id
float64 5
2.32M
⌀ | title
stringlengths 1
80
| poet
stringlengths 4
32
| rating
float64 0
10
⌀ | poem
stringlengths 22
117k
|
---|---|---|---|---|
2,127,203 | Benden Selam Söylen Vefasız Yare | Aşık Veysel Şatıroğlu | 9 | Benden selam söylen vefasız yare<br/>
Gurbet benim olsun sıla kendine<br/>
Çekilmedik derdimizi bölüşek<br/>
Başlı ben alayım sıla kendine</p><p>Dökek derdimizi ölçek bölüşek<br/>
Ne el bize ne biz ele karışak<br/>
Felek bize gül demez ki gülüşek<br/>
Cefa benim olsun çile kendine</p><p>Çektiğim cefalar yar senden geldi<br/>
Bana bu sitemler kar senden geldi<br/>
Başımdaki duman kar senden geldi<br/>
Ben kara bağlayım ala kendine</p><p>Evvelden hastadır yaralı gönlüm<br/>
Sevdayı mahbuba ereli gönlüm<br/>
Aşkın gömleğine gireli gönlüm<br/>
Hicranı Veysel'den n'ola kendine
<br>
|
1,465,904 | Can Sıkıntısı | Charles Baudelaire | 7 | Sanki bin yaşındayım, o kadar hatıram var. <br/>
Gözleri bilançolar, manzumeler, ilamlar, <br/>
Romanslar, sevgi talan mektuplar, makbuzlara <br/>
Sarılı gür saçlara dolu bir büyük masa, <br/>
Saklamaz daha çok sır üzüntülü kafamdan, <br/>
Bu bir ehram, bir mahzen, öylesine kocaman, <br/>
Fakirler çukurundan daha çok ölüleri, <br/>
-Ben ayın tiksindiği bi rmezarlığım şimdi; - <br/>
Orda azaplar gibi sürünür uzun kurtlar, <br/>
En can alıcı ölülerime boyuna saldırırlar <br/>
Solmuş güllerle dolu eski bir odayım ben, <br/>
İçindeki eşyanın yıllar geçmiş üstünden, <br/>
Orda üzgün pasteller, uçuk renkli Boucher'ler, <br/>
Dağılan bir kokuyu içlerine çekerler </p><p>Bıkkınlığın yemişi, dinmez can sıkıntısı, <br/>
Ölümsüzlüğün sonsuz ölçüsünü aldı mı? <br/>
Karlı yılların ağır yumakları altında, <br/>
Topal günleri geçmez hiçbir şey uzunlukta. <br/>
-Artık ey canlı madde! belirsiz bir dehşetin <br/>
Sardığı bir kayadan başka bir şey değilsin. <br/>
Bir sisli kum çölünün dibinde uyuklarsın, <br/>
Bir sfenks ki meçhulu aldırışsız dünyanın; <br/>
Har'tada unutulmuş ama hırçın sesiyle <br/>
Yalnız şarkılar söyler, batıp giden güneşe. </p><p>Charles Baudelaire </p><p>(Çev: Suut Kemal Yetkin)
<br>
|
59,250 | Denizin Türküsü | Rainer Maria Rilke | 7 | İlkçağ esintisi denizden, <br/>
deniz yeli geceleyin: <br/>
kimseye değil bu gelişin; <br/>
uyanık bekleyen<br/>
anlamak zorundadır<br/>
sana dayanacak: <br/>
ilkçağ esintisi denizden<br/>
en eski kaya için, ancak<br/>
onun için esen, <br/>
saf uzayı parçalayarak<br/>
taa uzaklardan gelen...</p><p>Nasıl duyar, filizlenen<br/>
bir incir ağacı seni<br/>
yücelerde ay ışırken.
<br>
|
4,463 | Sen Orada Ben Burada | Ümit Yaşar Oğuzcan | 6 | Ben orada öldüm en çok orada bilmezsin<br/>
Orada zaman buruşmuş bir eski resimdi<br/>
Orada sen yoktun, gözlerin belli belirsiz<br/>
Koptum oradan, bir kırık heykelim şimdi</p><p>Bir kolum derin denizlerde tek başına<br/>
Ayaklarım çöllerde kum tepelerinde gömülü<br/>
Alıp götürür saçlarımı bir soguk rüzgar<br/>
Ben orada öldüm, en çok orada bir başka türlü</p><p>Hiç bende degilsin, burada yoksun ki<br/>
Orada var mısın, ya da ben yok muyum<br/>
Tek degiliz seninle, bütün olmadık hiç<br/>
Şimdi nerdeyiz nasılız bilmiyorum</p><p>Orada akşamlar daha çok serin<br/>
Ben bu kadar degilim, bu kadar yıkık<br/>
Sarhoşum, kederliyim, yoksulum, sensizim<br/>
Orası sisler içinde orası karanlık.</p><p>Bensiz oldugun yerde degil mi en güzelsin<br/>
Bensiz oldugun yerde şöyle şarkılarını aşkını<br/>
Bir mermeri al, yont, şekil ver ona benden<br/>
Bir günah işlercesine sessiz ve dalgın</p><p>En iyisi sen burada kal, hep burada<br/>
Ellerinle kal, dudaklarınla, gözlerinle<br/>
Tut ki bütün renkler senin mavi kırmızı<br/>
Burada her şey sen nasıl istersen öyle</p><p>Bir büyük ayna duvarlar çok büyük<br/>
Orayı düşünme hiç burada soyun<br/>
Utandır duvarları pencereleri, kapıları<br/>
İki yalnızız şimdi anlıyor musun</p><p>Var sandıgın sen sen degilsin bir başkası<br/>
Benim anlasana benim o yok dedigin<br/>
Sabahları bir serin havayım içine dolan<br/>
Benim akşamları pencerende bekledigin</p><p>Hiç bir şey bilmiyorum, sen anlıyorsun<br/>
Senin bilmediklerini anladıgım gibi<br/>
Güzel, parmaklarının degdigi bir şey<br/>
Sensizlikler içinde seninle olmak iyi</p><p>Orada bulutlar yagıyor paramparça<br/>
Orada aglayan daglardır göge en yakın<br/>
Orada sen yoksun, orada bir şey yok<br/>
Orada kan ve ölüm, orada yangın
<br>
|
201 | Uçun Kuşlar | Hasan Hüseyin Korkmazgil | 7 | insandır suda akan yaprakta yeşil gülde kırmızı <br/>
zorlu bir dal gibi eğleniriz de fırtınalarla <br/>
ince bir sızı birdenbire kırar kollarımızı <br/>
ve bir akşam kuşlar gibi elimizden uçup giden mutluluk <br/>
bir sabah ebemkuşaklarının altından dörtnala gelir <br/>
yaşayalım çocuklar <br/>
her şey bizimdir <br/>
bir giysi örtüsünde buldum ben bu yedi satırı <br/>
bozkırda yüzükoyun bir hitit kasabası <br/>
yedi satır yedi bülbül yavrusu <br/>
vurmuşlar anasını da kalmış yavrusu <br/>
bir sürgün şair yazmış vaktin birinde <br/>
bir genç kız işlemiş onu örtüye <br/>
yedi renk ipek iplik, yedi bülbül yavrusu <br/>
ak örtüde yedi satır, gökkuşağı iğrisi <br/>
bu yalnızlık bu sürgün, insan olmak acısı <br/>
aldım yedi yavrucuğu koydum buraya <br/>
yaşıyor mu bilmiyorum o sürgün şair <br/>
yaşıyorsa bilsin diye o sürgün şair <br/>
bir gün çıkıp gelsin diye o sürgün şair <br/>
‘uçun kuşlar’ <br/>
‘uçun kuşlar’ <br/>
koydum adını </p><p>bir giysi örtüsünde yedi bülbül yavrusu <br/>
yedi satır, yedi renk, gökkuşağı iğrisi
<br>
|
59,656 | Ölü | Ahmet Kutsi Tecer | 7 | Bir sonsuz rüyaya açılmış gözler<br/>
Yummayın, yummayın kirpiklerini! <br/>
Kim ondan daha çok hayatı özler.<br/>
Çağırıyor çağırıyor sevdiklerini.</p><p>Gelmiyor, gelmiyor o yüzler niçin? <br/>
Kaybolmuş koynunda onlar da hiçin<br/>
Bilmiyor boyunun ölçüsü için<br/>
Başının ucuna geldiklerini.</p><p>Bilmem ki adını onun kim saklar? <br/>
Şimdiden unutmuş onu kucaklar.<br/>
Besbelli üşütür soğuk topraklar<br/>
Soymayın, soymayın giydiklerini.
<br>
|
20,519 | Git | Yusuf Hayaloğlu | 8 | Demek şimdi gidiyorsun; <br/>
Yazdığımız son şiir öyle yarım kalacak! <br/>
Demek şimdi gidiyorsun; Kuşlarımız acıkacak, saksılarımız artık sulanmayacak! <br/>
Demek öykümüzü bir ruj lekesi gibi yapıştırıp<br/>
aynanın sahtekâr yüzüne<br/>
-Oy benim yaralım-<br/>
Demek şimdi gidiyorsun; <br/>
Beni böyle toz gibi dağıtıp merdivenlern dibine! </p><p>Her şey tamam diyorsun, git...<br/>
Beni viran bir şehir gibi terket...<br/>
Haydi git! <br/>
Dışarısı ispiyon...Dışarısı ihanet...<br/>
Seni bir gören olmasın, dikkat et! ..</p><p>Dostlukmuş...ölüme yürümekmiş...<br/>
Üstüne titremekmiş...vefaymış! ..<br/>
Aşk dediğin, zavallı bir kapıyı duvara çarpıp<br/>
Çıkıncaya kadarmış! ..<br/>
Bana komaz deyip<br/>
Sancını bir kilo rakıya gömsen de gece yarıları, <br/>
-Oy benim yaralım-<br/>
Asıl sancı, uyandığında<br/>
Bütün odaları boş görünce koyarmış! .</p><p>Gitmek istiyorsun, git...<br/>
Bir savaşçı asla vedalaşmaz! <br/>
Durma git! <br/>
Dışarısı dinamit...dışarısı enkaz! <br/>
Şunu cbine koy, ne olur ne olmaz..</p><p>Eylül mağdurlarıydık, kimsemiz yoktu, <br/>
Yaralarımız aman vermiyordu canımıza..<br/>
Kimseye kıymamıştık oysa, masumduk..<br/>
Rahatsız ediyordu bizi bu yalancı tarih! <br/>
Yırtılan bir pankart gibi<br/>
Şehirlerin ortasına çığ düşürdüyse öfkemiz; <br/>
-Oy benim yaralım-<br/>
En az bir karıncanın yüreği kadar<br/>
Namuslu ve çalışkandı ellerimiz! </p><p>Artık bitti diyorsun, git..<br/>
Kırılsın kapı-çerçeve, kırılsın bu cam..<br/>
Sorma git! <br/>
Dışarısı panik..dışarısı izdiham! <br/>
Biliyorum, seni vuracaklar bu akşam...</p><p>Ne çok fire verdik üstüste..<br/>
Ne çok arkadaş yitirdik bu tozlu yolculukta..<br/>
Kimliği tespit edilmemiş, <br/>
Ne çok ceset vurdu zeytin güzeli akşamlarımıza! <br/>
Büyük ütopyalar ve büyük dağlar gibi<br/>
İçerden çürümüşüz meğerse...<br/>
-Oy benim yaralım-<br/>
Her gelen ölüm yazmış, <br/>
Her giden ayrılık işlemiş bu talihsiz gergefimize...</p><p>Kendini arıyorsun, git..<br/>
Aptal bir hayat kur, içinde beni barındırmayan<br/>
Kalma git..<br/>
Dışarısı barut..dışarısı gardiyan! <br/>
Yine bir tek ben olurum sana parçalanan..</p><p>Demek şimdi gidiyorsun; <br/>
Sonunda bizi de çökertiyor bu kancık zelzele! <br/>
Demek şimdi gidiyorsun; <br/>
Yıkılan bir duvar gibi; ömrüme devrile devrile..<br/>
Demek mecburi istikametlerin, <br/>
Ayrılığı gösteren o adaletsiz kavşağında<br/>
-Oy benim yaralım-maralım<br/>
Demek şimdi gidiyorsun, <br/>
Ve bana bir tek secenek kalıyor: güle güle! </p><p>Beni öldürüyorsun, git..<br/>
Kalmasın sende kahrım, kalmasın derdim<br/>
Bakma git<br/>
Kafamı yumruklayıp ardınsıra ağlarsam namerdim...
<br>
|
2,148 | Barbaros Meydanı | Behçet Necatigil | 6 | Biliyorum ayıp ve mânasız<br/>
Ama peşlerinden gidiyorum<br/>
Gezmeye çıktıkları vakit<br/>
Ana kız.</p><p>Utanır da belki<br/>
Anasının sırtındaki<br/>
Yeldirmeden,<br/>
Kız bir adım önde gider<br/>
Sezdirmeden.</p><p>Beşiktas'ta Barbaros Meydanı<br/>
Sağı anıt, solu türbe<br/>
Ortası kare şeklinde,<br/>
Parkıdır yoksulların<br/>
Bilhassa yaz ayları.</p><p>Fidanların, mezarların önünde<br/>
Yontulu taşlar çepçevre,<br/>
Yer yer banklar konulmuş,<br/>
Meydana dolmuş millet<br/>
Sıra sıra oturmuş.<br/>
Ah genç kız kalbi,<br/>
Sıralara bakar elbet.</p><p>Meydanın ilerisi deniz kıyısı<br/>
Karaya çekilmiş kayıklar<br/>
İskele gazinosu yanda<br/>
Sulara dökülmüş ışıklar<br/>
Üsküdar şu karşısı.</p><p>O nemli topraklara<br/>
Ana çöker yorgun argın,<br/>
Kalmış gözü arkada<br/>
Kendi ayakta kızın.
<br>
|
2,254,031 | Har İçinde Biten Gonca Güle Minnet Eylemem | Seyyid Nesimi | 10 | Har içinde biten gonca güle minnet eylemem<br/>
Arabi farisi bilmem, dile minnet eylemem<br/>
Sırat-i müstakim üzre gözetirim rahimi<br/>
iblisin talim ettiği yola minnet eylemem</p><p>Bir acaip derde düştüm herkes gider karına<br/>
Bugün buldum bugün yerim, hak kerimdir yarına<br/>
Zerrece tamahım yoktur şu dünyanın varına<br/>
Rızkımı veren hüda'dır, kula minnet eylemem</p><p>Oy Nesimi, can Nesimi ol gani mihman iken<br/>
Yarın şefaatlarım ahmed-i muhtar iken<br/>
Cümlenin rızkını veren ol gani settar iken<br/>
Yeryüzünün halifesi hünkara minnet eylemem
<br>
|
2,126,830 | Yıldızlı Gece | Anne Sexton | 8 | Şehir yerinde değil,<br/>
sıcak gökyüzünde boğulan bir kadın gibi<br/>
yükselip kayan karaşın bir ağaç dışında<br/>
Şehir sessiz, kaynıyor gece onbir yıldızla<br/>
Ah! yıldızlı yıldızlı gece! <br/>
Ben böyle ölmek istiyorum</p><p>Hareket halinde. Her biri canlı<br/>
Ay bile esniyor turuncu rengiyle<br/>
sürmek için çocukları, bir tanrı gibi, gözünden<br/>
Yaşlı ve esrarlı bir yılan yıldızları yutuyor<br/>
Ah! yıldızlı yıldızlı gece! <br/>
Ben böyle ölmek istiyorum:</p><p>Atılıp kollarına gecenin canavarının<br/>
O büyük ejderha tarafından yutularak<br/>
Hayatımdan kopmak istiyorum, izsiz işaretsiz<br/>
Ne bir dans<br/>
Ne bir ağlama.
<br>
|
119,680 | Acemi Dudaklı Yar | Nizar Kabbani | 7 | Ey acemi dudaklı yar... Bahaneler bulma bana<br/>
Kurtarıcın ve müjdecinim ben senin<br/>
Aşkı öğretmek için geldim sana<br/>
Öğren onu...<br/>
Hala kabile kanunları hakim vucuduna<br/>
Kendin hükmetmeye çalış bedenine</p><p>Kulak ver bana...<br/>
Vaktim çok dar<br/>
Her mevsimde bir kez biter başak<br/>
Aklını başına al<br/>
Asık suratla karşılanmaz ilk bahar yağmurları<br/>
Sen de diğer kadınlar gibi ol<br/>
Sadece bağırmak için mi verildi sana bu dudaklar</p><p>İşte talimatlarım... Önünde hepsi de...<br/>
Cennetimi de orada görüceksin<br/>
Cehennemimi de<br/>
Hala anlamadıysan şimdiye kadar<br/>
Sor ne olur, anlamaya çalış<br/>
Sana dayatmak istemiyorum kendi konumumu<br/>
Konuş... Eğer konuşmak hoşuna gidiyorsa<br/>
Kokla beni<br/>
Bu seni rahatlatacaksa...</p><p>Zorla sevgiyle işim olmaz benim<br/>
Şiddet - kadınım -<br/>
Beni bunalıma sokuyor<br/>
Kötü bir adam olacağımdan korkuyorum<br/>
Seni aşka bir koyunu çeker gibi çekeceksem eğer<br/>
Anlamaya çalış...</p><p>Sakin ol...<br/>
Niyetim bu güzel geceyi mateme çevirmek değil<br/>
Hiç bir zaman bir kabile reisi olmadım<br/>
Seni kanla ve tırnakla sevecek olan<br/>
Fakat ben daima gökyüzünün haritasını<br/>
Değiştirmeye çalışan adamım<br/>
Şiiriyle...<br/>
Ve aşkıyla...<br/>
Yıldızların konumunu değiştirmeye çalışan adamım...
<br>
|
14,950 | Korkuyorum | William Shakespeare | 9 | Yağmuru seviyorum diyorsun, <br/>
yağmur yağınca şemsiyeni açıyorsun... <br/>
Güneşi seviyorum diyorsun, <br/>
güneş açınca gölgeye kaçıyorsun... <br/>
Rüzgarı seviyorum diyorsun, <br/>
rüzgar çıkınca pencereni kapatıyorsun... <br/>
İşte,bunun için korkuyorum; <br/>
Beni de sevdiğini söylüyorsun...
<br>
|
1,337,895 | Gülşen (Philine) | Johann Wolfgang von Goethe | 7 | Tasayla türkü söylemeyin<br/>
Gecenin inzivasından; <br/>
Yo, o, hoş sevdadır deyin,<br/>
Sıcacık sohbet için bir gam.</p><p>Kadının kocaya verilmesi gibi<br/>
En güzel yarısına vardığında,<br/>
Gece ömrün yarısıdır harbi,<br/>
Ve en güzel yarısıdır aslında.</p><p>Sevinebilir misiniz o günden ötürü,<br/>
Sadece neşenizi kesen? <br/>
Oyalanmak için iyi gelir götürü,<br/>
Başka şeye yaramaz aslen.</p><p>Ancak geceleyin kimi anlarda<br/>
Tatlı fenerin ışığı akarsa,<br/>
Ve ağızdan yakın ağıza <br/>
Şaka ve aşk boşalırsa.</p><p>Eğer taze ve oynak oğlan,<br/>
Ham ve ivedi tersine eğlerse,<br/>
Çoğu kez ufacık armağan<br/>
Olan basit oyunlarla eğlenirse; </p><p>Eğer Bülbül sevdalılara<br/>
Müşfik havalar öterse,<br/>
Onlar esir ve gamlılara<br/>
Yalnız Ah, Vah gibi gelirse.</p><p>Kalbin onca yağmasıyla beraber<br/>
Siz dinlemezseniz o çanı kebir,<br/>
Ki o oniki tamdır vurmasıyla her<br/>
Defasında huzur ve güven verir.</p><p>Dolayısıyla şu uzun günün ramağında<br/>
Unutma ve Hatırla, sevgili Yüreğim:<br/>
Her bir günün derdi vardır sonunda,<br/>
Ve asıl gecede gelir keyfim benim.</p><p>Çeviri: Musa Aksoy</p><p>Wilhelm Ustanın Çıraklık Yıllarından alıntı bir şiir.</p><p>Öyle bir zaman ki, kadınlar evlerine kapanmış ve serbest çalışması düşünülemez bile. Goethenin kahramanı Wilhelm, o zamanların kadınlarına tamamen zıt bir karakter sahibidir. 18 YYda kadın duygusal ama pasif, doğacan ve ana gibi terimlere eşdeğer edinilmektedir.<br/>
Gülşen (Philine) zamanın kadınına layık biri olmadığı, ancak yalnız ve serbest çalışan, dolayısıyla aile himayesi altında olmayan bir kadın olarak, mecburen oyuncu kimliğini sırtlayan biri olduğu irdelenir.<br/>
Aynen Wilhelmin zamana aykırı tutumu ve tavırlarıyla, hayatı/nı eleştirmesiyle, hatta temel eğitimin mi yoksa işin/mesleğin mi insanın kaderini belirlediği sorgulanır.<br/>
Ve böylece Wilhelm ve Gülşen arasında, şimdiki günümüzde aslında pek/hiç çelişki sayılmayan, veya toplumun kimi kesimlerinde halen sayılan, bir aşkın niçin (o zamanlar) imkansız olduğu anlatılır.<br/>
Goethe bu ikinci eseriyle 225 yıl önce, aydınlanma sürecinin başlamasına ivme vermiş olmakla kalmayıp, halen mevcut fikir ve değişimlere, ışık açmıştır.<br/>
Yukarıdaki şiir tüm romanın bir nevi atan kalbidir.
<br>
|
21,982 | Kendim İçin Yaşamıyorum | Yılmaz Güney | 8 | Her şeye rağmen düşmana inat yaşayacağız. Yarın bizim çünkü... Biz öleceğiz ama çocuklarımız bırakacağımız mirasi taşıyacaklar yüreklerinde... Ve onların yürekleri bizim altında ezildiğimiz korkuları taşımayacak........
