id
float64 5
2.32M
⌀ | title
stringlengths 1
80
| poet
stringlengths 4
32
| rating
float64 0
10
⌀ | poem
stringlengths 22
117k
|
---|---|---|---|---|
6,913 | Sevgiyle | Ömer Hayyam | 8 | Sevgiyle yoğrulmamışsa yüreğin<br/>
Tekkede, manastırda eremezsin<br/>
Bir kez gerçekten sevdin mi dünyada<br/>
Cennetin cehennemin üstündesin.</p><p>Bir sır daha var, çözdüklerimizden başka<br/>
Bir ışık daha var, bu ışıklardan başka<br/>
Hiç bir yaptığınla yetinme, geç öteye!<br/>
Bir şey daha var, bütün yaptıklarından başka.
<br>
|
2,136,965 | Ah, Ben Uykudayken Sen Başucuma Gelsen | Victor Hugo | 9 | Ah, ben uykudayken sen başucuma gelsen,<br/>
Petrarca'yı ziyaret ettiği gibi Laura'nın, (1) <br/>
Değse bana nefesin tam yanımdan geçerken,<br/>
İşte o zaman birden<br/>
Aralanır dudağım! </p><p>Kaç zamandır tutsağı karanlık bir hayalin,<br/>
Bitmeli mi bu rüya? Şu kederli yüzüme,<br/>
Bir yıldız gibi doğsun senin o gözlerin,<br/>
İşte o an düşlerim<br/>
Aydınlanacak yine! </p><p>Bir kıvılcımın uçuştuğu dudaklarıma<br/>
Tanrı'nın arıttığı o aşk parıltılarına,<br/>
Bir öpücük kondur, melekten kadına dön,<br/>
Ah o zaman ruhum<br/>
Uyanır uykusundan! </p><p>(1) İtalyan ozanı Petrarca (1304-74) şiirlerinden birinde ölümünden sonra<br/>
şiirlerinin kadın kahramanı Laura tarafından mezarının ziyaret edildiğini düşler.</p><p>Çeviren: Tozan ALKAN
<br>
|
19,534 | Deniz Heykel Tutmaz | Mevlâna İdris Zengin | 8 | İnandır beni dünya<br/>
İnandır yaşadıklarıma</p><p>Güçlüydüm<br/>
Uzaklardan gelir uzaklara gider sonbaharlara şaşırmazdım<br/>
Yüzümün gizli yerlerine ansızın binlerce resmiyle yağan bir harf<br/>
Bir harf vurdu beni dünya<br/>
İncecik bir çınar yaprağı düştü üstüme sarsıldı kalbim<br/>
Toprağa yağmur düşüyordu ah nasıl düşüyordu<br/>
Bir harf durmadan durmadan üşüyordu<br/>
Uzaklardan gelir uzaklara giderdim artık yıkıldım<br/>
Ben bu yıkılışı yağmurlardan öğrendim</p><p>Akşamı önüme bırakıp giden adam haklıydı<br/>
Kentler ayrıntıydı haritalar ayrıntıydı<br/>
İçinde tükendiğim şu hain hayatta<br/>
Herkesin yalnızlığı duvarda asılıydı<br/>
Nasıl söylesem dünya nereye bakıp söylesem<br/>
Çekinerek yaşadığım yılları her akşam<br/>
Çekinmeden ateşe attığımı nasıl söylesem<br/>
Ben sana emanetim bırakma beni<br/>
Dağıtma yüzümün menekşelerini<br/>
Bu şarkıyı yalnız bitirmek istemiyorum bunu nasıl söylesem<br/>
O harf yanlış denizlerde boğulurken<br/>
Ben doğru bir kelime olamam</p><p>İnandır beni dünya<br/>
Yıllar geçti ve birşey kaybetmedim hayretimden<br/>
Herkes bir saat alsa da çoğalmaz zaman<br/>
Ve ben bazı şeyleri açıklayamam<br/>
Yetmezken birimizin açtığı boşlukta yalnız kalmaya<br/>
Neden kapansın göğsümde taşıdığım bu güzel yara<br/>
Kader kimi seçerse kaptan o olsun<br/>
Ben hangi pazartesiyi beklediğimi bilmiyorum
<br>
|
588,706 | Köylü Kadınlar | Bülent Ecevit | 7 | köylü kadınlar<br/>
fistanları güllü kadınlar</p><p>topraktan doğup da toprağı yoğurandıur onlar<br/>
veresiye canlarını doğurandır onlar</p><p>köylü kadınlar<br/>
fistanları güllü kadınlar</p><p>yüzleri güneştir onların yanık<br/>
ayakları topraktır onların yarık</p><p>doyulmadan güzelliğine<br/>
tarlalarda solandırlar</p><p>köylü kadınlar<br/>
fistanları güllü kadınlar
<br>
|
13,351 | Menziller | Cahit Zarifoğlu | 8 | Sözün ve yolun baş çeşmesi ruhumun<br/>
Canım içre sevinç verir sözlerin</p><p>Baktığın dağların düşüncesi bile ağlatır beni<br/>
Hür olurum buyruklarını bir bir donansam sultanım.</p><p>Aşkın bin gözlü devasa bir baş imiş<br/>
Yur her birini uykularından sohbetin</p><p>Dinlen ey Zarif bilatedbir çok söz açtın<br/>
Bu kırık akılla ne cürettir yaptığın
<br>
|
53,965 | Ağıl | Ernesto Che Guevara | 8 | Yaşayan bir şey kalmış taşlarında<br/>
ey yeşil şafakların kız kardeşi.<br/>
Gerçek mezarları şaşırtır<br/>
ellerinin sessizliği.<br/>
Rengarenk gözlüklerin türlü keyfiyle<br/>
sorumsuz kazma yaralar kalbini<br/>
ve yabancı turistin savurduğu aptalca 'oh'<br/>
çarpar yüzüne gücendiren hakareti.<br/>
Ama canlı bir şey vardır.<br/>
Kütüklerden bir kucaklayış sunar orman sana<br/>
köklerini tırmalamaktayken merhamet.<br/>
Koca bir celep gösterir övendireyi<br/>
taht uğruna zaptettiği tapınakların orda, <br/>
ve sen ölmüyorsun hala.<br/>
Hangi güçtür seni ayakta tutan<br/>
yüzyılların ötesinden<br/>
gençlikte olduğu gibi canlı ve kıpır kıpır? <br/>
Hangi tanrı üfler gün sonunda<br/>
hayati soluğunu mezar taşlarında? <br/>
Tropiklerin tatlı güneşinden midir? <br/>
Sormalı niye Chichen-Itza'da olmaz? diye.<br/>
Ormanların neşeli öpücüğü<br/>
ya da kuşların nağmeli şarkısından mıdır? <br/>
Ve niye Quirigua'da daha derindir uykusu? <br/>
Dağların sarp kayalıkları arasında çarparak<br/>
çınlayan kaynağın yankısından mıdır? <br/>
İnkalar öldü, ne dersek diyelim.
<br>
|
19,586 | Çile | Yavuz Bülent Bakiler | 7 | Bu şehrin sokaklarında her akşam yorgun<br/>
Sarışın kızlar dolaşır.<br/>
İsimleri teker teker benim üstüme çıkar<br/>
Sevdasını başkaları paylaşır.</p><p>Bu şehrin evlerinde esmer kadınlar oturur.<br/>
Ateş böcekleri gibi geceye karşı gerinir.<br/>
Başka delikanlılar uzanır yanlarına,<br/>
Elalem beni bilir.</p><p>Bilmiyorum, görmedim, duymadım, tanımadım<br/>
Bu sarışın kızlar kim, bu esmer kadınlar kim?<br/>
Birgün bu rezil şehrin rezil sokaklarına <br/>
Elveda diyeceğim.
<br>
|
1,678,546 | Sadece Deli! Sadece Şair! | Friedrich Nietzsche | 7 | Kararan havayla, <br/>
çiyin avuntusu olmaktayken <br/>
yeryüzüne doğru, <br/>
görülmezce, işitilmeden <br/>
-çünkü yumuşacık patikler giyinir <br/>
avutucu çiy, bütün avuntuyla yumuşamışlar gibi- <br/>
anımsarsın sen, sıcak gönül, anımsarsın, <br/>
bir zamanlar nasıl susadığını, <br/>
kutsal gözyaşı ile çiy yağmurlarını özleyerek <br/>
yanıp tutuşurken, bitkinlikle susadığını, <br/>
kem gözlü akşamüstü güneşinin bakışları <br/>
sararmış otlu patikalar üzerinde <br/>
kararmış ağaçların içinden geçip dolaşırken çevrende, <br/>
güneşin kör edici kor bakışları, acı vermekten haz duyan.</p><p>“Hakikatin yavuklusu -sen ha? diye alay ederlerdi- <br/>
hayır! bir şair sadece! <br/>
bir hayvan, kurnaz yırtıcı sürüngen, <br/>
yalan söylemesi gereken, <br/>
bilerek isteyerek yalan söylemek zorunda, <br/>
av arzusunda, <br/>
elvan elvan maskelenmiş, <br/>
kendine maske, <br/>
kendine av <br/>
bu ha –hakikatin yavuklusu? .. <br/>
sadece deli! sadece şair! <br/>
sadece parlak parlak laf eden, <br/>
deli maskelerinden dışarı renkli renkli konuşan, <br/>
yalancı söz köprülerine tırmanan, <br/>
yalandan gökkuşakları üstünde <br/>
kalp gökler arasında <br/>
dolanıp duran, sürünüp duran- <br/>
sadece deli! sadece şair! .. </p><p>Bu ha –hakikatin yavuklusu? .. <br/>
durgun değil, dik donuk soğuk değil, <br/>
tasvirleşmemiş, <br/>
heykelleşmemiş, <br/>
tapınakların önüne dikili değil, <br/>
bir tanrıya kapı bekçisi değil: <br/>
hayır! bu çakılı erdem tasvirlerine düşman, <br/>
yabanlar ona daha rahat tapınaklardan, <br/>
kedi haylazlığıyla dolu <br/>
her pencereden zıplayıp <br/>
hop! her rastlantının peşinden <br/>
koklaya koklaya her yabanıl ormana dalansın sen, <br/>
yabanıl ormanlarda <br/>
renkli tüylü yırtıcı hayvanlar arasında <br/>
günahkarca sağlıklı, güzel, elvan gezinirsin, <br/>
arzulu dudaklarınla, <br/>
kutluca alaycı, kutluca şeytani, kutluca kan emici <br/>
yırtıcı yırtıcı, sinsi sinsi, yalancı yalancı gezinirsin... </p><p>Ya da kartal gibi, uzun, <br/>
uzun dik dik uçuruma, <br/>
kendi uçurumuna bakan kartal gibi... </p><p>-Nasıl da yukarıya, <br/>
aşağıya, içeriye, <br/>
hep daha derin derinliklere halkalanıyor uçurum! - <br/>
sonra, <br/>
ansızın, <br/>
düz uçuşla <br/>
aniden dalarak <br/>
kuzuların üzerine çullanmak, <br/>
birden aşağıya, yırtıcı açlıkla, <br/>
kuzu arzusunda, <br/>
bütün kuzu ruhlara kızgın, <br/>
öfkeli bütün erdemlice, <br/>
koyunca, kıvırcık kıvırcık <br/>
göz kırpıştıran, koyun sütü iyilikle alıklaşmışlara... </p><p>Böylesine <br/>
kartalcadır, parsçadır. <br/>
şairin özlemleri, <br/>
senin özlemlerin, binlerce maske altında, <br/>
sen ey deli! sen ey şair! .. </p><p>Sen ki bakarken insana, <br/>
tanrı bakar gibidir koyuna- <br/>
insandaki tanrıyı paralamak <br/>
insandaki koyunu paralar gibi <br/>
paralarken de gülmek- </p><p>Bu, işte senin kutluluğun, <br/>
bir parsın, bir kartalın kutluluğu, <br/>
bir şairin, bir delinin kutluluğu! .. </p><p>Kararan havayla, <br/>
ayın orağı <br/>
mor kızıllıklar arasında yeşil yeşil, <br/>
hasetle, sinsi sinsi dolanırken, </p><p>-Güne düşman, <br/>
her dolanışta biçerken <br/>
gülden döşekleri gizlice, <br/>
çökertene dek, <br/>
gecenin derinliğine uçuk uçuk gömene dek: </p><p>Ben de öyle düştüm bir kez <br/>
hakikat çılgınlığımdan aşağıya, <br/>
gün özlemimden aşağıya, <br/>
günden yorgun, ışıktan bıkkın <br/>
-aşağıya, akşama, gölgeye çöktüm <br/>
bir hakikatten <br/>
bağrı yanık, susamış <br/>
-anımsıyor musun hala, anımsıyor musun, sıcak gönül, <br/>
nasıl susadığını? <br/>
sürülmüştüm <br/>
tüm hakikatten! <br/>
sadece deli! sadece şair! .. </p><p>Çev: Oruç Aruoba
<br>
|
102,190 | Her Kim Bana Ağyar İse | Aşık Paşa | 7 | Her kim bana ağyar ise<br/>
Hak Tanrı yâr olsun ona<br/>
Her kancaru varır ise<br/>
Bağ u bahâr olsun ona</p><p>Bana ağu sunan kişi<br/>
Şehd ü şeker olsun işi<br/>
Kolay gele müşkil işi<br/>
Eli erer olsun ona</p><p>Acı dirliğim isteyen<br/>
Tatlı dirilsin dünyada<br/>
Kim ölümüm ister ise<br/>
Bin yıl ömür olsun ona</p><p>Her kim diler ben hâr olam<br/>
Düşman elinde zâr olam<br/>
Dostlar şâd ü düşmanı<br/>
Dost mâşuk yâr olsun ona</p><p>Ardımca taşlar atanı<br/>
Hak tahta ağdırsın onu<br/>
Önüme kuyu kazanı<br/>
Güller nisâr olsun ona</p><p>Her kim diler ise benim<br/>
Ol dostumdan ayrıldığım<br/>
Gözlerinden hicâp gitsin<br/>
Dizâr iyân olsun ona</p><p>Bu Muhlis oğlu Paşa’nın<br/>
Güldüğün istemeyenin<br/>
Ağladığın isteyenin<br/>
Gözüm pınar olsun ona
<br>
|
1,084,545 | Gitme O Güzel Geceye Usulca | Dylan Thomas | 8 | Gitme o güzel geceye usulca <br/>
İhtiyarlık yanmalı ve saçmalamalı gün kapandığında; <br/>
Öfkelen, öfkelen ışığın ölümünün karşısında. </p><p>Akıllı adamlar, bilmelerine rağmen karanlığa gömüleceklerini sonlarında, <br/>
Sözleri şimşek çaktırmamış olduğu içindir ki onlar <br/>
Gitmezler o güzel geceye usulca. </p><p>İyi insanlar, son defa ellerini sallarlar, öylesine ateşli bağırarak. <br/>
Faydasız işleri, yeşil bir koyda dans ediyor olabilir ama onlar da, <br/>
Öfkelenirler, öfkelenirler ışığın ölümünün karşısında. </p><p>Güneşi uçarken yakalamış olan vahşi insanlar, <br/>
Ve öğrenen, çok geç, yas tuttuklarını onun yolunda, <br/>
Gitmezler o güzel geceye usulca. </p><p>Kör gözlerin göktaşı gibi alevlenip ve şenlenmesini <br/>
Kör eden bir görme gücüyle gören ağır hasta adamlar da <br/>
Öfkelenirler, öfkelenirler ışığın ölümünün karşısında. </p><p>Ve sen, benim babam, hüzünlü tepede, orada <br/>
Yalvarırım, lanetle ve kutsa beni şimdi acımasız göz yaşlarınla. <br/>
Ama gitme o güzel geceye usulca. <br/>
Öfkelen, öfkelen ışığın ölümünün karşısında. </p><p>Çeviri: Bekir Bal
<br>
|
491 | Umarsız Aşka Gazel | Federico Garcia Lorca | 8 | Gelmek istemiyor gece<br/>
Ne sen gelebiliyorsun o yüzden<br/>
Ne de ben gidebiliyorum.<br/>
Ama ben gideceğim.<br/>
Akrepten bir güneş şakağımı yesede.<br/>
Ama sen geleceksin.<br/>
Dilin tuzlu yağmurlarca yakılmış.</p><p>Gelmek istemiyor gün.<br/>
Ne sen gelebiliyorsun o yüzden.<br/>
Ne de ben gidebiliyorum.<br/>
Ama ben gideceğim.<br/>
Kurbagalara atarak ağzımda çiğnediğim karanfili.<br/>
Ama sen geleceksin.<br/>
Çamurlu lağımından karanlığın.</p><p>Gelmek istemiyor.<br/>
Ne gün,<br/>
Ne gece.<br/>
Ölebiliriz o yüzden.<br/>
Ben senin uğruna.<br/>
Sen de benim..
<br>
|
236,752 | Gel | Ahmet Selçuk İlkan | 7 | GEL </p><p> 'Gelmezsen yeminli gülmez talihim <br/>
Senin ellerinde ölüm tarihim'</p><p> Geçmiş zamanları sildim takvimden<br/>
Sana ayarladım bütün saatleri<br/>
Sana hazırladım bütün yarınları<br/>
Gel! </p><p> Bütün papatyalı sokakları sereceğim ayaklarına<br/>
Bütün gecelere bembeyaz elbiseler giydireceğim<br/>
Bir yastık gibi hazır kollarım ipek uykularına<br/>
Gel! </p><p> Gözlerim tetikte dönüşünü bekliyor<br/>
Ellerim sana yaşanmamış mutluluklar örüyor<br/>
Bir kuş gibi bırakacağım kalbimi avuçlarına<br/>
Gel! </p><p> Dudaklarında dudaklarımın tuzu<br/>
Bakışlarında yüreğimin buzu<br/>
Ayak sesinde mutluluğun dizi çözülsün artık<br/>
Gel! </p><p> Çoktan tutuşmaya hazır seninle<br/>
Bu can bu beden bu yürek yangını kül<br/>
Kapıda zil masamda mum vazomda gül<br/>
Seni bekliyor<br/>
Gel! </p><p> İçimde bir telaş bir heyecan bir düğün<br/>
Sevinçten ölmezsem eğer döndüğün gün<br/>
Seninle yepyeni bir tarih yazacağım<br/>
Gel!
