poes
stringlengths
13
158k
poe_length
int64
1
20.9k
Hasta Leylek Göçüp gitti akranları Uçamıyor hasta leylek. Göğe bakar yerden arı, Gönlü kara yasta leylek.Ağustos ayının sonu, Geri döndü göçün yönü. Terk ederek dostlar seni, Gitti posta posta leylek.Üç adımda bir yatıyor Belli ağrısı batıyor. İki çocuk taş atıyor. Muhtaç bir tek dosta leylek.Ayrısın ana bacıdan, ELEMİ:Onmaz ocudan. Senin tattığın acıdan Bana düştü hısta leylek. İbrahim PATAZ 30.08.2009 Osmaniye
60
Bağ Evi Tepeler arasında bağ yerimizde Balkonunda oturduğum kanelide Tatlı bir esinti değiyor alnıma Nefesime karışıyor temiz havaÇamlık karşımda yüksek dağa yaslanmış Toprak yol patika yollara karışmış Yol pınarlara varıyor soğuk sular Havada dansediyor ötüşen kuşlarTanrım ne güzel manzara sanki rüya Hayata bağlıyor insanı bu doğaAsma dallarında üzüm salkımları Hemen karşısında armut ağaçları Ulu bir ağaç uzanmış gökyüzüne Cevizinden ikram bize gölgesindeTatlı inciri koparırken dalından Canım ister gözüme takılan nardan Bir salıncak kurup fıstık ağacında Neşe ile toplanır çocuklar yanındaTanrım ne güzel manzara sanki rüya Hayata bağlıyor insanı bu doğaGüneş dağın arasında kaybolurken Kızıllığın içinde seyre dalarken Bir umut doğuyor insanın içine Alıp götürüyor başka bir alemeGeceleyin böcek sesleri kulakta Hele yıldızları seyretmek harika Bir ışıltı süzülürken gökyüzünde Ay bana bakarak gülümsüyor mu ne? Tanrım ne güzel manzara sanki rüya Hayata bağlıyor insanı bu doğa
135
Kırk Sekiz El Ateş Edilirken Ellerimdeki çocuk yüreğim Titredi sebepsiz yokluğuna Budandı,filizlenen en açık yeşillerim Ardına düştüm derin pusunaYarı mor,yarı lacivert akar kanım Ateş renginden dönerken Katlediyor toy umudumu,”SEN” li hatıralarım Can’ım boğazlanıp yine de solurken Lebinden şakıdığın baldan sözlerin Hepsini birer birer süpürmekteyim Hala bana ait,bendeki gözlerin Lâkin onu da yanımda götürmekteyimSerimde patlatılır her renk balonlarım Kırk sekiz el ateş edilirken Tek yokluğunla sökülür yamalarım Şimdi elde ettiğim ben,”SEN” hiçliğe savrulurken.22.04.2005 Cuma 17.04
74
Merhale Mekandaki varlığın bir an da son buluyor, Uyansın artık Ruhun, vakit çok geç oluyor, Gençlik dediğin evre, bir kaç günlük merhale. Öğlen sonrası hazin,toprak seni kolluyor!
27
Sağılım Yaşlarımızı akıttık göz sarnıçlarımız kururcasına, yaş koymadığımız zamana Ne düşler kurduk gerçekleşmese bile, yitirdiklerimiz o denli fazla iken hiç yitirmedik düşlerimizi, yinede yürüdük mavi yolculuğumuzun yangın denizlerinde ki düşlerimizin izinde. Ne istediğini bilenlerden günleri vurgun geleceği isteyenlerdendik, hep borç batağında bir ülkenin gün doğumu sancılarında aydınlık yüzleriydik karanlık zindanlara atılan. Para nedir pek önemsemeden tapmadık mala mülke, taptık hep dost yüreklere, geçilirdi ne anasonlu sarhoş gecelerden naralar içinde, geçtiğimiz yollar sarp ve dolambaçlı yol vermez Zigana geçidiydi. Gözlerimizin yangını tütün sarısı kömür karası içtiğimiz kan kusturan gül sevdası. Bakamazdı bir kadının-kızın gözlerine mahallesine girerken kalkmazdı gözkapakları hiçbir evin hiç bir penceresine, bakardı başı hep önünde yere utangaç günün tutkunuydu gözlerinde. Ne kadınlar görmüştü kasıp kavuran bakir orman fırtınalar içinde, zamandan sağılımda geleceğe akandı bu gün bir yerlerde hala var mıdır umuduyla öyleydi geçmiş zamanın delikanlısı. Her zaman yaşamak yaşatmak içindi düşünceleri, bu gün geldiği yerde geçmişin dökümünde, geleceği uzak erekse de, hepsinin toplamında yitirilen değerlerin erdeminde daima özünde; yalana yanlışa bulaşmamaya çalışır uçuk mavi yerelması bir adam. Demem o ki sana; insana yakışanlarda herkes içtenliğiyle gün uyanışlarında gözlerinde olan ışıltıyla, gün batımı kızıllığında dalınca uzak yalnızlıklarına, bir senin olsun daima.Bitmedi…Vedat Koparan 19.03.2007
193
Bu işler çok önemli-sıkıntıyı engelle Saygı sevgiyle konuş-hem ruhun hem de dille Ellerimizde kalem-yazmalıyız neleri Düşünceler çok harap-kaybettik haneleri Yürekler hâlâ yasta-insanlar acı dolu Depremle kaybedildi- bacak kafa ve kolu Bu işler çok önemli-sıkıntıyı engelle Saygı sevgiyle konuş-hem ruhun hem de dille Hata kusurumuzu-unuttuk tedirginiz Perişanlık dizlerde-yüreklerde kaldı iz Düşünmeli her şeyi-gerçekten ince ince Yardımı yapmalıyız-anne baba ve gence Bu işler çok önemli-sıkıntıyı engelle Saygı sevgiyle konuş-hem ruhun hem de dille Deprem karayı değil-denizleri yarmakta Bölgede dev dalgalar-durmadan kabarmakta Önce zemin çökmesi- yükseldi bütün sular Ev bina apartmanlar-insanları yaptı dar Bu işler çok önemli-sıkıntıyı engelle Saygı sevgiyle konuş-hem ruhun hem de dille İki onda altılık-gürlemesi lav gibi Öyle müthiş gürültü-doldu denizin dibi Kimseler anlamadı-uykuda yakaladı Sanki rüya âlemi-insanı çalkaladı Bu işler çok önemli-sıkıntıyı engelle Saygı sevgiyle konuş-hem ruhun hem de dille Kurtulanlar döküldü-yukarıdan altlara Gürültüyle indiler-birer birer katlara Sesler korna çığlıklar-sanki tufan oluştu Sular harçlar demirler-aşağıya doluştu Bu işler çok önemli-sıkıntıyı engelle Saygı sevgiyle konuş-hem ruhun hem de dille Kaybettiğimiz binler- dönersek yanlışlardan Hakları helâl olur-sakın dönme cana yan Önce insan sevgisi-el ele millî birlik Böylelikle sağlanır-hemen vatanda dirlik Bu işler çok önemli-sıkıntıyı engelle Saygı sevgiyle konuş-hem ruhun hem de dille Belirli güç ardına-sığınarak saldırmak Değeri kaybettirir-çok kötüdür yıldırmak Yalana istismara-derhal son vermeliyiz Hasan der millet için-uğraşa girmeliyiz Bu işler çok önemli-sıkıntıyı engelle Saygı sevgiyle konuş-hem ruhun hem de dille
220
Yadeller. 1: Düğün Vurdukça canım acıyor davulcu başı inan bana İçerimden bir şeyler kopuyor gibi kafama inen Dünyada neler oluyor bana doğruyu söyle Her yerde davullar mı çalıyor yoksa böyle Yoksa yalınız bizim köyde mi atlar eşekler Köy yolunda davul zurnayla düğün ederler Herkes allahaşkına toplanmış nereye gider.Tokmak ta amma ağır, meşeden mi yapılmış Başıma indikçe ağrıyor başım amma ağırmış Güm güm de güm güm.Geliyor büyük düğün Alayıyla yürüyor önde eşekler damat ve gelin Güm güm de güm güm. Zurnalar çalıyor aman Gelin hanım ağlıyor, işi yamandır yaman Bu kaynananın adı Zilli Zarife, el-aman..Hadi kalkın biz de oynayalım bu dünya sofrasında Ateşler yakalım, silahlar atalım tamam olsun Kel berbere üç saatte traş olalım olsun bitsin Kız,sen yüz görümlüğü ne isteyeceksin,söyle bilelim Hani ona gücümüz yetmeyecekse kredi çekelim Bizim oğlanı size berdel verelim, anlaşalım Bu işler böyle olur. Ha şimdiden sözleşelim.
140
24 Kasım Dostun has diline masharsa bir gün Kutlayan kıymetli bu candan o gün Zira unutulmak emsal i sürgün Yürekten anılmak bal bayram dügün.
