . solarizasyon uygulamalarının besin element içerikleri ve agregasyon üzerine etkileri olumludur . toprakların tarla kapasitesi solma noktası ise dir . deneme pe bpe pe biochar bpe biochar uygulamalarından oluşmuştur . uygulamada kullanılan biyokömür kavak talaşından oc piroliz sıcaklığında saat sürede üretilmiştir . elde edilen biyokömür mm lik elekten elenerek kaba parçalar uzaklaştırılmıştır . bir aylık solarizasyon uygulamasından sonra örtü malzemeleri kaldırılmıştır . standart yetiştiricilik yapılması durumunda biyokömür ve solarizasyonun topraktaki etkilerinin incelenmesi adına marul bitkisi yetiştirilmiştir . penetrologger cm toprak derinliğine kadar her bir cm için mpa arasında ölçüm yapabilen özelliğe sahiptir . toprak örneklerinin nem içerikleri oc de etüvde sabit ağırlığa gelinceye kadar kurutularak gravimetrik olarak hesaplanmıştır . yarayışlı su içerikleri . ve bar nem içeriklerinin farklarından hesaplanmıştır . standart bir nem içeriğine bağlı penetrasyon direnci değişimini belirleyebilmek için alaboz tarafından ağır bünyeli topraklar için belirtilen denklem kullanılmıştır . solarizasyon materyalinin toprak penetrasyon direnci ve hacim ağırlığı üzerinde istatistiksel önemli bir etkisi belirlenemez iken . ton dekar biyokömür uygulamaları ile özellikle penetrasyon direncinde yaklaşık lik bir azalma görülmüştür . ayrıca topraklara organik materyal uygulamaları hacim ağırlığı ve penetrasyon dirençlerini azaltmaktadır değişim göstermiştir . toprakların agregasyon oranı . . yarayışlı su içeriği . . aralıklarında değişim gösterirken uygulamaların ana etkileri şekil de belirtilmiştir . solarizasyon uygulamalarında en yüksek agregasyon oranı bpe de belirlenmiştir . ayrıca mikroorganizmaların metabolik ürünleri olan organik salgıların yapıştırıcı etkileri de agregasyon üzerinde etkilidir . farklı solarizasyon materyali uygulamalarının ysi üzerine etkisi önemli bir değişim göstermemiştir . biyokömür uygulamaları ise yarayışlı su içeriğinde yaklaşık lik bir artış sağlamıştır . toprakta su gözeneklerde tutulmakta olup özgül yüzey arttıkça toprakların su tutma potansiyelleri artmaktadır . solarizasyon materyallerinin etkisi sadece agregasyon oranında etkili olup agregasyonun artışı bpe örtü materyali ile daha yüksek bulunmuştur .
359
132
Farklı pazarlama ve tarım politikası seçeneklerinin konvansiyonel ve organik kuru üzüm arzı üzerine etkileri
bu çalışmanın amacı farklı fiyat politika ve pazarlama seçenekleri karşısında organik ve konvansiyonel çekirdeksiz kuru üzüm üreticisinin arz duyarlılığını incelemektir . böylece çekirdeksiz kuru üzümle daha etkin ve başarılı politikaların geliştirilebilmesi için gerekli ipuçları elde edilebilecektir . çalışma türkiye den ihraç edilen çekirdeksiz kuru üzümün ini tek başına karşılayan manisa ilinde gerçekleştirilmiştir . araştırma verileri konvansiyonel ve organik kuru üzüm üretimi yapan üretici ile yüzyüze yapılan anketlerden elde edilmiştir . arz modelleri çeşitli senaryolar çerçevesinde ürün fiyatlarına gösterilen potansiyel tepki dikkate alınarak tobit model yardımıyla tahmin edilmiştir . konvansiyonel kuru üzümde arz esnekliği . organik kuru üzümde ise . dir . birim alana uygulanan organik tarım desteğinin organik kuru üzüm arzını . artırdığı belirlenmiştir .