<br>
|
1,277,858 | Nâm U Nişane Kalmadı Fasl-ı Bahardan | Baki | 7 | Nâm u nişane kalmadı fasl-ı bahardan <br/>
Düşdü çemende berg-i dıraht itibârdan</p><p>Eşcâr-ı bâğ hırka-i tecrîde girdiler <br/>
Bâd-ı hazân çemende el aldı çenârdan</p><p>Her yanadan ayağına altun akup gelir <br/>
Eşcâr-ı bâğ himmet umar cûy - bârdan</p><p>Sahn-ı çemende durma salınsın sebâyile <br/>
Âzâdedir nihâi bugün berg ü bârdan</p><p>Bâkî çemende haylî perîşân imiş varak <br/>
Benzer ki bir şikâyeti var rûzgârdan</p><p>Vezni: Mef'ûlü Fâilâtü Mefâîlü Fâilün
<br>
|
1,396 | Bir Veda Havası | Yusuf Hayaloğlu | 9 | Vakit tamam! .. seni terk ediyorum.<br/>
O bütün alışkanlıklardan<br/>
Ve bütün sıradanlıklardan öteye,<br/>
Yorumsuz bir hayatı seçiyorum.<br/>
Doyamadım inan,<br/>
Kanamadım sevgiye...</p><p>Korkulu geceleri sayar gibi,<br/>
Deprem gecesinde bir yıldız,<br/>
Birdenbire kayar gibi; <br/>
Ellerim kurtulacak ellerinden,<br/>
Bir kuru dal, ağacından<br/>
Çatırdayıp kopar gibi...</p><p>Aşksa bitti...<br/>
Gülse, hiç dermedik.<br/>
Bul kendini kuytularda, hadi dal! <br/>
Seninle bir bütün olabilirdik...<br/>
Hoşça kal gözümün nuru,<br/>
Hoşça kal...</p><p>Vakit tamam! .. seni terk ediyorum.<br/>
Bu, kırık ve incecik<br/>
Bir veda havasıdır.<br/>
Tutuşan ellerimden<br/>
Parmak uçlarına değen sıcaklık,<br/>
İncinen bir hayatın yarasıdır...</p><p>Kalacak tüm izlerin hayatımda.<br/>
Gözümden bir damla yaş,<br/>
Sızlayıp resmine aktığında; <br/>
Bir yer bulabilsem keşke<br/>
Bir yer, seni hatırlatmayan; <br/>
Kan tarlası gelincik şafağında...</p><p>Ölümse, korktun.<br/>
Savaşsa, hep kaçtın...<br/>
Vur kendini kuşkularda, hadi al! <br/>
Sen bir suydun oysa,<br/>
Sen bir ilaçtın...<br/>
Hoşça kal canımın içi,<br/>
Hoşça kal...
<br>
|
67,402 | Eğer | Rudyard Kipling | 9 | Eğer, bütün etrafındakiler panik içine düştüğü<br/>
ve bunun sebebini senden bildikleri zaman<br/>
sen başını dik tutabilir ve sağduyunu kaybetmezsen; </p><p>Eğer sana kimse güvenmezken sen kendine güvenir<br/>
ve onların güvenmemesini de haklı görebilirsen; </p><p>Eğer beklemesini bilir ve beklemekten de yorulmazsan<br/>
veya hakkında yalan söylenir de sen yalanla iş görmezsen, <br/>
ya da senden nefret edilir de kendini nefrete kaptırmazsan, <br/>
bütün bunlarla beraber ne çok iyi ne de çok akıllı görünmezsen; </p><p>Eğer hayal edebilir de hayallerine esir olmazsan, </p><p>Eğer düşünebilip de düşüncelerini amaç edinebilirsen, </p><p>Eğer zafer ve yenilgi ile karşılaşır<br/>
ve bu iki hokkabaza aynı şekilde davranabilirsen; </p><p>Eğer ağzından çıkan bir gerçeğin bazı alçaklar tarafından<br/>
ahmaklara tuzak kurmak için eğilip bükülmesine katlanabilirsen, <br/>
ya da ömrünü verdiğin şeylerin bir gün başına yıkıldığını görür<br/>
ve eğilip yıpranmış aletlerle onları yeniden yapabilirsen; </p><p>Eğer bütün kazancını bir yığın yapabilir<br/>
ve yazı-tura oyununda hepsini tehlikeye atabilirsen; <br/>
ve kaybedip yeniden başlayabilir<br/>
ve kaybın hakkında bir kerecik olsun bir şey söylemezsen; </p><p>Eğer kalp, sinir ve kasların eskidikten çok sonra bile<br/>
işine yaramaya zorlayabilirsen<br/>
ve kendinde 'dayan' diyen bir iradeden<br/>
başka bir güç kalmadığı zaman dayanabilirsen; </p><p>Eğer kalabalıklarda konuşup onurunu koruyabilirsen, <br/>
ya da krallarla gezip karakterini kaybetmezsen; </p><p>Eğer ne düşmanların ne de sevgili dostların seni incitmezse; </p><p>Eğer aşırıya kaçmadan tüm insanları sevebilirsen; </p><p>Eğer bir daha dönmeyecek olan dakikayı, <br/>
altmış saniyede koşarak doldurabilirsen; </p><p>Yeryüzü ve üstündekiler senindir</p><p>Ve dahası</p><p>sen bir İNSAN olursun oğlum...
<br>
|
37,689 | Barış | Yannis Ritsos | 8 | Çocuğun gördüğü düştür barış.<br/>
Ananın gördüğü düştür barış.<br/>
Ağaçlar altında söylenen sevda sözleridir barış.</p><p>Akşam alacasında, gözlerinde ferah bir gülümseyişle döner ya baba<br/>
elinde yemiş dolu bir sepet; <br/>
ve serinlesin diye su, pencere önüne konmuş toprak bir testi gibi<br/>
ter damlalarıyla alnında...<br/>
barış budur işte.</p><p>Evrenin yüzündeki yara izleri kapandığı zaman, <br/>
ağaçlar dikildiğinde top mermilerinin açtığı çukurlara, <br/>
yangının eritip tükettiği yüreklerde<br/>
ilk tomurcukları belirdiği zaman umudun, <br/>
ölüler rahatça uyuyabildiklerinde, kaygı duymaksızın artık, <br/>
boşa akmadığını bilerek kanlarının, <br/>
barış budur işte.</p><p>Barış sıcak yemeklerden tüten kokudur akşamda<br/>
yüreği korkuyla ürpertmediğinde sokaktaki ani fren sesi<br/>
ve çalınan kapı, arkadaşlar demek olduğunda sadece.<br/>
Barış, açılan bir pencerden, ne zaman olursa olsun<br/>
gökyüzünün dolmasıdır içeriye.</p><p>Bir tas sıcak süttür barış ve uyanan bir çocuğun gözlerinin önüne tutulan kitaptır.<br/>
Başaklar uzanıp, 'ışık! ışık! ' diye fısıldarken birbirlerine! <br/>
Işık taşarken ufkun yalağından.<br/>
Barış budur işte.<br/>
Kitaplık yapıldığı zaman hapishaneler<br/>
geceleyin kapı kapı dolaştığı zaman bir türkü<br/>
ve dolunay, taptaze yüzünü gösterdiği zaman bir bulutun arkasından<br/>
cumartesi akşamı berberden pırıl pırıl çıkan bir işçi gibi; <br/>
barış budur işte.</p><p>Geçen her gün yitirilmiş bir gün değil de<br/>
bir kök olduğu zaman<br/>
gecede sevincin yapraklarını canlandırmaya.<br/>
Geçen her gün kazanılmış bir gün olduğu zaman<br/>
dürüst bir insanın deliksiz uykusunun ardısıra.<br/>
Ve sonunda hissettiğimiz zaman yeniden<br/>
zamanın tüm köşe bucağındaki acıları kovmak için<br/>
ışıktan çizmelerini çektiğini güneşin.<br/>
Barış budur işte.</p><p>Barış ışın demetleridir yaz tarlalarında, <br/>
iyilik alfabesidir o, dizelerinde şafağın.<br/>
Herkesin 'kardeşim' demesidir birbirine, 'yarın yeni bir dünya kuracağız' demesidir; <br/>
ve kurmamızdır bu dünyayı türkülerle.<br/>
Barış budur işte.</p><p>Ölüm çok az yer tuttuğu gün yüreklerde, <br/>
mutluluğu gösterdiğinde güven dolu parmağı yolların, <br/>
şair ve proleter eşitlikle çekebildiği gün içlerine<br/>
büyük karanfilini alacakaranlığın...<br/>
barış budur işte.</p><p>Barış sımsıkı kenetlenmiş elleridir insanların<br/>
sıcacık bir ekmektir o, masası üstünde dünyanın.<br/>
Barış, bir annenin gülümseyişinden başka bir şey değildir.</p><p>Ve toprakta derin izler açan sabanların<br/>
tek bir sözcüktür yazdıkları: <br/>
Barış.<br/>
Ve bir tren ilerler geleceğe doğru<br/>
kayarak benim dizelerimin rayları üzerinden<br/>
buğdayla ve güllerle yüklü bir tren.<br/>
Bu tren barıştır işte.</p><p>Kardeşler, barış içinde ancak<br/>
derin derin soluk alır evren.<br/>
Tüm evren, <br/>
taşıyarak tüm düşlerini.<br/>
Kardeşler, uzatın ellerinizi.<br/>
Barış budur işte.
<br>
|
2,118,066 | Güzelim | Recaizade Mahmud Ekrem | 9 | Nedir bu cevr ü tegafül zaman zaman güzelim? <br/>
Kaçıncıdır bu eziyetli imtihan güzelim? <br/>
Tükendi sabr u tahammül.. üzüldü can güzelim.<br/>
Bu naz ise yetişir artık el-aman güzelim! </p><p>Hayat bende mücerred seninle kaimdir..<br/>
Neşat ü lezzet ü şevkim seninle daimdir..<br/>
Sen olmasan nazarımda güneş de muzlimdir..<br/>
Sözün hakikati işte budur inan güzelim.</p><p>Gamınla mün'adim oldu tasarrufum özüme.<br/>
Seni tefekkür ile uyku girmiyor gözüme.<br/>
İnanmak istemiyorsan eğer benim sözüme,<br/>
Buna şehadet eder gökte ahteran güzelim! </p><p>Bu infiale beca na-beca nihayet ver...<br/>
Yine şikayete..şükre.. niyaze ruhsat ver! <br/>
İade eyleyeyim ne'şemi cesaret ver..<br/>
Nazardan eyleme didarını nihan güzelim...</p><p>Kusurum anlamadım çünkü etmedim mesul..<br/>
Olurdu mazeretim belki de karin-i kabul.<br/>
Senin sükutuna karşı benim melul melul..<br/>
Yetişmiyor mu sana ettiğim figan güzelim? </p><p>Ne hal ise ben afv et de şermsar eyle..<br/>
Küçük düşürmek ile bari ahz-ı sar eyle,<br/>
Dahil-i merhametim, vechin aşikar eyle..<br/>
Bu şivedir sana şayan ol heman güzelim! ..
<br>
|
55,674 | Sevdiğim Kadın Adları Gibi 17/ Duygu | Akgün Akova | 6 | seni kimse anlamıyor Duygu<br/>
yıkandığın su, yürüdüğün yol, omuzunda gezinen melek<br/>
şemsiyende sayı saymayı öğrenen yağmur<br/>
sarmaşık gibi yüzüne sarılan ayna</p><p>seni kimse anlamıyor Duygu<br/>
binicisiz atlar, yeleli gece, elini altına soktuğun yastık<br/>
hep başkalarının sevdiği şarkıları çalan radyolar<br/>
kırmızı şarap gibi alnında gezinen ateş</p><p>seni kimse anlamıyor Duygu<br/>
denizdeki şişe, şişedeki mektup, mektuptaki söz<br/>
tuttuğun günlüğe düşen gölge<br/>
kuruttuğun çiçeklerden uçup giden koku</p><p>seni kimse anlamıyor Duygu<br/>
kırılan bardak, taşan süt, eteğine sıçrayan çamur<br/>
yorgunlukta başını dayadığın omuz<br/>
rüzgarın getirip pencerenin önüne bıraktığı kuştüyü</p><p>seni kimse anlamıyor Duygu<br/>
yıldırım aşkları, boşanma davaları, evine dönen yolcu<br/>
aşkını Portofino mu Mortofino mu, neyse işte öyle<br/>
bir yerlerde bulduğunu şarkısında anlatan adam<br/>
ve mırıldanan<br/>
yalnızca mırıldanan kalabalıklar kentin iç organlarında</p><p>seni kimse anlamıyor Duygu<br/>
yaşını başını aldığı halde neden teyze olmadığını kimsenin<br/>
bilmediği Güzin Abla<br/>
bilginin kurutulacak bir çamaşır olduğunu sanan okul<br/>
bir terliksi hayvan olduğunu<br/>
ve tek hücreli canlılar gibi bölünerek çoğaldığını düşünen devlet</p><p>seni kimse anlamıyor Duygu<br/>
ayın arkada kalan karanlık yüzü<br/>
aşkın sana bakan yaralı yüzü<br/>
ve kayarlarken dilek tuttuğun yıldızlar</p><p>“Birisi çıkıp<br/>
yalnızca<br/>
beni ben<br/>
olduğum için<br/>
sevsin<br/>
Tanrım! <br/>
Ama<br/>
geç olmadan, <br/>
olur mu? ”
<br>
|
3,926 | Perişan Halim Oldun (Murabba) | Fuzuli | 8 | Perişan halin oldum sormadın hal-i perişanım<br/>
Gamından derde düştüm kılmadın tedbir-i dermanım<br/>
Ne dersin rüzgarım böyle mi geçsin güzel hanım<br/>
Gözüm canım efendim sevdiğim devletli sultanım</p><p>Esir-i dam-ı aşkın olalı senden vefa görmem<br/>
Seni her kanda görsem ehl-i derde aşina görmem<br/>
Vefa vü aşinalık resmini senden reva görmem<br/>
Gözüm canım efendim sevdiğim devletli sultanım</p><p>Değer her dem vefasız çerh yayından bana bin ok<br/>
Kime şerh eyleyem kim mihnet ü enduh u derdim çok<br/>
Sana kaldı mürüvvet senden özge hiç kimsem yok<br/>
Gözüm canım efendim sevdiğim devletli sultanım</p><p>Gözümden dembedem bağrım ezip yaşım gibi gitme<br/>
Seni terk eylemezem çün ben beni sen dahi terk eyleme<br/>
İgen hem zalim olma ben gibi mazlumu incitme<br/>
Gözüm canım efendim sevdiğim devletli sultanım</p><p>Katı gönlün neden bu zulm ile bidade ragıbtır<br/>
Güzeller sen tegi olmaz cefa senden vaciptir<br/>
Senin tek nazenine nazenin işler münasiptir<br/>
Gözüm canım efendim sevdiğim devletli sultanım</p><p>Nazar kılmazsan ehl-i derd gözden akıdan seyle<br/>
Yamanlıktır işin uşşak ile yahşı mıdır böyle<br/>
Gel Allah'ı seversen bendene cevr eyleme lutf eyle<br/>
Gözüm canım efendim sevdiğim devletli sultanım</p><p>Fuzuli şive-i ihsanın ister bir gedayındır<br/>
Dirildikçe seg-i kuyun ölende hak-i payındır<br/>
Gerek öldür gerek ko hükm hükmün ray rayındır<br/>
Gözüm canım efendim sevdiğim devletli sultanım
<br>
|
1,843 | Hatıralarımı Yazma | Ahmet Telli | 7 | Yine bir duman çöktü sokağa, kent tutuştu <br/>
Bütün sığınaklarda seni arıyorum, nerdesin<br/>
Aklıma dökülen hatıralar hattında bir yangın <br/>
Bir çarpraz ateş başlıyor, newroz diyor birileri<br/>
Dün bir demirciydim oysa ben, ufku eritirdim<br/>
Bugünse ateş altındayım, <br/>
Hatıralarımı yazma<br/>
Bir rüya görüyorsun, terlemişsin sırılsıklam<br/>
Vurulup düştüğüme inanmak istemiyorsun<br/>
Bir kente girişin provası oluyor oysa ölümüm<br/>
Yeis yok, bir misillemedir bütün hatıralarım<br/>
Yalnız yıkık bir duvar var karşıda, <br/>
Ve bir kadının cesedi üstünde <br/>
Uçuşup duruyor takvim yaprakları<br/>
Seni bekliyorum orda, meydan saatinin altında<br/>
Bir James Dean filmine gideceğiz gelirsen<br/>
Cehennem hızıyla çarparken mutsuzluğun çelik zırhına<br/>
Soluk soluğa yaşanacak tüm imkansızlıklar<br/>
Boyle olmalıydı ve oldu işte diyecek oğlum<br/>
Babamsa bir ağıta benzeyecek, küllerimi avuçlarken<br/>
Bütüm köprüleri dinamitledim ve geldim işte<br/>
Bir kente girmemiz nasıl gerekiyorsa öyle<br/>
Apansız çıkmalısın karşıma<br/>
Ki unutulmuş bir haykırış olmalı dünyaya<br/>
Seninle her karşılaşmamız<br/>
Mağlubuz, <br/>
Durmadan kazanan bu hayat <br/>
Basit bir üçkağıtçı sadece, bir sahtekar<br/>
Beşbenzemezle rest çekiyorum<br/>
Ama o biliyor bunu ve çekiliyor oyundan<br/>
Yokum diyor<br/>
Dün bir demirciydim oysa ben, ufku eritirdim<br/>
Bugünse ateş altındayım, hatıralarımı yazma<br/>
Hatıralarımı yazma, <br/>
Tarih sanıyor birileri
<br>
|
285,430 | 79 Nolu Rubai | Ömer Hayyam | 7 | Bu gece bir litrelik kadehle içeceğim.<br/>
İki kadeh şarapla, zengini geçeceğim.<br/>
Önce, üç kez boşayıp, aklımı ve dinimi; <br/>
Sonra, üzüm' kızını eş diye seçeceğim! </p><p>(Hayyam'ın Türkçe Yüzü-Türkçe Yeniden Yazan-Yalçın Aydın Ayçiçek-Can Yayınları)
<br>
|
59,830 | Çok Üşümek | Turgut Uyar | 7 | Bir Kalır uzun resimlerde anısı sakallarımızın<br/>
urban içinde Üşüyüp Üşüyüp kaldığımızın</p><p>Bir Kalır yanık yağlar kokusu şehirlerde<br/>
Uzun nehirlere binip uzaklaşmadıkça</p><p>Bir Kalır yabancı yataklarda o oteller<br/>
Meydanlar heykeller sizin olmadığınız o her yer</p><p>O çok yalınç gerçekli gelip gitmeler</p><p>Bir Kalır uzun duvarlar ve onların dipleri<br/>
Bir Kalır Yılgın Adamların hep 'Evet' dedikleri</p><p>Çok üşürdük hep üşürdük üşümekti bütün yaşadığımız<br/>
Üşürdü ellerimiz aşkımız sonsuz uzun sakallarımız</p><p>Tükenir dağınık diriliği kaşıntımızın birgün<br/>
Bir Kalır uzun kitaplarda anısı çok Üşüdüğümüzün
<br>
|
60,799 | Onun Çölünde | Bejan Matur | 7 | Onun çölüne gittim.<br/>
Konuğum, <br/>
Duvardaki kan pıhtısında.<br/>
Onun bulduğu damar beni çağırdı.<br/>
Ve ruhum eski bir kanla yıkandı.</p><p>Onun çölüne düştüm, oturdum cadırında.<br/>
Eski bir kavmin buluşması ve töreni.<br/>
Bir yaban kuş gibi tüneyip kıyıya<br/>
Dedi ki bana “ ölümsün sen “<br/>
Mutlak<br/>
Mutlak olan.</p><p>Onun çölünde gece kımıldar.<br/>
Yılan ve akrep karanlığıyla.<br/>
Hayat bir zehre gizlenir<br/>
Çoğalır sabırla.</p><p><br/>
O bıraktı beni.<br/>
Çöldeki kızıl sularda<br/>
Balıklara bakacak<br/>
Nefesimi tutarak<br/>
Uyuyacağım.</p><p><br/>
Onun çölünde her gece<br/>
Fısıldadım kumlara.<br/>
Sordum nasıl yaptıklarını çölü, <br/>
Boğmadan koyun koyuna.</p><p><br/>
Onun çölünde ölüyüm ben.<br/>
Gelin ve kaldırın beni.<br/>
Gittiği yolda bulutlara değen bir gölge bırakılmış sanki.</p><p><br/>
Bir sesle uyandıracak beni<br/>
Kahra kan olan bir aldanışla yakaracak</p><p><br/>
Tanrıya söylendim.<br/>
Nasıl da zalim gövdede varlığı onun.<br/>
Güzellik acıya kavuştuğunda yorulur ve<br/>
Hep yaslı kalacak gözün ışığıyla bakar; <br/>
Her yüz bir işarettir tanrıdan.<br/>
Bunu yaşlı bir adam söylediginde<br/>
Gözleri yoktu.<br/>
Annem öyle inanmış olmalı ki ona, <br/>
Yüzümü kederli çizdi.<br/>
Ve uzayıp tanrıya<br/>
“işte” dedi<br/>
“ benim annem yeniden doğdu<br/>
annem varlığıma döndü”</p><p>Gece paslı bir kafesle durdu önümde<br/>
Dua için zaman istedim tanrıdan.<br/>
Onun varlığına adanacak hiçlik<br/>
Düş için, <br/>
O büyüde kalbime saplanan acıyla<br/>
Bağırdım; <br/>
Başka adamlar, başka dillerde dua etsinler. Bizim için.<br/>
Ölümü tanıdığımız ve sessiz olduğumuz için<br/>
Kutsasınlar.</p><p>Ölü bir yaprağın sürüklenişi gibi rüzgarda <br/>
Gövdem yitirdi yerini.<br/>
Ağır bir uykuyla gizlendi tohuma varlık.<br/>
Ağır bir istekle.<br/>
Kızıl kan pıhtısı. Tül sabah. Ört üstümü.<br/>
Koyu gücünü yüzünün nasıl cizdiyse tanrı<br/>
Ve ne gizlediyse kıvrımına gülüsünün.<br/>
Gördüm ben.</p><p>Tüllere sarılmış çölde ölümümü bekliyorum. Sakinim.<br/>
Yok bir gece bu.<br/>
Sabah uyanacak aşkı konuşacağız.<br/>
Ne çok sürdü diyecek bana.<br/>
Ne uzun sürdü hayat.</p><p>O uzun günün sabahında <br/>
Sesini duydum gün ve gecenin çakışmasının.<br/>
Bir tül işleniyormuş gibi aralarında<br/>
Kavuştular usulca.</p><p>Uyu ağır uykunu<br/>
Taşların altında ve su isteğinle kal.<br/>
Geniş bir avluda gece kapanan kapıların ağırlığı.<br/>
Sürecek olan dilsizlik.<br/>
Rüzger tırmalıyor kapını<br/>
Aşk uzakta.</p><p>Ne tuhaf inanmaman.<br/>
Sırtıma dokundun ve orada ayla ışıyan çizgilerin<br/>
Bir acıdan artan masumiyet olduguna şaşırdın.<br/>
Gideceğini söyledin<br/>
İnanmadım sana.<br/>
Oysa ben daha doğmadan biliyordum.<br/>
Acılı bir ruhta oyalanan bir gövde bu.<br/>
Saf ve çocukça bir düşün yatağında.</p><p>Kan ve sussusla dinlenen ten kabullenir.<br/>
Beyaz tül yatağında başucuma<br/>
Camdan bir göz bırakıp gittin.</p><p>Ona fısıldanan sözlerin<br/>
Aşk olan varlığı<br/>
O gidince karardı.<br/>
Yüzeyinde göğün<br/>
Beyaz ve kıpırtısızım.</p><p>Acıdan bir okla çıktım <br/>
Bekleyiş yatağından.<br/>
İçimde siyah bir taş.<br/>
Atları gördüm.<br/>
Kapı önlerinde oturan insanı, sözü.<br/>
Çok yaşanmış bir çığlıkla hayat.</p><p>Bir sırrın bana verilmediği yerden<br/>
Sordum ona<br/>
Bana ne söyleyeceksin? <br/>
Çölün söylemediği ne? </p><p>Ruhumu oarada tutan ağırlıkla<br/>
Geceye ilendi tenim.<br/>
Ve çağırmadı çölü varlığım<br/>
Ondan sonra.</p><p>Aynaya dönüyorum<br/>
Değişmiş gözlerim.<br/>
Çölde kumlara bakan kadın<br/>
Kedere bakan<br/>
Artık benim.</p><p>Gördüm çizgilerini avuçlarının<br/>
Çöl her şeyi söyledi bana.</p><p>Anladım nerede bitti aşk<br/>
Kan pıhtılı odanda uyanan gövdem<br/>
Neden sığmadı varlığa.</p><p>Seni yaprakların gölgeli yalnızlığına bırakıyorum.<br/>
Gün doğumunda uyanan nefese ve sana dönen gözlerin<br/>
Yakaran çizgisine.<br/>
Çölden aldığını çöle ver<br/>
Hayattan aldığını hayata.<br/>
Artık beklemiyorum<br/>
Kal orada.<br/>
Geride, tepelerin art arda dizilmekle<br/>
Var ettikleri dünya bir hiçlik ahti gibi.<br/>
Bir hiç ve gölge.<br/>
Gece ay<br/>
Gece tül ve yokluk.<br/>
Yok gece.</p><p>Çölden aldığını çöle ver<br/>
Hayattan aldığını hayata.