<br>
|
67,310 | Çalınmış Yürek | Arthur Rimbaud | 6 | Üzgün yüreğim akıyor gemiye, <br/>
Bir gevişlik tütün salyası gibi; <br/>
Çorba artıkları yüzümde, niye? <br/>
Üzgün yüreğim akıyor gemiye; <br/>
Ya bu kaba saba sözler ne diye? <br/>
Adamların bu zevzek gülüşleri? <br/>
Üzgün yüreğim akıyor gemiye<br/>
Bir gevişlik tütün salyası gibi.</p><p>Hep belden aşağı edepsiz laflar<br/>
Onu nasıl baştan çıkardı, bakın! <br/>
Dümende de o biçim resimler var, <br/>
Sevişmeler, kalkmış cinsel organlar...<br/>
Siz ey beni büyüleyen dalgalar, <br/>
Alın kirli yüreğimi, arıtın<br/>
Hep belden aşağı edepsiz laflar<br/>
O'nu nasıl baştan çıkardı, bakın! </p><p>Tütünün posası çıktı çıkacak<br/>
Ey çalınmış yürek n'eyleyeceğim? <br/>
Ayyaş hıçkırıkları başlayacak, <br/>
Tütünün posası çıktı çıkacak; <br/>
Midem boşalıp boşalıp dolacak, <br/>
Ben ki, yenmiş yutulmuşsa yüreğim, <br/>
- Tütünün posası çıktı çıkacak -<br/>
Ey çalınmış yürek n'eyleyeceğim?
<br>
|
78,073 | Gel Güzeli Bolca İle Gidelim | Karacaoğlan | 6 | Gönül ne gezersin sarp kayalarda<br/>
İniver aşağı yola gidelim<br/>
Bir güzel sevmeyle gönül eğlenmez<br/>
Gel güzeli bolca ile gidelim</p><p>Koyuver gitsin sefil baykuşu<br/>
Durmuyor akıyor gözümün yaşı<br/>
Kadir kıymat bilmezmiş er kişi<br/>
Kadirli kıymatlı ile gidelim</p><p>Şahanı koyverin avını alsın<br/>
Yarenim yoldaşım yanıma gelsin<br/>
Şu garip illerde düşmanım ölsün<br/>
Emmili dayılı il'e gidelim</p><p>Karac'oglan der ki yiyip içmeden<br/>
Muhannat köprüsünden geçmeden<br/>
Güzeller usanmaz konup göçmeden<br/>
Düşelim de azgın sele gidelim
<br>
|
20,153 | Sevginin Önünde | Ataol Behramoğlu | 7 | Bütün insanları dostun bil, kardeşin bil kızım<br/>
Sevincin ürünüdür insan, nefretin değil kızım<br/>
Zulmün önünde dimdik tut onurunu<br/>
Sevginin önünde eğil kızım<br/>
<br/>
(1981)
<br>
|
104,874 | Dost | Niyazi Mısri | 9 | Bakıp cemal-i yare çağırırım dost dost<br/>
Dil oldu pare pare çağırırım dost dost<br/>
Aşkın ile dolmuşum zühdümü yanılmışım<br/>
Mest-i müdam olmuşum çağırırım dost dost<br/>
Mescid ü meyhanede, hanede viyranede<br/>
Ka'be'de büthanede çağırırım dost dost<br/>
Sular gibi çağ çağ dolaşırım dağ dağ<br/>
Hayran bana sol u sağ çağırırım dost dost<br/>
Geldim cihane garib, oldum güle andelib<br/>
Herdem ciğerler delip çağırırım dost dost<br/>
Dünya gamından geçip, yokluğa kanat açıp<br/>
Aşk ile daim uçup çağırırım dost dost<br/>
Aradığım candadır, canda ve hem tendedir<br/>
Bilir iken bendedir çağırırım dost dost<br/>
Gah düşerim mutlak'a, gah asl u geh mülhak'a<br/>
Bakıp kamudan Hakk'a çağırırım dost dost<br/>
Dolunmaz ol hal ü had min-el ezel ta ebed<br/>
Unulmaz asla bu derd çağırırım dost dost<br/>
Hep görünen dost yüzü andan ayırmam gözü<br/>
Gitmez dilimden sözü çağırırım dost dost<br/>
Derya olunca nefes parelenince kafes<br/>
Ta kesilince bu ses çağırırım dost dost<br/>
Ne yerdeyim ne gökde, ne ölüyüm ne zinde<br/>
Her yerde her zamanda çağırırım dost dost<br/>
Geldim o dost ilinden koka koka gülünden<br/>
Niyazi'nin dilinden çağırırım dost dost
<br>
|
108,826 | Dinle Sana Bir Nasihat Edeyim | Pir Sultan Abdal | 7 | Dinle Sana Bir Nasihat Edeyim<br/>
Hatırdan Gönülden Geçici Olma<br/>
Yiğidin Başına Bir Hal Gelirse<br/>
Bunu Ellere Açıcı Olma</p><p>Mecliste Arif Ol Kelamı Dinle<br/>
El İki Söylerse Sen De Bir Söyle<br/>
Elinden Geldikçe Sen İyilik Eyle<br/>
Hatıra Dokunup Yıkıcı Olma</p><p>El Ariftir Yoklar Senin Fendini<br/>
Dağıtırlar Tuzağını Bendini<br/>
Alçaklarda Otur Gözet Kendini<br/>
Kat-i Yükseklerden Uçucu Olma</p><p>Pir Sultan Abdalım Sözüm Başarır<br/>
Aşkın Deryasını Boydan Aşırır<br/>
Seni Bir Mecliste Hacil Düşürür<br/>
Kötülerle Konuş Gocucu Olma
<br>
|
14,266 | Burdayım Sözümde | Ahmet Telli | 7 | ...Düşüyorum<br/>
Karıncanın peşine minik depremler oluyor<br/>
Yabanıl ot kokuları,sonra düşler,düşüyorum...<br/>
Puslu bir görüntü tarih dediğimiz ve kirli<br/>
Sular buharlaşıyor buluşalım dediğin denizde</p><p>Burdayım sözümde,yanlışsa da bu istasyon<br/>
Bir ben yitirmedim galiba belleğimi bir de<br/>
Şiir yazanlar, ne kadardılar ve nerdeydiler<br/>
Hatıralar üretiyorum telgraf tellerinden<br/>
Akşamüstleri fesleğenleri suluyorum<br/>
Bekle demiyorum kimseye,unutma demiyorum</p><p>Acı soysuzlaşınca tiranlaşıyor belleksizlik<br/>
İnat ve öfke,kaybediş ve kayboluş oluyoruz<br/>
Komikti dıştan bakınca dünya ama hırçın<br/>
Ayışığı,telgraf direkleri ve fesleğenler<br/>
Burdayız işte durgun bir sessizlikteyiz şimdi</p><p>Unutulan bir şey kaldı mı diye soruyor tiran<br/>
Kampana çalarken çöldeyiz o geniş çevrende<br/>
Mısır'ı soyun diyordu Musa belleksizdir firavun<br/>
Babil ve burası iki istasyon iki uzak nokta<br/>
Belki bir imgede düzlem olabilen iki grilik</p><p>Düşler ve tarih inilecek son istasyon<br/>
Burdayım işte güzel bir yanlıştayım şimdi<br/>
Beklemesini bilmiyor acalesi olan ve nedense<br/>
Çekip gidiyorlar, kalanlar o kadar azız ki<br/>
O kadar azız ki mutluluk bile bizden çok
<br>
|
1,560 | Gece Tanıklığı II | Salih Bolat | 8 | her taş yürümek istiyor, baksana <br/>
anımsamak istiyor kül, ateşin başlangıcını <br/>
yeşermek istiyor kan, gecenin kollarında <br/>
gülmek istiyor ölüler, baksana. </p><p>eşilmiş toprak, bulunmuş tohum, küf <br/>
kim anlatabilir ki hüznün mesafesini <br/>
dağ öyle durmuşsa, bir bildiği olmalı <br/>
bir bildiği olmalı, deniz çıldırmışsa <br/>
şu yalnızlık, şu aşk, şu ölüm <br/>
geceyi deliyor kuşun soluğu, baksana
<br>
|
15,248 | Yalnız Kadınlar | Ümit Yaşar Oğuzcan | 5 | Kim bilir yalnızlığı kadınlar kadar <br/>
Karlı dağların en yüksek tepeleri mi <br/>
Terk edilmiş şehirlerin caddeleri mi<br/>
Gökyüzünün yıldızsız geceleri mi </p><p>Kadınlar bir ömür boyunca yalnız <br/>
Ta dünya kurulduğundan beri <br/>
Yalnızlık ışığını yakar her gece <br/>
Sonsuz karanlığımızda elleri </p><p>Nasıl yağmur yağarsa yalnızlığına şehrin <br/>
Öyle mahzun ve yalnız kadınlar tanıdım <br/>
Denizler ortasında geniş ve derin </p><p>Bir dünya gördüm kadınların gözlerinde kapkara <br/>
Yalnızlık ne imiş anladım <br/>
Acıdım kadınlara
<br>
|
2,127,344 | Kahpe Felek Sana Nettim Neyledim | Aşık Veysel Şatıroğlu | 8 | Gahbe felek sana nettim neyledim<br/>
Attın gurbet ele parelerimi<br/>
Ahırında beni silamdan ettin<br/>
Kestin mümkünümü çarelerimi<br/>
Saher yeli sevdüğümden bir haber</p><p>Ben kemlik gormedim hüsn-ü aladen<br/>
Gozlerim ki mektub gele siladan<br/>
Ölürüm gurtulmam ben bu yaradan<br/>
Dost olan bağlasın karalarını<br/>
Tecellim böyledir kime ne deyim</p><p>Bakmaz mısın tenden akan ganıma<br/>
Yaralarım ceza verir canıma<br/>
Gelenim yoh gidenim yoh yanıma<br/>
Dağlar perde gılmış aralarını<br/>
Saher yeli sevdüğümden bir haber
<br>
|
104,442 | Sevdiğim Arzımı Demekçin Sana | Karacaoğlan | 7 | Sevdiğim arzımı demekçin sana<br/>
Bülbül söylediği dil gerek bana<br/>
Şu bağrım kül oldu hep yana yana<br/>
Onu söndürmeğe sel gerek bana</p><p>Yandım yakıldım ben bir ateşlere<br/>
Vardım da takıldım ben bir neştere<br/>
Delindi ciğerim kapandım yere<br/>
Beni kaldıracak el gerek bana</p><p>Haldan anlar isen haldaş olalım<br/>
Gurbet gezdi isen yoldaş olalım<br/>
Anasız babasız kardaş olalım<br/>
Ucu yar zülfünde yol gerek bana</p><p>Karac'oğlan der ki Bayburt elleri<br/>
Esip esip bize gelir yelleri<br/>
Burmalanmış yar yüzünün telleri<br/>
Ona bağlayacak gül gerek bana
<br>
|
87,981 | Ayşegül | Akgün Akova | 6 | bir ırmak seni çağırıyor Ayşegül<br/>
Hitit tapınaklarını aşıp Anadolu’nun tüylerini ürperten rüzgar<br/>
bir gökdürbünü çağırıyor<br/>
ve samanyolunu ıslatan gözyaşları yıldızların<br/>
ilk aşkından beri arayıp durduğun o anlam çağırıyor seni<br/>
o anlam, <br/>
yaşamı gözlerinden öpmek için sabahın buğulu aynasında<br/>
bir kuş çağırıyor seni, dünyaya kanat takman için<br/>
ve nereye varacağını kestiremediğin yollar<br/>
ki sen ayakkabılarını arıyorsun ve bulamıyorsun<br/>
bir zürafa çağırıyor, <br/>
boynundaki kravat ağrılarını geçirmen için<br/>
bir tren çağırıyor, <br/>
öküzlerin şaşkın bakışlarından kurtarasın diye onu<br/>
Ayşegül seni, <br/>
seni Cervantes çağırıyor, </p><p> “Don Kişot artık neden okunmuyor Ayşegül Hanım? <br/>
bakın üzüntüsünden <br/>
ülkenizin Milli eğitim Bakanı’na benzedi<br/>
dostum Sanço! ”<br/>
bir ateş çağırıyor seni<br/>
İnebahtı’da batan tek kollu bir kadırga<br/>
ve <br/>
Çanakkale’de bataryaların önünde diz çöküp ağlayan ay<br/>
kırmızı bir yağmur çağırıyor seni Ayşegül<br/>
Çatalhöyük’te kapısı yıldızlara açılan evler<br/>
ıssız adalar ve devrim yürüyüşleri çağırıyor seni aynı anda<br/>
ellerin başka yere gidiyor ayakların başka yere<br/>
ilkokul öğretmenin Şaziye Hanım çağırıyor, </p><p> “Ayşegül, yavrum nereye gitti güzelim Türkçemiz? ” </p><p>yoksul bir çocuk çağırıyor seni, oyuncağı olur musun diye<br/>
bir yaprak, bak o niye çağırıyor vallahi bilmiyorum<br/>
bir dudak çağırıyor seni, <br/>
gözlerin çay bahçelerine benziyor diye<br/>
Ayşegül, farkında mısın, bu şiir çağırıyor seni<br/>
seni ve <br/>
bir dağ yolundan başka bir şey olmayan<br/>
ve yalnız çıplak ayakla yürününce <br/>
tadına varılan<br/>
aşkı
<br>
|
1,763,478 | Selimi | Yavuz Sultan Selim | 8 | Bütün dünya benim olsa gamım bitmez nedendir bu? <br/>
Çün ezelden gam ile bina olunmuş bedendir bu.
<br>
|
41,548 | İğneli Dost | Gülten Akın | 6 | İster ki herkes ölsün <br/>
Neler besleyip büyütmüş<br/>
Gömmüştür neleri gizli gizli<br/>
Belleği sıra<br/>
İster ki herkes ölsün</p><p>Şarap olacakken sirkeye dönmüş<br/>
Üzüm suyu şaşkınlığında<br/>
Gidişi kelebek, gelişi beygir<br/>
Kişnemesi çöplük sanrılarıyla</p><p>Yollarda ipekler halılar, çağırır evine<br/>
Eli dili soylu kırmanç güzelliğinde<br/>
Tarih düşersiniz artık İsa doğmuştur<br/>
Dostluktan önce, dostluktan sonra<br/>
Arınmıştır kirlerinden insan ve dünya<br/>
Belli belirsiz bir siziyla<br/>
Dönüşte eliniz varırsa sırtınıza<br/>
Kocaman paslı bir iğne </p><p>Onların<br/>
Çimen bitmez bastıkları yerde<br/>
Sevgi buruşur
<br>
|
102,151 | Benden mi Bana Bu Elem | Aşık Paşa | 7 | Benden mi bana bu elem<br/>
Aşktan mı yoksa derd ü gam<br/>
Bunca bela cevr ü sitem<br/>
Bilsem nedendir bilmezem</p><p>Canan olursa ger nihan<br/>
Kalmaya canda zerre can<br/>
Buluban bu sözü ıyan<br/>
Bilsem nedendir bilmezem</p><p>Aşkın yürekte yarası<br/>
Pes olmuşam avaresi<br/>
Ya Rab bu derdin çaresi<br/>
Bilsem nedendir bilmezem</p><p>Daim dilefgar olduğum<br/>
Şüride vü zar olduğum<br/>
Talib-i didar olduğum<br/>
Bilsem nedendir bilmezem</p><p>Aşık'ta bu hayret nedir<br/>
Maşuktaki şevket nedir<br/>
Derviş buna hikmet nedir<br/>
Bilsem nedendir bilmezem
<br>
|
108,625 | Boz Atlı Hızır | Pir Sultan Abdal | 7 | Bir yavru yolladım gurbet ellere<br/>
Emaneti sana boz atlı Hızır<br/>
Seni bekçilerler nice ellere<br/>
Emaneti sana boz atlı Hızır </p><p>Nice günler gördüm bahtı karalı<br/>
Nice günler gördüm dertli çareli<br/>
Bir yavru yolladım yürek yaralı<br/>
Emaneti sana boz atlı Hızır </p><p>Hak'tan bize bizden halka zulüm yok<br/>
İmanım var vadesize ölüm yok <br/>
Senden başka kanadım yok kolum yok <br/>
Emaneti sana boz atlı Hızır </p><p>Pir Sultan Abdal’ım böyle m'olacak <br/>
Beklerim yolların yavrum gelecek <br/>
Analı babalı murad alacak <br/>
Emaneti sana boz atlı Hızır
<br>
|
88,356 | Allah'tan Kanat İstedim | Bahtiyar Vahapzade | 7 | ALLAHDAN QANAD İSTƏ DİM <br/>
(son variant) </p><p>Allahdan qanad istə dim, <br/>
Allah mə nə xə yal verdi. <br/>
Bu qanadlı xə yal mə nə <br/>
Yaşamağa macal verdi. </p><p>Allahdan fə rə h istə dim, <br/>
Allah mə nə kə də r verdi. <br/>
Bu kə də rim, qə də rimə <br/>
Tamam başqa qə də r verdi. </p><p>Allahdan ağıl istə dim, <br/>
Allah mə nə ürə k verdi. <br/>
Bu ürə k mə nim ömrümə <br/>
Qə m üstündə n qə m gə tirdi. </p><p>Allahdan dözüm istə dim, <br/>
Allah mə nə qə zə b verdi. <br/>
Mə n Allahdan rə hm istə dim, <br/>
Mə nə bollu ə zab verdi. </p><p>Mə n Allahdan haqq istə dim, <br/>
Zülmünü gen-bol eylə di. <br/>
Ə zabların kotanına <br/>
O, sinə mi yol eylə di. </p><p>1998-1999
<br>
|
83,994 | Aynalar | Ahmet Muhip Dıranas | 6 | Gençliğimi kaybettim birtakım odalarda; <br/>
Kaybolan gençliğimi aradığım aynalarda<br/>
Ölüler dolaşıyor böğürlerinde elleri, <br/>
Aynı şeyi arayan akraba hayalleri.<br/>
Yalnız bir taze kadın yaşlılığı arıyor; <br/>
Yaşlılığım, yaşlılığım! Diye yalvarıyor.<br/>
Sırları dökülüyor baktığı aynaların; <br/>
Söndürüp yürüyor bir bir aynaları kadın.
