poes
stringlengths 13
158k
| poe_length
int64 1
20.9k
|
---|---|
Hasta Leylek
Göçüp gitti akranları
Uçamıyor hasta leylek.
Göğe bakar yerden arı,
Gönlü kara yasta leylek.Ağustos ayının sonu,
Geri döndü göçün yönü.
Terk ederek dostlar seni,
Gitti posta posta leylek.Üç adımda bir yatıyor
Belli ağrısı batıyor.
İki çocuk taş atıyor.
Muhtaç bir tek dosta leylek.Ayrısın ana bacıdan,
ELEMİ:Onmaz ocudan.
Senin tattığın acıdan
Bana düştü hısta leylek.
İbrahim PATAZ
30.08.2009 Osmaniye
| 60 |
Bağ Evi
Tepeler arasında bağ yerimizde
Balkonunda oturduğum kanelide
Tatlı bir esinti değiyor alnıma
Nefesime karışıyor temiz havaÇamlık karşımda yüksek dağa yaslanmış
Toprak yol patika yollara karışmış
Yol pınarlara varıyor soğuk sular
Havada dansediyor ötüşen kuşlarTanrım ne güzel manzara sanki rüya
Hayata bağlıyor insanı bu doğaAsma dallarında üzüm salkımları
Hemen karşısında armut ağaçları
Ulu bir ağaç uzanmış gökyüzüne
Cevizinden ikram bize gölgesindeTatlı inciri koparırken dalından
Canım ister gözüme takılan nardan
Bir salıncak kurup fıstık ağacında
Neşe ile toplanır çocuklar yanındaTanrım ne güzel manzara sanki rüya
Hayata bağlıyor insanı bu doğaGüneş dağın arasında kaybolurken
Kızıllığın içinde seyre dalarken
Bir umut doğuyor insanın içine
Alıp götürüyor başka bir alemeGeceleyin böcek sesleri kulakta
Hele yıldızları seyretmek harika
Bir ışıltı süzülürken gökyüzünde
Ay bana bakarak gülümsüyor mu ne? Tanrım ne güzel manzara sanki rüya
Hayata bağlıyor insanı bu doğa
| 135 |
Kırk Sekiz El Ateş Edilirken
Ellerimdeki çocuk yüreğim
Titredi sebepsiz yokluğuna
Budandı,filizlenen en açık yeşillerim
Ardına düştüm derin pusunaYarı mor,yarı lacivert akar kanım
Ateş renginden dönerken
Katlediyor toy umudumu,”SEN” li hatıralarım
Can’ım boğazlanıp yine de solurken Lebinden şakıdığın baldan sözlerin
Hepsini birer birer süpürmekteyim
Hala bana ait,bendeki gözlerin
Lâkin onu da yanımda götürmekteyimSerimde patlatılır her renk balonlarım
Kırk sekiz el ateş edilirken
Tek yokluğunla sökülür yamalarım
Şimdi elde ettiğim ben,”SEN” hiçliğe savrulurken.22.04.2005 Cuma 17.04
| 74 |
Merhale
Mekandaki varlığın bir an da son buluyor,
Uyansın artık Ruhun, vakit çok geç oluyor,
Gençlik dediğin evre, bir kaç günlük merhale.
Öğlen sonrası hazin,toprak seni kolluyor!
| 27 |
Sağılım
Yaşlarımızı akıttık göz sarnıçlarımız kururcasına, yaş koymadığımız zamana
Ne düşler kurduk gerçekleşmese bile, yitirdiklerimiz o denli fazla iken hiç yitirmedik düşlerimizi, yinede yürüdük mavi yolculuğumuzun yangın denizlerinde ki düşlerimizin izinde.
Ne istediğini bilenlerden günleri vurgun geleceği isteyenlerdendik, hep borç batağında bir ülkenin gün doğumu sancılarında aydınlık yüzleriydik karanlık zindanlara atılan.
Para nedir pek önemsemeden tapmadık mala mülke, taptık hep dost yüreklere, geçilirdi ne anasonlu sarhoş gecelerden naralar içinde, geçtiğimiz yollar sarp ve dolambaçlı yol vermez Zigana geçidiydi.
Gözlerimizin yangını tütün sarısı kömür karası içtiğimiz kan kusturan gül sevdası.
Bakamazdı bir kadının-kızın gözlerine mahallesine girerken kalkmazdı gözkapakları hiçbir evin hiç bir penceresine, bakardı başı hep önünde yere utangaç günün tutkunuydu gözlerinde.
Ne kadınlar görmüştü kasıp kavuran bakir orman fırtınalar içinde, zamandan sağılımda geleceğe akandı bu gün bir yerlerde hala var mıdır umuduyla öyleydi geçmiş zamanın delikanlısı.
Her zaman yaşamak yaşatmak içindi düşünceleri, bu gün geldiği yerde geçmişin dökümünde, geleceği uzak erekse de, hepsinin toplamında yitirilen değerlerin erdeminde daima özünde; yalana yanlışa bulaşmamaya çalışır uçuk mavi yerelması bir adam.
Demem o ki sana; insana yakışanlarda herkes içtenliğiyle gün uyanışlarında gözlerinde olan ışıltıyla, gün batımı kızıllığında dalınca uzak yalnızlıklarına, bir senin olsun daima.Bitmedi…Vedat Koparan 19.03.2007
| 193 |
Bu işler çok önemli-sıkıntıyı engelle Saygı sevgiyle konuş-hem ruhun hem de dille
Ellerimizde kalem-yazmalıyız neleri
Düşünceler çok harap-kaybettik haneleri
Yürekler hâlâ yasta-insanlar acı dolu
Depremle kaybedildi- bacak kafa ve kolu
Bu işler çok önemli-sıkıntıyı engelle
Saygı sevgiyle konuş-hem ruhun hem de dille
Hata kusurumuzu-unuttuk tedirginiz
Perişanlık dizlerde-yüreklerde kaldı iz
Düşünmeli her şeyi-gerçekten ince ince
Yardımı yapmalıyız-anne baba ve gence
Bu işler çok önemli-sıkıntıyı engelle
Saygı sevgiyle konuş-hem ruhun hem de dille
Deprem karayı değil-denizleri yarmakta
Bölgede dev dalgalar-durmadan kabarmakta
Önce zemin çökmesi- yükseldi bütün sular
Ev bina apartmanlar-insanları yaptı dar
Bu işler çok önemli-sıkıntıyı engelle
Saygı sevgiyle konuş-hem ruhun hem de dille
İki onda altılık-gürlemesi lav gibi
Öyle müthiş gürültü-doldu denizin dibi
Kimseler anlamadı-uykuda yakaladı
Sanki rüya âlemi-insanı çalkaladı
Bu işler çok önemli-sıkıntıyı engelle
Saygı sevgiyle konuş-hem ruhun hem de dille
Kurtulanlar döküldü-yukarıdan altlara
Gürültüyle indiler-birer birer katlara
Sesler korna çığlıklar-sanki tufan oluştu
Sular harçlar demirler-aşağıya doluştu
Bu işler çok önemli-sıkıntıyı engelle
Saygı sevgiyle konuş-hem ruhun hem de dille
Kaybettiğimiz binler- dönersek yanlışlardan
Hakları helâl olur-sakın dönme cana yan
Önce insan sevgisi-el ele millî birlik
Böylelikle sağlanır-hemen vatanda dirlik
Bu işler çok önemli-sıkıntıyı engelle
Saygı sevgiyle konuş-hem ruhun hem de dille
Belirli güç ardına-sığınarak saldırmak
Değeri kaybettirir-çok kötüdür yıldırmak
Yalana istismara-derhal son vermeliyiz
Hasan der millet için-uğraşa girmeliyiz
Bu işler çok önemli-sıkıntıyı engelle
Saygı sevgiyle konuş-hem ruhun hem de dille
| 220 |
Yadeller. 1: Düğün
Vurdukça canım acıyor davulcu başı inan bana
İçerimden bir şeyler kopuyor gibi kafama inen
Dünyada neler oluyor bana doğruyu söyle
Her yerde davullar mı çalıyor yoksa böyle
Yoksa yalınız bizim köyde mi atlar eşekler
Köy yolunda davul zurnayla düğün ederler
Herkes allahaşkına toplanmış nereye gider.Tokmak ta amma ağır, meşeden mi yapılmış
Başıma indikçe ağrıyor başım amma ağırmış
Güm güm de güm güm.Geliyor büyük düğün
Alayıyla yürüyor önde eşekler damat ve gelin
Güm güm de güm güm. Zurnalar çalıyor aman
Gelin hanım ağlıyor, işi yamandır yaman
Bu kaynananın adı Zilli Zarife, el-aman..Hadi kalkın biz de oynayalım bu dünya sofrasında
Ateşler yakalım, silahlar atalım tamam olsun
Kel berbere üç saatte traş olalım olsun bitsin
Kız,sen yüz görümlüğü ne isteyeceksin,söyle bilelim
Hani ona gücümüz yetmeyecekse kredi çekelim
Bizim oğlanı size berdel verelim, anlaşalım
Bu işler böyle olur. Ha şimdiden sözleşelim.
| 140 |
24 Kasım
Dostun has diline masharsa bir gün
Kutlayan kıymetli bu candan o gün
Zira unutulmak emsal i sürgün
Yürekten anılmak bal bayram dügün.
| 24 |
Günah Perisi -001-
Günah Perisi -001-Biliyormusun...
Günah Perisi...Dünyaya geldim...
Ağladım...
Biliyordum...
Bir haltların başıma geleceğini...
Büyünce geçer dedim...
Göz yaşlarına zincir vurdum...
Hep içime attım...
Bu seferde yüreğim ağlar...
Yaş kemale erdi...
Saşlarım ağardı...
Bedenim yaşlandı..
Borçları bitirdim sayılır...
Günahlarım kaldı..
Hepsini doldurdum çuvala...
Yükledim sırtıma...
Düştüm yollara..
Yokmu günah alan diye bağırdım....
Çıt yok kimsede...
Yanımdan kaçan kaçana...
Ak saçlı ak sakallı...
Bir dede yaklaştı yanıma...
Eğildi kulağıma....
Yavaşça fısıldadı..
Şimdiye kadar aklın nerdeydi...
Sordum kendi kendime...
Aklım nerdeydi..Anlıyormusun beni...
Günah Perisi...Mersin-01.05.2008-Bilal Geniş
| 84 |
K. maraş olayları
1978 18 aralığından kürtleri ve alevileri imha etme planını doğrultusundan maraşta yapılan katliamımın 33,nçü yıl dönümü dolayısıyla katliamlara uğrayarak şehit olan bütün canları saygıyla anıyorum.faşist sistemin faşist elemanlarınca aylar önceden tertiplenen alevilerin solcuların kürtlerin evleri önceden belrlenerek imha edilmeleri sistemli bir şekilde uygulanarak katliam gerçekleştirmişlerdir....çağdaş eğitimini tamamlamış demokrasiye inanmış,insan temel hak ve özgürlüklere sahip çıkan.emperyalistlerin ülkemiz üzerindeki kirli emellerini bilen bu aydın demokrat alevi ve sol kesim. bağımsızlık ve özgürlük mücadelesini sürdürdükleri içn bu katliamlara uğramışlardır.sömürü düzenine ve emperyalist güçlere ve onların işbirlikçilerine karşı demokratik taleplerini dile getirdikleri için imha edilme kararı çıkarılmıştır.Türkiyede halkların hassas oldukları kutsal yönleri kullanılarak tertiplenen olaylar din için cihat çağrısı yapılarak insanlar galyana getirilerek din için savaşın soluganları atılarak,tekbir sesleriyle aleviler demokratlar solcular ve kürtler katledilmişlerdir.. bilinçsiz toplumları yönlendirmek galıyana getirmek çok kolaydır.hele konu inançsa konu dinse hiç düşünmeden katliamlar yapıyorlar. ama ne için ve neden yaptıklARINI ASLA BİLMEDEN ASLA ANLAMADAN faşitlerin krli emellerine hizmet etmiş olurlar.yaptıklarrıyla dine hizmet etmiş olduklarını sanırlar.halbuki islamiyette insan katletmek günahtır.allahın verdiğ canı allahtan başksı alamazderlerya. onlara allahın emirlerini bile çiğnediklerini bimeden katliamlara katıldılar.DİN ADINA ALLAH ADINA İSANLARI KATLETME HAKKINI KENDİLERİNDEN GÖREREK ÇOLUK ÇOCUK,GENÇ YAŞLI,KADIN KIZ,HAMİLE,DEMEDEN NİCE CANLARI KATLETTİLER.derin devletin eliyle uygulamaya knulan bu maraş ve benzeri katliamlar.türkiyedeki amerikan emperyalizmini ve onların uzantıları olan işbirlikçilerin faşistlerin uygulamış olduğu katliamlardır.amaç türkiyede gittikçe güçlenen anti amerikan anti emperyalist anti faşist hareketini kırmak.türkiyeyi kendi çıkarları doğrultusundan dizeyen ederek ortadoğudakii hakimiyetlerini sürekli kılmak içindir.ortadoğudaki enerji kaynaklarını sürekli denetim altında tutmak içindir. bilinçlenmiş türkiye halkı buna karşı direndiği sürece emperyalistlere yaşama şansı vermeyeceği için,türkiyede işbirliçi faşistlerin vasıtasıyla iç çatışma yaratarak güçlenmesini engellemek için yapılan katliamlardır.bu yüzden şitdetle katliamları yapapanları lanetliyorum
dostlatlar bu bir şiir değil bu katlaamlara uğrayan insanlarımızı anmak tır.
| 280 |
Kim sevebilir
Kim becerebilir ki bin gul arasindan bir gule dokunmayi,
Kim koklayabilir ki bir gulu kirmadan
Kim bir gul icin bir omur verir?
