siir
dict | siir_uzunlugu
int64 31
9.7k
|
---|---|
{
"siir": "Günah mısın Sevap mı? \n\n\nÖyle bir girdin ki hayatıma,\nBen şimdi günaha girmek istiyorum.\nŞeytana uymadan,\nSevaba en yakın gelen kısmından.\nHani günah bile sayılmayacak kadar ama,\nGünah niye bu kadar güzel\nKontenjanından....\n\n",
"siir_uzunlugu": 33
} | 33 |
{
"siir": "Günaydın dostum \n\n\nYirmibirinci asır \nGünaydın dostum\nOlduk kendimize esir\nGünaydın dostumİlk etepta solladılar\nKağnımızı dalladılar\nYola yaya yolladılar\nGünaydın dostumTavanlardan ters astılar\nİşkembeye tuz bastılar\nYedi yedide kustular \nGünaydın dostumUbeyde ateşin közü\nKestiler yoldular kazı\nYedi bitirdiler bizi\nGünaydın dostum\n\n",
"siir_uzunlugu": 40
} | 40 |
{
"siir": "Kafa yapısı uymazsa evlilik olmaz \n\n\nEvlendiğin zaman kavga eder durursun,\nKafa yapısı uymazsa evlilik olmaz.\nEvlenirsen çıkmaz olan yola yürürsün,\nKafa yapısı uymazsa evlilik olmaz.İnsanlar konuşarak karar almalıdır,\nEvlilik ömür boyu baki kalmalıdır.\nEşin ile fikir yapın bir olmalıdır,\nKafa yapısı uymazsa evlilik olmaz.Fikirde uyum varsa biçim iyi olur,\nDüşünce yapın birse seçim iyi olur.\nFikrin zikrin birse geçim iyi olur,\nKafa yapısı uymazsa evlilik olmaz.Düşüncesi önemli oğlan ile kızın,\nBirbirinin fikrini etmelidir hazım.\nGençler iyi konuşup anlaşması lazım,\nKafa yapısı uymazsa evlilik olmaz.Yusuf fikirler bir değilse seçmemeli,\nZıt ise evlilik konusu açmamalı.\nBu önemli bir konudur es geçmemeli,\nKafa yapısı uymazsa evlilik olmaz.\n\n",
"siir_uzunlugu": 104
} | 104 |
{
"siir": "Anne 3 \n\n\nANNETatlı ninnilerle uyuttun beni,\nKabe yüreğine verilsin anne,\nSızma bal misali damıttın beni,\nCennet ayağına serilsin anne.Hasta olsam başucumda ağladın,\nKuşağını beşiğime bağladın,\nKuzum deyip rahatımı sağladın,\nCennet ayağına serilsin anne.Sen bakınca ben olurum gözünde,\nMelekleri seyrederim yüzünde,\nSevgi vardı yüreğinin özünde,\nCennet ayağına serilsin anne.Zaten cennet ayağına serilmiş,\nBüyük paye onuruna verilmiş,\nAna gibi bir yar nerde görülmüş,\nCennet ayağına serilsin anne.Anne yazar şairlerin kalemi? \nBenzeteyim laleye mi güle mi? \nBiter sanma yer yüzünde elemi? \nCennet ayağına serilsin anne.Rabia Barış\n\n",
"siir_uzunlugu": 83
} | 83 |
{
"siir": "Mavi Çılgınlık \n\n\ndeniz/ elinde bir kadeh\nmasasında mezeler\nkarabulutlar/ doldurur şarabı\nşişeler boşalır\niçer içer doymaz deniz\nçılgınlığa başlar\ndöner başı/ ayakları dolaşır\nvurur kıyıya başını\ncanı yanmaz/ mutluluğunu paylaşır\nsevincini ulaştırır göklere\n\n",
"siir_uzunlugu": 33
} | 33 |
{
"siir": "Sadece O \n\n\nSevgilerden bir demetti o\nYoldaşlarımdan biriydi o\nBana bir kalkandı o\nKanatlarını açtıBen onun suyundan içtim\nÇalışma ektim, başarı biçtim\nBunu bana o öğretti\nO benim ay yıldızımBen onu dinliyorum\nSesi içime işliyor\nO ses benim kötü anılarımda\nKonuşuyor\nYardım ediyor(Kasım 2006 / Sakarya)\n\n",
"siir_uzunlugu": 46
} | 46 |
{
"siir": "Kurşuna Dizilme \n\n\nKurşuna dizecekler\nelleri bağlı bir adamı,\nateş etmek için sıralanmışlar,\ndört asker.\nDört asker,\nsessiz,\ndört asker elleri bağlı,\nöldürecekleri adam gibi\nelleri bağlı.\nBir kaçabilseydin! \nKoşamam ki! \nTetiği çekecekler neredeyse! \nNe yapsak dersin? \nBelki boştur tüfekleri...\nZalim kurşunlar var tüfeklerinde! \nKimbilir, ateş etmezler belki.\nAz salak değilsin sende! \nAteş edecekler\n(Nasıl edebildiler?) \nÖldürecekler.\n(Nasıl öldürebililer) \nDört askerdiler,\nsessiz,\nBir subay kılıcıyla komut verdi;\ndört askerdiler,\nbağlı,\nöldürdükleri adam gibi\nelleri bağlı.\n\n",
"siir_uzunlugu": 80
} | 80 |
{
"siir": "Atışma_Bu Gün Bayram Günüdür- \n\n\nBU GÜN BAYRAM GÜNÜDÜR Gönüller coştu yine sevinç. mutluluk dolu \nKucak aç barışalım buğün bayram günüdür \nKalbindeki pür neşe. örf ve adetin senin \nBir dilden konuşalım. bu gün bayram günüdür…Bekir ALİM Şöyle bir bak mazine geşmişine anına \nZaten budur yakışan imanına şanına \nBekle bir gün mutlaka geleceğim yanına \nAhrette buluşalım bu gün bayram günüdür..... Turan Aslan Kin imiş. nefret imiş özde noksan edelim \nİnsani anlaşmaya gönlü aksan edelim \nÖn yargı duvarını yerle yeksan edelim \nBilişip. tanışalım bu gün bayram günüdür....Gültekin TOGA Unutma dostluk senin. vefa senin. hak senin \nNazlı nazlı süzülen gökteki bayrak senin \nSu gibi berraksın'ya sütün beyaz ak senin \nSelam ver sarışalım. bu gün bayram günüdür…….Bekir ALİM Seytandır seytan bu alemde doğruya kızan \nCahildir cahil insana hep kuyular kazan \nInsandır insan sadece tek okuyup yazan \nInsanlıkta yarışalım bu gün bayram günüdür.... Turan Aslan Toplandı küçük büyük, panayırlar kuruldu. \nKas katı yürekler bayramlarda duruldu. \nÖlmüşlere rahmet, fakir fukara soruldu. \nHaydi kardeş olalım, bu gün bayram günüdür.... İlkay Coşkun İstemem şan söhreti eksik olsun köşk hanlar \nTek istegim kardeşce yaşamalı insanlar \nZaralı Turan ım der bayram olsun bayramlar \nBeraber calışalım bu gün bayram günüdür......Turan Aslan Sevinç mutluluk dolu matemli gözyaşım var \nBir dağ gibi yükselen egilmez dik başım var \nOnurum var. gurur var, sımsıcak bir aşım var, \nBayramda buluşalım, bu gün bayram günüdür….Bekir ALİM Mehmet için döküldü gözümüzden gözyaşı \nBoğazımızda kaldı yemedik bayram aşı \nKorkutamaz hiç kimse türkün dimdik başı \nUlusça sarışalım bu gün bayram günüdür……..Sabiha SERİN Yarenler gelin birlik olalım dost bağında \nDarağacı kuralım anarşinin dağında \nCan alıp cana kıyan caniler yatağında \nGebertip vuruşalım bu gün bayram günüdür….Yaralı KardelenSoytarıya. soysuza tıp ne yapar be hakim\nBir dünyaya hükmedip asalet saçtı köküm\nGardaşı gardaşına kırdıran alçakda kim? \nHak için vuruşalım bugün bayram günüdür……Bekir ALİMAna, ata, yar, gardaş, ayrı tutmam bacımı \nNerde bir can incinse, durduramam sancımı \nBarışa kardeşliğe adamışım canımı \nGel gardaş tanışalım, bugün bayram günüdür....Bilal KARAMANKalleşce pusu kurup tuzak kuran mehmed’e\nNasıl kıydın be alçak Ayşe. Fatma. Ahmed’e\nYol yakınken dön artık. kurtuluş var tövbe de\nBir dilden konuşalım bu gün bayram günüdür….Bekir ALİMYetim kalan yavrular yürekleri hep yakar \nKahraman milletimiz hain tuzağı yıkar \nVahşi terör cesedin ortada pislik kokar \nUlusça vuruşalım bu gün bayram günüdür...Yaralı kardelenCanlar can cananına canan can canlarına \nAşığın maşuğuna maşuğun aşığına \nKardaşın kardaşına bacının bacısına \nSarılıp buluştuğu bugün bayram günüdür.... Rifat KAYAKulak ver iyi dinle rehberimiz kurana \nSevmez isen yürekten zeval gelir imana \nYunus balkta durdu, hak yoluna divana \nCan cana karışalım bugün bayram günüdür….Bilal KARAMANKin nefret zilletin yok olacağı bugün \nBarış dostluğunun yeşereceği bugün \nsevinç heyecanın harlıyacağı bugün \nCanlar sarışalım bugün bayram günüdür......Rifat KAYA.Dünya Kurulalı senle konuşup anlaştık\nEbedi var olacaksın benim özüm Türkçe\nŞiirler yazıp türkülerde güldük ağladık\nTürkçe konuşalım bu gün bayram günüdür.....Ömer TURALBayram yetim öksüze biraz umut olmalı\nEli kanlı caninin saçlarını yolmalı\nYetti artık bu zülüm halkım huzur bulmalı\nBarışa ulaşalım bu gün bayram günüdür.......Şerife ÇınarNeyleyim bu bayramı, neyleyim ben bu toyu, \nBahar dalı Mehmet'e kanlı gömlek biçtiler, \nYetmedi gül yurdumun buz gibi berrak suyu, \nYetmedi anaların gözyaşını içtiler. \nÇok gördüler gülmeyi gözümüzde hiçtiler...Zübeyde GÖKBULUT Not:Gurubumuzun bir birinden değerli üyeleri Bayramla ilgili ortak çalışmamızı başlattıgımız günlerde ve bu Mübarek Ramazan bayramımızı kutlarken eli kanlı terör örgütü haince ve kahpece pusu kurarak Ramazan bayramımızı kana bulayan.Kahramanca savaşıp Vatanı ve milleti için Şehit düşen 17 Mehmetciğimizin Hakkın rahmetine kavuşmasıyla hakkımız olan bayram coşkusunu yaşıyamadan gözyaşı ve hüzünlerle tamamlanmış bulunmaktayız.\nAziz Şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyerek Tüm katılımcı gönül dostlarına sonsuz şükranlarımı sunuyorum.\n İstiyen Gurup üyelerimiz bu ortak çalışmamıza kendi sayfasında yer verebilir.\nŞairlerimizin yazdığı dörtlüklerin sıralamasında daha rahat okuya bilmem açısından küçük bir değişiklik yaptım bu yüzden hepinizden özür dilerim.\nSaglık ve muhabbetle kalınız.\nBekir ALİM /SitemkarAşık\n\n",
"siir_uzunlugu": 586
} | 586 |
{
"siir": "İş Başa Düşmesi mi Lazım \n\n\nSen değil, şu halimize düşman olanlar üzülmez,\nBilirsiniz siz bizi, iş başa düşmeden düzeltmez,\nŞimdi düşman içimizde anlaşılmaz, görülmez,\nBöyle giderse iş başa düşmedikçe düzelmez.Bedenimiz zehirli sarmaşık ile sarmaş dolaş,\nİş başa düştü, kesip kurtulmak için bir savaş…\nyapmamız, kökünün de kazınması gerekecek,\nBelli ki, başa geldi savaşmadıkça düzelmez.\n\n",
"siir_uzunlugu": 54
} | 54 |
{
"siir": "Paylaşamamanın Temelinde; KENDİ RAHATINI KAÇIRMAMAK VARDIR! . = 000.000.012. = \n\n\nPaylaşamamanın Temelinde; KENDİ RAHATINI KAÇIRMAMAK VARDIR! . = 000.000.012. = 10 Temmuz 2013 Çarşamba 19:34:03{ BİR ÖNCEKİ METNİMİN İMLA HATALARINI DÜZELTEBİLME UMUDUYLA; O MESAJI TEKRARLAMAK ZORUNDA KALDIM! . BEN; İNANIYORUM ve BAKIYORUM ve de GÖRÜYORUM Kİ; BENİ SAFLIĞA ve DURULUĞA ve de ŞAHSİ ÇIKARSIZLIKLARIMA TAŞIYACAK OLAN: ALTI BUÇUK MİLYARLIK HALKLARIN YIĞININI, ALTI BUÇUK MİLYARLIK HALKLARIN KİTLESİNİ FARK EDİYOR ve YİNE SÖYLÜYORUM Kİ; BİZ ALTI BUÇUK MİLYARLIK HALKLARIN YIĞINI ve ALTI BUÇUK MİLYARLIK HAKLARIN KİTLELERİ: DÜN OLDUĞU GİBİ BUGÜN İÇİN DE ve YARININ GENİŞLİK VAAD EDEN ŞAFAĞINDA DA; YİNE TEK YUMRUK OLUŞUMUZU TEKERRÜR ETTİRECEK ve YİNE TEK BİLEK OLUŞUMUZU TEKERRÜR ETTİRECEK ve de YİNE TEK ÇÖZÜM OLUŞUMUZUN İFADESİNİ DE TEKERRÜRLERLE DİLE GETİREREK, CÜMBÜR CEMAAT HEDEFİNDE İLERLEMEYE DEVAM EDECEKTİR! . BU CÜMBÜR CEMAAT OLAN DÜNYA HAKLARI YIĞINININ ve BU CÜMBÜR CEMAAT OLAN DÜNYA HALKLARI KİTLELERİNİN; BENİM ŞAHSİ VARLIĞIMIN HİÇBİR ÖZELLİĞİNE, YİNE ZERRECE İHTİYAÇ DUYMADAN; İLERLEDİ ve İLERLEYECEKTİT HER DAİM ve HER MEKANDA AZİMLE! . DÜNYA HALKLARININ KARDEŞLİKLERİ; AZİMLİDİR! . DÜNYA HALKLARININ KARDEŞLİKLERİ; YİNE BAŞARACAK ve YİNE YAŞANAN ve de YAŞATILMAYA ÇABALANAN TÜM ZAFERLERE: ALTI BUÇUK MİLYAR İNSANIN ADLARINI; NAKIŞ NAKIŞ, HECE HECE, MISRA MISA, SATIR SATIR, SAYFA SAYFA, CİLT CİLT, KİTAP KİTAP, SÖZLÜK SÖZLÜK, LÜGAT LÜGAT, ANSİKLOPEDİ ANSİKLOPEDİ, KÜTÜPHANE KÜTÜPHANE; PAYLAŞACAK ve de PAYLAŞTIRACAKTIR YİNE AZİMLE! . BU DEDİKLERİMİN TEKERRÜRÜ İÇİN; BENİM VARLIĞIMA ZERRECE İHTİYAÇ DUYULMAYACAK YİNE, YENİDEN! . } (http://tdkterim.gov.tr/bts/: tekerrür Ar. tekerrur a. Tekrarlanma: “Tarihin bir tekerrürden ibaret olduğunu, şimdi bir kere daha öğreniyoruz.” -E. M. Karakurt. Güncel Türkçe Sözlük) }******Paylaşamamanın Temelinde; KENDİ RAHATINI KAÇIRMAMAK VARDIR! . = 000.000.011 =10 Temmuz 2013 Çarşamba 16:36:40Ey Ali Kemal KABCIK; SENİN ÜST ÇENEN NEDEN DİŞSİZ? .Ey Bu Soruyu Bir Sorun Diye UMUT ETTİĞİM HALKLAR: Ben ÜST ÇENEMDEKİ DİŞLERİMİ: AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİNE LAF ANLATABİLİRİM İNŞALLAH UMUDUYLA HAREKET EDERKEN KAYBETTİM! . SAÇIM AĞARDI, ÜST ÇENEM DİŞSİZ, ALT ÇENE DİŞLERİM SİGARADAN KASKAHVERENGİ ve BEN HÂLÂ MEMLEKETİM ve MEMLEKETİM ve de MEMLEKETİM! . DİYEBİLİYORUM: YAZAN SİVRİ UÇLU KALEMEMİMLE ve DÖNEN TATLI DİLİMLE ve de ZİKREYLEYEN AZİMLİ KALBİMLE! .TAMAM KABUL EDİYORUM: YAZAN SİVRİ UÇLU KALEM, DÖNEN TATLI DİL, ZİKREYLEYEN AZİMLİ KALP: EN BÜYÜK SUÇLUDUR! . İNSANLIĞIN KORKUSU OLAN EN FECİ ÖLÜM NASİBE DÜŞSE: BUYUR! . DİYEBİLSEM İNSANLIĞIMLA! .TEŞEKKÜRLER; TÜM DÜNYA HALKLARININ YIĞINI, TÜM DÜNYA HALKLARININ KİTLESİ OLAN ALTI BUÇUK MİLYAR! .10 Temmuz 2013 Çarşamba 16:37:06\n\n",
"siir_uzunlugu": 377
} | 377 |
{
"siir": "İki Gözyaşı \n\n\nİki damla yuvarlandı ozanın yanağına\nSağ yanağına - sol yanağına\nSevinç damlası - üzünç damlası\nSevgi gözyaşı - öfke gözyaşı.İki tertemiz, küçücük damla\nBirbirinden ayrı, sessiz, küçücük\nAma birleşmeye görsünler, şiir olurlar\nŞimşek gibi çakar, sel gibi boşanırlar.Çeviri: Mazlum BEYHAN\n\n",
"siir_uzunlugu": 42
} | 42 |
{
"siir": "Teşekkür... \n\n\nTürklüğe Sevdalılar Grubu'olarak 2.İstanbul Toplantısını Beyazıt KÜLLÜK Kıraathanesinde yapmış bulunmaktayız.\nBu toplantımıza katılan en başta:\n___Değerli büyüğümüz. aksakalımız. Türklük Davasının duayenelerinden 80 yaşına rağmen halen dinçliğinden ve zihninden hiç bir şey kaybetmeyen çok muhterem Syn. Sami YAVRUCUK ağabeyimize\n___Türklük Davasının keskin kalemi. kırk yıldır nakış nakış Türk ülküsünü ören. deli fişek (Türk Milliyetçilerinin kimliğinin oluşmasında o kadar emeği vardırki bunu kelimelerle ifade etmemiz mümkün değildir.) ağabeyisi gazeteci yazar düşünce ve fikir adamı Syn; Necdet SEVİNÇ ağabeyimize\n____AYRICA:\n____Aynı gün bizimle beraber olan değerli Şair ve şairelerimiz olan; \nZerrin ÖZGÜR, Gülsen DAĞLIOĞLU, Ezgi ŞİMDİ, Sevim E.TEZEL, Funda ŞENGÜL, Tülay SUSTAM, Neslihan AKDENİZ, Şahin YILMAZ, Burhanettin AKDAĞ, Ali DİLKİ, Sedat AKGÜDEN, Cahit PEHLİVAN, Mustafa DİLKİ. Veysel ALKAN, Seyit KILIÇ, Barış DOĞAN. Tuncay AKDENİZ, Refik ÖZGÜR. Samih HACIARİFOĞLU. Arif BALTACI, Hakan İsmet ÖZÇETİN. Engin DEMİR, Mustafa KARACABEY. Oktay KOLUKISA. Deniz ŞAHİN, Ömer SIRAKAYA. Hamza ŞAHİN, Anıl PEHLİVAN,............ŞAHİN......\narkadaşlarımıza bizzat katılarak bizleri onurlandırdıkları için,\n___Mazeretine binaen telefon ederek gelemeyeceklerini özürlerle beyan eden,\nSabiha RANA. Sevtap SEVİM, Nurdane DİKEN Hanımefendilerle Şemsettin DERVİŞOĞLU. Kamil DURMUŞOĞLU. Z.Yapar KALELİ. Ümüt GÜNGÖR gibi dostlarımıza,\n'Türklüğe Sevdalılar Grubu' adına binlerce TEŞEKKÜR ediyoruz.\nKusur ha hatalarımız oldu ise özürlerimizi kabul buyurmanızı diliyoruz.\n___Sevgili kardeşlerim; Şahin YILMAZ ile Veysel ALKAN'a özellikle sabahın köründe kalkıp arabalarıyla İstanbul dışından gelen misafirleri karşılama noktasında gösterdikleri performanstan dolayı her ikisinin de şahsım adına gözlerinden öpüyorum___\nBütün antoloji üyelerine,\nBol nasipli. sağlıklı ve mutlu bir hafta diliyoruz.\n\n",
"siir_uzunlugu": 213
} | 213 |
{
"siir": "Yakarış \n\n\nOtuz sene dile kolay, bir yastığı paylaştık, Nice badireler atlattık, mutluluğa ulaştık. Son bir sene içinde kader ağlarını ördü, Bunca insan içinde TÜMÖR seni mi gördü? Ameliyat dediler, saatler geçmez oldu, Endişe ve üzüntü yüreğimi doldurdu. Doktorlara sormadan melül, mahzun bakardım. Defalarca TANRIYA şifa diye yakardım. Zaman oldu seni, üzdüm, affını dilerim. Gözyaşımı tutamaz mendil yetmez silerim. Evimizde, her yerde birlikteyiz sanki, Sensiz nefes almak bana, öyle yavan ki. Ben şimdi sensizim, dayanacak dalım yok, Bu dünyada yapayalnız, sevgilim yok, yarim yok. İsterim ki seninle ben de hemen öleyim, Hasret kalmam gül yüzüne, her an onu göreyim. TANRI duymuş yakarışı, gönül sesimi, Anladım ki bağışlamış bana, güzel eşimi. Açar, açmaz gülümsedi yeşil gözleri, Tutuşunca ellerimiz, ‘şükür’ oldu sözleri Yusuf Cantürk(E.Hv.Kur.Alb.)\n\n",
