Unnamed: 0
int64
0
7.98k
Baslik
stringlengths
13
171
Ozet
stringlengths
18
904
Kategori
stringclasses
1 value
Link
stringlengths
44
201
Icerik
stringlengths
1
25.9k
1,756
Uğur Şahin açıkladı: Pfizer/BioNTech Omicron aşısı için çalışmalara başladı
Uğur Şahin, Pfizer/BioNTech'in Covid-19'un Omicron varyantına özel yeni aşı için denemelere başladığını duyurdu.
Sağlık
https://www.tgrthaber.com.tr/saglik/ugur-sahin-acikladi-pfizerbiontech-omicron-asisi-icin-calismalara-basladi-2809948
Güney Afrika'da ortaya çıkan Omicron varyantı için Pfizer/BioNTech'ten yeni açıklama geldi. Açıklamada, orijinal aşının yeterli koruma sağlamadığı Omicron varyantına özel yeni aşı için klinik denemelerin başladığı duyuruldu. BioNTech'in kurucu ortaklarından Uğur Şahin, Omicron aşısına ilişkin şunları söyledi: ''Şu an kullanılan aşıların Omicron varyantına karşı bulaşmayı engelleme ve hafif geçirme etkisinin önceki varyantlara göre daha hızlı azaldığını gösteren veriler artıyor. Amacımız, Omicron varyantına karşı sağlam bir koruma sağlayan bir aşı geliştirmek.'' 3 DOZ PFIZER/BIONTECH'IN ARDINDAN OMICRON DENENECEK Pfizer aşı araştırma biriminin başkanı Kathrin Jansen de, mevcut aşının hatırlatma dozlarının Omicron'a karşı üst düzey koruma sağladığını ancak zamanla aşının etkisinin Omicron ve diğer varyantlara karşı azalma olasılığına yönelik hazırlık yapılması gerektiğini ifade etti. 1400'den fazla kişinin katılımıyla yapılacak denemelerde, aşılanmamış kişilerde üç doz Omicron aşısının oluşturduğu bağışıklık ve halihazırda iki doz BioNTech aşısı olmuş kişilerde hatırlatma aşısının etkisi incelenecek. Ayrıca üç doz Pfizer/BioNTech aşısı olmuş kişilerde, son aşıdan 3-6 ay sonra 4. doz Omicron aşısının etkisi de test edilecek. İlgili Haberler Delta'dan sonra Omicron'da 'süper bağışıklık' müjdesi! Omicron'un alt varyantları türedi: Çok bulaşıcı Omicron’un yeni alt varyantı BA.2 nedir? BA.2 mutasyonu belirtileri nelerdir?
6,122
Temizliğe bile limon
Temizliğe bile limon
Sağlık
https://www.tgrthaber.com.tr/fotogaleri/temizlige-bile-limon-11038
7,434
Bu ilacı kullananlar dikkat!
İngiliz araştırmacılar uzun süreli parasetamol kullananların aniden ölme riskinin %63 oranında arttığını açıkladı.
Sağlık
https://www.tgrthaber.com.tr/saglik/bu-ilaci-kullananlar-dikkat-56242
Daily Mail'de yayınlanan ve İngiliz uzmanlar tarafından yürütülen bir araştırmada uzun süreli parasetamol kullanımının ani ölüm riskini %63 arttırdığı açıklandı. Parasetamol kullananların kalp krizi riski de %68 oranında artıyor. Bu ilacın COX-2 isimli bir enzimin çalışmasını engellemesi nedeniyle riskli olabileceği iddia edildi. Düzenli Parasetamol kullananlarda ülser veya mide kanaması riski de %50 oranında yükseliyor.666 bin hastanın incelendiği araştırmada İngiliz uzmanlar ilacın güvenilirliğiyle ilgili ciddi çekinceleri olduğunu açıkladı.Parasetamolun COX-2 isimli bir enzimin çalışmasını engellediği ve bu nedenle hastalıklara neden olabileceğini belirttiler.Leeds Enstitüsü'nden uzmanlar Parasetamol'un en sık kullanılan Ağrı kesicilerden biri olduğunu ve reçetesiz de satın alınabildiği için riskin yükseldiğini kaydetti.(Milliyet)
3,682
Oxford-AstraZeneca aşısı İngiltere'de uygulanmaya başlandı
İngiltere'de 30 Aralık 2020'de yaygın kullanımına onay verilen Oxford Üniversitesinin, ilaç firması AstraZeneca iş birliğinde geliştirdiği yeni tip koronavirüs (Kovid-19) aşısı uygulanmaya başlandı.
Sağlık
https://www.tgrthaber.com.tr/saglik/oxford-astrazeneca-asisi-ingilterede-uygulanmaya-baslandi-2762413
BBC'deki habere göre, aşı ilk kez Oxford Churchill Hastanesinde diyaliz makinasına bağlı tedavi gören 82 yaşındaki Brian Parker'e vuruldu. Sağlık Bakanı Matt Hancock, aşılamanın başlamasını dönüm noktası olarak niteleyerek, aşıların enfeksiyonu önleyeceğini ve nihayetinde virüs kısıtlamalarının kaldırılmasının önünü açacağını ifade etti. Doz aralığı 12 haftaya çıkarıldı Ulusal Sağlık Enstitüsüne (NHS) bağlı Oxford, Londra, Sussex, Lancashire ve Warwickshire hastaneleri Oxford-AstraZeneca aşısını uygulamakla görevlendirilirken, halen hazırda 530 bin doz aşının bulunduğu aktarıldı. 2 doz olarak uygulanan aşının, 21 gün olan doz aralığı daha fazla insana ilk dozun uygulanabilmesi için 12 haftaya çıkarıldı. İngiltere İlaç ve İngiltere İlaç ve Sağlık Ürünleri Düzenleme Kurumu, 30 Aralık'ta Oxford-AstraZeneca aşısının yaygın kullanımına onay vermişti. Aşı, Türk bilim insanı Prof. Dr. Uğur Şahin'in kurucu ortağı olduğu Alman biyoteknoloji firması BioNTech'in geliştirdiği aşının ardından İngiltere'de tescillenen ikinci Kovid-19 aşısı olmuştu. Biontech-Pfizer aşısı, İngiltere'de 8 Aralık'ta uygulanmaya başlanmıştı.
2,805
Bilim Kurulu bugün toplanıyor! Gözler 18.00'de
Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu bu akşam saat 16.30'da bir araya gelecek. Toplantıda, aşılama çalışmaları ve normalleşme adımlarının ardından Delta plus varyantının ülkemizde görülmesi toplantının önemli konularında olacak.
Sağlık
https://www.tgrthaber.com.tr/saglik/bilim-kurulu-bugun-toplaniyor-2787482
Delta Plus varyantının Türkiye'de görülmesinin ardından gözler Bilim Kurulu Toplantısı'nda. Temmuz ayı normalleşme adımlarının ardından korkutan Delta Plus varyantı koronavirüs salgınında seyri nasıl etkileyeceğine dair görüşmeler yapılması beklenyor. DELTA VE DELTA PLUS VARYANTLARI KORKUTUYOR Koronavirüs salgını ile mücadele devam ederken uzmanlar delta ve lambda varyantlarına karşı vatandaşları uyarıyor. Maske, mesafe ve temizlik kurallarının yanı sıra aşı olmanın önemine dikkat çekiliyor Sağlık Bakanı Koca, açıklamasında “Delta plus 3 kişide, 3 farklı ilde görüldü. Bunlardan biri İstanbul. Ankara'da yok. Bu kişilerin de genel durumları iyi ayakta takip edilen hastalar. Delta varyantının ise sayısı giderek artıyor. 284'lere kadar çıktı. İl sayımız da 30'u buldu” ifadelerine yer verdi. Hareketliliğin artacağı Kurban Bayramı öncesinde ise aşılama çalışmalarının hız kazanacağını dile getiren Bakan Koca, hedefin 18 yaş üstü vatandaşların en az yüzde 70’ine 1 doz aşı yapılması olduğunu söyledi. 6 TEMMUZ KORONAVİRÜS TABLOSU Sağlık Bakanlığı dün paylaştığı koronavirüsle mücadele verilerini içeren turkuvaz tabloya göre, 226 bin 651 Kovid-19 testi yapıldığı, 5 bin 299 kişinin testi pozitif çıktığı, 37 kişi hayatını kaybettiği belirtildi. İlgili Haberler AB'nin Kovid-19 aşı sertifikası yürürlüğe girdi Marmaray İstasyonu’nda Randevusuz Kovid-19 aşı uygulaması Partiye sahte testle girdiler: 165 kişi Kovid-19'a yakalandı
4,426
Türkiye'de koronavirüsten bugün 15 kişi hayatını kaybetti
Türkiye'de son 24 saatte 967 kişiye Kovid-19 tanısı konuldu, 15 kişi hayatını kaybetti, toplam vaka sayısı 229 bin 891, can kaybı 5 bin 674 oldu.
Sağlık
https://www.tgrthaber.com.tr/saglik/turkiyede-koronavirusten-bugun-15-kisi-hayatini-kaybetti-2728703
Sağlık Bakanlığının internet sitesinde yer alan ve Bakan Fahrettin Koca'nın da Twitter'dan paylaştığı, Türkiye Günlük Koronavirüs Tablosunun güncel verilerine göre, bugün 43 bin 236 test yapıldı, 967 kişiye Kovid-19 tanısı konuldu. Son 24 saatte 15 hasta vefat etti, 982 kişi iyileşti. Toplam test sayısı 4 milyon 754 bin 331, vaka sayısı 229 bin 891, vefat sayısı 5 bin 674 olarak kayıtlara geçti. Ağır hasta sayısı 561, hastalarda zatürre oranı ise yüzde 9. 3 oldu. Sağlık Bakanı Koca, Twitter hesabından son verilere ilişkin yaptığı paylaşımda, şu ifadeleri kullandı: Dün 542 olan ağır hasta sayımız 561'e yükseldi. Son 24 saat içinde yapılan 43 bini aşkın testte 967 kişide daha hastalığa rastlandı. Bir süre 900'e doğru inen yeni hastamız giderek artıyor. İyileşen hasta sayımızla yeni hasta sayımız birbirine yakın.
5,469
Kilo aldığını sandı, karnından 12 kiloluk kist çıktı
Manisa’da 86 yaşındaki bir kadının karnından 12 kilogram ağırlığında yumurtalık kisti çıkartıldı.
Sağlık
https://www.tgrthaber.com.tr/saglik/kilo-aldigini-sandi-karnindan-12-kiloluk-kist-cikti-2658768
Manisa'da kilo alma ve şişkinlik şikayetiyle hastaneye başvuran 86 yaşındaki Münise Önder'in karnından çıkan devasa kitle hem kendisi hem de ailesini şaşırttı. Demirci ilçesinde yaşayan ve son 6 ayda karnının şiştiğini fark eden Münise Önder, ilk olarak Salihli Devlet Hastanesi'ne başvurdu. Önder, yapılan muayenenin ardından Manisa Celal Bayar Üniversitesi (CBÜ) Hafsa Sultan Hastanesi'ne sevk edildi. Burada yapılan tetkikler sonucunda Önder'in karnında yumurtalık kisti olduğu fark edildi. Yakınlarının tavsiyesi ile Manisa Şehir Hastanesi'ne gelen Önder, Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Semih Taşkent tarafından ameliyata alındı. Ameliyatta yaşlı kadının karnından 12 kilogram ağırlığındaki yumurtalık kisti çıkartıldı. Ameliyat sonrası sağlığına kavuşarak, rahatlayan yaşlı kadın, taburcu olacağı günü bekliyor. Karnının aniden şiştiğini ve hiç ağrı çekmediğini ifade eden Münise Önder, “Önemsemedim ne olduğunu, ağır acı çekmedim. Durdukça büyüdü, mecbur kaldım. İş öyle değilmiş. Son 5 veya 6 ayda oldu. Köylü kafası işte doktora gitmekten korktum. Yeni ameliyat oldum. Şu an biraz dönemiyorum ve oturamıyorum ama düzelecek. Benim ameliyatımda emeği geçenlere teşekkür ederim. Allah bin kere razı olsun” diye konuştu. Hastanın tedavi sürecine ilişkin bilgi veren Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Semih Taşkent, “Hastamız bize Demirci ilçesinden geldi. Demirci'de kendi halinde yaşamakta olan Münise Hanım giderek, karnının şişmesi üzerine bizi buldu. Demirci izole bir yer olduğu için çok fazla üzerine düşülmemiş. En son iyice karnındaki kitle herkes tarafından fark edilince hastaneye getirdiler. Hasta yakınlarının bu yaşta ameliyat olur mu olmaz mı diye tereddüdü vardı. Fakat Münise hanım hasta yakınlarından önce kararını verdi. Hasta olarak bizi de hiç üzmedi. Biz de operasyonunu gerçekleştirdik. Karnından yaklaşık 12 kilogram ağırlığında yumurtalık kisti dediğimiz kitle çıktı. Hastamız 77 kilogramdı, 12 kilogramlık kitle çıktı. Şu anda 65 kiloya çıktı. Kistin şu an da patolojisi çıkmadı ama tanımız bundan sonra herhangi bir tedavi gerektirmeyecek. Kist alınmasaydı teyze yürüyemiyordu, ağırlık yapıyordu, solunumu etkiliyordu, artı olarak fiziksel bası yapıyordu. 12 kilogramlık dev bir karpuzu karnınızda taşıdığınızı düşünün. Bundan sonraki tedavi sürecinde hasta iyileşecek ve köyüne göndereceğiz” diye konuştu. Münise Önder'in oğlu Rasim Önder de şaşırdıklarını belirterek, şöyle devam etti: “Hasta annem olur. Rahatsızlığı karnının şişmesi ile başladı. Bir iki senedir var. Son zamanlarda biraz daha fazlalaştı. Salihli Devlet Hastanesi'ne getirdik. Doktor muayene etti. Sonra tetkikler sonucunda CBÜ'ye sevk etti. CBÜ'de bir sürü tetkik yapıldı, şişliğin kitle olduğunu anlaşıldı. Semih beyi bize tavsiye ettiler. Biz de ameliyatı şehir hastanesinde yaptırmaya karar verdik. Allah razı olsun. Başarılı bir ameliyat oldu. Burada başta doktorumuza ve hastane personeline teşekkür ediyorum.”
6,821
Parmağınıza 60 saniye bastırın bakın neler oluyor
Parmağınıza 60 saniye bastırın bakın neler oluyor
Sağlık
https://www.tgrthaber.com.tr/fotogaleri/parmaginiza-60-saniye-bastirin-bakin-neler-oluyor-8136
2,840
Tam 14 saat sürdü... Türkiye'nin 5'inci çift kol nakli gerçekleşti
Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Özlenen Özkan ve Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömer Özkan, ekibi ile birlikte Türkiye’nin 5’inci çift kol naklini Yavuz Ayılmazdır’a yaptı. Hastanın genel durumunun iyi olduğu belirtildi.
Sağlık
https://www.tgrthaber.com.tr/saglik/turkiyenin-5inci-cift-kol-nakli-basariyla-gerceklesti-2786690
Yavuz Ayılmazdır’ın durumu ile ilgili açıklama yapan Akdeniz Üniversitesi Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömer Özkan, “5’inci çift kol naklimiz yaklaşık 14 saat süren operasyonla 34 yaşındaki Yavuz Ayılmazdır’a yapıldı. Hastamız dokuz yaşındayken kaza sonrası her iki elini kaybetmişti. Zorlu fakat başarılı geçen ameliyat sonrası hastamız yoğun bakımda izlenmektedir” dedi. Prof. Dr. Ömer Özkan, “Önceki hastalarımız için olan süreç bu hastamız için de geçerlidir. Yakın zamanda olası bir komplikasyon gelişmediği takdirde yoğun bakımdan çıkıp servis takibi planlanmaktadır. Şu an genel durum iyi, bulguları stabildir” şeklinde konuştu. 14 SAAT SÜRDÜ Türkiye'nin 5'inci çift kol nakli 14 saat sürdü. Ameliyatın başarılı geçtiğini belirten Prof. Dr. Ömer Özkan, Yoğun bakımda tedavisi sürecek dedi. Ayılmazdır'ın yakınları ise nakilin ardından mutluluklarını dile getirdi. İlgili Haberler Nakil sırasında cenazeler karıştı, defin işlemleri yarıda kaldı
3,941
Mutant virüs çocukları da etkiliyor
Tokat İl Sağlık Müdürü Op. Dr. Hacı Ahmet Sümbül, korona virüsün son dönemde mutasyona uğramış alt tipleri ile birlikte çocukları da etkilendiğine dikkat çekti.
Sağlık
https://www.tgrthaber.com.tr/saglik/mutant-virus-cocuklari-da-etkiliyor-2772611
Sağlık Bakanlığının verilerine göre çok yüksek riskli iller arasında 6’sırada yer alan Tokat’ta korona virüs vakalarında artış devam ediyor. Yazılı açıklama yapan Tokat İl Sağlık Müdürü Op. Dr. Hacı Ahmet Sümbül, hastalığın yayılım sebeplerinin başında ev ziyaretleri, akraba-arkadaş ziyaretlerinin geldiğini kaydetti. TOPLU GÖRÜŞMELER RİSK OLUŞTURUYOR Filyasyon ekiplerinin yaptıkları denetimlerde artışa neden olan unsuların gözler önüne serildiğini belirten Sümbül, “COVID-19 olan kişi o esnada hastalık belirtilerini göstermese de bulaştırıcı olduğundan bu tür ziyaret/görüşmelerde bulaş açısından risk çok yüksektir. Bir çok kişinin bir araya geldiği cenazeler/taziyeler, düğün, nikah mevsim gibi toplu görüşmeler yüksek risk oluşturan durumların başında gelmektedir. Bu nedenle toplu organizasyonların ertelenmesi, taziyelerin telefonla yapılması, cenaze/nikah törenlerine katılımın kısıtlı tutulması ve mutlaka maske-mesafe-hijyen kuralına uyulması büyük önem arz etmektedir” şeklinde açıklamalarda bulundu. MUTANT VİRÜS ÇOCUKLARI DA ETKİLİYOR Mutasyona uğramış virüsün çocuk yaş gurubunu da etkilediğine dikkat çeken Sümbül, “Son dönemde mutasyona uğramış alt tipleri ile birlikte çocuk yaş grubunu da etkilemesi, bazı alt tiplerde bulaştırıcılık ve hastalık seyrinin ağırlaşması gibi durumların tespiti nedeniyle pandemi ile mücadele daha da önem kazanmıştır. Maske, mesafe, temizlik kuralları ile yukarda bahsettiğimiz tüm bu tedbirlere uyulmadığı takdirde vaka sayılarının hızla/katlanarak artması ve salgınla mücadelenin zorlaşması kaçınılmaz olacaktır. Bu nedenle herkesin sorumlu davranarak kontrollü normalleşme kurallarına ve maske, mesafe ve hijyen tedbirlerine uyması önemlidir” ifadelerine yer verdi
4,355
Koronaya yakalanan Aydınlı vatandaş yaşadıklarını anlattı
Aydın’da bir kurumda güvenlik görevlisi olarak çalışan Aydın Yaşar isimli vatandaş Korona virüse yakalandı. Test sonuçlarının pozitif çıkmasının ardından hastanede tedavi altına alınan Yaşar, yaşadığı zorlu süreci sosyal medyadan paylaştığı video ile anlattı.
Sağlık
https://www.tgrthaber.com.tr/saglik/koronaya-yakalanan-aydinli-vatandas-yasadiklarini-anlatti-2732982
Tüm dünyayı etkisi altına alan ve ülkemizde de görüldüğü günden bu yana 5 binin üzerinde kişinin hayatına mal olan yeni tip Korona virüs insanları tehdit etmeye devam ediyor. Aydın’ın Efeler ilçesinde bir kurumda güvenlik görevlisi olarak çalışan evli ve bir çocuk babası 35 yaşındaki Aydın Yaşar aniden ateşlendi. Rahatsızlığı sonrası durumdan şüphelenerek Aydın Devlet Hastanesi’ne giden Yaşar’ın covid-19 testi pozitif çıktı. Çıkan sonuç sonrası hastanede tedavi altına alınan Yaşar, hastane odasında çektiği video ile çevresini uyardı. “Bana bulaşmaz, ben korunuyorum demeyin” Vatandaşlara temastan olabildiğince kaçınmaları yönünde telkinlerde bulunan Yaşar, “Testin pozitif çıktığını öğrendiğim an psikolojik olarak yıkıma uğradım. Ama ayakta durmaya çalışmamız gerekiyor. Kapalı ortamda uzun süre kalmayın. Allah düşmanıma bile vermesin ama ‘bana bulaşmaz, ben korunuyorum, bana bir şey olmaz’ demeyin. Böyle diyenlere tel bir cevabım var. Kendimi koruyorum diye bir şey yok. Bulaşma ihtimali çok fazla. Mesafenizi koruyun, yoksa her şey size mesafeli olur. Vücudunuzda çok fazla ağrılar oluyor. Bu işin şakası yok. Yanımdaki hasta nefes alamaz hale geldi. Onu yoğun bakıma aldılar. Rabbim korona virüs hastası herkese şifa versin. Lütfen dikkat edin” dedi.
2,421
Son dakika! Haftalık vaka haritası açıklandı: Rize yine zirvede!
Son dakika haberi: 4-10 Eylül arasında 100 bin kişide görülen haftalık vaka haritası açıklandı. Rize, 488,15 ile en fazla vakanın görüldüğü il olarak bu hafta da zirvedeki yerini korudu.
Sağlık
https://www.tgrthaber.com.tr/saglik/haftalik-vaka-haritasi-aciklandi-2795226
Sağlık Bakanı Fahrettin koca, kişisel sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı paylaşımda haftalık vaka haritasını açıkladı. 100 bin kişide görülen vaka oranlarının en yüksek olduğu 10 Kilis, Erzincan, Malatya, Karabük, Kastamonu, Erzurum, Adıyaman, Kayseri, Tokat, Sinop olurken Bakan Koca, bu illerde yaşayanları daha dikkatli olmaları konusunda uyardı. Paylaşımında, 4-10 Eylül arasında, 100.000 kişi içinde bir haftalık toplam yeni Covid-19 vaka sayısı neydi? Yaşadığınız, gidip geldiğiniz ildeki durumu haftalık İnsidans haritamızdan öğrenebilirsiniz. ifadelerini kullanan Koca, vaka artışı gösteren 10 ili gösteren grafiğin altına ise 4-10 Eylül arasında vaka yoğunluğu bir önceki haftaya göre en çok artan 10 ilimiz: Kilis, Erzincan, Malatya, Karabük, Kastamonu, Erzurum, Adıyaman, Kayseri, Tokat, Sinop! Bu illerden birindeyseniz şimdi daha da dikkatli olmalısınız. notunu düştü. , 15 EYLÜL KORONAVİRÜS TABLOSU İlgili Haberler İstanbul Sağlık Müdürü açıkladı:15 gündür vaka artışı yok Son dakika! 15 Eylül 2021 koronavirüs tablosu açıklandı Dünya Sağlık Örgütü'nden sevindirici haber: Vakalarda düşüş var
7,068
Kas hastası Kubilay’ın büyük mutluluğu
Denizli’de yaşayan kas hastası 12 yaşındaki Kubilay’ın en büyük hayallerinden biri gerçek oluyor. Galatasaray’ı statta izlemek isteyen minik Kubilay için Galatasaray’ın taraftar grubu Ultraslan devreye girerek, minik Kubilay’ı Fenerbahçe maçına götüreceklerini açıkladılar.
Sağlık
https://www.tgrthaber.com.tr/saglik/kas-hastasi-kubilayin-buyuk-mutlulugu-112137
Denizli'nin Karaman Mahallesi'nde yaşayan Hasan-Tuba Yiğit çiftinin çocukları Kubilay Yiğit, 18 aylıkken havale geçirmesinin ardından kas hastası olduğunu öğrendi. Bunun üzerine tedavisine başlanan Kubilay Yiğit'in büyüdükçe yürüyemediği görülürken İzmir ve Ankara'da çeşitli hastanelerde çare arayan aile son olarak Konya'daki bir fizik tedavi merkezine giderek tedaviye başladı. Bu sırada maddi olarak sıkıntı yaşayan Kubilay için ailesi vatandaşlardan yardım beklerken, Kubilay Yiğit ise çok sevdiği Galatasaray’ın maçına gitmenin hayalini kuruyordu. Yapılan haberi gören Galatasaray’ın taraftar grubu Ultraslan bu duruma kayıtsız kalmadı. Haberin ardından aileye ulaşan Ultraslan yetkilileri, aileyi Türk Telekom Arena Stadı’nda oynanacak Fenerbahçe maçına davet etti. Bunu duyan Kubilay büyük mutluluk yaşarken, Galatasaray’ın taraftar grubu Ultraslan’ın Denizli’deki temsilcileri de Kubilay’ı evinde ziyaret etti. Kubilay’a taraftar atkısı, Galatasaray forması, bileklik ve krampon hediye eden taraftarlar Kubilay ve ailesiyle bir süre de sohbet etti. Galatasaray maçına gideceği için çok mutlu olduğunu belirten Kubilay Yiğit, Benim en büyük hayallerimden biriydi Galatasaray’ı statta izlemek. Benim sesimi duyanlara teşekkür ederim. İnşallah güzel anlar geçiririm dedi. Ultraslan Denizli temsilcilerinden Ertan Gündoğan ise, Biz haberi okuduğum zaman çok etkilendik. Gönül verdiğimiz sarı kırmızıya bağlı olan bu kardeşimizi merkezimizle de konuşarak Fenerbahçe maçına götürmek istediğimizi aileye ilettik. Onlar da çok sevinerek kabul ettiler. Mart ayında oynanacak maça Kubilay kardeşimizi götüreceğiz. Onu bir nebze de olsa mutlu edersek mutlu oluruz diye konuştu.
925
Erkeklerde ve kadınlarda en çok görülen kanser türleri
Dünya genelinde 2'nci en yüksek ölüm nedeni kanser hastalığında erkeklerde "akciğer", kadınlarda da "meme kanseri" vakaları başı çekiyor.