Kim taze tutabilir bir gulu soldurmadan? Ben bir bulbulum dalinda konan,
Dal kirilmasin diye urkek davranan,
Benim, alici kuslar gibi feryat eden,
Benim, soldurmadan dalinda ebedi seven.
| 51 |
Ayrılık Ayini
Bir kadın geçiyor
sarı yaprağın içinden
Bir kadın cenaze gibi geçiyor
içinden sarı yaprağın
Bir kadın geçiyor Sen olmalısın yarı bilinçli sağrılara beni bırakan
Gözlerin miydi sarı yaprakların içinde yüzen
Ve bir kadın hafif sarı geçiyor
sarı yaprağın içinden soluk bir yüz, kaç gecedir zaman
uykularım sarıya boyandı
sarı korkularla öptü
dudaklarımdan bir kadın duvarlar üstüme üstüme geliyor
uçuk benizli çocuklar gibi geliyor
sarı bakışlar gibi acımasızca geliyor
ve bir mezar sımsıcak geliyor.
bir kadın mezarların içinden
sarılar giymiş geçiyor Nedir bu hayatın içindeki sarı
Ölüm mevsimi mi beni bekleyen
Yoksa ayrılık azabı mı bu çektiğim
Kim sarıya boyadı kıvrımlarını beynimin
Ve bir kadın sapsarı geçiyor
yeşil yaprağın içinden Bir kadın geçiyor
sarı yaprağın içinden
Bir kadın cenaze gibi geçiyor
içinden sarı yaprağın
Bir kadın sarılarla geçiyor
mezarların içinden
ve yeşil yaprağın içinden
bir kadın sapsarı geçiyor
bir kadın hafifçe solgun geçiyor II
Dehlizler içinde bağırıyor bir kadın
Atlar toynaklarıyla acıtıyor kanımı
Uzun soluklu sevdadan artakalan
Bir kadın dehlizler içinde bağırıyor Gördüm kıvranan bir hayaleti
Bir Cuma seni gördüğüm gibi
Gözlerin gizlemişti ellerini
Ne kadar sendin ne kadar sen değil
kıvranan bir hayaleti gördüm… sen değildin, annemin elleriydi beni saran
med-cezir akşamlarda soluduğum
ne kadar yalvarsam da gelmedin ya
annemin elleriydi, sen değildin beni saran geceydi, gelincikti düşen durgun göle
ay ne kadar da titremişti bir bilsen
ayrılıktı anladım bu soluksuz yaşadığım
geceydi, durgun göle düşen gelincikti
| 229 |
Öleceksem Böyle Öleyim
Çıkart beni kırlara
Yeni doğmuş bir kuzu seveyim
Bir sevgi virüsü bulaşsın bana
Sonra bir köpek,bir kedi yavrusu
Merhamet ile içim yansın
Götür beni Kadıköy’ün çarşılarına
Cıvıl cıvıl gençler göreyim
Düşsün tansiyonum
Vursun sıfıra
Uzatayım ellerimi
Çiçek açmış bir kiraz dalına
İnme de insin bir tarafıma
Sonra al götür beni köprüye
Acıma at aşağıya baharaMehmet Akif Gülhan 21.03.2006 Saat 12.08
| 63 |
Adını hasret koydum
Hasret zincinleri oluştu bir bir yüreğimde
Hasretin,akan kanlı gözyaşım oldu gözlerimde
Anlamaz aramaz oldun canım oğlum beni
Adını hasret koydum hasretim inan anlasanaBir elimde telefon diğer elimde resmin
Seni arar,seni sorar oldum her yerde
Sensiz yaşayan canlı ölüyüm ben bilmiyorsun
Bir gün hasretinle ölüp gideceğim anlamıyorsunMezar taşıma hasret gitti oğluna diye yazdır mutlaka
Belki o zaman anlarsın beni,ben göçünce bu dünyadan
Üzülme,ağlama arkamdan sakın,sana kıyamam
Birgün beni de anlayacaksın ama çok gecmiş olacakSakın beni yargılama,annenin belki bahtsız kaderiydi bu
Bir gün arayıp bulduğunda beni,Cenneti mekan olsun canım annem
Bak ben geldim hadi uyan,uyan diye sesleneceksin
Desende çok geç artık,canım oğlum ağlasanda boşGiden gitti artık geri gelmez boşuna,akan gözyaşlarını bile silemem
Sen benim için kopulmaz bir parcaydın
Hadi çıkta gel bitsin artık bu hasret
Çok geç oldu demeden,gel canım oğlum çekilmez oldu bu hasret
Bu canım,senin yoluna binlerce kez feda olsun.içimdeki hasret hep seninle dolsun 26.08.2007 saat:23.30
Şirinyer/izmir
| 150 |
Liseliyim
Bir çiçek olsam yanlız sana açarım
Bir yıldız olsam yanlız sana kayarım
Bir güneş olsam yanlız sana doğarım
Fakat;
Ne bir çiçek,
Ne bir yıldız,
Ne de bir güneşim.
Yanlız seni seven liseliyim...
| 34 |
Düş Kardeşliği
Hande’ye…Bir kalp kardeşliği bizimkisi
damarlarımızda aynı kan
aynı ritimle dolaşır
acı çektiğinde birimiz
aynı gözyaşı aynasında
Barış, Zeynep, Hacer ve Hande’mizbir can kardeşliği bizimkisi
sonsuzluğun kaldırım taşlarında
yürürken ayaklarımız
ellerimiz bir birine kenetli
ruhlarımız ölümüne tutkulu
mutlu olduğunda birimiz
aynı gülücüğün dudaklarında
Barış, Zeynep, Hacer ve Hande’mizbir düş kardeşliği bizimkisi
hayat bir rüya ise eğer
aynı uykunun gecesinde
aynı yastığa baş koyan
aynı ruhla alemler dolaşan
birimiz kabus gördüğünde
aynı korkunun kırbaçlarında
Barış, Zeynep, Hacer ve Hande’miz…15.vııı.09
| 79 |
A L T I M A R T d a
Seksen üç yıl önce Eğirdir'deydi,
İstasyona indi molayı verdi,
Isparta ilini görmeden sevdi,
Kemal Atatürk de şehrime geldi.Düşmanca saldırı kaleler yıktı,
Şehitler arttıkça canları sıktı,
Ülkemiz savaştan zaferle çıktı,
Kemal Atatürk de şehrime geldi.Isparta'mız işkal görmese bile,
Cephede bulundu, yapmadı hile,
Kahraman atamız layıktır güle,
Kemal Atatürk de şehrime geldi.Her yıl gelişini kutlamaktayız,
Saygımızı iki katlamak tayız,
Sevgisini kalpte saklamak tayız,
Kemal Atatürk de şehrime geldi.Sadrazam paşanın uğrak yeridir,
Onlar gönlümüzde Zeki diridir,
Karşılamak için yollar doludur,
Kemal Atatürk de şehrime geldi.6-3-2013
| 92 |
Gücün Yetiyorsa Dön
Sana hiç yakışmayan bir giysi idi gözlerinin altında salınan bu kara pelerin...gidiyordun işte, bir buzdan da soğuktu bizi terk edişin...hiç olmadığını aslında o gün anlamak,o güne kadar ki anlamaların en acısıydı belki de...birşeyi anlamıyor olmak ne kadar da güzelmiş bazen...içimi yardım ve bastığın her adımda bir kan izi bırakan ayaklarına doladım gözlerimi...kurban olduğum gülüşünü de bırakmıyordun üstüne üstlük...yalpaladım...ama düşmedim...düşseydim kalkamazdım...ve şimdi seni bu kadar iyi anlayamazdım. Başımı kaldırıp pencereden dışarıya baktım..büyük bir kamyonun altında can çekişen gençliğimi gördüm...ve aşkımı...kocaman tekerlerinde dönüyordu artık dünya ya da benim başım dönüyordu kocamanlığına ezilmişliğimin..ben hala kendimi bırakıp şarabı bol gecelere,sana yakışanı, yakışmayanı içiyorum ne tuhaf...yavuz bir hırsız gibi kendimden çalıyorum, kendime çaktırmadan...yırtılan kalbimden çalıyorum ömrümü, Tanrı'ya çaktırmadan...eski adetler gibi bağlıydım oysa saçlarına ve en aziz törem'di sana sarılmak akşamın sıcaklığında... Aslında herkes kadar yorgunum..bunu da ben gibi yorgunları gördükçe anlıyorum...Hayatın en tuhaf yaşlarını yaşarken yani büyürken ve hatta gittikçe küçülürken bu kadar tasayı hangi kasede biriktirmiş insanlar şaşıyorum..sana da şaşıyorum...bir elimde kırık düşlerimden sızan sancılı geçmişim bir elimde zafer meşalesi yaşıyor olabilmenin...üflesen sönücem...ya da yaksan beni bir aşkın cennetinde utanmadan gelicem... Ben artık sana mis kokulu sevdalar sunamıyorum ey dünya...buna niyetim de yok..artık kendi başınasın ve benden umduğun her medet seni bir sanise daha öldürür hepsi bu...dön dönebildiğin kadar...benim başım kadar..durmak dinlenmek bilmeyen gözyaşım kadar...gücün yetiyorsa dön dünya...
| 217 |
Boğaz Esintileri
İnci küpeleriyle gülümsüyordu köprü.
Mavi mavi savrulurken halkalar, sanki hilal
Sanki hep gemiyle yolculuk
Ay’ın kopuk yarısı, yıldız düşüşü dalgalar
Gece kendi oluyordu, gündüz başkası.Battıkça batıyordu gün, karidesler uzun oturuşta
Kimi seğiriyordu tutarak nefesini tabakta,
Kimi yolculuk hazırlığında, tebessümünde suyun
Tıpkı bir isim, tıpkı bir ışık gibi
Düşüyordu sığ sularına güçsüzlüğün.Geceyi ateşleyen, sapsarı bir çığlıktı on meşale
İyi ki doğdun sesleri, iyi ki varsın
Papyonlar izdüşümü ayaklar çapraz dansta
Doğum Günü kızı yani garson kız
Kaldırırken dalga boyu kirpiklerini
Dümdüz aynasında buluşuyorduk oymalı tavanın
Gökkuşağı oluyorduk o an ya da Boğaz esintisiHiç kimse seyretmedi belki bizden başka
Beşik beşik dalgalar, yosun yüzlü gemiler
Ve gemilerle yüklü düşler arasında
Usulca yürüdük Ay’ın kanatlarına hayranlıkla
Düşe düş oluyordu ilk durağı gökyüzünün
Bölüşüyordu rengârenk suları ayaklarımız
Rüzgâr olup, anafor olup çarpışırken yansılarlaBir serip, bir geri çekiyordum dizelerimi.
Ay koşuyordu, deniz delik deşik
Gümüşi ağlarla sarılıyordu her yanımız
Önümüzde şiir yüklü faytonlar mola veriyordu
Terliyordu sıska bir tayfanın bıyıklarında zaman
Ve sadece biz tanık oluyorduk öfkesine dalgaların.
Sadece biz, belki ilk defa
İstanbul’u, uykusunda yakalıyorduk.
| 173 |
Ölüm ve Diriliş
Kış bir savaş, yaz barış; bir vedadır sonbahar
Ölülere can verir, bir sedadır ilkbahar
| 17 |
Yaşama Veda.
YAŞAMA VEDA…Duygu yüklüyüm bu akşam, hüzünlüyüm,
Nedamet içindeyim, geçmişime ağlıyorum,
Ne yapsam boş, ne etsem boş, kadere bağlıyorum,
Oysa kaderimi kendim yarattım, onun için ağlıyorum.Bak ne hale geldim, onu çok… Çok… Sevdim,
Ondan ayrılalı yaşamıyorum artık, ruhen öldüm,
Dünyam karardı, yaşamak bana haram oldu,
Yaşama veda ediyorum, hayellerim, ümitlerim,
Bir, bir kayboldu…Şevket Boyacıoğlu. 01.07.2009
| 56 |
Beş İhtiyar
kucağımda bir kedi
kafeste bir kuş
ürüyor yıldızların üstüne
gece kuduz
yalnızlığım karadeniz gibi huysuz
bu ev ki
ne gelen var ne giden
mühürlenmiş bir kapı sanki
annelerin dilinde
çocukla işaret edilenyalnızlığım çöl misali susuz ve huysuz
bu ev ki
cinleri çıldırmış İspanyol rakkaseleri
dışarıda rüzgar
öttürüyor tellerine posta kutusunda mektup
ne de telefon zili
bu ev ki
yalnızlığın kurak uykusuzluğu
bir ben
birde dört yaşlı duvar
bakışır dururuz böyle birbirimize
beş ihtiyaryine bayram yine gam
yine çıt yok kapımda
nerede bu çocuklar
biliyorum hiç gelmeyecekler
yine elimde kalacak şekerler
| 92 |
Serzeniş 39
Şimdi sessizken her şey gel.
Her şey gibiyken sessizlik gel.
Gün örtmeden geceyi gel...
| 16 |
*Baba*
Yarem gizli kalsın kimse bilmesin
Ne olur açmayın göksüm düğmesin
Saçlarıma yad elleri değmesin
Ellerinle bağla başımı babaDertli pınar gibi akıp çağlama
Ah edipte yüreğimi dağlama
Mezarım üstünde gelip ağlama
Islatırsın mezar taşımı babaGelen haktan sitem etmeyin sakın
Sacidem diyerek ablama bakın
Okuluma gidin bir gül bırakın
Belki bahar eder yazımı babaAcel gelip bugün yetti bu cana
Anamla bir dua gönderin bana
Coşkunoğlu eğer sorarsa sana
Dersinki uçurdum kuşumu baba
| 71 |
Gözlerin
Beni boğan bir dumanda rastlamıştım bu gözlere
Yakınlık içinde uzaklık, bir dalın kendini rüzgara bırakışı gibi
Ölü duvarlar, ıslak caddeler, titrek dudaklar boyunca
O gözler, O gözlerle ağlamıştı gökyüzü ığıl ığıl
Gözlerindir kalbimdeki güzelim
Aşkımda, tutkumda o güzel gözlerin.
| 40 |
Gelin Bu Sene Yılbaşı Kutlamayalım
Biz bu sene çok şehitler verdik
En yakın dostları kabire gönderdik
İkibin onaltıya yaralı,dertli girdik
Gelin bu sene yılbaşı kutlamayalımNe istanbulluyum ne de karslıyım
Çok öfkeliyim,hırçın ve hırslıyım
İkibin onbeşte ben çok yaslıyım
Gelin bu sene yılbaşı kutlamayalımBu senede hindi etini yeme
Bırak yaşasın hayvana elleme
Aslın gibi ol başkasına benzeme
Gelin bu sene yılbaşı kutlamayalımHergün bir sela ezanı okunur
Azrail sanki yanımda dokunur
Bir gün bu hayat elbet son bulur
Gelin bu sene yılbaşı kutlamayalımSakalım yok ben ne desem boş
Sofranda olacak bir kanatlı kuş
Ben hakka koşarım gel sende koş
Gelin bu sene yılbaşı kutlamayalımÜlkemiz çok büyük sınavdan geçti
Sosyete kahvesini ayyaş mey içti
Bu yıl bizim için zor bir süreçti
Gelin bu sene yılbaşı kutlamayalımBen el açtım rabbime dua edecem
Ya deveyi güdecem yada gidecem
Azrail peşimde bir gün ölecem
Gelin bu sene yılbaşı kutlamayalım
| 143 |
Ahmak
Bir bilmece gibi,
Bu oyun.