"siir_uzunlugu": 121
} | 121 |
{
"siir": "Gecesi 'MOR'dan Kadın \n\n\nEfsanelerden gelen bir masal perisisin,\nYüreğin aşk mâbedi, sen aşk mâbûdesisin.\n...............Ey, bakışı sevdâlı, gülüşü güneş kadın! \n...............Nefesi alev alev, bûsesi ateş kadın! Saçları gün batımı, üstünde yakamozlar,\nGözlerine dökülmüş gökteki tüm yıldızlar...\n...............Yüreği sevgi dolu, elleri nurdan kadın,\n...............Kokusu sarhoş eden, göğsü buhurdan kadın...Gönlünden gönüllere nur cemreler saçıyor,\nParmakları her gönlün kilidini açıyor.\n...............Sohbeti buselikten, sesi mâhurdan kadın,\n...............Sînesi gül bahçesi, teni lâhurdan kadın.Zerafeti bir durgun sudaki kuğu gibi,\nSesi, buzlu kadehte billurdan buğu gibi...\n...............Değdiği yeri yakan dudağı kordan kadın,\n...............Akşamı eflatundan, gecesi mordan kadın...\n\n",
"siir_uzunlugu": 90
} | 90 |
{
"siir": "Acı Hasret Türküsü \n\n\nYazılmış alnıma kara yazılar,\nSen uzaksın hasret acı ben garip.\nHasretin; Bağrımda yara, sızılar...\nSen uzaksın, hasret acı, ben garip.Bakarsın görmezsin gözünde perde,\nHani arıyorduk? Mutluluk nerde! \nBin türlü dertleri topladık ser'de,\nSen uzaksın, hasret acı, ben garip.Ayazdır gecesi aşık gönlümün,\nSabahı fırtına hoyrat ömrümün,\nNicedir halleri ahu gözlümün? \nSen uzaksın, hasret acı, ben garip.Taşkın sellerime yağmurlar yağar,\nYağdıkça, kasveti içerim boğar,\nBazen güneş bile tersinden doğar,\nSen uzaksın, hasret acı, ben garip.Menzilim uzakta, yollar müşkülü'm,\nNe kemik ne kandır, ruhtur teşkili'm,\nHayali sözlere benim işkil im...\nSen uzaksın, hasret acı, ben garip.Bazı düşündükçe dalar gözlerim,\nDökülür dilimden ona sözlerim,\nNasıl bir sevda ki her an özlerim,\nSen uzaksın, hasret acı, ben garip.22.04.2015/Kahramanmaraş.\n\n",
"siir_uzunlugu": 116
} | 116 |
{
"siir": "Benimle Hangi Evde Yaşarsın? - Yaşayabilirsin? \n\n\nSen... Sana sunacağım alternatif yaşam biçimlerinden hangisinde benimle yaşayabilirsin? \nBen... Taşın, toprağın üzerinde... Ben kirden kağıt gibi yırtılan battaniyelerin ve bitli yatakların\nolduğu Sirkeci otellerinde… Ben yıldızsızından beş yıldızlısına kadar her mekan ve otelde \nortamın karizmasına uyarak ve günlerce banyo yapmadan yaşadım ve konakladım…\n Bir damla suya aşık, bir yudum su ile yeni dünyalar kuran ben bu ortamlarda suskunluğuma, \nisyankarlığıma muhalefet ederek sustum. Yüzüm, tavrım, dışım sustu ama yüreğimin deli maviliği\nhiç susmadı..hiç dinmedi… İçimde depremler, fırtınalar, anaforlar yaratmasına rağmen susmadı, susmayacak...ŞİMDİ SEN HANGİ EVİ SEÇER, İSTERSİN? KÜTÜK EV: Tavanı, tabanı, duvarları, odaları kütüklerle kaplı, suyu, elektriği olmayan, gece ayışığı ve \nyıldızlarla aydınlanan, su getirmek için hemen her gün ellerinde bidonlar, beşyüz metre gidip, beşyüz metre\ndönüş yolunu adımlayarak ve elini yüzünü şarıl şarıl akan bir çeşmeden değil, bir ibrikle damla damla dökeceğim \nbir evde yaşaya bilirmisin? Duş küveti ve hortumu olmadan, çağlayanlar gibi suları akmayan, küçücük bir tasla\nsu dökeceğim ve ninemim dedemin çocukluğumun leğenlerinde bağdaş kurup yıkanacağın bir evde yaşarmısın? \n En önemlisi bu evde bıkmadan, sinirlenmeden, lanetler okumadan, yardımı istemeden bana çorba yaparmısın? \nBiliyorsun ki ben çorbasız yaşayamam, hayat damarlarımdan biri eksilir çorbasız bir günde.\n Katlanamadığım çorbasızlığıma çorba/derman olur musun? TAŞ EV: Adı üstünde işte taş ev. Kütük evden beşyüz metre ileride. Çeşmeye bir o kadar daha yakın. \nSu yok ama elektrik var. Duş, banyo yine sorun. \nTaşların özelliğinden içeri yazları serin kışları ılık. Olsun der misin? Çorba yapa rmısın? \nAkşamları çıtır çıtır meşe odunları yanan şöminenin önündeki kuzu postunda benimle şarap yudumlar mısın? TAŞ VE KÜTÜK EV: Dışı yörenin özgün taşlarıyla, taban parke, duvarlar kütüklerle kaplı bir ev.\nSuyu, elektriği, mütevazi bir bahçesi olan bir evde benimle yaşayabilirmisin? \n Çayı çay, kahvesi kahve kıvamında, kahvaltısı sarmaşıklarla kaplı bahçede, akşam yemekleri, yıldızların\naltında yenen bahçeli, küçük, otantik bir evde benimle yaşaya bilirmisin? Çorbama lezzettler katar mısın? SARAY EV-YADA DUBLEX-TRİPLEX EV: Süper bahçeli, ağaçları, çiçekleri, böcekleri, kuşları, bahçevanı, \nfıskiyeli çim sulayan hortumları, yüzme havuzu, fin saunası, türk hamamı, alafrangası, alaturkası, duşlı kurnaları, \nebeveyn banyoları, kat kaloriferli, split klimalı, merkezi müzik yayınlı, her kat balkonunda barbeküsü, şöminesi,\nseramikli, ahşap parkeli, mermerli, ferforje demirli, panjurlu, pvc.li, Amerikan iç kapılı, çelik dış kapılı, çift camlı,\nalçı tavanlı, saten boyalı, müzayedelerden alınan paha biçilmez tablolu, gömme dolaplı, kilerli, çamaşır kurutma\nodalı, çocuk odalı, bodrumlu, çekme katlı, amerikan mutfaklı, macar yemek takımlı porselenli, gümüşten\nçatal-bıçak-kaşık takımlı, dışarıdan çeşmeli buzdolaplı, jaluzili, elli-yetmiş-yüzyetmiş ekranlı tv.leri, dvd.leri,\npc.leri, kumandalı müzik aletleri…\n Daha ekleyeyim mi? Daha sayayım mı? Konforu, lüksü? Daha var... Daha iyisi, daha kötüsü var… Uğruna arkadaşlarımızı yitirdiğimiz, halkımın yaşadığı, pencereleri\nkırık dökük ve aralıklardan kışları son teknoloji ile üretilmiş klima serinlikleri giren, yağmurların krater gölleri\noluşturduğu tek göz bir GECEKONDU'da yaşaya bilirmisin? \n Komşu Melahat hanım teyzeyle dedikodu yaparken, diğer yandan tarhana çorbamı tahta kaşığınla\nkarıştırıp akşama hazırlar mısın? Çiçekli pazen pijamanlarınla bu evde rahat edermisin? VE EN KÖTÜSÜ: İçi, dışı önemli olmayan…. yazı, kışı belli olmayan... çorbaları olmayan…\nGiysileri sevgiden, içi, dışı, duvarları sevgi ile örülmüş... çeşmelerinden sevgi akan... sabahları \nsevgi ile yüzler yıkanan… sabahlara sevgi ile uyanılan, akşamlara sevgi ile yatılan…\nBir sevgi evinde benimle sevgiyle yaşar mısın? Yaşa bilirmisin? 27.10.2004 - adana\n\n",
"siir_uzunlugu": 514
} | 514 |
{
"siir": "Ayrılık \n\n\nBir hayal kırıklığında başlar,\nAnsızın kapını çaldığında ayrılık,\nGönlüne kış çökmeye dursun,\nİçinin acısı öyle çöker ki gönlüne,\nKeşmekeş dertlerinle kahrolursun.\nArtık acıların umarsız olur,\nO yüreğinin derinlikleri; \nBir avuç acı kırağı çalar.\nSenin ağlamana gerek kalmaz ki,\nÇünkü gökyüzü senin içinde ağlar; \nHer düşen damlacık da boğulursun…Hayat sahnesinde oynamak için,\nHep bir yerlere koşup durursun,\nAma o sahneden alaşağı olmak,\nYine o perde aralarında,\nYeniden kendini yaşamak; \nÇok zordur be güzelim.\nSende bundan böyle,\nHayattan dersini almış olursun.\nTıpkı elinden oyuncağı alınmış,\nYüzü kızaran bir çocuk gibi,\nKör akşamlara gidip sığınırsın.\nBeklediğin gün hiç doğmaz ki,\nÇünkü Tanrı’da kalır duaların; \nİçin içini yerde mahvolursun…Kimseler yanında olmaz ki,\nO üstüne gece karanlığı çöker,\nHüzünlerine sarılıp boğulursun.\nŞu deli gönlünde ayrılık,\nAcımasızca bir hüküm sürer,\nYalnızlığında kıyametler kopar,\nHer şeyin olur apar topar,\nVe her şeyden buz gibi soğursun.\nGökyüzünü taşlamak istersin,\nAma nafile gücün hiç yetmez ki,\nBirer birer umutların suya düşer; \nKendi benliğinde bile yok olursun…Ne yardan bir selam,\nNede bir haber alırsın,\nHayata küsüp burnundan solursun.\nHer şeyin kırılıp dökülür,\nYüreğin dolup taşar,\nİçindeki tüm köprüler yıkılır; \nÇıkmaz sokaklarda hep kaybolursun…İsyanın göz bebeklerinde asılı kalır,\nVefasızı düşündükçe hep yorulursun.\nKendine böyle gelemezsin ki,\nBir gün felekle de açılır aran,\nHayatın çarkında hamur gibi yoğrulursun.\nDökülen dökülmüş saçılan saçılmış,\nGayri kapanmaz ki açılan yaran.\nŞu dünya ah yalan dünya,\nDöndükçe döner vesselam,\nNasıl dönerse dönsün benim babam,\nArtık umurunda olmaz ki zaman; \nKalp gözün kapanır da bakar kör olursun.\n\n",
"siir_uzunlugu": 241
} | 241 |
{
"siir": "Cristina \n\n\nSevilmez mi o bebek \nMinik dudaklarından öpülmez mi? \nElleri yumuk yumuk \nMis kokar süt gibi ılıcık. \nTeni pembe, gözleri yumuk. \nUyu bebek uyu \nMinik patiklerin dar gelsin. Çabuk çabuk büyü. \nDudağına kiraz, \nGözlerine erik, \nSaçlarına papatya eş gelsin. \nBüyüsün de annesine neşe gelsin. Minik yüreğinle papatyalar toplasın \nDemet yapsın minik \nSunsun anneciğine minik, \nMinik yemek istesin. \nMinik ağlasın yemeği beğenmesin. \nKızsın tabağına bir vursun. \nTabak yere ters çevrilsin \nEn güzel bardak kırılsın \nEtraf berbat olsun \nAma anneciği ona hiç kızmasın. Büyüsün de bebek \nDinç olsun, güzel olsun, er olsun. \nYiğit olsun, delikanlı olsun \nMinik büyüsünde kalbi sevgi dolsun. \nSevsin de o da ANNE OLSUN..... GÜL OLSUN.....\n\n",
"siir_uzunlugu": 107
} | 107 |
{
"siir": "Uzak Bir Hayal Oldun Şehr-i Van'ım \n\n\nAnıtı dikilmiş inci kefallerinin olduğu yerde\nDoğu’nun gizemli şehrinin tam merkezinde\nBir kamu binasının yüksek balkonundan uzaklara\nMola anlarında bakardım üstündeki bulutlara\nSıgara dumanını içime yudum yudum çekerek\nYarımay gibi yükselen bir dağdın sen ey Erek\nSordum dostlara söylemişlerdi senin adını \nSeyreyledim gün be gün, ben Erek dağını\nBazen gün batımı zamanlarda hüzünlenerek\nBazen yeni başlayan güne gülümseyerek /Konak, Erek, Edremit, Süphan, Erciş, Kefal ve Adır \nGüftesi henüz yazılmamış, bir şarkının notalarıdır/Kalesinden kuşbakışı seyreyledim şehri-Van’ı\nBir festival coşkusu vardı, festi-Van zamanı\nKalede davul gibi şişmişti yorgun ayaklarımız \nSızlıyordu birazcık kondisyonsuz bacaklarımız\nEdremit’te romantik bir gün batımı zamanında\nDostlarla başbaşaydık biz, bir masa etrafında\nSodalı su yorgun ayaklarıma ne de iyi gelmişti \nGün batımı güzelliği bambaşka bir tat vermişti \nInce belli bir bardaktan yudumladığım çaya\nAyaklarım sudayken yaslandım da bir kayaya/Konak, Erek, Edremit, Süphan, Erciş, Kefal ve Adır \nYanık bir türküdür, içli ağıttır, hüzzam bir şarkıdır/Süphan Dağı nazlı bir gelin gibi süzülür durur\nGölün öte yakalarında düğün dernek kurulur\nMartılara kucak açmış, düşsel bir cennettir Adır\nBilirim ki, adada Sona’nın ayak izleri vardır\nIçimde kalan tek uktedir; Akpınar Adası Van’da\nKahvaltı sokağında gönlümce dolaşamasam da \n« Bak hele bak » Yusuf Konak’ta neşeye erdim\nDostlukların en güzelini ben şehr-i Van’da gördüm\nDoğal kuş cenneti Adır’da kuşları göremedim hiç\nKuş kanadına bağlı aşka, doyunca eremedim hiç\nUzak bir hayal oldun şehr-i Van’ım, şimdi içimde\nYanık bir türkü gibisin, mırıldanıp dururum dilimde/Konak, Erek, Edremit, Süphan, Erciş, Kefal ve Adır \nVan kedisinin bir gözü, yeşil Erciş, diğeri gölde mavidir/Ercişim, Eganis’im, Sona’yı bildim sende\nGece koynunda yattım arkasını göremesem de\nYeşillerin arasında kaybolmuş gizemli bir şehir\nNe çok saat kuleleri vardı, her yerinde bir bir\nBüyük cami meydanında oturup çayını içtim\nSona’nın ayaklarının değdiği yerlerden geçtim\nHaydar abinin semtine, Haydari mahallesi dedik\nTekrar geleceğim dedim ama bir daha gelemedik\nBeyazıt’ın doğusundan yol almıştık Ercişe doğru \nIki yanlıştık biz, zaten dönemezdik geçmişe doğru\nSona’yı yol ayrımında bırakmıştım sürülerin arasında\nYanık bir türkü yükselir şimdi Beyazıt’ın en doğusunda\nBilemezdim üç yöne giden yolun, bir yol ayrımı olduğunu\nBilsem de, bir noktanın, cümlelerin sonuna konduğunu/Konak, Erek, Edremit, Süphan, Erciş, Kefal ve Adır \nKabuğun altında saklı kalmış, hep kanayan yaradır/Metin Başol- Ankara\n8-11 Haziran 2010\n\n",
"siir_uzunlugu": 362
} | 362 |
{
"siir": "Cahit Karaç'tan Güzel Sözler \n\n\n-\tHak ve hakikate inanmak isteyene kendi vicdanı yeter. -\tBirini eleştireceksen önce git aynada kendine bir bak.-\tHaksızlık; haklıyı haksız, güçlüyü güçsüz eder. -\tHukuku yücelten adalet, alçaltan menfaate dayalı yapılan vicdansızlıktır. -\tDavranışlarımız niyetlerimizi ele verir. -\tHaksızlık insanı alçaltıp küçültür. -\t Yürüyeceği yolu bilmeyen adamın hedefi olmaz. \n-\t \n-\tYeri gelince ölmeyi bilmeyen bir adam, daha iyi bir yaşamı hiç bir zaman hak etmez. \n-\t\n-\tAdaletinden şüphe edilmeyen tek mahkeme varsa o da vicdandır.\n-\t\n-\tDünya, gerçek anlamda akıllısı olmayan büyük bir tımarhanedir. \n-\t\n-\tYapılan her işin tekrarı ele hüner kazandırır. \n-\t\n-\tHayatı olur olmaz yaşayan değil, istediği gibi bir hayatı yaşayabilen her insan başarılıdır.\n-\t\n-\tBaşarının başlangıçını, insanın kendisi oluşturur.\n-\t\n-\tMıknatıs demiri, gayrette başarıyı çeker.\n-\t\n-\tBaşarı insanın yorgunluğunu alır, daha çok azim, gayret ve caba verir. \n-\t\n-\tBaşarı insanı yormaz, haylazlık yorar. \n-\t\n-\tBaşarı hedefe ulaşıncaya kadar koşmaktır. \n-\t\n-\tBaşarının sırrı, akıp giden zamanı hedefe varıncaya kadar en iyi şekilde kullanmasını bilmektir. \n-\t\n-\tBaşarmak için zamana hükmetmek gerekir. \n-\t\n-\tBaşarı zamanla yarışmaktır.\n-\t\n-\tİmkânsızı başarmanın tek yolu varsa o da zamana hükmetmesini iyi bilmektir. \n-\t\n-\tZamanı kullanmasını iyi bilene imkânsızlık yoktur. \n-\t\n-\tMoral başarının kaynağını oluşturur. \n-\t\n-\tMoral başarının yarısıysa diğer yarısı da çalışmaktır. \n-\t\n-\tİnsanlar tenlerinin rengine göre iyi ya da kötü olarak değerlendirilmezler. \n-\t\n-\tBilgi (en büyük) güçtür.\n-\t\n-\tBilgi güç oluşturup hayatı kolaylaştırır. \n-\t\n-\tBilgi de para gibi, kazandıkça çoğalıp artar. \n-\t\n-\tAhlaksız bilgi insanı şeytanlaştırır. \n-\t\n-\tAhlaksız adamın elinde bilgi, kötü bir güç oluşturur. \n-\t\n-\tAhlaksız bilgi insanı bozar. \n-\t\n-\tDüşünce insanı büyütür. \n-\t\n-\tİçimizde / çevremizde o kadar çok büyük insan var, ama onların bize büyüklüğünü gösterecek fırsatları yok. \n-\t\n-\tAsıl marifet iyi görünmekte değil, gerçekten iyi olmaktadır.\n-\t\n-\tBaşarının büyüklüğü kazancın kendimize ait olmasındandır. \n-\t\n-\tBaşkalarının sırtından kazanacağımız büyük başarılardan bizim kazanacağımız küçük başarılarımız daha büyüktür.\n-\t\n-\tBaşkalarını küçülterek başarı elde etmek bizi yükseltmez, alçaltır.\n-\t\n-\tAsıl büyüklük almadan vermesini bilmektir. \n-\t\n-\tCahil insan, âlimin cehaletine sevinir. \n-\t\n-\tBoş kafa; tıpkı güneşi, ayı, yıldızı olmayan gökyüzüne benzer.\n-\t\n-\tİnsan istemekle zengin olamaz ama isterse cehaletinden kurtulur. \n-\t\n-\tBütün kötülükler cehaletten gelir.\t\t\tCahit KARAÇ\n\t\t\tŞair, Düşünür ve Yazar\n\n",