<br>
|
23,314 | Balkon | Charles Baudelaire | 6 | Hatıralar annesi, <br/>
sevgililer sultanı, </p><p>Ey beni şadeden yar, <br/>
ey tapındığım kadın. </p><p>Ocak başında seviştiğimiz <br/>
o zamanı, </p><p>O canım akşamları <br/>
elbette hatırlarsın. </p><p> Hatıralar annesi, <br/>
sevgililer sultanı. </p><p>O akşamlar <br/>
kömür aleviyle aydınlanan! </p><p>Ya pembe buğulu akşamlar, <br/>
balkonda geçen </p><p>Başım göğsünde, <br/>
ne severdin beni o zaman! </p><p>Ne güzeldir güneşler <br/>
sıcak yaz akşamları! </p><p>Kainat ne derindir, <br/>
kalp ne kudretle çarpar! </p><p>Üstüne eğilirken <br/>
ey aşkımın pınarı, </p><p>Sanırdım ciğerimde <br/>
kanının kokusu var. </p><p>Ne güzeldir güneşler <br/>
sıcak yaz akşamları! </p><p>Kalınlaşan bir duvardı <br/>
aramızda gece. </p><p>Seçerdim o karanlıkta <br/>
göz bebeklerini </p><p>Mestolur, <br/>
mahfolurdum nefesini içtikçe. </p><p>Bulmuştu ayakların <br/>
ellerimde yerini. </p><p>Kalınlaşan bir duvardı <br/>
aramızda gece. </p><p>Bana vergi<br/>
o tatlı demleri hatırlamak; </p><p>Yeniden yaşadığım, <br/>
dizlerinin dibinde </p><p>O 'mestinaz' güzelliğini <br/>
boştur aramak, </p><p>Sevgili vücudundan, <br/>
kalbinden başka yerde, </p><p>Bana vergi <br/>
o tatlı demleri hatırlamak; </p><p>O yeminler, kokular <br/>
sonu gelmez öpüşler, </p><p>Dipsiz bir uçurumdan <br/>
tekrar doğacak mıdır? </p><p>Nasıl yükselirse göğe <br/>
taptaze güneşler. </p><p>Güneşler ki <br/>
en derin denizlerde yıkanır. </p><p>O yeminler, kokular, <br/>
sonu gelmez öpüşler!
<br>
|
1,664,276 | Gelsen De Bir Gelmesen De | Uğur Işılak | 7 | Parçalandı sabır taşı, <br/>
Gelsen de bir gelmesen de. <br/>
Kurudu gözümün yaşı, <br/>
Silsen de bir silmesen de. </p><p>Yaşadığım bir beladır, <br/>
Failin gözü eladır, <br/>
Şahidim Arş`ı aladır, <br/>
Bilsen de bir bilmesen de. </p><p>Gah ağladım, gah inledim <br/>
Gönlün sesini dinledim. <br/>
Ben sevdamı kefenledim <br/>
Ölsen de bir ölmesen de. </p><p>İster parla, ister sabret<br/>
İster boşver, ister cebret <br/>
Olan oldu artık, ibret <br/>
Alsan da bir almasan da. <br/>
Giden gitti artık, ibret <br/>
Alsan da bir almasan da. </p><p>Bilmedin kar, zararını <br/>
Bugüne sattın yarını. <br/>
Pişman olup saçlarını <br/>
Yolsan da bir yolmasan da. <br/>
Eyvah deyip saçlarını <br/>
Yolsan da bir yolmasan da. </p><p>Gah ağladım, gah inledim <br/>
Gönlün sesini dinledim. <br/>
Ben sevdamı kefenledim <br/>
Ölsen de bir ölmesen de.
<br>
|
1,499,991 | Ervahı Ezelden Levh-i Kalemden | Aşık Sümmani | 9 | Ervah-ı ezelde levh-i kalemde, <br/>
Bu benim bahtımı kara yazdılar, <br/>
Gönül perişandır devri alemde,<br/>
Bir günümü yüz bin zara yazdılar </p><p>Bulmadım şadlığın iradesini,<br/>
Çekerim bu gamın ziyadesini, <br/>
Herkes dosta verdi ifadesini,<br/>
Bizimkini ülüzgara yazdılar</p><p>Aşk benimle eyler daim kıyl-ü kal,<br/>
Daha sabretmeye kalmadı mecal,<br/>
Derdim taksimdara kıldım arzuhal, <br/>
Dedi neylim bahtın kara yazdılar. </p><p>Gönül gülşeninde har oldu deyu,<br/>
Hasretlik cismimde var oldu deyu, <br/>
Sevdiğim, sevdiğin pir oldu deyu,<br/>
Erbabı garezler yare yazdılar. </p><p>Dünyayı sevenler veli değildir, <br/>
Canı terkedenler deli değildir,<br/>
İnsanoğlu gamdan hâli değildir, <br/>
Her birini bir efkara yazdılar. </p><p>Nedir bu sevdanın nihayetinde, <br/>
Yadlar gezer yarin vilayetinde, <br/>
Herkes diyarında muhabbetinde, <br/>
Bilmem bizi ne civara yazdılar. </p><p>Kadrimi bilmeze eyledim minnet, <br/>
Derdimi artıran görmesin cennet, <br/>
Sarraflar verdiler yare bin kıymet, <br/>
Benim kıymetimi nere yazdılar.</p><p>Döner mi kavlinden sıdk-ı sadıklar, <br/>
Dost ile dost olur bağrı yanıklar,<br/>
Aşk kaydına geçti bunca aşıklar, <br/>
Sümmâni’yi derkenara yazdılar.
<br>
|
1,480,551 | Ah O Din Nerde | Mehmet Akif Ersoy | 8 | Ah o din nerde, o azmin, o sebatın dini; <br/>
O yerin gökten inen dini, hayatın dini? <br/>
Bu nasıl dar, ne kadar basmakalıp bir görenek? <br/>
Müslümanlık mı dedin? ... Tövbeler olsun, ne demek!
<br>
|
40,818 | Sabahları Ve Akşamları Okumak İçin | Bertolt Brecht | 6 | Sevdiğim<br/>
Dedi ki bana,<br/>
Sen bana lazımsın</p><p>Onun için<br/>
Kolluyorum kendimi<br/>
Yoluma dikkat ediyorum ve<br/>
Korkuyorum her yağmur damlasından<br/>
Beni ezecek diye</p><p>1937
<br>
|
20,819 | İstanbul Düşman İstilası Altında İken Çamlıca’da | Abdülhak Hamit Tarhan | 7 | Hey Çamlıca mehtâbı ne olmuş sana öyle?..<br/>
Küskün duruyorsun.<br/>
Bir şey kuruyorsun.<br/>
Seyrinle ıyan et bana, ilhâm ile söyle:<br/>
Aksetmede âlâm-ı vatandan mı bu halet?..<br/>
Anlat; bu tahavvül neye etmekte delâlet.<br/>
Vaktiyle ederken bu havâliyi zılâlin<br/>
Bir sâha-i nilî.<br/>
Ey neyyir-i leylî,<br/>
Matem döküyor arza bugün bedr ü hilâlin<br/>
Bir şeb ki, zîrinde küsûfun, <br/>
Seyrangehi olmakda tuyûfun.<br/>
Mâzîden esip gelmede bir nevha-i vâveyl..<br/>
Bir âh-ı müebbed.<br/>
Hangi güneşin mâtemidir zulmetin ey leyl,<br/>
Ey şi’r-i muakkad<br/>
Yıldızlar olur bence meâlin gibi nâ-yab<br/>
Atîde görünmezse o mâzideki mehtâb<br/>
Olmazdı sabahın da yarın gülmeye meyli<br/>
Pîşinde bu dîdar-ı mahûfun.<br/>
Kartallara baktım düşüyorlar yere bi-ta’b;<br/>
Oldum sanıyordum Melekü’l Mevt ile hem-hâb.
<br>
|
19,389 | Her Şey Şiirdir | Ataol Behramoğlu | 7 | Her şey şiirdir, uğultusu rüzgarın<br/>
Bir ırmağa usulcacık yağan kar<br/>
Her gece okunan bir dua çocuklukta<br/>
Gökyüzünde bölük bölük turnalar</p><p>Her şey şiirdir, sevinç ve kader<br/>
Dünyada olmak duygusu...<br/>
Kıyıda, ıssız kayalarda<br/>
Kendi başına ışıldayan su</p><p>Her şey şiirdir, şimdi, şu anda<br/>
Ak kağıt üstünde dolanan elim<br/>
Karşıki avluda salınan söğüt<br/>
Yandaki odada uyuyan bebeğim</p><p>Her şey şiirdir, çağrısı aşkın<br/>
Bahar toprağından yükselen tütsü<br/>
Umut ve acı, başlayan ve biten,<br/>
Yağmurun ve akıp giden hayatın türküsü</p><p>Her şey şiirdir ve bir gün belki<br/>
İlk aşkım, ilk göz ağrım şiir<br/>
Koynunda ona yazdığım mektuplar<br/>
Bir yerlerden çıkıp gelecektir...
<br>
|
43,556 | Hiç Gitmediğim Bir Yerde | Edward Estlin Cummings | 7 | hiç gitmediğim bir yerde, sevinçle ötesinde <br/>
her türlü yaşantının, kendi sessizliği var gözlerinin: <br/>
en ince kımıltısında birşey var içime gömen beni, <br/>
birşey dokunamayacağım kadar bana yakın </p><p>kolayca açar beni en ürkek bir bakışın <br/>
parmaklar gibi kapamış olsam bile kendimi, <br/>
sen hep yaprak yaprak açarsın beni, Baharın <br/>
(dokunup ustaca, gizlice) açışı gibi ilk gününü </p><p>ya da beni kapatmaksa istediğin, ben, <br/>
hayatım kapanırız güzelce, birden <br/>
karın her yere özenle inişini <br/>
düşleyen yüreğince şu çiçeğin; </p><p>duyduğumuz hiçbir şey bu ülkede <br/>
erişemez gücüne sonsuz inceliğinin: <br/>
renkleriyle yapısının beni bağlayan, <br/>
öldüren, hiç durmadan, her nefeste </p><p>(bilmiyorum nedir bu sende olan, bu kapayan <br/>
ve açan; yalnız anlıyor içimde birşey <br/>
gözlerinin sesini güllerden derin olan) <br/>
kimsenin yok, yağmurun bile, böyle küçük elleri </p><p>Çevirİ - Cevat ÇAPAN
<br>
|
105,152 | Bu Göçü Ordan Göçürdüm | Erzurumlu Emrah | 6 | Bu göçü ordan göçürdüm<br/>
O dağ olmaz bu dağ olsun<br/>
Şeydâ, garip bülbül gibi<br/>
O bağ olmaz bu bağ olsun</p><p>Yâri götürdüm yaylama<br/>
Sevda derler gel kınama<br/>
Bir yara vurdun sîneme<br/>
Hançer olmaz bıçağ olsun</p><p>Emrah der kapında kulam<br/>
Dîdemde ummana dalam<br/>
Al yanaktan buse alam<br/>
Yanak olmaz dudağ olsun
<br>
|
276,172 | Kırık Ağıt | Veysel Çolak | 7 | Bazıları yatağında bir mermiyken ölüdür.</p><p>Kendini, akşamları unutma.<br/>
Ah, bir gülebilsen yıkanır ağzın<br/>
benim ömrüm seninle iki nefes arası<br/>
bırak, dağılsın çürüten uzaklıklar<br/>
bana bir deprem bağışla <br/>
saygılı ol yitirmek korkusuna.</p><p>Hiçbir silahı namlusundan öpme<br/>
belki yenilirsin, belki ayrılık haklı çıkar<br/>
teksin ve yalnızsın üstelik.<br/>
kimi nişanlasan kendini vurursun</p><p>Artık her kent senin uygunsuzluğunla başlar<br/>
çatlak bir yüzle ezberlersin yolları.</p><p>Necatigil’den kalma bir yazdı<br/>
kalın hüzünlü ve dibine kadar yorgun.<br/>
Bırak buluşmalar üşüsün, <br/>
çoğaldıkça insan kıran yasalar<br/>
her çocuk masalına çekilir. Sonra aşk<br/>
güzel kadınların gövdesinde bıçak yarası.</p><p>Anlattığın dünyaya bu çığlık nasıl sığar! </p><p>2005</p><p>Dize, Temmuz 2005
<br>
|
15,086 | Beni Bir Kere Dövdüler | Attila İlhan | 6 | beni bir kere dövdüler çok gözlüklüydüm<br/>
daha bere giyiyordum bıyıklarım da duruyor<br/>
büyükdere'de dövdüler emirgân ve birileri<br/>
geceleyin dövdüler dişlerimi tükürdüm</p><p>emirgan'la aramız çok eskiden beri yok<br/>
niye ölmedim diye bana bozuluyor<br/>
ötekiler şurda burda azar azar gördüğüm<br/>
çakıdan bozma itler sustalı birileri<br/>
fakat çok fena dövdüler size ne söylüyorum<br/>
bir vakit omuzlarım tutmadı dişlerimi tükürdüm</p><p>boşyerlerime vurdular yumrukları duruyor<br/>
gecenin bir saatinde gizlice kustum <br/>
bir böcek yürüyordu boynumdan içeri<br/>
burnum mu kanıyordu ağlıyor muydum<br/>
büyükdere'de dövdüler emirgân ve birileri<br/>
ayıran eden çıkmadı susadım su veren yok<br/>
kavgalı olmasaydık belki seni düşünürdüm<br/>
çocuk sıcaklığına sığınıp uyumayı<br/>
omzum bir vakit tutmadı dişlemi tükürdüm</p><p>fakat çok fena dövdüler size ne söylüyorum<br/>
daha bere giyiyordum bıyıklarım da duruyor<br/>
hiç kimse o halimde görsün istemiyordum<br/>
eczane aramak filan aklımdan geçmedi<br/>
sıcak bir şeyler içmek otelde motelde<br/>
kavgalı olmasaydık belki seni düşünürdüm<br/>
dağıtılmış suratımı avuçlarına saklamayı<br/>
ağlamayı düşünürdüm kim bilir belki de<br/>
bir vakit omzum tutmadı dişlerimi tükürdüm</p><p>beni bir kere dövdüler çok gözlüklüydüm<br/>
daha bere giyiyordum bıyıklarım da duruyor<br/>
büyükdere'de dövdüler emirgân ve birileri<br/>
senin için dövdüler dişlerimi tükürdüm
<br>
|
49,655 | Ölünün Kıyıları | Erdem Bayazıt | 6 | M.Akif İnan'a</p><p>Gök boşanarak üstümüze<br/>
Bizi ıslak saçlarından geçirir karanlığın<br/>
Gece siyah bir at olur da uçar<br/>
Uykumuzun soluyan denizine.</p><p>Babalar ölümü dengede tutar<br/>
Seçerek en sağlam vakti arabasına.<br/>
Şimdi o araba uçuyorsa<br/>
Bir Asya çölünü kanat yaparak<br/>
Ey üstümüze gelen<br/>
Ey çocukların gözlerinden dökülen<br/>
Ölümü konuşan damla damla<br/>
Ey beklediğimiz her an<br/>
Ey bize son sözü muştulayan<br/>
Bizi bulan şahdamarımızda<br/>
Ey sürücüleri babalarımız olan.</p><p>Bir an dudaklarıyla<br/>
Değen alnımıza masmavi<br/>
Bir güvercin kanadı gibi<br/>
Ey annelerin sesi<br/>
İçimizde savrula savrula<br/>
Yağan bir bahar yağmuru gibi<br/>
Çağırırdı oğullarını yola</p><p>Ben işte o zaman<br/>
Saygı ile ve güvenerek<br/>
Selamlayacağım önden gideni<br/>
Yılanlar tüylerini dökerken<br/>
Eğerken dağlar başlarını önlerine<br/>
Birinin yeşil yaprağı kutsaması gerek<br/>
Birinin akan suyu tutması<br/>
Altında durarak gökten boşananın<br/>
Sonra yükselterek sesimi konuşacağım.</p><p>Sen dur burda ey insan<br/>
Duy içinde tutuşan ormanı<br/>
Ve yakıştırmasını bil üstüne ey ademoğlu<br/>
Usta bir makasla biçilen toprağı.</p><p>Ankara, Türkocağı,1968
<br>
|
99,279 | Adsız | Fuzuli | 8 | Sevgiliden bir parça sevgi alıp bana verenler, <br/>
Buna karşılık canımı alıp sevgiliye verdiler.
<br>
|
2,053,600 | Vatan Hisleri | Mithat Cemal Kuntay | 9 | Düşmez yere haşa o bizim bayrağımızdır. <br/>
Bir fecr olarak doğmadadır her dağımızdan. <br/>
Ay-yıldız... O mazideki bir süstür, emin ol, <br/>
Atîde güneşler doğacak bayrağımızdan.</p><p>Altına yatarken de bizimdir yerin üstü, <br/>
Bir kal'e olur toprağımız vecde gelir de; <br/>
Dağlar, kayalar göğsümüz üstünde tepinse. <br/>
Düşmanları biz ram ederiz kan kesilir de.</p><p>Deryaları kan, taşları bitmez kemik olsa, <br/>
Bir son nefesin aynı olup bitse nesîmi <br/>
Ölmez bu vatan, farz-ı muhal ölse de hatta, <br/>
Çekmez kürenin sırtı o tabût-ı cesîmi.
