input
stringclasses
1 value
output
stringlengths
3
2.24k
instruction
stringlengths
7
218
Şüphesiz ki günlük hayatta bazı şeyleri unutmak, birçoğumuzun sorunu. Veya hemen hepimiz yeni bir dil öğrenmeyi isteriz; en nihayetinde fazladan dil bilmek hayatınıza fazlasıyla değer katar. Ancak dil öğrenmeyi her ne kadar arzulasak da, eğitim koşullarımız, maddi sıkıntılar veya zaman kısıtı gibi birçok nedenden dolayı bunu başarmak her zaman mümkün olmaz.
Hafıza Sarayı Yöntemi (Method of Loci) Nedir? Bir Hafıza Sarayı Nasıl İnşa Edilir?
Stockholm'de bulunan Paleogenetik Merkezi'ndeki araştırmacılar liderliğindeki bir uluslararası ekip, 1,2 milyon yıl öncesine tarihlenen mamut kalıntılarının DNA dizilimini gerçekleştirdi. Yapılan analizler, son buzul çağında Kuzey Amerika’da yaşamış olan Kolombiya mamutunun, yünlü mamut ve onun soyundan bir başka mamutun melezi olduğunu gösteriyor. Çalışma, ayrıca mamutların soğuk iklime ne zaman ve ne kadar hızlı adapte olduklarına dair yeni bulgular sağlıyor. Bu bulgular, 17 Şubat 2021 tarihinde Nature dergisinde yayımlandı ve yazarlar arasında Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nden Ekin Sağlıcan, Fatma Rabia Fidan ve Mehmet Somel de var.
Dünyanın En Eski DNA'sı Keşfedildi: 1.2 Milyon Yıllık DNA, Mamutların Evrim Sürecini Aydınlatıyor!
Bazı insanlar, geceleri en ufak bir gürültüye bile uyanabilir. Bazılarının uykusu ise o kadar ağırdır ki sokaktan geçen bir itfaiye aracının sireni bile uykularını bölemez. Bunun nedeni ise şimdilik bir gizem konusudur.
Hafif Uyku ve Ağır Uyku Arasındaki Farklar Nelerdir? İhtiyacınız Olan Uykuyu Nasıl Alırsınız?
Araştırmacılar, nesli tükenmiş iki insan akrabası; Neandertaller ve Denisovalılar tarafından barındırılan bir gen varyantını (çeşidini) içeren küçük, beyin-benzeri "organoidler" yarattılar. Kök hücre mühendisliği sayesinde insan kök hücreleri ile oluşturulan dokular, bu türlerin beyinlerinin gerçek temsilleri olmaktan uzakta; ancak boyut, şekil ve doku dahil olmak üzere insan organoidlerinden belirgin farklılıklar gösteriyorlar. Bulgular, bilim insanlarının insan beyninin evrimleşmesine izin veren genetik yolları anlamasına yardımcı olabilir.
CRISPR Gen Düzenleme Yöntemi Kullanılarak, Neandertal ve Denisovalı Geni İçeren Neandertal-Benzeri ""Mini Beyinler"" Oluşturuldu!
Şehirler, tarihsel süreçte, bugünkü anlamından daha farklı bir çağrışım uyandırıyordu. Günümüz toplumlarında köyler, genelde şehirlerin etrafına yayılmış vaziyettedir. Örneğin Türkiye coğrafyasından örnek verecek olursak, 17. yüzyılda köy, hatta "boş arazi" olan bölgeler, bugün "şehir" statüsüne kavuşmuştur. Şehirlerin sayısı da medeniyetin gelişmesiyle doğru orantılı olarak çoğalmıştır.
Şehirlerin Oluşumu ve Bugünü: Bir Şehri ""Şehir"" Yapan Tek Şey Nüfus Kalabalıklığı mıdır?
Bilim insanları, insan DNA'sında solaklıkla bağlantılı ilk genetik dizilimi buldular. Bu dizilim, özellikle beynin dile ilişkin bölgelerinde yapısal ve işlevsel yönüyle yakın ilişkili olduğunu gösteriyor.
Solaklık ile İlişkili İlk Genler Bulundu ve Bu Genler, Beyin Yapısını da Değiştiriyor!
Renkler, kokular, sesler ve tatların hepsi, aslında bir çeşit enerjidir. Evrimsel süreç boyunca organizmalar, bu enerjileri algılayabilmek ve işleyebilmek için çeşitli duyu organları geliştirmiştir. Bu enerji kaynakları, o duyu organları ile etkileştiğinde; nöral, elektriksel ve/veya kimyasal kaynaklı sinyaller üretilir ve bu sinyaller beyinde (veya sinir sisteminde veya algılayıcı organellerde) çeşitli kimyasal değişimlere neden olarak, "algı" dediğimiz kavramı üretir. Bu algılar, çeşitli "tepki"leri üretir; örneğin parlak bir ışık nedeniyle gözlerimizi kısabiliriz, kötü bir koku dolayısıyla midemiz bulanabilir; ani bir ses irkilmemize, acı bir tat kızarmamıza sebep olabilir.
Beyniniz, Gerçekte Olanı Ne Düzeyde Algılayabilir? Hepimiz, Aynı Gerçekliği mi Deneyimliyoruz?
Grip soylarının tuhaf isimleri içerisindeki H ve N harfleri, gribe neden olan virüsün yüzey proteinleri olan Hemaglutinin (Hemagglutinin, H) ve Nöraminidaz (Neuraminidase, N) isimli kimyasallardan gelmektedir. Sayılar ise, bu yüzey proteinlerinin farklı tiplerinin keşfedilme sırasını belirtmektedir: Örneğin H5N3 tipi virüsün Hemaglutinin proteini, H9N5'ten önce keşfedilmiştir.
Grip Virüslerine Verilen H1N1, H5N1 Gibi Tuhaf İsimler Nereden Geliyor?
Salda Gölü (veya Maldivler'e gönderme yapan yerel ismiyle "Saldivler"), sunduğu doğal güzellikler ve imara açılma projeleriyle aralıklarla gündeme gelen, Burdur'un 65 kilometre kadar batısında yer alan Yeşilova sınırlarında yer alan, deniz seviyesinden 1140 metre yüksekte olan, derinliği yer yer 185 metreyi bulan, 44 km2'lik bir araziye yayılan, ormanlık tepeler ve ovalarla çevrili eşsiz bir göl. Öyle eşsiz ki, 18 Şubat 2021'de başarıyla Mars yüzeyine iniş yapan 5. araç olan Perseverance üzerinde çalışan NASA'dan uzmanlar bile bu göle gelerek incelemelerde bulundular; çünkü Salda Gölü, Perseverance'ın indiği Mars havzası olan Jezero Krateri'ne mineralojik ve jeolojik olarak büyük benzerlikler taşıyor.
Salda Gölü ve Jezero Krateri: NASA'dan Uzmanlar, Mars'ta Yaşam Arayacak Olan Perseverance Görevi İçin Neden Salda Gölü'ne Geldi?
Karbon ayak izi; alınan her ürün veya gerçekleştirilen her faaliyet için farklı süreçlerde atmosfere salınan karbon gazı toplamı olarak tanımlanabilir. Başka bir deyişle, birim karbondioksit cinsinden ölçülen, kurum veya bireylerin, ulaşım, ısınma, elektrik tüketimi vb. faaliyetlerinden kaynaklanan sera gazı emisyonlarının miktarıdır.
Diyet Tercihlerimiz ve Beslenme Biçimimiz, Atmosfere Saçılan Sera Gazlarını Nasıl Etkiliyor?
Etilen gazı, bitki yaşam döngüsü boyunca bitki büyümesi, gelişimi ve stres yanıtlarındaki çeşitli süreçleri etkileyen önemli bir bitki hormonudur. Etilen etkisinde gerçekleşen meyve olgunlaşması gibi tepkiler, tarım için önemlidir. Günümüzde etilen sinyal yolağının temel moleküler unsurları anlaşılabilmiştir ve bunların negatif olarak düzenlenen benzersiz bir yolak olduğu ortaya çıkarılmıştır. Bu bilgilerin pratik uygulamaları, tarımda önemli gelişmeler sağlayabilir.
Etilen Nedir? Bitkiler İçin Etilen Hormonu Neden Önemlidir?
Bitkilerin, hayvanların ve insanların genetik materyali, her hücrenin çekirdeğinde iyi bir şekilde korunur ve bir organizmayı oluşturan tüm bilgileri, çekirdeğin içerisindeki genetik materyal kapsamında depolar. Örneğin, çiçeklerin, kılların veya kürkün boyutu veya renkleri, çekirdekteki bu genetik materyal içerisinde bulunur ve bu genetik materyal, fenotipe (dıştan görünüme) yansır.
Aşılanan Bitkilerin Birbirleriyle Genetik Materyallerini Paylaşma Yöntemleri Keşfedildi!
The Lancet dergisinde yayınlanan bir araştırmaya göre, COVID-19 hastalarının dörtte üçünden fazlası ilk defa hastalanmalarından sonraki altı ay içerisinde en az bir adet semptom göstermeye devam ediyorlar!