"siir_uzunlugu": 387
} | 387 |
{
"siir": "Atatürkün büyük ordusu \n\n\nATATÜRK'ün büyük ordusuTürkiye Cumhuriyetinin şerefli ve ATATÜRK ün büyük ordusuTürkiye Cumhuriyetinin şerefli ve ATATÜRK ün büyük ordusuKahramanlar,…ey Mustafa Kemalin kahraman ordusu; \nkudretli çocuklar,\nyiğit delikanlılarTürk milletinin gururu \nbüyük evlatları\nkutsal davanızda \nyolunuz açık olsun\nbaşarılarınız şan ve şerefle dolsun\nal kırmızı bayrağımız \nelinizde \nve hep zirvede olsun. davanızda \nengeller muhakkak ki olacaktır\nsiz \nbu engellere asla takılmayacaksınız\nazminiz sizin her engeli, \nkutsal davanıza inancınız \nher güçlüğü aşacak güç ve kudrettedir\nbunu asla \nve asla unutmayınızve hatırlayınız ki\nTürk anası sizi sütüyle besledi\nTürk babası sizi yemedi yedirdi\nTürk ulusu sizi göz bebeği belledi\nve asla unutmayınız ki; \nve asla unutmayacaksınız ki\nTürk atası sizi onuruyla görevlendirdisizler, \nbu görev tevcihinde özel kılındınız\nsizin göreviniz,\nTürk yurdundaki alçakları\nve alçak zihniyetleri perişan etmektir\nsizin göreviniz\ndağları mesken tutan it ve kopukları \nadam etmektir size bu güç ve kudret,\nbu yürek\nve bu kutsal vatan davası\nözel kılındığınız için \nTürk ulusu tarafından verilmiştir.ve yürüyün,\nve korkmadan yürüyün\nve yılmadan\nve yorulmadan\nkaranlık gecelerden sonra doğacak sabah güneşlerine\nyürüyünyürüyün şahlanıp ta Anıtkabir’den\nve hainlerin\nve namertlerin\nve senin arkadaşına \nve senin kardeşine \nkurşun sıkan korkakların\nve alçakların üstlerine yürüyüney ATATÜRK ün ordusu\ney kahraman yiğitleriç mihrakların her daim olduğu gibi \nher daim \ndış mihraklarında olacaktır\nTürk ulusu sana verdiği görevinde\nsenden başarı ve gurur bekliyorTürk ulusu \nsana verdiği görevinde\nyılmaz bir mücadele\nkaçınılmaz bir sonuç\nsarsılmaz bir irade\nve çelik gücünle\nve onurunla\nve Türk ulusunun gurur dokusuyla\nyurdumuza göz diken hainlerin,\nparam parça olmasını istiyorşimdi hazır mısın başarı zembereğine? \nzemheride de olsan\nkalsan da karakışta \nayazda, darda\nkorkma \nTürk ulusunun kahraman evladı \ndök gücünü vatanındaki kalleşlerin üstüne\nçiğne ve ez geç alçakları \nsok inine yağ dökül,\ngümbürde namussuzların yüzüneey yiğit çocuk\ney yiğit Mehmetçiktut sana dost elini uzatan kardeşinin elini\nasla bırakma\nTürk ulusu senin arkandan geliyor\nbaşaramam diye korkma\nbiz size güveniyoruz \nsiz kendinize güvenin\nsiz Mehmetçiksiniz\nher biriniz birer Mustafa Kemalsiniz\nsiz Türkün dünyaya sunduğu yegane gücü\nve timsalisinizhakkımız size helal olsun\ndavanız size helal olsun\nbu vatan,\nbu toprak,\nbu cumhuriyet, sizindir \nve ilelebet sizin olsunTürk ulusunun yürekli evlatları\nyiğit Mehmetçikler\nyiğit Mustafa kemaller\nözgürlüğümüz, esenliğimiz,\ngüvenliğimiz, \nsizlersiniz\nsiz isterseniz gürül gürül gümbürder\nsiz isterseniz yer gök inler\nsiz isterseniz dünya önünüzde boyun eğer\ntükenmez Türk yurdunda kahraman Mehmetçikler\nsizin en büyük eliniz\nMustafa Kemal ATATÜRK\nsizin en büyük gücünüz\nMustafa Kemal ATATÜRKve bizim \nen büyük değerimiz \nsizler \nve Mustafa Kemal ATATÜRK büyük önderbaşarın Türkün onurlu geçmişinin ayak izlerindedir\nbaşarın Mustafa Kemalin özündedir\nve başarın Türk ulusunun gönlündedirkutlu olsun başarıntebrikler\n\n",
"siir_uzunlugu": 412
} | 412 |
{
"siir": "Gözyaşışişesi... \n\n\nyüzünden düşen bin parçayla,\ntuhaf bir yapboz olmuşsun.\nbir his... 'ya parçalar birleşirse' endişesi\nbir büyücü cama çevirmiş sanki bedenini\nkalbinin kırılmasını, ölümle bir tutmuşsun\nve avuçların daima, gözyaşı şişesi...\n\n",
"siir_uzunlugu": 31
} | 31 |
{
"siir": "Örtülere bürünmüş Peygamber \n\n\nÖrtülere bürünmüş PeygamberGeceydi \nYıldızlı örtülere büründü PeygamberGeceydi zalimdi dünya\nDünyayı siyaha boya...\nKaranlığın kara sarayları boy vermiş\nDünyayı siyaha boya...\nKar düşmüş. Sevdanın kanı donmuş...\nDünyayı siyaha boya...\nSevincin boğazında kalsın karanlık kuşDünyayı yeşile boya...\nAllah yar Allah yar\nİslam güneş zamanın rahminde\nGüneşli örtülere büründü peygamberEy gece sevincin boğazında kalsın\nYıldızlı örtüler giyindi Ebu Bekirler Ömerler...O gece mezar kadar derinmiş\nO peygamberin doğumu şafak,\nO güneşti. yıkılmaz mı karanlığın sarayları...\nKork şimdi İslam güneş ey en zalimi karanlığınSüt anne beyaz güneş\nBembeyaz bir anne sütbeyaz\nBeklenen şimdi yaz \nMedine kana kana içecek Nebinin beyazlığını\nMedine'de yıldız yıldız izleri...Sadrının kitabını açmış melek \nGöklerin mavi gönlü bir kitap gibi okunmuş...\nO güneş. yıkılmaz mı karanlığın sarayları...Hira dağında\nGüneşe tutulan kirsiz bir ayna o...\nO güneş. yıkıl karanlığın sarayları...Geceydi\nBir kış gecesiydi o ve donmuştu ışığın yolları\nİlk ayetler okunmuş ilk ışıklar \nYağmur sessizliğiyle okunmuş\nKur'an güneş güneş vurmuş gönüllere ayet ayet\nÇöle sevda pınarından savrulan güller \nRabbin adıyla savrulur güller\nKurtuluşa koşusu var haykıran bir köledir cihan\nVe bütün gönüllerde gül sergisi şimdiİslam güneş ey en zalimi karanlığınBir kış gecesiydi gönüller için\nO gecenin yıldızsızdı karanlığı\nÖrtülere bürünmüş Nebi\nHaticenin örttüğü teselli bulutu...İslam güneş zamanın rahmindeBir kış gecesi vardı alınlarda\nO gecenin yıldızsızdı karanlığı\nÖmer kükredi gök gibi\nZiyaret edildi Beytullah\nKırk yıldız secde etti gibiİslam güneş ey en zalimi karanlığınGeceydi aşk kuşu için\nGönüller için...\nO güneştir. yıkılın karanlığın sarayları...Bir kış gecesi vardı dillerde\nEbu Cehil getiremedi şehadet\nKaranlığın dilinde diken \nO güneştir. yıkılın karanlığın sarayları...Bir kış gecesi vardı ellerde\nBir kış gecesiydi hayatı boğan\nO gecenin yıldızsızdı karanlığı\nHayata nurdan elbise giydirdi \nO büyük Peygamber\nO güneştir. yıkılın karanlığın sarayları...Miracta ümmetim dedi Nebi\nÜmmeti öz çocukları\nEbu Bekir sıddık\nEbu Bekrin gözlerinde güneş...\nİslam güneş ey en zalimi karanlığınAltmış üç yıl ömrü Nebinin\nAltmış üç güneş göğsümüzde\nİslam güneş ey en zalimi karanlığınBir kış gecesiydi çileli insan\nO gecenin yıldızsızdı karanlığı\nVahyin rahmetine karşı çıktılar\nÇiçek büyümedi ömürlerinde\nBaş ezdi ellerindeki taş\nO güneştir. yıkılın karanlığın sarayları...O gecenin kanlıydı karanlığı\nİşkenceler edilmiş Nebiye\nO sevdasıyla gül gördü işkenceyi\nGüneşini görmüş sevdanın\nElime güneşi verseler\nDönmem sevdamdan' dedi peygamberİslam güneş ey en zalimi karanlığınBir kış gecesi gibiydi öyle zalimdi\nO gecenin zehirlidi karanlığı\nÜç yıllık muhasara\nKüfrün karanlık kilidi\nÇürüdü yıldızların ışığında\nYıldızlar bir güzel bir güzelİslam güneş ey en zalimi karanlığınHicret etti Nebi\nDevlete ilk adım \nŞafakta ilk ışık buAllah yar Allah yarHicret emri gelmiş\nYıldızlar kaymış Medineye\nMedineye, nur üstüne nur gelmişİslam güneş ey en zalimi karanlığınBir kış gecesi gibiydin öyle zalimdin\nGecenin kum dolar gözleri\nHicret yolunda Nebi şimdi\nMüşrikler oyun kurdu\nMüşrikler kudurdu\nNe zaman ışığa karanlık karşı durdu\nEy Süreka küfrün oku\nSaplanır kumlardan sipere koşu atı\nKumlar yer yüzünde yıldızlı askerİslam güneş ey en zalimi karanlığınAy doğdu ey Medineliler \nGeceye vuruldu yumruk\nHer an yeni bir gömlek\nGece soyunur vahşi elbiselerini\nHer gün ayrı kıtadaAy doğdu\nGecenin ihtiyarlamış karanlığına\nÇürümüş dişleri ve teni karanlığınİslam güneş bil ey en zalimi karanlığınHoş geldin dediler\nYüzlerinde nur ellerinde nur\nAteş gibiydi çöller\nDeve çöktü kutlu yere\nGülistana dönüştü çöllerİslam güneş ey en zalimi karanlığınBilalden ilk ezan bilal piri müezzinlerin\nBilal su veriyor Medineye\nMedine bir güzel bir güzel mavilikteİslam güneş ey en zalimi karanlığınGazveler yapılmış küfürle\nKaranlık öldü her savaşta\nKoca dev gibi bir karanlık o \nO koca bir gecenin karanlığı\nAğıtı söylenmemiş tek ölü oMekke feth edilir. bir denizdir en mavi bir şehir Mekke\nÜmmeti Muhammet bir büyük denizİslam güneş ey en zalimi karanlığınUhutta kırılan diş\nPapatya\nO bahar habercisi\nHamza yoluna baş koydum\nHamza dağ oldun gözümüzde her geçen gün...\nHamzalar her zamanda bir güzel bir güzel tutunduğumuz dağİslam güneş zamanın rahminde\nAllah yar Allah yar\n\n",
"siir_uzunlugu": 595
} | 595 |
{
"siir": "Bir güzellik varsa eğer... \n\n\nbir güzellik varsa eğer\no da sensin şu alem de\nbırak dönsün gönül denen\nsevgimin yörüngesin de...bir güzellik varsa eğer\nseni bana hakim kılan\nbırak dönsün zaman çarkı\nakibeti hep aynı yalan...bir güzellik varsa eğer\nmutluluğa uçup giden\nbırak dönsün dünya hali\nümit bitmez tükenmeden...bir güzellik varsa eğer\nne çizilir ne yazılır\nbırak dönsün dilim sana\nsevmek bence tek yaşanır...bir güzellik varsa eğer\ncanan can olmuş misali\nbırak atsın kalbin ritmi\nder gibi hep sevdim seni...(Berlin. 30.03.2015)\n\n",
"siir_uzunlugu": 80
} | 80 |
{
"siir": "Gidişatın Hoş Değil \n\n\nKimi yaya gezer kimisi ayda,\nGözün gönlüm yoktur handa sarayda,\nBöyle gelmiş böyle gider ne fayda,\nZalim Dünya gidişatın hoş değil.Kahpe Dünya düzenbazın düzeni,\nAsla sevmem güçsüzleri ezeni,\nBağrına basarsın şerle gezeni,\nZalim Dünya gidişatın hoş değil.Kimileri para pulla atar naara,\nDert anlatsan bile duymaz sağıra,\nGeniş Dünya sanki bize mağara,\nZalim Dünya gidişatın hoş değil.Gelmek görmek istemem bu hayatı,\nKimin ne olursa olsun niyeti,\nZengin yaşar fakir çeker zahmeti,\nZalim Dünya gidişatın hoş değil.Gelenler gidenler saysan sayılmaz,\nBiri ölmeyince biri ayılmaz,\nAç gözlüler çalar çarpar duyulmaz,\nZalim Dünya gidişatın hoş değil.Dünyada asıl gerçek hakkın kanunu,\nŞerefsizler hiç düşünmez sonunu,\nUyanıklar emer mazlum kanını,\nZalim Dünya gidişatın hoş değil.Olan olur Dünya denen filimde,\nHak Adalet belli olur ölümde,\nZaman gelir mazlumda ölür zalimde,\nZalim Dünya gidişatın hoş değil.Veysel der aç gözünü alemi seyret,\nNedirki bu telaş nedir bu gayret,\nDünyanın haline ederim hayret,\nZalim Dünya gidişatın hoş değil.\nTel:05379590555\n\n",
"siir_uzunlugu": 152
} | 152 |
{
"siir": "Umut Bebeğe Mektup \n\n\nHoş geldin umut bebek \nDünyamıza hoşgeldin, hoşgeldin aramıza,\nSen umut sen çare ol, çekilen büyün acılara\nmerhem ol onca kanayan yaralara\nSen saf sen temiz sen meleksin\nO miniik kalbin şefkat ve sevgiyle dolsun\nYolun ve bahtın açık gönlün huzurla dolsun\nYorulmadan yürüyeceğin bu hayat yolunda,\nİsterim ki çok azimli ol umut bebek! ! \nOl ki önüne çıkan tüm engeller,\nSeni hiç bir zaman yıldırmasın..\nHer zaman güçlü şefkatli ve sevgi dolu ol\nYaşanacak bütün sıkıntılar arkanda kalsın,\nKalsın ki; \nYaşayacağın tüm güzellikleri kucaklayabilesin...\nDilerim Annene Babana ve Ablana\nHayırlı bir evlat ve kardeş olursun\nSen safsın sen su' sun sen beyazsın\nHayatın boyunca Seni kirletmelerine izin verme,\nİzin verme olurmu umut bebek...\nSen gül sen sevil sen sev sen hiç ağlama\nKimsenin seni üzüp incitmesene izin verme,\nİzin verme olurmu umut bebek\nHoşgeldin umut bebek\nDünyamıza hoşgeldin, hoşgeldin aramıza...\n\n",
"siir_uzunlugu": 143
} | 143 |
{
"siir": "Allah Aşkı \n\n\nCennet sözü yazıveriş\nAllah aşkı Allah aşkı\nYaradansal sırra eriş\nAllah aşkı Allah aşkıCennetlik kul olup gitmek\nDüşler ile dolup gitmek\nHızır küzur bulup gitmek\nAllah aşkı Allah aşkıDertleri bir yana atış\nHuzur ile nurlar tatış\nMutluluklar gönle katış\nAllah aşkı Allah aşkıKutsal amel niyet oluş\nBenliğinde cennet buluş\nNimet hikmet ile doluş\nAllah aşkı Allah aşkıKaramecnun\nYaradansal insan cennet şairi\n\n",
"siir_uzunlugu": 63
} | 63 |
{
"siir": "Yas Günüm \n\n\nSensiz bir gün daha\nNasıl mutlu olurum ben\nGelen olsa da 15 kasım\nAncak yasın olur yasım.\nBirlikte kaç doğum günü yaşandı.\nHer birinde senli anılar kaldı.\nŞimdi o yıllardan bana kalan\nYetişkin bir kızım. bir oğlum,\nBir de mini mini torunum.\nÖyle bakmayın yüzüme\nTabiiki artık yorgunum.\nHızla gelip geçen yıllara,\nDurun gitmeyin diyemedim,\nGençlik gitti elden,\nKıymetini bilemedim.\nGeçen zaman beni de hırpaladı\nYüzüme hatlar. saçlarıma aklar bıraktı\nFırtınalı o yıllara katlanmak kolay mıydı? \nEskiden eşimle kutlayan gülleri vardı.\nŞimdi o yıllardan güzel fakat\nHüzünlü anılarımız kaldı.\nArtık ne eşim ne de bir gülüm var\n15 kasımlar nasıl olur yaş günüm\nSensiz geçen her günüm\nAncak benim yas günüm yas günüm\nDertliyim, kederliyim. üzgünüm.\n\n",
"siir_uzunlugu": 115
} | 115 |
{
"siir": "Ah bir gelsen \n\n\nYüreğim kabaran denizlere dönmüş\nGözlerim uykuyla düşman\nParlayan yıldızların kandili sönmüş\nKaranlıklar ışığa düşman\nBekliyorum uzaklardan\nAh bir gelsen.\nGüneş ve ay'ı tutupta gelsen\nÇatlayan dudaklarımda hep sen\nDilimden düşmüyor ismin\nGözlerimde hayalin\nAh bir gelsen\nAh bir gelsen.\n\n",
"siir_uzunlugu": 42
} | 42 |
{
"siir": "Islak Ay Gölgesinde \n\n\nçırıldar saz çığlığı\nıslak ay gölgesinde\nbitmez mi arsızlığı\nıslak ay gölgesindesulardan sıyrılırlen\nerk olan kayrılırken\nsevenler ayrılırken\nıslak ay gölgesindehergüne beş dakika\nan ayırsan harika\nkurulur mu fabrika\nıslak ay gölgesindeadamı dinleyince\nodada inleyince\ndamayı yanlayınca\nıslak ay gölgesindeozan efe darısı\ngitti zorun yarısı\nyumurtanın sarısı\nıslak ay gölgesinde15:02 25.10.2009denizli\n\n",
"siir_uzunlugu": 54
} | 54 |
{
"siir": "Bu şiirim sana düğün hediyem olsun \n\n\nSende dostum dünya evine giriyorsun\nDüğünün hayırlı kutlu olsun\nİki cihanda huzur saadetli olun\nBu şiirim sana düğün hediyem olsunKardeşim unutulmayacak dostlarımdasın\nKankam sırdaşım canciğerimsin\nMevlam kardeşliğimize gölge düşürmesin\nBu şiirim sana düğün hediyem olsunDüğünün şen şakrak olur inşallah\nDüğününe bereket katsın Allah\nKem gözlerden uzak kılsın Allah\nBu şiirim sana düğün hediyem olsunYaşadığımız içtiğimiz birdi bizim\nNe güzel günlerimiz vardır bizim\nSeni kardeşim gibi severim\nBu şiirim sana düğün hediyem olsunEvleneceğini duyunca çok sevindim\nAllah’tan sağlık afiyetler dilerim\nÖlünceye kadar birbirinizi sevin\nBu şiirim sana düğün hediyem olsunBu hasanın sözleri ta gönülden\nBen memnunum kardeşim senden\nAllah ayırmasın seni bizden\nBu şiirim sana düğün hediyem olsun\n\n",
"siir_uzunlugu": 113
} | 113 |
{
