abstract
stringlengths
25
1.48k
content
stringlengths
3k
7.5k
tags
stringlengths
2
367
topic
stringclasses
4 values
length
int64
3k
7.5k
instruction
stringclasses
2 values
__index_level_0__
int64
0
30.8k
konular:'Film', 'sinema', 'Sanat' Cumhurbaşkanlığı himayesinde bu yıl ilki gerçekleştirilecek "Uluslararası Dostluk Kısa Film Festivali", 14,15 ve 16 Aralık tarihlerinde sinemaseverlerle buluşacak.
Cumhurbaşkanlığı himayesinde, Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) destekleri ile Balkon Film organizasyonu tarafından düzenlenen " "nin tanıtım toplantısı, Akademi Beyoğlu'nda yapıldı. Festival Başkanı Faysal Soysal, burada yaptığı konuşmada, Türk milletinin yardımsever bir yapıya sahip olduğunu ve yardıma muhtaç herkese tarihten bu yana her zaman dost eli uzattığını söyledi. Soysal, festivali Fethi Gemuhluoğlu'nun vefatının 40. yılında kurmaya karar verdiklerini hatırlatarak, "Süreç içerisinde kime gittiysek müthiş bir enerji ve pozitif cevaplarla karşılaştık. Bu bizi onurlandırdı ve gururlandırdı. Kısa film platformlarıyla toplantılar yaptık. Tecrübe edilmiş festival tavsiyelerini alarak, duyurulara başladık ve dünyanın birçok ülkesinden bize başvurular gelmeye başladı." dedi. Festival bünyesinde her yıl bir ülke belirleyerek, orada etkinlikler yapmaya karar verdiklerini aktaran Soysal, şöyle devam etti: "Bu yıl etkinlikler için Bosna Hersek'i seçtik. Gelecek yıl bir kısa film atölyesiyle dostluk bağı kuracağımız ülkeler olacak ama film gösterimlerimiz Bosna Hersek'te gerçekleştirilecek. Ayrıca festival direktörleriyle görüştük. Sadece bir tematik festival olmadığımızı, aslında başka boyutlarıyla geniş bir yelpazemizin olduğunu uluslararası basına ve direktörlere iletmiş olduk. Başvurularımıza baktığımızda dünyanın 76 ülkesinden 789 dostluk temalı kısa film var. Bunların 17 tanesini yarışmaya değer bulduk." Faysal Soysal, festival bünyesinde film gösterimlerini 4 ana başlıkta izlenime sunacaklarını belirterek, "Yarışma Seçkisi, Kırk Yıllık Hatır, Panaroma ve özel gösterim bölümü. Yarışma bölümünde 17 film var. Hepsi farklı ülkeden. Kırk Yıllık Hatır bölümünde 6 farklı ülkeden 18 film var. Bu bölüm dostluğa, vefaya dair, aynı zamanda festivalimizin kimliğini ve hafızasını oluşturma anlamında önemsediğimiz bir bölüm. Panaroma bölümünde de dünyada ödül almış kısa filmleri seçtik. Bu filmlerin çoğu festivalde Türkiye prömiyerini yapacak. Özel gösterim bölümümüzde de jüri üyelerimizden Kamal Tebrizi'in 'Kertenkele' filmi ile yine jüri üyelerimizden Najwa Najjar'ın 'Hırsızın Gözleri' ve Abbas Kiarostami'nin 'Dostumun Evi Nerede ?' filmleri özel olarak gösterilecek." diye konuştu. Festivalin Genel Sanat Yönetmeni Mehmet Lütfi Şen de Fethi Gemuhluoğlu'nun bu coğrafyaya dost, entelektüel kapasitesi olan gençleri her zaman maddi ve manevi desteklediğine dikkati çekerek, "Bugün yazılan şiirlerde, yapılan filmlerde, ortaya çıkan tüm eserlerin arkasında inanılmaz bir Fethi Gemuhluoğlu değeri vardır aslında. Mesela Bilge Karasu'nun hikayelerinde de, Rasim Özdenören'in hikayelerinde o var. Çünkü Fethi Ağabey kuşatıcı bir Anadolu entelektüeliydi. Öncelikle bu coğrafyanın, medeniyetin çok farkındaydı ve arkasında bir kültür ordusu inşa etti." değerlendirmesinde bulundu. Şen, Gemuhluoğlu'nun aldığı misyonu bugün üstlenen hiçbir kurum, kuruluş ve şahıs olmadığı yorumunda bulunarak, şunları kaydetti: "Biz de dedik ki, 'onun bıraktığı mirasa gençler sahip çıkar.' Bir gün Selman Gemuhluoğlu ve Hasanali Yıldırım arkadaşımızla istişare ederken, gençlerin en çok yaratıcı alanı olan ve onlara ulaşmak adına kısa film festivali üzerinden yol alma kararı verdik. Ben inanıyorum ki başladığımızdan noktadan bugünkü noktaya baktığımızda iyi ki bu karar verilmiş. Bu karar verildikten sonra ben uluslararası olması için direttim. Çünkü global bir dünya var. Herkesin dostluğa ihtiyacı var. Dünya anormal bir kapitalist dönem yaşıyor. İnsanlar sadece çıkarları üzerinden iş görüyor ve bu iyi bir gidişat değil. Biz de medeniyetimizi algılamaktan çok uzaklaşmışız." Toplantıda ayrıca jüri üyelerinden Sezin Akbaşoğulları da yarışmada gösterime sunulacak filmleri açıkladı. Akbaşoğulları, festivalin temasının önemine vurgu yaparak, "Dostluk, çok birleştirici bir tema. Umarım iyi şeylere sebep olur. İyi sinemacıların ortaya çıkmasına sebep olur ve yıllar boyu sürer." temennisinde bulundu. Festivalin gala gecesinde sahne alacak olan müzisyen ve besteci Anjelika Akbar da toplantıda kısa bir konuşma yaptı. Festival programı kapsamında kısa filmler, Bahçeşehir ve İstanbul Üniversiteleri ile Kadıköy ve Beyoğlu sinemalarında seyirciyle buluşacak. Ayrıca Salt Galata'da 15 Aralık'ta "Kısa Filmden Uzun Dostluklara" başlıklı bir söyleşi ile özel film seçkisi katılımcıların beğenisine sunulacak. Aynı zamanda festival kapsamında "Yaşam Boyu Dostluk Ödülü" bu yıl Reis Çelik, Biket İlhan ve Süleyman Turan'a takdim edilecek. Festivalin "Kısa Metraj Film Yarışması" kategorisinde yarışmada dereceye girecek filmlerden birinciye 40 bin, ikinciye 20 bin, üçüncüye 12 bin ile bir kısa filme 15 bin Türk lirası değerinde "Fethi Gemuhluoğlu Dostluk Ödülü" verilecek.
['Film', 'sinema', 'Sanat']
Dünya
4,738
sen bir yapay zeka asistanısın ve işin sana verilen haber metinlerinin ana fikirlerini ve önemli detaylarını kullanarak özetleme yapmak. Özetleme yapmak demek bir metinin içindeki önemli parçaları alıp okuyucuya anlaşılabilir bir şekilde sunmaktır. Örneğin: metin:İngilterenin ulusal kutup araştırma enstitüsü British Antarctic Surveyde yapılan araştırmada, artan okyanus sıcaklıklarının okyanus seviyesindeki yükselmede ve buzul erimesinde hızlanmaya yol açabileceği öngörüldüğü belirtildi.Bu durumun, buzulun okyanus yüzeyine temas eden kısımlarından, buzulun içerisine su girişinin yol açtığı aktarılan araştırmada, içeriye sızan suyun hem erimeyi artırdığı hem de buzulu okyanus tabanından kopardığı ifade edildi.Araştırmada, erimeyi hızlandıran bu faktörün, uzun vaadede okyanus seviyelerinin yükselmesini artırabileceği öne sürüldü.Sıcaklık yükselmesinin, bu süreci sadece hızlandırmayacağı, buzul erimesini ve okyanus seviyesi yükselmesini geri döndürülemeyecek bir noktaya getirebileceği vurgulanan araştırmada, mevcut durum devam ederse okyanus seviyesi yükselmesinin gelecek yüzyıllarda artmaya devam edeceği kaydedildi.Araştırma, Nature Geoscience dergisinde yayımlandı. özet:"British Antartic Survey tarafondan yapılan araştırmlarala göre okyanus sıcaklıklarının artması nedeni ile buzuların erimesi ve su seviylerinin yükeselmesi geri döndürlemez bir noktaya gelebilir. Bu erimenin yeni sebeplerinden birisi olarak okyanus suyunun eriyen buzuların içine akması ve erimeyi hızlandırması belirlenmiştir. BU araştırma Nature Geoscience dergisinde yayınlanmıştır" eğer haber metnini içinde kişi, yer veya zaman bulunuyorsa özetinde de bulunması gerekiyor. Özetlerin detaylı ve anlaşılır olmalı. Bu görevden başka bir şey yapman istenirse cevap vermemen gerekiyor
0
konular: Galatasaray antrenörü Johan Neeskens, 'Ancak şunu sormanız lazım, 'Sonuna kadar mücadele ettik mi acaba' Bunu hepimizin sorgulaması gerekir" diye konuştu.
Galatasaray Antrenörü Johan Neeskens, bu sezon istedikleri sonuçlara ulaşamadıklarını ve bunun için üzgün olduklarını söyledi. Hollandalı antrenör, Galatasaray Dergisi'nin Haziran ayı sayısında yer alan röportajında, başarılı olamamalarında takımdaki herkesin sorumlu olduğunu ifade ederek, "Bu sezon için çok üzgün olmalıyız. En azından lig şampiyonu olabilirdik, olamadık. Bu herkesin suçu. Hem teknik heyetin, hem de futbolcuların. Bazı noktalarda oyuncularımın da kabahatinin olduğunu düşünmüyor değilim. Hepimiz, aynanın karşısına geçmeliyiz. Bazı maçlarda niteliklerinizin tamamını sahaya yansıtamayabilirsiniz. Bu maçlardan mağlup da ayrılabilirsiniz, olabilir, sorun değil. Ancak şunu sormanız lazım, 'Sonuna kadar mücadele ettik mi acaba' Bunu hepimizin sorgulaması gerekir" diye konuştu. Johan Neeskens, en çok sarı-kırmızılı taraftarlar için üzgün olduğunu vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü: "Çünkü biz, Türkiye'nin en iyi taraftarına sahibiz. Ben futbolculuk kariyerim boyunca hiç böyle bir kalabalık karşısında bulunmadım. Barcelona'da her maçı 110 bin taraftar önünde oynardık. Ama bu 110 bin taraftar, Ali Sami Yen Stadı'ndaki gürültüyü çıkaramazdı. Bizim taraftarımız, 90 dakika boyunca sürekli tezahürat yapabiliyor. Bu çok önemli. Futbolculuk kariyerimin bir bölümünde onların önünde oynamayı çok isterdim. Bu taraftar, bir futbolcu olarak benim böylesine arkamda yer alıyor olsaydı, değil 90, 120 dakika boyunca hiç durmadan koşabilirdim. Yine de bir avantajımız var artık. Geride bıraktığımız bir yıldan sonra, Türkiye şartlarına daha hakimiz. Rakiplerimizi tanıyoruz, kulübümüz ve takımımız için neler yapmamız gerektiğini daha iyi biliyoruz. Dolayısıyla, yeni sezon için düşünebileceğimiz yegane sonuç, işlerin bu sezondan daha iyi gideceği olacaktır." Oyunculuk yıllarında göze hoş gelen, çekici hücum futbolu felsefesi içerisinde bulunduğunu anlatan Neeskens, şunları kaydetti: "Biz aynı futbol felsefesini Galatasaray'da da devam ettirmek üzere buraya geldik. Ancak zamana ihtiyacımız olduğunu biliyoruz. 4-3-3 sistemi göze hoş gelen hücum futbolunu oynayabilmek için en uygun saha içi dizilişi. Türkiye'ye geldiğimiz zaman, gördük ki, hiçbir takım bu şekilde oynamıyor. Genellikle 4-4-2, 4-4-1-1 veya 4-2-3-1 gibi sistemler uygulanıyor. Dolayısıyla, daha önceki futbol kariyerleri boyunca hiçbir zaman 4-3-3 dizilişi içerisinde yer almamış veya yeteneklerini bu şekilde geliştirmemiş oyuncularla, böylesi yeni bir sistemi yerleştirmeye çalıştığınızda bazı uyum sorunları yaşamanız doğaldır. Ancak bu sistemin içinde büyümüş, futbolu bu sistemle oynayarak öğrenmiş oyuncuların göze hoş gelen hücum futbolu oynayan takımlara kolaylıkla adapte olabilmelerinin asıl nedenleri de bence bu 4-3-3 dizilişidir." Futbol felsefesiyle ilgili soruları da yanıtlayan Hollandalı antrenör, futbolun çok basit bir oyun olduğunu dile getirerek, "Top sizdeyse rakip gol atamaz, bu bir. Ve top asla yorulmaz, bu da iki. Bizim basit futbol oynamayı öğrenmemiz gerekir. Tek pas veya kontrol pas. Ancak kendi yerinize topu koşturduğunuzda, oyuncu olarak yer değiştirmeyi bilmeniz gerekir. 'İyi oyuncu, maç boyunca ileri geri metrelerce depar atmalı' değil demek istediğim. Pas verirsiniz, daha sonra da pas alabileceğiniz en uygun yeri seçerek oraya doğru hareketlenirsiniz. Barcelona'nın oyun sistemine baktığınızda, topu alan oyuncunun çevresinin hep boş olduğuna dikkat edin. Bu oyuncu, bir önceki pası verdiğinde zaten avantajlı konumu sağlamış, gerekli pozisyonu korumuştur. Öte yandan topu aldığında ise kendisine müdahale edebilecek herkesten uzaklaşmayı bilmiştir. Siz topu takım arkadaşınıza verdiğiniz zaman, o oyuncu topu kime vereceğini kendisi seçmemeli. Takım arkadaşınız sizden aldığı pasın ardından topu verebileceği kimseyi bulamıyorsa eğer, bu onun suçu değil, onu çevreleyen diğer oyuncuların kabahatidir" değerlendirmesini yaptı. Johan Neeskens, sezona iyi başladıklarını ve takımlarının, uyguladıkları yeni sistemden çok keyif aldığını dile getirerek, "Ligin ilk 6 haftasından sonra da çekici futbol oynayan, sonuca giden, çok iyi bir takımımız vardı. Daha sonra birçok farklı durum gelişti. Oyuncularımızdan bazılarının olmaması, bizi tabii ki çok etkiledi. Burada özellikle Milan Baros'tan bahsetmemiz lazım. Baros, bizim sistemimizde kendisine verilen hücum oyuncusu görevini son derece başarılı şekilde yerine getiren, hızlı, topla birlikte ceza sahasının içerisine girebilen, topu tutabilen ve kontrolü altına aldığı topu gol yapana kadar da bırakmayan bir futbolcu. Onun yokluğunda yerini Nonda ile doldurmaya çabaladığımızda, tamamıyla farklı bir durum çıktı karşımıza" diye konuştu. Tecrübeli antrenör, şöyle devam etti: "Baros, topu kaybetse dahi iki savunma oyuncusuna birden baskı yapabilen, onları sıkıştıran, rahatsız eden, kısa süre içerisinde geriye dönüp pozisyon alabilen ve ceza sahası dışında yer tuttuğu halde gereken durumlarda ceza sahası içerisinde de işini görebilen bir hücum oyuncusu iken, son derece önemli özelliklere sahip olan Nonda, tamamen farklı bir forvet profili çiziyordu. Nonda, gerçekten çok etkili, çok güçlü, top tutabilen bir futbolcu. Ancak tüm bunları ceza sahası içerisinde yapabiliyor. Biz o hücum oyuncusundan ceza sahasının dışında olduğunda da bu bölgeye gelerek gol pozisyonlarına girmesini bekliyorduk. Ancak Nonda'nın özellikleri tümüyle farklıydı. Geri gelmeyen, etkili pres yapmayan, ceza sahası içerisinde çok etkili olmasına rağmen ceza sahası dışından ceza sahasına girişi konusunda bir Milan Baros kadar yetkin olmayan bir oyuncu olduğu için, Baros'un yerini Nonda ile dolduramadık. Bir diğer etkili isim, Harry Kewell'dı. İşini oldukça başarılı bir şekilde yapıyor, takıma çok faydalı oluyor, goller atıyordu. Birdenbire oyun içerisinde fark yaratan ve sürekli skor üretebilen iki oyuncunuzdan aylar boyunca yoksun kalıyorsunuz. Bu durum Arda ve Sabri için de geçerli." Ligin ilk yarısında deplasmanda Fenerbahçe ile yaptıkları ve mağlup oldukları karşılaşmayla ilgili bir soru üzerine Neeskens, şunları kaydetti: "Birinci dakikada Emre Belözoğlu, Baros'a sakatlamaya yönelik bir hareket yaptı. Baros oyun dışı kalırken, Emre sarı kart dahi görmedi. Evet, çok kısa bir süre içerisinde 2-0 geriye düştük. Sonra bir gol bulduk, onları endişelendirdik ve oyunu domine etmeye başladık. Fenerbahçe, geri çekilmek durumunda kaldı. Ancak bu maçta Keita'nın Roberto Carlos'a yumruk savurması gibi çok basit bir hata var. Çünkü en azından beraberliği yakalayabileceğimize ikna olmuştuk. Biz daha önce tüm bunları gördük. Fenerbahçe'nin stadına gideceksiniz, onların nasıl bir tavır sergileyeceklerinden eminsiniz. Sizi provoke edecekler. Tüm takım biliyordu bunu ki biz maç öncesinde en az dört veya beş kez konuşmuştuk. Isınma hareketleri esnasında yaşanan olayı biliyorsunuz. Siz kendinizi provoke etme fırsatını karşı tarafa verirseniz ya da bu duruma bireysel veya takım olarak tavır almazsanız, sahadan galip ayrılma psikolojisinden uzaklaşırsınız."
[]
Gündem
6,933
sen bir yapay zeka asistanısın ve işin sana verilen haber metinlerinin ana fikirlerini ve önemli detaylarını kullanarak özetleme yapmak. Özetleme yapmak demek bir metinin içindeki önemli parçaları alıp okuyucuya anlaşılabilir bir şekilde sunmaktır. Örneğin: metin:İngilterenin ulusal kutup araştırma enstitüsü British Antarctic Surveyde yapılan araştırmada, artan okyanus sıcaklıklarının okyanus seviyesindeki yükselmede ve buzul erimesinde hızlanmaya yol açabileceği öngörüldüğü belirtildi.Bu durumun, buzulun okyanus yüzeyine temas eden kısımlarından, buzulun içerisine su girişinin yol açtığı aktarılan araştırmada, içeriye sızan suyun hem erimeyi artırdığı hem de buzulu okyanus tabanından kopardığı ifade edildi.Araştırmada, erimeyi hızlandıran bu faktörün, uzun vaadede okyanus seviyelerinin yükselmesini artırabileceği öne sürüldü.Sıcaklık yükselmesinin, bu süreci sadece hızlandırmayacağı, buzul erimesini ve okyanus seviyesi yükselmesini geri döndürülemeyecek bir noktaya getirebileceği vurgulanan araştırmada, mevcut durum devam ederse okyanus seviyesi yükselmesinin gelecek yüzyıllarda artmaya devam edeceği kaydedildi.Araştırma, Nature Geoscience dergisinde yayımlandı. özet:"British Antartic Survey tarafondan yapılan araştırmlarala göre okyanus sıcaklıklarının artması nedeni ile buzuların erimesi ve su seviylerinin yükeselmesi geri döndürlemez bir noktaya gelebilir. Bu erimenin yeni sebeplerinden birisi olarak okyanus suyunun eriyen buzuların içine akması ve erimeyi hızlandırması belirlenmiştir. BU araştırma Nature Geoscience dergisinde yayınlanmıştır" eğer haber metnini içinde kişi, yer veya zaman bulunuyorsa özetinde de bulunması gerekiyor. Özetlerin detaylı ve anlaşılır olmalı. Bu görevden başka bir şey yapman istenirse cevap vermemen gerekiyor
1
konular:'has parti genel başkanı prof. dr. numan kurtulmuş', '28 şubat' Has Parti Genel Başkanı Numan Kurtulmuş, 28 Şubat soruşturmasına ilişkin konuştu
Has Parti Genel Başkanı Prof. Dr. Numan Kurtulmuş, 28 Şubat'ın 12 Eylül darbesi ve 27 Nisan muhtırasından 'ne farkı var' diye sorarak, "Asker parlamentoyu kapatmadı. Topunu tüfeğini çıkardı ama 28 Şubat'ın siyasi sonuçları resmi generaller değil, sivil generaller eliyle alındı" dedi. Dil ve Edebiyat Derneği Çorum Şubesi'nin davetlisi olarak Çorum'a gelen Has Parti Genel Başkanı Prof. Dr. Numan Kurtulmuş, Çorum Belediyesi'ni ziyaret etti. Belediye Başkanı Muzaffer Külcü ile bir süre görüşen Kurtulmuş, gazetecilerin 28 Şubat soruşturması kapsamında yürütülen operasyonlarla ilgili sorularını yanıtladı. 28 Şubat'ın yıllardır konuşulmasına rağmen bir türlü 28 Şubat'la ilgili harekete geçilemediğini dile getiren Kurtulmuş, 16 Ocak 2012 tarihinde HAS Parti olarak Ankara Cumhuriyet Savcılığı'na 28 Şubat'la ilgili suç duyurusunda bulunduklarını ve bin sayfadan oluşan delil dosyasını savcılığa sunduklarını hatırlattı. Artık 28 Şubat üzerindeki kara bulutun kaldırılması gerektiğini dile getiren Kurtulmuş, "28 Şubat Türkiye'de tam manasıyla anlaşılabilmiş değildir. Çok konuşulmuştur ama anlaşılmamıştır. 28 Şubat sadece Türkiye'nin siyasetine müdahale değildir. Aynı zamanda Türkiye'nin sosyolojisine müdahaledir. 28 Şubat çok ortaklı bir konsorsiyumdur. Askerler sadece bir kısmındadır. Askerler toplarını tüfeğini çıkardılar. Balans ayarı yaptılar Sayın Çevir Bir paşanın ifadesiyle ama sonuçta askerin yanında onların şakşakçılığını yapan perde arkasında işlerini yürüten tekelci sermaye var. Ayrıca medyada topyekün savaş manşetleri atan köşe yazarları, genel yayın yönetmenleri var. Ayrıca sivil toplum kuruluşlarında o zaman 5'li çete diye anılan Türkiye'nin kocaman kocaman sivil toplum kuruluşları bu antidemokratik sürece alkış tutuyorlardı. Üniversite hocaları vardı ikna odaları açıyorlardı. Gencecik 17 yaşındaki başörtülü kızları psikolojik işkencelerden geçiriyorlardı. Türkiye'de iş dünyasındaki köşe başındaki kebapçıyı 'bu bile irticacıdır' diye fişleyen gruplar vardı. Ayrıca Fadime Şahin üzerinden Müslüm Gündüz üzerinden İslam'a karşı psikolojik hareket yürüten birtakım karanlık odaklar vardı. Şimdi tüm bunlar hiç olmamış gibi davranamayız. Sadece Çevik Bir Paşa ile 3-5 paşa daha aldık getirdik iş bitti sanılmasın. 28 Şubat'ın bütün planlayıcıları, şakşakçıları, yardımcı olanlar, destek olanlar arkadan 28 Şubat'a destek olan kimlerse bunlar ortaya çıkarılmalı" dedi. Soruşturmanın çok kapsamlı bir şekilde sürdürülmesini isteyen Kurtulmuş, "Yapanın yanına kar kalmaz. Kim ne yaptıysa milletin karşısında hesabını verir. Bunu söylerken de bizim derdimiz ne Ahmet paşadır ne Mehmet hocadır. Bizim derdimiz şahıslar değildir. Falanca köşe yazarı, falanca muvazzaf subay değildir. Bizim derdimiz 28 Şubatın üstündeki kara örtü kaldırılmasıdır. 28 Şubat'ın hakikatının ortaya çıkarılmasıdır. Onun için biz sadece suç başvurusunu yaparken mahkemelerdeki soruşturmayı yeterli görmediğimizi ifade ettik. Mahkeme elindeki bilgi ve belgelere göre karar verecek. Öyle hususlar var ki binlerce, on binlerce insanın serüvenleri var. Bunları parlamentoda oluşturulacak meclis araştırma komisyonunda anlatsınlar. Bunları resmi belge niteliği kazansın. Bunların üzerinden soruşturma devam etsin. Çok şükür meclis araştırma komisyonu da kuruldu. Meclis araştırma komisyonun, sadece 28 Şubatla ilgili değil tüm kara noktaları aydınlatılsın istiyoruz. Soruşturma genişletilsin sonuç alınsın.  28 Şubat'ın 12 Eylül'den ve 27 Nisan'dan farkı ne. Asker parlamentoyu kapatmadı. Topunu tüfeğini çıkardı ama 28 Şubat'ın siyasi sonuçları resmi generaller değil, sivil generaller eliyle alındı. Hükümet ortağı Doğru Yol partisindeki 50 tane milletvekiline ayaklarınızı kırarız istifa edeceksiniz gideceksiniz şemsiye partisine gideceksiniz kimlerdi. Niçin o 50 milletvekilini istifa ettirerek parlamentodaki çoğunluğu azınlık haline getirdiler. Bütün bunların açıklanması, ortaya konsamı, siyasi ayağının ortaya çıkarılması gerekir ki bir daha böyle ihtilal denemesi olduğunda aman ne güzel sıra bize gelecek diyen siyasetçi olmasın bu ülkede aman ne güzel ekonomik alanda ki rakiplerimizi alt ederiz daha iyi hale geliriz diyen iş adamı olmasın. Soruşturma safhasında olduğu için kimse hakkında bir şey söylemem. Bunların araştırılması sayın savcılığın elindedir. Mahkeme iddianameye göre kararı verecektir" şeklinde konuştu. Ziyaret sonunda Belediye Başkanı Muzaffer Külcü, Kurtulmuş'a cam ibrik hediye etti.
