id
float64 5
2.32M
⌀ | title
stringlengths 1
80
| poet
stringlengths 4
32
| rating
float64 0
10
⌀ | poem
stringlengths 22
117k
|
---|---|---|---|---|
8,016 | Yıkılma Sakın | Ataol Behramoğlu | 6 | Kötü şey uzakta olmak<br/>
Dostlarından, sevdiğin kadından<br/>
Yasaklanmak bütün yaşantılara<br/>
Seni tamamlayan, arındıran<br/>
Kapatıldığın dört duvar arasında<br/>
Sağlıklı, genç bir adam olarak</p><p>Neler gelmez ki insanın aklına<br/>
Sevinçli, özgür günlere dair<br/>
Kalmıştır yüzlerce yıl uzakta<br/>
Onunla ilk kez öpüştüğün şehir<br/>
Acı, zehir zemberek bir hüzün<br/>
Kalbinden gırtlağına doğru yükselir</p><p>Görüyorsun işte küçük adamları<br/>
Köhnemiş silahlarıyla saldıran sana<br/>
Kimi tutsak düşmüş kendi dünyasına<br/>
Kimisi düpedüz halk düşmanı<br/>
Diren öyleyse, diren, yılma<br/>
Yürüt daha bir inatla kavganı</p><p>Babeuf'u hatırla, Nazım Hikmet'i<br/>
Bir umut ateşi gibi parlayan zindanlarda<br/>
Hatırla Danko'nun tutuşan kalbini<br/>
Karanlıkları yırtmak arzusuyla<br/>
Ve faşizme karşı, zulme, zorbalığa<br/>
Düşün acılar içinde vuruşan kardeşleri</p><p>Elbette vardır bir diyeceği, bir haberi<br/>
Bir kaçağa çay sunan Kürt kadınlarının<br/>
Dağlar dilsizdir, yalçındır<br/>
Ama gün gelir bir diyeceği olur onların da<br/>
Ve dağlar, ıssız tarlalar başladı mı konuşmaya <br/>
Susmazlar bir daha, söz artık onlarındır</p><p>Kötü şey uzakta olmak<br/>
Dostlarından, sevdiğin kadından<br/>
Yasaklanmak bütün yaşantılara<br/>
Seni tamamlayan, arındıran<br/>
Ama bir devrimciyi haklı kılan<br/>
Biraz da acılardır unutma</p><p>Yıkılma sakın geçerken günler<br/>
Yaralayarak gençliğini<br/>
Onurlu, güzel geleceklerin<br/>
Biziz habercileri düşün ki<br/>
Ve halkın bağrında bir inci gibi<br/>
Büyüyüp gelişmektedir zafer.
<br>
|
15,247 | Ümitlerin Ölümü | Ümit Yaşar Oğuzcan | 7 | Başladı bir amansız çöküntüdür içimde<br/>
Bilmem, gün gün yer eden ölüm müdür içimde</p><p>Gündüz gece dinlemez durmadan zonklar başım<br/>
Koca adımlarıyla bir dev yürür içimde</p><p>Ne yana baksam gece, dizboyu çaresizlik<br/>
Bir kara yalnızlıktır büyür büyür içimde</p><p>Yıkılan bir dünyanın altında ben kalmışım<br/>
Ki derinden derine bir şey çürür içimde</p><p>Hani eşsiz dostluklar, vazgeçilmez sevgiler<br/>
Bütün ümitler şimdi bir ölüdür içimde
<br>
|
34,054 | Tekrar Tekrar... Acıya Doyana Dek | Cezmi Ersöz | 5 | Kaçıp kaçıp sığındığımız o yaslı evdi hep<br/>
gözyaşı loşluğunda, yarım sıcaklıkta, <br/>
kırgın perdeler, unutkan masamız, <br/>
uzak sahillerde çekilmiş fotoğraflarımızdan<br/>
hep mahçup bir sevgi taşardı.</p><p>Alıngandı şarkılarımız, alkole dayanıksız</p><p>Saatler boyu, nefes nefese planlar yapardık, <br/>
heyecanla yürürdük düşlerimizde, <br/>
bu kadarı çoktu bize, yorulurduk</p><p>Birimizin bakışı yeterdi<br/>
hayallerimizin kanatlarını yakmaya...</p><p>Sonra önüne düşerdi saçları<br/>
gün biterdi</p><p>Hep o saatlerde yaşamaktan ölürüz diye <br/>
korkardık.<br/>
Akşamın ıstıraplı eşiğini geçtikten sonra<br/>
mutfağa giderdi, çay yapmaya<br/>
çay yarım kalırdı, gider içeri<br/>
ölesiye sevişirdik...</p><p>O yaslı evden günlerce dışarı çıkmazdık<br/>
kaç gün, kaç ölüm, kaç öykü tükenip<br/>
biterdi ellerimizde.</p><p>Bir gün gelir o yaslı ev bize dar gelirdi<br/>
unutulmuş istasyonlara giderdik, ayrı ayrı<br/>
bizim gibi insanların yazdığı öyküleri<br/>
okurduk, yüreklerimiz<br/>
bir hüzün oyuncağıydı sanki, <br/>
olmadık şeylere ağlardık.</p><p>Dokunaklı bir filmin sonu gibiydi<br/>
hayatımız<br/>
tekrar, tekrar, acıya doyana dek
<br>
|
96,581 | Oteller Hanlar Hamamlar için Sürekli Şiir I-II-III | Cemal Süreya | 9 | I.</p><p>Şu günlerde içkiye düştüm, ondan mıdır bilmem,<br/>
Daha çok seviyorum Cansever'i, Uyar'ı, Can Yücel'i<br/>
Bir de fethi Naci'yi, ve elbet Mustafa Kemal'i<br/>
Ankara Ankara<br/>
Bir kent değil burası, bir acenta dizisi,<br/>
Bir işhanı, bir umumi mümessizlik belki,<br/>
Büyük mağazalar, bahçeliğe özenen süpermarketler<br/>
Tutulmamak üzere verilmiş bir söz gibi.<br/>
Sahi kaçıncı sanat oluyordu şu mimari? <br/>
Birer önyargı gibi uzuyor çağdaş caminin minareleri.<br/>
Opera: içine dikiş gereçleri doldurulmuş ağırlıksız bir<br/>
keman kutusu,<br/>
Osmanlı Bankası davul; <br/>
Ve Emlak Kredi'yle başlayan camdan metalden bir melodika<br/>
ordusu:<br/>
Dol (An) kara bakır dol! </p><p>Biletim öldü; <br/>
Gömleğim kirli.</p><p>Ek yapıların ana yapıları böyle ezip geçmesinde<br/>
Yoksa ölümcül bir beğeni de mi gizli? <br/>
Ne derdi buna Sadettin Köpek, Necmettin Pervane ne derdi? <br/>
Tiren kuşları daha Eskişehir'den başlayarak<br/>
Çarpa çarpa bedenlerini kara vagonlara<br/>
Can boyasıyla çizer portresinin ilk çizgilerini.<br/>
Evliya Çelebi'ye kenti gezdiren rehberin de<br/>
Sesi yeraltından geliyordu ve kemiktendi elleri.</p><p>Bir kadın torbaya doldurulmuş gibi yürüyor<br/>
Yine de, belli, içi içine sığmıyor.</p><p>Büyük Millet Meclisi'ni hiç gözden kaçırmamakta<br/>
O nereye giderse peşini bırakmayan Ankara Oteli:</p><p>İş Bankası da kendine özgü bir humour'la süzüyor<br/>
Şimdi biraz daha aşağıda kalmış Anıt-Kabir'i.</p><p>İşe bak, dün humour sözcüğü için Fransevi'yi açtıydım,<br/>
"Şetaret" diyordu yanlış okumadımsa Şemsettin Sami:<br/>
Ey şetaret bankası, artık gelmiş sayılırsın Çankaya'ya! </p><p>Ben öyle her şeye dikkat eden bir adam değilim,<br/>
Ama biliyorum DÇM için Marmara Oteli'ne gideceğim<br/>
Yakamda gizlilik rozeti, eh çobanıllık da caba; <br/>
Vergi iadesi için de Stad Otel var,<br/>
Paraşüt kulesini yukardan görmüş olursun ayrıca.</p><p>Adını titizce saklayan bir sokak buldum<br/>
Şimdi söyleyemem hangi alanın arkasında,<br/>
Oradan geçerken hep seni düşünüyorum,<br/>
Belki de oralarda bir yerdesin,<br/>
Sen tavşan aralığı,<br/>
Sen ağzımın tadı,</p><p>Bir buluş gibisin! </p><p>- Ağır ol Bay Düzyazı,<br/>
Sen ancak uçağa binebilirsin! </p><p>II.</p><p>Ankara Ankara.<br/>
Ey iyi kalpli üvey ana! </p><p>III.</p><p>Biliyor musun başkentim nedense<br/>
Birbirimizden çekiniyoruz ikimiz de,<br/>
Sen yaslarına hiç yaslanmaz oldun<br/>
Ben acılarıma yeterince.</p><p>Tek boynuzlu yapılar arasında<br/>
İki katlı ve gözlüklü bir hayırevi<br/>
Dayandım ak bedenine öptüm öptüm<br/>
Aşkım değilsen haber ver benzerimi! </p><p>Her şey öyle yeni ki burda<br/>
Kolunu kaldırsan yarının folkloruna katkı<br/>
Ama ben budalalıklarla doldurdum<br/>
Yıllarca bütün boş sayfalarımı.</p><p>Şurda işte tam şu noktada Dede'nin<br/>
İç çekişi Bach'ın soluk alışına karışıyordu,<br/>
Bir kapıyı açtım ürktüm ve kapattım<br/>
Bir milyon adam ayakta bira içiyordu.</p><p>Kim kimdik o gün, unuttum şimdi,<br/>
Yalnız buz gibi bir odada oturduğumuz aklımda,<br/>
Hani o arsız sonbahar küçücüğü<br/>
Gözündeki arpacıkla ısıtmıştı hepimizi.</p><p>Sen temiz hava saklı su</p><p>Sen bayan Nihayet</p><p>Sen bir mevsimin sanat eki</p><p>Çeşmeler adın kokulu!
<br>
|
20,197 | Benden Selam Olsun Bolu Beyi'ne 1 | Köroğlu | 8 | Benden selam olsun Bolu Beyi' ne <br/>
Çıkıp su dağlara yaslanmalıdır. <br/>
Ok gıcırtısından kalkan sesinden <br/>
Dağlar seda verip seslenmelidir. </p><p>Düşman geldi tabur tabur dizildi <br/>
Alnımıza kara yazı yazıldı. <br/>
Tüfek icat oldu mertlik bozuldu <br/>
Eğri kılıç kında paslanmalıdır. </p><p>Köroğlu düşer mi yine sanından, <br/>
Ayırır çoğunu er meydanından, <br/>
Kırat köpüğünden, düşman kanından <br/>
Çevrem dolup şalvar ıslanmalıdır.
<br>
|
80,968 | Sevmeyi Yaşamak | Berrin Taş | 7 | Sizi ölesiye sevmek <br/>
yaşamın en ağır yüküydü <br/>
taşıdım ağrıyan soluğunuzu <br/>
anlamayı geceler boyu sesinizde <br/>
oynaşan titreşim ulaştı en ince sancılarla bana <br/>
kapalıydı duyumlarınız-işitmediniz<br/>
Sizi ölesiye sevmek yaşamın en ağır bedeliydi<br/>
ödedim.
<br>
|
96,791 | Yolculuğa Çağrı | Charles Baudelaire | 6 | Yavrum, sevgilim, sen <br/>
Tadını bir bilsen <br/>
Orada yaşamanın birlikte! <br/>
Keyfince sevmenin <br/>
Ölünceye değin <br/>
O sana benzeyen ülkede! <br/>
Puslu gökte yer yer <br/>
O ıslak güneşler <br/>
Senin yaş içinde parlayan <br/>
Hayın gözlerince <br/>
Bir gizemli ince <br/>
Tad verir gönlüme her zaman </p><p>Orda her şey süs ve güzellik, <br/>
Erinç, haz ve dirlik düzenlik. </p><p>Evimizse her yıl <br/>
Daha pırıl pırıl <br/>
Olan döşentiye bezenir; <br/>
Nadir çiçeklerin <br/>
Kokusu amberin <br/>
Uzak kokusuyla beslenir; <br/>
Tavanlar ne zengin, <br/>
Aynalar ne derin, <br/>
Ne doğulu görkemlilik bu; <br/>
Orada her şey, ince, <br/>
Kendi öz dilince <br/>
Gizleriyle doldurur ruhu. </p><p>Orda her şey süs ve güzellik, <br/>
Erinç, haz ve dirlik düzenlik. </p><p>Bak gemiler suda <br/>
Bir derin uykuda, <br/>
O gezmeye düşkün gemiler; <br/>
Hepsi de en ufak <br/>
Arzun için uzak <br/>
Ülkelerden çıkıp gelirler. <br/>
-Ve gün batımları <br/>
Giydirir kırları, <br/>
Kanalları, kenti gitgide <br/>
Altınla, yakutla; <br/>
Uyur şimdi dünya <br/>
Sıcak bir aydınlık içinde. </p><p>Orada her şey süs ve güzellik <br/>
Erinç, haz ve dirlik düzenlik.
<br>
|
4,945 | Rüştü'den Gelen Mektup | Muzaffer Tayyip Uslu | 8 | -OKTAY RİFAT'A-</p><p>Önce bütün şairlere selam<br/>
Sonra şunu söylemek isterim<br/>
Ölüm hiçte güzel değil<br/>
Ne sabah var ne akşam</p><p>Sokakların ellerinden öperim<br/>
Bana yaşamasını öğretmişlerdi<br/>
Dost olsun düşman olsun<br/>
İnsanlara iyi günler dilerim</p><p>Söyle sarı saçlı daktiloya<br/>
Ben yokum artık<br/>
Vefasız dostlara hatırlat<br/>
Kimseye kalmaz o dünya</p><p>Nasıl unuturum güzeldi yaşamak<br/>
Fakat hakkı varmış Oktay'ın<br/>
"Hatıralar da dal istiyor<br/>
Kuşlar gibi konacak"
<br>
|
1,343,191 | Dünyanın Sonuna Geldik | Uğur Işılak | 6 | Ne saygı ne sevgi ne hürmet kaldı<br/>
Vallahi dünyanın sonuna geldik<br/>
Vicdanın yerini cüzdanlar aldı<br/>
Vallahi dünyanın sonuna geldik<br/>
Billahi dünyanın sonuna geldik</p><p>Baba evladından çekinir oldu<br/>
Fazilete meydan okunur oldu<br/>
Şeytan bile bizden sakınır oldu<br/>
Vallahi dünyanın sonuna geldik<br/>
Billahi dünyanın sonuna geldik</p><p>Ezenle ezilen aynı saftalar<br/>
Adalet hak hukuk tozlu raftalar<br/>
Kıyamete süre biçen softalar<br/>
Vallahi dünyanın sonuna geldik<br/>
Billahi dünyanın sonuna geldik</p><p>Bir ihtar gizlidir sanki her yanda<br/>
Bir feryat yükselir dolaşan kanda<br/>
Şehit yatan da bir vatan satan da<br/>
Vallahi dünyanın sonuna geldik<br/>
Billahi dünyanın sonuna geldik
<br>
|
79,888 | Çalıkuşu’nun Z Raporu | Didem Madak | 7 | Kedi ve kasımpatı kokuyor bütün sokaklar<br/>
Dilinin dönmediği duaları sayıklıyor<br/>
Zeyniler Köyünde Çalıkuşu şimdi artık zaman<br/>
Yağmur yağıyor durmadan<br/>
Ağlıyorum kaşarlanmış bir masumiyet olarak<br/>
Bir çılgının<br/>
Kedilerin ruhlarımızı okuduğuna inandırmaya çalışan herkesi<br/>
Bir elimde tabanca<br/>
Bütün dualarım delik deşik.</p><p>Başörtülü bir anne olarak bekliyorum, <br/>
Ruhumun şark hizmetinden dönüşünü<br/>
Mahalle kavgalarına karışmadan.<br/>
Kocaman bir kabakla boğuşuyorum bazen, <br/>
Doğruyor ve kızartıyorum onu<br/>
Günler Külkedisi, akşamları kömür yakıyoruz<br/>
Hikayeme bir hayat yazmak istiyorum<br/>
Pek de inandırıcı olmayan<br/>
Hayatıma bir ölüm.<br/>
Ihlamur göndermek istiyorum ruhuma, yün eldivenler<br/>
Geçmişim: <br/>
Romantik radyo dinleyen o eski arkadaşım.<br/>
Limon ağaçlarından bahsetmek istiyorum son bir kez daha<br/>
Beni masalların ortasında bırakıp giden ruhuma.</p><p>Otobüs duraklarında yağmurlar bekliyor beni, <br/>
Yağmurla beraberliğimden doğan<br/>
birinci ve yüz bininci hayaletim<br/>
Ucu ısırılmış bir simidin acısını durmadan<br/>
O kadar çok, o kadar çok hissediyorum.</p><p>Fareler yer altından fırlatılan havai fişeklerdi<br/>
Haberler getiriyorlardı, hep kötü haberler<br/>
Akşamları günahkar yazarkasalar kadar<br/>
Z raporları kadar uzun şiirlerim.<br/>
Elinde bir paket çubuk krakerle geçmişim<br/>
O eski arkadaşım<br/>
Yıkanmış midesiyle<br/>
İskambil kağıtları kusan, zarlar<br/>
Maça kızı ve pis yedili sayesinde<br/>
Kaç kere ölümle randevulaştı.<br/>
Plastik çiçeklerle ziyaretime geldi hayat<br/>
Semt pazarından alınma hırkasıyla<br/>
Her bastığında gıcırdayan tahtalarıyla<br/>
Öyle çok sevdim<br/>
Binlerce kapıcı karısından birinin ismiydi sanki kader</p><p>Delirdiğim altyazı şimdi aynalarda<br/>
Vazgeçtim sonunda hep tura gelen uğur paramdan<br/>
Yazık, hiçbir şair bir çiğ tanesi kadar bile sızamadı kağıda<br/>
Kayıp şiirlerim gül resimleridir şimdi<br/>
Yazık, bir son mektup bile bırakmadan gitti<br/>
Zeyniler Köyü’nde Çalıkuşu şimdi zaman.
