Title
stringlengths
17
232
Abstract
stringlengths
327
3.62k
Text
stringlengths
590
6.6k
PaperTextLength
int64
303
818
PaperAbstractLength
int64
45
442
Ortaokul Öğrencilerinin Algılanan Anne Baba Tutumlarının Kariyer Gelişimleri ile İlişkisi
bu çalışmanın amacı ortaokul öğrencilerinin anne baba tutumları ile çocukların kariyer gelişimleri arasındaki ilişkiyi ve anne baba tutumlarının çocukların kariyer gelişimlerini yordayıp yordamadığını incelemektir . çalışma gurubunu güneydoğu anadolu bölgesi nden iki farklı ilden iki ortaokul oluşturmaktadır . bu amaçla ortaokul öğrencisine algılanan anne baba tutum ölçeği ve çocuk kariyer gelişim ölçeği uygulanmıştır . araştırmanın istatistiksel analizlerinde korelasyon ve regresyon analiz teknikleri kullanılmıştır . çalışmanın sonuçlarına göre algılanan anne baba tutumunun kabul ilgi ve denetleme alt boyutları ile çocuk kariyer gelişiminin bilgi merak ilgi zaman perspektifi planlama alt boyutları arasında anlamlı bir ilişki bulunmuştur . algılanan anne baba tutumunun psikolojik özerklik alt boyutu ile çocuk kariyer gelişiminin alt boyutlarından bilgi merak ilgi zaman perspektifi anahtar figürler ve benlik arasında anlamlı bir ilişki bulunmuştur . algılanan anne baba tutumu çocuk kariyer gelişimini anlamlı bir şekilde yordamaktadır . bu sonuçların alan yazınında çocuk kariyer gelişimi üzerine yapılacak çalışmalara önemli katkılar sunacağı düşünülmektedir . ayrıca araştırma sonuçlarının okullarda çalışan psikolojik danışman ve rehber öğretmenlerin kariyer gelişimi üzerine yapacakları çalışmalara ışık tutacağı düşünülmektedir
ergenlik dönemi erinlikle başlayıp yetişkinliğe kadar olan dönem veya çocuklukla yetişkinlik arasında kalan dönemdir . bu dönemde özerklik bağımsızlık toplum içinde bir birey olmak ergenin temel gelişim görevlerindendir . işte bu etkileşim içinde olan roller kariyeri oluşturmaktadır . ülkemizde ilk ve ortaöğretim kademelerinde eğitimi ve öğretimi tamamlayan bireyler hayati kararlardan bir tanesi olan meslek tercihinin ilk basamağındadır ve bu hayati kararları verecekleri evrede çoğunlukla kendi ilgilerine göre değil ebeveynlerinin isteklerine göre tercih yapmaktadırlar . yörükoğlu aileyi toplumun en küçük kurumu olarak tanımlarken ailenin görevlerinin olduğunu belirtmiştir . bu görevlerden birisi ailenin çocukların beslenip bakıldığı ve eğitildiği bir ortam olmasıdır . ergenlik döneminde bireyin gelişimini etkileyen birçok faktör vardır . ergenlerin kişisel sosyal akademik ve mesleki gelişim çerçevesinde karşılaştıkları problemlerle başa çıkma yaklaşımları üzerinde karşılaştıkları anne baba tutumları önemli bir etkiye sahiptir . ortaokul öğrencilerinin kariyer gelişimlerinin incelenmesi üzerine yapılan başka bir araştırmada ilköğretim ıı . katılımcıların babalarının eğitim düzeyler ise si ilkokul sı ortaokul i okumamış ü lise ve si üniversite mezunudur . araştırmada verileri analiz etmek için spss . analiz program kullanılmıştır . veri analizine başlanmadan önce veriler çoklu analizlere uygunluk açısından değerlendirilmiştir . çarpıklık ve basıklık değerleri sırasıyla . ile . ve . ile . arasında bulunmuş verilerin normal dağılım varsayımını karşıladığı gözlenmiştir . algılanan anne baba tutumu ile çocuk kariyer gelişimi arasındaki ilişkiyi gösteren analiz sonuçları tablo de verilmiştir . algılanan anne baba tutumunun kabul ilgi alt boyutu ile kariyer gelişiminin alt boyutları denetim odağı anahtar figürler ve benlik arasında ise anlamlı bir ilişki olmadığı gözlenmektedir . algılanan anne baba tutumunun ikinci alt boyutu olan denetleme ile çocuk kariyer gelişiminin alt boyutlarından bilgi ile düşük düzeyde ve negatif merak ile düşük düzeyde ve negatif ilgi ile düşük düzeyde ve negatif zaman perspektifi ile düşük düzeyde ve negatif planlama ile düşük düzeyde ve negatif bir ilişki olduğu gözlenmektedir . ayrıca algılanan anne baba tutumunun psikolojik özerklik alt boyutu ile kariyer gelişiminin alt boyutları denetim odağı planlama alt boyutları arasında ise anlamlı bir ilişki olmadığı görülmektedir . kabul ilgi ve kontrol denetleme puan ortalamaları yüksek olan öğrencilerin anne baba tutumları demokratik olarak belirtilmiştir . içinde bulundukları zamanı geleceğe nasıl yansıtacaklarını bilirler okulda ve oyun oynarken karşılaştıklarını merak edip araştırırken aynı zamanda gelecekle ilgili planlama yapmanın önemli olduğunun bilirler . araştırmanın bir diğer sonucuna göre anne babalarını ilgili sevecen duyarlı görmeyen ve kendilerini kontrol edip denetlediklerini düşünen çocuklar yani anne babalarını otoriter olarak algılayan çocukların kariyer bilgisi ilgisi gelecekle ilgili zaman perspektifi planlama düzeyi azalmaktadır . kulaksızoğlu nun da belirttiği gibi anne babanın çocuğuna mesleki karar verme konusunda koruyucu tutum sergilemeleri çocuğun mesleki karar verme sürecindeki bilgi toplama tecrübe kazanma motivasyon konularında çocuğa aşırı müdahale bulunarak çocuklarının kendilerini keşfetmesine engel olabilirler . araştırmanın diğer sonucuna göre algılanan anne baba tutumu çocuk kariyer gelişimini anlamlı bir şekilde yordamaktadır . bacanlı ve sürücü nün de yaptıkları çalışmada ortaokul öğrencilerinin ebeveynlere bağlanma ve cinsiyetlerinin birlikte kariyer gelişim puanlarına ilişkin toplam varyansın ünü açıkladığını göstermiştir . anne babanın çocuğa yaklaşım tarzı çocukların bazı yeteneklerini geliştirmesini sağlarken bazılarını da bastırmasına neden olmaktadır . sonuç olarak bu çalışmanın ortaokul öğrencilerinin kariyer gelişimleri konusundaki yürütülen araştırmalara önemli kanıtlar sunduğu düşünülmektedir .
549
160
tubaovaryen abse olgularının cerrahi tedavisinin değerlendirilmesi
kliniğimizde tubaovaryen abse nedeniyle cerrahi operasyon uygulanan hastaların klinik ve laboratuar bulgularını uygulanan cerrahi yöntemleri ve sonuçlarını araştırmaktır . mustafa kemal üniversitesi kadın hastalıkları ve doğum kliniğinde ocak ve mart yılları arasında tubaovaryen abse nedeniyle cerrahi uygulanan hastalar retrospektif olarak incelendi . olguların klinik ve laboratuar özellikleri uygulanan cerrahi yöntemler komplikasyonları ve antibiyoterapi rejimleri kaydedildi . çalışmaya dahil edilen olgunun ortalama yaşının olduğu izlendi . operasyon öncesi dönemde yapılan ultrasonografi ve bilgisayarlı tomografi sonuçlarına göre tubaovaryen abse kitlelerinin çapları ortalama cm ve hastanede kalış süresi gündü . hastaların ortalama c reaktif protein değeri mg l ve olguların sinde crp in üzerinde saptandı . olgularda abse boşaltılması salfenjektomi total abdominal histerektomi ve bilateral salfingooferektomi ve unilateral salfingooferektomi uygulandı . bir hasta cerrahi sonrası abse tekrarı ve sonrasında dissemine intravasküler koagulasyon gelişmesine sekonder kaybedildi . iki hastada intraoperatif barsak serozasında yaralanma oldu . tubaovaryen absenin cerrahi tedavisi hastanın fertilite isteği ve yaşına ek olarak operatörün becerisi ve deneyimine bağlı olarak değişmektedir .
tubaovaryen abse fallop tüp over ve daha az sıklıkla komşu pelvik organların oluşturduğu inflamatuar kitledir . bununla birlikte toa nın morbiditeside infertilite ektopik gebelik kronik pelvik ağrı pelvik tromboflebit ve ovarian ven trombozu gibi komplikasyonlar sayılabilir . jinekolojik pratikte oldukça önemi olan toa olgularının büyük çoğunluğu antibiyotik tedavisine cevap vermesine rağmen lik bir grup cerrahi veya drenaj gerektirmektedir . çünkü toa lı olgularda batın içerisinde yaygın adezyona ek olarak abse etrafında oluşan nekrotik ve inflame doku cerrahi komplikasyonları kolaylaştırmaktadır . bu çalışmanın amacı kliniğimizde cerrahi operasyon uygulanan toa lı hastaların klinik ve laboratuar değerlendirilmelerine ek olarak cerrahi tedavilerinin literatür eşliğinde değerlendirilmesidir . çalışmaya dahil edilen hastanın demografik klinik ve laboratuar bulguları tablo de gösterildi . hastaların tamamında başvuru şikayeti ağrı olarak kaydedildi ve sı postpartum dönemde gelişmişken ünün jinekoloji hastası olduğu tespit edildi . olgulara uygulanan cerrahi yöntemler tablo de gösterilmiştir . iki hasta ilk başvuru anında abse rüptürü sebebiyle acil laparotomiye alındı . bu hastalardan birinde cerrahi ve medikal tedaviye rağmen abse tekrarı olması üzerine perkütan abse drenajı uygulandı ve sonrasında hızlı gelişen dissemine intravasküler koagulasyon sonrası hasta kaybedildi . olgu ların antibiyoterapilerinde hastadaseftriakson ertapenem hastada seftriakson gentamisin hastada seftriakson klindamisin gentamisin hastada seftriakson metronidazol hastada seftriakson metronidazol gentamisin hastada seftriakson tigesiklin piperasilin tazobaktam ve hastada ertapenem uygulandı . hastaların inde c reaktif protein in üzerinde iken sinde crp in altında saptandı . çoğu jinekoloji uzmanı tarafından da laparotomi toa tedavisinde primer yaklaşım olarak tercih edilmektedir . sonuç olarak cerrahi yaklaşım çoğunlukla operatörün tecrübesine bağlı olarak değişebilmektedir . olgularımızda başlıca cerrahi yöntemin abse drenajı olduğu görüldü . tarihsel olarak toa lı çoğu hasta agresif olarak total abdominal histerektomi ve bilateral salfingooferektomi yapılarak tedavi edilirdi . çalışmamızda da tah bso yapılan olgular daha az sıklıkta izlenmektedir . literatürde toa olgularının inde rüptür tanımlanmışken bizim çalışmamızda bu oran olarak bulundu . hayatı tehdit eden bu durumda bir hastada dissemine intravasküler koagulasyon gelişti ve sonrasında hasta kaybedildi . laboratuar bulguları incelendiğinde lökositoz trombositoz ve crp de belirgin yükselme izlendi . bizim çalışmamızda da hastalarda oranında artmış crp izlendi . ortalama abse boyutunun yüksek olduğu çalışmamızda trombosit sayısının yükseldiği saptandı . ilk tercih ajanların karşılaştırıldığı çalışmalarda farklı abse boyutlarında yaklaşık başarılı olduğu görülmüştür . ancak standart rejimlere ek olarak yeni ajanların ertapenem veya piperasilin tazobaktomın bizim çalışmamızda da olduğu gibi toa nın tedavisinde etkili olduğu düşünülmüştür . abse boyutunun ortalama cm olduğu çalışmamızda sadece bir hastada cerrahi sonrası abse tekrarlamış ve perkütan drenaj gerekmiş diğer hastalarda komplikasyon olmadan taburcu edilmiştir .
448
166
REANİMASYON YOĞUN BAKIM ÜNİTESİNDEKİ İSKEMİK İNME HASTALARININ MORTALİTESİNİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER
iskemik serebral enfarktüs en önemli morbidite ve mortalite sebeplerinden biridir ve yoğun bakım ünitelerindeki hastalarının büyük bir kısmını oluşturur . bu hastaların mor bidite ve mortalite oranlarını doğru tahmin etmek uygun tedaviyi uygulamak ve sonrasındaki süreci yönetmek için önemlidir . retrospektif olarak anesteziyoloji ve reanimas yon yoğun bakım ünitesine yatan sı akut olmak üzere iske mik inme hastasının verileri incelendi . hastalar ölenler ve yaşayan lar olmak üzere iki gruba ayrıldı . hastaların yoğun bakım ünitesine kabulü sırasındaki apache ıı gks ve hemodinamik değerleri ile yandaş hastalıkların varlığı ve bazı laboratuar paramet reler karşılaştırıldı . çalışmaya dahil edilen hastaların . i kadın . ü erkek ortalama yaş . ve mortalite oranı . idi . sırasıyla ölenlerde ve yaşayanlarda apache ıı skoru . . ve . . gks skoru . . ve . . ünitede kalma süresi . . ve . . gün mekanik ventilasyon süresi . . ve . . gün olarak saptandı . ölen hastaların . sı entübe halde üniteye yatırılırken bu oran yaşayanlarda . idi . başlangıç total kolesterol ve kreatinin ölen hastalarda yaşayanlara göre daha yüksek iken rdw değeri daha düşüktü . yandaş hastalıklar arasında birinci sırada hipertansiyon ikinci sırada akut böbrek yetmezliği ve üçüncü sırada ise atrial fibrilasyon yer aldı . anesteziyoloji ve reanimasyon yoğun bakım ünitesine alınan iskemik inme hastaları mortalitesi yüksek bir hasta grubudur . bu hasta grubunun mortalitesini tahmin etmek için skorlama sistem lerinden apache ıı gks laboratuar parametrelerden ise başlan gıç düşük rdw yüksek kreatinin ve total kolesterol seviyeleri faydalı olabilir .
dünya sağlık örgütü tarafından iskemik inme vasküler nedenlerden kaynaklanan beyin kan akımının bozulması sonucu ani ve hızlı gelişen saatten uzun süreli motor kontrol kaybı his kusuru denge bozukluğu konuşma ve kognitif fonksiyon bozukluğu gibi fokal ya da global nö rolojik defisitlerden komaya kadar gidebilen klinik bir sendrom olarak tanımlanmıştır . ayrıca yaşayan kişilerde mental ve fiziksel özürlülüğe bağımlılığa yol açmakta ve hayat kalitesini önemli ölçüde olumsuz yönde etkilemektedir . ancak iskemik inme gelişmiş hastalarda risk belirlemede iskeminin yeri ve büyüklüğü yaş ve eşlik eden hastalıklar çok daha önemlidir . ancakanestezi ybü lerdeki iskemik inme hastaları ile ilgili çalışmalar sınırlıdır . hastanemiz kadın ve doğum cerrahisi hariç tüm branşları kapsayan ya taklı eğitim hastanesidir . anestezistler hastaların kabulüne ve taburculu ğuna karar verirler . has tanede acil göğüs ve nöroloji ybü leri bulun mamaktadır . ayrıca has taların hikayesinde dm ht kky kah af akut böbrek yetmezliği kronik böbrek yetmez liği kronik obstrüktif akciğer hastalığı intrakranial hemoraji subaraknoad kanama veya sepsis tablosu gibi durumların olup olmadığı ve yine yatış sırasında yapılan ekokardiyografi sonucu pulmoner hipertansi yon varlığı veya yokluğu ejeksiyon fraksiyon ölçümü bilgilerine yoğun bakım veri ban kası kayıtları incelenerek ulaşıldı . tüm laboratuar pa rametrelere ait kan örnekleri yarım saat içeri sinde laboratuara ulaştırılmaktadır . kan sayımı parametreleri abbott ruby cell dyn crp sie mens bn ıı cihazı kullanılarak nefolometrik yön temle biyokimyasal parametreler ise abbott architect c cihazı kullanılarak spektrofo tometrik yöntemle ölçülür . sürekli değişkenler ortalama standart sapma süreksiz değişkenler n olarak verilmiştir . iki grup arasın da ybü ye kabul sırasında ölçülen skb dkb ve nabız değerleri açısından anlamlı fark yoktu . iki grup arasında ef değerleri ve laboratuvar parametrelerinden nötrofil rdw total koleste rol kreatinin ve k değerleri karşılaştırmalarında istatistiksel olarak anlamlı fark bulundu . tüm iskemik inme hastalarının . ünü akut inme hastaları oluşturuyordu . bunlara ilaveten hastanın yaşı eşlik eden kronik hastalıklar da organların fonksiyonlarını azalta rak hastanın fizyolojik rezervlerini etkileyebil mektedir . bizim çalışmamızda hasta ların . i entübe halde ybü ye ka bul edilmişti ve ölenlerin . sı baş langıçta entübe iken bu oran yaşayanlarda an lamlı olarak yüksek saptandı . aradaki fark istatistiksel olarak oldukça anlamlıydı . bu da mv süresi uzadıkça mortalite oranının arttığını göstermektedir . bunun da mortaliteyi belirleyen önemli bir gösterge olduğu görülmektedir . bir çalışmada ybü ye alı nan inmeli hastalar için mortalite belirlemede apache ıı skorlama sisteminin güvenilir olduğu sonucuna varılmıştır . çalışmamızda hastala rın yatış sırasındaki gks değerleri ölen hastalar da . . yaşayan hastalarda . . olarak hesaplandı ve bu da istatistiksel anlamlı lığa sahipti . bunlara ilaveten kritik hastaların morbidite ve mortalite oranları ile ilişkili bazı laboratuar pa rametrelerinin de olduğu hakkında çok sayıda yayın bulunmaktadır . rordorf ve arkadaşları ybü ye alı nan iskemik inmeli hasta üzerinde yaptıkları çalışmada apache ıı ve gks skorlarının yanı sıra beyaz küre sayısı vücut sıcaklığı ve kreatinin değerlerinin de mortaliteyi tahmin etmede önemli parametreler olduğu sonucuna varmış lardır . ancak serum ürik asit ggt ve mpv değerleri ölen ve yaşayan hastalarda istatistiksel olarak farklı değildi bundan dolayı bunların mortalite üzeri ne etkili olmadıklarını ön gördük . ybü de iskemik inme hastalarının mortalitesi üzerine etkili olan faktörlerden biri de eşlik eden hastalıklardır .
485
248
Baş Dönmesi Engellilik Envanterinin Türkçe Geçerlilik ve Güvenilirlik Çalışması
birinci basamakta en çok karşımıza çıkan ayrışmamış hastalık durumlarından biri baş dönmesidir . sebebi ve karakteristiği her ne olursa olsun baş dönmesinin hastaların günlük yaşamlarına olan etkisi oldukça önemlidir . bu çalışma baş dönmesi yakınması ile başvuran ayaktan ya da yatarak tedavi edilen hastaların yaşam kalitelerindeki değişikliği belirlemede kullanılabilecek baş dönmesi engellilik envanterinin türkçeye uyarlanması ve pratikte kullanılması amacıyla planlanmıştır . yöntem çalışmaya turgut özal üniversitesi tıp fakültesi kulak burun boğaz ve aile hekimliği polikliniklerine son bir aydır devam eden baş dönmesi yakınması ile başvuran hasta dahil edilmiştir . veri toplama araçları olarak yarı yapılandırılmış görüşme formu ve baş dönmesi engellilik envanteri kullanılmıştır . bulgular baş dönmesi engellilik envanteri hastaların baş dönmesi ve denge bozukluğu ile ilgili ağırlaştırıcı faktörlerin yanı sıra vestibüler sistem hastalıklarında duygusal ve fonksiyonel sonuçları belirleyen maddeden oluşmaktadır . envanter vestibüler sistem hastalıklarının fiziksel duygusal ve fonksiyonel etkilerini belirlemeye yönelik üç alt envanter içermektedir . tüm alt envanterlerin iç güvenirlikleri yüksek ve cronbach alfa değerleri ile arasındadır . envanterin genelinde olduğu gibi alt envanter gruplarından elde edilen cronbach alfa değerlerinde de paralellik saptanmıştır . sonuç elde edilen bulgular envanterin ülkemizde baş dönmesi hastalarında kullanılabileceğini yeterli düzeyde geçerlik ve güvenirlik katsayılarına sahip olduğunu göstermektedir . bu envanterin kullanımı ile birlikte baş dönmesi yakınmasının ve yaşam kalitesine olan etkisinin daha objektif kriterlerle izlenebileceği düşünülmektedir .
aile hekimliği disiplininin kendi bilimsel alanına özgü kavramlardan biri de ayrışmamış hastalık terimidir . ayrışmamış hastalık hastanın ilk kez doktor karşısına çıktığı ve mevcut yakınmasının hastalıkların sınıflandırılması için tanımlanan herhangi bir hastalık sınıfına koyulamadığı durumları tanımlamak için kullanılır . birinci basamakta sık karşılaşılan ayrışmamış hastalık durumlarından biri baş dönmesidir . bu çalışma baş dönmesi yakınması ile başvuran ayaktan ya da yatarak tedavi edilen hastaların yaşam kalitelerindeki değişikliği belirlemede kullanılabilecek baş dönmesi engellilik envanterinin türkçeye uyarlanması ve pratikte kullanılması amacıyla planlanmıştır . bee nin türkçeye uyarlanması için envanteri geliştiren craig w . newman dan yazılı onay alınmıştır . hastalarda eşlik eden mental muskuloskeletal herhangi bir kronik sistemik hastalığın olmaması veya bir tedavi almıyor olması kıstası aranmıştır . ayrıca türkçeyi anlayıp konuşabilenler ve günlük yaşam aktivitelerini bağımsız olarak yapabilecek düzeyde olanlar çalışmaya alınmıştır . baş dönmesi yakınmasına yönelik olarak ilaç kullanmakta olan hastalar çalışma dışı tutulmuştur . baş dönmesi yakınması ile başvuran olgularda envanter hastalara verilmeden önce çalışma hakkında bilgilendirme yapılmış ve hastaların onamları alınmıştır . hastaların sosyodemografik özellikleri başvuru nedeni ve tıbbi tanısına ilişkin bilgileri içermektedir . bee hastaların baş dönmesi ve denge bozukluğunu ağırlaştıran faktörlerin yanı sıra vestibüler sistem hastalıklarında duyusal ve fonksiyonel sonuçları belirleyen maddeden oluşmaktadır . alt envanterler vestibüler sistem hastalıklarının fiziksel duyusal ve fonksiyonel etkilerini belirlemeye yöneliktir . sorular fiziksel engelliliği ve . sorular ise fonksiyonel engelliliği ölçmek üzere yapılandırılmıştır . bu çeviri turgut özal üniversitesi yabancı diller okulu ndan bir öğretim üyesi tarafından orijinaline benzerliği açısından değerlendirilmiş ve bazı değişiklikler ölçeğe eklenmiştir . çeviri metni türkçe dil kuralları ve anlam bütünlüğü açısından türk dili ve edebiyatı alanında yetkin bir öğretim üyesi tarafından değerlendirilmiştir . verilerin istatistiksel değerlendirilmesinde puanların tutarlılık derecesi test tekrar test analizi iç tutarlılık analizi için cronbach alpha katsayısı bartlet testi açımlayıcı faktör analizi doğrulayıcı faktör analizi kullanılmıştır . kapsam geçerliği baş dönmesi engellilik envanterinin ingilizceden türkçeye çevrilmesinden sonra iki aile hekimliği uzmanı iki kbb uzmanı ve iki nöroloji uzmanı tarafından envanter içeriği değerlendirilmiştir . aynı zamanda kmo değerinin yüksek olduğu belirlenmiştir . madde analizi madde analizinde ayırıcılık gücü indeksi için madde test korelasyonu hesaplanmıştır . her üç faktörde yer alan her bir maddenin oldukça yüksek madde envanter korelasyonu olduğu saptanmıştır . fiziksel engellilik boyutu için en düşük madde envanter korelasyonunun ile dördüncü maddede ve en yüksek ise ile on birinci maddede olduğu anlaşılmaktadır . gizil değişkenlerin gözlenen değişkeni açıklama durumlarına ilişkin t değerlerinin ve düzeyinde istatistiksel olarak anlamlı olmadığı gözlenmiştir . faktör analizine alınan değişkenlerin kaç faktörde toplandığını belirlemek amacıyla öncelikle öz değerlere ve açıklanan yüzdelere bakılmıştır . bir envanterin uyarlanmasında dil uyarlaması sonrasında geçerlilik ve güvenilirliğinin test edilmesi gerekmektedir . tüm alt envanterlerin iç güvenirlikleri yüksektir ve cronbach alfa değerleri ile arasında değişmektedir . bunun yanı sıra birinci basamak uygulamalarında aile hekimliği pratiğinde tedavinin değerlendirilmesi ve hasta takibinde yararlı olacağı kanaatindeyiz .
446
212
DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİNDEKİ ÖĞRENCİLERİNİN SPORA YÖNELİK TUTUMLARI
bu araştırmanın amacı diş hekimliği fakültesinde spor etkinliği dersindeki öğrencilerin spora yönelik tutumlarını bu tutuların demografik değişkenlere göre değişip değişmediğini ve spor etkinliği dersinin öğrenci üzerindeki etkisini belirlemektir . bu araştırma tarama modelinin kullanıldığı betimsel bir çalışmadır . araştırma grubu bahar döneminde gazi üniversitesi diş hekimliği fakültesi . sınıf spor etkinliği dersindeki öğrenciden oluşmaktadır . ölçme aracı koçak tarafından geliştirilen üniversite öğrencileri spora yönelik tutum ölçeği dir . ölçeğin geçerliği için doğrulayıcı faktör analizi yapılmış ve uyum iyiliği indekslerinin kabul edilebilir düzeyde olduğu görülmüştür . ölçeğin cronbach s alfa katsayısı ise toplamda dir . araştırmanın amacı ve verilerin durumuna göre shapiro wilks testi t testi mann whitney u testi kruskal wallis h testi benforonni ve mann whitney u testi çapraz tablo ve kümeleme analizleri de kullanılmıştır . öğrencilerin spora yönelik tutumları toplam olarak değerlendirildiğinde sının yüksek sinin orta ve sinin ise düşük tutuma sahip olduğu tespit edilmiştir . öğrencilerin spora yönelik tutumlarının yaş vücut kitle indeksi büyüdüğü yer ve derse aktif katılım durumu değişkenleri açısından istatistiksel olarak anlamlı farklılıklar göstermediği tespit edilmiştir ayrıca öğrencilerin spora yönelik tutumlarının cinsiyet refah düzeyi spor yapma durumu ve ailede spor yapan biri olma durumu değişkenleri açısından bazı alt boyutlarda istatistiksel olarak anlamlı farklılıklar gösterdiği tespit edilmiştir . bunlara ek olarak spor etkinliği dersine aktif olarak katılan öğrencilerin i spor etkinliği dersinin kendilerinde olumlu bir katkısı olduğunu belirtmişlerdir .
sosyal yaşantının ayrılmaz bir parçası olan spor medeniyete paralel olarak gelişmiş bireyin hem kişisel hem de toplumsal yaşantısını yakından ilgilendirdiğinden vazgeçilmez eylemsel bir olgu olarak görülmüştür . gelişmiş ülkelere bakıldığında bu ülkelerin aynı zamanda sporda da ileri gittikleri görülmektedir . burada da sporun rolünün oldukça büyük olduğu kabul edilmektedir . ayrıca sinir kas gelişimi organik gelişim yorumlayıcı gelişim ve heyecansal gelişim şeklinde dört kategoride de ele alınmaktadır . genel amaçlardan daha çok davranışsal amaçlara yönelen bir çalışmalar da ise amaçlar bilişsel psikomotor ve duyuşsal olarak gruplanmıştır . güllü ve ark . koca ve aşçı özkurt ve pepe özmutlu ve ark . ceyhun çeşitli alanlardaki üniversite öğrencilerinin spora ilişkin tutumlarını belirlemeye yönelik çalışmaları cinsiyetlerine göre anlamlı farklılık var mıdır bu araştırma nicel veri toplama metotlarından tarama deseninin kullanıldığı betimsel bir araştırmadır . araştırma evreni bahar döneminde gazi üniversitesi diş hekimliği fakültesi . ayrıca spor etkinliği dersi alan üniversite öğrencilerin spora yönelik tutumları incelemek amacıyla spora yönelik tutum ölçeği nin her bir alt boyutundan ve toplamından alınan puanlar üzerinden kümeleme analizi yapılmıştır . bu değerlerin nın üzerinde olması modelin veriye çok iyi uyum gösterdiği anlamına gelmektedir . araştırma kapsamında kullanılan ölçekten elde edilen puanların güvenirliğini incelemek amacıyla her bir boyut için cronbach alfa değeri hesaplanmıştır . tablo incelendiğinde spora yönelik tutum ölçeği nden elde edilen puanlar için hem alt boyutlar hem tüm ölçek için hesaplanan alfa değerleri üzeri olduğundan ölçekten elde edilen puanların güvenilir olduğu söylenebilir . tablo incelendiğinde spora yönelik tutum ölçeğinin psikososyal gelişim boyutundan alınan en yüksek puanın en düşük puanın olduğu görülmektedir . öğrencilerin ü bu boyuta yönelik yüksek tutuma sahip iken si orta düzey tutuma ve ü ise düşük tutuma sahiptir . öğrencilerin genel olarak sporun fiziksel gelişime etkisi yönünde olumlu tutuma sahip olduğu görülmektedir . tablo incelendiğinde spor etkinliği dersi alan öğrencilerin psikososyal gelişme fiziksel gelişme zihinsel gelişme boyutları puanları ve spora yönelik tutum toplam puanları yaşlarına göre istatistiksel olarak anlamlı farklılık göstermemektedir . spor etkinliği dersi alan üniversite öğrencilerin spora yönelik tutumlarının vücut kitle indeksi değerlerine göre anlamlı farklılık gösterip göstermediğini saptamak için bağımsız değişkenin düzeyindeki gözlem sayısı az olduğu için kruskal wallis h testi kullanılmıştır . tablo incelendiğinde spor etkinliği dersi alan üniversite öğrencilerinin psikososyal gelişme fiziksel gelişme boyutları ve spora yönelik tutum toplam puanları cinsiyete göre anlamlı farklılık göstermez iken zihinsel gelişme boyutu puanları cinsiyete göre anlamlı farklılık göstermektedir . anlamlı farklılık tespit edilen psikososyal gelişme ve spora yönelik tutum için sıra ortalamaları incelendiğinde hem psikososyal gelişme hem de spora yönelik tutum puanlarında ailesinde spor yapan biri bulunan öğrencilerin puanlarının spor yapan biri olmayanlara göre daha yüksektir . bu farklılığın muhtemel sebebi ise çalışmadaki örneklem grubunun bu araştırmanın aksine sadece üniversite öğrencilerini değil aynı zamanda ilköğretim ve lise öğrencilerini de kapsamasıdır . nın çalışmasında gelir düzeyinin spora yönelik tutumda anlamlı farka sebep olmadığı tespit edilmiştir .
522
218
KAPIÇAM TABİAT PARKI’NIN GÜLEZ YÖNTEMİNE GÖRE REKREASYON POTANSİYELİNİN BELİRLENMESİ
kentlerdeki nüfus artışı hızlı kentleşme sanayileşme gibi etkenlerle kentlerin yeşil dokusu azalmaktadır . bu sebeple insanların yaşam kalitelerini arttırmak kentin ekolojik dengesini düzeltmek amacıyla yeşil alanların önemi giderek artmaktadır . kentte yaşayan insanlar kentin betonlaşmış dokusundan uzaklaşmak aynı zamanda boş zamanlarını etkin bir şekilde değerlendirmek amacıyla genelde doğayla iç içe olmayı tercih ederler . bu kapsamda kentlerdeki rekreasyon alanları büyük önem taşımaktadır . rekreasyon alanları bünyesinde barındırdığı flora ve faunayla hem ekolojik anlamda önemli mekanlar hem de kente nefes aldıran insanların doğayla kaliteli vakit geçirmelerini dinlenmelerini sağlayan kentin önemli parçalarını oluşturan alanlardır . rekreasyon alanlarının alana gelen insanların ihtiyaçlarına ne kadar cevap verdiği o rekreasyon alanının kalitesini belirlemektedir . rekreasyon alanlarının potansiyelinin belirlenmesinde farklı yöntemler mevcuttur . bu çalışma kapsamında gülez in ülkemiz koşullarına uygun olarak orman içi rekreasyon potansiyelinin kolay bir şekilde saptanmasına yönelik geliştirdiği peyzaj değeri iklim değeri ulaşılabilirlik rekreaktif kolaylık ve olumsuz etkenler kriterlerini formulüze ederek oluşturduğu gülez yöntemi olarak adlandırılan yöntem belirlenmiştir . çalışma alanı olarak kentteki insanlar tarafından oldukça sık bir şekilde kullanılan kahramanmaraş kentinde bulunan kapıçam tabiat parkı belirlenmiş olup çalışma kapsamında alandaki mevcut kullanımların tespit edilmesi gülez yöntemi kullanılarak kapıçam tabiat parkı nın rekreasyon potansiyelinin belirlenmesi bu çalışmanın amacını oluşturmaktadır .
dış mekan rekreasyonuna katılım uluslararası ekoturizimden yerel park ziyareti kapsamında değişen bir çok alanda küresel boyutta büyümektedir . rekreasyonda gelişmekte olan ülkelerde genişlemektedir . şimşek ve korkut a göre ise kentsel alanlarda yoğun yapılaşmanın olması sonucunda kentler insanların yaşayabilecekleri mekanlar olarak değil de yaşamak zorunda oldukları alanlar haline gelmiştir . akten e göre kentlerde yaşayan insanların yaşam şartları ve insanların istedikleri çevre arasında uyum bulunmamakla birlikte insanlar bu dengeyi kurmak için ise doğal rekreasyonel etkinliklere ihtiyaç duymaktadır . rekreasyon kavramı kelime anlamı olarak genelde boş zamanın değerlendirilmesi şeklinde tanımlanmaktadır . kentlerin gürültüsünden hava kirliliğinden nüfusun da hızla artmasına bağlı doğru orantılı olarak artan binalardan kent merkezindeki yeşil alanların azalması ve insanların günlük hayatın getirdiği yoğun iş temposu rutininden uzaklaşmak boş zamanlarını kaliteli değerlendirmek doğada vakit geçirmek gibi amaçlar doğrultusunda çeşitli rekreasyon faaliyetlerini gerçekleştirme ihtiyacı ortaya çıkmaktadır . bu çalışma kapsamında araştırma alanı olarak belirlenen kapıçam tabiat parkı kahramanmaraş kentinde bulunmakta olup kent merkezine yaklaşık km uzaklıkta ve hektarlık bir alana sahip aynı zamanda adana karayolu ile akdeniz bölgesi gaziantep karayolu ile güney doğu anadolu bölgesi kayseri karayolu ile iç anadolu bölgesi ve malatya karayolu ile doğu anadolu bölgelerine bağlanan bir kavşak noktasıdır in geliştirdiği günümüzde gülez yöntemi olarak bilinen yöntem kullanılmıştır . gülez ormaniçi rekreasyon potansiyelinin kolay bir şekilde bulunmasını sağlayan pratik bir matematik formülü geliştirmiştir . bu nedenle peyzaj değeri lik bir ağırlıkla değerlendirmenin ilk sırasında yer almaktadır . u ulaşılabilirlik bir yerin rekreasyon potansiyeli o yere ulaşılabildiği ölçüde anlam kazanır . başka bir deyişle bir alanın rekreasyona uygunluğu alana giden kişilerin alana ulaşım sorunu ile karşılaşmazlarsa o alanın rekreasyon değeri önemli oranda artmaktadır . rk rekreatif kolaylık orman içi rekreasyon potansiyelinin saptanmasında o yerde mevcut tüm rekreatif kolaylıklar da rekreasyon potansiyelinin artmasına olumlu bir etki yapmaktadır . ose olumsuz etkenler orman içi rekreasyon potansiyeli belirlenirken o alanda mevcut olumsuz etkenleri de göz önünde bulundurmak gerekmektedir . en iyi durum hiç olumsuz etken olmaması yani sıfır puan almasıdır . gülez bu yönteme göre aşağıdaki gibi bir değerlendirme şekli önermiştir orman içi rekreasyon potansiyeli çok düşük orman içi rekreasyon potansiyeli düşük orman içi rekreasyon potansiyeli orta orman içi rekreasyon potansiyeli yüksek orman içi rekreasyon potansiyeli çok yüksek kapıçam tabiat parkı hektarlık bir alana sahip olup kahramanmaraş kent merkezinden yaklaşık km uzaklıkta bir mesafededir . kapıçam tabiat parkı alanı girişinde botanik bahçeye gelenler için otopark alanı alanın girişinde danışma birimi kamelyalar seyir iskelesi bebek bakım odası tuvaletler mescit taş yürüyüş yolu tabiat eğitim birimi vaziyet planının bulunduğu pano yönlendirme tabelaları tıbbi aromatik bitki bahçesi ahşap terapi yolu oturma alanları bulunmaktadır . rekreasyon alanlarının potansiyelinin belirlenmesi alanın eğer varsa olumsuz özelliklerine yönelik öneriler getirmek hem de alana gelen insanların ihtiyaçlarının karşılanma durumu alanın doğal ve kültürel değerlerinin belirlenmesi açısından önemlidir . bu doğrultuda yaz aylarındaki ortalama sıcaklık değeri . c dir . yaz aylarındaki yağış miktarları haziran ayı ortalama yağış . mm temmuz ayı ortalama yağış . mm ağustos ayı ortalama yağış . mm dir ve sonuç olarak yaz aylarındaki ortalama yağış miktarı . mm olmaktadır . alan içerisinde ve çevresinde taş ve çakıl ocakları inşaat fabrikaları bulunmamaktadır . bu kapsamda kapıçam tabiat parkı nın gülez yönetmi ne göre rekreasyon potansiyeli olarak çıkmıştır ve değerlendirme sonucuna göre ten yüksek bir sonuç olduğu için rekreasyon potansiyeli çok yüksektir .
631
188
ALT SOLUNUM YOLU ENFEKSİYONU NEDENİ İLE HASTANEYE YATIRILAN İKİ YAŞ ALTI ÇOCUKLARDA RSV ENFEKSİYONU SIKLIĞI VE RİSK FAKTÖRLERİ
respiratuvar sinsityal virüs bebeklik döneminde görülen bronşiolit ve pnömoninin en sık nedenidir . prematürite doğuştan kalp hastalığı kronik akciğer hastalığı ya da immün yetmezlik gibi altta yatan hastalığı olanlarda rsv ye bağlı komplikasyon ve ölüm riski yüksektir . çalışmamızda hastaneye yatırılarak izlenen alt solunum yolu enfeksiyonlarında rsv sıklığını ve risk faktörlerini belirlemeyi amaçladık . ekim mart tarihleri arasında alt solunum yolu enfeksiyonu nedeni ile hastanemizdeyatırılan yaşın altındaki olgu prospektif olarak değerlendirildi . hastaların klinik ve laboratuvar bulguları incelendi risk faktörleri belirlendi . hastalardan nazofaringeal fırça ile nazofaringeal sürüntü örneği alınarak hızlı antijen testi ile rsv antijeni tarandı . hastaların yaşları ay arasında olup ı kız ı erkek idi . hastalarda rsv sıklığı . olarak bulundu . rsv pozitif hastalarınen sık ocak ve şubat aylarında yakınmaları başladıktan sonra ilk günde başvurduğ gözlendi . risk faktörlerinden biri olan üst solunum yolu enfeksiyonu olan bireylerle temasın rsv enfeksiyonu riskini artırdığı tespit edildi . rsv pozitif hastalarda akciğer grafisinde infiltrasyon ve atelektazi görülme oranırsv negatif hastalara göre anlamlı şekilde fazlaydı . rsv pozitif ve negatif hastalar arasında alınan tedaviler ve hastanede yatış süreleri arasında fark bulunmadı . alt solunum yoluenfeksiyonubulguları ile başvuran çocuklarda hızlı antijen testleri ile rsv tanısı kolaylıkla konulabilmektedir . tanının erken konulması gereksiz antibiyotik kullanımı ve nozokomiyal enfeksiyonları önlemek açısından önem taşımaktadır .
respiratuvar sinsityal virüs bebeklik döneminde görülen bronşiolit ve pnömoninin en sık nedenidir . rsv erişkinlerde soğuk algınlığı şeklinde hastalık yaparken enfekte olan bebeklerin ve küçük çocukların yaklaşık ında alt solunum yollarına ilerlemektedir . hastalar rsv pozitif ve negatif olarak iki gruba ayrılarak incelendi . lökosit sayısının mm c reaktif proteinin mg dl üstündeolması yüksek olarak kabul edildi . akciğer grafileri infiltrasyon havalanma artışı ve atelektazi yönünden değerlendirildi . hastalarda kullanılan ilaç tedavileri antibiyotik bronkodilatör ve steroid olarak gruplandırıldı . bu çalışma prospektif olarak yapılmış olup etik kurul onayı alınmıştır . niteliksel verilerin karşılaştırılmasında pearson ki kare testi ve fisherexact test kullanıldı . sonuçlar güven aralığında p . anlamlılık düzeyinde ve p . ileri anlamlılık düzeyinde değerlendirildi . c reaktif protein pozitifliği rsv negatif hastalarda daha sık bulundu . enfeksiyonlu bireylerle teması olanlarda rsv sıklığı anlamlı derecede yüksek bulundu . yapılan çalışmalarda alt solunum yolu enfeksiyonu nedeniyle hastaneye yatırılan hastalarda rsv sıklığı . ila arasında bildirilmiştir . çalışmamızda da benzer olarak rsv pozitifliği . olarak bulunmuştur . kanra ve ark . nın yaptıkları çalışmada ise bizim çalışmamızda olduğu gibi rsv pozitifliği ile kalabalık aile ortamı arasında ilişki gözlenmemiştir . prematüre bebeklerin kronik akciğer hastalığı doğuştan kalp hastalığı immün yetmezliği bulunan hastaların sağlıklı çocuklara göre daha yüksek oranda rsv enfeksiyonu nedeniyle hastaneye yattıkları gösterilmiştir . ancak rsv nedenli hastaneye yatan hastaların si risk faktörü taşımayan ve altta yatan herhangi bir hastalığı olmayan bebeklerdir . çalışmamızda da rsv pozitif hastalarda ek hastalık varlığı anlamlı şekilde düşük bulunmuştur . rsv ile enfekte hastalarda beyaz küre sayısı normal veya yüksek olabilir . nadiren adenovirus influenza kızamık kabakulak gibi bazı viralenfeksiyonlarda da yüksek ölçülmesine rağmen pozitif saptanması daha çok bakteriyel enfeksiyonu düşündürmektedir . çalışmamızda rsv negative hastalarda c reaktif protein yüksekliğinin fazla olması etyolojide viral dışı etkenlerin yer aldığını düşündürmektedir . ancak rsv negatif ve pozitif hastalar arasında bu tedavilere yanıt bakımından herhangi bir farklılık saptanmadı . etkenin saptanması uygun izolasyon koşullarının sağlanması ve gereksiz antibiyotik kullanımının engellenmesi açısından önem taşımaktadır . rsv enfeksiyonunun prognozu sağlıklı çocuklarda daha iyi iken kalp akciğer immün sistem hastalığı olanlarda daha kötü seyretmekte morbidite ve mortalitesi belirgin olarak yükselmektedir . rsv nedenli alt solunum yolu enfeksiyonu sebebiyle hastaneye yatırılan hastalarda mortalite sağlıklı çocuklarda . iken bu oran doğuştan kalp hastalarında akciğer hastalığı olanlarda ise olarak bildirilmektedir . çalışmamızda doğuştan kalp hastalığı bulunan hasta sayısı fazla olmadığından prognoz ve mortaliteye etkisine ait bir sonuç vermemiz mümkün olmamıştır . alt solunum yolu enfeksiyonu nedeni ile hastaneye yatırılan hastalarımızda viral bakteriyel enfeksiyon ayrımı yapmak güç olduğu için antibiyotiklerin oldukça yüksek oranda verildiğini gözlemledik .
395
212
Farklı gelişim dönemlerinde çiçek tomurcuğu almanın Muscari armeniacum Leichtlin ex Baker’in soğan ve bitki gelişimi üzerine etkileri
türkiye nin büyük bir bölümünde doğal yayılış gösteren üzüm sümbülü liliaceae familyasına bağlı soğanlı bitkilerden birisidir . soğanlarının çiçek açabilmesi için belli bir çevre uzunluğunda olması gerekir . bu çalışma farklı gelişim dönemlerinde çiçek tomurcuğu alma uygulamalarının üzüm sümbülü gelişimi üzerine etkilerini saptamak için aralık mayıs tarihleri arasında yürütülmüştür . bitkisel materyal olarak . cm çevre uzunluğundaki üzüm sümbülü soğanlarının kullanıldığı çalışma saksı kültüründe yürütülmüş ve yetiştirme ortamı olarak torf perlit karışımı kullanılmıştır . çalışmada çıkışta çiçek tomurcuğu alma çiçek açmadan çiçek tomurcuğu alma ve kontol olmak üzere farklı gelişim döneminde çiçek tomurcuğu alma işlemi uygulanmıştır . denemede bitki ağırlığı soğan çapı yavru soğan sayısı yaprak sayısı yaprak uzunluğu yaprak eni yaprak kalınlığı çiçek sapı uzunluğu çiçek sapı çapı çiçek salkım uzunluğu salkımdaki çiçek sayısı ve çiçek salkım çapı incelenmiştir . çiçek tomurcuğu alma uygulamalarının soğan çapı yavru soğan sayısı bitki ağırlığı yaprak sayısı yaprak uzunluğu yaprak eni ve yaprak kalınlığı üzerine etkisi istatistiksel olarak önemsiz bulunmuştur . soğan çapı değerleri . mm . mm ve . mm olmuştur . yavru soğan sayısı . adet ile . adet arasında yaprak uzunluğu . cm ile . cm arasında değişmiştir . soğan çapı ve yavru soğan sayısı yönünden uç alma yapılan uygulamalarda daha yüksek değerler elde edilmiştir .
türkiye de yaklaşık bitki taksonu yer almakta bunlardan takson ise endemiktir . ülkemizde soğanlı rizomlu soğanımsı gövdeli ve yumrulu bitkilerin doğadan toplanması üretimi ve ihracatı yönetmelikle kontrol edilmektedir . muscari türlerinin hepsinin ihracatı doğal çiçek soğanlarının doğadan toplanması üretimi ve ihracatına ilişkin yönetmelik ve doğal çiçek soğanlarının yılı ihracat listesi hakkında tebliğ ile yasaklanmıştır . muscari armeniacum leichtlin ex baker üzüm sümbülü gȃvurbaşı ve türk sümbülü isimleri ile tanınır . ingilizce grape hyacinth ve turkish hyacinth diye adlandırılır . yapraklar şerit şeklinde uç kısmına doğru sivri parlak yeşil ve kalındır . cm çiçek sapı ucunda başak biçiminde çiçekleri toplanmıştır . humusca zengin nemli drenajı iyi gevşek topraklarda iyi gelişir . kahraman çiçek tomurcuğu almanın beyaz zambak bitkisinin soğan gelişimi üzerine etkisini araştırdığı çalışmasında çiçek tomurcuğunun oluşur oluşmaz koparılan bitkilerin soğan çapı soğan ağırlığı ve gövde çapı değerlerinin çiçek tomurcuğu koparılmayan uygulamaya göre daha yüksek olduğunu belirtmiştir . araştırma aralık ile mayıs tarihleri arasında çanakkale onsekiz mart üniversitesi terzioğlu yerleşkesi nde yer alan mimarlık ve tasarım fakültesi ne ait açık alanda gerçekleştirilmiştir . üzüm sümbülü soğanları konya nın çumra ilçesinde çiçek soğanları üretimi yapan özel bir firmadan temin edilmiştir . üzüm sümbülü soğanları mantari hastalıklara karşı dikim öncesi captan ve . mancozeb solüsyonu içinde dakika bekletilmiş daha sonra soğanlardaki fazla ilaç solüsyonun süzülmesi için serin gölge bir ortamda dikime kadar beklemeye alınmıştır . soğanların üzeri cm kalınlığında yetiştirme ortamı ilave edilerek dikim işlemi tamamlanmıştır . dikim sonrası soğanlara saksı altından su çıkana kadar sulama yapılmış yağış durumuna göre sulama tekrar edilmiştir . çiçek tomurcuğu almanın üzüm sümbülü gelişimindeki etkisini saptamak amacıyla üç farklı aşamada çiçek tomurcuğu alma uygulaması yapılmıştır bunlar çiçek tomurcuğunun toprak yüzeyine çıkışından hemen sonra çiçek sapının çiçek salkımı altından elle kırılması çiçek tomurcuğunun çiçek sapı ve salkım oluşturup renk gösterdikten sonra çiçek sapının çiçek salkımının altından elle kırılması kontrol uygulamasında çiçek tomurcuğuna herhangi bir işlem yapılmamış ve tomurcuk bitki üzerinde bırakılmıştır . soğanların sökümü mayıs tarihinde gerçekleştirilmiştir . bu sıcaklık değerlerinin üzüm sümbülü gelişimi üzerinde olumsuz bir etkisi gözlenmemiştir . kahraman farklı dönemlerde çiçek tomurcuğu almanın lale gelişimi üzerine etkilerini incelediği çalışmasında en yüksek soğan çapı değerlerinin çiçek tomurcuklarının çıkışta ve çiçek açmadan önce alındığı uygulamalarda olduğunu belirtmiştir . yavru soğan sayısı yönünden uygulamalar arasında fark önemsiz bulunmuş . kahraman benzer şekilde lalede çiçek tomurcuğu almanın yaprak parametreleri üzerine etkisini önemsiz olduğunu ifade etmiştir . üzüm sümbülünde yaprak sayısı . ile . adet arasında yaprak uzunluğu . cm ile . cm olmuştur . çıkışta tomurcuk alma uygulamasında yaprak eni . mm yaprak kalınlığı ise . mm gerçekleşmiştir . soğan çapı ve yaprak sayısı arasında da güvenle pozitif bir ilişki tespit edilmiştir . bitki ağırlığı soğan çapı ve yaprak sayısı birlikte artış göstermiştir . çiçek sapı çapı ve yaprak eni arasında e göre olumlu ilişki belirlenmiştir .
469
215
Okul Öncesi Dönem Resimli Çocuk Kitaplarında Yer Alan Baba Figürünün İncelenmesi
edebiyat içinde bulunduğu toplumun kültürel değerlerini yansıtır . çocuk edebiyatı da içinde bulunduğu çağın ve toplumun benimsenmiş değerlerinin okuyucuyla paylaşılmasına olanak sağlar . bu araştırmanın amacı okul öncesi dönem resimli çocuk kitaplarında yer alan baba figürünün yazılı ve görsel göstergelerle nasıl yansıtıldığını tespit etmektir . araştırma nitel araştırma olup veriler betimsel analiz yöntemiyle incelenmiştir .
bireylerin hayatında oldukça önemli bir yere sahip olan kitaplar çocukların gelişimlerinin desteklenmesinde ve içinde bulundukları toplumu anlamalarında etkili bir uyarıcıdır . bu doğrultuda çocukların hayal gücünü harekete geçiren edebi ürünler çocuk edebiyatını ortaya çıkarmıştır . çocuklar benzer ve farklı cinsiyetteki modellerini izleyerek davranışlarını anımsayıp uygun durumlarda yeniden üreterek ve yeterlik algılarını pekiştirip güdüsel süreçleri uygulayarak cinsel kimliklerine uygun toplumsal rolleri kazanmaktadırlar . çocuk edebiyatı ürünlerinde kahramanlar çocukların kendileriyle özdeşim kurmasına olanak sağlar . bu doğrultuda çocuk edebiyatı ürünlerinde cinsiyet rolleri modern hayata uygun olarak örneklendirilmeli kadına ve erkeğe verilen değerler ve yüklenen anlamlar arasında farklılık olmamalıdır . bu doğrultuda kadın ve erkeklerin cinsiyet rollerini keskin çizgilerle ayırmak yerine karşı cinse ait rolleri de edinebilmek gerekmektedir . bu araştırma ile okul öncesi dönem resimli çocuk kitaplarında baba figürünün incelenmesi amaçlanmıştır . nitel araştırma türlerinden doküman incelemesi yönteminin kullanıldığı bu çalışmada öncelikle okul öncesi döneme ait resimli çocuk kitapları belirli ölçütler doğrultusunda seçilmiştir . elde edilen veriler içerik analizi yöntemiyle incelenmiştir . araştırmanın veri kaynakları ölçüt örnekleme yöntemi ile belirlenmiştir . bu bağlamda kitapların okul öncesi dönem çocuklarına hitap etmesi kitapta baba figürüne yer verilmesi kitapların edebi eser niteliği taşıması gibi ölçütler esas alınmıştır . çocuk edebiyatı alanında çok satan kitap arasından resimli çocuk kitabı olduğu belirlenmiştir . bu kitaplar arasında baba figürü olan kitap araştırma kapsamına alınmıştır . incelenen kitaptan bilim çocuk çıkartma kavram dokun hisset kitabı seri kitap kitap seti ve ilkokul dönemi kitabı araştırma kapsamı dışında bırakılmıştır . incelenen okulöncesi döneme ait resimli çocuk kitaplarındaki baba figürüne dair şu bulgular elde edilmiştir . online olarak kitap satan internet sitesindeki çok satan kitaplar listesine göre resimli çocuk kitabından sadece sinde baba figürü olduğu bulgusuna rastlanmıştır . bu kitaplardan tanesi türk yazara ait olup diğerleri çeviri kitap niteliği taşımaktadır . grafik ye incelendiğinde kitaplardaki baba figürünün çocuğa ilgi şefkat gösterme çocuk bakımı ve gazete okuma eylemlerinde baskın oldukları belirlenmiştir . çocuğa ilgi şefkat gösterme eyleminin baskın olması seçilen kitaplardan tanesinin baba çocuk ilişkisi üzerine yazılı olmasından kaynaklanmaktadır . incelenen kitapların hiçbirinde babaların mesleklerine dair herhangi bir ayrıntıya yer verilmediği görülmüştür . bu çalışmada babanın evin salonu dış mekanlar banyo mutfak çocuk odasında resmedildiği görülmüştür . ancak babanın genellikle çocuğuyla evin dışında ilgilenirken resmedildiği dikkat çekmektedir . bu sonuç geleneksel kalıp yargılara uygun bir durum arz etmektedir . araştırmanın dikkat çeken sonuçlarından birisi de gazete okuma eylemi sadece babalar tarafından gerçekleştirilmektedir . resimli çocuk kitaplarında yer alan baba figürlerinin sayısı ve nitelikleri arttırılmalıdır .
405
51
Sıcak ekstrüze edilmiş AA7075/SiCp kompozitlerin sertlik ve korozyon direncine T6 ve T73 ısıl işlemlerinin etkisi
bu çalışmada toz metal kompaktların sıcak ekstrüzyonu ile üretilen sic partikül takviyeli aa al matrisli kompozitlerin mikroyapı sertlik ve korozyon dayanımına t ve t ısıl işlemlerininkisi incelendi . bu amaçla aa alüminyum alaşım tozlarına ağırlıkça farklı oranlarda ortalama μm boyutlu sic partikül ilave edilerek elde edilen toz karışımları tek yönlü basınç altında soğuk olarak preslendi . preslenmiş kompaktlar c de saat bekletildikten sonra mm çaplı çubuklar halinde ekstrüze edildi . ekstruzyon işleminden sonra numunelere t ve t ısıl işlemleri uygulandı . alaşım ve kompozit numunelerin yoğunluk sertlik mikroyapı kimyasal kompozisyon ve faz yapıları uygulanan çeşitli test ve analizlerle belirlendi . korozyon dayanımları ve saat olmak üzere farklı sürelerde exco korozyon çözeltisine maruz bırakılan numunelerin ağırlık değişimleri ile belirlendi . yapılan ölçümler takviye elemanı miktarındaki artışa bağlı olarak sertlik değerlerinin de arttığ nı ve en yüksek sertlik değerlerine t ısıl işlemli numunelerde ulaşıldığını gösterdi . yapılan korozyon testleri matris yapıya ilave edilen sic partiküllerinin ve uygulanan t ısıl işleminin kompozit numunelerin korozyon direncinde kayda değer bir artış meydana getirdiğini ve en yüksek korozyon direncinin sic partikül takviyeli kompozit numunelerde elde edildiğini gösterdi . t ısıl işlemi ile karşılaştırıldığında t ısıl işlemi alaşım ve kompozit numunelerin korozyon direncinde artış meydana getirirken sertlik değerlerinde oranında azalmaya neden olduğu tespit edilmiştir .
aa alüminyum alaşımı haddelenmiş veya ekstrüze yarı mamül olarak sahip olduğu düşük yoğunluk yüksek mukavemet süneklik tokluk ve yorulma dayanımı gibi üstün özellikleri nedeniyle otomotiv ve havacılık sanayinde yaygın olarak kullanılmaktadır . alüminyum alaşımlarının bu üstün özelliklerine karşın seramik veya sert metal parçacıklarla güçlendirilmiş alüminyum matrisli kompozitlerin geliştirilmiş mukavemet yüksek elastik modül ve aşınmaya karşı direnç gibi üstün özellikleri onların yüksek performans malzemesi olarak popülaritesini her geçen gün arttırmaktadır kullanıldığı kompozitlerde matris malzemesi olarak ortalama partikül boyutu μm olan aa ön alaşımlı tozlar kullanıldı . aa alaşım tozlarına ağırlıkça ve oranlarında sic partikül ilave edilerek elde edilen toz karışımları üç eksenli karıştırıcıda dakika süreyle karıştırıldı . ekstrüzyon işleminden sonra aa alaşım ve kompozit çubuklar mm uzunluğunda kesilerek test ve analizler için numuneler elde edildi . numunelerin yoğunlukları redwag as r marka model hassas terazi ve yoğunluk kiti kullanılarak arşimet prensibine göre ölçüldü . numunelerin teorik yoğunlukları ve gözenek oranları sırasıyla eş . ve eş . ye göre hesaplandı . mikro yapı incelemesi ve kimyasal kompozisyon analizleri carl zeiss ultra plus gemini fesem tarama elektron mikroskobu kullanılarak gerçekleştirildi . t ve t ısıl işlemli aa alaşım numunelerin faz yapıları rigaku ultima ıv model x ışını kırınım analizi ile belirlendi . korozyon testi öncesi iyi bir yüzey kalitesi elde etmek amacıyla numunelere yüzey hazırlama işlemleri uygulandı . buna karşın partikül ilavesi kompozit numunelerin yoğunluğunda kayda değer bir artış meydana getirmiş ve partikül ilaveli kompozitlerde teorik yoğunluğa oldukça yaklaşılmıştır . alaşım numuneye ait sem görüntüsünde de gözenekler belirgin bir şekilde görülürken kompozit numunelerde ölçülen yoğunluk değerleriyle uyumlu olarak gözenek miktarında azalma gözlenmiştir . ağırlıkça ve sic partikül takviyeli kompozitlerde takviye elemanlarının matris yapıda homojene yakın bir dağılım sergilediği gözle irken ve partikül takviyeli numunelerde bu homojenliğin azalmaya başladığı ve bölgesel partikül topaklanmalarının meydana getirdiği tespit edildi . şekil te ise matris ve sic partikülü kesecek şekilde alınan çizgisel edx analiz sonucu görülmektedir . matris yapıya ilave edilen partikül miktarı kritik bir sınırın üzerine çıktığında ise takviye elemanlarında meydana gelen topaklanmalar kompozitin sertliğinin düşmesine neden olmaktadır en düşük seviyede olan sic partikül takviyeli numunelerin göstermesi bu düşünceyi destekler niteliktedir . saatlik süre sonunda ise korozyonun tüm yüzey alanında çukurcuklar oluşturarak daha fazla malzeme kaybına neden olduğu tespit edilmiştir . sic partikül ilavesi kompozitin korozyon direncinde artış meydana getirmektedir . her iki ısıl işlem türünde de en yüksek korozyon direncini ağırlıkça içeren kompozit numuneler göstermiştir .
563
213
13-16 yaş grubu yüzücülerde 6 haftalık kara ve direnç antrenmanlarının alt ekstremite izokinetik kuvvet performansına ve yüzme derecelerine etkisi
bu çalışmanın amacı yaş grubu yüzücülerde haftalık kara ve direnç antrenmanlarının alt ekstremite izokinetik kuvvet değerlerine ve yüzme performansına etkisini araştırmaktır . çalışmaya yüzücü katılmıştır . denekler m yüzme derecelerine göre üç gruba ayrılmıştır . yüzücülerin m sualtı m m m ve m serbest stildeki yüzme dereceleri kayıt edilmiştir . izokinetik ölçümler s s ve s hızda sağ ve sol diz için uygulanmıştır . gruplar arası farka kruskal wallis farkın hangi gruptan kaynaklandığına mann whitney u testi grup içi farklara ise wilcoxon testi ile bakılmıştır . ön test ve son test m sualtı m m m ve m serbest yüzme değerlerinde istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmuştur . tüm grupların º s º s ve º s hızda sağ ve sol diz için fleksör ve ektensörlerin tepe tork değerlerinde ve serbest yüzme derecelerinde sayısal olarak pozitif bir gelişim görülmüştür . haftalık antrenman sonunda c grubunun izokinetik kuvvet ve yüzme derecele indeki artış iken b grubunda bu değer çıkmıştır . yapılan istatistiksel analiz sonucu ön test ve son test m sualtı m m m ve m serbest yüzme değerlerinde gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmuştur . bu çalışmada bu yaş grubu yüzücülerde yapılan kara ve direnç antrenmanlarının kuvvet performansına önemli bir katkı sağlayabileceği söylenebilir .
yüzme fiziksel kuvvet ve teknik beceri koordinasyonu gerektiren ritim koordinasyon doğru teknik gibi birçok faktörü içinde bulunduran bir spor branşıdır . krawl yani serbest stil yüzme müsabaka stili içerinde en hızlı yüzülen stildir . yüzücüler suda ilerlemek için suyun var olan pasif direncini yenmek zorundadırlar . yüzme sporunda yüzücünün daha yüksek sürate ulaşabilmesi ve bu sürati koruyabilmesi için su içinde farklı materyaller kullanılarak uygulanan çalışmalar bulunmaktadır . karada yapılan kuvvet çalışmalarında ağırlık antrenmanı sağlık topu çalışmaları sıçrama çalışmaları core bölgesine yönelik çalışmalar vücut ağırlığıyla yapılan çalışmalar izokinetik hareketin uygulandığı vasa trainer veya izokinetik swim bench çalışmaları thera band ve lastik çalışmaları trx çalışmaları foam roll kullanımı ve farklı birçok çalışma her dönem kullanılmaktadır . pek çok antrenör tarafından merak edilen konulardan biri kara antrenmanlarının yanı sıra antrenmanlarda yüzülen setlerde ek dirençler kullanarak yapılan antrenmanların sporcularda kuvvet performansında yarattığı farklılıkların ne olduğudur . denekler m yüzme derecelerine göre iyi orta kötü olmak üzere rastgele olarak üç gruba ayrılmıştır . bilgisayar tarafından o ekleme ait hareket genişliği deneğe örnek bir hareket yaptırılarak bulundu . deneklere bisiklet ergometresinde dakika süreyle ısınma yaptırılmış sonra ölçüm için isomed izokinetik test cihazında sn hızda tekrar sn hızda tekrar ve sn hızda tekrar olmak üzere sağ ve sol bacak için fleksiyon ve ekstansiyon ölçümleri yapılmıştır . a b ve c grubundaki yüzücülere haftanın beş günü pamukkale üniversitesi yüzme havuzunda haftalık yüzme antrenman programı uygulanmıştır . verilerin normal dağılım varsayımına uyup uymadığını incelemek amacıyla shapiro wilk testi uygulanmıştır . grup içi ön test son test farklara wilcoxon testi ile bakılmıştır . verilerin istatistiksel analizinde spss . paket programı kullanıldı . ön test ve son test m sualtı m serbest m serbest m serbest ve m serbest yüzme değerlerinde istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmuştur . her bir grubun ön test ve son test ölçüm değerleri arasında anlamlı farkın olup olmadığını anlamak için yapılan wilcoxon analizi sonuçları tablo tablo ve tablo de verilmiştir . yüzme performans değerlerinde ise tüm parametreler arasında anlamlı fark bulunmuştur . yüzme kara grubunun ön test ve son test ölçüm değerleri arasında º s º s ve º s hızda sağ sol ekstansiyon tepe tork değerleri arasında anlamlı fark bulunmuştur . haftada bir veya iki kez uygulanan kuvvet antrenmanlarının bu yaş grubu çocuklarda kuvvet artışına neden olduğu bildirilmiştir . bu araştırmanın sonucu küçük yaşta kas kuvvetinin geliştirilebileceği düşüncesini desteklemektedir . yapılan bu çalışmada çocuklarda anlamlı kassal kuvvet artışları gözlemlemişlerdir . yüzme sporu karada yapılan branşlardan farklı olarak su içinde bir dirence karşı yapılır . çalışma sonunda her iki grubun da m serbest stil yüzme dereceleri karşılaştırılmış ve her iki grubun da benzer şekilde gelişim gösterdikleri tespit edilmiştir . yaş grubu ilköğretim öğrencileri üzerinde yapılan benzer bir çalışmada yüzme çalışmalarına katılan öğrencilerin çalışma sonunda m yüzme performanslarında anlamlı düzeyde bir gelişme olduğu belirlenmiştir . alexander in yaptığı çalışmada elit sprintere ait değerleri düşük ve yüksek açısal hızlarda şu şekilde saptamışlardır diz ekstansiyon değerleri erkek sporcu için nm nm fleksiyon değerleri nm nm kadın sporcu için aynı değerler ise ekstansiyon için nm fleksiyon için nm ye nm dir . örneğin futbolda s nin seçilmesi gibi ki bu her spor branşına göre değişir .
527
199
Amasya Kent Örneğinde Yeşilyol Güzergâhlarının AHS ile Öncelikli İşlevlerinin Belirlenmesine Yönelik Bir Çalışma
çalışma alanı olarak seçilen amasya kenti doğal ve kültürel değerlere sahip önemli bir ilimizdir . yeşilırmak nehri yeşilırmak vadisi geleneksel osmanlı evi örnekleri helenistik döneme ait kaya mezarlıkları kent peyzajının önemli unsurları durumundadır . kent formu üzerinde etkili olan yeşilırmak nehri ve vadisi kentin ulaşım sistemi üzerinde önemli rol oynamaktadır . çalışma kapsamında amasya kenti için yeşilırmak koridorunu içine alan bir kentsel yeşilyol önerisi isimli yüksek lisans tezinde oluşturulan yeşilyol güzergahlarının analitik hiyerarşi süreci yöntemi kullanılarak öncelikli işlevleri belirlenmiştir . her bir güzergahın baskın fonksiyonunun belirlenmesi için kişiden oluşan uzman gruba anket çalışması yapılmıştır . alternatif ulaşım süreklilik ve diğer işlevsel katkılar yeşilyol güzergahları için belirlenen ana fonksiyonlardır . ana fonksiyonlar açısından değerlendirildiğinde amasya erzincan karayolu koridoru nda süreklilik yeşilırmak nehri koridoru nda alternatif ulaşım amasya kalesi koridoru nda ise diğer işlevsel katkılar fonksiyonu en yüksek değeri almıştır . ayrıca belirlenen güzergaha ek olarak farklı işlevlere ve alternatif ulaşıma sahip tane yeni güzergah önerilmiştir .
günümüz kentlerinde artan betonarme yapılaşmalar yatay ve düşey yöndeki yeşil alanların gün geçtikçe azalıp yok olmasına sebep olmaktadır . son olarak tüm kent açık alanlarının yeşilyollarla birbirlerine bağlanarak oluşturulan yeşil örgün sistemi ortaya çıkmıştır . ayrıca bahçeleriçi hacı ilyas ellibeşevler hatuniye üçler hızırpaşa akbilek hacı ilyas mahalleleri de çalışma alanı sınırları içerisinde yer almaktadır . tutarlılık oranı den küçük olanlar tutarlı büyük olanlar tutarsızdır . uzman grubu anketi microsoft excel ve expert choice programı kullanılarak değerlendirilmiştir . ayrıca fabos ün yeşilyollar için ifade ettiği ana amaç da ana ve alt fonksiyonları belirlerken değerlendirilmiştir . yeşilyol güzergahlarına ait ana fonksiyon ve bu fonksiyonlara ait alt fonksiyonların birbirlerine göre önem derecesinin belirlenmesi için yöntem olarak seçilen analitik hiyerarşi süreci ilk olarak yılında myers ve alpert ikilisi tarafından ortaya atılmış ve de profesör thomas lorie saaty tarafından bir model geliştirilerek karar verme problemlerinin çözümünde kullanılabilir hale getirilmiştir . ikili karşılaştırma ile hiyerarşideki elemanların bir üst kademedeki elemana göre göreli önemlerinin belirlenmesi amaçlanmaktadır . ikili karşılaştırmada değer almak için saaty ölçeğini geliştirmiştir . belirlenen amaçlar doğrultusunda karar vericilerin ikili karşılaştırmaları yaparken tutarlı olup olmadıklarının test edilmesi gerekmektedir . doğal doku tarihi doku turizm ve ekonomik katkı rekreasyon değerleri yüksektir . peyzaj planlama ve tasarım sürecinde alan kullanım kararları alınırken ve bazı alanlar için fonksiyonlar belirlenirken ahs yönteminin uygun ve etkin bir analiz yöntemi olduğu bu çalışma örneğinde görülmüştür . ahs sayesinde uzmanlar analitik bir süreç izleyerek değerlendirmeler yapmıştır . bu güzergah kent çevresindeki rekreasyon alanlarına ulaştırmaktadır . alanın rekreasyon için elverişli ve ulaşımının kolay olması ile manzara güzelliğinden yola çıkılarak koridor boyunca yürüme bisiklet sürme paten kayma araçlı ya da yürüyerek manzara seyri fotoğraf çekme gözlem yapma yeme içme müzik dinletisi nehir boyunca kayıkla ya da botla gezinti önerilmektedir . diğer koridorlara göre daha yoğun kullanılması ve ekonomik anlamda en çok girdinin olması alana en fazla müdahaleyi gerektirmektedir . milli hakimiyet parkı ndan başlayan ve lokman hekim çay bahçesi nde son bulan güzergahtır . koridor boyunca motorsuz araç kullanmak isteyenler hem yaya hem de bu noktadan bisiklet ya da paten kiralayıp devam etme imkanına sahiptir . bisiklet sürme etkinliği çalışma alanındaki yeşilırmak nehri koridoru boyunca yapılabileceği gibi amasya kalesi gibi daha yüksek rakımlarda engebeli arazi ve dağlık alan içerisinde dağ bisikletiyle de gerçekleştirilebilecek imkan sunmaktadır . bu yüzden mevcut potansiyel durum değerlendirilerek ve en az müdahale ile önerilen dağ bisikleti güzergahının başlangıç noktası amasya kalesi bitiş noktası ise milli hakimiyet parkı olarak belirlenmiştir . belirlenen bu güzergah amasya kenti için oluşturulan yeşilyol güzergahları haritasında yaklaşık km . bu güzergahın başlangıç ve bitiş noktasında bisiklet parkları ve bisiklet kiralama noktalarının yapılması gerekmektedir . ziyaretçiler milli hakimiyet parkı nda piknik yaptıktan sonra amasya kalesi ne motorlu araçla ya da bisikletle ulaşıp oradaki otoparka park edip yoluna dağ bisikleti sürerek devam edebilmektedir . şehrin karşılıklı iki tepesinde yer alan şehrin kuşbakışı olarak izlenebildiği çok farklı bir panoramik görüntüye sahip amasya kalesi ile ferhat tepesi noktaları arasında alternatif ulaşım olması amacıyla oluşturulması düşünülmektedir . bu araştırma ahs nin güzergah fonksiyonu belirlemek için kullanıldığı özgün bir çalışma olup ileride buna benzer başka araştırmalara da örnek olacağı düşünülmektedir .