Sağlık
https://www.tgrthaber.com.tr/saglik/erkeklerde-ve-kadinlarda-en-cok-gorulen-kanser-turleri-2942431
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre, habis tümör veya ur olarak da adlandırılan kanser hastalığı, dünya genelinde 2'nci en sık ölüm nedeni olarak öne çıkıyor. İnsan vücudunun herhangi bir kısmında anormal hücrelerin kontrolsüz şekilde büyüyerek diğer organlara yayılmasıyla başlayabilen geniş hastalık grubu olarak tanımlanan kanserin oluştuğu dokuya göre isimlendirilen 200’den fazla türü biliniyor. Akciğer, meme, cilt, prostat, mide, kalın bağırsak (kolon), rahim ağzı (serviks) kanseri ve lenf bezi tümörleri, kanserin en yaygın türleri arasında yer alıyor. Genetik yatkınlığın yanı sıra sigara ve alkol kullanımı, yoğun güneş ışınına, radyasyon ve kanserojen olarak anılan bazı kimyasallara maruz kalmak, bazı virüsler, kötü beslenme alışkanlıkları ve hava kirliliği gibi dış faktörlerin de kansere neden olduğu biliniyor. KANSER VAKALARININ 3'TE 1'İ ÖNLENEBİLİR DSÖ’ye göre, kanser vakalarının yaklaşık 3'te 1'i sigara ve alkol kullanımı, yüksek vücut kitle indeksi, sağlıksız beslenme düzeni, az meyve-sebze tüketimi ve fiziksel aktivite eksikliğinden kaynaklanıyor. Her kanser türü önlenemese de vakaların yaklaşık 3’te 1’inin sağlıklı beslenme düzeni, normal vücut kitle indeksi ve fiziksel aktiflik yoluyla önlenebileceğini vurgulayan DSÖ, 15 kanser türüne yol açtığı bilinen sigaradan uzak durmanın bu hastalık riskini azaltmada birinci faktör olarak altını çiziyor. DSÖ, alkol alımını azaltmanın da kanser riskini düşürmede oldukça etkili olduğunu kaydederek, sağlıklı yeme düzenini sürdürmenin ve fiziksel olarak aktifliğin de birçok kanser türüne karşı önlem için yeterli olduğunu aktarıyor. Dünya genelinde son yıllarda daha sık görülmeye başlayan cilt kanserinin önlenmesi için de yoğun güneş ışınına maruz kalmaktan kaçınılması, mevsim fark etmeksizin güneş koruyucu krem kullanılması, vücudun mümkün olduğunca örtülmesi tavsiye ediliyor. EN YAYGIN KANSER TÜRÜ AKCİĞER OLDU DSÖ'ye bağlı Uluslararası Kanser Araştırma Ajansının (IARC) son yayımladığı rapor, 2022 yılına ait verileri içeriyor. Rapora göre, 2022'de yaklaşık 19. 97 milyon yeni kanser vakası kaydedilirken, bunun 10. 31 milyonu erkeklerde, 9. 66 milyonu kadınlarda görüldü. Hastalığın kadınlarda en sık rastlanan ve ölümcül türü meme kanseri olurken; bunu kolorektal, akciğer, rahim ağzı ve tiroit izledi. Erkeklerde ise en fazla akciğer, prostat, kolorektal, mide ve karaciğer kanseri tespit edildi. Dünya genelinde 2018-2022 döneminde 53. 5 milyon kanser vakası kaydedilirken, 2022’de 9. 7 milyondan fazla kişi kanser nedeniyle yaşamını yitirdi. Kanser vakalarının yüzde 49. 2'si Asya'da, yüzde 22. 4'ü Avrupa'da, 13. 4'ü Kuzey Amerika'da, yüzde 7. 8'i Latin Amerika'da, 5. 9'u Afrika ve yüzde 1. 3'ü Okyanusya'da tespit edildi. Diğer yandan 2022’de kanserden ölümlerin yüzde 56. 1’i Asya’da, yüzde 20. 4’ü Avrupa’da, yüzde 7. 8’i Afrika’da, yüzde 7. 7’si Latin Amerika’da, yüzde 7. 2’si Kuzey Amerika’da ve yüzde 0. 6’sı Okyanusya’da kayıtlara geçti. Küresel olarak 2022'de akciğer, meme ve kolorektal kanserleri hastalığın en sık rastlanan türleri oldu. Akciğer kanseri, 2. 5 milyon yeni vaka ile toplam yeni vakaların yüzde 12. 4'ünü, meme kanseri 2. 28 milyon yeni vaka ile yüzde 11. 5’ini, kolorektal kanser ise 1. 92 milyon yeni vaka ile yüzde 9. 6’sını oluşturdu. En fazla ölüme yol açan kanser de akciğer kanseri olarak kayıtlara geçti. 2022’de akciğer kanseri nedeniyle 1. 8 milyon, kolorektal kanser nedeniyle 900 bin kişi, karaciğer kanseri nedeniyle 760 bin kişi, meme kanseri nedeniyle 670 bin kişi yaşamını yitirdi. Akciğer kanseri ölümleri, kanserden kayıpların yüzde 18. 7’sine karşılık geldi. KANSER TEDAVİSİNDE ERKEN VE DOĞRU TEŞHİS EN ÖNEMLİ TEDAVİ YÖNETİMİ Tüm kanser türlerinde ve hastalarında etkili tedavi yöntemi henüz bulunamamış olsa da bugün kanserde iyileşme oranları ortalama yüzde 50'nin üzerine çıkmış durumda. DSÖ, birçok kanser türünde de erken, doğru tanı ve uygun tedaviyle iyileşme şansının yüksek olduğunu bildiriyor. Kanserli dokuların ameliyatla alınması, kanser hücrelerinin ilaçlarla tedavi edilmesi kemoterapi, kanser hücrelerinin radyasyon yoluyla öldürülmesi için radyasyon terapisi, daha yüksek kemoterapi yapılmasına ya da hastalıklı kemik iliğinin değiştirilmesine olanak sağlayan kök hücrelerden kan hücresi üreten kemik iliğinin hastanın kendinden ya da tam uyumlu donörlerden nakli halen en yaygın kanser tedavi yöntemleri olarak uygulanıyor. Bunların yanı sıra kanser ile savaşmak için vücudun bağışıklık sistemini kullanan immünoterapi, meme ve prostat gibi vücut hormonları tarafından beslenen kanser türlerinde hormonların vücuttan çıkarılması ya da etkilerinin önlenmesi şeklindeki hormon tedavisi, kanser hücrelerinin yaşamasına imkan veren anomalileri hedef alan ilaç tedavisi, kanserli dokuların dondurularak öldürülmesi kriyoablasyon ya da iğne aracılığıyla alternatif akım verilen kanserli doku içerisindeki iyonları ileri geri hareket ettirip ısı oluşturarak dokunun öldürülmesi radyofrekans ablasyon yöntemi de kanser tedavilerinde uzun süredir uygulanıyor. Umut verici çok sayıda girişimsel kanser tedavi yönteminin klinik deneyleri halen sürüyor.
3,549
BioNTech-Pfizer: Mutasyonlu virüs için aşı geliştirmeye gerek yok
BioNTech-Pfizer, Covid-19’a karşı geliştirilen “BNT162b2” aşısının Covid-19'un mutasyona uğramış yeni türüne karşı etkili olduğunu ve yeni bir aşı geliştirmeye ihtiyaç olmadığını açıkladı.
Sağlık
https://www.tgrthaber.com.tr/saglik/biontech-pfizer-mutasyonlu-virus-icin-asi-gelistirmeye-gerek-yok-2766205
Mutasyona uğramış olan Covid-19'a dönük çalışmaların tamamlayarak kamuoyuna açıklama yapan BioNTech-Pfizer, Covid-19’a karşı geliştirdiği “BNT162b2” isimli aşısının Covid-19’un İngiltere ve Güney Afrika'da tespit edilen yeni türüne karşı koruma sağladığını aktardı. BioNTech-Pfizer, yapılan laboratuvar çalışmalarında aşının İngiltere ve Güney Afrika'daki yeni türlere karşı nötralize edici antikor tepkisini tetiklediğini tespit ettiklerini belirtti. Açıklamada, laboratuvar çalışmalarında elde edilen sonuçların cesaret verici olduğu ifade edilerek, ürettikleri aşının üzerinde muhtemel yeni türlere göre ayarlama yapabilecekleri kaydedildi.
3,041
26 Mayıs 2021 koronavirüs tablosu: 166 can kaybı,8.738 yeni vaka
Türkiye’de son 24 saatte 8.738 yeni vaka tespit edildi, 166 kişi hayatını kaybetti
Sağlık
https://www.tgrthaber.com.tr/saglik/26-mayis-2021-koronavirus-tablosu-166-can-kaybi-8738-yeni-vaka-2783807
Sağlık Bakanlığının Covid-19 bilgilendirme sayfasında Türkiye’nin güncel korona virüs tablosu kamuoyuyla paylaşıldı. Tabloya göre son 24 saatte 166 kişi korona virüsten hayatını kaybetti, toplam can kaybı 46 bin 787’a yükseldi. Toplamda 53 milyon 38 bin 651 test yapıldı. Bugün yapılan 221 bin 214 testten, 8 bin 738 yeni vaka sayısı, 681 kişi de yeni hasta sayısı olduğu belirtildi. Toplam vaka sayısının 5 milyon 212 bin 123 olduğu, bugün iyileşen 12 bin 205 kişiyle birlikte toplam iyileşen hasta sayısının 5 milyon 57 bin 713’e yükseldiği, toplam hastalarda zatürre oranının yüzde 3. 1, ağır hasta sayısının ise bin 561 olduğu açıklandı. 25 MAYIS KORONAVİRÜS TABLOSU Sağlık Bakanlığının Covid-19 bilgilendirme sayfasında Türkiye’nin güncel korona virüs tablosu kamuoyuyla paylaşıldı. Tabloya göre son 24 saatte 178 kişi korona virüsten hayatını kaybetti, toplam can kaybı 46 bin 446’a yükseldi. Toplamda 52 milyon 594 bin 333 test yapıldı. Bugün yapılan 216 bin 655 testten 7 bin 523 yeni vaka sayısı, 702 kişi de yeni hasta sayısı olduğu belirtildi. Toplam vaka sayısının 5 milyon 194 bin 10 olduğu, bugün iyileşen 10 bin 3 kişiyle birlikte toplam iyileşen hasta sayısının 5 milyon 34 bin 316’e yükseldiği, toplam hastalarda zatürre oranının yüzde 3. 1, ağır hasta sayısının ise bin 745 olduğu açıklandı.
453
Şaşırtan araştırma! Parkinson hastalığı 7 yıl önceden teşhis edilecek…
İngiltere Demans Araştırma Enstitüsünden araştırmacılar, akıllı saatlerin Parkinson hastalığını 7 yıl öncesine kadar teşhis ettiğini belirtti.
Sağlık
https://www.tgrthaber.com.tr/saglik/parkinson-hastaligi-7-yil-onceden-teshis-edilecek-2895434
Sky News'un haberine göre, Cardiff Üniversitesi bünyesindeki İngiltere Demans Araştırma Enstitüsünden araştırmacılar, akıllı saatlerin, Parkinson'un erken teşhisinde önemli rol oynayabileceğini tespit etti. İngiltere'de, yaklaşık yarım milyon kişinin sağlık verilerinin bulunduğu Biobank adlı biyomedikal veri tabanından faydalanılan araştırmada, veriler, yapay zekâ ile analiz edildi. Araştırmada, 2013-2016 döneminde bir hafta boyunca akıllı saat takan 103 bin 712 kişinin hareket hızı takip edildi. Söz konusu döneme müteakip 7 yıl içerisinde Parkinson hastalığı teşhisi konulan katılımcıların akıllı saatlerinden elde edilen veriler, önceden aynı hastalık teşhisi konulanlarla karşılaştırıldı. Buna göre, Parkinson hastası olanlarla, 7 yıl içerisinde bu hastalığın teşhisi konulan katılımcıların hareketleri, sağlıklı bireylere göre daha yavaş olduğu tespit edildi. İlerleyen yıllarda da Parkinson hastalığı teşhisi konulanların verilerinin, sağlıklı kişilerden farklı olması, söz konusu hastalığın belirtilerinin 7 yıla kadar erken teşhis edilebileceğini ortaya koydu. HAREKET TAKİP CİHAZI VE AKILLI SAATLER TIBBİ GÖZLEM AMACIYLA KULLANILABİLECEK Cardiff Üniversitesinden baş araştırmacı Dr. Cynthia Sandor, yaptığı açıklamada, katılımcılardan elde edilen bir haftalık veri sayesinde kişilerin sağlık durumları hakkında uzun vadeli tahminlerde bulunulabildiğini kaydetti. Bulgular sayesinde Parkinson'un erken teşhisi için güvenilir ve uygun fiyatlı yöntem geliştirebileceklerini aktaran Sandor, hareket takip cihazı ve akıllı saatlerin tıbbi gözlem amacıyla kullanılabileceğini vurguladı. Araştırmacılardan Dr. Kathryn Peall, Parkinson hastalığına işaret eden verilerin, diğer nörodejeneratif hastalıklar ve ileri yaş gibi hareket hızını etkileyen faktörlere ilişkin verilerden ayırt edilebildiğini ifade etti. Peall, araştırmanın Parkinson hastalığının ilerleyişini yavaşlatacak yeni terapiler geliştirilmesi ve teşhiste yapay zekâ kullanılabileceği konusunda umut verdiğinin altını çizdi. Alzheimer'dan sonra dünya genelindeki en yaygın nörodejeneratif hastalıklardan olan Parkinson, 10 milyona yakın kişinin hayatını etkiliyor. Araştırma, Nature Medicine adlı dergide yayımlandı.
1,752
Çocukların kalbine dikkat: Grip öldürücü olabilir
Grip virüsünün kalp kası iltihabına yol açtığını söyleyen Çocuk Kardiyolojisi Uzmanı Prof. Dr. Tuğçin Bora Polat, “Ateş olmadığı hâlde nabız yüksekse dikkat edin” diyerek uyarıda bulundu.
Sağlık
https://www.tgrthaber.com.tr/saglik/cocuk-kalbini-grip-vurmasin-2810140
Çocuklarda kalp kası hastalıklarının dörtte birini miyokardit oluşturuyor. Virüslerin sebep olduğu miyokardit, zamanında teşhis ve tedavi edilmezse ölümlere yol açabiliyor. Covid vakalarıyla birlikte son haftalarda artan grip vakalarının çocukların kalbini olumsuz etkileyebileceği uyarısında bulunan uzmanlar, grip belirtileri gösterdikten sonra oyun oynarken erken yorulan çocukların mutlaka bir kalp kontrolünden geçirilmesi uyarısında bulunuyor. Kalbin virüs enfeksiyonlarından en çok etkilenen organ olduğunu söyleyen Beykent Üniversitesi Hastanesi Çocuk Kardiyolojisi Uzmanı Prof. Dr. Tuğçin Bora Polat, grip virüsünün kalp kasına yerleşerek kalp kası iltihabına neden olup ölüme kadar varan ciddi sonuçlar doğurabileceğini belirterek “Her grip kalbi vuracak diye bir şey yok ama çocukta ateş olmadığı hâlde taşikardi dediğimiz nabız yüksekliği varsa, kalp açısından da değerlendirilmeli” dedi. BEBEĞİNİZ EMERKEN YORULUYORSA Ateş yüksekliği, bulantı, kusma, öksürük, baş ağrısı, kas ağrısı gibi klasik semptomlar görülebilir. Ancak bunların yanında ortaya çıkan diğer belirtilere de dikkat edilmelidir. Çocuğun yaşına göre değerlendirilmelidir. Kalp kasının etkilendiğinin göstergelerinden biri de erken yorulmadır. Mesela bebek yaştaki bir hastada, emerken erken yorulmayla birlikte beslenme zorluğu, hızlı nefes alıp verme, solukluk, aktivite azlığı ya da tam tersine şiddetli huzursuzluk gelişebilir. Biraz daha büyük ve kendini ifade edebilen çocuklarda ise göğüs ağrısı, çarpıntı, ziksel aktiviteler sırasında erken yorulma gözlenebilir” diye konuştu. BELİRTİLERİ İYİ TAKİP EDİN Hastalığın fark edilmemesi ve zamanında gerekli tedavilerin ve takiplerin yapılamaması durumunda, ağır vakalarda çocuğun hayatının tehlikeye girebileceğini aktaran Prof. Dr. Polat “Grip sırasında bir taraftan ailelerin çocuklarının şikâyetlerini iyi gözlemlemeleri ve klasik grip semptomları dışında bir seyir olması halinde hızlıca ilgili hekime yeniden başvurulması, diğer taraftan da çocuk hekimlerinin ya da aile hekimlerinin ihtimal miyokardit açısından farkındalıklarının artması ve miyokardit şüphesi olan hastaların ise gecikmeden çocuk kardiyoloji hekimlerine ulaştırılması hayati önem taşımaktadır. Yapılacak ilk tetkik EKG çekmek ve kalp kası enzimlerine bakmaktır. Bu hastalarda kalp kası enzimleri aşırı yükselir” uyarısında bulundu. NABZINA DİKKAT Miyokardit adı verilen yani kalp kasının iltihabının çocuklarda tahminlerden daha fazla görüldüğünü ifade eden Prof. Dr. Tugçin Bora Polat, çocuk kalp kası hastalıklarının dörtte birini miyokarditin oluşturduğunu belirterek “Gribe yol açan influenza virüsü sebebiyle görülebildiği gibi, viral üst solunum yolu enfeksiyonu yapan diğer bazı virüslerden sonra da kalp kasının iltihaplanması mümkün. Belirtileri üst solunum yolu enfeksiyonu veya grip ile aynı olduğu için bu türden miyokarditlerin teşhisi çok kolay değil. Ancak çok önemli belirleyici bir durum, taşikardi dediğimiz kalbin normalden çok hızlı atması. Miyokardit olan çocuklarda bu durum çok belirgindir. Üst solunum yolu enfeksiyonu geçiren çocuklarda ateşle birlikte nabız yükselir. Ancak nabzın ateşle orantısız şekilde yükseldiği fark edilirse, çocuğun mutlaka bir kalp doktoru tarafından da değerlendirilmesi gerekir açıklamasını yaptı.
4,942
DSÖ'nün üst düzey Türk yetkilisinden milyonları ilgilendiren koronavirüs açıklaması
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Avrupa Bölgesi Acil Durumlar ve Bulaşıcı Hastalıklar Direktörü Dr. Nedret Emiroğlu, yeni tip koronavirüsün (Kovid-19) kişilerin buna karşı bağışıklığının olmaması sebebiyle risk arz ettiğini, pek çok ülkenin bu denli ağır hastalığa yol açan bir salgına hazırlıklı olmadığını söyledi. Emiroğlu, 'Aşıyla ilgili 20 kadar çalışma var. İlk deneysel çalışma ABD'de bir gönüllüye yapıldı. Tabii aşı üretimi, önceki hastalıklarla karşılaştırdığımızda rekor düzeyde hızla geliştirildi. Genelde aşı üretimi epey bir zaman alır.' dedi.
Sağlık
https://www.tgrthaber.com.tr/saglik/dsonun-ust-duzey-turk-yetkilisinden-milyonlari-ilgilendiren-koronavirus-aciklamasi-2702339
Bütün dünyayı etkileyen koronavirüsün son haftalarda merkezi haline gelen Avrupa'daki acil durumu DSÖ adına takip eden Dr. Emiroğlu, Avrupa ve Türkiye'deki salgına ilişkin durumu Skype vasıtasıyla AA muhabirine değerlendirdi. DSÖ Avrupa Bölge Ofisinin Kopenhag’da olması sebebiyle buradan koronavirüsle ilgili gelişmeleri izlediğini söyleyen Emiroğlu, korona ailesine bağlı yeni bir virüsle karşı karşıya olduklarını belirtti. Bu virüsün dünyayı bu denli etkilemesini bekleyip beklemedikleri sorusu üzerine Emiroğlu, Beklemediğimiz bir durum değil. Özellikle, genelde küreselleşme, seyahatler, kişilerin ülkelerine geri dönmesi durumunda zaten gideceğini, enfeksiyona yol açacağını tahmin ediyorduk. Bu bir zaman meselesi. Diğer bölgelerde çıkmayacak demek değil bu. Bildiğiniz gibi DSÖ de pandemi olarak nitelendirdi. Yani tüm dünyada riskin çok yüksek olduğunu söyledik. Yeni bir virüs olması ve kişilerin buna karşı bağışıklık durumunun olmaması sebebiyle ciddi bir risk gösteriyor. ifadelerini kullandı. Virüsün yazın hava sıcaklığının artmasıyla etkisinin azalıp azalmayacağı sorusu yöneltilen Dr. Emiroğlu, Şu anda elimizde böyle bir değişikliği düşündürecek ya da kanıtlayacak bir veri yok maalesef. Bekleyip görmemiz lazım. Halen çok yeni bir virüs. Bulaştıkça, dünyaya yayıldıkça daha fazla bilgi alıyoruz. Biliyorsunuz aşısı yok ve virüse yönelik direkt tedavi yöntemi de yok. Sadece kişilerdeki bulgular neyse onlara yönelik tedavi yapmak durumundayız. Bulaşıcılığı oldukça yüksek. dedi. - YAKLAŞIK YÜZDE 40'I ÇOK HAFİF GEÇİRİYOR Gribe nazaran Kovid-19’un çok daha hızlı yayıldığını ve ileri yaştakileri etkilediğini dile getiren Emiroğlu, şunları kaydetti: Ölümlerin yüzde 96’sı, şu ana kadar vakaların yüzde 87'si ileri yaş grubunda gözüküyor: 60 yaş ve üzerinde. Ama bu, genç yaş grubunda görülmediği anlamına gelmiyor. Onlarda daha hafif ilerliyor hastalık ama yine de enfekte olabiliyorlar. Tüm yaş gruplarına kendilerini korumaları için genel bir mesaj veriyorum. 60-65 yaş üstünün özellikle dikkat göstermesi lazım. Bu anlamda, Türkiye’nin aldığı 65 yaş üzerine özel koruyucu önlemler doğru bir çizgide. Yaklaşık yüzde 40’ı çok hafif geçiriyor. Genelde daha genç yaş grubu. Yüzde 40’ı orta şiddette geçiriyor. Yüzde 20 ileri şiddetli vakalar var. Bunun yüzde 5 civarı çok kritik bir seviyeye ulaşıyor, yoğun bakımda tedavi altına alınması, semptomların takip edilip tedavi edilmesini gerektirecek kadar. Maalesef şu andaki verilerimize göre yüzde 2 ila 4 civarında vakayı kaybediyoruz. - AVRUPA NEDEN BU KADAR ETKİLENDİ? Başta İtalya olmak üzere Avrupa’nın neden bu kadar etkilendiği sorusuna karşılık DSÖ yetkilisi, Avrupa’ya yönelik özel bir durum olduğunu düşünmüyorum. Bütün dünyada ve sistemlerde görüyoruz ki birçok ülke bu denli hızla yayılan ve bu denli ağır hastalığa neden olabilecek bir salgına hazırlıklı değil. dedi. Dr. Emiroğlu, İtalya ve İspanya’daki artışa değinerek İtalya'da sağlık personelinin özverili çalışmalarıyla bütün yoğunluk yaşam kurtarmaya odaklanmış durumda. İtalya'da arttı. Geride kalan ülkelerde de artış görüyoruz. Örneğin İspanya'da şu anda çok ciddi bir artış var. Almanya, Fransa gibi diğer ülkeler onu takip ediyor. diye konuştu. - ENFEKSİYON ZİNCİRİNİ KIRMAK ÖNEMLİ Salgına karşı atılacak adımlara değinen Emiroğlu, enfeksiyon zincirini toplum içinde kırmanın, bütün vakaları tespit edip, onların temaslarını da izole etmenin önemine vurgu yaparak aynı zamanda ülkelerin sağlık hizmetlerini, özellikle de hastanede gerekecek ileri bakım ünitelerini, yoğun bakım ünitelerini hazırlaması gerektiğini söyledi. Emiroğlu, salgının iyi takip edilmesi gerektiğine işaret ederek Çok dinamik bir strateji uygulamak zorundasınız. Sürekli duruma ve verilere bakıp, toplumun bütün sektörlerine, en üst düzeyde politik kararlılıkla diğer gerekli sektörleri dahil ederek ama en önemlisi, insanlara neleri yapmaları gerektiğini anlatarak onların katılımını sağlamanız gerekiyor. şeklinde konuştu. Emiroğlu, Çin’in iki ayda yoğun, etkin tedavi ve hasta takibiyle salgını yok ettiğini belirterek Şu anda Çin çıkışlı vaka görmüyoruz. Ülkeleri de karşılaştırmak yanlış şu aşamada. Henüz salgının çok erken aşamalarındayız. Bir ülkeye daha erken girmiş olup, epidemiyolojisini daha sonra diğer ülkeler takip edebilir. Ülkeler de öğreniyor. dedi. - TÜRKİYE'NİN ATTIĞI ADIMLAR Kendisinin Türkiye ile de temas halinde olduğunu anlatan Emiroğlu, Şu ana kadar alması gereken bütün önlemleri almış durumda ancak halkın katılımı ne kadar, o biraz beni endişelendiriyor. Sanıyorum son dönemde hassasiyet ve duyarlılık arttı. Şehirlerden boş sahneler görebiliyorum ama daha önce toplumun önerilere harfiyen uyması çok önemli. dedi. Dr. Nedret Emiroğlu, salgından korunmak için önerilerini ise şöyle sıraladı: Toplum bazında kişilerin duyarlı olmalarını, tüm koruma önlemlerini almalarını öneriyorum. El yıkamak çok önemli, öksürürken koluyla yüzünü kapatması çok önemli. Fiziksel mesafe dediğimiz 1-1. 5 metrelik mesafeyi koymak çok önemli. Özellikle toplumun bir araya geldiği durumlarda örneğin temel ihtiyaçlarını karşılamak için gittikleri markette olduğu gibi. - HASTALIK, DAMLACIK YOLUYLA YAYILIYOR Hastalığın nasıl bu kadar hızlı yayıldığı sorusuna Emiroğlu, şu yanıtı verdi: Hastalık, damlacık yoluyla yayılıyor. Çok küçük parçacıklar bunlar. İnsanlar konuşurken ya da öksürürken çıkardığı her zaman göremediğimiz, grip gibi hava yoluyla bulaşan hastalıklardan biraz daha farklı. Ağır olduğu için bu damlacıklar çok uzun mesafe katedemiyorlar. En fazla gittiği 1-1. 5 metre mesafe. O anlamda önerdiğimiz o mesafeyi koymak önemli. Ya da öksürürken, yüzü kapatmak önemli. Semptomları bilmek çok önemli. En fazla gördüğümüz bulgular, ateş, kuru öksürük, nefes darlığı, yine gripte olduğu gibi. Burun, solunum yolu akıntısı daha az görüyoruz. Bunlara karşı bilinçli olmaları, kendilerini ve sadece kendilerini değil, riskli grubu korumaları açısından da çok önem arz edecek. Dr. Emiroğlu, kalp-damar hastalıkları, şeker hastalığı, solunum yolu gibi kronik hastalıkları, immün yetmezliği olan kişilerin özellikle daha dikkatli olmaları, kendilerini korumaları gerektiğini vurguladı. - AŞIYLA İLGİLİ 20 KADAR ÇALIŞMA VAR Emiroğlu, DSÖ’nün dünyadaki bütün kanalları kullanarak özel sektör, akademi, araştırma enstitüler dahil Ar-Ge anlamında sadece aşı değil, etkin tedavi yöntemlerinin koordinasyonu yönettiğini aktardı. Bu koordinasyonla dünyadaki bütün kaynakların bir araya toplanıp, Ar-Ge'nin hızlandırılmasının amaçlandığını anlatan Türk yetkili, Aşıyla ilgili 20 kadar çalışma var. İlk deneysel çalışma ABD’de bir gönüllüye yapıldı. Tabii aşı üretimi, önceki hastalıklarla karşılaştırdığımızda rekor düzeyde hızla geliştirildi. Genelde aşı üretimi epey bir zaman alır. Bu yine en üst düzeyde bu işin önemini ve kararlılığını gösteriyor. Ama tabii aşının etkinliği nedir, zararlı bir yan etkisi var mı, bunlar klinik araştırmalarla belirlenecek. Bu süreç, normalde oldukça uzun zaman alıyor diğer hastalıklara baktığınız zaman 18-20 ay gibi. Umarım, Kovid’e karşı bu koordinasyonla biraz daha hızlanacağını ümit ediyorum. ifadelerini kullandı. - DSÖ'YE YÖNELİK ELEŞTİRİLER Grip ve Ebola salgınından sonra DSÖ’nün acil durumlar programının oldukça güçlendiğini ifade eden Emiroğlu, Onun olumlu etkilerini görüyorum. DSÖ, başından itibaren stratejileri çok net belirledi. Şu anda az gelişmiş ya da orta düzeydeki ülkelerde sağlık sistemlerini hem hizmet anlamında hem ülkelerin hastalığı tespit edip, temasları takip etme aşamasında destek olabilecek tüm aktiviteleri yapıyor. Şu anda hemen hemen bütün ülkelerde hastalığın laboratuvar teyidi yapılabiliyor. dedi. Pandemi ilanında geç mi kalındı sorusunu Emiroğlu, Pandemi ilan edilse de edilmese de tüm hazırlıklar, yapılan tüm stratejiler ve çalışmalar hiçbir değişiklik göstermedi. Pandemi ilanının bir avantajı ülkelerdeki politik kararlılığı ve diğer sektörlerin biraz daha dahil olmasına destek oldu. Açıkçası ben bu anlamdaki eleştirilerin çok haklı olduğunu düşünmüyorum. Hepimiz aynı hastalığa karşı mücadele veriyoruz. Bu dönem birleşme dönemi. Herkesin birlikte çalışması gereken bir dönem. Sonra tabii geriye dönülüp bakılacak, ileride böyle bir olayla karşılaştığımız zaman daha hızlı daha etkin nasıl bir yanıt verebiliriz. şeklinde yanıtladı. - MİLYAR DOLARLIK SORU Covid-19 salgınına ilişkin öngörüsü de sorulan Dr. Nedret Emiroğlu, şunları kaydetti: Bunu, milyar dolarlık soru diye yanıtlıyorum. Önlemlerle salgın eğrisini düzleştirmeye çalışıyoruz. Bir anda vaka sayısının çok fazla artıp, sağlık sistemlerinin onlara yanıt veremez hale gelmesini engellemek için bütün bu evde oturmalar, okul kapatmalar, toplu etkinliklerin yasaklanması, özel riskli gruplara yönelik önlemlerle vaka sayılarını azaltmaya çalışıyoruz ve zaman kazanmaya çalışıyoruz bir yandan. Özellikle toplumda enfeksiyon zincirini kırarak, yani hasta kişi kim ve toplumda temasları kim, bunları nasıl birbirinden ayırabiliriz, bu önlemleri yerine getirmek, sonucu belirleyecek. Olumlu bir örneğimiz var: Çin bunu 2 ayda bitirdi. Çin, enfeksiyon zincirini kırdı, tamamladı. Umarım diğer yerlerde de etkin çalışmalarla bunu yapabiliriz.
