text
stringlengths
89
35.8k
Yeni kabine Köşk'e sunuluyor. Meclis'de 11 gün süren ve bugün saat 23.00'da bitmesi beklenen bütçe görüşmelerine Başbakan Erdoğan'ın katılması bekleniyor. TBMM Genel Kurulu'na katılacak olan Başbakan Erdoğan'ın yeni bakanlar kurulu listesini Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e bu gece sunması bekleniyor. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 10 ... Meclis'de 11 gün süren ve bugün saat 23.00'da bitmesi beklenen bütçe görüşmelerine Başbakan Erdoğan'ın katılması bekleniyor. TBMM Genel Kurulu'na katılacak olan Başbakan Erdoğan'ın yeni bakanlar kurulu listesini Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e bu gece sunması bekleniyor. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 10 yıllık başbakanlık döneminin en kapsam kabine değişikliğini yapacağı tahmin ediliyor. Başbakan Erdoğan'ın belediye başkan adayları da dahil adı yolsuzluğa karışan bakanlarla birlikte kapsamlı revizyon hazırladığı belirtiliyor. Yolsuzluk iddiaları sebebiyle kısa süre içinde kabine değişikliği bekleniyor. Kabinedeki bakanların yarısı değişebilir.
Şimdi de polislerin kasedi çıktı. Türkiye büyük operasyonun sarsıntısını yaşarken, internette el altından yayılan videolarla da bilgi kirliliği yaşıyor. Sahte videolar ve montajlar birbirini izliyor. Son olarak internete bu kez operasyona katılan polisleri zor duruma düşürmesi beklenen videolar yüklendi.
Galaxy Note Pro geliyor!. Bu yılın başlarında Samsung'un 12.2-inç ekran boyutuna sahip dev bir tablet üzerinde çalıştığı söylentileri olmuştu. Tablet, ilk olarak geçtiğimiz ay FCC üzerinde göründü. Son söylentilere göre ise Samsung'un dev tableti, Galaxy Note Pro ismiyle önümüzdeki yıl başlatılacak dört tabletten biri ... Bu yılın başlarında Samsung'un 12.2-inç ekran boyutuna sahip dev bir tablet üzerinde çalıştığı söylentileri olmuştu. Tablet, ilk olarak geçtiğimiz ay FCC üzerinde göründü. Son söylentilere göre ise Samsung'un dev tableti, Galaxy Note Pro ismiyle önümüzdeki yıl başlatılacak dört tabletten biri olacak. Yeni raporlara göre Galaxy Note Pro, Samsung'un Galaxy Note 10.1 2014 Edition sürümünün özellikleri ile aynı özelliklere sahip olacak. Söylentilere göre büyük boy Samsung Galaxy Note Pro, 2560 × 1600 piksel çözünürlüğünde spor devasa 12.2-inç ekrana sahip olacak. Bunun yanı sıra cihaz, 3GB RAM, 1.9GHz hızında Exynos 5 Octa yonga seti, 9500 mAh kapasiteli daha büyük bir pil ve kutudan önceden yüklenmiş Android 4.4 KitKat ile birlikte gelecek.
AKP'nin sosyal medyadaki tetikçileri. - Türkiye'yi sarsan yolsuzluk ve rüşvet operasyonunun ardından hem cemaat, hem de AKP'nin sosyal medyadaki önemli isimleri atağa geçti. Cemaat kanadından gelen tweet ve iddialara cevap vermek için yoğun bir mesai sarf eden ... - Türkiye'yi sarsan yolsuzluk ve rüşvet operasyonunun ardından hem cemaat, hem de AKP'nin sosyal medyadaki önemli isimleri atağa geçti. Cemaat kanadından gelen tweet ve iddialara cevap vermek için yoğun bir mesai sarf eden AKP'li hesaplar, karşı karalama kampanyası yürütmeye başladı. Ar-Ge'den sorumlu AKP Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu'nun () girişimleri sonucu kurulan 6 bin kişilik sosyal medya ekibini yöneten isimler ise net değil. Ancak her olayda tweetleri yönlendiren bir kaç isim öne çıkıyor. Bunlar, Mustafa Varank (), İsmail Cesur, (), Aydın Ünal () ve Ertan Aydın (). Süleyman Soylu'nun hazırladığı çalışmanın startının verilmesinin ardından bu isimler dışarıdan destek veren isimler de oldu. Ancak asıl 'tetikçilik' tweetlerini bu hesaplar, fake hesapları ya da kendi hesapları üzerinden attı. Özellikle gazetecileri hedef gösteren paylaşımlarda bulunan Ertan Aydın ve Mustafa Varank, @esatce ve @AKKULIS isimli hesapları kullandı. Twitter'daki @RT_Erdogan hesabının dahi Başbakan'a ait olmadığını, Başbakan Erdoğan'ın herhangi bir sosyal medya hesabı bulunmadığını açıklayan Mustafa Varank, mevcut hesabın AKP'liler tarafından yönetildiğini de kabul etmişti. BAŞBAKAN'IN SOSYAL MEDYA DANIŞMANI Son dönemde AKP'nin sosyal medyadaki tetikçiliğini, tehdit ve hedef gösterme görevlerini yürüten @esatce ve @AKKULIS hesapları Mustafa Varank, İsmail Cesur, Aydın Ünal ve Ertan Aydın gibi isimlerle çok yakın. Aralarındaki ilişkinin boyutu, @esatce isimli (Gerçek adı  Esat Burak Uzundere) hesabın 'bio'suna Başbakanlık sosyal medya danışmanı yazabileceği konuma gelmişti. Twitter'daki ısrarlı soruların ardından Mustafa Varank, "Başbakan'ın sosyal medya hesabı olmadığı gibi sosyal medya danışmanı da yoktur" açıklamasında bulunmuştu. Bu açıklamanın ardından @esatce 'bio'sunu silmişti. ÖNEMLİ NOT: @esatce ve @AKKULIS hesapları Başbakan Erdoğan'ın Diyarbakır'daki şovunda görevli olduklarını yazarak, sıradan bir vatandaşın giremeyeceği yerlerden fotoğraflar paylaşmışlardı. ZAMAN PROTESTOSU ORTALIĞI KARIŞTIRDI! AKP'nin sosyal medyadaki tetikçileri @esatce ve @AKKULIS bugün Zaman Gazetesi'ni protesto etmek için twitter'da bir kampanya başlattılar. Bugüne kadar yazdıkları her şeyde birinci dereceden Mustafa Varank'a ve Süleyman Soylu'ya bağlı olan hesapların protesto çağrıları AKP'yi karıştırdı. Bakan Hüseyin Çelik, protesto çağrılarını yalanlayarak, "Bugün Zaman Gazetesi'nin Merkezi önünde Ak Partili gençlerin protesto yapacağı şeklindeki, ne idüğü belirsiz duyurulara itibar etmeyelim. Ak Parti Kurumsal kimliği dışında sosyal medyada "ak" kelimesi ile açılan hesapların yorum ve duyuruları bizim açımızdan yok hükmündedir." açıklamasında bulundu. AKP İstanbul İl Başkanı Aziz Babuşçu da Bakan Çelik'in açıklamasına benzer bir açıklama yaparak, "AK Partili kardeşlerime çağrımdır: Bu hassas süreçte AK Parti kurumsal kimliğine ait olmayan hiçbir çağrı ve yönlendirmeye itibar etmeyiniz." dedi. POLİSE OPERASYONU BİLİYORLAR MIYDI? Öte yandan @esatce, @AKKULIS'in başını çektiği belli başlı bir kaç hesap, rüşvet ve yolsuzluk operasyonunun yapılmasından bir gün sonra gerçekleşen ve birçok şube müdürünün görevden alındığı emniyet operasyonundan önce aynı tweetleri attılar. Gün içerisinde oldukça öfkeli yazılar paylaşan grup, bir anda "Yarın çok güzel bir gün olacak" yazmaya başladı. Bu yazıların ardından ertesi gün emniyet mensuplarına operasyon yapıldı. Aynı grup, yolsuzluk ve rüşvet operasyonu başlamadan önce operasyonun sinyallerini veren tweetler atan gazeteciler Emre Uslu ve Mehmet Baransu hakkında sosyal medyada karalama kampanyası başlatmıştı.
Asalak tipler işte. Arkadaşlarıyla gittiği eğlence merkezinde Ozan Kaçmaz'la birlikte samimi bir şekilde görüntülenen Nurgül Yeşilçay, bu fotoğraflar internet sitelerine 'Yeni bir aşk mı doğuyor?' başlıklarıyla haber olunca twitter hesabından açtı ağzını yumdu gözünü. Yeşilçay böyle bir aşkın olmadığını söyleyerek o adam kendisini ... Ekim ayında yedi yıllık eşi Sinan Serter'den boşanan Özlem Yıldız Reina'da gazetecilerin ilgi odağı oldu.
Çapkın görevden alınma sebebini açıkladı. Gazeteci İsmail Küçükkaya ise Hüseyin Çapkın'la konuştuğunu belirterek, sözlerini aktardı. Küçükkaya şu tweetleri paylaştı: -Çapkın'la konuştum: 'Büyük bir yangın var, hiç ilgimiz yokken bizi de yaktı' dedi... -Çapkın görevden alınma sebebi olarak, 'Böyle bir soruşturmadan nasıl haberin olmaz' düşüncesini görüyor. Görevden alınan İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın'dan ilginç ifadeler
Cemaat gazetelerine ambargo!. Türk Hava Yolları (THY), Fethullah Gülen cemaati bünyesinde çıkan Zaman ve Today's Zaman gazeteleri ile cemaate yakınlığıyla bilinen Bugün gazetesini uçuşlarında bulundurmama kararı aldı. Today's Zaman'ın internet sitesinde İbrahim Türkmen imzasıyla çıkan habere göre, THY, Zaman, Today's Zaman ve Bugün ... Türk Hava Yolları (THY), Fethullah Gülen cemaati bünyesinde çıkan Zaman ve Today's Zaman gazeteleri ile cemaate yakınlığıyla bilinen Bugün gazetesini uçuşlarında bulundurmama kararı aldı. Today's Zaman'ın internet sitesinde İbrahim Türkmen imzasıyla çıkan habere göre, THY, Zaman, Today's Zaman ve Bugün gazetesinin yanı sıra MHP'ye yakın Ortadoğu gazetesini de artık tedarik etmeyecek. THY, yurt içi ve yurt dışı uçuşlarda dağıtılmak üzere 1,750 Zaman gazetesi, bin Today's Zaman gazetesi alıyordu. Ancak THY, hiçbir açıklama yapmadan dağıtım şirketlerine artık gazeteleri temin etmeyeceklerini bildirdi. THY'nin Planlama Bölümü'nden Aslıhan Bozkurt'un doğruladığı iptalin gerekçesi olarak Today's Zaman son zamanlarda ilgili gazetelerde çıkan yolsuzluk haberlerine işaret etti.
Hepsini kapattılar. Sabah Gazetesi ile ATV'nin uzun süredir konuşulan satış haberleri bugün gerçek oldu. Medya grubunun yeni sahibi adını alt yapı projeleri ile duyuran Kalyon İnşaat oldu. İşte bu satışın açıklanmasının hemen ardından Sabah Gazetesi şok bir haberle sarsıldı.Sabah Dergi Grubu'nda 7 ... Sabah Gazetesi ile ATV'nin uzun süredir konuşulan satış haberleri bugün gerçek oldu. Medya grubunun yeni sahibi adını alt yapı projeleri ile duyuran Kalyon İnşaat oldu. İşte bu satışın açıklanmasının hemen ardından Sabah Gazetesi şok bir haberle sarsıldı.Sabah Dergi Grubu'nda 7 derginin kapanma kararı alındı. Bu kararla onlarca kişi yine işsiz kalacak. İşte kapatılmasına karar verilen dergiler: Sinema, AutoMoto Sport, Global Enerji, Touch İstanbul, Cosmo Girl, Transport, Aktüel. Bu kararla grubun bünyesinde sadece Cosmopolitan, Bazaar ve Esquire dergileri kaldı.
Reza Zarrab'a tutuklama istemi. Türkiye'yi sarsan yolsuzluk ve rüşvet skandalında hedefteki isim olan işadamı Reza Zarrab, (Rıza Sarraf) tutuklanma istemiyle mahkemeye sevk edildi. Operasyonun başlamasına neden olan olaylar zincirinin ilk halkası olan Zarrab'ın bakanlara, çocuklarına ve emniyet mensuplarına rüşvet verdiği iddia edilmişti. Farklı zamanlarda ... Türkiye'yi sarsan yolsuzluk ve rüşvet skandalında hedefteki isim olan işadamı Reza Zarrab, (Rıza Sarraf) tutuklanma istemiyle mahkemeye sevk edildi. Operasyonun başlamasına neden olan olaylar zincirinin ilk halkası olan Zarrab'ın bakanlara, çocuklarına ve emniyet mensuplarına rüşvet verdiği iddia edilmişti. Farklı zamanlarda çekilen görüntülerde elindeki (rüşvet olduğu iddia ediliyor) bavul, ayakkabı kutuları rüşvet olarak dağıttığı iddia edilen Reza Zarrab, şafak operasyonunda gözaltına alınmıştı. Reza Zarrab'ın tutuklanma istemiyle sevk edildiği mahkemeden çıkacak karar bekleniyor. Aynı operasyon kapsamında dün geç saatlerde mahkemeye sevk edilen 8 isim de tutuklanmıştı.
Süleyman Aslan'a tutuklama istemi. İçişleri Bakanı Hilmi Güler'in oğlu Barış Güler, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan'ın oğlu Kağan Çağlayan ve işadamı Reza Zarrab'ın ardından Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman Aslan da tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edildi. Yolsuzluk ve rüşvet operasyonu kapsamında diğer isimler ile birlikte ... Türkiye'yi sarsan yolsuzluk ve rüşvet operasyonda sıcak gelişme... Yazılanlardan Sözcü veya sorumlu tutulamaz.
Herkes onu Rihanna sandı. Fenerbahçeli Joseph Yobo'nun eşi Adaeze ve Beşiktaşlı Tomas Sivok'un eşi Carik Sivokova eşleri hafta sonu oynanacak maçlar için kamptayken kendilerini İstanbul gecelerine attı. Nijerya güzellik kraliçesi olan Adaeze Yobo'yu görenler önce Rihanna'yı gördüklerini sandı. Rihanna'ya olan benzerliği ile dikkat çeken ... Renkli Nişantaşı gecelerine akan İstanbullular karşılarında onu görünce Rihanna zannettiler.
Görevden alma operasyonu TRT'ye sıçradı!. İstanbul Emniyeti'nde başlayan, ardından diğer illere yayılan görevden almalar devam ediyor. İstanbul Emniyeti'nde başlayan, ardından diğer illere yayılan görevden almalar devam ediyor. Maliye Bakanlığı'ndan sonra bu kez de TRT'de görevden almalar yaşanıyor. TRT Haber Dairesi Başkanı Ahmet Böken ve yardımcısı ... 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonu sonrasında Emniyet'te başlayan görevden almalar TRT'ye sıçradı.
Bakan çocukları için flaş karar. Savcı, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan'ın oğlu Kaan Çağlayan ve Muammer Güler'in oğlu Barış Güler ile Reza Zarrab'ı tutuklanmaları talebiyle mahkemeye sevk etti. En çarpıcı detay ise savcıların tutuklama talebini oy birliği ile almaları oldu. 17 Aralık operasyonunda gözaltına alınan 14 ... Savcı, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan'ın oğlu Kaan Çağlayan ve Muammer Güler'in oğlu Barış Güler ile Reza Zarrab'ı tutuklanmaları talebiyle mahkemeye sevk etti. En çarpıcı detay ise savcıların tutuklama talebini oy birliği ile almaları oldu. 17 Aralık operasyonunda gözaltına alınan 14 şüpheli tutuklanma talebiyle mahkemeye sevk edilirken 7 kişi de savcılıktan serbest kaldı. Tutuklanması istenen şüpheliler arasında Barış Güler, Kaan Çağlayan, Reza Zarrab, Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan da var. Söz konusu soruşturma dosyasında 21 şüpheli bulunuyordu. SAVCILAR OY BİRLİĞİYLE TUTUKLAMA İSTEDİ Ali Ağaoğlu soruşturmasını Cumhuriyet Savcısı Mehmet Yüzgeç, Fatih Belediyesi ve Reza Zarrab'ın başında olduğu rüşvet ve kara para aklama iddiasıyla ilgili soruşturmayı ise yürütüyordu. İş yoğunluğu nedeniyle bu iki savcıya yardımcı olması için görevlendirilen Cumhuriyet savcıları Mustafa Erol ve Ekrem Aydıner, 3 soruşturmaya iki savcıyla birlikte müdahil oldu. Başsavcı Turan Çolakkadı soruşturmayla ilgili gönderdiği yazıda, hukuki muhalefet halinde iki savcının oyunun yeterli olacağını bildirmişti. Bu talimatın soruşturmanın önüne geçtiği iddia edilmiş ve tartışmalar yaşanmıştı. Savcılık sorgularından sonra iki bakanın oğlu ve Reza Zarrab tutuklanma istemiyle mahkemeye sevk edilirken, kararda 3 savcının oy birliği vardı.
Gezinin çocukları, Bakanların çocukları. TBMM Başkanı Çiçek; 'Burası pankart açma yeri değildir' diyerek Meclis idare amiri Ömer Faruk Öz'ü göreve çağırdı. Öz, Çam'ı dışarı çıkması için sözlü olarak ikna etmeye çalışırken, bu sırada AK Parti sıralarından protesto sesleri yükseldi. Dövizi indirmemekte ısrar eden Çam'a ... TBMM Başkanı Çiçek; 'Burası pankart açma yeri değildir' diyerek Meclis idare amiri Ömer Faruk Öz'ü göreve çağırdı. Öz, Çam'ı dışarı çıkması için sözlü olarak ikna etmeye çalışırken, bu sırada AK Parti sıralarından protesto sesleri yükseldi. Dövizi indirmemekte ısrar eden Çam'a Öz, kolundan tutarak müdahale etti. Bu sırada CHP'li vekiller Öz'e müdahale etmemesini söyleyerek kendileri Çam'ı dışarı çıkarmak istedi. Bu sırada Öz ile CHP'liler arasında arbede yaşandı. Öz, bir milletvekilinin sandayesine çıkarak CHP'li vekillere müdahale etmeye çalıştı. Bu sırada partilerin grup başkanvekilleri olay yerine gelerek Öz'ü dışarı çıkardılar. Çam'ı da sakinleştirerek yerine oturttular.
İmam 'bakanlar'ı savununca cemaat camiyi terk etti. VAN'da bugün cuma namazında Belediye Camii imamı Rahmi Arvas hutbede, "Bu yolsuzluk operasyonu ABD'nin ve İsrail'in işidir" deyince, cemaatten bir grup imamın hükümeti savunarak siyaset yaptığını söyleydi ve camiyi terk etti. Van'ın en merkezi yeri Cumhuriyet Caddesi üzerinde bulunan ü0 ... VAN'da bugün cuma namazında Belediye Camii imamı Rahmi Arvas hutbede, "Bu yolsuzluk operasyonu ABD'nin ve İsrail'in işidir" deyince, cemaatten bir grup imamın hükümeti savunarak siyaset yaptığını söyleydi ve camiyi terk etti. Van'ın en merkezi yeri Cumhuriyet Caddesi üzerinde bulunan ü0 kişilik Belediye Camii, cuma namazında protestoya sahne oldu. Caminin imamı Rahmi Arvas, cuma hutbesinde gündemdeki yolsuzluk operasyonuna değindi. İmamın, hutbenin bir yerinde "Bu yolsuzluk operasyonu ABD'nin ve İsrail'in işidir. Müslümanlar arasına fitne fesat sokmak isteyenlerin işidir" demesi üzerine cemaatten tepki geldi. İmanı siyaset yapıp iktidarı ve çocukları yolsuzluk ve rüşvetten gözaltına alınan bakanları savunduğunu öne süren 40 kişilik grup, bunu protesto ettiklerini söyleyerek camiyi terk etti. Hutbesine devam eden imam Rahmi Arvas, ardından namazı tamamladı. Camideki protesto, Van Müftülüğü'nü de harekete geçirdi. İmam Rahmi Arvas'ın uzaktan akrabası olan Van Müftüsü Nimetullah Arvas, kendisine böyle bir konunun intikal ettiğini belirterek, "Belediye Camisi'nde bir sıkıntı yaşandığı bana söylendi. Bununla ilgili çalışmamız var. Konunun ne olduğunu ve niçin böyle bir olay yaşandığını çözeceğiz" dedi.
BDP-HDP'den kürsü işgali. Görüşmelerinin son saatlerinde BDP Grup Başkanvekili İdris Baluken oturumu yöneten Başkan Cemil Çiçek'ten söz istedi. Tüm BDP ve HDP'liler ayağa kalkarak kürsünün önüne geldiler. Baluken, "Serbest bırakılmayan BDP milletvekilleriyle ilgili tüm gruplar görüşlerini dile getirdi. Siz Başkan olarak tek kelime ... Görüşmelerinin son saatlerinde BDP Grup Başkanvekili İdris Baluken oturumu yöneten Başkan Cemil Çiçek'ten söz istedi. Tüm BDP ve HDP'liler ayağa kalkarak kürsünün önüne geldiler. Baluken, "Serbest bırakılmayan BDP milletvekilleriyle ilgili tüm gruplar görüşlerini dile getirdi. Siz Başkan olarak tek kelime etmediniz neden sessiz kalıyorsunuz" dedi. BDP'liler kürsünün etrafına çevrelerken AKP Grup Başkanvekilleri de onları ikna etmeye çalıştı. Oturumu yöneten Çiçek ise şunları kaydetti: "Bugüne kadar o kadar çok açıklama yaptım ki, lütfen arkadaşlar, ben birleşimi yönetiyorum, kararı görmem lazım. Açıklamaları yaptım. Bu çok doğru değil, böyle bir usül yok. Karar nedir, gerekçesi nedir, bunu bilmeden nasıl bir açıklama yapabilirim. Karar neden dolayı reddedilmiştir, işin esasını bilmeden nasıl açıklama yapılır. Biraraya gelip çözülemedi bu konu. Meclis Başkanı'ndan birşey talep ederken yetkisine bakarsınız" dedi. Çiçek, BDP'lilerin ısrarı üzerine oturuma ara verdi.
Meclis'te Bağış'a büyük tepki. TBMM Genel Kurulu'nda 2014 Bütçe Tasarısının son günü yapılan görüşmeleri, "yolsuzluk ve rüşvet operasyonu" nedeniyle gergin geçti. Muhalefet milletvekilleri önce "O bakanlar nerede?" diye bağırdı. Daha sonra da çalışmalara katılan AB Bakanı Egemen Bağış'ın salondan çıkması için protesto ettiler. Bağış, ... TBMM Genel Kurulu'nda 2014 Bütçe Tasarısının son günü yapılan görüşmeleri, "yolsuzluk ve rüşvet operasyonu" nedeniyle gergin geçti. Muhalefet milletvekilleri önce "O bakanlar nerede?" diye bağırdı. Daha sonra da çalışmalara katılan AB Bakanı Egemen Bağış'ın salondan çıkması için protesto ettiler. Bağış, Genel Kurul salonuna girince CHP'liler protesto ederek alkışladılar. Bağış'a ve üç bakana yönelik sataşmaların ve yolsuzluk iddialarının artması üzerine tartışma çıktı. CHP'li Mahmut Tanal, "Bu bakanın buradan çıkartılması lazım. Giydiği elbisenin hesabını vermesi gerekir. Adı yolsuzluklara karışan bir bakan nasıl burada oturuyor?" diye bağırdı. Bağış, yerinden kalkarak, kürsüye gitti ve Cemil Çiçek'ten söz istedi. Bağış, hükümet sıralarına geldiğinde arkadaşları tarafından çembere alınarak, konuşma yapmaması ve salondan çıkması konusunda ikna edilmeye çalışıldı.
İşte Öcalan'ın son hali. Fotoğrafta Öcalan BDP milletvekilleri Pervin Buldan ve Selahattin Demirtaş ile görülüyor. Öcalan, Buldan ve Demirtaş'ın bir masada çalıştıkları fotoğrafta Öcalan'ın geçmiş yıllara göre oldukça yaşlanmış olduğu ve kilo aldığı gözlemleniyor. Öcalan'la, 17 Ağustos 2013'te İmralı'da görüşen Selahattin Demirtaş ve Pervin ... Fotoğrafta Öcalan BDP milletvekilleri Pervin Buldan ve Selahattin Demirtaş ile görülüyor. Öcalan, Buldan ve Demirtaş'ın bir masada çalıştıkları fotoğrafta Öcalan'ın geçmiş yıllara göre oldukça yaşlanmış olduğu ve kilo aldığı gözlemleniyor. Öcalan'la, 17 Ağustos 2013'te İmralı'da görüşen Selahattin Demirtaş ve Pervin Buldan'ın fotoğraf çekildikleri çok konuşulmuştu. Demirtaş, "Biz istiyoruz ki kamuoyu ile paylaşalım. Öcalan'ın fiziki durumunun da kaldığı yerin durumunun da kamuoyunda görülmesini istiyoruz. Süs için çektirmedik" demişti.
3 bakanın oğluna da tutuklama istemi. Bakan çocukları Barış Güler, Salih Kağan Çağlayan ile Abdullah Oğuz Bayraktar Reza Zarrab'ında (Rıza Sarraf) aralarında bulunduğu 49 isim tutuklanma istemiyle mahkemeye sevk edildi. 4 savcı, oybirliğiyle 3 bakan oğlunun da aralarında bulunduğu 49 ismin tutuklanmasını istedi. Ağaoğlu'na denetimli serbestlik ... Bakan çocukları Barış Güler, Salih Kağan Çağlayan ile Abdullah Oğuz Bayraktar Reza Zarrab'ında (Rıza Sarraf) aralarında bulunduğu 49 isim tutuklanma istemiyle mahkemeye sevk edildi. 4 savcı, oybirliğiyle 3 bakan oğlunun da aralarında bulunduğu 49 ismin tutuklanmasını istedi. Ağaoğlu'na denetimli serbestlik getirilirken toplam 22 kişi salıverildi. Türkiye'yi sarsan rüşvet ve yolsuzluk operasyonunda gözaltına alınan İçişleri Bakanı Muammer Güler'in oğlu Barış Güler, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan'ın oğlu Salih Kaan Çağlayan, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'ın oğlu Abdullah Oğuz Bayraktar, Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman Aslan ve İşadamları Reza Zarrab'ın da aralarında bulunduğu 49 şüpheli, 4 savcının oy birliğiyle tutuklanmaları talebiyle nöbetçi mahkemeye sevk edildi. İşadamı Ali Ağaoğlu, Emlak Konut Genel Müdürü Murat Kurum ve şehir planlayıcısı Aytaç Ölkebaş 'denetimli serbestlik' getirilerek, serbest bırakıldı. Soruşturmada toplam 22 kişi salıverildi. 3 GRUP HALİNDE GETİRİLDİLER Adliyeye ilk olarak getirilenler 'rüşvet' iddiasıyla yürütülen soruşturmada gözaltına alınan 27 kişi oldu. Aralarında Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir'in de bulunduğu grup, saat 07.45'de iki çevik kuvvet minibüsüyle adliyeye getirilerek C Kapısı'ndan içeri alındı. Geniş güvenlik önlemi alınan adliyeye ikinci grupta ise saat 09.00'da Ali Ağaoğlu'nun bulunduğu 23 kişi getirildi. Bu grup ise adliye tutukluların getirildiği bölümden sokuldu. GÜLER VE ZARRAB, KAPALI OTOPARKTAN ALINDI Adliyeye ilk iki gruptan yaklaşık 1.5 saat sonra ise İçişleri Bakanı Muammer Güler'in oğlu Barış Güler ve 'in eşi Reza Zerrab'ın da aralarında bulunduğu 16 kişi getirildi. 16 şüpheli önce Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde sağlık kontrolünden geçirildi. Ardından da adliyeye sevk edildi. 16 kişilik grup ise adliyenin kapalı otoparkından içeri alınarak, sorguyu yapacak savcıların odalarının bulunduğu 7'nci kata çıkartıldı. 4 SAVCI SORGULADI 66 şüphelinin sorgusunu İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili 'ün koordinatörlüğünde soruşturmayı sürdüren ve Mehmet Yüzgeç ile sonradan görevlendirilen Ekrem Aydıner ve Mustafa Erol yaptı. İLK TUTUKLAMA TALEBİ İKİ BAKAN OĞLUNUN DA YER ALDIĞI 14 KİŞİYE GELDİ Kara para aklama, rüşvet ve altın kaçakçılığı suçlamalarıyla ilgili yürütülen ve aralarında Barış Güler, Salih Kaan Çağlayan, Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman Aslan ile İşadamı Reza Zarrab'ın da bulunduğu 21 şüphelinin sorgusunu Savcı yaptı. 7 saat süren sorgu sonunda Barış Güler, Salih Kaan Çağlayan, Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman Aslan ve İşadamı Reza Zarrab'ın da yer aldığı 14 şüpheli tutuklanmaları talebiyle Nöbetçi 25. Sulh Ceza Mahkemesi'ne sevk edildi. Sorgularının ardından Mustafa Behçet Kaynar, Adem Delgeç, Murat Yılmaz, Halil İbrahim Akkaya, Yücel Özçelik, Ercan Sağır ve Celalettin Habbani adlı 7 şüpheli ise serbest bırakıldı. OĞUL BAYRAKTAR İLE BELEDİYE BAŞKANI DA MAHKEMEDE İlk grubun mahkemeye sevk edilmesinden yaklaşık 2 saat sonra saat 19.15 sıralarında ise aralarında Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir'in bulunduğu 21 şüpheli tutuklanmaları tabeliyle mahkemeye sevk edildi. 6 şüpheli ise serbest bırakıldı. AĞAOĞLU VE KURUM'A DENETİMLİ SERBESTLİK 3 soruşturmanın birleştiği operasyonda gözaltına alınan Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'ın oğlu Abdullah Oğuz da aralarında bulunduğu 14 şüpheli ile birlikte aynı saatlerde tutuklanmaları istemiyle mahkemeye gönderildi. İşadamı Ali Ağaoğlu, Emlak Konut Genel Müdürü Murat Kurum ve şehir planlayıcısı Aytaç Ölkebaş ise 'denetimli serbestlik' getirilerek salıverildi. 6 şüpheli de savcılık sorgularının ardından serbest bırakıldı. 4 SAVCI DA TUTUKLANMALARINI İSTEDİ Toplam 49 kişinin tutuklanmaları yönünde mahkemeye sevk edildiği kararlar 4 savcının oy birliğiyle alındı. Soruşturma Savcıları ve Mehmet Yüzgeç ile sonradan görevlendirilen Ekrem Aydıner ve Mustafa Erol kararlara imza attı. İKİ HAKİM BAKTI Tutuklanmaları talebiyle mahkemeye sevk edilen şüpheliler, Nöbetçi 25. Sulh Ceza ve 26.Sulh Ceza Mahkemeleri hakimlerinin karşısına çıktı. RÜŞVETTEN İMAR KİRLİLİĞİNE KADAR SUÇLANDILAR Fatih Belediyesi Başkanı Mustafa Demir ile İşadamı Reza Zarrab'ın yer aldığı soruşturma dosyasında şüphelilere 'rüşvet, kara para aklama, resmi belgede sahtecilik ve altın kaçakçılığı' suçlamaları yöneltilirken Ağaoğlu'nun da bulunduğu diğer soruşturmada ise "nüfusu kötüye kullanmak, rüşvet, imar kirliliği resmi belgede sahtecilik ve örgüt" suçlamalarında bulunuldu.
