Title
stringlengths
17
232
Abstract
stringlengths
327
3.62k
Text
stringlengths
590
6.6k
PaperTextLength
int64
303
818
PaperAbstractLength
int64
45
442
DEMANS VE HEMŞİRELİK BAKIMI
gelişmiş ülkeler başta olmak üzere tüm dünya ülkelerinde yaşlı nüfusun artmasıyla birlikte demans tanısı almış yaşlı oranında da artış görülmektedir . türkiye de de yaşlı nüfus yıllara göre artış göstermektedir . bu nedenle ülkemizde de yakın gelecekte demansın görülme riskinin giderek artacağı düşünülmektedir . demans yaşlılarda sık görülen en önemli toplum sağlığı sorunlarından biri olup kronik ve genellikle ilerleyici olarak bellek ve entelektüel kapasitenin azalması ile bellek konuşma algılama hesaplama yönelim yargılama soyut düşünme ve problem çözme gibi bilişsel işlevlerden en az ikisinde bozukluk olması ile karakterize bir tablodur . demansın kesin bir tedavisi olmamakla birlikte belirtileri azaltacak semptomatik bir tedavisi bulunmaktadır . demansın tedavisinde amaç bellek ve bilişsel belirtilere odaklanarak bilişsel semptomlarda iyilik sağlamak bilişsel semptomlarda iyilik olmazsa hastalık seyrini durdurmak veya yavaşlatmaktır . hastalarda ilaç tedavisi ve destekleyici girişimlerden yararlanılmaktadır . demansta bu destekleyici girişimler için hemşirenin bilgi ve becerilerle donanmış olması gerekmektedir . bu derlemede demans hakkında ve demans hastasına bakım verirken hemşirelere yol gösterecek yaklaşımlara yer verilmiştir .
geçen yüzyılda teknolojik gelişmelerin yaşam koşullarına olumlu katkıları sağlık hizmetlerindeki nitelikli gelişmeler toplumun eğitim düzeyinin yükselmesinin olumlu etkileri halk sağlığı ve koruyucu hekimlik konusundaki gelişmeler ortalama yaşam süresinin uzamasına bu durumda tüm dünyada ve ülkemizde yaşlı nüfusun artmasına yol açmaktadır . bu hastalıklardan biri olan demans giderek daha da önemli bir sağlık sorunu haline gelmektedir izmir bölgesinde düşük sosyoekonomik durumu olan yaşlı popülasyonunda demans prevelansı ve risk faktörlerini incelediği çalışmalarında yaş üzeri bireyin sına demans tanısı konulduğunu belirtmişlerdir . en sık gözlenen demans nedenleri basitçe aşağıdaki gibi sınıflandırılabilir . altmış beş yaşın üzerinde her beş yılda bir prevalans iki katına çıkmaktadır . demans özellikle ileri yaşlarda kadınlarda daha sık görülür . alzheimer hastalığının kadınlarda daha fazla görülmesinde hormonların etkisinin olabileceği gösterilmektedir . genetik geçişli ah tüm olguların sadece kadarını oluşturmaktadır . hem vasküler risk faktörlerini artırarak hem de aβ nın oluşumu ve çökmesini artırarak etki ettiği düşünülmektedir . eğitimsiz bireylerin eğitimli bireylere göre bilişsel yetersizlik oranlarının yüksek olduğunu ve risk faktörleri arasında yer aldığını belirten çok sayıda literatüre rastlanmaktadır . alzheimer hastalığı tedavisinde amaç bilişsel semptomlarda iyilik sağlamak bilişsel semptomlarda iyilik olmazsa hastalık seyrini durdurmak veya yavaşlatmaktır . bu ilaçların kognisyon davranış ve fonksiyon üzerinde orta dereceli etkileri olduğu belirlenmiştir . demansın seyrinde orta ve ileri evrelerde mood değişiklileri ve veya psikotik belirtiler gibi psikiyatrik sorunlar da sıklıkla baş gösterir . bu durumlarda antidepresan ya da antipsikotik ilaçlardan yararlanılabilir . demans hastaları nesnelerin ya da durumların zararlı olabileceğini düşünemedikleri için yaralanmalar yaşayabilirler . demans hastaları ile iletişim kurarken açık uçlu soruların kullanılmaması soruların yalnızca evet hayır ile cevaplanır nitelikte olması iletişimin tek konuya odaklı duyguların konuşulmaması gerekmektedir . söz edilen bu günlük yaşam aktiviteleri konusunda hemşire hastayı yapabilecekleri konusunda cesaretlendirmeli ve yaptığı zaman olumlu geribildirimlerle desteklemelidir . idrar ve gaita kaçırma demans hastaları için can sıkıcı bir durumdur . giysiler hep aynı yere bırakılmalı ve hasta çok sayıda seçenek arasından seçim yapmak zorunda kalmamalıdır kasuya ve ark . küçükgüçlü yalçın taşdemir ve öz küçükgüçlü ve ark . literatürde bakım verenler gizli hastalar olarak tanımlanmakta ve bakım veren ailelerin yaşadıkları stresle etkili bir biçimde baş edememelerinin sonucu ruhsal ve fiziksel sağlık sorunları yaşadıkları belirtilmektedir wong laidlow ve ark . bu riskleri azaltmak için hemşire aile fertlerine yönelik hastalığın doğası nedenleri belirtileri hastalığın ortaya çıkardığı sorunların yönetimi hakkında bilgi vererek destek grupları oluşturarak destek sağlayabilir .
464
152
Terme Yöresi alüviyal arazilerde yetiştirilen çeltiğin bazı fiziko-kimyasal toprak özellikleriyle besin element kapsamı arasındaki ilişkiler
çeltik bölgede ekonomik değere sahip ürünlerin başında gelmektedir . çeltikten optimum verimin alınabilmesi için her şeyin başında arazinin toprak özellikleri ve besin kapsamının çok iyi bilinmesi gerekir . aksi takdirde ciddi verim kayıplarının yaşanması kaçınılmazdır . bu çalışmanın amacı samsun ili terme yöresinde çeltik yetiştirilen alüviyal arazilerde yayılım gösteren toprakların fiziko kimyasal özellikleri ve besin element kapsamı arasındaki ilişkileri belirlemektir . çalışma alanından alınan toprak örneği analiz sonuçlarına göre değerlendirilmiş ve istatistiksel olarak yorumlanmıştır . elde edilen sonuçlara göre toprakların kil kapsamı . . silt kapsamı . . kum kapsamı . . organik madde . . tuz içeriği . . ds m ph . . ve kireç . . arasında değişmiştir . besin element kapsamı bakımından ise yarayışlı fosfor . . ppm alınabilir potasyum . . ppm yarayışlı demir . . ppm mangan . . ppm çinko . . ppm bakır . . ppm ve bor . . ppm arasında değişmiştir . toprak özellikleri ve besin element kapsamı arasındaki ilişkilere göre toprakların kil kapsamı ile silt ve kum kapsamı arasında negatif organik madde ve mn kapsamı arasında ise negatif kum kapsamı ile om ve mn kapsamı arasında negatif om ile cu kapsamı arasında pozitif tuz içeriği ile k kapsamı arasında pozitif ph ile p k ve cu kapsamı arasında pozitif mn kapsamı arasında negatif önemli ilişkiler elde edilmiştir . p kapsamı ile k zn ve cu kapsamı arasında k kapsamı ile zn ve cu kapsamı arasında önemli pozitif ilişkiler elde edilmiştir . sonuç olarak yöre çeltik topraklarının organik maddece zenginleştirilmesi tuzluluk seviyesine dikkat edilerek p k zn ve b içeren gübrelerin verilmesi önerilmiştir . ayrıca toprakların büyük bir çoğunluğunun nispeten düşük ph ya sahip olması nedeni ile ileride oluşabilecek muhtemel fe ve mn toksitesine karşı kireç uygulaması tavsiye edilmiştir .
çeltik su içerisinde çimlenen kökleri suda erimiş oksijenden yararlanabilen tek tahıl cinsi olup buğdaygiller familyasından oryza sativa l . cinsinden otsu bir bitki türüdür . besin kaynağı olarak buğdaydan sonra en önemli kültür bitkisidir . ayrıca dünyada kişi başına günlük enerjinin i çeltik tüketimi ile karşılanmaktadır . tarımsal üretimde asıl amaç bitkisel verimliliği artırmaktır . bazı koşullarda besin elementi fazlalığı veya besin elementi yetersizliği bitkiler tarafından diğer besin elementlerinin alınmasına engel olurken verim ve kaliteyi de olumsuz yönde etkilemektedir . toprak kimyası ve verimlilik araştırmalarının genel amacı bitki gelişimiyle ilişkili olarak topraklardaki kimyasal ve biyokimyasal reaksiyonlarının temelinin iyi bir şekilde anlaşılması ile toprak ve çevre kalitesinde sürdürülebilirliğin korunmasını sağlamaktır . bitkiler tarafından topraklardan sömürülen bitki besin maddelerinin yeniden toprağa kazandırılması günümüzde tarımsal sürdürülebilirliğin en yaygın uygulamasıdır konya ili beyşehir ilçesi tarım topraklarının verimlilik durumlarını belirlemek amacı ile alınan adet toprak örneğinde n p k fe cu mn ve zn ortalama değerlerinin sırasıyla . . . . . . ve . ppm olduğunu bildirmişlerdir . metoduna göre ph topraklar . n nh f . n hcı ile bray ve kurtz no . metoduna göre belirlenmiştir . yöre çeltik topraklarının tuz içeriği . . arasında değişmekte ve ortalama . tuz içermektedir . silt içeriği ile kum içeriği arasında çok önemli kum içeriği ile om içeriği arasında önemli negatif ilişki bulunmuştur . benzer sonuçlar farklı araştırmacılar tarafından da bildirilmiştir yarayışlı potasyum çinko ve cu kapsamı arasında çok önemli pozitif önemli ilişkiler belirlenmiştir . belirtilen değerlere göre toprakların çoğunun potasyumca noksan olduğu büyük bir çoğunluğunun da potasyumlu gübrelemeye ihtiyaç duyduğu tespit edilmiştir . fa tarafından bildirilen sınır değerlerine göre toprakların yarayışlı mn kapsamının . sı az . ü yeter . ü fazla ve . i fazla seviyede mn içerdiği tespit edilmiştir . ayrıca tuz om ve cu kapsamı arasında da önemli olmayan pozitif ilişkiler tespit edilmiştir . toprakların yarayışlı cu kapsamı . . ppm arasında değişmekte ve ortalama . ppm cu kapsamaktadır . samsun yöresi alüviyal çeltik topraklarının tamamının yeterli cu içerdikleri ve cu noksanlığı söz konusu olmadığı tespit edilmiştir . bununla birlikte cu kapsamı ile tuz kireç ve zn kapsamı arasında pozitif fe ve b kapsamı arasında negatif önemli olmayan ilişkiler tespit edilmiştir . ancak bor gübrelemesinde noksanlık ile toksitenin bıçak sırtı birbirine yakın olduğu unutulmayarak mutlaka toprak analiz sonuçlarına göre gübreleme yapılması gerekir . gibi araştırmacılar da karadeniz bölgesi topraklarında b noksanlığı olduğunu bildirmişlerdir . şiddetli noksanlığında kök ve yaprak gelişimi çiçeklenme ve dolayısıyla meyve veya dane oluşumu zarar görür . yarayışlı demirce yüksek yarayışlı mangan bakımından yeterli olmakla birlikte bazı topraklarda fazla mn olduğu tespit edilmiştir . toprak özellikleri ile besin kapsamı arasındaki ilişkiler bakımından toprakların kil kapsamı ile organik madde ve mn kapsamı arasında om ile cu kapsamı arasında k kapsamı ile tuz ph p zn ve cu kapsamı arasında fosfor kapsamı ile ph potasyum çinko ve cu kapsamı arasında çok önemli pozitif ilişkiler belirlenmiştir .
539
275
TÜRKİYE’DE KIRSALLIĞIN VE KIRSAL ALANLARIN TANIMLANMASI: BİR YÖNTEM DENEMESİ
kentsel nüfus oranı her zaman türkiye nin kentleşme tarihinin kritik bir göstergesi olmuştur . ister doğal artış biçiminde olsun ister sınır değişikliklerine veya idari düzenlemelere bağlı olsun özellikle çok partili sisteme geçildikten sonra kentsel nüfus oranı her zaman yüksek gösterilmeye çalışılmıştır . bunun temel nedeni kentleşme oranının türkiye nin gelişme düzeyini gösteren bir kriter olarak algılanmasıdır . başka bir deyişle kırsal nüfus veya köylü nüfusu her zaman azgelişmişliğin bir işareti olarak görülmüştür . yılında sayılı kanun ile yapılan düzenlemeler nedeniyle türkiye nin kentsel nüfus oranı yılları arasında ten e yükselmiştir . kentsel nüfus oranındaki bu lük artış doğal bir artış değildir . bu duruma dayanarak bu çalışmanın amacı türkiye nin yılında kentleşme oranını farklı yöntemler kullanarak ortaya koymaktır . çalışmanın ana hipotezi türkiye nin yılında kentsel nüfus oranının resmi olarak ilan edilen oranının çok altında olduğudur . bu kapsamda yılı için den fazla köy ve mahalle için den fazla köy ve belediye nüfus büyüklüklerine göre incelenmiştir . yılı için mahalle ve köy ölçeğinde nüfus büyüklüğüne göre yapılan çalışmalara ek olarak uluslararası kriterler de dikkate alınarak türkiye nin kırsal ve kentsel nüfus yoğunluğu haritaları oluşturulmuş ve kentsel kırsal nüfus oranları yeniden hesaplanmıştır . yapılan çalışmalar sonucunda türkiye nin kentsel nüfus oranının yılında ile arasında değiştiği bulunmuştur .
ülkelerin gelişmişlik düzeyleri ile kentleşme oranları arasında bir ilişki olduğu kesindir . zaman içinde söz konusu sanayi üretiminin toplumsal refahı arttırdığı ise yadsınamaz bir gerçektir . bu çıkarsamanın bir sonucu olarak kentsel nüfus oranın artması ya da arttırılması her zaman tercih edilen bir sonuç olmuş ve hükümetler bunu destekleyen girişimleri her zaman gündemlerinde tutmuşlardır . çünkü kırsal alan tanımı kimin kırsal insan ve hangi yerlerin kırsal alan olarak kabul edileceğini belirlemektedir . farklı kırsal alan tanımlarının politika etkilerini anlamak için bazı önemli hususlar aşağıdaki gibidir kırsal alan tanımlaması her biri farklı avantaj ve dezavantajlara sahip olan farklı coğrafya birimleri üzerine kurulabilir . onlara göre kırsal ve kentsel alanların tanımlanması aynı zamanda metropoliten alanlarda kalmış ancak kentsel hizmetlerden faydalanmayan alanların belirlenmesi açısından da önemlidir . burada dikkat edilmesi gereken esas nokta ise mevcut gerçeklik ile uyumlu statü tanımlamasının yapılıp yapılmadığıdır . oecd ye göre büyük metropoliten alan nüfusu milyon veya daha fazla olan işlevsel bir kentsel alandır . küçük kentsel alan ise nüfusu . ile . arasında değişen işlevsel bir kentsel alandır . özçağlar a göre ise ab dokümanlarında da ülkeler arasında karşılaştırma yapabilmek için nüfus büyüklüğü ve nüfus yoğunluğunu birlikte ele alan bir yöntem kullanılmaktadır . ayrıca veri mevcudiyeti kırsal alan tanımlanmasında çok önemlidir . türkiye de kırsal alanların tanımına ilişkin ilk tanımlama tarihli ve sayılı köy kanunu nda yapılmıştır . nüfusu iki binden aşağı olan yerleşimlere köy nüfusu iki bin ile yirmi bin arasında olanlara kasaba ve nüfusu yirmi binden çok olanlara şehir denmektedir . nüfus sayımında il ve ilçe merkezleri dışında kalan yerler hane halkı anketlerinde nüfusu . den az olan yerler tarım istatistiklerinde ise nüfusu . den az olan yerler kır olarak kabul edilmektedir . figür ilçe düzeyinde söz konusu grubun coğrafi dağılımını göstermektedir . sayılı kanun çıkmadan önce yılları arası için genel nüfus sayımı sonuçları ve yılları arası için adrese dayalı nüfus sayımı verileri dikkate alınarak türkiye kentsel nüfus oranları değişim grafiği r değeri en yüksek olan polinom modeliyle geleceğe yönelik yıl projekte edildiğinde yılı için kentleşme oranı olarak ortaya çıkmaktadır . bu durum figür de belirtilen bir örnek ile açıklanacak olursa bir ülkede yerleşim birimi olsun yerleşim birimleri arasında nüfus dağılımı da aşağıda yer alan şekildeki gibi olsun kırsal nüfus için nüfus sınırı ise x olsun buna göre kırsal yerleşim birimi oranı kırsal nüfus oranı dolayısıyla aynı gerçekliğe ilişkin birbirinden çok faklı iki yüz olabilmektedir . büyükşehir belediyesi olan illerde köy statüsü ortadan kalktığı için bu illerde adet ilçe ve . adet mahalle bulunmaktadır . sonuç itibari ile yılında türkiye de il ve ilçe bulunurken köy ve mahalleden oluşan toplam . adet yerleşim birimi bulunmaktadır . bu mahallelerde yaşayan . . kişi toplam nüfusun ünü oluşturmaktadır . tablo yılında mahalle statüsünde olan yerleşim yerlerinin nüfus büyüklüğü gruplarına göre nasıl dağıldığını gösterirken figür ve figür sırasıyla ilçe bazında nüfusu den ve den küçük mahalle yerleşim birimi oranlarının coğrafi olarak nasıl dağıldığını göstermektedir . tüm yerleşmelerin ünün nüfusu in altındadır ve den küçük yerleşimlerde yaşayanlar toplam türkiye nüfusun ünü oluşturmaktadır . nüfusu . den fazla olan yerleşimler tüm yerleşimlerin ünü oluşturmaktadır . düşük yoğunluklu çok sayıda yerleşim birimi varken yüksek yoğunluklu az sayışa yerleşim birimi vardır . bu coğrafi dağılım daha önce yapılan değerlendirmeler ile paralellik göstermektedir .
535
204
Pirina ve balık atıklarının birlikte kompostlanması ve toprak ıslahında kullanılması
gıda endüstrisinde üretim sonrasında açığa çıkan atıkların toprak düzenleyicisi olarak kullanılabilecek forma dönüştürülerek tarım alanlarında kullanılması hem ekonomik hem de çevresel açıdan en iyi yöntemlerden biri olarak kabul edilmektedir . ülkemizde faaliyet gösteren balık işleme fabrikalarında balığın işlenmesi sonrasında önemli miktarlarda balık atığı ortaya çıkmaktadır . ayrıca zeytinyağı üretimi sonrasında da pirina olarak isimlendirilen katı atık açığa çıkmaktadır . bu çalışmada balık atığı ve pirina kullanılarak yapılan kompostun üç farklı dozunun kumlu tın bünyeye sahip toprağa uygulandıktan sonra toprağın bazı fiziksel ve kimyasal özelliklerindeki değişimler belirlenmiştir . bu amaçla kompost uygulanan topraklar . ay sabit sıcaklıktaki inkübatörde inkübasyona bırakılmıştır . inkübasyon süresi sonunda bpk nın toprak reaksiyonu elektriksel iletkenlik toplam azot toplam karbon ve agregat stabilitesi gibi toprak özellikleri üzerine etkileri araştırılmıştır . bpk uygulamasıyla incelenen toprak parametrelerinde ve uygulanan dozlar arasındaki farkların istatistiki olarak önemli olduğu tespit edilmiştir . artan bpk dozuyla ph ve c n oranı hariç diğer toprak parametre değerlerinin arttığı sonucuna ulaşılmıştır . en yüksek bpk uygulamasıyla ph nın kontrole göre . c n oranının ise azaldığı görülmüştür . bpk uygulaması sonrasında ec nin yaklaşık kat as nin tn nin tc nin arttığı tespit edilmiştir .
artan nüfus ve buna bağlı olarak kentleşme hızının artması birçok çevresel soruna sebep olmaktadır . kontrollü ve uygun şekilde yapılan kompostlama organik atığın en kaliteli geri dönüştürülmüş şeklidir . kompost toprak için direkt organik madde kaynağı olup toprağın birçok özelliğine doğrudan etki etmekle birlikte bitki gelişimini teşvik etmesi ve toprak erozyonunu azaltması açısından da olumlu etkisi bulunmaktadır . yağlık zeytin üretiminin önemli bir kısmı marmara bölgesi nde yapılmaktadır . zeytinyağı üretimi için kullanılan ton zeytinden geleneksel yöntemde kg iki fazlı sistemde kg ve üç fazlı sistemlerde ise kg pirina açığa çıkmakta olup yılı için . x ton pirina elde edildiği tahmin edilmektedir . işleme sonrasında kabaca atık üzerinden yıllık ton katı atık ortaya çıkma potansiyeli bulunmaktadır . balık atıklarının c n oranının küçük olmasından dolayı geniş c n oranı olan materyallerle karıştırılarak kompost yapımında kullanılabilir . pirina gibi geniş c n oranlı materyallerin kendine özgü oksijen ihtiyaç kapasiteleri vardır . bpk yapımı gün sürmüş olup süre içinde her gün kompost sıcaklığı dijital termometre ile ölçülmüştür . kompost sıcaklığının sabitlendiği günden itibaren sıcaklık ölçümleri sonlandırılmış olup yaklaşık üç ay boyunca olgunlaşmaya bırakılmıştır . kompost örnekleri ºc de gün kurutulduktan sonra bitki değirmeninde öğütülmüş ve toplam azot ve karbon içerikleri leco truspec cn cihazı ile nitrat ve amonyum içerikleri ise kjeldahl buhar distilasyon cihazı kullanarak belirlenmiştir . sıcaklık ölçümleri sırasında kompost kabı içerisindeki neme bağlı olarak mikroorganizma faaliyetlerinin yavaşladığı ve bu durumun da parçalanmayı yavaşlattığı ölçümler sırasında gözlenmiştir . kompost organizmaları iki grupta toplanmaktadır . yapılan bpk nın termofilik faz sıcaklığı . c olarak belirlenmiş olup uluslararası kriterlere uygun bir kompost yapımı sağlanmıştır . bpk nın olgunlaşmasından sonra belirlenen bazı özelliklerine ait bazı sonuçlar çizelge te sunulmuştur . inorganik formdaki azotun ise genellikle nh azotu formunda olduğu görülmektedir . bununla birlikte artan bpk dozuyla ters orantılı olarak ph nın azaldığı bpk uygulamasının ph yı kontrol uygulamasına göre . azalttığı bulunmuştur . toprak ph değerinden daha yüksek ph değerine sahip kompost ve biyokömür uygulaması sonucunda toprağın ph değerinin düştüğü agegnehu ve ark . yine pirina uygulamasıyla topraktaki asidik fonksiyonel grupların arttığı bildirilmiştir brunetti ve ark . bpk nın toprağa uygulaması sonrasında ec değişimi şekil b de sunulmuştur . artan dozlara paralel olarak ec değerlerinin yükseldiği ve uygulamalar arasındaki farklılıkların istatistiksel açıdan önemli olduğu tespit edilmiştir . toprağa bpk uygulamasının tn değerlerini istatistiki olarak önemli düzeyde arttırdığı tespit edilmiş olup bpk uygulama dozları ile toprağın tn içerikleri arasındaki ilişki şekil a da verilmiştir . benzer şekilde pirinanın ham ve pirina kompostunun toprağa karıştırılmasından sonra toprak tc ve tn değerleriniarttırdığı tespit edilmiştir brunetti ve ark . toprakların c n oranları incelendiğinde uygulanan dozun artmasına bağlı olarak tn içeriğindeki oransal artışın tc içeriğinin oransal artışından daha fazla olmasından dolayı c n oranın düştüğü görülmektedir . en yüksek as değeri uygulamasında elde edilmiş olup bpk uygulaması sonrasındaki as değerlerinin kontrolden daha yüksek olduğu tespit edilmiştir .
470
203
SLEGS ROBOT TABANLI YÜRÜME ENGELLİ ARACI TASARIMI
giderek yaşlanan dünya nüfusuna paralel olarak engelli insan sayısı da her geçen yıl artmaktadır . engelli bireyler dünya nüfusunun yaklaşık lik bir kısmını teşkil etmekte ve bu sayı yaşlılık ve hastalıkların artması ile giderek artış göstermektedir . engelli bireyler içinde yüksek oranda yer alan yürüme engelli bireylerin özellikle merdiven gibi engebeli yerlerde rahat hareket etmeleri yaşam kaliteleri açısından oldukça önemlidir . bu bağlamda geliştirilmiş araçlar bulunmakta ve satılmaktadır . fakat bunlar hem pahalı hem de bir refakatçi gerektiren ürünlerdir . yürüme engelli bireyler için merdiven gibi yerlerde rahat hareket etmelerini sağlayacak araç tasarım ve üretim amacı ile bu çalışma gerçekleştirilmiştir . slegs robot olarak bilinen tekerlek teknolojisi fusion programı ile yürüme engelli araçları için tasarlanmıştır . engebeli yerlerde s şekline normal zeminlerde ise o şekline dönüşebilen tekerlekler engelli aracının her alanda rahatlıkla hareket etmesini sağlayabilecektir . tekerleklerin hareketi için servo motorlar ve arduino nano kullanılmıştır . bir prototip üzerinde önerilen tasarım gösterilmiştir . önerilen ürünün yürüme engelli bireyler için hem yerli hem de ucuz bir ürün olarak rahatlıkla kullanılabileceği düşünülmektedir .
yaklaşık milyar insanın yaşadığı dünyamızda yaş ve üstü bireyler bulunmaktadır . altınok ve kars engelli nüfusun içerisinde en fazla yürüme engellilerin olduğunu ve bu insanların hem çevrelerinde hem de konut gibi yerlerde hareket alanının oldukça sınırlı olduğu yetersiz kaldığını belirtmektedir . literatürde engelli bireylerle ilgili birçok çalışmaya rastlanılmıştır . turan güneş enerjili tekerlekli araba tasarımı gerçekleştirmiştir . literatüre bakıldığı zaman genellikle engellilerin günlük yaşamdaki çevre koşulları beklentileri gibi konuların çalışıldığı görülmektedir . incelenen firma ürünlerinin refakatçi yardımı ile engellilerin merdiven gibi yerlerde zorlanmadan inme ve çıkmalarını sağlayan engelli araçları üretip sattıkları görülmüştür . tablo de görüldüğü gibi yürüme engelli bireylerin özellikle merdiven gibi yerlerde inip çıkmaları için geliştirilmiş cihazlar olsa da bunlar hem ithal hem de pahalı ürünler olduğundan dolayı engelliler zorluk yaşamaktadırlar . bunda özellikle robotların artık yaşantımızda daha fazla yer almasının oldukça önemli bir payı vardır . bu tasarım oldukça detaylı ve uzun süren çalışmalar ve araştırmalar neticesinde bulunmuş önemli arge projesidir . literatür çalışmalarında olmayan bu tasarım için patent çalışmalarının olduğu bilinmektedir . slegs robotun sahip olduğu kendisine has bacaklar birçok farklı alanda ve amaçla kullanılmaya uygundur . bu bacaklar karşılaştıkları yol ve engebe durumuna göre otomatik olarak şekil değiştirir . her bir bacak adet servo motor ile hareket edebilmektedirler . bulut tabanlı olması ve öğrenciler ile eğitimcilere ücretsiz sunulması da programın önemli avantajlarıdır . yapılan tasarımlar ultimaker üç boyutlu yazıcısı kullanılarak çıktı alınmıştır . şekil nin kısmında gösterildiği gibi kullanıcı istediği bir anda tekerleklerin s konumuna geçmesini sağlayabilir . prototip sayesinde slegs tekerleklerin çalışma şekli daha rahat anlaşılabilecektir . boyutlu yazıcıdan çıkan prototip cura adlı programda dilimlenmiştir . çalışmada prototip oluşturmak için kullanılan malzemeler ve fiyatları tablo de verilmiştir . tablo de verilen malzeme ve fiyatları örnek prototipi oluşturmak için kullanılan malzeme ve fiyatlarıdır . böyle tipte akü kullanılabileceği gibi farklı özelliklere sahip batarya sistemleri hatta güneş panelleri yardımıyla enerji sağlama gibi unsurlardan da faydalanılabilir . bu artış ile birlikte engelli bireylerin yaşadığı güçlükler de artmaktadır . merdiven gibi engebeli yerlerde tekerlekli sandalyenin çıkıp inebilmesi için slegs robot olarak bilinen robot tekerleklerinin engelli arabası için tasarımı fusion programı ile gerçekleştirilmiştir . bu tasarımın gerçek boyutlarda üretime dönüştürülmesi ile birlikte yürüme engelli insanların yaşam şartlarının iyileşeceği düşünülmektedir . ürünün gerçek boyutlu bir tasarımı yapılarak model üzerindeki testler gerçekleştirilebilir ve gerçek maliyetleri ortaya konabilir .
370
161
Uluslararası Örgütlerin Devlet-İçi Çatışmalara Müdahale Edip Etmemesini Belirleyen Faktörler
özellikle soğuk savaş sonrası dönemde devlet içi çatışmalar sıklıkla görülmeye başlanırken uluslararası örgütler de bu devlet içi çatışmalara müdahil olabilecek başlıca aktör olarak ön plana çıkmış lardır . ancak uluslararası örgütler bazı devlet içi çatışmalara müdaha le ederken bazılarına müdahale etmekten kaçınmaktadırlar . bu bağ lamda uluslararası örgütlerin bir devlet içi çatışmaya neden müdahale edip etmedikleri önemli bir sorundur . bu çalışmanın da temel amacı uluslararası örgütlerin devlet içi çatışmalara müdahil olup olmamasına etki eden faktörleri açıklamaktır .
uluslararası ilişkiler literatüründe devlet içi çatışmalara müdahalelere yöne lik daha çok devlet müdahalelerine yoğunlaşıldığı görülürken uluslararası ör güt müdahalelerine daha az yer ayrıldığı görülmektedir . söz konusu sistematik eksiklik daha çok müdahil ko numundaki uluslararası örgütlerin neden müdahale edip etmemeyi seçtiğine ilişkindir . uluslararası politikada uluslararası örgütlerin aktörlük derecelerinin çeşitli teorilerce farklı konumlandırıldığı görülmektedir . realistler için uluslararası politikada örgütlerin rolü ikincil konumdadır ve güvenlik ve güç arayışı içinde olan devletlerin amaçlarına hizmet eden uluslararası örgütlere barışın tesis edilmesinde gereğinden fazla yükümlülük vermek pek doğru olmayacaktır . bu bakımdan liberal feministlerin kadınların devlet bürokrasisi ve güç yapılanmasının yanı sıra uluslararası örgütlerde de eşit şekilde temsil edilmeleriyle savaşlar ve devlet içi çatış malar sona erdirilebilecektir . nadiren insani amaçla yapılan müdahale örneklerine rastlandı ğını ve bu doğrultuda devletlerin yabancıların hayatlarını kurtarma dışındaki amaçlarla askerlerini gönderdiği sonucuna varan walzer ise müdahaleye iliş kin karma amaçların ahlaki önemi üzerinde durulmasından yanadır . bu konuda uluslararası örgütlerin barış operasyonlarının tek taraflı eyleme göre şu tür fonksiyonel ve normatif üstünlüğünden söz edilebilir bunların müdahaleleri bireysel devletlerin müdahalelerinden daha meşrudur . bm ve diğer aktörler bazen de timor leste kosova ve bosna da olduğu gibi etkili yetki uygulamak isteyen yerlerde liberal barış oluşturmaya yönelmiştir . aktörlerin eylemleri olmaksızın var olamayan düşünsel ve normatif yapılar aynı zamanda kimlikleri ve çıkarları biçimlendirirler . bu ko nuda örneğin bosna ruanda ve sudan da devlet içi çatışmalara müdahale de isteksizlik insan güvenliği normuyla devam eden ve geleneksel güven lik kaygıları devlet egemenliğine saygı ve ölümleri durdurma arasındaki gerilimleri yansıtmaktadır . özellikle eylül de terörizmle savaş ön plana çıkarken ulusal çıkar lar devletlerin dış ve güvenlik politikalarının merkezinde yer almaya baş lamıştır . çöken devletlerin çoğunda iç çatışmaların sürmesinin bm gibi dış aktörleri çekebileceği çoğu yazarca dillendirilmektedir . askeri güvenlik meselelerinin baskın olduğu dünya siyasetinde sorunlar arasında bir hiyerarşi vardır . bununla birlikte ingiliz okulu çalışmaları büyük güçlerin ben çıkarını her zaman uluslararası düzeni devam ettirme nin önüne geçirmeyerek önemli sorumluluk sahipleri olabileceklerini de öne sürmüşlerdir . söz konusu etnik çatışma lar tarihsel düşmanlığın ön plana çıktığı kurumsal siyasi ve uluslararası düzeyde geliştiği ve medyanın da etkili olduğu bir süreçte büyüyüp gelişir . dördüncüsü ise uluslararası norm ve ilkelerin yaygınlığını öngören normatif düşüncelerdir . hedef ülke büyük bir bölgesel veya küresel gücün eski kolonisi ise bm müdahalesi olasılığı azalacaktır . anlaşmazlığa bölgesel örgütler müdahale ettiklerinde bm nin müdahale olasılığı yüksektir . dolayısıyla bu unsurlar birlikte ele alındığında müda hale için fırsat ve istekliliği artırmaktadır . regan ın hipotezlerinden üçüncüsü yaklaşmakta olan insani kriz kaygısı ve geniş sosyal bozulma oluştuğunda dış müdahale olasılığı artmaktadır . birincisi soğuk savaş döneminde komünizme karşı tampon niteliğindeki bölgelere yapılan uluslararası yardımların durmasıdır . laitin uluslararası yardımla sömürgecilik sonrası afrika devlet lerinin kurdukları bu ilişkiye topal leviathan demektedir . bu ise sadık olan grupların rejimle sorunlar yaşamasını ve zaten muhalif olanların ise po lis denetiminin ortadan kalkmasıyla merkezi devlete karşı olanaklarının çeşit lenmesini beraberinde getirmiştir . oturmuş politika yapısında medyanın yetkilileri yönlendirmesinin çok da etkili olmayacağını belirten strobel politikanın açık sürekli ve iyi iletişim le olması halinde medyanın yetkililere öncülük etmekten ziyade onları ta kip edeceğini vurgulamaktadır . bu örnekten yola çıkarak silahlı müdahale konusunda karar vericilerin genellikle yedi unsura göre karar aldığı söylenebilir halk desteği veya muhalefeti hedef ülkenin bu eyleme davet çıkarıp çıkarmadığı in san haklarının savunulmasının böyle bir müdahale gerektirip gerektirmedi ği olası müdahaleyi çok yanlı hale getirerek uluslararası desteğin ne de rece olacağı olası müdahalenin durumu iyi ya da kötü yönde etkilemesi ekonomik ve askeri kapasiteleri ulusal çıkar ve amaçların değerlen dirilmesi .
559
65
SÖZLÜ KÜLTÜRÜN DİNSEL KAYNAKLARDAKİ YANSIMALARI
matta markos luka ve yuhanna incilleri tanrısal töz ü içermeleri bakımından birbirlerinden farklı olmamakla birlikte yuhanna incili tanrısal söz ile başlar . ilkin söz ün var olması ve manevi alana ilişkin olması sözlü kültür ve din arasında bir ilişki olduğu şeklinde yorumlanabilir . kimi dinlerde tanrı nın konuşması belli bir şekilde görünerek ya da birtakım belirtilerle insanlarla iletişim kurması söz konusudur . bu durum kısaca vahiy olarak tanımlanmaktadır . buradaki iletişim biçimi bu çalışmada sözlü kültür kapsamında işlenmiş ve ilahi yönüyle söz kavramı da bir tür sözlü kültür unsuru olarak ele alınmıştır . bu bakımdan din ve dine dair tüm olgular çoğunlukla sözlü kültür tarafından ilkin inşa edilmiş daha sonra devamlı tekrarlarla geleneğin bir parçası haline gelmiş ve yaygınlaşmıştır . bu çalışmada din ve sözlü kültür arasındaki ilişkiye değinilmiş tanrısal ya da yüce kuvvet kaynaklı ilahi emirlerin söz aracılığıyla dini kültürel bir forma nasıl dönüştüğü ve dönüştürüldüğü konusu anlatılmaya çalışılmıştır . bu çalışma kapsamında ortadoğu kadim uygarlıkları ile yine ortadoğu kökenli tek tanrılı dinler arasındaki sözlü kültür ilişkisi irdelenmiştir .
sözlük anlamı sözlü olarak aktarılan kültür ögelerinin tamamı olarak tanımlanan sözlü kültür terim anlamı olarak da sözlük anlamına yakın bir anlam ihtiva eder . fakat bu durum yazının icadıyla sözlü kültürün önemini yitirdiği anlamına gelmemektedir . zira sözlü kültür her şeyden önce dilin yapısını koruduğu için yazınsal kültürün temelinde var olmuştur . dolayısıyla sözlü kültürün temel ilkesi aktarma eylemini sürekli hale getirerek yapının tekrarını sağlamasıdır . sözün aktarımında oluşturulan ortak kodlar üzerinden tanımlanabilir kültürel süreçle birlikte bu yapı hem sosyal boyutta hem de zaman boyutunda birleştirici ve bağlayıcı bir nitelik kazanmaktadır . sözlü kültürün aktarılma sürecinde çeşitli kültürel unsurlar ön plana çıkmaktadır . zamanla yazıya aktarılarak yeni bir formlar kazanan sözel kültür ürünleri hayatımızın somut birer nesnesi durumuna gelirken sözlü anlatım aynı zamanda yazısız da varlığını sürdürmeye devam etmektedir . insan gruplarının kültürel bellek olarak aktardıkları sözlü unsurlar nesiller boyu aktarılırken kimi zaman belli oranda kayıplara ve yeni formlara bürünerek değişimlere uğrayabilmektedir . tarih boyunca sözün gücü etkinliğini yitirmeksizin devam ettirmiştir . sözlü kültürün dinsel olgularla olan ilişkisinde ortaya çıkan mitoslar iki şekilde açıklanabilir . birincisi yayılma yoluyla bir toplumda bilinmesi ikincisi ise benzeri durumlarla karşılaşan toplumların birbirinden bağımsız olarak düş gücünün ürünü olarak mitosların üretilmesidir . buna en bilindik örneklerden biri olarak yukarıda da ifade edildiği gibi tufan mitosudur . bu tür sözlü kültürün dinsel motifleri aktarıcı birer unsura dönüşmesi toplumsal bellek oluşturma açısından son derece önemlidir . zira zamanla uygarlıkların tarih sahnesinden silinmesi mitosların da kaybolması anlamına gelmemekte aksine başta kutsal metinler olmak üzere birçok alanda yeni sanatsal ya da dinsel ürünlerin üretilmesine de katkı sağlamaktadırlar . karmaşık ve anlaşılması güç gözüken ilk uygarlıklara ait çok sayıda mitosa rastlamak mümkündür . bundandır ki ilahi buyruk insanlar arasında ağızdan ağıza aktarılmış ve sözün içselleştirici gücü doğrudan kutsallıkla bağlantılı olmuştur . mabet döneminde m . ö . tarihlerine uzanan sürgündeki alimlerin ortadoğu nun gizemli öğretilerinden özellikle de iran daki zerdüştlük geleneğinin ezoterik anlayışından esinlenerek sözlü olarak kuşaktan kuşağa aktardıkları bir öğreti olarak ortaya çıkmıştır . genel işleyiş eski ahit teki her cümle kelime ve harfin incelenerek mistik ve alegorik yorumlar elde edilmektedir . tanrı israiloğulları ile sadece sözlü tevrat hürmetine sözleşme yapmıştır . buna göre ilk zamanlar üzerinde pek durulmayan bu husus teslisin oluşmaya başladığı ikinci yüzyıldan itibaren konuşulmaya ve tartışılmaya başlanmıştır . üç kanonik incil den farklı olarak yuhanna incili nde ifade edilen isa ya ilişkin bu değerlendirmenin yuhanna nın da içinde bulunduğu dönem helenistik düşüncesinin bir ürünü olarak birçok yeni ahit araştırmacısı tarafından dile getirilmektedir . böylece dönemin gerek felsefi birikimi gerekse de inanç boyutu göz önüne alındığında yazılı hale gelen bir sözlü unsurdan söz etmek olasıdır . insanlar tanrı nın kutsal metinleri kendilerine yazdığına değil konuştuğuna inanırlar . tanrı konuşarak ve tezahür etmek suretiyle insanlıkla iletişim kurmaktadır . dolasıyla sözlü aktarım unsurlarının doğrudan ilahi nitelikte olması hıristiyanlık açısından sözlü kültürü önemli bir noktaya çıkarmaktadır . vahyin bu bakımdan konuşulan dille ve kültürle çok yakın ilişkisi vardır . tamamen insana odaklanan vahyin insan tarafından anlaşılması ve zihinsel olarak aktarılmasındaki önemi hitap biçiminin etkili olmasındandır . islami açıdan sözlü kültür ve din arasındaki en önemli bağ hz . muhammed e dair her türlü eylem ve söz sahabe tarafından büyük bir dikkat gösterilerek devam ettirilmiştir . dolayısıyla bu konuda sözlü kültür önemli bir işlev görmüştür . tanrıya ve her türlü tapınma konumundaki yüce kuvvete olan yakarış ancak sözün samimiyeti ile bir anlam kazanmaktadır . bu bakımdan dinsel metinlerin herhangi bir şekilde standart bir hale getirilmesi söz konusu olsa da sözlü kültür inananlar arasında etkinliğini devam ettiren bir iletişim biçimidir .
537
158
ÇÖPLÜĞÜN GENERALİ ROMANINDA KARŞIÜTOPYAYI KURAN ÖGELER: KOLEKTİF BELLEK YİTİMİ VE UNUT(TUR)MA
karşıütopya yazını gelecek üstüne karamsar bakış sunar ve türlü kaygıları dillendirerek ileride yaşanılabilecek olumsuz durumları gösterme işlevi üstlenir . karşıütopyalarda erk özgürlük alanlarını daraltarak bireyler üzerinde totaliter bir yaklaşım sergiler . buna uygun olarak oluşturulan bürokratik yapılanma teknoloji bilim ve medya gibi çeşitli ögeleri ideolojik denetim aygıtı olarak kullanarak baskı tehdit ya da korku yaratır ve konformist bireylerin oluşumuna zemin hazırlar . oya baydar ın karşıütopya özelliği gösteren çöplüğün generali adlı yapıtında totaliter erk tarafından teknolojik uygulamalarla kolektif belleğin yitime uğratılması ve sonucunda farkındalık yoksunluğu yaşayan kanıksayan üç maymunu oynayan konformist bireylerin ortaya çıkışı ve bunun yaratmış olduğu toplumsal kaos konu edilir . alegorik bir anlatı olarak öne çıkan yapıtta başkişi durumundaki psikiyatr ın kayıp bir coğrafyada bulduğu roman taslağının ışığında unutulan geçmişin adım adım sorgulanması ve şimdinin anlamlandırılmaya çalışılması ele alınır . bu çalışmada çöplüğün generali romanının sunduğu veriler çerçevesinde karşıütopyayı kuran ögeler incelenmiştir .
ilk örneği platon da görülen ütopya düşüncesi felsefeden sonra gelişimini edebiyat alanında da sürdürmüştür . olası olmayan ancak insanın bulunmayı dileyeceği bir dünyada yaşamak biçiminde de tanımlanabilir . martin meyerson ütopyaların platon un ideal devlet tasarımına dayandırıldığında karşıütopyaların izinin de en azından aristophanes in the birds ine dek sürülebileceği değerlendirmesinde bulunur . yüzyılda rus yazar yevgeni zamyatin karşıütopya türünün ilk örneği olan biz adlı romanını yayımlar . http blog . milliyet . com . tr coplugun generali oya baydar blog blogno . . . yapıtta teknoloji bilim medya ve din ideolojik aygıt olarak kullanılarak korku ve tehditle düşünce kontrolü sağlanır . bu durum romandan alıntılanan şu ifadelerle dikkatlere sunulur . kaç kuşak geriye gidersen git olayı çocukluğunda yaşamış olması gereken kaç yaşlıyla konuşursan konuş kimse bir şey anlatmıyor anlatamıyor . belli ki buradakiler duymuyorlar artık alışmışlar kanıksamışlar . yapıtta ayrıca iletişim olanaklarının bireyin yaratıcılığı ve kimlik oluşması üzerindeki etkileri konulu sempozyumda iletişimdeki teknolojik gelişmelerin bireyin yaratıcılığını öldürecek bir yapıya bürünüp bürünmediği tartışılır ve bilginin üretim ve dağıtımının merkezileşmesiyle ilgili olarak çeşitli görüşler dillendirilir . karakterlerden ekip başı işsizliğin kol gezdiği ülkede sendikalardan umut olmadığını yönetimle sendikaların adeta kuzu sarması olduğunu söyleyerek toplumun her katmanında sorunlar olduğunu dillendirir . aydın bu nedenle toplumdaki tüm bireyleri kuşatarak erki elinde tutan odakları ortadan kaldırmalı yeni bir yapı oluşturmalı ve toplumu buna eklemlemelidir . roman boyunca baskı altındaki bir toplum gözler önüne serilir . teknoloji ve bilim kentin şebeke suyuna karıştırılan virüsün üretimini sağlayacak ideolojik bir aygıta dönüşür .
408
138
Mısır Islahında İndirgeyici Hatların Kullanımı ve Dihaploidizasyon
mısır insan ve hayvan beslenmesi yanı sıra endüstride de geniş kullanım alanı bulan önemli ve stratejik bir bitkidir . değişen iklim koşulları piyasadan talep edilen kaliteli ürün ve yüksek verim hastalık ve zararlıların direnç kazanması hususları sürekli olarak yeni melez çeşitlere olan talebi artırmaktadır . mısır bitkisinde yüksek verimli ve kaliteli melezlerin geliştirilmesi için devamlı olarak üstün vasıflı ebeveyn hatların oluşturulması gerekmektedir . klasik ıslah metotlarıyla saf hatta ulaşmak en az generasyon sürmekte bu süre sonrasında istenilen özellikteki saf hatlar bazen elde edilememekte ve böyle durumlarda uzun süren ıslah programları başarılı olamamaktadır . bu nedenle ıslah çalışmalarında süreyi kısaltmak ve ıslah programlarının etkinliğini arttırmak için yeni teknolojilere başvurulmaktadır . ın vivo katlanmış haploid tekniği de bu teknolojilerden biridir . mısırda haploid bitki elde etmenin temelinde indirgeyici genotip bulunur . indirgeyici genotipler melezlemeye girerek bir generasyonda homozigot bireyler elde etme imkanı tanıyan özel genotiplerdir . bu genotipler ıslah programının amacına uygun olarak belirlenen heterozigot yapıdaki bitkilerle melezlenir ve bu melezleme sonucu elde edilen tohumlarda yapılan renk seleksiyonu ile n kromozoma sahip haploid tohumlar elde edilebilmektedir . elde edilen haploid tohumlarda kromozom katlaması yapılarak n kromozomlu katlanmış haploid bitkiler elde edilir . bu teknoloji sayesinde homozigot hatlar generasyonda elde edilebilmekte ıslah çalışmalarının süresi kısalmakta hızlı ve güvenilir bir şekilde ıslah programlarının etkinliği artmaktadır . bu derlemede mısır bitkisinin ve mısır ıslahının tarihçesi in vivo katlanmış haploid tekniğinin mısır ıslah çalışmalarında kullanılması ve mısır ıslah programlarına sağlayacağı faydalar ele alınmıştır .
mısır buğdaygiller familyasına ait tek çenekli bir bitkidir . yapılan arkeolojik kazılardan elde edilen veriler mısır bitkisinin ile yıllık bir geçmişe sahip olduğunu göstermektedir . içerdiği zengin besin maddeleri açısından insan beslenmesinde kullanılmasının yanı sıra nişasta yağ glikoz ve yem sanayisinde hammadde olarak kullanılmaktadır . yabani bir bitkinin kültüre alınması ve zayıf bir koçan yapısından iri taneli yüksek verimli bir bitkinin elde edilmesi geçmişte ıslah metotlarının kullanılması ile mümkün olmuştur . yılları arasında daha çok kompozit çeşit geliştirilmeye ağırlık verilmiştir . ın vivo haploid tekniği ile çok kısa sürede saf hatlar elde etmek mümkündür . indirgeyici hattan genotipten gelen polen yumurta hücresinin sadece haploid maternal genom içeren bir embriyoya gelişimini tetikler . indirgeyici hatlar tozlayıcı olarak kullanılmakta ve toz verdiği bitkinin koçanlarında haploid olan tohumların oluşmasını sağlamaktadır . ın vivo tekniği ile haploid bitki elde etmede maternal haploidi ve paternal haploidi olmak üzere iki yöntem kullanılmaktadır . bu başarı oranını genotipin yanında çevresel faktörler kullanılan metot ve toz verme zamanı da etkilemektedir . modern indirgeyici olarak bilinen ve hohenheim üniversitesi bitki ıslahı enstitüsünde geliştirilen rws ve rwk adlı hatlar son yıllarda geliştirilen en etkili indirgeyici hatlardan olup kems ile ws indirgeyici hatlarının melezinden elde edilmiştir . indirgeyici hatlar kullanılarak haploid bitki üretiminin gerçek mekanizmasının tam olarak bilinememesinin yanı sıra bu konu ile ilgili çeşitli hipotezler ortaya atılmıştır . döllenmemiş yumurta hücresinin gelişimi tek döllenmeyle ortaya çıkan endosperm oluşumu ile başlamaktadır . somatik hücrelerinde ait olduğu bitki türünün gamet hücrelerinde bulunan kromozom sayısı kadar kromozom bulunduran bitkilere haploid bitki adı verilmektedir . çiçekleri de diploidlere oranla küçük olan haploidler hücrelerinde taşıdıkları kromozom sayısı bakımından indirgenmiş gametlerin yapısını gösteren bitkilerdir . başlangıç materyallerinin indirgeyici hatlarla melezlenmesinden sonra elde edilen koçanlarda farklı fenotipe sahip tohum oluşması beklenmektedir . bu kategorideki tohumlar toplamda en yüksek orana sahip tohumlardır . indirgeyici hatlar ile başlangıç materyallerinin melezlemesinden sonra elde edilen koçanlarda farklı fenotipte tohum oluşması beklenmektedir . haploid olarak seçilen tohumlar n kromozomlu yapıda olup geliştiklerinde steril durumda bitkiler meydana getirirler . bitkicikler . kolhisin ve . dimetil sülfoksit içeren çözeltide c de saat süreyle muamele edilir . elde edilen katlanmış hatlar içerisinden üstün özelliklere sahip olan hatlar genel ve özel kombinasyon testlerine tabi tutularak belirlenir . iki hattın oluşturduğu melezdeki performansları özel kombinasyon kabiliyeti olarak adlandırılır ve hatların hangi melez kombinasyonunda daha iyi uyuştuğunu ifade eden bir özelliktir . klasik bitki ıslahı genetik ve çevresel faktörlerin etkisi altında olduğundan yeni bir çeşit geliştirilmesi yıl gibi bir zaman almaktadır .
445
232
Brassica juncea, Brassica napus, Sinapis alba ve Camelina sativa’nın YAĞ İÇERİĞİ VE YAĞ ASİTLERİ KOMPOZİSYONUNUN BELİRLENMESİ
bu çalışma tekirdağ ili iklim koşullarında tesadüf blokları deneme deseni ne göre dört tekerrürlü olarak yürütülmüştür . denemede yetiştirilen brassica juncea brassica napus sinapis alba ve camelina sativa türlerinin yağ oranları ve yağ asitleri kompozisyonları belirlenmiştir . en yüksek yağ oranı arişidik asit içeriği ve oleik asit içeriği b . napus türüne ait excalibur çeşidinde sırasıyla . . ve . oranlarında belirlenmiştir . yabani bir tür olan brassica juncea tohumlarının . oranında yağ ve . oranında miristik asit içeriğine sahip olduğu gözlemlenmiştir . en düşük yağ içeriğinin . ile s . alba tohumlarında bulunduğu tespit edilmiştir . s . alba aynı zamanda . oranı ile en fazla erusik asit içeriğine sahip tür olmuştur . bu çalışmanın amacı brassicaceae familyasında yer alan kültüre alınmış brassica napus ve camelina sativa çeşitleri ülkemizde köy popülasyonu olarak yetiştirilen sinapis alba türü ve üretici tarlalarında yabancı ot olarak varlığı tespit edilen brassica juncea türünün tarla koşullarında kültüre alınması ile elde edilen üründeki yağ içerikleri ve yağ asitleri kompozisyonlarını belirlemek ve türlerin aralarındaki farklılıklar ile benzerlikleri ortaya koymaktır . ayrıca bu çalışmada ülkemiz doğal florasında da belirlenen ve çok özel iklim istekleri olamayan brassica juncea nın yağlı tohum potansiyeli de belirlemiştir .
ülkemizin son yıllarda en önemli ihtiyaçları arasında ham yağ yer almaktadır . brassica napus iki diploit tür olan brassica olareceae ve brassica rapa nın çaprazlanması sonucu ortaya çıkan ekonomik değeri yüksek amfidiploid bir türdür . özellikle oleik asit bakımından zengin olması ve oranındaki yağ içeriği bitkiyi daha önemli hale getirmektedir . ayrıca parlak sarı renkteki çiçekleri ile arıcılıkta önemli yer tutmaktadır . özellikle ülkemizde aktarlarda tescil edilmemiş köy popülasyonu olarak üretilmiş ürünler satılmaktadır . düşük yağış alan bölgelerde de rahatlıkla yetiştirilebilen b . juncea her geçen gün daha fazla önem kazanmaktadır . camelina sativa bitkisinin çok eski yıllardan beri tarımı yapıldığı bilinmektedir . özellikler yağlar temel besin maddeleri arasında en fazla enerjiyi sağlamaktadır . yağ asitleri kompozisyonu yağların kullanım alanlarının belirlenmesinde önemli rol oynamaktadır . yağ bitkilerinin yağ asitleri kompozisyonları farklılıklar gösterebilir . ayrıca bu çalışmada ülkemiz doğal florasında da belirlenen ve çok özel iklim istekleri olamayan brassica juncea nın yağlı tohum potansiyeli de belirlemiştir . bu çalışmada brassicaceae familyasına ait gerek yemeklik ve gerekse biyodizel üretimi için dünyada tarımsal üretime alınmış ve tohumlarında potansiyel yağ içeriğine sahip brassica napus camelina sativa brassica juncea ve sinapis alba türlerine ait genotipler materyal olarak kullanılmıştır . brassica napus türü için ticari olarak piyasada satılan excalibur ve caravel çeşitleri camelina sativa türü için amerika birleşik devleti ndeki montano state üniversitesi tarafından ıslah edilen ve north dakota state üniversitesinden temin ettiğimiz blaine creek çeşidi sinapis alba türü için ülkemizde tescil edilmeyen ancak aktarlarda satılan bir köy popülasyonu brassica juncea türü için iç anadolu bölgemizde yabancı ot olarak varlığı tespit edilen üretici tarlasından alınan bir popülasyonuna ait tohumlar denemelerimizde genotip olarak yer almışlardır . ekim ayının ilk haftası toprak işlenerek parseller hazırlanmıştır . deneme alanı ekimleri kışlık sezonu için ekim tarihinde ve kışlık sezonu için ekim tarihinde yapılmıştır . tohumlar ekstraksiyon bölmesine çözücü ise solvent şişesinin içine eklenir . çözücü sifonun tepesine ulaşınca tohum bölmesini tamamen boşaltır ve çözücü şişesine damlamaya başlar . yağ oranının olarak belirlenmesi için ml çözücü ile ortalama saat da işleme devam edilmiştir . olgunlaşma süresini tamamlayan tohumlar hasat edilerek soxhlet ekstraksiyon yöntemi ile yağ oranları belirlenmiştir . brassicaceae familyasına ait brassica juncea camelina sativa excalibur ve caravel çeşidi brassica napus ve sinapis alba tohumlarının yağ içeriği incelendiğinde excalibur çeşidi brassica napus un en iyi orana sahip olduğu ve onu caravel çeşidinin takip ettiği görülmüştür . dünyada birçok yerde yağlık olarak yetiştirilen sinapis alba ve camelina sativa tohumlarında brassica juncea ya göre daha az oranda yağ içerdiği tespit edilmiştir . nın . . bulduğu değerlerden yüksek olduğu ayrıca sargın ın . . belirlediği değerlerin altında olduğu tespit edilmiştir . bu durumun çalışmalarda kullanılan çeşitlerin diğer denemelerde yazlık araştırmamızda ise kışlık olarak yetiştirilmesinden kaynaklandığı düşünülmektedir . bu çalışmada belirlenen brassica napus un oleik asit içeriğinin karabaş ile uyumlu olmasının yanı sıra çakmakçı ve ark . yağlık bitkilerin ekonomideki yeri ve önemi göz önüne alındığında bu ve benzeri çalışmaların sayısı artırılarak alternatif yeni yağ bitkisi çeşitleri geliştirilebileceği düşünülmektedir .
478
184
Orman üçgülü (Bituminaria bituminosa L.) Genotiplerinin Tuzluluğa Dayanıklılık Düzeylerinin Belirlenmesi
bu çalışma orta karadeniz bölgesinden toplanmış adet bituminaria bituminosa genotipinin tuzluluğa dayanıklılık düzeylerinin belirlenmesi amacıyla yılında ondokuz mayıs üniversitesi ziraat fakültesi laboratuvar ve seralarında yürütülmüştür . iki aşamalı olarak planlanan çalışmada ilk aşamada genotipe ait tohumlar sert tohum kabuğu giderildikten sonra farklı nacl yoğunluklarında çimlendirilmiştir . tuz yoğunluğu arttıkça çimlenme oranı kökçük ve sürgün uzunluğu ve ağırlıkları azalmıştır . yüksek dozlarda bazı genotiplerde hiç çimlenme olmamıştır . ikinci aşamada ise en iyi sonuç veren genotip seçilmiş ve bu genotiple serada fide aşamasında aynı tuz yoğunluğu içeren çözeltiler kullanılarak çalışılmıştır . sera çalışmalarında yüksek nacl yoğunluğuyla beraber topraktaki tuzluluk artmış belirli bir süreden sonra ve mm çözelti uygulanan bitkiler tamamen ölmüştür . artan tuz yoğunlukları ile birlikte fidelerde bitki boyu yaprak sayısı bitki kök ve gövde ağırlığı azalmıştır . yine tuz yoğunluğu arttıkça yapraklardaki klorofil a klorofil b ve karotenoid miktarı azalırken lipit peroksidasyonu ve prolin miktarının arttığı tespit edilmiştir .
baklagiller familyasına ait çok yıllık bir bitki olan bituminaria bituminosa kuraklık ve sıcaklığa son derece dayanıklı olması yaz ayları boyunca büyümesini sürdürebilmesi ve yeşilliğini koruması marjinal alan olarak tanımlanan eğimli taşlık üst toprak tabakasını kaybetmiş derinliği az olan topraklarda sulanmadan yetiştirilebilmesi nedeniyle üzerinde en çok durulan bitkilerden birisidir . bunların yanında bitki sıcak ve kurak yaz aylarında yeşil kalabilme yeteneğine sahiptir ilk önce labaratuvar koşullarında çimlendirilmiş daha sonra yüksek tuz yoğunluklarında en çok çimlenme görülen genotiple serada fide aşamasında çalışılmıştır . samsun sinop ve kastamonu illerinden ve yıllarında farklı yerden toplanan bituminari bituminosa ya ait tohumlar omü ziraat fakültesi ne ait deneme alanına ekilmiş ilerleyen yıllarda bakım ve biçim işlemleri gerçekleşmiştir . tesadüf parselleri deneme desenine göre yürütülen bu çalışma iki aşamalı olarak kurulmuştur . seçilen genotiplerin tohumları viyollerde çimlendirildikten sonra fideler derinliği ve çapı cm olan saksılara şaşırtılmıştır . her bir saksıya homojen olmak üzere oranında kg toprak gübre karışımından oluşan harç konulmuştur . saksılarda kullanılan toprağın kimyasal özellikleri çizelge . de verilmiştir . kontrol grubundaki ortalama çimlenme oranı . iken bu değer artan tuz yoğunluklarına bağlı olarak azalmış ve mm dozunda . oranına inmiştir . çimlenme süresi kontrol grubunda günde tamamlanırken ve mm dozlarında çimlenme sırasıyla ve günde tamamlanmıştır . tuz yoğunluğu arttıkça sürgün ağırlığı değerleri azalmıştır . en yüksek doz olan mm da ise bu değer . cm ye düşmüştür . bu dozlarda gövde uzunluğu sırasıyla . ve . cm olarak ölçülmüştür . sera çalışmasında da ve mm nacl yoğunluklarına sahip çözeltiler saksılarda bulunan bitkilerin kök bölgesine verilmiştir . kök boğazı çapı yönünden genotiplerin ortalaması olarak uygulamalar arasında çok önemli farklılık olduğu belirlenmiştir . artan nacl yoğunluğuyla birlikte bitkilerin kök boğazı çapı azalmıştır . artan nacl yoğunluklarıyla beraber genotiplerin kök kuru ağırlıkları azalmıştır . her ne kadar mm uygulamasında sayısal olarak bir azalma görülse de kontrol grubu ile aralarındaki farklılık önemsiz bulunmuştur . çizelge te de görüldüğü gibi tuz yoğunluğu arttıkça toprakta biriken tuz miktarı ve bunun göstergesi olan ec değerleri de artmıştır . bu genotiplerden numara samsun bağkur numara samsun ladik toptepe arasından toplanmıştır . ancak daha dayanıklı çeşitlerin geliştirilebilmesi için çalışmaların sürdürülmesi yararlı olacaktır .
439
157
Artvin Yöresinde Odun Hammaddesi Üretim ve Fidanlık-Ağaçlandırma İşçilerinin İzometrik Kuvvet Değerlerinin ve Vücut Kompozisyonlarının Belirlenmesi Üzerine Bir Araştırma
bu çalışma kapsamında ormancılık sektöründe çalışan işçilerin izometrik kuvvet ve vücut kompozisyon değerleri araştırılmıştır . bu amaçla artvin yöresinde adet odun hammaddesi üretimi adet ağaçlandırma yapılan alan ve adet fidanlık olmak üzere toplam deneme alanında tamamı erkek bireylerden oluşan üretim ve fidanlık ağaçlandırma işçisi üzerinde çalışmalar yapılmıştır . çalışma neticesinde orman işçilerinin bacak kuvveti değerleri üretim işçilerinde ortalama . kg fidanlık ağaçlandırma işçilerinde ise ortalama kg olarak sırt kuvveti değerleri ise üretim işçilerinde ortalama . kg fidanlık ağaçlandırma işçilerinde ortalama . kg olarak tespit edilmiştir . üretim işçilerinin vücutlarındaki yağ oranları ortalama . fidanlık ağaçlandırma işçilerinin ise ortalama . olarak bulunmuştur . vücut yağ yüzdesi değerlerinin işçilerin yaş ortalamaları dikkate alındığında hem üretim hem de fidanlık ağaçlandırma işçilerinin orta grupta yer aldığı belirlenmiştir . ayrıca vücut kitle indeksi değerlerine bakıldığında her iki işçi grubununda şişman sınıfında yer aldığı tespit edilmiştir .
ormancılık faaliyetleri çok çeşitli işleri içine alan çoğunlukla doğaya açık çalışma koşullarında gerçekleştirilen ve ağır işlerden oluşan bir organizasyondur . orman işçiliği genel olarak değerlendirildiğinde çalışma şartları yeri zamanı gibi birçok sebepten dolayı diğer iş kollarından farklılıklar gösterir . yapılan iş esnasında insan bedeninin iş ile olan ilişkisi oldukça önemlidir . insan vücudunun yapısını ve fonksiyonlarını temel alan iş fizyolojisi vücudun çalışma sırasında ne gibi etkilere maruz kaldığını araştırır . vki hesaplanarak kişinin olması gereken ideal ağırlığı tespit edilebilir . fiziksel yapı ile ilişkili olarak kişinin performansını etkileyen bir diğer faktör ise kuvvet kavramıdır . bacak kuvveti ölçülürken işçilerin dizleri bükük konumda dinamometre sehpasının üzerine ayaklarını yerleştirmeleri ve kollarını gergin sırtlarını düz gövdelerini de hafif ön tarafa doğru eğmeleri sağlanmıştır . bu pozisyonda dinamometrede bulunan zinciri tutamak yardımıyla kavrayıp dikey olarak maksimum oranda bacaklarını kullanarak zinciri yukarı çekmeleri istenmiştir . deri kıvrım kalınlığı ölçümleri için holtain marka skinfold kaliper kullanılmıştır . hataları önlemek için baş ve işaret parmakları ile ölçüm yapılan noktanın cm gerisinden sadece deri ve derialtı yağ dokusu tutulmuştur . çalışma kapsamında üretim ve fidanlık ağaçlandırma işçileri üzeride yapılan ölçümler neticesinde elde edilen verilerin bilgisayar ortamına aktarılmasında ve değerlendirilmesinde microsoft office excel paket programı kullanılmıştır . tablo den yararlanarak üretim ve fidanlık ağaçlandırma işçilerinin vücut yağ yüzdesi değerlerinin işçilerin yaş ortalamaları dikkate alındığında orta grupta yer aldığı görülmektedir . ancak birtakım hesaplamalar yolu ile bu değer tespit edilebilir . üretim işçilerinde vücut ağırlık değeri ortalaması . kg iken bu değer fidanlık ağaçlandırma işçilerinde ortalama . kg dır . bu sonuçlardan fidanlık ağaçlandırma işçilerinin üretim işçilerine nazaran daha ağır olduğu söylenebilir . başka bir deyişle fidanlık ağaçlandırma işçilerinin vücutlarındaki enerji rezervlerinin daha fazla buna karşılık üretim işçilerinin kas ve iskelet gelişiminin daha iyi durumda olduğu söylenebilir . şili deki orman işçilerin de ise bu oran olarak hesaplanmıştır . buradan anlaşılacağı üzere şili deki orman işçilerinin enerji rezervleri bu çalışmadaki orman işçilerinden daha fazladır . her iki değerinde şili deki orman işçilerine nazaran daha az olduğu görülmektedir . çalışmalarda orman işçilerinin bacak ve sırt kuvvet değerleri ölçümü sırasında işçinin bulunduğu pozisyon ormanda yaptığı işlerdeki bazı duruş pozisyonlarına çok yakındır . bu bağlamda üretim işçilerinin bacak kuvveti değerleri . kg fidanlık ağaçlandırma işçilerinin ise kg olarak bulunmuştur . bu durum üretim işçilerinin bu tür durumlar için daha dayanıklı olduğunun bir göstergesi olarak söylenebilir . bu değerlerden orman işçileri ile bazı spor dallarında faaliyet gösteren bireylerin birbirlerine yakın denecek ölçüde kuvvet değerlerine sahip oldukları anlaşılmaktadır . bu sonuçlardan üretim işçilerin izometrik kuvvet değerleri bakımından fidanlık ağaçlandırma işçilerine oranla daha güçlü oldukları sonucuna varılmıştır . özellikle üretim işinde çalışacak olan işçilerin daha tecrübeli ve dayanıklı olmasına özen gösterilmelidir .