24
Günah Perisi -001- Günah Perisi -001-Biliyormusun... Günah Perisi...Dünyaya geldim... Ağladım... Biliyordum... Bir haltların başıma geleceğini... Büyünce geçer dedim... Göz yaşlarına zincir vurdum... Hep içime attım... Bu seferde yüreğim ağlar... Yaş kemale erdi... Saşlarım ağardı... Bedenim yaşlandı.. Borçları bitirdim sayılır... Günahlarım kaldı.. Hepsini doldurdum çuvala... Yükledim sırtıma... Düştüm yollara.. Yokmu günah alan diye bağırdım.... Çıt yok kimsede... Yanımdan kaçan kaçana... Ak saçlı ak sakallı... Bir dede yaklaştı yanıma... Eğildi kulağıma.... Yavaşça fısıldadı.. Şimdiye kadar aklın nerdeydi... Sordum kendi kendime... Aklım nerdeydi..Anlıyormusun beni... Günah Perisi...Mersin-01.05.2008-Bilal Geniş
84
K. maraş olayları ‎ 1978 18 aralığından kürtleri ve alevileri imha etme planını doğrultusundan maraşta yapılan katliamımın 33,nçü yıl dönümü dolayısıyla katliamlara uğrayarak şehit olan bütün canları saygıyla anıyorum.faşist sistemin faşist elemanlarınca aylar önceden tertiplenen alevilerin solcuların kürtlerin evleri önceden belrlenerek imha edilmeleri sistemli bir şekilde uygulanarak katliam gerçekleştirmişlerdir....çağdaş eğitimini tamamlamış demokrasiye inanmış,insan temel hak ve özgürlüklere sahip çıkan.emperyalistlerin ülkemiz üzerindeki kirli emellerini bilen bu aydın demokrat alevi ve sol kesim. bağımsızlık ve özgürlük mücadelesini sürdürdükleri içn bu katliamlara uğramışlardır.sömürü düzenine ve emperyalist güçlere ve onların işbirlikçilerine karşı demokratik taleplerini dile getirdikleri için imha edilme kararı çıkarılmıştır.Türkiyede halkların hassas oldukları kutsal yönleri kullanılarak tertiplenen olaylar din için cihat çağrısı yapılarak insanlar galyana getirilerek din için savaşın soluganları atılarak,tekbir sesleriyle aleviler demokratlar solcular ve kürtler katledilmişlerdir.. bilinçsiz toplumları yönlendirmek galıyana getirmek çok kolaydır.hele konu inançsa konu dinse hiç düşünmeden katliamlar yapıyorlar. ama ne için ve neden yaptıklARINI ASLA BİLMEDEN ASLA ANLAMADAN faşitlerin krli emellerine hizmet etmiş olurlar.yaptıklarrıyla dine hizmet etmiş olduklarını sanırlar.halbuki islamiyette insan katletmek günahtır.allahın verdiğ canı allahtan başksı alamazderlerya. onlara allahın emirlerini bile çiğnediklerini bimeden katliamlara katıldılar.DİN ADINA ALLAH ADINA İSANLARI KATLETME HAKKINI KENDİLERİNDEN GÖREREK ÇOLUK ÇOCUK,GENÇ YAŞLI,KADIN KIZ,HAMİLE,DEMEDEN NİCE CANLARI KATLETTİLER.derin devletin eliyle uygulamaya knulan bu maraş ve benzeri katliamlar.türkiyedeki amerikan emperyalizmini ve onların uzantıları olan işbirlikçilerin faşistlerin uygulamış olduğu katliamlardır.amaç türkiyede gittikçe güçlenen anti amerikan anti emperyalist anti faşist hareketini kırmak.türkiyeyi kendi çıkarları doğrultusundan dizeyen ederek ortadoğudakii hakimiyetlerini sürekli kılmak içindir.ortadoğudaki enerji kaynaklarını sürekli denetim altında tutmak içindir. bilinçlenmiş türkiye halkı buna karşı direndiği sürece emperyalistlere yaşama şansı vermeyeceği için,türkiyede işbirliçi faşistlerin vasıtasıyla iç çatışma yaratarak güçlenmesini engellemek için yapılan katliamlardır.bu yüzden şitdetle katliamları yapapanları lanetliyorum dostlatlar bu bir şiir değil bu katlaamlara uğrayan insanlarımızı anmak tır.
280
Kim sevebilir Kim becerebilir ki bin gul arasindan bir gule dokunmayi, Kim koklayabilir ki bir gulu kirmadan Kim bir gul icin bir omur verir? Kim taze tutabilir bir gulu soldurmadan? Ben bir bulbulum dalinda konan, Dal kirilmasin diye urkek davranan, Benim, alici kuslar gibi feryat eden, Benim, soldurmadan dalinda ebedi seven.
51
Ayrılık Ayini Bir kadın geçiyor sarı yaprağın içinden Bir kadın cenaze gibi geçiyor içinden sarı yaprağın Bir kadın geçiyor Sen olmalısın yarı bilinçli sağrılara beni bırakan Gözlerin miydi sarı yaprakların içinde yüzen Ve bir kadın hafif sarı geçiyor sarı yaprağın içinden soluk bir yüz, kaç gecedir zaman uykularım sarıya boyandı sarı korkularla öptü dudaklarımdan bir kadın duvarlar üstüme üstüme geliyor uçuk benizli çocuklar gibi geliyor sarı bakışlar gibi acımasızca geliyor ve bir mezar sımsıcak geliyor. bir kadın mezarların içinden sarılar giymiş geçiyor Nedir bu hayatın içindeki sarı Ölüm mevsimi mi beni bekleyen Yoksa ayrılık azabı mı bu çektiğim Kim sarıya boyadı kıvrımlarını beynimin Ve bir kadın sapsarı geçiyor yeşil yaprağın içinden Bir kadın geçiyor sarı yaprağın içinden Bir kadın cenaze gibi geçiyor içinden sarı yaprağın Bir kadın sarılarla geçiyor mezarların içinden ve yeşil yaprağın içinden bir kadın sapsarı geçiyor bir kadın hafifçe solgun geçiyor II Dehlizler içinde bağırıyor bir kadın Atlar toynaklarıyla acıtıyor kanımı Uzun soluklu sevdadan artakalan Bir kadın dehlizler içinde bağırıyor Gördüm kıvranan bir hayaleti Bir Cuma seni gördüğüm gibi Gözlerin gizlemişti ellerini Ne kadar sendin ne kadar sen değil kıvranan bir hayaleti gördüm… sen değildin, annemin elleriydi beni saran med-cezir akşamlarda soluduğum ne kadar yalvarsam da gelmedin ya annemin elleriydi, sen değildin beni saran geceydi, gelincikti düşen durgun göle ay ne kadar da titremişti bir bilsen ayrılıktı anladım bu soluksuz yaşadığım geceydi, durgun göle düşen gelincikti
229
Öleceksem Böyle Öleyim Çıkart beni kırlara Yeni doğmuş bir kuzu seveyim Bir sevgi virüsü bulaşsın bana Sonra bir köpek,bir kedi yavrusu Merhamet ile içim yansın Götür beni Kadıköy’ün çarşılarına Cıvıl cıvıl gençler göreyim Düşsün tansiyonum Vursun sıfıra Uzatayım ellerimi Çiçek açmış bir kiraz dalına İnme de insin bir tarafıma Sonra al götür beni köprüye Acıma at aşağıya baharaMehmet Akif Gülhan 21.03.2006 Saat 12.08
63
Adını hasret koydum Hasret zincinleri oluştu bir bir yüreğimde Hasretin,akan kanlı gözyaşım oldu gözlerimde Anlamaz aramaz oldun canım oğlum beni Adını hasret koydum hasretim inan anlasanaBir elimde telefon diğer elimde resmin Seni arar,seni sorar oldum her yerde Sensiz yaşayan canlı ölüyüm ben bilmiyorsun Bir gün hasretinle ölüp gideceğim anlamıyorsunMezar taşıma hasret gitti oğluna diye yazdır mutlaka Belki o zaman anlarsın beni,ben göçünce bu dünyadan Üzülme,ağlama arkamdan sakın,sana kıyamam Birgün beni de anlayacaksın ama çok gecmiş olacakSakın beni yargılama,annenin belki bahtsız kaderiydi bu Bir gün arayıp bulduğunda beni,Cenneti mekan olsun canım annem Bak ben geldim hadi uyan,uyan diye sesleneceksin Desende çok geç artık,canım oğlum ağlasanda boşGiden gitti artık geri gelmez boşuna,akan gözyaşlarını bile silemem Sen benim için kopulmaz bir parcaydın Hadi çıkta gel bitsin artık bu hasret Çok geç oldu demeden,gel canım oğlum çekilmez oldu bu hasret Bu canım,senin yoluna binlerce kez feda olsun.içimdeki hasret hep seninle dolsun 26.08.2007 saat:23.30 Şirinyer/izmir
150
Liseliyim Bir çiçek olsam yanlız sana açarım Bir yıldız olsam yanlız sana kayarım Bir güneş olsam yanlız sana doğarım Fakat; Ne bir çiçek, Ne bir yıldız, Ne de bir güneşim. Yanlız seni seven liseliyim...