Uzun COVID: Koronavirüs Hastalarının Çoğu, İyileştikten 6 Ay Sonra Bile En Az 1 Semptom Göstermeye Devam Ediyor!
2015 yılında Minnesota Üniversitesinde yapılan analizler, dünya nüfusun her yıl 75 milyon kişi artmakta olduğunu gösterdi. Avrupa İstatistik Ofisi'nin 2019 verilerine göre Almanya nüfusunun 83,02 milyon olduğunu göz önüne alırsak, her yıl 75 milyon kişilik bir artışın ne kadar ciddi bir sayı olduğu görülebilir. Bugün yeryüzündeki nüfusumuz 7.845 milyara ulaşmış durumda ve bu hızla artmaya devam ederse 2040 yılında dünya nüfusunun 9 milyara ulaşması bekleniyor. Günümüzde bile birçok sebepten ötürü kıtlıkla mücadele ediyorken, nüfusumuz 9 milyar civarında bir sayıya ulaştığında, yiyecek tedariki konusunda ciddi sorunlar yaşamamız olası. O hâlde, gezegenimizi tahrip etmeden artan nüfusun yiyecek ihtiyacını nasıl karşılayacağız?
Organik Tarım, Modern Genetik ve Gıdanın Geleceği: Modern Bilim Sayesinde Sürdürülebilir Tarım Mümkün Olabilir mi?
Tarih boyunca bilim insanları filozofların düşüncelerinden, filozoflar ise bilim insanlarının düşüncelerinden ve keşiflerinden etkilenmiştir. Bu filozoflardan biri de Friedrich Wilhelm Nietzsche’dir (15 Ekim 1844 – 25 Ağustos 1900). Friedrich Wilhelm Nietzsche; Alman filozof, şair ve aynı zamanda bestecidir. Yazılarında genellikle din, ahlak, felsefe ve bilim üzerine eleştirel yazılar yazmış ve sıklıkla metafor, ironi ve aforizma dolu bir üslup kullanmıştır. Nietzsche, Batı felsefesi ve entelektüel tarihi üzerinde muazzam bir etki yaratmıştır.
Nietzsche, Üstinsan (Übermensch) ve Evrim: Darwin, Nietzsche'nin Felsefesini Nasıl Etkiledi?
Birçok virüs, yüksek evrimleşme hızına sahiptir. Bu yüksek evrimleşme hızı, büyük popülasyon boyutlarına, kısa çoğalma sürelerine ve virüslerin mutasyon hızı bağlıdır. Özellikle mutasyon oranı, taksonlar arasındaki evrimleşme oranının önemli bir belirleyicisidir. Virüs bağlamında mutasyon oranı, viral genomun replikasyonu sırasında yapılan hataların oranıdır. Bu, bir popülasyonda mutasyonların sabitlendiği veya tüm bireylerde bu mutasyonun mevcut olduğu oran olan sabitlenme (İng: "substitution") oranının tersidir. Bir yavru popülasyonda üretilen genetik çeşitlilik miktarını tahmin etmek için mutasyon oranları kullanılırken, belirli bir soy ya da takson için evrim oranını tahmin etmek için sabitlenme oranı kullanılır.
Virüslerde Karmaşık Mutasyonlar: Virüslerin Evrim Hızını Tahmin Etmek Neden Zordur?
Aegypius, kendi içerisinde sadece 3 tür barındıran bir cinstir. Ancak bu 3 türden sadece Kara akbaba günümüzde yaşamını sürdürmektedir. Kara akbabayla ilgili yazdığımız yazıyı buradan okuyabilirsiniz.
Aegypius
Sıtma hastalığı, Plasmodium parazitinin farklı türlerinin neden olduğu, ateş, titreme, terleme, baş ağrısı, bulantı, kusma gibi belirtilerden tedavi edilmediğinde nöbetlere, komaya ve ölüme kadar gidebilen bir hastalıktır. Hastalığa sebep olan parazitler, Anofel cinsi sivrisineklerle taşınır ve bu sivrisineklerinin ısırmasıyla bulaşır. Günümüzde hala etkili olan hastalık dünyanın çeşitli yerlerinde yaygın olarak görülebilmektedir. (Sıtmayla ilgili daha detaylı bilgi ve yaygın görüldüğü bölgelere seyahatlerde dikkat edilmesi gerekenler için, CDC ve T.C. Sağlık Bakanlığı Seyahat Sağlığı bağlantılarına göz atabilirsiniz.)
Havadan Paraşütle Kedi Bırakma Operasyonu: Sıtma Salgınıyla Mücadele Sonucunda Bozulan Ekosistemi Kediler Kurtarabilir mi?
COVID-19 hastalığına sebep olan SARS-CoV-2 sayesinde öğrendiğimiz üzere, virüsler gerçekten baş belası olabiliyor. Genlere işleyecek kadar baş belası! 2016 yılında yapılan bir araştırmada, birçok memeli DNA'sında ortak bir virüsün genetik kodu olduğu fark edildi. Yalnız bilim insanları şaşırtan bu virüsün varlığı değildi; zira virüsler zaten devamlı ortaya çıkıp, sonra onlara karşı gelişen bağışıklık tepkisi dolayısıyla er ya da geç ortadan kalkarlar. En azından teoride olması gereken budur. Hatta hayvanların ve diğer canlıların genomlarında virüslerin izlerini görmek de o kadar şaşırtıcı değildir; öyle ki, şu anda vücudunuzu oluşturan DNA'nın %8'i virüslere ait genlerden oluşuyor. Bilim insanlarını bu örnekte asıl şaşırtan şey, bu virüsün 15 milyon yıl boyunca varlığını sürdürebilmesiydi!
Endojen Retrovirüsler: ERV-Fc Virüsü ve 15 Milyon Yıl Süren Pandemi!
Biyolojik türlerin evriminde organizmaların etkileşimlerini anlamak, ekoloji alanı için önemli bir konudur. Örneğin böcekler ve bitkiler, yeryüzünde çeşitli etkileşimlerle birbirine bağlanan iki büyük gruptur. 20. yüzyılın ortalarından bu yana bu çeşitliliği ve organizmaların arasındaki belirli etkileşimleri birbirine bağlayan teoriler artış gösterdi.
Ekolojik Etkileşimler, Böcekler ve Kelebeklerin Evriminde İtici Güç Görevi Görüyor!
Bilim dünyasında bir durumun ya da olgunun varlığından şüphelenilmesi ile gerçekten var olduğunun ispat etmesi arasında kimi zaman uzun yıllar bulunabilir. Hipotez ortaya atıldıktan sonra ispatı yanlış yerlerde aramak, bilim insanlarını onlarca yıl oyalayabilir ve sonunda o hipotezden (veya onun parçası olduğu teoriden) tamamen vazgeçirebilir. Ta ki yıllar sonra başka bilim insanları, teknolojik ve bilişsel ilerlemeler ve bilgi birikimi sayesinde doğru yere bakmayı akıl edene kadar... Telegoni Teorisi, bunun en güzel örneklerinden biridir.
Telegoni Nedir? Dişilerin Yavrularının Babası Olmayan Erkekler, O Yavrulara Genetik Bir Miras Bırakıyor Olabilir mi?
Nadir bitkiler; soyu tehdit altında olan bitki türleri, ticari değeri olmadığı için üretilmeyen, ticari değeri olsa bile yetiştirme zorluğundan ötürü çok az görülen veya popülaritesini yitirdiği için artık üretimi yapılmayan bitkilerdir. Nadir bitkileri araştırmak botanik için önemlidir; çünkü yapılan çalışmalar, nadir olarak görülen bitki türlerinin sıradan türlere göre hastalıklardan daha fazla etkilendiğini göstermektedir. Nadir türlerin, mantar ve bakteri gibi toprakta yaşayan mikroorganizmaların saldırılarına daha duyarlı olmaları, aslında ilk etapta nadir olarak bulunmalarının nedenlerinden biri olabilir. Biyologlar, Darwin zamanından beri, neden bazı bitki türlerinin diğer bitki türlerine göre daha az miktarda bulunduğunu anlamaya çalışıyorlar ve Bern Üniversitesi'ndeki araştırmacıların yaptığı bir araştırma, bu soruya cevap verebilir.
Nadir Bitki Türleri, Neden Nadir Bulunurlar?
Köpekbalıkları yüz milyonlarca yıldır aramızdalar ve daha ağaçların bile ortaya çıkmadığı zamanlara ait fosil kayıtlarında bile onları görebiliyoruz. Peki köpekbalıkları nasıl evrimleştiler? Onları "yaşayan fosiller" olarak nitelendirebilir miyiz? Beş büyük kitlesel yok oluşu birden atlatmayı nasıl başardılar?
Köpekbalığı Evrimi: 450 Milyon Yıllık Geçmişe Sahip Köpekbalıkları Nasıl Evrimleşti? Köpekbalıkları, 5 Büyük Yok Oluşu Nasıl Atlattılar?
Kanser (malign neoplazi), çok hücreli canlıların büyük bir bölümünde karşılaşabileceğimiz belki de en gizemli hastalıklardan biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Gün geçtikçe teknolojinin ilerlemesi ile birlikte artan araştırmalar kanseri daha iyi bir şekilde anlamamıza ve çok çeşitli tedavi yöntemleri geliştirmemize olanak sağlamaktadır. Elbette herkesin kanser denilince az çok akıllarına bir şeyler gelmektedir fakat tam anlamı ile kanser nedir?