505
155
Kuzey Anadolu Fay Zonu’nun (KAFZ) Orta Kesimi İçin Yeni Bir Kuvvetli Yer Hareketi Azalım İlişkisi
bu çalışmada kuzey anadolu fay zonu nun orta kesimi için adet deprem kaydının yatay bileşendeki pik yer ivmesi değeri kullanılarak yeni bir azalım ilişkisi geliştirilmiştir . şimdiye kadar tanımlanan azalım ilişkilerinde kullanılan magnitüd ve episantır uzaklığının yanı sıra yerel zemin koşullarının etkisi ile faylanma bölgesinin dinamik özelliklerini tanımlayan sismik moment ve gerilme düşümü gibi yeni parametreler eklenmiştir . azalım ilişkisinin . lik standart sapma ve . luk ilişki katsayısı ile log normal dağılıma uygun olduğu belirlenmiştir . bu çalışmada kullanılan depremler için hesaplanan sismik moment değerleri . . dyn . cm gerilme düşümü değerleri ise . . bar aralığında hesaplanmıştır . geliştirilen azalım ilişkisi bağıntısında pga değerlerinin gerilme düşümü ve sismik moment ile doğrudan ilişkili olduğu gösterilmiştir .
yıkıcı bir depremden hemen sonra magnitüd ve episantır bilgisi belirlense de hasar dağılımı yalnızca bu iki parametreden oluşan basit bir işlem değildir . bu nedenle tehlikeli alanda kuvvetli yer hareketi azalım ilişkisi dağılımını tanımlamak gerekir ve bu dağılımları hesaplayabilmek için ivme azalım ilişkilerine ihtiyaç vardır . azalım ilişkileri depremin magnitüdü uzaklığı kaynak mekanizması ve yerel zemin koşullarına bağlı olarak kuvvetli yer hareketinin farklı parametrelerinin medyan ve standart sapmalarını veren log normal dağılıma sahip olduğu kabul edilen deneysel bir tanımlamadır . bu bağıntılar farklı deprem bölgeleri ve fay tipleri ile levha içi veya levhalar arası için türetilmiştir . örneğin amerika nın kuzeybatısındaki sığ depremler için boore ve diğ . tarafından geliştirilen bağıntıda pik yatay ivme pga ya da yatay spektral ivme psa moment magnitüdü istasyondan çalışma alanına en yakın yatay uzaklık derinlik kayma dalga hızı ve kuramsal kayma dalga hızı parametreleri kullanılmıştır . küçük episantır uzaklığı için tahmini derinlik değerini ambrahamson ve silva ile sadigh ve diğ . durumu veya depremle birlikte gerilmelerin değişimi üzerine bilgilere ulaşmak mümkündür . ve bu ivme değerleri kuvvetli bir biçimde gerilme düşümü değişimlerinden etkilenmektedir . sismik moment parametresi ise deprem kaynağının fiziği ile doğrudan ilgili deprem büyüklüğünün ölçüsü olup faylanma sırasındaki ortalama öteleme miktarı ve gerilme düşümü ile de ilişkilidir . veri grubunda yer alan deprem kayıtları kafz ın genel özelliği olarak sağ yönlü doğrultu atımlı faylanma özelliğine sahip tek tip faydan alındığı için fayın türü ayrıca bir parametre olarak kullanılmamıştır . yer hareketi tahmini ya da azalım modelleri zemin hareketi parametrelerinin özelliklerinin odak noktasından ya da sismik kaynağın seçilen bir noktasından uzaklaştıkça değişimini gösteren denklemlerdir . burada y tahmin edilecek olan kuvvetli yer hareketi parametresi ny azalım ilişkisindeki belirsizlik için rassal düzeltme katsayısı r depremden inceleme alanına olan tanımlanmış uzaklık ölçüsü m deprem büyüklüğünü gösteren magnitüd değeri spi deprem kaynağı dalga yayılım yolu yerel zemin koşulları ile ilgili parametreler . bu çalışmada çoklu regresyon analizi ile oluşturulacak azalım ilişki modelinin genel formu no lu bağıntı ile verilmektedir . bu çalışmada yerel zemin koşulları için tanımlanan sb sc sd indeks değerleri türkiye deprem yönetmeliğinde belirtilen zemin sınıfları ile ilişkilendirilmiş kaya orta sağlam kayalar için sb ve sc sd çok sıkı kum çakıl ve sert kil tabakaları veya ayrışmış çok çatlaklı zayıf kayalar için sc ve sb sd orta sıkı sıkı kum çakıl veya çok katı kil tabakaları için sd ve sb sc alınmıştır . bazı çok küçük olaylar için yırtılma yüzeyi açık olarak tanımlanmadığından inceleme alanına olan uzaklık ifadesi olarak episantır uzaklığı kullanılmıştır . azalım ilişkisi episantır uzaklığı km ye kadar olan depremlerden oluşturulan veri setiyle elde edilmiştir . sismik momentin hesaplanması için kanamori tarafından geliştirilen no lu bağıntı gerilme düşümünün hesaplanmasında ise aki tarafından geliştirilen no lu bağıntı kullanılmıştır . parametreleri tablo de verilen tüm depremlere ait bilgiler kullanılarak çoklu regresyon analizi ile geliştirilen azalım ilişkisi no lu bağıntıda verilmiştir . inceleme için . 𝑀𝑀𝑤𝑤 . magnitüd aralığındaki depremin kaynak alan mesafesi km olan istasyonlardaki yatay bileşendeki pik ivme değerleri kullanılmıştır . yerel zemin koşulları için tanımlanan sb sc sd katsayıları türkiye deprem yönetmeliğinde belirtilen zemin sınıfları ile ilişkilendirilerek sayısal değerler olarak tanımlanmıştır . azalım ilişkinin katsayıları çoklu regresyon analizi ile belirlenmiştir . bunu yaparken de depremlerin magnitüdü zamanı yeri gibi temel parametrelerdeki belirsizliklerin de azaltılması gerekmektedir .
589
113
MEVSİMLERE GÖRE İLAÇ SATIŞ VERİLERİNİN BİRLİKTELİK ANALİZİ İLE İNCELENMESİ
dijital ortamlarda saklanması kolaylaştıkça artan veri kayıtları tek başına değersizdir . belirli bir amaç doğrultusunda işlenip anlamlı bir hale dönüştürülmesi sonucu ortaya çıkan veri madenciliği çeşitli alanlara uygulanmaktadır . finans pazarlama sigortacılık bankacılık elektronik ticaret iletişim borsa sanayi bilim ve mühendislik risk analizi eğitim ve sağlık bu alanlardan bir kısmı olmakla birlikte özellikle sağlık alanındaki uygulamalarının faydalarının sayısız olduğu söylenebilir . bu çalışmada türkiye de yer alan bir eczanenin bir yıllık ilaç satış verileri düzenlenmiş ve birliktelik analizi ile incelenmiştir . mevsimlere göre yapılan analizler sonucu en çok birlikte satılan ilaçların belirlenmesi amaçlanmıştır . çalışma sonuçları eczanenin bulunduğu yer sağlık kuruluşlarına yakınlık zaman ve salgın hastalık gibi birçok etkenden etkilenmektedir . çalışma sonucunda bölgedeki hastalıklar hakkında fikir sahibi olunmakla birlikte eczaneler için ihtiyaç duyulan ilaçlar hakkında da fikir verecektir . yapılacak ileriki çalışmalarda farklı bölgelerdeki eczane verilerinin yine farklı zamanlardaki verileri ile ayrı ayrı değerlendirilerek sonuçların karşılaştırılması yararlı olacaktır .
teknolojilerin gelişmesi veri depolama yapılarının yaygınlaşması ve internet erişiminin artması çok çeşitli verilerin kaydedilmesini ve bu verilerin dijital ortamlarda saklanmasını kolaylaştırmış ve ucuz hale getirmiştir . bunlar belli bir amaç doğrultusunda işlenmesiyle bir anlam ifade etmeye başlar . veri madenciliği kavramı alınyazında birçok kişi tarafından farklı tanımlanmaktadır . veri madenciliği günümüzde birçok farklı alanda başarılı bir şekilde kullanılmaktadır . başarılı bir şekilde uygulanan bu alanlardan özellikle sağlık günümüzün en önemli bilimsel araştırma birimlerinden olduğu için bu alandaki bilgi sistemleri de araştırmalar için çok büyük veri kaynaklarıdır verileri bütünleştirme verileri seçme verilerin dönüşümü veri madenciliği desenleri değerlendirme bilgi sunumu tıbbi veri madenciliği üzerine yapılan çalışmaların anlatıldığı ve hacettepe üniversitesi hastanelerinde yapılacak bir veri madenciliği ile ilgili kısa bilginin verildiği çalışma . birliktelik kuralındaki amaç alışveriş esnasında müşterilerin satın aldıkları ürünler arasındaki birliktelik ilişkisini bulmak bu ilişki verisi doğrultusunda müşterilerin satın alma alışkanlıklarını tespit etmektir . bunlar aıs algoritması setm algoritması apriori algoritması aprioritıd algoritması fp growth algoritması şeklinde sıralanabilir . yapılacak çalışmada birliktelik kurallarının belirlenmesinde en çok tercih edilen ve gelişmiş uygulamalarda kullanılan apriori algoritması kullanılmıştır . bu algoritmadaki özellikler ile veriler boolean ilişki kuralları ile değerlendirilir değeri bir ilişkinin tüm alışverişler içinde hangi oranda tekrarlandığını belirtir . öncelikle bu ilaçların tekil olması sağlanmış ve iç ayrıntıları silinmiştir . varlık değeri olarak ise yalnızca t değerinin girilmesi ile sağlanmıştır . birlikte satılan ilaçların satış sayıları ve güven katsayısı yanında gösterilmiştir . endol mınoset ferrozınc conf . kış mevsimi için yapılan birliktelik analizi sonucunda en çok satılan ilaç birlikteliği aşağıdaki gibi olup birlikte satılan ilaçların satış sayıları ve güven katsayısı yanında gösterilmiştir . bu çalışmada bir eczanedeki bir yıllık ilaç satış verilerinin analiz edilerek bir reçete ile birlikte satılan diğer ilaçlardan birlikte alınan ilaçların belirlenmesini sağlamaktır . kış aylarında solunum yollarındaki iltihaplanma için kullanılan cortaır ile akciğerdeki hava yollarını genişleterek daha kolay nefes almayı sağlayan ventolın ilacının birlikte satıldığı görülmüştür . bu verilere bakıldığında mevsimler değişmesine rağmen bu bölgedeki insanların genelde solunum yolları ile ilgili rahatsızlıklar yaşadığı söylenebilir . aynı zamanda her bir bölge için de farklılık gösterebileceği gibi farklı zamanlar için de değişiklik gösterebilir .
464
141
Bir Toplum Sağlığı Merkezi Örneğinde Sığınmacı ve Mültecilere Verilen Birinci Basamak Sağlık Hizmetlerinin Değerlendirilmesi
son yıllarda milyonlarca insan savaşlar başta olmak üzere siyasi ekonomik ve sosyal sebeplerle öz vatanlarından ayrılarak yabancı ülkelere sığınmak zorunda kalmıştır . çalışmamızda sayıları gittikçe artan suriyeli sığınmacıların aldıkları birinci basamak sağlık hizmetlerini tanımlayabilmek amacı ile bir toplum sağlığı merkezine yapılan bir yıllık başvurular değerlendirilmiştir . yöntem çalışma karma desende olup iki aşamalı olarak tasarlanmıştır . ilk aşamada izmir karabağlar toplum sağlığı merkezine bir yıl içerisinde başvuran suriyeli sığınmacı hastalara ait kayıtlardan elde edilen verilerle tek merkezli tanımlayıcı bir araştırma olarak planlanmıştır . ikinci bölümde ise aynı birimde suriyeli sığınmacılara poliklinikte hizmet veren üç doktorla yarı yapılandırılmış görüşme yapılarak deneyimlerini ve görüşlerini aktarmaları istenmiştir . kantitatif veriler spss programında değerlendirilerek tanımlayıcı analizler yapılmış görüşmeler ise tematik analiz yöntemi ile değerlendirilmiştir . karabağlar toplum sağlığı merkezi ne bir yıl içerisinde yapılan başvuru sayısı olup ortanca yaş olarak bulunmuştur . en sık başvurma nedeni enfeksiyon olup önleyici bakım için başvuranların oranı oldukça düşüktür . hastaya tetkik istenmiş en sık istenen tetkik ise tam idrar analizi olmuştur . öte yandan reçete verilen hasta sayısı olup en çok antibiyotik ve analjezik ilaçlar reçete edilmiştir . bakım veren hekimler verdikleri hizmeti yeterli bulmadıklarını hem kültürel hem de dil olarak önemli bir iletişim sorunu yaşadıklarını hasta ve hastalıkları anlamakta zorluk yaşadıklarını farklı çözümler üretilmesi gerektiğini belirtmişlerdir . toplum sağlığı merkezinde sığınmacılara verilen sağlık hizmetleri ile ilgili ilk ve öncelikli olarak dil farklılığından kaynaklanan sorunlar olduğu gözlemlenmiştir . başvuruda bulunan kişilerin daha önceki sağlık verilerine ulaşılamaması bebek kadın ve çocuk izlem yapılması konusunda zorlaştırıcı bir faktör olarak ulgulanmıştır .
savaş küresel bir sağlık sorunudur . savaşlar ölüm yaralanma hastalıklar ve bunlardan kurtulanların tüm yaşamını etkileyen uzun dönem etkilere neden olur . bu durum büyük toplumsal yer değiştirmelere sebebiyet vermektedir . türkiye tarafından geçici koruma sağlanan suriyeliler ülkemizdeki sığınmacı varlığı içinde en yoğun grubu oluşturmaktadır . ancak birçok merkezde kayıtlı olmayan sığınmacıların da bulunduğu bilinmektedir . sığınmacıların ihtiyaçlarına ve onlara sağlanan hizmetlere ilişkin literatürde sınırlı sayıda bilgi mevcuttur . çalışmamızın amacı birinci basamak sağlık hizmetlerine başvuran suriyeli göçmenlere verilen hizmetlerin bir toplum sağlığı merkezi örneğinde incelenmesidir . bilindiği gibi karma desen birden fazla araştırma yönteminin bir arada kullanılması demek olup bizim çalışmamızda da niceliksel ve niteliksel araştırmalar aynı araştırma sorusunu yanıtlamak için kullanılmıştır . toplanan veriler spss . programında değerlendirilmiş tanımlayıcı analizler arasından ortalama ortanca ve frekanslar elde edilmiştir . ikinci bölümde ise karabağlar tsm bünyesinde sadece suriyeli hastalara hizmet veren suriyeli hasta polikliniği nde hizmet veren üç doktora çalışma ortamında yaşadıkları sıkıntılar mesleki olarak sığınmacılara hizmet veriyor olmayı nasıl değerlendirdikleri ve hizmetin daha etkili ve yararlı olabilmesi için düzeltilmesi gereken şeylerin neler olduğu sorulmuştur . başvuruların değerlendirilmesi . . . . tarihleri arasında karabağlar tsm mülteci ve sığınmacı polikliniğine başvuru yapılmıştır . bu rakam iş gününe bölündüğünde günde ortalama başvuru olduğu anlaşılmaktadır . başvuruların sine reçete yazılmış olup tane reçete kaydında verilen ilaçlar açık olarak yazılmıştır geri kalanında sadece reçete verildiği not edilmiştir . ilacını yazıyorum ama o nasıl kullanıyor eczacı bunu nasıl anlatıyor bilemiyorum . birçok hastanın kimlik numarası bulunmamaktadır ve ilaç alabilmek için akrabaları aracılığıyla reçeteli ilaç almaya çalışmaktadırlar . hekimler mültecilerin yaşadıkları coğrafya nüfus vb durumlara bağlı spesifik sağlık sorunlarına sahip olduklarını ancak kendilerinin bu konularda eğitimleri olmadığı için hastalara bu gözle yaklaşamadıklarını düşünmektedirler . mülteci ve sığınmacı sağlığı ile ilgili yaygın iki paradigma mevcuttur birincisi mültecilerin politik bir topluluk olarak nesnelleştirilmesi diğeri ise mülteci sağlığının hastalık ve patolojiye indirgenmesidir . çalışmamızda tsm de sunulan hizmetin ikincil türde olduğu ve başvuru üzerinden yürütüldüğü anlaşılmaktadır . kayıtlarda çok az parametreye yer verilmekte ve bunlar gelişigüzel doldurulmaktadır . bu nedenle gerek istatistik anlamında gerekse sağlık hizmetinin değerlendirilmesi anlamında uygun bir kayıt sisteminden söz edilmesi mümkün değildir . halbuki ülkemizde bb da çok gelişmiş bir kayıt sistemi bulunmaktadır . ülkemizde yapılan bir çalışmada sığınmacılar arasında sifiliz hıv aıds hepatit b ve c prevalansı yüksek saptanmıştır ve gerek artan sayıda göç aldığı gerekse bir geçiş bölgesi olduğu için sığınmacı mülteciler için uygun sağlık yaklaşım politikaları oluşturmak zorunda olduğu belirtilmektedir . yine çalışmamızda ruhsal duruma ilişkin herhangi bir tanı bulunmamaktadır . aile hekimliğinde hasta hekim arasındaki güven ilişkisi tekrarlayan görüşmeler ile sağlanmaktadır . bunlar tanıların genel ve akut sorunlara yönelik olmasına neden olmuş olabilir . göç edilen yerlerde olanak üst düzeyde olsa da kadınların aile planlaması başta olmak üzere üreme sağlığı ile ciddi sıkıntılar çektiği görülmektedir . mülteci ve sığınmacılar sağlık hizmetine tanı tedavi olanaklarına ilaca ulaşım ve koruyucu hizmetler konusunda sıkıntı çekmektedirler . dil sıkıntısı insanların kendi kendini ifade edememelerine neden olmaktadır . iletişimsizlik sorununu çözmek için birçok ülkede tercüman görevlendirilmektedir .
466
248
SİSTEMİK HASTALIK-PERİODONTAL HASTALIK İLİŞKİSİNDE BİR PERİODONTAL İNFLAMATUVAR YÜK GÖSTERGESİ: PİYA
periodontitis diş çevresindeki destekleyici dokuların kronik inflamatuvar bir hastalığıdır ve diş kaybının önemli bir nedenidir . periodontitis neden olduğu bakteriyemi sistemik enflamatuvar cevap veya otoimmün reaksiyonların gelişmesindeki etkisi ile diyabet kardiyovasküler hastalıklar olumsuz gebelik sonuçları kronik obstruktif akciğer hastalığı romatoid artrit alzheimer gibi problemler için bir risk faktörü olarak gösterilmektedir . sistemik hastalık periodontal hastalık ilişkisinin araştırıldığı çalışmalarda periodontitisin yol açtığı inflamatuvar yükün değerlendirilmesi gerekir . piya periodontal hastalıkla ilişkili inflamatuvar yükün hesaplandığı bir indeks olarak tanımlanabilir . bu derlemede sistemik hastalık periodontal hastalık çift yönlü ilişkisini değerlendiren çalışmalarda piya nın sistemik duruma olan katkısının değerlendirilmesi amaçlandı .
periodontitis diş çevresindeki destekleyici dokuların kronik inflamatuvar bir hastalığıdır ve diş kaybının önemli bir nedenidir . klinik ataçman düzeyi minesement sınırı ile dişeti cebi tabanı arasındaki mesafeyi ifade eder ve alveoler kemik kaybına bağlı olarak artar . buna göre klinik ataçman düzeyi geçmişteki ve günümüzdeki inflamatuvar durumu yansıtır ve dişlerin prognozunun belirlenmesinde yarar sağlayan bir parametredir gibi sitemik hastalıklar ile ilişkili inflamatuvar periodontal yükün belirlenmesinde değerlendirilmiştir . epidemiyolojik çalışmalar dm ile periodontal hastalık arasında bir ilişki varlığını göstermektedir . son yıllarda kronik böbrek hastalığı ile periodontitis arasında bir ilişki olduğu bildirilmektedir ve periodontitis sert ve yumuşak dokulara zarar veren kronik inflamatuvar hastalıklardır . piya nın geniş bir şekilde uygulanması diğer hastalıklar için bir risk faktörü olarak periodontitis üzerinde belirleyici sonuçlar doğurabilir . piya nın ek bir avantajı klinik ataçman seviyesi dişeti çekilmesi ve sondalamada kanama ölçümlerini içeren mevcut araştırma verilerini kullanarak retrospektif olarak hesaplanabilmesidir . böylece piya hesaplanırken kök yüzey alanındaki ve kök uzunluğundaki bireysel değişiklikler dikkate alınmaz . bu nedenlerden dolayı piya inflamatuvar doku miktarını tam olarak ölçmeyebilir . romatoid artrit osteopöroz hiperlipidemi gibi konak duyarlılığı gözlenen hastalıkların tedavisinde rutin olarak kullanılan konak modülatör ajanlar non steroid anti inflamatuvar ilaçlar bifosfanatlar ve tetrasiklin türevlerini içermektedir . günümüzde insan ömrünün uzaması ile birlikte tıbbi ihtiyaç ve harcamalar artmaktadır . japonya da yaşlı bireylerin sağlık sigortası dosyaları incelendiğinde piya değerleri ile toplam tıbbi harcamaları arasında pozitif yönde ilişki olduğu belirlenmiştir ya da ön kol iç yüzeyine eş değer olduğu bildirilmiştir offenbacher ve ark . ulaşılabilir kaynaklar değerlendirildiğinde piya sonuçlarının yer aldığı sistemik hastalık periodontal hastalık ilişkisini irdeleyen az sayıda çalışma vardır .
504
90
ORTODONTİ ALANINDA KLORHEKSİDİN KULLANIMI: DERLEME
sabit ortodontik tedaviler hastaların konuşma ve çiğneme fonksiyonlarını düzelterek hastalara fonksiyonel ve estetik memnuniyet kazandıran tedavilerdir . sabit ortodontik tedavi gören hastalarda en sık rastlanan sorunlar ise diş etlerinde kanama ödem ve büyümeye neden olan diş eti iltihabı ile mine yüzeylerinde görülen beyaz nokta lezyonlarıdır . bu durum tedavi sürecinde kullanılan braket bant ark teli gibi materyallerin dental plak birikimine ortam hazırlamasından kaynaklanmaktadır . ayrıca araştırmalar sabit ortodontik ataçmanların yapıştırılması sonrasında ağız florasında çürük yapıcı patojenlerin sayısında artış olduğunu göstermektedir . ortodontik tedavi ile hastanın kapanış bozukluğu düzeltilirken ağız hijyeninin bozulmasını ve çürük veya periodontal problemlerin oluşmasını engellemek için çeşitli önlemler alınmalıdır . bu bireylerde ağız hijyeninin sağlanmasında özel olarak tasarlanmış diş fırçaları arayüz fırçaları teller arasından geçebilen diş iplerinin kullanımı önerilmektedir . bunun yanısıra mikrobiyal dental plak kimyasal antimikrobiyal ajanlar yardımıyla kontrol altında tutulmalıdır . bu derlemede bu ajanlardan biri olan klorheksidinin özelliklerinden ve ortodonti alanında kullanımından bahsedilecektir .
sabit ortodontik tedaviler tedavide kullanılan braket bant ark telleri ve ligatürlerin tutucu bölgeleri arttırması ve ağız bakımını zorlaştırması nedeniyle plak birikimi için bir risk faktörüdür . bunlara ek olarak mikrobiyal dental plak kimyasal antimikrobiyal ürünler yardımıyla kontrol altında tutulmalıdır . dişhekimliğinde chx dental plağın önlenmesinde altın standart olarak kabul edilmektedir . plak oral mukoza hidroksiapatit gibi oral yapılar tarafından absorbe edilir . chx bu sayede uzun süreli antimikrobiyal etkinlik gösterir . chx antiseptik ağız ürünlerinde en çok kullanılan antibakteriyel maddelerden biridir . chx sakızı grubunda benzer fakat anlamlı olmayan bir eğilim gözlenmiştir . dişlerde boyanma artışı chx sakız grubunda yaklaşık beş kat daha yüksek bulunmuştur . ın vitro çalışmada adet seramik ve metalik braket kullanılmış ve bunlar dakika boyunca . chx jeline daldırılmıştır . bu cihazların diğer avantajları toksisitenin azalması daha az yan etki ve minimum dozajdır . bu uygulamalar karyojenik bakterilerin ve plak indeksinin azalmasını sağlamaktadır . bu konuda yapılan çalışmaların çoğu chx vernik uygulamasını takiben hafta içerisinde s . mutans seviyelerinde azalma olduğunu göstermiştir önemli derecede s . mutans baskılanması haftadan az sürmüştür ve s . mutans kolonizasyonu kademeli olarak başlangıç seviyesine dönmüştür . sürekli salınım yapan chx verniği uygulandıktan bir hafta sonra toplam bakteri seviyeleri ve s . mutans sayısında belirgin bir düşüş gözlenmiştir . bu azalma ilk uygulamadan sonraki üç hafta boyunca devam etmiştir . ancak sınırlı sayıdaki randomize kontrollü klinik çalışmalardan dolayı daha fazla sonuç çıkarılamamıştır . kontrol grubuyla kıyaslandığında chx grubunda plak indeksi ve gingival indeks değerlerindeki değişimler istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur . . geçmişte chx in diş macunu içerisindeki anyonik bileşenlerle ve ağız içindeki tutunma alanlarına olan rekabeti sonucu olası etkileşimi nedeniyle bu konuya pek dikkat verilmemiştir . yaptıkları çalışmada ortodontik tedavi gören hastalarda chx içeren diş macunu kullanımının gingivitis kanama ve plak indeksi skorlarını azalttığını bildirmişlerdir . ay süreyle yaptıkları bir çalışmada lik chx ile chx naf içeren diş macunlarının kullanımının plaseboya göre plak gingival enflamasyon ve kanamanın azaltılmasında daha etkin olduklarını göstermiştir . sabit ortodontik tedavi uzun süren bir tedavi olduğundan yan etkileri olmayan ya da en aza indirgenmiş olup klinik etkinliği yüksek olan chx içerikli ürünlere tedavi süresince ihtiyaç duyulabilir .
413
142
1980’LI YILLARIN SONLARINDAN BUGÜNE KADAR DOĞU TÜRKİSTAN UYGUR TÜRKLERİYLE İLGİLİ TÜRKİYE’DE YAPILAN BİLİMSEL ÇALIŞMALARIN GENEL BİR DEĞERLENDİRİLMESİ
sovyetler birliği nin dağılmasıyla birlikte orta asya da bağımsız türk cumhuriyetleri ortaya çıkmıştır . bunun üzerine türkiye de anadolu sahası türkleri ile muhtelif türk boyları arasındaki ortak tarihi ve kültürel bağların tespiti türk milli kimliğinin yeniden inşası türk dünyası birliğinin sağlanması türkoloji ilminin güçlendirilmesini temel amaç ve hareket noktası kılan bilimsel çalışmalara hız verilmiştir . özellikle türk dünyasının dili dini tarihi edebiyatı folkloru ekonomisi ve sanatıyla ilgili araştırmalar hız kazanmaya başlamıştır . türk dünyasının önemli bir parçasını teşkil eden doğu türkistan ve orada yaşayan türklerin kültürüyle ilgili çalışmalar da coşku ve heyecan dolu bu bilimsel atmosferde yeniden ivme kazanmıştır . türkiye de li yılların sonlarından bugüne kadar yüzlerce tez ve kitap çalışması yapılmıştır . bu yazıda söz konusu çalışmaları yüksek lisans tezleri doktora tezleri ve kitaplar olmak üzere üç maddede değerlendirmeye çalışacağız .
sovyetler birliği nin dağılması ve orta asya da bağımsız türk cumhuriyetlerinin ortaya çıkmasıyla birlikte türkiye de anadolu sahası türkleri ile muhtelif türk boyları arasındaki ortak tarihi ve kültürel bağların tespiti türk milli kimliğinin yeniden inşası türk dünyası birliğinin sağlanması türkoloji ilminin güçlendirilmesini temel amaç ve hareket noktası kılan bilimsel çalışmalara hız verilmiş türk dünyasının dili dini tarihi edebiyatı folkloru ekonomisi ve sanatıyla ilgili araştırmalar hız kazanmaya başlamıştır . türk dünyasının önemli bir parçasını teşkil eden doğu türkistan ve orada yaşayan türklerin kültürüyle ilgili çalışmalar da coşku ve heyecan dolu bu bilimsel atmosferde yeniden ivme kazanmış li yılların sonlarından bugüne kadar yüzlerce tez ve kitap çalışması yapılmıştır . bu yazıda söz konusu çalışmaları yüksek lisans tezleri doktora tezleri ve kitaplar olmak üzere üç maddede değerlendirmeye çalışacağız . bu çalışmalar genelde türkoloji bilimiyle ilgili ise de özelde uygur milli ve kültürel kimliğinin tanınması ve türk dünyası jeokültürel tablosundaki konumunun tespit edilmesinde bir zorunluluktur . tarihle ilgili yapılan tezlerde genellikle eski türk ve uygur boylarının etnik köken ve yurtları territoryal sınırları yaşam biçimleri sosyal ilişkileri ekonomik ve siyasi faaliyetleri belgelere dayalı olarak ortaya konulmaya çalışılmıştır . bu çalışmaların tarih bilimi açısından önem ve değeri tartışılmazdır . ancak kültür strateji ve jeopolitik alanındaki önemini de unutmamak gerekir . milli müzik milli kimliğin dışavurumudur milli kimliği besleyen ana kaynaklardan birisidir . folklorla ilgili tezlerde ise daha çok uygur halk edebiyatı ürünleri araştırma konusu edilmiştir . destanlar halk hikayeleri masallar atasözleri halk şiiri ve bilmeceler diğer türk boyları arasındaki eş ve benzer metinleriyle karşılaştırılmıştır . eğitim alanıyla ilgili yapılan iki tezde doğu türkistan daki ilk orta ve lise öğretmenlerinin hizmet içi eğitim süreçleri lise öğrencilerinin beslenme ve fiziksel aktiviteleri li yılların sonlarından bugüne kadar doğu türkistan uygur türkleriyle ilgili türkiye de yapılan bilimsel çalışmaların genel bir değerlendirilmesiincelenmiştir . dil ile ilgili çalışmalar doktora çalışmalarında da baskın gözükmektedir . bazı tezlerde uygur yazar ve şairlerinin eserlerinin dili inceleme konusu edilmiştir . bu çalışmaların dilbilimine getirdiği yenilik ve katkılarının yanı sıra uygur kültürünün tarihi temelleri ve bugünkü durumunun tespiti ve yönlendirilmesinde de büyük önem arz ettiği muhakkaktır . ayrıca tarihin ve tarih bilincinin milli kimliğin inşasındaki rolü de unutulmamalıdır . bu çalışmalarda bir anlatmanın türk dünyası coğrafyasındaki değişik versiyon ve varyantları karşılaştırılarak bunların ortak epizot motif ve yapı özellikleri tespit edilmiş bu bilimsel kanıtlarla başta rus ve çinliler olmak üzere değişik güç merkezlerinin yıllarca farklı millet olarak empoze etmeye çalıştığı türk boylarının aslında tek millet olduğu ortaya konulmuştur . bilindiği gibi makam müziği türk hint arap ve iran kültürlerinde de görülen bir olgudur . bu çalışmanın uygur toplumunun bütün kesim ve boyutlarıyla anlaşılmasında önemli katkısı olduğu şüphesizdir . bu kitaplar genel olarak uygur türklerinin dili edebiyatı tarihi folkloru dini ekonomisiyle ilgilidir . dil ile ilgili kitaplarda eski uygurca ve yeni uygur türkçesinin belgeleri metni sözlüğü grameri ve ağızları ele alınmıştır . folklorla ilgili kitaplarda ise uygur halk masalları efsaneleri destanları ele alınmış ve metin aktarımı yapılmıştır . ayrıca türk dünyasının ortak değerlerinden nasrettin hoca nın uygur türkleri arasında yayılmış fıkraları işlenmiştir . dinle ilgili bir kitapta doğu türkistan uygur türkleri arasındaki islamiyet anlatılmıştır . türkiye de doğu türkistan ve uygur türkleriyle ilgili bilimsel çalışmalar lı yılların sonlarından itibaren ivme kazanmış lı ve li yıllarda büyük artış göstermiştir . doğu türkistan ve uygur türklerine yönelik kültürel politik ve stratejik tasarımlar için boş kalan alanların hızla tamamlanması gerekmektedir .
518
123
Üniversite Öğrencilerinde İnternet Bağımlılığının Depresyon ve Anksiyete İle İlişkisi
gençlik döneminde riskli sağlık davranışlarına yatkınlık sık görülmektedir ve internet bağımlılığı da bunlardan biridir . internet bağımlılığının etiyolojisiyle ilgili araştırmalar henüz başlangıç aşamasındadır ve boyutsal olarak ölçülen depresyon ve sosyal izolasyon göstergeleri ile ilişkilendirilmiştir . bu araştırmada üniversite öğrencilerinde internet bağımlılığı ile depresyon ve anksiyete arasındaki ilişkiyi incelemeyi amaçladık . bu çalışma çanakkale on sekiz mart üniversitesi nin merkez yerleşkesinde eğitim yılında eğitim alan üniversite öğrencisi üzerinde online anket çalışması olarak yürütüldü . toplamda öğrenciye ulaşıldı . bunların ü bilgisayar ve internet kullanımı sorularını cevaplamıştı . çok boyutlu bir çalışmanın parçası olan bu araştırmada soruluk orijinal anket dahilinde internet bağımlılığını ölçmek için bapint ölçeği depresyon ve anksiyeteyi ölçmek için bapi k ölçeği kullanıldı . tek değişkenli testlerden sonra ikili lojistik regresyon analizi yapıldı . internet kullanımı ile ilgili sorulara cevap veren katılımcıların ortalama yaşı iken i kadın u erkekti . katılımcıların i bapınt ölçeğine göre internet bağımlılığına sahipti . regresyon analizinde tüm kestirimcileri içeren model istatistiksel olarak anlamlı bulundu . bağımsız değişkenler kontrol edildikten sonra internet bağımlılığını depresyonun kat anksiyetenin ise kat arttırdığı saptandı . çalışmamızdaki internet bağımlılığı oranı ülkemizde üniversite öğrencileri arasında yapılmış diğer çalışmaların saptadığı oranlar ile benzerdi . önceki ulusal ve uluslararası çalışmalarla uyumlu olarak internet bağımlılığının depresyon ve anksiyete gibi ruhsal bozukluklarla ilişki gösterdiği saptandı . internet bağımlılığı ile mental sağlık arasındaki nedensellik henüz tam çözümlenememiş olup her alan ve toplulukta internet kullanımının yaygınlaşmasıyla birlikte özellikle gençler riskli populasyonda yer almakta anksiyete veya depresyonu olan gençlerin takibinde internet bağımlılığının da göz önünde bulundurulması önem taşımaktadır .
gelişen dünyada iletişimi ve bilgi paylaşımını kolaylaştırmak amacıyla ortaya çıkan internet artık birçok insanın günlük hayatının ayrılmaz bir parçasıdır . etiyolojiyle ilgili araştırmalar henüz başlangıç aşamasındadır ve boyutsal olarak ölçülen depresyon ve sosyal izolasyon göstergeleri ile ilişkilendirilmektedir . gençlik dönemi fiziksel sosyal ve psikolojik özelliklerde kayda değer değişiklikler ile karakterize olan hassas bir geçiş dönemidir . ayrıca gençler kararları duyguları ve davranışları üzerinde özerklik göstermeye başladığından akranlar aile ve toplumla ilişkiler bu dönemde farklı değişikliklere uğramaktadır . gençlerde sosyal yetenekler genellikle psikososyal etkileşimler sırasında gelişmektedir . internet kullanım sürelerinin daha fazla olmasının yanı sıra gençlik döneminde riskli sağlık davranışlarına yatkınlık sık görülmektedir ve internet bağımlılığı da bunlardan birisidir . sağlıklı internet kullanımı gençlerin bilgiye ulaşmasını kolaylaştırıp çeşitli becerilerini geliştirmesine katkıda bulunurken kontrolsüz internet kullanımı ise gençlerin fiziksel psikolojik sosyal ve bilişsel gelişimini olumsuz yönde etkileyebilmektedir . bu bilgiler ışığında araştırmamızda üniversite öğrencilerinde internet bağımlılığı ile depresyon ve anksiyete arasındaki ilişkiyi incelemeyi amaçladık . yöntem bu çalışma için onay ve izinler klinik araştırmalar etik kurulu ndan ve çanakkale on sekiz mart üniversitesi rektörlüğü nden alındı . çalışmamızda eğitim öğretim yılında çanakkale on sekiz mart üniversitesi nde eğitim görmekte olan öğrenciye çok boyutlu gençlik anketinin bir parçası kullanıldı . anket çevrimiçi şekilde tüm öğrencilerin yıl boyunca çeşitli zamanlarda ders seçiminde ve ders notlarını öğrenmede kullandıkları otomasyon sistemi aracılığıyla uygulandı . ilk olarak katılımcılara çalışma hakkında bilgi verilerek daha sonra onayları istendi . onay vermiş olan katılımcılardan anket sorularını isimsiz olarak doldurmaları istendi . anketi tamamlarken katılımcılar cevaplamak istemedikleri soruları atlayabildiler . orijinal anket soru içermekteydi ancak bu çalışmada tanesi amacımız doğrultusunda değerlendirildi . veriler istatistiksel olarak ıbm spss statistics yazılımı kullanılarak analiz edildi ve sonuçları tanımlayıcı istatistikler sürekli değişkenler için ortalama standart sapma kategorik değişkenler için frekans ve yüzde olarak ifade edildi tek değişkenli analizler ki kare testi kullanılarak yapıldı . internet bağımlılığı ile ilişkili faktörleri değerlendirmek için ikili lojistik regresyon analizinin hiyerarşik modeli kullanıldı . öğrencilerin i fakültelerde i yüksek okullarda eğitim görmekteydi . bapınt tarama formunu oluşturan internet kullanım süresi ile internet kullanımının kişinin hayatında soruna yol açma sorularının toplam skoru puan için kesme noktasında ayrıştırıldı . öğrencilerin bapınt ortalama puanı olarak tespit edildi . bapınt ölçeğine göre katılımcıların inde internet bağımlılığı mevcuttu . aynı zamanda akademik yıl kaybınınolması da internet bağımlılığı açısından anlamlı fark göstermekteydi p . bapı k depresyon tarama ölçeğini cevaplayan öğrencilerin inde depresyon mevcuttu . fakülte ve yüksek okulda eğitim görmekte olan öğrenciler arasında depresyon açısından anlamlı fark yokken p akademik yıl kaybı varlığı depresyon açısından anlamlı fark göstermekteydi p . analizin son aşamasında internet bağımlılığını öngördüren değişkenleri belirleyebilmek amacıyla hiyerarşik regresyon analizi yapıldı . internet bağımlılığı ve cinsiyet ilişkisinin incelendiği bakken ve arkadaşlarının da yaptığı epidemiyolojik çalışmada erkeklerde internet bağımlılığının daha fazla oranda görüldüğü bildirilmiştir . çalışmamızın bulguları ise bağımlılık yaratan internet kullanımının araştırıldığı bazı çalışmalarda olduğu gibi cinsiyete duyarlı olmadığını göstermişti . internetin yaygınlaştığı ilk yıllarda interneti kullanan erkeklerin oranının kadınlardan daha yüksek olduğu bilinmektedir . bunun yanı sıra eğitim süresi uzunluğu ve akademik başarıda düşüklük gözlenmesi pek çok eğitim ve tıp bilimcinin de benzer şekildeki araştırmalarında gösterdiği gibi internet bağımlılığına eğilim olması ile ilişkiliydi . regresyon modelinde incelendiği üzere kişinin daha depresif veya endişeli olmasının internet bağımlılığı riskinde artışla ilişkili olduğu gözlendi . internet bağımlılığı ile mental sağlık arasındaki nedensellik henüz tam çözümlenememiş olsa da her alan ve toplulukta internet kullanımının yaygınlaşmasıyla birlikte özellikle gençler riskli populasyonda yer aldığından birinci basamakta sıklıkla karşılaşabileceğimiz depresyon veya anksiyete bozukluğu mevcut olan gençlerin takibinde internet bağımlılığının da göz önünde bulundurulması önem taşımaktadır . sonuç sonuç olarak bu çalışmada internet bağımlılığının depresyon ve anksiyete gibi ruhsal bozukluklarla ilişkili olduğu saptandı .
571
257
SOYUT DIŞAVURUMCULUĞUN ORTAYA ÇIKIŞI VE TÜRK RESİM SANATINA YANSIMALARI
hayal gücünün duyguların üretkenlikle buluşmasının dışavurumu olarak ifade edilen sanat insan ile doğadaki nesnel gerçeklikler arasındaki estetik ilişkiler bütünüdür . insanlık tarihinin her döneminde geçmişten geleceğe var olan bu olgu toplumsal yaşamın önemli unsurlarından birini oluşturmaktadır . aynı zamanda sanat insanların doğa karşısındaki duygu ve düşüncelerini çizgi renk biçim ses söz ve ritim gibi araçlarla güzel ve etkili bir biçimde kişisel üslupla ifade etme çabası içindedir . bu ruhsal faaliyetin en önemli özelliği ise anlatımcılığı karşılamasıdır . anlatımcılık kişinin iç görüşünün düşüncelerinin ve duygularının görselleşmesiyle oluşmaktadır . . yüzyılın son çeyreğindeki dönemde oluşan endüstri çağı insanlarda duygusal olarak bir yozlaşmaya neden olmuştur . bu duygusuzlaşma toplumsal yaşamdaki değişiklikler sonucu bireyde meydana gelen ruhsal birikimlerin etkisiyle . yy sanatlarının oluşmasında önemli bir etken olmuştur . endüstri kentlerinin insanda neden olduğu içe kapanıklığın etkilerinin sanata yansımaları sürrealist ve ekspresyonist yaklaşımları ortaya çıkarmıştır .
yy ın ilk çeyreği arasındaki dönem sanatçıları için ön plandaydı . o dönemdeki sanatçılar kendi rüya yorumlarını ve bilinçaltı derinliklerini keşfedip bunu ruhsal dünyasına özgü bir ifadeyle monologue interieur kendiyle konuşması olarak anlatıyordu . sanatsal bir hakikati değil de yaşanmış gerçeklikler aranır doğa değil de anlamı araştırılır insan kendi kendine bunu sorgular ama sanatçı bunu yapmaz . bu yüzyılda memurların fabrika işçilerinin ve ticaret kurumlarının bir arada bulunduğu endüstri kentleri oluşmaya başlamıştır . sanatın merkezinin paris ten new york a kaymasında etkili olan nedenler arasında fransızların savaşa girmesinden ve etkisini sürdüren sürrealist sanat akımının temsilcilerinin orayı terk etmesinden kaynaklanmaktadır . de mathieu un tanımıyla lirik soyutlama da clement greenberg in tanımıyla soyut dışavurumculuk harold rosenberg in tanımıyla jackson pollock un eserleri için kullandığı action painting eylem resmi michel tapie nin tanımıyla taşizim olmak üzere iki ana sanat merkezinde ortaya çıkmıştır . amerika da ise bu terimi ilk kez yılında hoffmann bir yazısında kullanmıştır . new york okulu olarak adlandırılan bu akımın gelişmesinde avrupalı ressamlar grubu sanatçılarının katkısı büyüktür . yıllarında amerika hemen her konuda olduğu gibi sanatsal etkinliklerde de ön plana çıkmıştır . alışılmışın dışında geleneksel perspektif kurallarına başvurulmadan doğanın betimlemeci uslüpta değil de kavramsal yorumların yansıtılmasından ve resimsel kurgulardan oluşturulmuştur . kübist sanatçılar resmettikleri manzara veya olayın geçtiği yeri ana parçalarına ayırmaya özen gösterip sonra da sanatçının kişisel görüşüne isteğine göre yeniden birleştirmesiyle eserlerini oluşturmuşlardır . şöyleki kübist sanatçılar çalışmalarında nesnenin fiziksel özelliklerini inceleyerek parçalayıp tuvale aktarırken aynı zamanda birden fazla odak noktası kullanmışlardır . eleştirmen modernist resim başlıklı makalesinde saf sanatın ne olduğunu ifade etmiştir . bu da şunu göstermiştirki her birinin soyut dışavurum enerjileri biribirinden farklıdır . bu sanatın amacı dış gerçekliği ifade etmenin yerine sanatın kendi özünün ortaya konmasıdır . soyutun soyutlamanın ön koşulum sürecine bakıldığında insanı soyutlamaya götüren dürtülerin netliğine ulaşılacaktır . konunun etkisini artırmak istedikleri zaman hareketli çizgilere bağıran renklere ve biçim çarpıtmalarına başvuruyorlardı . ama bunun nedenini işledikleri konulara bakarak anlamak güçtür . yılları arasında uluslararası sanat ortamına damgasını vuran bu akımı şekillendiren isimler kendi özgün üsluplarını geliştirmişlerdir . cumhuriyet sonrası sanat alanında eğitim veren kurumlarda yenilikler gerçekleşmiştir . bu kurumların içinde resim heykel ve süsleme sanatlarında eğitim veren sanayi i nefise mektebi devlet güzel sanatlar akademisi adını alarak eğitimine devam etmiştir . sanatsal üretkenlikleriyle bir sonraki kuşağı etkilemişlerdir . sanatçı yeşil kompozisyon çalışmasında geleneksel içerik ile modern biçimi aynı kompozisyonda birleştirmiştir . geometrik soyut yapıtlarında ve lekeci çalışmalarında kurgulama anlayışını ön plana çıkarır . lirik soyut resmin öncülerinden olan nejat melih devrim ilk önceleri geleneksel türk sanatlarından ve kaligrafiden esinlenerek siyah beyaz resimler yaparken daha sonraları çok renkçiliğe yönelmiştir . sanatçı tuval üzerinde çok yönlü kişiliğini kullanarak tüm bilincini ve iç dünyasını yansıtan dokuyu oluştururken birbirine benzemeyen yalın ve farklı dokular da kullanmıştır . sanatçının resimleri çok renkli olmasının yanında her renk kompozisyon içinde farklı armonilerle kullanılmıştır .
449
134
Sonbahar ve İlkbaharda Yapraktan Bor Uygulamasının Elma Ağaçlarında Etkileri
eskişehir koşullarında yıllarında granny smith ve red chief elma çeşitlerinde sonbaharda hasattan sonra veya ilkbaharda çiçek tomurcukları farekulağı döneminde iken yapraktan bor uygulaması yapılmıştır . uygulamaların polen canlılığı polen çimlenmesi meyve ağırlığı meyve tutum oranı verim sçkm ph titre edilebilir asitlik meyve uzunluğu meyve çapı ve sürgün uzunlukları üzerine etkileri incelenmiştir . red chief elma çeşidinde polen canlılığı kontrol grubunda ilkbahar uygulamasında . ve sonbahar uygulamasında olarak bulunmuştur . polen çimlenme oranı kontrol grubunda . ilkbahar uygulamasında . ve sonbahar uygulamasında olmuştur . verim kontrol grubunda . kg ağaç ilkbahar uygulamasında . kg ağaç ve sonbahar uygulamasında kg ağaç olarak tespit edilmiştir . granny smith elma çeşidinde ise polen canlılığı kontrolde . ilkbahar uygulamasında . ve sonbahar uygulamasında . olmuştur . polen çimlenme oranı kontrolde . ilkbahar uygulamasında . ve sonbahar uygulamasında olarak bulunmuştur . elma ağaçlarında sonbahar ve ilkbaharda yapraktan bor uygulamasında meyve tutum verim ve kalitede artış olmuştur . bu uygulamalardan sonbahar uygulamasında verim ve kalite artışı ilkbahar uygulamasına göre daha fazladır . elmalarda yapraktan b uygulamasının hasattan sonra sonbaharda yapılması tavsiye edilebilir .
dünyada hızla yükselen nüfus artışı insanların beslenme ihtiyaçlarını karşılayamamaktadır . ilerleyen yıllarda yürütülen diğer çalışmalarla meyve tür ve çeşitlerinde b un verimi artırdığı doğrulanmıştır . günümüzde b ile ilgili araştırma ve çalışmalar büyük önem kazanmıştır . bu elementler bor bakır demir manganez çinko molibden vanadiyum cobalt wolfram gibi mikro elementlerdir . bitkiler üzerindeki borun bu etkileri b un ortamdan çekildiği çalışmalarla ortaya çıkmıştır kullanılmıştır . deneme tekerrürlü her tekerrürde bitki olacak şekilde tam şansa bağlı deneme deseni ne göre kurulmuştur . polen çimlenme yüzdesi ın vitro koşullarda çiçek tozlarının çimlenme yüzdeleri petride agar yöntemi ile belirlenmiştir . elmada sonbahar ve ilkbaharda yapraktan uygulanan bor sonucunda red chief ve granny smith çeşitlerinde kontrol grubuna göre polen canlılığında önemli bir artış sağlanmıştır . in vitro şartlarda yapılan çalışmalarda ise polen çimlenme oranı ile polen çim borusu gelişmesini artırdığını tespit etmişlerdir . elma badem vişne zeytin gibi bazı meyve çeşitlerinde b eksikliği görülmese bile yapraktan bor uygulamasının verimi artırdığını göstermektedir beş elma çeşidinde çiçeklenme öncesi gün arayla iki kere yapraktan b uygulaması yapmış ve uygulamaların meyve uzunluklarına etkisinin önemsiz olduğunu bildirmiştir . yapılan çalışma sonucunda her iki çeşitte sonbaharda yapraktan bor uygulamasının kontrole göre meyve çapını artırdığı bulunmuştur . yaptığı bir çalışmada elma ağaçlarında yapraktan ve topraktan bor uygulaması yapmıştır . granny smith çeşidinde ise bor uygulamasının verim artışı istatistiki açıdan önemsiz bulunmuştur . yapılan çalışma sonucunda ilkbahar ve sonbaharda yapraktan bor uygulamasının red chief ve granny smith çeşitlerinde sçkm titre edilebilir asitlik ve meyve suyu ph sına etkilerinin istatistiki açıdan önemli olmadığı belirlenmiştir . ca b uygulaması meyve ca ve b konsantrasyonlarını ve sertliğini önemli derecede arttırdığını belirlemişlerdir . erdal ve türkan beş elma çeşidinde çiçeklenme öncesi gün arayla iki kere yapraktan b uygulamasının şçkm ph ve meyve eti sertliğine etkisinin istatistiksel anlamda önemli olmadığını tespit etmiştir .
424
173
11-12 Yaş Grubu Çocukların Ağız ve Diş Sağlığı Konusundaki Bilgi ve Davranışlarının Değerlendirilmesi
çocukluk çağı ağız ve diş sağlığı sorunlarının erken dönemde tespit edilmesi ve koruyucu ağız ve diş sağlığı davranışları geliştirmek açısından önemlidir . amaç bu çalışmada yaş grubu çocukların ağız ve diş sağlığına ilişkin bilgi ve davranışlarının değerlendirilmesi amaçlandı . yöntem tanımlayıcı tipteki bu araştırmanın evrenini manisa il merkezindeki devlet okullarında okuyan toplam öğrenci örneklemini ise bu okullardan kura ile seçilen okulda okuyan öğrenci oluşturdu . veriler araştırmacılar tarafından oluşturulan ağız ve diş sağlığı değerlendirme formu kullanılarak mart mayıs tarihleri arasında toplandı . bulgular katılımcıların . ü erkek . sının gelir durumu orta düzey olarak saptandı . çocukların yaş ortalaması . . ağız diş sağlığı bilgi puanı ortalaması puanı . . çürük sayısı ortalaması . . dir . çocukların ağız ve diş sağlığı bilgi düzeyi ve çürük sayısının ebeveynlerinin eğitimi ekonomik durum yaşanılan yer gibi sosyo demografik özelliklerden ve hem ebeveyn hem de çocukların ağız diş sağlığına ilişkin davranış ve uygulamalarından etkilendiği belirlendi . sonuç bu çalışmanın sonunda çocukların ağız ve diş sağlığına ilişkin bilgi davranış ve uygulamalarının literatürdeki diğer çalışma sonuçları ile benzerlik gösterdiği saptandı . çocukların hem çürük diş sayıları hem de ağız ve diş sağlığı bilgi puanlarının gelir durumu ebeveynlerin eğitim durumu ve ebeveynlerinin ağız diş sağlığına ilişkin uygulamaları gibi değişkenlerden etkilendiği bulundu . çocukluk döneminde verilecek olan etkili bir ağız diş sağlığı eğitiminin bireylerde olumlu sağlık davranışı geliştirmeye katkı sağlayacağı düşünüldü .
sağlık bütüncül bir kavramdır ağız diş sağlığı genel sağlığın ayrılmaz bir parçasıdır . okul çağı çocuklarında görülen ağız ve diş sağlığı sorunları genel olarak diş çürüğü diş eti hastalıkları yerleşim bozuklukları travma ve yaralanmaları kapsar . diş çürükleri çocuklarda en sık rastlanan kronik hastalıklardan biridir . aynı ortam ve koşullarda çocuklara eğitimin verildiği okullar bu eğitim için en uygun yerlerdir . sapma ve güven aralığında ulaşılması gereken en küçük sayı olarak hesaplandı . her bir ortaokuldan alınacak en az öğrenci sayısı okulların öğrenci sayılarına orantılı tabakalama yöntemiyle belirlendi . özel okullarda öğrenim gören öğrenciler çalışmaya dahil edilmedi . ön uygulama sonrası anlaşılır ve uygulanabilir olduğuna karar verilen form örneklem grubuna uygulandı . veri toplama formunu tamamlayan öğrencilerin ağız diş sağlığı muayenesi yapılıp formlarına not edildi . veriler toplandıktan sonra öğrencilere ağız ve diş sağlığı konusunda eğitim veridi . araştırma kapsamına alınan çocukların sosyo demografik ve bazı tanımlayıcı özellikleri tablo de verildi . sınıf öğrencisi . sinin en uzun süre yaşadığı yerleşim birimi il merkezi . sının geliri gidere denk . ünün annesi ortaokul ve altı öğrenim düzeyinde . ünün babası lise ve üzeri eğitim düzeyinde sinin annesi ev hanımı . ünün babası işçi . ü çekirdek aile yapısına sahip ve . ünün sosyal güvencesi bulunmaktaydı . tablo de ebeveyn ve çocukların ağız ve diş sağlığı davranış ve uygulamalarının dağılımı verildi . cinsiyet anne eğitim düzeyi anne ve babanın işi aile yapısı ve sağlık sigortasının olma durumu ile çocukların ağız diş sağlığı bilgi puanı ortalamaları arasında anlamlı fark saptanmadı . ayrancı nın eskişehir ilinde içinde zihinsel olarak engelli çocuklara da eğitim veren bir ilkokulda yürüttüğü çalışmasında öğrencilerin çürük diş sayısı ortalaması . . olarak saptanmıştır . ayrancı nın çalışmasındaki yüksek çürük diş ortalaması örneklem grubuna zihinsel engelli çocukları da dahil etmesi ile açıklanabilir . yapılan farklı çalışmalarda şehirlerin içme sularındaki florür düzeyinin bu şehirlerde görülen çürük diş oranlarını etkilediği içme suyundaki florür düzeyi yüksek olan yerleşim yerlerinde çürük diş oranlarının anlamlı derecede düşük olduğu bulunmuştur . . çocukların anne ve babalarının eğitim düzeyleri ile çürük diş sayıları ve bilgi puanları karşılaştırıldığında ebeveynlerin eğitim düzeyi arttıkça çocukların çürük diş sayısında azalma bilgi puanlarında artma gözlendi . literatürde genellikle çalışma bulgularıyla uyumlu araştırma bulguları olmakla birlikte benzer olmayan araştırma sonuçları da bulunmaktadır . bu durum köy yerleşim yerinde yaşayan bireylerin genel anlamda sağlık kurumlarına ulaşım ve sosyal olanaklarının sınırlılığı ekonomik düzeylerinin düşüklüğü ile açıklanabilir . ayrancı yaptığı çalışmada düzenli diş fırçalayan bireylerin fırçalamayanlara oranla daha az çürüğü olduğunu saptarken lourenco ve arkadaşları yaptığı çalışmada diş fırçalama sıklığı ile çürük sayısı arasında anlamlı fark saptamamıştır . çalışmalar arasındaki farklı sonuçlar araştırmanın yürütüldüğü örneklem grubunun farklı özelliklere sahip olması ile açıklanabilir .
543
220
Düzce ve Zonguldak İllerinde doğal olarak yetişen kocayemiş (Arbutus unedo L.) genotiplerinin fizikokimyasal karakterizasyonu
kocayemiş meyvelerinin insan sağlığı ve beslenmesindeki önemi yapılan araştırmalarla ortaya konulmuş ve bu açıdan popüler olan meyve türleri arasındaki yerini almıştır . yapılan bu araştırmada zonguldak iline bağlı kilimli beldesi ile alaplı ilçesi ve düzce ili akçakoca ilçesinde doğal olarak yetiştirilen kocayemiş genotiplerine ait meyvelerin fizikokimyasal karekterizasyonu yapılmıştır . çalışmada meyve ağırlığı meyve eni meyve boyu ve şekil indeksi sırasıyla . . g . . mm . . mm . . arasında değişiklik gösterdiği saptanmıştır . incelenen genotiplerin sçkm ve asitlik içeriklerine bakıldığında en yüksek sçkm oranı a genotipinde . ve en yüksek asitlik içeriği k genotipinde . olarak tespit edilmiştir . çalışmada ayrıca meyve şekli meyve rengi meyve tadı taşlılık sululuk pürüzlülük ve görünüş gibi diğer kalite kriterleri de belirlenmiştir . kocayemiş genotiplerine ait meyvelerin biyokimyasal ve fiziksel özellikleri bakımından p . istatistiksel önemlilik derecesine göre farklılıklar tespit edilmiştir . söz konusu araştırmada a a k k k ve a enotiplerinin diğer genotiplerden daha ümitvar oldukları belirlenmiştir .
artan dünya nüfusuna bağlı olarak insanların besin değeri yüksek gıdalara olan ihtiyacı da doğru orantılı olarak artmaktadır . bu türler arasında özellikle besinsel değeri yüksek olan kocayemiş meyvelerine olan rağbetin son dönemlerde arttığını görebilmekteyiz . kabuk kısmı kırmızımsı kahve renkli olup yaşlı ağaçlarda levhalar halinde çatlaklıdır . yaprakların üst yüzü parlak yeşil alt yüzü ise açık yeşil renktedir . çiçekleri beyaz veya açık pembe rengindedir ve bileşik salkım halinde kurullar oluştururlar . bu nedenle nöro bozuklukları kalp damar hastalıkları ve karsinogenezin bastırılmasında kocayemiş meyvelerinin sağlık açısından önemli olduğu vurgulanmaktadır meyve sapından ayrılan meyvelerin . g a duyarlı terazide tek tek tartılmasıyla elde edilmiştir . örnekler damıtık su ile ml ye tamamlanarak bir gece buzdolabında bekletilmiştir . seyreltilen örnekler . n naoh çözeltisi ile fenol fitaleyn ayıracı yardımıyla titre edilmiştir . asit ölçümlerinin sonuçları kocayemiş de yaygın olarak bulunan malik asit cinsinden değerlendirilmiştir meyve eni meyve boyu ile oranlanarak hesaplanmıştır . yapılan çalışmada incelenen kocayemiş genotiplerine ait meyvelerin fiziko kimiyasal karakterizasyonuna ait bulgular ortaya konulmuştur . genotiplere ait meyve ağırlıklarına bakıldığında en yüksek değerler k genotipinde . g a ve k genotiplerinde . g olarak tespit edilmiştir . incelenen genotiplerin şekil indekslerine bakıldığında en yüksek değer k genotipinden . ve en düşük değer ise a genotipinden . olarak belirlenmiştir . asitlik meyvelerde doğrudan tat oluşumu üzerinde etkili olan temel faktörlerden biri olup seleksiyon kriterleri arasında önem teşkil etmektedir . tarafından yapılan araştırmada kocayemiş genotiplerine ait meyvelerin ağırlıkları . . g suda çözünür kuru madde oranları ve asitlik oranları . . olarak tespit edildiği bildirilmiştir . meyvelerin ıslah kriterleri arasında meyve şekli meyve rengi ve meyve tadı gibi özelliklerin belirleyici faktörler arasında yer aldığı bilinen bir gerçektir . çalışmada genel olarak sarı üzerine koyu kırmızı rengin genotipler bazında ön plana çıktığı görülmüştür . ayrıca ülkemiz biyo çeşitliliğinin ortaya konulması açısından da yapılan bu araştırmanın artı bir değer taşıdığı kanısındayız .
437
152
Hatay İlinde Kronik Hastalığı Bulunan Bireylerin Cepten Yaptıkları Sağlık Harcamalarının Kronik Hastalık Bakımlarına Etkisi
çalışmamızda kronik hastalığı bulunan bireylerin sağlık harcamalarının kronik hastalık bakım memnuniyetine etkisinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır . yöntem kesitsel tanımlayıcı tasarıma sahip bu çalışma haziran ekim ayları arasında hatay da dört aile sağlığı merkezinde yürütülmüştür . belirlenen aile sağlığı merkezlerine başvuran yaş ve üzeri en az bir yıldır kronik hastalığı bulunan bireyler dahil edilmiştir . kronik hastalığa sahip bireylerin sosyodemografik özelliklerini hastalıklarının özelliklerini aldıkları sağlık hizmetlerini yaptığı sağlık harcamalarını etkileyen faktörleri kapsayan bir anket uygulanmıştır . ayrıca hastalara aldıkları bakımı kendilerinin değerlendirmesine olanak veren kronik hastalık bakımını değerlendirme ölçeği hasta formu çalışma yürütücüsü tarafından uygulanmıştır . bulgular anketi değerlendirmeye alınan yaş ortalamasına sahip katılımcının ü kadın si erkek hastaydı . katılımcılarımızın modifiye pacıc puan ortalaması toplam ölçek için olarak hesaplanmıştır . hastaların gelir düzeyi arttıkça sağlık hizmet alımının etkilendiği görülmüştür . aterosklerotik kalp hastalığı olanlarda kronik hastalık memnuniyet puan ortalaması ile diğer hastalıklara göre daha düşük bulunmuştur . hastaların gelir düzeyi kategorilerine göre kronik hastalık bakım memnuniyet puanları arasında fark görülmemiştir . sonuç cepten yapılan sağlık harcamalarının hizmet alımını etkilemediğini belirten hastaların modifiye pacıc alt ölçek skorları genel olarak daha yüksek bulunmuştur . ayrıca hastaların gelir düzeyinin kronik hastalık bakımlarını etkilediği sonucuna ulaşılmıştır .
dünya sağlık örgütü nün tanımına göre kronik hastalıklar uzun dönemli ve genellikle yavaş ilerleme gösteren tıbbi girişimlerle tedavi edilemeyen hastalığın derecesini azaltmak ve öz bakımında kişinin işlevini ve sorumluluğunu en üst düzeye çıkarmak için periyodik izlem ve destek bakım gerektiren durumlardır . kronik hastalığı bulunan bireylerin cepten yaptıkları sağlık harcamaları da kronik hastalık bakımlarını etkileyebilmektedir . bunu değerlendirirken öncelikle cepten sağlık harcamasının tanımını yapmalıyız . tıbbi olan doğrudan giderler hastaneye yatışlar acil servis kullanımları ayaktan tedavi giderleri . kronik bakım modelinin temel öğesi doğrultusunda oluşturulan türkçe modifiye pacıc ölçeği maddeden ve alt boyuttan oluşmaktadır . bu alt boyutlar . amaç belirleme rehberlik belirli işbirlikçi amaçlar belirlemek için bilgi edinmektir . çalışmada belirtilen demografik özellikler için tanımlayıcı istatistikler kullanılmıştır . bu durum yapılan sağlık harcamalarının sağlık hizmet alımını etkilediği gruptaki hastalar ile etkilemediği gruptaki hastaların tedavi sürecine dahil olma puanları arasındaki farkı ifade etmektedir . sağlık bakım hizmeti almaya elverişli gelir durumuna sahip hastaların aldığı sağlık hizmetinin sunumundan kronik hastalığının takibinden ya da bu süreçte karşılaştığı problemlere karşı verilen destekten ve tedavinin uygulanma adımlarından memnuniyetinin daha yüksek olduğu görülmüştür . çalışma kapsamındaki hastaların sosyodemografik özelliklerinden yaş durumuna göre kronik hastalık yönetimlerinden memnuniyet puan ortalamaları karşılaştırıldığında kronik hastalığı bulunan yaşlı bireylerde kronik hastalık bakım memnuniyeti puan ortalaması daha yüksek bulunmuştur . cinsiyet durumuna göre bakıldığında ise kronik hastalık bakım memnuniyetleri arasında anlamlı bir fark bulunamamıştır . çalışma kapsamındaki hastaların kronik hastalık bakım yönetimlerinden memnuniyet puan ortalaması toplam ölçek için olarak hesaplanmıştır . çalışmamızdaki hastaların kronik hastalık bakım yönetimlerinden memnuniyet puan ortalamasına bakıldığında en düşük puanın aterosklerotik kalp hastalığı olan bireylerde en yüksek puanın da kronik solunum yolu hastalığı bulunanlarda olduğu görülmüştür . çalışmamıza katılan hastaların pacıc ölçeğine verdikleri puana göre alınan bakımın iyi düzeyde değerlendirdiklerini ve aldıkları bakımdan memnun olduklarını düşündürebilir . ayrıca bu alt boyut doktor ya da hemşirelerin gerekli olan tedaviyi önerirken hastanın değerlerini inançlarını ve geleneklerini dikkate almalıdır . bu yapılan çalışmada da kronik hastalıkları bulunan bireylerin sağlık hizmet alımının etkilenen bireylerin modifiye pacıc skoruna baktığımızda sağlık hizmet alımı etkilenmeyenlere oranla daha düşük bulunduğu görülmektedir . sağlık hizmet sunumu amaç belirleme problem çözme izlem de anlamlı farklılıklar bulunmuştur . bu farklılıklar hasta katılımı boyutu hastaların tedavi planında görüşlerinin alınması tedavi ile ilgili başka seçeneklerin sunulması ve ilaçlar etkileri ile ilgili sorunların bildirilmesinin istenmesi gibi durumlar da farklılıklar olmadığını göstermektedir . ama diğer alt ölçeklerde sağlık hizmet sunumu amaç belirleme problem çözme izlem de sağlık hizmet alımı etkilenmeyenlerin daha memnun olduğunu göstermektedir . gelir düzeyi algısı azaldıkça sağlık hizmet alımı etkilenmiştir . yapılan başka çalışmada ise hastalık olmaması durumu referans alındığında son ay içinde tanı konmuş akut kronik hastalık olması durumunda cepten sağlık harcaması yapma durumu kat daha fazla olmaktadır . hizmette kapsayıcılık veya bütüncül yaklaşım ilkesi birinci basamağın toplumda sık görülen tüm sağlık sorunlarını tanımlayabilecek ve müdahale edebilecek düzeyde olmasıdır . birinci basamakta takip oranı azaldığı için hastalar takiplerine diğer basamaklarda devam etmektedir . birinci basamak sistemi güçlü olan ülkelerde gelişmemiş olanlara göre sevk oranlarının gözle görülür derecede az olduğu yapılan araştırmalarda gösterilmiştir . tıbbi alanda görülen gelişmeler ve artan sağlık bilinci sağlık alanında yapılan harcamaları değiştirmiştir sağlık hizmeti sunanlar kendilerini tıptaki en son yenilikleri kullanma konusunda hem profesyonel hem de klinik olarak baskı altında hissetmektedirler . bu durum hastaların hastalık ve tedavilere bağlı yaşanabilecek sıkıntıların belirlenmesi ve çözümü konusunda doktor ve hemşirelerden aldıkları destekten memnuniyetlerinin yüksek olduğunu düşündürmektedir .