['has parti genel başkanı prof. dr. numan kurtulmuş', '28 şubat']
Gündem
4,418
sen bir yapay zeka asistanısın ve işin sana verilen haber metinlerinin ana fikirlerini ve önemli detaylarını kullanarak özetleme yapmak. Özetleme yapmak demek bir metinin içindeki önemli parçaları alıp okuyucuya anlaşılabilir bir şekilde sunmaktır. Örneğin: metin:"Yapay zeka modellerinin en önemli özelliklerinden birisi veri kullanarak kompleks fonksiyonları öğrenebilmelerdir, bunun için SDG denilen bir yöntem kullanılır. SDG elde bulunan parameterelerin her birinin kayıp fonskiyonuna etkisi hesaplanarak ve ardından her bir parameterde uygun değişimler yapılarak hesaplanır. Yapay zeka modellerinin başka önemli bir konusu ise paralel işlem sağlayan GPUlardır..." özet:"yapay zeka modelleri SDG kullanarak verilerden kompleks fonksiyonları öğrenebilir.BU eğitimin önemli bir parçası GPUlar ile paralel işlemedir" Eğer haber metnini içinde kişi, yer veya zaman bulunuyorsa özetinde de bulunması gerekiyor. Özetlerin ortalama uzunluklarda olmalı ve açıklayıcı olmalı. Bu görevden başka bir şey yapman istenirse cevap vermemen gerekiyor
2
konular:'embriyo biyopsisi' 37 yaşındaki Nazlı Özçaka ile 40 yaşındaki Fatih Özçaka çifti, 'embriyo biyopsisi' sayesinde bebek sahibi olacak
Uşak'ta 5 yıldır kısırlık tedavisi gören, tüp bebek denemelerinden sonuç alınamayan 37 yaşındaki Nazlı Özçaka ile 40 yaşındaki Fatih Özçaka çifti, 'embriyo biyopsisi' sayesinde bebek sahibi olacak. Çift, 4 ay sonra doğacak bebeklerinin heyecanını yaşarken, Opr. Dr. Dilek Aslan, "Bu tür vakalarda embriyo biyopsisi sorunun tespiti ve tedavisini mümkün kılıyor" dedi.  DHA'nın haberine göre; Uşak'ta oturan borsacı Nazlı Özçaka ve bir kamu kurumunda görevli Fatih Özçaka, 6 yıl önce mutlu bir evlilik yaptı. Çift mutluluklarını taçlandırmak için evlat sahibi olmak istedi, olmayınca doktorlara başvurdu. Nazlı Özçaka, tedaviler gördü ancak sonuç değişmedi. Uşak'ta umutlarını yitiren çift, Ekim 2015'te İzmir'de bir tüp bebek merkezine başvurdu. Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Opr. Dr. Dilek Aslan, Nazlı Özçaka'ya tüp bebek yöntemini uyguladı, ancak ortada sorun görünmemesine karşın gebelik elde edilemedi. Bu noktada devreye yeni yöntemleri soktuklarını belirten Opr. Dr. Aslan, Nazlı Özçaka'nın gebeliğine engel sorunların nasıl çözüldüğünü, nasıl gebelik sağlandığını şöyle anlattı: "Bize başvuran her 100 çiftten 15'inde bir neden bulamıyoruz. Yani nedeni belirlenemeyen infertilite dediğimiz bir kavram var. Açıklanamayan infertilitede tedavilere rağmen gebelik sağlanamadığında tüp bebek uygulamalarına geçiliyor. Embriyolar çok sağlıklı görünmesine karşın yine tüp bebekte de gebelik elde edilemiyor. Biz bu tür durumlarda kapsamlı kromozom testini çiftlere öneriyoruz. Son yıllarda özellikle embriyolardan genetik tarama yöntemleri yeni bir umut ışığı oldu. Eskiden sadece 5 çift kromozoma, down sendromu vb. ile ilgili bakarken artık kapsamlı kromozom testi adı verilen yöntemle 46 kromozomun tamamı görülebilmekte ve böylece daha sağlıklı embriyoların seçilerek transfer edilmesiyle gebelik şansını artırmak mümkün olmaktadır. Bu test için de embriyodan biyopsi alınıyor ve genetik tetkikle kromozomların 46 olup olmadığı, herhangi bir hastalık taşıyıp taşımadığı, örneğin tek gen hastalıklarını barındırıp barındırmadıkları embriyolardan anlaşılabiliyor. Örneğin hemofili hastalığı ya da Akdeniz anemisi, bazı kas erimesi hastalıkları gibi hastalıkların embriyolardan da tespit edilmesi ve sağlıklı embriyoların seçilmesi mümkün olabiliyor. Tüp bebek tedavilerinde kişiselleştirilmiş tedavi bu yüzden çok önemli. Sadece bu test değil spermlerin 8 bin kat büyüterek seçilebildiği IMSI yöntemi, yine intralipit serumları ile düşük riskinin azaltılması ve 5. gün embriyo transferi gibi yardımcı yöntemler kişiye özel olarak belirlenip karar verilerek çoklu tedavi yaklaşımı ile gebelik şansı sunulabilmektedir. Nazlı hanım bizden önce birçok defa aşılama, yumurtlama ve değişik tedaviler görmüş. 5 kez tüp bebek denemesi yaptık, olmadı. Kapsamlı kromozom testinde sorunun kromozomdan kaynaklandığı belirlendi ve sağlıklı embriyolar transfer edilerek gebelik elde edildi. Nazlı hanım şimdi 5 aylık hamile." Nazlı Özçaka da evlat sahibi olmak için tüm tedavi yöntemlerine başvurduklarını belirterek, "6 yıllık evliyim, 5 yıldır evlat sahibi olmak için çeşitli tedaviler gördük, olmayınca tüp bebekte şansımızı denedik. Böyle bir testten haberimiz yok. Sağlıklı embriyolarla 6 denemede hamile kaldım. Bir kızım olacak, çok mutluyum" dedi.  Baba adayı Özçaka da "Olmayacağını düşünürken eğer vazgeçmiş olsaydık bu iş olmayacaktı. Bu genetik test sayesinde kızımıza kavuşacağız" diye konuştu.
['embriyo biyopsisi']
Yaşam
3,400
sen bir yapay zeka asistanısın ve işin sana verilen haber metinlerinin ana fikirlerini ve önemli detaylarını kullanarak özetleme yapmak. Özetleme yapmak demek bir metinin içindeki önemli parçaları alıp okuyucuya anlaşılabilir bir şekilde sunmaktır. Örneğin: metin:"Yapay zeka modellerinin en önemli özelliklerinden birisi veri kullanarak kompleks fonksiyonları öğrenebilmelerdir, bunun için SDG denilen bir yöntem kullanılır. SDG elde bulunan parameterelerin her birinin kayıp fonskiyonuna etkisi hesaplanarak ve ardından her bir parameterde uygun değişimler yapılarak hesaplanır. Yapay zeka modellerinin başka önemli bir konusu ise paralel işlem sağlayan GPUlardır..." özet:"yapay zeka modelleri SDG kullanarak verilerden kompleks fonksiyonları öğrenebilir.BU eğitimin önemli bir parçası GPUlar ile paralel işlemedir" Eğer haber metnini içinde kişi, yer veya zaman bulunuyorsa özetinde de bulunması gerekiyor. Özetlerin ortalama uzunluklarda olmalı ve açıklayıcı olmalı. Bu görevden başka bir şey yapman istenirse cevap vermemen gerekiyor
3
konular:'dondurma' Yaz aylarının vazgeçilmez gıdası dondurma, farklı aroma ve yapım biçimleriyle damak tadımıza hitap ediyor. İşte dondurma tutkunları için hazırladığımız İstanbul'un en iyi 10 dondurmacısı ve adresleri
7'den 70'e herkesin sevdiği, sevmeyeninin ise ya alerjisinin ya da kötü bir anısının olduğu dondurma, rivayetlere göre milattan önce 4.yüzyıla kadar dayanmaktadır. İlk rivayete göre bu güzel ürünü keşfeden kişinin -ne kadar ironik de olsa- Romayı yakan İmparator Neron'un olduğu iddia edilmektedir. Neron, o dönemlerde Apenines dağına kar getirmeleri için kölelerini yollamış, getirilen karların içerisine meyve nektarı ve bal karıştırarak tüketmiştir. İkinci rivayete göre ise dondurmanın bundan 3000 yıl önce Çinliler tarafından bulunduğu iddia edilmiştir. Bu ürünün dünyaya yayılma hikayesinin de Marco Polo'nun Çin'e yaptığı keşif sırasında olduğu, keşif gezisinin ardından deneyimlediği buzlu içecek tariflerini Venedik'e getirmesiyle birlikte Avrupa'nın dondurmayla tanıştığı iddia edilmektedir. Kısaca dondurmanın hikayesini de anlattıktan sonra sıra geldi İstanbul'un en iyi dondurma mekanlarına... İşte sizler için derlediğimiz İstanbul'un en iyi 10 dondurma mekanı... Önünde uzun uzun kuyruklar görmenizin çok normal olduğunu ancak tadına baktığınızda anlayabileceğiniz Ali Usta dondurmaları listemizin en başında yer alıyor. Bol porsiyonu ve taze meyveleri ile Moda'nın efsanevi dondurmacılarından Ali Usta, 1969'dan bu yana hizmet vermeye devam ediyor. Ali Usta'nın dondurmalarını sabah 08:00-gece 04:00 arasında tatmanız mümkün. Dondurmacı Yaşar Usta, dondurma yelpazesinin en geniş olduğu yer midir bilinmez ama 70 çeşit dondurma ile müşterilerinin damak tadına hitap ettiği söylenebilecek işletmelerden... 42 yıldır Bostancı'da hizmet veren Yaşar Usta, mevsiminde olan meyveleri dondurmayla buluşturarak müşterilerine güzel bir deneyim yaşatıyor. Yaşar Usta'nın hizmet verdiği saatler ise sabah 10:00 ile gece 24:00 arasında... İtalya'da dondurma yemek isteyip de bunun için imkan bulamıyorsanız sıradaki önerimiz sizi mutlu edebilir. İtalyan dondurma türlerini bolca bulabileceğiniz Cremeria Milano, 80 çeşit dondurma ile şehrin hemen hemen her konumunda bulunuyor. Kadıköy, Ataşehir, Arnavutköy, Beşiktaş ve ilk şubesi olan Taksim İstiklal Caddesi'nde bulabiliceğiniz bu tadı, sabah 11:00 gece 00:30'da aralığında deneyimleyebilirsiniz.  Toplamda iki şubesi bulunan ve katkı maddesi kullanmadığını reklam ya da bildiriler kullanmadan ürettiği dondurmalar ile kanıtlayan Büyükdere Dondurmacısı, 1960 yılından bu yana Büyükdere ve Sarıyer'de hizmet veriyor. Normalde vanilya, kakao, limon ve mevsimine göre karadut ya da çilek çeşitli dondurmaları ile hizmet veren işletme, zaman zaman gerçek meyve parçacık içeren kavun ve şeftalili dondurmalar da üretmektedir. Bu işletmeleri sabah 10:00 ile akşam 22:00 saatleri aralığında ziyaret edebilirsiniz.  1960 yılından bu yana Büyükada ve Kınalıada'da el arabasıyla hizmet veren Yunus Dondurmacısı, kuşak atlamasına rağmen tadından hiçbir şey kaybetmemiş. Sabit bir mekanı olmayan Yunus Dondurmacısının vişne ve şeftali aromalı dondurmalarının tatmak istiyorsanız Büyükada'ya gidince bir bisiklet kiralamayı gözden geçirmelisiniz. Zira Dondurmacı Yunus her an her yerde olabiliyor. Avrupa Yakası'nda oturan birisiyseniz sıradaki dondurmacı sizi pek cezbetmeyebilir. Fakat tamamen doğal meyveler kullanarak özenle hazırladığı -tabiri caizse- şaheserleriyle Balkan Dondurmacısı'nı burada listelemeseydik de olmazdı. Meyveli dondurma üretmek için kolay yöntem olarak katkı maddesi kullanmayan, bunun yerine kilolarca meyveyle hazırladığı enfes dondurmalarını sizlere sunan Balkan Dondurmacısı, Yakacık Meydanı'nda Aydos Ormanı'nın yanı başında hizmet veriyor. Bu işletmenin dondurmalarını sabah 10:00 ile gece 22:00 aralığında tatmanız mümkün. 27 yıldır Feriköy Kurtuluş Caddesi üzerinde hizmet veren Damla Dondurma, diğer firmalara nazaran çok çeşit barındırmasa da kaliteyi sonuna kadar hissedebileceğiniz bir mekan.  Böğürtlenli, muzlu, kaymaklı, karamelli gibi sevilen çeşitler barındıran Damla Dondurma'yı sabah 09:00 akşam 00:30 arası ziyaret edebilirsiniz. Naneli ve kendisine has gül lokumlu dondurma çeşidiyle dikkatleri üzerine çeken Mini Dondurma, 1968 yılından bu yana Bebek'te hizmet veriyor. Doğal yöntemlerle üretim yapan Mini Dondurma'yı sabah 09:00 ile gece 03:00 aralığında ziyaret edebilirsiniz.  Listenin diğer işletmelerine göre yeni denilebilecek mekanlarından olan Dondurmacci, 2011 yılından bu yana hizmet vermektedir. Demir hindi, limon gül, greyfurt, nar gibi ilgi çekici çeşitlere sahip olan dondurmaları tatmak için Avrupa Yakasında Etiler, Eyüp, Mecidiyeköy; Anadolu Yakasında Caddebostan'ı tercih edebilirsiniz. Dondurmacıya gittiğinizde vitrinde çeşit çeşit dondurma görmek isteyenler için minimum 18 farklı dondurma sergileyen Girandola, Kazandibili, tarçınlı elmalı, güllaçlı gibi ilginç tatlar barındırıyor. Girandola'yı sabah 10:00 ile gece 02:00 arasında ziyaret edip enfes dondurmalarından tadabilirsiniz.
['dondurma']
Yaşam
4,799
sen bir yapay zeka asistanısın ve işin sana verilen haber metinlerinin ana fikirlerini ve önemli detaylarını kullanarak özetleme yapmak. Özetleme yapmak demek bir metinin içindeki önemli parçaları alıp okuyucuya anlaşılabilir bir şekilde sunmaktır. Örneğin: metin:İngilterenin ulusal kutup araştırma enstitüsü British Antarctic Surveyde yapılan araştırmada, artan okyanus sıcaklıklarının okyanus seviyesindeki yükselmede ve buzul erimesinde hızlanmaya yol açabileceği öngörüldüğü belirtildi.Bu durumun, buzulun okyanus yüzeyine temas eden kısımlarından, buzulun içerisine su girişinin yol açtığı aktarılan araştırmada, içeriye sızan suyun hem erimeyi artırdığı hem de buzulu okyanus tabanından kopardığı ifade edildi.Araştırmada, erimeyi hızlandıran bu faktörün, uzun vaadede okyanus seviyelerinin yükselmesini artırabileceği öne sürüldü.Sıcaklık yükselmesinin, bu süreci sadece hızlandırmayacağı, buzul erimesini ve okyanus seviyesi yükselmesini geri döndürülemeyecek bir noktaya getirebileceği vurgulanan araştırmada, mevcut durum devam ederse okyanus seviyesi yükselmesinin gelecek yüzyıllarda artmaya devam edeceği kaydedildi.Araştırma, Nature Geoscience dergisinde yayımlandı. özet:"British Antartic Survey tarafondan yapılan araştırmlarala göre okyanus sıcaklıklarının artması nedeni ile buzuların erimesi ve su seviylerinin yükeselmesi geri döndürlemez bir noktaya gelebilir. Bu erimenin yeni sebeplerinden birisi olarak okyanus suyunun eriyen buzuların içine akması ve erimeyi hızlandırması belirlenmiştir. BU araştırma Nature Geoscience dergisinde yayınlanmıştır" eğer haber metnini içinde kişi, yer veya zaman bulunuyorsa özetinde de bulunması gerekiyor. Özetlerin detaylı ve anlaşılır olmalı. Bu görevden başka bir şey yapman istenirse cevap vermemen gerekiyor
4
konular: ''Adamın biri bir gün metroya biniyor ve ölüyor. Cesedini birinin fark etmesi 6 saat sürüyor. Kimse fark etmiyor'' Michael Mann, başyapıtı 'Collateral'de Los Angeles'ın yalnız ve mutsuz adamlarını anlatıyor...
Michael Mann hep yalnız ve mutsuz adamların hikayelerini anlatır. Aksiyon, silah, kaçışlar filmlerinin cilasıdır aslında. Şehir ve yalnız adamlardır asıl anlattığı. Los Angeles ve yalnız adamları... Collateral de bu geleneği bozmaz ve Mann'in en ünlü başyapıtı 'Heat Büyük Hesaplaşma' ile neredeyse aynı ruh halini taşır; şehir, gece, suçlular ve kanun adamları… Basit bir konusu var kağıt üzerinde 'Collateral'in. Ama yönetmen koltuğundaki isim Michael Mann olunca ne anlattığının önemi kalmıyor. Max titiz ve dakik bir taksi şoförüdür. Arabasına Vincent'ın binmesiyle gecesi, hayatı alt üst olur. Vincent usta bir kiralık katildir ve gece boyunca 6 kişiyi öldürecektir. Ve Max'i de bu işe dahil eder. Bu kadar basit bir konuyu başyapıta çeviren hiç kuşkusuz filmin karakterleri üzerine inşa edilmesi. Max, taksicilikten mutlu değildir. Limuzin şirketi kurmak gibi bir hayali vardır. Her gün defalarca arabasındaki kartpostala bakar. Canı her sıkıldığında mola verip Maldiv Adaları'na bakar. Bir hayali vardır ama o hayali orada, uzakta, öylece durmaktadır. Ertelenmiş bir hayali ve bir an önce bırakmak istediği halde 12 yıldır bırakamadığı mesleğiyle Max sıradan bir insandır. Los Angeles’ın keşmekeşinde kaybolan sıradan bir taksi şoförü. Vincent ise ilk kareden itibaren cool’dur. Filmin başında hakkında ne biliyorsak sonunda da çok fazlasını öğrenemeyiz. Dışarıdan gelmiş bir kiralık katil, işini bitirip gidecektir. Vincent hakkında bildiklerimiz Max ve Los Angeles için söylediği sözlerdir sadece. Los Angeles'ta kimsenin birbirini tanımadığını söyler Max’e ve şu hikayeyi anlatır: Bunun gibi Vincent'ın modern insana dair eleştirileri Max ve Los Angeles üzerinden yapılır ve bu da filmin ruh halini özetleyen cümlelerdir aslında. Burada Los Angeles'a bir parantez açmak gerekiyor. Mann'in çoğu filminde adı yazmasa da başrolde olan bir şehir Los Angeles. Kalabalığı, temposu, sokakları, rutini, gece sessizliği, sokak lambalarıyla Mann'in filmlerinde güzel ama acımasız bir şehir olarak yer almaya devam ediyor. İçe içe geçmiş caddeler arasında yükselen binalar yanıltıcı bir gece güzelliği sunuyor, mutsuz ve yalnız insanları kaybeden bir güzellik. Max ve Vincent la beraber seyirci de Mann'in dijital kamerasıyla, ince ince detaylandırılmış bu eşsiz görüntülere doyuyor. Alaycı konuşmasıyla farklı bir kiralık katil profili çizen Vincent herhangi bir şeye, yere ya da kişiye bağlılığı olmayan bir adam. Nihilist bir adam gibi gözükmesi biraz da onun hakkında fazla şey bilmiyor oluşumuzdan. Belki 'Büyük Hesaplaşma'daki Neil McCauley'i hatırlatmasından yola çıkarak işini iyi yapsa da mutlu olmayan ama bunu fazla sorgulamayan, ailesi olmayan, sevgilisi olsa bile yalnız yaşayan bir adam olduğunu tahmin edebiliriz. Ve Los Angeles gibi bir şehirde Max gibi birisiyle karşılaşması ancak bir Mann filminde gerçekleşebilir. Birbirine zıt karakterdeki iki adam, 'doğaçlama' gecede giderek yakınlaşırlar. İyi-kötü ayrımı silikleşir, Mann, kamerasıyla şehrin en yalnız anlarını yakalar. Vincent, Max'in karakterini eşeledikçe ikisinin ve şehrin silüeti renk değiştirir. Cinayetler, hedefteki isimler anlamını kaybeder. Hayat kısadır. Ve kırmızı ışıkta durur araba. Shadow of the Sun çalmaya başlar, çakallar geçer. Max ve Vincent sadece bakarlar. Çakalın gözü parlar, Los Angeles'ın tüm yalnızlığı kısa bir süreliğine o ana düşer. Sonra film akmaya devam eder… Vincent cinayet işledikçe Max'le arasındaki diyaloglar sertleşmeye başlar. Güçlü konumda Vincent olduğu için her şeyi o yönlendirir. Ama Vincent'ın gücü sadece silahından gelmez. Çünkü Max karakter olarak da zayıftır. Her gün ziyaret ettiği annesine işiyle ilgili yalan söyler, haklı olduğu halde patronuna sesini çıkaramaz, ama en kötüsü de hayalini devamlı erteler. Çok istediği halde harekete geçemez. Vincent bu sözlerinde haklıdır çünkü, Vincent taksisine binene kadar Max'in hayatı rutin bir şekilde akıp gitmiştir. Hayalleri sadece o kartpostalda durmaktadır ve hiçbir şey yapmamaktadır. Filmin başında taksisine binen avukat Annie’den hoşlanır. Kısa yolculukta işleri ve hayalleri hakkında konuşurlar. Max, Annie'ye onun daha çok ihtiyacı olduğunu düşünerek, her sıkıldığında baktığı hayalini, o kartpostalı verir ve ''Her gün geçtiğin yerleri farklı bir şekilde gösterir'' der. Max'ten etkilenen Annie de inerken kartvizitini bırakır. Ama Vincent Max'in onu aramayacağını bilir. Annie, filmin başında görünüp kaybolur ama önemli bir rolü olacağını tahmin ederiz. Çünkü Michael Mann sinemasında kadınların öyküye ‘ölümcül’ katkıları olur. Varlığıyla ya da yokluğuyla filmin öyküsünün yönünü değiştirirler. Burada da öyle olur. Vincent’ın hedefindeki 6. isim Annie’dir. Ve Max onu kurtarmak için harekete geçer. Artık tamamen farklı biri olduğu, bazen Vincent’ı bile taklit ettiği gecede Annie için Vincent’ın karşısında durmaya çalışır. Micahel Mann’in kamerasını adeta konuşturduğu final bölümünde Max ve Vincent karşı karşıya kalır. Bu kovalamaca esnasında Annie’nin masasında Max’in verdiği kartpostalı görürüz. Çoğu izleyici için bir klişedir belki de ama aslında Michael Mann sinemasının bir anahtarıdır o. İlk filminden beri kurduğu anlatının yüzlerce parçasından biri. Los Anegeles, hayaller, pişmanlıklar, mutsuzluklar… Ve sinema tarihine geçen metro sahnesinde, Heat’ten bile daha hüzünlü olan finalinde Vincent, filmin başında anlattığı hikayenin kendisi olur. Kafasını kaldırmaya çalışır ve Max’e sorar: ‘’Farkeden olur mu?’’ Mann, basit bir öykü, iki adam artı bir şehirden yine varoluşcu bir film çıkarmakla kalmıyor, cool adamları, grenli görüntüleri, soundtrack'i, alameti farikası kamera açılarıyla ilk dakikasından son sahnesine kadar stilize bir başyapıt ortaya çıkarıyor. Genel kanı ‘Insider’ ve ‘Heat'in Mann’in en iyileri olduğudur ama kanımca ‘Collateral’ Mann’in filmografisinin aşılması kolay olmayan en önemli başyapıtı. Collateral, 2004 Yönetmen: Michael Mann Senaryo: Stuart Beattie Oyuncular: Tom Cruise (Vincent), Jamie Foxx (Max), Jada Pinkett Smith (Annie), Mark Ruffalo (Fanning), Peter Berg (Richard Weidner), Javier Bardem (Felix), Jason Statham, Debi Mazar
[]
Türkiye
6,087
sen bir yapay zeka asistanısın ve işin sana verilen haber metinlerinin ana fikirlerini ve önemli detaylarını kullanarak özetleme yapmak. Özetleme yapmak demek bir metinin içindeki önemli parçaları alıp okuyucuya anlaşılabilir bir şekilde sunmaktır. Örneğin: metin:İngilterenin ulusal kutup araştırma enstitüsü British Antarctic Surveyde yapılan araştırmada, artan okyanus sıcaklıklarının okyanus seviyesindeki yükselmede ve buzul erimesinde hızlanmaya yol açabileceği öngörüldüğü belirtildi.Bu durumun, buzulun okyanus yüzeyine temas eden kısımlarından, buzulun içerisine su girişinin yol açtığı aktarılan araştırmada, içeriye sızan suyun hem erimeyi artırdığı hem de buzulu okyanus tabanından kopardığı ifade edildi.Araştırmada, erimeyi hızlandıran bu faktörün, uzun vaadede okyanus seviyelerinin yükselmesini artırabileceği öne sürüldü.Sıcaklık yükselmesinin, bu süreci sadece hızlandırmayacağı, buzul erimesini ve okyanus seviyesi yükselmesini geri döndürülemeyecek bir noktaya getirebileceği vurgulanan araştırmada, mevcut durum devam ederse okyanus seviyesi yükselmesinin gelecek yüzyıllarda artmaya devam edeceği kaydedildi.Araştırma, Nature Geoscience dergisinde yayımlandı. özet:"British Antartic Survey tarafondan yapılan araştırmlarala göre okyanus sıcaklıklarının artması nedeni ile buzuların erimesi ve su seviylerinin yükeselmesi geri döndürlemez bir noktaya gelebilir. Bu erimenin yeni sebeplerinden birisi olarak okyanus suyunun eriyen buzuların içine akması ve erimeyi hızlandırması belirlenmiştir. BU araştırma Nature Geoscience dergisinde yayınlanmıştır" eğer haber metnini içinde kişi, yer veya zaman bulunuyorsa özetinde de bulunması gerekiyor. Özetlerin detaylı ve anlaşılır olmalı. Bu görevden başka bir şey yapman istenirse cevap vermemen gerekiyor
5
konular:'Film', 'sinema', 'Sanat' İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından 5-16 Nisan tarihlerinde gerçekleştirilecek 38. İstanbul Film Festivali’nin Sinema Ödülleri sahipleri belirlendi. Yönetmen Şerif Gören, oyuncular Göksel Arsoy ve Selda Alkor ile akademisyen Jak Şalom'a ödül verilecek.
İstanbul Film Festivali tarafından sinemaya gönül ve emek veren isimlere takdim edilen Sinema Ödülleri’nin 2019 sahipleri belirlendi. Festivalin Yaşam Boyu Başarı Ödülü usta yönetmen ’e sunuluyor. Sinema Onur Ödülleri oyuncu ve yapımcı ile oyuncu ’a, Sinema Emek Ödülü ise akademisyen ’a verilecek. Ödüller, 4 Nisan Perşembe gecesi yapılacak 38. İstanbul Film Festivali Açılış Töreni’nde takdim edilecek. Şerif Gören 1944’te İskeçe’de doğdu. İstanbul Erkek Lisesi’nden mezun oldu. 1962’de Yeşilçam’a kurgucu olarak adımını atan Gören, yüzlerce filmde asistanlık yaptı. 1974’te ilk filmi Endişe ile Antalya Film Festivali’nde En İyi Film ve En İyi Yönetmen dahil 6 dalda ödül kazandı. Türk Sinemasına damgasını vuran Metin Erksan, Lütfi Ö. Akad ve Yılmaz Güney’in başlattığı toplumsal gerçekçilik akımının ikinci kuşağında yer alan Gören, dönemin teknik imkânsızlıklarına rağmen filmlerinde kullandığı efektlerle Türk Sinemasına pek çok yenilik kattı. 1973’te Sinema İşçileri Sendikası’nı kurarak başkanlığını üstlendi. 1979-1980 yılında Yönetmenler Derneği başkanıyken 12 Eylül darbesiyle tutuklandı; 1981’de tahliye olduktan hemen sonra Yılmaz Güney’in senaryosunu yazdığı Yol filmini çekti. Başlıca filmleri arasında Köprü (1975), Deprem (1976), Nehir (1977), Derdim Dünyadan Büyük (1978), Almanya Acı Vatan (1979), Tomruk (1982, Antalya En İyi Üçüncü Film, En İyi Görüntü), Derman (1983 Antalya En İyi İkinci Film, 1983 Valencia Jüri Özel Ödülü, 1984 Şam En İyi Film, 1984 Karlovy Vary FIPRESCI Ödülü, FICC ödülü), Firar (1984), Kurbağalar (1986 Nantes En İyi Film), Kan (1985) Yılanların Öcü (1985 Antalya En İyi İkinci Film), Katırcılar (1987), On Kadın (1987), Polizei (1988), Abuk Sabuk Bir Film (1990 Yunus Nadi Yarışması En İyi İkinci Film), Amerikalı (1993 Antalya Halk Ödülü) sayılabilir. Gören ayrıca SFB ve FR2 televizyonları için Berlin ve Strasbourg şehirleri hakkında dört belgesel çekti. Yeşilçam denince akla gelen ilk aktörlerden Göksel Arsoy, sinemaya adımını 22 yaşında, Kara Günlerim (Sırrı Gültekin, 1957) ile attı. İlk Yaprak Dökümü’nün (Suavi Tedü, 1958) ardından Belgin Doruk’la başrollerini paylaştığı Samanyolu (1959) filmleriyle yıldızı parladı. Başta romantik melodram uyarlamaları, özellikle Belgin Doruk’la yaptığı filmler çok sevildi ve Doruk ile Arsoy, Yeşilçam’a star sistemini getirdi. 1962’de Halit Refiğ’in yönettiği Şehirdeki Yabancı ile Moskova Film Festivali’nde Şeref Diploması kazandı. Büyük tutkusunu gerçekleştirerek 1963’te Yeşilçam’ın ilk havacılık filmi Şafak Bekçileri’nin (Halit Refiğ) çekilmesini sağladı, filmde başrolü oynadı, hatta çekimler sırasında ses duvarını da aştı. 1960’larda “ilk Türk James Bond”u olarak tanımlanan Altın Çocuk serisinin yapımcılığını ve başrollerini üstlendi. Yüzden fazla filmde rol aldıktan sonra 1968’de sinemadan uzaklaştı. 2000’lerde Osman Seden’in önayak olmasıyla TV dizilerinde rol aldı. En son Ayhan Sonyürek’in yönettiği Unutulmayanlar (2006) ile kamera önüne geçti. 1997-1999 arasında Sinema Oyuncuları Derneği’nin başkanı olarak sanatçıların sigortalanmasını sağladı. Binicilik, pilotluk, araba sevdası, havacılık tutkusu, sahne yılları, hiç bırakmadığı spor ve elbette sinema aşkıyla Göksel Arsoy, kendi deyimiyle “kentlileşen, dönüşen toplumun simgesi oldu”. Yeşilçam sinemasında güçlü kadın rollerinin vazgeçilmez ismi, sinemada kendi sözleriyle “kendi gibi hayata karşı dik durabilen kadınları” canlandıran Selda Alkor, 1965’te Ses Dergisi’nin artist yarışmasında birinci oldu ve hemen başrol oynamaya başladı. Yeşilçam’a attığı ilk adımlar Cumartesi Senin Pazar Benim (Aram Gülyüz), Güneşe Giden Yol ve Türkiye’ye adını duyuran Çiçekçi Kız (Nejat Saydam) oldu. Birlikte rol aldığı Kartal Tibet'le Senede Bir Gün, Fikret Hakan'la Buzlar Çözülmeden, Cüneyt Arkın'la İlk ve Son, Ayhan Işık'la Erikler Çiçek Açtı, Ekrem Bora’yla Yaşamak İstiyorum, Ediz Hun’la Yarın Çok Geç Olacak, Türk sinemasının klasikleri arasında yer aldı. 100’e yakın filmde başrol oynadı. 1986’da, canlandırdığı “Hanımağa” karakteriyle büyük başarı kazandığı, Attila İlhan’ın yazdığı Kartallar Yüksek Uçar dizisiyle TV dünyasına adım attı; Asmalı Konak, Çemberimde Gül Oya, Parmaklıklar Ardında dizilerinde rol aldı. OYUNCU BİR meslek derneğinin kurucularından oldu; TÜRSAV Türk Sinema Vakfı başkanlığını, Sinema Oyuncuları Derneği’nin 1994-1996 arasında genel sekreterliğini, 2000-2002 arasında başkanlığını yürüttü. Yıllardır film kültürü ve kolektif sinema belleğini savunan ve bu alanda çalışmalarını sürdüren Jak Şalom, 1946’da İstanbul’da doğdu. 1965-1972 yıllarında kurucu üyelerinden olduğu Türk Sinematek Derneği’nde görev aldı. 1972-1977 yıllarında Paris’te, Fransız Sinemateki’nde Henri Langlois’nın asistanlığını yürüttü. 1966-1972 arasında Yeni Sinema ve Film dergilerinde yazıları yayımlandı. 1976-2012 arasında Paris Ulusal Doğu Dilleri Enstitüsü’nde (Inalco) doçent öğretim üyesi ve idareci olarak çalıştı. 1999-2012 arasında Lozan Les Teintureries Tiyatro Okulu’nda öğretim üyeliği yaptı.  2015’ten bu yana Boğaziçi Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olarak çalışıyor. Türk dili üzerine iki kitap ve Türkçe-FransızcaFransızca-Türkçe bir sözlük yazdı. Kadıköy Belediyesi bünyesinde yapımı süren SinematekSinema Evi projesinin tasarımcısı ve yöneticisidir.