Peto Paradoksu: Büyük Cüsseli Hayvanlarda Kanserleşme Neden Daha Az Görülür?
İster beslenme, ister eğlence, gelenekler, bilimsel araştırmalar ya da vahşi yaşam işletmeleri için olsun, insanın diğer türlerle etkileşimleri sayısızdır, komplekstir ve ta insanın kökenlerine kadar gider. Bu etkileşimler, çoğu zaman sadece faydacı bir amaca dönük değildir. Hayvan refahı ve doğanın korunması tartışmalarında devamlı su yüzüne çıkan ve hatta kimi zaman radikal eylemlere yol açan, farklı yönlere dönük ve karmaşık duygular içeren bir doğaya sahiptir.,
İnsanlar, İnsan Dışı Türlere Neye Göre Merhamet ve Şefkat Göstermeyi (veya Göstermemeyi) Seçiyor?
Neden gıdıklandığımızda gülüyoruz? Belki de gıdıklanmaktan zevk alıyoruz veya komik buluyoruz? Öyleyse neden çoğu insan, özellikle yetişkinler, gıdıklanmaktan nefret ettiklerini söylüyorlar? Ve neden kendimizi gıdıkladığımızda aynı tepkiyi vermiyoruz?
Gıdıklanma Nedir? Neden Gıdıklanıyoruz? Gıdıklanırken Neden Gülüyoruz?
Pullular (Squamata) kertenkeleler ve yılanlardan oluşan en büyük sürüngen grubudur. Aynı zamanda yaşayan omurgalıların en büyük ikinci takımıdır. 10.900'den fazla türle temsil edilen, evrimsel olarak oldukça başarılı bir sürüngen takımıdır.
Pullular (Squamata)
Daha önceki yazılarımızda mutasyonların ve seçilimin popülasyonların evriminde (ve bu evrimin matematiğinde) nasıl bir etki yarattığından bahsetmiştik. Bu yazımızda, yine daha önce detaylarını izah ettiğimiz Hardy-Weinberg Denge Prensibi'nin "[Evrimin durması için] Popülasyonlar arasında göç olmamalıdır." kuralını bozup, alel ve genotip frekanslarının göç etkisi altında nasıl değiştiğini inceleyeceğiz.
Gen Akışının (Genetik Göçün) Matematiksel Analizi: Göç, Hardy-Weinberg Dengesini Bozar mı?
Evrimsel biyolojide mimikri diğer bir adıyla taklitçilik, bir türün avından veya avcısından gizlenmek için diğer türe benzer özellikler geliştirmesi olarak tanımlanır. Doğada yaygın olarak karşılaştığımız mimikri örneklerinin başında canlıların birbirlerinin görünümünü taklit etmeleri gelse de koku, ses ve davranış gibi canlıların biyokimyasal özelliklerin taklit edildiği örnekler de bulunmaktadır. Daha detaylı bir şekilde Max Planck Enstitüsünde Davranış Fizyolojisi üzerine çalışan Wolfgang J. H. Wickler mimikriyi, “Taksonomik olarak yakından ilişkili olmayan iki veya daha fazla organizmanın yüzeysel benzerliği ile karakterize edilen fenomen” olarak tanımlamaktadır.
Kelebek Kanatlarındaki Renkler Nasıl Oluşur? Kelebeklerin Görkemli Renkleri, Karınca Mimikrisi Yoluyla Evrimleşmiş Olabilir mi?
Saflaştırma ve ayrıştırma işlemleri, saf olarak elde edilmek istenen maddenin belirli tekniklerle, saf olmayan karışımdan elde edilmesi için kullanılır. Saflaştırmanın gıda mühendisliğinden farmasötiğe, petrol endüstrisinden suyun saflaştırılmasına kadar birçok alanda uygulaması vardır. Bunun yanında kullanılan teknikler, temelde benzer bir mantığa sahiptir.
Saflaştırma Nedir? Nasıl Yapılır? Tarihten Bugüne Hangi Saflaştırma Teknikleri Kullanılmıştır?
Fokların buzların üstünde vakit geçirirken çıkardıkları sesleri az çok aşinayız. Kükreme benzeri seslerle tanınsalar da bugüne kadar birçok farklı ses çıkarttıkları da keşfedilmişti. Foklara ait, insan kulağının duyabildiği 34 farklı ses tanımlanmıştı. Ancak bu seferki sesler, buzun altından kaydedildi.
Foklar, Su Altında Star Wars Filmlerindeki Savaşları Aratmayan Sesler Çıkarıyorlar!
Canlılar, iki büyük alan (İng: "domain") içerisinde sınıflandırılırlar: prokaryotlar ve ökaryotlar. Daha sonraki zamanlarda Carl Woese ve arkadaşları, Prokaryot alanını Bakteriler (Bacteria) ve Arkeler (Archea) olmak üzere ikiye ayrılmış ve böylece 3 alanlı (Bacteria, Archea ve Eukarya) bir sınıflandırmaya geçilmiştir.
Prokaryot mu, Ökaryot mu? Derin Denizlerde Prokaryotlar ile Ökaryotlar Arasında Geçiş Türü Olan Bir Mikroorganizma Keşfedildi!
Gıda güvenliği, gelişmekte olan ülkelerde önemli bir problem olup, bu ülkeler günümüzde hala gıda güvenliği sorunları ile mücadele etmektedir. Dünya Sağlık Örgütü'ne (WHO) göre, 200'den fazla hastalık kontamine gıda tüketimi nedeniyle meydana gelmektedir ve bu hastalıklar, özellikle infantlar, çocuklar, yaşlılar ve hamileler gibi hassas gruplar için uzun süreli sağlık problemlerine neden olmaktadır. Dolayısıyla, yıllık milyonlarca insan gıda kaynaklı zoonozlar nedeniyle hasta olmaktadır. Bu zoonozlar arasında en çok araştırılan mikroorganizmalardan biri, Malta Humması veya Akdeniz Ateşi adı da verilen Brucella spp.'in neden olduğu Bruselloz'dur.
Bruselloz Nedir? Hastalık Yapıcı ve Gebelik Sonlandırıcı Brucella Bakterisinin Gıda ile İlişkisi Nedir?
2010'da Nature'da yayınlanan bir makalede gördüğümüz üzere, Polonya'nın kuzeydoğusunda bulunan tetrapod ayak izleri, Tiktaalik roseae'den 10 milyon yıl yaşlı! Tiktaalik'ten 10 milyon yıl öncesinde, kendini yerden kaldırabilecek ve sürüngen benzeri yürüyüş tarzına sahip canlıların olması kafa karıştırıcı olabilir. Sonuç itibarıyla, madem Tiktaalik 'ten önce dört üyeliler (tetrapodlar) vardı, o halde ona neden balık ve tetrapod arası bir canlı diyoruz? Daha iyi anlamak için makaleyi biraz inceleyelim:
Tiktaalik roseae İlk Ayaklı Atamız Değil miydi?
Köpek balıkları okyanuslarda, denizlerde ve bazı tatlı sularda yaşayan canlılardır. Çoğu insan için oldukça korkutucu olan bu canlılar boyutlarıyla, dişleriyle, yüzgeçleriyle; filmlere, dizilere, kitaplara ve hatta oyunlara konu olmuştur. Bilindik köpek balığı türleri arasında kaplan köpek balığı, balina köpek balığı, çekiç kafalı köpek balığı ve mavi köpek balığı sayılabilir.
Thayer Yasası veya Karşıt Renk Perdesi: Büyük Beyaz Köpek Balıkları, Deri Renkleri Sayesinde Nasıl Kamufle Olurlar?
İyi bir ebeveyn, çocuğu için gereken neyse, gözünü kırpmadan yapacaktır. İlla çocuğumuz olması şart değil, bir akrabamız (mesela yeğenimiz, kuzenimiz, amcamız, teyzemiz, vs.) için de hemen hemen her şeyi yapmaya hazırızdır. Peki ya yabancılar için? Kimi zaman hiç tanımadığı insanlar için gözünü karartıp ölüme atlayanları görmüşsünüzdür. Sadece insanlarda da değil, doğada da kimi zaman şefkat, merhamet ve dayanışmanın sıra dışı örneklerini görürüz.
Akraba Seçilimi ve Hamilton Kuralına Göre, Boğulan Çocuğunuzu Kurtarmak İçin Ne Zaman Suya Atlamalısınız?
Dünya üzerindeki en garip görünümlü ağaçlardan biri olan Baobab ağaçları (yani Adansonia cinsi) insanlara her zaman ilgi çekici gelmiştir. Normalden kalın gövdeleri, gövdesine oranla ufacık dalları ve yaprakları... Fakat bu bitkilerin tuhaf görünümü sadece günümüzde değil, yakın geçmişte de böyleydi. Öyle ki, bazı Afrikalı yerliler onları, bu görünümlerinden dolayı "lanetli ağaç" olarak kabul etmişlerdi: Onlara göre Baobablar tanrıları kızdırmıştı. Tanrılar da bunun üzerine ceza olarak ağaçları, kökleri havada asılı kalacak şekilde baş aşağı döndürmüştü. Her ne kadar şu anda bunun bir mit olduğunu bilsek de, bu hikaye benzetme açısından hiç de fena değildir: Çünkü Baobab ağacının dalları, gerçekten de diğer ağaçların kök sistemine benzemektedir.