"siir": "Gençlik parkı \n\n\nBugün seni gördüm; \nGençlik parkında.\nDeğişmissin yıllar sonra; \nGözlerin ağlamaksı,\nSonbahardaki bulutlar gibi,\nGürleyeceksin gökyüzü gibi,\nDokunsam ağlayacaksın.Bugün seni gördüm; \nGençlik parkında.\nYağmur yağıyordu dışarıda,\nGözlerinden düşen yaşlar gibi.Bugün seni gördüm; \nGençlik parkında.\nYanına gelecektim,\nSeninle konuşacaktım.Bugün seni gördüm; \nGençlik parkında,\nYıllar sonra,\nTatlı rüyamda,,\nBirden bire uyandım.29/01/2007\nBELEK/ANTALYA\n\n",
"siir_uzunlugu": 51
} | 51 |
{
"siir": "Öyle \n\n\nHani babam hep bana öyle bakardı ya,\nAnlatamıyorum işte, sadece öyle bakardı…\nSende bana öyle bak istedim.\nBen küçükken,\nKorkardı, ödü kopardı dağ gibi adamın saçımın teli kopar diye…\nSende benim için öyle endişe et istedim.\nKalbinin, “benim güzel kızım” derken nasıl attığını bilirdim,\nÇünkü o benim babamdı.\nSende beni öyle sev istedim.\nBabam gibi, anam gibi…\nSana beni mutluluklarım gibi terk etmeni söylemedim.\nSana beni babam gibi sevmeni söyledim.\nCanım gibi kanım gibi\nHer nefesimin, senin ciğerlerine dolmanı istedim.\n\n",
"siir_uzunlugu": 81
} | 81 |
{
"siir": "Bu Sefer... \n\n\nAyağında sandaletler koşuyor sahile ha battı ha batacak güneş...Her akşam yaptığı gibi son batışı denizlerden, dağ ardı biten aydınlık sonrası karanlığa son dakikalar kala biliniyor sanılsa da koskoca bir muamma sanki anlatamadım gibi aslında …Neyse anlatırım az sonra. Vaz geçtim anlatmayacağım merak edin ohhhhh canıma deysin bu sefer ne olur ki bu sefer ben kazanacağım …\n\n",
"siir_uzunlugu": 57
} | 57 |
{
"siir": "BaBa \n\n\nBu hayattı Cidden Size Borçluyuz\nKefser Şarabına Kanıcı BABA\nMedari İftihar Oldun Her Zaman\nHakikat NArına yanıcı BABAÇok Yüksek ti Senin O Kariyerin \nDogruluk Dürüstlük Senin Eserin\nGurbeti Diyardı Senin Kaderin\nYuvamızın Onur Övüncü BABABizim İçin Büyük Çileler Çektin\nYılmadan Hayata Umutla Baktın \nYolumuza SÖnmez Meşale Yaktın \nKalbimizin HAzı Sevinci BABAYaşamanın Esas Zevkin Tattıran \nĞösümüzde ğam Kasveti Attıran \nHerdam Canlıdır Senin Hatıran \nHep Önde İlerde Birinci BABASamihi Bu İşte Geç Kalmış Meğer\nBiz onları candan dinlesek eğer \nKıymetli sözleri cihana değer\nFikir dünyamızın Direnci BABA\n\n",
"siir_uzunlugu": 86
} | 86 |
{
"siir": "Ah Şêrînê \n\n\nŞêrînê, şêrînê\n_____Gulçîçek û nesrînê\n_____________Rû sorgula evînê\n____________________Ez dil didim mizgînêŞêrînê, şêrînê\n________Ez dîn kirim \n_________________Bê dînêŞêrînê rû li rojê\n_______Lêv ji gula berrojê\n____________Bi çavan dil disojê\n__________________Serxweş kirim wê dînêŞêrînê, şêrînê\n________Ez dîn kirim \n_________________Bê dînêŞêrînê çavxezalê\n________Ebrû ji rengê dalê\n____________Min can û dil li balê\n___________________Sîng bexçeyê evînêŞêrînê, şêrînê\n________Ez dîn kirim \n_________________Bê dînêŞêrînê nazedarê\n________Sêva sor îli darê\n______________Rû wek gula biharê\n______________________Lêv melhema birînêŞêrînê, şêrînê\n________Ez dîn kirim \n_________________Bê dînêŞêrînê bejne serwê\n_________Qêrînê min li ser wê\n_________________Kengî ji dev şeker wê\n__________________________Bidî min ew di jînêŞêrînê, şêrînê\n________Ez dîn kirim \n_________________Bê dînêŞêrînê serbilindê\n_________Şepal û gewr û rindê\n_________________Çil sal e ez li bendêŞêrînê, şêrînê\n________Ez dîn kirim \n_________________Bê dînêŞêrînê pir delalê\n_______Ebrû ji rengê dalê\n______________Ronahiya şemalê\n____________________Nazdar û nazenînêŞêrînê, şêrînê\n________Ez dîn kirim \n_________________Bê dînêŞêrînê gewr û sorê\n________Guh nadî zulm û zorê\n_________________Pozbilindê li jorê\n_______________________Ji dil re pir bi kînêŞêrînê, şêrînê\n________Ez dîn kirim \n_________________Bê dînêŞêrînê rûj i tavê\n________Lev kas e, mey di navê\n________________Pir kûrê bê peravê\n______________________Xweş dawerê evînêŞêrînê, şêrînê\n________Ez dîn kirim \n_________________Bê dînêŞêrînê gewr û bozê\n__________Gotin xweşê, bi sozê\n__________________Her dem ji bo me dozê\n________________________Carek were civînêŞêrînê, şêrînê\n________Ez dîn kirim \n_________________Bê dînêŞêrîn hatî ji derda\n_________Dil bir û can bi ser da\n________________Tîrek li nêv cegerda\n______________________Der bû ceger bi xwînêŞêrînê, şêrînê\n________Ez dîn kirim \n_________________Bê dînê(Cigerxwîn, Stockholm, 4.9.1979)\n\n",
"siir_uzunlugu": 231
} | 231 |
{
"siir": "Nasıl Anlatmalı Güzeli Size \n\n\nNASIL ANLATMALI GÜZELİ SİZE Nasıl anlatmalı güzeli size \nSaçını okşayan yel bayram eder\nMuhabbeti meydir sohbeti meze\nGüzelle konuşan dil bayram ederYârin yarenini sen şöyle bırak\nYürüdüğü yollar bastığı toprak\nDeğdiği ağaçtaki her bir yaprak\nDalları sevinir gül bayram ederBoyunu huyunu eyler de pazar\nKökleri toprağa dalı güneşe uzar\nHer yaprağını açsan başka şey yazar\nBeline dolanan kol bayram ederSokakta bir sultan evde mihrace\nSormalı canana halleri nice\nSözü baldan süzüp de ince ince\nSevgiyle sarılan bel bayram ederGülünce gönlünde güller açılır\nDizi dizi inci mercan saçılır\nEllerinden abu hayat içilir\nTenine dokunsa el bayram ederMahmut Nazik 09 05 2015 Mersin\n\n",
"siir_uzunlugu": 105
} | 105 |
{
"siir": "Yalanlar Üstüne \n\n\nMutluluğu anlık bitirilmiş zamanlarda yaşamış körpe çocuklardık biz İlkokul sıralarında silgi kokularıyla yaşamıştık ilk kaydadeğer hoş kafamızıSıcak öğretmen tokatlarıyla ısınmış Kışı en çıplak halimizle güleryüzlü karşılamaya mecbur bırakılmıştık Düş diye uykularımıza yüksek uçurumlardan paraşütsüz atlamanın hazzı sıkıştırılmış Hayal müzayedesinde en değersiz resimler bize düş diye satılmıştıŞimdi iyi zamanların üstesinden gelen hatıralar kanatır benliğimiziSuskunluk en ağır cevaptır geçmiş kirli zamanaVe kayıtsız kaldığımız her söz benliğimize birer intikam çığlığı... \n\n",
"siir_uzunlugu": 69
} | 69 |
{
"siir": "Orkide \n\n\norkideMayıs ayı sıcak\nMayıs ayı sakin\nBu gün mayısın 29 u\nOlganın doğum günüÇiçikler ülkesinde\nBin bir çiçeğin içinde\nBir çiçek orkide\nOrkideye baksam\nKelebeyi görürüm\nKelebeye baksam \norkideyibu iki güzele baksam\nOlgayı görürüm\nSuyu arayan adam gibi\nMutluluğu arayıp bulan \nDoğanın nazlı\nBizim orkide çiçeyimiz\nDoğum günün kutlu olsun\nGüzel kızım\nApon şeref28-05-2005\nDost şeref\n\n",
"siir_uzunlugu": 57
} | 57 |
{
"siir": "Dolunay \n\n\nEvet! \nBugün yine dolunay var.\nBitti bu hasret\nGünlerce, haftalarca \nBeklediğim canım ay.Severim seninle konuşmayı,\nBeni tek dinleyen sensin,\nTek dert ortağım\nHiç bir şey söylemeden dinleyen.Seninle sabahlara, \nKadar konuşurduk.\nBir kere kaybolduğunda,\nYolunu gözlerdim hep.Şafak sayardım,\nGünlerce, haftalarca\nMerak ederdim ne zaman\nDöneceksin diye...\n\n",
"siir_uzunlugu": 46
} | 46 |
{
"siir": "Ayrılık Hediyesi Say \n\n\nTuttuğum ellerini\nBaktığım gözlerini\nHissettiği kokunu\nİade ediyorum sana\nAyrılık hediyesi say! Bakmam ardıma\nÇıkmam yoluna\nDüşmem peşine\nİade ediyorum düşlerimi\nAyrılık hediyesi say! Mutlu ederdi hediyeler\nSevgi meşalesiydiler\nMutluluktan uçururdu alanı\nHediye ediyorum sana hissettiklerimi\nAyrılık hediyesi say! Birkaç küçük parçan kaldı\nAl hepsini hatırım için\nSonra ister at, ister sat\nDeğeri var ise kullan\nAyrılık hediyesi say! Bu hediye acıtır yüreğini\nBu hediye kanatır yaralarını\nBu hediye anlatır belki \nSana olan sevgimi reddetme \nAyrılık hediyesi say! Gülfüz SARIÇAM\n15 Ekim 2008\n\n",
"siir_uzunlugu": 86
} | 86 |
{
"siir": "Bir Doğum Günü Hikayesi \n\n\nAslında onu bu kadar özleyeceğimi hiç düşünmezdim. Özlemi hasreti bir başka dolduruyor içimi, bir başka arıyorum onu. Ayrılalı aylar oldu birkaç defa görüştük. Her görüşmede hasreti bir kat daha arttı içimde… ve dilimde ikimizin birlikte söylemekten zevk aldığı Zeki Müren şarkısı\nSen benim özlediğim\nYıllarca beklediğim\nGel artık gel dediğim\nBiricik sevgilimsin\nYoluna gül döktüğüm\nResmini hep öptüğüm\nÖnünde diz çöktüğüm\nBiricik sevgilimsin\nBu şarkıyla özlemimizi çoğalttık bu şarkıyla mutlu olduk. Yarın onun doğum günü belki de ilk defa onun doğum gününü onsuz kutlayacağım. İlk defa onun sesini yüzünü görmeden ona cesurca seni seviyorum diyemeyeceğim. Aslında o yazdığım bu mektupları 18 yıl sonra okuyacak haberi olmadan yazıyorum duygularımı 18 yıl sonrasına hediye etmek için kaleme alıyorum. O her şeyden habersiz, şiirlerden yazılan mektuplardan ve özlem kokan yüreğimden kalbimden habersiz bu yazıyı yazdığımı bile bilmiyor. Belki de hissediyor onu seven onu özleyen biri olduğunu duyumsuyorsa. Aslında boş bir avuntu bu benim kendimi kandırmaktan başka bir şey değil. Yol alıyoruz Ağrı otogarından Eskişehir’in bilinmezliğine yine bir şarkı dolanıyor dilime sanki benim için söylüyor hadi çık gel dercesine Cengiz Kurtoğlu yorumuyla\nSevdiğim bugünü bilir diyordum\nUnutmaz mutlaka gelir diyordum\nBeraber olmayı çok istiyordum\nBu doğum günümü sensiz kutladım\nAslında kutladığım çok şey var onsuz. Yaşamın anlamsızlığı var ondan uzakta belki de. Bir şeylerin eksik kaldığı tamamlanmadığı adını koyamadığım tutkular var. Yarını onsuz yaşamak ve onun adını sayıklayarak yastıklara sarılmak ve öylece uyumak belki de acıların en büyüğü sancıların en anlatılmazı. Yazılan şiirler söylenen sözler hiçbir zaman yalanlanmadım kendimce hep o vardı anlattığım yada anlatmaya çalıştığım duygularımda ama şimdi o yok yanımda yalnızlığı bir bıçak gibi saplanıyor göğsümün en zayıf noktasına. Aynı şehirde yaşayan iki yabancı olsak da içimdeki bitmez sevgin bütün vücudumu sarıyor. Gece ilerliyor vakit her zamanki gibi sensizlik. Yok olmak gibi bir şey bu adı konulmamış tarifi yapılmamış. O nu seven biri vardı ona bu şiirleri yazan bu mektubu ona ulaştırmak için tam onsekiz yıl bekleyen ben. Mutlumu şu anda bunun ne anlamı var bilinmez söylenen şarkılar yazılanlar hep öksüz hep yetim. Gel dese koşar gelirim dakikalar mesafeler engel olmaz içimdeki bu bilinmezliğe. Aşk şiirleri okuyor mu ona sevdiği, ellerini tutup da gözlerinin içine bakarcasına kendisini görüyor mu? Bilinmezlik şarkısı devam ediyor. Hikayem duygularımın başlangıcı aslında yaşanan her şey acımasız olsa da sevmek beni hayata bağlıyor.\n\n",
"siir_uzunlugu": 379
} | 379 |
{
"siir": "W-A-Hey Israel - 002-Norwey \n\n\nW-A-Hey Israel - 002-NorweyQjør du vet... \nHey Israel.. Du er kriminelle... \nEn svært palestinske... \nSmå barn drept.... \nDu er manndraper... \nMin Gud... \nFortissimo... \nSvært kraftige... \nEn dag indkomst.... \nEders land også.. \nDen perditions vil bli.... \nEn dag indkomst... \nEders land også.... \nDe plager vil bli............\nEn dag indkomst... \nEders land også..... \nDen damns vil være... \nEn dag indkomst... \nEders land også... \nDen jordskjelv vil bli.... \nEn dag indkomst.... \nDu vil rope.... \nDu vil tigge.... \nMin Gud, foran... Understans mig... \nHey Israel... Mersin-10.10.2009 -Bilal Genis\n\n",
"siir_uzunlugu": 88
} | 88 |
{
"siir": "Biliyorum \n\n\nBiliyorum bir gün veda edip gideceksin. belki veda bile etmeyeceksin.Nedenler sıkacak boğazımı. yüreğim cevap bulamamaktan ezilecek. acıyacak içim, kanayacak…Kabuk bağlamış yaralarıma tırnaklarımı geçirip kanatacağım yeniden yeniden.Alev alev yangınlarda yanarken ben sen duymayacaksın bile. sadece arkanı dönüp gideceksin. Biliyorum bir gün veda edip gideceksin.\nBelki veda bile etmeyeceksin.\nGün batımı sen de kaybolup gideceksin.\nHiç sabah olmayacak.\nDönmeyeceksin bir daha.\nGidişin vurgun gibi serecek ruhumu yerlere. Ölgün bir denizin kumsalında ben hep bekleyeceğim, gelmeyeceğini bile bile.Acılarım yeni acılara gebe kalacak. Kanayan yaralarımla bekleyeceğim seni. Ağaran saçlarımla, içimde dağ gibi büyüyen hasretinle bekleyeceğim.\nBiliyorum birgün veda edip gideceksin.\nBelki veda bile etmeyeceksin.\nUsulca çekip gideceksin. Ben farkına vardığımda sen çoktan gitmiş olacaksın. Ne kokun kalacak odamda, ne de kapı kolunda parmak izin. Bütün eşyalarını toplamış aynaya son bir kez bakıp kapıdan çıkmış olacaksın. Son trenle çoktan varmış olacaksın son istasyona. Arkandan koşacağım deliler gibi etrafta seni arayacağım… yağmuru sırtımda taşıyacağım saatlerce. Ve eve dönüp sabaha karşı aynada son görüntünü arayacağım.\nBiliyorum bir gün veda edip gideceksin. Hatta belki veda bile etmeyeceksin. Sadece gideceksin… git… nasılsa bir gün gideceksin. Şimdi git. Sevdamızı gömüyorum yüreğime, yaşayamadıklarımızı doldurulup içine git. Aklını ve yüreğini bırakıp arkanda. bedenini al ve git. Hayallerimizi hülyalarımızı, rüyalarımızı avuçlayıp git işte. Boynunu önüne eğip, saçlarını yüzüne döküp. omuzlarını çöküp. sürükleyerek bedenini çek git.\n\n",
"siir_uzunlugu": 206
} | 206 |
{
"siir": "Be Oğul \n\n\nBe Oğul\nBugün gün yine ağarıyordu Oğul.Ortalık aydınlanıyordu, uzayıp giden günler bitmek bilmiyordu Oğul.Burada gökyüzü olsa da toprak yok, ağaç yok, biten ot yok, öten kuş yok Oğul.Hep aynı gün batımı, aynı sert rüzgârlar ve aynı ışıklar be Oğul.Hayatın sende yaşadıkları yavaşça senden çekilip gidiyor be Oğul.Her gün tekrarı değişmeyen hayatlar yarenin oluyor Oğul.Sürülecek sefa yok, görülecek cefa çok Oğul.Geride kuytuluğunda derinlerinde yaşadıkların OğulVe yüzünden süzülerek akan yatağındaki ılık gözyaşları be Oğul.Sen orda ben yaban ellerde dinmeyen hasretimle garibim, bayram gelmiş neyime be Oğul.Ayrılık hüzünleri, hasretlerim, özlemlerim hep benimle be Oğul.Burada demir kapılardan sızan güneşin huzme ışıkları aydınlığım oldu be Oğul.Geride katmerleşen kederli gönlüm, muzdarip ve bi-tap düşen ahvalim ve birkaç kadirşinas hasbihal dost be Oğul. \n\n",
"siir_uzunlugu": 118
} | 118 |
{
"siir": "Doğum Günün Kutlu Olsun Birtanem \n\n\nBir sonbahar günü tanıdım seni,\nGülen iki göz. sıcak bir ses\nVe ıslak bir toprak kokusu arasında\nGül kokan bir yardin sen\nTek bir sözle kenetlendi ellerimiz\n29 Ekimde verildi hayat neferimiz\nHatırlıyor musun muhteşem bir geceydi\nGökte bir havai fişek gösterisi\nYüreğimizde mutluluk göstergesi\nVe parmaklara takılan iki halka\nHalkalar değildi aslında bizi birleştiren\nYüreğimizdi aslında sonsuzlukla sevişen.\nVe bugün 29 Mart\nBir seçim arefesi\nBir mutluluk abidesi\nBugün balamın doğum günü\nİyi ki varsın\nİyi ki doğdun\nSeni çok ama çok seviyorum BALOŞUM\nDoğum günün kutlu olsun.\n\n",
"siir_uzunlugu": 93
} | 93 |
{
"siir": "Neden Oldu Ayrılık \n\n\nSeni sevdim diyorum,\nGönül verdim diyorum,\nSende sevdin biliyorum,\nNeden oldu ayrılık.Sendin gözlerime gülen,\nBana yeminler eden,\nSonra bırakıpta giden,\nNeden oldu ayrılık.Neden inandın onlara,\nTürlü yalan, dolanlara,\nİnanma sen onlara,\nNeden oldu ayrılık.Bu şiirler anlatır,\nSeven kalbi ağlatır,\nBu sözlerim sanadır,\nNeden oldu ayrılık....\n\n",