426
140
Tarımsal sulamaların ekonomik ve sosyal etkilerinin değerlendirilmesi: Asartepe Barajı üzerine bir uygulama
araştırma alanı ankara ili ayaş ilçesinde bulunan asartepe barajı sulama sahasıdır . bu çalışmada baraj yapımının tarımsal sulamada ve üretim deseninde ne tür değişiklikler ortaya çıkardığı amaçlanmıştır . tarım işletmelerine ait veriler yılı üretim dönemine aittir . bu çalışmada araştırma bulguları ve ikincil verilerden de yararlanılmıştır . araştırma alanında örneğe giren köyleri en iyi temsil edecek köy seçilmiştir . araştırmada örnek hacminin belirlenmesinde hata ve güven düzeyinde çalışılmıştır . örnek hacmi işletme olarak tespit edilmiştir . bitkisel ürünlerde maliyet hesabı üründen ürüne farklılık göstermektedir . aynı zamanda bitkilerin tek yıllık ve çok yıllık oluşu da önemlidir . gruplara göre kg domates maliyet hesapları yapılmıştır . incelenen işletmelerde . gruptaki üreticilerin kg domates maliyeti . tl iken . grupta olanların . tl olarak hesaplanmıştır . baraj öncesinde . gruptaki işletmelerin sulu arazi genişliği ortalama . dekar iken baraj sonrasında ortalama . dekara . gruptaki üreticilerde ise sulu arazi genişliği . dekardan . dekara yükselmiştir . incelenen işletmelerdeki alet makine sayılarında artış gözlenmiştir . incelenen işletmelerde baraj yapımının tarımsal sulamanın kullanımının etkinliğini arttırmasının yanı sıra üreticilerin üretim deseninde de değişikliğe gittiği tespit edilmiştir .
ankara nın alt bölgelerinden birinci bölge bala evren haymana ve şereflikoçhisar ilçelerini kapsamaktadır . ankara nın kuzeyinde bulunan üçüncü bölge kızılcahamam ve çamlıdere ilçelerinden oluşmaktadır . ankara nın önemli içme suyu kaynakları olan çamlıdere eğrekkaya kurtboğazı ve akyar barajları bu bölgede yer almaktadır . bölgenin temel karakteristiği diğer alt bölgelere benzer şekilde sahip olduğu tarımsal üretimin yanı sıra güçlü bir sanayi altyapısının bulunmasıdır . kaltu ve güneş çalışmalarında orta anadolu ve özellikle ankara koşullarında hem yem ve hem de yağ bitkisi olarak yetiştiriciliği artan mısırda farklı sulama şekillerinde üretim maliyeti verimlilik ve karlılık düzeyini araştırmıştır . araştırma kümesi belirlendikten sonra anket uygulanacak işletmeler tesadüfi örnekleme yöntemiyle saptanmıştır . tarımsal sulama yapan işletmelerin oluşturacağı kümelerin kaç gruba ayrılacağına araştırma kümesi belirlendikten sonra karar verilmiştir . araştırmanın amacına uygun olarak hazırlanmış anket formları araştırıcılar tarafından kişisel görüşme yoluyla doldurulmuştur . burada n örnek sayısını nh h ıncı tabakadaki işletme sayısını sh h ıncı tabakanın standart sapmasını sh h ıncı tabakanın varyansını n popülasyondaki işletme sayısını göstermektedir . bu durum çapı n olan bir örneğin n h s h ile orantılı bir şekilde paylaştırıldığını gösterir . araştırmanın amacı kapsamı ve tarım işletmelerinin özellikleri de göz önünde bulundurularak anket formları düzenlenmiştir . sürüm ekim ve dikim işlemleri sırasında yapılan faaliyetlerin masraflarından oluşmaktadır . ilaçlama masrafı toplam domates ekim alanı için kullanılan tarımsal mücadele ilaç bedeli ilaçlama işçiliği ve alet makine masraflarından oluşmaktadır . arazi kirası hesaplanmasında arazi fiilen kiralanmış ise ödenen kira bedeli kendi mülkü ise bölgedeki benzer nitelikteki araziler için oluşmuş cari arazi kirası dikkate alınmıştır . araştırma kapsamında incelenen işletmelerde üreticilerin eğitim durumu çizelge de belirtilmiştir . gruptaki işletmelerin ortalama mülk arazisi . dekar iken barajdan sonra . dekara yükselmiştir . grupta ise . u sulu . i kuru . ünü oluşturmaktadır . sulama sonrası arazi nevi olarak tarla arazisindeki artışın temel sebebi hayvancılığın artışına paralel olarak yem bitkisi miktarının artmasıdır . ayrıca fiğ ekimi baraj öncesinde hiç yapılmazken baraj sonrasında . dekara yükseldiği tespit edilmiştir . gruptaki üreticilerin köyde yaşayan hanehalkı sayısı baraj öncesinde ortalama . kişi iken baraj sonrasında bu rakam ortalama . kişidir . domatesin birim maliyeti her işletme grubunun verileri dikkate alınarak ayrı ayrı hesaplanmıştır . toprak hazırlığında sarf edilen insan iş gücünün . i birinci sürümde . i ikilemede ve . i ekim dikim ve gübrelemede kullanılmıştır . incelenen işletmelerde dekara ortalama domates verimi . kg ve kg domates maliyeti . tl olarak hesaplanmıştır . ankara ili beypazarı ilçesinde yapılan çalışmada organik ve geleneksel olarak yapılan domates üretiminin ekonomik analizi incelenmiş araştırma sonuçlarına göre geleneksel olarak üretilen kg domatesin maliyeti . tl olarak tespit edilmiştir . baraj sonrasında şehirde yaşayan hanehalkında artış gözlenmiştir .
414
175
TIPTA UZMANLIK ÖĞRENCİSİ HEKİMLERDE DEPRESYON SIKLIĞI VE ETKİLEYEN FAKTÖRLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ
bu çalışmada tıpta uzmanlık öğrencisi hekimlerin depresyon durumunu ve bunu etkileyen faktörleri değerlendirmeyi amaçladık . tanımlayıcı tipte gözlemsel bir araştırma olarak planlanan bu çalışmanın evreni tıpta uzmanlık öğrencisi hekimden oluşmuştur . depresyon durumu birinci basamak beck depresyon ölçeği ile değerlendirildi . çalışmaya katılanların . ü kadın . sı erkek . ı evli idi . yaş ortalaması . . idi . çalışmaya katılanların bdö bb puan ortalaması . . idi . meslek seçimini . sıklıkta isteyerek yapmışlardı . i branşından memnun idi . u yıllık izinlerini istedikleri zaman kullanabiliyordu . i hasta ve yakınları tarafından şiddete maruz kalmışlardı . katılımcıların . inin gelecekle ilgili mesleksel kaygıları vardı . cinsiyet medeni durum çocuk sahibi olma meslek seçimi çalıştığı bölüm vki ve birlikte yaşadığı kişi depresyon durumunu etkilemez iken isteyerek çalıştığı branşı seçenlerde depresyon daha az rastgele branş seçimi yapanlarda daha fazla tespit edildi . branş seçimini isteyerek yapanlarda depresyon sıklığı daha az tespit edilmişti . katılımcıların çoğunun gelecekle ilgili mesleksel kaygıları vardı ve katılımcıların yarısına yakın bir kısmı hasta ve yakınları tarafından her hangi bir dönemde şiddete maruz kalmışlardı . hekimlere psikolojik destek verilmesi ve sıkıntıları ile baş etme önlemlerinin alınması gerekmektedir .
ülkemizde altı sene tıp eğitimi sonrasında uzmanlık ana veya yan dallarından birinde uzman olarak yetiştirilmek amacıyla öğrenim eğitim araştırma ve uygulama yapmak üzere atanan tıp doktorları araştırma görevlisi doktor olarak isimlendirilir . türkiye deki yaygınlığı arasında olduğu bildirilen depresyon önemli bir sağlık sorunudur . çalışmamızda tutum ve davranış bakımından model oluşturan hekimler yoğun şekilde stres yaşayan bir meslek grubudur . sağlık çalışanlarındaki depresyon son yıldır birçok çalışmada araştırılmasına rağmen ülkemizde sağlık hizmetinin önemli bir kısmını veren araştırma görevlisi doktorlarda depresyon sıklığını ve etkileyen faktörleri inceleyen çok az sayıda çalışma bulunmaktadır . araştırma evreni konya eğitim ve araştırma hastanesi nde çalışmakta olan sı dahili bölüm si cerrahi bölümde olmak üzere toplam tıpta uzmanlık öğrencisi hekimden oluşmaktadır . çalışmanın planlanması aşamasında aynı dönemde hastanede çalışan hekimlerin tümüne ulaşılması amaçlanmıştı . araştırmaya başlamadan önce necmettin erbakan üniversitesi meram tıp fakültesi etik kurulu ndan izin alındı . anketlerin uygulanması araştırmacılar tarafından çalışanların bölümleri ziyaret edilerek gerçekleştirildi . bu çalışmada araştırmacılar tarafından literatürler doğrultusunda hazırlanan sosyodemografik veri formu ile depresyon durumunu değerlendirmek için birinci basamak beck depresyon ölçeği kullanıldı . puanlaması her başlıktaki puanların toplanmasıyla elde edilir . verilerin değerlendirilmesinde sayı yüzde ortalama ve standart sapma kullanıldı . gruplar arası karşılaştırmalarda kategorik değişkenler ki kare testi ortalamalarının karşılaştırılması student t testi ile yapıldı . meslek seçimini . sıklıkta isteyerek yapmışlardı . i seçim yaptığı branşından memnun idi . u yıllık izinlerini istedikleri zaman kullanabiliyordu . i hasta ve veya yakınları tarafından şiddete maruz kalmışlardı . katılımcıların . inin gelecekle ilgili mesleksel kaygıları vardı . yıllık izinlerini istedikleri zaman kullanabilme ile depresyon arasında bir ilişki tespit edilmedi . yaş cinsiyet medeni durum çocuk sahibi olma meslek seçimi çalıştığı bölüm ile depresyon durumu arasında bir ilişki bulunmadı . aynı şekilde gül ve arkadaşlarının radyasyon onkolojisi bölümü çalışanlarında yaptıkları araştırmada da cinsiyet yaş medeni durum çocuk varlığı çocuk sayısı meslek seçimi mesleki sorunlar yaşamdaki güçlükler sigara ve alkol kullanımı ile depresyon arasında bir ilişki bulunmamıştır . bizim çalışmamızdan farklı olarak bdö ile yapılan birçok çalışmada yaş ile depresyon arasında anlamlı ilişki olduğu tespit edilmiştir . farklı bir ölçek ile yapılan başka bir çalışmada ise yaşla depresyon arasında ilişki olmadığı gösterilmiştir . rastgele branş seçimi yapanlarda depresyon isteyerek çalıştığı branşı seçenlere göre . kat daha fazla görüldü . çalışmamızda araştırma görevlisi doktorların . u yıllık izinlerini istedikleri zaman kullanabiliyordu . asistanlığın ilk yıllarında izin kullanma imkanının çoğunlukla olmaması bu grupta depresyon sıklığını artırdığı yapılan birçok çalışmada gösterilmiştir . akca ve arkadaşlarının yaptığı çalışmada sağlık çalışanlarının sinin şiddete maruz kaldığı bulunmuştur . bu çalışmada depresyon ile asistanlık süresi meslekte geçirilen yıllar ve nöbet sayısı arasında bir ilişki bulunmadı . asistan hekimlerin yoğun iş yükü çalışma süresinin fazla olması çalışma ortamı gibi birçok etken yanında nöbet sonrası izinlerinin olmaması çalıştığı branşı rastgele seçmek ve branşından memnuniyetsizlik kişileri psikolojik ve fiziksel olarak yıpratmakta ve depresyona yol açmaktadır .
449
184
Özel Tenis Kulübündeki Profesyonel Sporcuların Bitkisel Çay Tüketim Sıklığı ve Kullanımını Etkileyen Faktörler
bu çalışma profesyonel olarak tenis oynayan sporcuların bitkisel çay tüketim sıklıklarını bitkisel çay kullanımı nedenlerini ve bitkisel çay tüketimini etkileyen faktörleri belirlemek amacı ile planlanmıştır . istanbul ilinde bulunan özel bir tenis kulübünde profesyonel olarak tenis oynayan yaş aralığında kadın erkek sporcu olmak üzere toplam gönüllü oyuncu çalışmaya katılmıştır . bireylere kişisel özelliklerini beslenme durumlarını besin tüketim alışkanlıklarını su ve çay tüketim durumlarını saptamak amacıyla araştırmacı tarafından oluşturulan anket çalışması yapılmıştır . çalışmanın istatistiksel değerlendirilmesi spss . programı ile yapılmıştır . sporcuların boy ve ağırlıkları alınarak bkı değerlendirilmesi yapılmıştır . sporcuların boy ve ağırlıkları alınarak bki ye göre sınıflandırıldığında inin normal ağırlıkta olduğu saptanmıştır . katılımcıların i ara öğün yaparken u ara öğün yapmamaktadır ve si bazen ara öğün yapmaktadır . bireylerin öğün atlama ve tüketilen çay iktarları arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmuştur . öğün atlayan bireylerin daha çok çay tükettiği saptanmıştır . bireylerin öğün atlama ve tercih edilen çay türü arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmamıştır . öğün atlama durumunun tercih edilen çay türünü etkilemediği saptanmıştır . elde edilen sonuçların sporcuların çay tüketimi ve beslenme alışkanlıkları ile ilgili yapılabilecek çalışmalara destek olacağı düşünülmektedir .
çay camellia sinensis olarak bilinen bitkinin yapraklarından elde edilmektedir . türk toplumu tarafından gün aşırı tüketilen çayın bilimsel olarak tedavi edici potansiyeli son yıllarda ortaya çıkmıştır . bitkiler geçmişten günümüze kadar çeşitli amaçlarla kullanılmıştır . sağlıklı beslenmemizdeki bitki çaylarının tüketimi her geçen gün artmaktadır . çayın olası yararlı sağlık etkileri incelenmekte ve çay piyasası geleneksel bitki çayları ile sınırlı kalmamaktadır . siyah çay işleme aşamalarında flavanol içeriği giderek azalır . siyah çaya işleme sırasında uygulanan oksidasyon sonucu flavanollerden teaflavinler ve tearubuginler gibi sekonder polifenoller oluşmakta flavanol içeriği azalmaktadır . ağız yoluyla alımı takiben kateşinler bağırsaklardan iyi derecede emilir . çay kateşinlerinin sindirim sisteminde demir ile birlikte çözünmeyen kompleksler oluşturmak suretiyle demir emilimini kısmen engelleyebileceği ancak çaya süt veya askorbik asit eklenerek veya demir içeren ilaçları ya da yiyecekleri çayla birlikte tüketmeyerek bu olumsuz etkinin önlenebileceği belirtilmiştir . son yıllarda zengin polifenolik madde içeriği antioksidan özelliği ve insan sağlığı üzerine etkisi ile en fazla araştırılan konulardandır . bunların biyolojik fonksiyonları ve sağlığa faydalarının yaygın olduğu belirtilmektedir . serbest radikallerin yok edilmesi için gerekli olan yeterli miktardaki antioksidant etkili bileşenler çay sayesinde vücuda alınmaktadır . bitki çayının çoklu antioksidan içermesi nedeniyle nörodejeneretif hastalıkların tedavisinde kullanılma potansiyeline sahip oldukları belirtilmiştir . bu araştırma sporcuların yaşı boyu kilosu beslenme alışkanlıkları çay tüketim alışkanlıkları sağlık durumu sosyal ve ekonomik koşulları dikkate alınarak sporcuların bitkisel çay tüketim sıklıklarını bitkisel çay tükemini etkileyen faktörleri ve bitkisel çay tüketim nedenlerini saptamak amacı ile yapılmıştır . çalışma kapsamındaki bireylerin antropometrik ölçümleri araştırmacının kendisi tarafından alınarak kaydedilmiştir . araştırmanın bu bölümünde istatistiksel analizler neticesinde elde edilen verilere ilişkin bulgu ve yorumlara yer verilmiştir . çalışmamızdaki katılımcıların çoğunu kadın bireyler oluşturmaktadır . kadın katılımcıların sı bazen öğün atlarken erkek katılımcıların da i bazen öğün atlamaktadırlar . öğün atlama durumu tercih edilen çay türünü etkilememektedir . çalışmaya katılan bireylerin öğün atlama durumları ile tüketilen çay miktarı arasında ise anlamlı istatistiksel farklılık bulunmuştur . bu çalışmada boy ve ağırlıkları alınmış ve beden kitle indeksine göre değerlendirmeleri yapılan profesyonel sporcuların i normal ağırlığın altında inin normal ağırlıkta ve unun normal ağırlık üzerinde olduğu saptanmıştır . sporcuların çoğunlukla çeşitli sebeplerden dolayı yemeğe zaman ayırmadıkları ve doğru bir şekilde beslenme yapmadıkları saptanmıştır . siyah çay dışında alternatif içecekler arasında en fazla bitki çayları tercih edilmektedir . yapılan çalışmalardan farklı olarak araştırmamızda tüketilen çayların ünün paket çay sının poşet çay ve ininde de her ikisini tercih ettiği saptanmıştır . bkı değerlerine göre zayıf ve normal ağırlığa sahip olan bireylerin en çok yeşil çay tükettikleri gözlemlenmiştir .
395
179
Meslek Seçiminde Toplumsal Cinsiyetin Rolü: Bir Ölçek Geliştirme Çalışması
meslek seçimi sürecini etkileyen önemli faktörlerden birisi de toplumsal cinsiyet rolleridir . ancak ülkemizde lise öğrencilerinin meslek seçiminde toplumsal cinsiyet rollerine ilişkin yargılarını ölçmeye yönelik bir ölçek bulunmamaktadır . bu nedenle bu araştırmanın amacı lise öğrencilerinin meslek seçimlerinde toplumsal cinsiyet kalıp yargılarının rolünü belirlemeye yönelik olarak meslek seçiminde toplumsal cinsiyetin rolü ölçeğini geliştirmektir . ölçeğin faktör yapısının belirlenmesi amacı ile iki ayrı araştırma grubundan veri toplanmıştır . ilk veri seti ile açımlayıcı faktör analizi ikinci veri seti ile de doğrulayıcı faktör analizi yapılmıştır . ölçeğin faktör analizleri sonucundatoplam varyansın sini açıklayan toplam maddeden ve kısaca geleneksel ve eşitlikçi olarak adlandırılan iki boyuttan oluştuğu görülmüştür . mstcrö nin geleneksel boyutu için hesaplanan cronbach alfa güvenirlik katsayısı . eşitlikçi boyutu içinse . dir . araştırmadan elde edilen bulgular tartışılarak önerilerde bulunulmuştur .
cinsiyet insanın doğuştan sahip olduğu biyolojik yapı ile belirlenirken toplumsal cinsiyet yaşanılan kültürün ailenin çevrenin ve toplumun yüklemeleri ile ilgilidir . bunun en önemli nedenlerinden birisi erkeklerin doğumdan itibaren bireysel değerlerle tarihsel süreçte toplumlar kadınları ev ile ilişkilendirmiş ve ev çocuk aile sarmalında temel bileşen kadın olmuşken erkek ev dışı çalışma yaşamı ile sosyal siyasal ve yönetsel alanlarda aktif bir rol üstlenmiştir . meslek gruplarının kendi içlerindeki alanlarda dahi cinsiyetçi ayrışmalar göze çarpmaktadır . özçatal çalışmasında kadınların çalışma yaşamına katılmış olsalar da ev içinde aileleri için yaptıkları işlerin sorumluluklarını taşımaya devam ettikleri için belli mesleklere yoğunlaştıklarını bu durumun kadınların iş yaşamında eğitim ve ilerleme olanakları kısıtladığını ve düşük statülü ve ücretli işlerde çalışmak zorunda kalmalarına neden olduğunu ortaya koymuştur . ancak lise öğrencilerinin meslek seçiminde toplumsal cinsiyetin rolünü araştırmaya yönelik geçerli ve güvenilir herhangi bir ölçme aracı bulunmamaktadır . ilk çalışma grubunda veri toplanmış ancak sı veri setinden çıkarılarak açımlayıcı faktör analizi öğrenci üzerinden yapılmıştır . bu çalışma kapsamında altınova ve duyan tarafından bireylerin toplumsal cinsiyete yönelik algılarını değerlendirmek amacıyla geliştirilen toplumsal cinsiyet algısı ölçeği nin esen öztürk ve siyez tarafından ergenler için düzenlenen formu kullanılmıştır . ergen formu toplam maddeden oluşan beşli derecelendirme sistemine göre puanlanmakta ve tek boyuttan oluşmaktadır . ölçek hiç katılmıyorum ile tamamen katılıyorum arasında puanlanan lı derecelendirme sistemine sahip maddeden oluşmaktadır . sınıflarda öğrenim gören öğrenci ile çalışılmıştır . uzman görüşleri doğrultusunda madde havuzdan çıkarılarak lise öğrencilerinden oluşan kişilik küçük bir grupta maddelerin anlaşılabilirliğine ilişkin bir ön uygulama çalışması yapılmış ve madde üzerinde değişikliğe gidilerek ölçeğin maddelik deneme formu uygulamaya hazır hale getirilmiştir . veri toplama süreci başlamadan önce üniversiteden etik izin il milli eğitim müdürlüğü nden de uygulama izni alınmıştır . bunun için ilk olarak verilerin afa ne uygunluğu incelenmiş ve bu bağlamda kmo değeri ve barlett bütünlük testi sonuçlarının afa için uygun olduğu anlaşılmıştır . tablo de görüldüğü üzere ölçek maddelerine ait faktör yükleri . ile . arasında değişmektedir . birinci faktör maddeden ikinci faktör ise maddeden oluşmaktadır . birinci faktörü oluşturan maddeler incelendiğinde kadın ve erkeklerin mesleki tercihlerindeki geleneksel toplumsal cinsiyet ifadeleri içerdikleri gözlenmiş ve bu faktöre meslek seçiminde geleneksel cinsiyet rollerini ifade eden meslek seçiminde geleneksel toplumsal cinsiyet rolü ismi verilmiştir . dfa sonucunda iki faktörden oluşan modelin uyumunun değerlendirilmesinde ki kare ki kare nin serbestlik derecesine oranı gfı cfı rmsea ve srmr uyum iyiliği istatistikleri kullanılmıştır . toplam maddeden oluşan ölçeğin standardize edilmiş regresyon yükleri incelendiğinde meslek seçiminde geleneksel cinsiyet rolü için . ile . meslek seçiminde eşitlikçi cinsiyet rolü için . ile . arasında değiştiği görülmektedir . buna göre meslek seçiminde geleneksel toplumsal cinsiyet rolü faktörü için cronbach alfa katsayısı . eşitlikçi boyut için . dir . kadının işgücüne katılımının artabilmesi için nitelikli bir donanıma sahip olabileceği eğitsel koşulların oluşması mesleki yönlendirme ve meslek seçimi sürecinde cinsiyete bağlı sınırlandırıcı kalıp yargıların sürece yön vermesinin engellenmesi şarttır . bu bağlamda bu araştırmanın amacı lise öğrencileri için meslek seçiminde toplumsal cinsiyetin rolü ölçeğini geliştirmek geçerlik ve güvenirlik analizlerini yapmaktır . bu bulguların özellikle toplumsal cinsiyetin meslek seçimi üzerindeki rolünü daha da görünür kıldığı söylenebilir . bu durum kız öğrencilerin cinsiyetlerini mesleki gelecekleri açısından bir kaygı kaynağı veya bir kısıtlanma nedeni olarak görmeleri de yine kadına ilişkin geleneksel toplumsal cinsiyet rollerinin etkili olduğunu düşündürmektedir . bu nedenle bundan sonraki çalışmalar ebeveynlerin ve öğretmenlerin meslek seçimindeki toplumsal cinsiyet tutumları ve bunun öğrencilere yansımasını ölçmeye ve incelemeye yönelik olabilir .
573
130
Algılanan Kariyer Engelleri (AKE) Ölçeği’nin Türk Kültürüne Uyarlama Çalışması
bireyin kariyerini yapılandırması aynı zamanda gelişim süreci içerisinde çevresine bir uyum süreci olarak ele alınmalıdır . eğer birey çevresinde kariyeri ile ilgili engeller algılar ve bu engelleri aşamayacağını düşünürse kariyer gelişimi için ortaya koyacağı çabalar zarar görecektir . bu çalışmada amaç bu engelleri belirlemek amacıyla mcwhirter tarafından geliştirilen algılanan kariyer engelleri ölçeğinin türk kültürüne uyarlanmasıdır . bu amaçla öncelikle ölçeğin orijinal yapısının kültürdeki uygunluğuna bakmak amacıyla iki faktörlü olarak açımlayıcı faktör analizi uygulanmıştır . uygulama sonucunda ölçeğin iki faktörlü yapı gösterdiği fakat madde dağılımının orijinal ölçekten farklı olduğu görülmüştür . bu nedenle madde dağılımının uygunluğuna bağlı olarak ölçek kimliksel kariyer engelleri ve destek kaynaklarından yoksunluk olarak iki faktör altında ele alınmıştır . daha sonra elde edilen yapının uygunluğunu kontrol etmek amacıyla doğrulayıcı faktör analizi uygulanmıştır . yapılan analizler sonucunda model uyumunu bozan bazı maddeler ölçekten çıkarılmış ve analizler tekrar edilmiştir . elde edilen model uyum değerleri test edilen yapının geçerliğinin kabul edilebilir düzeyde olduğunu göstermiştir fakat farklı örneklem grupları ile revizyon çalışmaları yapılması gerektiği de görülmektedir . güvenirlik değerlendirmesi için cronbach alfa iç tutarlılığa ve test tekrar test korelasyonlarına bakılmıştır . çalışmada ölçeğin elde edilen cronbach alfa katsayısı . bulunmuştur . test tekrar test güvenirlik katsayısı ise ölçeğin tamamı için . olarak bulunmuştur . sonuç olarak ölçek toplam madde ve iki alt boyuttan oluşan algılanan kariyer engellerine ilişkin bir ölçek olarak sunulmuştur .
kariyer çoğu birey tarafından sadece bir meslek seçmek ve meslekte yükselmek olarak anlaşılsa da aslında bireyin tüm yaşam alanlarını etkileyen inişler ve çıkışlarla geçen bir yaşam yapılandırma sürecidir . bu anlamda swanson ve woitke kariyer engellerini bireyin hem kendinden hem de çevresinden kaynaklanan ve kariyer sürecini zorlaştıran olaylar ya da şartlar olarak açıklamaktadır . fakat bireyin kalıcı bir fiziksel hasarının olması zeka ile ilişkili ya da başka türden psikolojik problemlere sahip olması güvenlik ile ilişkili konularda kamu çalışmasını engelleyecek bazı konuların olması genellenebilir kariyer engelleridir ve doğal olarak bireyin kariyer gelişimi süreçlerini olumsuz yönde etkileyecektir . algılanan kariyer engellerine ilişkin diğer bir bakış açısı da zamansal sınıflamalarla ilgili yaklaşımlardır . yani aslında birey bir kariyer engeli algılıyorsa bu engel hem kişisel içsel hem de bağlamsal faktörlerin bir yansımasıdır . örneğin bazı kariyer engelleri çoğu birey tarafından algılanırken bazı engellerin ise sadece birkaç katılımcıda gözlendiği görülmektedir . çevresel şartların öz yeterlik inancını şekillendirdiğini daha sonraları ise bu inancın bireyin çevresinde karşılaştığı zorluklara verdiği tepkilerini etkilediğini görülmektedir . bunun anlamı kişisel içsel ve bağlamsal değişkenlerin kariyer sürecine doğrudan etki eden bir yapı olmadığıdır . aslında kariyer engelleri bir aracı değişken olarak tanımlamaktadır . bu ölçeğin kısıtlılığı sadece kadınların kariyer engellerini tanımlamış olmasıdır . yine alaçam ve altuntaş çalışmalarında kadın akademisyenlerin kariyer engelleri ölçeğini geliştirmiştir . yapılan halihazırdaki bu çalışma ise daha kısa ve pratik bir ölçek sunmaktadır . sonrasında rehberlik ve psikolojik danışma alanından üç öğretim üyesinin görüşlerine dayalı olarak uzman değerlendirme formu yoluyla elde edilen dönütlere dayalı olarak ölçek üzerinde gerekli düzeltmeler yapılmıştır . son aşamada güvenirlik değerlerini elde etmek amacıyla ise iç tutarlılık analizi ve test tekrar test sonuçları değerlendirilmiştir . bu doğrultuda örneklem büyüklüğünün faktör analizi yapmak için iyi düzeyde olduğuna karar verilmiştir . daha sonra ortaya çıkan faktörlerin yapı geçerliği doğrulayıcı faktör analizi ile test edilmiştir . alt boyut olarak birinci tür cevaplar bireyin kendini toplum içinde ifade etme biçimleri yani kimliklerin yansıması olduğu için kimliksel kariyer engelleri olarak tanımlanmıştır . toplam öğrenciden elde edilen verilerde üç faktörlü orijinal yapı için serbestlik derecesi için elde edilen kay kare değeri . dir . elde edilen sonuçlar modelde gerekli uyum değerlerini vermediği için öncelikle ölçeğin madde yapısı elde edilen sonuçlar doğrultusunda tekrar gözden geçirilmiştir . bu kapsamda maddeleri çıkarılmıştır . madde arasına alternatif yol eklenmiştir . örneğin inandı tunç ve uslu türkiye de öğretim elemanlarının daha çok sosyal haklar bireyler kariyer gelişimi sürecinde kendini yalnız ve desteksiz hissederse engelleri aşamayacağına dair inanç geliştirmekte ve bu durum bireylerin kariyerleri için çabalamalarını olumsuz yönde etkilemektedir . bu nedenle ölçeğin diğer çalışmalarla iyileştirme düzenlemelerinin yapılması önerilmektedir . sonuç olarak ölçek toplam madde ve iki alt boyuttan oluşmaktadır .
472
217
ISPARTA UYGULAMALI BİLİMLER ÜNİVERSİTESİ ORMAN MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİLERİNİN TARIMSAL ORMANCILIK KAVRAMI VE UYGULAMALARI HAKKINDA BİLGİ DÜZEYLERİ
bu çalışmada ısparta uygulamalı bilimler üniversitesi orman fakültesi orman mühendisliği bölümü öğrencilerinin sosyo demografik özelliklerine göre tarımsal ormancılık kavramı ve uygulamalarına ilişkin algı farklılıkları saptanmıştır . araştırmada veri toplama aracı olarak soruluk anket formu kullanılmıştır . anket uygulaması nisan mayıs tarihleri arasında rastgele örnekleme yöntemi kullanılarak gerçekleştirilmiştir . araştırma evreni söz konusu bölümde öğrenim görmekte olan orman mühendisidir . bu araştırmada anket verisinin normal dağılıma sahip olup olmadığı cronbach s alfa katsayısı hesaplanarak sosyo demografik özelliklere göre dağılım frekans ve yüzde paylar saptanarak araştırma önermelerine katılım düzeyleri arasında farklılık olup olmadığı ise ki kare homojenlik testi uygulanarak belirlenmiştir . araştırma sonucuna göre önermelerin güvenli olduğu deneklerin yaşam alanları ve okudukları sınıflar bakımından tarımsal ormancılık kavramı ve uygulamalarına ilişkin önermelere katılım düzeyleri arasında farklılıklar bulunduğu ancak cinsiyet bakımından farklılık olmadığı saptanmıştır . bu tespitlere göre orman mühendisliği bölümü öğrencileri ve tarımsal ormancılık üretim teknikleri konularında yeterli bilgi düzeyine sahip değildir .
hızlı nüfus artışı kentleşme yanlış arazi kullanımları orman ürünlerine olan talebin artması ve çeşitlenmesi ormanlara açma otlatma yangın gibi nedenlerle zarar verilmesi gibi nedenler doğal kaynakların insan ihtiyaçlarını karşılayabilmesini giderek zorlaştırmıştır . bu nedenle doğal kaynakların en etkin en iyi kullanımı ve verimlerinin yükseltilmesi sorunlarına ilişkin çözüm yolları aranmaya başlanmıştır . bu araştırmalar sonucunda var olan toprakların en iyi biçimde kullanımıyla alandan elde edilecek verimin yükseltilmesi ve ürün çeşitliliği yönünden yeni kullanım metotları geliştirilmiştir . bu kavram üretim tekniklerinden biri olarak da düşünebilir . bu sayede kırsal kesimde ikamet edenler yakacak ve yapacak odun ile birlikte hayvan yemi ve gıda gibi çeşitli gereksinimleri gideren ürünler elde edebilir . ifade edilen bu tanımlama ile birlikte agroforetry uygulamalarında toprağa bağlı üretim tekniklerinden tarımsal ve ormancılık üretimlerine benzer olan ve bu üretim tekniklerinin arasında yer alan bir teknik olarak düşünülebilir . bunun yanında yerel bölgesel ve ulusal seviyelerde kırsal kesimin ekonomisine istihdamın artması ve yoksulluğun azaltılmasına ve doğal çevrenin korunmasına katkıda bulunmaktadır . çalışma alanı ısubü orman fakültesi orman mühendisliği bölümü öğrenim gören öğrencidir . anketler örnek büyüklüğü olarak kabul edilen öğrenci ile yüz yüze görüşülerek nisan mayıs tarihleri arasında yapılmıştır . anket formunun hazırlanmasında literatürden yararlanılmıştır . bu önermelere katılımın belirlenebilmesi için beşli likert ölçeği kullanılmıştır . likert ölçeği kesinlikle katılıyorum katılıyorum fikrim yok katılmıyorum kesinlikle katılmıyorum şeklinde oluşturulmuştur . yaşam yerlerine göre ise si ilde si ilçede si kasabada ve i köyde yaşamaktadır . önermelerin güvenirliğine ait analiz sonuçları cronbach alpha reliability analizi kullanılarak yapılmıştır . analiz sonucunda cronbach s alpha katsayısı . olarak hesaplanmıştır . önermelere ait güvenirlilik katsayıları çizelge te verilmiştir . sınıf öğrencilerinin ise bu konuda fikrinin olmaması numaralı önermeye . sınıf öğrencilerinin ise bu konuda fikrinin olmaması numaralı önermeye karşılanabilmektedir ise . bu çalışma ısubü orman fakültesi orman mühendisliği bölümü öğrencilerinin tarımsal ormancılık kavramı ve uygulamaları hakkındaki algı düzeyleri tespit edilmek amacıyla hazırlanmıştır . bu eksiklik sonucunda ısubü orman mühendisliği bölümü öğrencilerine yönelik konuyla alakalı bilgi düzeyi çalışmasının yapılması uygun görülmüştür . bu konudaki eksikliklerin giderilebilmesi için öğrencileretarımsal ormancılığa ilişkin bilgilerin öğretilmesi ve uygulamaların benimsetilmesi gerekmektedir . sonuç olarak tarımsal ormancılık kavramı ve uygulamalarının aday orman kaynakları yöneticilerine yeterli düzeyde öğretilmesi ve benimsetilmesi halinde orman arazilerinin en etkin ve en iyi kullanıma tahsis edilmesi güvence altına alınmış olacaktır .
463
144
Farklı substrat ve besin çözeltisi miktarının domates bitkisinin azot, fosfor ve potasyumdan yararlanma oranına etkisi
bu çalışmanın amacı torf perlit karışımında g az g orta ve g fazla katı ortam kültürüne uygulanan günlük ve ml besin çözeltisinin domates bitkisinin n p ve k dan yararlanma oranına etkisini belirlemektir . deneme sera şartlarında x faktöriyel deneme desenine göre tekerrürlü olarak yürütülmüştür . elde edilen verilere göre substrat miktarı azaldıkça meyvenin besin çözeltisi ile verilen azottan yararlanma oranında artış görülmüştür . meyvede en düşük azottan yararlanma oranı g substrat ortamında ml besin çözeltisi uygulandığında elde edilmiştir . meyvede azot ve fosfordan en yüksek yararlanma oranı g katı ortamda ml besin çözeltisi uygulamasında elde edilmiştir . sapta azottan ve meyve sapta fosfordan optimum yararlanma oranları için uygun besin çözeltisi miktarları substrat miktarlarına göre değişmiştir . besin çözeltisine verilen potasyumdan sapta yararlanma oranı meyvede yararlanma oranına ilişkin değerlerden düşük bulunurken meyve ve s pta potasyumdan yararlanma oranına ilişkin değerler substrat miktarı ve günlük besin çözeltisi miktarına bağlı bulunmuştur . domates bitkisine verilen azottan meyvede yararlanma oranı ve ml besin çözeltisi uygulandığında katı ortam miktarlarına göre sa so sf şeklinde sıralanmıştır .
topraksız yetiştiricilikte besin çözeltisi uygulamaları daha kontrollü yapıldığından ve ayrıca verilen besin elementlerinin fikse olması gibi durumlar söz konusu olmadığından dolayı besin çözeltisi ile uygulanan elementlerden bitkiler daha hızlı ve fazla oranda yararlanabilmektedir . genel olarak bitkilerin uygulanan gübrelerden yeterince yararlanabilmesi ve gübrelerin kullanım etkinlikleri çok sayıda faktöre bağlı bulunmaktadır . bitki çeşidi ve hatta aynı çeşidin farklı genotipleri arasında dahi besin elementi alım ve kullanım etkinliğinin değiştiği belirlenmiştir . gübre kullanım etkinliği bitkilerin besin elementlerini alım gücü olarak ifade edilebilir . fertigasyon yoluyla gübre kullanım etkinliği büyük ölçüde arttırılabilmektedir değeri . ds m dir . denemede dikimden meyve tutum başlangıcına kadar ve meyve tutum başlangıcından hasata kadar aşağıda verilen konsantrasyonlarda gül in bildirdiği hoogland besin çözeltisi uygulanmıştır . meyve tutum döneminden itibaren hasata kadar geçen süre boyunca fosfor ve potasyum konsatrasyonları artırılmıştır . muamele konularına bağlı olarak bitkinin gövde ve yaprakları ayrı ayrı c de kurutularak gövde yaprak kuru madde miktarları belirlenmiştir . ml günlük uygulanan besin çözeltisi uygulamasında ise sf so sa şeklinde sıralanmıştır . meyvede azottan yararlanma oranı en yüksek g substrat ortamında günlük ml besin çözeltisi uygulandığında elde edilmiştir . aynı küçük harflerle gösterilen ortalamalar arasında . seviyesinde fark yoktur . aynı sütun ve satırdaki aynı büyük harflerle gösterilen ortalamalar arasında . seviyesinde fark yoktur . a substrat miktarı b günlük besin çözeltisi miktarı axb interaksiyonazottan meyvenin yararlanma oranına ilişkin değerler istatistiksel olarak önemli olmamakla birlikte en yüksek değer ve g substrat ortamlarında günlük ml besin çözeltisi uygulamasıyla g substrat ortamında ise ml besin çözeltisi uygulamasıyla elde edilmiştir . günlük ve ml besin çözeltisi uygulamalarında g substrat ortamında meyvenin azottan yararlanma oranına ilişkin değerler istatistiksel olarak aynı bulunmuştur . sapta azottan yararlanma oranı substrat miktarına bağlı olarak günlük ml besin çözeltisi dozunda sa sf so şeklinde ml besin çözeltisi dozunda sa sf so şeklinde ve ml besin çözeltisi dozunda ise sa so sf şeklinde ml besin çözeltisi uygulamasında ise substrat miktarına bağlı olarak sa so sf şeklinde sıralanmıştır . sapta azottan yararlanma oranı en düşük g substrat ortamında günlük ml besin çözeltisi uygulanmasında görülmüştür . gübre kullanım etkinliği bitkilerin besin elementlerini alım gücü olarak ifade edilebilir . substrat ortamına verilen azottan domatesin sap meyvesi ile yararlandığı toplam azot oranı oldukça yüksek bulunmuştur . buna karşın günlük besin çözeltisi miktarları dikkate alınmadığında substrat miktarı azaldıkça azottan yararlanma oranı önemli derecede artmıştır . substrat ve günlük uygulanan besin çözeltisi miktarının domates bitkisinde meyvede sapta ve meyve saptafosfordan yararlanma oranına etkisi ilişkin değerler çizelge te verilmiştir . genel olarak verilen fosfordan sapta yararlanma oranına ilişkin değerler meyvede yararlanma oranına ilişkin değerlere yakın bulunmuştur . buna karşın g substrat ortamına uygulanan günlük besin çözeltisi miktarı ml ye arttırıldığında meyvede fosfordan yararlanma oranı artmış besin çözeltisi günlük ml den daha fazla uygulandığın da ise azalmıştır . bu gübre etkinlik oranı fosfor için arasında olup en yüksek etkinliğin çoğunlukla besin elementi noksanlığı görülen ortamlara uygulanan gübrelerden elde edildiği belirtilmiştir . meyve sapta potasyumdan yararlanma oranı substrat ve besin çözeltisi miktarlarıyla önemli derecede etkilenmemiştir . domates bitkisinde verilen potasyumdan meyvenin yararlanma oranı substrat ve besin çözeltisi miktarına bağlı olarak . . arasında sap yararlanma oranı ise . . arasında bulunmuştur .
537
180
Afyonkarahisar ve Isparta illerindeki buğday üretim alanlarında Barley yellow dwarf virus-PAV ve Barley yellow dwarf virus-MAV’ ın belirlenmesi
arpa sarı cücelik hastalığı tüm dünyada buğday üretim alanlarında en yaygın ve ekonomik kayıp oluşturan viral hastalıklardan biridir . bu hastalığa luteoviridae familyasında yer alan barley yellow dwarf virus türlerinden herhangi biri neden olmaktadır . bu çalışmada afyonkarahisar ve ısparta illerindeki buğday üretim alanlarında barley yellow dwarf virus pav ve barley yellow dwarf virus mav ın belirlenmesi amacıyla yılı buğday üretim döneminde virüs belirtisi gösteren adet bitki örneği toplanmıştır . bydv pav ve bydv mav ın varlığı daselısa test yöntemi ile belirlenmiştir . das elısa test sonuçlarına göre örneğin adedinde . oranında bydv pav ve örnekte ise . oranında bydv mav tekli enfeksiyonları belirlenmiştir . örneklerin sadece adedinde . oranında her iki virüsün karışık enfeksiyonu tespit edilmiştir .
temel gıda olan ekmeğin hammaddesini oluşturan kışlık ekmeklik buğday oldukça önemli bir üründür . milyon ton buğday üretimi ile ikinci sırada bulunan çin i milyon tonla hindistan izlemektedir . bitkisel üretimde verim ve kaliteyi etkileyen en önemli faktörlerin başında hastalık ve zararlıların neden olduğu verim kayıpları ve yabancı otların rekabeti gelmektedir . üretimi yapılan diğer kültür bitkileri gibi tahıl türleri de bu etmenlerden etkilenmektedir . dünya da ve türkiye de ekiliş ve üretim bakımından ilk sırada yer alan buğday bitkisinde görülen çok sayıdaki hastalık etmenleri önemli düzeyde ekonomik kayıplara yol açmaktadır . buğdayı etkileyen hastalıklar arasında virüs hastalıklarının önemli bir yeri vardır . özellikle yaprak renginde değişikliğe neden olan bazı simptomlar beslenme ve abiyotik etmenlerin oluşturduğu simptomlar ile karıştırılabilmektedir . bundan başka aynı bitkide enfeksiyona neden olan birçok virüsün bulunma durumuna sıklıkla rastlanmaktadır . ayrıca eskiden bydv rmv olarak bilinen virüsün yeni adı maize yellow dwarf virus rmv olarak önerilmiştir . tekirdağ ilinde buğdaylarda cücelik belirtisi gösteren bitki örneklerinin inde bydv mav . ünde bydv pav saptanmıştır . yine aynı bölge de yılında yapılan çalışma da das elısa ve rt pcr testleri sonucunda adet örnekten adedinde bydv pav örnekte . oranında cydv rpv ve örnekte ise . oranında bydv mav virüsleri saptanmıştır . kuzey kıbrıs türk cumhuriyeti tahıl üretim alanlarında bydv pav bydv mav ve cydv rpv virüslerini das elısa yöntemi ile belirlemişlerdir . bu araştırmada yaprak biti türleri ile taşınma özelliğinde olan bydv pav nün toplam örnekte saptanması bu virüsün taşınmasında etkili olan r . padi ve s . avenea nın bölgede oldukça yoğun olduğunu düşündürmektedir . bölgede çalışmada testlenemeyen diğer buğdaygil virüslerinin de bulunması muhtemeldir . bölgemizde buğdaygil bitkilerindeki virüs enfeksiyonlarına yönelik herhangi bir çalışma bulunmamaktadır . bunun için sonbahar ekiminin mümkün olduğunca geç ilkbahar ekiminin ise mümkün olduğunca erken yapılması önerilmektedir ilbağı ve ark . ayrıca yöreye uygun çeşitin seçilmesi de bydvs ile mücadelede önemlidir . son yıllarda moleküler çalışmaların gelişmesiyle beraber dayanıklılık çalışmalarında da bir artış meydana gelmiştir choudhury ve ark . hem virüs hem de yaprak bitlerine konukçuluk yapmalarından dolayı tahıl yetiştirilen alanlarda bulunan yabancı otlarla mutlaka mücadele edilmelidir .
418
124
Yatalak İnek Sendromuna Güncel Bir Bakış
yatalak inek sendromu sistemik hastalık bulgusu göstermeksizin hipokalsemi tedavisine rağmen saatten uzun süre sternal pozisyonda yatmaya devam eden inekleri tanımlamada kullanılan bir terimdir . çok sayıda nedeni ve bunlara göre yönetimi bulunan kompleks bir durumdur . hipokalsemi hipomagnezemi ve hipokalemi gibi metabolik bozukluklar veya travmaya bağlı uzun süreli yatalaklıkta sekunder olarak gelişen arka bacak kaslarının iskemik nekrozisi ve sinirlerin hasarı ile ilişkilidir . yatalak inekler genellikle uyanıktırlar ve başka bir bozukluktan etkilenmezlerse ruminasyona devam ederler . şiddetli şekilde uyarılsalar bile ayağa kalkma çabaları isteksizdir . inekler yanları üzerine uzanmış ve ayaklarını uzatmış halde bulunabilirler veya göğüsleri üzerinde yatarak bacaklarını karın altına bükerek ya da gergin şekilde uzanarak yatabilirler . yatan ineklerde kalsiyum düzeyi normal iken fosfor ve potasyum düzeylerinde azalma tespit edilebilir . aspartat aminotransferaz ve kreatin fosfokinaz aktivitelerinde ar ış proteinüri myoglobinüri ve ketonüri görülür . tedavide nonsteroid anti inflamatuvar ilaçlar kullanılabilir . basınca bağlı bozukluklardan kaçınmak için yataklıkların değiştirilmesi ve ineklerin sık sık çevrilmesi sağlanmalıdır .
downer cow terimi li yıllardan bu yana kullanılmaktadır . fenwick kalsiyum uygulamasına rağmen dakika içinde kalkamayan inekleri yatalak olarak tanımlamıştır . richter ve götze ile hofman ve elamrousi kendiliğinden ayağa kalkamama olarak tarif etmelerine karşın jönsson ve pehrson doğum felcine karşı iki kez tedavi yapılmasına rağmen ayağa kalkamayan hastalar olarak ve oksanen ise özel bir güç ile ayağa kalkamayan inekler olarak tanımlamışlardır . osteofasiyal kompartman aynı hareketi sergileyen aynı sinir tarafından uyarılan ve kalın bir fasiya ile sarılmış olan kas gurubudur . yatalak ineklerin tedavisinde non steroid antiinflamatuar ilaçların kullanımını önermişler ve bu amaçla meloksikam tolfenamik asit ketoprofen ve fluniksin meglumin kullanılabileceğini belirtmişlerdir . parturient parezis durumlarında genellikle bir doz kalsiyum tuzlarının uygulanmasına olumlu yanıt alınabilir . özellikle arka bacaklara gerdirerek masaj yapmak manuel olarak ekstensiyon ve fleksiyon hareketleri yaptırılarak hayvan ayağa kalkmaya cesaretlendirilebilir . şişme silindirin çok yumuşak olması ve herhangi bir yumuşak dokuya basınca bağlı olarak zarar vermemesi gibi avantajı varken yastığın yüksek oranda abdomeni kapsaması ve basınçtan dolayı iç organlara ve diyaframa baskı yaparak solunum üzerine negatif etkisinin olması gibi dezavantajı vardır . yapılan bir çalışmada laktasyona yatalak olarak giren ineklerin sorunsuz olarak giren ineklere göre sürüden çıkarılma oranının kat fazla olduğu gösterilmiştir . ineklerde topallığı en aza indirmek yatalaklığın oluşumunu engellemeye katkıda bulunacaktır . özellikle periparturient dönemdeki ineklerin sessiz sakin ve kaygan olmayan zeminde bulunması doğum ve düşmeye bağlı yaralanmaların önüne geçmeye yardımcı olacaktır . gruplara toplam kuru maddenin i ca ve u p içeren . downer cow sendromuna ilişkin risk faktörleri ve yaş ile olan ilişkisine dair veriler sınırlıdır . fakat yaşlı hayvanlarda süt humması ve düvelerde güç doğum en ciddi risk faktörleridir . yis in insidansını tespit etmek hastalığın tanımlanmasının yoruma açık olduğundan dolayı çok zordur . periparturient hipokalsemi vakalarının inin yatalaklık tablosu oluşturduğu vaka ölüm oranının ise arasında olduğu rapor edilmiştir . vakaların çoğunlukla ineklerin süt verimlerinin yüksek olduğu yaşlarında doğum öncesi ile doğum sonrası . fakat bu hayvanlar uygun hipokalsemi tedavisine rağmen ayağa kalkamazlar . bazı olgularda kalsiyum uygulamasını müteakip taşikardi ve aritmi meydana gelerek ölüm şekillenebilir . inekler ayağa kalkmayı denedikleri zaman çok zorlanabilirler ve bu durumda topuk eklemlerinde veya arka bacak eklemlerinde ciddi hasarlar meydana gelebilir . ayrıca rektal palpasyon veya vaginal muayene sonucu uterus involusyonun pospartum güne uygun olup olmadığı uterus içeriğinde sıvı birikimi olup olmadığı ve uterus tonositesi kontrol edilebilir . downer cow olarak rapor edilen bazı çalışmalarda serum ca p ve bununla birlikte mg k ve glukoz seviyelerinin azaldığı bazılarında ise serum ca p mg ve glukoz konsantrasyonlarının hematolojik parametrelerin fizyolojik sınırlar içerisinde olduğu rapor edilmiştir . biyokimyasal analizler downer cow da kas hasarını veya basınca bağlı hasarları değerlendirmek için kullanılabilir ancak kesin veri sağlamaz . ancak yatalaklık süresi uzadıkça primer ve sekunder hastalıkların ayırımını yapmak zordur . doğum sonrası hipokalsemi teşhisiyle saat arayla kez kalsiyum uygulanmasına müteakip hipokalsemi belirtilerinin kaybolması iştah ve genel durumun düzelmesine rağmen hayvanların ayağa kalkamaması downer cow sendromu olarak değerlendirilir .
483
149
AŞAĞI GÜLBAHÇE KÖYÜ (TUNCELİ-PERTEK) HALI DOKUMA ÖRNEKLERİ
bu çalışmada tunceli pertek ilçesi aşağı gülbahçe köyü nde bulunan halı örnekleri ele alınmıştır . araştırmada halı ve aşağı gülbahçe köyü konusunda bilgi verildikten sonra örnek resimler ve çizimleri ile katalog oluşturulmuştur . ayrıca yörede tespit edilen halı örnekleri ile anadolu nun çeşitli yörelerinde yapılan halılar arasındaki benzerlikler üzerinde de durularak konunun geniş bir çerçeveden değerlendirilmesi yapılmıştır . dokuma sanatı açısından zengin bir coğrafya olan anadolu her yörede özgün ve bazen de benzerlikleriyle ön plana çıkan dokuma ürünleriyle dikkat çekmektedir . bu coğrafyada dokuma konusunda zengin örneklere sahip kentlerden biri de tunceli dir . kentte dokumanın gelişiminde yaylak kışlak yaşam tarzı gösteren şavak aşiretinin varlığı etkili unsurlardan biridir . dokuma konusunda dikkatleri üzerine çeken şavak köylerinden biri eski adı kurmes olan aşağı gülbahçe köyü dür . köyde yapmış olduğumuz incelemeler sonrasında elde edilen halı örneklerinin sedir yan taban ve yastık gibi deği ik formlarda dokunduğu görülmüştür .
dokumalar arasında önemli bir yere sahip olan halı yere sermek örtü ve süs eşyası olarak kullanılmak üzere hazırlanmış düğümlü ve havlı dokumadır . orta asya da altay dağları eteklerindeki mezar odalarında bulunan ve hunlar a ait olduğu düşünülen pazırık halısı dünyanın en eski halısı olarak kabul edilmektedir . ardından eski kahire de bulunan ve abbasi dönemine tarihlenen halılar gelmektedir . yüzyıl erken osmanlı devir halılarını avrupalı ressamların tablolarından tanıyoruz . dört ayrı grupta ele alınan bu halılardan her bir grup kendi içinde özellikler gösterir . aşağı gülbahçe köyü nde yapılan araştırmalarda tespit edilen halı örnekleri yöredeki halı dokumacılığı hakkında genel bir fikir vermesi açısından önemlidir . bu örnekler yörede yok olmaya yüz tutmuş halı sanatının yegane temsilcileridir . halının kırmızı zeminli kenarsuyu kuşağı nazarlık muska motifleriyle bezenmiştir . x cm ölçülerindeki halının bordo zemini yörede nik olarak adlandırılan ejder ayaklı akrep motifleri ile dolgulanmıştır . x cm ölçülerindeki taban halısının bordo zemini dikey eksende dört kuşaktan oluşan ve yörede nik olarak adlandırılan ejder ayaklarıyla çevrili akrep motifleri ile dolgulanmıştır . x cm ölçülerindeki sedir halısı merkezi bir kompozisyon göstermektedir . iki sıra halinde düzenlenen kenarsularından içten dışa doğru birincisinde çiçek ve dallardan oluşan bitkisel bir düzenlemeye ikincisinde ise koçboynuzu motifine yer verilmiştir . zemini çevreleyen tek sıra kenarsuyu birbirleriyle bağlantılı nik çengel motifleri ile bezenmiştir . kırmızı zeminli dar kuşak akrep ve yıldız motifleri ile bezenmiştir . halı örneğinin merkezinde sekizgen bir gôl göl yer almaktadır . kentin genelinde karşımıza çıkan halı sanatı özellikle şavak aşiretinin yaşadığı köylerde yoğunlaşmaktadır . halıların çözgü ve atkı iplikleri haziran ve temmuz aylarında yapılan kırkım işlemi sonrasında elde edilen yünlerin teşi kullanılarak eğrilmesi sonucunda elde edilmektedir . gerek kompozisyon gerekse motif olarak bu örneklerin benzerlerini anadolu nun birçok yöresinde bulmak mümkündür . ve adıyaman gibi doğu bölgelerindeki halılarda görmek mümkündür örneklerinin yanı sıra tek gôllü olanları da mevcuttur . ayrıca konya karapınar yöresi göbekli halılarında da benzer uygulamalarla karşılaşılmaktadır . yörede dikey eksende gelişen kuşaklardan oluşan halı örneğini gördüğümüz örnek no teki halı örneği form olarak uşak halısına aslanapa res . yörede karşımıza çıkan halı gruplarından biri de yıldızlı halılardır . dokumada cep telefonları için yapılan kılıflar bunun en önemli göstergesidir res .
390
134
ODUNUN KİMYASAL MODİFİKASYONU
dünya genelinde doğal dayanıklı kaliteli tropik ağaç türlerinin sürdürülemeyen ormanlardan temin edilmesine yönelik artan çevresel baskıların yanı sıra bazı klasik emprenye maddelerinin kullanımına sınırlamalar getirilmesi nedeniyle bu maddelere alternatif olabilecek çevre dostu odun koruma yöntemleri önem kazanmaktadır . kullanılan kimyasal maddelerin çevre kirliliğine yol açmaması uygulama kolaylığının yanı sıra tek bir işlemle birçok faydayı sağlaması ve uygulandığı ağaç malzemenin boyutsal stabilitesini biyolojik direncini dayanımını ve akustik özelliklerini iyileştiren kimyasal modifikasyon teknolojisi özellikle ester formu oluşturan yöntemler alternatif bir odun koruma yöntemi olarak ele alınmaktadır . çalışmada odun modifikasyon yöntemlerinin gerekçesi ile kimyasal modifikasyon teknolojisinin günümüzdeki endüstriyel konumu ve uygulanabilirliği incelenmiştir . ayrıca bilimsel çalışmalara ve endüstriyel uygulamalara en fazla konu olan asetillendirme yöntemi avantajları ve dezavantajları ile birlikte değerlendirilmiştir .
odun hücre çeperi temel olarak selüloz hemiselüloz ve ligninden oluşturmakta ve odunun fiziksel ve kimyasal özelliklerinin pek çoğundan sorumlu olmaktadır . odun ile zararlı çevre faktörleri arasındaki kimyasal reaksiyonların sonucu odunun biyolojik bakımdan bozulması tutuşabilmesi çalışması ultraviyole ışınlarıyla degrade olması asit ve bazlardan olumsuz etkilenmesi gibi arzu edilmeyen özellikler ortaya çıkmaktadır . fiziksel modifikasyon yönteminde odun hücre çeperi bileşenleriyle ve veya odun bünyesine verilen kimyasal maddelerin kendi arasında herhangi bir kimyasal reaksiyon meydana gelmemektedir . bunun yanında ısıl işlemle odunda denge rutubeti miktarını düşürmek permeabiliteyi arttırmak üst yüzey işlemlerinin performansını yükseltmekte mümkündür . lakkaz ile muamele edilen liflerden üretilen liflevhaların iyi bir mekanik özellik sergilediği belirlenmiştir . odunun kimyasal modifikasyonu pek çok çalışmaya konu olmuştur . ancak ekvatoral yağmur ormanlarının giderek yok olma ile karşı karşıya kalması nedeniyle bu ağaç türlerinin temini de gittikçe azalmaktadır . gene doğal dayanıklılık özelliği yüksek olan öz odun kullanımı da benzer kullanım yerlerinde değerlendirilmektedir . bu da yine diri odunun bir takım koruyucu işlemlerden geçirilerek kullanılmasını zorunlu kılmaktadır . bu çalışmalar yapılırken elde edilebilirlik ekonomiklik etkinlik ile çevreye ve insan sağlığına etkileri göz önünde bulundurulmalıdır . asetik anhidrit ile reaksiyon sonucu oluşan asetik asit odunda hoş olmayan bir koku korozif etki ve odun bileşenlerinin hidrolizi nedeniyle zamanla direnç kaybına neden olmaktadır . dolayısıyla modifiye edilmiş odun ıslandığı zaman çok az bir genişleme göstermektedir . finlandiya d ki bir diğer ısıl işlem uygulaması de kurulmuş olan stellac şirketi tarafından geliştirilmiştir . retified wood her biri yılda . m lük kapasite ile çalışan ve her birindeki spesifik ısıl işlem bölmesi m olan üç farklı endüstriyel ünite biriminde ve bunlara ilaveten den bu yana işletimde olan bir başka fabrikada uygulanmaktadır . bugün fenolik reçineler ile emprenye işleminin ardından sıkıştırma işlemi ile elde edilen kompreg ve impreg ürünleri ile m dmdheu modifikasyonu ile elde edilen ürünlerin de endüstriyel temini mümkündür .
471
116
Tarih - Edebiyat İlişkisi ve Tarihî Romanların Tarih Öğretimine Katkısı
edebiyat tarih felsefe ve sosyoloji gibi bilimsel sahalar kendi özel alanlarında bağımsız birer disiplindir . başlangıçta tarih edebiyatın bir biçimi olarak yer almaktayken . yüzyıl başlarında tarihçilerin kendi bilimsel yöntemlerini kullanarak tarih edebiyat arasındaki ayırımı inşa ettikleri görülür . böylece edebiyat insanın duygu ve düşüncelerinin felsefi yaklaşımlarının ifadesi tarih ise insanoğlunun zaman içinde yaşadığı vakaların kaydı olarak ayrışır . ancak bu iki disiplin arasındaki ilişki her zaman aktif kalmaya devam eder . zira bunlardan biri olmadan diğerinin anlaşılması güçtür . bu nedenle çocukların eğitiminde program geliştirmek adına tarih edebiyat korelasyonu interdisipliner yaklaşım çerçevesinde bir zorunluluk olarak karşımıza çıkar . bu temelde pedagojik bir yaklaşım olarak tarihi romanların tarih öğretimindeki rolünün araştırılması konusu tarihçiler kadar edebiyatçıları da ilgilendirmektedir . edebiyat biliminde roman sanatını tarih eğitimi için bir araç olarak kullanma yöntemi türk eğitim sisteminde yeterince yer alıyor mu tarih dersinde kültür ve medeniyet değişimine yol açan tanzimat dönemi gibi mühim bir tarihi evre verilirken şinasi namık kemal ve ziya paşa nın yazıları hatırlanıyor mu bu döneme ait ahmet mithat efendi gibi edebi şahsiyetlerin yeni insan tipini ve fikir açılımını yansıtan romanları okutuluyor mu atatürk ilkeleri ve inkılap tarihi öğretiminde kurtuluş savaşı ve sonrası döneme ilişkin roman ve hikayeleri dersin tamamlayıcı bir unsuru olarak okuma ödevine dönüştürüyor muyuz tarih öğretirken tarihi romanlardan niçin ve nasıl yararlanmalıyız bu çalışmada sözü edilen soruların cevapları konu uzmanlarının görüşlerinden yararlanılarak örnek kaynak ve yöntemlere müracaat edilerek aranacaktır .
edebiyat duygu düşünce ve hayallerin dil malzemesi vasıtasıyla ifade edildiği yazılı ve sözlü ürünlerin tamamını kapsar . bu bağlamda tarihçinin yazdıklarıyla sunulan bir tarihi olay veya şahsiyet edebiyat ve edebi mahsuller vasıtasıyla ilgi alanı haline getirilebilir . ancak okuyucu hayatın gerçeği ile sanatın gerçeği arasındaki farkı göz ardı etmeden bu iki disiplinin müspet ilişkisinden yararlanabilir . çünkü bunlar toplumun hayatında derin izler bırakan olaylardan esinlenerek biçimlenmiştir . bu sözlü kültürel mirasın tarih derslerinde tamamlayıcı okuma metinleri olarak kullanılmasında büyük yarar vardır . dil ve edebiyat gibi genellikle kültür kavramına giren her şey tarih boyunca bir miras olarak kuşaktan kuşağa aktarılır . bu metinler yeni kuşağa tarih bilgisini aktarmakla birlikte milli kimliğin kazandırılmasında da önemli bir rol oynamıştır . bunlar her bakımdan okuyucusunu bilgilendirme ve ona bir aidiyet duygusunu yaşatmaya hizmet eden metinlerdir . zira roman sanatında kişiyi ve mekanı kuşatan zamandır ve tarih de bu geçmiş zaman kavramının bir bölümünü karşılar . konusunu tarihten alan roman hikaye veya piyesler model bir milli kimlik arzulanan seviyede değerini bulmuş milli benlik arayışında olan kimselerin fikir duygu hayal terbiye ve davranış bakımından tekamüle uğramak maksadıyla okumaktan zevk aldıkları eserlerdir . okuyucu olarak bireyin geçmişin dünyasına açılan bu eserlerde kendisiyle örtüşen veya çatışanları tespit ederek doğruyu yanlışı iyiyi kötüyü haklıyı haksızı analitik düzlemde muhakeme ederek kavraması dolayısıyla kendinde belli bir benlik kimlik ve kişilik inşa etmesi kolaylaşacaktır . tarihi roman yazmak için yalnız kahraman isimleri ve olayların kronolojisini bilmek ve vermek yetmez . olayın yaşandığı zamanı vuku bulduğu mekanın coğrafi özelliklerini dönemin sosyal kültürel ve sanat değerlerini çok iyi tanımak ve o dönemde topluma hakim olan inanç ideal ve anlayışları da iyice bilmek gerekir . nitekim türkiye de siyasi alandaki tanzimat hareketinin sosyal alanda medeniyet değiştirme anlamına geldiğini söyleyen kenan akyüz bunu ilk anlayan ve gerçekleştirmeye çalışan şinasi olduğu gibi en geniş ölçüde gerçekleştirebilen de ahmet mithat olmuştur tespitinde bulunur . edebiyatımızda konusunu tarihten alan ve yetişkinlere yönelik olarak yazılan pek çok roman yer alır . zaten onlar edebi ürün olarak tasarlanmaktan ziyade tek parti iktidarının yanlışlarını ve devletin gittikçe türkçülük ilkesinden uzaklaşmasını tenkit için kaleme alınmış yergilerdir . yukarıda sözü edilen tarihi romanlarda yerleşik medeniyete geçiş müslümanlık hristiyanlık din değiştirme devlet geleneği ve siyasi sosyal kimlik gibi pek çok tema işlenir . ahmet mithat efendi nin yeniçeriler ve jön türk romanlarında kemal tahir in devlet ana adlı romanında ve talip apaydın ın vatan dediler inde bunun örneklerine çok rastlanır . türkiye de roman genelde bir eğitim ve yenileşme hareketi olarak algılanmış ve bu eksende hizmete girmiştir . romanda devlet halk arasındaki aksaklıkları giderme devleti kurtarma ve halkı hak ettiği refah düzeyine çıkarma gibi en çetin görevleri üstlenen aydın yeni bir sosyal düzen yeni düşünce ve yeni insan tipi arayışındadır . nitekim saltanat teşekkülünün sosyal devlete dönüşmesini ve halkın kurtuluşunu eğitimde ve aydınlanmada arayan namık kemal romanı yeni fikir ve ideallerin yeni insan ve anlayışın aracı olarak görmektedir . bu bağlamda aynı şahısların namık kemal üzerinde de büyük tesirlerinin olduğu söylenebilir . zira hemen hepsi de tarihi romanların amacı bağlamında şu ortak hedefte birleşirler bu vasıtayla tarihi bilincin kazandırılması gereken ilk sosyal kesim genç nesil olmalıdır . bunun için de başta resimli roman ve hikayeler olmak üzere çeşitli materyaller hazırlanmış ve bu metinlerin okunması sağlanmıştır . olay kurgusunda karakter vaka yer ve dönem tarihsel gerçeklikler bakımından birbiriyle uyumludur . ilköğretimde görülen bu zorunluluk yükseköğretimde de varlığını sürdürmektedir . mesela adalet ağaoğlu nun romantik bir viyana yazı adlı romanı bu bağlamda örnek bir eserdir .
546
225
Sürdürülebilir Kentleşme: Dokuma Kenti Buldan Örneği
kentlerde meydana gelen kentsel yığılmalara bağlı olarak gelişen sağlıksız mekanların oluşması arazi kullanımının sağlıksız biçimde genişlemesi kentsel sürdürülebilirlik kavramını gündeme getirmiştir . sürdürülebilir kentleşme mekansal gelişme hedeflenirken bugünün ihtiyaçlarını gelecek kuşakların kendi ihtiyaçlarını karşılamasına mani olmayacak yöntemlerle karşılayan koruma kullanma dengesi kavramına atıfta bulunarak tanımlanmaktadır . sürdürülebilir kentleşme konusunda yapılmış kayda değer pek çok çalışma sürdürülebilir kentleşmeye dair tan fazla gösterge ortaya koymuştur . çevresel süreç olarak bakıldığında ise mevcut kaynak akışındaki kısıtlamaların dikkate alınarak tabii kaynakların bilinçli ve bilinçsiz tüketiminin ortadan kaldırılması bugün ve gelecek kuşak adına önem teşkil etmektedir . bu araştırmanın amacı sürdürülebilir kentleşme üzerine yapılan araştırmalar ışığında sürdürülebilirlik prensiplerini genel hatları ile ortaya koymaktır . çalışma konusu olan buldan yerleşkesi planlama alanında sürdürülebilir kentleşme prensipleri temelinde mekansal çevresel ekonomik ve kültürel politikalarının ve yol haritasının oluşturulması hedeflenmiştir . araştırma stratejik mekansal yaklaşımı temel alan yöntem kurgusu temelinde arazi tespit ve gözlem çalışmaları çerçevesi ve gzft analizi ışığında ele alınmıştır . araştırmanın sonunda tarihte dokuma kenti olarak değerlendirilen buldan yerleşmesi bütününde sürdürülebilir bir kentleşme modeli tanımlanabilmiştir . bu model sürdürülebilir gelişme kavramında kent plancılara ve karar alıcılara rehberlik edebilecek çevresel mekansal ekonomik ve kültürel bileşenlerden oluşan bütünleşik bir plan kurgusunu içermektedir .
kentlerde meydana gelen kentsel yığılmalar iş olanaklarının çeşitlendiği bölgelerde artmaktadır . sürdürülebilirlik kavramı bruntland raporu ve rio bildirgesinde günümüz gereksinimlerini gelecek nesillerin gereksinimlerini temin etme olanaklarından ödün vermeksizin karşılamak olarak ifade edilmiş olup ilişkili olan ekonomik çevresel sosyal kültürel alanlar birbirleri ile bağlantılıdır analizi gerçekleştirilecektir . sürdürülebilir kentleşme kavramı ise ekolojik unsurların önemli olduğu mekansal gelişme gündeminde bugünün ihtiyaçlarını gelecek kuşakların kendi ihtiyaçlarını karşılamasına mani olmayacak yöntemlerle karşılamak ilkesi etrafında koruma kullanma dengesine atıfta bulunarak tanımlanmaktadır . sürdürülebilir kentleşme sürdürülebilir kalkınma ilkelerini karşılayan bir kentleşme sürecini tanımlar . dünyada hızlı nüfus artışı kontrolsüz arazi kullanımı ile çevreye aktarılan sorunlarla beraber sağlıksız yaşam koşullarının oluşması kentlerde meydana gelen yığılmalar ve beraberinde getirdiği yoksulluğun artması biyolojik çeşitliliğin zarar görmesine neden olup beslenme problemleriyle beraber kıtlık sorunlarının ortaya çıkmasından kaynaklı sürdürülebilir kentleşme adına çözüm önerileri getirilmesi bağlamında stratejiler oluşturulması gerektiği ifade edilmiştir . bütün bu göstergeler barınma sosyal kalkınma ve yoksulluğun ortadan kaldırılması çevre yönetimi ekonomik kalkınma ve yönetişim olmak üzere beş kategoriyi kapsamaktadır . araştırma sürdürülebilir kentleşmenin sağlanabilmesi için izlenmesi gerekli prensipleri ekolojik mekansal ekonomik ve kültürel başlıklar olmak üzere dört başlıkta incelenmiştir . araştırma alanı buldan yukarıda ortaya konulan sürdürülebilir kentleşme prensipleri üzerinden değerlendirilecektir . mevcut arazi kullanım dağılımı bakımından incelendiğinde arazinin yaklaşık olarak ini yerleşim alanları oluşturmaktadır . mekansal ekonomik sosyo kültürel ekolojik ve kurumsal yapı üzerinden gzft analizi gerçekleştirilmiştir . geleneksel doku içerisinde ise kullanılmayan yapılarda köhneme riski bulunmaktadır ve yerleşmenin kuzeyinde konut bölgesine yakın olan alanda heyelan riski tespit edilmiştir . modele göre özetle sürdürülebilir bir buldan yerleşmesi için . özgün buldan dokumalarının marka değeri yaratılması ve yerel ekonomiyi desteklemesi . doğal karakteri korunacak alanların sürekliliğinin sağlanması . kontrollü arazi kullanımı ile dengeli ekonomik büyümenin sağlanması adına kaynakların etkin ve verimli kullanılarak yoksulluğun giderilmesi çerçevesinde kent merkezi ve yakın çevresindeki konut bölgeleri yüksek yoğunluklu konut bölgesi olup yerleşmenin çeperine doğru gidildikçe düşük yoğunluklu konut bölgeleri olarak önerilmiştir . yaklaşık ha alana sahip k bölgesinde kişi yaşaması öngörülmüş olup yoğunluğu ki ha arasında olmaktadır . yerleşme için ortaya konan stratejilerin gerçekleşmesi amacı ile doğal çevrenin korunması önceliği ele alınarak yenileme müdahale çalışmaları ile sokak sağlıklaştırma çevre sağlıklaştırma kentsel tasarım projeleri ve peyzaj ögelerinin de sosyo kültürel yaşantının yükseltilmesi hedefi bağlamında müdahale yöntemleri çevresi ile beraber bütüncül bir kapsamda ele alınmış öncelikli müdahale konuları ortaya konmuştur . kentin kuzeydoğusunda ikinci derece yola bağlanan yol ise on metrelik olarak önerilmiş olup üçüncü derece kent içi yol olması öngörülmüştür . dördüncü müdahale alanı olarak da turan yerleşmesi ve yakın çevresi ele alınmıştır . yerleşmeyi ikiye ayıran kuru dere ve çevresinin rekreasyonel kullanımlar içeren ekolojik koridor oluşturulması amaç edinilmiş olup yerleşmenin kuzeyinde kenti seyir imkanı sunabilecek uygun arazi yapısının varlığı ile vista noktaları önerilmiştir . bugünün kentlerine bakıldığında sürdürülebilir kent olma yönünde kendine hedefler belirleyen kentler daha yaşanabilir kentler olarak listelenmektedir . çevre ve hava kirliliğini önleme adına bireysel ve toplumsal yarar sağlayan projeler geliştirilmelidir .
