siir
dict | siir_uzunlugu
int64 31
9.7k
|
---|---|
{
"siir": "Âlemlere Rahmet \n\n\nSaâdet safâ devriydi bir dem düğün-toydu\nSon Nebî’nin asrıydı Hakkın Habîbi O’ydu Rahmân’ın son vahyini getirdi o has Elçi \nSâfî tertemiz, nûr pâk olur, soyu o soyduSidre-i müntehâda seyrân eyledi bir dem\nNe kulluğundan geçti ne o huzûra doyduDeldi karanlıkları parladı gökyüzünde \nUfku örten geceyi nûruyla yırtıp soydu Selâm o Son Nebî’ye, Merhamet Elçisine \nOl Rahmân, ismini Âlemlere Rahmet koydu\n\n",
"siir_uzunlugu": 62
} | 62 |
{
"siir": "Kahveye Çalar Gökyüzü \n\n\nSeninle konuşurken, karşıma gözümün görebildiğince koca bir gökyüzü çiziyorum\nMavisi gözlerinin olmayan mavisi, ama takılma ben zaten kahveye çalan gökyüzü seviyorum\nSonra otuz iki bulut konduruyorum gökyüzüne, iki dirhem bir çekirdek, bir de rüzgâr gülüşümü ekliyorum\nBulutlar boşluğu yalnız sevmez biliyorum, türlerini, cinslerini bilmem yalan yok, onlara yâren özlemin kadar da kuş uçuruyorum...S.Güler-8.2.2017\n\n",
"siir_uzunlugu": 56
} | 56 |
{
"siir": "Rüzgar \n\n\nBozcaada da gün batımı izlerken\nKoylarda denize doyarken\nRüzgar sessizce eserken\nÖzlem özlem seni severken...\nİstanbul da kız kulesi izlerken\nBeşiktaş ta çay. simit yerken\nRüzgar üstümüze eserken\nÖzlem özlem seni severken...\n\n",
"siir_uzunlugu": 32
} | 32 |
{
"siir": "Hoş geldiniz! \n\n\nDüşmanları. yere seren \t\nBöyle mutlu güne eren\t\nBu günleri. bize veren \nKemal Paşam Hoş geldiniz! Doğru yolu, çizdin bize\t\nYoktur bizim, üstümüze\t\nSen ezelden, günümüze \nAtatürk’üm Hoş geldiniz! Birleşti hep, kalplerimiz\t\nOnun için, yurdum temiz\t\nŞehit. gazi. askerimiz\t\nTürk Milleti Hoş geldiniz! Yıldızın var, hilalin var \t\nBak altında, ahalin var \t\nBayrak, senin. helalin var\t\nAl bayrağım Hoş geldiniz! Sen vurdukça yer inlesin\t\nKahpe düşman hep dinlesin\nSen Atatürk, neferisin\nAskerimiz Hoş geldiniz! Çalış yüksel, demiş Atam\nYüksek olur, böyle vatan\nCoşkumuza. coşku katan\nBüyüklerim Hoş geldiniz! Ders aldık her, sözlerinden\nSevgi akar, özlerinden\nAtatürk’ün, izlerinden \nNiksar halkı Hoş geldiniz! Mehmet der ki, kurban canım\nGelmiş olan, erkek, hanım\nAta. bayrak, can vatanım\nCümle alem Hoş geldiniz!\n\n",
"siir_uzunlugu": 111
} | 111 |
{
"siir": "2009 Benden Özge Dost \n\n\nSırrı sorgularken göz göz Âlemden \nDuydum ki düne yok benden özge dost \nDevasız çektiğim köz köz elemden \nDuydum ki cana yok benden özge dost. Kâr eylemez mal mülk yüzüm yerdedir \nMangal gibi gönlüm pek çok zordadır \nBolluk varken koşan şimdi nerdedir? \nDuydum ki güne yok benden özge dost. Dostlarım bağrımda açmışken yâre \nEl dedim gül dedim hâl pâre pâre \nKurtuluş beklerken yandım ne çâre \nDuydum ki tene yok benden özge dost. Gecemden yıldızı bulut çaldıkça \nGündüzden geriye hüsran kaldıkça \nHak yolda zikirsiz kalp çoğaldıkça \nDuydum ki bana yok benden özge dost. Aldandım gençliğin bomboş kârına \nYıllarım yas tuttu derdin nârına \nBilmezken varır mı ömrüm yarına? \nDuydum ki âna yok benden özge dost. Salih amel için niyet etmezsem \nDoğrunun ardından koşup gitmezsem \nRuhuma bir tutam hayır katmazsam \nDuydum ki sona yok benden özge dost. Sual melekleri ecrim sorarken \nÂlem-i Berzah’ta cürmüm yorarken \nHuzurla gidecek yollar ararken \nDuydum ki sîne yok benden özge dost. Burhanım dünyaya vedâ anımda \nToprakla yâr olan cansız tenimde \nSevabım az çıkan mizan günümde \nDuydum ki yine yok benden özge dost. (07.01.2008)\n\n",
"siir_uzunlugu": 178
} | 178 |
{
"siir": "Başkent \n\n\nKaçarız bir cesaret versen, \nKaçarız örneğin Singapur’ a...\nKıtalararası severim seni, o kadar derin.\nO kadar da derin ki yine\nbenzer okyanusa...Atlas Okyanusunu geçeriz, \nBüyük Okyanusu da geçeriz eğlencesine...\nBir ülke keşfederiz senle yepyeni bir yer, \nBaşkenti sen olursun, \nPara birimi sen, \nDili sen.\nKeşfederiz\nBir cesaret versen...Ben biliyorum niye ateşe taparlar, \nAma sırf onlardan dinlemek için\nGideriz ateşperest kabilelere...\nSenle olduktan sonra ne farkederki, \nVer elini Mozambik, \nVer elini Venedik...\nVenedik ayrı bir tılsımdır senin için, \nSevmesen de ben dinliyorum diye dinlediğin, \nO hüzünlü opera ki onu sen, \nBir kere de gondolda gezerken dinlemelisin...\nDinleriz\nBir cesaret versen.Ne kadar sevdiğimi sorduğunda, \nGösteriyordum ya kollarımı iki yana açıp.\nKaç benle ki göstereyim işin aslını\nO muazzam Çin Seddi’ ne çıkıp.\nBohçanda sakladığın poğaçalar...\nBu kadar işe yarayabilirdi ancak, \nOnlar biz Afrika’ ya kaçtığımızda\nBir deri bir kemik kalan yavruların\nKarnını doyuracak...\nÖyle de paylaşmalıyız her şeyimizi poğaça gibi...\nMesela ısımızı kutuptakilerle, \nMesela gözyaşlarımızı ekvatordaki\nKurak toprak bitkileriyle...\nMesela nerde bir ağlayan varsa\nGülmelerimizi de onla paylaşmalıyız...\nKi gülmelerin en güzelini bilirsin sen...\nGüleriz\nBir cesaret versen.Hemen şuracıkta, \nBir ülke keşfederiz senle yepyeni bir yer, \nBaşkenti sen olursun, \nPara birimi sen, \nDili sen.\nBayrağında ise gözlerinli bir desen\nÇizeriz\nBir cesaret versen...\n\n",
"siir_uzunlugu": 202
} | 202 |
{
"siir": "Ölüm Çaremidir Ayrılığa \n\n\nAyrılık vakti geldiğinde\nYollar ayrılık olduğunda bize\nSöyle zalim sevgili sevgime\nÖlüm çaremidir ayrılığaGüller kuruyup solduğunda\nSen beni öldürüp unuttuğunda\nSazım yetim kalıp bam teli koptuğunda\nSöyle ölüm çaremidir ayrılığaÖlüm ayrılık olsaydı sevdadan\nMecnun dağlara düşermiydi aşkından\nBana bu şiir nedir yazdıran\nSöyle çaremidir ölüm ayrılığa bu feryattanYolumuz ayrılıksa ölüm çaremiz olurmu\nMutluluğun ayrılık olacaksa bucan dururmu\nÖlüm çare olsun ayrılığa can fedadır mutluluğuna\nSon vakitte ayrılırken can bedenden ölüm çaremidir ayrılığa\n\n",
"siir_uzunlugu": 75
} | 75 |
{
"siir": "Aşk Ateşi \n\n\nGirdim aşkın denizine bahrılayın yüzer oldum\nGeştediben denizleri Hızır'layın gezer oldumCemalini gördüm düşte çok aradım yazda kışta\nBulamadım dağda taşta denizleri süzer oldumSordum deniz malikine ırak değil salığına\nGirdim gönül sınığına gönülleri düzer oldumViran gönlüm eyledim şar bunculayın şar nerde var\nHaznesinden aldım gevher dükkan yüzün bozar oldumBen ol dükkan-dar kuluyum gevherler ile doluyum\nDost bağının bülbülüyüm budaktan gül üzer oldum Ol budakta biter iman iman bitse gider güman\nDün gün isim budur heman nefsime bir Tatar oldum Canım bu tene gireli nazarım yoktur altına\nDüştüm ayaklar altına topraklayın tozar oldumTenim toprak tozar yolca nefsim iltir beni önce\nGördüm nefsin burcu yüce kazma aldım kazar oldumKaza kaza indim yere gördüm nefsin yüzü kara\nHümeti yok Peygamber'e bentlerini bozar oldumBu nefs ile dünya fani bu dünyaya gelen hanı\nAldattın ey dünya beni işlerinden bezer oldumYunus sordu girdi yola kamu gurbetleri bile\nKendi ciğerim kanıyla vasf-ı halim yazar oldum\n\n",
"siir_uzunlugu": 149
} | 149 |
{
"siir": "Al \n\n\nAl-ev’di ali edeb\nAy beyt’li bayrak adab\nBayrak Simge beyt halk’a \nAl- ev’de yıldız’da babAl – ev ‘e bayrak dendi\nHer duada amindi\nAl-ef=al-ev sözdür bir\nElif’te ondan indiBayrak’tır simge al-ev\nB beyt’tir ay. hilal ev\nHilal ulu ilahi\nOnlardır tek celal evAl evdir bayrak gibi\nAl ulu yıldız dibi\nHilal ocaktır dinmez\nO eve eye rabioguz al ev’den candı\nhanesi beyt’ten bandı\nnebiler şahlar cemi\no ban’dan gelen kandıdevlet kurar hak ile\nhak el onda sak ile\nancak iblis hileci\nbozar onu fak ileAl ev = ehli beyt o bir\nBeyt halkı adı öbür\nŞah nebiler bu ev’den\nonlardır soyda kebirEhli beyt alemi o\nArzda seyt kelamı o\nKutlular cemi haktır\nSöylenmiş kula mi oAl kırmızı canda o\nKudret ve şan handa o\nAsil soylu al ile\nBayrakta o kanda oAl, kırmızı =kur-mus’tu\nO hıdır idris postu\nAl hanesi ehli beyt\nSev diyense son hastı\n\n",
"siir_uzunlugu": 146
} | 146 |
{
"siir": "Şiddet, İlkel Düşüncelilerin İşi \n\n\nİlkel egemen erkek dişisini kıskanır,\nKıskançlığa kapılıp öfkelenir saldırır…Eğitim almamışsa daha saldırganlaşır,\nBölge koruma huyu onu hırçınlaştırır…Eğitim verildiyse dişisini öldürmez,\nİşbirliği içinde evcildir zarar vermez…Bu henüz büyük sorun çözülemez mesele,\nDuyar ve utanırız, şiddet büyük bir çile…(2015)\n\n",
"siir_uzunlugu": 41
} | 41 |
{
"siir": "Kıymetini Bil \n\n\nDost olmak, can olmak çok kolay değil,\nBen sana dost dedim kıymetini bil,\nDostluk deryasında sahte bir sahil,\nOlursan uğramam kıymetini bil.Yalanlar bozmasın dostluk sihrini,\nKara günde göster dosta sevgini,\nDosta yardım için uzat elini,\nDostluk vefa ister kıymetini bil.Menfaatsiz olur dostun sevgisi,\nGönüle vurulur dost kelepçesi,\nYıkılmaz bir taşla dostun kalesi,\nKale gibi dost ol kıymetini bil.Tayyip der ki dost bir sırdır bilinmez,\nNerde vardır nerde yoktur görünmez,\nDostun pahasına kıymet biçilmez,\nDost demişsem sana kıymetini bil.\n 17.05.2004\n\n",
"siir_uzunlugu": 81
} | 81 |
{
"siir": "İspinoza Ağıt \n\n\nne var zamanın ardında bıraktığı\nalıp başını giderken bir nefes aralığındane var ihtiyarın dönüşünden bize kalan\nüç beş hazin hikayeden başkainsan bilir mi katıksız özgürlüğün tadını\nbilse yaşar mı baştan aşağıya beton şehirlerdebir ispinoz ölür demir kafesler içinde\ndoğa binlerce ispinoz doğurur ağaç kovuklarındakim bırakıp kaçmış bu silahları ortalarda\nvurup mavili kadını kalbindenkimden emanet bu teller etrafımızı kuşatmış\naslında bilinen tüm sınırlar dünden kral bilir mi köylülerin özgürlük türkülerini\nbilse vazgeçmez mi gösterişli saraylardandeğişir zaman, ispinozlar ölür cehaletle bir,\n inadına, vazgeçmez doğa yenilerini yaratmaktan\n\n",
"siir_uzunlugu": 86
} | 86 |
{
"siir": "Hayat Fakültesi \n\n\nKederler arkadaşım\nDaha gencecik yaşım\nBelaya girer başım \nHayat fakültesindeBazen dara düşmüşüm\nNice yara deşmişim\nAcılarla pişmişim\nHayat fakültesindeHayallere kanmışım\nDüşmanı dost sanmışım\nYorulup yıpranmışım\nHayat fakültesindeŞeref idim şan idim\nKaranlıkta tan idim\nNe insanlar tanıdım\nHayat fakültesindeBazen cana yettiler\nDağ tepe yürüttüler\nMum gibi erittler\nHayat fakültesindeDostlardan aralandım\nDar günde karalandım\nYürekten yaralandım\nHayat fakültesindeSitemim bini aştı\nBiçare aklım şaştı\nMetin-im sabrım taştı\nHayat fakültesinde\n\n",
"siir_uzunlugu": 68
} | 68 |
{
"siir": "Atam \n\n\nBir yüz tanıdım ruhuma nakşoldu zamanla,\nBir yüz ki bütün hatları şimşekle doluydu,\nBen yalnız onun resmine daldım heyecanlı,\nBenden çocuğum yalnız onun şi'rini duydu.\nBir hüzne bürünmüştü cenazeyle düğün....................\n\n",
"siir_uzunlugu": 31
} | 31 |
{
"siir": "Yoksulduk Dünyayı Sevdik \n\n\nÖyle uzak \nGitgide \nÖyle güzelleşti ki \nO yüzü hiç görmedim \nHiç yaşamadı belki Tülin'in yüzündeki \nDuru güzellik \nNasıl da benzer \nBen kırgın \nKüskünken \nEvsiz barksız bir anının \nPuslu \nKırık \nYerinden düşmüş camındaki Güneşsiz bir kış akşamındaki \nİnce \nSolgun \nEsmer Nasıl da benzer \nBen kırgın \nKüskünken \nKimselere görünmeden \nDönüp dönüp baktığım Saksılara \nDeniz kabuklarına \nKitap yapraklarına bıraktığım Ama zor \nAma kolay \nTavanda bir yarım ay Nasıl da benzer \nİnce \nSolgun \nEsmer Ben kırgın \nKüskünken \nEvsiz barksız bir anının \nPuslu \nKırık \nYerinden düşmüş camındaki \nGüneşsiz bir kış akşamındaki \nTülin'in yüzündeki \nDuru güzellik Ama zor \nAma kolay \nYoksulduk \nDünyayı sevdik Tavanda bir yarım ay\n\n",
"siir_uzunlugu": 104
} | 104 |
{
"siir": "Bir Yudum Gözyaşı \n\n\nHayatımda tadına baktığım ikinci gözyaşı seninkisi\nilki benimdi çocukluğumdan kalma tuzlu bi lezzetti \nama acıydı seninkisi içimi acıttı \nbir damlası içimi yaktı belki bütün hikayemiz tamda o an başlamıştı senin gözlerinden süzülüp dudaklarımdan bir yudum sen içime aktı adı aşktı benliğimi esir aldı\n\n",
"siir_uzunlugu": 46
} | 46 |
{
"siir": "Sevmek Cesaret İster, Sevmekte, Yürek,,! \n\n\nSevmek varya sevmek öyle zordur ki,,! \nSevmek cesaret ister, sevmekte yürek,, \nSevmenin bilinen yaşıda yoktur, \nSevmek cesaret ister, sevmekte yürek.Anlatmak zordur lazık yaşamak gurban, \nSevgide can bulur yaşayan insan, \nTemelinde olmazsa sevgide yalan, \nSevmek cesaret ister, sevmekte yürek.Sevmenin yaşı yok, gurban sevgide sınır, \nSeven insan dünyasında buluyor huzur, \nYalan sevgi kimseye vermez mutluluk, \nSevmek cesaret ister, sevmekte yürek.'Hacım,, olmuş gurban sevginin esiri, \nSevginin kalbten başka yoktur ki yeri,,! \nSeven insan sineye çeker her şeyi, \nSevmek cesaret ister, sevmekte yürek.Hacı Öztürk LİBYA/ 29-05-2002KAYDEDEN Hacı Öztürk\n\n",
"siir_uzunlugu": 89
} | 89 |
{
"siir": "Asır Hasta İns Hasta \n\n\nEtti durum tebeyyün; asır hasta ins hasta! \nSanman illet münferit; külli insi cins hasta! \nİşin daha vahimi; lakayt buna hekimler! \nMillet manen ölürken, yok endişe havasta! Abdullah Toroslu\n 14.05.2013-İzmir\n\n",