<br>
|
64,824 | Kudüs | Nizar Kabbani | 7 | Ağladım tükeninceye kadar gözyaşlarım<br/>
Namaz kıldım sönünceye dek kandiller<br/>
Usanıncaya kadar rüku ettim<br/>
Muhammed'i sordum sende kaybolan<br/>
Ey Kudüs, ey nebilerin çıktığı şehir</p><p>Ey Kudüs, ey şeriatler feneri<br/>
Ey parmakları yanan güzel çocuk<br/>
Hüzün var gözlerinde, ey iffet şehri<br/>
Ey Resulün uğradığı bahçe<br/>
Kaldırımlarında hüzün var<br/>
Minarelerinde hüzün var<br/>
Ey Kudüs, ey karalara bürünen şehir<br/>
Kim çalacak çanlarını Kıyamet kilisesinin<br/>
Pazar sabahları<br/>
Kim taşıyacak çocuklara oyuncakları<br/>
Yılbaşı gecesinde</p><p>Ey Kudüs, ey hüzünler şehri<br/>
Ey gözlerinden kocaman yaşlar akan<br/>
Kim durduracak düşmanları<br/>
Üzerine çullanan, ey dinlerin incisi<br/>
Kim silecek kanları duvarlarından <br/>
İncil’i kim kurtaracak<br/>
Kim kurtaracak Kur'an’ı<br/>
Kim kurtaracak Mesih’i kendisini öldürenlerden<br/>
İnsanlığı kim kurtaracak</p><p>Ey Kudüs, ey şehrim<br/>
Ey Kudüs, ey sevgilim<br/>
Yarın, yarın çiçek açacak limon<br/>
Sevinecek yeşil sümbüller ve zeytin <br/>
Gözler gülecek<br/>
Geri dönecek göçmen güvercinler <br/>
Tertemiz yuvasına<br/>
Ve geri dönecek çocuklar oynamaya<br/>
Buluşacak babalarla oğullar<br/>
Ey memleketim<br/>
Ey barış ve bereket şehri</p><p>Çeviren: İlyas Altuner
<br>
|
23,230 | Yokluğundaki Sen | Aziz Nesin | 6 | Yine yalnız değilim her zamanki gibi<br/>
Bu Uzakdoğu gecesinde yokluğunlayım</p><p>Aramızda yirmibeşbin kilometre<br/>
Sen kıştasın ben yazdayım<br/>
Sen bir yarısında dünyanın<br/>
Ben öte yarısındayım<br/>
Yine de bırakmıyor ellerimi yokluğun<br/>
Daha da bir gönlümcesin<br/>
Varlığından bin kat güzel<br/>
O yalımsal çıplaklığın yalaz yalaz<br/>
Ve en gizlerden konuşurken ellerin<br/>
İçimden gelmiyor mektup yazmak demeden<br/>
Sevişiyoruz yirmibeşbin kilometreden
<br>
|
28,658 | Akşamda Çocuk Sezgileri | Afşar Timuçin | 7 | İyileşmez çocukluğum yüzündendir<br/>
Bu dalgalar arasında gidip gelişim<br/>
Bilge ve güngörmüş martılarla<br/>
Benim işim sevinç aşk bana göre<br/>
Hele gün başladı mı sancılanmaya<br/>
Başıma gelenlerin hemen hepsi<br/>
İyileşmez çocukluğum yüzündendir</p><p>İyileşmez çocukluğum yüzündendir<br/>
Ölü resimleri gibi solgun yüzler karşısında<br/>
Duyarsız kalışım hatta inatla susuşum<br/>
Boş tutkuların anlamsız korkuların<br/>
Kirli yağmur suları gibi biriktiği<br/>
Akşamlardan güle oymaya geçişim<br/>
İyileşmez çocukluğum yüzündendir</p><p>İyileşmez çocukluğum yüzündendir<br/>
Dağların ve denizlerin durmadan devinişi<br/>
Beni çağırması bütün uzakların<br/>
Birdenbire rüzgarlarla uzaylara açılışım<br/>
Her şeyimin birden maviye kesmesi<br/>
İyileşmez çocukluğum yüzündendir
<br>
|
2,292,335 | Bir Dost | Can Dündar | 9 | Saate bakmaksızın kapısını çalabileceği bir dostu olmalı insanın…</p><p>‘Nereden çıktın bu vakitte’ dememeli, bir gece yarısı telaşla yataktan fırladığında; gözünün dilini bilmeli; dinlemeli sormadan, söylemeden anlamalı…</p><p>Arka bahçede varlığını sezdirmeden, mütemadiyen dikilen vefalı bir ağaç gibi köklenmeli hayatında; sen, her daim onun orada durduğunu hissetmelisin. İhtiyaç duyduğunda gidip müşfik gövdesine yaslanabilmeli, kovuklarına saklanabilmelisin.</p><p>Kucaklamalı seni güvenli kolları, dalları bitkin başına omuz, yaprakları kanayan ruhuna merhem olmalı…</p><p>En mahrem sırlarını verebilmeli, en derin yaralarını açıp gösterebilmelisin; gölgesinde serinlemelisin sorgusuz sualsiz…</p><p>Onca dalkavuk arasında bir tek o, sözünü eğip bükmeden söylemeli, yanlış anlaşılmayacağını bilmeli.</p><p>Alkışlandığında değil sadece, asıl yuhalandığında yanında durup koluna girebilmeli. Övmeli alem içinde, baş başayken sövmeli ve sen öyle güvenmelisin ki ona, övdüğünde de sövdüğünde de bunun iyilikten olduğunu bilmelisin.</p><p>Teklifsiz kefili olmalı hatalarının; günahlarının yegane şahidi… Seni senden iyi bilen, sana senden çok güvenen bir sırdaş..</p><p>Gözbebekleri bulutlandığında, yaklaşan fırtınayı sezebilmelisin. Ve sen ağladığında onun gözlerinden gelmeli yaş…</p><p>Yıllarca aynı ip üstünde çalışmış, cesaretle ihanet arasında gidip gelen bir salıncağın sınavında birbiriyle kaynaşmış iki trapezci gibi güvenle kenetlenmeli elleri…</p><p>‘Parkurun bütün zorluklarına rağmen dostluğumuzu koruyabildik, acıları birlikte göğüsleyebildik ya; yenildik sayılmayız’ diyebilmeli…</p><p>Issızlığın, yalnızlığın en koyulaştığı anda, küçücük bir kağıda yazdığımız kısa ama ümit var bir yazıyı yüreğe benzer bir taşa bağlayıp birbirimizin camından içeri atabilmeliyiz:</p><p>‘Bunu da aşacağız! </p><p>İmza: Bir dost! …’
<br>
|
1,994,857 | Anlam Ormanlarında Gezi İçin Rehber | Adonis | 8 | * nedir yol? <br/>
toprak adındaki kağıda yazılı <br/>
gezginlik manifestosu.<br/>
* nedir ağaç? <br/>
dalgaları hava olan yeşil göl.<br/>
* nedir hava? <br/>
bir ruh <br/>
bir bedene yerleşmeyi istemeyen.<br/>
* nedir ayna? <br/>
ikinci bir yüz <br/>
ve üçüncü göz.<br/>
* nedir mukaddes? <br/>
bir maske <br/>
eğlenebilmek için müdennesle.<br/>
* nedir ölüm? <br/>
kadının rahmiyle <br/>
yerin rahmi arasında <br/>
nakliye arabası.<br/>
* nedir gökkuşağı? <br/>
bulutun bedeniyle <br/>
güneşin bedeni <br/>
bir eğimle kucaklaşmış <br/>
yerin bedeni üzerinde.<br/>
* nedir dalga? <br/>
denizin ekranında <br/>
çizgi film.<br/>
*nedir kıyı? <br/>
dalgaların yorgunluğu için yastık.<br/>
* nedir yıldız? <br/>
en güzel tarafı kapağı olan bir kitap<br/>
* nedir yaşlılık? <br/>
iki yöne büyüyen bir bitki: <br/>
çocukluğun şafağı <br/>
ve ölümün gecesine.<br/>
* nedir siyah? <br/>
güneşe gebe bir rahim.<br/>
* nedir akan yıldız? <br/>
fırlamış bir ok ki tek hedefi var gerçekleştireceği: <br/>
kırılıp ölmek.<br/>
* nedir günbatımı? <br/>
güneşin bedeninden dökülen ter.<br/>
* nedir kasîde? <br/>
bir kız çocuk <br/>
bitmeyen <br/>
bir süt emmek <br/>
ile <br/>
yaşayan.<br/>
* nedir düş? <br/>
hayale lâyık olabilmek için <br/>
gerçekliğin yükselişi.<br/>
* nedir mutluluk? <br/>
dilin kıyısındaki bir mezarlıkta <br/>
mezar taşı.<br/>
* nedir umut? <br/>
betimlemek ölümü <br/>
hayatın diliyle.<br/>
* nedir toprak? <br/>
bedenin geleceği.<br/>
* nedir önkaranlık? <br/>
vedâ hutbesi.<br/>
* nedir gözyaşı? <br/>
bedenin kaybettiği savaş.<br/>
* nedir umutsuzluk? <br/>
hayatı ölümün diliyle betimlemek.<br/>
* nedir yankı? <br/>
yol alışın yıktığı beden- <br/>
tükeniyor <br/>
tükendi.<br/>
* nedir toz? <br/>
rüzgârın dengi ve en büyük rakibi.<br/>
* nedir yatak? <br/>
gece içinde <br/>
gece.<br/>
* nedir doğa? <br/>
görüyü yazmak için <br/>
sağgörüdeki dil.<br/>
* nedir ufuk? <br/>
sınırsızca devingen uzay.<br/>
* nedir rastlantı? <br/>
farkında olmadan <br/>
ellerine düşen <br/>
rüzgârın ağacındaki meyve.<br/>
* nedir gül? <br/>
koparılmak için yetiştirilen baş.<br/>
* nedir gerçek? <br/>
resmetmek suyun endâmını <br/>
ya da ışığın yüzünü.<br/>
* nedir gayb? <br/>
görmeyi arzuladığımız bir ev <br/>
ve nefret ettiğimiz <br/>
içinde oturmaktan.<br/>
* nedir gök? <br/>
daha çıkmadan <br/>
kırılan merdiven.<br/>
* nedir gece? <br/>
bir peçe <br/>
güneşin yüzüne taktığı.<br/>
* nedir güzellik? <br/>
bir biçim ki, onu gördüğünde görürsün <br/>
ardındaki sırrı <br/>
bazen de ardındaki allahı görürsün.<br/>
* nedir anlamsızlık? <br/>
hastalık <br/>
en yaygın olanı.<br/>
* nedir varlık? <br/>
daima yeniden <br/>
gözden geçirilmeyi gereksinen.<br/>
* nedir gerçeklik? <br/>
çökeltiler <br/>
dilin <br/>
ırmağı içre.<br/>
* nedir yoksulluk? <br/>
yeryüzü üzerinde hareket eden mezar.<br/>
* nedir dostluk? <br/>
ikinci bir güneş.<br/>
* nedir sanı? <br/>
muğlaklığın bedenini yoklayan el.<br/>
* nedir gece? <br/>
yıldızların kitaplarını satan sahaf.<br/>
* nedir dua? <br/>
sözün suyundan buharlaşan <br/>
göksel bulut.<br/>
* nedir gözyaşı? <br/>
en saf ayna.<br/>
* nedir ay? <br/>
güneşin sadık hizmetkârı.<br/>
* nedir mutlak? <br/>
kafadaki hayız.<br/>
* nedir çıplaklık? <br/>
bedenin fatihası.<br/>
* nedir iz? <br/>
yürümeyi kesen ayak.<br/>
* nedir bellek? <br/>
bir ev ki yalnızca <br/>
ikameti içindir <br/>
kayıp eşyaların.<br/>
* nedir şiir? <br/>
seferde gemiler ve yoktur limanları.<br/>
*nedir yastık? <br/>
gecenin merdivenindeki ilk basamak.<br/>
* nedir başarısızlık? <br/>
ömür gölünde yüzen yosun.<br/>
* nedir ömür? <br/>
karanlığa doğru <br/>
hiç durmayan yolculuk.<br/>
* nedir kargaşa? <br/>
bir başka düzen gecenin bedeni için.<br/>
* nedir hayâl? <br/>
gerçekliğin ıtırı.<br/>
* nedir tarih? <br/>
kör bir davulcu.<br/>
* nedir yağmur? <br/>
son yolcu <br/>
bulut treninden inen.<br/>
* nedir yüz? <br/>
gözyaşının göçü için en yakın liman.<br/>
* nedir gündüz? <br/>
güneş ışınlarının en geniş kafesi.<br/>
* nedir çöl? <br/>
kum falı <br/>
okumaktan <br/>
bıkmayan <br/>
falcı kadın.<br/>
*nedir kum? <br/>
sürekli okuru tek bir romanın: <br/>
rüzgârın.<br/>
* nedir sır? <br/>
bir kapalı kap <br/>
açtığında kırılan.<br/>
*nedir bağırış? <br/>
sesteki pas.<br/>
* nedir toz? <br/>
soluk <br/>
yerin ciğerinden yükselen.<br/>
* nedir parmaklar? <br/>
beden okyanuslarının ilk kıyıları.<br/>
* nedir kanat? <br/>
uzayın kulağında fısıltı.<br/>
*nedir kafes? <br/>
içi boş doluluk<br/>
* nedir keder? <br/>
bedenin uzayındaki <br/>
önkaranlık.<br/>
* nedir şans? <br/>
vaktin elindeki zar.<br/>
* nedir düş? <br/>
bıkmayan bir aç <br/>
gerçekliğin kapısını çalmaktan.<br/>
*nedir hüzün? <br/>
neşe sözlüğünün <br/>
yanlışlıkla attığı kelime.<br/>
* nedir sürpriz? <br/>
bir kuş <br/>
kurtulmuş <br/>
elinden gerçekliğin.<br/>
* nedir vatan? <br/>
dilin koltuklarına <br/>
uzanan cisim.<br/>
*nedir dil? <br/>
bir trendir ki <br/>
aynı zamanda <br/>
yol, yolculuk ve varıştır.<br/>
* nedir ırmak? <br/>
bir yatak ki, yeryüzü <br/>
memelerinin arasına <br/>
ya da göbeğinin altına yayar onu.<br/>
* nedir bahçe? <br/>
bir kadın şair <br/>
şiirlerini uyuyarak yazan <br/>
ve susarak okuyan.<br/>
* nedir merkez? <br/>
tüm uçların ucu.<br/>
* nedir yakın? <br/>
bilgiyi gereksinmeyen <br/>
istikrar.<br/>
* nedir zaman? <br/>
bir giysi <br/>
giyip çıkarmadığımız.<br/>
* nedir düz çizgi? <br/>
görülmeyen <br/>
eğik <br/>
çizgiler toplamı.<br/>
* nedir serap? <br/>
bir güneş <br/>
kumu giyip <br/>
suya benzemeye çalışan.<br/>
* nedir su? <br/>
ateşin cehennemi.<br/>
* nedir göbek? <br/>
yolun yarısı <br/>
iki cennet <br/>
arasında.<br/>
* nedir öpücük? <br/>
görülen koparılışı <br/>
görünmeyen bir meyvenin.<br/>
* nedir kaygı? <br/>
buruşukluklar <br/>
ve kırışıklıklar <br/>
damarların ipeğinde.<br/>
* nedir mecaz? <br/>
kelimelerin göğüslerinde <br/>
çırpan kanatlar.<br/>
* nedir yaratı? <br/>
rastlantının elinde yüzük.<br/>
* nedir kucaklaşma? <br/>
ikinin üçüncüsü.<br/>
* nedir anlam? <br/>
anlamsızlığın başı <br/>
ve sonu.</p><p>Çev: İsmail Özdemir
<br>
|
6,952 | Çok Sevdim Bir Zamanlar, Seviyorum Yine de | Ataol Behramoğlu | 7 | Çok sevdim bir zamanlar, seviyorum yine de<br/>
Alıp başımı gitmeyi yollar boyunca<br/>
Seyretmek bir bozkır akşamını camından bir otobüsün<br/>
Masal şehirlerini geçerken hızla</p><p>Çok sevdim bir zamanlar, seviyorum yine de<br/>
Ürpertili, sımsıcak tenini kadınların<br/>
Salmak serin sulara gövdemi<br/>
Düşüp gitmek ardına şiirin ve aşkın</p><p>Çok sevdim bir zamanlar, seviyorum yine de<br/>
Varolduğumu düşünmeyi, ürpererek...<br/>
Karanlık bir odada küçük bir çocuk gibi<br/>
Yağmurdan ve yalnızlıktan ürkek</p><p>Çok sevdim birzamanlar, seviyorum yine de<br/>
Düşüncemi geniş ve sonsuz olanla birleştirmeyi<br/>
Hırçın ve ele geçmezce atılgan<br/>
Uysal ve usulcacık benim olan şeyi...</p><p>Çok sevdim bir zamanlar, seviyorum yine de<br/>
Ve hep seveceğim beynim ve tenim varoldukca bu dünyada<br/>
Pırıl pırıl olanı, her zaman bir güz diriliğinde<br/>
Değişmez ve değişken olanı sonsuzca...