<br>
|
23,320 | Bir Düşün İçinde Düş | Edgar Allan Poe | 9 | Alnına konsun bu öpüş<br/>
Ve,şimdi senden ayrılırken,<br/>
İtiraf edeyim ki<br/>
Günlerimi bir düş<br/>
Sayarken yanılmıyorsun; <br/>
Ama, umut gitmişse uzaklara<br/>
Bir gece ya da bir gün<br/>
Bir görüntüde ya da bir şeyde olmaksızın<br/>
Fark eder mi bu yüzden? <br/>
Bütün gördüğümüz ve göründüğümüz<br/>
Yalnızca bir düşün içinde bir düş.<br/>
Kırılan dalgaların dövdüğü bir kıyının<br/>
Haykırışları içinde duruyorum:<br/>
Ve altın kum taneleri tutuyorum avucumda<br/>
Ne kadar az! Ama nasıl da<br/>
Süzülüyorlar parmaklarımın arasından derinlere<br/>
Ben ağlarken, ben ağlarken! <br/>
Ah Tanrım! Daha sıkı<br/>
Tutamaz mıyım onları? <br/>
Ah Tanrım! Tekini bile kurtaramaz mıyım acımasız dalgadan? <br/>
Bir düşün içinde bir düş mü<br/>
Bütün gördüğümüz ve göründüğümüz?
<br>
|
466,669 | İstanbul'un O Yerleri | Yahya Kemal Beyatlı | 7 | Aşkın şeref diyârını gördümdü bir zaman.</p><p>Yıldızlarıyle başka bir âlemdi her gece.</p><p>Kıpkırmızıydı şanlı ufuklarda her şafak.</p><p>Cânanla çıktığım tepeler..başta çamlıca..</p><p>Hâlâ muhayyilemde parıldar, resim gibi,</p><p>Yârin dudaklarında bitip başlayan visâl.</p><p>Cânanla gezdiğim kıyılar, sürdüğüm hayat</p><p>Öz mavilikle çerçevelenmiş o levhada,</p><p>Ömrün murâdımızca geçen mutlu günleri.</p><p>Yaş bastı. Görmedim nice yıldır o yerleri.</p><p>Görsem de görmesem de bu indimde bir benim; </p><p>Mâdem ki şimdi her biri kalbimdedir benim.
<br>
|
1,844,817 | Ukde | Mihail Yuryeviç Lermontov | 7 | Yalnızım gecenin ıssızlığında, <br/>
Taşlı bir yol ışıldar durur siste <br/>
Çevre suskun, kulak vermiş Tanrı’ya, <br/>
Yıldızlar konuşur birbirleriyle. </p><p>Gökyüzünde görkemli bir şölen var! <br/>
Toprak, mavi bir ışıkta dinlenir.. <br/>
Kimi bekliyorum, aradığım ne? <br/>
Yüreğimi böyle daraltan nedir </p><p>Beklediğim hiçbir şey yok yaşamdan, <br/>
Geçmişten de pişmanlık duymuyorum; <br/>
Özgürlük ve huzurdur aradığım! <br/>
Unutmak ve uyumak istiyorum! </p><p>Ama benim uyumak istediğim <br/>
O soğuk uykusu değil ölümün... <br/>
Yaşam da uykuya dalsın içimde, <br/>
Usul usul inip kalkarken göğsüm; </p><p>Gündüz gece, tatlı ezgileriyle <br/>
Bir ses türküsünü söylesin aşkın <br/>
Yeşil dallarıyla ulu bir meşe <br/>
Eğilsin üstüme ve hışırdasın
<br>
|
35,073 | Serçe Gibi | Charles Bukowski | 8 | Can vermek için can almalısın, <br/>
Milyarlarca kanın döküldüğü denizin üzerine<br/>
üzüntülerimiz boş ve dümdüz düşerken<br/>
Dalgaların içeri doğru kırıldığı sığ<br/>
sahilleri geçiyorum<br/>
buralarda beyaz bacaklı, beyaz göbekli<br/>
çürümekte olan yaratıklar var<br/>
bunlar uzun uzun etraflarındaki ölü<br/>
manzaralara karşı isyan etmekteler<br/>
Sevgili çocuğum, sana, sadece serçenin sana<br/>
yapmış olduğu bir devirde yaşlıyım; genç olmanın moda<br/>
olduğu bir devirde yaşlıyım; gülmenin moda olduğu<br/>
bir devirde ağlıyorum.<br/>
seni sevmenin daha az bir cesaret istediği <br/>
bir devirde senden nefret ediyorum.
<br>
|
14,552 | Nerdesin | Ahmet Kutsi Tecer | 8 | Geceleyin bir ses böler uykumu,<br/>
İçim ürpermeyle dolar: - Nerdesin? <br/>
Arıyorum yıllar var ki, ben onu,<br/>
Aşıkıyım beni çağıran bu sesin.</p><p>Gün olur sürüyüp beni derbeder,<br/>
Bu ses rüzgarlara karışır gider.<br/>
Gün olur peşimden yürür beraber,<br/>
Ansızın haykırır bana: -Nerdesin? </p><p>Bütün sevgileri atıp içimden,<br/>
Varlığımı yalnız ona verdim ben.<br/>
Elverir ki bir gün bana derinden,<br/>
Ta derinden bir gün bana ''Gel'' desin.
<br>
|
60,218 | İkinci Dünya Harbinden Portreler 4 | Arif Damar | 5 | Silahın düştü elinden<br/>
bundan sonra bir hayal parçasısın.</p><p>Dostların seni garipseyerek anacak,<br/>
vakitsiz ölümüne üzülen bu küçük şiirde de<br/>
benim gönlüme göre olacaksın.</p><p>Halbuki biraz evvel kar yağıyordu,<br/>
sen ağır yaralı; <br/>
arkandan düşmandan kurtarılmış toprak,<br/>
suları buz tutmuş Vistül,<br/>
ağır ağır yürüyordun.<br/>
Ufukta belki,<br/>
karla örtülü kuleleri ve damlarıyla<br/>
biraz sonra şehirler gözükecekti.</p><p>Ayak izleri örtülürken arkadaşlarının,<br/>
sen çam ormanlarını ve sakin gölleri<br/>
son adımında birden bire geçerek<br/>
denize vardın.</p><p>Ondan sonra bir hayal parçasısın.
<br>
|
96,697 | Hüzünlü Madrigal 2 | Charles Baudelaire | 5 | Kökünden kopmuş o eski aşklarla <br/>
Dopdolu yüreğin yine bir fırın <br/>
Gibi alev saçar, bilirim, harla, <br/>
Ve senin göğsünün altında hala <br/>
Az çok övüncü var kargışlıların; </p><p>Yine de, sevgilim, gördüğün her düş <br/>
Daha Cehennem'i yansıtmadıkça, <br/>
Ve aklı demire, baruta düşmüş, <br/>
Yalnız kılıçlar, zehirler üşüşmüş <br/>
Bitmez bir kabus içinde açıkça, </p><p>Her yerde felaket görüp yeniden, <br/>
Süzerek herkesi korku içinde, <br/>
Saat çaldı mı sıçrayıp yeniden, <br/>
Sarıp sıktığını duymadıkça sen <br/>
Önüne geçilmez İğrenti'nin de, </p><p>Diyemezsin ki, tutsak kraliçe, <br/>
Beni korkuyla sevebilen ancak, <br/>
Ağır dehşetiyle sürerken gece <br/>
Çığlıklar içinde ruhun, delice, <br/>
Bana: 'Ey kralım, sana dengim, bak! '
<br>
|
52,454 | Kasaba | Yılmaz Erdoğan | 7 | astarı erken sarkmış<br/>
kirasız kaygısız<br/>
belki kefilsiz bile<br/>
et kokusunda bir vitrin özlemiyle büyütülmüş<br/>
bir kasabada<br/>
ölmeliydim aslında<br/>
on yıl geriden gelen afişli<br/>
seks kokulu yazlık sinemaların birinde<br/>
uyuyakalmalıydım</p><p>sizi tanımadan hatta<br/>
gazete bile okumadan<br/>
konformist kahvaltılarda<br/>
o kasabada<br/>
o kendi delikli uykusundan bile habersiz<br/>
karabasanda ölmeliydim</p><p>adınız geçmiyor farkındasınız değilmi<br/>
tek bir şarkıda bile<br/>
nasıl kasabaların tek bir caddesi vardır mühim<br/>
gerisi ara sokak yalnızlıkları<br/>
kediler bile ıslık çalmadan geçer kaldırımları<br/>
bir otobüs geçer<br/>
'soğuk ve şehirler arası'<br/>
bir uykuda içindekiler...</p><p>ne kasaba karşılar otobüsü<br/>
ne muavin irkilir<br/>
kimse inmeyecektir çünkü<br/>
kimse binmeyecektir...<br/>
herşey bizzat hayata benzer: <br/>
otobüsün kasabadan geçişi, <br/>
bizim dünyadan geçişimiz...</p><p>hiç meşhur olmayan şairler kalır<br/>
bazı kasabaların otel odalarında<br/>
beyaz kağıt ister vakitsiz<br/>
resepsiyon uykuluğundan</p><p>kasaba il olmak ister<br/>
herşey bizzat hayata benzer<br/>
otobüs geçer kasabanın gecesinden<br/>
ara sokakta ıslıksız kediler<br/>
bazısı yeni hayat'a yazılır olanların<br/>
bazısı yazılamaz<br/>
olmayan bir beyaz kağıda</p><p>ıssızlığın da bir müziği vardır elbet<br/>
konuşulamayan notaları vardır<br/>
en dandik kasabaların bile<br/>
kurulu düzenleri vardır sabahın sekizine<br/>
herşey bizzat hayata benzer<br/>
ıssız kasaba eskizlerinde...</p><p>kasaba il olmak ister<br/>
her şair intihar etmek ister bizzat<br/>
kafiyeli cinaslı bir son peşindedir<br/>
yoksa neden gecenin üçünde<br/>
neden kediler bile mırıldanmazken en tutan şarkıları<br/>
neden boktan bir kasabanın orta yerinde<br/>
ışıksız bir vitrin seyri</p><p>herşey hayata benzer bizzat<br/>
iki sevdalı arasında...<br/>
biri doğumdur hesapsız<br/>
öteki ölüm şairce<br/>
bazı kasabaların<br/>
otel odalarında...
<br>
|
67,437 | Haydi Uyan | Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu | 8 | Er meydanlarından çekilir oldum<br/>
Çorak iklimlere ekilir oldum<br/>
Eğilmek bilmezdim bükülür oldum<br/>
Sürer mi bu gaflet daha kaç sene<br/>
Uyanıp kendine dönmeyi dene</p><p>Acımda ne varsa kurudan, yaştan<br/>
Al Dede Korkut'tan Hacı Bektaş'tan<br/>
Malazgirt, Tuna, doğ yeni baştan<br/>
Dilerim Allah'tan bu devran döne<br/>
Uyan durma uyan, uyumak nene</p><p>Boşaldın boşaldın dolabilmedin<br/>
Gidişin o gidiş gelebilmedin<br/>
Döktüğün kanları alabilmedin<br/>
Şah damarlarına yapışan kene<br/>
Sömürür mü seni daha kaç sene</p><p>Seni aldatmasın batı denilen<br/>
Onun mayasıdır katı denilen<br/>
Onun iç yüzüdür kötü denilen<br/>
Budur öz suyunu sömüren kene<br/>
Sen uyan, onu da uyandır gene</p><p>Sen Oğuz Ata'nın has milletisen<br/>
Sen Son Peygamberin has ümmetisen<br/>
O seni boğmadan boğ ümmetisen<br/>
Uyan durma uyan, uyumak nene<br/>
Kalk, doğrul yerinden, yürü geç öne</p><p>Medet ummaya gör kızıl surattan<br/>
Seni mahrum koyar aşktan, murattan<br/>
Çağla Sakarya'dan kükre Fırat'tan<br/>
Kara kızıl, sarı sür, topla yine<br/>
Bunlardır özünü sömüren kene</p><p>Düşün, kaç parçaya bölmüşler seni<br/>
Sonsuz bir sahraya salmışlar seni<br/>
Kanadını kırıp yolmuşlar seni<br/>
Kalk, doğrul yerinden, yürü geç öne<br/>
Uyanıp da kendine gelmeyi dene</p><p>Destanlar yazılır şanına layık<br/>
Yine de erişmez ününe layık<br/>
Olusan soyuna, dinine layık<br/>
Geçer bu gafletin, sürmez çok sene<br/>
Uyan durma uyan, uyumak nene
<br>
|
6,096 | Sevdalar Böyle Başlar | Ümit Yaşar Oğuzcan | 6 | Önce dünyama sesin girdi özlemli, kısık<br/>
Bir mutluluk muştusu gibi ta uzaklardan<br/>
Çok sonrası öptüğüm o gül dudaklarından<br/>
Önce sesindi çağıran beni gür ve aydınlık</p><p>Önce küçük ellerin kondu avuçlarıma<br/>
Yolunu sasırmış bir kus gibi, ürkek<br/>
Alıştım herseline, her yerine giderek<br/>
Saplandın iğnelerce parmak uçlarıma</p><p>Önce bir aksamdı gelen seninle dopdolu<br/>
İnanılmaz, doyulmaz, anlatılmaz, kanılmaz<br/>
Bir aksamdı sevgiden, apaydınlık, bembeyaz<br/>
Bir aksamdı, alev istekli, duygulu</p><p>Her şey gerçekti, öylesine güzel, yalansız<br/>
Ağladım sensiz geçen ve geçecek günlere<br/>
Sende ölümsüzlüğün çağrısını duydum önce<br/>
Sonra tutuşup, yandım ben, sevdalandım apansız.
<br>
|
19,617 | Yolluk | Yılmaz Erdoğan | 7 | bavuluma dağınıklığımı koydum<br/>
iç çamaşırı kazak filan<br/>
kağıt kalem almıyorum <br/>
otellerde var<br/>
antetli kimsesizliğimle kalıyorum geceleri<br/>
kirpiklerimin yardımıyla kapıyorum perdeleri<br/>
hem tek başına<br/>
hem kimse görmesin derdindeyim çıplak tenimi</p><p>ay çıkıyor boğazımdan<br/>
kanamalı bir sözcük gibi<br/>
ay çıkıyor ışığımdan<br/>
ihanete uğramış hainler gibi<br/>
öfkeli bir meddah çekilmez oluyor<br/>
sahnede güzel bir şarkıdan çıkıp<br/>
kirletiyor evcimen kadınları</p><p>bavuluma yıllanmış acılar koyuyorum<br/>
oralarda lazım oluyor<br/>
pis bir sevişmenin ardından<br/>
atıştırıyorum biraz<br/>
on yıl öncesinden sakladığım<br/>
bilek burkuntusunu<br/>
bağlarım eziliyor<br/>
yeni evlere eski aşklar taşıyorum<br/>
gözyaşlarını biriktiriyorum eski sevgililerin<br/>
nefret asıyorum yatak odamın duvarına<br/>
kanvas üzerine yağlı boya elliye yetmemiş<br/>
bir kadının ellerinde diyorum<br/>
ellerinde gömülüyüm<br/>
her hafta düzenli olarak törpüleniyor mezartaşlarım</p><p>bir kadının diyorum<br/>
bir bavulun diyorum<br/>
içine sakladım sancılarımı<br/>
bir bavul cinayetidir umduğum diyorum<br/>
bütün üçüncü sayfalarda var.
<br>
|
82,919 | Özlem | Ahmet Hamdi Tanpınar | 8 | Kime dokunsam sensin<br/>
Kimi çağırsa dudaklarım...<br/>
Başımın tacı, canım efendim.<br/>
Görünmez çığlıklarımı gören<br/>
Eğilmez başımı öpensin.<br/>
Sen bir deniz derinliğisin<br/>
Uslanmak bilmez kederler ülkesi...<br/>
Coşup yağan fırtına sessizliğim<br/>
Kül kedisi yorgunluğunda kalbim<br/>
Masalcı ninesini arıyor
<br>
|
59,713 | Hadi Bulun En Zayıf Yerimi | Cezmi Ersöz | 6 | İnsan kendisini merak etmeli; <br/>
hem de ölümüne merak etmeli.<br/>
Gün bitti işte...<br/>
Kim farkında bunun senden<br/>
başka...<br/>
Herkes bu yenilgiyi nasıl da<br/>
rahat kabulleniyor...</p><p>Vaatlerini tutmadı gün.<br/>
Kimse kendisini merak etmedi.<br/>
Sabırsızlığın bundan; <br/>
bundan çocuksu hasretin...<br/>
Kabullenince herkes yaşamını<br/>
sen ortaya kendini koydun...<br/>
ve bütün suçlarını üzerine<br/>
aldın sonra</p><p>Bundan işte<br/>
bu çocuksu hasretin<br/>
Ve ölümcül bir rulet oynadın<br/>
insanlarla<br/>
hadi dedin, hadi bulun<br/>
en zayıf yerimi...</p><p>Ve diktin gözlerini gözlerine<br/>
kastın bedenini<br/>
yükselttin omuzlarını<br/>
Öylece kaldın...<br/>
Baktılar sana... Baktılar...<br/>
Ama yüreğini bir türlü<br/>
göremediler.
<br>
|
13,348 | Kayıt | Cahit Zarifoğlu | 7 | Korku salardı inceliğin acıman tevazuun<br/>
Dünya ve insan çıkmazlarına yumuşak bakışın</p><p>Nur sarnıçları ballar koydun çöllere ruh eşiklerine<br/>
Senden kaynıyordu yine sana kapılıyor ırmakların</p><p>Yamalı ve tertemiz elbiselerim olunca <br/>
Her gece mutlak uyanıp adını anınca</p><p>Bir gün elbette sofraya birlikte çökeriz<br/>
Sen dağ gibi kurul ben zerre bir yer tutayım</p><p>Sura vardıkça gövdelendim soyundum aşk duasına<br/>
Atılıyorum sırlarına açılıyor hücrelerim</p><p>Menzili çoktan geçtim ün saldı kayboluşum <br/>
Kendi kuytumda çalkıyor şerbetini ağzım
<br>
|
61,519 | Şu Giden Atlıya Türkü | Gülten Akın | 6 | Ben demedim mi<br/>
Hazırlandılar<br/>
Onların yüz bin kolları var<br/>
Kırbaçları sert, yamçıları sağlam, atları kavi<br/>
Yeğin git kese sür atınla birleş<br/>
Ben demedim mi</p><p>Ben demedim mi<br/>
Tekin değil koyaklar, dağ yamaçları<br/>
Yağmur yağar ki sis basar ki kurt iner ki<br/>
Ay bulanığında gümüş rengi çakallar<br/>
Ben demedim mi<br/>
Yalnız gitme demedim mi</p><p>Çiğdeme sor, çeşmeye sor<br/>
Tek açan menevşeye sor<br/>
Ayrılık getirir ayrılıklar<br/>
Birleş demedim mi<br/>
Ben demedim mi
<br>
|
2,132,689 | Adagio | A. Kadir Bilgin | 6 | Yaşamın vişne rengi dudakları vardır sevgilim<br/>
öpüşün kadar sıcak ve tatlı<br/>
özgürlük türküleri de söylenir bu dudaklarla<br/>
sevda türküleri de<br/>
vişne rengi dudakları vardır sevdanın<br/>
gülümser dudakların gibi titrek ve dokunaklı<br/>
okyanus olur sarar dünyayı<br/>
ölümün vişne rengi dudakları kimi kez<br/>
dudaklarınca içten ve inançlı<br/>
ölüm asude bahar ülkesi değildir o zaman</p><p>ölüm:<br/>
yiğit ve sevecen bir yaşamın <br/>
mutlu günlere sunulmasıdır<br/>
canlı bir gül gibi somut<br/>
ayrılık yoktur artık zaman içinden<br/>
yaşamın ve sevdanın, ölümün kimi kez de<br/>
öpüşün kadar sıcak ve tatlı<br/>
vişne rengi dudakları vardır sevgilim...