"siir_uzunlugu": 48
} | 48 |
{
"siir": "Beyaz \n\n\nBEYAZGök beyaz, yer beyaz \nYatak beyaz, kadın beyaz \nÜşüdüm sar sarmala biraz \nAnnem kızılcık şerbeti yollamış\nAra sıra iç biraz \nŞehir karlı uslu bir çocuk şimdi\nHer şey kıt, kısık\nMasum bir yüzün haykırması gibi\nCam ağaçlarının yeşil gerdanına düşmüş kar tanesi\nİnsanlar kazan karası sürüyor; göz atlarına \nBana ceza; gökten düşen her zerre\nBereket umut kimine göre\nMasalın sahte yüzü sahte beyaz \nEndişe beyaz, umut beyaz \nAşk beyaz\n\n",
"siir_uzunlugu": 70
} | 70 |
{
"siir": "Senin Gibi Bir Şer! . \n\n\nKOMAYA GİRMİŞ; DERİN BİR UYKUDASIN! \nRüyalar aleminde yaşıyorsun adeta\nDÜĞÜN-DERNEK, ZİL-ZURNA SENİN YASIN..TÜRKİYE CENAZE EVİNE DÖNDÜ,\nHer gün beşer-onar şehit geliyor,\nGÜNEŞ BATTI, YILDIZLAR, AY SÖNDÜ. Seni görünce seni görünce ey BEŞER,\nHANGİ MİLLETTENSİN? ADI NE İNSANLIĞININ? \nGELMEMİŞTİR YERYÜZÜNE SENİN GİBİ BİR ŞER! ...\n\n",
"siir_uzunlugu": 48
} | 48 |
{
"siir": "Geri Kalma! \n\n\nArkalarda cehennem, ileride cennet var\nGerilerde kalırsan, uzay bile olur dar! Ya şehidsin. ya da gazi\nGeri kalma. ileri git! \nMevla olsun. senden razı\nGeri kalma. ileri git! Sensin Fetihin sahibi\nSana müjde verdi Nebi.\nOlursun dilenci gibi,\nGeri kalma. ileri git! Hayretmeyen hayır bulmaz,\nBu dünya kimseye kalmaz.\nGeri kalan puan almaz,\nGeri kalma. ileri git! Buyuruyor Rabbimiz: 'Hayırlarda yarışın! '\nSevabın. günahınla 'O'nadır son varışın!\n\n",
"siir_uzunlugu": 62
} | 62 |
{
"siir": "Millî Eğitim Vakfı Kuruluş Günü 6 \n\n\nYine 19 Şubat kutlanır özel bir gün,\nİçinde vakıf varsa hatırlanmalı her gün…Vakıf hizmet veriyor çocuklarımıza,\nUzanır ve yetişir ihtiyaçlarımıza… Eğitim dolsun ister ülkemin her köşesi,\nÖğretim bilinciyle, coşar çocuk neşesi..(2012)\n\n",
"siir_uzunlugu": 37
} | 37 |
{
"siir": "Hasreti Sordun \n\n\nBana hasreti soruyorsun\nYüreğimde yaktığın ateşten\nBir kıvılcım göndereyim\nYanmak neymiş\nKerem de kimmiş\nAnlatsın sanaAleme hazandır hasret\nBende ise bahar\nBahar bende\nBinbiir çiçekte açarKerem’e sor \nYanmaktır hasret\nBende ise\nZemheri ayazında titremekAhmed Arif’e sor\n‘’Prangalar eskitmektir’’ hasret\nbende ise \nPranga vuramadığım sende ki yürekNazım’a sor\nGömülemediği memleketidir hasret\nBenim ise\nAdını koyamadığım memleketHarrana’a sor\nYağmurdur hasret\nBende ise \nSana akmak isteyen gözyaşımRüzgara sor\nDeli dolu esmektir hasret\nBende ise\nKokunu duymak rüzgardaDağlara sor\nBitmeyen yalnızlıktır hasret\nBende ise\nYüreğimde ki yalnızlıkSerçe yavrusuna sor\nUçacağı gündür hasret\nBenim ise \nSana kavuşacağım günBebeğe sor\nAna kucağıdır hasret\nBenim ise\nDokunamadığım bedeninAzrail’e sor\nCan almamamktır hasret\nBende ise\nYokluğunda Azrail’i aramakDedim ya \nHasret bende bahardır\nBahar bende \n Binbiir çiçekte açarHasret bende\nTürküdür\nÇığlıktır\nYalnızlıktır\nMısra mısra şiirdirBende hasret \nSensin\nHasret bende kıyamet(12.01.2003- 04.00)\n\n",
"siir_uzunlugu": 134
} | 134 |
{
"siir": "Hatıra Kaldı \n\n\ngönlüme yar olan birisi vardı\nah onu eller değil toprak aldı\nbahtımın güneşi soldu karardı\nduvarda ki resmi hatıra kaldıher an gelecekmiş gibi beklerim\ngeçmiyor günler sensiz inan yarim\nrabbim keşke beni önce alsaydı\ngülen yüzü bana hatıra kaldıcananım olmadan nasıl yaşarım\nher gün uğruna ağıtlar yakarım\nkalbim hep yanında hiç ayrılmadı\nyazdığın mektuplar hatıra kaldıne yaparım tek başıma kimsesiz\nyar günlerim sensiz çaresiz sessiz\nkalbim seni sevmeye doyamadı\nbeyaz gelinliği hatıra kaldıSK -23.04.2010- 21:45*DOST KALEMLER*Yüreğimi yakan birisi vardı \nŞu koca şehir ikimize dardı \nYine hasret ateşi yüreği sardı \nBana sitemleri hatıra kaldı.....M.M.REVANLI\n\n",
"siir_uzunlugu": 95
} | 95 |
{
"siir": "Gülle Dağın Hikayesi \n\n\nBir söz vardır dağ dağa küsmüş\nDağın haberi olmamış diye\nBunu bilirdik de\n\nDağın sinesinde bir gül bitmiş\nGüllerin sultanı\nSultanların canı\nBal üreten arılara\nAşk tattıran bülbüllere\nNey öttüren ozanlara\nUğrak yeri sevdanın\n\nYağmur damlasını ilk o tatmış\nEn temiz havayı solumuş\nİlk o güneşi görmüş doğuşunda\nArkadaş olmuş\nGrup vaktinde\nBatışında\n\nGel gör ki zaman içinde\nDağ ona sevdalanmış\nDağ güle sevdalı\nHem kara sevdalı\nGülün haberi olmamış\nDağ gülünü can bilmiş\nSinesinden özünü katmış ona\nKol germiş kanat olmuş\nGülün haberi olmamış\n\nDağ dumanlı dağ dertli\nGül güzel gül narin gül nazlı\nAcaba dermiş dağ kırılır mı gülüm\nÜzülüp de sonra solar mı yaprakları\nDökülür mü tomurcukları\nKurur mu narin dalları\nDavul dengi dengine derler\nDenk düşürememiş kendini\nAnlatamamış aşkını\nAylar yıllar geçmiş\nSöyleyememiş sevdasını\nGülün haberi olmamış\n\nHem ne derler diye düşünmüş\nAnlamaz ovalar ırmaklar ağaçlar\nKurtlar kuşlar ve fareler\n\nGözyaşlarını dökmüş içine\nPınar olmuş çıkmış ovalardan\nHasretini salmış gökyüzüne\nKasırgaya dönmüş havalardan\nKapanmış içine vadiler olmuş\nDerinlere dalmış volkan püskürmüş\nGülün haberi olmamış\n\nKışın bembeyaz örtü ile\nÖrtmüş gülünü\nKıskanmış deliler gibi\nYalçın kayalarla geçilmez olmuş\nYol vermemiş bir başka varlığa\nGülün haberi olmamış\n\nHer bahar gülün tomurcukları ile\nAşkın kokusunu duymuş\nTenini hissetmiş teninde\nBaşı dönmüş bulutlanmış\nFilizlenmiş aşkı derinden derinden\nYaşarmış aynı süreci yeniden\nAma elini tutamamış elinden\nGülün haberi olmamış\n\nDağla gülün aşkını bilmezdik\nBir ozan bunu yazana dek\nDağ şimdi mahzun mahcup\nSevdası aşikar olmuş\nDağ sormada şimdi\nNe olacak bizim bu hal\nDağ yalvarmada dostlar\nDağ bir haber beklemede\nDevrildi devrilecek\nBilecek mi gülü\nAnlayacak mı\nNice gün ay mı yıl mı\nUmutla beklenen bir haber.\n\n",
"siir_uzunlugu": 269
} | 269 |
{
"siir": "Haydi Robot Efeler \n\n\n''İstanbul Zeytinburnu'nda Bilgi Evleri'nde üretilen robot şınav, mekik çekiyor, takla atıyor, futbol oynuyor. Türkçe konuşup, dans eden robot oynadığı zeybek ile görenleri şaşırtıyor.'' BASINDANBize, hem de Ege Yöresine has bir oyun zeybek tabi ki... Ya da şöyle söylemem lazım. Bize, ege yöresine has bir oyundu, şimdilerde robotlarda oynuyor demeli belki de... Müzik eşliğinde gayet de güzel zeybek oynuyor robotumuz. O değil de şimdi bir de bunların seri üretimini yapıp da hepsine birden toplu zeybek oynatırlar ise robotlardan kurulu bir folklor ekibimiz olur. İnsan çalar robot oynar da diyebiliriz. İtiraz eder mi robotlar yoksa çalgıcılarda robot olmazsa vallahi de billahi de oynamayız diye...Eski bir folklorcu olarak pek de hoşuma gitmedi doğrusunu isterseniz bu durum. Yarın bir gün sade zeybek değil, başka başka yöreleri de oynamaya kalkarsa bu robotlar o zaman ne yapacağız? Yandığımızın resmidir. Hayır bir de robotlar arası folklor yarışması düzenlenirse o zaman hepten moralim bozulur. Bizim gençlerimiz soğurlar vallahi diğer bir adı da halk bilim olan folklorumuz dan. Ya arkadaşlar hiç işiniz gücünüz yok mu da robotlara zeybek öğretiyorsunuz? Robotlar folklor oynarken ekip halinde, jüri de insanlardan olacak haliyle, yalnız robotların sahne performansında en önemli olay, sahneye çıkmadan önce makine yağı ile iyi yağlanmalarıdır kanımca... Öyle olması lazım, yoksa garç gurç sesleri müzik ile bir karıştığı zaman ne seyredenler, ne de robotlar bir şey anlamazlar yaptıklarından...Bir de şu geldi akılma naçizane. Tamam zeybeği biraz doğru düzgün de oynayabilirler, ancak Karadeniz Yöresi biliyorsunuz ki çok hızlıdır, hem ritmi, hem de müziği, ona nasıl ayak uydururlar ki acaba merak ediyorum? Bak şimdi aklıma geldi, bir de bunların kostüm giyme sorunları olacak değil mi? Onun ile de bayağı uğraşması lazım robotları yarışmaya hazırlayan ekiptekilerin. Giymesi bir dert, bir de yarışmadan sonra çıkartması var. Hadi desen ki ''Oynamaya oynuyorsunuz da kendi üstünüzü de kendiniz giyin çıkartın.'' Tık yok adamlarda, of adamlarda mı dedim, robotlarda diyecektim...Eee boşuna dememişler 21. Yüzyıl bilgi ve teknoloji çağı diye, bir adı da milenyum bu yeni yüzyılın ve yeni bin yılın... Hemen şimdi aklıma Hasan Mutlucan merhum geldi ne de gür ve davudi sesi vardı ''Yine de şahlanıyor aman kolbaşının yandım da kır atı.'' diye girdi mi türküye hem memleketi hem de yüreklerimizi titretirdi... Görseydi robotların zeybek oynadığını, görseydi bu günleri, türküyü de değişik okur muydu ki acaba? Şöyle mesela... ''Yine de şahlanıyor aman robot başının yandım da demirden atı.'' Yine de robot işte bunlar. Ben de eski folklorcuyum, benim kadar güzel de oynayamazlar ne zeybek, ne Silifke, hele hele ne de Artvin. Çiçekler açsın, böcekler ötsün, robot bunlar zaten hep birbirini öpsün. Hepinize en derin sevgi ve saygılar... \n\n",
"siir_uzunlugu": 423
} | 423 |
{
"siir": " Dost Dediğin.. \n\n\nKonu:Sevgi. Dostluk..Dost dediğin \nKaragünde yardımına koşandır\nDost dediğin\nSevgi ile kapısını açandır..Dost dediğin \nEmanete sahip çıkandır\nDost dediğin\nArkandan konuşmayandır..Dostlukta sevgide gönüller birdir\nSeven yüreklerde alemler beşir\nDost dediğin zor anında yetişir\nSeninle kederi paylaşanlardır..Hepimiz doğduk etten kemikten\nGeçtik yoğrulduk yüksek eşikten\nDostunu edin. iyi kalplerden\nDost dediğin imanı yaşayanlardır..Kalplerde olmalı Allah korkusu\nNe mukaddestir iman duygusu\nCesaret aşılar insanın dostu\nDost dediğin yaraları sarandır..\n\n",
"siir_uzunlugu": 65
} | 65 |
{
"siir": "Anne ve babadan gelin gidecek kızına; Canım Kızım \n\n\nKızım gelin giderken, sızı düşer içime\nYalvarırım nur tanem çok önem ver geçimeArını taşı kızım, bana leke düşürme\nAğzını sıkı tut hep, sakın ola şaşırmaOsman NURANİ sabır diler nazlı kızına \nKurban olurum onun bir çift tatlı sözüneGelin olacak kızın Anne-baba’ya seslenişi. Canım annem-babam;Doğup gelmişim, dünya harmanı damına\nİnanmışımdır, yazılan gelir alnıma\nSabretmek düşer, gelin kızın şanına\nTaşırım ar, leke sürmem baba evineGiymek isterim, ben de allı pullu duvak \nGüneş doğmadan erken kalkarım her şafak\nHaktan niyazım, eder inşallah muvaffak \nTaşırım ar, leke sürmem baba evineAnnemle babam çıkmasa bile aklımdan\nBeni asla kimse döndüremez yolumdan\nTasa etme baba, her iş gelir elimden\nTaşırım ar, leke sürmem baba evine Osman NURANİ-01/10/2011\n\n",
"siir_uzunlugu": 117
} | 117 |
{
"siir": "Tan Ağartısı \n\n\nTan ağartısıBu seher vaktinin tan ağartısı\nBu yıllanmış aşıkımızın son demi\nTopyekün taruz, ayrılık kara sularımızda\nYorgun denizcilerin deryaları kadar geniş ve sonsuz bir ayrılık..\nDur bekle zamanı var gitme..\nBu seher vaktinin tan ağartısı, Bu gözlerin gözlerime deydiği an\nElimin teri tenimin teleşlı karmaşası, sabah olurken seher vakti telaşı ayrılık\nGöç eden kuşların umudunu satın alanların rüyasız kaldığı gecelerden sor\nAyrılıkları.. Gitme sevgilim seher vakti bir telaşla, gün doğarken tut elimi, korkuyorum çünkü sensiz uyanmaktan her tan ağartısına....(özgür doğan)\n\n",
"siir_uzunlugu": 82
} | 82 |
{
"siir": "Umut Siparişi...- \n\n\nİstanbul dönüşü, Ankara haberi getir bana\nİyi bak. hiçbir anı kara kara olmasın\nGençlik parkı gülleriyle. çiçekleriyle hiç solmasın\nİsim başharfleri yazılı ağacım. eğilmesin kurumuş olmasın... İstanbul zaten ağlıyor, haberini aldım \nAnkara'da ilk aşkım vardı. hep onda aklım\nSenin olsun al istediğin şehir. isterse uçaklar olsun tehir! \nSen bana gençlik parkından bir tutam çiçek getir..'\n\n",
"siir_uzunlugu": 52
} | 52 |
{
"siir": "Mektup \n\n\nSon mektup yazmam değil tabi \nYaşadığım sürece yazmayı denerim\nBaşarılıda sayılmam bu dalda \nYirmi beş otuz sayfalık mektupların yanında\nBu da bir başarı bir sanat olsa gerek \nBen yazmak yerine okumayı tercih ediyorum \nBuda ayrı bir haz veriyor insana\nBelki bir dinazor alışkanlığı olsa da\nÖnce sevgiliden gelenleri sevmiştim \nSonra dostlardan…\nGelen yok şimdi ne dosttan ne yardan \nYazmıyorum kimseye okumuyorum da\nOlmayan mektuplar düşlüyorum \nPostacılar mektup getirmiyor artık \nSon ödeme tarihli faturalar…\n\n",
"siir_uzunlugu": 74
} | 74 |
{
"siir": "Mimoza kokuyor \n\n\nsensiz bu şehir \nüşütüyor. \ngeceleri \nyumuşak değil\nkırık bir ayna gibi\nyüzümü çiziyor\nresmine\nher dokunuşumda \nbin çarpıyor yüreğim. \nyanmış bir orman gibi \ntütüyor.. \nbu deniz \nbu acı su, \nderin tuzlu mavi, \nbu şehir, \nseni hatırlatmadıkça \nşehrim olmayacak\ngeceler indikçe\nkanatsız hayatım\nkanıyor \nsensiz \navuçlarım soğuk, \nsabahların ayazında. kalbimin acısını biliyorum. \nkalbinin sesini duyuyorum. \nbir mimoza ağacı \ngülüşlerini\nyüzünü süsler \nbin bir güzel \ndüşlerini \nyosun kokusu sinmiş \nsaçlarını\nhayallerimin resmini \nseni\nsadece bir ağaç okşuyor, \nbir doğum günü ağacı \nmimoza bakışların\nhayallerimi dolduruyor...Mustafa kaya\n28.02.2006 / üsküdar\n\n",
"siir_uzunlugu": 89
} | 89 |
{
"siir": "D İ Y E M E D İ m \n\n\nSeninle evlilik sürmekti arzum,\nZamanla olurdu oğlum ve kızım,\nİlgisiz kalınca artıyor sızım,\nSevgiyle yuvayı kur diyemedim.Elveda demeyi arzu etmezdim,\nAnlayış göstersen çekip gitmezdim,\nYalnızlık riskini asla tutmazdım,\nNefsine kapıldın dur diyemedim.Daima karardı çehre ve yüzün,\nSana odaklandım görmedi gözün,\nGönlümü almadın incitti sözün,\nHali hatırımı sor diyemedim.Kendince bir takım hayal kurarsın,\nGereksiz şeylere kafa yorarsın,\nPişmanlık duyarsın, beni ararsın,\nYardan ayrılması zor diyemedim.Kadınım olmaya niyetin yoktur,\nBeyni kurcalayan fikirler çoktur,\nZekice tedavi etmeli doktor,\nKucaklayıp beni sar diyemedim.1-5-2013\n\n",
"siir_uzunlugu": 88
} | 88 |
{