580
185
Yüksek Sıcaklıkta Isıl İşlem Görmüş Kızılçam (Pinus brutia Ten.) Odununun Sertlik Değerlerinde Meydana Gelen Değişmeler
ahşap malzemenin istenmeyen özelliklerini modifiye etmek için kullanılan birçok yöntem bulunmaktadır . çürümeye karşı dayanımını artırmak için çeşitli kimyasallarla muamele edilmesi kurutulması ve üst yüzeyinin boyanması veya verniklenmesi boyutsal kararlılık sağlamak için muamele edilmesi hücre çeperinin asetillendirilmesi ve ısıl işlem modifikasyonu önemli yöntemlerdir . ancak bu yöntemlerin avantaj ve dezavantajları bulunmaktadır . ısıl işlem modifikasyonunun en önemli dezavantajı ise ısıl işlem görmüş odunun mekanik özelliklerinde meydana gelen azalmadır . bu azalma miktarı ağaç türü ısıl işlem yöntemi ve uygulanan sıcaklık derecesine göre değişmektedir . bu çalışmada kızılçam odunu ve c sıcaklıklarda yaklaşık saat süre ile muamele edilmiştir . ısıl işlem görmüş kızılçam odunu örneklerinin yoğunluk denge rutubeti kütle kaybı ve sertlik değerleri tespit edilmiştir . gruplar arasındaki farklar istatistiksel olarak belirlenmeye çalışılmıştır . bulgulara göre yüksek sıcaklıkla muamelenin kızılçam odununun sertlik direncini ne derece etkilediği belirlenmeye çalışılmıştır .
ahşap malzeme diğer mühendislik malzemelerine göre birçok üstün özelliklere sahiptir . bu özelliklerinden dolayı masif ahşap malzeme ya da ahşap esaslı kompozit malzemeler mobilya üretiminde dekorasyon işlerinde ahşap yapılarda park ve bahçelerde ve benzeri birçok alanda kullanılmaktadır . bu yöntemlerin yerine çevreye dost kimyasal madde kullanmayan yöntemler uygulanmaktadır . uygulanan bu metotlar arasındaki farklar uygulanan sıcaklık derecesi işlem süresi o tam başlangıç rutubeti gibi faktörlerdir . ahşap malzemenin ısıl işlem modifikasyonu sonucu renginde ve parlaklığında fiziksel kimyasal ve mekanik özelliklerinde meydana gelen değişiklikler birçok faktöre bağlıdır . bu konuda şimdiye kadar yapılan çalışmalarda önemli sonuçlar elde edilmiştir . korkut ve kocaefe tarafından renk değişiminin ısıl işlem esnasında odun bileşenlerinin bozunması sonucu meydana geldiği ve yapraklı ağaçlarda oluşan renk değişiminin tüketiciler tarafından aranan bir özellik olduğunu belirtmişlerdir . kızılçam kerestesinden x x cm ölçülerinde parçalar elde edilmiştir . her kereste parçasından her grup için eşit sayıda test örneği hazırlanmıştır . böylece grupların ortalama yoğunluk değerleri arasında oluşabilecek yoğunluk miktarı farlılıkları azaltılmaya çalışılmıştır . işlem esnasında cihazın dışarı ile hava giriş çıkışı kapatılmıştır . test örnekleri b grubunda c c grubunda c ve d grubunda c sıcaklığa maruz bırakılmıştır . sertlik testleri ts numaralı ve odunun statik sertliğinin tayini isimli standarda göre ve şekil b de görüldüğü gibi yapılmıştır . gruplar arasında fark olup olmadığı spss programında istatistiksel olarak test edilmiştir . yapılan testler sonucunda elde edilen ağırlık kaybı hava kurusu yoğunluk hava kurusu rutubet yüzdesi ve janka sertlik değerleri ve ayrıca ısıl işlem sonrası kontrol grubuna kıyasla meydana gelen azalma yüzdeleri çizelge . de verilmiştir . ahşap malzemenin ısıl işlem modifikasyonu üzerine yapılan önceki çalışmalarda birçok araştırmacı ağırlık kaybının önemini vurgulamıştır . genel olarak ağırlık kaybı arttıkça mekanik özellikler de azalmakta ve mekanik özelliklerde de yüzeyler veya kuvvet uygulanan yön arasında fark bulunmaktadır . elde edilen bulgulara göre masif ahşap malzemenin sertlik değeri uygulanan sıcaklık arttıkça olumsuz etkilenmektedir .
410
136
SPORCULAR İLE SEDANTERLERİN KAN HEMATOLOJİK DÜZEYLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI
bu çalışma farklı branşlarda beş yıl ve daha fazla spor yapan sporcular ile sedanter üniversite öğrencilerinin kan hematolojik düzeylerini karşılaştırmak amacı ile yapıldı . çalışmaya üniversitede okuyan spor yapan ve sporcu ile sedanter sağlıklı öğrenci gönüllü olarak katıldı . fiziksel ölçümler ve kan örnekleri deneklerin testler hakkında bilgilendirildikten sonra sabah saat arasında laboratuarda alındı . ön kol venalarından ml alınan kan örnekleri tüplere konularak laboratuarda kan sayım cihazı kullanılarak wbc lymph mid gran rbc hgb hct mchc rdw cv rdw sd plt mpv pdw ve pct düzeyleri belirlendi . gruplar arası elde edilen farkın belirlenmesinde bağımsız gruplarda t testi uygulandı . anlamlılık düzeyi p . alındı . sporcu ile sedanter kişiler arasındaki vücut ağırlığı vücut kitle indeksi lymph mid gran lymph mid gran rbc hgb hct mchc rdw cv rdw sd plt ve mpv değerlerindeki farklar istatistiksel olarak anlamlı bulunurken wbc mch pdw ve pct değerlerinde i fark anlamsız bulundu . sonuç olarak sedanterlere göre sporcularda bazı kan hücrelerinin olumlu yönde yüksek ve düşük düzeyde çıkması sporcuların fiziksel aktiviteye düzeyine bağlı olduğunu düşünmekteyiz .
insan bedeni yakından incelendiğinde özel yetenekleri olan mükemmel bir varlıktır . oysa düzenli olarak yapılan egzersizlerle fiziksel ve fizyolojik kapasiteler belirgin olarak gelişir . yapılan araştırmalarda egzersizin fiziksel fizyolojik psikolojik ve motorik özelliklere olumlu etkilerinin olduğu bildirilmiştir . bu stresinde çeşitli fizyolojik ve metabolik etkileri mevcuttur . düzenli olarak uygulanan egzersizlerin en önemli etkisi de kan hücresi üzerinedir . bu farklılıkların egzersizin şiddetine süresine sıklığına çalışmaya katılan deneklerin fiziksel fizyolojik ve kondisyon durumuna bağlı olduğu belirtilmektedir . çalışmaya yıl yaş cm boy uzunluğu ve kg vücut ağırlığı ortalamalarına sahip sporcu yıl yaş cm boy uzunluğu ve kg vücut ağırlığı ortalamalarına sahip sedanterler olmak üzere toplam erkek öğrenci gönüllü olarak katıldı . ölçümler deneklerin testler hakkında bilgilendirildikten sonra dinlenik durumda alındı . boyları çıplak ayakla holtain ltd . marka boy ölçer aleti ile ölçülerek cm cinsinden vücut ağırlığı elektronik baskül ile ölçülerek kg cinsinden kaydedildi . kan örnekleri sabah saat arasında laboratuarda alındı . ön kol venalarından ml alınan kan örnekleri edta lı tüplere konularak merkez laboratuarda oto analizörde beyaz küre lymph mid gr n lymph mid ve gran eritrosit sayısı hemoglobin hematokrit ortalama eritrosit hemoglobin konsantrasyonu ortalama eritrosit hemoglobin kırmızı kan hücresi eritrosit dağılım genişliği standart deviasyon platelet ortalama platelet volümü platelet dağılım genişliği ve platekrit gibi kan hematolojik düzeyleri belirlendi . yapılan çalışmanın istatistiksel olarak değerlendirilmesin de spss . paket programı kullanıldı . istatistiksel gösterim olarak aritmetik ortalama ve standart sapma değerleri gösterildi . gruplar arası elde edilen farkın belirlenmesinde bağımsız gruplarda student t testi uygulandı . sunulan çalışmada lökosit değerleri sporcular ile sedanterler arasında fark görülmezken lökosit parametrelerine ait farklar istatistiksel olarak anlamlı bulundu . ercan ve arkadaşları özcan ve arkadaşları araştırmalarının sonucunda elde ettiği değerler bizim elde ettiğimiz değerlerle benzerlik göstermemektedir . kandaki lökosit konsantrasyonuna bakıldığında nötrofil egzersize daha belirgin yanıt veren parametredir . genelde orta düzey egzersizde kimyasal toksin oksidatif yanma ve fagositoz koşullarının oluşmasıyla nötrofiller uyarılır . bu mekanizmaların ilki egzersizle artan epinefrin miktarının marjinasyon havuzundaki nötrofillerin demarjinasyon yoluyla dolaşıma girmesini sağlamasıdır . yapılan bu çalışmada sporcular ile sedanterlerin mchc değerlerinde önemli farklılık olmasına karşın rietjens ve arkadaşları olimpik on bir atlet üzerinde yaptıkları çalışmada deneklerden sezon öncesi ve sonrasında mchc parametresindeanlamlı değişikliklerin meydana gelmediğini belirtmişlerdir . spor yapan kişilerde eritrosit parametrelerin sedanterlere göre yüksek olması yapılan fiziksel aktivite düzeyine bağlı olduğu düşünülmektedir . ercan ve arkadaşları akar ve arkadaşları yapmış oldukları çalışmalarda elde ettikleri bulgular bizim bulgularımızı desteklemektedir . egzersiz ile trombosit sayısında meydana gelen değişimler ile ilgili farklı bulgular vardır bu farklılıkların egzersiz programının şiddetine ve süresine bağlı olduğu belirtilmektedir . literatürde maksimal ve submaksimal şiddette egzersiz ile periferik trombosit sayısında kısa süreli geçici artışlar olduğu daha düşük şiddetli ve kısa süreli ılımlı egzersiz ile sayının değişmediği bildirilmektedir . rqxo rodudn odoõúpd d ndwõodq j q oo ohulq ndq ematolojik düzeylerinde azalan veya artan değerler elde edilmesine rağmen değişkenlerin büyük çoğunluğunun normal sınırlar içinde bulunduğu gruplar arasındaki anlamlı farkların ise yapılan spor aktivitelerinden kaynaklandığı düşünülmektedir .
505
166
İSLÂMÎ EĞİTİM VE ÖĞRETİMDE KURAN KISSA VE HİKAYELERİNİN ROLÜ
kıssa ve hikayeler eski zamanlardan beri milletlerin hayatında uzun bir tarihe sahiptir . eskiler ve hatta modern insanlar daha eski kuşakla ilgili gerçek ve tasavvurları gençlere aktarmak ulusların gelenek ve göreneklerini korumak dönüştürmek ve genç neslin eğitimi için bu dini merasimleri anlamalarını sağlamak adına yazılı şekilleri sözlü ifadeleri ya da örneklemeleri de içeren farklı şekil ve kalıplardaki bu araç ve mesajları kullanmaktadır . bu makalenin amacı kuran kıssalarının rolü ile önemini ve onun insanın eğitimi üzerindeki öğretici etkisini değerlendirmektir . kuran kıssaları ilahi olma kendine özgü içeriğe sahip olma açıkça dile getirilme ve aynı zamanda açık ve gizli yönleri bulunan hikayeler hakkında söylenecek şeyin ne olduğunun bilinmesi gibi özelliklerinden dolayı insanların hikayelerinden farklıdır . islami talimatlarda özellikle kuran daki kıssa ve hikayeler örnek vermek gerçekleri açıklamak düşünmek bilgi ve öğrenmeye neden olmak barış meydana getirmek gibi çeşitli amaçlar taşır . benzer şekilde kuran da ve kutsal mesajlarda kıssa ve hikayeler biçiminde bu mesajların zikredilmesi düşünme için sıkı bir akıl yürütme düşünce ve mantığı güçlendirme adına insanların hislerinden yararlanma ve makalede incelenen bireylerin kişilik özelliklerinin duygusal boyutunu pekiştirmek için bir eğitim metodu olarak güzelleştirmenin uygulanması gibi bazı öğretici etkilere sahiptir . araştırma yöntemi betimleyici ve islami kaynaklarda özellikle kütüphane çalışması şeklinde sürdürülen kur an araştırmasının ardından analitik tir . temel bir araştırma şeklinde olan bu makale daha fazla bilimsel çalışma gerektirmektedir .
insan bir şeyleri yazmak ve onları korumak adına kağıt ve deri gibi diğer araç gereçlerin yokluğunda mesajlarını ve meramını iletmek için doğal olarak sözlü iletişimi yani dili kullanırdı . eski zamanlardan beri kıssa ve hikayeler düşünce ve fikirleri olayları edebi ve dini konuları iletmek için bir araç olarak kullanılmaktadır . daha sonra da kıssaların eğitici etkileri kısaca açıklanacaktır . kasas ise kıssa kelimesinin çoğul şeklidir ve söylenilen ve sürekli olarak bahsedilen bazı haberler anlamını taşımaktadır . peygamber e hitap edildiği ve şöyle devam ettiği gibi musa nın haberi sana geldi mi kuran kıssalarının mükemmel sonuçlar saygın amaçlar ve yüksek hedefler gibi bazı ayrıcalıkları vardır . kuran kıssaları bazen soruları cevaplar bazen bir dizi öğüt ve tavsiyelerde bulunur bazen de uyarır ve tehdit eder . kuran kıssaları peygamberlerin tarihlerini ve onların takipçilerinin kavimlerini ve yöneticilerini kapsar . insanları derinlemesine düşünmeye sevk etmek için kur an da yer alan örnekler sözü edilen insanların hayat kesitleridir . halbuki bir hikaye ya bir gerçeği ya da sadece bir kurguyu denetleyebilir . muhammed in hicret kıssalarıdır tabi ki bunların hepsinin bir arada organize bir şekilde değildir . ayeti de dahil olmak üzere bazı ayetlerde peygamberlerin kıssalarının hz . muhammed için huzur ve barış yarattığını açıkça belirtmiştir . peygamberlerin haberlerinden kendisiyle kalbinizi pekiştireceğimizden her türlüsünü sana anlatıyoruz . peygamberlerin yaşadıklarını ve onların muhataplarının örnek vermek takipçilere onların ile kendi konumlarını değerlendirme ve tutum ve davranışlarını düzeltme fırsatı verir . bu onların dünyevi cinsel istek ve arzularını sabır ve azimle kontrol etmeleri nedeniyledir . bu haberlerin içerisinde sana gerçek ulaşmakta mü minlere de bir öğüt ve uyarı gelmektedir . ibrahim in kıssalarını ve kavimlerini anlatarak kayıp insanlık tarihini fark ettirmesidir . bunlar sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir . bu nedenle kuran kıssaları insanların hikayeleri gibi tamamen teknik ve sanatsal değildir ancak gerçeği ve doğruyu açıklamaktadırlar . lût un evinden döndüklerinde yaptıkları şey nedeniyle utanabilirlerdi . kuran kıssalarındaki çok önemli husus en önemli konuları vurgulamak ve detaylardan kaçınmaktır . hûd onlara daha fazla öğüt verdi kendilerini yüce allah a davet etti onları cehalet uykusundan uyandırmak için birçok yol denedi ancak onlar daha fazla itaatsizlik yaptılar . onlar kibirli inatçı ve zengin insanlar oldukları için kör oldular . bu sadece pratik ve faydalı noktaları ifade etmeye ve konuyu tam ve doğru analize neden olur . benzer şekilde kıssalar peygamberlerin yaşamları ve kabilelerinin bilmelerine yarayan kısımlar olmadıkça herkese yararlı ve yapıcı olan ana noktalara odaklanır ve ayrıntıları terk ederler . sözü edilen ayette ve sonrasında vurgulanmaktadır ki onlar öğüt almak isteyenler için örnekler ve ibretlerdir . bu yüzden düşünce hayal gücü ve hafızadaki ana temalar düşünen ya da hayal eden kişinin hikayeci ile ilişkilendirilmesine kadar duyguların kökenine sahip olmalıdır . insan her zaman farklı hikayeleri dinleyerek etkilenir ve onlardan hoşlanır .
455
214
Artvin’in Şavşat ilçesinde yetiştirilen korunga (Onobrychis sativa Scop.) yem bitkisinin verimi ve kalitesi üzerine yükseltinin ve bazı toprak özelliklerinin etkisi
bu çalışma bazı toprak özellikleri ve yükseltiye bağlı olarak artvin ili koşullarında yetiştirilmekte olan korunganın bitki boyu yeşil ve kuru ot verimi ile yem kalite parametrelerinde meydana gelebilecek olası değişimleri araştırmak amacıyla yürütülmüştür . araştırma artvin ili şavşat ilçesinde yükselti kademesinde bulunan ve homojen özelliklere sahip farklı korunga parseli üzerinde gerçekleştirilmiştir . ilk olarak seçilen parsellerdeki korunga bitkisinden vejetasyon süresi ve çiçeklenme dönemleri dikkate alınarak bitki boy ölçümleri yapılmıştır . ayrıca aynı parsellerden alınan bitki örnekleri üzerinde yeşil ot kuru ot ve kuru madde verimleri hesaplanmış ve ham protein ham kül ham yağ ndf adf ve adl analizleri yapılmıştır . ilaveten toprak numuneleri ise ph organik madde ve kireç içerikleri değişebilir katyonlardan na k ca ve mg elverişli fosfor miktarı ile azot içeriği bakımından analiz edilmişlerdir . sonuçlar ilin coğrafi yapısı gereği rakımlı yerlerde dahi yetiştiriciliği yapılan korunganın bitki boyunun her yükseltide de benzer olduğunu göstermiştir . ayrıca korunga bitkisinin yeşil ot ve kuru ot veriminin yetiştiriciliği yapılan bölgenin yükseltisine bağlı olarak değişmekle birlikte m rakımda önemli düzeyde verim düşüklüğünün olduğu ortaya çıkmıştır . yapılan çalışmada irdelenen toprak özelliklerinden ph organik madde ve toplam azot miktarlarının yükseltiler arasında istatistiki anlamda farklı olduğu belirlenmiştir . ayrıca bazı toprak özellikleri ile bitki besin maddeleri içeriği arasında önemli düzeyde korelasyonun bulunduğu da saptanmıştır . bu sonuçlar korunga bitkisi yetiştiriciliğinde hem toprak özelliklerinin hem de yükseltinin yem kalite parametrelerini belirlemede önemli etkenler olduğunu ortaya koymaktadır .
toprağın korunması sürdürülebilir ve kaliteli su üretimi biyolojik çeşitliliğin korunması ve bitkisel gen kaynağı olmaları gibi birçok önemli yarar ve işlevleri olmasına karşın doğal çayır ve mera alanlarının birincil ve doğrudan yararlanma şeklinin hayvancılığa kaba yem sağlamak olduğu bilinmektedir yönelik çalışmalar oldukça zaman alıcı ve pahalı işlemlerdir . hayvancılıkta önde gelen gelişmiş ülkelerin sahip olduğu toplam tarım arazisinin ortalama lik kısmında yem bitkileri üretilmesine karşın türkiye de bu oran son yıllardaki artışa rağmen . gibi düşük bir seviyede kalmıştır ve dolayısı ile ülkemiz hayvancılığı için yeterli düzeyde değildir hem de iklimsel özelliklerin kısa mesafelerde ve bazen ciddi boyutlarda farklılık gösterdiği bölgelerde yetiştiriciliği yapılan korunganın söz konusu bu farklılıklardan nasıl etkilendiği üzerinde yeterli düzeyde çalışma bulunmamaktadır . araştırma parsellerinin seçiminde birbirine yakın özelliklere sahip olan ve aynı uygulamaların yapıldığı parseller seçilmiştir . il merkezine uzaklığı km olan şavşat ın yerleşim merkezinin rakımı ile metre arasında değişmektedir . ilçeye bağlı belde ve köyün ekonomisi büyük oranda hayvancılık ve tarıma dayalıdır . grup arasındaki arazilerin oranı sadece . olarak tespit edilmiştir . bu çalışma tesadüf bloklar deneme desenine göre yürütülmüştür . korunga üzerinde yapılan çalışmalarda nötre yakın ph değerlerine sahip topraklarda iyi bir yetişme gösterdiği rapor edilmiştir ki bu araştırmada da her üç yükseltideki parsellerdeki toprak ph değerlerinin nötr veya nötre yakın olduğu göz önünde bulundurulduğunda yetişme ortamında toprak reaksiyonu açısından ideal şartları taşıdığı söylenebilir . bitki boyu ölçümleri üzerinde yapılan varyans analizi sonucunda yükseltiler arasında bitki boyları açısından farklılıklar istatistiki anlamda önemsiz bulunduğundan tüm parsellerde yetiştirilen korunganın benzer bitki boyuna sahip olduğu sonucuna varılmıştır . örneğin su sıkıntısının çekilmediği koşullarda cm ye kadar boylanan korunganın bu araştırmada elde edilen ortalama . cm lik bitki boyu değeri ile nispeten kısa kaldığı söylenebilir . bu farklılığı yorumlamak amacıyla yapılan lsd çoklu karşılaştırma testi sonuçlarına göre m ve m yükseltilerinden alınan korungaların yeşil ot verimleri aynı grupta yer alırken m yükseltisindeki korunganın yeşil ot verimi diğer grupta yer almıştır . kuru ot verimlerinin dahil olduğu grupları belirlemek amacıyla yapılan çoklu karşılaştırma testinde m ve m yükseltilerinde elde edilen korunga yeşil ot verimleri aynı grupta yer alırken m yükseltisindeki kuru ot verimi diğer grupta yer almıştır . bizim çalışmamızda ve m yükseltilerde yer alan parsellerden alınan korunga örnekleri bu aralık içine girerken m rakımdaki parselden oldukça düşük bir kuru ot verimi alınmıştır . her ne kadar bitki boyu bakımından m rakımlı yerdeki değerler rakımı düşük olan yerlere göre önemli bir farklılık göstermese de önemli bir verim değeri olan kuru ot bakımından ortaya çıkan kaybı karşılayamamaktadır . yapılan varyans analiz sonucunda kuru madde bakımından yükseltiler arasındaki farklılık istatistiki anlamda önemli çıkmıştır . ham protein bakımından incelendiğinde örneklerin alındığı yükseltiler arasındaki farklılığın istatistiki anlamda önemli olduğu yapılan varyans analizi ile ortaya konulmuştur . buna karşılık çizelge araştırmada elde edilen toprak ve bitki analiz değerleri arasındaki korelasyona ilişkin bilgiler parsellerin toprak özellikleri arasında bulunan çok sayıda istatiksel öneme sahip farklılıklara rağmen toprak özellikleri ile yem kalite parametreleri arasında korelasyon ilişkisi beklenenden daha az sayıda bulunmuştur . şavşat koşullarında yürütülen bu çalışmada ele alınan toprak verimliliği ile bitkinin besin değerini belirleyen kriterler arasında az da olsa bazı korelasyonların saptanması kutlu nun yem bitkilerinin yetiştiriciliğinde bitkinin yetiştiği toprak yapısı ile bitki besin maddesi içerikleri arasında önemli ilişki bulunduğu ball ve ark . bu çalışma toprak özelliklerinin ve yükselti farklılıklarının artvin ili koşullarında yetiştirilmekte olan korunga bitkisinin bazı özelliklerinde ne derece etkili olabileceğini araştırmak amacıyla yürütülmüştür .
688
237
SAHİLÇAMI AĞAÇLANDIRMA ALANLARININ VERİMLİLİKLERİ İLE BAZI EKOLOJİK FAKTÖRLER ARASINDAKİ İLİŞKİLER (SİNOP-BEKTAŞA YÖRESİ ÖRNEĞİ)
türkiye de odun hammaddesine olan talep artışını karşılamak için ağaçlandırma çalışmalarına ağırlık verilmesi zorunluluk haline gelmiştir . ağaçlandırma çalışmalarında genellikle kanaatkar ve hızlı gelişen türlerin kullanılması tavsiye edilmektedir . bu itibarla ülkemizde sahilçamı endüstriyel ağaçlandırmalarda kullanılacak iyi bir tür olarak gözükmektedir . bu nedenle sahilçamı nın gelişimini ve büyümesini etkileyen en önemli yetişme ortamı faktörlerini ve etki derecelerini saptayarak dönem sonunda en yüksek geliri elde etmek için verimliliğin en yüksek olduğu yerlerden çalışmaya başlamak önem arz etmektedir . dolayısıyla bu türün en iyi gelişme gösterdiği batı karadeniz bölgesi nde yetişme ortamı özelliklerini araştıran çalışmaların yetersiz olduğu görülmektedir . bu çalışmada sinop bektaşa orman işletme şefliği sınırları içerisinde yayılış gösteren sahilçamı ağaçlandırma alanındaki toprakların mutlak derinlik mekanik bileşim toprak tepkimesi organik madde miktarı dış toprak durumu ve humus formu gibi bazı özellikleri ile verimlilik arasındaki ilişkiler belirlenmeye çalışılmıştır . bu amaçla sinop bektaşa orman işletme şefliği sınırları içerisindeki sahilçamı meşcerelerinden adet örnek alandan toplam adet toprak örneği alınmıştır . alınan toprak örnekleri üzerinde toprak türü toprak reaksiyonu organik madde faydalanabilir su kapasitesi vb . gibi özellikler belirlenmiştir . ayrıca her bir örnek alan için yaşındaki üst boy değerleri hesaplanmıştır . hesaplanan verimlilik endeksi iyi orta düşük olmak üzere gruba ayrılmıştır . her bir örnek alandaki verimlilik endeksi ile bazı toprak özellikleri arasındaki ilişkiler istatistiksel olarak ortaya konulmuştur . sonuç olarak verimlilik endeksi ile kil miktarı toz miktarı ortalama organik madde ve ortalama fsk arasında pozitif kum miktarı arasında negatif ilişkiler bulunmuştur .
pek çok ülkede olduğu gibi ülkemizde de hızlı gelişen yerli ve yabancı türlerle ağaç ıslahı tedbirleri ve yoğun kültür önlemleri kullanılarak endüstriyel ağaçlandırmalar kurulmuştur . bu durumda çıkar yol olarak verimsiz orman alanlarının kısa sürede ağaçlandırılarak verimli ormanlara dönüştürülmesi ve hızlı gelişen yerli ve yabancı ağaç türlerine öncelik verilmesi görüşü ağırlık kazanmaktadır . sahilçamı nın odunu başta reçine üretimi olmak üzere selüloz ve kağıt hamuru elde edilmesinde kullanılır . genç yaşlarda çok hızlı büyüyen bu tür özellikle sahil kumulu ağaçlandırılmalarında başarı ile kullanılmaktadır . bu çalışmada sahilçamı meşcerelerinin verimliliği üzerinde hangi edafik etmenlerin etkili olduğu belirlenmeye çalışılmıştır . araştırma alanına en yakın meteoroloji istasyonu olan sinop meteoroloji istasyonu nun gözlemleri ve ölçüm değerlerinden yararlanılarak araştırma alanının iklim tipinin belirlenmesinde thornthwaite ve kantarcı yöntemlerinden yararlanılmıştır . alnus galium aparine hedera helix helleborus orientalis ilex cholchicum laurus nobilis malus sylvestris mentha pulegium mespilus germanica paliurus spina christii periploea graeca phylrae latifolia phytolacea americana pimpinella ssp . her bir toprak çukurundaki toprak katmanları belirlenerek her bir toprak katmanından yeterli miktarda toprak örneği alınmıştır . örnek alanlardaki verimlilik tayini için meşcere yaşı ve meşcere üst boyunun belirlenmesi gerekmektedir . araştırma alanındaki toprakların ah horizonundaki aktüel asitlikleri incelendiğinde ünün orta derecede asit ve sini ise kuvvetli asit özellikte olduğu anlaşılmaktadır . verimlilik sınıfında yoğunlaştığı bunu ı . verimlilik ve ııı . araştırma alanında çok az humuslu topraklara rastlanmamıştır . tablo incelendiğinde araştırma alanındaki toprakların ael horizonundaki organik madde içeriklerinin orta derecede humusludan çok az humusluya doğru bir değişim içerisinde olduğu görülecektir . gibi arasında istatistiksel analizler yapılmıştır . bu istatistik analizin yapılmasındaki amaç her bir horizona ait ortalama değerler ile verimlilik arasında ne tür bir ilişkinin var olduğunu ortaya çıkarmaktır . onun için mekanik bileşim kısmında toprağın ince kısmı olan kum toz kil üzerinde durulacaktır . bunun ekolojik anlamı toprakların ince kısmı içerisinde yer alan toz ve kil miktarının toprakta belli bir orana kadar yüksek olması verimliliği olumlu yönde etkileyecektir . buna karşın toprakların ince kısmı içerisinde yer alan kum toprak suyunu yüzey gerilimi ile tuttuğundan bu sudan bitkiler yararlanamamaktadır . her ne kadar böyle ise de yine de alanda ham humusa rastlanmamış olması yeterli düzeyde bir ayrışmaya işaret etmektedir . zira yapılan istatistiksel analizlerden elde edilen sonuçlara göre toprağın ortalama organik maddesi ile verimlilik arasında pozitif bir ilişki vardır . bunun ekolojik olarak topraktaki organik madde miktarının artmasına bağlı olarak verimlilikte artmaktadır . bu gibi olumlu etkilerinden dolayı toprakların ortalama organik madde miktarı ile bonitet endeksi arasında pozitif bir ilişkinin ortaya çıktığı düşünülmektedir . tarafından yapılan çalışmada araştırma alanındaki toprakların taşlılık yönünden orta derecede taşlı ve çok taşlı oldukları tespit edilmiştir . taşlılık oranının artmasına paralel olarak fsk nın azaldığı saptanmıştır . sahilçamı ile yörenin asli ağaç türlerinin verimliliğine yönelik karşılaştırmalı araştırmalar yapılmalıdır .
447
240
E-Devlet Web Siteleri İçin Rehber Tabanlı Kullanılabilirlik Değerlendirmesi
kamu kurumları sağladıkları hizmetleri bilgi ve iletişim teknolojileri ile vatandaşa sunarak etkinliğini artırmakta tasarruf sağlamakta ve hizmet kalitesini artırmayı amaçlamaktadırlar . kamu kurumlarının e devlet hizmetle rinin amacına ulaşmasında hizmetlerin vatandaşlar tarafından kullanılabilir ol ması önemli bir ölçüttür . bu çalışmanın amacı türkiye deki e devlet web sitelerinin önemli bir kalite faktörü olan kullanılabilirlik açısından kapsamlı bir şekilde değerlendirilmesine yönelik bir mekanizmanın geliştirilmesini sağla maktır . bu amaçla web sitelerinin kullanılabilirliği için hazırlanmış ulusal ve uluslararası rehberler analiz edilerek e devlet web sitelerinin çeşitli kategoriler altında kullanılabilirliğinin değerlendirilmesini sağlayacak bir kullanılabilirlik değerlendirme kural seti hazırlanmıştır . hazırlanan kural seti doğrultusunda web sitelerinin değerlendirilmesini sağlayacak bir kullanılabilirlik değer lendirme aracı geliştirilmiştir . geliştirilen araçla e devlet web sitesi farklı kullanıcı tarafından değerlendirilmiş ve sonuçlar analiz edilmiştir .
bilgi ve iletişim teknolojilerindeki gelişmelerle birlikte devlet ile vatandaş arasındaki iletişimin elektronik ortama taşınması konusundaki çalışmalar ülkemizde ve tüm dü nyada hız kazanmıştır . kamu kurumlarına ait internet sitelerinin belirli bir kalite düzeyine ulaşması ve kullanımının artırılabilmesi için belirlenmiş bazı standartlara uyumlu olarak geliştirilmesi gerekmektedir . ayrıca uluslararası rehberler çıkarılmış ve e devlet siteleri standartlara göre değerlendirmeye alınmıştır . görsellik hizmet kalitesi içerik güvenlik kimlik yönetimi ve kullanılabilirlik standardizasyonunun sağlanması kamu internet sitelerinin engelliler tarafından da kullanılabilmesine yönelik olarak bilgi toplumu stratejisi eylem planı içerisinde türksat tarafından güncellenen kılavuz kamu kurumaları internet siteleri standartları ve önerileri rehberi adı altında güncellenmiş ve yılında yayımlanmıştır . halihazırda kakis e uyumluluğu denetleyecek bir mekanizma bulunmamakla birlikte yapılan akademik çalışmalar mevcuttur . bölümde kullanılabilirlik değerlendirme seti çıkarılması ve değerlendirme aracının geliştirilmesi açıklanmıştır . kullanılabilirlik ile ilgili olarak çok sayıda rehber bulunmaktadır . ıso uluslararası standardizasyon kuruluşu tarafından yılının mayıs ayında son olarak yayımlanmıştır . ıso ise insan makine etkileşimi ile ilgili olarak web kullanıcı arayüzleri üzerinde maddeden oluşan bir rehberdir . kullanılabilirlik rehberleri web sitelerinin genel özelliklerine göre genel kategoriler belirtmekte ve kurallarını o kategoriler altında sunmaktadırlar . örneğin kategori bu çalışmada kullanılabilirlik rehberlerindeki kurallar kullanılarak bir değerlendirme yapılacağı için değerlendirmeyi de benzer şekilde kategorilere bölmek ve kuralları kategoriler altına yerleştirerek kurallar üzerinden sitenin kategorisel başarısını görmek gerekmektedir . kakis e devlet için hazırlanmış bir rehber olduğu için ıso ve hhs rehberlerinden farklı olarak e devlet sitelerine yönelik kategoriler içerdiğinden dolayı değerlendirme seti hazırlanırken kakis kategorileri temel alınmış ve kakis te yer alan kural başlıkları kategorilerin altına yerleştirilmiştir . erişebilirlik konusu başlı başına bir konu olarak görülmüş ve kullanılabilirlik değerlendirme setine dahiledilmemiştir . çıkarılan değerlendirme maddeleri kaynak ve kaynakta geçtiği yer ile birlikte not edilmiştir . mevcut değerlendirme araçları incelenerek aşağıdaki özelliklere sahip bir değerlendirme aracı geliştirilmiştir . kuralların kategori içindeki ağırlığı değerlendirme noktalarının kural içerisindeki ağırlığı belirlenebilmektedir . proje izleme değerlendiriciler tarafından yapılan değerlendirmelerin durumu görülebilmekte tamamlanan değerlendirmelerin ortalaması alınarak sitenin kategorik olarak ve toplamda aldığı puan hesaplanarak gösterilmektedir . bunun için alexa firmasının türkiye deki web sitelerinin internet trafik ölçümleri referans alınmıştır . belirlenen site nisan mayıs tarihleri arasında değerlendirilmiştir . değerlendirmede değerlendirme setinde yer alan kategoriden i değerlendirmeye alınmıştır . değerlendirilecek kategoriler siteler için belirlenen önem derecesine göre ağırlık landırılmıştır . meteoroloji genel müdürlüğü devlet kurumları web sitelerinde reklam alınma ması tavsiye edilirken meteorolojinin web sitesine reklam aldığı görülmüştür . milli piyango bazı sayfalarda kullanılan mavi renkli başlıklar kullanıcıda bağlantı varmış izlenimi oluşturmakta ve kullanıcıyı yanıltabilmektedir . sitede yeralan etkinlik fotoğrafları minyatür şeklinde gösterilip is tenildiğinde büyütülebilen fotoğraf şeklinde yer almadığından sayfanın yüklenmesini zorlaştırmaktadır . değerlendirme aracı ile web sitesi değerlendirilerek değerlendirme aracı denenmiş aynı zamanda sitelerde kullanılabilirlik açısından eksik veya geliştirilebilecek özellikler tespit edilmeye çalışılmıştır .
430
113
Ankara’da Monoray Projelerinin Analitik Hiyerarşi Prosesi Ve 0-1 Hedef Programlama İle Seçimi
hızla artan nüfus plansız kentleşme ve özel araç sayısındaki artış kentsel alanlarda trafik sorununu ortaya çıkarmıştır . bu durum ulaşım planlarının yeniden şekillenmesine ve öneminin artmasına sebep olmuştur . bu sebeple toplu ulaşım sistemini daha verimli hale getirmek için yoğun çalışmalar yapılmaktadır . bunun sonucunda alternatif ulaşım türlerine eğilim başlamıştır . bu noktada hızlı emniyetli ve konforlu ulaşım sistemi olarak monoray teknolojisi öne çıkmaktadır . bu çalışmada çok ölçütlü karar verme yöntemlerinden analitik hiyerarşi prosesi ve hedef programlama yöntemleri kullanılarak ankara büyükşehir belediyesi nde belirlenen güzergahlara en uygun ulaştırma projelerinin seçimi yapılmıştır .
artan nüfus yoğunluğu beraberinde toplu ulaşımda talebin rahatça karşılanabilmesi için çeşitli alternatiflerin geliştirilmesine yol açmıştır . aynı zamanda şehir içi ulaşım uygulamaları için de birçok alternatif bulunmaktadır . şehir içi toplu taşıma araçlarında kullanımı giderek yaygınlaşmaya başlayan bu sistemler çeşitli kriterler altında değerlendirilmiş ve ulaşım altyapı ağını daha verimli kullanmaya yönelik düzenlemeler yapılmıştır . kentsel alanlarda ulaştırma ağlarının düzenli ve her zaman tercih edilebilir olması gerekmektedir . ankara büyükşehir belediyesi nde monoray teknolojisinin güzergahlarına uygun projelerin seçimi için analitik hiyerarşi prosesi yöntemi uygulanmıştır ve yolcu taşıma kapasitelerine göre ayrılan alternatiflerin ağırlıkları hesaplanmıştır . bu ağırlıklar hedef programlama yönteminde kullanılarak güzergahlara en uygun dizisi seçimi yapılmış ayrılan bütçe ve talep doğrultusunda belirlenen hedeflere ulaşılmıştır . bu teknolojinin tercih edilmesini sağlayan özellikler dikkate alındığında modern ulaşım sistemi olması çevre dostu ve düşük işletme maliyetine sahip olması kurulduğu şehir için prestij kaynağı durumunda olması gibi gelmektedir . monoray sistemlerinde istenen güzergahlara uygun projelerin değerlendirilmesi sürecini etkileyen birçok faktör bulunmaktadır ve bu süreç çok kritik olup amaçtan maksimum faydayı sağlayacak kriterlerin belirlenmesi çok önemlidir . analitik hiyerarşi yöntemi ile karar verme süreci kısaca aşağıdaki aşamalardan oluşmaktadır adım problem tanımlanması yapılarak kriterler ve alternatifler belirlenir . tutarlılığa yakınlık göstergesi olarak nitelendirilen tutarlılık indeksi hesaplanır . formülasyonun genel gösterim ise şu şekildedir 𝑀𝑖𝑛 𝑍 σ𝑎𝑖𝑗𝑥𝑗 𝑑𝑖 𝑑𝑖 𝑛𝑗 𝑏𝑖 𝑑𝑖 𝑑𝑖 𝑥𝑗 𝑖 . 𝑚 𝑗 𝑛 burada 𝑥𝑗 karar değişkenleri 𝑏𝑖 i nci hedef için istenilen değer n karar değişkenlerinin toplam sayısı m ise toplam kısıt sayısıdır . hedef programlama ise hedef programlamayı daha özele indirgeyerek karar verme sürecine dahil etmektedir . ulaştırma projeleri seçiminde çok kriterli karar verme yöntemlerinin kullanımı yaygındır . proje seçimi ve kullanılan yöntemlerle ilgili literatür çalışmaları incelenerek bu kısımda gösterilmiştir . ulaştırma projelerinde ahp yöntemini kullanarak seçim yapmışlardır . ulaşım projelerinde ahp yöntemini kullanarak sıralama ve seçim yapmışlardır . karayolu alt yapı projelerinde proje seçimini ahp yöntemini kullanarak yapmışlardır . anp yöntemini kullanarak yükseköğretim kurumlarında proje seçimi yapmışlardır . bilgen ve şen otomotiv sektöründe bulanık ahp yöntemini kullanarak proje seçimi yapmışlardır . barfod ve salling ahp smarter yöntemlerini kullanarak ulaşım altyapı projelerini değerlendirmişlerdir . uygulama toplu taşımacılıkta kullanılan ve son zamanlarda öneminin gittikçe arttığı görülen monoray şehir içi raylı sistem ulaşım çeşitlerinden birisidir . uygulama yapılan ankara ilinde güzergahlar belirlenerek ulaşım sorununun yapısını oluşturan kriterler ve alternatifler arasındaki ilişkiler kurulmuştur . bu kriterler baz alınarak güzergahlara uygun monoray projelerinin seçimi yapılmıştır . kriterler arasında etkileşim değerlendirilerek ikili karşılaştırma matrisleri oluşturulmuş ve tutarlılıkları hesaplanmıştır . elde edilen sonuçlara göre güzergah için alternatif arasından ve .
398
88
PYGMALION ETKİSİ VE LİDERLİK
bu çalışmanın amacı literatürde pygmalion etkisi diye adlandırılan beklentilerin davranışı şekillendirmesindeki etkisi olarak özetleyebileceğimiz olgunun alan yazındaki yerini ortaya koymaya çalışmak ve bu etkiye liderlik perspektifinden yaklaşarak değerlendirme yapmaktır . bu amaçla pygmalion etkisi kavramı titiz bir çalışma sonucu incelenmiş bugüne kadar yapılmış çalışmalar irdelenmiş ve araştırma sonuçları bu çalışmada verilmeye çalışmıştır . eğitim ve yönetim alanında pygmalion etkisi ile ilgili yapılan önemli çalışmalar incelendiğinde bir öğretmenin öğrenciye bir yöneticinin çalışanına yönelik oluşturduğu beklentilerin davranışları etkilediği olumlu beklentilerin pozitif etkiye olumsuz beklentilerin ise negatif etkiye sahip olduğu sonucu bu çalışmada ortaya koyulmuştur .
pygmalion etkisi kişinin bir süre sonra başkalarının ona ilişkin beklentilerine denk düşen davranışlar sergilemesi bir başka ifade ile davranışa dönüşmesi muhtemel bireysel inançlarının beklenen davranışın oluşmasına neden olacak bir durum oluşturmasıdır . merton amerika da yaşayan afrikalılar üzerinde bir araştırma yapmıştır . söz konusu kişiler grev kırıcı oldukları gerekçesiyle sendikaya kabul edilmemişlerdir . genellikle de samimi bulmadığımız kişilere beklentilerimiz doğrultusunda mesafeli davranırız . bu ıq testi ile sözel ve muhakeme yeteneği ölçmek amaçlanmıştı . burada öğretmenlerin anlatmak istedikleri şeyi ne şekilde ve ne zaman söylediği duruşu beden dili hatta dokunuşu bile öğrencilere onlardan yüksek performans beklediğini yansıtmış olabilir . s nıf ortamında pygmalion etkisini incelemek amacıyla yola çıkan rubiedavis ve arkadaşları yaptıkları çalışma ile öğretmenlerin öğrencilerinden yana yüksek beklenti oluşmasını sağlamışlar ve yüksek beklentinin öğrencilerin matematik puanlarında bir artışa yol açtığını tespit etmişlerdir . genelde öğretmenin öğrencilere ilişkin beklentileri okulun ilk birkaç günü içinde biçimlenir . bunun sonucunda da öğrencilere yönelik birtakım beklentiler oluştururlar . bazı beklentiler ise öğretmenin öğrenciyi ilk görüşüyle şekillenir . bir kişinin başka bir kişiye dair beklentileri ve o kişi hakkındaki düşünceleri karşıdaki kişinin davranışlarını uzun vadede etkileyebilir . pygmalion etkisi temelde kendi kendini gerçekleştiren kehanet sonucudur . bu etki bir beklenti anında oluşan tepki değil daha ziyade özyeterlik motivasyon ve beklentiden oluşan bir süreci içermektedir . böyle bir durumda da pygmalion etkisinin tersi olarak tanımlanan golem etkisi söz konusu olmaktadır . pygmalion etkisinin hem olumlu hem de olumsuz beklentileri içerdiği konusunda görüş birliği vardır . livingston da yönetimde pygmalion etkisini araştırdığı ve bir dizi örnek olayı yayınladığı çalışma ile pygmalion etkisi özgün okul ortamının ötesinde diğer alanlara da genelleştirilebilir olmuştur . sonuç olarak bu yöneticilerin astları söz konusu beklentileri gerçekçi bulacak ve gerçekleşmesi için yoğun çaba harcayacaktır bir liderin astlarına ilişkin beklenti düzeyi ile astların yetenekleri arasında doğrusal bir ilişki vardır . yüksek beklenti içerisinde bulunan liderler yetki dağılımı yaparlar ve görevlerini devredebilirler . liderler çalışanlar ilişkin oluşturdukları beklentilerinin çalışanların performansını büyük ölçüde etkilediğinin bilincinde olmalıdır . yöneticiler beklentilerin düşüklüğünden kaynaklanan olayların bunaltıcı döngüsünden sadece duygularını çalışanlardan gizleyerek kurtulamazlar . sessiz kalmak olumsuz duyguları açıkça eleştirmekten kimi zaman daha da etkili bir şekilde iletir . iyi performans gösteren çalışanlar ile yetersiz performans gösteren çalışanlar arasındaki fark ne kadar ücret ödendiği değil nasıl davranıldığıdır . alan yazında pygmalion etkisi olarak tanımlanan olguyla ilgili birçok çalışma yapılmış berlew ve hall stedry ve kay korman king alpert feldman and prohaska eden ve ravid eden ve shani bamburg george howe washington ınomori ve analoui yurong ve lin chadha ve narula armando ve filho niari ve ark .
475
90
Kayısı Bahçelerinde Uygulanan Değişik Toprak İşleme Yöntemlerinin Toprağın Penetrasyon Direnci ve Hacim Ağırlığı Üzerine Etkileri
bu çalışma malatya kayısı araştırma enstitüsü bünyesinde bulunan x m aralık ve mesafedeki hacıhaliloğlu kayısı çeşidi bahçesinde yılında yürütülmüştür . uygulanan değişik toprak işleme yöntemlerinin toprağın penetrasyon direnci hacim ağırlığı ve nem değişimine etkisinin belirlenmesi amaçlanmıştır . çalışmada altı farklı toprak işleme yöntemi uygulanmıştır . bu yöntemler ilkbahar döneminde azaltılmış toprak işleme uygulaması ilkbahar ve sonbahar dönemlerinde azaltılmış toprak işleme uygulaması toprak işlemesiz yöntem toprak işlemesiz ağaç talaşı malçlama yöntemi toprak işlemesiz bitki sap saman malçlama yöntemi ve kontrol uygulamalarıdır . deneme tekerrürlü ve her tekerrürde iki ağaç olarak planlanmıştır . toprak penetrasyon direnci hacim ağırlığı ve nem ölçümler ve cm toprak derinliğinde gerçekleştirilmiştir . analiz sonuçlarına göre derinlik arttıkça penetrasyon direnci değerleri artmaktadır . bu artış oranı e uygulamasında . ile en yüksek olurken b uygulamasında . ile en düşük olmuştur . kök gelişimi için kritik değer olarak kabul edilen . mpa değerinin cm derinlikten sonra yer yer aşıldığı görülmüştür . toprak işleme uygulamalarının toprak hacim ağırlığına etkisinin istatistiksel olarak p . seviyesinde önemli olduğu ve derinliğin ise istatistiksel olarak önemli bir etkisinin olmadığı belirlenmiştir . ayrıca cm ve cm derinliklerde ölçülen hacim ağırlığı değerleri karşılaştırıldığında toprak işleme uygulamaları arasındaki farklılığın cm derinlikte p . seviyesinde önemli ve cm derinlikte ise istatistiksel olarak önemsiz olduğu belirlenmiştir . hacim ağırlığı değerleri genel olarak yüzeysel derinlikte daha düşük bulunmuştur . c uygulamasında sınır değerlerin aşıldığı görülmüştür . toprak işlemenin yapılmadığı c d ve e uygulamalarında elde edilen hacim ağırlığı değerleri daha yüksek bulunmuştur .
kayısı ülkemizin önemli ihraç ürünlerinden biri olup dünya genelinde yaklaşık ha alanda milyon ton kayısı üretimi yapılmaktadır . tarımsal işletmelerde uygun toprak işleme yönteminin belirlenerek üretim işlerinin zamanında tamamlanması işletmeler için en kritik kararlardandır . koruyucu toprak işleme uygulamalarının hava kirliliği üzerine olumlu etkileri vardır . karbondioksit miktarı toprak işlemenin yoğunluğu ile doğrudan ilgilidir . geleneksel toprak işleme uygulamalarında aşırı toprak işleme birçok olumsuz etkiyi beraberinde getirir . ayrıca toprak sıkışıklığı belirli bir değeri aştığında bitki köklerinin sıkışmış tabakaya penetrasyonu tamamen kaybolmaktadır . yapılan bir araştırmada bar sıkıştırma basıncında pamuk köklerinin ancak inin sıkışmış katmanı geçtiği bar da ise köklerin penetrasyon yeteneğinin tamamen durduğu görülmüştür . malatya ve çevresinde kayısı yetiştiriciliğinde geleneksel olarak sonbaharda pullukla derin sürüm ilkbaharda kültivatör ile ikincil işleme ve mayıs eylül ayları arasında yabancı ot ile mücadele için defa toprak işleme uygulaması yapılmaktadır . denemede kullanılan kültivatörün teknik özellikleri şekil de verilmiştir . ayrıca çelik silindirlerin toprağa çakılma işlemi için çakma aparatından yararlanılmıştır . çalışmada oluşturulan parsel konuları arasında tecrit sıraları bırakılmıştır . her bir parsel alanı m olup toplam deneme alanı m x m m dir . toprak işleme uygulamalarına ağaçlardan önce ve sonra metre daha devam edilmiştir . çalışma boyunca yabancı otlar cm boylanınca motorlu el tırpanı ile defa biçilmiştir . toprak örneklerinin hacim ağırlığı eşitlik den nem içeriği ise eşitlik den yararlanılarak belirlenmiştir elde edilirken toprak işlemenin yapılmadığı e uygulaması ile arasında istatistiksel olarak önemli bir farklılık bulunmamaktadır . bahçelerde etkili kök derinliğinde ölçüm yapılması gerektiği bilinmekle birlikte bahçe toprak katmanlarının aşırı sert tabaklara sahip olması sebebiyle mevcut cihazla cm altında ölçüm yapılamamıştır . ayrıca çalışmada toprak işleme uygulamaları arasındaki farklılığı görmek için duncan çoklu karşılaştırma testi cm ve cm derinliklerde ölçülen penetrasyon direnci değerlerini karşılaştırmak için de tek yönlü varyans analizi yapılmıştır . toprak işleme uygulamaları arasındaki farklılığın cm derinlikte p . seviyesinde önemli ve cm derinlikte ise istatistiksel olarak önemsiz olduğu belirlenmiştir . hacim ağırlığı değerleri genel olarak yüzeysel derinlikte daha düşüktür . ortalama olarak en düşük ve en yüksek hacim ağırlığının elde edildiği c ve b uygulamalarında derinlikle meydana gelen değişim sırasıyla . ve . oranlarında gerçekleşmiştir . varyans analizi sonuçlarına göre uygulamaların ve derinliğin istatistiksel olarak önemli bir etkisinin olmadığı belirlenmiştir . ortalama nem içeriği değerleri cm derinlikte . . ve cm derinlikte . . değerleri arasında değişmektedir . çalışmada malatya ilindeki kayısı bahçelerinde uygulanan geleneksel toprak işleme sistemleri ile azaltılmış toprak işleme sistemleri ve toprak işlemesiz sistemlerin toprak penetrasyon direnci hacim ağırlığı ve nem içeriği yönünden karşılaştırılmıştır . ayrıca ve cm derinliklerde ölçülen nem içeriği değerlerinde istatistiksel olarak önemli bir farklılık olmadığı görülmüştür .
446
241
Çocukların Özel Araçlarda Sigara Dumanından Pasif Etkilenim Durumlarının İncelenmesi
sigara dumanından pasif etkilenim önemli bir halk sağlığı sorunu olup bebek ve çocukların sağlığını olumsuz etkileyen en önemli dışsal faktörlerden birisi olarak kabul edilmektedir . araçlar sigara dumanına maruz kalma için önemli bir ortam oluşturmaktadır . çalışmada sigara içen ve içmeyen ailelerin çocuklarının özel araçlarda sigara dumanından pasif etkilenim durumlarını belirlemek amaçlanmıştır . bu tanımlayıcı çalışma antalya atatürk devlet hastanesinde çocuğu olan ebeveynler üzerinde yürütülmüştür . araştırmanın örneklemini bu grup içinde özel aracı olan ve çalışmaya gönüllü olarak katılan yaş arasında çocuğu olan anne baba oluşturmuştur . araştırma verilerinin toplanmasında konu ile ilgili literatür taranarak araştırmacılar tarafından oluşturulan ailelerin tanımlayıcı özellikleri ve araştırma konusu ile ilgili sorulardan oluşan bir form kullanılmıştır . sigara içme sıklığı annelerde . babalarda . bulunmuştur . arabada çocuk varken ailelerin çoğunun diğer kişilerin siga a içmelerine izin vermediği bildirilmiştir . sigara içen annelerin . ünün sigara içen babaların . ünün arabada da sigara içtiği bulunmuştur . arabada bulunan diğer kişilerin sigara içmesine sigara içen annelerin babalardan daha fazla izin verdiği saptanmıştır . daha az eğitimli anne ve babalar arabalarında yüksek eğitimlilerden daha fazla sigara içmektedir . sigara içen annelerin ve babaların arabada da sigara içtiği ve arabada bulunan diğer kişilerin sigara içmesine daha fazla izin verdiği saptanmıştır . arabada iken sigara dumanına maruz kalan çocukların sigara içen ailelerinin farkındalığı arttırılmalıdır . onların ve çocukla çocuksuz arabada seyahat eden diğer kişilerin sigara içme yasağı ile ilgili bazı kuralları geliştirilmelidir .
sigara dumanından pasif etkilenme sigara içmeyen kişilerin istem dışı olarak tütün dumanından etkilenmesi anlamına gelmektedir . sdpe önemli bir halk sağlığı sorun olup bebek ve çocukların sağlığını olumsuz etkileyen en önemli dışsal faktörlerden birisi olarak kabul edilmektedir . çevresel sigara dumanının dünyada yılda bin erken ölüme neden olduğu tahmin edilmektedir . ani bebek ölüm sendromunda pasif olarak sigara dumanından etkilenme önemli bir risk faktörü olarak tanımlanmaktadır . araçlar sigara dumanına maruz kalma için önemli bir ortam oluşturmaktadır . son yıllardaki araştırmalar özel araçların normal kullanım şartları altında tütün dumanı kontaminasyonunun artması potansiyeline sahip önemli bir ortam olduğunu ve sigara içen ebeveynlerin çocuklarını araçlarda tütün dumanına daha fazla oranda maruz bıraktığını göstermektedir . kapalı mekanda sigara içmeyenlere yönelik tütün dumanından etkilenimi önlemek için birçok ülkede ve ülkemizde yasalar bulunmaktadır . bu nedenle araştırmamızda sigara içen ve içmeyen ailelerin çocuklarının özel araçlarda sigara dumanından pasif etkilenim durumlarını belirlemek amaçlanmıştır . araştırma çocukların özel araçlarda sigara dumanından pasif etkilenme durumlarını incelenmek amacıyla tanımlayıcı tipte yapılmıştır . araştırmanın örneklemini bu grup içinde özel aracı olan ve çalışmaya gönüllü olarak katılan yaş arasında çocuğu olan anne baba oluşturmuştur . araştırmadan elde edilen veriler spss . programında değerlendirilmiştir . istatistiksel olarak anlamlılık için . değeri kabul edilmiştir . araştırma kapsamındaki annelerin i babaların . i sigara içtiği saptanmıştır . katılımcıların arabada izinsiz sigara içen diğer kişilerin . ine uyarıda bulunmadığı . sinin uyarıda bulunduğu . ünün bazen uyarıda bulunduğu . unun misafire bağlı olarak uyarıda bulunduğu tespit edilmiştir . arabada çocuk varken hem annenin hem de babanın . sinin her zaman bazen sigara içtiği saptanmıştır . anne ve b banın eğitim durumları ile arabada bulunan diğer kişilerin sigara içmeleri için izin verme durumları arasındaki fark istatistiksel olarak önemli olmadığı saptanmıştır . küresel yetişkin tütün araştırmasına göre türkiye de yaş üzerindeki bireylerin . inin özel araçlarında sigara içilmesine izin verdiklerini . ünün de ayda en az bir kez özel araçta sigara dumanından pasif etkilendiğini belirtmiştir . ilaveten sigara dumanından pasif etkilenim konusunda duyarlılıklarının çok düşük olduğu görülmüştür . bu durum ebeveynlerin konu ile ilgili bilgi eksikliklerinin olduğu kadar tutum geliştirmeye yönelik desteğe ihtiyaçları olduğunu göstermektedir . çalışmamızda arabaya alınan diğer kişilerin sigara içmek için oldukça az bir oranda her zaman izin istedikleri belirlenmiştir . yapılan bir çalışmada iki pasif hava nikotin numune alma aracının saatlik ölçüm sonucuna göre sigara içilmeyen araç kurallarının sürekli uygulandığı kişisel araçlarına binen yolcuların hava yoluyla taşınan nikotin ve sigara dumanına maruz kalım oranı sigara içilen araçlara binenlere göre daha düşük olduğu saptanmıştır . kruger ve ark . larının yaptığı araştırmaya göre ile arasında sigara içilmeyen araç kuralına sahip yetişkinlerin oranı . dan . e yükselmiştir . arabada sigara içen anne ve babalardan ön lisans ve lisans mezunu oranlarının ilkokul ve ortaokul mezun oranlarından daha az olduğu tespit edilmiştir . araştırmanın kısıtlılıkları sadece polikliniğe başvuran hastalarla yapılmış olması arabasının olmasına ilişkin kriterin olması başkasının arabasında olan maruz kalımın değerlendirilmemesi örneklem büyüklüğünün küçük olması sayılabilir . ancak ülkemizde henüz konuya ilişkin araştırmalar yeni başlamaktadır .
481
226
TÜRKİYE’DE KAMU SAĞLIK KURULUŞLARINDA YAŞANAN ETİK DIŞI DAVRANIŞLAR VE UYGULAMALARIN GENEL GÖRÜNÜMÜ
bu çalışma türkiye de kamu sağlık kurum veya kuruluşlarında gerçekleşen etik dışı davranışları faaliyetleri ve uygulamaları kendisine konu edinmektedir . sonuç olarak bu çalışma sağlık hizmetlerinde yaşanan etik dışı davranışları faaliyetleri uygulamaları kurumsal alanlarla ilgili yapılan araştırmalardan alan yazınından elde edilen sonuçlardan yapılan gözlemlerle ve ilgili kamu kurum veya kuruluşlarında çalışanlarla yapılan görüşmelerle gerçekleştirilmiştir . bu bağlamda çalışma etik kavramını genel olarak ele almakta ve iş etiği kamu etiği tıp etiği gibi kavramlarla da ilişkisel bağlantılar arayarak konu ayrıntılı bir biçimde açıklanmayı kendisine konu edinmektedir . çalışma aynı zamanda sağlık alanına mahsus gerçekleşen tıp etiği ve deontoloji kavramları çerçevesinde kamu sağlık kurumlarında meydana gelen tartışmaları da değerlendirmeye ve açıklamayı da hedeflemektedir . bu değerlendirmelerin yanı sıra söz konusu kurumlarda yaşanan etik dışı problemler ayrıntılı olarak anlatılmış ve değerlendirilmiştir . bu çalışma gerek alan yazınındaki araştırma sonuçlarından elde ettiği değerlendirmelerden ve gerekse araştırma için görüşülen sağlık iş görenlerinin anlatımlarından türkiye de etik dışı davranış tutum ve uygulamaların kamu sağlık sektöründen yaşandığını ortaya koymuştur .
etik toplumsal hayatta birey veya bireylerin geçmişten bugüne değin yaşanmışlıklarının tecrübelerinin vicdanlarının deneyimlerinin ahlaki kurallarla ve yasalarla desteklenmiş değerler bütünü şeklinde tanımlanabilmektedir . etiği sosyo kültürel anlamda yasalar tarafından kontrol edilmeyen ancak insan davranışlarının sonuçlarına odaklı kültürel ve töresel bir ölçüt olarak tanımlamak mümkündür . etiğin yasal zorunluluklar ile yapılan faaliyetlere oranla daha yüksek ölçütleri karşılayan davranışları birey için zorunlu kılmaktadır . başka bir ifade ile etik insanlara işlerin nasıl yapılması gerektiğini belirlemede yol gösteren rehber değerler ilkeler ve standartlardır . bu süreçte mühim olan kamu görevlisinin ahlaki gelişmişlik düzeyidir dir . bu önermeler çağlar boyunca birbirlerinden etkilenerek yaşayan toplumların kendi yarattıkları norm ve kuralları ortaya çıkaran değerler bütününü incelerken elde ettiği temel bilgiler bütünüdür . bu bilgiler hukuk ya da ahlak olarak adlandırılsa da norm oluşturma etkinliğinin yapısını açıklamakta ve bu sistemlerin iç mantığını ortaya koymaktadır . yararlılık ilkesi tıp etiği kapsamında tıbbi yardıma muhtaç kişilere yardım etmeyi ve yararlı olmayı yükümlülük durumuna getiren tıp etiği ilkelerindendir . geleneksel tıp etiği çerçevesinde hastanın iyilik ve yararının temel değer olarak görülmesi hekimin yararlık ilkesi ile bağdaşan davranışı olarak açıklanabilir . bu tür eksik belgeler yasal bir süreçte geçersiz sayılabilmektedir . bazı hekimler özlük haklarının yetersizliğinden uygunsuz çalışma koşullarından son dönemlerde hasta karşısındaki konumlarının düşmesinden ve buna bağlı olarak da bazı hastalar tarafından saygısız davranışlarla karşılaşmalarından yaptıkları işin karşılığını yeterince alamamaktan meslekler arası ve meslek içi maaş dengesizliğinden bahsetmektedirler . bunun da gelecekte üniversite ve eğitim ve araştırma hastanelerinde asistan açığına yol açabileceğine ve bu sebeple yoğun emek sarf ettiren cerrahi alanlarda da donanımlı cerrahlara daha fazla oranda ihtiyaç duyulacağı ileri sürülmektedir . karşılıklı çıkar ilişkisine bağlı olarak teşvikler ilaç firmaları tarafından karşılanmaktadır . kongre ücretlerinin vergiden düşürülmesine imkan tanıyan bir düzenlemenin yararlı olacağı ya da yeterli düzeyde maaş alınması yönünde çözüm önerileri belirtilmektedir . tıbbi mümessillerin ilaç yazımına etkisi eczacılar ve sağlık çalışanları tıbbi mümessillerin ilaç yazımında oldukça etkili olduğunu düşünmekte bilakis hekim ile mümessilin karşılıklı çıkar ilişkisiyle reçete tertiplerinin yapıldığını da iddia etmektedirler . haksız yeşil kart sağlık çalışanlarına göre politikacıların politik çıkar amacı ile imkanı olmayan kişilere verilmesi gereken yeşil kartı araştırmadan birçok kişiye dağıttıklarını ve primsiz olan bu sağlık güvence türünün türk sağlık sektörünün ve sisteminin finansmanını bozduğu bilinmektedir . sağlık ocağında çalışmanın dezavantajları ve avantajları hekimler açısından belli bir bölgeye ve belli bir popülasyon takip edildiği için iş yükünün az olabilmesi çalışılan bölgedeki kişilerle yakinen tanışma fırsatının doğması sebebiyle daha samimi ilişkiler kurulması yönüyle de daha verimli geri bildirimler alınabilmesi avantajlı bulabilmektedir . sağlıkta dönüşüm programı hekimlerden bazıları bütün sağlık kurumlarının yoğunlaşmasına maliyetin artmasına ve yeniden bir sistem kurmak yerine eskinin aksayan yönlerinin iyileştirilmesi üzerinde durmaktadır . hasta mahremiyetinin korunamaması pozitif ayrımcılık gereken hastalarda tedavi önceliğine uyulmaması suiistimal edilmesi ve eşitlik ilkesine uygun hareket edilmemesi sağlık alt yapısının yetersizliği bürokrat idareci ve personelin akraba veya tanıdık hastalar ile ilgili özel istekleri yönetmelik prosedür ve mevzuattan kaynaklanan sıkıntılar sağlık hizmetlerine erişim açısından sosyal güvence ve olanakların bazı hastalarda mağduriyetlere yol açması ve sevk zincirine uyulmaması nedeniyle hem hasta açısından hem de kurum açısından ortaya çıkan sorunlar olarak ifade etmek mümkündür .
599
155
BİBERDE (Capsicum annuum L.) SALİSİLİK ASİT UYGULAMALARININ KÖK–UR NEMATODU (Meloidogyne incognita)’NA VE BAZI BÜYÜME PARAMETRELERİ ÜZERİNE ETKİLERİ
bu çalışma salisilik asit uygulamasının farklı konsantrasyonlarında yapraktan ve topraktan uygulanarak yalova çorbacı biber çeşidinde zararlı olan kök ur nematodlarına karşı etkilerini belirlemek amacıyla yapılmıştır . deneme atatürk bahçe kültürleri merkez araştırma enstitüsüne ait iklim odasında saksı denemesi şeklinde tesadüf parselleri deneme desenine göre karakter ve tekerrürlü olarak kurulmuştur . elde edilen sonuçlara göre topraktan mm bitki sa uygulaması kontrol grubu ile kıyaslandığında daha düşük ur skala değerine ve toprakta daha düşük oranda . dönem kök ur nematodu larvasına rastlanılmıştır . bitki boyu yaprak sayısı kök yaş ağırlığı ve kök kuru ağırlığı gibi bitki büyüme parametreleri açısından da topraktan mm bitki salisilik asit uygulamalarındaki biber bitkilerinin kontrol bitkilerine oranla daha iyi bir gelişime sahip olduğu gözlemlenmiştir .
biber solanacea familyasının capsicum cinsine mensup ılık iklimlerde tek yıllık tropik iklimlerde ise çok yıllık kültür bitkisi olarak bilinir . döneminde üretim alanı . oranında azalmasına rağmen sivri biber üretimi . oranında artmıştır . nematodlarla mücadelede genellikle diğer mücadele yöntemlerine göre etkinliği daha fazla olduğundan dolayı kimyasal savaş tercih edilmektedir . mücadelede çok geniş etkili fümigantlar veya nematisitler kullanılmaktadır . fakat fumigant ve nematisitlerin çevre doğal yaşam ve insan sağlığına olumsuz etkileri bulunmaktadır . bu fenolik bileşik son yıllarda bitki büyüme düzenleyicisi olarak da nitelendirilmektedir . söz konusu etki mekanizması bitki bünyesindeki patojen girişini engellemek için fiziksel bariyer oluşumu bitkide patojenisite ile ilgili proteinlerin aktif hale geçmesi fitoaleksin oluşumu veya hipersensitif reaksiyon şeklinde ortaya çıkmaktadır . dünya genelindeki çalışmalar incelendiğinde bitki aktivatörlerinden biri olan salisilik asit uygulamalarının en çok domates bitkisinde denendiği buna karşılık biber bitkisinde ise kök ur nematodlarına karşı mücadelede salisilik asit kullanımı ile ilgili fazla bir bilimsel yayına rastlanılmaması bu çalışmanın planlanmasındaki ana düşünce temelini oluşturmuştur . bitkiler kök ur nematodu saldırısına maruz kaldıklarında eğer dışardan daha önce salisilik asit veya salisilik asit türevi bir bileşik uygulanmışsa uyarılmış dayanıklılık mekanizması ile kökleri vasıtasıyla katalaz peroksidaz ve hidrojen peroksit gibi fitoaleksinler salgılayarak nematod zararını tolere etmeye çalışmaktadırlar . çalışmanın ana materyalini yalova çorbacı biber çeşidine ait bitkiler rio grande hassas domates çeşidi kullanılarak saf kültürden elde edilen kök ur nematodu ile bulaşık domates urlu kökleri salisilik asit viyol torf toprak ve plastik saksılar oluşturmuştur . viyollerde yetiştirilen biber fideleri cm çapında plastik saksılara . . tarihinde kasım ayında dikilmiştir . saf kültürden elde edilen urlu domates bitki kökleri bulaştırma işleminde kullanılmıştır . biber fidelerinin kök bölgesi yanına açılan cm toprak derinliğine her bir saksıya negatif kontrol hariç olmak üzere g urlu kök inokulasyonu yapılmıştır . getirilen köklerin her biri musluk suyunda yıkanarak üzerlerinde bulunan toprakların uzaklaştırılması sağlanmıştır . etüvden çıkartılan her bir kök ayrı ayrı tartılarak kök kuru ağırlıkları ölçülmüştür . kontrole göre uygulamaların biber köklerindeki ur oluşumlarına etkileri abbott formülü ile değerlendirilmiş ve uygulamaların etkileri çizelge ve şekil de verilmiştir . yapılan sa uygulamalarının biber bitkisinde kök ur nematodu skala değerleri üzerine etkileri abott formülü ile incelenmiştir . iran da yürütülen bir çalışmada domates bitkisinde zararlı olan kök ur nematodlarına karşı entomopatojen fungus trichoderma harzianum bı ile birlikte salisilik asidin mm dozunda yapraktan ve topraktan uygulamalarının etkileri araştırılmıştır . dönem larva sayılarına etkileri çizelge ve şekil de verilmiştir . uygulamalar içinde en düşük kök ur nematodu larva sayıları topraktan mm bitki yapraktan mm bitki ve yapraktan mm bitki uygulama karakterlerinde görülmüştür . istatiksel açıdan incelediğimizde topraktan mm bitki uygulaması en iyi sonucu vermiştir . şekil incelendiğinde en yüksek etkinin . ile topraktan mm biber uygulamasından alındığı görülmektedir . bu uygulamayı topraktan mm biber ve yapraktan mm biber uygulamaları takip etmiştir . yapılan istatiksel değerlendirme sonuçlarına göre bitki boyu ve yaprak sayısı değerleri açısından topraktan mm bitki uygulama karakteri kontrol karakterine göre artışa neden olmuştur . bu sonuçlara benzer olarak ruby domates çeşidinde kök ur nematodlarına karşı uygulanan dışsal salisilik asit uygulamaları domates bitkisinde sürgün bitki boyu yaprak sayısında artışa ve aynı zamanda kök kalınlaşmasına neden olmuş ve nematod zararını azaltmıştır .