<br>
|
1,951,525 | Güz Kuşları Uçmadan | Ayten Mutlu | 7 | şimdi gidip yağmurları bulayım<br/>
ıslanayım güz kuşları uçmadan<br/>
ben bu şehirlerde duramam artık<br/>
usandım yabancı yaşamalardan</p><p>herkes kendine gitti, çürüdü hüzün bile<br/>
aşk belki de hiç yoktu, bir düştü anımsanan<br/>
yarım kaldı şiirlerim evrak masalarında<br/>
yoruldu sesim dönüp kendini aramaktan</p><p>kimseye bir şey olmaz, bırakın beni<br/>
saatler yine çalar kırılır uykuların elması<br/>
yine kusar minibüsler şarkılarını<br/>
sekiz vapuru bensiz de ayrılır sabahlardan</p><p>yapmayın, çocukları salmayın eteğime<br/>
bezginim çalan zillerden, telefonlardan<br/>
ben bu masaları koyar giderim işte<br/>
"iyi günler"iniz bile hüzünlenmez ardımdan</p><p>gitmeliyim o yağmurlar dinmeden<br/>
çekip gitmeden rüzgâr o düş sağanaklarından<br/>
bırakın yüreğimi aşklar böyle yaşanmaz<br/>
yaşanmaz keder bile sırılsıklam olmadan
<br>
|
104,609 | Sabahtan Çıktım Da Seyran Yerine | Karacaoğlan | 6 | Sabahtan çıktım da seyran yerine<br/>
Ay yıldız karşımda salınıp durur<br/>
Kadir Mevlam ben günahkar kulunum<br/>
Defterim elinde dürülüp durur</p><p>On iki yıldızın ucu terazi<br/>
Karıştı ülkere, gitti birazı<br/>
O mahşer yerinde aralar bizi<br/>
Hak mizan terazi kurulup durur</p><p>iki derler bu dünyanın kapısın<br/>
Yerden göğe inmiş anın yapısı<br/>
Korkulu yollarda sırat köprüsü<br/>
Ummanın üstünde salınıp durur</p><p>Karac'oğlan der ki, nedip nederler<br/>
Hak olan işleri beyan ederler<br/>
Zemanede doğru eğri söylerler<br/>
Ay, gün, yıldız gibi durulup durur
<br>
|
25,497 | Son İstek | Aziz Nesin | 7 | Bitki olacaksam <br/>
Çayır çimen olayım <br/>
Aman baldıran değil </p><p>Yol altında kalacaksam <br/>
Gelin arabaları geçsin üstümden <br/>
Çelik paletler değil </p><p>Üstümde çocuklar koşuşsun <br/>
Ne kaçan ne kovalayan <br/>
Askerler değil </p><p>Kerpiç yapacaksanız beni <br/>
Okullarda kullanın <br/>
Cezaevlerinde değil </p><p>Soluğum tükenmez de kalırsa <br/>
Islık öttürsünler <br/>
Aman ha düdük değil </p><p>Kalem yapın beni kalem<br/>
Şiirler yazan sevi üstüne <br/>
Ölüm kararı değil </p><p>Ölünce yaşamalıyım defne yapraklarında <br/>
Sakın ola ki <br/>
Silahlarla değil
<br>
|
77,945 | Karıma Altıncı Evlilik Yıldönümü Armağanı | Hasan Hüseyin Korkmazgil | 8 | silahımsın<br/>
başım havalarda gezerim<br/>
en yıkık günlerimde bile</p><p>atımsın<br/>
ölümü çiğnetmedin düşmana<br/>
karanlıkta kurşun yağarken üstüme</p><p>karımsın<br/>
dölümü paylaşan tarlamsın benim<br/>
kollarımda uyuttuğum geceler seni<br/>
göğsüne sığındığım geceler senin<br/>
öfkemi bir tabanca gibi denediğim geceler sende<br/>
kulaç atmışcasına Kızılırmak'ta<br/>
yorulup düştüğüm geceler senden<br/>
ve ilk görüyormuş gibi baktığım gözlerine<br/>
kızıltılı sonbaharlar <br/>
alabulut yazlar<br/>
tren tren yolculuklar</p><p>seni ben <br/>
ekmek paramız olmadığı günlerde de gördüm, yiğittin.<br/>
seni ben<br/>
korkunun kara tırnaklı elleri<br/>
bileklerime bir hayalet gibi sarıldığı<br/>
günlerde de gördüm, yiğittin.<br/>
seni ben <br/>
zorlayıp o peygamber köşkünün kapılarını<br/>
hücreme temiz çamaşır ve sigara ve selam<br/>
yolladığın günlerde de gördüm, yiğittin<br/>
bir çift ateş karanfil<br/>
bir dost kitap<br/>
ve bir bardak su gibi beklediğin günler de <br/>
oldu<br/>
hasta yatağımın başucunda, yiğittin.</p><p>soframızda kuşsütü balık yumurtası yoksa da<br/>
işçi ellerinin tadı<br/>
aydın gözlerinin balı var<br/>
ne zaman kekik koksa<br/>
gül koksa çamaşırlarım<br/>
elma erik ceviz zeytin portakal <br/>
anam koksa çamaşırlarım<br/>
ucuz çamaşırlarım<br/>
ucuz sabunlarda ellerini anımsarım</p><p>ellerin <br/>
canım karım ellerin<br/>
yaban güllerine mısırlara pırnallara değen<br/>
ellerin<br/>
ellerin<br/>
canım karım ellerin<br/>
iki taştan bir undan eden ellerin <br/>
ve göller bölgesinin gül bahçelerinden<br/>
gül toplar gibi haziranda (şafakta)<br/>
çetin kitaplardan bal toplayan ellerin</p><p>canına okumuşlar ekmeğimizin<br/>
zincire yatırmışlar delikanlı günlerimizi<br/>
kan etmişler ellerimizi düşlerimizi<br/>
canım gülüm<br/>
kan</p><p>gayri bize ölüm yok</p><p>kavgayı<br/>
şiiri<br/>
ve seni çok seviyorum.
<br>
|
47,238 | Asıl Adalet | Paul Eluard | 8 | İnsanlarda tek sıcak kanun,<br/>
üzümden şarap yapmaları,<br/>
kömürden ateş yapmaları,<br/>
öpücüklerden insan yapmalarıdır.</p><p>İnsanlarda tek zorlu kanun,<br/>
savaşlara, yoksulluğa karşı<br/>
kendilerini ayakta tutmaları,<br/>
ölüme karşı yaşamalarıdır.</p><p>İnsanlarda tek güzel kanun,<br/>
suyu ışık yapmaları,<br/>
düşü gerçek yapmaları,<br/>
düşmanı kardeş yapmalarıdır.</p><p>Hep var olan kanunlardır bunlar,<br/>
bir çocukcağzın tâ yüreğinden başlar,<br/>
yayılır, genişler, uzar gider<br/>
tâ akla kadar.</p><p>Çeviren: A. Kadir
<br>
|
89,715 | Kitaplar Yakılıyor | Bertolt Brecht | 7 | Buyurunca Hitler Hazretleri<br/>
Zararlı fikirlerle dolu kitapların yakılmasını<br/>
Halkın önünde, alanlarda, <br/>
Öküzler odun yığınlarına araba araba kitap taşıdı.<br/>
Gözden düşmüş şairlerden biri, <br/>
Hem de en iyilerinden biri, <br/>
Şöyle bir göz gezdirdi yakılacak listesine, <br/>
Gitti aklı başından: <br/>
Unutulmuştu kendi adı.<br/>
Hemen seğirtti çalışma odasına, <br/>
Sanki öfkesinden kanatlanmıştı.<br/>
O saat bir mektup karaladı zorbalara: <br/>
'Benimkileri de yakın! ' dedi. 'Benimkileri de! <br/>
Yapamazsınız bana bu kötülüğü, <br/>
Kenarda bırakamazsınız beni! <br/>
Ben de hep gerçeği söylemedim mi kitaplarımda? <br/>
Neden davranırsınız bana yalancıymışım gibi? <br/>
Yakın benimkileride! '
<br>
|
2,258,822 | Aşk Ve Acı Bana | Cemil Meriç | 9 | Hasretin acı veriyor bana <br/>
Bu aşk acısı galiba<br/>
Aşkı yokluğunda buluyorum <br/>
Sana kavuşmaktan korkuyorum</p><p>Yanımda olsan sanki bu aşk bitecek<br/>
Teninin serinliği ateşimi söndürecek<br/>
O ateş ki hayat veriyor bana <br/>
Hayat, yani aşk…</p><p>Ben aşk denizinde boğulmalı<br/>
Aşk ateşinde yanmalıyım<br/>
Acı bu aşkı olgunlaştıracak<br/>
Ayrılık meyvesini verecek</p><p>Ayrılığın acı meyvesini<br/>
Ben o meyveyi yiyecek<br/>
Tekrar acı çekeceğim<br/>
Aşkın sefasını süreceğim</p><p>Ben senin o masum bakışlarına<br/>
Bir gülü andıran al yanaklarına vurulmadım sevgili<br/>
Ben senin yokluğuna vuruldum<br/>
Ben aşka vuruldum sevgili aşka vuruldum
<br>
|
256,052 | Nefes | Kaygusuz Abdal | 8 | Beğlerimiz, elvan gülün üstine<br/>
Ağlar gelür şahum Abdal Musa'ya<br/>
Urum abdalları postun eğnine<br/>
Bağlar gelür şahum Abdal Musa'ya</p><p>Urum abdalları gelir dost deyü<br/>
Eğnimüzde aba, hırka, post deyü<br/>
Hastaları gelür, derman isteyü<br/>
Sağlar gelür şahum Abdal Musa'ya</p><p>Meydanında dara durmuş gerçekler<br/>
Çalınur koç kurbanlara bıçaklar<br/>
Döğülür kudümler altun sancaklar<br/>
Tuğlar gelür şahum Abdal Musa'ya</p><p>Benim bir isteğüm vardır Kerim'den<br/>
Münkir bilmez, evliyanın sırrından<br/>
Kaygusuz'um ayru düşdüm pirimden<br/>
Ağlar gelür şahum Abdal Musa'ya
<br>
|
3,342 | Geçen Zaman | Ziya Osman Saba | 7 | Hiç olmazsa unutmamak isterdim.<br/>
Eski geceler, sevdiklerimle dolu odalar...<br/>
Yalnız bırakmayın beni hatıralar.<br/>
Az yanımda kal çocukluğum,<br/>
Temiz yürekli uysal çocukluğum...<br/>
Ah, ümit dolu gençliğim,<br/>
İlk şiirim, ilk arkadaşım, ilk sevgim...<br/>
-Doğdugum ev. Rahatlıyacak içim duysam<br/>
Bir tek kapının sesini.<br/>
Arıyorum aklımda bir ninni bestesini...<br/>
Böyle uzaklasmayın benden, yasâdığım günler.<br/>
Güneş, getir bir bayram sabahını.<br/>
Açılın açılın tekrar<br/>
Çocuk dizlerimdeki yaralar,<br/>
Hepiniz benimsiniz:<br/>
Mektebim, sınıflarım, oturduğum sıralar...<br/>
Yalnız hatırlamak hatirlamak istiyorum<br/>
Nerde kaldı sevgilim, seni ilk öptüğüm gün,<br/>
Rengine doymadığım o sema,<br/>
Ahengine kanmadığım ırmak.<br/>
Bırakıp herşeyi nereye gidiyorum?<br/>
Neler geçmişti aklımdan,<br/>
Nedendi ağladığım, nedendi güldüğüm?<br/>
Ah nasıldı yaşamak?
<br>
|
8,325 | Söylesem Söyleyebilsem Ah Derdimi | Victor Hugo | 9 | söylesem ah söyleyebilsem derdimi<br/>
mehtap bir gecede açabilsem sana kalbimi<br/>
göreceksin seninle dolu<br/>
desem, diyebilsem ki seviyorum seni<br/>
çılgınca aşığım sana <br/>
ama demem, diyemem<br/>
çünkü aramızda dağlar, denizler<br/>
ve benim o kahrolası gururum var<br/>
bu böyle sürüp gidecek<br/>
sen, seni sevdiğimi bilmeyecek, öğrenmeyeceksin<br/>
ben her gece yıldızlara seni sevdiğimi söyleyeceğim<br/>
sana asla...<br/>
çünkü aramızda dağlar denizler<br/>
ve benim o kahrolası gururum var
<br>
|
235,036 | Sezilmemiş Aşka Gazel | Federico Garcia Lorca | 7 | Karnındaki karanlık manolyanın<br/>
Kimseler anlamadı kokusunu,<br/>
Acıttığını kimseler bilemedi<br/>
Dişlerinle sıktığın aşk kuşunu</p><p> Binlerce Acem tayı uykuya yattı<br/>
Alnının ay vurmuş alanında,<br/>
O senin kar düşmanı göğsünü<br/>
Kucaklarken dört gece kollarımla.</p><p> Bakışın tohumların solgun dalıydı<br/>
Alçılar, yaseminler arasından.<br/>
Aradım vermek için yüreğimde<br/>
O fildişi mektupları her zaman diyen.</p><p> Her zaman: acımın bahçesi benim<br/>
Gövden her zaman, her zaman şaşırtıcı<br/>
Damarlarının kanıyla dolu ağzım,<br/>
Ağzın ölümüm için söndürdü ışığını. <br/>
<br/>
(İspanyolca'dan Çeviren: Ülkü Tamer)
<br>
|
596,606 | Gece Görüşmesi | Füruğ Ferruhzad | 7 | Ve o sasirtici yüz <br/>
Konustu benimle pencerenin öbür yanindan ve dedi ki:<br/>
«Hak, açip gözünü gorenindir <br/>
Ben ürkütücuyüm yitme yitme duygusu gibi <br/>
Ama gene de tanrim, <br/>
Nasil korkulur benden? <br/>
Sisli çatilari üstünde gökyüzünün <br/>
Hfif ve basibos dolasan <br/>
Bir uçurtmadan baska <br/>
Hiç bir sey olmayan benden? <br/>
Askimi, istegimi, nefret ve acilarimi <br/>
Gece ayriliginda mezarlarin <br/>
Kemirmistir adi ölüm olan bir fare...' <br/>
Ve o sasirtici yüz <br/>
Ince, uzun ve çok zayif <br/>
Akan çizgileri esen rüzgarla <br/>
Her an silinen ya da degisen <br/>
Ve yumusak ve uzun saçlari <br/>
Kapilarak gecenin görünmez dalgalarina <br/>
Serilen karanligin ovalarina <br/>
Deniz dibi bitkileri gibi <br/>
Akti pencerenin öbür yaninda <br/>
Ve bagirdi: <br/>
“Inanin ne olur bana! <br/>
Diri degilim ben! “ <br/>
Saydam çizgilerin ardinda hala <br/>
Görüyordum karanligin koyulasmasini ve gümüs çam <br/>
kozalaklarini <br/>
Ama o <br/>
Salmiyordu her seyin üstünde ve sonsuz yüregi <br/>
Ulasiyordu doruklara <br/>
Sanki yesil duygusuydu agaçlarin <br/>
Ve sonsuza dek sürüyordu gözleri <br/>
“Haklisiniz <br/>
Hiç aynaya bakmadim ben <br/>
Ölümümden sonra <br/>
Öylesine ölüyüm ki artik hiç bir sey <br/>
Kanitlayamaz<br/>
Benim ölümümü<br/>
Ah! <br/>
Duydun mu kuytu köselerinde bahçenin <br/>
Geceye siginip ayisigina kosan <br/>
Agustos böceginin sesini? <br/>
Belki de tüm yildizlar <br/>
Yitik bir gökyüzüne göçüp gitmisler <br/>
Ve kent, nasil issizdi kent <br/>
Bütün bir yol boyu <br/>
Kimseyle karsilasmadim <br/>
Rengi uçuk heykeller <br/>
Tütün ve toz kokan <br/>
Bir kaç çöpçü <br/>
Ve yorgun, uykulu bekçilerden baska kimseyle <br/>
Yazik <br/>
Ölmüsüm ben <br/>
Ve sanki ayni bosuna gecenin devamidir <br/>
Gece...” <br/>
Sustu <br/>
Ve aglama duygusu ve aci ve kederle doldurdu <br/>
Gözlerinin uçsuz bucaksiz alanini <br/>
“Hiç düsündünüz mü <br/>
Yasamin kederli maskesinin golgesi altinda <br/>
Yüzlerini gizleyen <br/>
Sizler <br/>
Bu üzücü gerçegi? <br/>
Bugün yasayanlarin <br/>
Bir baska dirinin posasindan baska, bir sey olmadigini? <br/>
Sanki ilk gülüsünde <br/>
Yaslanip gitmistir bir çocuk <br/>
Ve nasil güvenebilir simdi bu yürek <br/>
-Bu asil sözleri degistirilmis, <br/>
-Bu bozulmus mezar yaziti <br/>
-Bu tasa kesmis sayginligina<br/>
Kendisinin? <br/>
Belki de var olma aliskanligi <br/>
Ve yatistiricilar<br/>
Çoktan tüketmistir insanin<br/>
Saf ve yalin iskeletini<br/>
Belkide issiz bir adaya<br/>
Alip götürmüslerdir <br/>
Ruhlarimizi <br/>
Belki de düste görmüsümdür ben agustos böceginin sesini <br/>
Belki de rüzgarli süvarilerdir <br/>
Bu tahtadan mizraklara yaslanmis <br/>
Bekleyip duran sabirli yayalar <br/>
Ve o yüce düsünceli bilgeler olmali <br/>
Bu zayif, beli bükülmüs afyon düskünleri <br/>
Dogru olmali dogru olmali kimse <br/>
Beklemiyor artik bir baslangici <br/>
Ve yüregi askla dolu genç kizlar <br/>
Uzun igneleriyle nakislarinin <br/>
Delmisler çabuk kanan gozlerini <br/>
Simdi duyulan sabah uykularinin derinliklerinde <br/>
Yankimasidir Karga seslerinin <br/>
Ve kendilerine geliyor aynalar <br/>
Tek tek ve yapayalniz biçimler <br/>
Teslim oluyorlar simdi <br/>
Uyanisin dalgin saatlerine <br/>
Ve gizli saldirisina karanlik karabasanlarin <br/>
Yazik<br/>
Tüm anilarimla biriikte ben <br/>
Kanli masallar söyleyen, kan'dan <br/>
Hiç böylesine küçülmüç yasamayan gururdan <br/>
Firsatimin sonunda bekliyorum <br/>
Ve kulak veriyorum: Hiç ses yok <br/>
Ve çok derinden bakiyorum: Kipirdamiyor bir yaprak bile <br/>
Ve temizligin <br/>
Ta kendisi olan adim <br/>
Tozuna bile dokunamiyor simdi <br/>
Mezarlarin...” <br/>
Titredi <br/>
Ve birden döküldü iki yana <br/>
Ve uzun iç çekisler gibi uzandi bana <br/>
Yariklardan çikarak <br/>
Yalvaran elleri <br/>
“Çok soguk <br/>
Çizgileriim kesiyor rüzgar <br/>
Düsünüyorum bir tek insan var mi simdi <br/>
Yikilmis yüzüyle<br/>
Tanismaktan <br/>
Korkmayan? <br/>
Zamani degil mi artik <br/>
Açilsin bu pencere, açik açik açik <br/>
Yagsin gökyüzü oradan <br/>
Kendi kimliginin ölüm namazini <br/>
Kilsin insan inleyerek? ” <br/>
Belki de bir kus sesiydi o yankilanan <br/>
Ya da rüzgar, agaç dallari arasindan <br/>
Ya da ben bir üzüntü ve utanç dalgasi gibi <br/>
Çikmazlarindan yüregimin<br/>
Yükselen ben <br/>
Gördüm birden o iki el <br/>
iki aci sitem <br/>
Benim ellerime dogru uzanan <br/>
Yalanci tan isiginin aydinliginda <br/>
Yokoldu. <br/>
Ve bagirdi bir ses <br/>
Soguk ufuklardan: <br/>
“Hosça kal! ”
<br>
|
56,868 | Zehir Zakkum Zamanlar | Nilay Özer | 6 | ömrüme zarar veren erkekler sevdim<br/>
cam kırıklarıyla sundular bana tenlerini<br/>
seviştikçe çoğalan ellerine inandım<br/>
uzun...çok uzun ayrılıklardan sonra<br/>
sabırsız bir çarmıh gibi açılan kollarına<br/>
çarmıh sarmaşığıydım usul usul dolandım<br/>
bana nazlı ölümler<br/>
korsan ürpertiler bana<br/>
bana aklı çelinmiş geceler kaldı</p><p>ömrüme zarar veren şiirler sevdim<br/>
aşka ait bir damar kesilmiş gibi<br/>
kızıl atlar boşandı içimin aynasından<br/>
kanadım sözlerde gözlerde pıhtılandım<br/>
infilaktı ihtilaldi laneti üstümeydi<br/>
sözlerin yalanından yılanından gözlerin<br/>
bana düş bana gizem<br/>
bana zehir zakkum zamanlar kaldı</p><p>ömrüme zarar veren şehirler sevdim<br/>
yıkılmayı sevdim hep o enkaz halimi<br/>
bir depremi tek başıma karşılayabilmek için<br/>
boşaltılmış şehirleri bekledim<br/>
harçsız kuleler örüp kaldırım taşlarından<br/>
gençliğimi felaket müjdesinde denedim<br/>
bana çığ bana boran<br/>
ve umarsız aysarı<br/>
ah! bunca zararına sevmenin<br/>
neresinden dönsem geçmiş zamandı
<br>
|
1,482,361 | Damla Damla | Uğur Işılak | 8 | Damla damla yar göründü<br/>
Gözden öze aktı gitti<br/>
Bir göründü, pir göründü<br/>
Canevimi yaktı gitti</p><p>Boşluğumu fırsat bildi<br/>
Namımı defterden sildi<br/>
Hasreti aslan kesildi<br/>
Pençesini taktı gitti</p><p>Ben sevdaya kanmaz idim<br/>
Yar ismini anmaz idim<br/>
Bileğime yanmaz idim<br/>
Yüreğimi büktü gitti</p><p>Anlamadım yar neyledi<br/>
Gaiblerden ne söyledi<br/>
Gönlümü çarmıh eyledi<br/>
Nazarını çaktı gitti
<br>
|
2,228,606 | İlk Söz | Adonis | 9 | bir zamanlar olduğum çocuk, uğradı<br/>
bana<br/>
yabancı bir yüzle.<br/>
bir şey demedi. yürüdük<br/>
sessizce birbirimize baktık. adımlarımız<br/>
yabancı akan bir nehir.<br/>
bir araya getirdi bizi, rüzgarda uçuşan bu kağıtlar adına, kökler<br/>
ayrıldık<br/>
bir orman yeryüzünün yazdığı ve mevsimlerin suladığı.<br/>
ey bir zamanlar olduğum çocuk, yaklaş<br/>
bizi birleştiren ne, şimdi, ve ne diyeceğiz birbirimize? </p><p>Çeviri: Musa Ağgün
<br>
|
96,021 | Van Gölü | Arif Nihat Asya | 7 | Selahattin Arıkan'a</p><p>Nerde istersen orda kal... yerleş; <br/>
Yolcu, rü'yaya benziyor burası...<br/>
İşte bak: Bir küçük denizdir göl; <br/>
Bir küçük kıt'a Ahtamar adası!