542
196
Konya’da Sulu Şartlarda Yetiştirilen Yulaf Hat ve Çeşitlerinin Ot Verimi ve Bazı Yem Kalite Özelliklerinin Araştırılması
yulaf insan yiyeceği ve hayvan yemi olarak kullanılan önemli bir tahıldır . bu çalışmada konya sulu şartlarında geliştirilen bazı yulaf hat ve çeşitlerin ot verim verim unsurları ve bazı ot kalite özelliklerinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır . araştırma yetiştirme sezonunda yürütülmüş yulaf hattı ile tescilli yulaf çeşidi kullanılmıştır . deneme mart sonunda tesadüf blokları deneme deseni ne göre tekrarlamalı olarak kurulmuştur . genotipler süt olum hamur olum döneminde biçilerek verimler belirlenmiş ve kimyasal analizleri yapılmıştır . araştırmada yeşil ot verimi kuru ot verimi ham protein oranı kuru madde oranı adf ndf ve kül özellikleri incelenmiştir . araştırma sonuçlarına göre yeşil ot verimi kg da kuru ot verimi kg da ham protein oranı . . kuru madde oranı adf oranı . . ndf oranı . . ve kül oranı . . arasında değişmiştir .
buğday ve arpanın kültürü çok eskiden yapılırken yulaf uzun zaman yabani ot olarak değerlendirilmiştir . son beş yıllık ekim alanı ve üretim miktarı dikkate alındığında ülkemizdeki yulaf ekim alanı ve üretiminde önemli bir değişme olmazken yulafın dünyadaki ekim alanı yaklaşık milyon ha azalmış toplam üretimde ise herhangi bir değişme olmamıştır . yulaf dünyada yaklaşık milyon ha ekim alanı milyon ton üretim ve kg da verime sahiptir . bu artışın sağlanmasında yulaf önemli bir alternatif bitkidir . analiz sonuçlarına göre ekim yapılan bahri dağdaş uluslararası tarımsal araştırma enstitüsü arazisi denemenin yapıldığı topraklar killi tınlı bünyeye sahip olup organik madde içerikleri orta düzeydedir . bu yağış miktarı uzun yıllar ortalaması olan . mm üzerinde gerçekleşmiştir . m lik alandan biçilen yulaf otu tartılarak dekara çevrilmiş ve yeşil ot verimi hesaplanmıştır . kuru ot verimi her parselden hasat edilen yeşil otlar tartıldıktan sonra içerisinden rasgele alınan . kg lık yeşil ot örnekleri kese kağıtlarına konulacak kurutma dolabında saat oc de kurutulmuştur . yapısında hemiselüloz selüloz lignin silis bulunmaktadır . metoduna göre gerhard fibretern marka cihazla tespit edilmiştir . kül oranı örnekler kül fırınında oc de rengi beyaz ya da açık gri renk olana kadar yakılarak kül oranı tespit edilmiştir . hatlar içerisinde en yüksek yeşil ot verimini numaralı hat kg da ile vermiştir . bu farklılığın ekim zamanı genotip çevre ve uygulamaların farklılığından kaynaklandığı düşünülmektedir . hatlar içerisinde ise en yüksek değeri numaralı hat kuru madde oranıyla sahip olmuştur . bu çalışmada kg da dan elde ettikleri . kuru madde oranı çalışmamıza elde ettiğimiz ortalama değer olan dan düşük olduğu görülmüştür . acar sulu şartlarda ikinci ürün olarak bazı baklagil yem bitkileri ve tahıl karışımları ile ilgili yaptığı araştırmada saf olarak yetiştirdikleri yulafın protein oranını ortalama . tespit ettiğini bildirmiştir . bu oranın çalışmamızda elde ettiğimiz ortalama . ham protein oranından düşük olduğu görülmüştür . bu farklı sonuç kullanılan çeşit çevre şartlarından uygulanan kültürel işlemlerden kaynaklanmış olabilir . rivera ve parish çalışmalarında kaba yem kalite standardı olarak ham protein oranlarına göre için yaptıkları sınıflandırmada kaba yemin protein oranı dan büyükse o yemin en üstün kaliteli yem olduğunu aralığında yüksek kaliteli aralığında iyi kaliteli aralığında ise orta kaliteli buna karşılık aralığında zayıf ve den düşük ise o yemin çok kötü kalitede olduğunu bildirmişlerdir . bu sınıflandırmaya göre çalışmamızda ham protein oranı bakımından kullandığımız yulaf genotiplerinin . . aralığı ve . deneme ortalaması ile zayıf orta kalitede ot verdikleri söylenebilir . çalışmamızda kullanılan genotiplerin ndf ortalaması . olmuştur . yapılan analiz sonucunda standart olarak kullanılan çeşitler içerisinde en düşük değeri . ndf oranı ile seydişehir yulaf çeşidi alırken denemede yer alan hatlardan ise en düşük değeri numaralı hat . ndf oranı tespit edilmiştir . bu sınıflandırmaya göre çalışmamızda ndf oranı bakımından kullandığımız yulaf genotiplerinin . . aralığı ve . deneme ortalaması ile orta kalitede ot verdikleri söylenebilir . rivera ve parish çalışmalarında kaba yem kalite standardı olarak adf oranlarına göre için yaptıkları sınıflandırmada kaba yemin adf oranı in altında ise o yemin en üstün kaliteli yem olduğunu aralığında yüksek kaliteli aralığında ise iyi kaliteli aralığında ise orta kaliteli buna karşılık aralığında ise zayıf ve in üstünde ise o yemin çok kötü kalitede olduğunu bildirmişlerdir . araştırmada kullanılan yulaf genotipleri kül oranı bakımından varyasyon göstermişlerdir .
533
138
ENDOMETRİOZİSE BAĞLI AĞRI TEDAVİSİNDE LEVONORGESTREL SALGILAYAN RAHİM İÇİ ARAÇ SİSTEMİ (LNG-RİA) VE NAPROKSEN SODYUM ETKİNLİĞİ KARŞILAŞTIRILMASI
endometriozis birçok semptomu olmasına rağmen en sık beraber olduğu semptom ağrıdır . ağrınınsebebi net olarak bilinmemektedir . çalışmamızda endometriozise bağlı ağrısı olan hastalarda güncel tedavi yaklaşımlarından biri olan lng ria ve bir nonsteroid antiinflamatuar ajan olan naproksen sodyumun etkinliğini karşılaştırılmasını amaçladık . etik kurul onayı alındıktan sonra kliniğimizde opere edilip patolojisi endometriozis gelen hasta çalışmaya dahil edildi . hasta kontrol grubu hasta lng ria grubu hasta naproksen sodyum grubu olarak alındı . hastalara mcgill ağrı soru formu ve aylık ağrı formu verildi . visüel analog skala kullanılarak doldurulması istendi . hastalar aylık kontrollere çağrıldı . yapılan istatistiksel testler sonucunda lng ria uygulanan hasta grubunda vas ağrı ortalamasında . aydan . aya anlamlı azalma bulundu . naproksen sodyum grubunda ise pelvik ağrıda ve dismenorede azalma olduğu ancak ağrının şiddetindeki azalmanın aylar arasında farklılık göstermediği görüldü . endometriozise bağlı ağrı tedavisinde birçok medikal ajan kullanılmaktadır . lng ria endometriozise bağlı ağrı tedavisinde yan etki profili ve sürekli kullanım gerektirmemesi yönüyle daha etkin bir tedavidir .
endometriozis endometrial glandüler doku ve stromanın uterin kavite dışında fonksiyon gördüğü progresif olabilen bir hastalıktır . ağrının nedeni net değildir fakat endometrial implantlardan periton sıvısına proinflamatuar sitokin ve prostoglandinlerin salınımı kaynak olabilir . levonorgestrel salgılayan rahim içi araç sistemi geleneksel olarak kontrasepsiyon ve disfonksiyonel uterin kanamalar için kullanılmaktadır . son zamanlarda lng ria endometriozis tedavisinde kullanılmaya başlanmıştır . hastaya verilen soru formunda ağrıyı duyusal algısal ve değerlendirme yönünden tanımlayan ile arasında değişen tanımlayıcı kelimenin yer aldığı kelime grubu vardır . grup değerlendirmeyi son grup ise ağrının farklı yönlerini gösteren çok yönlü kelimelerden oluşur . her grupta ağrıya ilişkin ifade hafiften şiddetliye doğru artan sırada yer alır . dördüncü bölümde ise ağrı şiddetini belirlemeye yönelik hafif ağrı ile dayanılmaz ağrı arasında değişen beş kelime grubu yer alır . aylık ağrı takviminde ilk kısım jinekolojik değerlendirmeyi içerir . hastalarımızın tümüne formu nasıl dolduracağı konusunda bilgi verildi . veriler normal dağılmadığından tedavi uygulanan ve kontrol grubunun ve . aylardaki ağrı düzeylerini karşılaştırmak için friedman varyans analizi kullanıldı . gruplar yaş dağılımı açısından karşılaştırıldığında istatistiksel anlamlı fark saptanmadı . kontrol grubunda ve lng ria grubunda bekar hasta yok iken naproksen sodyum grubunda hasta bekar hasta evli idi . ancak kontrol grubuyla karşılaştırıldığında naproksen grubunda tüm aylarda ağrı ortalamasının daha az olduğu gözlendi . lng ria grubunda dismenorenin anlamlı olarak azaldığı fakat naproksen sodyum grubunda aylar arasında anlamlı farklılık olmadığı ancak kontrol grubu ile karşılaştırıldığında ağrı ortalamasının anlamlı oranda daha az olduğu tespit edildi . aylarda sırasıyla olduğu ve zamanla istatistiksel olarak anlamlı azalma olduğu gözlendi . lng ria nın disparonide etkin olduğu ağrı ortalamasının ve . lockhat ve ark teşhisi postoperatif patolojik incelemeyle konulan endometriosis hastasının yıllık takiplerinde lng ria kullanan hastalarda yakınmaların düzeldiğini ve bu düzelmenin ay kadar devam ettiğini göstermiştir . bu ilaçla orta ve ileri derecede ağrıları olan hastalar üzerinde yapılan çalışmada analjezik etkinin ilaç kullanımından saat sonra başladığı ve saat sürdüğü tespit edilmiştir . yaptığı çalışmada hastada periyot boyunca naproksen sodyum ile plaseboyu karşılaştırmıştır . postoperatif dismenore rekürrensi lng ria grubunda önemli ölçüde daha az sıklıkta izlenmiş . dismenorenin şiddetinin pelvik ağrının ve derin disparonin iyileştiğini ve endometrotik lezyonların transrektal ve transvajinal ultrasonografik değerlendirmesinde önemli derecede azaldığını göstermişlerdir . ayının sonunda lng ria grubunda gnrh a grubunda amenore mevcutken tedavinin . aya doğru anlamlı şekilde azaldığı kontrol ve naproksen sodyum grubunda değişme olmadığı gözlendi .
388
157
15-17 YAŞ GRUBU GÜREŞÇİLERİN FİZİKSEL VE FİZYOLOJİK ÖZELLİKLERİNİN SEZONSAL DEĞİŞİMİ
bu araştırmanın amacı yaş grubu güreşçilerin bazı fiziksel ve fizyolojik özelliklerinin sezonsal değişimlerini incelemektir . araştırmaya denizli ve milas güreş eğitim merkezlerinde kalan düzenli antrenman yapan güreşçilerden kişi gönüllü olarak katılmıştır . araştırma grubunun sezon boyunca yapılan ölçüm sonuçları karşılaştırıldı . araştırma grubunun ölçüm ortalamaları arasındaki farklılık varyans analizi farklılığın hangi gruptan kaynaklandığını bulmak için ise tukey hsd testi uygulandı . değişkenler arasındaki farklılığın yorumunda anlamlılık düzeyi olarak . ve . seçildi . çalışma sonunda araştırma grubunun anaerobik güç zorlu vital kapasite reaksiyon sese karşı sağ ve sol el ışığa karşı sağ ve sol el bacak kuvveti mekik testi şınav testi ortalamaları arasındaki fark anlamlı çıkmıştır .
güreş iki güreşçinin ya da insanın belirli ölçülerdeki minder üzerinde araç kullanmaksızın güreş kurallarına uygun biçimde teknik beceri kuvvet ve zekalarını kullanarak birbirlerine üstünlük kurma mücadelesi olarak tanımlanır . aerobik kapasite ile güreşteki başarı arasında yüksek bir ilişki vardır . üç dakikalık iki devreli güreşte anaerobik gücün oldukça önemli olduğu görülmektedir . biyomotor özellik olarak kuvvet hem savunmada hem de hücumda tekniğin yapılmasında ya da yapılan tekniğe karşı koyabilmede ve kontr atakta önemlidir . karmaşık becerilerin hakim olduğu güreş sporunda esneklik başarı için önemli bir faktördür . esneklik özelliği güreşçiye geniş oranda hareket edebilme yeteneği mümkün kılarak tekniklerin uygulanmasında pozitif etki yaratır . bir güreşçi müsabaka sırasında atak yapar müdafaa yapar kontr atak yapar ve stratejik olarak da bu atakları rakibin müdafaasına meydan vermemek için süratli bir şekilde yapmak zorundadır . kan basıncı ve solunum fonksiyonları ölçümleri de güreşçilerin genel sağlık durumlarının bir göstergesi olarak önemlidir . kontrol grubunun antrenman öncesi anaerobik güç değerini kgm sn . baykuş serbest ve greko romen türk ümit milli takım güreşçilerinin fiziksel ve fizyolojik parametrelerini araştırmak amacıyla yaptığı çalışmada serbest güreşçilerin anaerobik güç değerlerini kg m sn . horswill ve arkadaşları yaş ortalaması olan elit ve elit olmayan genç güreşçilerin anaerobik kapasiteleri üzerinde yapmış oldukları araştırmalarında elit güreşçilerin anaerobik bacak ve kol gücünün belirgin şekilde yüksek olduğunu bulmuşlar ve anaerobik gücün elit ve elit olmayan genç güreşçilerin özelliklerini belirlemede büyük bir öneme sahip olduğunu genç güreşçilerin anaerobik kapasite yönünden daha yüksek ve pozitif bir görünüm sergilediklerini savunmuşlardır . çalışmamızdaki araştırma grubunun anaerobik güç değerlerindeki artışın anlamlı olması horswill ve arkadaşlarının belirttiği gibi güreşe özgü yapılan dayanıklılık antrenmanlarının etkisinin olduğu düşünülebilir . v değerlerini . . ml kg dk greko romen yıldız milli takım güreşçilerinin max . v değerlerini . . ml kg dk olarak tespit etmişlerdir . v değerlerini ml kg dk olarak bulurken bu değerin aerobik sporlarla uğraşanlardan düşük olduğunu belirtmişlerdir . franklin de mearsman ve panton dayanıklılık antrenmanları ile aerobik kapasitede gelişme olduğunu yaptıkları çalışmalar sonucunda belirtmişlerdir . çalışmaya katılan güreşçilerin aerobik güçlerinin dolayısıyla max . atletler ve atlet olmayanlara göre daha yüksek egzersiz ve istirahat akciğer volüm ve kapasitelerine sahiptirler . ziyagil ve arkadaşları yaş yıldız milli takım güreşçilerinin fizyolojik özelliklerindeki yıllık değişimlerini araştırmak amacıyla yaptıkları çalışmada elin ışığa karşı reaksiyon zamanı sn . ayrıca araştırma grubunun sese karşı sağ ve sol el ışığa karşı sağ ve sol el reaksiyon testi ölçüm ortalamaları arasındaki gelişmenin anlamlı olması grasser ve zaciorskij tarafından belirtilen antrenman sayesinde reaksiyon zamanı düşürülebilir tezi ile desteklenmektedir . kuvvet oranının yaşa bağlı olarak artan yağsız vücut kütlesiyle birlikte yükseldiğini bildirmişlerdir . çorum güreş eğitim merkezi güreşçilerinin sağ el kavrama kuvvetini kg . kutlu ve cicioğlu yıldız serbest güreş milli takım güreşçilerinin otur eriş testi değerlerini cm . spor yapmayan kontrol grubunun mekik değerlerini şınav değerlerini otur eriş değerlerini cm . çalışmada güreş eğitim merkezinde eğitim gören yaş arası yıldız güreşçilerin . ay süren bir güreş sezonu boyunca yıllık antrenman programı sonucunda elde ettikleri fiziksel ve fizyolojik kazanımlar incelendiğinde deneklerin hemen hemen tüm değerlerinde artış gözlenmesine rağmen sadece boy anaerobik güç fvc reaksiyon zamanı bacak kuvveti şınav ve mekik testi değerlerinde anlamlı artış kaydedilmiş diğer parametrelerdeki artışların istatistiksel olarak anlamlı olmadığı belirlenmiştir .
513
136
“SEVGİLİ ŞAHBÂZIYLA GÖNÜL/CAN KUŞU AVLAMAK” HAYALİ ÜZERİNE
kadim zamanlarda rağbet edilen avlanma usullerinden olan şahbazla avcılık edebi eserlerde sıklıkla yer bulmuştur . bu sebeple alıcı bir kuş olarak bilinen şahbazla yapılan avlar ve bu av sahnelerindeki avlanma figürleri şairlerin kullandıkları albenisi yüksek birer şiir malzemesi haline gelmiştir . bu ilhamla divan şairleri şahbazla kuş avlama usulü nü genellikle aşık sevgili müşterekinde işlemiştir . nitekim aşk sergüzeşti içerisinde sevgili bir saraya hakim kullarına iltifat sunma tasarrufunu elinde tutan yüce bir sultan ve mecazen taşıdığı silahlar pençeleri ve kan dökücü unsurlarıyla da bir şahbaz gibi tasvir edilmiştir . bu doğrultuda bahsi geçen kurguyu merkeze alarak ağırlıklı olarak . yüzyıla ait yirmiye yakın şairin divanından konumuzla ilgili olan şiir örnekleri derlenmiş mukayeseli ve tanıklı tespitlerde bulunulmuştur . bu tespitler neticesinde şahbaza benzetilen sevgili yle ona av olan aşık aşığın gönlü ekseninde kurgulanan şiirler edebiyat ve gerçeklik irtibatıyla tetkik edilmiştir . nihai olarak bahsi geçen hayal özelinde klasik şiir örneklerinin eleştirisinden oluşan bu çalışmada bir avcı kuş olan şahbazın toplum sanat ve edebiyattaki yeri hususunda mülahazalar yapılmıştır .
balaban büyük beyaz doğan bürküt birkut isimleriyle bilinen şahbaz şehbaz kartal familyasına mensup avcılıkta ve heybet gösterilerinde kullanılan eski zamanlardan günümüze kadar sanata ve şiir tasvirlerine ilham kaynağı olmuş yırtıcı bir kuştur . bu usulün doğadaki insanın üstün düşünme eğitme ve hayata geçirme süreçlerinin bir sonucu olarak farklı formlarda yaşatıldığı görülmektedir . şiirler çeşitli kültürlerin terkibiyle farklı edebi hüviyetler kazanabilir . bu tablovari tasvirler mübalağaya varan görsel bir sembolizme dönüşmüş ve genellikle dini mitolojik unsurlarla birleşerek anlam varyantları kazanmıştır . kadim dönemlere ait kurganlardaki eşyaların ve mimari dokuların üzerindeki kartal motifleri bahsedilen yırtıcı kuş sembolizmini yansıtan görsel delillerdir . hatta anadolu selçuklu sanatında bazı çift başlı kartal tasvirleri bu kuşun olağanüstü özellikleriyle bilinen anka sayıldığını açıkça göstermekte dini içtimai ve siyasi hayattaki önemini vurgulamaktadır . nitekim çift başlı kartalın kendisine yüklenen farklı hüviyetlerden önce devleti temsil eden bir sembol olması da dikkat çekicidir . ayrıca sikkeler seramik ve çini eserlerle taş ve madeni süslemeler üzerinde arma olarak çift başlı kartal motifi kullanılmıştır . bazen es sultan ibaresiyle birlikte kullanılan kanatları ve pençeleri iki yana açılmış çift başlı kartalın bir hakimiyet sembolü olduğu da anlaşılmaktadır . istanbul daki doğancılar semtinde bulunan bazhane bahsi geçen avcı kuşların yetiştirilmesinde önemli rol oynamıştır . bunun sebebi avcının farklı av hayvanlarını dağların tepelerinden daha kolay görebilmesidir . ayrıca bu beyitte de göz yummak hayata gözlerini kapatmak merkezli olarak ölüme bir atıftır . bu temsil gönül avlayıcı göreni bir anda sevdanın çemberi içine alıverici kudrette görülür . papağan aynaya bakarak konuşur ayna temiz değilse kendisini göremediği için konuşmaz . renk olarak çakır göze yakıştırılan ve genellikle mavi göz için kullanılan bir sıfattır . dolayısıyla onun ayinesinin saf olmaması da papağana av niyetiyle bakması ve gönlünde ona karşı kötü bir niyet aşımasıyla ilgilidir . bu nedenle padişahla kulları arasındaki irtibat sevgiliyle aşıkları arasındaki irtibata benzetilmektedir . fakat sultan ve kul arasında statü bakımından farklar vardır . bundan bahisle sevgilinin saç şahbazı şahini bile avlayan hüma kuşu yüceliğindeyken onun gönüller kapmasına şaşırmamak gerektiği vurgulanmıştır dil kapsa n ola da im şehbaz gibi zülfün şahini şikar eyler bir turfa hümadır bu nef i nin yukardaki beytinde sultana sevgiliye atfettiği üstünlük sevgilinin giydiği kıyafetlerde de görülmektedir . zira başta da ifade edildiği gibi üstün özellikleri sebebiyle değerli yabani hayvanların kürklerini elde etmeyi sağlayan şahbaz sıklıkla sevgilinin saçına benzetilmiştir . şahbazın kaçmasını engellemek amacıyla ayağına bağlanan ip ona sınırlı bir hareket imkanı tanımaktadır . nitekim şahbaz kuşları avlarken onları çırpınamayacak şekilde kavramakta ve onların kaçmalarına mahal vermeyecek biçimde üzerlerine kapaklanmaktadır . bu irtibatla sevgili aşıkların gözündeki uykuyu alıp götüren bir şahbaz gibi tasvir edilmiştir kimin huzûrunu uçurmadı o gözleri şehbaz aceb mi haste i aşkın uçarsa hab gözünde bu tasvirin yanında hayreti divanı nda klasik şiirin gerçeğe bakan yönü av tasvirleriyle karşımıza çıkmaktadır . bu nedenle elde tutulan kadeh her an dilber avı için hazırdır . bu nedenle şairlerin şiirlerine gerçek dünyadan gösterişli karşılıklar bulmak istemelerinin bir sonucu olarak kurguladıkları gönlü şahbazla avlamak hayali de klasik şiire akseden hüviyetiyle sık kullanılan bir tasvir haline gelmiştir .
491
156
Taban mera ıslahında farklı metotların etkinliği: I. Agronomik özellikler
bu çalışmanın amacı taban bir merada gübreleme ve g ye ilave olarak dinlendirme üstten tohumlama havalandırma ilkbahar biçimi selektif herbisit ile üt ve total herbisit ile üt kombinasyonlarının mera kuru otu ve ham protein verimi ile botanik kompozisyon gibi agronomik özellikler bakımından etkinliklerinin belirlenmesidir . kontrol grubunda sadece aşırı ve zamansız otlanma önlenmiştir . deneme tesadüf blokları deseni ne göre yılları arasında samsun ilinde yürütülmüştür . kontrol parsellerinin kuru ot verimi yıllık deneme sonunda başlangıca göre yaklaşık kat artmıştır . üç yıllık çalışma neticesinde g g d g h ve g ib uygulamaları eryngium centaurea türlerine ait istilacı bitki türlerini yüksek oranda elemine etmiştir . bu istilacı türlerin oranı denemenin sonu itibarıyla başlangıcına göre yaklaşık kat azalmıştır . genel olarak bu istilacı türlerin yerini baklagil ve diğer familyalara ait türler almıştır . çalışılan merada kuru ot üretimini artırmak için en etkili ve ekonomik metot g r kombinasyonu olmuştur . bu uygulama kuru ot üretiminde denemenin başlangıcına kıyasla denemenin ilk yılında ikinci yılında ve üçüncü yılında ise kat artış sağlamıştır . bu sonuçlara göre çalışılan merada kuru ot verimini artırmak için en etkili ve ekonomik metodun g d kombinasyonu olduğu söylenebilir .
klimaks meralar otlayan hayvanların performanslarını zirveye taşıma potansiyelinde olan üretkenliği yüksek otlak alanlarıdır . çalışmanın yapıldığı taban mera aşırı ve zamansız otlatma yanında zaman zaman yüzeye çıkan yüksek taban suyu nedeniyle de bitki örtüsü bakımından klimaks durumundan önemli derecede uzaklaşmış ve uzaklaşmaya da devam etmektedir . gibi kaliteli yem bitkilerinin yaşam olanaklarını kısıtlayan ve hatta hayvanların diğer yem bitkilerini otlamalarını da zorlaştıran istilacı bitki türlerinin oranları oldukça artmıştır yılları arasında yürütülmüştür . denemede yer alan baklagil buğdaygil ve diğer familyalara ait bitkilerin oranları sırasıyla . . ve . tir . ilkbaharda biçim yapılan parsellere biçimden sonra herbisit uygulanan parsellere ise ekim yapıldıktan sonra uygulanmıştır . parsellerden elde edilen kaba yemlerin ham protein oranları foss nır sytems .
528
203
İHSAN OKTAY ANAR’IN GALİZ KAHRAMAN ADLI ROMANINDA SOSYAL ELEŞTİRİ
ihsan oktay anar son dönem türk romanının önemli yazarları arasında yer almaktadır . eserlerinde karanlık bir dünyanın ve bu dünyaya özgü bir dilin hakim olduğu ve sosyal hayata dair eleştirilerin kahramanların şahsında ironik bir söylem içerisinde yer aldığı genel olarak görülmektedir . inanç sistemlerinden batı ve doğu edebiyatlarının önemli eserlerine resim müzik mimari gibi alanlara kadar hayata ve sanata dair her döneme ve esere göndermeleri de içerisinde barındıran eserlerinde olay örgüsü genellikle kadim yahut geçmiş zaman dilimleri söz konusu olsa da yaşadığı çağın sorunlarını satır aralarında görmek mümkündür . sanatçının toplumsal hayatın içerisinde gördüğü aksayan yanlar eleştirel bir söylem içerisinde müstehzi bir eda ile ve kimi zaman oldukça kapalı bir söylem biçimi benimsenerek dile getirilse de çalışmamızda yılında yayınlanan galiz kahraman adlı romanında sosyal hayata dönük eleştiriler tespit edilerek yazarın yaşadığı çağ ile bağını ortaya çı armak esas olacaktır .
insan bireysel bir varlık olmanın ötesinde sosyal yapı kurabilen ve bu yapı içerisinde ortak kültürel değerler etrafında birlikte yaşayabilen bir varlıktır . toplumsal hayatın içerisinde yaşamak insan için resmi olmayan birtakım kuralların kabulünü de beraberinde getirmektedir . bu eleştiriler ciddi bir şekilde değerlendirildiği takdirde bireyin ve sonrasında toplumun değişimine katkı sağlayacağı gerçeğinden hareketle önemli sonuçlara ulaşmamızda yardımcı birer kaynak hüviyetindedirler . ancak eserin daha ilk sayfalarında yozlaşan insanın dini değerleri ne derece yüzeysel algıladığı ve kendi çıkarları doğrultusunda kullandığı açıkça ifade edilmektedir . çağın olumladığı her ne var ise idris amil tüm bunlardan uzak kalmayı tercih ederek bir anti kahraman modeli içerisinde macerasını devam ettirecektir . idris amil anti kahraman olma statü kazanma peşinde kabadayılığın içinde kendisine yer bulmaya çalışacaktır . işte bu yüzden efendimiz yeraltı camiası içinde terfi edip makam mertebe kapmanın bir yolunu bulmalıydı . boğazın her iki yakasında iki külhanbeyinden bahsedilir ki her daim var olan gayrı resmi sokak dünyası ın tasviri olmak suretiyle şehrin genel yapısının da ifadesidir . kırklareli nde bir matbaada bastırdığı şiir kitabında kendisi hakkında anlattıklarına bakılırsa daha haysiyetli bir yol seçmiş yani iyi şiirler yazmak için memleketin içtimai nizamıyla hesaplaşma yoluna gitmişti . bilinçsiz okur ve sözde romanları ve yazarlarını öven okurların belirgin bir şekilde eleştirisi yapılmaktadır . bunu yaparken de aslında tüm eserlerin başka eserlerden aşırma olduğu şeklinde bir önermede de bulunmaktadır . meslek ahlakına yahut genel ahlak kriterlerine uymayan romandaki akademisyenden hareketle bu tarz insanların genel özelliklerinin ilmi çalışmanın ötesinde hiçbir çalışma yapmayarak çevresindeki diğer akademisyenler hakkında olumsuz bir kanaati asistanları vasıtasıyla oluşturmak suretiyle kendini var edebilmek olduğunu görmek mümkündür . efgan bakara hani şu okullarda okutulup da talebelerin kafasını ütüleyen fizik kimya biyoloji gibi saçma sapan ilimlerle uğraşan bir inekti . s . sanayileşmenin gelişmesi ile birlikte bozulan ekonomik düzen karşısında kapitalizmin hüküm sürdüğü yapının eleştirisi yazarın öne çıkardığı bir diğer eleştiri unsurudur . ama iflas ettikten sonra bu hanımın babasına ait fabrikaya amele olarak girmiş ve adamla bizzat konuşmuştu s . bu sözler ekonomik sistemin işçiyi köle zihniyeti içinde gören ve kendi çıkarları doğrultusunda sömüren yapının oldukça basitleştirilmiş bir ifadesi olarak eserde yer alan eleştirisidir .
446
141
Kırsal Sürdürülebilirlik Bağlamında Geleneksel Köy Evlerinde Kullanılan Toprak Esaslı Yapı Malzemelerinin İncelenmesi
son yıllarda inşaat endüstrisinde özellikle yapı malzemelerinin üretiminde ve kullanımında harcanan yüksek enerjinin yol açtığı küresel ısınma sorunu tüm dünyada ciddi bir tehdit haline gelmiştir . bu nedenle bir süredir çevreye zarar vermeyecek yenilenebilir enerji kaynakları arayışı önem kazanmıştır . bununla birlikte özellikle yapım endüstrisinde sürdürülebilir yapım sistemleri ve ekolojik malzeme kullanımına yönelik bir çok atılım gerçekleşmiştir . bu bağlamda düşünüldüğünde günümüze kadar gelebilmiş geleneksel yapılarda kullanılmış olan geleneksel yapı malzemelerine ilgi artmıştır . bu malzemelerin düşük enerji harcayarak üretilmeleri ve uygulandıkları yapıların çevreye dost ve kullanıcı konforuna uygun olmaları günümüzde dahi cazibelerini arttırmaktadır . bu görüşü destekleyecek bir çok bilimsel çalışma yapılmış ve yapılmaktadır . bu çalışmada geleneksel yapı malzemesi olarak bir çok kültürde kullanılmış olan toprak esaslı malzemelerin sürdürülebilirliği ele alınmış bu amaçla çeşitli laboratuvar çalışmaları yapılmıştır . mimar sinan güzel sanatlar üniversitesi bap birimi tarafından desteklenen köyünü yaşat projesi kapsamında bilecik ili gölpazarı ilçesinde tongurlar köyü nde bulunan geleneksel yapılar araştırılmış bu yapılarda kullanılmış olan toprak esaslı yapı malzemeleri çalışılmıştır . bu çalışmanın yapılmasındaki temel amaçlar kırsal sürdürülebilirlik bağlamında geleneksel yapıların özgün malzemeleri ile sürdürülebilirliğinin sağlanması ve toprak esaslı malzemelerin ekolojik değerlerini ön plana çıkartmaktır .
sürdürülebilirlik ekoloji gibi kavramlar günümüzde yalnızca mimari alanda değil pek çok disiplinde kendine yer edinmiştir . sorusunun bir cevabı olarak yapı stoğumuzun hala büyük bir kısmını oluşturan ve geleneksel kültürü taşıyan köy evlerinin düşünülmesi ile başlayan süreç kırsal alanda kalkınmaya destek olabilecek bir model gerekliliğini ortaya koymuştur . geleneksel malzemeler ekolojik yeşil ve çevre dostu olarak adlandırılır ancak çağdaş malzemeler genelde üretimleri için çok enerji harcanan ve geri donuşum imkanı hiç olmayan ya da az olan malzemelerdir tekrar kullanılabilir olma üretiminde kullanımında ve tüketiminde enerjiyi az kullanan çevreye duyarlı olma iyi ısı yalıtım özelliğine sahip olma insan sağlığına zararlı emisyonlara sahip olmama konforlu yaşam ortamları sunmaya yardımcı olma iç mekan hava kalitesine olumsuz etkileri olmama olarak sıralanabilir . yerel olması ucuz olması kolay üretilebilir ve ısı depolama özelliğinin olması gibi özellikler bunların bazılarıdır . ülkemizde kırsal bölgelerde yaşayan insanlar bu malzemeyi yeteri kadar iyi bilmedikleri için hasarlı yapılarında günümüzün çağdaş malzemesi olarak bilinen çimento esaslı yapı malzemelerini kullanmayı tercih etmektedir . bu proje kapsamında toprak esaslı malzemeler üzerinde planlanan deneysel çalışmalar itü mimarlık fakültesi yapı malzemesi laboratuvarı ile işbirliği sonucunda yapılmıştır . adım özgün malzemelerin laboratuvar ortamında araştırılması . adım toprak esaslı malzemelerin niteliklerinin iyileştirilmesi şeklindedir . tongurlar köyü malzeme kullanımında homojen bir karakter göstermektedir . bu amaçla konutların rehabilitasyonu amacıyla malzemelerin de iyileştirilmesi gerekmektedir şekil . alınan örnekler üzerinde kimyasal fiziksel ve mekanik analizler yapılmıştır . alınan özgün örnekler koruma ilkeleri bağlamında belgelenmiştir . alınan örneklerin bir kısmı hasarlı bir kısmı sağlam durumdadır . toprak esaslı malzemeler çok değişken davranışlarda bulunabilir . özgün malzemelerin karakter özelliklerini belirlemek için yapılan deneysel çalışmalar adımda toplanmış ve aşağıdaki akış şeması halinde gösterilmiştir . özgün malzemelerde ilk olarak malzeme karışımlarında kullanılmış olan hammadde türleri ve oranlarını tespit etmeye yönelik kimyasal analizler ile fiziko mekanik deneyler yapılmıştır . gerek kerpiç gerekse toprak sıvalar kompozit malzeme özelliği taşırlar . kerpiç sıva ve harç örneklerinde bulunan agregaların dane boyutlarını gösteren granülometri eğrileri aşağıdaki şekilde verilmiştir . bu nedenle çalışmanın bu bölümünde kerpiç örneğinin kırılan parçaları su ile çürütülmüş dinlendirilmiş ve tekrar kalıplara dökülerek yeniden üretim yapılmıştır . doğası gereği toprak yapı malzemesi yeniden kullanıldığı zaman performansında bir düşüklük göstermemektedir . bu bölümdeki çalışmalar mukavemet açısından değerlendirilmiş suya dayanım ayrı bir bölüm olarak ele alınmıştır . sonuçta kalıplama ve kurutma tekniğine bağlı olarak mekanik özelliklerde bir artış görülmüştür . ancak suya dayanımın sağlanabilmesi için mutlaka güçlendirme parametresine ihtiyaç olduğu belirlenmiştir . bu sebeple kireç gibi uyumlu olabilecek malzemelerin katılması da malzemenin performansını arttıracaktır . geleneksel malzemenin güçlendirilerek yeniden kullanılması enerji verimliliği dışında bu mimarinin sürdürülebilirliği açısından da önemlidir .
419
179
Tokat İli Merkez İlçe Kırsalında Üreticilerin Toprak Analizi Yaptırma Eğilimleri
bu araştırmada yılında tokat merkez ilçesinde bulunan üreticilerin toprak analizi yaptırma durumları incelenmiştir . araştırma verileri üretici ile yapılan anket görüşmelerinden oluşmuştur . üreticilerin . si erkek ve yaş ortalaması . dir . üreticilerin çoğunun ilkokul mezunu olduğu belirlenmiştir . üreticilerin ortalama aylık tarımsal geliri . tl olup tarım dışı ailenin toplam aylık geliri . tl olarak hesaplanmıştır . elde edilen verilere göre üreticilerin . i toprak analizi yaptırmamaktadır . üreticiler genel anlamda toprak analizinin yararlı olduğunu düşünüyor ancak kendi arazisi için toprak analizi yaptırmak yerine kendi tecrübesine güvendiği bu araştırma ile ortaya konulmuştur . araştırma kapsamında görüşülen üreticilerin yarısından fazlasının toprak analizi hakkında daha önceden bilgilendirilmediği belirlenmiştir . bu da önemli bir bilginin üreticiye ulaşmadığının ve üreticinin toprağı korumak verimini kaybetmemesi için gerekli olan toprak analizi yaptırmamasının nedenini açıklıyor . bu sonuca dayanarak gerekli kurum ve kuruluşların gerekli bilgilendirilme politikalarına daha önem vermesi konu ile ilgili görsel yazılı medyada yer verilmelidir .
tarım sektörü türkiye ekonomisinin önemli bir payı olduğundan verimliliğinin yükseltilmesi girdi kullanımının yaygınlaştırılmasına ve bu girdilerin tekniğine uygun şekilde kullanılmasına bağlıdır . ayrıca tarımsal üretimin en önemli faktörlerinden olan toprak yeterli önlemlerle korunamadığında kaybolabilecek doğal bir kaynaktır . tarım politikalarında yer alan toprak analizi konusu önemini korumaktadır . ancak literatürde söz konusu araştırma yöresinde üreticilerin toprak analizi yaptırma eğilimleri ve toprak analizi hakkındaki bilgilerini değerlendirecek detaylı bir çalışmaya rastlanmaması araştırmanın önemini artırmaktadır . araştırmanın ana materyalini tokat ili merkez ilçesinde yılında üreticilere uygulanan anket sonuçları oluşturmaktadır . ana kitlenin en iyi düzeyde temsil edilecek örnek sayısının belirlenmesinde oransal yaklaşımdan yararlanılmıştır . araştırma bölgesinde görüşülen üreticilerin yaş ortalamaları itibariyle genç nüfus içinde sayılabilir . bunun neticesinde yenilikleri uygulamada ya da benimsemede yaşlı nüfusa oranla daha iyi olduğu gözlenilmiştir . üreticilerin eğitim seviyesi yükseldikçe daha bilinçli üretim yapılmakta bu da doğru kararların alınması ve paralelinde kıt kaynakların en etkin kullanımına işaret eder . üreticiler uzun veya kısa vadeli ekonomik planlarını toplam gelirlerine göre yapmak zorundadır . hane halkı ortalama aylık tarımsal geliri . tl olup tarım dışı ailenin toplam aylık geliri . tl olarak hesaplanmıştır . araştırma sonuçlarına göre üreticilerin . unun kendi mülk arazisine sahip oldukları belirlenmiştir . üreticilerin arazisine en fazla ektiği bitkisel ürünler incelendiğinde . i yem bitkileri . si meyve ağaçları ve . i tahıl olduğu belirlenmiştir . tarımsal dernek veya kuruluşa üye olanların . sinin tarım kredi kooperatifi ve ziraat odalarına üye olduğu belirlenmiştir . araştırma bölgesinde yapılan benzer bir çalışma incelendiğinde paralel bir sonuca rastlanmıştır . benzer bir sonuçta konya ilinde buğday üreticileriyle yapılan bir araştırmada rastlanmaktadır . araştırma yöresindeki destekten yararlanma oranı çok düşük olduğu söylenebilir . çizelge te üreticilerin toprak analizi yaptırmama nedenleri incelenmiştir . fakat üreticiler toprak analiz yaptırmak yerine genellikle kendi tecrübelerine göre toprağı işlemektedir . üreticilerin analiz yaptırmama nedenleri içinde en önemli neden olarak kendi tecrübesine güvenmesi ikinci olarak arazisinin küçük olması ve üçüncü yaptırmama nedeni ise toprak örneğini almayı bilmeme olduğu söylenebilir . araştırma bölgesinde yapılmış başka bir çalışmada üreticilerin ihtiyaç duymadığı için analiz yaptırmadığı ortaya konulmuştur . küçükkaya ve özçelik ankara gölbaşı ilçesindeki buğday üretimi yapan üreticilerin . nün örnek almayı bilmesi dolayısıyla analiz yaptırma bilincinin yüksek olması gibi paralel bir sonuç ortaya çıkarmaktadır . buradan da ülkenin daha doğusuna kalan araştırma bölgesinde üreticileri bilgilendirmenin az olduğu ve buna bağlı olarak üreticilerin toprak analizi yaptırmanın yararlı olduğunu bilmemesi kaçınılmaz bir sonuç olarak ortaya çıkmaktadır . bunun da tokat ilindeki üreticilerin toprak analizi ilgili bilgilendirilmenin yeterince yapılmaması sonucunda bilincin yeterince gelişmemiş ve yerleşmemiş olduğu gözlenmiştir .
458
143
Köprülü Mehmed Paşa’nın Osmanlı Tarih Yazımında Değişen Algısı
yılında veziriazamlık makamına getirilen köprülü mehmed paşa osmanlı tarihinin en güçlü ve bağımsız veziriazamlarından biri olarak kabul edilir . köprülü mehmed paşa yaklaşık beş yıllık veziriazamlığında devletin karşılaştığı sorunların önemli bir kısmını çözmüş ve imparatorluğu yeniden ayağa kaldırmıştır . köprülü mehmed paşa özellikle şiddete dayalı kontrol yöntemleri ile hem kendi zamanında hem de daha sonrasında tarihçiler arasında tartışılan bir figür olmuştur . bu makalenin amacı köprülü mehmed paşa nın kendi zamanından osmanlı nın son dönemine kadar ki zaman içerisinde tarihçiler tarafından nasıl algılandığına ve imajının nasıl inşa edildiğini göstermek olacaktır . böylece hem köprülü mehmed paşa nın çağdaşlarının hem de daha sonra dönemde ki tarihçilerin hangi motivasyonlarla eserlerini ele aldığını aydınlatılmaya çalışılacaktır .
bugüne kadar köprülü mehmed paşa nın veziriazamlığı üzerine yapılmış olan en nitelikli çalışmalarından biri olan doktora tezinin girişinde metin kunt izmir de bir parkta gördüğü mete han dan mustafa kemal atatürk e uzanan on iki türk büyüğü büstlerinden birinin köprülü mehmed paşa ya ait olduğunu söyler . böyle bir tepkinin ortaya çıkmasındaki en büyük etken o vakte kadar köprülü mehmed paşa nın isminin duyulmamış ve başarılı bir kariyere sahip olmamasıydı . köprülü mehmed paşa . yüzyılın ortalarında artık tamamen oturmaya başlamış osmanlı saray teşkilatının ürettiği onlarca paşadan bir tanesiydi . bu esnada intisap ettiği hüsrev paşa nın yeniçeri ağası olarak saraydan çıkma sı ve köprülü mehmed paşa nın da onun mahiyetine katılması ile saray kariyeri sona ermişti . hüsrev paşa nın kapısında hazinedar olarak göreve başlayan köprülü mehmed paşa nın bundan sonraki kariyerini hamisi olacak paşaların durumları şekillendirecekti . her ne kadar tarihçiler köprülü mehmed paşa nın uzun yıllardır sarsılmış olan devlet düzeninin tekrardan kurduğu konusunda memnuniyetini belirtmiş olsalar da kullanılan şiddet ve sayısız idamların gerekliliği konusunda farklı görüşlere sahiptiler . köprülü mehmed paşa nın çağdaşları arasında veziriazam ile en olumlu portreyi çizen ve onun şiddet yöntemlerini meşrulaştıran eser mehmed halife nin tarih i gılmani isimli eseridir . mehmed halife köprülü mehmed paşa nın kul taifesine giriştiği acımasız katliamları iki hadis ile meşrulaştırmaya çalışır . mehmed in tarihçisi olarak görev yapan abdi paşa nın vekayi namesidir . köprülü mehmed paşa nın veziriazamlığı üzerine abdi paşa da özel bir anlatım bulmak mümkün değildir . diğer bir neden ise abdi paşa nın sultan merkezli bir eser yazmasından dolayı sultanın dışında vezir i azama fazla bir yer vermemek istemesi de olabilir . unutulmamalıdır ki evliya çelebi melek ahmed paşa köprülü mehmed paşa ve seydi ahmed paşa gibi dönemin önde gelen vezirlerin kapısında bizzat bulunmuş ve onlara hizmet etmiştir . dönemin bir çok kaynağın bahsetmediği olaylara evliya bizzat tanıklık etmiş ve bunları eserinde ayrıntılı bir biçimde ortaya koymuştur . seyahatnamedeki köprülü mehmed paşa algısına gelirsek evliya nın oldukça olumsuz bir portre çizdiği ve bilhassa köprülü nün gaddarlığını ağır bir şekilde eleştirdiği görülecektir . yüzyılın başında avusturyalı oryantalist hammer tarafından sağlanmıştı . ayrıca son on yıla kadar tam bir edisyon çalışmasının yapılmaması seyahatnamenin tarih yazıcılığında hakkıyla değerlendirilmesini geciktirmiştir . sonuç olarak naima tarihi sultan perspektifli bir tarih anlayışından vezir odaklı bir anlatıya gidişte kritik bir dönüm noktasını oluşturmaktadır . yüzyılın ilk dönemlerinde sultan merkezli anlatından farklı bir arayış içerisinde olan tarihçilerin en önemli kaynağı olacaktır . yüzyılda yazılmış olan ama genel olarak kanonun dışında kalmış tarih i nihadi ve isazade tarihlerinde köprülü mehmed paşa ya ve onun vezir i azamlığına özel bir önem atfedilmez . yalnızca nihadi nin tarihinde abaza hasan paşa isyanı üzerine daha ayrıntılı bir anlatım vardır . ahmed rıfat ahmet vefik paşa mehmed süreyya ve ahmed mithat gibi dönemin üretken yazarların eserlerinde köprülü mehmed paşa hakkında daha olumlu bir portre çizilmeye başlanılır . . her ne kadar naima tarihini vezir merkezli yazmış olsa da ıv . ya da daha farklı bir şekilde sorarsak dönemin yazarlarının güçlü vezir zayıf sultan ikileminin ne kadar kendi dönemlerinin bakışı oluşturmuştu
519
106
ABSANS EPİLEPSİ PATOFİZYOLOJİSİNDE NETRİN-1’İN YERİ
netrin proteininin embriyonik gelişim boyunca akson yöneliminde ve hücre göçünde etkin rol oynadığı bilinmektedir . ayrıca netrinin epilepsi patofizyolojisinde anormal sinaps gelişimi ve nöron göçüne katılabileceği de gösterilmiştir . ancak absans epilepsinin gelişim sürecindeki etkisi henüz bilinmemektedir . bu çalışmada wistar albino glaxo rijswijk sıçanların korteks ve talamus dokularındaki netrin ekspresyon düzeylerinin saptanması amaçlanmıştır . çalışmada genetik absans epilepsili ve aylık erkek wag rij sıçanlar ile epileptik olmayan aylık ve aylık erkek wistar kontrol sıçanlar kullanıldı . anestezi altında dekapite edilen tüm sıçanların korteks ve talamus dokuları izole edildi . gruplar arasındaki netrin ekspresyonunun düzeyi standart teknikler kullanılarak western blot yöntemiyle tayin edildi ve dansiteler arasındaki farklar gruplar arasında karşılaştırıldı . elde edilen verilere göre absans epilepsili wag rij sıçanlar ile epileptik olmayan wistar sıçanların beyin korteks ve talamus bölgelerinde netrin ekspresyonu saptanmamıştır . bu çalışma netrin ekspresyonunun absans epilepsideki etkisinin western blot yöntemiyle araştırıldığı ilk çalışmadır . elde edilen bulgulardan yola çıkılarak moleküler ve histolojik yöntemleri içeren kapsamlı çalışmalar planlanmalı deneysel olarak elde edilen netrin bulguları konfirme edilmelidir .
absans epilepsi genelde yaşlar arasında görülen yaklaşık yıl kadar süren bir çocukluk çağı epilepsisidir . absans epilepsi modellerinde ddd lerin oluşumundan temelde talamokortikal döngüdeki anormal salınımların sorumlu olduğu ve bu ossilasyonların oluşumunda retiküler talamik çekirdeklerin pacemaker aktivite gösterdiği bilinmektedir . bu deşarjlar aylıkken belirginleşip aylık sıçanlarda tam olarak görülmektedir . epileptogenezis gibi patolojik durumlarda nöronal ağların yeniden organize olması adına aktif bir sinaptogenez süreci söz konusudur . sinaps oluşumu ve devamlılığının sağlanmasında etkili olduğu bilinen netrin ailesinin özellikle sinaptogenezis ve sinaptik fonksiyon için yeni regülatörler olabileceği vurgulanmaktadır . netrin in embriyonik gelişim boyunca akson yöneliminde ve hücre göçünde etkin rol oynadığı bilinmektedir . netrin ailesi üyelerinden biri olan netrin in kortikal sinapslarda arttığı ve sinaptogenezisin erken postnatal peryotlarında maksimum düzeye ulaştığı belirtilmektedir . bu çalışmada ise wag rij sıçanların korteks ve talamus dokularındaki netrin ekspresyon düzeylerinin saptanması amaçlanmıştır . çalışmada genetik absans epilepsili ve aylık erkek wag rij sıçanlar ile ve aylık epilepsi olmayan wistar kontrol sıçanlar kullanıldı . etik kurul onayı dışkapı yıldırım beyazıt eğitim ve araştırma hastanesi hayvan deneyleri yerel etik kurulu ndan alındı . moleküler çalışmaların yapılacağı güne kadar c de muhafaza edildi . tüm dokulardaki netrin in ekspresyon düzeyi standart western blot protokolü ile belirlendi . protein konsantrasyonu bradford yöntemi kullanılarak yapıldı . herbir örnek için μg protein lik sodyum dodesil sülfat poliakrilamid jele yüklendi . kemilüminesans saptama kiti kullanılarak protein bantları görüntülendi . bantların yoğunluğu quantitiy one software programı kullanılarak belirlendi . bantların yoğunluğu beta aktin antikoruna göre normalize edildi . her iki grupta aylık sıçanların ortalama ağırlıkları gr aylık sıçanların ortalama ağırlıkları gr olarak saptandı . tüm gruplarda deney protokolü kez tekrar edilmiş tüm çalışmalarda iç kontrol olarak kullanılan actin için pozitif bulgu elde edildi . ancak netrin için hiçbir grupta ekspresyon saptanamadı . posttravmatik epilepsi ve status epileptikusta anormal aksonal filizlenme ve anormal sinaptogenezisin epileptik oluşumuna katkı sağladığı gösterilmektedir . ayrıca nöronal yaralanmayı takiben temporal lob içinde aksonal filizlenme ve sinaptik reorganizasyonun temporal lob epilepsisi patogenezini de kapsadığı bildirilmektedir . dirençli tle nin deneysel modellerinde kainik asit uygulanımı sonrasında amigdalada nöron filizlenmesinin reaktif sinaptogenezis süreci için önemli bir kanıt olabileceğini bildirmişlerdir . ddd ler bu sıçanlarda aylıkken belirginleşirken aylık sıçanlarda tam olarak görülmektedir . çalışmamızın sonucunda netrin in hem wag rij hem de wistar sıçanlarda yaşa bağlı olarak eksprese edilmediği bulunmuştur .
392
164
Mısır Bitkisinde (Zea Mays L.) Farklı Fenolojik Dönemlerdeki Su Stresi Uygulamalarının Tane Verimi, Sulama Suyu Kullanım Etkinliği ve Maliyet Üzerine Etkileri
bu çalışma mısır bitkisinin değişik gelişme dönemlerindeki su stresinde gösterdiği tepkileri belirlemek amacı ile ve yıllarında konya karapınar ilçesinde yürütülmüştür . tesadüf blokları bölünmüş parseller deneme deseni ne göre tekrarlamalı olarak yürütülen çalışmada sulama konusu ve fenolojik dönem kullanılmıştır . çalışma sonucunda her iki yılda da tane veriminde su uygulamaları ve gelişme dönemi etkileri istatistiki açıdan önemli bulunmuştur . yılında en yüksek verim değeri kg da ile kontrol konusundan elde edilirken en düşük verim ise kg da ile so konusundan elde edilmiştir . yılında ise en yüksek tane verimi kg da ile kontrol konusundan elde edilmiş istatistiki olarak vd konusundan benzer sonuçlar elde edilmiştir . en düşük verim ise kg da ile toz konusundan alınmıştır . en yüksek sulama suyu kullanım etkinlikleri yılında . kg da mm ile vd konusundan ve yılında da ise . kg da mm ile vd konusundan elde edilmiştir . ekonomik olarak ise vejetatif dönemde yapılan su kısıntı uygulamalarında net gelir kontrol konusundaki net gelire yakın bir durumda çıkarken özellikle tozlaşma döneminde yapılan kısıntılarda net gelirin önemli oranda düştüğü görülmüştür . çalışma sonucunda tane amaçlı mısır yetiştiriciliğinde vejetatif dönemde uygulanan su streslerinin tepe püskülü tozlaşma ve süt olumu döneminde uygulanan su streslerine göre verimde daha az düşüşe neden olduğu belirlenmiştir .
mısır ülkemizde ve konya ilinde son yıllarda artan ekim alanları ve üretim miktarları ile buğday ve arpadan sonra önemli bir ürün haline gelmiş olup türkiye de yılında ha alanda konya ilinde ise ha alanda mısır üretimi yapılmıştır . bu çalışmada önemli bir mısır üretim alanı olan konya bölgesinde mısır bitkisinde farklı fenolojik dönemlerde uygulanan dönemsel kısıtlı sulama uygulamalarının tane verimi sulama suyu kulanım etkinliği ve ekonomik sonuçları belirlenmeye çalışılmıştır . sakarya mısır çeşidi orta geçci cm boylanan sarı at dişi tane yapısında bir çeşit olup yılında tescil edilmiştir . kar yağışının önemli kısmının ocak şubat aylarında gerçekleştiği alan konya havzasında en az yağış alan alanlardan birisidir . toprak bünyesi genellikle üst topraklar hafif siltli tınlı bir bünyeye sahipken cm den sonraki toprak killi bir yapıdadır . ekimler birinci yıl mayıs ikinci yıl ise mayıs tarihinde açılan çizilere el ile yapılmıştır . çıkışı müteakip cm de bir bitki olacak şekilde tekleme işlemi uygulanmıştır . her parsele cm damlatıcı aralığına sahip . l h debili mm lik basınç ayarlı sıra lateral döşenmiş ve parsellere verilen suyu ölçmek için su sayacı kullanılmıştır . sulama suyu hesabında açık su yüzeyi buharlaşmasından yararlanılarak aşağıda verilen eşitlik kullanılmıştır . en düşük verim ise kg da ile so konusundan alınmıştır . çalışmanın yürütüldüğü bölgede tozlaşma ve tepe püskülü dönemi temmuz ayında gerçekleşmiş olup temmuz ayı stres faktörlerinin en yoğun yaşandığı ve mısır bitkisinin en kritik dönemi temmuz ayı olduğu için bu zamanda yapılan su stresi verimde düşüşe neden olmuştur . en yüksek sulama suyu kullanım etkinliği değerine yılında . kg da mm ile vd konusundan yılında da yine vejetatif dönemde yapılan kısıntılı konulardan elde edilmiştir . çalışmamızda da bu çalışmalara benzer sonuçlar elde edilmekle birlikte özellikle ikinci yılda kontrol konularında da etkinliğin yüksek olduğu görülmüştür . bu çalışmada ise su kısıntısı dönemsel olarak uygulandığından kısıntı yapılan su miktarı fazla olmadığından ve karasal iklim etkileri dolayısıyla vejetatif dönem haricinde diğer dönemlerde yapılan kısıntıların verimi çok sert şekilde etkilediği ve su kullanım randımanının vejetatif dönem haricinde kısıntı uygulanan konularda düşük olduğu görülmüştür . en düşük net geliri ise tl da ile toz konusu vermiştir . azalan su miktarı ile birlikte tane veriminde düşüşler görülmüştür . fenolojik dönem x su interaksiyonlarına bakıldığında tane veriminde interaksiyonlar arasındaki farklar her iki yıl içinde istatistiki olarak önemli bulunmuştur . sulama suyu kullanım etkinliklerine bakıldığında vejetatif dönemde yapılan kısıtlamalarda tane verimindeki azalma oranının uygulanan su miktarlarındaki düşüş oranından daha düşük olduğu ve bu uygulamalarda suyun daha etkin kullanıldığı görülmüştür . maliyet açısından vejetatif dönemde yapılan su kısıntı uygulamalarında net gelir kontrol konusundaki net gelire yakın bir durumda çıkarken özellikle tozlaşma döneminde yapılan kısıntılarda net gelirin önemli oranda düştüğü görülmüştür .
549
232
İlköğretim Okulu Öğrencilerinin Yaşam Kalitesi ve Etkileyen Bazı Faktörler
ilköğretim okulu öğrencilerinin yaşam kalitesinin ve etkileyen faktörlerin incelenmesi bu yaş grubundaki çocukların bakımında önceliklerin belirlenmesi açısından son derece önemlidir . bu araştırma ilköğretim okulu öğrencilerinin yaşam kalitesi düzeylerini ve etkileyen bazı faktörleri belirlemek amacıyla yapılmıştır . tanımlayıcı tipte olan bu araştırmanın örneklemini araştırmaya katılmayı kabul eden ve sosyoekonomik yönden farklılık gösteren üç ilköğretim okulunda öğrenim gören öğrenci ve ebeveynleri oluşturmuştur . araştırmanın verileri öğrencinin ve ailenin tanıtıcı özelliklerini içeren kişisel bilgi formu ve çocuklar için genel amaçlı sağlıkla ilgili yaşam kalitesi ölçeği kullanılarak yüz yüze görüşme yöntemi ile toplanmıştır . araştırmadan elde edilen veriler spss . paket programı ile değerlendirilmiştir . araştırma kapsamına alınan öğrencilerin si kız ve yaş ortalaması dur . öğrencilerin yaşam kalitesi puan ortalamasının olduğu ve en düşük yaşam kalitesi puanının öz aygı alt boyutundan alındığı belirlenmiştir . öğrencilerin öğrenim görmekte oldukları okullar arasında yaşam kalitesi yönünden fark olduğu saptanmıştır . bu araştırmada beslenme durumu kötü olan kronik hastalığı olan akran zorbalığına maruz kalan anne ya da babası madde kullanan ve geniş ailede yaşayan öğrencilerin yaşam kalitesinin daha düşük olduğu belirlenmiştir . ayrıca ailesinin ekonomik durumu ve eğitim seviyesi düşük olan çocukların yaşam kalitesinin diğer çocuklara göre daha düşük olduğu saptanmıştır .
dünya sağlık örgütü tarafından geniş bir tanımlaması yapılan yaşam kalitesi kavramı bireylerin fiziksel sağlığını psikolojik iyiliğini bağımsızlık düzeylerini sosyal çevre ile olan ilişkilerini ve sosyal uyumlarını içermektedir . aynı zamanda sağlıkla ilgili yaşam kalitesini etkileyen faktörlerin tespit edilmesi desteğe ve profesyonel yardıma ihtiyacı olan çocukların ve ergenlerin belirlenmesine yardımcı olabilir bulunmaktadır . çocuklar için genel amaçlı sağlıkla ilgili yaşam kalitesi ölçeği kid kındl ölçeği almanya da ravens sieberer ve bullinger tarafından yılında geliştirilmiş ve dile çevrilmiştir . ölçeğin boyutları bedensel iyilik duygusal iyilik öz saygı aile arkadaş ve okuldur . sorunun yazım biçimine göre olumsuz yönelimli maddeler diğer alt boyutlarda farklılık istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır . akran zorbalığına maruz kalan öğrencilerin en düşük puanı öz saygı alanından en yüksek puanı aile alanından aldıkları görülmektedir . kronik hastalık durumlarına göre öğrencilerin yaşam kalitesi puan ortalamaları karşılaştırıldığında bedensel iyilik aile ve toplam yaşam kalitesi puan ortalaması yönünden farklılık anlamlı bulunurken ölçeğin diğer alt boyutlarında istatistiksel olarak anlamsız fark olduğu belirlenmiştir . alkol kullanmayan babaların çocukları alkol kullanan babaların çocuklarına göre öz saygı aile arkadaş okul alt boyutlarında ve toplam puan ortalamasında daha yüksek yaşam kalitesi puanı bildirmişlerdir bu çalışmada sağlıkla ilgili yaşam kalitesi yönünden cinsiyetler arası farklılık olmadığı belirlenmiştir . çocuklar ve adölesanlarla yapılan bir çalışmada artan yaşla birlikte yaşam kalitesinin azaldığı bildirilmektedir bisegger ve ark . öğrencilerin aile tipine göre kid kındl puan ortalamaları karşılaştırıldığında bedensel iyilik ve arkadaş alt boyutları ile toplam puan ortalaması yönünden çekirdek ailede yaşayan öğrencilerin yaşam kalitesi puan ortalamalarının diğer aile tipinde yaşayan öğrencilere göre daha yüksek olduğu belirlenmiştir . yapılan çalışmalarda düşük sosyoekonomik durum algısının çocukların ve adölesanların sağlıkla ilgili yaşam kalitesinin tüm boyutlarını olumsuz yönde etkilediği bildirilmektedir bisegger ve ark . bu araştırmadan elde edilen sonuçlar yapılan çalışmalarla paralellik göstermekte aile gelir durumunun çocuğun yaşam kalitesinin önemli bir belirleyicisi olduğu görülmektedir . aynı zamanda sosyoekonomik yönden kötü bölge okuluna devam eden öğrencilerin aile gelir durumlarının ve ebeveynlerinin eğitim durumlarının diğer okullara devam eden öğrencilerinkinden daha düşük olduğu bilinmekte ve bu faktörlerin öğrencilerin yaşam kaliteleri üzerinde etkili olduğu düşünülmektedir .
585
191
ÜSTYAPI PROJELERİNİN MALİYET TAHMİN ÇALIŞMALARINDA BELİRSİZLİKLERİN YAPAY ZEKA TEKNİKLERİYLE ANALİZİ
inşaat projelerinin farklı aşamalarında yapılan bütçe çalışmalarında maliyet tahmin zorlukları dolayısıyla satış tutarı ve karlılık analizleri gerçekçi hesaplanamamaktadır . bu zorluklar proje karakteristik özelliklerinden kaynaklandığı gibi kontrol dışı bilgi eksikliğinden bilgilerin değerlendirilmesindeki subjektif yorumlardan maliyet analiz çalışmalarında direkt ve endirekt maliyet ayrım hatalarından ve proje risklerinin tam olarak öngörülememesinden kaynaklanabilmektedir . maliyet tahmin ve tasnifinde kullanılan muhtelif yöntemler bulunmaktadır . ancak bu yöntemler belirtilen zorlukların aşılmasında yeterli olmamaktadır . bu makale ile bütçe çalışmalarında proje karakteristik özelliklerinden kaynaklanan belirsizliklerin aşılmasında yapay zeka metotlarının kullanılabilirliği tetkik edilecektir .
inşaat projelerinin teklif ve bütçe çalışmalarında bir takım belirsizliklerden ötürü projenin farklı aşamalarında yapılan bütçe tahminleri belirli oranlarda hatalar içerebilmektedir . projedeki belirsizlikler ve hesaplanacak bütçe tutarı projenin karakteristik özellikleri ile beraber projede yer alan taraflara ve projenin aşamasına göre farklılık göstermekte ve farklı metotlarla analiz edilebilmektedir . dolayısıyla projenin başlangıç aşamasındaki belirsizlikler nispetinde risk maliyeti de yüksek hesaplanmaktadır . projenin maliyet analizleri genellikle iki başlık altında hesaplanmaktadır . direkt ve endirekt maliyetler . endirekt maliyetler ise mobilizasyon makine ekipman şantiye işletme gideri finansal giderler ve diğer genel giderler olarak tariflenmektedir . farklı firmada yapılan genel gider hesapları incelenmiş yapılan endirekt maliyet hesabı neticesinde bu hesaplamanın ne denli güç olduğu sonucuna ulaşılmıştır . kaynakların planlanması bulanık mantık yönetimini kullanarak belirsizlikler altında aktivite sürelerinin tahminine yönelik çalışmalar bulunmaktadır . sözleşme yönetimi konularında yüklenici ön yeterlilik seçimi tedarikçi seçimi çalışmaları yapılmış risk yönetimi konusunda proje risklerinin bulanık mantık ile değerlendirilmesi proje karakteristik özelliklerinden oluşturulan girdi matlab fuzzy modülünde oluşturulan kural tabanı ile bulanıklaştırılarak proje karakteristik özelliklerinden kaynaklanan belirsizliklerin derecesi tespit edilmeye çalışılmıştır . modelde üyelik fonksiyonları üçgen eğrilerinden oluşmaktadır .
474
82
Orta Karadeniz Bölgesi salep orkidesi türleri ve bazı yumru özellikleri
coğrafik özelliklerin sağladığı avantajlar ile karadeniz bölgesi biyoçeşitlilik açısından son derece zengin bir floraya sahiptir . bölgemizde orchidaceae familyasının ayrı bir yeri vardır . araştırmanın yürütüldüğü orta karadeniz bölgesi farmasötik aromatik özellikteki bitki çeşitliliği içinde en geniş tür zenginliği orchidaceae familyasına aittir . tür zenginliğine bağlı olarak bölgede yıllık ton civarında salep yumrusunun kaçak olarak toplandığı belirlenmiştir . bu çalışmada ilde yapılan saha gezileri ile yumru için toplanan salep türleri belirlenmiştir . bitki başına yumru verimleri tespit edilmiş ve toplama baskısının azaltılması için alınması gereken çeşitli tedbirler üzerinde durulmuştur . araştırma alanında salep orkidesi türü olduğu anlaşılmıştır . bu türlerden yaygın olarak görülen türden örnek alınmış az rastlanılan türlere dokunulmamıştır . kilogram kuru salep elde edilmek istendiğinde türlerin yumru irilikleri ve kuru madde oranlarına bağlı olarak adet bitkiden yumru toplanılması gerektiği tespit edilmiştir .
orchidaceae familyası dünyanın en zengin familyalarından biridir . dünya genelinde . den fazla türe sahip olduğu bilinmektedir . bir başka açıdan bakıldığında dünya üzerindeki her on bitkiden biri bu familyaya aittir . kreutz türkiye de taksondan bahsetmekte ünün endemik olduğunu bildirmişken yılımda sunulan bir çalışmada takson sayısı bulunmuştur . bunun yanısıra protein nişasta azotlu maddeler ve şeker içerir . oldukça besleyici olarak bilinen salep geçmişten günümüze tıbbi amaçlarla kullanılmıştır . evliya çelebi nin ifadesine göre salep yaşında bir adamı dahi güçlü ve çevik yapar . kayıtdışı ürün olmasına bağlı olarak toplama istatistiklerine ulaşmak imkansızdır . tam çiçeklenme döneminde hasat yaptıkları orchis sancta türünde tek bir yaş yumrunun . g kuru yumrunun ise . g ağırlığında olduğunu bildirmektedir . yukarıda örneklenen birkaç tür haricinde çok sayıda salep orkidesinde yumru özellikleri halen bilinmemektedir . araştırma samsun amasya tokat ve çorum illerini kapsamaktadır . orta karadeniz bölgesi olarak adlandırılan bu alan . km yüzölçümüne sahiptir . araştırmanın yürütüldüğü saha ekoloji açısından irdelendiğinde denize yakın kuzey yamaçlarında serin ve yağışlı karadeniz iklimi etkilidir . orkide türlerinin dağılımında en etkili çevresel etkenin yükseklik olduğu bildirilmektedir . arazi gezileri yılı mart haziran döneminde yürütülmüştür . yumruların şekilsel görünümünü temsil eden birer örnek resimlenmiş ve bulgular kısmında sunulmuştur . g kuru madde oranı ve kg kuru salep unu elde etmek için gerekli yumru sayısı belirlenmiştir . palmat yumru şekline sahip olup ayaklı veya parmaklı olarak adlandırılan dactylorhiza cinsi bir grupta oval şekilli diğer cinsler ise diğer grupta yer alır . ilin sahil kuşağı yüksek kesimlerine nazaran daha ılıman ve nemlidir . buna karşın dactylorhiza euxina dactylorhiza romana ophrys mammosa orchis morio orchis simia orchis tridendata platanthera chlorantha serapias vomeracea ve steveniella satyrioides türlerinde taze yumru ağırlığı gramın altındadır . kuru madde miktarları türlere göre . ile . aralığında değişmiştir . yaş yumru ağırlığı ve kuru madde oranlarının yansıması olan ve asıl ürün olarak nitelendirilen salep unu eldesin de türlere göre kullanılacak yumru sayısı büyük bir varyasyon ortaya koymuştur . benzer olarak sezik adet özhatay ise adet yumru kullanılması gerektiğini ifade etmektedirler . bölge genelinde . kg ve ülke genelinde . kg taze yumrunun toplandığı düşünüldüğünde milyonlarca salep orkidesi her yıl kaçak olarak sökülmektedir . ülke ekonomisine alternatif bir ürün sunabilmek ve doğal floranın tahribini önlemek adına salep orkidelerinde tarımsal çalışmalara ağırlık verilmesi gerekmektedir .
386
135
Çocukluk Çağı Testis Tümörlerinde İkincil Cerrahi
testis tümörleri çocukluk çağı solid tümörlerin ni oluşturmaktadır . kliniğimizde testis tümörü tanısı ile tedavi edilmiş olan olguları geriye dönük değerlendirerek ikincil cerrahi nedenlerini ve sonuçlarını literatür bilgisi ışığında tartışmayı amaçladık . yılları arasında testis tümör tanısı ile opere edilmiş olan olgular hastane kayıtlarından geriye dönük olarak değerlendirildi . iki ay yaş arasındaki on yedi olgu testis tümörü tanısı ile kliniğimizde opere edildi . sekiz olgu benign patolojiye sahipti matür teratom rest tümörü sertoliform adenom keratinöz kist basit mezotelyal kist leydig hücreli tümör . dokuz olgu malign patolojiye sahipti paratestikuler rabdomyosarkom yolk sac tümör mikst germ hücreli tümör . beş olguya testis koruyucu cerrahi on iki hastaya yüksek orşiektomi uygulandı . testis koruyucu cerrahi uygulanmış olan beş olguda komplikasyon gelişmedi . başka merkezlerde skrotal girişim uygulanmış olan dört olguya hemiskrotektomi yapıldı . hemiskrotektomi yapılan olgulardan birinde rezidü tümör saptandı . retroperitoneal lenf nodu diseksiyonu yapılan üç olgudan birinin patolojisinde malignite saptandı . testis tümörleri çocukluk yaş grubunda özellikle prepubertal dönemde nadir görülmekte ve genellikle benign karakterdedir . cerrahi girişim her zaman inguinal kesi ile olmalı testis koruyucu cerrahinin uygun görülmediği hastalara yüksek orşiektomi uygulanmalıdır . germ hücreli tümörlerde sebat eden retroperitoneal hastalık varlığında lenf nodu diseksiyonu gerekliliği yönünden olgular değerlendirilmelidir .
testis kitleleri çocukluk çağı solid tümörlerinin ini oluşturur . çocukluk çağında en sık görülen testis tümörü yolk sac tümörü ve teratomdur . olguların yaş yakınma hangi tarafın tutulduğu yapılan cerrahi girişimi histopatolojik değerlendirme sonuçları re operasyon sebepleri ve sonuçları kaydedildi . olgulara başvuru anında ayrıntılı muayene sonrasında ayırıcı tanı için ultrasonografik inceleme yapıldı . malignite şüphesi olan olgular toraks ve batın tomografisi ile değerlendirildi . dokuz olgu malign patolojiye sahipti yolk sac tümör mikst germ hücreli tümör paratestikuler rabdomyosarkom . testis koruyucu cerrahi uygulanmış olan beş olguda komplikasyon izlenmedi . yüksek orşiektomi uygulanmış olan olguların patoloji sonuçları yolk sac tümör mixt germ hücreli tümör matür teratom paratestiküler rabdomyosarkoma leydig hücreli tümör sertoliform adenom olarak rapor edildi . prepubertal germ hücreli tümörler arasında en sık endodermal sinüs tümörleri görülmektedir . ağrısız testiküler kitle en sık başvuru nedenidir ve aksi ispat edilene kadar malign olarak değerlendirilmelidir . ayırıcı tanıda testiküler torsiyon ve epididimit düşünülebilir . çalışmamızda olguların başvuru nedenleri genellikle ağrısız kitle olmakla beraber sertoliform adenom tanısı alan olgumuz jinekomasti leydig hücreli tümör tanısı alan olgumuzda ise erken puberte bulguları nedeni ile araştırılırken testiste kitle saptandı . testis kitlesi ile başvuran hasta ultrasonografi abdominal ct ve tümör belirteçleri ile değerlendirilmelidir . testis tümörlerinde yüksek inguinal orşiektomi günümüzde hala altın standart cerrahi yaklaşımdır . bu olgularımız işlem öncesi evre ıı kabul edilirken eksize edilen skrotum cildinde tümör saptanmaması nedeni ile evre ı olarak kabul edilmişlerdir . testis tümörlerinde metastazların araştırılması amacıyla akciğer grafisi ultrasonografi bilgisayarlı tomografi germ hücreli tümörlerde alfa fetoprotein beta hcg cea seviyeleri tayin edilmelidir . testis tümörleri çocuklarda erişkinden farklı olarak daha çok hematojen yayılım göstermektedir . günümüzde gelişen cerrahi yöntemlere rağmen retroperitoneal lenf nodu eksizyonunun sağ kalımı yükseltmediği ve oranında atelektazi yara yeri enfeksiyonu retrograd ejakulasyon asit invaginasyon ileus gibi komplikasyonlara yol açtığı bildirilmiştir . seminomatöz tümörlerde son yıllarda yaklaşım oldukça değişmiştir . birincisi bu hastalarda ameliyat desmoplastik reaksiyonlar nedeniyle önemli ölçüde zordur . fdg pet ve tümör belirteçleri kullanılarak kemoterapi sonrası rplnd kararı rahatlıkla verilebilir . serimizde redo rplnd endikasyonları arasında önemli bir neden ilk rplnd sonrası rezidüel ya da rekürren retroperitoneal kitle varlığıdır . germ hücreli tümöre bağlı rekürren rezidüel kitlede kesin tedavi redo cerrahi olmalıdır çünkü teratomda kitlenin total çıkarılamaması durumunda rekürrense neden olabilmektedir . çalışmamızda psikolojik ve kozmetik etkileri göz önünde bulundurularak preoperatif değerlendirme sonrasında benign karakter taşıyan beş olguya testis koruyucu cerrahi uygulanmıştır . skrotal kitle ile başvuran hastada aksi ispat edilene kadar malignite düşünülmeli ve gerekli tetkikler sonrasında malignite lehine değerlendirilmiş olan olgularda uygun cerrahi girişim yöntemi tespit edilmelidir .
