Title
stringlengths
17
232
Abstract
stringlengths
327
3.62k
Text
stringlengths
590
6.6k
PaperTextLength
int64
303
818
PaperAbstractLength
int64
45
442
Samsun Büyükşehir Belediyesi mücavir alan uygulamalarının tarım alanlarına ve tarımsal üretim üzerindeki etkileri
günümüzde nüfus ve kente göç giderek artmaktadır . artan nüfus ve kırsaldan kente olan göç nedeniyle kentlerde yeni yerleşim alanları ihtiyacı da giderek artmaktadır . kentler yerleşim alanı ihtiyacını genellikle kente komşu ancak henüz kentleşmemiş nispeten kırsal alanlardan karşılarken bu alanlarla ilgili birtakım yasal düzenlemeler yapılmaktadır . bu düzenlemelerden biri olan mücavir alan yılından beri mevzuatımızda yer almakta olup belediyeler tarfından yerleşim alanı ihtiyacı ve komşu alanların kontrolü amacıyla yaygın bir şekilde kullanılmaktadır . bu çalışmada samsun büyükşehir belediyesinin mücavir alan uygulamalarının tarımsal üretime ve tarım alanlarına olan etkilerinin belirlenebilmesi amacıyla mücavir alan içerisindye yer alan köylerde anket çalışması yapılarak olumlu ve olumsuz etkiler gözlemlenmiştir . çalışmadan elde edilen sonuçlara göre mücavir alanda yer alan köylerde mücavir alana girmeden öncesine göre nüfus oranında azalırken hane sayısı oranında artmış tarım a anı oranında azalırken yerleşim alanları oranında artmıştır . hayvancılık işletme sayısı oranında azalmış tarım arazisi fiyatlarında oranında artış görülmüştür . tütün tahıl yem bitkileri sebze meyve yetiştiriciliğinde büyük oranda azalış görülürken sadece fındık yetiştiriciliğinde artış görülmüştür . elde edilen sonuçlara göre samsun da mücavir alan uygulamasının mevcut şekliyle kırsal alanda tarım arazilerine ve tarımsal üretime olumlu katkı sağlayamadığı görülmüştür . sayılı yasayla samsun ve diğer büyükşehirlerde büyükşehir belediyesi hizmet ve sorumluluk sınırlarının tüm il sınırları kabul edilmesiyle mücavir alan uygulaması fiilen son bulmuştur . toprak koruma kanunu ve imar kanunu nda mücavir alanla ilgili düzenlemeler yapılarak tarım arazilerinin korunması sağlanmalıdır . ayrıca büyükşehir statüsündeki iller için imar ve büyükşehir belediyesi faaliyetleriyle ilgili konularda tarım alanların ve tarımsal üretimin konunması yönünde yasal düzenlemelerin geliştirilmesine ihtiyaç duyulmaktadır .
dünya nüfusunun hızla artması ve kırsaldan kente olan göçün hızlanması sonucu kentsel yerleşim alanları ihtiyaçlara cevap verememekte ve giderek büyümektedir . bu saçaklanma sürecinin gerekli önlemler alınmadığı takdirde çevre açısından ciddi sorunlar yaratacağı açıktır . kentsel yerleşimler zaman içerisinde artan alan ihtiyacını komşu alan anlamına gelen mücavir alandan yani gelişme durumunda yayılmanın sağlanacağı henüz şehirleşmemiş veya düşük yoğunlukta şehirleşmiş alanlardan karşılar . samsun yılı nüfus sayımına göre türkiye nin en kalabalık nüfusa sahip on dört ilinden birisidir . samsun büyükşehir belediyesi tarafından mücavir alan sınırları belli aralıklarla değiştirilerek genişletilmiştir . yılında belediye meclisi ve il idare kurulu kararı gereği atakum ilçesine bağlı akalan çamlıyazı kulacadağ ve meyvalı ilkadım ilçesine bağlı aşağı avdan çanakçı çandır ve çivril canik ilçesine bağlı alibeyli ambarpınar başalan dereler devgeriş düzardıç gürgenyatak hilaltepe kızıloğlak kozlu muratlı sarıbıyık tuzaklı ve yaylaköy tekkeköy ilçesine bağlı çimenli ve karışlar köyleri mücavir alana dahil edilmiştir . bu köyün si mücavir alan içinde si mücavir alan dışındadır . çalışmada samsun büyükşehir belediyesi mücavir alanı içerisinde kalan ilçeye ait köylerde mücavir alan öncesi ile günümüzdeki durumu karşılaştırmak amacıyla ilgili yerleşim birimlerine bizzat gidilerek köy yönetimiyle yüz yüze yapılan bir anket çalışması yürütülmüştür . köy yönetiminden kesin olarak elde edilemeyen veriler şekil te samsun da anket uygulanan köylerin tamamı görülmektedir . çalışma kapsamında samsun ili merkez ilçeleri sınırları içerisinde kalan mücavir alandaki köylerde yürütülen anket çalışması sonuçlarına bağlı olarak yapılarak söz konusu köylerde mücavir alan öncesi ve mücavir alan sonrasında saptanan tarımsal faaliyetler arazi durumu ve gelişmeler ile belirlenen sorunlar aşağıda ayrı başlıklar altında sunulmuştur . samsun büyükşehir belediyesi mücavir alanındaki ilçe köylerinin mücavir alana girdikten sonraki nüfus ve hane sayısı değişimi çizelge de verilmiştir . atakum ilçesinde mücavir alan yaşı ve ten küçük olan köylerde nüfusun oranında artmış olması bu köylerden biri olan kamalı köyünde toki tarafından toplu yerleşim alanları kurulmasından kaynaklanmaktadır . buna paralel olarak atakum ilçesine bağlı mücavir alan içerisindeki köyler de kentleşme etkisinde kalmıştır . bu durumun etkenlerinden biri ilkadım ilçesinin samsun şehir merkezini de içine alarak iç kesimlere doğru uzanan bir coğrafyayı kaplamasıdır . canik ve tekkeköy ilçelerindeki mücavir alan içerisinde kalan köylerde ise tarım arazisi kaybı yaşanmamıştır . yerleşim alanı kentleşme ile doğru orantılı olarak pozitif yönde gelişir . çizelge den de anlaşılacağı üzere hane sayısının artmasıyla doğru orantılı olarak yerleşim alanı da artmaktadır . burada tütün üreticiliğinden vazgeçilmesinin nedeni mücavir alana girilmesinden daha çok tekel in özelleştirilmesi olduğu düşünülmektedir . tütün üretimi yapan ve bu nedenle neredeyse yıl boyu köyde ikamet etmek zorunda kalan çiftçiler sadece fındık hasat döneminde köylerde geçici ikamet ederek hem şehir hem köy yaşantısına sahip olabilmektedir . mücavir alana giren köylerde beklenen olumlu gelişmelerin yaşanmaması oranında azaldığı görülmüştür . abacı ve kaplan belediyelerin mücavir alan edinmede mücavir alan büyüklüğünün belediyenin gücü ile ilişkilendirilmesi belediyelerin kendi yerleşme alanı içinde verdiği hizmetin yeterliliği ve mücavir alan ilan edildiği takdirde bu hizmetin götürülebilme durumunun incelenmesi gibi somut kriterlerin getirilmesi gerektiğini ifade ederek samsun daki mücavir alan uygulamalarının başarısız olmasının temelinde yatan asıl nedeni irdelemiştir . yem bitkileri yetiştiriciliği mücavir alan öncesinde köylerin . sında yapılırken bu oran mücavir alan sonrasında e yükselmiştir . alkan ve uzun erdemli kent merkezinin kurulduğu alanda incelemede bulunmuş sonuç olarak tarıma elverişli kıyı bölgesinin ağırlıklı olarak yerleşim sanayi ve ulaşım için kullanıldığını yerleşim alanının kuzeyinde yer alan taşlık kayalık ve orman alanlarının ise tarım alanları olarak değerlendirildiğini ifade etmiştir .
582
249
MOLLA MUHAMMED EMİN EFENDİ VE İDĞAM-I KEBİR HAKKINDA “LÂHİKA” ADLI RİSÂLESİ
bu çalışma xııı . yüzyılın önde gelen kıraat alimlerinden ve osmanlı reisü l kurralarından olan molla muhammed emin efendizade nin idğam ı kebir ile ilgili yazmış olduğu lahika li ş şarihi l baisi l fakir fi izahi babi l idğami l kebir adlı risalesini ele almaktadır . çalışmada önce molla efendi nin hayatı ilmi tahsili babası şeyh abdullah salih eyyûbi öğrencileri ve eserleri hakkında genel olarak bir bilgi verilmiştir . ardından risalenin ele aldığı idğam ı kebir kavramı tecvid ve kıraat ilmi çerçevesinde mercek altına alınmış ve idğam ı kebir konusunda yazılan eserler zikredilmiştir . son olarak lahika risalesi tanıtılmış risalenin ismi ve müellife nispeti konu ve muhtevası ve özelliklerinden bahsedilmiş ve bu risalenin kaynakları tespit edilmiştir . böylece bahsi geçen risalenin müellif ve muhtevası hakkında önemli bilgiler ortaya konmuştur . zira bu makalenin gaye ve amacı molla muhammed emin efendi yi ve onun lahika risalesini tanıtmaktır . molla muhammed emin efendi önceki kıraat kaynaklarını eserlerinde kullanmıştır . araştırmamızda onun lahika adlı risalesini inceledik ancak bu risalenin farklı nüshalarını tespit edemedik . onun hayatı ile ilgili de ayrıntılı bilgilere ulaşamadık .
kur an ilimlerinin en önemlilerinden biri kur an kelimeleri okuyuşu ile doğrudan ilgilenen kıraat ilmidir . zira bu ilimle ilgili nice yazma eser hala kütüphane raflarında gün yüzüne çıkmayı beklemektedir . bu alim osmanlı kıraat sahasında muteber şahsiyetlerden birisidir . hedefimiz bahsi geçen alana bir nebze de olsa katkı sağlamaktır . molla efendi cemaziyelahir ocak senesinde istanbul un eyüp semtinde dünyaya gelmiştir . molla efendi nin tahsili ve hocaları hakkında elimizde yeterli bilgi bulunmamaktadır . molla efendi nin yukarıda da ifade ettiğimiz gibi ilmi tahsiline dair elimizde fazla bilgi yoktur . el asarü l mecidiyye fi l menakıbi l halidiyye ismini sultan abdülmecid han dan alan ebu eyüp halid el ensari nin hayatını ve menakıbini anlatan bu eser te istanbul da basılmıştır . tecvidin gayesi kur an ın tertille ve hatasız bir şekilde okunmasını gerçekleştirmektir . kur an ı güzel okuma için belirlenen kaidelerden birisi olan idğam elimizdeki risale ile alakalı olduğu için tecvit ve kıraat ahkamlarından sadece idğam idğam ı kebir bahsini genel hatları ile ele alacağız . idğam biri sakin diğeri müteharrik olan iki harfi aralarını ayırmadan birbirine katarak aynı mahreçten çıkarmaktır . idğamın gerçekleşebilmesi için bazı şartların bulunması lazımdır . bu şartlar şunlardır a . müdğam harfin sakin müdğamün fihin harekeli olması en önemli şarttır . c . müdğamın idğama engel olan med harflerinden olmaması gerekir . idğamın gerçekleşmesi için müdğam ile müdğamün fih arsında bu üç sebepten birinin bulunması gerekir . temasül sebebi müdğamla müdğamün fihin aynı harften olması demektir . ikinci kısım ise cezim manileridir . idğam farklı yönlerden kendi içinde çeşitli türlere ayrılmaktadır . kitabü l idğam ebu zekeriyye yahya b . ziyad el ferra . kitabü l idğam ebu bekr ahmed b . hüseyn el asbahani . el idğam li ebi amr el basri ve ilelühû ibn ğalbun tahir b . abdülmü min . türkiye deki yazma eserler kütüphanelerinde yaptığımız geniş bir araştırmanın sonucunda süleymaniye kütüphanesindeki matbu nüshanın dışında esere ait her hangi bir nüshaya rastlamadık . müellif bu eserde kıraat tariklerinden ebu muhammed el kasim eş şatıbi ye mensup olan eş şatıbiyye tarik ve usulüne göre on kıraat imamlarından imam ebu amr b . ala el basri nin ravisi ebu şuayb es sûsi rivayetine mahsus olan el idğamü l kebir den bahsetmektedir . karşı karşıya gelen iki harekeli harfi birbirine idhal etmek suretiyle bir harf gibi aynı mahreçten telaffuz ederek başta dil olmak üzere diğer telaffuz azalarına kolaylık sağlayan idğam ı kebir kaidesi özellikle kıraat ilminin önemli ve meşhur bablarından biridir . öyle ki üzerine onlarca eser risale ve manzume yazılmış çokça da tartışılmıştır . molla ali l kari nin şerhü ş şatıbiyye ile el minehu l fikriyye kitabı . idğam bir tecvid kaidesi ve kıraat bahsi olduğu gibi aynı zamanda bir arapça dil bahsidir . lahika risalesinin süleymaniye kütüphanesinde bir nüshası bulunmaktadır . bu nüsha tarihinde istanbul da basılan nüshanın aynısıdır .
404
153
ERKEN DÖNEM AÇIK KAPANIŞ MALOKLÜZYONLARINDA TEDAVİ YAKLAŞIMLARI
açık kapanış maloklüzyonları tedavisi ve pekiştirme dönemi zor uzun zaman alan ve nüks ihtimali fazla olan vakalardır . açık kapanış maloklüzyonlarının tedavi yaklaşımları bireyin iskeletsel ve dişsel olarak büyüme ve gelişim sürecinin hangi aşamasında olduğuna göre değişiklik göstermektedir . farklı dönemlerde etiyolojik sebepler de göz önünde bulundurularak çeşitli tedavi yaklaşımları uygulanmaktadır . erken dönemde temel prensip tedavinin etiyolojik faktöre göre yapılmasıdır . bu derlemede erken dönem açık kapanış malokluzyonlarının tanımı etiyolojisi ve tedavi yaklaşımları ilgili yapılan çalışmalar ele alınacaktır .
ilk olarak caravelli tarafından tanımlanan açık kapanış çok sayıda araştırmacı tarafından çeşitli şekillerde tanımlandırılmıştır . cozza ve arkadaşları da yılında yaptığı çalışmada beyaz ırklarda . siyah ırklarda . ile amerikalı bireyler için benzer sonuçları rapor etmişlerdir adını vermişlerdir . vertikal holding apareyi high pull headgear ile kombine edilerek kullanılabilir . dişsel açık kapanış vakalarının durdurucu tedavisine erken karışık dişlenme döneminde başlanmalıdır . iskeletsel açık kapanış vakalarında ise ortodontik tedavi aktif büyüme ve gelişim döneminde yapılmalıdır .
422
75
DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ ÖĞRENCİLERİNİN DENTAL ANKSİYETE-KORKU DÜZEYLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
diş hekimliği fakültesi . . . ve . sınıflar arasındaki dental anksiyete korku seviyelerini karşılaştırmalı olarak değerlendirmektir . diş hekimliği fakültesinde eğitim gören . sınıf . sınıf . sınıf ve . sınıf öğrencilerinin dental girişimlere karşı olan anksiyete ve korku seviyelerini ölçmek için anketler uygulandı . bu anketler modifiye dental anksiyete skalası ve dental korku skalası ydı . mdas skorları olanlar yüksek anksiyete seviyesi olduğu düşünüldü . dks skorlarına göre puan üstü aşırı yüksek anksiyeteli puan arası yüksek anksiyeteli puan arası ılımlı anksiyeteli ve puanın altı düşük anksiyeteli olarak değerlendirildi . çalışmada elde edilen bulgular değerlendirilirken istatistiksel analizler için ıbm spss statistics programı kullanıldı . bu çalışma u erkek ve i kadın olmak üzere toplam öğrenci üzerinde yapılmıştır . öğrencilerin dks skorları ile arasında değişmekteydi . birinci sınıfların dks puan ortalamaları diğer sınıflardan anlamlı şekilde yüksek bulunmuştur . öğrencilerin mdas skorları arasında değişmekte olup öğrenciler arasında . inde yüksek dental anksiyete görülmüştür . gruplar arasında mdas puan ortalamaları açısından istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmamıştır . birinci sınıf öğrencilerinin dental anksiyete ve korku düzeyleri diğer sınıflara göre daha yüksek bulundu . hem eğitim seviyesinin hem de diş hekimliği eğitiminin dental anksiyete ve korku seviyesinin azalmasında etkili olabileceğini göstermektedir .
korku ve anksiyete çözümlenmesi oldukça zor olan sorunlardır . bu iki terim bazen birbirinin yerine kullanılsada anlamları farklıdır . travmatik dental tecrübeler kişisel özellikler cinsiyet yaş eğitim seviyeleri hastaların dental anksiyete düzeyini etkilemektedir . dentalanksiyeteninoluşmasında psikolojik ve çevresel etkenlerin de rol oynadığı bulunmuştur . yaş cinsiyet ve eğitim düzeyi gibi etkenlerin dental anksiyete seviyesi ile arasındaki ilişkilerin incelendiği çalışmalar mevcuttur . literatürde eğitim düzeyi düştükçe anksiyetenin yükseldiğini gösteren çalışmalar bulunmaktadır . eğitim düzeyi dışında alınan eğitimin alanı da dental anksiyeteyi etkileyebilmektedir . örneğin diş hekimliği eğitimi gören öğrencilerin mühendislik ve tıp eğitimi gören öğrencilere göre daha az dental anksiyete seviyesine sahip olduğu bildirilmiştir . bu çalışmanın amacı diş hekimliği fakültesi . sınıflar arasındaki dental anksiyete korku seviyelerini karşılaştırmak ve buna ek olarak dental anksiyetenin ilişkili olabileceği etkenleri değerlendirmektir . necmettin erbakan üniversitesi diş hekimliği fakültesi nde eğitim gören . çalışmaya katılmak isteyen öğrencilere bilgilendirilmiş onam formu dağıtıldı . her bir sorudan elde edilebilecek minimum puan ve maksimum puan ise tir . ve . sınıf öğrencilerinin düzenli olarak diş hekimine gitme oranları . sınıf ve . sınıf öğrencilerinden anlamlı düzeyde yüksek bulunmuştur . gruplar diş hekimine gruplar diş hekimine gitme nedenleri açısından istatistiksel olarak değerlendirildiğinde . sınıf öğrencileriyle diğer sınıflar arasında anlamlı şekilde farklılık bulunmuştur . birinci sınıf öğrencilerinin muayene kontrol ve ağrı nedeniyle diş hekimine gittiği diğer sınıfların ise restoratif işlemler ve cerrahi müdahaleler için diş hekimine gittiği bulunmuştur . birincisınıf öğrencilerinin diğer sınıflara oranla diş fırçalama sıklığı dahaaz bulunmuştur . gruplar arasında mdas puan ortalamaları açısından istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır . . dental anksiyeteyi değerlendirmede yetişkinler ve çocuklar için farklı anksiyete skalaları bulunmaktadır . corah dental anksiyete skalası mdas ve dks günümüzde oldukça sık kullanılan skalalardır . türk hastalar üzerinde mdas nin güvenilirliği ve geçerliliğini değerlendirdikleri çalışmada veya daha yüksek skor alındığında skalanın yeterli hassasiyete sahip olduğunu belirtmişlerdir . biz de değerlendirmemizde bu kriteri esas almış bulunuyoruz . sınıf öğrencilerinin oranları sırasıyla ve olduğu bunun . diş hekimliği öğrencileri sınıfları arttıkça ağız hijyenlerine daha çok önem vermeye başlamaktadırlar . sınıf öğrencileri ile yaptıkları bir çalışmada ilerleyen yıllarla birlikte öğrencilerin dental kaygı düzeylerinde bir azalma olduğunu bildirmişlerdir . bu sonuç dental korkunun azalmasında diş hekimliği eğitiminin etkili olduğu görüşünü doğrulamaktadır . gruplar arasında mdas puan ortalamaları açısından istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmamakla birlikte . eğitim seviyesi düşük olan ve daha önce diş hekimine gitmemiş olanlarda daha fazla anksiyete görülmüştür . bizim çalışmamızda da öğrenciler sırasıyla en çok anestezi iğnesini gördüklerinde aeratörün sesini duyduklarında ve anestezi iğnesini hissettiklerinde korktuklarını belirtmişlerdir . sınıf öğrencilerinin diğer sınıflara göre daha yüksek anksiyete ve korku seviyelerine sahip oldukları görülmüştür .
472
202
İki Devlet İlkokulundaki Öğrencilerin Sağlık Tarama Sonuçlarının Değerlendirilmesi
amaç bu araştırma iki devlet ilkokulundaki öğrencilerin sağlık tarama sonuçlarının değerlendirilmesi amacıyla yapılmıştır . gereç ve yöntem tanımlayıcı nitelikte yapılan araştırmanın evreni ilkokul öğrencisinden oluşmaktadır . çalışmada örneklem seçimine gidilmemiş araştırmaya katılmayı kabul eden öğrenci dahil edilmiştir . araştırmanın verileri araştırmacılar tarafından oluşturulan sağlıklı çocuk izlem formu kullanılarak şubat mayıs tarihleri arasında toplanmıştır . verilerin toplanmasında öğrencilerin boy kilo görme skolyoz ve ağız diş sağlığı değerlendirilmesi yapılmıştır . verilerin değerlendirilmesinde tanımlayıcı istatistiksel yöntemler kullanılmıştır . araştırmanın yapılabilmesi için çocuklardan sözlü ebeveynlerden yazılı onam alınmıştır . ayrıca kurum izinleri ve etik kurul izni alınmıştır . bulgular öğrencilerin i kız ve yaş ortalaması yıl erkeklerin yaş ortalaması ise dır . öğrencilerin ü zayıf u normal kiloda si fazla kiloda ve ü obezdir . öğrencilerin inde olası görme kusuru bulunmuştur . renk görme muayenesinde öğrencilerin sinde olası renk körlüğü saptanmıştır . ağız ve diş sağlığı taramasında öğrencilerin sının çürük dişi inin dolgulu dişi ve unun kayıp dişi olduğu belirlenmiştir . skolyoz taramasında öğrencilerin inde olası skolyoz saptanmıştır . sonuç okul sağlığı taramasında öğrencilerde obezite olası görme kusuru yüksek oranda ağız ve diş sağlığı sorunları ve olası skolyoz gibi daha önce tanımlanmamış önemli sağlık sorunları tespit edilmiştir . bu sonuçlar ile ilkokul çocuklarında sağlık taramalarının önemine dikkat çekilmekte ve öğrencilere sağlık eğitimlerinin planlanması okul sağlığı taramalarına ile ilgili sağlık politikalarının geliştirilmesine yönelik çalışmaların yapılması önerilmektedir .
toplumda okul çağındaki bütün çocukların mümkün olan en iyi bedensel ruhsal ve sosyal yönden sağlığına kavuşmalarını sağlamak ve sürdürmek böylece çocukların ve dolayısıyla toplumun sağlık düzeyini yükseltmek amacıyla öğrencilerin ve okul personelinin sağlığının değerlendirilmesi geliştirilmesi sağlıklı okul yaşamının sağlanması ve sürdürülmesi öğrenciye ve dolaysıyla topluma sağlık eğitiminin verilmesi için yapılan çalışmaların tümüne okul sağlığı hizmetleri denilmektedir . çalışmanın yapıldığı ilkokul çağındaki çocukların sağlıklı öğrenebilmeleri için bedensel ve ruhsal yönden sağlıklı olmaları gerekmektedir . araştırmanın yürütüldüğü her iki okulda da okul sağlığı hemşiresi veya sağlık birimi bulunmamaktadır . taramalar halk sağlığı hemşireliği dersi ve sağlık taramaları hakkında eğitim alan hemşirelik . araştırmada veriler araştırmacılar tarafından oluşturulan sağlıklı çocuk izlem formu kullanılarak toplanmıştır . tarama sonuçları sınıf öğretmeni ve okul yönetimi ile paylaşılmıştır . sağlık tarama sonuçları normal olmayan öğrencilerin ailelerine bilgi verilmiştir . araştırmada ilkokul öğrencilerine boy kilo görme skolyoz ve ağız diş sağlığı değerlendirilmesi yapılmıştır . yapılan sağlık taramaları ve sonuçlarının yorumlanması belli ilkelere göre yapılmıştır . büyüme ve gelişmenin değerlendirilmesinde türk çocukları için ağırlık boy ve bki persentil değerlerinden yararlanılmıştır . ağırlık ölçümü için dijital baskül ve uzunluk ölçümü için mezura kullanılmıştır . yaşa ve cinsiyete göre farklılıklar göz önünde bulundurularak persentil değerleri hesaplanmıştır . görme taramasında görme keskinliği ve renk körlüğü tespiti yapılmıştır . renk görme muayenesinde ıshihara psödo izokromatik renk levhaları kullanılmıştır . verilerin değerlendirilmesinde tanımlayıcı istatistiksel yöntemler kullanılmıştır . çalışmaya katılan öğrencilerin bki değerlerine göre ü zayıf i normal kiloda ü fazla kiloda ve u obez sınıfında yer almaktadır . skolyoz taramasında öğrencilerin ünde olası skolyoz ve ında omuz düşüklüğü belirlenmiştir . ayrıca öğrencilerde maksimum çürük diş sayısı dolgu diş sayısı ve kayıp diş sayısı olarak bulunmuştur . ilkokul öğrencilerinin sağlık tarama sonuçlarını değerlendirmek amacıyla yapılan çalışmamızda öğrencilerin ünün zayıf sinin fazla kilolu ve ünün obez olduğu belirlenmiştir . erken yaşta saptanmayan görme sorunları zamanla kalıcı görme kaybına neden olabilmektedir . görme bozukluklarının erken belirlenmesi tanısı ve tedavisi öğrenmeyi en üst düzeye çıkarmak ve yaşam boyu görme bozukluğundan korunmak için kritik öneme sahiptir . bu nedenle çocukluk çağında yapılan göz taramaları görmeyi tehdit edebilecek hastalıkların tespit edilmesi açısından önemlidir . okul çağındaki çocukların den fazlasının bir çeşit görme problemine sahip olduğu tahmin edilmektedir . ülkemizde görme bozuklukları prevalansı ile ilgili yapılan bölgesel çalışmalar mevcuttur . ayrıca çalışmamızda gözlük kullanan öğrencilerin sinde gözlüklerinin uygun olmadığı belirlenmiştir . bu durum görme sorunu olan görme bozukluğu tanısı almış öğrencilerin göz kontrolüne gitmediklerini düşündürmektedir . ayrıca bu bulgu okullarda göz taramasının düzenli olarak yapmasının gerekliliğini ortaya çıkarmaktadır . renk görme bozukluğu doğuştan olan ve sık görülen görme bozukluklarındandır . bu sonuç skolyoz prevalansının bölgeler arasında farklılık gösterdiğini düşündürmektedir . çalışma sonuçlarımıza göre öğrencilerin boy kilo görme skolyoz ve ağız diş sağlığı taramalarında önemli sağlık sorunlarına rastlanmıştır .
428
208
null
süt sığırlarında geçiş dönemi doğumdan önceki haftadan doğumdan sonraki haftaya kadar olan zaman olarak bilinmektedir . özellikle doğumu takip eden dönemde süt sığırlarının enerji ve besin madde ihtiyaçlarında önemli artışlar meydana gelmektedir . fakat yem tüketimindeki artışın kısıtlı olmasından dolayı ihtiyaçlar karşılanamamakta negatif enerji dengesi oluşmaktadır . bu duruma bağlı olarak bu dönemde süt sığırlarında üreme ile ilgili problemler meydana gelmektedir . iyi bir üreme performansı için organizmanın yeterli ve dengeli besin maddelerine ihtiyacı vardır . hayvanların besin madde tüketimindeki yetersizlik veya dengesizlikten dolayı üreme problemleri meydana gelmektedir .
son yıllarda entansif süt sığırı işletmelerinde sürünün genetik potansiyelinin arttırılması sonucu olarak yüksek süt verimi sağlanabilirken sürüde üreme problemleri meydana gelmektedir . özellikle erken laktasyondaki süt sığırlarından yüksek süt ve döl verimi elde edebilmek için yeterli ve dengeli bir besleme programı uygulanması gereklidir . süt sığırlarının doğumları yaklaştıkça progesteron hormonunun kandaki konsantrasyonu azalış gösterirken östrojen hormonunun konsantrasyonu artış göstermektedir . doğumdan sonra ise östrojen hızlı bir şekilde düşmektedir . prolaktin hormonu ve glukokortikoid hormonu konsantrasyonu doğum gerçekleşmeden önce ve doğum anında yükselmekte doğumdan sonraki dönemde ise normal düzeyde kalmaktadır . prolaktin hormonu süt bezini uyararak süt salgılanmasını sağlamakta ve annelik duygusunun gelişmesine sebep olmaktadır . prolaktin hormonu sütün sentezlenmesinde rol alan esas hormondur . östrojen ve progesteron hormonunun dolaşımdaki yüksek miktarından dolayı gebelik boyunca bir ortam oluşmakta bu da gebelik süresince artan laktojenik etkili olan prolaktin hormonunu baskılamaktadır meydana gelmektedir . yüksek verimli süt sığırlarının enerji gereksinimlerini karşılamak ve üreme fonksiyonlarını doğrudan etkileyen yağ asitlerini içermesinden dolayı rasyonlarına yağ eklenmektedir . süt sığırlarında rasyona çoklu doymamış yağ asidi eklenmesinin döl verimini etkileyebileceği birçok çalışmada belirlenmiştir üzerine çıkmasına yol açmaktadır sederevicius ve ark . yüksek enerjili rasyonlarda süt üre azotu konsantrasyonunun düşük olduğu bilinmektedir kirchgessner ve ark . iz elementlerle bağlantılı enzimlerin fertilite üzerindeki etki şekilleri aşağıda çizelge de verilmiştir . yüksek verime sahip süt ineklerinde enerji alımı ile üreme performansı arasında önemli bir ilişki bulunmaktadır .
410
98
Buzağılarda Pasif Transfer Yetmezliğinin Belirlenmesinde Kullanılan Yöntemler
buzağılara ıgg nin transferi olarak adlandırılan pasif immune transfer ancak maternal kolostrum alınmasıyla gerçekleşir . yetersiz kolostral ıgg nin alımı ya da absorbsiyonu pasif transfer yetmezliğine neden olmaktadır . buzağılarda pasif transfer yetmezliğin belirlenmesi için çeşitli analiz metodları bulunmaktadır . bu derlemede buzağılarda pasif transfer yetmezliğin tespitinde kullanılan yöntemler ve bu yöntemlerin avantaj ve dezavantajları anlatılmıştır .
buzağılara immunoglobulin g nin pasif transferi yaşamlarının ilk saatlerinde sağlanan maternal kolostrum ile olmaktadır . pasif transfer yetmezlik hastalık olmayıp buzağıları hastalık gelişimine predispose kılan bir durumdur enzyme linked ımmunosorbent assay ve kızılötesi spektroskopisi elısa nın tüm cut off değerlerinde yüksek tanısal performans sergilediğini ve single radial immunodifüsyon testi ile iyi bir uyum sağladığını belirlemişlerdir . ıgg konsantrasyonunu doğrudan ölçebilen elısa maliyet zaman ve aynı anda çok sayıda numuneyi ölçme kapasitesi açısından rıd ye göre avantajlara sahiptir bu da sürülerde pty nin doğrulayıcı teşhisi için faydalı olabilir spektroskopisi beşeri ve veteriner hekimlikte biyolojik örneklerin nicel ve nitel karakterizasyonu için güçlü bir teşhis aracı olarak ortaya çıkmıştır ve çözeltilerin atmosferik karbondioksite maruz kaldıklarında kararlı olmadıklarıdır . çinko sülfat türbidite testinin elısa ggt ve globulin seviyesinden daha az başarılı olduğu bildirilmiştir günlük buzağılarda ıu l ggt aktivitesini cut off değeri olarak kullanıldığında pty in öngörülmesi için çok yüksek hassasiyet ve özgüllüğe sahip olduğunu belirtmişlerdir . ancak tp nin çiftlikte ölçümü refraktometre ile de mümkündür çünkü serumun özgül ağırlığı serum tp konsantrasyonunun göstergesidir . immünoglobulinler yenidoğan buzağı serumunda proteinin büyük bir bölümünü oluşturduğundan ve buzağı serumunun immünoglobulin olmayan protein konsantrasyonu nispeten sabit olduğundan refraktometre serum immünoglobulin konsantrasyonunun yakın bir gösterimini sağlar . yeni doğan buzağılarda serum globulin konsantrasyonunun kolostrum tüketimine bağlı olarak arttığı ve serum globulin konsantrasyonu ile ıgg seviyeleri arasında güçlü korelasyon olduğu rapor edilmiştir veya iki kırmızı çizgilerin görsel bir sonucudur buzağılarda pasif transfer durumun değerlendirilmesi için brix skorlamasının cut off değerinin olduğunu belirtmişlerdir .
473
51
Kentsel Yoğunlaşma/Yığışma Ekseninde Bütünleşen Kentlere Doğru
yerleşim kümelenmeleri kentsel ya da kırsal yoğunlaşma ya da yığışım alanlarıdır bunlar bazen ölçek olarak metropoliten bölgeleri de kapsayabilmektedir . bu yoğunlaşmalardan ya da yığışmalardan farklı olarak coğrafik ya da idari sınırlar çok net olarak çizilebilse dahi yerleşim kümelenmelerinin değişken sınırları vardır . üstelik de bunların gelişiminin tekdüze olduğundan da bahsetmek zordur . doğal yapıyla iç içe geçmiş yerleşimsel bütünlüklerin özellikle kıyılardaki çeşitli çekim güçlerinden dolayı buralarda daha da yoğunlaştığı aglomere olduğu ve genişleyerek bir birleşme bütünleşme durumu oluşturduğu gözlemlenmektedir . giderek daha fazla yaklaştığımız bir ekümenopolise doğru yerelin küreselle olan kavgası süregitmekte ve yerleşmeler köyden aldığı genetik harçlarını unutarak daha da azmanlaşmakta ve çevresini yıkarak bozarak ya da yok ederek daha da büyümektedir . sonuç kent bölgeyi de aşan bölge kentleri olacak gibi görünmektedir .
yılında kentsel ve kırsal nüfusun eşitlendiği küredeki benzer eğilim neredeyse gelişmekte olan tüm ülke kentlerinde görülmüştür . tokyo new york mexico city delhi ve jakarta gibi büyük kentler bugün için tipik ülkemizde demografik bir yaklaşımla yerleşmeleri tanımlayan durumlardan ilki tarihli sayılı köy kanunu ile getirilmiştir . bu tür tanımlamalarda belli bir nüfus eşiği belirlenerek bu nüfus ve üstündeki yerleşim yerleri kent bu nüfusun altındaki yerler ise köy kabul edilmektedir . örneğin isveç te kişi kenti oluşturabilecek nüfus iken kanada da bu sayı kişi amerika da kişi fransa da . kişi japonya da . kişi ve türkiye de . kişi olarak kabul edilir . çağdaş kentsel ve bölgesel planlama yazınında bazı kavramlar genelde birbirinin yerine kullanılmakta ya da sıkça karıştırılmaktadır . yığılmalar onların çekirdekleri olarak işlev üstlenen büyük kentlerin etrafında oluşur . son yıllarda da sanayi kümeleri üzerinde kapsamlı araştırmalar vardır . bunlara rağmen kentsel kümelenme çalışmaları henüz oldukça azdır . gelişme benzerliklerinin bir faktörü olarak küme üyeleri arasındaki yakınlık . bir kent büyüdükçe yığışmanın pozitif etkilerinin azalması muhtemeldir kamu mülkiyeti sahipliliği arazi yoksunluğu gibi nedenlerden dolayı genişleme ihtiyacı da olabilir . tarihsel olarak da böyle bir süreç sonunda paris londra new york istanbul gibi kentlerin etrafındaki köyler mahallelere dönüşmüştür . küçük köyler ya da hamletler biçiminde ortaya çıkan bu biçimlenme zamanla madenciliğin yoğun olduğu ya da kesintisiz kentsel komşuluk birimlerinin olduğu kentsel kümelere karışmışlardır . genellikle periferik kasaba ve kentleri birbirinden ayıran büyük mesafeler gündelik git gel mesafesindeki uygun iş olanaklarını sınırlamaları yanı sıra muhtemel bölge içi eğitim ve rekreasyonel altyapıların yoksunluğunu da ortaya çıkarmaktadır . yerseçime yönelik karar verme süreçlerinde firmalar ve bireysel girişimciler izole yerleşim kümelerini tercih edebilirler . her yerde ama özellikle seyrek nüfuslu alanlarda bireysel kentsel yerler küçük olma ve birbirinden uzaklaşma eğilimindedir bu ise orada yaşayanlar için istihdam olanakları ve altyapılar açısından bir güvenlik ağı sağlayabilir . bununla birlikte kentsel yerleşmenin yoğunluğu bir kez bile olsa belli bir eşiğin üstünde artmışsa kalabalığı teşvik ettiğinden ve yığışmanın yetersiz ekonomik büyümesini artırdığından ek ya da yeni kentsel alanların kurulması hepsi için zararlı olabilir . burada önemli olan nokta bu söküğün kapatılmasından çok neyle yama yapıldığı üzerinedir . böyle ve bu hızda giderse geleceğin kenti ya da yerleşmesi kent bölgeyi de aşan bölge kentleri olacak gibi görünmektedir . belki de sürdürülebilirlik de işte tam bu noktada anlamını kaybetmektedir . yani süreklilik gösteren bir yığınlaşmış kentleşme biçimi sürdürülebilir olmayan bir çevre anlamına da gelecektir .
534
117
Enjektabl İz Elementlerin Geçiş Dönemindeki İneklerde Metabolik Profil Üzerine Etkileri
bu çalışmada geçiş dönemindeki ineklerde mineral uygulamalarının metabolik profil üzerine olan etkileri araştırılmıştır . araştırmada aynı bakım ve beslenme şartlarında tutulan adet montofon ırkı inek kullanıldı . çalışmadaki inekler her grupta hayvan olacak şekilde eşit gruba ayrıldı . deney grubundaki ineklere geçiş döneminin başlangıcında kas içi yolla bir mineral solüsyonu uygulandı . kontrol grubundaki ineklere geçiş döneminin başlangıcında ml serum fizyolojik placebo olarak derialtı yolla uygulandı . her iki gruptaki ineklerin v . jugularislerinden geçiş döneminin başlangıcında doğum anı ve doğumdan hafta sonra olacak şekilde kan örnekleri alınmıştır . metabolik parametreler olarak her iki grupta da nefa bhba albumin glukoz t . kolesterol vldl kolesterol ldl kolesterol hdl kolesterol trigliserid ast alt ggt t . bilirubin kreatinin bun ve t . protein düzeyleri belirlenmiştir . çalışma sonucunda geçiş döneminin başlangıcında özellikle selenyum bakır çinko ve mangan içeren bir mineral solüsyon uygulanmasının metabolik profil üzerine olumlu etkilerinin olabileceği sonucuna varılmıştır .
geçiş dönemi olarak tarif edilen dönem gebeliğin sonları ile erken laktasyon dönemlerini kapsar . yazarlar tarafından bu dönemin sınırları farklı tarif edilmesine rağmen genel olarak bu süre doğum öncesi ve sonrası haftalık süreyi içine alır . periparturient dönem diğer dönemlerle kıyaslandığında oldukça iyi bilinmeyen bir dönemdir . gebe likten laktasyona geçiş dönemi oldukça sıkıntılı bir süreç olarak tanımlanmaktadır . kanın çeşitli biyokimyasal parametreler yönünden incelenmesi metabolik profildeki değişimler hakkında önemli bilgiler vermektedir . düşük dansiteli lipoprotein yüksek dansiteli lipoprotein ve çok düşük dansiteli lipoprotein ler hayvanların beslenme ve sağlık durumlarını değerlendirme yanında doğum öncesi ve sonrası dönemde şekillenebilen metabolik hastalıkların teşhisinde de kullanılmaktadır . ayrıca geçiş dönemindeki ineklerde metabolik profilin değerlendiril mesinde biyokimyasal olarak aspartat amino transferaz alanin amino transferaz gama glutamil transferaz glikoz total protein albumin üre kreatinin ve total bilirubin düzeylerine bakılmaktadır . yeterli düzeyde mikro elemente sahip anneden doğan buzağıların kanlarında da anneleriyle pozitif orantılı olarak mineral düzeylerine rastlanmakta dır . yeme bakır ilavelerinin laktasyondaki ineklerde laktasyon performansını artırdığı ifade edilmektedir . bu kadar önemli fonksiyona sahip olan mikro elementlerin plasenta yoluyla fötusa süt ve kolostrum yoluyla yeni doğan yavrulara nakledildiği düşü nüldüğünde gebe hayvanlarda bu mikro elementlerin yeterli düzeylerinin sağlanması yavrularının ihtiyaçlarını karşılamada oldukça önemlidir . bu çalışmanın amacı geçiş dönemindeki ineklerde mineral uygulamalarının metabolik profil üzerine olan etkileri araştırmaktı . araştırmada kullanılan gebe inekler her grupta hayvan olacak şekilde eşit gruba ayrılarak deney grubundaki ineklere doğuma hafta kala ml sinde . mg bakır glukonat . mg sodyum selenit mg manganez ve mg çinko glukonat içeren mineral içerikli bir solusyon hayvan başına total ml dozunda tek doz kas içi yolla uygulanmış ve uygulama zamanı doğum anı ve doğumdan hafta sonra olacak şekilde analizler için kan örnekleri alınmıştır . kontrol grubundaki ineklere ise doğuma hafta kala sadece ml dozunda serum fizyolojik placebo olarak derialtı yolla uygulanmış ve yine doğuma hafta kala doğum anı ve doğumdan hafta sonra kan örnekleri alınmıştır . kontrol grubunda önemli çıkan parametreler açısından doğuma hafta kalan yapılan örneklemelerle kıyaslankonusunda bilgi sunan parametrelerden nefa bhba ve ast nin doğum anında artan düzeylerinin doğumdan sonraki haftalık sürede artmaya devam ettiği buna karşın t . kolesterol vldl ldl hdl düzeylerinde doğumdan hafta sonra saptanan azalmaların doğum anındaki değerlere yakın kaldığı dikkati çekmiştir . deney grubunda önemli çıkan parametreler açısından ise doğuma hafta kalan yapılan örneklemelerle kıyaslan dığında özellikle negatif enerji dengesi ve karaciğer hasarı konusunda bilgi sunan parametrelerden nefa ve bhba nın doğum anında artan düzeylerinin doğumdan sonraki haftalık sürede yeniden başlangıç değerlerine yaklaştığı benzer şekilde t . kolesterol vldl ldl hdl ve t . protein düzeylerinde doğumdan hafta sonra saptanan azalma ların başlangıç değerlerine yakın kaldığı dikkati çekmiştir . bu dönemde enerji durumunun belirlenmesinde kullanılan bir diğer önemli parametre ise bhba tır . haftada tekrar başlangıç değerlerine yakın düzeylere gerilediği belirlenmiştir . bazı yayınlarda ast ve alt düzeylerinin gebe hayvanlarda gebe olmayanlara göre daha yüksek olduğu bildirilmesine rağmen diğer bazı çalışmalarda kuru döneme nazaran doğumdan sonraki dönemde ast alt ve t . bilirubin düzeylerinin arttığı ifade edilmiştir . uçar ve arkadaşları ise mineral solüsyonu uygula dıkları ineklerde alt ve ldh değerlerinin değişmeden kaldığını ast nin ise artma eğilimi gösterdiğini vurgulamış lardır . elitok ve ark . doğumdan sonraki ilk haftalık süreçte kan bilirubin düzeylerinde önemsiz artışlar saptamıştır . bu artışların sebebinin doğuma yaklaştıkça ortaya çıkan enerji açığına bağlı olarak oluşan yağ mobilizasyonu nedeniyle karaciğerde şekillenen hücresel hasar olduğu düşünülmektedir . mevcut çalışmada karaciğer yağlanması ile ilgili herhangi bir araştırma yapılmamasına rağmen gerek kontrol gerekse deney gruplarında doğum anı ve sonrasında sapta nan vldl ldl hdl ve t . kolesterol düzeyleri doğum öncesi değerlere göre düşük saptanmıştır . bu durumun muhtemel nedeni doğum zamanında artan nefa düzeylerinin kara ciğerde belirli derecelerde hasar oluşturması ve yetersiz vldl üretimidir . başka bir araştırmada ise doğum öncesi ve sonrası dönemde kan üre konsantrasyonu normal sınırlar içerisinde ölçülmüş ancak doğum sonrası önemsiz derecede saptanan artışların nedeni olarak doğum stresinin neden olduğu glomerular filtrasyon oranının azalması gösterilmiştir . doğumdan sonraki süreçte serum total protein ve albumin düzeyleri doğum öncesi ve sonrası dönemlere kıyasla düşük olduğu bir çalışmada saptanmış tır .
668
142
Konya İli Çumra Yöresinde Şekerpancarında Görülen Fungal Hastalıklar Üzerine Genel Bir Değerlendirme
konya ili çumra yöresinde şekerpancarı üretim alanlarında görülen fungal kaynaklı hastalıkların durumunu tespit etmek amacıyla ve yıllarında yapılan tarla gözlemleri ve laboratuvar çalışmaları sonucunda cercospora beticola erysiphe betae rhizoctonia solani rhizoctonia crocorum macrophomina phaseolina fusarium oxysporum fusarium semitectum fusarium clamidosporum fusarium culmorum fusarium sambucinum fusarium solani alternaria sp . gliocladium sp . ve chaetomium sp . gibi fungal organizmaların varlığı tespit edilmiştir . yörede her iki yıl içinde en yaygın görülen hastalıklar cercospora yaprak leke hastalığı ve külleme hastalığı olurken bunları özellikle bitkilerin daha genç dönemlerinde daha yoğun olarak karşılaşılan değişik fusarium türlerinin enfeksiyonları izlemiştir . cercospora yaprak leke hastalığının oranı her iki yıl da da ların üzerinde olurken külleme hastalığının oranı . ile . arasında değişmiştir . değişik fusarium türleriyle enfekteli bitki oranları ve yılları itibariyle sırasıyla . ile . oranlarında bulunmuştur . fusarium enfeksiyonlarını daha çok yaprak enfeksiyonu şeklinde karşılaşılan alternaria sp . enfeksiyonlarının takip ettiği tespit edilmiştir . alternaria sp ile enfekteli bitki oranı . ile . arasında değişim göstermiştir . patojenik organizma olarak yörede şeker pancarında son yıllarda bitkilerin daha gelişkin dönemlerinde kök çürüklüğü şeklinde karşılaşılan rhizoctonia kaynaklı enfeksiyonların oranı alternaria sp . enfeksiyonlarını izlemiştir . bu enfeksiyonlardan sorumlu rhizoctonia solani ve rhizoctoni crocorum isimli iki fungal organizmanın varlığı tespit edilmiş olup bunlara bağlı hastalıklı bitki oranları . ile . arasında değişmiştir .
şeker uzun yıllardan bu yana insanların beslenmesinde kaydadeğer bir gıda olup pek çok alanda kullanımı sözkonusudur . dünyada üretimi yapılan şeker pancarının yaklaşık i avrupa ülkelerinde gerçekleşmektedir . bu tez çalışmasının ana materyallerini konya ili çumra ilçesi nde ve yıllarında şeker pancarı bitkisi ekim alanlarında yetiştirilen şeker pancarı bitkilerinin hastalıklı veya hastalık belirtisi gösterenleri oluşturmuştur . bitkilerin değişik organlarından fungal mikroorganizmaların izolasyonları ve üretimleri için çoğunlukla patates dekstroz agar kullanılmıştır . bazı durumlarda su agar ortamı ve blotter metodu da fungal izolasyonlar için kullanılmıştır . tarla gözlemlerinde hastalığın tanısı için bitkide makroskobik olarak tipik bir belirti veya hastalığın tanınmasında çıplak gözle görülebilecek fungal organizmaya ait yapılara rastlayamadığımız durumlarda bu tür bitkiler stereo mikroskop altında incelenmek üzere etiketlenerek uygun ortamlarda laboratuvara getirilmişlerdir . hastalıklı dokulardan besi ortamına ekimler yapılıp petriler belli sıcaklıkta inkubasyona bırakılarak her gün kontrol edilmiştir . makroskobik olarak hastalık tanısı kesin olarak yapılmış olan bitkiler bir tarafa ayrıldıktan sonra makroskobik olarak hastalık tanısı yapılamayan ve farklı hastalık belirtisi gösteren adet hastalıklı bitkiden laboratuvar ortamında izolasyonlar yapılmıştır . yılında yapılan tarla surveyleri sonucu toplamda adet hastalıklı bitki üzerinde hastalıkların varlıklarını ve oranlarını tespit çalışmaları sonucu cercospora betcola erysiphe betae rhizoctonia solani rhizoctonia crocorum macrophomina phaseolina fusarium oxysporum fusarium semitectum fusarium clamidosporum fusarium culmorum fusarium sambucinum fusarium solani alternaria sp . gibi fungal organizmaların varlığı tespit edilmiş olup bunların bulunma oranları cercospora beticola . erysiphe betae . fusarium türleri . alternaria sp . . rhizoctonia solani . rhizoctonia crocorum . macrophomina phaseolina . gliocladium sp . yılı tarla surveylerinde toplam hastalıklı bitki üzerinde yapılan makroskobik bitkide yapılan laboratuvar ortamındaki fungal izolasyonlar sonucunda yılında tespit edilen fungal organizmaların aynılarıyla karşılaşılmıştır . lere bağlı enfekteli bitki oranları iki yılın ortalaması olarak . bulunmuştur . karyağdı yılında erzurum un pasinler ilçesinde haziran ağustos aylarında yaptığı çalışmada izolasyonda fusarium türlerine rastlamıştır . bunların yüzde olarak dağılımının ise . ü f . equiseti . ü f . oxysporum . si f . acuminatum . si f . solani . si f . heterosporum . i f . avenaceum ve . sinin de f . graminearum şeklinde olduğunu bildirmiştir . adıyaman fusarium oxysporum ve rhizoctonia solani vb . ulu ve boyraz yılında kayseri genelinde yaptığı sürvey çalışmalarında cercospora beticola hastalığına kayseri nin bütün ilçelerinde rastlandığını alternaria yaprak esmerliği hastalığına tomarza dışındaki ilçelerde görüldüğünü pancar pas hastalığının ise develi ve yeşilhisar ilçelerinde görüldüğünü bildirmişlerdir . konya ili çumra ilçesi şeker pancarı üretim alanlarında ve yıllarındaki hastalık surveylerinde yeşil aksam hastalığına neden olan hastalıklar olarak sıklıkla karşılaştığımız cercospora yaprak lekesi ve külleme hastalıkları ülkemizde ve dünyanın başka ülkelerinde de şeker pancarının en önemli iki hastalığı olarak öne çıkmaktadır . bizim çalışmamızda da hem hemde yıllarında cercospora yaprak leke hastalığının külleme hastalığından daha yaygın ve daha tahripkar bir şekilde ortaya çıktığı gözlenmiştir . bunun yanında ayrıca şeker pancarı çapa bitkisi olduğu için çapa işlemi zamanında yapılarak toprağın havalandırılması sağlanmalıdır . yumru gelişim döneminde daha çok kök çürüklüğü etmenleri ve cercospora yaprak lekesi hastalıkları görülmüştür . kök çürüklüğü etmenleri olarak genellikle fusarium türleri rhizoctonia solani ve rhizoctonia crocorum etmenleri görülmüştür . alternaria yaprak lekesi de çok fazla bir ekonomik kayba neden olmamaktadır . cercospora yaprak lekesi hastalığına karşı sık ve uzun süreli yağmurlama sulamadan kaçınılmalı hastalık yoğunluğunu ve şiddetini arttıracağı için aşırı azotlu gübrelemeden kaçınılmalıdır . yapılan kontrollerde her şeker pancarı bitkisinin inin yetişkin yapraklarında en az adet cercospora lekesi görüldüğünde koruyucu ilaçlamalara başlanılmalıdır .
536
208
Toprakların tuzluluk ve sodikliliğinin alansal ve zamansal değişiminin jeoistatistiksel yöntemlerle değerlendirilmesi: Bafra ovası örneği
sulu tarım alanlarında uygun sulama yönetiminin seçimi ve sulama suyu kalitesine bağlı olarak tuzlulaşma problemleri ile drenajın yönetimi sürdürülebilirliği etkileyen önemli faktörlerdir . toprak tuzluluğu ve sodiklik sulanan tarım alanlarındaki bitki üretimini sınırlayan iki önemli özelliktir . bu özelliklerin alansal ve zamansal değişimlerinin bilinmesi bitki gelişimindeki negatif etkilerini engellemek için önemlidir . bu çalışma ve yıllarında bafra ovası sağ sahil topraklarındaki tuzluluk ve sodikliğin alansal değişimlerinin belirlenmesi ve sulamanın toprak tuzluluğu ve sodikliği üzerine etkisinin değerlendirilmesi amacıyla yapılmıştır . çalışma alanından ve yıllarında dört derinlikten bozulmuş toprak örnekleri alınmıştır . toprakların tekstür elektriksel iletkenlik toprak reaksiyonu değişebilir sodyum yüzdesi ve caco içerikleri laboratuvar analizleri ile belirlenmiştir . toprak özelliklerinin alansal bağımlılığını belirlemek için deneysel semivariogramlar geliştirilmiş ve örneklenmemiş noktalardaki özellikleri tahmin etmek için ordinary kriging analizi yapılmıştır . toprakların ec ve esp değerleri tüm derinliklerde ve tüm dönemlerde yüksek değişkenlik ve orta derecede alansal bağımlılık göstermiştir . çalışma alanında en düşük değişkenliğin ph parametresinde olduğu görülmüştür . çalışma alanı topraklarının tekstür içeriklerinin yüksek değişkenlik gösterdiği belirlenmiştir . tüm değişkenlerin jeoistatistiksel etki uzaklığı m den büyük bulunmuştur . ayrıca toprakların ec ve esp sinin alansal dağılımı yılından yılına kadar önemli derecede azalmıştır . bunun nedeni ise topraktaki tuzların yıkanarak drenaj sistemi yardımıyla araziden uzaklaştırılmasına bağlanmıştır . çalışma alanının doğusunda tuzluluğun yüksek olduğu alanlar ile sodik alanların varlığı belirlenmiştir . bu durum ise bu alanlarda yeraltı suyu seviyesinin yüksek olmasına bağlanmıştır . bu alanlarda sulama mevsiminde buharlaşma ile çözünebilir tuzların yukarı taşınmasının takibi için yeraltı suyu tuzluluğu ve derinliğinin düzenli olarak izlenmesi önerilmiştir . özelliklerin alansal dağılım haritaları incelendiğinde tuzluluk ve sodiklik değişkenlerinin yönetimi ile ilgili uygulamaların daha çok doğu batı yönünde planlanmasının yararlı olacağı düşünülmektedir .
toprak ve su kaynaklarının etkin kullanımı ve sürdürülebilir yönetiminin önemi gittikçe artmaktadır . ayrıca çeşitli nedenlerden dolayı tuzlanan alanlar yıllık oranında artmaktadır . tuzlu topraklar yüksek oranda suda çözünür tuzlar içerir ve genellikle toprak elektriksel iletkenliği yoluyla değerlendirilmektedir . örneğin toprak çözeltisindeki ca ve mg elementlerinin konsantrasyonu çözünebilen sodyum karbonat ile reaksiyona girerek nispeten çözünmeyen kalsiyum ve magnezyum karbonatların oluşumu nedeniyle ph arttıkça azalır . bu nedenle toprak özelliklerinin haritalanması ve enterpolasyonu yeni gereksinimlerdir . ıncelenen alanda ec değerlerine göre üç farklı yönetim sınırı belirlenmiştir . rhoades ve chanduvi kil fraksiyonları ile ec arasında pozitif bir korelasyon olduğunu ve toprakların kil içeriğinin artması ile ec nin artacağını azalması durumunda ise azalacağını bildirmişlerdir . modeller kullanılarak en uygun enterpolasyon yöntemi seçilmiş ve çalışma alanı topraklarının tuzluluk ve sodiklik özellikleri haritalanmıştır . çalışma alanından yılında sulama öncesi dönemde ve yılında sulama öncesi ve sonrası dönemde alınan toprakların ec ph esp ve caco değerlerine ait en küçük en büyük ortalama standart sapma çarpıklık ve basıklık değerleri çizelge de tekstür özelliklerinin tanımlayıcı istatistik parametreleri ise çizelge de verilmiştir . ortalama elektriksel iletkenlik değerleri incelendiğinde ova topraklarında tuzluluk problemi olmadığı söylenebilir . ortalama toprak ph değeri yılında . ile . arasında yılı sulama öncesinde . ile . arasında ve yılı sulama sonrasında ise . ile . arasında değişmiştir . yılı sulama sonrası dönemde ise . ile . arasında değişim göstermiştir . her üç dönemde de bütün katmanlar birlikte değerlendirildiğinde en düşük esp yüzey katmanında bulunmuş derinlik arttıkça esp içeriği genel olarak artmıştır . toprakların kil içeriği ortalama . ile . arasında kum içeriği ortalama . ile . arasında ve silt içeriği ortalama . ile . arasında değişmiştir . eğer çarpıklık değeri . den küçük ise veri normal dağılım göstermiş ve herhangi bir dönüşüm yapılmamıştır . emadi ve baghernejad çalışmalarında ölçülen tüm toprakların ec değerlerinin genellikle heterojen olduğunu ve yüksek değişkenliğe sahip olduğunu doğrulamıştır . kum ve kil içeriğinin yüksek derecede değişkenlik göstermesi alüvyal ana materyalin çalışma alanında farklılık göstermesi ve çalışma alanının geniş olmasına bağlanabilir . alansal dağılım haritaları incelendiğinde toprak tuzluluğu ve sodikliği genellikle çalışma alanının doğu ve kuzeydoğusunda diğer alanlara göre daha yüksek bulunmuştur . yılında çalışma alanının büyük bölümünde sodik ve çok sodik özellik gösteren alanların olduğu belirlenmiştir . toprakların ec ve esp değerleri tüm derinliklerde ve tüm dönemlerde yüksek değişkenlik göstermiştir . ayrıca çalışma alanı topraklarının ec ve esp özellikleri orta derecede alansal bağımlılık göstermiştir . ancak en yüksek ec değerleri arasında yılında . ds m yılı sulama öncesinde . ds m ve yılı sulama sonrasında . ds m değerlerinin bulunması ovada yer yer tuzluluk probleminin olduğuna ve riskli alanların varlığına işaret etmektedir . bu bağlamda çalışma alanının doğusunda tuzluluğun yüksek olduğu alanlar ile sodik alanların varlığı belirlenmiştir .
488
265
ZEYTİNYAĞI ÜRETİMİNDE UYGULANAN YENİ YÖNTEMLERİN YAĞ KALİTESİ ÜZERİNE ETKİLERİ
zeytinyağı bitkisel yağlar içerisinde en fazla tercih edilen yağdır . tüketiciler tarafından bu kadar tercih edilmesinin nedeni bileşiminde yer alan minör bileşenlerdir . bu bileşenlerden özellikle fenolik maddeler tokoferoller ve uçucu bileşenler zeytinyağı kalitesi ile ilişkilidir . zeytinyağı üretiminde klasik yöntemlerin geliştirilerek yeni yöntemlerin sanayiye aktarılması çalışmaları sürdürülmektedir . bu yenilikçi yöntemler ile minör bileşenlerin yağ bileşimindeki miktarlarının artırılması amaçlanmaktadır . bu derlemede ikili ekstraksiyon ultrases mikrodalga çekirdek çıkarma ve ısı değiştirici kullanımı yardımcı katkı maddesi kullanımı ve çalışılan atmosfer modifikasyonu gibi sanayiye uygulanan yeni metotların yağ kalitesi üzerine etkileri incelenmiştir .
zeytinyağı çok eski yıllardan beri bitkisel yağlar içerisinde önemli bir konuma sahip olmuştur . insanların daha uzun ve sağlıklı yaşamak istemeleri bilim adamlarını bu diyeti incelemeye yönlendirmiştir . minör bileşenler ise ağırlıkça yaklaşık lik kısmını oluşturmakta ve bu grupta alifatik ve triterpenik alkoller steroller hidrokarbonlar uçucu bileşenler ve antioksidanlar gibi dan fazla bileşik yer almaktadır . bunun yanında bu bileşenlerin sağlık açısından da birçok önemli katkı sunduğu bilinmektedir . sağlık dışında zeytinyağının kendine özgü aromasını minör bileşenler oluşturmaktadır . kırıcı olarak metal bıçaklı ve çekiçli kırıcılardan yararlanılmaktadır . her iki hatta yoğurma koşulları sabit tutulmuş ve iki fazlı santrifüj sistem ile prosese devam edilmiştir . ultrases uygulaması basit kısmen ucuz ve enerji tasarrufu sağlamaktadır . burada ultrases uygulaması doğrudan ve dolaylı olarak uygulanmıştır . bu nedenden dolayıdır ki parçalanması için sert bir kırma işlemi yapmak gerekmektedir . gentile di chieti caroleo ve coratina zeytin çeşitlerinin çekirdekleri çıkarılarak yağ kalitesi üzerine etkileri araştırıldığı çalışmada ayrıca zeytinyağı üretimini geliştirmek amacı ile çeşitli yardımcı maddeler kullanılmıştır . renk maddeleri olan klorofil ve karotenoit maddelerin yağa geçişi çekirdeği çıkartılmış örneklerde daha düşük gerçekleşmiştir . bunun yanında yapılan duyusal teste göre çekirdeği çıkartılmış örnekler yağın duyusal özelliklerini olumlu etkileyen faktörler açısından kontrol örneğine kıyasla daha iyi bulunmuştur . italyan bir çeşit olan coratina zeytin çeşidinde çekirdek çıkarma uygulamasının yanı sıra yoğurma süresinin etkisi araştırılmıştır . c₅ bileşenlerinde ise önemli bir değişim belirlenememiştir . kırma sistemi olarak çekirdek ayırma makinesi ve disk kırıcıların kullanıldığı ve bununla birlikte tübüler ısı değiştiricinin etkisinin incelendiği çalışmada ısı değiştirici uygulaması yapılan örneklerin ekstraksiyon veriminin uygulama yapılmamış örneklere göre kısmen de olsa düşük olduğu tespit edilmiştir . serbest yağ asitliği peroksit değeri ve özgül soğurma değeri açsısından uygulamalar arasında önemli bir farklılık saptanamamıştır . flaş ısıtma uygulaması zeytinyağlarının aroma profilini geliştirmiştir . uygulamalar arasında serbest yağ asitliği arasında farklılık belirlenememiştir . mikrodalga uygulaması uçucu c₆ bileşenlerini diğer uygulamalara kıyasla daha fazla içermiştir . yardımcı katkı maddeleri yoğurma aşamasından ilave edilerek emülsiyon kırılmakta ve dolayısı ile yağın serbest hale geçmesi sağlanmaktadır . endüstriyel çapta üretim yapan bir zeytinyağı fabrikasında yardımcı katkı maddesi olarak kalsiyum karbonat kullanılmıştır . oksijen uygulaması yapılan örneklerin kontrol örneğine kıyasla renk maddeleri olan klorofil ve karotenoitler üzerine kısmi bir azalma gösterdiği tespit edilmiştir . blanqueta ve arbequina çeşitlerininde kontrol örneğine kıyasla oksijen uygulaması yapılan örneklerin fenolik madde miktarında sırası ile . ve . azalma belirlenirken picual çeşidinde ise kısmi bir azalma belirlenmiştir . hermetikli yoğurucuların kullanıldığı çalışmada tamamen oksijen ve tamamen azot ortamında yoğurma işlemi yapılmıştır .
402
86
Özgül Öğrenme Güçlüğü Etiyolojisinde Akut Dissemine Ensefalomiyelit (Ade m) Etken Olabilir mi?
akut dissemine ensefalomiyelit santral sinir sisteminin immün aracılı demiyelinizan bir hastalığıdır . literatürde adem geçiren çocukların yaşam boyu bilişsel süreçleri ile ilgili bilinen çok azdır . bugüne kadar yalnızca birkaç çalışma ve olgu sunumunda adem sonrası dikkat sözel bellek kısa süreli bellek bilginin işlenmesi ve işlemleme hızı dürtü kontrolü yürütücü işlevler ve görsel uzaysal beceriler gibi bilişsel işlev alanlarında hafif bozulmalar olduğu öğrenme güçlükleri ve okul başarısızlığı gözlendiği bildirilmiştir . özgül öğrenme güçlüğü bireyin yaş zeka düzeyi ve aldığı eğitim ile açıklanamayan okuma yazma matematik alanlarından biri veya birkaçında bireyin günlük işlevselliğini bozacak kadar beklenen düzeyin altında kalması durumudur . genel olarak öög etiyolojisinde kalıtımsal etkenlerin önemine vurgu yapılsa da kesin etiyolojik faktörler henüz tam olarak ortaya konulamamıştır . özellikle erken çocukluk döneminde geçirilen adem nedeniyle öğrenmeyle ilişkili becerilerin görec immatür kalabileceği bu çocukların özellikle bilgi işlemleme bozukluklarına eğilimli olabileceği sosyal gelişim ve öğrenmenin engellenebileceği bazı olgu sunumlarında ifade edilmiştir . bu olgu sunumumuzda okuma yazma sorunları nedeniyle çocuk psikiyatrisi polikliniği başvurusu olan erken çocukluk döneminde geçirilmiş adem öyküsü olduğu saptanan ve öög tanısı alan olgumuz aracılığı ile adem in öög etiyolojisindeki olası rolünün tartışılması amaçlanmıştır . literatür gözden geçirildiğinde adem ve öög arasında henüz net olmayan bir nedensellik ilişkisi olabileceği gelecekte geniş örneklemlere sahip prospektif olarak planlanmış kohort çalışmaları ile bu olası ilişkinin değerlendirilmesinin öög etiyolojisini aydınlatma açısından yararlı olacağı düşünülmüştür .
akut dissemine ensefalomiyelit santral sinir sisteminin immün aracılı demiyelinizan bir hastalığıdır . adem sıklığı yılda . çocukta . . olarak tahmin edilmekte ve erkeklerde kızlara göre küçük bir oranda daha sık görülmektedir . manyetik rezonans görüntülemede supratentorial ya da infratentorial beyaz cevherde bilateral asimetrik multifokal cm den büyük lezyonlar izlenir . adem olan hastanın takiplerinde genellikle ensefalopati ve nörolojik defisitler hızla ve tamamen iyileşir . bugüne kadar yalnızca birkaç çalışma ve olgu sunumu çocukluk çağı adem inde bilişsel davranışsal ve duygusal sekelleri incelemiştir . bu çalışmalarda adem sonrası dikkat sözel bellek kısa süreli bellek bilginin işlenmesi ve işlemleme hızı dürtü kontrolü yürütücü işlevler ve görsel uzaysal beceriler gibi bilişsel işlev alanlarında hafif bozulmalar olduğu ve öğrenme güçlükleri ve okul başarısızlığı gözlendiği bildirilmiştir . özgül öğrenme güçlüğünün etiyolojisi henüz tam olarak aydınlığa kavuşmamıştır . bu olgu sunumunda öög tanısı alan ve erken çocukluk döneminde geçirilmiş adem öyküsü saptanan olgumuz aracılığı ile adem in öög etiyoloji açısından olası rolünün tartışılması amaçlanmıştır . sınıf öğrencisi erkek olgu heceleyerek okuma okurken ve yazarken harfleri karıştırma sözcükleri bitişik yazma ve öğrendiği sözcükleri hemen unutma yakınmalarıyla ailesi tarafından ankara çocuk sağlığı hastalıkları hematoloji ve onkoloji eğitim araştırma hastanesi çocuk ve ergen psikiyatrisi polikliniğine getirilmiştir . olgunun öyküsü ayrıntılandırıldığında birinci sınıfa başladığı dönemde okuma yazmaya geçişte çok zorlandığı okurken ve yazarken harfleri karıştırdığı öğrendiği harfleri hemen unuttuğu . sınıfın sonlarında okumaya geçtiği ve ilerleyen dönemde okuma ve yazma hızının artmakla birlikte sınıf düzeyinin gerisinde kaldığı anlaşılmıştır . aile öyküsünde psikiyatrik ve nörolojik bir hastalık tanısı belirtilmemektedir . beyindeki yaygın sinir ağlarını etkileyen serebral palsi gibi diğer pediatrik koşullar ile uyumlu olarak çocukluk çağı adem epizodu sonrasında bilgi işlemleme dikkat planlama ve dürtü kontrolü gibi yürütücü kontrol ile ilgili bilişsel işlevlerin özellikle hassaslaştığı bildirilmiştir . ilginç olarak adem olgularında bilişsel ve davranışsal problemlerin herhangi bir kalıcı fiziksel nörolojik defisit yokluğunda da gözlenebilir olduğu belirtilmektedir . yılında yayımlanan bu çalışmasında çocukluğunda adem geçirmiş on dokuz olgudan üçünün bilişsel fonksiyon bozukluğu kriterlerini karşıladığı bilişsel bozulma saptanan olgulardan bir tanesinde de olgu sunumumuzdakine benzer şekilde öög eş tanısı olduğu bildirilmiştir . çalışmasında da benzer sonuçlar elde edilmiş olup çocukluğunda adem geçiren olgularda dikkat bilgi işlemleme ve yürütücü işlevler alanlarında klinik olarak bilişsel bozulmaların olduğu saptanmıştır . literatür bilgisine uygun olarak olgumuz yaşından önce adem geçirmiştir . yapılan görüşmeler ve psikometrik değerlendirmeler sonrasında olgumuza öög tanısı konulmuştur . adem de primer olarak tutulan bölge beyaz cevher olup beynin bu alanları bilginin verimli işlenmesi ve kodlanması için gerekli substratları sağlar . bu becerilerin altta yatan serebral matürasyon ile uyumlu bir şekilde kademeli olarak çocukluk çağı boyunca geliştiği ve olgunlaştığı en hızlı gelişimin yaş civarında gerçekleştiği ortaya konmuştur . olgumuzda tanılanan öög etiyopatogenezinde erken çocukluk döneminde geçirilmiş olan adem rol oynamış olabilir . ancak adem ve öög arasındaki nedensel ilişki henüz net olarak ortaya konulmamıştır . erken çocukluk döneminde beyin ağlarını yaygın olarak etkileyen adem gibi hastalıkların öög etiyolojisindeki yeri gelecekte yapılacak yeni araştırma konuları arasında yer alabilir . ayrıca öög tanılı olgularda erken çocukluk döneminde geçirilmiş adem sıklığının taranması ve sağlıklı kontrol grubuyla karşılaştırılması konuyu daha iyi anlamamız için katkı sağlayabilir . gelecekte adem ve öög arasındaki nedensel ilişkinin geniş örneklemli prospektif olarak planlanmış kohort çalışmaları ile incelenmesi öög etiyopatogenezinin daha iyi anlaşılması adem geçiren olgular için öög açısından koruyucu önlemlerin alınması erken tanı konulması ve tedavilerine başlanması potansiyel okul başarısızlıkların azaltılması açısından önem taşımaktadır .