Ben ahmak ıslatanın altıda,
Aşık.
Sen ise,
Saçak altındaki,
Kedi gibisin
| 17 |
İri
Ben ondan iri
O benden iri
İkimiz bir araya gelmemeli
Bozulur bulunduğumuz yerin dengesiLacivert elbise kırmızı kravat
Kim eder ona cart curt
Konuşmasınlar ileri geri, ağzını tut
Tıkanır yoksa çanına tıkanır ot.Görünüş oldukça sertse de
Espri dolu özü ile kuruma verir neşe
Vücut kalın yürek ince
Herkesin yüzü güler onu görünce
| 52 |
Yaşadın mı Hiç
Hasret nedir özlem nedir bilir misin
Ağlamaklı gözlerimden akıp akıp gidensin
Ayrılırken sonbaharda ılık bir nefessin
Sen bunları bilmem yaşadın mı hiçÇocuk olmuş yüreğimde havalanır sevgiler
Rahmet olup üzerine yağacaktım her sefer
Gönlüm ayrılmıyor da dilim mutluluk diler
Sen, ben olup bunları yaşadın mı hiçO olmazsa başkası olur sana göre
Çıkmakmış bunun adı ne biçim bir töre
Evlilik sandalını batırdın göz göre göre
Samimiyet nedir yaşadın mı hiç
| 71 |
Mutluluk
Boş yere arama nerdedir diye
O kadar uzak mı sence mutluluk
Bazen bir hüzündür bazen hediye
Gonca bir güldedir bence mutlulukSevmeyi bilenler aşkı kazanmış
Gülenler baharmış küsen hazanmış
Ümitsiz bir anda dosta uzanmış
Sıcak bir eldedir bence mutlulukKafeste bir kuştur yemini yiyen
Ağlatır gönlümü beyazlar giyen
İçten bir gülüşle merhaba diyen
Tatlı bir dildedir bence mutlulukDostlarım acaba el ne der bilmem
Her şeyi ne diye dert eder bilmem
Seveni severim ben keder bilmem
Aşk olan yerdedir bence mutluluk
| 79 |
Arkadaş
Sen
Sevmeyi bilir misin arkadaş
Uğrunda can vermeyi,
Göze alabilir misin?
Sen sevmeyi bilemezsin
Benim gibi, sevemezsin arkadaş
Gecenin bir vakti uyanıp,
Özler misin sevdiğini
Kalemine sarılıp,
Anlatabilir misin mısralara hislerini
Nerden bileceksin, arkadaş,
Sen benim gibi sevmedin ki hiç
Düşündüğünde
Kelebekler uçuşur gönlünde
Güp güp atar kalbin,
Ateş basar tüm vücudunu,
Yanarsın arkadaş
Görmeden,
Çizebilir misin resmini, yüreğinin orta yerine
Duymadan,
Hissedebilir misin gönül sesinle sevdiğini
Sen
Ağlayabilir misin arkadaş,
Gözyaşların olmadan katıla katıla
İşte sevmek,
Böyle bir şey arkadaş.Serap Atay
26-8-2010
| 84 |
Akik
baldırların izin verse, yavru bir köpek gibi koyardım patilerimi
göz koyan incidir ama, gözümü alan sedef kadardır sadakatim
acıydı vefanın peşinatı, taksidi kırgınlık, ödedim bitti
bakiyesi nezaket, hoyrat bir ihanetin bedeli inciyse def olurum
inciden kovulmuş bir aşk bu, boynu yadırgar sedefi
bu kolyenin tam ortasında kan içinde kalmış kalbim
bir sedefkarın elleri gibi dingin, inci avcısı gibi sinsi
artık ben batık bir geminin bordasında istiridyeyim
kabuğumdan biri sedef döker, kakmakta öbürü inciyi
kopkoyuldum, musahhihin gözünden kaçarsa akikim
kıradım kendimden menkul, zaten kendikuyum'cuyum
defse bu, hala aklımda kuyuya atılan incinin sesi
izledim nefret beslediniz, oynadım şirret buldum
bendeki maharet hepinizin nazarına değdi
şu ayaklarımdaki zincir, birinci sedef, birse definci
n'olur birisi gömsün bu cesedi
başımda rakı içelim, şımaralım, ağlayalım
(Ankara, Haziran 1998)
| 123 |
Olmaz mı
Olmaz mıAkıl ve bilimi merkeze alsak
İlerleme bilimsellik olmaz mı
Emekle ortaya bir çaba koysak
Bilimsel düşünce kural olmaz mıİnsanoğlu var olduğu sürece
Aksini savunmak zarardır bence
Akıllı bilimi savun gücünle
Düşünce sistemim gerçek olmaz mıKriz ve yoksulluk hep kaderimiz
Kültürel yozlaşma zor dönemimiz
Dost şeref patlamış bak firenimiz
Felakete maruz kalmak olmaz mı 25-03-2006
dost şeref
| 59 |
Başarılar; BİR BAŞINALIKLA ULAŞILABİLEN DEĞİL! . BAŞARI; DOSTLUĞUN HAZİNESİDİR! .
İNSANLIK ANLAYIŞI VAR İSE; İNSAN: YETMİŞ DÖRT MİLYONU, TEK YUMRUK YAPABİLMELİ! .Başarılar; BİR BAŞINALIKLA ULAŞILABİLEN DEĞİL! . BAŞARI; DOSTLUĞUN HAZİNESİDİR! .
YETMİŞ DÖRT MİLYONDAN; KENDİNİ AYRI DÜŞÜRMEK ve AYRI İLERLEMEK İSTEYENLERİMİZE:
“BİR DAHA DÜŞÜNÜVER! ” Demekten Başka Yapabileceğimiz Bir İYİLİK: Bulunmamakta! .
Bulduğunla Yetin! Fazlası; SÜRÜDEN AYRILMADIR! KUZUYU KURT DEĞİL, “BEN” Kapar! .“PAYINA DÜŞENE RAZI OL” PİRİNCE GİDERKEN, EVİNDEKİ BULGURDAN DA OLMAYASIN BAK! .
ŞÜKRÜNÜ BİLEN Mİ KAZANIR? ŞÜKÜRSÜZLÜĞÜNDE BİLE KAZANAN OLDUĞUNA; İNANANLAR MI? .
GENEL BİR BAKIŞ AÇISI İLE BAKTIK; KİŞİNİN SAYGINLIĞINI KAZANABİLMESİ ADINADIR! .
İSİM VERMİYORUM; ADI LEKELİ KALMASIN, DİYE! İSMİ YAZMIYORUM; YARIN UMUT OLSUN! .{ Kaleme Alan: Kemal KABCIK – ANTALYA - 28 Aralık 2011 Çarşamba 07:21:45 }
| 121 |
Bahçede Aşk
Böyle güneşli günleri sever bahçemdeki ağaçlar yaprakları bir başka parıldar. rüzgar, oynaştırır dalları hafifçe sarmaş dolaş olur yerlerde gölgeler soluksuz sevişir böyle günlerde
| 25 |
Ağaç Ucundan Gül Açar
AĞAÇ UÇUNDAN GÜL AÇARKabuk bağlar da gövdesi
Ağaç uçundan gül açar
Şafağa yakın neresi
Kuşlar uç dallardan uçar Devran döner gün evrilir
Son halkadan kopar zincir
Zalimler bir bir devrilir
Sonrası özgürlük ilkbaharMahmut Nazik 15 03 2017
| 41 |
Sürgün Bakışlar
Kalpten düşer de gül
Savrulur her yana yaprakları
Rüzgarlarda kaybolur rayihaları
Gül gül gül
Kana bulamıştır bakışları.
Her bakış bir sürgün
Kalbinde solgun, çocuksu
Ümitler besleyen.
Gül ki bir damla kandır
Buzuldandır bakışları.
| 35 |
Anlamlı Sözler 1302
Ölmek İçinÖğrenmek gerek olmak için.
Âhiret gerek ölmek için.Berlin, 30 Ekim 2011.
| 15 |
Bayrak sende
Haydi yürü,
Bayrak sende.
Türkün eri,
Bayrak sende.Sen ülküdaş,
Engeli aş.
Menzile koş,
Bayrak sende.Şu gökleri,
İnletmeli.
Git ileri,
Bayrak sende.Dünden beri,
Yolun yarı.
Dönme geri,
Bayrak sende.Yusuf ansın,
Özde cansın.
Dalgalansın,
Bayrak sende.
| 36 |
VEDÂ
Hani, o bırakıp giderken seni
Bu öksüz tavrını takmayacaktın?
Alnına koyarken vedâ busemi,
Yüzüme bu türlü bakmayacaktın?
Hani, ey gözlerim bu son vedâda,
Yolunu kaybeden yolcunun dağda,
Birini çağırmak için imdada
Yaktığı ateşi yakmayacaktın?
Gelse de en acı sözler dilime,
Uçacak sanırım birkaç kelime...
Bir alev halinde düştün elime,
Hani, ey gözyaşım akmayacaktın?
| 54 |
Gurbet,Ya! ....Gurbet.
Gurbet,Ya! ....Gurbet.Göz yaşları damla,damla
Gurbet işlemiş kanına.
Muhtaç ettin muhannete
Lanet olsun gurbet sana.Nice canları yuttun ya
Her can dayanmaz kahrına,
Lanet olsun gurbet sana. Hasret yüreklerde yara,
Çırpındıkça düştük dara.
Bir feleğe,bir kadere,
Lanet olsun gurbet sana.Umutlar döndü hüsrana
Her can dayanmaz kahrına,
Lanet olsun gurbet sana.Ekmeğin,suyunda riya
Yol,iz,bulunmaz dağında,
Gözyaşı var,her zerrende
Lanet olsun gurbet sana,Çöreklenmiş,dert bağrıma
Her can dayanmaz,kahrına,
Lanet olsun gurbet sana.
21/05/2007
Rahmi NALBANTOĞLU
| 71 |
Bir başına
ne yürüyebilirsin yalnız
ne de kalabalıklarla yapabilirsin
bir başına 23 Mart 2015
| 14 |
A Dost Elinden Ne Gelen Var Ne Giden
Gözlerim yollara diktim beklerim
Dost elinden ne gelen var ne giden
Bir derdime bin dert daha eklerim
Dost elinden ne gelen var ne gidenNice sevdiklerim ellere döndü
Gözlerimin yaşı sellere döndü
Yanıyorum her yer çöllere döndü
Dost elinden ne gelen var ne gidenNasıl zaman oldu nasıl çağımız
Kurudu kavruldu yeşil bağımız
Ne hastamız belli ne de sağımız
Dost elinden ne gelen var ne gidenYüreğime ateş düştü yanıyor
Kalbim yara aldı içten kanıyor
Belki herkes beni mutlu sanıyor
Dost elinden ne gelen var ne gidenSüleyman’ı taştan taşa çaldılar
Şeytanları üzerime saldılar
Dedi kodu sohbetime daldılar
Dost elinden ne gelen var ne giden21.6.2011………Süleyman Erdoğmuş
| 110 |
Sıcak
Bu kadar mı sıcak olacaktı?
Bu kadar mı?
Böyle mi söz vermişti,
Yalnızlığını paylaştığımız gökyüzü?
Nankör havalar k....................
| 19 |
AŞK İÇİN GECE
1.
Olmamış iki hayvan gibiydik.
O gece,
Salınan bir kabuğun kalbinde
Karanlığı duyduk,
Bizden ötede
Ve geride.
Ay kendini dünyadan esirgemekle,
Aşkı veriyordu bize. Ben anladım
Ve dedim ki sevgilime,
Seninim. Göğün karanlık bir köşesinde
Küçük bir yıldız olmak arzusundayım
Ve bu istek,
İkimizi öldürmeye yeter.
2.
Sevişmek bir sarmaşığın kalbiyle düşünmektir.
Açmaktır kendini sonsuzluğa.
Açtım ruhumu
Çıplaktım
Çırılçıplak.
Birleşmek istiyordum karanlıkla.
Kainatın boşluğunda,
Peltemsi bir karanlıkla
Gövdeme bulandı yıldızlar.
Ruhum inceldi.
Ve bir çiçeğin taze aklıyla uyandı aklım.
Gözlerim yok.
Olmasın
Olmasın.
3.
Açtım kendimi bir zambak arzusuyla.
Bir zambak nasıl isterse çiğini sabahın
Ve gece nasıl gölgeli ve nemliyse,
Öylece açıldı ruhum.
Son arzusuyla yöneldim suya
Köklerimle bir kuyunun ıslak
Duvarlarına tutundum.
Köklerimin bana fısıldadığı yol,
Ölümümdü.
Bitti aşkım
Yoruldum.
Bitirdim aşkımı
Ve onu bir zambağın
Gövdesine sakladım.
Bir zambağın kendini açma arzusuyla,
Kapanma isteği arasında geçen an,
O andı hayatı yapan.
Ölümü ve aşkı içiçe kılıp
Bizi kuyuda tutan o an.
4.
Yaşlı
Yorgun bir hayvanın yatağına çekiliyor içim
Dağılıyorum.
Ağır kokuyor dünya, kan kokusu bu, korkunç.
Sevgilim döndü yalnızlığıma
Öptü alnımdan ve güzelleştim.
Böyle sabahlarda beni sevgisiyle acıtmış
Herkesi hatırlarım.
Eskidendi, koca bir ruhla giriyordum bahçeye
Mavi çiçeklere bakıyordum ve işte şu diyordum
Nasıl da benziyor bana.
Öyle ya,
Sevişmek bir sarmaşığın kalbiyle düşünmekti.