<br>
|
96,013 | Fırat | Arif Nihat Asya | 7 | Şu mavi dağların uzaklarında<br/>
Bir akar suyun adıdır 'Fırat'<br/>
Ve sevdiğim çocuğun dudaklarında<br/>
Sevdiğim bir türkünün adı...<br/>
Türkünün tadına karışır<br/>
Söyliyen dudakların tadı.</p><p>Ey beyaz çocuk, sarışın çocuk, <br/>
Dilinde her şey güzelleşen<br/>
Cana yakın çocuk...<br/>
Kızım, kardeşim...</p><p>Günler, geceler ötesi, <br/>
Gelirse beklediğim<br/>
Masal gecesi; <br/>
Şu fani dünyada her murad olsun<br/>
Ve senden doğacak kızımın<br/>
Adı 'Fırat' olsun!
<br>
|
170,050 | İki Kişiye Bir Dünya (Senfonik Şiir) | Ümit Yaşar Oğuzcan | 9 | Birinci Bölüm:<br/>
Kader Kapıyı Çalıyor<br/>
(Andante) </p><p>Gelme diyorsun<br/>
Bu gel demektir<br/>
Birazdan güneş doğacak<br/>
Dolu dizgin atlılar geçecek yüreğimden<br/>
Seni düşüneceğim<br/>
Gümüş mahmuzların parlaklığında<br/>
Yağmur nal izlerini örtmeden<br/>
Sana geleceğim<br/>
Bekle beni<br/>
Hindistan ‘da Banaras şehrinde seni aradım<br/>
Ganj ‘ın sularında lanetlenmiş insanlar yıkanıyordu<br/>
Ganj ‘ın suları pisti bulanıktı<br/>
İçtim</p><p>Bir kadın tanıdım Haydarabat ‘da<br/>
Cüzamlıydı güzeldi üstelik<br/>
Sana benziyordu<br/>
Etli dudakları vardı<br/>
Brahman mabetlerinde seviştik üç gün üç gece<br/>
Taşların üstünde yattık<br/>
Bir hayvan tarafımız vardı alımlı<br/>
Bir Tanrı tarafımız vardı iğrenç<br/>
Bir insan tarafımız olacaktı<br/>
Aradık üç gün üç gece<br/>
Bulamadık<br/>
Bir Tanrı tarafımız vardı korkunç<br/>
Sevemedik</p><p>Sonra Nijerya ‘da Mozambik ‘te Altınsahillerinde<br/>
Kulaklarımda ulu ormanların uğultusu<br/>
Vahşetin musikisini dinledim yeşil yeşil<br/>
Zifir gibi bir yalnızlıktı içimde yokluğun<br/>
İri bir memeydin kalçaydın avuçlarımda<br/>
Belki bir tutam tuzdun kirli<br/>
Seni düşündükçe susuyordum<br/>
Nehirler göller kandırmıyordu beni<br/>
O kadınlara gidiyordum<br/>
O bakır tenli kadınlara<br/>
O kadınlarla da yattım<br/>
Adam boyu yaprakların üzerinde<br/>
Boyanıp boyanıp yeryüzüne çıkıyorduk derinlerden<br/>
Yorgundum<br/>
Kuşkuluydum<br/>
İliklerime kadar bendim<br/>
Bir yeşildim<br/>
Bir beyazdım<br/>
Karanlıktım<br/>
İnsan eti yiyenler anladı beni</p><p>Kanarya adalarında<br/>
Bir kamış kulübede iki ayna buldum<br/>
Birinde ellerim vardı kemik kemik<br/>
Parmaklarım beni çağırıyordu sana<br/>
Birinde gözlerim vardı<br/>
Ağlıyordum<br/>
Çiğnenmiş otlara döndüm<br/>
Ağlamaklı denizlere<br/>
Köpek balıklarının azı dişleri avutmaz beni</p><p>Bir gemiydim <br/>
Battım<br/>
Santa – İsabelle adasının önünde<br/>
Şimdi 3200 metre derindeyim<br/>
Sana ahtapot gözleri topluyorum<br/>
Sana mürekkep balıklarının gözyaşlarını getireceğim<br/>
Bırak beni<br/>
Yosunlarla bir çeşmeden su içiyorum<br/>
O derinliklerde bir mağarada buldum kendimi<br/>
Önce garipsedim çıplaklığımı<br/>
Utandım<br/>
Sonraları alıştım güzelliğime<br/>
Bir elim sendin<br/>
Bir elim ben<br/>
Ayaklarımı göremezdin<br/>
Öyle uzaktaydı<br/>
Sağ kolumu Mekke ‘de kestiler şafak vakti<br/>
Utanmaz yalnızlığımla kaldım çaresiz</p><p>Bitmez<br/>
Haçlı seferleri boyunca anlatsam maceramı<br/>
Yakına gel<br/>
Dört yanımız iri ıstakozlarla dolu<br/>
Yalnız değiliz<br/>
Tuk ki bu tuzlu balıklarda benim yüreklerim çarpıyor<br/>
Tut ki gözümün yarısı elmada yarısı kapanık<br/>
Tut ki ben beyaz peynirim ben zeytinim<br/>
Al<br/>
Ekmeğine katık et beni</p><p>Dufy ‘nin bir sokağı vardı bilir misin<br/>
İlkin seni o mor sokakta gördüm<br/>
Temmuzun ondördüydü<br/>
Bütün itliği üzerindeydi güneşin<br/>
Bir yeşil elbisen vardı<br/>
Bir siyah ayakkabın vardı<br/>
Bir gözlerin vardı<br/>
Bir dudakların vardı<br/>
Ama ben yoktum o sokakta<br/>
Tahiti adalarında<br/>
Gaugin ‘le seni düşünüyordum<br/>
Absent kadehlerinde ellerini içiyordum yudum yudum<br/>
Dufy ‘nin sokağı aklıma nereden geldi</p><p>Bir çift zar aldım<br/>
Attım gökyüzüne<br/>
Adis-Ababa şehrine düştü<br/>
Adis-Ababa şehrinde kadınlar<br/>
Hepyek bakıyordu yüzüme<br/>
Yüzümde cinayetler işleniyordu her gece<br/>
Kadmiyum kırmızısından kanlar akıyordu nehir nehir<br/>
Sen baksan görürdün<br/>
Her gözüme bir düşeş oturmuştu<br/>
Sen görsen anlardın<br/>
Titanyum beyazı yalnızlığımı<br/>
Budapeşte köprüsünün üzerinde<br/>
Bir çingene falıma baktı<br/>
Dedi üç günde öleceksin<br/>
Ben üçbin yıldır seni arıyorum<br/>
Kapılara sığmıyor umutsuzluğum<br/>
Lağım kokuları gibi çirkef gibi kederliyim<br/>
İçimden dünyayı ipe çekmek geliyor<br/>
Cümle yıldızlar şahidim olsun<br/>
Yapmazsam adam değilim</p><p>Şanghay ‘da orospular benimle yatmadı<br/>
Çirkinsin dediler<br/>
Pissin dediler<br/>
Yıkandım arındım<br/>
Afyon yüklü mavnalar geçiyordu Çin denizinden<br/>
Birisi geçmişime küfretti<br/>
Tuttum öldürdüm<br/>
Geçmişim seninle güzeldi temizdi aktı<br/>
Kirlettim<br/>
Affet beni</p><p>Hamamatsu ‘da bir geyşa kızı yüzüme tükürdü<br/>
Pyong-Yang ‘da kurşuna dizdiler beni<br/>
Tiz bir boru sesi üç defa ti çekti<br/>
Trampetler başımda zonkluyordu<br/>
Kederliydim<br/>
Çaresizdim<br/>
Canım Tchaikovski ‘yi dinlemek istiyordu<br/>
Ah o keman konçertoları öldürdü beni</p><p>Dinsizdim İstanbul ‘da minareler üstüme yıkıldı<br/>
Yoksuldum Kudüs ‘te kiliseler kabul etmedi beni<br/>
Gelme diyorsun<br/>
Bu gel demektir<br/>
Birazdan akşam olacak<br/>
Rachmaninof ‘la bir meyhanede içmeliyim bu gece<br/>
Sonra sana gelmeliyim<br/>
Rachmaninof nereye giderse gitsin</p><p>Şimdi bir derin mavide akşam oluyor<br/>
Gök mavi deniz mavi<br/>
Mor dağlar yeşil ağaçlar mavi<br/>
Bozuk düzen mavi gecelerden sesleniyorum sana<br/>
Ne opera aryaları<br/>
Ne beşinci senfonisi Beethoven ‘in<br/>
Bir yalnızlık marşıdır çalınıyor uzakta<br/>
Gün ışığı arkamızda kaldı bak<br/>
Tanyerinde unuttuk gözlerimizi<br/>
Gel artık<br/>
Hayata yeniden baçlayalım<br/>
Gel artık<br/>
Bu mavilerde kimseler görmez bizi</p><p>Solfej anahtarlarını kaldıralım<br/>
Do ‘ların mi ‘lerin önünden<br/>
Bırakalım bu dünyayı alabildiğine dönsün<br/>
Ölmekse daha kolay ne var<br/>
Yaşamaksa sensiz mümkün değil<br/>
İskender adam edemedi bu dünyayı<br/>
Biz mi edeceğiz<br/>
Eflatun çözemedi yaşamanın sırrını<br/>
Biz mi çözeceğiz<br/>
Bütün yataklar bir kişilik<br/>
Git diyorsun<br/>
Nereye gideyim<br/>
Birazdan gece olacak<br/>
Ağır kılıçlar parçalayacak yüreğimi<br/>
Pis bir koku gibi çökecek üstüme yalnızlığım<br/>
Seni düşüneceğim stepler ortasında yorgun kimsesiz<br/>
Dolu dizgin atlılar geçmeyecek yüreğimden<br/>
Bir gözümde gümüş mahmuzların pırıltısı hazin<br/>
Bir gözümde bozulmuş nal izleri<br/>
Durup durup ağlayacağım</p><p>Sen bu ayrılıklar için mi yaratıldın söyle<br/>
Bu zehir zemberek kederler için mi<br/>
Bak bütün orkestralar sustu<br/>
Bütün ışıkları söndü dünyanın<br/>
Korkma<br/>
Haydi uzat ellerini<br/>
Geçmiş yılları yeniden yaşayalım bir bir<br/>
Bak dinle<br/>
Bir seslenen var uzaklardan<br/>
Bak dinle<br/>
Kader kapıyı çalıyor<br/>
Gelme diyorsun<br/>
Gelme diyorsun<br/>
Bu gel demektir.</p><p>İkinci Bölüm :<br/>
Seninle Kardeş Değiliz<br/>
(Allegro) </p><p>Tanrının bıraktığı yerden biz başlıyalım<br/>
Üç milyar insanın yarısını sen öldür yarısını ben<br/>
Üç kişi kalsak yetişir yeryüzünde<br/>
Yaklaş bana<br/>
Seninle kardeş değiliz</p><p>Hüzünle karışık sevinçlerden kurtul artık<br/>
Arzuların o belli belirsiz sıcaklığını sev<br/>
Biliyorsun<br/>
Önce Tanrı insanı yarattı<br/>
Sonra insan sevgiyi<br/>
Ne yapsak boş<br/>
Ne kadar çabalasak faydasız<br/>
Geriye dönemeyiz<br/>
Olanlar oldu iş işten geçti<br/>
Çamurumuza sevgi katılmış bir kere</p><p>Kim bu şarkıları söyleyen<br/>
Karcığar faslından düm tek üzere<br/>
Aklım bir yere erişti durdu<br/>
Susun<br/>
Şimdi üçgenlerle oynuyorum<br/>
Kaldırın bu daireleri<br/>
Bir model kız geldi soyundu karşımda<br/>
Saçlarından üç fırça yaptım<br/>
Üç tüp boyan vardı<br/>
Verenoz yeşili zümrüt yeşili krom yeşili<br/>
Hepsini kattım birbirine<br/>
Senin yeşilini buldum<br/>
Senin yeşilinde orkestralar Debussy ‘den çalıyordu<br/>
Senin yeşilinde unuttum siyahlığımı</p><p>Bu deli eden uğultu nerden geliyor<br/>
Kim kırdı bu aynaları<br/>
Toplayın yüzümüzü görelim<br/>
Çirkin değiliz artık<br/>
Bir kapı açılda önümüzde ölümsüzlüğe<br/>
Güzeliz<br/>
Sabahlar bizimle dolu<br/>
Işık diyordun al işte<br/>
Kör kıyılara kadar ışıdı yeryüzü<br/>
Renk diyordun işte bak<br/>
Buram buram mavi<br/>
Çarşılar dolusu kırmızı<br/>
Süt beyazından geceler<br/>
Sarı güneşler ortasında turuncu bir gün<br/>
Yitirilmiş saadetlerin bahçesinde mor çiçekler</p><p>Kardeş değiliz diyorum inanmıyorsun<br/>
Yalan bunca faziletler yalan<br/>
Bizi bu ciğeri beş para etmez insanlar mahvediyor<br/>
Aldırma diyorum sana<br/>
Dünya ikimiz için yaratıldı<br/>
Üç milyar insan iş olsun diye geldi yeryüzüne</p><p>Verdiğin her kederin yüreğimde yeri var<br/>
Hangi kitabı açtıysam seni okudum yıllardır<br/>
Hangi aynaya baktıysam seni gördüm<br/>
Gel desen gelemem<br/>
Git desen gidemem<br/>
Öl desen kanım akmaz<br/>
Anladım artık seni sevmek yüce bir şey<br/>
Anladım seni sevmek Tanrı ‘ya yaklaşmak gibi</p><p>İnsanlar içinde bir sana inandım<br/>
Bir seni sevdim kendimden başka<br/>
Uykularımın bölündüğü saatlerde<br/>
Sendin düşündüğüm soluk soluk<br/>
Sivri bıçaklar gibiydin karanlığımda<br/>
Gözümü yumsam seni görüyordum<br/>
Oynak türkülere benzeyen yürüyüşünle<br/>
Sen çıkıyordun karşıma<br/>
Karanlığımda<br/>
İki yıldızdı ellerin görülmedik<br/>
Karanlığımda<br/>
Bir orman yangınıydı dudakların</p><p>İstesen hayat verirdim bu karanlıklara<br/>
İstersen gökyüzünü bir mendil gibi yırtardım<br/>
Denizlerden göllerden nehirlerden<br/>
Sana görmediğin renkler yaratırdım<br/>
Zamanın ötesinde<br/>
Yeni bir dünya kurardım sana<br/>
İnsansız Tanrısız kedersiz<br/>
Severdin<br/>
Dağ rüzgarlarının serinliğince<br/>
Yaşardın<br/>
Bu sefil dünyamızdan uzak</p><p>Bir yanıp bir sönen ışıklar gibiyim<br/>
Yumruk kadar yüreğimde sen varsın<br/>
Kutsal kederler içinde seninleyim artık<br/>
Sarı badanalı evlerde başbaşayız<br/>
Bütün duvarlara gölgen kazınmış<br/>
Kokun sinmiş bütün perdelere<br/>
Kapılarda parmakların beyaz beyaz<br/>
Sokaklarda ayaklarının izi<br/>
Ben bu sokaklarda ölsem<br/>
Kaldırımlar çekmez ağırlığımı<br/>
Söylesem aşkımı asırlar boyunca<br/>
Bu iki yüzlü insanlar anlamaz beni</p><p>Desem ki yeryüzüne beş peygamber geldi<br/>
Beşincisi sensin<br/>
Desem ki iki kişi kaldık dünyada<br/>
İkincisi sensin<br/>
Desem ki biri var yeri göğü var eden<br/>
O da sen olurdun<br/>
Sana tapmak için<br/>
Kilden bir heykel yapardım güzelliğince<br/>
Bilsem ki sen Tanrı ‘dan iyisin<br/>
Bilsem ki Tanrı senden güzel değil</p><p>Senin o kocaman kocaman gözlerin yok mu<br/>
Nasıl duruyor boşluğunda arzuların anlamıyorum<br/>
Nasıl nasıl bakıyor bana<br/>
Böyle merhametten uzak<br/>
Git diyorsun<br/>
Nereye gideyim<br/>
Ümitlerim ne olacak<br/>
Bunca şiirleri kim söyleyecek sana<br/>
Kim anlatacak dünyaya sığmayan güzelliğini</p><p>Gitmek mümkün olsa da gitsem uzaklara<br/>
Sevmesem seni bir daha<br/>
Paramparça etsem yüreğimi cam gibi<br/>
Sonra yaksam<br/>
Savursam küllerini karlı dağlardan açık denizlerden<br/>
Yine seni severdim toz toz<br/>
Yine sana tapardım küllerimin ağırlığınca</p><p>Bu oksijen gazı olmasa da olurdu<br/>
Ama Beethoven gelmeseydi dünyaya<br/>
Seni bu kadar sevemezdim<br/>
İkimizin ortasında o duruyor<br/>
Sağımızda birinci keman<br/>
Solumuzda ikinci keman<br/>
Karşımızda üçüncü keman<br/>
Sonra orglar flütler kontrbaslar<br/>
Sustur şu orkestrayı Beethoven<br/>
Şimdi dokuzuncu senfoninin sırası mı</p><p>Bunca yalnızlıklar bunca yokluklar benim işim değil<br/>
Bu çirkinliği ben yaratmadım<br/>
Ne de bu kahpe güzellikleri<br/>
Bende sevmediğin ne varsa senden türedi<br/>
Şu karanlık bakışlar<br/>
Şu ellerimin pisliği<br/>
Şu dudaklarımdan çıkan iğrenç sözler<br/>
Besbelli senin eserin<br/>
Ne buldumsa sende buldum kötülükten yana<br/>
Ne öğrendimse senden öğrendim<br/>
Seni sevdikten sonra başladım yaşamağa</p><p>Seni Tanrı yarattıysa beni kim yarattı<br/>
Bu azabı kim verdi bana<br/>
Çıngıraklı yılanların zehirini içtim<br/>
Balinaların kusmuklarını<br/>
Kükürt kokulu imkansızlıklar içindeyim<br/>
Oysa güzeldim tarihin ilk çağlarında<br/>
Görsen şaşardın<br/>
Öyle aydınlıktım<br/>
Öyle iyiydim<br/>
Kobalt mavileriyle doluydu yüreğim<br/>
Kurşun beyazlarıyla<br/>
Severdin beni<br/>
Midye kabuklarının yeşilliğince</p><p>Sonunda dediğim çıktı işte<br/>
Samanyolundan bir yıldız düştü dünyaya<br/>
Sinekler gibi eziliverdi insanlar<br/>
Her şey bir anda olup bitti<br/>
Yapayalnız kaldık<br/>
Ne radyo aktivite ne mantar şeklinde bulutlar<br/>
Ne yaşamak sevinci ne ölüm korkusu<br/>
Sonunda üç kişi kaldık dünyada<br/>
Sen<br/>
Ben<br/>
Bir de Jiro ‘nun Manon Lesko ‘su</p><p>Yine bana bakarken yüzün kızarıyor<br/>
Toplum kurallarından kurtulamadın daha<br/>
Bütün çayırlar bomboş<br/>
Görmüyor musun<br/>
Al başını dağlara çık<br/>
Avaz avaz şarkı söyle sokaklarda<br/>
Bir kibrit çak<br/>
Bütün evler yansın<br/>
Yüzbin yılın öcünü al bu şerefsiz dünyadan<br/>
Sonra kaldır kendini denize at<br/>
Biraz serinle<br/>
Sevebildiğim kadar insanım ben<br/>
On gram arsenik yeter canıma<br/>
Beni düşünme</p><p>Uzun mistral rüzgarlarının üzerine<br/>
Nimbüs bulutları geliyor kaç<br/>
Uykumuz bölündü çırıl çıplağız<br/>
Kum fırtınaları başladı<br/>
Çin seddinin ötesinde<br/>
Gölgemizi bir Asya şehrinde unuttuk<br/>
Taklamakan çöllerinde kaldı rüyalarımız<br/>
Haydi git<br/>
Yok olduk iki olduğumuz yerde<br/>
Haydi git<br/>
Bir kalırsak yine var olacağız.</p><p>Üçüncü Bölüm :<br/>
Karanlıkta<br/>
(Presto) </p><p>Beşyüz borazan birden çalıyor<br/>
Bin davul birden vuruyor başımda<br/>
Gök gürültüleri<br/>
Çekiç sesleri makine sesleri<br/>
Dağlardan kopan kocaman çığlar<br/>
Taşlar<br/>
Kayalar<br/>
Ey üstüme üstüme gelen deniz<br/>
Ey cam kırıklarından kader<br/>
Yeter artık<br/>