543
214
FİZİKSEL AKTİVİTE DÜZEYİ İLE DİKKAT SEVİYESİ ARASINDAKİ İLİŞKİNİN İNCELENMESİ
bu çalışmanın amacı yaş arası öğrencilerde fiziksel aktivite düzeyi ile dikkat seviyeleri arasındaki ilişkininin incelenmesidir . çalışmaya niğde ilinde öğretim yılında öğrenim gören toplam öğrenci katılmıştır . katılımcılara çalışma hakkında açıklayıcı bilgi verilerek gönüllü olduklarına dair gönüllük formu ve veli onam formları imzalatılmıştır . katılımcıların kişisel bilgilerini kişisel bilgi formu ile fiziksel aktivite düzeylerini belirlemek için ise uluslararası fiziksel aktivite anketinin soruluk kısa formu kullanılmıştır . katılımcıların fiziksel aktivite düzeylerinin hesaplanmasında met değeri çarpılarak met dakika hafta olarak bir skor elde edilmiştir . katılımcıların dikkat seviyelerini ölçmek için görsel tarama ile seçici ve sürekli dikkati ölçen brickenkamp tarafından de geliştirilen yaycı l . tarafından türkçeye uyarlanan d dikkat testi kullanılmıştır . alınan veriler spss programında değerler arasındaki ilişkiye pearson korelasyon testi ile ölçüm değerleri arasındaki farkları bulmak için oneway anova testi farkların hangi gruplardan kaynaklandığını tespit etmek için tukey hsd testi kullanılmıştır . elde edilen bulgulara göre fiziksel aktivite ve dikkat arasında e e değerlerinde pozitif anlamlı ilişki bulunmuştur . yapılan çalışma neticesinde fiziksel aktivite düzeyine göre oluşturulan gruplar arasında d dikkat testi karşılaştırmalarında anlamlı fark tespit edilmiştir . fiziksel olarak aktif olan bireylerin dikkat seviyelerinin yüksek olduğu fiziksel aktivite seviyesi düşük olanların ise dikkat seviyelerinin düşük olduğu aradaki farkın ise istatistiksel açıdan anlamlı olduğu tespit edilmiştir .
dikkat ve karar verme yetileri sporcu ve antrenör tarafından sporda maksimum verime ulaşabilmek adına gerekli olan en önemli iki özellik olarak ele alınmaktadır . dikkat olmadan öğrenme ve gelişme olması çok mümkün olduğu söylenemez dikkat yeteneğine sahip olan bireyler dikkati bir uyarıcı sınıfının diğer uyarıcılara oranla daha iyi algılanabilmesi için uyarıcılara ilişkin uyarılma eşiğinin dereceli ve seçici bir biçimde azaltılması faaliyetlerini içermektedir . çocuklar üzerine yapılan çalışmalarda fiziksel aktivite ve egzersizlerin konsantrasyon okuma matematik başarıları ve inhibitör kontrollerine faydalı olduğu ve başarılarının arttığını vurgulanmaktadır . dikkat toplama ile ilgili problemler çoğunlukla ilkokul seviyesi olan yaş arası çocuklarda olduğu dikkat çekmektedir . katılımcıların fiziksel aktivite düzeylerinin hesaplanmasında met değeri met dakika hafta olarak bir skor elde edilmiştir . bu skora göre katılımcılar çok kötü kötü orta ve iyi olmak üzere dört guruba ayrılmıştır . tablo de tanımlayıcı istatistik bilgilerde yer alan ve katılımcıların test puanlarının hesaplanması için iki ayrı puanlama anahtarından oluşan altı adet puan elde edilmiştir . tablo incelendiğinde fiziksel aktivite düzeyine göre yapılan gruplandırmada e ce e değerlerinde guruplar arasında anlamlı farklılık olduğu tespit edilmiştir . incelendiğinde fiziksel aktivite düzeylerinin kötü olanların e değerlerinin fiziksel aktivite düzeyi orta ve iyi olanlar arasında anlamlı fark olduğu tespit edilmiştir . . crocker ve faulkner kız ve erkek toplamda . sınıf çocuk ve gençlerde yaptıkları çalışmada erkeklerin kızlara göre daha aktif olduğu belirtilmektedir . majorek ark tarafından yürütülen çalışmada dikkat eksikliği problemi olan çocuklarda fiziksel aktivite ve hareket terapisinin çocukların hiperkativite ve dikkat eksikliği rahatsızlığını yenmesinde önemli rol oynadığını göstermiştir . kartal ark tarafından eskrim sporu yapan ve yapmayan yaş arası çocukların dikkat düzeylerinin incelenmesi amaçlayan çalışmada eskrim sporu yapan çocukların yapmayanlara göre dikkat düzeylerinin fark edilir seviyede daha iyi olduğunu belirlemiştir . fiziksel olarak aktif olan bireylerin dikkat testin hata skorlarının daha düşük olduğu fiziksel aktivite seviyesi düşük olanların dikkat seviyelerinin düşük olduğu bu farkın ise istatistiksel açıdan anlamlı olduğu tespit edilmiştir . elde edilen sonuçlara göre gelişim çağında olan ve gelişimini hem akademik hem de fiziksel anlamda sürdüren genç bireylerin fiziksel aktivite ve dikkat seviyeleri arasında anlamlı bir farklılığın olduğu fiziksel aktivite seviyelerinin artması dikkat seviyelerinde olumlu yönde artış göstermesine sebep olduğu düşünülmektedir .
531
219
ÖRTÜALTI ORGANİK DOMATES YETİŞTİRİCİLİĞİNDE KÖK–UR NEMATODLARI (Meloidogyne spp.)’NA KARŞI MÜCADELE YÖNTEMLERİ ÜZERİNE ARAŞTIRMALAR1
bu çalışma yıllarında ege üniversitesi ziraat fakültesi ne ait organik tarım serasında sera denemesi şeklinde karakter ve tekerrürlü olarak tesadüf blokları deneme desenine göre yürütülmüştür . çalışmanın ana materyalini organik tarım serası topraklarında bulunan değişik dönemdeki kök ur nematodu bireyleri ile beaufort anacı üzerine aşılı veya aşısız gökçe domates çeşidine ait bitkiler ricinus communis l . bitkisinin yaprakları ve meyveleri brassica olerace var . italica l . bitkisinin kök ve toprak üstü kısımları ve tagetes erecta l . bitkileri oluşturmuştur . uygulama karakterleri nematisidal etkiye sahip oldukları düşünülen üç farklı bitkinin farklı kısımlarının uygulanması fiziksel savaş yöntemlerinden solarizasyon uygulaması nematodlara karşı dayanıklı olduğu bilinen aşılı fide kullanımı ve nematodlu pozitif kontrolden oluşmaktadır . yapılan değerlendirmeler sonucunda hint yağı kadife çiçeği ve aşılı fide deneme karakterlerinin tümünün kontrolle kıyaslandığında daha düşük ur skala değerlerine sahip oldukları ve istatistiki olarak farklı grupta yer aldıkları saptanmıştır . uygulamalar içinde en düşük ur skala değeri aşılı fide deneme karakterinde saptanmış olup urlanma açısından en etkili uygulama olarak değerlendirilmiştir . ayrıca deneme sonunda topraktaki . dönem kök ur nematodu larva sayıları açısından yapılan değerlendirmede hint yağı bitkisinin brokoli ve aşılı fidenin uygulandığı karakterlerde toprakta çok düşük sayılarda . dönem kök ur nematodu larvası saptanmış ve bu uygulamalarda pozitif kontrolden istatistiki olarak farklı grupta yer almıştır .
domates dünyada en çok üretilen tüketilen ve ticarete en fazla konu olan tarım ürünlerinin başında gelmektedir . türkiye günümüzde dünyanın en önemli domates üreticisi ülkelerinden birisi olarak kabul edilmektedir . ikinci dünya savaşı nı takiben hızla gelişen sanayi ile birlikte tarımsal üretimde aşırı miktarda kullanılan kimyasalların olumsuz etkilerinin insan ve toplum sağlığı üzerindeki zararları artarak kendini hissettirmeye başlamıştır . tüm bu olumsuz etkilerin ortadan kaldırılması amacıyla kimyasal gübre ve tarımsal savaş ilaçlarının hiç kullanılmaması ya da bazılarının sınırlı olarak kullanılması bunların yerine aynı görevi yapan organik gübre ve biyolojik savaş yöntemlerinin alması temeline dayanan ekolojik tarım sistemi geliştirilmeye başlamıştır . toprak gibi mikrobiyolojisi karışık bir ortamda yetişen bitkilerin doğal koşullarda tek bir organizma gurubu tarafından zarar gördüğünü kabul etmek olanaksızdır . kültür bitkilerinde zararlı olan bpn türleriyle ilgili çalışmalar entomolojik ve fitopatolojik çalışmalara göre daha sınırlı alanlarda yürütülmüştür . bunlar m . acrita m . arenaria m . artiellia m . exigua m . hapla m . incognita m . javanica m . thamesi dir . organik tarımda kök ur nematodlarına karşı savaşta kimyasal nematisitlerin kullanılması söz konusu değildir . bu çalışmalar dayanıklı anaç kullanımı ekim nöbeti özellikle organik ve mikrobiyal gübre veya nematisidal özellik gösteren bazı bitki ekstraktlarının organik tarımda kullanım potansiyelleri üzerinde yoğunlaşmıştır . nematodlara karşı halen uygulanmakta olan kimyasal mücadele yöntemlerine alternatif olabilecek yeni arayışlar içine girilmiştir . ülkemizde de yürütülmüş çalışmalar bulunmaktadır . böylece kök ur nematodları ile mücadelede yeni çözüm önerileri geliştirmek ve bu uygulamaların domates bitkisinin gelişimine olan etkilerinin incelenmesi amaçlanmıştır . oluşturulan her bir karakter bloklar içinde rastgele deneme parsellerine dağıtılmıştır . tohumlarında bulunan ricin ve ricinoloik asit ester fenolleri çok zehirlidir . hassas terazi yardımıyla hint yağı bitkisine ait parçalar tartılarak temiz bir çuval üzerinde homojen bir şekilde karıştırılmıştır . hesaplanan kg da uygulama dozundaki hint yağı bitkisine ait parçalar her bir parsel için ayrı ayrı naylon torbalara yerleştirilmiştir . kadife çiçeği bitkisi uygulaması kadife çiçeği bitkilerinin kök salgılarının nematodları kaçırıcı veya nematisidal etkilerinin olduğu bu etkilerin özellikle bir dizi kimyasal reaksiyondan sonra oluşan alpha terthienyl adındaki disülfit yapıdaki bir kimyasal maddeden ve kısa ömürlü oluşan o₃ gazından kaynaklandığı değişik çalışmalarda bildirilmektedir . bu fideler . . tarihinde daha önceden belirlenmiş olan her bir parseldeki iki adet sıraya sıra üzeri mesafesi cm olacak şekilde dikilmiş ve deneme sonuna kadar gerekli bakım işlemleri yapılmıştır . ödemiş bozdağ merkez m rakımdan üreticinin tarlasından kökleriyle birlikte alınan brokoli çeşidi . . tarihinde organik tarım serasına getirilmiştir . çalışmada kullanılan beaufort anacı üzerine aşılı gökçe çeşidine ait olan aşılı ve aşısız domates fideleri . . tarihinde daha önceden belirlenmiş olan her bir parselde sıra arası mesafe cm ve sıra üzeri mesafe cm ve . bitki m² olacak şekilde dikilmiştir . daha sonra kök ur nematodlarının hasat sonu popülasyonlarının belirlenmesi içinde her parselden . . tarihinde bitkilerin seradan sökümü sırasında tekrar toprak örneği alınmıştır . yapılan uygulamaların domates bitkilerinin köklerinde oluşturduğu urlanmaya etkileri zeck skalası ile belirlenmiş ve çizelge de verilmiştir . dönem larva üreme oranlarının değerlendirilmesi sonucunda hint yağı uygulaması en etkili sonucu vermiştir . elde edilen değerler kök ur skala değeri ile nispeten paralellik göstermiştir . bu sonuçlara benzer olarak hindistan da yapılan bir çalışmada jawala çeşidi biber bitkilerinde zararlı m . incognita zararının ve üreme oranın a . indica nın ve r . communis bitkilerinin parçalanmış yapraklarının toprağa ilavesi ile büyük ölçüde azaltılabildiğini saptamışlardır .
540
211
Samsun ili Bafra ilçesinde sulama birliği çiftçi ilişkileri ve çiftçilerin sulama suyu kullanım karakteristikleri
bu araştırmanın temel hedefi samsun ili bafra ilçesi sağ sahil sulama alanında sulama suyu tedarik sistemi içinde yer alan su tedarikçisi altınkaya sulama birliği ile su kullanıcısı tarım işletmelerini sulama işletmeciliği çiftçi ilişkileri ve çiftçilerin su kullanım karakteristikleri açısından incelemektir . araştırmanın ana materyalini altınkaya sulama birliği ile sulama birliğinden su temin eden tarım işletmeleri arasından tabakalı tesadüfi örnekleme yöntemi ile seçilmiş tarım işletmesinden anket yoluyla elde edilen veriler ve alanda yapılan gözlemler oluşturmaktadır . araştırmada tanımlayıcı istatistikler kullanılmıştır . araştırma sonucunda altınkaya sulama birliğinin sulama projelendirme ve işletmecilik çalışmalarında çiftçiyi bilgilendirme modern sulama tekniklerini benimsetme ve sulama konusunda bilinçlendirmeye yönelik bir çalışma yapılmadığı tespit edilmiştir . araştırma alanındaki işletme sahipleri sulama birliğinin bakım onarım ve su ulaştırma görevlerini yeterince yerine getirmediğini düşünmektedir . tarım arazilerinin sulamaya iyi hazırlanabilmesi aşırı su kullanımının engellenmesi drenaj yüksek taban suyu tuzluluk gibi sorunların aşılabilmesi için işletme sahiplerinin sulama konusundaki bilgi ve becerilerinin geliştirilmesi gerekmektedir . bu amaçla ilgili kurumların bir araya gelerek sulama eğitimleri hazırlaması ve bu eğitimlere çiftçilerin ve hatta sulama birliği çalışanlarının katılımının sağlanması yerinde olabilecektir .
dünyada ve türkiye de nüfusun hızlı bir şekilde artması sanayide ve tarımdaki gelişmeler suya olan ihtiyacın sürekli artmasına neden olmaktadır . suyun daha verimli kullanılabilmesi ve su sorununun giderilebilmesi için tarım sanayi ve evsel amaçlı kullanımlarda su kayıplarının önlenmesi etkin su kullanımının sağlanması gerekmektedir . bu nedenle su kaynaklarının yönetiminde en önemli unsur tarımsal sulama olmaktadır . bu araştırmaların büyük bir kısmı su kaynaklarının yönetimini ve sistem performansını incelemiştir . bu çiftçiler işletme büyüklük grupları itibariyle birbirine benzer açıklamalarda bulunmuşlar ve kanaletlerin küçük olması kanaletlerden yeterli su gelmemesi bilinçsiz ve aşırı sulamalarla suyun israf edilmesi bölgede çeltik üretiminin çok yaygın olması sulama birliğinin bakım onarım ve su dağıtımı faaliyetlerini yerine getirmemesinden dolayı gelecekte baraj suyunun yetmeyeceğini ve su sıkıntısı yaşanacağını düşünmektedir . benzer bulgular daha önce yapılan araştırmalarda da elde edilmiştir . bütün işletme büyüklük grupları içerisinde yalnızca çiftçi su kayıplarını önlemekle ilgili görüş bildirmiştir . araştırma alanındaki işletmelerden yalnızca birinci grup işletmeler tütün yetiştiriciliği yapmakta ve sulama yöntemi olarak si damla sulamayı i yağmurlama sulamayı tercih etmektedir . ancak işletme büyüklük gruplarının tamamında yağmurlama sulama yapanların sayısı damla sulama yapanlardan fazladır . inceleme alanında sulama birliğinden su temin eden çiftçilerin ürünlerini sularken kullandıkları su kaynakları incelendiğinde çeltik üretim faaliyetinde bulunan birinci grupta yer alan işletmelerin öncelikli su kaynağı sulama kanalı olurken bunu drenaj kanalı tahliye kanalı ve sondaj takip etmektedir . ikinci ve üçüncü grupta çeltik yetiştiren işletmeler ise suyu daha çok tahliye kanallarından almaktadır . diğer üretim faaliyetleri incelendiğinde de sulama alanında sondajla sulama yapmanın yaygın olduğu görülmektedir . sulama alanında damla sulama yöntemi ile sulama faaliyetinde bulanan çiftçilerin tamamı sulama esnasında sulama ve gübrelemeyi beraber yapmaktadır . işletme büyüklük gruplarının tamamında işletme sahipleri bitki gelişiminin büyük oranda eşit olduğunu belirtmişlerdir . benzer bulgular daha önce yapılan araştırmalarda da tespit edilmiştir . araştırma sonucunda işletme büyüklük gruplarının tamamı sulama alanındaki bakım onarım faaliyetlerini sulama birliğinin yürütmesi gerektiğini belirtmiştir . diğer işletme sahipleri ise sulama suyunun veriliş zamanının bilimsel yöntemlere uygun yapılmasının üretimin kalitesini ve verimi artıracağını düşünmektedirler . sulama eğitimi almak isteyen işletme sahipleri sulama sistemlerini her bir ürünün su ihtiyacını ve sulamanın yapılma zamanını taban araziden dolayı nasıl sulama yapmaları gerektiğini öğrenebilmek için eğitim almak istemektedir .
501
181
TÜRK BANKACILIK SEKTÖRÜNÜN GELİŞİMİ VE TUNCELİ İLİNDE BANKACILIK SEKTÖRÜ
ülke ekonomilerinde hızlı gelişim ve küreselleşme olgusu sermayenin kişiler arası değişiminin daha hızlı ve etkin hale gelmesini gerekli kılmıştır . bu değişimin kişiler şehirler ve ülkeler arasında etkin bir şekilde oluşturulabilmesi için bankacılık sektörünün ekonomideki önemi yeniden gündeme gelmektedir bankacılık sektörü doğrudan bölgelerin ekonomik ve finansal yapılarını ortaya koyan bir sektördür . sektörün temel işlevi bireylerin tasarruflarını kısa ve uzun vadeli fonları ekonomilere belirli bir bedel karşılığında aktarmasıdır . tarihte ilk bankacılık hizmetleri sümer ve babil medeniyetlerine kadar uzanmaktadır . bu dönemlerde bankacılık ile ilgili hizmetler dini yapıların çevresinde ve rahipler yardımıyla başlamıştır . bireyleri diğer bireylerden koruyabilmek adına mabetlerin güvenirliğinden ve rahiplerin dürüstlüğünden faydalanarak fonlarını buralara emanet etmişlerdir . dolayısıyla tarihte ilk bankalar tapınaklar ilk bankacılar ise rahipler olmuştur . milattan önce yıllarda ünlü hammurabi ka unları nda bankacılığa ilişkin birçok kuralın yazılı olduğu bilinmektedir . bu kurallarda geçen rehin ipotek kefalet borçlanma faizi vs . gibi ifadelerin olması insanlığın var olduğundan beri bankacılık faaliyetlerinin gerekli olduğunu ortaya koyulmaktadır . osmanlı döneminden günümüze kadar birçok değişim ve gelişim yaşayan sektör günümüzde ticari hayatın devam ettirilebilmesi için vazgeçilmez temel sektörlerden biridir . türk bankacılık sektörünün değişen gelişen dünya ekonomilerine uyum sağladığı güçlü sermaye yapısına sahip özerk ve etkin düzenleyici denetleyici kurum ve üst kurumlar gözetiminde her geçen gün gelişimini devam ettirmektedir . bu çalışmada türkiye de bankacılık sektörünün tarihsel gelişimi dönemler halinde ele alınarak türkiye de bankacılık sektörü açıklanacak ve aynı dönemlerde tunceli ilindeki bankacılığın gelişimi diğer iller ve ülke ortalamaları ile karşılaştırmaları yapılarak tunceli ilinin sektördeki konumu incelenecektir . çalışmada verilerin birçoğu bddk nın internet sitesinde temin edilecektir . tunceli ilinin bankacılık verileri doğrudan ilin ekonomik ve finansal yapısını ortaya koyacağından şehrin ekonomik göstergeleri ile ilgili teknik analizler yapılarak geleceğe dönük ekonomik kalkınma modelleri oluşturulmaya çalışılacaktır .
dünya da bankacılığın gelişimi italya da . yy ın sonuna doğru rönesans ile birlikte yeni deniz yollarının keşfedilmesiyle yeni ticari merkezler ortaya çıkmış ve dış ticaret hareketlenmiştir . bu gelişmeler şehirler ve ülkeler arasındaki para hareketlerini de hızlandırmış tüccar ve zanaatçılara hizmet veren gerçek kişiler olan bankerler ortaya çıkmış ve ticaret hacmi ile sermaye ihtiyacının daha da artmasıyla ilk bankalar kurulmuştur . yy ın sonlarında eyaletlerde küçük ticari bankaların kurulmasıyla ortaya çıkmıştır . yılında ülkedeki ilk bankacılık kanunu yerel bankalardan vergi alarak devletin gelirlerini artırmak amacıyla çıkarılmış ve de olan banka sayısı on yıl içinde ye düşmüştür . bu amaçlardan biri tasarruf sahiplerinin tasarruflarını toplamaktır . faiz almak bu toplumların insanları tarafından ahlak kurallarına uygunsuz bir davranış sayılırdı . ingiltere de yılında kuruluncaya kadar kuyumcular banker olarak hizmet ediyorlardı . türk bankacılık sektörünün gelişimi ülkenin genel ekonomik yapısı ile doğru orantılı bir şekilde gelişmektedir . osmanlı devleti nde modern anlamdaki ilk ticaret ve mevduat bankası yabancı sermaye tarafından da kurulan osmanlı bankası dır . türkiye ekonomisinde de finans sektörünün gelişmesini olumsuz yönde etkilemiştir . dönemi ise ülkemizde özel bankaların geliştiği bir dönemdir . piyasa ekonomisine geçilmesiyle birlikte gündeme gelen reform niteliğindeki yapısal değişiklikler ile bankacılık sektörünün ve mali sektörün gelişmesi ve büyümesi sağlanmıştır . bu şekilde bankacılık sektöründe rekabetin arttırılması reel faiz yoluyla yurtiçi tasarrufların yukarı seviyelere çekilmesi ve mali sektöre derinlik kazandırması amaçlanmıştır . bankalar arası rekabet özellikle bu dönemde şiddetlenmeye başlamıştır . rekabeti arttıran nedenlerin başında türk bankacılık sistemine yeni bankaların girişi gelmektedir . ancak banka sisteminin denetiminde yaşanan zafiyetler nedeniyle sağlıklı bir yapılanma gerçekleştirilememiş tersine mali bünye sorunları daha da büyümüştür . krizinin olumsuz etkileri kısa sürede atlatılmış yılında hazine nin borçlanma maliyetinin belirleyici olduğu bir piyasada yükselen faiz oranları yanında bankaların üzerinde bulunan parasal ve mali yükler maliyetleri dolayısıyla da karlılık performansını olumsuz yönde etkilemeye devam etmiştir . aralığında uluslararası finans kuruluşlarınca desteklenen döviz kuruna dayalı bir istikrar programı başlatılmış büyüme enflasyon ve kamu finansmanı alanlarında olumlu sonuçlar elde edilmiştir . ayrıca kredi kuruluşları kanunu tasarı taslağı çalışmaları yeni türk lirasına geçiş çalışmalarının başlaması yapı kredi bankası nın satısına ilişkin süreç ve pamukbank halkbank birleşme süreci yılın ilk yarısında sektör içinde gerçeklesen önemli gelişmeler olarak öne çıkmaktadır . aksi takdirde türkiye bankacılık sektöründe son beş yıllık dönemde herhangi bir daralma söz konusu değildir . mart itibariyle mevduat bankaları ile kalkınma ve yatırım bankalarının toplam şube sayısı . tür . bu rakam kamusal sermayeli mevduat bankalarında . özel sermayeli mevduat bankalarında yabancı sermayeli bankalarda ise dir . yılında yapılan düzenlemeler ile yılına kadar sektörel anlamda herhangi bir olumsuzluk ile karşılaşılmamıştır . tunceli ilinde kullanılan kişi başı kredilerin türkiye ortalamasının altında olması ilin sanayi faaliyetlerinin olmamasını kişi başı mevduatlarının kişi başı nakti kredileri oranında karşılaması ve ülke olarak kişi başı mevduatlarının kişi başı borçlarından yüksek olan ilden birinci sırada yer alması bireylerin çok fazla kredi kullanmadıklarını göstermektedir . bu da tunceli ilinde yaşayan bireylerin sosyal yapıları gereği çok fazla ekonomik risk üstlenmedikleri sürekli bir şekilde kendilerini güvende tutmaları sosyal bir yaşam prensibi olarak tanımlanabilinir .
498
270
DEĞİŞEN ENERJİ JEOPOLİTİĞİ VE AFRİKA’DAKİ İÇ SAVAŞLAR
devletlerin daha fazla güç ve refah elde etmek için yürüttükleri ekonomi politik rekabetin bir boyutu da enerjeopolitik rekabettir . sanayi devrimi nden sonra avrupalı kolonyalist güçler arasında başlayan bu rekabet günümüzde daha çok amerika birleşik devletleri ile çin halk cumhuriyeti arasında yaşanmaktadır . iki büyük güç arasındaki enerjeopolitik rekabetin en görünür olduğu kıta ise afrika dır . büyük güçlerin mücadelesi afrika daki iç savaşların seyrini etkileyen bir faktördür . buradan hareketle çalışmamızda enerji jeopolitiğinin konjonktürel değişimi analiz edilmekte enerji kaynakları ile iç savaşların ilişkisine dair teorik bir perspektif sunulmakta ve afrika da uluslararası enerjeopolitik rekabetten etkilenen örnek iç savaşlar incelenmektedir . sonuç olarak gerek büyük güç mücadelelerinde gerekse iç savaşlarda enerji kaynaklarının araçsal bir rol oynadığı söylenebilir .
zira tarihin ilk devirlerinden itibaren insanlık basit enerji döngüsünün başlangıcını teşkil eden ısı ve ışık faktörlerine ihtiyaç duymuştur . üçüncü faktör olarak hareket enerjisinin ortaya çıkmasıyla birlikte enerji giderek insanlığın hem temel ihtiyaçlarını hem konforunu tayin eden bir unsur haline gelmiştir . bir bakıma modern medeniyetin oksijeni olan enerji bu öneminden dolayı devletlerin milli çıkarları güvenliği ve egemenlikleri açısından hayati önem arz eden ve dolayısıyla doğrudan denetim ve müdahalelere açık olan stratejik bir unsurdur . haliyle uluslararası ekonomi politik güç mücadelesinin de ana unsurlarından biridir enerji . bunlar ana hatlarıyla kaynak coğrafyası talep coğrafyası ve ulaşım coğrafyası şeklinde kategorize edilebilir . enerji jeopolitiğiyle ilgili bölgesel ve küresel hakimiyet mücadeleleri ise temelde kapitalizmin doğasından kaynaklanan bir yapısal sorunla ilişkilidir . kapitalist devletler ortaya çıkan zenginlik fazlasını refah artırıcı tedbirlerle ülke içinde yeniden taksim etmek yerine ülke dışında kar elde edecek şekilde yeniden yatırıma dönüştürmeyi tercih ederler . bu da doğal olarak büyük tekel gruplarının yabancı ülkelerle ilişki geliştirmelerine ve nüfuz bölgelerini genişletmelerine bağlıdır . yüzyıldaki gibi hammadde kaynakları umuduyla henüz paylaşılmamış dünya köşelerinin ya da paylaşılmış olup da yeniden paylaşılması söz konusu olan toprakların bölüşülmesi için çetin bir küresel rekabet ortaya çıkmaktadır . zira abd bütün büyük batılı güçler arasında orta doğu petrollerine en az bağımlı olan ülkedir . te net petrol ihracatçısı haline gelen çin müteakip yıl zarfında dünyanın en büyük ikinci petrol ithalatçısı konumuna yükselmiştir . ülkenin enerji talebindeki artışa bağlı olarak çin afrika ticaretinde muazzam bir büyüme gerçekleşmiştir . çin afrika ticareti yılında milyon dolar civarında iken bu rakam yılında milyar dolara ulaşmış yılında ise milyar doları aşmıştır . böylece çin afrika nın geleneksel o takları olan abd fransa ve ingiltere yi geride bırakarak kıtanın en büyük ticaret ortağı haline gelmiştir . kıtanın ticari eğilimleri giderek çin lehine değişirken çinli şirketler exxonmobil ve shell gibi çok uluslu şirketlerle rekabet edebilecek duruma gelmişlerdir . batılı şirketler karşısında çin in artan rekabet gücü ve kıtada sudan gibi amerikan çıkarlarıyla bağdaşmayan ülkelerle işbirliği geliştirmesi abd nin siyasi ve ekonomik hegemonyasına tehdit olarak algılanmıştır . burada dikkate şayan nokta değerli bir kaynağın keşfedildiği çoğu ülkede keşfedilen kaynağın üzerinde yaşayan ve bir müddet sonra ayrılma hakkının olduğunu iddia eden bir etnik grubun ortaya çıkmasıdır . fakat etnik grupların spesifik taleplerini ve siyasi eylemlerini meşrulaştırmanın temelinde çıkarlar yatmaktadır . diğer bir deyişle kaynak gelirlerinden eşit pay alma gibi söylemler kimlik politikalarının meşrulaştırılmasına yönelik demagojik birer araç olabilmektedir . nijerya petrolünün büyük kısmı biafra bölgesinde yer almaktaydı . çok daha güçlü emperyalist devletler afrika kıtasından çekilmiş olmasına rağmen kıtadaki varlığını sürdürmekte ısrar eden portekiz kolonilerindeki yeraltı zenginliklerinin işletme haklarını uluslararası tekellere bırakarak bu tekellerin mensup olduğu ülkelerin desteğiyle kolonyalizmini bir müddet daha sürdürmüş ancak kolonilerinde sürdürülen savaşlar portekiz bütçesinin yüzde ünden fazlasına tekabül etmeye başlayınca bu külfetten kurtulmanın yollarını aramaya başlamıştır . bu doğrultuda angola yılında bağımsızlığını ilan etmiştir . angola da portekiz sömürge yönetimine tepki olarak doğan hareketler bağımsızlıktan sonra birlikte mücadele vermek yerine kendi içlerinde ve aralarında üstünlük mücadelesine girişmişlerdir . yüzyılda savaş alanlarında daha çok kızılhaç gibi yardım kuruluşları ve savaş muhabirleri boy gösterirken . yüzyılda asker dışı unsurların savaş alanlarındaki varlığı giderek artmıştır . biafra ayrılıkçılığını destekleyen fransa avrupa da başarılı bir propaganda faaliyeti yürütmüş biafra uzun süredir bir insani dram yaşayan özgürlük ve soykırım arasında kalmış bir ulus olarak takdim edilmiştir . birim düzeyindeki bu değişkenlerden biri de enerji kaynaklarıdır . dünya üzerindeki iç savaşlar incelendiğinde bunların daha çok kaynak yönünden zengin afrika ülkelerinde yoğunlaştığı görülmektedir . diğer bir ifadeyle ekonomik şikayetler etno politik mobilizasyonu güçlendirmektedir . soğuk savaş döneminde başarılı isyancı gruplar büyük güçlerden biri tarafından finanse ediliyorlardı .
561
107
Konvektif ve mikrodalga yöntemlerle kurutulan kuşburnu (RosamontanaChaixsubsp. woronovii (Lonacz) Ö. Nilsson) meyvelerinde kalite değişimleri
bu çalışmada gerçekcioğlu kuşburnu çeşidinin meyvesi kurutularak kuruma süresi renk ve c vitamin kriterleri açısından en uygun kurutma şartının belirlenmesi amaçlanmıştır . materyal mikrodalga kurutucuda ve w güç değerlerinde ve etüv kurutucuda ise ve c kurutma havası sıcaklıkların da kurutulmuştur . uygulanan mikrodalga güç değerlerinde belirlenen ortalama kuruma süreleri sırasıyla ve dakika olarak tespit edilirken etüv de ise sırasıyla . . ve saat olarak belirlenmiştir . tazeye göre renk değeri açısından en uygun kurutma şartı mikrodalga kurutucuda w güç değerinde etüv kurutucuda ise c kurutma havası sıcaklığında yapılan kurutma işlemlerinde belirlenmiştir . taze kuşburnu meyvesine göre en fazla kaybolan c vitamini değeri . oranla etüv kurutucuda c sıcaklığında ve mikrodalga kurutucuda ise w güç değerinde hesaplanmıştır . taze kuşburnu meyvesinin c vitamin değerine göre en uygun mikrodalga kurutma şartının w sıcak havalı kurutma şartının ise c olduğu belirlenmiştir .
kuşburnu meyvesi türkiye de olduğu gibi birçok avrupa ülkesinde de yaygın bir şekilde doğal olarak yetişmektedir . bu nedenle ürünleri uzun süre bozulmadan kullanabilmek için genellikle ya işlenerek ya da kurutularak saklanmalıdır . kurutma yüksek nem içeriğine sahip tarımsal ürünlerin uzun süre bozulmadan saklanabilmesi için uygulanan nemin büyük bir kısmı uzaklaştırılarak ürün su aktivite değerinin düşürülerek küf maya ve mantar gibi mikrobik canlıların üremesinin engellendiği ve aynı anda ürün içerisinde gerçekleşen bir ısı kütle transfer olayıdır . mikrodalga kurutucularda gerçekleşen bu ısı oluşum ve taşınım şeklinden dolayı ürünler kısa sürede kurumakta ve enerji tüketimi etüv kurutuculara göre çok daha az seviyelerde olmaktadır . meyveler etüv ve mikrodalga kurutucularda toplam yedi farklı kurutma uygulamaları yapılarak kurutulmuş ve kuru ürün kalite değişimleri incelenerek en uygun kurutma şartı belirlenmiştir . kurutma işlemlerinde kullanılmak üzere ezik ve buruşuk meyveler ayıklanmış ve sağlam meyveler ikiye dilimlenmiştir . kurutma işlemlerine başlanılmadan önce kuşburnu meyvesinin toplam su içeriği belirlenmiştir . tayin işleminde başlangıç ağırlığı belli olan taze meyve parçaları ºc ayarlanmış etüvde belli aralıklarla çıkartılıp tartılarak ağırlık değişimi sabitlenene devam edilmiştir . kurutma işlemlerinde kullanılan sıcak havalı kabin tip etüv kurutucu şimşek laborteknik marka olup st tip modelidir . çalışmada kullanılan ev tipi mikrodalga kurutucu vestel marka ve md gd model olup ve güç kademelerine ve ar saniye şeklinde artan süre değerlerine ayarlanabilmektedir . mikrodalga kurutucu toplam w çıkış gücüne sahip olup boyutları yükseklik genişlik derinlik sırasıyla mm mm mm dir . ürünlerin kroma değerlerini belirlerken nolu eşitliği kullanarak hesapladıklarını ifade etmişlerdir . kırmızılaşma indeksi renk ölçerle belirlenen a ve b değerinin oranlanmasıyla belirlenmektedir . na göre bı ile x katsayısı değerlerinin belirlenmesi için ve nolu eşitlikleri kullanmıştır . kurutulmuş kuşburnu meyvesinin toplam su içeriği . olarak belirlenmiştir . bu değer hasat sonrasında bozulmadan uzun süre saklanabilmesi için yüksek olup gibi depolanabilir bir kritik toplam su seviyesine kadar kurutulması gerekmektedir . ürüne uygulanan sıcak hava ve mikrodalga kurutma güç şartları altında ortalama kuruma süreleri belirlenmiştir . çalışmada bütün kuşburnu meyvelerinin kurutma sıcaklıklarına bağlı olarak ortalama kuruma sürelerinin ile saat arasında değiştiğini ve dilimlenen meyvelerin kuruma sürelerinin ise ile saat arasında değiştiğini tespit etmiştir . çizelge e göre uygulanan sıcak hava ve mikrodalga güç değerleri ürünün c vitamin değerlerinde tazeye göre istatistiksel açıdan bir farklılık olduğu görülmüştür . vakum bir kurutucu ile c aralıklarında değişen sıcaklıklarda kuşburnu meyvelerini kurutmuş ve sıcaklık değerlerinin c vitamin üzerinde etkili olduğu ve en yüksek kurutma havası sıcaklığında daha yüksek değerler aldığını ifade etmiştir . literatürdeki benzer çalışmalarla yapılan bu çalışmadaki bulgular bazı noktalarda benzer olduğu görülürken bazı noktalarda ise birbirlerinde farklı sonuçlar elde edildiği görülmektedir . uygulanan tüm kurutma işlemleri içerisinde renk kriteri açısından en uygun kurutma şartlarının olarak w veya c değerlerinin seçilmesinin daha uygun olduğu belirlenmiştir .
527
152
HATAY’DA BİR İLKÖĞRETİM OKULU ÖĞRENCİLERİNDE PEDİCULUS CAPİTİS GÖRÜLME SIKLIĞI
pediculus capitis dünyada ve ülkemizde bilinen önemli bir ektoparazittir . çalışmamızda pediculus capitis in ilköğretim okulu öğrencilerinde görülme sıklığının araştırılması amaçlanmıştır . araştırmaya zülüflühan hikmet çankaya ilköğretim okulunda mart ayında yaşları arasında değişen erkek ve kız öğrenci olmak üzere toplam öğrenci dahil edildi . öğrencilerin saçları özellikle ense ve başlarının arkası olmak üzere bitin erişkin nimf ve yumurtaları yönünden incelendi . araştırmada kız öğrencilerin sinde erkek öğrencinin sinde olmak üzere toplam öğrencinin unda p . capitis infestasyonu saptandı . p . capitis görülme durumu ile cinsiyet ve sınıflar arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulundu . sonuç olarak okul ortamında öğrenciler arasında yakın temas ile p . capitis infestasyonunun bulaşması görülmektedir . bu yüzden okullar periyodik olarak taranmalı ve infestasyon görülür görülmez tedaviye başlanmalıdır .
insanlık tarihinin bilinen en eski parazitlerinden olan pediculus capitis saçlı deride yerleşerek kan emerek infestasyona sebep olan bir ektoparazittir . toplumların yaşadığı coğrafi bölgeye iklim koşullarına etnik özelliklerine ve hijyen koşullarına bağlı olarak değişmekle birlikte her tür sosyal çevreden kişinin parazitle infeste olabileceği bildirilmektedir . dişileri günde dört ömürleri boyunca da doksan kadar yumurta yumurtlar . yaklaşık bir haftada yumurtadan çıkan nimfler iki haftada üç kez gömlek değiştirerek erişkin hale gelirler . on saatte çiftleşerek ikinci günden itibaren de yumurtlamaya başlarlar . erişkin dişi bit yumurtalarını üzerinde yaşadığı konağın saç tellerine kıllara giysilerin liflerine salgıladıkları kuvvetli yapıştırıcı ile yapıştırırlar . baş biti infestasyonu olan kişilerde görülen en temel şikayet başta kaşıntı olup en sık bulgular ise kaşıntıya bağlı olarak deride kızarıklık ve papüler oluşumlardır . baş biti hızlı hareket edebilen bir parazit olduğundan insanların toplu yaşadıkları hapishaneler esir kampları çocuk yuvaları akıl hastaneleri ve taşıtlarda bulaşma gerçekleşebilir . parazitin kaynağı insanlar olup dünyanın her yerinde ve ülkemizde özellikle çocuklarda daha sık görülmektedir . okullarda bulaşma elbiselerin şapkaların ve atkıların kalabalık şekilde askılıklara asılması veya infeste tarak ve fırçaların ortak kullanımı ile meydana gelmektedir . cinsiyete göre kıyaslama yapıldığında infestasyonun kız çocuklarda erkek çocuklarından daha sık görüldüğü bunun nedeni olarak kızların saçlarının uzun olması gösterilmektedir . bu örnekler mustafa kemal üniversitesi araştırma ve uygulama hastanesi parazitoloji laboratuarında ışık mikroskobunda incelendi ve sirkelerin içinde nimf olup olmadığı kontrol edildi . istatistiksel analiz için spss for windows . programı kullanıldı ve değişkenlerin karşılaştırılmasında ki kare testi uygulandı . baş bölgesi incelenen öğrencinin unda p . capitis saptandı . parazit görülme sıklığı bakımından yapılan karşılaştırmada cinsiyetler arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulundu . sınıfta en çok anasınıfında okuyan öğrencilerde saptanmış ancak . sınıf öğrencilerinde baş biti enfestasyonu tespit edilememiştir . baş biti görülme sıklığı açısından yapılan karşılaştırmada iki grup arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmuştur . kozmopolit bir yayılışa sahip olan p . capitis e tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de özellikle okullar kreşler bakımevleri gibi insanların toplu olarak yaşadığı yerlerde daha sık rastlanmaktadır . farklı ülkelerde ilköğretim çağındaki çocuklarda yapılan taramalarda p . capitis in prevalansı iran da venezüella da . arjantin de . kore de . olarak bulunmuştur . ülkemizde ilköğretim okullarında öğrenim gören öğrenciler üzerinde yürütülen çalışmalarda bu parazitoz değişik oranlarda saptanmıştır . hatay da yılında seraslan vetablo . pediculus capitis saptanan öğrencilerin sınıflara göre dağılımı sınıf öğrenci sayısı p . capitis pozitif anasınıfı . . . . . . . . . toplam . ark pediculosis tespit etmişlerdir . bu çalışmada ise bu parazitoz kız öğrencilerin . sinde erkek öğrencilerin ise . inde saptanmış olup baş bitine rastlama sıklığı ile cinsiyet arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmuştur . çalışmamızda saptanan bu sonuç yukarıda belirtilen çalışmalarda elde edilen sonuçlarla uyumlu bulunmuştur . kişisel temizlik alışkanlığının tam gelişmediği bu yaşlarda pedikuloz daha sık görülmekle birlikte oranlardaki farklılık okulun bulunduğu bölgeye bölgenin göç alıp almamasına hijyene sosyokültürel ve sosyoekonomik düzeyine bağlı olarak değişebilmektedir .
497
123
ARTTIRILMIŞ GERÇEKLİK İLE SCRUM TASK BOARD UYGULAMASI
yazılım geliştirme teknolojilerinde yaşanan gelişmeler yazılımların geliştirilmesinde kullanılan yazılım yaşam döngülerinin sürelerinin kısalması yazılımlardaki kapsamın ve gereksinimlerin artması ile beraber farklı çevik yazılım geliştirme yaklaşımlarını ortaya çıkarmıştır . çalışmada bir çevik yazılım geliştirme yöntemi olan scrum detaylı olarak anlatılmış ve farklı teknolojilere göre geliştirilen web ve arttırılmış gerçeklik temelli iki scrum görev tahtası uygulamasının kullanımı ile elde edilen sonuçlara yer verilmiştir . geliştirilen arttırılmış gerçeklik temelli scrum görev tahtası uygulaması web tabanlı scrum uygulamasının gerçekleştirdiği işlemleri yapabilmektedir . geliştirilen her iki uygulama karşılaştırıldığında web tabanlı scrum görev tahtası uygulamasının ar tabanlı scrum görev tahtası uygulamasına göre kullanımının daha kolay olduğu daha az teknoloji ve teknik bilgi gerektirdiği görülmüştür .
yazılım geliştirme süreci diğer ürün geliştirme süreçlerinden farklı olarak uzun zaman alan karmaşık ve sıkıntılı bir dönemdir . kendi içerisinde özü aynı ancak uygulama aşamasında pratikleri farklılaşan çevik yazılım geliştirme metotlarına xp scrum rup tdd fdd lsd dsdm ve msf örnek olarak verilebilir . yazılım geliştirme sürecinin takibi çevik metodolojiler açısından oldukça önemlidir . son bölümünde ise çalışma sonucunda elde edilen bilgilere ve gelecek çalışmalara yer verilecektir . jeff sutjerland ve ken schawaber tarafından lı yılların ortalarında geliştirilen scrum yazılım endüstrisinde en çok bilinen ve kullanılan çevik yazılım geliştirme metodolojilerinden biridir . temel kurallara ve esnek bir yapıya sahip olan scrum metodolojisi karmaşık bir yapıya sahip yazılım projelerini küçük birimlere ayırarak geliştirmeyi öngörür . scrum da proje ekibi üç farklı unvanda çalışan kişilerden oluşmaktadır . ilk kısımda ürün gereksinim listesini gözden geçirilir . bu temel bileşenlere ilişkin bilgiler aşağıda ifade edilmiştir . yazılım projesinin koşu sonunda elde edeceği kabiliyetlerin neler olacağına ilişkin bilgilerin bulunduğu bir dokümandır . müşteri görüşmelerinden elde edilen gereksinimler ve hikaye kartlarına göre görev paylaşımı ve takibi yapılır . hikaye kartları önem derecesine göre en önemliden en az önemliye doğru sıralanır . bu sayede projenin ilerleyişi bir tablo üzerinden takip edilebilir . taiga yazılım kullanılabilirliği ile ilgili temel problemleri çözmeyi amaçlayan açık kaynaklı bir proje yönetim aracıdır . adlı akıllı gözlüğü bu alandaki en çok bilinen teknolojik ürünler olarak ön plana çıkmaktadır . geliştirilen uygulamanın özellikleri aşağıda verilmiştir birden fazla proje ekleme . eklenilen her bir görev bağlı bulunduğu kategoriye göre scrum task board üzerinde görülmektedir . sistem giriş modülü kullanıcı sisteme giriş işlemini bu modül üzerinden gerçekleştirmektedir . kullanıcı ekranın sağ üst tarafında bulunan x sembolüne dokunur bakar . hikaye ekleme modülü kullanıcı proje temellerini oluşturan konulardaki hikayeleri eklemek için bu modülden yararlanır . kullanıcı tablo üzerinde bulunan hikayelerden silmek istediği hikayeyi seçtiğinde hikaye silme ekranı açılır . kullanıcı sağ altta bulunan görev ekle butonuna dokunduğunda görev ekleme ekranı ile karşılaşır . arttırılmış gerçeklik temelli bir scrum task board uygulamasının geliştirilmesi için unity unity içerisinde bulunan ve ar uygulamaları geliştirmek için kullanılan vuforia platformu ile mysql veri tabanı teknolojileri bir arada kullanılmıştır . scrum task board içerisinde bulunan görevler mysql veri tabanı içerisine kaydedilmiş ve yazılan apı ile veri tabanındaki bilgilerin unity ye aktarılması sağlanmıştır . şekil de geliştirilen ar scrum task board uygulamasının bir cep telefonu üzerindeki çalışması görülmektedir .
420
103
Gebelik Öncesi Bakım Alma ve Gebeliklerin Planlı Olma Durumunun Folik Asit ve Sigara İle İlişkisi: Kesitsel Bir Araştırma
bu çalışmada gebelerin gebelik öncesi danışmanlık alma ve gebeliklerinin planlı olma durumunun folik asit hakkında bilgi düzeyi fa kullanımı ve sigara dumanı maruziyeti ile ilişkisinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır . yöntem bu çalışma karadeniz teknik üniversitesi tıp fakültesine gebelik takibi amacıyla başvuran kadınlar arasında ocak nisan tarihleri arasında kesitsel bir araştırma olarak yürütülmüştür . katılımcıların demografik özellikleri gebelik öncesi danışmanlık alma durumu gebeliğinin planlı olup olmadığı fa hakkında bilgi düzeyi ve kullanımı sigara kullanımı ve pasif içicilik durumu yüz yüze görüşme yöntemiyle bir anket formu uygulanarak değerlendirilmiştir . tanımlayıcı istatistikler student t testi mann whitney u testi ve ki kare testi yapıldı . istatistiksel anlamlılık düzeyi p olarak alınmıştır . bulgular katılımcıların yaş ortalaması yıldı . gebelik öncesi bakım için herhangi bir doktordan danışmanlık alanların oranı di . mevcut gebeliğini planladığını belirten kadınların oranı di . düzenli fa kullandığını belirtenlerin oranı iken bunların sadece u gebelik öncesinde kullanmaya başlanmıştı . gebeliği süresince sigara kullanmaya devam edenlerin oranı iken katılımcıların si sigara dumanına maruz kaldığını belirtmiştir . gebelik öncesi danışmanlık alanlarda gebeliklerini planlama gebelik öncesi fa kullanmaya başlama ve fa nın doğumsal anomalileri önlediğini bilme oranı daha yüksek bulunmuştur . demografik özellikler düzenli fa kullanımı ve sigara maruziyeti ile gebelik öncesi danışmanlık alma arasında istatistiksel anlamlı ilişki saptanmamıştır . sonuç çalışmamızda kadın ve olası çocuklarının sağlığının geliştirilmesi açısından çok önemli bir fırsat olan gebelik öncesi bakım hizmetlerinin yetersiz olduğu görülmüştür . üreme çağındaki kadınlara hizmet eden bütün sağlık çalışanları gebelik öncesi danışmanlık konusunda bilinçlendirilmeli ve cesaretlendirilmelidir .
gebelik planlanmıyorsa hekim uygun kontraseptif yöntemin uygulandığından emin olmalıdır . ayına kadar sürdürülmesi önerilmektedir . annenin aktif ya da pasif sigara dumanına maruz kalmasının intrauterin büyüme geriliği prematürite düşük doğum ağırlığı konjenital malformasyonlar ve ani bebek ölümü sendromuna yol açabileceği gösterilmiştir . bundan dolayı sigara dumanı maruziyetinin ortadan kaldırılması gebelik öncesi bakım açısından büyük önem taşımaktadır . bu çalışmada gebelerin gebelik öncesi danışmanlık alma ve gebeliklerinin planlı olma durumunun fa hakkında bilgi düzeyi fa kullanımı ve sigara dumanı maruziyeti ile ilişkisinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır . bu çalışma karadeniz teknik üniversitesi tıp fakültesinde ocak nisan tarihleri arasında kesitsel bir araştırma olarak yürütülmüştür . çalışmaya kadın hastalıkları ve doğum polikliniğine gebelik takibi nedeniyle başvuran yaş ve üstü gönüllü kadınlar dahil edilmiştir . numerik değişkenlerin normal dağılımı kolmogorov smirnov z testi ile değerlendirildi . numerik bağımsız değişkenler için ikili karşılaştırmalarda normal dağılıma uyanlarda student t testi uymayanlarda mann whitney u testi yapıldı . kategorik değişkenlerin karşılaştırmasında ki kare testi kullanıldı . toplam gebelik sayısı ortancası yaşayan çocuk sayısı ortancası idi . katılımcıların si sigara dumanına maruz kaldığını belirtmişlerdir . gebelik öncesi bakım alanlar arasında almayanlara göre planlı gebelik oranı istatistiksel olarak anlamlı derecede yüksek bulunmuştur . yaşı daha büyük toplam gebelik sayısı ve yaşayan çocuk sayısı daha fazla olan eğitim durumu düşük çalışmayan ve kırsal kesimde yaşayan katılımcılarda gebeliklerinin planlı olma oranı istatistiksel yönden anlamlı olarak daha düşükken gebelik öncesi bakım alma açısından istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunamamıştır . gebelik öncesi bakım almak fa nın konsepsiyon öncesi başlanması oranını ve fa bilgi düzeyini arttırmaktaydı . ancak düzenli fa kullanımı açısından istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmamıştır . bu çalışmada üçüncü basamak bir sağlık kuruluşuna gebelik takibi amacıyla başvuran kadınların gebelik öncesi danışmanlık alma ve gebeliklerinin planlı olma durumu değerlendirilmiş fa hakkında bilgi düzeyi fa kullanımı ve sigara dumanı maruziyeti ile ilişkisi incelenmiştir . çalışmamızda ise katılımcıların unun gebelik öncesi bakım almadığı ve incelenen demografik özelliklerin bunu etkilemediği tespit edilmiştir . bu sonuç ülkemizde gebelik öncesi bakım hizmetlerinin toplumun bütün kesimleri için bir eksiklik olduğunu göstermektedir . çalışmamızda beklendiği üzere gebelik öncesi danışmanlık alanlarda gebeliğin planlı olması oranının daha yüksek olduğu görülmüştür . daha önce türkiye de yapılan çalışmalarda fa nın doğumsal anomalileri önlediğini bilenlerin oranı yaklaşık olarak bildirilmiştir . bizim çalışmamızda ise gebelerin si fa nın doğumsal anomalileri önlemesi hakkında bilgi sahibiydi . de yayınlanan bir derlemede perikonsepsiyonel sigara maruziyetinin konjenital kalp hastalıkları riskini kat arttırdığı ifade edilmiştir . bundan dolayı konsepsiyon öncesi ve sonrası sigara maruziyetinin ortadan kaldırılması gebelik öncesi bakım planında büyük öneme sahiptir . ancak çalışmamızda gebeliği süresince sigara kullanmaya devam edenlerin oranı düşük olsa da plansız gebeliklerde gebelik anlaşılana kadar geçen sürede sigara kullanımı devam etmiştir . yine her üç gebeden birinin sigara dumanına maruz kaldığı görülmüştür . gebelik öncesi danışmanlık almanın da bu duruma etkisi olmamış ve bir diğer açıdan gebelik öncesi bakım hizmetinin yetersizliği ortaya çıkmıştır . çalışmamızın kısıtlılığı üçüncü basamak bir sağlık kuruluşunda ve gebeler üzerinde yürütülmüş olmasıdır . ülkemizde doğum öncesi bakım hizmetleri açısından önemli adımlar atılmış ancak gebelik öncesi bakım konusuna yeterince değinilmemiştir . bizim çalışmamızda bunu destekleyici niteliktedir .
505
235
Bazı Kışlık Aspir Çeşitlerinde Farklı Ekim Zamanlarının Verim, Verim Unsurları ve Kalite Üzerine Etkileri
bu araştırma konya şartlarında bazı kışlık aspir çeşit ve genotiplerinin farklı ekim zamanlarının verim verim unsurları ve kalite üzerine etkilerini belirlemek amacıyla üretim döneminde s . ü . ziraat fakültesi prof . dr . abdülkadir akçin deneme tarlalarında yürütülmüştür . araştırmada üç farklı aspir çeşidi ve iki farklı genotip materyal olarak kullanılmıştır . araştırma üç farklı ekim zamanında tesadüf bloklarında bölünmüş parseller deneme deseni ne göre üç tekerrürlü olarak kurulmuştur . araştırmada bitki boyu bitki başına dal sayısı tabla çapı bitki başına tabla sayısı bin tane ağırlığı tohum verimi ham yağ oranı ve ham yağ verimi incelenmiştir . araştırma sonucunda ekim zamanları bakımından bitki boyu bitki başına dal sayısı tabla çapı bitki başına tabla sayısı bin tane ağırlığı tohum verimi ve ham yağ verimi arasındaki farklılıklar istatistiksel olarak önemli bulunmuştur . ayrıca incelenen ham yağ oranı ve tablada tohum sayısı arasındaki farklılıklar da istatistiksel olarak önem arz etmiştir . araştırmanın ilk ekim zamanında don zararı sebebiyle ürün elde edilememiş olup iki yıllık ortalamalara göre ekim zamanları arasında en yüksek tohum verimi . kg da ile kasım tarihindeki ıı . ekim zamanından alınırken en düşük tohum verimi ise . kg da ile mart tarihindeki ııı . ekim zamanından elde edilmiştir . ekim zamanı x çeşit interaksiyonu bakımından en yüksek tohum verimi ıı . ekim zamanında ekilen ve aynı grupta yer alan linas balcı ve göktürk çeşitlerinden alınırken en düşük tohum verimi . kg da ile ııı . ekim zamanında ekilen ayaz genotipinden elde edilmiştir .
temel besin maddelerinden yağlar beslenme zinciri içerisindeki ana besin maddesidir . insan vücudundaki organ hücre ve dokuların yapılarında yer aldıklarından yaşamın ve vücudun işlevlerini sağlıklı bir şekilde yerine getirebilmesi için alınması gereken maddelerden biridir . dünyada tüketilen yağların büyük bir kısmı bitkisel yağlardan karşılanmakta ve gıda amaçlı yağ tüketiminin dünyada . sinin bitkisel . ini de hayvansal yağlar oluşturmaktadır . dikenli formları dikensizlere göre daha fazla yağ içermekte ve beyaz krem sarı turuncu ve kırmızı gibi değişik renklerde çiçekleri bulunmaktadır . tohumlarında arasında yağ bulunmaktadır . diğer yağ bitkilerine kıyasla aspir tuzluluğa kurağa kış ve yaz aylarının daha çok etkili olduğu bölgelerde adaptasyon yeteneği yüksek bir bitkidir ve ülkemizin kurak ve yarı kurak tarım alanlarında değerlendirilebilecek alternatif ürünlerden birisidir . araştırmada materyal olarak üç farklı aspir çeşidi ayaz genotipi ve iran dan temin edilen genotip kullanılmıştır . deneme parselleri . m x . m . m ebadında sıra olacak şekilde düzenlenmiştir . araştırmada ekim zamanları ana parsellere çeşitler ise alt parsellere yerleştirilmiştir . ekimle beraber taban gübresi olarak dekara kg da dap uygulanmıştır . hasat edilen bitkiler tarlada demetler halinde gün kurutulmuş ve ayrı ayrı dövülerek harman edilmiştir . elde edilen veriler mstat c istatistik programı kullanılarak varyans analizine tabi tutulmuş ve ortalamalar arasındaki farklılıklar lsd testine göre belirlenmiştir . çizelge de de görüldüğü gibi bitki boyu bakımından ekim zamanı ve çeşit ortalamaları arasındaki farklılıklar istatistiki anlamda seviyesinde önemli bulunmuştur . araştırmada ekim zamanı x çeşit interaksiyonu bakımından elde edilen bitki boyu değerleri arasındaki farklılıkların istatistiki anlamda önemli olmamasına rağmen rakamsal olarak değerlendirildiğinde en yüksek bitki boyu . cm ile ıı . iki yıllık ortalamalara göre ekim zamanları arasında en yüksek tabla çapı . mm ile ıı . ekim zamanında tespit edilmiştir . araştırma bulguları ekim zamanının gecikmesi ile tabla sayısında önemli azalmalar olduğunu bildiren adalı dalgıç atam öztürk ve ark . elde edilirken en düşük değer ise balcı çeşidinde belirlenmiştir . bin tane ağırlığı değerleri bakımından çeşitler arasındaki farklılıklar önemli bulunmuş ekim zamanı ekim zamanı x çeşit interaksiyonu ise istatistiksel olarak önemli bulunmamıştır . ekim zamanında belirlenirken en düşük tohum verimi ııı . çeşitler arasında linas göktürk balcı çeşitlerinden ile en yüksek tohum verimine sahip olurken ayaz çeşidinde en düşük tane verimi kaydedilmiştir . tohum verimi bakımından en uygun ekim zamanı kasım da yapılan ıı . ekim zamanı geciktikçe tohum veriminde önemli azalmalar olduğunu bildiren araştırmacıların bulguları ile araştırma sonuçlarımız paralellik göstermektedir . ekim zamanında elde edilirken en düşük ham yağ veriminin ııı .
463
254
Sivas Koşullarında Farklı Bitki Sıklıklarında Silajlık Mısır Çeşitlerinin Verim ve Verim Unsurlarının Belirlenmesi
bu çalışma sivas ekolojik koşullarında bazı hibrit mısır çeşitlerinin silaj performanslarını ve bu çeşitlerde farklı bitki sıklıklarının performanslarına etkilerini tespit etmek amacıyla yılı yetiştirme sezonunda yürütülmüştür . faktöriyel deneme desenine göre üç tekerrürlü olarak yürütülen araştırmada farklı fao grubundan dört farklı mısır çeşidi üzerine beş farklı bitki sıra üzeri sıklığının etkileri incelenmiştir . araştırmada en yüksek yeşil ot verimi . kg daile b çeşidine cm bitki sıklığı uygulamasından elde edilmiştir . en yüksek kuru madde verimi ise yeşil ot verimine benzer şekilde b çeşidine cm bitki sıklığı uygulamasından . kg da olarak elde edilmiştir . çeşitlerin ortalaması olarak en yüksek yeşil ot ve kuru madde verim değerleri cm bitki sıklığı uygulamasında elde edilmiştir . bu araştırma sonucunda b çeşidi verim ve kalite yönünden sivas suşehri ekolojik şartlarında yetiştirilebilecek uygun silaj mısır çeşidi olarak ön plana çıkmıştır . hido kerbanis p çeşitleri ise birbirine yakın performans göstermişlerdir . suşehri bölgesinde silajlık mısır tarımında silajlık olarak tescilli çeşitlerin kullanılarak ve uygun ekim sıklığında yapılmasının yüksek verim ve kalite açısından uygun olduğu sonucuna varılmıştır .
ülkemiz hayvancılığının en önemli sorunlarından biri yeterli miktarda ve düşük maliyetle kaliteli kaba yem üretilememesidir . hayvancılıkta uluslararası ve ülkesel rekabete dayanıklı işletmelerin kurulması için işletmelerin ürettikleri ürünlerin maliyetini etkileyen girdi kalemlerini özellikle kaliteli kaba yem üretim maliyetlerini düşürme zorunluluğu vardır . mısır tanesi çok iyi bir enerji kaynağı olup nişasta yönünden zengin olması ve nişastanın hazmolabilirlik derecesinin yüksekliği beslenme değerini artırmaktadır . yem değeri bakımından bir dekardan elde edilen ton mısır sılajı yaklaşık . ton arpaya eşdeğerdir . hayvansal ürün maliyetlerini azaltmak için işletme içinde yapılabilecek işler eksiksiz yapılmalı ve kaliteli yemler işletmede üretilmelidir . mısırın artan önemi her yıl yeni çeşitlerin tescillenerek piyasaya sunulmasını sağlamaktadır . bu artışta gıda tarım ve hayvancılık bakanlığı nın uyguladığı teşviklerin önemli bir payı olmuştur . ilde yılında dekara tl olan silajlık mısır teşvik miktarı yılında ise tl olarak gerçekleşmiştir . çeşit seçiminde yapılan hata diğer yetiştirme teknikleri ile giderilemez . bu nedenle çeşit seçiminden hasata kadar tüm yetiştirme tekniklerinin eksiksiz olarak bilinmesi ve uygulanması gerekmektedir . bunun yanında bitki sıklığının iyi düzenlenmesi diğer üretim faktörlerine göre öncelikli konulardan bir tanesidir . denemede öngörülen toplam kg da azotun kalan kısmı ikinci çapayla birlikte üre formunda tüm parsellere eşit olarak uygulanmıştır . araştırmanın yürütüldüğü yılı vejetasyon döneminde toplam yağış miktarı . mm sıcaklık ortalaması . oc nisbi nem ortalaması ise . olmuştur . elde edilen yeşil bitkiler hassas terazide tartılarak parsel verimi belirlenmiş ve hesap yoluyla dekara kg olarak bulunmuştur . tozlanma döneminden sonra her parselde seçilen bitkinin toprak yüzeyinden tepe püskülünün ucuna kadar olan kısmı ölçülerek cm cinsinden bulunmuştur . silajlık mısırda yeşil ot verimleri çeşide çeşidin olgunlaşma süresine ve yetiştirildiği bölgenin iklim koşullarına göre önemli ölçüde değişiklik gösterebilmektedir . sivas gibi soğuk bir iklime sahip bölgede düşük fao olgunlaşma grubuna sahip kerbanis ve p çeşitlerinin ön plana çıkması beklenirken suşehri ilçesinin ekolojik farklılığı bu bölgede fao grubuna ait b çeşidinin ön plana çıkmasına yol açmıştır . bu durum sivas bölgesinde ilçelere göre tavsiye edilebilecek çeşitlerin ve bunların yetiştirme sıklıklarının değişebileceğini göstermektedir . en yüksek bitki boyu . cm ile b çeşidinden elde edilmiştir . yaptıkları araştırmalarda bitki boyundaki bu artışın sürekli olmayıp bir noktadan sonra ekim sıklığının etkisi çan eğrisi şeklinde olduğunu bildirmişlerdir . bunu azalan sıra ile . g hido . g ile kerbanis . g ile p çeşidi izlemiştir . araştırmada çizelge in incelenmesinden de görülebileceği gibi farklı bitki sıklığı uygulamalarının sap kalınlığı üzerine etkisi istatistiki olarak önemli bulunmuştur . çizelge de görüleceği gibi çeşitlerin ortalaması olarak en yüksek kuru madde verimi . kg da ile cm uygulamasından elde edilmiştir . en düşük kuru madde verimi ise . kg da ile cm bitki sıklığı uygulamasından elde edilmiştir . bitki sıklığının artışıyla yeşil ot ve kuru madde veriminde belli bir düzeye kadar artış görülürken aşırı yüksek bitki sıklıklarında verimde düşüş gözlenmiştir .
453
183
Susanna Tamaro’nun “Tombul Yürek” Kitabında Büyülü Gerçekçilik
başlangıçta alman filozof novalis tarafından bir sınıflama amacıyla başvurmuş olduğu büyülü gerçekçilik kavramı latin amerika da gelişmiş bir akımdır . tam olarak genel geçer bir tanıma sahip olmasa da büyülü gerçekçi kurgu gerçek ve gerçeküstünün bir arada herhangi bir çatışmaya girmeden birlikte yaşadığı kurgu olarak tanımlanmaktadır . büyülü gerçekçi kurguları fantastik kurgudan ayıran en önemli nitelik kahramanların iki farklı düzlemi bir arada sorunsuzca yaşamayı kanıksamış olmalarıdır . büyülü gerçekçi yazarlar anlatılmak istenenin sadece gerçeklikle anlatılamayacağını iddia eder ve bunun için de gerçeküstüne başvurmayı tercih ederler . araştırma kapsamında susanna tamarro nun tombul yürek adlı kitabının büyülü gerçekçilik akımının niteliklerini yansıtıp yansıtmadığı irdelenmiştir . çalışmada nitel araştırma yöntemlerinden doküman incelemesi yöntemi kullanılmıştır . incelenen kitabın kurgusunda başkahraman michell ailesiyle kiloları yüzünden problem yaşamış ve kurgu boyunca bu problemi çözmek için çabalamıştır . çalışmada metnin derin yapısı irdelendiğinde ise yetişkinlerin çocukların sorunlarına yine çocukların pencerelerinden bakmaları gerektiği tespit edilmiştir . eserde okura verilmek istenen bu ileti büyülü gerçekçi anlayış aracılığıyla aktarılmış ve böylece sadece gerçek düzlemle verildiğinde yeterli etkiyi gösteremeyecek olan ileti hem gerçek hem de gerçeküstünün aynı anda sunulmasıyla daha ilgi çekici ve çarpıcı bir biçimde sunulmuştur . sonuç olarak michelle nin başından geçen olaylar değerlendirildiğinde tombul yürek adlı kitabın büyülü gerçekçi akımın özelliklerini yansıttığı görülmüştür .
edebiyatta gerçek ile gerçeküstü olanı aynı düzlemde ve bir arada sunan bir anlayış olan büyülü gerçekçilik yaklaşımı özellikle latin amerika edebiyatında gelişim imkanı bulmuştur . ona göre edebiyat gerçeğin iki aşamasının birleştiği gerçek dünya ve hayali dünya yeni bir atmosfer yaratma gücüne sahiptir . bontempelli nin büyülü gerçekçiliği edebiyat dünyasına kazandırmasından sonra bu kavram farklı yönleriyle ele alınıp geliştirilmiş ve edebiyatta büyük önem kazanmış ilgi görmüştür . bu betimlemeler büyülü gerçekçi metinlere gerçekçilik niteliği kazandırmaktadır . büyülü gerçekçi metinlerde gerçek olan ile gerçeküstü uyum içerisinde bir aradadır . metinlerde karşılaşılan doğaüstü sıradan bir olaydan farksızdır . walter fantastikten farklı olarak büyülü gerçekçilikte anlatıcıların da karakterlerin de doğaüstünü oldukça doğal bir durummuş gibi karşıladıklarını belirtir . çocuk edebiyatı çocuğun duygu ve düşüncelerini yaşantı kazandırarak zenginleştiren yazınsal ürünlerin bütünü için kullanılan bir adlandırmadır . sever çocuk edebiyatını erken çocukluk döneminden başlayıp ergenlik dönemini de kapsayacak bir yaşam evresinde çocukların dil gelişimine ve anlama düzeylerine uygun olarak duygu ve düşünce dünyalarını sanatsal niteliği olan dilsel ve görsel iletilerle zenginleştiren beğeni düzeylerini yükselten ürünlerin genel adı olarak tanımlamaktadır . dilidüzgün e göre çocuklar yetişkinler gibi akla uygun ve nesnel düşünceler üretmezler . kendilerine ait dünyalarındaki her değer onlar için mutlaktır . çocukların yetişkin dünyasına hazırlanmasında çocuk edebiyatı ürünlerinin katkısı mutlaktır . akranlarına göre biraz fazla tombul olması annesi ve babası için ciddi bir sorundur . michele orda her gün çok ağır sporlar yapar ve zayıflamak için berbat perhizlere maruz kalır . michele uzunca bir süre yürüdükten sonra ormanda kaybolduğunu fark eder . michele yarasa olarak gerekli gözlemleri yaptıktan sonra bay kakkolen bu sefer onu denizin altına canavarı öldürmeye gönderir . büyülü gerçekçilik anlatıda bir yandan inanılması güç akıl ve mantık süzgecinden geçemeyen öğeleri içerirken diğer yandan ise gerçekçi akla ve mantığa uygun olan öğelerin sunulduğu modern kurgudur . ailesinin kendisini sert önlemler alarak zayıflamaya zorlaması sonucunda zayıflama okulundan kaçan michele daha sonra konuşan bir sansarla karşılaşmıştır . kurgudaki bu gibi örnekler tamaro nun kitabı yazarken büyülü gerçekçiliğe bağlı kaldığını göstermektedir . kitapta da kilo sorunu olan bir çocuğun olağan yaşamı anlatılırken aynı zamanda konuşan bir buzdolabı arkadaşının olması konuşan bir sansarla karşılaşması dünyadaki bütün elektronik cihazlarla iletişim halinde olan bir bilim adamıyla tanışıp insanların rüyalarını canavardan kurtarması gibi olağanüstülüklerinde aynı anda işlenmesi kitaptaki büyülü gerçekçi anlatının ispatıdır . kitaptaki kahraman michele bay kakkolen in elektronik cihazlarla olan ilişkisini öğrenmekte fakat bunu normal karşılamakta ve ardından bay kakkolen e buzz un dilinden anlayıp anlamadığını sormaktadır . okuyucu kitaptaki kahramanın bu olağanüstü durumu kanıksadığını ve gayet normal bulduğunu görmekte ve kendisi de büyülü süreci artık normal karşılamaya başlamaktadır . bu yanlışı okula aktarmak isteyen susanno tamaro michele in kaçışını ve kaçışıyla birlikte yaşadığı macerayı gerçek ve gerçeküstü öğeleri bir arada işleyerek büyülü gerçekçi anlatı yoluyla okura anlatmıştır . bunun yerine bizim dünyamızda bulunan ve nesnel dediğimizden farklı bir gerçeklik deneyimini yaşayan insanların bakış açılarını kullanır . bu kurgu ne düşünce deneyimi ne de spekülasyondur bize dünyayı başka bir gözle göstermeye çalışır .