34
Düş Kardeşliği Hande’ye…Bir kalp kardeşliği bizimkisi damarlarımızda aynı kan aynı ritimle dolaşır acı çektiğinde birimiz aynı gözyaşı aynasında Barış, Zeynep, Hacer ve Hande’mizbir can kardeşliği bizimkisi sonsuzluğun kaldırım taşlarında yürürken ayaklarımız ellerimiz bir birine kenetli ruhlarımız ölümüne tutkulu mutlu olduğunda birimiz aynı gülücüğün dudaklarında Barış, Zeynep, Hacer ve Hande’mizbir düş kardeşliği bizimkisi hayat bir rüya ise eğer aynı uykunun gecesinde aynı yastığa baş koyan aynı ruhla alemler dolaşan birimiz kabus gördüğünde aynı korkunun kırbaçlarında Barış, Zeynep, Hacer ve Hande’miz…15.vııı.09
79
A L T I M A R T d a Seksen üç yıl önce Eğirdir'deydi, İstasyona indi molayı verdi, Isparta ilini görmeden sevdi, Kemal Atatürk de şehrime geldi.Düşmanca saldırı kaleler yıktı, Şehitler arttıkça canları sıktı, Ülkemiz savaştan zaferle çıktı, Kemal Atatürk de şehrime geldi.Isparta'mız işkal görmese bile, Cephede bulundu, yapmadı hile, Kahraman atamız layıktır güle, Kemal Atatürk de şehrime geldi.Her yıl gelişini kutlamaktayız, Saygımızı iki katlamak tayız, Sevgisini kalpte saklamak tayız, Kemal Atatürk de şehrime geldi.Sadrazam paşanın uğrak yeridir, Onlar gönlümüzde Zeki diridir, Karşılamak için yollar doludur, Kemal Atatürk de şehrime geldi.6-3-2013
92
Gücün Yetiyorsa Dön Sana hiç yakışmayan bir giysi idi gözlerinin altında salınan bu kara pelerin...gidiyordun işte, bir buzdan da soğuktu bizi terk edişin...hiç olmadığını aslında o gün anlamak,o güne kadar ki anlamaların en acısıydı belki de...birşeyi anlamıyor olmak ne kadar da güzelmiş bazen...içimi yardım ve bastığın her adımda bir kan izi bırakan ayaklarına doladım gözlerimi...kurban olduğum gülüşünü de bırakmıyordun üstüne üstlük...yalpaladım...ama düşmedim...düşseydim kalkamazdım...ve şimdi seni bu kadar iyi anlayamazdım. Başımı kaldırıp pencereden dışarıya baktım..büyük bir kamyonun altında can çekişen gençliğimi gördüm...ve aşkımı...kocaman tekerlerinde dönüyordu artık dünya ya da benim başım dönüyordu kocamanlığına ezilmişliğimin..ben hala kendimi bırakıp şarabı bol gecelere,sana yakışanı, yakışmayanı içiyorum ne tuhaf...yavuz bir hırsız gibi kendimden çalıyorum, kendime çaktırmadan...yırtılan kalbimden çalıyorum ömrümü, Tanrı'ya çaktırmadan...eski adetler gibi bağlıydım oysa saçlarına ve en aziz törem'di sana sarılmak akşamın sıcaklığında... Aslında herkes kadar yorgunum..bunu da ben gibi yorgunları gördükçe anlıyorum...Hayatın en tuhaf yaşlarını yaşarken yani büyürken ve hatta gittikçe küçülürken bu kadar tasayı hangi kasede biriktirmiş insanlar şaşıyorum..sana da şaşıyorum...bir elimde kırık düşlerimden sızan sancılı geçmişim bir elimde zafer meşalesi yaşıyor olabilmenin...üflesen sönücem...ya da yaksan beni bir aşkın cennetinde utanmadan gelicem... Ben artık sana mis kokulu sevdalar sunamıyorum ey dünya...buna niyetim de yok..artık kendi başınasın ve benden umduğun her medet seni bir sanise daha öldürür hepsi bu...dön dönebildiğin kadar...benim başım kadar..durmak dinlenmek bilmeyen gözyaşım kadar...gücün yetiyorsa dön dünya...
217
Boğaz Esintileri İnci küpeleriyle gülümsüyordu köprü. Mavi mavi savrulurken halkalar, sanki hilal Sanki hep gemiyle yolculuk Ay’ın kopuk yarısı, yıldız düşüşü dalgalar Gece kendi oluyordu, gündüz başkası.Battıkça batıyordu gün, karidesler uzun oturuşta Kimi seğiriyordu tutarak nefesini tabakta, Kimi yolculuk hazırlığında, tebessümünde suyun Tıpkı bir isim, tıpkı bir ışık gibi Düşüyordu sığ sularına güçsüzlüğün.Geceyi ateşleyen, sapsarı bir çığlıktı on meşale İyi ki doğdun sesleri, iyi ki varsın Papyonlar izdüşümü ayaklar çapraz dansta Doğum Günü kızı yani garson kız Kaldırırken dalga boyu kirpiklerini Dümdüz aynasında buluşuyorduk oymalı tavanın Gökkuşağı oluyorduk o an ya da Boğaz esintisiHiç kimse seyretmedi belki bizden başka Beşik beşik dalgalar, yosun yüzlü gemiler Ve gemilerle yüklü düşler arasında Usulca yürüdük Ay’ın kanatlarına hayranlıkla Düşe düş oluyordu ilk durağı gökyüzünün Bölüşüyordu rengârenk suları ayaklarımız Rüzgâr olup, anafor olup çarpışırken yansılarlaBir serip, bir geri çekiyordum dizelerimi. Ay koşuyordu, deniz delik deşik Gümüşi ağlarla sarılıyordu her yanımız Önümüzde şiir yüklü faytonlar mola veriyordu Terliyordu sıska bir tayfanın bıyıklarında zaman Ve sadece biz tanık oluyorduk öfkesine dalgaların. Sadece biz, belki ilk defa İstanbul’u, uykusunda yakalıyorduk.
173
Ölüm ve Diriliş Kış bir savaş, yaz barış; bir vedadır sonbahar Ölülere can verir, bir sedadır ilkbahar
17
Yaşama Veda. YAŞAMA VEDA…Duygu yüklüyüm bu akşam, hüzünlüyüm, Nedamet içindeyim, geçmişime ağlıyorum, Ne yapsam boş, ne etsem boş, kadere bağlıyorum, Oysa kaderimi kendim yarattım, onun için ağlıyorum.Bak ne hale geldim, onu çok… Çok… Sevdim, Ondan ayrılalı yaşamıyorum artık, ruhen öldüm, Dünyam karardı, yaşamak bana haram oldu, Yaşama veda ediyorum, hayellerim, ümitlerim, Bir, bir kayboldu…Şevket Boyacıoğlu. 01.07.2009
56
Beş İhtiyar kucağımda bir kedi kafeste bir kuş ürüyor yıldızların üstüne gece kuduz yalnızlığım karadeniz gibi huysuz bu ev ki ne gelen var ne giden mühürlenmiş bir kapı sanki annelerin dilinde çocukla işaret edilenyalnızlığım çöl misali susuz ve huysuz bu ev ki cinleri çıldırmış İspanyol rakkaseleri dışarıda rüzgar öttürüyor tellerine posta kutusunda mektup ne de telefon zili bu ev ki yalnızlığın kurak uykusuzluğu bir ben birde dört yaşlı duvar bakışır dururuz böyle birbirimize beş ihtiyaryine bayram yine gam yine çıt yok kapımda nerede bu çocuklar biliyorum hiç gelmeyecekler yine elimde kalacak şekerler
92
Serzeniş 39 Şimdi sessizken her şey gel. Her şey gibiyken sessizlik gel. Gün örtmeden geceyi gel...
16
*Baba* Yarem gizli kalsın kimse bilmesin Ne olur açmayın göksüm düğmesin Saçlarıma yad elleri değmesin Ellerinle bağla başımı babaDertli pınar gibi akıp çağlama Ah edipte yüreğimi dağlama Mezarım üstünde gelip ağlama Islatırsın mezar taşımı babaGelen haktan sitem etmeyin sakın Sacidem diyerek ablama bakın Okuluma gidin bir gül bırakın Belki bahar eder yazımı babaAcel gelip bugün yetti bu cana Anamla bir dua gönderin bana Coşkunoğlu eğer sorarsa sana Dersinki uçurdum kuşumu baba
71
Gözlerin Beni boğan bir dumanda rastlamıştım bu gözlere Yakınlık içinde uzaklık, bir dalın kendini rüzgara bırakışı gibi Ölü duvarlar, ıslak caddeler, titrek dudaklar boyunca O gözler, O gözlerle ağlamıştı gökyüzü ığıl ığıl Gözlerindir kalbimdeki güzelim Aşkımda, tutkumda o güzel gözlerin.