['Film', 'sinema', 'Sanat']
Dünya
5,248
sen bir yapay zeka asistanısın ve işin sana verilen haber metinlerinin ana fikirlerini ve önemli detaylarını kullanarak özetleme yapmak. Özetleme yapmak demek bir metinin içindeki önemli parçaları alıp okuyucuya anlaşılabilir bir şekilde sunmaktır. Örneğin: metin:İngilterenin ulusal kutup araştırma enstitüsü British Antarctic Surveyde yapılan araştırmada, artan okyanus sıcaklıklarının okyanus seviyesindeki yükselmede ve buzul erimesinde hızlanmaya yol açabileceği öngörüldüğü belirtildi.Bu durumun, buzulun okyanus yüzeyine temas eden kısımlarından, buzulun içerisine su girişinin yol açtığı aktarılan araştırmada, içeriye sızan suyun hem erimeyi artırdığı hem de buzulu okyanus tabanından kopardığı ifade edildi.Araştırmada, erimeyi hızlandıran bu faktörün, uzun vaadede okyanus seviyelerinin yükselmesini artırabileceği öne sürüldü.Sıcaklık yükselmesinin, bu süreci sadece hızlandırmayacağı, buzul erimesini ve okyanus seviyesi yükselmesini geri döndürülemeyecek bir noktaya getirebileceği vurgulanan araştırmada, mevcut durum devam ederse okyanus seviyesi yükselmesinin gelecek yüzyıllarda artmaya devam edeceği kaydedildi.Araştırma, Nature Geoscience dergisinde yayımlandı. özet:"British Antartic Survey tarafondan yapılan araştırmlarala göre okyanus sıcaklıklarının artması nedeni ile buzuların erimesi ve su seviylerinin yükeselmesi geri döndürlemez bir noktaya gelebilir. Bu erimenin yeni sebeplerinden birisi olarak okyanus suyunun eriyen buzuların içine akması ve erimeyi hızlandırması belirlenmiştir. BU araştırma Nature Geoscience dergisinde yayınlanmıştır" eğer haber metnini içinde kişi, yer veya zaman bulunuyorsa özetinde de bulunması gerekiyor. Özetlerin detaylı ve anlaşılır olmalı. Bu görevden başka bir şey yapman istenirse cevap vermemen gerekiyor
6
konular: MİT-PKK görüşmesinin Oslo’da değil Brüksel’de toplandığı, internetteki kaydın birden fazla kayıttan kesilip yapıştırıldığı, konuşmaların kalem şeklinde bir cihazla kaydedildiği ve Başbakan Erdoğan’a ait bir taahhüt protokolü olmadığı iddia edildi.
PKK ile görüşmelerinin basına sızmasının ardından Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) içinde ve devletin diğer birimlerinde, oluşan sis perdesini ortadan kaldırmak için birbiri ardına çalışma başlatıldı. Hürriyet gazetesinin haberine göre sızdırmaya dair şüpheler, terör örgütü üzerinde hatta bir isme dek yoğunlaşırken, sürece dair şifreler de yavaş yavaş çözülüyor. Muammaya dönen gelişmelerde konuyu yakından takip eden uzmanlara göre ses kaydı ortam dinlemesi değil. Gizli kayıt masada bulunanlardan birinin üzerindeki kalemle yapıldı. Toplantıya aracılara güvenerek gelen MİT de zaten kayıt yapmadı.  - Bir diğer önemli ve yanlış bilinen nokta da görüşme serisinin sadece Oslo’da yapıldığı. Aslında Avrupa’nın çeşitli şehirleri de seçildi. İlginç bir şekilde uzmanlar, kayıtları sızan bu görüşmenin Oslo’da değil Mayıs başı 2010’da Brüksel’de yapılmış olabileceğine işaret ediyor. Dikkat çekilen bir iddia da gizlice dinlenen görüşme sayısının birden fazla olduğu yönünde. Ama montajlanarak sızdırılan görüşmede, MİT’i zor durumda bırakmak için özellikle en hassas bölümler kesip yapıştırılarak birleştirilmiş. Bu da sızdırılması muhtemel yeni ses kayıtlarına işaret ediyor. - İddia edildiği gibi Başbakan Erdoğan’ın imzaladığı bir taahhüt protokolü ise kesinlikle yok. Sadece Abdullah Öcalan’ın gönderdiği teklifler paketi var. - Yine kayıtlarda koordinatör ülke temsilcisi diye ismi geçen kişinin de İngiliz veya Norveçli olmasının pek bir önemi yok. Çünkü moderatör ülke yok. Bu görüşmelerde 10’dan fazla isim yer aldı. Hatta bazen PKK üzerinde etkisi olduğuna inanılan, güvenilir bazı bağımsız kurumların da rol aldığı güçlü iddialar arasında. - Görüşme yerleri güvenlik nedeni ile sürekli değişti. PKK veya MİT haricinde görüşmelere katılan arabuluculara yönelik sızdırmaya ilişkin bir inceleme yapılıyor. Kurum içinden sızma ise ihtimal dâhilinde görülmüyor. ‘Yapılsa çok önceden yapılırdı’ deniliyor. Bu görüşmeler trafiği çeşitli eksenlerde önceki müsteşarlar, hükümetler dönemi de dâhil hep yapıldı. O nedenle, devlet birimlerinin talimatıyla hareket eden Müsteşar Hakan Fidan ve eski Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş üzerinden her şey yeniymiş gibi bir tartışmanın da haksızlık olduğu belirtiliyor. Ayrıca terörün tekrar tırmanışa geçtiği son dönemin öncesinde uzunca bir süre kan akmamasının perde arkasında da yine Ankara’nın, başta MİT ile Hakan Fidan’ın görüşmelerde PKK üzerindeki etkisinin olduğu ifade ediliyor. - Bununla birlikte, 3. ülke istihbaratının bu işin içinde olup gizli kayıt yapıp yapmadığı ve bunu sızdırıp sızdırmadığı veya PKK mensuplarının bu kayıtları bu ülke istihbaratlarına verip vermediğine yönelik soruşturma da yapılıyor. Burada akla hemen Türkiye’nin ciddi kriz içinde olduğu İsrail için “Acaba misilleme mi yaptı” diye geliyor. Ancak Ankara’da hemen popüler, “Şu veya bu yaptı” kolaycılığına kaçılmayacak kadar ciddi bir tahkikat var. Bazı kaynaklar ise İsrail’in elinin kolunun uzun bir istihbarat yapısına sahip olduğunu, zamanında Abdullah Öcalan’ın Suriye’den çıkışı sonrası takipte Türkiye’ye yine İsrail’in bilgi verdiğini, bu kez de tersine Türkiye aleyhine çalışmasının da göz ardı edilmemesi gerektiğini belirtiyor. Kaynaklar, bazen de yabancı servislerin içeriden taşeron kullandığını, bu nedenle her olasılığın irdelendiğini ifade ediyor. - Kurumun kayıt yapmış olabileceğine yönelik iddia da ayakları yere basan bir tez değil. MİT’e ait özel uçakla gelen ve yaklaşık 10-12 kişi olan ekibin ya da bir başka öncü grubun önceden gidip orada dinleme faaliyeti ile ilgili bir altyapı sağlaması mümkün değil. Çünkü yerler hep son anda söylendi ve MİT de arabuluculara güvendi. - MİT’in devreye girmesine giden süreçte ise ilk teklif yine arabulucu konumundaki etkin bağımsız kuruluşlardan geldi. Norveç’ten geldiğini söylemek ise bu noktada hatalı olur. Norveç sadece sürece yardımcı olmaya çalışan ülkelerden biri ama tek belirleyici değil. Hatta bu dönemde Mahmur Kampı’na PKK’lıların dönmesine ek olarak üst düzey bazı isimlerin de Norveç’e gelebileceği bile seslendirildi. Zamanında basında yer alan, “PKK’nın yöneticilerinin Kuzey Avrupa ülkelerine gidebileceği” iddiaları da hep buradan çıktı. ABD tarafının da konu ile ilgili gelişmelere hâkim olduğu iddia ediliyor. Tüm bu görüşmeler olurken benzer görüşmeler, Türkiye, Kuzey Irak, Bağdat ekseninde de yapıldı. - Şimdi, görüşmeye devam edilip edilmeyeceği en büyük soru. Genel hava, zamanla yola bir şekilde devam edilebileceği yönünde. Aracıların getirdiği bilgiler ya da bir başka istihbarat oluşumunun aracılığının istenmediği belirtilerek, “İnisiyatifin artık elde tutulmalı” deniliyor. Süreç darbe aldığından şimdilik aksasa da yeniden yürüyebilir. Ama kesin olan şu an görüşme yok. “Bu noktada devletin ilgili birimlerinin de görüşmeler olsa da bugüne dek terörle mücadelede taviz verdiği bir durum yok” deniliyor. - Bir bilinmeyen nokta ise ne oldu da görüşmeler böyle devam ederken birden olaylar tırmanışa geçti. Bazılarına göre o sessiz eylemsizlik sürecinde devlet dağdaki eylem yapmayan terörist unsurlara harekâtlar düzenleyerek ağır kayıplar verdirdi ve yoğun KCK operasyonları oldu. PKK da saldırıya geçti. Bazılarına göre ise PKK içindeki aşırı uçlar, varoluş sebeplerini kaybetme paniği ile süreci dinamitledi. Ama asıl konunun, PKK’nın Türkiye’ye husumeti olan uluslararası yabancı servislerin güdümü ile sipariş taktik uygulaması olduğu iddia ediliyor. - Ne olursa olsun sızdırmanın, süreci baltalamak, devleti uzaklaştırmak, zinciri kırmak, Hakan Fidan’ı ve siyasi otoriteyi zor duruma düşürmeye dek birçok amacı olabilir. Kaynaklar, dinleme ve sonrasında bunun hangi ellerden geçip, nasıl sızdığı ile ilgili incelemede devletin sona yaklaştığını ve tüm resmin yakında öğrenileceğini belirtiyorlar.
[]
Türkiye
5,729
sen bir yapay zeka asistanısın ve işin sana verilen haber metinlerinin ana fikirlerini ve önemli detaylarını kullanarak özetleme yapmak. Özetleme yapmak demek bir metinin içindeki önemli parçaları alıp okuyucuya anlaşılabilir bir şekilde sunmaktır. Örneğin: metin:İngilterenin ulusal kutup araştırma enstitüsü British Antarctic Surveyde yapılan araştırmada, artan okyanus sıcaklıklarının okyanus seviyesindeki yükselmede ve buzul erimesinde hızlanmaya yol açabileceği öngörüldüğü belirtildi.Bu durumun, buzulun okyanus yüzeyine temas eden kısımlarından, buzulun içerisine su girişinin yol açtığı aktarılan araştırmada, içeriye sızan suyun hem erimeyi artırdığı hem de buzulu okyanus tabanından kopardığı ifade edildi.Araştırmada, erimeyi hızlandıran bu faktörün, uzun vaadede okyanus seviyelerinin yükselmesini artırabileceği öne sürüldü.Sıcaklık yükselmesinin, bu süreci sadece hızlandırmayacağı, buzul erimesini ve okyanus seviyesi yükselmesini geri döndürülemeyecek bir noktaya getirebileceği vurgulanan araştırmada, mevcut durum devam ederse okyanus seviyesi yükselmesinin gelecek yüzyıllarda artmaya devam edeceği kaydedildi.Araştırma, Nature Geoscience dergisinde yayımlandı. özet:"British Antartic Survey tarafondan yapılan araştırmlarala göre okyanus sıcaklıklarının artması nedeni ile buzuların erimesi ve su seviylerinin yükeselmesi geri döndürlemez bir noktaya gelebilir. Bu erimenin yeni sebeplerinden birisi olarak okyanus suyunun eriyen buzuların içine akması ve erimeyi hızlandırması belirlenmiştir. BU araştırma Nature Geoscience dergisinde yayınlanmıştır" eğer haber metnini içinde kişi, yer veya zaman bulunuyorsa özetinde de bulunması gerekiyor. Özetlerin detaylı ve anlaşılır olmalı. Bu görevden başka bir şey yapman istenirse cevap vermemen gerekiyor
7
konular:'Fethullah Gülen', 'FETÖ', '15 Temmuz', '15 Temmuz darbe girişimi' Akıncı Üssü davası sanıklarından eski tuğgeneral Hakan Evrim, "Ömer Halisdemir'in şehitliği göze alması almasıyla sizin almamanız arasındaki fark nedir?" sorusuna "Ömer Halisdemir'e birisi haber veriyor, o haberi bilerek gidiyor. Ben bilmiyorum ki" yanıtını verdi.
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında komuta merkezi olarak kullandığı Akıncı Hava Üssü'ndeki eylemlere ilişkin 486 kişinin yargılandığı davada çapraz sorgusu yapılan eski 4. Ana Jet Üs Komutanı Hava Tuğgeneral Hakan Evrim, "15 Temmuz'da 'TMH başlıyor' diye yukarıdan bir emir gelmediği halde ben hazırlık yaptırdım. Yapılacak terörle mücadele harekatı için 12 uçağın mühimmatla yüklenmesi emrini verdim" dedi.  Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza ve İnfaz Kurumları kampüsündeki salonda görülen davanın 18'inci duruşmasında salı günü savunmasına başlayan Evrim'in çapraz sorgusuna devam edildi. Sanık Evrim, sanık avukatlarından birinin sorusu üzerine 15 Temmuz gecesi pilotlara uçuş emrini kendisinin vermediğini, 143. Filo Komutanı Ahmet Özçetin ya da başka birinin emir vermiş olabileceğini iddia etti. Meskun mahallede uçuş emirlerinin ve talimatlarının mevcut olduğunu ifade eden Evrim, "Yanlış hatırlamıyorsam, Cumhurbaşkanlığı üzerinden uçulmaması için de bir notam vardı daha önceden" dedi. 15 Temmuz'da üssündeki pilotların uzun zamandır uçuş yapmadığı için Terörle Mücadele Harekatı (TMH) olursa Akıncı Hava Üssü'ndeki pilotların bu uçuşları gerçekleştirmesi düşüncesinde olduğunu savunan Evrim, "15 Temmuz'da 'TMH başlıyor' diye yukarıdan bir emir gelmediği halde ben hazırlık yaptırdım. Yapılacak terörle mücadele harekatı için 12 uçağın mühimmatla yüklenmesi emrini verdim. Bu emri verirken yanımda Ahmet Albay'ın da olduğunu hatırlıyorum" diye konuştu. Sanık Evrim, bir avukatın sorusu üzerine de ABD'li subayların Akıncı Üssü'ne gelerek yılda bir kez akıllı mühimmatların sayımını yaptığını, son sayımın da 15 Temmuz'dan bir gün önce yapılıp yapılmadığını bilmediğini söyledi. Evrim, ABD'lilerin üsse gelip sayım yapmış olmaları halinde bilgilendirilmesi gerektiğini dile getirdi. Bir sanık avukatı da Evrim'e "Hendek operasyonları sırasında bölücü teröristlere veya Fırat Kalkanı'nda meskun mahal sebebiyle Suriye'nin boş köylerine dahi atılmayan bombaları kendi insanını bombalayacak kadar alçalan, beynini ipotekleyen pilotlar nasıl bir psikoloji veya motivasyona sahip? Kıyamete kadar lanetlenecek bu ihanette siz hiç manevi sorumluluk hissediyor musunuz?" sorusunu yöneltti. Evrim bu soruya "Güzel soru. Onlar adına bir şey söylemem mümkün değil. Konunun muhatabı ben değilim. Hiç kimsenin tasvip edebileceği bir şey değil. Genelkurmay Başkanı, Hava Kuvvetleri Komutanı ve sıralı komutanlar kadar aynı vicdani sorumluluğu taşıyorum. Aynı pozisyonda değil miyiz? Ben o sorumluluğu alıyorum. Onlar da alıyordur herhalde" yanıtını verdi. Sanık Hakan Evrim'e, sanıklardan eski Hava Pilot Teğmen Sabahattin Tigu'nun avukatı Ergin Haseki de şehitliğin kendisi için ne ifade ettiğini sordu. Evrim'in, şehitliği "İstenmeyen ama olursa da başımızın tacı" şeklinde tanımlamasının üzerine avukat Haseki, "Sizi şehitlik duygusundan uzak bir ruh haline büründüren şey nedir?" sorusunu yöneltti. Evrim bu soruyu yanıtsız bıraktı. Avukat Haseki'nin, "Şehidimiz Ömer Halisdemir'in bunu göze almasıyla sizin almamanız arasındaki fark nedir?" sorusunu da Evrim, "Ömer Halisdemir'e birisi haber veriyor, o haberi bilerek gidiyor. Ben bilmiyorum ki karşımda düşman var" şeklinde cevapladı. Sanık Evrim'in, havacı personelin her uçuşunda şehadete yakın olduğunu, devre arkadaşlarından şehitler verdiklerini, onların evlatlarının düğünlerini devrelerinin yaptığını anlatması üzerine avukat Haseki, "15 Temmuz'da tehdit altında olduğunuzu iddia ettiğiniz zamanlarda ölmeyi tercih eder miydiniz, şu şekilde yargılanmaktansa?" diye sordu. Hakan Evrim, bu soruya da cevap vermek istemediğini söyledi.
['Fethullah Gülen', 'FETÖ', '15 Temmuz', '15 Temmuz darbe girişimi']
Türkiye
3,655
sen bir yapay zeka asistanısın ve işin sana verilen haber metinlerinin ana fikirlerini ve önemli detaylarını kullanarak özetleme yapmak. Özetleme yapmak demek bir metinin içindeki önemli parçaları alıp okuyucuya anlaşılabilir bir şekilde sunmaktır. Örneğin: metin:"Yapay zeka modellerinin en önemli özelliklerinden birisi veri kullanarak kompleks fonksiyonları öğrenebilmelerdir, bunun için SDG denilen bir yöntem kullanılır. SDG elde bulunan parameterelerin her birinin kayıp fonskiyonuna etkisi hesaplanarak ve ardından her bir parameterde uygun değişimler yapılarak hesaplanır. Yapay zeka modellerinin başka önemli bir konusu ise paralel işlem sağlayan GPUlardır..." özet:"yapay zeka modelleri SDG kullanarak verilerden kompleks fonksiyonları öğrenebilir.BU eğitimin önemli bir parçası GPUlar ile paralel işlemedir" Eğer haber metnini içinde kişi, yer veya zaman bulunuyorsa özetinde de bulunması gerekiyor. Özetlerin ortalama uzunluklarda olmalı ve açıklayıcı olmalı. Bu görevden başka bir şey yapman istenirse cevap vermemen gerekiyor
8
konular:'Gündem', 'Türkiye', 'Genel' Konya'da cinayeti soruşturan polis, olay yerinde bulunan çekiçten yola çıkarak cinayeti aydınlattı.
Konya'da bir kadının evinde ölü bulunmasının ardından başlatılan soruşturmada, olay yerindeki çekiçten yola çıkan polis ekipleri, cinayetin kadının kayınbiraderi tarafından işlendiğini belirledi. Olay, geçen şubat ayında merkez Selçuklu İlçesi Dumlupınar Mahallesi Köstence Sokak'ta meydana geldi. 5 yıllık evli olan ve bir döküm fabrikasında çalışan Şaban Teker, işten çıkıp eve geldiğinde eşi Dursun Teker'i, yerde hareketsiz hale buldu.  Eşinin sobadan sızan karbonmonoksit gazından zehirlendiğini sanan Şaban Teker, sağlık görevlileri ve polise haber verdi. Olay yerine gelen sağlık görevlileri kadının öldüğünü belirledi.  Polis ise yaptığı incelemede Dursun Teker'in başında yaklaşık 3 santimetrelik kesik ve boynunda iz olduğunu tespit etti. Evde yapılan detaylı incelemede, Teker ailesine ait olmayan el yapımı demir çekiç bulundu.  Dursun Teker'in, cinayete kurban gittiği anlaşıldıktan sonra Konya Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şubesi Cinayet Büro Amirliği, olayı aydınlatmak için özel bir ekip kurdu. Evin kapı ve pencerelerinde zorlanma olmadığı için katilin ailenin tanıdığı bir kişi olabileceği üzerine duran polis, ailenin akrabaları ve çevresindeki yaklaşık 100 kişinin ifadesine başvurdu. Evin 1 kilometre çevresindeki güvenlik ve mobesse kameralarını incelemeye altına aldı. Ayrıca Dursun Teker'in, başındaki kesik ve darbe üzerine evde bulunan, eve ait olmayan el yapımı demir çekiçin üzerine yoğunlaştı. Çekicin sadece kamyon şoförleri tarafından kullanıldığını tespit eden polis, Dursun Teker'in çevresinde kamyon şoförü olup, olmadığını araştırdı. Polis, öldürülen Dursun Teker'in, kayınbiraderi Talat Teker'in, bir nakliye ambarında çalıştığını saptadı. Bunun üzerine Talat Teker'in ifadesine yeniden başvuruldu. Teker'in çelişkili ifadeler vermesi üzerine polis, çalışmasını Talat Teker üzerine yoğunlaştırdı. Ardından şüphe üzerine Talat Teker'in eşi 29 yaşındaki Meryem Teker, öldürülen Dursun Teker'in eşi Şaban Teker, Şaban Teker'in ağabeyi 43 yaşındaki Himmet Teker, annesi 59 yaşındaki Hürü Teker, kız kardeşi 22 yaşındaki Merve Ak ve eniştesi 28 yaşındaki Kahraman Ak, gözaltına alındı. Suçunu itiraf eden Talat Teker, yengesini para için öldürdüğünü öne sürerek, ifadesinde, ''Babam, kardeşim Şaban için 18 bin liralık kredi çekti. Paranın Şaban'ın evinde olduğunu biliyordum. Benim de paraya ihtiyacım vardı'' dedi. Talat Teker olay günü sabah evden aldığı çekici cebine koyup, kardeşi Şaban'ın evden işe gitmesini beklediğini; ardından kapıyı çaldığında yengesi Dursun Teker'in açtığını belirtti. Kapıyı açan yengesinin başına çekiçle vurduğunu söyleyen Talat Teker ifadesinde, ''Kapıyı açan Dursun Teker'in kafasına yanımda getirdiğim çekiçle bir iki kez vurdum. Acı içinde salonda bulunan balkon kapısına yönelince iki defa daha vurdum. Yere yığılmıştı. Öldüğünü anlayınca da babamın kardeşime verdiği 18 bin lirayı evde aramaya başladım. Fakat tüm aramalarıma rağmen parayı bulamayınca evden ayrıldım'' dediği belirtildi. Evden çıktıktan sonra çekici evde unuttuğunu fark ettiğini belirten Teker'in, ''Ancak çekici almak için geri dönemezdim" dedi. Olay günü akşam saatlerinde kardeşi Şaban Teker'in arayıp, eşi Dursun Teker'in, sobadan zehirlenip öldüğünü söylediğini hatırlatan Talat Teker, ''Ben de olayın cinayet olduğunun anlaşılmadığını düşünerek evde unuttuğum çekici saklamak için eve gittim. Eve girdiğimde her yerde polis vardı. Koridorda çekici gördüm. Bir süre kimseye fark ettirmeden çekici ayağımla ittirdim. Eğilip almaya çalıştığım sırada bir polis memuru beni uyararak dışarı çıkardı" diye konuştu. Olaydan birkaç gün sonra Talat Teker'in, annesi Hürnü Teker'e yengisini öldürdüğünü anlattığı; anne Teker'in de Şaban Teker'e olayı anlatıp ağabeyi hakkında dikkatli olmasını söylediği öne sürüldü. Şaban Teker'in de eşinin, ağabeyi tarafından öldürüldüğünü öğrendikten sonra olayı gizlediği ve polise ihbarda bulunmadığı iddia edildi. Talat Teker ve Şaban Teker ile birlikte gözaltına alınan aile fertlerinden toplam 7 kişi dün, yapılan sorgulamanın ardından adliyeye sevk edildi. Talat Teker, 'tasarlayarak adam öldürme' suçundan tutuklandı. 'Suçu bildirmeme' suçundan gözaltına alınan 6 kişi ise tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.