519
129
VİRÜS TAKSONOMİSİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ VE SON DURUMU
insanoğlu yaşadığı dünyayı keşfederken etrafındaki canlı ve cansız varlıkları sınıflandırma ihtiyacı duymuştur . benzer özellikler gösteren mikroorganizmalar böcekler bitkiler ve hayvanlar belli bir sistematik içerisinde değerlendirilerek kendi aralarında gruplandırılmıştır . bu yolla olası bir karmaşanın önüne geçildiği gibi sağlıklı bilimsel veriler de kayıt altına alınmaya başlamıştır . taksonomi sözcüğü yunanca kökenli olup sıralama anlamına gelen taxis ve yasa anlamına gelen nomos sözcüklerinin birleşmesiyle oluşmuştur . taksonomi biliminin amacı herhangi bir organizma ya da organizma grubunda yapılan gözlemler sonucunda ortaya konmuş olan bilgileri toplayarak uluslararası alanda kullanılabilir bir sistem oluşturmaktır . bu sistemin bir parçası olan ve canlılarda zarar yapan virüslerin de zaman içerisinde sınıflandırılması bir zorunluluk haline gelmiştir . sınıflandırmada farklı yöntemler kullanılsa da yılında moskova uluslararası mikrobiyoloji kongresi nde virüslerin alem familya altfamilya cins ve tür şeklinde sınıflandırılması için bir komite oluşturulmasına karar verilmiştir . ınternational committee on taxonomy of viruses kurulmuş ve virüslerin sınıflandırılması sistematik olarak düzenlenmiştir . bu derlemede virüs taksonomisinin tarihsel gelişimi içerisinde isimlendirme taksonomi ve virüs taksonlarını birbirinden ayıran kıstaslar ele alınmıştır .
canlıların belirli özellikleri ve benzerlikleri göz önüne alınarak yapılan gruplandırmaya sınıflandırma veya biyosistematik denir . canlılarda hastalığa neden olan virüsler çeşitli kriterlere göre sınıflandırılırlar . bu patojenler herhangi bir hücre yapı ve organizasyonuna sahip değildirler . rna veya dna olmak üzere sadece tek bir nükleik asit içerirler . bir görüşe göre virüslerin kökeni bir zamanlar hücreli organizmalardı . diğer organizmaların kalıtsal materyalinden kopan parçalardan meydana gelmiştir . rus botanikçi dmitri ıvanovsky yılında tütünde zarar yapan gizemli bir hastalığı keşfetmiştir . bitkilerde zarar yapan ilk virüs olan tobacco mosaic virus keşfedilmiştir . önceleri virüslerin farklılıkları onların biyolojik özelliklerinin incelenmesiyle konukçudaki belirtileri ve taşınma yollarıyla ortaya konmuştur . geçtiğimiz yüzyılda biyokimyasal ve biyofiziksel buluşlarla birlikte virüslerin karakteristik özelliklerini ortaya koymak için çalışmalar hız kazanmıştır . ilk isimlendirme virüslerin tipik belirtilerini gösterdiği konukçu bitkiden türetilerek yapılmıştır . virüslerin tanımlanması için virüs ismine bazı ortak kıstasların eklenmesi önerilmiştir . potato virus x e ise solanum virus ismi verilmiştir . virüslerin isimlendirilmelerinde biyolojik isimlendirme kuralları virologlar tarafından kabul edilmemiştir . uluslararası virüs taksonomi komitesi tarafından hazırlanan . kriptogramlar isimlendirme ve sınıflandırmaya destek olarak virüslerin özellikleri hakkında özet bir bilgi sağlamaktadırlar . bu farklı anahtarlar viral özellikleri göstermek için kullanılır . bu durum yeni ve önemli virüs hastalıklarının doğru bir şekilde tespit ve teşhisini kolaylaştırmaktadır . bu listeler içindeki türlerden bazılarının daha önce sınıflandırılmış cinslere üye olduğu belirlenmiş ve yılları arasında tanımlanan türlerin toplam sayısında belirgin düşüş meydana gelmiştir . herpesvirales takımı büyük ökaryotik dsdna virüslerini içerir . nidovirales takımı ssrna ya sahip konukçuları omurgalılar olan virüsleri içerir . picornavirales takımı küçük ssrna içeren bitki hayvan ve böcekleri enfekte eden virüsleri içerir . herhangi bir takım içerisinde tanımlanmamış familya sayısı ise dir . geçtiğimiz yüzyıl boyunca virüslerin teşhis metotlarının gelişmesiyle beraber virüs taksonomisinin ilkeleri kurulmuştur . bu raporlar yeni virüsleri belirlemek ve tanımlamak için çalışan virologlara önemli bir kaynak teşkil etmiştir .
303
160
Aluviyal araziler üzerinde oluşmuş farklı toprakların uygun toprak işleme durumlarının belirlenmesi
toprakların uygun nem düzeyinde işlenmesi tarımsal üretimin ve doğal kaynakların sürdürülebilirliği için temel esastır . bu çalışma toprak strüktürüne en az zararla toprak işlemenin yapılabileceği en uygun nem aralığını ve işleme zamanını değerlendirmek amacıyla samsun ili bafra ilçesine bağlı dedeli ve çetinkaya köyleri ile yakın çevresini kapsayan yaklaşık . ha lık alanda yürütülmüştür . çalışma alanına ait haritalama birimleri ve gerekli olan bazı toprak parametrelerinin belirlenmesinde daha önce yapılmış olan detaylı toprak haritasından yararlanılmıştır . alanın arazi kullanımı ve toprak özellikleri dikkate alınarak toplam adet bozulmuş toprak örneğinde tekstür organik madde tarla kapasitesi plastik limit likit limit ve doğrusal genişleyebilirlik katsayısı gibi toprak özellikleri belirlenmiş ve bu özellikler kullanılarak plastiklik indeksi ve kıvam indeksi hesaplanmıştır . kıvam indeksi değerleri detaylı toprak haritası ile birlikte her bir toprak serisinde toprakların toprak işleme için uygun nem aralıklarının belirlenmesi amacıyla değerlendirilmiştir . ayrıca ıc değerleri jeoistatistiksel ve cbs yöntemleri ile değerlendirilerek toprak serilerinin toprak işleme zamanı için en uygun nem düzeylerini gösteren kriging haritası üretilmiştir . elde edilen kriging haritası çalışma alanında dağılım gösteren toprak serilerinin çoğunluğunda uygun olmayan nem koşullarında yapılacak toprak işlemelerinin toprak strüktüründe önemli bozulmaların meydana geleceğini ortaya koymuştur . araştırma alanında dağılım gösteren farklı topraklarda uygun olmayan nem koşullarındaki toprak işlemelerine bağlı toprak strüktüründeki bozulmaları azaltmak için araştırma alanı topraklarının toprak işleme zamanındaki nem içerikleri dikkate alınarak toprak işleme yapılması gerektiği önerilmektedir .
tarımsal amaçlı çalışmalarda genellikle toprakların fiziksel ve kimyasal özellikleri değerlendirilirken mekaniksel özellikleri üzerinde pek durulmamaktadır birçok araştırmacı tarafından yapılan bir diğer tanımlamada ise atterberg tarafından tanımlanan pl değerinin toprakla olan ilişkisi kullanılmaktadır . ayrıca toprak nem kontrol kesiti kış gün dönümünden sonraki ay içerisinde ardışık olarak gün veya daha fazla nemli olması ve yaz gün dönümünden sonraki ay içerisinde ardışık gün kadar uzun süre kuru kalmaması nedeniyle toprak nem rejimi ustic dir . çalışma alanının toprak sıcaklık rejimi ise yıllık ortalama toprak sıcaklığı c den fazla c den az ve cm deki yıllık ortalama kış ayları toprak sıcaklığı ile yıllık ortalama yaz ayları toprak sıcaklığı arasındaki fark c den fazla olduğu için mesic dir . çalışma alanı toprakları sarıoğlu ve dengiz tarafından detaylı toprak haritalama çalışmasına göre topraklar entisol ınceptisol ve vertisol ordolarında sınıflandırılmış ve . ölçekte toprak haritasını oluşturmuşlardır . çalışma alanı topraklarına ait tanımlayıcı istatistikler çizelge de verilmiştir . toprak işleme uygulamaları için toprak koşulları tarla trafiğine uygunluk ve işlenebilir olması bakımından sınıflandırılabilir . tarla trafiğine uygunluk toprak strüktürünün zarar görmeksizin trafiğe karşı koyabildiği ve toprağın çekilebildiği zaman olarak tanımlanırken işlenebilir olması toprağın kültivasyon ve toprak hazırlığı uygulamaları için uygun olduğu zaman olarak tanımlanır . çalışma alanı topraklarının yer aldığı bafra delta ovasında toprak işleme yöntemleri olarak hem pullukla toprak işlemenin de içinde yer aldığı toprakların alt üst edildiği geleneksel yöntemler hem de toprakların alt üst edilmeden işlendiği azaltılmış toprak işleme yöntemleri kullanılmaktadır . her iki yöntemin de ova toprakları için bazı avantajları ve dezavantajları vardır . pullukla toprak işleme ekilen alanlarda yabancı ot problemlerinin azaltılmasına yardımcı olma gibi avantajlar sağlarken aynı zamanda oluşan pulluk tabanı toprakların işlenebilirliğini azaltan toprak sıkışması ve drenaj yetersizliği gibi toprak sorunlarının ortaya çıkmasına neden olabilmektedir . çalışma alanının özellikle kil içeriği fazla olan calcic ve chromic hapustert olarak sınıflandırılan çiftlik ve altınyaprak serilerine ait toprakların yüksek veya düşük su içeriklerine bağlı olarak iş günlerinin sayısında meydana gelecek azalmalar sırasında pullukla toprak işlemeyi esas alan geleneksel toprak işleme sistemleriyle karşılaştırıldığında normal olarak daha az iş günleri sayısı gerektiren azaltılmış toprak işleme sistemlerinin kullanılması çok daha uygun bir seçenek olabilir . çalışma alanında genel olarak kızılırmak nehir yatağına yakın bölgelerde dağılım gösteren kumlu tekstüre sahip typic ustifluvent olarak sınıflandırılan kızılırmak serisi topraklar ise kil içeriği yüksek olan topraklara göre ıslanmaları ve drenajları daha iyi her türlü nem koşulunda işlenmeye daha uygun fakat bitkiye sağladıkları yetersiz yarayışlı su içerikleri nedeniyle yetiştiricilikleri sorunlu olan topraklardır . ayrıca yine aynı çalışmada işlenebilirlik bakımından plastiklik ve toprak nem içeriğinin önemini ifade ederlerken toprak plastikliği ve kuru hacim ağırlığının yerine göre om içeriğine bağlı olabildiğini de ortaya koymuşlardır . brady om miktarının pi etkilemediğini ancak om nin toprakta suyla olan güçlü bağının pl ve ll değerlerinin yükselmesine neden olduğunu ifade etmiştir . serilere ait topraklarda toprak işleme için en uygun nem içeriğinin tarla kapasitesi civarındaki nem düzeyleri olacağını belirtmişlerdir . çalışmada yürütülen bu tartışmalardan da anlaşılabileceği üzere toprak işleme için en uygun nem miktarının belirlenmesinde atterberg limitlerinden oldukça yaygın olarak yararlanılmaktadır . baumgartl ıc değerinin toprağın herhangi bir nem değerindeki kıvam durumunu ifade ettiğini ve ıc değeri . değerine yaklaştıkça toprağın plastik . değerine yaklaştıkça toprağın akışkan özelliğe sahip olduğunu ifade etmektedir . baumgartl kil içeriği yüksek olan toprakların toprak işleme sırasında fazla kuru olması toprak işlemeyi güçleştirerek enerji girdisini artırdığını ıc değerinin . ten daha düşük olduğu durumlarda ise toprak işlemenin yapılmasının toprak strüktürünün bozulmasına neden olarak hidrolik iletkenlik havalanma bitki besin elementlerinin alınmasını azaltarak bitki gelişimini ve mikrobiyal aktiviteyi olumsuz şekilde etkilediğini ifade etmektedir .
777
226
Serin İklim Tahıllarının Hayvan Beslemede Yeşil ve Kuru Ot Olarak Kullanımı
tahıllar dünya üzerinde en fazla yetiştiriciliği yapılan bitki gruplarındandır . eski zamanlardan beri bütün kıtalarda insanların ana besin kaynağını oluşturmuşlardır . hala başta buğday olmak üzere geniş bir coğrafyada ekilmekte ve kullanılmaktadırlar . buğday arpa yulaf çavdar ve tritikale gibi küçük taneli tahıllar daha çok taneleri için yetiştirilip insan gıdası olarak kullanılmaları yanında ot olarak biçilip kaba yem olarak da değerlendirilmektedir . bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de tahılların hayvan yemi olarak kullanımı yaygındır . bu amaç için bitkiler yalnız ekilip kullanıldığı gibi fiğlerle birlikte destek bitki ya da yonca ile birlikte koruyucu bitki olarak da kullanılırlar . tahıllardan bu yollarla elde edilen ot yaş kuru veya silaj olarak hayvanlara yedirilmektedir . tahıl yeşil ve kuru otları hayvanların besin madde ihtiyaçlarının bir kısmını karşılamaları yanında onların sindirim sistemi sağlığının korunması ve devamı için kullanılırlar . bu nedenle tek başlarına hayvanların ihtiyaçlarını karşılaması beklenmez .
kaliteli kaba yem üretimi yem bitkileri ve hayvancılık endüstrisinin gelişimi için kilit rol oynamaktadır . bununla birlikte hayvancılık endüstrisinde üretim aşamasında gibi büyük bir kısmını kaplayan yem ve besleme masrafları işletmenin karlılığını önemli ölçüde etkilemektedir . ülkemizde yem bitkisi olarak üretimi yapılan bitkiler çizelge de verilmiştir . arpanın tuzlu topraklarda yetişebilmesi çok önemli bir özelliktir . kaba yem olarak çoğunlukla tercih edilen bitkilerden biri de arpadır . arpanın ot olarak en büyük dezavantajı kılçıklarının kuruyunca sertleşmesi ve hayvanların bu otu yemekten kaçınmalarıdır . buğday tanesi değerli bir bitki olduğundan ot olarak kullanımı azdır . son yıllarda dünyada yulafın insan beslenmesinde öneminin artması endüstride kullanılmaya başlanması üretim alanlarının artmasına neden olmuştur . yulaf besleyici bir tane ve kaba yem olarak dünya çapında önemli bir hayvan yemi kaynağıdır . sgd genotipinin diğer çeşitlerden daha uzun boylu bitki başına kardeş sayısı ve bitki başına yaprak alanının daha fazla olması nedeniyle yeşil ot veriminin t ha kuru madde veriminin ise . t ha olduğunu bildirmişlerdir . tritikalede yeşil ot veriminde esas belirleyici faktörlerin ana sap kalınlığı ve ana sap uzunluğunun olduğu bununla birlikte tritikalede yüksek yeşil ot verimi elde etmek için yapılacak ıslah çalışmalarında bol yaprak oluşturan bitkilerin seçilmesi gerektiğini yaş ot veriminin yüksek olmasının genotipin iklim koşullarına bağlı olarak bitki boyu ile birlikte birim alanda oluşturduğu fazla bitki sayısına bağlı olarak ortaya çıkan yüksek yeşil aksam ile ilgili olduğunu ifade etmişlerdir . tritikale hatlarının kuru ot verimlerinin vejetasyon döneminde alınan yağış miktarına bitkilerin gelişim durumuna ekimin zamanına göre değiştiği bildirilmiştir . bitkilerde genç dokular daha yüksek protoplazma ve daha düşük çeper maddelerine ve buna bağlı olarak da sindirilme oranları değişmektedir . otunun sindirilebilir kuru maddesi ve sindirilebilir enerji değeri yüksektir . çalışmada besleme değeri bakımından özellik incelenmiş tüm özellikler arasında istatistiki olarak önemli farklılıklar tespit edilmiştir . ülkemizde alternatif olarak kullanılabilecek çok sayıda kaba yem tür ve çeşitliliği olmasına karşın kullanılan kaba yem çeşidi sınırlı düzeydedir . hayvansal üretimin arttırılması için üretici için ucuz her zaman kolay temin edilebilen ve istenilen miktarda bulunabilen yem kaynakları gereklidir . hala başta buğday olmak üzere geniş bir coğrafyada ekilmekte ve kullanılmaktadırlar . hızlı ve kuvvetli büyüme yüksek verim kapasitesi ve kısa vejetasyon süresine sahip olmaları gibi avantajlara sahiptirler . bu problemlerin ortadan kaldırılmasında kışlık yetiştirilebilen tahıllar alternatif olabilir .
451
135
Direct Black 22 azo boyasının Pleurotus ostreatus ile biyogiderimi ve optimizasyonu
ticari olarak kullanılan sentetik boyaların büyük bir kısmını toksik kanserojenik ve mutajenik özelliklere sahip olan azo boyalar oluşturmaktadır . boyalar özellikle tekstil endüstrilerinde boyama ve baskı işlemlerinde yaygın olarak kullanılmaktadır . bu boyaların fabrika deşarj sularından arıtılması için kullanılan kimyasal ve fiziksel arıtım teknolojileri yetersiz kaldığından ve özellikle kimyasal arıtım yöntemlerinde kullanılan bazı oksidan moleküller çevre için tehlikeli olduğundan biyolojik arıtım önem kazanmaktadır . pleurotus ostreatus dünyanın hemen hemen bütün ılıman iklim bölgelerinde kavak kayın meşe karaağaç akçaağaç ıhlamur söğüt ceviz ve kestane gibi birçok ağaç türünün çürümüş gövdelerinde çürükçül olarak yaşar . üzerinde bulunduğu bitkinin hemiselüloz selüloz ve lignin gibi polisakkaritlerini ekstraselüler olarak degrede eder ve karbon kaynağı olarak kullanır . genel olarak beyaz çürükçül fungusların büyük bir çoğunluğu tarafından üretilebilen ligninoselülotik enzimler boya maddelerinin atık sulardan arıtılmasında kullanılır . çalışmada kullanılan ve erzincan dan izole edilen p . ostreatus mantarının tekstil endüstrisinde yaygın olarak kullanılan direct black azo boyasının biyosorbsiyonu biyodegredasyonu ve bu amaçla fonksiyon gösteren enzimlerin aktiviteleri araştırılmıştır . ayrıca özellikle tekstil boya endüstrisinde kullanılan ve bu işletmelerden çevreye bırakılan atık su içerisindeki önemli kirlilik faktörü olan sentetik boyar maddelerin düşük maliyetle ve kısa sürede biyolojik olarak arıtılması amaçlanmıştır . sonuç olarak polifenol oksidaz lakkaz mangan peroksidaz ve lignin peroksidaz gibi enzimlerin azo boyaların giderimi üzerinde etkili sonuçlar verdiği gözlenmiştir . özellikle lakkaz enziminin aktivitesi yüksek çıkmıştır . ayrıca arıtım üzerine farklı kerestecilik atıklarının da besin kaynağı olarak kullanımı denenmiş ve p . ostreatus un üzerinde çürükçül olarak yaşadığı ağaç türlerinin kabuk kısımlarını mikro partikül haline getirdiği ve boyarmadde giderim ortamında kullandığı belirlenmiştir .
günümüzde uluslararası çevre sorunlarından biri de sucul ekosistemlerin kirlenmesidir . sucul ekosistemlerde kirliliğin büyük kısmı endüstriyel atıklar nedeni ile meydana gelmektedir . genellikle tekstil boya endüstrisi fabrikalarından deşarj edilen atıklar göller ve akarsular gibi sucul sistemlere verilmektedir . tehlikeli maddeleri zararsız veya daha az zararlı maddelere parçalamak için mikroorganizmaların kullanıldığı uzun süreçli arıtım prosesleri biyoremediasyon olarak bilinmektedir . anyonik boyar maddeler direkt asit ve reaktif boyar maddeler . oluşan bu aromatik aminlerin aerobik kademede giderimi ile boyar maddelerin anaerobik aerobik proseslerle mineralizasyonu gerçekleştirilmiştir ml erlenlere ml olacak şekilde koyuldu ve otoklavda sterilize edildi . ortama glukoz ekim sırasında aseptik koşullarda eklenmektedir . ph ya ayarlanarak ml lik besi ortamları hazırlanarak denemeler yapılmıştır . dördüncü ortamın içeriğinde g l glukoz g l kh po . g l nh no . g l mgso . h o . g l cacl . h o . g l tiamin ortamı hazırlanıp içerisine . g l mnso . g l feso . h o . g l znso . h o eser element solüsyonu hazırlanarak ml lik karışım içerisine ml ilave edildi . mangan peroksidaz ın aktivitesi manganla malonatın oluşturduğu kompleksin nm de verdiği karakteristik absorbans ölçülür . pda da kontaminasyon riski yüksek olduğundan dolayı petri stok kültüründe rose bengal agar seçilmiştir . hazırlanan çözeltilerin her boya için maksimum absorbans verdikleri dalga boylarında ölçümleri yapıldı . yaptığımız çalışmalarda gün gün takip edilen lakkaz lignin peroksidaz ve mangan peroksidaz enzimlerinin aktivite tayinlerinde lakkaz enziminin aktivitesinde gözle görülür bir şekilde değişiklik saptanmıştır . dolayısı ile glikoz olarak kullanılan karbon kaynağından tasarruf edilmiş oldu . üç farklı azo grubu boyaların üzerinde denemeler sonucunda direct black de g olarak tartılmıştır . p . ostreatus türleri en etkili ligninolitik aktiviteye sahip beyaz çürükçül mantarlar grubu içerisindedir . içerisinde tarımsal artıkların da yer aldığı geniş bir substrat grubunu kullanabilirler . p . ostreatus türleri tarımsal artıkların lignoselüloz kısımlarını ve organik çevre kirletici maddeleri ksilanaz endoglukonaz ß glukosidaz laminarinaz lakkaz ve polifenol oksidaz gibi enzimlerini kullanarak parçalayabildikleri bilinmektedir ardon ve ark . pleurotus ostreatus un hiflerinin yetiştirmek için seçtiğimiz birinci ortamda boya miktarı ilk gün . g l konsantrasyona sahipken . birinci ortamda karbon kaynağı olarak glukoz kullanılmaktadır . bu ortamda boya giderimi gözlenmeyip aynı zamanda kontaminasyon gerçekleştir .
395
242
ALIŞVERİŞ MERKEZLERİ VE ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNİN ALIŞVERİŞ MERKEZLERİ ALGILARI: BİR ALAN ÇALIŞMASI
alışveriş merkezleri ekonomik ve sosyal yaşamın bir parçası olarak her geçen gün sayıca ve sundukları hizmet çeşitliliği bakımından gelişmişlerdir . alışveriş merkezleri iş hacmi ekonomik kazanım ve istihdam alanı olarak önemli ekonomik birimlerdir . alışveriş merkezleri demografik özellikler ve sosyo ekonomik durum itibariyle değerlendirildiğinde toplumun tüm kesimleri tarafından talep edilmektedir . bu çalışmada avm lerinin gelişimi ekonomik ve sosyal yaşantımızdaki yeri incelenerek özellikle istanbul daki avm lerin gelişimi üzerinde durulmuştur . ülkemizin genç nüfusunun avm lere yoğun ilgisinin sebepleri önem kazanmaktadır . çalışmada araştırmaya üniversite ön lisans öğrencisi katılmıştır . yüz yüze görüşme yöntemiyle elde edilen nicel verilerin ağırlıklı ortalaması alınarak elde edilen bulgular değerlendirilerek sonuçlandırılmıştır .
alışveriş merkezleri çok eski dönemlere kadar uzanan bir geçmişe sahip olması yanında geçen zaman içinde modern bir oluşum kazanmıştır . alışveriş merkezleri bu süreçte niceliksel ve niteliksel olarak hızlı bir büyüme süreci geçirmiştir . amerikan şehirleri gibi geniş yayılımlı trafik ve ulaşımın büyük bir sorun haline geldiği şehirler için bu alanlar önemli ihtiyaç olmaktadır . moskova da yılında açılan gum rusya nın en prestijli ve kapsamlı alışveriş merkezlerinden biridir . alışveriş merkezleri genellikle indirim ve kalite açısından da daha iyi seçeneklere sahiptirler ayrıca alışveriş merkezlerinde yer alan restoran lar toplu yemek yerleri olarak nispeten ucuz ve çeşitli yemek imkanı sunmaktadırlar . genç nüfusun yoğunluğu bu konuda analiz yapmak ve sonuç çıkarımı için gençlerin tercihlerinin dikkate alınmasını önemli kılmaktadır . ayrıca gittikçe yayılan bu yapılarda yürütülen perakendecilik geleneksel ve küçük ölçekli işletmelerin piyasada mevcudiyetini tehdit etmektedir . avm nin ekonomik faaliyetlerinin başarısı ve sürdürülebilirliğinde iyi yer seçimi en önemli belirleyici olmaktadır . ulaşım kolaylığı ve sosyo ekonomik gelişmişlik düzeyi yüksek bölgelerde kurulan avm ler ve onu takip eden diğer avm ler bu bölgelerde bir toplanmaya sebep olmaktadır . kapalıçarşı günümüzde de ticaret ve turizm açısından son derece önemli olan tarihi bir alışveriş merkezi olarak yer almaktadır . buna göre lı ve li yıllarda hızlı bir ilerleme yaşanmışken yılına kadar istikrarlı bir ilerlemenin olacağı tahmin edilmektedir . yukarıdaki harita avm lerin şehrin gelişmiş ve belli bölgelerinde yoğunlaştığını göstermesi bakımından iyi bir örnek olarak sunulmaktadır . sektörün ihtiyaç ve yeni beklentilerine göre şekillendirilemeyen alanlar fonksiyonunu yitiriyor . yılları arasında toplamda . . m kiralanabilir avm alanı işlevini kaybederken aynı dönemde . m alanın sisteme yeniden kazandırıldığı ve net kaybın . . m olarak gerçekleştiği belirtilmektedir . bu kazanım kaynak israfının önlenmesi bakımından önemli bir gelişmedir . bu çalışmada sistematik gözlem tekniği içinde yer alan görüşme tekniği kullanılmıştır . bu tekniğe göre soru formları yardımıyla yüz yüze görüşme yöntemiyle veri toplanarak değerlendirme yapılmıştır . çalışmada görüşme yönteminin ön planlaması olarak verilerin kimlerden sağlanacağı hangi bilgilere ihtiyaç olduğu görüşmenin mekan ve zaman bakımından belirlenmesi katılımcı ve alan sınırlılıkları ve sürecin işleyişi şeklinde yapılmıştır . çalışmada yer alan sorulara evet hayır şeklinde verilen cevaplar ile araştırma hedefleri ile doğrudan ilişki kurulması hedeflenmiştir . bu araştırmaya yaş aralığındaki adet istanbul beyazıt bölgesinde eğitimini devam ettiren önlisans öğrencisi katılmıştır . bu araştırma sürecinde literatür taraması ve konu ile ilgili diğer alan çalışmalarının değerlendirilmesi sonucu sorudan oluşan soru formu oluşturulmuştur . bu çalışmada hazırlanan soru formlar üniversite öğrencilerinin avm algılarının tespitine yönelik bilgi almak amacı doğrultusunda oluşan soruları içermektedir . çalışmaya katılanlar soru formları üzerinde birden çok cevabı da işaretlemek suretiyle farklı alternatifler içinde alışveriş merkezlerine neden gittiklerini belirtmişlerdir . ancak genel olarak avm ler bakımından bir doyum noktasına ulaşılması ve bunların plansız bir şekilde açılmaları avm lerin gelecekteki mevcudiyetini olumsuz yönde etkileyecektir .
445
96
Azotlu çözelti ile dip sürgünü temizliğinin fındıkta verim ve meyve kalitesi üzerine etkileri
bu araştırmada fındık dip sürgünü temizliğinde azotlu çözelti uygulamalarının verim ve kalite üzerine etkilerinin ortaya konulması amaçlanmıştır . deneme samsun un çarşamba ilçesinde çit dikim sistemine sahip üretici bahçesinde çakıldak fındık çeşidinde yürütülmüştür . çalışmada mart da bütün ocaklarda fındık bıçağı kullanılarak elle dip sürgünü temizliği yapılmıştır . azotlu çözelti uygulamalarına dip sürgünleri yaklaşık cm boya ulaştığında başlanmıştır . uygulamalar nisan ağustos ayları arasında defa tekrarlanmıştır . denemede fındık dip sürgünlerine amonyum sülfat ve kalsiyum amonyum nitrat gübrelerinin ve lik dozları uygulanmıştır . fındık dip sürgünü temizliği amacıyla yapılan azotlu çözelti uygulamalarının verim ve meyve kalitesi üzerindeki etkisinin belirlenmesi amacıyla karanfil sayısı çotanak sayısı çotanaktaki meyve sayısı meyve ağırlığı iç ağırlığı iç oranı kabuk kalınlığı sağlam iç ve buruşuk iç oranları belirlenmiştir . araştırma sonucunda azotlu çözelti ile dip sürgünü temizliğinin fındıkta karanfil ve çotanak sayıları üzerine olumlu etki yaptığı ancak meyve kalitesi üzerinde etkili olmadığı tespit edilmiştir .
fındık betulaceae familyası corylus cinsi içerisinde yer alan sert kabuklu bir meyve türüdür . ülkemiz yıllara göre değişmekle birlikte bin ton fındık üretimiyle dünya fındık üretiminin ini ihracatının ise ini karşılamaktadır . fındık ülkemizde yaklaşık . ailenin geçimine katkı sağlamaktadır . fındık yetiştiriciliğinde dip sürgünlerinin sonbahar ve yaz başında olmak üzere yılda iki defa temizlenmesi önerilmektedir . araştırmada fındık dip sürgünü temizliği için azotlu çözelti uygulaması yapılmış bu amaçla amonyum sülfat ve kalsiyum amonyum nitrat gübreleri kullanılmıştır . mart da bütün ocaklarda fındık bıçağı kullanılarak elle dip sürgünü temizliği yapılmıştır . azotlu çözelti uygulamalarında dala sahip alana yaklaşık litre çözelti harcanmıştır . denemede her dala sahip alana başlangıçtan itibaren hep aynı uygulama yapılmıştır . çotanak sayısı temmuz sonunda her ocakta yaklaşık cm çapındaki adet sürgünde çotanak sayısı belirlenmiş ve sayım yapılan sürgünün gövde kesit alanına düşen çotanak sayısı hesaplanmıştır . çotanaktaki meyve sayısı derim döneminde her ocaktan tesadüfen seçilmiş çotanakta meyveler sayılarak ortalaması alınmıştır . azotlu çözelti uygulamalarının meyve kalitesi üzerine etkisinin belirlenmesi amacıyla yılında aşağıda belirtilen ölçümler yapılmıştır . iç ağırlığı kabuklu ağırlığı tespit edilen adet meyvenin içi çıkarılarak hassas terazi ile iç ağırlığı belirlenmiş ve ortalama iç ağırlığı hesaplanmıştır . iç oranı kabuklu ağırlığı tespit edilen adet meyvenin içi çıkarılarak toplam iç ağırlığının toplam kabuklu meyve ağırlığına bölünmesiyle hesaplanmıştır . sağlam meyve oranı kabuklu ağırlığı tespit edilen adet meyvenin içi çıkarılarak sağlam ve bütün olanların sayısı toplam kabuklu meyve sayısına bölünerek tespit edilmiştir . çalışmamızda tesadüf parselleri deneme deseni kullanılmıştır . çotanak sayısı en fazla as ve as uygulamalarından elde edilmiştir . çalışmamızda verim özelliklerinde tespit edilen artışların dip sürgünlerinin zamanında ve etkili bir şekilde kontrolü ile sağlandığı kanaatindeyiz . nitekim fındıkta dip sürgünü temizliği sıklığının verim ve meyve kalitesine etkisinin belirlenmesi amacıyla yapmış olduğumuz bir çalışmada yılda bir defa dip sürgünü temizliği uygulaması kontrole göre . . verim artışı sağlarken yılda iki defa dip sürgünü temizliği uygulaması kontrole göre . . verim artışı sağlamıştır . nitekim çalışmayı yürüttüğümüz deneme bahçesi verimli bir arazide bulunmakta ve damla sulama ve yaprak gübrelemesi dahil tüm kültürel işlemler zamanında ve titizlikle yürütülmektedir . çalışmamızda azotlu çözelti uygulamasıyla yapılan dip sürgünü temizliği sonucunda fındıkta karanfil ve çotanak sayısında artış sağlanmıştır . bununla birlikte bu amaçla kullanılan azotlu gübreler arasında verim ve kalite bakımından farklılık bulunmamıştır . ancak verim ve kalitede olabilecek değişikliklerin uzun yıllar yapılan denemeler sonucunda incelenmesi gerekmektedir .
439
153
İŞLEVLERİ BAĞLAMINDA ÖZBEK AFANDİ FIKRALARI
antropolojik yöntem adıyla da bilinen işlevsel teori günümüz halkbilimcileri tarafından yaygın bir şekilde kullanılmaktadır . kuramın kurucuları kültürün değişik cephe ve kurumların birbirleriyle ilişki ve tesiri neticesinde meydana geldiğini savunurlar . insan çeşitli ihtiyaçlarla gözünü dünyaya açar ve bu ihtiyaçları karşıladığı ölçüde mutlu ve başarılı olur . kültürde her ihtiyaç bir ürünle karşılanır . folklor ürünleri de bu bağlamda insanın temel ihtiyaçlarının karşılanması neticesinde doğmuştur . sözlü kültürün tipe dayalı yaratmalarından olan fıkralar işlevsel teorinin uygulanabileceği önemli ürünlerdir . türk dünyasının birçok bölgesinde geniş bir hayran kitlesiyle kendine yer edinmiş olan nasreddin hoca özbek sahasında afandi adıyla tanınmaktadır . afandi tipine bağlı olarak ortaya çıkan fıkraların işlevsel teoriye göre incelenmesi bu çalışmanın temelini oluşturacaktır . söz konusu fıkralarda hangi işlevin daha ağır bastığı ve bunun nedenleri tartışılacaktır .
sözlü ürünlerin ve uygulamaların yani folklor olgularının bulunduğu çevre içinde yaşama sebebi olarak da tanımlayabileceğimiz işlev konusuna ilk dikkati çeken ve işlevin hangi durumlarda hangi sebeplere bağlı olarak ortaya çıktığını bir sisteme bağlı olarak açıklayan ilk kişi bronislav malinowski dir . nitekim araştırmacının fizyolojik ihtiyaçlar emniyet ihtiyacı sevgi ihtiyacı itibar kendini gerçekleştirme prof . dr . nerin yayın bu konuyu ak möör destanının kalık akiyev anlatmasına uygulamış söz konusu destandaki arasözleri işlevleri bağlamında açıklayıcı bilgi verici uyarı ve eleştiriler tasvirler olarak üç ana başlıkta değerlendirmiştir . nitekim anlatıcının ya da başka birinin başından geçmiş bir olay bir anı veya bir fıkra hikaye sırasında anlatıcının kendisini dinlendirmek dinleyicilerin zayıflayan ilgilerini hikaye üzerine toplamak gibi nedenlerle anlatının arasına sokulduğu anda işlevi ve türü değişir karavelli haline gelir . anlaşılacağı üzere işlev folklorun bütün alanlarına ilişkin anlatma gelenek ritüel inanç vb . lerin tümü toplumun ihtiyaçlarına cevap verme esasına dayanmaktadır . nitekim fromm a göre insanların bütün davranışları bu felsefesine dayanmakta dolayısıyla insanın toplum içinde var olmak ve birlikte olmak düşüncesinden hareketle çevresindeki maddi ve manevi alanlara hakim olmak isteğini ortaya koymaktadır . bir anlamda her eşya insanın bilinçli bir rüyasıdır . bu bağlamda ev eşya ve aksesuarlarımız hem bizi topluma ait hissettirecek yani çevreye uyumumuzu sağlayacak hem de kendimizi en iyi şekilde yansıtacak özellikler aranarak seçilecektir . theodor benfey in avrupa masalları ile pançatantradaki masallar arasındaki benzerliği göç savaş ticaret tercüme gibi sebeplerle sözlü ve yazılı geçirmeye başladığı ve kültürel ödünçleme teorisi ile açıklanan bu durumdan hareketle amerikan folklorcuları geleneksel masalların ait olduğu kültürü yansıtacağını tarihini hatta etnografyasını ortaya koyacağını belirtirken aslında söz konusu ürünün işlevini de ortaya koymaktaydı . çünkü temelini bir anlatmayı sadece tek kişiden değil bütün bilgi vericilerden yararlanarak derlemeye dolayısıyla kaynak kişi ile ilgili bilgilerin elde edilmesine dayandıran antropolojik görüş savunucularının üzerinde durdukları üç husustan birisi derleme metinlerinin o toplum içinde hangi sebeple anlatıldıkları bir başka ifadeyle hangi işlevi yüklendikleri idi . buna göre bir atasözü mahkemede bir kanun maddesinin işlevini yüklenebilir . toplumsal töreleri liberalleştirme insan yaşadığı ortam bağlamında birtakım tabu ve törelerle çevrelenmiştir . bu bağlamda kişi kendisini de içine katarak anlattığı bir fıkra ile durumunu gülerek eleştirebilir aslında bu durum onun yaptıklarından aldığı dersi de ifade eder . nitekim araştırmalar problemlerinden dolayı gülmeyi unutan bir insanın özel birinden gülme dersleri aldığını bize belirtmektedir . derleme yoluyla elde edilen bir metin olmadığı halde üzerinde çalıştığımız fıkranın da bu gözle değerlendirilebileceğini görmenin şaşırtıcı bir şey olmadığı ortadadır . özbek afandi fıkraları işlevleri bağlamında grupta değerlendirilebilir . noda kayıtlı olan yatsı kaç rekat noda kayıtlı olan avlunun fazileti noda kayıtlı olan namazdaki şaka noda kayıtlı olan ayağım ağrıyordu adlı fıkralarda güldürme eğlendirme ön plandadır . efendi dostunun kolundan tutup ilerlerken yürüyün burada baba oğul dövüşüyor onların arsına girmeyelim demiş . diye sormuşlar . benim niye yerde yattığımı bilmek istiyorsanız kendinizi damdan atın da görün demiş efendi . efendinin tehdidinden hiç kimse korkmamış olsa da onun kederli olmasını istemeyip arayıp heybesini bulup vermişler . efendi karga bin yıl yaşıyormuş diyorlar gerçekten öyle mi deneyip göreceğim . yolda bir arkadaşına rastlayıp efendi kargaya ne gerek vardı noda kayıtlı olan ayaktan değerli ayakkabı noda kayıtlı olan efendi ölürdü noda kayıtlı olan alacak ve verecek noda kayıtlı olan yaşlı kız noda kayıtlı olan para candan tatlı noda kayıtlı olan bir paralık şiir noda kayıtlı olan coğrafya memleketi noda kayıtlı olan esrarkeş kadı noda kayıtlı olan husumet noda kayıtlı olan iki uyuşuk noda kayıtlı olan bunun paltosu kaldı mı destan kahramanının savaşarak elde ettiği başarıyı afandi mizah yoluyla aklı kıvrak zekası sayesinde elde etmektedir . fıkraların sadece iki tanesinde gördüğümüz açıklama izah etme fonksiyonu fıkraların bilinenden farklı işlevleri de yüklenebileceğini göstermesi açısından son derece dikkate değer .
629
119
GENETIC ALGORITHM BASED SENTENCE EXTRACTION FOR AUTOMATIC TEXT SUMMARIZATION
internetin gelişmesiyle beraber dijital ortamda bulunan veri miktarı sürekli artış göstermektedir . özellikle web . teknolojisiyle birlikte wikipedia blog sosyal medya gibi kullanıcıların yeni içerik ekleyebildiği sitelerin artması sonucunda internet ortamındaki bilgi miktarının hem sayısı hem de büyüklüğü sürekli artarak devasa boyutlara ulaşmıştır . verilerin bu kadar çok olduğu bir ortamda istenilen bilgiye ulaşmak ciddi bir problemdir . günümüz bilgi çağı aranan bilgiye daha çabuk ve hızlı erişmek için otomatik metin özetleme sitemlerinin bilgi çıkarımı ile ilgili birçok alanda kullanımını zorunlu hale getirmektedir . bu çalışmada cümle çıkarımına dayalı metin özetleme yöntemleri ele alınmış ilk olarak doküman içerisinde yer alan cümleleri temsil edecek öznitelikler çıkarılmış ardından bu özniteliklerin özet oluşturmadaki etkinliği genetik algoritma yardımıyla belirlenmeye çalışılmıştır . çalışmada kullanılan veri seti türkçe haber metinleri ve bunların özetlerini içeren dokumandan oluşmaktadır . adet dokuman genetik algoritma yardımıyla eğitilerek özniteliklere ilişkin en iyi ağırlık değerleri belirlenmiş daha sonra bu ağırlıklar yardımıyla adet test dokümanı özetlenmiş ve sonuçlar orijinal özetlerle karşılaştırılmıştır .
günümüz dünyasında teknolojinin ve internetin gelişmesiyle beraber dijital ortamda bulunan veri miktarı hızla artış göstermektedir . bu artışın bir kısmını haber siteleri bilimsel siteler sosyal medya yazıları gibi metin içerikli veriler oluşturmaktadır . otomatik doküman özetleme kullanıcıya metnin tamamını okumadan doküman hakkında temel bilgiyi vermeye çalışan ve doküman içerisindeki önemli bilgiyi tutarken boyutunu düşüren bir sistemdir . çıkarıcı özetleme ise dokümandaki cümle paragraf gibi metin parçalarının önemine göre seçilmesine dayanmaktadır . bu parçaların öneminin belirlenmesi için doküman içerisindeki konumu ipucu veya başlık kelimesi içerip içermediği gibi öznitelikleri istatistiksel bazı yöntemler ile tespit edilir . bundan dolayı literatürde çıkarıcı özetlemenin daha fazla kullanıldığı görülmektedir . bu ön işlemler doküman içerisindeki konu ile ilgili bir anlam ifade etmeyen gereksiz kelimelerin temizlenmesiyle başlar . daha sonra geriye kalan kelimelerden farklı harften az olanlar ve aynı ön eke sahip kelimeler aynı sözcük ailesine ait olarak kabul edilir . ayrıca her bir özniteliğin etkisi için çözüm uzayındaki tüm olasılıkların manuel olarak denenmesi ve optimum ağırlıkların belirlenmesi son derece zor işlemdir . yapılan testte model rouge puanı ile ms word summarizer modülünden daha iyi sonuç elde etmiştir . paragrafın konumu cümlenin konumu uzunluğu ve içerdiği kelimelerin tf ıdf skorları olmak üzere farklı öznitelik kullanarak vietnam dili üzerinde denemişlerdir . duc verisi ile eğitilen algoritma sonucunda elde edilen ağırlıklar duc verisine uygulanmıştır . özniteliklerin hangisinin daha önemli olduğu ise genetik algoritma yardımıyla belirlenmiştir . çalışmanın yöntem kısmında genetik algoritma doküman özetlemede kullanılan ön işlem basamakları özniteliklerin çıkarılması ve genetik algoritma yardımıyla özniteliklere ait ağrılıkların belirlenmesi ile ilgili bilgiler verilmiştir . ga daha iyi çözümleri bulma sürecinde en iyi olanın hayatta kalması fikrini kullanır . ga tek bir çözümü kademeli olarak değiştirmektense bir çözüm popülasyonunu güncelleyerek arama yapması yönüyle geleneksel doğrusal olmayan optimizasyon tekniklerinden ayrılır . ö𝑧𝑒𝑙𝑙𝑖𝑘𝑁ü𝑚𝑒𝑟𝑖𝑘 𝑉𝑒𝑟𝑖 𝑆𝑖 𝑐ü𝑚𝑙𝑒𝑠𝑖𝑛𝑑𝑒𝑘𝑖 𝑇𝑜𝑝𝑙𝑎𝑚 𝑁ü𝑚𝑒𝑟𝑖𝑘 𝑉𝑒𝑟𝑖𝑆𝑖 𝑐ü𝑚𝑙𝑒𝑠𝑖𝑛𝑑𝑒𝑘𝑖 𝑇𝑜𝑝𝑙𝑎𝑚 𝐾𝑒𝑙𝑖𝑚𝑒 𝑆𝑎𝑦𝚤𝑠𝚤 tematik kelimeler tematik veya konu ile ilişkin kelimeler gereksiz kelimeler olan edat bağlaç dışında dokümanda en fazla kelimeler olarak nitelendirilir . örneğin dokümandaki cümle olduğunu farz edersek ilk cümle konumu için . cümle konumu için olarak hesaplanabilir . bu nedenle öncelikle ga nın ağırlıkları en verimli şekilde hesaplayabilmesi için uygunluk fonksiyonu oluşturulması gerekmektedir . çalışmada adet türkçe haberden oluşan veri seti özsoy vd . bu haberlerin tanesi ve bu taneye ait insanlar tarafından oluşturulmuş özetler eğitim için ayrılırken tane haber ise test sürecinde kullanılmıştır . bu özet ile ilgili dokümana ait insanlar tarafından oluşturulmuş orijinal özet rouge ve rouge ölçütleri kullanılarak değerlendirilmiştir . test verileri üzerinde ise rouge ve rouge gibi yüksek skorlar elde edilmiştir .
438
155
Doğaltaşların CaO, MgO ve SiO2 İçerikleri ile Knoop Sertlik Değerleri Arasındaki İlişkilerin Belirlenmesi / Determination of Relations Between CaO, MgO and SiO2 Contents and Knoop...
doğaltaşların sertlik derecesini belirleyen birçok parametre bulunmaktadır . bunlardan en önemlilerinden biri doğaltaşların elementel bileşimleridir . doğaltaşların içerdiği ana elementlerden olan kalsiyum silisyum ve magnezyum oranlarının sertlik üzerinde ne gibi etkilerinin olacağı da bu çalışmanın ana konusunu oluşturmaktadır . bu çalışmada türkiye de farklı alanlarda kullanılan farklı oranlarda cao içeriğine sahip beş farklı ca içerikli kireçtaşı beş farklı mgo içerikli dolomitik kireçtaşı ve beş farklı sio₂ içerikli volkanik doğaltaş olmak üzere toplam çeşit doğaltaş numunesi kullanılmıştır . doğaltaşların ts en e göre yüzey sertlikleri ve ts en a göre elementel bileşimleri belirlenmiştir . çalışma sonucunda mg ca ve si içeren doğaltaşların sadece ca ve si içeriklerine göre kendi aralarında yapılan karşılaştırmalarda anlamlı bir ilişki bulunamamıştır . bunun yanında ca ve si içeriklerine göre birbirleri ile yapılan karşılaştırmalarda mg içeren dol mitik kireç taşlarının ca içeren normal kireçtaşlarına göre yüzey sertliklerinin daha yüksek olduğu belirlenmiştir .
doğaltaşların kullanım alanlarını belirleyebilmek için diğer mekanik özelliklerin yanı sıra sertlik ve elementel bileşimlerinin belirlenmesi büyük önem taşımaktadır . bu zamana kadar yapılan bilimsel yayınlarda doğaltaşların elementel bileşimlerinin knoop sertlik tayini üzerine etkisi konusunda çok az çalışma bulunmaktadır . basit birkaç örnek vermek gerekirse doğaltaşların kesme işlemlerinde kullanılan st ve katrakların kesici uçlarındaki elmas dizilimleri ve matris yapıları kesilecek taşların içerdiği si ca ve mg yüzdelerine göre değişiklik göstermektedir . doğaltaşların sertliğini belirlemek için farklı yöntemler kullanılmaktadır . bu yöntemleri uygulanan yük şekline göre iki temel guruba ayırmak mümkünüdür . doğaltaşlarda kullanılan en yaygın sertlik göstergesi mohs sertlik skalasıdır . yer yüzünde oluşmuş tüm doğal mineraller en yumuşağından en sertine kadar bu skalaya göre sınıflandırılabilmektedir . çalışmalarında karbonat kökenli doğaltaşlarda kristal boyutu ile knoop sertlik değeri arasındaki ilişkiyi incelemişlerdir . çalışmalarında beton ve doğal taşların elastik özelliklerinin değerlendirilmesi için knoop sertliğinin kullanılmasını araştırmışlardır . çalışma sonucunda gözenekli taşların yüzey işlemleri sırasında cila maddesinin taşların gözeneklerine dolması sonucunda sert bir kabuk etkisi göstererek knoop sertliğini artırabileceği sonucuna varmışlardır . kullanılan numuneler kökenlerine göre sınıflandırılarak ayrı ayrı değerlendirilmiştir . deneylerde kullanılan doğaltaşların kimyasal içerikleri çizelge ve te verilmiştir . laboratuvar deneylerinde kullanılan her bir çeşit numunenin karakterizasyonu için kimyasal analizleri ts en a göre yapılmıştır . bu standardın türk standartındaki karşılığı ise ts en tir . yumuşak doğaltaşlarda uzun bir iz oluşurken sert doğaltaşlarda oluşan iz ise daha kısadır . doğaltaşların homojenite değeri ölçülen değerlerin küçükten büyüğe sıralanmasından sonra sıralamadaki sertlik değerlerinin inci değerinin inci değerine oranlanmasıyla belirlenmektedir . şekil ve şekil da kireçtaşlarının sertlik değerleri ve mgo içeriğinin sertlik ilişkisi verilmiştir . mgo içeriği ile knoop sertliği arasında yapılan korelasyon değeri olarak hesaplanmıştır . korelasyon değerinden de anlaşıldığı üzere dolomitk yapıya sahip doğaltaşlarda mgo içeriği azaldıkça sertlik değeri artış gösterecektir . dolomitik doğaltaşların sertlik değerlerinin kireçtaşlarına göre daha sert bir yapıya sahip olduğu ve en sert kireç taşından en az daha sert olduğu saptanmıştır . bu değerden de anlaşılacağı gibi volkanik doğaltaşlarda bir genelleme yapılması doğru olmayacaktır . yapılan çalışma sonrasında elde edilen sonuçlar cao içeriğine göre yapılan sınıflandırmada doğaltaşların cao dağılımının ile arasında değişiklik gösterdiği saptanmıştır . dolomitik doğaltaşlarda yapılan sınıflandırmada mgo içeriği esas alınmıştır . bu artışın izahı için yapılan korelasyon çalışmasında korelasyon değeri olarak bulunmuştur . net bir genelleme yapılabilmesi için doğaltaşlardan elde edilen örnek sayısının artırılması ve sertlik değerinin yanında gerçek yoğunluk kristal boyutu çatlak süreksizlikler porozite ve aşınma değerlerininde bilinmesi gerekmektedir .
396
144
KIRKLARELİ ILININ SOSYOEKONOMİK KALKINMASINDA MEKAN (ŞEHİR) PAZARLAMASININ ROLÜ
mekan sahip olduğu çekim gücüne bağlı olarak değişik kitlelerin ekonomik faaliyetlere katılmalarını sağlayabilir . ancak mekanın gelişebilmesi yeterli talebe ulaşması ve sürdürülebilir bir yapıya kavuşması çağdaş pazarlama imkanlarını ne derece kullandığına bağlıdır . bu bakımdan mekan pazarlaması ihmal edilemeyecek kadar önemli bir yönetim aracıdır . mekanın korunması geliştirilmesi ve pazardan gereken payı alabilmesi için etkin bir pazarlama faaliyetinin uygulanması gerekmektedir . mekanların temel sorunlarından birisi planlı programlı ve örgütlü etkin bir pazarlama faaliyetinin olmayışıdır . artık mekanlar merkezi hükümetlerin yürüttüğü ve ülke imajını ön plana alan pazarlama anlayışından mekanın özelliklerine uygun yerel motifleri ön plana çıkaran pazarlama faaliyetlerine yönelmek zorundadırlar . bu çalışmada kırklareli ilinin sosyoekonomik kalkınmasında mekan pazarlamasının rolü incelenmiştir .
günümüzde hızla gelişen dünya ortamında pazarlamaya verilen önem günden güne artarak devam etmektedir . pazarlama sayesinde ürünler ve hizmetlerin hedef kitle olan tüketicilere sunulması ile birlikte işletmeler pazarlarda kar açısından istikrar sağlamaya başlamışlardır . kalkınma iktisadi büyüme ile birlikte sosyal kültürel ekonomik ve örgütsel değişme olarak tanımlanabilir . ülkelerin ekonomik gelişimleri açısından sahip oldukları mekanlar oldukça büyük öneme sahiptir . çünkü mekanlar ekonomiye değer katan çeşitli aktivitelerin oluşumuna katkıda bulunurlar . rekabet güçlerini turist ve ziyaretçi sayılarını arttırmak mevcut ekonomik birimlerini geliştirmek yeni yatırımlarla ekonomilerini ve ihracat hacimlerini büyütmek isteyen şehirler ancak mekan pazarlaması ile söz konusu hedeflere ulaşabilmektedirler . planlama aşamasında bir şehrin sahip olduğu değerler tespit edilip şehirler kimliklendirilmeli ve şehirlere yeni değerler katma üzerinde odaklanılmalıdır . yabancı basın ziyaretleri ile ülkenin farkındalığı artmaya başlamış ve yabancı medyanın ilgisini çekmiştir . bu örneklerden biri de şehir pazarlaması işine pazarlama bürosu kurarak başlayan glasgow şehridir . vizyonun belirlenmesi ve stratejik analizin yapılması gerekmektedir . kırklareli ilinin vizyonu oluşturulmalı gelecek yılın hareket planları hazırlanmalıdır . vizyon oluştururken ve strateji belirlenirken dikkat edilmesi gereken unsurlar vizyon ortaklar tarafından birlikte belirlenmeli ve uzun vadeli he deflere yönelik pürüzsüz anlaşma sağlanmalıdır . analiz esnasında temel eğilim ve geliş melerinde anlaşılması sağlanmalıdır . markalaşma sayesinde şehir gerek turistler gerek yatırımcılar gerekse şehre yeni yerleşenler için cazip hale gelecek ve şehrin itibarı yükselecektir . kamu sektörü ve özel sektör ortaklığının olması gerekmektedir . üniversiteler kamu özel kesim işbirliğinde önemli bir partnerdir . global pazarlar hedef alınarak yerel kalkınma için çalışılmalıdır . hem kırsal hem kültür turizmi hem de kıyı turizmi için uygun bir bölgedir . kırklareli nin tarihi incelendiğinde bağcılığın eskiden gelişmiş dü zeyde olduğundan bahsedilmektedir . evliya çelebi bile ünlü seyahatname sinde içinde adam gezse kaybolacak bağlardan bahsetmekte dir . trakya nın iç kesimlerinden birleşerek gelen tarihi şarap yollan kırklare li ve üsküp te kesiştiği tarihi diyonissos şarap yolu adını alan bu yolun ıstranca dağları üzerinden midye limanlarına ulaşmakta olduğu belirtilmektedir . atatürk da kırklareli ne geldiğinde kendisine ikram edilen hardaliyeyi çok beğenmiş ve ulusal içecek haline getirilmesini iste miştir . bu pazarı değerlendirmek gerekmektedir aksi halde ab ülkeleri bu pazarda yer almaya çalışacaklardır . bu nedenle ilin sosyo ekonomik gelişiminde şehir pazarlama faaliyetlerinin rolü büyüktür ve en kısa süre içinde kırklareli ilinin de bu faaliyetlere başlaması gerekmektedir . şehir pazarlama sürecinde başarı için ise yapısal değişim ve yenilikçi yöntemler konusunda samimi istek tüm önemli alanlarda eşgüdümlü gelişim projeleri ve şehrin kurumlarının sürece bir bütün olarak dahil olması
384
107
TÜRKİYE’DE E-DEVLET UYGULAMALARINDA GÜVENLİK RİSKLERİNİN ANALİZİ
küreselleşme serbest piyasa dinamikleri ve uluslararası kuruluşların ülkelerin yönetsel yapıları ve işleyişleri üzerindeki etkileri ile teknolojinin ve internet ağlarının yaygınlaşması e devlet uygulamalarının neredeyse tüm kamu hizmet alanlarında yer bulmasına olanak sağlamıştır . nitekim günümüzde devletin kamu hizmetlerini dijital ortamda sunabilmesi ve devlet kurumlarında işlerin elektronik ortamda yürütülerek bürokrasinin en aza indirgenmesi modern devletin önemli göstergelerinden biri olarak gösterilmektedir . böylece e devlet uygulamaları geleneksel kamu yönetimi sorunlarına karşı geliştirilen çözüm sürecinin alternatif bir parçası olarak kabul görmeye başlamıştır . kamu yönetiminde güven artırıcı faktörler arasında e devlet uygulamaları önemli bir yer edinmektedir . buna karşın e devlet ile ilgili gizlilik ve güvenlik tartışmaları daha fazla gündeme gelmeye başlamıştır . bu noktada vatandaşların yeterli güvenlik ve gizlilik önlemlerinin alınması hususuna daha fazla güven duyması ve bürokrasinin de gizlilik ile ilgili geleneksel direncini değiştirmesi oldukça önemlidir . bu bağlamda devlet ile vatandaşlar ve özel sektör arasındaki güven ilişkisi ve veri mahremiyetine ilişkin güvenlik sorunsalı daha fazla tartışılmayı gerektirmiştir . e devlet uygulamalarına yönelik olumsuz güvenlik algısı esasında internet ağları üzerinden her geçen gün çeşitli yöntemlerle kişisel ve kurumsal veri mahremiyetinin ihlal edilmesinden kaynaklanmaktadır . bu açıdan e devlet uygulamalarının yaygınlaşması ile güvenlik sorunlarının artması üst düzeyde veri güvenliği sorununu gündeme getirmektedir . bu bağlamda e devlet uygulamalarının güvenlik boyutunda öncelikli olarak türkiye nin temel kamusal ve kurumsal veri altyapısına yönelik eksikliklerini tamamlaması gerekmektedir . nitekim e devlet güvenliğinin en az ülkelerin coğrafi sınırlarının güvenliği kadar önemli olduğu ifade edilmektedir . bu çalışma ilk olarak türkiye de kamu yönetimindeki e devlet hizmetlerine yönelik güven sorunlarını irdelemeyi hedeflemektedir . ardından bu sorunların önemli bir boyutu olan güvenlik altyapısına yönelik çeşitli çalışmalar ve gelişmelere dikkat çekilecektir . bu bağlamda kurumsal ve yönetsel açıdan türkiye deki e devlet uygulamalarının güvenlik altyapısına yönelik risk alanlarına ve politika önerilerine yer verilmeye çalışılacaktır .
mekana bağlılığın sanal alana taşınması ile kamu yönetiminde hizmet sunma anlayışı önemli oranda değişime uğramıştır . bu açıdan bir tarafta küreselleşme ve serbest piyasa ortamının yaygınlaşması bir taraftan da e devlet uygulamalarının hem özel sektör hem de devlet kurumları açısından yaygın olarak kullanılmaya başlanması e devlet ile ekonomik yasal ve yönetsel gelişmeler arasındaki ilişkilerin yeniden düzenlenmesini gerektirmiştir . bu süreçte ekonomik faaliyetlerin daha verimli gerçekleştirilebilmesi yönetsel faaliyetlerin ise daha kaliteli ve verimli hizmet sunumlarına olanak verebilmesi adına e devlet uygulamaları önemli bir araç olarak ele alınmaktadır . bu bağlamda e devlet vatandaşlar ile kamu kurumları arasında çevrimiçi bilgi alışverişine ve çeşitli elektronik ağlara olanak sağlayarak aracılık eden ve vatandaşların güvenine ihtiyaç duyan bir yapıdır . bu nedenle e devlet uygulamalarında bilgi ve verinin yüklendiği elektronik sisteme sistemin bağlı olduğu kuruma ve sistemin devamlılığını sağlayan personele güven oldukça önem arz etmektedir . özellikle olumsuz örnekler ve tecrübelerin artması e devlet uygulamalarına çeşitli açılardan bakılmasını ve yeni çözüm önerilerinin geliştirilmesini gerektirmektedir . bu nedenle e devletin temel hedefleri arasında yer alan yönetimde güven ortamının geliştirilmesi gerekmektedir . bahsedilen virüsün fidye isteyen virüs kategorisinde zararlı bir yazılım olduğu türkiye de o tarihler itibariyle genellikle elektronik fatura içeren sahte postalar ile yayıldığı ve özellikle kurumsal bilgisayarlardaki çalışmalara zarar verdikleri belirtilmiştir . bu bağlamda e devlet uygulamalarında güvenlik altyapısının çerçevesi daha açık ve net bir şekilde ortaya konabilmelidir . kuşkusuz şifreleme kendi içerisinde kriptoloji kriptografi kripto analiz vb . tüm bunlarla birlikte kriptoloji ile e devlet uygulamaları arasındaki ortak çalışma konularının başında elektronik imza gelmektedir . elektronik devlet uygulamalarının yaygınlaşması sürecinde güvenli teknolojik altyapıların sağlanması ve kişisel verilerin gizliliğinin korunması da bir o kadar önemlidir . buna karşın e devlet hizmetlerine olan güven duygusunun korunabilmesi ve güvenlik açıklarını gideren önlemlerin alınabilmesi kurumsal mali ve teknik kapasitenin geliştirilmesi ile yakından ilişkilidir . bu bağlamda her bir yeni elektronik güvenlik riski karşısında politika yapıcıların çok yönlü çözümler üretebilmeleri bir zorunluluk olarak görülmelidir . örneğin merkezi nüfus sistemi kamu kurum ve kuruluşlarında tüm hizmetlerin her vatandaşa ait bir kimlik numarası ile yapılmasını hedefleyen bir projenin yaşama geçirilmesidir . türkiye de e devlet çalışmaları yılında ulusal enformasyon altyapısı planı nın hazırlanması ile ivme kazanmıştır . şubat tarihinde yayımlanan sayılı başbakanlık genelgesi ile e dönüşüm türkiye projesi nin amaçları kurumsal yapısı ve uygulama esasları belirlenmiştir . türkiye de e devlet örneklerini çoğaltmak mümkün olmakla birlikte en başarılı e devlet uygulamalarından birisi olarak ulusal yargı ağı bilişim sistemi gösterilmektedir . kişisel verilerin korunmasına yönelik politikalar e devlet uygulamaları açısından da oldukça dikkate alınması gerekmektedir . bu noktada özellikle e devlet uygulamalarında kişisel verilerin korunması sorunu önem arz etmektedir . bu kanunda veri mahremiyeti ile elektronik hizmetler arasındaki ilişkiler konusundaki hükümlere ise yer verilmediği görülmektedir . nitekim ekim tarihli bakanlar kurulu toplantısında ulusal siber güvenlik çalışmalarının yürütülmesi yönetilmesi ve koordinasyonuna ilişkin karar onaylanmış ve sayılı resmi gazete de yayınlanmıştır . toplantıya dışişleri içişleri ve milli savunma bakanları kamu düzeni ve güvenliği ile milli istihbarat teşkilatı müsteşarları genelkurmay başkanlığı muharebe elektronik ve bilgi sistemleri başkanı bilgi teknolojileri ve iletişim kurumu başkanı tübitak başkanı mali suçları araştırma kurulu başkanı telekomünikasyon iletişim başkanı ile ulaştırma denizcilik ve haberleşme bakanlığı yetkilileri katılmıştır . bu güvenlik sorunları ise vatandaşlar ile devlet kurumları arasındaki güven sorununu da derinleştirmektedir . bununla birlikte türkiye deki e devlet hizmetlerinde güvenlik açıklarından ya da teknik sorunlardan kaynaklı durumlarda bir risk yönetimine ihtiyaç bulunmaktadır .
538
269
ORTAOKUL TÜRKÇE DERS KİTAPLARINDAKİ GÖÇ OLGUSUNA DAİR UNSURLAR
son yıllarda dünyada meydana gelen gelişmeler göç olgusunun daha fazla önem kazanmasına ve daha ciddi ele alınmasına neden olmuştur . göç olgusuna dair bireylerin bilgi ve farkındalık seviyelerini yükseltmek ihtiyacı doğmuştur . bu ihtiyaca yönelik çalışmalar yapacak kurumlar ise temelde eğitim kurumlarıdır . öğrencilere farklılıklara saygı ve empati gibi becerilerin kazandırılmasında göç eğitiminin önemi büyüktür . ilköğretimde türkçe derslerinde kullanılan ders kitaplarının öğrencinin okuma alışkanlığı geliştirme kelime hazinesini zenginleştirme gibi özelliklerinin yanında kültürel ögeleri tanıtma evrensel değerleri kazandırma öğrencinin zihin ve duygu dünyasını zenginleştirme gibi işlevleri bulunmaktadır . bu çalışmanın amacı ortaokul türkçe ders kitaplarında göç olgusuna dair unsurları incelemektir . çalışmada nitel araştırma tekniklerinden doküman taraması doküman incelemesi kullanılmıştır . . ve . sınıf ders kitaplarındaki veriler betimsel analiz tekniğiyle çözümlenmiştir . elde edilen veriler ve mevcut eksikler ışığında eğitim kurumlarında yetiştirilmek istenen bireylerin göç olgusuna dair bilgi birikimini ve farkındalık düzeylerini yükseltmek için araştırmacılar tarafından öneriler geliştirilmiştir . çalışmanın sonunda ortaokul düzeyinde türkçe ders kitaplarında yer alan okuma metinlerinde göç olgusunun yeterince işlenmediği belirlenmiştir .
insanlık tarihi kadar eski olan göç olgusu coğrafyacıların ekonomistlerin iktisatçıların antropologların tarihçilerin bölge ve şehir planlamacılarının siyaset bilimcilerinin sosyologların ve demografların ilgisini çekmiştir . günümüzde göç krizini en derin şekilde yaşayan ülke grubu ise daha çok transit ülke konumunda olan ülkelerdir ki bunun en iyi örneği türkiye dir . yılında türkiye ye giriş yapan göçmen sayısı yaklaşık olarak milyon iken on yıl sonra yaklaşık olarak milyon kişilik bir artış göstermiştir . gibi hizmetlerde aksamaların olması gecekondulaşma ve konut sıkıntısının ve çarpık kentleşmenin yaşanması sanayi tesislerinin ve tarım alanlarının yerleşim alanı içerisinde kalması en çok görülen sonuçlar arasındadır . bu sarsıntı ve çatışmalar ülke veya yerleşim birimi içinde çok ciddi karmaşalara veya sıkıntılara sebep olabilmektedir . bunun birinci ana nedeni ise göçmen kişinin farklı ve yabancı kültüre olan adaptasyon sorunu ve yabancı dil sebebiyle anlaşılamaması anlamamasıdır . göçmen kişi ile yerel kişi arasındaki bu uyuşmazlık daha büyük krizlere yol açarak kimlik bunalımına hatta göçmeni kimlik tercihine zorlayabilmektedir . göçmen ya da mültecinin hor görülmesi iş imkanının verilmemesi toplumda sürekli olarak ikinci plana itiliyor olması çıkacak olan yeni sorunların en büyük nedenlerindendir . öğrenme etkinliğinin kalitesini artırarak ölçünlü bir şekilde yürütülmesini temin eder . ortaokul türkçe ders kitaplarında göçe dair unsurlar ne sıklıkla yer almaktadır ortaokul türkçe ders kitaplarında göçe dair unsurlara yeteri düzeyde yer verilmekte midir çalışmada nitel araştırma tekniklerinden doküman taraması doküman incelemesi kullanılmıştır . verilerin analizinde nitel araştırma yönteminde kullanılan analiz tekniklerinden betimsel analiz yapılmıştır . çalışmada verilerin toplanmasında doküman incelemesi tekniğinden yararlanılmıştır . d fişleme işleminden sonra araştırmanın problem sorusu ışığında verilerin işlenme sıklığı belirlenerek tablolar halinde sunulmuştur . sınıflar için ortaokul düzeyinde türkçe ders kitabı hazırlanmıştır . orada dilini bilmediği insanlar arasında yaşarken çok mutsuzdur . bütün bunlar hasan ın sessizleşmesine ve içine kapanmasına sebep olacaktır . nine başka bir yere geldiklerini zannederek yavrum yanlış yere geldik der . göçe dair diğer bir unsur yine doğa ve evren teması altında yer alan ve erozyonun zararlarının anlatıldığı toprak su ve orman metnindeki bahçe kuruyunca yörenin halkı da fakirleşecek ya da göç etmek zorunda kalacak cümlesidir . metnin ilerleyen bölümlerinde bu göçe veya sonuçlarına dair herhangi bir göndermede bulunulmamıştır . bu sonucun öğrencilerin zihninde göç ve göçe dair unsurların negatif algılarla bütünleşmesine sebep olacağı toplumdaki göçmenlere bakışın olumsuz olacağı farklılıklara saygı ve empati becerilerinin istenen düzeyde gerçekleştirilemeyeceği dolayısıyla milli ve evrensel değerlerin yeteri ölçüde kazandırılamayacağı söylenebilir . sınıf türkçe ders kitaplarında önemli eksik ve hataların olduğunu bazı metinlerin uzunluklarının öğrenci seviyesi için çok fazla olduğunu metinlerde anlamı bilinmeyen zor kelimelere de rastlandığını sonuç itibariyle meb türkçe ders kitaplarının nitelik ve nicelik açısından yetersiz olduğunu ifade etmektedir . türkçe ders kitaplarındaki okuma metinleri aracılığıyla öğrencilerde göç farkındalığının artırılması ve empati becerilerinin geliştirilmesi için araştırmacılar tarafından şu öneriler geliştirilmiştir . temel ders malzemesi olan ders kitaplarında yeteri miktarda yer almayan göç konusu için türkçe öğretmenleri ek metinlerden yararlanarak bu açığı kapatma yoluna gitmelidirler .