<br>
|
45,102 | Zaman İçinde | Kemalettin Kamu | 7 | - 1 -</p><p>Gök uzak, yer uykuda,<br/>
Yalnız değilim ama,<br/>
Bir açık pencereden<br/>
Ay doluyor odama.<br/>
İçim odam gibi loş<br/>
Ürperiyor gecede,<br/>
Şurada yatağım boş,<br/>
Burada uykusuz ben.</p><p>- 2 -</p><p>Gök uzak, gün uykuda,<br/>
Engin mesafelerle,<br/>
Ay giriyor buluta..<br/>
Sesler hatırlatıyor<br/>
Bana uzak-yakını.<br/>
Durdurmak istiyorum<br/>
Saatin tiktakını! </p><p>- 3 -</p><p>Ses yok, mesafe silik,<br/>
Odamda varlığımın <br/>
Bütün tüyleri dimdik.<br/>
Odamda iki kardeş,<br/>
Bakıyor birbirine.<br/>
Birisi can veriyor,<br/>
Öbürünün yerine.<br/>
Odamda iki kardeş<br/>
Biri dün, biri yarın..</p><p>- 4 -</p><p>Dün koyu gölgeleri<br/>
Üzüntülü bir ömrün; <br/>
Beni bana benzeten,<br/>
Bütün benim olan dün.<br/>
Çağırınca ses veren<br/>
Derin bir kuyu gibi,<br/>
Yıkılmış kenarları,<br/>
Çekilmiş suyu gibi.</p><p>Ve bu harabezarın<br/>
Yanıbaşında yarın,<br/>
Gülüyor acı acı.<br/>
Değil bana yabancı<br/>
Bu beyaz, temiz yüzün<br/>
Ziyneti olan hüzün.<br/>
Taze çizgilerini<br/>
Yakından tanıyorum,<br/>
Sesini eserimin<br/>
Son beyti sanıyorum.</p><p>- 5 -</p><p>Ben su istemiyorum<br/>
O karanlık kuyudan.<br/>
Bana en unutulmaz<br/>
Acıları uyutan<br/>
Bir baş dönmesi lâzım.<br/>
Ama kalbim duracak<br/>
Kapanacakmış ağzım.<br/>
Ah ey hülyalarımın<br/>
Aynası gibi dümdüz<br/>
Bana gülümseyen yüz! <br/>
Ey yazıma benzeyen<br/>
Bu yüzün çizgileri! </p><p>- 6 -</p><p>Odamda iki kardeş:<br/>
Biri dün, biri yarın.<br/>
Ve ben aralarında<br/>
Bir köprüyüm onların...
<br>
|
23,307 | Güzelleme | Cahit Külebi | 6 | Evinizin önünde dolaşsam<br/>
Seni bulamazdım,<br/>
Sen gözlerinde bahçeler olan<br/>
Şimdi evimdeki karım.<br/>
Senin kadar güzel olsun çocuklarım</p><p>Gökyüzü bugün ne kadar da çok<br/>
Yıldızlarla dolu avuçların
<br>
|
38,857 | Düzenli Dünya | Melih Cevdet Anday | 6 | Bayılırım şu düzenli dünyaya<br/>
Kışı, yazı, baharı, güzü, gecesi gündüzü sırayla<br/>
Ağaçların kökü içerde<br/>
Dalların başı yukarda<br/>
İnsanların aklı başında<br/>
Beş parmak yerli yerinde<br/>
Baş, işaret, orta, yüzük ve serçe<br/>
Diyelimki kalksada serçe, orta parmağa doğru yürüse<br/>
Ne haddine<br/>
Yahut akasyanın biri başını toprağa daldırdığı gibi bir gezintiye çıksa<br/>
Merhaba kestane merhaba çam<br/>
Esselamunaleyküm ve aleykümselam<br/>
Kimsin nesin nerelisin derken<br/>
Laf açılırmı bizim akasyanın kökünden<br/>
Bir uğultudur başlar rüzgarda<br/>
Kökü dışarda, Kökü dışarda<br/>
Bayılırım şu düzenli dünyaya<br/>
Kışı, yazı, baharı.güzü.gecesi, gündüzü sırayla<br/>
Ağaçların kökü içerde<br/>
Dalların başı yukarda<br/>
İnsanların aklı başında<br/>
Altta ölüler<br/>
Üstte diriler<br/>
Gel keyfim gel
<br>
|
29,654 | Şaşı Rıdvan | Attila İlhan | 6 | şaşı rıdvan şaşı allahın belası<br/>
yaradana yan bakmış yedi silsilesi<br/>
dua namaz bilmez kara kara kafir<br/>
yek gözü mercimek yek gözü çakır<br/>
şaşı rıdvan şaşı allahınbelası<br/>
ne sancağı belli ne iskelesi<br/>
soyu sopu fukara özü hepten fakir<br/>
yek gözü mercimek yek gözü çakır
<br>
|
47,036 | Aşk Ve Gurur | Ahmet Selçuk İlkan | 8 | Nereden bilecektin seni sevdiğimi<br/>
Hiç fısıldamadım ki kulaklarına aşkımı<br/>
Senin için<br/>
Günlerce gecelerce ağladım<br/>
Nereden bilecektin<br/>
Hiç silmedim ki yanında gözyaşlarımı...
<br>
|
48,610 | İstanbul | Mehmet Akif İnan | 8 | Bir kapalı çarşı büyür gider<br/>
Ben gönlümden başka yerde olamam</p><p>Piyano üstüne birkaç söz yani<br/>
Aşksız ve müziksiz herşey anlamsız</p><p>Şefkatten terlikler sergilenmeli<br/>
Bir çocuk yanağı ayaklarında</p><p>Varla yok arası yürüyen ilgi<br/>
Tereddüt heykeli bir sinemadır</p><p>Suskunluğu bölen kızgın bir sitem<br/>
Unutulmuş vitrinde pol ve virjini</p><p>Huzur limanına uğrar mı bilmem<br/>
Sonsuza yönelen vapurlarımız</p><p>Anı galerisi kutlu İstanbul<br/>
Fatih'ten asılar sürdürmektedir</p><p>Sokaklar insanlar hep bize küstü<br/>
Deniz kenarında bir öğle üstü
<br>
|
298,662 | 24 Nolu Rubai | Ömer Hayyam | 6 | 24<br/>
İnci ateşi usta dalgıçla söner,<br/>
Usta dalgıçta elbet olmalı hüner,<br/>
Malı yârin elinde, canı avuçta<br/>
Dibe giderken başı ayağa döner!
<br>
|
102,493 | A Bülbülüm Garip Garip | Aşık Paşa | 7 | A bülbülüm garip garip<br/>
Ötme beni ağlatırsın<br/>
Varıp yâdlar arasında<br/>
Yatma beni ağlatırsın</p><p>Bülbül gibi zardır işim<br/>
Akıttım çeşmimin yaşın<br/>
Hışımlanıp hilâl kaşın<br/>
Çatma beni ağlatırsın</p><p>Aşık olan neyler malı<br/>
Ağlamaktır anın kârı<br/>
Sevdiğim karşımdan bari<br/>
Gitme beni ağlatırsın</p><p>Der ki Aşık sana kuldur<br/>
Ezelden bildiğin haldir<br/>
Ya azat eyle ya öldür<br/>
Satma beni ağlatırsın
<br>
|
70,469 | Yoktur | Namık Kemal | 8 | Gül ruhluların misali yoktur. <br/>
Hurşidin o rengi âli yoktur. </p><p>Ağyar ile ülfet etmek ister<br/>
Ben ölmeden ihtimali yoktur. </p><p>Cevretme değil fedayı aşka, <br/>
Öldürse dahi vebali yoktur. </p><p>Allah'adır istinadım ancak<br/>
Nevi beşerin kemali yoktur.
<br>
|
3,352 | Rabbim, Nihayet Sana | Ziya Osman Saba | 6 | Rabbim, nihayet sana itaat edeceğiz...<br/>
Artik ne kin, ne haset, ne de yaşamak hırsı,<br/>
Belki her sabah vakti, belki gece yarısı,<br/>
Artık nefes almayı bırakıp gideceğiz...<br/>
Ben artık korkmuyorum, herşeyde bir hikmet var<br/>
Gecenin sonu seher, kışın sonunda bahar.<br/>
Belki de bir bahçeyi müjdeliyor şu duvar,<br/>
Birer ağaç altında sevgilimiz, annemiz.<br/>
Gece değmemiş sema, dalga bilmeyen deniz,<br/>
En güzel, en bahtiyar, en aydınlık, en temiz<br/>
Ümitler içindeyim, çok sükür öleceğiz...
<br>
|
48,820 | Kurt ile Ayı | Ziya Gökalp | 7 | Kurt kocadı, kötürüm oldu, <br/>
Bunu sezen bir genç atı<br/>
Yakaladı kurdu yoldu, <br/>
Dedi: 'Haydi tüysüz dayı, </p><p>Yürü, yine yiğitlik sat; <br/>
Dar et bize yeşil yurdu! '<br/>
Piçlerine dedi: 'Fırsat<br/>
Kaçırmayın, boğun kurdu! '</p><p>Zavallı kurt öldü, inde<br/>
Beş yavrusu kaldı öksüz<br/>
Fakat bir kaç yıl içinde<br/>
Bunlar birer yiğit, gürbüz</p><p>Kurt olarak saldırdılar, <br/>
Yeşil yurttan ayıların<br/>
Vücudunu kaldırdılar.<br/>
Çocuklarım ibret alın: <br/>
Her bugüne var bir yarın!
<br>
|
60,037 | Baştaki | Rainer Maria Rilke | 6 | Sonsuz özdeyişlerden yükselirler<br/>
Sonlu eylemler zayıf çeşmeler gibi, <br/>
Vaktinde ve titreyerek eğilirler.<br/>
Bizde her zaman sessiz duranlar oysa, <br/>
Mutlu güçlerimiz, gösterirler<br/>
Kendilerini bu dans eden gözyaşlarında.
<br>
|
88,587 | Bir Sokağı Yürümek | Altay Öktem | 8 | ağlar çekiliyor sulardan sular da biziz</p><p>bir sokağı yürüyorum ardımda peygamber çiçekleri<br/>
kaldırım taşları, unutulmuş bir an, tırnak izleri<br/>
ardımda fistolu perdeler, özenle saklanmış tabancam<br/>
bir sokağı yürüyorum ağlar çekiliyor sulardan</p><p>herkes küçük bir hayatı doldururdu tıka basa<br/>
anı biriktirirdi herkes; yaşamak buysa! <br/>
usulca beklerdik sessizliğin çökmesini. susardık<br/>
sonra yataklara ulaşırdık tören adımlarıyla</p><p>bir sokağı yürüyorum ardımda kayboluş<br/>
dilenciler, sözcükler, tozlu resmi dedemin<br/>
'ölüm gibi birşey oldu ama kimse ölmedi' dizesi<br/>
elektrik direkleri, fallar, yalanlar ardımda</p><p>ölümlere ağlanırdı, tozu alınırdı küçük yaşamların<br/>
nerde gülmesi gerektiğini bilirdi herkes<br/>
nerde susması gerektiğini. gitmesini bilmezlerdi ama<br/>
çünkü gitmek yeniden başlamaktır kendine<br/>
ve eksik kalan ne varsa...</p><p>postacılar gelmeden okunurdu mektuplar<br/>
gurbet denirdi; tren daha yanaşmadan gara<br/>
bilinirdi kimin geleceği. yolcular da yalandı<br/>
yalandı ağlamaklar. kurallar vardı, yasalar, tarihler<br/>
sevişmek yasaktı örneğin ve şüheda fışkırırdı arada bir<br/>
çiçekleri hiç açmayan topraklardan</p><p>bir sokağı yürüyorum ardı arkası kesilmiyor çocukların<br/>
ağlar çekiliyor sulardan sular da biziz<br/>
bir sokağı yürümek gibi sevgilim; herşeyiz<br/>
eski ve yeni olan
<br>
|
23,968 | Kuytuda | Arif Damar | 6 | Işığın benim için yanmıyor geceleri<br/>
Benim sesimle uyanmıyorsun uykularından</p><p>Doğan günle canlanan sevincin<br/>
benim için değil.<br/>
Yenilenen güzelliğin,<br/>
dinlenen elin.</p><p>Benim sevdam koduğun gibi,<br/>
kuytuda saklı durur<br/>
Suçlu,<br/>
sen suçladın.<br/>
Elden günden utanır ...</p><p>Kulağı ayak sesinde<br/>
senin ayak sesinde.
<br>
|
18,848 | Asla Uğraşma Aşkını Anlatmaya | William Blake | 7 | asla uğraşma aşkını anlatmaya,<br/>
aşk varolur yalnızca dile gelmeden; <br/>
nasıl hareket ederse soylu rüzgar<br/>
sessizce, görünmeden.</p><p>anlattım aşkımı, anlattım aşkımı,<br/>
anlattım ona tüm yüreğimdekileri; <br/>
titreyerek dehşetli korkularla, buz gibi,<br/>
ah! yanımdan ayrıldı.</p><p>uzaklaştıktan az sonra benden,<br/>
bir gezgin onu elde etti,<br/>
sessizce, görünmeden:<br/>
ah, bu inkar edilmezdi.