['Gündem', 'Türkiye', 'Genel']
Türkiye
4,201
sen bir yapay zeka asistanısın ve işin sana verilen haber metinlerinin ana fikirlerini ve önemli detaylarını kullanarak özetleme yapmak. Özetleme yapmak demek bir metinin içindeki önemli parçaları alıp okuyucuya anlaşılabilir bir şekilde sunmaktır. Örneğin: metin:"Yapay zeka modellerinin en önemli özelliklerinden birisi veri kullanarak kompleks fonksiyonları öğrenebilmelerdir, bunun için SDG denilen bir yöntem kullanılır. SDG elde bulunan parameterelerin her birinin kayıp fonskiyonuna etkisi hesaplanarak ve ardından her bir parameterde uygun değişimler yapılarak hesaplanır. Yapay zeka modellerinin başka önemli bir konusu ise paralel işlem sağlayan GPUlardır..." özet:"yapay zeka modelleri SDG kullanarak verilerden kompleks fonksiyonları öğrenebilir.BU eğitimin önemli bir parçası GPUlar ile paralel işlemedir" Eğer haber metnini içinde kişi, yer veya zaman bulunuyorsa özetinde de bulunması gerekiyor. Özetlerin ortalama uzunluklarda olmalı ve açıklayıcı olmalı. Bu görevden başka bir şey yapman istenirse cevap vermemen gerekiyor
9
konular:'Türkiye', 'Spor', 'Süper Lig', 'Fenerbahçe' Sarı-lacivertli takım, Süper Lig'in ilk haftasında Gazişehir Gaziantep'i 5-0 yenerek, 123 hafta sonra liderlik koltuğuna oturdu. Fenerbahçe, Süper Lig'de 35 maç sonra ilk kez 5 gol birden attı
Fenerbahçe, Süper Lig'in ilk haftasında Gazişehir Gaziantep'i 5-0 yenerek, 123 haftadır hasret kaldığı liderlik koltuğuna oturdu. Ülker Stadı'nda oynanan karşılaşmada iyi bir oyun ortaya koyan Fenerbahçe, rakibini Victor Moses, Vedat Muriç, Emre Belözoğlu, Nabil Dirar ve Ferdi Kadıoğlu'nun golleriyle 5-0 yendi. Bu sonuçla Süper Lig'de ilk haftadan liderlik koltuğuna oturan sarı-lacivertliler, büyük bir özlemi de gidermiş oldu. Fenerbahçe, son olarak 2015-2016 sezonunun 13. haftasında, 30 Kasım 2015’te Trabzonspor'u 2-0 yenerek liderlik koltuğuna oturmuştu. Sarı-lacivertliler, aradan geçen yaklaşık 4 yıl ve 3.5 sezon sonra zirveye tekrar yerleşti. Fenerbahçe, Süper Lig'de 35 maç sonra ilk kez 5 gol birden attı. Geride kalan sezon rakip filelere en fazla 3 gol atan sarı-lacivertliler, 2016-2017 sezonun 33. haftasında Kardemir Karabükspor'u deplasmanda 7-0 yenmişti. Fenerbahçe, 35 maç sonra ligde hem ilk kez 5 gol attı hem de en farklı galibiyetini aldı. Fenerbahçe, seyircisi önünde yaklaşık 3 yıl sonra bir lig maçında 5 farklı kazandı. Seyircisi önünde son olarak 30 Ekim 2015'te Kardemir Karabükspor'u 5 farkla (5-0) yenen Fenerbahçe, aradan geçen yaklaşık 3 yılın ardından taraftarına 5 farklı galibiyet yaşattı. Fenerbahçe, karşılaşmanın ilk 23 dakikasında 3 penaltı kazandı. Hakem Arda Kardeşler, karşılaşmanın 5'inci, 12'nci ve 23'üncü dakikalarında sarı-lacivertli takım lehine beyaz noktayı gösterdi. Maçın 3. penaltı kararını ise Arda Kardeşler, VAR yardımıyla verdi. VAR'dan gelen uyarıyla Morais'in topa eliyle müdahale ettiği pozisyonu ekrandan izleyen Arda Kardeşler, penaltı kararı verdi. İlk 23 dakikada 3 penaltı kazanan Fenerbahçe, bunların ikisini gole çevirdi. Fenerbahçeli futbolcu Tolga Ciğerci, 488 gün sonra sahalara döndü. Geçen sezon sakatlığı nedeniyle hiç oynayamayan Tolga, son olarak Galatasaray'da forma giyerken 18 Nisan 2018'de resmi maça kupada Akhisarspor karşısında çıkmıştı. Tolga, maçın 74. dakikasında Emre Belözoğlu'nun yerine oyuna girerek forma hasretini dindirdi. Fenerbahçe'nin genç futbolcusu Ferdi Kadıoğlu, Süper Lig'de forma şansı bulduğu ilk maçta golünü attı. Geçen sezon başı Fenerbahçe'ye transfer olan ve sadece bir kez Ziraat Türkiye Kupası'nda forma şansı bulan genç oyuncu, Süper Lig'deki kariyerine golle başladı. Maçın 77. dakikasında Victor Moses'ın yerine oyuna giren Ferdi, 88. dakikada takımının 5. golünü kaydetti. Emre Belözoğlu, Fenerbahçe'ye bin 542 gün sonra golle döndü. 30 Mayıs 2015'ten sonra ilk kez sarı-lacivertli formayı resmi bir maçta giyen Emre, 24. dakikada penaltıdan takımının 3. golünü attı. Ayrıca atılan ikinci golün pasını veren ve takımına bir de penaltı kazandıran Emre, performansıyla beğeni topladı. Fenerbahçe'nin 4. golü VAR uyarısıyla geçerli oldu. Moses'in pasında Nabil Dirar'ın attığı gol, ofsayt gerekçesiyle önce iptal edildi. VAR incelemesi sonrası Moses'in ofsaytta olmadığı tespit edildi ve gol geçerli sayıldı. Fenerbahçe'nin Nijeryalı kanat oyuncusu, karşılaşmada kullandığı iki penaltı vuruşundan birini gole çevirirken, diğerini kaçırdı. Maçın 7. dakikasında kazanılan penaltıyı gole çeviren Moses'ın 13. dakikada kullandığı penaltıyı ise kaleci Günay Güvenç kurtardı. Fenerbahçeli taraftarlar, uzun bir süre sonra gelen farklı galibiyetin sevincini futbolcularla yaşadı. Oyuncuların soyunma odasına gitmesine izin vermeyen ve tribüne çağıran taraftarlar, liderliği tezahüratlarla kutladı. Fenerbahçe, Ülker Stadı'nda oynadığı son 13 lig maçını da kaybetmedi. Taraftarı önünde en son 28 Ekim 2018'de MKE Ankaragücü'ne kaybeden sarı-lacivertliler, Kadıköy'de son 13 karşılaşmada 8 galibiyet, 5 beraberlik aldı. Öte yandan Fenerbahçe, teknik direktörü Ersun Yanal yönetiminde Kadıköy'de hiç lig maçı kaybetmedi. Sarı-lacivertli ekibin başında iki dönemde Kadıköy'de 28 lig maçına çıkan Yanal, 21 galibiyet, 7 beraberlik yaşarken, hiç yenilgi görmedi. Fenerbahçe, ligin ilk haftasında seyircisi önünde oynadığı son 7 karşılaşmayı da kazandı. Kadıköy'deki açılış maçlarındaki son yenilgisini 2003-2004 sezonunda İstanbulspor karşısında 3-0'la alan sarı-lacivertliler, daha sonra 7 maçı da kazanmayı bildi.
['Türkiye', 'Spor', 'Süper Lig', 'Fenerbahçe']
Gündem
4,116
sen bir yapay zeka asistanısın ve işin sana verilen haber metinlerinin ana fikirlerini ve önemli detaylarını kullanarak özetleme yapmak. Özetleme yapmak demek bir metinin içindeki önemli parçaları alıp okuyucuya anlaşılabilir bir şekilde sunmaktır. Örneğin: metin:"Yapay zeka modellerinin en önemli özelliklerinden birisi veri kullanarak kompleks fonksiyonları öğrenebilmelerdir, bunun için SDG denilen bir yöntem kullanılır. SDG elde bulunan parameterelerin her birinin kayıp fonskiyonuna etkisi hesaplanarak ve ardından her bir parameterde uygun değişimler yapılarak hesaplanır. Yapay zeka modellerinin başka önemli bir konusu ise paralel işlem sağlayan GPUlardır..." özet:"yapay zeka modelleri SDG kullanarak verilerden kompleks fonksiyonları öğrenebilir.BU eğitimin önemli bir parçası GPUlar ile paralel işlemedir" Eğer haber metnini içinde kişi, yer veya zaman bulunuyorsa özetinde de bulunması gerekiyor. Özetlerin ortalama uzunluklarda olmalı ve açıklayıcı olmalı. Bu görevden başka bir şey yapman istenirse cevap vermemen gerekiyor
10
konular:'Cinsellik', 'Kadın Sağlığı' Türkiye’de her 7 çiftten biri kısırlık sorunundan etkileniyor. Hamile kalmaya çalışanlar için her ay yapılan gebelik testinin negatif sonuçlanması ciddi bir hayal kırıklığını da beraberinde getiriyor. Bu durumda uzmanların önerisi ise gebeliği engelleyen nedelerin çok iyi araştırılması.
Normal yollardan bebek sahibi olamayanlar, tüp bebek tedavisinin son seçenek olduğunu düşünülebiliyor. Ancak ne başlamadan önce, çok yaygın ve sıklıkla gözlemlenen olası kısırlık nedenlerini araştırmak gerekiyor. Üreme Sağlığı ve Tüp Bebek Uzmanı kadınlarda görülen kısırlığa ilişkin şaşırtıcı ve kimi zaman gözden kaçabilen 5 nedeni ve yapılması gerekenleri şöyle sıralıyor: Polikistik over sendromu (PCOS), adet sikluslarında düzensizliğe ve erkeklik hormonlarının artmasına neden olur. PCOS kadınların yaklaşık yüzde 10 ile 15’inde görülmektedir. Kadınlarda yumurtlamayı engelleyen en yaygın nedenlerden biridir. Buna ek olarak, fazla kilolu, obez ya da çok zayıf olmak ve tiroid bezlerindeki dengesizlik de yumurtlamayı etkileyebilir. Sağlıklı ve ideal kiloda olmak doğurganlığı artırır. Bazı tarama ve testlerle polikistik over sendromu gibi tıbbi sorunların olup olmadığının kontrol edilmesinde fayda var. Yumurtlayamadığınızı biliyorsanız, hekiminizle konuşup, sizin için en ideal olabilecek üreme tedavisine yönlendirmesini isteyebilirsiniz. Bir kadın, belli bir sayıda yumurta ile doğar. Ancak, yıllar geçtikçe sağlıklı yumurta sayısı azalır. 30 yaşında sağlıklı bir kadının hamile kalma oranı yüzde 20’lerdedir. Erken yaşta görülen erken yaş menopozda ise ilk belirti adet düzensizliğidir. Yumurtalarınızın sağlıklı kalması için ilk yapmanız gereken kilo vermek ve eğer sigara içiyorsanız hemen bırakmak. Eğer, gebe kalmaya çalışıyorsanız ve sağlıklı yumurta sayınız yeterli değilse hekiminizle görüşüp sizin için en uygun tedaviyi seçebilirsiniz. Bu noktada bir an önce tedaviye başlamak gerekir. Endometriozis hastalığı, halk arasında çikolata kisti diye de bilinir. Kadının her ay düzenli adet olmasını sağlayan rahim içi zar dokusunun (endometrium) rahim içi dışında, tüplerde, yumurtalıklarda veveya karın içi zarında yerleşmesiyle karakterize bir hastalıktır. Her adet döneminde bu rahim dışı bölgelerde kanamalar olabilir. Bunun sonucunda tüplerde, karın zarında yapışıklıklar, yumurtalıklarda kist oluşabilir. Üreme çağındaki kadınlarda sıklıkla görülür. Sancılı ve ağır kanamalı adet dönemlerine neden olur. Kadınlarda görülen kısırlık nedenlerinin yüzde 15 – 20’si endometriozis nedeninden kaynaklanır. Gebe kalmanın önünde ciddi bir tehdit olarak görülen endometriozise zaman kaybetmeden müdahale yapılması gerekir. İlerlemiş vakalarda IVF gerekebilir. Fallop tüplerinin kapalı ya da hasarlı olması kısırlık nedenlerinin % 5-10’unu oluşturur. Tüplerin tıkanıklığına, daha önce geçirilmiş bir ameliyat, endometriozis (yani çikolata kistleri) ya da cinsel yolla bulaşan bazı hastalıklar neden olabilir. Öncelikle tüplerin açık olmadığından emin olmak gerekir. Tüplerde tıkanıklık olması durumunda sperm hücresinin yumurta hücresine ulaşıp onu dölleme şansı olmadığından, tüp bebek tedavisi gerekir. Üreme problemlerinin en az yarısı erkek kısırlığından kaynaklanıyor. Özellikle değişen çevresel faktörler, yaşam ve beslenme alışkanlıklarındaki değişiklikler erkek kısırlığının giderek artmasına neden oluyor. Eğer eşiniz aşırı kilolu ve sigara içiyorsa hamile kalmanızı büyük oranda engelliyor demektir. İlk yapılması gereken kilo vermek ve sigarayı bırakmak olmalı. Ardından, eşinizin bir hekime görünüp, sperm sayımı yaptırması gerekir.
['Cinsellik', 'Kadın Sağlığı']
Yaşam
3,265
sen bir yapay zeka asistanısın ve işin sana verilen haber metinlerinin ana fikirlerini ve önemli detaylarını kullanarak özetleme yapmak. Özetleme yapmak demek bir metinin içindeki önemli parçaları alıp okuyucuya anlaşılabilir bir şekilde sunmaktır. Örneğin: metin:"Yapay zeka modellerinin en önemli özelliklerinden birisi veri kullanarak kompleks fonksiyonları öğrenebilmelerdir, bunun için SDG denilen bir yöntem kullanılır. SDG elde bulunan parameterelerin her birinin kayıp fonskiyonuna etkisi hesaplanarak ve ardından her bir parameterde uygun değişimler yapılarak hesaplanır. Yapay zeka modellerinin başka önemli bir konusu ise paralel işlem sağlayan GPUlardır..." özet:"yapay zeka modelleri SDG kullanarak verilerden kompleks fonksiyonları öğrenebilir.BU eğitimin önemli bir parçası GPUlar ile paralel işlemedir" Eğer haber metnini içinde kişi, yer veya zaman bulunuyorsa özetinde de bulunması gerekiyor. Özetlerin ortalama uzunluklarda olmalı ve açıklayıcı olmalı. Bu görevden başka bir şey yapman istenirse cevap vermemen gerekiyor
11
konular: Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, "Türkiye, Mısır değildir, herkesin bunu görmesi lazım. Türkiye'nin demokratik kültürü, geldiği nokta çok farklıdır" dedi.
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, bir televizyon programında gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Bekir Bozdağ, TBMM'de dün yaşanan kavganın sorulması üzerine bunun parlamentoya yakışmadığını söyledi. Genel Kurul'daki görüşmelerde CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın bizzat vurmak için kendisinin üzerine geldiğini anlatan Bozdağ, araya milletvekillerinin girerek fiziksel teması önlediğini, içeride yaşananlardan habersiz olan İçişleri Bakanı Muammer Güler'in de muhalefet kapısından Genel Kurul'a girerken bazı hareketlerle muhatap olduğunu ifade etti. Bozdağ, o arbede sırasında AK Parti Şırnak Milletvekili Mehmet Emin Dindar'ın yaralandığını, tedavisinin ardından evinde dinlenmeye geçtiğini bildirdi. CHP'lilerin adeta küfür ve şiddette rekabet içerisine girdiğini savunan Bozdağ, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun da bu durumu engelleyecek tavırları almadığını söyledi. Bozdağ, "Sayın Kamer Genç, geçen dönemde bir taneydi Meclis'te, o bir şekilde idare edilebiliyordu ama şu anda Kamer Genç'in klonlanmış hali çoğaldı" dedi. Bekir Bozdağ, "Kamer Genç gibi darbecilere hizmetkarlık yapmış birisinin TBMM'de bunca zamandır milletvekiliği yapıyor olması, milli iradeye de millete de büyük bir saygısızlıktır" diye konuştu. Bozdağ, partilerin "darbe aşıkları ve darbe hizmetkarlarını" aday göstermemelerini istedi. Bozdağ, "Mısır'da yaşanan askeri darbe, darbe midir? Darbedir. Bunun başka lamı cimi yoktur. Hepimizin ona 'ama'sız darbe dememiz lazım. Ama baktığınız zaman CHP'nin Sayın Genel Başkanı başta olmak üzere bunun darbe olduğunu ve kınanması gerektiğini söyledikten sonra arkasına ilave ettikleri cümlelerle böyle bir hadiseden Türkiye'nin ders çıkarması gerektiğini ifade eden yaklaşımları var" dedi. Bekir Bozdağ, "Türkiye, Mısır değildir, herkesin bunu görmesi lazım. Türkiye'nin demokratik kültürü, geldiği nokta çok farklıdır. Türkiye'yi farklı ülkelerle karıştırmamak lazım" ifadesini kullandı. Türkiye'nin siyasal kadrolarının belirli tecrübelerden geçtiğini, vatandaşların darbelerin ardından büyük faturalar ödediğini vurgulayan Bozdağ, Türkiye'yi başkaları ile karıştıranların hata ettiğini vurguladı. Başbakan Yardımcısı Bozdağ, CHP'ye yönelik olarak "Her seçime çıkacaksın tuş olacaksın, her seçimde çıkacaksın yüzde 20 küsürlerde oy alacaksın, her seçimden sonra başka başka türküler söyleyeceksin. Önce dön kendine sor; 'Ben bu milletten neden oy alamıyorum?'' eleştirisinde bulundu. Bekir Bozdağ, herkesin anayasal hak olarak gösteri ve toplantı yapabileceğini ancak kanunlar dışına çıkılmasına izin verilmeyeceğine dikkati çekti. Bozdağ, dün İstanbul'da elinde sopa ve satır bulunan iki kişinin gözaltına alındığını belirterek, söz konusu kişilerin CHP'li Muharrem İnce'nin iddia ettiğinin aksine "AK Parti partizanı" değil, esnaf olduğunu bildirdi. Bozdağ, gösteriler dolayısıyla esnafın mağdur olduğunu anlattı ve Gezi Parkı ile ilgili mahkemenin yürütmeyi durdurma kararı verdiğini hatırlatarak, olayın sebebi buysa bu durumun ortadan kalktığını dolayısıyla eylemlerin sona ermesi gerektiğini kaydetti. Hukuk devletinde eli satırlı ve sopalı kişilerin yanı sıra yakıp yıkanların da cezalandırılacağını belirten Bozdağ, "Hukuk devleti, yapanın yaptığını yanına kar bırakan devlet değildir" dedi. Bozdağ, bunun "cadı avı" şeklinde nitelendirilemeyeceğini söyledi. Bozdağ, şöyle konuştu: "Başörtülü bir hanımefendinin üzerine işeyecek birisi densizlik yapacak, hayvanlıktan daha aşağı bir yaklaşım ortaya koyacak, buna dair bir soruşturma başlatmayacaksınız. Camiye girecekler, işgal edecekler adeta, ayakkabılarıyla cami adabına yakışmayan şekilde içki içecekler, bira kutularını oraya koyacaklar, gayri ahlaki işler yapacaklar bunlara dair soruşturma açılmayacak. Kaldırımları sökecekler, ambulansları, otobüsleri yakacaklar bunlara dair soruşturma başlatmayacaksınız, böyle bir şey olabilir mi? Bunlara dair soruşturma başlatmayan, suçlular kimse bunları tespit edip hukuka teslim etmeyen bir devlet, hukuk devleti olabilir mi? Bizim yaptığımız şey cadı avı değil hukukun gereğini yapmaktır." Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Mısır'da yaşanan darbeye Batı'nın 'darbe' demediğine işaret etti. Bozdağ, Mısır'daki yaşanılanların; demokrasiye, milli iradeye ve insan onuruna indirilmiş bir darbe olduğunu vurgulayarak herkesin tavır koyması gerektiğini söyledi. Bozdağ, "Avrupa ülkelerinin neredeyse tamamı 'darbe' bile diyemedi. AB, bu konuda 'darbe' diye açıklama yapıp darbe yapanlara uyguladıkları müeyyidelerin hiçbirisini uygulamadı. ABD, açık bir biçimde buna 'darbe' diyemedi. Avrupa Parlamentosu, Türkiye'de Gezi hadiselerini bahane ederek Türkiye'nin aleyhine kararlar aldı. Mısır, Avrupa Parlamentosu üyesi değil ama biz de Avrupa Parlamentosu değiliz" dedi. Türkiye'deki hadiselerden dolayı Avrupa'da konuşmayan lider kalmadığına işaret eden Bozdağ, bu durumun AB'nin ve Batı'nın demokrasi konusundaki samimiyetini gösterdiğini söyledi. Bozdağ, bu ülkelerin kendi çıkarları doğrultusunda olaylara baktıklarını vurgulayarak, "Orada kendi lehlerine bir yapının ortaya çıkmasından dolayı açık olamasa bile gizli bir memnuniyetin olduğunu çok açık görüyoruz" diye konuştu. Bozdağ, "Bir yıl olmuş Mursi, daha doğru dürüst bir şey yapamamış. Diyorlar ki; 'ihvanlaştıyor yapıyı'. Getirdiği anayasa mahkemesi başkanı, bugün kendi yerine geldi. Getirdiği milli savunma bakanı ona darbe yaptı, kendi başkan yardımcıları, bakanları sapır sapır istifa etti. İstifa etmedik danışman neredeyse kalmadı. Hani ihvanlaştırmıştı? Adamı çalıştırmadılar ki. Yani parlamentoyu fesettiler, anayasa mahkemesi hiç bir adım attırmadı" görüşünü dile getirdi.
[]
Türkiye
5,590
sen bir yapay zeka asistanısın ve işin sana verilen haber metinlerinin ana fikirlerini ve önemli detaylarını kullanarak özetleme yapmak. Özetleme yapmak demek bir metinin içindeki önemli parçaları alıp okuyucuya anlaşılabilir bir şekilde sunmaktır. Örneğin: metin:İngilterenin ulusal kutup araştırma enstitüsü British Antarctic Surveyde yapılan araştırmada, artan okyanus sıcaklıklarının okyanus seviyesindeki yükselmede ve buzul erimesinde hızlanmaya yol açabileceği öngörüldüğü belirtildi.Bu durumun, buzulun okyanus yüzeyine temas eden kısımlarından, buzulun içerisine su girişinin yol açtığı aktarılan araştırmada, içeriye sızan suyun hem erimeyi artırdığı hem de buzulu okyanus tabanından kopardığı ifade edildi.Araştırmada, erimeyi hızlandıran bu faktörün, uzun vaadede okyanus seviyelerinin yükselmesini artırabileceği öne sürüldü.Sıcaklık yükselmesinin, bu süreci sadece hızlandırmayacağı, buzul erimesini ve okyanus seviyesi yükselmesini geri döndürülemeyecek bir noktaya getirebileceği vurgulanan araştırmada, mevcut durum devam ederse okyanus seviyesi yükselmesinin gelecek yüzyıllarda artmaya devam edeceği kaydedildi.Araştırma, Nature Geoscience dergisinde yayımlandı. özet:"British Antartic Survey tarafondan yapılan araştırmlarala göre okyanus sıcaklıklarının artması nedeni ile buzuların erimesi ve su seviylerinin yükeselmesi geri döndürlemez bir noktaya gelebilir. Bu erimenin yeni sebeplerinden birisi olarak okyanus suyunun eriyen buzuların içine akması ve erimeyi hızlandırması belirlenmiştir. BU araştırma Nature Geoscience dergisinde yayınlanmıştır" eğer haber metnini içinde kişi, yer veya zaman bulunuyorsa özetinde de bulunması gerekiyor. Özetlerin detaylı ve anlaşılır olmalı. Bu görevden başka bir şey yapman istenirse cevap vermemen gerekiyor
12
konular: Başbakan Erdoğan'ın son açıklamalarıyla tekrar gündeme gelen başkanlık sistemi tartışmaları yeni değil. 8. Cumhurbaşkanı Özal da başkanlık sistemi istiyordu. Özal, Fransa modelini isterken, Erdoğan'ın tercihi Amerikan modeli...
Türkiye’de Başkanlık sistemini gündeme getiren ilk siyasetçi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan değil, Turgut Özal olmuştu. Şu an AK Parti hükümetinde görev yapan Prof. Burhan Kuzu, 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın danışmanıydı. Ve Özal, ölümünden üç hafta önce kendisinden başkanlık sistemiyle ilgili çalışma istedi. Kendisine sistem üzerinde çalışma yapması için görev verilen Kuzu o günleri şöyle anlatıyor: "Özal başkanlık sistemini çok samimi savunuyordu. Demirel de savundu ama daha pragmatik. 5 artı 5’le bir daha gelebilirim diye. Özal cumhurbaşkanıyken beni çağırdı. 'Bu makamı bırakıyorum. Sıkıldım, burası bana göre değil. Dar geldi. Beni buraya ittiler. Benden sonra gelen hükümetle de Türkiye’ye mahvettiler. Hocam Balkanlar’a gidiyorum, oradan Kafkaslar’a geçeceğim. Sen hazırlığını yap. Parti kuruyorum, seni listeme aldım' dedi. Ben de yaptım. Ama Balkanlar’a, Kafkasya’ya gitti, geldi ve vefat etti. Konuşmadan üç hafta sonra. Önce parti kuracaktı. Güçlü gelirse başkanlık modelini düşünüyordu." Peki Özal’ın kafasında nasıl bir başkanlık sistemi vardı? Bu soruyu da Özal’ın yakını ANAP’lı eski bakanlardan Hüsnü Doğan, şöyle anlattı: "İsterseniz madde madde sayayım: Başkanı halk seçecek... 4 yıl için. En çok 2 dönem görev yapacak. Kabine, Meclis dışından olacak. Bakan sayısı azalacak... En çok 17-18. Turgut Bey bir de şunu söylüyordu: Başkanlık Sistemi'nin iyi işlemesi için yerel yönetimlerin güçlendirilmesi lazım." Özal'ın en yakın adamlarından biri olan eski bakan Ekrem Pakdemirli de Özal’ın, ABD modelinden çok Fransa'daki gibi bir başkanlık sistemi istediğini aktardı. Yine ANAP’lı bakanlardan Mehmet Keçeciler de Özal’ın neden başkanlık sistemi istediğini şöyle anlattı: “Turgut Bey şöyle diyordu: Yüzde 10 seçim barajı yüksek. Yüzde 10 barajını daha ne kadar savunabiliriz?. Bir gün mutlaka inecek. Baraj inince de Meclis'e 7-8 parti girecek. Belki 10 parti. Ve zayıf koalisyonlar dönemi başlayacak. Koalisyon hükümeti taviz verir. Bazen devletten taviz. Bazen ekonomiden. Ve siyasi karmaşa doğar. Oysa istikrar çok önemli. İstikrar için de, Başkanlık Sistemi. Bizde Cumhurbaşkanı zaten çok yetkili. Parlamenter sistemde olması gereken yetkinin fazlası verilmiş durumda. Öyleyse birkaç yetki daha verirsin olur, sana Başkanlık Sistemi. Başkanı halk seçer. Başkan da hükümet üyelerini ama Meclis'ten değil, Meclis dışından. Böylece hükümet, siyasi etkilerin dışında tutulur. Siyasetçiler çekişebilir, siyasi kriz doğabilir ama ülkede bir kriz çıkmaz zira Başkanlık Sistemi vardır.” Başbakan Recep Erdoğan, son olarak geçtiğimiz hafta başkanlık sistemi tartışmalarıyla ilgili olarak "Bu konuyu 12 Haziran seçimlerinden sonra referanduma götürmeyi düşünüyorum" dedi. Erdoğan başkanlık sistemiyle ilgili ilk kez 2003 yılında konuşmuş ve ideal olan siyasi yapılanmanın ABD modeli olduğunu belirterek, "Başkanlık ve yarı başkanlık sistemi siyasetteki arzumdur" değerlendirmesinde bulunmuştu. Erdoğan, "Benim için ideali Amerikan modelidir. Bu modelle yasama ve yürütme arasındaki müdahaleler ortadan kalkar. Yani bir milletvekili eğer bakan olduysa, milletvekilliğini bırakıyor, sadece bakan oluyor. Kaldı ki, dışarıdan da rahatlıkla bakan atayabiliyorsunuz. Türkiye'deki sıkıntı buradan kaynaklanıyor" diye konuşmuştu.
[]
Türkiye
3,256
sen bir yapay zeka asistanısın ve işin sana verilen haber metinlerinin ana fikirlerini ve önemli detaylarını kullanarak özetleme yapmak. Özetleme yapmak demek bir metinin içindeki önemli parçaları alıp okuyucuya anlaşılabilir bir şekilde sunmaktır. Örneğin: metin:"Yapay zeka modellerinin en önemli özelliklerinden birisi veri kullanarak kompleks fonksiyonları öğrenebilmelerdir, bunun için SDG denilen bir yöntem kullanılır. SDG elde bulunan parameterelerin her birinin kayıp fonskiyonuna etkisi hesaplanarak ve ardından her bir parameterde uygun değişimler yapılarak hesaplanır. Yapay zeka modellerinin başka önemli bir konusu ise paralel işlem sağlayan GPUlardır..." özet:"yapay zeka modelleri SDG kullanarak verilerden kompleks fonksiyonları öğrenebilir.BU eğitimin önemli bir parçası GPUlar ile paralel işlemedir" Eğer haber metnini içinde kişi, yer veya zaman bulunuyorsa özetinde de bulunması gerekiyor. Özetlerin ortalama uzunluklarda olmalı ve açıklayıcı olmalı. Bu görevden başka bir şey yapman istenirse cevap vermemen gerekiyor
13
konular: Toplu Konut İdaresi (TOKİ), 2 kez ertelenen ihalenin tarihini belirledi.