üretim ve ihracat açısından dünya kuru üzüm piyasasında söz sahibi olan türkiye nin daha güçlü bir konuma gelmesi için rekabet gücünün ve bunu artırabilmenin yollarının bilinmesi gerekmektedir . ürünlerin arz duyarlılığı tarım ekonomisinde en önemli konulardan birisi olarak gösterilmektedir . kumar ve sharma kidane ebi ve ape akiyama ve thrivei thrivei wickers ve greenfield bateman . türkiye de de tarımsal ürünlerde arz duyarlılığını zaman serisi veya yatay kesit verileri ile analiz eden çalışmalar yapılmıştır . kızılaslan ve gürler bal aktaş farklı ürün veya ürün grupları dikkate alınmıştır . bir başka ifadeyle çiftçi tercihleri bazında türkiye nin uluslararası kuru üzüm ticaretindeki rekabetini artıracak politikaların belirlenmesine dönük ipuçlarını elde etmektir . ayrıca organik kuru üzüm üretiminin de en yoğun olduğu bölgedir . yüzyüze görüşme tekniğiyle gerçekleştirilen anket kapsamında bu işletmenin i konvansiyonel i ise organik kuru üzüm işletmesinden oluşmaktadır . hemen ardından . tl yi kabul edip etmedikleri sorulur kabul edenlere yine kaç dekar arazide ve ne kadar üretebilirsiniz soruları sorulur . birliğe bağlı üzüm tarım satış kooperatifi faaliyet göstermekte ve bu kooperatiflerin . üretici ortağı bulunmaktadır . organik kuru üzüm senaryolarında da yine organik kuru üzüm üreticilerini etkileyebileceği düşünülen daha önce uygulanmış halen uygulanmakta veya uygulanma potansiyeli olan tarım politikaları dikkate alınmıştır . iki fiyat seti politika ve pazarlama seçeneğinden farklı senaryo oluşturulabilmektedir . anketler sırasında çiftçiler kendilerine rastgelen tesadüfi senaryoya göre farklı fiyat için öngördükleri organik kuru üzüm arz düzeylerini belirtmişlerdir . bu fonksiyonların ekonometrik tahminlemesi tobit model yardımıyla yapılmıştır . organik çekirdeksiz kuru üzüm üretimi yapan işletmelerde ise arazi genişliği . dekar ortalama parsel sayısı . bağ arazisi genişliği . dekar olarak bulunmuştur . tahmin sonuçlarında fiyat ve arazi değişkenlerine ait katsayılar beklenen işarette ve istatistiki açıdan anlamlı bulunmuştur . buna göre tüm kuru üzüm üreticilerinin arz esnekliği . dir . görüldüğü gibi konvansiyonel kuru üzüm üreticileri fiyat değişmelerine düşük bir tepki vermektedir . ancak çeşitli çalışmalarda da çok yıllık ürünlerde özellikle kısa vadeli arz esneklikleri bu değere oldukça yakın bulunmuştur . organik kuru üzüm üreticilerinin de fiyat değişmelerine tepkisi oldukça düşüktür . bu çiftçilerin organik üretime daha bağlı oldukları kabulüyle fiyat değişmeleri karşısında çok daha düşük bir tepki göstermeleri beklenir . kısıtlı ve kısıtsız organik kuru üzüm üretim alanı esneklikleri de son derece düşüktür . uygun fiyat politikalarıyla üreticilerin organik kuru üzüme yönlendirilmesi mümkün görünmektedir . çok yıllık üretim yapan üreticilerin organik tarıma başladıktan üç yıl sonra organik ürün sertifikası aldıkları gözönüne alınırsa geçiş sürecinin desteklenmesi organik tarımın gelişmesi ve sürdürülebilirliğinin sağlanması açısından önemli gözükmektedir . gerek organik gerekse konvansiyonel kuru üzüm üreten üreticilere dönük teknik ve ekonomik bilgiler veren kurslar ve toplantılar düzenlenerek belli aralıklarla üreticilerin bu toplantılara zorunlu olarak katılımlarının sağlanması da kararlı ve kaliteli kuru üzüm arzını sağlamada faydalı olacaktır .
446
107