Ali Ağaoğlu hakkında FLAŞ gelişme!. İstanbul merkezli operasyonda, savcılıktaki işlemleri tamamlanan 50 kişiden 35'i, tutuklanmaları istemiyle mahkemeye sevk edildi. Sabah saatlerinde Çağlayan'daki İstanbul Adliyesine getirilenlerden 50'sinin savcılıktaki işlemleri tamamlandı. Bu kişilerden, Abdullah Oğuz Bayraktar ile Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir'in de aralarında bulunduğu 35'i, tutuklanmaları ... İstanbul merkezli operasyonda, savcılıktaki işlemleri tamamlanan 50 kişiden 35'i, tutuklanmaları istemiyle mahkemeye sevk edildi. Sabah saatlerinde Çağlayan'daki İstanbul Adliyesine getirilenlerden 50'sinin savcılıktaki işlemleri tamamlandı. Bu kişilerden, Abdullah Oğuz Bayraktar ile Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir'in de aralarında bulunduğu 35'i, tutuklanmaları istemiyle mahkemeye sevk edildi, 4'ü adli kontrol şartıyla olmak üzere 15 kişi savcılıktan serbest kaldı. Adli kontrol şartıyla serbest kalanlar arasında iş adamı Ali Ağaoğlu da bulunuyor. Aralarında iş adamı Reza Zerrab ile Salih Kaan Çağlayan ve Barış Güler'in de bulunduğu 14 kişi, tutuklanmaları talebiyle mahkemeye sevk edilmişti.
Mimar Ali Tunç sorguda kalp spazmı geçirdi!. gercekgundem.com'da yer alan habere göre; Türkiye'nin gündemini sarsan yolsuzluk ve rüşvet operasyonunda gözaltına alınan ve Fatih Belediyesi dosyasının lideri olduğu öne sürülen Mimar Ali Tunç, sorgusunu beklerken kalp spazmı geçirdi. İlk müdahalesi yapılan Mimar Ali Tunç hastaneye kaldırıldı.   Yolsuzluk ve rüşvet operasyonunda gözaltına alınan Mimar Ali Tunç sorgusunu beklerken kalp spazmı geçirdi.
Bütçeye Meclis'ten onay. 2014 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2012 Yılı Merkezi Yönetim Kesinhesap Kanunu Tasarısı'nın açık oya sunulması öncesinde yapılan görüşmeler tamamlandı. Yapılan elektronik oylama sonrasında 2014 bütçesi için 439 oy kullanıldı, 318 olumlu, 121 olumsuz oy çıktı. Oylamaya göre ... 2014 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2012 Yılı Merkezi Yönetim Kesinhesap Kanunu Tasarısı'nın açık oya sunulması öncesinde yapılan görüşmeler tamamlandı. Yapılan elektronik oylama sonrasında 2014 bütçesi için 439 oy kullanıldı, 318 olumlu, 121 olumsuz oy çıktı. Oylamaya göre 2014 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı kabul edildi. 2012 Yılı Merkezi Yönetim Kesinhesap Kanunu Tasarısı için yapılan oylamada 432 oy kullanıldı, 315 olumlu, 117 olumsuz oy çıktı. 2012 Yılı Merkezi Yönetim Kesinhesap Kanunu Tasarısı bu oylama sonrasında kabul edildi.
Arınç'tan yolsuzluk açıklaması. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, İstanbul merkezli operasyonlarla ilgili, "Yolsuzlukla mücadele hükümetimizin varlık sebebidir. Yolsuzluk kimden gelirse, kim işlerse, kiminle birlikte yapılmışsa lanetli bir iştir. Onunla mücadele edeceğiz" dedi. Bülent Arınç, gündemle ilgili önemli açıklamalarda bulundu. TBMM Genel Kurulu'nda bütçe tasarısının final görüşmelerinde kürsü işgali yaşandı.
Penguenler Samanyolu TV'de. "17 Aralık" operasyonu kapsamında 3 bakanın oğlunun tutuklanma talebiyle mahkemeye sevk edildiği saatlerde, Samanyolu TV'de 'Sevimli Penguenler' filminin oynaması dikkat çekti. Gezi Parkı protestoları sırasında CNN Türk'ün penguen belgeseli yayınlaması tüm Türkiye'nin gündemine oturmuştu... Gezi olayları sırasında CNN Türk'ün penguen belgeseli yayınlaması alay konusu olmuştu bu sefer Penguenler Samanyolu TV'deydi.
Bayraktar: Allah yardımcımız olsun. Abdullah Oğuz Bayraktar adliye çıkışından kısa bir açıklama yaparak, "Adalet başka bir şey yok. Daha bizi temizlemeleri lazım. Onlarda bilmiyor, kimse bilmiyor" dedi. Bayraktar, "Aklamaya çalışıyoruz. İftirada yok ortada. Hiç birşey anlamadık. Allah yardımcımız olsun. Biz her şeye hazırlıklıydık zaten. ... Serbest kalan Abdullah Oğuz Bayraktar, "Adalet başka bir şey yok. Daha bizi temizlemeleri lazım. Onlarda bilmiyor, kimse bilmiyor" dedi
AKP'li vekilden yolsuzluğa isyan tweeti. Kalkan gündüz saatlerinde Ertuğrul Günay'ın tweet'lerini paylaştıktan sonra Abdulbaki Erdoğmuş 'un aşağıdaki tweet'ini paylaştı. Kalkan, son zamanlarda özellikle Gezi Olayları sırasında da partisine muhalif tweet'ler atmıştı.Kalkan dün de soruşturmayla ilgili tepkisini yine twitter aracılığıyla paylaştı. AKP İzmir Milletvekili Erdal Kalkan da twitter'dan tepkisini dile getirdi. Ali Ağaoğlu mahkeme tarafından yurt dışına çıkış yasağı konularak, serbest bırakıldı.
Serbest bırakıldı ama gitmedi. 'ARKADAŞLARIMI BEKLİYORUM' Mahkeme tarafından yurt dışına çıkış yasağı konularak, serbest bırakılan Ali Ağaoğlu adliyeden ayrılmayacağını belirtti. Ali Ağaoğlu mahkeme kararından sonra; 'Arkadaşlarımı bekliyorum, buradan ayrılmayacağım' diyerek adliyeden ayrılmadı. Ancak Ali Ağaoğlu'nun gece saatlerinde adliyeden kimseye görünmeden ayrıldığı öğrenildi. Ali Ağaoğlu mahkeme tarafından yurt dışına çıkış yasağı konularak, serbest bırakıldı.
14 kişi serbest bırakıldı. Savcı, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan'ın oğlu Kaan Çağlayan, Muammer Güler'in oğlu Barış Güler, Bakan Bayraktar'ın oğlu Abdullah Bayraktar ile Reza Zarrab'ı tutuklanmaları talebiyle mahkemeye sevk etti. Bakan Bayraktarın oğlu Oğuz Bayraktar'ında aralarında bulunduğu 14 kişi serbest bırakıldı. Serbest bırakılan 14 ... Savcı, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan'ın oğlu Kaan Çağlayan, Muammer Güler'in oğlu Barış Güler, Bakan Bayraktar'ın oğlu Abdullah Bayraktar ile Reza Zarrab'ı tutuklanmaları talebiyle mahkemeye sevk etti. Bakan Bayraktarın oğlu Oğuz Bayraktar'ında aralarında bulunduğu 14 kişi serbest bırakıldı. Serbest bırakılan 14 kişi için adli kontrol istendi ve yurt dışına çıkış yasağı konuldu. "17 Aralık" operasyonu kapsamında gözaltına alınan İçişleri Bakanı Muammer Güler'in oğlu Barış Güler, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan'ın oğlunun Kaan Çağlayan, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'ın oğlu Abdullah Bayraktar, Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan, İş adamı Reza Zarrab, Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir, İş adamı Ali Ağaoğlu'nun da aralarında bulunduğu 71 kişi bu sabah Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı'na getirilmişti. BAKANIN OĞLUNUN DA ARALARINDA BULUNDUĞU 14 KİŞİ SERBEST '17 Aralık Operasyonu' kapsamında gözaltına alınanlar arasında yer alan Abdullah Oğuz Bayraktar'ın da aralarında bulunduğu 14 şüphelinin mahkemedeki sorgu işlemleri tamamlandı. "Suç işlemek amacıyla örgüt kurma, suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma, resmi belgeyi bozmak, yok etmek, veya gizlemek, rüşvet almak ve vermek, nüfus ticareti gibi suçlardan mahkemeye sevk edilen şüpheliler Yavuz Çelik, Sadık Soylu, Mehmet Ali Kahraman, Mehmet Erdal, İsmail Çakal, İsmail Kibici, Hüseyin Avni Sipahi, Fuat Kuşçu, Ekrem Eray Arda, Aliseydi Karaoğlu,Ali Karaaslan, Ahmet Emil, Abdullah Oğuz Bayraktar ve Abdullah Uçar serbest bırakıldı. 14 ŞÜPHELİYE YURTDIŞINA ÇIKIŞ YASAĞI Mahkeme kararında şu ifadelere yer verdi: "İsnat edilen suç vasfına, delil durumuna, kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olguların, tutuklamayı gerektirecek şekilde bulunmaması, bu aşamada delilleri yok etme, karartma ve gizleme ihtimali görülmediği, sabit ikametgâh sahibi olmaları kaçma şüphelerini uyandıran somut olguların bulunmaması, keza ileride suç vasfının değişme ihtimalin bulunması nedeniyle ileride mağduriyetlerine sebep olmaması bakımından tutuklama talebinin reddine karar verildi." 14 şüpheli hakkında adli kontrol tedbiri uygulanmasına karar veren 25. Sulh Ceza Mahkemesi Hakimi Selahaddin Elitaş, şüphelilere yurtdışına çıkış yasağı koyarak, şüphelilerin haftanın Cumartesi günleri olmak üzere ikametgahlarına en yakın karakolda imza vermelerine hükmetti. Öte yandan 35 şüphelinin ise mahkemedeki sorgu işlemleri devam ediyor.
Erdoğan'dan Büyükelçi'ye şok sözler. Söze "Büyükelçiler bazı provokatif eylemlerin içine giriyorlar" diye başlayan Erdoğan, adını vermediği bu büyükelçilere "Biz sizi ülkemizde tutmaya mecbur değiliz" diyerek yüklendi. Erdoğan şöyle konuştu: "Büyükelçiler bazı provokatif eylemlerin içine giriyorlar. Onlara sesleniyorum: İşinizi yapın. Biz sizleri ülkemizde tutmaya da ... Söze "Büyükelçiler bazı provokatif eylemlerin içine giriyorlar" diye başlayan Erdoğan, adını vermediği bu büyükelçilere "Biz sizi ülkemizde tutmaya mecbur değiliz" diyerek yüklendi. Erdoğan şöyle konuştu: "Büyükelçiler bazı provokatif eylemlerin içine giriyorlar. Onlara sesleniyorum: İşinizi yapın. Biz sizleri ülkemizde tutmaya da mecbur değiliz. Eğer sizin büyükelçilerimiz de bu tür oyunların içine giriyorlarsa bize haber verin. Siz göndermeyin biz alırız..." Erdoğan'ın bu sözleri, Akşam, Yeni Şafak, Akit ve Star gazetelerinin bugün manşetten verdikleri haber üzerine geldi. Üç gazetenin manşetinde de ABD'nin Ankara Büyükelçisi ile ilgili iddialar vardı. "İSTENMEYEN ADAM" MI İLAN EDECEK? Erdoğan'ın bu sözleri, ABD Başkanı Barack Obama'ya "üstü kapalı, Elçi'yi geri çek" mesajı olarak algılandı.Bu algıyı, Başbakan Erdoğan'ın "Bizim elçilerimiz de yapıyorsa, bize haber verin, siz göndermeyin, biz alırız" sözü yarattı. Erdoğan'ın sözleri, Washington yönetimi tarafından bir adım atılmaması halinde Amerikan Büyükelçisi'nin "persona non grata- istenmeyen adam" ilan edilmesi ihtimalini de akla getirdi. Türkiye daha önce siyasi olarak gerginlik yaşadığı Suriye ve İsrail'in Büyükelçileri'nden ülkeyi terk etmelerini istemişti. BÜYÜKELÇİ İDDİALARI YALANLAMIŞTI ABD'nin Ankara Büyükelçisi Ricciardone ise hakkındaki iddiaları yazılı açıklama ile yalanlamıştı. Ricciardone, ABD'nin, devam eden yolsuzluk operasyonuyla hiçbir şekilde ilgisi olmadığını vurgulayarak, "ABD ve Türkiye arasındaki dostluk ve işbirliği iki ülke için de hayati öneme sahiptir. Hiç kimse Türk-Amerikan ilişkilerini böyle asılsız iddialarla tehlikeye atmamalıdır. Böyle bir toplantı yapılmadığı gibi, haberlerde ortaya atılan iddiaların tümü tamamen yalan ve iftiradır" demişti. İDDİALAR NEYDİ? ABD'nin Ankara Büyükelçisi Ricciardone hakkında bugün yayınlanan gazetelerde yolsuzluk ve rüşvet operasyonu konusunda açıklamalar yaptığına ilişkin haberler yayınlanmıştı. Yayınlanan haberlerde, Ricciardone'nin 17 Aralık'ta AB Büyükelçileri ile biraraya gelerek, "Halkbank'ın İran'la ilişkilerinin kesilmesini istedik dinlemediler. Bir imparatorluğun çöküşünü izliyorsunuz" dediği iddia edilmişti.
Yolsuzluk ve rüşvet davasında Rıza Sarraf'ın ifadesi. İstanbul Adalet Sarayı'na polisteki sorguları tamamlandıktan sonra önceki gün getirilen İçişleri Bakanı Muammer Güler'in oğlu Barış Güler, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan'ın oğlu Kaan Çağlayan, Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman Aslan ve işadamı Reza Sarrab'ın (Rıza Sarraf) da aralarında bulunduğu 16 ... İstanbul Adalet Sarayı'na polisteki sorguları tamamlandıktan sonra önceki gün getirilen İçişleri Bakanı Muammer Güler'in oğlu Barış Güler, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan'ın oğlu Kaan Çağlayan, Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman Aslan ve işadamı Reza Sarrab'ın (Rıza Sarraf) da aralarında bulunduğu 16 kişi dün tutuklandı. İşte Rıza Sarraf'ın ifadesi : HAYIR KURULUŞLARINA BAĞIŞTA BULUNUYORUM "2012 yılında 20 milyar dolar TL'lik altın ihracatı yaptığımı tahmin ediyorum. Aşağı yukarı rakam bu şekildedir. Zaten altın işini yapan biriyim. Müşterimiz bana telefon açtı ve Gana'dan 1.5 ton ithal altını Türkiye'ye gönderebileceğini söyledi. Ben önce buna ihtimal vermedim. Ancak güvendiğim bir müşterim olduğu için kabul ettim. Bugün yapılan savunmalardan birisi Duru Döviz isimli işyerinin bana ait olduğunu söyledi. Fakat buranın mülkiyeti bana aittir. Söz konusu şirket orada kiracıdır. Ben de bu müşterimin duru dövize yönlendirdim. Çünkü Duru Döviz'in ithalat yetkisi vardır. Altın borsasına kayıtlı olduğu içindir. Evraklar hazır dediler. Müşterimi ikaz ettim. Müşterimin ismi B.Z.'dir. Zaten benim her gün 1 ton altın ihracatım oluyordu. ULS Hava Yolları ile bu altınlar Türkiye'ye geldi. Evraklarda eksiklik olduğu bana bildirilince R...Bey isimli yanımda çalışan kişi genelde Çin'deki işleri takip eder. O sıralarda da Türkiye'ye gelmişti. Kendisi bizim altın ihracat işimizle ilgilenen birisi olduğu için bu konuyla ilgilenmesini istedim. O da bunu araştırdığında konşimento ve manifesto ve airwaybe isimli belgeler olmadığını öğrenmiş çok teferruatını bilmiyorum. Birkaç sonra bana ulaştılar. Evrak Gana'dan gelmemiş. ULS Taşımacılık bu evrakları getirmemiş ayrıca gelen belgelerde de uçaktaki eşyanın kıymetli maden yerine değersiz maden olarak yazıldığını öğrendiğimiz üzerine Duru Döviz'den bu mailin kendisine ait olmadığına ve herhangi bir hak talep edilmeyeceğine dair Duru Döviz'den noter belgesi istendi. Sahibi de bu belgeyi alıp teslim etti. Altın ihracatı ve ithalatında herhangi bir KDV ve vergi yoktur. Böyle bir durumda nasıl kaçakçılık olur Temmuz 2013 tarihine kadar altın ticareti serbest idi. Ancak Amerikan ambargosu nedeni ile bu ticareti bu tarihten sonra Halkbank yolu ile yapamaz duruma geldik. Biz de bu ticareti gıda ticareti yolu ile yaptık. Tüm işlerimizi hukuka uygun bir şekilde yaptık. Herhangi bir sahtecilik işine girmedik. Alıcı ve gönderici bellidir. Kayıtlar da bellidir. 1986 yılından beri Türkiye'deyim. Türkiye vatandaşlına 2006 veya 2007 yılında geçtim. Eniştem ve ablam da Türk vatandaşıdır. Bir tek ağabeyim geçmemişti. Ben ağabeyimin Türk vatandaşlığına geçmesi için yol yordamı öğrenmek amacıyla bakan Muammer Bey'den sordum. O da bana yasal yolları izah etti. Normal prosedür ile Türk vatandaşlığına geçti. Bunun karşılığında hiçbir menfaat söz konusu değildir. Hatta vatandaşlık işlemi normal süremsi gereken süreçten çok daha uzun sürdü. Bakanlar Kurulu'nun hepsinin onayının da gerektiği de dikkatinize sunuyorum. Hatta son imza olarak Başbakan ve Cumhurbaşkanı'nın da imzası gerekiyor. Tapeleri kesmişler, asıl lazım olanları koymamışlar. Ben bir emniyet müdür yardımcısından tehdit aldım. Bu kişi O.İ.'dir. Kendisi benden 1 milyon dolar para talep ediyordu. Gayrettepe'ye gittim. Suç duyurusunda bulundu. Maalesef bu konular tapelere girmemiştir. Hala bu konuda suç duyururu devam ediyor. Normal prosedür gereği disipline sevk edilmiş kimseye bunun için beden ödemedim. Talepte bulunmadım. Suçlamayı kabul etmiyorum. Hatta bugüne kadar görevden ihraç edilmemesine hayretle izliyorum. Sarkuysan A.Ş.'de hisse senedim vardı. Genel kurul yapılacaktı. A.M. isimli kişi bana "Usulsüz şeyler var gel yönetime girelim" dedi. Ben de araştırdığımda o dönemki başkanın 40 yıllık başkan olduğunu ve de istediği şekilde asıl komiserlerin gelmediği halde yönlendirme yaptığını öğrenince ben de sayın bakanla sadece usule uygun olarak komiserin gelmesi için ricada bulundum. Bundan ne tür suç var anlayamadım. Herhangi bir rüşvet vermedim. Emniyet şeridi kullanmak için hiçbir yere başvurmadım. Aldığım tehditlerden şirketimin yapmış olduğu cirolardan dolayı İstanbul Valiliği'ne koruma talebinde bulundum. Uygun görüldü ve verildi. Kimseye basındaki haberlerin bir gün Yenişafak Gazetesi'nden beni aradılar. İran'a 87 milyar euro ihracat yaptığım ve kara para akladığımı sorduklarında bu konuda yorum yapmayacağımı avukatlarımın buna cevap vereceğini söyledim. Avukat H.K. isimli kişi bana bu haberi metnini getirdi ve de Yenişafak Gazetesi'nde ekonomi yazarı olduğunu söyledi. Soyadının K. olması lazım. Eğer bu parayı yani 1 milyon doları vermezsem bu haberi yayınlayacaklarını söylediler. Buna dair elimde ses kayıtları da mevcuttur. Mahkemeye sunabilirim. Telefon görüşmeleri de mevcuttur. El konulan telefonu da bu kayıt şu anda mevcuttur. İncelenebilir. Çok ilginçtir ki bana ait tapelerde bu haberlerin arkasında O.İ.'nin olduğunu ve kendi konuşmaları olduğu ortadadır. Bunlar tape kayıtlarında vardır. Yenişafak'ta konuşmuş. Sonra Bugün Gazetesi'yle konuşmuş. Bunlar bahsi geçen telefonda kayıtlıdır. Daha doğrusu telefonda benden 1 milyon dolar isteme hususu kayıtlıdır. Diğerleri ise tapelere yansıyan kayıtlarda bellidir. Bu hususu bu kişi bakanlıkların isimleri de yazılarında zikrettiklerinde Ankara'ya gittiklerinde bakan Mehmet Şimşek Bey'şe görültüm. Hatta bir fotokopisini de sayın bakanımız Mehmet Şimşek'e bıraktım. O da bana polisi ilgilendiren bir mevzu olduğu için İçişleri Bakanlığı'na git dedi.Ben de İçişleri Bakanımız Muammer Güler Bey'e durumu izah ettim. Kaydı dinlettirdim. Takdirine bıraktım. Sonucunda ne oldu bilemiyorum. Kendilerinin Yenişafak Gazetesi'ni arayıp aramadıklarını bilemiyorum. Hatta aynı konuyla ilgili belgelerin yani haber belgesinin suretinin ve ses kaydının Egemen Bağış Bey'e de verdim. Hatta hatırlamadığım diğer kişilere de vermiş olabilirim. Şimdi ki hava işlemlerimin kolaylaşması için kimseye para vermedim. Bu suçlamayı kabul etmiyorum. Çünkü Çin'deki şirketler bana aişt değil. Ben sadece Çin'deki şirketlerin müşterisiyim. Oradaki işlemlerin nezareti içinde R.B.Bey'i ve daha fazla para kazanıp borçlarını ödeyebilmesi için Çin'e yönlendirdim. Rüçhan kendisi orada işlerinin başındadır. R. bana bağlı olarak çalışıyor. Kendisi de oradaki işlemlerden para alıyor. Benim okuduğunuz adli ve istihbarı çalışma yapılıp yapılmadığı konusundaki zorunuzla ilgili hiçbir bilgim yoktur. Bunlar için Muammer Güler bey'e veya oğlu Barış Güler'e herhangi bir para vermedim. R. Bey'in elde ettiği primlerden bana 200 bin dolar para verdi. Bunların da kayıtları tape kayıtlarında vardır. Ben de bunu Barış Güler beyefendiye verdim. Çünkü R.Bey'in Barış Bey'e borcu vardı. Daha önce Barış Bey bu konuyla alakalı olarak benimle görüştü. R. Bey'le konuştuktan sonra Barış Bey ile görüştüm. Teyidini aldıktan sonra bu şekilde davrandım. Tape kayıtlarında da bu konu bellidir. Hatta tape kayıtlarında okunur ise bütün borçlarını bu şekilde yavaş yavaş ödemesini tavsiye ettim. İran'ın Türkiye'deki rezervlerinin altın ihracatı yöntemi ile çıkarılmasına yol verilmesi karşılığında Halk Bankası'ndaki İran parasını 0.05'ini rüşvet olarak Zafer Çağlayan'a ödenmesi hususu söz konusu değildir. Biz sadece Halk Bankası'nın resmi komisyonlarını ödüyorduk. Zaten Zafer Çağlayn'ın Halk Bankası ile ilgilisi yoktur. Tüm bankalar Bakan Ali Babacan'a bağlıdır. Bu konuyla alakalı kimseye rüşvet ödemedim. Gıda ve ilaç ticareti amacıyla da rüşvet ödemesi yapmadım. 6 Temmuz 2013 tarihine kadar altın ticareti serbest idi. Benim Dışımda bu işi yapan birçok kimse vardı. Sadece Halk Bankası'nın almış olduğu resmi komisyonlar vardır. Bunun dışında kimseye rüşvet veya komisyon vermedim. Halk Bankası'nı araştırmanız halinde benden çok daha fazla miktarda ilaç ve gıda ticaretini İran ile yapan kişi ve şirketlerin olduğunu göreceksiniz. Bu durum bana verilmiş herhangi bir herhangi bir imtiyaz değildir. Uçaktaki altını Gana'ya geri gönderilmesi olayıyla ilgili hiç kimseye para ödemesi yapmadım. Ben sayın bakanımı normal resmi telefondan aradım. Durumu izah ettim. Bunun menşeine iade edilmesi hususunda yardımcı olup olamayacağını sordum. O. Bey de tapeler incelendiğinde Dubai'ye değildi geldiği ülkeye geri gönderilmesi talebinde bulunduğu görülecektir. Ekonomi Bakanı'nın özel kalemleri benim şahsi menfaatlerim için herhangi bir iş yapmamışlardır. Ben Zafer Çağlayan'a hiç para vermedim. Benim birebir tabir edilen herhangi bir telefonum yoktur. Üç tane telefonum var. Üçüne de savcılık el koydu. Evimdeki aramada da herhangi bir telefon bulunamadı. Ben O.Bey'i hiçbir zaman sekreterim olarak kullanmadım. Bu haddim değildir. Bu ekonomi bakanımızın özel kalem müdürüdür. Sadece bakanımızla görüşme ihtiyacı olduğunda randevu ayarlaması için yapmış olduğum görüşmelerdir. İran'da Credit İnstitiut isimli bir banka vardır. Bu bankanın Dubai'de CAG isimli bankaya bağlı bir şirket vardır. Sorduğunuz bu harflerin Zafer Çağlayan ile hiçbir alakası yoktur. Süleyman Aslan isimli sayın genel müdürüme de herhangi bir rüşvet, komisyon vermedim. Zafer Çağlayan için söylediklerim sayın genel müdürüm içinde geçerlidir. İran ile Türkiye ticareti için çok emek veren bir insandır. Ben birçok hayır kuruluşlarına bağışta bulunuyorum. Kendisine bir okul yaptırmak istediğimi söyledim. Kendisinin okuduğu Çorum Osmancık İmam Hatip Lisesi'ni yaptırabileceğimi söyledi. Kendisi benden birkaç gün süre istedi. Bununla ilgili araştırma ve inceleme yapacağını söyledi. Gerekli girişimlerdi bulundu. İnşallah Allah nasip ederse bu okulu da yaptıracağız. Yine kendisinin bahsettiği gibi Balkan Üniversitesi'ne destek amacı ile bağışta bulundum. 500 bin Euro'yu kendi hesabımdan gönderdim. Bu bütün resmi kayıtlarım da vardır. 1 milyon Euro'da kendisine yollaması için verdim. Çünkü biz ikincisini yolladığımız zaman iade oldu. Yoksa ben kendim yollardım. Ben hiç kimseye komisyon ödemedim. Süleyman Aslan'a da bir ödeme yapmadım. Ben Egemen Bağış'a da ağabeyimin Türk vatandaşlığına geçmesi için ve diğer işlemler için komisyon veya rüşvet vermiş değilim. Bu suçlamaları da samimi bulmuyorum. Neredeyse bütün kabineye kişi başı 500 bin verdiğimi iddia edecekler. Zafer Çağlayan bey bir keresinde bizim eve gelmişti. Evde yeni aldığımız piyanoyu görünce merak etti sordu. Ben kendisine U. beyin telefonunu verdim. O da yerini söylemiş. Ödemeleri de kendileri yapmışlar. Benim ödemem söz konusu değildir. Benim böbrek üstümde tümörüm vardır. Kanser teşhisi konuldu. Bu 4 günlük süreç içerisinde Haseki'ye sevk edildim. 4 gün içinde bunun 1 cm büyüdüğü anlaşıldı. Benim buna acilen müdahale ettirip kemoterapi sürecine başlamam gerekiyor. Bununla alakalı da bütün raporlarım var. Haseki'de de teşhisi konuldu" dedi.