2,809
Son dakika haberi: Bakan Koca açıkladı: Delta Plus varyantı Türkiye'ye de sıçradı
Son dakika haberi: Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Delta varyantının görüldüğü il sayısı 30'a yükseldiğini ve Türkiye'de 3 farklı ilde Delta plus varyantına rastlanıldığını açıkladı.
Sağlık
https://www.tgrthaber.com.tr/saglik/delta-plus-varyanti-turkiyeye-de-sicradi-2787362
Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı öncesi Sağlık Bakanı Fahrettin Koca hastaların durumuyla ilgili açıklamada bulundu. Delta varyantının görüldüğü il sayısının 30’a yükseldiğini açıklayan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, üç ilde Delta plus varyantına da rastlandığını açıkladı. DELTA VE DELTA PLUS VARYANTLARI KORKUTUYOR Sağlık Bakanı Koca, açıklamasında “Delta plus 3 kişide, 3 farklı ilde görüldü. Bunlardan biri İstanbul. Ankara'da yok. Bu kişilerin de genel durumları iyi ayakta takip edilen hastalar. Delta varyantının ise sayısı giderek artıyor. 284'lere kadar çıktı. İl sayımız da 30'u buldu” ifadelerine yer verdi. Hareketliliğin artacağı Kurban Bayramı öncesinde ise aşılama çalışmalarının hız kazanacağını dile getiren Bakan Koca, hedefin 18 yaş üstü vatandaşların en az yüzde 70’ine 1 doz aşı yapılması olduğunu söyledi. YENİ SINOVAC VE BIONTECH AŞILARI GELİYOR Aşı tedarik çalışmalarıyla ilgili de konuşan ve “Aşı sorunumuz yok. Elimizde 8 milyona yakın aşı var” diyen Bakan Koca şunları söyledi: Türkiye'ye 35. 5 milyon doz Biontech aşısı geldi. Perşembe günü 1. 5 milyon doz daha gelecek. Elimizde de 8 milyona yakın aşı var. Dolayısıyla aşı açısından sorunumuz yok. Çarşamba günü 1. 5 milyon daha Sinovac gelmiş olacak TURKUAZ TABLO NEDEN DEĞİŞTİ? Günlük koronavirüs tablosundaki değişikliği de açıklayan Bakan Koca “Vaka ve aşı verileri tek tabloda bir araya getirildi. Böylece illerdeki durumu daha iyi görebileceğiz” dedi. DÜNYA’DA DELTA ALARMI Dünya ülkeleri koronavirüsün Delta varyantı ile uğraşıyor. Vaka sayıları ve ölümler artıyor. İlk olarak Hindistan'da tespit edilen Delta varyantı şu ana kadar 85 ülkede görüldü. Afrika'da son altı haftada da Delta varyantı nedeniyle koronavirüs vakalarında artış gözleniyor. Delta varyantının, dünya genelinde yayılmaya başlamasıyla salgında üçüncü dalganın yaşanabileceğine dair kaygılar arttı. İlgili Haberler Delta varyantı nedir? Delta varyantına karşı aşının etkisi Araştırma ortaya koydu: Biontech, Delta varyantına karşı yüzde 70 etkili Türkiye'de Delta varyantı hangi illerde görüldü? Delta plus hangi şehirlerde var?
5,885
Doktorunuza sormadan sakın bu ilacı kullanmayın!
Nöroloji Uzmanı Dr. Nurhan Şahinkaya, doktorun yazmadığı uyku ilaçlarının kullanılmaması gerektiğini belirterek, "Basit bir uyku hapının kalpte ritim bozukluğuna ve ani durmalara neden olduğunu biliyoruz. Doktorun yazmadığı, bitkisel kökenli, herkesin kullandığı, konu komşunun önerdiği ilaçlara itibar etmemek gerekir" dedi.
Sağlık
https://www.tgrthaber.com.tr/saglik/doktorunuza-sormadan-sakin-bu-ilaci-kullanmayin-257844
Doktorunuza sormadan sakın bu ilacı kullanmayın! Medicana Bursa Hastanesi Nöroloji Uzmanı Dr. Nurhan Şahinkaya, uykunun genel olarak insanın beyin ve zihin sağlığını yenileyen, onaran, çok önemli bir aktif süreç olduğunu söyledi. Normal yetişkin bir kişide uyku süresinin 6-8 saat olduğunu ifade eden Şahinkaya, Bu sürenin dışında az ya da fazla uyumak vücuda zararlar verebilir. Uyku bozuklukları bazen ciddi ve kritik boyutlara ulaşabilir dedi. Uyku bozukluğunun her 3 kişiden birinde görülebildiğini kaydeden Şahinkaya, Kadınlarda, ileri yaşta daha fazla görülme eğilimi gösterir. Gece uykuda apne dediğimiz solunum durmaları eğer uzarsa veya sık apneler ile ritim bozuklukları meydana gelirse, kronik dönemde yine bu uzun uykusuzluğa bağlı kalp yetmezliği gelişirse, o zaman bu durum kritik sonuçlara neden olabilir. Uzun uyumanın az uyumak kadar beyne zararları var. Fazla uyuma beyinde vücutta inaktaviteye, bazı hormonel değişikliklere neden olarak obeziteye ve şeker hastalığına bir eğilim oluşturur. Fazla uyumak inme riskini, yani felç riskini artırabilir, uzun süreli aşırı uyku baş ağrılarını tetikleyebilir. Yine aşırı uyku beynin bilişsel fonksiyonları dediğimiz aslında beyne ait her türlü fonksiyonun yavaşlamasına neden olabilir diye konuştu. UYKU PROBLEMİNİN FARKLI NEDENLERİ OLABİLİR Uyku bozukluklarına neden olan konular ile ilgili de bilgi veren Şahinkaya, Bazen dönemsel değişiklikler, yaşam koşullarında değişiklikler uykuyu bozabilir. Mesela aşırı stres, ortam değiştirmek, uzun yolculuklar, farklı bir yere seyahat etmek, kayıplar, yaş reaksiyonları uyku bozukluklarını tetikleyebilir. Ama bazen vücutta başka hastalıklar yine uyku bozukluğuna sebep olabilir. Eğer gece çok aşırı horlama varsa ve uykuda solunum durmaları yaşanıyorsa, 2-3 ayı geçen kronik uykusuzluk çekiyorlarsa, uykuya dalma ve sürdürmede zorluk çekiyorlarsa, gündüz aşırı uykululuk ve ani uykuya dalma atakları yaşıyorlarsa ve yine uzun uykusuzluk veya fazla uyku nedeni ile başka hastalıkların geliştiğini fark ediyorlarsa, o zaman hekime başvurmalılar açıklamasında bulundu. Uyku haplarının doktor tavsiyesi olmadan alınmasının sakınca oluşturacağını belirten Uzman Doktor Nurhan Şahinkaya, Basit bir uyku hapının ritim bozukluğuna, kalpte ani durmalara neden olduğunu biliyoruz. Reçetesiz satılır bu ilaçlar. Bunun üzerine durmak lazım. Doktorun yazmadığı, bitkisel kökenli, herkesin kullandığı, konu komşunun önerdiği ilaçlara itibar etmemek ve mutlaka sorununuz varsa hekime danışmak gerekir dedi. İlgili Haberler O ilaçlar ölüm saçıyor
2,777
Biontech aşısı kısırlaştırır mı? Koronavirüs aşısı kısırlığa neden olur mu?
Türkiye’de aşılama çalışmaları devam ederken bir yandan aşı karşıtlığı da yükseliyor. Aşı olmak konusunda tedirgin olan vatandaşlar ''Biontech aşısı kısırlık yapar mı? Sinovac aşısının kısırlık etkisi var mı?’’ sorularının yanıtını arıyor.
Sağlık
https://www.tgrthaber.com.tr/saglik/biontech-asisi-kisirlastirir-mi-2787901
Her gün milyonlarca insan aşı olurken diğer yandan aşıya karşı ilgisiz olanların ve aşı karşıtlarının da sayısı artıyor. Türkiye'de güncel olarak 91 milyon 081 bin 547 kişi aşı oldu. Türkiye’de aşılama çalışmaları Çin merkezli Sinovac aşısı ile başladı. Daha sonra yüklü miktarda Biontech aşısının gelmesiyle birlikte aşılama çalışmaları hız kazandı. Ancak aşı karşıtı olanlar ve koronavirüs aşısı yan etkileri konusunda endişelenenler nedeniyle Türkiye’de aşı uygulama oranları düştü. Aşıya olan ilgisizliğin ve tedirginliğin en büyük nedenlerinin başında aşı hakkında ortaya atılan yan etki iddiaları geliyor. Toplum bağışıklığının sağlanması ve pandeminin sone ermesi için aşı kampanyalarını artıran Sağlık Bakanlığı, aşı hakkında doğruluğu kanıtlanmamış iddiaların önüne geçmeye çalışıyor. Aşı tedirginliği konusunda en çok tartışılan konu koronavirüs aşısı kısırığa neden olur mu? sorusu oldu. İşte ‘’Biontech aşısı kısırlığa neden olur mu? Sinovac aşısı kısırlık yapar mı?’’ soruları ve aşıların yan etkileri hakkında bilmeniz gerekenler. BIONTECH AŞISI KISIRLIK YAPAR MI? İlk kez bir virüse karşı yaygın bir şekilde kullanılan mRNA tekniği, özellikle BioNTech aşısıyla ilgili doğruluğu kanıtlanmamış asılsız iddiaların ortaya çıkmasına neden oldu. Çok sayıda komplo teorisi üretilen Biontech aşısı yan etkileri insanların aşı olmasını engelliyor. Günümüzde Biontech aşısı ile ilgili ortaya atılan Biontech aşısı yan etkilerinden en çok ses getireni koronavirüs aşısı kısırlık yapıyor iddiası. Ancak bununla ilgili hiçbir bilimsel bilgi ya da bulgu bulunmuyor. Uzmanlar Biontech aşısı kısırlık yapar mı endişenin altını doldurabilecek bir kanıt bulunmadığını söylüyor. Bilim insanları Biontech aşısının kanser, kısırlık, Alzheimer gibi hastalıklara neden olmadığını bunların yalnızca komplo teorisinden ibaret olduğunu vurguladı. Koronavirüs aşısı ksıırlık yapar iddiası aşının vücudun, plasentada bulunan proteinlere saldırmasına neden olabileceği varsayımına dayanıyor. Uzmanlar bu iddiaların bilimse bir dayanağının olmadığının altını çizerken Gebelik Bakımı uzman doktor Laura Morris; Koronavirüs aşısının bağışıklık sistemini karıştırarak plasentaya saldırmasının bir fili giri olduğu için sokak kedisi sanmak kadar komik olduğunu söyled. Morris ''Bağışıklık sisteminiz bunu karıştırmayacak kadar akıllı açıklamasını yaptı. KORONAVİRÜS AŞISI ERKEKLERDE KISIRLIK YAPAR MI? Uzmanlar aşının kısırlık yaptığı iddialarının gerçeği yansıtmadığı gibi koronavirüs aşısı erkek üreme sistemini olumlu etkilediği ortaya çıktı. ABD Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezleri (CDC) şu anda hiçbir kanıtın koronavirüs aşısı yan etkilerinin erkek doğurganlık sorunlarına neden olduğunu göstermediğini belirtti. Moderna veya BioNTech aşısı olan erkekler üzerinde yakın zamanda yapılan küçük bir çalışma, aşılamadan önce ve sonra sperm sayısını ve hareketi ölçtü. Araştırmacılar aşılamadan sonra bu sperm özelliklerinde önemli bir değişiklik bulamadığını belirtti. Bunun aksine koronavirüs hastalığını ağır geçiren erkeklerde kısırlık rahatsızlığına rastlandı. Miami Üniversitesi'nde yapılan çalışmada aşıların canlı virüs değil mRNA içerdiğinden aşının sperm parametrelerini etkilemesi olası olmadığı sonucu çıktı. SINOVAC AŞISI KISIRLIK YAPAR MI? Türkiye’de ilk uygulanmaya başlanan aşı olan Sinovac hakkında ortaya atılan ''Sinovac aşısı kısırlık yapar mı?'' iddiası birçok insanın gündeminde. Her gün yeni varyantlar ortaya çıkarken hızlı bir şekilde aşı uygulaması yapılması gerekiyor. Ancak aşıya karşı ilgisiz olan ve aşı karşıtı olan insanların aşı olmamakta ısrarcı olması toplum bağışıklığının oluşmasına engel oluyor. Bilim insanları toplumda yayılan Covid-19 aşılarının uzun vadeli yan etkileri olacağına dair iddiaların asılsız olduğunun altını çizdi. Sinovac aşısının kısırlığa neden olmadığını söyleyen uzmanlar bu şekilde yan etkilerinin olması durumda aşıların uygulanmayacağını kesin bir şekilde dile getirdi. HAMİLE VE EMZİREN KADINLAR BIONTECH AŞISI OLABİLİR Mİ? Hamile ve emziren kadınlar koronavirüs aşısı olup olmamak konusunda endişelenirken bu konuda Biontech aşının herhangi bir sakıncalı duruma neden olduğuna dair bilimsel bulgu bulunmuyor. Hamile ve emziren kadınlar Biontech aşısı olamaz iddilaarının aksine şu ana kadar yapılan araştırmalar, Covid-19 aşılarının emziren veya gebe kadınlarda herhangi bir ciddi sıkıntıya yol açmadığını gösteriyor. Uzmanlar bu bilgiler ışığında Biontech aşısı olup olmama kararını kişinin kendisinin vermesi gerektiğini vurguladı. Ancak uzmanlar hamile kadınların Covid-19 olmalarının Biontech aşısı olmalarından çok daha büyük risklere neden olacağının altını çizdi. Biontech aşısı kısırlık yapar mı? Sinovac aşısının kısırlık yan etkisi var mı? sorularını yanıtladık. Siz de aşı ile ilgili soru ve görüşlerini yorumlara yazabilirsiniz. İlgili Haberler Biontech yan etkileri neler? Biontech aşısı koruma oranı ve etkisi İki doz Sinovac aşısından sonra hangi aşı olunur? İki doz Sinovac bir doz Biontech yan etkileri Biontech aşısı kadınlarda yan etkileri neler? Biontech adet düzensizliği yapar mı?
7,877
Türk sağlık sistemine yabancı ilgisi
Sağlıkta son yıllardaki büyük değişim ve dönüşüm, Avrupa'nın ve dünyanın çeşitli ülkelerinden sağlıkçıların ilgisini Türkiye'ye çekti.
Sağlık
https://www.tgrthaber.com.tr/saglik/turk-saglik-sistemine-yabanci-ilgisi-11164
Sağlıkta son yıllardaki büyük değişim ve dönüşüm, Avrupa'nın ve dünyanın çeşitli ülkelerinden sağlıkçıların ilgisini Türkiye'ye çekti. Dünyanın çeşitli ülkelerinden İzmir'e gelen doktorlar, Urla ilçesindeki Sağlık Bakanlığı Eğitim Merkezi, Narlıdere'deki İzmir Ambulans Servisi ve 112 Komuta Kontrol Merkezi'nde eğitim görüyor. İzmir Sağlık Müdürlüğü'nün Balkan Acil Sağlık Eğitim Projesi kapsamında Arnavutluk'tan gelen 30 hekim de bu kapsamda eğitim gördü. İzmir Sağlık Müdürü Bediha Türkyılmaz, sağlık alanında son 10 yılda çok büyük değişim ve dönüşümlerin yapıldığını, bunun en güzel yansımasının da 112 Acil Sağlık Hizmetleri ve afetlere müdahale alanında olduğunu belirtti. Sağlık Bakanlığı'nın uçak, helikopter, paletli ambulansları devreye sokup ambulans sayılarını arttırarak her alandaki ihtiyaca cevap verdiğini, eğitim kalitesini de yükselterek büyük bir değişimi sağladığını dile getiren Türkyılmaz, İzmir Sağlık Müdürlüğü olarak 5-6 ay önce Balkan ülkelerindeki acil sağlık hekimlerine eğitim vermek üzere Balkan Acil Sağlık Eğitim Projesi hazırlayarak bakanlığa sunduklarını bunun da kabul gördüğünü anlattı. Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu'nun yakın ilgisi ve talimatıyla bu projenin hayata geçirildiğini, bakanlığın Dış İlişkiler Genel Müdürlüğü ve Acil Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü'nün koordinasyonunda Yunanistan, Bulgaristan, Makedonya, Arnavutluk, Bosna Hersek gibi Balkanlardan 9 ülkeye eğitim vermek üzere davetiye gönderdiklerini kaydeden Türkyılmaz şöyle konuştu: Arnavutluk'tan gelen 15 doktora iki hafta eğitim verdik. Giden ekip çok memnun kaldı. Arnavutluk Sağlık Bakanlığı, bakanlığımıza teşekkür etti. Bunun üzerine 15 kişilik bu ülkeden ayrı bir hekim grubu daha geldi. Onlara da şimdi eğitim veriyoruz. Urla Eğitim Tesisleri ve 112 Eğitim tesislerinde iki hafta boyunca bu eğitim sürecek. Daha önce de Nijer'den 10 kişilik doktor heyetine eğitim verdik. Çok memnun bir şekilde ülkelerine gittiler. Bu projeye İzmir olarak aracılık yapmaktan dolayı çok mutluyuz. Sağlık hizmetlerinde şu anda geldiğimiz nokta gurur ve onur verici. Daha birkaç yıl öncesine kadar biz Almanya'ya, ABD'ye eğitim için gidiyorduk. 'Ne yapıyorlar, nasıl yapıyorlar, ambulans sistemini nasıl oluşturmuşlar, 112'yi nasıl çalıştırıyorlar, nasıl eğitim veriyorlar' diye onlara soruyorduk, onlardan öğrenmeye çalışıyorduk ama şu anda geldiğimiz noktada biz örnek oluyoruz. Sağlık Bakanlığımızın 112 Acil Sağlık Hizmetleri eğitimi şu anda örnek olabilecek düzeyde. Çok büyük gururla söyleyebilirim ki sağlıkta gerek Avrupa ülkeleri gerekse ABD ile boy ölçüşebiliriz hatta bazı alanlarda daha da ileri düzeydeyiz. Arnavut acil servis hekimlerinden Ergys Mici, kendilerinden önce İzmir'e gelen meslektaşlarının çok iyi eğitim aldıklarını, ikinci gruptaki 15 doktorla birlikte kente geldiklerini belirtti. Eğitime başlamalarının üzerinden 2 gün geçmesine karşın çok şey öğrendiklerini ifade eden Mici, Türk hekimlerden çok şeyler öğrendik. Mükemmel eğitim veriyorlar. Çok memnunuz. Bu aldığımız eğitimi, öğrendiklerimizi ülkemizde uygulayacağız. Aldığımız eğitimi ülkemizdeki diğer doktorlarla paylaşacağız. Türkiye'nin acil servis hizmetlerinde ulaştığı nokta gerçekten de gurur verici diye konuştu.
5,017
'Gece artan kaşıntı karaciğer rahatsızlığı olabilir'
Prof. Dr. Onur Yaprak, birçok karaciğer hastalığının ilk belirtisinin kaşıntı olabileceğini söyleyerek, "Kaşıntının altında karaciğer ve safra yolları rahatsızlıkları olabilir. Karaciğer içindeki ve dışındaki safra kanallarını etkileyen kanserler ya da kronik iltihaplar oluşursa sarılık veya kaşıntı ortaya çıkar. Kaşıntı özellikle geceleri artar, el içi ve ayak tabanında daha fazladır" dedi.
Sağlık
https://www.tgrthaber.com.tr/saglik/gece-artan-kasinti-karaciger-rahatsizligi-olabilir-2699152
Medipol Üniversitesi Hastanesi organ nakli bölümünden Prof. Dr. Onur Yaprak yaptığı açıklamada, kaşıntının altında karaciğerde gelişen kolanjiokanserlerin, safra yollarının kronik iltihabı ve kanserlerinin ya da sirozun olabileceğini belirtti. Prof. Dr. Yaprak, kaşıntının insanları oldukça rahatsız eden ve yaşam kalitesini bozan bir durum olduğunu söyleyerek, Bazen bir deri hastalığına bazen sistemik bir hastalığa bazen de psikosomatik bozukluklara bağlı ortaya çıkan bir durumdur. Kaşıntıya yol açan en yaygın neden egzama, alerjik kontakt dermatit, atopik dermatit, ürtiker gibi cilt reaksiyonlarıdır. Bunun dışında paraziter enfeksiyonlar, mantar enfeksiyonları, uyuz gibi hastalıklar ve ilaç reaksiyonları da kaşıntıya yol açan diğer durumlardır diye konuştu. Kanser de böbrek yetmezliği de kaşındırır Dermatolojik hastalıklar dışındaki sistemik nedenli kaşıntı nedenlerini ise Prof. Dr. Yaprak, şöyle anlattı: Karaciğer ve safra yolları rahatsızlıkları, böbrek yetmezliği, diyabet, tiroid hastalıkları, lenfoma, lösemi, polisitemia vera gibi kan ve lenf sistemi kanserleri, demir eksikliği anemisi kaşıntıya neden sayılabilir. Bu durumlardan bazıları ciltte kurumaya yol açtıkları için kaşıntıya neden olurken, karaciğer ve safra yolları kaynaklı kaşıntıda neden; kolestaz dediğimiz duruma bağlı safranın bağırsağa akışında bozulma ve bunun neticesinde safra tuzlarının birikmesidir. Safra yollarına dikkat Prof. Dr. Yaprak, karaciğerin günlük ortalama 0.5-1 litre kadar safra ürettiğini vurgulayarak, Safra sarı ve yeşil renkte bir sıvıdır. Bu rengini veren madde bilirubindir. Safranın içinde bilirubin ile beraber kolesterol ve safra tuzları bulunur. Normalde karaciğerde üretilen safranın bir kısmı açlıkta safra kesesinde depolanır. Yemek sonrası safra, safra kanalının içinden bağırsağa boşaltılır. Gerek karaciğer içindeki safra yollarını etkileyen iltihabi olaylar ya da kanserler gerekse safra kanalında daralmaya yol açan kanserler nedeniyle safranın bağırsağa akışı etkilenirse sarılık ya da kaşıntı ortaya çıkar. Kaşıntının nedeni safra tuzlarının birikimi ve cilt kuruluğu neticesidir. Kaşıntı özellikle geceleri artar, el içi ve ayak tabanında daha fazladır. Bazı hastalarda sarılık ortaya çıkmadan kaşıntı başlar ve bu sırada kan tahlilleri yapılırsa kanda 'GGT' ve 'ALP' isimlerini verdiğimiz karaciğer enzimlerinin de artmış olduğu saptanır. Sarılık olaya daha sonra eklenir ve bu durumda artık kanda bilirubin de artmıştır. Henüz daha sarılık oluşmadan kaşıntı aşamasında soruna erken tanı konulabilirse bu tip hastalıkların tedavisinde başarı oranı da artar şeklinde konuştu.
6,255
Boynu kırıldı, 10 gün sonra farkına vardı
Şırnak'ta halı saha maçı yaparken düşen Mehmet İlhan (21) 10 gün sonra boynunu kıpırdatamayınca hastaneye başvurdu. Boynunun kırık olduğu anlaşılan genç, yapılan ameliyatla sağlığına kavuştu
Sağlık
https://www.tgrthaber.com.tr/saglik/boynu-kirildi-10-gun-sonra-farkina-vardi-226719
Şırnak'ta arkadaşları ile halı sahada top oynayan Mehmet İlhan (21), aldığı bir darbe ile yere düştü. Ayağı kalktığında boyun ağrısı çektiğini söyleyen Mehmet İlhan, 10 gün boyuncu bu ağrılar ile yaşamını devam ettirdi. Artık boynunu kıpırdatamayacak hale gelen genç, Şırnak Devlet Hastanesi'ne başvurdu. Hastanede yapılan tetkikler ve çekilen röntgen ile Mehmet İlhan'ın boynunda kırak tespit edildi ve ameliyat edilmesine karar verildi. Gerçekleştirilen başarılı bir operasyon ile Mehmet İlhan sağlığına kavuştu. 'ÇOĞU OLAY YERİNDE HAYATINI KAYBEDİYOR' Ameliyatı gerçekleştiren Op.Dr. Burak Yılmaz, boyun kırığı hastalarının çoğunun olay yerinde hayatlarını kaybettiğini ifade ederek Mehmet'in boyunundaki kırık kafa ile boynun birleştiği yerdeydi. Bu tip kırıklarda bazen hastalar olay anında bile hayatlarını kaybedebiliyor. Ancak Mehmet şanslı bir hasta. Boynu kırılmış, uzun süre takip edilmemiş. Boynundaki kırık da kaymaya başlamıştı. Kayma ile birlikte Mehmet bize geldiğinde boynunu hiç kıpırdatamıyordu. Mehmet'i ilk gördüğümde ben bile korktum. Çok şükür şu anda bir sıkıntısı yok dedi.
833
Bakan Koca müjdeyi duyurdu: Engelsiz acil servis hizmeti başladı
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, özel gereksinimli hastalara yönelik acil acil servis hizmetinin başladığını duyurdu. Sosyal medya hesabından açıklama yapan Bakan Koca, "Özel gereksinimli hastalarımıza yönelik engelsiz acil servis hizmeti başladı" diyerek müjdeyi duyurdu.