40
Gelin Bu Sene Yılbaşı Kutlamayalım Biz bu sene çok şehitler verdik En yakın dostları kabire gönderdik İkibin onaltıya yaralı,dertli girdik Gelin bu sene yılbaşı kutlamayalımNe istanbulluyum ne de karslıyım Çok öfkeliyim,hırçın ve hırslıyım İkibin onbeşte ben çok yaslıyım Gelin bu sene yılbaşı kutlamayalımBu senede hindi etini yeme Bırak yaşasın hayvana elleme Aslın gibi ol başkasına benzeme Gelin bu sene yılbaşı kutlamayalımHergün bir sela ezanı okunur Azrail sanki yanımda dokunur Bir gün bu hayat elbet son bulur Gelin bu sene yılbaşı kutlamayalımSakalım yok ben ne desem boş Sofranda olacak bir kanatlı kuş Ben hakka koşarım gel sende koş Gelin bu sene yılbaşı kutlamayalımÜlkemiz çok büyük sınavdan geçti Sosyete kahvesini ayyaş mey içti Bu yıl bizim için zor bir süreçti Gelin bu sene yılbaşı kutlamayalımBen el açtım rabbime dua edecem Ya deveyi güdecem yada gidecem Azrail peşimde bir gün ölecem Gelin bu sene yılbaşı kutlamayalım
143
Ahmak Bir bilmece gibi, Bu oyun. Ben ahmak ıslatanın altıda, Aşık. Sen ise, Saçak altındaki, Kedi gibisin
17
İri Ben ondan iri O benden iri İkimiz bir araya gelmemeli Bozulur bulunduğumuz yerin dengesiLacivert elbise kırmızı kravat Kim eder ona cart curt Konuşmasınlar ileri geri, ağzını tut Tıkanır yoksa çanına tıkanır ot.Görünüş oldukça sertse de Espri dolu özü ile kuruma verir neşe Vücut kalın yürek ince Herkesin yüzü güler onu görünce
52
Yaşadın mı Hiç Hasret nedir özlem nedir bilir misin Ağlamaklı gözlerimden akıp akıp gidensin Ayrılırken sonbaharda ılık bir nefessin Sen bunları bilmem yaşadın mı hiçÇocuk olmuş yüreğimde havalanır sevgiler Rahmet olup üzerine yağacaktım her sefer Gönlüm ayrılmıyor da dilim mutluluk diler Sen, ben olup bunları yaşadın mı hiçO olmazsa başkası olur sana göre Çıkmakmış bunun adı ne biçim bir töre Evlilik sandalını batırdın göz göre göre Samimiyet nedir yaşadın mı hiç
71
Mutluluk Boş yere arama nerdedir diye O kadar uzak mı sence mutluluk Bazen bir hüzündür bazen hediye Gonca bir güldedir bence mutlulukSevmeyi bilenler aşkı kazanmış Gülenler baharmış küsen hazanmış Ümitsiz bir anda dosta uzanmış Sıcak bir eldedir bence mutlulukKafeste bir kuştur yemini yiyen Ağlatır gönlümü beyazlar giyen İçten bir gülüşle merhaba diyen Tatlı bir dildedir bence mutlulukDostlarım acaba el ne der bilmem Her şeyi ne diye dert eder bilmem Seveni severim ben keder bilmem Aşk olan yerdedir bence mutluluk
79
Arkadaş Sen Sevmeyi bilir misin arkadaş Uğrunda can vermeyi, Göze alabilir misin? Sen sevmeyi bilemezsin Benim gibi, sevemezsin arkadaş Gecenin bir vakti uyanıp, Özler misin sevdiğini Kalemine sarılıp, Anlatabilir misin mısralara hislerini Nerden bileceksin, arkadaş, Sen benim gibi sevmedin ki hiç Düşündüğünde Kelebekler uçuşur gönlünde Güp güp atar kalbin, Ateş basar tüm vücudunu, Yanarsın arkadaş Görmeden, Çizebilir misin resmini, yüreğinin orta yerine Duymadan, Hissedebilir misin gönül sesinle sevdiğini Sen Ağlayabilir misin arkadaş, Gözyaşların olmadan katıla katıla İşte sevmek, Böyle bir şey arkadaş.Serap Atay 26-8-2010
84
Akik baldırların izin verse, yavru bir köpek gibi koyardım patilerimi göz koyan incidir ama, gözümü alan sedef kadardır sadakatim acıydı vefanın peşinatı, taksidi kırgınlık, ödedim bitti bakiyesi nezaket, hoyrat bir ihanetin bedeli inciyse def olurum inciden kovulmuş bir aşk bu, boynu yadırgar sedefi bu kolyenin tam ortasında kan içinde kalmış kalbim bir sedefkarın elleri gibi dingin, inci avcısı gibi sinsi artık ben batık bir geminin bordasında istiridyeyim kabuğumdan biri sedef döker, kakmakta öbürü inciyi kopkoyuldum, musahhihin gözünden kaçarsa akikim kıradım kendimden menkul, zaten kendikuyum'cuyum defse bu, hala aklımda kuyuya atılan incinin sesi izledim nefret beslediniz, oynadım şirret buldum bendeki maharet hepinizin nazarına değdi şu ayaklarımdaki zincir, birinci sedef, birse definci n'olur birisi gömsün bu cesedi başımda rakı içelim, şımaralım, ağlayalım (Ankara, Haziran 1998)
123
Olmaz mı Olmaz mıAkıl ve bilimi merkeze alsak İlerleme bilimsellik olmaz mı Emekle ortaya bir çaba koysak Bilimsel düşünce kural olmaz mıİnsanoğlu var olduğu sürece Aksini savunmak zarardır bence Akıllı bilimi savun gücünle Düşünce sistemim gerçek olmaz mıKriz ve yoksulluk hep kaderimiz Kültürel yozlaşma zor dönemimiz Dost şeref patlamış bak firenimiz Felakete maruz kalmak olmaz mı 25-03-2006 dost şeref
59
Başarılar; BİR BAŞINALIKLA ULAŞILABİLEN DEĞİL! . BAŞARI; DOSTLUĞUN HAZİNESİDİR! . İNSANLIK ANLAYIŞI VAR İSE; İNSAN: YETMİŞ DÖRT MİLYONU, TEK YUMRUK YAPABİLMELİ! .Başarılar; BİR BAŞINALIKLA ULAŞILABİLEN DEĞİL! . BAŞARI; DOSTLUĞUN HAZİNESİDİR! . YETMİŞ DÖRT MİLYONDAN; KENDİNİ AYRI DÜŞÜRMEK ve AYRI İLERLEMEK İSTEYENLERİMİZE: “BİR DAHA DÜŞÜNÜVER! ” Demekten Başka Yapabileceğimiz Bir İYİLİK: Bulunmamakta! . Bulduğunla Yetin! Fazlası; SÜRÜDEN AYRILMADIR! KUZUYU KURT DEĞİL, “BEN” Kapar! .“PAYINA DÜŞENE RAZI OL” PİRİNCE GİDERKEN, EVİNDEKİ BULGURDAN DA OLMAYASIN BAK! . ŞÜKRÜNÜ BİLEN Mİ KAZANIR? ŞÜKÜRSÜZLÜĞÜNDE BİLE KAZANAN OLDUĞUNA; İNANANLAR MI? . GENEL BİR BAKIŞ AÇISI İLE BAKTIK; KİŞİNİN SAYGINLIĞINI KAZANABİLMESİ ADINADIR! . İSİM VERMİYORUM; ADI LEKELİ KALMASIN, DİYE! İSMİ YAZMIYORUM; YARIN UMUT OLSUN! .{ Kaleme Alan: Kemal KABCIK – ANTALYA - 28 Aralık 2011 Çarşamba 07:21:45 }
121
Bahçede Aşk Böyle güneşli günleri sever bahçemdeki ağaçlar yaprakları bir başka parıldar. rüzgar, oynaştırır dalları hafifçe sarmaş dolaş olur yerlerde gölgeler soluksuz sevişir böyle günlerde
25
Ağaç Ucundan Gül Açar AĞAÇ UÇUNDAN GÜL AÇARKabuk bağlar da gövdesi Ağaç uçundan gül açar Şafağa yakın neresi Kuşlar uç dallardan uçar Devran döner gün evrilir Son halkadan kopar zincir Zalimler bir bir devrilir Sonrası özgürlük ilkbaharMahmut Nazik 15 03 2017
41
Sürgün Bakışlar Kalpten düşer de gül Savrulur her yana yaprakları Rüzgarlarda kaybolur rayihaları Gül gül gül Kana bulamıştır bakışları. Her bakış bir sürgün Kalbinde solgun, çocuksu Ümitler besleyen. Gül ki bir damla kandır Buzuldandır bakışları.
35
Anlamlı Sözler 1302 Ölmek İçinÖğrenmek gerek olmak için. Âhiret gerek ölmek için.Berlin, 30 Ekim 2011.
15
Bayrak sende Haydi yürü, Bayrak sende. Türkün eri, Bayrak sende.Sen ülküdaş, Engeli aş. Menzile koş, Bayrak sende.Şu gökleri, İnletmeli. Git ileri, Bayrak sende.Dünden beri, Yolun yarı. Dönme geri, Bayrak sende.Yusuf ansın, Özde cansın. Dalgalansın, Bayrak sende.
36
VEDÂ Hani, o bırakıp giderken seni Bu öksüz tavrını takmayacaktın? Alnına koyarken vedâ busemi, Yüzüme bu türlü bakmayacaktın? Hani, ey gözlerim bu son vedâda, Yolunu kaybeden yolcunun dağda, Birini çağırmak için imdada Yaktığı ateşi yakmayacaktın? Gelse de en acı sözler dilime, Uçacak sanırım birkaç kelime... Bir alev halinde düştün elime, Hani, ey gözyaşım akmayacaktın?  
54
Gurbet,Ya! ....Gurbet. Gurbet,Ya! ....Gurbet.Göz yaşları damla,damla Gurbet işlemiş kanına. Muhtaç ettin muhannete Lanet olsun gurbet sana.Nice canları yuttun ya Her can dayanmaz kahrına, Lanet olsun gurbet sana. Hasret yüreklerde yara, Çırpındıkça düştük dara. Bir feleğe,bir kadere, Lanet olsun gurbet sana.Umutlar döndü hüsrana Her can dayanmaz kahrına, Lanet olsun gurbet sana.Ekmeğin,suyunda riya Yol,iz,bulunmaz dağında, Gözyaşı var,her zerrende Lanet olsun gurbet sana,Çöreklenmiş,dert bağrıma Her can dayanmaz,kahrına, Lanet olsun gurbet sana. 21/05/2007 Rahmi NALBANTOĞLU
71
Bir başına ne yürüyebilirsin yalnız ne de kalabalıklarla yapabilirsin bir başına 23 Mart 2015
14
A Dost Elinden Ne Gelen Var Ne Giden Gözlerim yollara diktim beklerim Dost elinden ne gelen var ne giden Bir derdime bin dert daha eklerim Dost elinden ne gelen var ne gidenNice sevdiklerim ellere döndü Gözlerimin yaşı sellere döndü Yanıyorum her yer çöllere döndü Dost elinden ne gelen var ne gidenNasıl zaman oldu nasıl çağımız Kurudu kavruldu yeşil bağımız Ne hastamız belli ne de sağımız Dost elinden ne gelen var ne gidenYüreğime ateş düştü yanıyor Kalbim yara aldı içten kanıyor Belki herkes beni mutlu sanıyor Dost elinden ne gelen var ne gidenSüleyman’ı taştan taşa çaldılar Şeytanları üzerime saldılar Dedi kodu sohbetime daldılar Dost elinden ne gelen var ne giden21.6.2011………Süleyman Erdoğmuş
110
Sıcak Bu kadar mı sıcak olacaktı? Bu kadar mı? Böyle mi söz vermişti, Yalnızlığını paylaştığımız gökyüzü? Nankör havalar k....................