Baobab Ağaçları Neden Böylesine Tuhaf Görünürler? Baobablar Kuraklıkla Nasıl Baş Ederler?
Birçok çalışma, genel zeka ve satranç yeteneği arasındaki ilişkiyi analiz etmiştir. Özellikle bazı çalışmalar vardır ki, bu iki değişken arasındaki ilişkiyi daha da ileri götürerek; satranç oynayan nüfusun, satranç oynamayanlara göre daha zeki olduğu kanısına varılmıştır. Ancak bu çalışmalar bizleri, satrancın zekayı geliştirdiği sonucuna götürmez. Çünkü nedenselliğin yönü belirsizdir. Aslında bunun birkaç alternatif açıklaması vardır: Örneğin yüksek bir IQ, yüksek bir satranç yeteneğinin nedeni olabilir. Bir başka deyişle; zeki bir birey, satranç ileri derecede analitik düşünme becerisi gerektirdiği için, satranca daha çok ilgi duyabilir ve daha ileri düzey satranç yeteneği kazanabilir. Tıpkı basketbolun boyu uzatmaması (veya halterin boyu kısaltmaması); ancak daha uzun boyluların basketbolda (ve daha kısa boyluların halterde) daha başarılı olması nedeniyle sanki oyunun boyun uzamasıyla ilgisi varmış gibi sanılması gibi...
Matematik Becerisi İle Satranç Yeteneği Arasında Doğrudan Bir Bağlantı Keşfedildi!
Sadakatiyle, gücüyle, asilliğiyle ve tüm ihtişamıyla yıllardan beri bizleri etkileyen atlar (Equus ferus caballus), Atgiller (Equidae) ailesinin üyesi olan memeli hayvanlardır. Modern atlar, Eosen Dönemi'nde (günümüzden yaklaşık 55-35 milyon yıl önce) var olan Eohippus cinsi ilkin atlardan evrimleşmiştir. Aradan geçen süreçte türlü sebeplerden ötürü atların birçok özelliği çeşitlenmiş, özellikle de kıl renklerinde, yani "donlardaki" çeşitlilik öne çıkmıştır.
Atlardaki Don Çeşitliliği: Atların Evriminde Farklı Renkler Nasıl Oluştu?
Stephen Jay Gould, Amerikalı paleontolog, evrimsel biyolog ve yaşadığı dönemin en çok okunan popüler bilim yazarlarından biridir. Kariyerinin büyük bir kısmını Harvard Üniversitesi'nde ve New York'taki Amerikan Doğa Tarihi Müzesi'nde çalışarak geçirdi. 1975 yılında Gould, Evrim Teorisi sahasındaki çalışmaları nedeniyle Paleontoloji Derneği tarafından Schuchert Ödülü'ne layık görüldü.
Stephen Jay Gould: Değerli Bir Paleontolog ve Evrimsel Biyoloğun Hayatı
İnsan burnu dendiğinde akla gelen ilk şey kuşkusuz nefes alma ve koku alma yetisidir; ancak eğer birçok insan gibi siz de alerjilerden mustaripseniz, burun kelimesi zihninizde ilk olarak nefes alma problemlerini çağrıştırabilir. Bu yazımızda yaşamın en temel gereksinimi, yani nefes almamızı sağlayan organ olması ve mekanizmasını bir kenara koyup, yüzümüzdeki en tuhaf görünümlü organlardan biri olduğunu düşündüğümüz burnun yapısına odaklanacağız. Sahi, burun şeklini belirleyen nedir?
İnsanda Burun Çeşitliliği: İnsanların Burun Deliği Şekilleri Neden Farklı ve Bu Farklı Tipteki Burun Deliklerinin İşlevi Nedir?
Kolombiya’nın en ünlü uyuşturucu baronu Pablo Escobar 1993’te öldürüldü; ancak Kolombiya’da etkisi hala hissedilmeye devam ediyor. Hem de hiç beklenmedik bir şekilde...
Pablo Escobar'ın Hipopotamları: Kolombiya'nın Zararlı ""Kokain Su Aygırları"" İtlaf Edilmeli mi?
Kitabın tanıtım yazısının bir kısmı şu şekildedir:
Kitap Analizi: Türkiye Memelileri
Yıllardır uzun boyunlarıyla ve evrimsel sürece dair sundukları harika örneklerle dikkatleri üzerlerinde toplayan zürafaların sahip olduğu diğer özellikleri de aslında boyunları kadar şaşırtıcı ve güzeldir. Ayakta uyuyabilmeleri, sert dil yapıları sayesinde dikenli bitkileri kolaylıkla yiyebilmeleri, o ihtişamlı boyunlarının aksine zayıf düşmüş ses tellerine sahip olmaları... Bunların hangisi daha şaşırtıcıdır bilinmez; ama "hayvan deseni" denince akla gelen zebralar kadar kendine has desenlere sahip, iri bedenleri ile zürafaların hemen hepimizin hayal dünyasında bir yere sahip olduğu gerçektir.
Zürafaların Desenleri, Türleri ve Angola Zürafalarının İlginç Evrimsel Özellikleri
Evrilebilirlik (ya da evrimleşebilirlik), en basit tanımıyla doğal seçilimin etkili olduğu bir evrim sistemi içerisinde, bir canlının kalıtsal fenotipik varyasyonlar geliştirme kapasitesidir. Daha detaylı açıklamak gerekirse evrilebilirlik; tür içerisindeki bir popülasyonun genetik çeşitlilik oluşturma yeteneğinden öte, doğal seçilimin etkili olduğu bir evrim sistemi içinde uyumsal yani adaptasyon sağlayan genetik çeşitlilik oluşturma yeteneğidir. Burada uyumsal veya adaptasyon sağlayan genetik çeşitlilik oluşturma yeteneğinden kasıt, popülasyonun yararına olacak çeşitliliğin kazanılmasıdır
Evrilebilirlik Nedir? Evrimleşebilirlik, Bir Canlının Evrim Hızını Nasıl Etkiler?
Yapılan araştırmalara göre COVID-19 virüsüne karşı bağışıklık kazanmak en az 6 ay sürüyor. Hatta 5 Kasım 2020 tarihinde BioRxiv’de yayınlanan bir ön baskıda, bağışıklık kazanmanın çok daha uzun sürebileceğinden bahsedildi. Bu ön baskı, sonradan Nature dergisinde yayınlanarak bilimsel literatüre kazandırıldı.
COVID-19 Hastalığına Bağışıklık En Az 6 Ay Sürüyor!
Her ne kadar halk arasında eskiden "dev insanların" yaşadığına yönelik hatalı bir inanç olsa da, bilimsel olarak bunun tam tersi gerçektir: İnsana giden soy hattında ve özellikle de Homo sapiens türü içerisinde nesiller giderek daha uzun boylu olacak biçimde evrimleşmiştir.
Yeni Nesiller Neden Hep Daha Uzun? İnsan Evrimi, Devleşme Yönünde mi İşliyor?
Günümüzün önde gelen problemlerinden olan iklim değişikliği, yalnızca bizleri değil, gezegenin tüm biyoçeşitliliğini tehdit ediyor. Birçok tür, iklim değişikliğinin sebep olduğu sıcaklık artışlarından olumsuz etkileniyor. Dünyanın farklı yerlerinden bilim insanları tarafından yürütülen çeşitli çalışmalar, artan sıcaklıkların farklı hayvan gruplarını nasıl etkilediğini ortaya çıkarıyor.
Birçok Tür Tehdit Altında: İklim Değişikliğinin Sebep Olduğu Sıcaklık Artışları, Biyoçeşitliliği Alt Üst Ediyor!
Ekolojik köprü, diğer adıyla "yaban hayatı geçidi", en kısa tanımıyla; hayvanların, insanların yapmış olduğu yol, vb. yerlerden, karşıdan karşıya güvenli bir şekilde geçebilmesini sağlayan yapılardır. Öyle ki, bu geçitlerin, sadece "geyik, kurt, tavşan" gibi hayvanlar için yapıldığını düşünecek olursak hata yapmış oluruz. Bu geçitler, insanlar tarafından yaşam alanı işgal edilen "tüm hayvanlar için" özel bir şekilde tasarlanıp yapılabilmektedir. Buna uygun bir örnek verecek olursak: Christmas Adası’nda göç eden kızıl yengeçler için göç yollarının üzerine bir "yaban hayatı üst geçidi" inşa edilmiş ve üstelik kolayca tırmanabilsinler diye de onlara uygun bir zemin tercih edilmiştir.
Ekolojik Köprü Nedir? Yaban Hayat Geçitleri Neden Önemlidir? Doğaya Sağladığı Faydalar Nelerdir?
Kromozom, hayvan ve bitki hücrelerinde çekirdek içinde konumlanmış, ipliksi bir yapıdır. Her kromozom proteinden ve tekil Deoksiribonükleik Asit yani DNA'dan oluşur. DNA, atadan gelen ve kişiyi eşsiz kılan belirli bilgileri içerir.