412
198
Miyase Sertbarut’un Çocuk Kitaplarında Fantastik Kurgu
gerçeklik ile düş arasındaki ince çizgide var olan fantastik her iki boyutu da algılayan çocuklar için temel gereksinimdir . fantastik düş kurma yoluyla salt gerçeklikten sıyrılarak düşsel mekanlarda belirsiz bir zaman diliminde düşsel rolleri benimseyerek farklı bir aleme geçişi tanımlamaktadır . fantastik çocuk yazını masalsı bir dünyaya geçiş ile gerçek yaşam düzleminde gösterilmesi olanaksız olanı göstererek farkındalık yaratma amacındadır . olağanüstü zamanlarda olağanüstü rollere bürünme olanağı sağlayan fantastik çocuk okurun düşünme yetisini geliştirmektedir . bu yönüyle fantastik çağdaş çocuk yazınında gün geçtikçe önem kazanmaktadır . çalışma kapsamında miyase sertbarut un çocuk masal öykü ve romanlarındaki fantastik ögeler saptanmış yapıtlardaki fantastik kurgu maria nikolajeva ın fantastik çocuk kitapları için yaptığı sınıflama temelinde incelenmiştir . inceleme sonucunda tespit edilen fantastik ögeler ilgili başlıklar altında verilmiştir .
yazınsal metinler çok anlamlı iletileriyle okurun zihin dünyasına çağrışımsal zenginlik katmaktadır . insanoğlunun bilinmeyene olağanüstülüğe hayallere olan arzusu fantastiğin varoluş sebebidir . fantastiğin temelleri olağanüstüne olağanüstü ise kökenleri açısından efsanelere mitlere destanlara ve masallara dayanır . bu bağlamda anlatılan olayların gerçek mi yoksa bir yanılsama mı olduğu sorusu karşısında okurun düştüğü ikilem fantastik metinlerin doğal bir özelliğidir . fantastik metinlerde yaşanan doğaüstü olay ya da durumların gerçekçi bir açıklama yapılması ile yapılmaması arasında duyulan kararsızlık okur tarafından hissedilmeli deneyimlenmelidir . yani bütün kurguyu belirleyen düş dünyasının fantastik gerçekliğidir . kurulan her düş çocuğun zihinsel gelişimine katkı sağlamaktadır . bu bağlamda fantastik yazın ürünleri çocuğun gerçeklerden kopmasını değil gerçeklerle yüzleşmesini sağlayan önemli bir işleve sahiptir . bu araştırmanın amacı miyase sertbarut un çocuk masal öykü ve romanlarındaki fantastik kurguyu incelemek ve fantastik ögeleri çocuk yazını açısından değerlendirmektir . miyase sertbarut un çocuk edebiyatı ürünlerinden olan masal öykü ve romanlarında düş gerçek ilişkisi nasıl yansıtılmıştır bu yolla miyase sertbarut un çocuk edebiyatı ürünlerinden olan masal öykü ve romanlarındaki fantastik ögeler belirlenmiştir . çinli kaptan balığı verdikten sonra şöyle demiş ona iyi bakarsan sana bütün sırlarını açar . . sisin sakladıkları romanında kunduzlu köyünde altın madeni tesisi süsü verilmiş bir üste kargalardaki genlerin insanlara aktarılmaya çalışılmaktadır . ithal edilen ürünler genetiği değiştirilmiş gdo lu gıdalardır . sertbarut un çocuk kitaplarında yeni bir gerçeklik yaratılarak düşsel imgelere bolca yer verilmektedir . yazarın yapıtlarındaki fantastik unsurlar çocuk okurun düşsel gelişiminin yanı sıra yeni sözcük öğrenimine katkı sağlamaktadır . bu sonuçlardan hareketle incelenen konu ile ilgili şu önerilerde bulunulabilir . fantastik çocuk yazınının eğlendirici ilgi ve merak uyandırıcı özellikleri türkçeyi yeni öğrenen bireyler için faydalı olacağı düşünülmektedir .
340
115
Duygusal ve Kişilik İlişkili Kariyer Karar Verme Güçlükleri Ölçeğinin Yetişkin Örnekleminde Faktör Yapısının ve Güvenirliğinin İncelenmesi
öz . bu çalışmanın amacı lise öğrencileri üzerinde geçerliği ve güvenirliği kanıtlanan duygusal ve kişilik ilişkili kariyer karar verme güçlükleri ölçeği nin faktör yapısı ve güvenirliğinin yetişkin örnekleminde incelenmesidir . araştırmanın çalışma grubu üniversite eğitimine ve pedagojik formasyon eğitimine devam eden erkek kadın olmak üzere toplam öğrenci ve mezundan oluşmaktadır . ölçeğin üç ana alt ölçek ve tamamına ilişkin güvenirlik katsayıları incelendiğinde karamsar görüşler için . kaygı için . öz ve kimlik için . ölçeğin tamamı için . bulunmuştur . dkkgö gf nin genç yetişkin örnekleminde faktör yapısı doğrulayıcı faktör analizi ile incelenmiştir . analiz sonuçlarına göre modelin uyum iyiliği katsayılarının gerekli koşulları karşıladığı görülmüştür . son olarak araştırmada üç ana alt ölçek ve toplam puanlar son kariyer kararını verip vermeme durumuna göre karşılaştırılmıştır . buna göre son kariyer kararlarını vermemiş katılımcıların duygusal ve kişilik ilişkili kariyer kar r verme güçlükleri kariyer kararlarını vermiş katılımcılardan daha yüksek bulunmuştur . dkkgö nün geçerli ve güvenilir bir araç olduğu söylenebilir .
insanlar yaşamları boyunca kimi zaman hemen ve kolayca kimi zaman ise daha fazla zaman gerektirecek ve diğerlerine göre daha fazla önemli birçok karar verme durumu ile karşı karşıya kalmaktadır . ancak bunun yanında evlilik iş ya da başkaca daha önemli kararlar vermek bir menüden yemek seçmek kadar kolay olmayabilir . bu nedenle kariyer psikolojik danışmanlığı ile ilgili yapılan araştırmalarda son yıllarda bireyin kariyer karar verme süreciyle ilgili çalışmalarda artış gözlenmekte olup kariyer karar verme sürecine özel bir ilgi gösterilmeye başlanmıştır . teknolojik gelişmeler ve toplumsal değişimler bireylerin meslek ve kariyer seçimi konusundaki algılarını etkilemekte ve dolayısıyla karar vermelerini güçleştirmektedir . kariyer karar verme yaşamın belli bir anına gelindiğinde bir anda gerçekleşen bir süreç olmayıp aslında çocuğun ilgilerini geliştirmeye ve ilgilerinin meslek ve çalışma dünyası ile nasıl ilişkili olduğunu anlamaya başladığı ilkokul yıllarından başlayıp hayat boyu devam eden bir süreçtir . kariyer karar vermede yaşanan güçlükler bireyin karar verme süreci boyunca üstesinden gelmesi gereken bütün problemlere işaret etmektedir . duygusal ve kişilik ilişkili kariyer karar verme güçlükleri yüksek anksiyete düzeyi benlik ve seçim süreci hakkında olumsuz düşünme ve kişisel kimliğin dağılması ile karakterize edilmekte ve bilgi ile ilişkili güçlüklerden daha şiddetli güçlükler olarak varsayılmaktadır . dolayısıyla bu çalışma kariyer karar vermede daha yoğun ve şiddetli olabilecek güçlüklerin duygusal ve kişilikle ilgili yönlerine odaklanmaktadır . karamsar görüşe sahip bireyler kariyer karar verme sürecinin şans güçlü diğerleri ve çevre gibi dış faktörler tarafından kontrol edildiğine inanabilmektedirler . bu araştırmada öztemel tarafından uyarlanan dkkgö nün yetişkin örnekleminde faktör yapısı ve güvenilirliği incelenmiştir . dahası öğrenime devam eden ve kariyer karar verme güçlüğü ile başa çıkamayan öğrencilerin bazılarının bölüm değiştirmek istedikleri okulu terk ettikleri veya öğrenimlerine ara verdikleri mezun bireylerin ise mesleklerini değiştirmek istedikleri de görülmektedir . bu sonuçlar bize genç ve yetişkin bireylerin kariyer karar verme güçlüklerini anlamaya yönelik teorik ve uygulamalı araştırmaların yapılmasını gerekli kılmaktadır . araştırmacı tarafından katılımcılara çalışma tanıtılmış ve araştırmanın amacı açıklanmıştır . likert tipi lu derecelemeli bir ölçek olan dkkgö nün yapı geçerliği bir kümeleme analizi olan addtree ve doğrulayıcı faktör analizi yoluyla belirlenmiştir . veri toplama araçları araştırmaya katılmaya gönüllü öğrencilere uygulanmıştır . verilerin analizinde güvenirlik için cronbach s α katsayısı hesaplanmış ve faktör yapısı incelenen dkkgö nün orijinal modele uygunluğu doğrulayıcı faktör analizi ile incelenmiştir . dkkgö gf nin temel kategori ve alt kategorili model şekil de verilmiştir . dkkkg yf için bir geçerlik kanıtı olarak kabul edilen katsayısı hesaplanmıştır . ayrıca elde edilen uyum iyiliği katsayıları ölçeğin yetişkin örnekleminde de geçerli olduğunu göstermektedir . bununla birlikte karamsar görüşler kategorisinde karar verme durumuna göre duygusal ve kişilik ilişkili kariyer karar verme güçlüklerindeki fark anlamlı bulunmamıştır . ayrıca sonuçlar dkkgö yf nin karar durumları arasında ayrıma duyarlı olduğunu da göstermektedir . bununla birlikte her ne kadar norm çalışması yapılmamış olsa da üniversitelerin kariyer gelişim merkezlerinde kariyer psikolojik danışmanlığına başvuran danışanların duygusal ve kişilik ilişkili kariyer karar verme güçlükleri konusunda ipucu vermesi açısından kullanılabileceği söylenebilir .
567
150
YÖNETİM RAPORLAMA SİSTEMİNDE SORUMLULUK MUHASEBESİ: BİR İNŞAAT İŞLETMESİNİN MALİYET MERKEZİNE YÖNELİK PERFORMANS ANALİZİ
işletmelerin iç kontrol sisteminde kritik yere sahip olan yönetim raporlama sistemleri yöneticinin problemlere doğru ve zamanda yönelmesini sağlar . bu durum işletmenin amaçlarına ulaşmasını destekleyecek sonuçlar doğurur . işletmelerde yönetim raporlama sistemlerinin büyük bir kısmını sorumluluk muhasebesi oluşturur . birçok firma sorumluluk raporlama sistemlerini işletme içindeki sorumluluk alanları etrafında yapılandırır . sorumluluk muhasebesi her bir sorumluluk merkezinin planları bütçeleri eylemleri ile fiili sonuçlarını ölçen bir sistemdir . sorumluluk merkezleri için düzenlenen sorumluluk raporları genellikle finansal başarının ölçülmesine yöneliktir . işletmelerde en sık rastlanan sorumluluk merkezleri maliyet kar yatırım ve gelir merkezleridir . maliyet merkezleri bütçelerle belirlenen limitlerde maliyet yönetimi yapabilme sorumluluğunda olan örgütsel birimlerdir .
birçok işletme için muhasebe bilgi sistemleri ilk ve uzun yıllar boyunca tek bilgi sistemi olarak kabul edilmiştir . yönetim raporlama sistemini finansal muhasebe sisteminden ayıran en önemli özelliği her hangi bir kanun veya mevzuatla düzenlenmemiş olması yani ihtiyari olmasıdır . finansal muhasebenin ilgi alanı işletme içindeki iş süreçlerinin kaydedilmesidir . organizasyonun iç kontrol yapısında kritik bir unsur olan yönetim raporları yöneticinin dikkatini problemlere doğru zamanda yöneltir ve bu durum işletmenin amaçlarına ulaşmasını destekleyecek sonuçlar doğurur . bu tip raporlar zamanlanmış raporlar ve talep edildiğinde hazırlanan raporlar olmak üzere ikiye ayrılır . bu kavram işletmede ortaya çıkan veya işletmeyi etkileyen her bir ekonomik olayın yöneticinin hesap verebilirlik kabiliyetinin yansımasıdır . sosyal muhasebe herhangi bir kuruluşun toplum üzerindeki veya toplumun herhangi bir kuruluş üzerindeki ekonomik ve sosyal etkilerin tanımlaması ölçümlenmesi gözlenmesi ve raporlanması konusunda bir girişimdir . . performans ölçümü ve raporlaması işletmenin her faaliyet birimi için ayrı yapılır . böylece bölüm yöneticileri bölümün tüm faaliyetlerini yürütmek yerine sorumlu bulunan alt bölüm yöneticilerini denetlemek sureti ile dikkatini bölümün stratejik kararlarında toplamış olur . maliyet merkezleri bütçelerle belirlenen limitlerde maliyet yönetimi yapabilme sorumluluğunda olan örgütsel birimlerdir . kontrol edilebilir ve kontrol edilemez maliyetler arasındaki farklılık maliyetlerin kontrol edilebilirliğine ve ilgili bölüm yöneticisinin maliyet düzeylerini etkileyebilme gücüne bağlıdır . bu birimlerin yöneticileri faaliyet düzeyindeki dalgalanmalardan sorumlu tutulmazlar . maliyet merkezi yöneticilerinin kesin olarak kontrol edebildikleri şey girdi miktarlarıdır ve sapmaların özellikle verimlilik ile ilgili olan kısmından sorumlu tutulurlar . bu noktada kontrollerin yapılmasına esas teşkil eden araç yöneticilerin sorumluluk raporlarıdır . uygulamada işletme yetkililerinden belge ve bilgi temin edilmesi yoluyla üretim kalite ve finansal işleyişine ait veriler ile personel sayısı üretim miktarı gibi parametrelere ilişkin bilgilere ulaşılmıştır . . . . . . toplam . . . . . malzeme farklarının büyük bir kısmının keşif bedellerinin net değerle çıkarılmaması ve kullanılan gerçek malzeme miktarının imalat sırasında kesinleşmesi sebebiyle ortaya çıktığı ancak proje yöneticisinin başarılı iş planlaması ve düzenli kontrollerinin bu hususta etkili olduğu bilgisi işletmede yapılan incelemeler sonucu edinilmiştir . yüksekliğinde katlı bir otel inşaatının ay teslim süreli üst kaba yapı işlerinin imalatını gerçekleştirmek üzere bir sözleşme imzalamıştır . işin tamamlanması ve işveren firma ile kesinleşen hesaplar ve imalatlar üzerine uzlaşılmasının ardından belirlenen gerçekleşen üretim maliyetleri aşağıdaki gibidir bütçelenen ve gerçekleşen maliyetler karşılaştırıldığında ve raporlamanın yapısına uygun olacak biçimde yeniden düzenlendiğinde aşağıdaki veriler elde edilmektedir imalat bütçelenen rakamların . usd altında bir maliyetle gerçekleştirilmiştir . bu fark . usd malzeme . usd işçilik ve . usd genel gider farkından oluşmaktadır . ancak şantiyeye gelen beton malzemesinin beklememesi imalatın işveren kontrol onayına uygun biçimde yapılması yeniden imalata alınan kısım oranının düşük olması da malzeme farklarında etkili olmaktadır . genel gider kalemleri yalnızca değişken nitelikteki sarf malzeme ve zeminin imalata hazırlanması için yapılacak ek masraflardan oluşmaktadır . yönetim raporlama sisteminin büyük bir bölümünü işletme içinde ortaya çıkan ve işletmeyi etkileyen her ekonomik olayın bir yöneticinin sorumluluğunda olduğu yaklaşımına dayanan sorumluluk muhasebesi oluşturmaktadır . sorumluluk muhasebesi yoluyla bir taraftan yöneticilerin sorumlu oldukları bölümler konusunda performansları belirlenirken diğer taraftan işletmenin stratejik önem taşıyan iş süreçleri hakkında nitelikli bilgi sağlanmaktadır . bütçelenen ve gerçekleşen genel giderler arasında oranındaki olumsuz fark ortaya çıktığı belirlenmiştir .
526
97
YANGIN EĞİTİM MERKEZİ PLANLAMASINDA DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN HUSUSLAR
yangın eğitim merkezinin palanlamasında konu ile ilgili ve bilgi sahibi kişilerin görüşlerinin alınması ve planlamalara katılmaları önemli bir kıstastır . yangın eğitim merkezlerinin yapım aşamasına geçmeden önce mevcut ve ileride oluşabilecek ihtiyaçları belirlemek mali kaynakları tespit etmek meteorolojik şartlar çevre ve daha birçok etkenin değerlendirmeye alınması gerekir . bu sebeple başlangıç aşamasında iyi bir planlama yapmak sizi başarıya ulaştırır . uluslar arası standartlara uygun ve ülkenin ihtiyaçlarına göre belirlenmiş eğitim alanlarında yangınla mücadele personelinin yetiştirilmesi yangınla mücadele eden personel ile sivil vatandaşların yaralanma ve ölüm risklerinin azalmasına yangınların azalması ve dolayısıyla maddi hasarların azalmasına yangınla mücadele personelinin etkinlik ve moralinin artmasına yangınla mücadele birimlerinin kamusal imajının artmasına yararlı olacaktır .
eğitim kısaca istenilen davranışlarda olumlu değişiklikler yaratmaktir . yangınlarla mücadele edecek bilgi ve beceri seviyesi yüksek yangıncı personel yetiştirmek ise eğitim kurumlarının işidir . bu bölüm olmasına karşın üniversitelerin bünyelerinde uygulama eğitimlerinin yapilabilmesine imkan sağlayacak yeterli donanima sahip bir eğitim alanı bulunmamaktadir . tabi büyük iller dişindaki itfaiye daire başkanliklarinin eğitim tesislerininde yeterli donanımda olup olmadiği konusu incelenmelidir . ihtiyaçlar belirlendikten sonra yapılacak iş maliyet analizi çıkartmaktır . eğitim tesisinin kurulacağı alanda meteorolojik koşullar nasıl sizin tesisi kurmak istediğiniz alan sert rüzgarların olduğu bir bölge ise eğitimleriniz sırasında problemler yaşamanıza sebep olabilir . ancak çevreye zararlı olduğu bilinen bir köpük konsantresi kullanılacaksa bir merkezde toplanması ve vidanjörlerle çekilerek uygun toplama merkezlerine götürülmesi tavsiye edilir . aksi halde eğitilenleriniz suyun içinde eğitim yapmak zorunda kalacaklardır . depo beslemelerinde ana pompanın yedeğinin olması zorunlu tutulmalıdır . motorlu aletleri ayrı depolarda hortum ve halatları ayrı depolarda tutmanız gerektiğini bu planlama esnasında hatırda tutmalısınız . eğitimleri izlemek isteyen ziyaretçiler yada diğer eğitilenler için yeterli ve güvenli alan yada alanları planlamaya dahil etmelisiniz . her planlayıcı mevcut ihtiyaçaları ve gelecekteki ihtiyaçlarını belirleyerek merkez içinde hangi eğitim istayonlarının olması gerektiğini belirlemelidir . sınıf büyüklüğünü gerçekleştireceğiniz eğitim türüne ve eğitilen sayısına göre belirlemelisiniz . kullanmayı düşündüğünüz mobilyaların dayanıklı ve ekonomik olmasını tercih etmelisiniz . çeşitli laboratuvarlara küçük gibi görünebilir ancak kütüphanenize almayı düşündüğünüz yayınlarında hatırı sayılır ekonomik bir değeri olacağını unutmayınız . . duşlardan gelen su buharı birikimini azaltmak için yeterli havalandırma olmalıdır . eğitmenlerin duşları ve dolapları öğrencilerinkinden ayrı olmalıdır . tüm kablo tesisatı ve teçhizatı nfpa ulusal elektrik kodu ve nfpa endüstriyel makineler için elektrik standartına uygun olmalıdır . elektrikli kıvılcım sıcak tel pilot brülör tasarlanmış yoğunlukta kullanılmalıdır . burada kullanılacak duman insan sağlığına zararlı olmayan maddelerden seçilmelidir . planlayıcıların yaptım oldu olmasada olur bunu sonra yaparız gibi düşüncelerden arınmış olması ve planlama kapsamında her konunun en ince ayrıntılarına kadar değerlendirilmesi ülke menfaatine olacaktır .
359
106
Dijital Tarih ve Dijital Tarihçiliğin Tarihyazımına Etkisi Üzerine
bilgi çağı nın henüz başlangıcında olduğumuz yaşamakta olduğumuz bu dönemde mevcut bilgi toplum ve kültürün geniş çapta değişime uğramasıyla karşı karşıya bulunuyoruz . bu değişim tarihin toplum hayatında daha geniş çaplı ve yaratıcı rol oynayabilme potansiyeline sahip olduğu bir döneme de işaret etmektedir . dijital çağ diye de adlandırdığımız bilgi çağı nda tarihin toplumu değiştirici rolünü iyi oynaması ancak tarih araştırmalarında dijital yöntemlerden faydalanılması ürünlerinin de dijital ortamlarda sunulması ile mümkün olabilecektir . bu makale konuya dikkat çekmek üzere kaleme alınmıştır . bu kapsamda bilgi çağı nın altyapısını oluşturan faktörlere ve gelişimine özetle değinmenin ardından dijitalin ve dijital tarihin kapsamlı bir tanımı yapılarak dijital veri türleri ve dijital tarih çalışmalarının niteliği üzerinde durulacaktır . dijital tarih araştırmalarının avantajlarının ve dezavantajlarının tarih tarihçi ve tarih yazıcılığı bakımından detaylı biçimde tartışılmasının ardından geleceğe yönelik kapsamlı bir değerlendirme yapılacaktır .
bilgi çağı diye adlandırdığımız yaşamakta olduğumuz çağa bilginin üretimi ve iletimindeki bir dizi değişimin neticesinde ulaşıldığını görüyoruz . araştırma yapma yazma ve yayınlama kültürümüzün değişmesi anlamına gelen bu topyekûn değişim sürecini dijitalleşme tetiklemekte ve tarihçilerin önünde yeni ve henüz yürünmemiş bir yol açmaktadır . avantaj ve dezavantajları ile bu yeni yolun tarihçilere ve tarihçilik mesleğine katkıları aşağıda dijitalleşmenin tanımının yapılmasının ardından tartışılacaktır . rebecca watson boone the ınformation needs and habits of humanities scholars . süreçte yeni standartların konulması aciliyet arz ederken grafik şeklindeki ara yüzler araştırmalar için yeni fırsatlar sunmuştur . araştırmacılar medya ortak platformlar ve eğlence ile karşılaşmış bunlardan faydalanmaları mı yoksa göz ardı edip karşı koymaları mı gerektiği konusunda düşünmeye başlamışlardır . tarihi araştırmacıya ve kullanıcısına kolay hale getiren araç gereçler gelmektedir . beşeri bilim veya tarih alanında araştırma veya iletişim amaçlı olarak dijital araç gereçleri kullanmak dijital beşeri bilim veya dijital tarih anlamına gelmemektedir . dijital tarih çalışmalarının da içinde yer aldığı dijital beşeri bilimler alanında kurulan araştırma merkezlerinin en fazla kuzey amerika da geliştiği görülmektedir . dijital araştırmaların başlangıcı da yine amerika ya bağlanır . dijital beşeri bilimlerle birlikte dijital tarihçilik yeni tür bir akademisyenlik ve iş birliği disiplinlerarasılık ve araştırma eğitim ve yayın yapma süreçlerinde bilgisayarın kullanıldığı kurumsal bir yapıya işaret etmektedir . akademik ilerlemenin eskiyi geliştirme ve yeni metotlar bulma yoluyla gerçekleştiğini unutmamak lazımdır . başlangıçta sadece sayısal işlemleri yapan bilgisayarların şimdilerde metin analizlerini yapılabilmesi hem beşeri bilimci hem de tarihçilerin işlerini büyük ölçüde kolaylaştırdı metin madenciliği de bu esnada ayrı bir çalışma sahası olarak ortaya çıktı . dördüncü ve son olarak orijinal kaynaklar ve metot üzerine çalışmak önemli olmakla birlikte ulaşılacak nihai hedef değildir . depolama storage dijitalleşmenin en önemli avantajı depolama konusundadır . örneğin milli mücadele yi anlatan bir metin içine gerçek görüntüler atatürk ün komutanların ve halkın fotoğrafları konulabilir imzalanan anlaşmanın metinleri yerleştirilebilir . böylece metin yazıdan ibaret olmaktan çıkartılıp hareketli ve esnek hale getirilir . metnin gereken yerlerine farklı tarihçilerin yorumları bile eklenebilir . hipermetin hypertext adı verilen bu metin türü üzerinde gezinilebilinen esnek ve zengin bir metin türü yaratılmaktadır . bu konuda en büyük eleştiriyi yapan himmelfarb a göre internet te yer alan bir çizgi romanın incil ile aynı güvenilirlik ve otoriteye sahip olması korkunçtur . bu sebeple binlerce amatör ticari yalan yanlış materyal internette profesyonel akademik doğru ve orijinal materyal gibi yer bulmakta bunun önüne geçecek bir mekanizma da bulunmamaktadır . internet ortamına konulduğunda dakikalar içinde yayılan bu fotoğraf elbette ki orijinal fotoğrafın itibarını sarsmış ve bağlamından çıkarmıştır . internet ortamında okunabilirlik yazarı anlamayı gerektirmektedir . basılı akademik metinlerde yazar ile okuyucu arasında yazılı olmayan bir mutabakat vardır . böyle düşünmelerinin sebebi dar bir bakış açısıyla dijital araç gereçlere ve çalışma metotlarına odaklanmaları bunların mevcut araştırma metotlarını nasıl değiştirdiğine çok az dikkatlerini vermeleridir . bu da kimin ve neyin daha derinliğine çalışılacağını belirlemeden önce kaynakların yoğun biçimde incelenmesini sağlar . tarihçilerin bu pragmatik eğilimleri dijitalleşme sürecine yardımcı olarak yeni fırsatları değerlendirmelerini sağlamıştır .
452
128
Lisans Düzeyinde Turizm Rehberliği Eğitimi Veren Fakültelerin Müfredatlarının İncelenmesi
bu araştırmanın amacı türkiye de lisans düzeyinde turizm rehberliği eğitimi veren fakülte ve yüksekokulların ders müfredatları incelenerek turist rehberliği meslek yönetmeliği nin . maddesine göre turist rehberi olabilmek için gerekli sertifika programında okutulması gereken zorunlu derslerin yönetmeliğe uygunluğunu araştırmaktır . bu araştırma ilgili yönetmeliğe göre yer alan derslerin okutulup okutulmadığını tespit etmek müfredatlardaki farklılıkları belirlemek açısından önemlidir . yöntem araştırmada turist rehberi ve turist rehberliği eğitimi ile ilgili literatür taraması yapılmıştır . araştırmanın amacı kapsamında türkiye de lisans düzeyinde turizm rehberliği eğitimi veren fakülte ve yüksekokulları tespit etmek için yıllarına ait ösym yükseköğretim programlarının bir arada bulunabildiği yök atlas web sayfasından yararlanılmıştır . bununla birlikte ders müfredatlarını tespit etmek amacıyla da ilgili fakültelerin ve yüksekokullarının web sitelerine girerek ders programları incelenmiştir . sayılı turist rehberliği meslek kanunu ve meslek yönetmeliği ile ders müfredatlarının uygunluğunu tespit etmek amacıyla da sertifika programı için verilmesi gereken zorunlu dersler tablolar oluşturularak sunulmuştur . bulgular türkiye de toplam üniversitenin bölümünde lisans düzeyinde turizm rehberliği alanında eğitim verildiği ve bölümlerin turizm rehberliği ve seyahat işletmeciliği ve turizm rehberliği olmak üzere iki farklı şekilde adlandırıldığı tespit edilmiştir . turist rehberliği meslek yönetmeliği nin sertifika programı için okutulması zorunlu olan bazı derslerin bazı üniversitelerde seçmeli ders olarak okutulduğu görülmüştür . bununla birlikte derslerin isimlerinin de ilgili bölümlerde farklılaşabildiği görülmüştür . özgünlük bilimsel katkı türkiye de lisans düzeyinde turizm rehberliği eğitimi veren fakülte ve yüksekokulların müfredatlarının incelenmesi açısından ve turist rehberliği meslek yönetmeliği nde yer alan turist rehberi olabilmek için gerekli sertifika programında okutulması zorunlu olan derslerin müfredatlara uygunluğunu tespit etmek açısından önemlidir . gerekli literatür incelendiğinde de daha önce bu şekilde yapılmış bir çalışmaya rastlanmaması araştırmanın önemini arttırmaktadır . sınırlılıklar bu araştırmada sadece lisans düzeyinde eğitim veren fakülte ve yüksekokulların müfredatları incelenmiştir . benzer çalışmalara rastlanmamış olması araştırma sonuçlarını karşılaştırma imkanın olmamasına neden olmuştur .
sürekli bir gelişim gösteren turizm endüstrisinin emek yoğun bir sektör olması turizm faaliyetlerini gerçekleştiren diğer bir değişle çalışan kişilerin de nitelikli olması açısından büyük önem taşımaktadır . türkiye de ülkesel turist rehberi sayısı kişi iken ülkesel eylemli turist rehberi sayısı ise toplam dir . yabancı dillerine göre turist rehberlerinin sayıları incelendiğinde en çok rehberin ingilizce dilinde rehberlik hizmeti verdikleri bunları sırasıyla rehber ile almanca dilinde hizmet veren rehberlerin rehber sayısı ile fransızca dilinde hizmet veren rehberlerin olduğu ve rehber ile ispanyolca rehber ile rusça rehber ile japonca rehber ile italyanca hizmet veren rehberlerin takip ettiği belirlenmiştir . bu araştırmanın amacı türkiye de lisans düzeyinde turizm rehberliği eğitimi veren fakülte ve yüksekokulların ders müfredatları incelenerek turist rehberliği meslek yönetmeliği nin . maddesine göre turist rehberi olabilmek için gerekli sertifika programında okutulması gereken derslerin yönetmelik açısından uyumu araştırılmıştır . günümüzde turist rehberi turizm sektörünün vazgeçilmez dinamiklerinden biri haline gelmiştir . rehberlerin işlerine verdikleri önem aynı zamanda hizmetin etik olarak yerine getirilip getirilmemesinde de etkili olmaktadır . türkiye de turizm eğitimi örgün ve yaygın olmak üzere iki şekilde gerçekleştirilmektedir . örgün mesleki turizm eğitimi bir diplomaya yönelik olarak eğitim öğretim kurumlarında yapılan eğitim türüdür . turist rehberliği açısından ise tureb tarafından verilen veya diğer bir değişle kültür ve turizm bakanlığı gözetim ve denetimi altında birlik veya birliğin uygun görüşü ile odalar tarafından ücretli veya ücretsiz olarak sunulan turizm çeşitliliği dikkate alınarak bölgelerine göre uzman turist rehberi yetiştirilmesi ve turist rehberlerinin çeşitli konularda eğitilmesini sağlamak amacıyla uzmanlık eğitimi programları uygulanmaktadır . ayrıca turist rehberliği meslek yönetmeliği ile belirlenen esas ve usuller çerçevesinde bakanlığın gözetimi ve denetimi altında birlik tarafından düzenlenen dersler konferanslar ve uygulama gezilerinden oluşan ülkesel veya bir ya da birden fazla bölgede düzenlenecek bölgesel turist rehberi yetiştirme programları da uygulanmaktadır . meslek dersleri de bu araştırma da seyahat acentacılığı tur yönetimi ve rehberlik dersleri şeklinde ele alınarak incelenmiştir . buna karşılık tane devlet üniversitesi ve vakıf üniversitesi nin müfredatlarına ulaşılamamış olup yeni kuruldukları veya kurulma aşamasında olduklarına dair bilgiye ulaşılmıştır . bu nedenle bu bölümlerin ders müfredatları incelemeye alınamamıştır . yüksek lisans düzeyinde turizm rehberliği eğitimi veren üniversitelere ilişkin bilgiler tablo de verilmiştir . tezsiz turizm rehberliği eğitim veren üniversitelerden afyon kocatepe üniversitesi ve akdeniz üniversitesi nde . mersin üniversitesi nin sitesinde yüksek lisans ile ilgili detaylı bilgiye ise ulaşılamamıştır . bu araştırmada da meslek dersleri seyahat acentacılığı tur yönetimi ve rehberlik dersleri şeklinde ele alınarak incelenmiştir . tablo incelendiğinde bütün üniversitelerde türk dili ve edebiyatı türkiye nin tarihi ve rehberlik derslerinin olduğu diğer derslerinde hemen hemen bütün üniversitelerde farklı isimlerde de olsa verildiği belirlenmiştir . buna göre turizm rehberliği alanında lisans eğitimi veren bölümlerin ders müfredatlarının incelenmesi sonucu toplam bölümden bölümde bu derslerin seçmeli dersler şeklinde verildiği tespit edilmiştir . buna karşılık dört bölümde ise zorunlu dersler şeklinde okutulduğu görülmüştür . türkiye de turizm rehberliği eğitimi veren toplam üniversite nin örgütleniş biçimleri incelendiğinde tanesi turizm işletmeciliği ve otelcilik yüksekokulu nda tanesi turizm ve otelcilik yüksekokulu tanesi uygulamalı bilimler yüksekokulu nda tanesi iktisadi idari bilimler fakültesi nde tanesi iktisadi idari ve sosyal bilimler fakültesi nde tanesi turizm ve otel işletmeciliği fakültesi nde ve tanesi de turizm fakültesi bünyesinde eğitim vermektedir . bütün bu elde edilen bilgiler çerçevesinde araştırmanın sonucunda sunabilecek öneriler şu şekildedir . ilgili derslerin de zorunlu hale getirilmesi bu hususta düşünülebilir . branşlaşmaya yönelik rehberlik eğitimlerinin de üniversitelerin turizm rehberliği bölümlerinde verilmesi önem taşımaktadır .
548
281
Hasan Kalyoncu Üniversitesi Öğrenci Yurdu Mimari Proje Tasarım Süreci
içinde bulunduğumuz yüzyılda değişen konfor algısı ve teknolojik gelişmeler ile bütünleşik bir yaşam tarzı fiziksel mekan tasarımlarını da etkilemektedir . bu değişim süreci öğrenci yurtlarının asıl kullanıcıları olan öğrencilerin beklenti ve taleplerine de yansımaktadır . öğrenci yurtları salt barınma ve çalışma alanlarının karşılandığı bir yer olmaktan öte öğrencilerin sosyalleşmesine katkı sağlayan yeni bir rol üstlenmektedir . bu araştırmanın kapsamı öğrenci yurdu mimari proje tasarım süreci ve mekansal talep ve beklentilerinin tanımlanmasıdır . özellikle son yılda ülkemizde artan üniversite sayısı lisans ve lisansüstü düzeydeki öğrencilerin barınma problemlerinin artmasına yol açmıştır . bu kapsamda kamu veya özel sektör eliyle öğrenci yurdu projeleri yapılmaktadır . bu çalışmanın amacı hasan kalyoncu üniversitesi için planlanan öğrenci yurt binası için temel özelliklerin tespit edilmesi ve elde edilen bina tasarım sürecinde elde edilen deneyimlerin paylaşılmasıdır . bu aynı zamanda bir süreç tasarımını kapsar . araştırmada öğrenci yurdu örneğinde kullanıcı katılımını sürece dahil eden bir mimari tasarım süreci ve bu süreç sonunda ortaya çıkan mekan organizasyonu tanımlanmaktadır . araştırmada elde edilen bulguların içinde bulunduğumuz yüzyılda değişen yaşama çalışma alanlarının yanı sıra sosyal aktivite ve rekreasyon alanları beklentilerinin önem kazandığını göstermektedir . bununla birlikte gelişen teknolojik ilişkiler bağlamında yurt binalarından yeni beklentiler oluştuğu görülmektedir . araştırma sonucunda elde edilen bulgular bir taraftan mimari tasarım sürecine ilişkin yenilikçi bir yaklaşım geliştirirken diğer taraftan ülkemizde kamu özel ve kamu özel sektör ortaklığı çerçevesinde yeni yapılacak öğrenci yurdu binaları için önemli ipuçları sunmaktadır .
yaşadığı yerden farklı bir şehirde yükseköğrenime başlayan öğrencilerin en önemli sorunlarından biri barınma ihtiyacının karşılanmasıdır . üniversite öğrencilerinin eğitimlerinin ilk yıllarında barınma tercihlerini öncelikli olarak öğrenci yurtları ile kullanmaktadır . ülkemizde yükseköğretim kurumuna kayıt yaptıran öğrencilerin barınma ihtiyacını karşılamak üzere yüksek öğrenim kredi ve yurtlar kurumu hizmet vermektedir . nitekim tasarım konusuna ilişkin yapılan araştırmalar incelendiğinde birbirinden farklı tanımlarla karşılaşılmaktadır . bu anlamda mimari tasarım oldukça karmaşık sorunları ve ilişkiler ağını barındırır . bir başka ifade ile tasarım katılımcıların da bu eyleme dahil edildiği bir süreci kapsamalıdır . bu çalışmanın amacı gaziantep kentinin iki devlet ve iki vakıf olmak üzere dört üniversitesinden biri güneydoğu anadolu bölgesinin de ilk vakıf üniversitesi olan hasan kalyoncu üniversitesi için planlanan öğrenci yurt binası için temel özelliklerin tespit edilmesi ve elde edilen bina tasarım sürecinde elde edilen deneyimlerin paylaşılmasıdır . birinci aşamasında binanın asıl kullanıcıları olan öğrencilerin yurt deneyimlerinden faydalanılarak mekansal talepleri ayrıntılı bir biçimde analiz edilmesidir . araştırma yönteminin ikinci aşaması bina tasarımına yönelik ortaya çıkan temel veriler ve ilişkiler bağlamında bina ihtiyaç programının geliştirilmesi mekan organizasyonu ve ilişkileri tanımlanmaktadır . hasan kalyoncu üniversitesi yerleşkesi gaziantep ili şahinbey ilçesi sınırlarında yaklaşık ha arazi ürerine kuruludur . yapılaşma koşulu emsal yapı yükseklikençok metre olarak tanımlıdır . doğu batı yönünde parsel köşeleri arasındaki kot farkı ile metre arasında değişmektedir . topografik durum imar parselinin geometrik formu ve zeminin sert kayaçlardan oluşması bina formunun şekillenmesinde temel etkenler olmuştur . öğrenciler genel olarak çalışma salonlarından memnuniyet değeri ile kısmen olarak belirmektedir . güzel sanatlar ve mimarlık fakültesi öğrencileri kendi eğitim formasyonları çerçevesinde çizim masası veya bilgisayarla çalışabilecekleri çalışma masası ve maket yapabilecekleri çalışma atölyesi isterken diğer fakülte öğrencileri çalışma salonlarının oldukça büyük olduğunu çalışma salonlarının daha küçük salonlara bölünmesinin daha sıcak samimi çalışma ortamı sağlayacağını vurgulamaktadır . ortak alanlara ilişkin genel değerlendirmeler diğer kullanım alanlarına göre memnuniyet oranı düşük gözükmektedir . bu alanların gün saat hizmet verecek nitelik ve büyüklükte tasarlanması gerektiğidir . topografya manzara ve imar parselinin geometrik biçimi lineer bir yapı tipolojisinin ortaya çıkmasına olanak sağlamıştır . bu bölümden ana girişte ilk olarak rüzgarlık karşılamaktadır . bu çekirdek bölümünün güney bölümünde ise kat tuvaletleri bulunmaktadır . yemekhane ve spor salonu kullanıcıların manzara yönü batıya yerleştirilmiştir . girişin kuzeyinde ise okuma salonları idari ofisler sığınak çamaşırhane bulunmaktadır . bununla birlikte blok başlarında kuzeydoğu ve güneydoğu uçlarında yangın merdivenleri ile acil kaçış hatları sağlanmaktadır . hasan kalyoncu üniversitesi öğrenci yurdu mimari tasarım projesi sürecinde elde edilen deneyimleri paylaşmayı amaçlayan bu araştırma sonucunda kullanıcı gruplarının bu sürece katılımının sağlanmasının önemini ortaya koymaktadır . bu değişim süreci öğrenci yurtlarının asıl kullanıcıları olan öğrencilerin beklenti ve taleplerine de yansımaktadır .
416
220
Samsun ili tarımsal üretici örgütleri arasındaki işbirliğinin örgüt başarısına etkisi
bu çalışma samsun ilinde faaliyet gösteren tarımsal üretici örgütlerinin kendi aralarında yaptıkları yatay işbirliğinin tarımsal örgütün başarısına etkisini tespit etmek amacıyla yılında yapılmıştır . araştırmada kullanılan veriler samsun ilinde faaliyet gösteren farklı tarımsal üretici örgütünün yöneticilerinden anket ve mülakat yoluyla elde edilmiştir . tarımsal üretici örgütlerinin sosyoekonomik değişkenler açısından karşılaştırılmasında frekans student s t testi ve ki kare analizi örgütlerin oluşturduğu sosyal ağa ait çıkarımların elde edilmesinde saa analiz yöntemlerinden yoğunluk ve ortalama derece analizleri başarı durumları ile iş birliği düzeylerinin karşılaştırılmasında ise korelasyon analizinden yararlanılmıştır . araştırma sonuçlarında incelenen tarımsal üretici örgütlerinin unun başarısız olduğu tarımsal kalkınma kooperatiflerinin tarımsal üretici birliklerine göre daha başarısız olduğu tespit edilmiştir . araştırmanın bir diğer bulgusu ise kendi aralarında işbirliği yapan tarımsal üretici örgütlerinin işbirliği yapmayanlara göre daha başarılı olduklarıdır . başarılı tarımsal üretici örgütlerinin üye sayısı üyelerin mali yükümlülüklerini yerine getirme oranı ve istihdam edilen personel sayısı başarısız olanlara göre daha fazla olduğu saptanmıştır . aynı şekilde başarılı tarımsal üretici örgütlerinin üye sayısının yıllara göre artma durumu daha fazla iken başarısız olanların üye sayılarında bir değişme olmayanların oranı daha fazladır . üye sayısındaki yıllara göre değişim başarısız tarımsal üretici örgütlerinde daha yüksek olduğu görülmektedir . başarılı ve başarısız tarımsal üretici örgütlerinin yöneticilerinin eğitim düzeyleri ve daha önce başka bir yerde yöneticilik yapma deneyimleri arasında fark olmadığı tespit edilmiştir . daha önce yöneticilik ve organizasyon konularında eğitim alan yöneticilerin oranı başarılı olan tarımsal üretici örgütlerinde daha fazladır . tarımsal üretici örgütlerinin başarı durumları ile işbirliği düzeyleri ve diğer örgütlerle olan ilişi sayıları arasında pozitif yönlü orta derecede bir ilişki bulunmaktadır . tarımsal üretici örgütlerinin başarısı için yatay işbirliğinin artırılmasına yönelik çalışmaların yapılması ve bu örgütlerde yöneticilik görevinde bulunanlara yönetim ve organizasyon konusunda eğitimler verilmelidir .
tarım sektörü dünya da olduğu gibi türkiye de de gerek insan gıdası ve gerekse diğer sektörlerin hammadde ihtiyaçlarını karşılama yeteneği açısından oldukça önemli bir sektördür . türkiye deki tarım işletmelerinin küçük ölçekli teknoloji kullanımı yetersiz emek yoğun çalışılan ve işletme sermayelerinin yetersiz durumda olduğu bilinmektedir . bu kurumlara günümüzde de kırsal alanda sürdürülen imece kooperatifler ve üretici birlikleri örnek olarak gösterilebilir . üretici örgütlerinin kuruluş amaçları doğrultusunda etkin olarak çalışması ile tarım sektöründe üretim belirli bir plan çerçevesinde hem iç pazarda hem de dış pazarda kolayca pazarlanabilecek standartlarda ürünlerin üretilmesi sağlanabilecektir . diğer taraftan üreticiler birlikte hareket etme gücünü kullanarak girdileri toplu olarak ve daha ucuza satın alarak maliyetlerini düşürebileceklerdir . dolayısı ile üretici örgütlerinin etkinliğinin artması üreticilerin gelir seviyesinin artmasına neden olabilecektir . bir aktörler kümesini ifade eden sosyal ağlar bireylerden oluşabileceği gibi bir coğrafi bölgedeki aynı veya farklı tipteki örgütlerin bir araya gelmesi olarak da düşünülebilir . konu ile ilgili daha önce yapılan çalışmalar incelendiğinde türkiye deki tarımsal üretici örgütlerinin piyasa düzenlenmesinde önemli bir aktör görevini üstlenemediği ve bu eksiklikten dolayı üretici tüketici arz zincirinin uzadığı eylül tarihleri arasında ingiltere nin manchester şehrinde yapılan . araştırma sonucunda örgütlerin aynı türdeki diğer örgütlerle daha fazla işbirliği yapma eğiliminde oldukları tespit edilmiştir . araştırmada ana kitle samsun ilindeki üretici birlikleri ve tarımsal kalkınma kooperatiflerinin yöneticilerinden oluşmaktadır . mülakat iki veya daha fazla sayıda insan arasında belli bir amaç etrafında yüz yüze yapılan tartışmalar olarak tanımlanmaktadır altunışık ve ark . anketler proje personeli tarafından yılı ağustos ve eylül aylarında uygulanmıştır . bu çalışmada işbirliğinin düzeyleri beş kategoride ele alınmıştır . sosyal ağ analizi aktörlerin nasıl etkileşimde bulunduklarını bilgi ve kaynakların aktörler ve diğer birimler arasında nasıl hareket ettiğini aktörlerin rollerinin ve ilişkilerinin nasıl yapılandırıldığını anlamaya yardımcı araçlar sunmaktadır spielman ve ark . üçüncü olarak tarımsal üretici örgütlerinin başarı durumu ile üye sayısı istihdam edilen personel sayısı üye sayısında yıllara göre değişim yöneticinin eğitim düzeyi ve yöneticilik deneyimleri vb . araştırma kapsamında yer alan tarımsal üretici örgütlerinin . si tarımsal üretici birlikleri . i ise tarımsal kalkınma kooperatiflerinden oluşmaktadır . tarımsal kalkınma kooperatiflerinin mali başarısızlığının nedenleri arasında üyelerin mali yükümlülüklerini yerine getirme konusundaki isteksizlikleri sayılabilir . diğer bir ifade ile başarılı örgütler başarısız olanlara göre daha yüksek düzeyde işbirliği yapmaktadırlar . ağda kurulan ilişkinin . i karşılıklı diğer ilişkiler tekil ilişki olarak kurulmuş durumdadır . aynı zamanda bu örgütler topladıkları sütleri birlikte pazarladıkları için hem pazarlama masraflarını düşürebilmekte hem de fiyatların düşmesine engel olabilmektedir . bu örgütler üyelerine ucuz girdi teminin yanı sıra ürün satışında da işbirliği yapmaktadırlar . sonuç olarak tarımsal üretici örgütleri arasındaki işbirliği düzeyleri ve ilişki sayıları arttıkça tarımsal üretici örgütlerinin başarılı olma durumu da artmaktadır . tarımsal üretici örgütleri dikey örgütlenme modelinin yanı sıra aynı coğrafi bölgedeki diğer tarımsal örgütlerle de işbirliğini geliştirmelidirler ve bu işbirliği çalışmaları kamu tarafından maddi anlamda da desteklenmelidir . yönetim ve organizasyon konusunda eğitim alan yöneticilerin örgütlerinin daha başarılı olduğu görülmektedir .
476
273
Kuvvet ve Hareket ünitesindeki kavram yanilgilarinin çalişma yapraklari ile belirlenmesi
bu çalışmanın amacı . sınıf öğrencilerinin kuvvet ve hareket ünitesi için hazırlanan çalışma yaprakları ile kavram yanılgılarını belirlemektir . araştırmada kuvvet ve hareket ünitesinin kazanımları ve ilgili alan yazın doğrultusunda araştırmacılar tarafından hazırlanan adet çalışma yaprağı kullanılmıştır . geliştirilen çalışma yaprakları . sınıf öğrencisine programda belirtilen süresinde hafta boyunca uygulanmıştır . verilerin analizinde kavram yanılgılarını belirlemek amacıyla içerik analizi tekniği kullanılmıştır . sonuç olarak kuvvet ve hareket ünitesindeki kavramlarla ilgili öğrencilerdeki kavram yanılgıları belirlenmiştir . sıvı miktarı kaldırma kuvvetini etkiler . yüzen cisimlere etki eden kaldırma kuvveti cismin ağırlığından büyüktür . gibi kavram yanılgıları çalışma bulguları arasında yer alan yanılgılara örnek olarak gösterilebilir . bu çalışmanın kuvvet ve hareket konularındaki kavram yanılgılarını belirlemeyi hedefleyen öğretmen ve araştırmacılara yol göstereceği düşünülmektedir .
fen olayları insanların yaşamlarında önemli bir yere sahiptir . bu nedenle yapılandırmacı yaklaşımda öğrencinin ön bilgilerinin ne olduğuna hakim olmak öğretmenler için oldukça önemlidir . yukarıda kısaca bahsedilen kavram yanılgılarının oluşma sebepleri ile birlikte mevcut kavram yanılgılarının düzeltilebilmesi için bu yanılgıların neler olduğunun belirlenmesi de oldukça önemlidir . araştırma boyunca kullanılan çalışma yaprakları da bu amaca hizmet etmek için hazırlanmıştır . bu araştırmada nicel araştırma yöntemlerinden tarama yöntemi kullanılmıştır . araştırmanın çalışma grubu eğitim öğretim yılı birinci yarıyılında türkiye nin kayseri ilinde bulunan sosyoekonomik düzeyi iyi bir ortaokulda öğrenim gören . tüm konular hafta hafta fen programına uygun olarak işlenmiş ve toplamda adet olan çalışma yaprakları dersin son dakikasında dağıtılmıştır . bu yanılgıların yanında yazan sayılar kaç öğrencinin bu yanılgıya sahip olduğunu göstermektedir . ky askıda kalan cisimlerin yoğunluğu sıvının yoğunluğundan küçüktür . bu çalışma yaprağı ile fen ve teknoloji dersi sekizinci sınıf programındaki kuvvet ve hareket ünitesinin sıvıların ve gazların kaldırma kuvveti ile ilgili yedinci ve onuncu kazanımları hakkında öğrencilerdeki kavram yanılgıları tespit edilmeye çalışılmıştır . ky dengede olan cisimlere batan cisimlerin kabı ağırlaştırma miktarları eşittir . . ky yüzen cisimlere uygulanan kaldırma kuvveti cismin ağırlığından küçük olur . ky gazla doldurulmuş kapalı bir kaptaki balonun hacmi arttıkça gazın uyguladığı kaldırma kuvveti azalır ve balon aşağı iner . araştırmanın dokuzuncu çalışma yaprağı eşleştirme oyunu başlıklı bir materyaldir . burada tespit edilen kavram yanılgıları aşağıdaverilmiştir . ky bir sıvı içinde tabana sabit bir yay ile bağlı ve dengede duran bir balon düzeneğinde sıvı yoğunluğunun artması balona uygulanan basıncı değiştirmez . ky bir sıvı içinde tabana sabit bir yay ile bağlı ve dengede duran bir ba on düzeneğinde sıvı yoğunluğunun artması yay gerilmesini arttırır . ky yatalak hastaların su yatağına yatırılması gaz basıncı ile ilgilidir . ünal coştu nun çalışmasında da bu yanılgılara rastlamıştır sıvı miktarı arttığında cismin batan kısmı da artar azalır sıvı miktarı azaldığında yüzen cisim batar bir cisim az miktardaki sıvıda fazla batar çok miktardaki sıvıda az batar cismin sıvı içindeki durumunu sıvının hacmi belirler gibi . görülen kavram yanılgılarından bazıları alan yazında rastlanan asılı cisimlerin sıvıda bulundukları derinlik değiştikçe sıvının uyguladığı kaldırma kuvveti de değişir . ancak grubun büyük bölümünde bu durum tam tersi olarak bilinmektedir . bu yanılgıya akdemir in ve bozan küçüközer in çalışmalarında da rastlanmıştır katı basıncı sadece temas alanı ile ilişkilidir ve doğru orantılıdır . ayrıca bardaktaki meyve suyunu pipetle içmek sıvı basıncından ziyade gaz basıncı ile ilgilidir . bu çalışmada tespit edilen kavram yanılgıları öğretmenler tarafından derslerde daha fazla dikkate alınabilir . sınıf kuvvet ve hareket ünitesinindeki kavram yanılgılarının belirlenmesine yönelik olarak kullanılan çalışma yapraklarına ek olarak alternatif öğretim yöntemleriyle desteklenen farklı çalışmalar yapılabilir .
430
115
GEBELİKTE İZOLE FALLOP TÜP TORSİYONU: OLGU SUNUMU
gebeliğin ikinci trimesterinde izole fallop tüp torsiyonu nadir görülen bir durumdur . burada peroperatif izole tuba torsiyonu saptanan haftalık gebeliği olan bir olgu literatür eşliğinde sunulmaktadır . yirmi dört yaşında kadın hasta sol alt kadran ağrısı şikayeti ile başvurdu . akut batın tablosu olan ve preoperatif tanı konulamayan olguda diagnostik laparoskopi uygulandı ve izole tubal torsiyon saptandı . aynı seansta mini laparotomi ile sol salpenjektomi uygulandı . izole tuba torsiyonunun genel semptomları alt abdomen ağrısı bulantı ve kusmadır . semptomları nonspesifik olduğundan izole tuba torsiyonu tanısı atlanabilmekte veya geç tanı alabilmektedir . bu tür durumlarda gecikmiş tedavi nedeniyle tubayı koruma şansı azalabilmektedir . sonuç olarak izole tuba torsiyonu çok nadir bir durum olmasına rağmen reproduktif çağdaki kadınlarda alt abdomen ağrısının önemli bir nedenidir .
izole tubal torsiyon oldukça nadir görülen bir patoloji olmakla birlikte akut batın tablosuyla karşımıza çıkması nedeniyle önemlidir . burada kliniğimize akut sol kasık ağrısı şikayeti ile gelen ve intraoperatif idyopatik sol tuba torsiyonu tanısı konulan hasta güncel literatür eşliğinde tartışılmaktadır . bulantı ve kusması olmayan hastanın bir haftadır kabızlık şikayeti mevcuttu . transabdominal ultrasonografik incelemede haftalık fetal kalp atımı olan gebelik izlendi . sol adneksiyal alanda x mm basit kist izlendi ve dopplerde sol overde normal kan akımı izlendi . laboratuvar incelemelerinde hemogram ve biyokimyasal tetkikler normaldi . hastaya antibiyoterapi ve hidrasyon verilerek iki gün takip edildi . üçüncü gün hastanın ağrısında artış olması nedeniyle hasta tekrar değerlendirildi . yapılan usg de sol paraovaryan bölgede x mm serbest sıvı izlenmesi üzerine torsiyon veya rüptür ön tanısı ile diagnostik laparoskopi kararı verildi . laparoskopik batın içi gözlemde uterus fundusa kadar uzanıyordu her iki over ve sağ adneks normal izlendi sol tuba izole şekilde ampulla bölgesinden itibaren kendi etrafında üç defa torsiyone olmuş hidropik ve nekrotik görünümdeydi . postoperatif üçüncü gününde şikayeti olmayan hasta taburcu edildi . bizim olgumuzda gebe uterus ve paraovaryan kist dışında etiyolojik bir faktöre rastlamadık . önceki çalışmalarda gebelikte mm arasındaki adneksiyel kitlelerin torsiyona sebep oldukları ve torsiyonların ünün . en sık semptom ani başlayan alt kadran ağrısı ve veya pelvik ağrıdır . fizik muayenede abdominal hassasiyet saptanır ancak kitle her zaman palpe edilemeyebilir . bizim olgumuzda bir gün önce başlayan kramp tarzında aralıklı devam eden sol alt kadran ağrısı mevcuttu . hastamıza yapılan transabdominal usg de sol adneksiyel alanda basit kist izlenmişti . sol over normal idi ve dopplerde sol overde normal kan akımı izleniyordu . bunun nedeni olarak sol tubanın sigmoid mezenterine yakınlığından ötürü mobilitesinin sağ tubaya göre daha az olması ya da sağ alt kadran ağrılarının apandisit açısından daha sık cerrahi olarak değerlendirilip bu aşamada izole tuba torsiyonu tanısı konmasıdır . akut alt kadran ağrısı ile başvuran klinik laboratuvar fizik muayene bulguları nonspesifik olan hastaların ayırıcı tanısında akut apandisit ektopik gebelik pelvik inflamatuar hastalık over torsiyonu over kist rüptürü intestinal obstrüksiyon veya perforasyon ürolityazis sistit ve leiomyom dejenerasyonu yanında itt de düşünülmelidir . fakat yapılan çalışmalarda bunun aksine genellikle preoperatif teşhisin zor olduğu ve sıklıkla intraoperatif safhada kesin tanıya ulaşılabildiği görülmüştür . daha sonra ağrısının artması üzerine tekrarlanan usg de sol paraovaryan serbest sıvı görülmesi nedeniyle var olan kistin torsiyonu veya rüptürü ön tanısı ile diagnostik laparoskopiye karar verdik . eğer tubada herhangi bir iskemik hasar veya nekrotik görünüm yoksa bu hastalar detorsiyondan fayda görür . hastamızda tuba nekrotik görünümde olduğundan detorsiyon işlemi denenmeden salpenjektomi yapılmıştır . nadir bir durum olmakla birlikte akut batın ile başvuran gebelerde mutlaka akla gelmelidir .
418
116
TÜRKİYE’DE E-DEVLET PRATİĞİNİN ATİPİK BİR ÖRNEĞİ: TEK ADIMDA HİZMET BİRİMLERİ
günümüzde bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de kamu sektörü büyük bir değişim ve dönüşüm yaşamaktadır . iletişim ve ulaşım teknolojilerindeki akıl almaz gelişmelere paralel yaşanan bu değişim dönüşüm geçmişin klasik devlet anlayışı ile hareket etmeyi imkansız hale getirmiştir . zaman mekan sınırlamalarını ve algılamalarını kökten değiştiren bu değişimin zorlamasıyla çağdaş dünyada devletler e devlet anlayışı doğrultusunda çağdaş iletişim ve yönetim sistemlerini kamusal hizmetlerin sunumunda kullanmakta ve bu sayede hantal bürokratik işlem ve süreçler yerini yeni hızlı güvenilir ve şeffaf işleyen iş süreçlerine bırakmaktadır . bu çalışmada e devlet pratiğinin türkiye deki gelişimi ele alındıktan sonra e devlet uygulamalarının sıra dışı bir örneği olan tek adımda hizmet birimleri ele alınmaktadır .
günümüz dünyasında sanayi toplumundan bilgi toplumuna fordist üretimden esnek üretime ulus devletten küreselleşmiş dünyaya modernizm den postmodernizm e geçişlerin olduğu ve hemen her alanda çok yönlü dönüşümlerin hüküm sürdüğü bir süreç yaşanmaktadır . formel kurumlarla ilintili olan yönetim olgusuna nazaran kamu politikalarının etkilendiği daha geniş süreçlere odaklanan yönetişimde siyaset sahnesinin tamamlayıcı parçaları kamu özel ortaklıkları sözleşmeler ve ağbağlardır . her birinin kendine özgü rollerinin olduğu devlet özel sektör ve sivil toplumdan oluşan üç aktörlü bir yapıyı ifade eden yönetişim kavramında yönetimden farklı olarak hiyerarşik ilişkiler yerine heterarşik ilişkilere vurgu yapılmaktadır . süreç içerisindeki aktörler ve kurumlar uzun vadeli bir işbirliğine yönelik olarak kendi kaynaklarını becerilerini ve amaçlarını besleyip geliştirerek belli bir davranış kapasitesine ulaşırken hak ve yetkiler mümkün olduğunca genel kamu çıkarlarına yönlendirilmekte ve kamu perspektifi oluşmasına katkı sağlanmaktadır . bilgi teknolojilerinde yaşanan büyük değişim sonucunda bu teknolojilerin kamu yönetimindeki yeri ve fonksiyonları her geçen gün artmaktadır . ayrıca bu uygulamalara yönelik bilimsel çalışmalar da yoğunlaşmaktadır . e devlet uygulamalarından ilgili tarafların nasıl bir beklentisinin olduğuna ve devlet birimlerinin ne gibi hizmetler sunabileceğine ilişkin araştırmalar sonucunda bu uygulamalarla birlikte devlet birimlerinin elektronik olarak sunabildiği saptanan hizmetlerin başlıcaları şunlardır sürücü belgesi yenileme seçmen kayıtları oluşturma internet üzerinden oy kullanma doğum ölüm ve evlenme belgeleri düzenleme vergi ödeme avcılık ruhsatı alma ulusal sağlık örgütünden medikal bilgilere ulaşma ve bütün devlet birimlerine tek portaldan giriş yapabilme . günümüz dünyasında kamu sektörü büyük bir değişim yaşarken sanayi çağının klasik devlet anlayışı ile hareket eden yönetimler artık çağdışı kabul edilmektedir . bu anlamda klasik devlet anlayışı yerini e devlet anlayışına bırakmaktadır . aşağıdaki tabloda bu iki anlayışın temel farklılıkları yer almaktadır . ağır bürokratik işleyişin yol açtığı sorunların yanında etkinlik ve verimlilik açısından da başarısız uygulamalarla karşı karşıya kalan ve kamusal hizmetlerden zamanında kolay ve kaliteli bir biçimde yararlanamayan vatandaşların da kamu yönetimlerine getirdiği ciddi eleştiriler kamu yönetimlerini yeni arayışlara sürüklemiştir . günümüzde devlet ve kamu yönetimi alanında egemen olan eğilimler açısından ele alındığında türk kamu bürokrasisine yöneltilen verimsizlik hantallık ve bürokratizm gibi eleştirilerin yaklaşık yarım asırdır farkında olunduğu için idarede reform tartışmaları nın gündemden hiç düşmediğini söylemek mümkündür . oysa her geçen gün büyüyen karmaşıklaşan ve kendi içerisinde uzmanlaşmaya yönelen çağdaş örgütlerde yöneticiler yeni beceriler kazanma uğraşı içerisindeyken yönetimler ile vatandaşlar arasında da etkili iletişim mekanizmaları kurulmaya çalışılmaktadır . toplumu oluşturan bireylerin bilgi ve iletişim teknolojilerini hızlı biçimde benimsemeleri ve bu teknolojileri günlük hayatlarında daha sık kullanır hale gelmeleri bir taraftan onların yaşamlarını temelden etkilerken diğer taraftan bu teknolojilere dayalı ürün ve hizmet sunan devlet ve özel sektör kuruluşlarının ise dönüşüm için büyük bir gayret göstermek zorunda kalmaları sonucunu doğurmuştur . oecd tarafından yılında tamamlanan e devlet türkiye araştırması na göre türkiye e devlet pratiğinde büyük çaplı ilerlemeler kaydetmiş ve e devlet alanında devleti daha etkin etkili şeffaf ve hesap verebilir kılmaya yönelik önemli kazanımlar elde etmiş bulunmaktadır . örneğin sosyal güvenlik sektörüne yapılan milyon dolarlık e devlet yatırımları sayesinde sahteciliğin önlenmesi ile yıllık milyar dolar etkinliğin artırılmasıyla ise yılda yaklaşık milyar dolar tasarruf sağlanmıştır . bu sayısal veriler e devlet uygulamalarına harcanacak giderlerin çok kısa sürede kendini amorti ederek milyarlarca dolarlık tasarruf sağladığını göstermektedir . e devlet uygulamaları kaynak israfının önlenmesine dikkat edilerek bütünleşik bir yapı içerisinde kurum içi ve kurumlar arasında elektronik ortamda bilgi ve belge paylaşımına yönelik olarak çeşitli kademelerde sürdürülmektedir . bürokratik süreçler bireylerin farklı kamu kurumlarında var olan bu nitelikteki bilgilerin bir kısmına ulaşmalarını çoğu zaman zorunlu kılmaktadır . tek adımda hizmet birimleri nde başvuru sahibi vatandaşların nüfus vergi tarım tapu trafik ve sosyal güvenlik kayıtlarına tek elden ve elektronik ortamda ulaşılabilmektedir . bu kapsamda birim görevlilerince yapılacak incelemeler sonucunda hazırlanacak nihai raporun en geç gün içinde büro sorumlusuna sunulması gerekmektedir . postmodern çağın yaygın ve etkin yönetsel uygulamalarından toplam kalite yönetimi katılmalı yönetim ve stratejik yönetim gibi dikkat çekici uygulamalardan biri olan e devlet uygulamaları nın somut ve gündelik yaşamın bir parçası haline gelen yaygın örnekleri arasında son yıllarda kamu kurumlarınca vatandaşların ve özel sektör kurumlarının hizmetine sunulan ve yukarıda değinilen mernis kps adks uyap ekap polnet ve say gibi e devlet uygulamaları sayılabilir . yılından beri uygulanmakta olan tek adımda hizmet uygulaması gerek belirli bir toplum kesiminin ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla hizmete sunulmuş olması gerek kamu yönetimi literatüründe henüz akademik bir çalışmaya konu olmaması gerekse yazılı ve veya görsel basında yaygın biçimde yer bulmaması nedeniyle kamuoyunun gündeminin uzağında kalmış bir e devlet hizmetidir . özellikle soybis ile birlikte daha etkin hızlı ve yaygın bir hizmet niteliği kazanan tek adımda hizmet uygulaması na ilişkin ilgili kamu kurumları tarafından kamuoyu ile paylaşılmış birkaç rakamsal veri dışında hizmetten yararlananların hizmet sunumuna yönelik beklenti eleştiri veya memnuniyet düzeylerinin ölçüldüğü sistematik ve sürekli istatistiksel çalışmaların bulunmaması ya da kamuoyu ile paylaşılmaması önemli bir handikap olarak görülmektedir . sonuç olarak devletin yaşamasının ön şartının insanı yaşatmak olduğu bir kültürün mirasçısı olarak türkiye de vatandaşların beklenti ve taleplerinin etkin biçimde karşılanması ülkede yaşam kalitesinin arttırılmasında önemli fonksiyonlar icra edecek e devlet uygulamalarının sayı ve nitelik açısından artarak devam etmesi kamu hizmet standartlarının sürekli iyileştirme yoluyla yükseltilmesi efendi devlet ten hizmetkar devlet e geçişin sağlıklı ve hızlı bir biçimde gerçekleştirilmesi sürekli değişen ve dönüşen dünyada yaşamsal önem taşımaktadır .
818
100
İZOLE PARANAZAL SİNÜS MİÇETOMASI: İKİ OLGU ÜZERİNE TARTIŞMA
paranazal sinüslerde enfeksiyona neden olan en sık fungal etken aspergillustur . bu tipteki enfeksiyonda en sık maksiller sinüs tutulur . ancak sfenoid sinüste nadiren görülür . izole sfenoid sinüs lezyonları yaygın değildir ve non spesifik şikayetlerle başvururlar . klinik olarak non invaziv sinüzitler allerjik fungal sinüzit veya mantar topu olarak görülebilir . mantar topları tek sinüste yerleşir ve kronik sinüzit semptomlarını taklit ederler . bizim vakalarımızın biri maksiller sinüs diğeri sfenoid sinüste izole olarak yerleşmiş olan iki adet miçetoma vakasıydı . vakalarımıza endoskopik sinüs cerrahisi uyguladık . ve takiplerinde herhangi bir sıkıntıyla karşılaşmadık . biz bu makalede nadir görülen bu vakalara yaklaşımımızı benzer makalelerle birlikte tartıştık .
paranazal sinüsün aspergillus enfeksiyonları sıklıkla tek sinüste ve genellikle maksiller sinüste görülmekte bunu ikinci sıklıkla sfenoid sinüs takip etmektedir . sfenoid sinüsün izole patolojileri bütün sinüs patolojilerinin sini teşkil etmektedir . sfenoid sinüs izole yerleşimi ve zor ulaşılan anatomik özelliklerinden dolayı sıklıkla ihmal edilmektedir . adet önemli nöral ve vasküler yapıyla sfenoid sinüs yakın ilişki içindedir . e varan oranda baş ağrısına ilaveten pürülan rinore retrofarengeal akıntı nazal obstrüksiyon görme bozuklukları ve sinir defisitleri inflamatuar veya neoplastik sfenoid sinüs patolojilerine eşlik edebilir . biz bu makalede izole paranazal sinüs patolojisi olan iki vakanın tanı ve tedavisini tartıştık . bunun üzerine hastaya paranazal sinüs bilgisayarlı tomografi çekilmesine karar verildi . hastaya genel anestezi altında sol endoskopik sfenoid sinüs cerrahisi uygulandı . cerrahi sırasında dekonjestan uygulanması sonrasında sfenoid sinüs ostium hizasındaki polipler alındı . ostium genişletildiğinde sinüs içerisinde kahverengi beyaz görünümde mantar topunu andıran kitleyle karşılaşıldı . ve periodic asit shift roche ventana tucson arizona usa boyama pozitifti . hastanın çekilen bilgisayarlı tomografisinde sağ maksiller sinüsü dolduran yer yer kalsifikasyon içeren kitle görüldü . hastaya endoskopik olarak sağda unsinektomi sonrası orta meadaki patolojik dokular alınarak maksiller sinüs ostiumu genişletildi . operasyon sırasında hastalarda minimal kanama nedeniyle tampon gereksinimi duyulmadı . vakamızın postoperatif üçüncü aydaki endoskopik sfenoid sinüs görüntüsünde sfenoid ostiumu yeterli genişlikte ve sinüs içi mukozası doğaldı . paranazal sinüslerin fungus enfeksiyonları nadir görülmekte olup son yıllarda rapor edilen vaka sayısında artma gözlenmektedir . sfenoid sinüs patolojisinde tanı hikaye fizik endoskopik muayene ve radyolojik görüntülemeye dayalıdır . endoskopik nazal muayenede sfenoetmoid reses bölgesinde kompleks bulgular saptanabilir . yapılan bir çalışmada normal görünümlü sfenoetmoid resesin sfenoid sinüs patolojisini dışlanmaması gerektiğini vurgulamıştır . bt ve manyetik rezonans görüntüleme teknolojisindeki ilerlemelerle izole sfenoid sinüs patolojisinin tanısında artma saptanmıştır . sfenoid sinüs cerrahisinde cerrahi teknik olarak endoskopik transnazal yaklaşım endoskopik transseptal ve endoskopik transpterigoid yaklaşımlar vakaya göre tercih edilebilir . transnazal yaklaşım orta meatustan komplet etmoidektomiyi takiben veya koananın cm üzerinde direk yaklaşımla ostium saptanarakta yapılabilir . transnazal teknikte kullanılan direk yaklaşım en güvenli cerrahiyi sağlamaktadır . endoskopik cerrahiye alternatif olarak cerrahi mikroskobun başarılı kullanımı rapor edilmiştir . cerrahi tedavi endoskopik tekniklerdeki çeşitli yaklaşımlarla başarılı bir şekilde ve güvenle yapılabilir .