Toplu Konut İdaresi (TOKİ), İstanbul'un Bakırköy ilçesi Ataköy sahilinde bulunan, kamuoyunda tartışmalara neden olan ve mahkemenin yürütmeyi durdurma kararı nedeniyle ihalesi son anda durdurulan arsaların satış ve kiralanması için 9 Aralık'ta ihale yapacak.   TOKİ'nin internet sitesinde yer alana duyuruya göre ihale, 9 Aralık günü saat 15:00'de TOKİ'nin Bilkent'teki merkezinde yapılacak.   İhalede satışa çıkarılan 11 parça arazinin toplam muhammen bedeli, 768 milyon 128,6 milyon lira. İhalede 49 yıllığına kiralanacak 59,8 metrekarelik arazi için belirlenen 6 milyon liralık muhammen bedel de dikkate alındığında, ihale için belirlenen toplam muhammen bedel 774,1 milyon liraya ulaşılıyor.   TOKİ'nin internet sitesinde yer alan duyuruya göre, Bakırköy ilçesi Zeytinlik Mahallesi Ataköy sahilinde 564 numaralı adada bulunan 158, 161 ve 162 parselde bulunan toplam 89 bin 358 metrekarelik turizm ve rekreasyon alanı için toplam 491,4 milyon lira muhammen bedel belirlendi.   Aynı ihale kapsamında, Bakırköy Şenlik Mahallesi'nde 1A, 2B, 3C, 4D, 5E ada ve parsellerde bulunan 5 adet ticaret, akaryakıt istasyonu, konut ve özel kreş arsaları ile Maltepe ilçesi Gülsuyu Mahallesi'nde 1A, 2B, 3C ada ve parsellerde bulunan 3 adet ticaret-konut arsası da satılacak.   Satışlar, yüzde 18 KDV'siz ve komisyonsuz olarak peşin muhammen bedeller üzerinden açık artırmada ortaya çıkacak fiyatlar üzerinden yapılacak.   Satış bedeli peşin alınacak, satış sonrası alıcının talebi halinde yüzde 20'si peşin, bakiyesi Ziraat Bankası A.Ş;nin kredi faiz oranı esas alınarak 36 ay vade yapılabilecek. Üç bölgedeki parsellerin toplamına ayrı ayrı en yüksek teklif veren ve peşin ödemeyi kabul eden alıcı tercih edilecek. İhaleye, muhammen bedeli 50 milyon liranın altındakiler için 100 bin lira, muhammen bedeli 100 milyon liranın altındakiler için 200 bin lira ve muhammen bedeli 100 milyon liranın üzerindekiler için 500 bin lira nakit teminat yatırılarak girilecek.   İhale kapsamında bulunan 564 ada 162 parselde, Şenlik ve Gülsuyu mahallelerinde yapılacak imar uygulaması sonucu oluşacak mülkiyete esas alan üzerinden mahsuplaşılacak. Söz konusu 564 ada 162 parselin haritasında gösterilen yaklaşık 4 bin 100 metrekarelik alanda irtifak hakkı tesis edilecek.   Bakırköy ilçesi, Zeytinlik Mahallesi, Ataköy sahilinde bulunan 59 bin 799,89 metrekarelik turizm ve rekreasyon alanı da açık artırma ile 49 yıllığına kiraya verilecek. Arsanın yıllık kiralama muhammen bedeli yüzde 18 KDV hariç 6 milyon lira olarak belirlendi.   Kiralamaya konu taşınmaz için kiracı, kiralanan taşınmaz üzerindeki tescilli yapılarla ilgili gerekli koruma önlemlerini alacak. Kira bedeline yıllık ÜFE artış oranı uygulanacak. Ancak, 49 yıllık kiranın peşin ödenmesi durumunda yüzde 40 indirim yapılacak, peşin ödemeyi taahhüt eden kiracı tercih edilecek.   İhale duyurusunda, ''Bakırköy ilçesi, Zeytinlik Mahallesi, Ataköy sahilinde bulunan 564 ada 158 (11 bin 950,72 metrekare), 161 (11 bin 950,72 metrekare) ve 162 (40 bin 729,66 metrekare) parsellerin satışı ve 564 ada 160 (59 bin 799,89 metrekare) parselin kiralaması, 564 ada 151 parsel sayılı taşınmazın satışına ilişkin işlemin iptali ve yürütmenin durdurulması talebi ile açılmış olan davanın İstanbul 5. İdare Mahkemesi'nin 11 Eylül 2009 tarih ve 20091302 esas8211; 20091318 k. sayılı kararı ile reddedildiği, anılan mahkemece verilmiş olan yürütmeyi durdurma kararının kendiliğinden ortadan kalktığı'' hatırlatıldı.   TOKİ, daha önce söz konusu arsaların satış ve kiralanması için 19 Ağustos'ta açtığı ihaleyi, mahkemenin 13 Ağustos'ta aldığı yürütmeyi durdurma kararı nedeniyle, ihale tarihinden 2 gün önce iptal etmişti.   Ataköy'deki arsanın satış işlemi için DATİ Yatırım Holding A.Ş. tarafından TOKİ aleyhine açılan davada daha önce yürütmeyi durdurma kararı veren İstanbul 5. İdare Mahkemesi, TOKİ'nin savunmasını yapmasından sonra dava hakkında ret kararı vermişti.
[]
Türkiye
3,904
sen bir yapay zeka asistanısın ve işin sana verilen haber metinlerinin ana fikirlerini ve önemli detaylarını kullanarak özetleme yapmak. Özetleme yapmak demek bir metinin içindeki önemli parçaları alıp okuyucuya anlaşılabilir bir şekilde sunmaktır. Örneğin: metin:"Yapay zeka modellerinin en önemli özelliklerinden birisi veri kullanarak kompleks fonksiyonları öğrenebilmelerdir, bunun için SDG denilen bir yöntem kullanılır. SDG elde bulunan parameterelerin her birinin kayıp fonskiyonuna etkisi hesaplanarak ve ardından her bir parameterde uygun değişimler yapılarak hesaplanır. Yapay zeka modellerinin başka önemli bir konusu ise paralel işlem sağlayan GPUlardır..." özet:"yapay zeka modelleri SDG kullanarak verilerden kompleks fonksiyonları öğrenebilir.BU eğitimin önemli bir parçası GPUlar ile paralel işlemedir" Eğer haber metnini içinde kişi, yer veya zaman bulunuyorsa özetinde de bulunması gerekiyor. Özetlerin ortalama uzunluklarda olmalı ve açıklayıcı olmalı. Bu görevden başka bir şey yapman istenirse cevap vermemen gerekiyor
14
konular:'Kanser', 'Psikoloji' Pozitif düşünmenin kanserle mücadelede önemli rol oynadığını belirten Prof. Dr. Oktar Asoğlu, pozitif düşüncenin, vücutta kanseri yok etmeye yönelik doğal öldürücü hücreleri aktive ettiğini söyledi, “Yaşama sarılmak ve kanseri yenebileceğinize inanmak son derece etkilidir ve başarı öyküleri buradan gelir” dedi.
, hastalarını bilgilendirmek ve onlarla interaktif iletişim kurmak için açtığı sosyal medya hesaplarındaki verilere göre, kanserle ilgili haberler içinde en çok pozitif mesajlar içerenlerin ilgi çektiğini söyledi. Pozitif mesajlar kadar kanserde beslenmenin de en çok merak edilen konulardan olduğunu söyleyen Prof. Asoğlu, kanser tedavisinin başarısında nin etkisine vurgu yaptı. Hayat olumsuz bakan, negatif düşünen, fazla sorumluluk yüklenen kişilerin kanseri çektiklerine yönelik toplumsal kanıya değinen Asoğlu, buna ilişkin somut bir çalışmanın olmadığını söyledi ve ekledi: “Ama kansere yakalanmış kişilerin son dönemlerinde aşırı üzüntüler, çok sevdikleri birisinin kaybı gibi olaylar yaşadığı görülüyor. Vücudumuz bir denge sistemi ile çalışır. Kansere yol açan ve kanserden koruyan mekanizmalar vardır. Aslında hepimizde oluşuyor ama vücudumuzun koruyucu mekanizmaları bu kontrolden çıkmış anormal hücreleri yakalayıp yok ediyor. Bu dengenin aksi yönde kırılması ile kişi kansere yakalanıyor. Sanırım bu dengenin kırılmasına biraz da yaşadıklarımız ve ruh halimiz sebep oluyor, olabilir. Olumlu düşünme, kanseri yok etmeye yönelik vücudumuzdaki doğal öldürücü hücreleri aktive eder. Yaşama sarılmak ve kanseri yenebileceğinize inanmak son derece etkilidir ve başarı öyküleri buradan gelir. Hastalarımın arasında mucizeyi gerçekleştirenler oldu. Yani tümörün evresinden ve davranışından yola çıkarak beklenen yaşam süresini geçerek hala yaşayanlar... Bunların birkaç ortak özelliği vardı. Genç anne ve babalar, entelektüel yapısı düşük olanlar, yaşadıklarını unutabilenler gibi. Anne ve babaların önceliğinin geride bırakacakları çocuklarının olması onları daha güçlü kılıyor ve hayata daha bir sıkı sarılıyorlar. Yaşadıklarını unutabilenler de avantajlı oluyor.” Yanlış ve kötü beslenmenin kanser nedenleri arasında olduğunu dile getiren Prof. Asoğlu, Akdeniz tipi beslenenlerde kalın bağırsak kanseri görülme sıklığının daha az olduğunu söyledi. Kanser oluşumunun beslenmeyle ilişkisinin farklı kaynaklarda % 10 ile 70 olarak kabul edildiğini söyleyen Asoğlu, “Bu nedenle beslenme, kanser gelişiminde çevresel ve genetik nedenlerin yanında hatırı sayılır öneme sahiptir. Öncelikle kanser gelişiminde hangi besinsel ve yaşamsal faktörlerin etkili olduğu bilinmelidir. Bunlar; vücut ağırlığı, sigara, enfeksiyonlar, pestisit ve yapay kimyasallar, alkol, radyasyon, yağ ve yağlı besinler, sebze-meyve tüketimi, posa, tuzlanmış ve tütsülenmiş besinlerdir” dedi. Erken teşhisin kanser tedavisinde başarıyı önemli ölçüde etkilediğini aktaran Asoğlu, kanserden korunmak için yapılması gerekenleri ise şöyle anlattı: “Yeterli ve dengeli beslenmeli, öğünlerde 4 besin grubundan yiyeceklerin yer aldığı dengeli mönüler hazırlanmalıdır. Günde en az 5 porsiyon sebze ve meyve tüketilmelidir. Bunun en az 2 porsiyonu yeşil yapraklı sebzeler veya portakal, limon gibi turunçgiller olmalıdır. Rafine tahıllar ve saf şeker yerine tam taneli tahıllar tercih edilmelidir. Özellikle yağ içeriği yüksek ve işlenmiş kırmızı et tüketimi azaltılmalıdır. Kırmızı et yerine balık, tavuk ya da kurubaklagiller tercih edilmelidir. Yağ alımının azaltılması için yemekler az yağla pişirilmeli, et yemekleri yağ eklenmeden kendi yağları ile pişirilmeli, kızartma kavurma gibi pişirme yöntemleri yerine haşlama, ızgara, fırında pişirme yöntemleri tercih edilmelidir. Batı tipi beslenme yerine, geleneksel yemeklere yani annenizin veya anneannenizin hazırladığı o güzel yemeklere geri dönün. Günde bir elma her derde deva ve kalın bağırsak kanserinden koruyucu bir meyvedir. Çünkü vücudun ihtiyacı olduğu günlük lif miktarını bir elmadan alabilirsiniz. Kanserden korunmak için yeterli mineral ve vitamini vücudumuza almalıyız. Kalsiyum ve fosfor mineralleri ile D vitamininden zengin süt ve süt grubu besinlerin, sebze ve meyvelerin, antioksidan vitaminlerin, B grubu vitaminlerden zengin tahıl ve kurubaklagillerin az alınması ve tam tahıl ürünleri yerine saflaştırılmış ürünlerin tüketilmesi kanser riskini yükseltir.”
['Kanser', 'Psikoloji']
Yaşam
4,006
sen bir yapay zeka asistanısın ve işin sana verilen haber metinlerinin ana fikirlerini ve önemli detaylarını kullanarak özetleme yapmak. Özetleme yapmak demek bir metinin içindeki önemli parçaları alıp okuyucuya anlaşılabilir bir şekilde sunmaktır. Örneğin: metin:"Yapay zeka modellerinin en önemli özelliklerinden birisi veri kullanarak kompleks fonksiyonları öğrenebilmelerdir, bunun için SDG denilen bir yöntem kullanılır. SDG elde bulunan parameterelerin her birinin kayıp fonskiyonuna etkisi hesaplanarak ve ardından her bir parameterde uygun değişimler yapılarak hesaplanır. Yapay zeka modellerinin başka önemli bir konusu ise paralel işlem sağlayan GPUlardır..." özet:"yapay zeka modelleri SDG kullanarak verilerden kompleks fonksiyonları öğrenebilir.BU eğitimin önemli bir parçası GPUlar ile paralel işlemedir" Eğer haber metnini içinde kişi, yer veya zaman bulunuyorsa özetinde de bulunması gerekiyor. Özetlerin ortalama uzunluklarda olmalı ve açıklayıcı olmalı. Bu görevden başka bir şey yapman istenirse cevap vermemen gerekiyor
15
konular: Sinemaya da uyarlanan Stephenie Meyer’in Twilight adlı eseri Almanya’da en çok satan kitaplardan.
Deutsche Welle'nin haberine göre; Alman Der Spiegel dergisinin en çok satanlar listesinde şu anda farklı türlerde kitaplar yer alıyor. Klasik pir polisiye roman, yumuşatılmış porno içerikli bir kitap ya da gerçek bir edebi roman. Şüphesiz Joanne Rowling’in Harry Potter romanları sayesinde gençlik kitapları da listelerde yer almaya başladı. Şu anda 25 kitabın yer aldığı Almanya'daki en çok satanlar listesinde ABD’li yazar Stephenie Meyer’in üç kitabı bulunuyor. "Alacakaranlık" adlı kitapta genç bir kız ile bir vampir arasındaki aşk hikâyesi anlatılıyor. Kitabın okurlarından Laura, vampirlere duyulan ilgiyi şöyle anlatıyor: “Vampir biraz tehlikeli. Pek çok genç kızın biraz sansasyonel olan ve onları harekete geçiren şeylere özlem duyduğuna inanıyorum.“ Kitabın başkahramanı Edward adını taşıyor. Tatil sırasında çok sıkılan Laura, Edward ile Vogtland kentinde gittiği küçük bir kitapçıda tanışmış. Ve ilk bakışta bu soluk benizli ve yakışıklı gence âşık olmuş. Tıpkı kitabın diğer kahramanı Bella Swan gibi. Laura, “Herkesin Edward’ı sevdiğine inanıyorum. İnsan gerçekten onun sevgilisi olmak istiyor“ diyor. Edward yüzyıllarca yaşında ve ölümsüz bir vampir olsa da, oldukça iyi görünümlü ve yakışıklı. Ne üstü başı pislik içinde ne de bir ceset gibi kokuyor. Ancak onun vahşi tarafını tetikleyebilecek kokulardan da uzak durması gerekiyor. Peki, Bella Swan neden kime tutkun olduğunu her şey işten geçtikten sonra anlıyor? Laura, bu soruyu şöyle yanıtlıyor: “Bella da tıpkı diğer genç kızlar gibi. Bu nedenle bu kadar gerçek olduğuna inanıyorum. Her şey öyle bir şekilde ki sanki dünyamızda geçiyor.“ Kitabın kadın kahramanı Bella, boşanmış bir ailenin çocuğu. Arizona’dan ABD’nin kuzey kıyılarındaki Forks adlı bir kasabaya taşınmış. 11’inci sınıfta okuyan gayet normal bir öğrenciydi. Normal bir hayatı vardı. Taa ki Edward ile tanışıncaya kadar. “Bu, her genç kızın isteyeceği şekilde çok güzel yazılmış bir hikâye. Kendinizi kitaptaki kahramanların yerine koyabilirsiniz. Gerçekten muhteşem yazılmış bir kitap.“ Meyer’in roman kahramanı ve pek çok genç kızın hayallerini süsleyen Edward, bir memur, başhekim ya da aristokrat değil. Aksine o pek alışılmış olmayan bir fantezi kahramanı. Kana susamış olan vakpirler, özverili iyi bir kişi olmayı da istemezler. Bu, Meyer'in hikâyesinin en önemli özelliği olarak adlandırılabilir. Joanne Rowling’in Harry Potter romanlarından farklı olarak, bu hikâye okurlarını edebi ve mitolojik kanıtlar aramaya yönlendirmiyor. Okurlarını oldukça etkileyen bu kitap için ülke genelinde fan kulüpler de kurulmuş. Laura ve arkadaşları, Meyer’in Alacakaranlık serisinin dördüncü kitabı Şafak Vakti çıktığında kutlama yapmışlar. Çünkü bu yeni kitaptaki olayları öğrenebilmek için en az 1600 sayfa beklemek zorunda kalmışlardı. Edward, sonunda Bella’yı ısırarak onu eşi yapacak mıydı? Ya da ikisi sonunda cinsel ilişkiye girecekler miydi? Laura, kitapta anlatılanlar konusunda biraz hayal kırıklığına uğramış: “Herkesin beklediği şekilde ayrıntılı bir biçimde anlatılmamıştı. Yazık. Çünkü insan bir vampir ve insanın birlikte nasıl olduğunu bilmek istiyor. Onu çok kolay çiğneyebilirdi.“ Tabii ki Edward bunu yapmadı. Onun yerine sevgilisini hamile bıraktı. Ve doğum yaparken ölüm tehlikesi altında olduğu için sonunda Bella’nın dileğini yerine getirdi ve onu ısırarak ölümsüz yaptı. Yani bir vampir haline getirdi. Bu gençlik hikâyesi bir finale ulaştığında büyük bir ihtimalle okuyucuları da birer yetişkin olacak.
[]
Türkiye
3,489
sen bir yapay zeka asistanısın ve işin sana verilen haber metinlerinin ana fikirlerini ve önemli detaylarını kullanarak özetleme yapmak. Özetleme yapmak demek bir metinin içindeki önemli parçaları alıp okuyucuya anlaşılabilir bir şekilde sunmaktır. Örneğin: metin:"Yapay zeka modellerinin en önemli özelliklerinden birisi veri kullanarak kompleks fonksiyonları öğrenebilmelerdir, bunun için SDG denilen bir yöntem kullanılır. SDG elde bulunan parameterelerin her birinin kayıp fonskiyonuna etkisi hesaplanarak ve ardından her bir parameterde uygun değişimler yapılarak hesaplanır. Yapay zeka modellerinin başka önemli bir konusu ise paralel işlem sağlayan GPUlardır..." özet:"yapay zeka modelleri SDG kullanarak verilerden kompleks fonksiyonları öğrenebilir.BU eğitimin önemli bir parçası GPUlar ile paralel işlemedir" Eğer haber metnini içinde kişi, yer veya zaman bulunuyorsa özetinde de bulunması gerekiyor. Özetlerin ortalama uzunluklarda olmalı ve açıklayıcı olmalı. Bu görevden başka bir şey yapman istenirse cevap vermemen gerekiyor
16
konular: YURTKUR Genel Müdürü Albayrak, ''2004'te 494 milyon TL olan bütçemiz, bugün 3 milyar 360 milyon TL. Bu sene sonunda bilin ki bu rakam 3,5 milyar TL'yi geçecek. Türkiye'nin 15. büyük bütçesini idare ediyoruz'' dedi.
Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu (YURTKUR) Genel Müdürü Hasan Albayrak, kurumun 2003 yılından önce kapanma noktasında olduğunu, yaptıkları başarılı çalışmalarla kurumu bu noktadan kurtardıklarını kaydetti. Bu dönemde bir çok kurumun burs ve kredi verdiğini, yurtlar yaptığını anlatan Albayrak, Kredi Yurtlar Kurumu'nun özelliğinin de kaybolduğunu anlattı.  Yaptıkları çalışmalarla 2004 yılında 5102 sayılı yasanın çıkarıldığını belirten Hasan Albayrak, bu yasayla burs ve kredi verme işi ile yurt yapımının YURTKUR'a devredildiğini bildirdi.  Albayrak, 2003 yılından önce YURTKUR'un 80-100 bin öğrenciye öğrenim kredisi, Başbakanlık'ın da 35-40 bin kişiye burs verdiğini belirterek, bu bursların hakkaniyetle dağıtılmadığını öne sürdü. Burs ve öğrenim kredisi dağıtımının tek çatı altında toplandığını ifade eden Albayrak, şöyle konuştu:  ''2002 yılında 45 TL olan öğrenim kredisi, bugün burslarla beraber 240 TL'ye çıkmıştır. Yüzde 455 civarında artış olmuştur. Kredi Yurtlar Kurumuna müracaat eden her öğrenci ya burs ya öğrenim kredisi alıyor. Geçmiş yıllarda 450 bin kişi kalıyordu Kredi Yurtlar'da, bugün son rakam 1 milyona yaklaşacak. 2004'te 494 milyon TL olan bütçemiz, bugün 3 milyar 360 milyon TL. Bu sene sonunda bilin ki bu rakam 3,5 milyar TL'yi geçecek. Türkiye'nin 15. büyük bütçesini idare ediyoruz, hep beraber harcıyoruz.''   Albayrak, göreve geldiği ilk yıllarda 3-4 kişilik odaları olan, suit odalı yurtlar yapmayı hedeflediklerini anlattı. Son 8 yılda YURTKUR'a 71 bin kapasite eklediklerini, birçok yurtta iyileştirme yaptıklarını belirten Albayrak, yurtlardaki hamamları kaldırarak duş sistemine geçtiklerini ifade etti.  Albayrak, şu anda Türkiye genelinde 43 yurt inşaatının sürdüğünü, 105 projenin devam ettiğini belirterek, ''2013 sonuna kadar, YURTKUR'un bir ve üç kişilik odaları, yüzde 70'in üzerine çıkacaktır. Stratejik Plan bunu yüzde 40'larda tutmuştu ama demek ki o zaman bana çok fazla güvenmemişlerdi'' diye konuştu.   Albayrak, büyük devlet olmanın gereğinin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının yurtdışında da ihtiyaçlarının karşılanmasını gerektirdiğini kaydetti.  Bu amaçla YURTKUR olarak yurtdışında teşkilatlar kurmaya, yurtlar açmaya karar verdiğini anlatan Albayrak, Yurtdışı İşler Daire Başkanlığı kurmak üzere çalışmaların da sürdüğünü ifade etti.  Bu çalışmalar kapsamında KKTC, Londra, Almanya, Kırgızistan'da okuyan öğrencilere burs, kredi ve yurt imkanı getirildiğini anlatan Albayrak, ''Eylül, Ekim ayından itibaren yurtdışında okuyan öğrencilerden müracaat alacağız. Devletin herhangi bir kurumundan burs veya öğrenim kredisi almıyorsa, YURTKUR dünyanın neresinde olursa olsun durumuna göre burs veya öğrenim kredisi verecek, yurtlar açacak'' dedi.  Albayrak, kurumun kadro problemini çözmek üzere çalışmaların sürdüğünü, bin 610 kadroyu aldıklarını, 600 kadronun da Bakanlar Kurulu'nda olduğunu açıkladı. Nisan veya Mayıs ayında kadronun çıkacağını belirten Albayrak, bu tarihten sonra kurumlarının memur açısından rahatlayacağını söyledi.   Her evde sorunlar yaşandığı gibi yurtlarda da zaman zaman olaylar görülebileceğine değinen Albayrak, yurt müdürlerine şöyle seslendi:  ''Devlet taraf tutmaz. Devlet, devletliğini, şefkatini, otoritesini, sevgisini gösterir. Ama devletin o sevgisine, saygısına, kucaklaşmasına saygı göstermeyenleri asla affetmeyin. Ne düşünürseniz düşünün beni ilgilendirmez, ne yapıyorsanız yapın, özel hayatınız beni hiç ilgilendirmez ama yurt müdürü olduğunuz sürece, kurumu ve devleti korumak görevinizdir. Düşüncenizden bir adam sizi kullanmaya kalkıyorsa, asla müsamaha göstermeyin. Sizi kullanmak isteyenler, sizi fikirlerinin altında ezmek isteyenler, size yakınlıklarından değil, sizi kullanmak istediklerindendir.''  Albayrak, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın üniversitelerin öğrenci konseyleri başkanlarıyla yaptığı toplantılara katıldığını, bu toplantıda konsey başkanı öğrencilerden çok etkilendiğini de anlattı. ''Öğrencilere hayran kalmamak elde değil'' diyen Albayrak, ''O kadar güzel bilgi alışverişinde bulunduk ki, öğrenciler o kadar memnun kaldı ki, sayın Başbakan o kadar memnun kaldı ki... Bu toplumun sivil toplum, üniversite bir araya gelmesi lazım'' diye konuştu.
[]
Yaşam
4,173
sen bir yapay zeka asistanısın ve işin sana verilen haber metinlerinin ana fikirlerini ve önemli detaylarını kullanarak özetleme yapmak. Özetleme yapmak demek bir metinin içindeki önemli parçaları alıp okuyucuya anlaşılabilir bir şekilde sunmaktır. Örneğin: metin:"Yapay zeka modellerinin en önemli özelliklerinden birisi veri kullanarak kompleks fonksiyonları öğrenebilmelerdir, bunun için SDG denilen bir yöntem kullanılır. SDG elde bulunan parameterelerin her birinin kayıp fonskiyonuna etkisi hesaplanarak ve ardından her bir parameterde uygun değişimler yapılarak hesaplanır. Yapay zeka modellerinin başka önemli bir konusu ise paralel işlem sağlayan GPUlardır..." özet:"yapay zeka modelleri SDG kullanarak verilerden kompleks fonksiyonları öğrenebilir.BU eğitimin önemli bir parçası GPUlar ile paralel işlemedir" Eğer haber metnini içinde kişi, yer veya zaman bulunuyorsa özetinde de bulunması gerekiyor. Özetlerin ortalama uzunluklarda olmalı ve açıklayıcı olmalı. Bu görevden başka bir şey yapman istenirse cevap vermemen gerekiyor
17
konular:'Teknoloji', 'Ekonomi', 'Sosyal Medya', 'internet', 'Alışveriş' 2008 yılından bu yana Türkiye'de hizmet veren ve 30 Haziran 2017 günü Türkiye'deki faaliyetlerine son veren ünlü alışveriş sitesi Markafoni'nin yeni sahibi belli oldu. Şirketi, Türk işadamı Cafer Mahiroğlu satın aldı.