<br>
|
44,177 | Deli Gönül | Ruhsati | 8 | Daha senden gayri âşık mı yoktur<br/>
Nedir bu telaşın ey deli gönül<br/>
Hele düşün devr-i Adem'den beri<br/>
Neler gelmiş geçmiş say deli gönül</p><p>Günde bir yol duman çöker serime<br/>
Elim ermez gidem kisb ü kârime<br/>
Kendi bildiğine doğrudur deme<br/>
Gel iki adama uy deli gönül</p><p>Şu yalan dünyadan ümidini üz<br/>
İnanmazsan bak kitaba yüz be yüz<br/>
Hanen mezaristan malın bir top bez<br/>
Daha doymadıysan doy deli gönül</p><p>Baktım iki kişi mezar eşiyor<br/>
Gam kasavet geldi boydan aşıyor<br/>
Çok yaşayan yüze kadar yaşıyor<br/>
Gel de bu rüyayı yor deli gönül</p><p>Birgün bindirirler ölüm atına<br/>
Yarın iletirler Hakk'ın katına<br/>
Topraklar susamış adam etine<br/>
Hep ağzını açmış hey deli gönül</p><p>Mevlâm kanat vermiş uçamıyorsun<br/>
Bu nefsin elinden kaçamıyorsun<br/>
Ruhsatî dünyadan geçemiyorsun<br/>
Topraklar başına vay deli gönül
<br>
|
23,135 | Yaşam Düşüncesini Altmıştan Öte Atma | Ömer Hayyam | 6 | yaşam düşüncesini altmıştan öte atma<br/>
nereye adım atsan sarhoş olmaksızın atma<br/>
şimdi daha kafatasından bir tas yapılmamışken<br/>
sen testiyi sırtından kadehi elinden atma
<br>
|
33,963 | Yedi Zılgıt | Uğur Arslan | 7 | Yedi zılgıt tadında duydum acının ağıt yakışını. <br/>
Gözyaşlarına gözümü yumdum <br/>
Ölüm denilen şey ayrılık olsaydı susardım <br/>
Ve bir gün <br/>
Tekrar dönüşüne, gülüşüne susardım. </p><p>Yedi zılgıt tadında duydum ölümü. <br/>
Alnında hala lirası <br/>
Ve boynunda yüz görümü </p><p>Yedi zılgıt tadında sevdim ölümü. <br/>
Ekmeği bölmeyi <br/>
Azrail'e gülmeyi <br/>
Ölmeyi <br/>
Ve bir gün tekrar dirilmeyi <br/>
Ölüme bile giderken <br/>
Göğsüm dik, başım ilerde <br/>
Ardımdan yedi zılgıt duymayı sevdim. </p><p>Toprak damlarına yıldızlar yağar memleketimin. <br/>
Dilek tutasın diye yıldızlar kayar <br/>
Elazığ'ın camları Harput'a bakar <br/>
Sadece kayısı değil, <br/>
Malatya'dan delikanlı da çıkar <br/>
Munzur'la dertleşir gençleri Tunceli'nin <br/>
Kızlarıda ağıt yakar. <br/>
Uzun hava Urfa'dan <br/>
Türkücü Adıyaman'dan çıkar. </p><p>Yedi zılgıt tadında sevdim memleketi. <br/>
Yollara düşmeyi <br/>
Karlı dağlardan geçmeyi <br/>
Çeşmeden su içmeyi <br/>
Kaybolmuş bir izin peşine düşmeyi <br/>
Odun taşıyan analarla selamlaşmayı <br/>
Çocuklarla gülüşmeyi sevdim. <br/>
Beni memlekete gömün <br/>
Doğarken memlekete gömülmeyi sevdim.
<br>
|
57,634 | Âşıka Ta'n Etmek Olmaz Mübtelâdır N'eylesin | Nef'i | 7 | Gazel</p><p>Âşıka ta'n etmek olmaz mübtelâdır n'eylesin<br/>
Âdeme mihr ü mahabbet bir belâdır n'eylesin</p><p>Gönlü dilberden kesilmezse acep mi âşıkın<br/>
Gamzesiyle tâ ezelden âşinâdır n'eylesin</p><p>N'ola ta'yin etse zabt-ı mülk-i hüsnü gamzeye<br/>
Zülfü bir âşüfte-i ser-der-hevâdır n'eylesin</p><p>Zülfüne kalsa perîşân eylemezdi dilleri<br/>
Anı da tahrîk eden bâd-ı sabâdır n'eylesin</p><p>N'ola olsa muztarib hâl-i dil-i uşşâkdan<br/>
Sînesi âyîne-i âlem-nümâdır n'eylesin</p><p>Olmasa Nef'î n'ola dil-beste zülf-i dilbere<br/>
Tab'-ı şûhu dâma düşmez bir Hümâdır n'eylesin
<br>
|
2,053,607 | Yaşamayı Göze Almak | Eray Canberk | 7 | bir yaralı kızıl kuş gibi düşerdi güneş<br/>
karanlıklar başlardı sıkıntılı ve uzun<br/>
ondan kaçarcasına dönerlerdi adamlar<br/>
yenilmiş değil ama biraz utanmış gibi<br/>
kimle savaşırlardı kimse bilmezdi onu</p><p>şimdi sen her şeyden uzak büyüyen bir çocuksun<br/>
ananın ak sütü gibi kinlerle beslenen<br/>
yumruk gibi bir şey düşün ellerini<br/>
yoksa bu çaresiz adamlar seni de yoksul eder</p><p>ay yoksa mavi sularda karanlık korkunç olur<br/>
cılk bir yara gibi içine yayılır bozgun<br/>
her yıl en güzel çocukları alır gider<br/>
dalgalar ki senin de rengine vurulduğun</p><p>sonra yine başlar yine bitmez tükenmez gibi günler<br/>
çeker seni sevdiğin türkülerle bir tutku<br/>
yıllar önce bir başkasının gönül verdiği suya</p><p>ya kaçmaktır kurtuluşun çaresi<br/>
ya yumruk gibi bir şey düşün ellerini
<br>
|
64,231 | Mamudo Kurban | Mahzuni Şerif | 8 | Madem dünyaya dargınsın<br/>
Mamudo kurban niye doğdun? <br/>
Kader yolunda yorgunsun<br/>
Mamudo kurban niye doğdun? </p><p>Kurban gelir payın yoktur<br/>
Haftan yoktur ayın yoktur<br/>
Ankara'da dayın yoktur<br/>
Mamudo kurban niye doğdun? </p><p>Kim okuyup yazar seni<br/>
Rüzgar değse bozar seni<br/>
Ölsen kovar mezar seni<br/>
Mamudo kurban niye doğdun? </p><p>Adam olmasaydın neydin<br/>
Gelir miydin hiç bilseydin<br/>
Keşke doğmadan ölseydin<br/>
Mamudo kurban niye doğdun? </p><p>Akar yaşın şakır şakır<br/>
Tahta döşek takır takır<br/>
Ölüler senden rahattır<br/>
Mamudo kurban niye doğdun? </p><p>Mahzuni işin doğrusu<br/>
Öter zalimin borusu<br/>
Dayımın öksüz yavrusu<br/>
Mamudo kurban niye doğdun.
<br>
|
2,223 | Ben Misin | Bülent Ecevit | 8 | dirilten misin beni gövdem<br/>
öldüren misin bilmem</p><p>gördüren misin beni gözüm<br/>
körleten misin bilmem</p><p>bildiren misin bana başım<br/>
gizleyen misin bilmem</p><p>bir ben varım benden öte<br/>
ben misin bilmem
<br>
|
1,428,908 | Ney | Mevlana Celaleddin Rumi | 8 | 'Duy şikayet etmede her an bu Ney,<br/>
Anlatır hep bu ayrılıklardan bu Ney.<br/>
Der ki; feryadım kamışlıktan gelir,<br/>
Duysa her kim, gözlerinden kan gelir.<br/>
Ayrılıktan parçalanmış bir yürek,<br/>
İsterim ben, derdimi dökmem gerek.<br/>
Şayet aslından biraz ayrılsa can,<br/>
Öyle bekler, vuslata ersin zaman.<br/>
Ağladım her yerde, hep ah eyledim,<br/>
Gördüğüm her kul için, dostum dedim.<br/>
Herkesin zannında dost oldum ama; <br/>
Kimse talip olmadı esrarıma.<br/>
Hiç değil feryadıma sırrım uzak,<br/>
Gözde lakin yok ışık, duymaz kulak.<br/>
Aşikardır can-beden, gör insanı,<br/>
Yok izin, görmez fakat insan, canı.<br/>
Ney sesi tekmil hava; oldu ateş,<br/>
Hem yok olsun, kimde yoksa bu ateş! <br/>
Ateş ateş olmuş, dökülmüştür Ney'e,<br/>
Cebesi aşkın karışmıştır mey'e.<br/>
Yardan ayrı dostu Ney dost kıldı hem,<br/>
Perdesinden perdemiz yırtıldı hem.<br/>
Kanlı yoldan Ney sunar hep arzuhal,<br/>
Hem verir Mecun'un aşkından misal.<br/>
Ney zehir, hem panzehir; ah nerde var,<br/>
Böyle bir dost, böyle bir özlemli yar? <br/>
Sırrı bu aklın, bilinmez akl ile,<br/>
Tek kulaktır müşteri, ancak dile.<br/>
Sırf keder, gam; gitti kaç gün kaç gece,<br/>
Geçti yanışlarla günler, öylece.<br/>
Geçse günler, korku yok, her şey masal; <br/>
Ey temizlik örneği, sen gitme kal! <br/>
Kandı her şey, tek balık kanmaz sudan,<br/>
Anlamaz olgun adamdan bil ki, ham,<br/>
Söz uzar, kesmek gerektir vesselam! '
<br>
|
1,986,696 | Turkuaz | Zerrin Taşpınar | 8 | Düşlerin mavi sağanağında bir gece<br/>
sordu cesur ve yılgın<br/>
bakışıyla bir kaçak:<br/>
Seni nasıl sevmeli? </p><p>İpeksen çıldırır yüzlerce tırtıl kıvrımı<br/>
suysan tutulmaz bir uçarı nem<br/>
gülüşsen tam ortasından parçalanan bir çelik<br/>
seni nasıl sevmeli? </p><p>Düşlerin mavi sağanağında bir gece<br/>
soluğun soluğu susturduğu Afganistan</p><p>Karanlık kayalarda saklı turkuaz<br/>
kuytu mağaralarda gizemli bir fısıltı<br/>
ateşi üfleyen dudak kadar kırılgan<br/>
her damla terin pusata dönüştüğü<br/>
dünyanın gözyaşı ve isyan.</p><p>Toprağa gömülmüş kesik kollu bir heykel<br/>
renk, ses ve tatlarla yıkılan idol<br/>
akılla duygu ve çatışma ve cansıkıntısı<br/>
en ince ayrıntılarla yeniden yaratılan<br/>
çağdaş bin tanrı... bin tanrı daha.<br/>
Seni nasıl sevmeli..? </p><p>İnsanın insanı doğurduğu bir öğle vakti<br/>
- kil ya da kaburga kemiğinden değil -<br/>
mermer serinliğinden<br/>
bir ırmak akışından<br/>
kuşların ötüşünden<br/>
ışık selinden<br/>
insanın insanı doğurduğu...</p><p>Sordu cesur ve yılgın<br/>
bakışıyla bir kaçak:<br/>
Turkuaz nerden ulaşır çarşılara bilmeden<br/>
sorgulamadan geçitsizliği<br/>
seni nasıl sevmeli? </p><p>Düşlerin mavi sağanağında bir gece<br/>
anladım ne zaman düşürdüğümü<br/>
göğsünde ürküntüsüz tek denizi taşıyan<br/>
o güvercini.</p><p>Dağları da yitirdim<br/>
vitrinlerle kuşatılmış bir şehrin<br/>
salgınına kaptırıp kendimi.</p><p>Kimbilir kaç kadından birikmiş turkuaz<br/>
güneşin tutsak yanı<br/>
seni nasıl sevmeli..?
<br>
|
50,731 | Güneyde Bir Orman | İlhan Berk | 6 | Bir buğday büyüyorsa şimdi Türkiye'de <br/>
Yeminle aşkla büyüyor. <br/>
Yeminle lavanta çiçekleri, haşhaşlar, kekikler aşkla büyüyor. <br/>
Koyunlar, keçiler, sığırlar <br/>
Mısır, pirinç, yulaf <br/>
Aşkla büyüyor dünyada. <br/>
Binlerce senedir nehirler dünyayı görmeye çıkarlar <br/>
Binlerce senedir böyle öğrendik dünyanın birçok yerinde akan <br/>
rmakları, büyüyen bitkileri. <br/>
Bazı yosunlarla bazı eğreltiotlarıyla bazı balıklarla konuştum, <br/>
Dünyayı görmeyen kalmamış. </p><p>Şimdi Güneyde bir yonca büyüyorsa benim gibi <br/>
Daha iyi bir hayat için büyüyor. <br/>
Gelincikler köklerimin yanısıra onun için büyüyor. <br/>
Pamuklar daha beyaz açıyorlarsa <br/>
Sebep aynı. <br/>
Ben bütün ormanları düşünerek büyürüm, <br/>
Bütün ormanları düşünerek büyürler <br/>
Benim gibi bütün ormanlar Türkiye'de. <br/>
Öyle bir vaktine eriştik ki dünyanın <br/>
Şimdi kimse kimseden daha az sevmiyor dünyayı, <br/>
Ben İngiltere'deki ormanlardan, nehirlerden, ovalardan daha az <br/>
sevmiyorum yaşamayı, <br/>
Amerika'dakilerden daha az sevmiyorum. <br/>
Burada pamuklar, su içindeki pirinçler, tütünler daha az <br/>
sevmiyor <br/>
Şimdi sarmaşıklar, şimdi asmalar, şimdi fasulyeler birbirlerine <br/>
daha sarılarak büyüyorlar <br/>
Şimdi stepler, dağlar yalnızlıklarını sevmiyorlar. <br/>
Şimdi dünyada yalnızlığı kimse sevmiyor. <br/>
Şimdi İran'da, şimdi Mısır'da, şimdi Sudan'da ormanlar niçin <br/>
büyüdüklerini biliyorlar <br/>
Şimdi petrol damarları niçin aktıklarını biliyor <br/>
Şimdi her şey dünyada niçin yaşadığını biliyor.
<br>
|
1,628,399 | Şarkı | Nedim | 7 | Sevdiğim cânım yolunda hâke yeksân olduğum<br/>
Iyddır çık naz ile seyrana kurban olduğum<br/>
Ey benim aşkında bülbül gibi nâlân olduğum<br/>
Iyddır çık naz ile seyrana kurban olduğum</p><p>Cümle yâran sana uşşâk olduğun bilmez misin<br/>
Cümlenin tâkatları tâk olduğun bilmez misin<br/>
Şimdi âlem sana müştâk olduğun bilmez misin<br/>
Iyddır çık naz ile seyrana kurban olduğum</p><p>Gâhi feyz-âbâda doğru azmedip eyle safâ<br/>
Asaf-âbâda gelip gâhî salın ey mehlikâ<br/>
Gel hele gör sahn-ı Sa'd-âbâda hiç olmaz bahâ<br/>
Iyddır çık naz ile seyrana kurban olduğum</p><p>Kapladup gül penbe şâli ferve-i semmûruna<br/>
Ol siyeh zülfü döküp ol sine-i billûruna<br/>
Itr-ı şâhiler sürüp ol gerden-i kâfûruna<br/>
Iyddır çık naz ile seyrana kurban olduğum</p><p>Sen açıl gül gibi zâr ile hezâr olsun Nedim<br/>
Bend bend olsun hâm-ı zülfün şikâr olsun Nedim<br/>
Sen salın cânâ yolunda hâksâr olsun Nedim<br/>
Iyddır çık naz ile seyrana kurban olduğum</p><p>hâke yeksan: yerle bir olmak, yıkık<br/>
ıyd: bayram<br/>
nâlân: inleyen<br/>
cümle: bütün<br/>
yârân: dostlar<br/>
uşşak: aşıklar<br/>
takat: güç<br/>
müştak: özleyen, can atan<br/>
gâhi: bazen<br/>
meh-likâ: ay yüzlü<br/>
sahn: meydan, orta yer, sahne<br/>
bahâ: kıymet, bedel, değer<br/>
ferve-i semmûr: samur kürk<br/>
sîne-i billur: çok beyaz göğüs<br/>
ıtr-ı şâhî: güzel bir koku<br/>
gerdan: boyun<br/>
kâfur: beyaz ve yarı saydam, kokusu kuvvetli bir madde<br/>
zâr: ağlama<br/>
hezâr: bülbül<br/>
ham-ı zülf: zülfün kıvrımı<br/>
şikâr: av<br/>
cânâ: ey can, ey sevgili<br/>
hâksâr: toz toprak içinde, perişan
<br>
|
938,024 | Kaçışa Gazel | Federico Garcia Lorca | 7 | Birçok kere yitirdim denizde kendimi<br/>
Yeni kesilmil çiçeklerle dolu kulaklarım<br/>
Dilim sevgiyle,acıyla dolu.<br/>
Birçok kere yitirdim denizde kendimi<br/>
Bazı çoçukların kalbinde yitirdiğim gibi.</p><p>Kimse yoktur duymasın öpüşürken<br/>
Yüzü olmayan insanların gülümseyişini<br/>
Kimse yoktur dokunurken bir bebeğe unutsun<br/>
Durgun kafataslarını atların.</p><p>Çünkü aranır alında güller<br/>
O katı görünüşlü kemiklerin,<br/>
Başka işe yaramaz erkeğin elleri<br/>
Toprağın altındaki köklere benzemekten.</p><p>Bazı çocukların kalbinde yitirdiğim gibi<br/>
Birçok kere yitirdim denizde kendimi.<br/>
Gidiyorum aramaya; suyu bilmeden,<br/>
Beni çürütecek,ışık yüklü ölümleri.