Sağlık
https://www.tgrthaber.com.tr/saglik/bakan-koca-mujdeyi-duyurdu-engelsiz-acil-servis-hizmeti-basladi-2868347
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, özel gereksinimli hastalara yönelik 'Engelsiz acil servis' hizmetinin başladığını duyurdu. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, hizmetin çok yakında 81 ilde yapmayı planladıklarını açıkladı. İlgili Haberler Bakan Koca sahte ilaç iddialarına noktayı koydu Bakan Koca 'düşündürücü' tabloyu paylaştı: 2022'de 33 milyon 203 bin 299 randevuya gelinmedi Koca, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “Özel gereksinimli hastalarımıza yönelik engelsiz acil servis hizmeti başladı. Muğla, Erzurum, Samsun ve Kayseri’de seçilen hastanelerde başlayan pilot uygulamada, hastalar acil sağlık hizmetlerini özel birimden alıyor. Uygulamayı, yıl içinde 81 ilde hayata geçirmeyi hedefliyoruz” ifadelerini kullandı. https://twitter.com/drfahrettinkoca/status/1613580910192119809 Hastalar için acil sağlık hizmetinin özel birimlerden alındığını ifade eden Koca, uygulamanın yıl içinde 81 ilde yaygınlaşacağını ifade etti.
5,959
Sıcak havalarda kalp rahatsızlıklarına dikkat
Kalp hastalarının sıcaklardan daha çabuk etkilendiğini dile getiren Kardiyoloji Uzmanı Op. Dr. Onur Erdoğmuş, kalp hastalarının güneş altında uzun süre kalmamaya özen göstermeleri gerektiğini belirtti.
Sağlık
https://www.tgrthaber.com.tr/saglik/sicak-havalarda-kalp-rahatsizliklarina-dikkat-251734
Kalp rahatsızlığı bulunanların, yaz aylarında sağlıklarına daha çok dikkat etmeleri gerektiğini söyleyen Özel Gaziantep Anka Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Op. Dr. Onur Erdoğmuş, “Hava sıcaklıklarının artması özellikle kalp hastalığı bulunan kişiler için ciddi tehdit oluşturuyor. Aşırı sıcaklara nem de eklenince durum hastalar için daha da sıkıntılı bir hal alıyor.Yaz aylarında artan sıcaklıklar vücudun ısı düzenleme sistemini zorluyor. Bu sistem terlemeyle vücudu serinletmek için cilde kan pompalamaya çalıştığından kalbin yükü de artıyor ve kalp daha hızlı çalışıyor. Buna bir de vücuttaki aşırı sıvı kaybı eklenince, kanda koyulaşma ve pıhtılaşma meydana geliyor.Bu nedenle olası bir kalp krizini önlemek için özellikle kalp hastası olan kişilerin daha dikkatli olması gerekiyor. Çünkü aşırı sıcak ve nemli günlerde, kalp krizi geçiren veya kalp- damar hastalığı nedeni ile yaşamını yitirenlerin sayısı hiç de az değil” dedi. “KALP KRİZİ MÜDAHALESİ İÇİN İLK SAATLER ÇOK ÖNEMLİ” Kalp krizinde erken müdahalenin çok önemli olduğunu da dile getiren Erdoğmuş, Kalp krizi için ilk saatler çok önemli. Birçok kişi kalp krizi belirtilerini bilmediği için hastaneye başvurmakta gecikiyor.Bu da ölümlere neden oluyor. Göğüs ağrısı kalp krizi için en önemli belirtilerdir. Göğüs ağrısına ek olarak terleme, nefes darlığı, çarpıntı ve baygınlık hissi varsa bu kalp krizi habercisi olabilir. Bu durumda biran önce doktora başvurmak hayati önem taşımaktadır “ ifadelerini kullandı. KALP SAĞLIĞINI KORUMAK İÇİN ÖNERİLER Sıcak havalarda özellikle kalp hastası olan kişilerin bol su tüketip, güneşin zararlı etkilerinden korunmalarının çok önemli olduğunu belirten Dr.Erdoğmuş, “Yaz aylarını sağlıklı geçirmek için alınacak birçok tedbir vardır. Özellikle güneş ışınlarının dik geldiği saatlerde dışarı çıkmayın. Günde 2-2.5 litre su tüketmeye özen gösterin. Ağır ve yağlı yemekler tüketmek yerine az ve sık aralıklarla hafif, lif içeriği yüksek ve serinletici yiyecekler tercih edin. Açık renk, rahat, pamuklu. terletmeyen giysileri tercih edin. Denize, güneşin eğik olduğu sabah ve akşam saatlerinde girmeye dikkat edin. Uzun yolculuğa çıkmadan önce mutlaka kalbiniz ile ilgili kontrollerinizi yaptırın” diye konuştu.
1,366
Kokudan Kurtarıyor, Evde Yapılıyor! Terlemeyi Önleyen Doğal Deodorant Tarifleri
Sıcak günlerde en büyük sorunlarımızdan biri olan terlemenin neden olduğu kötü kokuları türlü yöntemlerle uzaklaştırmaya çalışıyoruz. Bunlardan en yaygını ise deodorant. Ancak atmosferi ve vücut sağlığını tehdit eden alüminyum, alkol, paraben gibi zararlı bileşenler içiren deodorantlar tek çözüm değil. Üstelik çoğu zaman terlemeyi engelleme konusunda başarılı olamıyorlar. Peki, doğal malzemelerden özel bir deodorant hazırlamaya ne dersiniz? İşte terlemeyi önleyen doğal deodorant tarifleri...
Sağlık
https://www.tgrthaber.com.tr/saglik/terlemeyi-onleyen-dogal-deodorant-tarifleri-2839952
Kişiye göre değişen ter üretimi beslenme şekline, genetik duruma ve yaşanılan iklime göre değişiklik gösteriyor. Bu durum sıcaklığın ve fiziksel aktivitenin artmasıyla da yükselişe geçiyor. İnsan vücudu gün boyunca ortalama yarım litre ter üretiyor. Bu durum sıcaklığa ve fiziksel aktiviteye göre 5 litreye kadar artabiliyor. Vücut sağlığı için gerekli fizyolojik bir durum olan terleme yanlış bir algıyla hijyen eksikliği olarak biliniyor. Oysa ki, vücut tarafından üretilen sıvı olarak bilinen terleme, vücudun ısısını düzenlemesi, cildi koruması ve toksinleri atabilmesi için doğal fizyolojik olaydır. NEDEN TERLİYORUZ? Vücudun çeşitli yerlerinde ter üretebilen yaklaşık 3 milyon ter bezi bulunuyor. Bu alanlardaki kontrol altına alabilmek için koltuk altı ve ayakların alt bölümüne terlemeyi önleyici ajanlar konulabiliyor. Bunun için kimyasal bileşen içeren fabrikasyon ürünlerin yanı sıra doğal ter önleyiciler de mevcut. Özellikle bazı bitkiler, sebzeler ya da tohumların terlemeyi önleyici ve azaltıcı etkisi bulunuyor. Özellikle misket limonu suyu terlemeyi önlemeye yardımcı oluyor, cildin PH seviyesini düşürüyor ve kötü koku bakterilerinin büyümesini engelliyor. Taze ve ferahlatıcı kokusuyla ter kokusunu bastırıyor. Dolayısıyla bu yapısı sayesinde doğal deodorant vazifesi görebiliyor. DEODORANTINIZI KENDİNİZ YAPIN Deodorant, insan vücuduna doğrudan etki eden bir ürün olması sebebiyle doğal ve bitkisel kaynaklı olması önem taşıyor. Bilhassa kimyasal ürünle konusunda hassasiyet gösteren insanların tercih ettiği, etkili ve ev yapımı deodorantlar yapmak mümkün. Aşırı terlemeyi bu bitkisel tariflerle ortadan kaldırabilir, güvenle kullanabilirsiniz. 100 gram hindistancevizi yağı ile 100 gram kafur yağını 1 bardak su ile karıştırın ve boş bir şişeye alın. Bu şekilde çalkalayarak koltuk altı bölgenize uyguladığınızda hem ter kokusu üzerindeki etkisini hem de terlemeyi geciktirici etkisini göreceksiniz. KARBONATLI TARİF 1 bardak suyu, bir bardak karbonat ve yarım bardak doğal gül suyu ile karıştırın ve boş bir sprey şişesine alın. Bu karışımla hazırlanan sprey deodorantınız terlemenizi geciktirecektir. TERLEMEYİ ÖNLEYEN İÇECEK TARİFİ Terlemeyi düzenleyen bitkilerden biri de karabaş otudur. Bu otun aynı zamanda kansere karşı koruyucu etkisi bulunuyor ve sinirsel baş ağrılarına iyi geldiği biliniyor. Cildi soğutucu etkisinden yararlanmak için, bir tutam karabaş otunu bir bardak suda 5 dakika kaynatın, birkaç dakika demlemeye bıraktıktan sonra ılık olarak tüketin. ALOE VERA TARİFİ Kötü kokan ter bakterilerine karşı doğal karışımlar en etkili çözüm yoludur. Aloe vera doğal yapısı sayesinde terlemeye karşı etkin bileşenler içeriyor. 1 yaprak aloe vera ile bir miktar karbonatı karıştırarak etkili bir deodorant oluşturabilirsiniz. 2 yemek kaşığı aloe vera ile 1 tatlı kaşığı karbonatı macun kıvamına getirin. Bu karışımı koltuk altı bölgenize uygulayabilirsiniz. İlgili Haberler Bu Besinler Güneş Kreminden Daha Etkili! Cildi Koruyor, Cilt Kanserini Önlüyor! Saç Boyayan ve Cilt Temizleyen Çöp! Atmaya Kıyamayacaksanız AYAKLARINIZI DİNLENDİRİN Vücutta terlemenin en yoğun bölgeler, koltuk altı ve ayak tabanlarıdır. Ilık bir suyun içerisine adaçayı, papatya, kekik ve deniz tuzu atarak 40 dakika kadar dinlendirirseniz terleme probleminden kaynaklanan rahatsızlıkları hafifletebilirsiniz.
4,008
Bakan Koca, Rıza Bey Apartmanı'nda bilgi aldı
​Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Rıza Bey Apartmanı'nda arama kurtarma ekiplerinden bilgi aldı. Yıkılan binadan 18 yaralı, 11 cansız beden çıkarılırken, binada 28 kişi aranıyor. Bakan Koca, 33 saat sonra enkazdan canlı çıkarılan 70 yaşındaki Ahmet Çitim'in genel sağlık durumunun iyi olduğunu belirtti.
Sağlık
https://www.tgrthaber.com.tr/saglik/bakan-koca-riza-bey-apartmaninda-bilgi-aldi-2751453
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Rıza Bey Apartmanı'na gelerek genel durum hakkında bilgi aldı. Ekiplerden alınan bilgiye göre, şu anda enkazda 28 kişi aranıyor. 388 personel, enkazı 6 bölüme ayırarak çalışıyor. Bakan Koca, Bir cenazeden geliyorum. Ahmet Amcayı da ziyaret ettim. Diyalize alındı. Genel durumu iyi, ciddi sorunu yok. Gözünde hafif bir ekomozu vardı. Eşi hayatını kaybetti. Kendisi de 70 yaşında dedi. Rıza Bey Apartmanı'nda 11 kişinin cansız bedeni çıkartılırken, 18 kişi de yaralı olarak kurtarıldı.
5,239
Jinekolojide ‘izsiz ameliyat’ dönemi
Kadın Hastalıkları, Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Prof. Dr. Fatih Şendağ, jinekolojide devrim niteliğinde bir yenilik olan izsiz ameliyatın avantajlarını anlatarak, hastaların memnuniyetini dile getirdi.
Sağlık
https://www.tgrthaber.com.tr/saglik/jinekolojide-izsiz-ameliyat-donemi-2683117
Kocaeli Sağlık Bilimleri Üniversitesi Derince Eğitim Araştırma Hastanesi'nde dün düzenlenen 'Jinekolojide Doğal Orifislerden Endoskopik Cerrahi Konferansı'nda, izsiz ameliyat diye bilinen 'single port' ve 'V-NOTES' teknikleri konuşuldu. 2009 yılında Türkiye'de izsiz ameliyat yöntemini ilk kez gerçekleştiren Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Fatih Şendağ, burada yaptığı konuşmada jinekoloji ameliyatlarının artık tek girişten yapılabildiğini belirterek, yeni yöntemin hastalar açısından da oldukça avantajlı olduğunu şu sözlerle anlattı. İzsiz ameliyat yöntemiyle hastalar hastanede daha kısa kalıyorlar, daha hızlı iyileşiyorlar, daha az enfeksiyon ve kanamaları oluyor. Sosyal hayatlarına, işlerine daha hızlı dönebiliyorlar. Dolayısıyla risklerine baktığımızda, bu ameliyatların diğer normal yollarla yapılan ameliyatlara göre ekstra bir riskleri yok. Riskin artacağını söylemek mümkün değil fakat diğer ameliyatlarla benzer risklere sahip, diyebiliriz. Robotlarla her operasyon mümkün olabilir Tek delik cerrahisinde her hastalığın tedavisinin bazı sınırlar nedeniyle şimdilik yönetilebilmesinin mümkün olmadığını ekleyen Prof. Dr. Fatih Şendağ, ancak teknolojinin gelişmesiyle birçok kompleks vakanın bu yöntemle ameliyat edilebilmeye başlandığını söyledi. Dünyada tek delikten cerrahi müdahale yapabilen robotların tanıtımda olduğunu belirterek operasyonların daha güvenli ve kolay hale geldiğini vurgulayan Prof. Dr. Şendağ, ilerleyen yıllarda teknolojideki yeniliklerle tüm cerrahi müdahalelerin sadece göbek çukurundan girerek yapılmaya başlanabileceğini belirtti. Türkiye’nin Dünyadaki gururu olmuştu Prof. Dr. Fatih Şendağ’ın, İzmir’de göbek deliğinden robotla yaptığı ameliyat, 2009 yılında Washington’da düzenlenen 42’nci Jinekololji Kongresi’nden canlı yayınlanmış ve bu tarihi anları 80 ülkeden 5 bin doktor izlemişti. Dünyanın en büyük laparoskopik cerrahi kongrelerinden Minimal İnvazif Jinekololji Kongresi’nde önce tek delikten robotik cerrahi ameliyatlarını anlatıp kurs veren Prof. Dr. Şendağ, sonrasında ise İzmir’de yaptığı rahim ve yumurtalık çıkarma ameliyatını canlı olarak binlerce kilometre uzaklıktaki meslektaşlarına izlettirmişti. Prof. Dr. Şendağ, hastaya dokunmadan tek delikten robotik cerrahi ile rahim ameliyatını gerçekleştirmesiyle tıp dünyasında ses getirmişti.
4,303
Türkiye'de koronavirüste son durum: 1502 yeni vaka, 24 can kaybı
Türkiye'de son 24 saatte 1502 kişiye Kovid-19 tanısı konuldu, 24 kişi hayatını kaybetti, toplam vaka sayısı 261 bin 194, can kaybı 6 bin 163 oldu.
Sağlık
https://www.tgrthaber.com.tr/saglik/turkiyede-koronaviruste-son-durum-1502-yeni-vaka-24-can-kaybi-2735292
Türkiye'de son 24 saatte 1502 kişiye Kovid-19 tanısı konuldu, 24 kişi hayatını kaybetti, toplam vaka sayısı 261 bin 194, can kaybı 6 bin 163 oldu. Son 24 saatte 887 kişinin daha iyileşmesiyle Kovid-19 tedavisi tamamlananların sayısı 238 bin 795 oldu. Sağlık Bakanı Koca, Bugün toplamda 6. 5 milyon test sayısını geçtik. Yeni tespit edilen 1500'den fazla hastamız var. Yeni hasta sayısını düşürmek mücadelemizin en önemli hedefi. Bu hedefe katkı için tedbirlere uyum şart. Sonunda yenilen virüs olacak. ifadelerini kullandı.
337
Sağlık Bakanı Koca sağlıkta yeni dönemi duyurdu: Artık hastaneye gitmeye gerek kalmayacak
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, hastanelerin yükünü azaltacak yeni bir sistemin devreye alınacağını duyurdu. İlaç yazdırma, sonuç gösterme ve rapor alma gibi ihtiyaçlar hastaneye gitmeden halledilmesi sağlanacak.
Sağlık
https://www.tgrthaber.com.tr/saglik/saglik-bakani-koca-saglikta-yeni-donemi-duyurdu-artik-hastaneye-gitmeye-gerek-kalmayacak-2904107
Basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Telemedicine adı verilen ve hastanelerdeki yoğunluğu azaltacak bir uygulamayı duyurdu. Koca, Gerektiğinde uzaktan rapor ve tetkiklerini önceden talebi yaparak sonucu göstermek için hastaneye gelişi mümkün mertebe ortadan kaldırmak için çalışmayı planlıyoruz. Bunun yönetmeliği yayımlandı. ifadelerini kullandı. SALGINDAN SÖZ EDEMEYİZ Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Mardin Valiliği önünde açıklamalarda bulundu. İshal durumu ile ilgili bölgesel, şebeke kaynaklı vakaların olduğunu dile getiren Bakan Koca, Bir salgından söz edemeyiz. Salgın, ishal, kusma şikayetleri takip ediliyor. dedi. Bakan Koca, halk sağlığı ekibinin analizlerine devam ettiğini de sözlerine ekledi. E-REÇETE DÜZENLEMESİ ELEŞTİRİLERİNE YANIT VERDİ E-Reçete düzenlemesine ilişkin konuşan Koca, TC vatandaşı olan hiçbir kimseye reçete yazımı söz konusu değil. Reçetenin anlaşılır olması için yapılmış bir düzenlemedir. dedi. Türkiye'nin sağlık turizmi üssü olmaya doğru ilerlediğinden bahseden Bakan Koca, Reçetenin anlaşılır olması için yapılan bir düzenlemedir. Yabancı olan hastanın kendi ülkesinde reçete anlaşılır olmasının sağlanması için yapılan bir durumdur. Hizmetimizi geniş tutmak açısından önem birileri bir yerlere çekmek istiyor. ifadelerini kullandı. İlgili Haberler Bakan Koca'dan yabancı dilde reçete yazılması iddialarına cevap HEMŞİRE MAAŞLARI 2024 2025: Sağlık çalışanları zamlı maaşı öğrendi! Hemşireler ne kadar maaş alacak? YER YER BASKINLARIN OLACAĞINI BİLSİNLER Merdiven altı yerlerdeki estetik operasyonlarla ilgili konuşan Koca, şöyle devam etti: Özel sektör başta olmak üzere bu tarz uygulamaların tepesinde olacağız. En ufak yanlışın, hizmetin doğru yapılamadığının ortaya konmasında affetmeyeceğiz. Yer yer baskınların olacağını bilsinler. Bunu asla affetmiyoruz.
2,798
Fahrettin Koca: Son 10 günde aşı sayısı 8 milyonu geçti
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, son 10 günde yapılan aşı sayısının 8 milyonu geçtiğini bildirdi.
Sağlık
https://www.tgrthaber.com.tr/saglik/fahrettin-koca-asi-sayisi-8-milyonu-gecti-2787606
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, sosyal medya hesabı Twitter'dan yaptığı paylaşımda şu ifadeleri kullandı: Son 10 günde yapılan aşı sayısı 8 milyon dozu geçti. İlk doz aşısını son 10 gün içinde yaptıranların, yani aşı olmaya karar verip randevu alanların sayısı 4 milyon 330 bini geçti. Hızlı hareket etmek hepimize güç verir, zaman kaybetmek riske karşı korunmasız düşürür, hem sizi hem çevrenizde aşı olmayan diğer kişileri.
446
UV tırnak kurutucularında gizli tehlike! Bilim insanları ortaya koydu: Kanser yapıyor
Bilim insanları jel manikürde kullanılan UV tırnak kurutucuların cilt kanseri riskini artırabileceği konusunda uyardı.
Sağlık
https://www.tgrthaber.com.tr/saglik/uv-tirnak-kurutucularinda-gizli-tehlike-bilim-insanlari-ortaya-koydu-kanser-yapiyor-2895845
Bilim insanları kadınların kullandığı UV tırnak kurutucuların cilt kanseri riskini artırabileceği konusunda uyardı. ABD'li araştırmacılar, salonlarda tırnakları kurutmak ve jeli sertleştirmek için kullanılan UV lambalarının güneş altında kalmak kadar cilde zarar verebileceğini buldu. Konu üzerine bir dizi araştırma yapan uzmanlar, UV tırnak kurutucularına uzun süre süre maruz kalan kişilerde yüksek oranda deri hücresinin öldüğünü buldu ve hayatta kalan hücreler, cilt kanseri riskini artıran hasar belirtileri gösterdi. EL KANSERİ Nature Communications dergisinde şu uyarılarda bulunuldu: Deneysel sonuçlarımız, UV oje kurutucuların yaydığı radyasyonun el kanserlerine neden olabileceğini kuvvetle gösteriyor. Güzellik kraliçesi Karolina Jasko'ya yıllarca tırnaklarımı yaptırdıktan sonra cilt kanseri teşhisi kondu. The Sun'ın haberine göre 2018'de Illinois Güzeli seçilen Karolina, tırnağının altında siyah bir çizgi fark ettikten sonra doğrudan doktora gitti ve bunun tırnak yatağını etkileyen agresif bir cilt kanseri türü olan subungual melanom olduğu ortaya çıktı. İlgili Haberler Ertesi gün soyulan ojelere son! Bu yöntemle bozulmadan tırnakta haftalarca kalabiliyor Sürekli kırılan tırnaklara son! Evde tırnak bakımının püf noktaları Subungual melanom belirtileri -Tırnaklarda ve ayak parmaklarında işaretler: -Değişen renk -İnceltme -Kızarıklık ve şişlik -Tırnak yatağından kaldırılan tırnaklar -Oyuklaşma -Oluklar veya boşluklar -Eğrilik -Kalın ve büyümüş
6,626
Tavuk döner zehirleyebilir
TMMOB'a bağlı Gıda Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Alparslan, sıcak yaz aylarında dışarıda satılan ürünlerin tüketilmemesi gerektiğini söyledi
Sağlık
https://www.tgrthaber.com.tr/saglik/tavuk-doner-zehirleyebilir-187349
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği'ne (TMMOB) bağlı Gıda Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Şehmus Alparslan, yaz aylarında gıda zehirlenmelerinde artış olduğunu belirterek, bozulmaya daha müsait olan tavuk döner ile açıkta satılan gıdaların tüketimine dikkat edilmesi gerektiğini söyledi. Alparslan, sıcaklıkların artmasıyla birlikte özellikle protein içeren gıdalarda mikroorganizmaların daha hızlı geliştiğini ve zehirlenmelere neden olduğunu vurguladı. Semt pazarlarında yaş meyve ve sebze hariç açıkta satılan, temizlenmesi mümkün olmayan yufka, yumurta, peynir, çökelek, baharat ürünlerinin tüketilmemesi gerektiğine vurgu yapan Alparslan, bu ürünlerin toz kapmayacak, sıcakta bozulmayacak şekilde soğutmalı ortamlarda bulundurulması gerektiğine dikkat çekti. “İhtiyacımız olan meyvenin vitamini” Yaz aylarında sıvı tüketiminin artırılması gerektiğini hatırlatan Alparslan, aslında 'meyve suyu' olarak bilinen pek çok içeceğin de sadece meyve aromalı olduğunu bildirerek, “Bazı ürünlerde nektar, bazılarında meyve suyu, bazılarında ise meyve aromalı içecek yazar. Bizim ihtiyacımız olan meyvenin kendisindeki vitamin ve diğer besleyici unsurlardır” ifadelerini kullandı. “Unlu mamuller ve tatlılar da sorun” Alparslan, açıkta satılan unlu mamuller, tatlı gibi yiyeceklerin de ciddi problem olduğunu ifade ederek, her mevsim sevilerek tüketilen tavuk dönerin de özellikle yaz aylarında yüksek risk taşıdığını anlattı. Uygun şartlarda üretilip satılmayan tavuk dönerin zehirlenmelere neden olabileceğinin ve güvenilmeyen işletmelerde tüketilmemesi gerektiğinin altını çizen Alparslan, şunları söyledi: “Bu olumsuzlukların ortaya çıkmasında devletin denetim mekanizması ayrıca çalışıyordur ama tüketicilerin de alışkanlıkları konusunda üzerine düşeni yapması gerek. Dışarıda satılan ürünleri tüketmediğimizde işletmeciler zaten bizim doğrumuzu uygulamak zorunda kalacaklar. Ama biz dışarıda satılan ürünü tercih edersek, dışarıda daha çok satış olacaktır ve bu denetim mekanizmasının önleyebileceği bir durum olmaktan çıkar.”
580
Bir hapşırıkla hayatı altüst oldu, ölümle burun buruna geldi
ABD’de yaşayan 26 yaşındaki bir adam hapşırırken pıhtı atması sonucunda beyin kanaması geçirdi. Ölümle burun buruna gelen kişinin hayatı alt üst oldu.
Sağlık
https://www.tgrthaber.com.tr/saglik/bir-hapsirikla-hayati-altust-oldu-olumle-burun-buruna-geldi-2886836
ABD’nin Alabama eyaletinde yaşayan bir adam hapşırırken pıhtı atması sonucunda beyin kanaması geçirdi. 26 yaşındaki üniversite öğrencisi Sam Messina, Eylül 2016'da yatakta yatarken hapşırdı ve felç geçirdi. Hapşırmanın basıncı burnundan kan fışkırmasına, bu da felç geçirmesine ve birkaç dakika sonra bayılmasına neden oldu. İlgili Haberler Bacakta şişlik, 'pıhtı' belirtisi olabilir Covid-19 yüzünden kalbine pıhtı attı, ölümden döndü Daily Mail'in haberine göre Messina, kan pıhtısını çıkarmak için bir hafta içinde üç ameliyat geçirdi. Kişiye beyindeki atardamarları ve toplardamarları birbirine bağlayan kan damarlarının birbirine dolanmasına neden olan bir durum olan arteriovenöz malformasyon (AVM) teşhisi kondu. Messina, Üniversite üçüncü sınıfa başladıktan sonra yatakta yatarken hapşırdım ve hayatım alt üst oldu dedi. Hapşırmanın neden olduğu basınç, beyin anevrizmasının yırtılmasına yol açabiliyor. PIHTI ATMASI BELİRTİLERİ Şiddetli baş ağrısı Zayıflık, uyuşma veya paraliz Görme kaybı Konuşma güçlüğü Konfüzyon veya diğer insanları anlayamama. Şiddetli sarsaklık.
6,246
Kanser tedavisinde yeni yöntem
İngiliz bilim insanları, kanser tedavisinde yeni bir yöntem buldu. Uzmanlar ilaçlarını önce laboratuvar ortamında ürettikleri kanserli doku üzerinde deniyor, sonra işe yarayanları hastalarda kullanıyor.
Sağlık
https://www.tgrthaber.com.tr/saglik/kanser-tedavisinde-yeni-yontem-228214
Londra Kanser Enstitüsü, yöntemin hem tedaviyi hızlandırdığını hem de gereksiz ilaç kullanımını ortadan kaldırdığını savunuyor.Uzmanlar önce kanser hastalarından aldıkları doku örneğini laboratuvar ortamında büyütüyor, ardından da kanserli doku üzerinde ilaçlar test ediliyor. Bu sayede hangi ilaçların işe yaradığı ortaya çıkıyor.Uzmanlar yöntemi 71 hasta üzerinde denedi. Hastadan alınan ve laboratuvarda büyütülen kanserli doku üzerinde işe yaramayan ilaçların, hasta üzerinde de işe yaramadığı görüldü. İŞE YARAR TEDAVİ BİRKAÇ HAFTADA TESPİT EDİLİYOR Halihazırda uygulanan kanser tedavilerinin işe yarayıp yaramadığı, tedaviye başladıktan 2-3 ay sonra çekilen tomografi ile anlaşılabiliyor. Bu yöntemde ise işe yarar tedaviyi tespit etmek yalnızca birkaç hafta sürüyor. Uzmanlar, sonuçları Science dergisinde yayınlanan tekniğin, ileride rutin olarak hastalarda uygulanabileceğini söylüyor.