<br>
|
2,239,400 | Gökte Bulut (Halay Havası) | Hasan Hüseyin Korkmazgil | 10 | Gökte bulut yerde kar<br/>
Seçilmez olmuş dağlar<br/>
Ne bir ses ne bir ışık<br/>
Oy lili oy lili oy lili<br/>
Ağamsın sen<br/>
Paşamsın sen karanlık<br/>
Namlular ışıtmaz geceyi oy lili</p><p>Çevirdiler gece vakti<br/>
Dağların gecesiydi<br/>
Aslan gibi bir yiğit<br/>
Oy lili oy lili oy lili<br/>
Ağamsın sen<br/>
Paşamsın sen karanlık<br/>
Kelepçe ışıtmaz geceyi oy lili</p><p>Vurun beni kemik kemik<br/>
Sökün beni tırnak tırnak<br/>
Deri deri yüzün beni<br/>
Oy lili oy lili oy lili<br/>
Aslan gibi bir yiğit<br/>
Sevdası da sevda ha<br/>
Ne bir ses ne bir ışık<br/>
Ağamsın sen<br/>
Paşamsın karanlık<br/>
İşkence ışıtmaz geceyi oy lili</p><p>Oy lili hayran sana<br/>
Yarınlar bayram sana<br/>
Karalığın devleri cüceleri<br/>
Aydınlığın oy lili oy lili<br/>
Gel sallana sallana bir oyana bir bu yana<br/>
Çocukça düşe kalka derlenip toparlana<br/>
Oy lili oy lili
<br>
|
18,517 | Eski Denizlerden Kim Kaldi | Akgün Akova | 7 | yani sen de denizsen be Marmara <br/>
iki bogazin var diye gol demiyorlarsa sana <br/>
canina okurum ben boyle isin <br/>
haberin var mi ben alti bogaza birden bakarim <br/>
benden sorulur Elif'imin <br/>
benden sorulur dort seytanimin karin toklugu <br/>
senin Istanbul'un okula gider mi, kagit kalem ister mi <br/>
Canakkale'nin cocuk felci, yatak yorgan yatmasi var midir <br/>
adalarindan birinin bile ah Marmara kara midir bahti <br/>
yani sen de denizsen Marmara <br/>
otur hesapla bak, uc kere daha denizim senden <br/>
ama bana deniz diyen yok o baska dava <br/>
Sariyer'in oralara mavi bir nokta koyan yok <br/>
atlaslara falan da yazilmaz tuh ki adim <br/>
ne dersen de dunya tersine donuyor Marmara <br/>
seni Bogazlar besliyor iki ucundan <br/>
ben de alti bogazi ay ortasi biten maasla <br/>
kizip kopurme ama <br/>
hic deniz gormesek yutardik belki Marmara
<br>
|
17,831 | En Güzel | Aziz Nesin | 6 | Bu müze var ya bu müze<br/>
Seninle gezerken güzel<br/>
Kimseler yoksa salonda<br/>
Seni öpmek en güzel<br/>
Bu rakı var ya bu rakı<br/>
Seninle içerken güzel<br/>
Kimler olursa olsun varsın<br/>
Rakılı ağzından öpmek en güzel<br/>
İşte bu dünya var ya bu dünya<br/>
Seninle yaşarken güzel<br/>
Sen varsın ya sen<br/>
Ancak benimleysen güzel
<br>
|
60,732 | Veni, Vidi, Vixi | Victor Hugo | 7 | Değilmi ki o derin acılarımla şimdi<br/>
Buna destek olacak tek bir kolda yoksunum<br/>
Ve çocuklara bile zorlukla gülüyorum<br/>
Ve açmıyor içimi çiçekler renkleriyle<br/>
Anlamalıyım artık: yaşadın yeterince! </p><p>Değilmi ki ilkbahar kuşatınca her yanı<br/>
Doğayı şenlik yerine çevirdiğinde tanrı<br/>
Bu görkemli sevdaya aşksız bakıyorum<br/>
Değilmi ki gün-gece ışıktan kaçıyorum<br/>
Duyarak o en gizli kederi herşeydeki</p><p>Değilmi ki ruhumda umudum yenik düştü<br/>
Değilmi ki bu güller, kokular mevsiminde<br/>
Sevgili kızım benim, içimde, ta derinde<br/>
Yalnız senin yattığın karanlığa özlem var<br/>
Mademki öldü kalbim, yaşadım yeterince! </p><p>Yeryüzünde yükümü tek bir gün reddetmedim<br/>
Arığım işte orda, burda başak demektim<br/>
Yumuşadım gitgide, yaşama gülümsedim<br/>
Ve yaşamın o büyük, dipsiz gizi dışında<br/>
Dimdik durdum ayakta, kimseye eğilmedim</p><p>En iyisiyle yaptım yapabildiklerimi<br/>
Ne çok uykusuz kaldım, ne çok hizmet götürdüm! <br/>
Sonra acılarıma güldüklerini gördüm<br/>
Nefretlerine hedef seçildikçe üzüldüm<br/>
Anarak çalışıp çektiklerimi</p><p>Tek kuşun uçmadığı şu dünya sürgününde<br/>
Öyle bezgin, ışıksız, ellerimin üstünde<br/>
Diğer tüm kölelerin alayları içinde<br/>
Taşıdım ağlamadan al kanlara bulanıp<br/>
Koparılmaz zincirden payıma ne düştüyse</p><p>Şimdi bakışlarımın ancak yarısı bende<br/>
Ötesi darmadağın acılı gömütlerde<br/>
Dönüpde baktığım yok çağıran olsa bile<br/>
Sersemlik ve sıkıntı yüklü bir uykusuzum<br/>
Hiç gözünü kırpmadan kalkmış şafaktan önce</p><p>Miskin karanlığımın orta yerinde şimdi<br/>
Yanıt vermeye bile gönül indirmiyorum<br/>
Canımı sıkıp duran o en günücü ağza<br/>
Ulu Tanrım gecenin kapısını aç bana<br/>
Ki çekilip gideyim, dönmeyeyim bir daha!
<br>
|
3,315 | İlk Suç | Fazıl Hüsnü Dağlarca | 6 | Dag biçaklar<br/>
Erkenden<br/>
Güzelligini<br/>
Gecenin
<br>
|
2,111,079 | Aşıka Tan Etmek Olmaz | Nef'i | 9 | Âşıka ta’n etmek olmaz mübtelâdır n’eylesin<br/>
Âdeme mihr ü mahabbet bir belâdır n’eylesin<br/>
Gönlü dilberden kesilmezse acep mi âşıkın<br/>
Gamzesiyle tâ ezelden âşinâdır n’eylesin<br/>
N’ola ta’yin etse zabt-ı mülk-i hüsnü gamzeye<br/>
Zülfü bir âşüfte-i ser-der-hevâdır n’eylesin<br/>
Zülfüne kalsa perîşân eylemezdi dilleri<br/>
Anı da tahrîk eden bâd-ı sabâdır n’eylesin<br/>
N’ola olsa muztarib hâl-i dil-i uşşâkdan<br/>
Sînesi âyîne-i âlem-nümâdır n’eylesin<br/>
Olmasa Nef’î n’ola dil-beste zülf-i dilbere<br/>
Tab’-ı şûhu dâma düşmez bir Hümâdır n’eylesin
<br>
|
53,958 | Bizim Sahraların Başı | Erzurumlu Emrah | 7 | Bizim sahraların başı <br/>
Duman duman pare şimdi <br/>
Sevişmesi ne hoş olur <br/>
Ayrılması yaman şimdi</p><p>Erisin dağların karı <br/>
Ben çekerim ahuzarı <br/>
Kadir mevlam gönder yari, <br/>
Gönül ister hemen şimdi</p><p>Benim yarim şimdi çıkar <br/>
Çıkıp da yollara bakar <br/>
Emrah'ı odlara yakar<br/>
Boyu selvi, revan şimdi
<br>
|
1,294,892 | Niçin Bize Öylece Nazar Eğledin | Johann Wolfgang von Goethe | 7 | Niçin bize öylece nazar eğledin,<br/>
Geleceğimize karamsar baktığımız,<br/>
Sevdamıza, ferdi mutluluğumuza<br/>
Derman olarak yanaşmadığımız? <br/>
Kader, neden kısmet eyledin o duyguları,<br/>
Birbirimizin yüreğini anımsadığımız,<br/>
Sık olmayan kalabalıklar ortasından<br/>
Asıl yakınlığımızı ha bire aradığımız? </p><p>Ah, binlerce insan bilmiyor ki,<br/>
Efkar dolu gezinirken, gönüllerini,<br/>
Gelgit salınıyorlar, ve koşuyorlar<br/>
Ümitsiz, umulmadık sakıncalara; <br/>
Yakınıyorlar yine, hızlı sevinçlerin<br/>
Beklenmedik şafakları sökerlerken.<br/>
Sadece biz, çaresiz aziz ikimizin<br/>
Karşılıklı neşesi esirgeniyor sahiden.<br/>
Kendimizi anlamadan birbirimizi sevmek,<br/>
Ötekinde görmek hiç olmadığını,<br/>
Körpecik saadetin düşünü avlamak,<br/>
Sallanmak, rüya da olsa, her kabusta.</p><p>Mutlu, o ki abes bir hülya peşinde! <br/>
Mutlu, o ki uyanması dahi batıl ola! <br/>
Her an ve her bir bakış kudretle<br/>
Rüya ve azmi güçlendire kol kola.<br/>
Söyle, talih bize ne sunmak ister? <br/>
Söyle, ferman nasıl bağlar daha beter? <br/>
Aman, sen cana yakın zamanlarımda<br/>
Ya bacımdın, ya da kadınım hatırımda.</p><p>Hakikatimdeki her bir çehremi bilirdin,<br/>
Algılardın en şirin damarımın erliğini,<br/>
Tek bir bakışla okurdun sen ta içimi,<br/>
Sen, fani gözlerin nadir seçebildiğisin.<br/>
Ilım damlatırdın kızgın kanıma,<br/>
Düzeltirdin divane asi akımı,<br/>
Ve melek koynunda tırmanırdı<br/>
Yığılmış göğsüm yine semaya.</p><p>Gönlümü sihirli hafiflikte genç tutardın<br/>
Ve kimi zor günlerinde hazin aldatırdın.<br/>
Hangi Rahmetti o vuslata yakın,<br/>
Onun ayaklarına kapandığı zaman.<br/>
Bağrını seninkiyle kabardığını sezdi,<br/>
Gözlerinde kendini benzer seyretti,<br/>
Ve uyanışını bütün duygularının,<br/>
Ve sakinleştiğini, kaynayan kanının! </p><p>İşte tüm bunlardan uçan anı<br/>
Ancak şimdi hapis kalpte saklı,<br/>
Ezeli gerçeği ebedi aynı duyar içinde<br/>
Ve tazesi dönüşür böyle işkenceye.<br/>
Ruhumuz hep yarım gelir birbirimize,<br/>
En parlak günler bile ağarır gözümüzde.<br/>
Ne mutlu o kader ki, yalnız bir ıstırap,<br/>
Değiştiremeyecek ikimizi de ilelebet.</p><p>Çeviri: Musa Aksoy
<br>
|
1,944,940 | Çılgın Hüzünlü | Turgut Uyar | 8 | Çünkü yaşamak gibi bir şeydi yaptığı<br/>
Anasız bir tay gibi coşkun ve hüzünlü<br/>
Akşamın dinginliğini otluyordu o zaman</p><p>Her sabah denize çıkar, bir elma yerdi<br/>
Hüznünü ve çılgınlığını elmanın<br/>
Gözünü yumsan ağzında duyarsın</p><p>Ellerine bakma artık<br/>
Çünkü kar yağıyor<br/>
Çılgın hüzünlü</p><p>Büyük kentleri düşünse de rahatlasa<br/>
İşte her şey nasıl haince karıştırılmış<br/>
Kirli çamaşırlarla sabunlar ayrı semtlerde<br/>
Saatin sonunda meydan<br/>
Suyun sonu ilerde<br/>
Böyle yaşamak zordur elbet anlıyorum<br/>
Çılgın ve hüzünlü</p><p>Çünkü bakışları yazda geçmiş bir geceyi andırıyor<br/>
Yaşanmış mı temmuzda mı belli değil<br/>
Çılgın ya da hüzünlü</p><p>Şimdi dolaşıp duruyor aramızda<br/>
Kıpkırmızı bir duygu olarak<br/>
Doğudan batıya bir güz halinde<br/>
Çılgın ve hüzünlü</p><p>Biraz dağ yollarını öğrenmesi gerekir sanırım<br/>
Kahırçeker mekkâri katırları gibi<br/>
Onlar ki hiçbir şeyleri yok<br/>
Korkunca çılgın sevinince hüzünlü</p><p>Kar dindi<br/>
Gerçekten dindi<br/>
Ellerine bakabilirsin artık.
<br>
|
19,172 | Nazım'a Bir Güz Çelengi | Pablo Neruda | 8 | Neden öldün Nâzım? Senin türkülerinden yoksun<br/>
ne yapacağız şimdi? <br/>
Senin bizi karşılarkenki gülümseyişin gibi bir pınar<br/>
bulabilecek miyiz bir daha? <br/>
Senin gururundan, sert sevecenliğinden yoksun<br/>
ne yapacağız? <br/>
Bakışın gibi bir bakışı nereden bulmalı,<br/>
ateşle suyun birleştiği<br/>
Gerçeğe çağıran, acıyla ve gözüpek bir sevinçle dolu? <br/>
Kardeşim benim, nice yeni duygular, düşünceler<br/>
kazandırdın bana<br/>
Denizden esen acı rüzgâr katsaydı önüne onları<br/>
Bulutlar gibi, yaprak gibi uçarlar<br/>
Düşerlerdi orada, uzakta.<br/>
Yaşarken kendine seçtiğin<br/>
Ve ölüm sonrasında seni kucaklayan toprağa.</p><p>Sana Şili'nin kış krizantemlerinden bir demet<br/>
sunuyorum<br/>
Ve soğuk ay ışığını güney denizleri üzerinde parıldayan<br/>
Halkların kavgasını ve kavgamı benim<br/>
Ve boğuk uğultusunu acılı davulların, kendi yurdundan...<br/>
Kardeşim benim, adanmış asker, dünyada nasıl da<br/>
yalnızım sensiz.<br/>
Senin çiçek açmış bir kiraz ağacına benzeyen<br/>
yüzünden yoksun<br/>
dostluğumuzdan, bana ekmek olan,<br/>
rahmet gibi susuzluğumu gideren ve kanıma güç katan<br/>
Zindanlardan kopup geldiğinde karşılaşmıştık seninle<br/>
Kuyu gibi kapkara zindanlardan<br/>
Canavarlıkların, zorbalıkların, acıların kuyuları<br/>
Ellerinde izi vardı eziyetlerin<br/>
Hınç oklarını aradım gözlerinde<br/>
Oysa sen parıldayan bir yürekle geldin<br/>
Yaralar ve ışıklar içinde.</p><p>Şimdi ben ne yapayım? Nasıl tanımlanır<br/>
Senin her yerden derlediğin çiçekler olmaksızın bu dünya<br/>
Nasıl dövüşülür senden örnek almaksızın,<br/>
Senin halksal bilgeliğinden ve yüce şair onurundan yoksun? <br/>
Teşekkürler, böyle olduğun için! <br/>
Teşekkürler o ateş için<br/>
Türkülerinle tutuşturduğun, sonsuzca.</p><p> (Türkçesi: Ataol Behramoğlu)
<br>
|
588,716 | Taka | Bülent Ecevit | 7 | takalar geçiyor allı yeşilli<br/>
takalar geçiyor dümenleri lâzlı<br/>
takalar geçiyor en nazlı<br/>
yelkenlilerden de güzel</p><p>güvenli sularda işsiz dönenen<br/>
gezi yelkenlerinden çok duyarak denizi<br/>
takalar geçiyor enginlere<br/>
yamalı göğsünü gere gere</p><p>takalar geçiyor yükle yürekle<br/>
takalar geçiyor emekle dolu<br/>
günlük güneşlik kıyılarından kopmuş<br/>
denizlerde Anadolu</p><p>kıyılar kadın olmuş<br/>
açılır gider erkeği<br/>
takalar takalar toprağın<br/>
denizde çarpan yüreği
<br>
|
49,900 | Hüsn ü Aşk'tan | Şeyh Galib | 7 | Tarz-ı selefe takaddüm ettim<br/>
Bir başka lügat tekellüm ettim</p><p>Ben olmadım ol güruha pey-rev<br/>
Uymuş beli Gencevi'ye Hüsrev</p><p>Billah bu özge maceradır<br/>
Sen bakma ki defteri beladır</p><p>Zannetme ki şöyle böyle bir söz <br/>
Gel sen dahi söyle böyle bir söz </p><p>Erbab- suhan tamam ma'lum<br/>
İşte kalem işte kişver-i rum</p><p>Gördün mü bu vadi-i kemini<br/>
Divan yolu sanma bu zemini</p><p>Engüşt-i hata uzatma öyle<br/>
Beş beytine bir nazire söyle</p><p>Az vaktte söyledimse anı<br/>
Na- puhteliğin değil nişanı</p><p>Gördük nice şahlar gedalar<br/>
Bir anda yapar onu babalar</p><p>Gencinede resm-i nev gözettim<br/>
Ben açtım o genci ben tükettim</p><p>Esrarını mesneviden aldım<br/>
Çaldım beli miri malı çaldım</p><p>Fehmetmeğe sen de himmet eyle<br/>
Ol gevheri bulda sirkat eyle</p><p>Çok görme bu hikmeti beyanım<br/>
Tevfika havale eyle canım</p><p>İn dem ki zi şairi eser nist<br/>
Sultan-ı suhan menem diger nist
<br>
|
2,111,349 | Yamru Yumru Söylerim | Kaygusuz Abdal | 7 | Yamru yumru söylerim her sözüm kelek gibi <br/>
Ben avare gezerim sahrada leylek gibi <br/>
İşim kalp sözüm yalan ben değil adım filan <br/>
Bu halk insana derim sözümü gerçek gibi <br/>
Aşk kuşları derilse aşktan dane verilse <br/>
Usulüm toya benzer avazım ördek gibi <br/>
Terketmedim benliği bilmedim insanlığı <br/>
Suretim adem veli her huyum eşek gibi <br/>
Arifler sohbetinde marifet söyleseler <br/>
Ben de hemen düşünmem ürerim köpek gibi <br/>
Gerçi Hakk'ın halkıyım marifetsiz aylakım <br/>
Arifler sohbetinden kaçarım ürkek gibi <br/>
Bu marifet ilminden haberim yok cahilim <br/>
Benden mana sorsalar sözlerim sürçek gibi <br/>
Aşıklar can içinde aşikar gördü Hakk'ı <br/>
İşitmenin manası olmıya görmek gibi <br/>
Miskin Saryı kıydın kul oldun sen nefsinde <br/>
Senin hırs ü hevesin tuttu seni fak gibi.