"siir_uzunlugu": 33
} | 33 |
{
"siir": "Neden \n\n\ngökte bir öküz var, adı Pervin; \nbir başka öküz de yer altında gizlenmiş.\ngerçeğe erenler gibi akıl gözünü aç da\niki öküzün arasında alt-üst olan\nşu bir avuç eşeği seyret - hayyâm -İnsanın durdurulması mümkün mü? Böyle bir soruyu sorduran temel bir durum var -somut bir durum- durma noktası domino etkisiyle birbirinin üstüne yığılarak -devri-daim.Sonrunsuzluğu merak ediyorum; çelişkilerin bittiği bir an olmalı.'Tarihsel materyalizmi ne kadar anladığımız, zamanlamanın doğru yapılıp yapılmamasıyla anlaşılır'.* İlahi-yat! Ne; Neden; Niçin; Nasıl? İ'lâ =yüceltme; eğer hasbelkader elinize ulaşmış, yıllardır kullanmakta olduğunuz, taşlanarak kırmızısı hafif soldurulmuş kapişonlu ceketinizin sol kolunda büyük harflerle 'Sublüme' yazan bir ceketiniz varsa ve siz nedense o ceketi halen yatak odanızdaki dilsiz uşağınızın üzerinde bulunduruyorsanız ve de bunu yeni fark ettiyseniz ister istemez böyle bir yazıyı yazarsınız.Bir arkadaşım, konuşmamızın bir yerinde, zihnimdeki test sorularında yer alan, sınava girenlerce doldurulmak üzere noktacıklar şeklinde bırakılan boşlukları doldurmama yarayan bir açar vermişti yıllar önce. Bugün de 'güzelliği bir şiir gibi olmasıyla tanıdığını ve sevdiğini söylemesiyle' birlikte -kendi tabiriyle- bu 'halk adamının' vermiş olduğu yeni açarla, yine hem ilk açarın bir sağlamasını yapıp, hem de bu yeni gündemi sorgulamaya sıvıyorum 'kul'larımı.Ben varsam sen de varsın öyle değil mi sevgili kul. İ'lâl de bir nedenlemedir.Ne -den sonra- eylemlerin başlangıçlarını gösteren 'den' takısının eklenmesiyle yapılmıştır. Ad olarak 'Başlangıç' olan şey, soru zarfı olarak başlangıcı 'Hangi şey? ' anlamındadır.Sence 5 unsur mu bir araya gelmeliydi; 8 unsur mu yoksa 10 unsur mu? bu soruyu ortaya atabilmemiz için: Neden? Başbakanımızın bütün derdi şudur bana kalırsa: ki kalkınmamızın, lüks tüketim maddelerinden uzak durmamıza bağlı bulunduğunu, bu tür yaşamsal kısıtlamalarla ancak mümkün olabilirliğini, bizlere anlatmak için de, en iyi yöntem olaral taa Şam'a! ** kadar uzanıp oradan biz izleyicilerine bu [gizli] mesajı veriyor. Artık mesajdan kimin ne alacağını bilemem ancak benim o zeka fışkıran karizmatik sözlerinden anladığım budur:Allah inancı gibi bir afyonumuz varken -üstelik de beleş denebilecek denli ucuzken- neden? diğer afrodizyaklara yöneliyorsunuz ki mesela Amerikan menşeili 'Biber Gazı'nın kucağına atlıyorsunuz? Sizi ekonomi yapmaya davet ediyorum biraz.Başbakanımızın çok önemli üç iyilik noktası bulunuyor bence: Buna '3İ Kavramı' diyebilirim kısaca: İ-ktidar İ-ktisat İ-lâhiyat.Artık varın başını siz belirleyin bu 3 İ nin. Birbirlerinin başından sonuna sonundan başına birbirlerine tecelli edeceklerini rahatlıkla gözlemleyebiliriz. İktidar'dan vurulan bir top İktisat'a çarpar, İktisat'la çarpışan top yine fırlayıp İlahiyat'a çarpıp, karşı atakla yine İlahiyat'tan İktisat zeminine ve oradan da İktidar'a.. www.ekg... pinpon mu.. futbol mu.. bilardo mu bir oyun işte, ama Satranç olmadığı kesin bu oyunun.Tüm -toplu- oyunlar, çarpmayla yer değiştirme ve bundan da ilksiz ve sonsuz oluşma fiziği temeline dayanır. Her çarpma bir neden ve her yer değiştirme bir sonuçtur. Bir atomun yer değiştirmesi için mutlaka bir çarpma, bir çarpmanın meydana gelmesi içinde mutlaka bir yer değiştirme gerekmektedir. Neden bir sonucu doğurmakta, sonuçta başka bir sonucu meydana getirmek için neden olmaktadır.Hiç bir şey nedensiz meydana gelmez diyen ilkin Demokritos değil miydi? Sonra Platon onu süsleyip püslememiş miydi? Olağan her şey zorunlu olarak bir nedenin sonucudur. Bir 'orta terim' olarak bilimsel anlamda ilk inceleyip sınıflandıran Aristoteles sayılır. Neden hâlâ da bir orta terimdir neden varsa sonuçta aynı zamanda var olur. Ve her oluş bir olanağın gerçekleşmesidir: Dynamis ve Energheia olarak. Birinciyi ikinciye geçirten de bir orta terim, 'Devim' [Kinesis] dir.Bir çok unsur bir çok neden göstermektedir ki başbakanımız büyük bir arzuyla hatta şehvettle kendisine saldırılmasını beklemektedir: Bu bir kehanet değil.Düşmanın saldırısına uğramayan hiç bir kimse bir düşmana saldırmayacağı içindir ki Erdoğanlar sonradan saldırısına uğrayacakları biz sanatçılara saldırmıştır.Bir şeyi gerçekten bilmek onun nedenlerini bilmektir.***\nBir şeyin neden varolduğunu ve neden başka türlü varolamadığını anlayabilirsek onu gerçekten bilmiş oluruz.****\nNedir bu İllet! Benim nedenim - Neden benim - Ben mi nedenim - Neden ben miyim? Neden ben? Ben ve Neden? Neden - im. Neden Mi? \nNeden - ne - den.Başlangıçta.. hiçbir şey yokken... durup dururken ağlıyordum.. Ağ-örülmeye-yordum-ordum-Ordu- Ordu'luydu son seviştiğim- İlk seviştiğim de Gaziantepli. Antepfıstığı ile Çamfıstığı arasında lezzet farkı olduğu gibi renk farkı vardır. Biri kolay açıldığı denli zor açılır diğeri. Taşla kırmak da gerekebilir kafasına kafasına. Ben her iki fıstığı da severim, çocukluğum çamağaçlarının altında geçmişti... çamfıstığı olan tabii ki benim bu metaforda- bir de yemiş (incir) , bir de dut, bir de muşmula (yenidoğan) .. -Ve -eksi ok döner dolaşır iki hedef tahtası arasındaki boşluktan geri döner...Resimler çiziyordum... Duvarlarıma... maskesizler oratoryosu... mağaramızın... duvarları resimsel.. ilişkilerimizin süresi topu topu on yıl sürüyordu... eee... bütün bunlar benim yüzümden miydi? Onun yüzündendi. Televizyon! Televizyon - vizyon - tel - ele - lev - evi - z - y - o - n incecik zikzaklar çizerek.. zincirleniyordu... zaman ilerliyordu. Hiç sorun değil. Ama çok uykum gelmişti. Hıı-hı! Evet.Gözlüğümü çıkardım ve uzandım.. 16:19. Aslında acıkmıştım da... ama esnedim.. gerindim...Vücudumuzda kaç eklem var biliyor musun? Bu soruyu sorma nedenimiz: Eklemli olmak ne demek? ve Bilimsel bir açıklaması olabilir mi? sorularına karşılık doyurucu bir yanıt olabilir mi: Dilin de kemiği vardır? sorusudur. Hem de çift eklemli.Aramızdaki çevirimin gerçekleşmesi için ortada iki -2- anlamın, birbirine uzak ya da yakın iki anlamın bulunması gerekir. Anlam diye bir şeyin varolabilmesi ise dilin varlığına bağlıdır.Diyor ki akıl Abdallara bakınca; Yunuslara, Gazalilere, Hayyâmlara: Toplumsal kültürel katmanlarımızın magmasındaki gelmiş ama geçmediğini yolun sonunda görebileceğimiz ateşten çemberlerine bir manada, her şey toplumsal -toplumun bir parçası olarak, toplumun içinde yer almakla ilgili - birer devimden ibaret...Bugüne değin hep bu yaşandı, bunlar denendi, bunlar yapıldı. Toplumun içinde yer aldı bütün akli insalar. Oradan tecrübelendi ve oraya döndü.\nAncak bugüne bakın. Bu aynı dipten, bizim, bize ait dipten gelen bir akış görebiliyor musunuz? Ben, bu kültürün toruno olarak, hiç bir torunun dahi, sözümüzle özümüzü birleştiremediğini -bütünleştiremediğini- gerçek bir total duruş çabası içinde - toplumu okuyuş ve yansıtış çabası içinde olanların dahi - bir bütünsel - selleşmeyi yaratamamış - var edememiş- olduğunu - olduğumuzu görüyorum sadece.Neden diye soruyorum ister istemez.\nNe ile başlayan bu soru maratonuma tek başıma Neden ile devam etmek isteyişimin nedeni de buna bağlı halkalardan oluşuyor.\nNe yapacağım ben bu totalle derken ve düşünürken ve sormaya devam ederken - gerçeği bir çamfıstığı lezzetine dönüştürebilmek arzum çabam yarım kalmış değil -muhakkak- çamfıstığı bir antepfıstığı değildir özünde de sözünde de bir 'fıstık' anlamının içeriğinde ki sem lerinden gayrı.. biri yeşil diğeri krem bir nefaset görüntüsünde birbirine benzemezken 'bitki'dir ve sonuç olarak gerçeğe uzanma ulaşma çabamın metaforik bu iz düşümü buralara değin gölge bırakmakta haklıdır. Bu, ikilemimin ortasında, iki ayrı özün, iki ayrı olgunun, iki merkezin ve iki gözardının -varsayımın- kabul edilebilirliğinin sorgulanma çabasıdır.Çamfıstığı gerçeğinin kolayca ayrılıvermesi iki parmağımızın ucunda ve içinden de bir yeşil fıstık çıkıvermesi düşleminden başka bir gerçeklik arayışımın izlerini taşımaktadır yüreğim: Bu da toplumun içinde - bildik senaryoların - tekrarı ile olamayacağı açıktır.Çamfıstığını Antep(şam) fıstığından ayırabilen basit zihniyetimiz eminim gerçeği - tüm gerçeklikler arasındaki - gerçek gerçeği - hakikati - cımbızlayabilecek bir kabiliyete tecelli etmektedir kendi vücudundan.\nNeden işte budur: Batan bir şey var bu totale.Batmakta olan güneşin o yakıcı ışıltıları değildir elbet gözlerimi kamaştıran - batmakta olan aylar boyunca - yeni aylar - Ay doğumları - Ay ölümleri de değildir -yıllar geçip gitse de - yaşlansam da - tepeden tırnağa - kömürleşsem de - magmamın Ateş Çemberlerinde - Toplumu Sevmek İçin - Toplumumu - Ya İçinde Ya Dışında - olmam gerekmez.Onların da zaten lidere ihtiyacı kalmamıştır, kendilerini sevecek.\nBu nedenle, kimse kimseden ateşli bir aşk çağrısı beklemedi; Ateşin ve Aşk'ın kaynağında olduklarını çoktandır zikrediyor - biliyorlar - göründükleri şey olmadıklarını - görünen şeylerin de göründükleri gibi olmadığını - dilsel dönmedolaplarına binip -çok şey bilirmiş gibi görünenlerin- lunaparklarında eğlenceye davete icabet etseler de - salt hakikat karşısında dahi - başlarının dönmeyeceğini - donduran gerçeklikler karşısında bile kalplerinin buz kesmeyeceğini - düşünmek - hiç de yanlış değil!\n\n",
"siir_uzunlugu": 1234
} | 1,234 |
{
"siir": "Sevdikçe yanmayana olur mu sevda \n\n\nBir yürekti sevda denizinde\nAdını yazmıştı sevdanın kıyılarına \nYakmıştı aşk meşalesini gül kokusunda\nGönül şelalesinde bulmuştu gül sevdasınıGül sevdası ayaz gecelerde içini ısıtan muamma\nBir sırdır yeşerdiği toprakta toprağın bağrında\nSır olmalı sevda kalbine gömülmeli Adeta aşkla\nYüreklere kazınmayan sevdikçe yanmayana olur mu sevdaMevlam aşk demiş aşk hakikattir bunu bilmek gerek\nAşk vardır aşka şüphe olursa inançta eksiklik vardır\nAşk başka ilahi aşk başka sevgi bambaşka\nDoğru olanı yazmak gerek aydınlansın diye tüm cihanDedim ya bir yürekti o bir yürek olmalı insan\nAşk olmazsa halimiz yaman gel aşkla uyan\nUyan ki umut ol çorak topraklara sevgi sunan\nAdın yazılsın adımızla yarınlarda umut olanSİNAN BAYRAM\n\n",
"siir_uzunlugu": 109
} | 109 |
{
"siir": "Sözün Özü 49 \n\n\nKâinata nazaran dünyâ küçücüktür. Hatta bir nokta hükmünde dahi değildir. Biz ise, bir nokta kadar bile olmayan şu ölümlü dünyâ için hep, veryansın ediyoruz; acabâ değer mi ?...\n\n",
"siir_uzunlugu": 31
} | 31 |
{
"siir": "Hasret Kalacaksın \n\n\nHASRET KALACAKSINSevda dolu sözlerime\nBaş koyduğun dizlerime\nSana bakan gözlerime\nHasret kalacaksınArtık yanında olmayacağım hiç\nKendine en inanılmazından hasret biç\nAteşlerde yakacağım sana olan özlemimi\nIrmaklarla yıkayacağım\nHasretinden dolan gözlerimi\nSileceğim geçtiğim yollardan ayak izlerimi\nHasret kalacaksınEllerini titreyerek tutuşlarıma\nAşkınla çarpan kalbimin atışlarına\nSevda dolu mahmur bakışlarıma\nSenin için en yanık türküleri yakışlarıma\nArdından ismini haykırışlarıma\nHasret kalacaksınBir hasretlik türküsü olacağım dilinde\nBir aranan olacağım resmim elinde\nGölgemi bile saklayacağım senden\nHiçbir eser bulamayacaksın benden\nKahkahalarım çınlayacak kulaklarında\nSevda dolu sözlerim hep kalacak aklında\nKala kalacaksın pişmanlığınla\nHasret kalacaksın\nHasretle anacaksın\n2005\n\n",
"siir_uzunlugu": 94
} | 94 |
{
"siir": "Evi Yakalım Anne Isınırız Hem \n\n\nbu ev acı çekmeye hiç müsait değil.\nşimdi erken uyusam annem anlar.\nönce endişelenir sonra üzülür.\nannem üzülürse hiç uyuyamam.\nbu ev acı çekmeye hiç müsait değil.\nevi yakalım mı anne ısınırız hem\nne ünlem ne soru işareti\nbir ton üç nokta.\n\n",
"siir_uzunlugu": 47
} | 47 |
{
"siir": "Kum Tanelerinden Gurur \n\n\nHava kasvet içinde kasvet…\nSağır sessizliğin izdüşümünü yaşıyor kaldırımlar.\nDüşünceler bozbulanık ölümlere gebe…\nAşk; yok oluşla sulanan hasret tuzağı.\nSevdalar yalpa yalpa yerlerde.\nÇığlık çığlığa umutlar…\nKum tanelerinden gururun yok olur sevgili.Her yer yağmur çamur…\nBataklıklıklar içinde hayatlar…\nBir ağaç gibi insanlık, dökülen dökülene.\nDüşler gülüşler temelsiz virane evler gibi…\nKalbim toz pembe hayallerde.\nİçimde bir dert binlerce derde bedel…\nKum tanelerinden gururun yerlerde sevgili.Zaman zamansız ağlayan çocuklar gibi.\nGözler kuytu viranelerde…\nAnlamlar çığlık çığlığa…\nYürekler basma kalıp…\nHer şey kavak yelleri gibi…\nKum tanelerinden gururun yok olur sevgili.Hayata bir salıncak kuralım \nSallansın umutlar, düşler, gülüşler…\nKalp kuralım, gönül yapalım \nDünya kimseye kalmaz.\nKum tanelerinden gururun yerlerde sevgili.06.03.2015\nFatih Ataşçi\n\n",
"siir_uzunlugu": 113
} | 113 |
{