Kromozom Nedir?
Tek delikliler (Monotremata), keseli ve plasentalı memelilerin (therianların) günümüzde var olan tek dış grubudur ve bizlere memeli evrimiyle ilgili önemli bilgiler sağlarlar. Bir grup bilim insanı, her ikisi de yumurtlayan memeli soyuna ait olan ornitorengin (Ornithorhynchus anatinus) ve kısa gagalı dikenli karıncayiyenin (Tachyglossus aculeatus ya da kısaca, "ekidna") genomunu sekansladı, analiz etti ve tavuklar, insanlar, fareler, kertenkeleler ve Tasmanya canavarları ile karşılaştırdı. Sonuçları içeren makale, Nature dergisinde yayınlandı. Makale yazarlarından biri olan Profesör Guojie Zhang, şöyle diyor:
Ornitorenklerin ve Dikenli Karıncayiyenlerin (Ekidna) Genom Dizileri, Bu Tuhaf Canlıları Biraz Daha Anlamamızı Sağlıyor!
İlk insanların, köpekleri en yakın arkadaşları olarak evcilleştirmesinin sebebini anlamak kolaydır. Evcil köpekler, avcılara ve yabancılara karşı koruma sağlayabilir, malzeme taşıyabilir, kızak çekebilir ve soğuk gecelerde sıcaklık sağlayabilir. Fakat bu avantajlar, evcilleşmeden sonra gelir. Yüz yıldan fazladır süregelen araştırmalara rağmen bilim insanları, evcilleştirme işlemini ilk olarak neyin tetiklediğini anlamakta zorluk çekiyorlar.
Köpeklerin Evcilleştirilmesi, Paleo İnsanlarının Orijinal Paleo Diyetini Sindirememesi Sebebiyle Başlamış Olabilir!
Sinirbilimcilerden oluşan bir ekip, beyinlerimizin gerçekleri ifade eden kelimelere, olasılıkları ifade eden kelimelerden farklı tepki verdiklerini buldu. Çalışmaları, kelime seçiminin gerçek olanla sadece mümkün olan arasında nasıl ayrım yaptığımıza dair yeni bilgiler sunuyor. NYU Dilbilim Bölümü ve Psikoloji Bölümü'nde profesör olan aynı zamanda eNeuro dergisinde yer alan makalenin kıdemli yazarı Liina Pylkkanen şöyle açıklıyor:
Beynimiz, Gerçekte Olan ile Olası Olanı Birbirinden Nasıl Ayırır?
Nadiren görülen bir rahatsızlık olan Guillain-Barré (gee-YAH-buh-RAY veya "ciya burey") sendromunda, bağışıklık sisteminiz, sinirlerinize saldırır. Ekstremitelerde halsizlik ve karıncalanma genellikle ilk ortaya çıkan belirtilerdir.
Guillain-Barré Sendromu
Howard Gardner adlı bir psikolog, 1983 yılında yapmış olduğu çalışmalar sonucu ortaya koyduğu teoride, herkesin bırakın aynı şarkıyı sevmeyi, o şarkıyı dinleyip algılama hatta ve hatta o şarkıyı yorumlama kabiliyetlerinin farklı zeka türlerine dayandığını ileri sürmüştür. Bu teori, eğitim ve psikolojide oldukça geniş yankı bulmuş ve bireyler arası zeka farkları sebebiyle, eğitimde öncelik verilen zeka türleri yıllarca eleştirilmiş ve bütün türlerin özel eğitimlere tabi tutulması gerektiği savunulmuştur. Çünkü en nihayetinde müzik dinlemek kadar basit bir işleme yönelik algılarımız bile farklı zeka tiplerinden etkileniyorsa, eğitim algımızın etkilenmemesi mümkün mü? Bu durumda, her çocuğa aynı eğitimi verip, verim almayı nasıl bekleyebiliriz?
Çoklu Zeka Teorisi Nedir? Savunucuları ve Eleştirmenlerinin Argümanları Nelerdir?
19. yüzyılda tıpkı veba salgını gibi çok sayıda insanın ölmesine neden olan kolera, Hindistan'da endemik seyirli, 20 milyondan fazla insanın ölümüne sebep olan bir salgına neden olmuştur. Hindistan'dan diğer kıtalara yayılarak Asya, Afrika, Avrupa ve Amerika dahil tüm dünyada çok sayıda insanın hayatını kaybetmesine sebep olmuştur. Bu yüzyılda Avrupa’da yayılan koleraya Latincede "marbus", "cholera marbus" denilirken, Araplar "maraz-ı esved", Osmanlılar ise "karasarılık" ve "maraz-ı cedid" isimlerini verdiler. Yaşanan ölümlerin yanı sıra birçok kentte göçler yaşanmış, insanlar yaşadıkları şehirleri terk etmek zorunda kalmışlardır. Örneğin, 1847 yılında Mardin'de ortaya çıkan ve yaklaşık 2 ay süren salgın, insanları göç etmeye zorlamıştır. 1861-76 yılları arasında, salgınla mücadele çerçevesinde, İstanbul başta olmak üzere Suriye ve Irak’ta kolera salgını ile mücadele eden sağlık personellerine dönemin padişahı tarafından "kolera madalyası" verilmiştir.
Kolera Nedir? Nasıl Tedavi Edilir? Vibrio cholerae Bakterisi Kaynaklı Kolera Salgını Nasıl Önlenir?
Süt, insan ve memeli tür canlıların dişilerinin yavrularını besledikleri, meme kanallarından salgılanan, besin içeriği açısından zengin bir sıvıdır. Memelilerde, nesillerdeki başarı, maternal olarak üretilen gıda-süt içeren yoğun bir beslenme stratejisine dayanmaktadır. Bu bağlamda süt, yoğun bir büyüme ve gelişme dönemi boyunca immünolojik olarak olgunlaşmamış yenidoğanları beslemek amacıyla, emziren dişi memelilerin meme bezlerinin özelleşmiş epitel hücreleri tarafından üretilen bir biyomateryal olarak ortaya çıkmaktadır.
Pastörizasyon Nedir, Nasıl Yapılır? Süt Kaynaklı Enfeksiyonları Nasıl Önleyebiliriz?
Bilim insanları, canlıları incelemek için öncelikle kategorize etmek durumundadır. Bu bilimsel yöntem sayesinde bir familya ismi tanımlandığında, hangi canlı grubu kastedildiği kolaylıkla anlaşılabilir. İşte bu bilim dalına Taksonomi denir. Her ne kadar "Alan" (İng: "domain") gibi daha üst birimler ve çok sayıda diğer ara basamak geliştirilmiş olsa da, genellikle en geniş takson (taksonomik basamak) Âlem olarak kabul edilir (örneğin, Hayvanlar Alemi, Bitkiler Alemi gibi). Canlı kategorileri, canlıların biyolojik özelliklerine göre belirlenir. İlk etapta fark edilmeyebilse de, bu taksonomik kategoriler, aslında evrimsel süreçte belirgin ataları olan canlı gruplarından ibarettir. Örneğin yunusların varlığı yüzyıllardır bilinir ve memeli kategorisine dahil olmalarına rağmen kara memelilerinden evrimleştikleri 2000'li yıllarda keşfedilmiştir. Buna bakarak da görebiliriz ki tüm memeliler, aslında tarih öncesi bir türün torunlarıdır. Yani gruplamalara biyolojik özellikler, biyolojik özelliklere de evrimsel süreç sebep olur.
Dinozor Nedir? Dinozor Türleri Nelerdir?
Hücrelerimizdeki birçok protein, "multimerizasyon" adı verilen bir işlemle diğer proteinlerle birlikte belirli kompleksler oluşturur. Biyolojideki diğer karmaşıklık türleri gibi, multimerlerin de doğal seleksiyon tarafından tercih edilen fonksiyonel faydalar gösterdikleri için evrimsel süreçte varlıklarını sürdürdükleri düşünülmektedir. Kıdemli yazar ve Chicago Üniversitesinde insan genetiği, ekoloji ve evrim profesörü Joseph Thornton, bunu şöyle anlatıyor:
Moleküler Evrimde Karmaşıklık, Hiçbir Fayda Sağlamıyor Olmasına Rağmen Evrimleşmiş ve Soy Hatlarına Yapışıp Kalmış Olabilir!
Kraliyet Veteriner Hekimlik Koleji'nden Rowena Packer ve çalışma arkadaşlarının yaptığı ve PLOS ONE dergisinde yayınlanan bir araştırmaya göre, Bulldog, Fransız Bulldogu ve Pug sahipleri, ileride, muhtemelen yine şu an sahiplendikleri köpek çeşitlerini sahiplenmek isteyecek ve bu köpek çeşitlerini, köpek sahiplenmek isteyen diğer kişilere tavsiye edecekler. Ancak bu büyük bir risk: Çünkü brakisefalik yüz olarak bilinen yassı yüzlü köpeklere olan bağlılık duygusunun büyümesi, diğer köpeklere göre çok daha yüksek sağlık riskleri olan bu köpek çeşitlerinin sayılarının daha da artmasına ve insanlar arasında daha da popülerleşmelerine neden oluyor.