Nerdeyse çıldıracağım<br/>
Bir yeşil ötesine geldim durdum işte<br/>
Merdivenin son basamağındayım<br/>
Bir adım daha atsam<br/>
Kimseler tutamaz beni<br/>
Bir adım daha atsam karanlıktayım</p><p>Kaç kere söyledik<br/>
Şu potpuriyi çalmayın diye<br/>
Anlamıyor musunuz<br/>
Fa diyez bemol çaresizlikler içindeyi<br/>
Bir duvar yıkılıyor altında kalıyoruz<br/>
Bir adam ölüyor bizi gömüyorlar<br/>
Susturun şu kemanları<br/>
Biraz da ilahlar ağlasın yokluğumuza<br/>
Kirli gözyaşları kırık iskemleler<br/>
Başı bozuk Çigan havaları<br/>
Yeminler notalar akortsuz teller<br/>
Ve sakat çocukları Nagazaki ‘nin<br/>
Biz bunun için mi geldik yeryüzüne<br/>
Devirin şu putları<br/>
Mukaddes kitaplar bize göre değil artık</p><p>Sinemaskop rezaletler içindeyiz<br/>
Café Chantant ‘larda dua ediyoruz<br/>
Mabetlerde çiftleşiyoruz artık<br/>
Mesuduz<br/>
Dokunmayın keyfimize<br/>
Saint Pierre ‘in doksandokuzuncu göbekten torunu<br/>
Strip tease yapıyor<br/>
Foli Bergere revüsünde her gece<br/>
Gelsin arkasından şampanya şişeleri<br/>
Kauçuk göğüslü kızlarda bir naz bir çalım<br/>
On derste aşk<br/>
On derste güzellik<br/>
On derste cinsiyet<br/>
Ve tam onbin yıldır arayıp bulamadığımız fazilet<br/>
Sonra mezarlıklar dolusu günah<br/>
Genelevler dolusu namus<br/>
Velhasıl ailece rock ‘n roll dansı öğrendik<br/>
Tepinip duruyoruz</p><p>Pirinç tanelerine çizdiğimiz kral resimleri bizi kurtarmadı<br/>
Ne de Babil ‘in asma bahçeleri<br/>
Hakkını veremedik alın terimizin suçluyuz<br/>
Har vurup harman savurduk ömrümüzü<br/>
Akıllı bir maymun olmaktan öteye gidemedik<br/>
Şimdi bu kördöğüşünde yenildikse suç bizim<br/>
Geç anladık zavallılığımızı<br/>
Her şeyi bu sağır göklerden bekledik yıllardır<br/>
Bizi kimseler inandıramadı ölüme<br/>
Bize kimseler öğretmedi insanlığımızı</p><p>Kim kurdu bu düzeni nerdeyiz<br/>
Bu tekerlekler nasıl dönüyor boşlukta<br/>
Bu umutlar bu dualar bu kahrolası hayaller<br/>
Nasıl bunca yıldır barındırdı bizi<br/>
Bu katı yürekli topraklar<br/>
Bu gülünç mezartaşları<br/>
Ölümler ölümler ölümler<br/>
Ölümlerden beter yalnızlığımız<br/>
Bu macera ne zaman bitecek söyleyin<br/>
Söyleyin ne zaman aydınlanacak<br/>
Bu karanlık alın yazımız</p><p>Harun-er Reşidin gazabına uğradık cümlemiz<br/>
Başparmaklarımızın birinci boğumundan vurdular bizi<br/>
Bir düşüş düştük Eiffel kulesinden<br/>
Sersefil oldu ölümüz caddelerde<br/>
Nice evlerin nice apartmanların bütün ağırlığı üzerimize kurşun gibi çöktü<br/>
Sokak köpekleri işedi kanlı gömleğimize<br/>
Yedi yıldız senesi bağırdık ağladık<br/>
Kimseler duymadı sesimizi Lili Marlen<br/>
Beşyüz sene sonra anlaşıldı yokluğumuz<br/>
İşte biz böyle yitirdik inancımızı Tanrıya<br/>
Keyfimize dokunmayın<br/>
Adamakıllı sarhoşuz</p><p>Ya bir gül koparın bahçenizden<br/>
Koklayalım<br/>
Ya bir yudum su doldurun taslarımıza<br/>
İçelim<br/>
Ya da bir dilim ekmek verin<br/>
Şükredelim yaşadığımız<br/>
Karanlıklar içinde<br/>
Çamurlar içindeyiz<br/>
Tutun kaldırın bizi<br/>
O yalancı sevginiz sizin olsun<br/>
Biz yaşamak için geldik yeryüzüne<br/>
Alın başınıza çalın merhametinizi</p><p>Körsünüz ya da sağırsınız<br/>
Beyaz çorap giydi diye<br/>
Ku Klux Klan derneğinin adamları<br/>
Bir zenciyi linç ettiler<br/>
Görmediniz<br/>
İbni Mansurun beşinci karısını toprağa gömdüler beline kadar<br/>
Sabahtan akşama dek yedibin kişi taşladı<br/>
Yedibin kişi tükürdü yüzüne görmediniz<br/>
Şu gökkubbenin altında<br/>
Boşa gitti nice bonjour ‘larımız<br/>
Sonra üç kere good night dedik<br/>
Duyan olmadı</p><p>Ya savaş meydanlarında yitirip bulamadığımız gerçek<br/>
Engizisyon işkenceleri yirminci yüzyılın<br/>
Fırınlar<br/>
Gaz odaları<br/>
Kitle halinde ölümler<br/>
Kara sineklerin konduğu çürümüş et yığınları<br/>
Yaylım ateşlerile delik deşik olmuş insanlığımız<br/>
O azgın atların çiğnediği kollar bacaklar<br/>
O kan çanağı gözler<br/>
O süngü uçlarında yükselen kesik başlarımız</p><p>Bizi alçaltan bu kanlı zafer taçları işte<br/>
Öptüğümüz o pis eller<br/>
O maymun maskara soytarılar<br/>
Küçük orospular<br/>
Kirli zevklerimiz<br/>
Yatağımıza giren frengili kadınlar<br/>
Aldığını geri vermez bir karanlık dört yanımızda<br/>
Hangi perdeyi aralasak gece<br/>
Hangi taşı kaldırsak çaresizlik<br/>
Ölüm isli bir fener ışığı bu karanlıklarda<br/>
Ölüm yorgun askerlerin tek umudu sıcak<br/>
Biz bu ölümlerle yakınız ölümsüzlüğe<br/>
Bu karanlıklarla uzak</p><p>Siz dilediğiniz şarkıyı söyleyin yine<br/>
Yine karamelalarla kandırın küçük kızları<br/>
Irzına geçin torunlarınızın<br/>
O sapık arzularınız yükseltecek sizi<br/>
O karanlık odaların başıboş rahatlığı<br/>
Varın dilediğiniz gibi yaşayın artık<br/>
Bir gün bütün günahlarınız bağışlanacak Tanrı katında<br/>
Ne cehennem ateşleri ne o köprüler kıldan ince<br/>
Sizin için değil<br/>
Siz öyle Tanrıların böyle kullarısınız işte</p><p>Şimdi de oturmuş tuz biber ekiyorsunuz yaramıza<br/>
Kiliselerde camilerde öğütler veriyorsunuz Tanrı adına<br/>
Sonra her gece bir cinayet işliyorsunuz<br/>
Temiz çarşaflarda pis kanınız<br/>
Uykularımızda gölgeniz korkunç belalı<br/>
Sizi sayıyla mı verdiler bize<br/>
Defolun karşımızdan<br/>
Bize kendi derdimiz yeter<br/>
Kanınızı bulaştırmayın ellerimize</p><p>Yüzsüzlüğün bu kadarına pes doğrusu<br/>
Haydi biraz eğin başınızı<br/>
Bizden af dileyin<br/>
Kederimizi anlayın artık<br/>
Saygı gösterin sevgimize<br/>
Belki sizi affedebiliriz<br/>
Ne de olsa insanız biz de<br/>
Bir zayıf tarafımız vardır</p><p>Nasıl aldandık bunca zamandır<br/>
Nasıl inandık güzelliğine hayatın<br/>
Bize ne doğan güneşten<br/>
Büyüyen buğdaydan akan sudan bize ne<br/>
Alabildiğine kederliyiz yorgunuz<br/>
Bize dostluğu öğrettiniz<br/>
Bize sevmesini öğrettiniz böyle delicesine<br/>
Sevdikse günahlarımız Tanrı ‘nın boynuna<br/>
Sevilmedikse insanlar utansın kederimizden<br/>
Ne aradık ne bulduk dünyanızda söyleyin<br/>
Bir sevgiyi bile çok gördünüz bize<br/>
Öpüştük uykularımızda ayıpladınız<br/>
Kara kara yengeçleri saldınız üstümüze<br/>
Şimdi de bir yaşamaktır tutturmuşsunuz<br/>
Rahat bırakın bizi<br/>
Göğüyle deniziyle<br/>
Taşıyla toprağıyla<br/>
O yoktan var ettiğiniz Tanrı ‘sıyla<br/>
Dünyanız sizin olsun.</p><p>Boğaz tokluğuna yaşamalar bizi kurtarmaz artık<br/>
Biz oldum olası kör doğmuşuz<br/>
Brakisefal kafalarımız bir işe yaramıyor<br/>
Hele şu bizimsiz ayaklarımızın haline bakın<br/>
Aptallığımız yüzümüzden belli<br/>
Aynaya bakıp gülüyoruz<br/>
Oysa bütün çirkinliğimiz aşikar ayna gibi<br/>
Söyleyin bir Shakespeare mi akıllıydı içimizde<br/>
To be or not to be</p><p>To be or not to be bir şey değil yine<br/>
Sen olmasan benim varlığımdan ne çıkar<br/>
Ama sen yoksun işte<br/>
Bense bütün insanlar gibi ha varım ha yoğum<br/>
Yine sana çıkıyor bütün yollar<br/>
Yine bütün iki kere ikiler dört ediyor<br/>
Dönüp dolaşıp aynı yere geliyorum.</p><p>Dördüncü Bölüm :<br/>
Sana Bir Tanrı Getirdim<br/>
(Adagio) </p><p>Hani o iki kişilik dünyalar bizimdi<br/>
Hani sen iyiydin<br/>
Halden anlardın<br/>
Hani sen git demeyecektin bana<br/>
Ve ben her şeye rağman gelecektim<br/>
İçimde bir umut<br/>
Ellerimde olgun meyvalar<br/>
Dünya nimetleri<br/>
Gözlerimde yanıp yanıp sönen bir pırıltı<br/>
Ama ne sen gel dedin<br/>
Ne de ben gelebildim her şeye rağmen<br/>
Aşkımız ayrılıklarla başladı</p><p>Deli dolu akan nehirlerden tas tas sular içtik<br/>
Öyle ateşlerle doluydu yüreklerimiz öyle tutkundu<br/>
Karlı dağların serinliğinde uyurduk geceleri<br/>
Deniz fenerlerinin ışığında yıkanırdık<br/>
Köpükten bir çalkantıydı içimizde zaman<br/>
Ne yana baksak denizdi maviydi ışıktı<br/>
Sonra bir çaresizlikti zifir<br/>
Akıntıya kapılmış gemiler gibiydik</p><p>Bir org çalınır gibi yanıbaşımızda<br/>
Öyle kendinden geçmiş öyle başıboş<br/>
Öyle derin duygular içindeydik anlatılmaz<br/>
Sarhoş rüzgarlara bıraktık kendimizi<br/>
Aldığını geri vermez dalgalara<br/>
Görmediğimiz ülkeler gördük gün doğusunda<br/>
Tatmadığımız yemişlerden tattık günahkar olduk<br/>
Alevden bir tasta eridi günler<br/>
Bir cehennem ateşiydi aşk içimizde<br/>
Hiç sönmiyecekmiş gibi yanıyorduk</p><p>Tutsaklığımız nasıl başladı bilinmez<br/>
Paslı demir kapılar kapandı üstümüze<br/>
Taş duvarlarda kayboldu boğuk seslerimiz<br/>
Çaresizliğimizi bize aynalar söyledi inanmadık<br/>
Kuşatıldık ansızın kederle ayrılıkla<br/>
Aman vermez karanlıklar sardı dört yanımızı<br/>
Yalnızlık bir ağrı gibi çöktü başımıza<br/>
Uyuduk bir daha uyanamadık</p><p>Şimdi bir kutup var sana çeker beni<br/>
Bir kutup var senden öteye<br/>
Ben onun için böyle ortalıkta kaldım<br/>
Dağ yollarında caddelerde sokaklarda<br/>
Onun için bulup bulup yitirdim seni<br/>
Hangi kapıyı çaldıysam sen açtın bana<br/>
Hangi gözümü yumduysam seni gördüm<br/>
Zamandın zamandan öte bir şeydin<br/>
Yıllarca bir meşale gibi yandın uzaklarda</p><p>Bu manyetik alanda boğulmam senin yüzünden<br/>
Bu zincirleri sen vurdun ellerime<br/>
Sen getirdin bunca karanlıkları<br/>
Al şunu mumu yak<br/>
Korkuyorum<br/>
Bir taş aldım attım denize<br/>
Günahlarımdan kurtuldum<br/>
Alfabenin yirmisekizinci harfindeyim<br/>
Öteye gidemem<br/>
İtme beni</p><p>Benim de bir insan tarafım vardı<br/>
Bakma böyle kötü olduğuma<br/>
Benim de dileklerim vardı<br/>
Benim de bir beklediğim vardı yaşamaktan<br/>
Yeter artık vurma yüzüme çirkinliğimi<br/>
Her gün bir kadın ağlar benim yüzümde<br/>
Büyük dertler içinde benim ellerim<br/>
Anlamıyor musun<br/>
Sen sevildiğin için güzelsin bu kadar<br/>
Ben sevilmediğimden böyle çirkinim</p><p>Bütün kötü yerlerde ben kokarım<br/>
Biliyorum<br/>
Bir hayvan leşiyim öleli kırk gün olmuş<br/>
Fabrika bacalarında bir kara dumanım<br/>
Zehirim akrep kuyruklarında<br/>
Kötüyüm sevemediğin kadar<br/>
Öyle fenayım<br/>
Kapanmamış bıçak yaralarında<br/>
Bu pis çöp tenekelerinde unut beni<br/>
Unut artık<br/>
Bayat bir ekmek gibi<br/>
Çürümüş bir elma gibi</p><p>Sarın badanalı evlerde kazanlar kaynar<br/>
Sarı badanalı evlerde günah işlenir her gece<br/>
Sarı badanalı evlerde ölüler yıkanır<br/>
Sarı badanalı evleri sev biraz<br/>
Bu evlerde zaman benim akşamlarımdır yitirilmiş<br/>
Bu kazanlarda benim gözbebeklerimdir kaynayan<br/>
Bu sarılarda benim yüreğim bir ölür bir dirilir<br/>
Anladım<br/>
Bu dünyada benden başka kimse yok beni anlayan</p><p>Tosca ‘dan bşir arya hatırlıyorum şimdi<br/>
Sus biraz<br/>
Ensemde bir akrep yürüyor<br/>
Bırak yürüsün<br/>
Sabaha asacaklar beni<br/>
Dokunma<br/>
Yedi canım vardı ikisi gitsin<br/>
Bunca ölümler az gelir bana</p><p>Kalbimi yardım<br/>
Bir damla kan aktı<br/>
Kutuplara kar yağıyordu<br/>
Üşüdüm<br/>
Failatun vezniyle seni çağırıyorum<br/>
Bana inbiklenmiş yeşilliğini getir<br/>
Dur gitme<br/>
Beş kuruşum vardı kaybettim<br/>
Dur gitme<br/>
Isırgan otlarından kurtar beni</p><p>Deniz analarının gözlerini çaldım<br/>
Sana bakmak için<br/>
Güneşi üçe böldüm<br/>
Al biri senin olsun<br/>
Yüzümde beş bıçak yarası var<br/>
Bir de sen vur<br/>
Barut kokusunu severim<br/>
Bir portakalı dilim dilim soy<br/>
Acıktım<br/>
Tut ki ben yoğum artık yeryüzünde<br/>
Tut ki bir marul yaprağıydım<br/>
Öldüm</p><p>Al şu serçe parmağım sende kalsın<br/>
Ben kötüyüm<br/>
Allahsızım<br/>
Korkunç çirkinim<br/>
Ben seksensekizinci tul dairesiyim<br/>
Sağ gözümün üç kirpiğini kestim<br/>
Al<br/>
Ben lanetlendim</p><p>Chopin ‘in cenaze marşı çalınıyor<br/>
Ölüler ayağa kalktı<br/>
Görüyor musun<br/>
Şu soldan ikinci benim<br/>
Senin yüzünden öldüm<br/>
Şimdi seni getiriyorlar karanlığıma<br/>
Ağlıyorum<br/>
Biraz sev beni<br/>
Yaklaş biraz<br/>
Gül biraz<br/>
Seni affediyorum</p><p>Kuşkonmaz dallarına astım kendimi<br/>
Sedir ağaçlarına gül yapraklarına<br/>
Başımı taşlara vurdum<br/>
Gözbebeklerimde büyük camlar parçalandı<br/>
Tanrısal duygular içindeydim<br/>
Bütün Tanrısızlığımdan uzakta<br/>
Bir kemiklerinin sertliğini aldım<br/>
Bir teninin aklığını<br/>
Sonra sıcaklığını dudaklarının<br/>
Gel bak<br/>
SANA BİR TANRI GETİRDİM<br/>
Gel bak<br/>
BİR TANRI YARATTIM SENDEN</p><p>Ankara / Nisan – Eylül 1957<br/>
(Bilgi Kitabevi – 1958 İkinci Baskı) </p><p>(İsmet BARLIOĞLU tarafından Word ortamına aktarılmıştır.)
<br>
|
48,796 | Yeşil Yaprak | Aşık Sefai | 9 | Yeşil yaprak döndüğünde gazele <br/>
Yazın ardı güz görünür sevdiğim <br/>
Ayrılırken kaşım çatmam güzele <br/>
Belki acı söz görünür sevdiğim </p><p>Bilir misin sevda neden turnanın <br/>
Diyarından kaçıp giden turnanın <br/>
Yükseklerden uçup giden turnanın <br/>
Sinesinde köz görünür sevdiğim </p><p>Nazar eyler enginlerden yüceler <br/>
Garip gönlüm simdi neyi heceler <br/>
Çoban yıldızına hasret geceler <br/>
Bu sevdalar az görünür sevdiğim </p><p>Dağı yaran göğü ağlatan vardır <br/>
On sekiz bin rengin cümlesi yardır <br/>
Varlığın yokluktur yokluğun sırdır <br/>
Her zerresi toz görünür sevdiğim </p><p>Sefai'yem gecelere hilal et <br/>
İster cemal eyle ister celal et <br/>
Bir lokma ekmeğin yedim helal et <br/>
Ölüm bize tez görünür sevdiğim! </p><p>Aşık Sefai
<br>
|
42,892 | Karartma | Paul Eluard | 7 | Kapılar tutulmuş neylersin<br/>
Neylersin içerde kalmışız<br/>
Yollar kesilmiş<br/>
Şehir yenilmiş neylersin<br/>
Açlıktır başlamış<br/>
Elde silah kalmamış neylersin<br/>
Neylersin karanlık da bastırmış<br/>
Sevişmezsin de neylersin
<br>
|
8,384 | Kaç | Sefil Selimi | 5 | Gösteriş yapan, <br/>
İnsanlardan kaç.<br/>
Maddeye tapan, <br/>
Şeytanlardan kaç.<br/>
<br/>
Pis maval okur, <br/>
Eylemez şükür, <br/>
Taşımaz fikir, <br/>
Maymunlardan kaç.</p><p>Olur çok yaman, <br/>
Dikkat et aman, <br/>
Menfaat uman, <br/>
Meydanlardan kaç.</p><p>Çevirdim tarih, <br/>
Oldum müsterih, <br/>
Ne Ay ne Merih, <br/>
İsyanlardan kaç.</p><p>Birkaç cümle laf, <br/>
Duyan çekmez of, <br/>
Cahil olur kof, <br/>
Nadanlardan kaç.</p><p>Al sermaye et, <br/>
Gönlü eyler fet(h) , <br/>
SELİMÎ’ye yet, <br/>
Odunlardan kaç.