Adam Sanat Nisan 2000
| 215 |
Sevgi Şefkat Elidir
Sevgi kalbin dili, iki heceli
Mutluluk yolunda, olmaz şifreli
Tükenmez asla hiç, bir bahar seli
Sevgi can özünde, bir şefkat eliSevgi gül gibidir, mis gibi kokar
Gönül deryasına, durmadan akar
Umman olur her an, bendinden aşar
Sevgi can özünde, bir şefkat eliSevgi nasıl nedir, kimse bilemez
Onun yeri kalpte, asla görünmez
Bir çerağ gibidir, kolayca sönmez
Sevgi can özünde, bir şefkat eliSevgi yüce duygu, kalbin otağı
Dolaşırken kalpte, olmaz durağı
Can evidir onun, asıl konağı
Sevgi can özünde, bir şefkat eli18 Ağustos 2013 – ISPARTA
| 88 |
Anla(mak)
Yıkılıp düşen
Kaledeki sarhoş askerin
Hissettiklerinden öte bir hüzün
Dününü yarına kaptıran
Ömür tacirinin bilmediği
Ölüm düşlerinden
Habersiz küçük kız
İlginç
Bir erkek portresi
Çizmeye çalışan
Aşktan uzak eskizlerin
Prensi genç
Yıkılıp giden
Dünlerle boğuşurken
Ayrılığa ram olan
Ve düşleri hiç kurulmamış
Aşklar senfonisi
Senin ne düşündüğün kimin umurunda
Bir duvara sinmiş ihanet gölgeleri; kollarken ölümün ardını
Varoluş kavgasıyla boğuşurken insanlık
Mutluluğunu tatil günleri
Ve ikramiyelere endeksleyen
Hedonist beyincikler
Daha çok mutluluk istiyorum dünya diyenlerin
Daha çok aldatmak zorunda kaldıkları gökyüzü
Tanrı’ya bile borcunu unutan
İNSAN
Senin ne düşündüğün kimin umurunda
Avuçlarının içinde
Aklını yitiren bedenlerle
Dolup boşalırken zaman…
| 100 |
Ayışığı
Sahte sevinç yağmurları yağar
Hayal
Caddelerine
Aklımdadır aşkın
Ya da
Aşkındır aklım
Gece beni çağırır ıssızlığına
Kalpler ....................
| 19 |
Barış Geliyor
Analar ağlamayın,
Barış geliyor barış,
Gayrı durun yanmayın,
Barış için var yarış.
| 14 |
Bebek
Ağlama bebek korkma gülmekten.
Doğarken öğrettiler sana ağlamayı
Gül artık bebek gülde güller acsın
O pamuk yüzünde..Bak yeni bir gün başlıyor umud veren,
İnadına doğan güneş gibisin,
Doğdun bebek gül güneş gibi
Isıt içimi mutluluk ver sızlayan yüreğime..TÜLAY İÇEN
20/07/2004
| 41 |
Babam Bir Dilek Ağacıydı
BABAM BİR DİLEK AĞACIYDI
sorma nedendir kah üzülüp kah güldüğüm
babam bir dilek ağacıydı
annem kaygılarını bağlardı üzerine
uçuşurdu alı al moru mor düğüm düğüm
bir tekme atıp yoksulluk kafesine
kurtulmak için lime lime bağlanmışlığından
atardı kendini tekkesi Rüstem’in kayfesine
işte ondandır belki de
iki yakası bir araya gelmeyen gönlüm
kim bilir belki de ondandır
kaygıdan korkudan yıl on iki ay öldüğümMahmut Nazik 17 04 2016
| 70 |
Son
Hiçbir yere gitmediğin zaman bile...
Gözyaşımda seyahat ediyorsunSoluyor ayak izlerin yanaklarımdaki yollarda
Ağlamak seni benden uzaklaştırıyorYanaklarında baharda yeni kanlanmış bir gül
Ve gözlerinde buğusu tüten bir hüzünDört başı mamur bir sevdamız olsun derken
Büyük bir hasret peydahladık ikimizin aşkından
Nur topu gibi bir ayrılığımız oldu.İzmir-Aralık-2014
| 46 |
Noter Onaylı Rüya-Doğan Haber Ajansı Haberini Tıklayarak Seyrediniz! ..
Noter Onaylı Rüya-Doğan Haber Ajansı Haberini Tıklayarak Seyrediniz! ..iframesrc='http://www.haberler.com/video-haber/iframe/video.asp? id=1996725' frameborder=0 framespacing=0 scrolling=no width=440 height=330/iframeTIKLANMIYORSAAŞAĞIDAKİ LİNKİ GOOGLEYE KOYARAK,DOĞAN HABER AJANSININ HABERİNİ OKUYUNUZ VE SEYREDİNİZ! ..
VİDEO HABER: Samsun - Mahkemelik Rüya Haberi Videosu
| 42 |
Hakan Imkansızım Öztürk
Hayallerim duman oldu, bu gecenin hatrına bir tutam sen olsa
Aklımdan çıkmıyorsun bari kalbimi rahat bıraksan
Karanlık burnumun ucunda, sen rüyalarından ırak san
Aydınlatmasa güneş gündüzü, yahut tam tersi mehtap geceyi
Ne olacaktı söyle görebilecek miydin bir başkasını gözlerinin ucundaIlık esen bir rüzgarın tenime soğuk darbelerle dokunuşu
Masmavi gökyüzünün beyaz bulutlar tarafından dolduruluşu
Kanıma can olan senin bakışların değil de, sonbaharın yoktan var oluşu
Aydınlatmasa da sen rampamı mehtap, bulacağım emin ol o yokuşu
Ne keder kaldı bende ne dert, duygusuz biri oldum gösterin bana altın vuruşu
Son bir nefes daha, ciğerlerimin hali harap bir de senin karşımdan yok oluşun
Istırabın kaynağı, kalem yazmıyorsa sebep duygularımın donuşu
Zindanına hapis olduğum her gecenin beyaz tahtında oturan mehtabına doluşun
Isınmıyor kalbim ve titretiyor her bir nefes kokunun kalbime oturuşunu
Mezar bulun bana, bol yeşilli olsun gözlerim yakın kapanmaya ölüme selam sensizliğe elvedaÖzledim yalan değil, rüzgar dahi esmeyi unuttu
Zaman tersine akmaya başlar, dumanı ciğerlerine çekip tut
Turuncu bir renge gökyüzüyle yeryüzü arasında tutulup
Üzmemek gerekir kalbi, sonbahar rüzgarından ilkbahar meltemine savrulup
Renklerin en güzelidir eminim, saçlarının güneşten var oluşu
Karanlık tek temsilim, o da son anda girdi kalbe senden arta kalanlardan kurtulup
| 193 |
Çocuk
bir çığlığı bileklerine örüyor çocuk
bir savaşı kendi yüreğine
kırk yağmuru kırk harami tutuyor
çorak iklimlere düşüyor çocuk.toprak kendi zindanına çağırıyor çiçeği
yağmur kendi göğüne
elleri kendi yüreğinin elinden tutmuş çocuk
kendi gözlerine çağırıyorgecenin koyağından güne
akıyor ipil ipil umut
yumak geceyi sarıyor
dokuyor günü umuther kargış kendi sesine gebe
kürüyor kini yeryüzünden çocuk
sonra gökyüzünü yatak yapıp kendine
uzanıyor usulcacık gecenin içinegece susuyor
susuyor bulut
yağmur akıyor damarlarından göğün
yeşeriyor topraktan umut
gün güneşe gülümsüyor
gülümsüyor güne çocuk
| 80 |
Merhametin Kalbi (deneme)
Kazanma dürtüsünün insana kazandırdığı en büyük şiddet çeşidi sanırım savaş olsa gerekKazanmak bir ‘’arzu’’ ve ‘’ hırs’’ işi olsa da, bunu devletler bazına indirgediğimizde bir insanı değil ‘’iki devletin milyonlarını’’ ilgilendiren cadı kazanını andırdığını söylemek gerekecektir. Kolların,bacakların,gözlerin havada uçuştuğu bu dünyada, kazanda kaynayan tek şey ‘’kan’’ köpüren ise ‘’öfke ve nefretten’’ başka bir şey olmayacaktır.Silahların merhameti, onu elleriyle tutanın korkusuna bağlıdır bir yerde…Korkuyla kovanından fırlayan bir mermi, yere yıkması gereken canın: ebadına, biçimine,ırkına,milletine bakmadan ‘’kazanılması gereken’’ için onu yere yıkacaktır.Bunu yaparken yani savaşırken merhameti unutacaktır.Merhamet, insan kalbinde kendine acımayı arkadaş edinmiştir ama bir üçüncü arkadaş daha vardır ki o da ‘’bencillik’’tir.Bencilliğin kazanma hırsıyla birleştiğini ve yıllarca kaybedenleri oynayıp sonra da ihtirasla el ele verdiğini düşünürsek aklımıza savaşlar gelecektir.Ki işte o savaş, merhameti, sadece yıkık duvarların,annesiz çocukların,aç karınların,bacağı kopuk bedenlerin vicdanından alıp; zalimlerin olmayan duygularına bırakacaktır.Barış ve intikam ateşi de ortalarda gezinip sahipsiz kalacak, yıllar sonra birileri onun elinden tutup misket bombaları ile diğerlerine hatırlatılacaktır! Malumunuz günümüzde kendisine tarih boyunca merhamet edilmeyen ya da edilmediğini düşünen bir millet pireyi öldürmek için ilk önce pirenin bulunduğu bedeni yere yıkmaya çalışıyor.Çocuklar,yaşlılar …sokaklarda adımlamak yerine yıkılan binaların altında kalıyor; ellerini hiç havadan indirmeden ne zaman başımıza bir gülle düşecek diye bekliyor.Korku imparatorluğu cesaret kırmak için birebir güreşmekten çekinip havadan bombalar atıyor.Bilali Habeşiler,Sümeyyeler gibi zora geldiğinde direnmeyen; Peygamberi yanlarından ayrıldığında,denizi karşılarına aldıklarında Peygamberlerini bir çırpıda düşüncesizlik,Yaratanı ise acizlikle tenzih edip dinlerinden dönen,danaya tapanlar yani korku imparatorluğunun müdavimleri şimdi hakim oldukları dünya güçlerini de arkalarına alıp bencillik ve ihtirasları uğruna ‘’bazılarının dünyalarını başlarına’’yıkıyor.Anlayacağınız geçmişin hesabını şimdilerde görüyorlar.Onlar Babil’den,Asur’dan,Roma’dan,Mısır’dan,Med’lerden,Pers’lerden görmedikleri merhameti ya da görmek istemedikleri merhameti Osmanlılar’da inkar edip; bencilliklerini uğraştıkları ticari(ki Yahudiler taşınmaz mal edinirler) ve sanatsal-bilimsel alanlarla içerisinde yaşadıkları toplumlara göstermişler ve böylelikle onları yönetip sömürmüşler,ihtiraslarını bencillikleriyle birleştirip statükocu ve en güçlü statülere sahip olmuşlardır.Şimdilerde dünya onlara:durun,yapmayın dese bile onlar bundan öyle tatminkar oluyorlar ki,eline silahını alıp bir kadını rehin alan zanlı gibi:gelmeyin,vururum; bakın nasıl yapıyorum.oh! güç bende artık; önceden siz izliyordunuz(gaz odaları) şimdide siz izleyin ooh! Dercesine hem de… 1945 ‘den bu güne gelinceye kadar uğraştıkları, kendilerinin yön vereceği bir dünya düzeni hayaline kavuşmuş olan bu kavim,tüm toplumlara nüfuz etmiş, şuan ki dünyanın medya,sinema,sanat,ticaret ve istihbarat ağını elinde bulunduran bir güç haline gelmiştir.Tabi ki güçlüden merhamet umulacaktır lakin beslenilen karga hikayesi onları bencilleştirmiş ve kendilerine yakıştırılan ‘’ acınan kavim’’ deyiminin söylenişini ihtiraslarıyla değiştirmeye çalışmaktadırlar ve bunda da çok başarılı oldukları da şüphe götürmez bir gerçektir.Dünyanın en büyük gücü olan insan gücünü en iyi bir şekilde kullanıp teşkilatlanan bir yapıdan bahsediyoruz,bir devletten bir dinden, demokrasi kılıflı teokrasiden.Devlet kademelerindeki yöneticileri savaş alanlarında yetişmiş,merhameti okuduğu dini (batıl) kitaba saklamış ve gerçek yüzünü ekranların arkasında gün yüzüne çıkaran bir devletin kalbi olamaz.Çizme ezmek ve ‘rap rap’ yapmak için giyilir,merhamet için değil.
| 446 |
kırlangıç ağıdı
ben en çok seni ağladım
kırlangıçlar konarken dualarıma
dudaklarımla sevişti adın
kanadım/mavi
soluk nehir gibi geçtim haritaları
soyum yırtık bir atlastan geliyor
ezberimde tuttum ayrılıkları
sonra sus oldum/ağladım
erkendi yağmurdu kuşlar ölüydü
imanlı bir dağ köyüydü ömrüm
kırlangıçlar geçerdi göğümden
peşin dualarımda/ adın
yar yanımın yarısı kenevir tohumu
yarısı ateş
gitmeleri anlamlı kılmak için
doğurmuş annem
bir mim koymuş ellerime göbek bağımdan
alnıma virgül
sonra kırıldım/nokta
gözlerine bakardım
denize akar gibi
soluk bir nehir gibi geçtim haritaları
tuz gölüne döküldüm
ve nihayet/ çöl
antalya’06
| 86 |
Aldandın
Ne zaman arasam cevap vermiyorsun
Telefonu açmıyorsun
Belki numaramı bile çoktan sildin
Sen benim gözümde güneştinYükseklerde başın döndü
Yerlere indin
Sen vefasız çıktın
Sen kıymet bilmedinGüneş gözünü aldı
Mum ışıklarına kandın
Yıldız böceğini yıldız sandın
Sen bende bitmez heyecandınAşkım sana ağır geldi taşıyamadın
Sen beni anlayamadın
Sen elindeki elması verdin
Yerine cam parçaları aldın
Farkında değilsin sen aldandınGüneş gözünü aldı
Mum ışıklarına kandın
Yıldız böceğini yıldız sandın
Sen bende bitmez heyecandın.
| 72 |
Onlar
Derin bir bakışlarının arasında buldum kendimi...