Puglar ve Bulldoglar Gibi Yassı Yüzlü Köpekler Son Derece Hasta Olmalarına Rağmen, Neden Giderek Popülerleşiyorlar? Ve Bunu Nasıl Önleriz?
Dünya'da yaşam, yaklaşık 4 milyar yıl önce, ilk hücrelerin karbonca zengin bileşiklerden oluşan karmaşık ilkel bir çorbada oluşmasıyla ortaya çıktı ve bu hücreler, kimyasal bir bilmeceyle karşı karşıya kaldılar: Temel fonksiyonlarını yerine getirebilmeleri için ilkel çorbadaki belirli iyonlara ihtiyaçları vardı; fakat bu yüklü iyonlar, hücrenin içeriğini sarmalayan basit hücre zarlarını dağıtan yapıdaydı!
Bilim İnsanları, Canlılığı Başlatan İlk Hücrelerin, Hücre Zarını Bozan Yapıdaki İyonların Varlığında Nasıl Evrimleştiğini Çözdüler!
Apoptosis (veya apoptoz), "programlı" hücre ölümü demektir; yani hücrenin ölmesi beklenen bir zamanda, kontrollü olarak ölmesidir. Ancak her hücre ölümü kontrollü veya programlı değildir, dolayısıyla bu farklı ölüm türlerinin arasındaki farkı bilmek önemlidir.
Programlı Hücre Ölümü: Apoptosis (Apoptoz) Nedir? Canlılar Neden Hücrelerini Bilerek Öldürürler?
Bath Üniversitesi ile Doğa Tarihi Müzesi araştırmacılarının dinozor çeşitliliğini inceleyen yeni bir çalışması; dinozorların, 66 milyon yıl önce sonlarını getiren bir asteroitin çarpmasından önce sayılarında herhangi bir düşüş olmadığını gösteriyor. Öyle ki araştırmacılara göre çarpışma gerçekleşmemiş olsaydı, dinozorlar Dünya'yı hükmetmeye devam etmiş olabilirdi.
Eğer 66 Milyon Yıl Önce Bir Asteroit Çarpmamış Olsaydı, Dinozorlar Günümüzde Halen Hüküm Sürüyor Olabilirdi!
Dünya üzerindeki herkesin Utah’taki Büyük Tuz Gölü’nde toplandığını düşünün. Herkes omuz omuza sıkışmış; ancak yine de etrafta koşturmaya çalışıyor. Dresden’deki Max Planck Moleküler Hücre Biyolojisi ve Genetiği Enstitüsünde hücre biyoloğu olan Anthony Hyman, bu düşüncenin hücre içerisindeki 5 milyar kadar proteinin davranışlarını anlamak konusunda bize yardımcı olabileceğini düşünüyor.
Kaostan Doğan Yeni Hücre Düzeni: Yoğuşma Bölgelerinin Keşfi Sayesinde, Yaşamın Kaotik Kimyası Baştan Keşfediliyor!
Bildiğimiz neredeyse hiçbir canlı türü, akıp giden zamana sonsuza dek direnemez ve zaman geçtikçe yaşlanır. İnsanlarda bu yaşlanma, kendisi belirli fiziksel ve zihinsel şekillerde gösterir. Yorgunluk, hafızanın eskisi kadar iyi olmaması gibi semptomların yanında kırışıklar, yaşlılığın en belirgin göstergesi olmaya devam ediyor. Pek çok insan için bu kırışıklıklar oldukça rahatsız edici ve kabul etmesi güç bir durum olabiliyor. Bunun önüne geçmek içinde dünyada çeşitli tedavi yöntemleri kullanılmaya devam ediyor. Bu tedaviler, güvenilirlik ve işe yararlılık konusunda kapsamlı tartışmaları da beraberinde getiriyor. Bu yazımızda yaşlılıkla gelen kırışmalara ve bazı tedavi yöntemlerine bakış atacağız.
Yaşlandıkça Cildimiz Neden Kırışır? Kök Hücre Terapisi, Kırışıklık Giderme Yolunda Gerçek Bir Tedavi Yöntemi Olabilir mi?
Vücudumuzda aşırı yağ birikmesi sonucunda obezite hastalığı meydana gelir. Günümüzde obezite görülme oranı hareketsiz yaşam ve sağlıksız beslenmenin bir sonucu olarak obez insan sayısı giderek artıyor. Our World in Data sitesindeki verilere göre dünyadaki yetişkinlerin %13’ü obezken her beş çocuktan birisi de aşırı kilolu. Dünyanın geneline ciddi oranlarda yayılmış olan bu hastalığın ciddi riskleri vardır. Bunlar kalp hastalıkları, diyabet, bazı kanser türleri ve erken ölümlerdir. Bu kadar geniş kapsamlı bir sorunu ortaya çıkaran faktörlerin başında sağlıksız bir yaşam biçiminin geldiğini belirtmiştik. Peki bu sebeplerden biri de bağırsaklarımızda yaşayan bakteriler olabilir mi?
Bağırsaklarımızdaki Bakteriler Obez Olmamızı Engelleyebilir Mi?
Bitkiler hayatta kalmak ve gelişmek için çevrelerindeki değişiklikleri algılamak ve hatırlamak konusunda benzersiz bir yeteneğe sahiptir. Bu süreç DNA ve histon proteinlerinin kimyasal modifikasyonuyla bağlantılı olup DNA'nın hücre çekirdeği içinde paketlenme ve genlerin ifade edilme şeklini değiştirir ve aynı zamanda epigenetik düzenleme olarak bilinir.
Bitkilerde Epigenetik Aktarım: Bitkilerdeki Kimyasal Hafıza, Sonraki Nesillerin Hayatta Kalma Şansını Etkiliyor!
Bağışıklık sistemi, normal dokuya hiçbir zarar vermeksizin tümörlerin spesifik yıkımını ve kanserin nüksetmesini önleyebilecek uzun süreli hafızaya sahiptir. Son 30 yıllık immüno-onkoloji araştırmaları, tümörlerin bağışıklık sistemi tarafından tanındığına ve gelişimlerinin immüno-gözetim (İng:"Immunosurvelliance") olarak bilinen bir süreçle uzun vadede durdurulabileceğine veya kontrol edilebileceğine dair sağlam kanıtlar sağlamıştır. İmmün tepkinin tümör özgüllüğü, tümör antijenlerinin tanınmasında yatar.
İmmünogözetim: Bağışıklık Sistemi, Kanser ile Nasıl Mücadele Ediyor? Kanser Hücreleri, Bağışıklık Yanıtlarından Nasıl Kaçıyor?
Ulu kurt (İng: "dire wolf"), çoğu insanın Game of Thrones'da kurgusal olarak yeniden canlandırılışından bildiği bir hayvandır. Gerçek ulu kurtlarsa, Kuzey Amerika'da yaklaşık 11.000 yıl önce gezinmiş olan (ve hatta bir ihtimal daha sonrasında bile gezinmiş olabilecek), ağır kemikli, avları arasında nesli tükenmiş atlar, tembel hayvanlar ve hatta mamutlar gibi iri hayvanlar olan, kuvvetli bir avcıdır. Televizyonda gösterilen kurgusal versiyonunun boyutunun yanından bile geçemezken, ulu kurtlar; ortalama bir gri kurttan %20 daha büyüktür ve uzun bir süre kurtlarla "kardeş tür" olarak nitelendirilmiştir: Canis dirus ve Canis lupus.
Aenocyon Cinsinin Dönüşü: Ulu Kurtlar (Dire Wolves), Aslında Bir Kurt (Canis) Türü Değildi!
Dünya üzerinde tüm canlı varlıklar, yaşamlarına devam etmek için, bulundukları coğrafyaya uyum sağlamak zorundadırlar. Bunu sağlayan şey, doğal seçilim yoluyla meydana gelen adaptif evrimsel değişimlerdir (bunlara "adaptasyon" deriz). Kamuflaj yeteneği, adaptif evrimin en güzel örneklerinden birisidir. Kamuflaj yeteneği, durup dururken, bireyin kendisinde ortaya çıkan bir özellik değildir; popülasyon içerisindeki belirli gen ve özellik kombinasyonlarının seçilmesiyle, nesiller boyunca, kademeli bir şekilde olur. Her nesilde ortama en uygun renklere ve desenlere sahip bireyler daha kolay hayatta kalıp, daha çok üredikçe, nesiller içerisinde gen ve özelliklerin frekansları değişmeye başlar ve bu sürece evrimsel adaptasyon deriz. Bunun sonucunda, atalarından oldukça farklı görünümlü ancak bulundukları çevreye son derece uyumlu olan torun türler evrimleşebilir.
Fritillaria delavayi: Kendini İnsanlardan Saklayacak Şekilde Evrimleşen Bitki!
Kısa zaman diliminde (mikroevrim) ve uzun zaman diliminde (makroevrim) gerçekleşen evrimsel olaylar arasındaki bağlantı; Dr. Owen Gilbert'in açık erişimli ve hakemli dergi olan Rethinking Ecology'de yayınlanan makalesinde gündeme getirdiği biyolojinin en derin sorularına yeni yaklaşımlar sağlayabilir.