"siir": " Sol Yanımda Sen \n\n\nKader sevk eyledi gurbet ellere,\nSağ yanımda hasret, sol yanımda sen.\nGidiyorum yârdan uzak illere,\nSağ yanımda hasret, sol yanımda sen.Sevda bağımdaki güllerim soldu,\nGönül gözlerimse hasretle doldu,\nElde ne var ne yok virâne oldu,\nSağ yanımda hasret, sol yanımda sen.Postacılar senden haber vermiyor,\nNe selâm ne sabah hatır sormuyor,\nAşk mektupların da artık gelmiyor,\nSağ yanımda hasret, sol yanımda sen.Gönül dağlarında sunamı bulsam,\nBunca hasret ile bağrıma bassam,\nZülfünün teline gönlümü assam,\nSağ yanımda hasret, sol yanımda sen.Bu dağların bahtı kara maralı,\nBende senin gibi bahtı karalı,\nSevdiğimi yaban ele vereli,\nSağ yanımda hasret, sol yanımda sen.\n\n",
"siir_uzunlugu": 101
} | 101 |
{
"siir": "Yoksulduk Dünyayı Sevdik \n\n\nÖyle uzak \nGitgide \nÖyle güzelleşti ki \nO yüzü hiç görmedim \nHiç yaşamadı belki Tülin'in yüzündeki \nDuru güzellik \nNasıl da benzer \nBen kırgın \nKüskünken \nEvsiz barksız bir anının \nPuslu \nKırık \nYerinden düşmüş camındaki Güneşsiz bir kış akşamındaki \nİnce \nSolgun \nEsmer Nasıl da benzer \nBen kırgın \nKüskünken \nKimselere görünmeden \nDönüp dönüp baktığım Saksılara \nDeniz kabuklarına \nKitap yapraklarına bıraktığım Ama zor \nAma kolay \nTavanda bir yarım ay Nasıl da benzer \nİnce \nSolgun \nEsmer Ben kırgın \nKüskünken \nEvsiz barksız bir anının \nPuslu \nKırık \nYerinden düşmüş camındaki \nGüneşsiz bir kış akşamındaki \nTülin'in yüzündeki \nDuru güzellik Ama zor \nAma kolay \nYoksulduk \nDünyayı sevdik Tavanda bir yarım ay\n\n",
"siir_uzunlugu": 104
} | 104 |
{
"siir": "Pirimiz \n\n\nOl muhammettir pirimiz\nO yol üzere gideriz\nBiz dostları çok severiz\nBizde gurur, söner kurur. Şeyhimiz nakşi bendi\nSevmeyiz biz kin nefreti\nTevbe eyle aç elini\nBizde gurur, söner kururBiz sadıkız dost eline\nBıraktık kendi haline\nAl tevazzuyu eline\nBizde gurur. söner kurur\n\n",
"siir_uzunlugu": 42
} | 42 |
{
"siir": "Zindenaz \n\n\nUğruna fedakarlık yaptığım, yüklü dermanların söz kraliçesi.Taşıyorum seni ıssız bir adaya. Damlaların, ömrün var.\nBilinmezlerin bakisiyim. Bir bulutun tutunmasıyım. Yağmurlar benden tutumluluk istiyor.Sen de ağla diyor kader. \nSen de kederinle zengin kal.\nYasak aşk gibiydi. Dünya da yaşanan yasak aşkların gizil sorusu gibi durma uzaklarımda. Denklemlerin tanıdıktı.Tanıdık olmayan başka hazlara işlem yapan bendim.\nSevginin sayısı yokmuş. Bütün X ‘ler sevgiymiş. Hangi sevginin tanımısın ki bilemedim. Çözemedim seni analitik algılarla.\nBu kadar yalnızlığı hangi yüreğe sığdıracağız.Aşk duyumsamaları sevmez. Duyusal istendiklerin sözsüz yanışını ister.Islanmasını ister vicdanın. Ar’senik yadını ister.İstemeyi ister, yüksüz gemiler ister yalnız seni bindirmek için.\nHiç sormadığım hoşluğun neden benden gazi. Neden şehit düşmedin bu aşkın cenginde. Neden Hz.Ali’nin zülfükarı bende. Zülüflerin tel tel yaramı çözüp zülfüyara dokunurken neden sen yoktun Zindenaz Ayrılığınla anlaşamıyoruz. Al acılarını ayır beni aşkı git diyor.\n-Mutluluk seni hayatın başka umutlarına alıştırmaya razı. Sen artık başka mutlulukların sahiline atıldın.\nBu yokluğu zorlayan dokunuşların paganı değilsin. \nSımsıkı tut kendini.\nEn’geller ol en varılmaza. Ben Zind olup ilmi devranın ummanı olmuşken sen kederindeki taşları düşür.\n-Yerçekimli karanfilin Filleri ayıklasın sana yasaksız kullandığım filleri. Hepsi bir gün zaman zarfına yakındı. Sen hep bir gündün Zindenaz. Zinde olup zindelerimi uyandırdın.Şimdi senden sonra da sendeyim. Zihnim kendi zarfını açıp mektuplarına aşk kıldı beni Zindenaz.\n\n",
"siir_uzunlugu": 205
} | 205 |
{
"siir": "GÜZEL Türkiye'm \n\n\nAnkara’dır başkenti bütün illerin \nDağların, denizlerin, mavi göllerin \nBağların, bahçelerin, kokan güllerin \nTek bayrak her yer vatan güzel Türkiye’m İstanbul sanayide rekor kırsa da \nHavlu, lif, ipek kumaş yeşil Bursa’da \nMemnun kalırsın gitsen Ağrı, Kars’a da \nTek bayrak her yer vatan güzel Türkiye’m Tekirdağ rakısını susuz içmeyin \nEdirne ay çiçeği deyip geçmeyin \nTrakya güzel bölge şehir seçmeyin \nTek bayrak her yer vatan güzel Türkiye’m Köroğlu’nun diyarı Çamlıbel Bolu \nBoğazlardan geçiyor Avrupa yolu \nSamsun’da yağmur yağar Artvin’de dolu \nTek bayrak her yer vatan güzel Türkiye’m Ünlüdür Amasya’nın sulu elması \nOrdu fındıkla Konya kuzu dolması \nAkşehir’in gölüne maya çalması \nTek bayrak her yer vatan güzel Türkiye’m Kayseri mantı, sucuk, buğday kepeği \nRize’de çay Sivas’ta kangal köpeği \nMarmara çevresinde koza ipeği \nTek bayrak her yer vatan güzel Türkiye’m Adana, Mersin, Tarsus tahıl silosu \nAntalya’da sebze bol, ucuz kilosu \nAkdeniz bölgesinde gıda filosu \nTek bayrak her yer vatan güzel Türkiye’m Eskişehir çok güzel, Aksaray şirin \nYozgat’a yazın gidin bayağı serin \nNevşehir hacı Bektaş en büyük pirin \nTek bayrak her yer vatan güzel Türkiye’m Aydın incir ambarı, Manisa üzüm \nAfyon kaymağı yedim, açıldı gözüm \nBalıkesir Burdur’a olmaz ki sözüm \nTek bayrak her yer vatan güzel Türkiye’m Uşak’ta halı, kilim Kütahya çini \nİzmir kültürlü yerdir kaldırmaz kini \nEfes antik kentimiz, Marmaris yeni \nTek bayrak her yer vatan güzel Türkiye’m Doğu’yu anlatmanın geldi sırası \nVan et yiyor Malatya kaysı parası \nMeşhurdur Elazığ’ın çayda çırası \nTek bayrak her yer vatan güzel Türkiye’m Erzurum kadayıfı yapıyor burma \nOltu taşından tesbih gümüşten sırma \nDiyarbakır Mardin’i gidip gör sorma \nTek bayrak her yer vatan güzel Türkiye’m Antep baklava yapar, Maraş dondurma \nUrfa’nın isotuna hiç toz kondurma \nBitlis’in büryanına sakın yan durma \nTek bayrak her yer vatan güzel Türkiye’m Güneşin doğuşunu Nemrut’tan izle \nHasan keyfi, Harput’u gör çıplak gözle \nTarihini anlatmak kolay mı sözle \nTek bayrak her yer vatan güzel Türkiye’m Yurtta sulh demiş atam cihanda barış \nUzaktan bakma, dostum gez karış karış \nMedeniyet içindir yapılan yarış \nTek bayrak her yer vatan güzel Türkiye’m Selami Tıraşlar \n05.05.2014\n\n",
"siir_uzunlugu": 327
} | 327 |
{
"siir": "Ebemkuşağı \n\n\nYağmurdan sonra gelirsin\nGüneş suya değince\nGöğün yüzüne renk gelir\nSalkım saçak aydınlık\nTelli pullu çiçekler gelir...Sen gelirsin, güneş gelir\nSen gelirsin, ısınır gökler\nGöğün yüzüne renk gelir\nSen gelirsin sevinir çiçekler\nYağmurdan sonra gelirsin\nGözümüz gönlümüz şenlenir...Güneş suya girince \nYağmurdan sonra gelirsin, \nSahte renkler dize gelir...\n\n",
"siir_uzunlugu": 48
} | 48 |
{
"siir": "Sadaka Dağıtmak \n\n\nSadaka bir kültür mü\nİnsana yakışmaz\nOlmaz olsun \nYoksulluk diz boyu\nAlmış başını sömürü\nİlik, ilik\nYoksula verilmese de hak\nKandırılıp, sömürülse de\nEn sonunda haklı çıkacak\nHukuk ve hak\nBedeli ödenecek\nKim yaparsa nahak\nYoksulu kurtarmak değildir\nSadaka dağıtmak\nOna eğitim ve iş sağlamak\nDoğru olan yoksulluğu kovmak\nDevletin görevidir bunu yapmak\nHer kese germeli kol kanat. (15.02.2009)\n\n",
"siir_uzunlugu": 61
} | 61 |
{
"siir": "Emmoğlu \n\n\nGurbeti bilmeyen ne bilsin ki hal\nNe var ne yok bizim elden haber sal\nÜç beş günde benim için köyde kal\nBaba yurdu git de dolaş emmoğlu.Meşetliği dolaş hele bir kere\nErikler oldu mu düşerdi yere\nKurumuş diyorlar köydeki dere\nBaba yurdu git de dolaş emmoğlu.Komlara sığmazdı davar sürüsü\nGörünmezdi bir ucundan gerisi\nKurbanlık ayrılır koçun irisi\nBaba yurdu git de dolaş emmoğlu.Hazırlık yapılır kalmazdı güze\nEkini biçerde dökerdik düze\nAkşam da olunca sohbete söze\nBaba yurdu git de dolaş emmoğlu.Birkaç ihtiyarla üç beş genç kalmış\nÖğrenci kalmamış okul boşalmış\nCamisinde bir saf bile dolmamış\nBaba yurdu git de dolaş emmoğlu.Uğra kabristana ziyaret eyle\nSen benim selamım onlara söyle\nÖzlem hasret büyük çekilmez böyle\nBaba yurdu git de dolaş emmoğlu.Çayırı tarlayı tumu unutmam\nGurbete çıkınca dünü unutmam\nKonuyu komşuyu seni unutmam\nBaba yurdu git de dolaş emmoğlu.Kayaturan her aklıma düştükçe\nYanıyorum Sivas adın geçtikçe\nGürpınar’da nevruz çiğdem aştıkça\nBaba yurdu git de dolaş emmoğlu.(01.02.2009 Saat:13.00)Meşetlik: Köyde ağaçlık yer\nKom: Koyun konulan yer\nTum: İki tarla arası (sınır)\n\n",
"siir_uzunlugu": 168
} | 168 |
{
"siir": "Eskidendi \n\n\nbazı fotoğrafların var\nkitaplarımın arasında kalmış\nokurken ayraç olarak bırakıp\nsonrada orada unuttuğum\n...\nonca zaman hiç solmamış\nsevdanın rengi hala yanaklarında\ngözlerin hala açık yeşil\nsaçların gün batımı renginde\n...\nboş ver tüm bunlar eskidendi\nkelebekler çoktan başka bahara gitti\n\n",
"siir_uzunlugu": 42
} | 42 |
{
"siir": "Gurbet Geceleri \n\n\nSürgündeyim sanki\nCezam,\nMüebbet belli\nNe tutunacak bir dost eli\nNe fırtınalar içerisinde,\nSığınacak yar yüreği.\nİşte böyle,\nDüğüm düğüm. \nBoğazıma dizilir,\nGurbet geceleri.27.05.2007 22.56 Melbourne \nBir Tomurcukta İki Gül Karınca Yayıncılık\n\n",
"siir_uzunlugu": 34
} | 34 |
{
"siir": "İşim artık ÇİŞİMDİ... \n\n\nişim,\nçiçek ekmek\ninsan sevmek\ndoğayı seyretmekti...\nşimdi,\ndoğa pislendi\ninsanlardı pis edeni\nçiçek ekmek artık enayilikti...\nişim,\nşiir yazmak\nkitap okumak\ndoğayı korumaktı...\nşimdi,\ndoğa isyanda\nyazarlar nisyanda\nokunmayınca şiir yazmak salaklıktı...Fikret Turhan-Yalova,\n12.04.2015\n\n",
"siir_uzunlugu": 38
} | 38 |
{
"siir": "Havasa mektup 2 \n\n\nDoksan dokuz dağ aştım dür oldu sözlerim,\nKâbe kavseynden uruc ev ednayı özlerim. coştu ref ref ya bismlllah dedim ev ednaya.\nNe yay kaldı ne ref ref kör oldu gözlerim.Udi bestekâr Aliyy-ül Razan\n\n",
"siir_uzunlugu": 35
} | 35 |
{
"siir": "Unutmadığım Ne Var? \n\n\nUnutmadığım ne var senin sesinden başka? \nHer şey silinip gitmiş, sesin kulaklarımda.\nYanımda olup görsen, gelip dinlesen keşke,\nBitmeyen feryat olmuş şarkın dudaklarımda.Sen şarkı söyledikçe su öperdi kumsalı,\nMehtap süsler dururdu dalgalarda sandalı,\nO günleri anarak yaşarım bu masalı,\nGözyaşlarım sel olur ıslak yanaklarımda.(SANA LEYLA DESEM isimli Hece Şiirleri 'nden > 66-66/100)\n\n",
"siir_uzunlugu": 55
} | 55 |
{
"siir": "Karımız var \n\n\nBizim memlekette deniz yok\nKarımız var\nSekiz ay sarmaş dolaş\nYatar kalkarız kardaş kardaş\nBizim memlekette deniz yok\n Karımız var\nMartılar yoık\nKoca. koca gemiler yok\nLimanımız yok\nsahilimiz yok\nPlajımız yok\nDağımız var\nDağda sekiz ay karımız var\nDağ eteğinden öte uğramaz yolumuz\nTepemizi güneş yakar\nAyağımızı toprak\nMevsim temmuz\nEylülden sonra kıraç, karıncalar aç\nBizim memlekette deniz yok \nkarımız var\nHayvanlarımız çelimsiz cılız\nEkinimiz kısır\nBizim memlekette su yok \nTaşımız var\nBu memlekette deniz yok\nKarımız var\nSekiz ay sarmaş dolaş\nYatar kalkarız kardaş kardaş\n\n",
"siir_uzunlugu": 88
} | 88 |
{
"siir": "Çukurova'm(*) -Deneme \n\n\nToros dağlarından doğuya indiğinizde kendinizi bir başka mevsimde, bir başka yaşamın hakimiyeti altındaki topraklarda hissedersiniz.Toros dağlarını, birbirine zıt iki iklimi kesen, bölen bir bıçak gibi canlandırırsınız usunuzda.Kış günü de olsa Çukurova'mda alnınıza biriken boncuk boncuk terlerinizi silmek için elleriniz mendilinize uzanır. \n Çukurova'm 5250 km2'lik bir alanda çok eski dönemlerden beri yerleşim merkezi olarak kullanılmış, zengin tarım alanlarına sahip bir yöremizdir.Başlıca üretimi pamuk, pirinç, turunçgiller, tahıl, sebze ve turfanda sebzeciliktir.Kışın yağışlı, yazları kurak, tipik Akdeniz iklimine sahiptir.Coğrafi yapısı nedeniyle kar yağmaz.Seyhan ve Ceyhan nehirleri Çukurova'mın can damarlarıdır.En kıraç topraklara kadar uzanan kanallar modernleşmenin Çukurovalıya en ilkel armağanlarındandır.Seyhan barajından kızgın toprakalara akar durur. *(Kelebek Gazetesi/Ü.Yaşar Oğuzcan'ın Seçtikleri/Sizin Köşeniz/19.02.I981)\n\n",
"siir_uzunlugu": 108
} | 108 |
{
"siir": "Sözün Özü 49 \n\n\nKâinata nazaran dünyâ küçücüktür. Hatta bir nokta hükmünde dahi değildir. Biz ise, bir nokta kadar bile olmayan şu ölümlü dünyâ için hep, veryansın ediyoruz; acabâ değer mi ?...\n\n",
"siir_uzunlugu": 31
} | 31 |
{
"siir": "Tıp Bayramı= \n\n\nTIP BAYRAMI\nAllah derdi verir dermanınıda\nHasta ilaç içer o tesellidir\nAllah can veriyor alır anında\nHasta ilaç içer o tesellidir.Okusun yetişsin hemşire doktor\nDünyada ölümün çaresi yoktur\nAşk yarası kalbe atılan oktur\nHasta ilaç içer o tesellidirGÜRSOY başa gelen o tecellidir\nİyi olan hasta gözden bellidir\nHemşire doktorlar bak dört ellidir\nHasta ilaç içer o tesellidir\nFüat GÜRSOY.AYDIN.14.03.2017\n\n",
"siir_uzunlugu": 61
} | 61 |
{
"siir": "Aşkı Yüreğinden Vurdular \n\n\nAşkı yüreğinden vurdular\nAşk kanlar içinde\nYatıyor sokaktaGözleri kapanmış\nAğlıyor aşk\nGelen geçen aşka bakıyor\nUuf! Herkes aşka ağlıyorBırak ağlasın duygular\nNasıl olsa doğmayacak güneş\nYıldızlar parlamayacak\nGece karanlık\nAşk şarkısı söylenecek Aşkı yüreğinden vurdular\nAşk kanlar içinde\nYatıyor sokaktaSusun\nDinleyin aşk şarkısını\nSessizliği derinden vuran\nAşk şarkısını dinleyinGözleri kapanmış\nAğlıyor aşk\nGelen geçen aşka bakıyor\nUuf! Herkes aşka ağlıyorAşkı yüreğinden vurdular\n\n",