En olmadık depremleri yaşattı bana o gözlerin...
Ne bilirdim ki cennette onlar cehennemde onlar,
Kelimelerin dökülürken tek tek ağzından...
En olmadık anda sevdim seni,
Ne bilirdim ki kader de onlar kısmette onlar...
Güven verdi kalbin, kendimi yerleştirdim hiç çıkmayacakmış gibi...
Ne bilirdim ki gözyaşı da orası feryat da orası
| 56 |
Merak
Mor koyun veda etmişti sürüye
Sabah gördüm leşi karlar üstünde
Anam üzülür
karnında kuzusu var diye
merakım arttı kuzuya
Köpekler leş derdinde
Bende yürüdüm içlerine
Uyardı defalarca babam
Yürüdüm inatla kuzuyu görmeye
merağımı yenmeye
Babam hep dikildi önüme
Sonunda bir güzel yedim köteği de
Mahküm edildim odaya
Merağım temelli kaldı içimde
Pencereden izledim gün boyu
Göz yaşlarıyla leş bitesiye
O mor koyun durur hala hayalimde
Göremediğim karnındaki kuzusuyla
| 69 |
Sebebim Olmalı
Aynalar koymalıyım içime
Kendime döndüğüm her suskunluk anımda
Seni görmeliyim nereye baksam
İçimde gezdiğim her yalnızlığımda
Ne düşünürsem yansıması yüzün olmalıSessizlik ve gürültü birlikte yaşamalı içimde
Birinin diğerine olan öfkesi
Plansız bir savaş başlatmalı
Kendimden sana kaçabilmek için
Bu savaş sebebim olmalıAzdırmalıyım tüm isteklerimi
Köpürmeli her şey, bir köpeğin günahsız bakışlarında
İçimdeki aynalara baktıkça korkmalıyım
Kendimden uzaklaşmak için sana doğru,
Bu korkular sebebim olmalı.
| 66 |
Mahvettin
Mahvettin beni sevgili,mahvettin! ..
Yaktın yüreğimi.
Akdeniz ateşleri düşürdün içime.
Yaktın beni.
Canım hiç bu kadar tatlı yanmamıştı...
Canım yandıkça hiç bu kadar mutlu olmamıştım.
Avuçların avuçlarımda,gözlerin göz bebeklerimde kaybolurken tek eksik,
Bedenlerimizin ayrı yerlerde olması.../Mayhoş
| 37 |
Kendini Aramak
Umutsuzca insan arıyorum.Tünel karanlığını aydınlatmak için
Diyojen'in feneri solgun sönük.
Kalabalıklarda insan kayboluyor -
bataklıkta bir köpükçük sanki.
Yirminci yüzyılın sonunda
bu lanetli gezegenin
kalabalıklarında
gökteki yalnız Tanrı
insandan daha kolay bulunur.İnsan arayıcısı - altın arayıcısı,
iktidar arayıcısı
ve Tanrı arayıcısından
çok daha umutsuz bir uğraş.Yapacağın biricik şey kalıyor -
kendi kendini aramak.Umarım,
kendinde insan izi bulursun!
| 59 |
Mevlana
Tanrım seni özenip özenip'te yaratmış
Gündüz ve gecelere dağıtmış
Sevgi hamuruyla yoğurmuş
İnsanlığa armağan etmiş........
Gönlünde durmadan yanan
Mevla sevgisidir muhakkak
Sonsuzluklara ışık saçan, acılara meydan okuyan
Güzelliklere mekan kuran
İyilik diye coşan
Döndükçe taşan sevgi düşüncelerinden
Kendimizi alamıyorum...........
Hep açıkmı tuttun mevla'nam, gönül kapılarını
Durmadan dönen bu dünya çemberinde
Gönlünde ulaşılmaz bir sevgi tufanı esiyor
Kol kola omuz omuza girmişler
Gözlerini kapatmışlar, Işık tutuyorlar devri aleme........
Dönüyor senin dünyan dönüyor mevla sevgisiyle
Saygı ve hak yolunda
Ama.....iyi
Ama.....kötü
Ama.....güzel
Ama.....çirkin
Ne olursa olsun
Dönüyor senin dünyan dönüyor mevla sevgisiyle........
Sevgi saygı dolu ulaşılmaz düşüncelerinle
İnsanlık gemisine
İnsanlık sevgisine
Dem tutmuş nefesinle
Yönmü veriyorsun...... Dalga alıp batmasın diye.........
Mevla'nam......
Geldim gönül kapına, dönüyorum bir oyana bir buyana
Senin......Işığın ne kadar net
Düşüncelerin ne kadar taze
Bakamıyorum gözlerim kamaşıyor
Ama yine'de senin güzelliklerinden gözlerimi,gönlümü alamıyorum.......
Durmadan,usanmadan,yorulmadan hiç yılmadan
Güzel mis gibi kokan gönlünde dönüyorsun
Tanrı aşkıyla yanıyorsun
Tanrı aşk'ı dağıtıyorsun
İnsanlığa tanrı sevgisini aşılıyorsun.........
Senin güzelliklerinden dilim çözülüyor
Gözlerimi sevgi bürüyor
Düşüncelerimden senin sıcaklığın akıyor
Gönlüm...... senin bu güzelliklerinle coşuyor
Sel oluyor bir nehir oluyor ve sana akıyor.........
Mevla'nam ne güzel
Tanrı sevgisiyle yanıyorsun, alev alev
İnsan can değeri biliyorsun
Yol gösterip hak diliyorsun
Gönüllerde dolaşıp sevgi veriyorsun........
Seni........ sen'de görmek isterdim
Sevginin sen'de şekillenip,Tanrı sevgisiyle sararken
Ben'de sen'de dönmek isterdim
Hak'kı bulup
Tanrı sevgisinde ölmek için........
Dönsün senin güzel gönlün dönsün
İnsanlık düşüncelerine umut, mutluluk saçsın
Alsın bizi'de götürsün
Biz'de bu sevgide yanıp dönelim
Ulaşılmaz Tanrı aşk'ı için.........
Mevlana'nam..
Senin bu ince çizğinde
Gönlünde hiç bitmeyen sevginde
Yanıp'ta hiç sönmeyen ateşinde
Duramam
Durup'ta sen'de yanan
Sevgi ateşinde olamam diye korkuyorum
Senin gönlün Tanrı aşk'ı kokuyor
Hak yolu biliyor sevgi diye dileniyor
Ben neyimki..
Senin dönen bu sevgi aleminde
Yükün ağır bu dünya nefesinde
Sen....MEVLANA'SIN.....
Hak yardım diye dönüyorsun
Sevginle tüm insanlığı sarıyorsun
SANA.......SEN YAKIŞIYORSUN
Bana ise...
Senin yanında....dönüp dönüp
Sana bakmak yakışıyor..........
| 303 |
Umut
umut nedir dediler
zenginin aşı yoksulun yoldaşı
zamanın ilacı
bazen ana bazen bacı
bazende sevdayı aratan en büyük acı dedim.umut bazen dosta ulaştıran yoldur
rüzgar gibi düşleri savurur
kimi zaman saç yoldurur
bezende adama dağı deldirirkimine avuntu
kimini düşler kıyısında unuttu
acep cihana gelmek boş muydu
bazende geceyi gündüz eder bak iki gözüm bugünde akşam oldu
yüreğe gam, göze yaş doldu
bunca sene gelmediysen
umut neye yarar,
düş neye yarar,
hayal neye yarar.
| 74 |
Karalamalar 36 - İnsan Ve Dünya
İnsanoğlunun en büyük açmazı yetinmeyi bilmeyip açgözlü davranması ve bu eksikliği nedeniyle de bu güzelim dünyayı yaşanmaz hale getirmesidir. Hâlbuki insan ihtirasına gem vurup elindekiyle yetinmeyi bilse, kanaat sahibi olsa, olumlu düşünebilse biriktirmek yerine elinde olanı paylaşabilmeyi becerebilse ne kadar güzel olurdu değil mi? Ama ne yazık ki insanoğlu nefsine karşı hep mağlup olduğundan bu temennilerin tersine davranıp dünyayı kendisine yaşanmaz bir yer haline getirmekte son derece başarılıdır.“Dünya insana küçük geliyor,” düşüncesiyle hareket eden biri elbette ondan daha fazla pay kapmak uğruna eline geçirmiş olduğu fırsatları haksızlık yapmak için kullanır.“Bu dünya herkese yeter,” diye düşünmek varken, paylaşarak doymak varken “hepsi benim” mantığıyla hayatı hem kendine hem de çevresine zehir etmek hangi mantıkla izah edilebilir? Her insan bilir ki hiç kimse bu dünyadan göç ederken yanında hiç bir şey götüremeyecektir. Götürebileceği tek şey hayattayken (iyi ya da kötü) yapıp ettiklerinin ona sağladıklarıdır. Bir tek bunlar onun o son yolculuğunda ona eşlik edeceklerdir.“Ne ekersen onu biçersin,” denmiştir. Bu sebepten bu dünyada ne ektiysek öte dünyada karşımıza o çıkacak. Hazır fırsat varken eldeki zamanı iyi değerlendirip hayrımıza kullanmak son tahlilde yine bizim iyiliğimize olur. Haydi, o zaman şimdi tam zamanı.
| 193 |
Ya
Ya 'ben ' uyanınca
Rüya biterse
| 7 |
Kabe'yi Süsler İsparta Gülleri
Tarihten ders alalım
Kendimize sahip çıkalım
Övünerek geçmişimize bakalım
Dünya tanıyor bizi unutmayalım
Saygısızlık var Ceddimize
Sahip çıkalım memleketimize
Tarih seslenmeden bize
Gelelim kendimize.
Korkudan titrerdi Avrupa kentleri
Şahlanınca Anadolu Cengaverleri
Vız gelirdi Afrika çölleri, Yemen elleri
Karadan aşardı zincir vurulan denizleri.
Dost olur mu? İtalyan, Alman
Rusya, Mısır, Suriye, Irak, İran
Bulgaristan, Yunanistan, Erivan
Komşu değil hepsi düşman.
Akdeniz, Karadeniz donanmanın gölleri
İnci gibi kıvrılıp dizilir Ege sahilleri
Kabe' yi süsler İsparta gülleri
Gülistandır yurdum değmeyince namahrem elleri.
Unutma Ermenin, Rus'un densizliğini
İtalya'nın, Yunanın, Fransız'ın kalleşliğini
Ey Türk gençliği boz artık sessizliğini
Araplar bilmiyor İslam kardeşliğini.
Güzel Marmara iç denizimiz
Spor da, İlim, İrfan da birinciliktir hedefimiz
Her zaman barıştır yurtta, cihanda ilkemiz
Elbette erecek timsale, tesanüte milletimiz.
Güzel yurdum Türkiye'nin gençleri
Serzenişim size ey islam bülbülleri
Bendlere sığmaz aşar kırar zincirleri
İncitmeye hakkımız yok kefensiz şehitleri
Dostlarımızı konuk edelim evimize
Diğerleri bizim neyimize
Biz gelelim kendimize
Cihanı yine getiririz dize
| 156 |
İzindeyiz Ulu Önder
Seninle öğünür senle coşarız
Sığmayız bendine dağlar aşarız
Vatan bayrak için Şehit düşeriz
İzindeyiz ulu önder ATATÜRKTarihlere sığmazTürkün Zaferi
Mustafa Kemaldir ulu önderi
Süslüyor ayyıldız mavi gökleri
İzindeyiz ulu önder ATATÜRK Seninle yaşandı büyük Zaferler
Bu şanlı Komutan bu yiğit asker
Tarihe sığmayan o büyük liğder
İzindeyiz ulu önder ATATÜRKVatanımı düşmanlardan kurtaran
Türk milleti için ömrün harcayan
Vatan millet bayrak için yaşayan
İzindeyiz ulu önder ATATÜRKBizlere emanet büyük devletin
Demokratik Laik Cumhuriyetin
Asker Sivil hep birlikte milletin
İzindeyiz ulu önder ATATÜRK
| 84 |
Kaldı
Nede çabuk geçti o güzel günler
Senden hatıra içimde,hasretin kaldı
Hep şiir yazacak artık boş kalan eller
İlham kaynağı olarak,kara gözlerin kaldıHayalen, peşinde yola düzülüyorum
Hasretin imbiğinde ben süzülüyorum
Gittiğinyollarda adım adım,yürüyorum
Yolumda ışık olarak,tatlı izlerin kaldı
| 38 |
Din İstismarcısı
Din İstimarcısı İST:- 11.10.2008
00.45 Bunların yüzü kara, utanmadan derler, ak!
Fenerin ışığını, nasıl söndürdüler, bak?
Kul hakkı hiç bilmez, sözde dinci avanak;
Çıktı asıl niyetin; gidi din istismarcı! ... Sadeliği unutup, hep gösterişe kaçtın
Hatanı söyleyene, bağırıp öfke saçtın
Ahireti unutup, Dünya'ya kucak açtın;
Takiyyeci niyetli, gidi din istismarcı! .. Mahmut Küçük
| 55 |
Sen Yoksun.
Güneş artık aydınlatmıyor bizi
Yağmurlar ıslatmıyor bedenimizi.
Sen yoksun sesin duyulmuyor artık
Bulamıyoruz zifiri karanlıkta birbirimizi.
İçimi acıtan en son hatıra,
Gizlice seyrettiğimiz Urla denizi,
Ve yeşil kül tablamızda,
Yarım kalan son sigaranın ayrılık izi.
Her şey ne kadar anlamsız şimdi.
Artık sen yoksun, sırdaşımız karıncalar yok
Nasıl harcadık bu sevgimizi? .
| 54 |
Perijen
Gül düşlerinin düşmanı değildi yüreği. Geleceğe astığı şiirsel yürüyüşün kaderini tümlüyordu Perijen.Henüz dokuz yaşına yeni girmişti.Doğum günü bile kutlanmamıştı.Annesi ona evde bir pasta yapmış bir tek o kutlamıştı.Yokluğun son baskısında, yoksulluğun mürekkebi bitmişti sanki.