Zafer Çağlayan'ın oğlu Kaan Çağlayan'ın ifadesi. Kaan Çağlayan ve Barış Güler, "rüşvet almaya ve vermeye aracılık etmek" suçlarından tutuklanarak Metris Cezaevi'ne götürüldü. Savcılık, üç grup halinde adliyeye getirilen 71 kişiden 22'sini serbest bırakırken, 49'unu tutuklanması istemiyle mahkemeye sevk etti. Üç nöbetçi hakim tarafından sorgulanan şüphelilerden 16'sı ... Kaan Çağlayan ve Barış Güler, "rüşvet almaya ve vermeye aracılık etmek" suçlarından tutuklanarak Metris Cezaevi'ne götürüldü. Savcılık, üç grup halinde adliyeye getirilen 71 kişiden 22'sini serbest bırakırken, 49'unu tutuklanması istemiyle mahkemeye sevk etti. Üç nöbetçi hakim tarafından sorgulanan şüphelilerden 16'sı hakkında tutuklama kararı verilirken 55 kişi ise serbest bırakıldı. Tutuklananlar arasında İçişleri Bakanı Muammer Güler'in oğlu Barış Güler, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan'ın oğlu Kaan Çağlayan, Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman Aslan ve işadamı Reza Sarrab da yer aldı. Salih Kaan Çağlayan'ın ifadesi şöyle: EŞİ DÜĞÜNÜMDE SAHNE ALDI "Burada bulunan şüphelilerden sadece özel kalem müdürü olan O.K. ile Rıza Sarraf Reza Zarrab ile ikili dostluğumuz vardır. Daha doğrusu aile dostluğumuz vardır. 8 ay önce düğünümde sağ olsun, eşi gelip sahne almasına rağmen sadece sahne masrafını talep ettiler. Onun dışında herhangi bir ücret talep etmediler. Aile dostluğumuz dışında kendisinden hiçbir şey almadık veya vermedik. Kendisi sadece dostluğunun gereği bana bir takım elbise almıştı ve bir de beğendiğim bir valizi hediye etmişti. Rüşvet almak ve vermek söz konusu değildir. Kodlu hatlara gelince sanayiciyim. Alüminyum giydirme cephe işini yapıyorum. Firmamın emrinde taşında birçok taşeron firma vardır. Bu firmadaki kişiler sürekli olarak beni ararlar. Bunun dışında da yine birçok kişi normal telefonumu da aradığı için alt taşeron firmalarının bana ulaşmalarını sağlamak gayesi ile başka hatları alıp kullanmak zorunda kaldım. Başka hatları kullanmamamın nedeni taşeron firmalarına ulaşabilmek gayesidir. Az öncede belirttiğim gibi sadece iki kişiyi tanıyorum. Örgüt diye bir şey yok. Gıda işiyle de uğraşıyorum. Bu konuda da yoğun şekilde işlerim vardır. Babamın işlerine asla karışmıyorum. Kendi işlerimi takip ediyorum. Bir keresinde tuvalete gitmiştim. Muhammet isimli bir kişinin ismini sonradan öğrendim. Benimle görüşmek istediğini belirtince ben de bulunduğum yeri tarif ettim. O da tuvaletin bulunduğu tarafa geldi. Tuvaletin içinde değil önünde görüştük. Özel bir görüşme değildi. Ben eğer onunla özel görüşmek istesem bana ait buluştuğumuz yerde kendi yerim vardır. Orada özel olarak görüşürdüm. Kaçak altın olayıyla da ilgili hiçbir görüşmem ya da bilgim yoktur. Böyle bir olay olduğunu da dün ifade sırasında öğrendim."
Çankaya ile kriz mi yaşanıyor?. CHP, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a, Aksaray Valisi Selami Altınok'un İstanbul Emniyet Müdürü olarak atanmasında mülki idare anlamında ortaya çıkan sorunları hatırlattı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, Başbakan Erdoğan'a, "İstanbul Emniyet Müdürü atamasında Çankaya Köşkü ile aranızda kriz mi var, ... CHP, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a, Aksaray Valisi Selami Altınok'un İstanbul Emniyet Müdürü olarak atanmasında mülki idare anlamında ortaya çıkan sorunları hatırlattı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, Başbakan Erdoğan'a, "İstanbul Emniyet Müdürü atamasında Çankaya Köşkü ile aranızda kriz mi var, kararname niçin yok? Valinin, emniyet müdürü olarak atanması mülki idare yapısına göre tenzili rütbe değil midir? Selami Altınok'un ataması Emniyet Teşkilatı Kanunu Ek Madde 1'e aykırı değil mi?" diye sordu. CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran, Başbakan Erdoğan'ın yanıtlaması istemiyle TBMM'ye sundu soru önergesinde Rüşvet ve yolsuzluk operasyonu sonrasında 'ın görevinden alınarak yerine Selami Altınok'un atanmasıyla gündeme gelen tartışmalara işaret etti. Oran'ın Erdoğan'a yönelttiği sorular şöyle: Altınok kararnamesi niçin yok? - Aksaray Valisi Selami Altınok'u , İstanbul İl Emniyet Müdürü olarak atadınız mı? - Baş başa yaptığınız görüşmeler ve basına yansıyan haberler doğru ise Selami Altınok'un İstanbul İl Emniyet Müdürlüğüne atamasına dair üçlü kararname Resmi Gazete'de niçin yayınlanmadı? Cumhurbaşkanı "kararname yok" diye açıkladı - Selami Altınok'un atamasıyla ilgili haberler üzerine Cumhurbaşkanlığı'ndan yapılan "İl Emniyet Müdürlüklerine atama yapılmasına ilişkin 21 Mayıs 2013 tarihinde onaylanan kararnameden sonra, Sayın Cumhurbaşkanımızın onayına sunulmuş herhangi bir kararname bulunmamaktadır" açıklaması ne anlama gelmektedir? Altınok'un ataması için Cumhurbaşkanlığı'na bugün itibariyle herhangi bir atama kararnamesi göndermediniz mi?   Cumhurbaşkanlığı ile kriz mi yaşanıyor? - Cumhurbaşkanı Sn. Abdullah Gül'ün imzası ve onayı olmaksızın il emniyet müdürü atamanız mümkün müdür? Üçlü atama kararnamesinde Başbakan ve İçişleri Bakanı dışında Cumhurbaşkanı'nın imzasının da bulunması zorunlu değil midir? - Selami Altınok'un atanmasında Cumhurbaşkanlığı ile yürütme organı arasında bir kriz mi yaşanmaktadır? Valinin müdür olarak ataması tenzili rütbe değil mi? - Bir valinin il emniyet müdürlüğüne atanması, Türk mülki-idari teşkilat yapımıza göre tenzili rütbe değil midir? Emniyet Genel Müdürlüğü içerisinde İstanbul İl Emniyet Müdürü yapılacak liyakat ve deneyimde 1. sınıf emniyet müdürü yok mudur? - Son olarak 1978 yılında Hayri Kozakçıoğlu'nun atamasında yaşanan valinin emniyet müdürü olarak görevlendirilmesi örneğini yeniden uygulamaya koymanızın gerekçesi nedir?   Teşkilat kanunu Ek madde 1'e aykırılık ne olacak? - Vali Selami Altınok'un emniyet müdürü olarak atanması 3201 sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu'na aykırı değil midir? Bu durum 3201 sayılı Kanun'un Ek Madde 1'de düzenlenen "Lüzumu halinde Emniyet Umum Müdürü kadrosu bir vali kadrosu ile tebdil edilebilir" amir hükmüne aykırı değil midir? Bu madde valilerin sadece Emniyet Genel Müdürü olarak atanmasına cevaz vermiyor mu?
Muammer Güler'in oğlu Barış Güler'in ifadesi. Kaan Çağlayan ve Barış Güler, "rüşvet almaya ve vermeye aracılık etmek" suçlarından tutuklanarak Metris Cezaevi'ne götürüldü. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan üç ayrı soruşturma kapsamında Perşembe günü adliyeye sevk edilen Muammer Güler'in oğlunun mahkemedeki ifadesi şöyle: Barış Güler: TUTUKLANMAM HALİNDE ... Kaan Çağlayan ve Barış Güler, "rüşvet almaya ve vermeye aracılık etmek" suçlarından tutuklanarak Metris Cezaevi'ne götürüldü. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan üç ayrı soruşturma kapsamında Perşembe günü adliyeye sevk edilen Muammer Güler'in oğlunun mahkemedeki ifadesi şöyle: Barış Güler: TUTUKLANMAM HALİNDE İTİBARIM ZEDELENECEK " Örgüt üyesi değilim. Hiçbir örgütü kurup yönetmedim. Bu suçlamayı kabul etmiyorum. Rıza ile tanışmam da şu şekilde oldu. Şüpheli olan R.B. uzaktan akrabamdır. Daha önce iflas etmişti. Bizim onda ailemize ait paramız vardı. İflas edince bizim paraları da ödeyemez oldu. Aradan bir süre geçtikten sonra kendisinin Rıza Sarraf'ın yanında çalıştığını öğrendim. Maaş artı prim şeklinde çalıştığını öğrendim. Kendisiyle görüştüğümüzde primlerinin kesilerek borcunu ödeyebileceğini söyledi. Toplam alacağımızın yüzde 10'unu ancak alabildik. Kendisi Rıza Bey ile konuşmuş. R. Bey'in priminden kesilmesi şartıyla Rıza Bey bizim alacağımızı kısmen ödedi. Bunun dışında iş takibi karşılığında menfaat ilişkisine girmedi. Bu suçlamayı kabul etmiyorum. Kabinenin tümünün imzaladığı bir kimliği çıkartma gücüm yoktu. Böyle bir şey olmamıştır. R. Bey'den alacağım karşılığı olan Rıza Bey'in yaptığı ödeme karşısında benim para almam söz konusu değildir. Rıza Bey hayırsever ve saygılı biri olarak tanırız. Kendisi ile para karşılığı iş yapmam söz konusu değildir. Sadece hava yolu ile seyahat eden birisi olarak kayıtlar incelendiğinde babam ile ne kadar az görüştüğüm ortaya çıkacaktır. Hiç bir emniyet mensubunun görev yeri değişikliği için aracı olmadım. 11 senedir korumam bulunması nedeniyle attığım her adım emniyet tarafından takip edilmiştir. Bundan dolayı da bir örgüt üyesi olmam ve o tür işler içine girmem mantık dışıdır. Tutuklanmamı gerektirecek hiçbir fiilim olmamıştır. İfademde isnat edilen suçlarla ilgili benim aleyhimde hiçbir delil yoktur. 40 senedir bu devlete hizmet eden birinin oğlu olarak yüz kızartıcı böyle bir olaya karışmayacağım herkesçe malumdur. Tutuklanmam halinde yıllardır bir dengede tuttuğum işler bozulacak, itibarım zedelenecek ve bu yüzden zarar göreceğim. Tahliyemi talep ediyorum..."
Sinem Kobal benim.... Galatasaray'ın başarılı futbolcusu Burak Yılmaz, gazetelerde kendisiyle ilgili çıkan haberleri twitter hesabından yalanladı. Arda Turan'ın eski nişanlısı Sinem Kobal'la Dilara Endican'ın evinde buluştuğu iddia edilen Yılmaz, sosyal medya hesabından zehir zemberek açıklamalarda bulundu. İşte Burak Yılmaz'ı kızdıran haber ve twitter ... Galatasaray'ın başarılı futbolcusu Burak Yılmaz, gazetelerde kendisiyle ilgili çıkan haberleri twitter hesabından yalanladı. Arda Turan'ın eski nişanlısı Sinem Kobal'la Dilara Endican'ın evinde buluştuğu iddia edilen Yılmaz, sosyal medya hesabından zehir zemberek açıklamalarda bulundu. İşte Burak Yılmaz'ı kızdıran haber ve twitter hesabından verdiği yanıt; Milli futbolcu Arda Turan'la evliliğin eşiğinden dönen Sinem Kobal ile bir başka milli futbolcu Burak Yılmaz, önceki gece sürpriz buluşmalarıyla kafaları karıştırdı. Güzel oyuncu, önceki gece Galatasaray Tekerlekli Basketbol Şubesi sorumlusu olan yakın dostu Dilara Endican'ın Kuruçeşme'deki evine gitti. İlerleyen saatlerde Galatasaray'ın yıldız golcüsü ve Arda Turan'ın yakın arkadaşı olan Burak Yılmaz da soluğu Endican'ın evinde aldı. KAÇMAK İÇİN HER YOLU DENEDİ Yaklaşık iki saatlik sohbetten sonra evden ayrılan Burak Yılmaz, apartmandan çıkarken tanınmamak için suratını atkı ile sardı. Otoparkın en kuytu tarafına çektirdiği lüks cipine binen Yılmaz, gazetecileri fark edince kaçmak için her yolu denedi. Trafikte tehlikeli hareketler yapan futbolcu, kırmızı ışıkları hiçe saydı. Sinem Kobal ise dışarıdaki basın mensuplarını öğrenince geceyi Dilara Endican'ın evinde geçirdi. İki ünlü ismin böyle anlamsız panik yapması ise herkesi şaşırttı. BURAK'TAN SERT YANIT
83 yaşında günde 37 milyon dolar kazandı. 2013, krize rağmen zenginlerin kazançlarını daha da artırdıkları bir yıl oldu. 30 milyon doların üzerinde servete sahip kişilerin finansal hareketlerini inceleyen Wealth-X, bu yıl da zenginlerin kazançlarının ne kadar büyüdüğünü araştırdı. Şirketin beş kıtadaki 12 ofisinden yürütülen araştırma sonuçlarına göre, ... 2013, krize rağmen zenginlerin kazançlarını daha da artırdıkları bir yıl oldu. 30 milyon doların üzerinde servete sahip kişilerin finansal hareketlerini inceleyen Wealth-X, bu yıl da zenginlerin kazançlarının ne kadar büyüdüğünü araştırdı. Şirketin beş kıtadaki 12 ofisinden yürütülen araştırma sonuçlarına göre, ABD'li işadamı Warren Buffett servetini yılın 345 gününde 12.7 milyar dolar artırarak listede ilk sıraya oturdu. Wealth-X verilerine göre Buffett, bugüne kadar servetine her gün 37 milyon dolar eklemeyi başardı. GATES'İ GERİDE BIRAKTI Forbes Zenginler Listesi'nde dördüncü sırada olan Buffett, 2013'teki bu performansıyla Bill Gates'i geride bıraktı. Gates, Wealth-X'in araştırmasında kazancını 11.5 milyon dolar artırmış görünüyor. Teknolojinin dahi çocuğu olarak bilinen Gates'in servetinin bu yıl 72.6 milyar dolara yükseleceği belirtiliyor. 2013'ün en hızlı kazanan ismi Buffett'ın 59.1 milyar doları aşan kazancının, Forbes listesinde onu bir basamak yukarı taşıması bekleniyor. Öte yandan geçen yıl listenin üçüncü sırasında yer alan İspanyol hazır giyim zinciri Inditex'in sahibi Ortega Gaona, Buffett'la aynı performansı gösteremedi. İspanyol milyarder Wealth-X'in araştırmasında ilk 10'a giremedi.
Sofya'da meclise gösteri sigortası. Mikov, meclise ait iki binanın sigorta poliçe bedelinin 50 milyon euro civarında olacağını açıkladı. "Bilindiği gibi parlamento defalarca saldırıya uğrayıp hasar gördü" diyen Mikov, poliçede, protesto ve kitle hareketlerinin risk olarak gösterileceğini kaydetti. Bulgaristan Meclis Başkanı Mihail Mikov, meclisin protestolara karşı sigortalanacağını bildirdi.
ABD'den Türkiye'ye Çin yasağı. Türkiye'nin Çin'den füze savunma sistemi satın alma projesi ABD Kongresi'nin engeline takıldı. Kongre'de perşembe gecesi onaylanan 2014 yılı savunma bütçesine eklenen bir maddeyle Amerikan fonlarının, Çin'in füze savunma sistemlerinin ABD sistemlerine entegresinde kullanılması yasaklandı. ABD Başkanı Barack Obama'nın da desteklediği ... Türkiye'nin Çin'den füze savunma sistemi satın alma projesi ABD Kongresi'nin engeline takıldı. Kongre'de perşembe gecesi onaylanan 2014 yılı savunma bütçesine eklenen bir maddeyle Amerikan fonlarının, Çin'in füze savunma sistemlerinin ABD sistemlerine entegresinde kullanılması yasaklandı. ABD Başkanı Barack Obama'nın da desteklediği Ulusal Savunma Yetkilendirme Yasası'nın (ND) 233'üncü maddesinde "Kongre, Çin füze savunma sistemlerinin ABD ya da NATO füze savunma sistemlerine entegre edilmemesi gerektiğini düşünüyor" deniyor. Aynı maddenin ikinci bölümünde "2014 mali yılı için Savunma Bakanlığı'na bu yasa tarafından tahsis edilen hiçbir fon, Çin'in füze savunma sistemlerinin ABD'nin füze savunma sistemlerine entegresinde kullanılamaz" ifadesi yer alıyor. 'Tek başına çok pahalı' Kongre böylece Türkiye'nin Çin'den füze savunma sistemi satın almakta ısrar etmesi halinde bunu füze kalkanı ya da Kürecik'teki radar sistemini de içine alan erken uyarı sistemi ile birlikte kullanmasını de facto imkansız hale getiriyor. Savunma uzmanları Türkiye'nin söz konusu entegrasyon projesinin maliyetini tek başına üstlenmesinin çok pahalıya mal olacağını, Ankara'nın bunu tercih etmeyeceğini düşünüyor. Ekonomi ve Dış Politika Araştırmalar Merkezi'nin Silahsızlandırma Programı direktörü Aaron Stein da entegrasyonun maliyetini bilmediklerini ancak NATO'nun rızası olmadan Türkiye'nin sisteme katılmasının zaten imkansız olduğunu ifade ediyor. Başbakan Tayyip Erdoğan başkanlığında toplanan Savunma Sanayi İcra Komitesi, eylül ayında uzun menzilli füze savunma sistemi için ABD, Avrupa ve Rusya'nın teklifleri yerine 3.4 milyar dolar teklif veren Çinli CPMIEC şirketini tercih etmişti. Şirketin Suriye ve İran'a silah sattığı için ABD'nin yaptırım listesinde olması ABD ile ilişkilerde gerginlik yaratmıştı.
Gülen'in bedduasına Başbakan Erdoğan'dan sert cevap!. İşte Erdoğan'ın konuşmasından satır başları: "BU OPERASYON MİLLETE KARŞIDIR" Ülkemizi o arzu edilen yere doğru götürüyoruz. İşte şimdi bir yolsuzluk çıkardılar. Bir kere bu hükümete yönelik operasyon öyle düşündüler ama bu operasyon millete karşı operasyondur. Bütçe bitirdik. Muhalefet bütçeye 117 ... İşte Erdoğan'ın konuşmasından satır başları: "BU OPERASYON MİLLETE KARŞIDIR" Ülkemizi o arzu edilen yere doğru götürüyoruz. İşte şimdi bir yolsuzluk çıkardılar. Bir kere bu hükümete yönelik operasyon öyle düşündüler ama bu operasyon millete karşı operasyondur. Bütçe bitirdik. Muhalefet bütçeye 117 oyla ret verdi. 318 oyla sahip çıktı Şimdi soruyorum ben Başbakan'ım, orada yokum diye eleştirdiler. Ben başbakanım benim işim çok orada vekilim var. CHP'nin Genel Müdürü sen neredeydin senin ne işin vardı?. Sahaya sürecek adamı yok adamı. İktidar bütün takımıyla oradaydı. Bütçe ciddi iştir, ülke yönetiyoruz bakkal dükkanı değil. 5 tane koyun verin ellerine kaybedip gelirler. "ŞİMDİ YOLSUZLUK SAKIZI" Attıkları iftiralara sığınacaklar güya. 11 yıl önce göreve geldik. Milli geliri artırdık üçe katladık. Ödedik, ödedik, ödedik IMF'yi sıfırladık. Alan el ver elden üstündür. Siz borçlandınız biz ödedik. İnsan bir iktidarı eleştirirken işi iyi bilmesi lazım. Yeni bir sakız çıktı şimdi yolsuzluk sakızı. Bu sakız onların damağına yakışır, hem yakışır hem yapışır. BU TUZAKTA BOĞULACAKSINIZ Dikkat edin Ordu'da tek bir miting yapmıyoruz. Ordu, Fatsa, Ünye mitingleri yapıyoruz. Benim milletim bir gerçeği görüyor. Bu iktidara bu tuzak haksızlıktır. Bu tuzakta boğulacaksınız. 30 Mart'ta sandığa gömüleceksiniz. Oyun içinde oyun var 30 yılda sadece teröre 40 bin insanımız verdik şehit verdik. Çözüm süreciyle terörü bitirdiğimiz anda düşmanlar, kan tüccarları bundan mahrum kalacaklar terörün bitmesini istemiyorlar. 1 yıldır analar ağlamıyor. Terörden beslenenler büyük rahatsızlık duyuyorlar. Biz çözüm süreciyle çok kirli bir tezgahı bozduk. Şimdi yeniden baltalamaya çalışıyorlar ORTADA ÇOK BÜYÜK İHANET VAR Biz göreve geldiğimizde Halk Bank zarardaydı, aldık kara geçirdik. En saygın bankalardan biri haline geldi. Kendi pastalarına devletin bankasını alet etmek istemediler. Rantlarını kaybettikleri için Türkiye'ye böyle çirkin komple kuruyorlar Türkiye'deki maşalar tarafından. Ortada çok büyük ihanet var. Bu ihanetin hesabını yargı yoluyla soracağız. Bu ajanlığın hesabını sandıklar, yargıyla soracağız. Hiçbir güç dışarıdan benim ülkemde ameliyat yapamaz. Geçti o günler artık. ALÇAKLIK, ŞEREFSİZLİK Çok değerli bir şahsiyet için ahlaksız bir filmden kare alınıyor iftira atılıyor. Bu alçaklıktır, şerefsizliktir, ahlaksızlıktır. Hem dindarım diyeceksin hem de gözünü kırpmadan masum insanlar iftira atacaksın. Yazıklar olsun! Devlette paralele bir yapı olmaz. İninize gireceğiz didik didik edeceğiz.
'İstifa etmezsem şerefsizim!'. Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, gündüz ziyaretlerinin ardından esnaf kooperatif başkanlarıyla akşam yemeğinde bir araya geldi. Margi Otel'deki yemekte konuşan Bakan Müezzinoğlu kendisiyle de ilgili yolsuzluk iddialarının yer aldığını ifade bir bardak çayı gayri meşru içtiğinin ispat edilmesi halinde istifa edeceğini ... Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, gündüz ziyaretlerinin ardından esnaf kooperatif başkanlarıyla akşam yemeğinde bir araya geldi. Margi Otel'deki yemekte konuşan Bakan Müezzinoğlu kendisiyle de ilgili yolsuzluk iddialarının yer aldığını ifade bir bardak çayı gayri meşru içtiğinin ispat edilmesi halinde istifa edeceğini belirterek, "Benimle ilgili de çok namuslu vatanperver, gazeteci çıkıyor, manşet atıyor. 'Bakan'dan tıs yok' diyor. Net söylüyorum; bir bardak çayı gayri meşru içtiysem getir istifa etmezsem, şerefsizim. Ama sen ne yapıyorsun. Bir namus ölçün, hak hukuk derdin var mı? Siyasetçinin her şeyine dokun, dokunmanın ötesinde iftira da at. Ondan sonrada ben namusluyum, ben dürüstüm, ben halkçıyım, ben şuyum. Sen demokrasiye, sandığa ihanet ediyorsun. Milli iradeye ihanet ediyorsun sonra da namus cellatlığı yapıyorsun. Ak Parti iktidarı yanlış yaptıysa hukuk orada, o yetmedi 30 Mart'ta sandık varö dedi. Bakan Mehmet Müezzinoğlu, esnaf temsilcileriyle yenilen akşam yemeğinin ardından Edirne'den ayrıldı.
Uğur Dündar'dan çirkin iddialara yanıt. Türkiye'yi sarsan yolsuzluk ve rüşvet skandalı ile ilgili olarak sosyal medyada her dakika ayrı bir paylaşım yapılıyor. Sosyal medyada Uğur Dündar adıyla dönen bir iddiada Dündar'ın, "Reza Zarrab 87 milyon doları Başbakan'ın oğlu Bilal Erdoğan ile akladı" şeklinde bir paylaşımda ... Türkiye'yi sarsan yolsuzluk ve rüşvet skandalı ile ilgili olarak sosyal medyada her dakika ayrı bir paylaşım yapılıyor. Sosyal medyada Uğur Dündar adıyla dönen bir iddiada Dündar'ın, "Reza Zarrab 87 milyon doları Başbakan'ın oğlu Bilal Erdoğan ile akladı" şeklinde bir paylaşımda bulunduğu ileri sürüldü. Hiçbir sosyal medya platformunda hesabı olmadığının altını çizen Uğur Dündar, "Twitter, facebook gibi platformlarda şahsi bir hesabım yok. Adıma açılan bazı sahte hesaplar olduğunu biliyorum. Sosyal medyada benim adım ile yapılan hiçbir paylaşım gerçeği yansıtmamaktadır. Bahsi geçen iddia bana ait değildir. Adımı kullanarak sosyal medyada mesnetsiz iddialarda bulunan kişilerle yargı önünde hesaplaşacağım" dedi.
Ağaoğlu'ndan Erdoğan'ın vakfına bağış. Rant görüşmelerinde Aziz Babuşçu ve Bilal Erdoğan'ın adı da geçiyor. Üzerinde fabrika ve taşınmazların bulunduğu Veliefendi Hipodromu'nun karşısındaki 70 dönümlük arazi 2011 yılında Ali Ağaoğlu tarafından satın alındı. Ağaoğlu 2012'de İBB Meclisine yaptığı başvuruda arazinin imar planının değiştirilmesini istedi. İmar ... Rant görüşmelerinde Aziz Babuşçu ve Bilal Erdoğan'ın adı da geçiyor. Üzerinde fabrika ve taşınmazların bulunduğu Veliefendi Hipodromu'nun karşısındaki 70 dönümlük arazi 2011 yılında Ali Ağaoğlu tarafından satın alındı. Ağaoğlu 2012'de İBB Meclisine yaptığı başvuruda arazinin imar planının değiştirilmesini istedi. İmar değişiklik teklifinde; 40 dönümlük park alanının 25 dönüme düşürülmesi, ayrıca inşaat alanının 190 dönüme çıkarılması istendi. Bu yeni teklifte toplam inşaat alanının %193 artırılması öngörülüyordu. Ancak İBB Meclisince "oy birliğiyle" alınan kararla imar talebi reddedildi. Gerçek Gündem'in haberine göre Ali Ağaoğlu'nun İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisi'nden geçiremediği imar değişikliklerini bizzat Başbakan Erdoğan ile görüşerek hallettiği iddia ediliyor. Ağaoğlu İBB'yi devre dışı bırakarak istediği imar değişikliklerinin tamamını yaptırdığını telefon görüşmelerinde itiraf ediyor. www.gercekgundem.com 'un edindiği bilgiye göre Ağaoğlu'nun İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin devre dışı bırakılması ile ilgili olarak "Ben Başbakan'a yaptırdım açık ve net söylüyorum yapmadınız, yapmadınız, Kadır Bey'e söyledim, ben de gittim büyük patrona o da Bakan'a talimat verdi" sözleri teknik takibe takıldı. Konuşmanını devamında ise Ali Ağaoğlu M.K. adlı kişiye Bilal Erdoğan'ın başkanı olduğu TÜRGEV adlı vakfa 20 dönümlük araziyi bağışladığını söylüyor. Ağaoğlu daha sonraki telefon konuşmalarında ise AKP İstanbul İl Başkanı Aziz Babuşçu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar ile de görüşüyor. Telefon görüşmelerinde Veli Efendi Projesi'nin önündeki engellerin aşılmasında. TÜRGEV'e yapılan bağışın işlerin yürümesini kolaşlaştırdığı ifade ediliyor. Ali Ağaoğlu'nun 20 dönüm arazi bağış yaptığı Bilal Erdoğan ile sık sık görüştüğü teknik takibe takıldı.