3,235
Çocuk virüsü evden alıyor
Araştırmalar, çocukların virüsü yüzde 73 oranında bir yetişkinden alarak hastalandığını gösteriyor. Başka bir çocuktan alma oranı ise yüzde 5 kadar düşük. Çocukların evde kaynak vaka olması da yüzde 8 civarında...
Sağlık
https://www.tgrthaber.com.tr/saglik/cocuk-virusu-evden-aliyor-2777933
Covid-19 pandemisinin ilk aylarında, çocukların pek hastalanmadıkları, hastalansalar bile hafif geçirdikleri ve virüsü yaymadıkları düşünülüyordu. Ülkemizde birkaç aydır İngiliz mutasyonunu gösteren virüsün egemen olması ve vaka sayılarının hızla artması salgının özelliklerini değiştirdi, çocuklarda da hastalık belirtileri görülmeye başladı. Çocuk hastalıkları uzmanı Prof. Dr. Elif Dağlı, virüsün çocuklar üzerindeki etkilerine ilişkin son bilgileri paylaştı BULAŞTIRMA ORANI DÜŞÜK Çocukların virüsü sanıldığının aksine akranlarından değil ev ortamından aldığını, enfeksiyonun çocuklardan kaynaklanma oranının çok düşük olduğunu söyleyen Prof. Dr. Elif Dağlı, “Araştırmalar, çocukların virüsü yüzde 73 oranında bir yetişkinden alarak hastalandığını gösteriyor. Başka bir çocuktan alma oranı ise ancak yüzde 5 kadar düşük. Çocukların evde kaynak vaka olması da yüzde 8 civarındadır. Okul zamanı bile çocuk hastaların yüzde 69’u hastalığı ev halkından almaktadır. Norveç’te geniş kapsamlı toplumsal bir çalışma kaynak vakaların yüzde 66’sının anne veya baba, yüzde 34’ü ise çocuk olduğu belirlemiştir. Virüs kaynağı olan çocukların yüzde 42’si 17 yaşından büyüktür. Altı yaşından küçük çocukların kaynak vaka olma oranı ise sadece yüzde 8’dir. ABD Hastalık Kontrol Merkezi de çocukların hastalığı ev halkından veya maskesiz ortamlardan aldığını, maske uygulaması olan okullarda bulaşmanın çok düşük oranda olduğunu bildirmektedir” dedi. BU BELİRTİLER DÜŞÜNDÜRMELİ Hastalığın çocuklarda yüzde 16-19 oranında belirti vermeden geçtiğini ifade eden Prof. Dr. Dağlı, “En sık görülen belirtiler ateş, öksürük, boğaz ağrısı, burun doluluğu ve akıntısıdır. Ayrıca bu şikâyetlere baş ağrısı, kas ağrısı, yorgunluk, karın ağrısı, mide bulantısı, kusma eşlik edebilmektedir. Bu belirtileri bulunduğumuz mevsimde solunum yolunun diğer enfeksiyonları ile karıştırmak mümkündür. Ancak geçtiğimiz bir yıl içinde diğer solunum yolu enfeksiyonlarının sıklığı çok azaldığından aklınıza ilk gelen durum Covid olmalıdır” diye anlattı. ERGENLERDE DAHA AĞIR GEÇİYOR Covid-19’un nadiren olsa da çocuklarda hastaneye yatmayı gerektirdiğine işaret eden Prof. Dr. Dağlı “Bu oran ergenlik yaş gurubunda daha yüksektir. Hastaneye yatan çocukların yüzde 19’u iki aylıktan küçük, yüzde 42’si 12-17 yaş grubundaki ergenlerdir. Hastaneye yatırılan çocukların üçte biri, yoğun bakım tedavisi gerektirmektedir. Hastalığı ağır geçiren çocuklarda çoğu zaman eşlik eden kronik bir hastalık bulunur” dedi. KORONAVİRÜSTEN SONRA ORTAYA ÇIKIYOR Multisistem inflamatuar sendromuna dikkat! Koronavirüs enfeksiyonunda çocukların hayatını tehdit eden en önemli tablonun “Multisistem inflamatuar sendrom (MIS-C)” olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Dağlı, “Her yaş çocukta görülebilen, Covid teşhisinden 2-6 hafta sonra çıkan, birden çok organ sistemini etkileyen, hayatı tehdit edebilen bir tablodur. Çocuk hekimlerinin hastalığın toplum içinde arttığı bugünlerde akılda tutması gereken tehlikedir. Bu hastaların yüzde 73’ünde altta yatan hiçbir hastalık bulunmaz. Düşmeyen ateş, cilt döküntüsü, gözlerde kızarma, mide-bağırsak sistemi bulguları ile Kawasaki hastalığını taklit ederek kalp ve merkezî sinir sistemine ait klinik belirtiler gösterir. Hastaların yüzde 64-80’inde yoğun bakım, yüzde 13-30’unda ventilatör tedavisi gerekir” dedi.
3,220
Karabük'te 5 katlı apartman karantinaya alındı
Karabük'ün Safranbolu ilçesinde 5 katlı bir apartman, birden fazla Covid-19 pozitif vakaların görülmesinden dolayı karantina altına alındı.
Sağlık
https://www.tgrthaber.com.tr/saglik/karabukte-5-katli-apartman-karantinaya-alindi-2778503
Atatürk Mahallesi Devrim Sokak üzerindeki bir site içerisinde bulunan 5 katlı apartmanda birden fazla Covid-19 pozitif vakaları tespit edildi. Safranbolu Kaymakamlığı vakaların temaslı sayısının da fazla olması nedeniyle Covid-19'un yayılmasının engellenmesi ve toplum sağlığının korunması amacıyla apartmanın 10 gün süre ile karantinaya alındığını açıkladı. Polis ekipleri binanın çevresinde güvenlik önlemi alırken 15 Nisan günü saat 19.00'da başlayan karantina, 25 Nisan saat 19.00'da sona erecek.
2,007
Hayat kurtaran manevra: Heimlich
1 yaş altında çocuklarda solunum yoluna kaçan yabancı cisim bebek ölüm nedenleri arasında 5.sırada.
Sağlık
https://www.tgrthaber.com.tr/saglik/hayat-kurtaran-manevra-heimlich-2815764
İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanesi Süleymaniye Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Çocuk Gastroenteroloji, Hepatoloji ve Beslenme Uzmanı Dr. Banu Bal Çermik, solunum sistemine kaçan yabancı cisimlerin Heimlich manevrası ile çıkarılabileceğini söyledi. Dr. Çermik, küçük çocukların gerek refleks olarak gerek meraktan her türlü yabancı cismi ağızlarına götürmeye ve yutmaya meyilli olduğunun altını çizerek, Özellikle 1 ile 2 yaş arası çocuklarda yabancı cisim yutma ve buna bağlı solunum sorunları oldukça sık gözlemlenir. sıradadır. Solunum yollarına sıklıkla kaçan yabancı cisimler çekirdek, fındık, fıstık, leblebi, kuru üzüm gibi kuru yemişler, tam çiğnenmemiş besinler ve küçük oyuncak parçalarıdır dedi. Solunum sistemine kaçan yabancı cisimlerin, büyüklüğüne, şekline, çocuğun yaşına göre kısmi tıkanma ile öksürme, nefes darlığı, hırıltı ve tam tıkanma ile morarma ve ani solunum durması gibi hayati sonuçlara yol açabileceğini belirten Çermik, Böyle bir duruma tanık olunduğunda bebek veya çocuğun ağız içi kontrol edilip cisim görülüyorsa serçe parmakla çıkartılmaya çalışılmalı, çocuk nefes alabiliyorsa sakince derin öksürüklere izin verilmeli, solunum durması söz konusuysa Heimlich manevrası ile yabancı cisim çıkarılmaya çalışılmalıdır. Heimlich manevrası bebeklerde, kol ile desteklenerek yüzüstü diz üzerine yatırılarak iki kürek kemiği arasına 5 kez ileri doğru süpürme tarzında vurarak sonra ağız içi kontrol edilerek yapılır. Cisim çıkmadıysa bu kez sırtüstü kola yatırılan bebeğin göğüs kemiği ile göbek arasına 2 parmak ile süpürme şeklinde 5 kez bası yapılır. Bu işlem yabancı cisim çıkana ya da bebek bilincini kaybedene kadar devam ettirilir. Büyük çocuklarda ise ayakta durabiliyorsa arkasından göğüs kafesi ile göbek arasındaki boşluğa yumruk yapılmış bir el diğer elle tutularak yukarı ve içe doğru bastırarak 5 kez denenmelidir. Çocuk ayakta duramıyorsa sert bir zemine sırtüstü yatırılıp aynı gölgeye basılarak yapılır. Bu sırada ortamdaki diğer kişiler tarafından 112 acil servis aranmalıdır dedi. Çermik, tehlikeli besinlerin ve küçük parçalı cisimlerin 3 yaşın altındaki çocuklara verilmemesine dikkat edilmesi gerektiğini kaydederek, Küçük çocuklar beslenirken mutlaka gözetim altında olmalıdır. Ancak bir boğulma durumuna her zaman hazırlıklı olmanın ve Heimlich manevrası ve temel ilk yardım konusunda bilgileri gerek yazılı, gerek sözel kaynaklardan edinmenin hayat kurtarıcı olacağını unutmamak gerekir dedi.
6,493
Kayseri’de kafede göçük: 1 yaralı
Kayseri'nin Talas ilçesinde bir kafede meydana gelen göçükte yıkılan duvar altında kalan 1 kişi yaralı olarak kurtarıldı.
Sağlık
https://www.tgrthaber.com.tr/saglik/kayseride-kafede-gocuk-1-yarali-201531
Edinilen bilgiye göre, ilçeye bağlı tarihi Ali Saip Paşa Caddesi'nde bulunan kafenin bir kısmında bilinmeyen nedenden dolayı göçük meydana geldi. Göçükte 1 kişi yıkılan duvar altında kalırken, olay yetkililere bildirildi. İhbarın alınmasının ardından bölgeye polis, 112 ve itfaiye ekibi sevk edildi. Ekiplerin çalışması sonucu göçükte kalan şahıs, yaralı olarak kurtarıldı. Yaralı şahıs, ambulansla hastaneye kaldırılarak tedavi altına alındı.
5,020
Bakan Koca açıkladı! Türkiye’de vaka sayısı 47’ye yükseldi.
Bakan Koca: "Bugün 29 yeni tanı kondu. Yeni tanı konanlarla birlikte toplam hasta sayımız 47 oldu. Son 29 vakanın tamamı doğrudan veya dolaylı olarak ABD, Ortadoğu ve Avrupa temaslıdır, 3’ü Umreden döndü. Yurt dışı teması risk olmaya devam edecek. Tedbirleri sıkı uygulayalım."
Sağlık
https://www.tgrthaber.com.tr/saglik/bakan-koca-acikladi-turkiyede-vaka-sayisi-47ye-yukseldi-2698808
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, bugün 29 kişiye korona virüs tanısı konduğunu ve toplam vaka sayısının 47’ye yükseldiğini açıkladı. Koca, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “Bugün 29 yeni tanı kondu. Yeni tanı konanlarla birlikte toplam hasta sayımız 47 oldu. Son 29 vakanın tamamı doğrudan veya dolaylı olarak ABD, Ortadoğu ve Avrupa temaslıdır, 3’ü umreden döndü. Yurt dışı teması risk olmaya devam edecek. Tedbirleri sıkı uygulayalım” dedi.
4,256
Bakan Koca 'Dünya Fizyoterapistler Günü'nü kutladı
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, "Düzenli egzersiz ve fiziksel hareket sağlıklı yaşamın anahtarıdır. Fizyoterapistlerimiz aktif, bağımsız hareket edebilmenin ve daha kaliteli bir yaşamın güvencesidir." ifadelerini kullandı.
Sağlık
https://www.tgrthaber.com.tr/saglik/bakan-koca-dunya-fizyoterapistler-gununu-kutladi-2738489
Bakan Koca, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, 8 Eylül Dünya Fizyoterapistler Günü'nü kutladı. Düzenli egzersiz ve fiziksel hareketin sağlıklı yaşamın anahtarı olduğuna işaret eden Koca, şunları kaydetti: Fizyoterapistlerimiz aktif, bağımsız hareket edebilmenin ve daha kaliteli bir yaşamın güvencesidir. Sağlık ordumuzun güzide mensupları fizyoterapistlerimizin Dünya Fizyoterapistler Günü kutlu olsun.
6,221
Sadece 2 kaşık vücuttaki zehri silip süpürüyor!
Sadece 2 kaşık vücuttaki zehri silip süpürüyor!
Sağlık
https://www.tgrthaber.com.tr/fotogaleri/sadece-2-kasik-vucuttaki-zehri-silip-supuruyor-9986
7,758
Uyku apnesi diyabeti tetikliyor
Pek çok insanın yaşadığı sorunlardan biri olan uyku apnesi, birçok hastalığın tetiklenmesine sebep oluyor. Yapılan araştırmalar sonucunda uyku apnesinin diyabeti de tetiklediği ortaya çıktı.
Sağlık
https://www.tgrthaber.com.tr/saglik/uyku-apnesi-diyabeti-tetikliyor-25132
Belki de şeker hastası olmanızın altında yatan neden, yaşadığınız uyku apnesi sorunu olabilir. 06 Haziran 2014 Cuma 15:48 Pek çok insanın yaşadığı sorunlardan biri olan uyku apnesi, birçok hastalığın tetiklenmesine sebep oluyor. Yapılan araştırmalar sonucunda uyku apnesinin diyabeti de tetiklediği ortaya çıktı. Belki de şeker hastası olmanızın altında yatan neden, yaşadığınız uyku apnesi sorunu olabilir. Uyku apnesi problemi pek çok hastalığın meydana gelmesini tetikliyor. Obstrüktif uyku apnesi, solunum yolunda olan tıkanma ya da daralmalarla meydana gelen ciddi bir sorundur. Geceleri uyurken nefes almayı zorlaştıran bu rahatsızlık, günümüzün en sık karşılaşılan sorunlarından olan diyabeti de tetikliyor. Uykuda nefes durması olarak da kısaca tanımlayacağımız uyku apnesinde sesli soluma, horlama, huzursuz vücut hareketleri dikkat çekiyor. Nefes almanın durması anında gürültülü horlama başlar ve bu sorunu yaşayan kişiler geceleri defalarca uyanır. Uyku apnesinin şiddetli olması, ciddi hastalıklarında başlaması demektir. Uyku apnesinin yol açtığı hastalıkların başında diyabet yani halk arasında bilinen adıyla şeker hastalığı geliyor. Bunun yanı sıra uyku apnesinin yol açtığı sorunlar; yüksek tansiyon, kalp hastalıkları, inmedir. Ayrıca uyku apnesi yaşayan hastaların uykusuzluktan dolayı trafik kazası geçirme riski de büyüktür. Okulda ve işte verimliliğin düşmesi, hafıza sorunları yaşama, anksiyete, cinsel istekte azalmada uyku apnesinin neden olduğu sorunlardır.
4,393
'Çocuklarda yaz ishaline karşı bunlara dikkat edin'
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü Uzm. Dr. Hüseyin Sevim, çocuklarda sıkça görülen yaz ishallerine karşı uyardı: “İshal veya kusmaya müdahale ederken ishal veya kusma kesici ilaç kullanmayın. Çünkü mikrobun veya toksinin kana karışmasına ve tüm vücuda yayılmasına yol açmış oluruz. Bebeklerde emzirme sıklığını artırınız, anne sütü ishalin en önemli ilacıdır. Ek gıdaya başlayan bebeklere ve daha büyük çocuklara ise yoğurt veriniz. Doktorunuza danışmadan antibiyotik başlamayınız.”
Sağlık
https://www.tgrthaber.com.tr/saglik/cocuklarda-yaz-ishaline-karsi-bunlara-dikkat-edin-2730652
Medipol Üniversitesi Vatan Klinikleri Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Bölümünden Uzm. Dr. Hüseyin Sevim, yaz döneminde çocuklarda görülen hastalıklara karşı aileleri uyardı. Dr. Hüseyin Sevim, çocuklarda yaz ishallerinin ciddiye alınması gereken bir durum olduğunu belirterek “Yaz döneminde halk diliyle mide-bağırsak iltihabı dediğimiz akut gastroenterit ve cilt hastalıklarında artış görürüz. Akut gastroenteriti olanlar tekrarlayan kusma, yoğun ishal, bazı hastalarda ateş, karın ağrısı, iştahsızlık ve aşırı halsizlik şikayetleriyle bize başvuruyor. Akut gastroenterit genellikle ağızdan alınan bozuk gıda, kirli su ve hasta kişi ile yakın temasla bulaşıyor” dedi. “İshali ya da kusmayı engelleyen ilaç kullanmayın” Mikrobun ağız yoluyla mideye ulaşınca vücudun onu yok etmek istediğine dikkati çeken Dr. Sevim, şu bilgileri paylaştı: “Vücut ilk olarak mikrobu mide asidinde öldürür. Bunu başaramayınca kusma devreye girer. Mikrop veya toksin bağırsaklara ulaşınca da ishal oluşur. Bağırsak duvarında yara oluşunca da ateş belirtisi ortaya çıkar. Bizi rahatsız eden şikayetler aslında vücudun mikrop-toksini vücuttan uzaklaştırma-öldürme işlemidir. Hastalığa müdahale ederken bu durumu göz önünde bulundurmamız gerekir. Örneğin yoğun ishalle bağırsak toksini uzaklaştırmak isterken ishal kesici ilaç kullanmak veya mide kusma ile toksini atmak isterken kusma kesici ilaç kullanmak son derece yanlış uygulamadır. Fayda yerine zarar verir. Çünkü mikrobun veya toksinin vücuttan atılmasını engelleyip, kana karışmasına ve tüm vücuda yayılmasına yol açmış oluruz. Bu durum çok daha ciddi hastalıklara yol açar. Bizim yapmamız gereken bu dönemde destek tedavisi uygulamaktır.” “Destek tedavi olmazsa ölüme kadar götürebilir” Dr. Hüseyin Sevim, destek tedavisini ise şu şekilde açıkladı: “Hasta çocuk bu dönemde kusma ve ishal sonucu aşırı su, mineral, vitamin ve besin kaybeder. Bu kayıpları alabiliyorsa ağızdan, alamıyorsa damardan serum takarak takviye etmemiz gerekir. Önlem alınmazsa hızla kilo kaybeder, gözleri çöker, cilt esnekliğini kaybeder, ileri dönemde şok hatta ölüme kadar gidecek durumlar ortaya çıkabilir. Anne ve babalar bazen normal bir durumu ishal olarak da algılayabiliyor. İshal demek için günlük dışkı sayısının artması yani 3'ten fazla ve özellikle kıvamının sulu halde olması gerekir. Günlük dışkılama sayısı artmasına rağmen dışkı kıvamı normalse bu duruma ishal denmez.” “İshalin en önemli ilacı anne sütü” Enfeksiyon durumunda ebeveynlere büyük iş düştüğüne dikkati çeken Dr. Sevim, şu tavsiyelerde bulundu: “Bol sıvı vermelisiniz, ishali artırır düşüncesiyle ağızdan beslemeyi kesmeyiniz. Anne sütü ile beslenen bebeklerde emzirme sıklığını artırınız, anne sütü ishalin en önemli ilacıdır. Anne sütü almıyorsa her zamanki mamasına devam ediniz. Öğün sayısını artırıp aralarda su vermek gerekir. Doktorunuz size, çok su kaybı varsa ORS (Oral Rehidratasyon Sıvısı) denilen özel bir karışımı; ishal süresi uzamışsa ishalli bebekler için üretilmiş özel mamaları önerebilir. Ek gıdaya başlanan bebeklerde ve daha büyük çocuklarda yoğurt ishalli dönemde çok önemli bir besin kaynağıdır. Ayran şeklinde de verebilirsiniz. Az miktarda tuz atınız. İshalli dönemde mide hassasiyetinden dolayı çocuğunuz kusabilir. Bu nedenle sık sık az miktarda beslemelisiniz. Asla aç ve susuz bırakmayınız. Doktorunuza danışmadan antibiyotik başlamayınız.” “Bu dönemde çiğ sebze, kepekli ekmek tüketilmemeli” Dr. Hüseyin Sevim, ishal durumunda ailelerin tercih etmesi gereken besinleri de şöyle sıraladı: “Gıda seçerken sindirimi kolay, sıvı, yağsız, şekersiz gıdaları tercih etmek gerekir. Mesela kaynamış ılıtılmış su, açık çay, ıhlamur, kaynatılmış nane-limon suyu, portakal, şeftali, elma gibi taze sıkılmış meyve suları ve hafif tuzlu ayran yoğurt tüketilebilir. Ayrıca kabuğu soyulmuş muz, elma, şeftali, pirinç lapası, yayla çorbası, tarhana çorbası, haşlanmış patates ve yumurta, yağsız haşlama tavuk, dana eti ile az yağlı peynir çocuklara böyle durumlarda verilebilir. Ancak genel olarak aşırı yağlı, aşırı şekerli gıdalardan kaçınılmalı. Çikolata, cips, kraker gibi yağlı-şekerli market ürünleri, aşırı yağlı şekerli pastane ürünleri tercih edilmemeli. Aşırı yağlı, kızartma, ızgara şeklindeki besinler (patates kızartması, kebap gibi), hazır çorba, hazır meyve suyu, kola, çiğ sebze, kepekli ekmekten kaçınılmalı.” “Ateş, baygınlık ve ağız kuruluğuna dikkat” Kusma ve ishalin bağırsak iltihabı dışında başka hastalıklarında belirtisi olabileceğine değinen Dr. Sevim, şu durumlarda mutlaka doktora başvurulması gerektiğini açıkladı: “Durdurulamayan yani 4-5 defa tekrarlayan kusmalar ile günde 8-10 defa çok sulu dışkılama durumunda doktora başvurulmalı. Ayrıca baygınlık, uykuya meyil, düşmeyen ateş, aşırı huzursuzluk, ağız ve dilde kuruluk, yemek yiyememe, su içememe ve dışkıda kan görülmesi durumu da ciddiye alınıp hemen hastaneye başvurulmalı. Öte yandan bağırsak iltihabından korunmak için öncelikle el temizliğine dikkat edilmeli. Özellikle alt değiştirdikten ve tuvaletten çıktıktan sonra sabunla eller iyice yıkanmalı. Bu alışkanlık çocuklara da kazandırılmalı. Kaynatılmış su veya hazır kapalı su kullanılmalı. Alınan sebze ve meyveler bol su ile yıkanmalı. Hazırlanan besinler mümkünse tek öğünde bitirilmeli. Özellikle dışarda uzun süre beklemiş gıdaları vermemeye çalışın. Besinleri buzdolabında ve kapalı kaplarda saklayın. Biberon ve bardakları bulaşık halde uzun süre tutmayın. Cam ürünleri tercih edin. Güvendiğiniz markaları alın. Güvenilir yerlerden alışveriş yapın. Açıkta satılan gıdaları almayın.”