19
AŞK İÇİN GECE 1. Olmamış iki hayvan gibiydik. O gece, Salınan bir kabuğun kalbinde Karanlığı duyduk, Bizden ötede Ve geride. Ay kendini dünyadan esirgemekle, Aşkı veriyordu bize. Ben anladım Ve dedim ki sevgilime, Seninim. Göğün karanlık bir köşesinde Küçük bir yıldız olmak arzusundayım Ve bu istek, İkimizi öldürmeye yeter. 2. Sevişmek bir sarmaşığın kalbiyle düşünmektir. Açmaktır kendini sonsuzluğa. Açtım ruhumu Çıplaktım Çırılçıplak. Birleşmek istiyordum karanlıkla. Kainatın boşluğunda, Peltemsi bir karanlıkla Gövdeme bulandı yıldızlar. Ruhum inceldi. Ve bir çiçeğin taze aklıyla uyandı aklım. Gözlerim yok. Olmasın Olmasın. 3. Açtım kendimi bir zambak arzusuyla. Bir zambak nasıl isterse çiğini sabahın Ve gece nasıl gölgeli ve nemliyse, Öylece açıldı ruhum. Son arzusuyla yöneldim suya Köklerimle bir kuyunun ıslak Duvarlarına tutundum. Köklerimin bana fısıldadığı yol, Ölümümdü. Bitti aşkım Yoruldum. Bitirdim aşkımı Ve onu bir zambağın Gövdesine sakladım. Bir zambağın kendini açma arzusuyla, Kapanma isteği arasında geçen an, O andı hayatı yapan. Ölümü ve aşkı içiçe kılıp Bizi kuyuda tutan o an. 4. Yaşlı Yorgun bir hayvanın yatağına çekiliyor içim Dağılıyorum. Ağır kokuyor dünya, kan kokusu bu, korkunç. Sevgilim döndü yalnızlığıma Öptü alnımdan ve güzelleştim. Böyle sabahlarda beni sevgisiyle acıtmış Herkesi hatırlarım. Eskidendi, koca bir ruhla giriyordum bahçeye Mavi çiçeklere bakıyordum ve işte şu diyordum Nasıl da benziyor bana. Öyle ya, Sevişmek bir sarmaşığın kalbiyle düşünmekti. Adam Sanat Nisan 2000
215
Sevgi Şefkat Elidir Sevgi kalbin dili, iki heceli Mutluluk yolunda, olmaz şifreli Tükenmez asla hiç, bir bahar seli Sevgi can özünde, bir şefkat eliSevgi gül gibidir, mis gibi kokar Gönül deryasına, durmadan akar Umman olur her an, bendinden aşar Sevgi can özünde, bir şefkat eliSevgi nasıl nedir, kimse bilemez Onun yeri kalpte, asla görünmez Bir çerağ gibidir, kolayca sönmez Sevgi can özünde, bir şefkat eliSevgi yüce duygu, kalbin otağı Dolaşırken kalpte, olmaz durağı Can evidir onun, asıl konağı Sevgi can özünde, bir şefkat eli18 Ağustos 2013 – ISPARTA
88
Anla(mak) Yıkılıp düşen Kaledeki sarhoş askerin Hissettiklerinden öte bir hüzün Dününü yarına kaptıran Ömür tacirinin bilmediği Ölüm düşlerinden Habersiz küçük kız İlginç Bir erkek portresi Çizmeye çalışan Aşktan uzak eskizlerin Prensi genç Yıkılıp giden Dünlerle boğuşurken Ayrılığa ram olan Ve düşleri hiç kurulmamış Aşklar senfonisi Senin ne düşündüğün kimin umurunda Bir duvara sinmiş ihanet gölgeleri; kollarken ölümün ardını Varoluş kavgasıyla boğuşurken insanlık Mutluluğunu tatil günleri Ve ikramiyelere endeksleyen Hedonist beyincikler Daha çok mutluluk istiyorum dünya diyenlerin Daha çok aldatmak zorunda kaldıkları gökyüzü Tanrı’ya bile borcunu unutan İNSAN Senin ne düşündüğün kimin umurunda Avuçlarının içinde Aklını yitiren bedenlerle Dolup boşalırken zaman…
100
Ayışığı Sahte sevinç yağmurları yağar Hayal Caddelerine Aklımdadır aşkın Ya da Aşkındır aklım Gece beni çağırır ıssızlığına Kalpler ....................
19
Barış Geliyor Analar ağlamayın, Barış geliyor barış, Gayrı durun yanmayın, Barış için var yarış.
14
Bebek Ağlama bebek korkma gülmekten. Doğarken öğrettiler sana ağlamayı Gül artık bebek gülde güller acsın O pamuk yüzünde..Bak yeni bir gün başlıyor umud veren, İnadına doğan güneş gibisin, Doğdun bebek gül güneş gibi Isıt içimi mutluluk ver sızlayan yüreğime..TÜLAY İÇEN 20/07/2004
41
Babam Bir Dilek Ağacıydı BABAM BİR DİLEK AĞACIYDI sorma nedendir kah üzülüp kah güldüğüm babam bir dilek ağacıydı annem kaygılarını bağlardı üzerine uçuşurdu alı al moru mor düğüm düğüm bir tekme atıp yoksulluk kafesine kurtulmak için lime lime bağlanmışlığından atardı kendini tekkesi Rüstem’in kayfesine işte ondandır belki de iki yakası bir araya gelmeyen gönlüm kim bilir belki de ondandır kaygıdan korkudan yıl on iki ay öldüğümMahmut Nazik 17 04 2016
70
Son Hiçbir yere gitmediğin zaman bile... Gözyaşımda seyahat ediyorsunSoluyor ayak izlerin yanaklarımdaki yollarda Ağlamak seni benden uzaklaştırıyorYanaklarında baharda yeni kanlanmış bir gül Ve gözlerinde buğusu tüten bir hüzünDört başı mamur bir sevdamız olsun derken Büyük bir hasret peydahladık ikimizin aşkından Nur topu gibi bir ayrılığımız oldu.İzmir-Aralık-2014
46
Noter Onaylı Rüya-Doğan Haber Ajansı Haberini Tıklayarak Seyrediniz! .. Noter Onaylı Rüya-Doğan Haber Ajansı Haberini Tıklayarak Seyrediniz! ..iframesrc='http://www.haberler.com/video-haber/iframe/video.asp? id=1996725' frameborder=0 framespacing=0 scrolling=no width=440 height=330/iframeTIKLANMIYORSAAŞAĞIDAKİ LİNKİ GOOGLEYE KOYARAK,DOĞAN HABER AJANSININ HABERİNİ OKUYUNUZ VE SEYREDİNİZ! .. VİDEO HABER: Samsun - Mahkemelik Rüya Haberi Videosu
42
Hakan Imkansızım Öztürk Hayallerim duman oldu, bu gecenin hatrına bir tutam sen olsa Aklımdan çıkmıyorsun bari kalbimi rahat bıraksan Karanlık burnumun ucunda, sen rüyalarından ırak san Aydınlatmasa güneş gündüzü, yahut tam tersi mehtap geceyi Ne olacaktı söyle görebilecek miydin bir başkasını gözlerinin ucundaIlık esen bir rüzgarın tenime soğuk darbelerle dokunuşu Masmavi gökyüzünün beyaz bulutlar tarafından dolduruluşu Kanıma can olan senin bakışların değil de, sonbaharın yoktan var oluşu Aydınlatmasa da sen rampamı mehtap, bulacağım emin ol o yokuşu Ne keder kaldı bende ne dert, duygusuz biri oldum gösterin bana altın vuruşu Son bir nefes daha, ciğerlerimin hali harap bir de senin karşımdan yok oluşun Istırabın kaynağı, kalem yazmıyorsa sebep duygularımın donuşu Zindanına hapis olduğum her gecenin beyaz tahtında oturan mehtabına doluşun Isınmıyor kalbim ve titretiyor her bir nefes kokunun kalbime oturuşunu Mezar bulun bana, bol yeşilli olsun gözlerim yakın kapanmaya ölüme selam sensizliğe elvedaÖzledim yalan değil, rüzgar dahi esmeyi unuttu Zaman tersine akmaya başlar, dumanı ciğerlerine çekip tut Turuncu bir renge gökyüzüyle yeryüzü arasında tutulup Üzmemek gerekir kalbi, sonbahar rüzgarından ilkbahar meltemine savrulup Renklerin en güzelidir eminim, saçlarının güneşten var oluşu Karanlık tek temsilim, o da son anda girdi kalbe senden arta kalanlardan kurtulup
193
Çocuk bir çığlığı bileklerine örüyor çocuk bir savaşı kendi yüreğine kırk yağmuru kırk harami tutuyor çorak iklimlere düşüyor çocuk.toprak kendi zindanına çağırıyor çiçeği yağmur kendi göğüne elleri kendi yüreğinin elinden tutmuş çocuk kendi gözlerine çağırıyorgecenin koyağından güne akıyor ipil ipil umut yumak geceyi sarıyor dokuyor günü umuther kargış kendi sesine gebe kürüyor kini yeryüzünden çocuk sonra gökyüzünü yatak yapıp kendine uzanıyor usulcacık gecenin içinegece susuyor susuyor bulut yağmur akıyor damarlarından göğün yeşeriyor topraktan umut gün güneşe gülümsüyor gülümsüyor güne çocuk
80