Bakan Bayraktar'dan ilk açıklama!. Bakan Bayraktar, yaptığı yazılı açılamada oğlunun masum olduğuna inandığını belirtti. Bayraktar, açıklamasında oğlu hakkında "tutuklanmayı gerektiren bir unsura rastlanmadığı" için serbest bırakıldığını vurgulayarak, "İddiaların şahsımla hiçbir ilgisi yok" dedi. Bakan Bayraktar, oğlunun da "masum olduğuna inandığını" vurguladı. Bakan Erdoğan Bayraktar'ın ... Bakan Bayraktar, yaptığı yazılı açılamada oğlunun masum olduğuna inandığını belirtti. Bayraktar, açıklamasında oğlu hakkında "tutuklanmayı gerektiren bir unsura rastlanmadığı" için serbest bırakıldığını vurgulayarak, "İddiaların şahsımla hiçbir ilgisi yok" dedi. Bakan Bayraktar, oğlunun da "masum olduğuna inandığını" vurguladı. Bakan Erdoğan Bayraktar'ın açıklaması şöyle: "Yürütülen bir soruşturma kapsamında 17 Aralık 2013 tarihinde gözaltına alınan ve içlerinde oğlum Abdullah Oğuz Bayraktar'ın da olduğu kişilerin tamamı tutuklanmayı gerektirecek bir unsura rastlanmadığı için serbest bırakılmışlardır.  Soruşturma kapsamında iddia edilen hususların hiçbirisinin şahsımla bir ilgisi bulunmamaktadır.  Yine aynı şekilde oğlum ve çalışma arkadaşlarımın da masum olduklarına inancım tamdır.  Bu manada süreci dikkatle takip ettiğimizi ifade ediyor hukukun üstünlüğüne ve Masumiyet karinesine özellikle bunu uygulamakla yükümlü olanların daha bir özen göstermesi gerektiğini düşünüyorum. "
Bir günlük bebeği parçalamışlar!. AKÜ Ahmet Necdet Sezer Kampüsü yanındaki öğrenci yurdunun özel güvenlik görevlileri, saat 15.00 sıralarında kulübenin yanına gelen köpeğin ağzındaki bebek kolunu fark etti. Bebeğe ait kolu köpeğin ağzından alan güvenlik görevlileri, durumu polise haber verdi. Bölgeye gelen polis, çevrede yaptığı ... AKÜ Ahmet Necdet Sezer Kampüsü yanındaki öğrenci yurdunun özel güvenlik görevlileri, saat 15.00 sıralarında kulübenin yanına gelen köpeğin ağzındaki bebek kolunu fark etti. Bebeğe ait kolu köpeğin ağzından alan güvenlik görevlileri, durumu polise haber verdi. Bölgeye gelen polis, çevrede yaptığı aramada, AKÜ Ahmet Necdet Sezer Kampüsü ile Kredi ve Yurtlar Kurumu öğrenci yurdunun arkasındaki boş arazide köpekler tarafından parçalanmış bebek cesedi buldu. Bir günlük olduğunu tahmin edilen bebeğin cesedi, incelemenin ardından otopsi yapılmak üzere Afyon Devlet Hastanesi morguna götürüldü. Üzerinden herhangi bir not çıkmayan ve köpeklerin parçaladığı bebeğin cinsiyeti belirlenemedi.
Kayseri'de feci kaza! 9 ölü. Erciyes Dağı yolunda bu akşam meydana gelen zincirleme trafik kazasında 9 kişi yaşamını yitirdi, 3'ü ağır 26 kişi yaralandı. Kaza saat 17.45 sıralarında Erciyes- Hacılar dağ yolunda meydana geldi. Hafta sonu Kayseri'ye gelen Niğde Üniversitesi öğrencileri, Erciyes Dağı'na çıktı. Akşam ... Erciyes Dağı yolunda bu akşam meydana gelen zincirleme trafik kazasında 9 kişi yaşamını yitirdi, 3'ü ağır 26 kişi yaralandı. Kaza saat 17.45 sıralarında Erciyes- Hacılar dağ yolunda meydana geldi. Hafta sonu Kayseri'ye gelen Niğde Üniversitesi öğrencileri, Erciyes Dağı'na çıktı. Akşam dönüşe geçen üniversitelileri taşıyan Durmuş Ozan 51 AD 105 plakalı otobüs, karlı yolda rampa aşağı inerken, iddiaya göre balatalarının aşırı ısınması nedeniyle freni tutmadı. Sürücünün direksiyon kontrolünü yitirdiği otobüs yol kenarındaki elektrik direğine çarparak, şarampole devrildi. ZİNCİRLEME KAZADA FACİA Otobüste bulananlardan yaralananlar olurken, kaza yerine 112 Acil Servis ekibi sevk edildi. Sağlık görevlileri yaralılara müdahale etmeye, otobüsteki üniversiteliler de yaralıları ambulansa taşımaya çalışırken, rampa aşağı hızla gelen ve sürücünün kimliği henüz öğrenilemeyen 51 HV 762 plakalı minibüs, hem ambulansa hem de yaralılara müdahale eden görevliler ve otobüs yolcularına çarptı. Katliam gibi kazada, oralık bir anda savaş alanına döndü ve cesetlerle yaralıların etrafa savruldu. Gönderilen takviye ekipler karlar üzerine savrulan yaralılara müdahale etti ve cesetleri topladı. İlk belirlemelere göre 9 kişinin yaşamını yitirdiği kazada 3'ü ağır 26 kişi yaralandı. Yaralılar, kent merkezindeki hastanelere kaldırıldı. Karlar üzerindeki cesetler de görevliler tarafından toplanarak morga kaldırdı.
'Öcalan'a Güneydoğu'daki cemaatleri kaldırma taahhüdü verildi'. DSP Genel Başkan Masum Türker, İzmir'in Aliağa İlçesi'nde düzenlenen toplantıda, Türkiye'de oynanan bir oyun olduğunu söyleyerek, gerçek yüzünü anlatmaya çalışacaklarını vurguladı. Aliağa'da düzenlenen toplantıya Genel Başkan Türker'in yanı sıra DSP İlçe yönetimi, CHP'li Aliağa Belediye Başkanı Ö.Turgut Oğuz, CHP, MHP, ... DSP Genel Başkan Masum Türker, İzmir'in Aliağa İlçesi'nde düzenlenen toplantıda, Türkiye'de oynanan bir oyun olduğunu söyleyerek, gerçek yüzünü anlatmaya çalışacaklarını vurguladı. Aliağa'da düzenlenen toplantıya Genel Başkan Türker'in yanı sıra DSP İlçe yönetimi, CHP'li Aliağa Belediye Başkanı Ö.Turgut Oğuz, CHP, MHP, Saadet Partisi ilçe temsilcileri ve çok sayıda Aliağalı katıldı. Masum Türker, bu güne kadar Türkiye'de her şeyin iyi gittiğini anlatan bir medyanın hakim olduğunu söyleyerek dünyada güçlü bir ülke imajının verilmeye çalışıldığına dikkat çekti. ÖCALAN'A GÜNEYDOĞU'DAKİ CEMTLERİ KALDIRMA THHÜDÜ VERİLDİ Toplumun baskı altında tutularak sindirildiğini kaydeden Türker, "Aslında bugün yaşadığımız yolsuzlukların önemli bir kısmı daha 2004 yılında başlamıştı. Kamuoyuna hükümet cemaat kavgası diye yansıyan olay, iktidarın PKK ile yapılan görüşmelerde verdiği taahhüde dayanarak cemaati takibe alma görevini Milli Güvenlik Kurulu'na vermesiydi. Devletin sahip olduğu her şeyi özelleştirerek yok etme noktasına getirmişlerdi. Öğrenci yurtlarıyla ilgili yapılan açıklama aslında Abdullah Öcalan'a hükümetin Güneydoğu Anadolu'daki cemaatleri ortadan kaldırma taahhüdünün bir parçasıydı. Başbakan'ın Barzani ile Diyarbakır'da buluşmasının nedeni cemaate karşı o bölgedeki Nakşibendi Kürtlerinin oylarını almaktı. Karşıdan bir ses gelmeyince, bu sefer çatlak daha büyümeye başladı. Cemaate yakın bazı kesimlerin Maliye Bakanlığı'ndaki örgütlenmesinden dolayı vergi denetimlerini istedikleri gibi yaptıramadılar. Bu ülke yabancıların istediklerini yapabileceği, büyükelçilerin cirit atabileceği, kriz çıkarabileceği, krizleri yönetebileceği bir ülke haline geldi" dedi. "SON OLAY TÜRKİYE'NİN HAYRINA OLDU" Türker son günlerde gündemde olan yolsuzluk olayları ile ilgili olarak, çeteyi ortaya çıkaran polis ve savcılara şükran borçlu olduklarını belirterek, "Bu son olay aslında Türkiye'nin hayrına oldu. Çünkü Halkbankası'nın yaptığı işlemlerden dolayı yakın bir tarihte Türkiye çok büyük bir krizle karşı karşıya kalabilirdi. Şu anda Türkiye özellikle terörü finanse eden ülkeler arasında birinci sırada ve bu Halkbankası'nın yaptığı işlem terörün finansmanıyla para aklanmasıyla ilgili bir işlemdir. Bu olayı örtbas etmeye çalışacaklar. Hiç resmi ambargo koymaya gerek yok. Çete lafı geçtiği anda gerçek gazeteciler değil, ulusal basında masada oturanlar kendi kendilerine ambargoyu uygulayacaklar. Çünkü ceza almaktan korkacaklar. İşte bizler bugünkü bu kahvaltıyı bahane edip, bu yerel seçimleri bahane edip, propagandalarımızla her yerde bugün Türkiye'de oynanan oyunun gerçek yüzünü anlatmaya çalışacağız" diye konuştu. "ALİAĞA'DAN ADAY ÇIKARACAĞIZ" Masum Türker, DSP olarak yerel seçimlerde Aliağa'dan da adaylarının olacağını belirterek, İzmir Büyükşehir Belediyesi için çok yakında 3 aday arasında tercih yapacaklarını ifade etti. DSP'nin 2007 yılında aday çıkartmayarak kendi kendini körelttiğini belirten Masum Türker, seçime girmeyen bir partinin seçmeninde güvensizliğe neden olduğunu vurguladı. Türker, "Ana muhalefet partisi kendini toparlasın. Kendi özüne dönsün. Türkiye'nin ilerlemeci, devrimci ve değişimci bir yapıya ihtiyacı var ve DSP bu yeni yapıyı kendisine hedef aldı" dedi.
Mansur Yavaş resmen CHP'de. CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, muhabirine, Yavaş'ın, bir önceki Merkez Yönetim Kurulu toplantısında, tüzüğün 12. maddesi uyarınca üye yapıldığını söyledi. Önceki gün Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nu ziyaret eden Yavaş'ın, CHP'den Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı için aday adayı olduğu ... CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, muhabirine, Yavaş'ın, bir önceki Merkez Yönetim Kurulu toplantısında, tüzüğün 12. maddesi uyarınca üye yapıldığını söyledi. Önceki gün Genel Başkan 'nu ziyaret eden Yavaş'ın, CHP'den Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı için aday adayı olduğu açıklanmıştı. Yavaş'ın, Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adaylığı toplanacak CHP Parti Meclisi toplantısında oylanacak. MANSUR YAVAŞ'IN SİYASİ YAŞAMI 1955 yılında Beypazarı'nda dünyaya gelen Mansur Yavaş; ilk, orta, lise öğrenimini Beypazarı'nda yaptıktan sonra 1983 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden mezun oldu. Askerliğini tamamladıktan sonra 1986 yılında Beypazarı'nda serbest avukatlık yapmaya başlayan Mansur Yavaş; 18 Nisan 1999 seçimlerinde Beypazarı Belediye Başkanı oldu. Beş yıl içerisinde yaptığı çalışmalarla Beypazarı'nı, Türkiye'nin en güzel on güzel ilçesinden biri yapmayı başaran Yavaş; Tarihi Beypazarı konaklarının restorasyonu ve binlerce yıllık Beypazarı tarihini koruma çalışmalarıyla ilçenin ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmasında öncü oldu. 28 Mart 2004 yılında ikinci kez Belediye Başkanı seçilen Mansur Yavaş; gerçekleştirdiği projeleriyle literatürlere "Beypazarı Modeli"nin mimarı olarak geçti. "Ankara'yı Marka Kent" yapma hedefi ile 29 Mart 2009 Yerel Seçimlerinde MHP Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayı olan Mansur Yavaş, avukatlık mesleğini sürdürmektedir.
Arınç: Hocamız çok haklıymış. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Prof. Dr. Necmettin Erbakan Vakfı'nı ziyaret etti. Arınç, "Şimdi karşılaştığımız bazı olaylara bakarak görüyorum ki Necmettin Erbakan hocamız çok haklıymış, çok doğru düşüncelere sahipmiş" diye konuştu. Bu eve yabancı olmadığını, burada çok güzel günleri bulunduğunu aktaran ... Başbakan Yardımcısı , Prof. Dr. Necmettin Erbakan Vakfı'nı ziyaret etti. Arınç, "Şimdi karşılaştığımız bazı olaylara bakarak görüyorum ki Necmettin Erbakan hocamız çok haklıymış, çok doğru düşüncelere sahipmiş" diye konuştu. Bu eve yabancı olmadığını, burada çok güzel günleri bulunduğunu aktaran Arınç, "Merhum genel başkanımız, Başbakanımız Necmettin Erbakan'ın çalışma günlerinde bu toplantılara eşlik etmiş, kendisinden çok yararlanmış bir insan olarak onun bulunduğu mekanda, onun hatıralarıyla dolu bir yerde bu ziyareti yapmak beni gerçekten çok duygulandırdı" dedi. İNŞALLAH MİLLİ GÖRÜŞ'ÜN MERKEZİ OLUR Vakfın hayırlı ve güzel hizmetlere vesile olmasını dileyen , "İnşallah vakıf, merhum Erbakan hocamızın düşünceleri, fikirleri, siyasi hayatı, Türkiye'ye kazandırdıkları ve 'Milli Görüş' dediğimiz fikir hareketinin ebediyen yaşaması, bu düşüncelerin gelecek nesillere aktarılması için bir fikir ve düşünce merkezi olur" diye konuştu. Fatih Erbakan'dan vakfın çalışmaları hakkında bilgi aldığını belirten Arınç, Erbakan müzesinin kurulması için çalışma yürütüldüğünü, bu konuda kendilerine düşeni yapmaya da hazır olduklarını söyledi. Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü: "Kendisini yakınen tanıma fırsatına eriştim. Hukuk fakültesinde bir öğrenciyken önce onu beğenen, sohbetlerinden istifade eden, bir taraftan Odalar Birliği mücadelesi, daha sonra da siyasi hayatında hiç yanından ayrılmamış bir insan olarak ondan her zaman yararlandım, Türkiye yararlandı, siyasi hayatımız zenginleşti. Allah ona rahmet etsin. Ondan her zaman iyi bir bilim adamı, siyaset adamı olarak çok şey öğrendik. Bir de şahsı itibarıyla saygısıyla nezaketiyle, kibarlığıyla inancıyla ahlakıyla edebiyle haya sahibi olmasıyla çok örnek bir insan olarak kendisinden istifade ettik. Onu her zaman rahmetle minnetle hem yad edeceğiz, hatırlayacağız hem de onun arkasından Fatihalarımızı göndereceğiz. Bugün siyasi hayatımızda karşılaştığımız pek çok olaya baktığımda muhterem hocamla birlikte olduğumuz zaman kazandığımız tecrübeleri de gündeme getirmek istiyorum. O, örnek bir siyaset adamıydı. Siyasetin niçin yapılması gerektiğini, siyasetin gayesini bizlere öğretmişti. Siyasette her zaman ahlakı, Allah rızasını üstün tutan bir insandı. Türkiye bugün ne kazandıysa, hem onun şahsında hem de arkadaşlarının gayretleriyle bu noktaya geldi. Fazilet Partisi'nin kapanmasıyla yolda bir farklılaşma olduğunu ancak idealler, fikirler ve doğru düşüncelerin her zaman ve zeminde yaşadığını, yaşamaya da devam edeceğini aktaran Arınç, şöyle konuştu: ERBAKAN HOCAMIZ ÇOK HAKLIYMIŞ "O, ülkesini çok seven bir insandı, milletini çok seven bir insandı. İslam alemiyle çok yakın ilişkileri vardı. Bugün hem ümmetin çektiği sıkıntılarda hemde milletimizin çektiği sıkıntılarda gerçek sebepleri ortaya koymuş ve bu sebepler karşısında neler yapmamız gerektiğini ömrü boyunca bizlere telkin etmişti. Şimdi karşılaştığımız bazı olaylara bakarak görüyorum ki Necmettin Erbakan hocamız çok haklıymış, çok doğru düşüncelere sahipmiş. Demek ki o çizgiyi muhafaza ederek dünyaya, Türkiye'mize bakış açımızı tekrar gözden geçirmekte, bunları tekrar güçlendirmekte fayda var. Her zaman, her geçen an hocamızın ne kadar haklı olduğunu bir kez daha ortaya koyuyor." Fatih Erbakan ise vakfın ilk resmi ziyaretçisinin olduğunu belirterek, "Onun hatırasına olan saygınızdan, hürmetinizden, ona olan gönül bağınızdan dolayı ilk ziyaretçimiz olarak geldiniz. Bundan dolayı çok teşekkür ederiz" dedi. Ziyaretin sonunda Fatih Erbakan, Arınç'a, Necmettin Erbakan'ın "Davam" adlı kitabı ile kahve fincanı hediye etti. Kitaptaki "Ne yaptıysam Allah rızası için yaptım" alt yazısına dikkati çeken Arınç, "Biz, bunu bütün hayatı boyunca yakınen görmüş insanlarız. Sözü aynen gerçekleşmiş bir insan" ifadesini kullandı.
Neyleyim kutudaki milyon doları.... Polis, ellerindeki ayakkabı kutularını AKP İl Başkanlığı binasının önüne bırakmak isteyen 2 eylemci hakkında, çevreyi kirletmekten işlem yaptı.
Ankara sofrasında kutu muhabbeti. Türkiye'nin sıcak gündemi en sıcak mecliste masaya yatırıldı. Yazılarıyla Türkiye'nin nabzını tutan duayen köşe yazarları, Sözcü Pazar için Ankara Sofrası'nda buluştu... ost meclisindeki geleneksel buluşma için günler öncesinden yaptım organizasyonu. Türkiye'nin sıcak gündemini, en sıcak "meclis"te, bu meclisin müdavimlerine ... Türkiye'nin sıcak gündemi en sıcak mecliste masaya yatırıldı. Yazılarıyla Türkiye'nin nabzını tutan duayen köşe yazarları, Sözcü Pazar için Ankara Sofrası'nda buluştu... ost meclisindeki geleneksel buluşma için günler öncesinden yaptım organizasyonu. Türkiye'nin sıcak gündemini, en sıcak "meclis"te, bu meclisin müdavimlerine yorumlatacağım. Ekonomiden siyasete, 2014'te Türkiye nelere gebe diye tek tek soracağım... Mekanımız aynı; Prof. Dr. Şükrü Kızılot'un Ankara'daki ofisi. Saat 18.00'i gösterdiğinde müdavimlerimiz teker teker kapıdan giriş yapmaya başlıyor. Her zamanki gibi ilk gelen Emin Çölaşan. Dost meclisinin en dakik üyesi kendisi. Bu sene meclisimize bir yeni üye daha eklendi... SÖZCÜ Ankara Temsilcisi Saygı Öztürk de aramızda. Son kitabına son noktayı koyduğu gibi soluğu mecliste aldı. Tabii ki gelenek bozulmuyor, Önsözü yine Emin Çölaşan yazacak. Siz bu satırları okurken kitap baskıya giderse hiç şaşırmam. Ankara'da sadece üç gün kaldım ve gittiğim gün yeni kitaba başladığını söyledi Saygı Öztürk. Ben İstanbul'a dönerken, o kitabı çoktan bitirmişti! Diyeceğim o ki; kendi rekorunu kendisi kırdı. Bu rekoru ilk yazan gazeteci olarak, sayesinde benim de bir rekorum var artık! Yavuz Donat korkuttu! Bu meclisin olmazsa olmaz isimlerinden biri duayen gazeteci-yazar Yavuz Donat. Siz bakmayın öyle genç ve fit durduğuna. Emin Çölaşan'ın da Bekir Coşkun'un da ağabeyi olur kendisi. Üstelik Emin Çölaşan gibi bir ismi Türk medyasına kazandıran isim de yine Yavuz Donat. Ama o en çok da Emin Çölaşan'ı işinden kovduran gazeteci olması ile övünüyor. "Eğer Emin'i kovdurmasaydım, şu anda DPT'den emekli Emin Efendi olurdu" diyor. Yavuz Donat'la aramızda bir anlaşma yapıyoruz. Erken gelecek, erken kalkacak. Asla yemeğe kalınmayacak. Dediği gibi de oluyor. Ama bir farkla; yemeğe kalmasa da arkada bizi bekleyen ziyafet sofrasındaki lezzetlerin tadına ilk o bakıyor! Ondan sonra da birlikte geçiyoruz satranç sehpasının önüne. Karşımda usta gazeteci yazar. Aynı zamanda usta bir satranç oyuncusu varken, ilk hamleyi doğru yapma konusunda soğuk terler döküyorum. Neyse ki oyun arada kaynıyor, sohbet ağır basıyor da, maç bir sonraki buluşmaya erteleniyor. Bekir Coşkun geleneği bozmadı Cumhuriyet Gazetesi yazarı Bekir Coşkun bu sene de geleneği bozmuyor. Kapıdan içeri giren en son isim yine o oluyor. Ama gardını almış bu defa. Geçen seneki "Bekir geldi, ben gidiyorum" şeklindeki olası espriler için aynı tonda yanıtı en baştan veriyor: "Rahat olun, fazla kalmayacağım (!)" Fazla da kalamıyor hakikaten. Cumhuriyet çalışanları Mustafa Balbay için bir "Hoş geldin" yemeği tertiplemişler. Güya yemeği orada yiyecek.. Tabii ki böyle bir şey söz konusu bile değil. Masanın ortasında duran kallavi çiğ köfte tabağı yüzünden Coşkun, Balbay'ın yemeğine karnı tok gitmek zorunda kalıyor. Şükrü Hoca'dan herkese şapka! Şükrü Hoca bu; her daim bir sürprizi vardır. Türkiye'de sadece ekonominin duayeni değil, aynı zamanda mizahın da en usta isimlerinden biri. İnce esprileri ile bir Ankara buluşmasına daha damgasını vuran Hoca, kadro tamamlandığında bir açıklama yapıyor. Diyor ki; "Bugünün anısına hepinize birer şapka hazırladım!" Şapka; Hoca'nın son fıkra kitabının adıymış meğerse. Hoca fıkra kitaplarını her yıl Aralık ayında çıkarıyor. Şapka, onun bu alandaki onuncu kitabı. Ama bana kalırsa bir sonraki kitabın adı şimdiden belli. Olsa olsa "Kutu" olur onun da adı! Bu Ankara buluşmalarının meslek hayatımın en keyifli röportajları olduğunu aslında geçen sene de söylemiştim. Bu keyif öncelikle bu ekibin ruhundan kaynaklansa da, sayemde gerçekleşen birbirleriyle didişmelerinin de etkisi büyük! Nasıl mı didişiyorlar? Geçen sene açıklamıştım, yine açıklıyorum; kendileri ile geleneksel hale gelen bu yıllık olağan röportajlarımda ilk önce "kim bildi, kim bilemedi" yi masaya yatırıyorum. Ama bunu her defasında yapacağımı bildikleri için, onlar da hazırlıklı geliyorlar. Gelin görün ki bu sene bu olağan seremoniye pek giremedik. Çünkü Türkiye gündeminde olduğu gibi, bizim gündemimiz de "kutu"ya kilitlendi. En çok da Şükrü Hoca takmış bu kutu meselesine. Her gelene ilk önce "Senin kaç kutun var?" diye soruyor. Ama ben de ayakkabı kutuları konusunda engin bilgilere sahip oldum. Şu anda size bir ayakkabı kutusunun minimum ve maksimum ebatları konusunda bir brifing bile verebilirim. Laf aramızda Coşkun ayakkabı kutularına pek itibar etmiyor. "Ben çizme kutularını bekliyorum" diyor. SÖZCÜ yazarı Sezgin Özcan ise, konuya para sayma makineleri açısından bakıyor. Doğrusu ben bilmiyordum; meğerse isteyen herkes gidip evine bir para sayma makinesi alabilirmiş. Aslında çok da iyi fikir. ATM'lerden çekilen maaşlar, evlerde bu makinelerde kolayca sayılıp, ayakkabı kutularında muhafaza edilebilir. Ama tabii ki işin bir de hırsıza karşı önlem boyutu var. Ankara Sofrası'nda meselenin bu boyutu da enine boyuna tartışılıyor. Ayakkabı kutusunun evde para saklamada dahiyane bir buluş olduğu konusunda yazarlarımız hemfikir. Ne var ki; ayakkabı kutuları artık ifşa oldu. Hırsıza karşı yeni bir kutu bulmak gerektiği de gündemin diğer maddesini oluşturuyor. Diyeceğim o ki; bizim Ankara Sofrası'nda bu yıl bir kutu muhabbetidir gidiyor.. Kırıkkalelinin çiğköftesi, Urfa'nın pabucunu dama attı!..."