341
96
Hayvan Beslemede β-Karoten Kullanılması ve Etkileri
β karoten sebze ve meyvelerde bulunan karotenoid grubu içinde belki de en iyi bilinenidir . karma yemdeki β karoten vitamin a nın ön maddesidir . β karoten katkısı gerek düvelerin gerekse de ineklerin verim performansında bir iyileşme sağlamaktadır . β karoten aynı zamanda antioksidan olarak da görev yapmaktadır . β karoten oksidatif strese karşı koruyucu etki yapmakta bağışıklık sistemini de uyarmaktadır . yemdeki β karoten yetersizliğinde direkt veya indirek olarak ovaryum fonksiyonları ve uterus ortamı değişerek östrus gebe kalma ve gebelik gibi reprodüktif parametreler olumsuz yönde etkilenmektedir . bu makalede hayvan beslemede kullanılan β karoten ile β karoten konusunda çeşitli hayvanlar üzerinde yapılan besleme çalışmaları ele alınmıştır .
β karoten a vitaminin ön maddesi olup bağırsaklar ve karaciğerde vitamin a ya dönüşmektedir . en iyi karoten kaynakları yeşil çayırlar olup kurutma işlemi boyunca önemli kayıplar gerçekleşmektedir . özellikle bağırsak ve karaciğerde bulunan özel bir enzim ve diğer hidrolazlar vasıtası ile organizmada bir molekül βkarotenin ortasından kırılması ile iki molekül a vitamini oluşur . serbest radikaller dokular ve hücresel zarlardaki enzimler proteinler ve lipitlerin dejenerasyonunda oldukça etkili bir role sahiptir . yapılan epidemiyolojik çalışmalar oksidatif stresle ilişkili dejeneratif hastalıklar ile karotenoid tüketimi ve veya kan düzeyleri arasında ters bir ilişkinin olduğunu göstermektedir . bu derlemede etkicil maddelerden birisi olan ve önemi giderek artma eğiliminde olan β karotenin önemi üreme ile ilişkisi ve hayvanlar üzerinde yapılan besleme çalışmaları ele alınmıştır . rasyon enerji protein vitamin ve mineral madde içerikleri üreme performansını doğrudan etkileyen besinsel faktörlerdir . negatif ve pozitif enerji dengesi yetersiz veya aşırı protein tüketimi mineral veya vitamin yetersizliği gibi beslenme bozuklukları tüm çiftlik hayvanlarında üreme sorunlarına yol açmaktadır . β karoten ineklerde yavru verimliliğini artırmak amacıyla son yıllarda sıklıkla kullanılmaktadır . yaz aylarında sıcaklık stresinden dolayı gebelik oranında düşüş görülmektedir . yaz aylarında yapılan bir araştırmada hayvan basına günlük mg β karoten verilen ineklerde verilmeyenlere oranla gebelik oranında artış olduğu bildirilmiştir . buna karşılık yapılan çalışmalarda laktasyondaki ineklerin rasyonuna β karoten katkısının fertilite üzerine olan etkisinin önemsiz olduğu ifade edilmektedir . arslan ve tufan rasyona vitamin a ve β karoten katkısının bu hastalığın görülme sıklığını azalttığını ifade etmiştir . ineklerde östrusların dikkatlice gözlenmesi ve suni tohumlama zamanının doğru olarak belirlenmesi yavru verimliliğinde önemli rol oynar . bağırsaklardan emilme oranı hayvan türüne göre arasında değişmektedir . sığırlar β karotenden yararlanma oranı en yüksek türler arasında yer almaktadır . arechiga ve ark . ile bonomi ve ark . β karoten katkısı ile süt veriminde artış oluştuğunu ifade etmişlerdir . rumen bakterilerinin in vitro büyümesi ve selülozun sindirimi aspir yağı varlığında β karoten katkısı sonucu artmakta olup β karoten belki de rumende antioksidan olarak pozitif bir rol oynamaktadır . ondarza ve ark . shs nın mg gün βkaroten alan grupta kontrol grubuna benzer değer aldığını ifade etmiştir . buna karşılık yapılan bir çalışmada elde edilen bulguyla uyuşmamaktadır . donör ineklerin beslenmesinde β karoten uygulaması etkili olmaktadır . bu konuda yapılan başka bir araştırmada ise vitamin a ve β karoten düzeylerinin iran daki gezel koyunlarındaki mevsimsel değişiklikleri araştırılmıştır . β karotenin progesteron sekresyonunu artırıcı etkisinin antioksidan özelliğinden kaynaklanabileceği ileri sürülmektedir . yumurta tavuklarında yapılan bir çalışmada ırk ve depolama süresinin yumurta sarısındaki β karoten içeriğine olan etkisi araştırılmıştır . araştırıcılar köpeklerde vitamin a düzeyi ile folikül ve korpus luteum sayıları arasında bir ilişkinin olmadığını buna karşılık β karoten düzeyi ile folikül sayısı arasında pozitif bir korelasyonun olduğunu korpus luteum sayısı üzerindeki etkisinin sağlıklı olarak ortaya konulması için daha kapsamlı çalışmalara ihtiyaç duyulduğunu ifade etmişlerdir .
432
92
Sınıf Öğretmenlerinin Drama Yöntemine İlişkin Görüşlerinin İncelemesi
öğretim yöntemi seçimi eğitimin niteliğini yakından etkileyecek derecede önemlidir . bütün öğretmenlerin derslerinde çeşitli öğretim yöntemleri kullanmaları gerekir . ancak öğretmenler sadece bildikleri yöntemleri kullanabilir . bu alanda yapılan çalışmalar ise öğretim yöntemleri konusunda öğretmenlerin yeterlik durumların istenen seviyede olmadığını göstermektedir . öğretmenlerin yöntem konusunda durumlarının tespit edilerek gereken tedbirlerin alınması eğitimin niteliğinin artırılması açısından gereklidir . bu çalışma ile sınıf öğretmenlerinin drama yöntemine ilişkin görüşlerinin incelemesi amaçlanmaktadır . çalışma nitel araştırma yöntemlerine uygun olarak tasarlanmıştır . araştırmanın çalışma grubunu eğitim öğretim yılında mersin ilinde bulunan ilkokulda görev yapan sınıf öğretmeni oluşturmaktadır . çalışmaya öğretim yöntemleri içinde en çok drama yöntemini bildiklerini ifade edenler dahil edilmiştir . öncelikle sınıf öğretmenleri ile yüz yüze görüşmeler yapılarak en iyi bildikleri yöntemin ne olduğu tespit edilmeye çalışılmıştır . çalışma sonucunda en çok bilinen yöntemin drama olduğu görülmüş ve bu gruptaki öğretmenlerle görüşmeler yapılmasına karar verilmiştir . görüşmeler katılımcıların izniyle ses kayıt cihazı ile kayıt altına alınmıştır . veri toplama araştırmacılar tarafından geliştirilen görüşme formu aracılığı ile sürdürülmüş ve veriler elde edilmiştir . veriler içerik analizi ile çözümlenmiştir . analizler kod ve kategorilere ayrılarak yüzde ve frekanslarla tablolaştırılmıştır . görüşmelerde öğretmen drama yönteminde kendisini yeterli bulurken öğretmen kendisini yetersiz görmekte iken öğretmenin ise orta yeterlilikte gördüğü sonucuna ulaşılmıştır .
öğretmenin öğretim programında istene hedefleri öğrencilere kazandırması kullanacağı öğretim yöntemlerine bağlıdır . bütün öğretmenlerin derslerinde çeşitli öğretim yöntemleri kullanmaları gerekir . öğrenme öğretme sürecinde her yöntemin zayıf ve güçlü yönleri vardır . etkili bir öğrenme ve öğretme durumunda süreci yönlendiren öğretmenin koşullara uygun olan yöntem ve tekniği seçmesi önemli bir konudur . drama yöntemi ile aktif öğrenme sağlanacağından alan uzmanları tarafından günümüzde sıklıkla kullanılması tavsiye edilmektedir . öğrencide zevk uyandıran drama zengin öğrenme koşulları sağlar . bu nedenle drama çok yaygın bir kullanıma sahiptireğitim bilimleri alan yazınına dramatizasyon şeklinde giren drama yöntemi zamanla bilgi ve pratikteki değişimlerle birlikte eğitim faaliyetlerinde drama oyun veya eğitici drama tanımlamaları ile anılmıştır . bireylerin eğitim öğretim süreçlerini etkin kılan drama yöntemi ile bireyler empati kurar yaratıcı olur çok yönlü bakış açısı kazanır sıkıcı ve üretken olamama durumuna karşın araştırma ve öğrenmeye arzulu olma durumları olumlu yönde etkilenir . drama hem sözel hem de sözel olmayan dilin kullanımına fırsat verdiği için etkili bir iletişim yöntemidir . öğretmenlerin öz yeterlik algıları inceleyen bazı araştırmalarda drama konusunda öğretmenlerin genelde yeterli düzeyde gördükleri ortaya çıkmaktadır . sınıf öğretmenlerinin drama yönteminin avantajları hakkındaki görüşleri nelerdir sınıf öğretmenlerinin drama yöntemini öğrendikleri yollar nelerdir araştırmanın çalışma grubunu eğitim öğretim yılında mersin ilinde bulunan ilkokulda görev yapan sınıf öğretmeni oluşturmaktadır . yaş dağılımları ise şeklindedir . çalışmaya katılan sınıf öğretmenlerinin yarısının yıl arası deneyime sinin yıl deneyime unun yıl arası deneyime sinin yıl arası deneyime sahip oldukları görülmüştür . drama yöntemi başlığı altında bulunan sorudan elde edilen nitel veriler betimsel analiz yöntemi ile değerlendirilmiştir . grafik ye göre öğretmenlerin ı drama yöntemini uygulamada yeterli bulurken i yetersiz bulmaktadır . sınıf öğretmenlerine göre drama yönteminin avantajları grafik te verilmiştir . sınıf öğretmenlerine göre drama yönteminin dezavantajları grafik te verilmiştir . grafik ya göre öğretmenlerin drama yöntemini nerede öğrendiniz sorusuna i üniversite eğitiminde aldığını söylerken i sadece kurslardan i sadece kitaplardan ve i ise sadece kurs ve internetten öğrendiğini söylemiştir . sınıf öğretmenlerinin drama yöntemi ile ilgili başvurdukları kaynaklarsınıf öğretmenlerinin drama yöntemi ile ilgili başvurdukları kaynaklara ilişkin istatistiki bilgi grafik de verilmiştir . drama yönteminin tanımını yapma konusunda araştırmaya katılan bütün öğretmenlerin yeterli düzeyde tanımlama yapamaması bu yöntemin yeterince bilinmediğini göstermektedir . araştırmaya katılan sınıf öğretmenlerinin büyük bölümü drama yöntemini lisans eğitiminde aldıklarını geriye kalanlarında kurslar kitaplar veya internetten öğrendiklerini belirtmişlerdir . drama yöntemi konusunda daha çok hizmet içi eğitimler yapılabilir . üniversitelerde drama eğitimine ilişkin daha çok uygulama eğitimleri verilmelidir .
405
194
Öğretmen adaylarının bilgisayar destekli eğitime karşı tutumları
eğitim ortamlarında birçok teknoloji kullanılabilmektedir . bu teknolojiler içerisinde bilgisayar çok önemli bir yere sahiptir . bu çalışmanın amacı bilgisayar ve öğretim teknolojileri eğitimi bölümü öğrencilerinin sınıf seviyesi gelir düzeyi ve cinsiyetleri açısından bilgisayar destekli eğitime karşı tutumlarını incelemektir . çalışmaya kazım karabekir eğitim fakültesi böte bölümünde öğrenim gören öğretmen adayı katılmıştır . genel olarak bakıldığı zaman böte öğrencilerinin bilgisayar destekli eğitime karşı yüksek derecede olumlu bir yaklaşım sergilemektedirler . sınıf seviyesi cinsiyet ve gelir düzeyi bakımından bilgisayar destekli eğitime yönelik tutumlarda anlamlı bir farklılık bulunmamaktadır . tutum açısından gruplar arasında anket maddeleri bazında yaratıcılık becerisi bde yerine klasik anlatımı tercih etme bilgisayar kullanımını teşvik aktif bir şekilde bilgisayar kullanımı bilgisayar ile eğitimin bağdaştırılması harcanan emeğe göre bde nin öğretimsel katkısı ve eğlence noktasında eşitli farklılıklar bulunmuştur .
teknoloji eğitim ortamlarında vazgeçilmez bir bileşen olarak yıllardır kullanılmaktadır . genel olarak eğitim ortamlarında teknoloji araştırmalar eğitim hizmetlerinin yönetimi ölçme ve değerlendirme rehberlik ve öğrenme ve öğretme etkinliklerinde kullanılmaktadır . eğitim ortamında kullanılan teknolojilerin başında bilgisayar gelmekte ve ders sunumu araştırma yapma rapor hazırlama ödev yapma gibi çeşitli amaçlar için sınıf içerisinde veya sınıf dışında kullanılmaktadır . eğitim ortamında bilgisayar kullanımı farklı yollarla mümkündür ve bu durum bilgisayar destekli eğitim ile ilişkilidir . gelir düzeyinin bilgisayar destekli eğitime karşı tutum üzerine etkisi var mıdır bilgisayar ve öğretim teknolojileri eğitimi bölümü öğrencilerinin öğretim yılları ile bilgisayar destekli eğitime karşı tutumları arasındaki ilişki ortaya koymak ve cinsiyet ile gelir düzeyinin tutum üzerindeki etkilerini yansıtmak amacıyla böte bölümü öğrencilerine bilgisayar kullanımı ve tutum durumlarına yönelik anket çalışması yapılmıştır . çalışmanın evreni böte bölümlerinde öğrenim görmekte olan öğrencilerdir . çalışmada ölçeğin cronbach alpha güvenirlik katsayısı . olarak bulunmuştur . tutuma yönelik verilerin analizinde betimsel istatistik tekniği kullanılmıştır . araştırmada elde edilen bulgular araştırma sorularını altında gruplanarak verilmiştir . elde edilen verilerin istatistiksel analizi spss istatistik paketi kullanılarak gerçekleştirilmiştir . bu çalışmada sınıf seviyesinin cinsiyetin gelir düzeyinin bde tutumları üzerindeki etkileri irdelenmiştir . cinsiyete göre farklılaşan durumları ortaya koymak için anket maddeleri bazında t testi uygulanmıştır . bu noktada erkekler elde edilen kazanımın harcanan emeği karşıladığı noktasında daha olumlu bir tutuma sahiptirler . gelir düzeyi açısından gruplar arasında bir faklılık olup olmadığını belirlemek amacıyla kruskal wallis testi kullanılmıştır . ayrıca var olan bir tutumun süreç içerisinde sönme eğilimi göstermediği de belirtilebilir . farklı bir açıdan bakılarak böte öğrencilerinin bde nin değerinin farkında oldukları ve bu nedenle olumlu bir yaklaşım sergiledikleri belirtilebilir . benzer sonuç bu çalışmada da ortaya çıkmasına rağmen madde bazında incelendiğinde bilgisayar destekli eğitim ortamı oluşturmak için harcanan emeğin alınan verimi karşılama noktasında kız ve erkek öğrenciler arasında anlamlı farklılık bulunmaktadır . benzer şekilde kadınların erkeklere göre daha az bilgisayar deneyimine sahip olmalarından dolayı bilgisayara karşı daha negatif bir tutuma sahip olduklarını ifade edilmektedir . bu gruba giren kişiler için bilgisayar ve bde diğer gruplara göre daha erişilmez ve daha değerli olarak gördükleri ifade edilebilir . sonuç olarak öğretim süresi cinsiyet ve gelir düzeyi bilgisayar destekli eğitime yönelik tutumlarda farklılık oluşturan bileşenler olarak göze çarpmamaktadır . genel olarak bakıldığı zaman böte öğrencilerinin bde ye karşı yüksek derecede olumlu bir yaklaşım sergilemektedirler . bu noktada böte öğrencileri ile ilgili eğitim öğretim uygulamalarında bilişsel becerilere yönelik uygulamalar geliştirmek daha etkili olabilir . bu çalışma atatürk üniversitesi kazım karabekir eğitim fakültesi bilgisayar ve öğretim teknolojileri eğitimi bölümünde öğrenim gören öğrenciler ile sınırlıdır . benzer çalışmaların farklı örneklem düzeylerinde ortaya koyulması faydalı olacaktır .
411
123
Düvelerde Mastitis: Prevalansı, Risk Faktörleri ve Patogenezi
dünyada ve özellikle ülkemizde düve mastitislerinin önemi yetiştiriciler ve veteriner hekimler tarafından henüz yeterince kavranamamıştır . doğum yapmamış düvelerde meme enfeksiyonlarının olamayacağı düşüncesinin aksine altı aylık düvelerde dahi meme içi enfeksiyon şekillenebilmektedir . gebe düvelerde doğumdan önce meme içi enfeksiyon prevalansı oranına kadar çıkabilmekte doğumdan sonra ise bu oran civarında devam edebilmektedir . ancak meme içi enfeksiyon saptanma oranı ve bu enfeksiyonlara neden olan patojen tipleri her sürüde farklılık gösterebilmektedir . subklinik ve klinik mastitis olgularında düve meme loblarından en sık izole edilen mikroorganizmalar staphylococcus chromogenes staphylococcus hyicus staphylococcus aureus ve streptococcus uberis dir . ilk gebeliği sırasında enfekte olduğu belirlenen düvelerde doğumdan hemen sonra alınan süt örneklerinde ortalama somatik hücre sayısı x hücre ml ye kadar yükselirken sağlıklı meme loblarında bu değer ortalama . x hücre ml olarak belirlenmektedir . düvelerde mastitise neden olan risk faktörleri arasında yaz aylarında doğum yapma buzağıların mastitisli sütlerle beslen mesi buzağıların birbirini emmesi düvelerin ineklerle temas halinde olması sinek kontrolünün eksikliği ve barınak koşullarının sağlıksız olması gibi etkenler sayılmaktadır . bu derlemede yeterince önemsenmeyen düve mastitislerinin prevalansı mastitise neden olan risk faktörleri ve patogenezinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır .
mastitis meme bezinin her türlü enfeksiyöz travmatik veya toksik etkenlere karşı gösterdiği yangısal tepki olarak tanımlanmaktadır . meme bezinin bütünlüğünü bozmayan basit travmalar sonucu şekillenen hafif tepkiler çabuk iyileşmektedir . süt üreticileri tarafından öneminin fark edilmesi ise lerin ortalarında doğum yapan düvelerde ortaya çıkan klinik mastitis vakalarındaki artışın dikkat çekmesi üzerine olmuştur . yapılan çalışmalarda çiftleştirme yaşına gelmiş ve gebe düvelerin dan fazlasının enfekte olabileceği ortaya konmuştur düvelerde de meme içi enfeksiyona neden olmakta fakat prevalansı arasında değişmektedir tarafından yapılan bir çalışmada kendiliğinden iyileşme oranı olarak belirlenirken baştan ve ark . . düvelerde mastitise neden olan birçok risk faktörü bulunmaktadır . bu risk faktörleri arasında yaz aylarında doğum yapma yüksek sürü somatik hücre sayısı sürüde s . aureus ve mycoplasma türlerinin varlığı sinek kontrolünün eksikliği buzağıların mastitisli sütlerle beslenmesi buzağılar arasında temas olması düvelerde antibiyotik tedavisinin uygulanmaması düvelerin ineklerle temasta olması yetersiz sağım uygulamaları ve barınak koşullarının kötü olması gibi nedenler sayılabilmektedir . ile düvelerin vücutlarında doğal olarak bulunan patojenlerin varlığıdır saptanırken ince sulu pıhtılı ve flakon içeren sekrete sahip meme loblarında daha yüksek enfeksiyon oranına rastlanmaktadır . sinekle mücadelede kuyruğa insektisit emdirilmiş etiketlerin yapıştırılma sı etkili bir yöntem olabilmektedir . doğum öncesi dönemde düvelerde meme sekresyonu miktarı çok azdır . somatik hücre sayısının uzun süre yüksek bulunma sı etkilenen meme loblarının kronik yangı evresinde olduğunu ve süt üreten dokuların gelişiminin olumsuz etkilendiğini akla getirmelidir . bu apseler tüberkül benzeri yuvarlak çok katmanlı fibröz bir yapıdadır ve lenfosit nötrofil plazma hücreleri ile çok çekirdekli dev hücreler içermektedirler . kns ler ile enfekte meme loblarının histolojik yapısına bakıldığında hasar s . aureus ile enfekte meme lobuna göre daha az olmaktadır . stromal alan miktarı artmakta sisterna ve parenşim dokusu içine lökosit infiltrasyonu gözlenmektedir . düvelerde laktasyonun başlarında klinik mastitis görülme oranı multipar ineklerden daha fazla olmaktadır nyman ve ark . düvelerin sürüden çıkarılma nedenlerinin sı mastitise bağlı gerçekleşmektedir chebel ve ark . retensiyo sekundinarum endometritis pyometra güç doğum ve veya ikiz yavru doğumu gibi reprodüktif problem ler ile periparturient dönemdeki klinik mastitisler arasında pozitif korelasyon bulunmaktadır .
494
172
PROF. DR. RAHİLE DAVUT’UN TÜRKLÜK BİLİMİNE KATKILARI
prof . dr . rahile davut dünyaca ünlü bir bilim insanıdır . lisans ve yüksek lisans eğitimini doğu türkistan ın başkenti ürümçi şehrinde bulunan şinjiang üniversitesinde tamamladıktan sonra pekin pedagoji üniversitesinde halkbilimi alanında doktora yapmıştır . yılında doçent unvanı almış yılında ise profesörlüğe yükseltilmiştir . şinjiang üniversitesinin beşeri bilimler enstitüsünde öğretim üyesi olarak çalışmakta olan davut aralık den itibaren kayıptır . hayatının önemli bir bölümünü saha araştırmasına ayıran prof . dr . rahile davut uygur meşrepleri destanları mezar kültürü ve ritüelleri gibi konularda uygurca çince ingilizce yayınlar yapmış birçok ödüle layık görülmüş çin de ve ingiltere fransa almanya avusturya danimarka japonya gürcistan kazakistan ve kırgızistan gibi ülkelerde düzenlenen ulusal ve uluslararası bilimsel konferanslarda bildiriler sunmuştur . ulusal ve uluslararası projelerde görev almış çalışmaları akademik araştırmalara kaynaklık etmiştir . ayrıca yetiştirdiği yüksek lisans ve doktora öğrencileriyle ülkeye uzman insan kaynakları kazandırmıştır . son dönemde uygur destancıları ve onların repertuvarını kayda aldığı ve icra edilen metinleri uygurca ingilizce ve çince olarak yayımlama aşamasında olduğu bilinmektedir . çalışmamız doğu türkistanlıların insanlığa armağan ettiği fakat günümüzde tarihten silinme tehlikesiyle karşı karşıya kalan medeniyetini maddi ve manevi kültürünü kayıt altına alarak ve dış dünyaya anlatarak medeniyetin ve kültürün korunması ve sonraki kuşaklara aktarılması için emek veren davut un hayatını ve akademik çalışmalarını nitel araştırma yöntemine göre inceleyecektir . çalışmamızın amacı örnek bir bilim insanını ve çalışmalarını tanıtmak bu örnek aracılığıyla doğu türkistanlı aydınların uğradığı yıkıma ve halkın başına gelen felakete dikkat çekmek ve farkındalık oluşturmaktır .
doğu türkistan mançu çin istilasına uğraması nedeniyle kasım te çince yeni toprak kazanılmış toprak anlamındaki şinjiang ismiyle kayıtlara geçmiştir . doğu türkistan ın yerli sakinleri olan uygur türkleri yarattığı medeniyetler ve yetiştirdiği önemli şahsiyetler ile türk tarihinde özel bir yere sahip olmasına karşın günümüzde varlığını koruyabilme mücadelesi veren bir toplum haline gelmiştir . araştırma konumuz olan prof . dr . rahile davut çin sınırları içerisindeki uygur türkleri arasından halkbilimi alanında yetişmiş ilk doktoralı bilim insanıdır . çalışmamızın amacı örnek bir bilim insanını ve çalışmalarını tanıtmak bu örnek aracılığıyla doğu türkistanlı aydınların uğradığı yıkıma ve halkın başına gelen felakete dikkat çekmek ve farkındalık oluşturmaktır . numaralı ortaokula ve bu okulun bünyesindeki liseye devam etmiştir . aynı zamanda çin sınırları içerisinde ilk doktoralı uygur halkbilimci olarak gönüllerde taht kurmuştur . . . . . arasında lancu kuzey batı üniversitesinin düzenlediği . uygur türkleri için çin dışında da kullanılması yanıltıcı ve yanlış bir kullanımdır . bu derginin kapağına resmi basılan kadınlar genelde toplumsal statüye sahip saygın ve devletin onayladığı bireylerdir . rahile davut hanımefendi de bu özelliklere sahip olduğu için fotoğrafı dergi kapağında yer almıştır . bazı çince internet sitelerinde yer alan bilgilere günümüzde bile ulaşmak mümkündür . yani rahile hoca nın kurumsal kimlik bilgileri çalıştığı kurumun internet sitesinden kaldırılmıştır . kendisiyle veya yakınlarıyla bağlantı kurma imkanımız olmadığı için ulaşabildiğimiz çalışmalarını aşağıdaki şekilde paylaşiyoruz . örnek olarak aşağıdakileri göstermek mümkündür . prof . dr . rahile davut çalışmaları dolayısıyla birçok ödüle layık görülmüştür . uygur mezarları bu kitap giriş ve mezar isimlerinden oluşan başlıklar şeklinde düzenlenmiştir . bu mezarlara islamiyeti kabul eden karahanlıların hükümdarı sultan sutuk buğrahan ın mezarı islamiyetin uygurlar arasında yayılmasına katkıda bulunan karahanlıların hükümdarı yusuf kadirhan ın mezarı kaşgarlı mahmut un ve yusuf has hacip in mezarı gibi önemli şahsiyetlerin mezarları da dahildir . kayda geçirdiği her bir mezarın bulunduğu bölge deniz seviyesinden yüksekliği enlem boylam bilgisi toplam arazisi mezarın oluşum düzeni ve mezarın etrafında bulunan yapılar kuruluş tarihi türü mezarın adının menşei yapı özelliği mezarın işlevi önemli kişiler hakkındaki kıssalar kişinin ait olduğu hanlığın kısa tarihi gibi konular dile getirilir . yazarlar kitaptaki bilimsel görüşlerini desteklemek için kendileri de soyadı kullanmıştır . ablet abdureşit in şinjiang uygur özerk bölgesi nin reisi olduğu dönemde uygur bilim insanlarının girişimiyle ve yönetimin izniyle uygurların soyadı ile ilgili bahsi geçen kitap dahil bazı çalışmalar yapılmıştır . ayrıca meşreplerin ilişkili olduğu makam ussul ve nahşa gibi sanat ürünleri ayrı bir bölüm halinde ele alınmıştır . rahile hoca çalıştığı üniversitede halk edebiyatı folklor hakkında genel kuram çin ve yabancı ülkelerin folklor araştırmaları tarihi folklor araştırmaları yöntemi uygur mukam araştırmaları çin deki müslüman toplulukların dini ve kültürü folklora özel seminer gibi dersleri vererek eğitim öğretime katkıda bulunmuştur . rahile hoca uygur kız öğrencilerin eğitimine özellikle önem vermiştir . eğitim müfredatı gereği kendisine örnek alabilecek kendi canından kendi kanından bir örnek ile karşılaşmayan yeni nesiller için canlı bir rol model olması davut ve benzeri bilim insanlarına tarihi bir sorumluluk yüklemiştir . prof . dr . rahile davut un hayatı çalışmaları ve bilime katkıları göz önünde bulundurulursa kendisine ulaşılamaması anlaşılmaz ve mantık çerçevesinde açıklanamaz bir durumdur .
485
227
BEDEN EĞİTİMİ ve SPOR YÜKSEKOKULU ÖĞRENCİLERİNİN SALDIRGANLIK DÜZEYLERİNİN ARAŞTIRILMASI: ORDU ÜNİVERSİTESİ ÖRNEĞİ
bu çalışmanın amacı sürekli olarak sporla içiçe bulunan ve buna bağlı olarak bazı saldırganlık eylemlerinden kendilerini soyutlamış oldukları düşünülen beden eğitimi ve spor yüksekokulu öğrencilerinin saldırganlık düzeylerini ortaya koymaktır . bu düşünce içerisinde ordu üniversitesi beden eğitimi ve spor yüksekokulu öğrencilerinden rasgele örnekleme yöntemi kullanılarak öğrenci ile görüşülmüş ve bu öğrencilere sosyo demografik bilgileri içeren ve sonrasında da buss perry saldırganlık ölçeği nin yer aldığı anket uygulanmıştır . ölçek sorularının anova testi ile değerlendirilmesi sonucunda katılımcıların bpsö nin alt ölçeklerinden birisi olan sözel saldırganlık ı daha yoğun bir şekilde uyguladıkları görülmüştür . ayrıca dövüş sporları izleme oranının artmasına bağlı olarak fiziksel saldırı uygulama oranı da artmaktadır . aynı şekilde dövüş sporlarını izleme oranının artmasıyla beraber bireylerin öfkelenme ve sözel saldırganlık durumları da artmaktadır . ayrıca judo eakwondo vb . gibi temas içerikli sporlarla ilgilenen bireyler dövüş sporlarını daha fazla süre ile izlemektedirler . bunun yanısıra erkek katılımcıların bayan katılımcılara nazaran dövüş sporlarını daha fazla oranda izledikleri ortaya çıkmıştır .
saldırganlık son dönemlerde şiddet kavramı ile beraber sürekli anılan bir kelimedir . aynı zamanda anderson ve bushman ın ifade ettikleri şekliyle teori temelli saldırganlık araştırmalarının saldırganlık ve şiddetin nedenlerini anlamamızı güçlendirerek toplumdaki şiddet seviyesini düşürebileceği göz önünde bulundurulması gerekmektedir . ancak saldırganlık şiddeti kapsayan üst bir kavram niteliği taşımaktadır . duygusal saldırganlık öfke ile ilişkilidir ve uzun dönem souçların hesaplanmasıyla ilişkilendirlemez duygusal saldırganlığın kişi adına kazancı ödülü size zarar veren kişiye zarar vermekten ibarettir . araçsal saldırganlığıın özelliği ise daha çok hesaplanabilir olmasında yatmaktadır . araçsal saldırganlık belirli sonuçlar için saldırganlığın kullanımını içermektedir . araçsal saldırganlık kurbana zarar vermekten daha ziyade diğer bazı amaçları elde etmek için önceden planmış olarak tasarlanır ve tepkisel olmak yerine denetimseldir . amacı rakibi geçerek kendi takımı adına skor tablosunu değiştirmek veyahut boş kaleye gol atmak üzere olan rakibini devre dışı bırakarak karşı takımın skor tablosunu değiştirmesini önlemek olabilir . bu kapsamda ilk ele almamız gereken kuramlardan birincisi saldırganlığı açıklamanın yanı sıra terör ve diğer şiddet türlerini açıklamada sıklıkla kullanılan engellenme saldırganlık kuramıdır . bir sosyal davranış olarak saldırgan davranışlar da öğrenilerek ya da taklit edilerek edinilmektedir . buna göre birey gözlemlediği saldırgan davranış modelini taklit yoluyla kendiliğinden yeniden üretmektedir . saldırgan davranışları sosyal süreç içerisinde anlamamızı sağlayabilecek bir diğer kuram ise sosyal etkileşim kuramıdır . teoriye göre saldırgan davranışın altında bir ödül ya da adalet sağlama düşüncesi yatmaktadır . sosyal etkileşim teorisi saldırgan davranışı sosyal etki davranışı olarak yorumlar . zorlayıcı eylem bir aktör tarafından değerli birşeyleri elde etmek algılanan bir yanlış için kinci bir adalet sağlamak için ya da arzulanan sosyal ve bireysel kimlikleri gerçekleştirmek için kullanılabilir . bu teoriye göre seçimleri bekelenen ödüller bedeller ve edinilmesi muhtemel diğer sonuçlar tarafından etkilenen aktör bir karar vericidir . bu yüzden genel saldırganlık teorisi saldırganlığın genel bir teorisi olma niyetindedir . çalışmada her bir faktörün iç tutarlılığı cronbach alfa katsayısı ile ölçülmüş ve tüm ölçek için elde edilen alfa değeri . olarak tespit edilmiştir . katılımcılar daha ziyade futbol voleybol basketbol gibi takım sporlarıyla ilgilenmektedirler . buna göre hafta içerisinde saat ve daha fazla süre ile dövüş sporları izleyen katılımcıların fiziksel saldırganlık düzeyleri hiç izlemeyen veya saat arası izleyen katılımcılara göre daha yüksek çıkmıştır . hafta içerisinde dövüş sporları izleme oranı ile bpsö alt ölçeklerinden bir diğeri olan öfke arasındaki ilişkiyi gösteren anova testinin sonuçlarına bakıldığında anlamlı bir ilişki tespit edilmiştir . gibi diğer sporlarla ilgilenen bireylere nazaran daha yüksektir . ancak verilerden hareketle şu sonuçlara ulaşmamız mümkün olabilecektir . buna göre kadın katılımcılar oranında bu tür sporları hiç izlememektedirler . bu kapsamda saldırgan tutumlar ile dövüş sporları araısnda anlamlı bir ilişki olabileceği görülmektedir .
433
156
Uluslararası Kamu Sektörü Muhasebe Standartları Perspektifinden Düzenlenen Devlet Muhasebesi Standartları ve Standartların Uygulanmasına İlişkin Bazı Öneriler
ülkemizde sayılı kanun kapsamında gelişen devlet muhasebesi uygulamaları kamu sektörü nün ekonomik büyüklüğü göz önüne alındığında yetersiz kalmıştır . yılından itibaren kamu mali ve idari reformu çalışmaları hız kazanmış ve sayılı kanunla birlikte devlet muhasebesi de kamu sektörü muhasebesi anlamında şekillenmeye başlamıştır . uluslararası gelişmeler ve kamu sektörünün ekonomi içindeki büyüklüğü göz önüne alındığında kamu sektörü muhasebesinin önemi yadsınamaz bir biçimde ortaya çıkmaktadır . kamu sektörü muhasebesinin doğru bir biçimde uygulanabilmesi için öncelikle sistem geliştirmedeki hatalardan dönülmelidir . öncelikle hesap planı geliştirmek yerine kamu sektörü muhasebesine yönelik ilkelerin ve standartların düzenlenmesi gereklidir . dolayısıyla teknik alanda doğru uygulamalara gidildiğinde uzun yıllardan beri süre gelen devlet muhasebesi kültüründen kaynaklanan davranışsal sorunlar hızla çözülebilecektir .
günümüzün değişen ve gelişen dünya sında kamu sektörünün mali yapısının ölçülmesi değerlendirilmesi ve geliştiril mesi önemli bir ihtiyaç olarak ortaya çık maktadır . bu çalışmanın amacı dünyaya entegre olmaya çalışan ülkemiz kamu sektörünün ekonomik değerini ölçebilecek değerlen direbilecek ve geliştirecek kararlar alabi len bir mali yapıya kavuşmasını sağlaya cak bilgi üreten bir kamu sektörü muha sebe bilgi sisteminin geliştirilmesine kat kıda bulunmak ve türkiye de oluşturul makta olan kamu sektörü muhasebe sis temine uluslararası perspektifte bazı öne riler geliştirmektir . çalışmanın bi rinci bölümünde bugüne kadar türki ye deki kamu sektörü muhasebesi çalış malarının geldiği nokta ele alınmıştır . bu adımla ülkemiz ka mu sektörü muhasebe uygulamalarında kalitenin arttırılması ve bilgi kullanıcıla rın gereksinim duyduğu nitelikli doğru ve güvenilir finansal bilgilerin üretilmesi amaçlanmaktadır . bu bağlamda devlet muhasebesinin işlevi devletin eko nomik hayat üzerinde doğurduğu etkileri kayıt altına alarak sonuçları raporlamak ve bilgi kullanıcıların gereksinim duyduğu kaliteli doğru ve güvenilir mali nitelikteki bilgileri üretmektir . devlet muhasebesinin kapsamını da genel anlamda devletin mali hayatını oluşturan idarelerin kamu harcamalarının ve kamu gelirlerinin ha reketi ve bu hareketlerin oluşturduğu fon kaynak ve fon kullanımlarının izlenmesi oluşturur . devlet ile özel sektörün işlevi ve hedef lerinin birbirinden faklı olabilmesi nede niyle her zaman devlet muhasebesi ile özel sektör muhasebesi arasında farklı lıklar olabilecektir . uluslararası alanda ulusal ekonominin tanımını yapan üç ayrı hesap sistemi bu lunmaktadır . türkiye de devlet muhasebesi olgusuna kamu sektörü muhasebesi olarak bakma gereksinimikamu sektörü kavramı geniş bir anla ma sahiptir . çünkü kamu genel devlet kamu şirketleri şeklindedir . gerek ulusal anlamda gerekse de ulus lararası alanda kamu sektörünün ekono mideki payının artması ve kamu sektörü nün geçmişten günümüze değin yaşadığı genişleme ve kamu harcamalarının artışı daha önceden anlaşılan devlet muhasebesi kavramının yerine kamu sektörü muhase besi kavramının kullanılmasını gerekli kılmaktadır . evrensel anlamda kamu sektörü muhasebesinin iki temel direği hesap verme sorumluluğu ve mali şeffaflıktır . yılından itibaren tüm dün yada sermaye hareketliliğinin artması birbiriyle uyumlu ya da ortak bir hesap sistemi uygulanmasını zorunlu hale ge tirmeye başlamıştır . kat ma bütçeli ve özel bütçeli idareler kendi özel kanunlarında hü küm bulunmayan hallerde sayılı kanuna tabi olmaktaydılar . genel yönetim kapsamına dahil birimler için muhasebe ve raporlama standartlarını ve çerçeve hesap planını düzenleyen devlet muha sebesi genel yönetmeliği . . ta rih ve sayılı bakanlar kurulu kararı ile . . tarihinde resmi gazetede yayımlanmıştır . kamu mali yönetimi nin kapsamı belirlenirken sna esa ve gfsm el kitapları incelen miş ve buralarda tanımlanan genel yöne tim sektörü kamu mali yönetiminin kap samı olarak benimsenmiştir . günümüzde hızla gelişen teknolojiye paralel olarak muhasebe yazılımları da gelişmekte ve veri kalitesi de aynı oranda artmaktadır . merkezi muhasebe sistemle ri ile veriler çok daha düzgün olarak gi rilmekte ve manipülasyona en az maruz kalacak şekilde mali tablolar yayımlana bilmektedir . ilk olarak ülkelerin istatistik ofislerinde görevli olan uzman lardan oluşan bu grup zamanla maliye bakanlıklarının da katılımı ile kamu he saplarına bakan uzmanlardan da oluşma ya başlamıştır . dolayısıyla muhasebe sistemi oluşturma da öncelikle yapılması gereken anlaşılabilirlik ihtiyaca uygunluk karşılaştırılabilirlik doğru luk ve güvenilirlik gibi niteliksel özellikle rin ve ilkelerin benimsenmesidir . an laşılabilirlik basitlik anlamına gelmemeli dir . buna karşın bazı kullanıcılar için anlaşılması zor olabilen ve karmaşık ko nuları içeren bilgilerinde ekonomik karar almada sadece bazı kullanıcılar için anla şılması güç olacağı gerekçesi ile finansal tablolardan çıkartılmamalıdır . diğer taraftan çeşitli muhasebe teknikleri kul lanılarak var olan bilgilerin anlaşılır ol maktan çıkarılmaması gerekir . bu alanda yapılan çalışma lar literatürde devlet sektörü olarak ad landırdığımız sektöre kamu sektörü anla mı yüklemeye başlamıştır . bu sevindiricidir ancak tasarlanan muhasebe sistemini muhasebenin ekonomik ve toplumsal işlevini yerine getirecek şekilde uygulayacak nitelikte insana ve insanları atama sis temine sahip değiliz . örneğin is tanbul büyükşehir belediyesinin muhase besini istanbul üniversitesinin muhase besini veya milli eğitim bakanlığının mu hasebesini mevcut yapıdaki muhasebe memurlarıyla ve devlet muhasebesi zihni yetiyle ve de politik kadrolaşma olgusuyla kurmak ve işletmek mümkün değildir . göç yolda dizilir misali bir plan dahilinde yapılmayan işler her zaman kazançtan çok kayba sebep olmuştur .
596
109
Mera topraklarında nem dağılımının konumsal ve zamansal değişiminin profil boyutunda izlenmesi
toprak nemi hidrolojik döngü içerisinde oransal olarak çok az olmasına rağmen tarımsal üretim ve hidrolojik süreçler için anahtar öneme sahiptir . özellikle toprak profili derinliğinde toprak neminin zamansal değişiminin izlenmesi özellikle su kısıtı gözlenen kurak ve yarı kurak alanlar için çok daha önemlidir . proje su toplama havzalarında arazi kullanım ve profil derinliğinin nem kapsamına etkisinin belirlenmesi amacıyla yürütülmüştür . bu amaçla araştırma ankara yenimahalle güvenç havzasında mera arazisinde horizon derinlikleri dikkate alınarak profil nem örneklemesi yapılmıştır . jeoistatistik yöntemle nem dağılım haritaları oluşturulmuştur . araştırma sonuçları profilde nem dağılımının konumsal ve zamansal olarak değiştiğini göstermiştir . toprak bünyesi profil derinliğiyle birlikte nem dağılımını etkileyen ön önemli faktör olarak bulunmuştur . toprak şartlarının kuruya doğru geçişi sırasında başlangıçta topoğrafya nem kontrol eden etmen olurken daha sonra meteorolojik şartlar etkili parametreler olarak belirlenmiştir . bünye içerisinde kil kapsamı azaldıkça atmosferik şartların etkisi artmıştır . sonuçlar toprak neminin konumsal ve zamansal davranışı nedeniyle tek bir ölçümle tanımlanmasının doğru olmadığını belirsizliği azaltmak için ıslak ve kurak dönemleri içeren sürekli gözlemlerin yapılması gerektiğini göstermiştir .
toprak özelliklerinde olduğu gibi hidrolojide de birçok değişken konumsal ve zamansal özellik gösterir . toprak neminin yıl boyunca gösterdiği konumsal değişimin doğru ölçülmesi özellikle tarım alanlarında ürün veriminin yanısıra kimyasal gübrelerin ve pestisitlerin doğru miktarda ve zamanında kullanımı yeraltı su kaynaklarının korunması sulama planlaması su kaynaklarının korunması gibi birçok faktörü doğrudan etkilemektedir . özellikle yarı kurak alanların çoğunlukta olduğu ülke topraklarında mera alanlarında uygun yönetim sistemlerinin işletilebilmesi önemlidir . toprak su kapsamının konumsal yapısının havzalarda belirlenmesi için ölçüm noktaları arasında tahmin değerleri üreten kestirimlerin yapılması gerekmektedir . km sinden . km doğuda gölet ise köyün . km kuzeydoğusunda yer almaktadır . entisol ordosuna dahil edilen eğimli şiddetli erozyonlu tabyabayır serisi toprakları ise havzanın profil derinliği en az olan topraklarıdır . havza alanının . si ise terk edilmiş araziler oluşturmaktadır yöntemi kullanılarak hesaplanmıştır . toprak özelliklerini belirlemek amacıyla her noktadan horizon derinlikleri dikkate alınarak yapılan örnekleme sonucu çizelge de verilmiştir . diğer taraftan topoğrafyaya bağlı olarak birikme alanlarında nem kapsamının yüksek olması bitki gelişimini artırmış bu noktalardaki kısmen yüksek organik madde değerleri değişim katsayısı değerlerini etkilemiştir . her iki horizonda da organik madde kapsamı dışında değişim katsayıları düşük değerler almıştır . thornthwait yöntemi ile hesaplanılan aylık ortalama buharlaşma . mm ile en fazla haziran ayında olmuştur . mayıs ayında ölçülen nem değeri diğer aylarla kıyaslandığında profilde en yüksek ortalama nem değeri belirlenmiştir . ölçüm tarihlerinden önce alınan yağışların etkisi yüksek kil kapsamı nedeniyle profil boyutunda gözlenememiştir . yüksek kil kapsamı yağışlarla alınan suyun hızla profilde aşağıya ve yukarıya hareketini engellemiş bu davranış haziran ayında daha belirgin olmuştur . toprak nem kapsamının ıslak şartlarda negatif kurak şartlarda pozitif dağılım gösterdiğini bildirmiştir . araştırma alanının kuzeyinde ve batısındaki eğimin azaldığı çukur alanlar nem birikiminin kısmen daha yüksek gözlendiği ve haritalandırıldığı alanlar olmuştur . dağılımın homojen olduğu ıslak dönemde konumsal bağımlılık her iki horizonda da m nin üzerinde olurken profilin kuru olduğu haziran ayında konumsal bağımlılık her iki horizonda sırasıyla . ve . m olarak bulunmuştur . profildeki yüksek kil kapsamı nem ölçümü yapılan haziran eylül ve ekim aylarında düşen yağışların profil boyunca hareketini engellemiş buharlaşma kayıpları kapillar hareket bw horizonunda haziran ve eylül ayları için heterojen bir dağılım oluşmasına neden olmuştur . haziran ayında kurak dönemle birlikte artan buharlaşma ve profilde gözlenen çatlaklar nem dağılımını heterojen hale getirmiştir . haziran ayında her iki horizonda diğer aylarla karşılaştırıldığında yüksek mae ve mse değerleri göstermiştir . araştırma süresince yapılan ölçümler toprak nem kapsamının konumsal ve zamansal olarak toprak bünyesi bitki örtüsü meteorolojik şartlar ve topoğrafya gibi birçok faktöre bağlı olarak değiştiğini göstermiştir . yağışların fazla olduğu dönemlerde eğim boyunca yatay akışın gözlenmesi her iki horizonda da olası gözükmektedir . kurak şartların gözlendiği ve buharlaşmanın yüksek olduğu dönemlerde nem dağılımı topoğrafik ve meteorolojik faktörler tarafından kontrol edilmiştir .
473
161
TR-71 BÖLGESİNDEKİ KOBİ’LERİN KURUMSALLAŞMA SÜRECİNDE KOSGEB DESTEKLERİNİN ROLÜ
bu çalışmanın amacı tr bölgesinde kosgeb desteklerinden yararlanan kobi lerin almış oldukları desteklerin kurumsallaşma sürecine olan etkisini analiz etmektir . bu kapsamda ilk olarak kobi ve kurumsallaşma kavramları üzerinde durulacaktır . ardından kosgeb destek programları analiz edilerek kurumsallaşma kavramına yönelik olarak verilen destek türleri belirlenecektir . sonraki kısımda araştırmada kullanılan ölçeğin faktör analizi ve güvenilirlik analizi yapılacaktır . daha sonra da kurulan hipotezleri analiz etmek için spss programı ile istatistiksel analizler yapılacaktır . bu şekilde kosgeb desteklerinin kurumsallaşmaya olan etkisi incelenecektir . yapılan analizler sonuçlarına göre şirketlerin kurumsallaşma düzeyi ile kosgeb den alınan destek süresi arasında anlamlı bir ilişki olmadığı görülmüştür . şirketlerin kurumsallaşma düzeyi ile şirketlerin yaşı arasında ilişki anlamlı ve negatif yönlü bir ilişki bulunmaktadır . şirketlerin kurumsallaşma düzeyi şirketlerin faaliyet gösterdiği sektöre göre farklılık göstermekte olup söz konusu farklılık imalat ve ticaret sektöründe faaliyet gösteren işletmeler arasındadır . kobi lerin kurumsallaşma düzeyine katkısı açısından kosgeb destekleri arasında farklılık bulunmaktadır . söz konusu farklılık kobi proje destek programı ile kobigel destek programı arasında ve her iki destek programı ile kobi proje destek programı arasındadır . kosgeb destek programının destek üst limitlerinin artması ile şirketlerin kurumsallaşma düzeyi arasında anlamlı ve pozitif yönlü bir ilişki bulunmaktadır .
ülkemizde kobi lere destek veren kamu kurumlarından biri olan kosgeb özellikle kobi lerin kurumsallaşma sürecine yönelik destekler vermiştir . yılında yönetmelikte yapılan değişiklik ile mali bilanço toplamı veya net satış tutarının üst limiti yirmi beş milyon tl den kırk milyon tl ye çıkartılmıştır . . . tarihinde söz konusu yönetmelikte yapılan son değişiklik ile den az istihdam şartında değişikliğe gidilmezken net satış ve mali bilanço toplamına ilişkin maksimum tutar milyon tl den milyon tl ye çıkartılmıştır . kurumsallaşma kavramına yapılan başka bir tanıma göre kurumsallaşma örgütün ayrı bir kimlik kazanması ve sosyal ihtiyaç ve baskıların doğal ürünü olarak duyarlı ve esnek bir organizma haline gelmesi sürecidir . yapılan başka bir tanımlamaya göre kurumsallaşma işletmenin dış çevresiyle etkileşiminde ortaya çıkan uyumlu ve kontrollü faaliyetler sistemi ve bu sistemin sonucu meydana gelen kuralların uygulamaların ve prosedürlerin icra edilmesi sürecidir . profesyonelleşme işletmenin yönetim kadrolarında profesyonellerin istihdam edilmesi ve işletme çalışanlarının söz konusu profesyonellerce seçilmesidir . saydamlık işletmeye özgü bilgilerin ilgililere ve halka sunulabilmesidir . tutarlılık işletmenin sözüne sadık olarak misyonu ile faaliyetleri arasında uyumluluğun olmasıdır . proje kapsamında işletmeler bir milyon tl ye kadar desteklenebilmektedirler . destek oranı bölgeden bölgeye olarak değişiklik gösterebilmektedir . bahsi geçen kobi lere yöneltilmek üzere anket formu hazırlanmıştır . . . . . tarihleri arasında uygulanan anket sonucunda göre kişi anketi doldurmuş olup doldurulan anketlerden adeti güvenilirlik sağlamadığı gerekçesiyle kapsam dışında tutulmuştur . araştırma evrenini oluşturan kişiden kişi anketi doldurmuştur . parametrik testlerin yapılabilmesi için verilerin normal dağılım göstermesi gerekmektedir . kobi lere yöneltilen ankette kullandığımız ölçeğin güvenilirliği dir . değeri den küçük olup kmo test oranının olduğu görülmüştür . bu sebeple etkin iletişim ve karar alma süreci olarak tek faktörde adlandırılmıştır . başka bir ifadeyle şirketlerin kurumsallaşma düzeyi ile kosgeb den alınan destek süresi arasında anlamlı bir ilişki bulunmamaktadır . yılı öncesindeki kosgeb destekleri kurumsallaşma ve markalaşma konularına yönelik olmamaları sebebiyle analizin yapıldığı kobi lerin önemli bir kısmının bu dönemdeki desteklerden faydalanması sebebiyle söz konusu anlamsız ilişki açıklanabilir . başka bir ifadeyle şirketlerin kurumsallaşma düzeyi ile şirketlerin yaşı arasında anlamlı bir ilişki olup söz konusu ilişki negatif yönlüdür . h hipotezini test etmek için yapılan anova sonuçları tablo de sunulmuştur . analiz sonucuna göre işletmelerin kuruluş tarihleri günümüze yaklaştıkça işletmelerin kurumsallaşma düzeyi yükselmekte olup kuruluş tarihi günümüzden uzaklaştıkça kurumsallaşma düzeyi azalmaktadır .
438
182
Erzurum ili Hınıs ilçesi sığırcılık işletmelerinde sığır besleme uygulamaları üzerine bir araştırma
bu araştırma erzurum ili hınıs ilçesi ndeki sığır yetiştiricilerinin sığır besleme ve yemleme alışkanlıkları ile ilgili konuya ilişkin bilgi düzeylerinin değerlendirilmesi amacıyla yapılmıştır . çalışmanın ana materyalini toplam sığır üreticisinden anket yolu ile elde edilen veriler oluşturmuştur . elde edilen veriler ki kare testi kullanılarak istatistiksel analize tabii tutulmuştur . araştırma sonunda ankete katılan işletme sahiplerinin sının yem bitkisi yetiştiriciliği yaptığı saptanmıştır . bu işletmelerin inde korunga tarımı yapılmaktadır . kaba yem kaynağı olarak buğday veya arpa samanı ana yem maddesi olarak kullanılmakta bunu kuru yonca otu ve kuru çayır otu takip etmektedir . önemli bir kaba yem kaynağı olan silaj ise ilçede çok düşük düzeyde kullanılmaktadır . işletmelerin ünde fabrika yemi kullanıldığı arpa ve kepek kullanımının ise çok düşük düzeyde olduğu belirlenmiştir . hınıs ilçesi nde sığır sürüleri nisan mayıs ve haziran aylarında meraya çıkmakta olup meraya çıkma oranı düzeyindedir . yetiştiricilerin sinin yaylaya çıkma imkanı olduğu çoğunlukla haziran ayında yaylaya çıkıp ay kaldıkları saptanmıştır . elde edilen bulgular değerlendirildiğinde hınıs ilçesi nde sığır yetiştiricilerinin hayvan besleme konusunda birtakım yanlış uygulamalar yaptıkları örneğin arpa veya buğday samanının halen en çok tercih edilen yem maddeleri arasında olduğu belirlenmiştir . bu durum ilçedeki sığır yetiştiricilerinin konu ile ilgili olarak eğitim programlarına alınması ve hayvan besleme ile yem bitkileri yetiştiriciliği konusunda aydınlatılması gerekliliğini ortaya koymuştur .
tarım sektörü nüfus temel gıda maddelerinin karşılanması sanayiye ham madde sağlanması ve kaliteli karma yem kullanımına bağlıdır . doğu anadolu bölgesi nde hayvancılığın ön plana çıkmasında çayır mera arazilerinin genişliği önemli rol oynamaktadır . bu tarım arazisinin sı tahıllar ve diğer bitkisel ürünlerin ekim alanı oluşturmaktadır . hınıs ilçesi nin yonca ve korunga yetiştiriciliğindeki payı sırası ile erzurum ili nin . ve . ini oluşturmaktadır . elde edilen veriler işletmenin yapısal durumunu etkileyen mevcut hayvan sayısı yetiştiricilerin eğitim durumu ve deneyim durumu dikkate alınarak spss paket programında analiz edilmiştir . hınıs ilçesinde yetiştiriciler meralar tam olarak hazır olmasa da hayvanlarını daha erken dönemlerde meraya çıkarmakta ve uzun süre otlatmaktadırlar . bu durum hem meraların erken bozulmasına hem de hayvanların yetersiz beslenmesine sebep olmaktadır . yaylaya çıkan yetiştiricilerin yaylada kalma süresi ay ve ay arasında değişmiştir . işletmelerin büyük bir çoğunluğu kaba yemi satın alırken bunu kendi işletmelerinden ve kiralık araziden temin edenler izlemiştir . kesif yem temininde yetiştiriciler yem fabrikasını tercih ederken tarım kredi kooperatiflerini tercih edenlerin oranı çok düşük düzeydedir . kendi işletmelerinden temin edenler ise olarak belirlenmiştir . yaptığı çalışmalarda yoğun yemin büyük oranda işletme dışından temin edildiğini ifade ederken dou ve ark . . kaygısız ve tümer olarak bildirmiştir . yetiştiricilerinin oranında yem bayilerini demir ve ark . satın alınan yoğun yem memnuniyetini inin memnun sinin ise memnun olmadığı şeklinde bildirmiştir . kuru çayır otu üretimi yapan işletmelerin sı kuru çayır otunu kendi işletmesinde kullandığı inin ihtiyacı kadarını işletmesinde kullandığı geri kalanını sattığı ve ünün ise kuru çayır otunu satıp dışarıdan saman aldığı tespit edilmiştir . bunu ile önce kaba yem sonra yoğun yem ve ile de önce yoğun sonra kaba yem verme yöntemi izlemektedir . bingöl deki işletme sahiplerinin inin söz konusu yemleri ahır dışında depoladığını belirtmiştir . kaygısız ve tümer bakır ve han . boyar ve yumak . özdemir ve karaman önal ve özder ise . olarak bildirmişlerdir . genellikle buzağılara haftalık yaşta kaba yem yaklaşık . benzer şekilde tugay ve bakır süt sığırı işletmelerinin . unda buzağılara büyütme yemi verilmediğini ifade etmiştir . bu araştırmada hınıs ilçesinde meraya dayalı yetiştiricilik yapıldığı yetiştiricilerin hayvanlarını erken dönemlerde meraya çıkardıkları ve uzun süre otlattıkları belirlenmiştir . işletmeciler hayvanların ihtiyaçlarını karşılayacak dengeli karmaların oluşturulması için gerekli teknik bilgi desteği alma veya meraya ek yemleme yapma gereği duymamaktadırlar .
520
222
Ordu İli’nde Urtica türlerinin kloroplast DNA trnL-F gen bölgelerini kullanarak genetik çeşitliliğinin belirlenmesi
urtica spp karadeniz bölgesi ordu ilinde fındık alanlarında ve boş arazilerde en yaygın olan yabancı ot türlerinden biridir . bu çalışmada urtica spp . nin genetik farklılıklarının belirlenmesi amacıyla ordu ilinden adet urtica spp . örnekleri toplanmış ve kloroplast trnl f gen bölgelerine özgü primerler kullanılarak analiz edilmiştir . dna izolasyonu ctab protokolü modifiye edilerek gerçekleştirilmiştir . kloroplast dna trnl f gen bölgeleri için genbank tan temin edilen referans sekans dizileri ile çalışmada elde edilen sekans sonuçları karşılaştırılmıştır . dizilerin genetik uzaklıkları mega paket programı kullanılarak hesaplanmış ve bu veri setleri yardımıyla filogenetik ağaç çizimi sağlanmıştır . bölgede urtica cinsine ait örnek seçilmiş ve genetik analizlerde kullanılmıştır . çalışma sonucunda bu örneklerin hepsinin urtica dioica ile aynı soyda yer aldığı belirlenmiştir . fatsa u ve ulubey u örnekleri sırasıyla . ve . nükleotid dizisi benzerliği bakımından u . dioica nın yakın akrabası olarak görülmüştür . bu ilişkiler sırasıyla nj mp ve ml ağaçlarında yer alan ve algoritma değerleri ile desteklenmiştir . perşembe u ve altınordu u örnekleri ile u . dioica arasındaki nükleotid dizisi benzerlikleri sırasıyla . ve bulunmuştur . bu türün algoritma değerleri ise nj mp ve ml de sırasıyla ve olarak belirlenmiştir .
urticaceae familyası urticales takımı içerisinde dünyanın her iki yarım küresinin tropikal ve subtropikal alanlarında geniş yayılış alanına sahip bir bitki grubudur . türkiye de başta karadeniz bölgesi olmak üzere her bölgede yetişir . çünkü ampirik sınıflandırma yani morfolojik yapılarına göre yapılan sınıflandırma şekli günümüzde geçerliliğini yüksek oranda kaybetmiştir . muhafaza edilen bitki örneklerinden dna elde etmek için sıvı nitrojen ile fiziksel olarak öğütme işlemi gerçekleştirilmiştir . bitkiyi ezme işleminden sonra haymes in ctab protokolünde olduğu gibi ekstraksiyon tampon çözeltisi kloroform izoamil alkol ve etanol asetat sırasıyla ilave edilmiştir . pcr döngü parametreleri ise c de dk sonrasında döngü c de dk c de dk ve c de dk şeklinde uygulanmıştır . jel için . gr agaroz ile ml xtae birleştirilerek dk mikrodalgada eritilmiştir . karışım mikrodalgadan çıkartıldıktan sonra boya olarak ethidium bromür ilave edilmiş ve yatay tipteki elektroforez cihazının jel hazırlama tabağına dökülmüştür . jelde oluşan dna bantları quantum st jel dokümantasyon sistemi kullanılarak görüntülenmiştir . daha sonra trnl f gen bölgesi için genbank tan temin edilen referans türlerin sekans dizileri ve çalışmada elde edilen sekans sonuçları clustalw ile arasındaki nükleotid dizisi benzerlikleri sırasıyla . ve bulunmuştur . farklı ve benzer morfolojik özelliklere sahip olan büyük bir taksondur . türkiye üç fitocoğrafik bölgede bulunur . bu araştırma bu alanla ilgili pek çok belirsiz ve tartışmalı konunun çözülmesine yardımcı olacak ekotipi tanımlamayı mümkün kılmıştır . çalışmalar sonucunda cecropiaceae isimli familyanın urticaceae familyası içinde olduğu bildirilmiştir . çalışmalar sonucunda ise urticaceae familyasının üç adet soyu belirlenmiştir boehmeriea cecropieae forsskaoleeae parietarieae urticeae ve elatostemeae . ayrıca u . dioica yı u . gracilis in alt türüne yerleştirmenin mümkün olacağını bildirmişlerdir . örneklerinin trnl f gen bölgelerinin agaroz jel içindeki görüntüsüne bakıldığında . çalışmada fatsa u ve ulubey u örneklerinin filogenetik olarak u . dioica nın ile yakın ilişkili olduğu belirlenmiştir . türler arasındaki akrabalıkları belirlemek genetik karakterizasyon çalışmalarına ve bu genetik materyallerin değerlendirilmesine büyük oranda katkı sağlamaktadır . ye ait moleküler düzeyde ileride yapılacak olan daha geniş kapsamlı çalışmalara yol gösterici olabilir .
393
204
Mekteb-i Tıbbiye’nin Haydarpaşa’ya Nakli ve Açılışı (1903)
osmanlı nın ilk dönemlerinde medreselerde sürdürülen tıp eğitiminin bağımsız bir yapıya kavuşması kanuni sultan süleyman döneminden itibaren mümkün olmuştur . modern anlamda tıp teşkilatının tesisi ve tıp eğitiminin başlangıcı ise ıı . mahmud döneminde tıbhane i amire nin kuruluşu ile birlikte başlamıştır . bu derlemede tıbhane i amire nin tesisinden ana hatlarıyla bahsedildikten sonra ıı . abdülhamid döneminde haydarpaşa da inşa edilen mekteb i tıbbiye i şahane binasının bu mahalle inşa sebebi nakli ve açılışı ele alınmaktadır . binanın inşa öncesi yer tespiti nakli ve açılışı o dönem türlü siyasi ve özel sebeplerle eleştirilmiş olsa da sultan ıı . abdülhamid in bu eseri türk tıbbının gelişiminde müstesna bir yere sahip olmuştur . çalışma için dönemin arşiv belgeleri gazeteler ve mevcut güncel kaynaklardan yararlanılmıştır .
abdülhamid döneminde yaptırılan mekteb i tıbbiye i şahane binası muazzam ve zarif mimarisiyle istanbul un siluetini oluşturan önemli yapılar arasında yer almaktadır . hastalığın bertaraf edilmesinden sonra mekteb i tıbbiye i şahane da demirkapı daki kışlaya gelmiştir . bu heyetin dönüşü sonrasında istanbul da daülkelb ve bakteriyoloji ameliyathanesi dünyanın ilk kuduz tedavi merkezlerinden birisi olarak kurulmuştu . yurtdışına öğrenci gönderildiği gibi aynı zamanda ülkeye yüksek ücretlerle dışarıdan uzmanlar da getirtilip bu hekimlerin ilminden yararlanıyordu . tıbbiye nin son taşındığı demirkapı daki mekanlar yetersiz kalınca ihtiyaçları karşılayacak yeni bir tıbbiye binası devletin mali gücü sınırlı olmasına rağmen devrinde çok büyük masraflar yapılarak haydarpaşa da inşa edilmişti . bu binanın açılışı sultan ın doğum günü olan kasım tarihine denk getirilmişti . zeki paşa idaresi altındaki kuruluşları en modern şekilde işleterek yeni ilerlemeleri ülkeye yerleştirmenin yollarını arayan ve de sultan a sadakatle sıkı sıkıya bağlı olan bir isimdi . işte tıbbiye nin nakil süreci bu tarihten itibaren başlamıştır . doktor cemil birkaç gün sonra rıza paşa ile görüştüğünde sultan ın şehir haricinde bir mekteb i tıbbiye i askeriye yapılmasını irade buyurduklarını söylemişti . buna göre mekteb i tıbbiye den mezun olan doktorlardan her yıl bir kısmının tıp ve cerrahi bilgilerini genişletmek için avrupa ya gönderilmekte oldukları ancak bu uygulamadan fayda yerine zarar hasıl olduğu bundan sonra bu usulden vazgeçilerek ilim erbabından muallim getirilerek tıp tahsilinin burada ikmal ettirilmesi osmanlı tabiplerinin ahlaklarını muhafaza ile beraber birçok tabibin bilgilerini genişletmek ve hazineye daha az masraf çıkarmak faydalarını sağlayacağı gerekçesiyle mekteb i tıbbiye nin haydarpaşa ya taşınması hedeflenmişti . ancak bu binanın açılışı kasım yılında gerçekleştirilmiştir . nihayet rieder paşa nın sarayı iknası ile mektep yılında açılabildi . . bu iki doktorun gelişi nisan tarihinde istanbul da onaylanmıştı . ahmed tevfik bey yazısında profesör rieder paşa delaletiyle inşa ettirilip henüz resmi açılışı yapılmayan mekteb i tıbbiye i şahane hakkında birtakım entrikalar çevrilerek her gün ilerlemekte olan tıp ilminin ilerlemesini birçok cahilin bazı batıl fikirlerle engellediklerini belirtmişti . bu belgeden de anlaşılacağı üzere mekteb i tıbbiye i şahane müfettişi rieder paşa osmanlı ülkesine gelirken kendisine olan teveccühten yılında eser yoktu . mektep in zaptı raptı için hapishane ile sair mahallerde ve kapılarda nöbet beklemek üzere iki bölük asker bulundurulması ve mektep in bodrum katının pencerelerine demir parmaklık konulması ve iç aydınlatması için hava gazı konulması gerekli görülmüştü . bu açılış dönemin ikdam servet ve servet i fünun gibi büyük gazetelerine ayrıntılı bir şekilde yansımıştı . açılış günü saat civarlarında mekteb i tıbbiye i şahane ve mekteb i tıbbiye i idadi öğretim ve idari kadrosu ile öğrencileri yeni binanın denize nazır olan cephesinin ortasında saf halinde dizilmişlerdi . burada törene katılanlar arasında rieder paşa nın da olduğunu görüyoruz . bunda sosyo kültürel ekonomik adalet sağlık gibi politikalara verdiği önem de etkili olmuştu . abdülhamid diğer sahalarda olduğu gibi sağlık yatırımları ile de ön plana çıkan bir padişahtı .
526
107
Diş Hekimi Korkusu ile Cinsiyet, Yaş, Medeni Durum, Diş Hekimine Gitme Sıklığı, Eğitim, Sosyo-Ekonomik ve Periodontal Durum Arasındaki İlişkinin İncelenmesi
anksiyete diş hekimliği tedavilerinde çok sık karşılaşılan bir durumdur . diş hekimi korkusunun pek çok bireyde diş sağlığı ile ilgili önemli problemler yaratmakta olduğu bildirilmiştir . bizim bu çalışmamızdaki amacımız diş hekimi korku düzeyinin belirlenmesi ve demografik verilerle sosyo ekonomik durumla ağız diş sağlığıyla diş fırçalama alışkanlığı ve diş hekimine gitme sıklığı ile arasındaki ilişkiyi incelemektir . diyarbakır ağız ve diş sağlığı merkezi periodontoloji kliniğine başvuran kadın erkek toplam hastaya dental korku skalası ile birlikte yaş cinsiyet medeni durum eğitim seviyesi sosyoekonomik durum diş fırçalama alışkanlığı ve diş hekimine gitme sıklığı ile ilgili sorular soruldu . ayrıca yapılan periodontal muayene sonucunda hastaların periodontal durumu toplumda periodontal tedavi gereksinim indeksi kullanılarak belirlendi . diş hekimi korku düzeyi ile yaş cinsiyet sosyo ekonomik d rum eğitim seviyesi periodontal durum diş fırçalama alışkanlığı ve diş hekimine gitme sıklığı arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki saptanmıştır . kadınlarda ortalama dks değerlerinin erkeklere oranla daha yüksek olduğu görülmüştür . diş hekimi korku düzeyi ile medeni durum arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki tespit edilememiştir . çalışmamızın bulgularına göre yaş sosyoekonomik durum eğitim seviyesi diş fırçalama alışkanlığı diş hekimine gitme sıklığı arttıkça diş hekimi korkusunun azaldığı ve buna bağlı olarak da periodontal sağlığın olumlu yönde etkilendiği tespit edilmiştir .
günümüzde diş hekimliğinde teknolojik gelişmelere bağlı olarak daha az ağrı hissedilmesine yüksek konfor düzeyinin sağlanmasına rağmen diş hekimi korkusu ve anksiyetesi yaygın bir problemdir . anksiyete korku gerginlik endişe gibi subjektif olarak hissedilen bir duygudur ve şahsiyetin bütünlüğünün tehdit edildiği herhangi bir durumda ortaya çıkar . korku kişinin tehlike ve zararlara karşı kendini korumak amacıyla geliştirdiği içgüdüsel ve doğal bir reaksiyondur . yüksek düzeydeki diş hekimi korkusu ve kaygısının toplumlardaki yaygınlığının belirlenmesine yönelik yapılan çalışmalarda farklı ölçme yöntemleri ve farklı çalışma grupları kullanıldığı için kesin bir değer saptanamamakla birlikte türk populasyonunda diğer populasyonlarda ise arasında değiştiği bildirilmiştir . diş hekimi korkusu birçok kişi için tedaviye engel teşkil edebilen büyük bir problemdir . bu durum kişinin ağız diş sağlığı düzeyini ve doktorhasta ilişkisini olumsuz etkileyerek yanlış teşhis konulmasına dahi sebep olabilir . yapılan çalışmalarda diş hekimi korkusu olan bireylerin olmayanlara göre daha fazla ağız diş sağlığı problemi olduğu bildirilmiştir . herhangi bir psikiyatrik rahatsızlığı olan psikiyatrik ilaç kullanan kişiler çalışmaya dahil edilmedi . ayrıca çalışmaya katılan hastalardan bilgilendirilmiş onam formualındı . ikinci bölümde ise sorudan oluşan dks formu bulunmaktaydı . dks skorlarına göre hasta puan aldığında aşırı yüksek korkulu düzeyli puan yüksek korkulu düzeyli puan ılımlı korku düzeyli ve puan düşük korku düzeyli olarak değerlendirildi . kod sondla temastan sonra direkt gözle veya ağız aynası ile kanama varlığı . çalışmaya ı kadın ve ü erkek olmak üzere toplam hasta dahil edildi . çalışmaya katılan bireylerin cinsiyete göre yüzdeleri ve dks skorlarına ait görülme sıklıklarının önemli ölçüde değiştiği ve bu değişimin istatistiksel olarak anlamlı bir değişim olduğu tespit edildi . hastaların yaş grupları ile dks skorları arasındaki ilişkinin istatistiksel olarak anlamlı olduğu tespit edildi . hastaların diş fırçalama sıklığı ile dks skorları arasındaki ilişkinin istatistiksel olarak anlamlı olduğu tespit saptandı . hastaların cpıtn skoru ile eğitim seviyesi arasındaki ilişkinin istatistiksel olarak anlamlı olduğu saptandı . bilindiği gibi kadınlar ve erkekler arasında duygularını ifade etme şekilleri arasında farklılıklar bulunmaktadır . bizim çalışmamızda da dks skorlarının yaş grupları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir şekilde farklılık gösterdiği ve genç yaşlardaki dks değerlerinin ileri yaşlara göre daha yüksek olduğu tespit edilmiştir . bizim sonuçlarımıza benzer olarak schuller ve ark . nın yaptıkları çalışmada farklı yaş gruplarında diş hekimi anksiyete düzeyleri incelenmiş genç yaşlarda diş hekimi anksiyetesinin daha yüksek olduğu bulunmuştur . bu sonuca çocukluk döneminde yaşanan travmatik diş hekimi müdahalelerinin bilinçsizce aile ve çevre tarafından çocuğun diş hekimi ve diş hekimi uygulamaları ile korkutulmasının katkısı olduğunu düşünmekteyiz . medeni durum ile diş hekimi korkusu arasındaki ilişki daha önce yapılan çalışmalarda incelenmiştir . fakat yapılan başka bir çalışmada evli olan grubun bekar olan gruba göre diş hekimi korku düzeyinin daha yüksek olduğu rapor edilmiştir . yaptıkları çalışmada ilköğretim düzeyinde eğitim alan hastaların lise düzeyinde eğitim alan hastalardan daha yüksek diş hekimi anksiyete değerine sahip olduğu rapor edilmiştir . lahti ve ark . nın yapmış oldukları başka bir çalışmada da eğitim durumu ile diş hekimi anksiyetesi arasında ilişki olduğu tespit edilmiştir . bununla beraber yapılan diğer bir çalışmada yüksek eğitim düzeyli hastalarda diş hekimi anksiyete değerinin yüksek olduğu bildirilmiştir . eğitim seviyesi yükseldikçe hastaların diş hekimi tedavileri ile ilgili farkındalıkları ve öz güvenleri artmaktadır . diş hekimi korkusu hasta ve diş hekimleri için ciddi bir sorun yaratmaktadır . düşük eğitim ve gelir seviyesinin diş hekimi anksiyetesi için risk faktörü olabileceğini bildirmiştir . daha önceki çalışmalarla uyumlu olarak bizim çalışmamızda da sosyo ekonomik seviyesi düşük olan bireylerde dks değeri daha yüksek bulunmuştur . bu sonucun ortaya çıkmasında diş hekimi korkusunun yüksek olması ve buna bağlı olarak diş hekimi muayenelerinin ertelenmesi de etkili olmuştur . iş hekimi korkusu yüksek olan insanların diş hekimi korkusu olmayan kişilere göre ağız ve diş sağlıklarının daha kötü olduğu ve daha fazla ağız ve diş tedavilerine gereksinimleri olduğu saptanmıştır . yaptıkları çalışmada da diş hekimi anksiyete düzeyi arttıkça periodontal hastalıklı birey sayısının da arttığı tespit edilmiştir . pohjola ve ark . bireylerin eğitim seviyeleri ile ağız diş sağlıkları arasında pozitif ilişkiyi rapor eden birçok çalışma vardır . bizim çalışmamızın bulguları bu çalışmaların sonuçları ile uyumludur . kadın hastalardaki diş hekimi korku düzeyi erkek hastalara göre daha yüksek tespit edilmiştir .