451
158
null
bu çalışmada doğa dostu bir ekstraksiyon sistemi kullanılarak şarap ve üzüm suyu sanayilerinin önemli atıklarından biri olan siyah üzüm çekirdeklerinden polifenol ve organik asit içeriği zengin bir ekstraktın elde edilmesi hedeflenmiştir . bu amaçla pilot ölçekte basınçlı su ekstraksiyonu sistemi yardımıyla bar basınç altında c sıcaklıkta dk da elde edilen üzüm çekirdeği ekstraktının polifenol ve organik asit içeriği kromatografik ve spektroskopik yöntemlerle belirlenmiştir . üzüm çekirdeği ekstraktının toplam fenolik madde miktarı gallik asit eş değeri cinsinden . ve dpph yöntemiyle belirlenen antioksidan aktivitesi inhibisyon cinsinden . antiradikal etkinliği ise . olarak tespit edilmiştir . yüksek performans sıvı kromatografisi analizi sonucunda organik asit olarak ekstrakt içerisinde sırasıyla tartarik okzalik l malik ve fumarik asitlerin bulunduğu ve polifenol olarak hidroksitirosol ve kateşin in olduğu tespit edilmilştir . üzüm çekirdeği ekstraktı piyasada ticari olarak satışı gerçekleşen bir üründür . basınçlı su ekstraksiyonu yöntemiyle elde edilen ekstrakt zengin polifenol içeriğinin yanısıra yapısındaki organik asitlerin varlığıyla güçlü bir aromaya ve arzu edilen stabiliteye sahiptir . böylece bu çalışmada kullanılan basınçlı su ekstraksiyon yönteminin de desteğiyle daha kaliteli ve sağlık etkileri daha baskın üzüm çekirdeği ekstraktının piyasaya sunulmasının mümkün olacağı düşünülmektedir .
üzüm beyaz kırmızı ve siyah renge sahip olabilen üzümsü meyveler sınıfında yer alan bir meyvedir . kabuk pulp ve çekirdek olmak üzere üç kısımdan oluşmaktadır . bununla birlikte birkaç çalışmada üzüm çekirdeği ekstraktının tek başına ya da diğer besin takviyeleriyle birlikte alındığında antitrombosit özellikler sergilediği diğer ilaçlarla ya da takviyelerle interaksiyona girerek yan etkiler gösterdiği belirtilmektedir . üzüm çekirdeğinin kırmızı rengi ve buruk tadı yüksek konsantrasyonlarda kullanımı sonucunda gıda ürünlerinin renk ve duyusal özelliklerini etkileyebilmektedir . yapısında ağırlıklı olarak proantosiyanidinler flavonoidler ve stilbenler bulunmaktadır . bunlar galik asit ile birleşerek galat esterlerini ve en sonunda glikozitleri oluşturmaktadır . . üzüm çekirdeğinde bulunan proantosiyanidinler hücre döngüsünü durdurma ve apoptozu başlatma yoluyla antineoplastik etki göstermektedir . bu çalışma ile özellikle şarap sanayisinin önemli atıklarından biri olan siyah üzüm çekirdeklerinin doğa dostu bir ekstraksiyon sistemi olan basınçlı su ekstraksiyonu yardımıyla elde edilen ekstraktın organik asit ve polifenolik karakterizasyonunun gerçekleştirilmesi amaçlanmıştır . daha sonra uygun sıcaklığa ve basınca getirilen sub kritik evredeki suyun ekstraksiyon haznesine giriş yapmasıyla birlikte statik sistemde ekstraksiyon gerçekleştirilmiştir . ekstraksiyon süresinin sonunda ekstraksiyon haznesindeki ekstrakt uygun akış hızında sistemden tahliye edilerek soğutulmuştur . kontrol çözeltisinde ekstrakt yerine μl saf su ve kör çözelti olarak da saf metanol kullanılmıştır . inkübasyon süresi sonunda spektrofotometrede nm de absorbans değeri belirlenerek aşağıdaki formüller ışığında inhibisyon ve antiradikal aktivite değerleri belirlenmiştir . nm dalga boyunda okzalik tartarik kuinik l malik maleik l askorbik sitrik ve fumarik asit olmak üzere adet organik asit standardı analize alınmıştır . ekstraktta bulunan organik asitler kalitatif ve kantitatif olarak belirlenmiştir . kullanılan yöntemin laboratuvar içi metot validasyonu gerçekleştirilmiştir . üzüm çekirdeğinin ekstraksiyonu tekrarlı olacak şekilde gerçekleştirilmiştir ve ekstrakta tüm analizler paralel tekrar şeklinde uygulanmıştır . üzüm çekirdeği ekstraktının toplam polifenolik içeriği ve antioksidan aktivitesi çizelge de belirtildiği gibidir . farklı konsantrasyonda çizdirilen ve r² leri . un üzerinde olan kalibrasyon eğrileri kullanılarak fenolik bileşik miktarları hesaplanmıştır . üzüm çekirdeğinin toplam polifenol içeriğinin mandic ve ark . yürüttükleri çalışmada siyah üzüm çeşitlerinden olan cabernet sauvignon ve kalecik karası nın çekirdeklerinde sırasıyla kateşin epikateşin gallik asit kuersetin ve o kumarik asitin varlığına rastlanılmıştır . basınçlı çözgen ekstraksiyonu sisteminin üzüm çekirdeğinden antioksidan madde ekstraksiyonunda kullanımı ile ilgili ise sadece iki araştırma bulunmaktadır . saptadıkları flavonoidler arasında kateşin in var olması da bu çalışmayla benzerlik göstermesine yol açmaktadır . ayrıca elde edilen ekstraktın polifenolik içeriği maliyetinin ucuz olması ve toksik çözgen kullanılmadan elde edilmesi göz önüne alındığında ürünün gıda katkısı ekstresi olarak kullanımı bakımından avantajlı olduğu ön plana çıkmaktadır . şarap asidi olarak da adlandırılan tartarik asidin ekstraktta yüksek oranda tespiti beklenilen bir olgudur .
433
181
IV. TUDḪALİYA’NIN İKTİDARININ İLK YILLARI, AİLESİ VE AİLE İÇİ BİR MESELE OLAN KURUNTA SORUNU
babası ııı . hattuşili den bölgesinde söz sahibi ve etkili bir devlet devralan ıv . tudḫaliya hitit imparatorluk döneminin en önemli krallarından birisidir . bu çalışmada tudḫaliya nın krallığının ilk yılları ve bu yıllarda yaşanılan olaylar ile önemli politik bir sorun haline gelen kurunta meselesi incelenmiştir . iki başlıkta incelenen konular arasında önemli bağlantılar mevcuttur . çünkü abisi zorla tahttan indirilen hanedan üyesi kurunta ile kurunta nın abisini zorla tahttan indiren ııı . ḫattušili nin oğlu tudḫaliya gençlik yıllarında beraber büyümüşlerdir . kurunta nın tudḫaliya nın krallığını kabul eden ve destekleyen birkaç aile üyesinden biri olduğu da bilinmektedir . kurunta sonraki süreçte hitit tarihinin önemli konularından birisi haline gelecek olan ve fitilleri ııı . ḫattušili döneminde ateşlenen taht mücadelesinin en önemli aktörü haline gelecektir . bu çalışmada aile içi iktidar meselesi olan kurunta konusunun yanında tudḫaliya nın kronolojideki yeri ailesi gençliğindeki görevleri literatür araştırması ile sunulmaya çalışılmaktadır .
tudḫaliya aynı adlı hitit kralları arasında genel kabule göre dördüncü kabul edilmiştir . tudḫaliya nın var olup olmadığı hala tartışıldığından dolayı kendisine ııı . tuthaliya dönemine tarihlenen bir mühür baskısında kendisi ııı . tudḫaliya nın puduḫepa nın oğlu olduğunu belirtmektedirler . tudḫaliya nın devlet yönetiminden ritüellere kadar pek çok alanda kraliçe olan annesinin etkisi altında kaldığı bilinmektedir . reyhan kraliçenin idari dini ve adli yetkilerinin olduğunu belirterek bu yetkilerini kullanmasına örnek olarak kargamıš kralı šahurunuwa ya büyük miktarda toprak ve imtiyaz vermesini göstermektedir . puduḫepa ile olan kişisel görüşmeleri bu durumu açıklar niteliktedir . metin ve mühür baskılarında tudḫaliya nın eş eşlerine dair net bir bilgi yer almamaktadır . bu dönemde babil prensesi ile yapılan evliliği yüksek olasılıkla kraliçe puduḫepa nın organize ettiği ve tudḫaliya nın tahta geçişi ile ilgili bir hamle olabileceği belirtilmektedir . bu nedenlerden dolayı bazı araştırmacılar tudḫaliya ile babasının ortak bir şekilde ülkeyi idare ettiklerini düşünmektedir . tudḫaliya iktidarına tarihlenen ve sayıca oldukça fazla olan çivi yazılı metinlerde kullanılan ve kendisine ait unvanlarda o büyük kral ḫatti ülkesi nin kralı güneşim majestem kahraman tabarna arinna nın güneş tanrıçası nın sevgilisi değerlisi ifadelerinin yanında her şeyin kralı unvanının da kullanıldığı belirtilmektedir . tudḫaliya nın kendi yönetimine muhalif olan hanedan üyelerinin desteğini elde etmek ve hanedan içinde birlikteliği sağlamak adına bazı adımlar attığı bilinmektedir . bu erkek kardeşini kendi konumunu tehdit edecek bir unsur olarak gördüğünü göstermektedir . ḫattuşili nin onu tarḫundašša kralı olarak tayin ettiği ve detaylı bir şekilde ülkesinin sınırlarının çizildiği ifade edilmektedir . tudḫaliya tarafından değiştirildiği belirtilmektedir . bu durumun delili olarak ise kurunta nın hattuša da bulunan mühür baskıları gösterilmektedir . tudḫaliya dönemine atfedilen bir isyan hareketiyle ilgili yazılı ya da arkeolojik herhangi bir kayıt olmadığı ifade edilmiştir . šuppiuliuma dönemlerine ait çivi yazılı belge kaydının ele geçirilmediği ifade edilmiştir . tarḫuntašša ile ilişkilerin kötüye gittiğine dair ipucunun ıı . tudḫaliya nın vermek zorunda kaldığı bir tavizin kanıtı olduğu belirtilmiştir . hattušili nin tahtı gasp ederek ele geçirmesinin halefi ve oğlu ıv . tudḫaliya zamanında tarḫuntašša ya tavizler verilmesi ile sonuçlandığı ifade edilmektedir . fakat kurunta nın diğer ismi ulmi tešup ise bu durumda da kurunta dan sonra tarhuntašša krallığına neler olduğu konusunda ise gerekli bilginin bulunmadığını da eklemektedir . bununla birlikte imparatorluğun son dönemlerinde genel valilerin başkentteki kralları gibi büyük kral unvanı aldıklarını da ifade etmiştir . tudḫaliya olduğu da söylenen fakat genel kabul anlayışına göre ıv .
363
130
DİSİPLİNLER ARASI BİR KAVRAM OLARAK ADLİ DİLBİLİM VE TÜRKİYE’DEKİ ÇALIŞMALAR
adli dilbilim dilbilim verilerinden hareketle adli metinlerde tespit çalışmaları yapan bir dilbilim alanıdır . bu kavramla ilgili birçok tanım olsa da dilbilimci tarafından gerçekleştirilen amaca yönelik bir söylem çözümlemesi faaliyeti olması bu alandaki çalışmaların ortak özelliğidir . adli dilbilimin verileri adli olaylara konu olan tüm metinlerdir . literatürdeki farklı disiplinler içinde yer alan çalışmalar adli dilbilim alanına hizmet etmektedir . adli dilbilim ilk kez de jan svartvik tarafından kullanılarak literatürde yer edinmiştir türkiye de ise ilk kez yılında farklı iki çalışmanın ana hatlarını oluşturmuştur . araştırmanın türkiye de adli dilbilim alanında çalışacak araştırmacılara ışık tutacağı düşünülmektedir .
bireyin dünyada bıraktığı izler genellikle sanat eserleri ve yapılar bağlamında değerlendirilmektedir . mağaralardaki duvar yazılarından günümüzdeki sanat eserlerine dek bu algı devamlılık göstermiştir . böylece konuşma bir akit bir bağlayıcı unsur olarak insan hayatında rol almıştır . dilin bu toplumsal işlevi onun sadece eğitsel boyutuyla düşünülmemesi gerektiğinin en önemli göstergelerinden birisidir . dil eğitimi sadece belli gramer kalıplarını kapsayan dil öğretimiyle sınırlandırılmamalı birçok insani bilim ve durumla birlikte ele alınmalıdır . kullanılabilirlik ise genel söyleyişle dört temel dil becerisi kabul edilen dinleme konuşma okuma ve yazma ile belirlenir . aşağıda akademik zeminde adli dilbilim ekseninde incelenebilecek çalışmalara yer verilmiştir . bu çalışmalar dil becerilerinin ekseninde değerlendirilmiş ve dinleme konuşma okuma yazma alanına göre sınıflandırılmıştır . kültür zamanla yeni bir işaretleyici ve belirleyici konumuna gelmiştir . schuck ve ward yılları arasında idam edilen idam mahkûmunun son sözleri üzerinde çalışmış ve mahkûmların son sözlerindeki anlamsal yapı bütünlüğünü incelemiştir . çalışma sonucunda bu tutukluların mağduriyetlerini gidererek gerektiğinde bir tercüman temin edilebilmesi için bir ingilizce testi önermiştir . drew ve walker polis merkezi aramalarında arayanların telefonda kullandıkları dil özellikleri üzerine bir çalışma yapmıştır . yılları arasında idam edilen mahkûmların son sözlerinden hareketle gerçekleştirilen çalışmada en yaygın temanın sevgi en az rast gelinen temanın ise kabullenme olduğu görülmüştür . ilgili çalışmalar incelendiğinde idam mahkûmlarının son sözlerinin literatürde geniş bir yer kapladığı görülmektedir . adli dilbilim alanındaki ilk çalışmalar aşağıdaki sorular ekseninde toplanmıştır . yargı sistemi içinde adli dilbilimin kapsam ve etkililiğini keşfetme ihtiyacı . aston üniversitesi bünyesindeki adli dilbilim programı bu örneklerden birisidir . son yılda birçok ülkede mahkemelerin görülmesi esnasında dilbilim uzmanları görüşlerine başvuru sıklığında hızlı bir artış görülmüştür . örneklerden görüldüğü üzere adli dilbilimin çalışma kapsamına alacağı dokümanlar neredeyse ihtilaf olasılığı mevcut tüm dokümanlardır . literatür incelendiğinde karşılaşılan başlıca çalışma dokümanları aşağıda sıralanmıştır . yüksel deneklerden farklı zamanlarda iki konuşma kaydını alarak laboratuvar ortamında analizlerini gerçekleştirmiş adli süreci model alarak suç konusu kaydın gerçekleştiği akustik ortam ve konuşmacının vurgu ve tonlama gibi parçalar üstü sesbirimlerine yansıyan psikolojik durumunu şüphelinin kaydının alındığı ana taşıyarak parametrik olarak da belirli güven aralığında adli konuşmacı tanıma incelemesi yapılabileceğini göstermiştir . uysal yılları arasında teksas huntsville eyalet hapishanesinde idam edilen ve son sözlerinde inkara yer veren idam mahkûmunun ifadelerindeki zaman algısını incelemiştir . çalışma sonucunda en çok ağırlık verilen zaman kipinin basit zamanlar olduğu görülmüştür . çalışmalar incelendiğinde türkiye de adli dilbilim alanına yönelik çalışmaların son yılda var olduğu ve devam ettiği görülmektedir . bu alanda dünyadaki çalışmalar birçok farklı disiplinle ilişkilidir türkiye de ise dil eğitimi dil bilgisi konuşma ve psikoloji ile sınırlı kalmıştır .
408
90
Mısır ile soyanın farklı oranlarda karıştırılmasıyla elde edilen silajlarda besin değerinin belirlenmesi
bu çalışmanın amacı mısır ile soyanın sırasıyla yalın mısır ve oranlarındaki karışımlarından hazırlanan silajların besin maddesi içeriklerini fermantasyon ve mikrobiyolojik özelliklerini belirlemektir . bu amaçla hasat edilen bitkisel materyal belirlenen oranlarda karıştırılmış ve her silaj grubundan tekerrür olacak şekilde toplam adet silaj hazırlanmıştır . günlük fermantasyon süreci sonunda silajlarda yapılan analizlerde yalın mısır silajına göre mısır soya karışımı silajlarda ham protein ham yağ ham kül ham selüloz nötr deterjan lif asit deterjan lif kalsiyum ve laktik asit bakterisi içeriklerinde önemli artışlar belirlenmiştir . yalın mısır silajına göre mısır soya karışımı silajlarda daha düşük oranda kuru madde suda çözünebilir karbonhidrat ph laktik asit ve asetik asit tespit edilmiştir . çalışma sonucunda tek başına silolandığında silaj kalitesi düşük olan ve hayvanlar tarafından sevilerek tüketilmeyen soyanın mısır ile karıştırılarak silolanmasının silaj fermantasyonu ve kalitesi bakımından daha iyi sonuçlar verdiği görülmüştür .
kuru madde veriminin ve enerji düzeyinin yüksek fermantasyon özelliklerinin de iyi olması nedeniyle mısır en fazla silaj olarak kullanılan bitkidir ve ham kül analizleri ile kjeldahl metoduna göre yapılan ham protein analizleri uzun un tarif ettiği şekilde yapılmıştır . suda çözünebilir karbonhidrat içerikleri ise fenol sülfirik asit yöntemine göre belirlenmiştir . ekim ortamı olarak lab için mrs agar maya ve küfler için ise malt ekstrat agar ile oluşturulmuştur . elde edilen değerler logaritma koliform ünite g olarak verilmiştir . çalışmada mısırın farklı oranlarda soya ile karıştırılmasıyla hazırlanan silajların kimyasal analiz sonuçları çizelge de fermantasyon özelliklerine ait veriler çizelge de mikrobiyolojik özelliklerine ait değerler ise çizelge de sunulmuştur . hp içeriği de m silajında . iken m sy silajında . ye yükselmiştir . bunun yanında hs ndf ve adf içeriklerinde soyanın silaja girmesi ile oransal olarak bir yükselme meydana gelmiştir . yalın silajda . düzeyinde belirlenen bütirik asit diğer silaj kombinasyonlarında tespit edilmemiştir . çalışmamızda elde edilen hp değerleri bu araştırıcıların bulguları ile uyum içerisindedir . m silajı . hy içerirken m sy . hy içermektedir . farklı mısır çeşitleriyle yaptıkları silajlarda hy ve hk oranlarını sırasıyla . . ve . . arasında değişen oranlarda tespit etmişlerdir . soya silajlarında hk yı . . arasında serbester ve ark . mısır soya silajlarında adf yi . ile . arasında ndf yi ise . ile . arasında bildirmiştir . bunun yanında laktik asit değerleri ise . ile . arasında değişim göstermiş ve soyanın silajlara girmesiyle laktik asit miktarında da önemli oranda düşüşler meydana gelmiştir . benzer bitkilerle yaptıkları çalışmalarında mısır silajında ph yı . soya silajında . karışık silajlarda ise . ile . arasında değiştiğini belirlemişlerdir . mısır soya karışımından hazırlanan silajların mikrobiyolojik özelliklerine ait sonuçların verildiği çizelge incelendiğinde lab sayısının . ile . arasında değiştiği soyanın oranında silaja katıldığı karışımın en iyi değeri verdiği fakat soyanın katılma oranı arttıkça lab sayısında bir miktar düşüş olduğu görülmektedir . lab konservatif bir etkinliğe sahip olmalarından dolayı silolamada istenen bir mikroorganizma grubudur . bu çalışmada elde edilen veriler ülkemizde ve dünya genelinde silaj yapımında en fazla kullanılan bitki olan mısırın tek başına silolanması sıkıntılı olan soya ile karıştırılarak silolanmasının silaj kalitesinde iyileşmeler sağladığını göstermektedir .
484
157
Ankara-Batıkent ve Koru Metro İstasyonlarının Toplu Taşım Odaklı Gelişim (TOD) ve Sürdürülebilir Kentsel Tasarım İlkeleri Çerçevesinde Değerlendirilmesi
motorlu araçların kullanımının artmasıyla birlikte kentler saçaklanmaya başlamıştır . bu saçaklanma motorlu taşıt kullanımını daha çok teşvik ederek bir kısır döngü oluşturmuştur . bu döngü hava kirliliği trafik sıkışıklığı çevre sorunları gibi pek çok sorunu da beraberinde getirmektedir . son yıllarda bu sorunların önüne geçebilmek için sürdürülebilir kentsel tasarım kavramı önem kazanmıştır . kentsel sürdürülebilirliğin sağlanabilmesi ve araba odaklı kentleşme anlayışının değişmesi için yeni yaklaşımlar ortaya atılmıştır . bu yaklaşımlardan biri olan toplu taşım odaklı gelişme kentsel sorunlara bir çözüm önerisi olarak ortaya çıkmıştır . tod toplu taşıma durağı ya da istasyonunun çevresinde kompakt ve karma kullanımlı gelişim yaratarak farklı hizmet alanlarına araçsız erişilebilen yürünebilir çevreler tasarlamayı amaçlar . dünyada pek çok kentte uygulama alanı bulmasına rağmen türkiye kentlerinde henüz uygulama alanı bulamamıştır . bu çalışmanın amacı toplu taşım odaklı gelişimin uygulama alanı bulduğu gelişmiş kentler üzerinden türkiye kentlerinde nasıl uygulanacağına yönelik yönlendirici bir altlık oluşturmaktır . bu kapsamda ankara da bulunan batıkent ve koru metro istasyonları belirlenen tod tasarım ilkesi doğrultusunda değerlendirilmiştir . yapılan değerlendirme sonucunda geliştirilen öneriler ülkemizde tod tasarım ilkelerinin uygulanabilmesine yönelik plancıları ve tasarımcıları yönlendirici karar vericileri ise bilinçlendirici bir rol üstlenmektedir .
yüzyıla kadar kentlerde kentin gelişme alanını yaya odaklı yürüme mesafesi belirlemiştir . yüzyılda önce demiryolları ve sonra metrolarla beraber yolculuk hızının artması ve birim zamanda alınabilecek mesafenin büyümesiyle kentler hızlı bir büyüme süreci yaşamışlardır . yeni kentleşme akımı yürüme ve bisiklet gibi motorsuz ulaşım türleri de dahil olmak üzere tüm ulaşım modları arasında entegrasyon sağlayarak otomobil bağımlılığını azaltmayı ve karma arazi kullanımını öne çıkararak yürünebilir mahalleler yaratmayı amaçlayan insan odaklı bir kentsel gelişimi destekler . kentsel sorunlara toplu taşımayı baz alarak çözüm önerisi olarak ortaya çıkan toplu taşım odaklı gelişme yeni kentleşme akımı nın kriterlerini içinde barındırmaktadır . yapılan literatür araştırması geçmişten günümüze olan süreçte arazi kullanımının kentsel ulaşım ile ilişkili olduğunu ortaya koymaktadır . bu amaçla yaşanan kentsel sorunların önüne geçebilmek için toplu taşım kullanımını ve motorsuz ulaşım modlarının kullanımını destekleyen yaklaşımlar ortaya çıkmıştır . bu doğrultuda ilk olarak çalışmayı yaparken nasıl bir yöntem izleneceği anlatılmıştır . edmonton da toplu taşım odaklı gelişim uygulaması daha fazla insanın yürüdüğü bisiklete bindiği daha kompakt transit odaklı ve sürdürülebilir bir kentsel form vizyonunu desteklemektedir . tod ile barınma alışveriş ve istihdamın devam ettiği m boyunca uzanan bir ağ vardır . mahalle istasyon alanı transit istasyona m yürüme mesafesindedir . transit odaklı yoğunluk çok kalabalık caddelere neden olmakta ve istasyon alanlarının insanların yaşamak istediği yerlerin canlı ve güvenli olmasını sağlamaktadır . motorlu taşıt hızlarını azaltmak için hız tablosu geçişleri kullanmakmotorlu taşıt hızı km s den yüksek olduğunda fiziksel olarak ayrılmış bisiklet yolları güvenli bisiklet park yerikısa ve doğrudan yaya ve bisiklet rotaları küçük geçirgen blokların etrafında yollarla ve sokaklarda yüksek düzeyde bağlı ağ gerektirir . bu doğrultuda dikkat edilmesi gereken noktalar şunlardır sık hızlı ve güvenilir yüksek kapasiteli hızlı toplu taşıma sistemibirbirine daha yakın istasyonların oluşturulmasıfarklı ulaşım türlerini entegre etmesi transit istasyona daha yakın alanlarda yüksek yoğunluklu gelişim alanları önerilmesikentler toplu taşım odaklı gelişme ilkeleri çerçevesinde tasarlandığında kişisel motorlu taşıtların büyük ölçüde gereksiz hale gelmesi amaçlanmaktadır . kompaktlık trafik tıkanıklığı ve hava kirliliği gibi bu sorunların yoğunlaşmasına neden olmuştur . kentte sincan ve batıkent güzergahlarından oluşan batı koridoru ve çayyolu gelişmelerinin gerçekleştiği güneybatı koridoru olmak üzere iki temel koridor boyunca kentsel gelişme önerilmiştir . bu kapsamda takip eden bölümde seçilen bu alanlar belirlenen ilkeler çerçevesinde karşılaştırılmıştır . batıkent metro istasyonu çevresindeki kentsel arazi gelişimi planlanan koridor gelişimi amaçlarına uygun olarak karma kullanımlı hizmet vermektedir . istasyon çevresindeki daha fazla kişiye hizmet veren kullanımların istasyon çevresinde yoğunlaşması ve beraberindeki yüksek yoğunluklu gelişme birbirini desteklemektedir . istasyon çevresinde açık yeşil alanlar yer almasına rağmen yürünebilir çevreler oluşturmak anlamında yetersiz kalmaktadır . güneybatı koridorunda bulunan metro hattı batı koridoruna göre daha geç açılması nedeniyle bu koridor özel araç kullanımına terk edilmiştir . bu anlamda koru istasyonunun batıkent istasyonuna göre daha başarılı olduğunu söylemek mümkündür . şekil da metro istasyonunda çekilen görselde görüldüğü gibi koru istasyonundan bağlıca yapracık gibi yerleşim alanlarına otobüs ring servisleriyle aktarma yapılabilmektedir . diğer taraftan iki metro hattı da yürüme veya bisiklet gibi motorsuz ulaşım modlarıyla desteklenmemektedir . türkiye de toplu taşım odaklı gelişim boyutunda bir uygulama bulunmamakla birlikte ulaşım ve arazi kullanım kararlarını etkileyecek toplu taşım sistemlerinin geliştirilmesi olarak ele alınmakta belirli hatlar boyunca merkezi iş ve çalışma alanlarını içeren yaklaşımlar bulunmaktadır . bu doğrultuda iki koridorda da işyerleriyle birlikte konut büyümesi planlanmış ve kent merkeziyle bağlantının koparılmaması için koridorlar boyunca iki metro hattı önerilmiştir .
529
177
Mağara Tur Düzenlemesi ve Mağara Rehberinin Görevleri
ülkemizde mağara turizmine yönelik akademik çalışma sayıları giderek artmaktadır . bu çalışmalarda genelde mağaraların görsel mağara işletmeciliği şeklinde turizme kazandırılma potansiyeli üzerine durulmaktadır . görsel mağaralara yönelik turların nasıl düzenleneceği ve bu turlarda rehberlerin görevleri üzerine herhangi bir çalışma görülmemektedir . bu çalışmada bu boşluk giderilmeye çalışılmaktadır . konu kapsamında ulusal ve uluslararası yazın taraması ile mağara mağara değerleri mağaraların turizmde kullanım şekilleri hakkında bilgiler verilmiş sonrasında görsel mağara işletmelerinin ziyaretçi kabul ederken üzerine durdukları önemli noktalar incelenmiştir . bu incelemede mağaraya yönelik düzenlenen tur tur öncesi hazırlık aşaması tur zamanı ve tur sonrası raporlama aşaması şeklinde üç aşamada değerlendirilmiştir . ek olarak mağara turlarında görevli rehberin sahip olması gereken özellikler genel ziyaretçi ve macera turundaki görevleri hakkında bilgiler verilmiştir .
mağaraların turizmde kullanılması için öncelikle mağara değerlerinin belirlenmesi ve mağara risk analizlerinin yapılması gereklidir . mağaraların turizmde kullanılması ile bu turizm çeşidine yönelik tanımlama denemeleri de yapılmıştır . bazı ziyaretçiler için mağara bilinmezliği karanlığı zorlukları içerdiğinden dolayı keşif ve macera alanıdır . bir grup insanı gezi için mağaraya almadan önce hem mağarayı korumak hem de insanların güvenli ve tatmin edici bir deneyim sağlayabilmesi için bazı düzenlemelerin yapılması gereklidir . tur sonrası raporlama aşaması ise rehberin tur sonrası yönetime vermesi gerekli rapordur . ayrıca mağara içi bazı alanların ziyarete açık olması ziyaretçi açısından risk teşkil edebilmektedir . bu kararlardan ilki mağara içi gezi rotasına bağlı olarak yürüme yollarıdır . gezi yollarının metal aksamı mağara tabanına baskı yapmakta ve metallerin paslanması gibi sebeplerle de mağara tabanındaki tutunma noktalarına bu pas etki edebilmektedir . mağaraların kısa zaman diliminde kendi kendilerini yenileme kapasitelerinin sınırlı olması ve birçok ziyaretçinin aynı anda mağarayı ziyaret etmesi mağara değerlerine ve mağara içi ekolojik dengeye zarar verebilmektedir . mağaranın zarar görmemesi için mağara yönetim planında mağarayı ziyaret edenlerin grup boyutuna ve mağaranın açık olacağı mevsim gibi konulara karar verilmelidir . amerika milli parklar servisi abd deki farklı nitelikte milli parkları işletmektedir . turun rahat bir atmosferde gerçekleşebilmesi ve ziyaretçinin grup içindeki diğer misafirlerin davranışlarından rahatsız olmaması için benzer ilgi ve yaş grubuna ait kişileri bir arada grup olarak belirlenmesi de önemlidir . mağara yönetimi macera turuna yönelik düzenlemelerde de bulunabilmektedir . mağara rehberliği öncelikle turiste mağara içerisinde yol gösterme ziyaretçinin kaybolmasını engelleme ve mağarayı koruma rollerini üstlenmiş sonrasında ziyaretçinin tur hatırası olarak sarkıt ve dikitlerden parça almasını dokunarak zarar vermesini engellemeye çalışarak gelişmiştir . eğer birden fazla rehber olması gerekirse o zaman rehberler arasında sorumluluk alması gereken biri belirlenmelidir . bu gibi etkenler turun mağara içerisindeki süresini uzatmaktadır . bu bölümde mağara derneklerine üye profesyonel mağaracılar dışında rehber eşliğinde yapılan macera turuna değinilmiştir . macera turuna katılan rehberler genel ziyaretçi turlarına eşlik eden rehberlerin özelliklerine ek olarak mağaracılık eğitimine ve ilkyardım bilgisine sahip olması istenmektedir . mağara turu ziyaretçi güvenliği ve mağara değerlerini korumak amaçlı sıkı kurallara bağlı olarak mağara yönetimi gözetiminde mağara rehberi tarafından gerçekleştirilmektedir .
445
114
Dünyada Turist Rehberliği Eğitimi
çalışmanın amacı dünyada en çok turist çeken ülkelerde turist rehberliği eğitiminin nasıl verildiği ve nasıl turist rehberi olunduğunu ortaya koymaktır . çalışmada alan yazın taraması yapılarak içerik analiz yönteminden yararlanılmıştır . yapılan literatür taraması ile dünya turizm örgütü yılı verilerinden yararlanarak dünyada en çok ziyaret edilen ülkeler ve turizmde yükselişte olan ülkelerin turist rehberliği eğitim sistemleri incelenmiştir . amerika birleşik devletleri ve fransa da mesleğin icrası için profesyonel eğitim şartı aranmamaktadır . eğitim süresi en kısa hafta ile güney afrika cumhuriyeti en uzun ülke ise yıl ile arjantin dir . elde edilen bulgulara göre avrupa da turist rehberliği eğitimi ay ile yıl arasında değişmektedir . verilen eğitimler incelendiğinde ortak olan konulardan bazıları tarih sanat tarihi dinler tarihi arkeoloji coğrafya mitoloji sosyoloji ve toplum bilimidir . dünyada turist rehberliği eğitimi veren ülkelerin verdikleri eğitimler açısından ele alınmasını ve değerlendirilmesini kapsamaktadır .
bireylerin dahil oldukları meslek gruplarında aldıkları eğitim ile eğitim süreleri dünyanın birçok ülkesinde benzerlik göstermektedir . ancak bu durum turist rehberliği eğitimi için oldukça farklıdır . tarihi açıdan ele alındığında turist rehberliği insanlığın en eski faaliyetlerinden biridir . bu kapsamda bu çalışmada veri toplama yöntemi olarak nitel araştırma yöntemlerinden doküman arşiv tarama ile üniversitelerin ve turist rehberliği eğitimi ile ilişkili tüm kurumların web siteleri ve çalışma planları türkçe ingilizce rusça almanca kırgızca kazakça japonca ve çince dillerinde taranmış elde edilen bulgulara çalışmada yer verilmiştir . blue badge sahibi olan rehberler ise ülke genelinde ulusal çalışma kartlı rehber olarak çalışma ve green badge belgeli rehberler gibi tam veya yarı zamanlı tur gerçekleştirme hakkına sahiplerdir . haftalık eğitim programında dersler genellikle akşamları olup her alanın sınavı konu bitiminde eğitmenler tarafından yazılı test olarak yapılmaktadır . tur rehberi olarak çalışma amacıyla özel bir derece ya da diploma gerekliliği görülmemekle birlikte bir ya da daha fazla yabancı dil üzerinde ustalaşmak tarih ve coğrafya konusunda sağlam bir bilgi birikimine sahip olmak çok önemlidir . ayrıca turizm uygulama okulu ve uygulama enstitüsü gibi bazı okullarda kısa süreli turizm kursları verilmektedir . eğitimler sunum ve makale incelemesi ağırlıklı olarak gerçekleşmektedir . ancak rehber adayları turist rehberi ihtiyacına göre rodos girit korfu ve losfos yunan adalarında da toplamda yıl süren profesyonel rehberlik eğitimini alabilirler . lisans dersleri felsefe ilkeler ve tercüme yorumlama yöntemleri ile çevre eğitimi hakkında geniş bir bakış açışı sunarken yüksek lisans düzeyinde ise teori araştırma tasarım ve yönetim ile ilgili eğitim verilmiştir . amerika daki üniversitelerin turizm bölümlerinde turist rehberliği ile ilişki bir bölüm bulunmamaktadır . hong kong yerli ve yabancı kişilerin turist rehberliği yapabileceği ülkelerden biridir . lisans için turizm ve spor bakanlığı nın onayladığı turizm okullarından herhangi birinin kurs sınavından başarı ile geçmek yeterlidir . turist rehberliği bölümü öğrencilerinin eğitim süresinde aldıkları dersler genellikle genel turizm dünya turizm coğrafyası özel ilgi turizmi acentacılık ekoloji ekoturizm ingilizce rusça kırgızca tarih mitoloji uygarlıklar tarihi sanat tarihi kırgız folklorü ve turizm işletmeciliği derslerinden oluşmaktadır aşağıdaki gibidir azerbaycan özbekistan ve kazakistan da turist rehberliği ve turizm kavramları yeni gelişmeye başladığından yaygın bir eğitim söz konusu değildir . azerbaycan da rehber olmanın ön koşulu ileri derecede ingilizce ve rusça bilmekken özbekistan ve kazakistan da şimdilik herhangi bir yasal düzenleme bulunmamaktadır . ülkede profesyonel olarak turist rehberi olabilmek için iki yol bulunmaktadır . mısır daki üniversitelerin turizm fakülteleri turist rehberliği bölümünden mezun olanlar turist rehberi olma hakkını elde etmektedir . yaklaşık milyon nüfusuyla afrika kıtasının güneyinde yer alan zimbabve sahip olduğu kültürel ve doğal güzellikleriyle lı yıllardan beri önemli destinasyonlardan biridir . ancak bu uygulamada sadece avcılık ve doğal hayat konusunda eğitim alan adayların müze ve ören yerleri şehir turları gibi bilgi ve donanım gerektiren yerlerde yaptıkları rehberlik hizmetinde eksik kaldıkları tespit edildiği için bu sistem uygulamadan kaldırılmıştır . kuzey kıbrıs türk cumhuriyeti nde turist rehberi olabilmek için iki yol bulunmaktadır . dünya genelinde en çok turist çeken ülkeler ve turizm sektöründe ivme kazanmış olan ülkeler turist rehberliği eğitimi konusuna önem vermektedirler . çünkü turizm sektörünün iyi bir kimlik kazanmasına ve imaj sahibi olmasına turist rehberlerinin büyük katkı sağladığı bilmektedir . birbirinden farklı ülkelerde gerçekleştirilen eğitimlerde ya da kurslarda rehber adaylarının özellikle iletişim becerilerine sahip olmaları ve ilk yardım konusunda bilgili olmaları gerektiği görülmektedir . buna paralel olarak turist rehberliği mesleğinin uzmanlık alanları genişlemiş ve farklılaşmıştır .
531
135
Organik Kayısı Fidanı Yetiştiriciliğinde Farklı Ortamların Fidan Gelişimine Etkisi
organik tarımın esasları ve uygulanmasına ilişkin yönetmelik uyarınca organik tarımda girdilerin ve kullanılan materyallerin organik olması gerektiği vurgulanmıştır . meyve bahçesinin ilk tesis aşamasında kullanılan en önemli materyali fidanlar oluşturmaktadır . bu noktadan hareketle ülkemizin önemli organik ürünü olan kayısıda kayısı fidanlarının organik ve kaliteli olarak üretilmesine yönelik koşulların belirlenmesi için bu çalışma yürütülmüştür . çalışmada malatya da yetiştiriciliği en yaygın çeşit olan hacıhaliloğlu kayısı çeşidi kullanılmış olup yç yo yoh yohç ve konvansiyonel olmak üzere farklı fidan yetiştirme ortamı yer almıştır . çalışma sonunda sürgün uzunluğu kök ve gövde yaş ağırlığında ortamlar istatistiksel olarak etkili bulunurken fidan boyu ve çapı kök uzunluğu sürgün sayısı kuru kök ve gövde ağırlığı kriterlerinde uygulamalar etkisi istatistiksel olarak önemsiz çıkmıştır . istatistiksel olarak önemli bulunan kriterlerden sürgün uzunluğunda . cm ile konvansiyonel uygulama gövde yaş ağırlığında . g ile yohç istatistiksel olarak ilk sıraları alırken kök yaş ağırlığında . g ile yohç ve . g ile konvansiyonel aynı istatistiksel grupta yer almıştır . toprak özellikleri ve fidan gelişimi açısından yapılan değerlendirme sonucunda yeşil gübre organik gübre humik asit çiftlik gübresi kombinasyonu olan yohç uygulaması önerilebilir olarak bulunmuştur . çalışma tübitak tarafından desteklenmiş olup ceres kontrol ve sertifikasyon kuruluşu tarafından denetlenerek sertifikalandırılmıştır .
konvansiyonel tarımın görülen olumsuz etkilerin giderilmesine bir çözüm olmak üzere dünyada ve türkiye de organik tarım uygulamaları her geçen gün artmakta farklı kültür bitkilerinde organik ürünler elde edilmektedir . bahse konu olan yönetmelik temel olarak ekolojik dengeyi korumak veya bozulan ekolojik dengeyi yeniden tesis etmek organik ürünlerin üretimini gerçekleştirmek bu ürünlere olan talebi arttırmak tüketiciye sağlıklı kaliteli organik ürünler sunmak ve bunun için de bitkisel ve hayvansal ürünlerin organik metotlarla üretilmesi işlenmesi ve bu ürünlerin pazarlanması konularına açıklık getirmiştir . ülkemizde kayısı yetiştiriciliği hemen her bölgemizde yapılmaktadır . iklimsel faktörlerin getirdiği avantajla hasat sezonu ayı bulmaktadır . tüik verilerine göre türkiye de da alanda adet kayısı ağacı bulunmakta ve ton yaş kayısı üretimi gerçekleştirilmektedir . organik tarım yönetmeliğinde çoğaltım materyali altyapısı kuruluncaya kadar konvansiyonel olarak üretilen fidanların kullanılmasına izin verilse de organik tohum aşı kaleminin sağlanabileceği fidan üretimi altyapısının kurulması ve araştırılması gerekmektedir . organik meyve yetiştiriciliği için üretim materyalinin organik olması durumunda geçiş süreci kısalacak hatta hiç uygulanmayacaktır . geçiş sürecinin . yıl ile . yıl arasında olacağı düşünülünce özellikle verime başlama süresi kısa olan meyve türleri için organik fidan ile başlamak oldukça avantajlıdır . çalışmamızla benzer uygulamalara rastlanılmadığı gibi organik kayısı fidanı üretimi ile ilgili herhangi bir çalışmaya rastlanılmamıştır . yeşil gübreleme amacıyla fiğ ekimi şubat ayının son haftası kg da olacak şekilde sıra arasına ekilmiş haziran ayının ilk haftası biçilerek toprağa karıştırılmıştır . humik asit sulama sistemi ile her vejetatif dönemde defa verilmiştir . elde edilen veriler önem düzeyinde varyans analizine ve duncan çoklu karşılaştırma testine tabi tutulmuştur . burada mm üzerindeki çapa sahip olan yan kökler dikkate alınmıştır . lean rhoades nelson ve sommers kacar lindsay ve norvell . deneme alanı ca bakımından çok yüksek mg bakımından yüksek seviyededir . çalışmamızda bitki besleme uygulamaları genel olarak kombine uygulamalar olarak planlanmış ve uygulanmıştır . deneme alanından alınan yaprak örneklerine ait ortalama değerlere göre sadece azot bakımından yetersiz bir beslenme durumu olduğu belirlenmiştir . p ca mg fe mn zn ve cu besin maddesi içeriklerinde konvansiyonel uygulaması da dahil olmak üzere bütün uygulamalar yeterli veya yüksek seviyede olduğu tespit edilmiştir . bu besin maddeleri için yeterli alt seviye sınırları n için . p için . ca için . k için . mg için . fe için mg kg mn için mg kg ve zn için mg kg olarak belirlenmiştir . organik kayısı fidan ortam denemelerinde ait morfolojik ölçümleri çizelge ve da verilmiştir . çizelge ve incelendiğinde de görüleceği üzere denemede yer alan organik kayısı fidan ortamlarının birçok kriterde fidan gelişimi üzerine etkisi istatistiki olarak önemli bulunmamıştır . incelenen kriterler içerisinde sürgün uzunluğu gövde ve kök yaş ağırlıklarında ortamlar arasında istatistiki olarak fark bulunurken sürgün uzunluğunda konvansiyonel uygulama gövde ve kök yaş ağırlıklarında ise yohç kombinasyonu ilk sırayı almıştır . benzer materyallerin kullanıldığı diğer çalışmalarda da toprak bitki ve verim kriterlerinde özellikle organik kombinasyon uygulamalarında olumlu sonuçlar alınmıştır şahin ve ark . bu uygulamalarda yüksek miktarda besin maddesi desteği sağlandığı gibi bunların bitki tarafından alınabilir forma dönüşmesi de muhtemelen daha kolaydır . birçok kriterde istatistiki olarak bir farklılık tespit edilmemiş olup organik ortamlarda konvansiyonel uygulamaya yakın sonuçlar elde edildiği gözükmektedir .
524
223
BAZI TASAVVUFİ KAVRAMLAR EŞLİĞİNDE BİR ÖRNEK ŞAHSİYET “AKŞEMSEDDİN”*
bu çalışma akşemseddin in tasavvufi bir yönünü vurgulamak amacı ile yazılmıştır . akşemseddin çok yönlü bir şahsiyettir . fakat onun en önemli yönü olan sufi kişiliği çok az bilinmektedir . bu sebeple bu çalışmada akşemseddin tasavvufi beş kavram çerçevesinde tanıtılmaya çalışılmıştır . bu kavramlar tasavvufi haller ve tasavvufi makamlar ile ilgilidir . akşemseddin in tasavvufi görüşleri fena beka aşk muhabbet ihsan vecd ve tevazu kavramları eşliğinde ele alınmaktadır .
akşemseddin tasavvufi yönü çok baskın olmasına rağmen daha çok istanbul un fethindeki rolü ile tanınmış bir mutasavvıftır . bu sebeple bu çalışmamızda akşemseddin in tasavvufi kavramlar içinde yer alan haller ve makamlar başlığı altındaki bazı kavramlar çerçevesinde görüş ve düşüncelerini ele almanın önemli olduğu kanaatine vardık . akşemseddin zeyniyye tarikatının kurucusu zeynuddin hafi ye intisap için yolculuğa çıkmış fakat yolda gördüğü bir rüya neticesinde kararından vazgeçerek hacı bayram a intisab etmek ve ona mürid olmak için geri dönmüştür . hacı bayram akşemseddin i sıkı bir riyazete ve disipline sokmuştur . ihsan lügat anlamı olarak korku denetlemek gözetlemek kontrol etmek devamlı olarak gayeyei düşünmek iffetli olmak korunmak anlamına gelen arapça bir kelimedir . tasavvufta terim olarak her nekadar görmese de sanki allah ı görüyormuş gibi kulluk etmekdir veya devamlı surette kalb ile allah a bakmaktır . bu bilginin sürekli olması kul tarafından rabbine olan bir mürakabedir demektedir . kur an ı kerim in o nerede olursanız olun sizinledir . bunun en düşük derecesi allah ın kendisini gördüğünü düşünmektir . ihsan makamına akşemseddin in getirdiği bu yorum ilginçtir . ihsan mertebesini yüksek ve en yüksek mertebe olarak ikiye ayıran akşemseddin cibril hadisi vasıtasıyla hepimizin bildiği ihsan kavramını kulluk planında daha işlevsel ve pratik fayda sağlayıcı bir tarzda genişleterek yorumlamıştır . muhabbet lügatte sevilen şeye karşı duyulan meyil sevgi aşk alaka dostluk gibi manalara gelmektedir . hub katıksız sevgi aşk ve muhabbettir . akşemseddin e göre ise aşk muhabbet saliki hakk a götüren bir yoldur . akşemseddin bir eserinde aşkın başlangıcını şu şekilde anlatmaktadır . akşemseddin in tasavvuf anlayışının merkezinde aşk vardır . ilahi aşkı inkar eden kişinin ilahi sırlara vakıf olması beklenemez . kimin kalbi hakkın derdi ile dertlenmişse onun derdinin dermanı yine hakk olacaktır . akşemseddin e göre sûfi cennette takva sahiplerinin makamına ulaşmak istiyorsa her daim allah ile beraber olmaya çabalamalıdır . bunun içinde aşk ve muhabbet ile dünya işlerini terk ederek allah a yönelmelidir . nefsi tanıyıp ciddi olarak alçaltma tevhit hürmetine nefsi yüceltme manalarına da gelir . kuşeyri risalesinde tevazu hak a boyun eğmek ve hak ın hükmüne itirazdan vazgeçmektir demektedir . bu konuda allah son resul hz . onları kırmadan kendilerinden bir şey istemeden ve en önemlisi onları küçük görmeden hizmet etmelidir . akşemseddin e göre kibrin alameti sayılan bu işaretler yaşadığı zamanın gerçekleri bağlamında değerlendirildiğinde daha iyi anlaşılabilir . akşemseddin kibre şiddetle karşı çıkmış kibrin zıddı olan tevazuu övmüştür . insanlara mütevazı olmalarını ve kibirden uzak durmalarını tavsiye eder . kibirli insanların çok bulunduğu toplumlarda problemlerin ortaya çıkması kaçınılmazdır . insanın bu hale gelmesi onu her an allah ile bir arada yapacaktır ki ihsan halinin en yücesi bu haldir . bu yüzden kalp günahların kirinden arındırılmalı her daim temiz tutulmalı ve ancak temiz kalpte yeşerecek allah aşkı ile o na ulaşabilecektir . bir müridin mürşidi eşliğinde bu hale erişmesi gerektiğini savunan akşemseddin bu hal esnasında kişi nefsinin ve şeytanın hile ve desiselerini keşfedip fehmedeceğini ifade eder .
436
59
Bazı Bitkisel Özellikleri Belirlenen Domuz Ayrığı (Dactylis glomerata L.) Genotiplerinde Farklı Sıcaklıkların Çimlenme Üzerine Etkileri
çalışma o no lu tübitak projesi kapsamında seçilen farklı dactylis genotipi ve adet tescilli çeşidinin çimlenmesi üzerine farklı sıcaklık tekerrür ve sayım şeklinde kurulmuştur . gün uzunluğu saat uygulanmıştır . çalışma selçuk üniversitesi ziraat fakültesi tarla bitkileri bölümü sertifikasyon ve kalite ve çimlendirme laboratuvarı çimlendirme dolabında yürütülmüştür . her çimlendirme kabı için sağlıklı er adet tohum kullanılmıştır . bitkiler tarım perliti ortamında çimlendirilerek da oranında çimlenme için gerek duyulan oranda perlit kullanılmıştır . çimlenme denemesinde ilk ve son sayım günlerinde normal çim kökü ve çenek yaprağı teşekkül eden tohumlar çimlenmiş kabul edilerek sayım işlemleri gerçekleştirilmiştir . hiçbir şekilde çimlenme belirtisi görülmeyen ve anormal kök meydana getiren tohumlar ise çimlenmemiş olarak belirlenmiştir . sonuç olarak ve . günlerde yapılan gözlemler sonucu oc de oc de oc de genotipte ayrıca her farklı sıcaklık derecesinde de doğu yıldızı çeşidinde çimlenme görülmüştür . oc de ise hiçbir genotipte ve tescilli çeşitte çimlenme gözlemlenmemiştir . bu duruma göre domuz ayrığı için oc ve yukarı sıcaklıklarda çimlenmenin olmayacağı görülmektedir .
ülkemizde hayvanların beslenmesi için gerek duyulan kaba yem üretimi tüketimi karşılamamaktadır . bu kapsamda dactylis glomerata l . hayvanlar tarafından sevilerek tüketilen zengin içerikli bir bitkidir . akdeniz iklimine adapte olmuş yem bitkisi olmakla birlikte domuz ayrığının orta geçit bölgelerinde de üretimi yapılabilir . bu çalışma ile ilgili yapılan bazı araştırmalarda domuz ayrığının oc arasında çimlendiği çimlenme gün sayımlarının günde yapıldığı belirtilmektedir . çimlenme tohum integümentlerinin kırılarak yeni bitkinin ortaya çıkmasıyla kendini gösteren embriyo büyümesinin yeniden başlama aşamasıdır . dormant olmayan tohumlar ise çimlenme için gerekli koşullar sağlanırsa çimlenirler . içsel hormon olan giberalik asit ve absisik asit eksikliği tohumlarda dormansi durumunun oluşmasına neden olmaktadır . içsel hormon eksikliği gösteren mutasyona uğramış bitkilerde ga ve aba uygulamalarının çimlenmede önemli bulgular gösterdiği belirlenmiştir . hilhorst ve karssen açıkgöz ercisli ve ark . sıcaklığın fazlalaşması ile tohum çimlenmesindeki bu kimyasal reaksiyonların hızı yükselmektedir . kuzey avrupa popülasyonları maksimum çimlenme için hem hafif hem de değişen sıcaklıklara ihtiyaç duyarken akdeniz popülasyonları sabit bir sıcaklıkta tam karanlıkta yüksek seviyelerde çimlenmiştir . farklı sıcaklıkta farklı gözlemler elde edilmiştir bu gözlemler sırasıyla oc de gözlemlenen değişimler doğu yıldızı tescilli çeşit ve genotipli dactylis türünde değişim gözlemlenmiş çimlenme gerçekleşmiştir diğer türlerde ise değişim gözlemlenmemiştir . oc de gözlemlenen değişimler genotip ve doğu yıldızı nda çimlenme gözlemlenmiştir . doğu yıldızı çeşidinin farklı sıcaklılar altında kolayca yetişebildiği gözlemlenmiştir . açıkgöz de domuz ayrığı üzerinde yaptığı çalışmalarda kültür çeşitlerine ek olarak yanında yabani çeşitlerinin de ıslah edilerek bu bitkilerin doğal olarak yetiştikleri bölgelerde üreticilere verim ve uyum gücü fazla olan yeni çeşitlerin üretilmesi yem bitkileri tarımı açısından faydalı olacağını belirtmiştir . oc dactylis türlerinin doğu yıldızı çeşidi türü hariç diğer türde çimlenme olmamıştır . oc ise genotip tescilli çeşit içinde maxsimum sıcaklık değeri olmuştur fakat oc sıcaklıkta genotipte de çimlenme gözlenmemiştir . domuz ayrığının uygun koşullarda çimlenmesi için gerekli oc optimum sıcaklık değeri olmuştur .
454
175
YANGIN EKİPLERİNİN BOMBALI EYLEMLERDE HAREKET TARZLARI
yangın ekipleri icra ettikleri görev açısından sürekli olarak çok çeşitli ve tehlikeli ortamlarda çalışmaktadırlar . bazı olaylarda ise diğer ekiplerle koordineli bir şekilde çalışma zorunluluğu ortaya çıkmaktadır . işte bu koordineye en çok ihtiyaç duyulan durumlardan biri de şüpheli paket patlamış bomba olaylarıdır . yangın teşkilatlarında bu tür olaylarla çok sık karşılanmamakla birlikte en çok hasar yaralanma ve can kaybının patlamalar sonrasında görüldüğü bir gerçektir . bu çalışmada bombalı eylemleri içeren olaylarda korunma ve müdahale usulleri ele alınmıştır .
patlayıcı maddeler başlangıçta insanlığa faydalı olması için icat edilmişken günümüzde daha çok zarar vermek üzerine geliştirilmiştir . patlayıcıların kanundışı kullanımları toplum emniyetini sürekli olarak tehdit eden bir unsur olmaktadır . cm yüksek güçteki patlayıcı maddenin patlatılması ile m hava elde edilir . türkiye bu tür saldırılardan en çok etkilenen ülkeler sıralamasında sekizinci sırada yer almıştır . ankara garı saldırısında den fazla kişi de yaralanmıştır . zaman çalıştırmalı geliştirilmiş patlayıcı düzenekler hedef ile faaliyete geçen geliştirilmiş patlayıcı düzenekler kumandalı geliştirilmiş patlayıcı düzeneklerdir . örneğin emniyet şeridi uyarı işaretleri mesafe yayını fiziki bariyerleri vb . işte bu noktada müdahale ekiplerinin organize ve ortak çalışma zorunluluğu ortaya çıkmaktadır . öncelikle olay yerinin karar vericisi bomba imha uzmanlarıdır . müdahale sahasının emniyetli olduğu ikazını almadan müdahale edilmemelidir . yangın ekipleri müdahaleye başlamadan önce olay yerinde ikinci bir düzeneğin olmadığından emin olunması gerekmelidir . müdahale ekiplerine ve araçlarına zarar vermesi muhtemel risklerdir . müdahale esnasında ekiplerde şüphe uyandıran bir durumla karşılaşıldığında hemen yetkililerle paylaşılmalı gerektiğinde yeni emniyet mesafeleri oluşturulması sağlanmalıdır . çökme mesafeleri açısından emniyetli çalışma alanını tespit ederken şekil da gösterildiği gibibina yüksekliği x çarpanıyla hesaplamak gereklidir . çökme bölgesi bina yüksekliğinin bir buçuk katı eşitliğinde olmalıdır . terör olayları herkesi hedef alabilir ve olay bölgesi ikincil üçüncül tuzaklarla donatılmış olabilir olay yerinde her zaman emniyetli ve alternatif kaçış güzergahları belirlenmeli ve o yollar açık tutulmalıdır . yangın ekiplerinin şüpheli paket patlamamış bomba patlamış bomba olaylarına müdahale işlem maddeleri . tam teçhizatlı giyinik bir şekilde olay bölgesine intikal . ihtiyaç halinde aydınlatma ekipmanlarının hazırlanması ve koyulacağı yerlerin tespiti . olası senaryolara karşı yangın personeli arasında görev dağılımı . diğer ekiplerle uyum içerisinde çalışmak en etkin müdahaleyi gerçekleştirmeyi sağlayacaktır . bomba imha uzmanlarının bombayı etkisiz hale getirme yöntemi dahi aslında bir yangın sebebi olabilecektir . bu durumda dahi bomba imha uzmanının onayını müteakip olay bölgesine girerek müdahaleye başlanmalıdır . yangın ekiplerinin nasıl davranması gerektiği olay bölgesinde karşılaşacakları tehlikeler emniyetli bölge oluşturma çalışmalarındaki mesafe tayinleri olay yeri organizasyonu emniyetli müdahale usulleri ve dikkat edilmesi gereken hususlar belirtilmiştir . olağanüstü olaylar karşısında müdahalede bulunacak ekiplerin belli dönemlerde bir araya gelerek muhtemel senaryolar üzerinde görev ve sorumluluklarını gözden geçirmesi toplanma noktalarının belirlenmesi olay yeri organizasyonunun doğru bir şekilde uygulanması ekipler arasındaki iletişim gibi müdahale etkinliğini arttırmaya yönelik planlamaları yapmaları bu prosedürleri bir standart haline getirme ve değişik zamanlarda haberli habersiz tatbikatlarla bu bilgi ve beceri usullerini pekiştirmeleri gerekmektedir .
372
74
TURİZM PAZARLAMASI AÇISINDAN ELAZIĞ İLİNİN POTANSİYELİNİN BELİRLENMESİ
. yüzyılın sonlarına doğru hızla gelişen turizm hareketleri daha çok deniz güneş ve kum ilişkisine dayanmaktaydı . fakat günümüzde deniz güneş kum üçlüsünden doğa ve kültür turizmine yönelik bir değişim görülmektedir . böylece turizm faaliyetleri sadece sahil kenarlarında değil doğal ve kültürel açıdan cazip iç kesimlerde de önemli gelir kaynaklarından birisi haline gelmektedir . elazığ ili doğa ve kültür turizmi açısından zenginlikleri bulunan çok eski bir tarihi geçmişi olan bir ilimizdir . harput ve palu da bulunan eserler tarihi zenginlikler olarak dikkat çekerken karakoçan golan kaplıcaları keban barajı ve hazar gölü hazar baba dağı kayak merkezi çırçır şelalesi doğa turizmi kapsamında elazığ ın keşfedilmeyi bekleyen değerleridir . elazığ da halk oyunları geleneksel giyim geleneksel el sanatları mutfak kültürü önemli değerleri oluşturmaktadır . ayrıca elazığ birleşmiş milletler dünya sağlık örgütünün mavi bayrak verdiği m rakımda bulunan hazar gölü turistik çekiciliğini arttırmaktadır . bu çalışmanın amacı elazığ ilinin turizm potansiyelini ortaya koymak yapılabilecek alternatif turizm türlerini saptamaktır . elazığ ilinde turizmin gelişmesinde etkili olan yerel yöneticiler ve uzmanlarla görüşmeler yapılarak veriler toplanmıştır . toplanan verilere swot analizi tekniği uygulanmıştır . araştırma sonuçlarına göre elazığ ili turizminin güçlü yönleri sağlık tesisleri zengin tarih kültür ve tabiat varlıkları coğrafi konum iklim zayıf yönleri tanıtım ve pazarlamanın yetersizliği turizm bilincinin gelişmemiş olması yatırımcılar için çekim merkezi olmaması alt yapı ve hizmet kalitesinin yetersizliği kurumlar arası iletişim ve koordinasyon eksikliği yerel yönetimlerin ilgisizliği ve eğlence ve alışveriş noktalarının yetersizliği olarak bulunmuştur . fırsatları üniversite kenti olması dağ tarih ve kültür turizmine olan ilginin artması ve sağlık tesislerinin sayısının çok olmasıdır . tehdit unsurları ise kentin turistik imajının zayıflığı imar ve yapı denetiminin zayıflığı olarak bulunmuştur .
günümüzde turizmin yarattığı ekonomik sosyal ve kültürel etkiler ülke ekonomilerinde ve özellikle uluslararası ekonomik ve politik ilişkilerde önemli sonuçlar doğurmaktadır . geçmiş yıllara bakıldığında birçok ülke turizmin geliştirilebilmesi için genel tanıtım ve imaj çalışmaları içerisine girmişler ve ülkeleri tek bir ürün olarak pazarlamaya çalışmışlardır . altunbaş şehir için satılabilir olmak şehre ziyaretçi sayısını artırmak yatırım isteklerini teşvik etmek ve şehirde oturanların sorunlarını anında çözümleyerek değer ifade etmek anlamına gelmektedir . . bu nedenle şehir pazarlaması bir şehrin potansiyeli ile bu potansiyelin yerel toplumun yararına kullanılması arasında bir köprü oluşturmada önemli bir rol oynamaktadır . bir ürün için kaliteli olmak bilinirlik yakalamak fiyat değişkenine bağlı olmadan hedef alıcıların beğenisini kazanabilmek karlılık rekabetsel avantaj prestij gibi kriterler ürünün pazarlama iletişimi çabalarını kolaylaştırmakta ve markalaşmasını kolaylaştırmaktadır . mal ya da hizmetlerin üretimi dağıtımı ile ilgili hedef kitlelere ulaşması faaliyetlerinin temeli olan pazarlama bireyleri şirketleri kurumları ve hatta devletleri birer taraf konumuna getirerek kar elde etmeyi sağlayan en önemli araçtır . kent kimliği bilinçli planlama ve uygulama aktivitelerinin sonucu olarak şekillenir . böylece şehir turizmi gibi farklı turizm çeşitleri gündeme gelmiştir . şehir pazarlaması kavramı bazı gelişmiş ülkelerde eskiden beri kullanılsa da gelişmekte olan birçok ülke açısından popülerliğini yeni kazanan bir kavram olmaktadır . dış faktör unsurları ise ülkenin ekonomik şartları ülkenin siyasi şartları çevre iller bölgenin gelişmişlik düzeyi uluslararası aktörlerin o bölge üzerindeki etkileri oluşturmaktadır . tercih nedenleri farklılaşsa da şehirlerdeki çekim unsurları şehir turizminin ortaya çıkmasında etkili bir unsurdur . bu bakımdan elazığ ı sahip olduğu avantajlarıyla değerlendirmek gerekmektedir . elazığ ili ve çevresinin alternatif turizm için fırsatları il ve çevresinde bulunan doğal tarihi ve kültürel yapılara ilginin yoğunlaştırılabilmesi gelişen ulaşım olanakları ile seyahat imkanının sağlanması ab nin destek sağladığı projeler turizme de yer verilmesi bölgesel konumu itibariyle birçok ilin kavşak noktası olması büyük turistik merkezler için uzak olan illere her türlü turis tik faaliyetleri verebilecek potansiyele sahip olmasıdır . elazığ ili turizm sektörü bakımından son derece önemli avantajlara sahip bir merkez konumundadır . bu zengin tarihi mirasıyla inanç turizmi açısından son derece önemli bir turizm potansiyeline sahip olduğu söylenebilir . uzaklıkta bulunan hazar baba kayak merkezi kış sporları için de elazığ ın büyük bir potansiyel oluşturduğunu göstermektedir . bir bölgenin coğrafik durumu alt yapı hizmetleri çevrenin destek gücü sermaye birikimi girişim kabiliyeti talep yapısı ve seviyesi aldığı teşvik tedbirleri ve demografik yapısı o bölgenin kalkınması için gerekli etkin faktörlerdir turizmin gelişmesi kalkınması veya hareketlilik kazanması için öncelikle kamu ve özel sektör girişimcileri tarafından kalıcı planlı ve programlı uygulamalar gerçekleştirilmeli ekonomik ve özendirici kararlar uygulamaya konulmalıdır . öte yandan birçok turist tatilini şehirlerde geçirerek o şehrin sahip olduğu turistik çekicilikleri keşfetmek amacını gütmektedir . sürdürülebilir stratejiler geliştiren şehirler rekabetçi avantaj elde edebileceklerdir . bununla birlikte bazı turistlerde o şehrin sadece insan yapıtı eserleri görmek için ziyaret etmektedir . sebebi ne olursa olsun turistlerin bir şehri ziyaret etmesindeki en önemli unsur o şehrin imajıdır . devletin alt yapı ve teşvik tedbirleriyle turizmi desteklediği ve bazı yönleri bu konuda özel olarak değerlendirdiği mevcut yasa ve mevzuatlardan anlaşılmaktadır . tarihi harput beldesi keban baraj gölü hazar gölü hazar baba kayak merkezi arkeoloji ve etnografya müzesi doğa sporları inanç turizmi kaplıcaları yöresel musikisi ve yemekleri ile önemli bir potansiyeli bulunmaktadır . . denize kıyısı olmayan doğu anadolu ve güneydoğu anadolu bölgelerinin sahil kenti olabilecek imkanlarına da sahip bir ildir . elazığ ilinin büyük metropol illere uzak olması ulaşım turizm bilincinin halk tarafından yeterince kavranmamış olması ve ayrıca turistik tesis olabilecek bazı yerlerin kamu kuruluşlarınca işgal edilmesi bu ilin turizm bakımından gelişmesine olumsuz yönde etki etmektedir denebilir .
575
255
HEMODİYALİZ HASTALARINDA SOLUNUM YOLU ENFEKSİYONLARI VE KORUNMA
hemodiyaliz hastalarında görülen solunum yolu enfeksiyonları önemli bir morbidite ve mortalite nedenidir . hemodiyaliz hastalarında en sık ikinci ölüm nedeni olarak solunum yolu enfeksiyonları bildirilmektedir . hemodiyaliz hastaları hem toplum kökenli hem de hastane kökenli enfeksiyonlar görülebilir . bu çalışmada hemodiyaliz hastalarında görülen solunum yolu enfeksiyonları ile korunma önlemleri güncel bilgiler eşliğinde tartışılmaktadır .
türkiye de sonu itibarıyla bin si hemodiyaliz bin i periton diyaliz ve bin i böbrek nakil olmak üzere toplam bin diyaliz hastasının bulunduğu bildirilmiştir olanların ve hemodiyaliz hastalarının özellikle idrar yolu enfeksiyonları pnömoni ve sepsis gibi bakteriyel enfeksiyonlara yakalanma riski daha yüksektir . hemodiyaliz hastalarında en sık ikinci ölüm nedeni olarak solunum yolu enfeksiyonları bildirilmektedir . coronavirus influenza para influenza virüsler ve respiratuar sinsisyal virüs diğer sık izole edilen etkenlerdir alevlenmesi ve konjestif kalp yetmezliğidir verilerine göre hd hastalarının unun hemodiyalizden sonraki . yıllarında pnömoni tanısı aldığı bildirilmektedir hd hastalarındaki pnömonilerin normal topluma göre kat daha mortal seyrettiğini bildirmişlerdir . hemodiyaliz hastalarındaki pnömoni gelişimindeki risk faktörler yeterince anlaşılmamıştır ve literatürde yeterince tanımlanmamıştır yer almasına rağmen sibp tanısı toraks derneği rehberi nde güncellenmiştir . rehberi nde risk faktörlerinden herhangi birinin bulunmasıyla sbip tanısı konulurken bu tanım gereksiz şekilde geniş spektrumlu antibiyotik kullanılmasına neden olduğundan çok ilaca dirençli bakteri enfeksiyonları için bu risk faktörlerinden en az ikisinin ya da üçünün olması durumunda geniş spektrumlu antibiyotik tedavisi başlanmasının daha uygun olduğu belirtilmiştir çekilmesini önermektedir önerilmektedir .