1,550
Kansere karşı koruyucu kalkan, enfeksiyon tedavisinde bir numara! İşte dünyanın en ünlü antibiyotiği
Son zamanlarda artan hastalıklar insanların doğal şifaların kullanımına daha fazla yönlenmesine neden oldu. Hastalıkları önlemede koruyucu bir kalkan niteliğinde olan propolis bu doğal şifaların en başında geliyor. İçerisinde barındırdığı besin değerleri ve zengin vitamin kaynaklarıyla adeta hastalıklara savaş açıyor. Peki Propolis nedir, faydaları nelerdir? Propolis nasıl kullanılır? İşte hastalıkları önlemede en etkili doğa harikası Propolise dair her şey haberimizde…
Sağlık
https://www.tgrthaber.com.tr/saglik/propolis-nedir-faydalari-nelerdir-2829713
Kullanımı eski çağlara kadar dayanan propolis, adete şifa kaynağı. Özellikle son zamanlarda popülerliği artmaya başlayan bu doğa harikası besin kaynağını mutlaka tüketmelisiniz. Besin değerleri oldukça fazla olan propolis antibiyotik özelliğiyle de dikkat çekiyor. Hastalıkları önlemede bir kalkan görevi gören bu harika kalkan doğanın bize sunduğu en özel besin kaynaklarından. Vücut sağlığı için oldukça önemli olan bu besin vitamin ve mineral yönünden oldukça zengin. Peki dünyanın en ünlü antibiyotiği namına layık olan propolisi kullanmadan önce dikkat edilmesi gerekenler nelerdir? İşte faydalarını duyunca asla vazgeçemeyeceğiniz muhteşem besin kaynağı propolise dair tüm ayrıntılar haberimizde… PROPOLİS NEDİR? Arıların bitkilerden elde ettikleri besinlerle ürettikleri propolis, kovan içi temizlik ve yalıtımında kullandıkları maddedir. Propolis arıların dışarıdan gelen tehditlere karşı koruma için kullandıkları koruyucu kalkan niteliğindedir. Ayrıca arılar bu maddeyi bal peteklerini onarmak ve güçlendirmek için kullanırlar. Rengi, arıların elde ettiği bitkilerin çeşitlerine göre farklılık gösterir ancak çoğunlukla koyu kahverengidir. Arılar, genellikle iğne yapraklı ağaçlardan, bitkilerin tomurcuk, yaprak, gövde ve salgılarından topladıkları ve bu maddeleri işleyerek ürettiği reçine benzeri bir maddedir. Tarih boyunca insanların enfeksiyon tedavilerinde kullandıkları propolisin sağlığa olan inanılmaz faydaları ve hastalıkları önlemede ve tedavilerde gösterdiği etkiler üzerine olan araştırmalar hala devam etmektedir. Antibakteriyel özelliğe sahip olan propolis içerisinde B1, B2, C ve E vitaminleri, zengin mineral ve aminoasitler bulunur. Zengin bir içeriği sahip olan propolis doğanın bizlere sunduğu en özel besin kaynağıdır. İnsan sağlığına olan faydaları ise adeta şaşkınlık verici niteliktedir. PROPOLİS, DÜNYANIN EN ÜNLÜ ANTİBİYOTİĞİ Antibakteriyel özelliğiyle arıların kovanlarındaki deformasyonları yenileyerek, açıkları kapatarak çeşitli parazitlerin, mikropların ve virüslerin girmesini engellemek için kullandığı bakterilere karşı kalkan niteliğinde olan bu ürün dünyanın bilinen en değerli antibiyotik niteliğindedir. İlgili Haberler Sigara tiryakileri bağımlısı olacak: 3 günde ciğerleri tertemiz yapan bu kür, vücudu toksinlerden arındırıyor Tansiyon ve kabızlığa son veren doğa harikası arı ekmeğinin öyle faydaları var ki! Günde 5 adet yemeniz yeterli PROPOLİSİN FAYDALARI NELERDİR? Antibakteriyel, antiviral, antifungal ve antienflamatuar özellikleriyle birçok hastalığı önleyici ve tedavi edici olarak kullanılan propolisin faydaları saymakla bitmiyor. Arılar propolisi nasıl kovanlarını dış etkilere karşı korumak için kullanıyorsa, insan sağlığı içinde düzenli kullanımında birçok hastalığa ve bakterilere karşı koruyucu kalkan niteliğindedir. İşte bu muhteşem koruyucunun faydaları Yaraların iyileşme sürecini hızlandırır. Oldukça zengin bir içeriği olan propolis, hücrelerin yenilenme sürecini hızlandırarak yaraların iyileşmesini kolaylaştırır. Kansere karşı etkilidir. Düzenli propolis kullanımı, uzun vadeli bir süreçte olası kanser tehlikesini en aza indirger. C vitamini açısından zengin bir kaynak olan bu madde, kanser hücrelerinin oluşmasına engel olur. Cilt sağlığına iyi gelir. Güçlü bir antioksidan olmasından dolayı, cilt sağlığı üzerinde oldukça iyi etkileri vardır. Cildin yenilenmesini ve diri olmasını sağlar. Mikrop ve bakterilere karşı koruma kalkanı oluşturur. Arı kovanını mikroplardan arındırdığı gibi, insan vücudunda da mikrop ve bakteri oluşumuna engel olur, hastalıklara yakalanma tehlikesinin düşürür. Uçuk ve ağız yaralarını iyileştirir. Ağız kenarında oluşan yaralar başta olmak üzere, çeşitli bölgelerde oluşan uçukların tedavisinde kullanılır. Bağışıklık sistemini güçlendirir. Güçlü içeriği ile bağışıklık sisteminin düzenli ve sağlıklı olmasını sağlar. Bazı araştırmalar, propolisin soğuk algınlığı ve grip gibi rahatsızlıkların iyileşmesine yardımcı olduğunu gösterir. Mikrop ve bakterilerin insanlardan uzak durmasına sağlar. Hücre büyümesini hızlandırdığı için cilt yanıklarının daha hızlı iyileşmesinde etkili olan propolisin; ülseratif kolit, ülser, mide ve bağırsak kanserlerinin yanı sıra diğer gastrointestinal sistem rahatsızlıklarına karşı koruma sağladığı ve bu hastalıkların tedavisine de yardımcı olduğu yönünde sınırlı çalışmalar bulunur. Foto Galeri PROPOLİS NASIL KULLANILIR? Propolisin kullanım alanı oldukça geniştir. Her türlü şekilde kullanılması üzerine propolis üretilir. Tablet, pastil, ağız spreyleri, diş macunu, şampuan kullanımında kullanılır. Propolis genel olarak damla şeklindedir ve günlük belirlenen damla sayısı bakımından kullanılır. Propolisin en yaygın kullanım şekli budur. Bebeklerden yetişkinlere kadar her yaş grubuna hitap eder ve kullanılabilir. Propolis, suda çözünür damla, tablet, kapsül, krem, sprey, şurup ve toz formlarında bulunur. Formlarının çeşitliliği sebebiyle çoğunlukla propolis kullanımının oral ya da cilt üzerine sürülerek uygulanır. Damla propolis, ağız yaraları ve boğaz enfeksiyonları için sıvı ve katı gıdalara damlatılarak tüketilebileceği gibi gargara yapılarak da kullanılabilir. Tablet ve kapsül propolis, bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi ve uyku problemlerinin çözülmesi için su ile beraber yutularak; krem propolis, küçük yanık ve yaraların tedavisi için cilt üzerine sürülerek kullanılır. Sprey formda olan propolis boğaz enfeksiyonlarının tedavisine yardımcı olur, şurup ise öksürük ve ağız yaraları için uygulanır. Toz formunda olan propolisin ise bal ile birlikte tüketildiğinde daha etkili olduğu bilinmektedir. İçeceklere ve yoğurdun içerisine eklenerek tüketilebilir. Hastalıkların tedavisi için propolis kullanılmadan önce mutlaka hekime danışılmalı ve hekimin belirlediği doz ve sürede kullanılmalıdır. PROPOLİS KULLANMADAN ÖNCE DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER Propolis kullanımından önce ürünün kullanım talimatları dikkatlice okunmalı, kişiyi şüpheye düşürecek bir durumun varlığında mutlaka hekime danışılmalıdır. Aynı zamanda kronik rahatsızlıkları olan kişiler de propolis kullanmadan önce mutlaka hekime danışmalıdır. Propolisin içeriğinde yer alan doğal bileşenlerden bazıları kanın pıhtılaşmasını yavaşlatabilir. Bu nedenle planlanan bir operasyon öncesinde propolis ve diğer doğal, bitkisel ürün ya da ilaçların tüketilmemelidir. Bala alerjisi olan kişilerin propolis tüketmemesi gerekir. Gebe ve emziren annelerin, propolis kullanmadan önce hekime danışmaları gerekir. Propolis alkol ile birlikte kullanılmamalıdır. Astım gibi solunum ile ilgili hastalıkları olan kişilerin, propolis kullanımından önce hekime danışmaları gerekmektedir. Propolis tüketiminde aşırıya kaçılmamalıdır. Propolisin uzun süre ile kullanımı alerjik reaksiyonlara neden olabilir. PROPOLİSİN İÇERİSİNDEKİ VİTAMİNLER NELERDİR? Yapılan araştırmalara göre içerisinde bulunan etken maddeler aşağıdaki gibidir. %50 oranında reçine, %30 bal mumu, Esansiyel ve aromatik yağlar, %5 polen ve %5 mineral madde ve organik kalıntılarda oluşuyor Antibakteriyel, antiviral, antifungal ve antienflamatuar içeriğinin yanı sıra birçok farklı rahatsızlık için de önleyici ve tedavi edici özelliği olduğu biliniyor. Antibakteriyel: Pinosembrin, Pinobanksin, Kafeik asit, Galangin, Ferülik asit, İsalpinin Anticandida: Pinosembrin Antiviral: Kafeik asit, Dimethoxy quercetin, Methoxy quercetin, Kuersetin, Luteolin İnhibitör etki: Kafeik asit esterleri Antimikotik: Aromatik asit ve esterleri, Pinobanksin-3-aseat, Kafeik asit, Kaempferol-7. 4′-dimetil eter, Pinosembrin, Pinosembrin Antiseptik: Benzoik asit Antitümör: Kafeik asit fenil ester, Krisin, Artepillin C, Asasetin, Kuersetin Lokal anestezik: Pinosembrin, Kafeik asit esterleri, Pinostrobin Antiinflamatuar: Asasetin, Flavonoidler, Kafeik asit, Bisabolol Antidiabetik: Pterostilbene Antioksidan: Flavonoidler Propolis içinde yer alan şekerler: Ksiloz, laktoz, inositol, galaktoz, melibiyoz, mannoz, eritritol, maltoz ve ksilitol Propolis içinde yer alan mineraller: Kalsiyum, Magnezyum, Potasyum, Sodyum, Demir, Çinko ve bakır.
2,155
'Her yıl yaklaşık bin 500 çocuk lösemiye yakalanabiliyor'
Prof. Dr. Sema Anak, “Türkiye’de her yıl yaklaşık 2 bin 500 onkolojik hastalığı olan çocuk hastaya tanı konmakta, bunun da bin 200 ila bin 500’ü lösemi olmaktadır. Akut lösemiler tanı anında oldukça gürültülü bir tablo çizerler. Kansızlık, ateş ve enfeksiyonlar, bezeler, karaciğer ve dalak büyüklüğüne bağlı karında şişlik, kemik ağrısı sık görülen öncül bulgulardır” dedi.
Sağlık
https://www.tgrthaber.com.tr/saglik/her-yil-yaklasik-bin-500-cocuk-losemiye-yakalanabiliyor-2800411
Medipol Mega Üniversite Hastanesi Çocuk Hematoloji ve Onkoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Sema Anak, 2-8 Kasım Lösemili Çocuklar Haftası kapsamında açıklamalarda bulundu. Lösemilerin çocukluk çağında en sık görülen malin hastalıklar olduğunu belirten Anak, “Türkiye'de her yıl yaklaşık 2 bin 500 onkolojik hastalığı olan çocuk hastaya tanı konmakta, bunun da bin 200 ila bin 500'ü lösemi olmaktadır. Akut lösemiler tanı anında oldukça gürültülü bir tablo çizerler. Ortaya çıkan bulgular aile tarafından da gözden kolaylıkla kaçırılamayacak boyutlardadır ve süresi en fazla birkaç haftadır. Hastalık hücrelerinin işgaliyle ilgili organ tutulumları bulguları ortaya çıkarır. Kansızlık, ateş ve enfeksiyonlar, deride ve sistemik kanamalar, bezeler, karaciğer ve dalak büyüklüğüne bağlı karında şişlik, ağrı, kemik ağrısı sık görülen öncül bulgulardır” dedi. “ERKEN TANIYLA TEDAVİ BAŞARISI YÜKSEKTİR” Çocuk hastalarda kanser tedavisinde erken tanı ve multidisipliner yaklaşımın benimsenmesi gerektiğine vurgu yapan Prof. Dr. Sema Anak, “Çocukluk çağı lösemilerinde Türkiye çok önemli bir aşama kaydetmiştir. Diğer çocukluk çağı kanserlerinde erken tanı, uygun ve etkin tedavi ile dünya standartlarında yaşam oranlarına ulaşılmıştır. Tüm hekimler çocuklarda da kanser gelişebileceğini akıldan çıkarmamalıdır. Erken tanı ve uygun merkeze yönlendirme hayati öneme sahiptir. Çocukluk çağı lösemilerinde tedavi başarısı risk gruplarına bağlı olmakla beraber genelde yüksektir. Erken dönem sorunlar aşıldıktan sonra esas gerçek hayata dönüş süreci başlar. İyileşme sürecini tamamlayan çocuklarda hayata adaptasyon önemlidir. Büyüme gelişmenin izlenmesi, tüm organ sistemlerinin hastalık ve yapılan tedavilerden aldığı travmalar göz önüne alınarak uygun alt birimlerce izlemi, aşılamaların tekrarı özellikle önemlidir. Okula dönüş, sosyal uyum, ikincil kanser gibi ek sorunların izlemi, doğurganlık sorunları önem kazanır” şeklinde konuştu.
3,911
Sağlık Bakanlığı'ndan 'Covid-19 sözlüğü'
Sağlık Bakanlığı, dünyayı etkisi altına alan Covid-19 ile günlük hayatın bir parçası haline gelen terimlerin yer aldığı sözlük hazırladı. Sözlükte çokça kullanılan immün, izolasyon, entübasyon gibi kelimelerin anlamları yer alıyor.
Sağlık
https://www.tgrthaber.com.tr/saglik/saglik-bakanligindan-covid-19-sozlugu-2755437
Dünyayı etkisi altına alan ölümcül virüs Covid-19 ile birlikte birçok tıbbi terim de günlük hayatın bir parçası haline geldi. Sağlık Bakanlığı, salgınla birlikte en çok kullanılan kelimelerin daha iyi anlaşılabilmesi için Kovid-19 sözlüğü hazırladı. Sağlık Bakanlığının Covid-19'la ilgili bilgilendirmelerinin yer aldığı web sayfasında yer alan sözlükte, filyasyon, antikor, izolasyon, asemptomatik kişi, entübasyon gibi, salgınla ilgili sık kullanılan 80 kelime ve bunların anlamı yer aldı. Covid-19, sözlükte İlk olarak Çin'in Vuhan şehrinde 2019 yılı Aralık ayının sonlarında ortaya çıkan, bulaştığı kişilerde ateş, öksürük, nefes darlığı gibi belirtilere neden olan hastalık olarak tanımlandı. Sözlükte yer alan diğer terimlerden bazıları ve anlamları şöyle: Antijen: Vücuda girdiğinde veya aşılama yoluyla verildiğinde bağışıklık reaksiyonlarının başlamasına sebep olan molekül. Antikor: Kişinin vücuduna giren antijene yanıt olarak bağışıklık sistemi tarafından üretilen madde. İmmünglobulin olarak da adlandırılır. Asemptomatik kişi: Hasta olduğu halde o hastalığın belirtilerini göstermeyen kişi. Bağışıklık: Belirli bir hastalık etkenine karşı vücudun direnci; immünite. Enfeksiyonlara karşı direnç sağlayan molekül, hücre ve dokular topluluğuna 'bağışıklık sistemi' denir. Birincil vaka: Bir hastalığın toplumda yayılmasına yol açan ilk vaka. İndeks vaka da denir. İlk vakaya yol açan kişiyle temas eden veya ilişkili olup hastalananlar ikincil vaka olarak adlandırılır. Cov/Coronavirüs/Koronavirüs: Tek zincirli RNA'ya sahip, zarflı, yüzeyinde protein çıkıntıları olan büyük virüs ailesi. Covid/Covid-19: İlk olarak Çin'in Vuhan şehrinde 2019 yılı Aralık ayının sonlarında ortaya çıkan, bulaştığı kişilerde ateş, öksürük, nefes darlığı gibi belirtilere neden olan hastalık; Yeni Koronavirüs Hastalığı. Damlacık Yoluyla Bulaşma: Öksürme, hapşırma veya konuşma sırasında ortaya çıkan ve patojen etken taşıyan vücut sıvılarının (damlacık) hasta kişiden etrafta bulunan başka kişiye/kişilere ulaşması. Ekstübe etmek: Solunum yetmezliği durumunda özel cihazlarla solunum desteği sağlamak için nefes borusuna takılan tüpü (yapay solunum borusunu) çıkarma işlemi. Entübasyon işlemini sonlandırma. Endemi: Bir enfeksiyon etkeninin veya hastalığın belirli bir coğrafyada veya toplulukta sürekli görülmesi durumu. Enfekte kişi: Enfeksiyon etkenini vücudunda bulunduran kişi. Entübasyon: Solunum yetmezliği durumunda özel cihazlarla solunum desteği sağlamak için nefes borusuna tüp (yapay solunum borusu) takma işlemi. Fizik mesafe/Sosyal mesafe: Damlacık yoluyla bulaşan enfeksiyona yakalanmamak veya enfeksiyon bulaştırmamak için iki kişinin arasında bulunması gereken en az 1. 5 metrelik mesafe. İmmün: Bağışık İzolasyon: Bir hastalığın yayılmasını önlemek için hasta insanların sağlıklı insanlardan ayrı bir yerde tutulması; tecrit. Karantina: Bulaşıcı bir hastalığın yaygın olduğu bir yer veya bölgeden gelen kişi, gemi, mal veya hayvanların geçici olarak bir yerde tutulup gözlemlenmesi biçiminde uygulanan sağlık önlemi. Mortalite: Ölüm; ölümlülük. Çoğunlukla tek kişi değil, topluluk için kullanılır. Mutasyon: Bir organizmanın veya virüsün genetik materyalinde meydana gelen kalıcı değişiklik. Pandemi: Bir hastalığın veya enfeksiyon etkeninin ülkelerde, kıtalarda, hatta tüm dünya gibi çok geniş bir alanda yayılım göstermesi. PCR: Dizilimi belli olan DNA veya RNA bölümlerinin çoğaltılması; polimeraz zincir reaksiyonu. Pik/Zirve/Doruk: Salgın sürecinde günlük vaka sayısının en yüksek değere ulaştığı nokta/gün. Sadece vaka sayısı için değil diğer parametreler için de kullanılabilir. Pnömoni: Akciğer dokusunun iltihabı; zatürre. R0 Değeri: Ek vakadan kaynaklanan yeni vakaların sayısı; hastalığın bulaşma katsayısı. Saha İncelemesi/Filyasyon: Bulaşıcı bir hastalık varlığında, hastalığı taşıyan kişinin temas ettiği herkesin o hastalık açısından taranması. Semptom: Vücuttaki olağan dışı bir hal veya hastalığı yansıtan, hasta için belirgin olan durum; belirti. Süper Bulaştırıcı/Süper Yayıcı/ Süper Taşıyıcı: Bir bulaşıcı hastalık etkenini duyarlı kişilere beklenenden çok daha fazla bulaştıran enfekte kişi. Ventilatör: Solunum sıkıntısı çeken hastalarda kullanılan, kişinin nefes alıp vermesini yapay olarak gerçekleştiren cihaz. Zoonoz: Hayvanlardan insanlara veya insanlardan hayvanlara doğal koşullar altında bulaşabilen hastalık.
3,223
Prof. Dr. Şener’den Covid-19 aşılarıyla ilgili önemli açıklama
İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Alper Şener, çift doz yapılan korona virüs (Covid-19) aşılarından 3 ile 6 ay sonra farklı tür aşı grubundan tek doz yapılması gerektiğine dikkat çekti. Şener, “Ama bunu, ‘Mutlaka herkes olması gerekir’ gibi algılamayın. Özellikle sağlık personeli için böyle bir risk söz konusu” dedi.
Sağlık
https://www.tgrthaber.com.tr/saglik/prof-dr-senerden-covid-19-asilariyla-ilgili-onemli-aciklama-2778412
İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Alper Şener, korona virüs aşılarıyla ilgili önemli açıklamalarda bulundu. İKİ DOZ SINOVAC'TAN SONRA TEK TOZ BİONTECH Yapılan aşıların ardından 3 ile 6 ay sonra tek doz hatırlatma aşısının önemine dikkat çeken Prof. Dr. Şener, “Aslında Türkiye’de başlangıçtan beri Sinovac aşısı yapılıyor, biliyorsunuz çift doz şeklinde uygulandı. Türkiye’de varyant virüs bu kadar yaygınken, anlayabildiğimiz kadarıyla İngiltere varyantının da etkinliğinin sınırlı olduğunu bildiğimiz Sinovac aşısı olan gruba, tek doz hatırlatma BioNTech aşısı yapılması gerektiğini düşünüyorum” dedi. “HATIRLATMA DOZU FARKLI BİR AŞI GRUBUNDA OLMALI” Korona virüs aşılarının normal bir şekilde yapıldıktan sonra tek doz hatırlatma aşısının farklı gruptan yaptırılması gerektiğini belirten Şener, “Ama bunu, ‘Mutlaka herkes olması gerekir’ gibi algılamayın. Özellikle sağlık personeli için böyle bir risk söz konusu. Varyant virüs enfekte olma, potansiyeli yüksek olan popülasyon için söz konusu. Süre ne zaman olmalı? Son Sinovac aşısından 3 ile 6 ay sonraki periyotta bu sıralarda hatırlatma dozunun, mutlaka farklı bir aşı grubundan tercihen BioNTech olduğu için söylüyorum. BioNTec aşısının tercih edilmesi uygun olur” diye konuştu. Öte yandan, Çanakkale’de artış gösteren korona virüs vakalarının ardından yeni tedbirler alınmaya devam ediyor. Sağlık Bakanlığı verilerine göre, vaka tablosunda ilk 3’te yer alan Çanakkale’de vaka sayısı bir haftada 546. 77'den 797. 34'e yükseldi. 8 Şubat’tan 13 Nisan’a kadar 21 kat artış gösterdi.
4,229
Türkiye'de koronavirüsten bugün 57 kişi hayatını kaybetti
​Sağlık Bakanlığı son 24 saatte 57 kişinin korona virüsten hayatını kaybettiğini, toplam can kaybının 7 bin 56’ya yükseldiğini açıkladı.
Sağlık
https://www.tgrthaber.com.tr/saglik/turkiyede-koronavirusten-bugun-57-kisi-hayatini-kaybetti-2739513
Sağlık Bakanlığının Covid-19 bilgilendirme sayfasında Türkiye’nin güncel korona virüs tablosu kamuoyuyla paylaşıldı. Tabloya göre son 24 saatte 57 kişi korona virüsten hayatını kaybetti, toplam can kaybı 7 bin 56’ya yükseldi. Bugün toplam 96 bin 97 test yapılırken, bin 527 yeni vaka tanısı konuldu. Toplam vaka sayısı 291 bin 162 oldu. Bugün iyileşen bin 102 kişiyle birlikte toplam iyileşen hasta sayısı 258 bin 833’e yükseldi. Toplam hastalarda zatürre oranının yüzde 7.2, toplam ağır hasta sayısının ise bin 267 olduğu açıklandı. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, sosyal paylaşım sitesi Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, “57 can kaybı, bin 527 yeni hasta. Virüs sevdiklerimizi bizden ayırıyor. Bu gidişe dur diyecek olan Birlik ve Beraberlik içinde mücadeledir. Tedbirde birlik olalım virüse fırsat vermeyelim.” ifadelerine yer verdi.
5,481
Mehmet Göksu: 'Kaliteli bir baklava 60 TL’den ucuz olamaz'
Seyidoğlu Gıda Genel Müdürü Mehmet Göksu, bayramda baklava satın alırken sağlıktan olmamak için merdivenaltı ürünlerden uzak durulması gerektiğini belirterek, "Kaliteli bir kilo baklavanın içinde en az 100 gram Antep fıstığı olmalı. 60 TL’nin altında kaliteli baklava olmaz" dedi.
Sağlık
https://www.tgrthaber.com.tr/saglik/mehmet-goksu-kaliteli-bir-baklava-60-tlden-ucuz-olamaz-2658118
Kurban bayramının gelmesiyle birlikte tatlı sektöründe hareketlilik başladı. Bayramlık hediye ve ikramlık tatlı talebinin her bayram olduğu gibi bu sene de yoğun olduğunu söyleyen Seyidoğlu Gıda Genel Müdürü Mehmet Göksu, En çok tercih edilen tatlılar arasında baklava ve çikolata yine rakipsiz. Kaliteli bir kilo baklavanın içinde en az 100 gram Antep fıstığı olmalı. 60 TL’nin altında kaliteli baklava olmaz. Vatandaş alışveriş yaparken kalitesiz merdiven altı ürünlere dikkat etmeli. 30-40 TL’ye baklava diye satılan ürünler, baklava değildir. Kullanılan malzeme de fıstık ve şeker değildir. Ucuz tatlı uğruna sağlığınızdan olmayın. Ayrıca bayramlık çikolata ve baklavayı buz dolabına koymak yerine serin kuru bir yerde muhafaza etmeniz sağlık ve lezzet açısından daha doğrudur diye konuştu. Bayramda tatlı ve çikolatayı buzdolabına koymayın Baklava ve şerbetli tatlıları uzun süre aynı tazelikte korumak için buzdolabına konulmaması gerektiğini ifade eden Göksu, Baklava buzdolabına konulduğu zaman çok çabuk şekerlenir ve lezzetini kaybeder. Bunun yerine serin ve kuru bir yerde güneş ışığına maruz bırakmadan 5 güne kadar tazeliğini koruyabilirsiniz. Aynı şekilde bayram çikolatası ve şekerini de buzdolabına koymak yerine serin ve kuru bir ortamda 16-20 derece sıcaklıkta bozulmadan uzun süre koruyabilirsiniz. Çikolatayı buzdolabına koyarsanız ani sıcak değişimlerinden çabuk etkilendiği için görüntüsü bozulup üzerinde beyaz bir tabaka oluşabilir. Çikolata ortamdaki kokulardan çok çabuk etkilendiği için ağır kokulu gıdalarla yan yana kaldığında kokusu ve tadı bozulabilir. Sütlü tatlılar ise açık ortamda daha çabuk bozulacağı için mutlaka buzdolabında saklamalısınız ifadelerini kullandı. 30 TL’ye satılan baklava değildir Bayramın en çok rağbet gören tatlısı açık ara farkla fıstıklı baklava olduğu bilgisini veren Göksu, Baklavayı kadayıf ve cevizli baklava takip ediyor. Tüketici baklava satın alırken sağlığından olmamak için ucuz merdivenaltı üretim tatlılardan uzak durmalı. Kaliteli bir baklavanın standardı vardır. Bir tepsi baklavanın içine en az 450 gram Antep fıstığı, 1. 5 kilo şeker, 900 gram yufka, 500 gram baklavalık yağ olması gerekir. Kaliteli bir kilo baklavanın üretim maliyeti en az 60 TL. Tüm bu malzemeler kaliteli ve sağlıklı ham maddelerden üretilmelidir. Piyasada her Ramazan ayında 30-40 liraya baklava satanlar oluyor. Standartlara uyan kaliteli bir baklava bu fiyata imal edilemez. Mutlaka hile ya da ucuz malzeme kullanılmıştır. Yetkililer bayramlarda mutlaka denetime çıkarak sağlıksız gıda satanlarla mücadele etmelidir diye konuştu.
1,873
Omicron için uzmandan hayati uyarı: Bilinenden çok daha tehlikeli
Omicron varyantı Türkiye’de de hızla yayılıyor. Henüz Avrupa ve ABD’deki kadar toplumu etkisi altına almasa da vaka sayılarında artış endişeleri artırıyor. Peki Omicron varyantı riskli ve tehlikeli mi? Maskeler Omicron’a karşı yeterince koruyor mu? Prof. Dr. İlhan Varank Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Alparslan Tanoğlu’ndan kritik uyarılar geldi…
Sağlık
https://www.tgrthaber.com.tr/saglik/omicron-icin-uzmandan-hayati-uyari-2806895
Dünyayı etkisi altına alan Koronavirüs’ün Omicron varyantı Türkiye’de de hızla yayılmaya devam ediyor. Türkiye’de yetkililer Omicron varyantının henüz korkulacak seviyede olmadığını söylese de vaka sayılarında gözle görülür bir artış söz konusu. Peki Omicron sağlık sistemini ve sosyal hayatı tehdit eder mi? Bulaşıcılık oranının yüksek olması virüsü tehlikeli yapar mı? Hangi gruplar risk altında? Prof. Dr. İlhan Varank Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Alparslan Tanoğlu, Omicron’a ilişkin merak edilenleri cevapladı. OMICRON’DA OLUMLU HAVA TERSİNE DÖNDÜ Tanoğlu, Omicron varyantının hızlı bulaşması sebebiyle tehlike oluşturduğunu söyledi. Özellikle kalabalık illerin büyük risk oluşturduğunu kaydeden Tanoğlu, Avrupa’yı ve ABD’yi etkisi altına almış bir varyanta karşı önlemlerin alınması ve tüm olumsuzluklara karşı hazır olunması gerektiği konusunda uyardı. Dünyada Omicron ile enfekte olan kişilerin hastalığı çok ağır geçirmediğine dair bir kanı olduğunu belirten Tanoğlu, şöyle konuştu: “Başlangıçta Omicron’a Kovid-19’un etkisini azaltacak varyant olarak bakılıyordu. Yurt dışında yapılan araştırmalara göre virüsün akciğerlere çok kuvvetli tutulmadığı da ortaya çıkmıştı. Bunlar sevindirici gelişmelerdi. Ancak bu düşüncemizin önüne geçen ve bizleri endişelendiren virüsün hızla yayılmasıdır. Bu durumda yaşlı gruplar, akciğer, böbrek, kalp rahatsızlığı olanlar gruplar risk altındadır. Virüs yayıldıkça bu grupları daha fazla etkileyecek. Bu nedenle her türlü tedbiri almaya devam edeceğiz.” HAVADA ASILI KALIYOR, ÇİFT MASKE TAKIN Omicron karşısında özellikle aşısız olanların büyük bir risk altında olduğunun altını çizen Tanoğlu, hatırlatma dozu yaptıranların Omicron’u hafif geçirdiğine dikkat çekti. Tanoğlu, önemli olanın virüsün bulaştırıcılığının azaltılması olduğunu belirterek maskenin önemine dikkat çekti. Omicron varyantına karşı ancak N95 maskelerinin yeterli koruma sağladığına dair iddiaları Tanoğlu şöyle cevapladı: “Toplumda maske takmakta eksiklikler görüyoruz. Omicron havada asılı kalabiliyor. Bu yüzden maskesizseniz bulaşabilir. Eğer kalabalık ortamlarda bulunacaksanız çift maske takmanızı öneririz. Riskli ortamlarda çalışanlar N95 maskesi takabilir. Ancak herkese önermek çok gerçekçi ve doğru değil.” OMICRON’UN EN YAYGIN BELİRTİLERİ Tanoğlu, Omicron’un en yaygın semptomlarını şöyle açıkladı: “Boğazda ağrı, yanma ile beraber kaşıntı hissi, öksürük, ateş, eklem ağrıları, tat ve koku almada bozulma.” İlgili Haberler Türk profesörden dikkat çeken 'hafta sonu' detayı! Omicron'da tablo tersine dönebilir Son dakika: Sağlık Bakanlığı'ndan 'Omicron' açıklaması! İşte varyantın görüldüğü iller Omicron varyantı nedir? Omicron varyantının belirtileri, semptomları nelerdir, Türkiye'de görüldü mü?