"siir": "Mutluluk ve İnsan Doğası \n\n\n-Felsefi tinler-13Mutluluk kavram olarak Tin’e ait bir özselliğin içindedir. Töresel, ya da doğal bir eylem \nDeğildir..Duyusal çarpılmanın kendi toplamanı vermesidir. Duygu ile duygunun bir olmasıdır mutluluk.\n-İçimizde sürekli üreyen duygunun kendini bulup kendiselliğine dönmesidir mutluluk. Özselliği zirveye çıkarma ülküsüdür. Sevgi. övgü, başarı. eğlence, gibi duyguların dilinde büyür çoğu zaman.\nKendini yitirme, kendinden vazgeçme olgusundan kaçıp kendini bulma franksında yaşamaktır.Bir nevi içsel huzursuzluğa karşı kendini bulma yetisidir.\n-Benin başka içsellerde kendini bulmasıdır, kendini duyulara yansıtmasıdır.Mutlak bir kavram olmadığından Mutlakıyet mutluluk getirmez. Para hiçbir zaman mutluluk getirmez.Mülkiyet huzurun ana kaynağı olmamıştır. Mutluluk kendi sürecinde özsel bir dirilişe kendini bulur.\nFreud göre: “Paranın insanı mutlu etmesinin temel dayanağı çocukluk dilekleri arasında olmasıdır”.Çocukluk dileklerimizin bir kısmı büyüdüğümüz zamanlarda gerçekleşmesi mutluluk erkinin içsel dünyasını genişletmiştir.\n-İnsan us sahibidir, duyunçlardan önce bizi biz eden temel merkezler ustur. Duyunçlar yalnız bizim iç huzurumuzun tinleridir. İnsan demek usun yaptırımlarıyla yaşamı şekillendirmek demek. İnsanı diğer varlıklardan ayırt eden temel erk us ve duyunçlardır. \n-Vazgeçilmez. içgüdünün hedefi doyumdur.Bize ait İçgüdünün içsel kaynaklarında doyumlar ve açlıklar vardır. Bizim içimizdeki çocuktur hayat aslında. Her insanın içinde duyunçlarla beslenen iç çocuğumuz var. İçimizdeki çocuk doyuma erişmedikçe mutlu olmamız zordur.\n- İçimizdeki duyguların doyumu sağlanarak mutlu olabilir. Güç ve mülkiyet hiçbir zaman özgür sevgi bulamamıştır. Bu bağlamda içsel duyunçların açlığını yaşayan insan doğasına aykırı davranışlar sergileyerek hep mutsuz kalmıştır.\n- Mülkiyet ve güç üzerinde yoğunlaşan istenç dışsallıkta yoksul eylemler gösterir. Varsıl eylemlerin boyunduruğuna giren bireye ahlaksal ve törel belirlenimlerden uzaklaşır, toplumun etmenleri arasında sıyrılarak kendince huzur ararken dışlanmış bulur ve mutsuz olur. \nBütün bu güç savaşların merkezinde çıkar ilişkileri olduğundan, duygusuzluk ve yabancılaşma kendi dünyasını geliştirir.\nMutlu olmanın en temel ilkesi duygu özgürlüğü ve içselliğinin bilincine ulaşmış. içindeki çocuğu doyuma ulaştırmış bireydir. \n-\t\nTüm istenci Mülkiyete. güce, akıla bağımlı kılan İzmlerin merkezinde duyunç ve içsel huzur yoktur. Bu duygusuzlaşma çabaları insanı ne kadar mutlu eder ki. En iyi güce, en iyi mülke sahip olmak tek başına yaşamaya yeter mi? Her gün havyar yemek insanı mutlu eder mi ki? En güzel mekanlarda yaşamak, en güzel varsıl imkanlarla hayatı yaşamak mutluluk getirir mi? \nİnsan ereğin merkezindedir. Ereğin içeriği duyusal-duygusal olan tarafından belirlendiği ölçüde huzura kavuşur.\n- Din. Törellik, aile, gönençlerimizi, huzurlarımızı besleyen kaynaklardır. Her zaman içimizdeki duyunçları tatmin edecek merkezi beli olan kaynaklara yönelmekte fayda olmuştur. İnanç, her zaman içimizdeki en büyük tin olmuştur. Çoğu duygumuzun doyumuna güneş olarak kalmıştır.\n-Mutluluk hep iyilerin ışığıyla beslendi. Saltık bir değer olarak iyileri görmek, iyi olana doğru gitmek. Mutlak doğruları bulmak, mutlak olana doğru kendi iç dünyamızı uyarlamaktır. \n-Yaşamı sorgulayarak, sorarak, yaşayarak, yaşatarak mutlak olana doğru mutlu olma hedefleri çizmek gerekir.\n- İnsan akıl ile duyunçların karışımından oluşan bir varlıktır. İnsanın özü mutluluğu bulmaktır. Bütün istençlerimizin temelinde mutlu yaşamaktır. Mutluluk yalnız içsel doyumlarla sağlanmaz. \n-Mülkiyet, güç. başarı gibi aklın egemenliğini yakalamak diğer yandan da içsel doyumları doyurmaktır. İçimizdeki duyunçları, istençleri doyuma getirmektir. İçimizde binlerce duygu vardır. Bu duyguları duygularla kaynaştırarak huzuru yakalamaktır mutluluk.\n\n",
"siir_uzunlugu": 471
} | 471 |
{
"siir": "Asker Düğünü \n\n\nBu akşam burada\nAsker düğünü var Kocayayla'da \nSelam olsun analara, babalara\nGözleri yaşlı bacılara, kardaşlara\nEy! Gözüne kaşına gelişine, gülüşüne \nKurban olduğumun askeri\nÜzülme..! üzülme ki üzülmesin\nSevdiğin, sevenlerin\nHaber salındı \nHerkes işini gücünü çoktan bırakmış\nİşte burada...\nHele bakın ki görün şu kalabalığa\nBu akşam burada\nAsker düğünü var Kocayayla da\n\n",
"siir_uzunlugu": 54
} | 54 |
{
"siir": "Vakit Gece Yarısı \n\n\nGünaydın\nVakit mi? \nGece yarısı. Saat mi? \nBoşver saatleri\nVakit gece yarısı\nSaatler, günler \nHatta yaşanan hayat\nO kadar önemli mi? Günaydın bir tanem \nMeraklandın değilmi\nGecenin köründeki günaydına\nBilirsin işte \nGaliba yine saçmaladım\nGüneşimsin, ışığımsın. Belki gelirsin\nGeceme gün doğar demiştim\nGelmezsende canın sağolsun\nKaderim buymuş der\nBahtıma sayarım\nArdından \nKaranlık gecenin içinde\nKaybolur giderimVakit gece yarısı\nAy yüzünü kapamış\nIşığına hasret\nSabah olmuyor\nGüneşine hasret\nYa ben \nBende sana hasret\nHasretler kervanındayızBir gün daha geçti\nYok, bu gecede sensiz\nAnlaşılan ertesi gecede aynı\nSabahlar mı? \nAman be boşver gitsin\nOlmadıktan sonra\nSabahmış, geceymiş\nBana ne\n\n",
"siir_uzunlugu": 98
} | 98 |
{
"siir": "Nerden Çıkarıyorsun, Asker \n\n\nNerden çıkarıyorsun, asker \nseni sevmediğimi,\naynı değil miyiz ikimiz de,\nsen de,\nben de. Sen yoksulsan ben de yoksulum işte;\nsen halktansan ben de halktan gelmeyim;\nnerden çıkarıyorsun öyleyse, asker,\nseni sevmediğimi? Ama unutuyorsun bazen,\nbenim kim olduğumu;\nsen değil miyim ben, söylesene,\nsen nasıl bensen, ben de senim. Kin tutacak değilim ya\nbu yüzden sana, asker;\naynı kişiysek ikimiz eğer\nsen de,\nben de,\nnerden çıkarıyorsun, asker,\nseni sevmediğimi öyleyse. Karşılaşıyoruz birbirimizle\naynı sokakta, aynı yolda,\nomuz omuza, seninle ben!\nAramızda kin yok, düşmanlık yok,\nbiliyoruz nereye gittiğimizi,\nikimiz de, sen de ben de... Nerden çıkarıyorsun asker,\nseni sevmediğimi öyleyse!\n\n",
"siir_uzunlugu": 104
} | 104 |
{
"siir": "Aşk Meğer Paraymış \n\n\nAşk meğer paraymış\nPara bitince aşk bitmişKimse bilemedi aşkımızı\nKalbimizdeki şarkımızı\nGönül gönüle uzanınca\nHerkes dinler şarkımızıAşk meğer paraymış\nPara bitince aşk bitmişAşk meğer zamanmış\nZaman gidince\nAşk da gitmiş ardından\nZamanın dili yok ki söylesin\nİnleyen kalbin sesiniAşk meğer paraymış\nPara bitince aşk bitmiş\n\n",
"siir_uzunlugu": 48
} | 48 |
{
"siir": "Bir Damla \n\n\nBir DamlaDoğa devinirken yaklaşır heran kıyamet.\nHayatın başlangıcı bir damladan ibaret.Önce bir oluruz nice binlerle bir cemaat.\nBir bedende yaratılmış nice binlerden ibaret.Binlerden bir seçeriz bir iken biz olmak hayret! \nBizden çıkar binler ancak birinden olur hayat.Ne müthiştir ki binlerlede olsa birden ibaret.\nAnlamak zor olmasa gerek, işte hayat bundan ibaret.21Temmuz2Bin6\nkadir_&_ridak\n\n",
"siir_uzunlugu": 54
} | 54 |
{
"siir": "Evlilik Anonim Şirkettir \n\n\nAslında en karşılıksız alışveriş evliliktir. \nNe aldığının, ne de verdiğinin hesabını bilirsin... \nVefa, fedakarlık, aşk, yalnızlık, ayrılık özlem\nKatlanmışlık ve benzeri o kadar çok duygu, \nAcı veya sevinçle bedeli ödenir \nPayın meyvelerin kadardır...\nÇocukların meyvedir \nBüyüdükçe acıların azalır sanırsın...Kimilerine göre evlilik bir limited şirkettir,\nİki kişiyle kurulması gibi bir benzerliği dışında,\nÇıkar amaçlı değilse, \nDenk düşen bir benzer yanı yoktur. \nEvlilik bir ailenin başlangıcıdır,\nToplumun en küçük \nEn sağlam olması gereken birimidir. \nÇocuklarla birlikte anonim bir geçişe hazırlıktır,\nİlle de evlilik bir şirket olarak kabul görecekse; \nSayı beşi bulursa evlilik bir anonim şirkettir...Derdim de budur işte. \nBiraz düşünmek biraz düşündürmek... \nMemlekette düşünmek, düşündürmek, \nMizah yasaktır. \nBeş çocuk serbesttir, \nAnonim şirket kurmak için servet gerektir. \nİnsanı servet yerine koyanlara \nBilmem ki bu ne demektir? \nEğer evlilik bu ise gerçekten şirkettirEvlenemeyen insanlar çoğaldı\nBoşananlarda\nİflas ediyor şirketler \nEvlilikler evlilik olsaydı Önder Karaçay \n\n",
"siir_uzunlugu": 143
} | 143 |
{
"siir": "Dinim Din-i İslam Temiz İmanım\t \n\n\nDinim din-i İslam temiz imanım\nİkrarı dilimde sözümde buldum\nAllah bir Resul hak yoktur gümanım\nİmanın nurunu özümde buldumRabbim mamur eyle gönlüm harabın\nAkıbet bulacak tenim türabın \nEzelden içmiştim aşkın şarabın\nSanma kim çubuklu üzümde buldumGönlümü bir yârdan ayıramadım\nHakkın fermanını buyuramadım\nSağır kulak imiş duyuramadım\nİnişim yokuşum düzümde buldumRabbim bu Seyranî yoldan azmasın\nİblis düşürmeye kuyu kazmasın\nKiramen kâtibin yazsın yazmasın\nBen yüzüm karasın yüzümde buldum\n\n",
"siir_uzunlugu": 72
} | 72 |
{
"siir": "Gurbet Kuşuyum \n\n\nSılamdan uzuk gurbet ellerinde,\nGeziyorum. Ben bir gurbet kuşuyum.\nRüya denizinde, hayal gölünde,\nYüzüyorum. Ben bir gurbet kuşuyum.Ne vardı, dursak sıcak yuvamızda,\nHerşey biterdi bizim ovamızda,\nKalem, defter derken valiz omuzda,\nYazıyorum. Ben bir gurbet kuşuyum.Girdiğim tüm yollar dar birer sokak,\nDefter kalkan, kalem kılıç, kalp sadak.\nSavaşıyorum ben çabalayarak,\nKazıyorum. Ben bir gurbet kuşuyum.Gecelerim daha karanlık. Uzun,\nBitmiyor, geçmek bilmiyor gündüzüm,\nYıllar olduki, hiç gülmedi yüzüm.\nKızıyorum. Ben bir gurbet kuşuyum.Aşık ibrahim'den çile, efkarlar,\nMezarımı örtecek bir gün karlar,\nSevenim yokki, ardımdan kim ağlar? \nÖlüyorum. Ben bir gurbet kuşuyum. 14 Mart 1983\n\n",
"siir_uzunlugu": 95
} | 95 |
{
"siir": "Lale \n\n\nBaşkaları yalnızca seni ister, över yalnızca,\nO muhteşem şalınsa benim rüyalarımı süsler,\nVe bir şairin elinde gördüğüm anda seni,\nAcı haykırışlarında duyarım lirik şarkını.Gökkuşağına yedi rengini veren,\nSırrın ortağı, sensin onu en iyi bilen,\nSeninle yaşanan o güzelim anlarda,\nHevesle deler geçerdik ebemkuşağını.Bak, sihirbaz değneği elinde doğa,\nSessizce özgürlüğünü verirken sana,\nAydınlığın rengarenk postlarına,\nSen biricik bağışısın nadide kokulara.\nTüm acılar kederlerle birlikte orada,\nHem çiçekler seninle ne kadar sevinçli,\nEvren fark ederken senin yüceliğini,\nÇıkar sahneye alkışlarla o çifte büyücü.Tanrıçam! Ah, yıkıp geçtin yine bizi,\nEvet, kim bize senin gibi içten bakabilir ki? \nKonuşursun güllerle, leylaklarla sen,\nAlçakgönüllü kekiklerle koklaşırken.Gelince zaman, çıkarır bağrından doğa ana,\nYapraklarına sinmiş o harika kokularınla,\nGözlerin, ah, söyler bize derin sevincini,\nMutludur artık her şey, sarhoş eden havanla.26.Temmuz.1820\nTürkçesi: Ömer AKŞAHAN\n\n",
"siir_uzunlugu": 128
} | 128 |
{
"siir": "Senden Hatıra \n\n\nSevginde açtı nefret gülleri\nSivri dikenim senden hatıra\nİsyan ediyor aşk bülbülleri\nAcı çığlığım senden hatıraTükendi artık bütün sözlerim\nSensiz geçer kasvetli günlerim\nGönlümde kalan acı izlerim\nKırılan kalbim senden hatıraAcılar benim sol yanımda \nBıraktığın şu zehir canımda\nUsul usul dolaşır ki kanımda\nHasta bedenim senden hatıraSana son şiirimi yazarım\nYokluğunda bir çukur kazarım\nHer yanı sen dolu bu mezarım\nKara toprağım senden hatıra (01.03.2006)\n\n",
"siir_uzunlugu": 67
} | 67 |
{
"siir": "Dost Tebessümün Emeği; ANADOLU İÇİN! . = 000.056 = \n\n\n16 Nisan 2013 Salı 14:41:45Ben; STRATEJİ HAZIRLAMADIM ve KENDİ AKLIMA GÜVENMEDİM Kİ! . \n= 000.036 =\nKişisel Başarı Çizgini Tanı ve ANADOLU ÇİZGİSİ; ÖZÜ TANI! .Bir Anımı; Roman Anlatısı Paragraf Etmek İstedim:36. yaşında; bir sofra kurulur ve sofraya edeple oturulur! . Yediğine değil, yiyemediği yiyeceklere bakılır! . Edeple oturulmuş sofrada; edeple her tabağa uzanılır! . Nasip alınmayan, uzanılmayan tabak kalmaz, ölçü içerisinde! . Biraz protein, biraz vitamin, biraz yağlı, biraz yağsız, tüm görev alan tabaklardan mutluluğa ve umuda enerji ve de devamında yumuşayan insan kalbi, İNŞALLAH! . Neleri sevmez insan; BAMYA, ISPANAK, LAHANA KAPUSKA ve SİYAH MERCİMEK olabilir: Edep öğretir SEVİLMEYENE DE SAYGI DUYMAYI ve NELERİ SEVEMEMİŞSEK SOFRADA, EDEPLİ OLMAK İSTEYEN: UMUT İÇİN, HUZUR İÇİN, DEVAMLILIK İÇİN, BÜTÜNLÜK İÇİN, VATAN İÇİN, MEMLEKET İÇİN, YURT İÇİN, ÜLKE İÇİN, ULUS İÇİN, DEVLET İÇİN, HÜKÜMET İÇİN, KİŞİSEL BAŞARI İÇİN, BİREYSEL SONUÇ İÇİN, FERDİ KAZANIM İÇİN, ŞAHSİ GELİŞİM İÇİN; NASİP ALIR ve NASİP DAĞITIR, ADANMIŞ OLDUĞU YETMİŞ BEŞ MİLYONLUK DEĞERLER KÜLTÜRÜ BÜTÜNLÜĞÜ İÇİNDE! . HER İNSANA DEĞER VEREBİL Kİ; PİŞMANLIĞIN İFADELERİNE UZAK OLASIN SEN, EY DOST! . SOFRADA; DOST TEBESSÜMÜN KESTİĞİ ÖLÇÜYE RAZI OL Kİ: YEDİĞİNLE ve İÇTİĞİNLE; HUZUR ve UMUT BUL, HER ALEMDE, DAİMA, İNŞALLAH! . KİNİ ve NEFRETİ BIRAK; ELMAYI DA SEV: ELMADAN SEVGİ ADINA PAY ALAMASAN DA, ŞİKAYETSİZ OLMAYI ve ŞİKAYETSİZ KALMAYI OLGUNLUĞUN BELLEYİVER SEN AŞK ile! . ŞİKAYETLE; VARILMAZ Kİ: DOSTLUK BİLİNCİNE! . ELMA SEVMEMİŞSE ve SEVEMEMİŞSE ELMA SENİ; KUSURU KENDİNDE ARA: “ÜZÜMÜN ÇÖPÜ, ARMUDUN SAPI VAR! .” DEMİŞ ATALARIMIZ! . ATALARIMIZ HALK KAHRAMANI LİDERLİK KİŞİLİĞİ ile UYGUN DÜŞENİ KALP KIRMADAN, KENDİ DE KIRILMADAN, İNCİNMEDEN ve de İNCİTMEDEN SÖYLEYİVERMİŞ! . AYVA YEMEĞİ AŞAĞILIĞICI BULURSAN EĞER; YOKUŞ YUKARI YOLDAN DA YARAR YOK, YOKUŞ AŞAĞI YOLDAN DA HAYIR YOK OLUR ANİDEN: AYVAYA DOST KALAMAZSAN EĞER! . YOKUŞ YUKARI ÇIKAN ATASÖZLERİNE DEĞİL, YOKUŞ AŞAĞI İNEN ATASÖZLERİNİ DERLE ve KENDİ İŞİNİ DE, DOSTLUĞUN İŞİNİ DE KOLAYLAŞTIR! . BİR ÖĞÜT DE SENİN OLSUN, BİR ATASÖZÜ DE, SENİN KENDİ KALEME ALDIĞIN OLSUN! . ATALARIMIZA KUSUR BULMA SAKIN; HER İNSAN BİLDİĞİNCE AŞKLARIN VERİMLİLİĞİNDE! . VAKİTSİZ GÜL AÇMAZ, GÜNÜ GELMEYEN YOLA DURAMAZ! . BU YOL EZELDEN GELİYOR ve BEN ANCAK 42. YAŞIMIN FARKINA VARIŞLARI ile ŞİMDİLİK BUNLARI KALEME ALABİLİYORUM! . “BİZE ATALIK YAP! .”, DİYEMEM: ATALIK ZORLUDUR ve KOLAY YOL İSE İNSAN OLMAK ve de İNSAN KALABİLMEKTİR! . İNSAN GELDİK ve EDEBİMİZLE OTURDUK SAYALIM SOFRAMIZA ve ELMAYA, ARMUDA, ÜZÜME ve de AYVAYA DOST KALABİLMİŞ İNSANLAR GELECEK ve İNSAN SÜRÜKLEYECEK O DOST TEBESSÜMÜN AŞKLARINI GELECEKTEKİ KUŞAKLARA! . HEPİNİZİN YOLUNA DEVAMLILIK ve UMUDUNA BEREKETLİLİK DİLERİM! . NASİBE UZAN; SOFRADAKİ YEMEĞİN, EZİLMİŞ DOMATES SOSU TADINA DA AŞIK OL: EY “ADAM OLACAK ÇOCUK! .” Ve AYRICA; SOFRADAN KALKIŞ SONRASINDA, DİŞLERİNİN BAKIMI İÇİN, SENİN, BENİM ve BİZİM İYİLİĞİMİZE KONUŞMUŞ OLAN, BARIŞ MANÇO EFENDİMİZİ ve BARIŞ MANÇO EFENDİMİZİN ÖĞÜTLERİNE DE DAİMA AÇIK KAL ve AŞKI YAŞA ve de AŞKI YAŞAT: TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ VATAN SATHI BÜTÜNLÜĞÜNÜN DEVAMLILIKTAKİ BAŞARILARI ADINA! . SEN DE KAZAN, ANADOLU DA KAZANSIN EY DOST! . SOFRAMIZ; YENİ YÜREKLERE, TÜM KATILIMCI DÜNYA İNSANLARINA AÇIKTIR! . SAYGILARIMLA! . İYİ Kİ VARSIN; T.C. ve de T.C. DOSTLUKLARI! .{Metin Yazarı: Kemal KABCIK / ANTALYA / 16 Nisan 2013 Salı 15:12:48}BİR STRATEJİM YOK; DÜŞMAN BELLEYENİM DE OLAMAZ Kİ: SEVDA! .\n= TEŞEKKÜRLER; TÜRKİYE CUMHURİYETİ VATANDAŞLIKLARI =\nBaşarına İYİSİNDEN: DOKTORUN, MUHASEBECİN, AVUKATIN OLSA! .\n\n",
"siir_uzunlugu": 537
} | 537 |
{