"siir_uzunlugu": 65
} | 65 |
{
"siir": "Asker Ocağı \n\n\nNe mutlu bana\nBir Asker babasıyım\nAsker ocağı\nPeygamber kucağı\nCanımız her zaman hazır\nYurdumun dört bucağıYüreği sevgi dolu\nYusuf Deniz Hatunoğlu\nHer zaman doğrudur yolu\nUzakta olsa gurbet yolu\nBekleyeceğiz tezkere yoluVecdi yavrusunu sever\nDoğrunun izinden gider\nVatanına göz dikeninin\nCiğerini söker gider19 Şubat 2010 Ankara\n\n",
"siir_uzunlugu": 49
} | 49 |
{
"siir": "Senin Sevgin Bu.... \n\n\nyeryüzüne sığmaz...\nsenin sevgin bu...\nbuğar olur dağılır...\ngökyüzüne doğru...ne yeryüzü...\nne gökyüzü..\ndağılır kaplar...\nsarılır kaplar...\nsenin sevgin bu...gönlüme sığmaz...\nsenin sevgin bu...\nsöz olur dağılır...\ngökyüzüne doğru...ne yeryüzü...\nne gökyüzü...\nsöylenir kalır....\ndağılır kalır...\nsenin sevgin bu...gökyüzü taşımaz....\nsenin sevgin bu...\nyağmur olur dökülür....\nyeryüzüne doğru...ne gökyüzü...\nne yeryüzü....\nsarılır kaplar...\ndağılır kaplar...\nsenin sevgin bu....gönlüm taşımaz....\nsenin sevgin bu...\nyaş olur dökülür...\nyeryüzüne doğru....ne gökyüzü...\nne yeryüzü...\nağlanır kalır...\nsarılır kaplar...\nsenin sevgin bu...03.06.2012 Yalova..\n\n",
"siir_uzunlugu": 81
} | 81 |
{
"siir": "Belki \n\n\nbiraz sonrası gece\n kim bilir hangi kuytuda\n hangi bilmece\n sorulur bir yalnızlığa burdan sonrası hüzün\n kim bilir kimin şarkısı\n elveda bir fasılda \n susar eski masalarda ruhum dolanır köşe bucak\n tramvayları ölen şehirde\n ev ev \n sokak sokak kim bilir \n ne zaman\n hangi şiirle\n hüznün kayığını suya bırakacak\n\n",
"siir_uzunlugu": 47
} | 47 |
{
"siir": "Aklın Hakkını Vermek! \n\n\nBatılı toplumlar, kendilerini yönetenler tarafından derin bir siyasi uykuya yatırılmışlardır. Dünya meseleleri umurlarında değildir, varsa yoksa kendi standartları… Hayatları, yükselen benzin fiyatlarına ve Wallmart’ın borsa hisselerinin gidişatına endekslidir. New York’ta elektrikler kesilirse kıyamet kopar. Ama işin tuhaf yanı şudur ki, New York’ta elektrikler kesilmeden yıldızları göremezsiniz. Yıldızları görmeyen insanlar, dünyanın öbür ucunda evine aç ve işsiz dönenleri nasıl görsün Allah aşkına! ? Bizim topraklarımızda ise, yoksulluk ve zulümle travmatize mecburi bir politik tutum vardır. Doğuda, evinden çıkıp sokak aralarına giren hemen herkes çok kısa bir süre sonra politize olur. Sizin yerinize hakkınızı savunacak partiler, dernekler, örgütler hâsıl olur. Pişirilmiş fikirler, organize eylemler, mecburi kutuplaşmalar servis ederler size. Siz de, üzerinize yapışan ergenliğinizden bir seçim yaparak kurtulma imkânı bulursunuz. Sonrasında, ötekine körleşip iyice sağırlaşarak insanlıkla bağı bir çırpıda kopartılmış kavramların kiralık katiline dönüşüverirsiniz.Yanlış, size hazır sunulandan yemenizle başlar. Siz, yediğinizin ilk halini görmedikçe ve onu kendiniz pişirip kendinize servis etmediğiniz müddetçe o yanlış düzelmez. Allah’ın defaten tekrar ettiği “akletmez misiniz? ” uyarısı da tam olarak bundandır. Çünkü akıl, yollarınızın inşası için bir kılavuzdur. Eksik bıraktığınız, aceleye getirdiğiniz her nokta, sizi başkalarının aklına hizmet etmeye zorlar. Bir gün eve dönersiniz, posta kutunuzda fatura! Öyle ya, yanlışın bedelsiz bırakıldığına şahit oldunuz mu hiç! ? Öyle bir seçim yapmalıyız ki, karşımızda zalimden gayrisi bulunmasın. Ne ırkı, ne inancı, ne milliyeti bizi bağlamasın. Öyle bir seçim yapmalıyız ki, mazlum hatırımızdan hiç çıkmasın. Mazlum ki, mazlum olur olmaz neye dâhil olursa olsun bizim emanetimiz! Bana kalırsa bu, aklın hakkını vermektir. O hazır sunulan fikirlerin ilk haline dönmektir. Adem’in şerefine secde etmektir.Şimdi bu yazıyı okurken tam da burada bir dakika durup düşünün derim. Hiç tanımadığınız insanları bir gruba dâhil olarak görüp onlara düşman kesilmişseniz, siz de hiç tanımadığınız bir grubun içerisindesiniz demektir. Bir grubun fikirlerine, eylemlerine karşı olmak ayrı! Hele ki o fikirler ve eylemler çoktan bir zulme dönüşmüşse, bu bizim için bir savaş ilanıdır da! Ama siyonistlere bakıp Musevilere düşman olmak, pkk’lılara bakıp Kürtlere düşman olmak, aşırı milliyetçilere bakıp Türklere düşman olmak, yobaza ve softaya bakıp Müslümanlara düşman olmak… Bunların hepsi, size hazır sunulandan yemenizden başka bir şey değildir. Bir insana, bir önyargının elinde can vererek düşman olmak, kendinize hakaret etmek demektir. Kendi şerefinizi ayaklar altına almak demektir.Varsın ideolojimizi hiçbir insanın geri çeviremeyeceği “haksızlık karşısındaki tutumumuz” belirlesin. Bu tutum bizi insana değil, o hakkın bertaraf edilişine düşman etsin. Öyle sıkı duralım ki zulmün karşısında, meleklerin secde ettiği şerefimiz ayyuka çıksın.Buyrun, Hz. Ali (k.v.) ile bitirelim yazıyı:“Haksızlık karşısında eğilmeyiniz! Çünkü hakkınızla beraber, şerefinizi de kaybedersiniz! ”Dünyaya Yeni Söz Gazetesi, 19.05.2011\n\n",
"siir_uzunlugu": 416
} | 416 |
{
"siir": "YAŞAMIN KENDİSİ \n\n\nBir inci çiçeğinde patlamaya hazır\nZorda kalındı mı kaçılan sevide değil\nGökyüzünü haykırarak kendine çeken denizNe aldıysak onu sarıyoruz aç gövdelerimuize\nİlk lekesi düşüyor\nBu kez sağlam ve inatçı\nKaygulara ters dönmüş\nTanrılarımızaGözlerimin arasında tüm renklerin Saçlarımın kıvrımında\nBoşluk, yine boşluk, yine ardarda gelen\nDoğa, sonsuzun sınırındaÇıplak göğsünü gördüm\nBir insanın alev alışını sözcüklerden\nAçılan gedikten sular taşarken\nKocamış yüreğimin aldanıp\nGüneşte gevrediğiniDaha güzel, daha olgun, ayaklanmaya hazır\nDurmadan savuran beni\nAma görmediğim, ama bilemediğim\nSuskunluğum o denli yalın ve tek başınaBütün damarlarına dek açılmış\nYaşamın ta kendisi\nKoca meşe ağacı\nHer gün daha güçleniyor\nSana asılan ellerim\n\n",
"siir_uzunlugu": 100
} | 100 |
{
"siir": "İş Başa Düşmesi mi Lazım \n\n\nSen değil, şu halimize düşman olanlar üzülmez,\nBilirsiniz siz bizi, iş başa düşmeden düzeltmez,\nŞimdi düşman içimizde anlaşılmaz, görülmez,\nBöyle giderse iş başa düşmedikçe düzelmez.Bedenimiz zehirli sarmaşık ile sarmaş dolaş,\nİş başa düştü, kesip kurtulmak için bir savaş…\nyapmamız, kökünün de kazınması gerekecek,\nBelli ki, başa geldi savaşmadıkça düzelmez.\n\n",
"siir_uzunlugu": 54
} | 54 |
{
"siir": "Sevince güzel \n\n\nNedir bu hırçınlık neden bu kavga\nHayat sevilince sevince güzel\nSana da bana da kalmayan dünya \nHayat sevilince sevince güzelRüya ya elveda hayale hayır\nSabırla yürüyen menzilin alır\nSevgiyle inanan gerçeğe varır\nHayat sevilince sevince güzelSevgiye bağlandım şiddete inat\nUmuda yaslandım çirkefe inat\nUyan tut elimden gaflete inat\nHayat sevilince sevince güzelÇiftçi İsmail'im böyle inandı \nSevda pınarından içtikce yandı\nDüştü dost gölüne aşka boyandı\nHayat sevilince sevince güzel \n İSMAİL ÇİFTÇİ\n 18.01 2009\n\n",
"siir_uzunlugu": 74
} | 74 |
{
"siir": "Baba \n\n\nHer zaman ölsemde kurtulsam derdin\nAnneme kavuşmak rüyandı baba\nSen beyaz kefenle murada erdin\nBende can karaya boyandı babaİsyan etsem günah. küfretsem ayıp\nSessiz kaldı bunu kadere sayıp\nO nasıl hüzündü o nasıl kayıp\nBu bir telafisiz ziyandı baba.Sanki bir ben kaldım dünya içinde\nÖldüm. bittim. yandım. binbir biçimde\nSenin uyumanla benim içimde\nKeder denen cellat uyandı baba.On üç Aralıktı soğuk bir kıştı\nHaberini aldım feleğim şaştı\nSüzüldü gözyaşım kalbime düştü \nBelki inanmazsın su yandı baba.Dalları kırılmış Kayın'a döndüm\nDeğseler patlarım mayın'a döndüm\nKasabın elinde koyun'a döndüm\nBıçak gırtlağıma dayandı baba.\n\n",
"siir_uzunlugu": 88
} | 88 |
{
"siir": "Mehmedim \n\n\nVatan borcunu ödemeğe geldi,\nEtten duvarını ördü mehmedim.\nSiperler kazdı cephelerde kaldı,\nBiri şehit biri gazi mehmedim.Titrer korkar düşman seni görünce,\nDağlara seda saldın her erince.\nCepheler tutup meydana girince,\nÇoğuna bedeldir azı mehmedim.Verilen vazife gerçek yapılır,\nCanından önce vatana tapılır.\nGökten yere paraşütle sepilir,\nGöreve sadıktır kuzu mehmedim.Çelikten yay gibi selama durur,\nHavada dolaşır yerde güç verir.\nHasan ordumuza şerefle şan verir.\nMilletin evladı özü mehmedim.\n\n",
"siir_uzunlugu": 68
} | 68 |
{
"siir": "Aşk Şarkılarıyla \n\n\nİkimizde biliyoruz sevildiğimizi birbirimiz tarafından.\nSöylemeye cesaret mi edemiyoruz ne? \nOysa ben bütün aşk şarkılarının\nBize hitap ettiğini düşünüyorum.\nSana karşı hissettiklerimi anlatmak\nŞarkılarla daha kolay olacak biliyorum.\nSeni göreceğim günü\nSalı’yı iple çekiyorum.\nSana çaktırmıyorum ama\nBen de seni seviyorum.\n\n",
"siir_uzunlugu": 43
} | 43 |
{
"siir": "Gecikmiş İtiraf \n\n\nHer insanin söylemek isteyipde söyleyemedigi bazi seyler vardir..\nkimi zaman yüzünü, kimi zaman yüreginden gecenleri gizler..\ntam söylemeye cesaret bulurken, yeniden yitirir..\nhayata hüzünlü bakmaya baslar gözler..\ncünkü artik bilir, hersey icin cok gectir..\nkimseye anlatamaz, cikmaz sokaklarda kaybolur..\noysa söyleyecegi sey belki sadece iki kelimeden ibadet olan bir cümledir..\nbelki sadece icinde gizli olan o kocaman anlamdan korkuyordur..\n\n",
"siir_uzunlugu": 61
} | 61 |
{
"siir": "Düş/tünüz \n\n\nGece ve sen \nBeklenen ve beklenmeyen \nDüş/tünüz gökte/n pencereme… Ürkek bir adım atacak \nBelki, yüzünüze bakacaktım daha \nDilimden dökülecek kelimeler vardı \nBelki de örtecektim perdeleri… Gece ve sen \nDüş/tünüz penceremde/n \nAnsızın… 2 Ekim 2010 \nNizip\n\n",
"siir_uzunlugu": 36
} | 36 |
{
"siir": "Zaaf ve kuşatma, \n\n\nDoğduğum ülkede\nYaşıyorum senelerce\nOkullar, kültür, eğitim\nYırlarca tek öğrendiğim\nBir dönem büyükmüşüz\nZamanımızda küçülmüşüz\nVe bu gün ülkemde\nKüçüldüğümüz dönemde\nDünyayı tanıyorum\nÜlkemde yaşıyorumÜlkemdeki kültür\nÜlkemdeki eğitim\nBatıya endeksli\nBatı her şeyde ileri\nBilim, teknoloji\nSiyaset ve ekonomi\nKültür ve eğitim\nSosyal hukuki gelişimÜlkem aydını\nBatının hayranı\nHayat olguları\nDünya anlayışları\nBatıya göre ayarlı\nBatılı gibi düşünmek\nBatılı gibi yaşamak\nBatıda bir yer bulmak\nBatının gözüne girmek\nOnlar için önemli\nOnların temel hayaliÜlkem siyaseti\nAydınlar gibi\nGerek yok çok söze\nGiriyorlar birbirine\nYok düşüncelerinde \nNe halk, ne de ülke\nSadece yürüyorlar\nKendi hedeflerine\nKısa zamanda\nCepleri şişirmecesineOkuduğum tarihler\nBatıya karşı \nGücümüzü simgeler\nO günlerde\nBatının hiçbir devleti\nTek başına alamazdı\nKarşısına ülkemizi\nBoy ölçüşmek için\nBatılı ülkeler birleşirdi\nÜzerimize toplu gelirdiAma bu gün \nÜlkem insanı \nÜlkem aydını \nZaaf içinde\nBatılı ülkelere \nHayranlık içinde\nGüçleri, ilerilikleri\nKarşısında yenik biçimdeSanki, Ülkem insanının\nÜlkem aydınının\nAkılları, hayalleri\nRüyaları, düşünceleri\nBatının kuşatması altında\nNe batısız düşünebiliyorlar\nNe batıyla hesaplaşabiliyorlarAma batı, İnsanlık söylemleriyle\nGüçlü ekonomileriyle\nSilah üstünlükleriyle\nSiyasi birliktelikleriyle\nÇıkarsal düşünceleriyle\nKültürel birikimleriyle\nBilimsel gelişmeleriyleBütün güçleriyle. Ülkemize,\nDoğu ülkelerine,\n………………..Saldırıyor! …..İnsani ve ekonomik,\nKaynaklarını sömürüyor! ..Ama ülkem insanı,\nÜlkemin aydınları. Asla bunları,\nGörmek istemiyor! ..Sanki, Bunları yapmak,\nBatının temel hakkı sanılıyor! ..Onların yalancı,\nİnsanlık söylemlerine inanılıyor! ..Onların, \nBatılı olmayanlara karşı,\nÇifte standartlar içinde,\nOlduklarını bir türlü göremiyor! ..Onların,\nİnsanlık söyleminin\nÜlkem insanlarını\nDoğu kökenli insanları\nKendi hizmetlerinde\nKullanmak olduğunu\nBir türlü göremiyorSanki, Batının bu günkü durumu\nÜlkemin batıya karşı durumuÜlkem insanlarını kuşatmış\nKendine bağlayıp âşık etmiş\nÜlkem insanı ve aydınları\nBüyük bir sevda ve bağlılıklarıyla\nNe isterse verecekler batıya! Gerçekten güç bunu anlamam\nGerçekten böyle özgür olamamBen, sen, o \nBiz, siz, onlarAklımızı, \nHayallerimizi\nRüyalarımızı\nHayatlarımızı\nAnlayışlarımızıBatıya karşı, \nHayranlık dolu, \nKuşatmasından kurtarmadıkça,\nAsla gerçekçi özgürlük yok ufukta! ..Ne kişisel özgürlükler,\nNe de toplumsal özgürlükler! ..Ve sanki. Karabasan bir rüya,\nVarlığımız her şeyiyle,\nBatının işgali altında! ..Batıya rağmen \nHiçbir şey \nDüşünemiyoruz asla! ..Özgürlük. Kendin olabilmek\nKendini düşünebilmek\nKendi çıkarını koruyabilmek\nKendinle hesaplaşabilmektir…04.07.2006 - İzmir\n\n",
"siir_uzunlugu": 317
} | 317 |
{