463
192
Görünmeyen Göçmen Çocukların İşçiliği:Türkiye’deki Suriye’li Çocuklar
bu araştırma çalışma hayatına yeni dahil olan suriye li göçmen çocuk işçilerin mevcut çalışma ve eğitim koşullarını kavramak ve bazı öneriler sunmak üzere planlanmıştır . göçmen olmanın üstüne eklenen küçük yaşlarda çalışma hayatına girmek bizzat göçmen çocuk ve aileleri için ciddi kırılganlıklar taşımaktadır . özellikle son dönemde suriye den gelen göçmenlerin yüzde i yaşından küçük olanlardan oluşmaktadır . bu gençlerin bir bölümü okula devam edebilirken bir bölümü okul ve iş hayatını birlikte sürdürmekte bir bölümünün ise okulla ilgisi olmayıp sadece çalışmaktadır . okula gidemeyen çocukların hangi oranda iş piyasalarına katıldıklarını teyit edecek sayısal bir veriye sahip değiliz . bu çalışma ile suriye li nüfusun yoğun olduğu üç kentte tamamen enformel alan içinde çalışan suriye li göçmen çocuklara ait bilgiler derlenmiştir . bu araştırma yılı içinde öncelikle urfa mardin ve son olarak da istanbul da yapılmıştır . çalışma sadece çocuklarla değil onlardan gelir beklentisi içindeki ailelerle de gerçekleştirilmiş ve bazı sorun alanları ortaya konmuş ve bazı öneriler getirilmiştir .
bu araştırma ile çalışma hayatına yeni giren suriyeli göçmen çocuk işçilerin mevcut çalışma ve eğitim koşullarını kavramak ve bazı öneriler sunmak üzerine planlanmıştır . ancak bu çocukların tahmin edildiği gibi enformel bir piyasa içinde güvencesiz çalıştıkları açıktır . göçmen ailelerin çocuklarının çalıştıkları işlerin ise niteliksel boyutları arasında önemli farklar bulunmasına rağmen saha bilgileri bize bu çocuk işçilerin önemli oranda küçük işyerlerinde hizmet işlerinde küçük üretim alanlarında ve cinsiyetlerine göre farklı işler yaptıklarını göstermektedir . çocukların da bu işlere benzer işlerde çalıştıkları gözlenmektedir . ılo vii son dört yılda bu sayı azalmış olmakla birlikte dünyada hala çocuk en kötü işlerde çalışmaya devam etmektedir . çocuk işçiliğine ilişkin bu durum varlığını büyük oranda hala koruduğu gibi yılından itibaren suriyeli mültecilerin türkiye ye gelmesiyle birlikte hem çocuk işçilerin sayısında artış olduğu hem çalışma koşulları her açıdan daha da kötüleştiğini söylemek mümkündür . yakın zamanda yapılan birçok saha çalışması türkiye deki suriyeli göçmenlerin çok zor ekonomik koşullarda ve kendi imkanlarıyla ayakta durmaya çalışmaktadır . sanılanın aksine suriyeli mültecilerin çoğunluğu bir kurum tarafından verilen ayni veya nakdi destek ile geçinmemektedir . yetişkinler gibi çocuklar da son derece zor ve katı koşullarda çalışmaktadır . ailelerin ekonomik şartlarına ilişkin sahada elde edilen verilerden yola çıkarak bu çocukların türkiye iş gücü piyasasına büyük oranda katıldıklarını veya katılma arzusunda bulunduklarını tahmin edebiliriz . diğer bir deyişle disk genel iş sendikası raporunda belirtildiği gibi eğitim olanaklarından yararlanamayan bu çocuklar kayıt dışı sektörlerde çalışmaktadır . ücretleri ödendikten sonra yerli işçilere göre daha ucuza çalışmaya da itiraz etmemektedirler . onunla aynı işi yapan yerli ütücü ayda tl maaş aldığı gibi sigortalı olarak çalışıyordu . saha çalışması sırasında görüşülen ailelerin tümü ekonomik nedenlerle çocuklarını okul yerine çalışmaya göndermek zorunda olduklarını beyan etmişlerdir . çocuklar uzun çalışma süresine karşılık çok düşük ücret almaktadır . akşam de işe başlamakta ve sabah de işi bırakmakta günde tl almaktadır . benzer şekilde istanbul da terzilik yapan m . saatleri arasında haftanın beş günü ve cumartesi de saat kadar yaptığı işe karşılık ayda tl alıyor . m . ilk başladığında ayda tl almış bir yıl sonra tl olmuş . istanbul daki bir tekstil atölyesinde ortacı olarak saatleri arasında çalışmakta ve haftada tl almaktadır . bu itibarla sahada elde edilen bazı bilgilerin bütün suriyeli göçmen aileleri ve çocukları için uyarlanması düşünülemez . genel olarak göçmen işçilerle aynı işgücü piyasasını paylaşan yerli işçiler gelenlerin kendileri açısından haksız rekabet unsuru oluşturduklarını ifade etmektedirler . bu konuda önemli noktalardan biri de suriyeli göçmen işçilerin kayıtsız bir ekonomi içinde daha düşük ücretle çalışma istekleri bulundukları ekonomik sorunlardan kaynaklanmaktadır . bu nedenle de ortalama yerli işçilerden yaklaşık yüzde elli daha az ücret almaktadırlar . buna karşın eğitimin tamamen türkçe olması çocuklar ile aileleri arasında iletişim kopukluğuna yol açacaktır .
455
147
SAĞLIĞIN TEŞVİKİ VE GELİŞTİRİLMESİ
sağlığın teşviki ve geliştirilmesi bireyin ve toplumun sağlığını korumak ya da iyileştirmek için hem bireylerin hem de sivil toplum kuruluşları kamu kurum ve kuruluşlarının birlikte çaba sarf ederek toplumsal farkındalık oluşturduğu bir süreçtir . sağlığın teşviki ve geliştirilmesinde sağlıklı kamu politikası oluşturmak destekleyici çevreler yaratılmak topluluk eylemini güçlendirmek kişisel beceriler geliştirmek ve sağlık hizmetlerini yeniden yönlendirmek olmak üzere beş öncelikli eylem alanı bulunmaktadır . sağlığın teşviki ve geliştirilmesi için şimdiye kadar uluslararası konferans gerçekleştirilmiştir . sağlığın teşviki ve geliştirilmesi faaliyet yerlerine nüfusa ya da faaliyet alanlarına göre sınıflandırılabilir . sağlığın teşviki ve geliştirilmesi diğer yaklaşımlardan farklı olarak insanların ve toplumların sağlıklarını ve refahlarını etkileyen ortamlara odaklanır ve bu faktörleri koordine bir şekilde ele alır . bunu yaparken bireyle birlikte toplumu kamu kurum ve kuruluşlarını ve sivil toplum örgütlerini de işin içine katar .
ticaret artışı küresel seyahat kolaylığı teknolojik ilerleme vb . ülkeler açısından sürdürülebilir kalkınma hedeflerinin gerçekleştirilebilmesi için tüm hedeflerle birlikte sağlığın teşviki ve geliştirilmesi de çok önemsenmektedir ve bu nedenle sağlığın geliştirilmesi son yıllarda cazip bir konu haline gelmiştir . sağlığın teşviki ve geliştirilmesi bağlamında sağlık soyut bir durumdan çok fonksiyonel terimlerle anlatılabilen bir sonuca ulaşma aracı olarak insanların bireysel sosyal ve ekonomik olarak verimli bir yaşam sürmesine izin veren bir kaynak olarak düşünülmektedir . biyolojik faktörler hava su ekosistem barınma koşulları çalışma koşulları gürültü vb . bu durum gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasında ve ülkelerin bölgeleri ve hatta bölgelerin kendi içinde önemli farklılıklar yol açmaktadır . her bir eylem alanı tek bir strateji olarak yararlı bir şekilde uygulanabilse de koordineli ve birbiriyle bütünleşik olacak bir şekilde uygulandığı zaman etkileri daha büyük olacaktır . sağlığın teşviki ve geliştirilmesi politikası sağlık dışı sektörlerde sağlıklı halk politikalarının kabul edilmesinin önündeki engellerin ve bunların ortadan kaldırma yollarının belirlenmesini gerektirir . sağlığın teşviki ve geliştirilmesi politikası mevzuat mali tedbirler vergilendirme ve kurumsal değişim gibi farklı ancak birbirini tamamlayan yaklaşımları bir araya getirir . yaşamı zenginleştiren çok çeşitli ancak sınırlı doğal kaynaklar insanlık için çok gereklidir . toplumların çalışmayı düzenleme şekli sağlıklı bir toplum yaratmaya yardımcı olmalıdır . doğal ve sonradan yapılmış çevrelerin korunması ve doğal kaynakların muhafaza edilmesi sağlığın teşviki ve geliştirilmesi stratejilerinde ele alınmalıdır . sağlığın teşviki ve geliştirilmesi daha iyi sağlığa ulaşmak için önceliklerin belirlenmesi karar alınması stratejilerin planlanması ve bunların uygulanması konusunda toplumun somut ve etkili adım atmasını gerektirir . ekolojik halk sağlığı sağlığın ekonomik ve çevresel belirleyicilerine odaklanmakta ve ekonomik yatırımın en iyi nüfus sağlık sonuçlarını sağlıkta daha fazla hakkaniyeti ve kaynakların sürdürülebilir kullanımını oluşturmaya yönlendirilmesinin gerekli olduğu araçlara odaklanmaktadır . sağlığın teşviki ve geliştirilmesi özellikle ilkel önleme ve birincil önleme aşamalarında hastalık önleme ile aynı stratejilerin çoğunu paylaşır . hastalığın önlenmesine kıyasla sadece risk faktörlerinden ziyade güçlü yönlere ve varlıklara odaklanma eğilimindedir . bunlar evleri okulları işyerlerini şehirleri ve dijital ortamı içerir . ottava sözleşmesi yılına kadar herkes için sağlık amacıyla toplanan ilk uluslararası konferanstır . sağlığın teşviki ve geliştirilmesi için yeni dönem için yeni oyuncular sağlığın teşviki ve geliştirilmesinin . sağlığın teşviki ve geliştirilmesi için düzenlenen altıncı uluslararası konferanstır . konferans sırasında sağlıklı şehirler uzlaşması yapılmış ve konferans delegeleri tarafından sağlık teşviki üzerine şangay bildirisi yayınlanmıştır . bu kapsamında dünya literatüründe yapılmış çalışma örnekleri tablo de gösterildiği gibidir . dünya sağlık örgütü sekizinci küresel konferansta değişik ülkelerde yürürlüğe girmiş sektörler arası işbirliği için başarılı bulunan ve tüm politikalarda sağlık anlayışının temel ilkelerini yansıtan iyi uygulama örnekleri gösterilmiştir . bugün sağlığı ve refahı tehdit eden faktörlerin çoğu bireylerin ya da sağlık hizmeti sunan kurum ve kuruluşların çabaları ile önlenemeyecek durumdadır . ya da bireylerin olumlu sağlık davranışı geliştirmesi sağlıklı ve hareketli yaşam farkındalığı oluşması özellikle çocukluk döneminde kazanılacak bir tutum davranış değişikliği olduğu için çocuklara ve gençlere yönelik eğitim ve faaliyetlerin ayrı bir önemi bulunmaktadır . sağlığın teşviki ve geliştirilmesi sonuçlarının başarılı bir şekilde sunulması da işgücü kapasitesine bağlıdır bu nedenle yeterliliklerin tanımlanması müfredat geliştirilmesi ve ülkelerde sağlığın teşviki ve geliştirilmesi liderliği için eğitim kapasitesinin güçlendirilmesi gerekmektedir .
507
134
Edirne Kent Ormanında Zararlı Biyotik Etmenlerin Belirlenmesi
ülkemizde sanayileşme hızlı nüfus artışı ve çarpık kentleşmeden kaynaklı sorunların şiddeti artmaktadır . bu durum doğal ve kültürel değerlere giderek daha fazla zarar vermeye ve habitat alanlarının azalmasına neden olmaktadır . bu zararı engelleyebilmenin yollarından biri de kent ormanların sayılarını artırarak onlardan sadece rekreasyon anlamında değil ekolojik olarak da faydalanmaktır . çünkü doğal dengeyi sağlayarak birçok yaşamsal fonksiyonu yerine getirmeyi başarmaktadır edirne kent ormanının farklı alanlarına böcek türlerinin tespiti populasyon yoğunluklarının ve türlerin ergin uçuş dönemlerinin belirlenmesi amacıyla kent ormanının geneline kırmızı renkli yapışkan rebell rosso tuzaklar delta tipi feromon tuzakları ile üç hunili iskandinav tipi feromon tuzakları tesis edilmiştir . arazi çalışmalarının yapıldığı dönem boyunca deneme sahalarında feromon tuzakları ve tuzak ağaçları yardımıyla periyodik kontroller yapılmıştır . arazide tuzak kontrolleri ergin yakalaması bitinceye kadar sürdürülmüştür . çalışma sonucunda tür tespit edilmiştir . bu türler tropinota hirta morimus ganglbaueri scobicia chevrieri hylurgus ligniperda tomicus minör taphrorychus ramicola taphrorychus villifrons ıps sexdentatus orthotomicus erosus scolytus mali s . rugulosus anisandrus dispar xyleborus monographus trypodendron lineatum trypodendron signatum xyleborinus saxesenii lymantria dispar malocosoma neustria thaumetopoea wilkinsoni archips podana a . rosana ve tortrix viridana dır . bu türlerden tanesi edirne yöresinde ilk kez tespit edilmiştir . ıps sexdentatus orthotomicus erosus un edirne kent ormanındaki ağaçlara ciddi zararlar verdiği çalışma sonucunda tespit edilmiştir .
sanayileşmenin artmasıyla birlikte sınırlı olan doğal kaynaklarımızın değeri ve sürdürülebilirliği daha da önemli hale gelmiştir . . zararlı kelebek türlerinin tespiti ve ergin uçuş periyotlarının belirlenmesi amacıyla araştırma alanını ağaç türlerine göre temsil edebilecek konumda bulunan ağaçlara böceklerin uçma zamanından önce delta tipi feromon tuzakları tesis edilmiş ve tuzaklarda türe has feromon preparatları kullanılmıştır . kontroller iskandinav tipi üç hunili feromon tuzaklarında haftada bir rebell rosso kırmızı kanatlı yapışkan tuzaklarda ise ayda bir kez olacak şekilde gerçekleştirilmiş arazide tuzak kontrolleri ergin yakalaması bitinceye kadar devam edilmiştir . dr . oğuzhan sarıkaya doç . tropinota hirta erginleri türkiye de gül bahçelerinde vişne böğürtlen ahududu kayısı şeftali nektarin ve süs bitkilerinde zararlı olmaktadır . ülkemizde marmara akdeniz iç anadolu ve karadeniz bölgelerinde cedrus libani picea orientalis p . brutia p . sylvestris p . nigra ve p . pinea türleri üzerinde tespit edilmiştir . nokta şeritlerinin arasında adet ince tüberkül bulunmaktadır . ıps sexdentatus ülkemizde pinus sylvestris p . nigra p . brutia abies nordmanniana subsp . boyun kalkanı daha koyu renkli ve boyu genişliğinden uzundur . şar diş bulunur kanat örtülerinin sağrısının yan tarafında . anisandrus dispar ın erginleri yuvarlak olup ve mm büyüklüğündedir . yayılış alanlarında picea abies p . orientalis abies alba a . bornmülleriana a . nordmanniana pinus brutia p . silvestris p . montana p . strobus p . cembra cedrus libani larix decidua l . sibirica ve tsuga pseudotsuga thuja juniperus ile sequoia larda zarar yapmaktadır . çalışmamızda edirne kent ormanında astığımız kırmızı kanatlı yapışkan tuzaklarda . . . . . . ve . . tarihlerinde yaptığımız kontrollerde erginleri elde edilmiştir . fraxinus excelsior f . ornus acer platanoides a . pseudoplatanus q . robur betula pendula b . pubescens ve quercus petraea üzerinde yayılış yapmaktadır . kanat örtüleriyle sağrısı ince noktalı olup boyun kalkanı genişliğinden daha uzun ve kubbemsi şeklindedir . erkekler grimsi kahverengi ile kırmızımtırak kahverengi arasında değişmektedir . türlerinde yapraklarda tırtıl zararı tespit edilmiş ve . . tarihinde asılan delta tipi feromon tuzaklarına ağustos ayı başına kadar yapmış olduğumuz kontrollerde erginlerinin geldiği görülmüştür . erkeklerde ön kanatları açık kestane kahverengi desenleri kırmızımsı kahverengi median bandın iç kenarı yayılmış ve sub terminal çizgi bant şeklindedir . bu nedenlerden dolayı günümüz insanının yeşil alan özlemi giderek bir artış göstermektedir . yurdumuzda çok çeşitli bitki türlerinin bulunması ormanlarda yıllarca varlığını hissettiren birçok böceğin yaşamasına imkan vermektedir . mesire yerlerinin sürdürülebilir kullanımını sağlamak için bu alanları tehdit eden böcek türlerinin belirlenmesi büyük önem taşımaktadır . lasiocampidae malocosomatinae ve archips podana lep .
454
248
Serin İklim Tahıllarında Embriyo Kararması ve Önemi
embriyo kararması tanenin embriyosunun yüzeyinde sığ olarak da içine işleyen mantari bir hastalıktır . embriyo kararması hastalığının şiddetti arttıkça hastalık tane embriyosunun yanı sıra tanenin karın kısmına da nüfuz edebilir ve tanenin renginin siyah ve koyu kahverengiye dönüşmesine yol açar . embriyo kararması buğday yetişen bütün bölgelerde görülür . embriyoda renk bozulmasına neden olur . embriyo kararması tanenin kalitesini ve değerini düşürür . makarnalık buğday embriyo kararmasına özellikle hassastır ancak buğday arpa ve tritikale de bu hastalıktan etkilenir . embriyo kararmasından etkilenmiş makarnalık ve ekmeklik buğdaylar değirmenciler tarafından kabul edilmeyebilir . embriyo kararması buğday ticaretindeki önemli sorunlardan biridir . hastalık tane verimini düşürmemesine rağmen tanenin rengini ve parlaklığını olumsuz yönde etkiler . embriyo kararmasına neden olan bazı mantar türleri çimlenme gücünün azalması ve kök çürüklüğü sorunlarına yol açacağı için bu hastalığa yakalanmış tohumların ekimde kullanımıyla tane veriminde düşüş görülebilir . yoğun yağış ve yüksek nem miktarının ve yüksek sıcaklık gibi abiyotik stres faktörlerinin de embriyo kararmasına neden olduğu bildirilmiştir .
embriyo kararması buğdayın yetiştiği tüm bölgelerde görülür ve buğdayın embriyo renginin bozulmasına neden olur . embriyo kararmasının şiddeti arttıkça hastalık tane embriyosunun yanı sıra tanenin karın kısmında da görülür ve tanenin renginin siyah ve koyu kahverengiye dönüşmesine yol açar . embriyo kararması buğday ticaretindeki önemli sorunlardan biridir . hastalık tane verimini düşürmemesine rağmen tanenin rengini ve parlaklığını olumsuz yönde etkiler . avustralya daki buğday pazarı otoriteleri silolanacak buğdaylardaki embriyo kararması üst limitinin olduğuna karar vermişlerdir . conner ve kuzyk conner ve whelan sisterna ve sarandon . ekmeklik ve makarnalık buğday ekilen bölgelerde embriyo kararması hastalığına en çok alternaria alternata shoemaker türlerinin neden olduğunu bildirmiştir . serin iklim tahıllarının yetiştiği her yerde embriyo kararması görülür . adana koşullarında yürütülen çalışmada embriyo kararmasına en çok neden olan mantarın alternaria türleri olduğu belirlenmiştir ekmeklik buğday için satın alma şartları ve depolama esaslarına göre ün üzerinde embriyo kararması olan ürünler tmo tarafından satın alınmayacağı için bu da çiftçi ve tüccar için ekonomik açıdan önemli bir kayba neden olacaktır . bu mikotoksinlerin insanlara zararlı olmalarının yanı sıra kanatlı çiftlik hayvanları ve diğer tüm çiftlik hayvanları için de oldukça zehirlidir . başaklardaki iri tanelerin embriyo kararmasına daha çok maruz kaldığı başaktaki daha cılız ve buruşuk tanelerin ise hastalığa yakalanmadığı görülmüştür . yapılan çalışmalarda embriyo kararması ile bin tane ağırlığı arasında olumlu bir ilişki olduğu bulunmuştur . hindistan da yapılan çalışmada hamur olum döneminde yapılan . lik mancozeb ve . lik cholorothalonil uygulamalarının embriyo kararmasına karşı etkili bir mücadele yöntemi olduğu bulunmuştur solanki ve ark . sulama veya yoğun yağış çiçeklenme ile hamur olum döneminin ortalarına kadar olan dönemde embriyo kararmasının artmasına neden olur . embriyo kararması hastalığı görülen ürünlerin toksik içeriğinin laboratuar koşullarında belirlenmesi gerekir .
423
149
Karpuzda (Citrullus lanatus) meyve kalitesi ve aroma özellikleri üzerine anaçların etkisi
aşılı karpuz fidesi kullanımı stres koşullarına tolerans sağlaması ve verim potansiyelini olumlu yönde etkilemesi nedeniyle son yıllarda hızla artmaya başlamıştır . sebzelerde aşılamada kullanılan anaçlara bağlı olarak meyve kalitesinde olumlu ya da olumsuz değişimler meydana gelebilmektedir . bu amaca yönelik olarak yapılan araştırma sayısı ise sınırlı düzeydedir . aşılı karpuz üretiminde anacın meyve kalitesi üzerine etkisi tam olarak ortaya konulmamıştır . bu çalışmada karpuz anaç ıslah programında yer alan saf hat ve türler arası melez kabak anaç genotiplerinin karpuzun kalite ve aroma içeriklerine etkisi incelenmiştir . kontrol olarak aşısız crisby f karpuz çeşidi bir adet su kabağı anacı ve iki adet türler arası ticari hibrit anaç kullanılmıştır . tüm aşılı karpuzlarda meyve eti aşısız karpuza göre daha sert olarak bulunmuştur . anaç x kalem kombinasyonlarında meyve eti sertlik değerleri . n ve . n ve meyve kabuk kalınlığı değerleri . . mm arasında değişim göstermiştir . aşılı kombinasyonların büyük bir bölümünde meyve kabuk kalınlığı değerleri artmıştır . kullanılan farklı anaçların karpuzun meyve şekline etki etmediği tespit edilmiştir . çalışmada bir anaç kombinasyonu hariç tüm kombinasyonlarda aşısız karpuza göre daha yüksek suda çözünebilir kuru maddenin olduğu belirlenmiştir . en yüksek sçkm oranı m c m c ve b c kombinasyonlarında ölçülmüştür . kullanılan anaca göre c vitamini değerleri belirgin olarak değişmiştir . aşılı karpuzlarda bu içerik aşısız karpuza göre . azalış ile . artış göstermiştir . incelenen anaç kalem kombinasyonlarının tanesinin aşısız crisby f karpuz çeşidinden daha yüksek ve tanesinin ise daha düşük likopen içerdiği tespit edilmiştir . tat analizi sonucunda m c m c b c argentario c ve obez c kombinasyonlarının aşısız karpuza göre daha yüksek puan aldıkları belirlenmiştir . ancak incelenen anaç kalem kombinasyonlarının büyük bir kısmında hafif derecede lifli yapının oluştuğu saptanmıştır . karpuzda anaç kullanımının uçucu aroma bileşiklerinin miktarı üzerine etkili olduğu belirlenmiştir . belirlenen bileşikler arasında nonadien ol bileşiği yönünden yüksek ve nonen ol bileşiği yönünden düşük değerlere sahip m c kombinasyonu ön plana çıkmıştır . tüm kalite ve aroma sonuçları birlikte değerlendirildiğinde m ve m anaç genotiplerinin aşılı karpuz için en iyi yerli anaç adayları olduğu belirlenmiştir .
kalite genel olarak bir üründe tüketicinin değer verdiği özelliklerin bir arada olma derecesini ifade etmektedir . bunun sonucunda özellikle son yıllarda alım gücünün ve sağlık bilincinin artması ile birlikte tüketiciler antioksidanlar ve vitamin içeriği yüksek fonksiyonel özelliklere sahip sebze tür ve çeşitlerini daha fazla talep etmeye başlamıştır . karpuz çiğ olarak ve diğer sebzelere göre hacmen daha fazla tüketilmesi nedeniyle c vitamini bakımından oldukça değerli bir sebzedir . yılı itibariyle üretilen karpuz fidelerinin yaklaşık ı aşılı olarak üretilmiştir . diğer taraftan aşılı fide üretiminde kullanılan anacın kalite üzerine olan etkileri de tartışılmaya başlanmıştır . b kullanılarak . . tarihinde tarafımızca gerçekleştirilmiştir . meyve şekil indeksi parseldeki her bitkiden hasat edilen meyvelerin ekvatoral bölgelerinin çapı ile sap çukuru çiçek burnu arasındaki mesafenin oranlanmasıyla belirlenmiştir . meyve eti sertliği her kombinasyona ait meyvede ekvatoral ve dış bölgelerden alınan küp şeklinde iki örnek kullanılmıştır uyum göstermektedir . kabak anaçlarının adedine ait aşılı karpuzlarda aşısız karpuza göre c vitamini içeriği artarken anaç kalem kombinasyonunda ise azalış olduğu tespit edilmiştir . yerel anaçlar arasında b bal kabağı anacına aşılı karpuzlar . mg g değeriyle . karpuzun içeriğinde bulunan toplam karotenoidlerin si likopenden oluşmaktadır . anaç kullanımının karpuzdaki likopen içeriğine etkisinin incelendiği çalışmalarda anaç kalem lokasyon yıl interaksiyonlarına bağlı olarak farklı sonuçlar elde edilmiştir . m c kombinasyonu en yüksek k c ise en düşük a değerine sahip olmuştur . kombinasyonlar arasında hue renk açısı da önemli derecede değişkenlik göstermiştir . bu bakımdan m c b c m c ve m c kombinasyonlarının diğerlerinden daha yoğun bir kırmızı renk tonuna sahip oldukları tespit edilmiştir . çalışmada aşısız karpuz ile farklı anaçlara aşılanan karpuz meyvelerine ait uçucu aroma bileşikleri analizi sonucunda adet aromatik bileşiğin olduğu tespit edilmiştir . bu bileşik aşısız karpuzda oranında bulunurken aşılı karpuzlarda . ve . arasında dağılım göstermiştir . z nonen ol bileşiği yönünden en düşük değer m anacına aşılı karpuzlarda tespit edilmiştir . meyve eti sert sçkm ve likopen miktarı yüksek lifsiz yapılı kabak kokusu az ve karpuz kokusu fazla uçucu aromatik bileşikleri içeren karpuz meyvesinin elde edilmesini sağlayan m anacı meyve kalitesini arttıran en iyi yerli anaç adayı olarak tespit edilmiştir .
446
366
İdiyopatik Skolyozlu Adölesanlarda Korse Kullanımının Vücut Algısı, Yaşam Kalitesi ve Stres Üzerine Etkisi
adölesan idiopatik skolyoz tanısı konmuş bireylerde korse kullanımının vücut algısı yaşam kalitesi ve stres düzeyleri üzerine etkisini incelemek amacıyla suadiye sportomed ortopedik ve sportif rehabilitasyon merkezinde tedavi görmekte olan korse kullanan korse kullanmayan kız adölesan çalışmaya dahil edildi . her gruba kişisel verilerini elde etmek için sosyodemografik form ve vücut algısını ölçmek için walter reed görsel değerlendirme skalası yaşam kalitesi düzeylerini ölçmek için ise srs yaşam kalitesi anketi uygulandı . korse kullanan grubun stres düzeyini ölçmek için bad sobernheim stres sorgulama formu korse kullanmayan grubun stres düzeyini ölçmek için algılanan stres ölçeği uygulandı . çalışmaya dahil edilen korse kullanan gruptaki adölesanların yaşları ortalama yıl korse kullanmayan gruptaki adölesanların yaşları ortalama idi . verilerin analizinde statistical package for social science windows version . kullanıldı . çalışma sonucunda elde edilen veri er incelendiğinde korse kullanımının bireyler üzerinde olumsuz bir vücut algısı yarattığı ve yaşam kalitesi düzeylerini olumsuz olarak etkilediği saptandı . gruplar arası stres düzeyleri ile yaşam kalitesi arasındaki ilişkiye bakıldığında korse kullanan grupta anlamlı bir ilişki saptandı . korse kullanmayan grupta ise yaşam kalitesi ve stres düzeyleri arasında negatif yönde anlamlı bir ilişki saptandı . adölesan idiopatik skolyozda korse kullanımının vücut algısına ve yaşam kalitesine olumsuz yönde etkisi olduğu stres düzeyinin yüksek olmasının ise yaşam kalitesini olumsuz olarak etkilediği sonucuna ulaşıldı .
skolyoz omurgada lateral deviasyonlar ve vertebrada rotasyonlar ile karakterize olan omurganın boyutlu deformitesidir . fakat yapılan bir çalışmada birçoğunun etkinliğinin kanıtlanamamış olduğu tedaviler arasından korse ve fizyoterapinin en etkili yöntemler olduğu bildirilmiştir . bu çalışma suadiye sportomed ortopedik ve sportif rehabilitasyon merkezinde şubat mayıs tarihleri arasında gerçekleştirildi . bireylerden onlara verilmiş olan anketleri ve formları eksiksiz bir şekilde doldurmaları istendi . srs yaşam kalitesi anketini ve bad sobernheim stres sorgulama anketini ise günlük hayatlarındaki zorlukları stres düzeylerini ölçmek için korse kullanırken ki durumlarını göz önünde bulundurarak cevaplandırmaları istendi . walter reed görsel değerlendirme skalası görsel şekillerden oluşan skolyozlu bireylerde kişinin kendi vücudundaki deformiteyi nasıl ne şiddette algıladığını ölçmek için pineda ve ark tarafından yılında geliştirildi . bad sobernheim stres sorgulama formu skolyozlu bireylerin sahip oldukları fiziksel deformitenin sebep olduğu psikolojik stres düzeylerini ölçmek için geliştirildi . bireylerden tanesi olumlu tanesi olumsuz içerikli toplam soruluk kısa versiyonu doldurmaları istendi . puanlama yapılırken olumlu içerikli maddelerde puanlama ters yapılarak skor hesaplandı . scoliosis research society yaşam kalitesi anketi yılında skolyoz araştırma cemiyeti tarafından abd de idiopatik skolyozlu bireylerin yaşam kalitesi düzeylerini ölçmek için skolyoza özgü olarak geliştirildi . tedaviden memnuniyet kategorisinde ise alınabilecek minimum puan maksimum puan olarak hesaplandı . gruplar arası karşılaştırmalarda nicel veriler için bağımsız örneklem t tesi nitel veriler için ki kare testi kullanıldı . katılımcıların yaş boy kilo vücut kitle indeksi tanı aldığı yaş menarş yaşı cobb değeri devam ettiği tedavi yöntemi ve evde egzersiz alışkanlığı dağılımları incelendiğinde istatiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmamıştır . korse kullanmayan katılımcıların bulunduğu gruptaki verilere bakıldığında yaşam kalitesi ve stres düzeyleri arasında istatiksel olarak yüksek düzeyde ve negatif yönde anlamlı bir ilişki bulunmuştur . her grubun verileri incelendiğin schroth tedavisinin diğer tedavi yöntemlerine göre daha çok tercih edildiği saptanmıştır . ais tanısı almış kız çocukları için en büyük problemlerden birisi vücutlarında meydana gelen kozmetik değişikliklerdir . çalışmamıza dahil edilen katılımcıların algıladıkları vücut imajlarını ölçmek için pineda ve ark . . tanı esnasında genellikle sağlıklı bir vücuda sahip olduğunu düşünen bireyler sonrasında içerisinde bulundukları tedavi sürecinin günlük hayatlarına eklenmesi sonucunda bazı problemler yaşaya bilmekte ve buna bağlı olarak da yaşam kaliteleri düşmektedir . çalışmamızda geçerliliği ve güvenilirliği ispatlanmış olan ve skolyozlu bireylerin yaşam kalitesi düzeylerini ölçmek için skolyoza özgü olarak geliştirilmiş srs yaşam kalitesi anketi kullanılmıştır . çalışmaya dahil edilen katılımcıların anket sonuçları incelendiğinde korse kullanan bireylerin korse kullanmayan gruptaki bireylere göre daha düşük bir yaşam kalitesine sahip olduğu tespit edilmiştir . yılında yaptığı ve elde ettiğimiz veriler ile paralellik göstermeyen sonuç elde ettikleri çalışmalarında korse kullanımının idiopatik skolyozlu adölesanların yaşam kalitesi düzeylerine olumsuz bir etki yaratmadığını bildirmişlerdir . günlük yaşantılarına ek olarak uzun ve zorlu bir tedavi sürecinin içine dahil olmak yaşıtları ile arasında bir fark hissetmek aktivitelerinde kısıtlanmalar hissetmek özellikle de günün uzun bir zamanında kullanılan korsenin bu kişilerde yaşam kalitesi düzeylerinin olumsuz olarak etkilenebileceğini düşünmektedir . ais tanısı almış bireylerin sürekli değişen ruh hali ve gelişim çağında oldukları göz önünde bulundurularak içinde bulundukları kendi durumları hakkında bilgilendirilmeli ve çevresel etkenlerden etkilenebilecekleri unutulmamalıdır .
537
218
ENGELLİ ÖĞRENCİLER İÇİN BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR ÖĞRETMENİ İHTİYACI1
bu çalışmanın amacı ülkemizdeki engelli öğrenciler açısından beden eğitimi ve spor öğretmeni ihtiyacının ortaya çıkarılmasıdır . beden eğitimi öğretmenlerinin ülkemizin çeşitli üniversitelerinde beden eğitimi ve spor öğretmenliği programlarından mezun olarak engelliler için eğitim veren özel eğitim okullarında ve kaynaştırma eğitimi verilen sınıflarda görev yapmaları bir takım sorunları da beraberinde getirmektedir . bu sorunların başında beden eğitimi öğretmenlerinin üniversiteden mezun olmadan önce engelli bireylere yönelik sadece bir ders almaları gelmektedir . beden eğitimi öğretmeni adayları tarafından tek bir dönem içerisinde alınan uyarlanmış beden eğitimi ve spor dersinin hedef grubu tanımak için yeterli olmadığı düşünülmektedir . sistematik bir derleme ürünü olan bu çalışmada online olarak dünyanın farklı yerlerinde yapılmış çalışmalardan örnekler ve veriler toplanarak problem durumun belirlenmesi sağlanmıştır . toplanan veriler prısma akış diyagramına göre analiz edilmiştir . ortaya çıkan sonuç itibariyle ülkemizde yükseköğretim kademelerinde beden eğitimi ve spor öğretmenliği programlarından mezun öğretmenlerin engelli bireyler için tam anlamıyla yeterli olmadıkları düşünülmektedir . bu hususta engelliler için beden eğitimi ve spor öğretmenliği programlarının diğer üniversitelerde yaygınlaştırılması ve özel eğitim okullarında sadece bu program mezunu öğretmenlerin istihdam edilmesi sağlanmalıdır .
dünyada öğretmen kelimesinin uzun yıllardır var olan bir kavram olduğu düşünülebilir . fakat resmi olarak öğretmenlik faaliyetlerinin tüm dünyada farklı zamanlarda ortaya çıktığı bilinmektedir . bu tarihten günümüze kadar pek çok kurum ve kuruluş öğretmen yetiştirme programları içerisinde yer almış ve öğretmenlik eğitiminin yurt genelinde yaygınlaştırılması sağlanmıştır . işte tam bu noktada akıllara günümüzde toplumu oluşturan insanların sahip olduğu ve birbirinden farklı yanlarını oluşturan özel fiziksel ve psikolojik yapıları gelebilir . engelli olmayan bireylerin eğitimleri göz önünde bulundurulduğunda belli bir temel eğitim sonrası neredeyse tüm branş derslerinin alanında uzmanlaşmış öğretmenler tarafından yürütüldüğünü görebiliriz . mayıs tarihine kadar beden eğitimi öğretmenlerinin lisans eğitimi içerisinde yer alan ve beden eğitimi spor öğretmenliği bölümü öğrencilerinin zorunlu veya seçmeli olarak aldığı engellilerde beden eğitimi ve spor dersi yer almaktaydı . spor bilimleri fakülteleri ve beden eğitimi ve spor yüksekokulunda yer alan diğer eğitim programlarında ise bu dersler seçmeli veya zorunlu olarak görülmektedir engelli bireylerin ihtiyaçlarının normal bireylerinki gibi karşılanmaması lı yıllardan itibaren ülkemizde yeni bir alanın önemini daha da anlaşılır hale getirmiştir . yukarıda yer alan bazı bilgiler doğrultusunda engelliler için egzersiz ve spor öğretmeni ihtiyacı konusuna geçmiş bazı çalışmaların da atıfta bulunduğu görülmüştür . bu çalışmanın sonuçlarına göre beden eğitimi öğretmenleri engelli ve özel ihtiyacı olan çocukların beden eğitimi derslerine dahil edilmesine yönelik hem olumlu hem de olumsuz tutumlar göstermiştir . sistematik olmayan bir derlemenin yaratacağı sorunlardan biri de problem durumun cevabı aranırken sonuca götüren bilgilerden daha ziyade istenilen çalışmaların dahil edilmesidir . kantitatif derlemelerdir . engelliler için beden eğitimi öğretmeni ihtiyacını araştırmış çalışmalara erişmek için google akademik scopus web of science ebsco erıc ulusal tez merkezi ve tr dizini nde yer alan yerli ve yabancı çalışmalar taranmıştır . araştırma ile ilgili olmayan çalışmaların çıkarılması sonucu çalışma elde edilmiştir . bu üniversiteler arasında engelliler için egzersiz ve spor eğitimi bölümlerinin sadece üniversitede yer aldığı görülmektedir . bu sonucun öğretmenlerin hazır bulunurlukları ve eğitim programlarının kaynaştırma öğrencilerine göre öğretmenler tarafından uyarlanamaması ile ilgili olduğu düşünülebilir . bu çalışmada da diğer çalışmalardaki sonuçlara benzer şekilde özel ihtiyaçları olan öğrencilere yönelik okul yönetimi politikalarının tüm öğrencilere hizmet verecek kadar kapsamlı olmadığı özel ihtiyaçları olan öğrencileri desteklemek için öğretmenler arasındaki işbirliğinin beklentinin altında olduğu ve bireysel anlamda öğrencilerin öğrenme ihtiyaçlarını karşılamak için kaynaştırma eğitimine ilişkin bilgi tabanının geliştirilmesi gerektiği anlaşılmıştır . bu ve buna benzer çalışmalardan ortaya çıkan sonuçlar itibariyle öğretmenlerin sınıflardaki heterojen öğrenci gruplarına etkin bir şekilde öğretim gerçekleştirebilmek için periyodik olarak bilgilerin tekrar edildiği ve yenilendiği kurslara tabi tutulmalıdır sonucuna varmıştır . deney grubunda yer alan beden eğitimi öğretmen adayları spor sırasında fiziksel engelli bireylerin görüntülerini izlemiş derslerine katılmış ve engelli spor organizasyonlarında onlarla birlikte çalışmıştır . sonuçlar uyarlanmış beden eğitimi dersinin öğretmen adaylarının fiziksel engelli bireylere yönelik tutumlarını olumlu yönde etkilediğini göstermiştir . . gürsel yapmış olduğu araştırmada diğerlerine göre farklı olarak beden eğitimi öğretmeni adaylarının yükseköğretimden önceki eğitim kademelerinde de engellilere yönelik bilgilendirilmelerinin daha pozitif sonuçlar ortaya çıkaracağı yönünde bir öneri sunmuştur . ülkemizde engelliler için ayrıntılı ve daha kapsamlı eğitim veren engellilerde egzersiz ve spor eğitimi bölümünün bugün itibariyle sadece dört üniversitede değil diğer çoğu beden eğitimi ve spor yüksekokulunda ve spor bilimleri fakültesinde de aktif olarak yürütülmesi önerilir . son olarak yapılan araştırmalarda beden eğitimi öğretmenleri engelli bireylerin aldığı beden eğitimi derslerini fiziksel imkansızlıklar ve programların onlar için uygulanabilir olmaması açısından yetersiz görmektedir .
641
168
Antalya Atatürk Kültür Parkı Örneğinde Rekreasyonel Ekosistem Hizmetlerinin Değerlendirilmesi
kentsel açık ve yeşil alanların önemli bir bileşeni olan kent parkları kent insanına ve kent ekosistemine çok yönlü hizmet ve katkılar sağlamaktadır . bu çalışmanın amacı antalya atatürk kültür parkının sağladığı rekreasyonel ve ekosistem hizmetlerine yönelik kullanıcı görüşlerinin belirlenmesidir . bu kapsamda öncelikle kent parkının mevcut durumu ortaya koyulmuştur . parktaki rekreasyonel ekosistem hizmeti sağlama potansiyelinin değerlendirilmesi için katılımcıya yüz yüze anket çalışması uygulanmıştır . anket sonuçlarına göre görsel çekicilik ve estetiği açısından tercih ettikleri en çok yaya gezinti alanlarını kullandıkları ve temiz hava almak ve stresten uzaklaşmak amacı ile kullanmakta oldukları belirlenmiştir .
kırsaldan kente göçlerin ve nüfusun hızlı artışı yoğun yapılaşmaya neden olmaktadır . bu araştırma kapsamında açık ve yeşil alanların bir parçası olan kent parklarındaki kullanım alanlarının peyzaj tasarım ilkeleri doğrultusunda mevcut durumunun incelenmesi ve kent parklarında olması gereken faaliyetlerinin yeterliliği belirlenerek antalya atatürk kültür parkı nın sağladığı rekreasyonel ekosistem hizmetlerine yönelik kullanıcı görüşlerine dayalı bir değerlendirme yapılmaktadır . bu basketbol sahalarının yanı sıra iki ayrı yerde de kondisyon aletlerinin bulunduğu spor alanları mevcuttur . diğer spor alanı ise doğan hızlan kütüphanesi nin batı yönünde yer almaktadır . piknik alanları park bünyesinde piknik alanı olarak nitelendirilen özel bir kullanım birimi bulunmamaktadır . fakat parktaki çim alanlarda kullanıcılar tarafından birçok yerde piknik yapıldığı gözlemlenmiştir . bu durumda park ziyaretçileri parkı piknik yapma amacıyla kullandıklarını ifade etmektedir . yaya gezinti alanlarının zemin döşeme malzemesi farklılık göstermektedir . fuarlar gibi çeşitli kültürel aktivitelerin sergilendiği tespit edilmiştir . antalya kültür merkezi nde tiyatro ve konser gösterilerinin yapıldığı görülmüştür . doğan hızlan kütüphanesi farklı zamanlarda yapılan proje yarışmaları ve kitap fuarları gibi etkinliklere ev sahipliği yapmaktadır . tuvaletler ise diğer kullanım birimlerinin içerisinde bulunmaktadır . sı öğrenci i ev hanımı i emekli grubunda ve i diğer meslek gruplarında yer aldığı görülmüştür . kullanıcıların yaş gruplarına göre parkı tercih etme nedenleri incelendiğinde istatistiksel olarak görsel çekicilik kriteri ile anlamlı farklılık göstermektedir . oranla çay bahçeleri kafe ve restoranları yaş aralığındaki kullanıcıların daha fazla kullandığı görülmektedir . çocuk sahibi olan kullanıcıların en çok kullandıkları alanlar ise ile piknik alanları ve ile anaokuludur . yine konser alanları tiyatro alanları fuar alanları ve açık hava sergi alanları anlamlı farklılık göstermektedir . kullanıcıların meslek gruplarına göre parkta en çok kullandıkları alanlar incelendiğinde istatistiksel olarak piknik alanları bisiklet yolları çocuk oyun alanları ve anaokulu ile anlamlı farklılık göstermektedir . kullanıcıların meslek gruplarına göre parkı kullanma amaçları incelendiğinde istatistiksel olarak çocuk oyun alanları piknik yapmak amacı ile anlamlı farklılık göstermektedir . anaokulunu oranla eğitim amacı ile emekli grubu kullanmaktadır . kent parkları kentlere fiziksel iklimsel çevresel katkı sağlarken insanlar üzerinde sosyal ruhsal ve kültürel katkılar sağlamaktadır . kent parkları birçok rekreasyonel olanakları içinde barındırmaktadır . araştırma kapsamında kent parklarında bulunması öngörülen kullanım birimlerinin birçoğunun parkta mevcut olduğu tespit edilmiştir . aynı zamanda kullanıcıların oranla yaya gezinti alanlarını ve oranla çay bahçeleri kafe ve restoranları en çok kullandıkları alanlar olarak belirttikleri görülmektedir . oranla kadın oranla erkek oranla yaş aralığında kullanıcıların oranla lise mezunu düzeyindeki kullanıcıların ve oranla emeklilerin temiz hava almak ve stresten uzaklaşmak amacı ile parkı ziyaret ettikleri saptanmıştır .
437
93
Lactarius pyrogalus’un değişik inokulum uygulamalarının fındıkta (Corylus avellana) bitki gelişimi üzerine etkileri
bu çalışmanın amacı corylus avellana ile ektomikorizal ilişkisi bulunan lactarius pyrogalus mantar türüne ait vejetatif ve sıvı inokulum uygulamalarının fındık fidanlarının gelişimi üzerine etkilerini belirlemektir . çalışmada farklı inokulum uygulaması ele alınmış ve her bir uygulama için adet fidan yetiştirilmiştir . fidanlarda aylık yetiştirme periyodunun sonunda ektomikoriza oluşumu ve bitki gelişimi değerlendirilmiştir . inokule edilmeyen kontrol uygulamasındaki fidanlar hariç tüm inokulum uygulamalarında ektomikoriza oluşumu gözlenmiştir . farklı inokulum uygulamalarına ait fidanlarda bitki boyu gövde çapı kök uzunluğu kök yaş ve kuru ağırlığı sürgün yaş ve kuru ağırlığı toplam bitki kuru ağırlığı kök sürgün oranı kök ve sürgün kuru madde içeriği belirlenmiştir . farklı inokulum uygulamalarının kök sürgün oranı ve sürgün kuru madde içeriği hariç incelenen diğer özellikler üzerine etkisi istatistiksel olarak önemli bulunmuştur . bitki gelişim parametreleri ve mikorizal aşılama etkin iği birlikte değerlendirildiğinde en iyi sonuçlar şekersiz modifiye edilen melin norkrans besin ortamı ile nemlendirilen ve vejetatif inokulumun kullanıldığı uygulamadan elde edilmiştir . çalışmanın sonucunda l . pyrogalus un farklı inokulumları kullanılarak yapılan inokulasyonun fındık fidanlarının gelişimine olumlu katkılar sağladığı belirlenmiştir .
mikoriza bitkiler ile mantarlar arasında karşılıklı yararlanmaya dayanan bir yaşam biçimi olarak tanımlanmaktadır . bitki su ilişkisini düzenleme ve kuraklığa dayanımı artırma tarafından ektomikorizal mantarların saf misel kültürleri ve vejetatif inokulumu en güvenilir ve en fazla tavsiye edilen inokulum tipi olarak bildirilmiştir . çalışmada ektomikorizal mantar türü lactarius pyrogalus sıvı ortamından ilave edilmiş ve tekrar otoklavlanarak c de dakika steril edilmiştir . bir gün sonra steril şartlarda her şişeye adet saf misel kültüründen kesilen . cm lik parçalar aşılanmıştır . daha sonra fındık tohumları nemlendirilmiş torf vermikülit ortamında buzdolabında katlamaya alınmıştır . çalışmada bitkileri yetiştirmek için ml lik kaplar kullanılmış olup bu kaplara bitki gelişim ortamı olarak ml oranında torf vermikülit karışımı doldurulmuştur . sterilizasyondan sonra substrat oranında vejetatif inokulum ile karıştırılmış ve tohum ekimi yapılmıştır . d substrat ml şekersiz mmn sıvı besin ortamı ile nemlendirilmiştir . e substrat ml mmn sıvı besin ortamı ile nemlendirilmiştir . ektomikorizal mantarların alkali topraklara göre asit topraklarda daha fazla bulunduğu ve nötre yakın toprak ph sında mikoriza oluşumunun daha iyi sağlandığı bildirilmektedir . agar ortamında türe bağlı olarak ektomikorizal mantarların misel gelişiminin . . arasındaki ph larda daha iyi olduğu saptanmıştır kontrol uygulaması dışında l . pyrogalus türünün saf miselleri ile inokule edilen fidanlarda ektomikoriza oluşumu gözlemlendiğini bildirmişlerdir . araştırma bulgularının bu çalışmalarla uyumlu olduğu görülmektedir . çalışmada e uygulamasındaki fidanların gövde çaplarının kontrol uygulamasına göre oranında daha yüksek olduğu saptanmıştır . en yüksek kök uzunluğu vejetatif inokulumla hazırlanan a uygulamasındaki fidanlarda en düşük ise sıvı inokulumun kullanıldığı g uygulamasındaki fidanlarda elde edilmiştir . kontrol uygulamasında toplam bitki kuru ağırlığı . g olarak belirlenmiştir . b ve c dışındaki tüm inokulum uygulamalarının toplam bitki kuru ağırlığının kontrolden daha yüksek olduğu saptanmıştır . farklı inokulum uygulamalarının kök sürgün oranı üzerine etkisi istatistiksel olarak önemsiz bulunmuştur . çalışmada d uygulamasında inokule edilen fidanların kök kuru madde içeriği ilk sırada yer almış ve bu uygulamadaki fidanların kök kuru madde içeriği kontrole göre oranında daha yüksek bulunmuştur . kontrol ve bitki gelişiminin iyi olduğu inokulum uygulamalarına ait bitkilerin genel görünümleri şekil de verilmiştir . çalışmada ayrıca farklı inokulum uygulamalarının mikorizal aşılama etkinlik değerleri de hesaplanmıştır . mmn sıvı besin ortamı ile nemlendirilen ve vejetatif inokulum ile hazırlanan b ve c uygulamasında aşılanmış bitkilerin kuru ağırlığı aşılanmayan bitkilerin kuru ağırlığından daha düşük bulunmuştur . yenilebilir ektomikorizal mantarlar lezzetli besinler olmasının yanı sıra aynı zamanda mikorizal ilişkide oldukları bitki gelişimi açısından önemli fonksiyonlara sahiptirler .
416
167
Üniversite Öğrencilerinin Gıda Güvenliği Bilinç Düzeyinin Belirlenmesi; Bişkek Örneği
gıda güvenliği artık günümüz dünyasında uluslararası bir mesele olarak algılanmakta ve ülkeler gıda güvenliğinin sağlanması için gerekli önlemleri almak amacıyla yoğun gayret göstermektedirler . gıda güvenliğinin sağlanmasında ise bireylerin gıda güvenliği bilinç düzeyi önemli bir rol oynamaktadır . bu çalışmada bişkek ilinde öğrenim gören üniversite öğrencilerinin gıda güvenliği konusunda bilinçli düzeylerinin araştırılması amaçlanmıştır . çalışma için üniversiteden kız erkek öğrenci ile yüz yüze anket yapılmıştır . araştırmada katılımcıların önemli bir kesiminin gıda güvenliği kavramını duydukları ancak gıda güvenlik sistemlerini duyanların oranının azlığı dikkat çekmiştir . ankete katılanların gıda maddesi satın alırken en çok fiyat raf ömrü son kullanma tarihi ve ürünün gramajına dikkat ettikleri görülmüştür .
beslenme yaşamın sürdürülebilmesi için ihtiyaç duyulan en temel unsurdur . besinlerimizi oluşturan gıda maddelerinin yeterli ve dengeli oluşunun yanında güvenilirliği de büyük önem arz etmektedir gıda ve tarım örgütü ve codex alimentarius uzmanlar komisyonu gıda güvenliğini sağlıklı ve kusursuz gıda üretimini sağlamak amacıyla gıdaların üretim işleme muhafaza taşıma ve dağıtım aşamalarında gerekli kurallara uyulması ve önlemlerin alınması olarak tanımlamaktadırlar . who haziran da kutladığı birleşmiş milletler dünya gıda güvenliği günü basın bildirisinde her yıl dünyada yaklaşık on kişiden birinin bakteri virüs parazit veya kimyasal maddelerle kontamine olmuş besinler nedeniyle hastalandığını ve yaklaşık . kişinin bu sebepten hayatını kaybettiğini vurgulamaktadır . bu çalışmada sağlıklı bireylere sahip olmanın toplumun en önemli amaçlarından biri olduğu düşünülerek gençlerin gıda güvenliği kavramını duyma ve güvenli gıda tüketimi konusundaki tercihlerinin belirlenmesi öngörülmüştür . buna ilave olarak ıso tse haccp eurogap brc ıfs gibi gıda güvenlik sistemleri hakkındaki bilgi ve davranışlarının da ortaya konulması amaçlanmıştır . n npqz formülde n bişkek şehrindeki üniversite öğrenci sayısını p incelenen olayın meydana gelme olasılığını q incelenen olayın meydana gelmeme olasılığını z z değerini d ise hata payını ifade etmektedir . formülde değerler yerine konulduğunda örnek büyüklüğü olarak belirlenmiş olup bu amaçla öğrenci ile anket yapılmıştır . araştırma bişkek şehrinde bulunan üniversiteden öğrenci ile yüz yüze anket yöntemiyle yapılmıştır . araştırmaya katılan öğrencilerin sı fen bilimleri si sağlık bilimleri si de sosyal bilimler alanında öğrenim gördükleri belirlenmiştir . salicik ve kumral araştırmalarında tüketicilerin gıdaların güvenilirliği konusunda çok güvenilir oldukça orta az ve hiç güvenilir bulmadıklarını bildirmişlerdir . gözener ve ark . araştırmalarında öğrencilerin piyasadan satın alınan gıda maddelerinin . ü riskli . u çok riskli . i az riskli ve . u ise hayati derecede riskli olarak nitelendirdiklerini bildirmişlerdir . elde edilen verilerle birçok araştırmacıların sonuçları birlikte değerlendirildiğinde tüketicilerin önemli bir kısmı gıdaların güvenilirliği konusunda endişeli olduklarını göstermektedir . ankete katılan öğrencilerin tamamı en az bir etmenin gıda güvenliği konusunda risk oluşturduğunu belirtmişlerdir . en önemli gıda güvenliği riskini oranında kimyasallar gmo mikroorganizmalar pestisit radyasyon uygulamaları ve ile akrilamid tarafından oluşturduğunu ifade etmişlerdir . bu durum tüketicilerin özellikle kimyasal riskler bakımından gıdaların güvenlik sorunu olabileceğini göstermektedir . ankete katılanların inin gıda güvenliği kavramını duydukları tespit edilmiştir . elde edilen veriler araştırmacının verilerinden yüksek bulunmuştur . bu farklılık muhtemelen ankete katılan kitlenin yükseköğrenim gören öğrencilerin olmasından kaynaklanmaktadır . katılımcıların gıda güvenliği konusunda bilgi edindiği kaynaklar şekil de gösterilmektedir . bu araştırmada olduğu gibi birçok araştırmada gıda güvenliği ve hijyen ile ilgili bilgilerin ilk öğrenildiği kaynağın çok önemli olduğunu daha sonra alışkanlık haline dönüştürülen yanlış bilgi ve uygulamaların değiştirilmesinin çok zor olduğunu belirtmektedirler . bununla birlikte haccp sistemi ve buna bağlı olarak ıso yönetim sistemini duyma oranının diğerlerine göre yüksek olması gıda güvenliğinin sağlanması bakımından ümit verici olarak değerlendirmiştir . bu durum tüketicilerin öncelikle gıda maddelerinin son kullanım tarihlerine dikkat ettiklerini göstermektedir .
536
105
Kivinin Elma ve Karpitle Olgunlaştırılması
bu çalışma ordu ilinde yetiştirilen hayward kivi çeşidi meyvelerinde yılında yürütülmüştür . çalışmada elma ve karpit ile olgunlaştırılan kivi meyvesindeki bazı fiziksel ve kimyasal değişimler araştırılmıştır . çalışma sonucunda meyve eti sertliğindeki değişimlerin uygulama ile zaman faktörü interaksiyonuna nem toplam kuru madde askorbik asit glikoz fruktoz ve toplam şekerdeki değişimlerin uygulamalara suda çözünür kuru madde miktarı ve sukrozdaki değişimlerin de zamana bağlı olarak önemli çıktığı belirlenmiştir . çalışmada elma kiviyi önemli olgunlaşma parametreleri olan meyve eti sertliği ile suda çözünür kuru madde miktarı değerleri yönünden . günde yeme olumuna getirmişken karpit uygulamasında belirtilen olum parametreleri için biraz daha zamanın geçmesi gerektiği anlaşılmıştır . sonuç olarak hem daha kısa sürede olgunlaştırmayı sağlaması ve hem de sağlık yönünden riskleri bulunan karpite göre doğal bir faktör olması nedenleriyle ev tüketimlerinde kivinin olgunlaştırılmasında elmanın kullanımı tavsiye edilmiştir .
meyve olgunlaşması meyvenin çeşitli fiziksel ve kimyasal değişikliklerden geçtiği ve giderek tatlı renkli yumuşak ve lezzetli hale geldiği doğal bir süreçtir . meyvenin olgunlaşması yapay meyve olgunlaştırma ajanları uygulanarak da sağlanabilir . elma muz meyvesinde de sentetik kimyasallara benzer şekilde olgunlaşma sürecini hızlandırmakta ve daha doğal ve güvenli bir şekilde kullanılabilmektedir bunun için refraktometrik yöntem uygulanmıştır . sitrik asit miktarı x s harcanan sodyum hidroksit miktarı ml n harcanan sodyum hidroksit normalitesi f harcanan sodyum hidroksit faktörü c alınan örnek miktarı ml e sitrik asitin equivalent değeri askorbik asit askorbik asit reflectoquant ile kit kullanılarak belirlenmiştir . ekstrakt süzüldükten sonra filtrat d d hızda dakika süreyle santrifüj edilmiş ve berrak kısım toplam fenolik madde miktarının belirlenmesinde kullanılmıştır . çalışma tesadüf parselleri deneme desenine göre yürütülmüştür . hayward kivi çeşidinde hasat sonunda meyvelerin elma ve karpitle olgunlaştırılmasında bazı kimyasal özelliklerin zamana ve uygulamalara göre değişimini belirlemek için yapılan varyans analizi sonucunda askorbik asit glikoz fruktoz ve toplam şekerdeki değişimlerin uygulamalara suda çözünür kuru madde miktarı ve sukrozdaki değişimlerin de zamana bağlı olarak önemli çıktığı belirlenmiştir . günde görüldüğünü ve zamana göre değişimlerin önemli olduğunu mencarelli ve ark . da uygulamalara göre farklı oranlarda olsa da depolama süresince sçkm değerinin arttığını belirtmişlerdir . bu da bize elma uygulamasının sçkm değeri yönünden yeme olumuna en hızlı getiren uygulama olabileceği fikrini verebilmektedir . diğer bir çalışmada karpit uygulaması yapılan kivilerde ph değeri zaman ve doz interaksiyonuna göre önemli çıkmış ve bu değer depolama süresince artarak . diğer taraftan huang meyvenin bileşimlerinden biri olan sitrik asidin in altında olmasının olgunlaşmanın bir göstergesi olduğunu ve olgunlaşma ile birlikte bu değerin azaldığını belirtmekte olup çalışmamızda bu değer . askorbik asit değerindeki değişim uygulamalara göre önemli çıkarken bu değer son dönemde en fazla elma ile olgunlaştırılan örneklerde ve en az kontrol grubunda görülmüştür . kivinin elma ile yumuşatılmasında askorbik asit değişimi ile ilgili bir çalışmaya rastlanılmamış fakat kaynaş ve ark . da kivi meyvelerinde toplam fenoliklerin kısa süreli depolamada değil de uzun süreli depolamada önemli değişime uğradığını belirtmiştir . sukroz değerinde ise diğerlerinden farklı olarak sadece zamana göre değişim önemli çıkmış ve en yüksek değer . olgunlaşmakta olan meyvelerde içsel etilen ve hidrolaz aktivitesinin artmasıyla nişasta şekere dönüşür . da c de ve c de depoladıkları kivilerde şeker içeriğinin ilk hafta içerisinde hızlı bir şekilde arttığını belirtmişlerdir . gününde . kg olduğunu yang ve lim hasat sonrasında ºc de depolanan kivilerde etilen uygulamasında başlangıçta . kg olan meyve eti sertliğinin . çalışmamızda da depolama süresince nem içeriği azalmış olsa da farklılıklar önemli çıkmamıştır . günde yeme olumuna getirmişken karpit uygulamasında belirtilen olum parametreleri için biraz daha zamanın geçmesi gerektiği anlaşılmıştır .
529
130
Bilgi Veren Metinleri Anlama: Metin Yapısına Dayalı Stratejilerin Kullanımı
okuma becerisine sahip olma insanların bağımsız olarak bilgiye ulaşmalarında önemli faktörlerden biridir . okumanın çözümleme ve anlama olarak iki bileşeni bulunmakta ve okuma becerisi bu iki bileşene dayalı olarak gelişmektedir . bu bileşenlerden birinin sınırlı olması okuma becerisinin tam anlamıyla kazanılmadığı anlamına gelmektedir . anlama becerisinin karmaşık doğası ve yapılan araştırmalar yalnızca çözümleme becerisi kazanmanın anlama becerisinin kazanılması için yeterli olmadığını göstermektedir . alan yazında metin anlama becerisinin kazandırılmasında metin yapısının öğretimine dayalı stratejilerin öğretimi dikkat çeken araştırmalar arasındadır . bu çalışmada bilgi veren metinleri anlama becerisinin kazandırılmasında metin yapısı öğretiminin alt yapısını oluşturan yapı bütünleştirme modeli nin kuramsal yapısının ve bu kuramsal çerçevede uygulamada kullanılan stratejilerin tanıtılması amaçlanmıştır .
metin anlama becerisini bilişsel bir süreç olarak ele aldığımızda bu sürecin algı dil dikkat motivasyon geçmiş bilgileri kullanma çıkarım yapma gibi bileşenlerden oluştuğu ve asıl önemli noktanın bu bileşenlerin birlikte kullanılması olduğu alan yazında belirtilmektedir . metin anlamanın altında yatan beceri ve süreçleri anlamamıza olanak sağlayan modeli van dijk ve kintsch iki temel varsayıma dayalı olarak geliştirmiştir . örneğin trafikte bir olaya tanık olan kişinin zihinsel temsili trafik kazası olarak kaza olayını bu kişiden dinleyen bir başka kişinin zihinsel temsili ise kaza hakkında hikaye olarak yapılanmaktadır . bilişsel varsayım kapsamında yer alan ikinci varsayım yorumlayıcı varsayımdır . kuramcılar bu bilişsel bilgileri içsel veri olarak adlandırmaktadır . bu durum anlamanın her insanın farklı içsel verilere sahip olmasından dolayı kişiye özel bir eylem olduğu anlamını taşımaktadır . dolayısıyla okuyan dinleyen kişi kendi zihinsel temsilini bilişsel ve kendi sosyo kültürel bağlamına dayalı olarak oluşturur . bağlamsal varsayım kapsamındaki ikinci varsayım pragmatik varsayımdır . semantik ve retorik yapısı ile okuyucuya anlama açısından önem taşıyan şifreli bir dizi ilişki sağlayan metin tabanı kintsch ve rawson a göre kişinin metnin anlamını yapılandırmasında rol oynamaktadır . metin tabanını oluşturmanın önemli bir yönü sözcük anlamlarını birleştirmek ve daha sonra metnin mikro yapısını oluşturmak için bu cümleler arasındaki karşılıklı ilişkileri kurmaktır . bu düzeyde kişi artık kelime ve cümleler üzerinde anlama işlemlerini gerçekleştirir . şekil de ybm de bilginin işlenmesine ilişkin örnek görsele yer verilmiştir . bu bağlamda metin yapısı stratejisini kullanan öğrenciler yazarın bilgi organizasyonunu diğer bir deyişle metin yapısını kendi anlamalarını düzenlemek için kullanırlar . bu bağlamda aşağıda metin yapısına dayalı strateji öğretiminde sıklıkla kullanılan stratejilere yer verilmiştir . öğrencilerin metin yapıları hakkında bilgi sahibi olmaları onların bu yapıları bilgi edinmede nasıl kullanacaklarını öğrenmelerinde önemli bir adımdır . yazarların metinleri nasıl organize ettiklerini bilmek ve bu organizasyonu takip edebilmek önemli bir okuma becerisi olarak tanımlanmaktadır . dolayısıyla öğrencilerin okudukları bilgi veren metnin hangi yapı ile yazıldığını belirlemesi ve bu metin yapısına ait bilgisinin olması onların metin tabanında bilgileri daha kolay işlemeleri diğer bir deyişle zihinsel temsili daha kolay oluşturmalarını sağlayacaktır . araştırmalarda çoğunlukla öğrencilere metin yapısı öğretiminde kritik bir yeri olan anahtar kelimeler öğrencilerin zihinlerinde oluşturdukları metin yapılarını somutlaştırmalarında diğer bir deyişle metin yapısını görmelerine yardımcı olmaktadır . öğrencilerden özetleme için şablon içerisindeki boşluklara hatırladıkları önemli bilgileri yine yapıya ilişkin bilgilerinden yararlanarak yazmaları beklenir . öğrencilere özetleme yapmalarında yardımcı olan bir diğer strateji yapı sorularıdır . örneğin öğrenciler tanımsal türde bir metin üzerinde çalışırken kendilerine metinde hangi konuda bilgi verilmiştir hikaye yapısına ilişkin ögelerin ve bu ögelerin birbirleri ile olan ilişkilerini göstermek için kullanılan hikaye haritalarında amaç öğrencilerin hikaye yapılarını kendi zihinlerinde bu şema yardımı ile oluşturabilmeleridir .
524
102
Kültür Turlarında Turist Şikâyetleri ve Şikâyet Davranışları
bu çalışmanın amacı kapadokya bölgesinde gerçekleştirilen kültür turlarına katılan turistlerin şikayetleri ve şikayet davranışlarının belirlenmesidir . müşteri şikayetleri ile şikayet davranışları arasındaki ilişkiler ve şikayet konularının şikayet davranışları üzerindeki etkilerinin araştırılması çalışmanın bir diğer amacını oluşturmaktadır . profesyonel turlarda müşteri şikayetlerini ele alan araştırma sayısının az olması ve kültür turizminin gelişiminde müşteri talep ve isteklerinin dikkate alınması zorunluluğu bu araştırmayı literatüre ve sektöre katkı bağlamında önemli kılmaktadır . yöntem araştırma kapsamında kapadokya bölgesinde kültür turlarına katılan ziyaretçiden anket tekniği ile veriler elde edilmiştir . zorlu çeken ve kara nın çalışmasından uyarlanan anketin kullanıldığı araştırmada veriler şubat nisan tarihleri arasında elde edilmiştir . elde edilen verilere geçerlilik ve güvenirlik analizleri uygulandıktan sonra tanımlayıcı analizler ve ilişki ölçüm analizi gerçekleştirilmiştir . bulgular çalışma sonuçlarına göre kültür turlarında temel şikayet konuları tur içeriği kaynaklı rehber kaynaklı mola kaynaklı ve otobüs personelinin tutumu kaynaklıdır . turistler temel şikayet konularına bağlı olarak kişisel tepkiler sesli tepkiler ve üçüncü taraf tepkiler göstermektedir . bununla birlikte şikayet konuları ile şikayet davranışları arasında anlamlı bir ilişki mevcuttur . özgünlük bilimsel katkı çalışma profesyonel turlarda müşteri şikayetlerini ve şikayet davranışlarını ele alan çok az sayıdaki çalışmadan birisini teşkil etmektedir . bununla birlikte sonuçları bağlamında alan yazına ve sektör temsilcilerine önemli bilgiler sunmaktadır . araştırmalara göre bireyler memnun oldukları unsurları en az kişiye anlatırken şikayetlerini en az kişiye aktarmaktadır . diğer yandan yeni bir turist kazanmanın eldeki turisti tutmaktan en az kat daha maliyetli olması bu araştırmanın sonuçlarını daha önemli hale getirmektedir . sınırlılıklar yalnızca nicel araştırma tekniklerinin tercih edilmesi uygulama kapsamında araştırma örnekleminin kişi ile sınırlandırılması araştırmanın sadece belirli bir dönemde gerçekleştirilmesi benzer araştırma sayısının azlığı sebebi ile araştırma sonuçlarını karşılaştırma imkanın az olması bu araştırmanın temel sınırlılıklarını teşkil etmektedir .
kültür turları bağlamında türkiye nin en önemli rotalarından birisi konumundaki kapadokya bölgesinde gerçekleştirilen bu araştırma turistik amaçlı gezilerde şikayet konusunu ele alan çok az sayıdaki araştırmadan birisidir . müşteriler hizmet içeriğine bağlı olarak hizmet ortamında bulunmayan üçüncü taraflara dolaylı şikayet bildirimi gerçekleştirebilmekte iken şikayete konu olan unsurun önemine bağlı olarak doğrudan işletmeye şikayette de bulunabilmektedirler . nitekim memnuniyetsizlik ve buna bağlı şikayetlerin oluşması müşterinin gelecekte mevcut işletmeden hizmet satın almayı bırakmasının yanı sıra işletme faaliyetlerine veya itibarına zarar verme potansiyelini barındırmaktadır hizmet hatasının içeriğine bağlı olarak işletmenin etkili bir çözüm sağlayacağına inanmayan şikayet etmenin zaman kaybı olacağını düşünen durumun gerçekten ciddi boyutlarda olduğuna inanmayan işletmenin durumun farkında olması gerektiğini düşünen nereye ve nasıl şikayet edeceğini bilmeyen veya hizmet sunumu sürecinde sorunları çözülen müşteriler bazı durumlarda herhangi bir tepkide bulunmazlar . tura katılan birey beklentisinin karşılığını tam olarak alma düşüncesini tur her aşamasında taşımakta iken çok sayıda faktörün bir araya gelmesi ile oluşan kültür turları kontrol edilemeyen durumsal etkenlerden dahi hemen etkilenebilmektedir . örneğin tur esnasında yağmur yağması havanın çok rüzgarlı olması müşteri için bir memnuniyetsizlik ve şikayet sebebi olabilmektedir . bu noktada işletmeler için öncelikli olan hizmet sunumunda kontrol edilebilen unsurların tam olarak yerine getirilmesidir . personelin tutum ve davranışları mekanların temizlik ve hijyeninin sağlanması tur programının bütün kültürel değerlere yeterli zaman ayrılacak şekilde organizasyonu kaliteli rehberlik ve danışmanlık hizmetleri gibi unsurların en iyi şekilde sağlanması şikayetlerin oluşumunu önleyeceği gibi işletme itibarına ve gelecek dönem satışlara pozitif katkı sağlayacaktır . bu araştırmanın temel amacı kültür turlarına katılan turistlerin tur öncesi tur esnası ve tur sonrasında karşılaştıkları sorunlara ilişkin şikayetlerinin belirlenmesi ve şikayet durumunda sergilenen davranışların incelenmesidir . araştırmanın temel amacına bağlı olarak turistlerin şikayet konuları ile şikayet davranışları arasında istatistiksel bir ilişkinin olup olmadığının belirlenmesi de hedeflenmiştir . anket formunun son bölümünde ise katılımcılara ait bazı demografik bilgilere yer verilmiştir . verilerin analizi sürecinde ilk olarak verilerin güvenilirliği ve geçerliliği test edilmiştir . faktör analizi sonucuna göre kmo kat sayısı anlamlılık düzeyi ve varyans açıklama oranı dir . diğer yandan katılımcıların şikayet davranışlarının üç faktörden oluştuğu anlaşılmaktadır . katılımcıların meslekleri incelendiğinde en büyük grubun emeklilerden oluştuğu görülmektedir . bu da daha önce kültür turlarına daha çok üçüncü yaş grubu bireylerin katıldığını ifade eden görüşü desteklemektedir . bilindiği üzere üçüncü yaş grubunun büyük bir çoğunluğunu emekliler oluşturmaktadır . bulgular değerlendirildiğinde kültür turlarına katılan ve araştırmaya destek olan katılımcıların en önemli şikayet davranışının sosyal ve görsel medyada şikayetini dile getirmesi olduğu anlaşılmaktadır . diğer önemli şikayet davranışları ise yasal hakkını kullanma ve seyahat acentasına bildirmedir . araştırma bulgularının değerlendirilmesinde tanımlayıcı analizleri takiben katılımcıların şikayet konuları ile şikayet davranışları arasında istatistiksel bir ilişki olup olmadığı pearson korelasyon analizi ile incelenmiş ve analiz sonuçları tablo da sunulmuştur . diğer yandan şikayet konuları ile şikayet davranışlarından olan sesli tepkiler arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki bulunmamaktadır . kültür turlarındaki şikayetler ana gruplar bağlamında kategorize edildiğinde ise bu turlarda zaman zaman mola kaynaklı şikayetler ve otobüs personeli kaynaklı şikayetlerin oluştuğu görülmektedir .