"siir": "Gençlik Nereye Gidiyor? \n\n\nHedefi şaşırmış sersem misâli,\nYolunu kaybetmiş arıyor geçlik…\nDoğru yola erdirecek suâli,\nYanlış adreslere soruyor gençlik…Rahmet teknesinde yoğrulan insan, \nAslından koparak oluyor noksan.\nKalmamış ömründe hiç usûl-erkân,\nFenâ bir menzile yürüyor gençlik…Yeter mi ecdatla sâde övünmek? \nAzmini almalı kendine örnek,\nHer gence vazife samimî emek,\nÇalışmayı lâfta görüyor gençlik…Yetişen gençliği tanımak ne zor,\nMillî değerlere bakar sanki hor\nİçimize düşmüş yakıcı bir kor,\nMillete yabancı türüyor gençlik…Haram ve helâlin yoktur önemi, \nZamanımız fırsatçılık dönemi,\nBilmem ki bu gidiş cehenneme mi? \nHayatı gaflette sürüyor gençlik…Kâh akıllar kaymış belden aşağı,\nKâh bedenler olmuş moda uşağı,\nOyunla bozmuşlar nice kuşağı, \nIstırap meyvesi deriyor gençlik…Eğitimde zayıf mânevî kanat,\nVarlıkta sanılır huzurlu hayat,\nBütün zorluğuyla binince âfat, \nÜmitsiz çıkmaza giriyor gençlik.Varoğlu; bu gençlik dînine muhtaç,\nKur’ân’da kalplere lüzumlu ilaç,\nEmirler olursa dâim birer taç,\nHedefe güvenle varıyor gençlik…05.05.2011 Vezirköprü\n\n",
"siir_uzunlugu": 137
} | 137 |
{
"siir": "Yeşil Deniz \n\n\nYeşil deniz\nYeşil deniz\nDalların yeni gelin \nKolların ince filiz\nAl beni benden\nŞu susmayan içimden\nKopar as bi dalına\nRüzgârında salına\nDüştüm kara yeline\nDalgalarda gezeyim\nYeşilini süzeyim\nBuz gibi suların \nGöğsümde eğlensin\nKahkahalar karışsın\nEngin sırrına senin\nKar mı saklıyorsun hala? \nSıcak gelin yatağında\nYalnız sen bilirsin \nNerede biter patikaların\nYeşil deniz\nYeşil deniz\nSev beni, okşa saçımı\nAl beni benden\nŞu sınırlı bedenden\nKopar as bi dalına\nUykuma dalayım\nÖlüme uzanayım\n\n",
"siir_uzunlugu": 76
} | 76 |
{
"siir": "Can \n\n\nYeşil yapraklar titriyor içimde\nher ağacın dalıyım \nisimsiz bir dolunay kalbim\nseni ışıtıyor\nyakamozların o garip yalnızlığını\navuçlarıma düşürürken sevdanSeni görmek ne güzel Can.Ey sahipsiz ay güzeli\nAy aşkım\nmavi denizime öylece geldin \nve beklenen zamandın.Ter içinde ruhum\neski onurlu bayrakların bir Mayıs meydanında salınışı\nyağmur altında \nüşümüş gençliğim.Ah korkusuz delikanlım\nkorsanlar gibi açık denizlerde \ntekin dolaşan sevdam \ndolunaya gizleme özlemini.Biliyorum asıl şiir insanın yaşamıdır\nbiliyorum\nburası vuslat \ngöğsümün olduğu yer\no kanayan yurdum\nacının içinde büyüyen sevinç.Sakin ol diyorum kendime, sakin ol\nama dinlemez ki korkulu sabahı\ndenizi tanıyan dolunay...Aşkım \nne güzel seni böyle çağırmak\nhayata ve her şeye karşı\nne güzel gurbetin ve vuslatın sen olduğunu anlamak.Işık rüzgarım benim\nal göğsüne\ntaşı beni \nsarmala\nbir aşkı kucaklasın gözlerin\nbir de beni\nvakitsiz gözyaşım \nzamanın usta çırağı\nnasibini esirgeme bu sevdadan.Kaç uçurtma uçacaksa göğsümden maviye \nipini sen tut\nözgürlüğün kimsesizliğini hatırlat bana\nalışmanın isyanını \nher gün \nbahar olsun gözlerinde gördüğüm.Ey ay vurgunu \nEy Can\nhayatı taşıran son yaprakHoş geldin.\n\n",
"siir_uzunlugu": 161
} | 161 |
{
"siir": "Yeşil Yaşamaktır \n\n\nSevda çiçekleri kurumuşsa meyve vermez ağaç \nBir fidan arıyorum ki, çiçekleri açsın \nVar mısın yaban topraklarına gül diken olmaya \nGel be dost, gel, yüreğimi aç! .. Bozkır yeşile dönmeli Nesrin, yeşil yaşamaktır \nYaş kırk sekiz deme uzat gül kokulu ellerini \nAkdeniz sıcaklığında çağrılarım var sana \nAnlasana! Şiir senin kadehinde canlanan duygudur her hal \nİçmek varken altın kumsallarında Akdeniz'in \nBir elim gök yüzünde, bir elim kadehlerde \nDost arıyorum dosssttt! Orada mısın? ... \nHep yalnızlığımla mı kavga edeceğim \nMartılardan haber beklerken ben? .... \nŞimdi Akdeniz kumsalında yapayalnızım \nYaş elli sekiz, beş parasız \nBen bu haldeyim \nNeredesin sen?\n\n",
"siir_uzunlugu": 97
} | 97 |
{
"siir": "Akıl \n\n\nDüşün\ndüşün \ndüşünhani dedim sitem ettim\ngerçekleşmedi düşün\ndüşünerek ne geçti elinekalabalık aile istemiştimbarış\nbarış\nbarış\ndilemiştimşükürler olsun yine de her verdiğine\nkanaatkâr ol demiş yüce rabakıl\nbirazcık tembel takıl\ndişlilerinin arasına takıldıysa kıldüşün\ndüşün\ndüşünbelli olmaz\ngerçekleşir bir gün düşüncan çıkmadan umut bitmezpekmezi olanın sineği Bağdattan gelir21/Mayıs/2012/Pazartesi/Bodrum\n\n",
"siir_uzunlugu": 49
} | 49 |
{
"siir": "Sana Arzuhâlim Deste Destedir \n\n\nBir özge mekân ki bir güldestedir,\nSatır satır, sayfa sayfa bestedir.Kemâle erişmiş bir güzelleme\nYağmur da, çiçek de hep bu sestedir.Koçak kal, gökçek kal, hep göklere bak,\nSevdamın debisi yoğun histedir.Sürgünün kaderi kaçak kırmızı,\nBazen aydınlıkta, bazen sistedir.Ey, gönül şehrimin kadim ecesi! \nSana azuhâlim deste destedir.Bahaettin KARAKOÇ (Sürgün Vezirin Aşk Neşideleri - Dolunay Yayınları-2004)\n\n",
"siir_uzunlugu": 58
} | 58 |
{
"siir": "Virtüel \n\n\n\tVirtüelVirtüel masalarımız var atık\nGitmediğimiz sahillerin o kıyılarında\nGöz göze değil her şey ruh ruha artık \nSöz sadece yansıyor ekrandaUzakları silip süpürdük iki dakikada\nSınırda kalmadı şu ihtiyar kıtalarda\nVirtüel sevişiyoruz artık ....................\n\n",
"siir_uzunlugu": 34
} | 34 |
{
"siir": "Baba.. \n\n\nrahat uyuman için, üşümemen için...iyice örtülmüş üstünü...ama bu defa; \t\t\tbiraz abartmışlar sanki,\t\t\tdeğilmi baba? ! ..\t\t\t25.10.2002\trahat uyu baba, gönlünü ferah tut...\t\t\nbahçe hortumunun izleri, çoktan geçti ayaklarımdan...\t\t\t\nve aldığın o kırmızı arabayla hâlâ yeni almışsın\t\t\t\nmutluluğuyla oynuyorum...seni unutmadım...\t\t\t\n\n",
"siir_uzunlugu": 41
} | 41 |
{
"siir": "Ey Cancağızım! \n\n\nHiç ölmeyeceksin sandın değil mi? Kabullen(e) medin hiç...\nUmursamadın ölümü, hatta aklına dahi getirmedin. \nVe kurduğun “böylece bana gelmez” toteminden ne kadarda emindin.\nHem sen ölüm gelse bile, kendini cennetlik atfederdin.\nHaşa! Allah (cc) senden daha layıkını mı bulacak bu dünyada (diye) zannederdin.\nGüç, para, şöhret, makam, kadın, eğlence(vur patlasın çal oynasın) ...\nYaşamak dibine kadar, hayattan her an zevk almak oldu gayretin.\nHem neydi hayat, dünyaya bir kere gelmiyor muydu insan de(r) din.Çok sevmek, ama daha ziyade çok sevilmek iste(r) din. \nAsıl’ı hissetmekten mahrum (hasta) kalbini, aşkla dolu göster(ir) din.\nVe o yapmacık duygularını da ne safiyane sergile(r) din.\nHerkese bir değer biçip ederi kadar mualemele göster(ir) din.\nHep vazgeçilmez sandın kendini, sence sen ne kadarda eşsizdin.\nSana mecburdu diğerleri, köleydi adeta, sen ne asil bir efendiydin.\nAynalarda bakıp kendine hiç de az yüceltme(z) din.\nÖnemli işlerin adamı varsa işte o (sadece) benim derdin.\nÜstelik çok tembeldin ama aksi görünmek için de çok gayretler ederdin.\nNe büyüktü planların ve ne de çoktu beklentilerin (hayallerin) ...\nÇok akıllıydın çok Sinsi! Dünyayı avucunun içinde bil(ir) din.\nİşine geleni hoş tutup, karşına çıkan güçsüzü de umarsızca ez(er) din.\nSana gelip yardım isteyeni, haketmiyor deyip, elinin tersiyle itiver(ir) din.\nYardım ettin mi de dillere destan gösterişler içerisine girerdin.\nVeren el olmadın hiç bir zaman, sen hep almayı bekle(r) din.\nSorsalar kendini de çok iyi bir insan olarak nitelendir(ir) din.\nEleştirilsen, hoşuna gitmeyen şeyler söylense çekemiyorlar ki derdin.\nVe de elimden geleni yapıyorum daha ne olsun diye eklerdin.\nZayıftın, acizdin, bilirdin bunları ama hep kendine birşekilde gaz ver(ir) din.\nKorkudan ölmene rağmen korkusuzca kahramanlıktan bahsederdin.\nİki yüzlülük, yalan-dolan, hor görme, aşağılama, kıskanma, kin, nefret...\nKötü olan ne varsa sendeydi bilirdin hem çok iyi bilirdin.\nLakin, yine de hiç kaçmazdı uykuların, ve hatta normalden daha derin. \nVe kurtcukların kemireceği zerre vicdanı yoktu kalbinin. \nNe zaman ölümü hissetsen, daha da şiddetlenirdi düzene (Allah’a) isyan etmelerin...Sen Ey Can! Hiç ölmeyeceksin sandın değil mi? Kabullen(e) medin hiç...\nİşte şimdi (bir aciz) ölüsün ve geri dönüşü yok bu anın.\nVe de artık senin için anlamı kalmadı (hayat denen) zamanın.\nÖyle çok korkuyorsun ki, ne takatin var ne dermanın.\nİnanamıyor(sun) hala, çırpınıyor, bağırıyor, çağırıyorsun(da) ...\nSesini duyurmak ve sonuna gelmek istiyorsun bu korkunç rüyanın.\nAma nafile! Dedim ya (geri dönüş yok!) boşuna bütün bu çabaların.\nSorgulanmak (hesap verme) vakti yaklaşıyor Ey Can! \nMalesef yok çaresi son pişmanlıkların.Ve sen hala hiç ölmeyeceksin sanıyorsun değil mi?\n\n",
"siir_uzunlugu": 396
} | 396 |
{
"siir": "Gazilik Makamı \n\n\nYemyeşil dağlarım güzel ovalar\nÖlürüm de vermem bir karış toprak \nTürkün orduları düşman kovalar\nİstese de vermen daldan bir yaprakYediden yetmişe sevdalıyız biz\nGüzel ülkemizin üç yanı deniz\nVatana âşıktır Gazilerimiz\nÇelikten sağlamdır hem irademizGeçmişten ders aldık düşmanlar korksun\nŞayet al bayrağım yoksa sen yoksun\nO dalgalandıkça sen hürsün toksun\nHainin kalbine saplanan oksunBiz güçlü olursak düşmanlar pusar\nKalleş hain düşman sesini kısar\nDevlet her haini elbette asar\nKatilleri asan devletler yaşarKarşımızda haçlı ittifakı var\nDünyayı onlara yapmalıyız dar \nSiyonistlerde yok ne şeref ne ar\nBöl parçala ve yut bunu sayar karGurur kaynağımız kahraman Gazi\nSenden şehidim milletim razı\nGazilik makamı kaderden yazı\nDüşmanlara karşı hazırdır Gazi06.09.2016\n\n",
"siir_uzunlugu": 109
} | 109 |
{
"siir": " Gençlik Mavraları \n\n\nişte şöyle böyle /zorunlu/ geçti geçecek \n/yavaşça/ yumurtaya basarcasına yürüyüp gidiyor gençlik \ndaha nelere kıyılacak neler görülecek \ngerçekte yapılan acı bir eğlence acı bir şenlik \ngeldi geçti gidecek \n(bizim miydi) bu kimin yılı \nkahvede sokakta okulda evinde çürüyecek \ne ne zaman iş görecek bu hepten yaralı \nne kaldı tatmadık... ne kaldı üzülecek \ndaha çözdürülmemiş/ken/ ayağı eli dili \nsorunlar yığıldı yığılıyor yığılacak, çözülmeyecek \nbu yılda gelecek yıllarda belli işsizlik /az da eğitimsizlik, şutlanmalar/ işsizlik ve işsizlik \nayağa kalkın beyler işte gençlik\n\n",
"siir_uzunlugu": 82
} | 82 |
{
"siir": "Suçlu Varsa Suçlu Siz Değil siniz... Benim... \n\n\nAynada ki Maskemiz… Suçlu ben değilim. Suçlu sizsiniz. Beni yetiştiren sizsiniz. Beni Türk Devlet Okullarında okutmadınız… Sandınız ki paralı eğitim size başarı getirir. Fransız- Alman- İngiliz Kolejlerin de beni bana yabancılaştırdınız. Bana bir model olmadınız… Modelimi bulmama da izin vermediniz… Yanlış yada doğru bulduğum modellerimin de içine ettiniz… Mustafa Kemal Latin harfini öğretti. Dilimiz Türkçe. Dedi…Siz Tükçe’Nin de içine ettiniz… Lakap takarak ruhumu bedenimden ayırdımnız… Adımı unuttum… Şanımı unuttum. Dinimi unuttum. Irkımı unuttum… Dilimi unuttum… Şimdi ise kendimi unuttum. Kendimi ifade etmeyi…Kendine Saygıyı, Kendine Güveni, Kişisel sorumluluğumu…Kimliğimi, Tarhanın Manik Atak Tarhana Çorbası ile beynim kişilik ve karakter bozukluğu ile kaşelendi. Karakolda, Cevriyenin damgası kolunda, benim damgam kafatasımda kaşelendi… Sokaklara düştü…Delilik… Velilik… Zırdelilik… Mesleğe gore merhabalaştınız. Yedi hafle başlayan ATATÜRK’ü öğrenen… Mustafalar, Kemaller, Latin harflerini öğretirken, Bir çocuk vardı. Geleceği için…Karatahtanın önünde, tebeşir tozu yutan. Ve bilmediği zaman kafasına tebeşir fırlatılan… Ben Türkçeden, Türk yazarlarını bilmezken, Siz İngilizce, Almanca fransızca örnekler verdiniz… Ne fark eder ki! Bir de doğuda ki dili öğrenin… Kürtçe… “Bir dil bir insan eder” bir insan bir millet, bir mllet, bir vatan eder.” En azından o boğaziçi çocuklarını topluma kazandırırsınız… Çocuklarınız yabancı memlekette askere gitmesinler diye paralı askerlik için beklettiniz.… Parası olanlar okuyamadı. Engel konuldu. Biz okuduk. Ne olduk ki! ... Sen okuyasın… Sen de okuma… Adalet yerini buldu. Sistemi değişecek, “ Adalet Kadın” haketti okumayı. Adına çağdaş Türkiye dediniz. Öğretildim mi? ... Eğitildim mi? Bilmiyorum… Çok cahilim... Çok çaresizim… Değil size kendime bile mühahale edemiyorum. Sorumlu sizsiniz, Çünkü, siz insanların isteklerine, düşüncelerine, inançlarına, iltifatlarına, ihtiyaçlarına, iradelerine, iltimatlarına, müdahale edenlerdeniz… Hamasa şiirler yazarak, göz boyadınız. Kendi egonuzu sahne ye eklediniz…Barış isimli gezi motounu, savaş gemisi haline getirdiniz. “Bana beni yabancılaştırdıklarınızdan” değil, bana “NUTUK”tan örnekler verin… Bana Mevlana’dan, bana Yunus’ tan, bana beni anlatan kitaplarımdan örnekler verin… Bana Kuran_ı Kerimden örnekler verin. İlk Emir Oku… Oku… Oku… Olanı çevirdiniz kendinize… Yaz kızım yaz… yaz… yaz… “ İlham arısı bile karışmadıkça sokmaz en acı noktanıza… Siz kendi dilinize, dininize, ırkınıza kendiniz iğnenizi soktunuz. Arı soktu dediniz… Modeli unuttum…Yabancılardan değil, “Başarı Adam” peşinde koşarken, eğitmenliğin ve öğretmenliğin arasında sıkışıp, liderliği unuttum… Nerede “Çalışkan Adam”ım… Nerede “ Utangaç Kadın”ım. Suçlu Sizsiniz. “Aile Kadın”ım, “ Çevre Kadın”ım, “Eğitim Kadın” ım, “Sağlık Adam” ım Suçlu Sizsiniz… Arı bile güldü halinize… Gülümsedi. Dışarı da deliler kalmayacak diye…Hep içerideyiz… Diye… “Gülümse Kadın” gülümse… gülümse… gülümse…” Artık şiir yazmayacağım. Beni ve içimdeki Elmas çocuğu öldürdünüz...Siz hep, yıllarca gülen çocuk tanıdınız. Maskeyi attım. Kaporta gevşemiş… Bu son şiirim size… Deprem Çocukları……“ SORUMLULUĞUNU TAŞIYACAĞIN FİKRİN ADAMI OL.” (Ahmet Hamdi Tanpınar) ”\n\n",
"siir_uzunlugu": 420
} | 420 |
{
"siir": "Veresiye \n\n\nVERESİYEBu dertler sırtına fazla yüklenmiş \nParayı bırak ta ver veresiye\nDünyanın cenneti paralı imiş\nBir yolunu bul da gir veresiyeMutlular darılır fazla dert yanma\nMutlunun yanında derde abanma\nMutluluk kervanı geçiyor ama\nElindeyse hele gör veresiyeAhrete götürür dünya malını\nSanki adem oğlu Havva gelini\nKolunu da ister verme elini\nBir de namusluyum der veresiyeBahçe bozuk bahçe gül neme gerek\nNe gül var ne diken dal neme gerek\nSevene böylesi hal neme gerek\nYabani gülleri der veresiyeBerraki sözünü peşin sat ozan\nCennet-i âlâyı burda tat ozan\nHesapları görüp öyle yat ozan\nBiraz baş ağrıtır her veresiye\n\n",
"siir_uzunlugu": 96
} | 96 |
{
"siir": "Gül Güneşçe \n\n\nGül yüzlüm, bir gün de gül yüzüme, bir gül güneşçe\nHer gün güller açsın gün yüzünde, her gül güneşçeGönül gözlüm, şu yüreğime bir bak, odları gör\nBengisuyunu coşturup, güller der, gül güneşçeGönül evimi gül bahçesine döndür ne olur\nToz pembe rüyalarıma güller ser, gül güneşçeGüzelliğini gizleme gözümden, göynür özüm\nYüz göster, güllerle bezensin her yer, gül güneşçeGözüm gönlüm açılsın, salınarak gel bahçeme\nMahzûn bülbüle gizli bir selam ver, gül güneşçe\n\n",
"siir_uzunlugu": 72
} | 72 |
{