<br>
|
31,668 | Giderim | Nurullah Genç | 7 | İçimde bir acı fırtına kopar<br/>
Bulutlarda şimşek çakar giderim<br/>
Bitmeyen arzular yolumu kapar<br/>
Çılgın bir sel gibi yıkar giderim</p><p>Anlarım eşitten farkını farkın<br/>
Yıllar süren ömrü biter merakın<br/>
Keder uzak olur; mutluluk yakın<br/>
Yorgun kafesimden çıkar giderim</p><p>O an, zaman durur, mekan silinir<br/>
Sonsuzluğa doğru nefes alınır<br/>
Ruhum bir damla su, göğe salınır<br/>
Süzüle süzüle akar giderim</p><p>Çile denizinin görünür dibi<br/>
Alır beni yüreğimin sahibi<br/>
Geceyi süsleyen yıldızlar gibi<br/>
Ben de, bir meş'ale yakar giderim</p><p>Birgün utku için, hicran yerine<br/>
Dalmak için hülya bahçelerine<br/>
Dostların ıslanmış çehrelerine<br/>
Son defa, hasretle bakar giderim
<br>
|
48,141 | Kuş Mitingi | Adnan Yücel | 5 | Sonbahardan sonra ağaçlar<br/>
Hep duman açar Ankara'da<br/>
Saksılarda yeşil bir yalnızlık<br/>
Uzayıp gider ev tutsaklığında<br/>
Kış boyu rüzgarsız ve çiçeksiz<br/>
Ne gün kalır güneşin yüreğinde<br/>
Ne şafak ne sabah<br/>
Kar altında dilsiz ve sessiz<br/>
Bir tohum gibi bekler baharı<br/>
Taş üstünde topraksız çaresiz</p><p>Sonbahardan sonra Ankara'ya dair<br/>
Hep aynı sözler söylenir<br/>
Ama yağmur<br/>
Yine utanır yağarken<br/>
Kar yine yağmadan kirlenir<br/>
<br/>
Sonbaharda sonra Ankara^Òda<br/>
Yalnızca kuşların isyanı vardır<br/>
Bakarsınız bir akşamüstü<br/>
Bütün ağaçlar kuş açmıştır<br/>
Ve gökyüzü meydanında<br/>
Kuş dilinde bir miting başlamıştır</p><p>Bir çığlıktır artık yaşanan<br/>
Sözcükler yetmez anlatmaya<br/>
Notalar fırçalar susar<br/>
Çünkü mitingden sonra kuşlar<br/>
Kırıp kanatlarını<br/>
Ankara^Òya ölüm bırakırlar
<br>
|
64,150 | Sokağa Çıkma Yasağı | Attila İlhan | 6 | öyle büyük hicran ki<br/>
cam çerçeve bırakmıyor<br/>
kırdı kapıları döküldü sokağa<br/>
havada yangın kokusu<br/>
itfaiye sirenleri<br/>
uzaktan uzağa</p><p>öyle büyük hicran ki<br/>
telefonlar devamlı meşgul çalıyor<br/>
trafik durdu<br/>
çarşılar darmadağın<br/>
çığlıklar geçiyor karanlıktan<br/>
camlarda sinsi bir titreme<br/>
boğuk bir uğultu<br/>
yeraltından<br/>
borular patlamış sular<br/>
vahim bir tenhalığa akıyor</p><p>öyle büyük ki hicran<br/>
zincirleme<br/>
elektrik kontakları<br/>
şerareler dökülüyor sokak lambalarından<br/>
ceryanlar kesildi<br/>
gözden kayboldu şehir<br/>
sanki siyah bir denize batıyor<br/>
ayak sesleri boş meydanlardan<br/>
hoyrat kanatları<br/>
yukarda bir helikopterin<br/>
o ihanet sessizliğini<br/>
par<br/>
par<br/>
parçalıyor
<br>
|
292,656 | Bilmece | Alaaddin Külcüoğlu | 7 | Gece <br/>
Tehlikeli bir bilmece </p><p>Loş ışıklar altında <br/>
Sürüyor amansız poker <br/>
Sigara dumanından görülmüyor yüzler <br/>
Kıpırtısız, uykusuz ve kanlı gözler </p><p>Eller tetikte <br/>
Restleşilmiş<br/>
Ölümüne <br/>
Ve elim berbat yine </p><p>Gece <br/>
Her yeri<br/>
Mermi dolu <br/>
Bir Rus ruleti </p><p>Bitecek birazdan <br/>
Ateş ile barutun <br/>
Büyük aşki <br/>
Bitecek düello </p><p>Gece <br/>
Tehlikeli bir bilmece.
<br>
|
39,664 | Kaldırım Çocuğu Yüreğim | Ümit Yaşar Oğuzcan | 6 | Kaldırım çocuğu yüreğim<br/>
Nereye baksa yok olacak<br/>
Nereye dokunsa taş kesecekmiş <br/>
Gibi<br/>
Ağlamak istiyor gözlerim <br/>
Ve ağlatmak ölesiye...<br/>
Kaçmak istiyorum<br/>
Kaçmak <br/>
Nereye gidecegini bilmeden<br/>
Kaçıp gitmek<br/>
Terketmek istiyorum bu şehri<br/>
Ve<br/>
Terkedince ölmek
<br>
|
64,948 | Alacakaranlıkta | Cahit Külebi | 6 | Akşam karanlıklarla sarmaş dolaş<br/>
Sen de sarılmışsın yalnızlığına, <br/>
Taksiler kurşun gibi gelir geçer<br/>
Troleybüsler salına salına.</p><p>Tek tük kadınlar aydınlatır caddeyi. <br/>
Genç kızlar beyaz neonlar gibi.<br/>
Ortancalar gül rengi ışık saçar, <br/>
On beşine varmamışlar masmavi.</p><p>Sen de yalnızlık saçarsın.<br/>
İçmeye korkarsın, efkâr basar.<br/>
Ağlayamazsın elâlem var.<br/>
Şapkanı bile çıkaramazsın <br/>
Saçlarını uçurur rüzgâr...</p><p>Gittim deniz kıyısına oturdum.<br/>
Akşam karanlıklarda sarmaş dolaş, <br/>
Ben de denize akıyordum <br/>
Irmaklar gibi yavaş, yavaş...
<br>
|
83,079 | Hayat Efsanedir | Asım Bezirci | 7 | Saçların aklarla dolduğu zaman<br/>
Geriye hasretle bir bakar mısın? <br/>
Yıllar mazimizi yolduğu zaman<br/>
Göğsüne menekşe, gül takar mısın? </p><p>Pembe kıyılardan geçse bir sandal,<br/>
İşitsem sesini şen fıskiyenin; <br/>
Zikrimde canlanır eski bir masal:<br/>
Gözümde gözlerin, elimde elin...</p><p>Zaman kalbimizde can vermiş gibi,<br/>
En güzel renklerle süslenir mekân...<br/>
Suda aksimizle, havuzun dibi<br/>
“Hayat efsanedir” diyordu her an! </p><p>13 Mayıs 1944, Erzurum
<br>
|
2,044,615 | Akbaba | Füruğ Ferruhzad | 9 | tepemde bir akbaba<br/>
hırsla ölmemi bekliyor<br/>
ben ise düşünüyorum<br/>
nasıl bir tuzak kurayım ki<br/>
bana yaklaşsın da<br/>
onu vurayım<br/>
soluk almak için<br/>
oturmaya kalksam<br/>
işte yıkıldı diye<br/>
saldırıyor yüzüme<br/>
onu vurmak için<br/>
anlayınca fırsat beklediğimi<br/>
hızla dönüyor gökyüzüne<br/>
kuşaktan kuşağa<br/>
onca insanlar öldü<br/>
yem olarak, şu ihtiyar akbabaya<br/>
deneyimlerim sesleniyor ki<br/>
bitimindeyiz zamanın<br/>
yaklaşan bir sonu var<br/>
ya senin, ya ihtiyar akbabanın<br/>
bu cadı, bu kocamış<br/>
leş yiyenin yazgısı, sana bağlı<br/>
başaramazsan eğer<br/>
sıran geldi demektir<br/>
tepemde bir akbaba<br/>
hırsla bekliyor ölmemi<br/>
vay eğer<br/>
fırsatı ben kaçırırsam<br/>
dökülüyor suskunluğuna akşamın<br/>
ezanın ayak sesleri<br/>
kent akşamının hayalinde yanıyor<br/>
altın ormanları düşlerin<br/>
ve odamın suskunluğunda<br/>
cuma akşamıyla uğraşıyor<br/>
ezanın ayak sesleri<br/>
benim elimde kitap<br/>
cuma akşamı sessiz<br/>
kopuk kopuk geliyor kulağıma,<br/>
ezan<br/>
kime söylüyor<br/>
ne diyor<br/>
kent<br/>
uğraşıyor Cuma akşamıyla<br/>
ve o garip ses<br/>
yalın bir köylü gibi<br/>
yitiyor kentin çağıltısında<br/>
ben yine<br/>
kitap okuyorum</p><p>Çeviri: Sobhi BABEK
<br>
|
1,488,627 | Divan-kebir'den Seçme Rubailer 4 | Mevlana Celaleddin Rumi | 7 | Senin canında bir can vardır. Sen o canı ara! <br/>
Senin teninin dağında çok kıymetli bir inci bulunmaktadır.<br/>
Sen o incinin madenini ara! <br/>
Ey Hak yolunda yürüyüp giden sufi! <br/>
Eğer arayabiliyorsan, onu sen kendinde ara, <br/>
Kendinden dışarda arama!
<br>
|
21,248 | Sevgi Gülümser | Jacques Prevert | 7 | Küçük arslan yemek yerken<br/>
Dişi arslan gençleşir<br/>
Ateş kendi payını isterken<br/>
Toprak kıpkırmızı kesilir<br/>
Ölüm sevgiden söz ederken<br/>
Yaşam ürperir<br/>
Yaşam ölümden söz ederken<br/>
Sevgi gülümser</p><p>(Fransızca,Sabahattin Eyuboğlu)
<br>
|
66,268 | Dilenmek | Charles Bukowski | 7 | çoğumuz gibi, o farklı işlere<br/>
girip çıktım ki, midem deşilmiş ve bağırsaklarım<br/>
rüzgara fırlatılmış gibi hissediyorum kendimi.<br/>
iyi insanlar da tanıdım bu işlerde<br/>
öbür tür de.<br/>
ama birlikte çalıştığım insanları<br/>
düşününce-<br/>
aradan on yıl geçmesine rağmen-<br/>
ilk aklıma gelen <br/>
Karl<br/>
oluyor.</p><p>Karl'ı hatırlıyorum: yaptığımız iş<br/>
belden ve boyundan askılı<br/>
önlük giymeyi gerektiriyordu.</p><p>ben Karl'ın çömeziydim.<br/>
'kolay bir işimiz var', demişti<br/>
bana.</p><p>her sabah yöneticilerden biri geldiğinde<br/>
Karl hafifçe öne eğilip gülümser, başını hafifçe sallayarak<br/>
onu selamlardı: 'günaydın Doktor Stein', <br/>
'günaydın Bay Day' ya da<br/>
Bay Night, kadın bekarsa 'günaydın, Lilly' ya da<br/>
Betty ya da Fran.</p><p>ben tek kelime<br/>
etmezdim.</p><p>Karl bundan rahatsızlık duyuyordu, <br/>
bir gün beni kenara çekti: 'bana bak, <br/>
böyle bir işi başka nerede bulacaksın? <br/>
iki saatlik öğle paydosumuz var.'</p><p>'bulamam herhalde...'</p><p>'kesinlikle, senin benim gibiler için<br/>
bundan iyisi can sağlığı..'</p><p>bir şey demedim.</p><p>'tamam, önceleri zor gelir insana köpeklenmek<br/>
benim için de kolay olmadı<br/>
ama bir süre sonra<br/>
önemli olmadığını keşfettim<br/>
kabuğum çıktı.<br/>
artık kabuğum var, <br/>
anladın mı? '</p><p>baktım ona, gerçekten vardı kabuğu, yüzünde de bir tür<br/>
bulanıklık vardı gözleri anlamsız<br/>
bakıyordu, boş ve<br/>
kayıtsız; yıllanmış, <br/>
yıpranmış bir deniz kabuğuna<br/>
bakıyordum.</p><p>birkaç hafta geçti<br/>
hiçbir şey değişmedi: Karl hiç sektirmeden<br/>
herkesi saygı ile selamlıyor, <br/>
gülümsüyor, rolünü mükemmel<br/>
oynuyordu.</p><p>ölümlü olduğumuz aklına<br/>
hiç gelmiyordu<br/>
herhalde<br/>
ya da<br/>
daha büyük tanrıların bizi<br/>
izliyor <br/>
olabileceği.</p><p>ben işimi<br/>
yaptım.</p><p>sonra, bir gün, Karl beni<br/>
kenara çekti yine.</p><p>'bak, Doktor Morely benimle<br/>
senin hakkında konuştu.'</p><p>'evet? '</p><p>'senin neyin olduğunu<br/>
sordu bana? '</p><p>'sen ne dedin? '</p><p>'genç olduğunu söyledim.'</p><p>'teşekkür ederim.'</p><p>maaşımı alır almaz <br/>
istifa ettim</p><p>ama<br/>
yine benzer işler buldum<br/>
yeni Karl'larla karşılaştım<br/>
ve sonunda hepsini bağışladım<br/>
ama kendimi asla: </p><p>ölümlü olmak bazen<br/>
insanı<br/>
tuhaf<br/>
neredeyse<br/>
çalıştırılamaz ve<br/>
son derece<br/>
iğrenç<br/>
kılar-<br/>
hür teşebbüsün<br/>
kölesi<br/>
değil.
<br>
|
3,374 | Geçmiş Yaz | Yahya Kemal Beyatlı | 7 | Rü'ya gibi bir yazdı. Yarattın hevesinle<br/>
Her anını, her rengini, her si'rini hazdan.<br/>
Hala doludur bahçeler en tatlı sesinle! <br/>
Bir gün, bir uzak hatıra özlersen o yazdan</p><p>Körfezdeki dalgın suya bir bak, göreceksin: <br/>
Geçmiş gecelerden biri durmakta derinde; <br/>
Mehtap... iri güller... ve senin en güzel aksin...<br/>
Velhasıl o rü'ya duruyor yerli yerinde!
<br>
|
14,208 | Şehrin Üstünden Geçen Bulutlar | Ahmet Muhip Dıranas | 7 | Bakıp imreniyorum akınına<br/>
Şehrin üstünden geçen bulutların,<br/>
Belki gidiyorlar yakınına<br/>
Rüyamızı kuşatan hudutların.</p><p>Evler, ağaçlar, sular, ben ve bu an<br/>
Sanki bulutlarla bir, akıyoruz; <br/>
Onların hevesine uyaraktan<br/>
Cenup ufuklarına bakıyoruz.</p><p>Biz de hafif olsaydık bir rüzgardan,<br/>
Yer alsaydık şu bulut kervanında,<br/>
Güzel’e ve Yeni’ye doğru koşan<br/>
Bu sonrasız gidişin bir yanında; </p><p>Dağlara, denizlere, ovalara<br/>
Uzansaydık yağarak iplik iplik<br/>
Tohumları susamış tarlalara<br/>
Bahar, gölge ve yağmur götürseydik.</p><p>Bakıp imreniyorum akınına<br/>
Şehrin üstünden uçan bulutların.<br/>
Gidiyor, gidiyorlar yakınına<br/>
Rüyamızı kuşatan hudutların.
<br>
|
2,127,189 | Aşık Veysel'in Son Şiiri | Aşık Veysel Şatıroğlu | 9 | Selam saygı hepinize<br/>
Gelmez yola gidiyorum<br/>
Ne karaya ne denize<br/>
Gelmez yola gidiyorum</p><p>Ne şehire ne de köye<br/>
Ne yıldıza ne de aya<br/>
Uçsuz bucaksız deryaya<br/>
Gelmez yola gidiyorum</p><p>Gemi bekliyor limanda<br/>
Tayfaları hazır onda<br/>
Gözüm kalmadı cihanda<br/>
Gelmez yola gidiyorum</p><p>Eşim dostum yavrularım<br/>
İşte benim sonbaharım<br/>
Veysel karanlık yollarım<br/>
Gelmez yola gidiyorum
<br>
|
72,511 | Vur | Mehmet Emin Yurdakul | 9 | Ey Türk vur, vatanın bakirlerine<br/>
Günahkar gömleği biçenleri vur<br/>
Kemikten taslarla şarap yerine <br/>
Şehitler kanını içenleri vur</p><p>Vur güzel aşıklar cenazesinden<br/>
Kırmızı meşaleler yakanları vur<br/>
Şehvetin raksına yetim sesinden <br/>
Besteler şarkılar yapanları vur</p><p>Vur o katlin kızıl sapanlarıyla <br/>
Dünyaya ölümler ekenleri vur<br/>
Vur zulmün o kanlı urganlarıyla <br/>
Bir kavmi iplere çekenleri vur</p><p>Vur aşkın ve hakkın zaferi için<br/>
Vur dünya bak senden bunu istiyor<br/>
Vur yerde bak tarih senin seyircin<br/>
Vur gökten bak Allah sana vur diyor</p><p>Vur çelik kolların kopana kadar<br/>
Olanca aşkınla şiddetinle vur<br/>
Son düşman son kızıl ölene kadar<br/>
Olanca aşkınla kuvvetinle vur
<br>
|
104,373 | Ala Gözlü Nazlı Dilber II | Karacaoğlan | 7 | Ala gözlü nazlı dilber<br/>
Halimden haberin var mı<br/>
Seni eller alıyorlar<br/>
Zulmünden haberin var mı</p><p>Güzeller yola düzüldü<br/>
Aşkının bağrı ezildi<br/>
Yürü kemerin çözüldü<br/>
Belinden haberin var mı</p><p>Atlılar yurdu aşıyor<br/>
Badeler doldu taşıyor<br/>
Yavru, turuncun düşüyor<br/>
Koynundan haberin var mı</p><p>Karac(a) oglan budur halim<br/>
Neylemeli dünya malın<br/>
Binboğa'dir benim ilim<br/>
İlimden haberin var mı
<br>
|
13,393 | Olvido | Ahmet Muhip Dıranas | 8 | Hoyrattır bu akşamüstüler daima.<br/>
Gün saltanatıyla gitti mi bir defa<br/>
Yalnızlığımızla doldurup her yeri<br/>
Bir renk çığlığı içinde bahçemizden,<br/>
Bir el çıkarmaya başlar bohçamızdan<br/>
Lavanta çiçeği kokan kederleri; <br/>
Hoyrattır bu akşamüstüler daima.</p><p>Dalga dalga hücum edip pişmanlıklar<br/>
Unutuşun o tunç kapısını zorlar<br/>
Ve ruh, atılan oklarla delik deşik; <br/>
İşte, doğduğun eski evdesin birden<br/>
Yolunu gözlüyor lamba ve merdiven,<br/>
Susmuş ninnilerle gıcırdıyor beşik<br/>
Ve cümle yitikler, mağlûplar, mahzunlar...</p><p>Söylenmemiş aşkın güzelliğiyledir<br/>
Kağıtlarda yarım bırakılmış şiir; <br/>
İnsan, yağmur kokan bir sabaha karşı<br/>
Hatırlar bir gün bir camı açtığını,<br/>
Duran bir bulutu, bir kuş uçtuğunu,<br/>
Çöküp peynir ekmek yediği bir taşı...<br/>
Bütün bunlar aşkın güzelliğiyledir.</p><p>Aşklar uçup gitmiş olmalı bir yazla<br/>
Halay çeken kızlar misali kolkola.<br/>
Ya sizler! ey geçmiş zaman etekleri,<br/>
İhtiyaç ağaçlı, kuytu bahçelerden<br/>
Ayışığı gibi sürüklenip giden; <br/>
Geceye bırakıp yorgun erkekleri<br/>
Salınan etekler fısıltıyla, nazla.</p><p>Ebedi âşığın dönüşünü bekler<br/>
Yalan yeminlerin tanığı çiçekler<br/>
Artık olmayacak baharlar içinde.<br/>
Ey, ömrün en güzel türküsü aldanış! <br/>
Aldan, geçmiş olsa bile ümitsiz kış; <br/>
Her garipsi ayak izi kar içinde<br/>
Dönmeyen âşığın serptiği çiçekler.</p><p>Ya sen! ey sen! Esen dallar arasından<br/>
Bir parıltı gibi görünüp kaybolan<br/>
Ne istersin benden akşam saatinde? <br/>
Bir gülüşü olsun görülmemiş kadın,<br/>
Nasıl ölümsüzsün aynasında aşkın; <br/>
Hatıraların bu uyanma vaktinde<br/>
Sensin hep, sen, esen dallar arasından.</p><p>Ey unutuş! kapat artık pencereni,<br/>
Çoktan derinliğine çekmiş deniz beni; <br/>
Çıkmaz artık sular altından o dünya.<br/>
Bir duman yükselir gibidir kederden<br/>
Macerası çoktan bitmiş o şeylerden.<br/>
Amansız gecenle yayıl dört yanıma<br/>
Ey unutuş! kurtar bu gamlardan beni.
<br>
|
44,071 | Ay Dede | Neyzen Tevfik | 7 | Takdirin, tasvîbin bollaşır oldu, <br/>
Hüsufe uğrama, aman Ay Dede! <br/>
Nimetler, hizmetler kapalı geçsin, <br/>
Şüpheye düşmesin zaman, Ay Dede! </p><p>Saptın mı acaba tuttuğun yoldan, <br/>
Dualar almışsın yetimden, duldan, <br/>
İşaret feneri görünmez oldu, <br/>
Şu dümen kırışın yaman, Ay Dede! </p><p>Yetişir gurbetten aldığın öğüt, <br/>
Kim sola yanaştıysa kalmıştır züğürt; <br/>
Sen suya yular tak, altından yürüt; <br/>
Sesini çıkarmaz saman, Ay Dede! <br/>
1948
<br>
|
32,302 | Dîvân-ı İlâhîyât 72 | Aziz Mahmud Hüdayi | 9 | Aşka düşürdün kendüzün<br/>
N'eyleyeyin gönül seni <br/>
Bir oldu gecen gündüzün<br/>
Âh n'ideyin gönül seni</p><p> Düşeli aşkına yârin<br/>
Yerde gökte yok karârın<br/>
Gitti elden ihtiyârın<br/>
N'eyleyelin gönül seni</p><p> Hakk ile her kim bileşdi<br/>
Vâdî-i hayrete düşdü<br/>
Aşk deryâsı başdan aşdı<br/>
Âh n'ideyin gönül seni</p><p> Âşık olaldan dîdâra<br/>
Derd ile kaldın âvâre<br/>
Döymez oldun intizâre<br/>
N'eyleyeyin gönül seni</p><p> Aşk ile hoş oldu başın<br/>
Ma'şûk ile doldu işin<br/>
Kalmadı gayrı teşvîşin<br/>
Âh n'ideyin gönül seni</p><p> Her gün Hakk'tan ihsân ola<br/>
Her müşkil iş âsân ola<br/>
Her derdine dermân ola<br/>
N'eyleyeyin gönül seni</p><p> Ma'şûktan ericek kemend<br/>
Uşşâkı eyler kayd ü bend<br/>
N'itsin Hüdâyî derd-mend<br/>
Âh n'ideyin gönül seni
<br>
|
66,332 | Denize Serenad | Rüştü Onur | 8 | neyim varsa<br/>
sana bırakmalıyım deniz<br/>
sende geçmeli mevsimlerim<br/>
sende çiçek açmalı ağaçlarım</p><p>sende yaşamalıyım deniz<br/>
asi ve hür<br/>
sende ölmeliyim<br/>
bulutlara bakarak
<br>
|
66,165 | Dalga | Cemal Süreya | 6 | Bulutu kestiler bulut üç parça<br/>
Kanım yere aktı bulut üç parça<br/>
İki gemiciyken Van Gogh'dan aşırılmış<br/>
Bir kadının yüzü ha ha ha.<br/>
Bir kadının yüzü avucum kadar<br/>
İki gözümle gördüm vallahi billahi<br/>
Yıldızlar vardı kafayı çekmiştim<br/>
Bu kimin meyhanesi ha ha ha<br/>
Bu Ali'nin meyhanesi bu da masa<br/>
Bu iki kimse için gezdirmiyorum<br/>
Bir kere asılmıştım çocukluğumda<br/>
Direkler gemideydi ha ha ha<br/>
İki gemiciyken Van Gogh'dan aşırılmış<br/>
Bir kadının yüzü kaçıyordu yetişemedim<br/>
Ben ömrümde aşk nedir bilmedim<br/>
Süheyla'yı saymazsak ha ha ha
<br>
|
4,846 | Öndeyiş | Metin Altıok | 7 | Bedenim üşür, yüreğim sızlar.<br/>
Ah kavaklar, kavaklar</p><p>Beni hoyrat bir makasla<br/>
Eski bir fotoğraftan oydular.</p><p>Orda kaldı yanağımın yarısı, <br/>
Kendini boşlukla tamamlar.</p><p>Omuzumda bir kesik el, <br/>
Ki hâlâ durmadan kanar.</p><p>Ah kavaklar, kavaklar<br/>
Acı düştü peşime ardımdan ıslık çalar.