539
288
Tarımsal Üretimde Risk Faktörlerinin Üreticiler Bakımından Değerlendirilmesi: Ağrı İli Örneği
tarım sektörünün doğal koşulların etkisi altında olması nedeniyle bir çok risk faktörüyle karşı karşıyadır . bu faktörlerin belirlenmesi ve önceliklerinin ortaya konması sektöre yönelik kararlara destek olması bakımından önemlidir . farklı tarımsal üretim faaliyetlerine yönelik risk faktörlerinin öncelikleri bölgeler itibariyle farklılık göstermektedir . risk faktörlerinin önceliklerinin doğru değerlendirilmesi bölgenin tarımsal gelişimine katkı sağlayacak bir unsurdur . bu çalışmada ağrı ilinde faaliyette bulunan üreticiler bakımından farklı üretim faaliyetleri için risk faktörlerinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır . bu amaçla analitik hiyerarşi modeli kullanılmıştır . iklim fiyat ve maliyet değişimleri insan kaynaklı ve pazarlama riskleri kriterler olarak belirlenmiştir . hayvan besiciliği süt ve süt ürünleri üretimi yem bitkileri üretimi tahıl hububat üretimi ve endüstri bitkileri üretimi de seçenekleri oluşturmaktadır . sonuçta sırasıyla hayvan besiciliğin de fiyat ve maliyet değişimleri ve süt süt ürünleri üretimi için de en önemli risk fiyat ve maliyet değişimleri yem bitkileri ve tahıl hububat üretimi için iklim endüstri bitkileri için de pazarlama faktörü riskli olarak değerlendirilmiştir .
tarımsal faaliyetlerin doğasından kaynaklanan nedenlerle üretimden pazarlamaya kadar olan süreçte üreticiler çeşitli risklerle karşı karşıyadır . bununla birlikte kaynakların etkin kullanımı da üreticinin gelirinin artmasına etki etmektedir . bu çalışmanın amacı ağrı ilinde üreticilerin hayvan besiciliği süt ve süt ürünleri üretimi yem bitkileri üretimi tahıl ürünleri üretimi faaliyetlerini iklim fiyat ve maliyet değişimleri insan kaynaklı ve pazarlama risk kriterlerine göre değerlendirmelerini incelemektir . araştırmanın ana materyalini ağrı ili merkez köylerde yer alan tarım işletmelerinde üreticilerle yapılan anketlerden elde edilmiştir . bu bilgilere ek olarak bölgede yapılan diğer çalışma araştırma ve inceleme sonuçları ile merkez il tarım il müdürlüğü istatistik verilerden ve tüik verilerinden yararlanılmıştır . çalışmanın tarımsal kredi almak isteyen üreticilerle yapılmasında bu üreticilerin tarımsal faaliyetlerine yönelik karşılaşacakları riskler hakkında daha öngörülü oldukları ve daha etkili karşılaştırma yapabilecekleri varsayımı ile hareket edilmiştir . çalışmada üreticilerin risk kriterlerine göre tarımsal faaliyet seçenekleri hakkındaki değerlendirmeleri incelenmiştir . burada amaç üreticinin önemsediği üretim kararının ve tercih ettiği faaliyet çeşidinin belirlenmesinde etkili olan faktörleri ortaya koymaktır . tobit model kullanılmasının sebebi ahp analizinden elde edilen öncelik ve tercihler ile aralığında yer almaktadır . analitik hiyerarşi proses karar hiyerarşisinin tanımlanabilmesi durumunda kullanılan kararı etkileyen faktörler açısından karar noktalarının yüzde dağılımlarını veren bir karar verme ve tahminleme yöntemi olarak açıklanabilir . sonuçta önem farklılıkları karar noktaları üzerinde yüzde dağılıma dönüşmektedir . ahp analizini kolaylaştırmak için öncelikle karar ağacı oluşturulur . karar ağacının en üstünde amaç bu amacın altında sırasıyla kriterler ve seçenekler bulunur . a nın b ye göre düşük oranda tercih edildiği belirlendiğinde b nin a ya göre tercih edilme oranı olacaktır . aynı zamanda tobit modeli tahminler üzerinde istatistiksel sonuçlan gerçekleştiren ve parametre tahminlerini elde eden genel bir metottur . sınırlandırılmış regresyon modeli olarak ta bilinen tobit model denklem deki gibi tanımlanmaktadır . xi üreticilerin önceliklerini veya tercihlerini etkileyen açıklayıcı değişkenlerdir . çalışma bölgesinde üreticilerin en riskli üretim dalı değerlendirmesi ifade edilen seçenek ve kriterlere göre analiz edilmiştir . çalışma bölgesinde üreticilerin . nün sosyal güvencesi olmamakla birlikte sırasıyla ssk bağ kur emekli sandığı ve si de yeşil kart sahibidir . da . da . ve . olarak belirlenmiştir . ahp yönteminden elde edilen ağırlıklara göre tercih ettikleri faaliyet alanlarına ait seçenekler çizelge de verilmiştir . bu sonuç eğitim seviyesi artıkça bölgede yaygın olan hayvan besiciliğine alternatif faaliyetlere yönelim artabileceği ile açıklanabilmektedir . erkek işgücü sayısı arttıkça hayvan besiciliği tercihi artmaktadır . iklimin öncelikli risk faktörü olarak görülmesinde yaş eğitim ve sosyal güvence arasında negatif yönlü bir ilişki bulunmaktadır . bununla birlikte ağrı ilinde üretim faaliyetlerinin tercih ağırlıklarında yem bitkileri üretiminin ilk sırada yer aldığı hesaplanmıştır .
410
150
Fındık bahçelerinde zararlı yazıcıböceklere (Coleoptera: Curculionidae: Scolytinae) karşı yapışkan ve yapışkan olmayan tuzakların karşılaştırılması
fındık türkiye de karadeniz bölgesi nin en önemli tarımsal ürünüdür . fındık yetiştiriciliğinde birçokzararlı ile karşılaşılmasına rağmen dalları tamamen kurutan yazıcıböcekler en önemlilerinden birinioluşturmaktadır . bu zararlılara karşı mücadelede kültürel tedbirler kimyasal mücadele ve biyoteknikmücadele yöntemleri kullanılmaktadır . biyoteknik mücadelede yapışkan ve yapışkan olmayan tuzaklarkullanılabilmektedir . bu derlemede fındık bahçelerinde yazıcıböcek türlerinin pratikte tanınmasına yönelik bilgiler verilmiş bu zararlılara karşı kullanılan yapışkan ve yapışkan olmayan tuzaklarınkullanımı sırasında karşılaşılan sorunlara değinilmiş tuzak tiplerinin avantaj ve dezavantajlı yönlerikarşılaştırılmış ve kullanım önerileri ortaya konulmuştur .
türkiye dünya fındık üretiminin yaklaşık sını karşılarken ihracatının ini tek başına gerçekleştirmektedir . ülkemizde fındık bahçelerinde çok sayıda zararlı böcek bulunmaktadır . ancak bu böceklerin tanesi bölgelere ve yıllara göre değişiklik göstererek ekonomik düzeyde zarar yapmaktadır olduğu bildirilmesine rağmen yazıcıböcekler de fındık bahçelerinde önemli zararlar yapmaktadır . derg . anadolu j agr sci ve en fazla yakalanan türlerin xyleborinus saxesenii xylesandrus crassiusculus ve monarthrum fascinatum olduğu bildirilmiştir . ayrıca fındık ekosisteminde ana zararlılar içinde x . dispar ın olduğu salıpazarı ve terme ilçelerinde üreticilerin x . dispar ın zararından şikayetçi oldukları bu türün fındık dallarının gövde ve yan dallarında yoğun zarara neden olduğu çarşamba terme ondokuzmayıs ve salıp zarı ilçelerinin bulaşık olduğu bildirilmiştir . fındık dallarında giriş deliklerinden öz suyun akmasına neden olmakta ve bu öz su akıntısının üzerinde saprofit mantarların gelişmesi sonucunda bitkide ağlama belirtisi görülmektedir . fındık dışında bazı yıllarda kivi omcalarını da kurutarak önemli zararlara neden olmaktadırlar ve şemsiye tipi hunili yapışkan tuzak olmak üzere iki tipi kullanılmaktadır . denenen ve yapışkan olmayan tuzaklardan fitilli kafes tuzağın kırmızı kanatlı yapışkan tuzaktan biraz daha düşük etki göstermesine rağmen daha pratik olduğu ortaya konulmuştur . fitilli kafes tuzaklardan çekicisi haftalık değiştirilen ile iki haftada bir değiştirilen tuzak tipleri karşılaştırıldığında her ikisinin benzer sonuçlar gösterdiği tespit edilmiştir . ancak tuzağın çekicisinin iki haftaya yayılması ve haftalık değiştirilen ile benzer etkiyi göstermesi bu tuzağın pratik olarak kullanılabilirliğini artırmaktadır ise brezilya da okaliptüs alanlarında yazıcıböceklere karşı yapışkan özellikte olmayan farklı tuzağı denemişlerdir . ancak yapışkan olmayan tuzaklarda yapışkan kullanılmadığından bu tuzak tipleri oldukça pratik olmakta ve sadece tuzağa cezbedici ilave edilerek tekrar tekrar kullanılabilmektedir . yapışkan olmayan tuzaklar yapışkan tuzaklara göre arazide daha pratik ve kolay takip edilebilmektedir . yapışkan tuzaklar özellikle zararlı popülasyonunun yoğun olduğu bahçelerde yakalanan böcekler tuzağın yapışma yüzeyini yaklaşık bir aylık bir sürede kaplayabilmekte ve etkisiz hale getirmektedir . yapışkan olmayan tuzaklarda ise yakalanan böcekler tuzak şişesinde toplandığı için temizlenmeleri ve çekici ilave edilerek yeniden pratik bir şekilde kullanılması daha kolay olmaktadır . yazıcıböceklere karşı tuzakların kullanıldığı fındık alanları dikkate alındığında fındık üreticilerinin bahçelerini sık sık kontrol etme alışkanlıklarının olmaması ve birçok üreticinin bahçesini uzaktan kontrol etme alışkanlığına sahip olması nedeniyle tavsiye edilecek tuzakların pratik olması gerekmektedir . sonuç olarak bu derlemede fındık bahçelerinde önemli zararlara neden olan yazıcıböceklere karşı yapışkan ve yapışkan olmayan tuzak tiplerinin avantaj ve dezavantajları ortaya konulmuştur . her iki gruptaki tuzak tiplerinin karşılaştırılması sonucunda yapışkan olmayan tuzakların yapışkan tuzaklara göre daha fazla ergin yakaladığı uygulamada daha pratik olduğu uygulama maliyetinin daha düşük olduğu ve üretici tarafından daha fazla tercih edilebileceği kanaatine varılmıştır .
534
75
Farklı Ekim Zamanlarının Dağ Ispanağının (Atriplex hortensis = Atriplex nitens) Bitkisel Özellikleri Üzerine Etkisi
günümüzde sağlıklı beslenme insanların önemli kaygılarında biri olmuştur . bu bağlamda geçmişten günümüze farklı bitki türlerinin insan beslenmesindeki yer almaya başlaması alışılagelmiş bir durumdur . dağ ıspanağı olarak isimlendirilen atriplex hortensis dünyada farklı mutfaklarda minör bir ürün olarak kullanılmasının yanında anadolu geleneksel mutfağında var olan bir bitkidir . ancak bu bitki yetiştiriciliği yapılarak tüketilmesinden ziyade doğal ortamdan derlenerek tüketile gelen bir yabani sebze türüdür . bu çalışmada konya koşullarında kış dönemi atıl olan ısıtılmayan sera koşullarında bitkinin yetiştirilebilirliği ortaya konulmaya çalışılmıştır . çalışmada farklı ekim zamanlarında bitki yaprak verimi yaprak sayısı bitki boyu bitki ana sap çapı kök yaş ağırlığı kök ve yaprak kuru madde oranları suda çözünen kuru madde ph yaprak rengi l a ve b ölçüm ve gözlemleri yapılmıştır . çalışma sonucunda ekim zamanlarına göre değişmekle birlikte özellikle ısıtılmayan seralarda kış aylarında verim ve kalitesinin yeterli olduğu ortaya çıkmaktadır . önümüzdeki süreçte daha ayrıntılı çalışmalarla birlikte konu daha net ortaya konabilecektir .
tarımsal üretimde artan üretim maliyetleri düşük maliyetli verim ve kalite olarak benzerlerinden farksız alternatif ürünlerin üretilmesinin ve tüketiminin yaygınlaştırılması düşüncesini ortaya getirmektedir . ıspanağın kullanıldığı her yerde kullanılan a . nitens hemen hemen her türlü toprakta yetişebilmektedir . sıcağa soğuğa kuraklığa dayanıklılığı bakımından da ıspanaktan daha toleranslı olduğu bildirilmiştir . özbekistan da yapılan bir çalışmada düşük verimli topraklarda yetiştirilen a . nitens bitkisinde yeşil aksam verimi yaklaşık a . nitens bitkisinde . t ha olarak tespit edilmiştir dağ ıspanağındaki yaprak veriminin kuru madde ve ham protein miktarlarının ıspanaktan daha yüksek olduğunu belirtmişlerdir . bu bitki ile ilgili az sayıda çalışma mevcut olup var olanlar da genellikle açık alanda yapılmıştır . bu araştırmada farklı zamanlarda sera şartlarında yapılan tohum ekimleri sonucunda gelişen bitkilerin bazı morfolojik ve kalite özellikleri ortaya konmuştur . yüksek adaptasyon kabiliyeti ve tarıms al elverişliliği sınırlı alanlarda da yetiştirilebilme özelliğine sahip olan a . nitens insan ve hayvan beslenmesinde kullanılabilen bir bitkidir . gübre ve fazla su gibi maliyet artırıcı uygulamalara gerek duymayan aynı zamanda içerik itibariyle de besleyici özelliği bulunan bu bitkinin yetiştiriciliğinin teşvik edilmesi artan beslenme ihtiyaçlarını karşılama bakımından da üretimine önem verilmesi gerekmektedir . araştırmada sera şartlarında dört farklı ekim zamanı kullanılmıştır . deneme tesadüf parselleri deneme desenine göre dört tekrarlamalı olarak kurulmuştur . parsellere x cm sıra arası ve sıra üzeri mesafelerle parsel içine açılan çizilere tohum ekimleri yapılmıştır . tohum ekimi yapıldıktan sonra sıra aralarından damlama sulama ile can suyu verilmiştir . daha sonraki dönemlerde sulama damlama ile yapılmış ve yabancı ot kontrolü düzenli olarak takip edilmiştir . yetiştirme dönemlerinde hastalık ve zararlı problemleriyle karşılaşılmamıştır . hasat edilen bitkilerden tanesinden bitki boyu cetvel yardımı ile belirlenmiştir . parseldeki bitkiler tamamen hasat edilerek bitki sayısı ve ağırlıkları alınarak bitki yaprak verimleri bulunmuştur . hasat edilen bitkinin yaprakları yaş olarak tartıldıktan sonra yaş ağırlıkları gölgede kurutulduktan ve daha sonra etüvde ağırlıkları eşitleninceye kadar kurutulduktan sonra kuru ağırlıkları belirlenmiştir . her tekerrürde şer adet bitkiden alınan yaprakların tümünde meyve sıkacağı ile suyu çıkarılmış olup daha sonra yaprakta sçkm ve ph değerleri belirlenmiştir . hasat zamanlarında ortalama bitki boylarını sırasıyla . ve . cm bitkideki yaprak sayısını ise aynı sıra ile . ve . adet olarak elde edilmiştir . araştırmamızda elde edilen değerlerin acar yaptığı çalışmasının aralığında bulunmuştur . günümüzde sağlıklı beslenme insanların önemli teleplerinden biri olmuştur . ancak bu bitki yetiştiriciliği yapılarak tüketilmesinden ziyade doğal ortamdan derlenerek tüketile gelen bir yabani sebzedir . ekim döneminin yetiştiricilik bakımından uygun olduğu gözlemlenmiştir . özellikle bitki besleme ve bitki koruma unsurlarına gereksimin kalmadan yetiştirilebilen bu bitkinin kış aylarında sağlıklı beslenmenin bir unsur olarak kabul görebileceği düşünülmektedir .
424
149
Bisküvi Sanayinde Kullanılmak Üzere Geliştirilen Ekmeklik Buğday Genotiplerinin Sulu Koşullarda Morfolojik ve Verim Özelliklerinin İncelenmesi
bu araştırma yılında konya ekolojik koşullarında bisküvi ıslah programı kapsamında geliştirilen ileri seviye hat ve adet standart çeşit ile sulu koşullarda tesadüf blokları deneme desenine göre üç tekerrürlü olarak yürütülmüştür . araştırmada genotiplerin bitki boyu metrekarede başak sayısı hasat indeksi bin tane ağırlığı hektolitre ağırlıkları ve bazı verim özellikleri incelenmiştir . araştırma sonucunda genotiplerin bitki boyları . cm metrekarede başak sayısı . . adet m hasat indeksleri . . bin tane ağırlıkları . . g hektolitre ağırlıkları . . kg hl ve tane verimleri ise . ile . kg da arasında değişim göstermiştir . incelenen özellikler bakımından genotipler arasında tüm özellikler yönü ile istatistiki açıdan önemli farklılıklar tespit edilmiştir . araştırma sonucunda bisküvilik çeşit adayları arasında no lu hatlar incelediğimiz özellikler bakımından ümitvar genotipler olarak ön plana çıkmış ve sonraki ıslah çalışmalarında değerlendirilebileceği sonucuna varılmıştır .
ülkemizde ekiliş ve üretim bakımından ilk sıralarda yer alan ve insan besini olması yanında hayvan beslenmesinde de kullanılan buğday dünyada olduğu gibi ülkemizde de hızla artan nüfusun beslenmesinde büyük rol oynamaktadır . istatistiksel veriler incelendiğinde yılında türkiye de piyasa değeri . milyar dolar olan . milyon ton un piyasa değeri milyon dolar olan bin ton bulgur piyasa değeri milyon dolar olan bin ton irmik piyasa değeri milyon dolar olan bin ton makarna ve piyasa değeri milyon dolar olan bin ton pasta kek ve bisküvi üretimi gerçekleşmiştir . mevcut bilgiler doğrultusunda buğday ülkemiz ve dünya için önemli bir bitkidir . ülkemizde unlu mamuller sektörünün en önemli hammaddesi olan unun başta bisküvi ve ekmek olmak üzere istenilen standart ve miktarda temininde sıkıntılar yaşanmakta ve kaliteli buğdaya ihtiyaç her geçen gün artmaktadır . buğday üretim alanının azaltılması üretimin artırılabilmesi ve elde edilen buğdayın kalite ve veriminin yüksek olması için buğday hat ve çeşitlerinde ıslah çalışmaları yapılmalı ve yeni hat ve çeşitler geliştirilerek ülkemiz gıda sektörünün ve ekonomisinin gelişimine katkı sağlanmalıdır kullanılmıştır . çalışma yetiştirme döneminde bahri dağdaş uluslararası tarımsal araştırma enstitüsü arazilerinde sulu koşullarda tesadüf blokları deneme desenine göre üç tekerrürlü olarak yürütülmüştür . deneme ekimleri adet m tohum olacak şekilde ve parsel boyutları . x m . m sıra ve sıra arası cm olarak parsel mibzeriyle . . tarihinde yapılmıştır . lokasyonun toprak özellikleri killi alüviyal ve ph . . aralığında değişmektedir . ekimle birlikte her parsele kg da n ve kg da p o olacak şekilde taban gübrelemesi yapılmıştır . araştırmada incelenen özelliklerden bitki boyu olum dönemine gelmiş adet başaklı sapın toprak seviyesinden en üst başakçık ucuna kadar olan kısmı ölçülerek ortalamasının alınması ile cm olarak belirlenmiştir . hektolitre ağırlığı her parselde elde edilen tane ürününü litrelik hektolitre ağırlık ölçme aleti ile ölçülerek metoduna göre tespit edilmiştir . bu nedenle sadece saman verimi göz önüne alınarak uzun boylu genotiplere öncelik verilmemeli bunun yanında bölge iklim ve çevre koşulları göz önüne alınarak yatma ve diğer olumsuzlukları önlemek amacıyla sağlam saplı enotiplere öncelik verilmelidir . metrekarede başak sayısının iklim koşulları çeşit topraktaki bitki besin maddesi miktarı birim alandaki bitki sayısı gibi birçok faktör tarafından etkilenmekte olduğu buğdayın kardeşlenme yeteneğinin metrekaredeki başak sayısını dolayısıyla verimi doğrudan etkilediği bilinmektedir . hasat indeksi bakımından genotipler arasında p . seviyesinde önemli farklılık bulunmuştur . buğdayda hasat indeksinin dane verimi ile pozitif ilişkisi olduğu araştırıcılar tarafından ortaya konulmuş ve ıslah programlarında erken generasyonlarda seleksiyon kriteri olarak kullanılması önerilmiştir . en yüksek hasat indeksi değerine sahip olan artico çeşidi denemedeki en kısa boylu çeşittir . bintane ağırlığı en fazla . g ile no lu genotipte ölçülürken en az . g ile artico çeşidinde elde edilmiştir . araştırmada ve no lu genotipler ile aliağa ve sultan çeşitleri ortalama değerin üzerinde sonuç vermiştir . buğday tanesi tohum olarak verim fizyolojisine ürün olarak ise değirmencilik ve ticarete konu olmaktadır . tanenin büyüklüğü şekli ağırlığı ve homojenliği de hektolitre ağırlığını belirleyen özelliklerdir . no lu genotipler ise standart çeşitlerden üstün özellik göstermiş ve tane verimi bakımından ön plana çıkmışlardır . araştırmada . g ile en yüksek bin tane ağırlığına sahip olan no lu genotip aynı zamanda hektolitre ağırlığı bakımından da en yüksek değere sahip genotipler arasındadır . bu genotiplerin bisküvi sanayisinin istediği kalite özellikleri ile ilgili detaylı incelemeler halen devam etmektedir araştırma sonuçlarının diğer kalite özellikleri ile kombinasyonu ortaya çıktığında ileride üzerinde çalışabilecek çeşit adayları üzerinde çok daha net bilgiler ortaya konabilecektir .
643
139
Kuvvet Antrenmani Sonrasi Oluşan Kas Ağrisinin Kas Hasariyla İlişkisi
kuvvet antrenmanı sonrası oluşan kas ağrısının kas hasarıyla ilişkisinin araştırılması amacıyla yapılan çalışmaya sedanter erkek alınmıştır . deneklerin maksimal kuvvetleri baz alınarak alt ve üst ekstremitelere yönelik aletlerle piramidal metoda göre antrenman programı hazırlanmıştır . antrenman programı uygulanmadan önce uygulandıktan hemen sonra . saat sonra saat sonra ve saat sonra kan örnekleri alınarak kreatin kinaz değerleri tespit edilmiştir . deneklerin antrene edilen kaslarına ilişkin ağrı değerleri likert ağrı skalası ile tespit edilmiştir . plazmada ck antrenmandan sonra artmaya başlayarak antrenmandan saat sonra pik yaptığı . saatte düşmeye başladığı ve . saatte antrenmandan hemen sonraki seviyeye yaklaştığı tespit edilmiştir . buda kuvvet antrenmanından sonra sedanterlerde bir kas hasarının oluştuğunu göstermektedir . ağrı değerlerinin ck değerlerine benzer olarak antrenmandan sonra yükselmeye başladığı . saatte pik yaptığı . saatte düşmeye başladığı ve . saatte oldukça düştüğü tespit edilmiştir . sonuç olarak maksimal kuvvet antrenmanının önemli düzeyde kas hasarı meydana getirdiği tespit edilmiştir . kuvvet antrenmanı sonrası kas ağrılarında anlamlı ölçüde artış olduğu ve bu artışın kas hasarı ile ilişkili olduğu tespit edilmiştir . kas hasarı kuvvet antrenmanlarından sonra oluşan ağrıyı açıklamada önemli bir faktördür .
sportif performansa ulaşabilmek için belirli bir sistem içerisinde performans bileşenlerini geliştirmeye yönelik çalışmalar antrenmanı oluşturur . bilinen tanımıyla antrenman yüklenmeler sonucu organizmada bir değişikliğin meydana gelmesi ve sonuçta verim artışına neden olmasıdır . alışık olunmayan egzersizin sebep olduğu zedelenme gecikmiş kas ağrısına tekamül eden kas ağrısı sansasyonu ile ilişkilidir . bu sebepten sporcuların müsabaka döneminden önce en az ay hazırlık periyodu geçirmeleri gerektiği ileri sürülmektedir . insan deneklerin kullanıldığı geniş katılımlı ve iyi kontrol edilmiş çalışmalar kuvvet ile kas hasarı ve kas ağrısının ilişkili olduğunu göstermektedir . mr ve elektromiyogram kullanılarak egzersizin kaslar üzerine etkisinin araştırıldığı çalışmada egzersiz sonrası kaslarda geniş yaralanmalar olduğu ve egzersizin dinlenme fazında kasın elektrik aktivitesinin anlamlı şekilde azaldığı bildirilmektedir . egzersizle kaslarda hücresel düzeyde bir hasar meydana gelmektedir . birincisi görüntüleme teknikleridir . ikincisi ise kasa özel enzim aktivitelerinin serumdaki düzeylerinin belirlenmesine dayanır . farklı türdeki egzersizlerin farklı boyutlarda ağrı meydana getirdiği gibi kas hasarına etkisi de farklıdır . özellikle z bandındaki kopmalara myofibril iskeletindeki kırılmalar eşlik eder . uygulanan antrenman dört farklı alet kullanılarak yapılmıştır . saatlerden sonra ölçülen değerlerden anlamlı şekilde düşük olduğu egzersizden hemen sonra ve saat sonra alınan ölçümle olan farkın ise istatistiksel açıdan anlamlı olmadığı tespit edilmiştir . egzersizden saat sonra alınan ölçümlere bakıldığında egzersiz öncesi egzersizden hemen sonra ve . egzersizden saat sonraki değerlere bakıldığında egzersiz öncesi egzersiz sonrası ve . saatteki değerlerden anlamlı biçimde düşük olduğu tespit edilmiştir . değerden yüksek olmasına karşın aradaki farkın anlamsız olduğu tespit edilmiştir . saatlerdeki değerlerden anlamlı şekilde yüksek olduğu tespit edilirken . saatteki değerle arasındaki fark istatistiksel açıdan anlamlı değildir . ck nın ağrı değerlerinin değişimi üzerine etkisi anlamlıdır . saatte egzersizden hemen sonraki seviyeye yaklaştığı tespit edilmiştir . dokudaki enerji kaynaklarının oksijenle yanmasıyla doku zedelenmesi arasında ilişkinin olduğunu bildiren çalışmalarda mevcuttur . egzersizden sonra meydana gelen kas ağrısının yapısal ve biyokimyasal değişikliklerle birlikte kasta meydana gelen akut rahatsızlıklarla ilişkisi saptanmıştır . kas ağrısı egzersizden sonraki saat içerisinde oluşur ve . hayvan çalışmalarında fosforilasyon gibi enerji üretimiyle ilişkili reaksiyonların engellenmesiyle egzersiz iskemisini karekterize eden durum ortaya çıkarılmıştır . kuvvet antrenmanı sonrası kas ağrılarında anlamlı ölçüde artış olduğu ve bu artışın kas hasarı ile ilişkili olduğu tespit edilmiştir .
344
195
Kayseri İli 2017 Yılı Bebek Ölüm Nedenlerinin İncelenmesi
bu çalışmada kayseri ilinde yıllarında meydana gelmiş bebek ölümlerinin incelenmesi amaçlanmıştır . gereç ve yöntem çalışma yılında kayseri ilinde meydana gelen bebek ölümlerinin incelenmesi ile yapılmıştır . çalışmanın yapılabilmesi için il sağlık müdürlüğünden yazılı izin alınmıştır . çalışma kesitsel tipte bir araştırmadır . ölen bebekler ile ilgili bilgiler dosyalardan elde edilerek analiz edilmiştir . bulgular kayseri ilinde yılında canlı doğum ve bebek ölümü meydana gelmiştir . bebek ölüm hızı binde olarak hesaplanmıştır . bebeklerin u erken neonatal dönemde i geç neonatal dönemde si post neonatal dönemde ölmüştür . bebeklerin ilk üç ölüm nedeni prematüre konjenital anomali ve ani bebek ölümü sendromudur . sonuç bu çalışmada bebek ölüm hızı kayseri ilinde binde bulunmuş ve en sık bebek ölüm nedeninin prematürite olduğu görülmüştür . bebek ölüm hızı kayseri ilinde ülke ortalamasının altında olup geçmiş yıllara göre düşüş göstermiştir . bebek ölümlerinin hızının ve nedenlerinin ortaya konulması bebek ölümlerini önlemeye yönelik faaliyetler açısından yol gösterici olabilir . devam eden yıllarda bu tür çalışmaların yapılması sağlık hizmetlerinin etkinliğinin gösterilmesi açısından anahtar rol oynayabilir .
bebek ölümü t . c . sağlık bakanlığı sayılı genelgesine göre doğumdan sonraki gün içinde tüm nedenlerle meydana gelen ölümler olarak tanımlanmaktadır . hafta veya gramın üzerinde canlı doğan bebekler bu kapsama alınmaktadır . çalışmanın yapılabilmesi için kayseri il sağlık müdürlüğünden yazılı izin alınmıştır . ölen bebeklerle ilgili veriler bebek ölüm dosyalarının incelemesi ile toplanmıştır . kategorik verilerin karşılaştırılmasında ki kare testi kullanılmıştır . ölen bebeklerin sı ikiz ü üçüz olup çalışmadaki anne sayısı tir . bebeklerin sında anne baba arasında rh uyuşmazlığı ında anne baba akrabalığı mevcuttur . tablo ölen bebeklerin annelerinin u ilkokul ve altı eğitim düzeyine sahip olup ü yaş aralığındadır . annelerin si yardımcı teknikle gebe kalmış olup gebelik boyunca hiç izlem yapılmamış anne sayısı ise dir . erken neonatal bebek ölüm hızı binde geç neonatal bebek ölüm hızı binde neonatal bebek ölüm hızı post neonatal bebek ölüm hızı binde dir . yaş ve üstü annelerde erken doğum oranı iken yaşın altındaki annelerde erken doğum oranı olarak bulunmuştur . ve konjenital anomali olduğu görülmüştür . bu çalışmada en sık ölüm nedeni olarak prematürite bulunurken enfeksiyon kaynaklı ölümlerin oranı olarak bulunmuştur . garces in çalışmasında neonatal ölüm hızı tüm bölgelerde binde bu çalışmada ise neonatal ölüm hızı binde olarak bulunmuştur . bu durum bölgesel ve sosyoekonomik farklılıklardan kaynaklanıyor olabilir . çalışmamızda yenidoğan dönemindeki ölümlerin ü prematüriteden sı ise konjenital anomaliden kaynaklandığı bulunmuştur . oza ve arkadaşlarının yaptığı çalışmada küresel çapta neonatal dönemdeki ölümlerin ünün doğum komplikasyonlarından kaynaklandığı bulunmuştur . haftanın öncesinde meydana gelen doğumlar erken doğum olarak sınıflandırılır . anne baba arasında rh uygunsuzluğu olup olmama durumuna gebelikler arası sürenin yıldan az olup olmama durumuna ve yardımcı üreme teknikleri sonucu gebe kalıp kalmama durumuna göre erken doğum oranları karşılaştırıldığında prematür matür doğum oranları arasında anlamlı farklılık bulunmamıştır . bu durum kayseri nin ülkedeki diğer illere kıyasla gelişmişlik düzeyinin yüksek olması ile açıklanabilir . ayrıca bingöl de ölen bebek annelerinin ortalama gebe izlem sayısı ortalama olarak bulunmuştur . saltalı nın çalışmasında yılında kayseri ilinde annelerin gebeliklerindeki izlem sıklığı ortalaması olarak bulunmuştur . bu çalışmada ise ölen bebeklerin annelerin gebelik boyunca ortalama takip sayısı olup hiç gebelik takibi yapılmamış anne bulunmaktadır . yılında kayseri ilinin kaba doğum hızı binde olup bingöl ilinin kaba doğum hızı ise binde . idi . prematüre doğumları önlemek zor olsa da yeterli doğum öncesi izlem ile riskli gebeliklerin tespiti ve term gebeliğe ulaştırabilecek müdahaleler gerekmektedir . bebek ölümlerinin hızının ve nedenlerinin ortaya konulması bebek ölümlerini önlemeye yönelik faaliyetler açısından yol gösterici olabilir .
441
174
MÜKELLEFLERİN E-VERGİLEME SİSTEMİNİ BENİMSEMELERİNİ ETKİLEYEN FAKTÖRLERİN ANALİZİ: BURSA ARAŞTIRMASI
türkiye de yürütülen en büyük e devlet projelerinden birisi olan vergi dairesi otomasyon projesi gerek gelir idaresinin vergilendirme işlemlerinde çağın gerektirdiği bilgi ve iletişim teknolojilerinden yararlanmasını gerekse mükellef odaklı hizmet sunarak vergi mükelleflerinin vergisel yükümlülüklerini e vergileme sistemi aracılığıyla çok daha kolay hızlı ve etkin bir şekilde yerine getirmelerini sağlamayı amaçlamaktadır . bu amaçların gerçekleşmesi için en önemli koşul mükelleflerin yürürlükteki e vergileme sistemini benimsemeleridir . diğer bir deyişle e vergileme sisteminin tüm faydalarını elde etmek için gelir idaresinin çevrimiçi hizmet sunması yeterli olmayıp aynı zamanda mükelleflerin bu sistemi benimsemeleri gerekmektedir . bu çalışma bursa daki vergi mükelleflerinin e vergileme sistemini benimsemelerini etkileyen faktörleri belirlemeyi ve elde edilen bulgulara dayanarak e vergileme sisteminin geliştirilmesine yönelik öneriler getirmeyi amaçlamaktadır . bu amaca ulaşmak için literatürde en fazla kullanılan birleştirilmiş teknoloji kullanım ve kabullenme teorisi modeli esas alınmış ve türkiye koşullarına uyarlanmıştır . belirlenen temel hipotezi test etmek için kullanılan veriler ise bursa daki serbest muhasebeci mali müşavirden anket yöntemi aracılığıyla elde edilmiştir . verilerin amos . programına girilmesi ile elde edilen sonuçlar yapısal eşitlik modeli ile analiz edilmiştir . oluşturulan btkkt modelinde bir taraftan performans beklentisi güven algısı çaba beklentisi ve davranışsal tutum değişkenlerinin mükelleflerin e vergileme sistemini benimsemelerini pozitif ve anlamlı bir şekilde tahmin edebildiği diğer taraftan ise risk algısı ve kolaylaştırıcı durumlar değişkenlerinin mükelleflerin e vergileme sistemini benimsemelerini negatif ve anlamlı bir şekilde tahmin edebildiği tespit edilmiştir . bu sonuçlar doğrultusunda çalışma e vergileme sisteminin kullanılmasının zorunlu olduğu bir ülkede araştırma modeline risk ve güven algısı değişkenlerini katmış olması sebebiyle literatüre özgün katkılar sağlamaktadır .
yüzyılda bilgi toplumu na geçilmesinde ön plana çıkan anahtar kavramlardan birisi de e devlettir . bu nedenle e vergileme sisteminin mükellefler tarafından benimsenmesini etkileyen faktörlerin belirlenmesine yönelik birçok çalışma yapılmıştır . araştırmanın amacı mükelleflerin e vergileme uygulamalarını benimseme düzeylerini etkileyen faktörleri belirlemek ve elde edilen bulgulara dayanarak e vergileme sisteminin geliştirilmesine yönelik öneriler getirmektir . bu amacı gerçekleştirmek üzere literatürde en fazla kullanılan model olan birleştirilmiş teknoloji kullanım ve kabullenme teorisi esas alınmıştır . bu model amos . paket programında yapısal eşitlik modellemesi ile çözümlenmiştir . vedop un temel amaçları şu şekilde belirlenmiştir vergi dairelerinde tam otomasyon etkin ve hızlı bir gelir idaresi mükellef odaklı hizmet sunumu bilgi ve iletişim teknolojileri ile destekli iş süreçleri mükelleflere ait gönüllü uyum derecelerinin yükseltilmesi kayıtdışı ekonomi ile mücadele diğer kurum ve kuruluşlar ile etkin bir veri paylaşımı . ayrıca döneminde uygulanan elektronik fatura kayıt sistemi ve yılı kasım ayında uygulamaya giren e fatura uygulaması ile yılından yılı mayıs ayına kadar milyar adet fatura elektronik ortamda kaydedilmiş ve böylece milyon tl tasarruf sağlanmıştır . btkkt venkatesh ve diğerleri tarafından teknoloji kabulüyle ilgili birçok modelden uygun yapılar seçilerek oluşturulmuştur . yapılan araştırma sonucunda btkkt nin bilgi teknolojilerinde kullanıcı benimsemesini yaklaşık oranında açıkladığı ve daha önce göz ardı edilen yaş cinsiyet deneyim ve gönüllülük gibi moderatörlerin de önemli olduğu ortaya konulmuştur . wang ve shih btkkt modelinde bilgi kioskları açısından kullanım niyetini etkileyebilecek faktörleri tayvan da yapılan bir anket çalışması sonucunda ortaya koymuşlardır . bu araştırma vergi mükelleflerinin e vergileme uygulamalarını benimseme düzeylerini etkileyen faktörleri belirlemeyi ve e vergileme sisteminin geliştirilmesine yönelik bazı öneriler getirmeyi amaçlamaktadır . ülkemizde beyanname verme bildirimde bulunma çeşitli sorgulamalar yapma gibi birçok vergilendirme ödevi zorunlu olarak smmm ler tarafından yerine getirilmektedir . buna paralel olarak gönüllülük moderatörü de model dışında bırakılmıştır . h mükelleflerin e vergileme sistemine ilişkin kolaylaştırıcı durumlar kullanım niyeti üzerinde pozitif bir etkiye sahiptir . araştırmanın ilk aşamasında kuramsal çerçeve ortaya konulur ve değişkenler arasındaki ilişki örüntüsü belirlenerek tümdengelimci bir yaklaşım ile bu kuramsal yapının veriler tarafından doğrulanıp doğrulanmadığı test edilir . bu durum tüm soru grupları için yapısal geçerliliğin sağlandığını göstermektedir . olarak bulunan bu değerin en fazla olması gerektiği için modelin genel anlamlılığının sağlandığı söylenebilir . araştırma modelinin amos . paket programında analiz edilmesi sonucunda modelde yer alan hipotezlerin katsayı ve anlamlılık değerleri tablo de gösterilmiştir . anlamlılık değerinin ve seviyesinde a yakın çıkması bu hipotezi doğrulamaktadır . bu ilişki için katsayının negatif çıkması e vergileme sistemine ilişkin risk algısının davranışsal tutum üzerine olumsuz etkisi olduğunu ifade etmektedir . buna karşılık katsayının negatif bulu ması beklentilerin aksine e vergileme sistemine ilişkin kolaylaştırıcı durumların kullanım niyeti üzerinde negatif etkisinin olduğunu göstermektedir . bu durum ülkemizde e vergileme sisteminin kullanılmasının zorunlu olmasına rağmen mükellefler tarafından benimsendiğini göstermektedir . beklentilerin dışında olan bu durumun sebebinin ülkemizde e vergileme sisteminin kullanılmasının zorunluluğundan kaynaklandığı düşünülmektedir . bununla birlikte çalışma e vergileme sistemini zorunlu olarak uygulayan ülkeler için yol gösterici olabilecektir .
538
242
null
bu araştırma konya ili çumra ilçesinde yılında sulu şartlarda arpa hasadından sonra farklı şekillerde işlenen toprağa ekilen sorgum sudan otu çeşitlerinin verim bazı verim bileşenleri ve kalite özelliklerinin belirlenmesi amacıyla yürütülmüştür . araştırma sonucunda toprak işleme şekilleri ve kullanılan sorgum sudan otu çeşitlerinin ortalaması olarak bitki boyu . . cm yaprak sayısı . . adet bitki sap çapı . . mm bitki ağırlığı . . g yaprak ağırlığı . . g yaprak oranı . . yeşil ot verimi . . kg da kuru madde oranı . . kuru ot verimi . . kg da protein oranı . . ve protein verimi ise . . kg da değerleri aralığında değişim göstermiştir . araştırma sonuçlarına göre incelenen özellikler yönünden yaprak ağırlığı yeşil ot verimi kuru ot verimi ve protein verimi bakımından yüksek değere ulaşan greengo çeşidi ön plana çıkmıştır . toprak işleme şekilleri istatistiki olarak önemsiz bulunmuştur .
özellikle son yıllarda bitkisel üretimin arttırılması için izlenen en etkili yöntemlerden birisi ekolojik şartlar göz önüne alınarak aynı tarlada aynı yıl içerisinde birden fazla ürün elde etmektir . bu kapsamda konya ve benzer ekolojilerde tahıl hasadından sonra ikinci ürün olarak sorgum sudan otu üretimi büyük önem taşımaktadır . bu amaçla ikinci ürün olarak yetiştirebilecek en uygun sorgum sudan otu çeşidinin ve toprak işleme şekillerinin belirlenmesine ihtiyaç vardır . iklim ve toprak istekleri bakımından sorgum sudan otuna benzeyen melez çeşitler daha hızlı bir gelişme göstermekte ve ekimden gün sonra biçime gelmektedir . denemenin kurulduğu çumra ilçesinin vejetasyon dönemine ait iklim verileri şu şekildedir . yılında ilçenin yıllık ortalama sıcaklığı . oc toplam yağış . mm ortalama nispi nem . dir . ekim sabit cm sıra aralığında ve ortalama cm sıra üzere olacak şekilde yapılmıştır . konya çumra şartlarında yılı içerisinde yürütülen bu araştırmada sorgum x sudan otu melez çeşitlerinin ikinci ürün olarak farklı tohum yataklarına ekilmesiyle tespit edilen verim ve bazı kalite özelliklerine ait varyans analizleri çizelge de ortalama değerler ile bunlara ait istatistiki gruplandırmalar ise çizelge de verilmiştir . çizelge de de görüldüğü gibi bakılan konular açısında toprak işleme şekilleri arasındaki farlılık istatistiki anlamda önemli bulunmaz iken çeşitler arasındaki farlılık yaprak sayısı sap çapı bitki ağırlığı yaprak ağırlığı bitkideki yaprak oranı bakımından istatistiki bakımdan önemli bulunmuştur . toprak işleme şekilleri x çeşitler interaksiyonu da konular açısından istatistiki anlamda önemsiz bulunmuştur . bitki boyları bakımından araştırmada ele alınan faktörler ve bunlara ait interaksiyon önemsiz bulunmuştur . çeşitler arasında en yüksek yaprak sayısı ortalama değeri greengo çeşidinden tespit edilirken en düşük yaprak sayısı değeri de nutrihoney çeşidinden elde edilmiştir . çalışmada kullanılan sorgum sudan otu çeşitlerinin sap çapı değerleri arasındaki farklılık istatistiki olarak seviyesinde önemli çıkmıştır . çeşitler arasında araştırmamızda tespit edilen en yüksek değer aneto çeşidinde en düşük değer ise sugargraze ll çeşidinden elde edilmiştir . yine iptaş ve yılmaz ın yapmış oldukları araştırmada elde ettikleri bitki ağırlığı değeri araştırmamızla benzerlik göstermektedir . denemede kullanılan sorgum sudan otu çeşitlerinde tespit edilen yaprak oranına ait değerler istatistiki olarak önemli çıkmıştır . varyans analiz sonuçlarına göre yeşil ot verimi yönünden toprak işleme şekilleri çeşit ve interaksiyon ortalamaları arasındaki farklılıklar istatistiki olarak önemsiz çıkmıştır . toprak işleme şekilleri arasında yeşil ot verimine ait ortalama değerler . kg da ile . kg da aralığında değişim göstermiştir . araştırma sonuçlarımızla benzerlik gösterirken . kg da . . kg da sonuçlarımızdan yüksek başaran . kg da olarak elde ettiği değerler ise araştırma sonuçlarımızdan düşük bulunmuştur . araştırmada kullanılan sorgum sudan otu çeşitleri ortalaması olarak elde edilen kuru ot oranları . . değerleri arasında değişim göstermiştir . araştırmada kullanılan sorgum sudan otu çeşitlerinde kuru ot verimi bakımından istatistiki olarak farklılık ortaya çıkmamıştır . benzer bazı araştırmalarda kuru ot verimi . . kg da . . kg da olarak tespit edilmiş ve bu değerler araştırma sonuçlarımızdan düşük bulunmuştur . yapılan varyans analizi sonuçlarına göre toprak işleme şekilleri arasındaki farklılıklar protein verimi yönünden önemsiz çıkmıştır . tarımı yapılan tüm bitkilerde olduğu gibi sorgum x sudan otu yetiştiriciliğinde de tohumluk seçimi büyük öneme sahiptir . toprak işlemesiz uygulamalarda hem maliyet en aza indirilmekte hem de toprağın yapısı korunarak erozyondan korunma sağlanmaktadır .
520
168
Çinko ve NaCl Uygulamalarının Makarnalık Buğdayın (Triticum durum Desf.) Kuru Madde Verimi ve Besin Elementi Konsantrasyonları Üzerine Etkisi
dünyanın birçok bölgesinde bitki verimliliğini azaltan tuzluluk kurak ve yarı kurak bölgelerde yaygın olup böylesi alanlarda çinko eksikliği de bitkisel üretimi sınırlandıran önemli bir sorundur . bu çalışmada zn noksanlığına sahip bir toprakta zn ve tuz uygulamalarının makarnalık buğdayın yeşil aksam büyümesi ve bazı element konsantrasyonlarına etkilerinin belirlenmesi amaçlanmıştır . bu amaçla yürütülen çalışmada denemenin başında farklı zn dozu bitkilerin sapa kalkma döneminde ise farklı tuz dozu uygulanmıştır . denemede bitkinin yeşil aksam klorofil içeriği kuru madde verimi yeşil aksam potasyum sodyum çinko mangan bakır demir konsantrasyonları ve k na parametreleri incelenmiştir . elde edilen sonuçlara göre spad değerleri zn uygulamasının mg kg dozuyla artmış ancak tuz uygulaması ile azalmıştır . tuz uygulamasının kuru madde veriminde yol açtığı azalma zn nun mg kg uygulamasına göre kontrol ve mg kg uygulamasında daha fazla gerçekleşmiştir . bitkilerin yeşil aksamındaki k konsantrasyonları bütün tuz uygulamaları altında azalma eğilimi gösterirken zn uygulamaları ile artmış na konsantrasyonu ise bütün tuz uygulamaları altında artarken zn uygulamasının aynı tuz uygulamaları altında na konsantrasyonunu azalttığını zn ve mn konsantrasyonunun arttığı görülmüştür . sonuçta tuz uygulamasından kaynaklanan zararın zn uygulama koşulları altında azaldığı görülmüştür .
abiyotik stres faktörlerinden biri olan tuzluluk bitki yetiştiriciliğini kısıtlayan ve uzun yıllar öncesinden günümüze kadar hala araştırıcılar tarafından incelenen konuların başında gelmektedir . tuzluluk tarım ormancılık mera gelişimi ve diğer benzer uygulamalar için büyük zararlara yol açmaktadır . yeryüzündeki tuzlu toprakları ise çoğunlukla na so ve nacl oluşturmaktadır . tuzluluk bitki gelişimini üç ana yolla sınırlayabilmektedir . tuzluluk kurak ve yarı kurak bölgelerde yaygın bir problem olurken toprakta zn eksikliği de aynı bölgelerde bitki üretimini kısıtlamaktadır . ülkemizde ve dünyada gıda üretiminde önemli bir yere sahiptir . çalışmanın toprağı hafif alkalin tuzsuz ve killi tınlı organik maddesi çok düşük orta kireçli alınabilir p az k yeterli zn yetersiz fe orta mn az ve cu konsantrasyonu yeterli olarak belirlenmiştir . bu araştırmada makarnalık buğday olan kunduru çeşidi kullanılmıştır . hasat edilen bitkiler yeşil aksam kuru madde veriminin belirlenmesi için oc de saat kurutulmuş kuru madde verimi için tartılmış ve yeşil aksam örnekleri mineral element konsantrasyonları için kapalı sistem mikrodalga fırınında h o hno karışım asitte yakılmıştır . bu çalışmada makarnalık buğday bitkisinin tuz stresi altında zn uygulamasının etkisini görmek üzere sera koşullarında test edilmiştir . bununla birlikte tüm zn uygulamalarında uygulanan tuz miktarındaki artış ile spad değerlerinin azaldığı belirlenmiştir . bununla beraber mg zn kg uygulaması altında buğdayın kuru madde veriminin düştüğü görülmüştür . bu sonuç zn uygulamasının bitki verimini nacl toksisitesine karşı belli bir doza kadar koruyabileceğini göstermiştir . arttırdığı görülmektedir . potasyum ve na konsantrasyonunun yanı sıra k na oranları artan tuz uygulamalarına bağlı olarak azalma göstermiş ve zn uygulamasının söz konusu parametre üzerinde azalma yönünde bir etkisi olmamıştır . bitkilerin tuzluluğa dayanıklılık mekanizmalarında kökleriyle almış oldukları iyonlar arasında dengenin olması önemli bir etkendir . bu çalışmada zn un k na oranına k konsantrasyonunu artırarak olumlu etkisi bulunmuştur . bu çalışmada zn uygulamasının makarnalık buğday bitkisinin tuzlu koşullarda olumlu tepki vermesini ve bunun bitkinin yeşil aksamında zn konsantrasyonunu artırması ile sağladığı anlaşılmaktadır . çinko uygulaması bitkilerin fe ve cu konsantrasyonunda önemli bir etkide bulunmamıştır . tuzluluğun arpa sürgünlerinde mn konsantrasyonunu azalttığını belirlemiştir . araştırmacılar cu alımının genellikle tuzluluk stresine maruz kalan bitkilerde arttığını alam achakzai ve ark . bu buğday bitkilerinin yeterli miktarda zn içeren toprakta . tuz stresinin etkisinin azalttığını ve klorofil ürettiğini göstermektedir .
445
203
MATRİS TEKNİĞİNİN METİN ÖZETLEME BECERİSİNE ETKİSİ1
bu araştırmanın amacı matris tekniğinin ilkokul dördüncü sınıf öğrencilerinin metin özetleme becerilerine olan etkisini ortaya koymaktır . bu çalışma için rick wormeli tarafından geliştirilen bir paylaş bir al tekniğinden esinlenilerek öyküleyici metin türünün özetlenmesine yönelik yeni bir matris tekniği geliştirilmiştir . matris tekniği teknik hakkında bilgi verme metni okuma ve matris doldurma matrise ve metne bakarak özet yazma matris olmadan özet yazma ve değerlendirme olmak üzere beş aşamadan oluşmaktadır . araştırmada iki farklı çalışma grubu bulunmaktadır . araştırmanın birinci çalışma grubunu uşak ili merkezinde bir ilkokulun dördüncü sınıfında öğrenim gören öğrenci oluşturmaktadır ve grup kolay ulaşılabilir örneklem seçim tekniğiyle belirlenmiştir . ikinci çalışma grubunu ise deney grubu öğrencileri arasından akademik başarı ölçütü dikkate alınarak tabakalı örnekleme tekniği ile seçilen öğrenci oluşturmaktadır . araştırma nicel ve nitel modelin birlikte kullanıldığı karma model ile tasarlanmıştır . araştırmanın verileri öğrencilerin okuma sonrasında yazdıkları özetler ve yarı yapılandırılmış görüşme formu aracılığıyla toplanmıştır . verilerin analizinde birinci alt probleme yönelik veriler için t testi kullanılmış ikinci alt probleme ilişkin elde edilen veriler ise başlıklar altında sıralanmıştır . çalışma ders saati sürmüştür . araştırma sonunda tekniğin öğrencilerin özetleme becerilerinin geliştirilmesi üzerinde etkili olduğu görülmüştür .
okuma sonradan öğrenilen bir beceri olmakla birlikte bireyin düşünce yapısının bakış açısının olay olgu veya durumları anlamlandırma biçiminin kelime hazinesinin ve daha birçok becerinin gelişiminde anahtar niteliği taşımaktadır . bu etkinin olumlu yönde olması anlamlı okuyabilme yetisine bağlıdır . bireylerin akademik ve sosyal hayatlarında başarıyı yakalayabilmeleri için okuma ve anlama becerileri dönüşüm ve sürekliliği gerektirir . ayrıca dinleme okuma ve yazmanın anlamlı ve etkili bir şekilde gerçekleştirilmesini beraberinde getirir . grafik şablon matris gibi organize edici şekiller öğrencilerin anlayış kalıplarını geliştiren bir araç olarak kabul edilebilir . matris bilgileri önceliğine göre düzenlemede kullanılan bir örgütleyici olarak kabul edilebilir . matristeki ilk satırdaki üç kareye öğrencilerden hatırladıkları üç farklı kavram fikir olay ve beceri yazmaları istenir . işlemin gerçekleşmesiyle öğrencilerden yerlerine geri dönmeleri ve kareleri mantıksal sıraya koyarak cümle biçiminde yazmaları istenir . bu çalışmada bir paylaş bir al tekniğinden esinlenilerek türkçe dersinde kullanılabileceği düşünülen bir matris tekniği geliştirilmiştir . dikkat edilmesi gereken yerler vurgulanarak matris doldurulur . matrise ve metne bakarak özet yazma uygulamalı olarak bir önceki aşamada okunan ve matrisi doldurulan metin matrise ve metne bakılarak öğrencilerle birlikte kurallara dikkat edilerek özetlenir . belirlenen alt grupların belirli bir oran gözetilerek grubun tamamını temsil edeceğinden bu grup için tabakalı örneklem kullanılmıştır . araştırmanın birinci alt problemine yönelik veriler öğrencilerin özet yazılarının puanlanmasıyla toplanmıştır . hatırlama düzeylerinin belirlenmesinden iki hafta sonra ise öğrencilerin süreç hakkındaki görüşleri alınarak uygulama tamamlanmıştır . matris tekniğinin metin özetlemeye etkisinin tespit edilmesi amacıyla öğrenci kağıtları puanlanarak t testi ile yorumlanmıştır . araştırmanın nitel kısmı için yapılan görüşmeden elde edilen sonuçlar başlıklar altında sıralanmıştır . bu bulgu deney grubuna uygulanan matris tekniğinin öğrencilerin hatırlama düzeylerini desteklediğini göstermektedir . görüşme içeriği belli başlıklar altında sınıflandırılmış ve öğrenci görüşlerinden bazılarına yer verilmiştir . öğrenciler okudukları bir metni yazılı olarak özetlemeye yönelik istekli olduklarını özetlemenin gelişimlerinde faydalı olduğunu düşündüklerini belirtmişlerdir . bu konuda ö kodlu öğrenci görüşünü şu şekilde ifade etmiştir isterim çünkü birmetni özetleyince daha iyi anlıyoruz . ö kodlu öğrenci görüşünü şu şekilde ifade etmiştir isterim . önceden çok düşünüyordum birleştirerek yazmaya çalışıyordum . matris yazı yazmayı özet yazmayı okumayı benim için daha kolaylaştırdı . süreci matris tekniğiyle yürüten öğrencilerin önemli bilgiyi önemsiz bilgiden ayırt etme ana fikri yardımcı düşüncelerle birleştirerek ifade etme daha kısa ve genelleyerek yazma ve olay akışını doğru bir şekilde sıralamada kontrol grubundaki öğrencilere göre daha başarılı oldukları görülmüştür . öğrenci kağıtları incelendiğinde iki grupta da metnin aynısını yazma olay akışını bozma önemsiz bilgileri ayırt edememe ana fikir ve yardımcı fikirleri birleştirememe olayı değiştirerek yazma metinden çıkarım yapma sonuca yer vermeme yardımcı karakterleri ana karakterden daha fazla ön plana çıkarma ifadelerinde ben dili kullanma gibi hataların yapıldığı görülmüştür .
420
180
Kuru tarımda farklı toprak işleme sistemleri ile buğday üretiminin enerji kullanım etkinliği analizi
bu çalışmada sivas ilinde kuru tarım şartlarında buğday tarımında farklı toprak işleme sistemlerinin enerji kullanım etkinliği incelenmiştir . denemelerde tohumluk olarak bezostaja kışlık buğday çeşidi kullanılmıştır . enerji parametreleri olarak enerji oranı özgül enerji enerji verimliliği net enerji ve enerji karlılığı göz önüne alınmıştır . buğday üretiminde incelenen toprak işleme sistemlerinin hepsinde toplam girdi enerjileri içerisinde en yüksek payı kimyasal gübre enerjisi alırken bunu tohum enerjisi ve yakıt yağ enerjisi takip etmiştir . araştırma sonuçlarına göre en yüksek ve en düşük enerji oranı değerleri sırasıyla at ve gt sistemlerinde elde edilirken en yüksek özgül enerji değeri gt ve en düşük özgül enerji değeri ise at sisteminde elde edilmiştir . toprak işleme sistemleri net enerji değeri bakımından gt at kt de şeklinde sıralanmıştır . enerji oranı özgül enerji enerji verimliliği ve enerji karlılığı değerlerine göre sivas ilinde buğday tarımında geleneksel toprak işleme yöntemi yerine doğrudan ekim koruyucu toprak işleme ve azaltılmış toprak işleme sistemlerinin kullanılabilir olduğu sonucuna varılmıştır .
son yıllarda gerek dünyada ve gerekse ülkemizde doğal ekosistemi ve özellikle de daha hassas olan agro ekosistemi korumak için temel amacın toprağı korumak ve toprak verimliliğini artırmak olduğu sürdürülebilir tarım uygulamaları gündeme gelmiştir . enerji etkinliğini artırmak için üretim verimini artıracak veya verimi etkilemeden enerji girdisini koruyacak adımların atılması gerekir tarladaki enerjinin unun toprak işlemede tüketildiğini bonari ve ark . orta anadolu koşullarında farklı toprak işleme sisteminin buğday üretimindeki enerji bilançolarını belirledikleri çalışmalarında en yüksek çıktı girdi oranına sahip olan doğrudan ekim uygulamasının daha karlı bir üretim tekniği olduğunu ifade etmişlerdir . kışlık buğday için geleneksel toprak işlemede . mj mg harcandığını ve koruyucu toprak işlemede . mj mg harcama ile tasarruf yapılırken doğrudan ekim sisteminde ise . mj mg ile . tasarruf sağlandığını belirtmişlerdir . eşitliklerde di çeki kuvveti fi toprak tekstürüne bağlı boyutsuz bir faktör a b ve c makineye özgü parametreler s çalışma hızı w makine iş genişliği t makine iş derinliği em transmisyon ve güç aktarma organlarının mekanik etkinliği et çeki etkinliği qdizel yakıt tüketimi pt işlem için toplam iş gereksinimi ptmax maksimum elde edilen pto gücü ca tarla kapasitesi ef tarla etkinliğidir . saatlik yakıt tüketimi değeri ile tarla kapasitesi değeri çarpılarak birim alandaki yakıt tüketimi bulunmuştur . en yüksek buğday verimi geleneksel toprak işlemede ve en düşük buğday verimi ise doğrudan ekim sisteminde elde edilmiştir . istatistiksel olarak gt at at kt ve kt de sistemleri arasında önemli bir farklılık bulunmamaktadır . çalışmada buğday üretimi için gereksinim duyulan girdiler içerisinde incelenen dört toprak işleme sisteminde en yüksek payın gübre enerjisinde olduğu ve bunu tohum yakıt yağ ve makine imalat enerjisinin takip ettiği belirlenmiştir . toprak işleme sistemleri toplam enerji girdisi bakımından gt at kt de şeklinde sıralanmıştır . buğday üretimde girdi kaynaklarının ne kadar verimli kullanıldığı ve ne kadar etkin bir şekilde çıktıya dönüştüğünü ifade edebilmek için toprak işleme sistemlerinin çizelge da verilen enerji parametrelerine göre karşılaştırılması gerekir . toprak işleme sistemleri arasındaki farklılığı görmek için yapılan çoklu karşılaştırma testi sonuçları ve ortalama değerler çizelge da verilmiştir . iran da kuru tarım şartlarında buğday üretiminde enerji oranının . ve sulamanın yapıldığı şartlarda ise . olduğunu belirtmişlerdir . çalışmadaki sonuçlara göre gt sisteminde mj enerji ile . kg buğday üretiliyorken bu değer at kt ve de sistemlerinde ise . kg olarak belirlenmiştir . ayrıca enerji karlılığının da gt sisteminde en düşük olduğu belirlenmiştir . ancak diğer enerji parametreleri dikkate alındığında istatistiksel sonuçlar çalışma bölgesinde kuru tarım şartlarında enerji kullanımı açısından geleneksel toprak işleme yerine doğrudan ekim koruyucu toprak işleme veya azaltılmış toprak işleme sistemlerinden birisinin kullanılması gerektiğini göstermektedir . toplam girdi içerisinde en yüksek payı sırasıyla gübre tohum ve yakıt yağ enerjisi almıştır .
586
191
Dis Hekimlerinin Hasta Hakları Konusundaki Bilgi Düzeyleri
bireylerin nitelikli bir yasama sahip olmasının sartlarından biri de sağlıklı olması ve sağlığını kaybettiğinde uygun tıbbi bakım almasıdır . tıp hizmeti alan bireyler herhangi bir hastalık esnasında sorununun ne olduğunu öğrenmeye ve bununla ilgili islemleri bilme hakkına sahiptir . bu noktada da karsımıza hasta hakları kavramı çıkmaktadır . hem hastalar hem de alanı ya da uzmanlığı ne olursa olsun hekimler tarafından hasta haklarının bilinmesi verilen tıp hizmetinin kalitesi açısından olmazsa olmazlardan biridir . bu çalısmada dis hekimlerinin hasta hakları konusundaki bilgi düzeylerini belirlemek hedeflenmistir . dis hekimlerinin hasta hakları konusundaki bilgilerini değerlendirmek amacıyla olusturulan anket rastgele yöntemle seçilen ve katılmaya gönüllü olan dis hekimine uygulanmıstır . anket sonuçları spss . paket programı ile değerlendirilmistir . katılımcıların sı erkek olup . i dis hekimliği fakültelerinde çalısmaktadır . hekim hasta hakları konusunda eğitim aldığını belirtirken asta hakları konusundaki bilgilerini yeterli bulan dis hekimi sayısı sadece tir . dis hekimlerinin baska hekimden onsültasyon isteme refakatçi bulundurma ve tıbbi kayıtları inceleme ve suret alma hakları konusundaki olumsuz yanıtlarındaki nispeten yüksek oranlar dikkat çekmistir . yine hangi durumlarda yazılı ya da sözlü onam aldıkları sorusunda protetik tedavi laboratuvar ve radyolojik incelemeler ilaç tedavisi ve endodontik tedavi durumlarında onama gerek duymadıklarını ifade edenlerin oranları nispeten yüksektir . özellikle son dönemde yeni türk ceza kanunu nun hatalı ya da eksik uygulamalar nedeniyle hekimlere yönelik yaptırımları tartısılmaktadır . yine hekimlerinin hastalarına olan özen borcu kapsamında hasta hakları konusunda bilgi sahibi olmaları gerekmektedir . dolayısıyla fakülte ve hizmet içi eğitimler basta olmak üzere konuyla ilgili güncel bilgilerin aktarılması gerekmektedir .
son yıllarda ülkemizde hasta haklarının evrensel normlara uygun olarak tanımlanması ve islerlik kazanması için çabalar yoğunlasmıstır . binlerce yıldır süren hasta hekim iliskisinde hekim mutlak otoriteydi . bu durum geleneksel sağlık sisteminin yapılanmasının doğal sonucuydu . bu rol geleneksel aile modelinde babanın oynadığı role benzemekteydi . geleneksel modelin çağın gelisimine uygun olarak değisim göstermesi hekimin baba rolünü de değistirmeye baslamıstır . bugün artık değisen anlayıs çerçevesinde bilgilendirme modeli ve özellikle son dönemde ideal model olarak gündeme gelen paylasım modeli ön plana çıkmıstır . bugüne kadar hekim hasta iliskisinin temel noktalarını belirlemek amacıyla pek çok uluslararası bildirge deklarasyon hazırlanmıstır . aydınlatılmıs onamda esas olan onam verecek kisinin hekimin hastalığı ya da yapacağı islem ile ilgili açıklamalarını gerektiği kadarıyla anlayıp idrak etmesi bu bilgiye dayanarak akılc bir sekilde ve gönüllü olarak bir karar vermesidir . aydınlatılmıs hasta onamı belki de insanın kendisi hakkında verilecek karara katkısının sağlanması yönündeki en samimi ve doğal haktır . bu nedenle ülkemizde çalısan dis hekimlerinin konuyla ilgili bilgi düzeylerini irdelemek amacıyla bu çalısma planlanmıstır . anket sonuçları spss . paket programı ile değerlendirilmistir . kisi nerede çalıstığını belirtmezken kisi dis hekimliği fakültesinde kisi devlet hastanesinde kisi özel hastane poliklinikte kisi ise diğer yerlerde çalıstıklarını belirtmistir . çalısmaya katılan dis hekimlerinin hekimlik deneyimi ortalaması . . yıldır . dis hekimi yıl dis hekimi yıl dis hekimi yıl dis hekimi yıl dis hekimi ise yıl ve üzerinde hekimlik yapmaktadır . katılımcıların birden fazla sıkkı isaretleyebildikleri bu soruda . hasta hakları ile ilgili yasanın olup olmadığı sorulmus soruyu yanıtlayan hekimden u var i yok demistir . hastalardan ne sekilde onam alındığı ile ilgili soruyu dis hekimi yanıtlamazken ü sözel si yazılı onam aldıklarını i ise herhangi bir sekilde onam almadıklarını ifade etmistir . çalıstıkları yerlerde hastaları hakları konusunda bilgilendirmeye yönelik liste tabela vb . yılı istatistiklerine göre ülkemizde . dis hekimi görev yapmaktadır . her sağlık çalısanı gibi dis hekimlerinden de hasta hakları konusunda bilgi sahibi olmaları ve bu bilgilerini mesleki yasamda uygulamaları beklenmektedir . eğitim aldığını ifade eden hekimlerin . sı eğitim kaynağı olarak dis hekimliği fakültesini göstermistir . hemen her gün medyada sansasyonel baslıklar altında hekimlerle ilg li haberlere rastlamak mümkündür . hasta haklarının neler olduğu sorusuna verilen yanıtlar incelendiğinde baska hekimden konsültasyon isteme hakkı tıbbi kayıtları inceleme ve suret alma hakkı ile refakatçi bulundurma hakkı gibi haklar için nispeten yüksek oranlarda olumsuz yanıt verildiği görülmektedir . her iki taraf da teshis ve tedavi konusunda bilgi paylasımında bulunmakta ve ortak karara varılmaktadır . yapılan çalısmalarda hastalar yüksek oranlarda hastalıkları ve tedavisi hakkında tüm gerçekleri bilmek istediğini ifade etmektedir . is hekimliğinde bu modelin uygulanabilirliğinin ve sonuçlarının irdelendiği çalısmaların yapılması gerekmektedir . dis hekimlerinin sadece . u yazılı olarak onam almayı tercih etmektedir . çocuk hastalarda ise velisinden ve mümkün olan durumlarda çocuklardan onam alınmalıdır . ancak bilgilendirme olmaksızın alınan onam hukuken geçersiz olarak nitelendirilmektedir .