Doğal Ödül Teorisi: Doğal Seçilime Eşlik Eden Bir Diğer Kuvvet Olabilir mi?
Kim olduğumuzun algısının, çocukluk tecrübelerimiz ve başkalarıyla olan etkileşimlerimiz gibi şeylerden etkilendiği düşünülüyor; fakat araştırmacılara göre vücudumuz da benlik algımızı etkiliyor.
İllüzyona Dayalı Beden Değiştirme Deneyi Tamamlandı: Bir Arkadaşımızla Bedenimizi Değiştirmek, Bilinç Algımızı Nasıl Değiştirir?
Dünya’da yaşamış ve yaşayan en büyük canlı formları her zaman ağaçlar olmuştur. Öyle ki, günümüzde yaşayan Sahil Sekoyaları (Sequoia sempervirens) 100 metreyi aşan boylarıyla buna bir örnek teşkil etmektedir. Öyleyse, onları böylesine büyük boyutlara ulaştıran etken veya etkenler nelerdi? Diğer birçok bitki türü onlara kıyasla daha mütevazı boyutlarda kalırken "ağaç" dediğimiz bu bitki türlerinin onlardan farkı nedir?
Ağaçlar Neden ve Nasıl Evrimleşti? Devasa Boyutlara Ulaşmayı Nasıl Başardılar?
Uzun süre uyanık kaldıktan sonra, düzgün düşünmek oldukça zor olabilir. Neyse ki kısa uykular, genellikle beynimizin çalışmasını tekrar hızlandırmaya yeterlidir. Peki ne zaman ve neden hayvanların uyku ihtiyacı oluştu (uyku hakkında kapsamlı bir analizimizi buradan okuyabilirsiniz)? bir beyne sahip olmak, bunun için bir önkoşul mudur? Yani beyni olmayan hayvanlar da uyur mu?
Uyku mu, Beyin mi: Hangisi Daha Önce Evrimleşti?
Bu tür Evrim Ağacı tarafından gözlemlenmemiştir.
Fossa (Cryptoprocta ferox)
Kromatografi, karışımları bileşenlerine ayırmak için basit veya karmaşık yöntemlerle laboratuvarda gerçekleştirilen bir tekniktir. Kağıt kromatografisi ve ince tabaka kromatografisinden, gaz kromatografisine kadar birçok farklı kromatografi türü vardır.
Kromatografi Nedir ve Hangi Alanlarda Kullanılır? Farklı Kromatografi Teknikleri Nelerdir?
Tanımlanan ilk eksiksiz dinozor iskeleti, sonunda ayrıntılı olarak incelendi ve dinozor soy ağacında yerini buldu. Böylelikle, 1.5 asırdan fazla bir süre önce başlamış olan proje de tamamlanmış oldu.
Scelidosaurus, Dinozor Dünyasının ""Tankları"" Olarak Bilinen Ankylosaurların Atasıydı!
Bir gen, kalıtımın en basit fiziksel ve fonksiyonel birimidir. Adenin (A), Timin (T), Guanin (G) ve Sitozin (C) isimleriyle bilinen 4 harften oluşan genetik kod, farklı şekillerde bir araya gelerek genleri oluştururlar. Genetik bilimindeki kelimeler her zaman 3 harfli kelimelerden oluşur ve bu kelimeler bir araya gelerek karmaşık cümleler inşa edebilirler. Eğer genleri daha yakından tanımak ve genetik alfabenin dilini öğrenmek isterseniz, buradaki yazımızı okuyabilirsiniz.
Gen Nedir? Ne Değildir?
Kaliforniya'daki bir hayvanat bahçesindeki gorillerin COVID-19 testi pozitif çıktı! Böylece goriller, hastalığa yakalandığı doğrulanan, insan-harici ilk primat türü olarak kayıtlara geçti.
Gorillere SARS-CoV-2 Bulaşabiliyor: İnsan Harici Primatlarda İlk Defa COVID-19 Görüldü!
Temas inhibisyonu, hücrelerin bir hücre kalınlığında (tek tabakalı) bir tabaka halinde büyümesini sürdüren düzenleyici bir mekanizmadır. 1980'lerden bu yana devam eden araştırmalar, iki boyutlu kültürde çoğaltılan yoğun hücre popülasyonları tarafından oluşturulan hücre-hücre temaslarının, daha fazla hücrenin çoğalmasını baskılayarak birleşik, tekli hücre katmanları oluşturduğunu göstermiştir.
Temas İnhibisyonu Nedir? Hücrelerin Birbirine Olan Temasını Azaltması Ne İşe Yarar ve Bu Sürecin Kanserdeki Rolü Nedir?
Facebook gibi sosyal medya araçlarının modern demokrasilerdeki yeri giderek daha yoğun bir şekilde tartışılıyor. Aralık 2020'de, çalışanlara özel bir toplantıda alınan (ve BuzzFeed News'a sızdırılan) bir ses kaydı, Facebook'un tartışmalı teknolojilerine yenilerinin ekleneceğini gösteriyor.
Facebook, Kullanıcılarının Düşüncelerini Aksiyona Dönüştürecek Bir Araç Geliştiriyor!
Nature Neuroscience dergisinde yayımlanan makalede, tamamen izole halde geçirilmiş bir günün ardından insanların beyinlerinin, sosyal birliktelik düşüncesiyle yanıp tutuştuğu gösterildi. Bu durum, aynı aç bir insan beyninin yiyecek gördüğünde heyecanlanması gibiydi!
Yalnız Beyinlerin İnsanlara Duyduğu Açlık, Aç Beyinlerin Yemeğe Duyduğu Açlığa Benzer!
Sirkadiyen ritim, ilk olarak Alman fizyolog Franz Halberg tarafından isimlendirilmiştir: Circadien, circa yani "yaklaşık" sözcüğü ile diem yani "gün" sözcüklerinden türetilmiştir ve "yaklaşık bir gün" anlamına gelmektedir. Sirkadiyen ritim kavramı, canlıların biyolojik saatleriyle gelen değişimleri ve gün içerisinde iç ve dış faktörlere bağlı biyolojik ritmimizi ayarlayan fizyolojik mekanizmaları tanımlamak için kullanılır. Uyku-uyanıklık döngüsü ve gün içerisindeki fiziksel, zihinsel ve davranışsal değişimlerimiz bu mekanizmalarla düzenlenir.
Astronotlar Nasıl Uyur? Uzay Görevlerinde Astronotların Uyku Döngüsü Nasıl Düzenlenir?
Neuroscience of Consciousness dergisinde yayınlanan yeni bir makaleye göre, makine öğrenmesindeki gelişmeler, psikedelik ("zihin açan, hayal gördüren") ilaçların yaşattığı görsel deneyimlerin bilim insanları tarafından daha iyi anlaşılması için kullanılabilir.
Yapay Zeka, Psikedelik İlaçların İnsan Bilincini Nasıl Etkilediğini Aydınlatabilir!
eLife'ta yayınlanan bir çalışmaya göre bilim insanları, iki ayrı şeffaf toprak yapısı kullanarak yaptıkları yeni gözlemde, toprak bakterilerinin, kuru dönemlerde hayatta kalmalarına yardımcı olmak için bu mantarlara güvendiklerini gösterdi.
Toprak Benzeri Şeffaf Maddeler Sayesinde Toprak Ekolojisini Yakından İzlemek Mümkün Oluyor!
Kanser hücreleri, yeni ve daha uzak dokulara yayılabilme özelliğine sahiptirler ve bu özellikleri onları daha da ölümcül hale getirir. Tümör hücreleri kan veya lenfatik yollarla vücuda dağılabilir ve ulaştıkları yerlerde çoğalabilirler; bu sürece metastaz denir. Kanserin metastaik yayılımı için damar ağı, çok önemli bir etmendir.
Kanser Metastazı ve Damar Oluşumu: Anjiyogenez Nedir? Anjiyogenezin Kanser Gelişimi ve Yayılımındaki Rolü Nedir?
İnsan Papilloma Virüsü ya da kısaca HPV, insan türünün gördüğü cinsel yolla en sık bulaşan hastalıktır. AIDS'e neden olan HIV ile "uçuk" veya "herpes" olarak da bilinen HSV'den farklıdır. Bunu şöyle söyleyebiliriz: HPV öylesine yaygın bir virüstür ki, şu anda Dünya üzerinde cinsel olarak aktif olan her kadın ve her erkek hayatlarının bir evresinde bu virüsü mutlaka kapacaktır!
İnsan Papilloma Virüsü (HPV) Nedir? Kansere Nasıl Yol Açar? Olabildiğince Erken Yaşta HPV Aşısı Olmak Neden Önemlidir?
Şempanze fotoğraflarının bir kısmı Dr. Shinya Yamamoto tarafından Bossou’da saha araştırması esnasında çekilmiştir. Kendisi insan ve insan olmayan hayvanlarda sosyalliğin evrimi, bunun zeka ile ilişkisi, işbirliği, fedakarlık gibi konular üzerine çalışmaktadır. Şempanze fotoğraflarının diğer kısmı da Cüneyt Balıkçıoğlu tarafından Uganda gezisi süresinde Kibale Ormanı Ulusal Park'ta çekilmiştir. Dr. Shinya Yamamoto'nun çalışmalarına buradan ulaşabilirsiniz.