<br>
|
97,149 | Pencereler | Konstantinos Kavafis | 6 | Boş günlerde geçirdiğim bu karanlık<br/>
odalarda dönenip duruyorum<br/>
pencereleri bulmak için.<br/>
Öyle rahatlayacağım ki bir pencere açılsa<br/>
Ama bir türlü ortaya çıkmıyor pencereler<br/>
Ya ben bulamıyorum onları. Belki de<br/>
Bulamamam daha iyi.<br/>
Belki başka işkence olacak ışık<br/>
Kim bilir neler çıkaracak karşıma
<br>
|
625,934 | Sessiz Olmak | Pablo Neruda | 8 | Şimdi on ikiye kadar sayacak<br/>
ve hep birlikte susacağız.</p><p>Bir an olsun toprağın yüzünde<br/>
konuşmayalım hiçbir dilde,<br/>
bir saniye duralım,<br/>
sallamayalım kollarımızı bu kadar.</p><p>Acelesiz, motorlarsız<br/>
ne mis kokan bir an olurdu,<br/>
birlikte hepimiz<br/>
apansız bir gariplikte.</p><p>İncitmezdi balinayı<br/>
balıkçılar soğuk denizde<br/>
tuz toplayan adam<br/>
bakardı yaralı ellerine</p><p>Yeşil savaşlar hazırlayanlar,<br/>
gazlı savaşlar, ateşli savaşlar,<br/>
yaşayanı kalmayan zaferler,<br/>
temiz giysiler giyerlerdi<br/>
yürüyüp kardeşleriyle<br/>
gölgede, bir şey yapmadan.</p><p>İstediğim karıştırılmasın<br/>
kesin eylemsizlikle:<br/>
ne yaparsa odur yaşam<br/>
bir işim yok benim ölümle.</p><p>Götürebilmek uğruna hayatımızı<br/>
bu kadar sıradan olmasaydık,<br/>
ve bir an, hiçbir şey yapmasaydık,<br/>
belki dev bir sessizlik<br/>
yarıda kesebilirdi kederini<br/>
kendimizi hiç anlamayışımızın,<br/>
kendimizi ölümle korkutmanın,<br/>
belki de toprak öğretecek bize<br/>
ölü görünen her şeyin<br/>
aslında canlı olduğunu.</p><p>Şimdi on ikiye kadar sayacağım<br/>
sessiz olun, ben gideceğim.</p><p>(Türkçesi: Erdal Alova)
<br>
|
50,504 | Kevser-i Ateş- Nihadın Adı Aşk | Şeyh Galib | 7 | Kevser-i ateş- nihadın adı aşk<br/>
Düzah- ı cennet -nümanın adı aşk<br/>
Bir lügat gördüm cünun isminde ben<br/>
Anda hep cevr ü cefanın adı aşk
<br>
|
48,178 | Omurganın Flütü | Vladimir Vladimiroviç Mayakovski | 6 | 2 </p><p>Ve gökyüzünü <br/>
unuttu diye maviliğini dumanlar arasında <br/>
ve bulutları, o paçavralar içindeki sığıntıları <br/>
tutuşturacağım en son aşkımla, <br/>
bir veremlinin yanan suratınca, kızıl sarı. </p><p>Sevinçle kapatacağım gürültüsünü <br/>
kalabalıkların, <br/>
unutanların dirliği, ev bark yüzünü. <br/>
Bir çift sözüm var <br/>
insanlar! <br/>
Çıkın siperlerinizden. <br/>
Sonra bitirirsiniz savaşı. </p><p>Ama, <br/>
Baküs gibi kandan sendeleyerek <br/>
bir savaş başlasa bile, <br/>
hiç solmaz aşk sözleri. <br/>
Sevgili Almanlar! <br/>
Bilirim, <br/>
sizin dudaklarınızda Goethe’nin <br/>
Greten’i var. </p><p>Fransız <br/>
gülümser süngü altında, <br/>
dudağında bir gülüşle düşer vurulan havacı, <br/>
bir anımsasınlar yalnız <br/>
ağzının öpüşünü <br/>
senin, Traviata. </p><p>Bana tad vermez ama <br/>
yüzyılların çiğnediği pembe et. <br/>
Başka ayaklara kapanın bugün! <br/>
Sensin övdüğüm elbet, <br/>
süslü püslü <br/>
sarışın yosma. </p><p>Belki aslında <br/>
bu süngü uçları gibi korkunç günlerden, <br/>
ağarınca yüzyılların sakalı, <br/>
kalan <br/>
yalnız <br/>
ikimiz olacağız, <br/>
bense kentten kente senin ardında. </p><p>Gelin gitmiş olsan da denizaşırı, <br/>
saklanmış olsan da gecenin inlerine, <br/>
Londra’nın sislerinde seni bulacaktır öpücüklerim yine <br/>
sokak lambalarının ateşten dudaklarıyla. </p><p>Aslanların nöbet tuttuğu <br/>
yakıp kavuran çöle yaysan da kervanlarını, <br/>
senin için <br/>
rüzgarın yırttığı kumun altına <br/>
sereceğim yanağımın yanan Sahra’sını </p><p>Dudaklarına bir gülüş yerleştirsen, <br/>
baksan da- <br/>
ne yakışıklı boğa güreşçisi! <br/>
Bir anda <br/>
kıskançlık salacağım kulübelere, <br/>
boğa gözlerimde bir ölüm sisi. </p><p>Dalgın adımlarla geçersen bir köprüden <br/>
düşünerek- <br/>
aşağıda olmak ne iyi; <br/>
ben <br/>
kemerler altında akan Seine ırmağıyım, <br/>
seni çağırıyorum, <br/>
gösteriyorum sana çürümüş dişlerimi. </p><p>Tırıs giden atların ateşinde yaksan da bir başkasıyla <br/>
Strelka’yı, Sokolniki’yi, <br/>
yukarılara tırmanıp, ta yukarılara <br/>
seni bekleyen ölgün, çıplak ayım ben. </p><p>Güçlü kuvvetliyim, <br/>
gereklilik duyarlar da <br/>
buyruk verirlerse bana <br/>
git savaşta öldürt kendini! diye, <br/>
senin adın olur <br/>
ağzımdan son çıkan ad, <br/>
donar kalır bir mermiyle parçalanan dudaklarımda. </p><p>Başım taçlı mı ölürüm, <br/>
Saint-Héléne de mi bilmem. <br/>
Ata biner gibi binerim yaşamın dalgalarına, <br/>
hem evrenin sultanlığına aday olurum <br/>
hem <br/>
kelepçelere. </p><p>Çar olmak düşerse bana, <br/>
senin yüzündür <br/>
güneşsel altınına sikkemin <br/>
basıla buyruğunu vereceğim şey <br/>
bütün halkıma ülkemin. </p><p>Ve orada, <br/>
solduğu yerde herkesin tundurada, <br/>
ırmakla pazarlık ettiği yerde kuzey yelinin <br/>
adını oyacağım zincirlere Lili’nin <br/>
öpe öpe zindanın karanlığında. </p><p>Dinleyin, unutanlar göğün mavi olduğunu, hepiniz, <br/>
vahşi hayvanlar gibi <br/>
diken diken tüyleriniz. <br/>
Bu aşk belki de <br/>
son aşkıdır dünyanın, <br/>
yanar bir veremlinin kızıl rengiyle. </p><p>Vladimir Vladimiroviç Mayakovski <br/>
Çeviri: Sait Maden </p><p>Greten, Faust’un kadın başkişisi Margeret’in adının küçültülmüş biçimi. <br/>
Strelka, Leningrad yakınlarında; Sokolniki ise Moskova yakınlarında gezinti yerleri.
<br>
|
6,961 | Üzerinden Sevişmek | Cemal Süreya | 6 | Başkaları da var masa da<br/>
İleri geri konuşuluyor</p><p>Ötedesin o adamın duldasında<br/>
Göz kapaklarına bürünmüş adam</p><p>Eli her an omuzunda<br/>
Eğiliyor sigaranı yakıyor </p><p>Teşekkürler sigara dumanı <br/>
Sağolasın o adam !</p><p>Onunla gelmişin buraya <br/>
Yüzün yandan ve uzaklarda</p><p>Niçin sevmiyorsun duvar kağıtlarını <br/>
Hoş belkide seviyorsun</p><p>Herkes az buçuk sarhoş <br/>
Herkes bir şeyler söylüyor</p><p>Ama yalnız ikimizin sözcükleri<br/>
Sarmaşdolaş </p><p>Üzerinden sevişmek kadının <br/>
Sigaranın,Asya'nın,omuzların,</p><p>Üzerinden aile fotoğrafların<br/>
Eller nasıl duygandır nasıl yalın </p><p>İki ses, iki bakış, gelişir nasıl<br/>
Tek bir cümle gibi, sözlere karşın</p><p>Sivri topuklar nasıl ortasına <br/>
Gömülmüştür belleksiz halıların.
<br>
|
46,637 | Laleli-Aksaray | Yavuz Bülent Bakiler | 8 | Yine akşam, yine gurbet, yine başımda efkar<br/>
Ve yine içimde şarkılı sesin.<br/>
Gözlerimde çizgi çizgi duraklar<br/>
Duraklarda hayal-meyal sen misin? </p><p>Sen misin yan yana gezemediğim? <br/>
İnce sitemini sezemediğim<br/>
Sırrını bir türlü çözemediğim<br/>
İçimdeki çetin sual sen misin? </p><p>Bu nasıl yürekten söylenmiş makam? <br/>
Dinlediğim bütün türkülerde gam<br/>
Laleli-Aksaray arasında her akşam<br/>
Dinlediğim tatlı masal sen misin? </p><p>Ne derse aldırma şimdi artık el<br/>
Gel bir akşam yine türkülerle gel! ..<br/>
İstanbul seninle çok daha güzel<br/>
İstanbul'dan güzel hayal sen misin? </p><p>Biliyorum seni türküler yaktı, <br/>
Türkülü gözlerin ıslak ıslaktı.<br/>
Şimdi beni sokak sokak her akşam vakti<br/>
Dolaştıran 'Dişi kartal' sen misin? </p><p>Yine akşam, yine gurbet, yine başımda efkar<br/>
Ve yine içimde şarkılı sesin.<br/>
Gözlerimde çizgi çizgi duraklar<br/>
Duraklarda hayal meyal sen misin?
<br>
|
49,659 | Diriliş Saati | Erdem Bayazıt | 8 | Ey bir emre hazırlanan simsiyah gecede <br/>
Karanlığı emip emip de gebe kalan <br/>
Ey her depremden sonra biraz daha doğrulan <br/>
Herkesin <br/>
Veba girmiş bir şehrin hem halkı <br/>
Hem seyircisi olduğu bir günde <br/>
Ey düştüğü yerden kalkmaya hazırlanan ülke. <br/>
Her damlası bir zafer müjdecisi <br/>
Bir posta eri gibi <br/>
Yağmur yüzümüze değince <br/>
Çıkacağız yola. <br/>
Çıkacağız yola <br/>
Hesap günü gelince <br/>
Yağmur yüzümüze değince <br/>
Güneş bir mızrak boyu yükselince.
<br>
|
1,482,363 | Muamma | Uğur Işılak | 7 | Aşkım sana bir muamma <br/>
Çöz çözebildiğin kadar<br/>
Mürekkebin yetmez ama<br/>
Çiz çizebildiğin kadar</p><p>Yokluğunla avunurum<br/>
Benliği yere vururum<br/>
Ayağındadır gururum<br/>
Ez ezebildiğin kadar</p><p>Ayırdım candan bedeni<br/>
Hatan ile sevdim seni <br/>
Öfken dahi okşar beni <br/>
Kız kızabildiğin kadar</p><p>Dilin olayım da söyle<br/>
Nasıl yandım sana böyle<br/>
Yollarında toprak eyle<br/>
Gez gezebildiğin kadar</p><p>Aldım ruhunun tadını<br/>
Ölsem duyarım yadını<br/>
Mezar taşıma adını <br/>
Yaz kazabildiğin kadar
<br>
|
73,726 | Karanlıkta Dolaşırdı | Hermann Hesse | 7 | Severdi karanlıkta dolaşmayı, kara ağaçların<br/>
Gölgelerinin ve rüyalarını soğuttuğu yerlerde</p><p>Ama yine de ışığa yönelen, ışığı isteyen<br/>
Şiddetli bir hasret tutsaktı içinde</p><p>Bilmiyordu berrak gökyüzünün<br/>
Dolu olduğunu parlak gümüş yıldızlarla
<br>
|
25,046 | Bir Ateşim Yanarım | Ümit Yaşar Oğuzcan | 6 | Bir ateşim yanarım külüm yok dumanım yok</p><p>Sen yoksan mekanım belli değil zamanım yok</p><p>Fırtınalar içinde beni yalnız bırakma </p><p>Benim senden başka sığınacak limanım yok
<br>
|
22,202 | Çoğalmak | Aziz Nesin | 6 | Kalabalıkta kalabalıkça yalnızlık<br/>
Yalnızladıkça birbirimizi<br/>
Haydi çoğalalım<br/>
Çoğaltarak kendimizi<br/>
Bir canım çoğal da bin can ol<br/>
Isıt yaşlıların yalnızlıklarını ilinsin üşümüşlüğü bırakılmışların<br/>
Çoğalın dudaklarım çoğalın sonsuz<br/>
Öpün bütün ağlayan çocukları kimsesiz<br/>
Çoğal gözlerim çoğal<br/>
Gör bütün görmeyenlerde yapayalnız<br/>
Ellerime tutunun ellerime çoğalın<br/>
Okşayın sevecenlikle çocukları<br/>
Hıçkırırlarken uykularında bile
<br>
|
47,126 | Ter Beni | Aşık Sefai | 7 | Gönül dünyasına gidip dönenlerden sor beni <br/>
Belki aktır belki kara tutar söyler der beni <br/>
Muhabbetin sofrasında kurduk büyük kaleyi <br/>
Şu nefsime fırsat verme, fırsat bulup yer beni. </p><p>Gece gündüz her dakika senin için harabım <br/>
Beni böyle susuz koyan içmediğim şarabım <br/>
İster taş de, ister kaya senin için turabım <br/>
Kapılara, eşiklere, yollarına ser beni. </p><p>Dizlerimde dermanım var biraz zaman ver gayrı <br/>
Yüce dağlar belli olsun başa duman ver gayrı <br/>
Aşık Sefam yalvarıyor yarab iman ver gayrı <br/>
Her dem Allah derim amma niye basmaz ter beni.
<br>
|
null | Buğulu Atlas | Yılmaz Odabaşı | null | “Bir şiirde, bir satır saklayabilir başka bir satırı<br/>
Nasıl ki bir kavşakta bir tren belki örter bir treni<br/>
...<br/>
Aşkta, başka bir sitem saklayabilir bir sitem<br/>
ve küçük bir serzenişte, koskoca bir şikayet gizlidir belki<br/>
Bir adaletsizlik bir başkasını saklayabilir-bir sömürgeci bir başkasını<br/>
Bangır bangır bir kırmızı üniforma bir tane, bir tane daha! ”<br/>
-Kenneth Koch-</p><p>Göğünde aç kartalların, atmacaların yarıştığı tenha <br/>
bir atlastan geldim…<br/>
Kıyamda, kıyamette namluların kuytu dağlarla öpüştüğü<br/>
bir atlastan.<br/>
<br/>
Yılları, yolları, yaşları yok <br/>
gurbet yüzlü adamlardan,<br/>
sur diplerinde bıçaklanan aşklardan…<br/>
<br/>
Yaşamı hiç bilmeden ölümü ezberleyen,<br/>
badem gözlü, sıtmalı çocuklardan; <br/>
yazgısı uçurum çocuklardan...</p><p> Zarif Dicle’de ve asi Fırat’ta,<br/>
sıska keleklerde, kıl çadırlarda<br/>
güneşe sataşan adamlardan.</p><p>Mendillerde, halaylarda<br/>
gülüşleri kundaklanan hayatlardan; <br/>
yazgısı uçurum hayatlardan...<br/>
<br/>
Darmadağın yılları hüzne satılmış,<br/>
burunları hızmalı, şarkıları figan,<br/>
doğurgan ve mübarek kadınlardan; <br/>
yazgısı uçurum kadınlardan...</p><p>Orada şarkılara akar katran,<br/>
akar kan...<br/>
Orada ihlâl ve iflah olmaz vata</p><p>Tarih susarken günahları,<br/>
bıçak sırtında yaşanmış o ah’ları<br/>
ve aysız karanlıkları dağ başlarında.<br/>
<br/>
Nicesi aylaklığa bağışlanmış, sefil; <br/>
ölüme, açlığa sebil.<br/>
Kiminin ergen bıyıklarında aşk taslakları.<br/>
<br/>
Ya kederiydik kendimizin, <br/>
ya bir halkın kaderi; <br/>
ya şakağı ya şafağı bir halkın<br/>
namlular çarmıhında! </p><p>Çünkü yok satıyorsa hayat,<br/>
çok satıyordur erk, çok tüfek; <br/>
Yok satıyorsa nehirlerimizde şafağın ilk ışıkları,<br/>
çok satıyordur şiddet, nefret, aşiret.<br/>
<br/>
İşte sürüldü şarjöre mermi, indi emniyet,<br/>
katıldı otuz bine bir daha<br/>
yağmurlu bir sokakta delik deşik bir ceset.<br/>
<br/>
Yaşasaydı kendinin kederi olacaktı,<br/>
yaşasaydı belki bir gün torunlarıyla<br/>
dolunaylı gecelerde yıldızlar sayacaktı…</p><p>Kenger toplarken ellerine diken batan çocuklar,<br/>
bilmezlerdi gözleri bağlanıp kurşunlanan bir aşkın<br/>
hazin bir ünlem bırakacağını hayata.<br/>
Bilmezlerdi bütün melodramların yalan olduğunu<br/>
çekirdek çitlenen eski yazlık sinemalarda.</p><p>Onlar hâlâ gülümsüyorlar buğulu bir atlastan.<br/>
Anıları damlıyor fotoğraflardan...</p><p>Biz de geçtik o dağlanan ağıtlardan. <br/>
Biz de göçtük kirden, pasaktan, hıncın ışıltısından.<br/>
Yakılmış köylerden, kesilmiş kulaklardan, <br/>
o kanlı ayinlerden, perişan ormanlardan; <br/>
biz de geçtik o murdar hayatlardan…<br/>
<br/>
Herkes gidecek elbet bu yavşak zamanlardan; <br/>
bu kan revan, bu iğfâl akşamlardan…</p><p> /V e a n t o l s u n k i, <br/>
h i ç b i r k u r ş u n, h i ç b i r ç e l i k,<br/>
h i ç b i r t o p r a k v e h i ç b i r v a t a n,<br/>
d a h a k u t s a l d e ğ i l d i r i n s a n d a n! /
<br>
|
63,198 | Abdal Musa | Behçet Necatigil | 5 | Bir piston<br/>
Kalmamı ister dilediği yerde<br/>
Tekler çoğulluğumu<br/>
Bir dinozor zor yer beni: <br/>
Yadi can beygir gücü.</p><p>Karıncaydı devenin<br/>
Tepip oyluğun ezen, <br/>
Bir bücür yere çaldı<br/>
Dev gibi pehlevanı - -<br/>
Unuturlar anı.</p><p>Bir sürek avında<br/>
Ölüsünü görmeye gelirler, <br/>
Abdal Musa demişler<br/>
Bağrına saplı oku<br/>
Çıkardı verdi geri.</p><p>Bu söz ibret sözüdür<br/>
Arifler ocağında<br/>
Yanar özge bir ateş<br/>
O ateşin dilleri, <br/>
Hele bir gel beri.