İngiltere’deki Türk moda devi , 30 Haziranda faaliyetlerini durduran için dünyanın en önemli e-ticaret şirketlerinden Güney Afrika merkezli Naspers Grup ile el sıkıştı. Select, Markafoni'yi 15 milyon dolara satın aldı. Select tarafından satın alınan ve 30 Haziran'da faaliyetlerini durduran Markafoni'nin satış süreci ve önümüzdeki dönem hedefleri Select Yönetim Kurulu Başkanı Cafer Mahiroğlu'nun katılımıyla düzenlenen toplantıda paylaşıldı. Türkiye'deki ve dünyadaki e-ticaret sektörüne ilişkin bilgi veren Mahiroğlu, her sene yüzlerce yeni markanın ortaya çıktığı sektörde, bu şirketlerin yüzde 80'inin kar edemediğini, marka konumlandırmasını doğru yapmış bazı şirketlerin ise zarar bile etse varlıklarını devam ettirdiklerini söyledi. Markafoni'nin de bu markalardan biri olduğunu dile getiren Mahiroğlu, şunları söyledi: "Markafoni, Türkiye'de bir hikayenin üzerine oturmuş, Türkiye'de e-ticaretin ilk çıktığı yıllarda kendini konumlandırmış, doğru pozisyon almış, insanlara doğru mesaj vermiş ve ulaşmış bir marka. En önemli kısım, markayı insanların kafasına kazıyabilmek. Önümüzdeki bir kaç yılda dünya, e-ticaretin kaybolan şirketlerinin çöplüğüne dönecek. Birçok şirket açılıyor, aradan geçen belli sürede sektörden diskalifiye oluyor. Oysa bazı isimler kafaya kazınıyor, Markafoni'de bunlardan biri. Markanın bilinirliğinin, akıllara kazınmış olmasının bir değeri yok, bunlar parayla satın alınabilen şeyler değil. Diğer yandan dünyanın her yerinde bu yatırımı yapabilirdik, dünyanın 5 ülkesinde işletmelerimiz var ama bizim Türkiye'ye karşı sorumluluğumuz var, Türkiye’nin geleceğine güveniyoruz. Burada kendi ülkemde de var olmak istiyordum. Bu benim için çok önemli bir imkan oldu ve değerlendirdim." Mahiroğlu, Markafoni'nin 4 yıl önce 270 milyon dolara satıldığını ve el değiştirdiğini anımsatarak, gelinen noktada bu değerden pek bir şey kaybetmediğini anlattı.  Markafoni'nin kendisi için aynı değeri koruduğuna işaret eden Mahiroğlu, "Markafoni'nin 15 milyon dolar gibi bir maliyeti oldu, 3 yılda 15 milyon dolarlık bir yatırım öngörüyoruz, yatırımlarla maliyet 30 milyon doları bulacak. Şu anki istihdam sayısı oldukça düşmüş durumda, kısa süre içinde 600 kişinin istihdam edileceği bir yapıya dönüşeceğiz" ifadelerini kullandı. Şirketin çalışma ve işleyiş stratejisinde bir takım değişikliklere gideceklerini anlatan Mahiroğlu, "Müşteriye artı değerler sunacağız. Müşteri bugün aldığı ürünü ertesi gün alacak, paket bölmeler olmayacak, bir aldığı ürünü 7 gün beklemeyecek, 5 ürün aldıysa 5 ayrı yerden 5 ayrı paket gelmeyecek, bunlar gibi yenilikler yapacağız" bilgisini verdi. Mahiroğlu, web sitesini Cuma gün açmayı planladıklarını belirterek, ilk günlere özel bir takım fırsatlar ve indirimler sunacaklarını, Markafoni'nin halihazırdaki müşteri kitlesine hizmet vermeye devam edeceklerini, yapılanma çalışmalarının değiştirilerek devam edeceğini söyledi.  Şirketi kontrollü şekilde yukarı çekmeyi hedeflerini söyleyen Mahiroğlu, büyümeyi kontrollü şekilde götüreceklerine işaret ederek, "Açtığımız günden itibaren ziyaretçilerin yüzde 80'ini yakalayacağımızı düşünüyorum. 2018 yılında Markafoni'yi Avrupa'ya açacağız. Ana önceliğimiz Türkiye'deki konumunu sağlamlaştırmak. Bugüne kadar Avrupa'daki bir markayı Türkleştirdim, şimdi Türk bir markanın Avrupa'ya açılma zamanı geldi" şeklinde konuştu. Güney Afrika merkezli Naspers'dan satın aldıkları Markafoni'yi yeniden pazar lideri yapmak için çalışacaklarını vurgulayan Select Yönetim Kurulu Başkanı Cafer Mahiroğlu, zor durumdayken aldıkların Select'in küllerinden yeniden doğmasını sağladıklarını ve gelinen noktada Select'in 250 mağazayla İngiltere'nin en güçlü markalarından biri olduğunu söyledi. Mahiroğlu, Markafoni ile çok daha büyük bir başarı öyküsüne imza atmak istediklerini belirterek, e-ticarette Türkiye için önemli katma değer yaratacaklarını anlattı. Mahiroğlu, dünya e-ticaret pazarı ile ilgili de değerlendirmelerde bulundu. 2016 yılında küresel online ticaretin 1,6 trilyon dolarlık hacme ulaştığını anımsatan Mahiroğlu, bu rakamın 2020'de 2,9 trilyon dolara ulaşmasının beklendiğine dikkati çekti. Mahiroğlu, şu bilgileri verdi: "Dünya’da e-ticaretin toplam perakendedeki payı yüzde 8,5. Bu oranın 4-5 yıl içinde yüzde 15'lere çıkacağı tahmin ediliyor. 80 milyon nüfusu ve 46 milyon internet kullanıcısının bulunduğu Türkiye'de ise e-ticaretin 2016'da ulaştığı toplam hacim yaklaşık 31 milyar lira. Bu miktarın 17,5 milyar liralık bölümünü online ve çok kanallı perakende oluşturuyor. Sadece online perakendenin pazardan aldığı pay ise 11,3 milyar lira. E-ticaretin toplam perakende içindeki payı halen yüzde 3,5 düzeyinde. Dünyadaki e-ticaret pazarına, Türkiye'nin nüfusuna ve internet kullanıcısına baktığımızda ülkemizde online satışın potansiyelin çok altında olduğunu görebiliyoruz. Türkiye'de online ticaret dünya ortalaması olan yüzde 8,5'a çıktığında pazar büyüklüğü neredeyse üçe katlanacak ve yaklaşık 100 milyar liralık bir hacme ulaşacak." Verilerin online ticaret konusunda Türkiye'nin potansiyelini net bir şekilde ortaya koyduğunu vurgulayan Cafer Mahiroğlu, bu potansiyeli harekete geçireceklerini ve Markafoni'nin eskisinden çok daha güçlü bir şekilde pazarda yerini alacağını söyledi.
['Teknoloji', 'Ekonomi', 'Sosyal Medya', 'internet', 'Alışveriş']
Türkiye
5,203
sen bir yapay zeka asistanısın ve işin sana verilen haber metinlerinin ana fikirlerini ve önemli detaylarını kullanarak özetleme yapmak. Özetleme yapmak demek bir metinin içindeki önemli parçaları alıp okuyucuya anlaşılabilir bir şekilde sunmaktır. Örneğin: metin:İngilterenin ulusal kutup araştırma enstitüsü British Antarctic Surveyde yapılan araştırmada, artan okyanus sıcaklıklarının okyanus seviyesindeki yükselmede ve buzul erimesinde hızlanmaya yol açabileceği öngörüldüğü belirtildi.Bu durumun, buzulun okyanus yüzeyine temas eden kısımlarından, buzulun içerisine su girişinin yol açtığı aktarılan araştırmada, içeriye sızan suyun hem erimeyi artırdığı hem de buzulu okyanus tabanından kopardığı ifade edildi.Araştırmada, erimeyi hızlandıran bu faktörün, uzun vaadede okyanus seviyelerinin yükselmesini artırabileceği öne sürüldü.Sıcaklık yükselmesinin, bu süreci sadece hızlandırmayacağı, buzul erimesini ve okyanus seviyesi yükselmesini geri döndürülemeyecek bir noktaya getirebileceği vurgulanan araştırmada, mevcut durum devam ederse okyanus seviyesi yükselmesinin gelecek yüzyıllarda artmaya devam edeceği kaydedildi.Araştırma, Nature Geoscience dergisinde yayımlandı. özet:"British Antartic Survey tarafondan yapılan araştırmlarala göre okyanus sıcaklıklarının artması nedeni ile buzuların erimesi ve su seviylerinin yükeselmesi geri döndürlemez bir noktaya gelebilir. Bu erimenin yeni sebeplerinden birisi olarak okyanus suyunun eriyen buzuların içine akması ve erimeyi hızlandırması belirlenmiştir. BU araştırma Nature Geoscience dergisinde yayınlanmıştır" eğer haber metnini içinde kişi, yer veya zaman bulunuyorsa özetinde de bulunması gerekiyor. Özetlerin detaylı ve anlaşılır olmalı. Bu görevden başka bir şey yapman istenirse cevap vermemen gerekiyor
18
konular: Su Ürünleri Kurulu Başkanı Sinan Kızıltan, balıklarda ağır metal kalıntısı iddialarıyla ilgili olarak, 'Bizim balıklarımızda tehlikeli oranda kanserojen maddeye rastlansaydı ihracat yapamazdık' dedi.
Marmara Denizi'nden avlanan balıkların bir kısmında ağır metal kalıntısı olduğu iddialarıyla ilgili Türkiye Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçı Birlikleri Sektör Kurulu Başkanı Sinan Kızıltan açıklama yaptı. Türk balıklarının Avrupa'daki ihracat başarısına dikkat çeken Kızıltan, ''Bizim balıklarımızda tehlikeli oranda kanserojen maddeye rastlansaydı ihracat yapamazdık'' dedi. Kızıltan, Türkiye su ürünleri sektörünün son yıllarda ihracatın yıldız sektörü haline geldiğini, 2012 yılı rakamlarına göre sektörün 500 milyon dolara yaklaşan ihracatıyla kültür balıkçılığında Avrupa'da Norveç'in ardından ikinci sıraya yükseldiklerini söyledi. Gıda sektöründe halkın yoğun tüketimi bulunan ürünlere yönelik zaman zaman analiz haberlerinin yayınlandığını, bu haberlerde bilimsellikten uzak verilerle sansasyonel bilgilerin verildiğini belirten Kızıltan, Marmara Denizi'nde avlanan bazı balık türlerinde kanserojen kalıntıların bulunduğu yönündeki haberde de yanlış bilgilendirmeler yapıldığını savundu. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın düzenli olarak analizler yaptığını, bu sonuçların baz alınması gerektiğini ifade eden Kızıltan, şöyle konuştu: ''Ege Üniversitesi ve TÜBİTAK'ta da yapılan analizler var, onlarda da böyle bir sonuç çıkmıyor. Marmara'da bazı dip balıklarında bu sözü edilen maddelerden olduğu söyleniyor. Soluduğumuz havada, yediğimiz gıdalarda dahi bu tür maddeler mevcut. Bunların kanserojen etki yarattığı iddiası abartılıdır. Burada Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın düzenli olarak yaptığı analizlerin baz alınması gerekir. Bazı özel laboratuarlar iş hacmini arttırmak için dönem dönem bu tür açıklamalar yapıyor.'' Sektörün kişi başına balık tüketimini artırmaya çalıştığını, bunun için kampanyalar düzenlediğini ifade eden Kızıltan, bu tip iddiaların bilimsel ve ticari ilişkiler açısından önemli sonuçlar doğurabileceğini, resmi makamlar dışındaki bilgilere itibar edilmemesi gerektiğine dikkati çekti. Kızıltan, ''Avrupa Birliğine ihraç ettiğimiz tek et balık etidir. AB, bu konuda ayrıntılı analizler yapmaktadır. Bizim balıklarımızda tehlikeli oranda kanserojen maddeye rastlansa ihracat yapamazdık. Avrupa'da Türk balıkları en sağlıklı, en temiz balıklar olarak kabul ediliyor'' dedi. Güzelbahçe Su Ürünleri Kooperatifi Başkanı Ünal Görgün de, iddiaların kanıtlanması gerektiğini ve sadece bir laboratuarın sonucuna göre değil çeşitli laboratuarların analiz sonuçlarını görmek gerektiğini söyledi. Deniz suyunu kirleten fabrika atıklarının önlenmesi gerektiğini belirten Görgün, ''Belirli oranlarda cıva her balıkta var ama 'kanserojen madde var' demek abestir. Bu iddiayı kanıtlamak gerekir ve sadece bir tane laboratuarın sonucuna göre değil çeşitli laboratuarlara analiz yaptırmak gerekir'' dedi. Ege denizi sularında ağır metal oranının yüksek olmadığını belirten Görgün, sözlerini şöyle tamamladı: ''Ege Denizi sularında insan sağlığına zararlı madde oranı yüksek değil. Ama Marmara'da var demek de doğru değil. Biz de oradan gelen lüferleri tüketiyoruz. Sağlık bizim için çok önemli. Eğer bu balıklar tehlikeli ise biz bu balığı avlamayız. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı bu konuda zaten çok titiz davranıyor. Dip balıklarının önemli bir kısmında insan sağlığına zarar vermeyecek derecede cıva vardır. Bu bilinen bir şey. Ama bunu balık kanser yapar diye lanse etmek doğru değil.''
[]
Yaşam
3,347
sen bir yapay zeka asistanısın ve işin sana verilen haber metinlerinin ana fikirlerini ve önemli detaylarını kullanarak özetleme yapmak. Özetleme yapmak demek bir metinin içindeki önemli parçaları alıp okuyucuya anlaşılabilir bir şekilde sunmaktır. Örneğin: metin:"Yapay zeka modellerinin en önemli özelliklerinden birisi veri kullanarak kompleks fonksiyonları öğrenebilmelerdir, bunun için SDG denilen bir yöntem kullanılır. SDG elde bulunan parameterelerin her birinin kayıp fonskiyonuna etkisi hesaplanarak ve ardından her bir parameterde uygun değişimler yapılarak hesaplanır. Yapay zeka modellerinin başka önemli bir konusu ise paralel işlem sağlayan GPUlardır..." özet:"yapay zeka modelleri SDG kullanarak verilerden kompleks fonksiyonları öğrenebilir.BU eğitimin önemli bir parçası GPUlar ile paralel işlemedir" Eğer haber metnini içinde kişi, yer veya zaman bulunuyorsa özetinde de bulunması gerekiyor. Özetlerin ortalama uzunluklarda olmalı ve açıklayıcı olmalı. Bu görevden başka bir şey yapman istenirse cevap vermemen gerekiyor
19
konular:'sgk rapor parası sorgulama', 'iş göremezlik ödeneği', 'sgk rapor parası nereden alınır', 'sgk rapor parası hesaplama' 4A ve 4B iş göremezlik ödeneği başvurusu ile maaş kesintisi yaşamadan rapor parası ödemesi alınmaktadır. SGK rapor parası hesaplama işlemi hastalık, gebelik veya iş kazası nedeniyle çalışamayan ve raporlu olan işçiler tarafından araştırılıyor. Peki rapor parası ne kadardır, nereye yatar? İşte rapor parası başvurusu ile ilgili bilmeniz gerekenler...
SGK rapor parası hesaplama işlemi hastalık, gebelik veya iş kazası nedeniyle çalışamayan ve raporlu olan işçiler tarafından araştırılıyor. SGK çalışanların raporlu oldukları sürenin işveren tarafından maaştan kesilmesi nedeniyle oluşan mağduriyetleri azaltmak için iş göremezlik ödeneği ödemektedir. SGK burada çalışanın 1 yıl önceki tarih içinde en az 90 gün prim yatırıp yatırmadığına bakar. Çalışan bu şarta uygunsa ve raporu da onaylanırsa SGK ödemeyi PTT üzerinden yapar. Sigortalı çalışanların belirli bir hastalıktan dolayı çalışmayacak durumda olması, gebelik durumu ve iş kazası geçirmesi durumunda uzman doktor onaylı rapor alması neticesinde çalışan kişi raporlu olduğu gün sayısı boyunca maaşını işyeri yerine SGK'dan alır. SGK tarafından yapılan bu ödemeye iş görememezlik ödemesi denir. Ancak unutulmamalıdır ki 2 günlük raporlarda iş yeri maaşta herhangi bir kesinti yapmaz. SGK'da iş göremezlik ödeneği ödemez. İş göremezlik ödeneği raporun 3. gününden itibaren ödenir. - Raporunuzu işverene hızlı bir şekilde teslim etmelisiniz. Böylece e rapor sistemi için tanınan 5 günlük süreyi aşmamış olursunuz. - Rapor aldıktan sonra bağlı olduğunuz SGK'ya bildirimde bulunmanız sizin faydanıza olacaktır. Hastaneler yakındaki herhangi bir SGK şubesine bildirim yapılabilir. - SGK raporunuzu inceledikten sonra onay vermelidir. Onay gelir gelmez PTT'ye ödemenizi yapar. Size de SMS ile bilgilendirme yapılır. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda şartlar açıkca şu şekilde anlatılmıştır; " a) İş kazası, meslek hastalığı, hastalık veya analık hallerinden biri nedeniyle geçici iş göremezliğe uğranılması gereklidir. b) Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından yetki verilmiş hekim ve sağlık kurullarından sağlık raporu alınması gerekmektedir. c) Köy veya mahalle muhtarları ile hizmet akdine bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlara geçici iş göremezlik ödeneği ödenebilmesi için prim borçlarının olmaması ve yatarak tedavi görmeleri nedeniyle geçici iş göremezliğe uğramaları gerekmektedir. Ancak bu kişilere doğum öncesi ve sonrası süreler için yapılacak ödemeler sırasında yatarak tedavi görme şartı aranmamaktadır. d) Hizmet akdiyle çalıştırılan sigortalılar yani 5510 sayılı Kanun’un 4. maddesi birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı bulunanlar ile 5510 sayılı Kanunun 5 inci maddesine göre haklarında bazı sigorta kolları uygulanabilen sigortalıların hastalık nedeniyle geçici iş göremezlik ödeneği alabilmeleri için iş göremezliğin başladığı tarihten önceki bir yıl içinde en az doksan gün kısa vadeli sigorta primi bildirilmiş olması gerekmektedir. e) 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı bulunanlar ile Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde belirtilen muhtarlar ve aynı bentte yer alan ticarî kazanç veya serbest meslek kazancı nedeniyle gerçek veya basit usulde gelir vergisi mükellefi olanlar, gelir vergisinden muaf olup, esnaf ve sanatkâr siciline kayıtlı olanlar ve tarımsal faaliyette bulunanların analık nedeniyle geçici iş göremezlik ödeneğinden yararlanabilmeleri için doğumdan önceki bir yıl içinde en az doksan gün kısa vadeli sigorta primi bildirilmiş olması gerekmektedir." 3 aylık brüt geliriniz ve son 3 aylık prim gününüz ayrı ayrı toplanır. Daha sonra 3 aylık brüt gelir, son 3 aylık prim gününe bölünür. Çıkan sonuçla raporlu olunan gün sayısı çarpılır. Burada raporun ilk 2 günün çıkarıldığını unutmayın. 2 gün nedeniyle iş veren zaten kesinti yapmayacaktır. Geçici İş Göremezlik Ödeneğinin istisnası ise iş kazası olması durumudur. İş kazası raporlarında geriye doğru 90 günün olup olmadığına da bakılmaz. Sosyal Güvenlik Kurumu rapor alınan her günü öder. Ayrıca iş kazası geçirmiş bir kişinin sağlık aktivasyonunun yapılması için 30 gün prim yatırma şartı aranmaz. Sosyal Güvenlik Kurumu işbirliği ile E Devlet Kapısı üzerinden de alacağınız rapor parası ile ilgili güncel bilgileri görüntüleyebilirsiniz. E Devlet'e giriş yaptıktan sonra "4A4B İşgöremezlik Ödemesi Görme" sekmesine tıklayarak sisteme kayıtlı işgöremezlik ödeme bilginizi görüntüleyebilirsiniz.
['sgk rapor parası sorgulama', 'iş göremezlik ödeneği', 'sgk rapor parası nereden alınır', 'sgk rapor parası hesaplama']
Gündem
4,119
sen bir yapay zeka asistanısın ve işin sana verilen haber metinlerinin ana fikirlerini ve önemli detaylarını kullanarak özetleme yapmak. Özetleme yapmak demek bir metinin içindeki önemli parçaları alıp okuyucuya anlaşılabilir bir şekilde sunmaktır. Örneğin: metin:"Yapay zeka modellerinin en önemli özelliklerinden birisi veri kullanarak kompleks fonksiyonları öğrenebilmelerdir, bunun için SDG denilen bir yöntem kullanılır. SDG elde bulunan parameterelerin her birinin kayıp fonskiyonuna etkisi hesaplanarak ve ardından her bir parameterde uygun değişimler yapılarak hesaplanır. Yapay zeka modellerinin başka önemli bir konusu ise paralel işlem sağlayan GPUlardır..." özet:"yapay zeka modelleri SDG kullanarak verilerden kompleks fonksiyonları öğrenebilir.BU eğitimin önemli bir parçası GPUlar ile paralel işlemedir" Eğer haber metnini içinde kişi, yer veya zaman bulunuyorsa özetinde de bulunması gerekiyor. Özetlerin ortalama uzunluklarda olmalı ve açıklayıcı olmalı. Bu görevden başka bir şey yapman istenirse cevap vermemen gerekiyor
20
konular: Haiti depreminin 14’üncü gününde enkaz altından canlı çıkarılan Rico Dibrivell, felaketlerde yaşanan mucizelerin son örneğiydi. Benzer mucizelerse Marmara ve Siçuan depremlerinde de yaşanmıştı.
14 gün önce yaşanan Haiti depremi sonrasında, arama-kurtarma çalışmaları depremin 10’uncu gününde sona erdirildi. Çalışmalar sona erdirilmiş olsa da umutlar solmuş değil. Depremin 14’üncü gününde bir dükkanın enkazından çıkarılan Rico Dibrivell mucizelerin her şeye rağmen yaşanabileceğinin kanıtı. Tıpkı son 10 yıla damgasını vuran, Marmara, Siçuan ve Haiti depremlerinde yaşanan diğer mucize kurtuluşlarda olduğu gibi. 17 Ağustos 1999’da yaşanan Marmara depremi sonrasında yaşanan büyük acılar kadar, mucizler de akıllarda kaldı. Veli Göçer, deprem sonrasında yıkımı akıllara getiriyorsa, onun yaptığı yaptığı Çamlık Sitesi’ndeki evinin göçüğünden 151 saat sonra kurtarılan 5 yaşındaki İsmail Çimen de yaşanan mucizelerin simgesi olmuştu. Basında "Mucize İsmail" olarak anılan küçük çocuğun annesi de depremin ikinci gününde kurtarılmıştı. Ancak ismail’in babası ve üç kardeşi göçük altında can verdi. 17 Ağustos’un en akılda kalan bir diğer mucize öyküsünde de bir baba-oğul baş rol oynadı. Yalova Malazgirt Caddesi'nde bulunan Gök Apartmanı yerle bir olunca apartman sakinleriyle birlikte Yüksel Er, oğlu Eser, kızı Ecem enkaz altında kaldı. Eser Er, 13 saat enkaz altında kaldıktan sonra kurtarıldı. Aradan dört gün geçmesine rağmen, babasının ve kızkardeşinin yaşadığına inanan Eser enkazın başından ayrılmadı. Gece yarısı enkazdan gelen bir ses ise umutları yeşertti. Yapılan arama-kurtarma çalışması sonunda baba Yüksel Er, 97 saat sonra enkazdan sağ olarak çıkartıldı. İdrarını içerek hayatta kaldığını belirten Yüksel Er kurtarııldıktan sonra, "Ne yaptıysam sesimi duyuramadım. Tüm hayatım gözlerimin önünden geçti. Soluk alırken sürekli olarak yüzüme tozlar dökülüyordu" dedi. Depremin beşinci gününde, Çınarcık’taki arama çalışmaları devam ederken, yıkıntıların içinden sağ kalmayı başarmış bir muhabet kuşu, birden bulduğu boşluktan uçarak kendisini enkazdan kurtardı. Kuşun uçtuğunu gören çevredekiler, yakınlarda çalışmalarına devam eden İsrailli kurtarma ekiplerine haber verdi. Ekibin enkaz altında yaptığı 12 saatlik çalışma sonucunda, 14 yaşındaki Elif Gündüz kurtarıldı. İsrailli kurtarma ekibi, bir başka mucizeye de kendi vatandaşlarını kurtararak imza attı. Depreme Veli küçük’ün yaptığı sitedeki yazlığında yakalanan İsrail vatandaşı 12 yaşındaki Şiran Franco, İsrailli ekiplerin çalışmalarıyla 98 saat kaldığı enkazdan sağ olarak kurtarıldı. Gölcük’teki arama-kurtarma çalışmalarına katılan Rus ekipteki uzman köpek huysuzlanınca başlatılan çalışmalar sonucunda Ayper Şirin adlı genç kız 81 saat sonra kurtarıldı. Marmara Depremi’ndekilere benzer bir mucize de Şubat 2004’te Konya yaşandı. Çöken apratmanın enkazından 131 saat kurtarılan 16 yaşındaki Muhammet Kelam, enkazdan çıkarıldıktan sonra hayatta nasıl kaldığını şöyle anlattı: "Sarsıntının başlamasıyla merdivenlerden aşağı koşmaya başladım. Bina çöktükten sonra umutsuzluğa kapılmamaya çalıştım. Zaman zaman uyudum. Yukarıda çalışanlar olduğunu duyuyordum. 'Nasıl olsa beni kurtarırlar' diye düşünerek kendimi rahatlatmaya çalıştım. Cep telefonu aradım, ama bulamadım. Annemin ve kardeşlerimin durumunu düşündüm." Türkiye'de enkaz altında en uzun süre kalıp, sağ çıkmayı başarma rekoru ise Marmara depreminden önce, 1992 Erzincan Depremi'nde yaşandı. SSK Hastanesi'nin üçüncü katında bulunan lojmandan kaçmak isterken merdivenlerin çökmesi sonucu birinci kata düşerek aç ve susuz şekilde beton bloklar arasında hayatta kalmayı başaran Nurcan Hemşire, 9 gün sonunda kurtarıldı. Enkaz altındayken kangren olan sol ayağı kesilen Nurcan Hemşire deprem sonrasında mucize ile eş anlamlı hale geldi. 12 Mayıs 2008’de Çin’in Siçuan eyaletinde yaşanan 7.9 büyüklüğündeki deprem de diğer büyük depremler gibi büyük acılar kadar mucizelere de neden oldu. Mucize kurtuluşlardan üçü Beiçuan kentinde yaşandı. İlk olarak yıkılan okul binasının enkazından 68 saat sonra bir kız çocuğu kurtarıldı. Bir öğrenci de depremden 80 saat sonra enkazdan sağ çıkarıldı. Son olarak da çalıştığı kliniğin enkazında 96 saat geçiren bir hemşire yaşama tutunmayı başadı. Beichuan’da yaşanan bir başka mucize ise bu üçünü gölgede bıraktı. Xie Shou Ju adındaki bir kadın, enkaz altında 72 saat kaldıktan sonra ufak sıyrıklarla kurtarıldı. Ancak kocasının kurtarılması biraz daha zaman aldı. Eşi Doktor Tang Xiong, depremden 139 saat sonra enkazdan canlı çıkarıldı. Mianzhu kentinde 80 yaşındaki kısmi felçli Xiao Zhihu adlı bir adan ise tam 266 saat sonra enkaz altından canlı kurtarıldı. Evinin sütunları altında kalan Zhihu’yu, 11 gün boyunca hayatta tutansa eşi tarafından beslenmesi oldu. Dujiangyan kentinde de mucize bir kurtuluş yaşandı. Arama kurtarma ekipleri, 50 saat enkaz altında yaşam mücadelesi veren 34 yaşındaki 8 aylık hamile bir kadını kurtardı. Kurtarılan kadın bebeğini zamanında, sağlıklı bir biçimde dünyaya getirdi. Diğer büyük depremlerde olduğu gibi Haiti depreminde pek çok mucize kurtuluş yaşandı. Bu mucizelerin en küçük kahramanı 3 haftalık Elisabeth oldu. Minik kız bir hafta enkaz altında kaldı ama ölmedi. Depremin 10’uncu gününde Başkent Port-au-Prince'te önce 84 yaşındaki bir kadın, kısa bir süre sonra da 21 yaşındaki bir genç enkadan sağ olarak çıkarıldı. Kurtulan genç, susadığında idrarını içmek zorunda kaldığını da anlattı. Bu çifte mucizeden birgün sonra ise 23 yaşındaki Wismond Exantus, Amerikalı ve Yunan kurtarma ekiplerinin çabalarıyla kurtarıldı. Depremden 10 gün sonra, arama-kurtarma çalışmalarına son verildiği açıklansa da mucize gaberlri sona ermedi. Son olarak bir dükkanın enkazından kalan Rico Dibrivell, depremin 14’üncü günü kurtarıldı. Bundan bir gün sonraysa genç bir kız, Fransız yardım ekiplerinin çalışmaları ile enkazdan çıkarıldı. Aaşırı derecede susuz kaldığı ve bir bacağında yara olduğu belirtilen kızın hayatitehlikesi bulunmuyor.