473
237
Uçan Eşek’te Harnâme’nin İzleri Karşılaştırmalı Bir Okuma Denemesi
çağdaş çocuk edebiyatı yazarlarından mevlana idris zengin in uçan eşek adlı hayvan masalı ile . asır türk şairlerinden şeyhi nin harname adlı mesnevisinin karşılaştırmalı bir okumaya tabi tutulduğu bu çalışmaya ilham veren her iki anlatının kahramanının da eşek olması değildir . iki eseri birbirine yaklaştıran asıl husus her iki eserin de benzer bir ontolojik muhasebeye dayanıyor olmasıdır . hem harname nin hem de uçan eşek in başkahramanı kendi varoluşsal konumunu sorgulamış kendi yapısında kusur ve eksiklikler tespit etmiş yine kendi yapısında kalıcı değişiklikler gerçekleştirmeyi arzu etmiştir . ancak bu değişiklikler gerçekleştirilmeye çalışıldığında yine ontolojik kaynaklı olumsuz sonuçlar doğmuştur . mevcut varoluşsal durumun bir hikmet üzerine bina edildiği bir başka ifadeyle varlıkların kendi doğaları dışına çıkmalarının onlar için kötü sonuçlar doğuracağı bilgisi her iki metnin de omurgasını teşkil etmektedir . günümüz edebiyat araştırmalarında birbirine çok sık yaklaşmayan iki farklı alana ait iki ayrı metin olmalarına ve üretim zamanı bakımından aralarında uzun bir fasıla olmasına rağmen uçan eşek ve harname benzer anlamsal mantıksal temellere dayanmaktadır . bu çalışma birbirinden uzakta yer aldığı düşünülse de çocuk edebiyatı ile klasik türk edebiyatının birbirine nasıl yaklaşabildiğini bir örnekle tespit etmeye çalışmaktadır . ayrıca çocuk edebiyatı ve klasik türk edebiyatı derslerini birlikte kendi programı içerisinde bulunduran türkçe öğretmenliği bölümlerinde bu iki metnin karşılaştırmalı bir okumaya tabi tutulması anlatıların arkasında bulunan mantıksal yapıların keşfi için öğretmen adaylarına yardımcı olacak etkili bir örnektir .
edebiyat eserleri arasındaki zamana ve uzama bağlı mesafeler bu eserlerin birbirleriyle olan bağlarının görünürlüğünü azaltabilmektedir . ancak bazı izlerin takip edilmesi ve metinlerin yüzeyindeki tortuların temizlenmesi durumunda aradaki bağlar yeniden açığa çıkabilir . çeşitli edebi türler ve edebiyat tarihinin farklı dönemlerine ait metinler arasında da bu türden ilişkilerin görülmesi tesadüf değildir . bilhassa olaya dayalı metinlerde derin yapıya inildikçe görünürdeki duvarların neredeyse yok olduğuna şahit olunabilir . nitekim gadamer metnin anlamının yazarın niyetini aştığını ifade etmiştir . ardından eserlerin birbirine oldukça yakın bir mantıksal örüntüyle oluşturuldukları iddia edilmiş ve bu iddia ispat edilmeye çalışılmıştır . asırda hekim sinan olarak ün kazanmış olan ve klasik dönem türk şiirinin kurucu şairlerinden biri olarak kabul edilen şeyhi nin mesnevi nazım şekliyle yazdığı harname adlı mizahi eseri beyitten oluşmakta ve klasik bir mesnevinin bütün yapı özelliklerini taşımaktadır . murad a sunulmuş olduğu tahmin edilen bu mesnevinin başkahramanı eşekliğinden şikayetçi olan bir eşektir . eşek otlakta kılını çeksen yağı damlayacak kadar besili öküzler gördü . hakkında tezler de yazılmış olan çocuk edebiyatı yazarı mevlana idris zengin in bu masalında olaylar kısaca şöyle gerçekleşmiştir bütün eşekler gibi sıradan bir eşek hayatı yaşayıp giden bir eşek bir gün durduk yere hayatın anlamının ne olduğu sorusunu kendine sorar doyurucu bir cevap bulamayarak büyük bir karamsarlığa kapılır ve hayattan tat almamaya başlar . diye haykırır ve hayatının anlamının uçmak olduğuna kanaat getirir . kuşlar eşeği yeryüzüne indirebilmek için bir ata eşeğininkinin iki katı büyüklüğünde iki kanat takarlar . fakat kuşlar bu zavallı hayvana başlarını çevirip bakmazlar bile . harname de arayışın ve ontolojik muhasebenin gerçekleştiği sahne türlü eziyetlere düçar olan eşeğin semirmiş öküzleri görmesiyle birlikte başlar . masalın kahramanı eşek olmayı anlamsız bulmakta ve bundan acı duymaktadır . bu sebeple uzun ve düşünceli yürüyüşler yapar önceden keyifle yaptığı işleri yapamaz hale gelir . eşeğin bu arayışı da onun uçma arzusunu fark etmesiyle sonuçlanacaktır . hem harname de hem de uçan eşek te anlatının kahramanı şikayetçi olduğu varlık statüsünü değiştirmek üzere birer hamle gerçekleştirirler . harname nin eşeği öküzlerin yaptığını yapmak ister ve tarlalara dalar uçan eşek ise kuşlarla anlaşarak uçabilmek için yardım ister ancak her ikisi de eserlerdeki yardımcı kahramanlar tarafından uyarılırlar . aşağıda her iki anlatının da ilgili bölümleri örneklendirilmiştir . yukarıda görüldüğü üzere kuşlar eşeğe uçması için kendi kanatlarından birer parça verirler ve eşek nihayet uçar . en sonunda gidip gökyüzünde ayı ısırması bardağı taşıran son damla oldu ve kuşlar kanatlarını ondan geri almaya karar verdiler . yaptığı işler yüksek sesle anırmak çifte atmak gibi zaten onun tabiatında bulunan şeylerdir ancak bu onun uçabilen bir varlık olarak yaşamasının önünde bir engeldir . giriş bölümünde de belirtildiği gibi zaten çocuk edebiyatı dünyanın başka yerlerinde de sanayileşme ve kentleşmenin kaçınılmaz bir neticesi olarak ortaya çıkmıştır . hal böyle olunca bu iki edebiyat sahasının yakın münasebetinden söz etmek de çok kolay değildir ancak bu çalışmada olduğu gibi metin merkezli bir okuma temel yapı düzeyinde ortaklıkların görülmesini sağlayabilir .
464
220
Seçilmiş Üstün Oryantal Tütün Hatlarının Bazı Morfolojik ve Fenolojik Özelliklerinin Belirlenmesi
bu çalışma ile basma tipi tütün hatlarının fenolojik ve morfolojik olarak tanımlanması tütün ıslahı konusunda yapılacak çalışmalara materyal hakkında bilgi verilmesi hedeflenmiştir . tarla denemeleri orta karadeniz bölgesi nde tütün üretiminin en fazla olduğu bafra erbaa ve gümüşhacıköy de farklı arazide yürütülmüştür . morfolojik bakımdan yaprak tipi yaşmak eni aya şekli yaprak ucu şekli aya kabarcıklığı yaprakta ondülelik ile alt yüzey orta damar rengi ve fenolojik bakımdan çiçeklenme zamanı taç yaprak rengi ile çiçek kümesi şekli parametreleri incelenmiştir . elde edilen sonuçlara göre yaprak tipi bakımından genotiplerin tamamı yaşmaklı yaşmak eni bakımından ü orta geniş yaşmak enine sahip aya şekli bakımından si dar yada geniş eliptik si orta sivri yada sivri yaprak ucuna sahiptir . çiçeklenme zamanı bakımından genotiplerin si geçci karakterli sinin taç yaprak rengi açık pembe ve tamamının çiçek kümesi şekli küreseldir .
türkiye yüksek kaliteli aromatik oryantal tütünlerin bilinen en büyük üreticisidir . üretim kaliteli sigara harmanlarında kullanılmak amacıyla çoğunlukla ihracata yönelik yapılmaktadır . bu özelliklerinden dolayı bazı özel sigara harmanları için sigara sanayinin önemli ve vazgeçilmez harman hatlarından birisidir ebeveyn olarak kullandıkları xanthi djebel xdj tütün çeşidinin bitki boyunun cm yapraklarının yaşmaklı ve sayısının adet bitki yaprak boyunun cm ve yaprak eninin . cm olduğunu tespit etmişlerdir . bu stresörlere karşı bitkiler fotosentezi ve yaprak alanını azaltma yaprağı kalınlaştırma yaprak sayısını artırarak alt yaprakları gölgeleme yaprak açısını daraltarak güneşten kaçma gibi mekanizmalar geliştirmektedir . araştırma yılında orta karadeniz bölgesinin en yoğun tütün üretimi yapılan gümüşhacıköy ve bafra ilçeleri ile erbaa nın evciler ve karayaka köyleri olmak üzere lokasyonda yürütülmüştür . parametreler belirlenirken tohumluk tescil ve sertifikasyon merkez müdürlüğü nün tütün tescil işlemleri için oluşturduğu teknik soru anketi de dikkate alınmıştır . fenolojik özellikler kapsamında çiçeklenme zamanı taç yaprak rengi çiçek kümesi şekli incelenmiştir . en dar yaşmak eni erb ve erb hatlarında tespit edilmiştir . bu hatlar aya şekli ile de diğer örneklerden ayrılmakta ve yürek şeklinde aya şekli göstermektedir . örneklerin kalan kısmında ise dar veya geniş eliptik form hakimdir . aya kabarcıklığı gibi tip özelliğinin belirgin şekilde görülmesine imkan veren yaprakta ondülelik örnek grubunda en belirgin olarak orta düzeyde tespit edilmiş inde yok çok zayıf veya zayıf özellik göstermiştir . erb erb erb ve erb hatlarının diğerlerine göre daha yüksek düzeyde ondülelik özelliğine sahip olduğu görülmüştür . na göre canik çeşidi yaşmaklı eliptik ve orta sivri uç açısına sahiptir . ülkemizde yapılmış bir başka çalışmada xanthi a ve xanthi çeşitleri yaşmaklı eliptik az sivri sivri uç açılı kabarcıklı olarak tanımlanmıştır . çalışmamızda xanthi a çeşidi orta yaşmaklı geniş eliptik orta sivri uç açılı orta kabarcık ve zayıf ondülelik gösteren beyazımsı yeşil alt damar rengine sahip olduğu gözlenmiştir . basma tütün tiplerinin orta erkenci özellik gösterdiğini korubin aleksoska ve ark . ek olarak çalışmamızda xanthi a ve xanthi çeşitlerinin . daha önceki çalışmalarda basma tip tütünlerde taç yaprak rengi pembe peksüslü çamaş ve ark . erb koyu pembe taç yaprak rengi ile araştırma setinin tümünden farklı bir özellik göstermiştir .
465
128
Balıkesir Karesi İlçesine Bağlı Bir Mahallede Yaşayan Kişilerin Sağlık Sorunu Yaşama Durumları ve Sağlıklı Yaşam Biçimi Davranışları
bu çalışmada kentsel bir bölgede yaşayan kişilerin son gün içinde sağlık sorunu yaşama durumlarının ve sağlıklı yaşam biçimi davranışlarının değerlendirilmesi amaçlanmıştır . kesitsel tipteki bu araştırmanın evrenini balıkesir ili karesi ilçesi adnan menderes mahallesinde yaşayan yaş ve üzeri kişiler oluşturmaktadır . örnek büyüklüğü son gün içinde sağlık sorunu yaşama sıklığı tip ı hata sapma desen etkisi göz önünde bulundurularak kişiden oluşmaktadır . örneklem grubuna çok aşamalı küme örnekleme yöntemi ulaşılmıştır . sağlık hizmet kullanımı formu ve sağlıklı yaşam biçimi davranışları ölçeği yüz yüze görüşülerek uygulanmıştır . çözümlemede sayı ve yüzdeler ki kare testi t testi tek yönlü varyans analizi ve lojistik regresyon analizi kullanılmıştır . araştırma grubundaki kişilerin i kadın si yaş grubunda ü lise ve üzeri öğrenime sahip sı evli kişilerdir . katılımcıların inin son gün içinde bir sağlık sorunu yaşamış i sağlık kurumuna başvurmuştur . okuryazar olmayanlarda güvencesi olmayanlarda parçalanmış aileye sahip kişilerde ve kronik hastalığı olan kişilerde sağlık sorunu yaşama sıklığı anlamlı olarak yüksek bulunmuştur . sağlık sorunu yaşama durumu eğitim durumu lise olanlarda okuryazar olmayanlara kıyasla kat düşük geniş aile tipindeki kişilerde çekirdek aile tipinde olanlara kıyasla kat parçalanmış aile tipinde olanlarda çekirdek aile yapısına sahip olanlara göre kat yüksek kronik hastalığı olanlarda olmayanlara kıyasla kat yüksek sağlıklı yaşam biçimi davranışları yüksek olanlarda düşük olanlara kıyasla kat sağlık sorunu yaşama düşüktür . katılımcıların sağlıklı yaşam biçimi davranışları ölçeği puan ortalaması dir . ölçek puanı yalnız yaşayanlarda düzenli olarak hekime gidenlerde genellikle devlet hastanesine başvuranlarda sağlıkla ilgili bilgileri internetten edinenlerde anlamlı olarak yüksek bulunmuştur . sağlıklı yaşam biçimi davranışları puanı orta düzeyde olup devlet hastanesine başvuran düzenli hekim kontrolünde olan kişilerde yüksek bulunmuştur . katılımcıların içinde sosyoekonomik olarak dezavantajlı olan gruplarda sağlık sorunu yaşama sıklığı yüksek sağlıklı yaşam biçimi davranış puanı yüksek kişilerde düşük bulunmuştur . bu nedenle dezavantajlı grupların sağlıklı yaşam biçimi davranışlarının geliştirilmesi sağlık sorunu yaşama sıklığını azaltabilir .
çağdaş sağlık anlayışı birey aile ve toplumun sağlığını koruyan geliştiren bireyin kendi sağlığı üzerindeki kontrolünün kazandırılması üzerine kuruludur . ottawa sağlığı geliştirme konferansında ve dünya sağlık örgütünün . çalışmalar yaşam biçimi ile sağlık sorunu yaşama ve sağlık hizmet kullanımı arasında ilişki olduğunu göstermektedir . sybdö puanı düşük kişilerde fiziksel aktivite sağlıksız diyet ve stres yönetiminin iyi olmaması gibi başta kronik hastalıklar olmak üzere sağlık sorunlarının ortaya çıktığı ancak egzersiz diyet duygusal destek gibi hastalık risk faktörlerinin önlenebileceği görülmektedir . sağlık sorunu yaşamanın önüne geçilmesinde bireyin kendi sağlığına yönelik koruyucu ve sağlığı geliştirici davranışları ve davranış değişikliklerini gösterebilmesi sağlık sorumluluğu alabilmesi önem taşımaktadır . literatürde sağlık sorunu yaşama sıklığı konusunda saptanan farklılıklarda önemli düzeyde toplumun yaş yapısı cinsiyet kronik hastalığı olma bilinen risk faktörlerindendir . bu çalışmanın amacı balıkesir de karesi ilçesine bağlı bir mahallede yaşayan kişilerin sağlıklı yaşam biçimi davranış puanları sağlık sorunu yaşama durumları ve ilişkili faktörlerin belirlenmesidir . araştırmanın evrenini adnan menderes mahallesinde yaşayan kişi oluşturmaktadır . araştırmada elde edilen veriler spss . programında çözümlenmiştir . gönüllülük ilkesine özen gösterilerek katılımcıların sözel ve yazılı onamları alınmıştır . araştırma grubunun yaş ortalaması olup ini erkekler ünü lise ve üzeri öğrenime sahip kişiler sını evli ünü ailesiyle birlikte yaşayan ini sağlık güvencesi olan ini geniş aile yapısına sahip kişiler unu maddi durumunu yetersiz olan sını herhangi bir kronik hastalığı olmayan ünü kronik hastalığı nedeniyle düzenli olarak hekim kontrolüne giden kişiler oluşturmaktadır . cinsiyet medeni durum gelir durumuna göre son gün içinde sağlık sorunu yaşama durumu benzerdir . araştırma grubunda yaş cinsiyet medeni durum eğitim durumu sağlık güvencesi olma durumu maddi durum son gün içinde sağlık kurumuna başvurma kronik hastalığı olma durumuna göre sağlıklı yaşam biçimi davranışları puan ortalaması benzerdir . literatürde daha çok öğrenciler öğretmenler sağlık çalışanları gibi gruplar üzerinde yürütülen çalışmalar olduğu için bu durum karşılaştırmayı güçleştirmektedir . çalışmamızdaki sybdö puanının literatüre benzer olmakla birlikte birçoğundan yüksek olduğu görülmektedir . bu farklılık bizim çalışmamızın toplum tabanlı olmasına bağlı olabilir . araştırma grubunun beşte biri son gün içinde sağlık sorunu yaşamıştır . izmir de yürütülen bir çalışmada bizim çalışmamızdan yüksek biçimde kişilerin üçte biri sağlık sorunu yaşamaktadır . literatüre bakıldığında yaş kimi çalışmalarda anlamlı bir fark oluşturmazken kimi çalışmalarda ise ileri yaş grubunda sybdö puanı anlamlı olarak yüksektir . bu farklılık araştırma gruplarının yaş yapısının farklılığından yaş arttıkça kronik hastalıklara bağlı olarak da bireylerin sağlıklı yaşam biçimi davranışlarına yöneliyor olmalarından kaynaklanabilir . cinsiyet bizim araştırmamızda anlamlı bir fark oluşturmayıp benzer şekilde literatürdeki çalışmalarda da cinsiyete göre anlamlı fark saptanmamıştır . alt sosyal sınıftaki kadınların da yaşam tarzı olarak üst sosyal sınıfa göre bağımlılıkları daha fazladır . çalışmamızda sağlık sorunu yaşama parçalanmış ailesi olanlarda daha yüksektir . burada yalnız yaşamanın psikososyal sorunlara gebe olması etkili olabilir . yürüttüğü sistematik derlemede de benzer biçimde kronik hastalıklarda sağlık sorunu yaşama ve sağlık kurumuna başvurma durumu yüksek bulunmuştur . çalışmamızda cinsiyet medeni durum gelir durumuna göre son gün içinde sağlık sorunu yaşama benzerdir . literatürle kıyaslandığında sybdö ve sağlık sorunu yaşamanın değerlendirilmesinden ziyade sigara içme alkol kullanma fiziksel aktivite yapma gibi davranışların sorgulandığı çalışmalar vardır . bu çalışmalara göre olumsuz sağlık davranışına sahip gruplarda sağlık sorunu yaşama durumu yüksek bulunmuştur . bireyin kendi sağlığından sorumlu olması sağlıklı yaşam tarzı benimsemesi sağlık sorunu yaşama sıklığını da azaltmaktadır . literatüre bakıldığında sağlık sorunu yaşama durumu ve hizmet kullanımına yönelik farklı popülasyonlarda çalışmalar yürütülse de sağlıklı yaşam biçimi davranışlarının yürütüldüğü çalışmalar genellikle öğrenciler öğretmenler sağlık çalışanları gibi incelemesi kolay olan gruplar üzerinde yapılmıştır .
571
310
E-DEVLET SİSTEMİNE ADAPTASYONUN TEKNOLOJİ KABUL MODELİYLE ARAŞTIRILMASI
küreselleşmenin getirdiği rekabet artışıyla sadece özel sektörde değil aynı zamanda kamu kurumlarında da yeni teknolojik gelişmelere ayak uydurulmak durumunda kalınmıştır . kamu kurumlarının teknolojik hizmet sağlayabilmeleri e devlet uygulamalarıyla mümkün olabilmektedir . ancak e devletin sunduğu birçok yarara rağmen bir yeniliğin kabulü toplumda yaşayan her birey için aynı şekilde gerçekleşmemekte hatta yeniliği kabul etmeyen bireyler de söz konusu olabilmektedir . bu çalışmanın amacı e devlet hizmetlerinin kabulünde etkili olabilecek faktörlerin rolünü teknoloji kabul modelini de kullanarak ortaya koyup ilgili alanda daha derin bir anlayış oluşturmaktır . adana il merkezinde tüketiciyle gerçekleştirilen yüz yüze anketle toplanan veriler regresyon analizine tabi tutulmuştur . buna göre e devlet sisteminin benimsenmesinde etkili olabilecek tüketicilerin kişilik özellikleri ve demografik faktörler gibi değişkenlerin teknoloji kabul modeli kapsamında e devlet sistemini kullanmaya yönelik davranışsal niyete etkisi ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır . sonuçlar demografik faktörlere göre e devlet sistemine adaptasyonun farklılık gösterdiğini ortaya koymaktadır . ayrıca kişilik özelliklerinden uyumluluk ve yeniliğe açıklık özelliklerinin e devlet sisteminin kabulüne yönelik davranışsal niyet üzerinde pozitif ve anlamlı bir etkiye sahip olduğu görülmüştür .
günümüzde teknolojide meydana gelen gelişmelerle özel ve kamusal alanda pek çok faaliyet dijital platformlara aktarılmıştır . kamu kurumlarının dijital ortamdaki hizmetlerinde yapılan köklü değişikliklerden bir tanesi elektronik devlet sistemidir . e devlet kurum ve kuruluşların kendi aralarında olan ilişkilerinin yanı sıra vatandaş ve iş dünyası ile olan ilişkilerinde de elektronik araçları en etkin düzeyde kullanarak geleneksel devlet hizmetlerinin elektronik ortama aktarılmasını daha etkin yalın katılımcı ve şeffaf yönetim anlayışının benimsenmesini bürokratik engellerin azaltılması ile iş akış süreçlerinin kısaltılmasını ve kurumsal iletişimin büyük bir oranda elektronik ortamda sürdürülmesini olanaklı kılan devlet modelidir . küreselleşme ve teknolojik gelişmeler neticesinde kar amacı güden özel işletmelerin yanı sıra kamu işletmelerinde de hizmet kalitesi kavramı ön plana çıkmış ve günümüz tüketicilerinin ihtiyaçlarını en iyi şekilde karşılamak için hem kamu işletmeleri hem de özel işletmeler farklı teknolojik altyapıya sahip hizmetler sunmaya başlamışlardır . bu hizmetlerden bir tanesi de kamu işletmeleri için elektronik devlet kavramıdır . genel olarak e devlet devletin vatandaşa sunması gereken hizmetlerin elektronik ortamda sunulması olarak tanımlanabilir . birleşik arap emirlikleri nde yaptıkları çalışmada e devlet hizmetlerinin kabulünde cinsiyet açısından kadınların erkeklere göre e devlet hizmetlerini benimsemesinin daha az muhtemel olduğunu bulgulamışlardır . ayrıca eğitim seviyesinin e devlet hizmetini benimsemede anlamlı bir farklılığa sahip olmadığını da ortaya koymuşlardır . bu fikir birliğine varılmamış literatür neticesinde bu çalışmada demografik özelliklerden yaş cinsiyet gelir ve eğitim durumunu dikkate alarak aşağıdaki hipotezlere yer verilmektedir h a e devlet hizmetlerinin kabulüne yönelik davranışsal niyet yaş arttıkça artmaktadır . uyumluluk bir bireyin olumlu sempatik iyi huylu yardımsever ve hoşgörülü olma eğilimini ifade etmektedir . deneyime açık bireyler yeni fikirler bulmaya eğilimlidir ve alışılmamış değerlere sahiptir . h b sorumluluk arttıkça e devlet hizmetlerinin kabulüne yönelik davranışsal niyet artmaktadır . formülde n anakütle büyüklüğünü n örneklem büyüklüğünü p ilgilenilen olayın görülme sıklığını q ilgilenilen olayın görülmeme sıklığını d kabul edilen örnekleme hata oranını ve t ise α anlamlılık düzeyinde serbestlik derecesine göre t tablosu kritik değerini ifade etmektedir . anket uygulamasında yararlanılan anket formu üç bölümden oluşmaktadır . nin çalışmasında yer alan ve belanger ve carter venkatesh vd . yaşa göre dağılıma bakıldığında yaş arası katılımcıların daha fazla olduğu yani katılımcıların daha çok genç bir tüketici grubunu temsil ettiği söylenebilir . adli sicil kaydı sorgulama ve sgk tescil ve hizmet dökümü sorgulama hizmetlerinin de sık kullanılan hizmetler olduğu görülmektedir . katılımcıların özellikle esnaf ve işçi meslek grubundan olmasından dolayı bu hizmetlerin sık kullanılıyor olması doğal karşılanabilir . yaş grupları için yapılan regresyon analizi sonuçlarını gösteren tablo te yaşa ait beta katsayısı ve p değeri olduğundan ve ten küçük olduğu için h a hipotezinin desteklendiği söylenebilir . buna göre e devlet hizmetlerinin kabulüne yönelik davranışsal niyet katılımcıların yaşı arttıkça artmaktadır . diğer grup karşılaştırmalarında ise herhangi bir anlamlı farklılığa rastlanamamıştır . hangi eğitim seviyesi grupları arasında anlamlı farklılık olduğunu ortaya koymaya yönelik gerçekleştirilen analiz sonuçlarının gösterildiği tablo da görüldüğü üzere e devlet hizmetlerinin benimsenmesine yönelik davranışsal niyet açısından ilkokul mezunu katılımcılar ile ortaokul lise ve üniversite mezunu katılımcılar arasında anlamlı bir farklılık vardır . buna göre h ve h hipotezlerinin desteklendiği söylenebilmektedir . yeniliklerin kabulü açısından bakıldığında bu bulgu ilgili yazınla çelişmektedir venkatesh vd . bu farklılıklar tüm grupları kapsamasa da örneğin eğitim açısından bakıldığında ilkokul mezunu ile ortaokul lise ve üniversite mezunu arasında e devlet hizmetlerinin benimsenmesi açısından anlamlı farklılık olduğu görülmüştür .
511
157
II. MEŞRUTİYET DÖNEMİNDE (1908-1918) İMALAT-I HARBİYE FABRİKALARINDA SİLAH VE MÜHİMMAT ÜRETİMİ
ıı . meşrutiyet döneminde sekiz yıllık bir sürede savaşlar neredeyse kesintisiz olarak devam etmiş trablusgarp balkan ve ı . dünya savaşları yaşanmıştır . devletin varlığını sürdürebilmesi için savaşlarda başarı kazanması gerekiyordu . başarı ise eğitimli ve modern harp gereçlerine sahip ordularla sağlanabilirdi . ordu ihtiyaçlarının önemli bir kısmının siparişlerle yabancı ülkelerden alınıyor olması ıı . meşrutiyet döneminin ilk yıllarında devletin silah fabrikalarını işletip işletmemesi konusunu gündeme getirmiştir . savaşların patlak vermesi ve harp malzemelerinin yabancı ülkelerden temin edilememesi ise yerli üretimin önemi ortaya çıkarmıştır . imalat ı harbiye müdüriyeti ne bağlı olan zeytinburnu kırkağaç tophane ve bakırköy de bulunan silah mühimmat ve barut fabrikaları ordunun ihtiyaç duyduğu silah ve mühimmatı üretmede büyük bir başarı göstermiştir . bu çalışmada ıı . meşrutiyet döneminde osmanlı devleti nin silah ve mühimmat ihtiyacını karşılayan imalat ı harbiye müdüriyetine bağlı fabrikalarda yapıla üretim incelenecektir .
osmanlı devleti nin silah ve mühimmat ihtiyacını karşılayan birim tophane i amire nezaretiydi . özel sanayi kuruluşlarının devlet tarafından desteklemesini savunan ali paşa devlet fabrikaları için aynı görüşte değildir . zaman zaman devletin fabrika işletmemesi gerektiği konusunda eleştiriler alınmaktaydı . abdürreşid ibrahim kapsülün neden fabrikalarda üretilmediğini dergideki köşesinden yetkililere sormaktaydı . abdürreşid ibrahim kılıçhanede günde adet kılıç üretilebildiğini amele daha görevlendirilirse günde adet kılıcın üretilebildiğini söyledikten sonra artık kılıçların da almanya dan sipariş edilmeye başlandığını yerli üretim yapılabiliyorken sipariş yoluyla kılıçların temin edilmesini anlayamadığını bildirmiştir . himaye usulü önce yalnız bir sahada uygulanırken zamanla sanayi ve ticaretin tüm alanlarına kısa bir sürede sirayet edeceğini savunmaktadır . abdülhamid devrindeki harbiye bütçesiyle yılı bütçesi arasında karşılaştırma yapmıştır . bunları kürtler ve lazlar alıyor tüfek imalinde kullanıyorlarmış . imalat ı harbiye fabrikalardan beklenilen faydanın sağlanabilmesi için avrupa fabrikaları gibi modernize edilmesi gerekmekteydi . bu üç esasa göre fiyat cetvelleri oluşturularak fiyatlar buna göre tayin edilmekteydi . birinci dünya savaşı yıllarında zeytinburnu mühimmat fabrikasında günde adet cm lik dağ ve sahra mermisi yapılabilmekteydi . yılında birinci kolordu süvari birinci alayı için adet mızrak zeytinburnu fabrikalarında tamir edilmiştir . harp yıllarında fişek fabrikaları ve tapa fabrikası fünye imalatıyla meşgul olmuştur . kalafat yerinde dökülen tapa parçaları işlenmek ve birleştirilmek üzere tapa fabrikasına getirilmekteydi . imalat ı harbiye idaresi gerekli olan klorat dö potas ı meclis i vükela kararıyla göndermiştir . işaret fişekleri kırkağaç fabrikalarında imal edebilmekteydi . birinci dünya savaşı nın sonuna kadar barut fabrikalarında her cins top ve tüfeklere ait dumansız barut av barutu manevra barutu ve hımbrit denilen emniyetli patlayıcı madde üretilmiştir . çanakkale savaşlarında kullanılan toplar ingiliz toplarına göre eski modeldi ve top mühimmatı temininde sıkıntı çekilmekteydi . son sistem bir kale topunun menzili bin metre olduğu halde çanakkale de kullanılan toplarınki . metreydi . uzun menzilli ve ağır top hemen hemen yok gibiydi . perşembepazarı nda ise ermenilerin işlettikleri dökümhaneler yoğunluktaydı . bu imalathanelerin hepsi imalat ı harbiye idaresi hesabına çalışmaktaydı . mahmud paşa daki pastırmacıyan hanındaki dökümhanelerde . humbara kapağı mahmudpaşa halıcılar hanında ise fitil başlığı yapılmıştır . sivil imalathaneler imalat ı harbiye fabrikalarıyla doğrudan bağı olmayan işletmelerdi . harbiye nezareti ise bu kişilerin buradan uzaklaştırılması için dahiliye nezaretine durumu bildirmiştir . ordulardan malzeme siparişleri geldikçe imalatı harbiye fabrikaları yoğun bir faaliyet içine girmiştir amele hammadde malzeme ve yeni bina ihtiyacı artmıştır . eylül tarihinde bina inşası için ordu dairesinden amele istenmiş ve amele gönderilmiştir . bu uyarı sonucunda ticaret ve ziraat nezareti konuyu meclisi vükelaya bildirmiş ve meclis i vükela kararıyla cerium madeni ihracı yasak maddeler arasına alınmıştır . güherçile esnafı elindeki güherçileyi devlete satmak zorundaydı . nitekim karadeniz de bulunan rus savaş gemileri zonguldak tan kömür nakliyatını engellemekteydi . müttefik devletlerle yapılan hammadde ithalat ve ihracatı yılının ilk aylarından itibaren almanya dan istanbul a yardım gönderilmeye başlanmıştır . bunun üzerine imalat ı harbiye görevlileri durumu harbiye dairesi riyasetine bildirerek vagon daha tahsis edilebilmesi için tayler bey e emir verilmesini istemişlerdir . yılı sanayi sayımlarına göre istanbul tuzla da imalat ı harbiye hesabına çalışan çimento ve tuğla fabrikalarının inşa edilmiş olduğu anlaşılmaktadır . ancak bu fabrikalar hızla büyüyen imalat ı harbiye fabrikalarının ihtiyacını karşılayamamıştır . savaş yıllarında üretim hacmi genişlemiş silah fabrikaları tarihinin en yoğun çalışma devresine girmiştir . bu dönemde osmanlı idarecilerinin karşılaştıkları önemli problemlerden birisi de hammadde temini konusu olmuştur .
501
124
Farklı Tozlarla Yanma Odası Yüzeyleri Termal Yalıtılmış Bir Dizel Motorunda Biyoyakıt Kullanımının Yalıtım Malzemesi ve Motor Parçaları Üzerindeki Etkileri
bu çalışmada plazma püskürtme yöntemiyle farklı tozlarla yanma odası yüzeyi yalıtılmış bir dizel motorunda uzun bir çalışmadan sonra kaplama tabakasının mikroyapı analizi ve çalışma performansına etkileri incelenmiştir . ilk önce motorun yanma odasına bakan piston ve supaplarının alın yüzeyleri motorun sıkıştırma oranı değişmeyecek şekilde plazma sprey yöntemi ile μm kadar nicral astar tabaka ve bu tabakanın üzerine μm olmak üzere zro mgo ve al o ana kaplama malzemesi ile kaplanmıştır . daha sonra yalıtılmış bu dizel motorda d d da ve biyoyakıt ile uzun süre çalıştırılarak biyoyakıtın motor parçaları ve termal bariyerle kaplanmış malzeme üzerindeki etkileri incelenmiştir . çalışma sonucunda yanma odası parçalarının plazma püskürtme yöntemi ile kaplanabilirliği piston ve supapların verimliliğini arttırabildiği tespit edilmiştir . ayrıca makroyapı ve sem incelemeleri sonucunda tabakalar arası bağlanmanın iyi bir şekilde gerçekleştiği kaplama tabakasında hiçbir gözenek ve çatlak gibi süreksizlerin oluşmadığı görülmüştür .
günümüzde içten yanmalı motorların yanma odası elemanlarının yüksek sıcaklığa maruz kalmalarından dolayı metal parçalarında erimeler görülmektedir . soğutma sistemi elemanlarının ortadan kalkmasıyla motor ağırlığında ve parça maliyetinde azalmanın yanı sıra oranında yakıt tasarrufu sağlanacaktır . bu faktörlerden bazıları yanma odası dizaynı yanma odasında yeteri kadar türbülans sağlanamaması ortamdaki oksijen azlığı yanma sıcaklığının düşük olması sıkıştırma oranı ve püskürtme avansı gibi etkenlerdir . termal spray işleminde damlacık oluşturulması ve bu damlaların alt tabaka üzerine çarpması sarf malzemesi kesintisiz bir kaplama oluşturulur . termal bariyer kaplamaların bilim ve teknolojide yılında bir araştırma motoru türbin kanatları üzerinde ilk test raporlarından bu yana yapılan önemli ölçüde ilerlemelerdir . seramik malzemeler yüksek ergime sıcaklığı yüksek sertlik aşınma mukavemeti iyi korozyon dayanımı ve düşük ısıl iletkenlik gibi üstün özellikleri sayesinde içten yanmalı motorlarda termal bariyer olarak kullanılması özellikle metal malzemeli pistonlar yüksek basınç ve sıcaklığa fazla mukavemet göstermeyip deforme olmalarına çözüm olduğu bildirilmektedir . bugün seramik malzemelerin kullanılmaya başlanması yıl öncesine dayanmaktadır . termal bariyer seramik kaplamalar meme kılavuz kanatlarında türbin kanatları silindir gömlekleri ve kafaları için dizel motorlarda ve gaz türbini motorlarının yanma odası başarılı uygulamalar için kullanılır . şekil de piston ve supapların alın yüzeyleri kaplandıktan sonraki şekli görülmektedir . kaplama prosesinde plazma sprey yöntemi kullanılmıştır . kaplama malzemesinin tozlarının plazma alevinde maruz kaldığı sıcaklık ise ortalama oc dir . dakikada gram seramik tozu bu plazma alevine gönderilmiştir . piston ve supapların alın yüzeyleri ile buluştuğu anda ise yüzeylere yapışmış ve katı faza geçmiştir . tekrar edilen bu pasolarla arzu edilen kaplama kalınlıkları elde edilmiştir . uzun süreli testler boyunca motorda ilk hareket sorunu görülmemiştir . uzun süreli testler sonucunda termal yalıtımlı emme ve egzoz supaplarında herhangi bir sorun görülmezken yalnızca pistonun bir kenarında kısmi bir deformasyon olduğu görülmüştür . motorun çalışması sonucunda yanma odası elemanlarının yüzeyinde normal sayılabilecek karbon birikintisi görülmüştür . emme supabı sapında ve giriş kanallarında karbon birikintilerine rastlanılmamıştır . silindir yüzeyinde herhangi bir anormalliğe rastlanılmamıştır . bunun için termal yalıtımlı pistondan üç farklı kesit alınarak şekil de görüldüğü gibi . şekil ve şekil e incelendiğinde kaplama katmanları net bir şekilde görülmektedir . nicral bağ tabakanın hemen üstünde bulunan μm kalınlığındaki zro mgo al o ana tabakanın yapışma mukavemetinin yüksek olduğunu ve tabakalar arası sınırın da net bir şekilde görüldüğünü söyleyebiliriz . kullanılan toz malzemesinin cinsine bağlı olarak kaplamalarda lere kadar porozite bulunabilir . bu porozitelerin yapı içerisindeki bulunma sıklıkları homojen değildir . ayrıca uzun süreli testler boyunca termal bariyer kaplı motorun ilk hareketinden ve motor çalışmasında da herhangi bir sorun görülmemiştir .
398
141
Konya koşullarında geliştirilmiş atdişi mısır hatlarının bazı agro-morfolojik ve fizyolojik özelliklerinin korelasyonu
tarla denemesi yılı yetiştirme sezonunda selçuk üniversitesi ziraat fakültesi araştırma ve uygulama çiftliğinde yürütülmüştür . denemede adet atdişi mısır hattına ait tohumluklar kullanılmış genotiplerin her birinde toplamda adet agro morfolojik ve fizyolojik özellik incelenmiştir . bu karakterlerin birbirleri ile olan tüm korelasyon kombinasyonları hesaplanmıştır . korelasyon analizi sonuçlarına göre ilk koçan yüksekliği fotosentetik verim ve yaprak alanı yaprak dikliği özellikleri arasında çok önemli korelasyonlar belirlenirken yaprak dikliği ilk koçan yüksekliği yaprak sayısı ilk koçan yüksekliği yaprak alanı fotosentetik verim yaprak alanı malondialdehit ve yaprak alanı klorofil miktarı özellikleri arasında önemli ve anlamlı ikili ilişkiler olduğu belirlenmiştir . bu çalışmada aralarında önemli korelasyonların belirlendiği karakterlerin birisinden yola çıkarak diğerleri ile ilgili bilgilere ulaşılabileceği dolayısıyla daha az zaman işgücü ve emek ile daha fazla veri üretilebileceği sonucuna ulaşılmıştır .
dünyada üretim bakımından buğday ve çeltiğin izlediği mısır yaklaşık bir milyar tonluk rekoltesiyle tahıllar içerisinde en fazla üretimi yapılan türü oluşturmaktadır . mısırın geniş adaptasyon kabiliyeti ve yüksek verim potansiyeli sebebiyle hemen her bölgemizde tarımı yapılmaktadır . bu tür durumlarda en etkili yaklaşım artan verimle birlikte ekim alanı ihtiyacının azaltılmasıdır . uzun yıllar süren yorucu ve pahalı bir yöntem olan melezleme ıslahında başarı popülasyondan üzerinde çalışılan karakterin genetik yapısına uygun anaçların seçimi ile mümkündür mısırda verim ve kalite üzerine etkili çok sayıda agronomik fizyolojik ve bitkisel özelliği tespit etmek büyük zaman maliyet ve işgücü gerektirmekte bunun yanında deneme parsellerindeki bitkiler bu tip çalışmalar esnasında zarar görebilmektedirler . özellikler veya değişkenler arasındaki doğrusal ilişkinin ölçüsü korelasyon katsayısıdır . ıslah çalışmaları tarım alanlarında üreticinin ihtiyaçlarını karşılayacak nitelikte genotipler geliştirmeye olanak sağlaması ıslah materyallerinin özelliklerinin tanımlanması bu karakterler arasındaki ilişkilerin belirlenmesi üreticinin anlık ihtiyaçlarının etkili bir biçimde karşılanması ve gelecekteki ıslah çalışmalarına ışık tutması açısından son derece önemlidir . bloklarda her saf hat tekerrürsüz m uzunluğunda bir sıra ile temsil edilirken standart hibrit mısır çeşitleri her blokta tekrarlı olarak yer almışlardır . deneme sıra arası cm sıra üzeri ise cm olacak şekilde kurgulanmıştır . deneme alanının sulanmasında damla sulama sistemi kullanılmış sulama aralıkları bitkinin ihtiyaçları doğrultusunda belirlenmiştir . klorofil flüoresansı ölçümlerinden önce yaprakların üst yüzeyleri dk boyunca kapatılmış ardından bitki yapraklarında bitki verim analiz cihazı plant efficiency analyser flüometresi ile fo fv fm ve fv fm oranları belirlenerek kaydedilmiştir . lipit peroksidasyonu madhava ve sresty e göre tbar reaksiyonu sonucu oluşan mda miktarının belirlenmesi esasına göre belirlenmiş aktivite için nm aralığında absorbans değişimlerine bakılmıştır . araştırmada incelenen özelliklere ait veriler spss istatistik paket programında korelasyon analizine tabi tutulmuşlardır . elde edilen bulgulara göre tüm korelasyon kombinasyonları içerisinde adet kombinasyonun istatistiki olarak önemli olduğu görülmüştür . fotosentetik verim ve km özellikleri ile önemli yd özelliği ile çok önemli ve pozitif ilişkileri olan ya karakterinin mda özelliği ile önemli ve negatif bir ilişkisi olmuştur . yapraklar bitkide fotosentezin yoğun olarak gerçekleştiği bünyesinde klorofil barındıran organlardır . yaprak alanı fazla olan bir genotipin yd değerinin düşük olması yani yaprakların sapa dar bir açı ile bağlanması söz konusu genotipin silajlık olarak geliştirilecek çeşitlere ebeveyn olabileceğine işaret edebilir . kızılgeçi ve albayrak kanopi sıcaklığı düşük olan genotiplerin olumsuz çevresel koşullara toleranslarının daha fazla olduğunu bildirmişlerdir . ilk koçan yüksekliği ve fv özellikleri arasındaki korelasyon katsayısı değerinin . olduğu tespit edilmiştir . nitekim iky ve ys özellikleri arasındaki korelasyon da istatistiki olarak önemli ve pozitif olmuştur . bu durumda iky değerlerinin fv değerleri ile çok önemli ve pozitif ilişkilerinin olması da açıklanabilir ve bilimsel temelli bir dayanağa sahiptir . öktem ve çölkesen iky ve tane verimi özellikleri arasında önemli ve pozitif ilişkiler belirlediklerini bildirmişlerdir . yüksek iky yüksek bitki boyuna yüksek bitki boyu da daha fazla fotosentetik asimilasyon alanına işaret eder . dik yapraklı bitki boyu yüksek ve fazla ya ya sahip bir genotip bol yeşil aksama sahip olması dolayısıyla daha fazla fotosentetik özümseme yapabilecektir . korelasyon analizi sonuçlarına göre iky fv ya yd özellikleri arasında çok önemli yd iky ys iky ya fv ya mda ve ya km özellikleri arasında ise önemli ve anlamlı ikili ilişkiler olduğu belirlenmiştir . çalışmada birbirleri ile istatistiki olarak önemli ilişkileri bulunan çok sayıda karakter olduğu görülmektedir .
581
139
Çocuklarda Raynaud Fenomeni ve Birincil ve İkincil Raynaud Hastalarının Karşılaştırılması
raynaud fenomeni vücudun uç kısımlarında solukluk siyanoz ve kızarıklıkla karakterize vazospastik bir durumdur . altta yatan yapısal bir vasküler hastalık veya kolajen doku hastalığı olup olmamasına göre birincil ve ikincil rf olarak sınıflanır . çalışmada rf tanısı ile takipli çocuk olgularımızın klinik laboratuvar ve kapilleroskopik özelliklerini özetlemeyi amaçladık . çalışmaya yılları arasında hacettepe üniversitesi çocuk sağlığı ve hastalıkları anabilim dalı romatoloji bilim dalı nda rf tanısı ile takip edilen yaş arası olgu dahil edildi . hastaların sında birincil unda ikincil rf saptandı . kız erkek oranı . di . hastaların medyan tanı yaşı tü . hastada bifazik hastada ise trifazik raynaud saptandı . ikincil raynaud lu olguların semptom başlangıç ve tanı yaşlarının daha erken olduğu anti nükleer antikor ve ekstrakte edilebilir nükleer antijene karşı antikor poziti liğinin daha sık olduğu eritrosit sedimantasyon hızı yüksekliğinin daha sık kapilleroskopide geniş kapil görülmesi durumunun daha sık olduğu görüldü . bu çalışmada rf li olgularımızda daha çok birincil rf olduğunu gördük . ikincil rf si olan olgularda ise hastalık daha erken dönemde belirti vermekteydi ve kapilleroskopide anormal bulgu oranı daha yüksekti . ayrıca eritrosit sedimentasyon hızı ve bazı otoantikorların birincil ve ikincil rf li olguları ayırmada yardımcı laboratuvar parametreler olduğu sonucuna ulaştık . daha sonra yapılacak ileri dönük çok merkezli çalışmalarla bu hastalarda hastalığın gidişi ile ilgili daha çok bilgi edinilebilir ve hastaların daha etkin bir biçimde tedavi edilmesi mümkün olabilir .
raynaud fenomeni soğuk ve emosyonel stresle tetiklenen ve vücudun uç kısımlarında solukluk siyanoz ve kızarıklıkla karakterize vazospastik bir durumdur . ilk olarak yılında maurice raynaud tarafından genç bir kadın hastada tanımlanmıştır . altta yatan yapısal bir vasküler hastalık veya kolajen doku hastalığı olmayan hastalar birincil rf vasküler hastalık ya da kolajen doku hastalığı ile beraber olan olgular ise ikincil rf olarak sınıflanır . birincil rf li olguda yaptıkları çalışmada bu hastaların . inin izlemde kolajen doku hastalığı geliştirdiğini bildirmişlerdir . ana titre ve üzerinde pozitif ise pozitif kabul edildi . kapil sayısında azalma kapiller kayıp kapil boyutlarında artış genişleme şekillerinin bozulup tortiyoze olması kapiller yatakta kanama olması kolajen doku hastalığı için önemli belirteçlerdir . kapiller yatakta noktasal kanama odakları mikrohemoraji olarak kaydedildi . homojen veya lokal genişleyen kapiller kapiller dilatasyon olarak kaydedildi . mikrometreden geniş kapiller dev kapiller olarak değerlendirildi . yirmi iki hastada sadece üst ekstremitede bulgu varken hastada hem üst hem alt ekstremitede bulgu mevcuttu . hastaların unda ana inde ena pozitifti . antifosfolipid antikorları hastada bakılmıştı ve hepsinde negatifti . bu hastalarda tekrarlanan tetkiklerde c ve c değerlerinin normal olduğu görüldü . yedi hastada esh iki hastada crp değerlerinin normal sınırın üstünde olduğu görüldü . hastaların hepsine sıcak tutma önerileri yapılmış ve ilaç tedavisi önerilmişti . iki hastada ise raynaud bulguları tedaviye rağmen devam etmekteydi . hastaların üne amlodipin ikisine nifedipin üçüne hidroksiklorokin ikisine bosentan birine sildenafil birine iloprost birine ise pentoksifilin tedavileri verilmişti . tedaviye yanıtsız hastalardan biri mikst bağ doku hastalığı ile takipliydi diğeri ise birincil rf tanısı ile takipli olup kalsiyum kanal blokör tedavisine yanıt vermemiş izleminde takipten çıkmıştı . birincil ve ikincil rf li olan hastaların demografik özellikleri karşılaştırıldığında ikincil rf li hastalarda kızların daha çoğunlukta olduğu semptom başlangıç ve tanı yaşlarının daha erken olduğu görüldü . laboratuvar incelemelerinde ise ikincil rf li hastaların hemoglobin değerinin daha düşük esh değerlerinin daha yüksek ana spss software kullanılarak veri tabanı oluşturuldu . hastaların unda raynaud bifazikken sında trifazikti . hastaların hepsinde raynaud atağı soğukla tetiklenirken dört hastada ataklar stres ile de tetiklenmekteydi . raynaud fenomeni için tipik atak trifazik patern olarak tanımlanan solukluk morluk ve kızarıklık şeklinde olsa da maricq ve ark . çocukluk çağında bu konuda yapılmış çalışmalar sınırlı olsa da pavlov dolijanovic ve ark . genel önlemlerin başarısız olduğu olgularda ilk basamak tedavi kalsiyum kanal blokörleridir .
406
246
Dışsal sentetik inositol türevi (Allo-İnositol) uygulamasının Capsicum chinense bitkisinin tuz (NaCl) toleransı üzerine etkisi
bu çalışmada tuz stresine maruz bırakılan capsicum chinense bitkisinde dışsal olarak yapraklardan uygulanan sentetik siklitol türevi allo inositol ün tuz tolerans mekanizmasında oynadığı rollerin fizyolojik ve biyokimyasal yöntemlerle araştırılması amaçlanmıştır . bu kapsamda tuz stresine maruz bırakılan bitkiler gerek kontrol bitkileri gerekse siklitol uygulanmış stres gruplarıyla kıyaslanarak yaprak su potansiyelleri antioksidan enzim aktiviteleri lipid peroksidasyonları hidrojen peroksit prolin ve kalsiyum miktarları belirlenmiştir . bulgularımıza göre stres gruplarında allo inositol uygulaması yaprak su potansiyelini prolin miktarını kalsiyum içeriğini ve antioksidan enzim aktivitelerini arttırırken mda ve h o içeriğini ise azaltmıştır . bu sonuçlara göre dışsal olarak uygulanan sentetik allo inositol ün biber bitkisinde tuz stresinin olumsuz etkilerini hafifletebildiği söylenebilir .
biber birleşmiş milletler gıda ve tarım örgütü verilerine göre dünyada en çok yetiştirilen yedinci sebze türüdür ve . milyar dolarlık ihracat payına sahiptir . türkiye önemli biber üretici ülkelerden birisidir ve üretim oranlarına göre dünyada üçüncü sıradadır . etkilediği alanlar bakımından en önemli abiyotik stres etmenlerinden birisi tuz stresidir . tuz stresine maruz kalan bitkilerde hücrelerinin ozmotik potansiyeli azalır bulunan saksılara aktarılarak c sıcaklık oransal nem ve μmol foton m sn koşullarında iklim odasında yetiştirilmiştir . katalaz aktivitesi için . ml potasyum fosfat tamponu μl h o ve μl enzim ekstraktı karıştırılarak reaksiyon başlatılmıştır . çözünür protein miktarı bradford metoduna göre çalışma solüsyonu kullanılarak gerçekleştirilmiştir . homojenat . g de dakika oda sıcaklığında santrifüj edilmiştir . prolin içeriğinin belirlenebilmesi için . g yaprak dokusu ml lük sülfosalisilik asitte homojenize edilmiştir . toluen fazı nm de spektrofotometrede analiz edilmiş ve sonuçlar g yapraktaki μmol prolin cinsinden hesaplanmıştır bates ve ark . istatistiksel analizler spss . paket programı kullanılarak gerçekleştirilmiştir . grupların karşılaştırılması amacıyla student t analiz testi kullanılmıştır . bununla birlikte son yıllarda yapılan çalışmalar rot un tümüyle zararlı olmadığını ancak yüksek seviyelere ulaştığı durumlarda hücresel oksidatif hasarlara yol açtığını göstermektedir sies çevik ve ark . reaktif oksijen türlerinin detoksifiye edilerek ortadan kaldırılması biyomoleküllerin oksidatif hasardan korunması için gereklidir . hücre içi radikal miktarının yükselmesi ile lipid peroksidasyonu meydana gelmektedir . bu çalışmada allo inositol uygulaması ile mda miktarının azalması uygulama ile birlikte antioksidan enzimlerin aktivitelerinde meydana gelen artışlarla açıklanabilir . prolin miktarının birçok çevresel streste arttığı farklı çalışmalarda ortaya konulmuştur szabados ve savoure . literatürde prolinin en iyi bilinen özelliği iyi bir ozmotik koruyucu olduğudur . bu durum allo inositol uygulamasıyla tuz toleransının artabileceği ile ilgili önemli bir ipucu vermektedir .
419
105
Meslek Yüksekokulu Öğrencilerinin Muhasebe ve Finans Eğitimine Yönelik Düşünceleri: Uşak Üniversitesi’nde Bir Araştırma
bu çalışmanın amacı meslek yüksekokullarının işletme yönetimi bankacılık ve sigortacılık muhasebe ve vergi uygulamaları büro yönetimi ve yönetici asistanlığı ve yerel yönetimler programlarında öğrenim gören öğrencilerin muhasebe ve finans eğitimine yönelik görüşlerini belirlemektir . bu bağlamda uşak üniversitesi bünyesinde eğitim veren uşak meslek yüksekokulu banaz meslek yüksekokulu karahallı meslek yüksekokulu sivaslı meslek yüksekokulu ve ulubey meslek yüksekokulu nda güz döneminde öğrenimine devam eden toplam öğrenci üzerinde bir anket çalışması gerçekleştirilmiş ulaşılan veriler üzerinde frekans analizi yapılmıştır . yapılan analiz neticesinde elde edilen bulgulardan bazıları öğrenim görülen programın tercih edilmesinde öncelikli olarak meslek sahibi olma amacının güdüldüğünü muhasebe ve finans eğitiminin kalitesini belirleyen öncelikli unsurun ise öğretim elemanlarının kalitesinin olduğunu göstermiştir . lisans eğitimini tamamlamak isteyen öğrencilerin geçiş tercihlerinin başında dikey geçiş sisteminin gelmekte olduğu öğrencilerin mezuniyet sonrası hedeflerinde ise fakülteye geçiş yapma amacının ön planda olduğu görülmüştür . öğrenci görüşlerinin cinsiyet ve sınıf düzeyine göre farklılık gösterip göstermediğini analiz etmek amacıyla geliştirilen hipotezlerde ise kız öğrencilerin ve birinci sınıf öğrencilerinin daha yüksek oranda olumlu görüş bildirdikleri görülmüştür .
meslek yüksekokulları sanayi ticaret ve hizmet sektörlerine ara eleman yetiştirmek amacıyla kurulan yükseköğretim kurumlarıdır . meslek yüksekokullarında öncelikli olarak çeşitli mesleklere yönelik olarak nitelikli işgücünün yetiştirilmesi amaçlanmaktadır . çalışmada ilk olarak literatürde meslek yüksekokullarındaki eğitim sistemine ilişkin olarak yapılmış çalışmalar ele alınmıştır . literatürde meslek yüksekokullarında öğrenim gören öğrencilerin aldıkları eğitime ilişkin görüşlerini belirlemeye yönelik olarak gerçekleştirilmiş olan birçok çalışmaya rastlamak mümkündür kızgın çalışmasında muğla sıtkı koçman üniversitesi muğla meslek yüksekokuluna sınavsız geçiş yapan öğrenci ile sınavla giriş yapan öğrencinin harita endüstriyel elektronik elektrik bilgisayar teknolojisi ve programlama muhasebe dış ticaret ve turizm otel işletmeciliği programı derslerindeki başarı durumlarını karşılaştırmayı amaçlamıştır . elde edilen bulgular neticesinde sınavsız geçiş yapan öğrencilerin diğer öğrencilere göre daha düşük başarıya sahip oldukları görülmüştür . selçuk üniversitesi meslek yüksekokullarında muhasebe eğitimi alan öğrenciler üzerinde gerçekleştirilen uygulamada ele alınan öğrencilerin yarısından fazlasının istekleri dışında bu bölümde eğitim gördüğü ve erkek öğrencilerin ı kız öğrencilerin ise unun muhasebe eğitiminden tatmin düzeylerinin yüksek olduğu sonucu elde edilmiştir . terim ve öztürk çalışmalarında celal bayar üniversitesi gördes meslek yüksekokulu muhasebe programı öğrencilerinin demografik yapısı öğrenim gördükleri programı seçme nedenleri ve muhasebe eğitiminin geleceğe ilişkin beklentilerini karşılama derecesini belirlemeye yönelik olarak bir anket çalışması gerçekleştirmişlerdir . çalışmanın sonucunda muhasebe ders içeriklerinin kapsamlı olduğu ancak uygulamalı derslerin yetersiz kaldığını muhasebe programında verilen eğitimin staj dönemi için yeterli olduğu ve lisans programıyla devam ettirilmesi gerektiği düşüncesini taşıdıkları görülmüştür . bu çalışmada ön lisans düzeyinde eğitim alan öğrencilerin muhasebe ve finans eğitimine ilişkin bakış açılarının belirlenmesine yönelik olarak bir anket çalışması gerçekleştirilmiştir . araştırmada yöntem olarak anket yönteminden yararlanılmış ve toplamda öğrenci üzerinde uygulanarak elde edilen sonuçlar değerlendirmeye tabi tutulmuştur . ilk bölümde demografik özelliklere yer verilirken ikinci bölümde öğrencilerin öğrenim gördükleri programa ilişkin görüşleri dikkate alınmış üçüncü bölümde ise öğrencilerin mezuniyet sonrası beklentilerine yönelik görüşleri incelenmiştir . cinsiyet dağılımına bakıldığında ise araştırmaya katılan öğrencilerin inin kız unun ise erkek öğrencilerden oluştuğu görülmektedir . tablo ankete katılan öğrencilerin muhasebe ve finans eğitimini belirleyen unsurlara ilişkin değerlendirmelerini göstermektedir öğrencilerin öğrenim gördükleri programda aldıkları muhasebe ve finans eğitimine yönelik görüşleri dikkate alındığında nün öğretim elemanın kalitesine sinin fiziki ortam ve teknik donanım kalitesine nün öğrencilerin kalitesinin sinin yönetimin anlayışına önem verdikleri görülmüştür . tablo ankete katılan öğrencilerin öğrenim gördükleri bölümleri tercih etme nedenlerini göstermektedir tablo de görüldüğü üzere öğrencilerin belli bir çoğunluğun öncelikle fakülteye geçiş yapmayı hedefledikleri anlaşılmaktadır . benzer durumun mezuniyet sonrasında mesleki anlamda yeterli olma konusunda da geçerli olduğu görülmektedir . çalışmada ankete katılan öğrencilerin cinsiyet ve sınıf derecesine göre öğrenim görülen programın mezuniyet sonrası beklentilerin öğretim elemanlarına ve alınan eğitimin niteliğine ilişkin görüşlerin farklılık gösterip göstermediğinin belirlenmesi amaçlanmaktadır . h cinsiyet ile öğrenci görüşleri arasında anlamlı bir ilişki vardır . cinsiyet ile öğrencilerin görüşleri arasında anlamlı ilişkilerin elde edildiği hipotezler tablo de gösterilmektedir tablo incelendiğinde öğrenim görülen programa istekli olarak gelme durumuna ilişkin olarak kız öğrencilerin yaklaşık inin olumlu bir tavır sergilediği inin bu duruma ilişkin olumlu bir düşüncesinin olmadığı nin ise kararsız kaldıkları sonucuna varılmıştır . mezuniyet sonrası ilgili alanda çalışma düşüncesine ilişkin olarak birinci sınıf öğrencilerinin unun olumlu sinin olumlu görüşe sahip olduğu unun ise kararsız kaldığı görülmüştür . tekrar yapan öğrencilerde ise olumlu görüş oranı düşmüş olumsuz görüş oranı a yükselmiş kararsız görüş oranı ise olarak gerçekleşmiştir . dikey geçiş yapılması halinde alınan eğitimin yeterli olacağı düşüncesine ilişkin olarak birinci sınıf öğrencilerinin u olumlu u olumsuz görüş bildirmiş ise kararsız kalmıştır . öğrencilerin büyük bir çoğunluğunun öğrenim gördükleri programa sınavla giriş yaptıkları luk bir kısmın ise sınavsız geçiş haklarını kullandığı sonucuna varılmıştır . öğrencilere göre eğitim kalitesini belirleyen unsurlar arasında ilk olarak öğretim elemanının kalitesi daha sonra fiziki ortam ve teknik donanımın kalitesi ve daha sonra ise öğrencilerin kalitesi gelmektedir . öğrencilerin mezuniyet sonrası hedefleri dikkate alındığında ise öncelikle fakülteye geçiş yapmayı ikinci olarak alanla ilgili bir işte çalışmayı ve üçüncü olarak ise memur olmayı hedefledikleri sonucuna varılmıştır . mezuniyet sonrasında mesleği yürütme ve alınan eğitimin mesleği yürütme noktasında yeterli olacağı konusunda öğrencilerin büyük çoğunluğunun olumlu bir görüş bildirdikleri sonucuna varılmıştır .
655
164
“ŞEFKAT HEMŞİRESİ” RİZVANGÜL’ÜN HAYATI VE HAKKINDA YAPILAN ÇALIŞMALAR
avrupa ıı . dünya savaşı nın ateşinde yanarken dünyada denizden en uzak bölge olarak bilinen ve asya nın göbeğine yerleşen doğu türkistan da yüzlerce genç kadın tıpkı rus polonya fransız ve başka avrupalı kadınlar gibi özgürlük için erkekler ile yan yana savaş meydanlarında düşmana karşı kahramanca savaşıyordu . yaşları henüz ila arasında olan bu kadınlar içinde rizvangül adında bir uygur kızı da vardı . rizvangül haşim ocak tarihinde gulca harembağ savaşında şehit oldu . bugün onun hayata veda etmesinin üzerinden tam yıl geçti . bu yıl içerisinde yazarlar şairler sanatçılar rizvangül ve onun kahramanlığı hakkında edebiyat ve sanat alanlarında çeşitli eserler meydana getirdiler . bunların içinde şiir hikaye roman hatıra biyografi eserler hatta destanlar vardır . ayrıca resimler çizilmiş besteler yapılmış senfoniler de yazılmıştır . örneğin yılında kazakistanlı uygur müzisyen besteci kuddus hojamyarof un bestelediği rizvangül senfonisi moskova bolşoy tiyatrosu nda icra edilmiş stalin devlet nişanına layık görülmüştür . bu çalışmada şefkat hemşiresi olan rizvangül ün hayatına dair bazı bilgilerin yanı sıra onun hayatı ve kahramanlıkları hakkında yazılan edebi ve sanat eserleri üzerinde durulacaktır .
çalışmamıza konu olan kahraman kızın yaşadığı coğrafya orta asya nın merkezi sayılan dünyada denizden en uzak mesafede olduğu bilinen türklüğün medeniyet beşiklerinden biri ve kadim ana yurtlarından doğu türkistan dır . çocukluğundan itibaren zeki uyanık hareketli hazır cevap ve özgüveni olan bir kız olduğu daha sonra yazılan eserlerdeki anılardan anlaşılmaktadır . bununla birlikte onun çağdaş giyinmede de öncülerden olduğu bilinir . kızlara sadece evinin kadını çocuklarının annesi olma rolü uygun görülmekteydi . o çok genç yaşta siyasi açıdan eşitsizliğin zulme ve hukuksuzluğa maruz kalmanın bir milletin yaşamındaki olumsuzlukları belirleyen önemli unsur olduğunu anlamıştır . işte bu düşünce onun değer verdiği hürriyet yolunda hayatını feda etmesinde onu cesaretlendiren manevi gücün kaynağı olmuştur . rizvangül orta eğitimini tamamladıktan sonra eylül yılından nisan yılına kadar urumçi kızlar meslek okulu nun muhasebe bölümü nde tahsil görür ve bir yıl sonra mezun olur . aynı yıl gulca şehrindeki vilayet dereceli posta idaresi nde muhasebeci olarak çalışmaya başlar . rizvangül karakteriyle düşüncesiyle eğitimli oluşuyla toplum için çağdaş umut dolu coşkulu ve değerli bir gençti . kısa sürede vatanın diğer bölgelerine de yayılan bu ayaklanma daha sonra milli kurtuluş mücadelesine dönüşür . bu kayıtlar onun savaşa ilk katılan gençler arasında olduğunu da gösterir . ocak tarihi ise savaşın en şiddetli geçtiği günlerden biriydi . hayatı çok seven pırıl pırıl bir genç olan rizvangül ocak tarihinde harembağ savaşında şehit olur . savaştan sonra doğu türkistan cumhuriyeti devleti tarafından büyük bir miting düzenlenerek zafer kutlanır ve harembağ savaşı şehitlerine ve savaş kahramanlarına bahadırlık madalyası verilir . yılında kuruluşunu ilan eden doğu türkistan cumhuriyeti yılına kadar varlığını sürdürebilmiştir . gazetenin aynı gündeki sayısında yine m . noruzuf un şehit rizvangül haşim adlı yazısı kaleme alınmıştır . bu yazı daha sonra ilkokul . sınıfların edebiyat dersliğine de alınmıştır . şiir türündeki eserler içinde destanlar da önemli yer tutmaktadır . bunlardan başka rizvangül hakkında yazılan bir senfoni de bulunmaktadır . bunlardan araştırmacı yazar tursun erşidin tarafından kaleme alınan yarı biyografi eser şefkat hemşiresi rizvangül ve m . abdullayev yayımlayan azatlık cengçisi rizvangül gibi eserleri göstermek mümkün . rizvangül uygur milli mücadele tarihi konu edilen eserlerde de zikredilmiştir . ancak bunca çalışmaya rağmen onunla ilgili bazı belirsizlikler hala halledilememiştir . çalışmalar devam etse de bu konu hala aydınlatılmayı beklemektedir . rizvangül şehit olmadan birkaç gün önce gidip hastanede ziyaret ettiği bilinen yaralı sevgilisinin akıbeti de bilinmemektedir . rizvangül uygur halkı için hiçbir zaman unutulmayacak önemli bir tarihi kahramandır .
377
171
Oğuz Tansel’in Al’lı ile Fırfırı Adlı Masal Kitabında Konuyu Yapılandıran Ögeler
çocuk edebiyatı eserleri çocukların bilişsel gelişimlerini destekleyerek bakış açılarını zenginleştiren önemli unsurlardır . bünyesinde çeşitli türler barındıran çocuk edebiyatı eserlerinden masallar ise çocukların hayal dünyalarını geliştirerek düşsel zenginliklerini açığa çıkarmalarını sağlamalarıyla dikkat çekmektedir . bu çalışmada oğuz tansel in al lı ile fırfırı adlı masal kitapları konuyu yapılandıran ögeler bağlamında incelenmiştir . al lı ile fırfırı adlı masal kitaplarında konu ve olay örgüsünün nasıl oluşturulduğu incelenerek kurgulanan olaylardaki merak ögesini canlı tutan çatışmaların türlerine yönelik çıkarımlarda bulunulmuştur . çalışmada nitel araştırma yöntemlerinden birisi olan doküman incelemesi metodu kullanılmış ve araştırma oğuz tansel in söz konusu kitaplarının temininin yapılması okuma parçalarının taranması elde edilen verilerin araştırmanın problemleri kapsamında değerlendirilmesi çerçevesinde yapılandırılmıştır . sonuç olarak al lı ile fırfırı adlı masal kitaplarında yer alan toplam masalın çatışma türlerindeki frekans değerleri kişi kişi çatışması kişi toplum çatışması kişi doğa çatışması ve kişinin kendisiyle çatışması olmak üzere tespit edilmiştir . dolayısıyla söz konusu masal kitaplarında en çok kişi kişi çatışmasına yer verildiği bunu sırasıyla kişinin kendisiyle olan çatışması kişi toplum ve kişi doğa çatışmasının izlediği gözlemlenmiştir . bu verilere dayanarak yazar en çok kullandığı çatışma türlerinden olan kişi kişi çatışması ve kişinin kendisiyle çatışması aracılığıyla masal kahramanları arasındaki iletişimi ve etkileşimi arttırmış böylece bu çatışmalar aracılığıyla çocuklarda merak duygusunun sürekli üst düzeyde tutulmasını sağlamıştır .
edebiyat insanları duygu düşünce ve hayal bakımından yüksek bir kültüre eriştirmeyi amaçlayan eğitici öğretici bir bilim ve sanattır . yılında dünyaya gözlerini açan tansel in edebi yaşantısı bazı dergilerde yayımladığı yazılar ve şiirlerle başlamıştır . savrulmayı bekleyen harman gözünü sevdiğim sarıkız yolu bektaşi dedikleri dağı öpmeler mutluluk peşinde altı kardeşler yedi devler üç kızlar mavi gelin bir de varmış iki de varmış çobanla bey kızı konuşan balıkla yalnız kız oğuz tansel in yayımlanmış diğer eserleridir . her metin türünde olduğu gibi oğuz tansel tarafından derlenen masalların da eğitim çocuk edebiyatı halk bilimi ve dil sosyolojisi açısından taşıdığı önem göz önünde bulundurularak çok boyutlu bir biçimde ele alınması masal incelemeleri açısından oldukça yararlı olacaktır . bu çatışmalar şu şekilde sınıflandırılabilir a kişi kişi çatışmasıb kişinin kendisiyle olan çatışmasıc kişi doğa çatışmasıd kişi toplum çatışması . cildi ele alındığında ciltte yer alan masalların sırasıyla konuyu yapılandıran ve zayıflatan ögeler açısından taşıdığı özelliklere aşağıda değinilmiştir masal üç peri kızı adlı masalda konusu itibariyle üç peri kızının ekmekçi eyerci ve çamaşırcı olarak hayatlarını sürdüren üç delikanlıya aşık olması ve bunun sonucunda gelişen olaylar ele alınmaktadır . ekmekçi nin kendisini evine zor atması doğal çevrenin ona olay örgüsü içerisinde yarattığı zorluklardan kaynaklanmaktadır . numaralı alıntıda masalın yan karakterlerinden oğlan ın annesi ve mavi benekli firik in annesi arasında geçen diyalogdan hareketle her iki karakterinde de dile getirilen konu hakkında ortak bir duruş içerisinde olamadıkları yani olay örgüsü içerisinde bir çatışma içerisinde bulundukları görülmektedir . numaralı alıntıda geçen diyalogda kız ın kendi giyitinden bir tüy dahi olsa vermesi için oğlan a yalvardığı fakat oğlan ın bu du uma razı olmayarak kız ın isteğine olumsuz bir dönütte bulunduğu gözlenmektedir . masal naz kız adlı masalda olay örgüsü arap vezir ve karısının evlenme çağına erişmiş oğullarına gelin araması naz kız ı bularak oğullarıyla evlendirmeleri düğün gecesi oğlanın naz kız ı terk ederek ortalıktan kaybolması daha sonra arap vezir in oğluna benzeyen başka birisinin kente gelerek arap vezir in kaybolan oğlu sanılması ve naz kız ile evlenerek mutlu mesut bir yaşam sürmeleri üzerine kurgulanmıştır . masal de geçen çatışmalara ve türlerine ise tablo de yer verilmiştir tablo de de görüldüğü üzere becerikli kız adlı masalda üç adet kişi kişi çatışmasına yer verildiği gözlenmiştir . numaralı alıntıda kız ile ana arasında geçen diyalogdan hareketle karakterler arasında ortak yol bulunamadığından olay örgüsündeki gerilimin arttığı görülmektedir . kız ın sormuş olduğu sorulara yanıt alamaması ve bu durum sonucunda keloğlan ı şiddet unsurları ile tehdit etmesi olay örgüsünde gerilimin en üst seviyeye ulaştığı şeklinde yorumlanabilir . söz konusu gerilimin kişi kişi çatışmasının yaşlı adam ın oğlan ı vazgeçirme çabasının sonuçsuz kalacağını öngörmesi üzerine karakterler tarafından olay örgüsünün doğal bir parçası olarak sonlandırdığı gözlenmektedir . numaralı alıntıda ise hançeroğlu nun gezginler in söylemi ile aynı görüşte olmaması karakterler arasında bir anlaşmazlığın oluşmasına sebep olmaktadır . numaralı örnekte gösterilen alıntı topal dev ile oğlanlar arasındaki çatışmayı göstermektedir . numaralı alıntıda köylü karakterinin bulduğu nesne üzerinde gerçekleştireceği eylemin ne olacağı konusunda bir kararsızlık içerisinde bulunduğu görülmektedir . ve numaralı alıntılarda beyoğlu nun gördüğü kız karakterini daha önce gördüğünü düşünmesi fakat görüp görmediği konusunda net bir çıkarım yapamaması söz konusu karakterin kendisiyle çatıştığını bizlere göstermektedir . bu durum olay örgüsü içerisinde gerçekleşmekte olan kişi doğa çatışmasının bir işaretidir . bu durum olay örgüsünü yapılandıran ve heyecan durumunu pekiştiren bir durum olarak karşımıza çıkmaktadır . tablo ele alındığında mavi gelin adlı masalda bir adet kişi kişi çatışmasına iki adet kişinin kendisiyle çatışmasına yer verildiği gözlenmiştir . tablo incelendiğinde perioğlu adlı masalda iki adet kişi kişi çatışmasına yer verildiği tespit edilmiştir . ikilemleri içerisinde yansıttığı göz önüne alındığında bazı masallarda olumlu değer yargılarının yüceltildiği tespit edilmiştir . benzer şekilde kişi doğa çatışmasına da kurgu içinde çok az yer verilmiştir . bu durum kurgu içerisinde yer alan her türlü olayın çocukların zihninde daha somut hale getirmelerini sağlamaktadır .