781
Saçlarını her gün yıkayanları bekleyen tehlike! İşte saç sağlığı hakkında doğru bilinen yanlışlar
Kış aylarında saçlarda görülen kuruluk ve saç kaybının daha yoğun yaşanmasına neden olan durumlar hakkında bilgi veren Saç Bakımı ve Güzellik Hizmetleri bölümü öğretim görevlisi Leyla Cesaret, saç sağlığıyla ilgili doğru bilinen yanlışları açıkladı.
Sağlık
https://www.tgrthaber.com.tr/saglik/saclarini-her-gun-yikayanlari-bekleyen-tehlike-2872205
Kış mevsimi ile birlikte kurumaya ve dökülmeye başlayan saçlar için doğru bakım yapılmazsa, saç kayıpları kalıcı oluyor. Bu mevsimde cilt gibi saçları da korumak gerekiyor. Ancak halk arasında sıklıkla yapılan hatalar çoğu zaman geri dönüşü olmayan saç kayıplarına yol açıyor. “Yıkadığınızda cildi kurutarak bakteri ve mantar oluşumuna sebep olacak sabun ve benzeri ürünlerden uzak durulmalıdır” diyen Leyla Cesaret sağlıklı saçlar için yapılması gerekenler hakkında bilgi veriyor. “SIK YIKAMAK DOĞAL NEMİ KAYBETTİRİR” Saçların yıkama sıklığının da önemli olduğunu ifade eden Cesaret, “Saçların sık yıkanması doğal nemini kaybetmesi ve kurumasına sebep olabilir. Bu yüzden kışın 3 günde 1 yıkamanız uygun olacaktır. Kendi doğal yağı, saçların sağlıklı uzamasını sağlar. Saçlarınızda yağlanma problemi yoksa sık sık yıkanmamasında fayda vardır” şeklinde konuştu. “SAÇ TİPİNE UYGUN ŞAMPUAN OLMALI” Saçların boyalı, boyasız, kuru, yağlı veya yıpranmış olup olmadığına göre şampuanların tercih edilmesi gerektiğini belirten Cesaret, “Yağlı saçlara sahipseniz nemlendirici olan şampuanlardan uzak durmalısınız. Şampuan kullanımında dikkat edilmesi gerekenler; şampuanın direkt saçlara değil yeterli miktarda avuç içine alınıp biraz sulandırılarak saçın tepe bölgesine değil ense bölgesinden başlayarak köpürtülmeli bol su ile şampuan kalıntısı bırakmadan durulanmalıdır. Saçlar uzun ise mutlaka saç kremi kullanılmalıdır. Kullanılan saç kremleri saçların yumuşak olmasını sağlar. Saç kremini saç diplerine en yakın noktadan uçlara doğru eşit şekilde uygularsak tepelerin kabarık, uçların sönük olmasının önüne geçebiliriz” dedi. SU ILIK OLMALI Saçlarımızı yıkadığınız suyun sıcaklığının önemli bir detay olduğunu söyleyen Cesaret, sıcak su ile yıkadığınız zaman saçların yapısını bozduğunuz gibi saç derinizi de tahriş edeceğini belirtti. “Soğuk suyla saçlarınızı yıkadığınız zaman kirden ve yağdan arındıramadığınız için bakımsız saçlara sahip olursunuz” diyen Cesaret, ılık su ile düzenli bir şekilde yıkamak saçları yıkamanın en ideali olduğunu belirtti. SAÇLAR ISLAKKEN TARANMALI Yüksek ısıda çalıştırılan saç kurutma makinelerinin, aşırı sıcak maşa veya düzleştiriciler gibi uygulamaların saça zarar vereceğini belirten Cesaret, “Orta ısıda kurutma ve düzleştirme sağlıklı bir saç için önerilir. Saçların kuru iken taranması da kırılmalarına sebep olacaktır illaki taranacaksa geniş dişli tarak veya fırça tercih edilmelidir. Saçların kökten çekilmesine neden olan toka ve benzeri uygulamalar saçı sıkıca sarar saçların kopmasına sebep olur zamanla da saçı cansız hale getirerek doğal şeklini kaybetmesine sebep olur. Saçlar illa bağlanacaksa olabildiğince gevşek bağlanmalı mümkünse sert olmayan kumaş yüzeyli tokalar tercih edilmeli. Kışın ağır hava şartlarından ve çevre etkileri saçlarımızın sağlığını kaybetmesine ve daha fazla bakımı ihtiyaç duymasına sebep oluyor Soğuk havanın etkisi ile incelen, kuruyan saçlar kolay kırıyor” dedi. İlgili Haberler Uzmanlar uyarıyor: Gaz, hazımsızlık ve şişkinlik bu kanserin en belirgin habercisi! Griple gelen ve günlerce süren öksürüğe doğal çare: Geçmeyen öksürüğü 1 günde yok eden bitki çayları! TAKILAN ŞAPKA VE BERELER DE UYGUN SEÇİLMELİ “Kışın soğuk hava şartlarından dolayı başımızı, saçlarımızı korumak için bere, şapka takmak oldukça etkili bir yöntemdir” diyerek sözlerine devam eden Cesaret, “Kafa yapısına uygun olmayan dar bereler, deride dolaşımı yavaşlatacağı gibi saçların oksijenlenmesini azaltıyor ve dökülmesine neden oluyor. Şapka ya da bere takıp çıkarılırken çekilmelerden kaynaklı koparak da dökülmesine sebep olabiliyor. Şapka ve berelerimizi seçerken sentetik olmayan kafa yapısına uygun seçtiğimizde soğuk ve rüzgârlı havalardan saçlarımızı doğru yöntemle korumuş oluruz. Sık sık saç dökülmesi problemi yaşanıyor ise kişi beslenme şekline de dikkat etmeli; Koyu yeşil yapraklı sebzeler, C vitamini içeren meyveler, tavuk hindi gibi protein kaynakları tüketilmeli ve bol su içilmelidir. Haftada bir veya iki kere Hindistan cevizi sütü veya aloe vera ile doğal maskeler yapılıp en az yarım saat bekletilmesi faydalı olacaktır. Kepeklenme probleminde ise sirkeden faydalanılabilir. Bunların yanı sıra saçınızı beslemek için dermatoloji uzmanınızın önerdiği biotin, çinko, selenyum, metionin, E, B, D vitaminlerini içeren destek ilaçları kullanın” dedi. Çok daha hızlı çözümler için, araştırılıp piyasadaki ürünlerden saç yapınıza uygun tonik ve serumlarında faydalı olacağını belirten Cesaret, bu tür ürünlerin saçların kuvvetlenesini, gürleşmesini sağlayacağını söyledi.
4,933
Rusya’da ücretli izin süresi 30 Nisan’a kadar uzatıldı
​Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, ücretli izin süresinin 30 Nisan’a kadar uzatıldığını açıkladı.
Sağlık
https://www.tgrthaber.com.tr/saglik/rusyada-ucretli-izin-suresi-30-nisana-kadar-uzatildi-2702698
Çin’de ortaya çıkan ve tüm dünyayı etkisi altına alan korona virüs salgını çalışma hayatını olumsuz etkilemeye devam ediyor. Rusya genelinde artan korona virüs vakaları ve ölümlerine karşı 25 Mart tarihinde ekranlardan Rus halkına seslenen Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, ekonomik tedbirlerin yanı sıra 30 Mart ile 5 Nisan tarihleri arasında çalışanlara ücretli izin vereceklerini duyurmuştu. Bugün ekranlardan yine Rus halkına seslene Putin, çalışanlar için daha önce açıklanan ücretli izin sürelerinin sonuna yaklaşıldığını söyleyerek, bu sürenin 30 Nisan tarihine kadar uzatıldığını açıkladı. Putin, yaptığı konuşmada, Rusya da dahil olmak üzere dünyada salgının zirve noktası henüz geçilmedi. Bu nedenle, tatil süresini ay sonuna, yani 30 Nisan'a kadar uzatma kararı aldım. Bu sürede içinde çalışanları maaşları ödenmeye devam edecek dedi. Rusya’da en çok korona virüs vakalarının ve ölümlerinin görüldüğü başkent Moskova için de konuşan Putin, Moskova'da korona virüs salgınıyla ilgili durumu tersine çevirmeyi henüz başaramadıklarını fakat yaşlıların korunması ve kreşlerde salgının yaygınlaşmasının önlenmesinde başarılı sonuçlar alındığını ifade etti.
4,406
Türkiye'de koronavirüsten bugün 19 kişi hayatını kaybetti
Türkiye'de son 24 saatte 1178 kişiye Kovid-19 tanısı konuldu, 19 kişi hayatını kaybetti, toplam vaka sayısı 236 bin 112, can kaybı 5 bin 784 oldu.
Sağlık
https://www.tgrthaber.com.tr/saglik/turkiyede-koronavirusten-bugun-19-kisi-hayatini-kaybetti-2729983
Sağlık Bakanlığının internet sitesinde yer alan ve Bakan Fahrettin Koca'nın da Twitter'dan paylaştığı, Türkiye Günlük Koronavirüs Tablosunun güncel verilerine göre, bugün 53 bin 842 test yapıldı, 1178 kişiye Kovid-19 tanısı konuldu. Son 24 saatte 19 hasta vefat etti, 1015 kişi iyileşti. Kovid-19 tedavisi tamamlananların sayısı ise 219 bin 506 oldu. Toplam test sayısı 5 milyon 27 bin 308, vaka sayısı 236 bin 112, vefat sayısı 5 bin 784 olarak kayıtlara geçti. Ağır hasta sayısı 582, hastalarda zatürre oranı ise yüzde 8. 4 oldu. Sağlık Bakanı Koca, Twitter hesabından son verilere ilişkin yaptığı paylaşımda, şu ifadeleri kullandı: Yeni hasta sayımız, dün önceki güne göre 88, bugünse düne göre 95 arttı. Son 24 saatteki test sayımız yaklaşık 54 bin. Toplam test sayısı 5 milyonu geçti. Bayram ve tatildeki riskin yeni sonuçlara yol açmasını önlemeliyiz. Tedbirde birliğe ihtiyacımız var.
2,624
Son dakika... Bakan Koca'dan aşı açıklaması
Son dakika haberi: Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Kovid-19'la mücadele kapsamında ülke genelinde iki doz aşısını yaptıranların sayısının 30 milyona ulaştığını bildirdi.
Sağlık
https://www.tgrthaber.com.tr/saglik/son-dakika-bakan-kocadan-asi-aciklamasi-2791077
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, aşılama çalışmalarıyla ilgili son bilgileri paylaştı. 2 DOZ AŞI YAPTIRANLARIN SAYISI 30 MİLYON Sosyal medya hesabından konuya ilişkin açıklama yapan Fahrettin Koca, 2 doz aşısını yaptıranların sayısı 30 milyona ulaştı. 18 yaş ve üstü 62 milyon olarak, yarıya yakınımız sağlığımızı koruyacak kararı çift doz aşıyla uygulamış durumdayız. İlk dozu olanlar ikinciyi ertelemesin ifadeleri kullandı. Aşı karşıtlarına da çağrıda bulunan Koca, Hiç aşı olmayanlar harekete geçsin. Sağlık için birlik şart dedi. AŞI OLMAMIŞSAK HAREKETE GEÇELİM Bu açıklamadan kısa süre sonra yeni bir paylaşım yapan Bakan Koca, ilk doz aşısını yaptıranların sayısının 42 milyonu geçtiğini duyurup 18 yaş ve üstü 62 milyon olarak, üçte ikimiz sağlığımızı koruyacak kararı uygulamaya koymuş durumdayız. İkinci dozu yaptırmamışsak zamanında yaptıralım. Hiç aşı olmamışsak harekete geçelim. Sağlık için birlik şart mesajını verdi. İlgili Haberler Uğur Şahin'den varyant ve üçüncü doz açıklaması
4,080
Türkiye'de koronavirüste son durum: 1632 yeni hasta, 62 can kaybı
Türkiye'de son 24 saatte 1632 kişiye koronavirüs tanısı konuldu, 62 kişi hayatını kaybetti
Sağlık
https://www.tgrthaber.com.tr/saglik/turkiyede-koronaviruste-son-durum-1632-yeni-hasta-62-can-kaybi-2747490
Sağlık Bakanlığı, son 24 saatte 62 kişinin korona virüsten hayatını kaybettiğini, toplam can kaybının 8 bin 957'e yükseldiğini açıkladı. Sağlık Bakanlığının Covid-19 bilgilendirme sayfasında Türkiye’nin güncel korona virüs tablosu kamuoyuyla paylaşıldı. Tabloya göre son 24 saatte 62 kişi korona virüsten hayatını kaybetti, toplam can kaybı 8 bin 957’e yükseldi. Bugün toplam 114 bin 992 test yapılırken, bin 632 yeni vaka tanısı konuldu. Toplam vaka sayısı 338 bin 779 oldu. Bugün iyileşen bin 314 kişiyle birlikte toplam iyileşen toplam hasta sayısı 296 bin 927'e yükseldi. Toplam hastalarda zatürre oranının yüzde 5. 9, toplam ağır hasta sayısının ise bin 416 olduğu açıklandı. “AĞIR HASTA SAYISINI AZALTMAK ELİMİZDE” Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, sosyal paylaşım sitesi Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, “Bugün tespit edilen bin 632 yeni hasta var. Ağır hasta sayımız bin 416. Ağır hasta sayımız durağan seyrediyor. Ağır hasta sayısını azaltmak elimizde. Tedbirlere birlikte uyarak virüsün önüne geçebiliriz. Birlikte başaracağız, güvenin” ifadelerine yer verdi.
7,664
Sosyal medyada yeni tehlike! Gençlerde sigara içme ihtimalini artırıyor
Bir araştırmaya göre, sosyal medyada çok fazla zaman geçirmek gençlerin sigaraya veya elektronik sigaraya başlama ihtimalini artırıyor.
Sağlık
https://www.tgrthaber.com.tr/saglik/sosyal-medyadaki-yeni-tehlike-genclerde-sigara-icme-ihtimalini-artiriyor-2942598
Glasgow Üniversitesi'nden akademisyenler, 14 yaşındakiler arasında sosyal medya kullanımının, 17 yaşına geldiklerinde nikotin kullanımını nasıl etkilediğini araştırdı. Ekip, Nicotine & Tobacco Research dergisinde yayınlanan çalışma için 8 bin 987 genci araştırdı. Araştırmacılar, günde iki saatten fazla sosyal medya platformlarında vakit geçirmenin bir gencin sigara içme olasılığını iki buçuk kat artırdığını buldu. Araştırmaya göre, günde yarım saat ile bir saat arası kadar sosyal medya kullanan akranlarıyla karşılaştırıldığında daha uzun süre sosyal medya kullananların elektronik sigara kullanma olasılıkları üç kat daha fazla. Araştırmanın baş yazarı Amrit Kaur Purba şunları söyledi: Bulgularımız, sosyal medyadaki riskli içer iğin düzenlenmesini ve gençlerin karmaşık sosyal medya ortamında dolaşabilmeleri için sosyal medya kullanımı konusunda özel olarak hazırlanmış rehberliği savunuyor. Eğitimciler ve sağlık profesyonelleri, gençleri sosyal medya ortamının gerçeklerine hazırlamak için sosyal medya okuryazarlıklarını geliştirmelidir. Gençlerin dijital dünyada gezinmesine yardımcı olmak için genel yasaklara ve aşırı korumaya başvurmak yerine sağlıklı çevrimiçi alışkanlıkları modellememiz gerekiyor. İlgili Haberler Livakovic formasıyla oyunu kullandı! Sosyal medya yıkıldı Seçim sonrası paylaşımı sosyal medyayı sallamıştı! 'Evleniyorum' sözlerine açıklık getirdi
144
İbn-i Sina asırlar yıl önce yazmış! Dünya Sağlık Örgütü daha yeni keşfetti
Hekimlerin piri olan bilinen İbn-i Sina asrılar yıl önce günümüzdeki virüsleri ve şifa reçetelerini yazdı. Ancak Dünya Sağlık Örgütü henüz tam olarak virüslerin ve etkilerini açıklayamadı. Dünya pandemi çıkmazında!
Sağlık
https://www.tgrthaber.com.tr/saglik/dsoden-yeni-virus-hareketlenmesi-ibn-i-sina-1500-yil-once-uyarmis-ve-recete-2933396
Dünya Sağlık Örgütü yeni bir pandemi dönemine hazır değil yapılan araştırmalara göre ortaya çıkan bu sonuç tedirginliği artırdı. Her geçen gün artan virüsler için DSÖ her ne kadar uyarı yapsa da bunları önleyebilecek kapasite henüz sağlanmadı. Tüm bu virüsler hakkında aslında Batılı bilim insanlarının bile şifacıların piri olarak geçtiği İbn-i Sina 1500 yıl önce hem uyarıda bulunmuş hem de şifa reçetesini vermiş. DSÖ'DEN YENİ VİRÜS HAREKETLENMESİ! Koranavirüs 2019 yılından beridir mutasyonlarına devam ederken dünya genelinde yeni virüs haberleri gelmeye devam ediyor. Özellikle küresel ısınmadan kaynaklı ortaya çıkan virüs çeşitlerindeki yayılma hastalıkları da artırdı. Bağışıklık sisteminin düşmesi sağlıksız beslenme ve hareketsiz yaşamla beraber artan çevre kirliliği hastalıkların tetiklenmesine ve kalıcı hale gelmesine neden olurken Dünya Sağlık Örgütü'nün herhangi bir planının olmadığı görüldü. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus katıldığı bir program da Gördüğümüz kadarıyla, sistemimizde boşluklar var. Bir şey olursa, hazırlıklı olmadığımız için her şey olabilir. Ama biz buna anında müdahale edebilir ve böylece hasarı en aza indirebiliriz şeklinde konuştu. İBN-İ SİNA 1500 YIL ÖNCE UYARMIŞ VE REÇETE VERMİŞ! Tüm bunlar dünya genelinde 2019 yılından 2023 yılının başına kadar yaşanan kabus gibi pandemi süreçlerinin yeniden yaşanma ihtimali söz konusu hale geldi. Ancak İbn-i Sina tüm bu virüsler konusunda uyarılarda bulunduğuna dair kesin kanıt şifa kitabında yer aldı. Kitabü'ş-Şifa olarak geçen kitapta İbn-i Sina günümüzden bahsederek virüs ve hastalıkların o çağlara oranla daha hızlı yayılacağını belirtti. Hastalıklara karşı bağışıklık sistemine dikkat çeken İbn-i Sina'nın bu açıklamaları Japon bilim insanları tarafından revize edildi. 2021 yılında ise İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Kardiyoloji Enstitüsü'nde görevli Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Nazmi Gültekin ve aynı fakültede görevli Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Emine Küçükateş İbn-i Sina'nın önerisi olan yabani çiğdem hakkında araştırmalar yaptı. VİRÜSLERİ ETKİSİZLEŞTİRİYOR! İbn-i Sina, kekik ve yabani çiğdem bitkilerinin virüslere karşı olan etkinliğini ortaya koyan çalışmalar yaptı. Normal şartlarda yabani çiğdem tam nir zehirli bitkidir. Ancak doğru yöntemle pişirildiğinde vücuttaki virüsleri etkisiz hale balgam ve dışkı yoluyla atılmasını sağlar. Bağırsak sistemindeki enzimlemeyi dengeler böylece kandaki direnç artar. Bilim adamları tarafından da yabani çiğdemin gut hastalıklarının şifası olduğu ortaya çıkarıldı. Kekik ise günümüzdeki antibiyotik ve antioksidan ilaçlarının ham maddesidir. İçeriğinde antiviral ve antifungal maddeler barındırdığından bağışıklık sistemindeki protein gücünü artırarak, beynin direnci için sinyaller gönderir. Adeta vücuttaki tüm sistemleri kontrollü bir şekilde yönlendirir. Fonksiyonel gücünü artırır. Kekik çay formunda tüketilmesi tavsiye edilir. Aynı zamanda sulu yemeklere de eklenmesi öneriler tüketim şekillerinden biridir. İlgili Haberler Canan Karatay şimdi de kafayı sabuna taktı! Yatak odanızda mutlaka deneyin Güney Kore'nin popüler yemeğinden çıkanlar mide bulandırdı! Beyni yiyip bitiriyor
934
Quick Sigorta’dan, Nörodejeneratif Hastalıklar Sempozyumu'na tam destek
Quick Sigorta, sağlık alanındaki önemli araştırmaları ve bilimsel etkinlikleri desteklemeye devam ediyor. Bu kapsamda, Nörodejeneratif Hastalıklar Derneği'nin düzenlediği Üçüncü Nörodejeneratif Hastalıklar Sempozyumu'na sponsorluk sağlayarak, bilimsel gelişmelere ve bilgi paylaşımına katkıda bulundu.
Sağlık
https://www.tgrthaber.com.tr/saglik/quick-sigortadan-norodejeneratif-hastaliklar-sempozyumuna-tam-destek-2941204
Quick Sigorta'nın sponsorluğunu üstlendiği sempozyum, 9-10 Mart 2024 tarihlerinde Quick Tower'da gerçekleşti. Ana tema olarak nöroinflamasyonun ele alındığı etkinlik, dünyaca ve Türkiye'de önde gelen nörodejeneratif hastalıklar araştırmacılarını bir araya getirdi. Katılımcılar, nöroloji, psikiyatri, radyoloji, fizyoloji, farmakoloji, psikoloji alanlarında uzmanlaşmış genç araştırmacılar ve klinisyenler ile sinirbilim master ve doktora öğrencilerinden oluştu. Bilgi ve tecrübe paylaşımı ile desteklenen eğitim misyonu Sempozyumun amacı, temel bilimsel gelişmeleri aktarmanın yanı sıra bu gelişmelerin klinik uygulamalara olan etkilerini tartışmak oldu. İki gün boyunca süren etkinlikte, nörodejeneratif hastalıkların son klinik gelişmeleri ve tedavi yaklaşımları da masaya yatırıldı. Prof. Dr. Yasemin Gürsoy Özdemir, etkinlik hakkında şunları belirtti: Eğitimlerinin farklı aşamalarında olan birçok uzman ve öğrenci bir araya gelerek bilgi ve tecrübe paylaşımı ile eğitimlerine destek olmak diğer bir amacımız. Quick Sigorta'ya ve Quick Tower ile de bu önemli toplantıya ev sahipliği yaptığı için çok teşekkür ederiz Bilimin ışığında bir gelecek için… Maher Holding Sigorta Grubu Başkanı Ahmet Yaşar, Quick Sigorta'nın önemli rolüne vurgu yaparak şunları söyledi: Quick Sigorta, sağlık alanında ihtiyaca özel ürünlere odaklanmanın yanı sıra önemli araştırmalara destek verme konusunda da hassasiyet gösteriyor. Nörodejeneratif Hastalıklar Derneği'nin faaliyetleri de bu kapsamda Quick Sigorta'nın radarına giriyor. Biz de hem ev sahipliği hem de sponsorluk anlamında elimizden gelen gayreti gösteriyoruz. Bilimin ışığında bir gelecek için üstümüze düşen tüm vazifelere de hazırız.
5,961
Hangi yaz meyvesinde hangi vitamin var?
Yaz meyvelerinin her birinin vücuda ayrı bir faydası var. Farklı mineral ve vitaminleri alabilmek için miktarını aşmamak şartıyla meyve tüketilmesini öneren Diyetisyen Serap Güzel, 1 porsiyon meyvenin pratik olarak avuca sığacak kadar olması gerektiğini belirtiyor.
Sağlık
https://www.tgrthaber.com.tr/saglik/hangi-yaz-meyvesinde-hangi-vitamin-var-251542
Her meyvenin içinde farklı mineral ve vitamin olduğunu bu nedenle meyve tüketiminde çeşitliliğe önem vermek gerektiğini söyleyen Beslenme ve Diyet Uzmanı Serap Güzel, yaz meyvelerinin faydaları hakkında şu silgileri veriyor: KARPUZ: Yazın en gözde meyvesidir. Bol su içerir, likopen ve beta-karotenden zengindir. Kolesterol ve prostat kanseri için önleyicidir ve damarlarda kan akımını hızlandırır. ÇİLEK: En önemli antoksidanlardan C vitamini içerir ve vücut hücrelerini hasara karşı korur. Dolayısıyla kanser ve kalp hastalıkları gibi hastalıklara karşı koruyucudur, cildin yine yenilenmesinde C vitamini çok önemlidir. KAYISI: Sarı meyveler A vitamini ve beta-karotenden zengindir. Bunun dışında C vitamini, potasyum ve bol lif içerir. Göz ve kalp sağlığı için önemlidir, ayrıca boşaltım sisteminin düzenli çalışmasını sağlar. KİRAZ: “Kiraz yersen kiraz sapına dönersin” diye boşuna dememişler. Kiraz C vitamini ve bol potasyum içerir. Potasyumu yüksek olduğundan vücutta fazla biriken suyu atmaya yardımcıdır. İçinde buluna kuarsetin kalp hastalıklarına karşı koruyucudur, kolesterol düşürücüdür. TAZE ÜZÜM: Yüzyıllar öncesinden beri en kıymetli meyvelerdendir. Tazesi, kurusu, pekmezi her şekliyle birçok faydası vardır. Bol lif, C vitamini ve potasyum içerir. Üzüm çekirdeği zaten bilinen bir antioksidandır. Üzüm kabuğundaki resveratrol ise C ve E vitamininden bile güçlü antioksidandır ve kansere karşı koruyucudur.
7,774
Kan ürünleriyle ilgili 2 protokol imzalandı
Sağlık Bakanlığı ile Türk Kızılayı arasında "Kan Tedarik Sistemi" ve "Plazma Temini" ile ilgili iki ayrı protokol imzalandı.