"siir": "Z Arkadya Günlükleri 23.02.13 \n\n\n23.02.2013Günlük Yayınlamaya başladım.En yeni günlüklerimi hem de. Eskilerini de yazarken yenilemeye çalışıyorum. Geçen eski bir günlüğü yeniledim. Tahkiyeyi kullandım biraz fazlaca. Bu bana gelecekte hikaye yazabileceğim düşüncesini ilham etti.' Yakın çevremin hikayelerini nehir roman tarzında yazabilirim' dedim kendi kendime. Babamın, dedelerimin, ninelerimin, hatta amcalarım ve kardeşlerimin. Kimi ilgilendirir bilmem, ama Nana adlı bir fahişenin hayatını anlatan Zola'dan cesaret almam hiç de yanlış değil bence.\nBana evinden seyrek çıkıp eltisine giden ananemin sokakta karşıma çıkıp koynundan para çıkarması ‘al torunum bunu ben öldükten sonra ruhuma Kuran-Kerim okursun’ demesi az abidevi bir davranış değil herhalde. Hatta o evinden çıkmaya çıkmaya güneşten mahrum yaşayan kadının bir evliya önsezisi içinde olduğu düşüncesi hissettirmiyor değil. Ben o zamanlar ilahiyat öğrencisiyim… Belki de imam hatip okuduğum yıllar o yıllar. Abim de aynı okulda okuyor ve benden de başarılı.Kardeşim de bizden birkaç sene sonra aynı okulda okuyacak. Onun yalnız bana bu cömertliği yapması ve benim de bir 10 yıldır her gün bir cüz okuyarak geçmişlerime bağışlamakta olduğumu söylersem- riyakarlık olmasın- ne kadar haklı olduğumu anlarsınız. Hatta diğer torunların bu Kur’an-ı Kerim okuma işine pek sıcak bakmadıklarını söylersem ne kadar haklı olduğumu anlayabilirsiniz.\nDahası babaannemi biraz hatırlasam, onun da ne büyük bir insanlık anıtı olduğu açıkça gözümün önünde canlanmıyor değil. Yemeden içmeden bütün ömrünü çalışarak geçirirken ne düşündü acaba? Fakirliğin ezici baskısından kendini ve ailesini kurtarmak isterken bugün benim refahımın en büyük amili olduğunu itiraf etmekten şeref duyuyorum. Koskoca bir sanayi arsası bugün için trilyonlar ifade eden servet…\nHepsini rahmetle anıyorum bugün. Hele o dedem. Bembeyaz sakallı ahlak abidesi karıncaezmez insan… Bir düğünde sıkılan silahla yaralanan kendisini yaralayan adamdan hiç bahsetmeyen bu olayı bile anmaktan özenle kaçınan bir erdem örneği. Hayatı nice örnek olayla dolu, hatta baştanbaşa örnek olan insan. Mahallede hatta kentte sevmeyeni yoktur onun. Babası ve annesinin çok sevdiği okumuş evladı… Ömrünü öğrenmek ve öğretmekle geçirmişti. Fakirlikten dolayı çok geç evlenmişti. Çünkü tek işi Kuran öğretmekti ve bunun için çok az bir ücret alıyordu. Hiç bir zaman halktan aldığı üç beş kuruş dışında geliri olmamıştı. Kendisine verilen az ücretin fazla gördüğü kısmını da iade ediyor, bir kısmını da hayır işlerine; Cami-i Şerif, Kuran- Kerim kursu yapımına bağışlıyor, geride kalanını da hiç ellemeden Hanımı’na veriyor, onun bu tasarruflarına kızan kadının sözlü tacizlerine hiçbir karşılık vermeden katlanıyor, suratını bile asmıyor, hatta hafif hafif tebessüm ediyordu.\nOnun 30 yıl hem imam hatip hem Kuran-ı Kerim kursu öğreticiliği yaptığı Doğantepe köyünde çektiği eziyetleri babam acı acı anlatır, kendi tabiriyle dedemin muanatlığı (!) olarak görürdü. Namaz vakitleri dışında da hizmetini sürdürmesinden. hatta akşamları o zamanlar köyde kıraathane tabir edilen kahvehane bulunmamasından dolayı, camiyi kahvehaneye çevirdiklerini, hatta yanılmıyorsam caminin bir bölümünde sigara içmelerini, onların pisliğini temizlemenin yine babam ve dedeme kaldığını esefle anlatması hiç kulaklarımdan gitmiyor. Ve dedem öldüğünde na’şının köyün mezarlığına gömülmesini kabul etmemelerinde bu olayların etkisi olduğu kuvvetle muhtemel.\n\n",
"siir_uzunlugu": 462
} | 462 |
{
"siir": "Çay Meclisinde Sen Olunca \n\n\nÇayıma süzülürken bakışların buğu buğu.\nGamzelerin kaldırır gönül yaramdan kabuğu. \nBir ceren misali hayalimden gelir geçersin. \nNemli gözlerin andırır ahuyu edan kuğu. KAŞIKLA BARDAĞIN ŞINGIRTISI BİR TÜRKÜ OLUR. \nÇAYIM BİLLÛR GÖZLERİNDE BİN BİR GÜZELLİK SOLUR. \nTEBESSÜMÜN KARIŞINCA ÇAYIMIN BUĞUSUNA. \nSUNA KANATLANIR GÖLDEN GAM KASAVET KAYBOLUR. DÖRT YÖREYE BAHAR YAĞMURU YAĞAR İNCE İNCE. \nŞENLENİR ÇAY MECLİSİM EY GÜL EMSAL SEN GELİNCE. \nBARDAĞI BİR TUTUŞUN VAR ELİF PARMAKLARINLA. \nMİYAR OLMAZ SEYREDERKEN GÖNLÜMDEKİ SEVİNCE. DOLUNAY DOĞAR SANKİ ÇAY ELLERİNLE DOLUNCA. \nGURUP SIRLI BİR RENGE BÜRÜNÜR SENLE SOLUNCA. \nDEMLİĞİN DERUNUNDA NİCE GÜZELLİK DEMLENİR. \nAYRI KADEM GELİR ÇAY MECLİSİNE SEN OLUNCA. \nANKARA. 09.07.2010 İ.K\n\n",
"siir_uzunlugu": 102
} | 102 |
{
"siir": "Aşk, Dağ, Deniz Ve Kekikse \n\n\nKekik kokularına takılı bir şiirde, \nDağlar, bekleyin aşkı dedi gönlüm birden \nAkdenizi okşamaya gelecek içimdeki kış \nSoyun şimdi şehir, çırılçıplak dök eteklerini \nKirini at sağanaklarda zil çal ve oyna \nYıkan da, bahar bahar bana bak \nÇığ yerine akan topraklar üstüme üstüme \nYollar cehennem erozyonunda mezar \nÜstüme düşmesin bin bir yaprak bin bir kozalak \nYağmur yumuşaklığında gevşek şimdi aşk \nGözlerimde nemi kışların ve gelecek baharların \nŞimdi Akdeniz buz mavim, bense deniz gibiyim \nKok kekik kekik \nYıkan dalgakıran, çöpçatan. çağla dalga dalga \nDağlarına kar yağmış morlarının \nAkdeniz pür taze gelin, eriyor mum çiçeklerin \nSaçların kardelen \nKekik kokan ah vah. delirten dudakların \nAşk zamanlarının bereketi gök deniz \nYağmur gibi yağıyor yağmur çamur \nDöllendi gene kır toprakların, dağların bekar \nKokacak portakal çiçekleri mor kadın \nKekikler açacak bahar gelişlerinde \nHasret ve ölümsüzlük sunacak kekikli dudakların \nBaşka başka dağların zirvelerinde \nSen susacaksın sus konuşacak \nVe aşk 31.01.2005\n\n",
"siir_uzunlugu": 144
} | 144 |
{
"siir": "Şahmaranlar(16) \n\n\n- Ha o mu? Diye seslendi. Mine. Kızım. Demesine ben öyle demiştim ya, sonradan durum değişti. Öğrendim ki; en sonunda, benim o hayırsız kızımla damadım olacak adam yanıma gelmeyi kabul etmişler. Bilirsiniz, damat kaynana bir arada oturamaz. Üstelik onlar yeni evli. Eşyaları çok. Onun için onlar aşağıda, burada, benim evimde oturacaklar, ben de yukarıya, sizin oturduğunuz eve çıkacağım. Durum işte bu, kızım, yavrum, Mine ‘m. Namazı bitirir bitirmez, ben de evden çıkmanız gerektiğini söylemek için yukarıya gelecektim ya, neyse ki siz benden önce geldiniz. Bilirsiniz; kalpten kalbe yol vardır.\nİki genç eşi görülmemiş bir şaşkınlıkla birbirlerine baktılar. Antrenin ilerisindeki ana kapıdan bastıran boğucu bir sis dalgası, çıkrık seslerini andırır gıcırtılarla saldırdı. Üzerlerinden geçtiği yüz yıllık çöküntüleri, yıkıntıları ve kalıntıları bir anda billur kubbeli saraylara çevirerek değerlendiren büyülü elleri gibi büyük bir ustalıkla kayarak ve dokunduğu her yeri güzelleştirip kıymetlendirerek taş merdivenleri çıktı, yukarıdaki barakayı bir ucundan bir ucuna kadar sardı.\nDelikanlı, bir arpa başağını avuçlarıyla tersine tersine okşuyormuş gibi, içinde biryerlerinde bir ürperme hissetti. Zorlukla:\n- Yani çıkalım mı evden diyorsunuz? \nDedi. Yaşlı kadın pullu başörtüsünü daha bir sıkıştırdı, çivit rengi gözleriyle kirpiklerini kıtpmaksızın daha bir baktı:\n- Hı. İşte öyle diyorum.\nGenç kadının sesi diğir diğir çıkıyordu:\n- Bize onbeş günlük bir süre tanırsınız tabii, değil mi Hacı Hanife Hanım Teyze? \n- Aman kızım, Mine ‘m. Onbeş günlük süre de ne demekmiş? O, aralarında yazılı sözleşme olan kiracılarla ev sahipleri için. Siz eve girerken biz yazılı sözleşme falan yapmadık ki.\nDelikanlı:\n- Ama siz istemediniz ki sözleşmeyi, Hacı Hanife Hanım Teyze. Dedi. Hazırlamış getirmiştim. ‘Sözleşmeye ne gerek? Hayvanlar koklaşa koklaşa, insanlar ise konuşa konuşa anlaşırlar. Aldım aldım, verdim verdim. Ben abdestli-namazlı, yaşlı-başlı, dul-mul bir kadınım, yalan bilmem, dolan bilmem ve aldığıma da almadım demem.’ Demiştiniz.\nYaşlı kadın ayni değişmez bakışlarla bakıyordu:\n- Çocuğum, ben yaşlı bir kadınım. Aklım defter mi benim? Ben akşama yediğimi sabah unutuyorum. Ne demişsem demişimdir. Siz şimdiki duruma bakın, yavrum. Kızımla damadım gelecek. İster istemez çıkacaksınız. Ben namaz kılan insanım. İman kirlilik götürmez, yukarıyı badana ettirmem, sildirmem, aşağıyı temizlettirmem gerek. Bilmem anladınız mı? \nGenç kadın lafa karıştı:\n- Ama evden ayrılmaya birazcık süre gerek Hacı Hanife Hanım Teyze.\n- Sürelik neniz var kızım, Mine ‘m. Çok bir eşyanız bile yok. Bir-iki ufak*tefek o kadar. Çektiniz mi kapıya bir küçük pikap, doldurursunuz olur biter. Sadece iki-üç hamal da çağırsanız yeter. Koltukladılarmı yallah.\n- Taşınmak için değil Hacı Hanife Hanım Teyze, yerleşecek kiralık ev bulmak için.\n- Ha bak o başka. Ona karışmam ben. Evimi bana en geç iki günde teslim edin de ne yaparsanız yapın. Benimki bu. Ay, benim abdest vaktim geçti. Akşam abdestimi de şimdiden alayım. Abdesti erken almanın sevabı çoktur.\nKadın kapıyı örttü.\nİki genç orada kalakaldılar. Sonra delikanlı eşini kolundan tuttu. Boşta kalan kolunu boynuna doladı. Merdivenlerden çıktılar. Genç adam:\n- Sen hiç üzülme Minicik. Diyerek eşinin saçlarını okşadı. Sen hiç üzülme kutsal varlık. Ben ev ararım. Sen dairende aynen eskisi gibi çalışmana bak. Hem, gene seni işe götürüp getiririm, hem gene sınavlarımla uğraşırım, hem de bir yandan ev ararım. Şimdi hazırlan çıkalım. Hem mektuplarımızı atarız, hem de ilk defa olarak birlikte birer işkembe çorbası içeriz. Az da olsa paramız var.\nGenç kadın solgun solgun güldü:\n- Paramız var bizim, değil mi Kubicik? \n- Az da olsa paramız var. Birer işkembe çorbası içecek kadar paramız var.\n(Devam edecek…) 16\n\n",
"siir_uzunlugu": 547
} | 547 |
{
"siir": "Sanada Benzerdi Banada Benzerdi \n\n\nSahilde esen rüzgâra benzerdi bazen ısıtırdı bazen hasta ederdi...\nNeşeydi kahkahaydı, gülücüktü. bazen sallanan bir çocuktu...\nKardelene benzerdi, kışın yaza dönüşü gibi bahara benzerdi...\nAdı sevdaydı, sana benzerdi, bazen banada benzerdi....26/08/2008\n\n",
"siir_uzunlugu": 35
} | 35 |
{
"siir": "Degismemisim! \n\n\nDegismemisim ask kokuyormusum\nEgilmeyi bilmiyormusum\nBin yillik tavuga cikin demiyor\nAyak ustu yemiyormusumDegismedim ben ask kokuyorum \nInsanlik gergefinde ask dokuyorum \nInadina sevgi, Inadina ask \nInadina vatan diyorum Gozlerimde ask yuregimde sen \nnasil sevdaliyim bir bilsen \nBen Ayse diyerek fasulye yerken \nah sende birde cikin demesen Degismedim ben ask kokuyorum \nInsanlik gergefinde ask dokuyorum \nInadina sevgi, Inadina ask \nInadina vatan diyorum\n\n",
"siir_uzunlugu": 61
} | 61 |
{
"siir": "Celladım mısın? \n\n\nBen düştüysem ahın garabet inine\nGirme! Ne olur, değme içime! ...\nBu dünyada husulü can çeken\nOlma düşmanım, bakma yüzüme! Ey cana mücerrep rastın göğsü! \nEy kahrımın göğe yükselen sesi\nFeryat feryat dolaşan bu kalbimin \nMızrabına değip geçme ahımdan.Bir yol söylesen uçurumlara çıkan\nÖlmez gururun çöllere atan\nKaranlığın yüzüne dost diye bakan\nSen canıma düşman celladım mısın?\n\n",
"siir_uzunlugu": 59
} | 59 |
{
"siir": "Dostun Kendindir \n\n\nDOSTUN KENDİNDİRGurbete gidersin dost aramaya \nDost arama gönül dostun kendindir \nBöyle çağda merhem olmaz yaraya \nDost arama gönül dostun kendindir\n\nDostu bulmak için düştün yollara \nUmmanlar kat ettin bindin sallara \nSeni bindirdiler çürük dallara \nDost arama gönül dostun kendindirBir güzel ararsın o Leyla gibi \nSaçların dağıtsan o mecnun gibi \nOdlarda yanmak boş o kerem gibi \nDost arama gönül dostun kendindirHÜSEYİNim derdim kime söyliyem\nHem şehirli değil ben bir köylüyem \nDerdim bana derman edip eyliyem \nDost arama gönül dostun kendindirHüseyin EKİCİ \n26 Ekim 1971\nGültepe-İstanbul\n\n",
"siir_uzunlugu": 86
} | 86 |
{
"siir": "Mahsuni-5 \n\n\nSelam söylen oğlu ile kızına\nİyi baksın Mahsuninin sazına\nÖzlemiştir öper koyar dizine\nBelki bir gün gelir çalar MahsuniBeden kalır ruhlar durmaz toprakta\nBelki gün batımı belki şafakta\nBaşka bir isimde başka donakda\nGönüllere sevgi salar MahsuniMalum olur ona halkının hali\nİzin verir ise Bektaşi Veli\nOlur boz bulanık bir meşe seli\nAkar derelerden çağlar MahsuniBakar görür memlekette olana\nArtmış olan soygunlara talana \nYiğit yine muhtaç kuru soğana\nÜzülür kahrolur ağlar MahsuniDertl'oğluyum gece gündüz çırpınır\nÇalar söyler boğazları yırtılır\nBelki halkı uykusundan kaldırır\nKurtuluşa umut sağlar Mahsuni28.05.2017\n\n",
"siir_uzunlugu": 88
} | 88 |
{
"siir": "Başarı sabırla olur \n\n\nHer işin başı sabırdır,\nBaşarı sabırla olur.\nİnsanı yıkan kibirdir,\nBaşarı sabırla olur.Hakikati bulmalısın,\nDoğru yola gelmelisin.\nSabretmeyi bilmelisin,\nBaşarı sabırla olur.Sevgi ile bezenirsin,\nGeleceğe uzanırsın.\nSabredersen kazanırsın,\nBaşarı sabırla olur.Sabır ederek gelişin,\nSiz sonucuna alışın.\nBaşarmak için çalışın,\nBaşarı sabırla olur.Yusuf sevgi ile bezen,\nAzimle kurulur düzen.\nÇalış. çabala sen kazan,\nBaşarı sabırla olur.\n\n",
"siir_uzunlugu": 57
} | 57 |
{
"siir": "Hüznün Gecesi \n\n\nBir ayrılık. bir ölüm\nUzun olacak gece, ne gece\nAğır ve sorumlu gece\nHüzünlü gece\nAyrılık ve ölüm\nVe ölüm.Gecede hüsran\nHüsranda hüzün\nHüzünde yalnızlık\nYalnızlık da sükut\nNe martı sesleri. ne köpek havlaması\nYalnız çalan müzik\nAyrılık ve ölüm\nVe ölüm.Ölüm ve ayrılık\nNakarat aynı, aynı\nSükut hat safhada\nHedeften şaşmak mı niye ki? \nAnlamı yok hüznün\nAnlamı yok-duygu yok\nAyrılık….\nHa gayret\nRengi kalmadı zevkin\nKızıldan başka\nKızıl neki? ne anlatır? \nHiddet ve isyan mı? \nTehlike ve son mu? \nHala türkü aynı\nBir ayrılık bir ölüm\nBir ölüm\nVe ölüm.Tam da yakalamışken……..\nNasıl başa dönülür\nAha böyle\nBütün sorunları yıktım sana temelli\nDesem görecen gününü\nKolay yol. çok kolay\nHele bide inanırsan yeniden doğmaya,\nTabi yaa\nNeden düşünemedim\nTürkü hala aynı\nBir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm\nAyrılık ve ölüm\nÖlüm. 16/02/2002 \nMozan-Muharrem Araz\n\n",
"siir_uzunlugu": 135
} | 135 |
{
"siir": "Kutlu Olsun Rize'me \n\n\nKutlu Olsun Rize’me Dostlar, bu gün 2 Mart, doğum günü Ninemin, \nYere göğe sığmayan, bir neşedir Gazime, \nYüzü hep güler bugün Ak Sakallı Dedemin, \nUşağımın bayramı, kutlu olsun Rize’me! Yeşil ile güneşin bayırda buluştuğu, \nMavi ile karanın sahilde konuştuğu, \nKırlarda çobanımın kavalıyla coştuğu, \nFadime’min bayramı, kutlu olsun Rize’me! Gelin gibi süslenmiş hamsi yüklü takalar, \nÜstümüzde uçmuyor kuzgunlar, akbabalar, \nBir başka neşelidir martı ile sakalar, \nTorunumun bayramı, kutlu olsun Rize’me! Dedem şehit olmadan kahraman bir çavuştu, \nGökte kara bulutlar heybetiyle savuştu, \nArtık şerefelerim müezzine kavuştu, \nMinaremin bayramı, kutlu olsun Rize’me! Yerin dibine batsın o namus hırsızları! \nEğer Tekrar görürsem şerefsiz arsızları, \nİmanımla boğarım kahpe imansızları! \nBayrağımın Bayramı kutlu olsun Rize’me. Mustafa HOŞOĞLU \n21.02.2011\n\n",
"siir_uzunlugu": 115
} | 115 |