"Evli bir erkeğe aşık oldum". Aşık olduğum biri var ama asla ulaşamayacağım ve asla beraber olamayacağım birisi. Yani imkânsız bir aşk varsa hayatta var. Platonik, kendi içimde yaşadığım bir ilişki. Ona bahsedecek bir durum olmadı, çünkü o evli.. Tiyatro kariyerine yüzlerce oyun sığdırdı... Birçok projede ... Aşık olduğum biri var ama asla ulaşamayacağım ve asla beraber olamayacağım birisi. Yani imkânsız bir aşk varsa hayatta var. Platonik, kendi içimde yaşadığım bir ilişki. Ona bahsedecek bir durum olmadı, çünkü o evli.. Tiyatro kariyerine yüzlerce oyun sığdırdı... Birçok projede yer aldı. 10 parmağında 10 marifet olan kadınlardan biri o. Her zaman oynadığı karakterin hakkını veriyor... Rahatsızlığı ile zaman zaman magazin basınında gündem olsa da yaptığı işlerle adından söz ettirmeyi her daim başarıyor. Ünlü oyuncu Nurseli İdiz ile hayatını kâbusa çeviren hastalığını, yaşadığı değişimi ve özel hayatını konuştuk... En son sizi Harem dizisinde ekranlarda gördük. O günden bügüne neler yaptınız? Geçen sene Harem'i çektik 39 bölüm. İki tane sinema filmi çektik, bir tanesi henüz vizyona girmedi. Tatlı Kaçık isimli bir oyun oynadık Tiyatro Kedi'de. Turneler yaptık geçen sene oturacak yer bulamadım kendime. Bu sene yazdan beri pek bir rahatım sadece kendimle ilgileniyorum. Hem psikolojikman, hem fiziki olarak kendimi daha bir yeniliyorum, daha bir parlatıyorum, cilalıyorum. Kaporta cila yapıyorum diyelim. Yeni projeleriniz yok mu ve niçin sizi ekranlarda görmüyoruz? Aslında ben sezon başında sevgili Mahsun Kırmızıgül'le bir anlaşma imzaladım. Hopa'da çekmekte olduğu dizisi için beni bir role davet etti. Fakat sonra ben kendimi oraya gitmek için hazır hissetmedim. Rol de bana çok uygunmuş gibi gelmedi. O yüzden ondan özür dileyerek karşılıklı iptal ettik sözleşmeyi. Şimdi Gani Müjde ile bir proje yapacağız. Ekranda bir sürü dizi var keşke ben de bu projenin içinde olsaydım dediğiniz var mı? Var, olmaz mı? Demet Akbağ'ın dizisinde olmak isterdim. "Sevdaluk"ta. Çünkü hepsi çok yakın arkadaşım. Hepsi de çok iyi oyuncular gerçekten orada olmayı çok isterdim. Demet Akbağ'la çalışmak isterdim. Erdal Özyağcılar'la zaten daha önce 14-15 bölüm çalışmıştım. Onlarla olmayı çok isterdim. Genç oyunculardan kimleri beğeniyorsunuz? Nurgül Yeşilçay ve Özgü Namal'ı, Gökçe Bahadır'ı, Kıvanç Tatlıtuğ'u çok beğeniyorum. Engin Altan Düzyatan'ı ve Cemal Hünal'ı da çok beğeniyorum. Beni kızım idare etti Kızınızla aranız nasıl? Kızımla aram çok iyi, ben çok şanslı bir anneyim. Mükemmel bir çocuk gerçekten. Zaman zaman beni o idare etti. Rahatsızlıklarımda çok destek oldu. 29 yaşında kocaman oldu. İyi ki de onu erkenden doğurmuşum. Çok kültürlü bir çocuk. Çok iyi bir eğitim aldı. Pek çok kabiliyeti var. Pek çok şey yapıyor. Çeviri yapıyor, şarkı söylüyor, tiyatro yapıyor, roman yazıyor. Şimdi hangisi üzerine yoğunlaşması gerektiğine karar veremiyor. Nişanlısı da sanatçı, operacı. Evliliğe gidecek bir ilişkim olmadı  Aşka gelmek istiyorum. Hayatınızda birisi var mı? Ve niçin bir daha evlenmeyi düşünmediniz? Valla çok evliliğe gidecek bir ilişkim olmadı. Aşık olduğum biri var ama asla ulaşamayacağım ve asla beraber olamayacağım birisi. Yani imkansız bir aşk. Platonik, kendi içimde yaşadığım bir ilişki. Bizim camiadan değil ve ona bahsedecek bir durum olmadı, çünkü o evli. Kendi içimde yaşamayı tercih ediyorum. Ben iki üniversite mezunuyum. Öğretim üyesi olmaya karar verdim. Babam da öğretim üyesiydi, teyzem de tıp fakültesi bölüm başkanıydı, kardeşim öğretim üyesi bizim ailede böyle bir şey var. Türkiye'nin son günlerdeki durumu için ne diyeceksiniz? Belki inşaat olarak, yol yapımı olarak iyi bir şeyler yapılıyor olabilir. Kültürel olarak, siyasi olarak, toplumsal olarak çok iyiye gittiğimizi düşünmüyorum. Daha kötüye gittiğimizi düşünüyorum. Çağdaş dünyaya doğru yol almıyoruz. Son olarak neler söylemek istersiniz? Umarım daha bilinçli bir toplumda yaşarız diye düşünüyorum.
"Cemaatin bankasına operasyon yapılacak". Habertürk Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı'nın bugünkü köşesinde ilginç bir iddia yer aldı. Altaylı, Başbakan Erdoğan'ın dünkü "İninize gireceğiz, didik didik edeceğiz' sözlerini değerlendirdi, cemaatle ilgili bir bankaya operasyon yapılacağını savundu. Altaylı'nın yazısındaki o bölüm şöyle: "İNİNİZE gireceğiz, didik ... Fatih Altaylı'nın köşe yazısında ilginç iddia. "Cemaatin bankasına operasyon yapılacak" Habertürk Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı'nın bugünkü köşesinde ilginç bir iddia yer aldı. Altaylı, Başbakan Erdoğan'ın dünkü "İninize gireceğiz, didik didik edeceğiz' sözlerini değerlendirdi, cemaatle ilgili bir bankaya operasyon yapılacağını savundu. Altaylı'nın yazısındaki o bölüm şöyle: "İNİNİZE gireceğiz, didik didik edeceğiz." Başbakan Erdoğan çok ama çok sert konuştu. Aslında sevdiği ortamlardır Başbakan'ın. Yıllardır hep öyle yapmadı mı, bir karşıt buldu ve o karşıtlık üzerinden siyaset yaptı. Asker, güç odakları, eski siyaset, Ergenekon, medya... O vurdukça, destekleyenleri coştu, kazandıkça taraftar sayısını artırdı.   Son zamanlarda pek karşıtlık kalmamıştı. Bir şey dediği zaman "12 yıldır hükümetsin. Artık sen devletsin. Karşında kimse mi kaldı" deniyordu. Gerçekten de Başbakan Erdoğan ringde yalnız kalmıştı. Karşısına çıkan yoktu.   Ama şimdi yine bir karşıt buldu. Cemaat. Aralarındaki çekişme tam olarak su üstüne çıkıncaya kadar "yakın" görünen ve aslında kritik noktalarda her zaman destek vermiş olan Cemaat.   Kavga tam olarak patlamadan çok değil birkaç gün öncesine kadar "Ne istediniz de vermedik" dediği Cemaat. Başbakan şimdi Cemaat'e yönelik olarak diyor ki, "İninize gireceğiz, didik didik edeceğiz".   CEMT'E YAKIN BİR BANKAYA OPERASYON DÜZENLENECEK   Bu sözlerin arkasını çok derin okumaya gerek yok. Söylenilen belli, yapılacak olan belli. Belli ki, pek yakında Cemaat'le ilgili bir bankaya yönelik bir operasyon yapılacak. Bu arada Cemaat'e yakın işadamları mercek altına alınacak. Her türlü para trafiği ince ince takip edilecek.   Fakaaaaat!   Burada bir zorluk var. Cemaat'te "zengin yok". Cemaat'i oluşturan kitlenin çok önemli bölümü küçük veya orta boy sanayici, esnaf, eşraf, toptancı, orta halli veya orta hallinin biraz üzerinde bir kitle.   "Büyük ölçekli işadamı, holding patronu" diyebileceğin insan sayısı Cemaat'te bir elin parmaklarını bulmaz. Cemaat'le ilgili o banka desen patronu yok. En büyük hissedarının payı yüzde 4, bildiğim kadarıyla. Yurtdışındaki yapı ise tamamen Türkiye'den bağımsız. Tabii olan bitene bakınca insan "Neredeeen, nereyeee" diyor.  
23 ilde AKP'ye operasyon geliyor!. Cemaat'in AKP'ye İstanbul merkezli yaptığı operasyonun yankıları sürerken, seçim dönemine kadar devam ettirilecek bir dizi operasyon daha planlandığı iddia edildi. Hükümete ulaşan bilgilere göre 23 ilde AKP belediyeleri, il başkanlarını, yerel işadamlarını, vali ve kaymakamları da kapsayan artçı şoklar tasarlandı. ... Cemaat'in AKP'ye İstanbul merkezli yaptığı operasyonun yankıları sürerken, seçim dönemine kadar devam ettirilecek bir dizi operasyon daha planlandığı iddia edildi. Hükümete ulaşan bilgilere göre 23 ilde AKP belediyeleri, il başkanlarını, yerel işadamlarını, vali ve kaymakamları da kapsayan artçı şoklar tasarlandı. Sabah gazetesinin haberine göre; Başbakan Tayyip Erdoğan ve kurmayları, İstanbul merkezli operasyon ile ilgili yaptığı toplantılarda, yaşanan olaylara ilişkin bazı bilgiler de paylaşılırken bundan sonra ne yapılacağı tartışıldı. Gündeme gelen en şaşırtıcı bilgi ise 23 ilde daha İstanbul benzeri bir operasyonun yapılacağı oldu. Hükümete ulaşan istihbarata göre, AKP'yi yerel seçim öncesi sıkıntıya sokacak planlı adımlar atılacak, ilk etapta 23 ilde düğmeye basılacaktı. Bu illerde, bir süredir hazırlıkları devam eden soruşturma dosyaları sümen altından çıkarılarak tek tek açıklanacaktı. Başbakan Erdoğan, gerek kurmayları ile yaptığı toplantılarda gerekse kamuoyu önünde devlet içindeki yapılanmalar ile sonuna kadar savaşacağı mesajı verdi. Bu kapsamda önümüzdeki günlerde Emniyet'in yanısıra diğer kamu kurum ve kuruluşlarında da çok sayıda atama yapılması bekleniyor. Erdoğan'ın, olayların gidişine bakarak milletvekilleri ile ilgili 3 dönem kriterini bile kaldırabileceği belirtiliyor.
Sınırda patlama çok sayıda yaralı var!. Suriye'nin Hatay sınırına çok yakın bir noktasında patlama meydana geldi. Aynı anda Suriye uçaklarının geçtiği gözlendi. Yaralılar olduğu bildiriliyor.
Bakanlara yolsuzluk kıyağı!. Yolsuzluk ve rüşvet operasyonuna adı karışan 4 bakanla ilgili olarak savcılığın TBMM'ye delil ve bulgu içeren dosya gönderip göndermediği tartışmaları sürerken; TBMM yönetimi savcılığın Adalet Bakanlığı ve Başbakanlık'ı aşarak doğrudan TBMM'ye göndermesi durumunda dosyaları iade edecek. Cumhuriyet'ten Emine Kaplan'ın haberine ... Yolsuzluk ve rüşvet operasyonuna adı karışan 4 bakanla ilgili olarak savcılığın TBMM'ye delil ve bulgu içeren dosya gönderip göndermediği tartışmaları sürerken; TBMM yönetimi savcılığın Adalet Bakanlığı ve Başbakanlık'ı aşarak doğrudan TBMM'ye göndermesi durumunda dosyaları iade edecek. Cumhuriyet'ten Emine Kaplan'ın haberine göre, Meclis yönetimi, savcılığın dosyayı Adalet Bakanlığı kanalıyla göndermesi gerektiğini, doğrudan TBMM'yi muhatap alamayacağını belirttiler. 4 bakanla ilgili TBMM'ye dosya gönderildiği tartışmaları sürüyor. TBMM Başkanı Cemil Çiçek, kendilerine ulaşan bir dosya olmadığını açıklamıştı. TBMM yöneticileri, savcılığın söz konusu bakanlarla ilgili bilgi ve belgenin yer aldığı dosya ya da bilgi notu içeren yazısını önce Adalet Bakanlığı'na göndermesi, yazının Başbakanlık kanalıyla TBMM'ye sunulması gerektiğini belirtiyor. Bakanlarla ilgili yazıya ilişkin işlemlerin milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasına ilişkin fezleke kapsamında olduğuna dikkat çekilirken; TBMM yönetimi savcılığın bu prosedüre aykırı olarak doğrudan yazıyı Meclis'e gönderme olasılığına karşı da bir değerlendirme yaptı. Savcılığın muhatabının TBMM değil Adalet Bakanlığı olduğuna dikkat çeken Meclis yönetimi, "Savcılığın dosyaları Adalet Bakanlığı ve Başbakanlık aşılarak doğrudan TBMM'ye gönderilmesi durumunda iade edilmesi" kararı aldı. Bakanlarla ilgili yazının gerekli aşamalardan geçtikten sonra TBMM'nin bilgisine sunulması durumunda anayasanın 100. maddesi gereği 55 milletvekilinin imzasıyla soruşturma komisyonu kurulabiliyor. Soruşturma komisyonu, gizli oyla ve basit çoğunlukla kurulabiliyor. Soruşturma komisyonu kurulması durumunda, en fazla 4 ay süreyle çalışacak olan komisyonun raporu doğrultusunda ilgili bakanın Yüce Divan'a gönderilmesi için gizli oyla ve salt çoğunlukla, yani en az 276 milletvekilinin "evet" oyu gerekiyor. TBMM'de bütçe görüşmeleri sırasında muhalefet milletvekilleri savcının bakanlarla ilgili yazıyı TBMM'ye bir an önce göndermesi gerektiğini belirttiler. CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce, "O savcılara buradan sesleniyorum. Meclis'e bilgi ve belge gönderecekmiş. Sen kim oluyorsun da Meclis'e bilgi ve belge gönderiyorsun? Kimi uyutuyorsun savcı? Sen Meclis'e bilgi ve belge değil, sen Meclis'e fezleke göndereceksin. Buraya o fezlekeler gelecek. 89 saat geçti olayın üzerinden, nerede fezlekeler? Bakanların fezlekelerinin buraya gelmesi lazım" dedi.
Hüseyin Çelik'ten istifa açıklaması. AKP Genel Başkan Yardımcısı ve parti sözcüsü Hüseyin Çelik, Kanal 7 ekranlarında gündemi değerlendirdi. Çelik, 'Eğer biz gereğini yapmazsak milletin eli iki yakamızda olsun' dedi. 17 Aralık sabahı başlatılan ve bakan çocuklarına kadar uzanan yolsuzluk ve rüşvet operasyonuyla ilgili konuşan ... AKP Genel Başkan Yardımcısı ve parti sözcüsü Hüseyin Çelik, Kanal 7 ekranlarında gündemi değerlendirdi. Çelik, 'Eğer biz gereğini yapmazsak milletin eli iki yakamızda olsun' dedi. 17 Aralık sabahı başlatılan ve bakan çocuklarına kadar uzanan yolsuzluk ve rüşvet operasyonuyla ilgili konuşan Çelik "Bayraktar bana dedi ki ben oğlumun ne yaptığını biliyorum. Vicdanen rahatım Egemen Bağış çıktı Meclis'te alnımız ak başımız dik dedi. Öteki bakanlar da yarın çıkar gerekli açıklamayı yapar" ifadelerini kullandı. BAKANLAR GÖREVDEN ALINACAK MI? "Başbakan Erdoğan bu bakanları görevden alacak mı?" sorusuna Çelik "Bunu bana değil Başbakan'a sorun bunun kararını verecek kişi kendisidir" dedi. Başbakan Erdoğan'ın şu anda süreci izlediğini de sözlerine ekleyen Çelik "Başbakan'ın kararını kendisinden başka kimse bilemez" dedi. Bakanların istifalarını Başbakan'a sundukları yönünde çıkan iddialara da yanıt veren Çelik "4 bakan arkadaşımız 'kamuoyunda bizimle ilgili böyle bir algı oluşturulmak istendi, biz sizin istediğiniz her an görevimizi bırakmaya hazırız' dedi. Bakanlar istifalarını sunuyordu. Buna bizzat ben şahidim" şeklinde konuştu.
Çarşı TFF'ye yürüdü!. Beşiktaş taraftarı, "Kravatlıların yetmediği yerde atkılılar devreye girer" sloganıyla TFF binasına protesto yürüyüşü düzenledi.
CHP'den istifa etti. Uzun süredir CHP İl başkanlığı görevinde bulunan Gökdağ, yaptığı yazılı açıklama ile istifa ettiğini duyurdu. İstifa dilekçesini CHP Genel Merkezi'ne ileten Gökdağ, bu kararına zihinsel ve fiziksel yorgunluğunu gerekçe gösterdi. Verimsiz olacağı kanaatiyle istifa kararı aldığını kaydeden Gökdağ açıklamasında şu ... Uzun süredir CHP İl başkanlığı görevinde bulunan Gökdağ, yaptığı yazılı açıklama ile istifa ettiğini duyurdu. İstifa dilekçesini CHP Genel Merkezi'ne ileten Gökdağ, bu kararına zihinsel ve fiziksel yorgunluğunu gerekçe gösterdi. Verimsiz olacağı kanaatiyle istifa kararı aldığını kaydeden Gökdağ açıklamasında şu ifadelere yer verdi: "Bu süreçte zihinsel ve fiziksel olarak çok yoruldum. Siyasette yorulmak gayet doğaldır. Ancak, zihinsel yorgunluk verimsiz olmama neden oldu. Halkın CHP'den beklentisinin yükseldiği bu dönemde verimsiz olarak, İl Başkanlığı koltuğunu işgal etmenin doğru olmadığını düşündüğüm için istifa etmenin doğru olacağına karar verdim. Bu süreçte her zaman yanımda olan yönetimdeki arkadaşlarıma ve örgütüme teşekkür ederim. Artık partimin normal bir üyesi olarak, çalışmalarıma devam edeceğim."
Devlet Bahçeli'den hükümete sert eleştiri. MHP Lideri Devlet Bahçeli, "Hükümet Türk polisiyle boğuşmayı bırakmalı, sahip olduğu siyasi imkânlara dayanarak haysiyetli emniyet mensuplarına güç gösterisi yapmaktan bir an önce vazgeçmelidir. Türk polisi yalnız ve sahipsiz değildir. Ve daha da önemlisi Türk polisi AKP'nin kötü ve art ... MHP Lideri Devlet Bahçeli, "Hükümet Türk polisiyle boğuşmayı bırakmalı, sahip olduğu siyasi imkânlara dayanarak haysiyetli emniyet mensuplarına güç gösterisi yapmaktan bir an önce vazgeçmelidir. Türk polisi yalnız ve sahipsiz değildir. Ve daha da önemlisi Türk polisi AKP'nin kötü ve art niyetlerine bırakılmayacak kadar değerli ve önemlidir. Başbakan Erdoğan, ayakkabı kutularından fışkıran milyon dolarları, yatak odalarından çıkan kasaları ve para sayma makinelerini görmek yerine; polislerimizin olay mahallerindeki oturma şeklinden salladıkları tespihe kadar kafayı takmış ve sinir küpüne dönmüştür. Konu "Hükümet- Cemaat" anlaşmazlığı olarak görülmemeli ve bu şekilde yorumlanmamalıdır.Adı yolsuzluk haberlerine karışan, rüşvet aldığı söylenen, çocuklarının evinden para madenleri bulunan hükümet üyeleri hakkında derhal istifa veya azil süreci başlatılmalıdır.
O da görevden alındı!. İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nde 25 şube ve ilçe müdürünün yerleri değiştirildi. Görev yeri değiştirilenler arasında Atatürk Havalimanı Emniyet Şube Müdürlüğü görevini yürüten Emniyet Müdürü Ufuk Balcı da yer alıyor. Balcı 1,5 sene önce Atatürk Havalimanı Emniyet Şube Müdürü olarak atanmıştı. Görev ... Atatürk Havalimanı Emniyet Şube Müdürlüğü görevini yürüten Emniyet Müdürü Ufuk Balcı da görevden alındı
CHP İstanbul adaylarını açıkladı. CHP MYK sabah 8:00'de toplanmıştı. Yaklaşık 5 saat süren toplantının ardından MYK'da bir çok ilin belediye başkan adayı netleşti. İşte MYK'dan geçen ve Parti Meclisi'nin onayına sunulan o iller ve başkan adayları: Ankara: Mansur Yavaş Mersin: Macit Özcan İzmir: Aziz ... 5 saat süren toplantının ardından MYK'da CHP'den bir çok ilin belediye başkan adayı netleşti. CHP MYK sabah 8:00'de toplanmıştı. Yaklaşık 5 saat süren toplantının ardından MYK'da bir çok ilin belediye başkan adayı netleşti. İşte MYK'dan geçen ve Parti Meclisi'nin onayına sunulan o iller ve başkan adayları: Ankara: Mansur Yavaş Mersin: Macit Özcan İzmir: İstanbul: Mustafa Sarıgül Hatay: Lütfü Savaş Eskişehir: Yılmaz Büyükerşen Muğla: Osman Gürün Aydın: Özlem Çerçioğlu Edirne: Hamdi Sedefçi Adana - Seyhan: Zeydan Karalar Kars: Naif Alibeyoğlu Antalya: Mustafa Akaydın Çanakkale: Ülgür Gökhan Kars - Susuz: Ali Yeğin Mersin - Tarsus: Haluk Bozdoğan Zonguldak: Harun Akın Gaziantep: Akif Ekici Mersin - Tarsus: Haluk Bozdoğan Mersin - Yenişehir: Önal Özdemir Mersin Akdeniz : Kenan Yücesoy Kars- Arpaçay: Enver Akkaya Ankara - Etimesgut: Mehmet Yula Ankara - Mamak: Coşkun Torun Muğla - Marmaris: Ali Acar İstanbul - Beykoz: Hızır Yılmaz İstanbul - Fatih: İlhan Dabakoğlu İstanbul - Tuzla: Cemil Ekşi
Emniyette ikinci dalga atamalar!. İstanbul'da gerçekleştirilen yolsuzluk operasyonunun ardından, başlayan tayinlerin ilk dalgasında İzmir Emniyet Müdürlüğü'nde görevli 13 şube ve ilçe müdürünün yeri değiltirildi. Bugün yapılan ikinci tayin dalgasında ise, ilk tayinde Mali Şuçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü'den, Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü'ne atanan Emin ... İstanbul'da gerçekleştirilen yolsuzluk operasyonunun ardından, başlayan tayinlerin ilk dalgasında İzmir Emniyet Müdürlüğü'nde görevli 13 şube ve ilçe müdürünün yeri değiltirildi. Bugün yapılan ikinci tayin dalgasında ise, ilk tayinde Mali Şuçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü'den, Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü'ne atanan Emin Göktaş, bu kez Tanık Koruma Şube Müdürlüğü'ne tayin edildi. Tanık Koruma Şube Müdürü Şevket Canıtez, Kaçakçılık Suçlarıyla Mücadele Şube Müdürlüğü'ne, bu şubenin müdürü Mehmet Akpınar da, Bornova İlçe Emniyet Müdür yardımcılığı görevine tayin edildi.
Zafer Çağlayan'dan ilk açıklama. Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan "yolsuzluk ve rüşvet" soruşturmasıyla ilgili ilk kez yaptığı açıklamada; "Ne evladımın ve ne de onun kadar değerli çalışma arkadaşlarımın bir yanlışın içinde olması söz konusu olamaz"dedi. Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, İstanbul merkezli operasyona ilişkin "17 Aralık'ta ... Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan "yolsuzluk ve rüşvet" soruşturmasıyla ilgili ilk kez yaptığı açıklamada; "Ne evladımın ve ne de onun kadar değerli çalışma arkadaşlarımın bir yanlışın içinde olması söz konusu olamaz"dedi. Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, İstanbul merkezli operasyona ilişkin "17 Aralık'ta başlayan süreç ve yaşanan bu olaylar, ortaya çıkış ve gelişme şekli itibariyle normal bir olay değildir. Amacı ve hedefi çok farklı olan, büyük bir tuzakla karşı karşıyayız. Ne benim, ne evladımın ve ne de onun kadar değerli çalışma arkadaşlarımın bir yanlışın içinde olması söz konusu olamaz" dedi. Çağlayan; 17 Aralıkta başlayan süreç ve yaşanan bu olayların, ortaya çıkış ve gelişme şekli itibariyle normal olmadığını belirtti. Bakan Çağlayan, şunları kaydetti: "Amacı ve hedefi çok farklı olan, büyük bir tuzakla karşı karşıyayız. Ne benim, ne evladımın ve ne de onun kadar değerli çalışma arkadaşlarımın bir yanlışın içinde olması söz konusu olamaz. Önümüzdeki günlerde her şey açığa çıkacaktır. Hukukun üstünlüğüne ve masumiyet karinesine herkesin özellikle de hukuku uygulamakla görevli ve yükümlü olanların çok daha fazla itina göstermesi gerektiğine inanıyorum.  Bu süreçten alnımızın akıyla, milletçe güçlenerek çıkacağımıza inanıyorum."
Oğullar için Metris'e geldiler. Bakan Zafer Çağlayan'ın eşi Songül Çağlayan oğlunun yattığı cezaevine geldi. Börek, baklava paketleri ve bavullarla girdiği cezaevinde yaklaşık 2 buçuk saat kaldı. Ankara plakalı ve koruma polislerinin eşlik ettiği başka araçlar da Metris Cezaevi'ne kadın ziyaretçiler getirdi. Onların da diğer ... Bakan Zafer Çağlayan'ın eşi Songül Çağlayan oğlunun yattığı cezaevine geldi. Börek, baklava paketleri ve bavullarla girdiği cezaevinde yaklaşık 2 buçuk saat kaldı. Ankara plakalı ve koruma polislerinin eşlik ettiği başka araçlar da Metris Cezaevi'ne kadın ziyaretçiler getirdi. Onların da diğer tutuklu Barış Güler'in yakınları olduğu öğrenildi. METRİS CEZAEVİNİN KAPISINDA HAREKETLİLİK Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan'ın eşi Songül Çağlayan, "17 Aralık operasyonu" nda tutuklanan oğlu Salih Kaan Çağlayan'ı Metris Cezaevinde ziyaret etti. İstanbul merkezli "17 Aralık operasyonu" kapsamında tutuklanan ve aralarında 2 bakan çocuğunun da bulunduğu Metris Cezaevi'nin kapısında dikkat çekici ziyaretçi hareketliliği yaşandı. ART ARDA ANKARA PLAKALI ARAÇLAR GELDİ Ankara plakalı bir araçtan ilk olarak elinde valizle saat 12.00 sıralarında, genç bir kadın indi ve cezaevine girdi. Ardından, Saat 13.00 sıralarında biri Ankara plakalı, diğeri ön plakası olmayan iki araç Metris Cezaevi önüne geldi. SALİH KN ÇAĞLAYAN'IN ANNESİ CEZAEVİNDE Korumaların önlem almasının ardından araçtan Bakan Çağlayan'ın eşi Songül Çağlayan indi. Korumaların, Songül Çağlayan'ın görüntülenmemesi için çaba harcadığı görüldü.. BAKLAVA, BÖREK VE BAVULLARLA GELDİ Songül Çağlayan, beraberindekilerle cezaevine girdi. Ardından korumalar araçtan çıkardıkları bavullar, baklava ve börek çantalarıyla içeri girdi. İKİNCİ VİP ARAÇ DA METRİSTE Songül Çağlayan'ın taşıyan aracın görünmesinden çok kısa süre önce de yine koruma polislerinin eşlik ettiği bir başka araç cezaevine girdi. Bu araçtan çıkan 2 kadın cezaevine girdi. Soruşturmanın diğer tutuklusu, bakan Muammer Güler'in oğlu Barış Güler'in yakınları olduğu öğrenilen ziyaretçiler de beraberinde getirdikleri paket ve bavullarla içeri girdi. Bu paketler de korumalar tarafından taşındı. 2 BUÇUK ST KALDILAR Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan'ın eşini ve diğer ziyaretçileri taşıyan araçların cezaevinin ilk avlusuna girişine izin verildi. Yaklaşık 2 buçuk saat sonra ziyaretçiler kapıda göründü. Araçlara bindikleri sırada korumalar da girişte olduğu gibi görüntü alınmaması için çaba gösterdi. Salih Kaan Çağlayan'ın annesi Songül Çağlayan ve tutuklu Barış Güler'in yakınları olduğu öğrenilen ziyaretçileri taşıyan araçlar art arda cezaevinden çıktı.