Yüreğini topla da öyle gir yatağına. Bir fısıltıyla geleceğine bir şeyler anlattı,gözlerini yumdu bir türlü uyuyamadı.Dokuz yaşına gelmişti,o gece çok garip geçti,sabaha kadar karnı ağrıdı.Yatakta sızlanıp durdu,annesine seslenemedi,babası çok sert,sevimsiz,ilgisizdi.Korkusundan odalarına giremedi.Gece uzadıkça sancılar yıldızlar eşliğinde artıyordu.Bu acı, bu içsel akış neydi bilmiyordu.Sabahın erken saatinde zorla kendini lavaboya atmıştı.İlk adet olmuştu,ne olduğunu bilmiyordu,ağlayarak annesine anlattı.Annesi,beyaz birkaç çabut verdi,korunması için.Her şeyi anlamış ve rahatlamıştı.Doğum gününde ilk kez adet olmuş,acıdan mutsuz,bezgin evin içinde dolaşıyordu.Geleneksel bağların,törenin, yoğun olduğu bir mahallede yaşıyordu.Okula gitmemişti,evden de çıkamıyordu,biri görür, bu halini diye.
-Babası,işten erken geldi,annesine seslendi Perijen’i süsle, giyindir görücü var dedi.
Anne Muhlise:-Bey, sen deli misin kızımız daha 9 yaşında.
Baba Zerdali: -Sus,büyütüp süs biberi mi yapacağız,adam zengin gitsin onun süs biberi olsun.Beni onu besleyecek gücüm yok.
-Muhlise: -Ben de giderim,ben kıyamam kızıma,daha ilk kez adet görmüş,üstelik bugün doğum günü.Doğum günü sürprizine bak.
-Kim isteyecek.
Zerdali:- Raşit El Tabiri.
Muhlise:- Hangi oğluna..
Zerdali:- Ne oğlu, eşi öleli bir yıl oldu kendisine isteyecek.
Muhlise:- 60 yaşındaki adama mı vereceksin, bu kadar güzel,altından daha değerli biricik kızımı.Ben ölürüm de vermem.
Zerdali:- Sen de kim oluyorsun.Sana soran mı var, bir tane daha yaparız.Adam onun ağırlığı kadar para verecek,şehre taşınır, bir tane daha yaparız.
Muhlise:- Namusunu parayla satıp güzel mutluluklar mı yaşayacağız.
Hangi vicdanın kanadı kırılmış,hangi dine sığar,daha okula tek başına gidemiyor,beslenme çantasındaki yumurtası daha duruyor.Okulu ne olcak,nasıl yapacak yavrum.Oracıkta bayılır,gözlerinde kan akar,Perijen annesinin yanına gelir,ikisi çığlık çığlığa ağlar. Babanın umrunda değil,çayını yudumlar,kapıyı kilitler, sesiniz bana gelmesin.Akşam gelecekler siz evi toparlayın der, vicdanın giyotini keser her duygsunu.Zulandaki acılarla, öldürücü acıları inlet bakalım. Mum akar,gözyaşı dökülür,göğsümüzde şafak söksün,kader bir gelecek sunar elbet.
Perijen zorla süslendirildi,gözlerindeki yaşlar dinmek bilmiyor,doğum günü,ilk adetin verdiği acı bir yana…Kaderin cilvesi bu kadar acı mı ki?
-İki vicdanının dağ arasında taş bağırlar sertleştikçe dünyanın en acılı damarı açılıyor gibi. Baba başka sahte mutluluk peşinde,kız evladın ederi,hangi sevgiyle anlatılır ki böyle bir erkeğe.Dahası insani hangi duygu böyle bir babayı temizler ki? Zengin olmak için,namusunu pazara sunmak huzur mu, erkeklik mi? O terleyen bıyıkların her teli yarın gerçek cehennemde asılma ipi olmayacak mı?
-Ya 60 yaşındaki zengin Karun adam.Hangi vicdanın kirli emelleri seni mutlu edecek.Dokuz yaşındaki bir kızı sokakta herkes çocuk şefkatiyle sever,ona hediye alır.Bununla hangi çatlamış ar damarıyla yaşayacaksın. Ya bununla ilk gecen nasıl geçecek?
-Daha erkek eli değmemiş,erkek teni görmemiş,cinselliğin hiçbir harfini bilmeyen,cinselliğe dair hiçbir zevk şubesi çalışmayan biricik kızla nasıl olacaksın.Domuzla senin arandaki fark nerde.Ya da hangi domuzun babasısın.
İç çocuk konuştukça gerçeklerin yürek yakan yakarışları susar, acılar susar,yaşanma utanır, dünya bir an son olmak ister.Böyle bir olaya taşlar,dağlar,ağaçlar dayanmaz.
O gece farklıydı.Ay yok,kapkaranlık,adam bir çanta dolu parayla,evin kapısı çaldı. Eve adım,atar atmaz şiddetli bir dolu yağdı, elektrikler gitti,şiddetli bir fırtına çıktı,bütün mahalle toz duman içinde,evin önce çatısı uçtu.Bütün pencereleri kırıldı,dışarıda ne kadar artık varsa eve girdi,ev evlikten çıktı,herkes banyoya kaçtı.Dolu,toz,toprak evi harap etti,evin bir duvarı yıkıldı.Mahşeri andıran bir görüntü vardı,karanlık, göz gözü görmüyor,Perijen durmadan ağlıyor,annesine sarılmış,doğum günü böyle olmalı sanki. Bu felaketin ortasında baba Zerdali,yaşlı damattan para çuvalını alır,sen Perijen’i kucakla götür.
Yaşlı adam,Perijen’i kucaklamaya çalışır,Perijen ağlamaya başlar,sığındıkları banyondan çıkmaz imkansız; ama mecburen kucaklar, ne kadar eşya varsa yaşlı adama değer,adam yara bere içinde yere yuvarlanır. Perijen ordaki büyük ağacın kavuğunda saklanır, sabaha kadar dinmez,fırtına,kar ve tipi.Adam oracıkta baygın baygın yatar.
Perijen ağaç kabuğunda,hiçbir şey olmamış gibi ağlayarak sabahlar.
Güneşin ilk ışıklarıyla her şey normale döner,Perijen, gözleri açtığında müstakbel kocası olacak yaşlı adam,kan,ter içinde tanınmayacak halde orda can çekiştiğini görür.
-Büyük bir felaket olmuş,yoksul mahalleleri herkes kendi derdiyle uğraşır.
Her yer tanınmaz halde,Perijen evine geri dönecek, ne sokak kalmış,ne mahalle,ne evler.
Yaşlı adam,kan ter içinde ayağa kalkar,Perijen’,i arar,gözlerine kan saçağı dolmuş.
-Perijen acır,elinden tutar,adam yerden kıvrıla kıvrıla mahallenin dışındaki arabasına varırlar.
-Oradan bir adamın yardımıyla,şehirdeki hastaneye kaldırırlar.Adam kendine gelir, gelmez Perijen’i arar.Onca felaketten sonra hala dersini almamış..Acılara yapışan geçmişin tozunu az yutmuş olmalı ki,arayışı,hayali kursağında kalır.Perijen,kaçar,kaybolur.Bütün vardır,an vardır,şan vardır,kan vardır,yaşam vardır,insan vardır, işte varlar,var olan varlara ders veriyor.
Bu vicdani uçkurunun ucunda olan yaşamsal domuzun, amacı gerçek olmaya doğru yol alır. Yaşlı adam, Perijen’,i küçük kasabada aratır,yüzlerce kişi para karşılığında Perijen’i arar ve biri bulur.
-Perijen,bir leğenin içine oturmuş,nehrin suları onu temiz bir geleceğe sürüklemiş,sular kadar hala temiz ve birkaç yara dışında bir şeyi yoktu.
Bir başka kasabada onu bulan adam,yaşlı adama teslim etmek yerine polise teslim eder.Polis,60 yaşındaki adamı arar bulur,adamın her yeri yara içinde,sargılı; ama hayali dokuz yaşındaki Perijen ile gecelemek.
-Polisler, yaşlı adama güzel bir tuzak düşünürler,evinin balkonuna bir demir yığını asarlar.Yaşlı,yaralı,vicdansız,gaddar,gözü dönmüş adamla Perijen eve girerken,önce Perijen girecek,adam tam gireceği sırada,o demir yığının makarası çekilecek adamın üstüne gelip onun altında can verecekti.
-Perijen,elinde pembe çantasıyla bir şey olmamış gibi yaşlı adamla onun evine doğru gider.Kapıyı açar,sen bana dondurma al der gel ondan sonra gel der.
Yaşlı,zavallı adam elindeki dondurmayla tam kapıdan içeri gireceği sırada,balkondaki demir kütle üstüne düşürülür,altında kalarak cansız kalır.
-Perijen,doğum günün kutlu olsun der hayat ve onu sosyal hizmetlere teslim eder polisler,yeni doğum gününde artırılmış mutluluklar onu bekleyecek, güzel bir gelecek onu kucaklayacak,bütün dünyanın duyduğu bu acılı öyküden herkes dersine biraz daha çalışacak ve kazanan hep güzellik olacak PERİJEN.
| 855 |
Oyun
Ufacıktım, oyunla tanıştım.
Saklambaç, körebe derken,
En unutulmaz anları,
Hep oyunla yaşadım.Büyüdüm, zaman içinde.
Futbol, voleybol derken
En güzel günleri,
Hep oyunla yaşadım.
| 24 |
Siyah
Siyah, bir etektir
kalabalık bir kentin
caddesinde
bir akşam saatinde
yorgun ve kararsız
bir kadının giydiği
incecik bedenine.
Adımlamadığın bir kaldırımda
duymadığın kokusudur
siyah
balkonlara asılmış
bıkkınlıkların.
Siyah, bir parçadır
geçmiş günlerinden
ummadığın gerçektir
bıraktığın ellerinden.
| 37 |
19 Mayıs Gençlik Ve Spor Bayramı' nız kutlu olsun...
Tüm Halkımızın 19 Mayıs Gençlik Ve Spor Bayramı' nı kutlarım. LİBERAL KAPİTALİST FAŞİST DİKTATÖR DÜZEN HALKIN BAYRAMLARINI KUTLAMAYA İZİN VERMEYİP, Yasaklamak için her yolu denese de HALK BAYRAMINI KUTLAMALIDIR. Ne varki ihmalden doğan katliam sonucu SOMA YANGINI, HEPİMİZİN YÜREĞİNİ DAĞLADI. KEŞKE DAHA ÖZGÜR, MUTLU, ŞEN, ESEN YAŞASAK DA, BAYRAMLARIMIZİ DA O ŞEKİLDE KUTLASAK. YOLSUZLAR ELİ İLE YOKSULLAŞTIRILMIŞ, YOKSUNLAŞTIRILMIŞ, AÇ VE CAHİL BIRAKILMIŞ TOPLUMU YÖNETENLER, YASAKÇI DİKTATÖRLERDİR. İNSANLIĞIN YÜZ KARASIDIR. AMA MADENCİLERİMİZİN KARASI KÖMÜR KARASI İDİ. YÜZ KARASI OLAN ONLARI BU DURUMA DÜŞÜRENLERDİR. ONLAR HALKI KÖLE GİBİ GÖRÜRLER. YAZIK ONLARA. NE DESENİZ AZDIR.
KUTLU BAYRAMLAR, ESENLİKLER TÜM HALKIMA.
| 106 |
GüZeL AYDıN'ıM
Oldukça yüksektir paşa yaylası,
Aşağıda kalır Aydın ovası.
Aydın zeybeğidir efenin hası,
Efeler diyarı güzel Aydınım.Aydının insanı sıcak kanlıdır,
Çalışkandır, merttir, delikanlıdır.
Düğünü derneği anlı sanlıdır,
Zeybekler diyarı güzel Aydınım.Kuşadası, Didim tatil beldesi,
Biraz içeride Söke ilçesi.
Dalama tandırı, Çine köftesi,
Lezzetler diyarı güzel Aydınım.Görülmeye değer, Madran yaylası,
Pek de güzel olur, suyu havası,
Sultanhisardadır, çileğin hası,
Meyvesiyle ünlü güzel Aydınım.Yenipazardadır, pidenin hası,
Atçadan sorulur, tahin helvası.
Çok suludur Karacasu elması,
Kalbimdeki yerin özel Aydınım.
| 77 |
BÜLBÜL
Basri Bey oğlumuza-Bütün dünyâya küskündüm, dün akşam pek bunalmıştım;Nihayet, bir zaman kırlarda gezmiş, köyde kalmıştım.Şehirden kaçmak isterken sular zaten kararmıştı,Pek ıssız bir karanlık sonradan vâdiyi sarmıştı.Işık yok, yolcu yok, ses yok, bütün hılkat kesilmiş lâl...Bu istiğrâkı tek bir nefha olsun etmiyor ihlâlMuhîtin hâli "insâniyyet"in timsâlidir, sandım;Dönüp mâzîye tırmandım, ne hicranlar, neden andım!Taşarken haşrolup beynimden artık bin müselsel yâd,Zalâmın sinesinden fışkıran memdûd bir feryâd,0 müstağrak, o durgun vecdi nâgâh öyle coşturduKi vâdiden bütün, yer yer, enînler çağlayıp durdu.Ne muhrik nağmeler, yâ Rab, ne mevcâmevc demlerdi;Ağaçlar, taşlar ürpermişti, gûya Sûr-i Mahşerdi!-Eşin var, âşiyanın var, baharın var, ki beklerdin;Kıyâmetler koparmak neydi, ey bülbül, nedir derdin ?0 zümrüd tahta kondun, bir semâvî saltanat kurdun;Cihânın yurdu hep çiğnense, çiğnenmez senin yurdun,Bugün bir yemyeşil vâdi, yarın bir kıpkızıl gülşen,Gezersin, hânmânın şen, için şen, kâinatın şen.Hazansız bir zemin isterse, şâyed rûh-i ser-bâzın,Ufuklar, bu'd-i mutlaklar bütün mahkûm-i pervâzın.Değil bir kayda, sığmazsın - kanadlandım mı - eb'âda;Hayâtın en muhayyel gayedir ahrâra dünyâda,Neden öyleyse mâtemlerle eyyâmın perîşandır?Niçin bir damlacık göğsünde bir umman hurûşandır?Hayır, mâtem senin hakkın değil... Mâtem benim hakkım:Asırlar var ki, aydınlık nedir, hiç bilmez âfâkım!Tesellîden nasîbim yok, hazân ağlar bahârımda;Bugün bir hânmansız serseriyim öz diyârımda!Ne husrandır ki: Şark'ın ben vefâsız, kansız evlâdı,Serâpâ Garba çiğnettim de çıktım hâk-i ecdâdı!Hayâlimden geçerken şimdi, fikrim herc ü merc oldu,SALÂHADDÎN-İ EYYÛBÎ'lerin, FATİH'lerin yurdu.Ne zillettir ki: nâkûs inlesin beyninde OSMAN'ın;Ezan sussun, fezâlardan silinsin yâdı Mevlâ'nın!Ne hicrandır ki: en şevketli bir mâzi serâp olsun;O kudretler, o satvetler harâb olsun, türâb olsun!Çökük bir kubbe kalsın ma'bedinden YILDIRIM Hân'ın;Şenâatlerle çiğnensin muazzam Kabri ORHAN'ın!Ne heybettir ki: vahdet-gâhı dînin devrilip, taş taş,Sürünsün şimdi milyonlarca me'vâsız kalan dindaş!Yıkılmış hânmânlar yerde işkenceyle kıvransın;Serilmiş gövdeler, binlerce, yüz binlerce doğransın!Dolaşsın, sonra, İslâm'ın harem-gâhında nâ-mahrem...Benim hakkım, sus ey bülbül, senin hakkın değil mâtem! (*) [Safahât, Yedinci Kitap](*) Bu şiir yazılırken Yunan istilâsı altındaki topraklarımızhususiyle Bursa'ya dair elîm haberler geliyordu; tetkikine de imkân yoktu.