662
204
Yaşlılarda Algılanan Sosyal Desteğin Geriatrik Depresyon ile İlişkisi: Bir Saha Çalışması
geriatrik depresyon önemli bir halk sağlığı sorunudur . yaşlı bireyin algıladığı sosyal desteğin büyüklüğünün depresif belirtileri azalttığı bildirilmektedir . bu çalışmanın amacı yaşlı bireylerin algıladıkları sosyal desteğin geriatrik depresyon ile ilişkisini incelemektir . yöntem kesitsel çalışmaya toplumda yaşayan yaşlı dahil edilmiştir . çalışma verileri araştırmacılar tarafından gerekli izinler alındıktan sonra yüz yüze görüşme tekniği ile toplanmıştır . yatağa bağımlı demans öyküsü olan ve antidepresan ilaç kullanan yaşlılar çalışma dışı tutulmuşlardır . katılımcılara katılımcının sosyodemografik ekonomik ve sağlık durumu ile ilgili sorular yöneltilmiştir . katılımcıların algıladıkları sosyal destek çok boyutlu algılanan sosyal destek ölçeği ölçeği depresyon durumları ise geriatrik depresyon ölçeği ile değerlendirilmiştir . çalışma verileri spss . paket programı ile analiz edilmiştir . bulgular katılımcıların si kadındı . erkek katılımcıların yaş ortalaması yıl kadın katılımcıların ise yıl idi . katılımcıların ortalama geriatrik depresyon ölçek puanı olarak hesaplanmıştır . geriatrik depresyon puanı ile yaş arasında pozitif yönde zayıf anlamlı bir korelasyon mevcuttur . cinsiyet açısından bakıldığında kadınlarda depresyon anlamlı olarak daha fazladır . katılımcıların ortalama çbasdö puanları puan idi . katılımcıların sı düşük bir sosyal desteğe sahipti . geriatrik depresyon ölçeği puanlarının her bir çbasdö ölçeği alt başlık puanları ile negatif yönde zayıf ve anlamlı korelasyonu mevcuttur . çok boyutlu algılanan sosyal destek ölçeğinin alt başlıkları ayrı ayrı ele alındığında her bir alt başlıkta algılanan sosyal destek arttıkça depresyon varlığı anlamlı olarak azalmaktadır . sonuç yaşlı bireylerde depresyon sıklığı hali hazırda yüksektir . bu nedenle birinci basamakta yaşlıların depresyon açısından sorgulanması gereklidir . depresif yaşlılarda mevcut sosyal desteğin araştırılarak yetersizlik olması durumunda güçlendirici önlemlerin planlanması faydalı olabilir .
dünya nüfusunun hızlı bir biçimde yaşlanması önemli bir halk sağlığı problemidir . yaşlılık döneminde birçok nedenin geriatrik depresyon sıklığını arttırdığı bildirilmektedir . algılanan sosyal destekteki bu değişimlerin yaşlı bireylerdeki depresif bulguların farklılığında etkisi olduğu son yıllarda ileri sürülmektedir . bu çalışmanın amacı yaşlı bireylerin algıladıkları sosyal desteğin depresif belirtiler ile ilişkisini incelemektir . kesitsel tipteki çalışma . . . . tarihleri arasında istanbul ili adalar ilçesinde yürütülmüştür . çalışmaya alınacak asgari kişi toplumda yaşayan sayısı bilinen yaşlı evreninden güven aralığı ve hata payı ile hesaplanmış ve kişi olarak bulunmuştur . çalışma verileri araştırmacılar tarafından gerekli izinler alındıktan sonra yüz yüze görüşme tekniği ile toplanmıştır . katılımcılara katılımcının sosyodemografik ekonomik ve sağlık durumu ile ilgili sorular yöneltilmiştir . ölçeğin türkçe güvenirlik ve geçerlilik çalışması durmaz ve arkadaşları tarafından yılında yapılmıştır . çalışma verileri spss . paket programı ile analiz edilmiştir . gdö çbasdö nün birbirleriyle olan ilişkileri uygun korelasyon testleri ile incelenmiştir . çalışmaya toplumda yaşayan toplam yaşlı dahil edilmiştir . katılımcıların sosyodemografik özellikleri tablo de derlenmiştir . katılımcıların ortalama geriatrik depresyon ölçek puanı olarak hesaplanmıştır . geriatrik depresyon puanı ile yaş arasında pozitif yönde zayıf anlamlı bir korelasyon mevcuttur . cinsiyet açısından bakıldığında kadınlarda depresif belirtiler anlamlı olarak daha fazladır . katılımcıların gdö ortalama puanları çocuğa kadar düşüş göstermekte ve bu düzeyden itibaren artmaktadır . iken bu oran herhangi bir engelliliği olmayan katılımcılarda dir . ölçeklerin birbirleri ile olan korelasyon verileri tablo te derlenmiştir . çok boyutlu algılanan sosyal destek ölçeğinin alt başlıkları ayrı ayrı ele alındığında her bir alt başlıkta algılanan sosyal destek arttıkça ve depresif belirti varlığı anlamlı olarak azalmaktadır . algıladıkları sosyal destek yüksek olan yaşlılarda algıladıkları sosyal destek yetersiz olanlara oranla daha az depresif belirti görülmektedir . yapılan ulusal çalışmalarda depresif belirti görülen yaşlı oranları arasında bildirilmektedir . kadın cinsiyet düşük sosyoekonomik düzey yalnız yaşamak dul olmak kronik hastalık varlığı yaşlılarda depresyon sıklığını arttırmaktadır . çalışmamızda yaşlı bireylerde depresif belirti gösterme sıklığı olarak bulunmuştur . çalışmamızın bulguları ulusal literatürle uyumlu görünmektedir . yapılan çalışmada gdö puanları ile çbasdö toplam puanı ve ölçeğin alt başlıkları arasında negatif yönde zayıf anlamlı bir korelasyon belirlenmiştir . katılımcıların depresyon varlığı algıladıkları sosyal destek arttıkça azalmaktadır . bu nedenle aile hekimi tarafından tüm yaşlıların bu mümkün değilse risk faktörlerini içerenlerin depresyon açısından sorgulanması gereklidir . bu amaçla kamu ya da sivil toplum örgütleri tarafından yaşlıların aylık toplantı yemek veya gezi gibi sosyal aktivitelere dahil edildiği toplum temelli hizmetlerin arttırılması yaşlı yaşam evleri ve gündüz bakımevleri kurulması faydalı olabilir .
411
257
Sarmalık kıyılmış tütünlerde uygulanan tarımsal işlemler ve kalite özelliklerinin belirlenmesi
bu araştırmanın amacı türkiye de üretilmekte olan sarmalık kıyılmış tütünlerin kimyasal içeriklerini ve bunların referans sınır değerler içerisindeki yerini belirlemektir . çalışma sarmalık kıyılmış tütünlerin yoğun olarak üretildiği doğu ve güneydoğu anadolu bölgelerinde yıllarında yürütülmüştür . araştırmada yöreyi temsil edecek şekilde belirlenen noktadan kuru yaprak tütün örnekleri toplanarak kimyasal kompozisyonları tespit edilmiştir . çalışmada tütün yapraklarında kükürt ve nikotin içeriklerinin referans değerlerin üstünde kadmiyum ile arseniğin ise referans sınır değerlerin içerisinde olduğu belirlenmiştir . tütünde kaliteyi olumlu yönde etkileyen glikoz klorojenik asit ve rutin oranlarının ise kalite tipi tütünlere göre düşük olduğu görülmüştür . türkiye deki sarmalık kıyılmış tütün üretiminde oryantal tütün üretiminin aksine seyrek dikim daha fazla sulama gübreleme yapıldığı ve yoğun kükürt kullandığı tespit edilmiştir . tarımsal üretimdeki bu farklılıklar tütünlerin kimyasal kompozisyonunu doğrudan etkilemiştir . bunun sonucunda da tütünlerde nikotin oranı ve kükürt içeriklerinin yüksek olduğu belirlenmiştir .
dünya ve türkiye de üretilmekte olan tütünler genellikle sigara yapımında kullanılmaktadır . sigara üretimi belirli bir programa göre üretilip kontrollerden geçirilerek piyasaya sürülmektedir . sigara dumanının ana bileşenleri azot oksijen ve karbonmonoksittir . kadmiyum vücuttan atılımı oldukça yavaş olan biyolojik yarılanma ömrünün yıl arasında olduğu tahmin edilen bir ağır metaldir . tütün gibi kayısı yetiştiriciliğinde de sarartma amaçlı kükürt kullanılmaktadır . bu nedenle kükürt içeriği için kıstas olarak türk standartları enstitüsü nün . . tarihinde ve ts sayılı ile yürürlüğe giren kuru kayısı ihracat yönetmeliği örnek alınabilmektedir . ayrıca kuru kayısı ithalatı yapan ülkeler içerisinde almanya ingiltere fransa gibi ülkeler ppm sınır isterken avustralya gibi bazı ülkeler ppm düzeyini kabul etmektedirler . ayrıca kanserojen olduğu bilinen aminobifenil . μg arsenik benzen gg krom nikel μg miktarlarında tespit edilmiştir . türkiye de üretilmekte olan sarmalık kıyılmış tütünlerin ülkede uygulanmakta olan sözleşmeli üretimin dışında yetiştiricilik ve devamındaki sürecin kendi haline bırakılması standart değerlerin dışında bir tütün mamulünün piyasada yer aldığını göstermektedir . çalışmada kümeleme örnekleme yöntemine göre belirtilen ilde d s t belirlenen noktadan örnekleme yapılmıştır . ve d ort . . . kuru tütün yaprağı örnekleri bahsi geçen illerden yöreyi temsil edecek şekilde belirtilen noktalardan alınmıştır . fenolik içerikleri yine hplc cihazında . mm μm c kolon kullanılarak dad detektörüyle yapılmıştır . araştırmada belirlenen kükürt seviyeleri tse standartları ve daha önceki çalışmalara göre ppm seviyesine kıyasla çok yüksek ve istenilen değer sınırının üzerinde olduğu sonucu çıkmıştır . çalışmada kadmiyum alt sınır değeri . ppm üst sınır değeri . ppm ve ortalama ise . ppm olarak bulunmuştur . ayrıca örneklerin toplandığı noktaların tamamının dünya referans değerinin altında olduğu görülmüştür . adıyaman batman bitlis diyarbakır hatay malatya mardin ve muş illerinde yürütülen araştırmada belirlenen klorojenik asit ve rutin güven aralığına göre istatistiki analize tabi tutulmuştur . klorojenik asit ortalaması . ppm alt ve üst sınır değerleri sırasıyla . . ppm olarak bulunmuştur . araştırmada incelenen kimyasal özelliklerden nikotin ve kükürt içerikleri referans değerlerin üzerinde arsenik ve kadmiyum değerleri ise altındadır . önemli sağlık sorunlarına neden olabilen bu bileşiklerin miktarları çiftçilerin yetiştiricilik esnasında yaptıkları uygulamalar ile doğrudan ilişkilidir . tütünde kimyasal kaliteyi olumlu yönde etkileyen fenolik bileşiklerden klorojenik asit ve rutin içerikleri oryantal tütünlere göre düşük olmasına rağmen yetiştiricilik yöntemi benzerlik gösteren burley tütünlerinden daha yüksektir . türkiye de üretilmekte ve satılmakta olan sarmalık kıyılmış tütünlerin üretim ve satış sürecindeki denetim yetersizliği insan sağlığını tehdit etmekte ve ülke ekonomisine zarar vermektedir . sarmalık kıyılmış tütünlerin bazı kimyasal bileşenlerinin konu edildiği çalışma ile türkiye de bu konuda ilk bilgiler raporlanmıştır .
443
141
Konya İli Çumra İlçesi Tarım İşletmelerinde Üreticilerin Toprak Analizi Yaptırma Nedenleri ve Yaklaşımları
bu çalışma konya ili çumra ilçesinde üreticilerin toprak analizi yaptırma eğilimleri ve gıda tarım ve hayvancılık bakanlığı nın vermiş olduğu toprak analiz desteğinin etkisini belirlemek amacıyla yapılmıştır . çalışmada kullanılan veriler tabakalı tesadüfi örnekleme yöntemine göre tarım işletmesinden anket yöntemi ile elde edilmiştir . elde edilen sonuçlara göre araştırma alanında incelenen işletmelerin . inin toprak analizi yaptırdığı analizi yaptıran işletmelerin . inin destekler başladıktan sonra her yıl düzenli olarak toprak analizi yaptırdıkları tespit edilmiştir . genel olarak işletme yöneticilerinin . ünün desteklemeler başlamadan önce toprak analizi yaptırmadıkları saptanmıştır . toprak analizi yaptıran üreticilerin . ünün analiz sonuçlarına dayalı önerilere göre gübreleme yaptığı bu şekilde yapılan gübrelemenin işletme yöneticilerinin . sı verim üzerinde etkili olduğunu ifade ederken . ü ise yeterince etkili olmadığını belirtmişlerdir . ayrıca araştırma alanında üreticilerin toprak analizi yaptırmalarına desteğin etkisi khi kare analizi ile test edilmiş ancak anlamlı sonuçlar alınmadığı için araştırmaya dahil edilmemiştir .
tarım insanların besin ihtiyaçlarını karşılaması istihdama olan katkısı tarımsal sanayiye hammadde sağlaması dış ticarette önemli paya sahip olması gibi nedenlerle hem türkiye de hem de ab de ekonomik ve sosyal açıdan stratejik bir sektör konumundadır . birçok sanayi dalında ham madde girdisi tarım kaynaklı olarak kullanılmaktadır . bu nedenle tarımsal üretimde verimlilik üzerine etki eden faktörlerin bilinmesi ve bu faktörlerin her birinin optimum düzeyde kullanılması gerekmektedir . gübrelemenin optimum düzeyde yapılabilmesi için toprağın bitki besin elementi düzeyinin bilinmesi gerekmektedir . toprak analizi ile üretim yapılacak toprakta bitkinin büyümesini ve gelişmesini sağlayacak besin maddelerinin eksiklikleri belirlenir . bakanlık yılları arasında toplam milyon tl toprak analiz desteği ödemesi yapmıştır . fakat çiftçilerin gübreleme yaparken karar verme davranışları üzerine etki eden faktörlerle ilgili olarak yeterli çalışma bulunmamaktadır . bu nedenle bu çalışmada konya ili çumra ilçesinde çiftçilerin bitkisel üretimde optimal gübre kullanımını etkileyen önemli karar verme yöntemlerinden biri olan toprak analizi yaptırma eğilimleri araştırılmıştır . araştırma alanı arazi genişliği ve ürün çeşitliliği bakımından konya ilinde önemli bir yere sahiptir . araştırma verileri araştırma alanındaki tarım işletmelerinin üretim dönemi uygulamalarını kapsamakta olup konu ile ilgili veriler araştırıcı tarafından yapılan anketlerle elde edilmiştir . çalışma amacı doğrultusunda konya ilinde entansif tarımın en fazla yapıldığı çumra ilçesi gayeli olarak araştırma alanı seçilmiştir . çks ye kayıtlı olan . üretici araştırmanın ana kitlesini oluşturmuştur . tabakalı tesadüfi örnekleme yöntemine göre örnek hacmi aşağıdaki formüle göre hesaplanmıştır . incelenen işletmelerde dekardan küçük işletme büyüklük gruplarında mülk araziye dayalı bir üretim yapılırken ve üzeri işletme büyüklük grubunda . oranında kiraya tutulan arazi olduğu tespit edilmiştir . yeterli alet ve ekipmana sahip işletmelerde işletmenin mülk arazisi yanında kiraya da arazi tutma eğilimi olduğu gözlenmiştir . incelenen işletmelerde işletme yöneticilerine gübreleme amacıyla toprak analizi yaptırıp yaptırmadıkları sorulmuş ve elde edilen sonuçlar çizelge de verilmiştir . işletme büyüklük gruplarında toprak analizi yaptırma sıklıkları değişiklik göstermektedir . işletmelerde toprak analizi yaptırma nedenleri incelendiğinde işletmeler geneli olarak gıda tarım ve hayvancılık bakanlığının vermiş olduğu desteklerden faydalanmak için analiz yaptıranlar . verimi arttırmak için yaptıranlar . ve bilinçli tarım yapmak amacıyla analiz yaptıranların ise . olduğu belirlenmiştir . bu nedenle işletme yöneticilerine yaptırdıkları analiz sonucu önerilen gübreleme miktar ve çeşitlerine uyup uymadıkları sorulmuştur . yapılan araştırmalarda toprak analizi yaptıran ve analiz raporundaki tavsiyeleri uygulayan işletmelerin diğerlerine nazaran daha az gübre kullandıkları tespit edilmiştir . diğer bir çalışmada ise işletmelerin toprak analizi yaptırma durumları araştırılmış ve araştırmada konya ilinde buğday üreten işletmelerin . sinin toprak analizi yaptırdıkları belirlenmiş toprak analizi yaptıran işletmelerin . nun analiz sonucu tavsiye edilenlere uygun hareket etmedikleri belirtmişlerdir küçükçongar ve ark . işletmelerin verilen destek oran ve miktarlarının yeterli olup olmadığı yönündeki görüşleri ise çizelge da verilmiştir . gübrelerden en üst düzeyde fayda sağlanabilmesi için bitki istekleri iklim toprak yapısı ve vejetasyon dönemi dikkate alınarak doğru bitkide doğru yerde doğru zamanda doğru gübrenin kullanılması gerekmektedir . sorunlar engellendiği gibi gereğinden az kullanılması sonucu karşılaşılan verim ve kalite düşüklüğünün de önüne geçilecektir .
486
136
TÜRKİYE’DE İSTİHDAM VE İŞSİZLİK: 2000-2018
istihdam düzeyi ve işsizlik iktisat biliminin ilgilendiği başlıca konular arasında yer almakta ve reel sektör için önemli birer gösterge niteliğinde olup hayati önem arz etmektedirler . istihdam oranının arttırılması diğer bir deyişle işsizliğin azaltılması hem ekonomik hem de sosyal refahın sağlanabilmesi açısından gerekli görülmektedir . sosyal ve ekonomik refahı arttırabilmek amacı ile işgücü piyasasına müdahalelerde bulunulmakta ve bunun için çeşitli aktif ve pasif istihdam politikası araçları kullanmaktadır . ancak son yıllarda artan işsizlik oranının önemli bir tehdit unsuru olmaya başladığı düşünülmekte ve hatta bu durumun reel sektörde yaşanması muhtemel bir krizin habercisi olabileceği tartışılmaktadır . bu çalışmada istihdam ve işsizliğe ilişkin kavramsal çerçeveye ve türkiye de döneminde istihdam ve işsizlik istatistiklerinin yıllar içerisindeki değişimine yönelik genel bir değerlendirme sunularak işsizlik sorununa öneriler getirilmesi amaçlanmıştır .
ülkelerin mevcut ekonomik yapılarının ortaya konulması için bakılması gereken değişkenlerden biri de istihdamın yapısıdır . türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde görülen en temel sorun olarak işsizlik karşımıza çıkmaktadır . ardından yıllarına ilişkin işsizlik ve istihdam oranlarının yanında genç işsizlik eğitimli işsizlik ve sektörel işsizlik gibi önemli göstergelerin yıllar içerisindeki seyrine yer verilmiştir . çalışmanın sonunda ise derlenen verilerin işaret ettikleri bir takım sinyallerle bazı çıkarımlarda bulunulmuş ve işsizliğe yönelik öneriler getirilmiştir . türkiye istatistik kurumu nda yer alan tanıma göre işgücüne katılma oranı işgücünün kurumsal olmayan çalışma çağındaki nüfus içindeki oranıdır . bu yüzden bu oran insan kaynaklarının yani emeğin işgücü piyasasında etkin kullanıp kullanılmadığı konusunda işsizlik istihdam gibi diğer göstergelerle işgücü piyasası hakkında bilgiler sunmaktadır . geniş anlamda istihdama ilişkin bir diğer tanıma göre istihdam üretim faktörlerinin tamamının etkin kullanımı sağlanarak ekonomin üst sınırda bir üretim seviyesine ulaşması halinde tam istihdam milli gelir düzeyi ne ulaşılmasıdır . ayrıca çalışmak isteyen tüm bireylere iş verilmesi anlamında da kullanmaktadır . istihdam edilemeyen birey sosyal konumunun ve kişiliğinin gelişiminden yoksun kalacağından bireyin kendisine olan inancı güveni ve saygısı azalmaktadır . bu tanıma göre işsizlerde aranması gereken kriterleri şu şekilde belirtmektedirler son bir hafta içinde kar karşılığı ücretli yevmiyeli veya ücretsiz aile işçisi olarak herhangi bir işinin olmaması son üç ay içerisinde iş arama kanallarından herhangi birini kullanarak iş arıyor olması gün içinde veya iki hafta içinde işbaşı yapabilecek durumda olmasıdır . bu politikalar ile işsizliğe sebep olan faktörler ortadan kaldırılmaya çalışılmakta ve pasif istihdam politikaları ile müdahalede bulunarak işsizlikten oluşan olumsuzluklar azaltılmaktadır . kısaca bu oranı ekonomik etkinliğin göstergesi olarak belirtmek mümkündür . türkiye de de geçmişten günümüze artan nüfus oranı sermaye hareketliliğinin yetersiz olması kamu ve özel sektör yatırımlarının seviyelerinin yetersizliği yabancı sermayedeki düşüş işgücünün vasıf seviyesinin modern üretim çağına uyumlaştırılamaması mesleki eğitim ile işgücü piyasasındaki talep arasındaki uyumsuzluk teknolojik değişim ve bu değişime uyum sağlamada yetersizlik siyasi ve ekonomik istikrarsızlık gibi nedenlerle işsizlik oranları her geçen gün önemli bir sorun olarak ekonomik kalkınmanın karşısına çıkmaktadır . ayrıca kırsaldan kente göç sürecinin yanında yavaş kalan sanayileşmedeki gelişmeler işsizliğin yapısal bir sorun olmasına yol açmaktadır . ücretlerin düşürülmesi ve istihdamın daralması üretimin ve yatırımların bastırılmasına yola açmakta ve her geçen gün işsizlik oranlarının artmasına neden olmaktadır . çalışmanın bu bölümünde türkiye de yıllarına ilişkinolarak her geçen yıl önemi giderek artan istihdam ve işsizlik istatistiklerine ilişkin bilgilere yer verilmiştir . grafik de yıllarına ait işsizlik oranı verileri sunulmaktadır . işgücüne katılma oranı çok büyük bir artış göstermez iken yılında ölçülen lık işsizlik oranı işsizliğin farklı dinamiklere sahip olduğunun en açık göstergelerinden biridir . grafik da genç işsizlik olarak adlandırılan yaş arası kadın ve erkek işsizlik oranları ayrı ayrı yer almaktadır . sanayi sektöründe yılında olan işgücü oranı yılında ye hizmet sektöründe yılında olan işgücü oranı ise e yükselmiştir . bu durumda tarım sektöründen ayrılan işgünün önemli bir kısmının büyük çoğunlukla hizmet sektöründe istihdam edildiklerini söylemek yanlış bir çıkarım olmayacaktır . son olarak ise part time çalışanlar yine işsizlik oranlarının gerçekte olandan daha düşük ölçülmesine yol açmaktadırlar . yine de kadınların işgücüne katılımı tatmin edici düzeylerde olmayıp daha fazla teşvik edilmelidir . böyle bir politika uzun dönemde üretimi arttıracağı gibi işsizliği de azaltacaktır . orta ve ileri düzeyli eğitimlilerin işsizliği giderek artmakta ve bu artış gençleri umutsuzluğa sürüklemektedir .
539
120
SAMSUN İLİ ÇARŞAMBA İLÇESİNDE YETİŞTİRİLEN KİVİNİN PAZARLAMA KANALLARI VE PAZARLAMA MARJI
araştırmada çarşamba ilçesinde yetiştirilen kivinin pazarlama kanallarını ve pazarlama kanalında rol oynayan her bir aktörün pazarlama marjını ortaya koymak amaçlanmıştır . bu amaçla araştırmada kivi yetiştiricisi çarşamba ve samsun sebze ve meyve hallerinde kivi satışı yapan komisyoncu ve soğuk hava deposu bulunan bir firma ile yapılan görüşmelerden alınan üretim yılı verileri kullanılmıştır . bir kilogram kivinin üretim maliyeti hesaplanırken basit maliyet hesaplama yönteminden yararlanılmıştır . araştırma sonuçlarına göre çarşamba ilçesinde kg kivi . tl ye üretilirken tüketiciler kg kiviye ortalama . tl ödemektedir . kivi yetiştiren tarım işletmeleri ürettikleri kiviyi şehir dışından gelen aracılar şehir içi aracılar ve market manavlara pazarladıkları zaman tüketicilerin kg kiviye ödediği fiyatın u üreticiye ulaşmaktadır . ayrıca kivinin pazarlanmasında aracılık rolü üstlenen sebze ve meyve halindeki komisyoncular üreticinin gelirinin i karşılığında kiviyi pazarlamaktadır . kivi yetiştiricilerinin üretimlerinden daha fazla gelir elde edebilmeleri için kivinin yanında fındık ceviz ve şeftali gibi ürünlerin üretildiği çarşamba ilçesinde soğuk hava deposu bulunan kendi örgütlerini kurmaları gerektiği düşünülmektedir .
tarımsal işletmeler için alternatif bir ürün olan kivi meyvesinin ilk olarak yılında çin de doğal olarak yetiştiği keşfedilmiştir . bu durum yeni tesis edilen kivi bahçelerinin fazlalığı ile açıklanabilir . lı yıllarda karadeniz bölgesi ndeki valilikler ve tarım il müdürlükleri aracılığı ile ücretsiz kivi fidanı dağıtılarak üreticilere kivi yetiştiriciliği teşvik edilmiştir . kivinin birim maliyeti hesaplanırken masraflar sabit masrafı ve değişken masraflar olmak üzere iki grupta incelenmiştir . kivi yetiştiren tarım işletmelerinin sabit masraflarını daimi işçilik aile iş gücü ücret karşılığı bina sermayesi amortismanı bina sermayesi faizi alet makine sermayesi amortismanı alet makine sermayesi faizi kivi tesisi amortismanı genel idare giderleri ve arazi kirası oluşturmuştur . kivi bahçesi tesis masrafları kivi fidanı beton direk tel sulama sistemi işçilik gübre ilaç su mazot çıplak arazi değerinin faizi genel idare giderleri ve yatırım faizidir . çarşamba ilçesinde en fazla kivi üreticiliğinin yapıldığı köyler eğrikum hacılıçay ve boyacılı dır . hava şartlarına bağlı olarak haftada en az bir kez sulama yapılmaktadır . kivi yetiştiren bir hane halkı ortalama kişiden oluşmaktadır . kivi üretiminde çalışan aile iş gücü . erkek iş gücü birimidir . incelenen işletmelerde kivi bahçesi tesis döneminin ilk yılında kivi fidanı beton direk tel sulama sistemi yatırımı gübre ilaç su mazot ve işçilik gibi değişken masraflar yapılmaktadır . yulafçı ve cinemre nin yaptığı araştırmada çarşamba ilçesinde yaş meyve ve sebzelerin i çarşamba halinde pazarlanmaktadır . incelenen işletmelerin ü ise kivilerini bu gıda firmasına pazarlamaktadır . tarımsal işletmelerin ü ise hasat ettikleri kivilerini market ve manavlara götürmektedirler . bu durumda kivi yetiştiriciliği yapan tarım işletmeleri . tl kar marjı elde etmektedir . tüketiciler bir kg kivi için ödediklerin fiyatın u üreticilere ulaşmaktadır . bakım kivi pazarlama ve ambalajlama daimi işçilik gibi masrafları olmaktadır . kivi yetiştiren tarım işletmelerinden kivi alan market ve manavların da yine nakliye soğuk hava deposu masrafları dükkan kirası daimi işçilik geçici işçilik pazarlama ve ambalajlama gibi masrafları bulunmaktadır . tesis kurulumunun maliyetinin fazla olması ve diğer yıllarda da tesis için masraf yapılabileceği dikkate alınırsa kivi yetiştiricilerine ilk tesis kurulumu için destekleme sağlanmalıdır . ancak desteklemenin öncelikli amacı çiftçilerin kazançlarına destek olarak daha rahat bir yaşam sürmeleri ise üretimi yaygınlaşan ve kivi için de bu destek sağlanmalıdır . bu nedenden dolayı kivi yetiştiricilerinin bir araya gelerek depolama imkanı olan bir kooperatif kurmaları önerilmektedir . aynı zamanda araştırma alanında kivi üretimi yapılan köylerde çiftçilerin çoğunlukla yetiştirdikleri fındık şeftali gibi ürünlerden randıman alamamaları kivinin tüketici fiyatlarının yüksek olmasından dolayı kar elde edebileceklerini düşünmeleri iklim koşullarının kivinin yetişmesi için uygun olması ve komşularında gördükleri kivi tesislerine özenmeleri gibi nedenlerden dolayı üretim yaygınlaşmaya başlamaktadır . ancak artan bu üretim hacmi çiftçiler için artı bir avantaj sağlamamaktadır . kivinin sadece sofralık olarak yetiştirilmemesi gıda sanayisinde değerlendirilebilmesi ve kivinin farklı şekillerde kivi yetiştiricilerinin çok çeşitli olan kivi fidanlarının cinsleri hakkında herhangi bir bilgileri bulunmamaktadır .
452
156
GENETİK ALGORİTMA VE PİKSELİZASYON YÖNTEMİ İLE MAYIN TARLASI OYUNUNUN ZORLUK SEVİYESİNİ BELİRLEME
genetik algoritmalar mühendislik işletme vb alanlardaki sayısal problemlerin çözümünde arama algoritması olarak kullanılan etkili bir optimizasyon yöntemidir . darwin in evrim teorisine yani içinde bulunulan koşullara daha iyi uyum sağlayan bireylerin hayatta kalması prensibine dayanır . bireyleri oluşturan popülasyon genetik algoritma operatörleri uygulanarak değişikliğe uğrar ve bunun sonucunda yeni popülasyonlar oluşur . genetik algoritma kullanımında amaç aranılan koşullara daha fazla uyum gösterecek bireylere ulaşmaktır . yapılan çalışmada genetik algoritma ile pikselizasyon yöntemi birlikte kullanılarak mayın tarlası oyununun zorluk seviyesinin istenilen seviyede arttırılıp azaltılabileceği gösterilmiştir . ayrıca genetik algoritma yönteminin gezgin satıcı rota belirleme iş akışı dengeleme gibi problemler dışında oyun tasarımında da kullanılabileceği gösterilerek literatüre katkı sağlamak amaçlanmıştır .
genetik algoritma karmaşık problemlerin çözümünde oldukça işlevsel olan bir yapay zeka yöntemidir . darwin in teorisine göre her zaman en iyi uyumu gösterenler hayatta kalmaktadır . birçok karmaşık yapıdaki problemlere kolayca adapte edilebilir bir yöntemdir . çünkü doğrusal yapıdaki algoritmalardaki kısıtlamaları yoktur . bir problemin genetik algoritma ile çözümünün sağlanabilmesi için problemin ilgili parametrelerinin algoritma içerisinde kullanılabilir bir bilgiye kodlanması gerekmektedir . her bir olası çözüm bir bireyi oluşturur ve arama uzayı içerisindeki rastgele oluşturulan bireyler genetik algoritmanın kodlanmış ham verisi olan popülasyonunu oluşturmaktadır . bu çalışmada satır ve sütundan oluşan piksel hücreleri tasarlanmıştır . piksel değerlerine hazırlık aşamasında rastgele ve değerleri atanır . bu hücrelerin değerlerini saklamak için x elemanlı çok boyutlu dizi kullanılmıştır . oyunun amacı mayına denk gelmeyecek şekilde olası tüm boş hücreleri tıklayarak ilgili seviyeyi tamamlamaktır . ardından mutasyon işlemi için bireyden . oranla rastgele seçim yapılır . tersi istenirse oyunu kolaylaştırmak için ların sayısını arttırmak amaçlanabilir . şekil teki kodlar incelenecek olursa satır ve sütundan oluşan tabloda her bir satırdaki sayısı hesaplanır ve her satırın son bitine ilgili satırdaki toplam sayısı genetik algoritmanın yapacağı iyileştirmeyi takip etmek için kaydedilir . her karşılaştırmadan galip gelen iki birey sonraki işlem olan çaprazlama operatörüne tabi tutulacaktır . şekil da turnuvadan galip gelen bireyler için yapılan çaprazlama operatörünün ve sonrasında rastgele seçilen bir bireye ait yapılan mutasyon işlemlerinin c kodları gösterilmektedir . daha sonra kaçıncı bitin mutasyon işlemine tabi tutulacağını belirlemek için ile arasında tekrar rastgele sayı üretilerek bu bitin değeri ise ise yapılarak mutasyon işlemi tamamlanmış ve genetik çeşitlilik sağlanmış olur . genetik algoritma operasyonları bitince tekrar tüm bireyler için şekil te gösterildiği gibi uygunluk kriteri hesaplanır ve durdurma kriteri olarak belirtilen iterasyon sayısı veya koşulun sağlanıp sağlanmadığı kontrol edilir . eğer koşul sağlanmamışsa işlemlere tekrar döngü içerisinde devam edilir . grafikten anlaşılacağı üzere başlangıç durumunda en iyi uygunluk değerine sahip bireyin adet biti bulunmaktadır . iterasyonun sonucunda birlerin sayısında iyileştirmeler yapılmış olup en iyi uygunluk değerine sahip olan bireyin adet biti bulunmaktadır . yapılan çalışmada genetik algoritma operasyonlarından kısaca bahsedilmiş olup sonraki çalışmalara yol göstermesi amacıyla geliştirilen uygulamadaki genetik algoritma operatörlerinin kodları paylaşılmıştır .
421
101
ORTODONTİDE DEBONDİNG YÖNTEMLERİ
sabit ortodontik tedavinin aktif döneminin bitirilmesiyle braketlerin ve adeziv rezinin diş yüzeyinden uzaklaştırılması işlemine debonding adı verilmektedir . debonding işleminin amaçları sabit ataşmanların çıkarılması diş yüzeyinde kalan artık adezivin temizlenmesi ve diş yüzeyinin yapıştırma öncesi haline iyatrojenik zarar vermeden getirilmesidir . ortodontik ataşmanların sökülmesi için kullanılan dört yöntem vardır . bu yöntemler mekanik debonding elektrotermal debonding ultrasonik debonding lazer debonding dir . debonding sonrası artık rezinin temizlenmesi için el aletleri zımpara diskler lastik frezler elmas frezler ve tungsten karbid frezler gibi çok sayıda temizleme yöntemi kullanılmaktadır . debonding işlemi boyunca oldukça dikkatli olunmadır aksi halde pulpa nekrozu mine hasarı diş yüzeyinde renklenme ve hassasiyet gibi problemler ortaya çıkabilmektedir . diş yüzeyinin temizlenmesi esnasında aerosoller tozlar oluşmaktadır ve bunlar çapraz enfeksiyona neden olabilmeleri nedeni ile tehlike arz etmektedir . bundan dolayı hazırlamış olduğumuz bu derlemede debonding yöntemleri arasındaki farkı inceledik .
sabit ortodontik tedavinin aktif döneminin bitirilmesiyle braketlerin ve adeziv rezinin diş yüzeyinden uzaklaştırılması işlemine debonding adı verilmektedir . yöntem bu yöntemde keskin uçlu debonding pensleri kullanılmaktadır . bu pensler ile mine adeziv rezin ya da braket adeziv rezin ara yüzünde makaslama kuvveti meydana gelmektedir . bu yöntemde diş üzerinde kalan yapıştırıcı miktarı minimum seviyededir . mine rezin ara yüzüne yerleştirilen keskin uçlu pensler yardımıyla uygulanan bilateral kuvvetin kristalin yapıda ki braketlerin sökülmesinde kullanılabilecek en etkili yöntem olduğunu bildirilmiştir ve rotasyon kuvvetleri uygulanmaktadır . konvansiyonel debonding işlemi sırasında uygulanan kuvvet miktarını etkileyen . zach ve cohen maymun dişleri üzerinde yaptıkları çalışmada pulpadaki c lik sıcaklık artışının histolojik bir değişiklik yaratmadığı sonucuna varmışlardır . c lik sıcaklık farkın güvenli eşik seviyesi olduğunu bildirmişlerdir . mine hasarı metal braketlere oranla seramik braketlerde daha fazla görülmektedir braketler söküldükten sonra mine yüzeyinde kalan artık yapıştırıcının en az iyatrojenik zarar oluşturacak şekilde temizlenebilmesi için farklı yöntemleri karşılaştırdıkları çalışmalarında düşük devirde tungsten karbid frez kullanımını altın standart olarak önermişlerdir . hekimin alacağı önlemler arasında en etkili olanı maske kullanımıdır nicola ve ar . hasta açısından düşünülmesi gereken faktör de bakteriyemi riskidir . ideal laboratuar koşullarında oldukça etkili olan geleneksel mekanik debonding tekniklerinin kullanılması düşünülüyorsa dişin yapısal özelliği mutlaka göz önüne alınmalıdır .
403
131
SAĞLIK YÖNETİMİ BÖLÜMÜ ÖĞRENCİLERİNİN MOBİL GÜVENLİK FARKINDALIĞI VE DİJİTAL VERİ GÜVENLİĞİ FARKINDALIKLARININ BELİRLENMESİ
bu çalışmada sağlık yönetimi bölümünde okuyan ve temel bilgi teknolojileri dersine devam eden öğrencilerin mobil güvenlik ve dijital veri güvenliği farkındalığı ve aralarındaki ilişkinin belirlenmesi amaçlanmıştır . veriler bahar döneminde toplanılmıştır . soru formu sosyo demografik özelliklere ilişkin sorular öğrencilerin akıllı telefon güvenlik farkındalıklarını belirlemek amacıyla mobil uygulamalarda güvenlik farkındalığı anketi dijital veri güvenliği farkındalık düzeylerini belirlemek için dijital veri güvenliği farkındalığı ölçeği kullanılmıştır . veriler google form aracılığıyla toplanılmıştır . verilerin analizinde frekans yüzde ikili ve çoklu karşılaştırma analizleri kullanılmıştır . öğrencilerin dijital veri güvenliği farkındalıklarının akıllı telefonlarda kötü amaçlı yazılımlar ve güvenlik yazılımlarından haberdar olmak uygulama indirirken güvenlik mesajlarına dikkate etmek ve kişisel verilere ulaşmak istemesine dikkat etme durumuna göre değiştiği sonucuna ulaşılmıştır .
günümüz şartlarında akıllı telefon kullanımı oldukça yaygınlaşmıştır ve bu durumun sonucu olarak da birçok işlemi mobil telefonlar aracılığıyla gerçekleştirmekteyiz . teknolojideki gelişmeler sayesinde artık akıllı telefonlar hayatımızın gerçeği halinde gelmiştir . online süreçler içerisinde gerçekleştirilen ve finansal cezbediciliği olan bu işlemlerin mobil telefonlarla gerçekleştirilmesi kötü niyetli kullanıcılar için kişiyi hedef konumuna getirmektedir . bununla birlikte bilişim suçlarına ilişkin yapılan araştırmalar bilişim suçu faillerinin genellikle genç eğitimli teknik yeteneğe sahip ve agresif oldukları yönündedir . bu tarz uygulamalar kullanıcılar için birçok avantaj sağlamakla birlikte sıkıntılar da getirebilmektedir . bu bağlamda sağlık sektörü için önemli bir yere sahip olacağı düşünülen sağlık yönetici adaylarının mobil güvenlik ve dijital veri güvenliği farkındalıkları arttırılması gelecekte bu alanda çalışmalarını yürütürken bu alanda duyarlı olacakları ve önemli bir maliyet kalemi olan güvenlik yazılımları için daha bilinçli bir bakış açısı geliştirecekleri düşünülmektedir . araştırmanın evren ve örneklemi araştırmanın evrenini eğitim öğretim yılı bahar döneminde bir üniversitenin sağlık yüksekokulu nda öğrenim gören sağlık yönetimi bölümü öğrencileri arasında temel bilgi teknolojileri dersi alan . veri toplama araçları veri toplama aracı sosyo demografik özellikler ilişkin sorulardan oluşan bilgi formu öğrencilerin akıllı telefon güvenlik farkındalıklarını belirlemek amacıyla mylonas kastania ve gritzalis tarafından geliştirilen ve talan aktürk korkmaz ve gülseçen tarafından türkçe kullanımı sağlanılan anket ve öğrencilerin dijital veri güvenliği farkındalık düzeylerini belirlemek için yılmaz ın doktora tez çalışmasında geliştirmiş olduğu dijital veri güvenliği farkındalığı ölçeği nden oluşmuştur . li likert ölçüm tekniğine sahip ölçek kesinlikle katılıyorum ve kesinlikle katılmıyorum şeklinde puanlanmaktadır . ölçekten alınan yüksek düzey puan ortalaması yüksek düzey dijital veri güvenliği farkındalığı anlamı taşımaktadır . bu örneklem için dijital veri güvenliği farkındalığı ölçeği nin cronbach s alpha değeri tir . veri toplanması sürecinde google form aracılığıyla oluşturulan formun eğitim öğretim yılı bahar dönem sonunda öğrenciler tarafından doldurulabilmesi için katılımcılara elektronik ortamda iletilmiştir . verilerin analizi verilerin analizinde spss paket program kullanılmıştır . yapılan analizlerde anlamlılık düzeyi olarak alınmıştır . u aile ekonomik seviyesini gelir gider denk olarak belirtmiştir . si mobil uygulama marketlerinden ücretsiz telefon güvenlik yazılımı araştırmamaktadırlar . bir öğrenci bu durum için biz öğrenciyiz hocam yemek yemeye zor para bulurken bir de uygulama mı satın alalım parola konulabileceğinin farkındayım maddesinde bulunmuştur . uygulama yüklerken kişisel verilere ulaşıp ulaşmadığını dikkate edenler ve etmeyenler arasında dvgfö puan ortalamaları açısından anlamlı fark olduğu bulunmuştur . öğrencilerin yaş cinsiyet aile ekonomik durumu anne ve baba eğitim düzeyi bilgi teknolojileri kullanım deneyimi kişisel verilerin gizliliği ve korunması konusunda endişe akıllı telefonda kişisel ve iş ile ilgili verileri saklama durumu hangi cihazlarda güvenlik yazılımı kullanma durumu gibi özelliklerin dvgfö puan ortalamaları açısından istatistiksel anlamlı fark yaratmadığı belirlenmiştir . çalışmasında kullanıcıların i verilerin gizliliği ve korunması konusunda endişe duyarken si akıllı telefonda bu kişisel verileri sakladığı belirtilmektedir . çalışmalardan da anlaşıldığı üzere bilgi gizliliği konusunda endişe duyulmasına rağmen bireylerin kişisel bilgilerini akıllı telefonlarında saklama eğiliminde oldukları görülmektedir . çalışmada en yüksek puan ortalaması ise ile izinsiz kullanılmaması için cihazlara öğütçü nün çalışmasında bilgisayar açılışında şifre kullananların oranı olarak belirtilmektedir . zorunlu sigortalar hariç sigorta sahibi olmamak sosyal güvenlik kurumu primlerini ödememek gibi davranışlar bu tutumun bir örneğidir .
506
111
ANTAKYA’NIN GELENEKSEL EVLERİNİN AVLU ÖZELLİKLERİ ÜZERİNE BİR İNCELEME
yapıların orta kısmında yer alan üstü açık ya da kapalı olabilen geniş bahçe açıklıklarına avlu denilmektedir . türk mimarisinde avlular dışarıya kapalı gökyüzüne açık mekanlar olup sosyal ve kültürel hayatın en önemli parçalarından biridir . araştırmaya konu olan ve çoğu . ve . yy a ait olan antakya nın avlulu evleri de bölgenin sosyokültürel hayatını yansıtan en önemli mekanlar olma özelliğindedir . ancak bu özellikteki evlerin korunması ve gelecek kuşaklara aktarılmasında bazı zorluklarla karşılaşılmaktadır . son yıllara kadar özgün niteliklerini büyük ölçüde koruyan bu evler nüfus artışı ve çarpık kentleşmenin etkisiyle ya terk edilmiş ya da büyük oranda yapısal değişikliklere maruz kalmışlardır . yeni gelişmelerin geçmişi yok ederek sağlıksız ve kimliksiz bir şekilde gelişiyor olması alan için büyük bir sorun teşkil etmektedir . antakya nın kültürel birikiminin çağdaş yöntemlerle doğru araştırılması ve tespit edilmesi çözülmesi gereken sorunların başında gelmektedir . bu nedenle bu araştırma kapsamında antakya nın geleneksel evleri ve avlu yapıları incelenmiş avluların iklim ve sosyokültürel açıdan bölge halkı için akılcı çözümler sunan mekanlar olmasına rağmen yapısal olarak yeterince korunamadığı kanaatine varılmıştır . sonuç olarak bu çalışmada avlulu evlerin korunması ve sürdürülebilirliğinin sağlanması güncel kullanımda değerlendirilmesi ve günümüzde bu niteliklere sahip avlulu evlerin oluşturulmasının gerekliliği vurgulanmıştır .
evin açık mekanı olan avlu ve veya veranda genel olarak yarı açık bir genel mekandır . geleneksel antakya evleri ise avlu seki ve oda gibi mekanlardan oluşmaktadır . en önemli belirleyici özelliği ise avlu içinde konumlanmış olmasıdır . bu nedenle bu çalışma kapsamında eski antakya evleri ve avlularının plan özellikleri ve mekan kurgusu incelenmiş iklim ve sosyo kültürel yaşayış açısından oldukça akılcı çözümler sunan bu evlerin korunması ve gelecek nesillere aktarılmasının gerekliliği vurgulanmıştır . akdeniz iklim bölgesinin doğusunda kıyıdan km içeride olan kentin denizden yüksekliği yaklaşık m kadardır . alanda bu amaca yönelik olarak seçilmiş evler tablo de gösterilmiştir . birinci aşamada antakya nın avlulu evleri ile ilgili literatür çalışması yapılmış konu ile ilgili veriler toplanmıştır . sokaktan bir avlu duvarıyla ayrılan evler kendi içine dönük bir anlayışta planlanmışlardır . kesme taşların kullanıldığı kemerli dış kapı genellikle alçaktır . eski antakya evlerinin avluları ile ilgili geçmiş bulgulara bakacak olursak yılları arasında antakya da yapılan kazılarda evlerin plan şemasının roma dönemine ait izler taşıdığı tespit edilmiştir . mekansal geçişin daima sokak avlu yapı şeklinde olduğu konutlarda tüm mekanlar avluya açılmakta ışığını da buradan sağlamaktadır . genellikle odalar avlunun bir tarafında matbah denen mutfak ile hela hamam gibi servis hacimleri ise avlunun diğer tarafında ayrı bir kitle oluşturur . bu bölgenin iklim koşullarına uygun ve oldukça akılcı çözümler sunan avlular bazen mermer veya desenli karo mozaik ya da dökme mozaik ile kaplı olabilirler . genelde mutfak kısmına yakın bir yerde bulunan kuyu sabit bir elemandır . bu havuzların büyüklüğü değişken olup serinlik verme amacını taşır ve genelde mermerden ya da taştan yapılmışlardır . odalardan birinin altında hazin denilen ve içine hayattan taş merdivenle inilen tabandan cm yüksekte ışık ve hava alabilen sığınak ve yiyecek depolama mekanları yer almaktadır . livanın zemininde üç tarafı çeviren kerevit adı verilen taştan sedirlik vardır . bu takalar yerden metre yukarıda bulunup çevre taşları rölyef desenlerle bezelidir . fanus takası ise biri oturma odasında diğeri de avluda olmak üzere en az iki tane olan ve aydınlatmada kullanılan lambaların konduğu çevresi oymalı niş türünde kapaksız taş dolaplardır . avlularda genellikle portakal mandalina greyfurt limon turunç nar zeytin asma incir yenidünya hurma muz dut ve erik gibi meyve ağaçlarına rastlanır . sardunya zakkum zambak . büyük avlularda bazen kavak gibi büyük ağaçlara da rastlanır . evin duvarlarında geçmişte fanus takası olarak kullanılan bölümler çiçek veya başka nesneleri sergilemek amacıyla kullanılmaktadır . ancak antakya belediyesi yılında adet tescilli bina bulunduğunu belirtmiştir . ayrıca restorasyon çalışmaları yapılırken yerel yönetimlerin kentsel doku doğal peyzaj ve geleneksel yapı özellikleri ile uyumlu bir şekilde çalışmaları gerekmektedir .
440
185
Tebuconazole Uygulamalarının Patlıcan (Solanum melongena L.)’da Fide Boyu ve Kalitesine Etkisi
bu çalışma yılında erzincan bahçe kültürleri araştırma enstitüsü müdürlüğü ne ait fide yetiştirme seralarında yürütülmüştür . çalışmada tebuconazole maddesinin patlıcanda fide kalitesi üzerine etkisi araştırılmıştır . yapraktan sprey şeklinde uygulanan tebuconazole ün ve ppm konsantrasyonları denenmiştir . araştırma sonuçlarına göre fide boyu ve gövde boyunun dozlara göre önemli derecede değişiklik gösterdiği tespit edilmiştir . gövde kuru madde oranı yaprak kuru madde oranı ve kök kuru madde oranlarının da dozlara göre önemli derecede değişiklik gösterdiği belirlenmiştir . elde edilen verilere göre en düşük fide boyu ve gövde boyu ppm lik dozdan elde edilmiştir . fidelerde en yüksek kuru madde oranı ise gövdede ve yaprakta ppm lik dozdan kökte ise ppm lik dozdan elde edilmiştir . bu çalışmada farklı dozlarda uygulanan tebuconazole dozlarının patlıcan fide boyunu kontrol altına almada ve bazı fide kalite özelliklerine olumlu yönde etki ettiği belirlenmiştir .
dünya nüfusu her geçen gün hızlı bir şekilde artış göstermekte olup nüfusun talebini karşılamak için tarımsal üretimde sürdürülebilir çalışmaların yapılması gereklilik arz etmektedir . bu talebi karşılayacak tarımsal üretim kollarından biriside sebzeciliktir . kaliteli bir fide kalın bir gövde koyu yeşil yapraklar canlı ve kuvvetli kök yapısına sahip olmalıdır . fide yetiştiriciliğinde fide boyunu kontrol etmek fide kalitesi ve dış görünüşünü iyileştirmek için mekanik stres faktörleri ve tekerrürlü olarak uygulanmıştır . fide boyu ve gövde boyu şerit metre ile gövde çapı ise dijital kumpas kullanılarak ölçülmüştür . kök uzunluğu ölçümü yapılmadan önce kökler kök kaybı olmayacak şekilde iyice yıkandıktan sonra şerit metre yardımı ile cm olarak ölçülmüştür . araştırma sonucunda elde edilen verilere göre farklı dozlarda tebuconazole uygulamalarının patlıcan bitkisinde kök uzunluğu üzerine etkisinin istatistiksel olarak önemli olmadığı tespit edilmiştir . çalışmada kontrol uygulamasıyla elde edilen ortalama kök uzunluğu cm dir . araştırma sonucu elde edilen verilere göre farklı dozlarda tebuconazole uygulamalarının patlıcan fidelerinde yaprak kuru madde oranına istatistiksel olarak çok önemli derecede etki ettiği belirlenmiştir . çalışmada kontrol uygulamasıyla elde edilen kökte kuru madde oranı iken tebuconazole uygulaması sonucu kök kuru madde oranı kontrolle karşılaştırdığında tüm dozlarda artmış ve en yüksek kök kuru madde oranı olarak ppm lik doz uygulamasında tespit edilmiştir . en yüksek doz olan ppm tebuconazole uygulamasında kontrol uygulamasına göre kökte kuru madde oranı açısından oranında bir artış belirlenmiştir . yapılan literatür taraması sonucunda sebzelerde fide kalitesi üzerine tebucozanole uygulaması ile ilgili bir çalışmaya rastlanmamıştır . yapılan çalışma bu alandaki açığın kapanmasına ve buna benzer çalışmaların yapılmasına katkı sağlayacak temel veriler ortaya koymuştur . benzer bir çalışmada ise patlıcanda pp ve ccc geciktiricilerinin uygulandığı bitkilerin yapraklı olduğu dönemde yaptıkları gözlemlerde uygulanan maddelerin gövde boyunu ve yaprak sayısını azalttığını belirlemişlerdir xue et al . sürgün kuru ağırlıklarında uygulama dozuna bağlı olarak kontrole göre . . oranlarında artış olduğu belirlenmiştir . fideler kalitesi için önemli özelliklerden birisi ise kuru madde miktarıdır . bunun sonucunda kontrol uygulamasındaki fideler dikim olgunluğuna gelmesine rağmen uygulama yapılan fidelerin dikim zamanına gelme süresinin uzadığı gözlemlenmiştir . bundan dolayı ilerde yapılması düşünülen çalışmalarda dozlar düşürülerek daha fazla doz uygulanarak veya uygulama sayısı tek sefere indirilerek bazı varyasyonlar denenebilir .
461
140
Özel Bir Hastanede Çalışan Hemşirelerin Klinik Basamaklandırma Modelinden Memnuniyet Durumları
klinik basamaklandırma modelinin hemşirelerin kurumda klinik ortamda çalışmaya devam etmelerini sağlamada etkili olduğu düşünülmektedir . bu çalışmada amaç özel bir hastanede çalışan hemşirelerin klinik basamaklandırma modelinden memnuniyet durumlarını belirlemektir . bu tanımlayıcı araştırma klinik basamaklandırma modelini kullanan bir özel hastanede çalışan hemşire üzerinde gerçekleştirilmiştir . toplam hemşireden analiz edilmeye uygun veri toplanabilmiştir . veriler araştırmacılar tarafından geliştirilen bir anket formu ile toplanmıştır . anketler eylül ekim tarihleri arasında araştırmacılardan biri tarafından ilgili hastanenin klinikleri dolaşılarak çalışmaya katılmayı kabul eden hemşirelere dağıtılmıştır . ilk ziyaretten bir hafta sonra klinikler aynı araştırmacı tarafından yeniden ziyaret edilerek anketler toplanmıştır . hemşirelerin çoğunlukla kurumda uygulanan klinik basamaklandırma modeli hakkında bilgi sahibi olduğu ve modele başvurmayı düşündükleri belirlendi . kurumda uygulanan mod lden genel olarak memnun olanların oranı kısmen memnun olanların oranı memnun olmayanların oranı olarak bulundu . hemşirelerin yarıya yakını klinik basamaklandırma modelinin mesleki kişisel gelişime katkı sağlamadığını ve kurumda kalış süresini etkilemediğini ifade etti . hemşirelerin diğer yarıya yakını ise farklı olarak klinik basamaklandırma modelinin yaygınlaşmasının hizmet kalitesine olumlu yansıyacağını ve başka kurumlarda da modelin uygulanması gerektiğini belirtti . çalışmada hemşirelerin çoğunluğunun modelden genel olarak veya kısmen memnun oldukları belirlendi . buna karşın memnun olmayan hemşirelerin geri bildirimleri dikkate alınarak modelin uygulamasının iyileştirilmesi ve geliştirilmesi önerilir .
hemşirelik hizmetleri yönetimi hemşirelerin çalıştıkları örgütlere bağlılıklarını artırmakla nitelikli hemşirelerin kuruma aidiyet hissetmelerini sağlamakla iş yaşamında deneyimledikleri güçlükleri azaltmakla ve örgütle bütünleşmelerini sağlamakla ilişkili kurumsal politikalardan sorumludur . buradan yola çıkarak hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde sağlık bakım profesyonellerinin sağlık bakım alanında çalışmaya devam etmelerini özendirici mesleki ilerleme olanaklarının oluşturulması ve yürütülmesi önerilmektedir . sağlık insan gücü gereksiniminin arttığı ancak nitelikli çalışan bulmanın güçleştiği bu süreçte iş gücü ihtiyacının karşılanması e iş gücü kaybının önlenmesi için klinik basamaklandırma modeli hemşireler için bir kariyer gelişim modeli olarak insan kaynakları ve hemşirelik hizmetleri yönetimleri tarafından kullanılmaktadır . kb yatak başı hemşireliğinde kullanılan hemşirelerin kuruma bağlılıklarını ve memnuniyetlerini artırıp devir oranlarını azaltmayı hedefleyen profesyonel ve kişisel gelişimleri için onları teşvik eden bir kariyer modeli olarak uygulanmaktadır . hemşirelerin bu anlamdaki çabalarının kurumda oluşturulan sistemle kurumsal olarak da tanınmasını ve ödüllendirilmesini sağlayan bir model olarak sunulmaktadır . klinik basamaklandırma modeli henüz türkiye de oldukça yeni uygulanmakta olan bir modeldir . bununla birlikte türkiye de modele ilişkin pilot uygulamanın tamamlandığı ve modeli iki yıldır uygulamakta olan tek bir özel hastane olduğu bilinmektedir . çalışmadan elde edilen sonuçların bu ilk kb uygulama örneği hakkında hemşirelerin görüşlerini ortaya koyarak ve yine hemşirelerin uygulamadan memnun olup olmadıklarını belirleyerek literatüre özgün bir katkı sağlayacağı umulmaktadır . hemşireler çalıştıkları hastanede uygulanmakta olan klinik basamaklandırma kariyer modelinden memnunmu araştırma kb kariyer modelini kullanan özel bir hastanede gerçekleştirilmiştir . ancak uygun şekilde anketleri doldurup teslim eden hemşire ile çalışma sonlandırılmıştır . veriler tanımlayıcı istatistikler kullanılarak değerlendirilmiştir . verilerin değerlendirilmesinde microsoft excel programı kullanılmıştır . kb modeline başvuru yapabilme koşulunu karşılayanlardan ilk uygulamaya başvuranların oranı ikinci uygulamaya başvuranların oranı ve her iki uygulamaya da başvuranların oranı ise olarak belirlendi . hemşirelerin kurumda uygulanan kb modelinden memnuniyet durumları tablo de incelendiğinde modelden genel olarak memnun olanların oranı kısmen memnun olanların oranı memnun olmayanların oranı olarak bulundu . yapılan değerlendirme sonuçlarını kısmen güvenilir bulanların oranı modelin adil biçimde uygulandığını kısmen düşünenlerin oranı modelin mesleki kişisel gelişime katkı sağlamadığını düşünenlerin oranı modelin hemşirelik kariyer gelişiminde bir kriter olarak kullanılmasını kısmen uygun bulanların oranı modelin çalıştığı kuruma bağlılığına katkı sağlamadığını düşünenlerin oranı modelin kurumda kalış süresini etkilemediğini düşünenlerin oranı olarak bulundu . nitekim literatürde de modelin kullanıldığı hastanelerde çalışan hemşirelerin genel olarak modelden memnun oldukları belirtilmektedir burke et al . kb kriterlerinin uygun ve adil olduğunu düşünen ve modelin kurumda adil şekilde uygulandığını ifade eden hemşirelerin oranı tüm katılımcıların dörtte biri civarıdır . buradaki neden sistemden kaynaklanıyorsa sistemin çalışanların algısından kaynaklanıyorsa da bu algının değiştirilmesi ve yönetilmesi gerekmektedir . ayrıca bu konuda geliştirilmiş geçerli ve güvenilir bir araç bulunmadığından araştırmacıların kendileri tarafından geliştirilmiş bir form ile veriler toplanmıştır . çalışmada klinik basamaklandırma modelinin ilgili kurum tarafından yürütülen iki uygulamasının sonuçları değerlendirilebilmiştir . türkiye için çok yeni olan bu kariyer modelinin uzun vadeli sonuçlarını ölçmek için henüz erken olmasına karşın bu çalışmaların artması uygulamanın uygunluğunun ve güvenirliğinin değerlendirilebilmesi için farklı kurumlarda da hayata geçirilmesi uygulamanın içeriğinin geliştirilmesi ve kişilerin güveninin artması için eğitim çalışmalarının daha kapsamlı yürütülmesi ve hizmetin niteliği ve hasta güvenliği gibi başlıklarla ilişkili çalışmaların yapılması gerekmektedir . ilgili kurumda kb modelinin sürdürülmesi sağlanabilir ise izlem çalışmalarının yapılması ve elde edilen sonuçların bu çalışma sonuçları ile karşılaştırılması modelin geliştirilmesine katkı sağlayacaktır .
614
202
Meslek Yüksekokulu Öğrencilerinin E-Devlet Algılayışlarının İncelenmesi
e devletin gelişmesi ve kullanılması toplum tarafından doğru algılanması ile mümkündür . hiç anlaşılmadığı veya yanlış anlaşıldığı zaman ya hiç veya amacına uygun kullanılmayacaktır . ülkeler e devlet uygulamaları geliştirirken vatandaşların istekleri doğrultusunda çalışmalar yaparlarsa başarılı olurlar . bu anlamda yapılacak anketler ve kullanıcı forumları yol gösterici olacaktır . dünya ülkelerinde ve türkiye de e devlet uygulamaları ile ilgili olarak çeşitli araştırmalar ve incelemeler yoğun olarak yapılmaktadır . ülkemizin e devlet uygulamalarının yeterince ileri düzeyde olmadığı yapılan e devlet ve e hazırlık sıralamalarında görülmektedir . bu durum e devletin toplum tarafından iyi algılanmadığı ve bilinmediği sonucunu akla getirmektedir . sayısal uçurumun e devletin önünde önemli bir engel olduğu ülkemizde bu uçurumun dışında sayılabilecek yüksek öğrenim düzeyindeki kişilerin görüşleri e devletin nasıl algılandığı konusunda bir fikir verebilecektir . bu noktadan hareketle bayburt rize ve ardahan illerinde bulunan meslek yüksekokulu öğrencileri üzerinde e devlet ile ilgili olarak bir anket çalışması yapılmıştır . ankete katılan meslek yüksekokulu öğrencilerinin benzerlikleri ve farklılıkları araştırılarak karşılaştırılmış yapılan çalışma ile öğrencilere demografik özelliklerinin yanı sıra e devlet için gerekli olan bilgisayar ve ınternet sahiplikleri ile bilgisayar ve ınternet deneyimleri e devleti nasıl tanımladıkları sorulmuştur . öğrencilerin toplumsal sekiz farklı e devlet hizmetini önem sırasına koymaları istenmiş ve bu hizmetlere atfedilen önem ölçülmüştür . ayrıca öğrencilerin e devletin gelişmesine katkı sağlayacağı düşünülen çeşitli düzenlemeler e devletin sağlayacağı avantaj ve dezavantajlar ile e devletin önündeki engeller konularında görüşleri alınmıştır . bu grup sorularda kişilerin belirtilen görüşlere ne ölçüde katıldıkları likert ölçeği kullanılarak ölçülmüştür .
günümüzde bilgi ve iletişim teknolojilerinde hızlı gelişmeler yaşanmakta bu gelişmeler toplumda bir takım değişimlere neden olmaktadır . e devlet olarak da adlandırılan bu durum hayatı kolaylaştırmakta gerek devlet gerekse bu hizmetlerden yararlananlara zaman ve kaynak tasarrufu sağlamaktadır . bu farkındalığın artması e devlet işlemlerinin artmasına neden olacak ve yeni e hizmetlerin oluşturulmasını da teşvik edecektir . anketlerin değerlendirilmesi için spss paket programı kullanılmıştır . çalışmaya konu olan her üç myo öğrencilerine ait veriler ayrı ayrı değerlendirilmiş ve tablo ile grafikler halinde verilmiştir . okul ve bölgeler arasındaki farklılıkları veya farksızlıkları görmek açısından bu yol seçilmiştir . daha üst gelir grubunda olan öğrencilerin sayıları ise giderek azalmaktadır . öğrencilerin kişisel bilgisayar sahiplikleri grafik te verilmiştir . en yüksek öğrenciler arasındaki kişisel bilgisayar sahipliği rize fındıklı myo da en düşük ise ardahan myo dadır . yaklaşık düzeyinde öğrenci ise orta düzeyde bilgisayar bilgisine sahip olduklarını belirtirken oranında öğrenci ise bilgisayar kullanamadıklarını veya henüz başlangıç düzeyinde bilgisayar kullanabildiklerini belirtmiştir . her üç myo da ankete katılan öğrencilerin i internet üzerinden yapılan işlemleri güvenli bulmamaktadır . aynı öğrenciler cep telefonu ile hizmet alınmasının e devleti geliştireceği yönündeki düşünce konusunda oranında kararsız kalmış oranında da tüm hizmetlerin tek bir noktadan verilmesinin e devleti teşvik edeceği düşüncesine de katılmadıklarını belirtmişlerdir . rize fındıklı myo öğrencilerinin e devletin gelişmesine katkı sağlayacak faktörler sıralaması ise detaylı bir tanıtım yapılması işlemlerin basitleştirilmesi ve işlem güvenliğinin garanti edilmesi şeklindedir . bu konuda ankete cevap veren öğrencilerin görüşleri tablo te gösterilmiştir . bu grup sorulara verilen cevaplara ait oranlar tablo da verilmiştir . ankette öğrencilere e devleti hangisi en iyi şekilde tanımlar diye sorulan soruda farklı tanım verilmiş ve tanım yapamayacak durumda olanlar için de fikrim yok şeklinde seçenek sunulmuştur . öğrencilere sorulan e devlet işlemleri için kullanılan e devlet ana kapısının web adresinin ne olduğu sorusunda seçenek verilmiştir . ardahan myo öğrencilerin sı bayburt myo öğrencilerinin si ve rize fındıklı myo öğrencilerinin si e devlet ana kapısı adresini yanlış olarak www . e devlet . gov . tr olarak bilmektedirler . bayburt myo öğrencilerinin yaklaşık si de www . devletim . com adresinin e devlet ana kapısı web adresi olduğunu sanmaktadır . aylık aile gelir düzeyleri dikkate alındığında kişisel bilgisayar sahipliğinin az olması anlaşılabilirdir . öğrencilerin genel olarak internete erişim noktası kafe ve ev olmaktadır . ınternet üzerinden öncelikli olarak verilmesi gereken hizmetlerin sıralamasında eğitim sağlık ve sosyal güvenlik işlemleri ilk üç sırayı değişik sıralarda paylaşmıştır . e devlet konusunda yeterli düzeyde bilgilendirme yapılmadığı şeklinde görüş bildiren öğrenciler bu görüşlerini doğrular nitelikte olarak e devlet ana kapısı internet sitesinin adresini doğru olarak bilememişlerdir . ancak öğrencilerin yaklaşık sinin e devleti doğru tanımlayabildikleri de tespit edilmiştir . öğrencilerin e devletin kullanılması konusunda kişisel bilgilerin ele geçirilme riskini önemsedikleri ve bununla birlikte internet üzerinden yapılan işlemlere güvenilir bulmadıkları şeklinde görüşleri e devletin güvenilir bir uygulama olduğu konusunda ikna edilmeleri gerektiği şeklinde yorumlanabilir .