Merhametin Kalbi (deneme) Kazanma dürtüsünün insana kazandırdığı en büyük şiddet çeşidi sanırım savaş olsa gerekKazanmak bir ‘’arzu’’ ve ‘’ hırs’’ işi olsa da, bunu devletler bazına indirgediğimizde bir insanı değil ‘’iki devletin milyonlarını’’ ilgilendiren cadı kazanını andırdığını söylemek gerekecektir. Kolların,bacakların,gözlerin havada uçuştuğu bu dünyada, kazanda kaynayan tek şey ‘’kan’’ köpüren ise ‘’öfke ve nefretten’’ başka bir şey olmayacaktır.Silahların merhameti, onu elleriyle tutanın korkusuna bağlıdır bir yerde…Korkuyla kovanından fırlayan bir mermi, yere yıkması gereken canın: ebadına, biçimine,ırkına,milletine bakmadan ‘’kazanılması gereken’’ için onu yere yıkacaktır.Bunu yaparken yani savaşırken merhameti unutacaktır.Merhamet, insan kalbinde kendine acımayı arkadaş edinmiştir ama bir üçüncü arkadaş daha vardır ki o da ‘’bencillik’’tir.Bencilliğin kazanma hırsıyla birleştiğini ve yıllarca kaybedenleri oynayıp sonra da ihtirasla el ele verdiğini düşünürsek aklımıza savaşlar gelecektir.Ki işte o savaş, merhameti, sadece yıkık duvarların,annesiz çocukların,aç karınların,bacağı kopuk bedenlerin vicdanından alıp; zalimlerin olmayan duygularına bırakacaktır.Barış ve intikam ateşi de ortalarda gezinip sahipsiz kalacak, yıllar sonra birileri onun elinden tutup misket bombaları ile diğerlerine hatırlatılacaktır! Malumunuz günümüzde kendisine tarih boyunca merhamet edilmeyen ya da edilmediğini düşünen bir millet pireyi öldürmek için ilk önce pirenin bulunduğu bedeni yere yıkmaya çalışıyor.Çocuklar,yaşlılar …sokaklarda adımlamak yerine yıkılan binaların altında kalıyor; ellerini hiç havadan indirmeden ne zaman başımıza bir gülle düşecek diye bekliyor.Korku imparatorluğu cesaret kırmak için birebir güreşmekten çekinip havadan bombalar atıyor.Bilali Habeşiler,Sümeyyeler gibi zora geldiğinde direnmeyen; Peygamberi yanlarından ayrıldığında,denizi karşılarına aldıklarında Peygamberlerini bir çırpıda düşüncesizlik,Yaratanı ise acizlikle tenzih edip dinlerinden dönen,danaya tapanlar yani korku imparatorluğunun müdavimleri şimdi hakim oldukları dünya güçlerini de arkalarına alıp bencillik ve ihtirasları uğruna ‘’bazılarının dünyalarını başlarına’’yıkıyor.Anlayacağınız geçmişin hesabını şimdilerde görüyorlar.Onlar Babil’den,Asur’dan,Roma’dan,Mısır’dan,Med’lerden,Pers’lerden görmedikleri merhameti ya da görmek istemedikleri merhameti Osmanlılar’da inkar edip; bencilliklerini uğraştıkları ticari(ki Yahudiler taşınmaz mal edinirler) ve sanatsal-bilimsel alanlarla içerisinde yaşadıkları toplumlara göstermişler ve böylelikle onları yönetip sömürmüşler,ihtiraslarını bencillikleriyle birleştirip statükocu ve en güçlü statülere sahip olmuşlardır.Şimdilerde dünya onlara:durun,yapmayın dese bile onlar bundan öyle tatminkar oluyorlar ki,eline silahını alıp bir kadını rehin alan zanlı gibi:gelmeyin,vururum; bakın nasıl yapıyorum.oh! güç bende artık; önceden siz izliyordunuz(gaz odaları) şimdide siz izleyin ooh! Dercesine hem de… 1945 ‘den bu güne gelinceye kadar uğraştıkları, kendilerinin yön vereceği bir dünya düzeni hayaline kavuşmuş olan bu kavim,tüm toplumlara nüfuz etmiş, şuan ki dünyanın medya,sinema,sanat,ticaret ve istihbarat ağını elinde bulunduran bir güç haline gelmiştir.Tabi ki güçlüden merhamet umulacaktır lakin beslenilen karga hikayesi onları bencilleştirmiş ve kendilerine yakıştırılan ‘’ acınan kavim’’ deyiminin söylenişini ihtiraslarıyla değiştirmeye çalışmaktadırlar ve bunda da çok başarılı oldukları da şüphe götürmez bir gerçektir.Dünyanın en büyük gücü olan insan gücünü en iyi bir şekilde kullanıp teşkilatlanan bir yapıdan bahsediyoruz,bir devletten bir dinden, demokrasi kılıflı teokrasiden.Devlet kademelerindeki yöneticileri savaş alanlarında yetişmiş,merhameti okuduğu dini (batıl) kitaba saklamış ve gerçek yüzünü ekranların arkasında gün yüzüne çıkaran bir devletin kalbi olamaz.Çizme ezmek ve ‘rap rap’ yapmak için giyilir,merhamet için değil.
446
kırlangıç ağıdı ben en çok seni ağladım kırlangıçlar konarken dualarıma dudaklarımla sevişti adın kanadım/mavi   soluk nehir gibi geçtim haritaları soyum yırtık bir atlastan geliyor ezberimde tuttum ayrılıkları sonra sus oldum/ağladım erkendi yağmurdu kuşlar ölüydü imanlı bir dağ köyüydü ömrüm kırlangıçlar geçerdi göğümden peşin dualarımda/ adın yar yanımın yarısı kenevir tohumu yarısı ateş gitmeleri anlamlı kılmak için doğurmuş annem bir mim koymuş ellerime göbek bağımdan alnıma virgül sonra kırıldım/nokta gözlerine bakardım denize akar gibi soluk bir nehir gibi geçtim haritaları tuz gölüne döküldüm ve nihayet/ çöl antalya’06
86
Aldandın Ne zaman arasam cevap vermiyorsun Telefonu açmıyorsun Belki numaramı bile çoktan sildin Sen benim gözümde güneştinYükseklerde başın döndü Yerlere indin Sen vefasız çıktın Sen kıymet bilmedinGüneş gözünü aldı Mum ışıklarına kandın Yıldız böceğini yıldız sandın Sen bende bitmez heyecandınAşkım sana ağır geldi taşıyamadın Sen beni anlayamadın Sen elindeki elması verdin Yerine cam parçaları aldın Farkında değilsin sen aldandınGüneş gözünü aldı Mum ışıklarına kandın Yıldız böceğini yıldız sandın Sen bende bitmez heyecandın.
72
Onlar Derin bir bakışlarının arasında buldum kendimi... En olmadık depremleri yaşattı bana o gözlerin... Ne bilirdim ki cennette onlar cehennemde onlar, Kelimelerin dökülürken tek tek ağzından... En olmadık anda sevdim seni, Ne bilirdim ki kader de onlar kısmette onlar... Güven verdi kalbin, kendimi yerleştirdim hiç çıkmayacakmış gibi... Ne bilirdim ki gözyaşı da orası feryat da orası
56
Merak Mor koyun veda etmişti sürüye Sabah gördüm leşi karlar üstünde Anam üzülür karnında kuzusu var diye merakım arttı kuzuya Köpekler leş derdinde Bende yürüdüm içlerine Uyardı defalarca babam Yürüdüm inatla kuzuyu görmeye merağımı yenmeye Babam hep dikildi önüme Sonunda bir güzel yedim köteği de Mahküm edildim odaya Merağım temelli kaldı içimde Pencereden izledim gün boyu Göz yaşlarıyla leş bitesiye O mor koyun durur hala hayalimde Göremediğim karnındaki kuzusuyla
69
Sebebim Olmalı Aynalar koymalıyım içime Kendime döndüğüm her suskunluk anımda Seni görmeliyim nereye baksam İçimde gezdiğim her yalnızlığımda Ne düşünürsem yansıması yüzün olmalıSessizlik ve gürültü birlikte yaşamalı içimde Birinin diğerine olan öfkesi Plansız bir savaş başlatmalı Kendimden sana kaçabilmek için Bu savaş sebebim olmalıAzdırmalıyım tüm isteklerimi Köpürmeli her şey, bir köpeğin günahsız bakışlarında İçimdeki aynalara baktıkça korkmalıyım Kendimden uzaklaşmak için sana doğru, Bu korkular sebebim olmalı.
66
Mahvettin Mahvettin beni sevgili,mahvettin! .. Yaktın yüreğimi. Akdeniz ateşleri düşürdün içime. Yaktın beni. Canım hiç bu kadar tatlı yanmamıştı... Canım yandıkça hiç bu kadar mutlu olmamıştım. Avuçların avuçlarımda,gözlerin göz bebeklerimde kaybolurken tek eksik, Bedenlerimizin ayrı yerlerde olması.../Mayhoş
37
Kendini Aramak Umutsuzca insan arıyorum.Tünel karanlığını aydınlatmak için Diyojen'in feneri solgun sönük. Kalabalıklarda insan kayboluyor - bataklıkta bir köpükçük sanki. Yirminci yüzyılın sonunda bu lanetli gezegenin kalabalıklarında gökteki yalnız Tanrı insandan daha kolay bulunur.İnsan arayıcısı - altın arayıcısı, iktidar arayıcısı ve Tanrı arayıcısından çok daha umutsuz bir uğraş.Yapacağın biricik şey kalıyor - kendi kendini aramak.Umarım, kendinde insan izi bulursun!