493
50
Sütçü İneklerde Postpartumuterus Enfeksiyonları
sütçü sığır işletmeleri için postpartum dönem uterus enfeksiyonları ekonomik açıdan oldukça önemlidir . ekonomik etki daha çok infertilite kaynaklıdır . infertilite sonucunda hayvanın kesime gönderilmesi süt üretiminde azalma meydana gelmesi ve buna ek olarak da tedavi masrafları infertiliteyi dolayısıyla uterus enfeksiyonlarını önemli bir ekonomik sorun haline getirmektedir . uterus enfeksiyonları pp meydana geldiği dönem semptomun ortaya çıkıp çıkmaması türü ve şiddetine bağlı olarak metritis subklinik ve klinik endometritis ve pyometra olarak isimlendirilmektedir . sürüdeki hayvanların neredeyse yarısını etkileyen pp uterus enfeksiyonlarının hangi tipi olursa olsun prepartum haftalık ve pp haftalık süreçte meydana gelen metabolik sorunların birbiriyle ilişkili olarak ve bireyselden çok sürü bazında değerlendirilmesi ayrıca mikroorganizmaların birbiriyle olan etkileşimleri ve immun yanıtın oluşum mekanizmasının hesaba katılarak tedavi girişiminde bulunulması daha ekonomik ve kontrollü bir yaklaşım olacaktır .
uterus involüsyonunun hızlı olması ve siklik faaliyetlerin erkenden başlaması yılda yavru alabilmenin temel öğeleridir yavru zarlarının atılamaması ikizlik güç doğum mevsim vücut kondüsyon skoru gibi faktörlere ek olarak beta hidroksi bütirik asit esterleşmemiş yağ asitleri ve haptoglobin gibi metabolitlerin de periparturent süreçte meydana gelen metabolik stresi yansıtması nedeniyle metritis ile ilişkisini değerlendirmek gerektiğini bildirmiştir . yaptıkları çalışmada pp bhba ve nefa konsantrasyonlarının metritisle ilişkili olmadığını ancak prepartum nefa değerindeki yükselişin metritis riskini artırdığını belirtmişlerdir . aynı çalışmada pp haptoglobin oranının yükselişi ile metritis arasında ilişki olduğu da belirtilmiştir . hb ölçümü ile peripartum metabolik stresin varlığı güç doğum riski ve yavru zarlarının atılmaması riskinin ortaya konulabileceği ve pp patolojilerin ortaya çıkma ihtimaline karşı gerekli önlemlerin alınabileceğini öngörmektedirler . örneğin erken laktasyon dönemindeki süt veriminin skendo üzerine etkisi tam tersidir . multipar ineklerde risk neredeyse . kat artarken primiparlarda böyle bir risk artırmadan bahsedilmemektedir düzenlemektedir . aslında farklı bakteri çeşitlerinin hastalığın şiddetine olan etkisi tam olarak anlaşılmış değildir . escherichia coli fusobacterium necrophorum fusobacterium nucleatum ve prevotella spp . trueperella pyogenes ile işbirliği yaparak endometritisi uyaran en önemli uterus patojenleridir klinik endometritisli ineklerde oldukça yüksek oranda olan pg lerin skendo lu ineklerde çok daha düşük oranda olduğunu bildirmiştir . tümör nekrozis faktor enflamasyon sürecinde çeşitli immun hücrelerde özellikle pmns de üretilmektedir . uterus lümeninin bakteri istilasından sonra endometriyal hücreler ve makrofajlar proenflamatuar sitokinleri üretmek ve serbest bırakmak için uyarılır vasküler endotel hücre adhezyon moleküllerinin ekspresyonunu aktive eder . bu nedenle ıl gibi tek bir kemokinin ekspresyonunu analiz etmenin uterus enfeksiyonunu izlemek için yeterli olabileceğini bildirmektedirler ghasemi ve ark . diğer bazı çalışmalarda ise pmns oranları için eşik değerler . erken pp süreçte uterus muayenelerinin yapılması potansiyel reprodüktif sorunların önüne geçilmesi açısından oldukça önemlidir .
453
125
Kalite Güvencesi ve Kalite Geliştirme Arasında: 25 Yıllık EQuiP Tarihçesi (1991-2016)
yılında kurulan avrupa aile hekimliği kalite ve hasta güvenliği derneği wonca avrupa kalite geliştirme ve hasta güvenliği ağıdır . genel pratisyenlik akademik birimleri işbirliğinde aile hekimliği uygulamasında kalite geliştirmeye yönelik araçlar ve yöntemler geliştirmek amacıyla kurulmuştur . yılı equip in . yıldönümünü olması nedeniyle tanıtım ve faaliyetlerin değerlendirilmesi açısından fırsat olarak görülmüştür . equip in tarihi ürün aşaması yansıma aşaması ve ağ oluşturma aşaması olarak üç ana aşamada incelenmiştir . birinci aşama den yılına kadar devam etmiştir . bu aşamada ana ilgi odağı birinci basamak sağlık hizmetlerinde kalite geliştirme ve değerlendirme için herkese uyan tek beden araçlar geliştirmekti . yansıma dönemi yılları arasında gerçekleşmiştir . bu dönemde kalite geliştirme sağlık sistemleri için karar verme ve planlamada uygulamanın değişiminde gerekli olan yöntemlere yönelik geliştirilen bireysel araçlar ve bireysel yaklaşımlara odaklanılmıştır . ağ oluşturma aşaması nisan de başlamış ve halen devam etmektedir . bu dönemin odak noktası ürünler yerine paydaşların ve ağların iş birliği ve katılımıdır . equip bu amaçlar doğrultusunda halen pek çok çalışma yürütmektedir .
avrupa aile hekimliği kalite ve hasta güvenliği derneği wonca avrupa kalite geliştirme ve hasta güvenliği ağıdır . genel pratisyenlik akademik birimleri işbirliğinde aile hekimliği uygulamasında kalite geliştirmeye yönelik araçlar ve yöntemler geliştirmek amacıyla kurulmuştur . yıldönümünü olması avrupa da çeşitli ülkelerde birincil bakımda kalite ve hasta güvenliği konusunda sağlanan gelişmeleri değerlendirmek için bir fırsat yaratmıştır . equip bunu başarmak için uzmanlık ve metodolojinin aktarılabileceği ve işbirliğinin sağlanabileceği bir yapı oluşturmuştur . birinci basamakta kalite geliştirme ve güvenliği hasta bakım hizmetini iyileştirmek amacıyla iyi klinik uygulama için hedeflerin belirlenmesi ve performansın değerlendirilmesine yönelik planlanmış faaliyetleri içeren sürekli bir süreçtir . equip üyeleri kalite geliştirme ve hasta güvenliği konularındaki çalışmalarını profesyonel bir sorumluluk bakış açısıyla hasta bakımının tüm yönlerini kapsayan hasta merkezli hastanın uygun sağlık bakımı kullanımı arttıran günlük uygulamanın rutinini tıp eğitiminin bir parçası olarak aile hekimliği konusunda spesifik stratejileri olan bir süreç olarak yürütmektedirler . equip ilk toplantısını da barselona daki wonca avrupa bölgesi kongresi nde gerçekleştirmiş ve amaçları belirlemiştir . kalite geliştirmeyle ilgili çeşitli çalışmalar başlatmak desteklemek ve danışmanlık yapmak şeklinde belirlenmiştir . yılında amaçlar ile ilgili revizyon çalışmaları yapılmıştır . equip nin görevi avrupa birinci basamak sağlık hizmetlerinde kalite geliştirme ve hasta güvenliği konusunda eğitim öğretim ve araştırma alanlarında iyi uygulamaları geliştirmek ve değiştirmektir . yürütme kurulunda başkan sekreter sayman wonca avrupa yürütme kurulu temsilcisi ve üye bulunur . bunun dışında ülkelerin temsilcilerinden oluşan delegeler meclisi de bulunmaktadır . baharında türkiye de yapılan toplantıda equip tüzüğünün gözden geçirilmesi konusunda karar alınmış ve tüzük taslağı hazırlamak üzere bir grup delege görevlendirilmiştir . taslaklar ispanya da yılında çek cumhuriyeti nde yılında fransa da yılında ve norveç te yılında yapılan dört ardışık toplantıdan sonra equip meclisi tarafından kasım de bükreş te kapalı bir toplantıyla kabul edilene kadar tartışılmış ve son haline getirilmiştir . halen equip çatısı altında çalışmalar yürüten çalışma grupları da mevcuttur . çalışma grupları farklı ülkelerden farklı disiplinlerden olan üyelerden oluşmaktadır . ağ oluşturma aşaması birinci aşama den yılına kadar devam etmiştir . europep ölçeği hastaların aile hekimliğinde bakım kalitesindeki önceliklerini yansıtan bakış açılarını sorgulamaktadır . araç örgütsel gelişimi ortaya koyan bir takım örgütsel boyutlardan oluşuyordu . bu ölçek kullanılarak yapılan değerlendirmede bireylerin her bir ölçek boyutunda organizasyonlarının nerede olduklarını göstermelerini ve daha sonra bunu bir takım olarak tartışarak uygulamaları için fikir birliğine vardıkları bir puanı vermeleri gerektirir . epa aracı uzmanlık bilgisi ve rutin günlük uygulama arasındaki boşluğu kapatmak ve iyileştirmenin mümkün olduğu alanları belirlemek de dahil olmak üzere tasarlanmıştır . başkanlığına geldiğinde yeni bir çağın geldiğine işaret etti . bu ikinci aşamada eğitim kalitesi equip için yeni bir alan oldu . yılında da paris yakınlarında bir fransız yaz okulu düzenlendi . bu dönemin odak noktası ürünler yerine paydaşların ve ağların iş birliği ve katılımına yöneldi . yakın bir örnek equip nin yılları arasında geliştirdiği kronik durumlarda hasta güçlendirmesi wonca europe projesi istanbul da düzenlenen wonca europe konferansında resmi olarak başlatıldı bu proje wonca avrupa yıldönümü araştırma fonu projesi olarak fonlanmaya hak kazanmış bir projedir . bu proje doğrultusunda ortak bir çevrimiçi veri bankası hazırlandı . bölgesel veya ülkeye ait bağlam tarih ve geleneğe bağlı olarak mevcut araçları nasıl kullandığımıza ilişkin kapsamlı bir anlayışa ihtiyaç vardır .
501
160
FİNANSAL FAIR-PLAY KRİTERLERİNE UYUM SÜRECİ FUTBOL KULUPLERİNİN MUHASEBE UYGULAMALARINDA MANİPÜLATİF EYLEMLERİ TETİKLER Mİ?
futbol sektörü başta avrupa olmak üzere tüm dünyada hızla büyüyen ve ticarileşme gösteren bir endüstriye dönüşmüştür . avrupa futbol federasyonları birliği futbolun doğasını koruyarak finansal sürdürülebilirliği sağlamak amacıyla uefa kriterleri olarak bilinen standartları yayınlamıştır . finansal fair play kriterleri uefa nın mali kriterlerini oluşturmaktadır . futbolun saha dışına taşması başka sektörlerle entegre olması ve ticari kaygıların hızlıca artması tüm dünyada futbol sektörünün etik dışı büyümesine neden olmaktadır . avrupa kıtasında finansal fair play kriterlerini birçok futbol kulübü karşılayamamakta ve bu bağlamda her yıl uefa yaptırımlarına maruz kalmaktadırlar . bu yaptırımlar kulüplerin beklenmedik büyük gelir kayıpları yaşamasına neden olmaktadır . bütçe dışı maddi kayıplara giren kulüpler finansal açıdan likidite sıkıntısı yaşamakta dolayısıyla kulüpler bundan sonra oluşabilecek yaptırımları engellemek adına çeşitli önlemler almakta veya yeni bir bütçe yapılanması yoluna başvurmaktadırlar . bu durum futbol kulüplerimizin muhasebe sistemlerinin ürettiği finansal raporların yeniden gözden geçirilmesinin gerekliliğini ortaya çıkarmaktadır . çalışmada bu yaptırımlardan kaçınmak amacıyla kulüplerin muhasebe uygulamalarında manipüle eylemlerin olma olasılığı hile üçgeni kriterleri baz alınarak araştırılmıştır .
on bir kişilik iki takım arasında oynanan küre biçiminde özel bir topun eller kullanılmadan rakip kalenin filelerine atılmaya çalışarak oynanan bir oyun olarak tanımlanan futbolun geçmişi m . ö . yıllarına kadar uzanır . futbolun gelişme aşamalarında hangi kurallar çerçevesinde sürdürüleceği konusunda farklı yaklaşımlar geliştirilmiştir . futbol ekonomisinin gittikçe büyüyen piyasalardaki payı bu sektöre yapılan yatırımları da artırmaktadır . saha dışına taşan futbol ekonomisi otomatik olarak mali disiplini de gerekli kılmıştır . bu kriterler sportif kriterler personel kriterleri hukuki kriterler ve mali kriterlerdir . uefa avrupa futbol kulüplerinin uyması gereken mali kriterleri açıklayan kurallar bütünü olarak finansal fair play kuralları isimli çalışmayı yılında yayınlamış ve bu kriterlerin ilk uygulamalarına yılında başlamıştır . oyuncu maaşlarıyla oluşan transfer ücretlerinin üzerindeki baskıyı azaltarak ülkede oluşabilecek enflasyonun kulübün finansal yapısına etkisini azaltmak . futbol kulüplerinin borçlanarak rekabet etmek yerine kendi gelirleriyle rekabet etmelerini sağlamak . izleme dönemi t dönemi futbol müsabakalarının başlayıp bittiği sezon için muhasebe döneminin sonundaki raporlama evresini ifade etmekte olup muhasebenin dönemsellik kavramıyla ilişkili olarak t t t t t ve t şeklindeki dönemler halinde değerlendirilmektedir . başa baş noktası kuralı toplam gelirlerin toplam giderlerden fazla olduğu durum başa baş fazlasını tersi bir durum başa baş açığını toplam gelirlerin toplam giderlere eşit olması durumu ise işletmenin başa baş noktasında olduğunu ifade etmektedir . bu bağlamda uefa tarafından kural gereği izleme döneminde ilgili gelir ve gider olarak kabul edilen kalemlerin toplam tutarları arasındaki fark alınarak başa baş açığı veya başa baş fazlası hesaplanmaktadır . hızlı ve kontrolsüz bir ekonomik büyüme sonucu meydana gelecek plansız borçlanma yönetimsel hataları alt yapı ihmallerini ve bundan dolayı da futbolun zarar görmesini sağlamaktadır . idari kriterler ve personel kriterleri futbol kulüplerinin kalifiye ve alanlarında yetişmiş elemanları istihdam etmelerini sağlamak . hukuki kriterler futbol kulüplerinin tüzük yapısının doğru olmasını sağlamakfinansal kriterler futbol kulüplerinin finansal yapılarının saydam gerçekçi daha güçlü ve optimum bir borç yapısına sahip olmalarını sağlamak . gösterge ihlalleri olarak üç adet gösterge standardı bulunmaktadır . hileli mali işlemler değişik şekillerde karşımıza çıkabilmekte ve finansal raporlamanın birçok alanına uygulanabilmektedir . hileli mali rapor hazırlanmasında farklı nedenler olsa dahi hileli mali raporlar dört ana nedene dayandırılabilir . yönetim hileleri yönetimdeki üst kadrolar tarafından işletmenin mali tablolarını kullanarak üçüncü kişileri veya devleti aldatmak amacıyla yapılan hileler olarak tanımlanabilmektedir . yatırım hileleri yatırımcıların muhasebe hileleri ile yanıltıcı mali tablolar hazırlanarak değersiz ya da gerçekte olmayan yatırımlara yönlendirilmesi eylemleridir . farklı hile çeşitleri birden çok özellik barındırabilmektedir . yeni sermaye fırsatları için yeni ortak arayışlarına girmek . finansal fair play kapsamında uefa tarafından uygulanan bazı yaptırımlar kulüpler üzerinde gelecek açısından ciddi bir korku yaratmakta ve bu durum özellikle türkiye deki gibi orta düzey gelire sahip kulüplerde önemli bir ekonomik baskı unsuru oluşturmaktadır . zira uefa kulüplerden her ülkede uygulanmakta olan finansal raporlama sistemi üzerinden raporlama talep etmektedir . futbol ekonomisinin hızlı yükselişi karşısında ortaya çıkan bu sorunların çözümünde veya bu sorunları doğmadan engellemek adına uefa finansal fair play kriterleri başlıklı mali kriterler yayınlamış ve avrupa futbol federasyonları birliği ne bağlı futbol kulüplere bu bağlamda finansal raporlama yapma zorunluluğu getirmiştir . günümüz futbol kulüpleri açısından hile üçgeni nin üç unsurundan ikisini tetikleme olasılığına sahip finansal fair play kriterlerine uyum süreci futbol kulüplerinin geleceği açısından önem arz etmektedir .
518
153
null
bu çalışmada yeditepe üniversitesi öğrencilerinin nargile odaklı olarak tütün ürünlerini kullanma durumları ile bu konudaki algı ve tutumlarının tanımlanması amaçlanmış ayrıca ilk denemeyi sigara veya nargileyle yapma ile kullanıcıya dönüşme arasındaki ilişki incelenmiştir . yöntem bu çalışma isimsiz bir anket formunun yeditepe üniversitesi tıp eczacılık diş ve sağlık bilimleri fakülteleri dördüncü sınıf öğrencileri tarafından doldurulmasına dayalı kesitsel bir çalışmadır . bu fakültelerin . sınıf öğrencilerinin tümü çalışmaya dahil edilmeye çalışılmış cevaplama oranı olarak gerçekleşmiştir . anket uygulaması akademik yılı bahar dönemi nde yapılmıştır . bulgular tütün ürünü halen kullanım oranı erkek öğrencilerde kız öğrencilerde son otuz günde en az bir kez herhangi bir tütün ürün kullanma oranı erkek ve kız öğrencilerde sırasıyla ve olarak bulunmuştur . herhangi bir tütün ürününü yaşam boyu en az bir kez denemiş olma oranı erkeklerde kızlarda olarak saptanmıştır . ilk denemelerin yarısı sigara ile diğer yarısı nargile ile olmuştur . kızlarda en çok denenen ürün nargiledir . ilk denenen ürünün sigara veya nargile olması ile kullanıcıya dönüşme arasında bir ilişki bulunamamıştır . hangi ürün ile ilk denemesini yapmış olursa olsunlar bir kez denemiş olanların önemli bir bölümü kullanıcı olarak saptanmıştır . halen her gün kullanan öğrencinin ü ara sıra kullanan öğrencinin ü sigara kullanıcısıdır . halen tütün ürünü kullanan kızların en azından unda erkeklerin inde kullanıcıya dönüşme üniversitedeyken gerçekleşmiştir . öğrencilerin kafeye gitme sıklığı ile tütün ürünü kullanıcısı olmaları arasında anlamlı bir ilişki saptanmıştır . nargile içmeyi çekici kılan nedenler olarak en çok tadı kokusu aroması ve kafede sosyal atmosfer arkadaşlarla birliktelik ifade edilmiştir . sonuç öğrencilerde tütün salgını endişe verici düzeyde olup üniversite yılları başlamada önemli bir dönem olarak ortaya çıkmıştır . nargile ilk denemelere sigara kadar aracılık etmektedir . bu ürünleri bir kez denemiş olanlar ilk denemeyi hangi ürünle yapmış olurlarsa olsunlar aynı düzeyde kullanıcıya dönüşmekte ve sonunda sigara kullanıcısı olmaktadırlar .
dünya sağlık örgütü ne göre dünya da halen yaklaşık milyar kişi sigara veya diğer tütün ürünlerini kullanmakta ve her yıl bu nedenle milyon kişi vakitsiz ölmektedir . türkiye tütün kontrolü alanında önemli ve dikkati çeken ilerlemeler sağlamayı başarmış yılı sonrasında tütün kontrolü çerçeve sözleşmesini en iyi hayata geçiren ülkeler arasında sayılmıştır . buna rağmen türkiye nin yaş ve üzeri sigara kullanım oranlarında kararlı bir düşme eğilimi henüz ortaya çıkmamıştır . üniversite kampüslerinin çevresi önlerinde ve içinde sigara ve nargile içilen açılır kapanır bölmeleri olan kafeler ve nargile kafelerle dolmuş üniversite gençlerini hedef alan bir aromatik nargile salgını oluşturulmuştur . çalışmalarda sigara içmeyen veya içmemiş bazı kişilerin veya öğrencilerin nargileye başladıkları bildirilmiştir . üniversite öğrencileri yaşları ve aralarındaki yoğun etkileşim nedenleriyle sigaraya başlama yönünden önemli bir risk grubu olup endüstrinin hedefindedirler . abd de nisan itibariyle üniversite kampüsü dumansızlaştırılmıştır . fakat ülkemizde bu konuda henüz önemli adımlar atılamamıştır . anket uygulaması akademik yılı bahar döneminde yapılmıştır . bu sorunun cevap seçenekleri sigara nargile pipo puro ve diğer bir tütün ürünü olmuştur . halen kullananlar kullanma özelliklerine göre her gün kullananlar ve her gün kullanmayanlar alt gruplarına ayrılmışlardır . açık uçlu sorusuyla bu konudaki görüşler anlaşılmaya çalışılmıştır . anket formlarındaki veri kodlanarak spss tablosuna dönüştürülmüş tasnif ve istatistik analiz spss yazılım programıyla yapılmıştır . çapraz tablolara dayalı önemlilik değerlendirmeleri ilgili tabloda özel bir açıklama yoksa ki kare testi ile yapılmıştır . öğrencilerin halen tütün ürünü kullanma durumları tablo de sunulmuştur . halen tütün ürünü kullanmakta olanların oranı erkeklerde kızlarda toplamda bırakmış olanların oranı erkeklerde kızlarda toplamda kullanmamış olanların oranı ise erkeklerde kızlarda toplamda olarak saptanmıştır . kullanılan tütün ürünleri arasında elektronik sigara hiç belirtilmemiştir . son otuz günde herhangi bir tütün ürünü kullananların oranı erkek öğrencilerde kız öğrencilerde olarak bulunmuştur . bir kez denemiş olanların kullanıcıya dönüşme oranları cinsiyete göre ise önemli düzeyde farklılaşmıştır . bu öğrencilerin bir kısmının da üniversitedeyken başladıkları düşünülebilir . kafeye gidiş sıklığının kızlardaki ve erkeklerdeki dağılımı birbirine çok benzer bulunmuştur . gittiğiniz kafelerin kapalı alanlarında tütün içilmesine tepkiniz aşağıdakilerden hangisidir öğrencilerin saptanan tütün ürünlerini halen kullanım oranları türkiye sağlık araştırması nın ve yaş grupları için bulduğu oranlardan daha yüksektir . türkiye sağlık araştırması diğer yıllardan daha yüksek tütün ürünleri kullanımı prevalans değerleri bildirmiştir erkeklerde yaş grubunda yaş grubunda kızlarda yaş grubunda yaş grubunda . yeditepe üniversitesi öğrencilerinde saptadığımız değerler her iki cinsiyet için de hekim eczacı diş hekimi ve diğer sağlık profesyoneli olacak bu öğrenciler için aldıkları eğitimle uyumlu olmayan bir yüksekliği yansıtmaktadır . bu bulgu tütün ürünü kullanım prevalans değerlerinin karşılaştırılmasında prevalansın nasıl ölçüldüğünün önemini göstermektedir . hem erkeklerdeki hem de kızlardaki yüksek nargile deneme oranları nargile pazarlama çalışmalarının amacına ulaştığını düşündürmektedir . öğrencilerin kafeye gitme sıklıkları cinsiyete göre değişmemekte olup u ara sıra sı neredeyse her gün kafeye gitmektedir . bu çalışmada ilk denenen ürünün sigara veya nargile olmasının kullanıcıya dönüşme oranını etkilemediği bulgusu ortaya çıkmıştır . ara sıra kullanan öğrencinin ü de sigara kullanmaktadır . kayseri de yapılan bir nargile çalışmasında nargile içenlerin büyük çoğunluğu nargileyi bir kafede arkadaşlarıyla birlikteyken ve keyif için içtiklerini ifade etmişlerdir . aynı çalışmada bağımlılık yapıcılık yönünden nargilenin sigaraya göre daha zayıf olduğu ifadesi aynı konudaki diğer ifadelerden daha yaygın kabul görmüştür .
540
300
AYNI SEANSTA BİLATERAL UNİPORT SEMPATEKTOMİ; BİR GÜNDE EVDESİNİZ
retrospektif çalışmamızda amacımız avuç içi veya koltuk altı terlemesi olan hastalara uniport ile yapılan sempatektominin cerrahi yöntem olarak avantajlarını ve serinin sonuçlarını değerlendirmektir . haziran aralık tarihleri arasında kliniğimize avuç içi veya koltuk altı aşırı terlemesi ile başvuran toplam hastaya kliniğimizde uniport porttan t t gangliyonu sempatik zincir elektrokoterizasyonu uygulandı . bu olguların inde avuç içi ve koltuk altı inde ise sadece avuç içi terlemesi vardı . hastalarımızda cerrahi komplikasyon olmadı . bir hasta dışında tüm hastalarda avuç içi ve koltuk altı terlemesinde iyileşme görüldü . bir hastamızda rebound el terlemesi izlendi . video yardımlı toraks cerrahisi ile transaksiller sempatektomi birçok yazar tarafından bildirilmiştir . ancak bu grupta bile en az iki port açılmaktadır . bizim serimizde ise kamera ve çalışma kanalı aynı olan alet kullanılarak hastalarda en az postoperatif ağrı mükemmel kozmetik sonuçlar elde edilmektedir .
hiperhidroz fizyolojik bir süreç olan terlemenin normalden fazla olmasına verilen isimdir . hiperhidroz genellikle erken çocukluk döneminde başlamaktadır ve puberteye kadar giderek artmaktadır . torakal ganglionlardan geçen sempatik liflerin lokal olarak artmış işlevselliğinden kaynaklanabileceği öne sürülmektedir . hastaların tamamı çift lümenli sol entübasyon tüpü ile entübe edildi . hastalara supin poziyonda derece oturtularak her iki kol yanda vücuda dik derecelik abduksiyonda olacak şekilde pozisyon verildi . kullandığımız uniportun kamerası ile çalışma kanalı aynı düzlemde bulunduğu için işlem yapılacak alana kolay ulaşım sağlandı . sıfır derece torakoskop ile birinci kot yağlı doku altında görüldü . endotorasik fasya altında stellar gangliyon ve kostavertebral açıda yukarıdan aşağıya ve kostaların boynuna doğru uzanan sempatik zincir gözlendi . işlem bittikten sonra uniport girişinden toraks içerisine bir adet feeding sonda yerleştirildi ve sondanın etrafından u sutür geçildi . sadece bir hastada ay sonra sağ elde terleme yakınması tekrarladı . hastalarımızda peroperatif ve postoperatif komplikasyon gelişmedi . bizim hastalarımızda da literatüre uygun olarak altta yatan herhangi bir hastalık bulunamamıştır . bu işlem doğru yapıldığında o taraftaki elin ısındığı gözlenir . hangi sempatik gangliyonun kesilmesi veya gangliyonun çıkarılması konusunda hala fikir birliği yoktur . avuç içlerindeki terlemelerde genellikle t t arası sempatektomi yapılır . yazarların çoğu sadece t t sempatektomi yapılmasının kompansatuar terlemeyi artırdığı yönünde görüş bildirmişlerdir . kimi yazarlar da aynı nedenlerden dolayı sadece t t sempatektomi yapılmasının yeterli olduğu görüşündedir . bizde sadece avuç içi terlemesi olanlarda t t avuç içi terlemesi ile birlikte koltuk altı terlemesi de olanlarda t t sempatik zinciri elektrokoter ile koterize edildi . ispanyada thoracic sympathectomy cooperative group un yaptığı çok merkezli bir çalışmada sempatektominin komplikasyonları pnömotoraks . günden fazla uzamış ağrı . ve geçici horner sendromu . olarak bildirilmiştir . bizde hastalarımızda uniport torakoskop kullandık . böylece hem küçük insizyondan ameliyatı gerçekleştirerek ağrıyı azalttık hem de estetik görünüm sağladık . hastalar özellikle genç kadın olduklarından dolayı uniport torakoskopik yöntem kozmetik avantajları yönünden de tercih edilebilir yöntem olduğu söylenebilir . uniport toraksokopi kullanımın diğer torakoskopik yöntemlere göre çalışma kolaylığı açısından avantajlı olduğu söylenebilir . ayrıca bilateral oturur pozisyonda aynı anda her iki sempatik zincire müdahale edebilmek açısından uygun olup hasta pozisyon değiştirmek zorunda kalmamaktadır . postoperatif ağrı ameliyat süresi kozmetik ve maliyet en asgari düzeyde olması da diğer bir avantajıdır .
353
150
SANAYİ SEKTÖRÜNDE ENERJİ YÖNETİMİNE BAĞLI GAZ MOTORU TAHRİKLİ KOJENERASYON SANTRALİNİN TERMOEKONOMİK ANALİZİ
kaynak kullanımı enerji yönetimi süreçlerinde değerlendirmeye alınan en önemli konulardan birisidir . sanayi işletmelerde kaynak seçiminin doğru yapılması enerji verimliliğinin artırılmasına büyük katkı sağlamaktadır . ülkemizde doğalgaz kullanımının yaygınlaşması ile birlikte sanayi kuruluşlarında elektrik ve ısı enerjisi üretimine olanak sağlayan güç teknolojilerinin kullanımına ilgi artmıştır . enerji üretim maliyetleri her geçen gün artış göstermektedir . bu bağlamda doğalgaz kaynaklı enerji üretiminin ekonomikliğinin detaylı bir biçimde hesaplanması gerekmektedir . işletmelerin enerji yönetimi bağlamında eylem planlarını geliştirmeleri gerekmektedir . eylem planları oluşturulurken performans analizleri yapılması oldukça önem arz etmektedir . bu çalışmada incelen sanayi kuruluşu bünyesinde yer alan gaz motoru tahrikli kojenerasyon sisteminin termo ekonomik analizi yapılmıştır . yapılan analizler sonucunda sistemin toplam enerji verimi olarak belirlenmiştir . bu çalışmada kojenerasyon sisteminin performansının talep yönetimi perspektifinde düşük olduğu tespitine varılmıştır . bu çalışmada ayrıca enerji yönetimi bağlamında geliştirilen eylem planı ve buna bağlı uygulama sonuçları sunulmuştur .
fosil kaynaklı enerji üretimin neden olduğu sera gazı emisyonları küresel iklim değişikliğine neden olmaktadır . sanayide enerji talebi çoğunlukla şebeke alt yapılarına bağlı olarak dalgalanmalara maruz kalmaktadır . mevcut enerji teknolojileri ve üretim yöntemleri ve arz süreçleri göz önüne alındığında bu hedeflerin doğrudan sağlanması oldukça güçtür . kojenerasyon sistemleri literatürde pek çok yönle incelenmiştir . geri basınçlı buhar türbinleri ve bunlara ilişkin çoklu düzenlemeleri tanımladıktan sonra ekserji bakış açısıyla en uygun ısı ve enerji kojenerasyon sistemleri ekipleri tasarımı belirlediler . bu çalışmada türkiye için örnek işletme tüketimine bağlı aktif olarak kullanılan kojenerasyon uygulamasının etkileri incelenmiş ve termoekonomik performansı incelenmiştir . özellikle işletmenin talep yönetimine göre kojenerasyon işletme performansı değerlendirilerek işletmenin eylem planı geliştirilmiştir . şekil de geleneksel uygulamalar ve kojenerasyon uygulamalarının kaynak enerji kullanım değerleri görülmektedir . ancak özellikle çok amaçlı birden fazla enerji kaynak ihtiyaçlarının karşılanmasında kullanılmaktadır . şekil de mikro kojenerasyon sistem performansları görülmektedir . günümüzde kojenerasyon güç santralleri küçük ölçekli uygulamalar ve mikro kojen uygulamaları olmak üzere üç bölümde incelenebilir . bu bağlamda sistemin toplam enerjisi aşağıdaki biçimde ifade edilebilir formülde yer alan sistemlerinde yer alan kayıpları ifade etmektedir . enerji maliyet etkisi her yakıt için tanımlanış bir ekonomik değerdir . bu çalışma gıda üretimi yapan bir işletmenin mw kapasiteli kojenerasyon sisteminin performans analizleri gerçekleştirilmiştir . bilindiği üzere kojenerasyon sistemlerinde hem elektrik hem de ısı talebini karşılanmaktadır . işletmenin yıllık toplam enerji talebi mw olarak ölçülmüştür . yıllık toplam ürün üretimi ton maya ve benzeri ürün üretimi olarak belirlenmiştir . işletmenin enerji talebinde kullanılan kojenerasyon santrali üretim kapasitesi x kw olmak üzere planlanmıştır . sıcak su ve ılık su ihtiyacın tamamı kojenerasyon sisteminden karşılanmıştır . aylara göre elektrik ve ısı enerjisi karşılama oranları şekil de verilmektedir . mart ayı ayrı değerlendirildiğinde diğer tüm aylar için ısı bağlamında homojen bir karşılama oran dağılıma ulaşılmaktadır . şebekeden satın alınan elektriğin toplam elektrik tüketimi içindeki oranı olarak hesaplanmıştır . tüketim ortalamasına bağlı olarak kojen kullanımı genel maliyetlerde ortalama lik bir etki gösterse de mart ayının etkisi nedeniyle yanıltıcı olur . bu değerlendirmede kojenerasyon tercihinin işletme için lük bir iyileştirme sağladığı belirlenmiştir . bu çalışmadan elde edilen veriler kullanılarak daha sonrasında enerji ve ekserji analizi yöntemiyle tesisteki kayıp potansiyelinin nedenlerini sorgulayacaktır .
337
134
Burdur Gölü ve Çevresinin Peyzaj Değerleri Açısından Turizm Potansiyelinin Belirlenmesi
ulusal ve yerel ölçekte ekonomiye ve insan yaşantısına katkısı olan turizm ve rekreasyon faaliyetlerinin doğru ve etkin gelişimi için doğal ve kültürel değerlerin korunması planlı ve sürdürülebilir gelişiminin dikkate alınması gerekir . turizm ve rekreasyon faaliyetleri deniz kum güneş üçlüsü ile sınırlı kalmayıp kırsal kesimlere de yayılmış durumdadır . çalışmada burdur ili ndeki turizm ve rekreasyonel alanların ne ölçüde kullanıldığı ile doğal ve kültürel özellikleri tespit edilerek sorunlarının ve niteliklerinin ortaya konması amaçlanmıştır . turizm ve rekreasyonel potansiyeli olan alanların tespiti ve yerel halk ile günübirlik ziyaretçilerin kullanım eğilimleri anket tekniği ile belirlenmiştir . uygulanan anketten elde edilen veriler arcmap . ile değerlendirilerek haritalar oluşturulmuştur . turizm ve rekreasyon potansiyel özellikleri olan alanların tespiti ve sorunlarının da belirlenmesini hedefleyen bu çalışmada medeni hal ve cinsiyetin kullanım tercihleri ile alan kullanım tarzları arasında anlamlı ilişkiler olduğu görülmüştür . sonuçta kullanım biçimleri ile demografik veriler arasındaki ilişkiye dayanarak . . ölçekli burdur ili turizm ve rekreasyon potansiyeli haritası oluşturulmuştur . elde edilen bu haritada burdur ili nin turizm ve rekreasyon kapsamındaki gelişimi ve bu bağlamda alınması gereken önlemler ilgili öneriler geliştirilmiştir .
insanlar boş zamanlarını değerlendirmek ve yenilenip tazelenerek günlük yaşantılarında daha yüksek motivasyon sahibi olmak amacı ile rekreasyonel faaliyetlerde bulunurlar . bu durum bireylerin hem dinlence amaçlı seyahat etmek hem de bu tatillerde rekreasyonel faaliyetlerini gerçekleştirmek eğiliminde olduklarını ortaya koyar . doğa ile bağlantılı rekreasyon turizm ve rekreasyon çerçevesinde bir alanın ticari bir alan olarak kullanımına imkan tanımakta ve hizmet sunmaktadır . bununla birlikte bölgede yaşayan halkın bölgeyi kullanım eğilimleri de doğru saptanmalıdır . ortaya konan veriler göller yöresi nde bulunan burdur ili nin doğru ve etkin kaynak kullanımını desteklerken temel bazı eksiklikleri de saptamayı amaçlamaktadır . burdur ili göller yöresi ismi verilen bölgede akdeniz bölgesi nin iç kesiminde bulunmaktadır . yüzey şekilleri açısından il topraklarını çevreleyen dağlar ve aralarına sıkışmış düzlükler güney ve güneydoğudaki yüksek yaylalar ve güneybatıdaki taban kesimi ovalık engebeli plato olmak üzere üç ana bölüme ayrılabilir . ilgili kurumlardaki meslek mensupları ile sözlü görüşmeler yapılmıştır . anketin ilk bölümünde ziyaretçilerin rekreasyonel aktivitelere katılım durumu öğrenilmiştir . araştırmanın üçüncü aşamasında anketler değerlendirmeye tabi tutulmuştur . analiz sırasında hangi değişkenin bağımsız hangi değişkenin bağımlı olduğunun önemi yoktur . uygulanan anketten elde edilen veriler temelde soru üzerinden değerlendirilmiş ve burdur ili turizm ve rekreasyon potansiyeli haritası elde etmek için kullanılmıştır . anket sorularına ait seçeneklerinin kullanıcılar tarafından belirlenen katsayıları burdur il haritası üzerinde belirlenmiş noktalara işlenerek bir turizm potansiyeli haritası elde edilmiştir . katılımcıların sı göl ve göl manzarası olan alanları rekreasyonel aktiviteler için tercih etmektedirler . sorusuna ait yanıtlar ele alınırken bölgede festival ve şenliklerin yapıldığı alanlar tarihi ve anıtsal niteliğe sahip noktalar bölgenin geleneksel mimarisini en iyi yansıtan örneklerin bulunduğu yerler ile geleneksel el sanatları örneklerinin görülebileceği mekanlar ve ibadet noktaları belirlenmiştir . ayrıca estetik yönden katkıları ve kıymeti olduğu kadar yüzme balıkçılık ve kayıkla gezinti için de değerli önemli bir rekreasyon kaynağıdır . salda gölü ve çevresindeki uygun jeomorfolojik yapı ve son yıllarda daha popüler olması ve buna bağlı olarak bölgede gelişen günübirlik kullanım olanakları yeme içme imkanlarına sahip olması ve çevre düzeni yönünden de dikkate alındığında bu alanının turizm ve rekreasyon potansiyelinin yüksek çıkması beklenen bir sonuçtur . ulaşılabilirliği ve çevre göllere göre farklı imkanlar sunması nedeniyle salda gölü önümüzdeki yıllarda da turizmdeki yerini giderek artıracaktır . en derin noktası metre olan ve özellikle kuş gözlemciliği yönünden oldukça büyük bir öneme sahip olan yarışlı gölü ve çevresi güvenilir bir noktada olması ulaşılabilir olması yayla ve mesire alanlarına yakın olması ve jeormorfolojik yapısının uygunluğu nedeniyle turizm ve rekreasyon potansiyeli yüksek bir profil çizmektedir . anket sonuçlarında ortaya çıkan doğa yürüyüşü ve fotoğraf çekme etkinliklerinin toplam içinde lük bir değere sahip olması yerel halkın burdur doğasına ne denli ilgili olduklarını ortaya koyar . ildeki mermer ocağı faaliyetleri kontrol altında alınmalı ve denetimlerinin takibi yapılmalıdır . ulaşım eksikliği nedeniyle azalan turizm ve rekreasyon alanlarının değeri ulaşım ağlarının ekolojik planlama ilkeleri doğrultusunda hazırlanması ile yükseltilebilir . burdur il inde doğa tabanlı projeler ile turizmin gelişmesine katkı sunulmalıdır . göllerin yakınında oluşabilecek su kirliliğine dikkat çekmek ve suların geri çekilmesi hakkında yerel halkın bilinç düzeyinin artırılması yönünde halk eğitim programları düzenlenmelidir . taban suyu sondajı konusunda yasal düzenlemeler getirilerek bu faaliyetin su seviyesi üzerindeki olumsuz etkileri azaltılmalıdır .
496
169
KORUMA AMAÇLI İŞLETİLEN ORMANLARIN OPTİMAL KURULUŞLARININ BELİRLENMESİ
koruma ve hizmet üretimi ana amaç olan ormanlarda planlamanın optimal kuruluşlar hesaplanmadan sadece mevcut duruma göre yapılması ve faydalanmanın da buna göre düzenlenmesi plan ünitesinin potansiyel üretim gücünü doğru olarak yansıtamamakta ve verimlilik ilkesiyle de örtüşmemektedir . bu çalışma ile koruma amaçlı olarak işletilen ormanların erozyonu önleme ve hidrolojik fonksiyon görecek alanlarının optimal kuruluşlarının nasıl belirleneceğinin ortaya konulması amaçlanmıştır . çalışma alanı olarak odayeri plan ünitesi seçilmiş ve buradaki optimal kuruluşlar orman envanter verileri hasılat tabloları ve orman fonksiyonlarının belirlenmesi kriterleri dikkate alınarak belirlenmiştir . toprak koruma işletme sınıfında optimal kuruluş amaç servet idare süresi ve amaç çapı parametreleri ve devamlı orman formu esasları dikkate alınarak fransız hacim metoduna göre belirlenmiştir . su koruma işletme sınıfın da ise optimal kuruluşlar ağaç türlerine göre aynı yaşlı maktalı orman formu ile kaliteli su miktarının arttırılmasının önemli olduğu alanlarda da değişik yaşlı orman formuna göre belirlenmiştir . planlamalarda etkin uygulama reçetelerin hazırlanması ve zaman mekan düzeninin kurulması için gelecekteki orman kuruluşlarının belirlenmesi gereklidir .
bir yandan doğal koşulların diğer yandan insanın yaptığı çeşitli müdahalelerin sonucunda dünyada çok çeşitli orman formları meydana gelmiştir . odayeri plan ünitesi ankara istanbul otoyolunun güneyinde yer almaktadır . bornmuelleriana kayın meşe türleri koruma ve hizmet üretim amaçlı ormanların optimal kuruluşlarını ortaya koyabilmek için idare sürelerinin belirlenmesi gerekir . ana amacı koruma ve hizmet üretimi olan ve yaş sınıfları metodu ile planlanacak ormanlarda idare süreleri meşcere göğüs yüzeyi kriter alınarak belirlenecektir . toprak koruma işletme sınıfına ayrılan alanlar çoğunlukla karışık meşcerelerden oluşmaktadır . planlama tekniği açısından devamlı ormanlar koruma ve hizmet üretim amacıyla ayrılan ve düzensiz seçme kuruluşları ile karakterize edilen işletme sınıflarıdır . bu duruma örnek teşkil etmesi amacıyla fransız hacim metodu böyle ormanların işletilmesine çok uygun olduğundan toprak koruma işletme sınıfında faydalanmanın düzenlenmesinde bu metodun kullanılması uygun görülmüştür . optimal kuruluşun belirlenmesinde carus tarafından geliştirilen aynı yaşlı ormanlar için düzenlenmiş kayın hasılat tablosu kullanılarak yöresel koşullara uygun olarak kararlaştırılan amaç servet doğal meşcerenin ulaşabileceği maksimum değer yani hasılat tablosunun son değeri olarak alınmıştır . hufnagl in çap sınıfları metotlarının uygulanışı hem ana amacı yuvarlak odun üretimi olan ormanlarda hem de koruma ve hizmet üretim amaçlı ormanlarda aynıdır . bu nedenle amaç sıklığın . olarak alınması uygun bulunmuştur . sıklık derecelerinin eğimle olan ilişkisi sebebiyle işletme sınıfı içerisindeki göknar ve kayın hakimiyetindeki ormanlarda ağırlıklı ortalamaya göre eğim sırasıyla . ile . olarak bulunmuştur . amaç sıklık ile maksimum göğüs yüzeyi çarpılarak amaç göğüs yüzeyi . m ha belirlenmiştir . plan ünitesinde arazi çalışmaları esnasındaki gözlemler ile düzenlenen envanter karneleri incelendiğinde cm üzerindeki göknar ağaçlarında öz çürüklüğü bulunduğu ve kurumaya başladığı belirlenmiştir . su koruma işletme sınıfı içerisindeki göknar hakimiyetindeki ormanlarda ortalama bonitet ıı dir . bonitet ve cm amaç çaplı göknar ormanlarında ulaşılabilecek maksimum göğüs yüzeyi . m ha dır . plan ünitesindeki toprak koruma işletme sınıfı kayın sarıçam karaçam ve meşenin saf olarak yer aldığı meşcerelerin yanında kayın hakimiyetinde göknar gürgen meşe karaçam ve sarıçam karışık meşcerelerine ilaveten göknar hakimiyetinde kayın ve gürgen hakimiyetinde meşe karışık meşcerelerinden oluşmaktadır . su koruma işletme sınıfı içerisindeki aktüel meşcere tipleri ile bu meşcerelerin alan ve servet miktarları tablo de verilmiştir . bonitet için optimal meşcere parametreleri cm den başlaması sebebiyle tablo değerleri cm çaptan başlatılmak suretiyle asan tarafından yeniden düzenlenmiştir . cm den sonraki adet çap basamağında bulunan adet ağacın göğüs yüzeyleri toplamı ise . m² dir . optimal kuruluş alan itibariyle ortaya konulurken opa n formülünden yararlanılmıştır . toprak koruma işletme sınıfı çoğunlukla karışık meşcerelerden oluştuğundan devamlı orman formunda işletilmiş ve optimal kuruluşu fransız hacim metodu uygulanarak belirlenmiştir . su koruma işletme sınıfının optimal kuruluşunun belirlenmesinde kayın hakimiyetindeki ormanlar su veriminin öncelikli olduğu yerler olarak kabul edilip aynı yaşlı ve maktalı orman formunda göknar hakimiyetindeki ormanlar ise suyun kalite ve miktarının arttırılmasının önemli olduğu alanlar olarak öngörülüp değişik yaşlı ve düşey kapalı orman formunda işletilmiştir . etfop sisteminde tartışılan önemli konulardan bir tanesi de koruma ve hizmet üretim amaçlı ayrılan işletme sınıflarında optimal kuruluşun belirlenip belirlenmeyeceği eğer yapılacaksa nasıl yapılacağıdır . bu şekilde planlama ufku sonucunda ormanın nereye gittiği ve hedeften ne kadar uzakta olduğu anlaşılabilir .
506
153
DUYGUSAL ZEKÂ İLE GİRİŞİMCİLİK EĞİLİMİ ARASINDA ÖZ YETERLİLİĞİN ARACILIK ROLÜ: ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİNDE BİR ALAN ARAŞTIRMASI
çağımızda gelişmiş ve gelişmekte olan tüm ülkeler ve ülke ekonomileri bakımından büyük öneme sahip olan girişimcilik gerek kamu kuruluşları gerekse özel sektör aracılığı ile de teşvik edilmekte ve desteklenmektedir . bununla birlikte bireyin duygularını ifade etme onları anlama ve yönlendirme gibi özellikleri kapsayan duygusal zeka kavramı da iş hayatında hızla kabul görmekte ve başarının anahtarlarından biri olarak kabul edilmektedir . öz yeterlilik bireylerin belirli bir işi başarabilme yetisine olan inancıdır . bireylerin işlerinde başarılı olabilmeleri iş ortamının sağladığı olanakların yanı sıra bireylerin kişisel özelliklerine de bağlıdır . güncel gelişmeler açısından çok değerli olan bu kavramlar çalışmanın temelini teşkil etmektedir . bu çerçevede girişimciliğin duygusal zeka ve öz yeterlilik ile olan ilişkisinin tespit edilmesi de önem arz etmektedir . çalışmada duygusal zekanın lisans öğrencilerinin öz yeterlilik ve girişimcilik eğilimlerine nasıl bir etkisi olduğunun araştırılması amaçlanmaktadır . araştırmanın evrenini potansiyel girişimci olarak değerlendirilebilecek olan çukurova üniversitesi nde eğitim gören iktisadi ve idari bilimler fakültesi örgün ve ikinci öğretim öğrencileri oluşturmaktadır . araştırma modelinin test edilebilmesi amacıyla pls sem yöntemi kullanılacaktır . pls sem yöntemi hem faktör analizini hem de regresyon analizini kapsayan parametrik olmayan bir sem yöntemidir . pls sem yönteminde ölçek modeli ve yapısal model olmak üzere iki temel bileşen vardır . öncelikle ölçeğin güvenilir olup olmadığı cronbach alpha testi ile analiz edilecek değişkenler arasındaki etki ve ilişkilerin incelenmesi için regresyon ve korelasyon analizleri kullanılacak ve bu analizler sonucunda duygusal zeka ile girişimcilik eğilimi arasında öz yeterlilik aracılık rolünün ne düzeyde olduğu tespit edilmeye çalışılacaktır .
duygusal zekanın giderek önemli bir kavram haline gelmesi bir çok araştırmacı tarafından farklı faktörlerle ilişkisi ve etkisinin incelenmesine olanak sağlamıştır . bireylerin mutlu olmaları ve başarıyı elde edebilmeleri duygusal gelişimin sağlanması ile mümkün hale gelmektedir . duygusal zekaya sahip girişimciler iş yapma ve yaptırma düşüncelerini paylaşma sürecinde başarılı olduklarından dolayı girişimcilik eğiliminde sahip olunan özellikleri de önem arz etmektedir . son yıllarda yapılan araştırmalarda bireylerin duygusal zeka düzeylerinin iş yaşamında ve bireyler üzerindeki etkisi incelenmiştir . mayer ve salovey duygusal zeka kavramını bireylerin duyguları net olarak anlayabilmeleri ve sorgulayabilmeleri kavradıkları duyguları bir düşünce içerisinde sentezleyebilmeleri kendilerinde veya başkalarında meydana gelen duyguları düzenleyebilmeleri becerisi olarak ifade etmişlerdir göre duygularını kullanabilme becerisi olan orjinal fikirler üreten fırsatları değerlendirerek hislerini ve duygularını problemlerin çözümünde kullanabilen girişimci bireylerin liderlik özellikleri iletişim ve vizyoner kişilik özelliklerini daha başarılı biçimde kullanacakları düşünülmektedir . öz yeterlik kavramı bireylerin yeteneklerini değil sahip oldukları yetenekleriyle ilgili yeterlilik algılarının bütünüdür ve sonucu bağımsız bir şekilde etkilemektedir . girişimcilik kavramı zamanın doğal akışı içerisinde değişim göstererek . mark casson göre ise girişimciler kıt kaynakları eşgüdümleyerek ilgili yargısal kararlar alma konusunda uzmanlaşmış kişilerdir . literatüre ilişkin olarak bireylerin girişimcilik davranışıyla kontrol odağı algısı arasında doğrusal bir ilişki mevcuttur . belirsizliğe karşı tolerans belirsizliğe sahip olan bir durum bireyler tarafından yeterli düzeyde data olmaması sebebiyle tam anlamıyla yapılandırılamayan yada kategorize edilemeyen durumu temsil etmektedir . günümüzde girişimcilik gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin ekonomilerini ayakta tutan ve büyümesine katkı sağlayan faktörden biri olarak kabul edilmektedir . ayrıca çalışmada aracılık etkisinin öğrenciler açısından değerlendirilmesi araştırmayı özgün kılmaktadır . hipotez duygusal zeka algıları girişimcilik eğilimine pozitif yönde etki etmektedir . araştırma modelinde yer alan değişkenlere yönelik ulusal uluslararası ve araştırmaya dayalı çalışmalar ayrıntılı bir şekilde taranmış geçerlilik ve güvenilirliği test edilmiş ölçeklerden yararlanılmıştır . oluşturulan veri toplama aracı dört bölümden ve ifadeden oluşmaktadır . araştırma modelinde yer alan ana faktörler ikinci düzey faktör ve alt faktörler birinci düzey faktör olarak analiz edilmiştir . girişimcilik kavramının tanımlanması ve hangi faktörlerden etkilendiğinin bilimsel olarak incelenmesi önyargıların ortadan kaldırılmasında etkili olacaktır . ankete katılan öğrencilerin ü kamu sektöründe ve ü özel sektörde çalışmak isterken ü kendi işini yapmak istediklerini belirtmiştir . öğrencilerin siin ailesinde girişimci birinin olduğu görülürken inin ise ailesinde girişimci birinin olmadığını belirtmişlerdir . duygusal zeka algıları girişimcilik eğilimine öz yeterlilik aracılığıyla pozitif etki etmektedir . bunun yanı sıra duygusal zeka özelliklerinin girişimcilik niyeti üzerinde etkisinde farklı değişkenlerin aracılık etkilerinin ölçülebileceği ve farklı modellerle incelenebilmesi önerilebilecektir .
460
233
KUTADGU BİLİG ARAŞTIRMALARI ÜZERİNE BAZI DÜŞÜNCELER
kutadgu bilig hakkında yılında yayımlanan ilk yazıdan bu yana yılı aşan bir süre geçmiştir . ilk yayımdan bu yana kutadgu bilig i farklı yönlerden ele alan pek çok çalışma yapılmış sonuçta reşit rahmeti arat ın metin çeviri ve indeks yayımlarıyla da günümüzdeki araştırmaların bilimsel ortamı hazırlanmıştır . makalede önce türk dili tarihi ve türk edebiyatı açısından kutadgu bilig in yerine kısaca değinilmiş daha sonra kutadgu bilig in metin yayınında gelinen son noktada neler yapılabileceği tartışılmıştır . yazının sonunda ise önceki çalışmalar ve söylenenler ışığında bundan sonraki çalışmalarda nelerin gündeme getirilmesi gerektiği konusunda öneriler sunulmuştur .
kutadgu bilig türklerin karahanlılar döneminde yazılan ilk islami eseridir . anlatılanlara göre karahanlılarda islamiyet abdülkerim satuk buğra karahan zamanında de kabul edilmiştir . karahanlı devletinin önemli kültür merkezleri semerkand buhara farab şaş balasagun ile kaşgar dı . buna göre dilin iç tarihi bizzat dilin gramer gelişmesi ile uğraşır dilin dış tarihi ise dili daha çok etnolojik yönden araştırmaya çalışır . rütbesini vermiştir . ilk ele geçen nüsha olan herat yazması yılında wilhelm radloff tarafından faksimile olarak yayımlanmıştır . kutadgu bilig araştırmalarının ikinci merhalesi eserin reşit rahmeti arat tarafından karşılaştırmalı bir metin halinde hazırlanıp de yayımlanmasıdır reşid rahmeti arat kutadgu bilig ı metin tdk . eserin lvı sayfalık girişinde kutadgu bilig ve türklük bilgisi kara hanlılar ve komşuları ile münasebetleri kaşgar hükümdarı hasan b . süleyman kara hanlılar devrinde yazılan eserler yûsuf has hacib kutadgu bilig kutadgu bilig in asıl nüshaları kutadgu bilig in bugünkü nüshaları kutadgu bilig in faksimileleri ve kutadgu bilig in metin neşrine ait izahlar hakkında bilgiler verilmiştir . türklük bilimi alanında kabul gören ve benimsenen bu yayın yurtdışındaki çalışmalarda da esas olarak alınmıştır . tezcan doerfer de kelime hakkında kendi görüşlerini ortaya koymuştur . yine te robert dankoff kutadgu bilig i ingilizceye çevirirken r . rahmeti arat ın metin yayınından farklı okuduğu kelimeleri göstermiştir . dankoff daha önce de kutadgu bilig in metin problemleri üzerinde durmuştu . marcel erdal da reşit rahmeti arat yayını hakkında ciddi eleştiriler ortaya koymuştur . bütün bunlara göre reşit rahmeti arat yayınına şu yönlerde itirazlar yöneltilmektedir reşit rahmeti arat en eski nüshayı esas alarak metni kurma yerine kendisinin doğru gördüğü dil özelliklerine göre metni kurmuştur . bu durumda adeta dördüncü bir kutadgu bilig nüshası ortaya çıkmıştır . r . rahmeti arat kutadgu bilig in metin neşrine ait izahlar da metnin türkçe kısmı normalleştirilmiştir . yabancı kelimelerin asıl imlaları metinde ayrıca belirtilmiştir . sayısı nisbeten az olan bu yabancı kelimelerin okunuşunda ayrı bir zaruret bulunmadıkça türklerin bugünkü söyleyişi tercih edilmiştir . asırdaki telaffuz şekillerine sıkı surette bağlanmak gayretinden ziyade metinden mümkün olduğu kadar geniş bir okuyucu zümresinin kolayca istifade etmesi maksadı göz önünde tutulmuştur . daha önceki çalışmaları ve söylenenleri topluca değerlendirdiğimizde şu sonuçlara ulaşabileceğimizi düşünmekteyim öncelikle kutadgu bilig in her nüshasının ayrı ayrı yayımlanması gerektiği ortaya çıkmaktadır . geniş bir okuyucu kitlesinin faydalanabilmesi açısından her nüsha için bir sayfada tıpkıbasımın diğer sayfada okunuşun ve manzum aktarmanın bulunduğu yayınlar hazırlanmalıdır . stilistiği kelime başı kafiyesi şiir yapısındaki tekrarlar alliterasyonlar edebi sanatlar vb . yılında ise yusuf has hacip ve eseri kutadgu bilig toplantısı yapılmıştı .
453
89
Evde Sağlık Hizmeti Alan Bağımlı Hastalara Bakım Veren Aile Üyelerine Verilen Eğitimin Hastalara ve Bakım Verenlere Etkisi: Randomize Kontrollü Bir Çalışma
bu çalışma yatağa bağımlı hastaların bakım vericilerine ausubel in sunuş yoluyla öğretim stratejisi doğrultusunda yapılan eğitimin etkisini değerlendirmek amacıyla yapılmıştır . gereç ve yöntem randomize kontrollü müdahale çalışması deseninde yürütülen çalışmada sı erkek sı kadın olacak şekilde hasta müdahale grubuna hasta da kontrol grubuna seçilerek her iki gruptaki hastalar ve bakım veren aile bireyleri çalışma kapsamına alınmıştır . ilk aşamada evde sağlık profesyonellerine eğitim verilmiş ikinci aşamada aile bakım vericilerine yönelik belirlenen gereksinimler çerçevesinde saatlik eğitim müdahalesi sunuş yolu ile yapılmıştır . kontrol grubu evde sağlık hizmeti kapsamında rutin programa dahil edilmiştir . yapılan girişimlerin etkinliği yatağa bağımlı hasta bakımı bilgi testi zarit bakıcı yükü ölçeği aile üyeleri tarafından verilen bakımı değerlendirme envanteri bası yaraları risk tanılama formu geriatrik depresyon ölçeği ile değerlendirilmiştir . bulgular ölçülen tüm parametreler açısından ön testlerde çalışma ve kontrol grubu arasında fark olmayıp gruplar benzer bulunmuştur . yapılan eğitim müdahalesi sonrası bakım verenlerdeyatağa bağımlı hasta bakımı bilgi düzeyinin arttığı bakım verme yükünün anlamlı olarak azaldığı aile üyeleri tarafından verilen bakımın yeterliliğinin müdahale grubu lehine anlamlı olduğu bakım alan hastaların bası yarası risk düzeyinde kontrol grubuna göre müdahale gurubunda daha düşük olduğu müdahale gurubunda yer alan yatağa bağımlı hastalarda geriatrik depresyon ortanca değerinin den e düştüğü ve depresyon belirtilerinin azaldığı belirlenmiştir . sonuç yatağa bağımlı hastaların aile bakım vericilerine sunuş yoluyla yapılan eğitim bakım verme yeterliliğini artırmada bakıcı yükünün azaltılmasında bakım verme bilgi düzeyini arttırmada bası riskini azaltmada ve bakım alanların depresyon düzeyini düşürmede etkilidir .
türkiye nin yaşlı nüfus oranının yılında ye yılında yükselerek yaşlı nüfus yapısına sahip ülkeler arasında yer alacağı tahmin edilmektedir . sağlık bakanlığı nca sunulan evde sağlık hizmetlerinin uygulama usul ve esasları hakkında yönerge kapsamında evde sağlık hizmetlerinden faydalanabilecek hastalar nörolojik ve kas hastalığı olanlar kronik obstrüktif akciğer hastalığı gibi ileri derece solunum sistemi hastalığına sahip bireyler terminal dönem kanser hastaları ağır engeli bulunan hastalar morbid obezite vb sebeplerle yatağa bağımlı olan hastalara hizmet götürülmektedir . dolayısı ile bakım verenlerin hasta bakımı konusunda alanında uzmanlar tarafından sürekli olarak bilgilendirilmesi ve öğrenim materyallerinin sağlanması önemlidir . bu sorunlar yeterli ve doğru bakımla önlenebilecek problemlerdir . bakımdan sorumlu aile bireylerinin eğitim ve psikososyal destekten yoksun olarak hizmet vermeye çalışmaları halinde ciddi bir hastalık yükü ile karşı karşıya kaldıkları özellikle depresyon sorununu yaygın biçimde yaşadıkları bildirilmiştir . bakım vericilerin yaşadığı zorluk ve yük sıklıkla fark edilmez ve kontrolsüz bırakılırsa bakım vericiler için kötü sağlık sonuçlarına neden olabilir . bin seksen bir yatağa bağımlı hasta arasından sı erkek sı kadın olacak şekilde hasta müdahale grubuna hasta da kontrol grubuna rastgele yöntemle seçilerek her iki gruptaki hastalara bakım veren aile bireyleri belirlenmiştir . evde sağlık ekibi ile herkes birer numara çekmek suretiyle belirlenen örneklem sayısı kadar çekiliş yapılmış çıkan numaralar başlangıçta oluşturulan listelerden ayrılarak yeniden kadın ve erkek olarak listelenmiştir . çalışmaya alınan hastalar ve bakım veren yakınları için araştırmaya kabul kriterleri şu şekilde belirlenmiştir bakım verilen bireyin barthel indeksi ne göre en az beş alanda bağımlı olması çalışmanın girişim süresi boyunca ailesi tarafından ve sürekli aynı evde bakılması bakım vericinin yaş ve üzerinde olması bakım vericinin soruları anlayabilecek düzeyde olması bakım veren bireyin yatağa bağımlı hastanın bakımından doğrudan sorumlu olması . envanterdeki ifadeler aile bakım verme etkenlerini alt bölümde toplar . bakım verenin bakım alanla ilgili bilgi düzeyi bu bölüm bakım verenin bakım alan için yaptığı ve bakım verme eylemlerini etkileyebilen durumları anlama düzeyini ölçmektedir . bu alt boyuttan alınan düşük puan bakım verenin yaşlıyla ilgili bilgi düzeyinin düşük olduğunu gösterir ve alt boyutun minimum ve maksimum puan değerleri tir . eğitim müdahalesine devam sağlanabilmesi için antalya büyükşehir ve ilçe belediyelerinin evde sağlık birimleri evde bakım ve araç desteği sağlamıştır . tablo te görüldüğü gibi müdahale ve kontrol grubundaki hastaların depresyon puanları arasında gerek ön test sırasında gerekse son test sırasında önemli farklılık bulunmamıştır . tablo te görüldüğü gibi müdahale ve kontrol grubundaki hastaların bası yarası risk tanılama toplam puanları arasında gerek ön test sırasında gerekse son test sırasında önemli farklılık bulunmamıştır . çalışmada bakım veren ortalama gündür hastasına bakmaktadır . evde sağlık hizmet sunucularının sadece hasta için değil bu noktada tüm aile bireylerini etkileyecek eğitim ve danışmanlık hizmeti vermesi önemlidir . bu durum ülkemizde artan yaşlı nüfus ve bağlı olarak artan kronik hastalıklarla birlikte düşünüldüğünde yaşlı bireylerin evde bakımı konusunun her açıdan önemini gündeme getirmektedir . bununla birlikte bulgular bakım verenlere yapılan eğitimlerin hastanın depresif belirtilerini azaltma yönünde etki etmiş olabileceğine ilişkin ipuçları vermektedir . bu anlamda verilecek eğitimler ve yapılması gereken müdahaleler eğitimi alacak kişilerin özelliklerine göre farklılık gösterebilmekle birlikte bu anlamdaki herhangi bir müdahalenin varlığı bile bakıcıların yaptıkları işten tatmin olmalarını ve verdikleri hizmet konusunda iç görü geliştirmelerini sağlamaktadır . demir ve arkadaşlarının yaptığı sistematik incelemede değerlendirmeye alınan çalışmanın inde aile bakım verenlerini hasta bakımına ilişkin geliştirmeyi amaçlayarak yapılan girişimlerin ölçülen tüm sonuçlarda müdahale grubu lehine anlamlı sonuçlandığı belirlenmiştir . bu çalışma kapsamındaki tüm eğitimlerde asubel in sunuş yolu ile öğretim stratejisi kullanılmıştır . aynı yöntem ve metodolojiyi birlikte kullanan benzer bir çalışma bulunamamış olup benzer çalışmaların yapılması durumunda bilimsel çıktıların artmasına ve evde sağlık hizmetlerinin gelişimine katkıda bulunacaktır . belediyelerin ve halk sağlığı müdürlüğü evde sağlık birimleri ile iki hastanenin evde sağlık ekipleri eğitim verirken bakım desteği sağladı . ön ve son testlerde kullanılan veri toplama araçlarındaki soru sayısı fazla olduğu için veriler ön ve son test sırasında ikişer ziyaret ile toplandı . bakım verenlerin eğitimi iki hastanenin konferans salonlarında aynı içerikle verilerek girişim standardizasyonu sağlanmıştır . çalışma sonuçlarının bu sınırlılıklar göz önünde bulundurularak değerlendirilmesi önerilmektedir .
646
239
İSTİSNALAR KAİDEYİ BOZAR MI? AGAMBEN VE ÇIPLAK HAYAT
bu çalışmada carl schmitt in istisna hali teorisi giorgio agamben üzerinden kunmaktadır . agamben schmitt in siyasal kavramı ve egemenlik anlayışından yola çıkarak farklı bir istisna hali tasvir etmiştir . agamben e göre istisna hali olağan dışı bir fenomen değildir . yaşadığımız dönemde istisna hali bir dışlanma hali olmaktan çıkmış ve kaide haline gelmiştir . egemen ve homo sacer istisnanın ideal durum haline geldiği bu yasasız boşluk alanının iki uç noktasını oluşturmaktadır . istisna halinin belirleyicisi olan egemen karşısında herkes çıplak hayatı yaşayan birer homo sacer dir . katli vacipler ordusu öldürülebilen ama kurban edilemeyen .
siyasetin ne olduğu tartışmaları zoon politikon a kadar dayansa da siyasal olanın modern dönem yorumları içerisinde carl schmitt in kavramsallaştırması belirleyici bir yere sahiptir . bu amaçla çalışmanın ilk bölümünde schmitt in temel kavramı olan siyasala odaklanılarak agamben in siyasala dair görüşleri ortaya konmaktadır . bu bağlamda çalışmada son olarak çıplak hayatın öznesi homo sacer ve çıplak hayatın imi olarak kamplar tartışılmaktadır . oysa siyaset devlet eşitliği toplumun bir güç olarak devlete ilişkin sorunlara müdahil olmaya başladığı dönemden itibaren geçerliliğini yitirmiştir . bu sebeple siyasal olan genelde anlaşılmak yerine bir şeylerin karşıtı olarak kullanılmaktadır . korumak için mücadele etmezler inandıkları değerleri ve dostlarını korumayı da varlık koşulları arasında sayar ve onlar için mücadele ederler . antik düşünürler tarafından siyasal olanı ifade etmek için kullanılan sözcük bios tur . schmitt için istisna hali hukuk ve siyasetin iç içe geçtiği noktadır . başka bir deyişle tanımı gereği herhangi bir norma indirgenemeyecek istisna hali kanunlarla belirlenmektedir . agamben istisna hali nde istisna halinin kaide haline gelişini bazı örneklerle somutlaştırmaktadır . yani agamben e göre hitler veya mussolini sadece diktatör değildir . egemen ancak sınırlarına dahil edebildiği şeylere hükmedebilmektedir . çıplak hayat bios ile zoe nin iç içe geçtiği belirsizlik alanına hapsolandır . biyoiktidar antik dönemden bu yana var olduğuna göre var olmuş bütün iktidarların amacı da ortak olmalıdır çıplak hayatı üretmek . dolayısıyla egemenlik ilişkisi temsil sözleşme yasallık veya meşrulukta değil istisnada çıplak hayatta aranmalıdır . agamben in cümleleri ile ifade etmek gerekirse homo sacer öldürülen ama kurban edilemeyendir . aksine onu parçalayarak bütün insanların bedenine dağıtmaktadır . böylelikle onu siyasal çatışmaların nesnesi haline dönüştürmektedir . agamben e göre bunun sebebi çağımız siyasetin tamamen biyosiyasete dönüşmesidir . modern dönemde geçerli olan öldürülebilirlik rejimi teknik bilimsel bir bürokratik mekanizmanın eliyle yürütülmektedir . zoe sadece üreme eylemi atfedilen biyolojik bir varlıktı ve oikos a dahildi . yani agamben schmitt in siyasal olan kavramını foucault nun biyosiyasalı ile birleştirerek çıplak hayat ı ortaya koymaktadır . istisna hali artık kuşatıcı bir fenomen olarak her şeyin içinde ve her şeyin dışındadır .