421
215
FRANKFURT OKULU VE KİTLE İLETİŞİM ARAÇLARI ELEŞTİRİSİ
. yüzyılın ilk yıllarında bilimsel temele oturtulmaya başlayan iletişim alanındaki çalışmalar farklı bilim çevrelerince farklı nedenlerle yapılmıştır . kimi araştırmacılar belli bir hükümet vakıf ya da diğer kurumların desteğiyle araştırmalarını sürdürürken kimi araştırmacılarsa araştırmalarını kendi imkanlarıyla gerçekleştirmiştir . amerikan merkezli davranışçı okul üyeleri medyanın etkisinin sanıldığı kadar güçlü olmadığını ve izleyicinin aktif alıcı olduğunu iddia ederek medyayı kitleye karşı savunmaya ve sistem yanlısı araştırma sonuçlarını ortaya koymuştur . böyle bir ortamda almanya merkezli frankfurt okulu üyeleri marksizm in pozitivizmin ve araçsal aklın eleştirisine yoğunlaşmışken dönemin popüler kitle iletişim araçlarından radyo kitap dergi sinema film ve gazete gibi araçların olumsuz etkileri üzerinde de durmuştur . frankfurt okulu nun bu eleştirel çalışmaları iletişim alanında yeni bir akımın oluşmasında büyük rol oynamıştır . bu çalışmamızda iletişim alanında ana akım iletişim çalışmalarına alternatif olarak eleştirel iletişim çalışmalarının ortaya çıkmasında önemli rol oynayan frankfurt okulunun kitle iletişim araçlarına yönelik eleştirilerine yer verilmiştir . okul üyelerinin eserleri derlenerek bu alanda bilimsel araştırma yapmak isteyenlere kolaylık sağlamak amaçlanmıştır .
amerika merkezli ana akım iletişim çalışmaları sistem yanlısı bir yaklaşımla kitle iletişim araçlarını sistemin bir parçası olarak ele almaktadır . iletişim araçlarına yönelik tezlerinde gözlem ve içerik analizi yöntemleri ağırlıklı olarak kullanılmıştır . geliştirdiği özgün yaklaşımlarıyla edebiyat siyaset felsefe sosyoloji gibi sosyal bilimler alanına farklı bir bakış açısı getiren frankfurt okulu lardan bu yana iletişim alanında da ana akım iletişim çalışmalarından sonra eleştirel yaklaşımlarıyla bilinen ve kaynağını ağırlıklı olarak frankfurt okulu na borçlu olan eleştirel iletişim çalışmalarının ortaya çıkmasında büyük rol oynamıştır . yılında kurularak çalışmalarını kapitalizmi eleştirilerine yoğunlaştıran bu ekol kapitalist üretim ilişkilerininartı değerin sermaye sahiplerinin ellerinde birikmesine yol açtığını ve böylelikle insanı köleleştirdiğini vurgulamıştır . eleştirel teoriler epistemolojik olarak temel bakımlardan doğa bilimlerinden farklıdır . o kaleme aldığı akıl tutulması aydınlanmanın diyalektiği ve diğer yapıtlarında amerika kültürünün egemen felsefesi olan pragmatizmi ve onun temelinde yatan pozitivizmi eleştirmiştir . film endüstrisinin gönüllü sansürcüleri yani suç ortakları eğlence görüntüsü altında ekranda sürüp giden avı koruyup kollarlar . komiklik bir sarılma sahnesinin izleyicide uyandıracağı varsayılan hazzın önünü kesip doyumu pogrom gününe erteler . çizgi filmlerin duyuları yeni tempoya alıştırmaktan başka işlevi varsa o da sürekli törpülenmenin bireysel direnişin durmadan tümüyle kırılmasının bu toplumda yaşamanın bir koşulu olduğuna ilişkin o eski dersi herkesin beynine kazımaktır . düzgün konuşmaya müzik kültürüyle ya da ruhsal kurtuluşla ilgili broşürler mide gazı ilaçlarının erdemlerini anlatan broşürlerden tanıdığımız bir üslupla yazılmaktadır . hatta bunların tümü de aynı uzman metin yazarının ürünü olabilmektedir . kültür endüstrisi sisteminin liberal endüstri ülkelerinden çıkması tesadüf değildir . hükmedilenlerin hükmedenlerden gelen ahlakı onlardan fazla ciddiye alması gibi günümüzün aldatılan kitleleri de başarı mitosuna gerçekten başarılı olmuş kişilerden daha fazla kapılmaktadır . bu alanların her biri kendi içinde ve hep birlikte söz birliği içindedir . sinema ve radyo günümüzde kendini sanatmış gibi göstermek zorunda değildir . her hangi bir işten farklı olmadıkları hakikatini bilerek ürettikleri zırvaları meşrulaştıran bir ideoloji olarak kullanırlar . umursamayan mutlu bilinç mutsuz toplumsal taban üzerindeki üstyapı efendiler ile onlara bağımlı olanlar arasında aracılık yapan medya nın içerisine yayılır . yürürlükte olan konuşma yolarında iki boyutlu eytişimsel düşünce kipleri ve teknolojik davranış yada toplumsal düşünce alışkanlıkları arasındaki zıtlık kendini gösterir . habermas a göre iletişimsel eylem bütün insanların kullandığı düşünme biçimlerinin ve dilin bir tipidir . böylece türün kendi varlığını yeniden üretmek için gerekli olan iletişimsel eylemin kendisinin sahip olduğu bir akılcılığın koşullarının sağlanması gerekir . yeni bir iletişim aracı olarak fotoğrafın dikkat çekici bir özelliği müstakil bir zamanı kurgulayabilmesidir . sanatsever sanat eserine karşı büyülü yada kutsal bir nesneymiş gibi yaklaşmaya devam ederken kitleler filmi yalnızca bir eğlence aracı sinemaya gitmeyi ise eğlence hayatının bir parçası olarak görmektedir . benjamin in medya eleştirisi dünyayı daha net bir şekilde görmemize güç ile ideolojinin aldatmacılarını fark etmemize yardımcı olurken yeni medyanın olanak ve potansiyellerinden faydalanmak yeni bir insanlık yaratmak konusunda bizlere yol gösterecektir . benjamin diğer okul üyelerine göre kitle iletişim araçlarına daha olumlu ve daha iyimser yaklaştığını kitle iletişim araçlarının özellikle de yeni medya olanaklarının kitlelerin aydınlanması değişimi ve özgürleşmesi için kullanılabileceğini umut ettiğini söylemek mümkündür . lowenthal edebiyat toplum ve popüler kültür adlı eserinde sanat ve popüler kültür bağlamında iletişim araçlarından bahseder .
494
152
OSMANLI İMPARATORLUĞU'NDA TANZİMAT'TAN II. MEŞRUTİYET’E SPORDA BATILILAŞMA HAREKETLERİ
bu araştırma türk toplumunda bir çok alanda olduğu gibi sporda batılılaşma yönünde çalışmaların başladığı tanzimat dönemi nden ıı . meşrutiyet in ilanına kadarki süreçte osmanlı imparatorluğu nda görülen sporda batılılaşma hareketlerinin incelenmesini amaçlamış ve tarama modeline dayalı bir literatür araştırması yapılmıştır . osmanlı devleti nde tanzimat fermanı anayasal bir gelişim olup batılılaşma sürecinin de başlangıcıdır . tanzimat dönemi nin getirisi olarak kültür eğitim ve sporda alanında değişimler meydana gelmiştir . tanzimat ile geleneksel spor dallarının yerine azınlıklar aracılığı ile osmanlı toplumunun yeni tanıştığı spor dalları uygulanmaya başlamıştır . tanzimat dönemi nin sonuna doğru sporda batılılaşmanın temellerini oluşturan cimnastik ilk olarak askeri okullara ve daha sonra eğitim sisteminin içine dahil edildiği görülmektedir . osmanlı devleti nde batılı spor dallarının etki alanının artmasının sebeplerinden birisi olan kulüpleşme ve ilk olimpiyatlara katılım yine bu dönemde yer almaktadır . yıllarında yapılan olimpiyat oyunlarına osmanlı halkından sporcular katıldığına ilişkin belgelerin bulunduğu ifade edilmektedir . tanzimat dönemi nde okullarda cimnastik derslerinin verilmesi azınlıkların sporsal faaliyetlere aktif katılması ve kulüpleşme çalışmaları günümüz türk spor çeşitliliğinin oluşmasını sağlamıştır .
türk toplumunda spora her zaman gereken değer verilmiş ve osmanlı devleti nin ilk dönemlerinden itibaren güreş binicilik ok atma gibi spor faaliyetleri her zaman yer almıştır . yılında maarif i umûmiye nizamnamesi nin yayımlanması ile okullarda eğitim sistemine dahil edilen cimnastik dersleri osmanlı devleti nde spor adına önemli bir gelişmedir . avrupa ve rusya nın içişlerimize karışmasını engellemek amacı ile hristiyan ve müslüman tebaaya eşit haklar verilmiştir . abdülhamit inde katıldığı törenle mart tarihinde açıldı . kanun ı esasi nin tekrardan yürürlüğe alınmasıyla temmuz de ikinci meşrutiyet dönemi olarak adlandırılan dönem başlamıştır . tanzimat dönemi osmanlı devleti nde birçok alanda değişimin meydana geldiği zamandır . bu döneme hakim olan düşünce ise osmanlıcılık anlayışıdır ve bu anlayış kendisini her alanda hissettirmiştir . tanzimat dönemi devlet adamları eğitim alanındaki eksikliği fark etmiş ve eğitim alanında kendi döneminin üstünde yeni yasal düzenlemeler çıkarmıştır . yapılan bu yenilikler cimnastik dersine katkı sağlamış ve devlet okullarının bazılarında ise cimnastik dersi verilmiştir . tanzimat fermanı gerçek manada anayasal ve hukuki alanda batılılaşmanın ve yenileşmenin başlangıcıdır . beden terbiyesi modern olarak ilk kez askeri okullarda uygulanmıştır . maarif i umumiye nizamnamesi ile birlikte rüştiyelerin tamamında cimnastik dersleri zorunlu olmuştur . bu okulların öncüsü olarak birçok yeni spor dalının ilk uygulayıcısı olan mekteb i sultani gösterilir . mekteb i sultani yenin ilk türk beden eğitimi öğretmeni ali faik üstün bey dir . göreve başladığı yılından itibaren görevinde yıl kalmış ve çok sayıda sporcu yetiştirmiştir . cimnastikte de faik bey ekolü olarak adlandırılan yeni bir ekol oluşturmuştur . halk modern sporlarla buluşturuluyor elit kesimlerden de ilgi görüyordu . osmanlı devleti sporu atalarında olduğu gibi talim anlayışı ile yaşatmış ve bu kapsamda teşkilatlandırmıştır . osmanlı devleti nde tasavvufun merkezi olan tekkeler birçok sosyal alan din felsefe ve spor alanlarında halka hizmet veren ve yetiştiren eğitim kurumuydu . osmanlı devletinde açılan tekkeler modern ve ileri seviyede olduğu görülmektedir . bu dönemin batıcılığı her alanda kendini hissettirdiği gibi beden eğitimi dersinde de kendisini göstermiştir . meşrutiyet e kadar geçen zaman diliminde modern sporlarda ilklerin yaşandığı dönemdir . bu dönem içinde ilk defa beden eğitimi dersleri müfredatta yer almış ilk beden eğitimi öğretmenleri yurt dışından getirilmiş ilk beden eğitimi öğretmeni yetiştirilmiş ilk beden eğitimi ile ilgili kitap yazılmış ilk kulüpler kurulmuş ilk futbol ligi oluşmuş ve türk toplumu birçok spor dalı ile tanışmıştır .
403
154
Aytül Akal’ın Romanlarının “Saygı” Değeri Bağlamında İncelenmesi
türkiye de son yıllarda çocuğa ve çocuk edebiyatına verilen önemin artması bu alanda eser veren yazarların da çoğalmasını sağlamıştır . aytül akal da çocuklar ve ilk gençlik dönemi için yazan az sayıdaki yazardan biridir . eserlerinde edebi zevkten ödün vermeden değerler eğitimine yer vermeyi başarmış yazarlarımızdandır . yazarın toplumsal sorunları iyi analiz etmesi ve çözümler önermesi kendisini seçmemizin sebeplerindendir . çalışmamızda talim ve terbiye kurulu başkanlığının son yayınladığı müfredatta değişiklik ve yenileme programında belirlenen saygı kök değeri ve bu değerle ilgili belirlenen tutumlar baz alınmıştır . çalışmamız süper gazeteciler süper gazeteciler parktaki esrar süper gazeteciler likörlü çikolata süper gazeteciler belalı davetiye zombili mombili roman isimli romanlarla sınırlı olup nitel araştırma yaklaşımında tarama modeli ile oluşturulmuş ve çalışma bulguları içerik analizi ile toplanmıştır . elde edilen veriler doküman analizi ile ortaya konmuştur . bu romanlarda saygı değeri ile ilgili elde edilen sonuçların başında diğer insanların kişiliklerine değer verme daha sonra da sırasıyla muhatabının konumunu özelliklerini ve durumunu gözetme alçakgönüllülük başkalarının kendisine davranılmasını istediği şekilde davranma tutumları gelmektedir . incelenen romanlarda ana karakter olan bütün çocukların kendi kişiliklerine ve diğer insanlara saygılı çocuklar oldukları tespit edilmiştir . insan ilişkilerinde samimiyeti önemsedikleri başkalarının mahremiyet alanına girmemeye dikkat ettikleri çevrelerindeki insanları sınıflandırmadan sadece insani taraflarını gözeterek muhatap aldıkları gözlemlenmiştir . bu çocuklar karşılaştıkları olaylarda şartlar ne olursa olsun saygılı davranmaktan vazgeçmezler . yaşlılara engellilere kendilerinden büyüklere daima saygılı olmuşlardır . iş ahlakına sahip olma değeri de vurgulanmıştır . saygısız davranan çocukların roman sonunda bir iç güdüleme örneği olarak kendilerini değerlendirdikleri ve olumlu iletiler kazandıkları belirlenmiştir . toplumdan kopuk olmadığı görülen yazarın eserlerinin çocuğu yaşama hazırlayıcı özellikte olduğu görülmektedir . incelenen romanlarda yer alan saygı değeri türk milli eğitim sisteminin genel amaçları ve ilköğretim derslerinin öğretim programları aracılığıyla verilmek istenen değerler ile de örtüşmektedir .
türkiye de son yıllarda sadece çocuğu hedefleyerek eğitimbilimci ve edebiyat bilimcilerden profesyonel destek alarak faaliyet gösteren yayınevi sayısındaki artış gibi çocuğa bakışta ciddi bir gelişmenin yaşandığına dair somut işaretler olmasının etkisiyle değerli eserleriyle bu alanın gelişmesine katkı sağlayan yazar sayısı oldukça artmıştır . fakat platon m . ö . ıv . yüzyılda felsefenin temel problemlerini belirlerken ahlak kavramını kullanmıştır . bu bilgi ahlak kavramının kadim zamanlardan beri insanlar tarafından önemsendiğini üzerine düşünüldüğünü ispatlıyor . tanım toplumsal değişimin değişkenlerini ortaya çıkarmaktadır . bu değişkenler dönemden döneme ülkeden ülkeye farklılıklar göstermektedir . geliştirilmiş karakter eğitimi adıyla da anılan bu yaklaşımda kişisel tercihler bireysel değerler ön plandadır . alçakgönüllü olma tutumuna süper gazeteciler serisinde rastlanmıştır . onun için önemli olan elif in ekonomik durumu değil arkadaşlığıdır . telefonu kapatırken sevincinden içi içine sığamıyor gibiydi . selin zengin bir ailenin çocuğuydu ama hiç de kendini beğenmiş değildi . ayrıca selin için arkadaşının nerede oturduğu hiç önemli değildi . diğer insanların kişiliklerine değer verme tutumuna süper gazeteciler serisinde rastlanmıştır . başkan sümbül hanım a bir birey olarak kıymet verdiğini şu sözlerle ifade etmiştir cahil insanlarız da ne demek sümbül hanım sümbül hanım ın eşine sormak istemesine karşın başkan onun şahsi fikrini önemsediğini söylemiştir . belalı davetiye kitabının kahramanı selin in telefonuna tanımadığı birisi tarafındansürekli rahatsız edici mesajlar atmaktadır . insanların kişiliklerine değer vermeyenlerin nasıl bir zihniyette olduğunu anlatmıştır hiç bulaşmayın derim . kız yüzünden silahlar çekiliveriyor bizim yaşımızda hatta kimi zaman daha bile küçük çocuklar insanların birbirlerinin varlığına kişiliklerine saygısı kalmamış . duyan da sanki mutfakla masa arasında kilometreler var sanır . sg . diyerek saygılı davranmasını tavsiye etmiştir . hala kibar bir tavırla düzeltti duyma engelli . hikayelerde yer alan bütün bu örneklerle karşımızda bulunan insanların içinde bulundukları konumlarına taşıdıkları özelliklerine saygı gösterilmesi gerektiğine dikkat çekilmiş insanların durumundan dolayı rencide edilmemesine özen gösterilmiştir . çocuk edebiyatının temel işlevlerinden biri çocuklara okuma sevgisi ve alışkanlığı kazandırmaktır . . bu da ancak çocukları nitelikli çocuk edebiyatı ürünleriyle buluşturmakla mümkündür . çocuk edebiyatı ürünlerini daha kaliteli hale getirmenin yollarından biri de çocuk yazarlarının çocukla yaşam arasında kuvvetli bir bağ kurmayı başarabilmeleridir . akal ın ana karakterlerinin saygı konusunda örnek davranışlar sergiledikleri görülmüştür . diğer tespitlerimizi şöyle sıralayabiliriz ayrıca kitaplarda saygı değeri ile ilgili yaşanan problemlerin toplumumuzun genelinde yaşanıyor olması yazarın toplumdan kopuk olmadığını ve eserlerinde çocukları hayata hazırladığını göstermektedir .
353
275
Dünyada ve Türkiye’de Toprak İşlemesiz Tarımın Durumu ve Benimsenmesi
son yıllarda dünya genelinde öncelikle toprak olmak üzere doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımına ilişkin kaygıların artmasıyla abd merkezli geliştirilen korumalı tarım sisteminin önemli bir ayağı olan toprak işlemesiz tarım başta arjantin ve brezilya olmak üzere birçok ülkede yaygınlaşmaya başlamıştır . yapılan araştırmalar ve yayım çalışmaları ile dünya genelinde milyon ha alanda uygulama alanı bulan bu tarım sistemi özellikle kuzey ve güney amerika ile avustralya da hızla yaygınlaşmakta olup bu kıtaları asya kıtası takip etmektedir . ülkemizde de kuru tarım alanlarında yürütülen çalışmaların sonucunda başarılı sonuçlar alınmış olmasına rağmen sistemin sürdürülebilir bir şekilde yaygınlaştırılması için tarımsal destekleme politikalarını da kapsayan geniş ölçekli araştırma yayım çalışmalarına ihtiyaç duyulduğu görülmektedir . bu derlemede koruyucu tarımın önemli bir unsuru olan toprak işlemesiz tarımın dünya ve ülkemizdeki durumu ve benimsenmesi ile bu sistemin ekolojik ve ekonomik üstünlükleri irdelenmiş ayrıca ülkemizde bu sistemin yaygınlaşması için yapılması gerekenler özetlenmiştir .
yüzyıl tarımsal üretiminde hala önemli bir gelişme ivmesine sahip olan korumalı tarım sistemleri toprağın hiç işlenmemesi veya en az düzeyde işlenmesi organik bitki örtüsünün yüzeyde bırakılması ve ürün çeşitliliğinin ekim nöbetinde yer almasını esas alan bir dizi yetiştirme tekniği uygulamalarını içermektedir . bu derleme ile dünya genelinde hem kuru ve hem de sulu tarım koşullarında giderek yaygınlaşan koruyucu tarımın önemli bir unsuru olan toprak işlemesiz tarımın başta abd brezilya arjantin ve avustralya gibi öncü ülkelerdeki ve türkiye deki son durumu ve benimsenmesi ile bu sistemin tarımsal üstünlükleri irdelenmiş ayrıca bu sistemin türkiye de yaygınlaşması için yapılması gerekenler özetlenmiştir . toprak işlemesiz tarım neredeyse dünyanın her yerinde uygulanmakta ve denenmektedir . yılı verilerine göre yaklaşık milyon ha alanda uygulanan bu sistem kuzeyde finlandiya dan tropik alanlar deniz seviyesinden . m yüksekliğe kuru tarım koşullarından çok aşırı yağışlı brezilya ya veya . mm yağış alan şili ye kadar farklı ekolojik koşullarda başarıyla uygulanmaktadır . son yılda dünya genelinde en çok konuşulan ve tartışılan konu küresel ısınmanın etkilerinin acı sonuçlarının iyiden iyiye hissedilmeye başlanmasıdır . ayrıca anızın yüzey akışını kesmesiyle eriyen kar sularının toprağa emiliminin arttığı ve bu depolanan suyun özellikle kuru tarımda verimliliği artırmaya önemli bir katkı yaptığı gözlenmektedir . toprak işlemesiz tarımın toprak özelliklerine olan olumlu etkileri şöyle sıralanabilir . bunların doğal sonucu olarak toprak erozyonu ve tarımsal kimyasallardan kaynaklanan bulaşma risklerinin azalmasıyla su kalitesinde artış görülmektedir . kuzey kore ise ha alan ile bu sistemi benimsemiş ve bu sistem sayesinde ikinci ürün uygulamasına geçmeyi başarmıştır . hindistan da çiftçiler tarafından doğrudan ekimin benimsendiği en yaygın alan buğday çeltik ikinci ürün ekim nöbetinde özellikle buğday ekim dönemidir . ülkemizde en uzun soluklu ve ekim nöbetini de içine alan kuru koşullardaki araştırma ve tanıtım çalışmaları tarla bitkileri merkez araştırma enstitüsünde dr . muzaffer avcı liderliğinde yılları arasında yıl boyunca çakılı deneme olarak yürütülmüştür . bu çalışmanın ilk yıllık sonuçlarına göre haymana ankara koşullarında geleneksel işlemeli ve kimyasal nadas sonrası ekmeklik buğday verimleri arasında istatistiksel olarak fark olmamakla birlikte doğrudan ekilen buğdayın verimi ortalama olarak kg da daha fazla olmuştur . bu sonuçların yılında ulusal kanallarda tanıtımıyla ülkemizde sıfır işlemeli tarım konusunda farkındalık oluşumuna çok önemli bir katkı yapılmıştır . doğrudan ekim yapan daha etkin mibzerlerin imalatı ve satışı ülkemizde giderek artmaktadır . dünyanın en pahalı yakıt fiyatlarına sahip olan türkiye de çiftçilerimiz ürün maliyetini düşürmek ve özellikle sulu koşullarda ikinci ürün silaj ekimi için zaman kazanmak adına sisteme sıcak bakmaktadırlar . toprak işlemesiz tarım sadece bir toprak işleme sistemi değil hem kuru ve hem de sulu koşullarda uygulanabilen koruyucu tarım sisteminin önemli bir parçasıdır . araştırma sonuçları il gıda tarım ve hayvancılık müdürlükleri ziraat odaları çiftçi birlikleri borsalar ve özel sektör tarım kuruluşlarının teknik personeliyle paylaşılmalı ve bölgesel düzeyde geniş çaplı demonstrasyon parselleriyle çiftçilerimize tanıtılmalıdır . bilindiği gibi bu makinaların alınmasıyla birlikte en az bg ve üzeri bir de traktör alınmasının gerekli olması ve bu işletmelerde arazi varlığının küçük ve parçalı olması bu sistemin yaygınlaşmasının önündeki başlıca nedenlerdir .
662
137
E-Devlet Adaptasyonunda Etkili Olan Faktörlerin Belirlenmesine İlişkin Ampirik Bir Araştırma: Yalova Örneği
bu araştırma ile vatandaşların e devlet adaptasyonunu etkileyen kritik faktörleri belirlemek amaçlanmaktadır . araştırma kapsamında e devlet hizmetleri kullanan kullanıcı ile yüz yüze anket yapılarak bulgular elde edilmiştir . analizler sonucunda e devlet kabulüne etki edebilecek çeşitli faktör grupları ile e devlet adaptasyonu arasındaki ilişkiler istatistiksel olarak ortaya konmuştur . kaynakların kullanılabilirliği algılanan fonksiyonel fayda ve algılanan hizmet yanıtının e devlet adaptasyonunda pozitif bir etki oluşturdukları görülmüştür . ayrıca algılanan hizmet yanıtı ve kaynakların kullanılabilirliğinin de fonksiyonel faydayı olumlu yönde etkilediği görülmüştür .
bilgi ve iletişim teknolojileri ilk kullanılmaya başlandıkları lardan beri kamu sektöründe kullanılmaktadır . böylece devlet hizmetlerinin elektronik ortamlarda yürütülmesini içeren birçok politika geliştirilmiştir . kurumlar tarafından hizmetler bir taraftan elektronik ortama aktarılırken diğer taraftan bu hizmetlere erişim kullanım isteği kullanım becerisi farkındalık algılanan fonksiyonel fayda kaynakların kullanılabilirliği e devlet hizmetlerine duyulan güven e devlet kapsamında araştırılması gereken konular olarak araştırmacıların ilgisini çekmeye devam etmiştir . bu alanda yapılan tartışma ve araştırmalara bakıldığında dünya genelinde e devletin farklı şekillerde kavramsallaştırıldığı görülmektedir . tüm bunlara ek olarak e devlet sadece mevcut devlet fonksiyonlarını elektronik ortama taşıma süreci olmayıp gerekli olanları değiştirmek yenilerini koymak ve mevcutlarda iyileştirmeler yapmaktır . bir diğer araştırmada dwivedi ve yıllarında transforming government people process and policy de yayınlanan makaleyi incelemiş e devlet konusunda yapılan araştırmaların çoğunun kavramsal boyutu örnek olayla incelediğini tespit etmiştir . araştırmaya göre algılanan fayda görece avantaj ve güven kullanıcı adaptasyonunda önemli ölçüde bir etkiye sahiptir . algılanan fayda aynı zamanda öznel normlar imaj çıktı kalitesi ve algılanan kullanım kolaylığı tarafından doğrudan etkilenmektedir . . bardakçı şahin ve taşpınar konya ilinde e devlet uygulamalarını en az bir kez kullanmış olan vatandaşlarla yaptıkları araştırmada güven değişkenine vurgu yapmışlardır . yine bir başka araştırmada vatandaşların e devlet algısı incelenmiş beklentilerinin neler olduğu tespit edilmeye çalışılmıştır . özellikle gelişmekte olan ülkelerde e devlet adaptasyonunda kaynakların kullanılabilirliği önemli bir konumdadır . bilgisayarın internetin ve modern bilgi ve iletişim teknolojilerinin olmadığı vatandaşların ekonomik olarak yoksul ve eğitimsiz olduğu sosyal ve kültüre olarak yeni teknolojilere aşina olmadığı bir yerde insanlar bir e devlet sistemini kullanmanın onlar için faydalı olacağına inanmayacaklardır . davranışsal açıdan değerlendirildiğinde kullanıcılar müşteri hizmetlerinin daha iyi seviyede olduğunu algılarlarsa e devlet hizmetini tekrar kullanmalarını sağlamak mümkün olacaktır . h algılanan hizmet yanıtı ile algılanan fonksiyonel fayda arasında pozitif bir ilişki vardır . araştırmanın hipotezleri aşağıdaki model ile test edilecektir . araştırmanın temel amacı kamusal hizmet dönüşümünün önemli bir göstergesi olan e devlet adaptasyonunda kaynakların kullanılabilirliği algılanan fonksiyonel fayda ve algılanan hizmet yanıtı faktörlerinin etkilerinin belirlenmesidir . araştırma yalova ili ölçeğinde nisan temmuz döneminde yapılmıştır . buna göre öncelikle doğrulayıcı faktör analizi gerçekleştirilerek ölçüm modelinin geçerlilik ve güvenilirliği test edilmiş daha sonra ise araştırma hipotezleri doğrultusunda oluşturulan yapısal model test edilmiştir . maddelere ait faktör yükleri standart hata kovaryans katsayıları ve modifikasyon göstergeleri incelenerek sorunlu maddeler belirlenmiştir . ki kare istatistiğinin muhtemelen örneklem hacmine bağlı olarak anlamlı çıkmış olmasına rağmen p . elde edilen uyum indeksleri data ile model arasında tatmin edici bir uyuma işaret etmiştir . bu araştırma ile daha önce özellikle gelişmiş birçok ülkede test edilmiş olan e devlet kabulüne etki eden faktörlere ait ölçeklerin türkiye gibi gelişmekte olan bir ülkede bölgesel ölçekte uygulanmış ve sonuçlar tartışılmıştır . algılanan hizmet yanıtı olarak ifade edilen bu durum e devlet adaptasyonunu pozitif yönde etkilemektedir .
516
74
Gelişmişlik Göstergeleri ve E-Devlet İndeksi
bu çalışmanın amacı ülkelerin e devlet indeks değerleri ile ekonomik ve sosyal göstergeler arasında bir ilişki olup olmadığını araştırmaktır . bu nedenle farklı gelişmişlik seviyesinde ülke örnekleri seçilmiş gelişme süreçleri ve elektronik devlet uygulamaları arasındaki ilişki sorgulanmıştır . ayrıca elektronik yapılanmanın ekonomik ve sosyal kalkınma açısından önemi de araştırılmıştır . bu amaçla dünya çapında farklı kurum ve kuruluşlar tarafından bit alanındaki gelişmeleri ölçmek için hazırlanan değişik indeksler tanıtılarak oluşturulma amaçlarından bahsedilmiştir .
devlet gündelik yaşamda sık sık kullanılan ancak tam olarak ne ifade ettiği hakkında çok az bilgi veya fikir sahibi olunan bir kavramdır . böylelikle kullanıcılar erişim yetkileri çerçevesinde aynı kaynaktan doğru ve eksiksiz bilgiye erişebilmekte veri bütünlüğü sağlanmakta ve karar alma süreçlerinde doğru bilgi kullanımıyla daha hızlı ve doğru kararlar alınabilmektedir . bununla birlikte kamu kurumlarının gelişen teknoloji sayesinde değişen bilişim ve erişim sistemlerini yenileyerek kurum içi ve kurumlar arası bilgi alışverişinin sağlanması esasına göre iş süreçlerini ve bilgisayar sistemlerini yeniden yapılandırma yoluna gitme zorunluluğu doğmuştur . bürokratik ve klasik devlet kavramının yerini almaya başlayan e devlet anlayışı ile her kurumun ve her bireyin bilgi ve iletişim teknolojilerini kullanan sistemler ile devlet kurumlarına ve kurumlarca sunulan hizmetlere kolayca erişmesi hedeflenmektedir . bununla birlikte devlet vatandaş iş çevreleri üçgeninde birbirleri arasında yeni tanımlamalar yeni etkileşim kanalları ortaya çıkacaktır . bir başka deyişle e devlet temelinde karşımıza yeni elektronik tanımlar çıkmaktadır . bu bağlamda e devlet bir devletin dönüşümü açısından kaldıraç vazifesi görmektedir . naralan a göre e devlet gelişiminde ülkelere göre farklı etki ve sonuçlara sahip olan altı faktör önemli yer tutar . avustralya ulusal bilgi ekonomisi kurumu tarafından yapılan e devlet projesinin incelemeye alındığı çalışmada projenin kamu hizmetlerine maliyet etkin ve kamu yararı gözeten bir ivme kazandırarak kamu harcamalarını kıstığını saptamıştır . bu projeler ile milyon avustralya doları tasarruf sağlanmış ve fayda maliyet analizine göre kazanım olarak gerçekleşmiştir . birleşmiş milletler tarafından hesaplanan bu indeks ülkelerin e devlete hazırlık bazında nerede ve dünya ülkeleri arasında hangi konumda olduğunun görülmesi açısından önemlidir . birleşmiş milletler bu indeksin hesaplanmasında üç temel indeksi baz alınmıştır . ınternet kullanıcı sayıları . e devlet a a k a k a k a k a k a k şeklindedir . bm in yılında yayınladığı e devlet hazırlık indeks değerleri ile dünya bankasının gelişmişlik göstergesi olarak kabul ettiği ekonomik ve sosyal verilerinden seçilen farklı değişken bir model dahilinde e devlet indeks değerine olan etkisi ölçülmüştür . bunun dışında kalan ülkelerin gsyih larında tarımın katma değeri şehir nüfus oranı ve ortalama yaşam uzunluğu bağımsız değişkenleri anlamlılık düzeyini sağlamamaktadır . regresyon denkleminin genel anlamlılık seviyesine baktığımızda model olarak anlamlıdır . tablo te görüldüğü gibi ülkelerin gsyih larından sağlık harcamalarına ayırdıkları paylar yüzde anlamlılık seviyesinde anlamlı gözükmektedir . bu değişkenler sabit tutularak sadece yaşam kalitesi temelinde değerlendirilecek olursa tutarlı bir ilişki elde edileceği düşünülmektedir . gelişmiş ülke seçilerek ve tüm değişkenler kullanılarak yapılan regresyon analizinin sonuçlarına göre şehir nüfus oranı e devlet indeks değerini yüzde anlamlılık düzeyinde anlamlı olarak açıklamaktadır . bunun dışında kalan seçili bağımsız değişkenler bağımlı değişkeni yüzde anlamlılık düzeyinde sağlamamaktadır . seçilen anlamlı bağımsız değişkenin bağımlı değişkeni açıklama yönü ise pozitiftir . diğer seçili değişkenlerin bağımlı değişkeni açıklama gücü gelişmiş ülkeler açısından yoktur . bu tutumların başında vatandaşın kamu hizmetlerine erişimde hizmet sunum kalitesizliği vatandaşlarda sıkıntı ve devlete olan bağlılığını azaltmaktadır . e devlet gelişiminin ülkelerin gelişmişlik düzeyi ile ilişkisi ekonomik ve sosyal açıdan gelişimiyle bağı e devlet kavramına bakışı değiştirebilir .
474
67
Yarı Humid Ekolojik Koşullar Altında Oluşmuş Bazı Vertisol Alt Grup Toprakların Profillerinde Isı Akışının Belirlenmesi
toprakta ısı akışının değerlendirilmesi toprağın sıcaklık rejiminin amenajmanı toprakta depolanan ısı miktarının belirlenmesi ve toprak sıcaklığının modellenmesi için gereklidir . bu araştırmada yarı humid ekolojik koşullar altında oluşmuş bazı vertisol alt grup toprakların profillerinde ısı akışının belirlenmesi amaçlanmıştır . vertisol ordosuna ait farklı toprak profilinde hesaplanan hacimsel ısı kapasitesi . j m oc ile . j m oc arasında ve ısı iletkenliği katsayısı ise . watt m oc ile . watt m oc arasında değişmektedir . toprak horizonlarında hacim ağırlığının ve hacimsel nem içeriğinin çok fazla değişkenlik göstermemesi hacimsel ısı kapasitesinin dar aralıkta değişimine neden olmaktadır . ısı akışı typic calciustert toprak profilinin ap bss c horizonlarında . watt m . watt m . watt m chromic hapluster profilinin a bss bss horizonlarında . watt m . watt m . watt m typic haplustert profilinin ap bss bss horizonlarında ise sırasıyla . watt m . watt m . watt m olarak belirlenmiştir . horizonlardaki ortalama ve maksimum sıcaklık değerlerine ait farkın pozitif olması ısı akışının profillerde aşağı yönde gerçekleşmesine neden olmaktadır . toprakların alt horizonlarına doğru ısısal yayınım katsayılarının genelde artmasına rağmen ısı akışı değerlerinin azaldığı belirlenmiştir . kil birikiminin artışına bağlı olarak toplam boşluk miktarının artması hacimsel ısı kapasitesi ve ısı akışı değerlerinin azalmasına neden olmaktadır .
homojen ve izotropik olmayan yapıya sahip gözenekli bir ortam olan toprak çeşitli kompozisyonlardaki katı minerallerden genel olarak hava ve su içeren boşluklardan oluşmaktadır . çeltik samanı ile malçlanmış ve çıplak topraklarda ve yıllarında soya bitkisi yetiştirilmesi koşulunda hydrus d modeli kullanılarak toprağın su ve ısı akışının sayısal modellenmesine ait bir araştırmada farklı derinliklerde depolanmış ısı miktarının malçlanmış topraklarda . . mj m gün çıplak topraklarda ise . . mj m gün arasında değiştiği saptanmıştır . tarafından bitki örtüsü altında bulunan toprakta yapılan bir araştırmada toprakta yüzey ısı akışının watt m olduğu saptanmış toprak enerji bilançosunun belirlenmesinde yüzey ısı akışının önemli bir faktör olduğu gösterilmiştir . gibi problemlerin araştırılmasında da ısı akışının nicel olarak değerlendirilmesi gereklidir ısı akımı yoğunluğunun belirlenmesinde levha yöntemi kullanarak toprağın cm cm ve cm derinliklerinde ısı akışının sırasıyla watt m watt m ve watt m aralığında değiştiğini göstermişlerdir . vertisol topraklarda geniş çatlakların oluşumuna şişme aktivitesinin değişimine diğer faktörlerle beraber toprak sıcaklığı ve katmanlardaki ısı akışı önemli düzeyde etki yapmaktadır . ayrıca vertisollerin tersiyer bazaltlarının üzerinde oluşabilmektedir koordinatları arasında yeşilırmak nehrinin ise sol sahilinde yer almaktadır . çalışma alanının yıllık ortalama sıcaklık . c ve yağış miktarı ise . mm olup yağışların büyük kısmı kış ve ilkbahar aylarında düşmektedir . ayrıca toprak nem kontrol kesiti kış gün dönümünden sonraki ay içerisinde ardışık olarak gün veya daha fazla nemli olması ve yaz gün dönümünden sonraki ay içerisinde ardışık gün kadar uzun süre kuru kalmaması nedeniyle toprak nem rejimi ustik olarak saptanmıştır . araştırma alanının sıcaklık rejimi yıllık ortalama toprak sıcaklığı c den fazla c den az ve cm deki yıllık ortalama kış ayları ğı arasındaki fark c den fazla olduğu için mesic stoprak sıcaklığı ile yıllık ortalama yaz ayları toprak sıcaklııcaklık rejimi olarak belirlenmiştir . organik madde walkley black yönteminin jackson tarafından modifiye edilmiş şekli ile yapılmıştır . vertisol toprakların çalışma alanı içerisinde dağılım alanları şekil de gösterilmiştir . ölçülen sıcaklık değerlerinden kullanılarak toprağın ifadesinden kullanılmıştır ısı akışının değerlendirilmesi yüzey ve atmosfer arasındaki ısı akışlarının kontrol edilmesinde yardımcı olabilir . benzer çalışmalar farklı toprak ordolarının profillerindeki ısı akışlarının karşılaştırılması içinde yürütülebilir .
602
206
Mısır (Zea mays L.) bitkisinin üşüme stresine toleransı sırasında yaprak büyüme bölgelerinde mikroRNA aracılıklı redoks regülasyonunun incelenmesi
ılıman iklim tahıllarından olan mısır bitkisi üşüme stresine oldukça duyarlıdır ve optimum büyüme ve yüksek verim için nispeten yüksek sıcaklığa ihtiyaç duyar . üşüme stresi büyüme işlevlerini sekteye uğratmakla birlikte hücrenin redoks homeostazisini bozarak oksidatif strese yol açar . bu sırada açığa çıkan reaktif oksijen türleri in ise düşük miktarlarda büyümeyi teşvik ettikleri de bilinmektedir . buradan yola çıkarak bu çalışmada mısır fidelerinin üşüme stresine karşı yaprak büyüme cevabının oluşumunda sinyal role sahip reaktif oksijen türlerinin microrna genleri ile olası regülasyonunun araştırılması amaçlanmıştır . bu doğrultuda ada adlı mısır hibridi fidelerine üşüme stresi uygulanarak ros üretimi tetiklenmiştir . redoks regülasyonunda başlıca rol oynayan antioksidan genleri ve onları hedef alan microrna lar in silico analizlerle belirlenerek aralarındaki ilişki transkripsiyonel ve enzimatik seviyede gösterilmiştir . sonuç olarak yaprak uzama oranı stres koşullarında kontrole göre azalmıştır . sod a genini hedef aldığı tahmin edilen mir in stres ve meristem mir ve tahmini hedefi lakkaz ın olgunluk spesifik olduğu saptanmıştır . katalaz süperoksit dismutaz glutatyon redüktaz peroksidaz ve askorbat peroksidaz antioksidan enzimlerinin aktivitelerinin büyüme bölgeleri arasında farklılık gösterdiği görülmüştür . bu çalışma ile ilk defa mısır bitkisinin üşüme stresine toleransı sırasında yaprak büyüme cevabında oksidatif sinyalizasyonun mirna genleriyle regülasyonu gösterilmiştir .
mısır anavatanı amerika olan ve dünyada buğday ve pirinçten sonra en fazla tarımı yapılan ılıman iklim tahıllarındandır . bitkiler streslere karşı tolerans mekanizması geliştirerek büyümelerini yeniden düzenler ve böylece hayatta kalırlar aracılıklı gen regülasyonu bu mekanizmalardan biridir hesaplanmıştır . ros un bertaraf edilmesi yolağında rol oynayan mirna ve hedef genlerinin transkripsiyonel analizleri için ilk olarak mısır bitkisinin antioksidan enzimleri kodlayan genleri avromova ve ark . protein ekstraktı kullanılarak gerçekleştirilmiştir . örneklerin saniye boyunca nm deki absorbans değerleri değişimi spektrofotometre cihazında ölçülüp kaydedildi . reaksiyon mm potasyum fosfat tamponu μl protein ekstraktı mm h o . dianizidin kullanılarak yapılmıştır . örneklerin . dk boyunca nm deki absorbans değişimleri ölçülmüştür . buna göre örnekler frekans saniyede doku parçalayıcısı ile homojenize edildikten sonra ml . tca ile muamele edilerek buza alınmıştır . kontrol ve stres grupları arasındaki farkın önem derecesi microsoft excel student s t test i kullanılarak hesaplanmıştır . böylece uygulanan üşüme stresinin yaprak büyümesini iki gün gecikmeye uğrattığı gözlenmiştir . nitekim her iki grupta yetiştirilen fidelerin dördüncü yapraklarının klorofil miktarlarında fark saptanmaması bunu doğrulamaktadır . bu tahmin aracı bitki ma mirna ların ve hedef transkriptlerin arasında son derece yüksek baz eşleşmesi olması gerçeğine dayanır . nın mısır fidelerinin kuraklık stresi toleransı sırasında gözledikleri katalaz aktivitesi profili ile benzerdir . ayrıca apx aktivitesi tüm büyüme bölgelerinde strese bağlı olarak artış göstermiştir . gr enzim aktivitesinin stres koşullarında yetiştirilen mısır fidelerinde kontrol şartlarında yetiştirilen mısır fidelerine göre dördüncü yaprak segmentinden itibaren istatistiksel olarak önemli derecede arttığı gözlenmiştir . bu bağlamda mirna modifikasyonu ile hücrenin redoks durumu regülasyonu sağlanarak antioksidan enzimlerin aktiviteleri yeniden düzenlemek suretiyle bitkide stres toleransının artırılması mümkün olacaktır .
460
195
TOPLUMSAL YAPI, İKTİDAR VE KADIN BEDENİN KURGULANIŞI
toplumların siyasal ve kültürel yapılarında bedenin metafor olarak değeri ve bu değerin karşılığı çokça tartışılmaktadır . devletin ve iktidar araçlarının bu metaforun biçimlenmesi üzerindeki rolleri toplumsal kurumsallıklar ve bunların etki alanlarını göstermesi bakımından önemlidir . insan bedeninin anlamı ve bu anlamın toplumsal karşılıkları kadın ve erkek algılarının biçimlenmesine yön verirken bu algının kurumsal temellerini de oluşturmaktadır . bedenlerin toplumsal karşılıkları kadın ve erkek algılarını biçimlendirdiği gibi iki cinse ait davranış biçimlerinin de bu algı üzerinden gruplandırılmasına katkıda bulunmaktadır . kadın ve erkek bedenleri birçok açıdan toplum karşısında bir ve eşit değildir . din gelenek siyaset ve kültürel faktörler kadının nasıl lığını tanımlamaktadır . bu bağlamda din ve yerel değerler üzerinden katı toplumsal cinsiyet kalıpları oluşturularak kadının toplumsal konumu bir bağımlılığa mahkûm edilmektedir . bu bağımlılığın birçok sosyal ve kültürel sebepleri kendi içinde bir i içe geçmişlik taşır . toplumun bilinçaltında oluşan kadın imgeleri kadının kendisi dışında algılanma biçimlerinin hayattaki karşılıklarını oluşturmaktadır . dolayısıyla kadınlar toplumsal hayata dahil olurken bir takım hazır kalıplara sığma çabaları üzerlerindeki iktidar unsurlarını somutlaştıran öğeler olarak değerlendirilebilir .
tarihsel bir bakış açısıyla yaklaşıldığında kadına ve kadının kendisiyle özdeşleştirilen bedenine bakış açısının kırılma noktasının toplayıcılık ve avcılıktan tarım ekonomisine geçiş olarak nitelendirilebilir . kadının kendi bedeniyle özdeşleştirilmesi kadını baskı altında tutmanın ve denetlemenin bir unsuru olarak kabul edilmiş ve bu sayede denetimin yeniden üretilmesi gerçekleştirilmiştir . bedenin denetimi üzerinden gölgel nen kadın bireyselliği toplumsal cinsiyet denetimi bağlamında yeniden inşa edilmektedir . dolayısıyla kadın bedenine doğanın yüklediği bir anlam olarak kendisine sunulan bedensel kontrolünün yeniden sunumuna razı olmaktadır . dolayısıyla beden iktidarı kendine ait olmayan kadının üzerindeki iktidar alanlarını aşması da mümkün değildir . bu çerçevede erkek aklı uygarlığı ve kültürü temsil eden anlamda tanımlanırken kadın bedene doğaya ve maddeye indirgenerek toplumsal iktidar alanlarının konusu yapılır . toplumun temel amacı insanın bütün gelişimini aklını sevgisini yaratıcılığını olanaklı kılabilecek koşulları sağlamak iken kadın ve kadının denetimine dair denetim mekanizmaları aracılığıyl bundan uzaklaştırılmaktadır . kadınların tanrıça mertebesinde bulunması onların ataerkil aile toprak mülkiyeti ve toplumsal sınıflar ortaya çıkmadan önceki konumlarının olumlu bir yansıması olarak değerlendirilmektedir . bu ayrışma fiziki bakımdan daha güçlü olan erkekleri avcı ve savaşçı yaparken bedensel ve biyolojik özelliklerinden dolayı kadını eve haneye bağımlı hale getirmekle birlikte haneyle bütünleştirmiştir . bu kökler üzerinde biçimlenen kadınlık ve erkeklik kalıpları onları tek bir kategoriye indirgeyen ve bu kategorik tanımın cenderesine hapseden bir nitelik alırlar . bu da birçok açıdan devleti gündelik yaşam üzerinde denetim sahibi yapmaktadır . bu kutuplardan ilki bedenin bir makine gibi algılanarak merkeze alınmasıyla oluşur . ikincisinde ise canlı varlığının mekaniğinin etkisinde olan ve biyolojik süreçlerin dayanağını oluşturan bedeni merkeze almış ır . böylece modern toplumda beden kontrolü birey için önem kazanmakta ve öne çıkmaktadır . giyim kuşamına göre yargılanmakta değer görmekte ve arzulanmaktadır . bedenin bir kar unsuru ya da ekonomik bir karşılık üzerinden tanımlanması bedenin düzenlenebilir bir meta olarak algılanmasını sağlamıştır . bu bağlamda çalışan kadınlar hem ekonomik özgürlükleri olması hem de toplumda zevk ve beğeni etkileşimine daha fazla maruz kaldıklarından bedenlerinin görünürlüğü cumhuriyetin ilk yıllarında çalışan kadınlara göre farklılaşmış ve daha farklı değer kazanmıştır . bu noktada perhizin ayrıntılandırıldığı zaman gerçek bir zaman çizelgesi haline geleceğini söyleyen foucault perhizin bendenle kurulan ilişkiyi sorunsallaştırdığını da ifade etmektedir . kusursuz kadın imajı toplumda her kesimden kadının dikkatini çekmektedir . diğer bir ifadeyle beden sadece biyolojik bir var olma durumu değildir . ancak kocası çocukları ve yuvası ile oluşan dünyada köşede durarak edilgin dünyayı seyre dalar . havva nın cennetteki yasak elmadan yemesi kadının bedensel dürtülerine kapıldığını ve karar alma yetisinin yetersizliğinin göstergesi olarak değerlendirildi . kant ta ise güzel hiçbir ilgi olmadan boşa giden olarak tanımlanır . modern dönemlere gelindiğinde ise güzel modaya uygun olandır şeklinde kodlanmıştır . toplumsal imgelerimiz ile toplumda yeniden üretilen kadın bedenine ilişkin algılar kadın bedeninin bir denetim unsuru olarak değerlendirilmesine yol açmıştır .
431
161
TR83 Bölgesinde buğday tohumluğu üretiminde teknik etkinlik ve etkinliği belirleyen faktörler
bu araştırmanın temel amacı türkiye de tr bölgesinde buğday tohumluğu yetiştiriciliğinde teknik etkinliği ölçmek ve teknik etkinliği belirleyen faktörleri ortaya koymaktır . araştırma verileri buğday tohumluğu yetiştiren işletmelerin tamamı olan tarım işletmesinden anket yoluyla toplanmıştır . incelenen işletmelerin ekonomik analizinde klasik ekonomik analiz yaklaşımları kullanılmıştır . işletme düzeyinde teknik etkinliğin ölçülmesinde ve etkinliği belirleyen faktörlerin ortaya konulmasında stokastik sınır modelinden yararlanılmıştır . etkinlik analizi sonuçları inceleme alanında teknik etkinliğin . ile . arasında değiştiğini ve ortalama . olduğunu göstermiştir . incelenen işletmeler teknik yetersizliklerini ortadan kaldırarak üretim miktarında hiçbir azalma olmaksızın kullandıkları girdi miktarlarını oranında azaltabileceklerdir . buğday tohumluğu yetiştiriciliğinde tohum gübre ve işgücü dışında kalan diğer değişken masrafların gereğinden fazla olduğu ve bunun teknik etkinliği düşürdüğü sapta mıştır . eğitim kayıt tutma durumu aile büyüklüğü ve tohumluk üretimine tahsis edilen alan değişkenlerinin buğday tohumluğu üretim etkinliğini belirleyen önemli değişkenler olduğu tespit edilmiştir . incelenen işletmelerde kullanılan tohum miktarını ve diğer değişken masrafların hemen hemen tamamını tohumluk yetiştiren işletmeyle sözleşme yapan tohum üretici firmalar belirlediğinden tohum yetiştiren firmaların tohumluk yetiştiriciliğiyle ilgili teknik uygulamaları gözden geçirmesi ve daha doğru olan uygulamaların işletmeler tarafından uygulanmasını sağlamaları buğday tohumluğu yetiştiriciliğinde teknik etkinliği artırabilecektir .
günümüzde sahip olunan sınırlı doğal kaynaklarla hızla artan nüfusun gıda ihtiyacını karşılamak giderek güçleşmektedir . bu sebeple bütün ulusların tarım sektörüne tahsis ettikleri kaynakları verimli ve etkin kullanması gerekmektedir . dolayısıyla kaynakların verimli ve etkin kullanımı türkiye de politika yapıcıların gündeminde olan önemli bir konudur . bu araştırmaların hemen hemen tamamı ikincil verilere dayanmakta olup işletme düzeyinde verilere dayanarak gerçekleştirilen araştırma sayısı oldukça sınırlıdır . yapılmış olmasına rağmen tohumluk yetiştiren işletmelerin teknik etkinliğini ele alan araştırma sayısı sınırlıdır buğday tohumluğu yetiştiriciliğ nde teknik etkinliği ölçmek teknik etkinliği belirleyen faktörleri belirlemek amaçlanmıştır . araştırmadan elde edilen çıktıların tohumluk yetiştiren işletmeler tohum üretimi yapan işletmeler politika yapıcılar ve bu konuda daha sonra çalışacak araştırıcılar üzerine yaygın etkisi olması beklenmektedir . tr bölgesi tarımsal alan ve üretim bakımından oldukça zengindir . bölgesel gayrisafi katma değer incelendiğinde tarım sektörünün bölge ekonomisi içindeki payının yılında . olduğu görülmektedir . bu oran sektörün türkiye ekonomisi içindeki payının iki katından fazladır . yıllar boyunca tarımdan ticaret ve hizmet sektörüne bir kayma yaşanmışsa da yılı itibarıyla tarım sektörü toplam istihdamdaki . lik oranı ile temel sektör olma özelliğini korumaktadır . teknik etkinliği belirleyen faktörlerin tespitinde işletmelerden anket yoluyla elde edilen verilerden elde edilen değişkenler kullanılmıştır . kayıt tutma ile teknik etkinlik skoru arasındaki ilişkiyi ölçebilmek için de kukla değişken kullanılmıştır . ortalama işletme arazisi büyüklüğü yaklaşık dekar civarındadır . işletme yöneticilerinin eğitim gördüğü süre ortalama yıldır . olabilirlik oranı testi sonuçları teknik yetersizliğin etkisinin stokastik olduğunu ifade eden başlangıç hipotezinin reddedildiğini göstermiştir . üretim fonksiyonunda yer alan iş gücü ve gübre değişkenlerine ait parametreler buğday tohumluğu üretim miktarı ile bu değişkenler arasında negatif bir ilişki olduğunu göstermektedir . etkinlik analizi sonuçları inceleme alanında teknik etkinliğin . ile . arasında değişmekte olup ortalama . olduğunu göstermiştir . eğitim görülen yıl sayısı buğday tohumluğu için ayrılan arazi miktarı ve kayıt tutma teknik yetersizliği negatif yönde etkiliyorken aile büyüklüğü ve kiracılık veya ortakçılık ile işlenen arazi miktarı değişkenleri ise teknik yetersizliği pozitif yönde etkilemektedir . tohumluk için ayrılan arazi miktarı arttıkça yani uzmanlaşma arttıkça teknik etkinlik artacaktır . karşılaştırmalı etkinlik analizi sonuçları teknik olarak etkin olan işletmelerin diğerlerine oranla daha az nüfusa sahip olduklarını göstermiştir . inceleme alanında buğday tohumluğu yetiştiren tarım işletmeleri daha çok tarla bitkileri üretimi konusunda uzmanlaşmış işletmelerdir . inceleme alanında teknik etkinlik iyi düzeyde olsa da teknik olarak etkin olmayan işletmelerin üretimde hiçbir azalma olmaksızın girdilerini buğday tohumluğu yetiştiriciliğinde oranında azaltabilmesi mümkündür . aynı zamanda bu katsayılar göstermektedir ki işletmeler sahip oldukları üretim faktörlerini optimum düzeye yakın dağıtmaktadırlar . incelenen işletmelerde kullanılan tohum miktarını ve diğer değişken masrafların hemen hemen tamamını tohumluk yetiştiren işletmeyle sözleşme yapan tohum üretici firmalar belirlediğinden tohum yetiştiren firmaların tohumluk yetiştiriciliğiyle ilgili teknik uygulamaları gözden geçirmesi ve daha doğru olan uygulamaların işletmeler tarafından uygulanmasını sağlamaları buğday tohumluğu yetiştiriciliğinde teknik etkinliği artırabilecektir .
474
184
Sulama Sistemlerinde Performans Değerlendirilmesi
toprak ve su kaynaklarının geliştirilmesi maksadıyla insanlık tarihi boyunca sulama projeleri hazırlanmıştır . hazırlanan bu projelerde amaç her dönemde stratejik bir yapıya sahip olan tarımsal üretimi artırmak ülkenin gıda güvenliğini temin etmek tarımla geçinen nüfusun gelirlerini artırıp refah seviyelerini yükseltmektir . bir taraftan giderek artan dünya nüfusu ile diğer taraftan son yıllarda yaşanan iklim değişikliğinin olumsuz sonuçları suya olan talebi artırmakta ve suyu daha da startejik bir araç haline getirmektedir . tarım ülkemiz için önemli bir sektördür . seksen milyonu aşkın ülke nüfusunun gıda güvenliğini sağlamanın yanında tarım toplam istihdamın . sini karşılamakta sanayi sektörüne hammadde temin etmekte ve özellikle kırsal alanın kalkınmasına önemli katkılar sağlamaktadır . uzun yıllardan beri yapımları gerçekleştirilen sulama projeleri ile önemli gelişmeler gösteren tarım tarıma bağlı diğer sektörlerin gelişmesinde önemli bir rol oynamakta ve ekonomik kalkınmaya önemli katkılar sağlamaktadır . tüm bu olumlu yönlerine rağmen başarılı bir sulu tarımın gerçekleştirilmesi herşeyden önce sulama tesislerinin iyi bir şekilde planlanması işletilmesi izlenmesi ve sonuçların değerlendirilmesi ile olabilmektedir . özellikle gelişmekte ve geri kalmış ülkelerde kıt kaynakların en rantabıl şekilde kullanılması bu konuda çalışan kurum ve kişiler için büyük bir sorumluluktur . sulama sistemlerinin performanslarının izlenip değerlendirilmesi mevcut projelerde iyileştirmeler yönünde olumlu adımların atılmasına sebep olabileceği gibi yeni projelerin daha iyi hazırlanmalarına da önemli katkılar sağlayacaktır . bir sulama sisteminde performans değerlendirilmesi kaynakların girişinin işletme programının hedeflenen çıktıların ve gerekli faaliyetlerin planlandığı gibi gelişmesini sağlamak amacıyla sistemin düzenli olarak izlenmesi kayıtlanması ve değerlendirmesi diye tanımlanabilir . bu çalışmada ülkemizde ve dünyada sulama tesislerinin performanslarının değerlendirmesinde kullanılan önemli performans göstergelerini bir araya toplayarak bu alanda çalışanlara ve akademik çalışma yapanlara toplu bir kaynak oluşturmak amaçlanmıştır . bu çalışmada bu alanda dünyanın saygın kuruluşlarından uluslararası sulama ve drenaj komisyonu sulama ve drenaj performans değerlendirme grubu nun bu konuda hazırladığı sulama ve drenaj performans değerlendirme pratik rehber çalışmasında belirttiği performans göstergelerinin yanı sıra ülkemizde bu konunun sorumlusu olan devlet su işleri ve mülga köy hizmetleri genel müdürlüğü nün bu konuda kullandığı göstergeler ile ülkemizdeki farklı üniversitelerde bu konuda yapılan akademik çalışmalarda kullanılan performans değerlendirme örnekleri bir araya getirilmiştir .
sulama projelerinin işletme aşamasında teknik sosyal ekonomik çevresel ve vb . yönden izlenmesi ve değerlendirilmesi bu projelerin verimliliğinde en önemli unsurlardan biridir . sulama projelerinin izlenip değerlendirilmesini yapmak amacıyla dünyanın pek çok yerinde birbirlerinden oldukca farklı performans göstergeleri uygulanmaktadır . bu çalışmada ülkemizde sulama sistemlerinin planlama yapım işletim ve izlenmesinden sorumlu kurum olan devlet su işleri nin kullandığı sulama performans göstergelerinin yanı sıra ülkemizin farklı yörelerindeki ziraat fakültelerinde yapılan sulama projelerinde performans değerlendirme konulu doktora yüksek lisans ve makale çalışmalarındaki sulama performans göstergeleri incelenmiştir . sayın kıymaz akkuzu beyribey koç . çalışmada bütçenin yüzdesi olarak personel bakım onarım ve diğer giderlerin oranları hesaplanır ve hesaplama sonucu elde edilen sonuçlar yüzde olarak ifade edilir . sulama projelerinde beklenen hedeflere ulaşılamadığını ve sulama sistemlerinin yaygın olarak potansiyellerinin çok altında işletildiğini bu durumun sulama sistemlerinin işletme bakım ve sulama yönetimi ile ilgili sorunlarından kaynaklandığını belirtmektedirler . koç sulama birliklerinin performanslarını değerlendirmede göz önüne alınacak özellikleri sulama birliğinin tipi ve yapısı kamu veya diğer kurumların sulama birliklerine destek vermesi sulama yönetiminde birliğin üstlendiği çalışmalar birliğin mali yapısı sulama iyileştirme çalışmalarını planlama projelendirme ve yapımına sulama birliğinin katılımı olarak belirlemiştir . selçuk üniversitesi ziraat fakültesi tarımsal yapılar ve sulama anabilim dalı konya çumra ova sulama birliğinin işletmecilik yönünden değerlendirilmesi yüksek lisans çalışmasında sulama sisteminin performansı su dağıtım finansal ve üretim ana başlıkları altında performans göstergesi ile değerlendirilmiştir . sulama sistem performansının değerlendirilmesi konusunda yapılan çalışmaların büyük çoğunluğu performans kriterlerinin tanımlanması parametrelerin analizinde kullanılabilecek tekniklerin belirlenmesi ve ortak karşılaştırılabilir göstergelerin seçilmesi ile ilgili olduğu bildirilmiştir . bu nedenle sulama sistemlerinde diğer ülkelerde kullanılan uyumlu bir performans gösterge seti oluşturmaya yönelik çalışmalara önem verilmektedir . sulama sistemlerini karşılaştırmada kullanılan altı adet performans göstergesi belirlemişlerdir . bunlar sulama oranı su temin oranı proje birim alanı üretim değeri sulanan birim alan üretim değeri saptırılan birim suya karşılık üretim değeri ve birim su ihtiyacına karşılık üretim değeri dir . kahramanmaraş kalealtı ve andırın ile dsi tarafından işletilen göksun sulama şebekesinin sulama sistem performansı yılları sulama sonuçlarına göre değerlendirilmiştir . garces ise su kullanım etkinliğinin göstergesi olarak sulama oranı birim sudan elde edilen verim suyun eşit dağıtımı ve sulama randımanını sosyal etkinlik göstergeleri olarak da çiftçinin tarım bilgisi düzeyi ve yönetime katılımı çevresel etkinlik düzeyi göstergeleri olarak taban suyu düzeyi toprak ve sulama suyu kalitesini ekonomik etkinlik göstergeleri olarak da mali etkinlik oranı ve tahsilat oranını göz önüne almıştır . uluslararası sulama ve drenaj komisyonu sulama ve drenaj performans değerlendirme grubu tarafından hazırlanan sulama ve drenaj performan değerlendirme pratik rehber çalışmasında sulama sistemleri performansları su dengesi su hizmeti ve bakım çevre ekonomik ve uzaktan algılamayla geliştirilen hizmetler ana başlıkları altında performans göstergesi ile gösterilmiştir ereğli ivriz sağ sahil sulama birliğinde sulama sistem performansını değerlendirmek amacıyla yaptıkları araştırmada su sağlanması su kullanımı bakım ve su iletim dağıtım ve uygulama randımanlarını su kullanım etkinliği göstergeleri olarak ele almışlardır . çiftçiler sulama aralığını ve sulama suyu miktarını herhangi bir teknik kritere dayanmadan bitkilerin fiziksel gözlemlerine göre belirlemektedirler . atatürk üniversitesi ziraat fakültesi tarımsal yapılar ve sulama bölümü erzurum daphan sulama birliği birinci ve ikinci etap sulama şebekesinin performansının değerlendirilmesi araştırma makalesi çalışmasında sulama tesisi performası performans göstergesi ile değerlendirilmiştir . bunlardan ilki sulama ile elde edilen verimdeki artış diğeri ise sulama şebekesinin kendi verimliliğidir . buna karşılık sulama şebekesinin verimliliğini etkileyen tarla sulama randımanı ve sulama oranı değerlerini sırasıyla ve in altında bulmuşlardır . uluslararası su yönetimi enstitüsü tarafından yılından itibaren dünyada ülkede toplam sulama sisteminde yürütülen çalışmalarda meyve sebze ve endüstri bitkilerinin fazla olduğu sulama şebekelerinde elde edilen gelirin daha yüksek olduğu belirlenmiştir . bölgede hububat ve yem bitkileri ağırlıklı üretim deseninin seçilmesi üretim değeri oranını düşüren başka bir husus olduğu bildirilmiştir molden ve ark . şurası da muhakkaktır ki her ilave edilecek bir performans göstergesi ilave bir maliyet getirecektir .
681
328
Karayemişte bazı bitki özellikleri üzerine boğma ve Pro-Ca uygulamalarının etkisi
bu çalışma karayemişte taç yüksekliği taç genişliği sürgün uzunluğu gövde çapı yaprak üst sıcaklığı yaprak alt sıcaklığı ve yaprak klorofil miktarı üzerine boğma ve pro ca uygulamalarının etkisini belirlemek amacı ile yıllarında yürütülmüştür . çalışmada materyal olarak ordu üniversitesi ziraat fakültesi uygulama ve araştırma arazisinde bulunan yaşlı karayemiş genotipleri kullanılmıştır . pro ca uygulaması her iki yılda da mayıs ve temmuz tarihlerinde ppm dozunda ağaçların taç kısmı tamamen ıslanacak şekilde sprey olarak uygulanmıştır . boğma uygulaması mayıs tarihinde ağaçların gövdesine toprak seviyesinden cm yukarıda bir kelepçe yardımı ile yapılmıştır . çalışmada vejetasyon süresince günlük periyotlarla ölçüm işlemi gerçekleştirilmiştir . çalışma sonucunda taç yüksekliği cm ile cm taç genişliği cm ile cm arasında belirlenmiştir . en yüksek gövde çapı . mm olarak pro ca uygulamasında ölçülürken en düşük . mm ile kontrol uygulamasında ölçülmüştür . en yüksek sürgün uzunluğu boğma uygulamasında en düşük ise pro ca uygulamasında belirlenmiştir . yaprak üst sıcaklığı . oc . oc yaprak alt sıcaklığı ise . oc . oc arasında ölçülmüştür . en yüksek klorofil miktarı . olarak pro ca uygulamsında ölçülürken en düşük ise . ile boğma uygulamasında ölçülmüştür . sonuç olarak pro ca uygulamasının karayemişte vejetatif gelişimi sınırlandırmada daha etkili olduğu belirlenmiştir .
karayemiş rosaceae familyası içerinde yer alan sert çekirdekli bir meyve türüdür . fizyolojik dengenin bozulması sonucunda ağaçlar yeterince çiçek tomurcuğu oluşturamamakta ve çok fazla sürgün meydana getirmektedir . günümüzde vejetatif gelişimin sınırlandırılması amacı ile çeşitli uygulamalar ve kimyasallar kullanılmaktadır . yapılan çalışmalarda boğma uygulamasının armutta meyve ağaçlarında sürgün gelişimini sınırlandırarak vejetatif gelişim ile generatif gelişim arasında dengeyi sağlamaktadır . bu meyve türlerinde sürgün gelişimini sınırlandırmasının yanı sıra özellikle ateş yanıklığı hastalığı üzerine etki ettiği bildirilmektedir . her uygulamaya ait ağaçlarda seçilen er sürgünde her iki yılın vejetasyon başlangıcı ve sonunda cetvel kullanılarak ölçülmüştür . yaprak sıcaklığı infrared termometre kullanılarak yaprağın alt ve üst yüzeylerinde ölçülmüştür . verilerin değerlendirilmesinde spss . istatistik paket programı kullanılmıştır . taç yüksekliği ve taç genişliği bakımından uygulamalar arasında istatistiksel olarak bir farklılık belirlenmemiştir . çağlar ve ağca elmada pro ca uygulamasının ağaç boyu üzerine etkisinin önemsiz olduğunu taç genişliğini ise önemli ölçüde azalttığını belirlemişlerdir . armutta boğma uygulamasının taç hacmi ve taç gelişimini azalttığını tespit etmişlerdir . çalışmada gövde çapı bakımından uygulamalar arasındaki farklılık istatistiksel olarak önemli bulunmuştur . scarlet spur elma çeşidinde pro ca uygulamasının gövde çapı üzerine etkili olmadığını tespit etmişlerdir . armutta boğma uygulamasının gövde çapını azalttığını belirlemişlerdir . en yüksek sürgün boyu . cm ile boğma uygulamasında belirlenirken en düşük ise . cm ile pro ca uygulamasında belirlenmiştir . armutta pro ca uygulamasının sürgün gelişimini azalttığını tespit etmişlerdir . pro ca ve boğma uygulaması ile yapılan çalışmalarda yaprak sıcaklığı ile alakalı herhangi bir bulguya rastlanmamıştır . pro ca uygulamasının çin lahanasında yaprak alanında azalmaya neden olduğunu ifade etmişlerdir . yaprak klorofil miktarı bakımından uygulamalar arasında istatistiksel olarak önemli bir farklılık belirlenmiştir . sonuç olarak karayemişte bazı bitkisel özellikler üzerine boğma ve pro ca uygulamalarının çalışmada genel olarak diğer uygulamalara göre pro ca uygulamasının sürgün gelişimi sınırlandırması ve yaprak klorofil miktarında artışa neden olması bakımından ön plana çıktığı belirlenmiştir .
369
214
null
tütünün kullanım biçimleri arasında tütün çiğneme pipo puro sigara ve nargile bulunmaktadır . nargile daha çok ortadoğu ülkelerinde yaşlılar tarafından kullanılmaktadır . son yıllarda tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de kullanımı artmaktadır . aromalı formlarının üretilmesiyle özellikle gençler arasında hızla yayılmaktadır . tütün ve nargile kullanımı ciddi bir halk sağlığı sorunudur . nargile kullanımına bağlı gelişebilecek sağlık riskleri bilinmektedir . kullanım sıklığının azaltılması için medya dışında kanun belirleyicilerin yerel yönetimlerin alacakları önlem ve bilgilendirme önemlidir . ayrıca aile hekimliğinin toplum yönelimli hasta bakımı uygun ve etkili girişimler ile sağlık ve iyilik durumunun geliştirilmesi ilkeleri çerçevesinde aile hekiminin özellikle genç nüfusu aile bireylerini ve yaşadığı toplumu bu konuda yeterli bilgilendirmesi ve tedbirlerin alınmasında öncü olması önem taşımaktadır . bu çalışma ile aile hekimlerinin nargile kullanımı ile ilgili farkındalığının arttırılmasını amaçlanmıştır .
tütün kullanımı dünyada morbidite ve mortalitenin önlenebilir nedenlerinden biridir . tütünün değişik kullanım biçimleri arasında tütün çiğneme pipo puro sigara ve nargile bulunmaktadır . tütünün kullanım şekillerinden biri olan nargile sözcüğünün kökeni farsça da hindistan cevizi anlamına gelen nargil sözcüğüdür . hint kökenli bu buluş araplar tarafından şişa iranlılar tarafındansa kalyan olarak adlandırılmıştır . aromalı türlerinin de üretilmesine rağmen nargilenin esas kısmı tömbeki denilen ve kıyıldıktan sonra geceden ıslanmaya bırakılan tütündür . hindistan da doğan nargile başta iranlılar olmak üzere araplar daha sonrada osmanlılarla tanışmıştır . doğu kültürünün bir öğesi olan nargile sonradan batıda da kimi değişikliklerle kullanılmaya başlanmıştır . batıda birden çok marpuca sahip nargile kullanımı yaygındır . bu uygulama birçok kişi ile birlikte toplu içim ortamı sunmaktadır . bu oran erkeklerde . dan . e kadınlarda ise . den . e düştüğü rapor edilmiştir . küresel yetişkin tütün araştırması türkiye yılı raporunda ise nargile kullanımının ülkemizde yaşlar arasında . olduğu görülmektedir . ankara ilinde gençlerin nargile konusundaki bilgi tutum ve davranışlarını anlamaya yönelik yapılan çalışmanın sonuçlarına göre kullanıcıların en çok aromatik nargileyi tercih ettiği ve nargile kullanma sebebi olarak arkadaş etkisi merak duygusu gibi iki temel sebep olarak rapor edilmiştir . kullanıcılar arasında sigarayı zararlı bulanların oranı iken nargileyi zararlı bulanlar için bu oran olarak tespit edilmiştir . katılımcıların si nargilenin bağımlılık yaptığına inanmadıklarını belirtmişlerdir . üniversite öğrencilerinde yapılan bir çalışmada ise sigara içenlerin oranının . olduğu bildirilmiştir . diğer bir çalışmada ise tıp ve mühendislik fakültesi öğrencisi ile yapılan araştırma sonuçlarına göre nargile kullanma oranının kızlarda . erkeklerde . toplamda olduğu görülmüştür . bu çalışmada daha çok arkadaş çevresi sorunlardan uzaklaşma isteği ile en yakın üç arkadaştan en az birinin sigara içiyor olması sigaraya başlama nedenleri olarak rapor edilmiştir . bu kanunda kahvehane kafeterya birahane gibi eğlence hizmeti verilen işletmelerde ve lokantalarda tütün ürünleri tüketilmemesine yönelik düzenlemeler temmuz tarihinde yürürlüğe girmiştir . yasal olarak tütün ürünlerine olan talebin azaltılmasına yönelik önlemler alınmasına rağmen kamusal alanda özellikle kafe ve restoranlarda nargile keyfi adı altında görsel tabelalar ile tütün ürünlerine ait reklam yapılmaya tütün ve tütün ürünlerinin kullanılmasına devam edilmektedir . toplumda nargile kullanımının sigaraya göre daha az zararlı olduğu düşünülmektedir . bunun nedeni ise içinde bulunan suyun dumanı temizlediğine dair olan yanlış inançtır . nargile içmeye başladıktan sonra suyun renginin değişmesi kişileri bu yanılgıya götürmektedir . nargilenin içinde bulunan su aromanın karıştırılması ve dumanın soğuması içindir . suyun herhangi bir filtreleme özelliği yoktur . sigaranın tek bir dumanında . mg nikotin mg katran mg karbon monoksit yüksek oranda phenanthrene ve flouranthrene içermektedir . nargile kullanımında ise bu oranların nefes çekme sayısının ve çekilen duman hacminin fazla olması nedeni ile yaklaşık olarak sigaraya eşdeğer olduğu bilinmektedir . tek bir nargile içimi oturumu ile bir sigaradan üretilenden kat daha fazla co üretilmektedir . bu metaller nargilenin içinde yoğun olarak bulunmakta ve doğrudan kanserojen etkiye neden olmaktadır . nargilenin içinde bu maddelerin yanı sıra arsenik de bulunmaktadır . günümüzde sigaranın insan sağlığına olumsuz etkileri çok iyi bilinmektedir . yapılan bir araştırmada nargilenin trombosit fonkisyonlarını olumsuz etkilediği bildirilmiştir . diğer bir hematolojik etki ise artmış co ve karboksihemoglobinin yarattığı hipoksik etki nedeni ile eritropoezin eritropoetin tarafından uyarılması sonucu gelişen sekonder polisitemidir . kapalı ortamlarda kullanılan nargile çevrede bulunan kişilere de zarar vermektedir . tütünün topluma ve devlet bütçesine getirdiği zararlarla mücadele etmeyi amaçlar . tütün kontrolüne yönelik ilk uluslararası anlaşma olan tütün kontrol çerçeve sözleşmesi tarihinde dünya sağlık örgütü tarafından kabul edilmiş ve tarihinde sağlık bakanlığı tarafından imzalanmıştır . yine aynı eylem planında sigarayı bırakmanın yaygınlaştırılması tütün bağımlılığı tedavisinde ve tekrar başlamayı önlemede başarı yüzdesinin yükseltilmesi pasif etkilenmenin önlenmesi talebin azaltılmasına yönelik reklamların önlenmesi ulusal tütün kontrol programı eylem planının izlenmesi değerlendirmesi ve raporlanması planlanmıştır . sağlık üzerinde olumsuz etkileri kanıtlanmış olan tütün ve tütün ürünleri ile yapılacak mücadelede yasal düzenlemeler dışında sağlık sistemiyle ilk tıbbi temas noktasında bulunan aile hekimlerinin bulunduğu konum önemlidir . nargile kullanımın azaltılması yönünde kısa ve uzun dönem stratejilerin belirlenmesi ve uygulanması önemlidir . yasal düzenlemeler yanı sıra izlenmesi gereken adımlar aromatik nargile kullanımına yönelik kısıtlayıcı yasal düzenlemeler yapılması nargile kafelerde denetimlerin arttırılması ve pasif etkilenim konusunda da denetlemelerin sürekli şekilde yapılması . nargile ve diğer tütün ürünlerine ait reklamların engellenmesi .