| 300 |
Yeşil Elbise Yeşil Yüzük Yeşil Küpeler
Yeşilin türküsü başka ondadır bütün mutluluk
Göklerin sonsuzluğu yıldızların ıraklığı ondadır
Ve göllerin, denizlerin yerin göğün yeşili
Yeşil miydi belki bir başka renkti bilmediğimiz
Yeşil giydim dedi ya o öyleyse yeşildir
Ondan sonra daha bir tanıdık daha bir sevdik yeşili
Kime sorduysam yeşil murattır dediler
Yeşil elbise yeşil yüzük yeşil küpelerKan uykularında ben çalmıştım düşlerini
Yeşil türküleri vardı düşlerinde insanların
Mutluluk kaynıyordu yeşil türkülerde pırıl pırıl
Oysa ben yeşil türküsüz yapamazdım bunu sizde bilirdiniz
Bilirim türkü çalmak suç değil sevmek gibi
Ama birde üstelik adımız hırsıza çıktı
Bana en güzel tutkuyu anlattı yeşiller
Yeşil elbise yeşil yüzük yeşil küpelerBir keman yaln8ızlığında nasıl inlerse
Nasıl çoğalırsa gözlerinde gecenin karanlığı
Nasıl renkler birdenbire kaybolursa yoksa
Nasıl dünya zümrüt yeşili olursa bir an
Her şey kayboldu dünyadan yaln8ız kalan yeşildi
Aslında yeşil demiştik biz belki değildi
Bir sis gibi dağıldı dünyam dağıldı renkler
Yeşil elbise yeşil yüzük yeşil küpelerHer rengin öyküsü başka yeşil renklerden ayrı
Hiçbir renk yeşil kadar güzel miydi ki
Yeşil konuşmuştun o gece yeşil gülmüştün
Yeşilin kıymetini hiçbir şair anlatamaz şimdi
Bir anlık değil yeşil mutluluğu yıllarcadır
Zeytin gözlüm yeşil bir elbise giymiştin yoksa
Yoksa yeşilin kıymetini dünyada bilmezdiler
Yeşil elbise yeşil yüzük yeşil küpelerRenkler kaybolmuştu bütün lambalar sönmüştü
Yalnız kaybolmayan bir renk vardı yeşil
O gece baştanbaşa yeşil olmuştun yeşil olmuştum
Çevremde bir yeşil vardı başka renk göremiyordum
Bir sigara dumanında yitirdim bütün renkleri
Yeşilin öyküsü böyle başladı böyle bitmedi
Her gece toplanıp üstüme üstüme gelirler
Yeşil elbise yeşil yüzük yeşil küpelerYeşil dedik ya sana ne idin bilmiyorum
Yeşiller arasında yitmiştin yoktun
Baharın yeşilliği bu değil bu yeşil başka
Yeşil bir başka türküdür kimsenin bilmediği
Şimdi bir acı var içimde yeşil bir türkü gibi
Türkülerin adını ben koymadım oysa
Benim oynadı yıllarca renkler ve şekiller
Yeşil elbise yeşil yüzük yeşil küpeler16 Mayıs 1969
| 300 |
- A k r e p...v e...Y e l k o v a n....(8)
Çıktılar otoparktan, ihtiyat ve dikkatle,
Kadın adama baktı, manalı bir rikkatle,
'Üzme canını' dedi, 'sana inanıyorum',
'Belki Allah katında, senle sınanıyorum'.Adam bir ara dönüp, arka camdan bakındı,
Aklına gelenlerle, mahzun bir hâl takındı,
Bir 'Ohh' çekti derinden, hastaneye bakarken,
Biraz rahatlamıştı, sigarayı yakarken...........'Orda başladı hayat, öncesinde ne vardı',
..........'Kendime geldiğimde, dünya ne kadar dardı',
..........'Ve sen çıktın karşıma, kurtuluş oldun bana',
..........'Umudum çiçek açtı, meçhul âtiden yana'.Kadın tebessüm etti, 'deliyim herhal' dedi,
'Aldım büyük belayı, n'olacak bu hal' dedi,
'Ama tebrik ederim, sözlerin çok güzeldi',
'Sanki bir şiir gibi, yalnız bana özeldi'.Birkaç dakika sonra, durdu araba âni,
Adam tedirginleşti, ne olmuştu ki yani,
Kadın araçtan indi, bir binanın önünde,
Geniş bir caddeydi bu, eski liman yönünde.'Biraz bekle burada, arabadan da çıkma',
'Ben hemen geliyorum, sakın canını sıkma',
Bu sözlerin ardından, kadın binaya girdi,
Adamınsa aklında, şüphe sıraya girdi.Şeytan diyor bir yandan, 'kaç hemen bu bir tuzak',
Melek te öte yandan, 'kaçarsan hayâl uzak'
Düşünce tartar iken, 'ne yapmalıyım' diye,
Kadınsa çıka geldi, elinde bir hediye.Adamsa şok halinde, şaştı doğal olarak,
Fakat aldı paketi, gözleri de dolarak,
Kadın mutlu bir halde, adama gülümsedi,
'Gün yirmidört Haziran, bugün sen doğdun' dedi.İkinci bir şoktu bu, şaşkındı baka kaldı,
Kadına bakar iken, gözyaşlarını saldı,
'İnanmıyorum' dedi, 'sen ne kadar incesin',
'Umuda ışık yakan, en güzel düşüncesin'.Bakıştılar bir süre, kaç hayâle daldılar,
Zaman durmuştu sanki, öyle kala kaldılar,
Kadın tam diyecekti, adam onu susturdu,
Dudaklar değecekti, kadınsa geri durdu.Kadın:
..........'Gün doğmadan gidelim, evim hemen şurada',
..........'Ve bu yaptıklarımız, doğru değil burada',
..........'Hafif kadın değilim, böyle düşünme derim',
..........'Ki üstüme gelirsen, bak bırakır giderim'.24.Haziran / Los Angeles *** 'Akrep ve Yelkovan' Şiir Roman 9. bölümüyle 29.Ekim.Cuma (Cumhuriyet Bayramı) günü devam edecek.
*** 'Akrep ve Yelkovan' ın okuyamadığınız ilk bölümleri ve daha fazlası aşağıdaki link ile ulaşabileceğiniz Akrep ve Yelkovan grubunda.
Akrep ve Yelkovan Grubu>>>
| 312 |
Ayrildik
ayrilidik
bana derdi seni ben adam edecegim
sinemalara giderdik
alti parmakta burc sinemasi
dile olsada konussa
tophane
ve tabiki 38 numara
on yedi yasinda kocaman bir kadindi
cocukca bir gulumsemesi vardi
agladigini gordum icim ezildi?
aglamasini istemedim
ama agladi
bende uzdum
hatalar yaptim
cok kirilgandi
ben de
gurur onda iyimserlik var di?
benimde cok hatalarim oldu?
uzdum
simdi inaniyorum
beni terkettiginden beri
anladim ki
ben adam oldum
dedigini yapti
ben nerden anlayayim gidecegini
gittikten sonra adam oldun
eger sevecekseniz
hatalar yapmayin
unutmayin
ben adam oldum...
| 86 |
Yüce Dağ Başında Kamer
Yüce dağ başında kamer tay olur
Görmezsem yarimi aklım zay olur
Ellerin sevdası üç beş ay olur
Bizim sevda vardı yıla dayandıYüce dağ başından aşırdın beni
Tükenmez dertlere düşürdün beni
Meğer gönlün bende yoğudu dilber
Niye doğru yoldan şaşırdın beni
| 44 |
Siyah Kaküllerin Dökmüş
Siyah kaküllerin dökmüş
Kızıl güllere güllere
Ela gözlerini dikmiş
İnce yollara yollaraGel Ayvaz'ım dolaşalım
Çamlı bellere bellereDoldur elinden içeyim
Mest olup serden geçeyim
Seninle bile göçeyim
Uzak illere illereGel Ayvaz'ım dolaşalım
Çamlı bellere bellereOkursun aşkın kitabın
Komadın aşıkın ta'bın
Akıttın çeşmimin abın
Döndü sellere sellereGel Ayvaz'ım dolaşalım
Çamlı bellere bellereAşıklara vardır meyli
Riyazet çekmişem hayli
Ben Mecnun olam sen Leyli
Düşüp çöllere çöllereGel Ayvaz'ım dolaşalım
Çamlı bellere bellereKöroğlu der budur derdim
Sarardı çehre-i zerdim
Şu benim nihanî derdim
Düştü dillere dillereGel Ayvaz'ım dolaşalım
Çamlı bellere bellere
| 89 |
Dost Kalleş
Dost bildim ve güvendim
Her sırrımı söyledim
İsteklerine boyun eğdim
Vurdu beni dost kalleş
Ne istedi masum candan
Vurdu beni her bir yandan
Attı çukura acımadan
Attı beni dost kalleş
Her tarafım kanlı kanlı
Gömdü beni canlı canlı
Sanmıştım biraz insaflı
İnsafsız cıktı dost kalleş
Toprak içinde kıvranırken
Acımadan bana bakarken
Toprağı üzerime atarken
Güldü bana dost kalleş
Son nefesimi alırken
Gözlerim usul usul kapanırken
Geride kalanları düşünürken
ALLAH seni affetsin dost kalleş
| 75 |
Sitem
Sitem etme....
sitem etme....
Geçti artık,
değiştiremem kalbimi,
çok geç oldu.Harab ettin duygularımı,
bütün rüyalarımı,
özlemlerimi,
sevdamı,
aşkımı ve sevgimi
çok geç oldu.Değiştiremem kendimi.
Değiştirebilseydim dünya mı!
Kaybolurdu, bütün izlerin
yine de,
dönemem sana
eğer bu ise
isteğin.20.08.1992
Köln
Almanya
| 41 |
Rüyalar Gördüm Marylou
Rüyalar gördum marylou
Yasemin kokulu yastığımda
İki yüzün kadar duru
Fotoğraflarını kalbime astığımda
(Çok değerli şair sayın Barış Erdoğan ANAMUR' un katkıları ile)09.05.2009
| 26 |
İki şehir
Ne çok ortak yönler varmış Viyana ile Ankara arasında,• Viyana’da Saraylar yeşillikten görülmüyor, Ankara’da yeşil görülmeyen saksılarda bulunuyor.
• Viyana’da her yer bar ama bir sarhoş görebildik, Ankara’da içkiye para bulabilen az, ama, sarhoş çok…
• Viyana’da sadaka isteyen birine rastladık, Ankara’da sadaka için uzanan ellerden yol alamadık…
• Viyana’da ‘Krismis Stantları’* kuruluyor, Ankara’da Kriz masaları…
• Viyana’da bütün Saraylar önünde yılbaşı pazarları, Ankara’da coplu TOMA’lı korumalar sıralanıyor…
• Viyana Sarayları, Tiyatroları ve çocukları almış koltuk altına, bizde saraylar, yüzmeyi öğrensinler diye sanatçıları suya, çocukları ateşe atıyoruz sertleşsinler diye…
• Viyana’da kişi başına 58 bin dolar düşerken her yer rüzgar gülüyle donatılmış, acınacak durumdalar, bir nükleer santralları bile yok.
• Bizim saraylarda Şom ağızlılar, onların saraylarında ‘şeneburun’lar…**
• Viyana’da kişi başına 58bin dolar gelir, bizde dolsa ne olacak dolmasa ne olacak. Yastıklar inceldikçe üstündekiler daha dik duracak…
• Viyana’dakiler küçücük müstakil evlerde yaşar, bizde büyük büyük apartmanlar…
• Viyana 8 milyon nüfuzla 15 milyon turist ağırlar, biz 78 milyon nüfusla sinek avlıyoruz turistik alanlarda…
Ne çok ortak şey var iki şehir arasında, birbirini tamamlasalar, evlilik yapsalar da… Bizim geleneğimizde var fakir kızı zengin adamla evlendirmek ve böylece fakirleri mutlu etmek.
Ne diye gittim ki ben bu cenneti bırakıp o cehenneme, fazla duramadım, 8 günde döndüm geriye… Ne zor şartlarda yaşıyor o garibanlar… Bir bilseler bizdeki yaşantıyı, kamplarda yaşamak için sınırımıza yığılırlar…
Bizim müstakbel başkanımız, onların ellerinden tutmadan adam olamayacaklar… Hadi dünya lideri göster kendini…
| 236 |
Yollar
Canım kadar sevdiğim
Uğrunca canımı verdiğim
Yaşarken gönül verdiğim
Ölürken seni düşündümKalbimde yokdur sensizlik
Gidince feryadını işiterek
Yallancı mevsimler gibi
Duraksız bir gemi gibiBekliyen bir hayat başlıyor
İçinde ben olmuyan
Yaşadığım kadarı hatıra şimdi
Yorulunca düşme yaslan bana
| 39 |
Kapını Çalsam
Ay gümüş tellerini serdi mavi sulara.
karadeniz sitemli dalgalarda bu gece.