<br>
|
757,586 | Anadolu | Mehmet Emin Yurdakul | 8 | Gençliğe</p><p>Yürüyordum: Ağlıyordu ırmaklar; <br/>
Yürüyordum: Düşüyordu yapraklar; <br/>
Yürüyordum: Sararmıştı yaylalar; <br/>
Yürüyordum: Ekilmişti tarlalar.</p><p>Bir ses duydum, dönüp baktım, bir kadın:<br/>
Gözler dönük, kaşlar çatık, yüz dargın; <br/>
Derileri çatlak, bağrı kapkara,<br/>
Sağ elinin nasırında bir yara</p><p>Başında bir eski püskü peştemal<br/>
Koltuğunda bir yamalı boş çuval...<br/>
........................<br/>
-Ne o bacı? <br/>
- Ot yiyoruz, n'olacak! ..<br/>
-Tarlan yok mu? <br/>
- Ne öküz var, ne toprak...<br/>
Bugüne dek ırgat gibi didindim; <br/>
Çifte gittim, ekin biçtim, geçindim,<br/>
Bundan sonra...<br/>
- Kocan nerde? <br/>
- Ben dulum; <br/>
Kocam şehit, bir ninem var, bir oğlum.<br/>
- Soyun, sopun? <br/>
- Onlar dahi hep yoksul! <br/>
Ah Efendi, bize karşı İstanbul<br/>
Neden böyle bir sert, yalçın taş gibi? <br/>
Taşraların hayvanlık mı nasibi? ..<br/>
........................<br/>
Hayır hayır, bu nasibi almak için doğmadın.<br/>
Onun için doğdun ki sen kadınlığın hakkiyle<br/>
Ocağının karşısında saadete eresin,<br/>
Göğsünü kabarttıran anneliğin aşkiyle<br/>
Evladına südün gibi pak duygular veresin.<br/>
Sen bir aziz yoldaşsın:<br/>
Senin sesin hayat için dövüşmeğe koşturur; <br/>
Senin sevgin vatan için fedakarlık öğretir; <br/>
Senin yüzün insan için bir merhamet duyurur; <br/>
Senin ile insanoğlu yeryüzünü şenletir.<br/>
Lakin bizler bu hakları unuttuk; <br/>
Kadınlığı hayvanlıkla bir tuttuk; <br/>
Ninen gibi sana dahi hor baktık; <br/>
Seni dahi garip, yoksul bıraktık! ..<br/>
........................<br/>
Kinler için karaları bağlıyan,<br/>
Zevkler için zelil sefil ağlıyan.<br/>
Acı gören, cefa çeken, ezilen,<br/>
Irzdan başka her şeyini veren sen! <br/>
Sen şu güzel vatanında cehennemde gibisin; <br/>
Gözyaşınla ıslattığın kanlı toprak üstünde<br/>
Sana her yer bir çöl gibi cıvıltısız, çiçeksiz; <br/>
'Ekmek' diye ağladığın sağır bir halk önünde<br/>
Sana herkes bir kurt gibi merhametsiz yüreksiz.<br/>
Senin herbir ümidin<br/>
Ayrılıksız, yoksulluksuz bir dünyaya kalmıştır,<br/>
Oraya ki masum çiftler hıçkırıksız yaşarlar; <br/>
O melekçe sevgilerle birbirini okşarlar; <br/>
Ve burada Allah bütün dilekleri yaratır? <br/>
Ne vakte dek gençliğine hakaret,<br/>
Bu ayrılık, bu gözyaşı bu ölüm? ..<br/>
Bu sert demir, bu ağır yük. bu zulüm? <br/>
Yazık, sana ağlamıyan şiire; <br/>
Yazık, sana titremiyen vicdana; <br/>
Yazık, sana uzanmayan ellere; <br/>
Yazık, seni kurtarmıyan insana! ..<br/>
........................<br/>
Ey vatanın bağrı yanık bucağı.<br/>
Hani senin bereketli hasadın,<br/>
Yeşil yurdun, mesut çatın, şen çiftin? <br/>
Hani senin medeniyyet hayatın,<br/>
Yolun, köprün, kazman, iğnen, çekicin? <br/>
Ey Türklüğün otağı! <br/>
Ne vakte dek bu acıklı sefalet,<br/>
Bu viranlık, bu inilti, bu kaygu? <br/>
Ne vakte dek bu uğursuz cehalet.<br/>
Bu taassup, bu görenek, bu uyku? <br/>
........................<br/>
Yazık, sana ağlamıyan şiire; <br/>
Yazık, sana titremiyen vicdana,<br/>
Yazık, sana uzanmayan ellere; <br/>
Yazık, seni kurtarmıyan insana! ..
<br>
|
98,360 | Aşklar mı II | Ahmet Telli | 6 | Biten bir aşk için<br/>
Söylenecek söz şu olmalı:<br/>
- Güzeldi yine de
<br>
|
1,450,343 | Gecer Dediklerimi Gecirdim | Mevlana Celaleddin Rumi | 9 | Duyduğum, dokunduğum, gördüğüm, tattığım, kokladığım için var bu dünya..Farkında olduğum için.. Kendim yazdım, kendim oynadım en başından beri..<br/>
O yüzden ki bir dünya yarattım, roller verdim sahnedekilere..<br/>
Sevdim; sevgilim, paylaştım; dostum dedim..<br/>
En derinimde hissettim; annem, kızdım da kıyamadım; babam dedim..<br/>
Geçer dediklerimi geçirdim..<br/>
Biter dediklerimi bitirdim..<br/>
Nefret ettiklerimi sildim, geçtim..<br/>
Gün oldu; silkindim, yeter dedim..<br/>
Geride bıraktıklarım hesap sormaya kalkmasın o yüzden bana..<br/>
Farkında olduğum için var oldunuz, vazgeçtiğim için bugün yoksunuz..<br/>
Bu nasıl bir cüret ki; bir başka hayata müdahil olma, umarsızca sorgulama, pervasızca yargılama hakkını bulur insan kendinde..<br/>
Haddinizi aşmayın ey faniler..<br/>
Ben yok olmayı kabullenirken, kar taneleri mütemadiyen ayak izlerimi kapatmaktayken, güneş bile her gün batarken, sizdeki ne arsızlıktır; silinmeyi dahi kabul edemiyorsunuz bir başka faninin zihninden.. Mezarlıklar, kendini vazgeçilmez sananlarla doluyken, yerin üstündeki bu şatafat da neyin nesi oluyor acep? <br/>
Uğraştırmayın da dağılın hadi..<br/>
Dağılın ve gidin, ama bilin..<br/>
Kör cehalet çirkefleştirir insanları! <br/>
Suskunluğum asaletimdendir...<br/>
Her lafa verecek bir cevabım var...<br/>
Lakin bir lafa bakarım lafmı diye, bir de söyleyene bakarım adam mı diye...</p><p>Mevlana
<br>
|
3,305 | Deniz Feneri | Fazıl Hüsnü Dağlarca | 6 | Uzanmis koca burun açik denize dogru,<br/>
Lacivert ve gri gecenin degerinde.<br/>
Karanlikla baslar bir dünya sevgisi,<br/>
Deniz feneri parlar,<br/>
Talihe aldirmadan kayalar üzerinde.</p><p>Bulutlar birlesir alaca düzlüklerde,<br/>
Çöker uzak limanlardan bir sis.<br/>
Bir sikinti baslar karanliginda kaderin,<br/>
Bildirir, yaninca yaninca,<br/>
Ömrün neresindesiniz, askin neresindesiniz?</p><p>Yüregin mi daraliyor, yildiz isiginda,<br/>
Birak anilar gitsin biraz daha geri.<br/>
Ruhu götürmeden vakit yürüyebilir,<br/>
Düsün nasil durmus sabirla yüzlerce yil,<br/>
Hep bu benekte bu deniz feneri.</p><p>Bak deniz savaslarina, yasli korsanlara,<br/>
Uçan dalgalara, uyuyan rüzgara bakmis,<br/>
Bir tek göz kadar kara ve mavi,<br/>
Enginle bos,<br/>
Kismetsiz balikçilara bakmis.</p><p>Saçlarinda tuz kokan, ölü kokan bir serinlik,<br/>
Yüzünde bir firtina tadi.<br/>
Durursun yorgun, umutsuz,<br/>
Birden bir daha yanip söner, sevinçle titrersin,<br/>
Bir sey, belki de yasaman uzadi.</p><p>Yaslidir dullarin ölçülmez özleminde,<br/>
Güçlüdür kocaman geceleri tasir.<br/>
Delidir, konusmaz, uyumaz,<br/>
Sonrasizligin iyiligini bekler, kötü günlerden,<br/>
Akillidir.</p><p>Sarhos gemilerimiz sallanir sallanir,<br/>
Gömülmüs kasirgalarin uykusuyla belli,<br/>
Kayalar mezarlara benzer enginlerden,<br/>
Duyulur sudan göge kadar,<br/>
'Ölüsü kandilli.'</p><p>Vakit yok olur, zamandan bosalir varlik,<br/>
Düsmez burçlardan haber.<br/>
Bir ugursuzlukla agir ve yorgun,<br/>
Bütün insanlar bitti sanirsiniz,<br/>
Deniz feneri gülümser.
<br>
|
96,684 | Ne Böyle Sevdalar Gördüm, Ne Böyle Ayrılıklar | İlhan Berk | 8 | Ne zaman seni düşünsem<br/>
Bir ceylan su içmeye iner<br/>
Çayırları büyürken görürüm.</p><p>Her akşam seninle<br/>
Yeşil bir zeytin tanesi<br/>
Bir parça mavi deniz<br/>
Alır beni.</p><p>Seni düşündükçe<br/>
Gül dikiyorum elimin değdiği yere<br/>
Atlara su veriyorum<br/>
Daha bir seviyorum dağları.
<br>
|
104,951 | Benden Selam Eylen | Karacaoğlan | 7 | Benden selâm eylen şol nazlı yara<br/>
Her beni gördükçe gülüp durmasın<br/>
Aldırdım aklımı oldum divâne<br/>
Aklımı başımdan alıp durmasın</p><p>Kız seninle böyle miydi pazarım<br/>
Kara kaşlarında kaldı nazarım<br/>
Yol üstünde kazmasınlar mezarım<br/>
Yar gelip geçtikçe yanıp durmasın</p><p>Kız seninle bir bahçecik dikelim<br/>
Ayvasından turuncundan satalım<br/>
Gel sarılıp bir gececik yatalım<br/>
Ahu zarım sende kalıp durmasın</p><p>Karacaoğlan der ki Hakk'a bakadur<br/>
Yollar çamur belki çöker bükedur<br/>
Çekemem kahrını bağrım yufkadur<br/>
Arada haberin gelip durmasın
<br>
|
19,591 | Islık Çalmak | Melih Cevdet Anday | 7 | Balıklar için deniz lazım,<br/>
Sevişmek için işsiz olmak<br/>
Ve geceleri yatakta<br/>
Duymamak için tabanların sızısını<br/>
Zengin olmak lazım.<br/>
Halbuki ıslık çalmak için<br/>
Birşey lazım değil.
<br>
|
2,418 | Küçük Anne | Cemal Süreya | 7 | Küçük anne, kelepir kız, <br/>
Bir şey söyle bana, <br/>
bana bir laf et ki binlerce, <br/>
Onbinlerce görüntü anlatamasın.</p><p>Genceli Nizami'nin dediği gibi<br/>
Taşı onunla yıkasalar<br/>
Üzerinde akik biter, <br/>
Bakışların ki...</p><p>İkinci bir parıltı var senin bakışlarında<br/>
Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.