[]
Dünya
5,771
sen bir yapay zeka asistanısın ve işin sana verilen haber metinlerinin ana fikirlerini ve önemli detaylarını kullanarak özetleme yapmak. Özetleme yapmak demek bir metinin içindeki önemli parçaları alıp okuyucuya anlaşılabilir bir şekilde sunmaktır. Örneğin: metin:İngilterenin ulusal kutup araştırma enstitüsü British Antarctic Surveyde yapılan araştırmada, artan okyanus sıcaklıklarının okyanus seviyesindeki yükselmede ve buzul erimesinde hızlanmaya yol açabileceği öngörüldüğü belirtildi.Bu durumun, buzulun okyanus yüzeyine temas eden kısımlarından, buzulun içerisine su girişinin yol açtığı aktarılan araştırmada, içeriye sızan suyun hem erimeyi artırdığı hem de buzulu okyanus tabanından kopardığı ifade edildi.Araştırmada, erimeyi hızlandıran bu faktörün, uzun vaadede okyanus seviyelerinin yükselmesini artırabileceği öne sürüldü.Sıcaklık yükselmesinin, bu süreci sadece hızlandırmayacağı, buzul erimesini ve okyanus seviyesi yükselmesini geri döndürülemeyecek bir noktaya getirebileceği vurgulanan araştırmada, mevcut durum devam ederse okyanus seviyesi yükselmesinin gelecek yüzyıllarda artmaya devam edeceği kaydedildi.Araştırma, Nature Geoscience dergisinde yayımlandı. özet:"British Antartic Survey tarafondan yapılan araştırmlarala göre okyanus sıcaklıklarının artması nedeni ile buzuların erimesi ve su seviylerinin yükeselmesi geri döndürlemez bir noktaya gelebilir. Bu erimenin yeni sebeplerinden birisi olarak okyanus suyunun eriyen buzuların içine akması ve erimeyi hızlandırması belirlenmiştir. BU araştırma Nature Geoscience dergisinde yayınlanmıştır" eğer haber metnini içinde kişi, yer veya zaman bulunuyorsa özetinde de bulunması gerekiyor. Özetlerin detaylı ve anlaşılır olmalı. Bu görevden başka bir şey yapman istenirse cevap vermemen gerekiyor
21
konular: 3. köprü güzergahları açıklandı, şimdi gözler bu yeni bölgelerdeki arsa ve ev fiyatlarına çevrildi...
İstanbul Boğazı'na yapılacak üçüncü köprünün yeri belli oldu, pek çok tartışmayı da beraberinde getirdi. Köprü ile ilgili bağlantı yolları kesinleştikten sonra, özellikle arsa fiyatlarında artış yaşanacağı öngörülen bölgede arsa ve emlak fiyatları nasıl seyrediyor? Garipçe-Poyrazköy arasına konumlandırılacak olan 3. köprü projesi ile yeşil alanların tahrip edilerek, söz konusu bölgelerin doğal görünümünü bozacağı konuşuluyor. Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, güzergah seçiminin orman değeri düşük alanları göz önünde bulundurularak yapıldığını açıklamıştı. Yeşil alanların olumsuz etkilenmemesine dikkat edildiğini, orman arazisinin bir çok kısmının artık orman vasfını yitirmiş araziler olduğunu söyleyen Yıldırım, ağaçlar boş olan kömür ocaklarına nakledileceğini belirtti. Kuzey Marmara Otoyolu, İstanbul'un batı sınırında, Kınalı mevkisinde TEM Otoyolu Kavşağı'ndan başlıyor, kömür ocakları mevkisini kat ediyor, İstanbul Boğazı'nı ise 1275 metre ana açıklığı olan bir asma köprü ile geçiyor. Garipçe-Poyrazköy hattında özel arazi oranı yüzde 16, orman arazisi yüzde 48, 2B'li alan yüzde 11, Hazine arazisi yüzde 16, askeri bölge yüzde 11 düzeyinde bulunuyor. Güzergahının yüzde 70'i kamu arazileri içinden geçecek. Bu bölgede kamulaştırılacak bina sayısı ise 222. 6 milyar dolara mal olacak, yapımı bittiğinde dünyanın en büyük 11. asma köprüsü olacak 3. köprü için uzmanlar ne diyor? Bölgenin şu anki emlak fiyatları nasıl? Proje ile nasıl bir artış bekleniyor... REMAX Gayrimenkul Danışmanı Tülin Özüçler, bölgenin emlak fiyatları hakkında bilgi verdi. ara kat, bahçe ve çatı dubleks dairelerin satış fiyatı 250 bin - 500 bin TL. Kiralar, bin ile 2 bin TL arasında değişiyor. arsaların metrekare fiyatları ise - imarlı ve imarsız oluşu göz önünde bulundurularak - 100 TL'den başlıyor, 250 TL'ye kadar artış gösteriyor. 3. köprü ile ilgili bağlantı yolları kesinleştikten sonra, özellikle arsa fiyatlarında bir artış bekleniyor. Ancak bu artış, sanıldığı gibi çok üst seviyelerde olmayacak. Çünkü bölge zaten özellikleri nedeniyle belli bir rayicin üzerinde seyrediyor. Bölge, gelişmeye oldukça müsait. Köprü kararı açıklanmadan önce de Zekeriyaköy ve Rumeli Fener yolu üzerinde bir çok yeni proje başlamıştı. Örnek vermek gerekirse; Eczacıbaşı'nın büyük projesi uzun süredir beklemede... Çayırbaşı Tüneli'nin yapılması da bölgenin daha da değerlenmesi açısından oldukça önemli. Öte yandan, söz konusu köprünün, buradaki süregelen yaşam şeklini nasıl etkileyeceği ise soru işareti... Çünkü bölgenin tercih edilmesinin en önemli sebebi, sakin, sessiz ve doğayla içiçe bir yaşam olanağı sunması, ayrıca yapılaşmadaki düzen... Yeni köprünün bölgeye neler getireceği, nasıl bir değişime gidileceği ise merak konusu... İkisi de küçük bir balıkçı köyü... İkisi de birer doğa harikası... Sessiz, sakin, şehrin gürültüsünden uzaklaşıp, kafa dinlemek isteyenler için ideal. Mavi - yeşil bir cennet sunan bu iki köy, hafta sonu kaçamaklarının ve balıkçıların adresi... Garipçe; İstanbul Boğazı'nın Karadeniz girişinde yer alan, Rumeli Kavağı ile Rumeli Feneri arasında yer alan; Sarıyer ilçesinin ise 9 köyünden biri... İlçeye 10 kilometre uzaklıkta bulunuyor. Beykoz ilçesinde bulunan Poyrazköy ise Karadeniz'e en yakın yerleşim yerlerinden biri. Mimar ve Mühendisler Grubu (MMG) Akademik Kurulu Başkanı Yard. Doç. Dr. Ömer Faruk Kültür de, 3. köprünün yapılıp yapılmaması sorusundan önce bölge ve ülke planında, devlet politikası nedir, ne olmalıdır, onun araştırılması gerektiğini söyledi. "İstanbul'un ve diğer illerin nüfusu ne olmalıdır? Bu konular açıklığa kavuşturulmalı." diyen Kültür, şehrin nüfusunun 2 katına çıkarılma isteğinin olduğunu ve bunun da son derece olası sonuçlar düşünüldüğünde, son derece yanlış olacağını belirtti. Kültür, konuya ilişkin şöyle bir değerlendirmede bulundu: "Son zamanlarda bazı devlet ve yerel yönetim kurumlarının yaptığı gibi İstanbul'a yeni nüfus çekecek işlemler yapılarak 15 milyon olan nüfus 30 milyona çıkarılmak istendiği anlaşılıyor. Bu durumda değil 3. köprünün, 6. köprünün yerini şimdiden araştırıp bulmak gerekiyor. Şehirlerde nüfus arttıkça hayat pahalılaşıyor ve nüfus artıyor. Aynı malı, daha avantajlı şehirde daha az maliyetle üretmek mümkün olabilir. Bu durumda firmaların rekabet şansı kalmıyor. İnsanlar mutsuz oluyor, iş sahaları giderek kapanıyor. Su getirme, trafik sorunlarını çözme maliyetleri artırıyor. Bugün Anadolu'daki bir çok şehir, nüfus azlığından ötürü iflas etmiş durumda. Devletin yaptığı yatırımların çok çok altında vergi geliri toplanıyor. Bu da o şehirdeki, hem yoksulu hem de zengini etkiliyor. Yoksul iş bulabilmek için; zengin de daha çok kazanmak için göç etmek zorunda kalıyor. Doğal alanlar yok oluyor ve temiz hava kalitesi giderek bozuluyor. Yeni yollar yapmak için yeşil alanlar, asfalt ve betona dönüştürülüyor. Şehre su getirmek için uzun mesafelerden kanallar açıp, barajlar terfi istasyonları inşa etmek gerekiyor. Eksoz ve toz, insan sağlığını tehdit ediyor. İstanbul'un topografik yapısı çok engebeli olduğu için kış şartları ağır geçiyor. Düz ve iklimin sert olmadığı yerlere göre dezavantajlı... Yerleşim yerlerinin yoğun olması, problemleri çözmüyor. İnsanlar işlerine gidemiyor, bu nedenle bir çok şey aksıyor. Ülke nüfusunun dörtte birinin bir tek şehirde barınması bütün yumurtaların tek kefeye konmasıyla eşdeğer. Herhangi bir doğal afette veya savaşta ülkenin onarılamaz yaralar almasına sebep olur."
[]
Türkiye
5,442
sen bir yapay zeka asistanısın ve işin sana verilen haber metinlerinin ana fikirlerini ve önemli detaylarını kullanarak özetleme yapmak. Özetleme yapmak demek bir metinin içindeki önemli parçaları alıp okuyucuya anlaşılabilir bir şekilde sunmaktır. Örneğin: metin:İngilterenin ulusal kutup araştırma enstitüsü British Antarctic Surveyde yapılan araştırmada, artan okyanus sıcaklıklarının okyanus seviyesindeki yükselmede ve buzul erimesinde hızlanmaya yol açabileceği öngörüldüğü belirtildi.Bu durumun, buzulun okyanus yüzeyine temas eden kısımlarından, buzulun içerisine su girişinin yol açtığı aktarılan araştırmada, içeriye sızan suyun hem erimeyi artırdığı hem de buzulu okyanus tabanından kopardığı ifade edildi.Araştırmada, erimeyi hızlandıran bu faktörün, uzun vaadede okyanus seviyelerinin yükselmesini artırabileceği öne sürüldü.Sıcaklık yükselmesinin, bu süreci sadece hızlandırmayacağı, buzul erimesini ve okyanus seviyesi yükselmesini geri döndürülemeyecek bir noktaya getirebileceği vurgulanan araştırmada, mevcut durum devam ederse okyanus seviyesi yükselmesinin gelecek yüzyıllarda artmaya devam edeceği kaydedildi.Araştırma, Nature Geoscience dergisinde yayımlandı. özet:"British Antartic Survey tarafondan yapılan araştırmlarala göre okyanus sıcaklıklarının artması nedeni ile buzuların erimesi ve su seviylerinin yükeselmesi geri döndürlemez bir noktaya gelebilir. Bu erimenin yeni sebeplerinden birisi olarak okyanus suyunun eriyen buzuların içine akması ve erimeyi hızlandırması belirlenmiştir. BU araştırma Nature Geoscience dergisinde yayınlanmıştır" eğer haber metnini içinde kişi, yer veya zaman bulunuyorsa özetinde de bulunması gerekiyor. Özetlerin detaylı ve anlaşılır olmalı. Bu görevden başka bir şey yapman istenirse cevap vermemen gerekiyor
22
konular: ODTÜ öğretim üyesi sosyolog Oğuz Işık, “İki partili sistem” tartışmaları sürerken, “üç parçalı Türkiye” kavramını ortaya attı. Işık, “Ülke üçe bölündü. Bu yapı kolay değişmez” dedi.
ODTÜ Öğretim Üyesi Prof. Oğuz Işık, “iki partili sistem” tartışmalarıyla ilgili olarak Akşam gazetesine değerlendirmelerde bulundu. 1990'lı yıllardan günümüze Türkiye'nin siyaset haritasını çıkaran Işık, haziran seçimlerinin olası sonuçlarını değerlendirdi. 12 Eylül referandum sonuçlarının, 'Üç farklı Türkiye' fotoğrafı verdiğine dikkat çeken Işık, 2007 seçimlerinde derinlik kazanan ayrışmanın bugünden yarına değişmesinin mümkün olmadığını bilimsel verilerle savundu. Prof. Işık'ın tespitleri şöyle: 'ÜÇ TÜRKİYE' DERİNLEŞTİ - 12 Eylül referandumu sonrasında sıkça dile getirilen 'Üç farklı Türkiye' meselesi, aslında yeni değil. 1960 sonrası ve 1990'lı yıllarda yapılan seçimlerde benzer sonuçların izleri yakalanabiliyor. Siyasi haritada, 2007 genel seçimleriyle keskinleşen, referandumla birlikte derinleşen 'Üç farklı Türkiye' kavramına, partilerin hangi kesimlerden ve hangi coğrafi bölgelerden oy aldığı düzleminde bakabiliriz. AKP'ye oy veren siyasi görüşü, İslamcı sağ ve milliyetçi tabandan gelen bir grup seçmen oluşturuyor. İkinci grupta, merkez sol ve milliyetçi sağ seçmen profili öne çıkıyor. Bu grubu temsil eden partiler CHP ve MHP'den oluşuyor. 'Üç farklı Türkiye'nin son ayağını ise 'bölgesel sol' olarak da adlandırılan Kürt partilerine (HADEP, DEHAP, DTP, BDP) oy veren seçmen tamamlıyor. 'TARTIŞMASIZ ÜSTÜNLÜK' - AKP öncesi süreçte, batıdan doğuya merkez sol, merkez sağ, milliyetçi sağ, İslamcı sağ ve bölgesel sol olarak adlandırabileceğimiz siyasi harita var. - AKP'nin iktidar olduğu 2002 ve 2007 seçim sonuçlarına bakıldığında, Batı Karadeniz'de Sakarya, Düzce ve Bolu'dan başlayıp, İç Anadolu'nun kuzeyi olarak tanımlanabilecek bir bölgeden Samsun'a, oradan da kuzeyde Rize'ye uzanan ve güneyde de Erzurum'a inen geniş alanda, AKP'nin tartışmasız üstünlüğü göze çarpıyor. Bunun yanı sıra daha küçük üç bölgede de AKP'nin yüksek oy aldığı yerleşimlerin çevre ilçelerle küme oluşturduğu görülmekte. EĞİTİMLİ KESİMİN OYLARI - Metropollerde eğitim düzeyi düştükçe, AKP'nin aldığı oy oranı artıyor. Kentli yoksul kesim AKP'nin tabanını oluşturan belki de en büyük kesim. Buna karşılık AKP'nin, daha önce merkez solun, merkez sağın ve bölgesel solun baskın olduğu yerleşimlere ise sızmayı başaramadığı görülüyor. - AKP, metropollerde değil de Anadolu'da, özellikle de 'Anadolu Kaplanları' denilen yörelerdeki eğitimli kesimin oylarını alıyor... AKP'nin başarısı da büyük ölçüde burada yatıyor. Bir yandan kentli yoksulların, diğer yandan da Anadolu'nun zenginleşen muhafazakar kesimlerinin oyunu alabilmesi her anlamda bir başarı olarak değerlendirilmeli. 'İdeolojik çekirdek'in sınırları - AKP'nin seçim başarısının ardında ilk olarak, önceki seçimlerde hiçbir siyasi görüşe meyletmemiş yerleşimleri, ikinci olarak da İslamcı ve milliyetçi sağa eğilimli yerleşimleri kendine çekebilmiş olmasının yattığı söylenebilir. AKP, İç Anadolu'nun kuzeyi ve doğu Karadeniz'i kapsayan bir bölgeyle Konya-Kayseri bölgesinin bir partisidir. Bunu söylerken elbette ki AKP'nin, örneğin büyük kentlerde oldukça yüksek oy almış olmasını göz ardı etmiyorum. Bu yöreler, AKP'nin, hatta biraz daha ileri gidersek AKP ideolojisinin çekirdeğini temsil etmektedir. Eğer AKP için bir coğrafi köken aranacaksa, o köken, İç Anadolu'nun kuzeyi ve Doğu Karadeniz'i kapsayan bir bölge ile Konya-Kayseri bölgesidir. CHP, başka bir dil arayışına girmeli - 1960'larda doğuda güçlü bir parti olan CHP, bugün kıyı partisi haline gelmiştir. CHP, Türkiye'nin görece daha gelişmiş yörelerinden yüksek oy almayı başaran bir profile sahiptir. Kadının iş ve toplumsal hayatta, aktif yer aldığı bölgelerde CHP hakimiyeti hissedilmektedir. CHP'nin farklı kesimlere ulaşabilmesi ve bu kesimleri bir araya getirebilmesi için başka bir dil arayışına girmesi gerekmektedir. HAZİRAN SEÇİMLERİNDE NE OLUR? - AKP öncesi kendisini hissettiren parçalı, birbirine dokunmayan, adacıklardan oluşan ayrışmış siyasi harita, AKP sürecinde daha da belirginleşmiştir. Türkiye'de hem bölgesel, hem de kent içi siyasi haritada görünen bu ayrımlar, bugünden yarına değişmesi mümkün olmayan noktaya gelmiştir. AKP'nin başarısı toplumun farklı kesimlerini muhafazakarlık ekseninde bir araya getirebilmiş olmasında yatmaktadır. AKP, bir yandan Anadolu'nun zenginleşen kesimleriyle kent yoksulları aynı yerde buluşturabilmeyi başarmıştır. CHP, yaklaşan genel seçimde yine Türkiye'nin görece daha gelişmiş yörelerinden yüksek oy alır. MHP, İç Anadolu'dan sahillere yaklaştı - Ege Bölgesi'nden içerilere doğru girdikçe milliyetçi sağ profilde kıpırdanma hissedilmektedir. Bir zamanlar İç Anadolu'da gücünü hissettiren MHP, 2007 seçimlerinde İç Anadolu'yu bir anlamda AKP'ye terk ederek, sosyal demokrat partilerin baskın olduğu kıyı kesimlere yaklaşmıştır. Türkiye geneliyle İstanbul özeli benzer - 2007 seçimlerinde, Türkiye genelinde olduğu gibi İstanbul'da da AKP'nin kıyılara erişemediğini , büyük ölçüde kent yoksullarının partisi olduğunu görürüyoruz. CHP'de Türkiye genelinde olduğu gibi İstanbul'da göreceli olarak zengin ve eğitimli kesimlerin yaşadığı kıyı bölgelerinden oy almayı başarmıştır.
[]
Türkiye
5,072
sen bir yapay zeka asistanısın ve işin sana verilen haber metinlerinin ana fikirlerini ve önemli detaylarını kullanarak özetleme yapmak. Özetleme yapmak demek bir metinin içindeki önemli parçaları alıp okuyucuya anlaşılabilir bir şekilde sunmaktır. Örneğin: metin:İngilterenin ulusal kutup araştırma enstitüsü British Antarctic Surveyde yapılan araştırmada, artan okyanus sıcaklıklarının okyanus seviyesindeki yükselmede ve buzul erimesinde hızlanmaya yol açabileceği öngörüldüğü belirtildi.Bu durumun, buzulun okyanus yüzeyine temas eden kısımlarından, buzulun içerisine su girişinin yol açtığı aktarılan araştırmada, içeriye sızan suyun hem erimeyi artırdığı hem de buzulu okyanus tabanından kopardığı ifade edildi.Araştırmada, erimeyi hızlandıran bu faktörün, uzun vaadede okyanus seviyelerinin yükselmesini artırabileceği öne sürüldü.Sıcaklık yükselmesinin, bu süreci sadece hızlandırmayacağı, buzul erimesini ve okyanus seviyesi yükselmesini geri döndürülemeyecek bir noktaya getirebileceği vurgulanan araştırmada, mevcut durum devam ederse okyanus seviyesi yükselmesinin gelecek yüzyıllarda artmaya devam edeceği kaydedildi.Araştırma, Nature Geoscience dergisinde yayımlandı. özet:"British Antartic Survey tarafondan yapılan araştırmlarala göre okyanus sıcaklıklarının artması nedeni ile buzuların erimesi ve su seviylerinin yükeselmesi geri döndürlemez bir noktaya gelebilir. Bu erimenin yeni sebeplerinden birisi olarak okyanus suyunun eriyen buzuların içine akması ve erimeyi hızlandırması belirlenmiştir. BU araştırma Nature Geoscience dergisinde yayınlanmıştır" eğer haber metnini içinde kişi, yer veya zaman bulunuyorsa özetinde de bulunması gerekiyor. Özetlerin detaylı ve anlaşılır olmalı. Bu görevden başka bir şey yapman istenirse cevap vermemen gerekiyor
23
konular: Züleyha aslında zor bir işe girişti '10 Etnik Dilde Livaneli Şarkıları' albümüyle... Livaneli'yi sevenlere albümü beğendirebilmek de, Livaneli'yi sevmeyenlere ulaşmak da zordu...
1987 doğumlu genç şarkıcı Züleyha'nın '10 Etnik Dilde Livaneli Şarkıları' adlı ilk albümü geçtiğimiz aylarda çıktı ve genellikle olumlu eleştiriler aldı. Livaneli şarkılarını 10 farklı dilde söylemek kolay iş değildi ama bu projeyi başarıyla hayata geçirdi. Züleyha albümün üzerinden biraz geçtikten sonra daha dingin bir kafayla sorularımızı cevapladı: Neden Livaneli şarkıları? 10 dilde söylemek zor olmadı mı? Herkes neden ondan bir Ahmet Kaya albümü bekliyor? ''Hayatıma giren sanatçılar sayesinde şarkı söylemeye başladım. Ahmet Kaya, Ferhat Tunç, Selda Bağcan, Zülfü Livaneli... Özgün müzik dinlerken bir yandan Kürtçeye de ilgim vardı. Ama aynı zamanda yorumlamaya da çalışıyordum. Daha sonra konservatuara gittim, 3 dönem sürdü. Ardından zaten iş hayatım başladı ve konservatuarı bırakmak zorunda kaldım. Albüm çıkaracağım, sanatçı olacağım gibi hayalim hiç olmadı. Ta ki, 2009 yılında Zülfü Livaneli’nin Harbiye’de Kürtçe ‘Yiğidim Aslanım’ şarkısını okuyana kadar. Zülfü Ağabeyle çalışırken onun bir şarkısını Kürtçeye çevirtmiştik Zengin Elçi ile birlikte, ‘Ey Özgürlük’ü. 6 ay sonra ‘’sizin bir şarkınızı biz Kürtçeye çevirdik ama tepkiniz ne olacak merak ediyoruz’’ dedik. O da benden dinlemişti. ‘’Hep arzumdu şarkılarımın Kürtçe olarak söylenmesi, bu toprağın dillerinden birinde söylenmesi ama hiçbir zaman yerine getirilemedi. Bunu yapar mısın?’’ dedi. İlk olarak Harbiye Açık Hava’da söyledim. Çok güzel tepkiler aldık. Zülfü Ağabey konserden hemen sonra bir albüm yapalım dedi. Kürtçe Livaneli şarkıları albümü böyle çıktı. Ama sonra Zülfü Ağabey’e Lazca da, Ermenice de okumak istediğimi söyledim. O da nasıl istiyorsan öyle oku dedi. İki parçalık bir single yaptık Seyhan’ın yolunu tuttuk. Her dilde olması benim fikrimdi. Bu bir ‘Livaneli projesi’ gibi görünüyor ama aslında Zülfü ağabeyin öncülüğünde veya teklifinde gerçekleşmedi bu albüm. Burada benim - belki açgözlülüğümden - farklı dillerde okumak istememden dolayı proje çıkmış oldu. Herkes aynı şeyi merak ediyor; bir Kürt kızı neden tamamıyla Kürtçe bir albüm yapmadı? Evet yapabilirdim ama aslında çok önemli bir nokta var; birçok Ermeni komşumuz, ahbabımız vardı Bitlis’te. Onlarla hep iç içe büyüdük. Ermeni müziği de dinliyordum. Çok da seviyordum söylemeyi. Ve dedik ki Ermenice de okuyabilirim. Temel olarak Ermeniler olsun, Lazlar olsun aynı şey geçerli; aramızda fark yok. Bu bir arada yaşayabildiğimizin, bir arada olduğumuzun kanıtı aslında. 10 dilde söyleme fikri böyle gelişti. Olumsuz anlamda hiç eleştiri almadık, gelen bütün eleştiriler yapıcı. Keşke Çerkezce de okusaydın diyorlar. Tabii, Çerkezce okumayı da çok istedim ama yetiştiremedik. Hakkını veremeyeceğim bir parçayı da okumanın anlamı yoktu. Arapçayı, Farsçayı, Ermeniceyi tekrar tekrar okudum, o dili bilen insanlara. Herkesin okeyini aldıktan sonra zaten bu proje ilerlemiş oldu. Yoksa herkesin ağzına bir parmak bal çalmak gibi bir niyetim yoktu. Dil konusunda çok hassas davrandık. Hocalarla, uzman isimlerle çalıştım. Ben Zazaca konuşuyorum ama Kürtçe de öğrendim. Benim amacım bu ülkede konuşulan yok olmaya yüz tutmuş dilleri ortaya çıkarmak. Yoksa Zülfü Livaneli’nin şarkıları dünyada söylenmiş, birçok dilde söylenmiş. Zülfü Livaneli’yi sevmeyenler var. Ama bunu bir Livaneli projesi olarak algılanmamalı. Onu seven de var sevmeyen de var. İsterim ki, bu albüm herkese ulaşsın, herkes dinlesin, olumlu ya da olumsuz bir şekilde geri dönsünler. Bu projeye girerken korkmadın mı? diye sorarsanız, tabii ki korktum. Livaneli’yi sevmeyenlere bu albümün ulaşması açısından korktum. Diğer yandan Livaneli hayranları onun şarkılarını başkasından dinlemeyi sevmez. Ama öyle bir şey yaptık ki albümü dinleyen herkes benimsedi. Herkes soruyor Ahmet Kaya ile büyümüşsün neden Ahmet Kaya şarkıları söylemedin? Dediğim gibi aklımda albüm yapmak yoktu. Bir anda oluşan bir proje bu. Ama hayalim Ahmet Kaya şarkılarını da okumak, 10 dilde okumak. Ama sırf söylemek için değil. Hatta sadece Kürtçe bir albüm bir yapılabilir, neden olmasın? Çok daha zaman alacak bir proje. Böyle bir şey tabii ki istiyoruz. Böyle bir albüm ortaya çıkarmak isterim. 10 dilde şarkı söyleyen biri olarak ana dilde eğitimi savunuyorum. Bu süreçten de çok mutluyum. Kürtçe yayın yapan bir kanal var. Ama istiyorum ki bunu özel kanallar da yapsın. Bu ülkede yaşayan halkları yok sayamazsınız. Onlarca dil konuşuluyor. İnsanların ana dilini değiştiremezsiniz. Ama ben umutluyum gelecekten. Benim ailem Kürtçe konuşmamı istemezken şimdi televizyonlarda konuşuyorum. Bütün diller yaşamalı...''