59
Mevlana Tanrım seni özenip özenip'te yaratmış Gündüz ve gecelere dağıtmış Sevgi hamuruyla yoğurmuş İnsanlığa armağan etmiş........ Gönlünde durmadan yanan Mevla sevgisidir muhakkak Sonsuzluklara ışık saçan, acılara meydan okuyan Güzelliklere mekan kuran İyilik diye coşan Döndükçe taşan sevgi düşüncelerinden Kendimizi alamıyorum........... Hep açıkmı tuttun mevla'nam, gönül kapılarını Durmadan dönen bu dünya çemberinde Gönlünde ulaşılmaz bir sevgi tufanı esiyor Kol kola omuz omuza girmişler Gözlerini kapatmışlar, Işık tutuyorlar devri aleme........ Dönüyor senin dünyan dönüyor mevla sevgisiyle Saygı ve hak yolunda Ama.....iyi Ama.....kötü Ama.....güzel Ama.....çirkin Ne olursa olsun Dönüyor senin dünyan dönüyor mevla sevgisiyle........ Sevgi saygı dolu ulaşılmaz düşüncelerinle İnsanlık gemisine İnsanlık sevgisine Dem tutmuş nefesinle Yönmü veriyorsun...... Dalga alıp batmasın diye......... Mevla'nam...... Geldim gönül kapına, dönüyorum bir oyana bir buyana Senin......Işığın ne kadar net Düşüncelerin ne kadar taze Bakamıyorum gözlerim kamaşıyor Ama yine'de senin güzelliklerinden gözlerimi,gönlümü alamıyorum....... Durmadan,usanmadan,yorulmadan hiç yılmadan Güzel mis gibi kokan gönlünde dönüyorsun Tanrı aşkıyla yanıyorsun Tanrı aşk'ı dağıtıyorsun İnsanlığa tanrı sevgisini aşılıyorsun......... Senin güzelliklerinden dilim çözülüyor Gözlerimi sevgi bürüyor Düşüncelerimden senin sıcaklığın akıyor Gönlüm...... senin bu güzelliklerinle coşuyor Sel oluyor bir nehir oluyor ve sana akıyor......... Mevla'nam ne güzel Tanrı sevgisiyle yanıyorsun, alev alev İnsan can değeri biliyorsun Yol gösterip hak diliyorsun Gönüllerde dolaşıp sevgi veriyorsun........ Seni........ sen'de görmek isterdim Sevginin sen'de şekillenip,Tanrı sevgisiyle sararken Ben'de sen'de dönmek isterdim Hak'kı bulup Tanrı sevgisinde ölmek için........ Dönsün senin güzel gönlün dönsün İnsanlık düşüncelerine umut, mutluluk saçsın Alsın bizi'de götürsün Biz'de bu sevgide yanıp dönelim Ulaşılmaz Tanrı aşk'ı için......... Mevlana'nam.. Senin bu ince çizğinde Gönlünde hiç bitmeyen sevginde Yanıp'ta hiç sönmeyen ateşinde Duramam Durup'ta sen'de yanan Sevgi ateşinde olamam diye korkuyorum Senin gönlün Tanrı aşk'ı kokuyor Hak yolu biliyor sevgi diye dileniyor Ben neyimki.. Senin dönen bu sevgi aleminde Yükün ağır bu dünya nefesinde Sen....MEVLANA'SIN..... Hak yardım diye dönüyorsun Sevginle tüm insanlığı sarıyorsun SANA.......SEN YAKIŞIYORSUN Bana ise... Senin yanında....dönüp dönüp Sana bakmak yakışıyor..........
303
Umut umut nedir dediler zenginin aşı yoksulun yoldaşı zamanın ilacı bazen ana bazen bacı bazende sevdayı aratan en büyük acı dedim.umut bazen dosta ulaştıran yoldur rüzgar gibi düşleri savurur kimi zaman saç yoldurur bezende adama dağı deldirirkimine avuntu kimini düşler kıyısında unuttu acep cihana gelmek boş muydu bazende geceyi gündüz eder bak iki gözüm bugünde akşam oldu yüreğe gam, göze yaş doldu bunca sene gelmediysen umut neye yarar, düş neye yarar, hayal neye yarar.
74
Karalamalar 36 - İnsan Ve Dünya İnsanoğlunun en büyük açmazı yetinmeyi bilmeyip açgözlü davranması ve bu eksikliği nedeniyle de bu güzelim dünyayı yaşanmaz hale getirmesidir. Hâlbuki insan ihtirasına gem vurup elindekiyle yetinmeyi bilse, kanaat sahibi olsa, olumlu düşünebilse biriktirmek yerine elinde olanı paylaşabilmeyi becerebilse ne kadar güzel olurdu değil mi? Ama ne yazık ki insanoğlu nefsine karşı hep mağlup olduğundan bu temennilerin tersine davranıp dünyayı kendisine yaşanmaz bir yer haline getirmekte son derece başarılıdır.“Dünya insana küçük geliyor,” düşüncesiyle hareket eden biri elbette ondan daha fazla pay kapmak uğruna eline geçirmiş olduğu fırsatları haksızlık yapmak için kullanır.“Bu dünya herkese yeter,” diye düşünmek varken, paylaşarak doymak varken “hepsi benim” mantığıyla hayatı hem kendine hem de çevresine zehir etmek hangi mantıkla izah edilebilir? Her insan bilir ki hiç kimse bu dünyadan göç ederken yanında hiç bir şey götüremeyecektir. Götürebileceği tek şey hayattayken (iyi ya da kötü) yapıp ettiklerinin ona sağladıklarıdır. Bir tek bunlar onun o son yolculuğunda ona eşlik edeceklerdir.“Ne ekersen onu biçersin,” denmiştir. Bu sebepten bu dünyada ne ektiysek öte dünyada karşımıza o çıkacak. Hazır fırsat varken eldeki zamanı iyi değerlendirip hayrımıza kullanmak son tahlilde yine bizim iyiliğimize olur. Haydi, o zaman şimdi tam zamanı.
193
Ya Ya 'ben ' uyanınca Rüya biterse
7
Kabe'yi Süsler İsparta Gülleri Tarihten ders alalım Kendimize sahip çıkalım Övünerek geçmişimize bakalım Dünya tanıyor bizi unutmayalım Saygısızlık var Ceddimize Sahip çıkalım memleketimize Tarih seslenmeden bize Gelelim kendimize. Korkudan titrerdi Avrupa kentleri Şahlanınca Anadolu Cengaverleri Vız gelirdi Afrika çölleri, Yemen elleri Karadan aşardı zincir vurulan denizleri. Dost olur mu? İtalyan, Alman Rusya, Mısır, Suriye, Irak, İran Bulgaristan, Yunanistan, Erivan Komşu değil hepsi düşman. Akdeniz, Karadeniz donanmanın gölleri İnci gibi kıvrılıp dizilir Ege sahilleri Kabe' yi süsler İsparta gülleri Gülistandır yurdum değmeyince namahrem elleri. Unutma Ermenin, Rus'un densizliğini İtalya'nın, Yunanın, Fransız'ın kalleşliğini Ey Türk gençliği boz artık sessizliğini Araplar bilmiyor İslam kardeşliğini. Güzel Marmara iç denizimiz Spor da, İlim, İrfan da birinciliktir hedefimiz Her zaman barıştır yurtta, cihanda ilkemiz Elbette erecek timsale, tesanüte milletimiz. Güzel yurdum Türkiye'nin gençleri Serzenişim size ey islam bülbülleri Bendlere sığmaz aşar kırar zincirleri İncitmeye hakkımız yok kefensiz şehitleri Dostlarımızı konuk edelim evimize Diğerleri bizim neyimize Biz gelelim kendimize Cihanı yine getiririz dize
156
İzindeyiz Ulu Önder Seninle öğünür senle coşarız Sığmayız bendine dağlar aşarız Vatan bayrak için Şehit düşeriz İzindeyiz ulu önder ATATÜRKTarihlere sığmazTürkün Zaferi Mustafa Kemaldir ulu önderi Süslüyor ayyıldız mavi gökleri İzindeyiz ulu önder ATATÜRK Seninle yaşandı büyük Zaferler Bu şanlı Komutan bu yiğit asker Tarihe sığmayan o büyük liğder İzindeyiz ulu önder ATATÜRKVatanımı düşmanlardan kurtaran Türk milleti için ömrün harcayan Vatan millet bayrak için yaşayan İzindeyiz ulu önder ATATÜRKBizlere emanet büyük devletin Demokratik Laik Cumhuriyetin Asker Sivil hep birlikte milletin İzindeyiz ulu önder ATATÜRK
84
Kaldı Nede çabuk geçti o güzel günler Senden hatıra içimde,hasretin kaldı Hep şiir yazacak artık boş kalan eller İlham kaynağı olarak,kara gözlerin kaldıHayalen, peşinde yola düzülüyorum Hasretin imbiğinde ben süzülüyorum Gittiğinyollarda adım adım,yürüyorum Yolumda ışık olarak,tatlı izlerin kaldı
38
Din İstismarcısı Din İstimarcısı İST:- 11.10.2008 00.45 Bunların yüzü kara, utanmadan derler, ak! Fenerin ışığını, nasıl söndürdüler, bak? Kul hakkı hiç bilmez, sözde dinci avanak; Çıktı asıl niyetin; gidi din istismarcı! ... Sadeliği unutup, hep gösterişe kaçtın Hatanı söyleyene, bağırıp öfke saçtın Ahireti unutup, Dünya'ya kucak açtın; Takiyyeci niyetli, gidi din istismarcı! .. Mahmut Küçük
55
Sen Yoksun. Güneş artık aydınlatmıyor bizi Yağmurlar ıslatmıyor bedenimizi. Sen yoksun sesin duyulmuyor artık Bulamıyoruz zifiri karanlıkta birbirimizi. İçimi acıtan en son hatıra, Gizlice seyrettiğimiz Urla denizi, Ve yeşil kül tablamızda, Yarım kalan son sigaranın ayrılık izi. Her şey ne kadar anlamsız şimdi. Artık sen yoksun, sırdaşımız karıncalar yok Nasıl harcadık bu sevgimizi? .