Özlemin pusu kurdu,koşuşan uykulara;
Yüreğim daralacak, anlaşılan bu gece.Suskun, kırgın, sitemkar, dilsiz; dilbaz yüreğim,
Sevginin denizinde yol alır kalp küreğim.
Meraktayım tek aşkım, senmiz mi öleceğim?
Dualar semalara, uzanıyor bu gece.Mantığı ve gururu bir kenara bıraksam,
Hasretin kucağından,gelip, kapını çalsam...
deli gönül git diyor,dediğini mi yapsam? !
çınlıyor kulağımda, fısıl fısıl bu gece....
| 66 |
Yıldız
Bir yıldız var
Ta! uzaklarda
Sana varmak için
Çırpınıp dururBir gönül var
Senden uzaklarda
Senin olmak için
Yalvarır.(Lüleburgaz, 30 Ağustos 1970)
| 22 |
Gazilere
Sende yaşar mutlu yarınım, şanlı mazim.
Ey! Benim barut kokan, umut saçan; gül gazim.
Göğsünde ayni iman, ayni güç, ayni azim
Hatırası bana şehidimin..Yeryüzünde şehidimin vekiliEy! Orhan savaşmadan kolaydır şiir yazmak..
Şehidi, gaziyi övmek; düşmanlara kızmak...
Benimde bir canım var,an gelip alınacak..0
Onunda tek bedeli vatan, vatandır ancak..
| 49 |
Dünya üç gündür dün bugün ve yarın
Üç günlük dünya malına aldanma,
Dünya üç gündür dün bugün ve yarın.
Sakın ola dünyalık işe kanma,
Dünya üç gündür dün bugün ve yarın.Çocuğa bakar isen o sabidir,
Ölüm insanoğlu için tabidir.
Sen dünü yaşadın masal gibidir,
Dünya üç gündür dün bugün ve yarın.Yaşam sözde bize attırır duman,
Elbet hayat insana vermez aman.
Bugün şimdiki yaşadığın zaman,
Dünya üç gündür dün bugün ve yarın.Dünya için büyükler derler ki han,
Bedene emanettir elbet bu can.
Yarın ölmezsen yaşayacağın gün,
Dünya üç gündür dün bugün ve yarın.Yusuf dünya yalandır yalandır vay,
Yaşadığın günü bir kenara koy.
Üç günlük dünyayı sen yaşadım say,
Dünya üç gündür dün bugün ve yarın.
| 114 |
Seni Özlerim Baba
Güneş her tulu olduğunda kendince
Bana gece doğar seni özlerim baba
Mezarındayken gözlerim dolar sessizce
Derbederim ağlar seni özlerim babaDayanamıyorum baba tek bir gün bile
Oysa ne yıllarımız geçmişti seninle
Yıllarımız geçmişti sevinç ve kederle
Onları hatırlar seni özlerim babaGünlerden bir gün gelirsen eğer buraya
Evlatların az da olsa bağlanmadı dünyaya
Kardeşlerim isyan etmese de Huda'ya
El açıp haykırır seni özlerim babaArtık yazamam baba, yine elim titrer
Annemse arkandan hergün mecnuna döner
Aklımda da sen şu mürekkebim kan döker
Her satır başında seni özlerim baba
| 88 |
----Bilmiyorum
Sapanlar saçma,
Saçmalar sapan
Kurmuşlar kapan,
Yakalıyorlar,
Yoldan sapan
Ademi,Bilmiyorum ki?
Kim fare kim kedi,28/4/2010 ÇARŞAMBA
HÜSEYİN SÖNMEZ
| 19 |
Herşey Boşmuş
Nasıl olduda beni yoksayabildin,
Bana gereken değeri verebilirmiydin? ,
Seni seviyorum dememe rağmen,
Beni böyle içten ve gerçek sevebilirmiydin? ? Şansın yokmuş be güzelim seni sevmişim,
Senin uğruna dağları bile delermişim,
Bunca zamandır seni neden görmemişim,
Gördümde ne oldu herşeyden boşuna etkilenmişim...Savaştan çıkmış bir gazi gibiyim,
Sanada anlatığım gibi bir yere sahibim,
Sana söyleyebilmek için öldüm öldüm dirildim,
İşte bu yüzden savaştan çıkmış bir gazi gibiyim...Keşke söylemeseydim seni seviyorum demeyi,
Keşke şehit olsaydım o savaşta gözlerim görmeseydi,
Kalbinin sesini dinleyip seni seviyorum deseydi,
Canım pahasınada olsa bu kalbim onu hep severdi...Neden beni istemiyorsun diye sorduğumda,
Ben aşktan anlamam dedin ya senle konuştuğumda,
Sen aşktan anlamıyorsun eğer ben buralarda,
Boşuna kalbimi kaptırmışım, inşallah yalan sölemiyorsundur bana oralarda.!
| 118 |
Sevgi Üzerine Birkaç Cümle - 10 -
Ben sevgiyi o mini mini iki üç yaşında ki bebelerin gözlerinde gördüm, gamzelerinde gördüm. Ben sevgiyi seksenlik doksanlık ninelerin dedelerin hiç tanımadığı insanlara yavrum diye seslenirken ki içtenliklerinde gördüm. İnsanlıktan nasip almamış diktatörlerin halklarına seslenirken bağırıp çağırmaların da görmedim. Dayatmacı iktidarların ''Dediğim dedik çaldığım düdük'' diye diye ülke yönetmeye kalkanların hal ve hareketlerinde asla sevgi ve samimiyet görmedim...İnsanlara zulmeden diktatörler, kim olursanız olun, milliyetiniz ne olursa olsun, sizleri cehennemde görmek için can atan milyonlarca mazlum ve masum insan sabır ile bekliyor hem dünyada hem de ahrette...Beş altı yaşına gelip de annesine babasına ''Sevmek ne demek, aşk ne demek anne baba? '' diye soran çocuğun suratına okkalı bir tokat savuran baba sevmekten ve sevilmekten ne kadar nasip almıştır varın siz düşünün.''Sevgi ve aşk hem farklı ölçeklerle ifade edilebilen farklı yoğunluklara sahip iki duygu türü, hem de herkes tarafından farklı şekilde duyumsanıyor. Dünyada altı buçuk milyar insan varsa, altı buçuk milyar farklı boyutta hissedilen sevgi ve aşk türü var demektir. Tek bir tanım o nedenle zor...''Hep düşünmüşümdür fiziki güzelliği olmayan insanlardan da kendini sevenler mutlaka vardır diye. Eğer insan kulluk bilincinde ise, bedeni ne kadar çirkin olursa olsun ruhunu güzelleştirme yoluna girmiştir. Ne kadar fiziki özrümüz de varsa bunların hepsi yüce Tanrının bilgisi dâhilindedir bunu da unutmayalım...Bir gün bir cuma namazında önüme gelip oturan adamın elleri ve ayakları yoktu. Hüzün kapladı birden içimi, kendimi ve çocuklarımı getirdim aklıma, işte o zaman mal mülk hepsi hikâye oldu gözümde, biraz da utandım kendimden ne yalan söyleyeyim. Bir adam bu haldeyken Rabbine isyan etmiyor da namaz kılıyorsa demek ki bizler şükrümüzü ve ibadetimizi daha da arttırmalıyız dedim kendi kendime...İnsan bir dostu tarafından yalanla dolanla aldatıldığı zaman yerle bir oluyor ve insanlara güvenini sevgisini bir dereceye kadar kaybediyor. Aldatılmak belki de birçoğunuzun başına defalarca geldi. Ben onların hepsini Allah'a havale ediyorum. Rabbim de öyle diyor zaten ''Sizin bir hesabınız varsa bizimde bir hesabımız var ve Rabbin çabuk hesap görendir.''Çevremde bir sürü sevgi dolu insan olduğu gibi, sevilmeyecek nefret edilecek tiplerde var. Bunlardan bazıları geçmişte bir takım hatalar işleyip de sonra doğru yolu bulanlar. İbret ile izliyorum, geçmişe takılıp kalmadıkları için de bir bakıma seviniyorum, çoğu cezaevi görmüş, feleğin çemberinden defalarca geçmiş insanlar. Geçenlerde müze haline getirilmiş Ulucanlar Cezaevini görme fırsatım oldu. Korkunç bir ruh incinmesi yaşar mutlaka insan buralarda ve hemen aklıma Sabahattin Ali'nin sözlerini yazdığı o meşhur dizeler geldi ''Görmek istersen denizi, yukarıya çevir yüzü, deniz gibidir gökyüzü, aldırma gönül aldırma, aldırma gönül aldırma''İnsanların merhamet ve sevgiye yönelmesinde en büyük etkenlerden birini de hayvanlar ve bitkiler olarak görüyorum. Adam cinayetten on sene yatmış çıkmış, bakıyorum şimdi güvercinlere ıslatıp ıslatıp ekmek atıyor, kedilere yemek artıkları bulup buluşturup veriyor, yürürken karıncalara basmamaya çalışıyor, köpeklere kedilere eziyet edenlere kızıyor...Her insanın içinde mutlaka sevgi kırıntıları vardır, milyonda milyarda bir bile olsa. İnsana düşen görev o küçük ruh kırıntılarını harekete geçirecek ufak bir kıvılcım yaratıp hayat ile bütünleştirerek o insanı kazanmaya çalışmak olmalıdır...''Sevgi tanımlanamaz, hissedilir, aşk yaşanır; ama paylaşım, ikisinin de ömrünü uzatır, sosyobiyolojik birer varlık olarak bizlerin daha anlamlı, daha mutlu bir yaşam sürmemizin kapısını açar.''Hepimiz Edebiyat Sitelerinde sevgi dolu saygı dolu bir ortamdayız. Birçoğumuz daha birbirimizin yüzünü görmedik, kısmet ise o da olur bir edebiyat toplantısında, ama aramızda görünmez, elle tutulmaz, yenilip yutulmaz bir sevgi bağı var saygı ile birlikte. Umalım ki ileri ki yıllarda bu sevgi ve saygı aynı şekilde sürsün. Epeydir ara vermiştim sevgi yazılarına, iyi oldu, yeniden ele aldık. Benim gözümde sevgi konusu bir ummandır her zaman. Hepinize sevgiler en derininden saygı ile birlikte...
| 576 |
Karanlığa Dönerim
sulara dökülen kızıl bir gün batımı
ve bir garip veda boşluğu
gidersen
karanlığa dönerim bilirsinkanarım yokluğunu gördüğümde
kör düğüm gibi tutkunken sana
gidersen
küserim hayata, bilirsinmermere düşen sular gibi
acır ve yıldızlar gibi kayar düşlerim
gidersen
yarım kalır yüreğim, bilirsin…30.07.11
| 42 |
Sakıp Ağa’ma
Bir dahi idi bu dünya da
Cümle âlem severdi gönülden,
Dünya unsuz dönse de umuda
Hep kalacaksın kalbimizde Hüzün çökse ansızın içime
Hayat yaşanmaz olsa da çileye
İki kelimesi yetiyordu iyiliğe Bir nasihat ederdi iki kelam
Umudumuz diye bağlanırdık
Işıklar birer birer sönüyor
Ecel kapımızı çalıyor ne diyeyimYücelerde engine düştüm
Nice zenginlerin haline şaştım
Gülmez yüzleri çatıktır kaşları
Güler yüzlü Sakıp ağa haniMemleket sevdasıyla coşardı
Çocuklar gibi sahalara koşardı
Kayseri ana diyarıydı severdi
Adana baba ocağıydı kalırdıSeni satırlarda gizleyemem
Sakıp ağa öldü diye yazamam
İyiler hep kalır kalplerde
Taht kurarlar gönüllerdeTürkiye’m Türkiye hep diyordun
Hadi daha ileri güzel günlere
Ekonomi canlansın Türkiye büyüsün
Çabaların gece gündüz Türkiye içinToroslara da güller açar bahara
Menekşeler ağlar ağam girmiş mezara
Adanandan toroslara yollar ağlasın ağama
Yansın çukur ova yansın Sakıp ağaya
| 130 |
Türkiye'm
TÜRKİYE'M
Türkiye'm Türkiye'm benim Türkiye’m
Dillerde söylenen türkü Türkiye’m
Dağlarların, ovalar, nehir göllerin
İçimde hasretin dinmez Türkiye’mTürkiye'm Türkiye'm canım Türkiye’m
Sana akmak ister kanım Türkiye’mSen gibi bulunmaz sevgili, güzel
Ağrı, Süphan, Erciyes’in çok özel
Dicle, Fırat, Kızılırmak ne güzel
Van, Hazar’ın, İznik, Salda’n Türkiye’m Türkiye'm Türkiye'm canım Türkiye’m
Sana akmak ister kanım Türkiye’mCami, Havra, Kilise; birce durur
Papaz, Haham, İmam; hepsi bir yürür
Kin, nefret yaşamaz bu yerde, kurur
Hoşgörü direği duran Türkiye’mTürkiye'm Türkiye! m canım Türkiye’m
Sana akmak ister kanım Türkiye’mSende insan vardır, insanlar hası
Seni bir görenler unutur yası
Hazreti Mesih’in gizlenen tası
İstanbul koynunda saklı Türkiye’mTürkiye'm Türkiye'm canım Türkiye’m
Sana akmak ister kanım Türkiye’mDört büyük din sende dimdik duruyor,
Sıkışan gönüller sana geliyor
Senin varlığında huzur buluyor
Gönülleri tamir eden Türkiye’mTürkiye'm Türkiye'm canım Türkiye’m
Sana akmak ister kanım Türkiye’mŞehirlerin medeniyet beşiği
Kültürün var çok dinlerin eşiği
Ben Çağrı’yım bu vatanın aşığı
Aksın kanım toprağına Türkiye’mTürkiye'm Türkiye'm canım Türkiye’m
Sana akmak ister kanım Türkiye’m
Abdullah Çağrı ELGÜN
cagrielgun@hotmail.com
| 161 |
Siir
Bir lamba yaniyor tavanda
Bir lamba yaniyor aklimda...
Bir lamba yaniyor bizim sokak basinda
Bir kopek yatiyor lambanin isiginda
Bir seksek cizili kopegin altinda
Herkesin yaninda biri var da
Bir ben yalnizim odamda
| 34 |