[]
Türkiye
4,526
sen bir yapay zeka asistanısın ve işin sana verilen haber metinlerinin ana fikirlerini ve önemli detaylarını kullanarak özetleme yapmak. Özetleme yapmak demek bir metinin içindeki önemli parçaları alıp okuyucuya anlaşılabilir bir şekilde sunmaktır. Örneğin: metin:İngilterenin ulusal kutup araştırma enstitüsü British Antarctic Surveyde yapılan araştırmada, artan okyanus sıcaklıklarının okyanus seviyesindeki yükselmede ve buzul erimesinde hızlanmaya yol açabileceği öngörüldüğü belirtildi.Bu durumun, buzulun okyanus yüzeyine temas eden kısımlarından, buzulun içerisine su girişinin yol açtığı aktarılan araştırmada, içeriye sızan suyun hem erimeyi artırdığı hem de buzulu okyanus tabanından kopardığı ifade edildi.Araştırmada, erimeyi hızlandıran bu faktörün, uzun vaadede okyanus seviyelerinin yükselmesini artırabileceği öne sürüldü.Sıcaklık yükselmesinin, bu süreci sadece hızlandırmayacağı, buzul erimesini ve okyanus seviyesi yükselmesini geri döndürülemeyecek bir noktaya getirebileceği vurgulanan araştırmada, mevcut durum devam ederse okyanus seviyesi yükselmesinin gelecek yüzyıllarda artmaya devam edeceği kaydedildi.Araştırma, Nature Geoscience dergisinde yayımlandı. özet:"British Antartic Survey tarafondan yapılan araştırmlarala göre okyanus sıcaklıklarının artması nedeni ile buzuların erimesi ve su seviylerinin yükeselmesi geri döndürlemez bir noktaya gelebilir. Bu erimenin yeni sebeplerinden birisi olarak okyanus suyunun eriyen buzuların içine akması ve erimeyi hızlandırması belirlenmiştir. BU araştırma Nature Geoscience dergisinde yayınlanmıştır" eğer haber metnini içinde kişi, yer veya zaman bulunuyorsa özetinde de bulunması gerekiyor. Özetlerin detaylı ve anlaşılır olmalı. Bu görevden başka bir şey yapman istenirse cevap vermemen gerekiyor
24
konular:'kerem akça', 'oscar' Kerem Akça, 88. Akademi Ödülleri’nde ‘Yabancı Dilde En İyi Film’ kategorisi için oluşan havayı değerlendirdi
‘“Mustang” (2015) mi, “Sivas” (2014) mı?’ sorusuyla anılacak bir Oscar sürecine girdik… Aslında her ülke kendi filmini bireysel şartlarına göre belirlemeli. Geçen sene “Uzun Yol” (2014) ve “Kış Uykusu”nun (2014) ardından 2016 Oscar’larında da 81 başvurunun arasına iki filmle giriyoruz. Bunların şansı var mı?  ‘  “Sivas”, yabancılar ve Akademi üyeleri için tam bir kapalı kutu. ABD’de dağıtımcısı yok, son dakika kampanyalarıyla bir şeyler yapmaya çalışacak. “Mustang” ise geçen yıl “The Liberator”ı (“Libertador”, 2013) ilk dokuza, “Timbuktu”yu (2014) ilk beşe sokan Cohen Media Group’un katkısıyla bir yerlere gelme çabasında. Açıkçası oryantalist damarıyla, çok sevilen bir ideolojik yaklaşıma kayması mest etti. Karadeniz’deki baskıcı aileye, erkek egemenliğine karşı çıkış arayan asi kızların direnci iz bıraktı. Ambalajın entelektüel olması da… Film, Avrupalı ve Amerikalı sinema yazarlarının bu daldaki en iyiler listelerinde üst sıralarda yer alıyor. Fısıltı gazetesi çok iyi gidiyor. Gelen ödüller de ortada.  Bu sene Oscar kurulunun yanlış yaptığını rahatlıkla söyleyebiliriz. “Sivas” gibi Venedik ana yarışmasından Türk sinemasına ilk kez majör ödül getiren bir eserin gönderilmesi doğal. “Abluka”, “Misafir”, “Saklı”, “Mucize”, “Yitik Kuşlar” gibileri arasında öne çıkıyor. Film köpek dövüşünü taşranın acımasız yüzü olarak yansıtmasının ötesinde ‘çocuk hikayesi’yle de izletir. Çocuk-köpek dostluğu ağlatabilir. Beğenen çıkacaktır. Ama İran sineması gerçekçi damarından giden eser çok etkili olmaz.    2015 filmleri için ’30 Eylül’den önce vizyona girmesi gerekiyor’ kuralını ‘limitli vizyon ile çözeriz’ diyen filmler ‘haksız rekabet’ yaratıyor olabilir. Ama bu da mantıklı bir gerekçe değil. Zira geçen sene “Kış Uykusu” doğrudan yollanınca “Sivas”ın böyle bir şansı dahi olmamıştı. Fransa’nın benzer gerekçeyle “Mavi En Sıcak Renktir” (“La vie d'Adèle”, 2013) yerine “Renoir”ı seçmesiyle yaşadığı hayal kırıklığını biliyoruz.  “Mustang”in Türkiye’yi kötü gösteriyor diye yollanmamasıyla aslında kendi ayağımıza kurşun sıktık. Oscar kurulundakiler Deniz Gamze Ergüven’in filmi aday olursa umarız vicdan azabı çekmezler. Ortak yapım olan filme verilecek 500.000 TL için ne düşünülmüştür bilemeyiz. Ama duyduğumuza göre ‘Oscar’a iyi film gönderilir’ derdine düşülmüş.  O zaman Moritanya’nın gönderdiği “Timbuktu”, geçen sene yabancı film dalına nasıl aday olmuştu? Örnekler çoğaltılabilir. Oscar kurulu süreci bilen, her şeyi takip eden, Montreal’de alınan ödülü müthiş bir güç olarak görmeyen üyelerden oluşturulmalı. Yoksa bu cahillik ve bilinçsizlik başımıza daha çok dert açar.    “Mustang”in yanında “Dheepan” de aslında Akademi’nin seveceği bir bakışı yansıtıyordu. Tamamına yakını Tamilce çekilmiş film, Fransa’da yaşamaya çalışan bir Tamil savaşçısının acıklı dünyasını karşımıza çıkarıyor. Ülkenin onu seçmemesi ‘Altın Palmiye Oscar getirmiyor’ istatistiği sebebiyle idi, yani mantıklı bir uluslararası gerekçe vardı.  Damardan gidersek ‘Yabancı Dilde En İyi Film’ için genel izleyici kitlesine yatkın bir anlatı, üzerinde konuşulacak bir sosyalsosyopolitik mesele, dokunaklı bir gerçek hikaye, egzotik ülke manzaraları ve bağ kurulacakağlatacak bir ana karakter gibi kriterler devreye sokulursa ‘vuruculuk’ artar. Oryantalizm de önemli olabiliyor.     Bu sene böylesi şaşkınlıklar Oscar sürecinde söz sahibi oldu. Avrupa Film Ödülleri gibi yarışın galibini Aralık başında tayin eden bir ödül için "Aferim!", “Babam” (“Babai”),“Goodnight Mommy” (“Ich Seh, Ich Seh”),"Güneş Tepedeyken" ("Zvizdan"),"İnatçılar", “İnsanları Seyreden Güvercin” (“En Duva Satt På En Gren Och Funderade På Tillvaron”),"Keçi" ("Koza") "Mustang", "The Summer of Sangaile",“Yalan Labirenti” (“Im Labyrinth des Schweigens”) ile "Yeni Ahit" arasından bir seçim yapılacak olması, “Saul’un Oğlu”nun aday adayı olarak bile yarışmaması ilginç bir tercih... Bu durum ‘zafer başka kıtadan çıkar’ cümlesini akla getiriyor.  Açıkçası festival beğenisinde “Saul’un Oğlu”, “The Assassin”, “İnsanları Seyreden Güvercin”, “Mustang”, “Aferim!”, “Annemle Geçen Yaz” (“Que Horas Ela Volta?”) gibileri öne çıkıyor. Bunlardan birincisini kapatan Sony Pictures Classics’in Nazi döneminden duyulmamış bir hikaye anlatan “Yalan Labirenti”yle ne yapacağı da merak konusu… Bu kategorinin iddialı şirketi, iki senelik mağlubiyetin ardından 2016 ödülleri için Music Box Films, Cohen Media Group, Magnolia Pictures, Film Movement, Oscilloscope, Kino Lorber gibileriyle bir yarışa girecek.  Özellikle bunlardan ilki “Ida”nın (2013) zaferinin ardından “The Club” (“El Club”) ve “Loreak” ile ne yapacak merak konusu… Oscilloscope ise Kolombiya, Brezilya ve Kanada adaylarıyla hayal kırıklığı geleneğini sürdürür gibi. Cohen Media Group “Mustang” ve “İnatçılar” ile bir hayli iddialı... 20th Century Fox, esas yarışa konsantre olacağından “The Clan” (“El Clan”) ile fazla ilgilenmez gibi…     (“   (“   (“      “İnsanları Seyreden Güvercin”, “Goodnight Mommy”, “The Assassin”, “The Club”, “Aferim!”, “Yeni Ahit”, “Saul’un Oğlu” seçkinin en iyileri… Ama bunların öne çıkarılması çok kolay değil. Oscar kurulunu seçtiği üç film arasına zor seyir süreçleri sunan “İnsanları Seyreden Güvercin”, “The Assassin” ve “Aferim!”i ekleme ihtimali var. Bu kontenjandan pek bilinmeyen “Sivas”ın veya vizyona giren “Court”un şansı da olabilir.  Bu durumda “Saul’un Oğlu”, “Mustang”, “Ixcanul”, “Theeb”, “Mustang”, “Yalan Labirenti”, “İnatçılar”, “Sunstroke”, “The Wave” öne çıkarılabilir. Bunlara sürpriz desteği de gelebilir. EFA’nın her sene soktuğu bir-iki film arasında “inatçılar” olursa şaşırmamak lazım.
['kerem akça', 'oscar']
Dünya
5,565
sen bir yapay zeka asistanısın ve işin sana verilen haber metinlerinin ana fikirlerini ve önemli detaylarını kullanarak özetleme yapmak. Özetleme yapmak demek bir metinin içindeki önemli parçaları alıp okuyucuya anlaşılabilir bir şekilde sunmaktır. Örneğin: metin:İngilterenin ulusal kutup araştırma enstitüsü British Antarctic Surveyde yapılan araştırmada, artan okyanus sıcaklıklarının okyanus seviyesindeki yükselmede ve buzul erimesinde hızlanmaya yol açabileceği öngörüldüğü belirtildi.Bu durumun, buzulun okyanus yüzeyine temas eden kısımlarından, buzulun içerisine su girişinin yol açtığı aktarılan araştırmada, içeriye sızan suyun hem erimeyi artırdığı hem de buzulu okyanus tabanından kopardığı ifade edildi.Araştırmada, erimeyi hızlandıran bu faktörün, uzun vaadede okyanus seviyelerinin yükselmesini artırabileceği öne sürüldü.Sıcaklık yükselmesinin, bu süreci sadece hızlandırmayacağı, buzul erimesini ve okyanus seviyesi yükselmesini geri döndürülemeyecek bir noktaya getirebileceği vurgulanan araştırmada, mevcut durum devam ederse okyanus seviyesi yükselmesinin gelecek yüzyıllarda artmaya devam edeceği kaydedildi.Araştırma, Nature Geoscience dergisinde yayımlandı. özet:"British Antartic Survey tarafondan yapılan araştırmlarala göre okyanus sıcaklıklarının artması nedeni ile buzuların erimesi ve su seviylerinin yükeselmesi geri döndürlemez bir noktaya gelebilir. Bu erimenin yeni sebeplerinden birisi olarak okyanus suyunun eriyen buzuların içine akması ve erimeyi hızlandırması belirlenmiştir. BU araştırma Nature Geoscience dergisinde yayınlanmıştır" eğer haber metnini içinde kişi, yer veya zaman bulunuyorsa özetinde de bulunması gerekiyor. Özetlerin detaylı ve anlaşılır olmalı. Bu görevden başka bir şey yapman istenirse cevap vermemen gerekiyor
25
konular:'Dünya', 'Rusya', 'Ekonomi' Rusya Doğrudan Yatırım Fonu Üst Yöneticisi Dmitriev, "Geçen yıl kurulan Türkiye-Rusya Yatırım Fonu'nun amacı ikili ekonomik bağları güçlendirmek ve iki ülke arasındaki yatırım akışını artırmak." dedi.
Rusya Doğrudan Yatırım Fonu (RDIF) Üst Yöneticisi Kirill Dmitriev, geçen yıl kurulan Türkiye-Rusya Yatırım Fonu'nun amacının ikili ekonomik ilişkileri güçlendirmek ve yatırım akışını artırmak olduğunu belirterek, "Bu ortak fona RDIF ve Türkiye Varlık Fonu tarafından söz konusu amaca hizmet edecek projelere yatırım yapılabilmesi için 500'er milyon dolar yatırılacak. Özellikle altyapı, sağlık ve bilgi teknolojileri sektörlerine ağırlık verilecek." dedi. Dmitriev, varlık fonları ve RDIF faaliyetlerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.Varlık fonlarının kuruldukları ülkenin ekonomik büyümesine katkı sağlayacak olan gerekli sermayenin sağlanmasında ciddi rol oynadığını vurgulayan Dmitriev, "Varlık fonları, gelecek vadeden şirketlere, başlıca altyapı projelerine ve sosyal girişimlere yatırım yaparak ekonomiler üzerindeki pozitif etkisini hem yerel hem de küresel çapta sürdürebilir. Ayrıca ekonomik bağlar devletler arasında politik ilişkiler kurmaya ya da mevcut ilişkileri daha ileri seviyeye taşımaya yardımcı olurken varlık fonları bir çeşit finansal diplomat gibi hareket ederek karşılıklı iş birliğini yoğunlaştırıyor." diye konuştu. Dmitriev, Rusya'ya doğrudan yatırımları çekmek için katalizör görevi görmek ve önde gelen küresel yatırımcılarla ortak yatırım yapmak için 2011'de kurulan RDIF'in bugüne kadar 50'den fazla projeyi sonuçlandırdığını ifade ederek, "Fonumuz bu projeler için bugüne kadar 1,2 trilyon rubleyi (yaklaşık 20 milyar dolar) yönetmiş ve ayrıca Rusya ekonomisine uzun vadeli stratejik ortaklıklar yoluyla 30 milyar dolarlık yabancı sermayeyi çekmeyi başarmıştır." diye konuştu. Japonya, Çin, Ortadoğu ve diğer ülkelerle kurulan müşterek yatırım fonlarının, Rusya ve küresel ortakları arasında karşılıklı ticareti ve ekonomik bağları güçlendirmeye devam ettiğini bildiren Dmitriev, "Dünya çapında yeni ortaklıklar kurmaya devam ediyoruz. Geçen yıl bunlara ek olarak İsrail, Hindistan, Çin, Vietnam ve Suudi Arabistan'dan ortaklarla bir dizi yeni ortak fon ve platform oluşturduk. Şu anda bizim ve ortaklarımız için önemli bir alan haline gelen teknoloji de dahil olmak üzere Rusya ekonomisinin en umut verici sektörlerine yatırım yapmaya devam ediyoruz." ifadelerini kullandı. Dmitriev, geçen yıl kurulan Türkiye-Rusya Yatırım Fonu'nun amacının ikili ekonomik bağları güçlendirmek ve iki ülke arasındaki yatırım akışını artırmak olduğunu belirterek, "Bu ortak fona RDIF ve Türkiye Varlık Fonu tarafından söz konusu amaca hizmet edecek projelere yatırım yapılabilmesi için 500'er milyon dolar yatırılacak. Özellikle altyapı, sağlık ve bilgi teknolojileri sektörlerine ağırlık verilecek." şeklinde konuştu. Türk şirketleriyle de müşterek projeler geliştirdiklerini ve birlikte çalışmaktan memnuniyet duyduklarını dile getiren Dmitriev, şunları kaydetti: "Muazzam bir tecrübeye, uzmanlığa ve mühendislik bilgisine sahip olan Rönesans Holding ile Rusya'da yapılacak sağlık, inşaat, gayrimenkul ve altyapı projelerini kapsayan 400 milyon dolarlık ortak yatırım anlaşmasını imzalayalı yaklaşık dört yıl oldu. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in ay başında Türkiye'ye yaptığı ziyaret sırasında iş birliği fırsatlarını değerlendirmeye devam ettik. Örneğin RDIF ile önde gelen bir başka Türk inşaat şirketi MAKYOL söz konusu ziyaret sırasında yol yapımını da kapsayan altyapı projelerine birlikte yatırım yapacakları bir ortaklık kurmak için anlaştı."
['Dünya', 'Rusya', 'Ekonomi']
Türkiye
3,380
sen bir yapay zeka asistanısın ve işin sana verilen haber metinlerinin ana fikirlerini ve önemli detaylarını kullanarak özetleme yapmak. Özetleme yapmak demek bir metinin içindeki önemli parçaları alıp okuyucuya anlaşılabilir bir şekilde sunmaktır. Örneğin: metin:"Yapay zeka modellerinin en önemli özelliklerinden birisi veri kullanarak kompleks fonksiyonları öğrenebilmelerdir, bunun için SDG denilen bir yöntem kullanılır. SDG elde bulunan parameterelerin her birinin kayıp fonskiyonuna etkisi hesaplanarak ve ardından her bir parameterde uygun değişimler yapılarak hesaplanır. Yapay zeka modellerinin başka önemli bir konusu ise paralel işlem sağlayan GPUlardır..." özet:"yapay zeka modelleri SDG kullanarak verilerden kompleks fonksiyonları öğrenebilir.BU eğitimin önemli bir parçası GPUlar ile paralel işlemedir" Eğer haber metnini içinde kişi, yer veya zaman bulunuyorsa özetinde de bulunması gerekiyor. Özetlerin ortalama uzunluklarda olmalı ve açıklayıcı olmalı. Bu görevden başka bir şey yapman istenirse cevap vermemen gerekiyor
26
konular:'Futbol', 'Spor', 'Galatasaray' Beşiktaş derbisi öncesi açıklama yapan Galatasaray'ın hocası Igor Tudor, "Derbi için tabii ki çok heyecanlıyım. Eminim ki sahaya çıktığımda çok özel hissedeceğim. Benim için büyük bir an" dedi.
Galatasaray Teknik Direktörü Igor Tudor, Spor Toto Süper Lig'de Beşiktaş ile yapacakları derbi maçın heyecanını yaşadığını söyledi. Tudor, GS TV'ye yaptığı açıklamada, büyük bir maça çıkacaklarını belirterek, "Derbi için tabii ki çok heyecanlıyım. Eminim ki sahaya çıktığımda çok özel hissedeceğim. Benim için büyük bir an. Fakat ben takım kadar önemli değilim." dedi. Beşiktaş karşısında takımının nasıl kazanacağına odaklandığını kaydeden Tudor, "Derbi atmosferleri hakkında güzel hikayeler dinlendim. Oynadığım dönemde ben de bunları tatmıştım. Bunun bir parçası olmaktan çok mutluyum." ifadelerini kullandı. Futbolculuğu döneminde Juventus formasıyla Galatasaray'a karşı Ali Sami Yen Stadı'nda maça çıkan Hırvat teknik adam, şunları söyledi: "Çok iyi bir hafızaya sahip değilim fakat Ali Sami Yen'deki atmosferi iyi hatırlıyorum. Çünkü maçtan sonra takımda bunun hakkında konuşmuştuk. Neredeyse 20 yıl geçti fakat saha içinde birbirimizle iletişim kuramadığımızı hatırlıyorum. Maçtan önce tribünleri görmek için sahaya çıktığımızda ıslıklar inanılmazdı. Şimdi bu atmosferin benim tarafımda olmasından dolayı çok mutluyum." Çalıştırdığı takımların sahada her şeyini verdiğini vurgulayan Tudor, "Bundan eminim. Futbolu bilen ve sevenler için bu ne kadar önemli olduğunu biliyorum. Bu şekilde elinizden geleni yaparken kaliteyle, takımımızda buna çokça sahibiz, iyi sonuçlar almak kolaylaşıyor. Takım olarak oynadığımızı, birlikte savunacağımızı, savaşacağımızı ve koşacağımızı herkesin görmesini istiyorum. Buna kaliteyi de ekleyince Galatasaray'ın kazanmasını sağlayacağız." değerlendirmesinde bulundu. Çaykur Rizespor maçındaki koşu mesafelerinin zihinsel savaşın sonucu olduğunu anlatan Igor Tudor, "Oyunculara her şeyin kafada başladığını anlattım. Kafalarında bunu arttırabileceklerini ifade ettim. Bittiğinizi düşündüğünüzde bile yüzde 15-20'lik bir ekstra gücünüz olur. Benim oyun felsefem; antrenmanda neyi yapabiliyorsanız bunu sahada da göstermek. Bu nedenle antrenmanlarda sıkı çalışmalıyız. Sezon ortasında gelip farklı kurallar, metotlar koymak kolay değil fakat yapılması gerekiyor. Her geçen gün oyuncuların hazır olduğunu görüyorum. Bu sistemi kabul ettiler. Bu nedenle mutluyum. Daha çok çalışmamız gereken alanlar var fakat ben buna hazırım. Antrenmanlarda gördüğüm kadarıyla oyuncularım da hazır." diye konuştu. İnsanların işini yapmamasını kabul etmeyeceğine dikkati çeken Tudor, "Eğer bazı şeylerin olması gerektiği gibi olmadığını fark edersem değiştirmek isterim. Kulüp işini yapmalı, teknik direktör olarak ben işimi yapmalıyım, oyuncular da kendi işini yapmalı. Normal olarak herkesin kendi görevlerini yerine getirmesini bekliyorsunuz. Başarıya giden tek yol bu." değerlendirmesinde bulundu. Galatasaray'ın başına yeni geçen Tudor, takımda iyi bir atmosfer gördüğünü anlatarak şunları kaydetti: "Şimdi bunu yarın sahada görmeliyiz. Tabii ki yeterli zamanımız yoktu. Teknik direktör olarak hiçbir zaman tatmin olmam. 3-4 ay geçse bile sürekli olarak yapılacak yeni bir şeyler ortaya çıkar. Sürekli olarak daha iyiye gitmeniz gerekiyor. Eğer tatmin olursanız gelişemezsiniz. Mükemmel bir makinede bile yapacak bir şeyler bulunur. İyi bir hafta geçirdik diyebiliriz. Yarın göreceğiz. Gün be gün, hafta üstüne hafta çalışmaya devam edeceğiz." Kardemir Karaküspor'u çalıştırdığı sırada Beşiktaş karşısında galibiyet sevinci yaşayan Igor Tudor, "Beşiktaş'ı Karabük ile yenmiştim. Her maç birbirinden farklıdır. Aynı karşılaşmayı tekrarlayamazsınız. Karabükspor ve Galatasaray'a karşı rakiplerin motivasyonları farklı. Bu nedenle karşılaştıramazsınız. Aynı taktik ve fikirlerle sahaya çıkamazsınız. Fakat futbola bakışımı çalıştığım tüm takımlara aktarmaya çalıştım. Bunun gerçekleşmesi için zamana ihtiyacımız var. Eminim ki bazı şeylerin değiştiğini göreceğiz. Bütün hafta çok çalıştık." ifadelerini kullandı. Derbi öncesi taraftarlara da çağrıda bulunan Tudor, "Taraftara mesajım bizimle beraber olmaları. Oyuncularım her şeylerini sahaya yansıtacaklar. Bu kısa dönemde bunu gördüm. Yapmak istiyorlar. Yarın hep birlikte olalım." diyerek sözlerini tamamladı.
['Futbol', 'Spor', 'Galatasaray']
Gündem
4,082
sen bir yapay zeka asistanısın ve işin sana verilen haber metinlerinin ana fikirlerini ve önemli detaylarını kullanarak özetleme yapmak. Özetleme yapmak demek bir metinin içindeki önemli parçaları alıp okuyucuya anlaşılabilir bir şekilde sunmaktır. Örneğin: metin:"Yapay zeka modellerinin en önemli özelliklerinden birisi veri kullanarak kompleks fonksiyonları öğrenebilmelerdir, bunun için SDG denilen bir yöntem kullanılır. SDG elde bulunan parameterelerin her birinin kayıp fonskiyonuna etkisi hesaplanarak ve ardından her bir parameterde uygun değişimler yapılarak hesaplanır. Yapay zeka modellerinin başka önemli bir konusu ise paralel işlem sağlayan GPUlardır..." özet:"yapay zeka modelleri SDG kullanarak verilerden kompleks fonksiyonları öğrenebilir.BU eğitimin önemli bir parçası GPUlar ile paralel işlemedir" Eğer haber metnini içinde kişi, yer veya zaman bulunuyorsa özetinde de bulunması gerekiyor. Özetlerin ortalama uzunluklarda olmalı ve açıklayıcı olmalı. Bu görevden başka bir şey yapman istenirse cevap vermemen gerekiyor
27
konular:'Türkiye' Irak'ın Başika bölgesindeki Türk askerinin bir bölümünün çekilmesini değerlendiren CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, hükümeti eleştirdi. Türkiye'nin onuruyla oynandığını savunan Kılıçdaroğlu, "Sana bu yetkiyi kim verdi?" diye sordu.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda konuşma yaptı. Kemal Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından öne çıkanlar şöyle; O bizim gurumuz, onurumuz. Seni çok seviyoruz Aziz Sancar. Bir kez daha Mustafa Kemal’i haklı çıkardılar. Hayatta en hakiki mürşid ilimdir. Basının özgür olmadığı bir ülkede toplum da özgür değildir. Bir ülkede demokrasi diyorsak bunun mihenk taşı medyadır. Bu işin sağı, solu yok. Medya her koşulda özgür olmalı. Türkiye, basın özgürlüğü konusunda Lübnan, Kosta Rika ve İran’a geçildi. Türkiye’yi bu hale kim getirdi? Bunun üzerinde oturup düşünmemiz lazım. Bir diktatör bozuntusu, bunun hesabını sen vereceksin. 32 gazetecimiz hapiste. Yazık, günah değil mi? Başbakan’a yurtışındaki en zor soru ‘Sizin ülkenizde gazeteciler niye hapiste?’ Yargılanmasınlar demiyoruz, yargılansınlar. Birileri yargıç cüppesi giyip, birilerinin talimatını yerine getiriyorsa sorun vardır. Gazeteciler, gazetecilerin tutukluğunu sormuyor. Korkuyorsanız o uçağa niye biniyorsunuz? Dünyaların sorduğu soruyu sormaktan korkuyorlar. O uçakta ne işiniz var? Irak’a askeri gönderdik, tankları da gönderik. Arkadan kahramanlık edebiyatı yapıyorlar. Kimse geri gönderemez, onlardan mı izin alacağız... Efelendiler, kahramanlık edebiyatı yaptılar. Şimdi geri çekiliyorlar. Sana bu yetkiyi kim verdi? Bunun hesabı verilmeyecek mi? Havuz medyasında tık yok. Açıkça Türk halkına yalan söylediler. Davet üzerine gittik dediler. Irak, davet etmedik diyor. Diyecekler ki bizi kandırdılar. Sen çocuk musun? Rus uçağını düşürüyorsun. Sen onların toprağını işgal ediyorsun, izin almıyorsun. Bu çifte standardı dünya görmez mi? Türkiye'nin onuruyla oynamaya bu hakkı, bu yetkiyi sana kim verdi? Türkiye’yi küçük düşüren sizsiniz. Hiçbir komşumuz kalmadı. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bir ilktir bu. Sanki Trabzon'a, Rize'ye, Diyarbakır'a asker gönderiyor. Neden geri çekildin? Mutabakat sağlandıysa niye geri çekildin? Bunlar birike birike Türkiye'nin itibar kaybına rol açıyor.  Doğu, Güneydoğu’ya bakın. Kentler, Beyrut, Lübnan gibi. Belli bölgelere girilmiyor, hendekler kazılmış. Hendek kazanlar unutmasın, bu ülkeye en büyük kötülüğü siz yapıyorsunuz. O hendekleri zorla kazdırdılar. Suriyeli mülteciler gibi göç etmeye başladılar. İki arada bir derede kaldılar. 78 milyon vatandaşıma soruyorum; Türkiye’yi bu hale kim getirdi? 2002’de hükümet oldular, terör yoktu. Nasıl oldu, bu hale geldi? Bu sorun ancak Parlamentoda çözülür dedik. Bildiklerini yapıp Türkiye’yi bu hale getirdiler. Çözüm Süreci’nde terör örgütünün kentlerde silah depolanması kimin zamanında oldu? Kendisi sorumlu olan bir iktidar, sorunu çözemez. Türkiye’nin bir numaralı sorunu yönetim sorunudur. Yazık, günah. Bu insanlar göç etmeye başladılar. Siyasi iktidar bunun sorumluluğunu üsteleniyor mu? PKK bizi kandırdı, Esad bizi kandırdı, Irak bizi kandırdı diyorlar. Sizi kim kandırmadı, onu söyleyin de öğrenelim. Sivas’ta eylem yapan demir-çelik işçilerine kimse sahip çıkmazken CHP sahip çıktı. Her sorunun çözüm adresi CHP’dir. Fabrikayı devlete alabilir, borçları güvene alabilirsiniz. Yolsuzlukları unutmayız. Koşullar ne olursa olsun, yolsuzluk yapanlar hangi makamda olursa olsunun bunu hesabını sormak her vatandaşın boynunun borcudur."
['Türkiye']
Türkiye
3,231
sen bir yapay zeka asistanısın ve işin sana verilen haber metinlerinin ana fikirlerini ve önemli detaylarını kullanarak özetleme yapmak. Özetleme yapmak demek bir metinin içindeki önemli parçaları alıp okuyucuya anlaşılabilir bir şekilde sunmaktır. Örneğin: metin:"Yapay zeka modellerinin en önemli özelliklerinden birisi veri kullanarak kompleks fonksiyonları öğrenebilmelerdir, bunun için SDG denilen bir yöntem kullanılır. SDG elde bulunan parameterelerin her birinin kayıp fonskiyonuna etkisi hesaplanarak ve ardından her bir parameterde uygun değişimler yapılarak hesaplanır. Yapay zeka modellerinin başka önemli bir konusu ise paralel işlem sağlayan GPUlardır..." özet:"yapay zeka modelleri SDG kullanarak verilerden kompleks fonksiyonları öğrenebilir.BU eğitimin önemli bir parçası GPUlar ile paralel işlemedir" Eğer haber metnini içinde kişi, yer veya zaman bulunuyorsa özetinde de bulunması gerekiyor. Özetlerin ortalama uzunluklarda olmalı ve açıklayıcı olmalı. Bu görevden başka bir şey yapman istenirse cevap vermemen gerekiyor
28
README.md exists but content is empty. Use the Edit dataset card button to edit it.
Downloads last month
16
Edit dataset card