Şempanze (Pan troglodytes)
Mikroskop, çıplak gözle görülemeyecek kadar küçük nesneleri incelemek için kullanılan bir laboratuvar ekipmanıdır. Bilim insanları, mikroskoplar yardımıyla çok küçük nesnelerin özelliklerini ve davranışlarını inceleyebilirler.
Mikroskop Nedir? Mikroskoplarının Genel Özellikleri Nelerdir? Hangi Mikroskop, Hangi Deneyde Kullanılır?
Günlük hayatımızda reklamlarda hep bu başlıkları görürüz, "Cildinize azıcık insan feromonu sıkın, garanti ediyoruz ki kesinlikle bir randevu kapacaksınız!"; ancak bu bilginin doğruluğundan kesin olarak emin değiliz.
İnsan Feromonları Gerçek mi? Androstadienone ve Estratetraenol, Gerçekten Karşı Cinse Yönelik Çekiciliği Arttırıyor mu?
5 Haziran 2020'de, Oxford Üniversitesi araştırmacıları, kendi COVID-19 aşılarının son faz klinik çalışmasında sessizce bir değişiklik yapmışlardı. GİZLİ diye not düşülen bir belgede yapılan bir değişiklikte, yeni bir denek grubu dahil edeceklerini belirtmişlerdi.
Oxford/AstraZeneca COVID-19 Aşısı Nasıl Oldu da Başlangıçta En Öndeyken, Sonradan Tökezledi? Aşının Klinik Deneylerinde Nasıl Doz Hatası Yapıldı?
Gece her zaman gittiğimiz tarlayı kontrol etmek için yola koyulduk. Daha yolun başındayken yürüyen bir şey olduğunu fark ettik. Feneri doğrulttuk ama başlarda ne olduğunun farkına varamadık. Bir iki metre kadar yaklaştıktan sonra çulluk olduğunu fark ettik ve oldukça sevindik. Çünkü bu bölgede uzun zamandan beri göremediğimiz bir türdü. Biz de ertesi gün yine aynı saatte çulluğu çekmek için yeniden alana gittik. Ve yine aynı noktada çulluğa rastladık. Ekipmanlarımızın da yanımızda olmasından dolayı biraz daha temkinli davrandık. Çünkü kuşu biraz rahatsız edersek hemen başka noktaya konabilirdi bu yüzden elimizden geldiğince sessiz olduk. Fenerle çulluğu görebileceğimiz şekilde ortamı aydınlattık ve kayıt aldık. Yeterince kayıt aldıktan sonra, bu alanda fazla rahatsız olmaması için ortamı terk ettik.
Çulluk (Scolopax rusticola)
İnsan Genom Projesi (İng: "Human Genome Project" ya da HGP veya İGP), insanlık tarihindeki en büyük keşiflerden birisidir. İnsan Genom Projesi, gezegenin ve kozmosun dışarıya yönelik keşfinden ziyade türümüzün, Homo sapiens'in bütün genlerinin (ki bunların hepsine, bir arada "genom" adı verilir) sekanslarına bakıp, haritalarını çıkaran uluslararası bir araştırma ekibi tarafından yönlendirilen, "içeriye yönelik" bir keşif yolculuğuydu. 1 Ekim 1990'da başlanıp Nisan 2003'te tamamlanan İnsan Genom Projesi, ilk defa doğanın bir insan oluşturmak için kullandığı şablonu okuyabilmemizi sağlamıştı.
İnsan Genom Projesi Nedir? İnsan ve Diğer Canlıların Genlerinin Tamamını Dizilemek, Bilim ve Teknoloji İçin Neden Önemliydi?
2009 yılında Şanlıurfa'da Ahmet Karataş tarafından fotoğraflanmıştır.
Çizgili sırtlan (Hyaena hyaena)
Ekinokokkozis, Cestoda sınıfının Cyclophyllidea takımına dahil edilen Taeniidae familyasından Echinococcus cinsine ait yassı solucanların neden olduğu enfeksiyondur. Hastalığa kistik ekinokokkoz, hidatik ekinokokkoz ve hidatizos da denilmektedir. Hastalığa neden olan Echinococcus türleri başlıca E. granulosus, E. multilocularis, E. vogeli ve E. oligarthrus olmak üzere dört tanedir. Bu Echinococcus türleri son konak olan başta köpek olmak üzere, tilki ve kurt gibi yabani etçillerin vücutlarında yaşayan endoparazitlerdir (iç parazit). Başta koyun, keçi, sığır olmak üzere birçok memeli de arakonaktır. İnsanlar da bu parazitler için arakonak olarak değerlendirilir, bu yönüyle zoonoz karakterlidir.
Ekinokokkoz Nedir? Köpekler ve Diğer Etçillerin Dışkılarından İnsanlara Bulaşabilen Bu Kistik Hastalık Nasıl Tedavi Edilir?
İklim değişiminin yıkıcı bir gerçek olduğu ve çağımızın en büyük çevre problemi olduğu konusunda hiçbir makul şüphe yok. Ancak spesifik doğa olaylarını tek başına küresel ısınmayla açıklamak da, daha kolay bir şekilde önlenebilir diğer etmenlerin görmezden gelinmesine neden olabilir. Örneğin son zamanlarda, sürekli olarak duyduğumuz, "İklim değişikliği İstanbul’da su kaynaklarının azalmasına yol açıyor." söylemi, bu krizle ilgili bizi diğer olası etkenlerden uzaklaştırıyor ve asıl odağımızı bu "geniş ölçekli" probleme yoğunlaştırıyor.
İstanbul'da Kuraklığın ve Su Kaynaklarının Tükenmesinin Asıl Nedeni İklim Değişikliği mi? Yoksa Başka Beşeri Faktörler Üzerinde mi Durulmalı?
Bugün yaşayan birçok insan, 2020'nin ilk aylarında COVID-19'un ortaya çıkmasına kadar bulaşıcı hastalık salgınları konusunda hiçbir deneyime sahip değildi. COVID aşıları henüz piyasaya sürülmeye başlamışken, insanlık tarihindeki en bulaşıcı hastalıklardan üçüne ve onlarla savaşmak için geliştirilen aşılara bir göz atalım. Böylece COVID-19 aşılarının, bu salgını bitirmek konusunda neden önemli olduğunu daha iyi anlayabilmenizi umuyoruz.
Aşılar, Bizi İnsanlık Tarihinin En Bulaşıcı Hastalıklarından Nasıl Kurtardı?
Bugüne kadar size tardigradlar ile ilgili çok sayıda içerik sunduk; fakat hiçbirinde tardigradların çoğalmasını mümkün kılan çiftleşme davranışlarına tam anlamıyla odaklanmadık. Tardigrad arşivimizdeki bu eksiği kapatmak adına, bu yazıda size dünyanın en dayanıklı hayvanının seks davranışlarını anlatacağız.
Tardigradlar ve Seks Davranışları: Su Ayıları Nasıl Seks Yapar?
Karlsruhe Teknoloji Enstitüsünden (Alm: "Karlsruher Institut für Technologie" ya da kısaca "KIT") bilim insanlarının dahil olduğu biyoçeşitlilik üzerine en büyük deneylerden biri olan Jena Deneyi, halihazırda gerçekleşmekte olan tür kaybının beslenme, su temini, inşaat malzemeleri ve enerji kaynakları açısından insanların yaşamını doğrudan etkilediğini gösterdi. Jena konsorsiyumu, Nature & Ecology Evolution dergisinde yayınladıkları 3 ayrı makalede, ekosistem işlevlerinin yalnızca bitkilerin özelliklerinden yola çıkarak öngörülemeyeceğini, bunun için biyotik ve abiyotik etkileşim ağlarının tümüyle ele alınması gerektiğini bildiriyor., ,
Jena Deneyi: Türlerin Soylarını Tüketmemiz, Medeniyetimizi Tehdit Ediyor!
Avcı-toplayıcı kültüründe obezite nadiren görülür. Buna rağmen günümüzden 38,000 - 14,000 yıl öncesine ait obez heykelciler bulunmuştur. Bu dönemde buzul çağı hakimdi ve Dünya genelinde avcı-toplayıcı topluluklar yaşamaktaydı (Şekil S1A). Bu figürler obez oldukları gibi, çıplaklardı da. Heykelcikler, bedeni resmetmektedirler. Yüzleri ve ayakları yoktur. Kolları ise küçüktür. Bu eksiklikler, bilinçli olarak yapılmıştır (Şekil S1B). Heykelciklerin çoğu çocuk doğurma yaşındadır, bazıları gebedir ya da karın ve kalçaları obezdir (İng: "steatopygy"). Ergenlik ya da orta yaştaki kadınları betimleyen heykelcikler daha az sayıdadır. Obezite, kadın heykelciklerine mahsustur; erkek heykelcikleri ise zayıftır (Şekil S1C). Tüm bunları, aşağıdaki görselde görebilirsiniz.
Üst Paleolitik Kadın Heykellerinin Şişman Görüntüsü, İklim Değişimi Nedeniyle Hayatta Kalma Çabasını Yansıtıyor Olabilir mi?