678
121
OTEL İŞLETMELERİNDE ÇALIŞANLARIN İŞ TATMİNİ ALGILARININ ÖRGÜTSEL BAĞLILIKLARI ÜZERİNDEKİ ETKİSİ
tüm sektörlerde çalışan memnuniyeti önemli bir konudur . bu konu hizmet sektöründe daha da önem kazanmaktadır . müşteriyle çoğunlukla yüz yüze iletişim halinde olan hizmet sektörü çalışanları müşterilerle yaşadıkları olumlu ve olumsuz durumlardan dolayı iş tatmini veya memnuniyetsizlik yaşayabilirler . bu araştırmada hizmet sektörü içinde yer alan turistik otel işletmelerinde çalışanların iş tatmin düzeylerinin örgütsel bağlılıklarına olan etkisinin araştırılması amaçlanmıştır . bu amaçla muğla marmaris te faaliyet gösteren beş yıldızlı otellerde çalışan kişiye anket uygulanmıştır . araştırmada otel işletmelerinde çalışanların iş tatmin düzeylerini belirlemek için içsel ve dışsal tatmin olmak üzere iki boyutlu iş tatmini ölçeği ve örgütsel bağlılıklarını ölçmek için duygusal bağlılık devam bağlılığı ve normatif bağlılık olmak üzere üç boyutlu örgütsel bağlılık ölçeği kullanılmıştır . ölçekler yardımıyla toplanan veriler spss programında analiz edilmiş frekans yüzde ortalama istatistikleri kullanılmıştır . veriler farklılıkların belirlenmesi amacıyla bağımsız t testi tek yönlü varyans analizine tabi tutulmuştur . iş tatmini ile örgütsel bağlılık arasındaki durumu belirlemek için korelasyon analizi etkiyi belirlemek için regresyon analizi yapılmıştır . bu bağlamda bu çalışmada otel işletmelerinde çalışanların iş tatmin düzeylerinin örgütsel bağlılıklarına olan etkileri araştırılmıştır . bu bağlamda bu çalışmada otel işletmelerinde çalışanların iş tatmin düzeylerinin örgütsel bağlılıklarına olan etkilerinin birçok faktöre bağlı olarak ve sınırlı olduğu görülmektedir .
günümüzün iş yaşamındaki yoğun çalışma koşulları ve rekabet ortamı kaynakların verimli ve etkin kullanımını zorunlu kılmaktadır . yaptığı işten doyum sağlayan memnun çalışan ya da çalışanlarda olumlu durumlar gözlenirken aksi durumda memnuniyetsizlikten kaynaklanan olumsuz durumlar gözlemlenebilir . bu birikimler çalışanın işine yönelik zihinsel ya da duygusal tutumlar geliştirmesine yol açmaktadır . langton ve arkadaşlarına göre iş tatmini bir işin karakteristiklerinin değerlendirilmesinden kaynaklanan o iş hakkındaki olumlu duygudur . yukarıdaki tanımlardan yola çıkarak iş tatminini çalışanların yaptığı işin özelliklerini de dikkate alarak işten beklentileriyle bu beklentileri karşılama derecesi arasındaki olumlu fark olarak tanımlayabiliriz . çalışanların iş tatminini etkileyen çok sayıda faktörden söz edilebilir . tüm değişkenler iş tatminini farklı şekillerde etkiler . iş tatminiyle ilgili teoriler motivasyon ve performans ilişkilerine göre değerlendirilmiştir . katılımcılar hiç memnun değilim ile çok memnunum arasında değişen ölçekleri yanıtlamaktadır . her iki yöntem de geçerli yöntemler olmakla beraber ikincisinin daha yorucu ve zaman alıcı olması nedeniyle ilk yöntem daha sık tercih edilmektedir . iş tatmini boyutları herzberg tarafından ileri sürülen çift faktör kuramı maslow un ihtiyaçlar hiyerarşisinden sonra en çok bilinen ihtiyaç kuramlarındandır . herzberg kuramına göre iş tatminin iki ayrı boyutu bulunmaktadır . herzberg e göre içsel ve dışsal ihtiyaçların karşılanması iş görenleri tatmin etmektedir . ancak örgütsel bağlılık dış etkenlerin de etkisinde kalmaktadır . örgütlerin varlıklarının devamını sağlamaları örgütlerin en önemli kaynağı insana bağlıdır . bu nedenle nitelikli çalışanların örgüt içinde kalması örgüt amaçlarını benimseyerek örgüte bağlılık geliştirerek kendisini bir anlamda bulunduğu örgütün bir parçası olarak hissetmesi gereklidir . bu çalışmalardan bazıları ve ulaşılan sonuçlara aşağıda yer verilmiştir . alt hipotez h otel işletmelerinde çalışanların örgütsel bağlılık algılarında sosyo demografik özelliklerine göre anlamlı farklılık yoktur . korelasyon katsayısı değişkenler arasındaki bir neden ya da sonuç ilişkisini göstermemektedir . iş tatmini dışsal tatmin alt boyutu ile örgütsel bağlılık duygusal bağlılık alt boyutu arasında negatif çift yönlü düşük düzeyde ve anlamlı bir ilişki bulunmaktadır . bir değişkenin diğer değişkeni ne kadar açıkladığı ya da etkilediğini belirlemek amacıyla determinasyon katsayısı kullanılır . sonuç bu araştırmada hizmet işletmeleri arasında yer alan otel işletmelerinde çalışanların iş tatminlerinin örgütsel bağlılıklarını etkileme düzeyi rastgele örneklem yoluyla seçilen çalışana uygulanan anket ve ölçek verilerinin analizi ve yorumu analiz sırasında kullanılan parametrik ya da nonparametrik yöntemlerin belirlenmesi amacıyla çarpıklık ve basıklık normallik testi yapılarak değerlendirilmiştir . iş tatmininin örgütsel bağlılığa etkisine yönelik olarak aşağıdaki sonuçlara ulaşılmıştır otel işletmesi çalışanlarının iş tatmin düzeyleri örgütsel bağlılıkları cinsiyet eğitim medeni hal gelir nitelik ve çalışma süreleri ile bağlantılı olmaktadır . ayrıca literütürde çok sayıda araştırma iş tatmini ile örgütsel bağlılıkları arasında pozitif yönlü bir ilişki olduğunu göstermektedir . çalışan işiyle ilgili yeterince tatmin yaşamakla beraber yaptığı işi görev olarak düşünmemekte ve normatif bağlılık geliştirmemektedir .
444
191
Çocukluk Çağı Tüberkülozlu Olguların Klinik Özelliklerinin Değerlendirilmesi
tüberkülozlu olguların epidemiyolojik klinik radyolojik mikrobiyolojik özelliklerinin belirlenmesi tedavi sonuçlarının değerlendirilmesi ve bu özelliklerin tüberküloz evreleri ile ilişkisinin saptanması amaçlanmıştır . intaniye polikliniğinde mayıs mayıs tarihleri arasında temaslı latent ve aktif evre tüberküloz tanılarıyla takip edilen hastaların şikayetleri fizik muayene bulguları tanı sırasında kullanılan yöntemler bacille calmette guerin ile aşılanma durumları tedavi seçenekleri ve komplikasyonları geriye dönük olarak incelenmiştir . çalışmamıza temaslı latent ve aktif tüberküloz evresindeki toplam olgu alındı . yaş ortalamaları . . yıl olan olguların si kız dı . olguların si temas si latent enfeksiyon sı aktif hastalık evresindeydi . aktif hastalığın daha çok yaş altında latent enfeksiyonun ise yaş üstünde olduğu görüldü . hastaneye başvuru sebebi latent enfeksiyonlu olgularda en sık nonproduktif öksürü iken aktif hastalık grubunda prodüktif öksürük ve gece terlemesi di . aktif hastalığı olan hastanın inde akciğer parankiminde tutulum mevcuttu . ikinci sırada olan tutulum yeri ise olguda görülen lenf nodu tutulumuydu . bcg ile aşılanma sıklığı olarak tespit edildi . bcg skar sayısı artıkça aktif hastalık gelişmesi oranı anlamlı derecede düşmekteydi . bcg skarı olmayanların . ü bir adet bcg skarı olanların i ve adet bcg skarı olanların u aktif hastalık evresinde tespit edildi . çalışmaya dahil edilen tüm olguların tüberkülin deri testi olan pürified protein derivative pozitifliği olarak tespit edildi . en sık rastlanan radyolojik bulgular bronkopnömonik infiltrasyon perihiler lenf nodu ve atelektazi di . çalışmamızda sadece hastamıza bağlı oldukları verem savaş dispanseri tarafından doğrudan gözetimli tedavi uygulanmaktaydı . tedavi sırasında olgularımızın inde . aspartat aminotransferaz ve alanin aminotransferaz enzim değerlerinde kullanılan ilaç sayısı ile orantılı olarak artış tespit edildi . izoniazid profilaksisini mg kg dan alan hastada cilt reaksiyonu gelişti . olguların ı tedavilerini tamamlamıştı geri kalan ise takiplere hiç gelmemişti . önemli bir birey ve halk sağlığı sorunu olan tüberküloz ile mücadele için çocuk ve erişkin tüm tüberkülozlu hastaların tek merkezden takip ve tedavilerinin yapılması etkin bir yol olarak görülmektedir .
çocukluk çağı tüberkülozu kontrol altına alınamayan erişkin tüberkülozunun bir yansıması olup o toplum için verilen halk sağlığı hizmetlerinin bir göstergesidir . çocuklar tüberküloz basilini başta yakın çevreleri olmak üzere basil çıkaran erişkinlerden alırlar . toplumdaki tüberküloz hastalarının saptanıp etkin biçimde tedavi edilmesi tüberkülozla savaşta önemli bir ilkedir . dünyada her yıl . çocuk tüberküloz hastalığına yakalanmakta ve . çocuk human ımmmunodeficiency virus ile ilişkisiz tüberküloz nedeniyle ölmektedir . akciğer grafisinde şüpheli lezyonu olanlar toraks bt ile değerlendirildi . ppd deri testleri için . ml ppd solüsyonunu sol ön kol üst lateraline intradermal olarak uygulandı ve . tüm hastaların tedavi ncesi hemogram sedim ve karaciğer fonksiyon testlerine bakıldı . bu değerlerde kat ve üstü artış olanlarda tedaviye en az hafta ara verildi . latent enfeksiyonu olan hastalar ve temaslılar ay profilaksi alıp yıl boyunca takip edildiler . sonuçlar için anlamlılık p . düzeyinde değerlendirilmiştir . olgular evrelere ayrıldığında olgunun temas olgunun latent enfeksiyon olgunun aktif hastalık evresinde olduğu tespit edildi . olguların ortalama ppd değeri . mm olarak tespit edildi . en sık rastlanan radyolojik bulgu latent ve aktif evrede de aynı olup aktif hastalıkta sıklıklar daha yüksekti . olguların inde balgam veya açlık mide suları alınıp asidoresistan bakteri arandı ve kültürü yapıldı . bunlardan ikisinde reaksiyon gelişmesi üzerine ilaç rifampisin ile değiştirildi . indeks olgusunda direnç tespit edilen olguya ise ikili profilaksi verildi . bir hastamızda ellerde uyuşma şikayeti oldu b vitamini kullanılması sonucunda şikayeti geriledi . bu hastalarımızın unda eşlik eden başka bir hastalık mevcuttu . ülkemizde tüberküloz sıklığı yüksek olması nedeniyle ulusal aşılama politikası çerçevesinde çocukluk yaş grubunda iki doz bcg aşısı yapılmakta idi . çalışmamızda bcg rapelleri yapılanlarda aktif hastalık görülme oranlarının anlamlı şekilde azalıyor olması ülkemiz gibi tbc nin endemik olduğu bölgelerde bcg aşı ının rapellerinin gerekli olabileceğini düşündürmüştür . ppd deri testi küçük yaş gruplarında malnutrisyonda immunsupresyonda viral enfeksiyonlarda tüberküloz menenjit ve miliertüberküloz da arasında yanlış negatif sonuç verebilmektedir . ppd testi pozitifliği m . tuberculosis enfeksiyonuna non tüberküloz mikobakteri enfeksiyonuna veya eski bcg aşılamasına bağlı olabilir . tüberküloz enfeksiyonu sırasında akciğer grafisi normal iken toraks bt ile mediastinal ve hiler lenf nodlarının büyüdüğü saptanabilir . tüberküloz basilinin direkt preparatlarda saptanması tanı için oldukça yardımcı olmasına rağmen primer hastalığı olan çocuklar çok düşük sayıda mikroorganizmaya sahiptirler . bizim çalışmamızın sonuçlarında da . hastanın ta iplerine gelmemeleri hastanın hastanemizde takip edildiği halde vsd e hiç başvurmamaları . hastanın vsd lerini sadece ilaç temini için kullanıyor olması sistemin işleyişindeki aksaklıkları göstermektedir .
408
329
KAYITDIŞI EKONOMİNİN VERGİ DENETİMİ VE PARASAL ORAN YÖNTEMİYLE ANALİZİ: TÜRKİYE ÖRNEĞİ
kayıt dışı ekonomi vergi gelirlerinin azalmasına gsyh nin düşük çıkmasına ve bunlara benzer birçok olumsuzluğa neden olduğu için ülke ekonomisini olumsuz etkilemektedir . bu çalışmada türkiye de döneminde kayıt dışı ekonominin boyutu tahmin edilmiştir . ayrıca kayıt dışı ekonomiye dayanarak vergi kaçağının miktarı tahmin edilmiştir . kayıt dışı ekonomiyi tahmin etmek için parasal oran ve vergi denetimi yöntemi kullanılmıştır . tahmin sonucunda kayıt dışı ekonominin boyutunun ile arasında değişim gösterdiği elde edilmiştir . ayrıca tahmin sonuçları kayıt dışı ekonominin giderek azaldığı sonucuna ulaşılmıştır . dolayısıyla bu sonuçlar politika yapıcılarının kayıt dışı ile mücadelede kararlı olduklarını göstermektedir .
kayıt dışı ekonomi kamunun denetimi dışındaki ekonomik faaliyetler olarak tanımlanabilir . kayıt dışı ekonomi ya hiç belgeye bağlanmayarak ya da içeriği gerçeği yansıtmayan belgelerle gerçekleştirilen ekonomik olayın devletten ve işletme ile ilgili öteki kişilerden tamamen veya kısmen gizlenerek kayıtlı ekonominin dışına taşınmasıdır . tüm dünya ülkeleri için tehdit edici bir unsur haline gelmiştir . bu nedenle araştırmacılar bu konuya daha fazla eğilmişlerdir . kayıt dışı ekonominin ekonomik ve mali nedenlerinin başında enflasyon gelmektedir . ekonomik istikrarsızlık ve krizler işletmelerin ekonomik gücünü sarsıntıya uğratarak yatırımlarını ve maliyetlerini ve dolayısıyla üretimlerini azaltmaktadır . bunları yaparken de kayıt dışı faaliyetlere yönelmek veya kayıt dışı faaliyetleri artırmak seçenekleri ile karşılayabileceklerdir . çünkü küçük işletmelerin kayıt ve muhasebe sistemlerinin zayıflığı denetlemeyi zorlaştırmaktadır . konularla ilgili yasalar genellikle belli bir büyüklüğün altındaki işletmeleri kapsamamasına rağmen kayıt dışı ekonomik faaliyetler daha çok küçük işletmelerde meydana gelmektedir . ayrıca bu kesimle bağlantısı olan sanayi ve hizmet sektörünün de kendiliğinden vergi dışı kalmasına veya ödemesi gerekenin altında vergi öder halde gelmesine yol açmaktadır . gelirin düşüklüğü ve fakirlik bireyleri kayıt dışı faaliyetlerde bulunmaya zorlayan bir faktördür . kayıtlı bir işten elde edilen gelir belirli bir yaşam düzeyi için yeterli olmadığı durumda bireyler ikinci bir işte çalışarak kayıt dışına sebep olmaktadır . ayrıca dolaylı vergilerin vergi hasılatı içinde artışı göstermesi vergilemenin genel olarak adaletsiz hale gelmesine sebep olmaktadır . rüşvetin sonucu olarak ortaya çıkan yolsuzluk kamu çıkarlarının özel çıkarlar nedeniyle kötüye kullanılmasıdır . ekonomik büyüme oranının üzerinde gerçekleşen nüfus artışı ekonomide işsizlik sorununu gündeme getirmektedir . ayrıca düşük ücretle çalışan bireyler geçimini sağlayamadığı için ek işte çalışmak zorunda kalmaktadır . diğer taraftan eğitim düzeyi kayıt dışı ekonominin oluşumunda bir etkendir . kayıt dışı ekonominin yüksek olması durumunda sosyal güvenlik kurumları yeterli prim toplayamaz hale gelmekte ve finansman sorunu yaşamaktadır . devletin kayıt dışı ekonomi sonucunda yeterli gelir elde edememesi harcamaları finanse edememesine neden olmaktadır . sektörler arası rekabet şartları bozulmakta haksız rekabetle karşılaşılmaktadır . doğrudan ölçme yöntemlerinde kayıt dışı ekonominin büyüklüğü anket uygulamalarıyla tahmin edilmeye çalışılmaktadır . bu yöntemin varsayımlarına göre incelenen matrahın tamamının kurumlar vergisi gelir vergisi ve kdv ile ilgili olduğu kabul edilmektedir . kayıt dışı ekonominin belirlenmesinde kayıt altına alınmayan yani saklı yapılan bir eylem tahmin edilmeye çalışıldığından tahmin yöntemlerinin de üstünlükleri gibi zayıf yönleri de mevcuttur . bu çalışmada q q döneminde kayıt dışı ekonomi ve vergi kaçağı tahmin edilmeye çalışılmıştır . bu yöntemlerin sonucunda türkiye de kayıt dışı ekonominin gsyh ye oranının yaklaşık ile civarında olduğu tahmin edilmiştir .
391
91
Yangın ve Patlama Potansiyeli Olan Tehlikeli Ekipmanların Belirlenmesi: Dow İndeksi
büyük endüstriyel kazalar olma olasılıkları düşük ancak gerçekleşmeleri halinde etkileri yıkıcı olabilecek olaylardır . büyük endüstriyel kazalar genellikle yangın patlama ve toksik yayılım şeklinde meydana gelmektedir . özellikle yangınlar taşıdıkları yüksek ısı akısı potansiyeli nedeniyle diğer ekipmanları da etkileyebilmekte ve bu nedenle patlama ve toksik yayılım gibi ikincil ve hatta üçüncül olayların oluşmasına da neden olabilmektedir . yangın risklerinin proaktif olarak yönetilmesi ise yangın potansiyeli taşıyan ortamların belirlenmesi ile mümkündür . dow yangın ve patlama indeksi bu amaçla yaygın olarak kullanılan bir metodolojidir . yöntem prosese ilişkin genel ve özel tehlikeleri dikkate alırken aynı zamanda kimyasal maddelerin doğası gereği taşıdığı sağlık tehlikesi reaktivite ve yanıcılık gibi unsurları da hesaba katmaktadır . genel ve özel proses tehlikelerinin metodolojiye uygun olarak hesaplanması ile elde edilen değerler malzeme faktörü birlikte hesaplanır böylece yangın ve patlama indeksi değeri nitel ve nicel olarak elde edilir . bu değer seçilen proses ekipmanının yangın ve patlama açısından olası risklere karşın önceliklendirilmesinde kullanılır . bu çalışmada endüstriyel bir işletmede yangın ve patlama riski taşıyan ekipmanların belirlenmesi amaçlanmıştır . metodoloji olarak dow yangın ve patlama indeksi nden yararlanılmıştır büyük hasar ve yaralanmalar ile ekonomik kayıplara neden olabilecek yangın ve patlama potansiyeli taşıyan ekipmanların önceden belirlenmesi yangın risklerinin yönetilmesinde birincil öncelik olacaktır . ayrıca fabrika tasarımı ve kurulumu aşamasında yangın ve patlama indeksinin hesaplanması halinde doğuştan güvenli tasarım hedefine ulaşılacaktır .
teknoloji ve sanayinin hızla gelişmesi bir yandan insanoğlunun hayatını kolaylaştırmakta ancak diğer yandan bu gelişmenin plansız ve ani oluşu da sanayi bölgeleri ve yaşam alanlarının iç içe geçmesi nedeniyle başta sağlık ve çevre olmak üzere çeşitli sorunları beraberinde getirmektedir . büyük endüstriyel kazalar genellikle yangın patlama toksik yayılım veya bu olayların birkaçının farklı izlencelerle meydana gelmesi şeklinde gerçekleşmektedir . ülkemizde . . tarih ve no lu resmi gazete de yayınlanan büyük endüstriyel kazaların önlenmesi ve etkilerinin azaltılması hakkında yönetmelik tehlikeli maddeler bulunduran kuruluşlarda büyük endüstriyel kazaların önlenmesi ve muhtemel kazaların insanlara ve çevreye olan zararlarının en aza indirilmesi amacıyla yüksek seviyede etkili ve sürekli korumayı sağlamak için alınması gerekli önlemler ile ilgili usul ve esasları belirlemektedir . yönetmelik proses içerisindeki tehlikeli ekipmanların belirlenmesi ve gruplandırılması ile belirlenen tehlikeli ekipmanlar için senaryo edilen her bir büyük kazanın her türlü sonucunun meydana gelme frekansını x yıl seviyesine veya bu seviyeden daha küçük bir seviyeye indirilmesi gerektiğini belirtmektedir . bu çalışmada tehlikeli ekipmanları belirlemek ve önceliklendirmek amacıyla dow f eı kullanılmıştır . yöntemin amacı yangın patlama ve reaktivite kaynaklı olası kazaların tahmini zararlarını belirlemek kazaya neden olacak veya kazanın etkilerini arttıracak ekipmanı belirlemek ve risk potansiyelini paylaşmaktır . uygun proses biriminin seçilmesinde kimyasal enerji potansiyeli proses birimindeki tehlikeli madenin miktarı işletme koşulları geçmişte yangın ve patlama ile sonuçlanan olaylar tesis devamlılığı için kritik üniteler ve prosesin yatırım değeri dikkate alınmıştır . genel proses tehlikeleri birçok prosese uygulanabilecek öğeden oluşur . dow yangın ve patlama indeksi tehlike sınıflandırma kılavuzu referans alınarak her bir tehlike için tablo ek de belirtilen uygun puan atanır . genel tehlikeler için belirlenen puan sütunundaki rakamlar temel faktör olan değerine eklenir ve f değeri elde edilir . yangın ve patlama olaylarının temel nedeni olarak görülen özel proses koşullarını içerir . f için den büyük bir değere elde edilmesi halinde alınmalıdır . yüksek tehlikeli alanlar için bir hazop çalışmasının yapılması önerilmektedir . hesaplamada kullanılan malzeme faktörü ve özellikleri tablo de yer almaktadır . propan içerikli tank depolama amaçlı kullanıldığından genel proses tehlikeleri bölümünde endotermik ve ekzotermik reaksiyon kalemlerine puan atanmıştır . malzeme aktarımı ve transferi n sınıfında alevlenebilir sıvı veya gaz kullanılması nedeniyle olarak değerlendirilmiştir . depolama tankının kapalı ve veya kuşatılmış kısıtlanmış bir alanda yer almaması nedeniyle bu bölüme puan atanmıştır . acil durumlarda tanka karayolu ile erişim sağlanabilmektedir ancak işletmenin büyüklüğü dikkate alındığında ihtiyaten puan atanmıştır . özel proses tehlikeleri incelendiğinde malzemenin sağlıkla ilgili n değeri olup bu bölüme atanan puan dir . vakum basıncı uygulanmadığından bu bölüme puan atanmıştır . depolanan alevlenebilir malzeme miktarı kılavuz daki no lu grafikten sıvılaştırılmış gazlar için kullanılan eğri dikkate alınarak okunmuştur . sızıntı ve bağlantı yerlerinde minör kaçaklar olabileceği dikkate alınarak bu bölüme atanmıştır . sistemde pompa bulunması nedeniyle döner ekipmanlar bölümüne de değeri atanmıştır . tablo te hesaplanan f eı indeks değeri ekipmanın belirtilen proses depolama koşullarında ciddi seviyede tehlikeli olduğunu göstermektedir . basınç altında sıvılaştırılmış propan depolama örneğinde olduğu gibi tehlikeli kimyasallar üreten ve depolayan tesislerdeki her bir ekipman tehlike derecelendirmesine tabi tutulmalıdır .
483
211
UÇAK BAKIM TEKNİSYENLERİNİN KİŞİLER ARASI ÇATIŞMA ÇÖZME YAKLAŞIMLARININ TAKIM ALGISINA ETKİSİ
havacılık denildiğinde akla gelen ilk unsur güvenli uçuş kavramıdır . güvenli ucuş kavramını etkileyen birçok değişken bulunmakla birlikte bu unsuru etkileyen en önemli değişkenin insan hataları kaynaklı olduğu bilinmektedir . insanın olduğu her ortam potansiyel çatışmaları doğuran ortamlardır . çatışmanın kaçınılmazlığı bu olumsuz gibi görünen durumun bireyler arasında olumlu şekle dönüştürülmesi veya sürecin doğru yürültülmesi gerekmektedir . çatışma süreci bireylerin iç dünyalarında veya birlikte iş gördükleri çevre içerisinde yaşanan birbirlerinin iletişim anlayışı tutum ve davranışlarından huzursuz olması ile başlayan bir süreçtir . takım çalışması kısaca belirli bir amaca yönelik koordinasyon içerisinde iş yapma anlamına gelmektedir . uçak bakım birimleri de işgörenlerin eş güdüm ve iş birlikleri açısından değerlendirildiklerinde takım çalışması uçak bakım teknisyenleri için oldukça önemlidir . bu araştırma ile uçak bakım birimlerinde görev yapan teknisyenlerin kişiler arası çatışma çözme yaklaşımlarının takım algılarına etkisini belirlemek amaçlanmıştır . araştırma nicel yönteme dayalı genel tarama modelinde gerçekleştirilmiştir . araştırmanın evrenini hava yolu teknisyenleri oluşturmaktadır . araştırma sonuçları ışığında yöneticilere işlevsel olmayan çatışmaların çözümüne yönelik yol gösterici takım içerisinde işlevsel çatışmaları etkili yöneterek işletme amaçlarını destekleyici ve takım performansı geliştirici öneriler getirilmesi amaçlanmaktadır .
hava araçları kullanarak sivil veya askeri amaçlarla uçmak ve söz konusu hava araçlarına ait tasarım üretim bakım onarım ve trafik gibi diğer yer hizmetlerini sağlamak üzere icra edilen faaliyetlerin tamamıdır . havacılık faaliyeti icra eden kurum ve kuruluşların ivme kazanması nedeniyle uçak bakım faaliyetlerinin önemi de aynı oranda artmaktadır . havacılıkta yaşanan kaza ve olaylarda iletişimin önemli bir rolü olduğu bilinmektedir . hangi türde örgüt olursa olsun takımlar örgütlerin niteliğini artırıcı ve amaçlarını ulaştırıcı özelliğe sahiptir . sık karşılaşılan ve birlikte yaşanılan sorunlardan birisi de çatışmadır . çatışmanın tanımı yapılırken birçok kavramdan yararlanılmakta zıtlaşma anlaşmazlık tartışma engel olma uzlaşamama ve karşı koyma gibi çeşitli kavramların yerine kullanılmaktadır . insan ilişkileri yaklaşımı çatışmanın tüm organizasyonlarda doğal ve kaçınılmaz olduğunu ve çatışmanın nasıl ele alındığına bağlı olarak olumlu ya da olumsuz bir etkiye sahip olabileceğini savunmaktadır . kendini açma bu boyut çatışma çözme süreçlerinde bireylerin rollerini tecrübelerini geleceğe yönelik talep ve isteklerini göstermek kişilerin kendilerini çatışma içinde oldukları kişilere ne ölçüde açtıklarını belirtmektedir . çatışma sonuçları organizasyon içinde olumlu ve olumsuz olarak gözlemlenebilir . bir organizasyondaki çatışma konuya ve çatışma yönetim yaklaşımlarına hakim bir yönetici eliyle etkin bir şekilde yönetilirse çatışma organizasyon için işlevsel olan sonuçlar getirecektir . hipotez uçak bakım birimlerinde görev yapan teknisyenlerin takım algıları ile onların kişiler arası çatışma çözme yaklaşımları arasında anlamlı bir ilişki vardır . hipotez uçak bakım birimlerinde görev yapan teknisyenlerin takım algıları onların kişilerarası çatışma çözme yaklaşımları yaklaşma kaçınma alt boyutu tarafından anlamlı bir şekilde yordanmaktadır . ölçek maddelerinin bulunduğu form e posta aracılığı ile gönderilmiş ve dönüş olmuştur . hava yollarında görev yapan teknisyenlerin takım algısı özelliklerini araştırmak için verilerin analizinde korelasyon analizi çoklu regresyon analizi t testi varyans analizi ve frekans dağılımları kullanılmış ve aritmetik ortalama ve standart sapma gibi betimsel veriler rapor edilmiştir . araştırmanın ilk hipotezine cevap aramak için çoklu regresyon analizi yapılmıştır . regresyon analizinde uçak bakım birimlerinde görev yapan teknisyenlerin takım algısı düzeyleri puanı yordanan kişiler arası çatışma çözme özelliklerinden alınan puanlar yordayıcı değişken olarak ele alınmıştır . araştırmanın bağımsız değişkenlerinden olan özel genel davranış ile takım algısı arasında pozitif yönde bir ilişki bulunurken bir diğer bağımsız değişken olan yaklaşma kaçınma ile bağımlı değişken takım algısı arasında negatif ilişki bulunmuştur . bu kapsamda değerlendirildiğinde hipotezi kısmen kabul edilmiştir . analizde levene testi sonuçlarına göre varyansların eşteş olduğu tespit edilmiştir . tablo da görüldüğü gibi uçak bakım birimlerinde görev yapan teknisyenlerinin takım algısı düzeyleri incelendiğinde medeni durumlarına göre evli ve bekarlar arasında anlamlı bir farklılık olduğu görülmektedir . bu amaç doğrultusunda öncelikle varyanslarının homojen olduğu belirlenmiş olup daha sonra tek yönlü varyans analizi uygulanmıştır . uçak bakım teknisyenlerinin öğrenim durumlarına göre değerlendirildiğinde aralarında önemli bir farklılık bulunmadığı bu durumun lise veya ön lisans mezuniyeti sonrasında göreve başlayan uçak bakım teknisyenlerin lisans eğitimlerini çoğunlukla uzaktan eğitimle yüksek lisans eğitimlerini ise meslek hayatlarına başladıktan sonra tamamlamalarının bir sonucu olabileceği değerlendirilmektedir . kişilerarası ilişkiler ve sosyal becerilerin takım üyeleri açısından önemi düşünüldüğünde genel davranış sergileyen kişiler takım algılarının yüksek olması söz konusu çalışmayı destekler niteliktedir . yapılan sivil kaynaklı çalışmalar gösteriyor ki meydana gelen havacılık kazalarının birçoğuna insan hataları sebep olmuştur . uçuş ekipleri pilot ve uçuş teknisyeninden oluşmakta ve bu ekip kendilerine verilen görevi aynı ortam içerisinde eşzamanlı olarak icra etmekteyken uçak bakım personeli komplike bir arızayı gidermek için farklı zaman dilimlerinde farklı ortamlarda ve farklı ihtisaslara sahip personelle çalışmaktadır .
552
170
2006, 2015 ve 2018 Türkçe Öğretim Programlarının Fantastik Ögeler Açısından İncelenmesi
bu çalışmada ve türkçe dersi öğretim programlarında yer alan fantastik metinlerle ilgili kazanımların tespiti yapılmıştır . bu bağlamda türkçe dersi öğretim programında ve . sınıflar ve türkçe dersi öğretim programlarında . ve . sınıflara göre fantastik metinlerle ilişkilendirilebilecek kazanımlar öğrenme alanlarına göre verilmiştir . fantastik gerçekte var olmayan hayali şeyler için kullanılır . günümüzde araştırmacılar tarafından fantastiğin bir tür mü yoksa bir anlatım biçimi mi olduğu konusunda henüz uzlaşmaya varılamamıştır . bu çalışmada fantastik metinler kavramı hem bir anlatım biçimi olan fantastiği hem de bir yazı türü olan fantastiği kapsar şekilde kullanılmıştır . araştırma kapsamında betimsel yöntem kullanılmış araştırma verilerinin toplanması doküman incelemesi ile gerçekleştirilmiştir . fantastik bilimin ışığında keşif ve icatlar sayesinde birçok bilinmeyenin ortaya çıktığı önceden bir hayalden ibaret olan düşüncelerin gerçek olduğu bir dünyada insanlara gerçeği farklı bir bakış açısıyla yorumlama imkanı sağlamıştır . özellikle medya alanındaki gelişmeler hayal edileni göz önüne sermiştir . bu nedenle günümüzde fantastik dünya hem okur hem de izleyici kitlesinin ilgisini çekmektedir . küçük yaşlardan itibaren dinlediği masallarda ve izlediği çizgi filmlerde hayali unsurlarla karşılaşan çocuk okuma yazmayı öğrendiği andan itibaren bu alandaki birikimini arttırmaktadır . çocuğun aile içinde başlayan öğrenme serüveni okullarda belirli bir plan ve program çerçevesinde devam eder . öğretim programları ise çağın gereklerini dikkate alarak milli ve evrensel değerler etrafında şekillendirilir . türkçe dersi için öğretim programlarında belirlenen dört temel becerinin kazandırılmasında çağına göre ilgi alanları değişen çocuk gerçeği dikkate alınmalıdır . öğretim programının uygulama araçlarından biri olan ders kitaplarında fantastik metinlere yer verilebilmesi bunu destekleyen kazanımların varlığını gerekli kılar . çünkü bu metinlerde kullanılan fantastik unsurların niteliği edebiyatımız için yeni bir tür sayabileceğimiz fantastiğe dair özgün ve yerli eserlerin üretilmesine yardımcı olacaktır . yılından itibaren hazırlanan üç öğretim programında da fantastik metinlerin kullanılmasını destekleyen kazanımların olduğu ve türkçe dersi öğretim programında kazanım sayısının arttığı sonucuna ulaşılmıştır .
yüzyılda bilim ve teknolojinin gelişmesi ile birlikte iletişim araçları çeşitlenmiş dünya kültür ve medeniyetlerinin tanışması kaynaşması hızlanmıştır . bu türler içindeki doğaüstü ve olağanüstü olay kişi yer ve zaman unsurları ile fantastik türüne kaynak oluşturmuştur . önceleri sözlü gelenek yoluyla nesilden nesle aktarılan ve zamanla yazıya geçirilen bu kaynaklar bilim ve teknolojinin iletişim alanındaki yansımaları sayesinde günümüzde hem yazılı hem görsel hem de işitsel olarak ulaşılabilme niteliği kazanmıştır . günümüzde hayatımızın her alanında söz sahibi olabilecek bir konuma gelmiş bir gerçek vardır medya . fantastik edebiyat denilince akla gelen ilk isimlerden biri olan todorov a göre fantastik kendi doğal yasalarından başka yasa tanımayan bir öznenin görünüşte doğaüstü bir olay karşısında yaşadığı kararsızlıktır . steinmetz e göre fantastik gerçekliğin çiğnenmesidir . çünkü fantastiği bir kararsızlık süreci ile sınırlandırmak bu türde eser verilmesini zorlaştıracaktır . bunlardan sen izlekleri saf ve yoğun cinsel istek şeytan ve libido din bekaret ve anne ensest eşcinsellik çoklu aşk zevki kamçılayan ve kamçılamayan zalimlik ölüm istekle yakınlık ve eşdeğerlik ölüseverlik ve vampirler doğaüstü ve ideal aşk öteki ve bilinçaltı konularını kapsar . fantastik hikaye edici metinlerde olaya kişiye yer ve zamana sirayet eder . hiçbir edebiyat türü düşünülemez ki doğduğu zamandaki eserlerle sınırlı kalsın . fantastiğin bir tür olarak ortaya konulabilmesi için de diğer metin türlerinde yer alan fantastik unsurların keşfi önemlidir . bu çalışmada ve ortaokul türkçe öğretim programlarında yer alan öğrenme alanları fantastik ögelerle ilişkili kazanımları bakımından incelenmiştir . okuma alanı programında olduğu gibi kendi içinde akıcı okuma söz varlığı ve anlama olarak üç başlığa ayrılmıştır . dil bilgisi kazanımları da okuma başlığı altında yer almıştır . türkçe öğretim programında henüz eğitim sistemine geçilmediğinden . metnin içindeki unsurların yarattığı ortama göre bu gerçekçi bir metin olabileceği gibi fantastik bir metin de olabilir . bu kazanım öğrenciyi okuma sürecinde pasif bir okur olmaktan çıkarıp metnin içerisine alır . fantastik metinler hem gerçeği hem de kurgu olanı barındırır . dolayısıyla fantastik metinler kurgu ile gerçeğin farkını göstermede kullanılmalıdır . içinde bu metinlerden esinlenerek oluşturulmuş bir kurgu ile karşılaşırız . sınıflarda fantastik metinlerle ilişkilendirilebilecek bir kazanıma rastlanmamıştır . daha küçük yaşlardan itibaren fantastik ögeler içeren metinlere karşı boş zaman etkinliği yararsız bilgi kaynağı gibi oluşturulacak olumsuz önyargı geleceğin bilim insanının yetişmesinin önünde bir engel yaratacaktır . fantastik metinler şüphe gizem merak duygularını barındırır . bunu yaparken sadece kültürel birikimi ele alıp güncel gelişmelerin yeniliklerin dışlanması beklenemez . edebiyat adına burada asıl önemli olan toplumu etkileme gücüne sahip olanı diğer ülkelerden alırken kendi mirasımızdan ilham alarak yerli olanı üretmektir .
392
304
Arkeolojik Alanlarda Bir Sunum Yöntemi Olarak “Arkeoparklar”
arkeolojik miras geçmiş dönemlerde yaşamış toplulukların kültürel ve toplumsal düzenlerini yansıtmaktadır . bilgi ve belge değeri taşıyan arkeolojik eserlerin sürdürülebilirliğinin sağlanması ve korunması geçmişi öğrenmek ve anlamlandırmak açısından çok önemlidir . arkeolojik alanların düzenlenmesi arkeolojik buluntuların onarımının yapılması ve koruma tedbirlerinin alınması bu alanların sürdürülebilirliğinin sağlanması için tek başına yeterli değildir . arkeolojik buluntuların ve arkeolojik alanların sürdürülebilirliğinin sağlanması ancak kamunun bu alanlara karşı duyarlılık ve koruma bilinci düzeyinin yükselmesi ile mümkün olabilmektedir . arkeolojik alanların düzenlenmesi ve arkeolojik buluntuların sergilenmesi ören yerlerinin kamu ile bütünleşmesini kolaylaştırmakta ve toplumların eserlere karşı farkındalık düzeyinin artmasını sağlamaktadır . bu alanlarda yönetim planı kapsamında belirlenecek olan doğru koruma sunum ve sergileme yaklaşımları yapılacak olan analizler ve değerlendirmeler sonucunda belirlenmelidir . arkeolojik alan yönetim planlarında sıkça rastlanan sergileme ve sunum yöntemlerinden bazıları arkeolojik alanda sergileme arkeolojik alan dışında sergileme müzede sergileme arkeopark olarak sergileme gibi yöntemlerdir . arkeopark olarak sergileme günümüzde gelişmiş ülkelerin ören yerlerinde uyguladığı en güncel yaklaşımlar arasındadır . özellikle avrupa ülkelerinde sıkça rastlanan bu alanlar bir çeşit açık hava müzesi olarak nitelendirilebilmektedir . arkeoparkların amaçları kültür varlıklarını korumak kamuyla bütünleşmesini sağlayarak bilgilendirme yapmak toplumda koruma bilinci oluşturmak ve geçmiş uygarlıkların sosyo kültürel özellikleri mimarileri yaşam biçimleri hakkında bilgi edinme yollarını güçlendirmektir . arkeoparkların kapsamında duyulara hitap eden sunum yöntemlerinin deneysel arkeoloji uygulamalarının ve çeşitli rekreatif aktivitelerin bulunması bu alanların dinamikliğini ve kamunun bu alanlara olan ilgisini arttırmaktadır . bu çalışma kapsamında arkeoparkların hedefleri uygulanma nedenleri ziyaretçiler ve uzmanlar tarafından kullanımı arkeoparkların tasarım kriterleri bu alanlarda uygulanan mimari yaklaşımlar deneysel arkeoloji uygulamaları canlandırmalar ve arkeoparklarda uygulanan diğer sunum yöntemleri seçilen arkeopark örnekleri üzerinden aktarılmaktadır .
arkeopark kavramı arkeolojik yöntemlerle elde edilmiş kültür varlıklarının kendi doğal ortamları içinde sergilenerek insanlara geçmiş uygarlıkların yaşantısı kültürü ve mimarisini aktarması amacıyla gerçekleştirilen uygulamalar olarak tanımlanabilir . arkeolojik alanların sürdürülebilirliği ancak arkeolojik alana ait eserlerin sürdürülebilirliğinin sağlanması ile mümkündür . arkeoparkların diğer hedefi ise kültür varlıklarını sergilemek ve sunmaktır . bu çalışmanın ana materyalini arkeopark kavramının kuramsal olarak incelenmesi ve tanımının yapılması oluşturmuştur . sirkülasyon ağının sıralı ve sade tariflenmesi iç ve dış mekan bağlantılarının güçlü kurulması sergi birimlerinin doğru yere konumlanarak bilgileri doğru tariflemesi önemlidir . arkeolojik park alanlarında güncel ve popüler bilgilendirme yöntemlerinin kullanılması kamunun alana adaptasyonunu ve ilgisini arttırır . bu nedenle arkeoparklarda bu bulguların daha iyi aktarılabilmesi için üç boyutlu görsellerin farklı duyulara hitap eden yöntemlerin deneysel uygulamaların kullanıldığı görülmektedir . arkeoparklarda görülen en önemli sunum tekniklerinin ve eğitici uygulamaların başında deneysel arkeoloji uygulamaları gelmektedir . bu programın hedefleri bölgede yaşamış eski uygarlıkların kültürlerini deneysel yöntemlerle ziyaretçilere aktarmak ve arkeolojik alanı turizm ve eğitim faaliyetleri ile bütünleştirerek alanın farkındalığını arttırmaktır . sonrasında neolitik çağ kıyafetlerini giyerek neolitik köy canlandırması na ulaşmakta canlandırması yapılan neolitik köy de o dönemin evlerinde zaman geçirmektedirler . yeşilova höyüğü ziyaretçi merkezi içerisinde sirkülasyon rampalar ile sağlanmaktadır . ayrıca köy canlandırması dışında doğal çevrenin canlandırması da yapılmıştır . deneysel arkeoloji alanında yapılan çeşitli atölye uygulamaları da köy canlandırmasını destekler niteliktedir . aktopraklık höyük kazıları yılından bu yana istanbulüniversitesi tarafından sürdürülmektedir . alan üzerinde yapılan çalışmalar ve değerlendirmeler sonucunda höyükteki yerleşimin neolitik çağ ve kalkolitik çağ a ait olduğu saptanmıştır . höyük için yılında kapsamlı bir kültürel miras projesi hazırlanmıştır . ayrıca proje kapsamında arkeoloji ve arkeoloji ile ilişkili bilim dalları üzerinde çalışan çeşitli uzman ve öğrencilerin deneysel çalışmaları ve çeşitli arkeolojik uygulamaları gerçekleştirebilmeleri için ve konaklamaları için çeşitli mekanların tasarlanması öngörülmüştür . bursa aktopraklık arkeoparkı türkiye nin ilk arkeopark denemelerinden bir tanesidir . alanda farklı sunum teknikleri ve deneysel arkeoloji uygulamalarının denenmesi arkeolojik alanı dinamik bir alan haline getirmektedir . stonehenge arkeolojik alanı ingilitere wiltshere de bulunmaktadır . arkeolojik alana getirilen bu ek yapı alanın tarihi niteliğine saygılı şekilde inşa edilmiştir anıtın olduğu noktadan ziyaretçi merkezi algılanmakta bu sayede tarihi buluntuların mekansal algısı korunmaktadır . ziyaretçi merkezinin ana salonu buluntuların üç boyutlu olarak bütünlenmiş halinin izletildiği dairesel salondur . genel yerleşim planı peyzaj düzenlemesi ve mimari açıdan olumlu özelliklere sahiptir . arkeopark alanlarında teknoloji kullanımı deneysel arkeoloji canlandırmaları simülasyonlar sanal gerçeklik uygulamaları bu alanların çekiciliğini ve algılanabilirliğini arttıran sunum yöntemleridir . tüm bu uygulamalar beraberinde getirdiği dinamizm ile arkeopark alanlarını diğer arkeolojik alanlardan ayırırken arkeolojiye yönelik eğitsel ve turistik olanaklar yaratmaktadır .
401
250
Kadına Yönelik Cinsel Saldırı Sonrası Müdahalede Tıbbi Sosyal Hizmet Uygulamaları
cinsel şiddetin bir türü olan cinsel saldırıya kadınların erkeklere oranla daha fazla maruz kaldıkları bilinmektedir . bu nedenle cinsel saldırı sonrası müdahale genellikle kadınlar üzerine şekillenmekte kadın bu tür uygulamalarda ön plana çıkmaktadır . cinsel saldırıya maruz kalan kadınların öncelikle her boyutuyla sağlık hizmetine olan ihtiyacı sadece fiziksel olarak tanı ve tedavi boyutunda değil cinsel saldırının doğası gereği psikolojik duygusal sosyal ve ekonomik anlamda sağlığın bileşenlerini de ön plana çıkarıcı müdahalelere duyulan ihtiyacı arttırmaktadır . bu bağlamda cinsel saldırıya maruz kalan kadınlara yapılan müdahalede tıbbi sosyal hizmet uygulamalarının önemli bir yeri bulunmaktadır . bu genel çerçevede bu çalışmanın amacı sadece bireysel olarak cinsel saldırıya maruz kalan kadınla değil ailesiyle çevresiyle toplumla bireysel grup ve toplum düzeyinde yapılandırılan tıbbi sosyal hizmet uygulamalarının yeri ve önemini tartışmaktır .
insanın sosyal hayatta varoluş mekanı olarak tanımlanan bedenin en fazla önem verilen özelliklerinden biri de cinsiyettir . bedene yönelen en ağır tahakkümlerden biri olan şiddet de bu cinsiyet faktöründen etkilenmekte ve kadınlar hayatlarının her döneminde farklı şiddet biçimleriyle yüz yüze gelme tehlikesini erkeklere oranla daha yüksek düzeyde yaşamaktadır . ilgili maddede cinsel saldırı cinsel davranışlarla bir kişinin vücut dokunulmazlığını ihlal etmek olarak tanımlanmıştır . cinsel suçlarda oranında erkekler hüküm giymiş dolayısıyla cinsel saldırılara en yüksek oranda kadınlar maruz kalmıştır . cinsel saldırı şiddet suçlarından en yaygın olanı en hızlı artanı ve aynı zamanda en gizli kalanı olarak ön plana çıkmaktadır . dünya genelinde gerçekleşen cinsel saldırılarla ilgili bilgiler genel olarak emniyet güçleri sağlık kuruluşları sivil toplum kuruluşları ve yapılan araştırmalardan elde edilmektedir . ancak cinsel saldırının kayıtlı sayısal verilerden yola çıkılarak değerlendirilmesi genel epidemiyolojiyi anlamak açısından yetersiz kalmaktadır . bu bağlamda literatürde cinsel saldırı konusunda birçok farklı yaklaşım olduğu dikkat çekmektedir . örneğin lither bilinçli ya da bilinç dışı olarak tecavüz edilme isteği taşımayan gerçek kurbanlar ile içten içe tecavüzle ilgili mazoşist bir ihtiyaç içinde olan profesyonel kurbanları birbirinden ayırır . profesyonel kurbanlar bilinç dışı bir istek sonucunda gizli bir şekilde kendilerini tecavüzcüye sunarak tecavüzcüyle farkında olmadan bir işbirliği içine girerler . psikopatolojik model bu modelde ise cinsel saldırıyı bireysel bir sorun olarak görme eğilimi ön plandadır . bu süreçte dikkat edilmesi gereken diğer bir hususta mağdurun cinsel saldırı sonrası bulunduğu evre ve bu bağlamdaki ihtiyaçlarıdır . cinsel saldırı mağdurlarının tecavüz sonrası dönemde sosyal uyum düzeylerinin bu durumdan etkilendiği özellikle saldırıyı izleyen ilk birkaç ay içerisinde sosyal uyum düzeylerinde önemli ölçüde azalma olduğu devam eden dönemde de uyum sorunu yaşanmaya devam eden alanın iş hayatı olduğu görülmektedir . ayrıca bu dönemde akrabalarla ilişkilerin içeriğinin de sosyal uyum düzeyi üzerinde önemli etkisi olan bir faktör olduğu dikkat çekmektedir . mağdurlar doğrudan maruz kaldıkları suç sonrasında acil müdahale ya da daha sonraki süreçlerde fiziksel ve ruhsal tedavi almak amacıyla da sağlık kuruluşuna başvurabilir . ancak bu evrede mağdur henüz kendisine tam olarak neler olduğunun farkında olmayabilir . kimisi ağlarken kimisi gülebilir titreme huzursuzluk gibi davranışlar sergileyebilirler . tıbbi sosyal hizmet uygulamalarında gerçekleştirilecek mikro müdahalelerde sosyal hizmet uzmanı genel olarak kriz evresinde olan mağdurlarla karşılaşacaktır . bu evrede sosyal hizmet müdahalesi cinsel saldırı mağduruna yaşadığı farklı duygularla baş etmesinde destek olmak üzerine kurulur . ayı zamanda mağdurun sosyal destek mekanizmalarının da etkin olarak kullanılmasıyla ilgili olarak mağduru desteklemelidir . ancak bu evrenin cinsel saldırıya karşı yeni bir travmanın gelişmediği durumlarda ortaya çıktığının altının çizilmesi gereklidir . kritik olan nokta ise yapılan müdahalenin suçlayıcı ya da utandırıcı unsurlar içermemesidir . mikro düzeyde gerçekleştirilen müdahalelerde cinsel saldırı mağduru ile bire bir çalışan sosyal hizmet uzmanı öncelikle genel olarak mağdurların genel bireysel özellikleri ve cinsel saldırı sonrası dönemde yaşadıkları muhtemel evrelerin üzerinde önemle durarak değerlendirir . bu düzeyde çevresi içinde değerlendirilen mağdurla gerçekleştirilen çalışmada ailesi arkadaşları ve çevresi tarafından kabul edilen ve desteklenen mağdurun daha az psikolojik stres yaşadığı göz önünde bulundurulur . sosyal hizmet uygulamalarında mezzo düzeyde grup çalışmaları genel olarak tedavi ve görev grupları olarak iki farklı şekilde gerçekleştirilmektedir . kişiler arası ve sosyal ilişkileri geliştirmek amacıyla grup üyelerinin sosyal işlevselliğini arttıran sosyo eğitsel tedavi grupları ve sosyal değişim süpervizyon ve eğitime odaklanan görev grupları . tedavi gruplarında grup üyelerinin değişimine yardımcı olmak esastır . tedavi gruplarına eğitim gelişim iyileştirme sosyalizasyon grupları örnek olarak verilebilir . travma sonrasında ailesine arkadaşlarına aşka ve topluma karşı bağlanma sorunu yaşayan birey grubun bir üyesi olarak bu ilişkileri tekrar inşa etme fırsatı bulur . cinsel saldırı mağdurlarıyla gerçekleştirilen grup çalışmasının grup üyeleri üzerindeki etkileri şu şekilde sıralanabilir hafıza kaybı birey uğradığı tecavüz olayını anlatmada büyük zorluk çeker olayın vahametiyle neler olduğunu zor hatırlar . ama grup içinde herkes tecrübesini anlattıkça hafızası açılır daha da netleşir . hafızayı duygulara karıştırma travma neticesinde bazıları olayı anlatırken hiç etkilenmemiş gibi neler olduğunu teker teker anlatacak bazıları ise korku duygularıyla konuşamayacaktır . tecavüzle ilgili hafızadaki bilgiler etkilerle ve geçmişle ilişkilendirilecektir . ayrıca bu katkı özellikle bu alanda gerçekleştirilen feminist grup çalışması aracılığıyla da gerçekleştirilmektedir . sosyal hizmet uzmanı toplumsal düzeyde değişim ajanı rolüyle kurumsal ve toplumsal düzeyde değişimin yaratılmasına katkıda bulunur . cinsel saldırı mağduru kadın için en önemli aşamalardan ve iyileşme göstergelerinden biri ait olduğu topluma ve çevresine dönüş aşamasıdır . bu nedenle sadece mağdurlarla yapılan çalışmalar sorunun çözümünde tek başına yeterli değildir . bu çerçevede cinsel şiddete yönelik sağlık bakanlığı nın sorumluluğunun sadece fiziksel tedavi ile sınırlandırılmadığı ve psikososyal alana da vurgu yapıldığı görülmektedir . bu genel çerçevede cinsel saldırı mağdurlarıyla bire bir yapılan mikro düzeyde müdahalenin yanında grup ortamında ve toplumsal düzeyde yapılan sosyal hizmet müdahalelerinin bir bütün olarak sağlık alanında önemli bir yeri vardır .
728
121
ORTODONTİDE KULLANILAN MATERYALLERİN VE ADEZİV SİSTEMLERİN TUTUCULUKLARINA GENEL BİR BAKIŞ
ortodontik tedavi ile düzgün sıralanmış dişlere ve güzel bir gülümsemeye sahip olmak birçok birey için arzu edilen bir durumdur . ortodontik tedaviye olan isteğin her geçen gün artması birçok yeniliği de beraberinde getirmiştir . eskiden dişler üzerine siman ile yapıştırılıp kuvvet uygulanabilen bantlar hem estetik değildi hem de detaylı diş hareketleri yaptırmak zor ve yorucuydu . yıllar içinde bantlar yerini braket sistemlerine bıraktı ve ortodonti alanında braketlerin diş yüzeyine tatmin edici bir şekilde bağlanabilmesi önemli bir konu haline geldi . yeni geliştiren adeziv sistemler braket çeşitleri braket taban yapıları farklı mine yüzeyi pürüzlendirme yöntemleri kullanılan polimerizasyon cihazlarındaki gelişmeler diş braket arasındaki bağlanma kuvvetini daha ileri seviyelere taşımaya yardımcı oldu . bütün bu gelişmeler ortodontistin tedavi sürecinde daha az sıkıntı ile karşılaşmasını ve daha hızlı tedaviler yapabilmesini sağladı .
günümüzde estetiğe verilen önemin artmasıyla ortodontik tedaviye olan istek de artmaktadır . sonrasında ise kişiye özel hazırlanan altından yapılmış bantlar gündeme gelmiştir . bu da klinik uygulamalarda hekime bağlanma dayanımının önemli olduğunu göstermektedir . braketlerin çıkarılması işlemi sırasında minede kırık ve çatlaklar oluşabilir . yapılan çalışmalarda çiğneme kuvvetlerinin ile newton arasında olduğu görülmektedir . hava basıncı ile alüminyum oksit püskürtmesi asitleme öncesi diş yüzeyinin temizlenmesine alternatif bir yöntem olarak kullanılabilmektedir . bu nedenle en fazla bağlanma kuvveti minenin kırılma gücünden daha az miktarda olması gerektiği yorumu yapılmıştır . rezk lega ve øgaard yaptıkları çalışmada iki konvansiyonel cam iyonomer ile ışık ile sertleşen cam iyonomer ve kontrol grubu olarak da kompozit rezin ile premolar dişlere yapıştırılan metal braketlerin gerilme kuvvetlerine karşı dirençlerini ölçmüşlerdir . bu çalışmaların büyük çoğunluğu lı yıllara ait çalışmalardır daha sonraki yıllarda yapılan çalışmalar kompozit rezinler ve rezin modifiye cam iyonomerler üzerinde yoğunlaşmıştır yaptıkları çalışmada metal braketleri çekilmiş premolar dişe iki ışıkla sertleşen kompozit rezin ve rezin modifiye cam iyonomer siman ile yapıştırmışlardır . braketler yapıştırılmadan önce tüm dişler lik fosforik asit ile asitlenmiştir . yaptıkları çalışmada beyaz nokta lezyonlarını önleme amacıyla reşarj edilebilir amorf kalsiyum fosfat partikülleri içeren rezin ile normal kompozit rezin ve rezin modifiye cam ionomer simanların kopma dayanımlarını karşılaştırmışlardır . ikinci gruptaki dişlere self etching primer uygulanarak sn sonra kompozit ile metal braketler yapıştırılmıştır . . gruptaki braketlerin sıyırma kuvvetlerine karşı dirençleri diğer gruplardan anlamlı şekilde yüksek çıkmıştır . tüm gruptaki dişlere konvansiyonel asit etch primer uygulaması yapılmış kontrol grubundaki braketler ışıkla sertleşen kompozitle yapıştırılmış diğer grup yeni jenerasyon akışkan kompozitle kalan grup ise normal akışkan kompozitle dişlere yapıştırılmıştır . diğer gruptaki örneklerin değerlerinin ise klinik kullanım için yeterli olduğu bildirilmiştir . seramik braketlerin rezin modifiye cam iyonomer ile yapıştırıldığındaki bağlanma kuvveti ortalaması kompozit rezin ile yapıştırıldığında elde edilen sonuçtan azdır . in vitro olarak yapılan çalışmada adet premolar diş iki gruba ayrılmıştır . ayrıca kimyasal olarak polimerize olan kompozitle yapıştırılan seramik braketlerin grubunda yüzde kırk mine kırığı meydana gelmiştir . adet sığır mandibuler daimi kesici dişi rastgele erli gruba bölünmüştür . ancak metal braketlerin sıyırma kuvvetlerine direnci seramik braketlerden anlamlı derecede yüksek çıkmıştır . florozisli dişlere standart asitleme tekniği uygulanırsa tutuculuğun düştüğü belirtilmiştir .
423
122
COVID-19 VİRÜSÜNDEN KAYNAKLANAN İZOLASYON GÜNLERİNDE SPOR BİLİMLERİ ÖĞRENCİLERİNİN UZAKTAN EĞİTİME KARŞI TUTUMLARI
bu araştırma spor bilimleri öğrencilerinin izolasyon günlerinden dolayı uzaktan eğitimle işlenen derslere verilen ödevlere ve yapılan sınavlara karşı tutumları ile öğretim elemanlarının yaklaşımlarını belirlemek amacıyla yürütülmüştür . bu araştırmanın örneklem grubu eğitim öğretim yılı bahar yarıyılında üniversitelerin spor bilimleri fakültelerinde öğrenim gören öğrenciden oluşmaktadır . araştırmaya katılanların sı kadın si erkek öğrencilerdir . araştırmada demografik değerlerden olan cinsiyet ve bölüm değişkenine ek olarak araştırmacı tarafından hazırlanan evet ya da hayır cevaplı anket sorusu kullanılmıştır . anket sorularından elde edilen sonuçlara göre öğrencilerin çoğunluğu sosyal anlamda hayatının geçici olarak sona erdiğini düşünmektedir . ayrıca öğrenciler uzaktan eğitim sistemiyle yapılan sınavların yetkinliklerini arttırmadığı ve öğretim elemanlarının bu süreçte öğrenciye destek olduğu tespit edilmiştir .
globalleşme kavramı ve gün geçtikçe ilerleme kaydeden teknoloji dünyayı kolay erişilebilir bir hale getirmiştir . virüsle mücadelede yerel yönetim ve devletler iki yöntem seçmiştir . hatta brown un wired dergisine gerçekleştirdiği bir söyleşisinde ne teori ne de deney bilimsel yeniliğin hızını ve doğasını günümüzde tamamen değiştirebilir ancak değiştirebilecek olan teknolojik araçlardır demiştir . içinde bulunduğumuz çağa ülkelerin kurumların hatta bireylerin uyum sağlama kriterlerinden bir tanesi de uzaktan eğitimdir . günümüzde gelişmiş olarak adlandırılan ülkelerin aslında yaşlanan nüfuslarına bir anlamda katkı sağlaması gibi yan amaçlarla yaşam boyu öğrenme kavramını bir değer olarak sunmakta hatta bir kültür haline getirmekte ve yaşam boyu eğitim faaliyetlerine oldukça önem vermektedir . eğitim alanında bu uygulamaların başında uzaktan eğitim sistemi gelmektedir . uzaktan eğitim sistemi yöneticiler ve uzmanlar tarafından en çok tercih edilen yöntem olmuştur . insanlar spor eğlence gezi tatil yüz yüze iletişim kurma gibi sosyal ihtiyaçlarını uzun bir süre ertelemek zorunda kalır . tutum bir bireye atfedilen ve onun bir psikolojik obje ile ilgili düşünce duygu ve davranışlarını düzenli biçimde oluşturan bir eğilimdir . bu araştırma spor bilimleri öğrencilerinin izolasyon günlerinden dolayı uzaktan eğitimle işlenen derslere verilen ödevlere ve yapılan sınavlara karşı tutumları ile öğrenci gözünden öğretim elemanlarının yaklaşımlarını belirlemek amacıyla yürütülmüştür . örneklem seçiminde gelişigüzel örnekleme yöntemi seçilmiştir . tutum anketi katılımcıların covid virüsünden kaynaklanan izolasyon günlerinden dolayı uzaktan eğitim yöntemiyle işlenen derslere ve yapılan sınavlara karşı tutumlarını belirlemek amacıyla literatürdeki örneklerden de yararlanarak araştırmacılar tarafından hazırlanan anket formu kullanılmıştır . araştırmaya katılan üniversite öğrencilerinin demografik verileri incelendiğinde sı kadın ü ise erkek öğrencilerdir . çalışmaya katılan üniversite öğrencilerinin izolasyon günlerinde uzaktan eğitimle işlenen derslere karşı tutumları incelendiğinde sosyal hayatınızın izolasyon günlerinden dolayı bittiğini düşünüyor musunuz hocalarınız uzaktan eğitim süreci ile ilgili sizlere bilgilendirmeler yapıyor mu incelendiğinde cinsiyet değişkeninin tutum sorularına verilen cevaplar üzerinde anlamlı bir farklılığa sebep olup olmadığını tespit etmek amacıyla ki kare testi yapılmıştır . karantina sürecinden dolayı sürekli aynı ortamda kalmak insanların psikolojik anlamda da olumsuz yönde etkilenmesine sebep olmuştur . ayrıca covid salgını boyunca türk popülasyonunun psikolojik sağlamlığın en büyük etkenlerinden biri olan uyku düzeninde de yüksek oranda bozulma olduğu rapor edilmiştir . bu araştırma sonuçları incelendiğinde öğrencilerin derslere karşı motivasyonu ve konsantrasyonunun olumsuz yönde etkileneceği düşünülmektedir . bu soruya hayır cevabı veren öğrencilerin ise izolasyon şartlarının esnek olduğu şehirlerde yaşadıkları düşünülmektedir . toplu ortamlarda virüsün ciddi şekilde insan hayatını tehdit etmesinden dolayı öğrencilerin dersleri uzaktan eğitimle takip etmek istediği düşünülmektedir . sorusuna evet diyenlerin oranı hayır diyenlerin oranı ise tir . alan yazında araştırmanın bulgularını destekler nitelikte çalışmalar da mevcuttur . fakat bu çalışmada izolasyon günlerinin olumsuz getirilerinden dolayı hayır diyen öğrenci oranının yüksek olduğu düşünülmektedir . ayrıca bu süreçte üniversitelerin ve öğrencilerin teknik sorunlarla da karşılaşması halinde sınavlara uygun ortamın sağlanamayacağı kaygısının öğrenciyi uzaktan eğitimle sınav yapmama düşüncesine yönelttiği şeklinde açıklanabilir .
448
109
TV REKLAMLARINDAN KAÇINMA: DAVRANIŞSAL VE MEKANİK KAÇINMAYA ETKİ EDEN FAKTÖRLER
reklamdan kaçınma davranışı reklamcılar ve pazarlamacılar için oldukça önemli bir gündem oluşturmaktadır . televizyon reklamlarının yaratılması yoğun çaba yaratıcı strateji ve yüksek harcamaları kapsar . firmaların ve reklamcıların bu iletişim aracından beklentileri ise doğal olarak yüksek olacaktır . bu çalışma hem inanç faktörlerinin hem de reklama yönelik genel tutumun davranışsal ve mekanik kaçınma üzerindeki etkilerini üniversite öğrencileri ile yapılan bir anket çalışması ile incelemektedir . bağımlı ve bağımsız değişkenler arasındaki ilişkiyi incelemek için yapısal eşitlik modeli kullanılmıştır . bulguların hem konuyla ilgili gelecekte yapılacak araştırmalarda hem de teori geliştirilmesinde önemli katkıları bulunacağı düşünülmektedir .
global pazar hızla değişen koşullar içinde birbirleriyle mücadele eden pek çok rakip firmadan oluşmaktadır . eğer tüketicinin reklamlara yönelik genel tutumu olumlu ise reklam mesajına da açık olacak ve bu mesajları zihninde bilişsel ve duygusal süreçten geçirip değerlendirecektir . çalışmamızda reklamdan kaçınma davranışı davranışsal ve mekanik boyutları ile ele alınmış ve reklama yönelik inanç faktörleri ve genel tutum ile ilişkisi üniversite öğrencilerini kapsayan bir çalışmayla incelenmiştir . literatüre bakıldığı zaman reklama yönelik tutumla ilişkilendirebileceğimiz bir takım inanç faktörlerinin var olduğunu görülmektedir . reklamın ekonomik faydası aynı zamanda reklamın tüketicinin yararına üreticiler arasında sağlıklı bir rekabet ortamı geliştirdiğine ve yaşam standardını yükseltici biçimde kaynakların ihtiyatlı biçimde kullanıldığına işaret eder . reklamdan kaçınma ise reklama yönelik genel tutumun olası bir sonucudur . mendez ve davies ise bireylerin reklamlardan kaçınma nedenlerini şu şekilde sıralamaktadır sıkıcı reklamlardan ve sıkıntıdan kurtulma arayışı televizyon reklamlarının fazlalığı televizyonda o anda başka hangi programın gösterimde olduğuna dair merak ve kanal değiştirme sürecinin eğlenceli bir aktivite olarak algılanması . reklamdan kaçınma bilişsel davranışsal ve mekanik biçimde geçekleşir . araştırmada veri toplamak amacıyla anket uygulamasından yararlanılmıştır . anket sorularının cevaplayıcıların kolaylıkla anlayabileceği açıklıkta hazırlanmasına özen gösterilmiştir . bu sorular ise mendez davies ve mardan ın yılında yaptıkları çalışmadan uyarlanmıştır . reklama yönelik algılanan bilgilendiricilik inancı ve mekanik kaçınma arasında negatif bir ilişki vardır . sonuçlar güven aralığında anlamlılık t p düzeyinde çift yönlü olarak değerlendirilmiştir . reklam faktörleri ölçeği ve reklama yönelik tutum için doğrulayıcı faktör analizi değerlendirildiğinde reklamlar ülke ekonomisine yardımcıdır . sorularının zevk hoşnutluk faktörü içinde anlamlı olduğunu ve zevk hoşnutluk faktörünü sırasıyla ve düzeyinde açıklayabildikleri görülmektedir . bu çerçevede model uyumunun orta düzeyde sağlandığı görülmüştür . reklamlardan hoşlanıyorum çünkü toplumun hiçbir kesimini gücendirmiyor . reklam izlemekten kaçınıyorum çünkü tanıtılan ürün hakkında tüm gerçekler gösterilmiyor . sorusunun davranışsal kaçınma içinde anlamlı olmadığı görülmüştür . . unstandardized residual model yani inanç faktörlerinin reklama yönelik tutumu etkilediği modelin hata terimlerinin n normal dağılıma sahip olduğu görüldü . mesajın alıcısının reklamlara yönelik inancı tutumu hedef kitlenin demorafik özellikleri gibi kavramlar da reklamın etkinliğinin önemli bir belirleyicisi konumunda .
385
93