<br>
|
79,290 | Çekmeyiz | Ömer Hayyam | 7 | Çekmeyiz aşağılık dünyanın gamını<br/>
Özleriz gül rengi şarabın canını<br/>
Şarap dünyannın kanı dünya ise kanlımız<br/>
Niçin içmeyelim kanlımızın kanını
<br>
|
2,111,268 | Adam Olmak | Rudyard Kipling | 6 | çevrende herkes şaşırsa bunu da senden bilse<br/>
sen aklı başında kalabilirsen eğer<br/>
herkes senden kuşku duyarken hem kuşkuya yer bırakır<br/>
hem kendine güvenebilirsen eğer<br/>
bekleyebilirsen usanmadan<br/>
yalanla karşılık vermezsen yalana<br/>
kendini evliya sanmadan<br/>
kin tutmayabilirsen kin tutana</p><p>düşlere kapılmadan düş kurabilir<br/>
yolunu saptırmadan düşünebilirsen eğer<br/>
ne kazandım diye sevinir, ne yıkıldım diye yerinir<br/>
ikisine de vermeyebilirsen değer<br/>
söylediğin gerçeği eğip büken düzenbaz<br/>
kandırabilir diye safları dert edinmezsen<br/>
ömür verdiğin işler bozulsa da yılmaz<br/>
koyulabilirsen işe yeniden</p><p>döküp ortaya varını yoğunu<br/>
bir yazı-turada yitirsen bile<br/>
yitirdiklerini dolamaksızın dile<br/>
baştan tutabilirsen yolunu<br/>
yüreğine sinirine dayan diyecek<br/>
direncinden başka şeyin kalmasa da<br/>
herkesin bırakıp gittiği noktada<br/>
sen dayanabilirsen tek</p><p>herkesle düşüp kalkar erdemli kalabilirsen<br/>
unutmayabilirsen halkı krallarla gezerken<br/>
dost da düşman da incitemezse seni<br/>
ne küçümser ne de büyültürsen çevreni<br/>
her saatin her dakkasına<br/>
emeğini katarsan hakçasına<br/>
her şeyiyle dünya önüne serilir<br/>
üstelik oğlum adam oldun demektir
<br>
|
9,077 | Beyaz Ölüm Kuşları | Arkadaş Zekai Özger | 8 | Sonra bir gün anneler de ölür<br/>
Böcekler ve kertenkeleler ölür<br/>
Boşalır suyu havuzun kum seddi yıkılınca<br/>
Sivrisinekler ve kağıttan kayıklar ölür<br/>
Sonra o gün çocuklar da ölür</p><p>Biz hepimiz önce küçük bir çocuktuk</p><p>Sonra büyüdük hepimiz çocuk olduk<br/>
Balçıktan bir külçe olan dölleri<br/>
En iri elleriyle kepçeliyen<br/>
Ve biçimliyen<br/>
Ve hep önce kendidiyle biçimliyen<br/>
O dehşetli yontucuyu<br/>
Doğumu ve gebelik sanatının bütün hünerlerini<br/>
Sütten bir mermere eşsiz bir incelikle işliyen<br/>
Anneyi o usta nakkaşı<br/>
Unutmadık</p><p>Önce anne doğurdu çocuğu acıya<br/>
Sonra çocuk acıya anneyi ve ölümü kattı<br/>
Sonra herşey ve herkes çocuktan var oldu</p><p>Geçti sarp kayalardan aştı nice dağlar<br/>
İçti ağulu sütünü hayat denen annenin<br/>
Sıkıntının kutsal kabında yıkadı ellerini<br/>
Hüznü kuşlara dağıttı unutmasınlar diye onu<br/>
Acıyı gömdü toprağa gayrı açar mezarlık çiçekleri</p><p>Böyle vardı bir ırmak kıyısına<br/>
Anne bir tedirginliktir nerede olsa<br/>
Bağırgan bir karmaşadır onun sesi<br/>
takılır gibi eski bir gıramafona titrek bir iğne<br/>
- bu ayıp bu günah<br/>
bu çok ayıp günay<br/>
-el ne der sonra<br/>
ayak ne der<br/>
bırakmaz çoçuğu çocukça yaşamıya</p><p>ama bir gün anneyle de hesaplaşılır</p><p>çocuk yalnız annesine yaşar çocukken<br/>
anne yalnız çocuğuna yaşamaz anneyken<br/>
bölüşür anneliği babanın kasığında<br/>
çocuğun bakışında çelişkidir büyüyen<br/>
ağlamak bir soru olur sevginin yarım payında<br/>
-ah baba <br/>
niye baba</p><p>ve bir gün babalar ölür</p><p>tanrı bir ürpertidir çocuğun yüreğinde<br/>
her tanrı biraz baba gibidir<br/>
yiğit ve erkektir çocukları koruyan <br/>
umacılar ve peri masallarının korkulu padişahı<br/>
çünki tanrıyı yaratan ve öldüren şeyler aynıdır<br/>
vurunca acının ilk gölgesi yaratır kuşkuyu<br/>
acının padişahı elbette zalim olur<br/>
ve bilincin duvarına çarpınca şaşkınlığı<br/>
bir soru önce acıya sonra acıya uzanır<br/>
-hey tanrı<br/>
hani tanrı</p><p>böylece o gün tanrı da ölür</p><p>şimdi annenin yüreğinde ışıyandır<br/>
sevginin ıslak soluğuyla örgülü tapınak<br/>
bir gün bir kalem bir hokka içindeki kana bulaşır<br/>
akıtır mürekkebini sevda denilen papirüse<br/>
hani ki bir kuş gelir bir tapınağın duvarına yuva<br/>
yapar<br/>
çökertir tapınağı daha bir güzelleşir yuva<br/>
işte artık ne anne ne tapınak<br/>
yıkılır gözyaşlarının sığınağı da</p><p>sonra bir gün anneler de ölür</p><p>gerilir gıcırtısı bir tüfek tetiğinin<br/>
öfke yalnız tekliği besler büyür çocuk<br/>
çocuk büyür<br/>
sesi nemli yine elleri yine soğuk<br/>
hayat sığmıyorsa gövdene yüreğini sığdır çocuk<br/>
nemli bir sesi sığdır o gittikçe nemlenen<br/>
çocuk çocuk sana bir dost gerek</p><p>işte yeniden giyiniyor kendini çocuk<br/>
bir çiçek gibi kopardı başkalarına uymıyan<br/>
yanlarını<br/>
kendini üstlemişsin var olmak için susmalar köprü<br/>
çocuk çocuk sana bir aşk gerek</p><p>sen iyilikler ve güzellikler uzmanı<br/>
suskunun gizemli sabrı<br/>
bir teraziyi en iyi kullanan<br/>
iğnenin ve ipliğin mercek gözlü büyücüsü<br/>
karnaval gecesinin eğlentisiz parmak çocuğu<br/>
ey hayat canbazı<br/>
ey ip şaşkını<br/>
ezberle o incecik tel üzerinde<br/>
hayatı dengeliyen asayı:<br/>
aşkın ve dostluğun ayrımı yoktur çocuk<br/>
ikisini de doğuran şey aynıdır</p><p>bir kuşa bakarken hüzünlendiren, bir güle baktıkça yürek kanatan,<br/>
bir yüreği açmadan solduran, bir kadınla yatarken çocuk gibi ağlatan,<br/>
uyuz bir kedi gördükçe kanı kudurtan, suyu yüz derece sıcaklıkta donduran, <br/>
anneyi üreten babayı çoşturan çocuğu güldüren, seni izmirlere çılgın gibi koşturan,<br/>
bir vagon penceresinden şaşkın baktıran, bir mektubu ısrarla bekleten,<br/>
umudu dalında çürüten, acıyı dayanılır kılan bir çıbanı irinle onduran aşka merhem sürdüren<br/>
güneşsiz bir gök gördükçe öldüren öldüren öldüren.</p><p>Sevgi: tragedyanın kaynağı yaşamın kökeni insanı<br/>
Var kılan umut<br/>
Ah nasıl ayrılır aşk ve dostluk birbirinden<br/>
Can canı sever ötesi yok bunun çocuk<br/>
Ölümü ve ölümün ölümsüzlüğünü<br/>
Sevgiyi ve sevginin ölümsüzlüğünü<br/>
Ah elbette aşktır dostluğu mayalayan<br/>
Ama kim anlatabilir bu parmak çocuğa<br/>
Bir dostla bir sevgili arasındaki ayrımı<br/>
Hayır’lara evet’lerle direten<br/>
Çirkini öptüren kötüyü sevdiren<br/>
Aşkı sevgiliyle değil kendinle yorumla<br/>
Kim ki kendini açığa komaktan korkmaz<br/>
O saygın bir insandır<br/>
Herkes kendi yorumunun cellatıdır biraz da<br/>
Böylece lady chatterley de sevilir giovanni de<br/>
Böylece lady chatterley ve giovanninin sevgilisi de<br/>
Elbette her aşk yalnızca kendine sorumludur<br/>
Ama elbette her aşk kendine sorumlu<br/>
olunca<br/>
bir gün aşk da ölür</p><p>ve başlar sıkıntısı kuralsız bir çelişkinin<br/>
yapışkan bir sevişmenin sancısı doldurur<br/>
boşlukları<br/>
ve tutku aç bir güve gibi kemirirken sevdayı<br/>
dölün pasıyla bulanırken sevginin beyazlığı<br/>
ah şimdi kim inandırabilir bu eski çocuğa<br/>
aşkın ve dostluğun varlığını<br/>
bir gün ansızın yiter dostalar ve sevgililer<br/>
etin ve kemiğin sıcaklığıyla solar sevdalar</p><p>işte o gün her şey ölür</p><p>şimdi bu yüreği nerelerde beslemeli<br/>
bütün saksıları kırılıyorken güneşin büyüsüyle<br/>
ve ölümler ilençliyorken en masum sevinçleri<br/>
ve her sevgi kendisiyle çelişiyorken<br/>
şimdi bu nasıl doğmaklar olur yeniden beyazlara</p><p>ama şimdi kim kandırabilir sizi<br/>
bir ölünün hayat kokan ağzını öpmek için.
<br>
|
15,801 | Görüş Günü | Enver Gökçe | 6 | Bugün görüş günümüz<br/>
Dost kardeş bir arada<br/>
Telden tele<br/>
Mendil salla el salla<br/>
Merhaba</p><p>İzin olsun hapishane içinde<br/>
Seni<br/>
Senden sormalara doyamam<br/>
Yarım döner cigaranın ateşi<br/>
Gitme dayanamam.
<br>
|
63,886 | Nasip | Rüştü Onur | 7 | Nasibin dalda çocuk<br/>
Uzan uzan dallara<br/>
Nasibin yolda çocuk<br/>
Düş düş yollara</p><p>Nasibim sensin çocuk<br/>
Seni yağmur gibi<br/>
Bulut gibi<br/>
Gönderen sağ olsun bana
<br>
|
13,339 | Meç | Cahit Zarifoğlu | 6 | Ağaçlara kılıçlara benzer çocuklar çıkıyor<br/>
erikleri itiyorlar<br/>
erikleri onları yırtıyor<br/>
ellerinde dürtme silâhları<br/>
plaj yıkıntılarına çarpıyorlar</p><p>sarsıntıyla akıyor<br/>
ayaklarını ıslatan<br/>
yaprakların gergin dallarında yüzücü nehir</p><p>gerginlik balık kanadı<br/>
sertlik gözlerine yakın gelmiş<br/>
suçlu ağızlarında çiğnenmiş bir gemi</p><p>çocuklar elleriyle dalların uçlarındaki eriklere<br/>
bir mahzendeki uzaklığa kayar gibi</p><p>Gerçekler başlarına konan çiçekler<br/>
yapraklar boğuluyor<br/>
yorgun bir meyve daha geliyor ağaç kökünden</p><p>bu sırada tramvay geçiyor<br/>
ve duruyor fidan küçük ağaç <br/>
göğüne üç ayak yaklaşmış<br/>
ilk koçanını ezberine biliyor</p><p>her an ürperti geçiriyor<br/>
odaya sokulan yemiş</p><p>odaya sokulan yemiş <br/>
göz hapsi</p><p>evinde durmayı seven kadınlar<br/>
mermerle sıvıyorlar çocuklarını<br/>
top uzağa yakına çağırıyor<br/>
hep bir noktada kalan adam<br/>
varmaya doğruluyor<br/>
sulardan sorulmayan<br/>
ama sulara yatkın anılarına<br/>
sevgiler koşturan<br/>
pencereyi parça parça aralayıp<br/>
denize açılan bir sokak kadını</p><p>denize açılan çuha kadınını<br/>
açıktan geçen son sağlığa bağlamak için<br/>
makine ustası<br/>
amma da mideli yıkılmadan geliyor<br/>
ve sırrım sessizliğiyle çalışıyorsa başına ben <br/>
gittikçe soğuyan ve soğuyan ben<br/>
ekmek kırıntıları döküyor</p><p>her zaman yaprak duşları başlıyor<br/>
serpilen kuşlar çimen düzlerine<br/>
gelip bir kısrağa yakından bakıyorlar</p><p>kuruyan ağza kapak göze kapak <br/>
çölüne atılan zar<br/>
sulardan serpme balık</p><p>deniz görününce kargılar atılıyor<br/>
karlı yamaçlardan<br/>
kızgın kumlara erenler kaydırak<br/>
arkalarından aç karınlı<br/>
sevilen kurtlar iniyor</p><p>ağaçlar dimdik <br/>
dallarında gergin su<br/>
haber gibi bir şey bekliyorlar<br/>
kökleri toprağı geziyor <br/>
bir yatağan aşırı gitti mi <br/>
zındana çıkıyor kök ucu</p><p>zufa bir cins ağaç</p><p>Devlet sokağını tek başına bir ayyaş geçiyor<br/>
Kente verdiği cevap pandomim</p><p>başı bir gölge altı açıyor<br/>
hotozlu kadınıyla <br/>
hovarda adamı<br/>
yanyana koyunca yatak<br/>
yaşama simidi</p><p>şimdi eskimolara bakın<br/>
kadınları fok balıklarından<br/>
bunda yataklara girip<br/>
sımsıcak çoğalıyorlar<br/>
denizlerini kargılarını köpeklerini yemeklerini kayıklarını ve kaygılarını<br/>
ayı balıkları bekliyor <br/>
ve <br/>
başkentte korsan gülçin dil balığı</p><p>yelken<br/>
gelmek üzereyim gelmeye hazır<br/>
şaramla doldurdum<br/>
sözleri ağarıncaya bu geceyi<br/>
hartuç ve hece</p><p>göğsü kızgın köpüklü tayfası<br/>
şişti mi kadın kollarını<br/>
kadın ellerini biçimli gergin tutan<br/>
insanın su başı rahim</p><p>kelime yorgun<br/>
gece soldu çan<br/>
çan ve çayır<br/>
suçsuz çocuklara koridor<br/>
yapraklar balık pulu<br/>
balıkçılar pul pul<br/>
yalnızca bakışlarını kırpıyorlar dokununca<br/>
çatılarda kirişlerde serin dubalarda</p><p>artık göze bakmak oyunu yok
<br>
|
175,217 | Hakkı Gel Sırrını Eyleme Zahir | Erzurumlu İbrahim Hakkı | 8 | Hakkı gel sırrını eyleme zahir,<br/>
Olmak ister isen bu yolda mahir,<br/>
Harabat ehlini hor görme şakir,<br/>
Defineye malik viraneler var.