AKgençlik kefen giydi. Erdoğan bugün Trabzon Havalimanı'nda da konuştu. Trabzon Havalima'nında, 'Dik dur eğilme, Trabzon seninle' sloganları ile karşılanan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Hiç endişeniz olmasın. Dik duracağız, dikleşmeyeceğiz. Bir olacağız, diri olacağız, beraber olacağız, kardeş olacağız. Hep birlikte Türkiye olacağız" dedi. Erdoğan'ın, ... Erdoğan bugün Trabzon Havalimanı'nda da konuştu. Trabzon Havalima'nında, 'Dik dur eğilme, Trabzon seninle' sloganları ile karşılanan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Hiç endişeniz olmasın. Dik duracağız, dikleşmeyeceğiz. Bir olacağız, diri olacağız, beraber olacağız, kardeş olacağız. Hep birlikte Türkiye olacağız" dedi. Erdoğan'ın, "Bütün bu kirli oyunlara, bu kirli tuzakları Trabzon, hep birlikte bozmaya var mıyız?" sözleri üzerine, 'Evet' yanıtını alınca da, "Yeter. Bu zaten gerekli olan yerlere ulaşmıştır. Yeter. Söz sizin, karar sizin ve burada görüldüğü kadarıyla fazla bir zaman yok. 30 Mart'ta sandıkta en güzel cevabı vereceksiniz. Trabzonlu kardeşlerim, büyükşehir vatandaşları olarak inşallah Türkiye'ye Karadeniz'den en güzel cevabı verecek" diye konuştu. BUNLARI DA ÇÖKERTECEĞİZ "Artık ahlak sınırlarını aşmış tipler türedi bu ülkede" diyen Başbakan Erdoğan şöyle konuştu: "Devletin içerisinde paralel yapılaşmaya gayret edenler türedi. Bu çete ve örgütler, nasıl mafyayı çökerttiysek, bu çeteleri de çökertmiştik ama bunların şekli farklı. Şimdi bunlara sıra geldi, bunları da çökerteceğiz. Artık nereden gelirse gelsin, rengi ne olursa olsun asla bu konularda taviz yok. Şunu herkesin bilmesi gerekir; Anayasanın çizdiği sınırlar içerisinde yasama nasıl görevini yapıyorsa yürütmede öyle yapacak, yargıda öyle yapacak. Yalnız bir erk, bir kuvvet görevini yerine getirirken bir diğerinin onun üzerinde baskı oluşturma gayreti içerisine girmesi, girdiği taktirde yasamadaki gücümüzü de kullanırız, yürütmedeki gücümüzü de kullanırız. Bunu sadece hakkın ve halkın talebi için kullanırız. Şunu iyi bilmemiz lazım; biz 11 yıllık mücadelemizde sadece bir tercih ortaya koyduk. Milletin iradesine saygı dedik. Milletin iradesine saygı yolunda her seçimde sizler bize hep destek oldunuz. Sürekli bize verdiğiniz destekle yüzde 34'le başlayan süreci yüzde 50'ye tırmandırdınız. Ama demek ki bunlar yüzde 50'nin dilinden de anlamıyor. İnanıyorum ki 30 Mart'ta bu çok daha farklı olacak. Unun adını milletim koyacak. 30 Mart'a kadar durmak yok yola devam." 240 milyar dolar milli gelirle yol çıktıklarını ve şu anda bu rakamın 800 milyar dolara ulaştığını anlatan Başbakan Erdoğan, "Yolsuzlukların olduğu bir iktidarda siz bunu yapabilir miydiniz?" diye sordu. BUNLARIN BU VATANI, MİLLETİ SEVDİKLERİNE İNANMIYORUM Başbakan Erdoğan, Merkez Bankası'nın 27.5 milyar doları varken bu rakamı rekor kırarak 136 milyar dolara çıkardıklarını belirtti. Konuşmasında geçmiş dönem iktidarlarını eleştiren Erdoğan şöyle devam etti: "Yolsuzlukların olduğu bir ülkede bir taraftan IMF'yi sıfırlayacaksın, bir taraftan Merkez Bankası'nı bu kadar güçlü hale getireceksin. Bir taraftan son çeyrekte 4.4'lük bir büyüme ile toplamında yüzde 4'lük bir büyümeyi yakalayacaksın. Dünyanın ilk 5'inin içerisine gireceksin. Utanmadan, sıkılmadan yolsuzluktan bahsedeceksin. Biz geçmişteki CHP iktidarlarına da benzemeyiz, MHP iktidarlarına da benzemeyiz. MHP konuşuyor. Sen ne konuşuyorsun bir defa? Sana millet 5 yıllığa iktidar verdi, 3.5 yılda bırakıp kaçtın. Niye, yönetecek mecalleri kalmadı. Çünkü Ziraat ve Halk Bankası'nı batırdılar, görev zararı yazdılar. Rakam 46 milyar dolara ulaştı. Bütün bunlar aşıldı. İki bankada en karlı bankalar içerisine girdi. Böyle bir noktadayız. Şimdi halk Bankası'nı yıkmaya çalışıyorlar. Bu oyunun içerisinde yargı ve yürütmede var. Biz buna evet diyebilir miyiz? Eğer bireysel cezalar varsa bunu yaparsınız. Ama Halk Bankamızı yıkmak için böyle bir yola başvurmak hiç kimsenin haddine değildir. Bunların bu milleti, bu vatanı sevdiklerine inanmıyorum. Çünkü Nisan 2013'de ABD'de Halk Bankası'na yönelik bir operasyonun projeleri hazırlandı, planları yapıldı. Bunu kongreye getirmek istediler. Halk Bankası'nın uluslararası piyasalardaki çalışmalarına ket vurmak istediler. Bunu engelleyince rahatsız oldular. Bu oyuna gelmedik, gelmiyoruz ve Halk bankasını da yedirmeyeceğiz. Kusura bakmasınlar." BİZ MÜSLÜMANIN HİDAYETİNİN ARTMASI İÇİN DUA EDERİZ, LANETİ İÇİN DEĞİL Konuşması sırasında sözleri 'Dik dur eğilme, beddualar gelse de' sloganları ile kesilen Erdoğan, "Biz Müslüman'a lanetle emrolunmuş bir topluluk değiliz. Biz Müslüman'ın hidayetinin artması için dua ederiz, laneti için değil. Lanet Müslümanlar arasında öyle berbat bir tezgahtır ki bumerang gibi döner, onu yapana gider. Bu bakımdan çok hassas ve dikkatli olmamız lazım. Bin düşünüp bir konuşmak var ya, öyle yapmamız lazım. Bu makamlar gelip geçicidir. Hangi makamda olursak olalım yarın anıldığımızda hayırla yad edilmek çok önemli. Bu milletin bölünmesi var ya, bu çok tehlikeli. Milletimizin bölünmesine vesile olanlar iflah etmez. Onun için çok düşünmeleri lazım. Kardeş olacağız dedim. Birileri havaalanlarının çıkışlarında bilboardlara yazmışlar; 'Kardeş olacağız'. Bir tarafa geziciyi koymuş, bir tarafa polisimizi; 'kardeş olacağız.' İyi, güzel, kardeş olacaksın da bu nasıl kardeşlik ki öbür taraftan kardeşinizi lanetleyeceksin, beddua edeceksin? Bu nasıl iş? Sizin kardeşliğiniz elinde molotof kokteyli ile dolaşanlara karşı mı? Sizin kardeşliğiniz benim esnafımın camını çerçevesini indirenlere karşı mı? Sizin kardeşliğiniz bizim polisimize karşı her türlü saldırıyı yapan, aracını, gerecini, milli servetini yakıp yıkanlara karşı mı? Kardeşlerim, ama biz sabrediyoruz, sabredeceğiz. Ancak devletin içerisindeki çeteleşmeye de müsaade etmeyeceğiz" dedi. KEFENİMİZLE GELDİK, ÖLÜMÜNE SENİNLEYİZ Bu arada, AKP Çarşıbaşı İlçesi Gençlik kolları üyesi yaklaşık 15 kişinin, üzerlerinde sembolik beyaz örtü ile geldikleri havalimanında, 'Kefenimizle geldik, ölümüne seninleyiz' pankartı açması dikat çekti. Başbakan Erdoğan'dan önce alana gelen Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar da, vatandaşların yoğun sevgi gösterileri ile karşılandı. Başbakan Erdoğan daha sonra uçakla Pakistan'a hareket etti.
Ertuğrul Günay'dan kapak gibi yanıt.   - Türkiye'yi sarsan yolsuzluk ve rüşvet skandalı operasyonunun etkileri devam ediyor. Yandaş medyanın kalemleri operasyonun Gülen Cemaati tarafından hazırlandığını ileri sürüyor. Gülen Cemaati ise yapılan suçlamaları reddediyor. Her iki tarafın yazarları arasında kimi zaman sosyal medyada sert tartışmalar yaşanırken, ...   - Türkiye'yi sarsan yolsuzluk ve rüşvet skandalı operasyonunun etkileri devam ediyor. Yandaş medyanın kalemleri operasyonun Gülen Cemaati tarafından hazırlandığını ileri sürüyor. Gülen Cemaati ise yapılan suçlamaları reddediyor. Her iki tarafın yazarları arasında kimi zaman sosyal medyada sert tartışmalar yaşanırken, gazeteciler ile siyasetçiler arasında da sözlü tartışmalar yaşanıyor. Bu tartışmalara son olarak Eski bakan Ertuğrul Günay ile Kanal 7 Ankara Temsilcisi ve haber7.com yazarı Mehmet Acet arasındaki yazışma eklendi. Acet twitter hesabından, "Zengin bir adamdan İHL vs için bağış alıyorsunuz.Adamın sabıka kaydı yok. Sonra o zengin adam suçlanıp tutuklanıyor. Bağış alan suçlu mudur?" diye yazdı. Bu yazıya cevap olarak, "Eğitim için yapılan bağışlar vergiden düşüldüğünden hiçkimse bu bağışı elden yapmaz. (Akıllı insanlar da bunlara inanmaz.)  @acetmehmettw" diye yazan Ertuğrul Günay'ın bu sözleri binlerce kullanıcı tarafından retweet (RT) edildi. Ertuğrul Günay'ın bu sözlerinin ardından Mehmet Acet twitter'da; "Bayrampaşa Belediye Başkanını bir arayın isterseniz. Hikayenin detaylarını bir de ondan dinleyin. Ayrıca sorum halk bank genel müdürü ile sınırlı değil. Ortaya soruyorum. Suç varsa örtmek için değil, kolaycılığa kaçılmasın diye soruyorum. Akıllı ve vicdanlı insanlar peşin hükümlü olmamalı." diye yazdı ancak Günay cevap vermedi.
"Kafama sıkarım".   MHP Milletvekili Lütfü Türkkan'ın, "twitter'da Alper Terzioğlu adıyla aileme, Atatürk'e küfreden kişi İçişleri Bakanı Muammer Güler'in oğlu, Barış Güler'miş" iddisına, bizzat Bakan Güler'den yanıt geldi. Türkkan'ı telefonla arayan İçişleri Bakanı Güler, "eğer o hesap oğlumunsa, kafama sıkarım" dedi. Türkkan, ... MHP Milletvekili Lütfü Türkkan'ın, "twitter'da Alper Terzioğlu adıyla aileme, Atatürk'e küfreden kişi İçişleri Bakanı Muammer Güler'in oğlu, Barış Güler'miş" iddisına, bizzat Bakan Güler'den yanıt geldi. Türkkan'ı telefonla arayan İçişleri Bakanı Güler, "eğer o hesap oğlumunsa, kafama sıkarım" dedi. Türkkan, Cuma günü attığı twitlerde, alper Terzioğlu adıyla Twit atan kişinin, Barış Güler olduğunu açıklamış, Hürriyet'in 'neye dayanarak bu açıklamayı yaptınız?" Sorusuna ise "sağlam, çok güvendniğim bir kaynağım var. Zamanı gelince ayrıntıları da açıklarım" yanıtını vermişti. Türkkan, bugün ise, ortaya attığı iddia konusunda İçişleri Bakanı Muammer Güler ile yaptığı telefon görüşmesini açıkladı. bakan Güler'in kendisini dün gece aradığını belirten Türkkan, bu akşam olayı Twitter üzerinden şöyle anlattı; " Saat 22.52, cep telefonumda kayıtlı olmayan 0312 425 .. ile başlayan bir numara gördüm telefonumun ekranında. Resmi bir daire olduğunu düşündüm ama telefonun diğer ucundaki sesin Muammer Güler olacağı aklıma gelmemişti." Türkkan, Bakan Güler'in "hiç selam faslı olmadan", doğrudan konuya girdiği telefon konuşmasındaki diyaloğu da olduğu gibi paylaştı; "- Lütfü Bey, ben Muammer Güler, İçişleri Bakanı; - Buyurun Sayın Bakan; - Bir Twit atmışsınız Alper Terzioğlu, Barış Güler'in kendisiymiş diye; - Evet Sayın Bakan, bilgi kaynağımdan aldığım bilgi bu yönde; -Kardeşim, nasıl olabilir, bu adam halen twit atıyor, benim oğlum Metris Cezaevi'nde; - Sayın Bakan, gözaltına alınırken şifresini verip kapatın talimatı vermiş. Şifreyi alan da kapatmamış olamaz mı? - Düşene vurmak mıdır bu? cezaevinde iken adam nasıl Twit atar..; - Düşene vurmak bizim kitabımızda yok. Meclis'deki konuşmamda da hiç bir babamın bu acıyı haketmediğini bizzat belirttim. Ancak oğlunuz olduğu ifade edilen Alper Terzioğlu, anneme, 13 yaşındaki kızıma, MHP li Vekillere, Atatürk'e hergün küfür ediyor; -Oğlum, sana, annene neden küfür etsin ki? -ben de onu öğrenmek istiyorum; - Şimdi oğlum cezaevinde, halen mesaj yazıyor bu adam, sen bunu izah edebilir misin? - Ben de televizyonda iken, danışmanım benim hesabımdan Twitter gönderebiliyor Sayın Bakan; - Eğer o benim oğlumsa, kafama sıkarım..! - Benim ve bir çok kişinin müteaddit dafalar şikayetçi olmamıza rağmen, bu adamın adresi ve kimliği nasıl tespit edilemiyor? Başbakan hakkında iki amatör yazanın ertesi gün evine baskın düzenleyen polis, Atatürk'e piç diyen, annesine fahişe diyen, tüm muhalefet Milletvekilletine, en ağıza alınmayacak küfürleri eden bir zibidi şimdiye dek nasıl bulunmadı?" " BİZE BAKAN'A İNANMAK DÜŞER..." Türkkan, İçişleri Bakanı ile detaylarını açıkladığı bu görüşmenin ardından ise, "Şimdi Türkiye Cumhuriyeti'nin koskoca İçişleri Bakanı, yalan mı söyleyecek? Bunu söyleyen Bakan'a bize de inanmak düşer. Sayın İçişleri Bakanı, kendi kafasına sıkacak kadar emin olduğu bu iddiasını, aydınlığa kavuşturacak makamdadır. Emrindeki teşkilatına emir verecek ve kendi oğlu değilse bu Alper Terzioğlu'nun gerçek kimliğini kamuoyuna teşhir etmek durumundadır. Aksi halde, bugün tekrar doğruluğunu teyit ettiğim bilgi kaynağım ile İçişleri Bakanı'nın ifadeleri çelişmeye devam edecektir. Buradan ilân ediyorum ki; Sayın Bakan, o iddialı sözünüz üzerine size inandım ama bir şartla; Bu Alper Terzioğlu'nı bulup, gerçek kimliğini kamuoyunla paylaşacaksınız, O'nu deşifre edeceksiniz" yorumunu yaptı. "OĞLUNUN DURUMU KONUSUNDA YENİ BİRŞEY SÖYLEMEDİ" Kendisinin gündeme getirmemesine rağmen, Bakan Güler'in oğlu hakkındaki iddialara da değindiğini söyleyen Türkkan, "Bu arada ben sormadığım halde Sayın Bakan'ın Barış Güler'in evinde bulunan paraların kaynağı noktasında verdiği bilgileri de burada paylaşmak istemiyorum. Zira bu konu ike ilgili bugün basında yer aldıklarına benzer şeyler söyledi Sayın Bakan" ifadesini kullandı.
Meryem yeniden tahta çıkıyor. Kanuni Sultan Süleyman döneminin anlatıldığı "Muhteşem Yüzyıl" dizisi 11 Haziran 2014'te ekranlara veda ediyor. Yapımcı şirket TİMS, yeni bir tarih dizisi için şimdiden kolları sıvadı. TİMS, bu kez de Osmanlı tarihinin etkili kadınlarından 'Kösem Sultan'ın hayatını izleyiciyle buluşturacak. İddialara göre ... Kanuni Sultan Süleyman döneminin anlatıldığı "Muhteşem Yüzyıl" dizisi 11 Haziran 2014'te ekranlara veda ediyor. Yapımcı şirket TİMS, yeni bir tarih dizisi için şimdiden kolları sıvadı. TİMS, bu kez de Osmanlı tarihinin etkili kadınlarından 'Kösem Sultan'ın hayatını izleyiciyle buluşturacak. İddialara göre dizide Kösem Sultan'ı da Muhteşem Yüzyıl'ın eski Hürrem Sultan'ı Meryem Uzerli canlandıracak. Yedi aylık hamile Uzerli, Şubat'ta doğum yaptıktan sonra rolüne hazırlanacak. YAPIMCIDAN ÖZÜR DİLEMİŞTİ Vatan Gazetesi'nin haberine göre, ünlü oyuncu, geçen Mayıs'ta "Tükenmişlik Sendromu" yaşadığı iddiasıyla diziden ayrılıp, apar topar Berlin'e gitmişti. Zor durumda kalan yapım şirketi, senaryoyu değiştirmişti. Uzerli, "Yapımcıdan özür diliyorum" diyerek yapımcısı Timur Savcı'nın gönlünü kazanmıştı.
İsrail'den flaş Türkiye iddiası!. İsrail'de yayın yapan Haaretz gazetesi Türkiye'nin Mavi Marmara olayı sebebiyle istediği yüksek tazminattan daha düşük bir miktara razı olacağı iddia edildi. İsrailli bir yetkiliye dayandırılan haberde Netanyahu'nun bu yeni teklife sıcak baktığı ifade edildi. Gazeteye göre bu ayın başında İstanbul'da ... İsrail'de yayın yapan Haaretz gazetesi Türkiye'nin Mavi Marmara olayı sebebiyle istediği yüksek tazminattan daha düşük bir miktara razı olacağı iddia edildi. İsrailli bir yetkiliye dayandırılan haberde Netanyahu'nun bu yeni teklife sıcak baktığı ifade edildi. Gazeteye göre bu ayın başında İstanbul'da Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu, İsrail Ulusal Güvenlik Danışmanı ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun danışmanı ile bir araya geldi.Görüşmede Türk tarafı, Mavi Marmara baskınında ölenler için İsrail'den talep ettiği tazminat miktarını azaltmayı kabul etti.
Castro'dan ABD'ye işbirliği çağrısı. Castro, ABD ile ülkesinin daha medeni ilişkiler yürütebileceğine inandığını belirterek iki tarafın ortak amaçları için işbirliğini geliştirebileceğini vurguladı. Son zamanlarda ABD ve Küba'nın ortak konularda diyalog yürüttüğünü aktaran Kübalı lider, "Diğer ortak meseleleri da çözebileceğimizi düşünüyorum" dedi. Castro, "İki ülke ... Castro, ABD ile ülkesinin daha medeni ilişkiler yürütebileceğine inandığını belirterek iki tarafın ortak amaçları için işbirliğini geliştirebileceğini vurguladı. Son zamanlarda ABD ve Küba'nın ortak konularda diyalog yürüttüğünü aktaran Kübalı lider, "Diğer ortak meseleleri da çözebileceğimizi düşünüyorum" dedi. Castro, "İki ülke arasındaki medeni ilişkilerin gelişmesi insanlarımızın, ABD vatandaşlarının büyük çoğunluğunun ve Kübalı göçmenlerin arzusu" ifadesini kullandı. Maduro Küba'da Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro ise Twitter hesabından Küba'nın eski lideri Fidel Castro'yla görüştüğüne dair bir fotoğraf paylaştı. Maduro, geçtiğimiz mart ayında hayatını kaybeden Venezuelalı lider Hugo Chavez hakkında sohbet ettiklerini belirtti. Venezuela'nın devlet başkanı, Castro ile Chavez'in ilk defa ülkeyi 1994'te ziyaret etmesi üzerine de konuştuklarını aktardı.
Koza Altın'dan Başbakan'a cevap. Başbakan Tayyip Erdoğan'ın İpek Medya'nın patronu için "Bunların maden ruhsatları ellerinden alınınca bas bas bağırıyorlar. Altın ağalığı yaparken iyiydi" sözlerine grup şirketi Koza Altın'dan yanıt geldi. Koza Altın İşletmeleri AŞ, maden şirketlerinin kendi risk sermayeleriyle çalışan, bugüne kadar devlet ile ... Başbakan Tayyip Erdoğan'ın İpek Medya'nın patronu için "Bunların maden ruhsatları ellerinden alınınca bas bas bağırıyorlar. Altın ağalığı yaparken iyiydi" sözlerine grup şirketi Koza Altın'dan yanıt geldi. Koza Altın İşletmeleri AŞ, maden şirketlerinin kendi risk sermayeleriyle çalışan, bugüne kadar devlet ile yasal mevzuat dışında hiçbir ilişkisi olmamış ve yasal haklarından başka hiçbir imtiyaza da ihtiyacı olmayan şirketler olduğunu bildirdi. Koza Altın İşletmeleri AŞ'nin, Kamuyu Aydınlatma Platformu'nda (KAP) yer alan açıklamasında, bazı medya kuruluşlarında yeralan asılsız haber ve yorumlar sebebi ile açıklama yapma mecburiyetinin ortaya çıktığı belirtilerek, Koza Altın İşletmeleri'nin, İSO 500 şirket sıralamasında en çok vergi veren üçüncü özel sanayi kuruluşu olduğu ve bugüne kadar hiçbir kamu ihalesine girmediği vurgulandı. 10 YIL İÇİNDE YENİ KEŞİF YOK Maden sektörüyle ilgili bilinmesi gereken en önemli konunun, son on yıl içerisinde, Türkiye'de keşfedilip işletmeye dönüşmüş hiçbir altın ya da metal madeninin olmadığı bilgisi verilen açıklamada, şunlar kaydedildi: "Şirketimizin işlettiği madenlerin önemli bir bölümü yabancı şirketler tarafından yaklaşık on beş yıl önce keşfedilmiş, o günkü altın fiyatlarının düşük olması sebebiyle tesis kurmaya değmeyeceğinden şirketimize satılan madenlerdir. Bu madenlerin rezervleri şirketimiz tarafımızdan geliştirilmiş, dünya maden fiyatlarının artmasıyla da karlı hale gelmiştir. İşletilen diğer madenlerimiz ise kendi arama ekiplerimizin keşfettiği madenlerdir. Sondajlarla rezervi belirlenmemiş maden arama ruhsatlarının kayda değer bir kıymeti yoktur. Şirketimiz aramalardan başlayarak madencilik yapan bir şirkettir. Devletten sadece arama yapmak için izin ruhsatı alır ve tüm yasal mevzuata hassasiyetle uyar. Bugüne kadar en küçük bir imtiyaz kullanmamıştır. Altın ve kıymetli metal madeni arama çalışmalarında maden bulma olasılığı Türkiye ortalamalarına göre üç yüzde birdir. Yani yapılan üç yüz sondajdan iki yüz doksan dokuzu boşa gitmektedir ve arama süresi yaklaşık 8 ila 10 yıldır. Bu yüzden aramalardan başlayarak madencilik sektörüne giren şirket sayısı çok azdır. Sonuç olarak; maden şirketlerimiz kendi risk sermayeleriyle çalışan, bugüne kadar devlet ile yasal mevzuat dışında hiçbir ilişkisi olmamış ve yasal haklarından başka hiçbir imtiyaza da ihtiyacı olmayan şirketlerdir. Şirketlerimizde kamuoyuna duyurulması gereken herhangi bir gelişme bulunmamaktadır." MADEN RUHSATLARI ALININCA BAS BAS BAĞIRIYOR Geçtiğimiz hafta parti genel merkezinde düzenlenen yemekte bir araya geldiği milletvekillerine konuşan Başbakan Erdoğan, bünyesinde Bugün gazetesi, Bugün TV ve Kanal Türk'ü barındıran İpek Medya Grubu'nun patronu Akın İpek'i hedef almıştı. İsim vermeden İpek'in Koza Altın şirketine değinin Erdoğan "Bunların maden ruhsatları ellerinden alınınca bas bas bağırıyorlar. Altın ağalığı yaparken iyiydi. Bunların hepsini açıklayacağım." demişti.
ABD ve Kanada'yı kar-fırtına-sel üçlüsü vurdu. ABD'nin güneyinde bulunan Kentucky'de meydana gelen selde 5 kişi yaşamını yitirirken, Arkansas'ta saatteki hızı 200 kilometreye ulaşan kasırgada 1 kişi öldü. Ülkenin Great Lakes ve New England bölgelerinde kar ve buzlanma yaşanırken, Ortabatı eyaletlerde de yoğun kar yağışı hayatı olumsuz ... ABD'nin güneyinde bulunan Kentucky'de meydana gelen selde 5 kişi yaşamını yitirirken, Arkansas'ta saatteki hızı 200 kilometreye ulaşan kasırgada 1 kişi öldü. Ülkenin Great Lakes ve New England bölgelerinde kar ve buzlanma yaşanırken, Ortabatı eyaletlerde de yoğun kar yağışı hayatı olumsuz etkiledi. Kışın ilk günü olarak kabul edilen 22 Aralık'ta kar yağışı ve şiddetli rüzgar nedeniyle Michigan, New York eyaletinin yukarı kısımları ve kuzey New England bölgesinde yaklaşık 440 bin ev ve işyerine elektrik verilemedi. Ülkenin çeşitli bölgelerinde etkisini sürdüren sert hava koşullarından dolayı 700'den fazla uçuş iptal edilirken, 11 bin uçuşun ise gecikmeli olarak yapılabildiği kaydedildi. Öte yandan Kanada'nın doğusunda da etkisini gösteren kar ve tipi sebebiyle yaklaşık 475 kişinin elektriksiz kaldığı bildirildi. Kanada'da da hayat felç Amerika'da kar yağışı 9 can aldı. Aynı soğuk havaya bir de fırtına eklenince Kanada'da hayat durdu. Yetkililer mecbur olmadıkça evden dışarı çıkmayın uyarısı yapıyor. Ülke genelinde elektrik ve telefon hatları kesik... Ulaşım felç olmuş durumda... Kanada'da soğuk hava ve fırtına, ağaçların devrilmesine yol açtı. Kırılan dallar elektrik ve telefon hatlarını kopardı, internet hizmetini aksattı. Yüzbinlerce evin elektriksiz kaldığı ülkede yüzlerce uçak ve tren seferi de iptal edildi. Başbakan Stephen Joseph Harper, sosyal paylaşım ağı Twitter'dan yaptığı açıklamada, halktan, güvenlik ve emniyetlerini öncelik alarak hareket etmelerini istedi. Ülke nüfusunun yarısının yaşadığı Ontario ile Quebec ve doğu eyaletlerini etkisi altına alan olumsuz kış şartları, yaklaşan Noel tatili için tatil planları yapan halkı etkiledi.Kent merkezlerinde kar ve buz nedeniyle kayan araçların yaptığı kazalar nedeniyle zaman zaman yollar kapandı. Ülkenin en işlek havalimanı Toronto Pearson'da seferler gecikmeli yapılıyor. Yetkililer halka, "Mecbur değilseniz evinizden çıkmayın ve seyahat etmeyin" uyarısında bulunuyor. ELEKTRİK KESİK, TELEFONLAR ÇALIŞMIYOR Sadece Toronto metropol bölgesinde 250 bin olmak üzere Ontario eyaleti genelinde 400 binin üzerinde eve, enerji nakil hatlarındaki arızaları giderilememesi nedeniyle elektrik verilemiyor. Şehir genelindeki toplum merkezlerinden bazılarına enerji sağlanarak hasta, yaşlı ve çocuklu aileler için geçici barınma merkezleri oluşturuldu. ACİL DURUM İLAN EDİLEBİLİR Fırtına nedeniyle devrilen ağaçların neden olduğu aksamalar giderilmeye çalışılırken, Toronto Belediye Başkanı Rob Ford, şehir tarihinin en zor kış mevsimlerinden birini yaşadıklarını ve bu durumun 24 saat daha devam etmesi durumunda acil durum ilan edeceklerini açıklarken, Toronto'da metro seferlerinin tamamı iptal edildi. Onbinlerce kişinin elektriksiz kaldığı Hamilton kentinde ise yetkililer, ağaçların tehlike olmaya devam ettiğini belirterek, halka, battaniye, içme suyu, el feneri, pil, el radyosu gibi acil durumlarda bulundurulması gereken malzemeleri hazır tutmaları çağrısı yaptı. Quebec eyaletinde de hızı saatte 90 kilometreyi bulan fırtına, özellikle Montreal ve çevresinde etkili oluyor. Quebec genelinde otobüs ve tren seferleri aksamalı yapılırken, Montreal Havaalanı'nda da bazı seferler iptal ediliyor, edilmeyenler de gecikmeli yapılıyor. Ülkenin doğu eyaletleri Nova Scotia, New Brunswick, Prince Edward Island ve New Foundland-Labrador'da da kalınlığı 30 santimetreyi geçen kar ve etkisini sürdüren fırtına nedeniyle yaşam olumsuz etkileniyor.