"siir": "Gözlerden Ateş de Çıkıyor İnanın \n\n\nHani o meşhur Kemal Sunal Şener Şen filmi Tosun Paşa'da geçer. Kemal Sunal paşa gibi hareket etmeye çalışır da, göğsünü kabartır, kafayı yukarı kaldırır da bir tek ''Gözlerimden ateş çıkartamıyorum.'' der Şener Şen'e... Hem vallahi hem de billahi benim gözlerimden şu an da ateş de çıkıyor, hem de ne ateş yakıyor etrafı her bir tarafı hem de vücudumun her bir yerini... Anlayın işte da hastalandım, ateşlendim. Gripal durum yani kısaca özetleyecek olursak. Hasta hasta oturmuş ben de mizah öyküsü yazmaya çalışıyorum günün gecenin bu saati hem de... Zamanlar torbaya girdi ya... Hanım da oradan sesleniyor ''Yat da dinlen a kocam yat da dinlen, bu gün de yazmayı ver, edebiyat dünyası yerle bir olmaz merak etme Ahmet bu gün bir şey yazmadı diye.'' Doğru diyorsun be Hatun. Biraz dinleneyim...Hanım da şöyle bol acılı bir şehriye çorbası yapmış. Üstüne de bastım mı pul biber ile karabiberi iyice ateş basacak sonrasında. Bir de üstüme kalın hırka, terledim mi hiç bir şeyciğim kalmaz diye geçiriyorum içimden ama nereye varır bu hastalığın sonu onu da bilemiyorum... En iyisi bir duşa girsem de azıcık ıslansam fayda eder mutlaka...Gözlerimden ateş çıkmaya devam ediyor. Bu ateşi söndürmem lazım bir şekilde. Ya da en iyisi unutmaya çalışmak. Takma kafana Ahmet diyorum. Hasta değilmişsin gibi yap, mikroplar anlamasın senin kötü durumda olduğunu. Vay be bu mikroplar da hakikaten çok mikroplar. Öyle de pis bir hastalıktır ki bu grip halk arasında hep söylenir durur ''Grip bu ne öldürür ne de oldurur.'' derler. Hele bir de uzun sürdü mü bir hafta, on gün kadar iyice perişan oluyor insan.Aaaaaaaaaah, oooooooooooof, üüüüüüüüüüüüüüüf! Değişik ses tonlarında ve re minörden fa majörden, sol minörden inleyip duruyorum. Tesadüfe bak radyo da da ''İnleyen nağmeler.'' adlı parça çalıyor. Nağmeler inlemiyor dostum, inleyen, ağlayan, zırlayan benim. Bu gözlerimden çıkan ateş iyi ki sağı solu ya da başkalarını yakmıyor, sadece ben yanıyorum içten yanmalı motorlar gibi. Yaptığım hesaplamalara göre ikinci üçüncü gün hastalığın şiddetinin biraz daha azalması lazım ama bir de şu mikrop kardeşlere mi sorsam ''Birader benim vücudu en erken ne zaman terk edersiniz?'' diye... Onlarda ''Abi takma kafana bizi, seni biraz hırpalayıp sonra çeker gideriz giderken de fazla gürültü yapmayız Abimmm benim.''Bu mikroplar arasında da iyi dayanışma var ha! Birbirlerini çok tutuyorlar. ''Abi bak biz Ahmet Abinin sol tarafına yerleşiyoruz siz de sağ tarafını tutun, ortaya da başkaları gelir, dört koldan hücuma geçelim de hiç olmazsa beş altı gün yatırırız da kalkamaz.'' Teker teker gelseniz ya ulan mikroplar. Buldunuz benim gibi halim selim bir adamı, durmadan saldırıyorsunuz, sonra da yüreğimi kaldırıyorsunuz... Görürsünüz siz şimdi Doktor Erhan Beye söylemezsem sizi... Doktor Erhan Bey aile hekimimiz onu da bu arada belirtelim. Yaptığım hesaplamalara göre iki gün daha yatarım, üçüncü gün ayağa kalkmam lazım ya hadi hayırlısı... Özlemiştir beni şimdi iş yerinde ki kediler, köpekler, kuşlar... Yollarımı gözlüyorlardır, nerede kaldı bu Ahmet Ağabey diye. Bir gelse de yine haşır neşir olsak... İşte böyle bizim hastalık durumları... \n\n",
"siir_uzunlugu": 480
} | 480 |
{
"siir": "Ay Gülüm \n\n\nİçimdeki \nbu sevda bitermi dersin.\nbitermi dersin ay gülüm\nbitermi.\nBırak bitmesinbay gülüm\nbitirirsen ölümümü istersin...Yüreğime saldığın sevdamıydı\nyoksa yaşanan bir rüyamıydı.\nRüya bile olsan kabulumdur\norada yaşıyorum, biterse ölümümdür.\nİçimdeki sen hiç bitermi\nbitermi dersin, ay gülüm bitermi...Bu sevda \nhafif değildir, ay gülüm.\nSevdan kantar ile tartılmaz\nağırdır, değerine paha biçilmez.\nSevdana paha biçemedim\nay gülüm.\nİçimde yaşayan bir efsane oldun\nrüyalarıma olsun, mani olma ay gülüm...İçimdeki \nbu sevda bitermi dersin.\nbitermi dersin ay gülüm\nbitermi.\n\n",
"siir_uzunlugu": 79
} | 79 |
{
"siir": "Evin Halleri \n\n\nSen evden de benden de gidersin bazen\nYol seni bekler, yola koyulursun üşenmeden.\nSusar derinden ev, ıssız halidir.Ben sana, ev bana, sen eve, ev sana\nKara kara bakar ya bazen\nAh kıyamaz hani kimse kimseye.\nEvin içerlek halidir, boynu eğilir.Mutfakta çayın sesi demlenir\nSabah, benim sesimde sonbahar\nSenin sesinde bir çocuk\nEv mutludur halinden, pötikarelenir.Ben sana, sen bana soyunursun bazı geceler; \nsen kendinden sarkarsın, ben kendimden.\nBenlerimi saysın sabah Şerife teyze\nEvin dağınık halidir.\n\n",
"siir_uzunlugu": 76
} | 76 |
{
"siir": "Dön Gayri \n\n\nDÖN GAYRİSabır kuşum yetişir bu gurbet\nGözyaşlarım sel oldu dön gayri\nDeğişen yok sabret babam sabret\nİsyanlarım yel oldu dön gayriBir oda. toprak dam yeter bize? \nKoruklar üzüm gelir sevene\nKarnımız doyar ekmek su ile\nAçlığa da razıyım dön gayriGün Cehennem olur yardan uzakta\nKarında olan şimdi kucakta\nEkilen tohum artık başakta\nHasretinden köz oldum dön gayriGurbet zehiri öldürmez içeni\nGurbet gonca gülün batan dikeni\nGurbet kaldırmaz yere düşeni\nKafamı fıttırmadan dön gayriSERMET APAYDIN\n\n",
"siir_uzunlugu": 75
} | 75 |
{
"siir": "Kara deniz sevdamsın... \n\n\nBen sen gibi sen ben gibi\nHer kez sen olmak ister biraz\nBiraz hırçın biraz deli.. \nBen sen gibi sen ben gibi \nSevdam kara deniz.......Açık yeşil, koyu mavi\nDeli rüzgar, esen yel gibi\nBazen hırçın. bazen deli\nKararmış kara denizDerinliğin sonu yok görünmüyor\nSular hiç durulmuyor\nVahşi bir tay gibi uslanmıyor\nSessizlikte kaybolur kara denizYakılan ağıtsın, türkülerde\nTutkusun, sevdamsın şiirlerde\nÖzlemsin, hasretsin kara denizSEVDAMSIN KARA DENİZNe anlatmakla nede yazmakla bitmez Kara deniz sevdasıSesi gelir uzaklardan rüzgârın\nGelin gibi süslenmiş dağların\nHer yanı çiçek dolu kırların \nElbette özlemi vardır içinde baharınBir ağacın gölgesine yaslanır bakarsın\nBulutlar eşlik eder hayallere dalarsın\nHissedersin temiz havayı içine alırsın\nTutarsan nefesini bütün güzellikleri duyarsın Kıpır, kıpırdır için sanki büyük bir heyecan dır\nNe olduğunu anlamadan titremeye başlarsın\nBakınırsın sağına soluna tüm canlılar yanında\nEğer uzanırsan çayırlara duyarsın konuştuklarını daBirden yağmur başlar nerden gediğini anlayamazsın \nGökkuşağı rengârenk renklerini sayamazsın\nBirden bulutlar kaybolur şaşırırsın\nHiçbir şey olmamışçasına gülümser güneşHayranlıklar içinde kalırsın\nSonbaharda sarının tüm tonları\nKışın beyazın sonsuzluğu\nİlkbaharın renk, renk çiçekleri\nYazın yeşilin ve tüm renklerin cümbüşü\nAynı anda bütün bu güzellikleri \nKara denizde yaşarsın \nSevdam....\n\n",
"siir_uzunlugu": 182
} | 182 |
{
"siir": "Anne mezarlarında güneş Bayram günleri \n\n\nAnne mezarlarında güneş Bayram günleriAnne mezarlarında güneş bayram günleri\nKoşulur anne mezarlarınaKoşulur anne mezarlarına \nAnnesiz bayram olur mu\nTek anne mezarlarında güneş bayram günleriAnne mezarlarında güneş\nBayram günlerinde\nAnne mezarları güneş\nBayram günlerindeBayram günleri \nÖmrün gülleri\nAnne mezarlarını öper güneş\nGüneşlerin gönlünde güneşAnnelerin ödenmez hakkı\nAnnelerin hakkı dağ kadar büyük\nAnne mezarlarını öper güneş bile\nBayram günlerinde\nÖper göklerin mavi dudakları anne mezarlarınıBayram günleri \nÖmrün gülleri\nYetimler içinÇiçekli bayram günleri anne mezarları...\nÇocuklar çiçekli ve güneşli...\nBayram günlerindeBu annenin mezarını da öpsün güneş\nBir fatiha okuyacak kimsesi yok\nBayram günlerindeHer bayram\nÜç yetim çocuk\nElleri duada...\nAnne mezarında\nÜç çiçek\nAnne mezarında\nAnnelere pek cömert bayram günleriBayram günleri \nÖmrün gülleri\nBayram günlerinde açar cömertliğin gülleri Bu gün yine bayram\nAnneler güneşli çocukları çiçekli\nEvler nurlu sofralar ballı\nKöyler şehirler sevinçli\nSevinç günü ölüye -diriye\nBayram günleriBu gün yine bayram\nHer annenin mezarını öper güneş\nGüneş bile cömert\nBayram günlerindeBu gün bayram\nAnnelerin ellerini öper güneşHer bayram bir yangınla hatırlanır anneler\nYetimlerin dudakları güneşlidir\nBu gün bayram\nÇiçeklidir elleri..\nUnutulmaz ki anneler\n.\nUnutulmasın anneler...\nKıyametler kopsa unutma anneni...\nBayram günleriBayram günleri \nÖmrün gülleriHer bayram\nÜç yetim çocuk\nElleri duada...\nÜç çiçek\nAnne mezarındaBu gün bayram\nDedim ki,\nAnneler unutulur mu\nHep çiçeklerle süslensin mezarları annelerin\nŞu üç yetim üç çiçektir...Ve dedim ki,\nBir bahar sabahı her anne mezarında\nBayram günlerinde\nBahardır bayram günleri \nÖlüye - diriyeBu bayram sabahı...\nHer bayram sabahı\nElleri çiçek olacak şu yetim çocukların\nVe çiçeklere düşer göz yaşları...\nAnne hasretiyleBayram günleri \nÖmrün gülleriBelki güz soldurur çiçeklerini bu anne mezarının \nKış günü bile açacak bu üç yetim bu mezarda...\nAnnesizlik gecesin anladım\nBu bayram sabahı\nAnne mezarları yıldızlı. anne mezarlarında güneş...\nBayram günlerinde\n\n",
"siir_uzunlugu": 280
} | 280 |
{
"siir": "Gazi \n\n\nGözlerimde ki iki damla yaşa bakma Öyle kin dolusun gözlerin mavi bir şimşek Uçurumun ucunu seçtin sevgim yerine gazi Barut kokusu sevdan sevgilin senin Bırak kaderine yazılan yazgıya ağlamayı Onurlu bir sevda aşk seni bekler gazi Sen benim kınalı kanla yıkanmış yiğidim Seni üzmek değil amacım vebam olur gözyaşın Kaç gece ağladım gözyaşımı senden sakladım gazi Kolay değil barut kokan rüyalarında gezinmek Sarılıp öpüp koklamak isterdim yaralı bedenini Sen huzurlu olasın diye sevdamı attım içime gazi Çürümeden duyguların uyan uyan ne olur Cephede binlerce askerlerimiz şehit olurken Sen ağlama nefes alıp verdiğin günlere gazi Söyleyemediklerimi bak ma gözlerimden anlarsın İstediğin zaman gidebilirsin gücüm yok konuşmaya Sen vatanımın onurlu gazisi bense yalan aşk gazisi İ.Selin deniz\n\n",
"siir_uzunlugu": 116
} | 116 |
{
"siir": "Hayatın İçinden \n\n\nNe zamandır ilk kez,\nYedide uyandım,\nKoştum pencereyi açtım.\nİçimde bir heyecan\nYüreğimde mutluluk.\nHey! diye bağırdım.\nGünaydın güneş,\nGünaydın kuşlar çiçekler,\nBöcekler karıncalar,\nSize de günaydın.\nBu gün çok güzel olacak.\nGünü güzel kılan\n Güzellikler yaşanacak\nKaç kişiye kısmet olur? \nÇoluk çocuk yönünü çizdi,\nKüçük oğlumda mezun olacak.\nDaha dündü ilk adım atışı.\nDaha dündü okula gitmek için,\n Elimden tutuşu.\nDaha dündü, bahçede oynaması,\nDaha dündü, hastalanıp \nOkuldan kaçması.\nOysa bugün,\nBüyük bir coşkuyla\nKepini attın havaya.\nBu yaşına kadar aldığın\nEğitimle. deneyimle,\nFarkında değilsin ama\nBalıklama daldın hayata.\n\n",
"siir_uzunlugu": 91
} | 91 |
{
"siir": "Bekle Daha Neler Gelecek Önümüze \n\n\nSanki daha yeni bir şey olmuş gibi; ”boykot edelim, almayalım. yakalım. yıkalım “diye palavra sıkmaya çoktan başladık.Artık daha birkaç gün eylemler yapılır; Fransız bayrakları yakılır, Fransız parfümleri sokağa dökülür, sloganlar atılır “KAHROLSUN FRANSA” diye. Aradan bir hafta on gün geçsin de gör saman alevi gibi söner gider tepkilerimiz. Uzun menzilli devlet politikalarımız olmadığı müddetçe de bu musibetler devam ede gelir.Halbuki; ” bir musibet bin nasihattir” iken, maalesef bize bin musibet bile tesir etmemektedir.Çağlar ötesine yönelik ÜLKÜLERİMİZ olmadığı içindir ki. hep atlama tahtası gibi kullanılırız. Atatürk’ten sonra Türk dış politikasını hep gayri Türk unsurlar belirlemişlerdir.Haklı olduğu halde hep haksız duruma düşürülmeye çalışılan Türk devletini yönetenler ne zaman; \n“TÜRK’ÜN DOSTU YİNE ’TÜRKTÜR.”Maalesef Türk’ün ananevi dostu yoktur…” diyen bir Gazi Mustafa Kemal gibi düşünebileceklerdir. Perşembenin gelişi Çarşambadan belli iken ve yıllardır dünya kamuoyunda aktarıla kotarıla getirilen ermeni meselesi nihayet AB üyesi bir büyük ülkenin meclisinde ezici bir oy çokluğuyla kabul gördü. Biz daha önceleri “hayır Ermeniler soy kırıma uğramadı. onlar Rus ve Fransız üniformaları giyerek uzun zamandan beri beraber yaşadıkları komşularına tecavüz edecek kadar alçaklaşan bir güruhtu” diyebildik mi? Esas itibarıyla Ermeni mezalimiyle ilgili olarak yazılan kaç tane bilimsel tez hazırlayıp da sunabildik dünyaya? Hangi enstitüyü açabildik? Hangi düşünce kulübümüzü kurabildik? Lobicilik faaliyetlerimizi geliştirip. dünya medyasında sesimizi ne kadar duyurabildik? Hangi ilim adamına destek olup da yapılacak iftiraların önünü kesecek “belgeseller” hazırlattık? \n. \nHangi filmi çekip da dünya kamuoyuyla paylaştık? Biz ancak; Sibel Bilmem ne isimli fahişeye Antalya Film Festivalinde altın portakal ödülü veren zihniyetti alkışladık. \nYalan mı? Şu Türk’ün ekmeğini yiyip de yine Türk’e söven ağzı yamuk Orhan’a karşı eylem yapan Kemal KERİNÇSİZ gibi bir kahramana bile hakaret eden yazar çizer. siyaset adamı değil miyiz? Bu kampanyaların ardı arkası kesilmeyecektir. Sırada Pontus, Süryani ve kürt yalanları oylanacaktır bu medeni(!) Avrupa ülkelerinin meclisinde.Zaten Avrupa Parlementosunun Türkiye raporlarında da ermeni soykırımının yanı sıra “Pontus ve Süryani soykırımını da tanıyın” talimatı yer almaktadır.Kendilerince haklı gerekçeleri de var nasıl olsa; kapılarımızda “AB…AB…” diye meleyen siz değil misiniz? Hele de koskoca “Nobel ödüllü Orhan Pamuk” dahi böyle söylüyor ve Fransa’da ki o aşağılık oylamayla aynı gün ödül verilen yazarı hararetle tebrik eden sizin Türkiye Cumhuriyeti’nin başbakanı ise bundan daha doğal ne olabilir ki.” Türkiye artık aklına başına toplamalıdır. Artık:” AB değil, Türk Birliği” demek zorunluluğumuz vardır. Kendi özümüze dönmedikçe burnumuz daha çok sürtülecektir. Sevgili dostum, arkadaşım, Basın Birliği Başkanı Kemal ÇAPRAZ:”Fransa uyuyan devi uyandırmıştır. belki de ileride uyanışımıza sebep oldu diye Fransa’ya teşekkür bile ederiz.”diye yazmış. İnşallah öyle olur sevgili Kemal Çapraz… İnşallah Türk titreyerek kendine döner… İnşallah AB’ye al atını……dediğimiz günler yakın olacaktır… Sözlerimi o büyük devlet adamı. eşsiz deha sahibi Gazi Mustafa Kemal’in aşağıdaki sözleriyle noktalıyorum. “DÜŞMAN KİM VE HANGİ MİLLETTEN OLURSA OLSUN BENCE AYNIDIR”.\n\n",