Sağlık
https://www.tgrthaber.com.tr/saglik/kan-urunleriyle-ilgili-2-protokol-imzalandi-22879
Sağlık Bakanlığı, plazmadan elde edilecek ilaçlar konusunda, yapılan protokolle Türk Kızılayı kendisine paydaş olarak belirledi. Sağlık Bakanlığı ile Türk Kızılayı, kan tedarik sistemi ve plazma temini ile ilgili iki ayrı protokol imzalandı. Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, protokol imza töreninde yaptığı konuşmada, Türk Kızılayı ile önemli projelere imza attıklarını belirterek, 7 Kasım 2013'te TÜRKÖK Projesi'ni imzaladıklarını, Doku Tipleme Laboratuvarı İhalesi'ni yaptıklarını, ihale süreçlerinin tamamlandığını, itirazların reddedildiğini söyledi. Önümüzdeki 3 ay içinde, laboratuvarların devreye girmesini beklediklerini ifade eden Müezzinoğlu, Bu, 2014 yılının Türkiye ve milletimizin sağlıklı geleceği adına önemli bir başlangıç olmuş olacak. Ümit ediyorum ki, bu doku tipleme laboratuvarlarında, kemik iliği nakillerinde dünya standartlarını yakalamakta 'biz de varız' demiş olacağız dedi. Bugün de iki ayrı proje ile yola devam edildiğini belirten Müezzinoğlu, kanın tedarik edilmesinde Türk Kızılayının Bakanlığın en önemli paydaşı olduğunun altını çizdi. Müezzinoğlu, kan ve kan ürünleri ihtiyacının sağlıklı temini, bilimsel standartların yakalanması ve ihtiyaçların karşılanmasında son 10 yılda önemli bir mesafe alındığını ifade ederek, şunları kaydetti: Önümüzdeki süreçte de inşallah 2 milyonlara yaklaşan tedarikin 2. 5 milyonlara ulaşmasını arzu ediyoruz. Kurumun, bunu da yapabilecek alt yapısı ve dinamikleri mevcut. Toplumsal duyarlılığımızın da olduğu kanaatindeyim. Önümüzdeki dönemde plazmadan faktör ürünlerini üretebilme adına ihale süreçlerimizin başlangıcını, bugün yapılan protokolle sağlıyoruz ve yerli sermayenin hakim olduğu bir yatırımın ihalenin sürecini, bu protokolden sonra başlatacağız. Yerli sermayenin ağırlıklı olduğu, yerli kan ürünlerimizden, kendi plazmamızdan, kendi üretim tesislerimizden faktör ürünleri üretebilecek projenin ilk ayağını bugün tamamlayacağız. Bu, belki de Türkiye'nin sağlık ürünleri veya tedavi ürünleri üretiminde bir başlangıç olacak. Ümit ediyorum ki, önümüzdeki günlerde tedavi ürünleri, ilaç ve ilaç benzeri ürünlerin yerli üretiminde yeni yeni atılımların da alt yapısı oluşturulacak. Biz artık cari açığımızı büyüten tedavi giderlerimizi, cari açığımızı azaltacak üretim stratejilerimize dönmeyi planlıyoruz. Bu anlamda, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumumuzun da katkılarıyla, önümüzdeki dönemde ilaç ve tıbbi cihaz alanında çalışmalarımızı da geliştirmeyi hedefliyoruz. Bu anlamda Türk Kızılayı ile plazma ile ilgili bu ihale sürecini başarılı bir şekilde yönetebilir ve ülkemize kazandırabilirsek bu bir yol açan ilk örnek olacak. Bu, başarılı örneği, Türk Kızılayının partnerliğinde ve birlikteliği ile başarıyor olmaktan Türk milleti, ülkemiz ve milletimiz adına da önemli bir başlangıç diye görüyorum. Hayırlı olmasını temenni ediyorum. Bu ülke insanına, kendi kan ürünlerinden tedavi ürünlerini üretebilecek bir noktayı başarmış olacağız. Bu, 5 yıl sonra inşallah, bölge ülkelerine de bu ürünleri pazarlayabilen bir noktaya gelecektir. Müezzinoğlu, üretilecek ilaçların hematolojik hastalıkların tedavisinde kullanılan ilaçlar olacağını söyledi. 2 yıl içinde kan ihtiyacımızın yüzde 100'ünü karşılayacak hale geleceğiz Türk Kızılayı Genel Başkanı Ahmet Lütfi Akar da Soma'da meydana gelen kazada şehit düşen işçilere Allah'tan rahmet, ailelere sabır ve yaralılara da acil şifalar diledi. Soma'da olay sonrasında, Sağlık Bakanlığı ile temasa geçerek mevcut kan stoklarının gözden geçirildiğini ve herhangi bir sorun olmadığının belirlendiğini dile getiren Akar, yaralılar için hiçbir şekilde ilave kan ihtiyacına gerek duyulmadığını, stokların yeterli olduğunu söyledi. Akar, sosyal medyada da kan ihtiyacına yönelik bazı mesajların yer aldığını, ancak bunların gerçeği yansıtmadığını vurgulayarak, Böyle bir ihtiyaç kesinlikle olmadı dedi. Akar, ramazan ayında kan bağış oranlarının azaldığını anımsatarak, bu dönemde kan bağışında bulunulması çağrısında bulundu. Kan Tedarik Sistemi ile ilgili Sağlık Bakanlığı ile 2005 yılından bu yana ortak çalışma yürütüldüğünü, çıkartılan kanunla kan toplama ile ilgili tek yetkinin kendi kurumlarına verildiğini anımsatan Akar, 2005 yılında 305 bin ünite kan toplanırken, bugün geldiğimiz durumda 1 milyon 900 bin ünite kan toplanmıştır. Bu kan miktarı, Türkiye ihtiyacının yaklaşık yüzde 85'lik bir kısımını teşkil etmektedir. Önümüzde 2 yıl içinde kan ihtiyacımızın yüzde 100'ünü karşılayacak hale geleceğiz diye konuştu. Akar, kanın bileşenlerinden birinin plazma olduğunu, plazmanın da bir takım kan hastalıklarının tedavisinde kullanılan ilaçların ham maddesi olduğunu anlatarak, şunları kaydetti: Plazma temini de Türk Kızılayının topladığı kanların plazmalarının ilgili kişiler tarafından Sağlık Bakanlığının ihale ile seçeceği kuruluşlar tarafından işlenmesi ve ilaç haline getirilmesidir. Kan ürünlerinden elden edilen ilaçlar için Türkiye her yıl yurt dışına milyonlarca dolar döviz harcaması yapmaktadır. Bundan böyle, kendi plazmamızdan kendi ülkemizde kurulacak fabrikadan elde edilecek olan kan ürünleriyle dışa bağımlılıktan kurtulacağımız gibi Türkiye'ye de önemli döviz tasarrufu sağlayacağız. Bundan sonra da kendi plazmalarımızdan elde ettiğimiz ilaçları, Türk halkına daha ucuz bir şekilde sunmayı planlamaktayız. Bakan Müezzinoğlu ile birlikte TÜRKÖK dahil olmak üzere 3 ayrı projeyi protokole bağladıklarını belirten Akar, Bakan Müezzinoğlu'nun Türk Kızılayına duyduğu güvenden dolayı teşekkürlerini sundu. Konuşmaların ardından Sağlık Bakanı Müezzinoğlu ile Türk Kızılayı Genel Başkanı Akar, iki protokole imza attı ve hayırlı olması temennisinde bulundu.
6,054
Karaciğer kanserinde umut veren uygulama Türkiye'de
Karaciğer kanseri tedavisinde radyo aktif madde 'Holmium 166' ile radyoembolizasyon tedavisine dikkat çeken Prof. Dr. Cüneyt Türkmen, ''Holmium-166' ismini verdiğimiz bu yeni radyoaktif madde aynı zamanda MR'la ve gama kameralarla görüntülenme özelliğine sahip. Bu nedenle hastaya daha gerçekçi ve doğru tümör dozlarını vererek daha etkin tedavi yapma şansını sağlıyor'' dedi.
Sağlık
https://www.tgrthaber.com.tr/fotogaleri/karaciger-kanserinde-umut-veren-uygulama-turkiyede-12872
4,100
Tek böbrekli hasta, yapılan operasyonla dünya literatüründe 84’üncü vaka oldu
Elazığ’da 32 yıl önce geçirdiği trafik kazası sonrası bir böbreğini kaybeden, zamanla diğer böbreğinden de rahatsızlanan bir hasta, uygulanan "Perkütan" yöntemiyle sağlığına kavuşarak dünyada 84’üncü vaka olarak kayıtlara geçti.
Sağlık
https://www.tgrthaber.com.tr/saglik/tek-bobrekli-hasta-yapilan-operasyonla-dunya-literaturunde-84uncu-vaka-oldu-2746160
3 çocuk 1 torun sahibi 54 yaşındaki Fuat Salar, 1988 yılında trafik kazası sonrası geçirdiği rahatsızlık ve ameliyatın ardından sol böbreğini kaybetti. Bir yıl sonrasında ise sağ böbreğinden açık taş ameliyatı olan Salar, en son bir ay önce idrar yapamama şikayeti ile Medical Park Elazığ Hastanesi’ne başvurdu. Burada Üroloji Uzmanı Op. Dr. Serhat Yentür’ün tedavisine başladığı Salar, yapılan tetkikler sonucunda böbreğinde 3 santimetrelik lezyon ve tümöral hücreler saptandı. Bunun üzerine zor ve riskli olan ‘Perkütan’ yöntemi ile operasyon planlandı. Operasyonda Salar’ın böbreğine yandan girilip orada bir tüp oluşturulduktan sonra böbreğin içine girildi. Ardından hastadaki tümör tur aletleriyle kazındı. Başarılı geçen ameliyatın ardından Salar, 3 gün sonra taburcu edilirken, perkütan yöntemi ile dünya literatüründe 84’üncü vaka olarak kayıtlara geçtiği öğrenildi. Hastanın şikayetleri ve sonrasında gerçekleştirdikleri tedavi hakkında bilgi veren Üroloji Uzmanı Op. Dr. Serhat Yentür, 1988 yılında sağ böbreği alındığını, 1989 yılında ise sol böbrekten açık taş ameliyatı olduğunu, kendilerine de bir ay önce idrar yapamama şikayetiyle geldiğini aktardı. Bizim hastamız dünyada 84’üncü vaka oldu Yapılan tetkikler sonucunda hastanın nadir uygulanan yöntemle sağlığına kavuştuğunu ifade eden Op. Dr. Serhat Yentür, Hastamıza kontrastsız emar (MR) çektik. MR’de sol böbreğin ana çıkış alanında 3 santimetrelik bir lezyon görüldü. Yani böbrek içinde bir tümör vardı ve onun temizlenmesi lazımdı. Normal şartlarda iki böbreği sağlıklı olan insanda bu böbreği alırız. Ama bu hastamız, tek böbrekli olduğu için böbreği aldığımız zaman hasta direkt diyalize bağlı kalacaktı. Hastamıza bir şans tanıdık ve dünyada çok nadir yapılan bir yöntemi uygulamaya karar verdik. Bu yöntem böbreğe yandan girilerek orada bir tüp oluşturup böbreğin içine perkütan yöntemi ile girilmesinin ardından tümörü tur aletleriyle kazıma işlemiydi. Bu yöntem ve teknikle ameliyat yaptık ve çok başarılı oldu. Hastamız da takiplerine geldi ve gayet iyi. Kreatinlerinde de artma olmadı. Böbreği koruyarak bu ameliyatı başarılı bir şekilde yapmış olduk. Şimdiye kadar dünyada 83 tane bununla ilgili bildirilmiş vaka var, bizim hastamız 84’üncü oldu. Bunu Elazığ’da Medical Park Hastanesi’nde yaptık ve hastamız gayet iyi durumda. Ameliyattan 3 gün sonra hastamızı ayakta taburcu ederek evine gönderdik. Ameliyattan sonra tekrar orada tümör çıkmaması için böbrekten girdiğimiz alandan ilaç uygulaması yaptık. Her şey istediğimiz gibi gitti. Hastamızın tetkikleri temiz, bundan sonra da kontrollerine devam edeceğiz” diye konuştu. Şu anda çok rahatım Uygulanan tedavi sonucunda sağlığına kavuşan Fuat Salar ise sağlık durumunun gayet iyi olduğunu belirterek, “1988 yılında trafik kazası geçirdim. Ondan sonra 1989 yılında sağ böbreğim çürüdüğü için, onu aldılar. Sol böbreğimde ise taş vardı ve bir yıl sonrasında ameliyatla taşı aldılar. Epey süre geçti ve idrarımı yapamadım, karnım şişti. Medical Park Elazığ Hastanesi’ne gelerek doktora durumu anlattım. Tedavi uyguladılar ve ‘İdrara çıkamazsan bir daha gel’ dediler, yine geldim ve stent taktılar. Birkaç ay geçtikten sonra ‘bir sorun var ve ona göre ameliyat edeceğiz’ dediler. Ben de nasıl uygun görülürse yapalım dedim. Hiçbir sıkıntım yoktu, son 3-4 ay boyunca sıkıntı yaşadım. Önceden sigara içiyor, alkol de kullanıyordum. Ondan sonra doktorumun tavsiyesi ile onlara ara verdim. Taburcu olduktan sonra kontrole geldim. Doktorum, daha sevindirici bilgi verdi ve şu anda çok rahatım. Ailem de üzülüyordu, bunları duyduktan sonra daha çok sevindiler. Şu anda gayet iyiyim, doktoruma çok teşekkür ederim” şeklinde konuştu.
2,477
Mu varyantının en sık görülen 3 belirtisi açıklandı
Kovid-19'un daha ölümcül mutasyonlarından Mu varyantının insan vücudunda en sık görülen semptomları açıklandı.
Sağlık
https://www.tgrthaber.com.tr/saglik/mu-varyantinin-en-sik-gorulen-3-belirtisi-aciklandi-2794396
Dünya genelinde 4 milyon kişinin ölümüne neden olan koronavirüs tehlikesi bitmek bilmiyor. Aşılama çalışmalarına rağmen virüsün sürekli mutasyona uğraması, salgının önlenmesini engelliyor. Virüsün en yaygın varyantlarından Delta, dünya genelinde vaka sayılarında artışa neden olmuştu. Delta varyantının ardından şimdi de Mu varyantı tedirginliği yaşanıyor. Güney Amerika ülkesi Kolombiya'da ortaya çıkan ve dünyanın birçok ülkesine sıçrayan mutasyonun diğer varyantlara göre daha dirençli olduğunu öne sürülüyor. MU AŞILARA KARŞI DİRENÇLİ İDDİASI Delta'dan sonra ortaya çıkan Mu varyantı ise dünyanın yeni gündemi. Zira hızla yayılan Mu'nun aşılara karşı dirençli olabileceği iddia ediliyor. Türkiye'de de görülen Mu varyantı için merakla beklenen açıklama geldi. İngiliz bilim insanları Mu'nun en yaygın 3 semptomunu açıkladı.İngiliz Express gazetesinde yer alan habere göre, Mu varyantına yakalanan kişilerde en sık görülen semptomlar yüksek ateş, uzun süreli öksürük ve tat veya koku alma duyunuzda bir kayıp olarak sıralandı. EN SIK GÖRÜLEN 3 SEMPTOM ORTAYA ÇIKTI Koronavirüsün Mu varyantına yakalanan kişilerde en sık görülen 3 belirtinin sırasıyla baş ağrısı, titreme ve olağandışı yorgunluk olduğu açıklandı. Bunun yanında; boğaz ağrısı, bilinçte bulanıklık, deri döküntüsü, ağız veya dilde meydana gelen değişiklikler, kırmızı ve ağrılı parmaklar veya ayak parmakları, nefes darlığı, göğüs ağrıları, kas ağrıları, boğuk ses, ishal, iştahsızlık, karın ağrısı, burun akması ve hapşırma gibi belirtilerin de görüldüğünün altı çizildi. DÜNYA GENELİNDE YAYILIYOR Koronavirüsün tespit edilen son varyantı Mu'nun sebep olduğu vakalar, ABD'nin 49 eyaletine yayıldı. Türkiye'de de 2 kişide görülen varyant, DSÖ tarafından izleme listesine alınmış ve endişe verici olarak tanımlanmıştı. İlgili Haberler DSÖ'den korkutan açıklama: Mu varyantı aşılara karşı dirençli olabilir Mu varyantı nedir, belirtileri nelerdir? Hangi ülkelere sıçradı? Son dakika! Bakan Koca açıkladı: Mu varyantı Türkiye'de görüldü Türkiye'de de görülen Mu varyantı ABD'yi sardı: Tam 49 eyalette
6,865
Bakan Akdağ, '11 bin personel alacağız'
Sağlık Bakanı Akdağ, 'Sağlıkta da mülakatla personel alımını başlatacağız' dedi.
Sağlık
https://www.tgrthaber.com.tr/saglik/bakan-akdag-11-bin-personel-alacagiz-146010
Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ, bakanlık bünyesinde 2 bin 18 kişinin ihraç edildiğini söyledi. 2017 yılından itibaren mülakatla alım yapacaklarını ifade eden Akdağ, atamalarla ilgili, Yıl sonuna kadar doktorlar hariç 11 bin sağlık personeli alacağız dedi. Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Kardelen TV Gündem Özel programında İHA Erzurum Bölge Müdürü Ayhan Türkez ve Gazeteci Esat Bindesen’in sorularını cevaplandırdı. FETÖ soruşturmaları kapsamında bakanlık içerisinde 2 bin 18 kişinin ihraç edildiğini söyleyen Bakan Recep Akdağ, Bugüne kadar 2 bin 18 kişiyi ihraç ettik. Ama çok önemli sayıdaki kişiyi açığa almıştık görevlerine iade ettik. Önümüzde de ihraç için Başbakanlıkla görüştüğümüz bir liste var. Oldukça önemli sayıda da iadesini düşündüğümüz kişiler de mevcut. Neden açığa alınanların iadesinde çok çabuk davranmıyoruz? Çünkü acele davranma bir taraftan bizi, Allah korusun yanlışlıkla onları ihraca sürükleyebilir. Dolayısıyla arada kaldığımız durumlar için açığa alma durumunu sürdürüyor ve delilleri yeniden gözden geçiriyoruz. Bu yüzden açıkta olanların bir kısmı bekliyor. Yakın zamanda ihraç edeceklerimizin bir kısmı ve iade edeceklerimiz olacak dedi. 2017’ye kadar 11 bin personel alacağız 2016 yılı içerisinde 11 bin personeli alacaklarını ifade eden Bakan Akdağ şöyle konuştu: Ekim ve Kasım aylarında 3’er bine yakın sınavla aldığımız sağlık personelini alacağız. Bu arada peyderpey doktorlarımızı da kuralarla atama yapıyoruz. Dolayısıyla bu sene 11 bine yakın personelin atamasını yapmaya gayret gösteriyoruz. 2017 yılında bize garanti olarak verilmiş atama sayısı 12 bin kişi. Bunun içinde doktorlar hariç. Bu sayı bana göre tabiki de yetersiz inşallah bunu artırmaya çalışacağız. Milli Eğitim Bakanlığının başlattığı mülakat uygulamasını biz de 2017 yılında başlatmayı düşünüyoruz. Bununla ilgili Başbakanlığımıza bir teklifte bulunduk. Çünkü bizim göreve ilk başlayan personellerimizi ihtiyaç bölgelerinde tutmamız lazım. İhtiyaç halinde hastanelerin bir kısmı askere hizmet edecek Terör bölgelerinde ihtiyaç durumunda sadece askere yönelik hizmet verecek hastanelerin olabileceğini anlatan Bakan Akdağ, Silahlı kuvvetlerin ihtiyacı varsa bu hastanelerin bir kısmını da sadece askerlere hizmet eder halde tutacağız. Diyelim ki terör bölgesine çok yakın bir yerde yoğun ihtiyaç var. Biz oraya sivil hasta almayacağız sadece asker hasta alarak hizmeti devam ettireceğiz. Silahlı kuvvetlerin bu askeri sağlık hizmetlerinde birden dörde kadar sıralanan rolleri var. Cephede başlıyor en gelişmiş hastanede tamamlanıyor. Rol bir ve iki cephede ve cepheye yakın yerde verilen hizmetler ve silahlı kuvvetler buna odaklanacak. Geri kalanını biz zaten hastanelerde yapacağız diye konuştu.
5,638
İstanbul'da Kök Hücre Kongresi düzenlendi
Uluslararası katılımla Kök Hücre ve Hücresel Tedaviler Derneği tarafından düzenlenen kongrede birçok farklı klinik ve preklinik alandan bilim insanı katıldı.
Sağlık
https://www.tgrthaber.com.tr/saglik/istanbulda-kok-hucre-kongresi-duzenlendi-2640027
3'üncü Kök Hücre Kongresi, 12-14 Nisan tarihleri arasında Marmara Üniversitesi'nde gerçekleştirildi. Uluslararası katılımla Kök Hücre ve Hücresel Tedaviler Derneği tarafından düzenlenen kongrede birçok farklı klinik ve preklinik alandan bilim insanı katıldı. Kongrede Dr. Tuncay Taş, sertleşme problemi alanında klinik kök hücre araştırmasını paylaştı. Kongrede sertleşme problemi alanında klinik kök hücre araştırmasını Dr. Tuncay Taş, meslektaşlarıyla paylaştı. İstanbul Cerrahi Hastanesi Üroloji Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Tuncay Taş, sertleşme probleminde kök hücre tedavisi için şunları söyledi: ''Massachusetts Male Aging Study araştırmasına göre; dünyada 40 yaş üstü erkelerin yüzde 52'si (Hafif şiddette yüzde 17.2, orta yüzde 25.2, ağır yüzde 9.6) sertleşme problemine maruz kalmaktadır''. Dr. Öğr. Üyesi Taş, diyabet, hipertansiyon, obezite veya koroner kalp hastalığı zemininde gerçekleşen sertleşme probleminin ilaçla tedavisinin yüzde 40 oranında başarısız olduğunu belirterek, ''İlaç tedavisinden yanıt almayan hastalarımıza uyguladığımız yeni klinik araştırma sonuçlarımız, kök hücre içeren Stromal Vaskuler Fraksiyon ile bazı hastaların kendiliğinden ilişkiye girmelerini sağlamak için yeterli sertleşme fonksiyonunu geri kazanabileceğini göstermektedir'' dedi. Dr. Öğr. Üyesi Taş, sözlerini şöyle sonlandırdı: Bu, çalışma öncelikle tolerans, güvenlik, dozaj ve etkinliği ele alan pilot bir çalışmadır. Çalışmamızda lokal anestezi ile göbek etrafından alınan yağlardan taze izole edilmiş Stromal Vaskuler Fraksiyon yine lokal anestezi ile penise tek doz enjekte edildi. Her 3 hastanın ikisinde arzu edilen başarı elde edildi. Ancak klinik çalışmaların artması ve kılavuzlara girmesi ile verilerimizin ve tekniğimizin bilim dünyasına katkısını daha net göreceğiz''.
926
Türkiye'nin bitki örtüsü "Bipolar!" Halkın yüzde 70 tehlike altında
Sosyal medyada yapılan bir ankette Türkiye'de yaşayan insanlarda bipolar hastalığı yoğun olarak görüldü. Ankete yoğun gösterilen ilgi sonrası halkın yüzde 70'inde bu sorunun olabileceği ön görüldü.
Sağlık
https://www.tgrthaber.com.tr/saglik/turkiyenin-bitki-ortusu-bipolar-halkin-yuzde-70-tehlike-altinda-2942471
Psikolojik sorunlar arasında en sık görülen bipolar Türkiye'de görülme sıklığını abarttı. Geçtiğimiz gün ABD'li bilim insanlarının insanların çoğunda gizli bipolar olabileceğini ön görmesi sonrası sosyal medyada bir anket çalışması yapıldı. Çalışmaya katılan insanların yüzde 70'inde inişli çıkışlı psikolojik sorun denilen bipolar net bir şekilde görüldü. TÜRKİYE'NİN BİTKİ ÖRTÜSÜ BİPOLAR! Anket sonucunda görülen oran sonrası sosyal medyada Türkiye'nin bitki örtüsü bipolar olduğuna dair paylaşımlar ise güldürdü. Psikolojik ankette insanların sorular arasındaki geçişlerindeki değişim şaşırttı. Ekonomik sorunlardan şikayetçi olan ancak öte yandan arkadaşlarıyla tatil planı yapanların ağırlıkta olduğu sonuçta en dikkat çeken ise aile ortamında ve iş ortamında aynı kişilikte olmadığını hisseden insanlar, oldu. Ancak anket çalışmasında özellikle dikkat çeken kısım ise kişilerin siyası destekleri oldu. Geçtiğimiz yıl yapılan Cumhurbaşkanlığı seçim sonuçları baz alınarak insanların sağ görüşü iktidar seçtikten sonra yerel seçimlerde sol partilerin yüksek seviyede görülmesi de sosyal medyada bazı kullanıcıların diline düştü. Kullanıcılar anket üzerinden ülkenin genelinde bipolar var tarzında yorumlarda bulundu. Gerçek ise psikologlar tarafından daha net bir şekilde açıklandı. Psikologlar manik atakların çoğunlukta olduğu insanların aslında acilen tedavi edilmesi gerektiğini belirtti. Gizli depresyon ve bipolar bozukluğu yaşayan insanların yüzde 50'si ise genellikle 20-40 yaş arasındaki kişilerde daha sık görülüyor. Gençler yaşadıkları sorunları aile ya da çevrelerine anlatamadıkları için yaşadıklarını genellikle agresif depresif denilen ani patlamalarla ortaya çıkartırlar. Erkek ve kadınlarda eşit oranda görülür. Ancak son yıllarda bazı çalışmalarda erkeklerde bipolarda mani ataklarının arttığı tespit edildi. Bunun en net belirtisi ise yapılan bir başka araştırmada erkeklerin kadınlara oranla daha hızlı iş ve iş alanı değiştirmelerine bağlandı. BİPOLAR NEDİR? Zıt duyguları belirli zaman aralıklarında çok yüksek seviyelerde yaşayan kişilerin yaşadığı duyusal bozukluktur. Fikirlerini ve düşüncelerini beyan edince genellikle ya çok yükselir ya da içe kapanık bir tavır sergiler. Tartışma sırasında verdikleri duygu durumundaki bozukluk sonrası tetiklenen bunalım sürecinde manik belirtiler; riskli kararlar, hızlı konuşma, kendini önemli hissetme, uygun olmayan davranışlar. Depresif belirtilerde; üzgün, değersiz hissetme, sinir oranı yüksek, iştahsızlık kendine zarar verme düşüncesi. İlgili Haberler Dedikodu zekayı geriletiyor! Norveçli bilim insanları İbn-i Sina'yı haklı çıkardı Kefir içmek günah mı? Kefirde alkol var mı?
2,943
15 Haziran 2021 koronavirüs tablosu: 5 bin 955 yeni vaka, 84 can kaybı
Sağlık Bakanlığı, 15 Haziran 2021 koronavirüs tablosunu paylaştı. Türkiye'de son 24 saatte 5 bin 955 kişinin testi pozitif çıktı, 84 kişi hayatını kaybetti.
Sağlık
https://www.tgrthaber.com.tr/saglik/15-haziran-2021-koronavirus-tablosu-5-bin-955-yeni-vaka-84-can-kaybi-2785374
Sağlık Bakanlığının koronavirüs bilgilendirme sayfasında Türkiye’nin güncel korona virüs tablosu kamuoyuyla paylaşıldı.Tabloya göre son 24 saatte 84 kişi korona virüsten hayatını kaybetti, toplam can kaybı 48 bin 879’a yükseldi. Toplamda 57 milyon 447 bin 635 test yapıldı. Bugün yapılan 223 bin 846 testten, 5 bin 955 yeni vaka sayısı, 532 kişi de yeni hasta sayısı olduğu belirtildi. TOPLAM VAKA SAYISI 5 MİLYON 342 BİN Toplam vaka sayısının 5 milyon 342 bin 28 olduğu, bugün iyileşen 4 bin 186 kişiyle birlikte toplam iyileşen hasta sayısının 5 milyon 211 bin 22’e yükseldiği, toplam hastalarda zatürre oranının yüzde 3. 4, ağır hasta sayısının ise 886 olduğu açıklandı. 14 HAZİRAN KORONAVİRÜS TABLOSU Dün paylaşılan tabloya göre 53 kişi korona virüsten hayatını kaybetti, toplam can kaybı 48 bin 721’e yükseldi. Toplamda 57 milyon 4 bin 499 test yapıldı. Bugün yapılan 214 bin 957 testten 5 bin 12 yeni vaka sayısı, 454 de yeni hasta sayısı olduğu belirtildi. TAM KAPANMA SONRASI VAKALARDA DÜŞÜŞ Nisan ayında hızla yükselişe geçen koronavirüs vaka sayıları 60 bine kadar yükselirken, Kabine Toplantısı'nın ardından tam kapanma kararı alındı. Kararın ardından vaka sayıları kademeli olarak gerilemeye başladı. Hızla düşen vaka sayıları kısa sürede 10 binin altına kadar düştü. Bu süreçte vefat ve ağır hasta sayıları da düşüş gösterdi. GÖZLER KABİNE TOPLANTISINDA Koronavirüsle mücadele kapsamında son durumun değerlendirilmesi beklenen Kabine Toplantısı bu hafta erkene alındığı bilgisi gelmiş ve 10 Haziran'da yapılacağı açıklanmıştı.. Gelen son dakika bilgisine göre Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yoğun programı nedeniyle toplantı 21 Haziran tarihine ertelendi. İlgili Haberler DSÖ Avrupa Direktörü’nden Türkiye’ye tebrik İlgili Haberler Fahrettin Koca: 1 milyon doz aşı hedefine ulaştık
README.md exists but content is empty. Use the Edit dataset card button to edit it.
Downloads last month
0
Edit dataset card