<br>
|
107,062 | Ayrılık Derdinin Dermanı Nedir | Pir Sultan Abdal | 8 | Uğrum sıra giden Boz Atlı Hızır<br/>
Ayrılık derdinin dermanı nedir<br/>
Şu iki aleme olmuşsun nazır<br/>
Ayrılık derdinin dermanı nedir</p><p>Sığanmıştır ağca kolda bilekler<br/>
Hak katında kabul olsun dilekler<br/>
Arş yüzünde secde kılan melekler<br/>
Ayrılık derdinin dermanı nedir</p><p>Küseyim de ben yarime küseyim<br/>
Siyah zülfün mah yüzüne asayım<br/>
Kerbela'da yatan İmam Hüseyin<br/>
Ayrılık derdinin dermanı nedir</p><p>Hani şu dünyanın toprağı taşı<br/>
Akıttım gözümden kan ile yaşı<br/>
Urum illerimin Hacı Bektaş'ı<br/>
Ayrılık derdinin dermanı nedir</p><p>Ak saya giyinmiş incedir beli<br/>
Ben pirimi gördüm tatlıdır dili<br/>
Allah'ın arslanı Hazret-i Ali<br/>
Ayrılık derdinin dermanı nedir</p><p>Gıcılar da dağlar başı gıcılar<br/>
Çıkmaz oldu içerimden acılar<br/>
Arafat Dağı'ndan gelen hacılar<br/>
Ayrılık derdinin dermanı nedir</p><p>Dünyayı sorarsan bir dipsiz anbar<br/>
Ali'nin yoldaşı Zülfikar Kanber<br/>
Kabe'yi yaptıran Halil Peygamber<br/>
Ayrılık derdinin dermanı nedir</p><p>Deryanın yüzünde dönen üç gemi<br/>
Yiyelim içelim sürelim demi<br/>
Geminin sahibi ol Hızır Nebi<br/>
Ayrılık derdinin dermanı nedir</p><p>Pir Sultan Abdal'ım içtim cür'adan<br/>
Okudum ağını bilmem karadan<br/>
Yeri göğü cüml'alemi Yaradan<br/>
Ayrılık derdinin dermanı nedir
<br>
|
1,699,313 | Bilirim Sözlerin Kudretini | Vladimir Vladimiroviç Mayakovski | 8 | Bilirim sözlerin kudretini.<br/>
Bilirim sözlerin etkin çağrısını.<br/>
Bunlar locaların alkış tutacağı<br/>
Sözler değildir.<br/>
Bunlar öyle sözlerdir ki, tabutlar<br/>
Dört meşe ayağı ile tempo tutturur.<br/>
Mümkündür yayınlanmadan, basılmadan<br/>
Eserin atılır bir kenara.<br/>
Gel gör ki, söz rüzgar gibi fırlar,<br/>
Kolanları gererek yayılır.<br/>
Etkisi, yüzyıllar boyu, <br/>
Çan sesleri gibi kalır.<br/>
Öyle ki nazımın nasırlı ellerini,<br/>
Tren dolusu yalakalar,<br/>
Yalamak üzere, akabinde gelir.<br/>
Bilirim sözlerin kudretini.<br/>
Boş görünse de aslında,<br/>
Dans içinde ökçelerin altında,<br/>
Düşen çiçek yaprağı misali,<br/>
İnsan ruhu dudaklarında,<br/>
Teşrih bulur o ifadesini...</p><p>1930</p><p>Çeviren:<br/>
Melaike Hüseyin
<br>
|
45,138 | Dinlediği Şarkıya | Nurullah Genç | 6 | gözlerinin renginden almılşsa ahengini<br/>
ruhum nasıl unutur gözlerinin rengini<br/>
uzaktan bakıyorun O'na hep yeşil yeşil<br/>
bu vehimli muamma parlıyor ışıl ışıl<br/>
yanıyar nağmelerin bedevî kanatları<br/>
şahlandı obamızın doludizgin atları<br/>
bir kum saatindeyim, yimne tuttu kan beni<br/>
çile bülbülüm çile feryadyla ân beni<br/>
binlerce ok ağlıyor kırdığımız yay için<br/>
yıldızlar dökülüyor tutulan her ay için<br/>
bu kuzgun vadisinde yanelim korkuları<br/>
Dede'den dinleyelim en güzel şarkıları<br/>
musıkî bahçesidir tende lisan-ı fıtrî<br/>
asîl bahçıvanıdır o hanede, o Itrî<br/>
endamını tasvire gücü yetmez tarifin<br/>
kuşları uçuşuyor gökte Hacı Arif'in<br/>
kumlara gömülmeden kervan, gönül çağında<br/>
telâfisiimkânsız nağmeler tuzağında<br/>
akmasın yüzümüze kötürümler pınarı<br/>
devirdik, o devrilmez zannedilen çınarı<br/>
yeşil yeşil bakamaz, kırmızıdır gözlerim<br/>
öteye varsam bile, O'nu yine özlerim<br/>
dinlediği şarkılar, arayıp bulun beni<br/>
gülümün gözlerinde şehzâde kılın beni
<br>
|
17,867 | Sone 57 | William Shakespeare | 7 | Kölen olmuşum senin, elden başka ne gelir, <br/>
Gece gündüz el pençe divanım buyruğuna; <br/>
Geçirdiğim saatler baştan başa bir hiçtir <br/>
Sen buyurmuş değilsen çabalarım boşuna. <br/>
Senin için, sultanım, saatleri gözlerken <br/>
Ben kimim ki küseyim sonu gelmez günlere, <br/>
Kara kara düşünmem, acı çekmem özlerken <br/>
Uğurlar olsun dersen kölene sen bir kere <br/>
Ben kimim ki kıskanıp kuşkulanıp sorayım <br/>
Kimle içli dışlısın, nedir yaptığın işler; <br/>
Derdim günüm put gibi düşünmeden durayım, <br/>
Mutlu kıldıklarını bilmek içime işler. <br/>
Öyle körkütük sadık bir köledir ki sevda, <br/>
Seni kötü göremez bin kötülük yapsan da. <br/>
<br>
|
47,300 | Bir Kaz Aldım Ben Karıdan | Kaygusuz Abdal | 8 | Bir kaz aldım ben karıdan <br/>
Boynu da uzun borudan <br/>
Kırk abdal kanın kurudan <br/>
Kırk gün oldu kaynadırım kaynamaz <br/>
<br/>
Sekizimiz odun çeker <br/>
Dokuzumuz ateş yakar <br/>
Kaz kaldırmış başın bakar <br/>
Kırk gün oldu kaynadırım kaynamaz <br/>
<br/>
Kaza verdik birkaç akça <br/>
Eti kemiğinden pekçe <br/>
Ne kazan kaldı ne kepçe <br/>
Kırk gün oldu kaynadırım kaynamaz </p><p> <br/>
Kaz değilmiş be bu azmış <br/>
Kırk yıl kaf dağını gezmiş <br/>
Kanadın kuyruğun düzmüş <br/>
Kırk gün oldu kaynadırım kaynamaz </p><p> <br/>
Kazı koyduk bir ocağa <br/>
Uçtu gitti bir bucağa <br/>
Bu ne haldir hacı aga <br/>
Kırk gün oldu kaynadırım kaynamaz </p><p> <br/>
Kazımın kanadı selki <br/>
Dişii koyun emmiş tilki <br/>
Nuh Nebi'den kalmış belki <br/>
Kırk gün oldu kaynadırım kaynamaz </p><p>Kazımın kanadı sarı <br/>
Kemiği etinden iri <br/>
Sağlık ile satma karı <br/>
Kırk gün oldu kaynadırım kaynamaz </p><p> <br/>
Kazımın kanadı ala <br/>
Var yürü git güle güle <br/>
Başımıza kalma bela <br/>
Kırk gün oldu kaynadırım kaynamaz <br/>
<br/>
Suyuna biz saldık bulgur <br/>
Bulgur Allah deyü kalgır <br/>
Be yarenler bu ne haldir <br/>
Kırk gün oldu kaynadırım kaynamaz </p><p> <br/>
Kaygusuz Abdal n'idelim <br/>
Ahd ile vefa güdelim <br/>
Kaldırıp postu gidelim <br/>
Kırk gün oldu kaynadırım kaynamaz
<br>
|
1,970,762 | Ayrı Düştüm. | Yavuz Sultan Selim | 9 | Bülbül gibi gülistan bostandan ayrı düştüm.<br/>
İstemem altın kafes vatandan ayrı düştüm.</p><p>Ey gam öldürme beni bu hicran gecesinde<br/>
Zira bir güneş yüzlü handandan ayrı düştüm.</p><p>Gönül feryad ediyor karanlık gecelerde<br/>
Gamlıyam bir mah cemal sultandan ayrı düştüm.</p><p>Hicran ile ne hale geldiğimi soranlar<br/>
Sormayın ahvalimi ben candan ayrı düştüm.</p><p>Selim’i kınayanlar bilmez ıstırabımı<br/>
Şu canıma can katan canandan ayrı düştüm.
<br>
|
2,111,017 | Anlamak | Cahit Zarifoğlu | 8 | Bazen anlıyorum,<br/>
bazen anlamıyorum.<br/>
annemi,<br/>
babamı nenemi</p><p>annem şöyle der<br/>
göstererek beni:<br/>
cin gibi maşallah</p><p>cin ne demek? <br/>
gibi ne demek? </p><p>babam diyor ki<br/>
bana bakarak:<br/>
altını üstüne getirmiş evin.</p><p>hiç yapabilir miyim <br/>
dediklerini? </p><p>ninemse der bana:<br/>
topaç gibi</p><p>bir dedem açık insan<br/>
pek de zeki.<br/>
dilinden bal akar.<br/>
attaya gidelim der.<br/>
al sana şeker der.<br/>
göz kırpar.<br/>
okşar.<br/>
sever.<br/>
bir de gıdıklar.<br/>
dedemi çok anlıyorum.
<br>
|
99,093 | Seni Elinden Tutmuştum | Ataol Behramoğlu | 6 | Seni elinden tutmuştum - yaz geçiyordu<br/>
Yaz geçiyordu, biz geçiyorduk<br/>
Yazı elinden tutmuştuk</p><p>Birazdan geleceksin, bakışacağız<br/>
Bakışacağız, hem var hem yok gibi<br/>
Hem var hem yok gibi öpüşeceğiz</p><p>Aramızda söylenmemiş sözlerin uzaklığı<br/>
Aramızda yaşanmamış şeylerin uzaklığı<br/>
Yakın ayrılıkların sezgisi tenimizde</p><p>Hayat geçiyor biz geçiyorduk<br/>
Bir denizin üzgün kıyısında<br/>
Güz bir hastalık gibi ilerliyordu</p><p>Olgun ışığıyla güz<br/>
Ve biz yaklaşan ayrılıkların önünde<br/>
Kış duygularına bürünmüşüz</p><p>Dışardan ağlayışı geliyor çocuğumuzun</p><p> <br/>
Eylül 1983.B.Ada
<br>
|
74,890 | Apartman | Melih Cevdet Anday | 6 | Dün iki katliydi, <br/>
Bugün üç katli<br/>
Derken<br/>
Dört katli, bes katli, alti katli<br/>
Yükseliyor efendim yükseliyor, <br/>
Memleket yükseliyor
<br>
|
1,856,943 | Adı Aşk | Eşrefoğlu Rumi | 9 | Cihanı hiçe satmaktır adı aşk <br/>
Döküp varlığı gitmektir adı aşk </p><p>Elinde sükkeri ayruğa sunup <br/>
Ağuyu kendi yutmaktır adı aşk</p><p>Belâ yağmur gibi gökten yağarsa <br/>
Bâşını âna tutmaktır adı aşk </p><p>Bu âlem sanki oddan bir denizdir <br/>
Âna kendini atmaktır adı aşk</p><p>Var Eşrefoğlu Rumî bil hakikat <br/>
Vücûdu fâni etmektir adı aşk
<br>
|
54,907 | Manolya | Nilgün Marmara | 7 | O zaman da aynı karanlık, aynı yarasaydı, <br/>
Manolya delirmezden önce.<br/>
Büyükannemizin kocaman bakla bir evi, <br/>
Uzun pencereleri vardı, sedirinde<br/>
Ölü doğmuş fareler pembeliği.<br/>
Okurduk leziz balgamlı gazetelerini büyükbabamızın, <br/>
Okşarken ve korkarken erkek anamızdan, <br/>
Babamız bir gılman, pir şefkat, <br/>
Acımızın cümbüşünde sarsak bir kukla, <br/>
O yokuşta onursuz müezzin kuşları, <br/>
Sabaha karşılar, akşama karşılar hep, <br/>
Dizleri topunun diplerimiz olmuştu, <br/>
Uzun uzadıya bir fener alayı...</p><p>Karanlık aynı, yarasa aynı, <br/>
Bu eller bu yüzden yıkandıktan, <br/>
Manolya delirdikten sonra.
<br>
|
30,670 | Ben Uyandım Bİr Aşk Demektir Dünya | İlhan Berk | 6 | Ben uyandım bir aşk demekti bu dünyada<br/>
-Sesin, bir gülü bırakmak gibi bir şeydi<br/>
Karaydım, kağıt gibiydim yaşamalarda<br/>
Adım görseniz her gün o denizlerdeydi<br/>
Bin yıl bir M sesiydim aşağı Mısır'da.</p><p>Ben vurdum sevilere belli değil miydi<br/>
Bin yıl seni açtım işte yalnızlığımda.<br/>
Ne zaman aydınlığında adım geçti miydi<br/>
Bir aşk demekti bu dünyada.</p><p>Bir zamanlar yalnızlık güzeldi Mısır'da<br/>
Seninle yepyeni bir göktü gidilirdi<br/>
Baktım mı, büyürdü bir zambaktı anımda<br/>
Şimdi bir gölgedir uzar ovalarımda<br/>
Böyle uyanırdım ya uyanmak değildi <br/>
Bir aşk demekti bu dünyada.
<br>
|
1,788,663 | Doğduğum Yer | Ömer Seyfettin | 9 | Buralardan çok uzakta bir köydü! <br/>
Beyaz, billur bir derecik içinden,<br/>
Hıçkırırdı, sevinerek geçerken.<br/>
Kenarında vardı birçok söğüdü...</p><p>Ben işte bu söğütlerin susmayan<br/>
Gölgesinde büyümüştüm. Evimiz<br/>
Tenha idi; ne yabancı, ne bir iz...<br/>
Bahçemizdi yakındaki o orman.</p><p>Bir ses, "sevin! " derdi gülen rüzgarda,<br/>
Sevinçlere yoktu orda nihayet.<br/>
Sanılırdı bu ses gümüş dallarda</p><p>Görünmeyen bülbüllerin öğüdü! <br/>
Doğduğum yer, doğduğum yer... O cennet<br/>
Buralardan çok uzakta bir köydü! ..
<br>
|
17,735 | Var Olanlar Geliyor | Mevlana Celaleddin Rumi | 9 | Sarhoşlar göründü.<br/>
Şaraba tapanlar bir bir gelmeye başladılar.<br/>
Güzeller nazlı nazlı yollara düştü.<br/>
Salına salına gül bahçesinden gül yanaklılar geliyor.</p><p>Bir anda hem var olan, hem yok olan,<br/>
bir anda değişen, yenilenen şu dünyadan<br/>
yoklar bir bir çekip gittiler.<br/>
Var olanlar geliyor.</p><p>Eteklerini altınla doldurmuşlar.<br/>
Som altın kesilmişler.<br/>
Darda olanlara verecekler.</p><p>Hastalar, yorgunlar, arıklar<br/>
iyileşmişler, kanlanmışlar, canlanmışlar,<br/>
aşk yaylâsından geliyorlar.</p><p>İyi insanların şarkıları<br/>
ta yukarlardan aşağılara<br/>
güneşin ışıkları gibi iniyor.<br/>
İyi insanlar yağmur demiyor, kar demiyor,<br/>
ortalık kış kıyamet,<br/>
kolları sıvamışlar,<br/>
taze taze meyveleri yetiştiriyorlar.</p><p>Ben sustum.<br/>
Sofra kuruldu.<br/>
Onlar bir gül bahçesinden yola çıktı,<br/>
bir gül bahçesine doğru.
<br>
|
116,800 | Ölüm İle Ayrılığın Elinden | Pir Sultan Abdal | 6 | Gelmiş iken şu dağları gezeyim<br/>
Ölüm ile ayrılığın elinden<br/>
Dertsiz bulamadım derdim yanayım<br/>
Ölüm ile ayrılığın elinden</p><p>Yaz gelince bulanayım coşayım<br/>
Elim ile mezarımı eşeyim<br/>
Beri gel sevdiğim helallaşayım<br/>
Ölüm ile ayrılığın elinden</p><p>Ölüm geldi yolun bize uğrattı<br/>
Firkat geldi yana yana ağlattı<br/>
Kesti ciger pare pare doğrattı<br/>
Ölüm ile ayrılığın elinden</p><p>Günahsız kardaşlar günahım tartar<br/>
Hasretlik yüzünü yüzüme sürter<br/>
Her kime söylesem yakasın yırtar<br/>
Ölüm ile ayrılığın elinden</p><p>Pir Sultan Abdal'ım dertlerim firak<br/>
Alışmış yanıyor şu dertli yürek<br/>
Bir dahi gelemem menzilim ırak<br/>
Ölüm ile ayrılığın elinden
<br>
|
27,812 | Açık | Cahit Külebi | 5 | Biz hep açık konuştuk.<br/>
Gökyüzünden maviydi sözlerimiz.<br/>
Sığ bataklarda değildik, kuşlar gibiydik,<br/>
Uçarıydık. Gözlerimizde<br/>
Şavkıyan parıltılar gibiydik.</p><p>Biz iyiye iyi, güzele güzel dedik.<br/>
Masallardan çekerdik mısraları, tülbent gibi.<br/>
Yalnız, şiirlerde yalan söylemezdik,<br/>
Umutlarımızda, hayallerimizde de yalancı değildik.</p><p>Biz buğday tarlalarında buğday,<br/>
Ağu yeşili bahçelerde ot,<br/>
Trenlerde düdük sesiydik.<br/>
Yıldızlara çobandık, değirmenlere su,<br/>
Bozkırlara bulut gölgesiydik.</p><p>Seller aktı gitti. Biz kaldık.<br/>
Bulutlar uçtu gökyüzünden.<br/>
Rüzgarlar darmadağın etti.<br/>
Ne bahçesinden hayır var, ne güzünden.<br/>
Akıl da bulutlar gibi çekip gitti.</p><p>Nerden bilirdik, çalışmaktan<br/>
Kocayacağını sevgililerin,<br/>
Yaşamanın güzelliği kadar<br/>
Hoyratlığını, bezginliğini...<br/>
Biz kaldık, koyup gitti bahar, <br/>
Her şeyi nerden bilirdik.
<br>
|
23,313 | Aşıkların Ölümü | Charles Baudelaire | 7 | Yatağımız olacak ,hafif kokuyla dolu, <br/>
Divanımız olacak ,bir mezar gibi derin; <br/>
Bizim için açılmış, en güzel iklimlerin <br/>
O garip çiçekleri süsleyecek konsolu. </p><p>Son sıcaklıklarını sarfederek hovarda, <br/>
Birer ulu meşale olacak kalplerimiz; <br/>
Çifte ışıklarından gidip gelecek bir iz <br/>
İkimizin ruhunda, o ikiz aynalarda. </p><p>Pembe, lahuti mavi bir akşam saatinde, <br/>
Veda'la dolu, uzun bir hıçkırık halinde <br/>
Yanacak aramızda bir tek şimşeğin feri; <br/>
Nihayet kapıları biraz aralayarak, <br/>
Sadık ve şen bir melek gelip uyandıracak <br/>
Buğulu aynaları ve ölmüş alevleri
<br>
|
20,753 | Son Aşk | Ahmet Muhip Dıranas | 6 | Son aşkımdır bu –sen- ve son çile,<br/>
Günümün son fecri, sonu artık;<br/>
Giriver inince gün, aralık<br/>
Kapımdan gelinlik elbisenle.</p><p>Onu sevmekle geç, ey yaşamak!