<br>
|
28,660 | Donkişot'un Akşamı | Afşar Timuçin | 5 | Dulcinea seni en çok andığım<br/>
Bu garip bu bilinmez akşamlardır<br/>
Büyülü kırık dökük hanları<br/>
Kral saraylarına dönüştüren<br/>
Anlaşılmaz gizidir akşamların</p><p>Zor zamanlarımda düşlediğim<br/>
Sen bütün sezgilerimde varsın<br/>
Olsaydın belki yarım kalırdım<br/>
Bir uzak köyde un eleyen süt sağan<br/>
Bilinmez biri olman<br/>
Kesinlikle kanıtlamaz yokluğunu<br/>
Sen dünyaya her dokunmamda<br/>
Gün gibi yeniden başlayansın</p><p>Olmazlıkta kurar insan sevincini<br/>
Tutku her şeyi yeniler<br/>
Yüreklilik bir çeşit yalnızlıktır<br/>
O aptal yeldeğirmenlerine gelince<br/>
Sen onları benden iyi tanırsın<br/>
Aldı mı yere vurur adamı<br/>
Kaldı ki sen onlardan da kahramansın<br/>
Aşılmazlığınla aydınlat yolumu<br/>
Dulcinea doğallığım sevincim anayurdum<br/>
Dünya gün gelip anlayacak<br/>
Sende gerçek büyüklüğe kavuştuğumu
<br>
|
69,953 | İki Çizgi | Nevzat Çelik | 6 | avucumdan düşüyor iki çizgi<br/>
biri ak kara biri<br/>
ak sizin olsun<br/>
bahar açan dağlara düşer yolu<br/>
kara bende kalsın<br/>
yaftalı ölümle biter sonu
<br>
|
47,820 | Neden | Metin Altıok | 6 | neden<br/>
hep <br/>
boş<br/>
bir<br/>
bardağa<br/>
yüksünmeden<br/>
boyun eğer<br/>
sürahi?
<br>
|
59,655 | Başbaşa | Ahmet Kutsi Tecer | 6 | İşte bir vazoda açmış iki gül<br/>
İşte bir saksıda eşsiz kuşkonmaz.<br/>
Gülleri gördükçe gönlüm bir bülbül<br/>
Saksıya baktıkça içimde bir haz.</p><p>Dışarda fırtına, uğultu, tipi<br/>
Odada sessizlik tutulur gibi.<br/>
İşte o da geldi, evin sahibi<br/>
Oturduk, eskiden konuştuk biraz.</p><p>Dışarda fırtına, tipi... Yerler kar<br/>
İçerde başbaşa iki bahtiyar.<br/>
Onları ısıtan eski bir bahar<br/>
Dışarda yepyeni bir kış, bir ayaz.
<br>
|
46,602 | Yakılacak Adamım | Ahmet Selçuk İlkan | 7 | ''İlk ateşi sen yaktın<br/>
Son yangın da senden olsun<br/>
Senin canın sağolsun...''</p><p>Bilmeliydim<br/>
Bir sabah çekip gideceğini<br/>
Dünyayı başıma yıkıp gideceğini bilmeliydim<br/>
Ve sen daha kırmadan bu aşkın kalemini<br/>
Ben herşeye eyvallah deyip<br/>
Çekip gitmeliydim bu şehirden</p><p>Ben yakılacak adamım bu şehirde<br/>
Sana böyle yandığım için<br/>
Ben asılacak adamım bu şehirde<br/>
Seni böyle sevdiğim için</p><p>Oysa<br/>
Neler öğretti hayat bana<br/>
Gülerken ağlamayı<br/>
Sırtımdan vurulmayı<br/>
Aç susuz yaşamayı...<br/>
Daha neleri öğretti hayat bana<br/>
Bir sana yalvarmayı öğrenemedim<br/>
Bir de seni unutmayı</p><p>Ben yakılacak adamım bu şehirde<br/>
Sana böyle yandığım için<br/>
Ben asılacak adamım bu şehirde<br/>
Seni böyle sevdiğim için</p><p>Sen sahte mutlulukların süslü prensesi<br/>
Sen sosyetik barların şımarık sokak kedisi<br/>
Sen mutluluğun korkak faresi<br/>
Sen hep aynı gecelerin<br/>
Hep aynı şarkıların<br/>
Hep aynı masaların vazgeçilmez mezesi<br/>
Senin cirit attığın sokaklarda<br/>
Ne gezer aşkın vefanın gölgesi<br/>
Çek git artık! <br/>
Yaşanmasın bir daha aşkın böylesi<br/>
Çek git artık! <br/>
Bitsin burada bu aşkın hikayesi</p><p>Oysa <br/>
Bir yudum mutluluğun için <br/>
Yollarına bir ömür serdim<br/>
Oysa<br/>
Bir gelişin için<br/>
Sokaklarına binlerce sabır ektim<br/>
Hasretse hasret<br/>
Acıysa acı<br/>
Uğrunda en kralını çektim<br/>
Üstelik yalnız ve tektim<br/>
Senin bir taş olduğunu nereden bilecektim? </p><p>Biliyorsun...<br/>
Seni bebekler gibi sevdim<br/>
Seni çiçekler gibi sevdim<br/>
Seni melekler gibi sevdim<br/>
Çünkü sen<br/>
Tapılacak kadındın (!) bu devirde<br/>
Oysa ben<br/>
Sana böyle yandığım için<br/>
Sana böyle kandığım için<br/>
Seni böyle sevdiğim için<br/>
Asılacak adamım bu şehirde<br/>
Yakılacak adamım bu şehirde</p><p>Git git artık...<br/>
Güle güle! ...
<br>
|
108,576 | Bir Çocuk Da Anasından Doğunca | Pir Sultan Abdal | 7 | Bir çocuk da anasından doğunca<br/>
Bedenini pişirmeye tuz ister<br/>
Üryan büryan ortalıkta kalınca<br/>
Setirini örtünmeye bez ister</p><p>Konla sudan gelir anın gıdası<br/>
Nasibini veren Barı Huda'sı<br/>
Beşiklere beler onun anası<br/>
Akşam sabah emzirmeye yüz ister</p><p>Bir yaşında ürüm ürüm ürünür<br/>
İkisinde sürüm sürüm sürünür<br/>
Üç yaşında adım adım yürünür<br/>
Dört yaşında söylemeye söz ister</p><p>Beş yaşında dili civan sevişir<br/>
Altısında uşağınan döğüşür<br/>
Yedisinde dişlerini değişir<br/>
Sekizinde her gediğin düz ister</p><p>Dokuzunda olur bir tosun maya<br/>
Onunda da benzer kaşları yaya<br/>
Onbirinde başı girer sevdaya<br/>
Onbeşinde ala gözlü kız ister</p><p>Yirmisinde akıl baştan savrulur<br/>
Otuzunda vursa dağa devrilir<br/>
Kırk yaşında akıl başa çevrilir<br/>
Ellisinde avın olmış baz ister</p><p>Altmışında iner bir merdivenden<br/>
Yetmişinde binse düşer duvardan<br/>
Sekseninde su getirmez pınardan<br/>
Doksanında döşeğini düz ister</p><p>Pir Sultan Abdal bu söz hepimize<br/>
Tonus girinceye belki de yaza<br/>
Yüz yaşında ölümünü gözede<br/>
Zemheriyi çıkarmaya yaz ister
<br>
|
172,165 | Bugün Ben Bir Güzel Gördüm | Aşık Ömer | 7 | Bugün ben bir güzel gördüm<br/>
Yeşiller giymiş ağ üzre<br/>
Aklımı başımdan aldı<br/>
Durabilmem ayağ üzre</p><p>Beni mest eden câmıdır<br/>
Gonçe gülün eyyâmıdır<br/>
Her biri bir harâmidir<br/>
Kirpikleri kapağ üzre</p><p>Mah cemaline bakılur<br/>
Ben kulun yanup yakılur<br/>
Söyledikçe bal dökülür<br/>
Leblerinden dudağ üzre</p><p>Cemâl ü hüsnü âlişan<br/>
Ol Yusuf’tan almış nişan<br/>
Siyah zülüfler perişan<br/>
Dökülmüş al yanağ üzre</p><p>Aşık Ömer geldi ise<br/>
Hak inayet kıldı ise<br/>
Ferhad dağı deldi ise<br/>
Ben koyam dağı dağ üzre
<br>
|
47,819 | Ben | Metin Altıok | 6 | Adıma özenenler<br/>
ah bir bilseler<br/>
kaç kaç<br/>
göçük ceset<br/>
yaşadım çürüdüm<br/>
bugünlere kadar<br/>
ben<br/>
...
<br>
|
27,988 | Dönüş | Abdurrahim Karakoç | 8 | Bunca yıldır bir hiçliğe <br/>
Gittim, sana geliyorum...<br/>
Yeter artık döne döne<br/>
Bittim, sana geliyorum...</p><p>Durdum ve düşündüm demin<br/>
Baktım bu yol daha emin<br/>
Ayrılmamaya bin yemin<br/>
Ettim, sana geliyorum...</p><p>Gözüm yaşlı gönlüm garip<br/>
Yalvarayım dedim varıp<br/>
Benliği benden çıkarıp<br/>
Attım, sana geliyorum...</p><p>Aşk tokmağı değdi örse<br/>
Durmam gayrı dünya dursa<br/>
Dünden kalma neyim varsa<br/>
Sattım, sana geliyorum...</p><p>Bıraktım öfkeyi kini<br/>
Oldum bir rahmet ekini<br/>
Seni sevmenin zevkini<br/>
Tattım. sana geliyorum...</p><p>(Dosta Doğru)
<br>
|
58,689 | İnandıramaz Aynam Yaşlandığıma Beni | William Shakespeare | 7 | İnandıramaz aynam yaşlandığıma beni.<br/>
Değil mi ki doğduğunuz aynı gün gençlikle sen; <br/>
Ama örtünce vaktin kırışıkları seni<br/>
Medet umarım ömrüm bitsin diye ecelden.<br/>
Varlığına o eşsiz güzelliği giysen de<br/>
Gönlümün urbasından başka şey giyemezsin.<br/>
Yüreğim sende çarpar, yüreğin çarpar bende:<br/>
Demek ki bana göre yaşlısın diyemezsin.<br/>
Onun için, sevgilim, kendine bakman gerek,<br/>
Nasıl ki ben bir hiçim bakmak dururken sana,<br/>
Yüreğin bende diye üstüne titreyerek<br/>
Olmuşum yavrusunu esirgeyen bir ana.<br/>
Gönlüne bel bağlama gönlümü yok edersen, <br/>
Geri almak yok diye onu verdin bana sen. </p><p>1564
<br>
|
15,577 | Ödedim mi Bedelini | Yusuf Hayaloğlu | 7 | Ödedim mi bedelini<br/>
Ödedim mi yaşamanın<br/>
Ayışığı oynaşırken<br/>
Yar elini okşamanın</p><p>Açtıysa menekşe bil ki<br/>
Duyduysa karınca bil ki<br/>
Senden önce birileri<br/>
Ödemiştir bedelini</p><p>Sokak sokak vuruşarak<br/>
Adım adım yaklaşarak<br/>
Hey hey hey<br/>
Hey hey hey<br/>
Gözyaşıyla kanla terle<br/>
Tarihle hesaplaşarak</p><p>Ödedim mi sebebini<br/>
Ödedim mi var olmanın<br/>
Heybetli bir dağ misali<br/>
Dimdik ayakta durmanın</p><p>Öldüyse civanlar bil ki<br/>
Dolduysa zindanlar bil ki<br/>
Kimseyi vurmasın<br/>
Çözülsün diye çelişki</p><p>Sokak sokak vuruşarak<br/>
Adım adım yaklaşarak<br/>
Hey hey hey<br/>
Hey hey hey<br/>
Gözyaşıyla kanla terle<br/>
Tarihle hesaplaşarak
<br>
|
21,090 | Arz-ı Hal 2 | Turgut Uyar | 6 | Ben de günahkâr kullarındanım Allahım... <br/>
Bir kulhuvallahi bilirim dualardan, <br/>
Bir de yarabbi şükür demeyi doyunca. <br/>
Bir kere oruç tutmam ramazan boyunca, <br/>
Ama çekmediğim kalmadı sevdalardan. <br/>
Ben de günahkâr kullarındanım Allahım!... </p><p>Benim gibi kulun çok dünyada, allahım!... <br/>
Eğer bilmiyorsan işte,haberin olsun. <br/>
Ekmek derdi, aşk derdi unutturdu seni. <br/>
İnsan hatırlamıyor dün ne yediğini. <br/>
Zaten yediğimiz ne ki hatırda dursun. <br/>
Benim gibi kulun çok dünyada, Allahım!... </p><p>Yazdıklarıma sakın darılma Allahım!... <br/>
Meleklerin sana bunları söylemezler. <br/>
Artık, pek yarattığın gibi değil dünya <br/>
İnsanlar hem sabuna karıştı, hem suya: <br/>
Ne olursun, hoşuna gitmedi ise eğer, <br/>
Yazdıklarıma sakın darılma Allahım!... </p><p>Sana birşey soracağım, affet, Allahım!... <br/>
Baş vakit kızlar doluyor camilerine, <br/>
Beyaz yaşmaklı, beyaz tenli, masum kızlar... <br/>
Benim bir defa görüşte yüreğim sızlar; <br/>
Sen tutulmadın mı, içlerinden birine? <br/>
Sana birşey soracağım, affet, Allahım!... </p><p>İşte insanlar bu minval üzre, Allahım!... <br/>
Kıt kanaat sere serpe yollar boyunca... <br/>
Sen, bizim için hâlâ o ezeli sırsın. <br/>
Sen de bizi bilmiş olsan, başkalaşırsın... <br/>
Herkesin kederi, gailesi boyunca. <br/>
İşte insanlar bu minval üzre, Allahım!...<br/>
.
<br>
|
50,746 | Anlatılır Gibi Değil Yası Çiçeklerin | İlhan Berk | 5 | Karanfil</p><p>Adın her sabah uyandığımız gökyüzünün yerini aldı.<br/>
Hangi su olursa olsun<br/>
Yeşil sen bakınca.<br/>
Her gün sen baktıktan sonra<br/>
Bu kadar güzel<br/>
Bu gökyüzü.</p><p>Fesleğen</p><p>Sen varken karanlık bilmez<br/>
Hiçbir su.<br/>
Hiçbir su<br/>
Kaybolmaz.</p><p>Sarı Çiğdem</p><p>İlk biz geldik dünyaya<br/>
Gelir gelmez<br/>
Sevmeyi çalışmayı öğrendik<br/>
Bir gün yası öğreneceğimizi<br/>
Hiç bilmiyorduk.</p><p>Defne</p><p>Kimse ölümü övemez<br/>
Seni gördükten sonra<br/>
Kulluğu<br/>
Savaşı<br/>
Güzel gösteremez.</p><p>Lale</p><p>Yalan Ayvaz'ın laleyi sevmediği<br/>
Doğru değil sonra<br/>
İlk defa çiğdemin gördüğü dünyayı<br/>
İlk Ayvaz geldi<br/>
Bu manzara<br/>
Ona bakarak geldi<br/>
Hep ona bakarak geldik.
<br>
|
104,715 | Uyan Gözün Aç | Niyazi Mısri | 9 | Uyan gözün aç durma yalvar güzel Allah'a<br/>
Yolundan izin ayırma yalvar güzel Allah'a</p><p>Her geceyi kaaim ol her gündüzü saim ol<br/>
Hem zikr ile daim ol yalvar güzel Allah'a</p><p>Bir gün bu gözün görmez hem kulağın işitmez<br/>
Bu fırsat ele girmez yalvar güzel Allah'a</p><p>Aslığı ganimet bil her saati nimet bil<br/>
Gizlice ibadet kıl yalvar güzel Allah'a</p><p>Ömrünü hiçe sayma kendini oda yakma<br/>
Her şam u seher yatma yalvar güzel Allah'a</p><p>Hey nice yatırsun dur olma bu safadan dur<br/>
Bahr-ı keremi boldur yalvar güzel Allah'a</p><p>Her vakt-i seherde bir lütfu gelir Allah'ın<br/>
Ol vakt uyanır kalbin yalvar güzel Allah'a</p><p>Allah'ın adın yadet, can ile dili şadet<br/>
Bülbül gibi feryat et yalvar güzel Allah'a</p><p>Gel imdi Niyaziyle Allah'a niyaz eyle<br/>
Hacatı dıraz eyle yalvar güzel Allah'a
<br>
|
26,482 | Bilmediler | Yunus Emre | 8 | Hakiykatin ma'nisin şerh ile bilmediler<br/>
Erenler bu dirliği riye dirilmediler</p><p>Hakiykat bir denizdir şeriattır gemisi<br/>
Çoklar gemiden çıkıp denize dalmadılar</p><p>Bular geldi tapıya şeriat tuttu durur<br/>
İçeri giribeni ne varın bilmediler</p><p>Dört kitabı şerh eden asıdır hakıykatte<br/>
Zira tevsir okuyup ma'nisin bilmediler</p><p>Yunus adın sadıktır bu yola geldin ise<br/>
Adın değşirmeyenler bu yola gelmediler.