"siir_uzunlugu": 437
} | 437 |
{
"siir": "Sen Yıkılasın \n\nDertler verdin bana derman arattın\nHançer vurdun yüreğimi dağlattın\nGece gündüz sen hep beni ağlattın\nKahrolasın dünya sen yıkılasınÇok gülmek istedim amma olmadı\nÇok çileler çekdim vadem dolmadı\nBu dünyada güzel günüm olmadı\nKahrolasın dünya sen yıkılasınDünyaya geleli bahtım gülmedi\nHep ağladım gözyaşımı silmedi\nBu dünyada gayrı çilem dolmadı\nKahrolasın dünya sen yıkılasınYalan dünya sana nasıl gönül bağladım\nHançer vurdum yüreğimi dağladım\nGeçe gündüz ben her zaman ağladım\nKahrolasın dünya sen yıkılasınYeter be dünya bıkmışım senden\nAğlasam sızlasam ne gelir elden\nHalden bilmeyenler anlamaz dilden\nKahrolasın dünya sen yıkılasınİsteyerek dünya sana gelmedim\nGelmişim bir kere gelmez olaydım\nSenin düzenini görmez olaydım\nKahrolasın dünya sen yıkılasınDünya sende adaletten iz mi var\nSenin sözünün üstüne söyle söz mü var\nYersin insanları doymak bilmezsin\nKahrolasın dünya sen yıkılasınDünya hilebazsın bilen olmamış\nSenin hilelerin gören olmamış\nSana bağlanmışlar gülen olmamış\nKahrolasın dünya sen yıkılasınUğraşmam seninle başa çıkılmaz\nKurmuş sun çarkını geri yıkılmaz\nHep sen kazanırsın kaybetmek yoktur\nKahrolasın dünya sen yıkılasınUtanmak ne allanmak ne bilmezsin\nZulüm edersin güldürmek ne bilmezsin\nKahredersin öldürmekde bilmezsin\nKahrolasın dünya sen yıkılasınÇok çekdirdin bana bende yazarım\nBenim sende artık yoktur nazarım\nSenelerdir dertlerimi yazarım\nKahrolasın dünya sen yıkılasınATEŞOĞLUNU sen her zaman ağlattın\nHançer vurup yüreğini dağlattın\nGöz yaşların hep sel gibi çağlattın\nKahrolasın dünya sen yıkılasın\n\n",
"siir_uzunlugu": 209
} | 209 |
{
"siir": "Babalar İçin \n\n\nBu dünyada o bir şahtır\nFerman babadır baba\nEvladı için her bir derde\nDerman babadır babaBabalar hep olur ulu\nKalpleri merhamet dolu\noğlun kanadı kolu\nGüman babadır babaBabalar sönmeyen çıra\nEvladı düşmesin dara\nNerde olsa peşin sıra\nGiden babadır babaFelek ile eder dava \nBizim için kurar yuva\nEvalt için hayır dua\nEden babadır babaBabalar biler varını\nDüşünürler hep yarını\nKötü evladın kahrını\nÇeken babadır babaErgün baba için söyle\nHerkes bunu böyle bile,\nHer bir işi vicdan ile\nYapan babadır baba\n\n",
"siir_uzunlugu": 82
} | 82 |
{
"siir": "Yeni Yılda Kendini Yenilemek Gerek \n\n\nYeni bir yıl daha ışık hızıyla geçti. \nArdında acı tatlı bir çok hatıra bıraktı. \nYılların silgisi yoktur. silemez geçmişi. \nYılların sihiri yoktur. gerçekleştiremez bütün dilekleri. Yeni yılda kendini yenilemek gerek; \nTüm tabuları. dogmaları. önyargıları geçen yılda bırakmak \nVe böylece kendini özgürleştirmek, \nYeni takvime ayak uydurmak...\n\n",
"siir_uzunlugu": 46
} | 46 |
{
"siir": "Aldattın Hasret \n\n\nSevinirim demiştin bana görünce\n Aradım bulamadım seni de gelince\n Nereye kayboldun gönlümü verince\n Senmi kalmıştın aldatmayan hasret Hani gözleri aşlıydın acılar çekerdin\n Hani yirmi sekiz yaşın sen bekardın \n Hani gülmez etrafına dertler saçardın\n Yalanmıydı sözler beni aldattın hasret Mutluluğum verip dertlerini alırdım\n Senin için inan zindanlarda kalırdım\n Bir eletsen güzel samsunada gelirdim\n Üzdün gönlüme karalar bağlattın hasret Bıraktığın yerlerde çok nöbetler tutum\n Bırakın garibi candan yalandan bıktım\n En son garip gönlüme ben seni soktum\n Sende herkes gibi beni aldattın hasret 18 / 2 / 2014 Alaçatı\n\n",
"siir_uzunlugu": 88
} | 88 |
{
"siir": "Eğer Dost Irmağın \n\n\nEğer dost ırmağın gözün ararsan\nSerçeşme'den gelir suyun durusu\nAli Muhammet'tir Muhammet Ali\nİkisi de bir elmanın yarısıAli'm engür ezdi kırklar da içti\nKırkı da mest oldu kendinden geçti\nMuhabbetin kapısını kim açtı\nCümlesi de bir ikrarın çerisiAli'm yola gider menzili keser\nSofi nerde olsa yalanı basar\nBir kale yaptırmış on iki hisar\nSor nedendir duvarının örüsüDört kapısı vardır kırk da dükkanı\nÜçyüz altmış altı gevher madeni\nOn yedi kişidir alıp satanı\nCümlesinin sarrafıdır birisiO kalenin bedenine kuş konar\nKanadı üstünde kandiller yanar\nPir Sultan Abdal'ım secdeye iner\nAşık oldum gitmez benzim sarısı\n\n",
"siir_uzunlugu": 96
} | 96 |
{
"siir": "Ben Diye Biri \n\n\nBen, acıyla mı mayalandım bilmem.\nHayatın her deminde bir sızı,\nHer günümde gözyaşı.\nAkşam bitmiş, karanlık gitmiş,\nSabah olmuş ışıldayarak.\nMerhaba! diyorum dünyaya,\nO ise cevap vermiyor.\nHa demir,\nHa duvar..\nHep gözyaşı, hep keder...\nBöyle gelmiş, böyle gider.\nBen diye birinin ömrü,\nHiç yaşanmadan biter... 27 Temmuz 1982\n Sa:17.00 Bornova\n\n",
"siir_uzunlugu": 54
} | 54 |
{
"siir": "İkinci tekil şiiri \n\n\nRuhum göklere kanat çırparken,\nSayıklar ölümü, dil yavaş yavaş. \nBenliğim senden bir an ararken,\nBu koca özlemimi, bil yavaş yavaşBu zaman ki; gönlümü yakan bir ateş,\nBu zaman ki; geceye düşman, güne eş.\nGecenin ardından doğmazken güneş,\nBu öksüz gözyaşımı, sil yavaş yavaş\n\n",
"siir_uzunlugu": 46
} | 46 |
{
"siir": "Bir Çocuk \n\n\nDediler ki: ‘- Yok baban,\nBabanı aldı vatan! ’\nMeğer burada yatan\nSenmişsin, babacığım! Davullar çala çala,\nKöylü döküldü yola...\nNe güzeldi alayla\nGidişin... babacığım! Kaldın diye askerde\nAnam uğradı derde...\nBu tenha tepelerde\nNe işin... babacığım?\n\n",
"siir_uzunlugu": 39
} | 39 |
{
"siir": "Dost Dediklerim \n\n\nBenim şu dost dediklerimi ben bir gün deneyeyim\nSüzgeçlerden geçirip eleklerden eleyeyim\nSırlarımı dertlerimi de onlara söyleyeyim\nSırlarımı hep aşıkar ettiler dost dediklerimBen dedim ki bu dostlarla çay misali demlenelim\nSüt gibi kaynayalım yoğurt olurmu deneyelim\nSütleri bozuk çıktı yoğurt tutmadı neyleyeyim\nBaktım ki ne yoğurt olur ne peynir dost dediklerimYüzüne dost görünen ben böylesini neyleyeyim\nBöyle dosta ne sırrımı ne derdimi söyleyeyim\nArkamdan konuşanı Allaha havale edeyim\nBenim menfaatsız dostum olmadı dost dediklerimAli Eryılmaz 30/03/2012\n\n",
"siir_uzunlugu": 78
} | 78 |
{
"siir": "Bir Güneş Doğdu Biliyormusun \n\n\nBir güneş doğdu biliyor musun? \nSıcacık, sımsıcacık bir güneş\nNeden gölge etmek zorundasın\nLütfen.Bırak, birazcık ısınayımGözleri kapalı bir insanın görmeye başladığı gibi\nAnnenin evladını hasretle beklediği gibi\nAcaba benim de bekleyenim olacak mı\nDiye düşündüğüm an.BİR GÜNEŞ DOĞDU BİLİYORMUSUN\n\n",
"siir_uzunlugu": 43
} | 43 |
{
"siir": "Atatürk ve Kitap (III) \n\n\nNUTUK İstiklâl savaşımızın, Cumhuriyetimizin ve inklâpların ilk elden yazılıp okunduğu ve günümüzde yüzlerce baskısı yapılan “NUTUK” yakın tarihimizi bizzat yapan olarak Mustafa Kemal ATATÜRK tarafından yazılmış ve kurucusu olduğu Cumhuriyet Halk Partisi’ nin 15-20 Ekim 1927 tarihinde Ankara’ da toplanan ikinci kurultayında yine Atamız tarafından altı günde – 36. 5 saatte okunmuştur. NUTUK’ un bazı baskılarında, yeni kuşak okuyabilsin diye dilde sadeleştirme yapılmıştır. Bazı baskılarında kapak olarak ATA’ nın NUTUK’ u okurken çekilmiş fotoğrafının kullanıldığını görürüz. Aşağıda (kaynakça olarak) kendi kitaplığımda bulunan üç ayrı baskı örnek olarak verilmiştir. NUTUK, • Gerçekleri anlatan bir belgesel eserdir, \n• Edebi amaçla kaleme alınmamıştır ve bu sebeple bir sanat eseri değildir, ancak çok iyi bir hitabedir, \n• Milletimiz ile yakın tarihimizi yapan ATATÜRK tarafından bizzat kaleme alınmış ve zaman zamanda dikte ettirilmiştir, \n• İçinde anlatılan olaylar, kahramanlar belgeleriyle birlikte açıkça belirtilmiştir, \n• Nitelikleri bakımından benzeri yoktur, \n• Yine bizzat ATATÜRK tarafından olaylara katılanlar hayatta iken açık olarak ve tamamı okunmuş olup; “1919 yılı Mayıs’ın 19’uncu günü Samsun’ a çıktım. Ülkenin genel durum ve görüntüsü şöyledir! ...” Diye başlar. Kurtuluş savaşlarını, cumhuriyetin kuruluşunu, devrimleri ve ilgili olayları (Her satırı önemde ve okunmalı diye düşündüğümüzden geniş alıntılar yapmayı uygun görmedik) anlattıktan sonar: “ Saygıdeğer efendiler, sizi günlerce işgâl eden uzun ve teferruatlı nutkum, nihayet geçmişe karışmış bir devrin hikayesidir. Bundan milletim için dikkat ve uyanıklık sağlayabilecek bazı noktaları belirtebilmiş isem kendimi bahtiyar sayacağım. Efendiler, bu nutkumda; millî varlığı sona ermiş sayılan bir milletin, istiklâlini nasıl kazandığını, ilim ve tekniğin en son esaslarına dayanan millî ve çağdaş bir devleti nasıl kurduğunu anlatmaya çalıştım. Bugün ulaştığımız sonuç, asırlardan beri çekilen millî felaketlerin yarattığı uyanıklığın eseri ve bu aziz vatan köşesini sulayan kanların bedelidir. Bu sonucu, Türk Gençliği’ne emanet ediyorum. “ Ey Türk Gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk cumhuriyetini ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir. Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegane temeli budur. Bu temel, senin en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dahili ve harici bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklâl ve cumhuriyeti müdafa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgâl edilmiş olabilir. Bütün bu ahval ve şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketindahilinde iktidara sahip olanlar gaflet ve delalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhid edebilirler. Millet fakrü zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir. Ey Türk istikb3linin evladı! Işte bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk istiklâl ve cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur.” Dediği gençliğe hitabı ile bitirir. ATATÜRK, buna neden ihtiyaç hissetmiştir? Yukarıda tam metnini verdiğimiz bize hitabında, uyarı için belirttiği durumu gerçekte yaşamıştır. Türk Ulusu ile birlikte yaşamıştır. İleride de yaşanması muhtemeldir ve de yaptıklarımı inkâr edebilecek olanlar çıkacaktır diye düşünmüştür zannederim. Nitekim öylede olmaktadır. Kurbağaların sindirim sistemi dahil çocuk kafalara doldurulurken; tarihimiz, doğru ve yeteri kadar öğretilmemektedir. Söyledikleri, çıkarlar doğrultusunda saptırılıp; şunu demek istedi, bunu demek istedi, vb. Yalan yanlış yorumlarla halk yanılgıya sürüklenmek istenmektedir. O, milletine “size ölmeyi emrediyorum“ diyebilecek kadar açık; milleti, O öl deyince ölecek kadar ona inanmışken başka şeyler kastediyor olmasını düşünmek kadar abes bir şey yoktur. Söyledikleri ve yaptıkları gün kadar açıktır. Akla, bilime inanan bir önder olarak bugünleri o günden görebilmiştir. Bizlere düşen NUTUK’ ta anlatılanları ve genel olarak tarihimizi iyi öğrenip anlayarak aklın ve bilimin gösterdiği yolda birey ve ulus olarak yapılması gerekenleri yapmamızdır. Maddi olarak ve fiilen işgâl ile bizi yok edemeyeceğinni acı bir dersle anlayanlar, bugün bağımsızlığın ve cumhuriyetin bekçisi olan biz gençlerin kafalarını esir alma peşindeler. Aramızdan dün olduğu gibi bugün de hainler ve aymazlık içinde olanlar çıkabilecektir. Ancak dün ninelerimiz- dedelerimiz için kutsal olan Atamızın vatan için öl emir, bugün bizim yarın çocuklarımız için öğrenmek- çalışmak- üretmek ve birlikte mutlu olmak üzere yaşamak asıl olmakla birlikte hala geçerlidir. Bizlerin, hainlere, gafillere karşı olduğu kadar seyirci kalanlara karşı da uyanık olmamız gerekmektedir. Zira büyük önder ATATÜRK’ün, gençliğe hitabının sonunda “ … Ey Türk istikbalinin evladı! Işte bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen…” diyerek işaret ettiği gibi bağımsızlığımızı ve cumhuriyetimizi koruyamamanın mazereti yoktur. Ata’ yı ve tarihimizi öğrenip anlamağa çalışırken hep; ulusal kurtuluş savaşımızın önemli tarihi Samsun’ açıkışını 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı ve TBMM’ nin açılışını da Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı olarak kutlama nedenlerimizin özünü düşünürüm. Bize gore bulduğum cevapları sizlerle paylaşmak isterim. (Eğer sizlerde düşünüyorsanız ve cevap bulduysanız bizlerle paylaşmanızı dileriz.) Bize gore TBMM’ nin açılış yıldönümlerini Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı olmasının ve şenliklerle kutlanmasının nedenleri: • Çocuklar, toplumun devamlılığıdır(Cumhuriyet ebediyen yaşayacaktır) , \n• Çocuklar, ulusun geleceğidir(Yarını-çocukların geleceğini düşünmek gerekir) , \n• Çocuklar, masumdur, temizdir ve hassasiyetle korunmalıdır (Meclisin de saygınlığı ve devamlılığı hassasiyetle ve daima temiz kalmalıdır) . Kurtuluş yıldönümlerinin içeriği, giderek boşaltılmakta ve sanki sadece çocuk şenliği imiş gibi bir izlenim yaratılmaktadır(Bilerek yada bilmeyerek)Oysa 23 Nisanlar, bizim için aynı zamanda demokrasi bayramı anlamını da taşımaktadır. 19 Mayıslar ise gençlik bayramıdır çünkü: • Gençlik, aydınlık düşünce demektir, \n• Gençlik, enerji doludur ve ileriye baker, \n• Gençlik, idealisttir ve öylede olmalıdır, \n• Gençlik, geçmişten ders alıp gelecek için birşeyler yapabilecek yaştadır, \n• Gençlik, haksızlıklara, çirkinliklere, karanlıklara karşı olmaktır, \n• Gençlik, Gençlik, sevgiden barıştan yana olmaktır, \n• Gençlik, yorulmamaktır inancındayız. NUTUK, bu duygulardan yolar çıkılarak ve bugün ülkemizde olanlara bakılarak her yurttaş tarafından dikkatle okunmalı hatta okullarımızda ders kitabı olarak okutulmalıdır. Lise edebiyat öğretmenim İsmet Cemiloğlu’ na binlerce teşekkürler ediyorum. O, istiklâl Marşımızı ve Atamızın gençliğe hitabını ezberleyip, her sözün-cümlenin anlamını kavramamızı sağlamıştı. NUTUK’ un başucu kitabımız olması inancındaydı. Nekadar da haklıymış. Atamız ile ilgili başka kitap konulu yazılar yada başka konulardaki yazılarda buluşmak dileği ile… Kaynakça: 1) SÖYLEV(NUTUK) , Atatürk, 2. Cilt, 8. bsk., TDK 220/1 Atatürk Dizisi 1 TTK, Ankara, 1981. \n2) NUTUK, M. Kemal Atatürk, 3 cilt, Bugünkü Dile Haz. Pr. Dr. Zeynep Korkmaz, Başbakanlık Bas., Ankara, 1984. \n3) A. SPEECH Delivered By Mustafa Kemal Ataturk, 1927, Başbakanlık, Ankara, 1981. © Ildız\n\n",
"siir_uzunlugu": 1005
} | 1,005 |
{
"siir": "Tanrı Memnun \n\n\nYalnızlık onurun seçimidir çoğu zaman\nBir kaç basit söze prim vermeden\nİncitmeden harbi yaşamı\nBazı bir yangının alevidir\nİçindeki yangının ayazı.Sevecek bir kadına meyilliyken yürek\nOluverir yürek ürkek, beden titrek\nVe meyilin fazla olduğu yerde\nSel erken gelecek\nYeşilde korunmazsa içinde\nKalbin hasardan geçilmeyecek.Çocukluk zamanları geçti\nAcı içinde bazı, bazı yoklukla\nLuna parklara duyduğum özlemsin\nParamız yoktu, ve dolayısıyla biletimiz\nÇarpışan arabalarla ezdin yüreğimi.İşte yalnızlık bir hediyedir\nÇocukluğumun gençliğime devrettiği\nGençliğimin yetişkin olmadan ihtiyarlığa\nBir hediyedir evet\nBir doğum günü hediyesi\nSevinçten ağlamayı unutturan.Yalnızlık, beni yalnız bırakmayan ikinci ben\nHoş bir yansımasın içimden\nBeni benle tanıştırdın\nBen memnun, memnun içimdeki ben\nVe tanrı memnun ikimizden.\n\n",
"siir_uzunlugu": 107
} | 107 |
{
"siir": "U.S.A.nmadan Savaşan \n\n\nYüz metre ötede bir asker... bir asker daha\nkarargah noktasında\nnöbetteİki yüz metre çarprazda bir nişancı... bir ölüm daha,\nmeydan ortasında\npusudaKilometrelerce uzakta bir can... bir ana,\nmezar başında\nağıttaYeryüzünde bir diyar... bir ayrı dünya,\nkarnaval yerinde\nOYUNCAK silahlarla vurulan KUKLALARdan\ntomar tomar\nmenfaat alıp saymakta...\n\n",
"siir_uzunlugu": 48
} | 48 |
{
"siir": "Seninle Yaşamak, \n\n\nSeninle yaşamak adem. ayrılmak ise zor. \nÇektiklerimi. kimse bilmez. anlatmak zor. \nOtuz yıldır loş ışıkta oldum pervane, \nKarardı dünyam sayende. gezerim divane. Bütün gün mücadele etmekten yoruldum, \nSözüm geçmedi. sömürüldüm. soyuldum, \nEvlilik buysa. evlenmemeyi yeğlerdim, \nİçim alev. alev yanıyor. bitmedi derdim. Çirkefe adım çıktı. hakkımı isteyince \nKavgacı sayıldım ben kendimi savununca, \nYalanım yok. görüyor, biliyor halik, \nBu nasıl evlilik. nasıl yuva. nasıl insanlık. Bütün yıl harcatır. unutur inkar eder, \nBütün ağlatır. sonra gülmemi bekler, \nBuna insanlık demeğe. bin şahit ister, \nBu hallere dayanmak için mangal kalp ister Kusurum nedir Allahım. benden ne ister. \nEvlilikler insanları birbirine bağlar, \nSürünmek. rezil olmak ta varmış kaderde, \nHuzurlu günümüz olmadı. benden ne ister Ana kaynağı namertlik. cimrilik. biraz da inat \nİnatla bir şey kazanılmaz dursana rahat \nYazık oldu her ikimize geçiyor hayat, \nÇok hikayeler dinledim hepsi bayat. Allaha inanan ben. sana candan bağlandım, \nHer sırrıma vakıf oldun, seni samimi sandım., \nNedir senden çektiklerim. kendine gel. ayıl \nDertlerimle baş başa bıraktın bunca yıl. Şu kısacık sürede birazcık huzurlu ol, \nBak. şimdi gitme sırası bizde. göründü yol, \nBu yol öyle bir güzel ki dönüşü olmayan \nYanmayı. sıcağı bilmez ateşte yanmayan 21.09 1994\n\n",
"siir_uzunlugu": 161
} | 161 |
{
"siir": "Dolunay... \n\n\nDOLUNAY...dolunayuzak\nmağrur\nisyankar ve bir o kadar işveli \nyosma \ndavetkarsular\ndenizler nehirler okyanuslar \no büyülü çekimin karşı konulmaz çağrısındalar\nbenim yüreğimde girdaplarbaşını kaldırır gökyüzüne içimdeki dişi kurt\nuzar hasretimin dişleri\nyakın olur uzaklar \nkeskinleşir ve acımasızdır artık\nbastığım yerde kıvılcımlanır zamanlar\naklımda ezeli kavgalar\nsesimde ebedi andlargözlerim ateş\ntenim buz mavisi\ngönlümün mekanı çöller\nsevdamın akıbeti tunduralarçıldırası bir yemine bağladığım \nölümüne bir sadakattir şimdi tutsaklığım\nbunca vahşiliğin ortasında \nsaf ve itaatkar kaç dağ eridi ardımda bilen yok\nve kıyametime daha kaç asır vardolunayuzak\nmağrur\nisyankar başını kaldırır gökyüzüne içimdeki dişi kurt\nuzar hasretimin dişleri\nyakın olur uzaklar...CEYDA GÖRK\n19 haziran 2008.......02.02\n\n",
"siir_uzunlugu": 102
} | 102 |
{
"siir": "Percembahar \n\n\nSen vardikca irmak sana cark damla sana caglayan \nSen güldükce gül sana bahar nergis sana hayran bal badem sana cerci \nSen yandikca cira kandil ve ben sana….\nSen ask olup sevildikce bagrim yarasinda sizlayan yarim\nSinem silam gurbetim \nDünya diyarim ve gönül evimdir bahtin\nYazim kisim tüm ömrüm barkimla bir\nCümleten helalin olsun ki gülüm sevgilim\nYorulmus hayali kurulmus düsüyle bag bahce heryer ve hersey\nSaray misali percembaharlara sergen\n…ve sevgi topragindan kösk sana\n\n",
"siir_uzunlugu": 75
} | 75 |
{
"siir": "Hüriziye Gelincikligi \n\n\nGelenler gidenlerin heybesini izini doludizgin yaz kirlangiclariyla sigircik sigirciga konup havalanan mevsimlere destelenip tirpanlanmis ekin boyu tarlalik firezlik…\nGökyüzü mavi dedikce mavi. Arasira süs teyyareleri ve arasira ucsuz bucaksiz kol kanat yetismeyen derinligin suluboyasindan beyaz bulut lar serpistirip dokunduracak kadar gökyüzü mavi, yeryüzü sari sicak yaz…\nSeklemlerini yuyan bir pinar, selvi kavaklarin igdelerden asagiya tütüp giden kizgin kavrulmus günü sabah serinliginden alip `bütün kuslar yuvasini yapmis dügün dernek icinde, medarim ömrüm ben bir serce kusu kadar bile olamadim `dertlisinden saz calip keman girnata…\nBaglar budanir, bahceler bickin….\nSogandan büberden girmizidan duttan erikten bülbülden, karamih bayirlarinda kizil topraklara navruz cemreleri nasil düser dökülürse, öylece harman yeri olur giderdi etekleri ocakta kurulu sofralara ögün krtarmaya tutusmus kizlar gelinler…\nVe biri gitmeden biri gelirdi. Daglar sahit tepeler isaret yollar kilavuz… her yorulan yolcu atlidir belki, belki katir, belki essek…tirnagina tas degmis onca dünya yükünü bir solukluk bir arada bir siginak deresinde NALBANT BÜBERHASAN `ìn evini kime sorsan söyleyen…\nHep bagda derede dagda sürüde yabanda yazida cardakta harmanda, kendi güzelligini hic yitirmiyen ve hep yaslandikca her avare zaman yolcusuna yitip gittigi dünya yalnizliginin yoksul yanina bildigi gördügü INSAN GÖRGÜSÜNDEN ele avuca sigmayan gönül zenginligini rehber edinen…\nYüzyillarin HÜRiZi`yesiydi, sacaklari binyillardan beri gelen toprak insaninin kendi cagini askin en sonuncu MENTESE CiCEGi…atlar gelir katirlar gelir cic´vi civiyi söken hayat yyolculuklarindan kendini kagnilara setenlere hevenklere derelere yokuslsara kosmus yorulmus izlere izler birakip, bir salkim sögüt gölgesindeki, nalsiz bir demirden atin herseyi paslanmis el degmez yolcu ugramazliginda hallkasi agacin gövdesine kendini saklar gibi, bütün komsuluklarin kapisini nasil ki kimsiz kimsesiz görünmeze savip ugurlarken sürgü ve kilit, harmanini evini yalniz yapildaga koyan sessizikler icinde ….öylece göctü gitti bu dünyadan, HÜRIZIYE adinda kervanimiz göcümüz…Seyfi Karaca…………..Mayis / 16\n\n",
"siir_uzunlugu": 280
} | 280 |
{
"siir": "Sensizliğe dair bir şiir \n\n\nYine aynı günleri yaşıyordum\nSensizken olduğu gibi..\nHerşey eskiye dönmüştü\nGün doğuyor\nGün batıyordu\nAma bir türlü uyuyamıyordum..\nHer zamanki gibi yine\nDepresyon haplarımı yuttuktan sonra\nYatağıma uzanıp\nSeni uzun uzun düşünürken\nUykuya dalıyordum..\nBir ürperti olsun hemen\nGözlerimi açıp uyanıyordum\nMeğer aslında ben yine\nUyuyamıyordum\nHep tedirgin hep panikatakta\nSenin dönmeni bekliyordum\nAniden sessizce\nOdama girip\nBeni öpmeni istiyordum yine\nAma gün ve gün\nUmutlarımı yitiriyor\nDaha derinlere batıyordum\nBeni çıkarmak için\nDaha büyük umutlar gerekiyordu artık\nDaha büyük ışıklar..\nVe umutlar büyüdükçe\nOnlara ulaşmak ta zorlaşıyordu\nBen umutlarıma ulaşamadıkça\nDaha da derinlere batıyor\nİyice yalnızlaşıyordum\nBu ne acı bir döngüydü böyle\nBeni batırmaya çalışıyor niye? \nBelki de yalnızım diye\nHadi sen de birşeyler söyle! \nSesimi duyacak kimse yok artık\nYüzüme bakacak kimse yok\nEllerimi avcuna alıp\nIsıtacak kimse yok\nSaçlarımla oynayıp\nYüzüme dokunacak kimse yok\nSendin herşeyim\nSen olmayınca\nBana hayatta\nDeğer verecek kimse yok!\n\n",
"siir_uzunlugu": 151
} | 151 |
{
"siir": "Kalbimi Geri verme \n\n\nBir zamanlar uğruna her şeyimi vermiştim\nKalsın hepsi helaldir benden sana hatıra\nBuralarda duramam ölümüne sevmiştim\nTek kalbini ver bana kalsın senden hatıraBir daha sevmeyecek çekmeyeceğim sancı\nKapattım yüreğimi aşkın sonu çok acı\nTam aşkı buldum derken sende oldun yabancı\nKalbimi geri verme kalsın sende hatıra 12.05.2016\n Emin ÇELİMLİ\n\n",
"siir_uzunlugu": 52
} | 52 |
{
"siir": "Doyumsuz Sevgi... \n\n\nDağ başında bir teselli çeşmesi\nGöründü uzaktan, çekti kendine\nSuyu soğuk, berrak ''iç'' diyor sesi\nİçtim de gerçeğin düştüm içine...Teselliden nasip buldum dünyada\nMaziden âtiye dağ dağ dolaştım\nBen gurbette. dostlar bekler sılada\nNice yokuşları ümitle aştım...Seraplar içinde çöllerden geçtim\nGittim yâr yanında zümrüt bahçeye\nMevsimleri teker teker tükettim\nDoyamadım güzelimi sevmeye...''Doyan varsa bana haber göndere''www.iebingul.com\n\n",
"siir_uzunlugu": 57
} | 57 |
{
"siir": "Bir Gül Goncasında Yaşamak \n\n\nDün, uzak bir gündür ötede\nİşte bugün, sımsıcak avuçlarımda\nGeçmişle gelecek, yarınlarda buluşacak\nBelki de tenhalarda menhalarda kavuşacak\nKalıpsız gerçekler korkutur beni\nUmutlarım gerçeklere teğet geçiyor\nHer şeyin merkezinde olmak, felâket\nBir türlü tutamıyoruz; \nHani mutlu yarınlar nerede? Nerede mutlu yarınlar? \nBir menekşenin tacında mı saklı\nYosma karanfilin düşünde,\nSolgun gülün kokusunda\nVeya yıldız yıldız gökyüzünde\nÇılgın bülbülün nağmesinde mi takılı; \nMutlu yarınlar, bu kadar uzak mı? Dün, bir yudum su gibi aktı geçti\nBugünden hiç korkmuyoruz\nEndişe duymayız yarınlardan\nÜç boyutlu ayna sanki bütün yokuşlar\nBir gül goncasında nefes tüketiyoruz.\n\n",
"siir_uzunlugu": 95
} | 95 |
{
"siir": "Ay çiceği ve anne \n\n\nAy çicegi ve anne\nAycicegi kendi dünyasın da eşi ve çocuğu ile mutlu bir hayat yaşarlarmış. Bahar gelipte göç zamanı gelince başlamışlar göç yolculuğuna. Anne önde baba peşinde ve izlerini süren çocukları ile bir müdedt yeşil çimenlerin olduğu yer yüzüne doğru yükselirler. İnek yavrularından bir tanesi haki topragın altındaki anne ayçiceginin taze filizini kırarak yaşamına son verir. Baba aycicek tanrıya sitem eder ve çocuktanda gözyaşlarını gizler. Yer yüzüne çıktıklarında sevniç gözyaşları yerini hüzne bırakır.Çocuk annesini sormaktadır. Canı kadar sevdiği eşinin ölmesini bir türlü kabüllenemez ve güneşi gösterir bak! yavrum annen göklerden bize bakıyor der. Çocuk bir türlü göremediği annesini güneşin aydınlık şefkatinde arar. Yanaklarından öpemediği annesini öpücükleri diye yakamozları sarar ve annesinin fısıltıları diye meltem rüzgarlarını yorar.\n O günden sonra, Ay çicekleri annelerinin dönecği ümidi ile güneşi doğuşundan batışına kadar izleyip durmuşlar Gaziantep'ten hepinize sevgiler ve selamlar.Tüm annelere mutluluk ve uzun ömür diliyor, birer güneş gibi sevgi kaynagı olduklarına inanıyorum \nYıldırım öğretmen\n\n",
"siir_uzunlugu": 156
} | 156 |
{
"siir": "İnsan Hayatını Olumlu Yönde Etkileyen Güzel. Sözler Ve Tespitler 2 \n\n\nGerçek başarı, hedeflere uzun dönemli odaklanma ile elde edilir. \n-İnsnın kaderini saptayan, şartlar değil, verdiği eylem kararlarıdır. \n-Hayatınızı değiştirecek güç. gerçekten vereceğiniz adanmışlık taşıyan eylem kararlarıdır. \n-Her insan sezemediği, farkında olamadığı veya kullanmamayı alışkanlık haline getirdiği çok çeşitli güçlere sahiptir.Başarıyı yakalayabilen insanlar. bu gizli güçlerini açığa çıkarabilenlerdir. \n-Öğrenim; bir eylem sürecidir.Yaparak öğrenilir. \n-Gerçek dostlar kazanmak istiyorsanız, asla eleştirmeyin, kınamayın ve şikayet etmeytin.Dürüst ve içten övgüyü esirgemeyin.Bunun tersini yapmak. bal toplamak isteyenin. arı kovanına çomak sokması gibidir. \n-Acımasız eleştirinin hiçbir yayarı yoktur. \n-İnsanları eleştirmeyin, kınamayın ve yargılamayın.Zira. yaratıcı bile insanı son gününe kadar yargılamaz.O halde sizlere ne oluyorki, insanları eleştiriyor, kınıyor ve yargılıyorsunuz. \n-Bir insana istediğinizi yaptırmanın en etkin yolu; karşınızdakinde işi yapma isteği uyandırmaktır. \n-Her insan takdir görme beğenilme ve önemli olma duygusuna sahiptir.Ve bu duygu genelde insanın en zaaf noktasıdır.İşte size dost kazanmanın etkin bir yolu; karşınızdaki insanı takdir edin ve onun önemli biri olduğunu. ona hissettirin. \n-Her insanın yeme içme kadar. övgü ve takdir görmeyede ihtiyacı vardır. Zira onaylanıp takdir edilen insanlar. eleştirilen insanlara oranla, çok daha fazla verimli ve başarılı olurlar. \n-Bir insanı zirveye çıkarmak istiyorsanız.Ona. kendine olan özgüveni verin.Yolun yarısını bir anda kat etmiş olursunuz. \n-Övmek ile yağ çekmek arasındaki fark şudur.Biri içten. kalpten söylenir, çıkar gütmez ve herkez tarafından hoş karşılanır.Diyeri. yapmacıktır. dudaktan söylenir. çıkarcıdır ve herkez tarafından kınanır. \n- Sana alenen saldıran düşmanlarından korkma. dost görünüpte. arkandan kuyunu kazan yağcılardan kork. \nDalkavuk; karşısındaki kişiye aslında. kendisi hakkında düşündüklerini söyler.Ve bu ucuz övgüden başka bir şey değildir. Ucuz övgü ise insana, yarardan çok zarar getirir. \n-İnsanları etkilemenin bir yoluda; onların istekleri doğrultusunda konuşmaktır. \nÖZCAN KALAÇ\n\n",
"siir_uzunlugu": 254
} | 254 |
{
"siir": "Yüreğim dans eder karanlıkta \n\n\ncesaret sevgilim cesaret ol yüreğime\ngözlerin başka bir şehre açılıyor \npayıma düşen suskunluğu dinliyorum şimdi\nutansın beni böyle divane eden ne varsabozulmasın büyüsü\nkal yüreğinden kan gitsede\nben razıyım senin yerine yanmaya\nkorkma olacaksa bir son seninle geleceğim. yalnız olmayacaksın, şimdi gitme, kalbaşkayım sevgilim sen varsan bende\nson ekmeğim. mataramda suyum. sancılarıma dermansın\nson demlerim bunlar. susma konuş\ncan versin dudakların. ruhum karanlıkta dasn eder. işte şimdi başlıyor korkularım. gitme kal yanımda yüreğinden kan gitsede. ben senin yerine tükeniyorum sen bilmesende\n\n",
"siir_uzunlugu": 77
} | 77 |
{
"siir": "Bayramınız bayram olsun \n\n\nBiricik Yetim küçüğün\nBayramınız bayram olsun\nYoksulun boynu büküğün\nBayramınız bayram olsunPak yürek ağır başlılar\nGam yüklü bağrı taşlılar\nToruna muhtaç yaşlılar\nBayramınız bayram olsunHem babadır hem de ana\nCan kurban olsun bu cana\nEdirne den tutun Vana\nBayramınız bayram olsunHastanede hasta yatan\nSınırlarda nöbet tutan\nDört bucağı cennet vatan\nBayramınız bayram olsunAsker yolu bekleyenler\nKalbi tutup tekleyenler\nDerdine dert ekleyenler\nBayramınız bayram olsunHak bilmeyip yolu şaşan\nAr edip özünü aşan\nSevgisi yürekten taşan\nBayramınız bayram olsunİnançtan uzak duranlar\nSöz atıp ta taş vuranlar\nTatil hayali kuranlar\nBayramınız bayram olsunAvcının talihsiz avın\nZayıfın cılızın tavın\nHak düşmanı önder savın\nBayramınız bayram olsunNefse esir olup uyan\nKendini bir laik sayan\nHak islama nefret duyan\nBayramınız bayram olsunDeniz sevenin yoldaşın\nEşin dostun arkadaşın\nCümle âlem din kardaşın\nBayramınız bayram olsun\n\n",
"siir_uzunlugu": 131
} | 131 |
{
"siir": "Dost Değil Düşmanım Yakında İmiş \n\n\nŞaşırır rotanı oynar yönünle,\nKasti ve garezi tatlı canınla,\nYüze güler dost sanarsın gezer seninle,\nDost değil düşmanım yakında imiş.Belli etmez kendini sana rakiptir,\nGözü sende kalır işi takiptir,\nYanar döner bukelemin bir tiptir,\nDost değil düşmanım yakında imiş.Sana dost görünür izini sürer,\nEn kötü dar günü fırsatı arar,\nKurtlar kocayınca köpekler ürer,\nDost değil düşmanım yakında imiş.İyi düşün her insana güvende olmaz,\nHele nankör iyilikten hiç bilmez,\nGeniş günde kov gitmez dar günde gelmez,\nDost değil düşmanım yakında imiş.Fırsat bulsa fırsat takar boynuzu,\nElinde olsa dar eder ovayı düzü,\nŞeytandan emanet almış dar gözü,\nDost değil düşmanım yakında imiş.Yüze dost görünür geriden oynar ikili,\nGeniş günde büklüm büklüm bükülür,\nDar gününde bir kenara çekilir,\nDost değil düşmanım yakında imiş.Kalbi kin garez dolu beyin engelli,\nDosta kazık atar takar çengeli,\nVeysel zaman kötü gidişat belli,\nDost değil düşmanım yakında imiş.\n\n",
"siir_uzunlugu": 145
} | 145 |
{
"siir": "Bayram Olsun \n\n\nRamazan Bayramının tüm İslâm alemine sağlık. mutluluk getirmesi dileklerimle.\nGönül bağlarınızdaki güller. ömür yapraklarınızdaki günler hiç solmasın.Eserken bahar yeli\nGönüller sevgi seli\nDiken değil de gülü\nDerene bayram olsun.Sevgi gönlün ilâcı\nDostluk ise baş tacı\nAna baba ve bacı\nYarene bayram olsun.Tutarsan hak sözünü\nAtarsın gam hüzünü\nAta’mızın izini\nSürene bayram olsun.Gelmişiz bu dünyaya\nKim atlı kimi yaya\nUlema evliyaya\nErene bayram olsun.‘Oku’ Allah kelâmı\nİlim yapmak devamı\nGüler yüzle selâmı\nVerene bayram olsun.Hayra uzat elini\nBalla bezet dilini\nEşe dosta halini\nSorana bayram olsun.Tüm insanlar hak kulu\nBırakma doğru yolu\nGarip yetim yoksulu\nGörene bayram olsun.Bil sen akla karayı\nHelâl kazan parayı\nKalplerdeki yarayı\nSarana bayram olsun.Çalışırsa her kişi\nPas tutmaz içi dışı\nGönüldeki nakışı\nÖrene bayram olsun.Yüze sahte güleni\nRiya ile yalanı\nYarınları çalanı\nYerene bayram olsun\nYerene selâm olsun.Abdullah ATAYMudurnu14@hotmail.com\n\n",
"siir_uzunlugu": 133
} | 133 |
{
"siir": "Sevdikçe yanmayana olur mu sevda \n\n\nBir yürekti sevda denizinde\nAdını yazmıştı sevdanın kıyılarına \nYakmıştı aşk meşalesini gül kokusunda\nGönül şelalesinde bulmuştu gül sevdasınıGül sevdası ayaz gecelerde içini ısıtan muamma\nBir sırdır yeşerdiği toprakta toprağın bağrında\nSır olmalı sevda kalbine gömülmeli Adeta aşkla\nYüreklere kazınmayan sevdikçe yanmayana olur mu sevdaMevlam aşk demiş aşk hakikattir bunu bilmek gerek\nAşk vardır aşka şüphe olursa inançta eksiklik vardır\nAşk başka ilahi aşk başka sevgi bambaşka\nDoğru olanı yazmak gerek aydınlansın diye tüm cihanDedim ya bir yürekti o bir yürek olmalı insan\nAşk olmazsa halimiz yaman gel aşkla uyan\nUyan ki umut ol çorak topraklara sevgi sunan\nAdın yazılsın adımızla yarınlarda umut olanSİNAN BAYRAM\n\n",
"siir_uzunlugu": 109
} | 109 |
{
"siir": "Dal ile SÖZ... \n\n\nyağmur ve toprak birleşince\nbir ot yeşerirdi\ndoğa gülsün diye...\nnefes olsun diye...\nineklere yem olsun diye...yeşil ve güneş birleşince\nbir çiçek açardı\ndoğa koksun diye...\nmeyve olsun diye...\ninsanlara besin olsun diye...toprak ve çekirdek birleşince\nbir can doğardı\ndoğa sürsün diye\ngölge olsun diye\nyağmurlara adres olsun diye...zalim ile zulüm birleşince\nbir cani yetişirdi\ndoğayı ağlatsın diye...\niklimi bozsun diye...\nçöllere yol olsun diye....dal ile söz birleşince\nbir hadis oluşurdu\nen büyük çevrecinin dilinde\n'' kıyamet kopsa bile\nelinizdeki fidanı dikin...'' diye...Fikret Turhan-Yalova,\n11.11.2014\n\n",
"siir_uzunlugu": 88
} | 88 |
{
"siir": "Eskidendi \n\n\nbazı fotoğrafların var\nkitaplarımın arasında kalmış\nokurken ayraç olarak bırakıp\nsonrada orada unuttuğum\n...\nonca zaman hiç solmamış\nsevdanın rengi hala yanaklarında\ngözlerin hala açık yeşil\nsaçların gün batımı renginde\n...\nboş ver tüm bunlar eskidendi\nkelebekler çoktan başka bahara gitti\n\n",
"siir_uzunlugu": 42
} | 42 |
{
"siir": "Giderken \n\n\nGIDERKENSevgini birakma boyle giderken\nAl yaninda gotur yakmasin beni\nHic hatira kalmasin istemem senden\nMahserdede af etmem inanki seniBu omru tuketip seni bekledim\nSenden ayri hic kimseye asla gulmedim\nSacimi agartip bitip tukendim\nCennetlikte olsan af etmem seniYuregimde askin yanar dururken\nCaresiz derdim kanar dururken\nBen olmeden sen benim canim alirken\nBen asla af etmem inanki seniHic bir iz birakma al hepsini git\nBosuna yuregim yanmasin sana\nNe bir ani ne hatira istemem senden\nHic bir zaman af etmem inanki seniYasar gurlek 14-02-2006\nRotterdam hollanda\n\n",
"siir_uzunlugu": 86
} | 86 |
{
"siir": "Giden ve gelen yıl \n\n\nneler yaptık biryıl boyunca\ndünya evimizden güneş anaya\ntükettiğimiz ve üretemediğimiz\nyok ettiklerimizin eksikliklerini\ndolduramadık her gecen yıl\narttı canavarlığımız hele şu günlerde\nyaşanan insanlık dışı davranışımız\nkardeş değilmiyiz biz \nbu dünya üzerinde hepberaber\nkorkutuyoruz güneş anamızı \nuzaklaşıyor bizden hergecen yıl\nsevgi kaynağımız o hepimizin\nküstürmeyelim gelin dünyalılar\nbakın hatırlattı bize yine\nbenbeyaz gelin duvaklığıyla\nyeni yıla girerken ellerimizi \nbirleştirelim kardeşce \nbırakalım tüm yaşanmış olumsuzlıkları\nkaldıralım benbeyaz örtüyü\nyemyeşil ve ışıltılı filizlerimizle\nalalım kankırmızıları aramıza\nolsunlar sevgi gülleri bahcemizde\nuzatalım hep beraber güneş anaya\n\n",
"siir_uzunlugu": 88
} | 88 |
{
"siir": "Aşkın Deryası Sabırla Dolu Sırdır \n\n\nAşkın deryası sabırla dolu sırdır\nSabır eden varınca kapısı açılır\nAşk açılır gönüle gülümsemesi serpilir\nAşk ile seven sabırla cennet bahçesine varır\nBu âlemde olmazsa ahrette kavuşur\nAşk işte böyledir sabır eden kul bahçesinde buluşur\nGelecek olan cennet güzelini bekler kavuşurSabırla aşk olmazsa varılmaz hiçbir sırra\nYusuf sabırla sultan olmadı mı mısıra\nSabırsız kul ermez varamaz huzura\nYola devam edemez düşer her bir çukura\nAşk işte böyledir sabır eden kul bahçesinde buluşur\nGelecek olan cennet güzelini bekler kavuşurÂşık Gülveren’im ben aşk kapımı her gün çala vura\nAşk ile beni seven cennet güzeli halimi her gün sora\nAşk ile olunca gönül düşse de yakmaz ki ateşten kora\nAşk bir nurdur her kula nasip olmaz varamaz ki bu nura\nAşk işte böyledir sabır eden kul bahçesinde buluşur\nGelecek olan cennet güzelini bekler kavuşur\n\n",
"siir_uzunlugu": 136
} | 136 |
{
"siir": "Bayram Gelmiş Neyime \n\n\nBayram gelmiş benim neyime\nGönderim benim o sevdiğime\nSevdiğim yâr olmazsa, bayram mı olur\nYâr olmazsa, kim derdime derman olurBayram gelmiş benim neyime\nGönderin benim asker yârime\nAsker yârim gelmezse, bayram mı olur\nOndan başka kim derdime derman olurBayram gelmiş benim umrum mu\nBırakın benim kader mahkumumu\nBırakmazsanız benim bayramım mı olur\nOndan başka, kim derdime derman olurYâr olmazsa, ne bayram ne de seyran olur\nBayramlarda bile dostlarımın hepsi el olur\nYârsız geçen bayramlarda, gözyaşım sel olur\nYâr olmayınca bayramların tadı tuzu mu olurYâr yanımda olursa, her günüm bayram olur\nHele bir de af olursa, esas bayram o an olur\nYüce yaradan af ediyor, kullar af etmez mi\nBu kadar günaha, bu kadar çile yetmez miSevenlerim yanımda olmazsa, bayram mı olur\nElini öpeceklerimin hasretiyle bayram mı olur\nElimi öpeceklerin yokluğuyla, bayram mı olur\nSevdiklerim yanımda olmazsa bayram mı olur\nB.TUNCA/27.02.2002-13.35\nNot: Af edilmeyi günahların affı anlamında kullandım\n\n",
"siir_uzunlugu": 150
} | 150 |
{
"siir": "Çanakkale Şehitleri \n\n\nÇanakkale Cephesi'nde \nBinlerce şehit oldu\nAma bizim milletimiz\nVatan sağ olsun diyorduÖnce Allah sonra vatan diye diye\nŞehadete eriyorlardı\nVe sonra sorgusuz sualsiz\nCennete giriyorlardıBir askerin şehit oluşu\nNice yürekler sızlattı nice analar-babalar ağlattı\nAma onlar her şeye göğüs gererek\nBizim için vatanı kurtardıŞartlar o kadar zordu ki\nSilah yok para yok, yok yok yok\nTürk askeri sağ olsun ki\nDüşmana da bu ülkede yer yokDüşman bilinmedik yerden\nHedef belirleyip ateş ediyordu\nBin bir tane askerimiz\nYa gazi ya da şehit oluyorduBilir misiniz çocuklar\nŞehit gazi ne demek\nGazi savaşta yaralanan\nŞehit hayata gözlerini yumanŞehitlerimize selam olsun\nKalpleri sevgiyle dolsun\nOnlara minnettarız\nVatan sağ olsun vatan sağ olsun\n\n",
"siir_uzunlugu": 110
} | 110 |
{
"siir": "Aşk muhabbettir \n\n\nGönülde olan,\nAşk muhabbettir.\nSevgiyle dolan,\nAşk muhabbettir.Kul yüzsüz olmaz,\nCan özsüz olmaz.\nDil sözsüz olmaz,\nAşk muhabbettir.Sevgisi canda,\nSevdası onda.\nAşk okulunda,\nAşk muhabbettir.Sevda giz demek,\nGören göz demek.\nKelam söz demek,\nAşk muhabbettir.Yusuf'u alır,\nGönüle gelir.\nSevenler bilir,\nAşk muhabbettir.\n\n",
"siir_uzunlugu": 44
} | 44 |