54
Perijen Gül düşlerinin düşmanı değildi yüreği. Geleceğe astığı şiirsel yürüyüşün kaderini tümlüyordu Perijen.Henüz dokuz yaşına yeni girmişti.Doğum günü bile kutlanmamıştı.Annesi ona evde bir pasta yapmış bir tek o kutlamıştı.Yokluğun son baskısında, yoksulluğun mürekkebi bitmişti sanki. Yüreğini topla da öyle gir yatağına. Bir fısıltıyla geleceğine bir şeyler anlattı,gözlerini yumdu bir türlü uyuyamadı.Dokuz yaşına gelmişti,o gece çok garip geçti,sabaha kadar karnı ağrıdı.Yatakta sızlanıp durdu,annesine seslenemedi,babası çok sert,sevimsiz,ilgisizdi.Korkusundan odalarına giremedi.Gece uzadıkça sancılar yıldızlar eşliğinde artıyordu.Bu acı, bu içsel akış neydi bilmiyordu.Sabahın erken saatinde zorla kendini lavaboya atmıştı.İlk adet olmuştu,ne olduğunu bilmiyordu,ağlayarak annesine anlattı.Annesi,beyaz birkaç çabut verdi,korunması için.Her şeyi anlamış ve rahatlamıştı.Doğum gününde ilk kez adet olmuş,acıdan mutsuz,bezgin evin içinde dolaşıyordu.Geleneksel bağların,törenin, yoğun olduğu bir mahallede yaşıyordu.Okula gitmemişti,evden de çıkamıyordu,biri görür, bu halini diye. -Babası,işten erken geldi,annesine seslendi Perijen’i süsle, giyindir görücü var dedi. Anne Muhlise:-Bey, sen deli misin kızımız daha 9 yaşında. Baba Zerdali: -Sus,büyütüp süs biberi mi yapacağız,adam zengin gitsin onun süs biberi olsun.Beni onu besleyecek gücüm yok. -Muhlise: -Ben de giderim,ben kıyamam kızıma,daha ilk kez adet görmüş,üstelik bugün doğum günü.Doğum günü sürprizine bak. -Kim isteyecek. Zerdali:- Raşit El Tabiri. Muhlise:- Hangi oğluna.. Zerdali:- Ne oğlu, eşi öleli bir yıl oldu kendisine isteyecek. Muhlise:- 60 yaşındaki adama mı vereceksin, bu kadar güzel,altından daha değerli biricik kızımı.Ben ölürüm de vermem. Zerdali:- Sen de kim oluyorsun.Sana soran mı var, bir tane daha yaparız.Adam onun ağırlığı kadar para verecek,şehre taşınır, bir tane daha yaparız. Muhlise:- Namusunu parayla satıp güzel mutluluklar mı yaşayacağız. Hangi vicdanın kanadı kırılmış,hangi dine sığar,daha okula tek başına gidemiyor,beslenme çantasındaki yumurtası daha duruyor.Okulu ne olcak,nasıl yapacak yavrum.Oracıkta bayılır,gözlerinde kan akar,Perijen annesinin yanına gelir,ikisi çığlık çığlığa ağlar. Babanın umrunda değil,çayını yudumlar,kapıyı kilitler, sesiniz bana gelmesin.Akşam gelecekler siz evi toparlayın der, vicdanın giyotini keser her duygsunu.Zulandaki acılarla, öldürücü acıları inlet bakalım. Mum akar,gözyaşı dökülür,göğsümüzde şafak söksün,kader bir gelecek sunar elbet. Perijen zorla süslendirildi,gözlerindeki yaşlar dinmek bilmiyor,doğum günü,ilk adetin verdiği acı bir yana…Kaderin cilvesi bu kadar acı mı ki? -İki vicdanının dağ arasında taş bağırlar sertleştikçe dünyanın en acılı damarı açılıyor gibi. Baba başka sahte mutluluk peşinde,kız evladın ederi,hangi sevgiyle anlatılır ki böyle bir erkeğe.Dahası insani hangi duygu böyle bir babayı temizler ki? Zengin olmak için,namusunu pazara sunmak huzur mu, erkeklik mi? O terleyen bıyıkların her teli yarın gerçek cehennemde asılma ipi olmayacak mı? -Ya 60 yaşındaki zengin Karun adam.Hangi vicdanın kirli emelleri seni mutlu edecek.Dokuz yaşındaki bir kızı sokakta herkes çocuk şefkatiyle sever,ona hediye alır.Bununla hangi çatlamış ar damarıyla yaşayacaksın. Ya bununla ilk gecen nasıl geçecek? -Daha erkek eli değmemiş,erkek teni görmemiş,cinselliğin hiçbir harfini bilmeyen,cinselliğe dair hiçbir zevk şubesi çalışmayan biricik kızla nasıl olacaksın.Domuzla senin arandaki fark nerde.Ya da hangi domuzun babasısın. İç çocuk konuştukça gerçeklerin yürek yakan yakarışları susar, acılar susar,yaşanma utanır, dünya bir an son olmak ister.Böyle bir olaya taşlar,dağlar,ağaçlar dayanmaz. O gece farklıydı.Ay yok,kapkaranlık,adam bir çanta dolu parayla,evin kapısı çaldı. Eve adım,atar atmaz şiddetli bir dolu yağdı, elektrikler gitti,şiddetli bir fırtına çıktı,bütün mahalle toz duman içinde,evin önce çatısı uçtu.Bütün pencereleri kırıldı,dışarıda ne kadar artık varsa eve girdi,ev evlikten çıktı,herkes banyoya kaçtı.Dolu,toz,toprak evi harap etti,evin bir duvarı yıkıldı.Mahşeri andıran bir görüntü vardı,karanlık, göz gözü görmüyor,Perijen durmadan ağlıyor,annesine sarılmış,doğum günü böyle olmalı sanki. Bu felaketin ortasında baba Zerdali,yaşlı damattan para çuvalını alır,sen Perijen’i kucakla götür. Yaşlı adam,Perijen’i kucaklamaya çalışır,Perijen ağlamaya başlar,sığındıkları banyondan çıkmaz imkansız; ama mecburen kucaklar, ne kadar eşya varsa yaşlı adama değer,adam yara bere içinde yere yuvarlanır. Perijen ordaki büyük ağacın kavuğunda saklanır, sabaha kadar dinmez,fırtına,kar ve tipi.Adam oracıkta baygın baygın yatar. Perijen ağaç kabuğunda,hiçbir şey olmamış gibi ağlayarak sabahlar. Güneşin ilk ışıklarıyla her şey normale döner,Perijen, gözleri açtığında müstakbel kocası olacak yaşlı adam,kan,ter içinde tanınmayacak halde orda can çekiştiğini görür. -Büyük bir felaket olmuş,yoksul mahalleleri herkes kendi derdiyle uğraşır. Her yer tanınmaz halde,Perijen evine geri dönecek, ne sokak kalmış,ne mahalle,ne evler. Yaşlı adam,kan ter içinde ayağa kalkar,Perijen’,i arar,gözlerine kan saçağı dolmuş. -Perijen acır,elinden tutar,adam yerden kıvrıla kıvrıla mahallenin dışındaki arabasına varırlar. -Oradan bir adamın yardımıyla,şehirdeki hastaneye kaldırırlar.Adam kendine gelir, gelmez Perijen’i arar.Onca felaketten sonra hala dersini almamış..Acılara yapışan geçmişin tozunu az yutmuş olmalı ki,arayışı,hayali kursağında kalır.Perijen,kaçar,kaybolur.Bütün vardır,an vardır,şan vardır,kan vardır,yaşam vardır,insan vardır, işte varlar,var olan varlara ders veriyor. Bu vicdani uçkurunun ucunda olan yaşamsal domuzun, amacı gerçek olmaya doğru yol alır. Yaşlı adam, Perijen’,i küçük kasabada aratır,yüzlerce kişi para karşılığında Perijen’i arar ve biri bulur. -Perijen,bir leğenin içine oturmuş,nehrin suları onu temiz bir geleceğe sürüklemiş,sular kadar hala temiz ve birkaç yara dışında bir şeyi yoktu. Bir başka kasabada onu bulan adam,yaşlı adama teslim etmek yerine polise teslim eder.Polis,60 yaşındaki adamı arar bulur,adamın her yeri yara içinde,sargılı; ama hayali dokuz yaşındaki Perijen ile gecelemek. -Polisler, yaşlı adama güzel bir tuzak düşünürler,evinin balkonuna bir demir yığını asarlar.Yaşlı,yaralı,vicdansız,gaddar,gözü dönmüş adamla Perijen eve girerken,önce Perijen girecek,adam tam gireceği sırada,o demir yığının makarası çekilecek adamın üstüne gelip onun altında can verecekti. -Perijen,elinde pembe çantasıyla bir şey olmamış gibi yaşlı adamla onun evine doğru gider.Kapıyı açar,sen bana dondurma al der gel ondan sonra gel der. Yaşlı,zavallı adam elindeki dondurmayla tam kapıdan içeri gireceği sırada,balkondaki demir kütle üstüne düşürülür,altında kalarak cansız kalır. -Perijen,doğum günün kutlu olsun der hayat ve onu sosyal hizmetlere teslim eder polisler,yeni doğum gününde artırılmış mutluluklar onu bekleyecek, güzel bir gelecek onu kucaklayacak,bütün dünyanın duyduğu bu acılı öyküden herkes dersine biraz daha çalışacak ve kazanan hep güzellik olacak PERİJEN.
855
Oyun Ufacıktım, oyunla tanıştım. Saklambaç, körebe derken, En unutulmaz anları, Hep oyunla yaşadım.Büyüdüm, zaman içinde. Futbol, voleybol derken En güzel günleri, Hep oyunla yaşadım.
24
Siyah Siyah, bir etektir kalabalık bir kentin caddesinde bir akşam saatinde yorgun ve kararsız bir kadının giydiği incecik bedenine. Adımlamadığın bir kaldırımda duymadığın kokusudur siyah balkonlara asılmış bıkkınlıkların. Siyah, bir parçadır geçmiş günlerinden ummadığın gerçektir bıraktığın ellerinden.
37
19 Mayıs Gençlik Ve Spor Bayramı' nız kutlu olsun... Tüm Halkımızın 19 Mayıs Gençlik Ve Spor Bayramı' nı kutlarım. LİBERAL KAPİTALİST FAŞİST DİKTATÖR DÜZEN HALKIN BAYRAMLARINI KUTLAMAYA İZİN VERMEYİP, Yasaklamak için her yolu denese de HALK BAYRAMINI KUTLAMALIDIR. Ne varki ihmalden doğan katliam sonucu SOMA YANGINI, HEPİMİZİN YÜREĞİNİ DAĞLADI. KEŞKE DAHA ÖZGÜR, MUTLU, ŞEN, ESEN YAŞASAK DA, BAYRAMLARIMIZİ DA O ŞEKİLDE KUTLASAK. YOLSUZLAR ELİ İLE YOKSULLAŞTIRILMIŞ, YOKSUNLAŞTIRILMIŞ, AÇ VE CAHİL BIRAKILMIŞ TOPLUMU YÖNETENLER, YASAKÇI DİKTATÖRLERDİR. İNSANLIĞIN YÜZ KARASIDIR. AMA MADENCİLERİMİZİN KARASI KÖMÜR KARASI İDİ. YÜZ KARASI OLAN ONLARI BU DURUMA DