abstract
stringlengths
1
1.01k
author
stringclasses
118 values
content
stringlengths
1
55.8k
date
stringlengths
18
32
source
stringclasses
50 values
tags
stringlengths
2
284
title
stringlengths
6
166
topic
stringclasses
45 values
url
stringlengths
48
180
Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu S&P'den Türkiye açıklaması geldi. Açıklamada "Türkiye'deki iç siyasi durumun orta-uzun vadeli etkileri yabancı yatırımcıların tepkileri ve makro ekonomik etkileri değerlendirilecek" ifadesine yer verildi.
null
Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Standard & Poor's (S&P), cuma akşam saatlerinde gerçekleşen darbe girişimi sonrası Türkiye'nin içinde bulunduğu durumun etkilerini değerlendireceklerini açıkladı. S&P'den konuyla ilgili yapılan açıklamada orta ve uzun vadede yerel siyasi durum, bu duruma yabancı yatırımcıların nasıl yanıt vereceği, Türkiye'nin derecelendirmesiyle alakalı potansiyel makroekonomik etkiler, bankacılık sektörü ve gelecek birkaç günkü finansal transferlerin değerlendirileceği ifadesi yer aldı. Yapılan açıklamada ayrıca Aralık 2015'te yayınlanan S&P raporunda Türkiye'nin, Avrupa, Ortadoğu ve Afrika ülkeleri (EMEA) arasında kısmi yüksek riske sahip olduğunun belirtildiği hatırlatıldı.
18.07.2016 - 10:13
ntv.com.tr
['Türkiye', 'Ekonomi', 'Dünya Ekonomisi', 'Darbe']
S&P'den 'Türkiye' açıklaması
Ekonomi
https://www.ntv.com.tr/ekonomi/spden-turkiye-aciklamasi,WOQyrJ_V9kGgls83Y__IIw
MHP Lideri Bahçeli, CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce'nin 2. Ordu Komutanı Korgeneral İsmail Metin Temel'e yönelik sözlerine ilişkin, "Bu komutanımızın apoletlerini sökecek müptezel henüz anasından doğmamıştır" dedi.
null
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin Taha Akgül Spor Salonu'nda düzenlenen Sivas Bölge İstişare Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, MHP'yi "beka" diyenlere, çare olarak gösterdiklerini söyledi. Türk milletine 24 Haziran'da her zamankinden daha fazla iş düştüğünü vurgulayan Bahçeli, "Cenab-ı Allah’a şükürler olsun ki Türkiye sevdalıları oyunları bozmak için geliyor. Mazlumların hakkını savunmak, mağdurlara tercüman olmak için geliyor. Milliyetçi Hareket Partisi istiklalimizi ve istikbalimizi teminat altına almak amacıyla inanmışlıkla, sağlam ve şaşmaz bir iradeyle geliyor. Şüphesiz ki MHP’yi hedeflerine ulaştıracak, gücüne güç katacak, hak ettiği mevkilere çıkaracak sizlersiniz, aziz milletimizdir" diye konuştu. Sivas'ın Kurtuluş Mücadelesi'nin ilk duraklarından biri olduğunu hatırlatan Bahçeli, şöyle devam etti: "99 yıl evvel Sivas’ta Milli Mücadele’nin yol haritası çizilmişti. Kurucu kahramanlar işgalcilere taviz vermemişlerdi. Tam bağımsızlık dışında ikinci bir seçenek tanımamışlardı. Milli mukavemet canlanmış, milli ruh muazzez bir dirilişle şahlanmıştı. İmkansızlık kol geziyordu, zorluklar fazla, düşman ise faaldi. Yedi düvel üzerimize üşüşmüştü. Vatanımız istilaya uğramıştı. Milletimiz yorgun, yoksul, bitkin, bezgin, umutsuzdu. Hükümet çaresiz, atıl, dağınık, güdümlü, iradesiz ve kararsızdı. Uzun savaş yılları Anadolu’yu kasıp kavurmuştu. Emperyalizm varlığımızı yok etmek için seferber olmuştu. Küresel vahşet Türk milletini tarihten silmek için karanlık oyunlarını sahneye çıkarmıştı. Buna rağmen Türk milleti pes etmedi, teslim olmadı. Buna rağmen iman varsa imkan vardır, imkan varsa, inanç varsa istiklal olacaktır diyen kahramanlık ruhu devreye girdi, mücadelesiyle devleşti. Sivas bu ruhun yükseldiği muazzam bir vatan köşesidir. Milli sınırlar içinde vatanın bir bütün olduğu, birbirinden ayrılamayacağı Sivas’ta kararlaştırıldı. Her türlü işgal ve müdahaleye karşı milletin birlik olarak kendisini müdafaa ve mukavemet edeceği Sivas’ta belirlendi. Manda ve himayenin kabul edilemeyeceğinin ilanı Sivas’ta yapıldı." Bahçeli, "24 Haziran'da Sivas Kongresi'nin irade, itibar ve iffeti oylanacaktır" diyerek, yapılacak seçimin önemine değindi. Türkiye'de son yıllarda yaşanan olayların kurtuluş mücadelesinin verildiği dönemlerdeki olaylara benzerlik gösterdiğini anımsatan Bahçeli, şunları kaydetti: "Çünkü mandacılar tekrar işbaşındadır. Himaye arayanlar yeniden ileri atılmışlardır. 24 Haziran’da ya milli irade hakim olacak ve Türkiye’nin önü açılacak ya da zillet ittifakı milli hedef ve hayalleri akim bırakacak, sonuçta Türkiye kaybedecektir. Bunun başka yolu, başkaca alternatifi kalmamıştır. Türkiye’nin bölünmesi, sözde Kürt sorununu tanıyarak milli ve üniter devlet yapısının çökmesi, kendilerine millet ittifakı ismi veren partilerin ortak amacı haline gelmiştir. CHP’nin seçim beyannamesi federasyona yeşil ışık, Kürdistan’a yaldızlı davetiyedir. İP ve SP’nin seçim beyannameleri emin olunuz CHP’nin beyanlarından farklı değildir. Hepsi birden aynı kirli havuzda toplanmışlardır. Bunlar Sivas Kongresi’nin karşısında mevzilenen mandacı çürüklerdir. Bunlar Milli Mücadele’nin rövanşını almak için kuyruğa giren müstevli uzantıları, işgal bakiyeleridir. Bu nedenle, Türk milleti adı millet, aslı zillet olan ittifaka asla geçit vermeyecektir. Şayet verirse, hıyanet temize çıkacak, Türkiye düşmanları rahat nefes alacaklardır." CHP, İYİ Parti, HDP, Saadet Partisi, DP hepsinin bir ağızdan kaosa "gel gel" yaptığını ve kargaşaya sinyal yaktıklarını savunan Bahçeli, bu partilerin Türkiye’yi geriye götürmek, gerileterek düşürmek için el birliği, söz birliği, emel birliği içinde çalıştıklarını iddia etti. Muhalefet partilerinin fitne ve dedikodu yaydıklarını, milli bekayla ilgili hiçbir kaygı taşımadıklarını, milli ülkülerle ilgili hiçbir samimiyet ifade etmediklerini ileri süren Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü: "Varsa yoksa kriz siyasetini canlı tutmak için çabalıyorlar. Sundukları bir şey yok. Söyledikleri bir şey yok. Yaptıkları, yapacakları bir şey de yok. Ancak yalanları, dolanları, uydu ve uyduruk lafları pek çok. Zillet ittifakının cumhurbaşkanı adaylarına bakınız, tam bir garabet, tam bir felaket. Birisi çıkıyor, 'Parlamenter sisteme geri döneceğiz' diyor, diğeri çıkıyor '2. Ordu Komutanının, terörle mücadelede üstün başarılara imza atmış saygın bir generalin apoletlerini sökeceğim' iddiasında bulunuyor. Allah bunlara fırsat vermesin, milletimiz eyvallah etmesin. Düşünebiliyor musunuz, 2.Ordu Komutanı, Cumhurbaşkanımızın iftar programına katıldığından dolayı ince ince bozgun siyaseti yapan şahsın Nevşehir’de hedef tahtasına oturuyor. Neymiş, Cumhurbaşkanını alkışlamış. Ne yapacaktı, yuh mu çekecekti? Ültimatom mu verecekti? Muhtıra mı hazırlayacaktı? Ne yapacaktı, Cumhurbaşkanını protesto mu edecekti? Düşman mı sevindirecekti? İnceldikçe esneyen, esnedikçe kopma noktasına gelen siyasi meddah ve bezirgana, şerefli bir Türk komutanının apoletlerini sökme fikrini kim ya da kimler vermiştir?" Muharrem incenin kullandığı dilin yerli olmadığını savunan Bahçeli, şöyle devam etti: "Bu dil Kandil dilidir. Bu ağız FETÖ ağzıdır. Bu üslup PYD/YPG üslubudur. Köhne fikirler paslanmış çivilere benzer, söküp atmak güçtür. CHP’nin icazetli cumhurbaşkanı adayı sökmeye çok merak duyuyorsa, gitsin köhnemiş, kangrene dönüşmüş fikirlerini söksün. Bu yetmiyorsa, gevşeyen akıl vidalarını söksün. Bu da olmuyorsa kararmış kalbini, kapanan vicdanını söksün, fırlatıp atsın. 2. Ordu Komutanının hedef yapılması boşuna değildir. Çünkü, CHP’de Afrin başarısının karın ağrısı vardır. Zeytin Dalı Harekatı’nın acısı ve açmazı egemendir. CHP Genel Başkanının 'Afrin’e girilmesin.' çağrısını ayakları altına alan ve teröristleri saklandıkları delik ve tünellerde imha eden inanmış ve kahraman evlatlarımızın komutasını yapan kişi 2. Ordunun başındaki değerli generalimizdir. Bu komutanımızın apoletlerini sökecek müptezel henüz anasından doğmamıştır. İnce işçilikle apolet sökmenin hevesine kapılan edep ve terbiye yoksunu siyasi duruşa Sivas, Yozgat, Tokat, Adıyaman, Amasya, kısaca büyük milletimiz doğudan batıya, kuzeyden güneye haddini bildirecek karardadır, kökünü kurutacak güçtedir." Bahçeli, 24 Haziran'ın yeni bir doğuş olduğunu, gelecek asırların kilidini emniyetle açacağını belirtti. Sistemsel arızaların yeni hükümet sistemiyle son bulacağını dile getiren Bahçeli, siyasi kutuplaşmaların 24 Haziran'dan sonra en aza ineceğini savundu. Bahçeli, çiftçiyi, işçiyi, memuru, esnafı, emekliyi, mağduru, mazlumu, işsizi, garibanı dert eden, tamamen bunlara odaklanan bir hükümet sistemi tesis ve bina edileceğini vurgulayarak, şu değerlendirmelerde bulundu: "Türkiye yeni bir döneme, Cumhuriyet'in üçüncü evresine geçmektedir. Beka sorunları güçlü bir iradeyle göğüslenecektir. Birliğimize ve dirliğimize saldıran çevrelere cumhurun ittifak ruhuyla karşılık verilecektir. Şu hususu bilhassa belirtmek isterim ki 24 Haziran'dan sonraki beş yıl boyunca, yani cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi kurum ve kurallarıyla yerleşesiye kadar Cumhur İttifakı devam etmelidir, bizim açımızdan da devam edecektir. Cumhur İttifakı üzerinde polemik yapanlar, 24 Haziran'dan sonra ittifakın biteceğini iddia edenler, hayal ve niyetlerini gerçekmiş gibi sunmaya çalışan siyasi hazımsızlardır. Boş laflara karnımız toktur. İttifak sağlam esaslara bağlanmıştır. Konu vatandır, konu millettir, konu Türkiye'dir. Siyasi çıkar hesabı yapamayız. Siyasi çetele tutamayız. Ne kazanırız ne kaybederiz heves ve derdinde olamayız. 'Önce ülkem ve milletim, sonra partim ve ben' anlayışımıza uygun hareket etmeyi görev ve vicdan ödevi sayarız. Cumhur İttifakı, Cumhuriyet'in hem yüzüncü yıl dönümünü hem de iki yüzüncü yıl dönümünü planlayıp gerekli ve tarihi adımları atacak muazzam bir şuurun özet ve özel halidir." "Atalarımız demiş ki, ekmeğini yalnız yiyen yükünü dişiyle kaldırırmış." diyen Bahçeli, "Biz ekmeğimizi birlikte ve paylaşarak yiyeceğiz, yükümüzü de hep birlikte, omuz omuza kaldıracağız. Büyük bir milletiz, tarihe şan bırakmış, mührünü basmış kahraman Türk milletiyiz. Bir olacağız, beraber olacağız, birlikte güçlü Türkiye’ye ulaşacağız. Diyor ya Hz. Mevlana, 'Bir mum diğerini tutuşturmakla ışığından bir şey kaybetmez.' Gazi Mustafa Kemal'in ifadesiyle söylersek, birlik ve beraberlik ölümden başka her şeyi yener. Tefrikanın fermanını yırtacağız. Hainlerin başına dünyayı yıkacağız" ifadesini kullandı. Bahçeli, Türkiye'yi peşkeş çektirmeyeceklerini, vatanı böldürmeyeceklerini, bayrağı indirmeyeceklerini, ezanı susturmayacaklarını bildirdi. Mehmet Akif Ersoy'un "Girmeden tefrika bir millete düşman giremez, toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez." sözlerini hatırlatan Bahçeli, Milli Mücadele'nin böyle kazanıldığının altını çizdi. Bahçeli, 15 Temmuz FETÖ işgal ve ihanet teşebbüsüne karşı Türk milletinin tek yürek, tek bilek, tek nefes halinde mukaddesatına, mukadderatına sahip çıktığına dikkati çekti. Bahçeli, şöyle devam etti: "Ekonomik oyunlara karşı biriz, küresel baronlara eğilmeyeceğiz. Döviz, faiz, sıcak para operasyonlarına karşı aşılmaz kaleyiz, nitekim ekonomik tetikçilere boyun eğmeyeceğiz. Mesele aç kaldım, tok yattım meselesi değildir. Mesele, az kazandım, çok harcadım meselesi de değildir. Bunların hepsi halledilir, bugün işimiz yoksa, yarın bulunur, bugün paramız yoksa yarın kazanılır. Allah rızkı verir, nasipse her şey olur. Gayret bizden, takdir ve taltif milletimizden, yardım ve himaye Allah'tandır. Fakat vatan giderse telafisi yoktur. Devlet yıkılırsa tamiri yoktur. Bayrak solarsa, millet uçuruma savrulursa bunun ikamesi olmayacaktır. 24 Haziran, Türkiye'nin önündeki son durak, aşılması gereken son eşiktir. Türk milleti hıyanete olur vermeyecek, zulmün akınına 'dur' diyecektir. Sivas, din ve millet düşmanı kanlı FETÖ’nün melanet projelerine müsaade etmeyecektir. Yozgat, Tokat, Amasya, Adıyaman Türkiye'ye kin ve nefret kusan alçakları iradesiyle silip süpürecektir. Yarın mahşerde, şehitlerimizin yüzüne bakmak istiyoruz. Ecdadımızın emanetlerine leke düşmesin arzusundayız. Türkiye'ye pranga vurmak için pusuya yatmış namertleri mağlup ve mahcup etmenin amacındayız." Son günlerde peş peşe alınan şehit haberlerinin herkesi hüzne boğduğunu dile getiren Bahçeli, şehitlere Allah'tan rahmet, yaralılara şifa, millete başsağlığı bildirdi. Bahçeli, Türkiye sınırlarının hemen dibinde eşkıyanın tertip ve tezgah içinde olduğuna işaret ederek, "Türkiye, hunhar suikastların hedefindedir. Münbiç konusunda, ABD'yle varılan ve üç aşamalı olduğu söylenen planla ilgili sıcak gelişmeler ortadadır. Gelişmeler olumludur. Ne var ki teröristlerin Fırat'ın batısından sökülüp doğusuna sevki çare ve çözüm değildir. Terörist her yerde teröristtir. Hain her zemin ve zamanda haindir" ifadesini kullandı. Bahçeli, insanlığın yüz karası ve utanç vesikası canilere hiçbir şart altında varlık ve hayat hakkı tanınmamasını istedi. Fırat’ın doğusuna yuvalanmalarına izin verilmemesi gerektiğini belirten Bahçeli, Kandil ve diğer terör barınaklarının hepsinin yakılmasını ve yok edilmesini istedi. Sınırların diğer kısmında hiçbir terör örgütüne barınma, silahlanma, toparlanma, ikmal, tahkimat ve yaşama imkanının sunulmaması gerektiğine vurgu yapan Bahçeli, şunları kaydetti: "Türkiye'ye silah çeken her örgüt, her oluşum, her grup, her kanlı yapı düşmandır ve düşmanın başı ezilmelidir. Bekamız için, beraberliğimiz için, birlik ve dayanışma ruhumuzun baki kalması için yani güvenliğimiz, huzurumuz, esenliğimiz, selamet ve geleceğimiz için 24 Haziran’dan sonra Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi mutlaka kurulmalıdır. Cumhur İttifakı, cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin teminatıdır. Türk milleti cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle bütün ağır sorunlarından kurtulacak, devlete ahenk, ekonomiye istikrar, toplumsal bünyeye nizam gelecektir. Cumhur İttifakı, millet aklı, milli bekanın teminatı. Cumhur İttifakı, millet aklı, bin yıllık kardeşliğin teminatı. Cumhurbaşkanı adayımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'dır. TBMM'de çok güçlü bir MHP grubunun milletimiz tarafından oluşturulması da yasamanın denge ve denetleme fonksiyonuna işlerlik ve işlevsellik katacak, kazanan, kazançlı çıkan Türkiye ve Türk milleti olacaktır." Bahçeli, 15 Temmuz 2016'da gerçekleşen darbe girişiminin devlet ve millet açısından her anlamda bir dönüm noktası ve milat teşkil ettiğini söyledi. Türkiye'nin, Cumhuriyet tarihinin en acımasız işgal ve istila denemesiyle karşı karşıya kaldığını, emperyalist çevreler ve piyonları tarafından alenen yok edilmek istendiğini vurgulayan Bahçeli, "15 Temmuz darbe girişimine karşı destansı bir cesaret gösteren aziz milletimiz bu girişime karşı göğsünü siper etmiş ve işgalcilere geçit vermemiştir. Kuşku yok ki bu direnişin mayasında birlik ve beraberlik ruhu, hayranlık uyandıran bir vatan sevgisi vardır. 15 Temmuz darbe girişimine teşebbüs eden hainler bu ruhun karşısında un ufak olmuş, asker kılığına bürünmüş teröristler ve arkalarındaki karanlık mahfiller bozguna uğratılmışlardır" diye konuştu. Bahçeli, 7 Ağustos Yenikapı Ruhu ile oluşan milli birlik ve beraberlik ruhunun diri tutulması, Türkiye’nin sığ ve kısır tartışmalardan kurtulup el birliğiyle düzlüğe çıkması için büyük bir sorumluluk üstlendiklerini ve milletin verdiği görevden kaçmadıklarını dile getirerek, şunları kaydetti: "Siyasi gündemde kronik çekişme ve çatışma konusu olarak duran temel sorunları bu anlayışla ele almak, ülkemizin önünü açmak ve geleceğini planlamak durumundaydık. Bunların en önemlilerinden birisi de uzun zamandır ülkemizi meşgul eden yeni anayasa kapsamında derinleşen hükümet sistemi tartışmalarıydı. 10 Ağustos 2014’de cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesiyle cumhurbaşkanının anayasal yetki ve sınırları devamlı anlaşmazlık konusu olmuştu. Bunun yanında başkanlık, yarı başkanlık ve partili cumhurbaşkanlığı ekseninde çok yoğun fikri münakaşalar süregelmişti. Bu tartışmalara bir son verebilmek ve millet iradesinin doğrudan tecelli edeceği yeni bir sistem inşasında bulunmak zorunluluk olarak ortaya çıkmıştı. Nihayetinde MHP olarak Türkiye’nin yeni bir toplum sözleşmesine ihtiyacı olduğu gerçeği ve sorumluluk bilinciyle hareket ettik. 15 Temmuz’dan sonra geniş tabanlı, uzlaşmaya dayalı ve çift başlılıktan kaynaklanan krizleri bitirecek bir hükümet sistemine duyulan ihtiyaç göz ardı edilemezdi, görmezden gelinemezdi. Milletimizin yeni bir soluğa, yeni bir hukuki mutabakata yönelik çağrı ve talebi reddedilemez bir boyuta ulaşmıştı. Buna duyarsız kalamaz, kulağımızın üstüne yatamazdık." Türkiye'nin içinde bulunduğu vahim iç ve dış tehditlerin, bölgede cereyan eden kaos ve istikrarsızlık ortamının giderek artmasının, küresel güçlerin Türkiye üzerinde kurduğu baskılara karşı yönetim sisteminden kaynaklanan aksaklıkların giderilmesinin cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçişin önemli gerekçeleri arasında olduğunu belirten Bahçeli, "Ülkemiz beka sorunu yaşarken yönetim sisteminden kaynaklanan sorun ve açmazlar geleceğimizin aleyhineydi. Biz, Türkiye’nin yeni bir anayasa değişikliği ve hükümet sistemine ihtiyacı olduğu gerçeğiyle üzerimize düşen görevi yerine getirdik." ifadelerini kullandı. Bahçeli, 16 Nisan halk oylamasından çıkan sonuçları tanımayan, millet iradesini hor gören ve sandıktan çıkan iradeye riayet etmeyen çarpık siyasi zihniyetlerin milletin kararlı duruşu karşısında çaresiz kaldığını dile getirdi. Milli iradenin 16 Nisan 2017'de cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçişi onayladığını anımsatan Bahçeli, şöyle devam etti: "Parlamenter sistemi tekrar yürürlüğe koyma vaatleri ise beyhude bir çabadır. Türkiye'nin siyasi kargaşa ve dış kaynaklı müdahalelere kapı aralayan yönetim sistemi yerini güçlü ve istikrarlı bir hükümet sistemine bırakmış, Türkiye'nin ufkunu gölgeleyen önemli bir sorun uzlaşma kültürüyle ortadan kaldırılmıştır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi gelecektir, gelecek bizimle birlikte gelecektir. MHP başından sonuna yeni hükümet sisteminin paydaşıdır. Hedefimiz, TBMM'de sayısal ve siyasal olarak güçlü bir MHP'nin varlığıdır. Hedefimiz, TBMM'nin denge ve denetleme görevini eksiksiz yerine getirmektir. Hedefimiz, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ni bütün kurum ve kurallarıyla hakim kılmaktır. Beşinci kol faaliyetiyle partimizi küçültmeye, küçük göstermeye, eritmeye, itibarsızlaştırmaya yönelik şerefsiz bir kumpasın aracı olan kiralık anket şirketleri ne söylerse söylesin, MHP sizin desteğinizle, milletimizin teveccüh ve takdiriyle değil barajları, okyanusları aşa aşa geliyor, her geçen gün yükseliyor. MHP Türkiye’nin geleceğinde söz sahibi olmak için günden güne büyüyor, milyonlar üç hilale umut bağlıyor." MHP'den rahatsız olanların, FETÖ’nün değirmenine su taşıyan kripto iş birlikçiler olduğunu dile getiren Bahçeli, "Bizden gocunanlar, PKK’nın ekmeğine yağ süren omurgasızlar ve onursuzlardır. Bizi çekemeyenler, bizi kabullenemeyenler Müslüman Türk milletine düşman kesilenlerdir. Bunlar 24 Haziran'a kadar konuşsunlar. Her gün yalanlarına yalan ekleyip müfteriliğin çamuruna batsınlar. Ancak sonları yakındır, hesap verecekleri günler yaklaşmaktadır" diye konuştu. "MHP varsa Türkiye vardır. MHP varsa Türklük vardır. MHP varsa özgürlük ve demokrasi vardır. MHP varsa bin yıllık kardeşliğe hiçbir mihrak yan gözle dahi bakamayacaktır" ifadelerini kullanan Bahçeli, TBMM’de güçlü bir şekilde yer alıp, sosyal, ekonomik ve siyasal politikalar üzerinde etkili olarak, söz ve vaatlerin gerçekleşmesi için yeni sistemin içinde kararlıkla mücadele edeceklerini vurguladı. MHP'nin seçim beyannamesi hakkında da bilgi veren Bahçeli, "Cumhur İttifakı millet aklı, huzurlu Türkiye. 24 Haziran seçimleri, büyük milletimizi tıpkı asırlar öncesinde olduğu gibi lider ülke Türkiye ülküsüne götürecek yolun başlangıcı olacaktır. 24 Haziran’ı zafere çevirmek için olağanüstü bir mücadele azmi sergilemenizi bekliyorum. Milletvekili adaylarımızı TBMM’de görmek istiyor, hepinize başarılar diliyorum" dedi.
06.06.2018 - 16:21
Anadolu Ajansı
['Siyaset', 'Türkiye', 'Devlet Bahçeli', 'Milliyetçi Hareket Partisi', 'mhp', 'Sivas', 'erken seçim', 'Seçim 2018']
Bahçeli'den İnce'ye ''apolet'' yanıtı
Türkiye
https://www.ntv.com.tr/turkiye/bahceliden-inceye-apolet-yaniti,T68euGZDA0mRpDf50VZTeg
Spartaküs’ün "Zafer" isimli final bölümü bu Pazar 23.00’te Cnbc-e ile aynı anda tvyo.com’da! Hem de sansürsüz!
null
Efsanevi hikayenin büyük finalinde ve isyancılar özgürlüklerini kazanmak için son bir çaba göstererek Marcus Crassus komutasındaki sayıca onlardan çok üstün Romalılar’a karşı hayati önemde bir savaşa girerler!
19.04.2013 - 12:37
null
[]
Spartaküs’te Büyük Final
Türkiye
https://www.ntv.com.tr/turkiye/spartakuste-buyuk-final,_U_lxKBoGUiANhwMIBJABg
Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Zaharova, ABD’nin Rusya’ya yönelik yaptırımlarına dair, “Washington'un bu adımları saygılı ve medeni ikili diyaloğumuza katkıda bulunmaz” dedi.
null
Rusya Dışişleri Bakanı Sözcüsü Mariya Zaharova, ABD’nin yaptırım kararına yönelik bir soruya verdiği yazılı cevapta, Rusya’nın kimyasal silahlar konusunda yükümlülüklerine sadık kaldığını savundu. Rusya’nın askeri kimyasallarını tamamen yok ettiğini kaydeden Zaharova, “Washington’un kararını, kimyasal silahların yasaklanması dahil silahların yayılmasını önleme alanındaki uluslararası yapıyı yıpratmaya yönelik kasıtlı bir politikanın parçası olarak kabul ediyoruz” ifadelerini kullandı. ABD’nin bu tip adımlarla çok taraflı ve iki taraflı diyaloğu daha da zorlaştırdığını belirten Zaharova, “Elbette, Washington'un bu adımları saygılı ve medeni ikili diyaloğumuza katkıda bulunmaz” değerlendirmesinde bulundu. ABD Dışişleri Bakanlığı, 8 Ağustos'ta eski Rus ajan Sergei Skripal ve kızı Yulia Skripal'ı İngiltere'nin Salisbury kentinde "Novichok" maddesi ile zehirleme girişiminde bulunduğu iddiasıyla Rusya'ya yaptırım uygulanacağını duyurmuştu. Bugün itibarıyla uygulamaya giren yaptırımların, ABD'nin ulusal güvenlik alanıyla ilgili tüm hassas mal ve teknoloji ile elektronik, petrol ve gaz endüstrisi teknolojisinin Rusya'ya ihracını içerdiği belirtiliyor.
27.08.2018 - 17:47
Anadolu Ajansı
['Dünya', 'Rusya', 'Avrupa', 'ABD']
Rusya’dan ABD’ye yaptırım tepkisi
Dünya
https://www.ntv.com.tr/dunya/rusyadan-abdye-yaptirim-tepkisi,CQf1A3fNcUexop-RgxD1MA
Adana'da 5 aylık hamile kadın ve eşi, uyuşturucu satışı yaptıkları iddiasıyla gözaltına alındı. Kadın iddiaları reddederken suçu kocasına attı.
null
Bir ihbarı değerlendiren Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğüne bağlı Narkotik Büro Amirliği ekipleri, ''torbacı'' olarak tabir edilen uyuşturucu satışına yönelik Can G. ve 5 aylık eşi Pınar G'yi takibe aldı. Bir avukatın yanında çalıştığı öğrenilen çift Belediyeevleri Mahallesi'nde uyuşturucu satışı yapmak isterken ekipler tarafından operasyon düzenlendi. Kadın polisin hamile Pınar G'nin çantasında yaptığı aramada kullanıma hazır halde toplam 92 paket eroin ele geçirdi. Gözaltına alınan zanlılardan Pınar G'nin, suçu kabul etmeyerek, ''Benim hiçbir şeyden haberim yok. Çantama eşim koymuş'' dediği öğrenildi.
07.07.2010 - 11:49
Anadolu Ajansı
[]
Hamile kadının çantasından uyuşturucu çıktı
Türkiye
https://www.ntv.com.tr/turkiye/hamile-kadinin-cantasindan-uyusturucu-cikti,CREFOK0ZRUKdTdVNegUe3Q
Mersin ve Gaziantep'te, 'Barış için akademisyenler inisiyatifi' adıyla yayımlanan bildiriye imza atan akademisyenler hakkında soruşturma başlatıldı.
cumhuriyet.com.tr
Gaziantep Üniversitesi'nde görevli Yardımcı Doçent Doktorlar Fulya Doğruel, Çağrı Aslan, Pınar Şenoğuz ve Rana Gürbüz hakkında 'Barış için akademisyenler inisiyatifi'nin bildirisine imza attıkları gerekçesiyle soruşturma başlatıldı. Rektörlük tarafından disiplin soruşturması başlatılan akademisyenlerin savunmalarının alınacağı bildirildi. Mersin Üniversitesi Rektörlüğü tarafından 'Barış için akademisyenler inisiyatifi' adıyla yayımlanan bildiriye imza attığı belirlenen 20 akademisyen hakkında idari soruşturma başlatıldığı bildirildi.
15 Ocak 2016 Cuma, 12:04
cumhuriyet
null
'Çocuklar öldürülmesin' bildirgesine imza atan akademisyenler hakkında soruşturma açılmaya devam ediliyor
Türkiye
http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/464334/_Cocuklar_oldurulmesin__bildirgesine_imza_atan_akademisyenler_hakkinda_sorusturma_acilmaya_devam_ediliyor.html
Türkiye'nin önde gelen fleksibıl ambalaj üreticisi Bak Ambalaj, 25-29 Ekim tarihleri arasında İstanbul TÜYAP'ta düzenlenen Avrasya Ambalaj Fuarı'na katılıyor.
null
İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi’nde kurulu 5 ayrı tesisinde 600’ü aşkın çalışanı ile faaliyetlerini yürüten ve Türkiye’nin ilk 500 şirketi arasında gururla yerini alan Bak Ambalaj, geçtiğimiz yıl 10 milyon Euro’dan fazla yatırım yaparak yıllık 32.000 tonu aşan üretim kapasitesine ulaştı. 1998’den bu yana Borsa’da işlem gören ve üretiminin yüzde 80’ini ihraç etmek suretiyle Türkiye’nin ihracatına önemli katkı sağlayan Bak Ambalaj, ihracatın ağırlıklı merkezi olan Batı Avrupa’daki müşterilerine daha hızlı hizmet verebilmek için Venlo Hollanda’da yeni lojistik merkezini hizmete soktu. Müşteri ihtiyaç ve beklentilerini dinleyen, anlayan, ön plana çıkartan ve onlara fayda yaratan inovatif ürünleriyle ulusal ve uluslararası ödüller alan Bak Ambalaj, patentlerinin sayısını artırırken esnek ambalaj sektöründe Türkiye’nin ilk Ar-Ge merkezi olma başarısını gösteren firma olarak da önemli bir gelişmeye imza attı. Şirketin 2025 vizyonuna paralel olarak hedefi; orta ve uzun vadede Avrupa’da sektörün liderleri arasında kalıcı bir şekilde yer almak olup, bu hedefe ulaşmak için geçmişte olduğu gibi önümüzdeki dönemde de müşteri portföyünü geliştirerek, yüksek kalite anlayışıyla sağlıklı ve sürdürülebilir iş ortaklıkları kurmayı amaçlıyor. Çalışanlarına değer veren ve bünyesindeki “Bak Akademi” tarafından kurgulanan sürekli eğitimlerle onların gelişimine katkıda bulunan Bak Ambalaj, Carbon Trust ve Ege Orman Vakfı ile birlikte yürüttüğü proje ile sektöründe bir ilki de gerçekleştiriyor. “Esnek ambalaj karbon ayak izi hesaplama modeli” ile birim ürün başına çıkan karbon ayak izini hesaplayabilen ve bütün ürün grupları için geçerli olan bu hesaplama modelinin önümüzdeki dönemde yeni ürün geliştirme sürecinde etkin bir şekilde kullanılması, bu sayede doğada daha az karbon ayak izi bırakan yenilikçi ürünler geliştirilmesi planlanıyor. Güçlü sermaye yapısı, tecrübeli ve dinamik çalışanları, müşteri odaklı yaklaşımı ve yenilikçi uygulamaları ile 1973’ten bu yana çeşitli sektörlerin önde gelen firmalarına hizmet veren Bak Ambalaj, müşterilerine en üst seviyede sürdürülebilir hizmet sağlayarak rekabetin çok yoğun yaşandığı fleksibıl ambalaj sektöründe fark yaratmaya devam edecek. Bak Ambalaj’ı 25-29 Ekim tarihleri arasında İstanbul TÜYAP'ta düzenlenen Avrasya Ambalaj Fuarı'nda 2. holde 219 C no’lu stantta ziyaret edebilirsiniz.
27.10.2017 - 13:17
ntv.com.tr
['Ekonomi', 'Şirketler']
Bak Ambalaj, Avrasya Ambalaj Fuarı'na katılıyor
Ekonomi
https://www.ntv.com.tr/ekonomi/bak-ambalaj-avrasya-ambalaj-fuarina-katiliyor,q-lEj4PICU6k3yXtPGzlQg
İsrail, Başbakan Erdoğan'ın Yahudi aleyhtarlığını kışkırttığını iddia etti.
null
İsrail, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı, söylemiyle dolaylı olarak Yahudi karşıtlığını kışkırtıp teşvik etmekle suçladı. İsrail Dışişleri Bakanlığı'nın hazırladığı rapora göre, koltuk krizi Türkiye'yi sadece ciddi şekilde kızdırmakla kalmadı, aynı zamanda Ankara'ya İsrail'le ilişkilerde kırmızı çizgileri aştığını açıkça gösterdi. 7 sayfalık rapor, ağırlıklı olarak İsrail'in gerginlikten sorumlu tuttuğu Başbakan Erdoğan'a odaklanıyor. Başbakan'ın iktidara geldiği andan itibaren "Filistinlilerin çektiği acılara ilişkin sonu gelmeyen konuşmalarla, İsrail'i defalarca savaş suçuyla itham ederek ve hatta Yahudi karşıtı ifadelerle Türk kamuoyunda İsrail karşıtlığı yaratmaya çalıştığı" öne sürülüyor. Erdoğan'ın bu tutumunun koltuk krizine yol açan Kurtlar Vadisi Pusu gibi dizilere meşruiyet kazandırdığı belirtiliyor. Raporda, Erdoğan'ın amacının Türkiye'yi Ortadoğulu bir İslam ülkesi yapmak olduğu savunuluyor.
26.01.2010 - 12:28
NTV Haber
[]
Erdoğan Yahudi karşıtlığını kışkırtıyor
Dünya
https://www.ntv.com.tr/dunya/erdogan-yahudi-karsitligini-kiskirtiyor,hzWMWz6E8U227MIvYCjUrA
AB, Rusya'nın eski Sovyet ülkeleri üzerindeki etkisini sınırlandırmak için Azerbaycan, Ukrayna, Gürcistan, Ermenistan, Belarus ve Moldova'yla yarın zirve gerçekleştirecek. Zirvede, AB temsilcileri, Ukrayna Devlet Başkanı Petro Poroşenko, Gürcistan Başbakanı Giorgi Kvirikaşvili, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Moldova Başbakanı Pavel Filip, Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan'la görüşecek.
null
Avrupa Birliği (AB), Rusya'nın eski Sovyet ülkeleri (eski Doğu Bloku) üzerindeki etkisini sınırlandırmak için Azerbaycan, Ukrayna, Gürcistan, Ermenistan, Belarus ve Moldova'yla 24 Kasım'da zirve düzenliyor. Eski Sovyet ülkeleri ile AB arasında siyasi ve ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi amacıyla düzenlenen 5'inci Doğu Ortaklık Zirvesi, yarın Brüksel'de gerçekleştirilecek. AB yetkilisinden edinilen bilgiye göre, zirvede, siyasi ilişkiler, ticaret, vize uygulamaları, ekonomi, ulaştırma, enerji ve iletişim gibi başlıklar ele alacak. Zirveye, AB Konsey Başkanı Donald Tusk, AB Komisyon Başkanı Jean-Claude Juncker, Avrupa Parlamentosu Başkanı Antonio Tajani ile bazı AB üyesi ülkelerin devlet ve hükümet başkanları katılacak. Ukrayna Devlet Başkanı Petro Poroşenko, Gürcistan Başbakanı Giorgi Kvirikaşvili, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Moldova Başbakanı Pavel Filip, Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan ve Belarus Dışişleri Bakanı Vladimir Makey Doğu Ortaklık ülkelerini temsil edecek. AB'yle iş birliği alanlarını geliştirmeye yönelik görüşmeler yapılacak zirvede, özellikle ekonomik kalkınma, serbest ticaret, kamu kurum ve yönetimlerinin güçlendirilmesi, ulaştırma, enerji ve iletişimin alanlarındaki başlıklar değerlendirilecek. Zirvede Ukrayna, AB’yle daha yakın ilişkiler kurmaya çabalayacak. AB ile Ukrayna arasında siyasi ve ekonomik ilişkilerin geliştirilmesini sağlayan Ortaklık Anlaşması, taraflarca 2014'te imzalanmıştı. Bu anlaşmanın onaylarının alınarak yürürlüğe girmesi ancak bu yıl tamamlanabilmişti. Ayrıca, AB, Ukrayna vatandaşlarına haziran ayından itibaren vize muafiyeti hakkı tanımıştı. Bu aşamada Ukrayna, AB'den ilişkilerde daha olumlu adımlar atılmasına ve gelecekte Ukrayna'nın AB üyesi olabileceğine yönelik bir işaret almaya çabalayacak. Ukrayna'nın AB'den mali destek olarak yeni kredi dilimlerini serbest bırakmasını talep etmesi bekleniyor. Moldova'nın Rusya tarafından işgal altında tutulan Transdinyester bölgesini gündeme taşıması beklenen zirvede, ülke öncelikli olarak AB'yle ekonomik ilişkilerin geliştirilmesine çabalayacak. AB'den daha fazla mali destek talep etmesi beklenen Moldova, AB kredilerindeki siyasi koşulları uygun bulmuyor. Azerbaycan'ın Avrupa enerji arz güvenliğine ilişkin projelerinin gündeme taşıması bekleniyor. Azerbaycan doğalgazını Avrupa'ya taşıyacak Güney Gaz Koridoru'nun öneminin zirvede konuşulması bekleniyor. Asya ve Avrupa arasında bağlantıya katkı sağlayan Bakü-Tiflis-Kars demiryolunun açılmasının öneminin konuşulması beklenen zirvede, AB ve Azerbaycan arasında havacılık sektöründe iş birliğinin geliştirilmesiyle ilgili anlaşma imzalanması bekleniyor. Ayrıca, Azerbaycan'ın Ermenistan tarafından işgal altında tutulan Dağlık Karabağ konusunu AB gündemine taşıması beklenen zirve çerçevesinde Aliyev ve Poroşenko'nun karşılıklı ilişkileri güçlendirmek amacıyla ikili görüşme gerçekleştirmesi öngörülüyor. Belarus'u toplantılarda Dışişleri Bakanı Vladimir Makey temsil edecek. AB, Belarus Cumhurbaşkanı Aleksandr Lukaşenko hakkında 1 yıl öncesine kadar seyahat yasağı ve mal varlığı dondurulmasını içeren çeşitli yaptırımlar uyguluyordu. Bu yaptırımların kaldırmasına rağmen Rusya ile yakın ilişkileri bulunan Lukaşenko zirveye katılmayacak. Zirvede, AB ve Ermenistan'ın ekonomik ve siyasi ilişkileri güçlendirmek amacıyla bir çerçeve anlaşması imzalaması bekleniyor. Almanya Başbakanı Angela Merkel'in ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un zirveye katılmaları beklenmiyor. Bir önceki Doğu Ortaklık Zirvesi 2015 yılında Letonya'nın başkenti Riga'da gerçekleştirilmiş, yolsuzlukla mücadele eylem planı, hukukun egemenliğinin artırılması ve ekonomilerin modernize edilmesi gibi konular ele alınmıştı. Avrupa Komşuluk Politikası, AB'nin ortak çıkarlar doğrultusunda demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan haklarına saygı ve toplumsal bütünleşme gibi öncelikli alanlarda 16 Doğu ve Güney ülkesiyle birlikte çalışmasını içeriyor. Söz konusu ülkelerle AB arasında ortaklık antlaşmaları imzalandıktan sonra ortak değerler, siyasi diyalog, ekonomik ve sosyal kalkınma politikaları, ticaret, iç piyasa, enerji ve ulaşım gibi alanları içeren eylem planları hazırlanıyor. Bu çerçevede, 2009 yılında başlatılan Doğu Ortaklığı, eski Sovyet ülkeleri Azerbaycan, Belarus, Gürcistan, Moldova, Ukrayna ve Ermenistan'ın AB'yle siyasi birliğini ve ekonomik bütünleşmesini güçlendirmeyi ve Rusya'nın bölgedeki etkisini azaltmayı amaçlıyor.
23.11.2017 - 17:48
Anadolu Ajansı
['Dünya', 'Rusya', 'Avrupa Birliği']
AB'den Rusya etkisine karşı zirve
Dünya
https://www.ntv.com.tr/dunya/abden-rusya-etkisine-karsi-zirve,7cqliVTXx0mWnVXZE7lx7A
CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, yargı paketi hakkında yazılı bir açıklama yaptı. Ağbaba, 'Makul şüphe' ile 'Makbul vatandaş ' yaratmaya çalışacaklar" dedi.
DHA
CHP Genel Başkan Yardımcısı yaptığı açıklamada, dedi. CHP'li Ağbaba, ifadelerini kullandı.
3 Aralık 2014 Çarşamba, 16:21
cumhuriyet
null
Ağbaba: 'Makul şüphe' ile 'makbul vatandaş' yaratmaya çalışacaklar
Türkiye
http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/siyaset/154167/Agbaba___Makul_suphe__ile__makbul_vatandas__yaratmaya_calisacaklar.html
İngiltere'de 14 yaşındaki bir çocuk komşusu tarafından vuvuzela çaldığı gerekçesiyle öldürüldü.
null
Manchester United takımı taraftarı 14 yaşındaki Asanda Cele, 2 kere başından bir kere de kolundan vuruldu. Cele komşusunun arka bahçesinde bulundu ve hemen hastaneye kaldırıldı fakat kurtarılamadı. Gazeteport'ta yer alan habere göre, Asanda'nın babası Sandile Cele oğlunun vurulduğunda taraftarı olduğu takımın maçını izlemiş eve dönüyordu. Babası oğlunun takımı maçı kazansa da kaybetse de vuvuzela çaldığını söylüyor. Borulardan nefret ettiği ifade edilen komşunun bölgeye yeni taşındığı söyleniyor. Katil zanlısı o gün yakalandı ve cinayetle yargılandı. Kefaletle serbest bırakılan adamın bir ay içinde hakim karşısına çıkması bekleniyor.
06.07.2010 - 16:12
null
[]
Vuvuzela çaldı, öldürüldü
Yaşam
https://www.ntv.com.tr/yasam/vuvuzela-caldi-olduruldu,BivdjIlkRUyH4xNyi9F1hA
ABD Hazine Bakanlığı, Rusya'nın ABD'de bulunan yüz milyonlarca dolarlık aktif varlığını bloke etti.
cumhuriyet.com.tr
ABD'den Rusya'ya yönelik yeni yaptırımlar geldi. ABD Hazine Bakanlığı, Kuzey Kore'ye yönelik yaptırımlarla bağlantılı olarak 2 Rusya vatandaşına, 3 Rus şirkete ve 6 Rusya bayraklı gemiyi yaptırım listesine dahil etti. Sputnik'in aktardığına göre Rusya'nın ABD'de bulunan yüz milyonlarca dolarlık aktif varlığı da bloke edildi. Slovakyalı bir firmanın da dahil edildiği yaptırımların, ABD'de kötücül siber faaliyetlere karşı yürütülen program kapsamında getirildiği de aktarıldı. Bakanlığın açıklamasına göre, Dive Techno Services şirketi ile bağlantılı Anton Nagibin ve Mariya Tsareva isimli şahıslar yer aldı. Yaptırım listesine dahil edilen gemilerin de Gudzon ve Primorye denizcilik şirketlerine ait olduğu belirtildi.
21 Ağustos 2018 Salı, 17:19
cumhuriyet
null
ABD'den Rusya'ya 'milyon dolarlık' yaptırım
Dünya
http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/dunya/1061698/ABD_den_Rusya_ya__milyon_dolarlik__yaptirim.html
Uyuşturucu satışının ve PKK terör örgütü lehine izinsiz gösterilerin yoğun yapıldığı Hürriyet Mahallesi'nde, 400 polisle uygulama yapıldı.
null
Adana Emniyet Müdürlüğü, merkez Seyhan İlçesi'nde uyuşturucu satışının ve PKK terör örgütü lehine izinsiz gösterilerin yoğun yapıldığı Hürriyet Mahallesi'nde 400 polisin katılımıyla uygulama yaptı. Akşam saatlerinde Seyhan İlçe Emniyet Müdürlüğü'nde toplanan Asayiş, Narkotik, Terörle Mücadele ve Özel Harekat şubelerinde görevli 400 polis, Hürriyet Mahallesi'nde geçerek evlerin çevresinde arama yaptı. Polis, şüpheli gördükleri kişilere ise kimlik sorgulamasında bulundu. İl Emniyet Müdürü Cengiz Zeybek'in Seyhan İlçe Emniyet Müdürlüğü'nden takip ettiği uygulamada herhangi bir suçlu ve suç unsuruna rastlanmadı. Yapılan uygulamadan memnun olduklarını belirten mahalle sakinleri, uyuşturucu satıcılarının bu şekilde caydırıldığını söyledi.
09.07.2015 - 06:54
DHA
['Türkiye']
Adana'da 400 polis Hürriyet Mahallesi'ne girdi
Türkiye
https://www.ntv.com.tr/turkiye/adanada-400-polishurriyet-mahallesine-girdi,lsTkCIBbMEKxgNd5MvsmjA
Habertürk TV'de Cansu Canan Özgen'in sunduğu Öteki Gündem'in konukları sunucuya canlı yayında şaka yaptı
null
Habertürk TV'de Cansu Canan Özgen'in sunduğu Öteki Gündem'in konukları, akademisyen yazar Sefer Darıcı ve iletişim uzmanı Emrah Akçay oldu. Yalanın altında yatan gerçekler ve istihbarat çalışmalarındaki yalan tespit uygulamalarının konuşulduğu programda konuklar, sunucu Özgen'e kötü bir şaka yaptı. Konuklarına "Nasıl kandırılıyoruz" diye soran Özgen, Emrah Akçay'ın "Bu mu soru" şeklindeki tepkisi ve ardından söyledikleriyle neye uğradığını şaşırdı. "Kulaklarıma kadar kızardım. Kıpkırmızı oldum." diyen Özgen gülerek şaşkınlığını anlattı.
20.02.2016 - 14:51
haberturk
['öteki gündem', 'habertürk tv', 'cansu canan özgen']
Sunucu Cansu Canan Özgen'e canlı yayında şaka
Gündem
https://www.haberturk.com/gundem/haber/1198489-sunucu-cansu-canan-ozgene-canli-yayinda-saka
Ukrayna'nın Shakhtar Donetsk takımının teknik direktörü Mircea Lucescu'nun aracına Romanya'nın başkenti Bükreş'te tramvay çarptı. Hastaneye kaldırılan Lucescu’nun kaburgalarının kırıldığı öğrenildi.
null
Shakhtar Donetsk takımının teknik direktörü Mircea Lucescu, Romanya’nın başkenti Bükreş’te trafik kazası geçirdi. 66 yaşındaki Lucescu, kazanın ardından olay yerine gelen ambulanslarla hastaneye kaldırıldı. Bilinci yerinde olan Lucescu’nun göğsünde yaraların olduğu öğrenildi. Kaza sırasında otomobilde bulunan diğer kişi tedavi altına alındı. Romanya medyası, Lucescu'nun arazi tipi aracına bir tramvayın çarptığını ve aracın sol tarafının ağır hasarlı olduğunu duyurdu. Gsp.ro internet sitesi ise başarılı teknik adamın Lucescu'nun üç kaburgasının kırık olduğunu duyurdu. Mircea Lucescu, Türkiye'de Galatasaray ve Beşiktaş'ı da çalıştırmıştı.
06.01.2012 - 19:22
Anadolu Ajansı
[]
Lucescu’nın aracına tramvay çarptı
Spor
https://www.ntv.com.tr/spor/lucescunin-aracina-tramvay-carpti,FZPfr_DyL0OTwuK9AXFW4A
Türkiye topraklarından yasa dışı olarak çıkarılan ve İskoçya'da bulunan M.Ö. 4. yüzyıla ait altın tacın yakın bir zamanda Türkiye'ye getiriliyor
null
Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş, Türkiye'den çeşitli yollarla yurt dışına kaçırılan eserlerin ait oldukları topraklara döndürülmesine yönelik çalışmalar hakkında açıklama yaptı. Bu yıl 44 eserin Türkiye'ye kazandırıldığına dikkati çeken Kurtulmuş, "Şu anda sırada İskoçya'nın Edinburgh kentinde bulunan altın taç eseri var. Bu eserin Karyalılar dönemine ait olduğu biliniyor, ispat edilmiş durumda. Şu anda yedieminde bekletiliyor" dedi. Bir eserin Türkiye topraklarına geri döndürülmesine yönelik çalışmaların ciddi bir emek ve takip işi olduğunu anlatan Kurtulmuş, "Bir eserin gelmesi yıllar alıyor. 5, 7, 10 yıl hatta daha uzun süre alan eserler var. Önce o eserin ait olduğu alanın Türkiye olduğunun ispat edilmesi, bununla ilgili bilirkişilerin oluşturulması, mahkeme süreçleri ve en nihayetinde muhatap ülkenin de bu süreçlerde iş birliğine hazır olması lazım" değerlendirmesini yaptı. Bakan Kurtulmuş, bu yıl Türkiye'ye iadesi sağlanan en önemli eserlerin başında Herakles Lahdi'nin geldiğini anımsattı. Eserin Antalya Müzesi'nde çok sayıda kişi tarafından ziyaret edildiğini belirten Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü: "Altın taç da geldiği zaman, onun da Türkiye'ye çok büyük bir kazanım sağlayacağını düşünüyoruz. 56 eser daha sırada bekliyor, her birini hafiye gibi takip ediyoruz. Hatta öyle ki takip ederek durduğumuz bazı müzayedeler oldu. Bu sene içerisinde bunlardan en önemlisi Londra'da çok önemli bir müzayede salonunda 16. yüzyıla ait olan, Karahisari'nin oğlunun el yazması Kur'an-ı Kerim eserinin müzayedeye çıkarılacağını öğrendik, takip ettik. Eserin Türkiye'ye ait olduğunu ortaya koyarak müzayedeyi durdurduk. Şimdi Türkiye'ye getirilmesi için de teşebbüslerimizi sürdürüyoruz. İnşallah onu da getireceğiz." Numan Kurtulmuş, altın tacın iadesiyle ilgili sürecin de son aşamaya geldiğini vurguladı. Edinilen bilgiye göre, İskoçya'nın Edinburgh şehrinde ele geçirilen, Türkiye topraklarına ait altın tacın iadesi için ilk çalışmalar Bakanlık Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğünce 2010'da başlatıldı. Binlerce yıllık altın tacı elinde bulunduran Türk şahsın İskoçya'da 2013'te Bakanlığa karşı "multiplepoinding" denilen mülkiyetin tespiti davası açması üzerine Bakanlık, eserin Türkiye'ye ait olduğuna yönelik argümanları mahkemeye sundu. Söz konusu kişi, taç üzerinde hakkı olduğuna yönelik talebini 5 Aralık 2017'te geri çekti ve mahkeme tacın Türkiye'ye iade edilmesine karar verdi. Böylelikle yıllar süren takip sonucunda yasa dışı olarak çıkarılan bir eserin daha Türkiye'ye kazandırılmasında önemli bir başarı elde edilmiş oldu. Bakanlık uzmanlarınca yapılan değerlendirmelerde, altın tacın M.Ö. 4. yüzyılda, Anadolu'nun eski Karya bölgesine (Güneybatı Anadolu Bölgesi) ait bir eser olduğu belirlendi. Varlıklı bir kişiye ait mezara ölü hediyesi olarak bırakıldığı düşünülen tacın, en yakın örneğinin Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesinde sergilenen Prenses Ada'ya ait altın taç olduğu öğrenildi. Halen adli emanette tutulan tarihi taç, işlemlerin tamamlanmasının ardından çok yakın bir zamanda Türkiye'ye getirilecek.
26.12.2017 - 10:22
null
['Sanat']
Herakles Lahdi'nden sonra altın taç Türkiye'ye dönüyor
Sanat
https://www.ntv.com.tr/sanat/herakles-lahdinden-sonra-altin-tac-turkiyeye-donuyor,JEY3JKDXM0mV_gZyNp_9zg
Geçtiğimiz hafta bir konuşma sırasında PC pazarının geleceği olmadığını söyleyen Apple CEO’su Tim Cook, bu sözleriyle Windows 10 PC’leri kastettiğini belirtti.
cumhuriyet.com.tr
Apple CEO’su , son günlerde teknoloji dünyasında tartışılan yorumlarına açıklık getirdi. Cook, geçtiğimiz hafta yaptığı konuşma sırasında PC sektörüyle ilgili çarpıcı açıklamalarda bulunmuştu. Laptop ve tabletlerin karışımı olarak gösterdiği iPad Pro’nun kullanıcılara daha çok hitap ettiğini belirten Apple patronu, PC’lerin artık kullanıcıları cezbedemediğini iddia etmişti. Tartışma konusu olan bu açıklamalarına açıklık getiren Tim Cook, bu sözleriyle Windows işletim sistemli PC’leri kastettiğini belirtti. Mac’leri standart PC olarak kabul etmediğini belirten Cook, Windows 10 PC’lerin geleceği olmadığını belirtti ve böylece Microsoft’un yeni işletim sistemini hedef gösterdi. Apple CEO’sunun bu iddiasında ne kadar haklı olduğunu zaman gösterecek. Ancak pazar araştırma şirketleri tarafından son dönemde yayınlanan raporlar, Tim Cook’un iddialarını destekler nitelikte.
22 Kasım 2015 Pazar, 14:02
cumhuriyet
null
Apple Patronu Windows 10’u hedef gösterdi
Teknoloji
http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/bilim_ve_teknoloji/426119/Apple_Patronu_Windows_10_u_hedef_gosterdi.html
Hakkari-Çukurca Karayolu'nda askeri konvoyun geçişi öncesi yapılan mayın arama tarama çalışmaları sırasında yol kenarına tuzaklanmış patlayıcı bulundu. Patlayıcı yerinde patlatılarak imha edilirken, bölgede operasyon başlatıldı.
DHA
Hakkari'de askeri konvoyun geçişi öncesi Hakkari-Çukurca Karayolunda sabah saatlerinde mayın araması yapıldı. Yolda yapılan aramada Hakkari-Çukurca Karayolunun 50 kilometresinde bulunan Doğanlı ile Taşbaşı köyleri arasında yol kenarına tuzaklanmış el yapımı patlayıcı bulundu. Alınan güvenlik önlemlerini ardından karayolu trafiğe kapatılarak olay yerine bomba imha uzmanı ekipler çağrıldı. Yol kenarındaki bomba patlatılarak imha edilirken, yolda yaklaşık 2 metre derinliğinde bir çukur oluştu. Patlamanın ardından ise bölgede hava destekli operasyon başlatıldı.
7 Ağustos 2015 Cuma, 12:16
cumhuriyet
null
Karayoluna tuzaklanan patlayıcı imha edildi
Türkiye
http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/339645/Karayoluna_tuzaklanan_patlayici_imha_edildi.html
İstanbul'da gece saatlerinde kimyasal madde taşıyan tankerin freni patladı. Duvara çarpan tanker alev topuna döndü.
null
İstanbul'da Kemerburgaz'dan Alibeyköy istikametine doğru seyir halinde olan 34 ECR 12 plakalı kimyasal madde taşıyan tankerin saat 03.30 sıralarında freni patladı. Sürücü Kazım Aksoy kazadan yara almadan tankerin içinden çıkarken kabin kısmı bir anda alev aldı. Alevleri gören yoldan geçen diğer araç şoförleri hemen yardıma koştu. Yapıştırıcı yapımında kullanılan kimyasal madde taşıyan ve alev alev yanan tankere yaklaşmak bir türlü mümkün olmayınca olay yerine itfaiye çağırıldı. Kısa sürede olay yerine gelen itfaiye ekipleri, alevleri çok geçmeden kontrol altına almayı başardı. Polis, tankerde meydana gelebilecek patlama olması ihtimaline karşı yolu trafiğe kapattı. Yaklaşık yarım saat süren söndürme çalışmaları bitince yol tekrar trafiğe açıldı. Kazada itfaiyenin zamanında müdahalesi sayesinde yaşanabilecek bir facianın önüne geçilmiş oldu.
25.01.2011 - 12:26
null
[]
Duvara çarpan tanker alev aldı
Türkiye
https://www.ntv.com.tr/turkiye/duvara-carpan-tanker-alev-aldi,YrdLyuSMHEqOSPFqq3UVfA
İran ordusu, İsfahan'da 12 bin askerin katılımıyla geniş çaplı tatbikata başladı.
null
İran devlet televizyonu, ordunun yaklaşık 12 bin askerin katılımıyla bir piyade tatbikatı düzenlediğini duyurdu. İsfahan'da iki gün sürecek olan tatbikat 500 kilometrekarelik bir alanda gerçekleşiyor. Kara kuvvetlerinin tatbikatta yeni saldırı taktikleri de uygulayacağı belirtildi. İran, ordusunun saldırıya hazır olduğunu göstermek için sık sık tatbikatlar gerçekleştiriyor. İran pek çok kez İsrail ya da ABD'den gelecek saldırılara çok güçlü bir karşılık verileceğini açıklamıştı.
25.01.2019 - 16:59
NTV Haber, Anadolu Ajansı
['Dünya', 'Ortadoğu', 'İran']
İran 12 bin askerle tatbikat yapıyor
Dünya
https://www.ntv.com.tr/dunya/iran-12-bin-askerle-tatbikat-yapiyor,75H2PLoUbEyNb3p2e-rlbQ
Akşener’in yönetiminde kurulmasının ardından 7 ay sonra ilk kez seçime giren İYİ Parti, yüzde 10 barajını aşarak Meclis’e girdi. Akşener, Cumhurbaşkanlığı yarışında 4. sırada kaldı.
cumhuriyet.com.tr
“Yüzünü güneşe dön” sloganı ile seçimlere hazırlanan ve Millet İttifakı içerisinde seçime giren İYİ Parti, baraj sorunu olmasa da yüzde 10 psikolojik eşiği aştı. MHP’de yaşanan kongre krizinin ardından Meral Akşener yönetiminde kurulmasının üzerinden 7 ay geçmesine karşın Meclis’te grup kuracak milletvekili sayısına ulaştı. Ancak partinin MHP tabanından beklediği oyu olamaması ve cumhurbaşkanı adayı olarak Akşener’in kişisel oylarının parti oyunun altında kalması dikkat çekti. Seçimin kesinleşmemiş ve Anadolu Ajanası’nın manipülasyon yaparak servis ettiği söylenen sonuçlarına göre İYİ Parti 46 vekil ile TBMM’de temsil edilecek. İlk sonuçlara göre Afyonkarahisar 1. sıradan İYİ Parti listesinden aday gösterilen Demokrat Parti Genel Başkanı Güntekin Uysal ile Antalya’dan 3 vekil çıkaran İYİ Parti 1. sıradan aday gösterilen Akşener’in avukatı Feridun Bahşi ile 2 vekili daha Meclis’e taşıdı. Adana 1. sıradan aday gösterilen İYİ Parti Hukuk ve Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı İsmail Koncuk, Ankara 1. Bölge adayı ve Teşkilat İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Koray Aydın, Ankara 2. bölge 2. sıra adayı Genel Başkan Yardımcısı Şenol Bal, Ankara 3. bölge 1. sırada adayı ve Akşener’in ekonomi kurmayı olan Merkez Bankası eski Başkanı Durmuş Yılmaz da Meclis’e girdi. Aydın 1. sıradan aday gösterilen Genel Başkan Yardımcısı Adnan Sezgin, Isparta 1. sıradan aday gösterilen Süleyman Demirel’in doktoru Aylin Cesur İYİ Parti listesinden milletvekili oldu. İstanbul’dan 8 milletvekili çıkaran İYİ Parti, Genel Başkan Yardımcıları Hayrettin Nuhoğlu, Ümit Özdağ, Fatih Mehmet Şeker, Yeniçağ Gazetesi İmtiyaz Sahibi Ahmet Çelik, eski Devlet Bakanı Ahat Andican’ı TBMM’ye taşıdı. Sanatçı Mehmet Aslan ise vekil olamadı. İzmir’den sadece 2 milletvekili çıkaran İYİ Parti, 1. bölgeden Genel Başkan Yardımcısı Musavvat Dervişoğlu ve 2. bölgeden de Parti Genel Sekreteri ve Sözcüsü Aytun Çıray’ı Meclis’e soktu. Ancak gazeteci Mehmet Tezkan, İzmir 2. bölge 3. sıradan aday gösterilen öldürülen akademisyen Necip Hablemitoğlu’nun eşi Şengül Hablemitoğlu, 1. bölge 4. sıradan aday gösterilen Halk ozanı Aşık Veysel’in torunu Çiğdem Özer Meclis dışında kaldı. Kocaeli 1. sıradan aday olan genel başkan yardımcısı Lütfü Türkkan Meclis’e girerken 2. sıra adayı eski albay ve Balyoz Mağduru Ali Türkşen milletvekili listesinde yer alamadı. Bingöl 1. sıradan aday gösterilen Parlamento ve Siyasi İşlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Kazım Ataoğlu, Diyarbakır 1. sıra milletvekili adayı eski Devlet Bakanı Mehmet Salim Ensarioğlu ise vekil olarak seçilemedi. İYİ Parti’nin en genç adayı ve Bursa 1. bölgenin son sıra adayı Merve Asa’nın da Meclis’e girememesi süpriz olmadı. MHP’deki kongre krizi sonrası parti kurmaya karar veren Akşener ve ekibi MHP’den beklediği oya ulaşamadı. Kıyı bölgelerinden MHP’den oy kayışı olduğu gözlenen İYİ Parti’de İç Anadolu’da hedeflerin uzağında kalındı. Akşener’in birçok bölgede AK Parti tabanı ve MHP’den beklediği oyların partiye gelmeyişi vekil sayısının da beklentinin altında kalmasına neden oldu. Akşener’in Selçuklu Bölgesi olarak işaret ettiği ve İç Anadolu’da vekil çıkaracaklarını vaat ettiği birçok ilde de beklentinin uzağında kalındı.
25 Haziran 2018 Pazartesi, 06:09
cumhuriyet
null
Akşener 50'ye yakın vekil çıkardı ama bekleneni alamadı
Türkiye
http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/siyaset/1008408/Aksener_50_ye_yakin_vekil_cikardi_ama_bekleneni_alamadi.html
CHP Milletvekili Enis Berberoğlu hakkındaki davanın, yasama dokunulmazlığı nedeniyle durdurulması yönündeki talebin reddine yapılan itiraz, Yargıtay tarafından reddedildi.
AA
CHP Milletvekili Enis Berberoğlu’na bir ret de Yargıtay 17. Ceza Dairesi’nden geldi. Yeniden milletvekili seçilen Berberoğlu hakkındaki davanın, yasama dokunulmazlığı nedeniyle durması yönündeki talebin reddine yapılan itiraz, Yargıtay 17. Ceza Dairesi tarafından kabul edilmedi. Berberoğlu’nun tahliyesine karar verilmesi istemi ise Yargıtay 16. Ceza Dairesince, dosyanın esas inceleme aşamasında daha sonra ele alınacak. Yargıtay 16. Ceza Dairesi, durdurulan MİT TIR'larına ilişkin görüntüleri eski Cumhuriyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar’a ilettiği iddiasıyla yargılandığı davada 5 yıl 10 ay hapse mahkum edilen CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu hakkındaki davanın, yeniden milletvekili seçilmesi nedeniyle durması talebini reddetmişti. Daire, Berberoğlu’nun tahliyesine karar verilmesi isteminin ise dosyanın esastan incelenmesi aşamasında ele alınmasını kararlaştırmıştı. Dairenin kararına, Berberoğlu’nun avukatları itiraz etti. İtiraz, bir üst daireye gönderildi. İtirazı görüşen Yargıtay 17. Ceza Dairesi de itirazı reddetti.
10 Eylül 2018 Pazartesi, 16:45
cumhuriyet
null
Yargıtay'dan Berberoğlu'nun itirazına ret
Türkiye
http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/1078875/Yargitay_dan_Berberoglu_nun_itirazina_ret.html
Afife Tiyatro Ödülleri'nde ‘Arturo Ui’nin Önlenebilir Tırmanışı’ adlı oyun 11 kategori arasında 7 dalda aday gösterildi
null
Türkiye’nin en prestijli ve uzun soluklu ödülü Yapı Kredi Afife Tiyatro Ödülleri’nin 2014 adayları, 7 Nisan 2014 Pazartesi akşamı Rahmi Koç Müzesi Erdoğan Gönül Galerisi’nde düzenlenen basın toplantısı ile açıklandı. Yapı Kredi Afife Tiyatro Ödülleri İcra Kurulu Başkanı Salih Başağa, Yapı Kredi Sanat Danışmanı Haldun Dormen, Jüri Başkanı Tijen Par ile jüri üyelerinin ev sahipliğinde gerçekleştirilen basın toplantısında, özel ödüle layık görülen isimler de belli oldu. 18 yıldır her sezon tiyatro camiasının merak ve heyecanla beklediği Yapı Kredi Afife Tiyatro Ödülleri’nde bu yıl Muhsin Ertuğrul Özel Ödülü’ne Münir Özkul, Cevat Fehmi Başkut Özel Ödülü’ne Ahmet Sami Özbudak, Yapı Kredi Özel Ödülü’ne ise Prof. Dr. Zehra İpşiroğlu layık görüldü. Tiyatroadam’ın ‘Arturo Ui’nin Önlenebilir Tırmanışı’ adlı oyunu 11 kategori arasında 7 dalda aday gösterilerek, dikkatleri üzerine çekti. Yapı Kredi Afife Tiyatro Ödülleri'nde bu yıl yapılan iki önemli bir değişiklik var. Bunlardan ilki;  aday sayılarının her kategoride 5'e çıkarılması oldu. İkincisi ise; Müzikal/Komedi dalının kategorilerden çıkarılması oldu. 18. Yapı Kredi Afife Tiyatro Ödülleri, 28 Nisan 2014 Pazartesi akşamı Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilecek görkemli bir törenle sahiplerini bulacak. Tülay Günal/ ‘Yaşamaya Dair’/ Dostlar Tiyatrosu Melike Güner/ ‘Tavşan Deliği’/ Tiyatro Yanetki Özge Özder/ ‘Müziksiz Evin Konukları’/ Tiyatro Kare Tilbe Saran/ ‘Savaş’ / Tiyatro Pürtelaş Zerrin Tekindor/ ‘Kim Korkar Hain Kurttan’/ Oyun Atölyesi Enis Arıkan/ ‘Garaj’/ Craft Tiyatro Gökhan Azlağ/ ‘Arturo Ui’nin Önlenebilir Tırmanışı’/ Tiyatro Adam Tardu Flordun/ ‘Kim Korkar Hain Kurttan’/ Oyun Atölyesi Göktay Tosun/ ‘Örümcek Kadının Öpücüğü’/ Tiyatro Hal Bülent Emin Yarar/ ‘Hamlet’ / Devlet Tiyatrosu Ümit Aydoğdu/ ‘Arturo Ui’nin Önlenebilir Tırmanışı’/ Tiyatro Adam Serdar Biliş/ ‘Savaş’/ Tiyatro Pürtelaş Yeşim Özsoy Gülan/ ‘İz’/ Galata Perform Oğuz Utku Güneş/ ‘Örümcek Kadının Öpücüğü’/ Tiyatro Hal Işıl Kasapoğlu/ ‘Hamlet’/ İstanbul Devlet Tiyatrosu ‘İz’/ Galata Perform ‘Kim Korkar Hain Kurttan’/ Oyun Atölyesi ‘Arturo Ui’nin Önlenebilir Tırmanışı’/ Tiyatro Adam ‘Müziksiz Evin Konukları’/ Tiyatro Kare ‘Savaş’/ Tiyatro Pürtelaş
08.04.2014 - 09:18
haberturk
['afife tiyatro ödülleri', 'afife tiyatro ödülleri adayları', 'yapı kredi', 'rahmi koç müzesi', 'haldun dormen', 'salih başağa']
Yılın en başarılı oyunu
Sanat
https://www.haberturk.com/kultur-sanat/haber/936951-yilin-en-basarili-oyunu
İsrail BM'nin "5 saatlik ateşkes" önerisini kabul etti
null
İsrail ordusu, Birleşmiş Milletler'in (BM) Gazze'ye insani yardımların ulaşmasına izin verilmesi talebine cevap olarak bugün 5 saat süreyle Gazze'ye askeri operasyonların durdurulacağını duyurdu.  ordu sözcüsü Avichay Adraee, yaptığı açıklamada BM'nin talepleri doğrultusunda bugün 10.00-15.00 saatleri arasında Gazze'ye saldırılarını askıya aldıklarını belirtti.  radyosu da BM'nin Gazze'ye insani yardımların ulaşmasına izin verilmesi için bugün "5 saatlik ateşkes" talebine  'in olumlu cevap verdiğini belirtmişti. Radyo, BM Ortadoğu Barış Süreci Özel Koordinatörü Robert Serry'nin söz konusu talebi   ve Hamas tarafına sunduğu, Hamas hareketinin talebe henüz bir cevap vermediğini belirtmişti. Hamas hareketinden konuya ilişkin henüz açıklama yapılmadı. İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarında bugüne kadar 234 kişi hayatını kaybetmişti.  BM Genel Sekreteri Sözcü Yardımcısı Ferhan Hak, daha önce yaptığı açıklamada, Genel Sekreter Ban'ın Gazze'de ateşkes sağlanması ve insani yardımların bölgeye ulaştırılması için Ortadoğu ve diğer dünya liderleriyle görüşmelerini sürdürdüğünü dile getirmişti.
16.07.2014 - 22:39
haberturk
['israil', 'gazze', 'ateşkes', 'israil ordusu', 'askeri operasyon', 'bm']
İsrail'den Gazze'de ateşkes
Dünya
https://www.haberturk.com/dunya/haber/970405-israilden-gazzede-ateskes
ABD Merkez Bankası (Fed) Başkanı Janet Yellen, "Faiz artışı için ilk adımı bu yıl içinde atmanın ve böylece para politikasını normalleştirmeye başlamanın uygun olacağını düşünüyorum" dedi.
null
ABD Merkez Bankası (Fed) Başkanı Janet Yellen, Cleveland Şehir Kulübü'nde yaptığı konuşmasında, son dönemdeki ekonomik gelişmeler ile bunların Fed'in para politikasını nasıl etkileyeceğini değerlendirdi.  ABD ekonomisinin resesyondan 6 yıl önce çıktığını ve işsizlik oranının bu dönemde yarıya düştüğünü belirten Yellen, buna karşın iş gücü piyasasının hala tam istihdama ulaşmadığını dile getirdi. Yellen, haziranda yüzde 5,3'e gerileyen işsizlik oranının iş gücü piyasasındaki atıl kapasiteyi yansıtmadığını ve düşen iş gücüne katılım oranının gerçek işsizliğin hesaplanmasını zorlaştırdığını ifade ederken, "Hala kayda değer sayıda insanın, iyi iş fırsatlarının eksikliğinden ötürü iş aramadığını ve daha güçlü bir ekonominin, bu insanların bazılarını yeniden iş gücüne çekeceğini düşünüyorum" şeklinde konuştu.  Bununla birlikte, ekonomik nedenlerden dolayı yarı zamanlı çalışan Amerikalıların sayısının da geçmiş yıllara kıyasla çok yüksek olduğuna dikkati çeken Yellen, bunda istihdamın sanayi sektöründen, daha fazla yarı zamanlı çalışana ihtiyaç duyan hizmet sektörüne kaymasının önemli rol oynadığını anlattı.  Yellen, ücret artışının piyasadaki atıl kapasitenin belirlenmesine yardımcı olacağını belirtirken, "Fakat, buradaki sinyaller tam olarak açık değil. Son zamanlarda görülen bazı belirsiz ipuçları, tam istihdam hedefine yaklaşılmakta olduğuna işaret ediyor" dedi.  Diğer taraftan, enflasyon hedefinde daha az ilerleme sağlandığını kaydeden Yellen, yüzde 2'nin çok altında seyreden enflasyon oranında enerji fiyatlarındaki büyük düşüş ve güçlü doların etkili olduğunu dile getirdi. Yellen, düşük enflasyonun ücret artışını yavaşlatarak, ekonomiye zarar verebileceğini söylerken, "Çok düşük enflasyon birçok insana gerçek bir problem gibi görünmeyebilir. Fakat, sürekli düşük kalan enflasyon, zamanla ücret artışını zayıflatarak, ekonomiyi zayıflatabilir. Örneğin, hane halkı ve şirketlerin borçlarını ödemelerini zorlaştırabilir" görüşünü paylaştı. ABD ekonomisinin yılın ilk çeyreğinde olumsuz hava şartları, limanlarda yaşanan grevler, düşük petrol fiyatları ve güçlenen dolar nedeniyle yavaşladığını aktaran Yellen, sanayi sektöründeki zayıflığın nisan ve mayıs aylarına da yansıdığını ifade etti. Yellen, buna karşın, ekonominin dolar ve enerji fiyatlarının dengelenmesiyle birlikte ivme kazanacağı yorumunda bulunurken, "Bu yılın tamamı için ılımlı ekonomik büyüme öngörüyorum. Ancak, her zamanki gibi ekonominin görünümü belirsiz. Avro Bölgesi'ndeki toparlanma sağlamlaşmış gibi görünse de Yunanistan'ın durumu hala çözümlenmiş değil" diye konuştu.  ABD'deki iş gücü piyasası ve işsizlik oranının önümüzdeki dönemde iyileşmeye devam edeceğini düşünen Yellen, bunun hane halkı harcamalarını ve konut sektörünü destekleyeceğini anlattı.  Yellen, tüm bu gelişmelerin ekonominin faiz artışı için gerekli şartlara yaklaştığına işaret ettiğini belirtirken, şunları kaydetti:  "Faiz artışı için ilk adımı bu yıl içinde atmanın ve böylece para politikasını normalleştirmeye başlamanın uygun olacağını düşünüyorum. Ancak, ekonominin gidişatı ve enflasyona ilişkin belirsizliklerin yüksek seviyede olduğunu ve beklenmeyen gelişmelerin ilk artışı geciktirebileceğini ya da hızlandırabileceğini vurgulamak istiyorum. İş gücü piyasasında iyileşmenin sürüp sürmediğini dikkatle izleyeceğiz. Ayrıca, enflasyonun gelecek birkaç yıl içinde yüzde 2'ye yaklaşacağından makul derecede emin olmalıyız."  Öte yandan, ilk faiz artışının genel para politikası açısından çok önemli olmadığının altını çizen Yellen, Fed'in faiz artışını yavaş ve kademeli olarak gerçekleştireceğini ve ekonomiye desteğini sürdüreceğini sözlerine ekledi.  Fed Başkanı Janet Yellen, 15-16 Temmuz tarihlerinde ABD Kongresi'nde sunum yapacak ve temsilcilerin Fed'in faaliyetlerine yönelik sorularını yanıtlayacak.
11.07.2015 - 01:12
Anadolu Ajansı
['Ekonomi', 'Dünya Ekonomisi']
Fed Başkanı'ndan 'faiz artışı' açıklaması
Ekonomi
https://www.ntv.com.tr/ekonomi/fed-baskanindan-faiz-artisi-aciklamasi,VRynOk8530miuY_9JSxaEQ
İtalya'da Cumhuriyet Senatosu'nun onayladığı kanunla milli marşın okullarda öğretilmesi zorunlu hale geldi.
null
Parlamentonun üst kanadı Senato'da yapılan oylamada, İtalya'nın siyasi birliğini sağladığı 17 Mart 1861 tarihinin yıl dönümü olan 17 Mart ''Ulusal birlik: Anayasa, Marş ve Bayrak'' günü olarak belirlenirken, İtalyan milli marşının okullarda öğretilmesi de zorunlu hale getirildi. Kanunda, ulusal birlik günü olarak tanımlanan 17 Mart'ta, 2011 yılında siyasi birliğin sağlanılmasının 150. yıl dönümünde olduğu gibi kutlama yapılacağı ancak söz konusu günün tatil günü olmayacağı belirtildi. Senato'daki oylama sonunda, bazı senatörler genel kurulda, İtalya bayrağı açarak kanun teklifinin yasalaşmasını kutlarken, İtalya'nın kuzey bölgelerinin bağımsızlığını savunan Kuzey Birliği Partisi (Lega Nord) parlamenterleri ise kanuna tepki gösterdi. Kuzey Birliği senatörleri, bu uygulamanın Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nden (SSCB) kalma bir uygulama olduğunu dile getirdi. 17 Mart'ı ''Ulusal birlik: Anayasa, Marş ve Bayrak'' günü olarak belirleyen yasanın amacının, İtalyan devletinin siyasi birliğini sağlaması gibi önemli tarihi olayın bilinirliğini ve sivil aidiyet duygusunu artırmak olduğu ifade edildi.
09.11.2012 - 09:30
Anadolu Ajansı
[]
İtalya milli marşını zorunlu öğretecek
Dünya
https://www.ntv.com.tr/dunya/italya-milli-marsini-zorunlu-ogretecek,11kn7McTlE6Rz6JIOnSPYA
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Turhan, elektronik haberleşme sektöründe yapılan yatırımlara ilişkin, "Bu yılın ilk çeyreğinde işletmeciler tarafından yapılan yatırımların toplam tutarı 2,1 milyar liranın üzerinde gerçekleşti." dedi.
null
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Cahit Turhan, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) tarafından yılın ilk çeyreğine ilişkin hazırlanan "Türkiye Elektronik Haberleşme Sektörü 3 Aylık Pazar Verileri Raporu" ışığında sektöre yönelik değerlendirmede bulundu.  Yılın ilk çeyreğinde, sektörün geçmiş dönemlerdeki büyüme eğilimini sürdürdüğünü belirten Turhan, bu büyümenin elde edilen gelirler, yapılan yatırımlar ve abone sayılarına bakıldığında daha detaylı görüldüğünü söyledi. Turhan, elektronik haberleşme sektöründeki işletmecilerin yılın ilk çeyreğinde 15,4 milyar liranın üzerinde gelir elde ettiği bilgisini verirken, "Mobil operatörlerin gelir toplamı 11,7 milyar lira oldu. Bunların dışında kalan diğer işletmecilerin gelirlerinin toplamı ise 3,7 milyar liraya ulaştı." diye konuştu. 5G ve ötesi mobil hizmetlerin yakın zamanda Türkiye'de de verilebilmesi için çalışmaların sürdüğünü anımsatan Turhan, şöyle devam etti: "5G ve ötesi mobil hizmetlerin yaygınlığının ve kalitesinin artması için elektronik haberleşme sektöründeki yatırımların belli bir seviyenin üzerinde olması gerekiyor. Bu yılın ilk çeyreğinde işletmeciler tarafından yapılan yatırımların toplam tutarı 2,1 milyar liranın üzerinde gerçekleşti. Türk Telekom ve mobil operatörlerin yatırımları ise yaklaşık 1,7 milyar liraya yaklaştı." Türkiye'de mobil hizmetler abone sayısı ve kullanım miktarlarında düzenli artış olduğunu ifade eden Turhan, mobil hizmetlerde yılın ilk çeyreği itibarıyla abone sayısının 81 milyona ulaştığını, nüfusa göre mobil abone yaygınlığının (penetrasyonunun) yüzde 98,7 olduğunu bildirdi. Turhan, bu abonelerin 72,4 milyonunun 4,5G hizmeti aldığını, bununla birlikte cihazı ve SIM kartı 4,5G ile uyumlu olan, aktif olarak 4,5G hizmetini kullanabilen abonelerin sayısının 41,8 milyona çıktığını, 4,5G'nin yaygınlaşmasıyla 3G abone sayısının 6,4 milyona gerilediğini aktardı. İncelenen Avrupa ülkeleri arasında aylık ortalama mobil konuşma süreleri bakımından daha önceki dönemlerde olduğu gibi Türkiye'nin ilk sıradaki yerini koruduğunu vurgulayan Turhan, ülkede aylık ortalama konuşma süresinin 448 dakika olduğunu ifade etti. Turhan, sabit telefon hizmeti alan abone sayısının yılın ilk çeyreği sonu itibarıyla 11,6 milyon olduğunu, bu hizmette abone yaygınlığının yüzde 14,2 olarak gerçekleştiğini bildirdi. Türkiye'de en hızlı gelişen elektronik haberleşme hizmetlerinin başında genişbant internetin geldiğini söyleyen Turhan, şunları kaydetti: "2016'da başlayan 4,5G hizmetinin çok daha hızlı mobil internetle vatandaşlarımızı tanıştırması ve fiber altyapılara yapılan yatırımlarla fibere ulaşımın daha kolay hale gelmesi neticesinde, hem mobil hem sabit genişbant abone sayımız artışını sürdürdü. Yılın ilk çeyreği sonunda toplam genişbant abone sayımız, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 6,7 artarak 74,7 milyon oldu. Bu rakam içinde mobil genişbant abone sayısı 61,1 milyona, sabit genişbant internet abone sayısı 13,6 milyona ulaştı." Toplam fiber abone sayısının da bir önceki yılın aynı dönemine göre yaklaşık yüzde 17,6 artışla 2,9 milyona ulaştığını belirten Turhan, kablo internet abone sayısının yıllık yüzde 12,8 artarak 958 bine ve xDSL abone sayısının yıllık yüzde 7,7 artarak 9,6 milyona ulaştığını ifade etti. Bakan Turhan, gelişen altyapılar ve teknolojinin getirdiği yüksek hızların abonelerin ortalama veri kullanımlarına pozitif etki ettiğine dikkati çekerek, bu kapsamda yılın ilk çeyreğinde mobil veri kullanımının aylık ortalama 4,9 gigabayt olurken, sabit internet kullanımının ise aylık ortalama 107,5 gigabayt olduğunu dile getirdi.
17.07.2019 - 14:34
Anadolu Ajansı
['Teknoloji', 'internet', 'Dijital']
Elektronik haberleşme sektöründe yatırım atağı
Teknoloji
https://www.ntv.com.tr/teknoloji/elektronik-haberlesme-sektorunde-yatirim-atagi,ptnAwuUSvUmHhGPJuKMz6g
Arjantinli futbol efsanesi Diego Armando Maradona, bir yardım maçı için gittiği İtalya'da çarpıcı açıklamalar yaptı. Maradona, İtalya'da teknik direktörlük yapmasına izin verilmediğini söyledi.
null
Napoli formasıyla iki lig ve bir de UEFA Kupası şampiyonluğu yaşayan Maradona, İtalya'da takım çalıştırmak istediğini ancak bazı engelleri aşamadığını söyledi. "Menajer mafyasına ödeme yapmadığım için beni İtalya'da çalıştırtmıyorlar" diye konuştu. 55 yaşındaki futbol efsanesi, "15 yıl önce Real Madrid ve Milan gibi takımlar, teknik adamlarını özgürce belirleyebilirdi. Şimdi bu menajerler size müşterilerini gönderiyor. Örneğin Rafael Benitez... Kendisine saygım var ama Real Madrid'de öyle bir kadroyla başarısız olduktan kısa süre sonra Newcastle United'da üç yıllık sözleşmeye imza atıyor. Bunu açıklayabilir misiniz?" sorusunu yöneltti.
14.10.2016 - 19:48
Ntvspor
['Spor', 'Futbol']
"Kariyerimi mafya bitirdi"
Spor
https://www.ntv.com.tr/spor/kariyerimi-mafya-bitirdi,cSrpypvOokejsCMGraMg0g
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Yıldız, Akkuyu Nükleer Santrali için ilk kazmayı Mart veya Nisan'da vurmak istediklerini söyledi.
null
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Mersin'de nükleer santral kurulmasına ilişkin Türkiye ile Rusya arasında imzalanan anlaşma çerçevesinde nükleer enerji eğitimi için Moskova'ya gidecek 83 öğrenciyi Bakanlıkta kabul etti. Kabulde gazetecilerin sorularını yanıtlayan Yıldız, bir soru üzerine IŞİD'i protesto bahanesiyle yapılan izinsiz gösterileri değerlendirdi. Şiddetin her türlüsüne karşı olduklarını ifade eden Yıldız, Türkiye'nin yapısını bozmaya dönük bir çalışma bulunduğunu belirtti. Yıldız, birçok ülkenin şiddetle bir yere varılmayacağını kendi tarihlerinde gördüklerini kaydetti. Akkuyu Nükleer Santrali ile ilgili ÇED raporu süreci ve santral inşaatının takvimiyle ilgili bir soruyu da yanıtlayan Yıldız, ÇED sürecinin önümüzdeki ay tamamlanmasının beklendiğini bildirdi. İnceleme ve değerlendirme komisyonu üyesi 56 kurumun düzeltme çalışmalarının da kısmen uzun sürdüğünü anlatan Yıldız, "Hem inşaat hem de elektrik üretimi ile alakalı hedeflerimizi değiştirmek istemiyoruz. Hazırlık süreci fazla olmuş olabilir ama özellikle hem inşaatın hem de elektrik üretiminin gecikmemesini istiyoruz" diye konuştu. Yıldız, inşaat lisansı alındıktan sonra sahada nükleer ada ve türbin adası inşaatlarına da başlanacağını dile getirerek, çalışanlar, mühendisler ve işçilerin yaşayacağı 4 bin kişilik nükleer bir köy kurulacağını ifade etti. Mart veya Nisan'da ilk kazmayı vurmak istediklerini bildiren Yıldız, "Bu, nükleer güç santralinin binasının core (çekirdek) tabakasının temeli anlamına gelmeyebilir. Ama liman inşaatının ve nükleer köyün inşallah temelini Mart veya Nisan ayında atmış olmamız lazım" dedi. Bunun lojistik hizmetleri hızlandıracağını belirten Yıldız, aynı zamanda çalışanların barınabilecekleri ve her türlü sosyal donatısıyla yaşayabilecekleri bir projenin de gerçekleştirilmiş olacağını söyledi.
10.10.2014 - 16:38
Anadolu Ajansı
[]
Nükleerde ilk kazma baharda
Ekonomi
https://www.ntv.com.tr/ekonomi/nukleerde-ilk-kazma-baharda,n9KCtMMqOE-9aXCi-7pJxQ
Kolombiya'nın Manizales kentindeki toprak kaymasında yaşamını yitiren kişilerin sayısı 17'ye yükseldi.
null
Ülkenin orta kesimlerindeki Caldas yönetim bölgesinin başkenti Manizales'te aşırı yağışların neden olduğu toprak kaymasında ölenlerin sayısı 17'ye çıkarken, bölgede halen kayıp olan 8 kişiyi arama çalışmaları devam ediyor. Kolombiya Devlet Başkanı Juan Manuel Santos da bölgede devam eden yoğun yağış dolayısıyla Manizales'e gecikmeli olarak ulaşabildi. "Acil durum" ilan edilen bölgede incelemelerde bulunan Santos, yaklaşık 80 evin toprak kaymasından etkilendiğini ve ölü sayısının artmasından endişe edildiğini belirtti. Manizales Belediye Başkanı Jose Octavio Cardona ise yaptığı açıklamada, kente gece boyunca bir ayda yağabilecek yağmurun düştüğünü kaydetti. Bu arada, toprak kaymasından 25 mahallesi etkilenen Manizales'in bazı bölgelerine elektrik, su ve doğalgaz verilemiyor.
20.04.2017 - 10:43
Anadolu Ajansı
['Dünya', 'Amerika', 'Kolombiya']
Kolombiya'da toprak kayması: 17 ölü
Dünya
https://www.ntv.com.tr/dunya/kolombiyada-toprak-kaymasi-17-olu,CFvLfI53FEKwbgGpeapgpw
Sokaktaki düğünü izlemek için balkona çıkan 52 yaşındaki kadın, havaya ateş eden bir kişinin silahından çıkan kurşunun isabet etmesi sonucu hayatını kaybetti.
null
Kağıthane'de, balkondan sokaktaki düğünü izleyen kadın, havaya ateş eden bir kişinin silahından çıkan kurşunun isabet etmesi sonucu öldü. Alınan bilgiye göre, Hülya Özdemir (52), Sultan Selim Mahallesi Sultan Selim Caddesi Ayar Sokak girişinde düzenlenen düğünü izlemek için, komşusunun sokak tarafına bakan balkonuna çıktı. Sokak arasında yapılan eğlence sırasında havaya silahla ateş açıldı. Açılan ateş sonucu, kurşunlardan biri Özdemir'in çenesine isabet etti. Özdemir, olay yerinde yaşamını yitirdi. Özdemir'in cesedi, incelemelerin ardından Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı. Olayın ardından düğün sonlandırıldı. Failin tespiti için polis ekipleri çalışma başlattı. Hülya Özdemir'in 3 çocuk annesi olduğu öğrenildi.
23.05.2016 - 00:31
Anadolu Ajansı
['Türkiye']
Kağıthane'de maganda kurşunuyla ölüm
Türkiye
https://www.ntv.com.tr/turkiye/kagithanede-maganda-kursunuyla-olum,xnvxKdUFJEGsG8qHiuBKsA
“Aracın içini çekmeyin, mahrem olur”
null
Kara Para Aşk ve Karadayı dizilerinin senaristi Sema Ergenekon için önceki akşam Karaköy Zeldazonk’ta parti verildi. Geceye katılan girişte muhabirlere, “Aracın içini çekmeyin, mahrem olur” dedi, çıkışta yere kapaklandı.
27.12.2014 - 07:48
haberturk
['nuri altuntaş', 'karadayı', 'kenan imirzalıoğlu']
Karadayı düştü
Gündem
https://www.haberturk.com/magazin/herkes-bunu-konusuyor/haber/1023941-karadayi-dustu
Geçtiğimiz Cuma gecesi İstanbul Atatürk Havalimanı kavşağında meydana gelen kazada, kırmızı ışıkta duran taksiye çarpan bir jipi hala kimin kullandığı hakkında farklı iddialar var.
null
Cuma akşamı Atatürk Havalimanı kavşağında kırmızı ışıkta bekleyen taksiye, körkütük sarhoş olduğu tespit edilen bir sürücünün çarpmasıyla takside bulunan Hasan ve Gülnaz Özdemir hayatını kaybetti Türkücü Yusuf Harputlu’nun içinde olduğu cip, taksiye çarptı. İddialara göre direksiyonda olduğu söylenen şahıs da Harputlu da körkütük sarhoştu.  Özdemir çiftinin oğlu Rahmi Özdemir, NTV'ye taksiye çarpan cipin direksiyonunda Yusuf Harputlu'nun olduğu söyledi. Rahmi Özdemir, “Elim bir kazada annemi ve babamı Allah’ın rahmetine gönderdik. Ben hala iddialarımın peşindeyim. Hukukun üstünlüğüne, savcılara güveniyorum. İnanıyorum ki adalet yerini bulacaktır. Arabayı kullanan kesinlikle Yusuf Harputlu’ydu ve öyle de görüyorum. Ben şunu görüyorum Yusuf Harputlu, kendi yerine birini ayakta duramayaca halde kişiyi şoför olarak takdim ediyor, mümkün değil, çocuk dahi inanacak durumda değil. Kaza anında görünen durum ve kameraların gösterdiğinde, Yusuf Harputlu hala kendinde, ama yanındaki kişi ayakta duracak hali yok, o arabanın oraya 120 süratle bir kırmızı lambada duran aramaya çarpıp 70 metre sürükleycek, o şoörün o arabayı oraya getirmesi mümkün değil” dedi. Taksi şöförü Ahmet Şimşek de olayı anlatırken şoförün Harputlu olduğunu iddia etti. Şimşek, “Dış hatlardan yolcuyu aldım. Otogara gitmek istedikleri söylediler. Havalimanı çıkışında ikinci ışıklarda kırmızı yandı durdum. Yolda benim dışımda kimse yoktu. Işıkta bekliyordum ki arkadan bir ses geldi. Bizi ileri kadar sürükledi. Adamlar çok alkollüydü, ayakta durumayırlardı. Hatta polise dayılanıyorlardı,insancılı hiç bir yanları yoktu. Kendi aralarında bir düzenbazlık yaptılar ama nasıl bir şey yaptılar bilmiyorum. Süren kimse diğerine vermeye çalıştı. Benim ağrılarım var, aracım pert olmuş durumda hala diğer aracın evraklarını ele geçiremedim” diyerek olayı anlattı. Harputlu ise iddiaları yalanladı. NTV’ye konuşan Harputlu kendisinin araba kullanmayı bilmediğini ifade etti. Kaza anını anlatan Harputlu, “Yoldan çok yorgun geldim ve eve gitmek istedim. Arkadaşta beni eve bırakabileceğini belirtti. Hatta ben ona alkollü olup olmadığını sordum ama içmediğini söyleyince de çok ısrar etmedim. Ben üç gündür bu olayın şokundayım. Asla alkol kullanmadığımı beni tanıyanlar bilir. Annem de bu olaylardan rahatsız oldu ve hastanede. Bu olayın aydınlanacağına inanıyorum” diyerek neler yaşadığını aktardı. Özdemir çiftinin yakınlarının evine hala gitmediğini ama akrabalarını gönderdiğini ifade eden Harputlu kendisinin de taziyelerini bildirmek için yakın bir zamanda ziyarette bulunacağını belirtti.
01.02.2010 - 18:42
NTV Haber
[]
Cinayet gibi kazada sürücü kimdi?
Türkiye
https://www.ntv.com.tr/turkiye/cinayet-gibi-kazada-surucu-kimdi,5iXtBmQ-40-iBiMZzHh3ag
Peru'da çift katlı bir otobüs uçuruma yuvarlandı. Kazada en az 44 kişi hayatını kaybetti.
null
Güney Amerika ülkesi Peru'nun güneyindeki Panamerikan otoyolunda çift katlı otobüs kaza yaptı. Otobüs geceyarısında virajı alamayarak 200 metrelik uçurumdan yuvarlandı. Kazanın nedeni henüz belli değil. Peru'da her yıl sürücü hatası nedeniyle dağ yollarındaki kazalarda onlarca kişi hayatını kaybediyor. Ocak ayında yaşanan bir başka trafik kazasında 52 kişi hayatını kaybetmişti. Olay ülke tarihinde en fazla can kaybının yaşandığı kaza olarak kayıtlara geçmişti.
22.02.2018 - 11:00
NTV Haber
['Dünya', 'Amerika', 'Trafik Kazası', 'Peru']
Peru'da çift katlı otobüs uçuruma düştü: 44 ölü
Dünya
https://www.ntv.com.tr/dunya/peruda-cift-katli-otobus-ucuruma-dustu-44-olu,OcuqdhfNxUusecRHVbWi2g
Yabancı haber siteleri Twitter'dan sonra Youtube yasağını son dakika haberi olarak geçiyor.
DHA
İspanyolca yayın yapan Actualidad.rt.com, TİB'in kapatma kararının hemen ardından "Türkiye, youtube'ı yasakladı" başlığıyla haberi okurlarına duyurdu. “Hükümet, bir hafta önce uygulamaya koyduğu twitter yasağının yankıları bitmeden bu kez de youtube'u yasakladı” denilen haberde yasağın, bugün yayınlanan ve Suriye'ye saldırı planlarından bahsedilen tapelerden sonra geldiği belirtiliyor.
27 Mart 2014 Perşembe, 17:53
cumhuriyet
null
Youtube yasağı dış basında
Dünya
http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/dunya/54879/Youtube_yasagi_dis_basinda.html
Habertürk'ten Mehmet Çalışkan, 'Haftanın Portresi'nde 'Dünya Tiyatro Günü' fikrinin kim tarafından ne zaman ortaya atıldığını, Türkiye'de son 10 yılda tiyatro seyircisinin neden arttığını, Türkiye'de ve dünyada en çok hangi oyunların sahnelendiğini, en görkemli tiyatro salonlarının hangileri olduğunu ve Türk tiyatrosunda iz bırakanları derledi
null
Dönemin Uluslararası Tiyatrolar Birliği (ITI) Başkanı , 1961'de ortaya bir fikir attı; 'yılın bir günü bütün dünyada tiyatro günü olarak kutlansın'... ITI'nın Viyana'da yapılan konferansta ortaya atılan bu fikir Arvi Kivimaa'nın ülkesi Finlandiya ve komşu İskandinav ülkeleri tarafından hemen benimsendi. Bir yıl sonra Paris'te Ulusal Tiyatro'nun açılış günü olan 27 Mart, ' kabul edilerek Fransız 'nun yazdığı bildirge tüm ülkelere gönderildi. İlk adımda 100'e yakın ülkenin bildirgeyi kabul etmesiyle birlikte 1962'den bu yana her 27 Mart, Dünya Tiyatro Günü olarak kutlanıyor. Yunanca'da 'seyirlik yeri' anlamında kullanılan sözcüğünden türetilmiş ve dilimize yerleşen tiyatronun geleneksel hali, halk tiyatrosu başlığı altında ülkemizde kukla, Karagöz, orta oyunu, meddahlık, hokkabazlık ve köy seyirlik oyunları olarak kendisine seyirci buldu. Türk tiyatrosu, Türklerin Asya'da yaşadıkları dönemlerin bazı törenlerinde ilkel taklit gösterileriyle başlayan tiyatrodur. İstanbul'un fethedilmesiyle gelişen Türk tiyatrosunu , , ve olarak kategorize etmek mümkün. Dünya Tiyatro Günü kapsamına giren tiyatro anlayışını çıkış noktası olarak kabul edersek 'in si çağdaş Türk tiyatrosunun ilk oyunu oldu. İlk kez 1 Nisan 1873'te Gedikpaşa semtindeki Gedikpaşa Tiyatrosu'nda sahnelenen 'Vatan Yahut Silistre'nin ilk adı 'Vatan'dı. Ne var ki sansür nedeniyle seyircinin karşısına 'Silistre' adıyla çıktı. Daha sonraki yıllar oyun, 'Vatan Yahut Silistre' adıyla yaygınlaşıp bu şekilde kabul gördü. 1990'lı yılların başından 2010'a kadar olan 20 yıllık dönemde Türk tiyatrosu zor bir dönem geçirdi. Finans sorunu nedeniyle birçok özel tiyatro kapanırken o günlerde tüm tiyatrocuların ortak şikayeti devlet yardımı alamamaktı. O dönemde tiyatrocular, seyircileri yeterince salona çekememelerinin nedenlerini araştırma yerine her fırsatta 'Devlet bize yardım etmiyor' şeklinde serzenişte bulundu. Seyircileri salonlara çekme adına girişimlerde bulunma yerine devletten yardım beklenmesiyle birlikte özel tiyatrolar kepenk indirdi. Ta ki TV dizilerinin yaygınlaştığı döneme kadar. Oyuncular, TV dizilerinden yüksek ölçüde paralar kazanmaya başladı. İçindeki tiyatro aşkını yaşatanlar TV dizilerinden kazandıkları paraları tiyatro açmak için kullandı. Oyuncuların açtığı özel tiyatroların sayısı arttıkça bir gerçeğin farkına varıldı. "Seyirci, tiyatroda da istiyor." Rol aldıkları sinema filmlerinde ve TV dizilerinden dolayı halkın genelinin ne istediğini iyi bilen oyuncuların kurduğu özel tiyatrolar, sahnelerine yerli hikâyeleri taşımaya başladı. Öyle ya, Türk sineması ve Türk TV dizileri yerli hikâyelerle yükseliş dönemine geçmişti. Sinemada da TV'de de en çok yerli hikâyeler izlenirken tiyatroda neden farklı olsun ki? Özel tiyatro sahipleri, yerli hikâyeler sahneledikçe egemenlik den e geçti. Böylelikle de tiyatro seyircisi arttı. 2010'dan itibaren tiyatro için yazılan hikâyelerin artmasıyla birlikte seyirci sayısında önemli bir artış görüldü. Seyirci artışı doğal olarak tiyatro salonu sayısına da yansıdı. South Kensington'da I. Victoria'nın eşi Prens Albert tarafından 1871'de kurulan Royal Albert Hall, İngiltere'nin en önemli ve etkileyici yapılarından biri.  UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde olmasının yanı sıra 2003 Pritzker Mimarlık Ödülünü de kazanan Sidney Opera Binası, ihtişamlı mimarisiyle dünyanın en harika sahneleri arasında gösteriliyor. 'Seebühne' adıyla da bilinen Yüzen Sahne, 7 bin kişilik kapasitesi ile Constance Gölü üzerinde yer alıyor. Fransız mimar Paul Andreu tarafından tasarlanan ve görünümü nedeniyle ‘dev yumurta' olarak anılan National Centre for Performaning Arts, 2007 yılında tamamlandı. Toronto'da 1913 yılında inşa edilen tarihi bir sahne olan The Winter Garden, Elgin Tiyatrosu'nun yedinci katında yer alıyor. Sahneye çıkan ilk Müslüman kadın. 1902'de İstanbul'da doğan Afife Hanım, Darülbedayi'nin 10 Kasım 1918'de tiyatro kursları için açtığı sınavı kazandı. Müslüman kadınların sahneye çıkması yasak olduğundan dolaylı Afife Hanım ve diğer 4 Müslüman kadın, sadece kadınların izleyeceği oyunlar için Darülbedayi bünyesine alınmıştı. Kadroya alınan 3 kadın kursu bıraktı. Refika Hanım ise kariyerine suflör olarak devam etmek istedi. 'Afife Jale' olarak tanınmaya başlayan Afife Hanım, bir yıl boyunca sahneye hiç çıkamadı. 13 Nisan 1919'da Hüseyin Suat'ın 'Yamalar' adlı oyununda 'Emel' rolünü canlandıracak olan Eliza Binemeciyan'ın Paris'e gidişi üzerine Afife Hanım, onun yerine 'Jale' takma adıyla sahneye çıkarak bir tiyatro oyunda rol alan ilk Müslüman kadın oldu. Ertesi hafta 'Tatlı Sır'da sahneye çıkınca polis tarafından tutuklanmak istedi. Polisten kaçan Afife Hanım, bir süre sonra 'Odalık' için sahneye çıktı. Yine polis baskını oldu, Afife Hanım yine kaçmayı başardı. Müslüman kadınların kesinlikle sahhneye çıkamayacakları yönündeki bildiriyle Darülbedayi Afife Hanım'ı kadrodan çıkarmak zorunda kaldı. Birkaç yıl sonra Burhanettin Tepsi Kumpanyası ve Fikret Şadi'nin Milli Sahnesi'nin Anadolu turnelerinde gizli gizli sahneye çıktı. Cumhuriyet'in ilan edilmesinden sonra Müslüman kadınların sahneye çıkma yasağı kaldırıldı ama Afife Hanım, yaşadığı sıkıntılardan dolayı başlayan baş ağrıları nedeniyle doktorunun verdiği morfinin bağımlısı olduğu için tiyatroyu bırakmak zorunda kaldı. 1929'da ünlü bestekâr Selahattin Pınar ile evlendi. Morfin bağımlılığı nedeniyle 1935'te boşandılar. Afife Hanım, tedavi görmesi için yatırıldığı Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nde 24 Temmuz 1941'de henüz 39 yaşındayken vefat etti. Afife Jale'nin cenaze töreninde sadece 6 kişi vardı. Behzat Butak, Sait Köknar, iki mezar kazıcı, kimliği bilinmeyen bir başka kişi ve o dönem çocuk olan ünlü oyuncu ... Türk tiyatrosu için attığı büyük adım yıllarca anlaşılmayan Afife Jale'nin önemi 'in girişimleri sonucu 1997'den beri ile ortaya konmaya başladı.   Çağdaş Türk tiyatrosunun babası... 1892'de İstanbul'da doğdu. Tefeyyüz Mektebi'nde okurken tiyatroya ilgi duydu ve aktör olmaya karar verdi. 1909'da Erenköy'deki Burhanettin Tiyatrosu'nda Arthur Conan Doyle'ın 'Sherlock Holmes' adlı oyununda 'Bob' rolüyle ilk kez sahneye çıktı. Ailesinin tiyatrocu olmasına karşı çıkması üzerine evden ayrılarak tiyatro eğitimi için 1911'de Paris'e gitti. 1912'de İstanbul'a dönünce Shakespeare'in 'Hamlet'ini sahneledi. 1913'te karıştığı siyasi olaylar nedeniyle sınır dışı edilmesi üzerine tekrar Paris'e gitti. Paris Konservatuvarı'na kabul edilmemesi ve sınır dışı yasağının kalkması üzerine tekrar ülkeye dönen Ertuğrul, öğrenci olarak girdiği Darülbedayi'de kısa sürede yardımcı öğretmenliğe atandı. Birinci Dünya Savaşı'nın başlamasıyla Berlin'e giden Muhsin Ertuğrul, Almanya'da sinemayla tanıştı. Almanya'da İstanbul Film'i kuran Ertuğrul, 'Samson', 'Kara Lale Bayramı' ve 'Şeytana Tapanlar' adlı sinema filmlerini çekti. 1918'de İstanbul'a dönen Muhsin Ertuğrul, Edebi Tiyatro Heyeti adında bir özel topluluk kurdu ve Darülbedayi'de yeniden çalışmaya başladı. Ne var ki oyun seçimindeki anlaşmazlıklar ve yönetimdeki karışıklıklar nedeniyle kurumdan ayrıldı. Muhsin Ertuğrul, 1921'de Darülbedayi'ye yönetmen olarak yeniden girdi ama kurumda yönetim kurulunun ve diğer birimlerin sanatçılardan oluşması için girişimlerde bulununca arkadaşlarıyla birlikte işten çıkarıldı. Bunun üzerine tekrar sinemayla ilgilenen Ertuğrul, Türkiye'nin ilk özel film şirketi olan Kemal Film'in yerli film yapımına başlaması için yardımcı olarak aralarında 'Ateşten Gömlek'in de olduğu filmler çekti. Ve filmin başrol oyuncusu ile evlendi. 1925'te kurduğu 'Ertuğrul Muhsin ve Arkadaşları' adlı tiyatro grubuyla 23 oyun sahneleyen Muhsin Ertuğrul, iflas edince Moskova'ya giderek Nazım Hikmet'in tiyatro çalışmalarına başladı. 1927'de İstanbul'a dönen Ertuğrul, aralarında ilk sesli Türk filmi olan 'Bir Millet Uyanıyor' çekti. 1941'de kadar 20 filmin yönetmenliğini yapan Muhsin Ertuğrul, 1949'da kurulan Devlet Tiyatroları'nın genel müdürlüğüne atandı. 1950'de Büyük Tiyatro'da balo yapılmasına karşı çıkınca iktidardaki Demokrat Parti'nin iktidarının tepkisini çekti ve görevinden istifa eden Muhsin Ertuğrul, 1954'de ilk renkli Türk filmi 'Halıcı Kız'ı çekti ama film büyük bir ticari başarısızlığa uğrayınca sinemayı bıraktı. 1958'de İstanbul Şehir Tiyatrosu baş yönetmenliğine getirilen Muhsin Ertuğrul, 1966'da bu görevinden de ayrılmasından sonra çeşitli tiyatro grupları kurarak yönetmenlik yaptı. Ege Üniversitesi'nin 70'inci sanat yılı nedeniyle verdiği Fahri Doktor payesi için düzenlenecek olan tören için gittiği İzmir'de 29 Nisan 1979'da kalp krizi sonucu 87 yaşında vefat etti.
24.03.2019 - 02:18
haberturk
['tiyatro', 'kültür', 'sanat', '27 mart dünya tiyatro günü', 'afife jale', 'muhsin ertuğrul', 'namık kemal', 'mehmet çalışkan', 'haftanın portresi']
Tiyatro seyircisi nasıl arttı?
Sanat
https://www.haberturk.com/tiyatro-seyircisi-nasil-artti-2408233
Ankara Kalesi'nin de bulunduğu tarihi Kale Mahallesi'nde çıkan ve itfaiye ekiplerince yaklaşık 4 saatte söndürülen yangın, 7 evi kullanılamaz hale getirdi.
null
'da tarihi Kale Mahallesi'nde bir evin çatısında çıkan ve bitişiğindeki binalara da sıçrayan da 7 ev kullanılamaz hale geldi. Altındağ'da, Ankara Kalesi'nin de bulunduğu tarihi mahalledeki Arslanhane Sokağı'nda Ahmet Bağban'a ait depo olarak kullanılan bir evin çatısında henüz belirlenemeyen nedenle yangın çıktı. Kısa sürede büyüyen ve bitişikteki binalara da sıçrayan yangın sonrası mahalle alevler ve yoğun duman altında kaldı. İhbar üzerine bölgeye çok sayıda itfaiye ekibi sevk edildi. Evleri alevler içinde kalan aileler ise kendilerini dışarı attı. Olay yerine gelen itfaiye ekipleri dar sokaklar nedeniyle itfaiye araçlarının giremediği bölgede zor anlar yaşadı. Ara sokaklardan birbirine eklenen hortumlarla alevlere su sıkan itfaiye ekipleri, çatılara çıkarak müdahalede bulundu. Evinin çatısı alev alan ve komşularının durumu bildirmesiyle dışarı çıkan Şerife Karaaslan, içeride mahsur kalan kedi, köpek ve kuşları için endişelendi. Komşularının teselli etmeye çalıştığı Karaaslan, yangın kontrol altına alındıktan sonra hayvanlarının durumunu öğrenmek için evine koştu. Gözyaşlarına boğulan yaşlı kadın içeri girer girmez sarıldığı hayvanlarının hayatta olmasıyla büyük sevinç yaşadı. Yangında evini saran alevlerin sesini duyarak uyanan 75 yaşındaki Mürüvvet Ayaydın da yoğun duman içinde kendini dışarı attı. Yalnız yaşayan ve elindeki cep telefonuyla yakınlarına haber veren Ayaydın, yangının çıktığı sokağın köşesinden itfaiye ekiplerinin çalışmasını gözyaşları içinde izledi. Bu olayda her şeyini kaybettiğini belirten Ayaydın, her şeye rağmen hala hayatta olduğu için şükredip dua etti. Evi tamamen yanan Emine Yemez de çocuklarını yanına alarak komşularına sığındı. Selçuklu dönemine ait tarihi Arslanhane Camisi'nin alt sokağındaki yangın, itfaiye ekiplerinin yaklaşık 4 saat süren zorlu mücadelesiyle kontrol altına alınarak söndürüldü. Tarihi Ankara evlerinin bulunduğu bölgedeki yangının büyümeden söndürülmesiyle çevredeki tarihi yapılar da büyük tehlike atlattı. Mahalledeki 7 evin yanarak kullanılamaz hale geldiği sokaktan yükselen yoğun duman, Ulus bölgesini uzun süre etkisi altına aldı.
04.05.2018 - 04:40
Anadolu Ajansı
['Yurt Haber', 'Türkiye', 'yangın', 'Ankara']
Ankara'nın tarihi mahallesinde 7 ev yandı
Türkiye
https://www.ntv.com.tr/turkiye/ankaranin-tarihi-mahallesinde-7-ev-yandi,iuWD_5yofkqWpLXU2q9nHg
TEM Otoyolu Ümraniye mevkisinde devrilen kamyonetin sürücüsü hayatını kaybetti.
null
TEM Otoyolu'nda meydana gelen trafik kazasında, 1 kişi yaşamını yitirdi. Otoyolun Ankara istikameti Ümraniye mevkisinde, Musa Yücel'in kullandığı plakalı piliç yüklü kamyonet, henüz bilinmeyen nedenle bariyerlere çarparak devrildi. Haber verilmesi üzerine olay yerine gelen sağlık ekipleri, araçta sıkışan Yücel'in hayatını kaybettiğini belirledi. Kaza dolayısıyla bölgede trafik bir süre aksadı.
17.10.2016 - 08:50
Anadolu Ajansı
['Türkiye']
TEM'de kaza: 1 ölü
Türkiye
https://www.ntv.com.tr/turkiye/temde-kaza-1-olu,38cp6e2LjkqhdwbK3essMA
Meclis'te Grup Toplantısı'nda konuşan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş Cizre'de yaşananlar ve Davutoğlu'nun açıkladığı master planıyla ilgili konuştu.
cumhuriyet.com.tr
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş grup toplantısında konuştu. Demirtaş'ın konuşmasından satır başları: Cizre'deki vahşet durumundan söz ediyoruz. Durum, Hükümet tarafından HDP suçlanarak geçiştirilmek isteniyor. Cizre'deki durum şudur; o bodrumun civarındaki bir kaç binada toplam 70-90 kadar insan var. Çatışma yok, tankla topla atış var. Bilgi kirlilikleri bir tarafa, durum şudur: O sokakta birkaç binada toplam sayıları 70 ile 90 arası olan insan var. Bunların büyük bir kısmı sivil, bir kısmı Cizre'de henüz sokağa çıkma yasağı ilan edilmemişken dayanışma için oraya gitmiş üniversite öğrencileri, bir kısmı Cizre halkıdır. Cizre'nin diğer mahallelerinde operasyon sona ermiş durumda. Bu sokakta 20 günden bu yana bir abluka yaratılmış durumdadır. Sürekli tank, top atışı yapıyorlar. Bir çatışma yok. Tek taraflı o binalara ateş ediyorlar. Kanaatimiz odur ki bu insanların hepsi öldürüldü. Bunu açıklamıyorlar. Şimdi toplu bir katliam yaptılar ve açıklayamıyorlar. Halkın tepkisini azaltabilmek için gün ve gün açıklıyorlar. Cenazeleri şimdi sokaklara dağıtıyorlar o cenazeler oradaymış gibi. Hükümet "Yereldeki operasyon güçleri acımasız olmalı. Sivil halkmış, evmiş, iş yeriymiş bakmayacaksınız" demiş, belli. Türkiye Cizre'deki duruma inanmak istemiyor. Çünkü bu çağda Hükümet'in böyle vicdansız olabileceğine inanılmıyor. Ama durum bu. Cizre şimdi Roboski, Suruç, Ankara gibi tarihe geçiyor. Ama insanlık tarihi bir yandan katliam, bir yandan da direniş tarihi. Cizre'ye yapılan vahşet aynı zamanda İzmir'e tehdit. Adana'ya tehdit. "Bak, itiraz edene bunu yaparız" diyorlar. Bir partinin (AKP) şemsiyesi altında buluşmayınca vatan haini oluyorsak, en büyük vatan hainliğini işte o parti yapıyor demektir.
9 Şubat 2016 Salı, 13:00
cumhuriyet
null
Demirtaş Cizre'de neler yaşandığını anlattı: Katliam yaptılar
Türkiye
http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/siyaset/478189/Demirtas_Cizre_de_neler_yasandigini_anlatti__Katliam_yaptilar.html
Futbol Federasyonu Tahkim Kurulu, Beşiktaşlı futbolcu Fabian Ernst'in 2 maçlık cezasını 1 maça indirdi.
null
Futbol Federasyonu Tahkim Kurulu’ndan Beşiktaşlı futbolcu Fabian Ernst’e güzel haber geldi. Kurul, toplantısında, Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu'nun (PFDK), 18 Nisan'da oynanan Fenerbahçe-Beşiktaş maçında rakip takım oyuncusuna kural dışı hareketi nedeniyle 2 maç ceza verdiği Ernst için yapılan itirazı da görüştü. Tahkim Kurulu, itirazı kısmen kabul ederek, Ernst'in cezasını oy çokluğuyla 1 maça indirdi.
29.04.2010 - 21:54
null
[]
Ernst'e güzel haber
Spor
https://www.ntv.com.tr/spor/ernste-guzel-haber,nJrNkDozfEivX2weohZPlQ
Galatasaray'da kadro dışı bırakılan Serdar Aziz ile alakalı sıcak gelişmeler yaşanmaya başladı. Menajeri Haluk Canatar ile beraber dün Galatasaray kulüp binasına giden Serdar Aziz, sarı-kırmızılı kulüp ile anlaşmaya vardı..
cumhuriyet.com.tr
Serdar Aziz'in Galatasaray'dan 2.6 milyon euroluk bir alacağı vardı. Oyuncu için KAP'a yapılan bildirimde yıllık ücreti 2 milyon euro olarak belirtilmişti.
24 Ocak 2019 Perşembe, 12:31
cumhuriyet
null
Serdar Aziz'in sözleşmesi feshedildi
Spor
http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/futbol/1214975/Serdar_Aziz_in_sozlesmesi_feshedildi.html
Galatasaray devre arasında transfer etmek istediği Interli Wesley Sneijder'le her konuda anlaştı.
null
Galatasaray'ın uzun süredir kadrosuna katmak için çaba gösterdiği Hollandalı futbolcu Wesley Sneijder'le her konuda anlaştığı belirtildi. Galatasaray, Sneijder'in transferi için İtalyan futbol takımı Inter'le anlaşmış ancak Sneijder'i ikna etmekte güçlük çekmişti. NTVSpor'un haberine göre, Sneijder, Galatasaray ile her konuda anlaştı. 28 yaşındaki Hollandalı yıldız futbolcu kariyerinde Inter formasıyla 2010 yılında İtalya Seri A Şampiyonluğu ve Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu yaşamıştı.
12.01.2013 - 14:58
Ntvspor
[]
Galatasaray Sneijder'le her konuda anlaştı
Spor
https://www.ntv.com.tr/spor/galatasaray-sneijderle-her-konuda-anlasti,w3l7trmRv06emEQ8P6rM-w
Türkiye'de sadece 4 adet satılacak. Biri ünlü komedyenin olacak.
null
Ünlü komedyen Cem Yılmaz, Avrasya Boat Show'u gezerek kendisine süper lüks bir sürat motoru beğendi. James Bond filmlerinden esinlenerek tasarlanan Porsche RFF-28 sürat motoru saatte 150 km. hıza ulaşabiliyor. Porsche Carrera'nın tasarımcısı tarafından tasarlanan Porsche RFF-28 sürat motorunun fuar sonunda Cem Yılmaz'a teslim edileceği söyleniyor. Ünlü şovmen bir görüşte almaya karar verdiği motor için 270 bin Euro'yu gözden çıkardı. Bu lüks motordan Türkiye'de sadece 4 adet satılacak.
19.02.2010 - 11:34
null
[]
Cem Yılmaz'ın yeni gözdesi
Yaşam
https://www.ntv.com.tr/yasam/cem-yilmazin-yeni-gozdesi,2WKg9GGmpEKdbJOTKeWtKw
Pink Martini, dünya turnesi kapsamında 14-21 Mayıs tarihleri arasında Türkiye’deki hayranları ile buluşacak.
null
ve albümleriyle Türkiye'de büyük bir hayran kitlesine sahip olan, her albümü ile altın ve platin plak kazanan , dünya turnesi kapsamında tarihleri arasında Türkiye’deki hayranları ile buluşacak. En son yayınladıkları stüdyo albümleri Je Dis Oui de unutulmaz eserlerle yepyeni şarkıları yorumlayan grup, Türk sevenlerine de büyük bir sürpriz yaparak,  şarkısına yer vermişti. Kendilerini “Dünyanın değişik köşelerinden melodileri ve ritimleri bir araya getirerek modern bir formda sunan müzik arkeologları” olarak tarif eden topluluğun şarkıları, The West Wing’den Desperate Houseviwes’a kadar birçok dizi ve filmde de yer buldu. Samurayların aşk şarkılarından 1930’ların Küba müziğine, Fransız şansonlarından Brezilya sokak şarkılarına kadar dinlemesi en keyifli şarkıları seslendiren topluluk, China Forbes’un sıcak vokali, zengin repertuvarları ve sürprizleri ile hayranlarıyla buluşacak. Grubun Türkiye turnesi kapsamında konser vereceği tarih ve yerler şu şekilde: 14 Mayıs Bursa – Bursa Kültürpark Açıkhava Tiyatrosu 16 Mayıs İstanbul – Volkswagen Arena 17 Mayıs İzmir - İzmir Kültürpark Açıkhava Tiyatrosu 18 Mayıs Adana - Çukurova Üniversitesi Açıkhava Tiyatrosu 20 Mayıs Ankara – Congresium Ankara 21 Mayıs Konya - Selçuklu Kongre Merkezi Anadolu Oditoryum Pink Martini 1994 yılında klasik piyano eğitimi alan Harvard mezunu Thomas M. Lauderdale tarafından Portland’da kuruldu. Pink Martini kurulduğu günlerde politik tavrı olan, sivil toplum örgütlerinin yardım ve bilinçlendirme amaçlı organizasyonlarında sahneye çıkan bir orkestra olarak yola çıkmıştı. Thomas M. Lauderdale’in Harvard’dan sınıf arkadaşı China Forbes, orkestraya 1995’te katıldı. The Boston Pops, San Francisco Senfoni Orkestrası, Hollywood Bowl Orkestrası ve Los Angeles Filarmoni orkestrası gibi ünlü orkestralarla zengin bir evrensellik yakalayan Pink Martini daha önceki üç albümüyle 2 milyondan fazla satış rakamına ulaştı. Pink Martini adlı ilk albümlerini 1997’de yayınlar yayınlamaz Fransa’nın ünlü Victoires de la Musique ödüllerinde "Yılın Şarkısı” ve “En İyi Yeni Sanatçı” kategorilerinde aday olarak uluslararası bir fenomen haline geldi. 2004, yılında yayınlanan ikinci albümleri , Amazon albüm satışları listesinde 1 numara olmayı başardı. Grubun üçüncü albümleri , hem Billboard en çok satan albümler listesinde ilk 30’da yer aldı hem de ikinci kez Amazon albüm satış listelerinde 1 numara olmayı başardı.
13.05.2019 - 15:27
İHA
['Sanat', 'Müzik', 'konser']
Pink Martini Türkiye'ye geliyor
Sanat
https://www.ntv.com.tr/sanat/pink-martini-turkiyeye-geliyor,RLr3-lrRNUSFSEdUZ5nWgg
2001 yılından bu yana Türkiye'deki en büyük iş dünyası organizasyonu olan Perakende Günleri, bu sene de dünyaca ünlü isimleri ağırlamaya hazırlanıyor. Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı'nda, 28-29 Kasım'da gerçekleşecek olan etkinlik; perakende sektörü ve ilgili sektörlerin güncel durumunu tartışmak, çözüm yolları üretmek, sektörün geleceğine yön vermek üzere alanında uzman yerli ve yabancı konuşmacılarla sektör temsilcilerini buluşturacak.
null
Bu seneki teması olarak belirlenen , 27 farklı oturumda 30 ayrı konuşmacıyı ağırlayacak. Perakende ve ilgili tüm sektörlerin güncel durumunun tartışılacağı, çözüm yollarının üretileceği, sektörün geleceğine yön verecek yeniliklerin paylaşılacağı Perakende Günleri'18’de alanında uzman Türk ve yabancı profesyonel konuşmacılar bilgi ve deneyimlerini paylaşacak. Perakende Günleri’18’in bu seneki yabancı konuşmacıları arasında yeni çağın çarpıcı düşünürü Peter Hinssen, 23 yıl boyunca ALDI’de üst düzey yönetici ve CEO olarak görev yapmış Paul Foley, Facebook Küresel Pazarlama Çözümleri Kıdemli Başkan Yardımcısı Carolyn Everson ve Guess Saatleri’nin global başarısının arkasındaki CEO Cindy Livingston yer alıyor. son kitabı ‘The Day After Tomorrow’ kitabından yola çıkarak, konuşmasında yarından sonra da hayatta kalmak için firmaları bugünden harekete geçmeye, radikal ve uzun dönemli düşünmeye davet ederken, çağa uyumlu, çevik ve yeni fırsatları yakalayabilmek için de öneriler sunacak. Bugün büyük perakende firmalarına danışmanlık yapan, daha önce 23 yıl boyunca ALDI’de üst düzey yönetici ve CEO olarak görev yapmış indirim market devi ALDI’nin satış ve kârlılık modelini anlatarak tüm sektöre ilham verecek sırlarını paylaşacak. ise dijital dünyadaki trendleri değerlendirirken Facebook, Instagram, Messenger ve WhatsApp'ın yer aldığı Facebook ailesi aplikasyonları ile sürdürülebilir büyüme ve etki yaratma fırsatlarını paylaşacak. Bir diğer yabancı konuşmacı olan konuşmasında dünya genelinde 2 bine yakın mağazası olan sağlıklı büyümek için dört ilkesini katılımcılarla paylaşırken Gc markasının başarı hikayesini anlatacak. “İşimiz basit, karmaşıklaştıran biziz” diyen ise konuşmasında en basit temel prensiplerin perakendede nasıl başarıyı getireceğini anlatacak. Perakende Günleri’18 ile ilgili bir değerlendirme yapan “2001 yılından bu yana Türk perakendesi ve ona hizmet verenleri dünyadaki gelişmelerden haberdar etmek, yüksek standartlara ulaşmalarını sağlamak ve tüketicileri için fark yaratmalarına katkıda bulunmak amacıyla Perakende Günleri’ni düzenliyoruz. Her yıl 6000’in üzerinde katılımcımız perakendecilerden AVM’lere, iş geliştiricilerden teknoloji firmalarına ve tedarikçilere kadar sektörün tüm kesimlerini bir araya getiriyoruz. Perakende Günleri, B2B görüşmeler, fuar ve konferans dizisi ile ulusal ve uluslararası çapta yeni iş birliklerinin doğması için fırsat sunuyor. Bu sene de deneyimlerden öğrenmeye odaklanıp ‘Retail Experience Exchange’ teması ile sektöre ışık tutacağız.” Perakende Günleri '18'nin ilk gününde ATÜ Perakendeye Katkı Özel Ödülü, Genç Liderler Ödülü, En Başarılı Profesyonel Yönetici Ödülü, En Başarılı Sosyal Medya Kullanımı Ödülü ve En Başarılı İnsan Kaynakları Uygulaması Ödülü sahiplerini bulurken; ikinci günde ise ile Yaşam Boyu Başarı Ödülü’nün sahipleri açıklanacak.
16.11.2018 - 12:17
ntv.com.tr
['Ekonomi', 'Şirketler', 'Alışveriş']
Dünya perakendesinin en büyük isimleri Perakende Günleri 18'de
Ekonomi
https://www.ntv.com.tr/ekonomi/dunya-perakendesinin-en-buyuk-isimleriperakende-gunleri-18de,yO7asXadKk-pfyMI6X59qw
Bu yıl 28'ncisi düzenlenen Ankara Uluslararası Film Festivali'nin "Ulusal Uzun Film Yarışması"nda "En iyi film ödülü" Ali Kemal Çınar'ın yönettiği "Genco"ya verildi. "Rüzgarda Salınan Nilüfer" filminin iki başrol oyuncusu Songül Öden en iyi kadın, Tolga Tekin ise en iyi erkek oyuncu ödülünün sahibi oldu.
null
28. Ankara Uluslararası Film Festivali'nin "Ulusal Uzun Film Yarışması"nda "En iyi film ödülü" Ali Kemal Çınar'ın yönettiği "Genco"ya verildi. Dünya Kitle İletişimi Araştırma Vakfı'nın Kültür ve Turizm Bakanlığının desteği ve Halkbank'ın ana sponsorluğunda düzenlendiği Ankara Uluslararası Film Festivali'nin ödül töreni Şinasi Sahnesi'nde yapıldı. Özge Uzun ve Ünsal Ünlü'nün sunuculuğunu yaptığı törene, beyazperdenin tanınmış simaları ve akademisyenler ve sanatseverler katıldı. Onur Ünlü, Nihal Yalçın, Emrah Serbes, Hasan Akbulut, Olena Yershova Yıldız'dan oluşan seçici kurul, "Ulusal Uzun Film Yarışması"nda "En iyi film ödülü"ne Ali Kemal Çınar'ın yönettiği "Genco"yu değer buldu. Yönetmen Çınar ödülünü jüri başkanı Onur Ünlü ve jüri üyesi Olena Yershova Yıldız'ın elinden aldı. Film aynı zamanda 50 bin liralık para ödülünün de sahibi oldu. "Mahmut Tali Öngören Özel Ödülü"ne "Albüm" filmi değer görülürken, filmin yönetmeni Mehmet Can Mertoğlu'na ödülünü Tayfun Pirselimoğlu takdim etti. "Martı" filmi ile "Onat Kutlar En İyi Senaryo Ödülü"nü kazanan Erkan Tunç'a ödülümü Festivalin Onursal Başkanı Oğuz Onaran'ın elinden aldı. "Rüzgarda Salınan Nilüfer" filminin iki başrol oyuncusu Songül Öden en iyi kadın, Tolga Tekin ise en iyi erkek oyuncu ödülünü kazandı. Jüri, Ceylan Özgün Özçelik'in "Kaygı" filmini de jüri özel ödülüne layık buldu. Ayrıca, en iyi yardımcı kadın oyuncu ödülü "Martı" filmindeki rolüyle İrem Sak'a, en iyi yardımcı erkek oyuncu ödülü "Babamın Kanatları" filmindeki performansı ile Musab Ekici'ye verildi. Yarışmada, en iyi görüntü yönetmeni ödülü "Taş" ile Türksoy Gölebeyi'nin en iyi sanat yönetmeni ödülü "Kaygı" ile Kerem Ardahan ve Sıla Karaca'nın en iyi kurgu ödülü "Babamın Kanatları" ile Umut Sakallıoğlu ve Kıvanç Sezer'in, en iyi özgün müzik ödülü "Bajar" adlı grubun, en iyi ses tasarımı ödülü ise Reha Erdem ve Herve Guyader'in oldu. Ulusal Belgesel Film Yarışmasının birincisi "Ah", Ulusal Kısa Film Yarışmasının birincisi ise "Kot Farkı" oldu. SİYAD ödülü ise "Koca Dünya" isimli filme verildi. Seçici kurulunda Ali Öz, Hakan Karsak, Nebil Özgentürk, Tuluhan Tekelioğlu ve Zeynep Santıroğlu Sutherland'den oluşan "Ulusal Belgesel Film Yarışması", kurulun 17 yapımı değerlendirmesi sonucu bu kategorinin kazananlarında birincilik ödülü "Ah" isimli belgesel filmi ile Mustafa Ünlü'nün oldu. İkincilik ödülüne Mert Gökalp "Lüfer", üçüncülük ödülüne Nezahat Gündoğan "Vank'ın Çocukları" adlı belgesel filmleriyle değer bulundu. Seçiciler kurul özel ödülü ise Alican Mansuroğlu'nun "Üçyüzbir" isimli belgesel çalışması değer bulundu. Ahmet Rıfat Şungar, Esme Madra, Nesra Gürbüz, Pelin Esmer ve Raffi Movsisyan'dan oluşan Ulusal Kısa Film Yarışması Seçiciler Kurulu, 34 film arasından yaptığı seçim sonucunda birincilik ödülünü Ayris Alptekin'in "Kot Farkı" filmine verdi. Aynı kategoride ikincilik ödülü Emin Akpınar'ın "Güney Kutbu", üçüncülük ödülü Yağmur Altan'ın "Tavşan Kanı" ve seçiciler kurulu özel ödülü ise Melisa Üneri'nin "Patates Olmasın" adlı kısa filmlerinin oldu. Ayrıca genç sinemacıların teşvik edilmesi bakımından festivalin önem verdiği ulusal kısa ve belgesel yarışmalarının kazananlarına bu yıl para ödülü verildi. "En İyi Kısa Film" seçilen "Kot Farkı" 10 bin lira, "Güney Kutbu" 5 bin lira, "Tavşan Kanı" 2 bin 500 lira ödül kazanırken, "En İyi Belgesel" seçilen "Ah" filmi 20 bin lira, "Lüfer" 10 bin lira, "Vank'ın Çocukları" ise 5 bin lira para ödülüne layık görüldü.
01.05.2017 - 00:32
Anadolu Ajansı
['sinema', 'Sanat', 'Ankara']
Ankara Film Festivali'nde ödüller sahiplerini buldu
Sanat
https://www.ntv.com.tr/sanat/ankara-film-festivalinde-oduller-sahiplerini-buldu,p89imt8umkOXNR59wdhfEg
Ankara'da uyuşturucu taşıdığı ihbarı üzerine durdurulan TIR'da 35 kilogram ağırlığında 56 paket eroin bulundu.
null
Başkent'te düzenlenen uyuşturucu operasyonda bir TIR'a gizlenmiş 35 kilogram eroin ele geçirildi. Elde edilen bilgiye göre, Ankara Kaçakçılık Suçlarıyla Mücadele Şubesi ekipleri, ihbar üzerine  Irak'ın kuzeyinden Türkiye'ye giriş yaptığı öğrenildi.  Operasyonda, sürücü Abdülkadir K. ile olayla ilgisi olduğu tespit edilen Servet İ. gözaltına alındı.
13.06.2019 - 14:22
Anadolu Ajansı
['Türkiye', 'Irak', 'uyuşturucu', 'polis ']
Ankara'da uyuşturucu operasyonu: TIR'dan 35 kilo eroin çıktı
Türkiye
https://www.ntv.com.tr/turkiye/ankarada-uyusturucu-operasyonu-tirdan-35-kilo-eroin-cikti,CcqChtVVSk2tPrZyPbEZJA
TİM Başkanı Büyükekşi, Merkez Bankası'nın faizleri daha da düşürebileceğini, 2011 Mart ayına kadar kademeli olarak 1.25 puanlık bir düşüşün risk oluşturmayacağını söyledi.
null
Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz'ın da katıldığı TİM Genişletilmiş Başkanlar Kurulu toplantısında konuşan Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi, en son açıklanan beklenti anketlerinde enflasyon beklentilerinin düştüğünü belirtti. Büyükekşi, "Referandum sonrası oluşan iyimserlik havası faizlere anında yansıtılmalı diye düşünüyoruz. Merkez Bankası'nın dün akşam aldığı 25 baz puanlık faiz indirimi için teşekkür ediyoruz. Ancak Merkez Bankası faizleri daha da düşürebilir. Biz 2011 Mart'ına kadar kademeli olarak 1.25 puanlık bir düşüşün risk oluşturmayacağını düşünüyoruz. Daha sonra da tıpkı ABD, İsrail ve Avrupa merkez bankaları gibi çok daha düşük bir faiz seviyesini hedefleyebilir" dedi. Orta vadede bir Türkiye balonu oluşmasından korktuklarını söyleyen Büyükekşi, en büyük tehlikenin dışarıdan kontrolsüz bir şekilde Türkiye'ye akan paranın varlık fiyatlarını ve borsayı şişirmesi ve nominal kurları daha da düşürmesi olacağını ve finansmanın rekabet gücünü geriletmeyeceği bir mekanizma kurulması gerektiğini söyledi. Buna göre kısa vadeli çözüm önerileri olarak Büyükekşi, "Bize göre Merkez Bankası rezervlerini artırabilir. Bu IMF dahil herkesin kabul ettiği bir gerçek. Merkez Bankası'nın rezervlerinin 75 milyar dolardan 100 milyar dolara veya gerekiyorsa daha yüksek bir düzeye çıkarılması mümkün. Merkez Bankası günlük alım ihalelerinde miktarı 30 milyon dolardan 40 milyon dolara çıkardı. Ancak görülüyor ki bu düzeyde bir alım etkili olamıyor" dedi. Japonya'nın iki gün önce yaptığı gibi, Merkez Bankası'nın gerektiğinde ciddi alımlarla kura müdahale etmesi gerektiğini belirtirken Büyükekşi, "Japon yetkililer, Merkez Bankası'nın piyasaya ne kadar yen sürdüğü konusunda bir rakam telaffuz etmiyor. Güçlü yenin, denizaşırı bölgelerde ürünlerinin rekabet gücünü azalttığı için Japon ihracatçılarını olumsuz yönde etkilediğini ifade ediyorlar. Bizde de aynı şekilde kuvvetli bir şekilde kura müdahale edilmelidir. Her gün belli bir miktarda alım olduğunda piyasa beklentisi oluşuyor ancak ani ve miktarı değişen oranlardaki müdahaleler etkili sonuç verecektir" diye konuştu. Türkiye'ye 2010 yılında tarihi döviz girişleri görüldüğünü, toplam 24.7 milyar dolarlık döviz girişi olduğunu söyleyen Büyükekşi, aynı dönemde döviz alım ihaleleri ile alınan tutarın 5.7 milyar dolar yani döviz girişlerinin yüzde 23'ü olduğuna dikkat çekti. Büyükekşi, "Peki Merkez Bankası bu dönemde döviz rezervlerini ne kadar artırmış; sadece 985 milyon dolar. Oran olarak döviz girişlerinin yüzde 3.8'i. Biz bu oranın çok düşük olduğunu düşünüyoruz. Merkez Bankası döviz alıyor ama bunları Hazine'ye kullandırdığı için rezerv biriktiremiyor. Merkez Bankası ülkeye döviz girişlerinin daha fazlasını sterilize edebilir ve döviz rezervlerini daha fazla artırabilir. Döviz alımlarının miktarı artırılarak daha etkin döviz sterilizasyonu yoluna gidilebilir" dedi. Merkez Bankası'nın ihracatçı ve sanayici ile daha yakın bir ilişki kurması gerektiğini, danışma mekanizmaları geliştirebileceğini söyleyen Büyükekşi, bunun için istişare konseyi benzeri bir yapı kurulması gerektiğini belirtti. Büyükekşi, TİM olarak, döviz istikrar fonu kurulmasını talep ettiklerini de söyleyerek, "İhracatçının döviz kuru riskini hedge edecek bir fon kurulursa ve bunun için gerekli kaynak ta kısa vadeli sermaye hareketlerinden sağlanırsa, ihracatçının kendisi dışında gelişen şartlardan etkilenmesi telafi edilecektir. Merkez Bankası'nın reeskont kredisinin vadesini uzatması ihracatçılar için önemli avantajlar sağlayacaktır. Daha uzun vadeli finansman ihtiyacının olduğu büyük bir gerçektir" diye konuştu.
17.09.2010 - 12:54
null
[]
TİM: Faizde 1.25 puanlık indirim risk olmaz
Ekonomi
https://www.ntv.com.tr/ekonomi/tim-faizde-1-25-puanlik-indirim-risk-olmaz,CMzCFFq5zU2o7azoEdWLzw
Hamileliğin ilk ayları, bir çok kadın için mide sorunlarıyla geçen günlerin de başlangıcıdır. İlk dönemdeki bulantı ve sonrasında yaşanan yanma şikayetleri bebek heyecanını kabusa çevirebilir.
null
Gebelik, hem hormonel değişimlere bağlı olarak, hem de özellikle son aylarda bebeğin artan kütlesinin baskısıyla sindirim sistemi sorunlarının ortaya çıkmasına neden olabiliyor. Memorial Hastanesi Gastroenteroloji Bölümü’nden Uz. Dr. Duygu İbrişim, gebelik döneminde yaşanan mide sorunları ve dikkat edilmesi gerekenler hakkında bilgi verdi. Gebeliğin ilk ayları anne adayı için yeni bir dönemin başlangıcıdır. Gebelik hormonlarının etkisi ile bulantı, midede dolgunluk-yanma, bazı gıdalardan tiksinme, karında şişkinlik ve gaz hissi sık yaşanan şikayetlerdir. Bu şikayetler bazen günlük hayatı etkileyecek ve yaşam kalitesini bozacak düzeylerde olabilir. Bayanların büyük kısmı bu dönemde daha duygusal, daha hassas olurlar ve sıkıntılar karşısında daha kolay umutsuzluğa kapılabilirler. Sindirim sistemi ruhsal durumdan çok etkilenir ve bu da bir kısır döngünün başlangıcı olabilir. Gebeliğin ilk üç-dört ayında daha sık yaşanabilen bu sorunlar çoğunlukla hafif-orta düzeydedir. Yaşam biçimi ve beslenme ile ilgili bazı düzenlemelerle tahammül edilebilirler. Zaman zaman anne adaylarının bu şikayetleri çok şiddetli olabilmektedir. Aşırı bulantı ve kusma ile birlikte annenin ve bebeğin beslenmesini tehdit edecek bir tablo olan hiperemesis gravidarum’un oluşması söz konusudur. Bu durumda yakın tıbbi takip ve gerekirse hastanede yatırılarak ilaç ve serum desteği gerekebilir. İlk birkaç ay atlatıldığında çoğunlukla mide problemleri azalır. Anne adayı duygusal olarak da duruma daha adapte olmuştur ve bu dönem gerçekten gebeliğin balayı dönemidir. Son üç ayda ise büyüyen bebeğin oluşturduğu baskı ile mide yanmaları, dolgunluk hissi, göğüs arkasında yanma ve ağza ekşi acı su gelmesi, reflü tipi şikayetler belirginleşebilir. Kabızlık, gebeliğin başlangıcından itibaren hormon değişiklikleri ve ilerleyen aylarda artan karın içi yükle ortaya çıkabilir ve hiç de nadir değildir. Daha önceden ülser, reflü, bağırsak ve karaciğer- safra yolları hastalıkları olanlarda gebelik sırasında daha fazla problem yaşanabilir. Gebelik planlanıyorsa mevcut sorunlar yönünden sağlık kontrollerinin yapılması önemlidir.  Gebe olduğunuzu öğrendiğiniz andan itibaren düzenli bir yaşam uygulamaya çalışın. Yeterince uyuyun. Alkol, sigara ve ilaçlardan uzak durun. Düzenli ve sağlıklı beslenin. Özellikle kahvaltının günün en önemli öğünü olduğunu unutmayın. Sık sık ve az miktarlarda yemek yiyin. Öğünlerde beyaz ekmek, haşlanmış patates, yağsız makarna gibi ilaveler midenizi rahatlatır. Susuz kalmayın. Böylece bağırsaklarınız daha düzenli çalışır. Tiksindiğiniz gıdaları kısa süreli olarak diyetinizden çıkarabilirsiniz. Yağlı-baharatlı-gaz yapıcı yiyecekler, keskin kokular rahatsız edici olabilir. Bazen kendi pişirdiğiniz yemeği yemekte zorlanabilirsiniz. Bu durumda ya o yemeği bir gün sonra tüketin ya da güvendiğiniz biri siz mutfakta yokken pişirsin. Gebeliğin son aylarında belirginleşen reflü tipi yakınmalara akşam yemeğinin erken saatte yenilmesi, yatak başının yükseltilmesi yararlı olur. Doktorunuz önerirse gebelikte kullanılabilen bazı ilaçları alabilirsiniz.  Doktorunuzun bilgisi dahilinde yürüyüş ve yüzme gibi düzenli egzersizler yapabilirsiniz. Spor endişe ve gerginliği de azaltır. Eşiniz ve ailenizle daha çok vakit geçirmeye çalışın, onların desteği size güç verir.  Pozitif düşünmeye çalışın. Bu sıkıntılar geçicidir ve bebeğinizi sağlıkla kucağınıza almak hepsini unutturacaktır.
21.04.2009 - 14:41
null
[]
Hamilelik mide sorunlarını artırıyor
Sağlık
https://www.ntv.com.tr/saglik/hamilelik-mide-sorunlarini-artiriyor,vmzrk4ctYUe8gNyEsW1GOw
Uğur Pektaş'ın iş hayatı macerası kısa sürdü.
null
“Arka Sokaklar” adlı dizideki partneri Gamze Özçelik’le evlendikten sonra oyunculuğa ara verip şirket kurarak umre turizmi işine giren Uğur Pektaş'ın iş hayatı macerası kısa sürdü. Arabistan’daki muhataplarının sözlerini yerine getirmemesi nedeniyle sık sık zor durumda kalan oyuncu, müşterilerine yalan söylememek için umre turizmini artık bıraktığını söyledi. Kısa süre önce baba olan Pektaş, eşi Gamze Özçelik’le anne-baba olmanın heyecanını yaşadıklarını belirtip, oğulları Murathan’ın ilk yılında hep yanında olmak için bu sezon çalışmayacalarını açıkladı. Gelecek sezon oyunculuğa döneceklerini sözlerine ekleyen Pektaş, “Baba olduktan sonra daha kırılgan ve duygusal oldum” şeklinde konuştu. HT MAGAZİN-Bülent İPEK
22.02.2010 - 16:30
haberturk
[]
Ünlü oyuncu Umre işini bıraktı
Magazin
https://www.haberturk.com/haber/haber/208616-unlu-oyuncu-umre-isini-birakti
Fenerbahçe, hazırlık maçında Hollanda’nın PSV Eindhoven takımını ağırladı. Teknik direktör Ersun Yanal'ın Şükrü Saracoğlu Stadı’nda ilk kez taraftar karşısına çıktığı maçta, Fenerbahçe rakibine 2-0 mağlup oldu.
null
Fenerbahçe, yeni sezon hazırlıkları kapsamında Hollanda’nın PSV Eindhoven takımıyla Şükrü Saracoğlu Stadı’nda karşılaştı. Fenerbahçe, 3 topunun direkten döndüğü maçta PSV Eindhoven’a 2-0 mağlup oldu. Hollanda ekibinin gollerini Matavz ve Locadia kaydetti. Fenerbahçe karşılaşmaya Volkan, Bekir, Yobo, Alves, Kadlec, Meireles, Cristian, Emre, Caner, Kuyt ve Webo ilk 11’i ile başladı. Sarı lacivertliler ilk devrede konuk ekibin kalesinde pozisyon üretmekte zorlanırken, PSV Eindhoven 15. dakikada Tim Matavz’ın attığı golle 1-0 öne geçti. İlk devrenin kalan bölümünde iki takım da yakaladığı pozisyonları değerlendiremezken, PSV Eindhoven soyunma odasına 1-0 üstün gitti. Fenerbahçe ikinci devreye 5 oyuncu değişikliği yaparak girdi. Volkan, Bekir, Cristian, Emre ve Caner oyundan çıkarken; Mehmet Topal, Stoch, Mert, Alper ve Mehmet Topuz oyuna dahil oldu. İkinci yarıya rakip sahada baskı kurarak hızlı giren sarı lacivertliler Hollanda ekibinin kalesinde net fırsatlar yakaladı. Konuk ekip oyunu kendi sahasında kabul ederken, Meireles’in ceza sahası dışından çektiği sert şut direkten geri geldi. PSV Eindhoven kalesinde önemli pozisyonlar üreten Fenerbahçe’de Meireles 68. dakikada kaleci ile karşı karşıya kaldı. Portekizli futbolcunun vuruşunda top birkez daha direkten döndü. Kendi sahasından hızlı çıkarak sarı lacivertlilerin kalesinde pozisyon arayan konuk ekip, 71. dakikada farkı 2’ye çıkardı. Hollanda temsilcisinde 71. dakikada sahne alan Locadia, kaleci Mert’i mağlup ederek topu ağlarla buluşturdu ve skoru 2-0 yaptı. Sarı lacivertliler daha fazla risk alarak ileri çıkmaya başlarken, Sow’un vuruşunda top rakibe çarparak yükseldi ve üst direkten dışarı çıktı. Kalan sürede başka gol olmazken, PSV Eindhoven sahadan 2-0 galip ayrıldı. Yeni sezon hazırlıkları kapsamında Hollanda'nın PSV Eindhoven takımıyla İstanbul'da karşılaşan Fenerbahçe, 72 gün sonra Kadıköy'de taraftarıyla buluştu. Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu Stadı'nda en son Spor Toto Süper Lig'de geçen sezon 12 Mayıs Pazar günü Galatasaray ile karşı karşıya gelen sarı-lacivertliler, 72 gün sonra sahasında PSV Eindhoven maçıyla taraftarlarının karşısına çıktı. Taraftarlar, maç öncesi ısınmaya çıkan futbolcuları tek tek tribünlere çağırarak, sevgi gösterisinde bulundu. Sarı-lacivertli takımın yeni teknik direktörü Ersun Yanal'ı da taraftarlar uzun süre tribüne çağırdı. Yanal, ısrarlı tezahüratlar üzerine tribünlere doğru giderek, taraftarları selamladı. Sarı-lacivertli taraftarlar, PSV Eindhoven maçında stadı büyük ölçüde doldururken, maraton tribününde yer yer boşluklar göze çarptı. Teknik Direktör Ersun Yanal, PSV Eindhoven maçında ilk 11'de 7 yabancı oyuncuya yer verdi. Sarı-lacivertlilerde Yobo, Kuyt, Meireles, Cristian, Alves, Kadlec ve Webo ilk 11'de sahaya çıkarken, Türk oyunculardan Volkan Demirel, Bekir İrtegün, Emre Belözoğlu ve Caner Erkin ilk 11'de görev yaptı. Yabancı oyunculardan Sow, Holmen, Stoch ve Krasic ise yedekler arasında yer aldı. Fenerbahçe'nin Azerbaycan'ın Khazar Lankaran takımıyla yaptığı hazırlık maçında da ilk 11'de 7 yabancı sahaya çıkmıştı. Fenerbahçe'nin yeni transferleri ve teknik direktör Ersun Yanal, PSV Eindhoven maçıyla birlikte Kadıköy'de ilk kez taraftarlarının karşısına çıktı. Teknik direktör Aykut Kocaman'ın istifasının ardından sarı-lacivertli takımla anlaşan Ersun Yanal ile yeni transferler Bruno Alves, Michal Kadlec, Samuel Holmen ve Alper Potuk, Fenerbahçe Şükrü Saracoğlu'nda taraftarlarıyla buluştu. Alves ve Kadlec ilk 11'de sahaya çıkarken, Holmen ve Alper Potuk yedekler arasında yer aldı. Fenerbahçe ile PSV Eindhoven takımları arasında oynanan özel maçta 6 hakem görev yaptı. Spor Toto Süper Lig'de yeni sezonda hayata geçirilecek 6 hakemli sistemin denendiği karşılaşmada orta hakem olarak Volkan Bayarslan, yardımcı hakemler Kerem Ersoy, Mehmet Kapluhan, dördüncü hakem Ceyhun Sesigüzel'in yanı sıra ilave yardımcı hakem olarak da Murat Özcan ve Onur Karabaş görev aldı. Öte yandan, Birleşik Fenerbahçeliler Vakfı, PSV Eindhoven maçı öncesi Fenerbahçe'yi takip eden muhabirlere iftar verdi.
25.07.2013 - 01:12
null
[]
Kadıköy'de tatsız prova
Spor
https://www.ntv.com.tr/spor/kadikoyde-tatsiz-prova,5deAu_d5qECTa3yZrQraXA
"ÖSYM Mobil" Android Market ve App Store'da hazırlandı. Adaylar bundan böyle sınav sonuçlarını mobil cihazlardan öğrenebilecek.
null
Ölçme Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) Başkanı Prof. Dr. Ömer Demir, "ÖSYM Mobil" uygulaması ile adayların sınav sonuçlarına mobil cihazlardan kolaylıkla ulaşabileceklerini bildirdi. Ömer Demir, yaptığı açıklamada, ÖSYM olarak her türlü teknolojik gelişmenin sınav uygulamalarına başarılı bir şekilde entegre edilmesinin en yeni örneklerinden biri olan "2016 ÖSYM Sonuç Açıklama Takvimi"ni açıkladıklarını hatırlattı. ÖSYM Başkanlığı olarak dijital bir yeniliğe daha imza atarak, "ÖSYM Mobil" adlı uygulamayı Android Market ve App Store'da hazırladıklarını belirten Demir, yeni uygulamayla adayların sınav sonuçlarına mobil cihazlarından kolaylıkla ulaşabileceklerini ifade etti. Ömer Demir, yeni uygulamaya ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu: "Mobil uygulamalar artık günümüzün önemli parçalarından biri haline geldi. Akıllı telefonların yoğun bir biçimde kullanılmasıyla, cep telefonu özellikle yeni nesil adaylar için vazgeçilmez bir aksesuar olmuştur. Neredeyse tüm genç adaylar telefonlarını, 24 saat açık tutuyor ve gittikleri hiçbir yerde yanlarından ayırmıyorlar. Bunu takiben, gençlerin mobil uygulamalara olan talepleri de giderek artmaktadır. Bu itibarla, adaylarımızın ilk aşamada sınavlarına cep telefonlarından kolaylıkla erişebilmelerine imkan sağlayabilme yönünde ÖSYM Mobil uygulamasını geliştirdik." Başkan Demir, "ÖSYM Mobil" uygulaması ile adaylara ilk etapta "Mobil Sınav Sonuçları" hizmeti vereceklerini ancak zaman içerisinde uygulamaya diğer hizmetlerin de dahil edileceğini kaydederek, "Uygulama, kullanım yönünden son derece basittir ve temel faydayı kolaylıkla sunabilmektedir. Mobil uygulama ile adaylarımız programı indirip bir kez güncelleme yaptıktan sonra, sonuçlar otomatik olarak cihazlarına bildirim olarak gelecek" bilgisini verdi. Üç ekrandan oluşan uygulamada, adaylar, TC kimlik, YU numarası (KKTC Uyruklu, Yabancı Uyruklu veya Uyruksuz aday numaraları) ve Aday İşlemleri Sistemi'nde (AİS) tanımlı şifreleri ile sisteme giriş yapabilecekler. Sisteme giriş yapıldıktan sonra, "sınav liste" ekranında, AİS'te sonuç bilgisi bulunan adaya ait tüm sınavlar, sonuç açıklama tarihine bakılarak listelenecek. Adaylar aynı zamanda "sınav liste" ekranından güncelleme butonunu kullanarak AİS'ten sınav listesini güncelleyebilecek. Sınav sonuç ekranından da adaylar sınav sonuç bilgilerine ulaşabilecek. Sonucu açıklanan yeni bir sınav olduğu takdirde, adayların sınav sonuçları, "ÖSYM Mobil" uygulamasını kurdukları ve sisteme giriş yaptıkları tüm cihazlara otomatik bildirim olarak yollanacak. Bu bildirim ile aday, ilgili sınav ve yerleştirme sonucunu görüntüleyebilecek. Uygulamanın ilk versiyonu "Mobil Sonuç" uygulaması olacak, sonraki versiyonlarda ise "Duyurular" ve "Bilgi Güncellemesi" imkanı sağlanacak. İlk uygulama başlatıldığında adaylar, sistemde var olan sınav sonuçlarını toplu olarak görebilecekler ve ilk gelen sınav ve yerleştirme sonuçlarını bu uygulamadan alabilecekler.
03.11.2015 - 10:25
Anadolu Ajansı
['Gündem', 'Türkiye', 'Eğitim', 'Genel']
ÖSYM sınav sonuçları artık "cep"te
Eğitim
https://www.ntv.com.tr/egitim/osym-sinav-sonuclari-artik-cepte,PaguF2WcBEOjTG_IW_5reg
Almanya'da yıllar önce kapanan bir banka şubesini oyuncak silahla soymaya çalışan “En aptal soyguncu”, 7 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
null
Ülkenin kuzeybatısındaki Walchum kasabasında geçen Mayıs ayında 57 yaşındaki bir kişi, yıllar önce taşınan ve sadece para çekme makinaları geriye kalan banka şubesini oyuncak silahla soymaya çalışmıştı. Zanlı, yoldan geçen bir kadından önce 10 bin Euro fidye istemiş, sonra da kadının makinadan 400 Euro çekmeye zorlayarak kaçmıştı. Bild gazetesinin "Almanya'nın en aptal banka soyguncusu" adını taktığı zanlıya dün soygundan 7 yıl hapis cezası verildi. Soygundan sonra kaçtığı ve sonra terkettiği çalıntı arabada bıraktığı oyuncak tabancada parmak izleri bulunan şahıs, mahkemede geçmişte 22 ayrı suçu işlediğini de kabul etti.
03.12.2011 - 12:18
Anadolu Ajansı
[]
'En aptal banka soyguncusu'na 7 yıl hapis
Yaşam
https://www.ntv.com.tr/yasam/en-aptal-banka-soyguncusuna-7-yil-hapis,q5gEjw6mdU-U7tI74umElA
İstanbul Beykoz'da bir kuru yük gemisi kontrolden çıkarak karaya oturdu. Kazada ölen ya da yaralanan yok ancak kıyıya bağlı çok sayıda balıkçı teknesi parçalandı.
null
İstanbul Beykoz'daki kuru yük gemisi kazası saat 04.15 sıralarında meydana geldi. Geminin, neden kontrolden çıktığı henüz bilinmiyor. Edinilen ilk bilgiye göre kazada ölen ya da yaralanan yok ancak barınaktaki balıkçı teknelerinin çoğu kullanılamaz hale geldi.
06.09.2013 - 07:49
NTV Haber
[]
Boğaz'da gemi karaya oturdu
Türkiye
https://www.ntv.com.tr/turkiye/bogazda-gemi-karaya-oturdu,FDHYtZlN5Emmkoabg2cVxQ
AKP'ye yakın Hürriyet gazetesi yazarı Abdülkadir Selvi Erdoğan ve Gökçek arasındaki havalimanında gerçekleşen ayaküstü görüşmenin detaylarını yazdı. Selvi'ye göre Gökçek Erdoğan'a, " siz ne isterseniz ben onu yaparım" dedi.
cumhuriyet.com.tr
AKP'ye yakın Hürriyet gazetesi yazarı Abdülkadir Selvi Erdoğan ve Gökçek arasındaki havalimanında gerçekleşen ayaküstü görüşmenin detaylarını yazdı. Selvi'ye göre Gökçek Erdoğan'a, " siz ne isterseniz ben onu yaparım" dedi. "Siyasetin gündeminde Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek var. Geçen hafta, direnen bir Gökçek vardı. İstifa etmeyeceğini belirtiyor, “Beni görevden alsınlar” diyordu. Bu hafta ise rüzgâr tersine döndü. İstifa kararını almış ancak onurlu bir çıkış arayan bir Gökçek var. Gökçek’in iyi bir final yapmak istemesi kadar doğal bir şey yoktur. “Çoluğuma çocuğuma ne anlatacağım, yolsuzluğum mu var, FETÖ’cü müyüm, neden istifa edeceğim” demesinin insani bir tarafı vardı. Herkes şeref ve haysiyeti için yaşar. Ama bir de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yürüttüğü bir değişim süreci var. Peki hem istifa hem onurlu bir final mümkün mü? Mümkün. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Melih Gökçek 5 Ekim Perşembe akşamı 1 saat 45 dakika süren bir görüşme yapmıştı. Erdoğan, “Benim bu şekilde çekilmem doğru olmaz” diyen Gökçek’e, “Bu işi fazla uzatma, istifa et” demişti. Gökçek, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile dün bir görüşme daha yaptı. İstanbul’dan Ankara’ya dönen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı Esenboğa Havaalanı’nda karşılayıp ayaküstü konuştu. Soğuk bir görüşme olmadı. Erdoğan elini tuttuğu Gökçek’le ayaküstü sohbet etti. Peki bu Gökçek’in devam edeceği anlamına mı geliyor? Hayır. Önce Erdoğan ile Gökçek arasında yaşanan diyaloğu aktarmak istiyorum. - Sayın Cumhurbaşkanım, siz ne isterseniz ben onu yaparım. Ankara’yı kaybetmeyelim. - Tabi, her zaman görüşürüz. Gökçek, direnme kararını sürdürseydi bu görüşme ve arkasından gelen diyalog yaşanmazdı. Ancak istifa kararının almasıyla birlikte iklim yumuşadı. Gökçek cephesindeki gelişmeleri takip etmek kimi zaman İstanbul Borsası’nı izlemekten daha zor oluyor. Eğer farklı kaynaklardan kontrol etmezseniz her an ‘Gökçek istifa etmiyor’ diye başlık atabilir ya da ‘Gökçek veda etti’ diye haber olabilirsiniz. Geçen hafta müthiş iniş çıkışlar yaşandı. Ama sanki iklim normalleşti gibi. Çünkü Gökçek istifa kararını aldı. İş, zamanlama meselesi. Şimdi sıra bu sürecin Gökçek ve AK Parti açısından yıpratıcı olmadan çözülmesine geldi. Gökçek’in istifa etmemesi üzerine geçen hafta AK Parti Ankara İl Başkanlığı tarafından belediye meclis üyeleri ve ilçe belediye başkanları ile yapılan toplantıda, “Hiçbir karara imza atmayacaksınız, satın alma işlemleri ve kiralamaları, alım-satımı onaylamayacaksınız” talimatı verilmişti. “Kararları onaylayan ve imza atanlar partiden ihraç edilir” uyarısı yapılmıştı. Bu süreçler yaşanırken, AK Parti ile Gökçek arasındaki diyalog hiçbir zaman kesilmedi. Sorunun krize dönüşmeden, suhuletle çözülmesi için çaba gösterildi. Gelinen noktada bu yöndeki çabaların başarılı olduğu anlaşılıyor. Melih Gökçek istifa kararı aldı. Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan’la son bir kez daha görüşmek istiyor. Gökçek ilk görüşmede Erdoğan’a projelerini sunmuş, bu hizmetlerini gerçekleştirmek için 31 Mart 2019 tarihinde yapılacak olan yerel seçimlere kadar görevini sürdürmek istediğini söylemişti. Bu kez görüşme gerçekleşirse Gökçek, Erdoğan’a yaptırdığı kamuoyu anketleriyle gidecek. AK Parti’nin Ankara’yı kaybetmemesi için işbirliği içinde bu sürecin yönetilmesini önerecek. Tabii bu teklifinin Erdoğan tarafından değerlendirmeye alınabilmesi için öncelikle diğer dosyada istifasının yer alması bekleniyor. Çünkü Erdoğan liderliğinin test edildiği bir pozisyona düşmek istemiyor."
17 Ekim 2017 Salı, 08:39
cumhuriyet
null
Erdoğan ve Gökçek son görüşmelerinde ne konuştu? "Gökçek onurlu bir final istiyor"
Türkiye
http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/846228/Erdogan_ve_Gokcek_son_gorusmelerinde_ne_konustu___Gokcek_onurlu_bir_final_istiyor_.html
(A) Milli Futbol Takımı, Honduras ile 3 Mart Çarşamba günü İstanbul'da yapacağı özel maça, çevreye duyalı malzemeden tasarlanan yeni dış saha formalarıyla çıkacak.
null
Nike tarafından yapılan açıklamada, Honduras maçının Türkiye'de olmasına karşın, milli takımın, karşılaşmaya yeni dış saha formasıyla çıkacağı belirtildi. Formayla ilgili şu bilgiler verildi: ''Hakim rengi beyaz olan yeni tasarımda, formanın göğsünde kırmızı bir bant ve bandın üstünde ay-yıldız bulunuyor. Yeni formanın öncekilerden en büyük farkı, geri dönüşüm özelliğinin bulunması. Geri dönüşümü yapılmış plastik şişelerden elde edilen kumaşlardan üretilen formalar futbolcuları daha kuru, daha serin ve daha rahat tutacak şekilde tasarlandı. Bu tasarım sayesinde futbolcuların vücut sıcaklığı, yeşil sahadayken istenilen düzeyde tutuluyor olacak.''
27.02.2010 - 13:35
Ntvspor
[]
A Milli Takım'a yeni forma
Spor
https://www.ntv.com.tr/spor/a-milli-takima-yeni-forma,FvEKCpE9dUyEW9czSruN_Q
Antalya’da düzenlenen Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Kongresi'nde uzmanlar Nişasta Bazlı Şeker (NBŞ) tehlikesine dikkat çekti. NBŞ'nin birçok sağlık sorununa neden olabileceğini vurgulayan Prof. Dr. İlhan Yetkin, hamileliği süresince 'Nişasta Bazlı Şeker' kullananların bebeklerinin tat duygusunun da değiştiğini söyledi.
null
Son zamanlarda çok tartışılan tehlikesine dikkat çeken , meyvelerde yüzde 10'un altında fruktoz bulunduğunu ancak birçok hazır gıdada bu oranın yüzde 55 oranında olduğunu söyledi.  Bunun da pankreas kanseri, diyabet, karaciğer yağlanması, gut hatta depresyona neden olduğunu belirten Yetkin, fruktozun doyma hissi yaratmadığı için kontrolsüz tüketildiğini ve fruktozlu ürünleri çok fazla tüketen hamilelerin çocuklarında ileriki yaşlarda beynin tat duygusunun değiştiğini söyledi. Mısır şurubundan elde edilen ve fruktoz olarak adlandırılan NBŞ'nin insan sağlığını tehdit ettiğine vurgu yapan Yetkin, NBŞ'nin  iki çeşidi olduğunu dile getirdi:   "Yüzde 42 fruktoz içeren ve yüzde 55 fruktoz içeren. Meyvelerde bulunan fruktoz oranı yüzde 5-10 oranında. Bu nedenle kimse meyvedeki fruktozdan zarar görmüyor ama reformulasyon ile üretilen NBŞ yüzde 55 oranında fruktoz içeriyor. Zararı da buradan geliyor. Mısır, buğday ve patatesten elde ediliyor. En fazla mısırdan elde ediliyor. Çikolata, gofret, şekerleme, bisküvilerde, dışarda yapılan baklavalar, kurabiye, meyve suları, gazlı içecekler ve ketçap içinde bile var. Herkesin günlük tükettiği gıdalarda var. NBŞ diğer şekere göre daha ucuz elde ediliyor ve tatlılık derecesi normal şekeri 100 kabul edersek nişasta bazlı şekerinin tatlılık derecesi 180. Normalin 2,5 katı. Nişasta bazlı şeker hamilelerde çok tehlikeli çünkü bebeğe etki ediyor ve bebeğin tat duygusunun değişmesine neden oluyor." NBŞ'nin ürik asit artışına neden olarak gut hastalığına da sebep olduğunu belirten Yetkin, "Nişasta bazlı şeker tokluk duygusu yaratmıyor çünkü leptin hormonunu etkilemiyor. Ne kadar yediğinizin farkında olamıyorsunuz. Örneğin bir dilim pasta yetmiyor ikinciyi yiyorsunuz. Bu madde bağırsak geçirgenliğini de arttırıyor ve floranın değişimine neden oluyor. Bu nedenle toksik maddeler karaciğere geçiyor. Karaciğer yağlanmasına neden oluyor ve bunların birçoğunda yağlanma akabinde fibrozis yani karaciğer sertleşmesine sonrasında da siroza neden oluyor. Bu durum pek çok araştırmada gösterilmiştir. Karaciğer kanserlerinin artışına da neden olabilir diye düşünülüyor. İlerleyen süreçte 1 gram şeker 4 kalori, 1 gram fruktoz da 4 kalori veriyor ama fütursuzca tüketilebildiği için obezite, diyabet artışına neden oluyor. Fazla kilo kolon, meme, pankreas ve karaciğer kanserinde 2,5 kata kadar artışa neden olabiliyor" dedi. Nişasta bazlı şekerin erken yaşlanmaya da neden olduğunu belirten Prof. Dr. Yetkin, "Bir başka sıkıntı da üretim aşamasında cıva bulaşının çok fazla olduğu ifade ediliyor. 20 üretim merkezinden 9 tanesinde cıva bulaşı olduğu saptanmış. Örneğin 1000'de 0,67 cıva bulaşı olması ihtimali var. Kontrolsüz biçimde tüketme ihtiyacı duyulan gıdalar olduğu için de bu risk artıyor. Bir başka yan etkisi de depresyon. Fazla nişasta bazlı şeker tüketenlerde depresyonun daha fazla olduğu gözlemlenmiş. Toplam gıdalar içinde miktarın azaltılması gerekiyor. Toplam gıdanın içindeki miktarı yüzde 10'un altında olması gerekiyor. Bu da meyvenin içindeki kadar. Avrupa Gıda Güvenliği otoritesi fruktozun toplam miktarının yüzde 20'nin altında tutulması gerektiğini söylüyor" diye konuştu. Dünyada en çok genetiği değiştirilmiş (GDO) şekilde üretilen besinlerden bir tanesinin mısır olduğunu söyleyen Prof. Dr. Yetkin, "GDO'lu gıdalar da insan sağlığını etkileyen bir etken çünkü genetiği değiştirilmiş gıdaların aslında doğal gıda özelliğini kaybettiğini, içindeki bazı genetik taşıyıcı maddelerin insanlara geçme ihtimali olduğunu ifade ediyorlar. Bu maddeler tüketildikçe allerji ile ilgili sıkıntıların daha fazla olduğunu da görüyoruz." Obezitenin güncel bir konu olduğunu belirten ise obezite ameliyatlarının doğru yapılması gerektiğine dikkat çekerek şunları söyledi: "Günümüzün salgını; obezite, diyabet ve kalp hastalığı. Hayat şartları yükseldikçe obezite artıyor. Uyuşuk bir hayat yaşamamız, her yere araba ile gitmemiz ve nişasta bazlı şeker gibi etkenler obeziteyi arttırıyor. En tehlikelisi ise bunun çocukluk çağından itibaren artması. 15 sene önce yaptığımız çocukluk çağı obezitesi yüzde 8 iken yeni yaptığımız çalışmada yüzde 20 olduğunu gördük." nın çok arttığını belirten Bayram 2016 yılı sonuna kadar Türkiye'de 10 binin üzerinde obezite ameliyatı uygulandığını, 2017 yılı sonuna kadar ise yüzde 35 oranında artış olduğunu, ayrıca ünlülerin ameliyat ile zayıflamasının medyada bu ameliyatları yanlış bir biçimde popülerleştirdiğini belirterek obezite ameliyatları hakkında şunları söyledi: "Uygun ameliyatlara karşı değiliz. Her obezite hastasının tek tedavisi ameliyat değildir. Belli kriterlere uyan hastalarda ameliyat yapılabilir ama bir endokrinolog tarafından tetkik edilmeli. Yakın dönemde 5 tane psikiyatri ilacı kullanan bir hastanın ameliyat edildiğine şahit olduk. Psikiyatrik bozukluğu olan hastalara ameliyat yapılmaz. Tüm kılavuzlarda bu söylenir. Hasta İyi bir psikiyatrik, endokrinolojik muayeneden geçtikten sonra riskler yoksa ameliyat olabilir. Ayrıca ameliyat olduktan sonra ömür boyu takip gerekiyor. Ameliyattan sonra yaklaşık 5 yıldan sonra hastaların yarısı takipten çıkıyor. Tekrar ameliyat olan hasta oranı ise  yüzde 20 civarında. Karın ağrısı, ishal, vitamin eksikliği, reflü, ülser gelişmesi gibi çeşitli problemler var. Bunun yanında bir kısım hastada 5 yıldan sonra ise tekrar kilo alma oranı artıyor.” , sağlıklı bir organizmada vücuda girdikten sonra endokrin sistemin çalışmasını etkileyerek fonksiyon bozukluğuna yol açan çeşitli maddelere endokrin bozucu denildiğini belirtti ve şunları söyledi: "Yaklaşık son 20 yıldır artan şekilde endokrin bozucuların neden olduğu hastalardan bahseder olduk. Obezite, diyabet, kısırlık gibi pek çok problem endokrin bozucular nedeniyle oluyor. Nüfusun artışı ile artan gereksinimler sanayileşmeyi tetiklemekte, sanayinin gelişimine bağlı olarak da kullanılan kimyasal sentetikler giderek artan şekilde doğayı kirletmektedir. Sanayi atıklarından tarım ilaçlarına, kozmetik ürünlerden ağır metallere kadar pek çok endokrin bozucu, her gün deri, solunum ya da yiyecekler yoluyla vücudumuza giriyor ve değişikliklere yol açıyor. Dünya Sağlık Örgütü'nün 2012 yılındaki raporundan sonra endokrin bozuculara ilgi artmıştır. Bugün pek çok hastalıkta olduğu gibi obezite üzerinde etkisi de gösterilmiştir. Çevre kirliliğine karşı mücadele obeziteyi önlemek için geliştirilen sağlık politikalarının bir parçası olmalıdır." Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği Başkanı ise osteoporoz konusunda açıklamalarda bulundu. Prof. Dr. Güllü, kadınlarda yüzde 13 erkeklerde yüzde 8 oranında osteoporoz görüldüğünü belirtti ve şunları söyledi:  "Erkekler kemik erimesini önemsemediği için genellikle geç teşhis ediliyor. Her 3 saniyede 1 kırık ortaya ç��kıyor. Kadınlarda 50 yaş üstünde her 3 kadından 1'i kırık riski, her 5 erkekten 1'i de kırık riski taşıyor. 24 bin kalça kırığı oluştuğunu biliyoruz. Yaşlanan bir toplum oluyoruz, birçok hastalık tedavi ediliyor ve dolayısıyla daha yaşlı bir toplum oluyoruz. Osteoporozun Türkiye'de 2050 için 205 milyon dolar maliyeti olduğu düşünülüyor. Kalçasını kıran her 5 kişiden 1'i 2 yıl içinde hayatını kaybediyor, yüzde 40'ı ise bağımlı hale geliyor. Yüzde 80'i ise kırıktan sonra eskiden yaptığı işleri yapamamaya başlıyor. Günde 20 dakika güneşlenmek D vitamini açısından yeterli. Tuzdan fazla beslenmek de kemiklere zarar veriyor. Sigara ve alkol kullanımı da yine kemikleri güçsüzleştiren bir etken. Bazı gereksiz ilaç kullanımları da kırık riskini arttırıyor." ise önlenebilir zeka geriliklerinin en önemli nedenlerinden bir tanesi gebelik esnasında annenin hipotiroid olması ya da iyot eksikliği olduğunun altını çizerek şöyle konuştu: "İyot eksikliği, düşük, ölü doğum, konjenital anomaliler, artmış bebek ölüm hızı, çocukta mental ve fiziksel gelişme geriliği, erişkinde guatr, hipotiroidi ve mental fonksiyon bozukluğuna neden olabilir. Bunun için sofra tuzu denilen rafine tuzu öneriyoruz. Kadınlarda çok sık görülen Hashimoto hastalığından söz edebiliriz. Kadınlarda görülme sıklığı erkeklere göre çok daha fazla." ise kongrede konuşulan önemli konulardan bir tanesi olan diyabete değindi. Prof. Deyneli, ülkemizde 20 yaş ve üzeri her 7 kişiden 1'inin diyabet hastası olduğunu, bu hastaların yarısının da hastalıklarından haberdar olmadığını söyledi. Son yıllarda cilt altına yerleştirilen cihazlar sayesinde insüline bağımlı diyabet hastalarında  kan şekeri kontrolünün daha kolay yapıldığını belirten  Prof. Deyneli şöyle devam etti: "Birçok tip 1 diyabetli çocukları olan aileler bu şekilde çocukların kan şekeri seviyelerini takip edebiliyorlar. Daha ileri yaştaki diyabetli bireyler için de bu sistemler kullanılabiliyor. Hipoglisemi yani düşük kan şekeri kişinin algılamasının bozulmasına, zihninin bozulmasına neden oluyor. Bu cihazların kullanıma girmesi ile hipoglisemiyi daha kolay kontrol edebilir hale geldik." Çocukluk çağı aşıları hakkındaki son zamanlarda sıkça medyada yer alan tartışmalara da değinen Prof. Dr. Deyneli, aşılamanın hastalıkları önlediğini ve bunun tartışmaya açık olmadığını belirterek, "Diyabetli bireylerde iyi kan şekeri kontrol olsa bile kan şekerinin arttığını görüyoruz. Kışın influenzaya bağlı gribin diyabetli bireylerde ölümcül olma riski çok fazla. Eğer aşılanmazsanız bu problem nedeniyle hayatını kaybetme riskiniz çok daha fazla. Birçok diyabetli birey bu nedenle hastaneye yatıyor. Grip aşısı mutlaka ve en geç Kasım ayında diyabetli bireylere uygulanmalı. Zatürree aşısı da diyabetli bireylerde gereklidir. Diyabetli bireylere 2 yaşından itibaren zatürree aşısı yapılmalı, 65 yaşın üstünde ise aşı mutlaka tekrarlanmalıdır" dedi.
14.05.2018 - 16:55
DHA
['Bebek', 'Genel Sağlık', 'Beslenme', 'Antalya', 'Diyabet', 'aşı', 'nişasta bazlı şeker']
"Nişasta bazlı şeker bebeklerin tat duygusunu değiştiriyor"
Sağlık
https://www.ntv.com.tr/saglik/nisasta-bazli-seker-bebeklerin-tat-duygusunu-degistiriyor,0HY5PCVleEOxcFQlR_OrLA
Manisa'nın Kula ilçesinde işitme engelli bir kadın su kuyusunda ölü bulundu.
null
Manisa'nın Kula İlçesinde işitme engelli bir kadın, su kuyunda ölü bulundu. Alınan bilgiye göre, Süleyman Karatepeli, Hacıtufan Mahallesi'nde bitişik evde yaşayan işitme engelli kardeşi Nuriye Karatepeli'den (63) haber alamayınca kendisini aramaya başladı. Durumu jandarmaya bildiren Süleyman Karatepeli, evlerine 100 metre mesafedeki su kuyusunda kardeşini hareketsiz halde buldu. İtfaiye ekiplerince 10 metre derinlikteki kuyudan çıkarılan kadının hayatını kaybettiği belirlendi. Karatepeli'nin cesedi, Kula Devlet Hastanesi Morguna götürüldü. Olayla ilgili soruşturma başlatıldı.
23.09.2018 - 06:41
Anadolu Ajansı
['Türkiye', 'Manisa', 'haber']
İşitme engelli kadının cesedi su kuyusunda bulundu
Türkiye
https://www.ntv.com.tr/turkiye/isitme-engelli-kadinin-cesedi-su-kuyusunda-bulundu,x5GCuV4vk0-mfztZR6cWBA
Yaygın internet sansürü yüzünden adı Çin, İran, Kuzey Kore gibi ülkelerle anılan Türkiye, bu kez de Vimeo'yu kapatarak şöhretini perçinledi.
null
Yaklaşık 10 bin internet sitesine erişimin yasak olduğu Türkiye, sansürcü ülkeler arasındaki yerini sağlamlaştırıyor. Dünyanın en büyük video paylaşım sitesi YouTube'u 3 yıla yakın süredir 'engelleyen' Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı, bu kez popüler bir başka video sitesi olan Vimeo'yu Türkiyeli kullanıcılara kapadı! Öğleye doğru Vimeo.com adresine gidenler, artık kamuoyunun alıştığı 'tedbir' kararını gördü. Duyuru penceresinde şu ifadeler yer alıyor: "ANKARA CBS'nin, 28/09/2010 tarih ve 2010/93921 nolu KORUMA TEDBİRİ kapsamında bu internet sitesi (vimeo.com) hakkında verdiği karar Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı'nca uygulanmaktadır." Kapatma kararının CHP'li bir milletvekilinin şikayeti üzerine verildiği iddia ediliyor. Öte yandan CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun, Facebook'ta "Kılıçdaroğlu PKK'lıdır" başlıklı grubu engelleme amacıyla siteyi kapattırmak için hukuk mücadelesini sirdürdüğü belirtiliyor. Ancak Facebook'ta yer alan içerik kaldırılsa da, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı'nın kapama kararını uygulamadığını gerekçesiyle kurum aleyhinde CHP tarafından dava açılmış durumda. Avukatlar, Telekomünikasyon İletişim Başkanı Fethi Şimşek'in 1 yıldan 3 yıla kadar görevi ihmalden cezalandırılmasını da talep ediyor. Türkiye'de detaylı ve işler bir internet yasasının olmaması, içerik kontrolünün ve yaptırımların çoğu zaman dengesiz ve orantısız olmasına yol açıyor. 'İntrnet Yasası' olarak anılan mevcut 5651 sayılı yasa ise, internet yoluyla işlenen suçları çok genel olarak tanımlayan muğlak hükümlerle dolu.
30.09.2010 - 12:51
null
[]
Vimeo sansürünü CHP mi istedi?
Türkiye
https://www.ntv.com.tr/turkiye/vimeo-sansurunu-chp-mi-istedi,w13dsmHkM0WoBDL9QisMcg
Kral FM'e konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, gündeme ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu.
null
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kral FM, TRT FM ve bazı yerel radyoların ortak yayınında "Gezegen Mehmet"in gündeme ilişkin sorularını cevapladı. "Radyoda farklı bir mecradasınız. Televizyonlardan çok uzak, sıcak bir ortamdasınız. Sizin için radyo ne anlam ifade ediyor?" sorusu üzerine Erdoğan, radyonun olmazsa olmaz bir özelliğinin bulunduğunu söyledi. Radyonun eskiden sadece evde ağırlıklı dinlendiğini, şimdi ise araçlarda daha hakim bir arkadaş olduğunu ifade eden Erdoğan, evlerde televizyonun ön aldığını, bunda Türkiye'nin refah düzeyinin artmasının etkili olduğunu belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, araçlarda radyodan sadece şoförün istifade etmediğini, yolcuların da radyo dinlediğini anlatarak, "Radyonun yol arkadaşı olması büyük bir özellik arz ediyor. Bunun yanında evlerde kısmen de olsa yine bir arkadaş olarak var. Cep telefonlarından da dinlenmek üzere radyo dinleme artıyor." diye konuştu. Gezegen Mehmet'in, "Bir radyo anınız var mı hatırladığınız?" sorusu üzerine Erdoğan, ortak anılarının olduğunu dile getirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Pınarhisar Cezaevi'ne gitmeden önce evinden Kral FM'e bağlandığını anımsatan Gezegen Mehmet, Erdoğan'ın o gün bağlanarak yaptığı konuşmayı dinletti. Dinledikleri konuşmayı 18 yıl önce Mart ayında yaptığını, nereden nereye gelindiğini anlatan Erdoğan, "Cezaevine giderken Türkiye ile ilgili hayalleriniz var. Hiç mi karamsarlığa, umutsuzluğa kapılmadınız o anda?" sorusu üzerine, sözlerini şöyle sürdürdü: "Karamsarlık diye bir şey eğer hayatıma sinmiş olsaydı zaten bu noktalara gelmemiz mümkün olmazdı. İnanmış insanlar için bir defa karamsarlık olamaz. Biz inanmışız, azmetmişiz ve bu yola da öyle girmişiz. Aşk ile koşan yorulmaz. Böyle koşuyoruz, böyle de yorulmak mümkün değil. Biz özellikle şuna inanmışız. Halka hizmet Hakk'a hizmettir. Buna inandığımız için bu yolda belediye başkanlığımızdan bu yana bu şekilde yürüdük. Seninle beraber Kazlıçeşme'de Ahmet Kaya'nın olduğu geceyi hatırla. Bir milyona yakın insan o gece oradaydı. Bir milyona yakın insan bizi niye orada yalnız bırakmadı? Cezaevine gidiyoruz ve milletimiz bizimle beraber. Düşünün o zaman İstanbul'un nüfusu 8 milyon. 8'in biri orada. Böyle bir gün yaşadık orada. Herkes ayakta." Programda Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, 1998 yılında Pınarhisar Cezaevi'ne girmeden önce sanatçı Ahmet Kaya'nın da katıldığı Kazlıçeşmede'ki 75. Yıl Cumhuriyet Konseri'nde yaptığı konuşma da dinletildi. Recep Tayyip Erdoğan, "Cezaevine girmeden önce bir milyon kişi toplandı. O gün kimse slogan da bilmiyor, parti, bayrak yok, sadece Türk bayrakları, ülkücüler, sağcılar, solcular, herkes orada. Sadece 'En büyük başkan bizim başkan.' diyorlar. O tabloyu görünce ne hissettiniz?" şeklindeki soruyu da şöyle yanıtladı: "7 Ağustos'taki Yenikapı ruhu var ya adeta bu Yenikapı ruhunun yeniden ayağa kalkışı. Allah'a hamdolsun, demek ki bir sevgi, muhabbet var. O 4,5 yıl içinde yapılanlar İstanbul'da meyvesini vermiş. Durup dururken insanlar sizi sevmez. Bir hizmet var ki... Çünkü İstanbul ciddi bir badireden çıktı. O CHP belediye başkanlığının İstanbul'a getirdiği susuzluğu, çöp dağlarının İstanbul halkına yaşattıklarını, hava kirliliğini İstanbul halkının unutması mümkün mü? Birileri çıkıyor, 'CHP bizi çağdışılıktan kurtaracak.' diyor. İstanbul şu anda çağdışılık mı yaşıyor? İnsaf et. Göz var, görmüyor, kulak var, duymuyor, dil var, hakikati söylemiyor, kalpler mühürlenmiş. Şimdi 94 öncesi İstanbul'u ve Türkiye'yi düşün. Bir de 94 sonrası Türkiye'yi ve İstanbul'u getirdiğimiz yeri düşün. A'dan Z'ye, eğitim, sağlık, adalet, emniyet, ulaşım, enerji, gıda, tarım, savunma sanayisinde getirdiğimiz yere bakalım. Herkesin dürüst olması lazım. Yalan konuşmayacak. Yalanın da bir sermayesi var. Onun için ben bu 16 Nisan'ı inşallah yalanların tamamen ayak altına alındığı ama hakikatin yine zirve yaptığı gün olarak görüyorum." "Zaman zaman diyorlar ki: 'Tayyip Erdoğan yapacaksa, AK Parti yapacaksa biz sürünmeye razıyız. Ülke batsın ama bunlardan kurtulalım.' Bu zihniyeti nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusu üzerine Erdoğan, "Bu zihniyet, değerlendirmeye tabii bir zihniyet değil ki." yanıtını verdi. "Ülkesinin batmasını kalkıp da böyle bir yanlış mantıkla izah edenlere ne denebilir ki?" ifadelerini kullanan Erdoğan, şöyle devam etti: "Bunlar tam kör. 'Ülke batsın ama Erdoğan olmasın.' Bu, ne menem bir yaklaşım? Bunun insani bir yanı, vicdani bir yanı olur mu? Ülkesinin batmasını istiyor ama tüm millete, tüm vatana hizmet edenin de yok olmasını istiyor. Bu, tamamen faşizan bir mantığın tezahürüdür. Bu faşizan baskılara, bu faşizan anlayışlara bu ülkeyi asla terk edemeyiz, Zaten bunlardan bu ülkeyi zor temizledik. Tekrar bunu yaşamak mümkün değil. Bunları ancak açarız ellerimizi, 'Allah bunları ıslah etsin.' deriz. Onun için ne diyoruz ikide bir? 'Milli irade'. Bunlar bir de üstelik 'Biz Atatürk'ün partisiyiz, biz Atatürkçüyüz.' diyorlar. Peki Atatürk ne diyor? 'Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir.' diyor. Niye millete saygınız yok? Hem böyle diyeceksin hem millete saygın olmayacak. Seversin, sevmezsin. Bu millete efendilik yoktur. Bu millete hizmetkarlık vardır. Biz, bu milletin efendisi olmadık, bugüne kadar hep hizmetkarı olduk. " Hizmetlerde hiçbir ayrım yapmadıklarını belirten Erdoğan, "780 bin kilometrekarede hizmetlerimiz var, 80 milyona hizmetlerimiz var. Bizi tanımlayanlar ancak böyle tanımlayabilir, başka türlü tanımlayamaz." dedi. Erdoğan, "Bize düşman olanlar kim? Bizi sevenler kim?" sorularının cevabı bulunduğunda doğruyu bulacaklarını ifade etti. "Size düşman olanlar kim?" sorusuna karşılık Erdoğan, "Siz demin söylediniz. Şu anda o ifadeyi kullananlar, 'Tayyip Erdoğan yeter ki olmasın, ülke batsın.', bu zihniyette olan kim varsa bunlar bize düşman." yanıtını verdi. "Sizi sevenler kim?" sorusu üzerine de Erdoğan, "Ülkemizde taş üstüne taş koyan bizim sevdiğimiz insanlardır." değerlendirmesinde bulundu. "Kılıçdaroğlu diyor ki: 'Bu yetkileri, 18 maddelik anayasa geçsin, tamam. Sayın Erdoğan var olduğu sürece kullansın, ondan sonra geri devretsin. Biz Sayın Erdoğan'ın bu yetkileri kullanmasına karşı değiliz. Kendisi kullanabilir ama kendisinden sonra bu yetkileri devretsin.' gibi açıklaması oldu. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusu yöneltilen Erdoğan, "Bu, bir defa anayasal bir sistemde, bir hukuk devletinde çok saçma sapan." dedi. "Sizden o da memnun galiba anladığım kadarıyla." şeklindeki değerlendirme üzerine Erdoğan, şöyle konuştu: "Memnun olur veya olmaz, o ayrı bir konu da bu teklif bir defa saçma sapan bir teklif. Ben Tayyip Erdoğan olarak kendime bir sistem istemiyorum ki benim böyle bir derdim yok. 'Bu ülkenin geleceğini kurtaracak bir sistemi inşa edelim.' diyorum. Niye? Ben faniyim, ben baki değilim ki ama sistemler bakidir. Bizim derdimiz burada bu. Sayın Kılıçdaroğlu'nun öyle lafları var ki ne ipe gelir, ne sapa gelir. İki de bir mesela tek adamlıktan bahsediyor. İki de bir tarafsız olmaktan bahsediyor. Mesela hem parti genel başkanı hem cumhurbaşkanı olmak, bunun doğru olmadığından, nasıl tarafsız olacak, bunlardan bahsediyor. Şimdi bunlardan bahseden bir kişiye ben ancak şunu söylerim. Örneğin, Gazi Mustafa Kemal, Cumhuriyet Halk Partisinin genel başkanı değil miydi? Yakasında Halk Partisinin genişçe altı okuyla çıkar konuşurdu ama aynı zamanda da cumhurbaşkanıydı. İsmet İnönü, partinin genel başkanı değil miydi? Aynı zamanda da cumhurbaşkanı idi. Peki sen bu tarihini bilmiyor musun? Bunlar oluyor, normal ama şimdi böyle bir teklifle biz gelince normal değil, anormal... Şu anda başbakanları düşünün, başbakan, o da yürütmenin başı değil mi? Hem parti genel başkanı hem de başbakan, icracı değil mi? Ne oluyor? Tarafgir mi? Hayır. Yapılan bütün hizmetlere baktığınızda ben de başbakanlığım döneminde hizmetimi yaparken ülkemin bir yerini bir kenara atıp bir yerini mi ihya ettim veya filanca partililerin yoğun olduğu yeri bırakıp kendi partililerimizin olduğu yere mi yatırım yaptık? Biz 780 bin kilometrekareye yatırım yaptık. Hiçbir ayırım, tefrik yapmadan bu adımları attık." Cumhurbaşkanı Erdoğan, göreve geldiklerinde ülkedeki üniversite sayısının 75 olduğunu ama şu anda 181 üniversite bulunduğuna işaret etti. Hakkari, Iğdır, Ağrı, Kars ve Siirt'te üniversite kurulduğunu dile getiren Erdoğan, "Buralar ihmal edilmi� yerlerdi. Niye bizden öncekiler buralara hiç gelmediler? Buraları ayırıma tabi tutmadık." ifadelerini kullandı. Erdoğan, ilk, orta ve lise kademelerinde de çok ciddi yatırımlarla 270 bin derslik yaptıklarını belirterek, yatırımlardan ihmal edilmiş bölgelerin de nasibini aldığını vurguladı. Sağlık, adalet, emniyette de aynı hizmetleri yaptıklarını, 14 yılda mevcut yollara 19 bin kilometre bölünmüş yol ilave ettiklerini, 25 havaalanını 59'a çıkardıklarını anlatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Kimin aklına gelirdi, 'Hakkari'ye havaalanı yapılsın' diye? Hakkari'de havaalanı var. Bu, neyi gösteriyor? Ayrımcılık yapmamışız, taraf tutmamışız. Cumhurbaşkanlığında da bir defa serzenişte bulunuyor Sayın Kılıçdaroğlu. Yani başbakan başka partiden, cumhurbaşkanı başka partiden olunca durum ne olur? Aynı zihniyetten olanı gördük biz. Sezer, rahmetli Ecevit...Yüzüne anayasa kitapçığını fırlattı. Ne oldu? Ama bu Gazi Mustafa Kemal ile İnönü arasında da oldu. Demek ki bu, işi çözmüyor. Oldu ama biz diyoruz ki bu ortadan kalksın, bu birlikteliği getirelim diye şimdi biz bu adımı atıyoruz ve bu adımı attığımız andan itibaren artık tepede kavga olmayacak. Aynı bir tespihin tepesinde ne var? İmame var. O imamenin görevi nedir? O 99 taneyi tek merkezde toplamak, orada toplar. O koparsa her şey dağılır." "Tartışılan şey aslında size karşı değil de hep şu söyleniyor: 'Tayyip Erdoğan'dan sonra ne olacak, bu yetkiler, bu güç, bu kudret acaba başkasının eline geçerse? Herkesin ortak fikri şu: Tayyip Erdoğan gibi bir lider 100 yılda bir gelir. Her zaman karşımıza böyle bir liderlik çıkmayacağına göre, sizden sonra gelen kişi kötü niyetli olursa? Siz riskleri çok seviyorsunuz. Riskler alarak buraya geldiniz." sözleri üzerine Erdoğan, geleceğin ihtimaller üzerine inşa edilmeyeceğini vurguladı. Erdoğan, "Onun için biz ne yapıyoruz? Faniler üzerine değil, diyoruz ki 'Sistem üzerine inşa edelim.' Onun için bu sistemin değişmesi lazım. Buraya zaten oradan geldik." değerlendirmesinde bulundu. "Hiç riski yok mu?" sorusu üzerine Erdoğan, şunları kaydetti: "Riski olmayan şey hayatta olur mu? Her şeyin, ticaret risktir, siyaset risktir, yaşam risktir. Riski olmayan hiçbir şey yoktur ama risk paylaşıldıkça azalır. Eğer risk alabiliyorsanız o zaman da güç katarsınız fakat bir şeyi göreceğiz. Eğer bu sistemi hakikaten inşallah 16 Nisan'da milletimiz kalkar da geçirdiği takdirde, milletimizin bu sistemde ittifak etmesi, oy çokluğu ile olacak tabii bu, başka türlü olmayacak. Beğenen olacak, beğenmeyen olacak ama buna milletçe saygı duyacağız. Ve saygı duyduğumuz takdirde millet de bu yeni sistemine ne yapacak? Sahip çıkacak. Sonra kaldı ki burada bir şey daha var. Bu, Tayyip Erdoğan meselesi değil. Hep söylüyorum, 16’sına kadar benim elimde bir belge var mı? 2019'a kadar elimde bir belge var mı? 'İşte sürekli de bunu gündeme getirmeyin...' Kardeşim niye getirmeyim? Ben Rabbimin bize emrettiği şekliyle hayatı yaşıyorum. Hiç ölmeyecekmiş gibi bu dünyaya, her an ölecekmiş gibi ebedi aleme hazırlığımızı yapmamız lazım. Her an ölebiliriz ama hiç ölmeyecekmişiz gibi de şu anda bulunduğumuz makamda hizmetlerimizi sürdürürüz. Yarın nasıl bir hizmet üzerimize terettüp eder, onu bilemem, ona göre buna devam ederiz. Kaldı ki 2019 seçiminde benim aday olup olmayacağım, bunlar kesinleşmiş şeyler değil. Parti milletvekilleri, aday olarak teklif edebilir veya dışarıdan 100 bin seçmen, seçim zamanı gelince, onların oyuyla bu teklifler olabilir, başka isimler olabilir, şu olur, bu olur, vesaire… Bu teklifler yapılabilir. Tablo böyle olduğuna göre, biz milletimizin bu noktadaki idrakine, irfanına saygı duyacağız. Ve asla kişilerle de bir ülkenin geleceğini bağımlı kılmayacağız." Bugün dünyadaki en güçlü ülkelerin düşünülmesi gerektiğine dikkati çeken Erdoğan, "Amerika’yı alın, bakıyorsun, '4+4' diyor. İşte Clinton geldi, diyelim ki Bush geldi, işte baba Bush geldi, işte bunlar arka arkaya geldiler, işte en son Obama geldi. Bakın Obama da ki bunlar 4+4 yaptılar. Şimdi Trump geldi, şimdi Trump'a karşı takınılan tavırlar ortada. Tabii bu süreç nasıl gider bilemem. Aynı şey mesela Rusya'da bakıyorsunuz, bir dönem Putin arka arkaya işi götürdü. Ondan sonra Medvedev geldi, Medvedev'den sonra tekrar Putin aldı. İşte şimdi yasal bazı düzenlemelerle, daha uzun bir süreci orada yönetim olarak ele almayı planlıyorlar vesaire… Bütün bunlar önümüzdeki örnekler ama biz farklıyız, biz Türkiye’yiz, Türkiye olarak biz de ne yaptık, '5+5' dedik ama seçilebilmek için de yüzde 50 artı 1 oy alacaksın." şeklinde konuştu. "Bunun için Kılıçdaroğlu niye rahatsız oluyor?" diyen Erdoğan, "Rahatsız olmasın. Biz onun ianesine, lütfuna da öyle bir şey talep etmedik. Kılıçdaroğlu, madem bu kadar başarılı bir yönetici, inşallah aday olur, yüzde 50 artı 1'i o alır, bu ülkeyi de o yönetir. Yani kalkıp, 'Alsın Erdoğan, bunu yönetsin ama işte 2019 geldiğinde bunlardan vazgeçsin.' Ya şu anda zaten biz 2019'a kadar kalkıp da getirdiğimiz bu 18 maddeyi uygulamaya koymuyoruz ki. Bunun içinde birkaç madde uygulamaya girecek. Diğerleri ne zaman uygulamaya girecek? Kasım 2019'da seçilecek olan başkanla birlikte onlar uygulamaya girecek. 18 maddeyi okumamış. Bu soru böyle sorulmaz. Tayyip Erdoğan yeni maddelerle bu süreci yönetmeyecek." ifadelerini kullandı. Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun bu çalışmalar yürütülürken katılmadığını, hep çekildiğini, hep geri durduğunu ve yapıcı olmadığını söyledi. CHP'lilerin evet çıkması halinde mevcut sistemi daha sonra tekrar geri getirecekleri yönündeki açıklamalarının anımsatılması üzerine Erdoğan, şu ifadeleri kullandı: "Değerlendirmek bile zaman israfıdır. Onlar aynı sisteme döneceklerse buyursunlar, dönsünler. Böyle bir şeyi millet onlara verirse, böyle bir şeyi kazanabilirlerse. Şu anda hala kamuoyu araştırmalarında bakıyorum ki bulundukları yer yüzde 24-25. Yani bunlar hiç derslerini çalışmıyorlar. Aç tavuk kendisini buğday ambarında sanarmış." Sunucunun, kamuoyunda "Hayır" diyenlere "terörist" denildiği gibi algı oluşturulduğunu belirterek, "Bu, anladığımız kadarıyla bir yanlış anlaşılma oldu çünkü siz bunu daha sonra düzelttiniz." demesi üzerine Erdoğan, şunları söyledi: "Daha önce öyle söylemedim ki zaten. Ben daha önce 'Hayır' diyenler teröristtir.' demedim ki. Ben sadece 'Hayır' diyenlere bir çağrıda bulunuyorum. Tam aksine 'Hayır' diyenleri de anlayışla karşılarım.' dedim. 'Onlar da hatta saygındır.' dedim. ancak şu anda 'Hayır'ı Türkiye'de kim savunuyor, dünyada kim savunuyor? Kandil 'Hayır' diyor mu, diyor. Bölücü başı İmralı'dan 'Hayır' mesajları veriyor mu, veriyor. FETÖ'nün başı Pensilvanya'dan 'Hayır' diyor mu, diyor. Tüm imkanlarıyla saldırıyor mu, saldırıyor. Terör örgütü Avrupa'da Türkiye düşmanlarıyla beraber ele ele 'Hayır' kampanyaları yapıyor mu, yapıyor. Ben ülkemdeki samimi siyasetle ilgilenenlere diyorum ki: Söyle bana arkadaşını, söyleyeyim sana kim olduğunu. Sevgili Peygamberimizin de 'Kişi sevdikleriyle beraberdir.' hadisinden bahsediyorum. Kimi seviyorsan onunla beraber haşrolunacaksın. Bu adamların Türkiye için gördükleri hayırlı bir rüya yok. Bugüne kadar Türkiye'de kimler, neye 'Hayır' demişler, genç kuşaklar bunu bilmez. Onun için açıklamak zorundayız. Genç kuşaklar bunu bilsin. Bir defa 15 Temmuz Şehitler Köprüsü yapıldığı zaman kıyametler kopardı zamanın meşhur koministleri 'Hayır' dediler. Fatih Sultan Köprüsü'ne 'Hayır' dediler. Biz Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nü yapıyoruz, gösteriler yaptılar, denize motorlarla geldiler, filan falan, 'Hayır' dediler. Marmaray'a 'Hayır' dediler. O Marmaray ki 3 yılda 200 milyon insan geçti oradan. Avrasya Tüneli'ni yaptık, ona da 'Hayır' dediler. Körfez Geçişi'ne 'Hayır' dediler. Bakın kimler 'Hayır' diyor. Yapılan işler ortada, şimdi ben de diyorum ki: Bu kadar olumlu hizmetlere 'Hayır' diyenlerle beraber olma. Marifet iltifata tabidir, kusura bakma. Sen vatanını seviyorsan o zaman bu kadar güzel hizmetleri verenlerle beraber olman lazım. Biz bu hizmetleri kim için yapıyoruz? Biz bu köprülerin üzerinden sadece AK Parti'liler geçer diye bir kayıt mı düştük? Haşa. Bunları biz milletimiz için yaptık. Bütün köprüler, havalimanları kim için? Milletimiz için." Programda, halk oylamasında "Hayır" oyu verecek bazı vatandaşların gerekçelerini dinleyen Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu: "Tabii bu, tamamen ideolojik yaklaşımlar. 'Evetçiyim' diyen de ideolojik yaklaşım içerisinde. Nasıl olur da bir 'Cumhurbaşkanı yargılanamaz.' derken onu bile bilmiyor? Bir defa şu anki şartlarda cumhurbaşkanı ancak vatana ihanetten yargılanabilir ama bu yeni getirdiğimiz düzenlemede cumhurbaşkanı kişisel suçlardan da yargılanabilir ama benim vatandaşımın bundan haberi yok." Engelli maaşını az bulduğu için "Hayır" oyu kullanacağını belirten bir vatandaşı da eleştiren Erdoğan, "Başbakanlığım döneminde, tüm iktidarımızda engellilerin almış olduğu desteği hiçbir dönemde engelli kardeşlerim almamıştır. Devlette istihdam edilmeye varıncaya kadar, hiçbir dönemde engelli kardeşlerimiz böyle bir istihdam görmemiştir. '360 lira alınıyor.' diye de bir şey yok. Rakamlar bunların çok çok fevkinde." şeklinde konuştu. Erdoğan, oylanacak 18 maddenin iyi okunması ve anlanması tavsiyesinde bulunarak, vatandaşların yorumlarıyla ilgili şunları kaydetti: "Sonra şu çok enterasan, 'Köprü, hastane, okul tabii ki yapacaklar.' diyor. Peki bizden önce gelen CHP iktidarları niçin bunları yapmadılar? Bu yolları bizden önce gelenler niye yapmadılar? Bu okulları niye yapmadılar? Bu havalimanlarını niye yapmadılar? Acaba bu ülkede orta tabaka ve altı uçağa binebiliyor muydu? Biz iktidara geldiğimizde sadece Türk Hava Yolları vardı. Şimdi uçak fiyatı o zaman ki lüks otobüslerin fiyatına düştü, bu hale geldik. Ülkenin dört bir yanına artık uçakla gidebiliyorsun. Tabii ki biz bunları vatandaşın vergileriyle yaptık ama biz çeşitlendirerek adımlar da attık. Nedir bu? Ülkemizi güvenli liman haline getirdik. Şu anda dış yatırımcı, iç yatırımcı icabında devlete yük olmadan birçok yatırımları yapar hale geldi. Bunun adı finansmanı yönetmektir, parayı yönetmektir. Bizden öncekilerde böyle bir kabiliyet yoktu. Mesela vergi gelirinin yüzde 85'inin faize gittiği bir Türkiye'yi devraldık ama şimdi böyle bir şey yok. Bu, şimdi yüzde 35'lere düştü. Türkiye'yi biz böyle bu hale getirdik ama bunlar ideolojik yaklaştıkları için bunları görmüyorlar. Terör bizim kararlılığımızla bitecek. Terörün mazisi 14 sene değil, bu ülkede 35 yıldır terör var. Biz terörün egemen olduğu bir ülkeyi devraldık. Kaldı ki 'Hayır' diyene 'terörist' diye bir ifade asla ne benim ne arkadaşlarımın yaklaşımı değildir." CHP Konya Milletvekili Hüsnü Bozkurt'un halk oylamasıyla ilgili açıklamalarını anımsatan Erdoğan, "Terör estirme noktasında asıl terörü estiren kim, biliyor musunuz? Şu anda CHP zihniyetinin Konya Milletvekili. Ne yapıyor? 'Eğer evet çıkarsa İzmir'den denize dökeceğiz.' diyor. Sayın Baykal, 'Hayır çıkarsa adeta denize dökmüş kadar mutlu olacağız.' diyor. Peki Genel Başkan Kılıçdaroğlu, 'Denize dökeceğiz.' diyen o adama kesin ihraç talebiyle acaba parti içinde bir disiplin işlemi yaptı mı? Yapmadı." diye konuştu. Programda CHP Milletvekili Bozkurt'un söz konusu ifadelerinin olduğu ses kayıdının dinletilmesi üzerine Erdoğan, şunları söyledi: "Bir defa millet iradesine saygısı yok, önce bunu öğrenmesi lazım. Bugün millet iradesine saygılı olan bir yerdir. Bu zihniyet, bu kafa yapısı Samsun'a giremez. Samsun'dan ne kadar 'evet' çıkacak, ne kadar 'hayır' çıkacak, 16 Nisan akşamı göreceğiz. Sivas, Amasya, buralarda bile gereken dersi alacak. Sakarya, gereken dersi bunlara verir. Dün İzmir'deydik biz, bekledim ben belki gelir, denize dökerler diye. Gelseydi, dökseydi. İzmir bambaşka. Sen ne dediğinin farkında mısın? Bunlar tam gerizekalı. Partimin içerisinde böyle bir adam olacak, ben genel başkan olacağım, o adamı bir dakika tutmam orada. Senin bir defa milli iradeye saygın olması lazım. Sen karşı düşüncede olan birisi için nasıl böyle çirkefçe, adi bir ifadeyi kullanırsın? Hemen bu adamı partinden uzaklaştıracaksın, bu kadar basit. Bu adam daha siyaseti öğrenmemiş. Asıl emperyalist kendisi çünkü karşı düşünceye tahammülü yok. Faşist kendisi, karşı bir düşünceye tahammülü yok." Milletin, 16 Nisan Pazar akşamı bu ülkede yeni bir değişim dönüşüm sürecini iktidara taşıyacağına inandığını belirten Erdoğan, bu ülkede şu anda bir cumhurbaşkanı ve yönetimin patinaj yaptığını, çift başlılık bulunduğunu, çift başlılığın ortadan kalkması gerektiğini ifade etti. "Ben damdan düşen birisiyim, damdan düşen birisi olarak bunu söylüyorum." diyen Erdoğan, tüm yetkilerin bir kişinin elinde toplanmasının söz konusu olmadığını söyledi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, "Bir gece yatarsınız sabah kalkarsınız lokantalar, muhtarlıklar kapatılmış." sözlerini eleştiren Erdoğan, "Böyle bir yetkiniz var mı" sorusuna, "Olur mu öyle şey. Böyle bir yetki anayasa verirse olur. Ne anayasanın ne yasaların cumhurbaşkanına vermiş olduğu böyle bir yetki yok." yanıtını verdi. Bunların hiçbirinin kararnameye tabi olmadığını ifade eden Erdoğan, hukuk devletinin içerisinde anayasayla, yasalarla yapılanlar olduğunu, bunların girmediği yerde, hakkında herhangi bir madde konulmayan bir konuda cumhurbaşkanının kararname çıkarması halinde, bu kararnamenin yasama organı tarafından gerekirse iptal edilebileceğini aktardı. Hayırcıların, "Yargıyı kendisine bağlıyor. Tek bir noktadan yönetecek kimseye sormadan" iddialarının hatırlatılması üzerine Erdoğan, TBMM'nin mevcut anayasaya göre HSYK'ya üye seçemediğini belirtti. Erdoğan, cumhurbaşkanının HSYK üyelerinin tamamını atayamadığını vurguladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Şimdi getirdiğimiz ne? Şimdi üye sayısı 13'e düşüyor fakat TBMM'den bugüne kadar kimse gelmezken şimdi 7 kişi geliyor. Bu 7 kişi, 5'te 3 parlamento çoğunluğuna tabi. Onunla seçilerek geliyor. Bu parlamentoda bir uzlaşmayı gerektiriyor. Bir uzlaşma neticesinde parlamentodan gelecek isimlerle ki bu isimler sadece yargı mensubu olmayacak. İcabında akademisyenler, avukat olabilir. Bunlardan oluşan bir ekip buradan 5'te 3 ile seçilip gelecek. Cumhurbaşkanı yine 4 kişi atıyor. Değişmiyor. Bu yalan ya. Diyorlar ki, 'hepsini o atıyor.' Rakamlar, tablo ortada." diye konuştu. Erdoğan, parlamentoda kişilerin iradesine kimsenin ipotek koyma hakkına sahip olmadığına, bunların hepsinin gizli oyla yapıldığına işaret etti. TBMM'nin 7, cumhurbaşkanının 4, Adalet Bakanı ve müsteşar iki olmak üzere 13 kişinin bu şekilde oluştuğunu söyleyen Erdoğan, "Ama bunların hakimler savcılar kurulu kimlerden oluşuyor bundan bile haberi yok." dedi. Anayasa Mahkemesinde 2010 öncesinde 11 asıl 4 yedek üye olduğunu hatırlatan Erdoğan, bunların tamamını da cumhurbaşkanının atadığını belirtti. Erdoğan, 2010 sonrasında ise 17 üyenin bulunduğunu, 3'ünün TBMM'den geldiğini, 14'ünü ise cumhurbaşkanının atadığını vurguladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bizim getirdiğimiz yeni öneri, üye sayısı 15'e düşüyor, 2 üye, askeri üyeydi bunlar. Askeri mahkemeler kapatıldığı için emekliliğe kadar kalacaklar. Emeklilik süresi geldiğinde ayrılacaklar. 3 TBMM'den gelecek. Cumhurbaşkanı ise 14 atarken, sayı bu defa burada da 12'ye düşecek. Demek bunların dediği gibi değilmiş. Bunlar derslerini çalışmıyorlar. Görev süreleri de artık 12 yıla düşürülüyor." ifadesini kullandı. "Partili cumhurbaşkanı sadece AK Partililerin veya kendi partisinin cumhurbaşkanı olacak. Türkiye'nin cumhurbaşkanı olmayacak' iddiaları var. Yemin metni değişecek mi sistem hayata geçerse? Buradan hayırcılara ne dersiniz?" sorusu üzerine ise Erdoğan, şunları söyledi: "Ders çalışmıyorlar bunlar. Şu işin gündeminde yemin metni yok. Yemin metni aynı, değişen bir şey yok. Şu anda Türkiye'de cumhurbaşkanının hem başbakan hem parti genel başkanı olarak görevi var mı? Böyle bir soru soruyorlar mı? Sormuyorlar. Cumhurbaşkanıyla başbakanı birleştirdiğin zaman tek olduğunda ne fark edecek? Bir cumhurbaşkanı başarılı olabilmesi için gerek cumhurbaşkanı yardımcılarıyla, kabine üyeleriyle ülkede eğer hizmette başarılı olursa ne olacaktır? Halk tarafından sevilecektir. Halkın sevmesi de iki dönem geçerli. 5 artı 5. Üçüncü dönem yok." "İki dönemin sonunda erken seçime götürürseniz, meclisi feshederseniz iddiaları var. İki dönemin son ayında meclisi feshettiniz, bir dönem daha olma ihtimali var mı?" sorusuna Erdoğan, "Fesih yetkisi diye bir şey söz konusu değil. Yeniden seçim söz konusu. Yeniden seçim kararı da aynı şekilde parlamento buna uyarsa olur, uymadığı takdirde bu da olmaz. Bu ise mevcut cumhurbaşkanının yeniden aday olması anlamında değildir. O zaten ikinci defa seçildiği için durumunu bitirmiş oluyor. Şu anda bu metnin içerisinde böyle bir şey yok." yanıtını verdi. "Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlarla ilgili dokunulmazlık olacak, asla yargılanamayacaklar' iddiaları sorulan Erdoğan, "Yalan. Bunlar atıyorlar çamuru 'tutmasa da izi kalır' diyor. Cumhurbaşkanı, nasıl yargılanırsa kişisel suçlardan Cumhurbaşkanının yargılanması yok mu? Aynı şey kabine üyeleri için de geçerlidir. Belli çoğunluklar var. O çoğunluklar meclisten geçtiği anda, aynen onlar da Anayasa Mahkemesine yani Yüce Divan'a hepsi gider." karşılığını verdi. "Hayırcılar, 'kendi atadıkları yargıçlar bunları asla yargılamaz" diyorlar ne dersiniz?" sorusunu Erdoğan, "Bu tür yalanlara samimi değillerse tabi cevap yetiştirmek mümkün değil. Geçmişte kendileriyle ilgili yaşadığımız şeyler var. Oraları mı dile getirmekle vakit kaybedelim." diye yanıtladı. Her şeyin bir hukuk devleti içerisinde yasalarla devam ettiğini, hakimlerin savcıların imtihanlardan geçtiğini anlatan Erdoğan, bu atamalarla yola devam edildiğini kaydetti. TBMM, hakimler savcılar yüksek kuruluna bir tane atama yapamazken ilk defa 7 üyeyi bu dönemde atadığını anlatan Erdoğan, "Bunlara sorduğun zaman vereceği cevap şu, 'Parlamentoda ağırlık, diyelim ki iktidar partisinden yana olduğu için bunların istediği isimler gelecek. Burada bir defa getirilen oran bir uzlaşmayı çağrıştırıyor. O uzlaşmanın içinde sen de yerini al, sen de buraya bir üyeni vermiş olursun. Olay bu kadar basittir." Anayasa değişikliğine "evet" diyen vatandaşların gerekçelerini açıkladığı ses kaydının dinletildiği Erdoğan'a, "Doğru gerekçelerden dolayı mı 'evet' diyorlar sizce?" sorusu yöneltildi. Erdoğan, "Aklı selimin yolu birdir. Ben 'evet' diyen vatandaşlarıma, şu anda bu ülkede yapılan o olumlu gelişmeleri gördükleri için teşekkür ediyorum. Ufki bir yaklaşımları var, kim bize düşman? Batı. Niye düşman? 'Hayır' kampanyasını kimler yönetiyor Batı'da?" yanıtını verdi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "Hayır kampanyasını, 'evet'e hizmet etmek için yapıyorlar" sözlerinin hatırlatıldığı Erdoğan, "Bunu külahıma anlatsın, böyle saçma sapan şey olur mu? Bir defa hangi örgütler o işin arkasında belli. O örgütlerle burada Kılıçdaroğlu kendisi beraber çalışıyor zaten. Şu anda Türkiye'de 'hayır' diyen siyasi partiyle müşterek çalışıyorlar, her şey ortada. Mesela 'Türk bayrağını seviyorum.' diyor. Ne seviyorsun ya? Batı'da, orta Anadolu'da, Akdeniz'de seviyorsun ama Hakkari'de, orada yaptığın mitingde Türk bayrağını dalgalandıramadın, arkana HDP'yi aldın. Hepsinin elimizde belgeleri var, görüntüler var, kime anlatıyorsun bunu?" karşılığını verdi. Kılıçdaroğlu'nun, bir televizyon kanalında yaptığı söyleşide "Haber gelseydi, ben havalimanından ayrılmaz, orada beklerdim." dediğini anımsatan Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun daha önce de "Darbe olsa ilk defa tankın üzerine ben çıkarım." dediğini kaydetti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun 15 Temmuz gecesi 23.15-23.30 aralarında Atatürk Havalimanı'nda olduğunu ifade ederek, kendisinin o sıralarda Marmaris'te bulunduğunu, facetime ile "halkı meydanlara çağırdığını" hatırlattı. Havalimanına 03.00-03.30 sıralarında geldiğini belirten Erdoğan, "Fakat çok ilginçtir, VİP'te beyefendi. NTV'deki programda, 'Eğer bizi haberdar etseydiler, ben beklerdim.' diyor. Fakat çok daha ilginci, şimdi yeni düştü bunlar, VİP'teki bütün kameralara takıldı, o kameralarda tankların yanına Kılıçdaroğlu'nu alan araba geliyor ışıldaklarıyla falan özel, tanklardaki ve onların yanındakilerle görüşmeler yapıyor. A Haber'in yayınlarında bu görüntüler var. Ondan sonra onlar, çıkıp Bakırköy Belediye Başkanlığına geliyor." diye konuştu. "Darbecilerle bir teması mı söz konusu?" sorusu üzerine Erdoğan, şunları kaydetti: "Teması söz konusu. Işıldakları olan araçlarla geliyorlar, tankların etrafında, iki tanktan bahsediyorlar, onlarla orada görüşmeyi yapıyor ve o görüşmeden sonra oradan ayrılıyor. Demek ki danışıklı dövüş. Öbür tarafta, bizim Safiye bacımızı bu alçaklar, namussuzlar, tankların yanına geldiği zaman elinden tutuyorlar, telefonunu alıyorlar, savuruyorlar, kendisini itiyorlar, kakıyorlar, taciz ediyorlar, bu tür şeyleri yapıyorlar ama Kılıçdaroğlu beyefendiye anlaşmış olarak, 'Hadi sen gidebilirsin.' diyip ona yol veriyorlar. Vatandaşlar öbür tarafta Devlet Konukevi'nin olduğu yerde, orada on binlerce insan var. Niye oraya gitmiyorsun? 'Beni çağırsaydı giderdim.' diyor, bırak yalanı, hayatın yalan. Sen oradan Bakırköy'e gidiyorsun." Kılıçdaroğlu'nun "kontrollü darbe" sözünün sorulduğu Erdoğan, "Kontrollü darbe ifadesi, kontrollü bir danışıklı dövüşü kimlerle yaptığının en güzel ifadesi. Çünkü bu koltuk, kontrollü bir koltuktur, oturduğu koltuk. Ve bu oturduğu kontrollü koltukta, oraya kasetle geldi, kasetle de gidicidir, kalıcı değil. Ama dürüst değil bu adam. O akşam oradan kaçıyor gidiyor. 7 Ağustos'ta biz Yenikapı buluşması yapıyoruz. Ben özel kalemime talimat veriyorum, diyorum ki 'Sayın Kılıçdaroğlu'nu ve Sayın Bahçeli'yi davet edin beraber buluşalım.' HDP'yi davet etmedim." yanıtını verdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Havalimanında böyle iletişim kurduğunu bilseydiniz davet eder miydiniz?" sorusu üzerine, "Kesinlikle davet etmezdim. Niye? Darbecilerle anlaşmış olan birisini nasıl davet ederim? O gece orada durmadan bastırıp Bakırköy'e giden birisini nasıl davet ederim? Nitekim biz davet ediyoruz, kendisi olumsuz cevap veriyor. Fakat daha sonra öyle zannediyorum ki birçok baskılar oldu, bu baskılar neticesinde son anda bize cevap geliyor ve Yenikapı'ya geliyor. Biraz geçtikten sonra 'Ben Yenikapı buluşmasını kabul etmiyorum.' mealinde bir şeyler söyledi." karşılığını verdi. Yenikapı buluşmasını, o ruha uygun olarak MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile yürüttüklerini belirten Erdoğan, bunda ülkenin ortak menfaatinin bulunduğunu söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, siyaset uzlaşmaysa, dürüst bir rekabetse bunu Kılıçdaroğlu'nun da yapması gerektiğini ifade etti. Erdoğan, "FETÖ'nün siyasi ayağına dokunulmadığı" iddialarının hatırlatılarak, "Gözaltına veya açığa alınanlarla ilgili 'Sadece o bankaya para yatırdı, dersaneye çocuğu gönderdi.' gibi söylemler var. Bu konuda ne diyeceksiniz?" sorusuna, şu yanıtı verdi: "Bunu bir defa kim söylüyorsa... Sizin kanaatinizse, siz de yanlış düşünüyorsunuz. Yanlış algılarla bir ülke yönetilmez. 17/25 Aralık olayında bir defa o süreçten öncesi var, sonrası var. Ve terörist başı Feto çağrı yaptı ve ne dedi? 'Bütün imkanlarınız, varınızı yoğunuzu gerekirse satın ve Bank Asya'ya bu parayı yatırın.' Çünkü derdi Bank Asya'yı ayakta tutabilmek, kurtarabilmekti. Bank Asya onların nesiydi? Kara paralarını aklama yeriydi. Bu konularla ilgili olarak tabii ki ciddi bir çalışmanın olması gerekiyor. Ve buralarda, buraya kendini öyle vermiş tipler var ki çünkü adeta tapıyorlar. Ne diyor? 'Bize, şah damarımızdan daha yakındır.' diyor. Rabbimizin ifadesi. Bunların içinde de bunu dillendirenler var. Böyle gördükleri için de talimat geldi, bunlardan kimileri dairelerini, kimileri arabalarını satıyor, gidip Bank Asya'ya yatırıyor. Ne zaman? 17/25 Aralık'tan sonraki dönem. Ve bu çağrı üzerine oluyor." "17/25 Aralık bir milat mıdır sizin açınızdan?" sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Sadece o değil tabii, başka konular var ki onun önüne de sarkıyor. Ama bu dediğim benim özellikle Bank Asya ile ilgili, Bylock'la ilgili olan süreç. Bu sürecin içerisinde Bank Asya'yı ayakta tutmak üzere oraya ciddi manada Feto'nun çağrısı üzerine para yatıranlar, işte şu anda yargının ağındadır. Kim olursa olsun, asker, polis, sivil hepsiyle ilgili olarak bir çalışma başlatılmıştır ve şu anda içeride binlerce kişi varsa, bunun hepsi de şu anda bunun hesabını ödüyorlar, ödeyecekler." dedi. Recep Tayyip Erdoğan, "Suçsuz olanları da takip ediyor musunuz?" sorusuna karşılık, daha yeni 400'ün üzerinde kişinin işe iade edildiğini, bundan önce de olduğunu söyledi. "Mağduriyet edebiyatıyla gelmeyin." dediğini anımsatan Erdoğan, şöyle konuştu: "Niye? Çünkü biliyoruz ki onunla gelenler, kendi yakınları olanların bir defa nelerle meşgul olduğunun farkında değiller. Mesela şu ana kadar toplamda,15 Temmuz'dan bu yana kadar 25 bin kişi tekrar göreve iade edildi. Bu sıradan bir rakam değil, çok ciddi rakam. Bu kadar kişi iade edildiğine göre demek ki şu anda hükümet, yargı bu konuda üzerilerine düşeni yapıyor. Bundan sonraki süreçte de bu hala devam edecek, yargı bundan sonra da bazı iade kararları alabilir. Bunları da hükümet takip ediyor, Cumhurbaşkanı olarak aynı şekilde ben de takip ediyorum. Niye? Biz göre göre dört dörtlük, ispatı vücut eylemiş bu tür şeyler varsa, biz tabii ki Adalet Bakanımıza da bu noktada deriz ki 'Bunlarla ilgilenin, burada bir şeyler dönüyor olabilir.' falan." "Haksız yere mağdur olan varsa, arkasında ben varım diyebilir misiniz?" sorusuna Erdoğan, "Arkasında dururuz." karşılığını verdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kesinlikle Silahlı Kuvvetler, polis teşkilatımız, devletin diğer kurumları bütün bunlarda kim olursa olsun, bizim bunlara yönelik bir defa eğer acıma duygusuyla hareket edersek, acınacak hale geliriz. Çünkü bunlar bu milleti böldüler, bu ümmeti parçaladılar. Dolayısıyla bunların bu yaptığı tahammül edilir şeyler değildir. Nice iş adamlarını bunlar haraca bağladılar ve hala bu mekanizmaları bunların devam ediyor. Şu anda elimize bizim neler geliyor neler. Devletin madenlerini, kaynaklarını bunlar nasıl sömürdüler, nasıl oralardan paraları akladılar, hepsi ortada." diye konuştu. "15 Temmuz başarılı olsaydı ne olacaktı Türkiye'de?" sorusuna Erdoğan, şu yanıtı verdi: "Şu anda bir defa bütün mesele onların kuracakları bir devletti. Onun için biz ne diyoruz? 'Paralel devlet' diye bunun adını koyduk, vardı. Bu tabii Allah göstermesin Türkiye'yi içeride çok ciddi bir kan gövdeyi götürecek hale götürürdü. Böyle bir şeye tabii asla tahammül etmek mümkün değil. Bunu düşünmek dahi istemiyoruz. Ama o gece milletimizin feraseti her şeyi kurtarmıştır. Çağrıya milletimizin verdiği cevap, o ferasetin bir göstergesidir. Kılıçdaroğlu gibi muhalefet olursa, gelirler sizinle radyo söyleşisinde, 'Tankın karşısında darbe olursa duracağım.' diyen insanı... Buyurun. Şimdi size bunu söyledi ama bak A Haber'de nasıl yakalandı." İdam talebinin sık sık gündeme getirilmesine rağmen neden yasalaşmadığı yönündeki bir soru üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kılıçdaroğlu ne diyor? O da tamam diyor mu? 16 Nisan'dan sonra Kılıçdaroğlu bu işe 'evet' derse ki bir yerde ağzından kaçırdı diye aklımda kaldı. Evet derse, zaten parlamentodan geçer. Bize geldiğinde parlamentodan ben bunu onaylarım." ifadelerini kullandı. İdamın onaylanması durumunda 'Hainleri asabilir miyiz?' sorusuna karşılık Erdoğan, bunun hukuki bir süreç olduğunu, A'dan Z'ye inceleneceğini söyledi. Erdoğan, "İşler mi? İşlemez mi? Hukuki derinliğim o kadar yok. Arkadaşlarımız üzerinde çalışırlar. En azından darbe girişimi, 15 Temmuz'dan itibaren bir defa onun halli bile bu ülkede farklı bir sürecin gelmesidir. Bundan kim rahatsız olur? Avrupa Birliği. Varsın Avrupa Birliği rahatsız olsun. George, Hans rahatsız olsun. Benim için Ayşe, Fatma, Ahmet, Mehmet, Hasan, Hüseyin rahatsız olmasın. Yeter ki biz Rabbimizin rızasını kazanalım. Şehitlerimizin rızasını kazanalım. Bu çok önemli." diye konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, anayasa değişikliği halk oylaması için 'hayır' oyu kullanacakların üzerlerinde baskı hissettikleri yönünde iddiaları olduğu sözlerine karşılık, "Onu da külahıma anlatsınlar. Ne baskısı? Kim neyin baskısını hissediyor? Bunların hepsi tersten yaklaşımla acaba puan toplayabilir miyiz?" değerlendirmesinde bulundu. Halk oylamasından "evet" çıkması durumunda balkon konuşması yapıp yapmayacağının sorulması üzerine Erdoğan, "Önce bir 16 Nisan akşamını görelim. Hayırlısıyla 16 Nisan Pazar akşamını görelim. Ondan sonra kararımızı veririz." dedi. Erdoğan, 17 Nisan'da ne tür sürprizlerinin olacağının sorulması üzerine ise "O zaman 17 Nisan'ın hiçbir anlamı kalmaz. Milletin öncelikle muhabbetini kazanabilecek dozda inşallah bir müjde olacaktır." ifadesini kullandı. Seçim barajının kalkıp kalkmayacağına dair soruya Erdoğan, gündeminde böyle bir şeyin de yetkisinin de olmadığı yanıtını verdi. Seçim barajı konusundaki kanaatinin belli olduğunu anımsatan Erdoğan, "Bir defa ben baraj olayını özellikle şu anda mevcut yapı içerisinde doğru bulmuyorum. İstikrar için barajın olması lazım." dedi. Yeni sistemin halk oylamasında kabul edilmesi durumunda bundan sonra mazeretlerin hepsinin ortadan kalkacağını vurgulayan Erdoğan, cumhurun başı olarak şu andaki yapı itibarıyla başkomutan sıfatının olduğunu, yeni dönemde bu sıfatın çok daha güçlü hale geleceğini belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 16 Nisan Pazar günü yapılacak anayasa değişikliği halk oylamasında neden 'evet' oyu kullanılması gerektiği yönündeki soru üzerine şunları kaydetti: "Lider ülke için, güçlü Türkiye için 'evet'. Büyük Türkiye, refah, müreffeh bir Türkiye için 'evet'. Bir de bizim Rabia'mız var. Tek millet için, tek bayrak, tek vatan, tek devlet için 'evet'. Tek millet için 'evet' diyoruz neden? Türk'ü, Kürt'ü, Arap'ı, Çerkez'i, Alevi'si, Sünni'si, biz hep birlikte tek milletiz. Biz yaradılanı, Yaradan'dan ötürü sevdik. 80 milyon tek millet, tek bayrak diyoruz. Niye? Çünkü bayrağımızın rengi şehidimizin kanı. Hilal, bağımsızlığımızın ifadesi. Yıldız, şehidimizin ta kendisi. Bu bayrağı asla... HDP filan bunlar kendilerine göre paçavraları ile hareket ediyorlar ya... Bizim bayrağımızı bunlar kongrelerine asmazlardı. Şimdi utanmadan, sıkılmadan milletin karşısına farklı bir şekilde çıkıyorlar ve tek vatan, 780 bin kilometrekare tek vatan. Bu vatanı böldürmeyiz. Bölmek isteyenler, bedelini ödüyorlar. Güneydoğu Anadolu bakın ne hale geliyor? Açtıkları çukurda boğuluyorlar. Hendeklerde boğuluyorlar. Şu anda hükümetimiz yoğun bir çalışmayla, çok büyük paralar harcamak suretiyle oraları adeta kentsel dönüşüm, değişimle çok daha modern bir hale getirmek... Sur içini, İçkale'yi buraları tarihi özellikleriyle yeniden onarıyor ve inşallah oralar turizmin önemli bir destinasyonu olacak. Tek devlet. Devlet içinde devlet asla olmayacak. Türkiye Cumhuriyeti'nden başka bizim devletimiz olamaz. Herkes bu devletin çatısı altında toplanacak. Olay budur, onun için 'evet'." Programın sonunda, Gezegen Mehmet, Cumhurbaşkanı Erdoğan için "Beraber yürüdük" şarkısını çalacaklarını söyledi. Erdoğan, "Şarkıyı kime hediye etmek istersiniz?" sorusu üzerine, "Tüm milletime" cevabını verdi. Erdoğan, "Beş günümüz kaldı. Bu beş gün içerisinde 18 maddeyi iyi okuyup, iyi anlayıp kimlerin bu ülkede ne gibi hizmet verdiğini, kimlerin bu hizmette samimi olduğunu değerlendirip herkes konuşuyor ama icraat başka bir şey, konuşmak başka bir şey. Bu samimiyetin iyi değerlendirilmesi temennisiyle." ifadelerini kullandı.
11.04.2017 - 00:18
Anadolu Ajansı
['Türkiye', 'Recep Tayyip Erdoğan', 'Referandum']
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Hayır diyenlere terörist demedim
Türkiye
https://www.ntv.com.tr/turkiye/cumhurbaskani-erdogan-hayir-diyenlere-terorist-demedim,e8jNEuqYT0-tMAshB1bSqA
30 Eylül'deki seçimin nihai sonuçlarına göre, Mesut Barzani liderliğindeki KDP sandıktan birinci parti olarak çıktı.
null
Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'nde (IKBY) 30 Eylül'de yapılan milletvekili seçiminin nihai sonuçlarına göre, Mesut Barzani liderliğindeki Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) birinci parti oldu. IKBY Bağımsız Yüksek Seçim ve Referandum Komisyonu tarafından yapılan açıklamada, nihai sonuçlara göre, KDP 45 sandalye kazanarak seçimin galibi oldu. Eski Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani'nin partisi Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) 21 sandalye kazanarak ikinci parti oldu. Muhalefetin başını çektiği Goran (Değişim) Hareketi ise 12 sandalyeyle ikinci sıradan üçüncü sıraya geriledi. IKBY'de seçime ilk kez giren Yeni Nesil Hareketi 8 milletvekili çıkardı. İslami Toplum Partisi (Komel) 2013 seçimine göre oylarını artırarak 7 sandalye kazandı. Kürdistan İslami Birlik Partisi (Yekgirtu) ile Kürdistan İslami Hareketi Partisinin (Bizutnava) kurduğu "İslaha Doğru" ittifakı son seçimlerde aldığı oyların yarısını kaybederek 5 milletvekili çıkardı. IKBY seçim komisyonu 9 üyeden oluşuyor ve seçim sonuçlarının onaylanması için 5 üyenin onayına ihtiyaç duyuluyor. 30 Eylül'deki seçimin nihai sonuçlarını komisyondaki 5 üye onayladı, 4'ü red oyu verdi. Yaklaşık 5 milyon nüfuslu IKBY'de 3 milyonu aşkın kayıtlı seçmen 30 Eylül’de genel seçim için sandık başına gitmiş, 29 parti ve koalisyon, 111 sandalyeli meclis için yarışmıştı. Seçime katılım oranı yüzde 57 olarak açıklanmıştı.
21.10.2018 - 01:23
Anadolu Ajansı
['Dünya', 'Irak', 'seçim ']
IKBY'de nihai seçim sonuçları açıklandı
Dünya
https://www.ntv.com.tr/dunya/ikbyde-nihai-secim-sonuclari-aciklandi,MnKNjx14zk-aeE6tSPzGUA
İzmir Aliağa'da bulunan Habaş Demir Çelik Fabrikası'nda gıda zehirlenmesi şüphesiyle çok sayıda işçinin hastaneye kaldırıldığı bildirildi.
null
Edinilen bilgilere göre, Habaş Demir Çelik bünyesinde çalışan işçiler, bugün öğle saatlerinde gıda zehirlenmesi şikayetiyle hastaneye akın ettiler. Hastaların büyük bölümü Menemen Devlet Hastanesi’ne götürülürken, 70 hasta Aliağa Devlet Hastanesi’de tedavi altına alındı. Gelen hastaların 22′si değişik kliniklere yatırıldı. Sabah erken saatlerde başlayan bulantı, halsizlik ve ishal şikayetleri üzerine hastaneye getirilen işçilerin gıda zehirlenmesine uğradıkları belirtildi.
08.07.2014 - 21:50
Anadolu Ajansı
[]
Habaş'ta gıda zehirlenmesi
Sağlık
https://www.ntv.com.tr/saglik/habasta-gida-zehirlenmesi,CAOmpf13JkGJU4sBIQsk_w
Diriliş Ertuğrul'un devamı olarak yeni sezonda ekranlara gelecek Diriliş Osman dizisinin başlangıç tarihi ve oyuncu merak edilmeye başlandı. Diriliş Osman karakterine ünlü oyuncu Burak Özçivit can verecek. Dizi ayrıca yeni sezonda yeni bir kanalda yayınlanacak. Peki Diriliş Osman ne zaman, hangi kanalda yayınlanacak? 2019 Diriliş Osman oyuncuları kimler?
null
Diriliş Osman ne zaman, hangi kanalda yayınlanacak? 2019 Diriliş Osman oyuncuları kimler? soruları yeni sezonda seyirciyle buluşacak dizi için merak ediliyor. Yeni oyuncular ve yeni kanalıyla karşımıza çıkacak Diriliş Osman'ın henüz fragmanı yayınlanmadı. İşte Diriliş Osman dizisine dair önemli detaylar... Diriliş Osman dizisinin fragmanı henüz yayınlanmadı. Dizinin fragmanı yayınlandığı zaman haberimizden ulaşabilirsiniz. Osmanlı İmparatorluğunun kurucusu olan Osman Gazi'nin hayatını konu alan Diriliş Osman, ATV ekranlarında izleyicisi ile buluşacak. Dizinin Ekim ayında yayınlanması bekleniyor. Diriliş Osman dizisi İstanbul ilinin Beykoz ilçesine bağlı Riva'da kurulan platoda çekiliyor. Diriliş Osman dizisinin çekim yerinde devasa kaleler, hanlar, hamamlar, camiler, kiliseler, en ince ayrıntısına kadar titizlikle inşa edildi. Şu anda Avrupa'nın en büyüğü olan platoda 60 ayrı marangoz ekibi çalışıyor. Diriliş Osman dizisinde Burak Özçivit’in partneri için Aslıhan Karalar ismi ön plana çıkmıştı. Diriliş severlerden tepki toplayan Aslıhan Karalar isminin yerine kadın başrol oyuncusu için Özge Törer olacağı iddia edildioldu. Oyuncu projede, Osmanlı İmparatorluğu’nun kuruluş yıllarında yaşamış bir İslam ilahiyatçısı Şeyh Edebali’nin kızı Malhun Hatun’a hayat verecek.
24.09.2019 - 14:36
haberturk
['diriliş osman ne zaman başlayacak', 'diriliş osman hangi kanalda başlıyor', 'diriliş osman oyuncuları kimler?', 'diriliş osman başlangıç tarihi', 'diriliş osman fragmanı', 'özge törer']
Diriliş Osman ne zaman, hangi kanalda yayınlanacak? 2019 Diriliş Osman oyuncuları kimler?
Sanat
https://www.haberturk.com/dirilis-osman-ne-zaman-hangi-kanalda-yayinlanacak-2019-dirilis-osman-oyunculari-kimler-2525011-magazin
Somali'deki Çadırkent'e insani yardım götüren Kızılay konvoyuna saldırı düzenlendi. 5 Somalili öldü, 3'ü Türk 4 kişi yaralandı.
null
Somali'de Türk Kızılayı ekibini taşıyan 2 araçlık konvoya Mogadişu Havaalanı yakınlarında bombalı saldırı düzenlendi. Saldırıda 5 Somalili hayatını kaybetti. Araçta bulunan 3'ü Türk 4 yardım görevlisi yaralanırken, yaralıların kimlikleri Kenan Kongur, Murat Demirbaş ve Fatih Çelik olarak açıklandı. Kızılay yetkililerinden edinilen bilgilere göre, vücutlarına şarapnel parçaları isabet eden Kızılay personeli, Sağlık Bakanlığı'nın ambulans uçağı ile Türkiye'ye getirilecek. Somali'deki Yeryüzü Doktorları (YYD) Şifa Hastanesi Proje Koordinatörü Şeyda Sever, "Yaralı Türkler arasında hayati tehlikesi bulunan yok" diye konuştu. Patlamada yaralanan 3 Türk görevliden ikisinin Şifa Hastanesi'nde ameliyata alındığını ifade eden Sever, biri Somalili diğeri Türk iki yaralının müşahede altında tutulduğunu kaydetti. Türk Kızılayı'ndan yapılan açıklamada, Somali'de iki grup arasındaki çatışmada düzenlenen bombalı saldırıda, bölgede yardım faaliyetleri yürüten Türk Kızılayı ekibini taşıyan iki aracın da etkilendiği açıklanmıştı.
14.04.2013 - 17:42
null
[]
Somali'de patlama: 3 Türk yaralandı
Dünya
https://www.ntv.com.tr/dunya/somalide-patlama-3-turk-yaralandi,h00IY0DOx0yttReq5ChXgw
Nap Fuarcılık tarafından bu yıl ilk kez düzenlenen Yeni Nesil Kitap Fuarı olarak da adlandırılan fuar, ziyarete açıldığı ilk gününde basına tanıtıldı.
null
Kitapseverlerle yazarları aynı sahnede buluşturmayı amaçlayan , Zorlu Performans Sanatları Merkezi'nde (PSM) ziyarete açıldı. Fuarın ilk günü dolayısıyla düzenlenen basın toplantısının ardından olarak da adlandırılan fuar, basın mensuplarına tanıtıldı. Nap Fuarcılık Genel Koordinatörü Hakan Demir, Anadolu'nun çeşitli şehirlerinde de kitap fuarı düzenlediklerini, kitap fuarları konusunda tecrübeli bir firma olduklarını söyledi. "Fuarı tasarlarken bambaşka bir format üzerinde yoğunlaştık" diyen Demir, bir kültür etkinliğini sanat merkezinde düzenleyerek kültürü sanatla buluşturduklarını kaydetti. Demir, içerik anlamında farklılıklar içeren fuarın, hem teknolojiyi kullandığını hem de orta öğrenim, lise ve üniversite seviyesinde çok sayıda okulun yakın çevrede bulunması nedeniyle konum olarak avantajlı olduğunu belirtti. Fuar kapsamında 10 gün boyunca tanınan yazarlarla okuyucuları bir araya getireceklerini belirten Demir, "Yeni nesilde okuma oranlarının artmasına yönelik birtakım çalışmalar yapmak istiyoruz. Burada 135 yayınevi ve 131 yazarla 10 günde 220 etkinlik yapacağız" dedi. Ziyaretçilerin fuar içindeki QR kodları akıllı telefonlarına okutarak, fuarla ilgili tüm bilgilere ulaşabileceklerini ve etkinliklere katılma imkanı bulacaklarını ifade eden Demir, "Buraya gelen ziyaretçi, kitaba dokunabildiği gibi hayranı olduğu yazarlarla da bir araya gelebiliyor. Yazarlarla okurları aynı sahnede bir araya getiriyoruz. Ziyaretçilerin kitaplara kolay ulaşabilmesi için PSM'nin tüm bölümlerini kullanıyoruz." diye konuştu. Nap Fuarcılık Genel Müdürü Nurdan Aydın Polatçı ise çok sayıda ziyaretçinin fuara gelmesini ve çok kitap satılmasını amaçladıklarını belirterek, "Çok kitap satılması, çok kitap okunuyor demek. Hedefimiz iyi bir kitap fuarını daha Türkiye'ye kazandırmak ve okuyucuya konforlu hizmet vermek." ifadesini kullandı. Fuar kapsamında İlber Ortaylı, Ahmet Ümit, Ayşe Kulin, Ataol Behramoğlu, Kahraman Tazeoğlu, İpek Çalışlar, Müfit Can Saçıntı'nın arasında bulunduğu çok sayıda isim, imza günü ve söyleşilerde okuyucuyla buluşacak. Fuarda kullanılan QR kod teknolojisi, hem görme engellilerin hem de diğer ziyaretçilerin istediği standa ulaşmasına yardımcı olacak. Fuarda ayrıca Damdaki Kemancı, Dali'nin Kadınları, Banka Soygunu ve Hayvan Çiftliği gibi kitaplardan uyarlanan tiyatro gösterimleri yer alacak.  İlk kez bir kültür sanat merkezinde düzenlenen fuar, 20 Ocak'a kadar Zorlu PSM'de ziyaretçilerini ağırlayacak.
12.01.2019 - 10:38
null
['Sanat', 'Kitap', 'Sanat haberleri']
1. Kitap Fuarı İstanbul açıldı
Sanat
https://www.ntv.com.tr/sanat/1-kitap-fuari-istanbul-acildi,DQvKd-8RTk-qEPk8XM5I3Q
Borsa İstanbul'daki şirketlerin toplam piyasa değeri 3 Mart 2017 itibarıyla 699 milyar liraya yükseldi. Borsadaki şirketler bu değeriyle teknoloji devi Apple'ın ancak dörtte biri edebiliyor.
null
verilerinden derlenen bilgilere göre, 30 Aralık 2016 sonu itibarıyla Borsa İstanbul'daki şirketlerin toplam piyasa değeri yaklaşık 616 milyar lira olurken, bu rakam 3 Mart 2017 itibarıyla 699 milyar lira olarak hesaplandı. Böylece borsadaki şirketlerin toplam piyasa değeri 700 milyar liraya ulaşırken, yıl başından bu yana sadece 2 aylık bir sürede 83 milyar lira civarında değer artışı yaşandı. Borsadaki şirketlerin toplam piyasa değeri yükselse de teknoloji devi Apple'ın ancak dörtte biri edebiliyor. Apple'ın cuma kapanışı itibariyle piyasa değeri 737,7 milyar dolar düzeyinde bulunuyor. Borsa İstanbul'daki şirketlerin değeri dolar bazında bakıldığında yaklaşık 190 milyar dolar seviyesinde.  83 milyar liralık değer artışının büyük bir kısmı borsanın devlerinden geldi. 2016 sonunda 372 milyar 452,6 milyon lira olan Borsa İstanbul'un en değerli 20 şirketinin piyasa değeri, 3 Mart 2017 itibariyle kapanışta 426 milyar 789,9 milyon liraya yükseldi. Böylece sadece 2 ay gibi kısa bir sürede değerlerine yaklaşık 54,3 milyar lira katan "devler", 2016'nın bile tamamında bu kadar değer elde etmemiş, geçen yılki 12 aylık sürede 42 milyar 659 milyon lira yükselmişti. Yılbaşından bu yana geçen 2 aylık sürede, devler listesindeki ilk 4 şirketin yeri aynı kalırken bazılarının sıralaması değişti, bir şirket bu listeden çıktı, yerine yenisi geldi. Buna göre, piyasa değeri 2016 sonu itibarıyla en yüksek olan 20 şirketten 19'u 3 Mart 2017'ye kadar geçen sürede değerini artırırken, değer artışında şampiyon 6 milyar 794 milyon lira ile İş Bankası oldu. İş Bankası'nı 5 milyar 698 milyon lira ile Turkcell, 5 milyar 334 milyon lirayla da Garanti Bankası izledi. Devler listesinin ilk 4'üne bakıldığında zirvenin sahibi olan Koç Holding, ilk 2 ayda yaklaşık 3 milyar 550 milyon liralık değer artışı yaşadı. Böylece Koç Holding'in piyasa değeri 34 milyar 995 milyon liradan, 38 milyar 545 milyon liraya çıkarak 40 milyar lira sınırına dayandı. İkinci sıradaki Garanti Bankası bu sürede 5 milyar 334 milyon lira, üçüncü sıradaki Akbank 4 milyar 680 milyon lira, dördüncü sıradaki İş Bankası ise 6 milyar 794 milyon lira değerlendi. 2016 sonunda listede yer alan Denizbank ise yerini Ford'a bıraktı. Borsa İstanbul'un 2016 sonunda en değerli 20 şirketinin 8'ini bankalar oluştururken, bu rakam Denizbank'ın listeden çıkmasıyla 7'ye geriledi. Öte yandan Koç Grubu ilk 20'de 6 şirketiyle yer aldı.
05.03.2017 - 11:49
ntv.com.tr, Anadolu Ajansı
['Ekonomi', 'Borsa', 'Apple', 'Şirketler', 'Borsa İstanbul']
Borsadaki şirketlerin değeri Apple'ın dörtte biri kadar
Ekonomi
https://www.ntv.com.tr/ekonomi/borsadaki-sirketlerin-degeriapplein-dortte-biri-kadar,-h5ioGx4gEu0BrKJpE38nA
Silahlı saldırı sonucu ağır yaralanan ve tedavisi süren ünlü türkücünün AK Parti'den adaylığı konuşuluyor.
null
Kuzeni İbrahim Tatlı'nın verdiği bilgiye göre, Tatlıses vurulmasaydı, ertesi gün AK Parti'ye aday adaylığı müracaatı yapacaktı. İstanbul 3. Bölge'den milletvekili olmak istiyordu. Bu bilgiyi, diğer aile fertleri ve avukatı Rahmi Özkan da teyit ediyor. Zaman gazetesinin haberine göre; AK Parti Seçim Koordinasyon Merkezi Başkanlığı'nı yürüten İstanbul Milletvekili Mustafa Ataş, bu yönde bir temas ve resmi bir başvurunun olmadığını belirtiyor ancak kapıyı da açık bırakıyor: "Sayın Başbakanımız arzu ederse kendisini kontenjan adayı olarak gösterebilir. Parti tüzüğüne göre, Başbakan'ımızın yüzde 5'lik kontenjan aday gösterme yetkisi bulunuyor." Başbakan Tayyip Erdoğan, salı günü Rusya'ya hareketinden önce Esenboğa Havalimanı'nda, İbrahim Tatlıses'in vurulmadan bir gün önce cep telefonundan kendisine geçtiği mesajı paylaşmıştı. Mesajı ise şöyleydi: "Partinizden aday olayım olmayayım, önemli değil. Ben ve etrafımdaki dostlarım sizin delikanlı yanınızı seviyoruz. Böyle bir başbakanımız hiç olmamıştı. Başarılarınız daim olsun. Saygılarımla... İbrahim Tatlıses"
20.03.2011 - 17:42
null
[]
Tatlıses, AK Parti'nin adayı olabilir mi?
Türkiye
https://www.ntv.com.tr/turkiye/tatlises-ak-partinin-adayi-olabilir-mi,o7mZD9RoN0uHPeMODB_X7w
Turne hazırlıkları sırasında belini inciten Bono, hayranlarına "Hazırım, Alman mühendisliğiyle yeniden inşa edildim. Bunun daha iyi bir tasarım olduğunu söylediler" diye seslendi.
null
İrlandalı rock grubu U2'nun solisti Bono, rahatsızlığı nedeniyle kesintiye uğrayan dünya turnesine devam etmeye hazır olduğunu söyledi. Bono, grubun resmi internet sitesine yüklenen videoda hayranlarına seslenerek, artık rahatlıkla hareket edebildiğini ve kendisini güçlü hissettiğini belirtti. Mayıs ayında turne hazırlıkları sırasında belini inciten ve Almanya'nın Münih kentinde acilen ameliyata alınan Bono, hayranlarıyla "Hazırım, Alman mühendisliğiyle yeniden inşa edildim. Bunun daha iyi bir tasarım olduğunu söylediler" diyerek şakalaştı. Konserler için bilet alan ve seyahat düzenlemelerini iptal etmek durumunda kalan hayranlarından özür dileyen Bono, ciddi bir rahatsızlık geçirdiğini hatırlatarak, "İhtiyacımız olduğunda yanımızda durduğunuz için teşekkür ederiz" dedi. U2, turnenin Avrupa ayağına İtalya'da 6 Ağustosta vereceği konserle başlayacak ve 6 Eylülde İstanbul Atatürk Olimpiyat Stadı'nda Türkiye'deki hayranlarıyla buluşacak. Grubun Haziran ayında başlaması planlanan ancak Bono'nun ani rahatsızlığı nedeniyle ertelenen Kuzey Amerika ve Kanada konserleri de 2011 bahar-yaz dönemine alındı.
15.07.2010 - 14:08
null
[]
'Alman mühendisliğiyle yeniden inşa edildim'
Türkiye
https://www.ntv.com.tr/turkiye/alman-muhendisligiyle-yeniden-insa-edildim,AelNrW7XGUSqSDN1SroPXg
Aksaray'da şarampole devrilen TIR şoförü ve yanındaki oğlu hayatını kaybetti.
null
Aksaray'da şarampole devrilen TIR'daki baba ve oğlu hayatını kaybetti. Kadir Deveci (41) yönetimindeki yalıtım malzemesi yüklü TIR, Aksaray-Ankara karayolunun 30. kilometresinde şarampole devrildi. Kazada, sürücü Deveci ile araçta bulunan oğlu Mahmut Deveci (15), olay yerinde yaşamını yitirdi. Baba ve oğlunun cesedi, itfaiye görevlilerinin çalışması sonucu araçta sıkıştığı yerden çıkarıldı. Cesetler, daha sonra Aksaray Eğitim ve Araştırma Hastanesi morguna kaldırıldı.
28.09.2017 - 10:52
Anadolu Ajansı
['Aksaray', 'Trafik Kazası']
Aksaray'da TIR şarampole devrildi: 2 ölü
Türkiye
https://www.ntv.com.tr/turkiye/aksarayda-tir-sarampole-devrildi-2-olu,aOpBykTGCkuQ4xzStyW-SQ
Maliye Bakanı Şimşek, makro göstergelerdeki problemli tek boyutun cari açık olduğunu söyledi.
null
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Almanya'da düzenlenen 1. Türk-Alman İşbirliği ve Yatırım Konferansı'nda CNBC-e'nin sorularını yanıtladı. Cari açığın şu an itibariyle Türkiye'nin makro resminde problemli tek boyut olduğunu ifade eden Şimşek, sağlam stratejiyle orta ve uzun vadede cari açığı makul düzeylere çekecek bir uygulama içinde olduklarını kaydetti. 2010 yılı için yüzde 7 büyüme öngören Maliye Bakanı Şimşek, birçok göstergede kriz öncesine dönüldüğünü ifade etti. Şimşek, Moody's'in Türkiye'nin not görünümünü pozitife yükseltmesine de değinerek, 2011 seçimlerinden sonra notun yatırım yapılabilir seviyeye gelebileceğini düşündüğünü belirtti. Bu yılın, OECD ülkelerinin ortalama bütçe açığının yarısına yakın bir bütçe açığıyla bitirileceğini belirten Şimşek, ''Kriz öncesi yüzde 2 civarıydı. Onu da 2012'ye, 2013'e doğru yakalayacağımıza inancım tamdır'' dedi. Şimşek, bütçe çalışmalarının son hızıyla devam ettiğini belirterek, ''Yetişmesi (17 Ekim) için gerekeni yaptık. Şu anda çalışmalar son hızıyla devam ediyor. Hafta sonları dahil çalıştık, bir sıkıntı yok'' diye konuştu.
06.10.2010 - 14:43
null
[]
Şimşek: Sadece cari açıkta sorun var
Ekonomi
https://www.ntv.com.tr/ekonomi/simsek-sadece-cari-acikta-sorun-var,K7QGApcOVU2HO0KqEiv9Ww
Yunanistan Dışişleri Bakan Yardımcısı Dimitris Droutsas, Türkiye’ye gelmeden önce ntvmsnbc'nin sorularını yanıtladı.
null
Yunanistan Dışişleri Bakan Yardımcısı ve Başbakan Yorgo Papandreu’nun sağ kolu konumundaki Dimitris Droutsas, Türk Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile ikili bir görüşme yapmak için Türkiye’ye gelmeden önce ntvmsnbc'nin sorularını yanıtladı. Türkiye’ye dostluk ve barış mesajı vermeye geliyorum. Atacağımız dikkatli ve gerçekçi adımlarla, ikili ilişkilerimizde ilerleme kaydedilmesindeki kararlılığımızı ve ümidimizi göstermek istiyoruz. Ümitli bir mesaj bu, çünkü benim inancım ülkelerimizin kaderinin sürtüşmeden değil; dostluktan yana olduğudur. Kararlı bir mesajdır, çünkü net iradesi ve yaratıcılığı olan bir hükümetin üyesiyim. 1999-2004 yılları arasında Türk-Yunan yakınlaşmasının temellerini İsmail Cem ve daha sonra bugünkü Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile birlikte atan Yorgos Papandreu’nun yanında yer aldım. Şimdi sıra inşaatı ortaklaşa yükseltmemize geldi. Bu uğraşıda siyasi irade , iyi niyet ve özellikle karşılıklı güven şarttır. Büyük saygı duyduğum Sayın Davutoğlu bana, bu malzemelerin var olduğunu söylüyor. Türkiye’ye bu sözleri icraata dönüştürmek için geliyorum. Gerekli olan karşılıklı güven ortamını birlikte inşa etmeye geliyorum. Olaylar karşısında her zaman gerçekçi bir dil kullanmayı tercih ederim. Ülke ilişkilerimiz için özlü bir adım oluşturmasını arzu ettiğimiz, Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın Atina ziyaretine zemin hazırlamaya geliyorum. Bir de şunu eklemek isterim. Kimi çevreler ülkelerimizin birbirleriyle konuşmamasını; sorunların ilelebet sürmesini arzu edebilir. Ancak Yorgo Papandreu hükümeti böyle düşünmemektedir. Yunan halkı, aynı sizler gibi gururlu bir halktır. Bir Türk fırkateyninin sahillerimizin yanında, hem de bu biçimde tur atması bizim için tahriktir. Fazladan felsefe yapmaya gerek yok. İki ülke arasındaki ilişkilere ciddi zarar vermektedir. Yunanlılar haklı olarak kendilerinin ve ailelerinin güveniyle birlikte ülkelerinin toprak bütünlüğünün tehdit edildiği hissine kapılıyor. Size soruyorum: 'Bir Yunan savaş gemisini evinin önünden geçerken gören bir Türk, kendini nasıl hisseder?' Evinin çatısının üzerinden geçen bir Yunan savaş uçağının çıkardığı gür sesle camları sarsılan bir Türk nasıl bir hisse kapılır? Üstelik bunlar her türlü uluslararası hukuk kurallarına aykırı bir biçimde olursa… Bu yöntemler sürdükçe yakınlaşma için gösterilen uğraşıların başarısızlıkla sonuçlanmaya mahkum olacağı açıktır. İnancımız, bu yeni yakınlaşma sürecinde uluslararası hukuk kurallarına, iyi komşuluk ilkelerine gösterilecek saygının temel alınmasıdır. Bu istikşafi görüşmeler ilk başladığında ilerleme kaydedeceğimize inananların sayısı azdı. Uğraşılarımız henüz tamamlanmasa bile, ilerleme kaydedilmiştir. Şimdi yumağın ucunu bıraktığımız yerden, yeniden yakalamak istiyoruz. Kıta sahanlığının belirlenmesi için bu sürece bir hız kazandıracağız. Yunanistan’ın tutumu açık ve nettir. Eğer bu süreç içinde başarılı olamazsak, konuyu uluslararası Lahey Mahkemesi'ne götürmeliyiz. Tüm dünyaya ülkelerimizin arasındaki bu hukuki sorunu çözebilecek yeteneğe sahip olduğumuzu göstermeliyiz. İdealimiz Ege'yi bir barış denizine dönüştürmektir. Eğer bunu becerebilirsek; ortaya çıkacak pozitif güçlerin Türk-Yunan ilişkilerindeki bütün safhaları etkisi altına alacağından eminim. Ülkelerimiz on yıllar boyunca silahlanmalar için milyarlarca para harcadı. Oysa bu harcamalar eğitime, sağlığa, altyapılara , kültürel faaliyetlere yapılabilirdi. Türkiye’de siyasi liderlerin ve Başbakan Erdoğan’ın bu yolda verdikleri mesajlar doğrudur ve bizi cesaretlendirmektedir. Biz bu mesajların samimi olduğuna inanıyoruz. Artık icraata dönüştürmenin de zamanı gelmiştir. Türk ordularının kayıtsız şartsız Kıbrıs’tan çekilmesi. Tabii, Kıbrıs sorunu bir Türk-Yunan sorunu değildir. Uluslararası boyutları vardır. Atılacak böyle bir adım yalnız Kıbrıs sorununun çözümüne kararlı bir biçimde katkıda bulunmakla kalmayacak; aynı zamanda Türk-Yunan ilişkilerindeki iklimi esaslı bir biçimde etkileyecektir. Yunan vatandaşları aynı zamanda Avrupa vatandaşları olup; kendilerini nasıl hissetiklerini tanımlamaya özgürdürler. Açık ve hoşgörülü bir demokrasi sisteminde, dil, din , köken ayrımı yapılmaksızın dünya standartlarına göre yüksek yaşam koşulları altında yaşamaktalar. Şurası muhakkaktır ki, Trakya’daki Müslüman azınlığın iyiliği için uğraşılarımızı sürdürüyoruuz. Bu da başkasının değil; Yunan devletinin Yunan vatandaşları karşısında üzerine düşen bir görevdir. İzin verirseniz şunu da vurgulamak isterim. Azınlıklar kimsenin siyasetine alet olmamalıdır; hele hele bu konular mütekabiliyet düşüncelerinden uzak kalmalıdır. Sözünü ettiğiniz “yasaklamalara” gelince; Trakya’yı yakından tanıyanlar bu propagandanın gerçeklerle yakından uzaktan ilgisi olmadığını iyi bilir. Yunanistan biliyorsunuz Schengen üyesi olarak, vize işlemlerini tek taraflı kaldırmaya yetkili değil. Buna rağmen Yunanistan, Türkiye’den gelenler için her türlü kolaylığı sağlamaya çalışıyor. Türkiye’deki Yunan konsolosluklarına, turizm acentaları aracılığıyla vizelerin 24 saat içinde verilmesi için gerekli kolaylıkların ve esnekliklerin gösterilmesi talimatı verilmiştir. İşadamları ve öğrenciler için ise ayrı işlemler yapılmaktadır. Herşeye rağmen biz, Yunan adalarını bir günlüğüne ziyaret edecek olanlara kolay vize verilmesi yolundaki talebimizi AB'ye ileteceğiz. Hepimizin, Kıbrıslı Rum ve Türkleri geleceklerini tayin edecekleri müzakerelerde rahat bırakması gerekiyor. Kıbrıs, AB’nin tam üyesidir ve bulunacak çözüm de AB içinde işler olmalıdır. Bu Kıbrıs Türk ve Rumlarının yararına olacaktır. Sayın Talat’ın Kıbrıs Türk tarafını temsil etmeye devam edip etmeyeceğini çok yakında öğreneceğiz. Dimitris Hristofyas, Kıbrıs Rum ve Kıbrıs Türkleri'nden oluşacak yeniden bütünleşmiş bir vatanı her şeyin üstünde tuttuğunu defalarca kanıtlamıştır. Sn. Davutoğlu’nun “komşu ülkelerle sıfır sorun” politikasına ek olarak Yunanistan, “komşu ülkeler arasındaki sorunlara Avrupai çözümler” politikasından da yanadır. Komşularımızın barış ve güven içinde yaşayacağı bir Avrupa bölgesinin yaratılmasını arzu ediyoruz. Başbakan Papandreu Türkiye’nin AB üyeliğini her zaman desteklemiştir. Oysa AB, Türkiye’ye “özel ilişkiler” ya da “imtiyazlı ilişkiler” türünde çelişkili mesajlar iletmektedir. Biz buna mutabık değiliz. Şunu bilin ki, AB ile ilişkilerinde yaşadığı bu zor döneminde Yunanistan olarak Türkiye’nin arkasındayız. Ancak Türkiye’de AB karşısındaki yükümlülüklerini bir an önce gerekli reformları yaparak yerine getirmelidir. Bizim, Türkiye’yi AB ailesi içinde görmekten son derece mutlu olacağımızı bilmenizi isterim.
07.04.2010 - 17:47
null
[]
Türkiye ile barış istiyoruz
Dünya
https://www.ntv.com.tr/dunya/turkiye-ile-baris-istiyoruz,DcGEaHL_v02k3H2kvuJXTA
Divan Kurulu Toplantısı'nda konuşma yapan Galatasaray Başkanı Dursun Özbek çarpıcı açıklamalarda bulundu.
cumhuriyet.com.tr
Divan Kurulu Toplantısı'nda konuşma yapan Galatasaray Başkanı Dursun Özbek, "Özellikle futbolun şike olaylarıyla ilişkilendirilmesine son derece karşıyım. UEFA'nın bu tip uygulamalara neden hassas olduğunu açıkladım bir tv kanalında yanlış anlaşıldı. TFF de beni PFDK'ye sevk etti. İnsanlar alıngan olabilir. Fakat benim konuşmam da hiç kimseye bir gönderme yoktur. Yaptığım açıklamaları, deşifrelerini okumuşsunuzdur. Kimseyi rencide etmedim" dedi. Federasyonun içeriğini bildirmeden, sadece tapeyi gönderip, sportmenliğe aykırı diye savunmasını istediğini ifade eden Özbek, "Federasyona yazdığım mektupta, kullandığım ifadelerin içinde sportmenliğe aykırı bir husus olmadığını ifade ettim İsterlerse bana müebbet versinler, isterlerse Taksim meydanında assınlar, Galatasaray değerlendirinden ödün vermem. Ben bugüne kadar Galatasaray değerlerinden ödün vermedim, vermem" dedi. "Galatasaray tarihine baktım 111 yılda hiçbir Galatasaray Başkanı şike nedeniyle hapse girmemiştir." diyen Özbek, "Kulübümüze atılan şike ithamını aynen kendilerine iade ediyoruz. Gündemi değiştirebilmek adına her türlü iftiraya başvuran birinin yöneticilik yapıyor olması ülkemiz adına utanç vericidir" ifadelerini kullandı. Dursun Özbek, "Yönetimler UEFA uyarılarını dikkate almamış. UEFA da, 'yeter' dedi. 4 Aralık'a bize gün verdiler, 'gelin bize ne olduğunu açıklayın. O günkü şartlarda yönetimlerin hazırladığı raporlarla, UEFA'nın elindeki veriler uyuşmamaktadır" dedi. Altyapıya harcadıkları paraları zarar olarak gösterdiklerini, onların altyapıya yapılan harcamaların zarar olmadığını söylediğini ifade eden Özbek, "2012-13 sezonunda 38, 2013-14 sezonunda 70, 2014-14 sezonunda ise 55 milyon euro zarar etmişiz. Toplamda 164 milyon euro" dedi. UEFA'ya, Türkiye'deki muhasebe sistemi ve yaşanan olayların futbola ilgiyi azalttığını anlattıklarını söyleyen Özbek, "Dedim ki Galatasaray zarar etmiş, ama borçlarını ödemiş. Vergilerini ödemiş, sporcu paralarını ödemiş. Bu yönetimin cesaretlendirilmesi için bir ceza almamamız gerektiğini belirttim ve izleme süresinin uzatılmasını istedim. Fakat uzatmadılar. Bize 1+1 Avrupa'dan men cezası vermek istiyorlar" ifadelerini kullandı. "UEFA, kuruşuna kadar doğru tutulmuş bir sistemimiz olduğunu söyleyip bize teşekkür etti. Maddi zararların sportif anlamda cezalandırılmasını doğru bulmuyorum. Bu ceza Galatasaray'a bir fayda getirmeyeceği gibi UEFA'ya da bir fayda getirmeyecektir. Galatasaray UEFA'nın bir rengidir. UEFA'nın, Galatasaray'a ceza vermenin sistemin faydasına olmayacağını anlayacağını ümit ediyorum." "23 Şubat'ta bir görüşme yapacağız. Futbol dünyasının yakından tanıdığı avukat Jean Louis Dupont ile gideceğiz. Gidişimiz iyi gidiş değil. Bugüne kadar Galatasaray'ı yönetenlerin bazı şeyleri iyi yapmadığını, başaramadığını düşünüyorum. Gerekenleri yapmazsak olacakları bu camia taşıyamaz. Ben eldeki varlıkları satarak bir çözümden yana da değilim. Bunu ne kendime ne camiama yakıştıramam." "Daha fazla tanınır olmak ve prestifli olmak niyetiyle Galatasaray'ın mali yapısını duman etme çabasına kimse girmemelidir. Sizin desteğinize ihtiyacımız var. Arkamızda durduğunuzu gösterin. Galatasaray camiası ancak beraber olduğu zaman kurtulur" Amatör sporlarda özellikle eziyet çekiyoruz. Amatör sporlarda sponsor bulmak çok zorlaştı. İnsanlar farklı sebepler nedeniyle sponsorluktan kaçıyorlar. Basketbol şubesi, biz göreve gelmeden önce 14-15 milyon dolar bütçeyle mücadele ediyordu. Bu sezon basketbolda 6 milyon Euro'luk bir bütçeyle oynuyoruz. Seneye bunu 3 milyon Euro seviyesinde tutacağız." "Futbolda daha az bütçeli ama daha çok çalışan ve özverili bir takım oluşturmak zorundayız. Statlara gelen seyirci sayısının azalmasında Galatasaray'ın dahli olmadı. Bu olayların üstesinde gelmek sadece yönetimin işi olamaz. Herkesin bir çatı altında toplanması gerekir. Bu yüzden dünyaya örnek olacak bir kenetlenmeyi ve dayanışmayı gerçekleştirmek için sizden destek istiyorum. 8-10 maddelik bir aksiyon planı hazırladık. UEFA'nın da kabul edeceği bir gelir sistemiyle bu zararı indirmek mümkün." "Birlik ve beraberliğin sembolü olacak ilk hamle "Tek bilek, tek yürek" projesidir. Herkesin bu bilekliği takmasını istiyorum. Eskisi gibi har vurup harman savurma dönemi bitmiştir. Size söz veriyorum. 31 Mayıs 2016'da G.Saray Sportif AŞ'nin zararı 10 milyon Euro'nun altında olacak." "Galatasaray Adası'nın içinde bulunan işletmeciyle sözleşmemiz sona erdi. Kendisinden, adayı kulübe iade etmesini istedik. Bu konuda hukuka başvurduk. Karşı taraf, 10 Ocak yani bugün bize bir cevap verecekti ama ek süre istemiş. Galatasaray'ın yeni kaynaklara ihtiyacı var. Bu anlamda Mecidiyeköy'de yaptığımız otelin inşaatı kabaca bitmiştir." "Stadın yanındaki araziye basketbol salonu yapacağız. Kasamızdan para çıkmayacak. Salon, kendi kendini finanse edecek. Florya'daki tesislerimizin bir kısmını Riva'ya taşımak istiyorum. Galatasaray bayrağını da Riva'ya dikeceğim. Biz, Galatasaray'a büyük değerler katmak için çalışıyoruz. Her şey Galatasaray için. Aslolan Galatasaray'dır.
10 Şubat 2016 Çarşamba, 14:06
cumhuriyet
null
Özbek: Hiçbir Galatasaray Başkanı şike nedeniyle hapse girmemiştir
Spor
http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/futbol/478810/Ozbek__Hicbir_Galatasaray_Baskani_sike_nedeniyle_hapse_girmemistir.html
Mustafa Ceceli, İlyas Yalçıntaş, Aslı Güngör ve Elvan Günaydın gibi birçok ismi müzik dünyasına kazandıran Enbe Orkestrası’nın son keşfi Ezgi Ayçe ve Doğukan Medetoğlu oldu
null
HT Magazin'den Arif Hür'ün haberine göre, ikili, geçen hafta piyasaya çıkan ‘Behzat Gerçeker&Enbe Orkestrası’ albümünde ünlü isimlerle birlikte solistlik yaptı. Son keşifleriyle ilgili konuşan orkestranın ünlü şefi Gerçeker, “Genç arkadaşlarımıza gerek sosyal medya gerekse sokakta gösterilen ilgiden çok memnunum” dedi. Enbe, konserlerinde genç solistlerini de seyirciyle buluşturuyor.
02.04.2018 - 08:49
haberturk
['enbe orkestrası', 'doğukan medet', 'ezgi ayçe']
Enbe Orkestrası'nın son keşifleri Ezgi Ayçe ve Doğukan Medetoğlu oldu!
Fiskos
https://www.haberturk.com/enbe-orkestrasi-nin-son-kesifleri-ezgi-ayce-ve-dogukan-medetoglu-oldu-magazin-haberleri-1901415-magazin
İki ilden hayvanlara yönelik şiddet haberi geldi. Hakkari'de iki gözü oyulmuş köpek veteriner müdahalesine rağmen kurtarılamadı. Diyarbakır'da ise bir köpeğin yakılarak öldürüldüğü öne sürüldü.
null
Hakkari'de bir köpeğin öldürülmesi üzerine inceleme başlatıldı.  Hakkari-Çukurca karayolu üzerindeki taş ocağı yakınından geçen Zap Suyu kenarında yaralı köpek bulundu. Bölgede görevli güvenlik korucusunun bulduğu köpeğin fotoğraf ve videosu sosyal medyadan paylaşıldı.  Hakkari Belediye Başkan Vekili Cüneyt Epcim, yaptığı açıklamada, olayı duyar duymaz inceleme başlattıklarını ve konunun takipçisi olacaklarını belirtti. Belediye Veteriner İşleri Müdürü Emrullah Kanar da olayı polislerin kendilerine haber verdiğini söyledi. Bunun üzerine ekiplerle olay yerine gittiklerini anlatan Kanar, şöyle konuştu: "Orada bahsedilen köpeği aradık. Bir süre sonra köpeği bir taşın altında bulduk. Köpeği oradan alarak belediye veteriner kliniğine getirdik. Köpeğin iki gözü çıkartılmıştı. Burada gerekli tetkikleri uyguladığımız köpek tedaviye cevap vermeyerek telef oldu. Ardından köpeği uygun bir yerde gömdük." Bir vahşet haberi ise Diyarbakır'dan geldi. Merkez Bağlar ilçesindeki Yeniköy Mezarlığı'nda yakılmış köpek ölüsü bulundu. Vatandaşların ihbarı üzerine olay yerine gelen Hayvan Hakları Fedarasyonu Diyarbakır Temsilcisi Sevgi Ekmekçiler ve arkadaşları, yakılarak öldürülen köpeğin ölüsü ve yaralı yavrusuyla karşılaştı. Yaralı yavru köpeği Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Hayvan Barınağına götüren Ekmekçiler, yüzü ve gözü yanan yavru köpeği tedavi altına aldırdı. Tedavi altına alınan yavru köpeğin barınaktaki takibi sürerken, Ekmekçiler, vatandaşların ihbarı üzerine geldikleri mezarlıkta yakılarak öldürülen köpekle karşılaştıklarını belirterek şöyle konuştu: "Mezarlık duvarı dibinde bulduğumuz köpeği, yavrusunun gözleri önünde maalesef canlı canlı yakmışlar. Yaptığımız ilk incelemede, köpeğe tecavüz edildiği, ardından da canlı canlı yakıldığı kanısındayız. Yavrusunun da yüzünde yanıklar vardı, muhtemelen o kaçmayı başardı. Onu da yaralı bulduk ve barınağa getirerek tedavisini yaptırdık. Bunu yapanların bir an önce bulunması için gerekli girişimlere başladık. Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığı ve Emniyet Müdürlüğü'ne suç duyurusunda bulunacağız. Bu vahşeti yapanların bir an önce yakalanmasını istiyoruz."
03.07.2018 - 14:57
Anadolu Ajansı
['Türkiye', 'Hakkari', 'Genel', 'Köpek']
Diyarbakır ve Hakkari'de vahşet: Birinin gözleri oyuldu, diğeri yakıldı
Türkiye
https://www.ntv.com.tr/turkiye/diyarbakir-ve-hakkaride-vahset-birinin-gozleri-oyuldu-digeri-yakildi,vU1oNLU5OE266rWNSmofcw
İstanbul Anadolu Adliyesi 2. İş Mahkemesi'nde görülen bir işe iade davasında hakim ile avukat arasındaki 'etek boyu tartışması' ile ilgili Adalet Bakanı Abdulhamit Gül açıklama yaptı.
cumhuriyet.com.tr
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül'ün açıklaması şöyle: Bugün İstanbul Anadolu Adliyesinde avukat meslektaşımızın kıyafet tercihi nedeniyle maruz kaldığı çok tatsız, talihsiz ve hukuksuz olayla ilgili olarak HSK soruşturma başlattı. En kısa sürede yasal gereğinin yapılması için sürecin takipçisiyim. Mesleğinde 30 yıldan fazla bir süreyi geride bırakmış, artık geriden gelenlere iyi örnek olması gereken bir yargı mensubunun önündeki davayla değil de avukatın kılık kıyafetiyle meşgul olması hiçbir şartla kabul edilemez. Hukuk sistemimiz, adalet dağıtırken de adalet ararken de hiç kimsenin kılık-kıyafet veya yaşam tarzı nedeniyle ayrımcılığa ve keyfi işleme maruz kalmasına izin veremez, göz yumamaz.
29 Mayıs 2019 Çarşamba, 15:07
cumhuriyet
null
'Etek boyu tartışması' ile ilgili Adalet Bakanı'ndan açıklama
Türkiye
http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/1416437/_Etek_boyu_tartismasi__ile_ilgili_Adalet_Bakani_ndan_aciklama.html
Mart ayında kurulan, yepyeni bir tiyatromuz daha oldu; Bagaj… İlk oyunları ise C-esaret… Ekibin kurucusu ve aynı zamanda, oyunun yazar-yönetmeni Berna Tunalı’ya merak ettiklerimi sordum, işte yanıtları…
null
Bazen birinin c-esareti herkesin özgürlüğü olur.’ Böyle başlıyordu hikâye… ‘C’ ve ‘e’ harfleri arasındaki tire işareti, aslında birazdan sizlere anlatacağım mevzunun, alameti farikası… Sizin cesaretiniz, birinin ya da birilerinin esareti oldu mu ya da sizin esaretiniz, biri ya da birilerinin cesareti mi oldu bilmiyorum ama yaklaşık 4,500 milyar yıl yaşındaki dünyanın canlıları (biz insan yavruları),cesaret konusunda epey acılar çekti… Nietzsche’nin dillendirdiği üzere bu acılar, bizde üçüncü gözü açtırıp, ‘nirvana’ noktasına ulaştırdı mı ya da ulaştırır mı bilmiyorum ama ‘cesaretin’ ve ‘esaretin’ tek harfle manaya düştüğünü, Bagaj adlı tiyatro grubunun oyunuyla tecrübeliyorum… Geçtiğimiz akşam, Garajistanbul’da, gerçek hayattan, tiyatroya aktarılan bir hikâyeyi dikize yattım. Birazdan kelamına düşeceğimiz oyunu daha öncesinde, beyazperde de izleyenleriniz olmuştur (üşenmeyip, beyin havalandırması yapanlar, hatırlayacaktır) fakat tiyatronun, ete-kemiğe dokunan kadrajıyla hem de Bagaj’ın yorumundan, seyretmenizi salık veriyorum. Oyunu seyrederken usumdan akan Platon’un önemli dediği üç değerdi: “Ölçülülük, cesaret ve bilgelik. Toplumun her katında bulunan erdem ölçülülüktür, ölçülülük aynı zamanda toplumun en alt tabakasının erdemidir. Bir üsteki koruyucular sınıfının belirleyici erdemi cesarettir, fakat cesaret, ölçülülük ile birlikte bulunur. En üstte ise yöneticiler bulunur ki, bunların belirleyici erdemi bilgeliktir, fakat yöneticiler cesaret ve ölçülülüğe de sahiptirler.” Bu üç şahanelikten hangisi, bugünün rotası derseniz de, payımıza ‘ölçülülük’ düştü, derim size! Bugün, Nisan İstanbul’undan seslenirken sizlere, fonumuza da Zarko Jovanovic’in nidalandığı ‘Djelem Djelem’ ezgisini döşüyorum! ‘Djelem’; Hitler’in katlettiği 350 bin Çingene için yakılmış bir ağıt. 1971 yılında, Londra’da yapılan 1. Dünya Çingeneleri Milli Kongresi’nde bu şarkı, Çingeneler’in milli marşı olarak kabul edilmiş.
12.04.2013 - 11:28
haberturk
['betül memiş', 'c_esaret', 'berna tunalı', 'dr. philip zimbardo']
Bazen birinin cesareti herkesin özgürlüğü olur!
Sanat
https://www.haberturk.com/kultur-sanat/haber/835421-bazen-birinin-cesareti-herkesin-ozgurlugu-olur
Yunusların beyinleri yüksek zekayla bağlantılı birçok özelliğe sahip.
null
Atlanta'daki Emory Üniversitesinden zoolog Lori Marino tarafından yapılan araştırmada, yunusların beyin haritasını çıkararak bunları primatlarınkiyle karşılaştırmak için MR tekniği kullanıldı. Şişe burunlu yunusların beynindeki serebral korteks ile neokonteksin çok büyük olduğunu belirten Marino "Yunusların birçoğunun beyni bizimkinden daha büyük ve kütle olarak insan beyninden sonra ikinci geliyor" dedi. Yunuslar uzun zamandır zekalarıyla tanınıyor, ancak üç yaşındaki bir çocuğun zeka seviyesine sahip olabilen şempanzelerin, yunuslardan daha zeki olduğu zannediliyordu. Bu son araştırmayla şempanzeler üçüncü sıraya düştü. Yunusların belirgin bir kişilikleri olduğu, kendilerinin farkında oldukları ve gelecek hakkında düşünebildikleri belirtildi. Aynı zamanda "kültürel" hayvanlar olan yunusların başka yunuslardan yeni davranış biçimlerini alabildikleri kaydedildi. Bu durumda yunuslara insanlarla aynı statünün verilmesini isteyen uzmanlar, böylesine zeki hayvanların eğlence parklarında kullanılmalarının ve etleri için öldürülmelerinin zalimlik olduğunu belirttiler.
04.01.2010 - 14:16
null
[]
Yunuslar insan kadar akıllı
Türkiye
https://www.ntv.com.tr/turkiye/yunuslar-insan-kadar-akilli,ED4jlHg2MU6914sB3WtJ7Q
Doğu Anadolu Bölgesi’nde etkisini sürdüren soğuk hava nedeniyle Hakkari’deki Zap Deresi kısmen dondu.
null
Zap Deresi’nin donan bölümünde balık avlamaya çalışan vatandaşlar, zor anlar yaşadı. Buzları taşlarla kıran vatandaşlar, balık tutmakta güçlük çekti. Öte yandan, soğuk hava nedeniyle bazı kesimlerde içme suyu şebekesi dondu. Belediye ekipleri, şebekenin donan bölümlerinde çalışma başlattı. Meteoroloji İl Müdürlüğü yetkilileri, sis ve buzlanmaya karşı vatandaşları uyardı.
18.12.2008 - 22:36
Anadolu Ajansı
[]
Soğuk hava Hakkari’de dere dondurdu
Türkiye
https://www.ntv.com.tr/turkiye/soguk-hava-hakkaride-dere-dondurdu,Zq96c3YL0UmUBabDRTtvog
Avcılar'da 3 yıl önce bir polisin yaralanması ile İstinye Karakolu'na bombalı saldırı eylemlerine katıldığı iddiasıyla yargılanan Servet Göçmen hakkındaki dava karara bağlandı. "Anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüs" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan Göçmen, diğer eylemleri nedeniyle toplam 168 yıl 9 ay hapis cezası aldı.
DHA
İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya tutuklu sanık Servet Göçmen getirildi. Sanığın avukatı Özgür Yılmaz, eski terör mahkemelerinin kapatılması ve dosyaların devrinin Anayasa'ya aykırı olduğunu ileri sürerek kapatılan mahkemenin yaptığı işlemlerin tekrarlanması talebinde bulundu. Olay mahallinde keşif yapılmasını da isteyen avukat Yılmaz, tanık polisler, gizli tanıklar ve kod ad verilen müştekilerin yeniden dinlenmelerini talep etti. Mahkeme ara kararında bu talepleri reddetti. Daha sonra mütalaaya karşı son savunmasını yapan avukat Özgür Yılmaz, saldırıyı üstlenen örgütün açıklamalarında eylemi kişilere yönelik değil, karakola yönelik olduğunu kamuoyuna açıkladığını anlattı. Olayda yaralama ve tehlikeden bahsedildiğini söyleyen Yılmaz, "Toplum düzeninin bozulması İstinye Polis Merkezi'nin bombalanmasıyla mı daha fazla olmakta, yoksa Özgecan Aslan'ın öldürülmesiyle mi daha fazla bozulmaktadır ve sarsılmaktadır? Bizce bu cinayet çok daha fazlasını gündeme getirmiştir" dedi. Avukat Yılmaz, buna rağmen Özgecan Aslan cinayetinin failleri hakkında Anayasa'nın öngördüğü düzenin değiştirilmesine ve bozulmasına ilişkin TCK'nin 309. maddesinin istenmediğine vurgu yaptı. Yargıtay kararlarında da sanığın katıldığı belirtilen olaylarla toplum düzeninin bozulmadığının ifade edildiğini öne süren avukat Yılmaz, "Polisin güçlü olduğu ve olaya hakim olduğu idareciler tarafından açıklanmıştır. Bu da suçun yasal unsurlarının oluşmadığını göstermiştir" diye konuştu. Avukatlarına teşekkür eden sanık Servet Göçmen son sözünde, "Son sözümüzü halk düşmanlarının yargılanacağı halk mahkemelerinde söyleyeceğiz" dedi. Savunmaların ardından kararını açıklayan mahkeme, sanığın "Anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüs" suçunu işlediğinin sabit olduğunu belirterek ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmetti. Ayrıca sanığı, İstinye Karakolu'na bombalı saldırı ile 4 polise yönelik "kasten öldürmeye teşebbüs" suçundan toplam 90 yıl, 2 mağdura yönelik "tehdit" suçundan 10 yıl, "patlayıcı madde taşımak" suçundan 6 yıl 8 ay, "kamu malına zarar vermek" suçundan 9 yıl, "mala zarar verme" suçundan 1 yıl 6 ay, iki polise yönelik "silahlı saldırı nedeniyle kasten öldürmeye teşebbüs" suçundan 42 yıl, bir mağduru "kasten yaralama" suçundan 3 yıl, "direnme" suçundan 2 yıl 1 ay, "silah kanununa muhalefet" suçundan 3 yıl ve "genel güvenliği kasten tehlikeye sokmak" suçundan 1 yıl 6 ay olmak üzere toplam 168 yıl 9 ay hapis cezasına çarptırdı. İstanbul Cumhuriyet Savcılığı'nca hazırlanan iddianamede, 10'u polis 12 mağdur ve müşteki yer alıyordu. İddianamedeki tek sanık olan Servet Göçmen'in silahlı terör örgütü DHKP-C'nin üyesi olduğu belirtiliyordu. Sanık Göçmen'in kendisi gibi örgüt üyesi olan Erdal Dalgıç'la birlikte 12 Haziran 2012'de Sarıyer İlçe Emniyet Müdürlüğü İstinye Şehit Muhsin Bodur Polis Merkezi'ne silah ve bomba ile saldırdıkları anlatılıyordu. Saldırı anında Dalgıç'ın yaralandığı ve kaldırıldığı hastanede öldüğü, Servet Göçmen'in ise olay sonrası kaçtığı ifade ediliyordu. Servet Göçmen'in güvenlik güçleri tarafından arandığı sırada 15 Haziran 2012'de Avcılar Reşitpaşa Mahallesi'nde özel aracına binen polis memuru Muhammet Sabri Yiğit'e 13 el ateş ederek yaraladığı ve olayda tesadüfen oradan geçen Kerem Aksoy'un da mermilerin hedefi olduğu belirtiliyordu. Servet Göçmen'in 28 Haziran 2012'de ise Sarıyer Frahevler'de Dedeman Lisesi otobüs durağında kendisine kimlik soran bir polise sahte kimlik verdiği, polisin şüphelenmesi üzerine Göçmen'in kaçmaya başladığı ve polise ateş ettiği ifade ediliyordu. İddianamede daha sonra yakalanan Göçmen'in üzerinde silah olduğu ve yeni bir eylem hazırlığında olduğu kaydediliyordu.
6 Temmuz 2015 Pazartesi, 13:17
cumhuriyet
null
İstinye Karakolu'na bombalı saldırı sanığına ceza yağdı
Türkiye
http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/315069/istinye_Karakolu_na_bombali_saldiri_sanigina_ceza_yagdi.html
İstanbullu seçmene verilen oy pusulaları vatandaşı isyan ettirdi. Bağımsız adayların pusulanın altına yerleştirilmesi karışıklığa yol açıyor
cumhuriyet.com.tr
Tüm yurtta 53 milyon 765 bin 231 seçmen, 25. dönem parlamentosunu belirlemek üzere sandık başına gidiyor. Saat 08.00'de başlayan oy verme işlemi saat 17.00'ye kadar sürecek. Seçimde 20 siyasi parti ile 165 bağımsız aday yarışıyor. Sabahın erken saatlerinden itibaren seçmenler oy kullanacakları okullara akın etmeye başladı. Ancak İstanbul'da oy kullanan seçmenler oy pusulalarının dizaynından dolayı karışıklıklar yaşadı. Geçtiğimiz seçimlerde siyasi partilerden sonra bağımsız adaylar pusulalarda sağa doğru dizilirken bu seçimde bağımsız adaylar partilerin altına denk gelecek şekilde pusulalara yerleştirildi. Bu durum da seçmenlerin mührü basarken yanılmalarına, siyasi partiye mühür basma niyetinde olan seçmenin hata ile alt sırada bulunan bağımsız adaya mühür basmasına neden oldu. Siyasi partilere oy vermek isteyen seçmenlerin sadece,(oy vermek istediği partinin hemen altındaki bölüme),çizginin üstündeki alana. Bağımsız adaya oy vermek isteyen seçmenin ise sadece çizginin altına mühür basması gerekiyor. Birden fazla basılacak olan mühür ise oyu geçersiz sayılıyor. O yüzden seçmenin oyunu vereceği alana doğru bir şekilde mührü basması gerekiyor.
7 Haziran 2015 Pazar, 11:01
cumhuriyet
null
İstanbullu seçmeni isyan ettiren oy pusulası
secim_2015
http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/secim_2015/293361/istanbullu_secmeni_isyan_ettiren_oy_pusulasi.html
Kocaeli'de 12 yıl önce işlenen cinayet, içki masasındaki itirafla aydınlandı. Bir öğretmenin sopalarla dövülerek öldürüldüğü olayın azmettiricisi eski eşi çıktı.
null
Faili meçhul cinayetleri araştıran özel ekip, 2001 yılında İstasyon Mahallesi'nde dövülerek öldürülen öğretmen Ali Çağlar'ın dosyasını yeniden açtı. Olayı araştıran polis ekipleri, yıllardır bulunamayan faillerin peşine düştü. Şüphelilerden biri, cinayeti sivil bir polise içki masasında itiraf etti. Yıllar sonra gelen bu itirafın ardından saldırıyı Ali Çağlar'ın eski eşi 42 yaşındaki Fatma Kelleci’nin organize ettiği belirlendi. Olayla ilgili olarak Fatma Kelleci’nin de aralarında bulunduğu 8 kişi gözaltına alındı. Olayla ilgili soruşturma sürüyor.
28.05.2013 - 18:06
NTV Haber
[]
Cinayeti içki sofrasında itiraf etti
Türkiye
https://www.ntv.com.tr/turkiye/cinayeti-icki-sofrasinda-itiraf-etti,plI_66p830iQRofNqA0CZA
853 bin 32 adayın başvurduğu Edebiyat Coğrafya Sınavı (LYS-3) saat 10.00’da başladı. Adaylara Türk Dili ve Edebiyatı Testi’nde 56, Coğrafya-1 Testi’nde 24 soru yöneltildi
null
Lisans Yerleştirme Sınavları'nın son oturumu edebiyat-coğrafya sınavı (LYS-3) yapıldı. LYS-3'ün sona ermesiyle bu yılın maratonu sona erdi. Türkiye'de 81 il merkezi ile Lefkoşa'da saat 10.00'da başlayan sınava 857 bin 32 aday başvuru yapmıştı. Sınav tek oturumda uygulandı ve 120 dakika sürdü. Geçen hafta yapılan Matematik Sınavı’ndan (LYS-1) sonra tıp ve mühendislikler başta olmak üzere sayısal Matematik Fen (MF) puanlarıyla tercih yapacak üniversite adayları dün de Fen Bilimleri Sınavı’nda (LYS-2) ter döktü. 460 bin 362 adayın başvurduğu sınav Kilis hariç 80 il ve Lefkoşa’da yapıldı. Adaylar fizik, kimya ve biyoloji testlerinden 30’ar soru yanıtladı. Adayların çok zorlandığı ve “Biz Einstein mıyız?” diye eleştirdiği sınav, uzmanlara göre de son yılların en zor sınavı oldu. Bu arada sınavın soru ve cevaplarının basın ile paylaşılmayacağı, soruların telif hakkının ÖSYM'ye ait olduğu ve ÖSYM'nin yazılı izni olmadan soruların görsel ve işitsel ortamda kullanılmayacağı bildirildi. İşte Nesibe Aydın Okulları, FEM Yayınları, Bilfen Liseleri ile Uğur Okulları uzmanlarının sınav yorumları: Öğrenciler hem soruların zorluğundan hem de kullanılan “ağdalı, anlaşılmaz dil” yüzünden çok zorlandı. Soruyu anlamak için birkaç kez okumak zorunda kaldılar. İşlem gerektirmeyen soruların bile yorumlanması zor oldu. Bilgi ağırlıklı ve seçici sorulardı. “Rölativistik kütle artışı” sorusu müfredat değişikliğinden dolayı öğrencileri zorladı. Eski müfredatla çalışan öğrencilerin hata olasılığı yüksekti. Sorular daha kolaydı. Her zamanki gibi organik kimyadan 10 soru geldi. Seçici sorular gibi bilgi düzeyi düşük öğrencilerin de yapabileceği sorulardan oluştu. Orta zorluk derecesinde sorular, geçen yıla benziyor. Özellikle “nükleik asit-protein sentezi” sorusu ve “popülasyon genetiği” seçici sorulardı. Yorum soruları azdı. Bilgi ağırlıklı ve birden fazla konu arasında bağlantı kurulmasını gerektiren sorular. ÖSYM bu yıl ilk kez hayata geçirdiği uygulamayla sınav takviminde sonuç açıklama tarihine de yer verdi. ÖSYM'nin sınav takvimine göre LYS sonuçları 18 Temmuz 2016 tarihinde açıklanacak. ÖSYM LYS sonuçlarını adaylara https://sonuc.osym.gov.tr/ adresi üzerinden duyuracak. Sonuç açıklama sistemi üzerinden LYS sonuçları açıklandığında öğrenciler için tercih dönemini bekleme süreci başlayacak. Öğrenciler tercihlerini yaptıktan sonra üniversitelerine kayıt yaptıracak. Öğrencilere LYS sonuç belgesi çıkmayacak. Sistem üzerinden alacakları belge sonuç açıklama belgesi yerine geçecek. Adaylar LYS sonuçlarını Sonuç Açıklama Sistemi üzerinden T.C. kimlik numaraları ve aday şifreleriyle öğrenebilecek.
26.06.2016 - 05:27
haberturk
['lys']
LYS'de son sınav bugün tamamlandı
Gündem
https://www.haberturk.com/gundem/haber/1258993-lysde-son-sinav-bugun
Spor Toto Süper Lig'de Akhisar Belediyespor'u ağırlayan Ffenerbahçe, birçok gol pozisyonundan faydalanamadığı karşılaşmada Akhisar Belediyespor'a 2-1 mağlup oldu. Bu sezon rakibiyle oynadığı 2 maçı da kaybeden Fenerbahçe'nin evindeki yenilmezlik serisi son buldu. Sarı lacivertliler bu sonuçla liderliği geri alma şansını da kullanamadı.
null
Spor Toto Süper Lig’de 21. haftanın kapanış maçında Fenerbahçe, Şükrü Saracoğlu Stadı’nda Akhisar Belediyespor’u ağırladı. Büyük bir çekişmeye sahne olan ve Fenerbahçe’nin bir çok gol pozisyonundan faydalanamadığı karşılamayı Akhisar Belediyespor 2-1’lik sonuçla kazandı. Bu sezon sarı lacivertlilerle oynadığı iki karşılaşmayı da kazanan Akhisar Belediyespor, Fenerbahçe’nin kendi evinde kaybetmeme serisine de son verdi. Sarı lacivertliler bu yenilgiyle 46 puanda kaldı ve liderliğe yükselme şansını kullanamadı. Bu sezon sarı lacivertlileri 2 kez deviren Akhisar Belediyespor ise 25 puana yükseldi. Fenerbahçe karşılaşmaya Mert, Egemen, Bruno Alves, Gökhan, Caner, Mehmet Topal, Kuyt, Meireles, Emre, Sow ve Emenike ilk 11’i ile başlarken; konuk Akhisar Belediyespor ise Oğuz, İsmail, Tolga, Douglao, Kadir, Pekin, Bilal, Güray, Custodio Castro, Bruno ve Gekas ilk 11’i ile sahada yer aldı. Karşılaşmaya Akhisar Belediyespor adeta golle başladı. 5. dakikada sahne alan Güray Vural topu Fenerbahçe ağlarına gönderdi. Bilal Kısa'nın arapasında savunmanın arkasında topla buluşan Güray Vural ceza sahası yayının dışından bekletmeden sol ayağıyla mükemmel bir şut çekti ve kaleci Mert Günok'un uzanamayacağı köşeden topu ağlarla buluşturdu. Bu dakikadan sonra daha fazla ileri çıkmaya başlayan ve oyunu Akhisar Belediyespor yarı sahasına yıkan Fenerbahçe, 13. dakikada gole çok yaklaştı. Dirk Kuyt'ın sağ kanattan yaptığı ortada Caner Erkin arka direkte topu kale ağzına doğru indirdi. O bölümde Emmanuel Emenike boş pozisyonda topu üstten auta gönderdi. Fenerbahçe aradığı golü 41. dakikada Meireles ile buldu. Moussa Sow'un sağ kanattan yaptığı ortada Dirk Kuyt ceza alanı içinde topu Raul Meireles'e indirdi. Raul Meireles, ceza alanı yayı içinden sağ ayağıyla şutunu çekti ve Oğuz Dağlaroğlu'nun uzanamayacağı köşeden topu ağlarla buluşturarak skora 1-1 eşitlik getirdi. İlk devrenin kalan bölümünde başka gol olmazken, takımlar soyunma odasına 1-1 eşitlikle gitti. Maçın ikinci devresine Fenerbahçe çok hızlı girdi. Gökhan Gönül ile 48 ve 52. dakikalarda çok net gol pozisyonları yakalayan sarı lacivertliler bu fırsatları değerlendiremedi. 48. dakikada Sol kanattan topla birlikte ceza alanı içine giren Emmanuel Emenike topu geriye doğru çıkardı. Gökhan Gönül bekletmeden sağ ayağıyla şutunu çekti, ancak top üstten auta gitti.  52. dakikada Emmanuel Emenike'nin yerden pasıyla ceza alanı sağ çaprazında topla buluşan Gökhan Gönül, Kadir Keleş'ten şık bir çalımla sıyrıldı ve sağ ayağıyla şutunu çekti, ancak topu üstten auta gönderdi. Sarı lacivertliler çok önemli bir gol fırsatını değerlendiremedi. Sarı lacivertliler 62. dakikada direğe takıldı. Mehmet Topal'ın pasında Caner Erkin büyük bir efor sarfederek kale çizgisi üzerinden topu altıpasa çevirdi. Ceza sahası içinde uygun durumda bulunan Moussa Sow sol ayağıyla vuruşunu yaptı, ama top üst direkten geri döndü. Fenerbahçe’de Caner Erkin 65. dakikada gördüğü sarı kartla cezalı duruma düştü. Kendisine yapılan faul sonrasında hakeme itirazda bulunan Caner Erkin sarı kart gördü ve gelecek hafta oynanacak Torku Konyaspor maçında cezalı duruma düştü. Fenerbahçe’nin büyük risk aldığı bölümde Akhisar Belediyespor, 89. dakikada kontrataktan bulduğu golle 2-1 öne geçti. Ani gelişen kontra atakta topla birlikte süratle ilerleyen Lomano Lua-Lua sağ tarafından hızla gelen Ricardo Vaz Te'yi çok iyi gördü. Sağ çaprazdan ceza alanı içine giren Ricardo Vaz Te, kaleci Mert Günok'tan sıyrıldıktan sonra topu filelere gönderdi. Kalan bölümde Fenerbahçe rakip kalede önemli fırsatlar yakalamasına rağmen son vuruşlarda başarılı olamadı. Kendi sahasından hızlı çıkarak zaman zaman Fenerbahçe kalesine etkili gelen Akhisar Belediyespor da skoru değiştiremeyince Akhisar Belediyespor sahadan 2-1’lik sonuçla galip ayrıldı.
23.02.2015 - 23:33
Ntvspor
['Gündem', 'Spor', 'Futbol', 'Genel']
Fenerbahçe Kadıköy'de fırsat tepti
Spor
https://www.ntv.com.tr/spor/fenerbahcekadikoyde-firsat-tepti,FAiPWtLsyUmzX1BsOSZgBA
Kanada Başbakanı Trudeau, Rus uçağının düşürülmesiyle başlayan gerginliğin "kaygı verici" olduğunu söyledi.
null
Kanada Başbakanı Justin Trudeau, SU-24 tipi uçağın Türk hava sahasını ihlali sonrası yaşanan gelişmelerle yükselen tansiyonu "kaygı verici" olarak nitelendirerek, bu sürecin sükunetle yönetilmesi gerektiğini söyledi. Başkent Ottawa'da gazetecilerin, SU-24 tipi uçağın Türk hava sahasını ihlali sonrası kaydedilen gelişmelere ilişkin sorularını cevaplayan Başbakan Trudeau, gerilimi hafifletmek için gayret göstereceklerini belirtti. Trudeau, yükselen tansiyonu, "kaygı verici" olarak nitelendirerek, "bu sürecin sükunetle yönetilmesi" gerektiğini ifade etti. Bu sürecin daha fazla tırmanmasına veya kontrolden çıkmasını izin verilmemesi gerektiğini vurgulayan Trudeau, sağduyunun üstün gelmesini umut ettiklerini kaydetti.
25.11.2015 - 13:51
Anadolu Ajansı
['Gündem', 'Türkiye', 'Genel']
Kanada Başbakanı Trudeau'dan Rus uçağı açıklaması
Dünya
https://www.ntv.com.tr/dunya/kanada-basbakani-trudeaudan-rus-ucagi-aciklamasi,HP4f8EJtNEiCZNCc-Il7xg
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, TBB'nin tavsiye kararı ardından açıklama yaptı.
cumhuriyet.com.tr
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, Türkiye Bankalar Birliği'nin tavsiye kararı ardından kişisel Twitter hesabından açıklamalarda bulundu. Bakan Albayrak'ın tweetleri şöyle: Bankalar Birliği’nin, reel sektörümüzün kredi borç ödemelerinin yapılandırılmasına ilişkin aldığı tavsiye kararını çok önemli görüyorum. 15 milyon TL’nin altındaki borçlar, 6 ay ödemesiz 24 aylık vade ile yapılandırılacak. Bu kararı alan Bankalar Birliği’ne teşekkür ediyorum. İçinden geçtiğimiz sürecin zorluklarına rağmen, tüm paydaşlarımızla sağladığımız güçlü koordinasyon ve işbirliği ile zor süreçlerin üstesinden geldik. Yarın açıklayacağımız Enflasyonla Topyekun Mücadele programı ile bu dayanışmayı çok daha ileri taşıyacağız İçinden geçtiğimiz sürecin zorluklarına rağmen, tüm paydaşlarımızla sağladığımız güçlü koordinasyon ve işbirliği ile zor süreçlerin üstesinden geldik. Yarın açıklayacağımız Enflasyonla Topyekun Mücadele programı ile bu dayanışmayı çok daha ileri taşıyacağız
8 Ekim 2018 Pazartesi, 12:01
cumhuriyet
null
Berat Albayrak'tan TBB'nin tavsiye kararı sonrası ilk açıklama
Ekonomi
http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/ekonomi/1105468/Berat_Albayrak_tan_TBB_nin_tavsiye_karari_sonrasi_ilk_aciklama.html
İçişleri Bakanı Şahin askerden sonra polisin de İnsansız Hava Araçları kullanacağını açıkladı.
null
İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, Emniyet Genel Müdürlüğü’nde İHA birimi kurulduğunu belirterek, “Yakın gelecekte emniyet teşkilatında İHA yaygın kullanımını hedeflemekteyiz” dedi. İHA’ların, oluşturulan şube müdürlüğü çatısı altında özellikle terörle mücadele eden özel harekât timlerine anlık istihbarat sağlanmasında kullanımının planlandığı bildirildi. Şahin, bakanlığının TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’ndaki görüşmelerinde, Savunma Sanayi Müsteşarlığı ile polise 20 çift motorlu orta büyük tip genel maksat, 15 de yine çift motorlu orta hafif tip helikopter alımı projesi yürütüldüğünü de açıkladı.  Şu anda 80 il merkezi ile 35 büyük ilçede kurulan ve ülke geneline yayılması için çalışılan MOBESE sisteminin denizlerde de kurulacağı bilgisini veren Bakan Şahin, “Denizlerimizin MOBESE’si olacak Sahil Gözetleme Radar Sistemi Projesi, Sahil Güvenlik Komutanlığı’nca yürütülüyor” diye konuştu.
05.11.2011 - 15:31
null
[]
Polise İHA denize MOBESE
Türkiye
https://www.ntv.com.tr/turkiye/polise-iha-denize-mobese,BKMIx-qYQky0p_oU7_WSeQ
Eski Yenimahalle Kaymakamı Mustafa Dündar, FETÖ üyeliği suçlamasıyla yargılandığı davada, 8 yıl 3 ay hapisle cezalandırıldı.
null
Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyeliği iddiasıyla yargılanan eski Yenimahalle Kaymakamı Mustafa Dündar, 8 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı. 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki karar duruşmasına, Dündar ve avukatları katıldı. Duruşmada bir önceki celse verdiği mütalaasını tekrarlayan Cumhuriyet Savcısı Mustafa Manga, sanık Dündar'ın "terör örgütü üyeliğinden" 15 yıla kadar hapisle cezalandırılmasını talep etti. Mütalaaya karşı savunma yapan Dündar, üzerine atılı suçlamayı reddederek, beraatine hükmedilmesini istedi. Beyanların ardından hükmünü açıklayan mahkeme heyeti, Mustafa Dündar'ı "terör örgütü üyeliği" suçundan 8 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırdı. Kararla birlikte Dündar'ın tutuklanmasına karar verildi.
13.12.2018 - 12:27
Anadolu Ajansı
['Türkiye', 'Polis Adliye', 'Ankara', 'FETÖ']
Eski Yenimahalle Kaymakamı'na FETÖ'den 8 yıl 3 ay hapis
Türkiye
https://www.ntv.com.tr/turkiye/eski-yenimahalle-kaymakamina-fetoden-8-yil-3-ay-hapis,sorE6UlCh0S-ltrlH8PHeg
Büyük kümeslerde üretilen beyaz ve kahverengi yumurtaların folluktan çıkışında 3 kuruşluk fiyat farkı, pazar ve marketlerde artıyor
AA
Büyük kümeslerde yetiştirilen tavuklardan üretilen beyaz ve kahverengi yumurtaların folluktan çıkışı arasında 3 kuruş olan fiyat farkı, pazar ve marketlerde yaklaşık 3 katına ulaşıyor Organik ve gezen tavuk yumurtaları bile tanesi 1 lira ve altından alıcı bulurken, tüketicilerin yoğun ilgisi nedeniyle kahverengi olanlarının satışı 1,5 liraya dayandı. UÜ Veteriner Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tayar: "Beslenme değeri açısından kahverengi ve beyaz yumurta arasında hiçbir fark yoktur. Kahverengi yumurta daha sağlıklı olduğu için pahalı değildir. Beyaz yumurtaya göre daha pahalıya satılmasının nedeni, tüketici tercihidir" Besin değeri, lezzet ve pişme karakteristikleri açısından beyazından hiçbir farkı bulunmayan, fiyatı pazarlarda 1, marketlerde 1,5 liraya ulaşan kahverengi yumurta, bütün yumurta türlerinden daha fazla talep görüyor.AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, folluktan çıkışında aralarında sadece 3 kuruş fark olan beyaz ve kahverengi yumurtaların fiyatı, tüketiciye ulaşana kadar dikkati çekici boyutlara ulaşıyor. Türkiye'nin yumurta üretiminde önde gelen illerinden Balıkesir'de beyaz yumurtanın kümesten çıkış fiyatı tanede 27,5 ve kahverengide ise 30,5 kuruş şeklinde gerçekleşti.Söz konusu yumurtalardan beyazı, büyükşehirlerdeki marketlerde 40 ile 75 kuruş arasında satılırken, kahverengisinin tanesi 1,5 liraya kadar çıkıyor. Pazar yerlerinde iki kat olan fiyat farkı marketlerde yaklaşık 3 katına ulaşıyor.Organik, gezen tavuk, omega-3 ve selenyum içerikli gibi türde olanları bile marketlerde 1 lira ve altında satılırken, kahverengi yumurtalar adeta cep yakıyor. Balıkesir Yumurta Üreticileri Birliği Başkanı Faruk Kula, beyaz ile kahverengi yumurta arasındaki farkın tamamen ırklarından kaynaklandığını söyledi. Piyasada tüketicinin yanıltıldığına dikkati çeken Kula, "Kahverengi yumurta, köy yumurtası olarak satışa sunuluyor. Bu, hiçbir zaman köy yumurtası değil, ırktan kaynaklanan bir yumurtadır. O yumurtaları da biz veriyoruz piyasaya. Bizden alıp bundan haksız kazanç elde edenler var." diye konuştu. Beyaz yumurta ile kahverengi yumurta arasında besin değeri olarak hiçbir fark bulunmadığını belirteh Kula, şöyle devam etti:"Kahverengi yumurta verenlerin günlük yem tüketimi fazladır. İki yumurta arasındaki bizim fiyat satış farkımız, şu an için 3 kuruş. Kahverengi yumurtayı köy yumurtası diye 1,2 liraya satanlar var. Çeşitli ülkelerde görülen kuş gribi, Türkiye'nin yumurta ihracatını artırdı. Böylece yumurta fiyatları tavan yaptı. Daha sonra konunun basında sıkça yer almasıyla fiyatlar, geriledi. Bugün, olması icap eden fiyat, budur. Türkiye'de en ucuz protein kaynağı, yumurta ve beyaz ettir. Yumurtanın besin değeri yüksek, fiyatı ucuzdur." Uludağ Üniversitesi (UÜ) Veteriner Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Tayar da kahverengi yumurtaların daha iyi olduğu savının şehir efsanesinden başka bir şey olmadığını, bu görüşün kahverenginin fiyatının diğerlerinden yüksek olmasından kaynaklandığını vurguladı.Yumurta kabuklarının beyazdan kahverenginin değişik tonlarına kadar farklılık gösterebildiğini anlatan Tayar, "Bu, tamamen tavuğun genetik yapısına bağlıdır. Genel olarak Asya kökenli tavukların yumurtaları kahverengi, Akdeniz kıyıları kökenlilerin ise beyaz olur." ifadesini kullandı.Besin değeri, lezzet ve pişme karakteristikleri bakımından her iki renk yumurtanın, aynı değerde olduğunu vurgulayan Tayar, "Tat ve beslenme değeri açısından kahverengi ve beyaz yumurta arasında hiçbir fark yoktur. Ne kahverengi yumurta daha iyi, ne de beyaz yumurta. İkisi de eşit. Kahverengi yumurta daha sağlıklı olduğu için pahalı değildir. Beyaz yumurtaya göre daha pahalıya satılmasının nedeni, tüketici tercihidir." diye konuştu. Bursa'da Tuzpazarı yakınlarında kurulan meyve sebze pazarında yumurta satan Müslim Altaş da beyaz ve kahverengi yumurta arasında yarı yarıya fiyat farkı olduğunu belirterek, "Beyaz 40 iken kahverengi yumurta 80 kuruşa kadar çıktı. Kahverengi yumurta, beyaz yumurtaya göre daha çok tercih ediliyor. Müşteri, hep kahverengi yumurta istiyor." dedi.
28.12.2016 - 17:07
haberturk
[]
Kahverengi yumurtanın fiyatı tavan yaptı
İş-Yaşam
https://www.haberturk.com/ekonomi/is-yasam/haber/1342149-kahverengi-yumurtanin-fiyati-tavan-yapti
Kuşadası Belediye Başkanı Esat Altungün, TARİŞ'in Kuşadası ilçesinde yeniden satışa çıkardığı arsada çok katlı yapılaşmaya karşı olduklarını bildirdi.
null
TARİŞ'in, Kuşadası ilçesinde 12 yıldır tartışma konusu olan ve belediye tarafından daha önce iki defa yeşil alan ilan edilen sahil bandındaki yaklaşık 10 dönümlük arsasını ihaleyle yeniden satışa çıkarması tartışmalara neden oldu. Kuşadası Belediye Başkanı Altungün, TARİŞ arsasının satışa çıkarılmasına ilişkin yaptığı açıklamada, bu arsanın kullanımına ilişkin düşünce ve görüşlerinin değişmediğini belirtti. TARİŞ'e ait 9 bin 958 metrekarelik arsanın düşük yoğunluklu yapılaşma ve kültür merkezi şeklinde değerlendirilmesini istediklerini belirten Altungün, şunları kaydetti: ''Atatürk Bulvarındaki bu alan, Kuşadası'nın nefes aldığı ender noktalardan biri. Bu konudaki görüşümüzü daha önce Aydın Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu toplantılarında da dile getirmiştik. Zira bu alan içerisinde zaten tescilli iki eski yapı da bulunuyor. Satışa çıkarılması, arzu ettiğimiz bir durum değil. Zaten TARİŞ arsasında çok katlı yapılaşmaya karşıyız, söz konusu arsanın düşük yoğunluklu ve kültür merkezi şeklinde değerlendirilmesini istiyoruz.'' TARİŞ, yıllardır ilçede çeşitli tartışmalara neden olan ve daha önce bir kez ihaleyle satışı yapılan, ancak alıcı firmanın vazgeçmesi üzerine elde kalan Kuşadası'ndaki arsasını, gazetelere verdiği ilanla 8 Ocak'ta yapılacak ihaleyle yeniden satışa çıkardığını duyurmuştu.
04.01.2010 - 13:36
null
[]
Çok katlıya izin yok
Ekonomi
https://www.ntv.com.tr/ekonomi/cok-katliya-izin-yok,f4itCF93sE2v0xDaoQTqkQ
Fransa'da eylem yapan terör örgütü PKK yandaşları, Avrupa Konseyi binası ve polise taşlı saldırı düzenledi. Saldırı sonrası 43 kişi gözaltına alındı
AA
'nın Strazburg kentinde eylem yapan terör örgütü yandaşları, Avrupa Konseyi binası ve polise saldırdı. Yerel basında yer alan haberlere göre, terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'ın tutukluluk şartlarını protesto amacıyla Avrupa Konseyi önünde gösteri düzenleyen PKK yandaşları, taşkınlık yaparak çevreye saldırdı. Taş ve tehlikeli cisimler atarak Avrupa Konseyi binasının camları ve kapısını kıran PKK sempatizanları, binanın dışındaki çöp bidonunu da ateşe verdi. Taşlarla 3 polisi yaralayan terör örgütü yandaşlarından 43'ü gözaltına alındı. Avrupa Konseyi İletişim Direktörü Danile Holtgen, basına yaptığı açıklamada, saldırının kabul edilemez olduğunu belirtti. Gösterinin düzenlendiği Avrupa Bulvarı'nda yoğun güvenlik önlemleri alındı.
25.02.2019 - 22:59
haberturk
['pkk', 'avrupa konseyi', 'saldır', 'saldırı', 'strazburg', 'fransa']
PKK yandaşlarından Avrupa Konseyi'ne saldırı! 43 kişi gözaltına alındı
Dünya
https://www.haberturk.com/pkk-yandaslarindan-avrupa-konseyi-ne-saldiri-43-kisi-gozaltina-alindi-2385178
Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hasan Herken, Cumhurbaşkanlığı karşılama törenindeki askerlerle ilgili sosyal medyadaki paylaşımına tepkiler nedeniyle istifa ettiğini bildirdi.
null
DENİZLİ - Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hasan Herken, Cumhurbaşkanlığı karşılama törenindeki askerlerle ilgili sosyal medyada yayımladığı ve daha sonra kaldırdığı paylaşımına ilişkin değerlendirme ve tepkiler nedeniyle dekanlık görevinden istifa ettiğini bildirdi. Herken yaptığı yazılı açıklamada, sosyal medya paylaşımının kastının dışında değerlendirildiğini belirterek, "Düşünce dünyamın yazılı ve görsel medyada yansımalarına bakıldığında milletimizin tarihine, manevi değerlerine ve T.C. Devleti'nin temsil noktasında bulunan Cumhurbaşkanlığı makamına hakaret, aşağılama veya istihza içeren tek bir beyanım olmamıştır, gösterilemez" ifadesini kullandı.  Herken, görev süresince PAÜ'de tıp eğitiminin kalitesini artırmaya yönelik bir çok yeniliğe imza attıklarını, bu çalışmalarının ve yaptıkları ilklerin yerine bir sosyal medya paylaşımıyla anılmaktan üzüntü duyduğunu belirtti.  Prof. Dr. Herken, açıklamasında şu ifadelere yer verdi: "Düşünce dünyamın yazılı ve görsel medyada yansımalarına bakıldığında milletimizin tarihine, manevi değerlerine ve T.C. Devleti'nin temsil noktasında bulunan Cumhurbaşkanlığı makamına hakaret, aşağılama veya istihza içeren tek bir beyanım olmamıştır, gösterilemez. Bu tweet'i paylaşırken amacım medyaya yansıtılmaya çalışıldığı gibi Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni temsil eden Cumhurbaşkanımızın makamını itibarsızlaştırmak olmadığı gibi mensubu olmaktan gurur duyduğumuzun milletimiz ve şanlı tarihimizle de alay etmek değildir."  Paylaştığı tweet'in PAÜ'de rektör seçimlerini etkilemeye yönelik malzeme yapıldığını savunan Herken, açıklamasını "Sorumluluk gereği şahsım üzerinden üniversitemizin hedef gösterilmemesi ve başka gayelere hizmet etmemesi adına dekanlık görevinden ayrılıyorum. Çalışmalarıma psikiyatri kliniği öğretim üyesi olarak devam edeceğim" ifadeleriyle tamamladı.
18.01.2015 - 01:53
Anadolu Ajansı
['Türkiye']
Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Herken, attığı tweet yüzünden istifa etti
Türkiye
https://www.ntv.com.tr/turkiye/pamukkale-universitesi-tip-fakultesi-dekani-herken-attigitweet-yuzunden-istifa,dNRRA8FHl0aMNb5y0XpSZg
Yargıtay, postalar halinde çalışma yapılan iş yerinde işçinin sürekli gece postasında çalıştırılmasının yasal düzenlemelere aykırı olduğu sonucuna vararak bu nedenle istifa eden işçinin iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğine hükmetti.
null
Yargıtay 22. Hukuk Dairesi, postalar halinde çalışma yapılan iş yerinde işçinin sürekli gece postasında çalıştırılmasının ilgili yasal düzenlemelere aykırı olduğu sonucuna vararak bu nedenle istifa eden işçinin iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğine hükmetti. bir otelde olarak çalışan işçi, sürekli gece mesai yapması nedeniyle rahatsızlandı. İşverene gündüz çalışma yönündeki talebini ileten işçinin bu talebi reddedildi. İşçi, talebinde ısrar etmesi üzerine, işveren tarafından zorla istifa ettirildiğini öne sürdü. İşçi, kıdem ve ihbar tazminatı alacağının yanı sıra bir kısım alacaklarının ödenmesi istemiyle konuyu yargıya taşıdı. Gaziantep 3. İş Mahkemesinde görülen davada, davalı işveren, iş yerinin otel olduğunu, 24 saat hizmet verildiğini, işçinin gece vardiyasında çalışmak istemediğini beyan ederek istifa ettiğini, bu nedenle kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanmadığını iddia etti. Mahkeme, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak işçinin taleplerini kısmen kabul etti, istemini reddetti. Kararın temyiz edilmesi üzerine dosya, Yargıtay 22. Hukuk Dairesine geldi. Daire, işçinin iş sözleşmesinin haklı sebeple feshedildiğini kabul ederek yerel mahkeme kararını bozdu. Dairenin kararında, İş Kanunu'nun 24. maddesine göre, çalışma şartlarının uygulanmamasının işçiye iş sözleşmesini haklı sebeple fesih imkanı verdiği vurgulandı. İş Kanunu'nun 69. maddesine göre, çalışma hayatında "gece" kavramının, en geç saat 20.00'de başlayarak en erken saat 06.00'ya kadar geçen ve en fazla 11 saat süren dönemi ifade ettiği belirtilen kararda, bazı işlerin niteliğine ve gereğine göre veya yurdun bazı bölgelerinin özellikleri bakımından çalışma hayatına ilişkin "gece başlangıcı"nın daha ileriye alınması, yaz-kış saatlerinin ayarlanması, gece çalışmalarına fazla ücret ödenmesi usulü gibi durumları düzenleyen yönetmelikler çıkartılabileceği aktarıldı. Kararda, işçilerin gece çalışmalarının 7,5 saati geçemeyeceği ancak turizm, özel güvenlik ve sağlık hizmeti yürütülen işlerde işçinin yazılı onayının alınması şartıyla 7,5 saatin üzerinde gece çalışması yaptırılabileceği kaydedildi. Postalar Halinde İşçi Çalıştırılarak Yürütülen İşlerde Çalışmalara İlişkin Özel Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 7. maddesine göre, gece postalarındaki işçilerin 7,5 saatten fazla çalıştırılmasının yasak olduğuna işaret edilen kararda, turizm hizmeti yürütülen işlerde ise işçinin yazılı onayı alınmak suretiyle bu sürenin aşılabileceği vurgulandı. Kararda, aynı yönetmeliğin 8. maddesinde, "Gece ve gündüz işletilen ve nöbetleşe işçi postaları çalıştırılarak yürütülen işlerde postalar; en fazla bir iş haftası gece çalıştırılan işçilerin, ondan sonra gelen ikinci iş haftasında gündüz çalıştırılmaları suretiyle ve postalar birbirlerinin yerini alacak şekilde düzenlenir. Zorunluluk olmadıkça işçilerin postaları değiştirilemez. Ancak 4857 sayılı İş Kanunu'nun 69. maddesi uyarınca, gece çalışması nedeniyle sağlığının bozulduğunu raporla belgeleyen işçiye işveren, olanakların elverdiği ölçüde gündüz postasında durumuna uygun bir iş verir. İşin niteliği ve yürütümü, iş sağlığı ve güvenliği göz önünde tutularak gece ve gündüz postalarında iki haftalık nöbetleşme esası da uygulanabilir." düzenlemesinin yer aldığı hatırlatıldı. Dairenin kararında, somut olayda işe girdiği andan itibaren sürekli gece çalışan davacının, "yoğun tempoda gece çalışması nedeniyle sağlık durumunun bozulduğunu, işverene gündüz vardiyasına geçmek isteğini defalarca iletmesine rağmen bu talebinin kabul edilmediğini, böylece, kendisine zorla istifa dilekçesi imzalattırılarak iş sözleşmesinin sona erdiği"ni ileri sürdüğü aktarıldı. Davalı işverenin ise davacının görevinin kahvaltıcılık olduğunu, gece çalışmak istemediği için iş sözleşmesini istifa ederek feshettiğini savunduğu belirtilen kararda, yerel mahkemece, "İstifa dilekçesinin zorla imzalatıldığının ispatlanamadığı, davacının kahvaltıcı olarak işe alındığı, bu işin gece çalışmasını gerektirdiği, ayrıca tanık anlatımlarında işçinin gündüz çalışma isteği kabul edilmeyince işten kendisinin ayrıldığı anlaşıldığından davacı tarafından yapılan feshin haklı sebebe dayanmadığı" sonucuna varıldığı kaydedildi. " Kararda, "Ne var ki mahkemece eksik inceleme ve araştırmayla varılan sonuç hatalı olmuştur." tespiti yapıldı. İşçinin sürekli gece çalıştığı için kendi isteğiyle işten ayrılmak zorunda olduğunu dilekçeyle beyan ettiği, bu dilekçenin istifa olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığı aktarılan kararda, öncelikle işçinin istifa dilekçesinde gerçek iradesinin ne olduğunun araştırılması gerektiğine dikkat çekildi. Tanık anlatımlarında 24 saat açık olan otelde, mutfak bölümünde postalar halinde çalışma sistemi uygulandığının, davacının diğer işçilerden farklı olarak sürekli gece mesaisinde çalıştırıldığının beyan edildiği ifade edilen kararda, şunlar kaydedildi: "Kahvaltıcılık işinin, çalışma postalarından biri olduğu anlaşılmaktadır. Davacının çalıştığı mutfak bölümünde postalar halinde çalışma yapıldığı dosya kapsamıyla sabit olup sadece davacının kahvaltıcılık görevi adı altında çalışma postalarının dışında tutulması ilgili mevzuat ilke ve esaslarıyla bağdaşmamaktadır. Bu itibarla iş yerinde postalar halinde çalışma yapıldığı sabit olmasına rağmen davacının sürekli aynı postada çalıştırılmasının ilgili yasal düzenlemelere aykırı olduğu, bu aykırılığın giderilmesine yönelik talebin işverence yerine getirilmemesinin çalışma şartlarının uygulanmaması anlamına geleceği değerlendirilerek davacının iş sözleşmesinin İş Kanunu'nun ilgili maddesi çerçevesinde haklı sebeple feshedildiğinin kabulü gerekir."
07.06.2019 - 06:43
Anadolu Ajansı
['kıdem tazminatı', 'Türkiye', 'Ekonomi', 'çalışan']
İşçinin sürekli gece çalıştırılması haklı fesih nedeni sayıldı
Ekonomi
https://www.ntv.com.tr/ekonomi/iscinin-surekli-gece-calistirilmasi-hakli-fesih-nedeni-sayildi,-Qu_zQqVR029LSvec5ioOQ
"Airpower09" adlı uluslararası gösteri uçuşu bugün ülkenin güneyindeki Zeltweg kasabasında yapıldı
null
Avusturya Silahlı Kuvvetlerinin düzenlediği geleneksel "Airpower09" adlı uluslararası gösteri uçuşu bugün ülkenin güneyindeki Zeltweg kasabasında yapıldı. Türk Hava Kuvvetleri akrobasi timi Türk Yıldızları da yaptıkları yarım saatlik gösteri uçuşuyla büyük beğeni kazandılar. Türk Yıldızlarının, sekiz adet süpersonic savaş uçağıyla yaptığı gösteriyi adeta nefeslerini tutarak izleyen binlerce seyirci uçuşun sona ermesinin ardından Türk pilotlarını coşkuyla alkışladı. Topluca havalanan Türk Yıldızları ekibi filosundan daha sonra ayrılan "Joker" adlı iki uçak aksi istikametlerden son sürat birbirlerine doğru gelmeye başlayınca seyircilerin çığlık sesleri duyuldu. Yerden bakıldığında birbirlerine birkaç metre yaklaştıkları sanılan iki uçak son dakikada altlı üstlü geçerek yollarına devam edince bu kez de seyircilerden coşkulu alkışlar yükseldi. Parçalı bulutlu bir havada gösteri yapan Türk Yıldızlarının yarım saatlik gösteri uçuşunu sorunsuz olarak tamamlayıp inişe geçtiklerinde de aralarında Türklerin de bulunduğu binlerce seyircinin coşkuyla alkışladıkları gözlendi. Bu arada Türk Yıldızları, uçuş sahasının seyircilere ayrılan bölümünde ekibe ait bazı hatıra eşya ve tanıtım malzemesi dağıtmak üzere bir stand açtı. Türk yıldızlarının tanıtım standına Türk ve Avusturyalı seyirciler büyük ilgi gösterdi. Airpower-09 etkinliğini organize eden Avusturya Silahlı Kuvvetleri, Zeltweg kasabasında yapılan bugünkü hava gösterilerini 100 bin kişinin izlediğini bildirdi. Uluslararası hava gösterilerinde bugüne kadar birçok başarıya imza atan Türk Yıldızları akrobasi timi, dünya genelinde sekiz adet Supersonic uçak kullanan tek akrotim olarak biliniyor. Airpower-09 gösterisine ev sahibi Avusturya'nın yanı sıra Türkiye, Fransa, İsviçre ve Hırvatistan hava kuvvetleri ile bazı özel firmalar katılıyor. Ülkenin güneyindeki Zeltweg kasabasında bugün başlayan Airpower-09 gösterilerine yarın da devam edilecek, Türk Yıldızları yarın da yerel saatle 15.30-17.00 arası ikinci bir gösteri uçuşu yapacak. AA
27.06.2009 - 09:04
haberturk
[]
Avusturya'da Türk yıldızları nefes kesti
Ekonomi
https://www.haberturk.com/ekonomi/makro-ekonomi/haber/155371-avusturyada-turk-yildizlari-nefes-kesti
Şanlıurfa'nın Siverek ilçesinde 2 mahalle çekirge istilasına uğradı.
DHA
Şanlıurfa'nın Siverek ilçesinde 2 mahalle çekirge istilasına uğradı. İlçeye 40 kilometre uzaklıktaki Güldorgun, Ortaköy, Basyamca ve Bağlık mahallelerinin kırsal alanında görülen yüz binlerce çekirge korkuya neden oldu. Mahalle sakinleri çekirgelerin ekili tarlalara ulaşmaması için yardım bekliyor. Bazı mahalle sakinleri ise araziye çıkarak, çekirgelerin yönlerini değiştirmeye çalışıyor. Çekirgelerin 2 yıldır bölgede görüldüğünü belirten mahalle sakinleri hayvan otlatma meralarında sürüler halinde uçuşan çekirgelerin bölgede ot bırakmadığını ve hayvanlarının aç kaldığını belirtti.
22.06.2019 - 09:24
haberturk
['haber', 'haberler', 'şanlıurfa haberleri', 'siverek', 'çekirge istilası', 'son dakika']
Siverek'te iki mahalle çekirge istilasına uğradı!
Gündem
https://www.haberturk.com/siverek-te-iki-mahalle-cekirge-istilasina-ugradi-2497436
Yalova'da konuşan CHP lideri Kılıçdaroğlu, "Bütün dünya, bütün ülkeler önce bütün programlarının başına istihdamı koyarlar. Ben insana iş, güç yaratıyor muyum? Sosyal devlet olarak gereğini yapıyor muyum? İstihdam yaratıyorsan memlekette huzur var demektir" dedi.
null
Yalova'da, Raif Dinçkök Kültür Merkezi'nde iş dünyası ile sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve muhtarlarla bir araya gelen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, programda yaptığı konuşmada, Yeni Zelanda'nın Christchurch şehrinde iki camide cuma namazı sırasında yaşanan ırkçı ve İslam düşmanı saldırılar hakkında değerlendirmelerde bulundu. Kentteki iki camide namaz kılan Müslümanlara ateş açıldığını ve 49 kişinin hayatını kaybettiğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu: "Acı bir olay. Bizi derinden yaralayan bir olay. Bunu yapanları lanetliyoruz. Sadece Müslümanların lanetlemesi gerekmiyor. İnsan sevgisi olan, inancı olan herkesin böyle bir olayı lanetlemesi lazım. Sonuçta insanların inançlarına, kimliklerine, yaşam tarzlarına hepimizin saygı duyması gerekir. Batılı dostlarımıza seslenmek isteriz. Müslümanlık üzerinden, inanç üzerinden siyaset yapmanın ne kadar tehlikeli sonuçlar doğuracağını Yeni Zelanda örneği gösteriyor. İnsanoğlu, inanç üzerinden siyasetin ağır bedellerini ödemiştir. Tarihte 100 Yıl Savaşları denilen ve siyaset tarihinde okutulan bir bölüm var. Sadece Hristiyan dünyası, farklı mezhepler nedeniyle 100 yıl savaşmıştır. 100 yıl insanlar birbirlerini öldürmüşler. Sonunda biz neden birbirimizi öldürüyoruz? Herkesin inancı kendisine ait. Siyaset kurumu inanç dünyasına müdahale etmemeye, dini siyasete alet etmemeye özen gösterdi. Bunu yasalarla da koydu çünkü inanç üzerinden siyasetin, kimlik üzerinden siyasetin ağır bedellere yol açtığını insanoğlu gördü." Kılıçdaroğlu, İkinci Dünya Savaşı'na Hitler'in ırkçı bir söylemle başlaması ve dünyayı kana bulamasının da kimlik üzerinden siyasetin nasıl felaketler doğuracağını gösterdiğini vurguladı. Bundan ders almayan, dünya tarihini iyi okumayan siyasetçiler olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, "İnsanlar ibadetlerini yapıyorlar, kimseye kin besledikleri yok. Yüreklerinde sevgi var, hoşgörü var. Neden bu insanlar öldürüldü? Hangi gerekçeyle öldürüldü? Bir toplumun genlerine kin tohumları ekerseniz sonuç felaket olur. En büyük acıları çeken aslında Anadolu coğrafyasıdır. O nedenle Yunus Emre kin tutmamayı hepimize söylemiştir" ifadelerini kullandı. Kin tutarak sorunların çözülmeyeceğini anlatan Kılıçdaroğlu, kin ve intikam duygusuyla siyaset yapılamayacağını belirtti. Siyaseti bir hizmet yarışı olarak nitelendiren Kılıçdaroğlu, "Herkes oturur, bir topluma, bir kente nasıl hizmet yapacağını anlatır. Vatandaşlar da bakarlar, 'En iyi hizmeti o veriyorsa gideceğim oyumu ona vereceğim.' diyecektir ama düşmanlaştırarak, kin ve nefret tohumları ekerek, insanları kutuplaştırarak, adeta birbirine düşman ederek siyaset yaparsanız bunun herkese zararı olur" değerlendirmesini yaptı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, kişi ile Allah arasına kimsenin giremeyeceğini anlatarak şu değerlendirmeyi yaptı: "Kimin daha fazla Müslüman, kimin daha az Müslüman olduğunu belirlemeye hangi siyasetçinin yetkisi vardır? Bütün dünya yeniden oturup düşünmeli. Tabii dönüp İslam coğrafyasına da bakmamız gerekiyor. İslamiyet üzerinden insanların birbirlerini nasıl katlettiklerini görüyoruz. IŞİD dediğimiz terör örgüt, El Kaide dediğimizi terör örgütü kendi Müslümanlık anlayışlarını zorla dayatmaya çalışıyorlar. Eğer onlar dediklerini yapmazsanız katliniz vacip oluyor. Size bu yetkiyi kim verdi? Hangi inanç, hangi kimlik verdi ve İslam dünyasında yaşanan dram, İslam dünyasından kaynaklanan terör bütün dünyada farklı yorumlara yol açtı? İslam dünyasının da oturup düşünmesi gerekiyor, 'Neden benim ülkemde terör var?' diye. Düşünebiliyor musunuz, bir taraf saldırıyor 'Allah Allah' diye öldürmeye. Öbür taraf da saldırıyor 'Allah Allah' diye karşı tarafı öldürmeye. Nasıl oluyor bu? Silahlar kimden? Silahlar kendilerini uygar diye tanımladıkları devletlerden. Silahlar oradan, birbirlerini öldürme de buradan. Bu tuzağa artık İslam dünyasının düşmemesi lazım, uyanması lazım." Ortadoğu Barış ve İşbirliği Teşkilatı (OBİT) kurulmasını önerdiklerini anımsatan Kılıçdaroğlu, bunu İslam dünyasına, Ortadoğu'ya barışın gelmesi için dillendirdiklerini aktardı. Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti: "Türkiye, İran, Irak ve Suriye bir araya gelmeli. 4 ülkenin kendi içindeki akrabaları bir başka ülkede zaten. Bunlar akraba topluluklar zaten. İnanç birliktelikleri var büyük ölçüde. Neden 4 ülke bir araya gelmiyor da bu ülkeler sorunun kaynağı haline geliyor Ortadoğu'da. Bunları aşmak zorundayız. Aklımızı ve mantığımızı kullanmak zorundayız. Ortadoğu'da egemen güçlerin sahip olacakları gücü kırmak zorundayız. 'Ortadoğu'da barış olmasın' ne demektir? Ortadoğu'ya huzurun gelmesi gerekir. Orada da Araplar var, burada da. Orada da Kürtler, burada da. Orada da Ezidiler, burada da. Orada da Türkmenler var, burada da Türkler var. Niye düşmanlar? Bu düşmanlık nedir? Egemen güçlerin kışkırtmasıyla. Türkiye'nin yeni bir siyaset anlayışına ihtiyacı var. Radikal bir dönüşüme ihtiyacı var. Barış eksenli, huzur eksenli bir siyasete ihtiyacı var. Barışı en çok savunan kimdir? Savaş meydanlarından gelen Gazi Mustafa Kemal'dir. Kendisi savaş meydanlarından gelmiştir. Yemen'e de gitmiştir, Filistin'e de gitmiştir, Anadolu'da hemen hemen her cephede çarpışmıştır. Çanakkale'de yine o vardır ama savaşın ne kadar, acımasız bir yüzünün olduğunu görmüştür ve bunun tanıklığını yapmıştır. Orada demiştir 'Zorunlu olmadıkça savaş bir cinayettir.' diye. Neden savaş, neden İslam dünyasında kan akıyor? Neden bütün İslam dünyasındaki üniversite sayısı sadece Hindistan'daki üniversite sayısından bile daha az, neden? Bunların yeniden sorgulanması lazım. Yeniden oturup düşünmemiz lazım. Yeni bir yönetime, anlayışa, duruşa ihtiyacımız var. Ahlaklı bir duruş, insana saygıyı esas alan bir duruş, herkesin inancına, kimliğine, yaşam tarzına saygı duyulan bir duruşa ihtiyacımız var." Kimseyi ötekileştirmeye, kimsenin hakkının hukukunu çiğnemeye hiç kimsenin hakkının olmadığına dikkati çeken Kılıçdaroğlu, "Kimseyi ötekileştirmek gibi bir düşüncenin içine girmeye hakkımız yoktur. İnancımız da bu böyle öngörüyor zaten. Kültürümüz de böyle öngörüyor. Birilerinin dolduruşuna gelip bir başkasını, bir başka arkadaşı, bir başka grubu farklı görmek, onu toplumun dışına itmek asla ve asla doğru değildir. Beraber huzur içinde yaşamak zorundayız" diye konuştu. Kılıçdaroğlu, Türkiye'de işsizliğin en temel sorun olduğunu savundu. Bütün kötülüklerin temelinde işsizliğin yattığını öne süren Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: "Bir babanın okula giden çocuğa harçlık verememesi ne demektir? Bir annenin akşam çocuğunun karnını doyuramaması ne demektir? Bütün dünya, bütün ülkeler önce bütün programlarının başına istihdamı koyarlar. Ben insana iş, güç yaratıyor muyum? Sosyal devlet olarak gereğini yapıyor muyum? İstihdam yaratıyorsan memlekette huzur var demektir. Herkesin işi, aşı varsa o memlekette huzur var demektir. Yeni işsizlik rakamları açıklandı. Resmi rakamlara bakıyorsunuz, gayriresmi rakamlara bakıyorsunuz. Resmi rakamlar yüzde 13,5'a çıktı. Felaket bir şey. 2002 krizinde böyle bir tablo yoktu. İşsiz sayımız 7,5 milyona dayandı. Büyük bir kısmı da üniversite mezunu işsizler." Kılıçdaroğlu, bir iktidarın işsizlik sorununu çözüyorsa veya minimize ediyorsa başarılı, çözmüyorsa da dünyanın ortak söylemi olarak başarısız kabul edildiğini belirtti. Herhangi bir ülkede işsizliğin belli bir oranın üstüne çıkması durumunda yönetimin başarısız sayılacağını anlatan Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmelerde bulundu: "Bir ülkede işsizlik belli bir oranın üstüne çıkmışsa hele gele yüzde 13,5'a, 14, 15, 16'lara çıkmışsa orada büyük bir başarısızlık var demektir. Yönetimde başarısızlık var demektir. Diyeceksiniz ki nasıl yönetimde başarısızlık var? İşsizlik sorununu çözmek için memlekette geliri artırmak için ne oluyor? Diyorlar ki vatandaşa 'Vergi ver.' Öyle ya vergi vereceksiniz. Vergi zor alıma dayanıyor. Gönüllü vergi vermek yoktur. Vergi vereceksin, vermezsen gelir size cezayı bir de faiziyle üstelik sizden vergiyi zorla alır. Vergi verildi mi, verildi. Trilyonlarca lira vergi toplandı son 17 yılda. Trilyonlarca lira, dolar daha doğrusu vergi toplandı. Yetti mi, hayır yetmez dediler. Ne olması lazım? Özelleştirme yapacağız. Ne kadar özelleştirme yaptılar? Cumhuriyet tarihinin en büyük özelleştirmelerini yaptılar. 70 milyar dolarlık özelleştirme yaptılar. Yani o parayı da aldılar. İyi peki. Yetti mi, yetmedi. Bir dünyanın borcunu aldılar son 16 yılda, 17 demiyorum. Son 16 yılda Londra'daki bir avuç tefeciye ödedikleri faizin miktarı 149 milyar dolar. Bakın vergi aldılar vatandaştan, özelleştirme yaptılar, borçlandırdılar, şimdi faizi ödemek için borçlanmak zorundalar. Soru şu: Bu paralar nereye gitti? Bu kadar işsizlik var, yoksulluk var? Binlerce çocuk yatağa aç giriyor. Nereye gitti bu paralar? Bu soruyu, hangi partiye oy veriyorsa versin, her vatandaşımın önce vicdanına sorması lazım. Özellikle de 17 yıldır bir partiyi tek başına iktidara getiren AK Parti'li kardeşlerimizin sorması lazım. Ya vergi istedin verdik, özelleştirme yaptın 'tamam' dedik, borç dedin evet, ona da 'evet' dedik. Nerede ya memlekete nerede ne oldu? Nasıl oluyor da 7,5 milyonu aşkın kişi işsiz kalıyor bu ülkede? Gerçekten de toplumun doğru bilgilenmesi değil toplumun yanlış bilgilenmesi için her şeyi de yaptılar." Kılıçdaroğlu, 2012'de Türkiye'nin 6 bölgeye ayrılarak yine bölgesel bazlı teşvikler getirildiğini anımsattı. Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki 15 ile yatırım yapılması için bu teşviklerin konulduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Ne oldu? Hiçbir şey. Geçiyorum, 2015. Sayın Davutoğlu, Başbakan o zaman. Çankaya Köşkü'nde İstihdam, Sanayi Yatırımı ve Üretimi Destekleme Paketi açıkladı. Ne oldu? Hiçbir şey. Devam ediyor. Sayın Binali Yıldırım, şimdi beyefendi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı. Başbakan Binali Yıldırım. Yatırımcılara her türlü kolaylığı sağlamak üzere bir paket açıkladı. Kullandığı bir sözcük, cümle önemli, 'Turkuaz halı sereceğiz' diyor. Turkuaz halıyı nereye serdin kardeşim? Nedir bu 7,5 milyon işsiz? Turkuaz halıyı nereye serdiğinizi biz gayet iyi biliyoruz. Beşli çeteyi de çok iyi biliyoruz. Sarayda oturanların hiçbirisinin işsizlik sorunu yok. Yakınlarının, çocuklarının işsizlik sorunu yok. Herkesin bir eli yağda bir eli balda. Turkuaz halıyı kimin altına serdin? Hala bilmiyoruz. Devam ediyor, 2016. Sayın Binali Yıldırım yine Başbakan. Bakanlar Kurulunda yine 'Devrim niteliğinde yenilikler yaptık ve teşvik paketini açıkladık' diyor. Devrim niteliğinde yenilikler ne oldu? Nasıl bir yenilik? Nasıl oluyor da 7,5 milyon çocuğumuz işsiz, insanımız işsiz. Torba yasa 2019 şubat ayında Meclis'ten çıktı. Torba yasa çıkardılar. Yine teşvik, istihdamı teşvik. E nasıl oluyor da insanlar işsiz kalıyor ve sevgili damat açıkladı. Damat 25 Şubat 2019'da açıklama yapıyor. '2,5 milyon istihdam yaratacağız.' İyi de 17 yıldır 1 milyon niye yaratmadın ya? Niye en azından işsiz sayısını azaltmadın? Şimdi, ne zaman? Seçimlerden sonra yaratacaklarmış. Seçimlerden önce olmaz." Partisinin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Ekrem İmamoğlu'nun, "Belediye başkanı olduğumda 5 yıl içinde 150 bin kişiye istihdam yaratacağım." dediğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Rakibi Binali Bey'in söylemi, 18 Şubat 2019, 'Belediyelerin istihdam yaratma görevi yoktur.' Yani 'Nereden çıkardınız siz bunu? Ben Başbakan iken bile beceremedim. Şimdi belediye başkanıyken nasıl becereceğim' diyor. İtiraf ediyor, 'Böyle bir yetkisi yoktur' diyor. 'Görevi yoktur' diyor. Bunu üzerine Ekrem Bey bir açıklama yaptı, 'Ben 150 bin demiştim, 5 yıl içinde, söz veriyorum 200 bin kişilik istihdam yaratacağım' dedi. Sonra Binali Bey bir televizyon programına katıldı. Ne dedi? '5 yılda ben 500 bin kişiye istihdam yaratacağım.' Günaydın beyefendi, günaydın. Devleti kimlerin yönettiğini görüyorsunuz. Nasıl yönettiklerini de görüyorsunuz. Tutarsızlıkları görüyorsunuz. Çaresizlikleri görüyorsunuz. Öngörüsüzlükleri görüyorsunuz. Neleri yapıp neleri yapmayacaklarını bilmeyenleri görüyorsunuz" diye konuştu. Türkiye'nin üretimden koparıldığını savunan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti: "Eğer bir beka sorunu aranıyorsa, Türkiye üretimden koparıldığı için bir beka sorunu, gelecek sorunu vardır. Bunun bilinmesi lazım. 17 yıl yöneteceksiniz bir memleketi, 17 yıl vergi alacaksınız, özelleştirme yapacaksınız, borç alacaksınız, sonunda ortaya üretimden kopartılan bir Türkiye ve 7,5 milyon işsiz insan. Nasıl oluyor bu? Nereye gitti bu paralar? Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bir planı var mı şu anda? Bir kalkınma planı yok. En son kalkınma planı süresi 2018'de bitti. 2019, yarın ne olacağını kimse bilmiyor. Kalkınma planı yok. 17 yıldır ülkeyi yönetenlerin Türkiye'yi getirdikleri nokta budur." Kılıçdaroğlu, "2018'de sadece Yunanistan'dan 115 milyon dolarlık pamuk ithal ettik. Ne için? 28 milyon dolarlık buğday ithal ettik. 13 milyon dolarlık da tütün ithal ettik. Dün Adıyaman'da vatandaş, elinde tütün demetiyle geliyor, 'Ne yapacağız?' diyor. Yunanistan var, senin ekmene gerek yok. Ne olacak peki bu vatandaş?" dedi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, şu ifadeleri kullandı: "Buğday ekilir mi Türkiye'de, ekilir. Hani Orta Anadolu buğday ambarıydı, ne oldu bu buğday ambarına? Batının egemen güçleri şu anda diyorlar ki '82 milyonluk Türkiye'yi kim doyuracak?' Hollanda diyor 'Ben doyuracağım.' Yunanistan, Almanya, Kanada diyor 'Ben doyuracağım.' 82 milyon. Mercimeği ben vereyim, nohudu sen ver, fasulyeyi bir başkası, canlı hayvanı bir başkası, eti bir başkası. Samanı Romanya'dan alalım. Peki Türkiye, ne olacak bu çiftçiler, üreticiler?" Sandığa gidileceğini ve oy kullanılacağını ancak kimseye A partisine veya B partisine oy vermesini söylemediğini dile getiren Kılıçdaroğlu, "Sadece ve sadece elinizi vicdanınıza koyun ve oyunuzu öyle kullanın. Başka bir şey istemiyorum" dedi. "Ülkücü kardeşlerime de seslenmek isterim. Ülkücü kardeşlerime, kendisini milliyetçi olarak tanımlayan kardeşlerime seslenmek isterim. Bizim 6 okumuzdan birisi milliyetçiliktir. Nedir milliyetçilik; vatanseverliktir'' ifadelerini kullanan Kılıçdaroğlu, vatanı, bayrağı, ülkeyi ve insanları sevdiklerini, kendilerinin de milliyetçi olduklarını vurguladı. Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle tamamladı: "Ben isterim ki eğer bir gelir elde edeceksek, kazanç elde edilecekse önce benim ülkem bunu sağlasın, benim ülkem büyüsün, benim ülkem güçlü olsun. Nasıl güçlü olacak; üreterek güçlü olacak? Üreterek, satarak değil. Bakın Cumhuriyeti kuranlar ne yaptılar biliyor musunuz? Pamuk, tütün, tarım ürünleri sattılar, fabrikalar kurdular. Bunlar ne yapıyorlar, fabrikaları sattılar domates getiriyorlar. Fabrikaları sattılar saman getiriyorlar. Fabrikaları sattılar biber getiriyorlar. Fabrikaları sattılar 200 bin ton patates getirecekler. Hangi akıl Allah aşkına hangi akıl ya hangi mantık bu? Bu mudur milliyetçilik? Bu söylemin ve bu siyasi iradenin arkasında durmak ve onun bekçiliğini yapmak mıdır milliyetçilik? Başka bir şey daha var. Sakarya burnunuzun dibinde. 20 milyar dolarlık bir fabrika var orada, tank palet fabrikası. Kime sattılar yüzde 49,9'unu; Katar ordusuna. Şimdi ben kendisini ülkücü ya da milliyetçi olarak tanımlayan bütün kardeşlerime sesleniyorum. Bana dünyada bir ülke gösterin, ister Amerika, ister Kanada, ister Japonya, ister Güney Kore, isterseniz Kuzey Kore, isterseniz Rusya, Avustralya, neresi derseniz. Kendi silah fabrikasını yabancı bir orduya satan bir örnek ülke gösterin Allah aşkına. Var mı böyle bir ülke? Her şeyi sattılar sıra silah fabrikasına geldi. Efendim 'Biz satmadık.' Telekomu siz satmadınız mı? 25 yıl Katar ordusuna vereceksiniz. Efendim 'Satılmadı, özelleştirme yok.' Resmi Gazete'yi okumuyor musunuz? Tapu gibi özelleştirme kararı var. Yeri var, arsası var, arsanın büyüklüğü var. '25 yıllığına özelleştirecek' diye yazıyor ve altında da bir imza var. Sarayda oturan zatın imzası var orada. Resmi Gazete'de yayımlandı."
15.03.2019 - 12:55
Anadolu Ajansı
['Siyaset', 'Türkiye', 'Yalova', 'chp', 'Kemal Kılıçdaroğlu', '2019 yerel seçim']
Kılıçdaroğlu: İstihdam yaratıyorsan memlekette huzur var demektir
Türkiye
https://www.ntv.com.tr/turkiye/kilicdaroglu-istihdam-yaratiyorsan-memlekette-huzur-var-demektir,7qZMWZ3cwk2r0v7BZJKlpg
Niğde Adliyesinde oy pusulalarının teslim edildiği yerin alt katında yangın çıktı.
null
Niğde Adliyesi’nde oy pusulalarının teslim işlemlerinin yapıldığı yerin alt katındaki bodrum katta bulunan nezarethanede henüz bilinmeyen nedenle yangın başladı. Olay yerine sevk edilen itfaiye ekipleri, yangına müdahale etti. Yangın nedeniyle dumandan etkilenen seçim görevlileri, pencerelerin demir parmaklıkları kesilerek tahliye edildi. Seçim işlemlerinin yapıldığı yerin kapısı kilitlendi. Daha sonra, oy pusulalarının bulunduğu torbalar, seçim görevlileri nezaretinde binadan çıkartıldı. İl Emniyet Müdürü Salim Cebeloğlu, olay yerine gelerek yetkililerden bilgi aldı.
24.06.2018 - 19:38
Anadolu Ajansı
['seçim ', 'erken seçim', 'Seçim 2018']
Niğde Adliyesi’nde yangın (Seçim görevlileri kurtarıldı, oylar binadan çıkartıldı )
Türkiye
https://www.ntv.com.tr/turkiye/nigde-adliyesinde-yangin-secim-gorevlileri-kurtarildi-oylar-binadan-cikartildi,PG06KnjOd0KO90Zrz3NsEw
TEOG'da 231 bin 425 öğrenci ilk tercihine yerleşti. İlk üç tercihine yerleşen öğrenci sayısı 550 bin 288 oldu.
null
Milli Eğitim Bakanlığı, Temel Eğitimden Orta Öğretime Geçiş Sınavı'nda (TEOG), tercih sırasına göre yerleşme durumlarını açıkladı. Bakanlıktan yapılan açıklamaya göre, TEOG'da 231 bin 425 öğrenci ilk tercihine yerleştirildi. İlk üç tercihine yerleştirilen öğrenci sayısı 550 bin 288, ilk 5 tercihine yerleşen öğrenci sayısı ise 733 bin 76 oldu. İlk 10 tercihinden birini 908 bin 447 öğrenci kazanırken, ilk 15 tercihinden birine yerleşen öğrenci sayısı ise 946 bin 989 oldu. Yerleştirmede öğrencilerin tüm okul türleri arasından 25 tercih yapma hakkı bulunuyordu. TEOG sistemi kapsamında ortaöğretim kurumlarına yerleştirme sonuçları saat 17.30'da açıklanmış, ortak sınavlar sonucunda toplam 1 milyon 176 bin 711 öğrencinin yerleştirmeye esas puanları ve tercihleri doğrultusunda işlem gerçekleştirildiği duyurulmuştu. Öğrenciler istemeleri halinde 15-19 Ağustos, 22-26 Ağustos, 29 Ağustos-2 Eylül 2016'da yerleştirmeye esas nakil başvurusunda bulunabilecek. Yerleştirmeye esas nakil başvuruları, herhangi bir ortaokul müdürlüğünden boş kontenjan şartı aranmaksızın yapılabilecek. Öğrenciler yerleştirmeye esas nakil başvurusunda 3 tercih yapacak ve bu tercihlerini bir ortaokul müdürlüğünden onaylatacak. Alınan tercihler doğrultusunda yerleştirmeye esas nakiller, yerleştirme puanı üstünlüğüne göre merkezi olarak yapılacak. Yerleştirmeye esas nakil sonuçları ise 22 Ağustos, 29 Ağustos ve 5 Eylül 2016'da ilan edilecek.
11.08.2016 - 20:00
Anadolu Ajansı
['Eğitim']
Milli Eğitim Bakanlığı TEOG istatistiklerini açıkladı
Eğitim
https://www.ntv.com.tr/egitim/milli-egitim-bakanligi-teog-istatistiklerini-acikladi,KRvdbZfXyE-KsRfh6TUMjg
Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle Adli Tıp Kurumunun kuruluş, görev ve yetkilerine ilişkin usul ve esaslar belli oldu
AA
Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle 'nun kuruluş, görev ve yetkilerine ilişkin usul ve esaslar belli oldu. AA'nın haberine göre; "Bakanlıklara Bağlı, İlgili, İlişkili Kurum ve Kuruluşlar ile Diğer Kurum ve Kuruluşların Teşkilatı Hakkında 4 numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi" 'de yayımlandı. Kararnameyle Adli Tıp Kurumu'nun kuruluş, görev ve yetkilerine ilişkin usul ve esasları düzenlendi. Buna göre, adalet işlerinde bilirkişilik görevi yapmak, adli tıp uzmanlığı ve yan dal uzmanlığı programları ile görev alanına giren konularda diğer adli bilimler alanlarında sempozyum, konferans ve benzeri etkinlikler düzenlemek ve bunlara ilişkin eğitim programları uygulamak üzere Adalet Bakanlığına bağlı Adli Tıp Kurumu kuruldu. Kurum, mahkemeler, hakimlikler ve savcılıklar ile kurumun uygun gördüğü alanlarda kamu kurum ve kuruluşları tarafından gönderilen adli tıpla ilgili konularda bilimsel ve teknik görüş bildirecek. Adli tıp uzmanlığı ve yan dal uzmanlığı eğitimini tıpta uzmanlık mevzuatına uygun olarak verecek kurum, adli tıp ve adli bilimler alanlarında çalışmaları yürütmek üzere seminer, sempozyum, konferans ve benzeri etkinlikler düzenleyecek. Ayrıca bunlara ilişkin eğitim programları uygulamak ve ilgili kurum, kuruluş ve kurulların hazırlayacakları adli tıpla ilgili eğitim programlarının yapılmasına ve yürütülmesine yardımcı olacak kurum, adli tıp hizmetlerinin görülmesi sırasında yapılması zorunlu sağlık hizmetlerini verecek. Kararnamede, kuruma bağlı daire ve kurulların görevlerine de yer verildi.
15.07.2018 - 14:08
haberturk
['adli tıp kurumu', 'resmi gazete', 'adli tıp uzmanlığı']
Adli Tıp Kurumu'nun teşkilat yapısı ile görev ve yetkileri belirlendi
Sağlık
https://www.haberturk.com/adli-tip-kurumu-nun-teskilat-yapisi-ile-gorev-ve-yetkileri-belirlendi-2059693
İzmir Karabağlar'daki orman yanınına müdahale eden pilotlarından Ukraynalı Yurii Bostnik kaldığı otel odasında ölü bulundu. İlk belirlemelere göre ölüm nedeni kalp krizi.
null
İzmir'in Karabağlar ilçesinde, 500 hektarlık alanı kül eden orman yangınını söndürmek için mücadele eden helikopter pilotlarından Ukraynalı Yurii Bostnik, kaldığı otel odasında bulundu. Karabağlar'ın kırsal Tırazlı Mahallesi yakınlarında pazar günü başlayan ve Menderes ile Seferihisar'ın kırsal mahallelerine kadar ilerleyen orman yangını, havadan ve karadan sürdürülen söndürme çalışmalarıyla 53 saat sonra kontrol altına alındı. 500 hektarlık alanı kül eden yangına Antalya'daki Manavgat Orman Bölge Şefliği'nde görev yapan helikopter pilotu Yurii Bostnik de destek olmak için geldi. Bostnik, ekiplerin söndürmek için büyük çaba gösterdiği yangında dumanların arasına helikopterle girerek sayısız sorti yapıp su bıraktı. Yangının kontrol altına alınmasından sonra ise Ukraynalı pilot, dinlenmek üzere Gaziemir'deki otele gitti. Uyumadan önce yardımcı pilot Uğur Uysal'la yemek yiyen Bostnik, daha sonra odasına çekildi. Dün sabah saatlerinde yardımcı pilotun telefonla ulaşamaması üzere, görevliler odasına girdi. Odanın banyo bölümünde Yurii Bostnik'in, cansız bedeni bulundu. Odadaki ilk incelemeden sonra, cesedi İzmir Adli Tıp Kurumu'na gönderilen Bostnik'in ilk tespitlere göre kalp krizi sonucu hayatını kaybettiği kanaatine varıldı. Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli orman yangınına ilişkin açıklamasında olaya yer verdi. Pakdemirli pilotun ölüm nedeninin kalp krizi olduğunu söyledi. Ölümü orman teşkilatında büyük üzüntüye neden olan Yurii Bostnik'in cenazesinin, İzmir Adli Tıp Kurumu'nda bulunduğu, buradaki işlemlerin tamamlanmasının ardından ülkesine gönderileceği belirtildi.
22.08.2019 - 10:14
DHA
['Türkiye', 'İzmir', 'Genel']
İzmir'deki yangına müdahale eden pilot otel odasında ölü bulundu
Türkiye
https://www.ntv.com.tr/turkiye/izmirdeki-yangina-mudahale-eden-pilot-otel-odasinda-olu-bulundu,ZloykZlV0E6J04tlozw8KA
Almanya Başbakanı Angela Merkel, hükümet olarak bazı eleştirilerine rağmen Türkiye'nin Suriyeli sığınmacılara yönelik çabalarının takdire şayan olduğunu söyledi.
null
Almanya Başbakanı Angela Merkel bugün Federal Meclis'teki bütçe görüşmelerinde konuştu. Avrupa Konseyi zirvesinde konuştuklarına değinen Merkel, "Sonunda, aslında Türkiye'ye değil de Türkiye'nin kabul ettiği 3 milyon 900 bin sığınmacıya yarayacak ikinci 3 milyar euroluk mali yardım konusunda konuştuk. Bu ikinci yardımı da kabul ettik. Türkiye eleştirilebilir ancak Türkiye'nin Suriyeli sığınmacılar için yaptıkları çok büyük bir katkı ve takdiri hak ediyor" dedi. Almanya'nın ve tüm Avrupa'nın geleceği için göç sorununun uluslararası hukuka uygun olarak, dayanışma içinde ve gerçekçi planlarla çözüme ulaştırılması gerektiğini belirten Merkel, Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin dış sınırlarının korunmasının önemli olduğunu, bu konuda ağırlıklı olarak Avusturya ve Yunanistan'la görüşmeler yaptıklarını, İtalya için de özellikle Afrika ülkeleri ile sağlanacak anlaşmaların ve bu ülkelere yapılacak yardımların önemli olduğunu söyledi. ABD'nin, Almanya'dan, NATO bünyesinde savunma harcamalarını artırmasını istediğini hatırlatan Merkel, savunma harcamalarını artırma kararı almış olmalarından dolayı memnuniyet duyduğunu, harcamaları daha da artıracaklarını ve Almanya'nın, NATO'nun güvenilir bir ortağı olmayı sürdüreceğini kaydetti. Merkel ayrıca sığınmacılar konusunda ihtilafa düştüğü Almanya İçişleri Bakanı Horst Seehofer'in hazırlamış olduğu master plana bakacaklarını ve sığınmacılarla ilgili işlemleri daha etkili ve hızlı hale getirmenin yollarını arayacaklarını sözlerine ekledi.
04.07.2018 - 12:11
Anadolu Ajansı
['Dünya', 'Almanya', 'Avrupa', 'Angela Merkel', 'Avrupa Birliği']
Merkel'den Türkiye'ye sığınmacı övgüsü
Dünya
https://www.ntv.com.tr/dunya/merkelden-turkiyeye-siginmaci-ovgusu,2CcD6ECn00u1xkdyuVRcaA