595
200
NADİR BİR ACİL HEMODİYALİZ ENDİKASYONU; CİDDİ METABOLİK ALKALOZ
acil hemodiyaliz endikasyonları arasında hiperkalemi hipervolemi metabolik asidoz ağır üremi metabolik alkaloz ve zehirlenmeler sayılabilir . bu yazıda ciddi metabolik alkalozun hd ile tedavi edildiği bir olgu sunulmuştur . yaşında kadın halsizlik nedeniyle acil servise başvurdu . hastanın ağır metabolik alkalozu mevcuttu . hastaya öncelikle izotonik infüzyonu başlandı . ekokardiyografi ve idrar bulguları ile hastada klorür tedavisine dirençli metabolik alkaloz düşünüldü . hasta asetozolamid tedavisiyle birlikte hd e alındı . takibinde hastanın kan gazı kısmen düzeldi . sonuç olarak metabolik alkaloz tedavisinin temelini altta yatan hastalığın tedavisi ile sıvı elektrolit dengesinin sağlanması oluşturur . nadir de olsa tedaviye dirençli metabolik alkaloz durumunda hd hayat kurtarıcı ve etkin bir tedavi yöntemi olarak kullanılabilir .
hemodiyaliz yapay bir membran aracılığıyla üremik toksinlerin kandan uzaklaştırılması ve bozulmuş vücut homeostazisin düzeltilmesi için kullanılan ekstrakorporal bir yöntemdir . burada sıvı tedavisine yanıt vermeyen ciddi metabolik alkalozun hd ile tedavi edildiği bir olgu sunulmuştur . kırk yaşında kadın hasta halsizlik nedeniyle acil servise başvurdu . hastanın özgeçmişinde ay önce insizyonel herniye bağlı strangülasyon nedeniyle ince barsak ve kolon rezeksiyonu mevcuttu . ayrıca hasta kalp yetmezliği nedeniyle furosemid mg gün kullanmaktaydı . hastanın fizik muayenesinde genel durum orta bilinç açık koopere idi . kan basıncı mmhg kardiyovasküler sistem muayenesi olağandı . hastanın tetkiklerinde üre mg dl kreatinin mg dl sodyum meq l potasyum meq l ürik asid mg dl ve kan gazında ph pco mmhg hco meq l saptandı . hastanın mevcut metabolik durumu öykü ve fizik muayene bulguları ile ilk etapta kısa barsak sendromu ve furosemid kullanımına bağlı ortaya çıkan metabolik alkaloz olarak değerlendirildi . hastaya gastrik asit sekresyonunu baskılamak amacıyla ranitidin mg gün ıv olarak verildi . daha önce öykü ve fizik muayene bulguları ile volüm açığı olan metabolik alkaloz olarak değerlendirilen hastada eko ve idrar bulguları sonucunda klorür tedavisine dirençli metabolik alkaloz düşünüldü ve izotonik infüzyonu kesildi . kan gazında ph pco mmhg hco meq l saptandı . hastanın dakikadaki solunum sayısı saptanınca hastaya oral asetazolamid mg x başlandı ve hastanın hd e alınmasına karar verildi . hd reçetesi süre saat kan akım hızı ml dk diyalizat potasyum . meq l diyalizat hco meq l olarak belirlendi . takip ve tedavisi devam ederken hasta ameliyat olduğu merkeze başvurmak üzere kendi isteğiyle taburcu edildi . metabolik alkalozda net bikarbonat geri emilim artışından sorumlu üç ana faktör vardır . bu faktörler konjestif kalp yetmezliği ve siroz gibi ödemli durumlarda efektif kan volümünün azalması hipokloremi ve hipokalemidir . ağır böbrek yetmezliği yokluğunda bu faktörlerden bir veya birkaçı yüksek plazma bikarbonat konsantrasyonunu sürdürmek için bulunmaktadır . idrarla hco atılımının azalması proksimal tübülde geri emilimin artması ve distal tübülde sekresyonun azalması nedeniyle ortaya çıkmaktadır . metabolik alkalozun tedavisinin temelini altta yatan nedenin düzeltilmesi ile birlikte sıvı ve elektrolit dengesinin sağlanması oluşturur . bu nedenle hastamıza öncelikle izotonik tedavisi ile birlikte ıv kcl tedavisi uyguladık . metabolik alkaloz tedavi stratejisinin belirlenmesi için hastanın volüm durumunun değerlendirilmesi oldukça önemlidir . çünkü volüm eksikliği olan veya volüm eksikliği olmayan metabolik alkalozda tedavi yaklaşımı farklıdır . volüm açığı olan metabolik alkalozda temel tedavi açığın izotonik ile yerine konması iken volüm açığı olmayan metabolik alkalozda ise asetozolamid ve veya hidroklorik asid tedavisi uygulanmasıdır . ancak hcl tedavisini hem bulması zor olduğundan hem de risklerinden dolayı uygulamadık .
417
107
Bazı siklamen türlerinde farklı doku kültürü ortamlarının gynogenesis üzerine etkileri
siklamende görülen kendileme depresyonu farklı ploidi seviyeleri kendine uyuşmazlık ve abortif embriyo oluşumu nedeniyle klasik yöntemlerle siklamen ıslahı oldukça zordur . bu nedenle in vitro haploidizasyon siklamen ıslahında yaygın olarak kullanılmaktadır . bu çalışmada in vitro haploidizasyon ve in vitro çoğaltımın ilk aşaması olarak bitki doku kültürü ortamlarının ve hormonların etkisi araştırılmıştır . çalışmada bitkisel materyal olarak cyclamen persicum ve cyclamen pseudibericum un ovül eksplantları ortam olarak ise dichlorophenoxyaceticacid ve purine in farklı konsantrasyonlarını içeren ½ms ve b ortamları kullanılmıştır . çalışma sonucunda cyclamen persicum türünde en iyi kallus oluşum oranı . mg l elde edilmiştir . cyclamen pseudibericum türü için ise kallus oluşum oranı olmuş ve mg l d ve . mg l ip içeren b ortamından elde edilmiştir . cyclamen persicum türünde en yüksek embriyo uyartımı . mg l d ve . mg l ip içeren ½ms ortamında gelişen kalluslardan elde edilmiştir . ancak cyclamen pseudibericum türünde besi ortamlarının hiç birinden embriyo uyartımı sağlanamamıştır . sonuç olarak kallus uyartımında b ortamı ½ms ortamından daha iyi sonuç vermesine rağmen embriyo uyartımı için yüksek oksin ve düşük sitokinin konsatrasyonuna sahip ½ms ortamı daha iyi bulunmuş ve . mg l d ve . mg l ip içeren ½ms ortamından adet bitkicik elde edilmiştir .
çiçek soğanları den fazla botanik cinsi barındıran değişen çevresel faktörlere karşı gelişim biyolojisi ve fizyolojisi bakımından çok farklı tepkiler gösteren bitki grubudur . bu bitkiler ticari olarak kesme çiçek üretimi ve saksı bitkisi olarak işlenmekle birlikte dış mekanda çevre düzenlemesi ve bahçelerde kullanılmak üzere çoğaltım materyali olarak da değerlendirilmekte ve global çiçek endüstrisinde önemli bir rol oynamaktadırlar . haploid bitkiler normol dihaploidlerden morfolojik özellikleri bakımından biraz daha küçük ve kısır olup tohum bağlayamazlar . dihaploidizasyonla kısa sürede homozigot saf hat elde edilebilmektedir . bu yüzden öncelikle bitkisel materyale uygun doku kültürü protokolünün oluşturulması ve doku kültüründe etkili olan faktörlerin değerlendirilmesi gerekmektedir . çalışmada bitkisel materyal olarak ülkemizde doğal olarak yayılış gösteren cyclamen persicum ve cyclamen pseudibericum türleri kullanılmıştır . steril kabin içerisine getirilen örnekler ilk olarak lik etilalkol de dk . açı transformasyonu sonrasında elde edilmiş değerler parantez içinde verilmiştir . ortalamalar arasındaki farklılıklar harflerle gösterilmiştir . c . persicum türüne ait ovül örnekleri her iki ortamda da değişen oranlarda rejenere olmuş ve farklı kallus yapılarını meydana getirmiştir . denemede kullanılan ortam hormon intereaksiyonunun cyclamen pseudibericum ovül eksplantlarında kallus gelişim oranına etkisi çizelge de verilmiştir . yapılan gözlemler sonucunda meydana gelen embriyojenik kalluslar her haftada bir hormon içermeyen besiyerlerinde alt kültüre alınmıştır . c . persicum türünde embriyo uyartımına kullanılan besi ortamlarının etkisi istatistiki açıdan önemli bulunmazken hormon ve besi ortamı hormon interaksiyonu önemli bulunmuştur . en yüksek embriyo uyartımı . mg l d ve . mg l ip içeren besi yerinde ortalama oranında gerçekleşmiştir bunu . mg l d . mg l ip ve . mg l d . mg l ip takip etmiştir . bu kapsamda . mg l d ve . mg l ip içeren ½ms ortamında oluşan kalluslarda oranda en yüksek embriyo uyartımı gerçekleşmiştir . c . persicum türünde embriyo uyartımı gerçekleştikten sonra oluşan embriyoya benzer yapılar gelişerek normal bir embriyonun gelişim sürecindeki aşamaları takip etmiştir . yaklaşık hafta sonra gelişen embriyolardan bitkiciğe dönüşüm sağlanmıştır . c . pseudibericum türünden izole edilen ovüllerden ise kallus oluşumu gerçekleşmiş ancak bir müddet sonra oluşan kallus yapıları siyahlaşarak gelişimini tamamlamış ve sonrasında bir farklılaşma gözlenmemiştir . bu nedenle kallus oluşum oranının türler ve genotipler arasında farklılık göstermesinin en önemli nedenlerinden biri de eksplant kaynağının genetik yapısıdır . genel olarak her iki tür içinde kallus rejenerasyonu gerçekleşmiştir . besi ortamı hormon interaksiyonu göz önünde bulundurulduğunda c . persicum türünde . mg l d ve . mg l ip içeren ½ms besi ortamından embriyo uyartım oranı olmuştur . çalışmada besi ortamlarının embriyo uyartımı üzerine etkisi istatistiksel olarak önemli bulunmasa da besi ortamı ve hormon interaksiyonuna bakıldığında besi ortamının etkisinin yadsınamayacak derecede yüksek olduğu tahmin edilmektedir . bu nedenle embriyo uyartımının ½ms besi ortamında daha iyi gerçekleştiğini söyleyebiliriz . amini ise yine ülkemizde doğal olarak yetişen ve kültüre alınan cyclamen persicum genotiplerinde yapmış olduğu çalışmada embriyo uyartım oranının . . arasında değiştiğini bildirmiştir . bizim çalışmamız ile yukarıda belirtilen üç çalışmada da benzer ortamlar ve hormon içerikleri kullanılmakla birlikte embriyo uyartım oranları arasında belirgin bir farklılık görülmektedir .
500
214
Kışlık Ekmeklik Buğday Çeşitlerinde Zeleny Sedimantasyon ile Verim ve Bazı Kalite Özellikleri Arasındaki İlişkilerin İncelenmesi
bu çalışmada ülkemizin kışlık bölgelerinde yetiştirilmek üzere tescil edilmiş bazı ekmeklik buğday çeşitleri konya merkez lokasyonunda üç yıl süreyle yetiştirilmiş verim ve bazı kalite özellikleri belirlenerek bu özelliklerin zeleny sedimantasyon değeri ile ilişkileri incelenmiştir . çeşitlerin üç yıllık ortalama zeleny sedimantasyon değeri . ml tane verimi . kg da bin tane ağırlığı . g protein oranı . sertlik . ekmek ağırlığı . g ekmek hacmi . ml farinograf gelişme süresi . dk farinograf su absorbsiyonu . farinograf yumuşama değeri . bu farinograf kalite sayısı . ekstensograf . dk enerji değeri . cm olarak belirlenmiştir . zeleny sedimantasyon değeri ile verim bin tane ağırlığı protein oranı sertlik ekmek hacmi farinograf gelişme süresi farinograf su absorbsiyonu farinograf yumuşama değeri farinograf kalite sayısı arasındaki korelasyon istatistiki olarak seviyesinde önemli bulunmuştur . zeleny sedimantasyon ile ekstensograf . dk enerji değeri arasındaki korelasyon seviyesinde önemli ekmek ağırlığı arasındaki korelasyon istatistiki olarak önemsiz bulunmuştur .
buğday ve un kalitesini belirlemek için birçok kalite kriteri kullanılmaktadır . bir bölgedeki buğday kalitesini belirleyen unsurlar bölgenin ekolojik koşulları kalite kısaca sanayici ve tüketicilerin talep ettikleri özelliklerin bütünüdür . ekmeklik buğday ıslah çalışmalarında ekmek hacmi ekmek ağırlığı gibi ekmek özelliklerinin iyi olması son hedeftir . bu nedenle ıslah edilen genotiplerin bu özelliklerini yansıtan reolojik özelliklerin tespiti önemlidir . daha çok genetik yapı tarafından belirlenen sedimantasyon birçok araştırıcı tarafından gluten kuvvetinin belirlenmesinde kullanılmaktadır bu değerin . . arasında değiştiğini rapor etmişlerdir . denemede yer alan çeşitlerin bin tane ağırlığı ortalaması . g olmuştur . bin tane ağırlığı ve zeleny sedimantasyon değeri arasındaki korelasyon değerinin . ve düzeyinde önemli olduğu belirlenmiştir . protein oranının düşük olması zeleny sedimantasyon değerini negatif olarak etkilemiştir . ml . . sertlik olup seviyesinde önemli olmuştur . buğdayın una işlenmesi esnasında sert buğdaylarda nişasta zedelenmesi fazla olmaktadır . zeleny sedimantasyon değeri yüksek olan çeşitlerin gluten kalitesi yüksek olmaktadır . çeşitlerin farinograf su absorbsiyonu ortalama . olurken en yüksek değer da daş demir ve konya çeşitlerinde en düşük değer ise bayraktar çeşidinde belirlenmiştir . fsab ve zeleny sedimantasyon değeri arasındaki regresyon ilişkisi zeleny sed . . olarak belirlenmiştir . fyum ve zeleny sedimantasyon değeri arasındaki regresyon ilişkisi zeleny sed . düzeyinde önemli olduğu belirlenmiştir . enerji değerlerinin yüksek olması unun kaliteli olduğunu göstermektedir . inci dakikadaki enerji değeri ile zeleny sedimantasyon değeri arasındaki regresyon ilişkisi zeleny sed . dakikada elde edilen enerji değeri ile korelasyonun önemsiz olduğunu .
313
161
Çocuk Edebiyatı Yapıtlarının Çocuğa Göre Olmasını Sağlayan Başat Bir Değişken: Eğitsel Özellikler1
bu çalışmada çocuk edebiyatı yapıtlarının çocuğa göre olmasını sağlayan başat bir değişken olarak eğitsel özellikler üzerinde durulmakta eğitsel özelliklerin ne olduğu çocuk edebiyatı yapıtları üzerindeki önemi belirtilmekte ve eğitsel özellikler üzerinden bir tartışma yürütülmektedir . bu doğrultuda bu çalışmada şu sorulara yanıt verilmeye çalışılmıştır çocuk kitaplarının temel amacı öğretme ve belletme midir çocuk kitaplarında öğüt ve emir olmalı mıdır çocuk kitaplarında korku ve kaygı olmamalı mı yoksa başa çıkılması gereken bir öğe olarak mı yer almalıdır çocuk kitaplarında ideolojik söylemlerin yeri var mıdır çocuk kitaplarının cinsiyet ayrımcılığındaki sorumluluğu nelerdir çocuk kitaplarının yaşam gerçekliği ile ilişkisi nasıl olmalıdır çocuk kitapları geleneksel değerlerin yaptırımcı yargıların kuralların tek ve değişmez doğruların sözcülüğünü mü yapmalıdır çocuk kitaplarında abartılmış merakın ve aşırı duygusal öğelerin yeri var mıdır çocuk kitaplarında şiddet olmamalı mı yoksa başa çıkılması gereken bir öğe olarak mı yer almalıdır
çocuk edebiyatı yapıtları çocukları renk çizgi ve sözcüklerin estetik diliyle tanıştıran onlara anadilinin güzelliğini duyumsatan ilk araçlardır . çünkü çocuk kitapları temelde edebiyat yapıtlarıdır ve bu yapıtların yazınsal ölçütlere de uygun olması gerekir . böyle bir anlayışa sanatçı duyarlığının da yansıması çocuğa göre olan kitapların oluşturulmasına katkı sağlayabilir . daha farklı bir anlatımla çocuk edebiyatı yapıtları çocuğu merak duygusuyla keşfetme isteğiyle içtenliğiyle devingenliğiyle heyecanlı yapısıyla düş gücü ve yaratıcılığıyla öğüt ve emirden hoşlanmayan tutumuyla odağına almalıdır . bu yaklaşımın dışında oluşturulan çocuk kitapları çocuğu korku ve kaygıyla baskı altına alabilir onu duygusal olarak örseleyebilir onun gözünde şiddeti olumlayabilir yaşama değişmeyen doğrularla bakmasına neden olabilir duygu ve düşüncelerini bastırmasına yol açabilir eleştirel ve yaratıcı düşünmesini engelleyebilir kadına ve erkeğe belli cinsel roller yüklemesine olumsuz katkı sağlayabilir . yalın bir söyleyişle bir kitabın öğretme ve belletme amacı gütmesi çocuğun çocuklukta yetişkin kimliğine bürünmesine yol açabilir . bu nedenle çocuk kitapları hiçbir biçimde böyle bir anlayışı benimsememelidir . bu nedenle çocuğa biçim verme düşüncesiyle onun eğitilmesi gereken ideal bir yetişkin olarak görülerek çocuk edebiyatı yapıtları oluşturulmamalıdır . bununla birlikte kitaplar çocukların davranış ve eylemlerinin başkaları üzerinde yaratacağı sonuçları görmesine olanak tanımalıdır . çocuğun okul türü öğrenme içerisinde sürekli olarak nasıl olması gerektiği öğüt ve emirlerle belletilmeye çalışılması toplum içerisinde bu tür bir yaklaşıma maruz kalması anne ve babanın da böyle yap şöyle yap şunu yapma vb . çocuk kitapları hiçbir biçimde çocuklara ne gözdağı vermeli ne irkiltmeli ne de korkutmalıdır . başka bir söyleyişle çocuğun eğri büğrü olduğunu eğitilmezse topluma zararlı olacağını söyleyen her şeyi katı bir disiplin ve korku çerçevesinde ele alan kitapla çocuğun kendine özgü gerçekliğini yadsıyabilir . bu nedenle bir inanca ya da düşünceye çocuğu inandırmak için bu tür varlıklar korkutucu bir öğe olarak kullanılmamalıdır . bu durumda doğal olarak çocuk korku ve kaygı verici durumlardan olumsuz bir biçimde etkilenir . çocuk kitapları aracılığıyla erken dönemde çocuğa biçim vermek amacıyla ideolojik söylemlerin öncelenmemesi gerekir . sanatçı söylemek istediği düşüncesini çocuğun düzeyine uygun kişileştirilmiş bir karakter kullanarak kurguyu düzenleyerek olayları bu duruma uygun hale getirerek aktarabilir yalnız bu yaklaşımlar çocuk gerçekliğinin bastırılıp yerine ideolojik söylemlerin öncelendiğini gösterir . çocuk edebiyatı yaşamı tozpembe gösteren her türlü aldatmacaya ve kandırmacaya karşı olmalıdır . dünyanın güzelleştirildiği küçültüldüğü minicik bir oturma odasının boyutlarına indirgendiği bir anlayış savunuluyor burada . hiçbir şey ters gitmiyor bu dünyada giderse de hemen ortaya çıkan bir kahraman çocuğu kanatları altına alıyor . . eleştirel bakış açısı uyandırmayan ve çok yönlü düşünme yetisini geliştirmeyen çocuk kitapları çocuğu yazarın doğrularına öteler . bu nedenle çocuk kitapları tek ve değişmez doğruları öncelemek yerine eleştirel bir bakış açısıyla doğruların sorgulanmasına olanak tanımalıdır . duyguları kötüye kullanan ya da aşırı duygusal yoğunlukta olan bir kitap çocuğu duygusal bir boşluğa düşürüp ona arabesk bir kişilik kazandırabilir . yazarın kurgusunu akıcı kılmak için aşırı duygusal yoğunluk yaratması çocuğun belleğinde anlam veremediği duygusal boşlukların oluşmasına neden olur . öğüt ve emir çocuk kitaplarında çocukların duygu ve düşünceleri bastırılarak onlara öğüt ve emir verilmemelidir .
530
136
Teknolojik Pazarlama Üzerine Bir İnceleme
bu çalışma teknoloji teknoloji pazarlaması ve yöntemleri hakkında bilgiler içermektedir . teknoloji günlük hayatımızın her alanında tüm yaş gruplarını etkilemekte ve her geçen gün hayatımızdaki yerini ve önemini arttırmaktadır . mobil teknolojilerin ve internet servis altyapılarının gelişmesi ve uygun fiyatlı olması ile birlikte artık zaman ve yer kısıtlarına bağlı kalmadan teknolojiden ve beraberinde getirdiği yeniliklerden faydalanmak mümkün olmaktadır . sosyal medyanın ve paylaşım ağlarının ortaya çıkışı ve her geçen gün kapsama alanlarının artmasıyla birlikte toplumların teknoloji bağımlılığı artmış ve insanlar arasında her konuda çok yönlü veri aktarımı ve paylaşımı imkanı ortaya çıkmıştır . bunun neticesinde de dijital pazarlama kavramı kendine yer bulmuştur . teknoloji hedef kitleye ulaşmada vazgeçilmez bir unsurdur . teknolojik pazarlama teknoloji kullanılarak markaların reklamı pazarlanması ve teknolojinin sosyal amaçlar için pazarlanması anlamlarını taşımaktadır . ayrıca teknoloji her konu üzerinden yapılan pazarlamanın etki çapını arttırmaktadır . bu çalışmada teknolojik pazarlamanın aşamaları çeşitleri önemi ve sağladığı avantajlar incelenmektedir .
globalleşen dünyamızda nüfusun artması serbest piyasa ekonomisinin tüm dünyada yaygınlaşması hayat standartlarının iletişim ve haberleşme ağlarının gelişimi ve buna paralel olarak teknolojiye olan talep hızla artmaktadır . bu açıdan bakıldığında teknoloji günlük hayatımızda yer alan vazgeçilmez bir unsur olarak yer almakta ve kitlelere ulaşmak pazarlama yapmak için teknolojiden daha uygun bir altyapı daha etkili bir alan bulunmamaktadır . örneğin spor alanı üzerinden yapılan bir reklam veya pazarlamanın etkisi spor etkinliğinin yer aldığı salon veya stat kadarken teknolojinin devreye girmesi ile birlikte internet ve televizyon gibi araçlar aracılığıyla tüm dünyaya ulaşmaktadır . teknoloji günümüz toplumunda insan yaşamının her alanında yer almaktadır ve giderek önemi etkisi artmaktadır . terim özellikle ikinci sanayi devrimi ile bağlantılı olarak gelen büyük yeniliklerle . teknoloji tüketicisi tüm toplumda teknolojik ürün ve hizmetleri tüketen birey ve işletmeler olarak belirtilebilir . firmalar arasında büyük çekişmeler adeta savaşlar yaşanabilmektedir . fuar gibi teknolojik organizasyonların yönetimini ve pazarlamasını içerir . hızla gelişen teknoloji artan mobil cihazlar insanların yaşam tarzını değiştirdiği gibi satın alma alışkanlıklarını da değiştirmiştir . arama motorları kullanımı te yahoo ve altavista ile başlamış bunları de ask . com izlemiştir böylece kullanıcılar buralarda ürün ve hizmetlerle ilgili bilgilere ulaşabilmişlerdir . sonrasında teknoloji bağlantılı büyümede artış meydana gelmiş ve bu teknoloji şirketlerinin performansının göstergesi olarak kabul edilmişti . çok daha yeni olan facebook twitter gibi paylaşım ağları ve bloglar yeni pazarlama alanları doğmuştur . yeni mobil ve interaktif platformlar yaratıcılığa açık pazarlama olanağı sunmaktadır . sem uygulamaları sadece arama sonuçları ile sınırlı olmamakla birlikte seçimlere göre ilgili piyasayla ilgili olan siteler içerisinde de reklam varyasyonlarının gösterilmesine olanak sağlar . seo hiç bitmeyen sürekli devam etmesi gereken bir pazarlama çalışmasıdır . oyunlaştırmanın merkezinde ürün ya da hizmet bir başka deyişle asıl değer denilen ana iş yer alır . eğer yemeksepeti . com üzerine kullanıcı etkileşimini arttırmak amacıyla ödül sistemi üyelik kaydınızın ne kadarını doldurduğunuzu gösteren bir progress bar yemeğe meraklı kullanıcılar için oyun unsurları eklenerek eğlenceli bir statüye dönüştürülebilir . içeriğin alıcının ilgilendiği alanlarla alakalı olması doğru kişiye doğru zamanda doğru mesajı göndermek her başarılı e posta pazarlama stratejisinin köşe taşlarından biri olmuştur . mobil telefonlar mobil pazarlama içinde önemli bir tutundurma aracı olmasından dolayı satış reklam satış geliştirme halkla ilişkiler ve doğrudan pazarlama faaliyetlerinin daha etkin bir şekilde yerine getirilmesini sağlamaktadır . çekme stratejisi ise daha çok şifre gönder çekilişe katıl şeklindedir . sosyal ağlarda gizlilik ve güvenlik konusu kullanıcılar tarafından her geçen gün daha fazla önem kazanmaktadır . teknoloji alanında her yeni gün beraberinde yenilikler ve değişiklikler getirmektedir . pazarlamanın p si olarak bilinen karma elemanları işletmelerin tüm pazarlama faaliyetlerini oluşturur . teknolojik pazarlamaya ilişkin uygulamada birçok örnek bulunmaktadır . wikitude un zenginleştirilmiş gerçekliği ile kullanıcı akıllı telefonu elinde tutarak ve çevresindeki kuruluşlarla temasta bulunabilmekte bazı kuruluşlar reklam verebilmektedir .
426
141
ORTAÖĞRETİM DOKUZUNCU SINIF ÖĞRENCİLERİNİN YAŞADIKLARI SOSYAL ÇEVRE, AİLE VE ALDIKLARI EĞİTİMİN BÖCEK FARKINDALIK DÜZEYLERİ ÜZERİNE ETKİSİ
hayvanlar alemine ait şubeden birinde yer alan böcekler eklembacaklılar şubesinin alt sınıfıdır . böceklerin dünyamızdaki varlığı yaklaşık milyon yıl öncesine dayandığı ve bir milyonu aşkın tür sayısı ile en büyük canlı grubunu oluşturduğu bilinmektedir . böcek denilince yiyeceklerimize ve giyeceklerimize verdiği zararlar ekonomik açıdan verdiği kayıplar evcil hayvanlara ve insanlara bulaştırdığı hastalıklar gördüğümüzde korku tiksinti ve ürperti gibi olumsuz duygular aklımıza gelmektedir . fakat bu kötü etkilere sebep olan türler böceklerin çok az kısmını oluşturmaktadır . böcekler yeryüzünde doğal dengenin korunmasında besin olarak tüketilmesinin yanı sıra besin üretimine yardımcı olarak diğer canlılara faydalı olmaktadır . böcekler olmasaydı bitkiler arasında tozlaşma ve üreme oranı azalır ve bitki popülasyonu da önemli derece azalırdı . bitkilerin azalmasıyla insanların ve hayvanların yeterli besin bulamamasına neden olurdu . böcekler toprak ve çevre sağlığı biyolojik kontrol boya maddesi gıda boyası popüler kültür ve sanat ticaret adli olayların aydınlatılması bilimsel çalışmalar tıp ve ilaç yapımı dahil olmak üzere yaşamın birçok alanında etkilidir . ortaöğretim dokuzuncu sınıf ikinci dönem müfredatında yer alan biyoloji ders kitaplarında böcekler hakkında eğitim verilmektedir . böceklerin hayatımızdaki önemi yatsınamaz olduğu halde insanlar tarafından tüksinilen korkulan canlılar olarak görülmesi böcekler hakkında bilgi yetersizliği olduğu düşünülmektedir . bu nedenle böcekler hakkında müfredat gereği çok az yer alan böcek bilgisi öğrencilerin yaşadıkları sosyal çevre aile ve aldıkları eğitime bağlı olarak böcekler hakkında yeterli bilgi ve farkındalık yaratıp yaratmadığı araştırma hedefleri doğrultusundadır . araştırmada biyoloji bilimine ve dersine yönelik tutumların böcek farkındalık düzeyleri üzerine etkisi olup olmadığı amaçlanmaktadır . bu çalışma sayesinde ortak yaşam alanına sahip olduğumuz canlılara saygılı çevresini tanıyan doğanın dengesini koruyan kimyasal madde kullanımını azaltan yerlere çöp atmayan organik tarımı destekleyen böceklerin doğa ve insanlar için zarardan çok faydalarının farkında olup onlardan korkmayan öğrencilerin yetiştirilebileceği düşünülmektedir
biyoloji eğitimi ile ilgili kence insanlığın en temel sorunlarından biri yeryüzündeki varlığını sürdürme sorunudur . bunun için de insanın diğer canlılar gibi biyolojik bir varlık olduğunun diğer canlılar ile ortak geçmişi paylaştığının ve onlar gibi ekoloji kurallarına dahil olduğunu bilmesi gerekmektedir . yaşanan çevreye verilen zararın kötü felaketlere yol açtığını biyoloji dersiyle öğrenen birey daha bilinçli davranmaya yönelecektir . biyolojinin inceleme alanında bulunan böcekler yaşamımızda büyük öneme sahiptir . bazı böcekler milimetreden küçük boya sahip olmasına rağmen bazı böceklerin ise sadece kanat açıklığı santimetreye ulaşmaktadır . bazı böcekler bitki ve hayvan atıklarını parçalayarak toprağa karışmasını sağlar . böcekler çiçekli bitkilerin tozlaşmasını sağlayarak biyolojik çeşitliliğe önemli katkıda bulunmakta ve bitki çeşitliliğinin artması ile diğer canlıların gelişmesi için yardımcı olur . ülkemizde de var olan toprak erozyonunu önlemede böceklerin katkısı vardır ve bu sayede toprağı korumada etkilidir . böceklerin insan kültürü gelişimi üzerinde katkı sağladığını söylemek mümkündür . ayrıca farklı ülkelerde böcek fosilleri süs eşyası olarak kullanılmış ve böcek koleksiyonları müzelerde gösterime sunulmuştur . günümüzde kümes hayvanları ve balık üretiminde böcekler gıda maddesi olarak ticari olarak değer görmüştür . bu gelişmeler kültürlerin kaynaşmasında önemli role sahip olmuş ayrıca belirli dönemlerde ortaya çıkarılan ekonomik değerlerle toplumlar için refah düzeylerinin yükseltilmesine katkıda bulunmuştur . evren ve örneklem dulkadiroğlu fatih anadolu lisesi onikişubat güzel sanatlar lisesi onikişubat spor lisesi ve türkoğlu balsuyu mesleki ve anadolu lisesi olmak üzere farklı türdeki ortaöğretim okuluna kayıtlı dokuzuncu sınıfta öğrenim gören öğrencilerden elde edilmiştir ve örneklem seçilirken öncelikle evrende yer alan farklı öğretim kurumlarını temsil etmesi amacıyla dört farklı okul türü belirlenmiştir . ortaöğretim dokuzuncu sınıf öğrencilerinin biyoloji bilimine ve dersine yönelik tutumlarında cinsiyet değişkenine göre anlamlı farklılık göstermezken böcek farkındalık düzeyleri yüksek olmasına rağmen böcek sevme durumu düşük oranda olduğu belirlenmiş ve erkek öğrencilerin böcekleri inceleme oranının daha yüksek olduğu saptanmıştır . ancak tutumlar arasında farklılık olma durumlarda öğrencilerin bireysel özellikleri yaşadıkları çevre okulların fiziksel koşulları olanakları ve öğretmenin bireysel ve mesleki özelikleri şeklinde yorumlanabilir . ortaöğretim dokuzuncu sınıf öğrencilerinin biyoloji bilimine ve dersine yönelik tutumlarında en uzun süre yaşanılan yerleşim birimine göre biyoloji bilimine ve dersine yönelik tutumlarında anlamlı farklılık görülmezken böcek farkındalık düzeylerinde farlılıklar saptanmıştır . bütün liselerde biyoloji bilimine ve dersine yönelik tutumun geliştirilmesi için tedbirler alınmalıdır . öğrencilerin böceklere karşı bakış açısında güzel sanatlar lisesi dışındaki liselerde böcekleri inceleme ve sanat olarak değer verilen konularda yer verilmesinde önemli katkı sağladığından öğrencilerin diğer alanlarda da böceklere yaklaşımlarının artırılmasını sağlayıcı eğitim verilmelidir . doğa ve çevre içinde yer alan böceklerin özellikleri ve görevleri konusunda daha bilinçli kuşaklar yetiştirilmesi için fuar ve şenlikler arttırılmalıdır . yeryüzündeki her canlının ekosistem içerisinde ayrı bir yeri vardır . öğrenciler doğa dengesi için bu kadar önemli olan böceklerin hayatımızdaki yerini fark etmelerini sağlanması için bu araştırma katkı sağlayacaktır . böceklerle ilgili çeşitli internet siteleri kurulmalı aylık dergiler çıkarılmalı ve çeşitli etkinliklerle kamuoyuna böceklerin faydaları hakkında bilgiler paylaşılmalıdır . türkiye de doğa eğitim projeleri her şehirde yaygınlaştırılmalıdır . öğrencilerin bu yerleri ziyaret etmeleri için gerekli imkanlar sağlanmalıdır . adli entomoloji de kullanılan böcekler ile bilimsel sonuçlar yaygınlaştırılmalıdır .
478
272
İlaçların Neden Olduğu Tat ve Koku Alma Bozuklukları
koku ve tat almanın yaşamsal fonksiyonlarda önemi büyüktür . insanın sosyal yaşantısı ve diyet alışkanlıkları tat alma ile etkilenmektedir . ayrıca tat alma duyusu ile koku duyusu yakın bir ilişki içindedir . bu durumun nedeni koku ve tat duyusunun moleküler düzeyde oldukça karmaşık yapılara sahip olmasıdır . farklı hastalıkların tedavisinde kullanılan ilaçların çoğunun istenmeyen yan etki olarak tat ve koku duyusunda bozukluğa yol açtığı öne sürülmektedir . koku ve tat duyularındaki değişiklikler tıbbi olarak gerektiği kadar dikkate alınmamaktadır . bu durum hem hastanın tat veya koku alma bozukluğu ile yaşamasına yol açmakta hem de hastalar yemeklerden hoşnutsuz olmak keyif alamamak gibi sosyal açılardan da olumsuz etkilenmektedir . bu derlemenin amacı ilaçların tat ve koku duyularında neden olduğu etkileri tanımlamak ve bu etkilere neden olabilecek ilaçlar hakkında bilgi sunmaktır .
koku ve tat almanın özellikle hayvanlarda beslenme korunma ve üreme gibi yaşamsal fonksiyonlarda önemi büyüktür . koku ve tat duyusu moleküler düzeyde de oldukça karmaşık yapılara sahiptir . tip hücreler sinaptik hücre olarak da adlandırılmakta ve serotonin norepinefrin içermekte ve gad sentezi yaparak gaba biyosentezinde sorumlu olmaktadır . tat uyarıcıları tatlı ve acı gibi iyonik veya tuzlu ve ekşi gibi iyonik olmayan uyarıcılar şeklinde olabilir . bu olay sırasında g protein bağlı reseptörlerin trpm kanallarının akvitasyonuna neden olarak etki ettiği gösterilmiştir . ekşi ve tuzlu tatlar ise iyon kanallarını vasıtasıyla depolarizasyona neden olmaktadır . g protein ile aktive olarak siklik adenozin monofosfat uyarımı gerçekleşerek hücre içi uyarılma başlar . ıp artması ve hücre içi kalsiyum artması depolarizasyonu tetiklemektedir . bu noktalar sinir sisteminin çevre ile doğrudan teması olan ve sinir rejenerasyon yeteneğine sahip noktalarıdır . bu aşamaya havanın sadece lik kısmının ulaştığı belirtilmektedir . koku bağlayıcı proteinler koku moleküllerinin derişimlerini arttırır ve koku moleküllerinin reseptör hücrelere ulaşmasını ve reaksiyona girmesini sağlamaktadır . titreşim teorisine göre reseptörler titreşim derecelerine göre aktive olabilmektedir . diyet histidin veya kaptopril kullanımına bağlı olarak meydana gelebilecek çinko eksikliği durumlarında hızlı geri dönebilen anosmi meydana gelmektedir . g protein iletimi ile elektron transferi arasındaki adrenerjik reseptörlerde de çinko görev yapmaktadır . burada yer alan glomeruller yardımıyla olfaktör trakta ulaşmaktadır . buradan anterior olfaktör nükleus priform korteks uyarılmaktadır . amilorid asetazolamid spironolakton ve furosemid gibi diğer diüretikler kötü tat oluşturması nedeniyle önemlidir . sisplatin metotreksat siklofosfamid doksorubisin doksetaksel ve paklitaksel gibi antimetabolik ilaçlar da tat bozuklukları oluşturmaları açısından dikkat edilmesi gereken ilaçlardandır . asiklovir amantadin proteaz inhibitörleri gibi antiviral ilaçlar da tat almayla ilgili sorun oluşturabilir . bu ilaçlardan büyük çoğunluğunun acı bir tadı olduğu bazılarının ise metalik ve ekşi bileşenleri olduğu saptanmıştır . yoldan uygulandığında çok kısa süre içinde metalik veya acı tat duyularını indükleyebilir . lokal anestezik ve antiaritmik lidokain lokal anestezik ropivakain demir preparatları tirotropin salgılayan hormon nikotinik asit ve argininin i . v . bununla birlikte ilaç ilaç etkileşmeleri sonucunda ilaç plazma düzeylerinin artışı tat bozukluklarına da neden olabilir . ilaçların koku alma üzerine etkileriyle ilgili çalışmalar oldukça sınırlıdır . klorfeniramin loratadin psödoefedrin gibi antihistaminikler de koku almayı etkileyebilmektedir . kraniyal sinir ile innerve edilen sirkumvallat ve posterior folat papilla . ileri yaş ile hiçbir tedavi kullanmayan kişilerde dahi tat ve koku bozukluklarının görülme sıklığının arttığı da bildirilmiştir . tat ve koku bozukluklarının standart bir tedavisi henüz bulunmamıştır . ancak özellikle sistemik steroid tedavisinin uzun süre kullanım gerektirmesi olası yan etkilerinden dolayı pek önerilmemektedir . öte yandan tuzlu su spreylerinin de verilebileceği bildirilmiştir . bu nedenle etkilenen hastalar sağlıklarını ve iyileşmelerini olumsuz yönde etkileyecek daha fazla miktarda tuz ve veya şeker alma eğiliminde olabilir . giderek artan sayıda ilaç kullanımı nedeniyle bu ilaçların istenmeyen ya da doğrudan etkileri nedeniyle tat ve veya koku bozuklukları ortaya çıkmaktadır .
432
121
GİRİŞİMCİLİK KÜLTÜRÜNÜN GELİŞİMİNE YEREL YÖNETİMLERİN KATKISI: Türkiye'deki Büyükşehir Belediyelerinin Etkinliklerinin Veri Zarflama Analiziyle Değerlendirilmesi
ülkemiz yerel yönetim sistemi içerisinde ilde yer alan büyükşehir belediyelerinin yanı sıra yılında kurulan on dört yeni büyükşehir belediyesi ile birlikte otuz büyükşehir belediyesi yer almaktadır . büyükşehir belediyelerinin idari yapılanmaları ile bütçe yapıları aynı çerçevede oluşmaktadır . belediyeler faaliyetlerini gerçekleştirirken personel kaynakları ilin nüfusu ilçe sayısı ilçe belediyelerinin durumu mülki sınırlarının genişliği coğrafi özellikler bütçe miktarı öz gelir miktarı gerçekleştirilen projeler makine teçhizat sayısı vb . girdi ve çıktı değerleri birbirlerinden farklılık göstermektedir . büyükşehir belediyeleri sosyal belediyeciliğin gereği olarak ve kendi illerindeki ekonomik kalkınmaya katkı sağlamak amacıyla girişimcilik faaliyetlerini destekleyen ve özendiren faaliyetler de bulunmaktadırlar . bu çalışmada ülkemiz yerel yönetim sistemi içerisinde yer alan otuz büyükşehir belediyesinin birbirlerine kıyasla ne derece etkin oldukları ve girişimcilik kültürüne yaptıkları katkılar tespit edilmeye çalışılmıştır . çalışmada söz konusu büyükşehir belediyelerinin yılı faaliyet raporları ve sayıştay yılı mali denetim raporlarındaki verilerden yararlanılmıştır . belediyelerin etkinliklerinin ölçümünde veri zarflama analizi yöntemi kullanılmıştır . doğrusal programlama modelinin çözümünde lindo paket programı kullanılmıştır . çalışmanın sonucunda büyükşehir belediyelerinin göreceli etkinlik analizleri gerçekleştirilerek büyükşehir belediyesinden sının etkin . ününde tam etkinliğe ulaşamadığı görülmüştür . tam etkinliği yakalayamayan büyükşehir belediyelerinin aynı etkinlik seviyesinde kalabilmek için girdi miktarlarında azaltma yapılabileceği sonucuna varılmıştır .
performans ölçümü bir kurumun önceden belirlenen amaçlara ve hedeflere göre ortaya çıkan ürün ve hizmetleri birlikte değerlendirmesine yönelik analitik bir süreçtir . etkinlik uygun kaynaklarla ulaşılan maksimum çıktı potansiyelini sağlayan en iyi kullanımdır . yerel yönetimler için girişimcilik faaliyetleriyle yerel kalınmanın ülke kalkınmasını etkileyerek rekabet üstünlüğü sağlayacağı düşüncesinden hareketle yerel kalkınmanın en önemli göstergelerinden biri olan ekonomik gelişme ilkesi ve sosyal belediyeciliğin girişimcilik ruhu ve anlayışıyla işlerlik kazanacağı ortadadır . bu bağlamda çalışmanın amacı ülkemizde farklı şehirlerde kurulmuş olan otuz büyükşehir belediyesinin birbirlerine kıyasla ne derece etkin oldukları ve girişimcilik kültürüne yaptıkları katkılar tespit edilmeye çalışmaktır . türkiye deki literatür incelendiğinde yerel yönetimlerin girişimcilik faaliyetlerini veri zarflama analizi ile ölçen bir çalışma bulunamamıştır . çalışmada yöntem olarak bütün karar birimleri için ccr vza modelleri oluşturulmuş lindo paket programında çözdürülmüş ve sonuçlar değerlendirilmiştir . ccr vza sonuçları neticesinde etkin olmayan karar birimleri için dual ccr vza modelleri oluşturulmuş ve lindo paket programında çözdürülmüş referans seti oluşturulmuştur . ölçeğe göre artan veya azalan getiri değerlerini görmek için bcc vza modelleri oluşturulmuş ve lindo paket programında çözdürülerek sonuçlar değerlendirilmiştir . çalışmada değişkenlere ait verilere söz konusu otuz büyükşehir belediyesinin yılında kamuoyuna açıklanan resmi faaliyet raporlarından ulaşılmıştır . tablo teki veriler kullanılarak ccr vza amaç fonksiyon ve kısıtları oluşturularak birime ait veriler modellenerek lindo paket programında çözümlenmiş tablo ve tablo te belirtilen değerler ortaya çıkmıştır . çözümleme sonucunda elde elden değerlere bakıldığında a a a a a a a a a a a a a a a a karar birimlerinin etkin a a a a a a a a a a a a a ve a karar birimlerinin etkin olmadığı söylenebilir . bu durumda a a a a a a a a a a a a a ve a karar birimlerini etkin hale getirebilmek için dual modelde çözümleyerek referans setlerini ve gölge fiyatlarını belirleyebiliriz . buna göre yukarıdaki verilen tablo incelendiğinde çalışmada bölgeden tanesinin etkin değere ulaştığı tanesinin tam etkin olmadığı görülmüştür . dual ccr vza modelinde çözümlenerek referans setleri tespit edildikten sonra göre etkin olmayan karar biriminin çıktılarının arttırılması girdilerinde atıl olarak kullanılıp kullanılmadığı ya da belirlenen oranlar dahilinde azaltmaya gidilip bu karar biriminin de etkin hale getirilmesi sağlanır . negatif değerli yüzdelik değişimler ise etkin olabilmek için girdi miktarının arttırılması anlamına gelmektedir . ccr vza modelinde karar birimlerinin sabit getirili ölçeğe tabi oldukları düşüncesi ile hareket edilmektedir . tüm karar birimlerinde u çıktığından tüm karar birimleri için ölçeğe göre sabit getiriden söz etmek mümkündür . bu durum bize bütün karar birimleri için girdilerde meydana gelecek değişimin çıktıları aynı oranda etkileyeceğini göstermektedir . yapılan bu çalışma neticesinde bazı önemli bulgulara ulaşılmıştır . referans seti kullanılarak yapılan hesaplama neticesinde tam etkinliği yakalayamayan büyükşehir belediyelerinin girdi miktarlarının personel giderleri mal ve hizmet alım giderleri sermaye giderleri tablo da görüldüğü üzere pozitif değerler kadar atıl kapasitenin mevcut olduğu bir başka deyişle aynı etkinlik seviyesinde kalabilmek için girdi miktarlarında azaltma yapılabileceği sonucuna varılmıştır . bu değişiklikler gerçekleştirilebilirse elindeki kaynakların en verimli kullanılabilmesini niteleyen etkinlik değeri olacaktır . en üst sıralarda olması beklenen büyükşehir belediyeleri düşük etkinlik oranına sahip olmuştur . diğer bölgeler ise orta düzeyin üzerinde etkinlik oranına erişmiştir . bu noktadan hareketle bazı şehirlerarasında girdi miktarlarında önemli farklılıklar bulunmaktadır . aynı zamanda girişimcilik sosyal anlamda da toplumun gelişmesinde aktif rol oynamaktadır .
528
191
AYNANIN İÇİNDEKİLER” DİZİSİNDEKİ ROMANLAR ÜZERİNDEN ATTİLA İLHAN’IN TOPLUMSAL VE SİYASİ KONULARA İLİŞKİN YAKLAŞIMININ TAHLİLİNİ YAPMAK KONUSUNDA BİR DENEME
attila ilhan ın arası dönemin olaylarını anlatmak üzere yazdığı aynanın içindekiler dizisindeki beş roman aynı zamanda türk düşünce hayatının da önemli metinleri arasında yer alır . bir edebi tür olarak batı toplumlarında ortaya çıktığından beri roman toplumu bireyi ve bunlar arasındaki ilişkileri anlatmak için başlıca yollardan biri olmuştur . türk edebiyat hayatına tanzimat ile birlikte giren bu tür türk düşünce hayatının da temel kaynaklarından biridir . hatta türk düşününde roman çoğu zaman akademik metinlerin önüne geçerek toplumun yakın dönem tarihi olayların daha geniş bir açıdan ele alındığı bir mecra haline gelmiştir . bu bakımdan türk düşünce tarihinin önde gelen isimleri aynı zamanda romancılar olması şaşırtıcı değildir . bu çalışmada hem aynanın içindekiler dizisinde anlatılan türkiye nin yakın geçmişine dair olaylar ve düşünceler hem de attila ilhan ın bunları ele alışı yazarın toplumsal ve siyasi meselelere bakışı ile bu konularda değerlendirmeler yapan diğer düşünürlerin görü leri ışığında irdelenmektedir . böylelikle ilhan ın düşün dünyasının genel bir tablosunun ortaya konması amaçlanmaktadır .
attila ilhan ın yıllık bir zaman dilimine yayarak yazdığı aynanın içindekiler başlıklı nehir romanları türkiye nin ikinci meşrutiyet ten mayıs askeri darbesine kadar olan tarihini ve belli başlı toplumsal meselelerini anlatması bakımından önemli bir çalışmadır . batı da burjuva toplumunun gelişmesiyle birlikte ortaya çıkan bir edebi tür olarak roman osmanlı imparatorluğu na tanzimat döneminde geçmiştir . yakın döneme kadar da türk düşüncesinin pek çok isminin aynı zamanda roman yazıyor olması bu çerçevede değerlendirilebilir . tanzimat dönemini aşırı batılılaşma olarak nitelendiren mardin bu konudaki görüşlerini recaizade mahmut ekrem in araba sevdası romanı etrafında ele almıştır . aynanın içindekiler dizisindeki romanlar üzerinden attila ilhan ın toplumsal ve siyasi konulara ilişkin yaklaşımının tahlilini yapmak konusunda bir deneme taner timur osmanlı türk romanında tarih toplum ve kimlik kitabında osmanlı imparatorluğu nun dağılış sürecinde osmanlılıktan türklüğe geçerken yaşanan kimlik bunalımında romancıların tarihçilerden daha özgür ve yaratıcı bir çaba içinde olduklarından bahseder . yazar siyasi ve toplumsal buhranları daha çok atatürk inkılaplarından uzaklaşılması ile buna göz yuman aydınlar üzerinden eleştirir . meşrutiyet dönemi ile ilgili kısımları selanik te geçerken mütareke dönemi ise işgal altındaki istanbul da ittihatçıların tevkif edilmeye başlamasıyla bacaksız abdi bey in selanik ten komşuları mizrahiler in yalısında saklandığı günler anlatılır . birlik gazetesinin milli mücadele yanlısı başyazarı hüsnü faik le işgal üzerine konuşurken abdi bey mevcut durumda ingiliz himayesinin ehven i şer olduğunu söyler . duygu köksal bu tavrı kemalist milliyetçi lik olarak tanımlar . köksal a göre bu yaklaşım tipik sol kemalist söylemlerden osmanlı selçuklu geçmişine yaptığı vurgu ile ayrılmaktadır . ancak karaosmanoğlu nun eseri bir toplumsal tahlil çalışması gibi mütareke döneminin istanbul unu resmederken ilhan ın eseri meşrutiyet ve mütareke dönemlerine ilişkin olayların sıralandığı daha ziyade döneme ilişkin farklı fikirlerin aktarıldığı bir çalışma olarak durur . ahmet ziya nın lerde sosyalist hareket içindeki günlerinin de okuyucuya aktarıldığı bu romanda ilhan türk solunun söz konusu dönemde yaşadığı bölünmeler nazım hikmet in şevket süreyya aydemir in ve hareketin önde gelen diğer isimlerin tutuklanıp mahkûm edilmelerinin öykülerini de anlatır . dünya savaşı sırasında ve sonrasına ilişkin eleştirilerini hatırlatır . toprak reformu endüstrileşmek köylü ve işçilerden oluşacak bir kurucu meclis gibi eylemler gereklidir . hangi sol kitabında ise mayıs sonrasında ordunun yönetime müdahalesi gibi moda nın belirdiğini bunun da atatürkçülük olarak öne sürüldüğünü not düşer . ilhan osmanlı imparatorluğu ndan cumhuriyet e geçen süreçte siyasal ve toplumsal hayatın kırılmalarını dönüşümlerini inceleyen bir yazısında yahya sezai tezel mustafa kemal hareketinin meşruiyet konusunu irdelerken ilhan ın halkçılık tezine benzer bir görüş dile getirir . idam fetvaları nı ceplerinde taşıyan bir kadronun kendi doğru sunu savaşarak gerçekliğe dönüştürme girişimiydi . chp yi atatürk devrimlerinden uzaklaşması devrimlerle öngörülen çağdaş hayat düzeyini yakalamayı sağlayac k ilke olan devletçilik uygulamalarının bir kenara bırakılması bakımından eleştirir . bıçağın ucu romanı mayıs sabahı radyodan türk silahlı kuvvetlerinin idareyi ele aldığını duyuran anons ile sona erer . aydın çevresinden bir çiftin mayıs hareketini sevinçle karşılaması da döneme ilişkin bir başka gönderme olarak görülebilir . tevhid i tedrisat kanunu bu ikiliği tasfiye edecekti ulusal demokratik ve laik cumhuriy t in bu vasıfları taşıyan çağdaş aydınlarını yetiştirmek için tasarlanmıştı . çünkü bu kurumları batı kurum ve kanunlarını alarak çağdaşlaşmaya çalışan bir ülkede ilhan ın öne sürdüğü gibi bir bileşim yaratmaktan ziyade yeni kurulan ulus devlete kültür ve tarih alanında bir dayanak oluşturmak imparatorluktan kopuş sürecine hizmet eden vasıtalar olarak değerlendirmek daha doğru olacaktır . attila ilhan batı ve batı özentisi aydını eleştirmek kültürel kimliği korumak üzere onun bir parçası olan din bağı adına müslüman araplarla petrolden faydalanmayı da sağlayacak bir ilişki önermektedir . kimileri ingiliz mandasının daha iyi olacağını savunur kimileri amerikan mandasından medet ummaktadır . yazarın düşüncelerindeki çatışmalar çelişkiler edebi kaygıların önüne çıkarak bir kurguya yerleştirilmiş gibi durmaktadır .
563
150
Farklı Ekolojik Şartlarda Danelik ve Silajlık Mısır Çeşitlerinin Dane ve Silaj Özelliklerinin Karşılaştırılması
bu araştırma antalya ve mersin ekolojik şartlarında bazı danelik ve silajlık hibrit mısır çeşitlerinin dane ve yeşil ot verimi performanslarını karşılaştırmak ve tescil edilebilecek aday danelik çeşidi belirlemek amacıyla ana ürün yetiştirme sezonunda yürütülmüştür . denemeler tesadüf bloklar deneme deseni ne göre üç tekerrürlü olarak kurulmuştur . araştırmada farklı fao gruplarında yer alan ü aday çeşit olmak üzere toplam adet danelik mısır çeşidi ve adet silajlık mısır çeşidi kullanılmıştır . araştırmada çeşitler ortalamasında en yüksek dane verimi kg da ile standart danelik çeşit pr a çeşidinden en düşük ise kg da ile silajlık standart çeşit ossk çeşidinden elde edilmiştir . henüz tescil edilmemiş olan danelik mısır çeşit adayı ısh dekara kg dane verimi ile ilk sırada yer almıştır . araştırmada en yüksek yeşil ot verimi kg da ile silajlık standart çeşit pr y çeşidinden en düşük ise kg da ile standart danelik çeşit dkc çeşidinden elde edilmiştir . danelik mısır çeşit adaylarından ısh dekara kg yeşil ot verimi ile aday çeşitler arasında ilk sırada yer almıştır . araştırmada danelik sınıftaki mısır çeşitleri dane verimi silajlık sınıftaki mısır çeşitleri de yeşil ot verimi bakımından üstünlük göstermiş olup çeşitlerin kendi kullanım alanlarında değerlendirilmesinin doğru olacağı düşünülmektedir . ayrıca danelik mısır çeşit adayı ısh asıl sınıfının danelik olmasına rağmen yeşil ot verimi bakımından hem diğer aday hem de diğer danelik çeşitlere göre üstün performans göstermiştir .
mısır çok yönlü kullanım alanının yanında geniş adaptasyon yeteneği ve yüksek verim potansiyeli sebebiyle dünyada değişik enlem ve boylamda tarımı yapılan bir bitkidir . ülkemizde de yılı tuik verilerine göre bin hektar alanda . milyon ton mısır üretimi yapılmıştır . buna rağmen danelik çeşitlerin farklı ekolojik şartlara göre silajlık ve danelik kalite özelliklerinin karşılaştırılması üzerine çok bir çalışma yoktur . günümüzde yerli ve yabancı çok sayıdaki firma tarafından yüzlerce hibrit mısır çeşidi üretilerek piyasaya sunulmaktadır . yerli tohum firma sayısının artışı tohum üretimi ve ticaretini arttırmaktadır . bu konuda çiftçilerimiz için firmalara ve kurumlara büyük sorumluluk düşmektedir . kullanılan çeşitler fao ve daha üstü olum grubunda yer almakta olup bunlara ati genel özellikler çizelge de verilmiştir . bir deneme çeşitlerin dane verimi belirlemek sıra arası cm sıra üzeri cm olarak bir deneme de çeşitlerin yeşil ot verimini belirlemek için sıra arası cm sıra üzeri cm olarak ayrı ayrı düzenlenmiştir . hasat her parselde hasat zamanında parsel ortasındaki iki sırada elle yapılmıştır . ayrıca fe zn mn içerikli yaprak gübreleri g da oranında yapraktan kurt ilacıyla beraber uygulanmıştır . silajlık çeşitlerde değerlendirme kriteri olan yeşil ot verimi için parsellerin orta iki sırası süt olum dönemi sonu ve hamur olum dönemi başında toprak yüzeyinden cm yükseklikten biçilip tartılarak yeşil ot verimleri olarak hesaplanmıştır . adaylar arasından . kg da dane verimi ile son sırada grubuna dahil olan danelik çeşit adayı ısh olmuştur . lokasyonlar ortalamasına göre silajlık standart çeşitlerden ossk çeşidi ortalama . kg da dane verimi ile son sırada yer alıp yapılan gruplandırmada grubuna dahil olmuştur . ığdır da . kg da vartanlı ve emeklier kg da han giresun kg da kalkan konya kg da tezel ve ark . tokat kazova da kg da ve zile de kg da howell ve ark . grubuna dahil olmuştur . silajlık çeşitlerde yeşil ot verimi üzerine yapılan çalışmalarda keskin ve ark . antalya ve mersin ekolojik şartlarında yürüttüğümüz çalışmamızda silajlık değerlendirme performansında mersin lokasyonu yeşil ot verimi . . kg da arasında antalya lokasyonunda . . kg da arasında değişim göstermiştir . genel ortalamaya göre . . kg da arasında değişim göstermiştir . araştırma sonuçlarımızı diğer çalışmalarla benzerlik ve farklılık göstermiştir . aday danelik mısır çeşidi ısh asıl sınıfının danelik çeşit olmasına rağmen yeşil ot verimi bakımından hem diğer aday hem de diğer danelik çeşitlere göre üstün performans göstermiş olması farklı lokasyonlarda dahi istikrarlı dane verim sonucu vermesi nedeniyle aday çeşit olarak gösterilebilir .
469
223
KRİPTO PARANIN GÜVENLİĞİ VE RİSKLERİ AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ
geçmişten günümüze teknoloji sektörü ihtiyaçlar doğrultusunda zaman ilerledikçe şekillenmiş ve günümüzde önemli bir boyuta ulaşmıştır . yılında meydana gelen küresel finansal kriz sonrası ortaya çıkan kripto para olgusu bankacılık sektöründe ve dijital para konumunda önemli bir unsur olmuştur . kripto paraların ortaya çıkmasıyla sanal para birimi özelliğinden dolayı bazı güvenlik sorunlarını ve risklerinin olabileceği düşüncesini de beraberinde getirmiştir . kripto paraların merkezi bir sisteminin olmaması anonim bir yapıya sahip olması ve herhangi bir devlet veya bağımsız denetçiler tarafından denetleyen bir kurumun olmaması kripto paraların güvenliği açısından bir risk taşımaktadır . ayrıca belirli bir kişiye ait kimliğin olmaması gelecekte ortaya çıkabilecek illegal işlemleri de beraberinde getirecektir . ancak bunun yanında işleyen ağ biçimi dağıtık bir model sistemi üzerinden yürütülmesi uçtan uca sağlanan transfer işlemiyle oluşabilecek güvenlik riskini azaltmaktadır . bu bakımdan bu çalışmadaki amaç kripto paranın güvenliği ve riskleri açısından incelenen literatürdeki çalışmalardan hareketle kripto paraların kullanılmasında oluşabilecek güvenlik sorunlarını ve riskleri ortaya koyulmuştur . çalışmanın giriş bölümünde kripto paralar ile ilgili genel bir bilgi verilmiş ve güvenilir olup olmadığına konusunda yapılan tartışmaların bir kısmına yer verilmiştir . daha sonraki bölümlerde kripto paranın işleyişinde önemli yer alan blok zincir teknolojisinden bahsedilmiş bitcoin in madenciliğinden ve kripto paraların küresel etkilerine değinilmiştir . son olarak kripto paraların güvenliği konusuna değinilmiş ve sonuç ve değerlendirme aşamasına geçilmiştir .
yüzyılın teknolojik ve bilimsel birikimlerin devrim niteliğinde yeniliklere yol açtığı bir çağ olarak her alanda olduğu gibi parasal sistemlerde değişim ve dönüşümler meydana gelmiştir . bu doğrultuda dijital teknolojide yapay zeka teknolojisinden kripto paralara kadar birçok yeni kavram ortaya çıkmıştır . buna bağlı olarak para kavramı geleneksel olarak itibari elle tutulabilir ve taşınabilir bir mübadele aracı olma özelliğinden sıyrılarak boyut değiştirmesine yol açmıştır . bunun yanında kripto paraların kullanımda sadece fırsatlar değil bazı dezavantajları veya riskleri de ortaya çıkarmaktadır . akıllarda soru işareti yaratan bu konu kripto paraların diğer para birimlerinden farklı olarak dijital ortamda kullanılması yapılan işlemlerin herkes tarafından görülmesi herhangi bir merkezi hükümet ve banka tarafından denetlenememesi ve yasal bir statüye dayanmaması gibi unsurlarından kaynaklanmaktadır . kripto para transferlerinde blok zinciri teknik yapı transfer olunan paraların hesap hareketleri kaydını tutar . blok zincir teknolojisinin iyi kavrayabilmek için teknik altyapısını bilmek gerekir . şekil de blok zinciri teknoloji veri yapısını gösterilmiştir . her blok kendi başlık bilgisi içerisinde hem kendisine hem de bağlı bulunduğu bloğa ait sha algoritması kullanılarak hazırlanmış iki adet kriptografik özet değerine sahiptir . bu fonksiyon yapılan transfer işleminde veya hesap hareketlerinde veriyi belirli uzunlukta belirli standart kalıpta özet değerine dönüştürmektedir . kaynak bilgisi kullanıcılar bir varlığın kaynağını bilmekte ve varlığın sahipliğine ilişkin zaman içerisindeki hareketleri görebilmektedir . blok zinciri teknolojisinin bu gibi olası olumsuz durumlar olabileceği gibi kripto paranın ortaya çıkmasından bu yana yerine getirdiği işlevler bakımından benzersiz işlemleri yerine getirmektedir . kripto paraların kullanımda bazı küresel etkileri sebep olmaktadır . ancak bir merkez bankası tarafından kontrol edilmediği ve basılı bir materyal olmadığı için para politikası aracı değildir . bu sayının ini tamamlanmış geri kalan lik oranı ise yılında tamamlanacağı tahmin edilmektedir . kripto para birimlerinin yasal statüsünün olmaması ve resmi bir otorite tarafından regüle edilememesi devletsiz bir para birimi şeklinde tanımlanmasını sağlarken illegal işler ve yeraltı aktiviteleri için kullanımını da cazip hale getirmektedir . kripto paraların ortaya çıkmasından bu yana para transferi sağlamadaki işlevinin yanında pek çok ticari işlemde kullanılmıştır . ancak bitcoin bir yatırım aracı olsa bile spekülasyonlar nedeniyle riskli olduğu düşünülmektedir . günümüzde kripto paralarla yapılan işlemlerin artması ve ticaret hacminin artmasının nedeni forex üzerinden bitcoin alım ve satımı yapmak en karlı işlem olarak sayılmaktadır . küresel dünyada birçok ülkenin önemli olan finans kurumları ve düzenleyici ve denetleyeceği otoriteleri kripto para kullanıcılarını uyarmakta ve hiçbir güvencesinin olmadığını vurgulamaktadır . bununla birlikte ekonomi dünyasında önemli araştırmacılar bitcon inin anlamsız bir ürün olduğunu savunmuşlardır . teknolojik gelişmeler neticesinde ortaya çıkan yenilikler insan yaşamını kolaylaştırdığı gibi bazı güvenlik sorunlarını da birlikte getirmiştir . diğer bir husus kripto para kullanımda kullanıcıları gizlilik açısından blok zincirinin sahipsiz yapısı sarsabileceği düşüncesidir . arkasında bir merkezi otorite ve devlet olmaması geniş halk kitlelerine yayılmasının önündeki en büyük engeldir . gerek dijital ortamda üretilmesi ve sanal olması gerek teknolojik alt yapısını oluşturan blok zincir sistemini kullanması küresel dünyaya belli avantaj ve dezavantaj getirmiştir .
470
204
Sinop İlinin Turizm Odaklı Gelişimine Dair Turist Rehberlerinin Rolleri ve Görüşleri
turist rehberleri turistlerin destinasyona yönelik algısını yönlendirmekte kültürel ve sosyal arabulucu olarak turistlerin tekrar ziyaretlerini etkilemektedir . özellikle gelişmekte olan destinasyonlar için turist rehberleri önemli bir işleve sahiptir . destinasyonların kalkınmasında pazarlanmasında ve tanıtımında kayda değer bir konuma ve etkiye sahip olan turist rehberlerinin bölgenin sosyal kültürel ve ekonomik gelişimine dair olumlu etkilerinin bulunduğu bilinmektedir . sinop son yıllarda farklı turizm türleri ile tanınan ve gelişen bir turizm kenti olarak kabul edilmekte günübirlik ya da kısa süreli turistik gruplar tarafından ziyaret edilmektedir . çalışma sinop ilinde hizmet veren veya grubu ile ziyaret eden turist rehberlerinin sinop turizminin gelişimindeki rolünü etkisini sinop ilinin tanıtımına dair katkılarını ve şehrin mevcut turizm potansiyeline dair görüşlerini önerilerini tespit etmeyi amaçlamaktadır . araştırma sinop destinasyonu gibi kültür turizminde hızlı gelişim gösteren bir destinasyonun turist rehberlerinin bakış açısıyla değerlendirilmesi ve geleceğe dair önemli tespitler yapılması açısından önemli görülmektedir . bu çalışmada sosyal bilimlerin en sık kullanılan yöntemlerinden biri olan nitel araştırma yöntemi kullanılarak araştırmanın amaç ve önemine istinaden mülakat tekniğinden yararlanılmıştır . araştırmada amaçlı örnekleme yöntemlerinden biri olan benzeşik örnekleme yöntemi kullanılmıştır . mülakatta kullanılan sorular látková ve arkadaşlarının araştırmasından yararlanılarak konu ve destinasyona uyarlanmıştır . görüşmeler rehber ile yüzyüze ve çevrimiçi olarak gerçekleştirilmiştir . mülakatlardan boş olan ya da ilgisiz cevaplandırılan görüşmeler sebebiyle mülakat değerlendirmeye tabi tutulmuştur . görüşmeler kapsamında elde edilen veriler strauss ve corbin nin kodlama ve kategorilere ayırma modeli ile ifade edilerek araştırmacı tarafından birbirine benzerlik gösteren ifadeler benzer kategorilere ayrılmıştır . araştırmaya katılan turist rehberlerinin büyük bir kısmı turist rehberinin ülkeyi tanıtma kültürel kaynakları gelecek nesillere aktarma turistlere doğru bilgi verme gibi işlevlerinin olduğunu ifade etmişlerdir . ayrıca turist rehberleri destinasyona yönelik olumlu imajın sağlanmasına kendilerine büyük görevler düştüğüne inanmaktadır . katılımcılar kamu kurumları ile iş birliği içinde olmaları ve sinop ilinin turizme yönelik gelişiminde etkin bir rol oynamaları ve söz sahibi olmaları gerektiğine inanmakta ve özellikle turistlerin ihtiyaç ve beklentilerini analiz etmesi açısından aracı bir rol oynadıklarını düşünmektedirler . araştırmaya katılan turist rehberleri grubuyla ziyaret ettikleri destinasyonlarda bazı alt yapı ve üst yapı sorunlarının varlığına değinmişlerdir . katılımcılar sinop un turistler için cazip bir destinasyon olduğu ancak belli başlı çekiciliklerin dışında farklı nitelikleriyle de tanıtılması gerekliliğini ifade etmişlerdir . turist rehberleri sinop ilinin hem özel sektör hem de kamu kurumlarının işbirliği ile kalkınabileceğini düşünmektedir . araştırma sinop ili gibi turizmde hızlı bir gelişim gösteren kentin kalkınmasını incelemiştir . bu incelemeyi de turist rehberleri perspektifinden gerçekleştirmeye çalışmıştır . literatürde az rastlanan turizm ve bölgesel kalkınma ilişkisine farklı bir bakış açısı sunması bakımından özgün bir değere sahip olduğu öngörülmektedir .
turizm sektöründe özellikle önemli olan kültürlerarası etkileşimlerde özel bir rol oynayan turist rehberi ziyaret edilen alanlar fotoğraflanan yerler ve karşılaşılan insanlar hakkında bilgi ve hikayeler sağlamakta ve tur otobüslerinin camlarının dışındaki sessiz panoramaya bir yorum kazandırmaktadır . ancak sürdürülebilirlik pek çok konunun bütünleşik korunmasıyla ilgilidir . özellikle bölgeler arası dengesizliğin giderilmesi ekonomik sosyal ve kültürel gelişimden ülkenin tamamının etkilenmesi arzu edilen bir durumdur ancak bu istek o bölgenin kalkınma potansiyeliyle de yakından alakalıdır . şenel turist rehberlerinin turizm sektöründeki önemine dikkat çekerek aşağıdaki maddelerle açıklamıştır turist rehberi ülkenin tanıtımında büyük role sahiptir . bunlarla birlikte turist rehberi genel hatlarıyla tur sırasında turun sorumluluğunu üstlenmeli belki de hayatında hiç müze gezmemiş birine anlatır gibi iyi bir eğitimci olmalı turistler kendi evine gelmiş gibi güler yüzlü misafirperver hoşgörülü benzersiz bir ev sahibi olmalı ve bu becerileri nerede ve ne zaman kullanacağını gayet iyi bilmeli ve farkına varmalıdır ülkemizi yerli ve yabancı turistlere doğru şekilde tanıtmak . bu yüzden sürekli öğrenmeli kendini her alanda geliştirmelidir . orta karadeniz e odaklı düzenlenen seyahatlerde artış ve doğu karadeniz haftalık gezilerinde günübirlik geçişler konaklamalıya dönüşebilir . halkın turizm gelirlerine iştiraki turistlere karşı sempatinin artmasına neden olur . yürüdüğümüz yerlerde çer çöp ezilmiş pet şişelere basarak kayıp düşenler işimizi zorlaştırıyor . konuya ilişkin katılımcıların görüşleri aşağıdaki gibidir sinop cezaevi tarihi camileri hamsilos koyu ve erfelek şelalesi gibi destinasyonlarıyla beklentilere cevap verebiliyor . öneriler arasında yat ve kruvaziyer turizmi ekoturizm ya da agro turizm gibi turizm türlerinin ve aktivitelerinin geliştirilmesi kültür turizmi rotalarının sinop konaklamalı gerçekleştirilmesi yerel halkın turizmden daha fazla pay alması ve daha korunabilen deniz alanlarının oluşturulması yer almaktadır . yabancı operatörler rusya ukrayna fransa ingiltere gibi ülkelerde fuar tanıtımı . foseptik yerine denizi kirletmeyecek şekilde alt yapı sorunları giderilebilir . doğa sporları odaklı yerli yabancı acentalara tanıtım yapılabilir . özellikle gelir arttıran uygulamaya dönük alanlar kapsamında görülen turizm kalkınmada öncelikli konulardan biri olarak kabul edilmektedir . özellikle altyapının yetersizliği konaklama işletmelerinin nitelikli hizmet sunmadaki eksiklikleri yiyecek içecek işletmelerinin gıda ve restoran hijyenine gerekli özeni göstermemesi yerel halkın uzun yıllardan beri turizmle iç içe olmalarına karşın hala turizmi yeterince benimsememesi konuları turist rehberlerinin tur sırasında karşılaştığı sorunlardan bazılardır . kamu kurumları otel yiyecek içecek ve rekreasyon işletmeleri durumun farkına varıp en kısa zamanda farklı stratejilerle turizmi geliştirmeye devam etmelidir . su sporlarının merkezi olabilecek bir şehir konumunda olan sinop için bu anlamda ilgili birimlerle görüşülüp farklı planlamalar ve projeler gerçekleştirilebilir . bu sahaların uygun kişi ve kurumlarca turizme açılıp farklı turizm türleri ile entegrasyonun sağlanması sinop turizmini daha da güçlendirebilir kalış sürelerini arttırabilir .