343
85
Tritikale genotiplerinin tane verimi ve bazı kalite özellikleri
dünyada tritikale insan gıdası ve hayvan yemi olarak değişik şekillerde kullanılmaktadır . özellikle marjinal alanların değerlendirilmesinde ve artan yem açığının kapatılmasında önemli bir alternatif bitki olarak karşımıza çıkmaktadır . bu çalışma yozgat ekolojik koşullarında tritikale genotiplerinin verim ve kalite yönünden durumlarını belirlemek amacıyla yılları arasında üç yıl süreyle yürütülmüştür . deneme tesadüf blokları deneme desenine göre dört tekrarlamalı olarak gerçekleştirilmiştir . varyans analiz sonucunda incelenen tüm özellikler bakımından yıl genotip ve yıl genotip interaksiyonları önemli bulunmuştur . yılların ortalaması olarak bitki boyu . . cm metrekaredeki başak sayısı . . adet hasat indeksi . . tane verimi . . kg da bin tane ağırlığı . . g hektolitre ağırlığı . . kg protein oranı . . yağ oranı . . nişasta oranı . . kül oranı . . adf . ndf . . zeleny sedimantasyon değeri . . ml yaş gluten . . k . . mg . . ve p . . arasında değişmiştir . en yüksek tane verimi ve numaralı tritikale genotiplerinden elde edilmiştir . tv ile bb mbs hı bta ha ve p arasında önemli ve olumlu po yo adf ndf zsd ve yg arasında önemli ve olumsuz ilişki tespit edilmiştir . biplot analiz grafiğine göre numaralı genotip tane verimi yanında bb bta zsd yg po k p ve mg gibi özellikler bakımından da ön plana çıkmıştır . tane verimi bakımından numaralı genotip tüm çevrelere iyi uyum ve numaralı genotipler tüm çevrelere orta uyum göstermiştir .
hızla artan dünya nüfusunun yeterli ve dengeli beslenebilmesi için gıda üretiminin de hızla artırılması gerekmektedir . buğday ile çavdarın melezi olan ve nispeten yeni bir tahıl cinsi olan tritikale biyotik ve abiyotik stres koşullarına buğdaydan daha toleranslıdır . bundan dolayı da marjinal alanlar için daha uygun bir bitkidir . düşük gluten miktarı ve kalitesi yüksek miktardaki alfa amilaz aktivitesi tritikalenin ekmeklik kalitesini düşürmektedir . ayrıca ülkemizde oldukça yüksek oranda olan kaba ve kesif yem açığının kapatılmasında kulla nılabilecek önemli bitkilerden birisidir . dekara kg p o ekimden önce taban gübresi diamanyum fosfat olarak verilmiştir . na göre no ise ewers polarimetrik metoda göre belirlenmiştir . yılların ortalamasına göre genotiplerin metrekaredeki başak sayısı . ile . adet arasında değişmiş ve ortalama mbs . adet olmuştur . çalışmanın birinci ikinci ve üçüncü yıllarında metrekaredeki başak sayısı sırasıyla . . ve . adet olarak tespit edilmiştir . tahıllarda belirli bir sıklığa kadar tane verimi olumlu yönde etkilenirken belirli bir sıklıktan sonra azalmaktadır . kızılgeçi ve yıldırım tritikale genotipleri arasında bin tane ağırlığı bakımından önemli farkların bulunduğunu bildirmişlerdir . ve numaralı genotipler en yüksek ha ya sahip olurken ve numaralı genotipler en düşük ha ya sahip olmuştur . yılların ortalaması olarak ve yetiştirme sezonlarında protein oranı sırasıyla . . ve . olmuştur . tanedeki nişasta endospermin yaklaşık olarak lık kısmını oluşturmaktadır . yılların ortalamasına göre kül oranı . ile . arasında değişmiştir . yılların ortalaması olarak ve yetiştirme sezonlarında sırasıyla kül oranı . . ve . olarak tespit edilmiştir . ndf değeri hayvanların yem alımına doğrudan etkili olduğundan yemde bu değer düştükçe hayvanın yem alımı artar hı bta ha ko k mg ve p arasında önemli ve olumlu po yo no adf ve yg arasında önemli ve olumsuz ilişki belirlenmiştir . konu ile ilgili çalışmalarda benzer sonuçlar elde edilmiştir ve ortalama tane verimi değerleri dikkate alınarak stabilite analizi yapılmıştır . regresyon katsayısı değeri den küçük ve genotip ortalaması genel ortalamadan düşük olan ve numaralı genotipler kötü çevrelere kötü adaptasyon göstermiştir . yozgat koşullarında üç yıl boyunca yürütülen bu çalışmada çeşitlerin ortalama tane verimleri . . kg da arasında değişmiş en yüksek tane verimi sırasıyla ve numaralı genotiplerden elde edilmiştir .
506
282
Çeltik üretiminde alana bağlı olarak makina sayısındaki değişimin doğrusal denklemler yardımı ile incelenmesi
tarımsal işletmecilik problemlerinin çözümünde yaygın olarak kullanılan yöntemlerden biriside doğrusal programlama yöntemidir . çeltik üretiminde doğrusal programlama yöntemini kullanarak tarım makinaları masrafını minimize edecek modellerin kurulması ve bilgisayar yardımı ile bu modellerin çözümü sonucunda büyük oranda ekonomiklik sağlanacaktır . edirne ili ipsala yöresinde çeltik üretimine yönelik yapılan bu araştırmada farklı büyüklüğe sahip işletmede yürütülmüştür . çalışmada çeltik işletmelerinde kullanılması gereken tarım makinaları sayıları ve büyüklükleri qsb paket programı kullanılarak doğrusal programlama yöntemiyle tespit edilmeye çalışılmıştır . elde edilen sonuçlar doğrusal denklem şekline çevrilmiştir . bu denklemler vasıtasıyla ipsala yöresinde işletme büyüklüğü ne olursa olsun bir çeltik işletmesinin makina masrafını minimize edecek makinalardan kaç adet kullanması gerektiği ortaya konulabilecektir .
tarımsal işletmelerde amaç verimin en yüksek seviyede tutularak karlılığın artırılmasıdır . tarımsal işletmenin büyüklüğü ne olursa olsun tarım alet ve makinaların seçiminde dikkat edilmesi gereken belirleyici faktörlerden biriside masraftır . makina giderlerinin genel üretim giderleri içerisindeki payı işletmede bulunan makinaların sayısına boyutlarına ve bunların üretim periyodu içindeki kullanım şekillerine bağlı olarak işletmeler arasında farklılık gösterir . tarımsal mekanizasyon araçlarının işletme içinde büyük yatırım sermayesine ihtiyaç duyması nedeniyle işletme özelliklerine uygun minimum giderli mekanizasyon sisteminin seçilmesi veya mevcut yatırımlara uygun üretim deseni ve alan dağılımının sağlanması ve planlanması büyük önem taşımaktadır . bu planlamaların en önemli kısmını kısıtlı zaman içerisinde üretim için istenen işlemleri yapabilecek makina setinin seçimi oluşturmaktadır . ayrıca program içinde yapısal değişikliklerin gerçekleştirilmesi oldukça güç olmaktadır . doğrusal programlama modelinin çözümünde qsb paket programı kullanılmıştır . modelde ipsala yöresinde çeltik tarımında yaygın olarak kullanılan tarım makinalarına yer verilmiştir . çeşitli büyüklüklere sahip bu makinalar çizelge de verildiği gibidir . bu çalışmada çeltik üretimi yapan işletmelerde işletme büyüklüğü çalışılabilir zaman aralıkları alet ve makinaların iş başarıları ve çeki güçleri ile farklı güçte traktörlerle kullanılabilen tarım alet ve makinaların yıllık maliyetlerine bağlı olarak makina seçimi yapılabilecek bir model geliştirilmeye çalışılmıştır . tırmıklama arazi tesviyesi modelde ayrıca yörede yaygın olarak kullanılan farklı güçte traktör ele alınmıştır . işletmecilik verileri olarak makinaların iş genişlikleri ve ilerleme hızlarına bağlı olan iş başarıları ele alınmıştır . yıllık makina masraflarının hesaplanmasında kullanılan veriler makina giderlerinin hesaplanmasında satın alma fiyatları faiz oranları saatlik ve yıllık ömür tamir ve bakım faktörleri işçilik ücreti ve yakıt fiyatı değişkenleri oluşturmaktadır . her periyotta çalışılabilir zaman aralıkları bir makinanın sınırlı zaman içerisinde gereken işlemi yapabilmesi onun büyüklüğü ile doğrudan ilgilidir . modelde sınırlı zaman aralığında belirtilen tarımsal işi yapabilecek en düşük masraflı makinanın seçilmesi amaçlanmıştır . bir çok üründe olduğu gibi çeltiğin üretiminde de bir tarımsal işlemin bitmesi diğer bir tarımsal işlemin başlaması demektir . m lik goble yalnızca ha alanda m lik goble ise diğer alanlarda kullanılmalıdır . ha ve ha lık alanlarda yalnızca m lik kombikürümün ha dan büyük alanlarda ise m lik ve . m lik kombikürümlerin birlikte kullanıldığı görülmektedir . m lik kombikürümde ha ile ha arasında düzgünlük bozulmaktadır . işçi grafiğinde ise ha ile ha arasında düzgünlük bozulmaktadır . m lik tesviye makinası kullanılarak tesviyenin daha kısa zamanda bitirilmesi ile işçi farklı işlere kaydırıldığı için daha az işçiye gereksinim olmaktadır . alan arttıkça masraflarda meydana gelen değişiminde düzgün bir şekilde arttığı görülmektedir . tüm değişkenler için elde edilen grafiklerdeki eğimin düzgün olduğunu meydana gelebilecek en büyük hatanın m lik kombikürümde . ve işçide . olacağı görülmektedir . sonuç olarak ipsala yöresinde çeltik üretimi yapan ha ile ha arasında herhangi bir alana sahip bir işletmede makinalardan meydana gelen masrafları minimum düzeyde tutarak üretim yapabilmek için hangi makinalardan kaç adet kullanılması gerektiği elde edilen doğrusal denklemler yardımı ile kolaylıkla tespit edilebilir .
468
104
Bankacılık ve Finans Bölümü Öğrencilerinin Kariyer Uyumlulukları Üzerinde Amaç İçin Mücadele Etme ve Öznel İyi Oluşun Rolü
bu çalışmanın amacı kariyer uyumluluğunun açıklamasında amaçlar için mücadele etme ve öznel iyi oluşun rolünü incelemektir . bu çalışma korelasyonel desende yürütülmüştür . bu çalışmaya iç anadolu bölgesinin bir kamu üniversitesinde bankacılık ve finans bölümünde öğrenim gören yaşları arasındaki kadın ve erkek olmak üzere toplam öğrenci katılmıştır . veri toplama aracı olarak kariyer uyumluluğu ölçeği amaçlar için mücadele etme ölçeği yaşam doyumu ölçeği ve pozitif negatif duygu ölçeği kullanılmıştır . veri analizinde çoklu regresyon analizi edilmiştir . çalışma sonuçlarında kariyer keşfi ve kariyer planı yapmayı amaç için mücadeleye devam etme amaca bağlanma ve öznel iyi oluş anlamlı bir şekilde pozitif yönden açıklamaktadır .
kariyer uyumluluğu bireyin şu anda ve ilerideki yaşam boyu kariyer gelişim sürecindeki kariyer gelişim görevlerinin kariyer geçişlerinin ve kariyer değişimlerinin başarılı bir şekilde üstesinden gelebilmesi için bireyin sahip olması gereken uyum yetenekleri olarak tanımlanmaktadır . öte yandan zikic ve klehe tarafından kariyer uyumluluğu kariyer keşfi ve kariyer planı olmak üzere iki önemli yapı olarak sınıflandırılmaktadır . aynı şekilde eryılmaz ve kara tarafından kariyer uyumluluğu kariyer keşfi ve kariyer planı olarak ele alınmaktadır . çünkü amaçlar için mücadele hedef belirlemede ve bu hedefin arzu edilen sonuçlarına ulaşmada bireyde var olan kaynakların yönetilerek uygulamaya konulmasını sağlayan önemli bir koruyucu bir faktör olarak bilinmektedir . ilk olarak bireylerin olumlu duyguları sıklıkla deneyimlemeleri gerekir . ikinci olarak da bireylerin olumsuz duyguları çok az yaşamalarıdır . son olarak ise bireylerin yaşamlarından doyum almalarıdır . oysaki her bir mesleğin taşıdığı özellikler ile her bir mesleğe yönelik kariyer gelişim süreci birbirinden farklılık göstermektedir . . bankacılık ve finans bölümü öğrencilerinin öznel iyi oluşları kariyer uyumluluklarını anlamlı bir şekilde yordamakta mıdır doğrulayıcı faktör analizi sonuçları incelendiğinde iki boyutlu ölçeğin rmsea değerinin . serbestlik derecesinin ve kay kare değerinin ise . olduğu bulunmuştur . kay kare değerinin serbestlik derecesine bölümü sonucunda . değeri elde edilmiştir . ölçeğin kariyer keşfi alt boyutunun iç tutarlılık katsayısı . kariyer plan alt boyutunun iç tutarlılık katsayısı . ve ölçeğinin tamamının iç tutarlılık katsayısı ise . olarak bulunmuştur . bu çalışmada amaçlar için mücadele etme ve öznel iyi oluşun kariyer uyumluluğunu açıklama düzeyini saptamak için çoklu regresyon analizi kullanılmıştır . amaç için mücadeleye devam etmenin amaca bağlanmanın ve öznel iyi oluşunun kariyer keşfine ait toplam varsayın yaklaşık ini açıklamaktadır . regresyon katsayısının anlamlılığına ilişkin t testi sonuçları incelendiğinde amaç için mücadeleye devam etmenin amaca bağlanmanın ve öznel iyi oluşun kariyer plan üzerinde önemli bir yordayıcı olduğu bulunmuştur . çalışmanın ikinci sonucunda kariyer plan yapmayı amaç için mücadeleye devam etme amaca bağlanma ve öznel iyi oluş anlamlı ve pozitif bir şekilde açıklamaktadır . araştırma sonuçlarında amaca katılım ile kariyer plan arasında düşük düzeyde pozitif yönde bir ilişki bulunmuştur . creed ve ark yaptıkları araştırmada amaca yönelme ile kariyer keşif ve kariyer planları arasındaki ilişkiler değerlendirilmiştir . bu literatürdeki bulgular bu çalışma bulgularına benzerlik göstermektedir . bu kaynaklar olumlu duygusal eğilim yetenek inancı sosyal kaynak inancı ve amaç kararlılığıdır . ayrıca niles ın kariyer akışı umut odaklı kariyer gelişim modelinde kariyer akışı bireylerin kariyerlerini etkili yönetebilmeleri için gerekli tutum ve davranışları olarak tanımlanmaktadır . bu tutum ve davranışlar umut kendini ortaya koyma benlik netliği vizyon oluşturma hedef belirleme ve planlama ve uygulama uyarlamadır ve bunlar kariyer akış yeterlilikleri olarak ele alınmaktadır . öte yandan bireyler kariyer akış güçlükleriyle baş edebilmesi için kariyer gelişimlerinde gerekli yetenekler ve gerçekçi tutuma sahip olmaları gerekmektedir . ancak bu çalışma bir tane kamu üniversitesindeki bankacılık ve finans bölümü öğrencileri üzerinde gerçekleştirilmiştir . başka kamu üniversitelerindeki bankacılık ve finans bölümü öğrencileri dahil edilmemiştir .
469
104
DİJİTAL OYUNLARDAN YARARLANMA ÖLÇEĞİ (DOYÖ): GEÇERLİK VE GÜVENİRLİK ÇALIŞMASI
bu çalışmanın amacı öğretmenlerin dijital oyunlardan yararlanmalarına ilişkin tutumlarının tespit edilebilmesi için bir ölçek geliştirmektir . alınan uzman görüşlerinde ve yapılan çeşitli analizlerden sonra maddelik bir tutum ölçeği geliştirilmiştir . madde ile yapılan afa sonucunda ölçeğin kmo değerinin nin üstünde olduğu ve ölçeğin özdeğeri den büyük toplam varyansın yaklaşık ini açıklayan faktörlü bir yapıya sahip olduğu tespit edilmiştir . doğrulayıcı faktör analizi ile model uyum indekslerine bakılmış . önemli uyum indekslerinden olan x df rmsea agfı nfı tlı değerlerinin kabul edilebilir değerler arasında olduğu tespit edilmiştir . ölçeğin güvenirlik düzeyini saptamak için iç tutarlığın bir ölçütü olan cronbach s alpha değerine bakılmıştır . sonuç olarak hem afa hem de dfa analizleri sonucunda ölçeğin öğretmenlerin dijital oyunlara yönelik tutumlarını ölçebilen geçerli ve güvenilir bir ölçme aracı olduğu tespit edilmiştir .
gelişen teknoloji ile birlikte dijital dünya hemen hemen her kesimden insanın ciddi zaman ayırdığı bir mecra haline gelmiştir . çeşitli gelişim aşamalarından geçerek günümüzde farklı bir boyut kazanan dijital oyunlar nitelikli görünüme sahip animasyonlarıyla etkileyici ses efektleriyle ve yeni nesil konsollarla oyunların oyun salonlarından evlere taşınmasına neden olmuştur . bu çalışmanın örneklemini farklı branşta görev yapan öğretmenler oluşturmaktadır . katılımcıların sini sosyal bilgiler öğretmenleri ünü sınıf öğretmenleri unu türkçe öğretmenleri ünü matematik öğretmenleri sini ingilizce öğretmenleri ünü okul öncesi öğretmenleri ünü bilişim teknolojileri ve yazılım öğretmenleri ünü fen bilimleri öğretmenleri sini de farklı branşlarda görev yapan öğretmenler oluşturmaktadır . madde uzman görüşleri doğrultusunda revize edilmiş madde ise tutum maddesi olmadığından dolayı ölçekten çıkarılmıştır . böylelikle maddeden oluşan ölçek uygulama için hazır hale getirilmiştir . ölçek ifadeleri kesinlikle katılmıyorum katılmıyorum orta düzeyde katılıyorum katılıyorum kesinlikle katılıyorum şeklinde ifade edilmiştir . obligue rotatiton ile yapılan döndürmede faktör yükü ın altında madde faktör yükü ın üstünde olmasına rağmen binişik madde toplamda madde ölçekten çıkarılmıştır . bir ölçek çalışmasında ölçeğin kaç faktörden oluşacağına karar vermek için iki ayrı temel ölçüt önerilmektedir . tablo b de maddeleri verilen ikinci faktör dijital oyunların olumsuz yönlerine yönelik tutumlar olarak isimlendirilirmiştir . ölçeği oluşturan maddelerin öğretmenlerin dijital oyunlara yönelik tutumlarını ölçtüğü söylenebilir . üzerinde olduğu ayrıca t değerlerinin anlamlı olduğu görülmektedir . doğrulayıcı faktör analizi ile model uyum indekslerine bakılır . χ df ve rmsea değerlerinin yüksek ve kabul edilebilir değerler arasında olması ölçek modelinin iyi uyum gösterdiğini ortaya koymaktadır . cronbach s alfa sorular arası korelasyona bağlı uyum modelidir . özellikle okul çağına gelmiş çocukların bir boş zaman aktivitesi haline gelmiş olan dijital tabanlı oyunları daha bilinçli kullanmaları konusunda yönlendirilmeleri pedagojik bir sorumluluktur . öğrencilerin hayatlarında derin izler bırakan bu meslek grubunun birçok konuda olduğu gibi dijital tabanlı eğlence araçlarını kullanma konusunda da sağlıklı bir tutum ve bilgi birikimine sahip olmaları yaşadığımız bu dijital dünyanın bir gerekliliğidir . taslak form alanında uzman dil uzmanına ve alan uzmanına gönderilmiştir . ön uygulama yapmak amacıyla maddeden oluşan ölçek formu yüz yüze görüşmeyle öğretmene uygulanmış . ölçek maddelerinin çalışmanın amacını yansıttığı düşünüldüğünden maddelik ölçek formu çeşitli yollarla farklı branşlarda görev yapan ve ölçeği gönüllü doldurmak isteyen öğretmene uygulanmıştır . geri dönüşler neticesinde öğretmenin ölçek sorularını eksik doldurduğu tespit edilmiş ve bu formlar analize dahil edilmemiştir . öğretmenlerin geri dönütleri doğrultusunda veriler spss . paket programı aracılığıyla sisteme yüklenmiş ölçeğin geçerliliğini sağlanmak için faktör analizi yapılmıştır . afa sürecinde açıklanan toplam varyans değerlerine bakılmış ve bu değerin toplam varyasının yaklaşık ini açıklayan faktörlü bir yapıya sahip olduğu tespit edilmiştir . ölçeğin ortalama ve standart sapma değerlerinin birbirine yakın olması da çapraz geçerleme çalışmasını ve bulgularını desteklemektedir . faktör derste dijital oyunlardan yararlanma ile ilgili tutumlar maddeden oluşan .
472
140
Pestisit klorprifosun neden olduğu testis doku hasarı üzerine kurkuminin antioksidan etkisinin ışık mikroskobik olarak incelenmesi
bu çalışmada zirai mücadelede yaygın olarak kullanılan bir organofosfat pestisit olan klorprifosun memeli testis dokusu üzerinde oluşturduğu hasar ve bu hasarın azaltılması amacıyla kullanılan antioksidan kurkuminin etkisi araştırılmıştır . bu amaçla adet günlük erkek rat gün boyunca madde uygulanan ve gün boyunca madde uygulanan grup olmak üzere öncelikle iki gruba ayrılmıştır . bu gruplar da kendi içerisinde bir kontrol grubu ile sırasıyla sadece cpf sadece kurkumin ve cpf kurkumin verilen muamele grubu olacak şekilde toplam dört grup oluşturulmuştur . . ve . günlerde gruplardaki şar hayvandan testis dokuları alınmıştır . hayvanlardan çıkarılan testis dokuları luk tamponlanmış nötral formalin içerisine alınmış histolojik takip işlemlerinden sonra ışık mikroskobunda değerlendirilmiştir . yapılan değerlendirmede cpf grupları kontrol grubuyla karşılaştırıldığında seminifer tübüllerde dejenerasyon spermatogenik hücrelerde azalma seminifer tübüller arasındaki bölgede bağ dokusunda ödem nekrozis gibi histopatolojik değişiklikler belirlenmiştir . cpf ve kurkuminin birlikte verildiği gruplarda cpf gruplarına göre daha az histopatolojik değişiklik gözlenmiştir . kontrol ile cpf ve cpf kur grupları arasında ve cpf ile cpf kur grupları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur . bulgular incelenen testis dokularında cpf nin hasar oluşturduğunu ve bu hasar üzerinde kurkuminin antioksidan etkisinin önemli düzeyde var olduğunu ortaya koymaktadır .
insanlar için ana besin kaynağı olan bitkiler üzerinde birçok hastalık ve zararlı etmenler etkili olmaktadır . artan dünya nüfusunun yiyecek talebinin karşılanması için tarımda birim alandan elde edilen verimin artırılması gerekmektedir . diğer organofosfatlarda olduğu gibi cpf hedef dokuda asetilkolin esteraz aktivitesini inhibe ederek etkili olmaktadır teratojenik mutajenik ve karsinojenik etkiler gösterdiği yapılan çalışmalarla gösterilmiştir boyama yapılmıştır . gün gruplarında hemen hemen kontrol gruplarına benzer görüntüler elde edilmiştir . kontrol grubu ile kurkumin grubu arasındaki fark istatistiksel olarak önemsiz bulunmuştur . cpf ve cpf kur gruplarında seminifer tübüllerde dejenerasyon spermatogenik hücrelerin sayılarında azalma bazı seminifer tübüllerin bazal bölgelerinde hücrelerin ayrıldığı ve intertübüler yüzeyde ödem meydana geldiği gözlenmiştir . gün grubunda bazı seminifer tübüllerin spermatogenik hücrelerin sayılarında azalma seminifer tübüllerde dejenerasyon bazı seminifer tübüllerin bazal bölgelerinde hücrelerin ayrıldığı ve intertübüler yüzeyde ödem gözlenmiştir . klorprifos çok yüksek riskli kategorisinde bulunan bir kimyasaldır . cpf nin erkek ve dişilerde ürogenital bozukluklarla bağlantılı olduğuna dair bilgiler bulunmaktadır . pestisit fungusit ve ilaçlar gibi birçok kimyasal bileşik düşük konsantrasyonlarda enzim aktivitelerini düşürerek veya artırarak metabolizmayı etkilemektedir . zenobiyotiklerin etkisi sonucu meydana gelen oksidatif stres antioksidan enzim sistemlerinde düzensizliğe sebep olmaktadır . reaksiyon zincirleri esnasında oksijenin i metabolik amaç doğrultusunda kullanılır . antioksidan savunma mekanizmaları ile reaktif oksijen türleri zararsız seviyede tutulmaktadır . cpf ye maruz kalma dozu arttıkça kontrole göre değişikliklerin daha fazla gözlendiği rapor edilmiştir . turmerik ve bileşenleri biyolojik ve tıbbi aktivite ve özelliklere sahiptir . reaktif oksijen türleri makromoleküller ile reaksiyona girerek hücre içerisinde oksidatif streste başlıca rol oynamaktadırlar . çalışma sonucunda elde ettiğimiz bulgular doğrultusunda klorprifosun testis dokusunda reaktif oksijen türlerinin salınımını indükleyerek oluşturduğu hasar neticesinde gözlenen histopatolojik değişiklikleri antioksidan özelliğe sahip olan kurkuminin radikal süpürücü etkisiyle azalttığı gözlenmiştir .
408
188
GUAVA (Psidium guajava L.) TOHUMLARININ ÇİMLENMESİ ÜZERİNE ARAŞTIRMALAR
guavada tohumdan çoğaltılan bitkiler diğer türlerde olduğu gibi yabancı tozlanmadan dolayı heterojenlik göstermektedir . bu nedenle tohumla çoğaltma ancak ıslah ve genetik çalışmalarında kullanılmaktadır . ticari bahçelerin tesisinde ise vejetatif çoğaltma yöntemleri tercih edilmektedir . ülkemizde guavada henüz kapama bahçeler yaygın olmamakla birlikte ticari çeşitle ilk bahçe kurulumu antalya nın gazipaşa ilçesinde ruby supreme çeşidi ile başlamıştır . mevcut bahçelerin önemli bir kısmı ise tohumdan çoğaltılmış fidanlarla tesis edilmiştir . bu nedenle ülkemizde bulunan mevcut guava ağaçları önemli varyasyon göstermektedir . bu varyasyonlardan yararlanmak ve ileride guavada yapılacak ıslah çalışmaları sonucunda tohumlarda çimlenme oranını artırmak ve fidanlarda homojen gelişim sağlamak amacı planlanan bu çalışmada tohumlara yapılan bazı ön işlemlerin çimlenme üzerine etkisi araştırılmıştır . araştırmada materyal olarak ruby supreme çeşidi kullanılmıştır . tohumlara sekiz farklı ön işlem uygulanmıştır . bu ön işlemler sırası ile kontrol mpa peg ppm ga₃ su saf sülfirik asit saf sülfürik asit mpa peg ppm ga₃ mpa peg saf sülfürik asit ppm ga₃ çözeltilerinde bekletme şekilde planlanmıştır . araştırmada uygulamaların çimlenme oranı süresi ve hızı ile klorofil indeksi değerleri üzerine etkileri belirlenmiştir . klorofil indeks değerleri dışında incelenen tüm kriterler üzerine uygulamaların etkisi istatistiksel olarak önemli bulunmuştur . çimlenme oranı uygulamalara göre değişmekle birlikte ile arasında saptanmıştır . çimlenme süresi . gün ile . gün arasında değişim göstermiştir . en yüksek çimlenme enerjisi uygulama ve uygulama de belirlenmiştir . tüm uygulamalar göz önüne alındığında incelenen kriterler açısından tohumların saf sülfürik asitte dakika bekletme uygulaması guava tohumlarının çimlenmesi açısından en başarılı uygulama olarak tavsiye edilmiştir .
guava myrtacae familyasına ait bir tür olup dünyada tropikal ve subtropikal iklim koşullarında yetiştirilen birçok ülkede yetiştirilmektedir . sahil kesiminde iklimin guava yetiştiriciliğine uygun olması ve bu türe karşı tüketici taleplerinin artması türün yetiştiriciliğine olan ilgiyi arttırmaya başlamıştır . guavada tohum çimlenmesi üzerine yapılan araştırma sayısı oldukça sınırlıdır . bu ön işlemler arasında suda bekletme yaralama ve kimyasal uygulanması gibi metotlar sayılabilir . polietilen glikol içeren osmopriming uygulamasının türlere göre değişmekle birlikte tohum çimlenme fide çıkışı ve özellikle de stres şartlarında çimlenmeyi teşvik ettiğini bildirmişlerdir . bu araştırma yılları arasında modern konstrüksiyonlu bir fide üretim tesisinde yürütülmüştür . bu uygulamalar sırasıyla kontrol mpa peg çözeltisinde gün ppm ga₃ çözeltisinde dakika suda dakika saf sülfürik asit çözeltisinde dakika saf sülfürik asit çözeltisinde dakika mpa peg çözeltisinde gün ppm ga₃ çözeltisinde dakika mpa peg çözeltisinde gün ve saf sülfürik asit çözeltisinde dakika ppm ga₃ çözeltisinde dakika olarak planlanmıştır . araştırma süresince sera ortamında ortalama sıcaklık ve oransal nem ise oranında tutulmuştur . çimlenme süresi ellis ve roberts çimlenme oranı güneş ve ark . . guava tohumlarının çimlendirilmesinde mutlaka ön uygulamalara ihtiyaç duyulduğunu belirtirlerken . mpa peg de saat bekletmenin saat bekletmeye göre çimlenme süresi ve hızı bakımından daha avantajlı olduğunu bildirmişlerdir . buna karşın bhanuprakaçimlenmesinde ga₃ kullanımının hcl kullanımına göre daha çok tavsiye edilebilir nitelikte olduğunu bildirmişlerdir . bu farklılığın uygulanan suyun sıcaklık derecesinden kaynaklandığı düşünülmektedir . guava tohumlarının çimlenme süresi üzerine uygulamaların etkisi şekil b de gösterilmiştir . bulgularımız sonucunda özellikle sülfürik asit uygulaması alves ve ark . çilek tohumlarının saf sülfürik asitte bekletilmesinin uç kesme ve sıcak su uygulamalarına göre çimlenme oranını arttırdığını ve çimlenme süresini kısalttığını bildirmişlerdir . bulgularımız rahman ve quadir ve pandey ve gorakh ile uyum içerisinde olup sülfürik asitte bekletme çimlenme süresi bakımından diğer uygulamalara göre daha iyi sonuç vermiştir . nitekim en yüksek çimlenme enerjisi ile sıcak su uygulamasında belirlenirken bunu . ile sülfürik asit uygulaması . ile ga₃ uygulaması ve . ile de ga₃ sülfürik asit uygulamaları izlemiştir . bu şekilde de görüldüğü gibi uygulamalar arasında yaprak klorofil indeks değerleri bakımından istatistiksel bir farklılık saptanmamıştır . guava tohumlarının çimlenmesi üzerine tohum ekiminden önce yapılan farklı uygulamaların etkilerinin araştırıldığı bu çalışmada çimlenme oranı çimlenme süresi ve enerjisinin uygulamalara göre farklılık gösterdiği belirlenmiştir . tüm uygulamaların kontrole göre incelenen kriterler üzerine pozitif yönde katkı sağladığı kaydedilmiştir .
501
285
Farklı ışık ve sıcaklık şartlarının sera biber yetiştiriciliğinde büyüme parametreleri üzerine kantitatif etkilerinin modellenmesi
bu çalışma farklı dönemlerde serada yetiştirilen biber bitkisinin vejetatif büyüme özellikleri üzerine farklı ışık ve sıcaklık şartlarının kantitatif etkilerinin belirlenmesi amacıyla yürütülmüştür . araştırma cam ve plastik serada dört farklı dikim döneminde gölgeli ve gölgesiz şartlarda gerçekleştirilmiştir . gölgeleme materyali olarak ışık geçirgenliği olan plastik ağ örtüden yararlanılmıştır . çalışmada çetinel biber çeşidi kullanılmıştır . ışık ve sıcaklığın biber bitkisinde vegetatif büyüme parametreleri olan bitki boyu bitki gövde çapı yaprak sayısı toplam bitki vejetatif kuru ağırlığı yaprak alanı oransal yaprak ağırlığı oransal gövde ağırlığı oransal kök ağırlığı oransal yaprak alanı net asimilasyon oranı ve nispi büyüme hızı üzerine olan etkileri ayrıntılı olarak incelenmiştir . incelenen tüm özelliklerden elde edilen verilerin çoklu regresyon analizleri sonucunda matematiksel modeller elde edilmiş ve oluşturulan modeller boyutlu grafiklere dönüştürülmüştür . çalışmada c sıcaklık ve μmol m s ışık şiddeti sınırlarında incelenen büyüme parametrelerindeki önemli değişimler grafiklerden faydalanılarak açıklanmıştır . çoklu regresyon analizi sonucunda gerçek ve tahmin edilen büyüme parametreleri arasında istatistiksel olarak önemli düzeyde bir ilişkinin olduğu bulunmuştur . büyüme parametreleri için üretilen denklemlerin regresyon katsayıları . ile . arasında değişim göstermiştir . biber bitkisinde bitki boyu ve yaprak alanı artan sıcaklık ve azalan ışıkla beraber eğrisel olarak artmıştır . artan sıcaklık ve artan ışık şartlarında bitki gövde çapı eğrisel olarak artış göstermiştir . nispi büyüme hızı için optimum sıcaklığın ışık şiddetine bağlı olarak c arasında olduğu saptanmıştır . bu araştırmadan elde edilen sonuçlar ile özellikle kontrollü seralarda biber üretim planlamasının oluşturulması yönünde ilk adım atılmıştır .
türkiye sahip olduğu uygun ekolojik faktörler nedeniyle gerek örtüaltında ve gerekse açıkta sebze yetiştiriciliği açısından önemli bir potansiyele sahiptir . iklimsel faktörler örtüaltı yetiştiricilik sistemlerinde bitki türlerinin büyüme ve gelişmesi üzerine farklı etkide bulunmaktadır . son yıllarda ülkemizde iklim kontrollü modern sera işletmelerinin sayıları artmaya başlamıştır . sera çevre koşulları kolaylıkla düzenlenebilmektedir oranında oluşturulan yetiştirme ortamı kullanılmıştır . ölçüm günlerinde havanın tamamen güneşli olmasına dikkat edilmiştir . araştırma sonucunda elde edilen verilerin değerlendirilmesinde microsoft excel . ve slide write . paket programları kullanılmıştır . düşük ışık şartlarında azalan sıcaklıkla beraber bitki boyunda da belirgin düzeyde azalma meydana gelmiş ve bu azalış yüksek ışık şartlarındaki azalmadan daha belirgin olarak gerçekleşmiştir . en uzun bitki boyunun düşük ışık ve yüksek sıcaklık şartlarında en kısa bitki boyunun ise yüksek ışık ve düşük sıcaklık şartlarında olduğu belirlenmiştir . araştırma sonuçları belirtilen literatürleri destekler nitelikte olmuştur . bitki yaprak sayısı ile sıcaklık ve ışık şiddeti arasındaki ilişkinin derecesi regresyon analizi sonucunda önemli düzeyde bulunmuş ve model denklemi eşitlik de ve ışık ve sıcaklığın bitki gövde çapı üzerine etkisi şekil de verilmiştir . birçok araştırıcı farklı sebze türlerinde yaprak sayısını sıcaklıkla ilişkilendirmişler ve bitkilerde yaprak çıkışının sıcaklık tarafından kontrol edildiğini artan sıcaklık ile pozitif yönde bir ilişkinin olduğunu kaydetmişlerdir patlıcanda net asimilasyon oranının bitki gelişmesinin ilk devrelerinde zamana bağlı olarak arttığını bu artışın yüksek sıcaklıklara göre düşük sıcaklık uygulamalarında daha yavaş olduğunu belirtmiştir . bitkilerde büyüme ve gelişme işlemlerinin tamamı verim ile sonuçlanır . bir sonraki adım olarak da elde edilen kuru maddenin bitkilerdeki dağılımı üzerine çevre faktörlerinin etkilerini incelemişlerdir .
449
250
STEREOTAKTİK RADYOTERAPİNİN AKUSTİK NÖRİNOMA HASTALARI ÜZERİNE ETKİSİ
akustik nörinoma için tedavi seçenekleri mikrocerrahi stereotaktik radyoterapi ve her ikisinin birlikte kullanımıdır . bu çalışmamızda kliniğimizde akustik nörinoma nedenli stereotaktik radyoterapi uyguladığımız hastaların tedavi sonrası kitle boyutlarındaki işitme düzeylerindeki değişimler ve yaşam kalitesi değerlendirildi . eylül ile mayıs tarihleri arasında kliniğimizde üç santimetreden küçük akustik nörinoma saptanmış hasta retrospektif olarak değerlendirildi . hastalara stereotaktik radyoterapi ile gray doz uygulandı . magnetik rezonans ile tedavi öncesi ve sonrası boyutları ve odyogramda işitme düzeyleri ve konuşmayı ayırt etme skorları hesaplandı . tedavi sonrası sf yaşam kalitesi değerlendirme ölçeği ile yaşam kaliteleri değerlendirildi . stereotaktik radyoterapinin hem sadece internal akustik kanalda yerleşim gösteren hem de serebellopontin köşe ve internal akustik kanalda birlikte yerleşim gösteren akustik nörinoma hastalarında işitme kaybına ve konuşmayı ayırt etme eşiği skorlarında düşmeye sebep olduğu ancak istatiksel olarak anlamlı olmadığı görüldü . son kontrollerinde çekilen magnetik rezonansta sinin akustik nörinoma boyutları stabil seyrederken sinde boyutlarda progresyon ve inin boyutlarda regresyon izlendi . yaşam kalitesi değerlendirme ölçeği değerlendirme sonucunda en fazla canlılık skorlamasında düşme olduğu izlendi . stereotaktik radyoterapi santimetre altındaki akustik nörinoma tanısı almış hastalarda işitme fonksiyonu kitle boyutlarındaki değişim ve yaşam kalitesinde düşük morbitideyle birlikte kullanılabilmektedir .
akustik nörinoma çoğunlukla sekizinci kranial sinirin vestibüler dalından gelişen ve schwann hücrelerinde oluşan benign tümördür . beyinde tanı alan tümörler arasında yaklaşık oranında saptanmaktadır ve serebellopontin açıda en sık görülen tümördür buradaki lezyonların ını oluşturmaktadır . karakteristik olarak yavaş progresyon gösteren işitme kaybı ve denge kaybı ile birlikte veya denge kaybı olmadan saptanabilirler . tedavi seçenekleri mikrocerrahi stereotaktik radyoterapi ve her ikisinin birlikte kullanımıdır . sr santimetreden küçük akustik nörinomada ve eşlik eden komorbidite yaşından sonra progresyon gösteren semptomlar tek işiten kulakta tümör bilateral akustik nörinoma ameliyat sonrası nüks ve hastanın ameliyatı reddetmesi durumunda kullanılabilmektedir . bu çalışmamızda akustik nörinoma nedenli sr uyguladığımız hastalardaki tedavi sonrası kitle boyutlarındaki işitme düzeylerindeki değişimler ve yaşam kalitesi literatür eşliğinde değerlendirildi . kliniğimizde eylül ile mayıs tarihleri arasında akustik nörinoma tanısı alan hastadan onam alındıktan sonra işitme düzeyleri ve tümör boyutları retrospektif olarak değerlendirildi . cerrahi sonrası nüks ve nörofibromatozis tip nedenli sr uygulanan hastalar çalışma dışı bırakıldı . veriler student t test ile numerik ve kategorik analiz edildi . istatistik değerlerde p . anlamlı değer olarak kabul edildi . hastaların sr sonrası takip süreleri ortalama ay olarak saptandı . hastaların hepsinin kliniğimize başvuru şikayeti işitme kaybı olduğu görüldü . hastaların ünde tümör solda yerleşimli iken unda sağda yerleşimli olduğu görüldü . hastaların yerleşim yerlerine göre sr ile boyutlarındaki ortalama değişme şekil de gösterildi . akustik nörinoma boyutlarında progresyon gösteren hastada kitlenin sadece internal akustik kanalda yerleşim gösterdiği ancak regresyon izlenen hastanın ünde kitlenin sadece internal akustik kanalda yerleşim gösterdiği ve ünde de hem serebellopontin köşe ve internal akustik kanalda yerleşim gösterdiği saptandı . internal akustik kanal yerleşimli tümörü olan hastalarda serebellopontin köşe ve internal akustik kanalda birlikte yerleşim gösteren hastalara göre saf ses ortalaması daha düşük ve konuşmayı ayırt etme skorları daha yüksek olarak saptandı . sf yaşam kalitesi değerlendirme ölçeği değerlendirme sonucu hem internal akustik kanal yerleşimli tümörü olan hastalarda hem de serebellopontin köşe ve internal akustik kanalda birlikte yerleşim gösteren hastalarda canlılık skorunun en düşük olduğu izlendi . . ınc errahi uyguladığı cm den büyük akustik nörinomalarda başarı oranın cm arasında cm de oranında saptamışlardır . ın yaptıkları çalışmada mikrocerrahi ile sr arasında tümör kontrolü açısından istatiksel olarak anlamlılık saptamadıkları belirtmektedirler . sr ile kitle boyutlarındaki değişme istatiksel olarak anlamlı saptanmadı . ın akustik nörinoma hastası arasında cerrahi uygulananlarda sr uygulananlara göre işitme kaybı riskinin artmış olduğunu belirtmişlerdir . bizim çalışmamızdaki hastaların tedavi sonrası ortalama aylık takiplerinde hem sadece internal akustik kanalda yerleşim gösterenlerde hem de serebellopontin köşe ve internal akustik kanalda birlikte yerleşim gösterenlerde saf ses ortalamalarında minimal artış ve işitmeyi ayırt etme skorlarında minimal düşme izlendi . ın hasta ile yaptığı çalışmada cerrahi ve sr uygulanan hastalar karşılaştırıldığında her iki grupta da en düşük skora canlılık fonksiyonunda saptanmış . gruplar arasında fonksiyonlarda sf yaşam kalitesi değerlendirme ölçeği ile anlamlı fark saptamamışlardır .
491
185
TRANSGENİK ÇİFTLİK HAYVANLARINDAN İNSAN DOKU VE ORGAN ÜRETİMİ: XENOTRANSPLANTASYON
xenotransplantasyon türler arası organ transferi demektir . transgenik teknoloji yardımı ile yapılan xenotransplantasyon araştırmaları hayvanlara ait bazı organ ve dokuların insanlara transfer edilmesine çalışmaktadır . günümüzde klinik organ naklindeki en büyük sorun kadavradan elde edilen organ sayısının ihtiyacı karşılamaktan çok uzak olmasıdır . dahası yılda binlerce insanın organ nakli beklerken öldüğü göz önünde bulundurulacak olursa böyle bir alternatifin oldukça avantajlı görülmektedir . günümüzde xenotransplantasyon çalışmaları ile birlikte transgenik hayvanlardan elde edilen organların transferi sonrasında organ reddini engellemek için sayısız farklı immün baskılayıcı strateji üzerine de çalışılmaktadır . yapılan çalışmalar redde neden olan mekanizmayı aydınlatmak ve olayı durdurmanın bir yolunu bulmak üzerinedir . bu derlemede transgenik çiftlik hayvanlarından insan doku ve organ üretiminin yolları ve karşılaşılan deneysel ve etik sorunlar üzerine durulmuştur .
transgenik hayvan herhangi bir türe ait hayvanın mevcut genetik yapısına yabancı bir organizmaya ait gen veya dna parçasının aktarılması ile elde edilen hayvan olarak tanımlanmaktadır . bu teknoloji aynı zamanda tarım hayvan ve insan sağlığını içeren diğer alanlarda da yaygın olarak kullanılmaktadır . hayvanlardan insanlara geçebilecek enfeksiyonlar için en büyük endişe ise bilinmeyen bir hastalığın veya bilinen bir hastalığın yeni bir formunun gelişerek hızla yayılması ve bunun sonucunda tüm toplumun ve hatta sınırları aşarak tüm dünya nüfusunun sağlığını tehdit eder bir form almasıdır . çünkü yabancı olarak kabul ettiği organı reddeder ona hücum eder ve yok etmeye çalışır . bir grup araştırmacı immünolojik ifadelerden sorumlu enzimleri kodlayan galaktosiltransferaz geninden yoksun knockout pigs geliştirmiştir pronukleuslarına dna mikroenjeksiyonu tekniği ile yapılır ve transfer edilen gen embriyonun kromozomlarında herhangi bir yere rast gele yerleşir . bu rastgele gerçekleşen integrasyonun moleküler mekanizması henüz tam olarak bilinmemektedir . bu teknoloji sayesinde doğal yetiştirme yöntemlerinden farklı olarak pronükleer dna mikroenjeksiyon yöntemi ile türler arasında da gen transferi olayı gerçekleştirilebilmektedir . transgenik çalışmaların çoğu laboratuvar fareleri ile yapılmaktadır . uygun yöntemlerle kanser metabolik ya da dejeneratif hastalıkların hemen hemen tümü için transgenik fare modelleri geliştirilebilmektedir . bu alanda en fazla göze çarpan hayvan domuzdur . sonraki adımda ise kullanılacak hayvan organının mümkün olan en fazla ölçüde insana benzetilmesi yolunda yoğun çalışmalar başlatılmıştır . bu amaçla organ reddini engelleyebilmek için insana ait genlerin domuza aktarılmasıyla transgenik domuzlar üretilmesi organı yabancı olarak algılatan bazı domuz genlerinin inaktive edilmesi akut vasküler redde sebep olan tüm faktörlerin aydınlatılması yolunda çalışmalar başlatılmıştır . günümüzdeki çalışmalar bu işlemin mekanizmasını aydınlatmak ve olayı durdurmanın bir yolunu bulmak üzerinedir . günümüzde sayısız farklı immün baskılayıcı strateji üzerinde çalışılmaktadır . yabancı hücrenin yok edilmesine neden olan red olayını engellemek için iki çözüm önerilmiştir . birçok insan xenotransplantasyona doğal bir süreç olmadığı ve bir türden diğer türe genetik olarak değiştirilmiş organ ya da dokuların aktarılmasının tehlikeli olduğunu düşündüğü için karşı çıkmaktadır . böylece bu hayvanlardan elde edilen organlar insan organ ihtiyacının karşılanmasında rahatlıkla kullanılabilir . xenotransplantasyon çalışmalarında insanın kişiliğine saygı ve biyolojik güvenliğinin sağlanması temel amaç olarak sunulurken hayvan organ doku veya hücrelerinin kültürel ahlaki değerler açısından arzu edilip edilmeyeceği bir soru işareti olarak kalacaktır .
499
114
Türkiye’de mercimek piyasasının ekonomik analizi ve pazarlama marjları
bu çalışmada türkiye de yeşil ve kırmızı mercimeğin üretici tüketici fiyatları ve pazarlama yapısı incelenmiştir . yılları arasında üretim tüketim dış ticaret fiyat dalgalanmaları ve pazarlaması üzerinde durulmuştur . türkiye de ekim alanları ve üretim miktarında düşüş olmasına karşılık verimde artış olduğu tespit edilmiştir . ithalatta yıllara göre artış ihracatta ise azılış olmuştur . yeşil ve kırmızı mercimeğin cari ve reel fiyatlara göre pazarlama marjları hesaplanmış aracılar eline geçen oranın yükseldiği gözlemlenmiştir . cari fiyatlara göre üretici ve tüketici zincirleme indeksleri hesaplanarak yıllık enflasyon oranları ile karşılaştırılmıştır . mercimek üretici fiyatlarının çoğu yılda enflasyon oranının altında kaldığı tespit edilmiştir . kırmızı mercimek ile ilgili arz ve talep modelleri tahmin edilmiş ve istatistiki olarak yorumlanmıştır . sonuçta kırmızı mercimek üretim miktarı üzerine üretici reel fiyatlarının kırmızı mercimek tüketim miktarı üzerine ise tüketici reel fiyatlarının etkili olduğu belirlenmiştir . kırmızı mercimek arz ve talep fonksiyonlarına göre arz elastikiyeti . talep elastikiyeti . bulunmuştur .
baklagiller familyasına ait türler tüm dünya için çok önemli bitkisel protein kaynağıdırlar . kuru baklagillerden olan mercimek birçok yönden öneme sahip bir bitkidir . tahıllara göre daha yüksek protein miktarına sahiptir ve iyi bir protein kaynağıdır . mercimek kurak bölgelerde ekim nöbetine girerek hem üreticiye hem de ülke ekonomisine ek gelir sağlayan bir bakliyattır . dünyada mercimek üretimi toplam baklagiller üretiminin unu oluşturmaktadır . yılı itibariyle baklagiller yaklaşık milyon dekar alanda ekili olup milyon ton üretim gerçekleşmiştir . yılında toplam bin ton mercimek üretilmiş olup bunun bin tonu yeşil bin tonu ise kırmızı mercimekten oluşmaktadır . yılı itibariyle baklagiller yaklaşık milyon dekar alanda ekili olup milyon ton üretim gerçekleştirilmiştir . yine üretici ve tüketici cari ve reel fiyatlarına göre pazarlama marjları tespit edilmiştir . üretim ihracat ve ithalat verileri kullanılarak tüketim miktarları tespit edilmiştir . türkiye de toplam mercimek üretiminin ünü kırmızı mercimek oluşturduğu için sadece kırmızı mercimek arz ve talep modelleri tahmin edilmiştir . kırmızı mercimek kişi başına tüketiminde yıllara göre artış olmuş kişi başına ortalama tüketim . kg olarak hesaplanmıştır . kırmızı mercimek fiyatlarında en fazla artış yılında gerçekleşmiş ve bir önceki yıla göre oranında artış göstermiştir . cari fiyatlar dikkate alındığında yıllara göre aracıların eline geçen yüzde oranlar yeşil mercimekte çiftçi eline geçen oranlar ise arasında değişmektedir . mercimek reel fiyatlarını incelediğimizde yılında yeşil mercimeğin üretici fiyatı kg iken yılında enflasyondan arındırılmış fiyatı . kg dır . enflasyondan arındırılmış fiyatlar mukayese edildiğinde tüketicinin yıllık periyotta kırmızı mercimek fiyatları üzerinden satın alma gücü oranında azalmıştır . bu yıllardaki fiyatlar üreticinin aleyhine olmuştur . kırmızı mercimek arz fonksiyonunu ile ilgili olarak tahmin edilen modelde tespit edilen işaretlere göre kırmızı mercimek üretimi ile kırmızı mercimek üretici reel fiyatı arasında doğru bir ilişki yeşil mercimek üretici reel fiyatı arasında ise ters bir ilişkinin bulunduğu görülmektedir . yine bağımsız değişkenlerden kırmızı mercimek üretici reel fiyatı önem seviyesinde istatistiki olarak önemli diğer bağımsız değişkenlerin önemsiz olduğu tespit edilmiştir . yapılan f testine göre kırmızı mercimek talep fonksiyonu için tahmin edilen model önem seviyesinde istatistiki olarak anlamlı bulunmuştur . sonuç kırmızı mercimek arz ve talep fonksiyonlarına göre arz elastikiyeti . talep elastikiyeti . bulunmuştur . bu durumda üreticilerin fiyatlardaki değişimlere karşı duyarlılığı tüketicilere göre daha fazla olmaktadır . verim yükselmesine rağmen ekiliş alanlarında önemli düşüş yaşanmıştır . ithalata dayalı bir sisteme doğru gidilmekte aracıların etkisi artmakta çiftçi eline geçen oran azalmaktadır . ekiliş alanlarının artırılması için arz modelimizde önemli çıkan üretici fiyatları bazında çiftçinin desteklenmesi gerekmektedir .
413
139
E-Belge Sistemleri Üzerine DavranıĢsal Tutum ve Kullanım Niyetlerinin Ġncelenmesi: Karabük Ġli Muhasebe Meslek Mensupları Örneği
maliye bakanlığı yürürlüğe koymuş olduğu elektronik fatura elektronik defter elektronik arşiv elektronik beyanname ve elektronik tebligat sistemleri ile işletmelerin muhasebe süreçlerinin işlevselliğinin ve denetiminin daha iyi seviyelere ulaşmasını amaçlamaktadır . bu nedenle ilgili sistemlerin daha geniş kapsamda kullanımının sağlanması için gerekli yasal düzenlemeler yapılmıştır . ancak bu sistemlerin istenen amaca ulaşabilmesi için maliye bakanlığı tarafından sunulan hizmet ve yasal düzenlemelerin yanında muhasebe meslek mensupları tarafından üst seviyede benimsenmesi ve üst seviyede kullanılması gerekmektedir . bu çalışma ilgili elektronik belge sistemlerinin muhasebe meslek mensupları tarafından ne derecede kabullenildiğini ortaya koymayı amaçlamaktadır . elde edilen verilerin analizi sonucunda e belge sistemlerinin kabullenme durumunun kararsızım ile katılıyorum arasında olduğu tespit edilmiştir .
günümüzde kullanılan e işletme kavramının temeli yılında iki bilgisayar arasında ağ bağlantısının kurulması ile atılmıştır . ların ortalarına doğru internet kullanımının ve kullanıcı sayısının ciddi oranda artması sayesinde işletmeler birçok ticari faaliyetlerini de bilgi ve iletişim teknolojilerini kullanarak çok daha hızlı ve güvenli bir şekilde yapabileceklerini keşfetmişlerdir . e belge yönetim sistemlerinin kullanıcılara sağladığı diğer avantajlar şu şekilde ifade edilebilir . bu sebeple bir alışveriş sonucu fatura düzenlemesi zorunlu olan satıcılar genel standartlar çerçevesinde basılı fatura düzenleyebilme hakkında sahiptir . bu tebliğde belirtilen usul ve esaslar ile uygulanması gereken biçim ve standartlara uygun olarak düzenlenmeyen düzenlense dahi e fatura uygulaması aracılığı ile gönderilmeyen veya alınmayan e faturaların geçerlilikleri bulunmamaktadır . basılı arşivler gibi e arşiv yönetimi de genel arşivler içerisindeki kavramsal boşlukları önlemek için önemlidir . e arşiv sistemlerinin gerektiğinde kolaylıkla erişebilir bir şekilde oluşturulması ve muhafaza edilmesi gerekmektedir . e tebligat vergi borcu bulunan mükellefelere yönelik olarak etkin bir şekilde kullanılması planlanan bir uygulamadır . araştırma evrenini muhasebe meslek mensupları ana kütlesini ise karabük ilindeki serbest muhasebeci mali müşavirler oluşturmaktadır . bu gelişmeler sayesinde özellikle muhasebe birimlerindeki işlerin çok daha kolay ve hızlı gerçekleştirilmesi sağlanmıştır . ancak bu gelişmeler dahi işletmeleri kağıt belge kullanımından kurtaramamıştır . venkatesh vd . yaptıkları bir çalışma ile teknolojinin kullanıcılar tarafından kabullenmesine yönelik daha önceleri oluşturulmuş adet modelin avantajlı yanlarından faydalanarak ortaya birleşik yeni bir model çıkartmışlardır . çaba beklentisi teknolojik gelişmeyi kullanmanın iş süreçlerini daha da kolaylaştıracağına dair inanç derecesi olarak belirtilmektedir tarafından e beyanname üzerine yapılan bir çalışma ile btkkt modeline ekledikleri güven beklentileri ve risk algısı başlıkları da bu çalışmada güven beklentileri başlığı altında birleştirilerek davranışsal tutum ve kullanım niyetini ne derecede etkiledikleri belirlenmeye çalışılmıştır . araştırmada elde edilen verilerin analizi sonucunda ulaşılan sonuçlara göre e fatura ve e defter sistemlerinin kullanım oranının seviyesinin üzerine çıktığı görülmüştür . bunun yanında kolaylaştırma koşullarının ve davranışsal tutumlarının kullanma niyetleri ile anlamlı pozitif bir ilişkiye sahip oldukları ve bu değişkenlerin e belge sistemlerine yönelik kullanma niyetlerine ait varyans üzerinde açıklayıcılık özelliği olduğu tespit edilmiştir . bu araştırma karabük ili ndeki muhasebe meslek mensuplarının e belge sistemlerini benimseme durumlarını ölçmek için yapılmıştır .
500
103
Karaman Şartlarında Yazlık Ekilen Bazı Yulaf Genotiplerinin (Avena sativa L.) Verim ve Bazı Verim Unsurları Yönünden Değerlendirilmesi
bu araştırma karaman ekolojik şartlarında yazlık ekime uygun yulaf çeşitlerinin belirlenmesi amacıyla yetiştirme sezonunda yürütülmüştür . çalışma tesadüf bloklar deneme deseninde dört tekerrürlü olarak kurulmuştur . araştırmada adet yulaf çeşidi ve adet yerel genotip materyal olarak kullanılmıştır . çalışmada metrekarede salkım sayısı bitki boyu salkım boyu kavuz oranı bin tane ağırlığı ve tane verimi gibi özellikler incelenmiştir . genotiplerin tane verimi . . kg da bitki boyu . . cm m de salkım sayısı . . adet salkım boyu . . cm bin tane ağırlığı . . g ve kavuz oranı . . aralıklarında değişmiştir . tane verimi sonuçlarına göre yeşilköy seydişehir ve faikbey çeşitleri karaman da yazlık ekim için en uygun bulunmuştur . kahraman çeşidinden ise en düşük kavuz oranı elde edilmiştir .
selçuklu ve osmanlılar yulaf yetiştiriciliğine büyük önem vermişlerdir . genel olarak değerlendirdiğimizde karaman ilinin . ha ekim alanı . ton üretimi ve kg da verim ile ülkemiz yulaf ekiliş ve üretiminde oldukça düşük bir paya sahip olduğu görülmektedir . yazlık ekime bağlı olarak verimin düşük olması nedeniyle bölgede yulaf ekim ve üretimi sınırlı kalmaktadır . hayvancılığın giderek arttığı karaman ilinde önemli bir yem kaynağı ve münavebe bitkisi olan yulaf ekiminin artması beklenmektedir . çalışma üretim yılında karaman ili kazımkarabekir ilçesi bozyer mevkiindeki çiftçi tarlasında yürütülmüştür . bölgenin uzun yıllar yağış ortalaması . mm iken denemenin yürütüldüğü yılında . mm yağış düşmüştür . araştırmada adet yulaf çeşidi ile adet yerel genotip kullanılmıştır . her bir parsel cm sıra arası m uzunluğunda sıra olacak şekilde . . tarihinde elle ekim yapılmış . fosforun tamamı ve azotun . kg da ı ekimde azotun kalan . kg da ı da kardeşlenme döneminde uygulanmıştırhasat işlemi genotiplere göre salkımların tam olgunluğa ulaştığı dönemlerde her parselde m² lik alan elle biçilerek yapılmış ve daha sonra makine ile harmanlanmıştır . araştırmada genotiplere ait metrekarede salkım sayısı bitki boyu salkım boyu kavuz oranı bin tane ağırlığı ve tane verimi ile ilgili ölçüm ve analizler yapılmıştır . denemeye alınan yulaf genotiplerinin metrekarede salkım sayısına ait değerler ve önemlilik grupları çizelge de verilmiştir . bu çalışmada da salkım sayısının fazlalığının tane verimine önemli bir etkisinin olmadığı anlaşılmıştır . denemeye alınan yulaf genotiplerinin bitki boyuna ait değerler ve önemlilik grupları çizelge de verilmiştir . bölgede yürütülen çalışmalarda yulaf çeşitlerinde bitki boyunun cm ile cm arasında değiştiği ve bitki boyu ile salkım boyu arasındaki pozitif ve negatif ilişkinin çeşitlere göre değiştiği belirtilirken farklı bir araştırmada ise bitki boyu ile tane verimi arasında negatif ilişki olduğu tespit edilmiştir . yüksek bin tane ağırlığı tanenin iyi gelişmiş olduğunu gösterir . çıplak yulaflarda ise başakçıkta gelişen tane sayısı daha fazladır . araştırmada yeşilköy çeşidi kg da tane verimi ile ilk grupta yer alırken yerli hattı . kg da ve yerli hattı . kg da son grupta yer almıştır . yulaf tane veriminde genotipik farklılıkların önemli olduğunu belirtmiştir . bizim yaptığımız yazlık ekimlerde de yeşilköy çeşidi verim bakımından ilk sıralarda yer almıştır . bir yıllık araştırma sonuçlarına göre tane verimi bakımından yeşilköy checota seydişehir ve faikbey yulaf çeşitleri bölge için yazlık ekim şarlarında ön plana çıkmış olup bölgede yazlık ekim yapmak durumunda kalan çiftçinin halen ekmekte oldukları yerel popülasyonlar yerine bu çeşitlerin tercih edilmesi önerilmektedir .
494
134
İNFAZ KORUMA MEMURLARININ SPORDA YABANCILAŞMA DÜZEYLERİNİN İNCELENMESİ
çalışmamızın amacını elazığ ceza infaz kurumunda görev yapan infaz koruma memurlarının sporda yabancılaşma düzeylerinin incelenmesi oluşturmuştur . araştırmanın örneklemini ise yılında elazığ ceza infaz kurumunda görev yapan infaz koruma memuru oluşturmaktadır . araştırmaya katılan katılımcıların kişisel bilgilerini tespit etmek amacıyla kişisel bilgi formu ve deryahanoğlu tarafından türkçeye uyarlanan sporda yabancılaşma ölçeği kullanılmıştır . çoklu gruplar değişkenlerinde tek yönlü varyans analizi iki bağımsız grup arasındaki farkın anlamlılığı için independent simples t testinden faydalanılmıştır . anlamlı farklılığın tespit edildiği analizlerde ise hangi gruplar arasında olduğunu belirlemek amacıyla tukey testi kullanılmıştır . çalışmada hata düzeyi p olarak alınmıştır . çalışma bulguları doğrultusunda elazığ ceza infaz kurumunda görev yapan infaz koruma memurlarının sporda yabancılaşma puanlarının kültür alt boyutunda . sporda yabancılaşma alt boyutunda sporda kuralsızlık alt boyutunda ve kendine yabancılaşma alt boyutunda ortalama ile sporda yabancılaşma düzeylerinin ortalamanın altında düşük olduğu gözlenmiştir . sonuç olarak ceza infaz koruma memurlarının sporda yabancılaşma düzeylerinin düşük olduğu saptanmıştır .
spor bugün ki halini alabilmesi için yoğun aşamalardan geçmiştir . insanın varoluşundan bu yana spor hayatımızın hemen hemen her noktasında yanımızda olmuştur . elbette ki ilk insanların zihinde kalmak ya da müsabaka anlamında bir spor yapma gayesi içerisinde değillerdi . yıllar sonra spor birçok tanım kazanmış ve insanoğlunun ortak noktaları konumunu kazanmıştır . sanayi devrimi sonucunda günümüz hayat şartları ortaya çıkmıştır . bu nedenden dolayı çalışmamızda elazığ ceza infaz kurumunda görev yapan infaz koruma memurlarının sporda yabancılaşma düzeylerinin incelenmesi amaçlanmıştır . araştırmanın evrenini yılında elazığ ceza infaz kurumunda görev yapan infaz koruma memurları oluşturmaktadır . araştırmaya katılan katılımcıların kişisel bilgilerini tespit etmek amacıyla kişisel bilgi formu ve sporda yabancılaşma düzeylerinin belirlenmesi için deryahanoğlu tarafından türkçeye uyarlanan sporda yabancılaşma ölçeği kullanılmıştır . verilerin normal dağılıp dağılmadığını tespit etmek için çarpıklık ve basıklık testleri ile kontrol edilmiştir . tabachnick e göre verilerin parametrik olabilmesi için çarpıklık ve basıklık değerlerinin ile arasında olması gerektiğini belirtmiştir . çalışmamızda çarpıklık ve basıklık olarak belirlenmiştir bu testler ve kontroller sonucunda araştırmanın verilerinin parametrik olduğu saptanmıştır . bundan dolayı independent simples t testi ve tek yönlü varyans testinden yararlanılmıştır . katılımcıların medeni durumlarına bakıldığında sinin evli ve ünün bekar olduğu görülmektedir . katılımcıların meslek yılı değişkenine göre dağılımlarına bakıldığında katılımcıların sırasıyla unun yıl sinin yıl ve üzeri inin yıl ve inin yıldır infaz koruma memurluğu yaptığı saptanmıştır . tablo incelendiğinde katılımcıların sporda yabancılaşma alt boyutları düzeyleri ile çalışma yılı değişkeni arasında sporda kuralsızlık alt boyutunda yıl meslek yılına sahip olan katılımcılar ile yıl ve yıl üzeri meslek yılına sahip katılımcılar arasında ki farkın istatistiki açıdan anlamlı olduğu saptanmıştır . diğer alt boyutlarda ki farkın istatistiki açıdan anlamlı olmadığı saptanmıştır . tablo incelendiğinde katılımcıların sporda yabancılaşma alt boyutları düzeyleri ile spor yapma durumu değişkeni arasında tüm alt boyutlarında spor yapan katılımcılar ile spor yapmayan katılımcılar arasında ki farkın istatistiki açıdan anlamlı olduğu tespit edilmiştir . çalışmamız bulguları doğrultusunda tüm alt boyutlarda yaş küçüldükçe sporda yabancılaşma düzeylerinin yükseldiği görülmektedir . çalışmamız ile benzerlik gösteren bir çalışmada gökdağ okul yöneticilerinin spora yönelik tutumları ile yaş değişkeni arasında farkın istatistiksel açıdan anlamlı bulmuşlardır . yaş ilerledikçe sağlık problemlerinin başlaması bireyleri spora yönlendireceği ve insanların spora daha önem vermeleri farkın çıkmasında sebep olduğunu söyleyebiliriz . araştırmaya katılan deneklerin sporda yabancılaşma alt boyutları düzeyleri ile medeni durum değişkeni arasında tüm alt boyutlarında evli olan denekler ile bekar olan denekler arasında ki farkın istatistiki açıdan anlamlı olduğu saptanmıştır . sporda yabancılaşma puanları incelendiğinde tüm alt boyutlarda evli deneklerin bekar deneklere oranla sporda yabancılaşma düzeylerinin daha düşük olduğu görülmektedir . inceleme sonucunda spor yapan öğrencilerin spor yapmayan öğrencilere göre tutum puanlarının yüksek olduğunu saptamışlardır . elazığ ceza infaz kurumunda görev yapan infaz koruma memurlarının yaş medeni durum çalışma yılı ve spor yapma durumu değişkenine bağlı olarak infaz koruma memurlarının sporda yabancılaşma düzeylerine bakıldığında istatistiki açıdan anlamlı farklılığın olduğu saptanmıştır . devlet bünyesinde çalışan memurların spor ve sporun faydalarının bilincinde olması sağlıklarını doğrudan etkileyecektir .
497
161
Ulusal Dinamik Rüzgâr Erozyonu Modeli ve İzleme Sistemi Pürüzlülük Parametresinin Belirlenmesi
ulusal boyutta rüzgar erozyonunun tahmin edilebilmesi ve izlenmesi amacıyla dinamik ve güncellenebilir veri tabanlarına sahip yenilenmiş rüzgar erozyonu eşitliği modelini esas alan ulusal dinamik rüzgar erozyonu modeli ve izleme sistemi geliştirilmiştir . iklim toprak topoğrafya bitki örtüsü ve yönetim parametrelerinden oluşan yree modeline ait topoğrafya ana faktörü içerisinde değerlendirilen pürüzlülük parametresinin belirlenmesine yönelik bilgiler bu yayında verilmektedir . pürüzlülük parametresi rüzgar erozyonu içinde rüzgar hızını azaltma ve hız profilini değiştirme konusunda büyük öneme sahiptir . ulusal ölçekte rüzgar erozyonunun değerlendirilmesinde kullanılan pürüzlülük parametresi çevresel bilgilerin koordinasyonu arazi örtüsü arazi kullanımı veri tabanı kullanılarak hesaplanmıştır . corıne veri tabanında bulunan sınıfa ek olarak ülkesel sınıf pürüzlülük sınıfı ile ilişkilendirilerek gerekli hesaplamalar yapılmıştır . tüm ülke yüzeyi geliştirilen model ile ha büyüklüğünde altıgenlere bölünmüş ve her bir altıgen içerisinde bulunan pürüzlülük sınıflarının alansal ortalamaları hesaplanarak her bir altıgen için bir pürüzlülük katsayısı hesaplanmıştır . elde edilen bulgulara göre ortalama pürüzlülük parametresinin topoğrafyaya bağlı olarak karadeniz akdeniz ve ege gibi bölgelerde sırasıyla . . ve . olduğu eğimin nispeten daha az olduğu güney doğu ve iç anadolu gibi bölgelerde ise . olduğu belirlenmiştir .
doğal kaynakların sürdürülebilirliği ve yönetimi denildiğinde akla ilk gelen konulardan biri toprak erozyonu ve bunun çevreye olan etkileridir . toprak erozyonu da bu etkileşimin bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır . çeşitli kaynaklara göre ülkemizin ında kurak ve yarı kurak iklim koşulları hakimdir . bütün bunlar göz önüne alındığında ülkemiz topraklarının erozyona duyarlılığının fazla olduğu ve yeterli koruma önlemi alınmazsa geri dönüşü olmayan evrelere girilebileceği söylenebilir . çemgm tarafından yapılan değerlendirmelere göre ülkemizde çok şiddetli rüzgar erozyonuna sahip toplam . . ha alanın varlığı tespit edilmiştir dikkate alınarak güncellenebilir ve dinamik veritabanlarından oluşan udremıs sistemi yılında çem tarafından geliştirilmeye başlanmıştır . yree modeli parametreleri ülkesel ölçekte ülkesel veri tabanları kullanılarak oluşturulmuştur . yapılan değerlendirmeye göre türkiye de yaklaşık olarak milyon ha alan ve altındaki eğime sahip alanlar olarak ortaya konulmuştur . böylece ülkesel ölçekte pürüzlülüğün yayılışı da değerlendirilmek istenmiştir . böylece yree modeli için gerekli olan pürüzlülük değerleri udremis veri tabanına işlenmiştir . pürüzlülük katsayısı belirlenirken şekil de gösterildiği gibi her bir ha lık altıgen alanı içinde bulunan farklı arazi kullanım alanları büyüklüklerine göre eşitlik yardımıyla ağırlıklı olarak hesaplanmış ve tüm altıgenlere ait tek bir pürüzlülük katsayı değeri elde edilmiştir . ülkesel ölçekte yree modeli temelli udremıs sistemi için pürüzlülük parametresi corıne arazi örtüsü arazi kullanımı verileri kullanılarak hesaplanmıştır . ülkesel ölçekte pürüzlülük parametresinin hesaplanmasında corıne veri tabanı büyük oranda kolaylık sağlamıştır . pürüzlülük parametresinde en büyük etken arazilerin yüzey kapalılığıdır . corıne arazi örtüsü arazi kullanımı haritaları üretilmesinde pürüzlülük ile ilgili bir standart gözetilmemesine rağmen arazi örtüsü doğrudan kapalılık ve dolaylı olarak pürüzlülükle ilgilidir . haritada da görüldüğü üzere kapalılığın yüksek olduğu alanlarda pürüzlülük değeri de yüksektir . kapalılığın fazla aynı zamanda pürüzlülüğünde yüksek olduğu alanlarda rüzgar erozyonuna duyarlılık düşük olacaktır . doğu anadolu bölgesinin alansal olarak çok büyük bir kısmı dağlık ve eğimli alanlardan oluşmaktadır . buradan da görülebileceği üzere söz konusu havzaların güney doğu anadolu doğu anadolu ve iç anadolu gibi ortalama pürüzlülük değerlerinin düşük bölgeler olduğu belirlenmiştir . buda bu alanlarda rüzgar erozyonunun yüksek olması önemli nedenlerindendir . ancak iç anadolu ve güneydoğu anadolu bölgeleri için eğim değerlerinin ortalamasının da düşük olmasından dolayı bu pürüzlülük değerleri ciddi oranda tehlike oluşturmaktadır . topoğrafya ana parametresi altında değerlendirilen pürüzlülük faktörü de yree modelini esas alan udremis yazılımına dinamik güncellenebilir şekilde kurgulandığından dolayı kolaylıkla bütünlenmiş hale getirilmiştir . önümüzdeki süreçte ise corıne projesi tamamlandığında güncel corıne pürüzlülük parametresi üretilerek udremıs yazılımına bütünleşik bir hale getirilecektir .