<br>
|
57,958 | Güzel'e | Can Yücel | 7 | Dün gece senin küçücük elinle yalnız yattık<br/>
Yalnız senin küçücük elinle yalnızlık<br/>
Kandilli ilkokulu kadar kalabalık<br/>
Zilleri çaldığında düşlerinin<br/>
Sınıfların kapıları ardına kadar açık<br/>
Gökyüzünün, denizin, toprağın, hayalle, emeğin<br/>
Haklı sınıfları</p><p>Belki de baskın korkusuyla vefasız, akıntıya atılan<br/>
Kitaplar varya onlardan<br/>
Öğrenmiş Marx'ı, gümüş balıkları<br/>
Ve belki de onun için o kadar, <br/>
O kadar aydınlık ortalık...</p><p>Sen ki çiçekleri toplamayan güzelim<br/>
Çiçekleri sulayan çocuk<br/>
Ve ben ki buruk ve kavruk<br/>
Bir ihtiyar adamım artık<br/>
Öyle güzeldim ki senle, çiçeklerden çok<br/>
Ve anladım, anladım ki bir daha<br/>
DÜŞÜNDE BİLE GÖREMEZ İŞLER<br/>
DÜŞLERİN GÖRDÜĞÜ İŞLERİ</p><p>Can Yücel
<br>
|
1,644,638 | Su Yorumcuları’na | Turgut Uyar | 6 | 1</p><p>ben ne güzel işerim güneşe karşı<br/>
arkamda medrese duvarı önümde çarşı</p><p>bir sürekli kaşınmadır yaşadığım<br/>
törelere ve alışkanlığa karşı</p><p>geldim gittim geldim bir şey bulamadım<br/>
üzüldüğüme ve yorulduğuma karşı</p><p>ah aklıma her şey gelir, her şey gelir<br/>
doğan güne karşı batan güne karşı</p><p>sözde kirlettiğimiz bütün her şey duruyor<br/>
bak ne diyorum sana, ele güne karşı</p><p>biz duralım bir sürekliyiz duralım<br/>
durukluğa, tüberkiloza ve uranyuma karşı</p><p>durduk, ateş besledi, kuşları sürekledi<br/>
arkamız medrese duvarı önümüz çarşı</p><p>güneşe güneşe karşı
<br>
|
36,562 | Giden Can | Federico Garcia Lorca | 7 | Ne boğa tanır seni ne incir ağacı, <br/>
Ne evindeki atlar ne karıncalar<br/>
Ne çocuk tanır seni ne de ikindi<br/>
Ölüsün çünkü, dirileceğin de yok</p><p>Taşın sırtı da seni tanımaz artık, <br/>
İçinde düşündüğün kara atlas da.<br/>
Dilsiz anıların da tanımaz seni, <br/>
Ölüsün çünkü, dirileceğin de yok.</p><p>Deniz kabuklarıyla geldiğinde güz, <br/>
Sis üzümleriyle, dağ öbekleriyle, <br/>
Gözlerine hiç kimse bakmak istemez, <br/>
Ölüsün çünkü, dirileceğin de yok.</p><p>Ölüsün çünkü, dirileceğin de yok.<br/>
Yeryüzünün bütün ölüleri gibi, <br/>
Unutulmuş bütün ölüler gibi<br/>
Sönmüş bir köpekler yığını içinde.</p><p>Yok tanıyan seni.Yok.Seni söylüyorum bense.<br/>
Yüzünü inceliğini söylüyorum sonraya.<br/>
Anlayışının o yüce, yetkin üstünlüğünü<br/>
İştahını ölüme, ağzındaki tada onun.<br/>
Senin o yiğitçe sevincini saran kederi</p><p>Doğmasına çok zaman ister, gün olur doğarsa, <br/>
Öyle zengin serüvenli, parlak Endülüslü'nün.<br/>
İnleyen sözlerle söylüyorum inceliğini<br/>
Anarak acı bir yeli zeytin ağaçlarında</p><p>Çev: Said Maden
<br>
|
104,391 | Çıkıp Yücesine Seyran Eyledim | Karacaoğlan | 7 | Çıkıp yücesine seyran eyledim<br/>
Gördüm ak kuğulu göller perişan<br/>
Bir firkat geldi de durdum ağladım<br/>
Öpüp kokladığım güller perişan</p><p>Hayal hayal oldu karşımda dağlar<br/>
Eşinden ayrılan ah çeker ağlar<br/>
Dökülmüş yapraklar bozulmuş bağlar<br/>
Bülbülün konduğu dallar perişan</p><p>Yıkılmış dilberin mamur illeri<br/>
Susmuş bülbüllerin her dem dilleri<br/>
Dağılmış sümbülü solmuş gülleri<br/>
Yüzüne dökülmüş teller perişan</p><p>Karac'oğlan der ki top avlamadım<br/>
Arap ata binip boyalatamadım<br/>
Küstürdüm dilberi hoylatamadım<br/>
Dilberi küstüren diller perişan
<br>
|
215,934 | İlk Gazel | Baki | 7 | Her kaçan gönlüme fikr-i ârız-ı dilber düşer<br/>
Guyiyâ mir'âta aks-i pertev-i hâver düşer
<br>
|
14,379 | Çince | Akgün Akova | 7 | ayrıldık ya, ateşini söndürdüm, uçuçböceklerini yaktım<br/>
içim cız etmedi mi, etti, allah kahretsingözlerime uçaklar düşmedi mi, düştü, allah kahretsin<br/>
gül yapraklarını tuvalet kağıdı yaptım, yıldızların<br/>
bodrumda<br/>
Nuh'un gemisi sırtımda paramparça<br/>
cami kedilerinin yalnızlığından geçindim ve daha bilmem<br/>
nelerden<br/>
seni unutmak istedim bunca kıskançlığımla<br/>
ezogelin çorbanı, arapsaçını<br/>
sigara külünü unutmak istedim<br/>
unuttum mu, unutamadım, allah kahretsin</p><p>ayrılık taş duvar<br/>
ayrılık Çin Seddi aramızda<br/>
Çin Seddi ne kadar uzun, allah kahretsin
<br>
|
46,596 | Muska | Metin Altıok | 6 | Üstümde bu ütüsüz gökyüzü, <br/>
Altımdaki tarazlanmış yol benim<br/>
Hep yanımdaydı zaten, <br/>
Kendimi bildim bileli.<br/>
Zaman zaman katlayıp bazen açardım, <br/>
Cebimde taşıdığım bir mendil gibi.</p><p>Yani bilirdim bir kamyon şoförünün<br/>
Göğsündeki motor sesini, <br/>
Uykuda bile dinlediğini.<br/>
Yüzünde hasret belirtileri bulunan biri, <br/>
Koynunda taşırdı bir aşk hikâyesini<br/>
Kabuk bağlamış muska gibi.</p><p>Ama yine de yaralıyor beni, <br/>
Yüzümün gölgesinde kırılan bu dal sesi; <br/>
Ürkütüyor bir şiirin içinden, <br/>
Göçebe kuş sürülerini<br/>
Ve ben böğrümde bir avlu serinliği, <br/>
Sessizce dinliyorum akıp giden geceyi.
<br>
|
578,109 | Olurum | Alaaddin Külcüoğlu | 6 | Güneşli şafaklar olurum<br/>
Kar tutan gecelerde<br/>
Kör akşamlarda<br/>
Mavi gözlü sabahlar olurum</p><p>Sular seller olurum<br/>
Çöl iklimlerinde <br/>
Ölüm denizlerinde<br/>
Suya sevdalı balık olurum</p><p>Dost gülüşlü yarınlar ararım<br/>
Gri havalarda<br/>
Kuytu yalnızlığımda <br/>
Birden kalabalık olurum.
<br>
|
56,800 | Birinci Temrin: Kurban | Selim Temo | 6 | Süleyman öldü, yaşasın şakir! </p><p>şimdi şiir dediniz biri sıkılıp gitti<br/>
bendim o sefil üşümüş elinizde<br/>
belki çok şey değildir aşkın ölümü<br/>
gerekirse aranır öpülmüş resimlerde<br/>
Japon bir sevgilim var -demek sizin de<br/>
makyajlı bir Meryem gibi yitirmiş masumiyetini<br/>
kiss diyor sex anlıyorum niyeyse<br/>
merdivenim belki de onca bol ihanetten <br/>
garsonu vurun lütfen çok tıkırtı yapıyor<br/>
doğru ya saat şu kaşar resmiyeti<br/>
dilimledi durdu en nazik günlerimi<br/>
bazen de kıştı sakın bir dakka<br/>
Gilda posterimi öpmeyin çok kıskancımdır<br/>
ben sevdim mi çamına korum yorgun akşamlarda<br/>
ekşın aktörleri gibi abazan kalırım<br/>
hadi lale ezelim biri paydos mu dedi<br/>
neden sakinsin kahrolası duygusal cin<br/>
ezan okuyor varoşlar faşist içinde<br/>
ve seçkinler cümle piçleri orta sınıfın<br/>
devlete koşuyorlar uygun adımla bir kii<br/>
sıfır hasarla marjinal cahil tenyalar<br/>
oysa müezzin gibi bekledim sendeleyerek<br/>
ağzımda tuz sustum kaç ışık yılı<br/>
sakalımda sevimli beyazlar erittim suya<br/>
kudurdu yaramdaki kurt o kiralık keder<br/>
bennn bakımsız Şakir çarmıhına gönüllü<br/>
baba sirklerinde çocuk ol hikayat-ı semender<br/>
ağladı dizlerim yassı bir cüret halinde</p><p>balkonda mıyız neyiz üç bira bir yahudi
<br>
|
2,111,320 | Bayrak | Ahmet Muhip Dıranas | 6 | Şehirlerden şehirlere <br/>
Uçtu, kuş gibi, bir haber:<br/>
Bayraklar açmada fecre<br/>
Şarkının her vardığı yer.</p><p>Kaldı birdenbire step<br/>
Yalın ayaklar altında; <br/>
Yürü! Bayraklar altında,<br/>
Yürü! Davullar çalsın hep. </p><p>Önden gidene bir kurşun,<br/>
Aldı bayrağı ikinci...<br/>
Ve yiğitlerin en genci <br/>
Düştü sonunda yokuşun.</p><p>İnsan doğunca bir defa<br/>
Andırır kırılacak dalı; <br/>
Ölecektin nasıl olsa,<br/>
Öldün, alnından vurulu. </p><p>Ne toprağa gömülmektir, <br/>
Ne ruhun uçması tenden! <br/>
Ölüm, ölüm, gülerekten<br/>
Bir bayrak altında ölmektir...
<br>
|
2,111,042 | Sevgi | Enis Behiç Koryürek | 9 | Nasıl söylesem bilmem, <br/>
Ve anlatsam ne ile? <br/>
Bu öyle bir duygu ki <br/>
Gelmez kaleme, dile... <br/>
Sen varsın bakışımda, <br/>
Her nefes alışımda, <br/>
İçimde ve dışımda, <br/>
Günahlarımda bile! <br/>
Gözümde, hayalimde <br/>
Hiç sorma ki neler var... <br/>
Sendedir ufukları <br/>
Ve ancak sana kadar... <br/>
Dünyayı iki şeyden <br/>
İbaret bilirim ben; <br/>
Biri, her şey olan sen! <br/>
Biri, sen olmayanlar!
<br>
|
1,644,636 | Yokuş Yol'a | Turgut Uyar | 7 | güllerin bedeninden dikenlerini teker teker koparırsan<br/>
dikenleri kopardığın yerler teker teker kanar</p><p>dikenleri kopardığın yerleri bir bahar filân sanırsan<br/>
Kürdistan'da ve Muş-Tatvan yolunda bir yer kanar</p><p>Muş - Tatvan yolunda güllere ve devlete inanırsan<br/>
eşkıyalar kanar kötü donatımlı askerler kanar</p><p>sen bir yaz güzelisin, yaprakların ekşi, suda yıkanırsan<br/>
portakal incinir, tütün utanır, incirler kanar</p><p>bir yolda el ele gideriz, o yolda bir gün usanırsan<br/>
padişahlar ve Muşlar kanar, darülbedayiler kanar</p><p>Muş - Tatvan yolunda bir gün senin akşamın ne ki<br/>
orada her zaman otlar otlar ergenlikler kanar</p><p>el ele gittiğimiz bir yolda sen gitgide büyürsen<br/>
benim içimde çok beklemiş, çok eski bir yer kanar
<br>
|
2,230 | Gözgü | Bülent Ecevit | 7 | gözgüye baktım özüm görmeğe<br/>
seni göresim geldi</p><p>gözgüye baktım karardı dünya<br/>
sana değesim geldi</p><p>gözgüye baktım camdan aşıp<br/>
sana gelesim geldi
<br>
|
83,993 | Gece | Ahmet Muhip Dıranas | 7 | Ah, sen ey, ölüm kadar sonsuz olan<br/>
Ve dar bir tabut gibi rahat uyku! <br/>
Islak geceyi örtün kalbim, uyu! <br/>
Artık uykuyla tek başına kalan</p><p>Ruhum gemiler uğramaz bir liman</p><p>Bir tanrı gibi her tarafta korku; <br/>
İşliyor bütün saatler kurmadan,<br/>
Dışarda yağmur yağıyor durmadan,<br/>
Görmüyor pencereler sonsuzluğu.</p><p>Beni dibine çeker misin kuyu! </p><p>Bitti gücüne güvendiğim zaman,<br/>
Gökler yakın bir ayrılıkla dolu; <br/>
Aynasında yüzüm dalgalanan su,<br/>
Nağmesine vurgun olduğum umman.</p><p>Al beni rüzgar! Kül et beni volkan! </p><p>Toprakta o baş döndürücü koku<br/>
Ve ölüm, gece ucundaki çoban.<br/>
Gel yetiş, ey pişmanlık! İşte yaman<br/>
Bir gecedir, yaman bir gecedir bu.</p><p>O derin gözlerin ne güzel, puhu!
<br>
|
102,497 | Güzel Senden Ayrılalı | Aşık Paşa | 7 | Güzel senden ayrılalı<br/>
Hayli zaman oldu gel gel<br/>
Bak gözümden akan yaşım<br/>
Âb-ı revan oldu gel gel</p><p>Böyle m'olur küsüp gitmek<br/>
Seni seveni terk etmek<br/>
Haram oldu yemek içmek<br/>
İşim figan oldu gel gel</p><p>Kurulu yaydır basılmaz<br/>
Gönül yârindan kesilmez<br/>
İçmeyince dert eksilmez<br/>
Boş kadehler doldu gel gel</p><p>Kul Aşık eder varmağa<br/>
Halinden haber almağa<br/>
Yetiş namazın kılmağa<br/>
Seni seven öldü gel gel
<br>
|
50,758 | Hikaye | İlhan Berk | 6 | Her şey bir gece içinde oldu<br/>
Sabahleyin her şey tamamdı.</p><p>Bu gördüğünüz gökyüzü<br/>
İlk defa gelip yerini aldı</p><p>Gökyüzünün gelmesiyleydi<br/>
Dünyada büyük bir değişiklik oldu</p><p>Mesela, ovalar daha o gün<br/>
Yalnızlıklarını unutuverdiler</p><p>Bu şimdi elsiz ayaksız gibi duran gece<br/>
O zaman ağaca yürüyen bir su gibi geliyordu</p><p>Gökyüzünün hemen arkasındandı<br/>
Denizleri gördük</p><p>Baktım bir kuş ilk defa keyifli keyifli<br/>
Baktım uçuyordu</p><p>Akşama doğruydu<br/>
Bitkilerle, hayvanlarla merhabalaştık</p><p>Her şey yaşamaya hazırlanıyordu<br/>
Her şey gelir gelmez hayatlarını</p><p>Himalaya'lar, Ant'lar, Erciyeş'ler<br/>
Bir daha kımıldamamak üzere yerleşiyorlardı</p><p>Herkes aklından geçirdiği kadar bir yeri<br/>
Dünyada kolayca bulmuştu</p><p>Gökyüzünde, yerde<br/>
Her ağacın, her taşın bir yeri vardı</p><p>Hatırlarım küçük kirli bir bulut<br/>
Durmuş olup bitenleri seyrediyordu</p><p>Dünyaya niçin bu kadar geç geldiğini<br/>
Elinde olsa tutup soracaktı</p><p>Şimdi bu geceyi, bu yıldızları fevkalade buluyorsunuz ama<br/>
Bu hiç de kolay olmadı</p><p>En başta, başı boş atlar gibiydi nehirler<br/>
Bu şiire girmeden önce</p><p>Her şey yerini alıyordu sırası geldikçe<br/>
İlhan Berk bütün bunları görüyordu.