491
399
PEYGAMBER KISSALARININ DİNÎ EDEBİYATA YANSIMASINA BİR ÖRNEK “SULTAN VELED VE FARSÇA RUBAİLERİ”
türk milletinin islamiyet i kabulüyle birlikte sosyal kültürel ve dini yaşamlarında birtakım değişiklikler meydana gelmiştir . bu değişiklikler ilerleyen süreçte sanat ve edebiyatta da etkisini göstermiş şairler kaleme aldıkları eserlerde cenab ı allah hz . muhammed ve kutsal kitabımız kur an ı kerim i asli kaynak olarak kendilerine rehber edinmişlerdir . bu etkileşim ve rehberliğin neticesinde ise tevhid münacat esma i hüsna na t siyer mevlid kırk hadis hilye kısas ı enbiya gibi sayısını arttırabileceğimiz birçok islami edebi tür ve eserler edebiyat tarihimizdeki yerini almıştır . bahsi geçen islami edebi türlerde eserler vücuda getiren mutasavvıf şairlerden biri de yılında bugünkü karaman ilimizde dünyaya gelen mevlana celaleddin i rûmi nin büyük oğlu sultan veled dir . tahsilini konya ve şam da yapan veled babasının sohbetlerinde de bulunarak ilim sanat edebiyat ve tasavvuf gibi konularda kendini yetiştirmiş babasının vefatından sonra mevleviliği bir tarikat haline getirmiş yılları arasında bu tarikatın şeyhliğini yapmış divan veled name rebab name intiha name ve maarif isimli eserleri kaleme almış önemli bir şahsiyettir . biz bu çalışmamızda sultan veled in divanında geçen farsça rubailerinde ele aldığı kısas ı enbiyaların tespitini tercümesini ve incelemesini yapmaya çalışacağız .
peygamber kıssaları başta kur an ı kerim olmak üzere birçok kitapta anlatılmak istenen konuya hem kaynak hem de örnek teşkil eden belli başlı temalar arasında gelmektedir . her ne kadar edebi kişiliğinde babası mevlana nın büyük izleri görüldüğü düşüncesi yaygın bir şekilde kabul görmüş olsa da eserlerinde işlediği konuları halkın anlayabileceği seviyede kaleme almış olmasıyla babasından ayrılmaktadır . babası gibi düşünüp onun gibi bir hayat sürmek için çaba göstermiştir . şeyh selahaddin in ölümünden sonra ise halifelik çelebi hüsameddin e verilmiştir . bununla alakalı olarak ibtida name adlı eserinde kendisine ithafen türkçe ve rumca söylemeyi bırak çünkü o terimlerden yoksunsun ama farsça arapça söyle çünkü o iki dilde de hoş bir halde at koşturmadasın diyerek durumu açık bir şekilde dile getirmiştir . aruzun yirmi dokuz farklı kalıbıyla farsça türkçe ve rumca şiirlerin bulunduğu divan farsça . beyitten oluşmaktadır . son olarak ibtida name ile ilgili konyalı muhyi nin tercüme i ibtida name adlı eseri cihan okuyucu ve sadık yazar tarafından inceleme metin günümüz türkçesine çeviri ve tıpkıbasım olarak türk dil kurumu tarafından basılmıştır . sultan veled bu mesnevisine mesnevi yi manevi şeklinde başlamıştır ancak eserin rebab adlı mûsiki aletine methiyeyle başlamasından dolayı eser rebab name olarak bilinmektedir . o halde huccetullah benim zamanımda müslümanlara tamam olmuştur . eser üzerine yılında f . wilhelm radloff daha sonra ali sultani gird feramerzi rabab name ez sultan veled ferzend i mevlana celaleddin i mevlevi adıyla çalışma yapmıştır . ilim din tasavvuf ve tarikatla alakalı bilgiler ayet ve hadislerle desteklenerek her bölümün başında sultan veled in yazmış olduğu beyitlerle birlikte hazırlanmıştır . kanaatkar kimsenin gözünde dünyanın geçici heves ve arzuları değersizliği ifade eden tere kadar bile önem arz etmemektedir . mûsa ve karun kıssasıyla hakk ve batılın mukayesesini yaparak dile getirmektedir . arazilerinin hayvanlarının kölelerinin servetinin miktarı tarif edilemeyecek derecede fazlaydı . öyle ki kaynaklarda eyyûb ın serveti tarif edilirken şam ın besniye köyünün doğusu ve batısı arasında bulunan her şeyi dağları ovaları içindekilerle birlikte deve sığır davar at merkep her cins mal eyyûb a aitti . sultan veled de farsça rubailerinde geçen bir dörtlüğünde hz . şair dörtlüğün ilk iki mısraında verdiği bu mesajı son iki mısrada da hz . ya kub ile ilgili kıssa aynı anda üç peygamber isminin geçtiği bir rubaide tespit edilmiştir . ya kub da bu zaman dilimi içerisinde adeta oğlunun elem ve ıstırap dolu hayat serüvenini kendi benliğinde yaşamış ancak bir an dahi olsa isyan etmemiştir . hem yüz güzelliği hem de karakter güzelliğiyle ön plana çıkan gördüğü rüyayı babasına anlattıktan sonra kardeşleri tarafından kıskanılıp ihanete uğrayan ömr ü hayatında köleliği de hükümdarlığı da gören allah tarafından kendisine üstün vasıflar verilen hz . isa nın hem allah tarafından ana rahmine düştüğünün hem de peygamber olduğunun bir göstergesidir . şeklindeki konuşmasıyla hem kavmi tarafından kendisine yapılacak zulüm ve işkenceden kurtulmuş hem de içinde bulunduğu mucizevi durumu tekrardan gözler önüne sermiştir . isa nın göğe yükseltilmesi hadisesini üç adet dörtlüğünde kullanmış ve bu sayede kur an ı kerim de geçen bir peygamber kıssası vasıtasıyla halkı bilinçlendirmeye çalışmıştır . ikinci rubaide şair anlatmak istediği konuyu şarap mazmunu üzerinden oluşturmuştur . isa nın gökyüzüne çekilmesi kıssasıyla destekleyerek vermektedir . peygamber efendimizin doğumu isimleri şemaili mucizeleri miracı hadis i şerifleri gibi konular üzerine şairler ve yazarlar manzum ya da mensur birçok eser kaleme almışlardır . peygamber ile ilgili birkaç rubai örneği verilmesinin yeterli olacağı kanaatindeyiz .
502
169
Prototip bir marul tohumu temizleme ve sınıflandırma makinasının tasarımı ve imalatı
bu proje kapsamında marul tohumu temizleme ve sınıflandırma makinasının tasarım ve imalatı yapılarak laboratuvar koşullarında denemeleri gerçekleştirilmiştir . denemeler üç tekerrürlü olarak yapılmıştır . değiştirilebilir eleklere sahip prototip makine ile farklı elek açıklığında ve üç farklı eksantrik devir sayısında gerçekleştirilen denemeler sonucunda . mm açıklıktaki elek ve rpm eksantrik devir sayısına sahip çalışma koşulu gerek eleme etkinliği gerekse safiyet yönünden en uygun değerlerde bulunmuştur . çalışmanın sonucunda ortaya konulan makina ile küçük işletmeler için kendi ihtiyaçlarını karşılayabilecek kapasiteye sahip tohumun içerisindeki yabancı maddeleri ayıklayıp marul tohumlarını sınıflandırabilecek prototip bir makina ortaya konulmuştur .
latince adı lactuca sativa l . olan marul yapraklı sebzeler grubunun en önemli sebzelerinden biri olarak kabul edilmekte ve dünya genelinde pek çok ülkede ticari olarak üretimi yapılmaktadır . özellikle asya avrupa kuzey ve orta amerika da önemli bir ticari ürünüdür . çin abd ispanya italya hindistan ve japonya marul üretimi yapan başlıca ülkelerdendir ait teknik özellikler çizelge de sunulmuştur . prototip makine üzerinde farklı özelliklere sahip üç adet tel örme elek kullanılmıştır . denemeler her bir elek numarası için üç farklı eksantrik devrinde üç tekerrürlü olarak gerçekleştirilmiştir . elde edilen değerlere uygulanan istatistiksel analizler varyans analizi kullanılarak yapılmıştır . elek numarasının ve eksantrik devir sayısının eleme etkinliği safiyet ve eleme kapasitesi üzerine etkilerinin belirlenmesi amacıyla duncan çoklu karşılaştırma analizi yapılmıştır . denemeler sırasında zaman ölçümlerini yapmak amacıyla dijital bir kronometre kullanılmıştır . denemelerde kullanılan materyalin tartılmasında maksimum kapasitesi g olan ve . g duyarlılıkta ölçüm yapabilen elektronik bir hassas terazi kullanılmıştır . eşitlikte ηs eleğin safiyeti ve gt eleğin altından ayrılan toplam materyal ağırlığıdır . çimlenme oranı aşağıdaki eşitlikten hesaplanmıştır . eleme işlemi sonucundaki safiyet numaralı elekle çalışmada en yüksek değere sahipken en düşük değere numaralı elekte ulaşılmıştır . numaralı eleğe ait safiyet değerleri ise bu iki eleğe benzer ve bunların arasındadır . safiyet değeri üzerine eksantrik devir sayıları incelendiğinde her üç değerin de benzer olduğu görülmektedir . bu çalışmada tasarım ve imalatı yapılan marul tohumu temizleme ve sınıflandırma makinası prototipinin laboratuvar performansı belirlenmeye çalışılmıştır . ancak çalışma koşulunda tohum kaybı . lik yüksek bir değere sahiptir . bu değer çalışmada kullanılan materyalin başlangıçtaki safiyet değerine göre . oranında daha yüksek olmuştur .
391
101
TÜRK RESMİNDE GELENEKSEL MOTİFLER: Güzin DURAN, Fahr el nissa ZEİD, Maide AREL
geleneksel sanatların motif kurgu ve renk kullanımlarının çağdaş türk resminde yer alması . dünya savaşından sonra başlayıp savaş sorasında etkisi belirgin bir şekilde dikkat çekmektedir . bu dönem türk resminde avrupa sanatını taklitten uzak bir biçimde milli bir sanat oluşturma çabaları görülür . ler ise ressamların özgün biçimler geliştirmede geleneksel türk sanatlarından hat minyatür halı kilim nakış yazma vb . motiflerine yani geleneksel kaynaklara yöneldiği bir dönemdir . cumhuriyet sonrası türk resim sanatında milli bir sanat dili geliştirme çabasında olan dönemin sanatçısının evrensel bir dil oluşturma gayreti de gözlemlenir . osmanlı döneminden cumhuriyete geçişte geçmiş birikimlerini yeni ile yoğuran ve aktaran aydın ve modern kadının sanat alanındaki rolü oldukça önemlidir . bu çalışma tanzimat tan cumhuriyet e geçiş dönemi öncü kadın sanatçılardan güzin duran fahrünissa zeid ve maide arel in modern resmin olanakları ile geleneksel unsurları yansıttığı çalışmalarına dikkat çekmektedir . geleneksel kaynaklardan beslenerek özgün sanat dili oluşturan kadın sanatçılara yönelik çalışmaların sınırlı olduğu görülmüş olup bu alana katkıda bulunulması amaçlanmıştır . tanzimatla başlayan modernleşme sürecinde kadının toplumdaki konumu geleneksel ve modernliği aynı anda içermekteydi . bu konumun sonucu kadın sanatçıların modern yapıtlarında geleneksel kültür öğelerinin yansıması olarak biçimlenmiştir .
çağdaş türk resim sanatında bazı yerel öğeler başlangıçta çevre gözlemine dayalı ve belli bir üslup özelliği göstermeyen biçimde yer alırken sonraları sanatçılar bilinçli bir doğa algısı yanında geleneksel ve yerel değerlere yönelmiştir . dünya savaşı sıralarında başlayan ve savaş sonrasında etkileri belirginleşen ulusal sanat arayışları geleneksel kaynaklara ilgiyi beraberinde getirmiştir . bu dönemin sanatçıları türk resmini taklitten çıkarmak ve özgün bir nitelik kazandırmak istemektedirler . çağdaş türk resim tarihinde kimlik arayışları sürecinde geleneksel etkileşim turgut zaim le başlamış bedri rahmi eyüpoğlu nda farkındalık yaratmış ve sonrası türk resmini etkilemiştir . sanatçıların sanatsal kimliğini oluşturmada görülen geleneksel ile etkileşimi sonrası türk resminde dört grupta toplanabilir . süsleme ve tezyini sanatlar . halk resimleri cam altı resimleri . bu çalışmada geleneksel kaynaklardan beslenerek özgün sanat dili oluşturan kadın sanatçılara yönelik çalışmaların sınırlı olduğu görülmüş olup bu alana katkıda bulunulması amaçlanmıştır . orta sınıf aileler kızlarını büyük şehirlerde devlet okullarına gönderirken üst sınıf aileler kızlarının eğitimini özel derslerle sağlamışlardır . bu modernleşme sürecinde kadının toplumdaki yeri sorgulanmış ve kimi modernist elit görüşlere göre ideal kadın portresi çizilmiş resmi ideolojilerce de bu kadın imgesi hayata geçirilmiştir . yılında mihri müşfik hanım ın çabaları sonucu inas sanayi i nefise mektebi açılmıştır . cumhuriyetin ilk yıllarında kadın sanatçılar ön plana çıkmaya başlamıştır . duran çocukluğundan ailesinden gelen geleneksel sanatlara olan ilgisini hayatı boyunca devam ettirmiş arel yöresel konuları olan geometrik düzenli kompozisyonlar oluşturmuştur . güzin ve feyhaman duran yılları arasında topkapı sarayı nda çalışmalar yapma imkanı bulmuşlar sarayın iç ve dış mekanlarından görüntüler resimlemişlerdir . eşiyle birlikte doğa gezintilerine çıkmış bu gezilerde doğa görünümleri resimlemiştir . duran ın yazma ve desenlerinde ayrıntılı çiçek motifleri bulunmaktadır . fahr el nissa zeid in çok zengin ve değişken üslubu ve plastik dili genel hatlarıyla üç dönemde ele alınabilir . iç mekan tasvirlerinin mekan kurgusu minyatürleri andırmaktadır . kalın boyalı renklerin ön plana çıktığı derinlik kurgusunun olmadığı bu çalışmalar matisse in resimlerini hatırlatır . prof . hikmet onat atölyesinde eğitim almış yılında ressam şemsettin arel ile evlenmiştir . ilk çalışmalarında doğadan hareketle gerçekçi çalışmış sonraları kübizmin etkileri görülmeye başlamıştır . bu resimlerindeki tavrı bir yönüyle geometrik soyutlama olarak nitelendirilirken yöresel motiflerin sembolik kullanımlarını da içermektedir . geleneksel motifler kadın sanatçılarımızdan duran zeid ve arel in eserlerinde de yer bulmaktadır . o dönem kadın kimliği ile kadın sanatçı kimliği de bir tutulmaktaydı . toplumun gelenekleri ile sanatçının istemli ya da istemsiz olarak kurduğu bağ irdelenirken türk sanatında kadın ve kadın sanatçı kimlikleri ile ulaşılan özgün ifade biçimleri de değerlendirilmelidir . çağdaş türk sanatının gelişim sürecinde kadın sanatçılar konusunun yapılan literatür taramalarında kapsamlı olarak işlenmediği görülmektedir .
423
177
Mikrodalga fırın ile kurutulan yenidünya (Eriobotrya japonica L.) meyvesinin kuruma kinetiği ve kalitesinin belirlenmesi
yeni dünya meyvesinin doku yapısının hassas ve nem içeriğinin yüksek olmasından dolayı bozulmadan uzun süre depolanamamaktadır . bu çalışmada mikrodalga yöntemi ile kurutulan yenidünya meyvesinin kuruma kinetiği ve renk kriteri açısından en uygun son kalite değerinin belirlenmesi amaçlanmıştır . ürün ve w güçlerinde kurutulara yenidünya meyvesinin kuruma performans değerleri en uygun ince tabakalı kuruma modeli efektif difüzyon değeri ve renk değerleri belirlenmiştir . ürün nemi yaş baza göre aralığına düşene kadar kurutulmuş ve ortalama kuruma süreleri ve w güç değerleri için sırasıyla . ve dakika olarak belirlenmiştir . kuruma sırasında üründen uzaklaşan birim zamandaki nem değerleri ince tabakalı kurutma modellerinde işlenerek kuruma eğrilerini en iyi tahmin eden matematiksel model belirlenmiştir . eğriler oluşturulurken literatürde de en yaygın olarak kullanılan page midilli küçük yağcıoğlu ve modified page modelleri seçilmiştir . kullanılan tüm modellerin güvenilirlik değerleri p olarak belirlenmiştir . belirlenen r değerleri içerisinde e en yakın olan eşitlik kuruma eğrilerini en iyi tahmin ince tabakalı matematiksel model olarak kabul edilmiştir . uygulanan kuruma modelleri içerisinde en iyi tahmin eden ince tabakalı kuruma modelleri ve w güç değerleri için sırasıyla midilli küçük midilli küçük midilli küçük ve midilli küçük olarak belirlenmiştir . yenidünya meyvesine uygulanan tüm kurutma şartları içerisinde midilli küçük modeli en uygun ince tabakalı matematiksel model olarak belirlenmiştir . kurutma işlemlerinde belirlenen efektif difüzyon değerleri ise . x ile . x m s aralığında değiştiği belirlenmiştir . yenidünya meyvesi için ticari açıdan önemli bir renk değeri olan kroma değeri taze ürünün kroma değerine en yakın w güçte yapılan kurutma işleminde belirlenmiştir .
yenidünya meyvesi çok eski zamanlardan bir çok kimse tarafından beğenilen fakat yaygın bir şekilde tüketilmemesine rağmen içerdiği besin ve tıbbi değerleri açısından her zaman ilgi çeken bir meyve olmuştur . yüksek nem içeriğine sahip yaş sebze ve meyveler besin değerlerini uzun süre muhafaza edemediğinden dolayı kısa süre içerisinde bozulmaktadırlar . bu nedenle ürün içerisinde bulunan yüksek nemin büyük bir kısmı kontrollü bir şekilde uzaklaştırılması gerekmektedir . mikrodalga ile yapılan kurutma işlemleri diğer kurutma yöntemlerine göre daha kısa sürede kurutma daha az enerji tüketimi ve son ürünün kalite değerlerinde daha fazla korumanın gerçekleşmesine neden olmaktadır . literatürde yeni dünya meyvesi ile ilgili akhtar depolama süresinde kalsiyum klorit uygulamasının meyvenin kalitesine olan etkisinin belirlenmesi ghasemnzhad ve ark . farklı güç seviyelerinde uygulanan kurutma şartlarının domates ve elmanın l renk değerlerinde tazeye göre en fazla uzaklaşmanın en yüksek güç değerlerinde tespit ettiğini ifade etmiştir . yüksek güç değerinde yapılan kurutma işlemi ürünün sarılık değerinin muhafazasına olumsuz etki ederken düşük güç değerinde yapılan kurutma işleminin ise olumlu etki ettiği belirlenmiştir . aloe vera csıcaklık aralığında değişen kurutma şartları altındaki efektif difüzyon değerlerinin x m s aralığında değiştiği belirlenmiştir . ancak uygulanan güç değerlerinin daha yüksek olmasından dolayı efektif difüzyon değerinin de yenidünya meyvesine göre daha büyük olması beklenirken patatesin yenidünya meyvesine göre aynı şartlar altında daha düşük efektif difüzyon değerine sahip olmasından kaynaklandığı düşünülmektedir çelen ve ark . belirlenen değerlere göre yenidünya meyvesi kroma değeri açısından w güç değerinde kurutulursa daha renk tonunda kurutulmuş ürünler elde edilebileceği belirlenmiştir . ayrıca yenidünya meyvesinin yapılan bu kurutma şartlar altındagüç değerinin artması ile efektif difüzyon değerini arttığı ve . x m s ile . x m s arasında değişen değerler alabileceği belirlenmiştir .
488
253
HEMŞİRELİK ÖĞRENCİLERİNE NANOTEKNOLOJİ KONUSUNDA VERİLEN EĞİTİMİN ETKİNLİĞİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
bu araştırma hemşirelik öğrencilerine nanoteknoloji konusunda verilen eğitimin etkinliğini değerlendirmek amacıyla planlanmıştır . yarı deneysel olarak planlanan bu araştırma sağlık yüksekokulundaki öğrencinin katılımı ile mart ayı içerisinde yürütülmüştür . veriler eğitimden önce ve nanoteknoloji konusunda verilen bir saatlik eğitimden iki hafta sonra olmak üzere aynı anket formlarının iki kez uygulanmasıyla elde edilmiştir . istatistiksel analizlerde sayı yüzde ortalama mc nemar testi ve friedman iki yönlü varyans analizi kullanılmıştır . öğrencilerin yaş ortalaması dir . öğrencilerin u mesleki gelişmeleri takip ettiğini sı nanoteknolojiye ilgi duyduğunu ve ı nanoteknolojinin kullanıldığı hastanelerde çalışmak istediğini belirtmiştir . öğrencilerin nanoteknoloji konusundaki bilgi sorularından soruda eğitim öncesi düşük olan bilgi puanlarının eğitim sonrası sayısal olarak olumlu yönde arttığı ve eğitim öncesi ile eğitim sonrası arasında da istatistiksel olarak anlamlı bir fark olduğu saptanmıştır . aynı zamanda öğrencilerin nanoteknoloji konusundaki eğitim öncesi toplam puan ortalaması ile eğitim sonrası toplam puan ortalaması arasında anlamlı bir fark olduğu görülmüştür . hemşirelik öğrencilerine verilen eğitimin öğrencilerin bilgi düzeyini arttırdığı saptanmıştır . hemşirelik mesleğini içinde barındıran sağlık alanında giderek kullanımı yaygınlaşan nanoteknoloji hakkında hemşirelik bölümü öğrencilerine de bilgilendirme eğitimlerinin yapılması önerilmektedir .
yüzyılda endüstrinin en önemli rekabet alanlarından biri olarak düşünülmekte olup enerji tasarrufu alternatif enerji kaynakları hammaddelerin verimli kullanımı çevre koruma tarım ve tıbbi uygulamalar gibi birçok potansiyel faydaya sahiptir . nanoteknolojiye sağlık alanında yapılan bu yatırımlarla tıp teşhis tedavi ve bakım alanlarında büyük gelişmeler kaydetmiştir . nanoteknoloji aşılamada kanser tedavisinde nörodejeneretif hastalıkların tedavisinde ilaç toksisitesinin azaltılmasında ilaç tasarımında ilaç moleküllerinin hücre içine seçici transportunda aıds tedavisinde enfeksiyon kontrolünde solunum yolu hastalıkları tedavisinde vasküler hastalıkların tedavisinde nükleer tıp uygulamalarında osteoblastik aktivitenin hızlandırılmasında renal transplantasyonda rejeksiyonun engellenmesinde kullanılmaktadır . nanoteknolojinin olumlu özelliklerinin yanı sıra nanoteknolojik ürünlerin molekül özelliklerinden dolayı insanlar üzerinde olumsuz etkileri olduğu da vurgulanmıştır . hemşirelik mesleğini içinde barındıran sağlık alanında nanoteknolojinin kullanım alanlarının oldukça geniş olduğu görülmektedir . eğitim öncesi ve eğitim sonrasında tek gruplu yarı deneysel olarak planlanan bu çalışma eğitim öğretim bahar yarı yılı mart ayı içerisinde yapılmıştır . bir üniversitenin sağlık yüksekokulunda okuyan hemşirelik bölümü dördüncü sınıf öğrencisi araştırmanın evrenini oluşturmuştur . çalışmada örneklem hesaplanma yöntemine gidilmemiş verilerin toplanması sırasında okulda olan çalışmaya katılmayı isteyen ön ve son testleri bire bir şekilde eşleştirilebilen tüm öğrenciler araştırma için eğitim kapsamına alınmış ve toplam öğrenci araştırmanın örneklemini oluşturmuştur . uygulamaya geçilmeden önce anket formunun araştırma kapsamında bulunmayan ebelik bölümünde eğitim gören on öğrencisi ile ön uygulaması yapılmış ön uygulama ile veri toplama araçlarının dakika aralığında uygulanabildiği veri toplama araçlarında yer alan soruların anlaşılır olduğu ve elde edilen verilerin araştırmada istenen verileri toplamak için yeterli olduğu görülmüştür . eğitim sürecinde öğrencilere dakika bir eğitim verildikten sonra dakikalık bir ara verilmiş ve eğitime tekrar dakika devam edilmiştir . aynı zamanda sunumlarda tıp fakültesi öğrencilerinden destek alınmıştır . verilerin değerlendirilmesinde sayı yüzde ortalama mc nemar testi ve friedman iki yönlü varyans analizi kullanılmıştır . tüm karşılaştırmalarda α yanılma düzeyi . olarak alınmıştır . araştırmaya katılan öğrencilerin yaş ortalaması dir . öğrencilerin ünün annesi ilköğretim mezunu olup u çalışmamaktadır . öğrencilerin u mesleki gelişmeleri takip ettiğini sı nanoteknolojiye ilgi duyduğunu ve ı nanoteknolojinin kullanıldığı hastanelerde çalışmak istediğini belirtmiştir . hemşireler gelecekte hastalıkların tanı tedavi ve bakımında kullanılacak nanoteknolojik ürünleri bilmeli ve bakım sürecinde kullanmalıdırlar . bu nedenle sağlık alanında nanoteknolojinin kullanım alanlarının oldukça geniş olması nanoteknoloji konusuna ilişkin bilgilerin hemşirelik ders kitaplarının yanı sıra eğitim müfredatında yer almasının oldukça önemli olacağı düşünülmektedir . eğitim sonrasında ise öğrencilerin nanoteknoloji bilgi puan ortalamaları olarak saptanmış ve bu puanın eğitim öncesine göre anlamlı bir şekilde yükseldiği görülmüştür . aynı zamanda bilgi sorusunda ise puan olarak eğitim öncesi ile sonrası arasında da istatistiksel olarak önemli bir fark olmasa da eğitim öncesi düşük olan bilgi puanlarının eğitim sonrası sayısal olarak arttığı belirlenmiştir . karataş ve ülker yaptıkları çalışmada fen fakültesi kimya bölümünde ve eğitim fakültesi kimya öğretmenliği programında öğrenim gören toplam öğrenci ile nanobilim ve nanoteknoloji konularındaki bilgi düzeyleri ve her iki programdaki öğrencilerin nanobilim ve nanoteknoloji ile ilgili kavramları anlama seviyelerinin oldukça düşük olduğunu belirtmişlerdir . ülkemizde sağlık çalışanlarının ve sağlık alanında çalışacak adayların nonoteknoloji konusunda bilgi düzeylerini belirlemeye yönelik sınırlı sayıda çalışma bulunmaktadır . bu çalışmalardan örneğin aydın sayılan mercan ın yaptıkları çalışmada hemşirelik öğrencilerinin nanoteknoloji kavramı ve sağlık alanındaki kullanım alanları konularında yetersiz bilgiye sahip oldukları belirtilmiş olup benzer şekilde baybek ve ark . nanoteknolojiye ilgi duymasına ve nanoteknolojinin kullanıldığı hastanelerde çalışmak istemesine bağlanabilir .
596
181
Organik madde uzaklaştırılmasının parçacık büyüklük dağılımına etkileri
toprakta devam eden birçok fiziksel kimyasal ve biyolojik süreç üzerine önemli düzeyde etkiye sahip olan parçacık büyüklük dağılımının doğru belirlenmesi süreçler hakkında daha doğru yorum yapılabilmesini mümkün kılacaktır . bu çalışmada organik madde uzaklaştırılması ön muamelesinin kil içerikleri . ile . arasında değişen toprağın parçacık büyüklük dağılımı üzerine etkileri incelenmiş ve om uzaklaştırmasının gerekli olup olmadığı tartışılmıştır . topraklar kil ve om içeriklerine göre gruplara ayrılarak om uzaklaştırmanın etkileri değerlendirilmiştir . om uzaklaştırmanın beş farklı kum fraksiyonuna etkisi de bu çalışma kapsamında incelenmiştir . om madde içeriği . ile . arasında değişmektedir . hidrojen peroksit ile om uzaklaştırılması sonrasında kum ve kil içerikleri istatistiksel olarak önemli düzeyde değişmiştir . om uzaklaştırılması ile toprakların kil ve silt içeriği artarken kum içeriğinde om içeriği in üzerinde olan topraklarda önemli düzeyde düşüş gerçekleşmiştir . kum fraksiyonlarında orta kum boyutundaki artışa karşılık ince boyuttaki kum miktarında önemli düzeyde azalma tespit edilmiştir . sonuçlar om içeriği in üzerinde olan topraklarda om uzaklaştırılmasının tekstür bileşenlerini önemli düzeyde değiştirdiğini göstermiştir . uzaklaştırma olmadan yapılan tekstür analizinde kil ve silt içeriklerinin daha düşük kum içeriğinin ise daha yüksek olacağı unutulmamalıdır . bu nedenle toprağın birçok önemli fonksiyonunun gerçekleşmesinde etkili olan parçacık büyüklük dağılımının doğru belirlenmesi adına tekstür analizine başlamadan önce om uzaklaştırılmasının standart bir ön işlem haline getirilmesi gerekmektedir .
parçacık büyüklük dağılımı suyun tutulması hareketi ve besin elementlerinin döngüsü gibi çeşitli fonksiyonlara etkileri yanında toprak içerisindeki canlıların yaşamında da dolaylı olarak rol oynamaktadır . toprak havalanması su ve çözeltilerin hareketi organik karbon içeriği kimyasalların adsorbe olması ve tamponlama kapasitesi gibi çeşitli kimyasal özellikler ve biyokütle üretimi toprak tekstürü aktif bir şekilde kullanılmaktadır . parçacık büyüklük dağılımı ile ilgili çalışmalar iki aşamalı olarak gerçekleştirilmiştir . öncelikle om uzaklaştırılmadan toprakların parçacık büyüklük dağılımı bouyoucos hidrometre yöntemine göre belirlenmiştir . bu aşamada kum kil ve silt oranları belirlendikten sonra tekstür silindirinde bulunan örnekler μ μ μ μ ve μ büyüklüğünde farklı elek yardımı ile kum fraksiyonlarına ayrılmıştır . ikincisi aşamada ise beher içerisine tartılan örnekler ısıtmalı su banyosuna yerleştirilmiş ve luk hidrojen peroksit ilave edilerek om nin uzaklaştırılması sağlanmıştır . kireç içeriği scheibler kalsimetresi yöntemine göre belirlenmiştir . organik madde uzaklaştırması ile ortaya çıkan farklılığın istatistiksel olarak önemli olup olmadığını anlamak için eşleştirilmiş t testi yapılmıştır . bu durum om uzaklaştırmasının etkisinin anlaşılması adına önemlidir . topraklarda agregatlaşmayı sağlamayan bir diğer önemli özellik kireç içeriğidir ve parçacık dağılımın belirlenmeden önce uzaklaştırılması gerekmektedir den yüksek kil içeriğine sahip topraklarda om uzaklaştırılmasının kum fraksiyon boyutlarında ortalama kil ve kum içeriğinde istatistiksel açıdan önemli düzeyde değişkenliğe neden olduğu rapor edilmiştir . hidrojen peroksit ile om uzaklaştırılması işlemi ile om içeriği arasındaki ilişkiyi açıklayabilmek amacı ile toprak örnekleri om içeriklerine göre ile arası ile arası ile arası ve şeklinde gruba ayrılmıştır . organik madde uzaklaştırılmadan önce ve sonra toprak örneklerinin kil içeriği . gruptaki topraklarda istatistiksel olarak önemli düzeye artmıştır . elonen organik karbon içeriği . . arasında değişen topraklarda h o muamelesinin kil fraksiyonlarında önemli bir değişime neden olmadığı bildirilmektedir . kum fraksiyonlarında ise en önemli farklılığın μ çapındaki elek genişliğinin üzerinde kalan kumların miktarında olduğu belirlenmiştir . grupta yer alan toprakların kum içeriklerinde istatistiksel olarak önemli düzeyde azalış görülürken μ boyutundaki kum miktarında . bu çalışma tekstür analizi öncesinde h o ile organik madde uzaklaştırılmasının toprağın kil silt ve kum içerikleri ile kum fraksiyonlarına etkisini değerlendirmek amacı ile gerçekleştirilmiştir .
450
222
Doğa ile Uyumlu Fiziksel Engelli Çocuk Oyun Alanları
yoğun kentleşme ile birlikte çocukların oyun alanları kentler arasında sıkıştırılmıştır . çocuklar için tasarlanmış çocuk oyun alanları engelli çocukların ihtiyaç ve gereksinimlerine yönelik tasarlanmalıdır . çünkü engelli çocukların sosyal hayata katılımları ve diğer çocuklarla sosyalleşme imkanları ancak oyun alanlarında gerçekleşir . bu sebeple çocuk oyun alanları tüm çocuklara hizmet verecek biçimde doğa ile uyumlu tasarlanmalıdır . bu çalışmanın amacı açık yeşil alan tasarımlarından çocuk oyun alanları ve uygulamalarında fiziksel engelli çocuklara yönelik tasarım ilkelerini tespit etmektir . çalışma bedensel engelli bireyler için ulaşılabilir ve kullanılabilir olmak düşüncesi ile öncelikle çocuklara yönelik olarak hazırlanmıştır . çocuk oyun olanaklarının engelli çocuklar açısından tasarım ilkeleri belirlenerek araştırma sonuçları ortaya konulmuştur . engelli çocuk oyun alanlarında doğal elemanlarla düzenlenen oyun aktivitelerinin çocuklar üzerinde ruhsal açıdan olumlu etkileri olduğu sonucuna varılmıştır .
engelli doğuştan veya sonradan herhangi bir hastalık ya da kaza sonucu bedensel zihinsel ruhsal duyusal ve sosyal yetilerini çeşitli derecelerde kaybetmiş normal yaşamın gereklerine yerine getiremeyen bireylerdir . dünyadaki engelli bireylerin toplam nüfus içindeki oranı . dur . sayılı sosyal hizmetler ve çocuk esirgeme kurumu kanunun . tarihli yasa da çeşitli kamu kurum ve kuruluşlarının engellilere ilişkin sorumluluklarının kapsamını genişletmiş eğitim ve rehabilitasyon hizmetlerinin sağlık sigortaları olsun olmasın engelli çocuklara sağlanması gerektiğini belirlemiştir . zamanla kent dokusu içerisinde geleneksel oyun alanları yok olmuş oyun doğadan yalıtılmış ve kurumsallaştırılmıştır . duygusal durumun iyileştirilmesi doğal elemanlara bitkilerin insanın psikolojik yapısı üzerinde de sakinleştirici ve ağrı kesici etkisi gibi olumlu etkileri olduğu tıp alanında yapılan bazı araştırmalar ile ortaya konulmuştur . ulrich and addoms doğayı ve doğal manzaraları seyretmenin insan üzerindeki etkilerini araştırmak amacıyla isveç te yaptığı çalışmalarında doğal manzaraların psikolojik açıdan bireylerde olumlu etkiler yarattığını tespit etmişlerdir . . milli eğitim bakanlığı nca yapılan ortopedik engelli tanımı ise bütün düzeltmelere rağmen öğretim çalışmalarında engeli yüzünden yeteri kadar yararlanamayacak ölçüde sakatlanmış olan kişilerdir . tasarımcı tarafından aynılık içinde farklılık oluşturarak doğallığı taklit etme yoluyla elde edilir . doğallık bütün duyuları uyararak aynılık içinde farklılık sağlar . koklama duyusu için çeşitli tek yıllık ya da çok yıllık çiçek ya da yaprak özellikleri nedeni ile aromatik yapıdaki . montessori yaklaşımında hayvanlar ile ilgilenmek engelli çocuğun günlük temel etkinlikleri arasında yer alır . çocuk oyun alanları aşırı korumacı ve güvenli olmamalı engelli çocukların diğer çocuklardan kendilerini farklı hissetmemeleri sağlanmalıdır . bu nedenle engelli ve engelsiz çocukların oyun alanlarını sınırlandırmadan bütüncül tasarımlar yaparak doğal ortamlar oluşturulmalıdır . kent içerisinde doğal malzemeler kullanılarak engelli çocukların da bulunduğu çocuk oyun alanları yapılmalıdır . çocuklar için hem okul bahçelerinde hem de oyun alanlarında bitki yetiştiriciliği ve evcil hayvanları besleyebilecekleri mekanlar tasarlanabilir .
433
126
Modeling a Hybrid Renewable Energy System with HOMER, Economical and Technical Analysis
insanların yaşam alanlarında elektrik enerji tüketim değerleri artış göstermekte ve bunun sonucunda elektrik kaynaklarına gereksinim artmaktadır . elektrik üretimi geçmişten günümüze yüksek oranda fosil kaynaklardan sağlanmaktadır . fosil kaynaklar maliyeti fazla ve çevre kirliliğine sebep olmaktadırlar . bundan ötürü elektrik enerjisi ihtiyacını fosil kaynaklardan azaltarak daha çevreci bir enerji kaynaklarına yönelmek ve bunu etkili şekilde sisteme entegre etmek gerekmektedir . ayrıca mümkün olan en düşük enerji maliyeti ile gereksinimler giderilmelidir . bu çalışmada bursa ili gemlik ilçesindeki sanayi alanın elektriksel yük ihtiyacının karşılanması için düşünülen örnek hibrit yenilebilir enerji sisteminin şebekeli ve şebekesiz olarak teknik ve ekonomik açıdan uygulanabilirliği araştırılmıştır . en uygun elektrik enerji üretim planlamasının yapılması sağlanmıştır . çıkan değerler ile elektrik yükünün ne kadarının hangi elemanlardan sağlandığı gözlemlenmiştir . ayrıca bazı hassasiyet analizleri ile enerji opt mizasyon çalışmaları yapılmış farklı olasılıklar ile hangi sistemin daha uygulanabilir olacağı ortaya konmuştur . yapılan planlama ile enerji ihtiyacının sağlanması durumunda çevre kirliliği açısından iyileştirme olduğu ve önemli oranda ekonomik kazanç sağlanabildiği görülmüştür .
dünya da ve türkiye de özellikle şehirleşme oranının artımına bağlı olarak nüfus artmaktadır . ayrıca mevcut yeraltı kaynaklarının gittikçe azalması iklim şartlarının bozulması ve ekonomik açıdan olumsuz etkiler yaratması da yenilebilir enerji kaynaklarının önemini ortaya koymaktadır . ayrıca fosil yakıtların sonlu bir rezerve sahip olması nedeni ile önümüzdeki yıllarda bu yakıtların tamamen tükeneceği de bilinmektedir . türkiye de yılındaki elektrik tüketimi milyon kwh elektrik üretimi milyon kwh idir . verilen oranlardan fosil yakıtlara dayalı sistemin kullanıldığı görülmektedir . yenilebilir enerji kaynaklarının kullanılmasının artırılması ile fosil yakıtlarının çevreye verdikleri zararlı etkileri minimize edilecek enerjideki çeşitlilik sağlanacak enerjideki arz güvenilirliği yükselecek ve özellikle tüketici açısından elektrik maliyeti düşecektir . hibrit enerji sistemi ile bu iki farklı enerji kaynakları verimli şekillerde bir arada kullanılabilmekte ve daha temiz ve uygun özellikte enerji elde edilebilmektedir . bu hibrit sistemlerde az fosil kaynak kullanılması da düşünülen nedenlerin başında gelmektedir . kapasite değerinin artması ile maliyet ciddi oranda yükselmektedir . homer enerji sisteminin davranışını kurulum maliyetini yaşam süresince oluşabilecek gelir ve giderleri çeşitli durumlar ışığında hangi kaynakların nasıl kullanılması gerektiğini teknik ve ekonomik değerler çerçevesinde modelleyerek kullanıcıya tasarım seçenekleri sunar . ayrıca enerji sistemindeki girişlerde değişiklerin ve belirsizliklerin ölçülmesinde olanak sağlar . bu çalışmada gemlik ilçesinde yer alan sanayi bölgesinin enerji ihtiyacının karşılanması adına bir hibrit sisteminin modellemesi homer yazılımı ile gerçekleştirilecek ve sistem şebekenin olup olmaması durumuna uygun olarak ekonomik teknik açısından analizleri yapılarak karşılaştırılacaktır . bunun sonucunda en uygun sistem modelinin planlamasına karar verilecektir . şekil de bursa iline ait rüzgar haritası ve kapasite faktörü görülmektedir . şekil de türkiye nin güneş etkilerinin radyasyon olarak değerleri ve güneşlenme süreleri verilmiştir . şekil ve şekil deki veriler yenilebilir enerji genel müdürlüğü ve meteoroloji ile iş birliğinde oluşturulmuştur . buna göre kwh m gün olarak ele aldığımızda bölgemiz güneş santralleri kurulması için elverişlidir . şekil da hibrit sisteminin şebekesiz olarak tasarlanması görülmektedir . tercih edilirken yükün değerinin aralığına ve peak değerine dikkat edilmiştir . batarya büyük güçte seçilebileceği gibi küçük güçte de seçilebilir ancak güç yükseldiği anda maliyetler ciddi oranda artacaktır . buna göre coe değeri . işletme maliyeti . m ilk sermaye maliyeti . m yıllık proje olarak düşünüldüğünde bu süre sonundaki maliyeti . b şeklinde olup yenilebilir enerji kaynaklarının kullanım oranı idir . tablo de şebekeli sistemin optimizasyon sonucu şekil de bu sistemin toplam maliyet analizi ve şekil de şebekeli sistemin yıl sonunda maliyet akış grafiği verilmiştir . bu sistemde adet kw pv paneli adet kw lık rüzgar türbini kw lık dizel generatör adet kwh lık lityum ıon batarya ve kw lık konvertör belirlenmiştir . bu çalışma sonucunda şebekeli sistemin şebekesiz sisteme göre ekonomik maliyet noktasında olumlu manada etki etmiştir . böylece kullanıcı her iki durumda neler kazanıp neler kaybedebileceğini bu iki durumla görebilecektir .
441
153
Selvi Sirkenin (Atriplex nitens Schkuhr) Alternatif Kullanım Potansiyelinin Araştırılması
orta ve doğu anadolu nun doğal alanlarında bulunan erken gelişme devresinde insan gelişmenin geç devrelerinde de hayvan yemi olarak kullanılan tek yıllık selvi sirken ile konya da farklı zamanlarda farklı araştırmalar yapılmıştır . özellikle kurak şartlarda organik olarak üretime uygun olan selvi sirkenin iki ticari tipi dünyada insan gıdası sebze olarak ta yetiştirilmektedir . ilkbaharda ekilen selvi sirkenden ortalama . aylık süre sonunda . ton da a kadar yeşil ot verimi alınmış ve herhangi bir sulama ve gübreleme yapılmamıştır . çok kurak geçen yılında ise yine sulama ve gübreleme yapılmadan kg da a kadar yeşil ot elde edilmiştir . her iki denemede tarla şartlarında gerçekleştirilmiştir . bu bitki ile ilgili araştırmalar farklı yetiştirme şartlarında devam etmektedir . özellikle kurak şartlarda ekonomik yem elde etmede tek yıllık bir bitki olarak kullanımı amaçlanmıştır .
orta avrupa güney batı asya ve orta asya nın doğal alanlarında türkiye de ise orta ve doğu anadolu bölgeleri ve özellikle de kars erzurum tokat kayseri ankara ve konya illerinde olan a . nitens schkuhr in bazı araştırmacılarca a . hortensis l . in üç alt türünden biri ya da a . hortensis in sinonimi olduğu veya a . hortensis in atası olabileceği belirtilmiştir . yine ukrayna nın geleneksel yemekleri borshch yi pişirecekleri zaman kadınların a . hortensis veya a . nitens in yaprakları kullanıldığı da ifade edilmiştir . a . nitens adaptasyon kabiliyeti yüksek hemen hemen her toprakta yetişebilen tohumlarıyla çoğalan yüksek boylu otsu bir bitkidir . sıcağa soğuğa kuraklığa dayanıklılığı bakımından ıspanaktan daha toleranslı olduğu bildirilmiştir . hatta ıspanak için oldukça yüksek olan sıcaklıklarda büyümeye toleranslıdır . dünyada farklı bölgelerde yetişen bu bitkinin dört yaygın tipinin olduğu bunların açık yeşil sarı yapraklı beyaz tip koyu kırmızı dal ve yaprağı olan kırmızı tip gelişmesi iyi kalın köşeli saplarıyla oldukça canlı olan yeşil tip ve özel yetiştiricilerce aranan bakır renkli tipi olduğu bildirilmiştir . adaptasyon kabiliyeti yüksek olan selvi sirken esas itibariyle insan beslenmesinde sebze olarak kullanılmasının yanında hayvan beslenmesinde de yeşil ot olarak tükettirilmektedir . bunun yanında kurak alanlarda hızlı gelişmesi ve yüksek boylu olması nedeniyle de rüzgar perdesi olarak erozyon önlemede de kullanılabilir . gibi olumsuz toprak şartlarında da yetişebileceği belirtilmiştir . körpe yaprakları ve özellikle de mor yapraklı a . hortensis var . rubra nın taze yaprakları salatalarda kullanılır ve salatalara güzel bir renk verir . yine taze yeşil yapraklı olanlarda salatalarda kullanılmaktadır . ıspanağın kullanıldığı her yerde kullanılan selvi sirken hemen hemen her türlü toprakta yetişebilmektedir . suyun kıt olduğu yüksek tuzlu alanların iyileştirilmesi için yemlik halofitler denenmiş ve sonuçta önerilen türün içinde a . nitens de yer almıştır . bu bitkiler hayvanlara faydalı besin değeri iyi hazım olabilirliği mükemmel ve verimliliği yüksek olduğu görülmüştür . tuzlu kurak çevrelerdeki kırsal alandaki hayvansal üretim yapan çiftliklerde kullanılabileceği belirtilmiştir . selvi sirkenin yem bitkisi olarak yetiştirilmesi ve hayvanların beslenmesinde kullanımı ile ilgili çalışmalara selçuk üniversitesi ziraat fakültesinde devam edilmektedir . çok kurak geçen yılında yapılan bir araştırmada çıkış problemleri yaşanmış olup yine sulama ve gübreleme yapılmadan . kg da yeşil ot elde edilmiştir . çıkış problemi olmaması için yeterli nemin toprakta bulunması gerekmektedir . selvi sirken adaptasyon kabiliyeti yüksek marjinal alanlarda yetişen yetiştirilme masrafı az ve kolay olan aynı zamanda insan ve hayvan beslenmesinde kullanılan bir bitkidir . yem değerleri ve yemeklik kullanım özellikleri ile ilgili araştırmalar selçuk üniversitesi veteriner fakültesinde analiz edilmiş olup yayınlanma aşamasındadır .
461
127
ORMAN KAYNAKLARINDA HAYVAN OTLATMACILIĞINA İLİŞKİN GÖRÜŞLER: UŞAK İLİ ÖRNEĞİ
bu araştırmada orman kaynaklarının hayvan otlatırken nasıl kullanıldığı uşak ili özelinde ele alınmıştır . bu doğrultuda konu ile ilgili kişilere görüşleri sorulmuş verilen cevaplar hayvancılıkla uğraşan kişilerin bu meslekteki deneyimleri ve eğitim düzeyleri göz önünde bulundurularak değerlendirilmiştir . araştırmada kullanılan anket iki bölümden oluşmaktadır . anketin birinci bölümü demografik özellikleri belirlemeye yönelik çoktan seçmeli sorulardan ikinci bölümü ise orman kaynaklarında yapılan otlatmacılığa ilişkin görüşleri belirlemek üzere tez danışmanı tarafından hazırlanmış olan li likert tipi ölçekten oluşmaktadır . araştırma materyali denekten elde edilen anket verisidir . istatistiki analizler spss paket programı ile analiz edilmiştir . bu analizlerde . anlamlılık düzeyi esas alınmıştır . istatistiki analiz sonuçlarına göre deneklerin sının yıl unun yıl ünün yıl ünün yıl sinin yıldan daha fazla süredir hayvancılıkla uğraşmaktadır . ayrıca deneklerin otlatma planı dahilinde otlatma alanlarında belirlenen hayvan kapasitesi dolduktan sonraki müracaatlar değerlendirmeye alınmamalıdır . önermesine nesli tehlike altına girmiş endemik bitki türleri açısından korumada öncelikli ve önemli sahalarda hiçbir şekilde otlatmaya müsaade edilmemelidir . önermesine otlatma planları çalışmalarında hayvan varlığının yanında hayvanların yararlanabileceği birim alandaki bitki miktarının da bilinmesi gereklidir . önermesine ise oranlarında katıldıkları belirlenmiştir .
insanlık tarafından atmosfere salınan gazların sera etkisi yaratması sonucunda dünya yüzeyindeki sıcaklık düzenli olarak artmaktadır . bu durum dünyamızı ve ülkemizi etkisi altına alan küresel ısınmanın etkilerinin her geçen gün katlanarak artacağının bir göstergesidir . ayrıca konuyla ilgili kanun uygulamalarındaki eksiklikler çok yönlü olarak irdelenmiştir . çizelge den anlaşılacağı üzere uşak ili toplam arazisinin lik kısmını ormanlık fundalıklar lik bir kısmını ise çayır ve mera alanları kaplamaktadır . çayır ve mera alanlarının azlığı uşak ilinde hayvancılıkla geçimini sağlayan kişileri etkilemektedir . ayrıca orman alanlarındaki çalı ve buğdaygillerin hayvanlara otlatılması genç fidelerin rekabetini artırmakta güneşten daha iyi yararlanmalarını sağlamakta ve bu şekilde genç fidelerde iyi bir gelişme oluşturmaktadır . orman alanlarında otlatma yapılamayacak alanlar gibi orman içi mera alanlarının nasıl kullanılacağı da kanunlarla belirlenmiştir . ancak kanunları daha etkili hale getirerek tüm ülkede ve uşak ilinde orman içi mera alanlarını korumak suretiyle orman varlığını daha iyi hale getirmek mümkündür . sonuç olarak bu alanlar ormancılık üretimi ve hayvancılık içinde yetersiz kalmaktadır . . yöntem literatür analizi konuya ilişkin dünya ve türkiye ormancılık literatürü taranmıştır . röportaj konuyla ilgi çeşitli çalışmalar yapan bilim insanları ile konuya ilişkin görüşlerini almak üzere farklı zamanlarda çeşitli görüşmeler yapılmıştır . saha çalışması ve gözlem uşak köylerinde yaşayanlarla görüşülmüş konu ile ilgili olarak köy muhtarlarından çobanlarından ve hayvancılık yapan köy halkından bilgi alınmıştır . bu nedenle istatistik analizler anket verisi üzerinden yapılmıştır . katılımcıların si i si ü i ve üzeri kişiye bakmakla yükümlüdür . toprak muhafaza tedbirleri alınan havzalar ve erozyon kontrolü çalışmaları henüz başlamamış olmakla birlikte toprak taşınmasına ve sele hassas olan dere havzalarında otlatmaya izin verilmemelidir . otlatma planlarının ormancılık bürolarına yaptırılmasını doğru bulmuyorum . otlatma planları hazırlanırken sulakların bulunduğu yerler otlaklara giriş ve çıkışlar ile hayvanların su ihtiyaçlarının temini için kullanacakları güzergah belirleyen yollar dikkate alınmalıdır . toprak muhafaza tedbirleri alınan havzalar ve erozyon kontrolü çalışmaları henüz başlamamış olmakla birlikte toprak taşınmasına ve sele hassas olan dere havzalarında otlatmaya izin verilmemelidir . uşak ilinde gerçekleştirilen bu araştırmada katılımcıların sı yıl u yıl ü yıl ü yıl si yıldan daha fazla süredir hayvancılık yaptığını belirtmiştir . tüm bu sonuçlar birlikte değerlendirildiğinde uşak ilinde hayvancılık yapan kişilerin malatya ilindeki hayvan yetiştiricilerine oranla daha deneyimsiz olduğu söylenebilir . ağrı ilinde yapılan bir araştırmada hayvan yetiştiricilerinin i ve altı ü i i i ve üzeri yaşta olduğunu belirtmiştir . orman köylerinde hayvancılık yapan kişilere endemik bitki türleri ve bu türlerin korunması konusunda eğitim verilmeli endemik bitki türleri açısından korunmada öncelikli olan sahalarda hayvan otlatılmamasının neden gerekli olduğu anlatılmalıdır . hayvancılığın sorunlarını doğru bir şekilde tespit etmek üzere yetkili kurumlar bünyesinde özel araştırma birimleri kurulmalıdır . ağaçlandırma çalışmalarına ve bozuk orman rehabilitasyon çalışmalarına daha fazla önem verilmelidir .
469
187
Orta Anadolu Bölgesi Sulu Şartları İçin Geliştirilmiş Bazı Ekmeklik Buğday Hatlarının Verim ve Kalite Performanslarının Değerlendirilmesi
bu araştırma yılında konya ili çumra ve altınekin ilçeleri ekolojik koşullarında s . ü . ziraat fakültesi ekmeklik buğday ıslah programı kapsamında geliştirilen hat ve adet standart çeşit ile tesadüf blokları deneme desenine göre dört tekerrürlü olarak sulu koşullarda yürütülmüştür . araştırmada aday ve standart çeşitlerde tane verimi protein oranı alveograf enerji değeri bin tane ağırlığı hektolitre ağırlığı zeleny sedimantasyon yumuşama derecesi yaş gluten ve un verimi özellikleri tespit edilmiştir . incelenen özellikler bakımından çeşitler arasında tüm özellikler yönü ile istatistiki açıdan önemli farklılıklar tespit edilmiştir . araştırma sonucunda tane verimleri kg da protein oranları . . bin tane ağırlıkları . . g hektolitre ağırlıkları . . kg alveograf enerji değerleri . . un verimleri . . zeleny sedimantasyon değerleri . . yumuşama dereceleri yaş gluten değerleri . . arasında değişim göstermiştir . araştırma sonucunda at ve at hatları verim açısından kalite özelliklerinin geneli değerlendirildiğinde ise at c ve at y hatları ön plana çıkmıştır . kalite yanında verimi de makul seviyede olan at y hattı verim ve kaliteyi kombine eden gelecek açısından ümitvar bir genotip olarak gözükmüştür . çevre şartlarının çeşitlerin verim ve kalitelerine etkisi dikkate alındığında çeşit adayı olabilecek bu genotipler tescil başvuruları öncesi daha fazla lokasyonda incelenerek nihai karar verilmelidir .
buğday dünyada insanlığın gıda ihtiyacının karşılanması açısından büyük bir öneme sahiptir . türkiye de buğday ve buğdaydan elde edilen gıda maddelerinin tüketimi birinci sırada yer almaktadır . ekmeklik buğday üretiminde iç anadolu bölgesi lik pay ile ilk sırada yer almaktadır . bunu ile marmara bölgesi ve ile güneydoğu anadolu bölgesi izlemektedir . makarnalık buğday üretiminde ise ilk sırada lik üretim ile iç anadolu bölgesi ve güneydoğu anadolu bölgesi yer almaktadır . ege bölgesi ise üretimde lük pay ile üçüncü sıradadır . bu tesislerin en önemli sorunu kaliteli ve nitelikli hammadde teminidir . buğday üretimindeki birim alandaki önemli artışlar genel olarak ülkemizde buğday talebinin karşılanması konusunda bu güne kadar ciddi bir darboğazın yaşanmamasını sağlamıştır . geçmişten günümüze buğdayda sanayicinin talepleri doğrultusunda bir üretim ve alım planlamasının yapılamaması en önemli eksikliklerden biri olarak görülebilir . ülkemizde unlu mamuller sektörünün en önemli hammaddesi olan unun istenilen standart ve miktarda temininde sıkıntılar yaşanmakta ve kaliteli buğdaya ihtiyaç her geçen gün artmaktadır uygulanmıştır . araştırmanın yürütüldüğü çumra lokasyonunun toprakları killi tınlı özelliğe sahip olup hafif alkali karakterde tuzsuz orta kireçli ve organik maddesi çok az bir yapıya sahiptir . araştırma sonuçlarına ilişkin rakamsal veriler çizelge ve te verilmiştir . standart çeşitlerin verim ortalaması kg da olmuştur . diğer aday çeşitler içinde ise at dışında kalan hepsi nin üzerinde protein oranlarına sahip olmuşlardır . ekmeklik buğdaylarda kalite ile ilgili en önemli bileşen proteindir . fakat daha kesin sonuçlara varmak için çeşitlerin bölgeler ve yetişme şartları itibarıyla protein oranına göre gösterebilecekleri performanslar belirlenmeli ve istenen özellikleri taşıyan hatlar daha fazla sayıda lokasyonda değerlendirilmelidir . yedi hattan altı tanesi standart çeşitlerden daha yüksek bin tane ağırlığına sahip olmuşlardır . bu durum bizim hatlarımızın un verimliliği değerleri incelendiğinde de görülmektedir . hatların enerji değerleri oldukça geniş bir varyasyon göstermiştir . bununla birlikte gerek hektolitre gerekse un verimi yüksek olan at c ve at y aday çeşitler yüksek enerji değeri ile piyasada en çok tercih edilen standart çeşitlere yakın değerlere sahip olmuştur . stabilite süresinin uzun olması hamurun elastikiyetinin ve işlenmeye uygunluğunun yüksek olduğuna ve buna bağlı olarak ekmek hacimlerinin yüksek olacağını göstermektedir . tahıllarda kalite kavramı kullanım amacına göre farklı şekillerde tanımlanabilir . kalite yanında verimi de makul seviyede olan at y hattı verim ve kaliteyi kombine eden gelecek açısından ümitvar bir genotip olarak gözükmüştür .
418
194
Üniversite Öğrencileri Çocuk Haklarını Ne Kadar Biliyor?
çocukluk döneminden yeni çıkmış ve profesyonel yaşama hazırlık aşamasında olan gençlerin çocuk hakları konusundaki bilgileri ve bakış açıların geliştirilmesi gerekmektedir . bu çalışmanın amacı öğrencilerin üniversiteye başladıklarında ve üniversite yıllarının arasında çocuk hakları konusundaki bilgi değişimini görmektir . kesitsel tipteki araştırma türkiye nin dokuz üniversitesinin ve . sınıf öğrencileri ile yapılmıştır . araştırma sırasında ağırlıklı örnekleme tekniği kullanılmış ve veri toplama aşamaları sonucunda . öğrenciye ulaşılmıştır . öğrenci analize alınmıştır . veriler bazı sosyodemografik özellikler çocuk haklarına dair sözleşme ile sağlık katılım korunma ve gelişim konusunda verilen cümlelerin değerlendirilmesinin beklendiği bir anket formu ile gözlem altında uygulanan anket yöntemi ile toplanmıştır . veri analizi spss . istatistik paket programı kullanılarak yapılmıştır . öğrencilerin . i birinci sınıf . si ise dördüncü sınıfta . ü eğitim fakültelerinde . si fen edebiyat fakültelerinde ve . i tıp fakültelerinde öğrenim gördüğünü ifade etmiştir . birinci sınıf öğrencilerinin . ı çhs yi duyduğunu belirtirken dördüncü sınıflarda bu yüzde . dür . hem birinci hem de dördüncü sınıflar arasında fen ve edebiyat fakültesi öğrencileri çhs ni diğer fakülte öğrencilerine göre daha az duymuşlardır . on dört yaşına kadar yaşanılan yer ile birinci sınıf öğrencilerinde çhs ni duyma arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı iken dördüncü sınıf öğrencilerinde bu fark anlamlı değildir . çocuk haklarının incelenmesi tartışılması ve öğretimi çok önem taşımaktadır . anne babaların çh konusunda eğitimi çocukların ileriki yaşamında hak kavramını benimsemesi ve uygulamasında yardımcı olacaktır . üniversite gençliğinin kendi çocuklarına olan katkısının daha olumlu hale gelmesi yapılan eğitim programlarının etkisiyle sağlanacaktır .
hak bir şeyi yapma veya başkalarından bir şeyi yapmalarını belirli bir şekilde davranmalarını isteme yetkisi olarak tanımlanmaktadır . aile içinde haklarını bilen ve uygulayabilen bir çocuk yetiştirilmesi temel yaklaşım olmalıdır . son yıllarda ülkemizde çocuklara yönelik şiddet ve farklı nedenlerle okuldan ayrılmak durumunda kalan çocuklar da önemli hak ihlalleridir . ancak toplum içi katılımlar konusunda eksiklikler olduğu düşünülmek edir . bu çalışmada öğrenciler için hem üniversiteye başlama sırasında hem de üniversitede geçirilen yıllar sonrasında çocuk hakları konusundaki bilgileri değerlendirmek istenmiştir . araştırma türkiye de toplam dokuz üniversitenin ortak olan fakültelerinde yapılmıştır . araştırma sırasında ağırlıklı örnekleme tekniği kullanılmış ve veri toplama aşamaları sonucunda . öğrenciye ulaşılmıştır . veri formunun bazı sosyodemografik özellikler çhs ni duyma durumu ile sağlık katılım korunma ve gelişim konusunda verilen cümlelerin değerlendirilmesinin beklendiği bölümü çalışmada kullanılmıştır . dokuz üniversitede yapılan çalışmada toplam . öğrencinin . i birinci sınıf öğrencisi olup . si ise dördüncü sınıf öğrencisidir . eğitim fakültesi öğrencilerinde çocukların çalıştırılmaması her yaşa uygun oyun alanlarının sağlanması ve görüş ifade etme konusundaki hakları bilme diğer fakültelere göre daha fazla ilköğretimi tamamlama hakkı daha az bilinmektedir . tıp fakültesi birinci ve dördüncü sınıf öğrencileri arasında hakların detaylı değerlendirilmesinde istatistiksel olarak herhangi bir artış saptanmamış olup en fazla bilinen haklar diğer fakülteler ile benzerdir . dinamik bir yaş grubunda olan üniversite öğrencileri hem ilerinin profesyonelleri hem de anne baba adaylarıdır . dördüncü sınıf öğrencilerinde de anne babanın çocuk haklarını duyma konusunda halen çok önemli olduğu saptanmıştır . yaşına kadar en uzun süre il ve ilçede yaşayanlar köyde yaşayanlara göre daha yüksek sıklıkla çocuk haklarını duymaktadır . bu ailelerin kırsal yaşamda hak kavramını tam olarak oturtamamış olduğundan olabileceği gibi yeterli bilgiye ulaşamama etkili olmuş olabilir . bu yeni sosyal çevre genç üzerinde etkili olmaya başlamaktadır . üniversiteye girmeden önce devam edilen lisenin çocuk haklarını duyma arasında istatistiksel açıdan anlamlı bir ilişki saptanmamıştır . dördüncü sınıflarda her ne kadar çocuk haklarını duyma sıklıkları çok yüksek olmasa da çocuklarla etkileşimi olan mesleklere ilişkin eğitim verilen fakültelerde yüzdenin daha yüksek olması sevindiricidir . üniversiteye başlama döneminde sıklıkla bilinen çh sağlık koruma ve katılıma ilişkin haklardır . gerçek yaşamda uygulama örneğini yaşayarak öğrenmeleri katılım haklarının daha fazla bilinmesini sağlamış olabilir . temel eğitim ile eğitim hakkının kullanılmasında çalışan çocuklar sorunu ayrı bir önem taşımaktadır . bu doğrultuda birinci ve dördüncü sınıfların farklı kohort olduğunu ve kohort etkisinin çalışmanın sonuçları değerlendirilirken dikkate alınması gerektiği unutulmamalıdır . birinci sınıfa başlayan bir öğrencideki değişimi saptamak için dördüncü sınıfa kadar beklemek zaman gerektirmektedir . yine çocuk haklarına dair sorulan sorular duyma boyutunda bırakılmış ve derinlemesine incelenememiştir . duymuş olduğunu belirten bir öğrencinin bu hak konusunda farkındalık ve bilme düzeyi tam olarak açıklanamamaktadır .
427
231
Yayalaştırılmış Bölge Kafeler Caddesi'nin (Isparta) Peyzaj Mimarlığı Açısından İrdelenmesi
bu araştırmada ısparta kent merkezinde yer alan kafeler caddesi nin yayalaştırılmasının peyzaj mimarlığı açısından irdelenmesi amaçlanmıştır . araştırmanın amacı yayalaştırılmış kafeler caddesinin çevresine olan etkileri tercih edilme nedenleri kullanım amaçları kullanıcıların ihtiyaçlarına ne derecede cevap verebildiği bu yaya bölgesini kullanan insanların karşılaştığı sorunlar ve planlamasından kaynaklanan genel eksiklikler olarak belirlenmiştir . ayrıca yaya ve taşıt yolu arasındaki ilişkisi ve yaya aksı üzerindeki perakende ticaret mekanlarına olan etkisi de belirlenmiştir . bu çalışmada yaya bölgesi kullanıcıları ve işyeri sahiplere yönelik iki farklı anket çalışması uygulanmıştır . li likert ölçeği ile hazırlanan anketler ve elde edilen veriler spss programı ile analiz edilmiştir . elde edilen veriler ışığında araştırma alanının sorunları irdelenmiş ve bu sorunlara yönelik çözüm önerileri sunulmuştur .
insan var olduğu ilk zamanlarda bir yerden başka bir yere yaya olarak gitmiştir . yayalaştırma kavramı şehir planlama ve kentsel tasarım projelerinde trafiksiz yürünülebilir yaya alanları oluşturmak için yapılan müdahaleler olarak da görülmektedir . yayalaştırma katılımcılara sosyalleşme estetik memnuniyet fiziksel ve duygusal sağlık açısından birçok fayda sağlar . zaman uyarlı yaya alanı bu genellikle hizmet amaçlı olarak belirli zamanlarda araç trafiğine izin verilen alandır . . . tarihinde kabul edilerek . . yılında sayılı resmi gazete de yayımlanarak yürürlüğe giren sayılı karayolları trafik kanunu nda yer alan . yaya yolları taşıt ve yaya trafiğinin derecelerine bağlı olarak gruba ayrılmaktadır . yaya bölgelerinin giriş ve çıkışlarına özel düzenlemeler getirilmelidir . taşıt trafiğinin yavaşlamasını sağlayacak düzenlemeleri taşıtların konutların çok yakınından geçmesini engelleyici düzenlemeler getirilmelidir . çocuk oyun alanları zorunlu olarak motorlu trafikten korunmalı ve belirli engellerle ayrılmalıdır . yaya bölgeleri düzenlemesi araç trafiğinin yoğunluğuyla ilgilidir ve planlamada da göz önünde bulundurulmalıdır . sokaklara ait zemin döşemesi alan boyunca aynı olup sokaklardan ana caddeye bağlanan kısımlara kadar devam etmektedir . katılımcıların ını öğrenciler oluştururken geri kalan meslekleri yapan en fazla i mimar mühendis i öğretmen akademisyen ı işsiz ve ü de memurlardan oluşmaktadır . katılımcıların gelir düzeyleri açısından bakıldığında . tl den az geliri olanların . . tl arasında geliri olanların . . tl arasında geliri olanların oranı . . tl arasında geliri olanların oranı ve . tl üzerinde geliri olanların oranı ise tır . araştırmada halk görüşlerinin peyzaj mimarlığı açısından incelenmesine yönelik dikkate alınması gereken faktörlerin ne olması gerektiği ile ilgili olarak ifadeden oluşan bir gösterge listesi halk grubunun değerlendirmesine sunulmuş ve halk grubundan bu ifadeleri en önemli gördükleri ifadeye en önemsiz gördükleri ifadeye puan vermek sureti ile puanlamaları istenmiştir . bu durumda bireylere sunulan tüm bu soruların yaşam kalitesini açıklayıcı önemli noktaların bulunduğunu ve yansıttığını göstermektedir . ifadesinin puanla en yüksek değeri aldığı görülmektedir . çalışma ile elde edilen bu bulgular peyzaj açısından ayrılacak bireylerin çevre düzenine anlamlı ölçüt bulup bulmadığının büyük önemini göstermektedir . ilişkin frekans ve yüzde değerleri bu başlık altında gösterilmiştir . esnafların iş yerine mal taşınırken kamyon kullanmasının oranı u u kamyonet kullanırken sadece insan gücüyle çalışan işletmelerde ı kendi araçları ve şirket aracıyla birlikte otomobil kullanan esnafın oranı ise olarak görülmektedir . kullanımlarına göre bakıldığında katılımcıların en fazla oranla otoparka park etmekte olduğunu genelde cadde üzeri kullanımını zorunda kalmadıkça ve az tercih ettiklerini oranında belirtmektedir . çalışma ortamlarından memnun olma durumlarına baktığımızda esnafın büyük çoğunluğu kafeler caddesinde memnun bir çalışma ortamında olduklarını oranında evet memnun olmayan esnafa yönelik cevapların ise oranında hayır olarak yanıtlamış oldukları görülmektedir . anket çalışmasının sonuçlarına göre alan kullanıcıları taşıt trafiğinin cadde dışına taşınmasını istemektedirler . yaya bölgesine belli ve sınırlı saatlerde sadece servis girişlerine izin verilmelidir . alanda yapılacak planlama ve tasarımlar için alanın mevcut mekansal yapısının ve yayaların hareket kompozisyonunun birlikte değerlendirilmesi gerekliliği ortaya çıkmaktadır .