421
185
Küreselleştirme Isıl işlemleri Uygulanmış Orta Karbonlu Çeliğin Mikroyapı ve Sertlik Değerlerinin İncelenmesi
bu çalısmada orta karbonlu çelige farklı küresellestirme ısıl islem çevrimleri uygulanarak elde edilen mikroyapı farklılıkları ve sertlik degerleri arastırılmıstır . bu amaçla bir grup aısı malzemeye ac sıcaklıgının altında kika tavlanarak klasik yöntemle sementit fazları küresellestirilmistir . diger grup malzemeye c de dakika östenitleme isleminin ardından su verme islemi uygulanmıs ve daha sonra ayrı ayrı ve c de ve dakika süre ile ferrit matriste sementitler küresellestirilmistir . yapılan çalısma sonuçlarına baglı olarak su verme sonrası miroyapıda küresel sementit olusumu klasik küresellestirme islemine göre daha kısa sürede gerçeklestirilmistir . ancak c de ısıl islem uygulanan numunelerde küresel sementitlere rastlanılmamıstır . ısıl islem süresi ve sıcaklık degerlerinin artmasına baglı olarak mikroyapıda olusan sementitlerin ebatlarında artıs gözlemlenmistir . bunun aksine sertlik degerlerinde ise bir düsüs görülmüstür .
çeligin mikroyapısında bulunan fazlar malzemenin islenebilirlik özellikleri üzerinde önemli etkiye sahiptir . orta ve yüksek karbonlu çeliklerin islenebilirligi ve sekillendirilebilirlikleri içerdikleri lamelli sementit fazlarından dolayı oldukça zor ve maliyeti artırmaktadır . diger taraftan sementit fazlarının küresellestirilmesi östenitten su vermeyle üretilen martensit fazının yüksek sıcaklıkta asırı temperlenmesiyle de saglanabilir . bu islem sonucunda çeligin çekme dayanımı biraz düser sünekligi artar ve en önemlisi çeligin toklugu ve islenebilirligi önemli ölçüde artırılabilir . temperlenmis çelikler imalat sektöründe çesitli otomobil parçaları olan disliler akslar ve direksiyon kolları üretimden yaygın olarak kullanılmaktadır . bu çalısmada aısı çeliginin klasik küresellestirme ısıl islemi ile su verilme sonrası farklı sıcaklık ve sürelerde asırı temperlenerek küresellestirilmis parçaların mikroyapılarında olusan sementit olusumunu hızandırmak ve mikroyapı görüntüleri ve sertlik degerleri farklılıklarını belirlenmeye çalışlmıstır . bu malzemenin sem mikroyapısına göre primer ferritik matriste ortalama μm koloni boyutuna sahip ince lamelli perlitik yapıdan olusmaktadır . bu malzemeden islenebilirlik deneylerinde kullanılabilecek ø x mm boyutlarında numuneler hazırlanmıstır . bu numunelerin bir kısmına önce c de dakika östenitlenmis ardından martensit fazı üretmek için su verilmis ve daha sonra sırasıyla ayrı ayrı ve c de ve dakika izotermal tavlama yapılarak ferritik matriste farklı ebat ve morfolojilere sahip küresel sementitler üretilmistir . mikroyapı incelemeleri için numuneler standart metalografik yöntemlerle metalografik incelemeye hazır hale getirilmistir . bu sıcaklık ve sürede bu numunede küresellesme etkisinin yetersiz oldugu anlasılmaktadır . sekil deki is parçalarının mikroyapısında küresellesmenin meydana gelmedigi ve bunun sebebinin ısıl islem sürenin yetersiz olması ve mikroyapının küresellesmesi için yeterli enerjinin elde edilememesinin bir sonucudur . t numunesinin mikroyapısında martenzit çıta sınırları boyunca uzanan çok küçük boyutlarda çubuksu sementitlerin küresellesmeye basladıgı ancak küresellesmenin tamamlanmadıgı görülmektedir . bu nedenle t numunesinde olusan küresel sementit fazlarının morfolojisi önceki martenzitin çıta sınırlarına benzer ve ignemsi seklindedir . sekil de c de saat izotermal tavlama ile küresellestirme ısıl islemi uygulanmıs k numunesinin mikroyapısı incelendiginde küresellesmis sementit parçacıklarının önceki perlit kolonileri içinde sekonder ferritik alanlarla beraber dagılmıs oldugu primer ferritik alanlarında ise küresel sementitlerin bulunmadıgı görülmektedir . ayrıca bazı bölgelerde de perlitik kolonilerin içinde sementit fazlarının küresellesmedigi tespit edilmistir . aısı malzemesinin farklı ısıl çevrimlerle küresellestirme islemleri sonucunda elde edilen küresel sementitlerin ortalama ebatları karsılastırıldıgında ortalama sementit parçacık boyutu t serisi numunelerde nm ve t serisi numunelerde nm civarında iken k numunesinde ise . μm aralıgında gerçeklesmistir . bunun sebebi malzeme mikroyapısının martenzit yapıda olmasıdır . küresellestirme sıcaklıgı ve süresi artmasına paralel olarak numunelerin sertlik degerleride düsmektedir . küresellestirme sürecinde bu düsük termodinamik kararlı evre kabalasırken martenzitin ferrite dönüsmesiyle de sertligin düsmesidir . tablo deki sertlik degerleri incelendiginde en düsük sertlik degerinin k numunesinde elde edi mistir . bu çalısmada aısı çeligine uygulanan faklı ısıl çevrimle küresellestirme ısıl islemleri sonucunda elde edilen mikroyapı degisimleri ve sertlik degerleri farklılıkları karsılastırılmıs ve sonuçlar asagıdaki gibi özetlenmistir . su verme sonrası küresellestirme ile elde edilen ferritik matriste küresel sementitlerin olusumu klasik küresellestirme islemlerine göre daha kısa zamanda gerçeklesmis ve artan küresellestirme sıcaklık ve zamanına baglı olarak sementit parçacıklarını ebatları da artmıstır . c de küresellestirme sıcaklıgında t ve t numunelerinde yapılan ısıl islemin mikroyapıyı küresellestirmek için yeterli olmadıgı gözlemlenmistir . mikroyapı içinde sementitlerin dagılımı t serisi numunelerde k numunesine göre daha homojen dagıldı görülmüstür .
512
123
TÜRKİYE’DE ORMAN YOLLARI PLANLAMA VE YAPIM ÇALIŞMALARININ EKONOMİK VE YÖNETSEL DURUMU ÜZERİNE GÖRÜŞLER
bu çalışmanın amacı orman genel müdürlüğü nin orman yolları planlama ve yapım çalışmalarının ekonomik ve yönetsel durumunu incelemektir . bu kapsamda ısparta orman bölge müdürlüğündeki orman mühendisleri memurlar işçiler orman mühendisliği bölümü stajyer öğrencileri ve diğer meslek gruplarından oluşan beş farklı ilgi grubunun bakış açıları ortaya konulmuştur . çalışmada veri toplama yöntemi olarak anket tekniğinden yararlanılmıştır . anket kişiye uygulanmıştır . anket sorularında li likert ölçeği kullanılmıştır . elde edilen verilerin değerlendirilmesi için spss istatistik paket programından yararlanılmış ve istatistiksel analizlerde anlamlılık düzeyi ölçüt alınmıştır . verilerin normal dağılıma sahip olmaması sebebiyle parametrik olmayan testlerden kruskal wallis testi ile veriler değerlendirilmiştir . araştırmada önemli bulgular olarak ogm nin kurum dışından ihale yoluyla yaptırdığı orman yolları maliyetleri fazladır . önermesine katılımcılar en çok oranla fikrim yok cevabını vermişlerdir . ayrıca ogm nin kurum içinde kendi imkanları ile yaptığı orman yollarının maliyeti fazladır . önermesine katılımcılar yine en çok oranla fikrim yok cevabını vermişlerdir . yol yapımı ile ilgili olarak hazırlanan ihale dosyalarında kazı ve dolgu miktarlarının proje hazırlanmadan sadece arazi keşfi ile düzenlenen tablolara göre birim fiyat ile ihale edilmesi yüklenici firmanın az kazanç ya da fazla kazanç elde ettiği tespit edilememektedir .
yüzölçümü ha olan ülkemizin yılı itibariyle toplam orman alanı ha olarak belirlenmiştir . orman alanları içerisinde normal verimli ormanlar ha ile ormanlık alanın . ini oluşturmaktadır . orman yolları birleşerek orman yol ağlarının ve yol sisteminin oluşmasını sağlarlar . bir orman topluluğundan elde edilecek her çeşit ürünü amaca uygun bir şekilde ve sürekli taşımaya her çeşit ormancılık hizmetlerini yapmaya ormanların çok yönlü fonksiyonel faydalarının gerçekleştirilmesine elverişli dere yolları yamaç yolları ve bağlantı yolları gibi birbirine bağlı birçok ana ve tali yolların tümüne birden orman yol ağı denilmektedir . böylece orman yollarının bugün olduğu gibi gelecekte de ormanların devamlı ve gerektiği gibi işletilmesini sağlayacak şekilde teknik ve ekonomik niteliklere sahip olması sağlanmış olur . orman yolları kuşkusuz ormancılık hizmetleri için gerekli olan ormancılık alt yapısının temel tesisini oluşturan ancak orman ekosistemi üzerinde ise kalıcı zararlara neden olabilen kompleks ve pahalı mühendislik yapılarıdır . ikincil veriler ise bu konuda yapılan çalışmalar ve kitaplar taranarak elde edilmiştir . anket verisinin değerlendirilmesinde spss . istatistik paket programından yararlanılmış ve istatistiksel analizlerde anlamlılık düzeyi baz alınmıştır . bu nedenle ilgi grupları arasında önermelere verilen cevaplar bakımından istatistiksel fark olup olmadığı parametrik olmayan testlerden kruskal wallis testi ile analiz edilmiş ve çapraz tablolarla görüş farklılıklarının hangi ilgi grubundan kaynaklandığı araştırılmıştır . sırada diğer orman yolları ormancılık faaliyetlerinin gerçekleştirilebilmesi için yararlanılan en önemli alt yapı tesisidir . önermesine ü kesinlikle katılmıyorum i katılmıyorum ü fikrim yok i katılıyorum ve sı kesinlikle katılıyorum orman yol ağlarının gelişmiş olması yangına müdahale etmede bize kolaylık sağlar . orman yolları ekolojik ekonomik ve sosyal açıdan bir hizmet sağlamaktadır . orman yol ağları planlanırken orman köylülerinin ihtiyaçlarının göz önünde bulundurulması kırsal kalkınmayı olumlu yönde etkiler . önermesine orman mühendisleri oranla ve orman işçileri oranla kesinlikle katılıyorum görüşü bildirerek diğer gruplardan ayrılmışlardır . orman mühendisleri ve orman işçileri yangın anında arazi de orman yol ağının yangın emniyet yollarına bağlantısının hayati bir öneme sahip olduğunun bilincinde olmalarından dolayı diğer gruplardan farklılık oluşturduğu düşünülmektedir . orman yolları planlarken fonksiyonel amaca göre kriterler belirlenmeli ve amaca uygun yol yapılması elzem önemlidir . orman yolu yapımı sırasında patlayıcı maddelerin kullanımı ve kayaların parçalanıp etrafa yayılmasıyla yaban hayatını olumsuz etkilemektedir . orman yolu yapımı sırasında patlayıcı maddelerin kullanımından kaçınılmalıdır . böylece orman köylüleri yöreye özgü ürünleri doğaseverlere pazarlama imkanı bulurlar . önermesine katılımcıların si katılıyorum ve ü kesinlikle katılıyorum diyerek toplamda oranla katılıyorum cevabını vermişlerdir . bu yönetmeliğin amacı bir orman topluluğunun entansif olarak işletilmesi için ekim dikim bakım kesim hastalık ve zararlılarla mücadele yangınlardan korunma veya yangınları söndürme gibi çeşitli ormancılık hizmetlerinin zamanında yöntem ve tekniğine uygun olarak yapılabilmesi ormanların çok yönlü fonksiyonel faydalarının hizmete sunulması için yapılacak orman yol ağı planlarını düzenlemek olarak belirtilmektedir . orman yolu yapımı aşamasında orman ekosistemi etkilenmemesi için hassas davranılmaktadır . orman içerisinde yaşayan yaban hayvanlarının gürültü ve hava şoklarına karşı nasıl tepki gösterdikleri veya yaşam alanlarını terk edip etmedikleri konusunda tür bazında belirli sınırlamaların verildiği kapsamlı bir çalışma yoktur . önermesine de yine en çok oranla fikrim yok cevabını vermişlerdir .
496
183
Ergene Havzasında (Trakya) arazi kullanımı ve arazi örtüsü değişikliklerinin erozyon üzerine etkileri
ergene havzasındaki arazi kullanımı ve arazi örtüsü değişikliklerinin erozyonla ilişkisininincelendiği bu çalışmada coğrafi bilgi sistemleri ve uzaktan algılama tekniklerine dayalırusle yöntemi kullanılmıştır . çalışma amacı kapsamında landsat uydu görüntülerikullanılarak ve yıllarına ait akaö tespit edilmiş ve bu veri seti üzerinden iki farklı c faktör haritası üretilmiştir . yıllar arasında akaö üzerinde meydana gelendeğişiklikler c faktörünü de yansıyacağı için dolaylı olarak toprak erozyonunu etkileyeceği bellidir . bu düşünceden hareketle antropojenik orijinli akaö değişikliklerinin erozyon üzerindeki etkisitespit edilmiş ve sorgulanmıştır . sonuçta ergene havzasında son yıllık zaman diliminde yaşananakaö değişiklikleri sonucunda yerleşim alanlarının büyümesine bağlı olarak ortalama yıllık toprakkaybının azaldığı tespit edilmiştir . ancak ilk bakışta olumlu olarakdeğerlendirilebilecek olan bu durum sahada artış gösteren şiddetli erozyonun etkilerinin henüzyansımamasından kaynaklanmıştır . ayrıca yerleşim alanlarının kontrolsüz büyüme sürecinin isetarımsal açıdan bazı temel problemlere de neden olacağı unutulmamalıdır . çalışma sonuçları akaödeğişiklikleri ile erozyon arasında kuvvetli ve kayda değer bir ilişkinin varlığını doğrulamıştır . ergenehavzasındaki erozyonun yakın gelecekte optimum düzeye indirilmesi için acilen bazı önlemlerinalınması gerekmektedir .
son yıllarda insanların üretimi arttırmaya yönelik tarımsal aktivitelerine bağlı olarak yanlış ve yoğun arazi kullanımları doğal dengenin bozulmasına ve arazinin kullanışsız hale gelmesine ortam hazırlamıştır tuzla çayı havzasında erozyon riski üzerine akaö değişikliklerinin etkisini araştırmıştır . özşahin ve atasoy aşağı asi nehri örneğinde akaö değişikliklerinin erozyon üzerindeki etkisini irdelemişlerdir . kuzeyi ve güneyi arasında bariz bir asimetri farklılığının bulunduğu ergene havzası kuzeyden sade ve monoton güneyden ise son derece arızalı ve parçalı bir topoğrafik görünümdedir . ergene havzasında akaö sınıflarından en yaygın olanı tarım alanlarıdır . daha çok kuru tarımın yapıldığı havza alanında sulu tarım sadece akarsu ve su kütleleri çevrelerindeki arazilerde yapılır . çalışmanın faktör haritaları çok farklı kaynaklardan temin edilen verilerden istifade edilerek hazırlanmıştır . hem r hem de k faktör haritaları örneklem noktalarına ait değerlerin enterpolasyon yöntemiyle dağılışı yapılarak üretilmiştir . sınıfların tespiti ve kontrolü aşamasında mevcut gps verilerinden arazi gözlemlerinden halihazırdaki haritalardan ve uydu görüntülerinden istifade edilmiştir . çalışma sonucunda elde edilen bulguları daha anlamlı kılmak amacıyla istatistiksel analiz yapılmıştır . daha sonra bu ilişkiyi anlamlı kılmak amacıyla tek yönlü varyans analizi yapılmıştır . buna karşılık akaö değişiklikleri sosyal ve ekonomik eğilimlere ilişkin bilgilerin yorumlanmasına da yardımcı olmaktadır üzerinde rastlanmıştır . nitekim bundan önce akaö sınıflarındaki sosyo ekonomik nedenlere bağlı gerçekleşen değişikliklerindoğru azalması herhangi bir toprak koruma önleminin bulunmadığı sahada muhtemelen akaö değişiklikleri neticesinde gerçekleşmiştir . diğer erozyon sınıflarında ise genel olarak günümüze doğru olumlu yönde negatif bir azalma baskındır . bu bağlamda havzada erozyon daha çok toprak üstünde herhangi bir koruyucu örtünün olmadığı veya var olan örtünün de erozyona müsait olduğu eğimli ve yamaç arazilerde tespit edilmiştir . nitekim gerek ekinci gerekse özşahin tarafından trakya da yapılmış çalışmalarda erozyon dağılışı konusunda benzer sonuçlara erişilmiştir . diğer yandan arazinin kapalılığına bağlı olarak erozyon riskinin azaldığı veya arttığı anlaşılmıştır . çalışma sonucunda ulaşılan toprak kaybı türkiye için hesaplanan ortalama değerden fazladır sosyo ekonomik nedenlere bağlı olarak gerçekleşen akaö değişikliklerinin erozyona etkilerinin değerlendirildiği bu çalışma sonucunda yerleşim alanlarının büyümesine bağlı olarak ortalama yıllık toprak kaybının azaldığı tespit edilmiştir . ancak ilk bakışta olumlu olarak değerlendirilebilecek olan bu durum sahada artış gösteren şiddetli erozyonun etkilerinin henüz yansımamasından kaynaklanmıştır .
468
167
Taze Tüketime Uygun Bazı Barbunya Genotiplerinin Morfolojik Özellikleri ve Akrabalık Derecelerinin Belirlenmesi
araştırmanın amacı taze tüketime uygun bazı barbunya genotiplerinin morfolojik özellikleri ve akrabalık derecelerinin belirlenmesidir . çalışmada adeti oturak . adeti ise sırık barbunya genotipinden oluşmuş ve bu genotipler büyüme özellikleri dikkate alınarak iki ayrı grupta değerlendirilmiştir . araştırmada barbunya genotiplerinin morfolojik karekterizasyonuna ait bitki . çiçek yaprak bakla ve tane özellikleri incelenmiş . sonuçlar spss istatistik programında ward linkage metodu ile değerlendirilmiştir . çalışmada oturak genotiplerde adet büyük kümeden oluşan dendograma göre sü o ile sü o birbirine en uzak genotipler olarak belirlenmiştir . sırık genotiplerde ise büyük kümeden oluşan bir dendogram elde edilmiş ve sü s ile sü s birbirine en uzak genotip çifti olmuştur . genotipler arasında bazı karakterler bakımından önemli varyasyon olduğu ve ıslah çalışmaları için nitelikli kaynak oluşturabileceği kanısına varılmıştır .
barbunya fasulyesi taze bakla olgunlaşmamış tohumlu bakla ve kuru baklası olmak üzere değişik şekilde tüketilebilen bir sebzedir . barbunya fasulyesi gen kaynakları morfolojik agronomik ve tarımsal özellikleri açısından farklı sınıflara ayrılırlar . yerel çeşitler ve köy populasyonları olarak adlandırılan bitkisel genetik kaynakların güvence altına alınması insanlığın geleceğinin korunması bakımından zorunludur . yetiştirilen türlerde varyasyonların bilinmesi ve bu varyasyonun dağılış durumu ıslah programları açısından çok önemlidir . bu çalışmalarda genel olarak incelenen bitkisel özellikler açısından varyasyonların varlığından bahsedilmektedir incelendiğinde genotip . . gün arasında genotip . . gün arasında genotipte ise günden fazla olduğu görülmektedir . elde edilen sonuçlara bütüncül bir yaklaşımla bakıldığında önemli oranda varyasyonlara sahip olukları görülmektedir . tüm sırık barbunya genotiplerinin bakla ucunun sivri olduğu gözlenmiştir . genotiplerin tane ağırlığı bakımından değer aralıkları incelendiğinde grubun oluştuğu ve genotipin g ın üzerinde ortalamaya sahip olduğu tespit edilmiştir . sırık barbunya genotiplerinde tane boyu cinsinden ölçüldüğünde genotipte . mm den az genotip de . . arasında genotipte . . arasında . g ve üzerinde de adet genotip olarak belirlenmiştir . tanede ikincil rengin dağılımı da ise genotip çizgi şeklinde genotipte zerre şeklinde dağılım göstermiştir . sırık barbunya genotiplerinin taze bakla hasat süresi açısından varyasyon gösterdiği genotipin günden önce genotipin gün arasında genotipin ise gün arasında hasat süresine ulaştığı görülmüştür . bitki başına bakla sayılarının sırık barbunya genotiplerinde . ile . arasında değiştiği görülmüştür . bu doğrultuda çalışmamızda barbunya genotipleri yüksek oranda morfolojik çeşitlilik göstermiş ve birçok çalışmada benzer sonuçlar elde edilmiştir cinsinden ölçülmüş . . mm arasında bulunan genotip sayısı genotipte . mm den büyük bulunmuştur . denemede kullanılan tüm genotiplerin bakla eni . mm den fazla bulunmuştur . denemede genotipin böbrek adet genotipin dairesel eliptik genotipin dairesel genotipin ise eliptik tane şekline sahip olduğu saptanmıştır . genotipler . ile . aralığında bitki başına bakla sayısına sahip olmuşlardır . araştırmada elde edilen veriler ışığında bitki başına bakla sayısı verim açısından önemli bir kriter olduğu görülmektedir . tanede renk kriterlerinin çeşitler arasında değişkenlik gösterdiğini ve çeşitler arası ayırt edici özellikler arasında yer aldığı farklı çalışmalarla da desteklenmektedir . parametre ve adet oturak barbunya fasulyesinde şekil . en uzak karakterlere sahip genotiplerin ise sü s ile sü s numaralı genotipler oldukları tespit edilmiştir .
470
117
Çocuk Yoğun Bakımda Takip Edilen Göçmen Hastaların Bir Yıllık Geriye Dönük Analizi
yaklaşık altı yıldır ortadoğu da devam eden iç savaş ve kaos ortamı neticesinde ülkemiz pek çok göçmeni misafir etmiştir . barınma ve beslenme sorunları tıbbi bakım olanaklarının kısıtlı olması koruyucu sağlık hizmetlerinden uzak kalma özellikle ebeveynlere bağımlı olan çocukları daha çok etkilemiştir . çalışmamızda çocuk yoğun bakım ünitesi nde tedavi gören göçmen çocukların özelliklerini ortaya koymak istedik . ocak aralık tarihleri arasında hastanemiz çocuk yoğun bakım ünitesinde yatarak takip edilen yaşları ay ile yaş arasında değişen hastaların verileri hastane kayıtlarından geriye dönük olarak değerlendirildi . dosyadaki veriler yaş cinsiyet uyruğu yatış nedeni yatış süreleri hastaların son durumları ve mortalite oranları açısından incelendi . ocak aralık tarihleri arasında hastanemiz çocuk yoğun bakım ünitesinde tedavi gören hasta çalışmaya alındı . bu hastalardan unu göçmen hastalar oluşturmaktaydı . çybü de yatış ora ı genel olarak . olarak saptanırken bu oran göçmen hastalarda . olarak tespit edildi . çybü de tüm hastaların yatış nedenleri incelendiğinde solunum sistemi nörolojik hastalıklar enfeksiyon hastalıkları ve zehirlenmeler en sık görülmekte iken göçmen hastalarda sırasıyla solunum sistemi hastalıkları nörolojik hastalıklar travma ve enfeksiyon hastalıkları ilk sıraları almaktaydı . çalışmamızda göçmen hastalarda mekanik ventilasyon ihtiyacının diyaliz ihtiyacının . ve trakeostomi açılma oranının olduğu tespit edildi . tüm hastalarda mortalite oranı . iken göçmen hastalarda bu oran . olarak saptandı . prısm ve pelod skorları kullanılarak mortalite riski yüzdeleri hesaplandı . göçmen hastalarda ağır risk grubunun tüm hastalardan daha yüksek oranda olduğu görüldü . göçmen hastalarda daha yüksek yoğun bakım yatış oranı ve daha yüksek mortalite saptanması ciddi sağlık sorunlarıyla karşı karşıya olduklarını göstermektedir . koruyucu sağlık hizmetlerinin güçlendirilmesi sosyal destek programları önlenebilir kazaların azaltılması sığınmacı çocukların yaşamına olumlu katkılar sağlayacak ve yoğun bakım yatış oranını azaltacaktır .
yılından bu yana ortadoğu da ve özellikle suriye de devam eden kaotik dönem ve şiddeti giderek artan savaş sonucu iç çatışmalar ve terör faaliyetleri nedeniyle yaşanan nüfus hareketliliğinden km lik sınırı sebebiyle en çok etkilenen ülkelerden birisi türkiye olmuştur . ülke dışına göç eden mülteci nüfusunun yaş dağılımları incelendiğinde yarısından fazlasını kadınlar ve yaş altı çocukların oluşturduğu ve dolayısıyla bu sorunlardan en fazla etkilenenlerin de bu kesim olduğu görülmektedir . hastanemizin yataklı çybü de ocak ile aralık tarihleri arasında yatırılan hastaların kayıtları geriye dönük olarak değerlendirildi . bu skorlar kullanılarak mortalite risk gruplandırması yapıldı . çalışma grubundaki sayısal verilerden parametrik olanların ilk önce tanımlayıcı istatistikleri ortalama standart sapma parametrik olmayanların ortanca olarak hesaplanmış kategorik veriler ise yüzde olarak verilmiştir . ardından ki kare testi ile karşılaştırılmalı analizler yapılmıştır . bir yıllık dönemde hastanemiz çocuk acil ve çocuk sağlığı ve hastalıkları polikliniklerine başvuran . çocuk hastanın . i göçmen hastalardan oluşmaktaydı . bu hastalardan unu göçmen hastalar oluşturmaktaydı hastaların demografik özellikleri tablo ı de belirtilmiştir . göçmen hastalarda da en sık görülen ilk iki neden değişmezken üçüncü sırada travmalar yer almaktaydi . çalışma süresi içerisinde genel olarak çybü nde hastaların inin mekanik ventilasyon ihtiyacı olduğu göçmen hastalarda ise bu oranın olduğu saptandı . skorlamalarla hesaplanan mortalite oranları değerlendirildiğinde hem tüm hastalarda hem de göçmen hastalarda hafif risk grubunda kaybedilen hasta oranının ağır risk grubuna göre daha az olduğu görüldü . ülkemize göç eden mülteciler de benzer sorunlarla mücadele etmek zorunda kalmıştır . çybü nde takip ve tedavi edilen hastalıklar hastanenin bulunduğu bölge sosyo ekonomik düzey ve hizmet verilen hasta grubu gibi farklılıklar nedeniyle çeşitlilik göstermektedir . çalışmamızda da en sık yakınmanın solunum sistemi ile ilgili olduğu ve en sık konulan tanının solunum yolu enfeksiyonlarına ait olduğu görüldü . hastaların genel olarak çybü de yatış sürelerine bakıldığında tüm hastaların yatış süresi ortanca değeri aşılıoğlu nun çalışması ile uyumlu olarak gün iken göçmen hastaların yatış süresi ortanca değeri gün olarak saptandı . türkiye de yılı anketinde mortalite hakkında veri sağlayan pediatrik yoğun bakım ünitesinin ortalama mortalitesi olarak hesaplanmıştır . ayrıca prısm ve pelod skorlarına göre hesaplanan mortalite risk yüzdelerine bakıldığında ağır risk grubunda yer alan göçmen hasta oranının tüm hastalardan daha yüksek olduğu görüldü . göçmen çocuklarda yüksek mortalite riski grubunun daha fazla olması tıbbi bakım olanaklarının kısıtlı olması maddi yetersizlikler nedeniyle sağlık kuruluşlarına zamanında başvuramama ve hastalıkların ilerlemesi barınma ve beslenme koşullarının yetersiz olması altta yatan kronik hastalığı olan hastalar geçici koruma statüsüne kayıt yaptırmamış bu nedenle de sağlık hizmetinden yeteri kadar faydalanamayan aşısız pek çok mültecinin olması ile açıklanabilir . ayrıca mekanik ventilasyon ihtiyacı olan hastalarda mortalite oranlarının daha yüksek olduğu yapılan çalışmalarda raporlanmıştır . çalışmamızda göçmen hastalarda mekanik ventilasyon oranının daha yüksek olduğu görüldü ve bu durumun mortalite yüksekliğini etkilediği düşünüldü . çocuk yoğun bakım ünitelerinde mortalitenin azaltılması en önemli amaçtır . bir yıllık sürede yatan tüm hastalar ve göçmen hastalardan sağ kalanlar ile hayatını kaybedenlerin mortalite skorları hesaplandı . her iki hasta grubunda da hayatını kaybedenlerin prısm ve pelod skorları sağ kalanlardan anlamlı derecede yüksek saptandı . iç savaş nedeniyle ülkemize yerleşen göçmen hastaların sayısı her geçen gün artmaktadır . koruyucu sağlık hizmetlerinin güçlendirilmesi sosyal destek programları barınma koşullarının iyileştirilmesi ve önlenebilir kazaların azaltılması sığınmacı çocukların yaşamına olumlu katkılar sağlayacaktır .
528
278
null
bu araştırma yılları arasında türkiye de spor bilimi alanında yapılan bedensel engelli bireylere yönelik yüksek lisans ve doktora tezi çalışmalarının içerik bakımından incelenmesi amacı ile yapılmıştır . elektronik ortamda ulaşılan yüksek lisans tezi ve doktora tezi olmak üzere toplamda tez araştırmaya dahil edilmiştir . araştırma yöntemi olarak nitel araştırma yöntemlerinden doküman inceleme yöntemi kullanılmıştır . tezler çalışma yılı çalışılan grup veri toplama aracı çalışmanın içeriği ve çalışmanın sonucu gibi kriterler açısından incelenmiştir . çalışmanın sonucunda bedensel engelli sporcuların sportif performanslarının iyileştirilmesi amacıyla yeni antrenman modellemelerinin oluşturulması için çalışmalar yapılması gerektiği saptanmıştır . böylece sedanter engelli bireylerin ve engelli çocuk sahibi ebeveynlerin spordaki gelişmeleri gördükçe spora ilgi duymaları sağlanabilir .
kas iskelet sinir sistemini ilgilendiren doğuştan ya da sonradan gerçekleşen hastalık veya yaralanmalar sebebi ile bedensel bazı yeteneklerini kaybeden ve günlük ihtiyaçlarını gerçekleştirmede ve toplum hayatına uyum sağlamada güçlüklere ek olarak korunma rehabilitasyon ve danışmanlık hizmetlerine ihtiyacı olan bireylere bedensel engelli denilmektedir . bütün insanların sosyal fiziksel ve psikolojik yönden gelişimini sağlamada spor veya herhangi bir fiziksel etkinlik büyük önem taşırken engeli olan bireylerde bu etkinliklerin önemi çok daha artmıştır . yılmaz ve soyer yapılan çeşitli çalışmalarda belirtilmiştir . bu çalışmanın amacı yılları arasında türkiye de spor bilimi alanında yapılan bedensel engelli bireylere yönelik yüksek lisans ve doktora tezi çalışmalarının çalışma yılı çalışılan grup veri toplama aracı çalışmanın içeriği ve çalışmanın sonucu gibi kriterler açısından incelenmesidir . araştırma yöntemi olarak nitel araştırma yöntemlerinden doküman inceleme kullanılmıştır . nitel araştırmalar için dökümanlar önemli veri kaynaklarıdır . yüksek lisans ve doktora tezlerini belirlemek amacıyla yök tez veri tabanı detaylı bir tarama ile incelenmiştir . bu araştırma kapsamında son yılda türkiye de spor bilimi alanında yapılan bedensel engelli bireylere yönelik yüksek lisans ve doktora tezlerini incelemek amacıyla araştırmacılar tarafından içerik analizi tablosu hazırlanmıştır . elde edilen veriler doğrultusunda tez çalışmaları karşılaştırılacağından dolayı içerik analizi tablosunda birçok değişken veri toplama aracı olarak kullanılmıştır . tabloda her kategori için ilgili bilgilerin bulunacağı beş satır yer almıştır . araştırmacı belirlenen tezleri okuyarak ayrıntılı olarak oluşan kategorilere göre not almıştır . yılları arasında türkiye de spor bilimi alanında yapılan bedensel engelli bireylere yönelik yüksek lisans ve doktora tezi çalışmalarında toplamda katılımcı ile çalışılmıştır . branş dağılımı açısından incelendiğinde tenis atıcılık ampute tekerlekli sandalyeli basketbolcu yüzme bilek güreşi atletizm branş belirtilmeyen lisanslı sporcu lisanssız spor yapan bedensel engelli bedensel engelli sedanter bireyler spor yapıp yapmadığı belirtilmeyen sağlıklı birey olarak saptanmıştır . anket yöntemi ile veri toplanan tez çalışma sayısı ise dir . yılları arasında türkiye de spor bilimi alanında yapılan bedensel engelli bireylere yönelik yüksek lisans ve doktora tezi çalışmalarında ele alınan konular aşağıda maddeler halinde verilmiştir . bedensel engellilerin sosyal istenirlik düzeyleri ve özgüven düzeylerinin ne olduğu ve özgüven ve sosyal istenirlikleri arasındaki ilişki durumu incelenmiştir . bedensel engelli sporcuların dopinge ilişkin olan bakış açıları incelenmiştir . spor yapan ve yapamayan bedensel engelli bireylerin dirsek eklemi propriyosepsiyon ölçümleri karşılaştırılmıştır . bedensel engelli sporcu bireylerin bilişsel esneklik düzeyleri ve psikolojik sağlamlık düzeyleri bazı değişkenler acısından incelenmiştir . bedensel engelli sporcuların toplumsal hayata katılımında sporun etkisi araştırılmıştır . farklı spor branşları ile uğraşan bedensel engelli sporcuların sosyal beceri düzeyleri incelenmiştir . yılları arasında türkiye de spor bilimi alanında yapılan bedensel engelli bireylere yönelik yüksek lisans ve doktora tezi çalışmalarının detaylı incelenmesinin ardından elde edilen verilere dayanarak son dokuz yılda bedensel engelli bireylere yönelik yapılan ve elektronik ortamda yayınlanan yüksek lisans ve doktora tezi çalışmalarının sayısının olduğu tespit edilmiştir . bu bağlamda yılında işitme engelli bireylere yönelik yapılan bir çalışmada on yıl içerisinde tezin yazıldığı ve bu sayının yetersiz olduğu bildirilmiştir . nişli ve arkadaşlarının yaptığı bir çalışmada engellilerde beden eğitimi ve spor alanında yapılan çalışmaların engel grupları açısından değerlendirildiğinde zihin engelliler down sendromlular işitme engelliler ve asperger sendromlular ile çalışıldığını ancak görme engelliler ve ortopedik engelliler ile ilgili çalışmalara rastlanılamadığını bildirmişlerdir . beden eğitimi ve spor alanında yapılan bedensel engellilere yönelik çalışmalarda aranan kriterler dahilinde veri toplama yöntemleri arasında en yaygın kullanılan yöntemin anket ile veri toplama yötemi olduğu saptanmıştır .
537
106
Alıcı İneklerin Beslenmesi
alıcı inekler transfer edilebilir inek embriyolarının başarısında hayati bir öneme sahiptir . alıcı ineklerin doğru olarak beslenmesi her bir üretimde arzu edilen sonuçların ortaya çıkmasında etkili olmaktadır . beslemede amaç alıcı inekleri daima iyi bir vücut kondisyonunda tutmak olmalıdır . yaş canlı ağırlık vücut kondisyon skoru stres ve önceki beslenme programları gibi faktörler alıcı inekleri beslemede dikkate alınmalıdır . rasyonun özellikle enerji ham protein karbonhidrat vitamin ve mineral madde düzeyleri yeterli olmalıdır . bu derlemede alıcı ineklerin beslenmesi gözden geçirilmiş ve bununla ilişkili bileşenler üzerinde durulmuştur .
ülkemizde embriyo transfer çalışmaları son yıllarda adana daki doğu akdeniz tarımsal araştırma enstitüsünde yürütülen anadolu alacası kapsamında yoğun bir şekilde yapılmaktadır . alıcı ineklerin beslenmesiyle ilgili çalışmalar incelendiğinde besleme ve embriyo kalitesiyle ilgili çok az literatüre rastlanılmıştır . alıcı durumundaki laktasyondaki süt ineklerine embriyo transferi yapıldıktan sonraki gebelik oranını etkileyen faktörleri araştırdıkları çalışmalarında çevresel ve stres faktörlerinin süt ineklerinde infertiliteye neden olduğunu . araştırıcılar yüksek süt veriminin fertilite üzerine olan etkisinin embriyonun blastosis aşamasına ulaştıktan sonra oluştuğunu da bildirmişlerdir . alıcı ineklerin beslenmesinde önemli olan genel hususlar aşağıda sunulmuştur . kötü kondisyonlu alıcı hayvanlara etkili bir şekilde canlı ağırlık kazandırılmalıdır . iyi kondisyonlu hayvanlar canlı ağırlıklarını koruyacak şekilde beslenmelidir . genç düve ve ilk buzağılayan inekler ayrı bir yerde beslenmelidir . bu hayvanların düzgün şekilde beslenmesi doğum sonrası östrus siklusunun düzenlenmesinde etkili olacaktır . çizelge de alıcı inek ve düvelerin besin madde gereksinmeleri gösterilmiştir . araştırıcılar ve daha yaşlı alıcılardaki gebelik oranının ise olduğunu belirtmişlerdir . yaşın artması servikse geçişi kolaylaştırabilmekte bu da embriyo transferinin başarılı olmasına neden olabilmektedir . vücut kondisyon skoru süt sığırlarının vücut yapılarının ve arasındaki kategoride zayıf veya aşırı yağlı oluşlarının değerlendirilmesi olup vücut kondisyon skorunun düzenli olarak takip edilmesi sağlıklı ve verimli bir sürünün elde tutulmasına olanak sağlamaktadır bst uygulamasının alıcı düvelerin östrus siklusunun . günündeki korpus luteumun büyüklüğü üzerine olan etkisinin gruplar arasında farklılık yaratmamasına rağmen cıdr uygulanan gruptaki korpus lutem çapı ile alanının diğer gruptan sayısal olarak yüksek olduğu görülmüştür . ise in vivo embriyo üretim protokollerinin siyah alaca donörlere olan etkisinin olumlu olduğunu bildirmişlerdir . gündeki gebelik oranını etkilemediğini donör ineklerin daha büyük korpus luteum sayısına sahip olduğunu fertilizasyon oranı ile transfer edilebilir embriyo oranının düvelerde daha fazla olduğunu tespit etmişlerdir . yaz aylarında artan sıcaklığa bağlı olarak hayvanlarda birtakım olumsuz etkiler ortaya çıkmaktadır . bu çalışmalarda selenyum eksikliği sığırlarda retensiyo sekundinarum oluşumu zayıf uterus involusyonu metritis ve ovaryum kistleri gibi üremeyle ilgili bazı reprodüktif bozukluklar ile ilişkilendirilmiştir . geçiş dönemindeki süt ineklerinde kalsiyum metabolizmasına çok dikkat edilmelidir . ruminantlarda döllenme ve gebeliğin devamlılığı üreme siklusunun sağlıklı seyri için özel etkili besin maddeleri büyük önem taşımakta olup bunlar içinde en çok üzerinde durulanı omega yağ asitleridir . hayvanların yemlerine katılan yağ miktarı folikül sayısını artırmaktadır . alıcı düve ve ineklerin beslenmesi ayrı bir takip uğraş veri toplama ve değerlendirme gibi süreçlerle birlikte olmalıdır .
433
82
Mesleki Aşkınlık: Bir Kavram İncelemesi
bu makalenin amacı yurt içinde kariyer psikolojik danışmanlığı alanında yaygın olarak kullanılmayan mesleki aşkınlık kavramını ele almak ve kavramın çatısını oluşturmaktır . yurt içi literatürde mesleki aşkınlık kavramı açıklanmaya çalışılmış ancak bu konuda görüş birliğinin olmadığı görülmüştür . bu araştırmada mesleki aşkınlık kavramının tarihsel gelişim süreci kavramın teorik alt yapısı kavramla ilgili yapılan çalışmalar kavramı etkileyen bağlamsal faktörlerin neler olabileceği yurt içi literatüre uygun bir şekilde nasıl tanımlanabileceği neden aşkınlık kavramının tercih edildiği ve son olarak da ülkemizde nasıl kullanılabileceği ile ilgili açıklamalara ve önerilere yer verilmiştir .
calling ifadesi yurt dışı literatürde oldukça yaygın bir şekilde kullanılan ve türkçe karşılığı net olmayan bir kavramdır . calling kavramının karşılığı olarak yurt içi literatürde kariyer arzusu ve meslek aşkı kavramları kullanılmıştır . verilen tanıma bakıldığı zaman calling ifadesinin birden fazla bileşeni içerdiği anlaşılabilir . tutku calling ile ilişkili aktiviteleri gerçekleştirirken derin bir tatmin ve zevk duygusu yaşamayı yansıtır . benzerliklere bakıldığında birçok çalışma calling i anlamlı çalışmanın ifade edildiği ve kişisel ve sosyal anlam duygusunun üretildiği bir yol olarak tanımlamıştır . insanın kendi dışındaki şeylerde anlam bulabilme yeteneği öz aşkınlık olarak tanımlanabilir . calling kavramının belirli bir işe veya mesleğe yönelik olması kavramın daha spesifik bir şekilde tanımlanmasını gerektirmektedir . bu sebeple calling kavramı yerine mesleki aşkınlık kavramının kullanılmasının uygun olabileceği düşünülmektedir . literatürde mesleki aşkınlığın araştırmacılar tarafından farklı şekillerde tanımlanması kavramın tek boyutlu çok boyutlu ve kategorik olarak çeşitli şekillerde ölçülmesine sebep olmuştur . tanımdan anlaşılacağı üzere meslek kavramı bireyin sadece mesleğine yönelik yürüttüğü etkinlikleri kapsamaktadır . yurt dışı literatür incelendiğinde mesleki aşkınlık kariyer meslek ve iş arasındaki farkı açıklayan çalışmaların bulunduğu görülmektedir . dik duffy ve eldridge işin genel bir anlam duygusu yüklenerek yapılmasının ve bunun sadece içsel sebeplerle gerçekleştirilmesinin meslek olarak ifade edilebileceğini mesleki aşkınlığın ise tanrı toplumsal ihtiyaçlar veya aile mirasını sürdürme gibi dışsal kaynaklardan yola çıkarak oluşturulduğunu açıklar . michaelson and tosti kharas diğer insanların bakış açısının birey odaklı mesleki aşkınlığın etik değerini anlamadaki faydasını vurgular . başka bir ifadeyle diğer insanların bireyin oluşturduğu mesleki aşkınlığa yönelik görüşleri bireyin kendi mesleki aşkınlığını değerlendirmesine yardımcı olur . mesleki aşkınlığın içsel oluşum sürecini yönlendiren dış kaynaklar olarak hizmet ettiğini göstermektedir . araştırmacılar elde ettikleri araştırma sonuçlarından hareketle mesleki aşkınlığın varlığının kariyer seçimi sürecinde önemli bir unsur olduğunu vurgulamıştır . bununla birlikte bireylerin mesleki aşkınlık yaşayacaklarını düşündükleri mesleklere ve işlere aşinalıkları yine keşfetme noktasında teşvik edici bir unsur olabilir . mesleki aşkınlık kavramının gelişimi belirtildiği gibi çok çeşitli olabilir . gerek gelişimsel dönemler açısından gerekse de bağlamsal faktörler mesleki aşkınlık kavramının kaynağını incelemek kadar önemli olan diğer bir konu mesleki aşkınlığın bağlamsal faktörlerden etkilenip etkilenmediğidir . belirtilen çalışmalar olumsuz bağlamsal faktörlerin mesleki aşkınlığın yaşanmasında veya hissedilmesinde engelleyici unsur olduğunu göstermektedir . bağlamsal faktörler bireylerin mesleki aşkınlık yaşamasını engelleyebilecek faktörler olarak karşımıza çıkabildiği gibi mesleki aşkınlığı hissetme ve oluşturma yolunda alternatif yolları deneme hususunda tetikleyici unsurlar olarak görülebilir . örneğin bireyin zorlu ekonomik koşullarda iş bulabildiği için işine bağlılığının artırması bu durumun olumlu sonucu iken istemediği bir işi yaptığı için kendini geliştirmeme veya devlet güvencesiyle ilerleme göstermeme şeklinde olumsuz etkileri olabilir . bu sebeple ekonomisinin güçlenmesi için çalışanların mesleklerini icra etmeye olan isteklilikleri ve yaptıkları meslekleri sadece gelir kaynağı olarak görmekten ziyade mesleklerine ve işlerine anlam yükleyerek daha gönüllü bir şekilde yapmaları verimliliği artıracaktır .
498
85
İnşaat İşletmelerinin Maliyet Yönetiminden Beklentileri: Türkiye Uygulaması
yoğun rekabet ortamında başarılı olmak isteyen işletmeler için müşteri isteklerini en düşük maliyetle istenilen zaman ve kalitede karşılamak zorunlu hale gelmiştir . bu zorunluluğu aşmak isteyen işletmeler için kendilerinin kontrol edebildikleri yönetebildikleri maliyetlerin önemi artmış ihtiyaç duyulan maliyet bilgilerini sağlayan maliyetleri planlamaya yarayan stratejik maliyet yönetimi uygulanmaya başlanmıştır . stratejik maliyet yönetimi ile dış çevreden ve finansal muhasebe sisteminden tüm stratejik kararlara ilişkin bilgiler alınarak bu bilgiler bir arada kullanılmaya başlanmıştır . işletmeler bu amaçla çeşitli stratejik maliyet yönetimi teknikleri geliştirmişlerdir . bu çalışmada türkiye de faaliyet gösteren inşaat işletmeleri ile anket çalışması gerçekleştirilmiş ve elde edilen sonuçlar sayesinde bu işletmelerin maliyet yönetimi kapsamında gerçekleştirdikleri faaliyetlerin ve beklentilerinin neler olduğunun ortaya konması amaçlanmıştır . gerçekleştirilen çalışma sonucunda işletmelerin sektörde var olan yoğun rekabet nedeniyle maliyet yönetimine odaklandıkları bu sürece tedarikçi alt yüklenicileri ve işletme çalışanlarını da dahil ettikleri ve maliyet düşürme çabalarına henüz proje aşamasında odaklandıkları belirlenmiştir .
teknolojik alanda ortaya çıkan yenilikler iş çevrelerinin hızla değişmesine üretim süreçlerinin yenilenmesine üretim miktarlarının artmasına müşterilerin beklenti ve isteklerinin ön plana çıkmasına hata ve gecikmelerin affedilemez hale gelmesine ve rekabetin önündeki tüm engellerin ortadan kalkmasına yol açmıştır . bu çalışmanın amacı maliyet yönetiminin dünyada sahip olduğu alt sektörler dolayısıyla lokomotif sektör olarak adlandırılan inşaat sektöründe uygulanabilirliğini ülkemiz açısından değerlendirmektir . konu ile ilgili literatür taraması yapılarak hazırlanan anket çalışması ile inşaat sektöründe rekabet seviyesi pazar araştırmasına verilen önem yeni projeler için maliyet belirleme teknikleri işletmelerin alt yüklenicilerle olan ilişkileri maliyet yönetiminden beklentileri ile maliyet yönetiminde zorlandıkları noktaların neler olduğu tanımlayıcı istatistikler yardımı ile ortaya konmaya çalışılacaktır . bu noktada maliyet ürünün başarısı için saldırganca yönetilebilecek bir alan olarak karşımıza çıkmıştır . geleneksel maliyet muhasebesinden elde edilen bilgilerden daha kapsamlı daha esnek ve bazı durumlarda da tamamen farklı türden bilgi üreten ve daha az maliyetle daha fazla değer yaratan bir teknikler seti olan maliyet yönetimi yaklaşımı bu ihtiyacı karşılayabilmek için çalışmaktadır . maliyet yönetimi ürün maliyetlerini doğru olarak saptamak işletmedeki işlemleri geliştirmek israfı önlemek maliyet etmenlerini tanımlamak faaliyetleri planlamak ve işletmenin stratejilerini oluşturmak için faaliyetlerin yönetimi ve kontrolü olarak tanımlanmaktadır . uluslararası inşaat sektörü dergisi engineering news record un işletmelerin bir önceki yıl gelirlerini dikkate alarak en büyük listesini hazırlamaktadır . üretim işletmelerinde yoğun bir şekilde kullanılmakta olan maliyet yönetimi tekniklerinin inşaat işletmelerinde kullanılma düzeylerinin belirlenmesi işletmelerin bu tekniklerden beklentilerinin ortaya konulması ve maliyet yönetimini kullanmayan işletmelerin neden kullanmadıklarının belirlenmesidir . bu nedenle işletmeler maliyetlerinin belirlenmesinde ve yönetilmesinde stratejik maliyet yönetiminden yararlanmaya başlamışlardır . araştırmanın ana kütlesi bu düzenleme sonrasında işletme olarak belirlenmiştir . intes imsad ve bist deki işletmelerin araştırmanın ana kütlesini oluşturmasında bu işletmelerin diğerlerine göre daha büyük kurumsallaşmış ve bilgilerine daha kolay ulaşılabilir işletmeler olması en önemli nedendir . işletmelerin alt yüklenicilerle olan ilişkileri ve alt yüklenicilerle çalışma düzeyleri nedir değerlendirmeye alınan anket sayısı ana kütlenin unu oluşturmaktadır . bu rakamlara göre işletmelerin yıllık cirolarına bakıldığında önemli büyüklüklere sahip oldukları görülmektedir . tüm sektörlerde olduğu gibi inşaat sektöründe de rekabetin fazla olduğu bu rekabetin özellikle ülkemizde de kullanılmaya başlanan mortgage sistemi ile doruk noktasına ulaştığı söylenebilir . işletmeler gerek pazara girişte gerekse faaliyetlerine devam ederken hedeflerine ulaşabilmek için belirledikleri rekabet stratejileri doğrultusunda stratejiler geliştirirler ve uygularlar . son strateji ise işletmelerin belirli bir üretim alanında değişim mühendisliği veya farklılaşma tekniklerini kullanarak rekabet etmesidir . inşaat işletmelerinde alt yüklenicilerle çalışma oldukça sık rastlanan bir durumdur . işletmelerin maliyet azaltma faaliyetlerini yapma nedenleri ve bunların işletmeler için önem düzeylerinin belirlenmesine yönelik soru sonucunda hazırlanan tablo a göre işletmelerin sırasıyla düşük maliyet seviyesinde daha yüksek kar elde etmek hedef kara ve hedef maliyete ulaşabilmek düşük maliyet sayesinde düşük satış fiyatı ile pazara girebilmek rekabet gücünü korumak ve pazar payını artırmak amaçlarına yüzdelerle belirtilen önem dereceleri ile sahip oldukları belirlenmiştir . ayrıca işletmeler tedarikçi ve satışa aracılık eden pazarlama kuruluşlarından da geri bildirimler alarak projelerinin tasarımında bu bilgileri kullandıklarına dikkat çekmişlerdir . inşaat sektöründe alt yüklenicilerle çalışmak oldukça yaygındır . bu sıralamaya baktığımızda işletmelerin yeni maliyet yönetimi tekniklerini kullanırken öncelikle içsel faktörlerden etkilendikleri daha sonra ise dışsal faktörlerin geldiği açıktır . işletmelerin önemli bir bölümünün projelerin öngörülen maliyetlerinin artması durumunda ilk seçenek olarak satış fiyatlarını artırmayı seçtikleri belirlenmiştir . ikinci aşamada işletmelerin önemli bir bölümünün alt yüklenici ve tedarikçilerle uzun dönemli anlaşmalar yaparak maliyetleri azaltma yoluna gittikleri ve son olarak kar marjlarını azaltmayı bile kabul ettikleri belirlenmiştir . çalışmamız sonucunda elde edilen bulgular işletmelerin halen yeni maliyet yönetim teknikleri hakkında yeterli bilgilere sahip olmadıkları ve fiyatlandırma aşamasında maliyet kar yöntemini kullandıkları sonucuna varılmıştır .
574
141
Tüketici Algılarını Etkileyen Faktörlerde Sosyal Medyanın Rolü: Niğde Üniversitesi İ.İ.B.F. Örneği
günümüzde işletmeler kendilerini yoğun ve acımasız bir rekabetin tam ortasında bulmaktadır . böylesine bir rekabet ortamında tüketici davranışlarının yakından izlenmesi tüketici davranışlarını etkileyen yeni faktörlerin tespit edilip buna göre pazarlama politikalarının belirlenmesi işletmelerin başarı çıtasını daha da üst düzeylere yükseltecektir . internet teknolojisindeki meydana gelen hızlı değişmeler yaşamın her alanında olduğu gibi tüketicilerin tüketim davranışlarında da kendini göstermektedir . bu sebeple işletmeler tüketicilerin algılarını etkileyen faktörleri daha etkin ve verimli kullanmak için tutundurma karması bileşenlerinden e pazarlamanın önemli bir unsuru olan sosyal medya araçlarını rekabet gücü olarak kullanmaktadırlar . sosyal medya kullanıcılarının kendilerini daha iyi ifade ettikleri etkileşim içinde oldukları kullanıcılar ile fikir ve görüşlerini paylaştıkları online bir ortam olarak ifade edilmektedir . bu çalışmanın amacı tüketici davranışlarını etkileyen faktörlerden sosyal medyanın rolünü tespit etmektir . bu amaçtan yola çıkarak tüketici davranışları tüketici davranışlarını etkileyen faktörler tüketicilerin algılarını etkileyen faktörler incelenecek sosyal medyanın tüketici davranışları üzerindeki etkinliği ölçülmeye çalışılacaktır . bu etkinliği ölçmek için niğde üniversitesi iktisadi ve idari bilimler fakültesi öğrencilerine yönelik nicel veri toplama yöntemlerinden anket yöntemi kullanılarak veriler toplanmış ve elde edilen veriler spss paket programlarından faydalanılarak istatistiki açıdan analiz edilmiştir .
tüketici davranışları duygu ve düşünce pratiğini ve tüketim sürecinde ki eylemleri içermektedir . sosyal medya farklı insanları bir araya getirirken bu insanların algılarına tutumlarına ve son davranışlarına etki etmektedir . günümüz dünyasında insanların alış veriş alışkanlıkları sürekli değişkenlik göstermektedir . bunlar işletmelerin kontrol edemediği ancak alım satım kararlarında mutlaka dikkate almaları gerektiği sosyal faktörler psikolojik faktörler kişisel faktörler bilmeleri ve tüketici olarak ifade edilen insanların alış veriş alışkanlıklarını satın alma davranışlarını gözlemleyerek etkili bir pazarlama politikası çabası içine girmeleri gerekmektedir . işletmelerin amaçlarına erişip erişmedikleri bu başarı kriterleri ile değerlendirilmektedir . bunları başarabilmenin yolu ise tüketicilerin algılarını etkileyen faktörlerin neler olduğunun tespit edilmesiyle olur . stereotip insanların önyargılı olmasını sağlamakta ve önyargıları besleyip koruyan bir işleve sahip olmaktadır . . anımsatması örnek olarak verilebilir . bu yeniçağ ile birlikte medya kavramı ve işletmelerin tüketicilerle olan iletişimleri bir dönüşüme uğradı . geleneksel terminolojide medya mesajı gönderen ile diğerleri arasındaki iletişiminin nasıl yapıldığı bağlamında ifade edilirken günümüzde online uygulamalara bağlı olarak medyanın yeni formu sadece mesajı gönderenin diğerleriyle iletişimine olanak sağlamakla kalmayıp mesaj gönderilenlerinde iletişime dahil olmasını sağlamıştır . sosyal medya aynı zamanda ağızdan ağza pazarlama alanında da kendini göstermektedir . bu gruplar hedef izleyicilerle ilişki kurmak hem online hem offline ağ kurma fırsatları sağlamak işletme amaçlarını başarmak ve kişisel amaçlar elde etmek için twitter yeteneklerini kullanmaktadırlar . aynı zamanda diğer tüketicilere bu öneri ve fikirleri oylama eleştirme imkanı sağlayarak tüketicilerin daha katılımcı olmalarını sağlamıştır . sosyal medya işletmelerin tüketiciler ile var olan ilişkilerini kuvvetlendirme fırsatı vermesi ile birlikte interaktif bir iletişim ortamını sağlamaktadır . sosyal medya tüketicilerin görüşlerini açıklayabileceği fikir alışverişi yapabileceği sanal bir ortam sağlamaktadır . tüketicilerin sosyal medyada bir ürünle ilgili olarak yaptıkları yorumlar olumlu ya da olumsuz marka algısı oluşturmakta ve bu yorumlar tüketicilerin kararlarını etkilemektedir . bu çalışmalarda temel kıstas genellikle daha önce çalışılan konu hakkında az bilgi mevcut olması durumunda tercih edilmekte olup hipotezler kurulmamakta ve model oluşturulmamaktadır . bu sonuçlara göre katılımcıların sosyal medyayı aktif kullandıkları ve özellikle facebook twitter ve instgram youtube gibi sosyal medya sitelerini daha çok takip ettikleri tespit edilmiştir . bu yargılara ilişkin vermiş oldukları cevaplar dikkate alındığında medya paylaşım sitelerinde izlemek istediğim video başlamadan önce yayınlanan reklamların tamamını izlerim yargısına katılmadıkları medya paylaşım sitelerindeki tanıtıcı reklamlar satın alma davranışımı olumlu yönde etkiler medya paylaşım sitelerindeki reklamlar tv reklamlarını göre daha etkilidir yargıları hakkında ise fikirlerinin olmadığı sonucu çıkmıştır . ayrıca ölçeklere ait cronbach s alpha katsayılarına bakıldığında katsayıların ile arasında değiştiği ve tanımlayıcı araştırmalarda değeri kabul edilmesinden dolayı ölçekler güvenilirdir . sosyal medyanın etkileme gücü faktörünün özdeğeri tir ve toplam varyansın unu açıklamaktadır . üçüncü faktörün özdeğeri dir ve toplam varyansın sini açıklamaktadır sosyal medyanın etkileşim gücü ortalama değeri olarak çıkmıştır . cronbach s alpha değeri ise olarak çıkmış ve oldukça güvenilirdir . günümüzde problemlere çözüm üretmede en etkili araçlardan biri sosyal medyadır .
493
176
Doğal florada yetişen sarıçiçekli gazal boynuzu (Lotus corniculatus L.) ve dar yapraklı gazal boynuzunun (Lotus tenuis Waldst. & Kit.) toprak tercihleri, komşu bitkileri ve yem değerleri
bu çalışmada karadeniz bölgesi doğal florasında yetişen sarıçiçekli gazal boynuzu ve dar yapraklı gazal boynuzu türlerinin tercih ettiği toprak özellikleri ile etkileşim halinde olduğu bitki türleri ve yem değerleri incelenmiştir . l . corniculatus l . tenuis e göre daha yüksek kireç ve ph lı düşük organik maddeli toprakları tercih ettiği belirlenmiştir . l . corniculatus un l . tenuis in ise farklı bitki türüne komşu olduğu belirlenmiştir . komşu bitki familyalarının frekansı bakımından iki tür arasındaki farklılık önemli bulunmuştur . gazal boynuzu türleri ile etkileşim halinde yetişen dominant bitki türleri medicago lupulina trifolium pratense trifolium repens cynodon dactylon lolium perenne ve plantago lanceolata olduğu belirlenmiştir . dactylis glomerata nın da l . corniculatus a yüksek oranda komşu olduğu belirlenmiştir . l . tenuis daha yüksek fosfor metabolik enerji ve nispi yem değeri ile daha düşük asitte ve nötral çözeltide çözünmeyen lif oranına sahip olmuştur . sonuç olarak kurulacak suni mera tesislerinde ve doğal meraların ıslahında doğal ortamda gazal boynuzu türleri ile uyum içerisinde yetişen ve olumlu etkileşim gösteren yukarıda söz edilen türler tercih edilmelidir .
meraya dayalı hayvancılıkta mera verimliliğini ve besin değerini arttırmak için meraların botanik kompozisyonunu düzenlemek ana hedeflerden birisidir . nitekim hayvanların bazı bitki tür veya türlerini daha fazla tercih etmeleri diğer bitki tür veya türleri üzerindeki otlatma baskılarını azaltabilmekte ve böylece otlayan hayvan türlerine göre lezzetli olan bitki türlerinde azalma lezzetsizlerde ise artış görülebilmektedir vejetasyondaki bazı türlerinin ortamdan çekilmesine tercih ettikleri toprak yapısına sahip meralarda olumlu etki yapabilmektedir . çalışmada bu türlere ait aynı ortamda yetiştirilen bitkilerin yem değerleri de karşılaştırılmıştır . çalışmanın yürütüldüğü bölgenin coğrafi ve iklimsel özellikleri l . corniculatus ve l . tenuis türlerine ait tohumların toplandığı lokasyonlar ile bu tohumların çimlendirme ve şaşırtma işlemleri hakkındaki detaylı bilgiler daha önceki yayınlarda verilmiştir ve yılları arasında yürütülen bu çalışmada lotus türlerinin toprak tercihlerini ve komşu bitkilerini belirlemek için doğal florada bulundukları alanlardan iki yılın temmuz ve eylül ayları arasında toprak örnekleri alınmış ve bunlara komşu baskın bitki türleri belirlenmiştir . incelenen lotus türlerinin yoğun olarak bulunduğu ve aralarında en az m mesafe bulunan alanların cm lik toprak profilinden toprak burgusu ile alınan örnekler etiketli polietilen poşetlere yerleştirilmiştir . çalışmada incelenen türler ile bunlara komşu yaygın türler arasındaki ilişkiler komşu türlerin frekansları üzerinden değerlendirilmiştir . l . corniculatus un l . tenuis in ise farklı bitki türü ile komşu olmuş ve her iki türe komşu baskın bitki türlerine ait frekanslar arasında değişmiştir . l . corniculatus a komşu bitkilerin tek yıllık iki yıllık ve çok yıllık bitki türlerinin frekansları sırasıyla . ve . . olarak tespit edilirken l . tenuis için aynı değerler . ve . ve . şeklinde sıralanmıştır . christenhusz ve byng şahinoğlu ve uzun valkov ve chiurazzi . bu durum her iki tür ile etkileşim halinde olan tek yıllık baklagiller özellikle medik türlerinin otlatma baskısına diğer türlerden daha dayanıklı olmasıyla ilgili olabilir ammi visnaga l . anagallis arvensis l . anthriscus sp . circium arvense l . convulvulus arvensis l . convulvulus assyricus griseb . . ve k mg azaltabilmektedir dikkate alan frekanslarına göre mera ıslahında ve hayvansal verimliliğin arttırılmasında komşu bitkilerin hangi özelliklerine öncelik verileceğini belirlemek için daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır .
580
201
Konya İlinde Yetiştirilen ve Ticaret Borsasında Alımı Yapılan Buğdayların Alt Bölgelere Göre Kalite Kriterlerinin Belirlenmesi
bu araştırma konya ilinde üretilen ve ticaret borsasında alımı yapılan ekmeklik ve makarnalık buğdayların yıllar ve alt bölgelere göre fiziksel ve kimyasal kriterleri açısından değişimini belirlemek amacıyla yapılmıştır . araştırmada ve yıllarında üretilen buğdayın rutubet oranı hektolitre ağırlığı kırık tane oranı cılız tane oranı embriyosu kararmış tane oranı süne ve kımıl tahribat oranı yabancı madde oranı ve protein oranı ile ilgili kalite özellikleri yıllara ve alt bölgeye göre incelenmiştir . konya ilinde yetiştirilen ekmeklik buğdayların rutubet oranı yıllara göre . . arasında hektolitre ağrılığı . . kg hl kırık tane oranı . . arasında cılız tane oranı . . arasında embriyosu kararmış tane oranı . . arasında süne ve kımıl tahribat oranı . . arasında yabancı madde oranı . . ve protein oranı . . arasında değişmiştir . makarnalık buğdayların rutubet oranı yıllara göre . . arasında hektolitre ağırlığı . . kg hl arasında kırık tane oranı . . arasında cılız tane oranı . . arasında embriyosu kararmış tane oranı . . arasında süne ve kımıl tahribat oranı . . arasında yabancı madde oranı . . ve protein oranı . . arasında değişmiştir .
gerek coğrafi özellikleri gerek iklim özellikleri itibariyle çok zengin bir tarımsal ürün çeşitliliğine sahip olan ülkemizde tahıllar ekiliş ve üretim bakımından en büyük paya sahip bitki grubudur . buğday kalitesi hem çiftçiler hem de sanayiciler için önemlidir . bir buğday çeşidinin kalitesi aynı tarlada dahi farklılıklar gösterebilmektedir . bu farklılığa neden olan üç önemli faktör iklim toprak ve çeşittir . araştırmada konya ticaret borsasının ve yıllarında konya merkez ve ilçelerinde üreticilerden alımı yapılan ekmeklik ve makarnalık buğdayların analiz sonuçları alt bölge bazında değerlendirilmiştir . agro ekolojik bölgelendirme arazinin çevresel özellikleri potansiyel verim ve arazi uygunluğu benzer olan özelliklere sahip alt alanlara bölünmesini ifade etmektedir . bölgede en yüksek yıllık sıcaklık ortalaması tespit edilmiştir . konya ticaret borsasında bölgedeki yetiştiricilerden alımı yapılan ekmeklik ve makarnalık buğday ürünlerinden alınan örneklerde rutubet kırık tane cılız tane embriyosu kararmış tane süne kımıl tahribatı ve protein oranı ile ilgili ölçüm ve analizler yapılmıştır . grupların karşılaştırılması bölgelere ve yıllara göre yapılmıştır . tmo nun ekmeklik ve makarnalık buğday alımlarında uyguladığı alım baremine göre rutubetin depolandırma ve gruplandırmaya etki etmediği ancak rutubetin ü geçmesi durumunda fiyatın düşeceğini . i geçmesi durumunda ise buğdayın alıma girmeyeceği belirtilmiştir . ekmeklik buğdaylarda rutubet oranının en fazla değişim gösterdiği yıl olurken makarnalık buğdaylarda ise yılı olmuştur . alımı yapılan ekmeklik ve makarnalık buğdayların yıllara ve bölgelere göre kırık tane oranları değişim katsayısı ve standart sapma değerleri çizelge de verilmiştir . yapılan incelemede konya ilinde üretilen ve ticaret borsasında alımı yapılan ekmeklik buğdayların cılız tane ortalaması . makarnalık buğdayların cılız tane ortalaması . dir . bölge bazında değerlendirdiğimiz de ekmeklik buğdaylarda cılız tane ortalamasının en yüksek olduğu bölge . cılız tane ortalamasının en düşük olduğu bölgeler ekmeklik ve makarnalık buğdaylarda . bölgede tane dolum dönemi ve olgunlaşmanın geciktiği haziran temmuz aylarındaki yüksek sıcaklık düşük yağış ve nispi nem değerleri olum döneminin hızlanmasına ve cılız tanelerin oluşmasına neden olabilir . özellikle süt olum döneminde yağışların yüksek olması sonucu oluşan fungal hastalıkların etkisi ile meydana gelen hastalık ürün kalitesini ve pazar değerinin düşürmektedir . son yıllarda ekmeklik ve makarnalık buğdaylarda embriyosu kararmış tane oranında bir yükselme gözlemlenmektedir . elde edilen bulgulara göre bölge bazında değerlendirdiğimizde ekmeklik buğdaylarda embriyosu karamış tane ortalamasının en yüksek olduğu bölge . tane sertleşmeden emildiğinde tane içeriğinin büyük bir kısmı emilebilmekte böylece tanenin içi boş kalarak hafiflemekte ve buruşuk bir hal almaktadır . bu tip zarar sonucu buğdayın hektolitre ağırlığı tane ağırlığı gibi fiziksel özellikleri olumsuz yönde etkilenmekte ve buğdayın öğütme kalitesi düşmektedir . en az değişim gösterdiği yıl ekmeklik buğdaylarda makarnalık buğdaylarda ise yılı olmuştur . özbek ve fidan yaptıkları bir çalışmada yılında konya ilinin farklı bölgelerinde üretilen ve ticaret borsasında analizi yapılan buğday çeşitlerinde fiyatı en fazla etkileyen hastalık zararlı etkenin süne ve kımıl tahribatı olduğunu süne kımıl tahribatı görülen buğday numunelerindeki bu oranın . olduğunu tespit etmiştir . kabul edilebilir özellikte bir ekmek ve makarna için buğday tanesinde belirli bir düzeyde protein içeriğine ihtiyaç vardır . makarnalık buğdaylarda ise protein kalitesine göre grup altında alımı yapılmakta ve depolanmaktadır .
490
167