Koç: Burnunuzdan fitil fitil getireceğiz. Hükümetin dosyaları karartma noktasına geldiğini ifade eden Koç, "Bu konuda bilgi ve duyumlarımız var" diye konuştu. Koç, "Uyarıyoruz, bu dosyaları içeriğine ahlaksız girişimlerle müdahale edilmesin, buna kimse yeltenmesin. Adalet Bakanı sakın ha sakın böylesi bir girişimin tetikçisi olmasın" dedi. CHP ... Hükümetin dosyaları karartma noktasına geldiğini ifade eden Koç, "Bu konuda bilgi ve duyumlarımız var" diye konuştu. Koç, "Uyarıyoruz, bu dosyaları içeriğine ahlaksız girişimlerle müdahale edilmesin, buna kimse yeltenmesin. Adalet Bakanı sakın ha sakın böylesi bir girişimin tetikçisi olmasın" dedi. CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Haluk Koç, Başbakan'a ve oğluna ulaşabilecek bazı belge, ifade ve ilişkilerin deşifre edilmesi ihtimaline karşı, Adalet Bakanı'nın devreye gireceği iddiasını gündeme getirdi. Koç, "Uyarıyoruz, bu dosyaları içeriğine ahlaksız girişimlerle müdahale edilmesin, buna kimse yeltenmesin. Adalet Bakanı sakın ha sakın böylesi bir girişimin tetikçisi olmasın" dedi. Koç, parti Genel Merkezinde düzenlediği basın toplantısında, yürütülmekte olan "rüşvet ve yolsuzluk" operasyonu ile ilgili olarak tüm kamuoyunun ve milletin bilgisine bazı çok güçlü duyum ve bilgileri iletmek istediğini söyledi. "Soruşturma konuları ile ilgili olarak Başbakan'ın özel talimatıyla Adalet Bakanının bazı bilgi ve belgelere müdahale edeceği bilgisi"nin kendilerine ulaştığını ifade eden Koç, "Yürütülen ve her türlü iktidar baskısı ile karartılmaya çalışılan büyük yolsuzluk ve rüşvet olayları çerçevesinde Başbakan'a ve oğluna ulaşabilecek bazı belge, ifade ve ilişkilerin deşifre edilmesi ihtimaline karşı, Başbakan'ın özel gayretler içine girdiği duyumlarımız arasındadır" dedi. Bu bağlamda Adalet Bakanı'nın Başbakan'ın bilgisi, yönlendirmesi ve görevlendirmesi ile harekete geçmesinin soruşturmanın sağlıklı bir zeminde yürümesini engelleyeceğini belirten Koç, şöyle devam etti: "Buradan Sayın Bakan'a açık, anlaşılabilir, tevil edilemeyecek bir çağrıyı kamuoyu huzurunda yapıyorum; sakın bu tür bir gayret içinde olup iktidar gücünü, yolsuzlukları kapatmak, örtmek için kullanmayın. Polisleri görevden aldınız. Anayasaya, savcılara müdahale ediyorsunuz. CMUK'a açıkça aykırı bir şekilde, yönetmelik değişikliğine giderek soruşturmalarda, hırsıza önceden haber vermenin yolunu açtınız. Şimdi dosyaların içeriğine müdahale etme ve karartma aşamasına geldiniz. Böylesi bir girişim Yüce Divanlık bir suçtur ve bu büyük rüşvet dosyasını imha girişimidir. Başbakan'ın panik içinde meydan meydan bağırması, konuyu saptırmaya çalışması, pisliğin, rüşvetin kendisine ve birinci derece yakınlarına ulaşmasını engellemeye çalışmasından kaynaklandığı açıktır. Başbakan'ın hırsızlığa mazaret aramak için uydurdukları bir ayakkabı kutusunu bile doldurmamaktadır. Yaşananlar karşısında bir siyasi vidanjörün pislik kuyusunu kamufle etmesini engellemek zorundayız. Uyarıyoruz, bu dosyaları içeriğine ahlaksız girişimlerle müdahale edilmesin, buna kimse yeltenmesin. Adalet Bakanı sakın ha sakın böylesi bir girişimin tetikçisi olmasın."
Sevan Nişanyan teslim oldu. Yazar, dil bilimci ve turizmci Sevan Nişanyan, Şirince'de kaçak inşaat yaptığı gerekçesiyle aldığı 2 yıl hapis cezası Yargıtay'ca onanmasının ardından bugün teslim oldu. Nişanyan'ın Twitter hesabından teslim olduğunu ve iki yıl hapis yatacağını açıkladı. Nişanyan "Bugün Selçuk savcılığına resmen teslim ... Sevan Nişanyan, Şirince'de kaçak inşaat yaptığı gerekçesiyle aldığı 2 yıl hapis cezası Yargıtay'ca onanmasının ardından bugün teslim oldu.
Rüşveti sordu yayından kalktı. Show TV, üç programı yayından kaldırdı. Medyatava'nın haberine göre prototipte yapılacak değişikliklerin sinyallerini veren kanal yönetimi, ocak ayını beklemeden o programları bitirme kararı aldı. Ekrana veda edecek programlar arasında 'Kelime Oyunu', ' Moda Takibi' ve 'Hayata Dokunmak Lazım' var. YARIŞMAYA ... Show TV, üç programı yayından kaldırdı. Medyatava'nın haberine göre prototipte yapılacak değişikliklerin sinyallerini veren kanal yönetimi, ocak ayını beklemeden o programları bitirme kararı aldı. Ekrana veda edecek programlar arasında 'Kelime Oyunu', ' Moda Takibi' ve 'Hayata Dokunmak Lazım' var. YARIŞMAYA YİYİCİ SORUSU olaylarında polisin orantısız şiddeti, yaşanan olayları ve müdahaleleri ele alan, bu olaylarla ilgili sorular soran Kelime Oyunu programı 17 Aralık operasyonuna da kayıtsız kalmamıştı. Ali İhsan Varol, Programda yarışmada 'Halk ağzında rüşvet alanı sormuştu. Sorunun doğru yanıtı 'Yiyici' olarak belirtilmişti.
Sarıgül, halkın adayı. İnce Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday gösterilmediniz. Kırılmadınız mı sorusuna  "Parti bizim anamız gibi, Partime kırgınlığım yok. Ben aday adayı olmam dedim, Başka birşey demedim." İnce'nin konuşmasından satır başları: "HALKIN ADAYI SARIGÜL" Ben sokağa çıktığımda duruma bakarım. Birinin önünü kesmek, ... İnce Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday gösterilmediniz. Kırılmadınız mı sorusuna  "Parti bizim anamız gibi, Partime kırgınlığım yok. Ben aday adayı olmam dedim, Başka birşey demedim." İnce'nin konuşmasından satır başları: "HALKIN ADAYI SARIGÜL" Ben sokağa çıktığımda duruma bakarım. Birinin önünü kesmek, onu al aşağı etmek demek değildir. Önünü açmak gerek. Sarıgül halkın adayıdır.  Kimi kıskançlıktan söylemez. Sokakta gezdiğimizde simitçi kahveci, kahveci onu soruyorsa halkta karşılığı var demektir. Bir kişi bulunduğu işin hakkını vermelidir. Başbakan olur mu bilmem? Böyle hesapla yola çıkmak yanlış olur. Halk gel de der git de der. "YOLSUZLUĞA KARIŞMIŞ İKTİDARIN KOLUNU KANADINI KIRMAK GEREK" Yolsuzluğa karışmış bu iktidarın kanadını kolunu kırıp erken seçimle göndereceğiz. Türkiye'de olan 1980'den sonra sol entellüktüel kimliğini kaybetti. 1991'den sonra kimlik siyaseti ortaya çıktı, sol sağ siyaseti itibarsızlaştırdı. İlkeli olmak, mevcut partilileri kaybetmeden, kalan yüzde 60-70'e yönelmek gerek. Ama mevcut seçmeni de çantada keklik olarak görmemek gerek. Hedepimiz yüzde 42 olmalıdır. Referandumda hayır oyu veren yüzde 42 bizim hedef kitlemiz olmalı. Sol partiler adaletli olmazsa, hakkaniyetli olmazsa kalan yüzde 70'den oy alamayız. Biz solcular olarak gerçekleri her koşulda söyleyeceğiz "BU PARA BAŞÖRTÜLÜ BACIMIN PARASI" Çaldın mı çalmadın mı diyoruz. Komplo diyorlar. Bir büyük paradan söz ediyoruz. 2014 bütçesinin yarısından fazla. 250 milyar lira. Benim başörtülü bacım diye bağırıyor. İşte bu para o başörtülü bacımın parası. Yolsuzluk imam hatiplere kadar gitti. Na yapacaktın parayı diyorsunuz. İmam hatip yaptırıcaktım diyor. "HÜKÜMET SABAH 5 BASKINLARINI HATIRLADI" Yolsuzluk var mı?  Var. Ayakkabı kutularında milyonlar çıktı mı çıkmadı mı? Cemaat mi düğmeye bastı beni ilgilendirmez. Yolsuzluk nasıl ortaya çıkar, az para vermişsindir, yolsuzluk orta çıkar. Hükümet bu olayla birlikte neyi hatırladı. Sabah 5 baskınlarını hatırladı. Masumiyet kaidesini hatırladı. Hukuk, herkes için hukuk, gizlilik ilkesi Türkan Saylan için de AKP'li bakan çocuğu için de Muharrem İnce içinde geçerli olmalıdır. "CEMTLE ANLAŞMAMIZ YOK" Yolsuzluk soruşturmasında ben neden cemaat diye görmediğim bir gücü suçlayım. Hükümeti suçlarım. Ne istedin de vermedik diyen bir hükümet olabilir mi? Ne ben ne de Genel Başkanım'ın cemaatle anlaşması var. Ne böyle bişey duydum, ne gördüm. Beddua kasetini izleyince canı yanmış ve kendini haksızlığa uğramış gören birinin feryadını dinledim. "KOMPLOLARA AÇIK BİR HÜKÜMET" Türkiye'de Bakan çocukları, kamu bankasının genel müdürü gözaltına alınıyorsa, Başbakan işin ucunun kendisine geleceğinin farkında. İki savcı daha atanıyor. Emniyet müdürleri görevden alınıyor. Komplo diyor. Zaten Komplolara açık bir iktidar Çünkü Mısır'a Yemen'e silah gönderdi. Kaddafi devrildi.  Bu açıdan komplolara açık bir hükümet. NAZIM HİKMET ŞİİRİ İLE GÖNDERME Nazım Hikmet'in bir şiiri var . "seni düşünmek güzel şey, seni düşünmek ümitli şey dünyanın en güzel sesinden en güzel şarkıyı dinlemek gibi bir şey seni düşünmek güzel şey seni düşünmek ümitli şey fakat artık ümit yetmiyor bana ben artık şarkı dinlemek değil şarkı söylemek istiyorum"  Ben de onun gibi diyorum.  "Ben de artık muhalefet partisi milletvekili değil iktidar partisi milletvekili olmak istiyorum" dedi
Şamil Tayyar'dan şaşırtan iddia. 17 Aralık'ta gerçekleştirilen 'Yolsuzluk Operasyonu'nun etkileri sürerken AKP Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar'dan ilginç bir iddia ortaya atıldı. Şahsi twitter hesabından açıklama yapan Tayyar, yolsuzluk operasyonunun 26 Ekim'de sonlandırıldığını iddia etti. İşte Şamil Tayyar'ın o açıklamaları...
Antalya'ya 12 şube müdürü. Antalya Emniyet Müdürlüğü bünyesinde son yapılan yeni atamalarla, 12 şube müdürünün yeri değiştirilerek yeni isimler getirildi. Geçen hafta yapılan atamalarla Kemer İlçe Emniyet Müdürlüğü görevini yapan Kadir Yıldız Asayiş Şube Müdürlüğü'ne, Manisa Emniyet Müdürlüğü'nden Mehmet Turan Kaçakçılık ve Organize Suçlarla ... Antalya Emniyet Müdürlüğü bünyesinde son yapılan yeni atamalarla, 12 şube müdürünün yeri değiştirilerek yeni isimler getirildi. Geçen hafta yapılan atamalarla Kemer İlçe Emniyet Müdürlüğü görevini yapan Kadir Yıldız Asayiş Şube Müdürlüğü'ne, Manisa Emniyet Müdürlüğü'nden Mehmet Turan Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü'ne, Yalova İl Emniyet Müdürlüğü'nden Tuncer Kömürcü de İstihbarat Şube Müdürlüğü görevlerine getirilmişti. Bugün yapılan yeni görevlendirmelerle daha önce Basın Halkla İlişkiler Şube Müdürlüğü görevini yapan Mehmet Taha Gün Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü, Tanık Koruma Şube Müdürü Bülent Elaldı Basın Halkla İlişkiler Şube Müdürlüğü görevine atandı. Yarından geçerli olmak üzere Mehmet Ömür Saka Koruma Şube Müdürlüğü, Hakan Güler Silah ve Patlayıcı Maddeler Şube Müdürlüğü, Volkan Altınbudak Muhabere Elektronik Şube Müdürlüğü, Halis Çevik Konyaaltı İlçe Emniyet Müdürlüğü, Berhan Ergenç Gazipaşa İlçe Emniyet Müdürlüğü, Gökhan Tayuk Spor Güvenliği Şube Müdürlüğü, Demir Bağ Personel Şube Müdürlüğü, Mehmet Burak Semetay Yanar Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü, Özgür Önder Karataş Tanık Koruma Şube Müdürlüğü, Murat Coşkuner de Radyo TV ve Foto Film Şube Müdürlüğü görevlerine getirildi.
Adalet Bakanı'ndan CHP'li Koç'a yanıt. Ergin, "Haluk Koç'u bu iddiasını ispata davet ediyoruz. Aksi halde kendisi en büyük müfteridir. İddiasını ispat etmelidir" dedi. Bakan Ergin, CHP Genel Başkan Yardımcısı Koç'un, yolsuzluk ve rüşvet operasyonu ile ilgili iddialarına yazılı bir açıklama yaparak cevap verdi. CHP'li Koç'un ... Ergin, "Haluk Koç'u bu iddiasını ispata davet ediyoruz. Aksi halde kendisi en büyük müfteridir. İddiasını ispat etmelidir" dedi. Bakan Ergin, CHP Genel Başkan Yardımcısı Koç'un, yolsuzluk ve rüşvet operasyonu ile ilgili iddialarına yazılı bir açıklama yaparak cevap verdi. CHP'li Koç'un soruşturma konuları ile ilgili olarak "Başbakanın özel talimatı ile Adalet Bakanının bazı bilgi ve belgelere müdahale edeceği bilgisi bizlere ulaşmıştır" iddiasını yalanlayan Ergin, "Koç'un iddiası, tamamen saçma sapan bir iddia" değerlendirmesinde bulundu. Soruşturma dosyası, içerisindeki bilgiler ve dosyanın kapsamının ilgili savcıların elinde olduğunu belirten Ergin, "Tamamen gerçek dışı, saçma sapan bir iddia. Haluk Koç'u bu iddiasını ispata davet ediyoruz. Aksi halde kendisi en büyük müfteridir. İddiasını ispat etmelidir. Aksi halde en büyük müfteri konumuna düşecektir" ifadelerini kullandı.
ABD: Tansiyonu yükseltmek istemiyoruz. Büyükelçi Ricciardone'nin Türkiye'de hükümet çevreleri tarafından hedef haline getirilmesi üzerine üst düzey bir Bakanlık yetkilisi, "Tansiyonu yükseltmek istemiyoruz. Bunun sonuçları olur" dedi. TÜRKİYE'de geçen hafta başlayan ve iki bakanın oğlu ve Halk Bankası Genel Müdürü dahil çok sayıda kişinin tutuklanmasıyla ... Büyükelçi Ricciardone'nin Türkiye'de hükümet çevreleri tarafından hedef haline getirilmesi üzerine üst düzey bir Bakanlık yetkilisi, "Tansiyonu yükseltmek istemiyoruz. Bunun sonuçları olur" dedi. TÜRKİYE'de geçen hafta başlayan ve iki bakanın oğlu ve Halk Bankası Genel Müdürü dahil çok sayıda kişinin tutuklanmasıyla devam eden rüşvet operasyonu sonrası Başbakan Erdoğan ve AKP çevrelerinin ABD'yi suçlaması üzerine Obama Yönetimi sessizliğini bozdu. Ve Washington'dan şimdiye kadar bu konuda hiçbir açıklama gelmeyince ABD'nin Ankara'daki Büyükelçisi Frank Ricciardone'nin operasyonun arkasındaki isim olarak sunulup hedef haline getirilmesi sonrası, ABD'nin buna izin vermeyeceği belirtildi. Üst düzey bir Amerikan Dışişleri Bakanlığı yetkilisi, "Biz tansiyonu yükseltmek istemiyoruz. Bunun sonuçları olur" diye konuştu. BİR SÜRE İZLEYECEĞİZ Özellikle hafta sonu hükümete yakın dört gazetenin birden Ricciardone'yi hedef alan sözleri sonrası bir durum değerlendirmesi yaptıklarını belirten ve Ricciardone'nin Twitter mesajlarını beraber hazırladıklarını aktaran yetkili, hem Türkiye'nin Washington Büyükelçisi Namık Tan hem de Ankara'daki Türk yetkililer nezdinde Ricciardone ve ABD'ye yönelik suçlamalardan duyulan rahatsızlığın Ankara'ya aktarıldığını belirtti. Bu yapılan özel görüşmelerin içeriğini açıklamayacağını belirten yetkili, sonrasında Başbakan ve Türk Hükümeti'nin bu konudaki tonunu yumuşatmış olmasını ise bir süre daha takip edeceklerini belirtti. Yetkili, bunun ne kadar bir süreye işaret ettiğini ise belirtmedi. Üst düzey yetkili, "Biz tansiyonu yükseltmek istemiyoruz. Bunun sonuçları olur" diyerek ikili ilişkilerin bundan göreceğe zarara da vurgu yaptı. Yetkili, ilişkilerin ne şekilde etkileneceğini açıklamadı. Ancak birçok alanda devam eden Türk-Amerikan işbirliğinin yanı sıra, bu tür açıklamalar yüzünden Türkiye'de oluşacak anti-Amerikancı havanın da Yönetimin en büyük kaygılarından biri olduğunu belirtti.
Muammer Güler'den yolsuzluk açıklaması. İçişleri Bakanı Muammer Güler " Türkiye'de devlet içinde farklı bir yapılanma var. Siyasi mühendislik yapılıyor. Dört bakan hakkında fezleke hazırlandı polisin önüne kondu." dedi. ... İçişleri Bakanı Muammer Güler'den yolsuzluk ve rüşvet operasyonuna bir açıklama daha geldi...
Alman basını: "Yolsuzluk bir Türk hastalığı". Fransız haber ajansı AFP, "Başbakan Erdoğan'ın etrafındaki çemberin giderek daraldığına" işaret ederken, Alman medyasına göre "Yolsuzluk bir Türk hastalığı..." AFP Ajansı, Gülen Hareketi'nin özellikle emniyet ve adalet teşkilatında kadrolaştığına dikkat çekiyor. Gözlemciler Türkiye'deki son gelişmeleri Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile ... Fransız haber ajansı AFP, "Başbakan Erdoğan'ın etrafındaki çemberin giderek daraldığına" işaret ederken, Alman medyasına göre "Yolsuzluk bir Türk hastalığı..." AFP Ajansı, Gülen Hareketi'nin özellikle emniyet ve adalet teşkilatında kadrolaştığına dikkat çekiyor. Gözlemciler Türkiye'deki son gelişmeleri Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile halen ABD'de yaşayan Fethullah Gülen arasındaki bir güç mücadelesi olarak yorumluyor. Deutsche Welle Türkçe'ye göre operasyonla ilgili açıklama yapan Erdoğan, gelişmeleri "karalama kampanyası" olarak tanımlamış, bazı büyükelçilerin son günlerde provokatif eylemlerin içerisine girdiğini belirterek, isim vermeksizin ABD Büyükelçisi Francis Ricciardone'yi eleştirmişti. Büyükelçi Ricciardone'nin bir süre önce bir toplantıda, "İran'a uyguladığımız ambargoyu Halk Bankası ile kaldırdılar" diyerek Erdoğan hükümetini eleştirdiği iddia ediliyor. Ricciardone, ABD'nin Ankara Büyükelçiliği resmi Twitter hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, "ABD ile Türkiye arasındaki dostluk ve işbirliği iki ülke için de hayati öneme sahiptir. Hiç kimse ABD-Türkiye ilişkilerini asılsız iddialarla tehlikeye atmamalıdır. Böyle bir toplantı yapılmadığı gibi haberlerde ortaya atılan iddiaların da tümü tamamen yalan ve iftiradır" ifadelerine yer verdi. "YOLSUZLUK BİR TÜRK HASTALIĞI" Türkiye'deki gelişmeler, Alman medyası tarafından yakından takip ediliyor. Süddeutsche Zeitung, konuya ilişkin yorumunda şu satırlara yer verdi: "Yolsuzluk eski bir Türk hastalığı. Bahşiş skandalları geçmişte de hükümetleri devirdi. O dönemlerin partileri unutuldu gitti. Başlarda AKP tüm bunlardan ders çıkarmış gibi görünüyordu. Ülkeyi reforme etti, yatırımcılara açtı, adam kayırmaya karşı mücadele etti. Ama güzel niyetler yeterli olmadı. Şimdi bir zamanların reformcusu Erdoğan partisini giderek bataklığın dibine sürüklüyor. Halbuki istediği, ülkesini Ortadoğu'nun AB ile bağı olan yegâne örnek demokrasisi haline getirmekti." "ERDOĞAN TEHLİKEYE ATIYOR" Frankfurter Rundschau gazetesi ise Erdoğan'ın skandal karşısındaki tutumunu eleştirdi. Gazeteye göre, "Türkiye Başbakanı Erdoğan giderek yayılan yolsuzluk skandalına yönelik her yeni tepkisinde, bu işten zarar görmeden çıkma şansını tehlikeye atıyor. En yakın çevresinde ayakkabı kutularında milyonlarca dolarlık kara para saklayan, vergi paralarını cebe indiren şüpheli şahıslar karşısında kendisini bunları tasfiye eden temiz adam olarak gösterme şansını şimdiden kaçırdı. Suçlanan bakanları kovmak ve zarar gören ahlaklı politikacı imajını cilalamak yerine dinci rakibi Fethullah Gülen'in kendisine yönelttiği suçlamanın aynısını yapıyor. 'Yakalayın hırsızı' diye bağıran hırsız gibi davranıyor."
Müslümanlardan Fransa ordusuna ültimatom. Orta Afrika Cumhuriyeti'nde Müslüman Seleka milisleri ile Hıristiyanların kurduğu anti-Balaka arasındaki şiddet olaylarına dün barış güçleri de karıştı. Başkent Bangui'deki havaalanının girişinde Fransa 'ya destek gösterisi yapan Hıristiyanlar, Devlet Başkanı Michel Djotodia'yı istifaya çağırdı. Eylemciler Afrika Birliği'nde görevli Çad askerlerinin ... Orta Afrika Cumhuriyeti'nde Müslüman Seleka milisleri ile Hıristiyanların kurduğu anti-Balaka arasındaki şiddet olaylarına dün barış güçleri de karıştı. Başkent Bangui'deki havaalanının girişinde Fransa 'ya destek gösterisi yapan Hıristiyanlar, Devlet Başkanı Michel Djotodia'yı istifaya çağırdı. Eylemciler Afrika Birliği'nde görevli Çad askerlerinin de ülkeden ayrılmasını istedi. Çad birliklerinin, göstericilerin araçlarına taş atması üzerine havaya ve kalabalığa ateş açması sonucunda 1 kişi öldü. Çad lideri Idriss Deby Itno, martta Cumhurbaşkanı François Bozize'yi devirip yerine kendi destekledikleri Djotodia'yı getiren Seleka'ya akıl hocalığı yapmakla suçlanıyordu. Bu arada Devlet Başkanlığı da ülkeye 16 bin asker konuşlandıran Fransa'nın pazar günü 3 eski Seleka milisini öldürdüğü suçlamasını yaptı. Açıklamada 'öldürülenlerin devlet başkanlığı muhafızı' olduğu belirtilip 'Soğukkanlılıkla öldürüldüler' denildi. Fransa ise 'askerlerin üzerine ateş açmaya hazırlanan Seleka milislerininin öldürüldüğünü'' savundu. Fransa'nın sadece Hıristiyanları korumak için geldiğini savunan Müslümanlar ise bunun üzerine gösteriler düzenledi. Eski Turizm Bakanı ve Adalet İçin Orta Afrika Kurtarıcıları Hareketi'nin lideri Abakar Sabone Fransa'ya ültimatom gönderdi. 'Hem Müslümanlar hem kendisine temsil yetkisi veren Selekalar adına konuştuğunu' belirten Sabone "Hıristiyan milislere destek 1 hafta içinde kesilmezse karşı eylemler başlatacağız ve ülkeyi Müslüman kuzey ve Hıristiyan güney olarak ikiye böleceğiz" dedi.
Pussy Riot: 'Af Putin'in imaj çalışması'. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin aleyhinde başkent Moskova'daki bir katedralde Mart 2012'de yaptıkları protesto gösterisi nedeniyle 'dine nefretten kaynaklanan holiganlık' suçlamasıyla Ağustos 2012'de 2 yıl hapis cezasına çarptırılan Pussy Riot punk müzik grubunun üyeleri dün serbest bırakıldı. Volga Nehri üzerindeki ... Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin aleyhinde başkent Moskova'daki bir katedralde Mart 2012'de yaptıkları protesto gösterisi nedeniyle 'dine nefretten kaynaklanan holiganlık' suçlamasıyla Ağustos 2012'de 2 yıl hapis cezasına çarptırılan Pussy Riot punk müzik grubunun üyeleri dün serbest bırakıldı. Volga Nehri üzerindeki Nijni Novgorod kentindeki cezaevinden tahliye edilen Maria Alyokhina ile Sibirya'daki Krasnoyarsk kentinde tutulduğu hapishaneden salıverilen Nadezda Tolokonnikova ilk açıklamalarında Putin'e yüklendi. 'Putin'i başımızdan defet' Alyokhina ve Tolokonnikova, Kurtarıcı İsa Katedrali'nde mini etek ve maskeyle bir video çekerken, 'Aziz Meryem, Putin'i başımızdan defet!' sözlerini içeren şarkılarında da Ortodoks Kilisesi'nin Putin'e verdiği desteği eleştirmişlerdi. Grubun diğer üyesi Yekatarina Samutseviç de aynı suçtan hapis cezası alsa da geçen ekimde açtığı temyiz davası sonucu serbest bırakılmıştı. Samutseviç'in cezası, şarkıyı grupla birlikte söylemediği için ertelenmişti. Putin'in anayasanın kabulünün 20. yıldönümü vesilesiyle ilan ettiği ve geçen hafta parlamentonun alt kanadı Duma'da onaylanan af kapsamında ise Alyokhina ve Tolokonnikova'nın tahliyesi gündeme geldi. Alyokhina ve Tolokonnikova, hem küçük çocukları bulunduğu hem de holiganlıkla suçlandıkları için aftan yararlanma şansını elde etti. " width="478" height="322" /> 'İmkân olsa affı reddederdim' Ancak en az 20 bin mahkûmu kapsaması beklenen 'Putin affı'nın, şubatta Soçi'de düzenlenecek Kış Olimpiyatları öncesinde uluslararası toplumda Moskova'ya insan hakları sicili konusunda artan eleştirileri yatıştırmayı amaçladığı yorumları da ağır basıyor. Nitekim hırsızlık, karapara aklama ve vergi kaçırma suçlarından 10 yıldır hapiste olan enerji devi Yukos'un eski patronu Mihail Hodorkovski de cuma günü 'baş düşmanı' Putin'in af kararnamesiyle serbest kalmıştı. 25 yaşındaki Alyokhina da, Dozhd kanalına verdiği demeçte 'hapisten salıverilip yaşananları öğrenince çok şoke olduğunu' anlatırken, Putin'in Soçi Olimpiyatları sebebiyle bu affı ilan ettiği imasında bulundu. Alyokina, "Bu affın insani saiklerle ilan edildiğini düşünmüyorum. Bu sadece bir halkla ilişkiler gösterisi. Devlet Başkanı hakkındaki fikirlerim değişmedi" eleştirisini yaparken, 'eğer affı reddetme imkânı olsa cezasını biteceği Mart 2014'e kadar hapiste kalmayı tercih edeceğini' de söyledi. Aftan ülkedeki mahkûmların sadece yüzde 10'unun yararlanabildiğine dikkat çeken Alyokhina, 'küçük çocukları bulunan annelerin' af kapsamında olmasına atıfla da 'çok az sayıda annenin tahliye edildiğini' savundu. Alyokhina yetkililerinin, cezaevi arkadaşlarıyla vedalaşmasına izin vermemesinden de şikâyet ederken, gelecek planlarını da şöyle anlattı: "Hayatımı insan haklarını savunmaya adayacağım. Artık hiçbir şeyden korkmuyorum." 'Devleti içeriden gördüm' Tolokonnikova'nın hedefinde de Putin vardı. Ülkenin hapishane sistemini eleştiren Tolokonnikova "Rusya ceza kolonisi modeli üzerine inşa edilmiş. O yüzden de Rusya'yı değiştirmek için ceza kolonilerini değiştirmek çok önemli. Bu ülkenin asıl yüzü ceza sömürgeleri ve hapishaneler" ifadelerini kullandı. Krasnoyarsk'tan önce tutulduğu ve hapishane şartlarını protesto için yaptığı açlık grevi sonucunda transfer edildiği Mordovya'daki ceza kolonisine atıf yapan Tolokonnikova, "Mahkûmlar insan gibi muamele görmeli çöplermiş gibi değil" dedi. Tolokonnikova, 1 yıl 10 aylık cezaevi 'deneyiminden' faydalanıp grup arkadaşı Alyokhina ile birlikte mahkûm hakları projeleri üzerine çalışacaklarını ve bu alanda faaliyet gösterecek bir örgüt kurmayı plandıklarını da söyledi: "Hapishanede geçirdiğim zamanı, boşa gitmiş bir zaman olarak görmüyorum. İnsan hakları çalışmalarına gerçek anlamıyla odaklanabilmemi sağlayacak benzersiz bir deneyim kazandım. Daha olgunlaştım, devleti içeriden gördüm, bu totalitarizm aygıtını gerçek haliyle gördüm. Totaliter bir devlet olan Rusya'da özgür olmak ve olmamak arasında çok ince bir çizgi var."