459
110
ÇAĞDAŞ UYGUR YAZARI MEHMET EMİN HOŞUR VE ESERLERİ
mehmet emin hoşur çağdaş uygur edebiyatının yetiştirdiği öncü yazarlardan biridir . hoşur uygur hikayeciliğine getirdiği yeni ve cesur adımlarla uygur hikayeciliğinin gelişmesine büyük katkıda bulunan önemli bir şahsiyettir . mehmet emin hoşur öykülerinin çoğu çinceye çevrilmiştir dolaysıyla çinli araştırmacılar hoşur ve eserleriyle ilgili birçok makaleleri yazmıştır . onun eserleri hatta yurt dışındaki araştırmacıların dikkatine nail olmuştur . çoğu eserlerde kullandığı hiciv üslubuysa aziz nesin ile benzerlikler taşımaktadır . bu makalede mehmet emin hoşur un hayatı edebi kişiliği ve eserleri hakkında bilgi verilmiş türk yazarı aziz nesin ile benzerliği üzerinde kısaca durulmuş daha sonra da onun uygur edebiyatındaki yeri incelenmiştir .
yüzyıla kadar klasik edebiyat geleneğinin devam ettiği uygur edebiyatında . yüzyılın başlarında yeni edebi türler görülmeye başlanmıştır . yüzyıl uygur edebiyatının ana konusunu milliyetçi çin e karşı verilen bağımsızlık mücadelesi oluşturmuştur . arzu muhammed in emir ali umudi nin ceŋname muhammed alem in tarih i kaşgar kasım bey in gulca vakıatları bayanı muhammed salih yarkendi inin gazat ül müslimin molla bilal bin molla yusuf un gazat der mülki çin seyid muhammed in şerh i şikestename molla şakir in zafername şeyh garibi nin tarihname i yakup han kurban süfi seferbay ın tarih be dövlet molla musa sayrami nin tarih i eminiye ve tarihi hamidi adlı eserleri uygur halkının sosyal yaşamı ve sıkıntılarının dile getirildiği eserlerdir . yüzyılın başlarında gaspıralı ismail hakkı bey in dilde işte fikirde birlik düsturuna bağlı kalınarak bütün türk dünyasında etkili olan ceditçilik akımı doğu türkistan da da etkili olmuştur . abdukadir damolla ve abduhalik uyguri lutpulla mutellip mehmet ali tevfik kutluk haci şevki gibi aydınlar halkı uyandırmaya çalıştı . bu dönemde milli edebiyat yasaklanmış bunun yerine devrimi ve yeni rejimi öven romanlar öyküler yazılmıştır . ünlü yazar edipler tutuklanmış hapse atılmış en ağır işkencelerle maruz bırakılmıştır . yılında mao nun ölümüyle kültür devrimi sona ermiş ondan sonra ekonomik açıdan kalkınma ihtiyacı hisseden çin liberalleşme ve dışa açılıma politikası uygulamıştır . birçok edebi dergi ve mecmua tesis edilerek edebi eserlere yayınlanma imkanı tanınmıştır . dolayısıyla mehmet emin hoşur bu dönemin yetiştirdiği önemli isimlerden biridir . üniversiteden mezun olduktan sonra ile yılları arasında çin de gerçekleşen kültür devrimi nin etkisinden dolayı sosyal hizmetler kurumu belediyede sosyalizm propaganda memuru karayolları düzenleme başkanlığı gibi edebiyat dışı mesleklerde çalışır . mehmet emin hoşur yazarlık hayatında hikaye ve roman türünün yanı sıra acayip yaşam garip mantık zayıf ruh ve zayıf muhabbete ilave gibi eleştiri eserleri ilimsever tüccar savut yusuf erdem sahibi manap yusuf unutulmaz günler halk yetiştiren sazcı rozi abduveli gibi röportaj türündeki eserleri ili türküleri tarihi açıklaması mukam üstadı karuşañ ahunum gibi ilmi ve edebi makaleleri kaleme alarak kendisinin çok yönlü edip olduğunu göstermiştir . ahirki sinak bu çüş emes harak togrisida hikaye ney avazi kona yeñi işlar dehkan gibi hikayeleri anlatı ve yapı özellikleriyle ananevi öykücülüğe aittir . yılında yazdığı sarang hikayesi yazarın hikayeciliğini zirveye taşıyarak uygur hikayeciliğinin yeni bir döneme girdiğinin habercisi oldu . bu tür hikayelerin özelliği ise hikayenin anlatı yapısındaydı . hikayecilikte başarılar kazanan yazar yılında kum baskan şeher romanını yazarak uygur romancılığına büyük katkıda bulundu . üç kısım bölümden oluşan roman üçüncü kişi ağzından anlatım tekniğiyle yazılmıştır . it kuyruğu hikayesinde nahiye müdürü köylülerden domuz vurup getirmesini emreder halbuki köyde hatta etraftaki köylerde bile domuz yoktur . durumun böyle olmasına rağmen müdürün emrine karşı çıkmamak için uzaktaki köyden it kuyruğu getirip üzerini işleyerek domuz kuyruğu şekline benzetip müdüre teslim ederler . dayağa dayanamayan bıyıklı bıçakla müdahale etmek zorunda kalır . mehmet emin hoşur eserlerinde mizaha aşk ili uygurlarının karakter özelliklerini kullanarak yarattığı karakterleri uygur türklerinin gerçek hayatındaki mantıksız kurallar mantıksız uygulamalar üzerinden güldürerek ibretli etki yaratmaya çalışır . yazarın harak hekkide hikaye bu çüş emes musapirlar kavikida küz yamguri gibi hikayeleri şincañ yazarlar birliği nin hanteñri ödülüne bıyık macerası çoşkilarga bayram hikayesi çin yazarlar birliği tarafından nadir eser ödülüne onun dışarında birçok eseri tarim edebiyat ödülü gülzar edebiyat ödülüne sahip olmuştur . mehmet emin hoşur uygur edebiyatının son dönemde yetiştirdiği önemli isimlerden biridir . tüm eserlerinde sıkça görülen gülünç mizah kendisinin doğup büyüdüğü ili uygurlarının meşrep sever günlük hayatta esprisiz yaşayamayan tolumun önemli özelliklerinden yararlanmıştır .
548
93
Çocuklarda Temel Mekanik Ventilasyon
solunum sistemi ile ilgili hastalıklardan ve solunum yetersizliğinden kaynaklanan ölüm çocuk ölümlerinin başta gelen nedenlerindendir . bu derlemede mesleği gereği sürekli çocuk yoğun bakım hastası takip etmeyen ama gerektiğinde bu hastalarla ilgilenen hekimlerin mekanik ventilasyonla ilgili özellikle uygulamaya yönelik endişelerini gidermek hedeflenmiştir . sık kullanılmayan anlaşılması güç detaylardan çok günlük uygulamada işe yarayacak mekanik ventilatörün kullanımını kolaylaştıracak bir yaklaşım benimsenmiştir . hekimlerin zorlandığı ya da hata yaptığı noktalar özellikle vurgulanmıştır . amaç kısa sürede hekimin mekanik ventilatörü kullanmadaki endişesini ortadan kaldırmak ve daha konforlu bir hasta takibi sağlamaktır .
solunum sistemi ile ilgili hastalıklardan ve solunum yetersizliğinden ölüm çocuk ölümlerinin başta gelen nedenlerindendir . amaç kısa sürede hekimin mekanik ventilatörü kullanmadaki endişesini ortadan kaldırmak ve daha konforlu bir hasta takibi sağlamaktır . buna karşın takipne ve retraksiyonları olan bronşiolit hastasının kan gazı sonuçları hasta tamamen yorulana kadar normal görülebilir . fakat oksijenizasyonun ileri derecede zorlu olduğu pnömoni ve ards gibi durumlarda peep artırılır . peep in yükseltilmesi etkili bir oksijenizasyonu artırma yöntemidir . yüksek peep in olumsuz etkisi venöz geri dönüşü azaltmasıdır . bu nedenle özellikle ağır kalp yetmezliği olan hastalarda peep artırılırken dikkatli olunmalıdır . çocuklarda başlangıçta hastanın yaşının gerektirdiği normal değerler girilir . solunum sayısındaki önemli bir nokta çocukta genelde dk nın üzerine çıkılmadığıdır . hastanın durumu gerektirse dahi dk dan yüksek solunum hızlarında gerçek inspirasyon ve ekspirasyon için yeterli süre sağlanamaz . bu durumda birçok ventilatör modu hastanın bu fazladan soluma çabalarına izin vermektedir . cpap modunda basınç desteği verilmediği takdirde hastalar ventilatörden ayrılma açısından yeterli olarak değerlendirilememiş olabilirler . bunun saniyeye çevirimi yani inspirasyon zamanı şeklinde ifadesi hastanın solunum sayısına göre değişir . akciğer hastalığı ağır olmayan hastalar için başlangıç ventilatör ayarları tablo ıı de özetlenmiştir . mod tercihinde daha çok kişisel ve kurumsal alışkanlıklar ön plandadır . burada günlük kullanımın büyük kısmını kapsayan temel modlardan bahsedilecektir . ancak zorunlu solunumlar verilirken milisaniyeler ölçüsünde beklenerek hastanın spontan çabası varsa mecburi nefesi de spontan çabayla başlatılmak istenir . uzun süreli kullanımı zorunlu garanti solunum olmadığından güvenli değildir . örneğin entübe edilen hastanın entübasyon tüpünün pozisyonu hastanın sekresyonlarının düzenli aspirasyonu tüpün tespitinin güvenliği ventilatör ve monitör alarmlarına duyarlı olmak hastanın hareketlerinin kontrol altına alınması çok önemli hale gelir . ekspirasyon zamanını artırmak özellikle astım gibi hava hapsiyle giden durumlarda çok faydalı olabilmektedir . tidal volüm yüksek alarmı en sık ventilatör devresi hastadan ayrıldığında olur . bu durum ventilatörün kaçak testi ile anlaşılır ve devre değiştirilir . ekstübe edilen her hasta başarılı bir şekilde ekstübe kalıyorsa yani başarısızlık oranı ise bu hekimin aşırı tedbirli olduğunun ve muhtemelen hastaların ventilatörde uzun süre kaldığının bir göstergesidir . fakat zorunlu solunumların sayısı azaltıldığında genellikle spontan nefeslerin sayısının arttığı görülür . fakat bu yol akciğerleri daha sağlam hastalarda örneğin akciğer dışında bir nedenle post op entübe izlenen sekelsiz hastaların uyandırılıp ekstübe edilmesinde sık kullanılır .
346
84
Şeker Pancarı Yaprak Spektral Yansımalarında Meydana Gelen Değişimin Topraklardaki Farklı Seviyede Ağır Metal İçeriklerine Bağlılığının Belirlenmesi
ağır metaller ile kirlenmiş topraklarda gerçekleştirilen bitkisel üretimler gıda zincirine dahil olmakta ve tüm yaşam sistemlerini olumsuz etkilemektedir . bu nedenle toprakta doğal ve veya yapay yollarla meydana gelebilen ağır metal kirliliği özellikle tarım alanlarında kontrol edilmesi ve izlenmesi gereken zorunlu konulardan biridir . günümüzde pratik hızlı ve çevre dostu yöntemler olan spektral teknikler farklı çalışmalarda ağır metal kirliliği veya kirlilik potansiyeli olan alanları belirlemek için kullanılmaktadır . bu çalışmada konya çumra bölgesinde jeogenesis kaynaklı ni ve cr ağır metal birikiminin bölgede geniş bir alanda yetiştirilen şeker pancarı bitkisi yapraklarının spektral imzasına etkilerinin landsat etm çok bantlı uydu görüntüsü ile belirlenmesi amaçlanmıştır . bu amaçla ağır metal birikimi belirlenen parseller ile kirlilik olmayan parsellere ait şeker pancarı yaprak spektral yansımalarının ortalama değerleri anova testi ile istatistiksel olarak karşılaştırılmıştır . araştırma ile ortalam spktral imza eğrilerinde grafiksel olarak nm dalgaboylarında yansıma farklılıları oluştuğu ancak ni ve cr ile kontamine olmuş topraklardan elde edilen yaprak spektral yansımalarında kontaminasyon olmayan bölgelere göre istatistiksel olarak anlamlı bir fark olmadığı belirlenmiştir . çalışma sonucu yansımaları etkileyen diğer besin elementi içeriklerinin grafiksel değişimin nedeni olarak ayrıca incelenmesi gerektiği ve ağır metal birikiminin devam etmesi riskine bağlı olarak bölge topraklarının belli aralıklar ile analiz edilmesi önerilmektedir .
ağır metal terimi cd co cr cu fe hg mn mo ni pb as ve zn gibi yoğunlukları . mg m olan metalik elementler için kullanılmaktadır . ağır metaller madencilik çalışmaları gübre ve pestisitler sanayi atıkları ve hidrokarbon yanma ürünleri ile su hava ve toprağa ulaşabildiği gibi toprak ana materyalinin ayrışma prosesleri olarak da birikim gösterebilmektedir dalgaboyu arasında yüksek korelasyon olduğu ve yansıma değerleri ile laboratuvar analiz sonuçlarının regresyon analizi sonucu r . doğruluk katsayısı ile tahmin modeli geliştirildiği bildirilmiştir . . ayrıca geometrik distorsiyonların giderilmesi için el gps i ile alınan koordinatlar kullanılarak geometrik düzeltme yapılmıştır . lmaxλ lmınλ qcalmax ve qcalmın ile ölçeklenmiş spektral radyasyon değerleri çizelge de sunulmuştur . qcalmın en küçük kalibre edilmiş piksel değeri qcalmax en yüksek kalibre edilmiş piksel değeri daha sonra toa radyans değerlerinin her bir piksel için yansıma oranlarına dönüştürülmesinde aşağıdaki formül kullanılmıştır . burada pλ her bir piksel için yansıma oranı π matematiksel sabiti l λ toa radyans dönüşümü sonucu üretilen raster veri d dünya güneş uzaklığı . olarak belirlenmiştir . örnek lokasyonlarına göre ağır metal birikimi belirlenen alanların dağılımı ve ortalama spektral yansıma değerleri çizelge da sunulmuştur . çalışmada ni ve cr kontaminasyonu belirlenen parseller ile ağır metal birikimi olmayan alanların vnır bölge ortalama parsel yansıma değerleri karşılaştırılmış ve spektral imzalarda değişim olduğu belirlenmiştir . nitekim nm dalgaboyu yansıma oranlarındaki değişim fotosentez aktivitesi ile doğrudan ilişkilendirilmekte ve nm dalgaboyu klorofil a ve b absorpsiyon bantı olarak belirtilmektedir forma geçmediğini ve toksik etkilerinin olmadığını göstermektedir .
594
203
Çeltik yetiştiriciliği yapılan arazilerde demir ve mangan içeriklerinin alansal dağılımının farklı enterpolasyon yöntemleri ile belirlenmesi
bu çalışmada alaçam ilçesinde çeltik yetiştirilen alanlardaki toprakların fe ve mn içeriklerinin alansal değişimi belirlenmeye çalışılmıştır . çalışma alanını temsil edecek şekilde farklı noktadan ve dört farklı derinlikten toprak örnekleri alınmıştır . alansal dağılımda en uygun yöntemi belirlemek için farklı enterpolasyon yöntemi karşılaştırılmıştır . çalışma kapsamında radyal tabanlı fonksiyon ters mesafe ağırlıklı enterpolasyon ordinary kriging basit kriging universal kriging birleştirilmiş kriging metotları kullanılmıştır . en uygun enterpolasyon yöntemini belirlemede ise ortalama hata kareleri karekökü ve mutlak ortalama hata değerleri kullanılmıştır . belirlenen en iyi yönteme göre fe ve mn haritaları hazırlanmıştır . yapılan değerlendirmelere göre fe dağılımı farklı derinlikler için sırasıyla rmse değerleri . . . ve . hesaplanmış en uygun olarak rbf ıdw ve sk metotları belirlenmiştir . mn dağılımı içinse rmse değerleri üst toprak katmanından alt katmana doğru sırasıyla . . . ve . olarak hesaplanmıştır . tüm katmanlar için en iyi yöntemler kullanılarak hazırlanmış olan haritalara göre alanda fe içeriği bakımından eksik olan alanlar derinlikler bazında . da ile . da arasında değişmiştir . mn eksikliği olan alanlar ise . da ile . da arasında alansal dağılım göstermiştir . sonuç olarak noktasal olarak örnekleme yapılan çalışmalardan elde edilen veriler ile alansal dağılım haritaları hazırlanırken en iyi enterpolasyon yöntemin belirlenmesi çalışmanın doğruluğu açısından büyük önem taşımaktadır .
toprak ve su insanoğlunun gıda içme barınma gibi ihtiyaçlarını karşılamada doğal ve yenilenemeyen en önemli iki kaynaktır . sınırlı kaynaklardan olan suyun ve toprağın bozulmaya uğramadan sürdürülebilir bir şekilde işletilmesi gerekmektedir . toprakların korunması ve sürdürülebilir kullanımının sağlanması ülkemizin geleceği açısından bir zorunluluktur . demir ve mangan bitkilerin büyüme ve gelişmesi için gerekli olan mikro besleyicilerdir . yılında yapmış oldukları bir çalışmada sri lanka nın polonnaruwa bölgesinde çeltik yetiştirilen ha lık bir alanda tarımsal açıdan önemli bazı toprak özelliklerinin mekansal değişkenliğini araştırmışlardır . bu alüvyonların kalınlığı ilçenin batısında m iken doğusunda m ye kadar çıkmaktadır . delta ovası ile m yükseltiye kadar uzanan sahalarda hafif eğimli yamaç arazi yer alır . çalışma alanında karadeniz bölgesinin ılıman iklim özellikleri görülmektedir . örnekler oda sıcaklığında kurutulmuş ve mm lik elekten elenmiştir . toprak örneklerinde demir ve mangan miktarlarının belirlenmesinde atomik absorbsiyon spektrofotometrisi yöntemi kullanılmıştır . rbf metodu çok boyutlu verilerin enterpolasyonunda kullanılan bir metottur . genel olarak sınırlı sayıda veri ya da tahmin edilmesi zor olan noktaların tahmininde kullanılmaktadır . rbf modeli euclide uzayında çalışmaktadır ve genel eşitliği eşitlik de verilmiştir . en yaygın kullanılan enterpolasyon metotlarından biri olan ıdw nin esası değeri bilinen noktadan değeri bilinmeyen nokta değerini tahmin etmeye dayanmaktadır . burada bilinen noktanın birinci değişkenin ortalaması i noktasındaki birincil değişkenin verisi araştırma alanındaki örneklerin ortalaması n x noktasında tahminde kullanılan birincil parametre sayısı birincil değişkenin tahmin varyansını minimize etmek için seçilmiş ağırlık faktörü nv ikincil değişken sayısı nj araştırma alanındaki jinci ikincil değişkenin sayısını jinci ikincil değişkenin ağırlık faktörü jinci ikincil değişkenin versini jinci ikincil değişkenin örneklerinin ortalamasını ifade etmektedir . bu çalışmada yöntemlerin karşılaştırmalarının yapılması ve en uygun yöntemlerin seçilebilmesi için en çok kullanılan ortalama hata kareleri toplamının karekökü yöntemi ile ortalama mutlak hata kullanılmıştır . en iyi yöntemin belirlenmesinde çapraz doğrulamalar yapılarak rmse ve mae değerleri hesaplanmıştır . çizelge incelendiğinde mn değeri için cm ve cm toprak derinliklerinde en düşük rmse ve mae değerlerinin ıdw yönteminden elde edildiği ve bu toprak derinlikleri için en iyi yöntemin ıdw olduğugörülmektedir . her bir özellik ve derinlik için belirlenen en uygun enterpolasyon yöntemine göre fe ve mn ın alansal dağılım haritaları hazırlanmıştır . çalışma alanının batı kesimlerinde cm ve cm toprak derinliklerinde fe eksikliğinin daha fazla olduğu görülmektedir . fe fazlalığı olan sınıfın katmanlara göre yüzde dağılımı ise ilk toprak katmanında . cm için . cm için . ve son toprak katmanı için . olarak hesaplanmıştır . en uygun enterpolasyon yöntemi kullanılarak hazırlanan haritalar incelendiğinde fe içeriği bakımından eksik olan alanlar derinlikler bazında . da ile . da arasında değişmiştir . ayrıca yetiştiricilik açısından uygun sulama ve drenaj koşullarının sağlanması doymuş toprak şartlarının iyileştirilmesi ve kök bölgesinde havadar bir bölge oluşturulması sorunların zararlı etkisini azaltacaktır .
515
215
Büyük Hayvanlarda Karaciğer Hastalıklarına Ultrasonografik Yaklaşım
ultrasonografi veteriner sahada uzun yıllardır kullanılan bir teşhis aracıdır . doku ve organların özellikleri hakkında detaylı bilgi verir ve diğer görüntüleme tekniklerine göre pek çok avantajı vardır . büyük hayvanların karaciğer hastalıklarının teşhisinde kolay uygulanabilir olduğu ve isabetli sonuçlar verebildiği için başlı başına veya diğer teşhis metotlarının yanında kullanmak için idealdir . bu derlemede sığır at koyun ve keçilerde karaciğer ultrasonografi hakkında mevcut bilgiler toplanmıştır .
ultrasonografik enstrümanların veteriner sahada kullanımı yılına kadar gitmektedir . bu yüzden non invaziv bir teknik olarak ultrasonografi taşınabilir cihazların sahada pratik olarak kullanılabilmesi sayesinde de uzun süredir rutin olarak kullanılmaktadır . sığırlarda karaciğerin ölçülebilir büyüklüğü en fazla onuncu on ikinci interkostal aralıktadır ve kraniale doğru akciğerin süperimpoze olmasından dolayı küçülür . atlarda karaciğerinin sağ tarafının küçük bir bölümü görüntülenebilir . karaciğerin ventral kenarları belirgin bir şekilde keskindir . sığırlarda kaudal vena kava portal venden daha dorsal ve medialde yer alır ve on ikinci ve on birinci interkostal aralıklardan görülebilir . nadiren onuncu interkostal aralıktan gözlemlenebilir ancak hiçbir zaman daha kranialden gözlemlenemez . kaudal vena kavanın üçgen şekli karakteristiktir ve çapı . cm arasındadır . sığırlarda hepatik apselerin ultrasonografik görünümü çeşitlilik gösterir . bunun sonucunda abdominal duvara yakın bölgeler hiperekojenikken daha uzak bölgeler hipoekojeniktir veya hiç görüntülenemez . sığırlarda hepatik lipidozisin fokal formu da tanımlanmıştır ve önemi henüz bilinmemektedir . hafif yağlı karaciğerin ultrasonografisinde karaciğer böbrek ekojenitesinde hafif farklılaşma distal damarların vena kavanın diyaframın ve rumen duvarının ekojenitesinde proptan uzaklaştıkça hafif zayıflama gözlemlenmiştir . genelde kistler yuvarlak şekilli anekoik tek odaklı yapılardır ve hipoekojenik içeriğe sahiptirler . şiddetli enfeksiyonlarda hipoekoik lezyonlar hiperekoik alanlarda düzensiz olarak dağılırlar . hafif enfeksiyonlarda ise ekojenite daha yaygın olarak ve geç artış gösterir . duktal fazın başlangıcında paranşimal lezyonlar kaybolmaya başlarlar ancak bazı durumlarda uzun süre kalabilirler . kalsifiye safra kanalları son derece hiperekojeniktir ve distalinde gölgelenme artifaktına sebep olur . safra kesesinin dilate olması da kolestazi sonucu oluşma ihtimali olan bir bulgu olsa da güvenilir değildir çünkü aç kalan sığırlarda safra kesesini boşaltma refleksi harekete geçmediği için safra kesesi kolestazi olmamasına rağmen dilate olacaktır . duktal fazın başlangıcında dilate safra kanalları ince hipoekojenik çizgiler şeklinde portal alanda gözlemlenirler . safra kanalları en yüksek boyuta ve kıvrıma hastalığın nci haftasında erişir ve safra kesesinin yanında açıkça gözlemlenebilirler gonzalo orden ve ark . sistemik dolaşımın değerlendirilmesinde kaudal vena kava çok önemlidir . kaudal vena kava trombozunda trombus nadiren gözlemlenebilir çünkü görüntü akciğerler tarafından engellenir .
382
62
Üniversite Öğrencilerinin Yaşam Doyumunu Yordamada Kariyer Kararı Öz-Yeterliği ve Umudun Rolünün İncelenmesi
bu araştırmada üniversite öğrencilerinin yaşam doyumunu yordamada kariyer kararı öz yeterliği ve umudun rolünün incelenmesi amaçlanmıştır . araştırma nicel araştırma yöntemlerinden ilişkisel tarama deseninde yürütülmüştür . araştırmaya çeşitli lisans programlarında öğrenimine devam eden öğrenci katılmıştır . araştırma kapsamındaki veriler yaşam doyumu ölçeği kariyer kararı öz yeterliği ölçeği kısa formu ve umut ölçeği yoluyla elde edilmiştir . verilerin analizinde hiyerarşik regresyon analizi uygulanmıştır . elde edilen sonuçlar kariyer kararı öz yeterliğinin ve umudun üniversite öğrencilerinin yaşam doyumunun anlamlı yordayıcıları olduğunu göstermiştir . araştırmanın bulguları ilgili literatür çerçevesinde tartışılarak bazı öneriler sunulmuştur .
üniversite dönemi bireylerin meslek alanlarıyla ilgili eğitimleri aldıkları ve iş yaşamına hazırlandıkları bir aşamadır . bu dönemde üniversite öğrencilerinden kariyer gelişimleri ile ilgili bir dizi görevi yerine getirmeleri beklenmektedir ve öğrencilerin bu gelişimsel görevleri başarılı bir şekilde yerine getirebilmelerinde kariyer kararı öz yeterliği önemli bir rol oynamaktadır . bununla birlikte kariyer geleceğini daha olumlu algılayan ve geleceğe umutla bakabilen üniversite öğrencilerinin yaşam doyumu algıları pozitif yönde etkilenmektedir . sosyal bilişsel iyi oluş modeline göre yaşam doyumu bilişsel duyuşsal davranışsal ve sosyal faktörlerden etkilenmektedir . yapılan araştırmalarda yaşam doyumu ile ilgili alınan kararlarda olumlu ve olumsuz duyguların etkisinin bulunduğu gözlenmiştir . sosyal bilişsel iyi oluş modeline göre yaşam doyumunu etkileyen bir diğer unsur da öz yeterlik inançlarıdır . öz yeterlik inancı bireyin çeşitli yaşam hedefleri belirlemesi bu hedefleri gerçekleştirilebilir olarak algılaması ve belli bir yaşam alanına ilişkin sergilediği olumlu performansa yönelik memnuniyet duyması yoluyla yaşam doyumuna olumlu katkı sağlamaktadır . dolayısıyla öz yeterlik inancı yaşamın çeşitli alanlarındaki performanslar üzerinde belirleyici rol oynayabilmektedir . bu yönüyle öz yeterlik her yaş grubu açısından önemli olmakla birlikte üniversite döneminde kariyer kararları ile ilgili öz yeterliğe sahip olmak öne çıkan gelişimsel görevlerden biri haline gelmektedir . ergenler üzerinde yapılan boylamsal bir çalışmada da umut ve yaşam doyumu arasında güçlü bir ilişki olduğu gözlenmiştir . yaşam doyumu düşük olan üniversite öğrencileri sınırlandırılmış bir yaşam tarzı sürdürmekte olup sahip olduğu roller sorumluluklar ve yükümlülükler için daha az çaba sarf etmektedir . dolayısıyla yaşam doyumu üniversite döneminde gelişimsel görevlerin yerine getirebilmesi için önemli bir unsurdur . konu hakkında yurt dışı literatürde yapılan araştırmalar genel olarak değerlendirildiğinde kariyer kararı öz yeterliğinin ve umut duygusunun yaşam doyumu ile pozitif yönde ilişkisinin olduğu dikkati çekmiştir . ancak üniversite döneminde önemli gelişim görevlerinden birisi olan kariyer gelişimi ile ilgili kararlarda öz yeterliğe sahip olmanın ve yaşama pozitif bakabilmeyi sağlayan umudun yaşam doyumu algısı ile ilişkisini ortaya koyan bir araştırmaya rastlanmamıştır . ölçeğin test tekrar test güvenirliği analizi sonucunda . korelasyona ulaşılmıştır . bu araştırmada ölçeğin cronbach alfa güvenirlik düzeyi . olarak hesaplanmıştır . field a göre tolerans değerinin . nin altında olması vıf değerinin un üzerinde olması çoklu bağlantı problemini ortaya çıkarmaktadır . değişkenler arası ilişkilerin incelenmesinde pearson korelasyon analizi kullanılmıştır . analizin ikinci basamağında modele dahil edilen umudun varyansa özgün katkısı ise olarak belirlenmiştir . kariyer kararı öz yeterliği ve umut değişkenleri bir arada varyansın sini açıklamıştır . yapılan araştırmalarda çinli genç yetişkinlerde italyan ve isviçreli ergenlerde umudun yaşam doyumunu anlamlı bir biçimde yordadığına ilişkin elde edilen bulgular bu araştırmanın bulgusunu desteklemiştir . buna karşın afro amerikalı üniversite öğrencileri üzerinde yürütülen bir çalışmada yaşam doyumunu yordamada umudun anlamlı bir rolünün olmadığı sonucuna varılmıştır . ayrıca öğrencilerin kariyer geleceğine ve kariyer seçeneklerine ilişkin duygularının da incelenmesi faydalı olabilir . gelecek araştırmalarda olasılığa dayalı örnekleme yöntemleri kullanılarak üniversite öğrencilerinin yaşam doyumu kariyer kararı öz yeterliği ve umutları arasındaki ilişkinin incelenmesi yoluyla elde edilen sonuçların genellenebilirliği artırılabilir .
484
82
KÜÇÜK BİR TURBOJET MOTORUN FARKLI YAKIT KULLANIMLARINDA EKSERJETİK VE EKSERGOEKONOMİK PERFORMANSININ KARŞILAŞTIRILMASI
günümüzde küresel ısınmaya ve diğer çevresel konulara ek olarak enerji kaynaklarının hızlı tükenmesi ve artan maliyetleri büyük endişe yaratmaktadır . her şeye rağmen enerji verimli sistem gelişmeleri ve biyoyakıt teknolojisindeki ilerleme umut verici çözümlerdir . havacılık sektörü sektörün troposfer üzerindeki çevresel etkiden sorumlu olduğu ana konulardan biridir . bu çerçevede bu çalışmada deneysel bir turbojet motorun ekserji temelli değerlendirmesi yapılmaktadır . bu amaçla geleneksel havacılık yakıtı ve biyoyakıt tüketimleri için karşılaştırmalı olarak ekserji ve ekonomik performansı yapılmıştır . bu çalışmanın sonucunda hava kompresörü yanma odası ve gaz türbini bileşenlerinin ekserji verimi biyoyakıtla çalışan durumlarda sırasıyla . . ve . olarak bulunmuştur . öte yandan motor konvansiyonel havacılık yakıtıyla beslenirken hava kompresörü yanma odası ve gaz türbini bileşenlerinin ekserji verimi . . ve . olarak hesaplanmıştır . buna ek olarak konvansiyonel havacılık yakıtının ve biyoyakıtın saatlik düzeydeki maliyetleri sırasıyla saat . us ve . us olarak tespit edilmiştir .
bilindiği gibi günümüzde alternatif ve yenilenebilir enerji teknolojilerinde kaydedilen ilerlemelere rağmen gerekli enerji çoğunlukla fosil yakıtlar tarafından sağlanmaktadır . ekonomik olarak gelişmekte olan ülkelerin yüksek orandaki talepleri artan maliyet ve sürekli artan fosil yakıt tüketimi nedeniyle oluşan çevre sorunlarına karşılık daha verimli sistemlerin geliştirilmesi ve alternatif enerji kaynaklarının kullanılması sürdürülebilir enerji kullanımı için gereksinimlerdir . turbojet motorlar gaz türbinlerin temel hali olarak tüm diğer tip motorların çekirdeğini oluşturur . araştırmacılar her bir motor komponentinin giriş ve çıkışları için birim zamandaki ekserjilerini bularak ilgili komponentlerin ekserji verimlerini ve entropi üretimlerini de hesaplamışlardır . genetik algoritmalar ve yapay sinir ağları bir turboprop motorun ekserji modeli için kullanılmıştır . ekserjetik performans sonuçlarına ek olarak bu çalışma ile sürdürülebilirlik göstergeleri de elde edilmiştir . santrifüj kompresörde sıkıştırılan motora giren hava yanma odasında buharlaşan yakıt ile birlikte yakılmaktadır . motorun uzun çalışma sürelerine ulaşabilmesi için benzer motorlarda bulunmayan kapalı devre yağlama sistemi entegre edilmiştir . yapılan testlerde aşağıda listelenen parametreler ölçülmüştür ortam basınç ve sıcaklığı kompresör giriş ve çıkış basıncı kompresör giriş ve çıkış sıcaklığı türbin çıkış sıcaklığı türbin çıkış basıncı yakıt tüketimi giriş hava debisi itki her bir test adımında motor çalışma esnasından yakıt tipi değiştirilmemiştir . açık sistemler için birim zamanda ekserji dengesi ise sırasıyla denklem . a ve . b ile açıklanabilmektedir geliştirme potansiyeli bir diğer performans parametresi olarak sistemdeki ekserji yıkımının azaltılması oranı olarak tanımlanabilir göreli tersinmezlik sistemin bir bileşeninin ekserji yıkım miktarının tüm sistemin ekserji yıkım miktarına oranı şeklinde verilmektedir yakıtın ekserjetik saatlik düzeltilmiş maliyeti ise yöntemi tercih edilmiştir . deneyler sırasındaki ortam koşulları sıcaklık ve basınç değerleri sırasıyla k ve . kpa olarak alınmıştır . ekserji ve ekonomi analizini yapmadan önce sistemin ekonomik verisi elde edilmelidir . turbojet motorun analizi için gerekli ekonomik veriler tablo ve de verilmiştir . ayrıca denklem in her bir motor komponenti için düzenlenmiş durumları tablo de verilmiştir . standart havacılık yakıtıyla beslenen turbojet motor için ekserji analizi tablo da sunulmuştur . tabloya ek olarak şekil farklı bir bakış açısından yanma odasındaki en yüksek ekserji yıkımını göstermektedir . tablo biyoyakıtla beslenen turbojet motorunun ekserji analizinden elde edilen sonuçlarını özetlemektedir . ekserji yıkım ve iyileştirme potansiyeli arasındaki ilişkiye bağlı olarak iyileştirme potansiyeli oranları kompresör ve yanma odası için sırasıyla . kw ve . kw tır . ek olarak yüksek basınç türbini komponentinin iyileştirme potansiyeli sıfıra yakın olması nedeniyle göz ardı edilebilir . komponentlerin ekserji verimliliği değerlerine bakıldığında şekil ya göre biyoyakıt kullanımı kompresörün ve yüksek basınç türbininin ekserji verimliliğini arttırırken yanma odasının ekserjetik performansı bozulmaktadır . her bir akım için ekserji ve birim ekserji maliyeti table de verilmiştir . bu çalışmanın sonunda aşağıdaki çıkarımlar yapılabilir incelenen turbojet motorda biyoyakıt kullanımı önemli bir performans iyileştirmesine neden olmamıştır .
459
141
FARKLI KÜLTÜREL ALTYAPIDAN GELEN AİLELERLE ÇALIŞMADA OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİN KARŞILAŞTIĞI SORUNLARA YÖNELİK KULLANDIKLARI ÇÖZÜM YOLLARI
bu araştırmanın amacı okul öncesi eğitimde farklı kültürel altyapıdan gelen aileler ile çalışırken okul öncesi öğretmenlerin karşılaştığı sorunlar ve bu sorunlar karşısında öğretmenlerin geliştirdikleri çözüm yöntemlerinin neler olduğunun tespit edilmesidir . araştırmanın çalışma grubunu diyarbakır ve şırnak illerinde okul öncesi okullarda farklı kültürel altyapıdan gelen öğrencilerin bulunduğu tespit edilen sınıflarda eğitim öğretim yılında görev yapmakta olan okul öncesi öğretmen oluşturmuştur . betimsel kapsamda nitel yöntemin kullanıldığı araştırmada veriler araştırmacı tarafından geliştirilen ve dört sorudan oluşan görüşme formu aracılığı ile toplanmıştır . görüşmeler sonucunda elde edilen veriler bilgisayar ortamında yazılmış ve içerik analizine tabi tutulmuştur . yapılan analiz sonucu ortaya çıkan bulgular okul öncesi öğretmenlerin aileler ile iletişim kurmada bireysel görüşmeleri planlamada aile eğitim çalışmalarının yürütülmesinde ve ev ziyaretlerinde bulunma sürecinde çeşitli şekillerde sorunlar yaşadıklarını bu sorunları gidermede ise yeterli çözüm yöntemleri geliştiremediklerini ortaya koymuştur . bunun temel nedeni ise başta öğretmenlerin yörenin dilsel ve kültürel yapılarına yabancı olması yöre hakkında yeterli bilgi sahibi olmaması geldiği görülmüştür . buna göre araştırma yöresindebu araştırmanın amacı okul öncesi eğitimde farklı kültürel altyapıdan gelen aileler ile çalışırken okul öncesi öğretmenlerin karşılaştığı sorunlar ve bu sorunlar karşısında öğretmenlerin geliştirdikleri çözüm yöntemlerinin neler olduğunun tespit edilmesidir . araştırmanın çalışma grubunu diyarbakır ve şırnak illerinde okul öncesi okullarda farklı kültürel altyapıdan gelen öğrencilerin bulunduğu tespit edilen sınıflarda eğitim öğretim yılında görev yapmakta olan okul öncesi öğretmen oluşturmuştur . betimsel kapsamda nitel yöntemin kullanıldığı araştırmada veriler araştırmacı tarafından geliştirilen ve dört sorudan oluşan görüşme formu aracılığı ile toplanmıştır . görüşmeler sonucunda elde edilen veriler bilgisayar ortamında yazılmış ve içerik analizine tabi tutulmuştur . yapılan analiz sonucu ortaya çıkan bulgular okul öncesi öğretmenlerin aileler ile iletişim kurmada bireysel görüşmeleri planlamada aile eğitim çalışmalarının yürütülmesinde ve ev ziyaretlerinde bulunma sürecinde çeşitli şekillerde sorunlar yaşadıklarını bu sorunları gidermede ise yeterli çözüm yöntemleri geliştiremediklerini ortaya koymuştur . bunun temel nedeni ise başta öğretmenlerin yörenin dilsel ve kültürel yapılarına yabancı olması yöre hakkında yeterli bilgi sahibi olmaması geldiği görülmüştür . buna göre araştırma yöresinde çalışacak öğretmen ve diğer kamu görevlilerinin çocukları ve aileleri kendi dinamiği ve kültürel çeşitliliği içinde benzersiz ve değerli kabul edebilecek donanıma sahip olmalarının sağlanmasını gerekli kıldığı kanısına varılmıştır .
kültür belli bir mirasa tabi olan insan toplulukları tarafından paylaşılan ve nesilden nesile aktarılan tutumlar değerler inanç sistemleri normlar ve geleneklerdir şeklinde tanımlanmaktadır . çok kültürlü bir yapıyı bünyesinde barındıran türkiye de bu çeşitliliği görmek mümkündür . bunlar çocukların sınıf içinde fazlaca ön planda veya arka planda olmasını önlenmek değerlendirmeleri ayrım ve ayrıcalık yapmadan uygulamak çocuktaki dil gelişimine dikkat etmek yönergeleri ilk zamanlarda çocuğun ana dilinde vermek sınıf yönetimi ve disiplin konularında esnek yenilikçi ve yaratıcı olmaktır . bu çalışmada türkiye de okula başlayan çocukların geldikleri ortam ve evlerinde anneleriyle konuştukları diller incelenmiştir . bu durum öğretmen ve aile arasındaki iletişimi güçleştiren diğer bir engel olarak karşımıza çıkmaktadır . bu araştırmanın amacı okul öncesi eğitimde farklı kültürel altyapıdan gelen aileler ile çalışırken okul öncesi öğretmenlerin karşılaştığı sorunların saptanması ve saptanan bu sorunlar karşısında öğretmenlerin çözüm yollarını veya önerilerini tespit etmektir . analizinde kullanılmak üzere araştırmacı tarafından oluşturulan görüşme sorularından faydalanılarak dört kategoriye ve bu kategoriler altında beş temaya ulaşılmıştır . veriler yazılırken öne sürülen çözüm ve öneriyi desteklemek amacı ile katılımcıların internet ve telefon görüşmesi sonucu elde edilen yorumlarından alıntılara yer verilmiştir . araştırma bulguları elde edilen veriler sonucunda öğretmenlerin faklı kültürel altyapıdan gelen öğrenci aileleri ile bir takım sorunlar yaşadığını ortaya çıkarmıştır . konuşmalarından ta i bir şey anlamasam da memnuiyet içinde olduklarını anlayabiliyorum . . aile eğitim çalışmalarında eve gönderilen anketler bilgilendirme çalışma sayfaları geri alınmadan sürdürülüyor . ev ziyaretleri aile katılım çalışmaları içinde yer alan stratejilerinden biridir . bu sorunun nedenini öğretmenler velilerin ilgisizliği yeterince zamanlarının olmaması ya da sosyal normlardan dolayı annelerin gelememesi şeklinde açıklamışlardır . farklı olarak öğretmenlerden sadece biri içinde bulunduğu toplumun dilini öğrenmeye çalıştığını söyleyerek ikinci bir çözüm yolu ortaya koymuştur . bilinmelidir ki çocuğun okuldan edindiği yaşantı örnekleri onun kültürel değerlerine eklenecektir .
444
353
Turist Memnuniyetinde Turist Rehberinin Rolü: Konya’da Bir Araştırma
bu çalışmanın amacı turist memnuniyetini direk etkileyen turist rehberlerinin iletişim becerilerinin öneminin ortaya konulması ve bu becerilerin tespit edilmesidir . turizm faaliyetlerine katılan kişi ve kişilerin genellikle hiç bilmediği bir turizm varış noktasına gittiklerinde en çok ihtiyaç duyacakları hizmetlerden bir tanesi rehberlik hizmeti olarak ifade edilebilir . rehberlik hizmetini de turist rehberleri vermektedir . turist rehberi yaşadığı ve vatandaşı olduğu coğrafyayı şehri ve ülkeyi ziyaret noktası olarak seçen yerli ve yabancı turistlere en iyi şekilde tanıtan kişilerdir . ülkemizi turistik varış noktası olarak seçen turistlerin ülkemize tekrar tekrar gelmesi ülkemizden memnun kalması noktasında turist rehberlerinin iletişim becerileri son derece önemlidir . doğru ve etkili bir iletişim kurulmasında iletişim becerilerinin önemi büyüktür . iletişimin en temel amacı bilgi sağlamaktır uyumlu ilişkiler kurulması için gereklidir ve iletişim karar verme sürecinde de etkili role sahiptir . dolayısıyla genel olarak memnuniyeti ya da memnuniyetsizliği de beraberinde getirebilmektedir . çalışmada veri elde etmek için nicel araştırma yöntemi kullanılmıştır . turist memnuniyeti üzerine turist rehberinin rolünü ölçmek amacıyla konya ya gelen yerli ve yabancı turistler üzerinde anket uygulanmıştır . alshatnawi nin iletişim becerileri ölçeği ve oh vd . nin deneyim ölçeği aynı şekilde alınıp uygulanmak suretiyle turistlerden veri elde edilmiştir . büyükkuru m . rehberlerinin iletişim becerilerinin turistlerin tur deneyimi üzerine etkisi nevşehir ilinde bir araştırma adlı yüksek lisans tezinde aynı ölçekleri kullanıştır . anket formları türkçe ve ingilizce dillerinde hazırlanmıştır . araştırmanın evreni konya ya gelen turistlerdir . evrenin çok büyük olması sebebiyle evrenden örneklem alınma yoluna gidilmiştir . araştırmacı rehberlik yaptığı gruplardan istekli katılımcılar ile yüz yüze görüşme ile anketi uygulamıştır . kolayda örnekleme yöntemi ile belirlenmiş kişi örneklemi oluşturmaktadır . araştırma konya şehir merkezi ile sınırlıdır . çalışmaya katılan turistlerin ü yerli ü yabancı turistlerden oluşmaktadır . turistlerin ü kadın sı erkektir . araştırmaya katılan turistlerin sinin katıldığı tur bir gün sürelidir . turistlerin inin konya hakkındaki bilgi kaynağı seyahat acentasıdır . bunu takiben bilgi kaynağı aile ve arkadaşlar el kitabı internet şeklindedir . turistlerin rehberin iletişim becerileri ile ilgili düşüncelerini tespit etmek için ortalama ve standart sapma değerlerine bakılmıştır . buna göre en yüksek ortalama rehber geç kaldığında özür diler ikinci en yüksek ortalama rehber çalışma saatlerini verimli şekilde kullanır üçüncü en yüksek ortalama rehber dakiktir düşüncesidir . en düşük ortalama ise rehber acil durumlarda müdahale edebilmektedir yargısıdır . araştırmaya katılan turistlerin görüşlerine göre rehber beden dili diksiyon ve bilgi düzeyi açısından yeterlidir . turistler konya da elde ettikleri deneyimden memnundur . turistlerin konya turundan yeni değerler öğrendikleri yeni keşifler yaptıkları bilgi sahibi oldukları ve keyif aldıkları anlaşılmaktadır . rehberlerinin iletişim becerilerinin turistlerin tur deneyimi üzerine etkisi nevşehir ilinde bir araştırma adlı yüksek lisans tezinde nevşehir ilinde bir çalışma yapılmış ancak konya da bu konuda bir araştırma yapılmamıştır . ayrıca araştırmanın uygulanmasında araştırmacı direk anketlerin uygulanmasında görev almıştır . bu durum güvenilirliği artıran bir unsurdur . turist rehberlerinin iletişim becerilerinin ölçülen bu araştırma makalesi bu konuda konya da yapılan ilk çalışmadır .
son zamanlarda küreselleşen dünyada insanların seyahat sayılarında ve zamanlarında önemli bir artışın olduğu görülmektedir . bu sebeple turizm sektörünü önemli bir ekonomik gelir gücü olarak kullanmayı arzu eden ülkeler turistlere verdikleri hizmetlerde kaliteyi artırmaya çalışmaktadır . kültürel tarihsel ve doğal zenginliklerimizi ülkemizi varış noktası olarak seçen turistlere en iyi şekilde anlatan turist rehberleri ülkemizin turizm gelişimine katkı sağlamaktadır . bu çalışmada turist rehberlerinin iletişim becerileri betimlenmeye çalışılmış ve turist memnuniyetindeki etkisinin tespiti amaçlanmıştır . tur rehberleri perakende turistik hizmet ürünü satan seyahat acentelerinin en önemli demirbaşları olarak da ifade edilebilir . turist memnuniyetinde tur rehberinin uzmanlık kalitesi de yine turist memnuniyet doyumunu etkilemektedir . son zamanlarda küresel turizm faaliyetlerinde görülen artışların sebebi ile birçok turizm ülkesi turistik değerlerini tekrardan gözden geçirmiş ve turistik faaliyetlere katılanların talebine göre yeni imkanlar sunmaya başlamışlardır bu yapılanların esas amacı farklılık oluşturarak talep çekimini artırmaktır . başka bir deyişle müşteri memnuniyeti satın alınan mal veya hizmetin satın alma öncesindeki beklentiyi ne ölçüde karşıladığı şeklinde ifade edilebilir . ülkeler öyle kaliteli ve kusursuz politikalar geliştirmelidir ki ülkeye gelen turistin tekrar gelme sayısını artırabilsinler . yurt içi veya yurt dışı yapılan turistik faaliyetlerin tümü birey için bir turistik deneyim olarak ifade edilebilir . turizm olgusunu inceleyen sosyal bilimciler tarafından turizm tecrübesini ifade eden bir terim bulunamamıştır . araştırmacılar akademisyenler ve profesyoneller turist deneyimi terimini bireysel tatmin olarak nitelendirmişlerdir . bu bağlamda turistik ürün seçiminde ve talebinde turistin sosyoekonomik yapısı önemli bir ayrıştırıcıdır . tur deneyimi kazanmaya gelen yabancı misafirlerin ülkemizde en iyi şekilde ağırlanması gerekmektedir . etkili iletişimin temel fonksiyonlarından olan güzel konuşma ve diksiyon kurallarını göz ardı etmemelidir . turist rehberlerinin sözlü iletişim ve beden dili hakkında eğitimler alması onların turistlerle kuracakları iletişimi daha sağlıklı hale getirecektir . bir destinasyonun hem fiziki hem kültürel hem de psikolojik doyum noktasında ulaşılabilirliği turistlerin rehberlerle gezmesiyle doğru orantılıdır . ayrıca tüm seyahat boyunca doğrudan ve saat başı olarak gelen turistlerle etkileşimde bulunur ve turistlere güvenli keyifli ve ödüllendirici deneyimler sağlar . evrenin çok büyük olması sebebiyle evrenden örneklem alınma yoluna gidilmiştir . araştırmacı rehberlik yaptığı gruplarda istekli katılımcılar ile . . ile . . tarihleri arasında yüz yüze görüşme ile anketi uygulamıştır . kolayda örnekleme yöntemi ile belirlenmiş kişi örneklemi oluşturmaktadır . araştırmaya katılan turistlerin rehberlerinin cinsiyetlerine bakıldığında sı kadın rehber ü erkek rehberdir . genel olarak konya ya gelen turistler hizmet aldıkları rehberlerden memnun oldukları yargılara verilen ortalama puanlardan anlaşılmaktadır . test sonucuna göre eğitim durumuna göre rehberin iletişim becerileri arasında anlamlı bir ilişki bulunamamıştır . turistlerin konya hakkındaki bilgi kaynağının yalnızca ü internet ve yalnızca u el kitabıdır .
410
442
BASEL III UZLAŞISININ GETİRDİKLERİ VE SÜRECİN TÜRK BANKACILIK SEKTÖRÜNE ETKİLERİ
global ya da ulusal krizler ülkenin ilk olarak finans sektöründe bozulmalara neden olurlar . sağlıksız bir finans sektörü de ülkenin tüm ekonomik sisteminin zarar görmesine yol açar . bu çalışmada küresel krizinin olumsuz sonuçları neticesinde ortaya çıkan finansal sorunların çözümü için yürürlüğe konan basel ııı kriterlerinin bankacılık sektörüne ne gibi yenilikler getirdiği incelenmiştir . kriterler uygulamaya konulduğunda türk bankacılık sektörünün sermaye yeterliliği bakımından ne durumda olduğu ve sektörün bugün geldiği nokta incelenmiştir . ayrıca basel ııı uzlaşısına yönelik ortaya konan eleştiriler ve uzlaşıdan duyulan endişeler çalışmanın diğer konu başlığıdır .
dünya üzerinde görülen ekonomik krizler finans sektörüyle her zaman doğrudan ilişkili olmuştur . politik sebeplerle birleşen bu durum türkiye nin finansal sistemini çökertmiştir . türkiye ekonomisi ve türk bankacılık sisteminin gelişmesi hızlı bir şekilde sürmektedir . kaldı ki basel ııı uzlaşısı basel ıı ye göre bazı konularda devrim niteliği taşıyan hükümler içermektedir . ancak amerika da ortaya çıkan son global kriz basel ıı süreci hakkında soru işaretlerini ortaya koyuyordu . buna göre daha yüksek kalitede sermaye zararı daha fazla giderebilen kapasite olarak tanımlanmıştır . ancak basel ııı kararları basel ıı nin tamamen ortadan kaldırılması için değil yılındaki küresel krizde ortaya çıkan basel ıı uygulamalarına ilişkin eksikliklerin tamamlanması için düzenlenmiştir . olası krizleri önlemeyi hedefleyen basel ıı kriterleri krizi önlemede başarılı oldu mu daha kaliteli sermayenin krizlerle mücadelede tek başına yeterli olamayacağını niceliksel olarak da sermaye miktarlarının arttırılması gerektiğini belirtmiştir . ekonomideki büyümeler ya da daralmalara göre değişkenlik göstermeyen rasyolar ile yeri geldiğinde kredi büyümesinin önü alınamıyordu . hızla buharlaşan likit varlıklar bu alanda da düzenlemeler yapılması gerektiğini ortaya koymuş ve bunun neticesinde panik dönemlerinde sıkıntı yaşanmaması adına basel komitesi ilk kez likidite kavramını düzenlemiştir . basel düzenlemeleri esas amacı bankaların risk yönetiminde verimliliğini artırmak ve küresel ve ulusal krizleri önlemeye veya tahribatını en aza indirmeye yönelik olarak hazırlanmaktadır . son yaşanan küresel krizin sonrasında hazırlanan basel ııı düzenlemeleri bankaların bulundurması gereken sermaye miktarını arttırmakla yetinmemekte ayrıca yeni düzenlemeler de getirmektedir . maddesinde oran için asgari seviye olarak öngörülmüş ancak pay ve paydaya ne yazılacağına ilişkin bilgi bankacılık düzenleme ve denetleme kurulu na bırakılmıştır . basel ııı ile getirilen sermayenin nitelik ve niceliğinin artırılmasına yönelik düzenlemeler bddk tarafından . . tarihinde yayımlanıp . . tarihinde revize edilen bankaların özkaynaklarına ilişkin yönetmelik ise bankaların özkaynak yapılarının zararları karşılama kapasitelerinin artırılmasına ilişkin hükümleri içermektedir . bunda bddk nın aşağıdaki uygulamalarının etkili olduğunu söylemek mümkündür hazar vd . örneğin kriz öncesi bankalarımızın sermaye yeterliliği yerlerde sürünmüyordu . yoksa bir bankaya yönelik mevduat çekilişi başladığında sermaye yeterliliğinin yüksek olması o bankayı tek başına kurtarmaya yetmez . bankaların sermaye yapılarının güçlendirilmesi yüksek borçlanma ve iflas risklerini azaltırken aynı zamanda olağanüstü durumlarda taahhütlerini yerine getirme imkanı da sağlamıştır . bununla da kalmayıp bankaların likit varlıkları üzerinde de düzenlemeler yapılmıştır . aksi durumda esnek politikalar güden ülkelere doğru bir arbitraj olması söz konusudur cangürel ve diğ . nitekim bddk sadece likidite karşılama oranı için şimdiye dek ve de olmak üzer üç farklı yönetmelik yayınlamıştır basel ııı kriterleri uygulama açısında da eleştirilmektedir . bu amaçla basel komitesi basel ııı ile finansal istikrarı sağlamak finansal sistemin esas aktörü olan bankalarla ile ilgili yaşanan kötü tecrübeleri yaşamamak veya asgariye indirmek için ortak kontrol ve denetim standartları belirlemiştir . elbette krizin etkileri henüz tamamen geçmese de artık büyüme oranlarındaki artışlar daha net bir şekilde görülebilmektedir .
478
86
Fasulye Üretim ve Pazarlamasında Etkili Olan Faktörler: Gevaş İlçesi Örneği
gevaş ilçesi van gölü nün kıyısında kurulu yemyeşil görünümü ve zengin bitki örtüsü ile van ilinin şirin ilçelerinden biridir . iklimi ve özel konumu nedeniyle ilçede önemli düzeyde fasulye yetiştiriciliği yapılmaktadır . fasulye üretimi ilçedeki çiftçilerin gelirlerinde önemli bir paya sahiptir . araştırmanın amacı van ili gevaş ilçesinde üretimi yapılan fasulyenin üretimi ve pazarlanmasında etkili olan faktörleri belirlemek bunun yanı sıra üretim ve pazarlama aşamasında karşılaşılan problemlerin çözümü konusunda öneriler ortaya koymaktır . araştırmanın başlıca materyalini van ili gevaş ilçesinde fasulye yetiştiriciliği yapılan köylerde işletmeden anketler aracılığıyla toplanan veriler oluşturmaktadır . fasulye üretimini ve pazarlamasını etkileyen faktörler li likert ölçeği ile belirlenmiştir . çiftçilerin fasulye üretimini tercih etmesinde en önemli faktör ellerine nakit para geçmesi ve doğal koşulların üretime uygun olmasıdır . pazarlamayı etkileyen en önemli faktör ise fasulyenin fiyatı ve üreticilerin pazarlık güçlerinin olmayışıdır . fasulye üretiminin geliştirilmesi ve arttırılması için kooperatifler aracılığı ile örgütlenmenin sağlanması çiftçilerin en önemli beklentileridir .
fasulye dünya da ekim alanı ve üretim yönünden yemeklik tane baklagiller içerisinde ilk sıralarda yer almakta ve taze sebze yanında kuru tane olarak da yaygın bir şekilde tüketilmektedir . bu nedenle ilçede bitkisel üretim potansiyeli diğer ilçelere oranla daha yüksektir . iklimi ve özel konumu nedeniyle ilçede önemli düzeyde fasulye yetiştiriciliği yapılmaktadır . yetiştirilen taze fasulyeler gevaş fasulyesi olarak bilinmekte ve tüketiciler tarafından tercih edilmektedir . fasulye üretimi gevaş ilçesindeki çiftçilerin gelirlerinde önemli bir paya sahiptir . bunun en önemli nedeni fasulyenin diğer bölgelerde üretilen fasulyelerden sonra hasat edilmesi nedeni ile fiyatının göreli olarak daha yüksek olmasıdır . ayrıca çiftçilerin büyük çoğunluğu fasulyeyi peşin olarak sattığı için ürünü hızlı bir şekilde paraya çevirebilmektedir . bu araştırmanın amacı van ili gevaş ilçesinde üretimi yapılan fasulyenin üretimi ve pazarlanmasında etkili olan faktörleri belirlemek bunun yanı sıra üretim ve pazarlama aşamasında karşılaşılan problemleri tespit ederek bu problemlerin çözümü konusunda öneriler ortaya koymaktır . diğer veriler tanımlayıcı istatistikler şeklinde verilmiştir . incelenen işletmelerin . inin kişiden fazla birey sayısıyla oldukça kalabalık aileler olduğu dikkati çekmektedir . işletme yöneticilerinin . sı yaş aralığında bulunmaktadır yani orta yaş grubunda bulunmaktadırlar . işletme yöneticilerinin ortalama eğitim düzeyi . yıl ve fasulye yetiştiriciliğindeki deneyimleri ise . yıldır . incelenen işletmelerde ortalama işletme arazisi . dekardır . üreticilerin fasulye üretimini tercih etme nedenleri çizelge de verilmiştir . fasulye üretimine etki eden faktörler çizelge te verilmiştir . bunu sırası ile üreticilerin örgütlü olmaması ve üretimde meydana gelen hastalık ve zararlı etkileri izlemektedir . üretimi etkileyen diğer faktörlere bakıldığında bu faktörlerden özellikle işgücü yetersizliği üretimi neredeyse hiç etkilememektedir . çizelge te fasulye pazarlamasında etkili olan faktörler belirlenmiştir . fasulyenin satış yöntemi ve satış yerlerine ilişkin veriler çizelge te verilmiştir . bu nedenle üretim ve pazarlamada karşılaşılan sorunların çözümlenmesi ve fasulye üretiminin geliştirilmesi üreticilerin gelirlerinin arttırılması için oldukça önemlidir . araştırmada üreticiler fasulye üretiminin geliştirilmesi için neler yapılması gerektiğini belirtmişlerdir . bunu sırası ile pazar koşullarının iyileştirilmesi modern üretim tekniklerinin öğretilmesi ve üretimde kullanılan girdilerin fiyatlarının destekleme ile daha ucuza temin edilmesi izlemektedir . görüldüğü üzere bölgede kurulacak ve etkin olarak çalışacak bir kooperatifin varlığı üreticilere önemli katkılar sağlayabilecektir . üniform büyüme ve gelişme göstermeyen bitki tiplerinde makineli tarım yapmak da oldukça zordur çiftçi ve ark . bu potansiyel işgücü mekanizasyon imkanlarının çok kısıtlı olduğu fasulye üretiminde değerlendirilebilir ve böylece daha fazla üretimle birlikte işletmeler için daha fazla gelir imkanı doğabilir .
372
143
Çanakkale ilinin tarla ürünleri artık ve enerji potansiyelinin belirlenmesi
çanakkale de tarım sektörü oldukça geniş ürün çeşitliliğine sahiptir . tarımsal faaliyetler arasında tarla tarımı toplam tarım alanının sinde yürütülmektedir . bu alanlarda artık potansiyeli bulunan ürünlerin yaygın olarak yetiştirilmekte olması nedeniyle çanakkale de dikkate değer miktarlarda tarımsal artıklar oluşmaktadır . söz konusu artıklar çanakkale için olduğu kadar türkiye için de enerji kaynağı olarak önemli biyokütle potansiyeli oluşturmaktadır . bu çalışmada çanakkale ilinin tarla tarımı kaynaklı artıkların oluşturduğu biyokütle potansiyeli belirlenmiş ve biyokütle kaynaklı enerji potansiyeli teorik olarak hesaplanmıştır . yılları arasındaki istatistikleri kapsayan çalışmada enerji dönüşümüne konu olabilecek tarla tarımı artıkları ilçelere göre dağılım dikkate alınarak değerlendirilmiştir . çanakkale de gıda maddesi olarak tüketilmek üzere yetiştirilen tarla ürünlerinin hasat sonrasında tarlada bırakılan artıklarından elde edilebilecek toplam enerji potansiyelinin . pjyıl olduğu saptanmıştır . çalışma biyokütle kaynaklarının kullanımı geleneksel yaklaşımların etkisi ekonomik ve çevresel etkilerin değerlendirilmesi ve tarımsal artıklardan yararlanma konularında tartışma ve bazı çözüm önerilerini de içermektedir .
son yıllarda dünyada küresel nüfus artışına paralel olarak sanayileşmenin ve kentleşmenin getirdiği yaşam standardındaki hızlı yükselişler başta enerji olmak üzere birçok tüketimi hızlı bir şekilde artırmıştır . literatürde farklı bilgiler bulunmakla birlikte yaygın görüşe göre enerji tüketiminin yarıya yakınının tüketildiği sanayinin en önemli dayanaklarının başında gelen teknolojideki gelişmelerdir . dünya enerji tüketiminin yaklaşık . s i gelişmekte olan ülkelerde ise enerji tüketiminin yaklaşık ü biyokütleden sağlanmaktadır . çizelge de yer alan veriler çanakkale nin biyoenerji üretimine konu olabilecek tarımsal atık potansiyeline sahip olduğunu göstermektedir . çalışmada öncelikle hasat sonrasında enerji dönüşümüne konu olabilecek artıkların oluştuğu tarla ürünleri ve üretim miktarlarının ilçelere göre dağılımlarını içeren çizelgeler oluşturulmuştur . beklenmeyen iklim değişiklikleri ve diğer etkenler nedeniyle kaldırılan ürün miktarı yıllara göre değişiklik göstermektedir . söz konusu değişimlerin araştırma sonucu üzerindeki etkilerinin azaltılması ve daha gerçekçi bir yaklaşım sağlanabilmesi için artık potansiyellerinin belirlenmesinde ürünlerin son yıllık üretim miktarlarının ortalaması dikkate alınmıştır . her bir ürün için farklılık gösteren oran ve katsayılar değerlendirmelerin sunulduğu çizelgelerde verilmiştir . tarafından seraların bitkisel üretim atıklarının belirlenmesine yönelik yürütülmüş olan bir araştırmada domates sapı artık miktarlarının cam ve plastik seralar için sırasıyla . ton da ve . ton da olduğu rapor edilmiştir . iki çalışma sonuçları arasında önemli düzeyde farklı sonuçlar rapor edilmiştir . toprak organik madde içeriğinin korunması için hasat sonrasında oluşan artıkların yarısının tarlada bırakılma gerekliliğini vurgulamışlar ve tarımsal üretim artıklarının belirlenmesinde tarla ürünleri artıkları için kullanılabilirlik oranının dikkate alınmasını önermişlerdir . çanakkale nin domates artığı ısıl değerlerinin belirlenmesinde ise bilgin ve ark . yenilenebilir enerji kaynakları arasında biyokütleenerjisinin ülkemiz için geliştirilmeyi bekleyen önemli bir enerji kaynağı olduğunu vurgulamışlar ve bu kaynakları etkin değerlendirilebilmesi için geleneksel yöntemler yerine modern tekniklerin kullanımının gerekliliğini belirtmişlerdir . koçer ve ünlü biyokütle kaynaklarının enerji yanında mobilya kağıt yalıtım maddesi yapımı gibi daha birçok alanda biyokütleden yararlanılabileceğini rapor etmişlerdir . çanakkale ili tarla üretim faaliyetleri incelendiğinde buğday arpa çeltik ayçiçeği mısır ve yulaf ürünlerinin ön planda olduğu görülmektedir . t . c . enerji ve tabii kaynaklar bakanlığı yılı bütçe raporunda yılında türkiye birincil enerji talebinin oranında artacağı beklenmektedir . ülkemizde yıllar öncesine dayanan geleneksel yöntemlerle değerlendirilen biyokütle kaynaklarının modern yöntemler ile değerlendirilmesi ekonomik çevresel ve sosyolojik açıdan sürdürülebilirliğe ve kalkınmaya önemli katkılar sağlayacaktır . modern yöntemlerle donatılan biyokütle enerji sistemlerinden elde edilecek ürünler tarım hayvancılık ve çeşitli endüstriyel sektörlerin enerji gereksinimlerinin karşılanmasında belirli katkılar sağlayacaktır .
491
140
Blok Zinciri Mimarisi ile Elektronik Tıp Kayıtlarının Modellenmesi Üzerine Bir Araştırma
günümüzde veriler bilgisayar destekli günlük hayat faaliyetlerinin neredeyse tamamını kapsamaktadır . bu durum kişiye ait verilerin oldukça artmasına neden olmaktadır . kişisel verilerdeki müthiş artış depolama ve yönetim süreçlerinde bulut ortamını gerekli kılmaktadır kişinin sağlıkla ilgili hassas verilerinin bulut ortamında saklanması ve korunması kritik öneme sahiptir . bu problemin çözümünde farklı yaklaşımlar olsa da blok zinciri mimarisi gizliliği güvenliği ve ölçeklenebilirliği kapsayan bir çözüm sunmaktadır . izinli ve izinsiz olmak üzere iki farklı şekilde tasarlanabilen blok zinciri mimarisinde veriler bloklar halinde saklanmaktadır . çalışmada yapılan araştırma sonucu verilerin blok zinciri içerisinde organize edilmesi ile elektronik tıbbi kayıtların güvenli bir şekilde oluşturulması erişilmesi ve paylaşılmasının mümkün olduğu tespit edilmiştir .
sağlık bilgisi sitemi sürecindeki bir model olan elektronik tıp kayıtları sağlık hizmetleri sürecinde önemli yer tutmaktadır . bu sorunlar birden fazla birim arasında oluşacak olan veri saklama veri paylaşma veriye erişimin kontrolü ve veriye erişim aşamasındaki onay süreçleri olarak sıralanmaktadır mandl vd . verilerin aktarılması noktasında elektronik kayıtların yanı sıra posta ile gönderilen verilerin olması durumunda hassas bilgilere izin verilmesi verilerin aktarılması süreci zaman alıcı olduğu gerçeğini değiştirmemektedir . bunun sebebi sistemde oluşabilecek güvenlik problemi belki de tüm ülkenin sağlık verileri açısından bir darboğaza sürüklenmek anlamına gelmektedir . üretilen her bir veri sağlayıcı uygulaması üzerinden bir apı aracılığıyla blok zinciri olarak eklenmektedir . izinsiz blok zinciri sanal makine üzerinde iki farklı türde hesap oluşturulabilmektedir . akıllı sözleşme kişisel durum geçişi işlevlerini kodlamak için kullanılmaktadır . her bir farklı girdi yeni bir geçerli bloğun elde edilen farklı gereksinimleri karşılamaktadır . mevcut pow blok işlemleri blok zinciri nin güvenliğini önemli ölçüde etkilemeden saniyede tan fazla işlem üretememektedir . izinli blok zinciri izinli ve açık kaynaklı bir blok zinciri uygulamasıdır . bunlar üyelik hizmetleri blok zinciri hizmetleri ve zincir kod hizmetleridir . sağlık hizmetleri ayarlarında bağlantılı eşler arasında gerçekleştirilen etk verilerini oluşturma yükleme veya aktarma işlemi olarak bir işlemi blok zinciri mimarisi içerisinde tanımlayabiliriz . bu mimaride belirli bir zamanda gruplandırılmış işlem kümesi tüm işlemi kaydeden ve dolayısıyla ağın durumunu temsil eden deftere eklenmektedir . verilerin bulut ortamına taşınmasıyla bazı politika ve çerçevelere uymak için veri paylaşımı geleneksel erişim kontrolleriyle sağlanmaktadır . risklerin var olması ve gizliliğin sağlanamaması durumlarında medikal verilerin paylaşılması ve tedavinin gerçekleştirilmesi hasta tarafından engellenebilmektedir . şekil te gösterilen medikal kayıt ortamlarında tanımlama kimlik doğrulama ve yetkilendirme ile verilerin paylaşımı gerçekleştirilmektedir . şifrelenen veriler sağlık çalışanı rolüne sahip kullanıcılar tarafından imza ile veritabanına kayıt edilmektedir ya da veritabanındaki veriler güncellenmektedir esposito vd . gizlilik hastanın mahremiyeti hastaya verileri üzerinden izinler yoluyla ince taneli erişim kontrolü belirleme olanağı istenerek sağlanmaktadır . ikincisi yalnızca doğrulama düğümlerinin bir kısmı ağ operasyonlarına zarar vermeye niyetliyse gerçekleşebilmektedir . bulut kayıt defterinden paylaşılan veriler veriler yüklenmeden önce bir kullanıcının gizli bir anahtarı ile işaretlenmekte ve imzalanmaktadır . verilerin depolanması için bir bulut platformu sağlayarak paylaşılan verilerin kullanılabilirliği garanti edilmektedir . rol tabanlı uygulama ara yüzleri zincir kodlarını çağırmak ve sorgulamak için ağda kayıtlı herhangi bir düğümde kullanılabilmektedir . bir blokta bir blok veya işlem sayısı oluşturma sıklığı parti boyutu olarak isimlendirilir . verilerde yapılan değişiklikler ve ağın sürekli güncel hale gelmesiyle farklı sağlık kuruluşları olsa da hastaya ait verilere ulaşabilmektedir . özellikle hastanın farklı sağlık kuruluşlarındaki teşhis ve tedavi süreçleri birbirine bağlı olarak takip edilebilir ve erişilebilir olarak sürdürülmesine olanak sağlanabilecektir .
403
103