<br>
|
83,378 | Git | Ferman Karaçam | 7 | Yüreğini bana bırak sevdiğim <br/>
tadında kalsın herşey<br/>
mavi kalsın sahaflar<br/>
büksün boynunu eski dergiler<br/>
git<br/>
menzilden alınmış seherlerin var yaşanacak<br/>
sesin var<br/>
bahar gibi akan yüreklere<br/>
umutların<br/>
göğün var senin yıldızlarla dolu<br/>
git</p><p>eylül gözlerin var senin <br/>
zümrütten</p><p>adında nilüferler yaşar<br/>
yüzünde ay doğar<br/>
alnında zührem parlar engin mavilerden<br/>
yeşil doruklara şarkılar kondurursun</p><p>gölgesini öpmeye gelirim akşamüstü<br/>
hatıralarının<br/>
git</p><p>uğrunda ölecek köleyi<br/>
bir bıçkın kader vuruşuyla tarumar<br/>
bırak yüreğini bana sevdiğim<br/>
uğultusu olurum kıyametin<br/>
çırpınışı çaresizliğin<br/>
kanadına tutunurum umudun<br/>
ve gittiğin yollara<br/>
boyun büker<br/>
yetim yetim bakarım</p><p>git sevdiğim</p><p>gözün kalmasın arkada</p><p>sen gidince adını bestelerim<br/>
binbir makamda</p><p>git sevdiğim <br/>
git sevdiğim
<br>
|
41,783 | Naat | Can Yücel | 4 | Bir elim bulut<br/>
Bir elim toprak<br/>
d d d <br/>
ö ü ö<br/>
n ş n<br/>
e e e<br/>
r n r<br/>
e e <br/>
k b k<br/>
i<br/>
r<br/>
<br/>
y<br/>
a<br/>
p<br/>
r<br/>
a<br/>
k<br/>
Sana bin kez söyledim be evladım<br/>
Dişlerinle tırnaklarını yiyeceğine<br/>
Gözlerinle gökyüzünü yesen ya...
<br>
|
23,157 | Topal Sevda | Yusuf Hayaloğlu | 8 | Dün sahilde karşılaştık...<br/>
Biran gözüm ısırdı,sonra birden tanıdım<br/>
Düşmemek için zor tuttum kendimi<br/>
Bacaklarım titredi,bir ağaca yaslandım...</p><p>Yırtılan bir mektup gibi<br/>
Sisli hatıraların gerisinden bakıyordu..<br/>
Eski bir sevdanın durulmamış nehirleri<br/>
Çırpınarak yüreğime akıyordu.</p><p>Hatırladığım bir sonbahar günüydü,<br/>
Karşımızdaki yeni eve taşındılar<br/>
Bütün gün bakışıp duruyorduk<br/>
Gözleri sanki birer kurşundular!.</p><p>O zamanlar ben, zıpkın gibi bir çocuktum;<br/>
Liseye yeni başlamıştım<br/>
Onun saçlarını geriye savurup<br/>
Çapkınca gülümsemesinden hoşlanmıştım..</p><p>Ne zaman cama çıksam, karşı balkonda<br/>
Itırlı bir çiçek gibi tütüyordu<br/>
Ne zaman buluşalım desem, olmaz diyordu<br/>
Mektuplaşmak ona yetiyordu..</p><p>Bir Temmuz akşamıydı, unutmam<br/>
Yazlık sinema daha yeni dağılmıştı;<br/>
Bahçe kapısında sıkıştırıp öpmüştüm,<br/>
İçeri kaçıp saatlerce ağlamıştı..</p><p>Sonraları çok kanuştuk, gezdik<br/>
Bazen ağlaşıp bazen gülüştük<br/>
Çılgın gibiydik, her fırsatta buluştuk,<br/>
Uluorta öpüştük, herkesin diline düştük..</p><p>Ailesi baş edemedi, Mersin deki halasına gönderdi<br/>
Hiç arayıp sormadım<br/>
Ben osıralar devrimci oldum.<br/>
Mahalleden ayrılıp yıllarca evede uğramadım..</p><p>Dünyam değişmişti artık<br/>
Memleketin gidişatını hiçmi hiçbeğenmiyordum<br/>
Forumlara,yürüyüşlere katılıyor,<br/>
Durmadan şiir okuyup,ajitasyon çekiyordum..</p><p>Ah o gençlik rüzgarı ah..<br/>
Ezilen insanları tek başıma kurtaracağmı sandım <br/>
Anarşik bir eylem sırasında<br/>
Seken kurşunlarla bacağımdan yaralandım...</p><p>Ameliyatın ardından yıllarca yattım içerde,<br/>
Dosyam bir hayli kabarmıştı..<br/>
Beni o nemli koğuşlarda<br/>
Vefakar anamdan başka hiç kimse aramamıştı..</p><p>İçerden çıkınca onu sordum<br/>
Bir astsubayla evlenip buradan gitmişti..<br/>
Oysa kibrit ağusuyla koluma dağladığım<br/>
İsmi hala silinmemişti...</p><p>Hayat devam ediyordu<br/>
İçkiye vurmuştum, unutmayı denyordum<br/>
Pencerenin önünde, kuruyan bir çiçek gibi<br/>
Günden güne tükeniyordum..</p><p>Anam çökmüştü artık,ölmeden mürüvvet istiyordu<br/>
Bazan oturup dertleşirdik..<br/>
Kimsesiz bir kadın varmış,körmüş, olur demiş<br/>
Bende fazla uzatmadım,evlendik.</p><p>Geçmişe ait ne varsa; mektuptu,resimdi.<br/>
Bir bir ayırıp yaktım ateşte.<br/>
Nasıl gittiğini sorarsanız, ne bileyim,<br/>
Kör-topal gidiyor işte..</p><p>Ne varki, o hırçın saçları hepyüzüme savruluyor<br/>
Balkona her baktığımda.<br/>
Pişmanlık, bir eski yara gibi<br/>
Hala kımıldayıp duruyor onu hatırladığımda.</p><p>Biiyorum, onunla olsaydım<br/>
böyle kavga edip durmazdım yüreğimle.<br/>
Biliyorum, bu sevdayı ben yıktım,<br/>
Ben öldürdüm bu hoyrat ellerimle.!</p><p>Dün sahilde karşılaştık <br/>
Bir an boş bulundum,sendeler gibi oldum <br/>
Öyle bir baktı ki, ben o gözlerde<br/>
Bir ömrün bütün acılarını buldum...</p><p>Bir şeyler söylemek ister gibiydi<br/>
Başını eğip, gitti çocuklarının yanına<br/>
Nedendir bilmiyorum, fakat <br/>
Gimek istemedi sanki, kocasının koluna.</p><p>Ardından koşup durduramadım, ona soramadım<br/>
Öylece dona kaldım.<br/>
Çünkü o anarşik eylemden beri<br/>
Ben artık deynekli bir topaldım!...
<br>
|
57,429 | Kayıp | Süreyya Berfe | 6 | Seni yitirmedim, kaybettim.<br/>
Cep saatimi yitirdim, seni kaybettim.<br/>
Gökyüzünün herhangi bir yerinde<br/>
herhangi bir gökyüzünde<br/>
kaybettim seni.</p><p>Kim kimi buldu ömründe? <br/>
Herkes başka bir günü düşündü.<br/>
Şöyle ya da böyle<br/>
ömründe olmayan dünü düşündü.</p><p>Yeryüzünde hemen şurda<br/>
kaybettim seni.<br/>
Telaşla, korkuda kaybettim.<br/>
Hüzünde, coşkuda kaybettim.<br/>
'Mutluluktan ölebilirim' dedin, kaybettim.</p><p>Kim kimi tanıdı ömründe? <br/>
Herkes başka bir durumu düşündü.<br/>
Şöyle ya da böyle<br/>
ömründe olmayan umudu düşündü.</p><p>Kaybolan ne varsa onlarda, onlarla<br/>
geçen günlerden birinde, geçmişte<br/>
kaybettim işte, zaman sustu.<br/>
Zifiri karanlık bir mağarada<br/>
ürkek bir yosun ışıdı, kayboldu.
<br>
|
2,136,973 | Boaz Uykuda | Victor Hugo | 8 | Uzanmış uyumuştu Boaz, iş yorgunu; <br/>
Bütün gün didinmiş durmuştu harmanında; <br/>
Sonra serip her günkü yere yatağını<br/>
Uyumuştu Boaz, ölçeklerin yanında.<br/>
Epeyce tarlası vardı bu ihtiyarın; <br/>
Zengindi, ama hakkı hukuku bilirdi; <br/>
Rengi saftı değirmenindeki suların; <br/>
Cehennem odu değildi ocağındaki.<br/>
Gümüş sakalı Nisan çayına benzerdi; <br/>
Ne hasisti, ne de haset vardı içinde; <br/>
“Mahsustan düşürün de toplasınlar,» derdi<br/>
Ekin devşiren fakir kadınlar görünce.<br/>
Hiçbir vakit ayrılmamıştı doğru yoldan; <br/>
Fukara babasıydı, gönlü pek ganiydi; <br/>
Beyaz harmanisi kadar temiz bir vicdan.<br/>
Halka açık ambarları sebil gibiydi.<br/>
Babacandı, yakınlarına sıdkı vardı; <br/>
İşini bilirdi, eli açık olsa da; <br/>
Kadınlar gençlerden çok ona bakarlardı; <br/>
Gençler güzel ama olgunun hali başka.<br/>
O ki asıına dönmekte olan kişidir,<br/>
Geçer yalan dünyadan ebedî dünyaya; <br/>
Gencin gözündeki ihtiras ateşidir,<br/>
İhtiyarınkinde başka bir nur, bir ziya.<br/>
İşte böyle uyuyordu Boaz, gecede,<br/>
Ekin tınazları birer mâbede benzer; <br/>
Rençberler, üçer beşer, hepsi bir köşede; <br/>
Eski zamanlar, eski günlerdi o günler.<br/>
İsraillilerin başında bir hakim vardı; <br/>
Ömrü çadırlarda geçen adam, toprakta<br/>
Devlerin ayak izini görür, korkardı; <br/>
Toprak tufan sularıyla ıslaktı hâlâ.<br/>
Uyuyordu Boaz, Yakub’un, Yahuda’nın<br/>
Uyuduğu gibi, dalla örtülü üstü; <br/>
Birdenbire başı üzerinde, semanın<br/>
Aralanan kapısından, bir rüya gördü.<br/>
Bu rüyada Boaz’ın karnından bir meşe<br/>
Çıkıp ta mavi göklere yükseliyordu.<br/>
Bu bir nesildi, uzun bir zincir halinde; <br/>
Bir kıral doğuyor, bir tanrı ölüyordu.<br/>
Ve Boaz şöylece mırıldandı içinden:<br/>
“Ben nasıl olur da bu nesle baş olurum? <br/>
İhtiyarım; aşağı yukarı yaş seksen; <br/>
Ne bir karım var dünyada, ne de bir oğlum.<br/>
“Yıllarca koynumda yatan kadın, ey Tanrım<br/>
Benim evimdeydi senin evine gitti; <br/>
Gitti ama gene beraber sayılırım; <br/>
O yarı canlı, bense yarı ölü şimdi.<br/>
«Benden bir nesil doğacak! Nasıl olur bu? <br/>
Nasıl olur da benim çocuklarım olur? <br/>
Genç olsam neyse, çünkü insan genç oldu mu<br/>
Geceden sıyrılan gün zaferle doludur.<br/>
«İhtiyarım, hazan yaprağı gibi kuru; <br/>
Karım yok, yalnızım, bir ayağım çukurda; <br/>
Belim bükülmüş, Tanrım, mezarıma doğru,<br/>
Nasıl eğilirse suya, susuz bir boğa.»<br/>
Böyle söylüyordu rüyada, vecd içinde; <br/>
Boaz, uykulu gözleri önünde Tanrı.<br/>
Ne bilsin çınar gül açtığını dibinde? <br/>
Onun da ayak ucunda bir kadın vardı.<br/>
O öyle uyurken Rut, Moab’lı bir kadın,<br/>
Ayak ucuna uzanmıştı, göğsü üryan; <br/>
Kimbilir ne hayr umuyordu bu adamın,<br/>
Büyük nuru getirecek uyanışından.<br/>
Ne Boaz’ın bu kadından haberi vardı,<br/>
Ne de Rut biliyordu Allah’ın emrini.<br/>
Etrafı otların hafif kokusu sardı,<br/>
Bu fısıltı dalgası Galgala şehrini.<br/>
Muhteşem bir zifafa hazırlıktı gece.<br/>
Herhalde görünmez melekler uçuyordu; <br/>
Çünkü havadan arasıra ve gizlice<br/>
Kanada benzer mavi şeyler geçiyordu.<br/>
Boaz’ın nefesi yosunlar üzerinden<br/>
Akan suların sesine karışıyordu.<br/>
En güzeliydi dünyanın mevsimlerinden; <br/>
Tepelerde beyaz zambaklar açıyordu.<br/>
Rut dalgındı, Boaz uykuda, otlar kara; <br/>
Bir nabızdı sürülerin çıngırak sesi; <br/>
Gökten geniş bir rahmet iniyordu arza; <br/>
Arslanların suya gittiği saatlerdi.<br/>
Jerimadeth ve Urida her şey rahat, sakin; <br/>
Loş semada yıldızlar yanıp sönüyordu; <br/>
Karanlığın çiçekleri içinde narin<br/>
Bir hilal parlıyor ve Rut düşünüyordu.<br/>
Hareketsiz bakıp duvağının altından; <br/>
Hangi Tanrı, ebedi yazın hasadında,<br/>
Giderken fırlatmış atmıştı bu altından<br/>
Orağı bu yıldız dolu gök tarlasına?
<br>
|
285,432 | 81 Nolu Rubai | Ömer Hayyam | 8 | Dünya derdiyle harap olmadan böyle,<br/>
Bol bol içelim kızıl şaraptan şöyle.<br/>
Dünya kanlımız; şarap, dünyanın kanı; <br/>
Kanlısının kanını kim içmez; söyle? </p><p>(Hayyam'ın Türkçe Yüzü-Türkçe Yeniden Yazan-Yalçın Aydın Ayçiçek-Can Yayınları)
<br>
|
6,003 | Yakınlık | Necip Fazıl Kısakürek | 8 | Neye yaklaşsam, sonu uzaklık ve kırgınlık; <br/>
Anla ki, yok Allah'tan başkasıyla yakınlık...
<br>
|
94,167 | Göl:...'ye | Edgar Allan Poe | 6 | Bu yaban dünyada bir köşe vardı.<br/>
Gençliğimizin baharında gittiğim, <br/>
Kara kayalarla sarılmış ve<br/>
Yüksek çamların kuleleriyle çevrilmiş-<br/>
Öylesine güzeldi ki yalnızlığı<br/>
Vahşi bir gölün, onu daha az sevemzdim.</p><p>Ama kara kefenini serdiğin gece üzerine<br/>
Herşeye serdiğin gibi, <br/>
Ve gizemli rüzgar<br/>
Ahenkle mırıldanarak gittiğinde, <br/>
O zaman- aho zaman- uyanırdım.<br/>
Issız göl dehşetine.</p><p>Ama korku değildi<br/>
İnsanı titreten bir zevkti bu dehşet-<br/>
Öyle bir duygu ki ne madenler, mücevherler<br/>
Ne de- hatta senin aşkın<br/>
Kandırabilirdi anlatmaya beni<br/>
O zehirli dalgadaydı ölüm<br/>
Bir mezarlık çukurumda-<br/>
Yalnız imgelemi böyle teselli bulan, <br/>
Kimsesiz ruhu bu karnlık gölden<br/>
Bir Adeb yaratan, O'nun için
<br>
|
86,523 | Katıla Katıla Gülünesi | Charles Bukowski | 7 | iyi olurdu buradan<br/>
ayrılmak, <br/>
gitmek artık, <br/>
nalları dikmek, bütün anıları<br/>
terketmek<br/>
filan, <br/>
ama kalmanın da<br/>
bir tadı var: <br/>
kendilerini <br/>
afet<br/>
sanıp<br/>
şimdi kirli dairelerinde<br/>
sabırsızlıkla melodram dizisinin<br/>
başlamasını bekleyen<br/>
bütün o yavrular, <br/>
ve bütün o delikanlılar, <br/>
Yıllık'larda<br/>
pürüzsüz ciltleriyle<br/>
bir gün<br/>
önemli biri<br/>
olacaklarından emin emin<br/>
sırıtan, <br/>
şimdi polis onlar, daktilograf, <br/>
sosisli sandöviç satıcısı, <br/>
tımarcı, <br/>
toz<br/>
zerrecikleri, <br/>
kalıp diğerlerinin<br/>
ne olduklarını<br/>
görmek güzel - yalnız<br/>
banyoya girdiğinde<br/>
aynayı es geç<br/>
ve sifonu çektiğinde<br/>
arkana bakma.
<br>
|
14,548 | Bilmiyorum, Yaşamakta mısın,Öldün mü? | Anna Ahmatova | 8 | Bilmiyorum,yaşamakta mısın,öldün mü?<br/>
Dünyada bir yerlerde bulabilir miyim seni<br/>
Yoksa,akşamın yaslı karanlığında<br/>
Bir ölüyü mü düşünmeli...</p><p>Her şey senin için:Gün boyunca dualarım.<br/>
Uyuşturan ateşi uykusuz gecelerin;<br/>
Şiirlerimin beyaz sürüsü,<br/>
Ve mavi yangını gözlerimin...</p><p>Hiç kimse daha yakın olmadı bana,<br/>
Hiç kimse böylesine üzmedi beni,<br/>
Acıya salıp gidenler bile,<br/>
Okşayıp bırakanlar hatta.<br/>
(çeviren:Ataol Behramoğlu)
<br>
|