<br>
|
67,308 | Asılmışların Balosu | Arthur Rimbaud | 6 | Balıkçıl darağacında<br/>
Selahattin'in şövalyeleri<br/>
Dansediyor, dansediyor<br/>
Şeytan'ın şövalyeleri.</p><p>Yüzleri buruşuk, küçük, kara kulakları<br/>
Çekmiş sayın Belzebuth bir iple gökyüzüne<br/>
Oynuyorlar şakırdadıkça kunduraları<br/>
Tutulmuşlar bir Noel ezgisinin hüznüne.<br/>
Kara orglar gibi ince, uzun kollarını<br/>
Bak şimdi kucaklıyor çarpık, küçük kuklalar<br/>
Bir zamanlar aksoylu hanımların sıktığı<br/>
Bilekleri iğrenç bir aşkla dokunmadalar.<br/>
Hoyda! şen oyuncular, artık düşünmeyen baş! <br/>
Takla atılabilir sehpalar öyle uzun! <br/>
Hop! Bilinmesin artık bu ya da dans ya da savaş! <br/>
Gıcırdarken kemanı kudurmuş Belzebuth'un.<br/>
Ey bundan sonra sandal giymeyecek ayaklar! <br/>
Hepsi derilerinden gömleklerini sıyırmış: <br/>
Ama böyle çok daha memnun görünüyorlar<br/>
Başları üstüne kar beyaz bir şapka örmüş.<br/>
Titriyor bir tutam et arık çenelerinde<br/>
Çatlak kafalarına sorguç yapmış kargalar: <br/>
Çarpıp karton zırhlara gözüpekler, yiğitler<br/>
Ölü karanlıklarda sanki dolanıyorlar.<br/>
Esiyor balosuna iskeletlerin poyraz! <br/>
Darağacı inliyor demirden bir org gibi<br/>
Koşuyor ormanlarında aç kurtlar avaz avaz: <br/>
Gökyüzü andırıyor kızıl bir cehennemi.<br/>
Hoyda, beni de alın yaslı kabadayılar<br/>
Kırık parmaklarından geçen sessizce, bir bir<br/>
Bir aşk tesbihi solgun omuriliklerinde: <br/>
Bura manastır değil, ölüler ülkesidir.<br/>
Oh! işte ortasında ölüler dansının bak<br/>
Sıçrıyor çılgın bir iskelet gökyüzünde<br/>
Sürüklenmiş boşluğa, at gibi şahlanarak<br/>
Sanki katı ipi boynunda duruyor yine.<br/>
Çatlayan uyluğunda büzmüş on parmağını<br/>
Dalgacı gülüşlere benzeyen çığlıklarla<br/>
Ve bir soytarı gibi barınağa girip<br/>
Sıçrıyor kemiklerin şarkılı balosunda.</p><p>Balıkçıl darağacında<br/>
Selahattin'in ölüleri<br/>
Dansediyor, dansediyor<br/>
Şeytan'un şövalyeleri.
<br>
|
13,362 | Gömü | İbrahim Tenekeci | 6 | uyuruz ve uykudur Tanrı’nın en hayırlı evladı<br/>
çünkü gece oldumu sokak cüzzamlı bir bakire<br/>
ya da bir kabadayı cüsseli mi cüsseli<br/>
oysa toplardamardır ev ve incitmez kimseyi<br/>
onarırız evvela üşüyen yerlerimizi ve yağmur<br/>
yakalayamaz bizi, görmemiştir çünkü<br/>
sıcak bir yuva ömründe ve bir nazarlık gibi<br/>
ay parlar üstümüzde.</p><p>pusu atmakla geçer şu daracık ömrümüz<br/>
şımarık bir yırtmaç gibi halden anlamaz tuzak<br/>
peki neye benzer bu, evet anne tarafı tutmak<br/>
korkaklık olsa da iyi geçer günümüz.</p><p>çünkü bir gömüyüz biz bulutların altında<br/>
ve bir gömünün peşinde vardır birçok harita.
<br>
|
105,167 | Bu Meral Bakışın Ey Per-i Suret | Erzurumlu Emrah | 7 | Bu meral bakışın ey per-i suret<br/>
Çok açtı bağrımda yara gözlerin<br/>
Bilmem huri midir yoksa ki afet<br/>
Yakar baktığını nara gözlerin gözlerin</p><p>Dilden işvelenip mestane süzer<br/>
Gamzelerin oku bağrımda gezer<br/>
Bir kez iltifatla eylese nazar<br/>
Olur şu gönlüme çare gözlerin gözlerin</p><p>Emrah'ı alemde bikarar ettin<br/>
O nihan aşkını aşikar ettin<br/>
Aklımı fikrimi tar ü mar ettin<br/>
Fitne bakışları kara gözlerin gözlerin
<br>
|
62,998 | Şehri Gezerken | Ahmet Kutsi Tecer | 7 | Ya Üç şerefeli, ya Eski Cami, <br/>
Ya Sultan Selim, ya Sultan Süleyman, <br/>
Geziyorum burda sabahtan beri, <br/>
Sürüklüyor beni tarih ve zaman.</p><p>Boş sokaklar, hüzün, vehim, heyecan...<br/>
Sanki her şey birden unuttu beni; <br/>
Asesler geliyor işte arkamdan, <br/>
Kovalıyor beni bir yeniçeri.</p><p>Kaçıyorum, şurda ulu bir çınar, <br/>
Ötede yolumu kesen bir konak; <br/>
Ne tarafa gitsem beni kovalar, <br/>
Ucu topuğuma değen bir mızrak.</p><p>Nereye yönelsem, kime sığınsam<br/>
Kafesler örülü, kapılar kilitli.<br/>
Bir mescit, önünde yaşlı bir imam, <br/>
Kapıyı çekince o da seğirtti.Şurası bir terzi, şurası berber, <br/>
Şurası bir fırın, şurası kapan.<br/>
Bu kadar ahali nereye gider? <br/>
Nerede saklanır bu kadar insan? </p><p>Şurası havuzlu kahvehaneydi, <br/>
Burada sohbetler, sazlar olurdu.<br/>
Buraya gelince dizim kesildi, <br/>
Ben durdum, arkamda bir ayak durdu.</p><p>O zaman öğrendim: Meğerse Hünkar<br/>
Gelirken, görmeye çıkmış Edirne; <br/>
Şehri gözetleyen karakulluklar, <br/>
Arkamdan soruyor: “Burda işin ne? ”</p><p>Yavaşça arkama döndüm o zaman, <br/>
Omuzumda gördüm bir bildik eli.<br/>
Ansızın silkindim derin hulyadan, <br/>
Ben, tarihte eski bir Edirneli.
<br>
|
2,293,085 | Acı | Cemil Meriç | 9 | Acı, hassasiyetini kabuklaştırıyor insanın.<br/>
Ölmek galiba bu.<br/>
Ayrılığa alışmış gibiyim.<br/>
Tevekkül, teslimiyet.<br/>
Ve heyecanların gün geçtikçe kararan pırıltısı...<br/>
...Alışkanlıkların insanı pestile çeviren çarkı.<br/>
Artık yanarak değil, tüterek yaşıyorum.<br/>
Nemli bir tomar gibi.<br/>
Kanatlarım her gün bir parça daha ağırlaşıyor.<br/>
Galiba ihtiyarlıyorum...
<br>
|
68,108 | Depo Çavuşu Konyalı Mustafa'nın Şiiri | Yılmaz Erdoğan | 6 | ağbi, dedi<br/>
bir söz var, <br/>
dilimle yüreğim arasına sıkışmış<br/>
belki on yıl belki onbeş<br/>
gider gelir<br/>
usumun uslanmayan yerlerine, <br/>
bir şiirinde, dedi<br/>
yazarsan, dedi<br/>
çok makbule geçer<br/>
belki makbul saymayacağım bu isteğim, <br/>
yazarsan eğer, dedi<br/>
şöyle kocaman harflerle: <br/>
İSYANLARDAYIM, diye<br/>
kepime yazdığım gibi şöyle, <br/>
o kepi hep çıkarırız<br/>
ne zaman ismin anılsa hanemizde...<br/>
olur dedim be çavuşum, <br/>
yazarız...<br/>
şiir dediğin kimin içindir mustafa?
<br>
|
48,247 | Eski Nisan | Ataol Behramoğlu | 6 | Canımın yongası, sevdiğim, <br/>
Bir kaç gün çaldık ilkbahardan<br/>
Geçtik yıllardır özlediğim<br/>
Erguvan ışıklı kıyılardan</p><p>Aşkı sessizlik tanımlar<br/>
Gençken tersini düşünürdüm<br/>
Akşamla dönerken geriye dalgalar<br/>
Yalnızlığı çırılçıplak gördüm</p><p>Durduktu önünde Ege Denizi'nin<br/>
Gözleri mayıs bulanığı, <br/>
Kuytuluğunda eski evlerin<br/>
Dolaştıktı Ayvalığı</p><p>Eski nisan, her şey gibi, <br/>
Kalbim de, rüzgâr da eski, <br/>
Çırpınıp duruyor havada<br/>
Yitik anıların kelebeği
<br>
|
44,066 | Sevmek Sevilmek Üstüne | Gültekin Samanoğlu | 8 | Çiçek misin, kuş musun; rengin, kokun ve sesin<br/>
Varla yok arasında; hayaldesin düşdesin.</p><p>Ellerin yeşil ışık, sonrası hep kırmızı; <br/>
Sabahlarımda şiir, akşamları bestesin.</p><p>Gel desem geliversen pür heyecan, pür neş'e; <br/>
Ah bir söyleyebilsem: 'eller ne derse desin! ..'</p><p>Bu çağrı hangi nazı getirmezdi insafa? <br/>
Naz değil o, anladım: çaresiz boş hevesin.</p><p>Sevmişsin ya ne çâre, böylesi sevildin mi? <br/>
'Sevilmek kâfi' diye, verdiğin karar kesin.</p><p>Sevmenin, sevilmenin doruğundasın, tamam; <br/>
Sevdiğine kul köle, candan sevene nesin? </p><p>Hayatı kucaklayan doyumsuz yorgunlukla, <br/>
Yorgun gönülgözüme inen en son perdesin.</p><p>Bunca yıl sonrası bu, kırkbir kere maşallah! <br/>
Bırak artık bu rüzgâr nasıl eserse essin...
<br>
|
748 | Sana Geldim | Yusuf Hayaloğlu | 8 | Yağmurlar içinden ıslandım geldim<br/>
Bir kuru değneye yaslandım geldim<br/>
Sıcacık çorbana muhtacım inan<br/>
Ölümlerden geçtim uslandım geldim</p><p>Üşüdü ellerim üşüdü kalbim<br/>
Yaban ellerinde taşlandım geldim<br/>
Sanki cehennemdi sensizlik bana</p><p>Irmaklar içinden sislendim geldim <br/>
Tren yollarında islendim geldim<br/>
Kalmadı hevesim kalmadı inan<br/>
Yıkandım arındım süslendim geldim</p><p>Sana geldim sana kucaklarmısın <br/>
Bilmemki yeniden bağışlarmısın
<br>
|
82,703 | Siham-ı Kaza'dan | Nef'i | 8 | Gürci hınzırı a samsun-ı muazzam a köpek<br/>
Kande sen kande nigehbani-i alem a köpek</p><p>Vay ol devlete kim ola mürebbisi anun<br/>
Bir senin gibideni cehl-i mücessem a köpek</p><p>Ne gune kaldi meded devlet-i Al-i Osman<br/>
Hey yazuk hey ne musibet bu ne matem aköpek</p><p>Ne ihanetdür o sadra bu zamanda ki anun<br/>
Olmaya sahibi bir Asaf-ı kerem a köpek</p><p>Hidmet-i devlete sair vüzeradan göreler<br/>
Bir fürumaye koca ayuyı akdem a köpek</p><p>Bu mahlallerde ki Bagdadı ala şah-ı Acem<br/>
Arz-ı rumu ede teshir Abaza hem a köpek</p><p>Sattınız iki soysuz bir olup hanlığı<br/>
Kimseyietmedünüz bu işe mahrem a köpek</p><p>Paymal eylediniz saltanatın ırzını hem<br/>
Yok yereoldı telef ol kadar adem a köpek</p><p>Hiç hanlık satılır mı hey edebsiz hain<br/>
Tutalım olmamış ol fitne muazzam a köpek</p><p>Sen kadar düşmen-i devlet mi olur a hınzır<br/>
Ne turur saltanatun sahibi bilsem a köpek</p><p>Ehl-i dil düşmeni din yoksulu bir melunsun<br/>
Öldürürlerse eğer can-be-cehennem a köpek</p><p>Böyle kalur mu soysuzlar elinde devlet<br/>
noldu ya gayret-i şahenşeh-i azam a köpek</p><p>Hak götürdü arabı gitti hele dünyadan<br/>
Kim götürse akabince seni bilmem a köpek</p><p>File nacar meger yükledeler tabutunu<br/>
Çekemez cife-i murdarunu adem a köpek</p><p>Filler de çekemezse ne acep laşeni kim<br/>
Var mı bir sencileyin div-i mülahhem a köpek</p><p>Sen soysuz eşek ol Kirliorospu yaraşur<br/>
Bindürüp sırtına teşhir edersem a köpek
<br>
|
216,480 | Ah Edeyim (Diyar-ı Gurbette) | Kul Himmet | 7 | Diyar-ı gurbette Cezayir'lerde<br/>
Eller bayram etsin ben ah edeyim<br/>
Ağ gerdan üstünde siyah tellerde<br/>
Teller bayram etsin ben ah edeyim</p><p>Kırmızı güllerin dalları yerde<br/>
Mevlam uğratmasın kimseyi derde<br/>
Yaz bahar ayında bulanık selde<br/>
Seller bayram etsin ben ah edeyim</p><p>Kırmızı güllerin yanıp tütende<br/>
Virane bahçede bülbül ötende<br/>
Salınıp sevdiğim yola gidende<br/>
Yollar bayram etsin ben ah edeyim</p><p>Kısmet olur ben sılaya varırsam<br/>
Sağ selamet hak selamın verirsem<br/>
Vadem yeter gurbet elde ölürsem<br/>
Çöller bayram etsin ben ah edeyim</p><p>Sefil Kul Himmet'im dert bana yeter<br/>
Bunca sefalatim sevdiğim beter<br/>
Yüce dağbaşında menemşe biter<br/>
Dallar bayram etsin ben ah edeyim
<br>
|
5,432 | Herhangibirine Çağrı | Osman Konuk | 7 | İhanetten bir alıntı sağlığınla gelirsin (gelirsen) <br/>
Unutmabeni çiçekleriyle yaralarımı süslersin</p><p>Utanılası birşeydir katıksız pembeliğin<br/>
Bu yüzden kitaplardan yalnızca ıslık çalmasını öğrenebilirsin</p><p>Tüm iyiliğin filmlerin iyi bitmesini istemek<br/>
Ama bu kente gelirsen unutma beni ara</p><p>Sana bir çay ve temiz yaralar ısmarlarım<br/>
Öfkem geçer dinle yüzümü sevgiyle bakarım</p><p>Kimse değil, SENİ YALNIZ BEN ANLARIM
<br>
|
4,310 | Ancak Karıncalara Merhaba Derken Diz Çökeriz | Akgün Akova | 7 | başımızın beladan bir türlü kurtulmayışı sevgilim<br/>
bu taralelliliklerle<br/>
usta işi sevişmelerle günde üç dört beş<br/>
kanla canla<br/>
insan olmanın hakkını vere vere yaşamamızdan</p><p>uğradıkları onca bozguna rağmen<br/>
bebek yüzlü düşmanların<br/>
üstümüze üstümüze gelmeleri komiğime gidiyor<br/>
bizim<br/>
ancak karıncalara merhaba derken diz çökeceğimizi<br/>
orangutanlar bile anlardı vallahi
<br>
|