Neler tok tutuyor?. Yemek sonrası çok çabuk acıkıyor ve sağlıksız atıştırmalıklara mı yöneliyorsunuz? Ne kadar yemek yerseniz yiyin, tam anlamıyla doymuş hissini yaşamıyorsanız lifli gıdalar tüketmelisiniz. Açlık krizlerinin önüne geçen ve doygunluk hissi veren lifli gıdalar, sağlık için de oldukça faydalı. İşte 7 ... İşte açlık krizlerinin önüne geçen ve doygunluk hissi veren lifli gıdalar... Ziraat Mühendisleri Odası Aydın Şube Başkanı Mahmut Nedim Barış, mevsimlik meyve ve sebze tüketiminin önemli olduğunu belirtti. Mevsim değişikliklerinin ciltte yarattığı değişimlerin, hamilelik döneminde daha yoğun yaşandığını söyleyen Dermatolog Dr. Canan Savaş İyigün, konu hakkında önemli bilgiler verdi.
Operasyon sonrası ilk kez!. Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Büyük Ödülleri Çankaya Köşkü'nde düzenlenen törenle sahiplerini buldu. Törene İçişleri Bakanı Muammer Güler de katıldı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Güler operasyonun ardından ilk kez bir araya geldi. Cumhurbaşkanı Gül ile Bakan Güler, operasyonun ardından ilk kez bir arada... Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın yeğeni Ali Erdoğan'ın, Trabzon'da bir karakola yaptığı baskına ait olduğu ileri sürülen görüntüler ortaya çıktı. ADD Başkanı Tansel Çölaşan: AKP'yi iktidar yapanlar aynı siyaseti sürdürecek Erdoğan'sız bir çözüm arıyor.
ABD'den çok sert "Ricciardone" açıklaması. Rüşvet operasyonu sonrası Türkiye'de Amerikan Büyükelçisi Frank Ricciardone'yi hedef alan suçlamaların ardından, Amerikan Dışişleri Bakanlığı sonunda yazılı bir açıklama yaptı. Dışişleri Sözcüsü Psaki'nin imzasıyla yayınlanan bildiride "Türk medyasının bazı unsurları tarafından büyükelçimize, yönelik devam eden temelsiz saldırıları son derece rahatsız ... Rüşvet operasyonu sonrası Türkiye'de Amerikan Büyükelçisi Frank Ricciardone'yi hedef alan suçlamaların ardından, Amerikan Dışişleri Bakanlığı sonunda yazılı bir açıklama yaptı. Dışişleri Sözcüsü Psaki'nin imzasıyla yayınlanan bildiride "Türk medyasının bazı unsurları tarafından büyükelçimize, yönelik devam eden temelsiz saldırıları son derece rahatsız edici buluyoruz" denildi ve bu konudaki kaygıların Türk yetkililere de iletildiği açıklandı. Washinton yönetimi, Türkiye'de Amerikan Büyükelçisi Frank Ricciardone'ye yönelik devam eden suçlamaların ardından, bir hafta sonra Ricciardone'ye destek içeren yazılı bir açıklama yayınladı. Şimdiye kadar bu konuda sessiz kalmayı tercih eden Amerikan Yönetimi, bu konudaki kaygılarını Türk yetkililere de ilettiğini belirtti.
Erdoğan'dan Gülen'e açık mesaj. İşte Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları; "Bildiğiniz gibi Samsun'a çıkış yapmıştık. Samsun'da Çarşambalı kardeşlerim bizleri karşıladılar. Oradan Ünye'ye geçtik. Farklı bir muhabbetti. Ordu'ya geçtik. Onbinlerce kardeşimiz bizleri karşıladı. Muhabbet dolu bir gündü. Kardeşlerim ertesi gün Giresun'daydık. Giresun'da gerçekten siyasette olduğum günden bu ... İşte Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları; "Bildiğiniz gibi Samsun'a çıkış yapmıştık. Samsun'da Çarşambalı kardeşlerim bizleri karşıladılar. Oradan Ünye'ye geçtik. Farklı bir muhabbetti. Ordu'ya geçtik. Onbinlerce kardeşimiz bizleri karşıladı. Muhabbet dolu bir gündü. Kardeşlerim ertesi gün Giresun'daydık. Giresun'da gerçekten siyasette olduğum günden bu güne çok farklı, muhteşem bir açılış törenini gerçekleştirdik. Ve Trabzon'dan Pakistan'a hareket ettim. Tabii Pakistan'a gidip Mevlana aşığı Muhammed İkbal'i ziyaret etmeden olur mu?" "Ben diyor, sana yolu sormuyorum. Arkadaş soruyorum. Yol arkadaşı yoksa yol neye yarar? Önce yol arkadaşı, sonra yol. İşte bu yola böyle çıktık. Biz milletimize aşık olduk, milletimizi sevdik. Şu 17 Aralık'ta hükümetimize karşı yapılan bu operasyonlarda bilesiniz ki bunun perde arkası milli iradeyedir, milletedir. Burada bir tercih var, ya millet ya zillet. İnanıyorum ki millet diyenler kazanacak. Zillete tabii olanlar yine kaybedecek." "Hiç endişe etmeyin. Dik duracağız, dikleşmeyeceğiz. Hep şunu söylüyorum, bize Bosna'nın, Şam'ın, Kahire'nin, Bağdat'ın, Myanmar'ın duaları yeter. Kardeşlerim bu akşam buradan bir şey daha söylüyorum. Bedduaya lanet, duaya davet diyorum. Biz bedduaya değil dua ile emin olunduk. İnananlar birbirlerine karşı dua ile emin olunmuşlardır, beddua ile değil. Milletin, tüyü bitmemiş yetimin hakkını milletin kesesinden kasasından alan varsa bunun hesabını biz de sorarız hukuk da sorar. Bunun hesabını ana muhalefetin genel müdür soramaz. Önce o genel müdürlük yaptığı dönemin hesabını versin. Rahşan affı ile dışarıda gezenler bunun hesabını soramaz." "Onlar tuzaklarını kurmaya devam etsinler ama halkın ve hakkın tuzağından daha büyüğü yoktur. Çalışmaya, daha çok kenetlenmeye gayret edeceğiz. Benim sizden bir ricam var. Bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız. Sizi bu anlamlı buluşmadan, buraya gösterdiğiniz ilgi ve alakadan ötürü kalbi duygularımla selamlıyorum. Unutmayın 30 Mart bir milattır. Onun için daha çok gayret. Geceniz hayırlı olsun, birliğimiz daim olsun."
Ebru Gündeş, O Ses Türkiye'ye devam devam dedi. Ebru Gündeş merakla beklenen kararını verdi. Gözyaşları içinde O Ses Türkiye'de yayına çıkan Gündeş'e diğer jüri üyeleri ve Acun Ilıcalı, destek oldu.   İşte Ebru Gündeş'in ilk sözleri: "Biliyorum ki bu gecenin de sabahı var. Hayatta her şey hiç kimse ... merakla beklenen kararını verdi. Gözyaşları içinde O Ses Türkiye'de yayına çıkan Gündeş'e diğer jüri üyeleri ve , destek oldu. İşte 'in ilk sözleri: "Biliyorum ki bu gecenin de sabahı var. Hayatta her şey hiç kimse unutmasın ki insanoğlu için. Ben işimi çok severek yapıyorum, evlenmeden önce de işimi yapıyordum, evlendikten sonra da işimi yapacağım. Dilerim bu kara günler çok çabuk geçer. Çünkü çocuğumun incinmesini istemiyorum. Vücut olarak buradayım ama duygu olarak asla burada değilim. Çünkü için kan ağlıyor."
Günün en kötü haberi. Konya'nın Ereğli İlçesi'nde henüz nüfusa kayıt ettirilmeyen 40 günlük Ayaz bebek, emzirmek için uyanan 21 yaşındaki annesi Maviş Eşme tarafından yattığı yerde ölü bulundu. Ayaz, bebeğin yapılan otopsisinde zatürreeden öldüğü anlaşıldı. 2 çocuğu ile birlikte camları kırık olduğu için naylonla ... Konya'nın Ereğli İlçesi'nde henüz nüfusa kayıt ettirilmeyen 40 günlük Ayaz bebek, emzirmek için uyanan 21 yaşındaki annesi Maviş Eşme tarafından yattığı yerde ölü bulundu. Ayaz, bebeğin yapılan otopsisinde zatürreeden öldüğü anlaşıldı. 2 çocuğu ile birlikte camları kırık olduğu için naylonla örtülü tek odalı kerpiç evde kalan Maviş Eşme'nin, çevreden topladığı odunlarla ısınmaya çalıştığını belirten yakınları, Ayaz bebeğin de soğuktan zatürre olarak öldüğünü öne sürdü. Taşbaşı Mahallesi Elmacı Sokak'ta 2 katlı kerpiç evin ikiye bölünmüş olan tek odalı bölümünde oturan ve eşi askerde olan 2 çocuk annesi Maviş Eşme, bugün gece saat 03.30 sıralarında bebeği Ayaz'ı emzirmek için uyandı. Maviş Eşme, henüz nüfusa kayıt ettirmediği oğlunu yatağında hareketsiz halde bulunca çığlık atmaya başladı. Bunun üzerine üst katta oturan eşinin akrabası 59 yaşındaki Şevket Gezici ve ailesi geldi. Bebeğin nefes almadığı ve ölmüş olduğunu saptayan aile, sabah defin işlemleri için 2 Nolu Sağlık Ocağı'na giderek ölüm raporu almak istedi. Eve gelen sağlık görevlileri, vücudunda her hangi bir yara, darp ve boğulma izi bulunmayan bebeğin ölümünden şüphelenmeleri üzerine polis haber verildi. Olay yerinde yapılan incelemenin ardından Ayaz bebeğin cesedi, otopsi yapılmak üzere Konya Adli Tıp Kurumu'na kaldırıldı. CAMLARI KIRIK ODADA KALIYORLAR Çocukları 2.5 yaşındaki Berat Ulak ve Ayaz ile tek odalı kerpiç evde kalan Maviş Eşme'nin dini nikahla yaşadığı eşi Onur Ulak'ın Çanakkale'd vatani görevini yaptığı belirtildi. Maviş Eşme'nin çocuklarıyla kaldığı odanın pencere camlarının bir bölümü kırık olduğu için naylonla örttüğü görüldü. Eşme'nin bitişiğinde oturan üvey ablası Necla Genç ve üst katta oturan eşinin akrabası Şevket Gezici'nin yardımıyla geçimini sağladığı belirtildi. Konya Dr. Faruk Sükan Doğum ve Çocuk Hastanesi Morgu'na kaldırılan Ayaz bebeğin, yapılan otopsisinde zattüreden öldüğü anlaşıldı. ODUN BULURLARSA YAKIYORLARDI Maviş Eşme'nin üvey ablası Necla Genç, yeğeni Ayaz'ın, soğuktan üşüdüğü için öldüğünü söyledi. Geçimini kağıt toplayarak sağlayan Genç, 'Kız kardeşimin eşi askerde. Bizlerin yardımıyla geçimini sağlıyor. Devletten her hangi bir yardım almıyor. Çevreden odun bulursa onları getirip, sobada yakarak iki çocuğunu ısıtmaya çalışıyor. Battaniyeye sarılı olmasına rağmen evin camlarını bazıları kırık olduğu için Ayaz üşümüş. Tabii annesi ve biz de bunu fark edemedik'dedi. DEVLET YARDIM ELİNİ UZATMIYOR Yazın tarım işçisi olarak çalıştıkların,ı kışın da kağıt toplayarak geçimlerini sağladıklarını belirten Şevket Gezici ise, şunları söyledi: 'Biz Adana'dan geldik. Yazları tarlada hep birlikte çalışıyoruz. Kışın da kağıt toplayıp satıp geçimizi sağlıyoruz. Maviş Eşme'nin kocası askerde. Bizlerin yardımıyla geçiniyor. Gördüğünüz gibi kaldığımız evlerin çoğunun camı kırık. Üst katta ben 150 lira kira veriyorum. Maviş Eşme ile üvey kardeşi ve eniştesini kaldığı birince kat için de 140 lira kira veriyorlar. Maviş'in kirasını eniştesi karşılıyor. İş veren yok, okur yazarımız yok. Evimizde kömür yok. Devlet yardım elini uzatmıyor.'
'Gezi Parkı' davasında flaş gelişme!. Gezi iddianamesinde sanıkların işlediği iddia edilen suçlar şöyle; "Toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanuna muhalefet", "Görevi yaptırmamak için direnme" "Kamu görevini usulsüz üstlenme ve  kamu malına zarar verme"  "Özel kıyafetleri usulsüz kullanma" "Suçluyu kayırma" "İbadethaneyi kirletmek suretiyle zarar verme"  ve "hırsızlık" ...
Ünlü oyuncuya hapis cezası!. Gazinocular kralı Fahrettin Aslan'ın oğlu, oyuncu Mehmet Aslan, 2 arkadaşı ve üniversite öğrencisi Timur Cihan Saylam'ın "kemiklerin kırılmasına sebebiyet verecek şekilde kasten yaralamak" suçlamasıyla yargılandığı davanın karar duruşması görüldü. "OLAY SIRASINDA KENDİMİ KORUDUM" Anadolu 9. Asliye Ceza Mahkemesi'ndeki karar duruşmasına ... Gazinocular kralı Fahrettin Aslan'ın oğlu, oyuncu Mehmet Aslan, 2 arkadaşı ve üniversite öğrencisi Timur Cihan Saylam'ın "kemiklerin kırılmasına sebebiyet verecek şekilde kasten yaralamak" suçlamasıyla yargılandığı davanın karar duruşması görüldü. "OLAY SIRASINDA KENDİMİ KORUDUM" Anadolu 9. Asliye Ceza Mahkemesi'ndeki karar duruşmasına tutuksuz müşteki sanıklar Mehmet Aslan, Umut Özalp, Timur Cihan Saylam ve taraf avukatları katıldı. Davada dinlenen tanıkların ardından son sözü sorulan müşteki sanık Mehmet Aslan niyetinin kavga etmek olmadığını belirterek, "Olay sırasında ben kendimi korudum. Timur Cihan Saylam aracı arkaya doğru çektiğinde ölüm tehlikesi atlattık. Bu da kamera görüntüleri ile sabittir. Planlı bir şekilde Saylam'ın aracının önüne geçmedik. Tesadüfen karşılaştık. Şikayetçiyim" dedi. "BENİ DÖVDÜLER, MAĞDURUM" Bir diğer müşteki sanık Timur Cihan Saylam ise "Olayın başlangıcında Mehmet Aslan ile dışarıya çıkıp konuştuğumuzda, bir arka sokağa geçmiştik. Bu sırada arkamızdan gelen Umut Özalp, bana ağır küfürler etti ve kavga çıktı. Daha sonra da Mehmet ile konuştuk ve aramızdaki meseleyi hallederek içeri girdik. Saatler sonra mekandan ayrılıp kız arkadaşımı bıraktım ve dönüşte minibüs ile aracımın önü kesildi ve beni dövdüler. Asıl mağdur benim" diye konuştu. MEHMET ASLAN'A 1 YIL 3 AY HAPİS CEZASI Kararın açıklandığı duruşmada Mehmet Aslan, Timur Cihan Saylam'ın "kemiklerin kırılmasına sebebiyet verecek şekilde kasten yaralamak" suçundan 1 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırdı. Mahkeme kavganın diğer tarafı Timur Cihan Saylam'ı da suçlu buldu. Onu da Mehmet Aslan'ı "yüzde iz bırakacak şekilde kasten yaralamak" suçundan 1 yıl 10 ay hapis çarptırdı. Her iki kişiyle ilgili hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildi. Olay sırasında Mehmet Aslan'ın yanında bulunan arkadaşı Recep Yılmaz'a "kasten yaralama" suçundan verilen 10 ay hapis cezasında da hükmün açıklanması geri bırakıldı. Aslan'ın bir diğer arkadaşı Umut Özalp ise beraat etti. OLAYIN GEÇMİŞİ Kadıköy Cumhuriyet Başsavcılığı'nın hazırladığı iddianameye göre, üniversite öğrencisi Timur Cihan Saylam, tatil için geldiği İstanbul'da, 31 Aralık 2008 tarihinde yılbaşı gecesi Kadıköy'de bir bara gitti. Yanında kız arkadaşı da bulunan Saylam, barda Mehmet Aslan'la karşılaştı. Mehmet Aslan, barın tuvaletine giden Timur Cihan Saylam'a laf attı ve ikili tartıştı. Saylam, kız arkadaşına da yanına alarak bardan ayrıldı. Dönüş yolunda Kadıköy Acıbadem'de yolu kesilen Timur Cihan Saylam, Mehmet Aslan ve arkadaşları Recep Yılmaz, Umut Özalp tarafından darp edildi. Taraflar arasında çıkan kavganın ardından soruşturma başlatıldı. Mehmet Aslan, arkadaşları Recep Yılmaz ve Umut Özalp, Timur Cihan Saylam hakkında, "kemiklerin kırılmasına sebebiyet verecek şekilde kasten yaralama" suçlamasıyla 10'ar buçuk yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı.
Taksim cami projesi iptal!. İstanbul 10'uncu İdare Mahkemesi, Taksim Cami projesi ve Galatasaray Katlı Otoparkı dahil, bir çok projenin dayanağı olan 1/1000 ölçekli "Beyoğlu Kentsel Sit Alanı Koruma Amaçlı Uygulama Planı" ile 1/5000 ölçekli "Beyoğlu Nazım İmar Planı"nı iptal etti. Mahkeme, her iki planın ... İstanbul 10'uncu İdare Mahkemesi, Taksim Cami projesi ve Galatasaray Katlı Otoparkı dahil, bir çok projenin dayanağı olan 1/1000 ölçekli "Beyoğlu Kentsel Sit Alanı Koruma Amaçlı Uygulama Planı" ile 1/5000 ölçekli "Beyoğlu Nazım İmar Planı"nı iptal etti. Mahkeme, her iki planın bölgenin özelliğini yeterince gözetmediği, bütünsellikten uzak, korumaya en çok muhtaç alanların özelleştirme, kentsel yenileme veya turizm alanı ilan edilerek koruma planı kapsamı dışına çıkarıldığı gibi pek çok gerekçeyle iptal kararını oy birliğiyle verdi. Hürriyet'in haberine göre karar sonrası belediye 6 ay içinde, mahkemenin gerekçeli kararındaki itirazlar dikkate alarak planları yeniden yapmak zorunda. Bu süreçte, Beyoğlu'ndaki imar hareketleri, kurul kararları onayıyla 'Geçici Yapılaşma Koşulları'yla yürütülecek. Cihangir Güzelleştirme Derneği ve Galata Derneği'nin, Beyoğlu Belediye Başkanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı aleyhine 2011 yılında açtığı dava 25 Eylül 2013'te oybirliğiyle sonuçlandı. Karaköy'deki Mimarlar Odası Büyükkent Şubesi'nde, Beyoğlu Semt Dernekleri Platformu üyeleri basın toplantısıyla kararı kamuoyuna açıkladı. 18 YIL KADERİNE TERK EDİLDİ Beyoğlu Semt Dernekleri Platformu Sözcüsü Cem Tüzün, 1993 yılında Beyoğlu'nun önemli bir bölümünün "Kentsel Koruma Alanı" olarak ilan edildiğini ve yasa gereği 6 ay içerisinde bir koruma amaçlı imar planı hazırlanması gerektiğini belirterek şunları söyledi: "Ancak bu gerekliliğin başladığı 1994 yılı ilkbaharından itibaren bu koruma amaçlı imar planı yapmakla sorumlu olan büyükşehir belediyesinde Recep Tayyip Erdoğan, Ali Müfit Gürtuna ve Kadir Topbaş ile Beyoğlu'nda ise Nusret Bayraktar, Kadir Topbaş ve Ahmet Misbah Demircan dönemlerinde 18 yıl boyunca bu imar planı hazırlanmadı. Beyoğlu bir anlamda kaderine terk edildi. Bu süreç içerisinde 'Geçici Yapılaşma Koşulları'yla Beyoğlu'ndaki imar hareketleri yürütülmeye çalışıldı. Bu durumda çok sayıda rüşvet, yolsuzluk yolları açıldı. Kaçak yapılaşma ve göz yummalar oldu. Beyoğlu'nun birçok mahalleside çöküntü haline getirildi. Tarlabaşı bunun en bariz örneklerinden biridir. Aynı şekilde Bedrettin Mahallesi'nde yurttaşların kendi oturdukları evlere bir çivi dahi çaktırmadılar. 2011 yılında aniden bir imar planı hazırlandı. Koruma amaçlı olduğu iddia edilen 1/1000 ve 1/5000'lik planlar ard arda açıklandı. Buna ilişkin bizim Beyoğlu'ndaki semt dernekleri olarak başlattığımız çeşitli süreçler oldu. Belediyeye katkılar koymaya çalıştık. İmar planları açıklandığında itirazlarımızı yaptık. Akabinde yargıya başvurmak zorunda kaldık." KATILIM İLKESİ ŞART Avukat Pervin Çelik de 2009 ve 2011 yıllarında yapılmış 1/5000 ve 1/1000 imar planlarının iptali için 2011 yılında dava açtıklarını belirterek şunları söyledi: "2.5 yıl süren mahkeme sonunda, tarafımıza dün tebliğ edilen kararda, her iki imar planının da iptal edildiğini öğrendik. Bu karar planların tümünü ortadan kaldırmaktadır. Dolayısıyla bu kararın tebliğ edildiği tarihten itibaren artık uygulaması durmuştur. Beyoğlu'nda bu imar planlarının uygulanması mümkün değil. Bundan sonra yapılması gereken şey, bu kararın muhatabı olan İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Beyoğlu Belediyesi ve yine koruma amaçlı imar planı olduğu için, bu planları onaylamak zorunda olan koruma kurullarının, mahkeme kararında belirtilen gerekçelere uygun olarak yeni 1/5000 ve 1/1000 planlarını yeniden hazırlaması gerekiyor. İNSAN ODAKLI DEĞİL Mahkeme kararı gerekçeli kararında özet olarak şunu söylüyor. Bu planların koruma amacından ve korumaya ilişkin yasal mevzuattaki kurallara uzak olduğu, yasal mevzuatta aranan kurallara da uygun olmadığı ifade ediliyor. Somut birkaç örnek vermek gerekirse, turizmin ön plana çıkarıldığı ama bunu yaparken Beyoğlu'nun yerel özelliğinin göz ardı edildiği, kültür odaklı turizm yerine ticaret ve hizmet odaklı turizme ağırlık veren bir planlamanın tercih edildiği, özelliği gelir düzeyi yüksek turistlere yönelik bir planlamanın tercih edildiği, oysa bölgenin burada yaşayan ve çalışan insanlarla kendine özgü bir renkliliği olduğu ve bunun ihmal edildiği, burada yaşayan insanların kentten ve Beyoğlu'ndan uzaklaştırmaya yönelik kararlar içerdiğini ifade ediyor. Bunlar özellikle son dönemde toplumun tepkisini çeken gerekçeleri de ortaya koyuyor. Kentlerin, içinde yaşayan insanlardan bağımsız olarak planlanamayacığını bir kez daha bize göstermiş oldu. Sonuçları itibariyle bizim için çok önemli. Beyoğlu ilçesine ilişkin bir planın iptalini öngörse de sonuçları bakımından bundan sonra idarelere göstereceği yol açısından önemli. Çünkü bundan sonra yapılması gereken planlama sürecinde burada yaşayan halkın bu sürece katılması şart. Bu kısaca katılım ilkesi olarak tanımlanıyor ve göz ardı edilemeyeceği açıkça vurgulandı. KAPSAM DIŞINDA KALDILAR Tarlabaşı özel bir statüde yenileme alanı olarak ayrıldığı için planın kapsamı dışındaydı. Yine meydandaki ulaşım projesi de bu dava konusu ettiğimiz planlardan daha sonraki bir tarihte planda yapılmış tadilat olarak gündeme geldi. Zaten o planla ilgili olarak başka bir mahkeme tarafından verilmiş başka bir iptal kararı var. Bu güne kadar yapılmış uygulamalar dava konusu edilmediyse devam edecek, dava konusu edilmiş veya edilecekse bu karar gerekçe gösterilerek durdurulabilir." TAKSİM'E DİNİ TESİS YAPIMI İPTAL TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi Sekreteri Akif Burak Atlar da mahkeme kararıyla birlikte, Galatasaray Lisesi'nin yanındaki açık alana öngörülen katlı otopark projesi ile Taksim Meydanı'ndaki Sular İdaresi'nin arkasında bulunan otoparka yapılacak olan dini tesisin de inşasını iptal ettiğini söyledi.
Ankara'da tehlikeli pankartlar. - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Pakistan ziyareti dönüşü Ankara Esenboğa Havalimanı'nda bir konuşma yaptı. Dün akşam sosyal medyada AKP hesaplarından başlatılan "Başbakan'ı karşılama" eylemi, sayı olarak amacına ulaşamasa da AKP'liler Erdoğan'a destek vermek ... - , Pakistan ziyareti dönüşü 'nda bir konuşma yaptı. Dün akşam sosyal medyada hesaplarından başlatılan "Başbakan'ı karşılama" eylemi, sayı olarak amacına ulaşamasa da AKP'liler Erdoğan'a destek vermek için hazırlanan alandaki yerlerini aldı. Erdoğan'ın gelişinden saatler önce 'nın etrafında hummalı bir çalışma başladı. Başbakan'ı en iyi şekilde karşılayabilmek için pankartlar hazırlayan AKP'liler, bu pankartlarda çok ilginç mesajlar verdi. İLK PANKART GAZETELERE AKP örgütleri tarafından hazırlanan pankartlar arasında en dikkat çekenlerden biri, , ve gazeteleri için hazırlanan pankarttı. Üç gazeteye birden gönderme yapılan pankartta şu yazıyordu: İKİNCİ PANKART CEMTE Hazırlanan diğer bir pankartta ise direkt olarak 'in liderliğini yaptığı hedefteydi. Başbakan'ın Erdoğan'ın yolsuzluk ve rüşvet operasyonunun arkasında Cemaatin olduğunu açıklaması ve, "Bu oyunu bozup, inlerine gireceğiz, didik didik edeceğiz" sözlerinin ardından savaş netlik kazanmıştı. Cemaate karşı açılan pankartta da bu savaşın açık bir sloganıydı. Bu pankartta yazanlara benzer bir slogan, Erdoğan'ın olayları sırasında Tunus'a yaptığı ziyaretinden dönüşünde İstanbul Atatürk Havalimanı'nda yapılan karşılamada gerçekleşmişti. O karşılama öncesinde "" demişti. Bu sözlerin ardından da, "Yol ver gidelim, Taksim'i ezelim" sloganlarıyke karşılanmıştı. Başbakan Erdoğan, o gün olduğu gibi bugün de bu tavrı tebessüm ederek karşıladı. ÜÇÜNCÜ PANKART CEMTİN YAYINLARINA Erdoğan için hazırlanan en dikkat çekici pankartlardan bir diğerinde de Cemaatin yayın organları vardı. Başta Zaman gazetesi olmak üzere, Kırık Testi ve Sızıntı yayınları için de pankart hazırlandı. Her iki dergi de Cemaatin ve Fethullah Gülen'in görüşlerine göre hazırlanıyor.
Emniyet Bölündü mü?. Cemaat ve Fethullah Gülen'in sözcüsü Hüseyin Gülerce, AKP ile barışma şartlarını açıkladı.

(This dataset contains raw text, which are unlabeled.)

1,656 Turkish news articles from Sözcü Newspaper (http://www.sozcu.com.tr) between December 20, 2013, and March 11, 2014.

GitHub Repo: https://github.com/BilkentInformationRetrievalGroup/TUBITAK113E249/

If you would like to use any material in this repository, please cite this paper:

Toraman, C. and Can, F. (2017), Discovering story chains: A framework based on zigzagged search and news actors. Journal of the Association for Information Science and Technology, 68: 2795-2808. https://doi.org/10.1002/asi.23885

Downloads last month
2
Edit dataset card