<br>
|
11,378 | Ağladım | Aşık Hüdai | 7 | Güzelim bir derde düştüm<br/>
Dile yaslandım ağladım<br/>
Dalgalandım boydan aştım<br/>
Sele yaslandım ağladım</p><p>Neler geldi bu başıma<br/>
Köprü kurdum göz yaşıma<br/>
Dağlar dikildi karşıma<br/>
Yola yaslandım ağladım</p><p>Ömrümün son devresinde<br/>
Kaldım derdin deryasında<br/>
Sazımın her perdesinde<br/>
Tele yaslandım ağladım</p><p>Döndüm yıllara karıştım<br/>
Yandım küllere karıştım<br/>
Tozdum çöllere karıştım<br/>
Yele yaslandım ağladım</p><p>Hüdai'yim bahtım kara<br/>
Günüm ermedi bahara<br/>
Dikeni bağrımda yara<br/>
Güle yaslandım ağladım
<br>
|
3,304 | Dayak | Fazıl Hüsnü Dağlarca | 6 | İster misin ellerimizi birlestirelim,<br/>
Sen iki vur, ben iki daha,<br/>
Çalmis mi,<br/>
Emmis mi alin terini ulusunun,<br/>
Sen dört vur, ben dört daha.</p><p>Gemi seçmeye mi gitmis 20 kisi, çay bulmaya mi yollanmis<br/>
30 kisi,<br/>
Disbakan olmus da yüzde mi almis.<br/>
- Saçi bitmedik çocuklarim aç iken kerpiç köylerde,<br/>
Bebek kizlarim gecelerce akligini satarken-<br/>
Sen yedi vur, ben yedi daha.</p><p>Ha, ister misin ellerimizi birlestirelim,<br/>
Degeri 8 iken, 208'e mi vermis bir tabak fasulyayi,<br/>
Dilekçeni görür görmez deve boynunu sallamis, 500 mü<br/>
koparmis senden,<br/>
Saylav seçilmis de gelecegine yatirim mi yapmis,<br/>
devrimi çigneyerek,<br/>
Sen dokuz vur, ben dokuz daha.
<br>
|
2,093,548 | 30 Ağustoslara... | Sadettin Kaplan | 9 | Toprakta kan olursa, <br/>
Uğrunda can olursa,<br/>
Canlar kurban olmaz mı? <br/>
Adı “Vatan” olursa…<br/>
<br/>
Can atar kan çiçeğim tutuşan karanfile,<br/>
Tarihe gelincikler yeşerttim kanım ile…</p><p>Atımın nallarının izi vardır her haç’ta,<br/>
Hâlâ türküm söylenir Kosova’da, Mohaç’ta…</p><p>Malazgirt’ten doğan gün balkıdı Çaldıran’a; <br/>
And içip Al Sancağa, bal dedik baldırana…</p><p>Koca tarih, bu sırrı gömme daha derine; <br/>
Gün mü güldü Prut’ta bir ırkın kaderine? ..</p><p>Atımın ayağına kapandı karlı dağlar,<br/>
Nal seslerimiz ile başlayıp bitti çağlar…</p><p>Üzengimi öpenler bugün düşmansa bana? <br/>
Biline ki, doğarken can adarız vatana! ..</p><p> Sus sözümün üstüne, <br/>
Bas közümün üstüne,<br/>
Ha bastın toprağıma; <br/>
Ha gözümün üstüne! ..<br/>
<br/>
Tarih kalemle değil, kan ve canla yazılır,<br/>
Gönüllere sığmayan bir imanla yazılır…</p><p>Şahidimdir melekler; ölümüm başka benim; <br/>
Bir can adağım vardır o sonsuz aşka benim…</p><p>Ebed burcunda doğan günde ezel gibiyim; <br/>
Bir damladan ummana varacak sel gibiyim…</p><p>Bağrımda bayraklaşır toz-tomurcuk bir yara; <br/>
Dalgalandıkça günler Otuz Ağustoslara…</p><p>Birden kabarır öfkem son şehidin sesinde,<br/>
Ta Arş’a kanatlanır atların yelesinde:</p><p>Atlarım, Bora mıydı, Tayfun muydu adınız? <br/>
Şimşekler! ... Kılıcımı nereye sakladınız?
<br>
|
6,976 | Yalnızlığım | Fazıl Hüsnü Dağlarca | 8 | Ilık bir su gibidir içimde yalnızlığım,<br/>
Yalnızlığım, ruhumda uzak bir ses gibidir.<br/>
Her sabah ufuklardan mavi şarkılar gelir,<br/>
Ve her sabah ürperir içimde yalnızlığım</p><p>Güneşim aydan sarı, yarınım dünden zorsa,<br/>
Sarsın artık ömrümü tunç kandillerin isi<br/>
Üşüyen ellerimden tutmalıydı birisi,<br/>
Eğer benim gözlerim onları görmüyorsa.</p><p>Bir camın arkasında açılıyor güllerim,<br/>
Havuzum pırıl pırıl... yıkar bakışlarımı.<br/>
İşler temiz ziyalar suya nakışlarımı; <br/>
Ruhumun dünyasından eser tahayyüllerim</p><p>Rüya rüzgarlarında bir yaprak yalnızlığım<br/>
Düşüncem bir neydir ki ürperir perde perde<br/>
Belki bu mısralarım esecek gönüllerde<br/>
Fakat herkese uzak kalacak, yalnızlığım.
<br>
|
16,150 | Sanılar | Afşar Timuçin | 7 | Şimdi belki benim gibi ölesiye yalnızsındır<br/>
Uçan kuşları gözlemektesinidir tek başına<br/>
Çamların yeşiline dalmış gitmiştir gözlerin<br/>
Radyo dinliyorsundur ya da susarak<br/>
Bir kitabı okumaya çalışıyorsundur kim bilir</p><p>Sonsuz güzellikte bir aşk düşünüyor olabilirsin<br/>
Belki de anılarını deşiyorsun bir olmazı<br/>
Bir açmazı derinden derine kurcalar gibi<br/>
Bir kahve içmeyi bir elma yemeyi kurarak<br/>
Saatine bakıyor olabilirsin uykulu gözlerle<br/>
Çocukların oyununa dalmış gitmiş olabilirsin</p><p>Mahpus gibi tutsak gibi belki köle gibi<br/>
Yarını olmamak gibi bir duygu içindesindir<br/>
Belki de kendini bağışlamıyorsundur<br/>
Benim hiç bilmediğim bir şeylerden ötürü<br/>
Kırık tirenler gibi öylece kalakalmışsındır<br/>
Kalkıp gidip çekirdek almayı düşünüyorsundur<br/>
Ya da uyumak istiyorsundur her şeyi unutmak için<br/>
Belki sen de benim gibi ölesiye yalnızsındır
<br>
|
116,919 | Sevda Çekmek Şanlarıdır | Pir Sultan Abdal | 10 | Sevda çekmek şanlarıdır<br/>
Gizlice erkanlarıdır<br/>
Hak yoluna canlarıdır<br/>
Kurbanı bektaşilerin</p><p>Onlar Horasan'ı gezer<br/>
Demkeş olur bade süzer<br/>
Seyyah olup daim gezer<br/>
Sultanı Bektaşilerin</p><p>Sırlarına güç erilir<br/>
Remizleri geç bilinir<br/>
Üstat olan pir seçilir<br/>
Hünkarı Bektaşilerin</p><p>Arifler arifi gelir<br/>
Arife tarif vız gelir<br/>
Uzak yakın hep bir gelir<br/>
Hassına Bektaşilerin</p><p>Pir Sultan'ım bu ne demek<br/>
Yerde insan gökte melek<br/>
Hiç cahile çekme emek<br/>
Devranı Bektaşilerin
<br>
|
47,247 | Çay Kökünden Yapılmış Bir Çin Aslanı Üzerine | Bertolt Brecht | 6 | kötüleri korkutur pençen<br/>
iyileri sevindirir inceliğin, <br/>
benzer şeyler <br/>
duymak isterdim<br/>
dizelerim için.</p><p> (kerem çalışkan)
<br>
|
23,856 | Sen Yanma Diye | Yusuf Hayaloğlu | 8 | Ben çürümüş bir asayım<br/>
Zindanlara yol eyledi dert beni<br/>
Çarmıha gerilmiş bir İsa'yım<br/>
Çivilere zapteyledi dert beni</p><p>Pir sultanıda gördüm<br/>
Darağaca vur eyledi aşk beni<br/>
Hacı Bektaş'ı kırda gördüm<br/>
Bir ceylana pir eyledi aşk beni</p><p>Her yangına, her ataşa<br/>
Koz eyledi dert beni<br/>
Bu dağlara, bu yollara<br/>
Toz eyledi aşk beni</p><p>Ben yanarım aşk için<br/>
Ben yanarım gül için<br/>
Bu ateş sönmesin diye<br/>
Ben yanarım kim için<br/>
Ben yanarım sen için<br/>
Bari sen yanma diye</p><p>Ben yıkılmış bir ozanım<br/>
Yangınlara kül eyledi dert beni<br/>
Kerbela çölünde, bir Hüseyi'nim<br/>
Damla suya kul eyledi dert beni</p><p>Ben Yunus'u nurda gördüm<br/>
Dergahına gül eyledi aşk beni<br/>
O mecnu'nu firarda gördüm<br/>
Bir Leyla'ya deleyledi aşk beni
<br>
|
1,303,949 | Yalnızlık / Behçet Necatigil Çevirisi | Rainer Maria Rilke | 8 | Yalnızlık bir yağmura benzer, <br/>
Yükselir akşamlara denizlerden <br/>
Uzak, ıssız ovalardan eser, <br/>
Ağar gider göklere, her zaman göklerdedir <br/>
Ve kentin üstüne göklerden düşer. </p><p>Erselik saatlerde yağar yere <br/>
Yüzlerini sabaha döndürünce sokaklar, <br/>
Umduğunu bulamamış, üzgün yaslı <br/>
Ayrılınca birbirinden gövdeler; <br/>
Ve insanlar karşılıklı nefretler içinde <br/>
Yatarken aynı yatakta yan yana: </p><p>Akar, akar yalnızlık ırmaklarca. </p><p>Türkçesi: Behçet Necatigil
<br>
|
50,526 | Rubailer 11 | Ömer Hayyam | 6 | Geç gençliğimin en güzel günleri<br/>
Unutmak için içerim şarabı<br/>
Acı mı gider hoşuma öylesi<br/>
Bu acılıktır ömrümün tadı
<br>
|
38,346 | Kar | Metin Altıok | 7 | Kar yağdı durmadan üç gün üç gece, <br/>
Tıkandı geçitler yollar kapandı.<br/>
Yalnızlığın buzdan çetelesinde<br/>
Kimseler umursamadı karı.<br/>
Yüzlerinde iğreti bir kibirle<br/>
Hep düşürmekten korktukları, <br/>
Dalıp gittiler günlük işlerine.</p><p>Diz boyu birikmiş kar içinde<br/>
Yürürdük uzatarak açtığımız kanalı, <br/>
İki kar güvesi gibi sokaklarda seninle<br/>
Anardık bütün yitik aşkları<br/>
Bu karlı kış gününde.<br/>
Güngörmüş dağlara karşı<br/>
Sımsıcak öpüşürdük sarılıp birbirimize.</p><p>-Sevgilim, yanımda olsaydın keşke! </p><p>Şölensiz, sevinçsiz yaşıyoruz şimdilerde, <br/>
Bir iğdiş ve buruşuk zamanı.<br/>
Kimsenin türküsü yok dilinde<br/>
Karşılayacak yağan karı<br/>
Coşkulu ve sarhoş sesiyle.<br/>
Bıçak açmıyor ağızları; <br/>
Acı, yalnız acı var yüreklerde.</p><p>Kar yağdı durmadan üç gün üç gece, <br/>
Yaslandı duvarlara, kapıları zorladı, <br/>
Pencerelerden baktı ev içlerine.<br/>
Kar hiç böyle kimsesiz kalmadı<br/>
Kendi özgül tarihinde.<br/>
Çıngırakların, kızakların karı<br/>
Yağdı herşeyin üstüne sessiz bir öfkeyle.</p><p>Birikti bir çamaşır ipine bile.<br/>
Saçaklardan sarktı, <br/>
Attı kendini gürültüyle yere, <br/>
Kimse sahip çıkmadı; <br/>
Yığıldı kaldı duvar diplerine.<br/>
Yalnız kuş ayakalrı<br/>
Bastılar incelikle göğsüne.</p><p>-Sevgilim, yanımda olsaydın keşke! </p><p>Kar var yaşadığımız günlerde.<br/>
Umutsuzluk çevremizi kuşattı, <br/>
Kıtlık kıran gündemde.<br/>
Yine de ele güne karşı, <br/>
Özenle saklıyorum yüreğimde<br/>
Sana duyduğum aşkı, <br/>
Dört yanım kar içinde.
<br>
|
50,748 | 1919 | İlhan Berk | 6 | Ben dünyaya bir idare lambası altında geldim<br/>
Yeryüzü Birinci Dünya Harbi'ni yaşıyordu<br/>
Başımın üstünde mendil boyunda bulutlar vardı</p><p>Yunan Harbi'nde yanan şehirlerimizi bir dağdan seyrettim<br/>
O çadır çadır insanları askerleri esirleri<br/>
Arkalarında bir gömlekle kaçan halkımızı<br/>
İlk topu ilk tayyareyi gördüm<br/>
Anam kardeşim ve ben ayaktaydık<br/>
Kapanık dükkânlarıyla çarşılarımıza yağmur yağıyordu</p><p>Her sınıf insanıyla şehrim dağlara taşınmıştı</p><p>O yangından nehirlerimiz dağlarımız ve çeşmelerimiz kurtuldular</p><p>Yanmış ve yakılmış şehrimize bir akşamüzeri askerlerimiz girdi<br/>
Kursaklarında bir parça ekmekle insanlar ayaktaydı<br/>
O gün dünyayı ve insanları tanıdım<br/>
O gün ayağımın dibindeki şehirden ağlamayı öğrendim
<br>
|
104,558 | Yiğidin Eyisini Nerden Bileyim | Karacaoğlan | 8 | Yiğidin eyisini nerden bileyim<br/>
Yüzü güleç, kendi yaman olmalı<br/>
Kasavet serine çöktüğü zaman<br/>
Gönlünün gamını alan olmalı</p><p>Benim sözüm yiğit olan yiğide<br/>
Yiğit olan muntazırdır öğüde<br/>
Ben yiğit isterim fırka dağıda<br/>
Yiğidin başında duman olmalı</p><p>Yiğit olan yiğit kurt gibi bakar<br/>
Düşmanı görünce ayağa kalkar<br/>
Kapar mızrağını meydana çıkar<br/>
Yiğidin ardında duran olmalı</p><p>Safi güzel olan, sol bazı kötü<br/>
Yiğidin densizi ey olmaz zatı<br/>
Gayet durgun ister silahı, atı<br/>
Yiğit el çekmeyip viran olmalı</p><p>KARAC'OGLAN derki, çile çekilmez<br/>
Hozan tarlalara sünbül ekilmez<br/>
Sak yabancı ile başa çıkılmaz<br/>
İçinden sıdk ile yanan olmalı
<br>
|
53,960 | İhtiyar Maria | Ernesto Che Guevara | 9 | Bir ayağın çukurda, ihtiyar Maria, <br/>
geldim seninle gerçekleri konuşmaya: <br/>
Bir tesbihin dizili acıları oldu hayatın<br/>
ne seven bir erkeğin oldu, ne sağlık, ne mal mülk, <br/>
ancak açlık vardı paylaşılan.<br/>
Geldim seninle umudundan konuşmaya, <br/>
kızının nasıl olduğunu bilmeden<br/>
kuzuladığı o üç ayrı umuttan da.<br/>
Sarı sabunla perdahlanmış ellerinin arasına al<br/>
bir çocuğunkini andıran bu erkek elini, <br/>
sertleşmiş nasırlarını ve kıvrılmış saf parmaklarını<br/>
doktor ellerimin yumuşak utancında ov.<br/>
Dinle, emekçi büyükanne, <br/>
inan gelen insana, <br/>
göremeyecek olsan da geleceğe inan.<br/>
Tüm bir hayat boyunca umudunu boşa çıkaran<br/>
acımasız Tanrıya da dua etme.<br/>
Yağlıkara okşayışlarının büyümesini görmek için<br/>
ölümden acımasını isteme; <br/>
gökler yeşil ve karanlık hüküm sürüyor sende, <br/>
her şeyden öte kızıl bir intikama sahip olacaksın, <br/>
şafağı yaşayacaklar torunlarının hepsi, <br/>
huzur içinde öl yaşlı mücadeleci.<br/>
Bir ayağın çukurda ihtiyar Maria, <br/>
o gideceğin günlerden biri<br/>
otuz kefen tasarımı<br/>
bakışlarıyla selamlayacaklar seni.<br/>
Bir ayağın çukurda, ihtiyar Maria, <br/>
suskun kalacak odanın duvarları<br/>
birleşince ölüm astımla<br/>
ve sevdaların boğazına dizilince.<br/>
Bronzdan dökülmüş üç okşama<br/>
(geceni hafifleten tek ışık)<br/>
açlıkla kuşanmış üç torun<br/>
her zaman bir gülümseme buldukları<br/>
yaşlı kıvrık parmaklarını özleyecekler.<br/>
Hepsi bu olacak, ihtiyar Maria.<br/>
Bir tesbihin dizili acıları oldu hayatın<br/>
ne seven bir erkeğin oldu, ne sağlık, ne mal mülk, <br/>
ancak açlık vardı paylaşılan, <br/>
geçti keder içinde hayatın, ihtiyar Maria.<br/>
Bulandırdığında gözbebeklerinin acısını<br/>
sonsuz dinlenmenin buyruğu, <br/>
ömür boyu angaryadaki ellerin<br/>
son şefkatli okşayışı içine çektiğinde<br/>
onları düşüneceksin... ve ağlayacaksın, <br/>
zavallı ihtiyar Maria.<br/>
Hayır, hayır yapma<br/>
bir hayat boyu umudunu boşa çıkaran<br/>
umursamaz Tanrı'ya kendini teslim etme, <br/>
ölümden aman dileme, <br/>
korkunç bir açlıkla kuşanmıştı hayatın, <br/>
sonunda kuşandı astımla.<br/>
Fakat bildirmek istiyorum ki sana<br/>
umutların kısık ve yiğit sesiyle<br/>
intikamların en kızılı ve yiğit olanıyla, <br/>
ideallerimin en doğru boyutuyla<br/>
yemin etmek istiyorum.<br/>
Sarı sabunla perdahlanmış ellerinin arasına al<br/>
bir çocuğunkini andıran bu erkek elini, <br/>
sertleşmiş nasırlarını ve kıvrılmış saf parmaklarını<br/>
doktor ellerimin yumuşak utancında ov.<br/>
Huzur içinde yat, ihtiyar Maria, <br/>
huzur içinde yat, ihtiyar mücadeleci, <br/>
şafağı yaşayacaklar torunlarının hepsi.<br/>
YEMİN EDİYORUM Kİ...
<br>
|
91,745 | Kardeşim | Mevlana Celaleddin Rumi | 8 | Kardeşim sen düşünceden ibaretsin, <br/>
Geriye kalan et ve kemiksin, <br/>
Gül düşünür gülüstan olursun, <br/>
Diken düşünür dikenlik olursun,
<br>
|
20,766 | Eski Bir Gün İçin Şiirler | Arkadaş Zekai Özger | 8 | Ve sevinç güzel bir denizle başladı<br/>
ve güneş ipi kalınlaştırıyordu<br/>
sonra ansızın uzayıverdi ip<br/>
bir ucu orda kaldı<br/>
bir ucu bende<br/>
ve iki uç arasında sıkışan<br/>
karışık bir sevgiyi acabayla büyüten <br/>
bir güzelliğin negatifini büyüten<br/>
ince bir yüreğe dayanamadı<br/>
ip<br/>
koptu<br/>
sevinç<br/>
güzel bir denizle kaldı<br/>
ve güneş bir bulutla rahibeleşiyordu</p><p>sevgilim<br/>
bugün <br/>
helva yedim şarap içtim göğe uzandım<br/>
avuçlarımda hüzünlü bir aşk<br/>
ince kemikli bir eli okşuyorum<br/>
göğü okşuyorum<br/>
yabani bir diken batıyor avuçlarıma<br/>
bir çakıyla parmağımı kesiyorum yanlışlıkla</p><p>sanki bilerek yanlışlıkla kesiyorum<br/>
sanki aşkı kesiyorum<br/>
aşk parmağımda yanlış bir uçurum</p><p>dokunurken bırakır ürkek bir martı gibi <br/>
çünkü deniz orda<br/>
-ben alışkın değilim bir eli martılamaya<br/>
çünkü deniz orda<br/>
çünkü deniz orda<br/>
-heyecan verir bana aşk<br/>
çekilir kuytusuna <br/>
uzar gider gecede <br/>
bırakarak cinsel tortusunu <br/>
sevgi<br/>
denizin başlangıcı</p><p>seni koruyacam<br/>
tamamlıyacam<br/>
seni kazanmalıyım<br/>
istediğim kadar beslerim seni<br/>
büyütürüm içimde seni<br/>
çok çok çok <br/>
bir şey ver bana<br/>
seni seviyorum</p><p> (Eylül 1970)
<br>
|
End of preview. Expand
in Dataset Viewer.
Turkish poems scraped from antoloji.com. Features consists of id, poet name, poem rating and the poem.
- Downloads last month
- 61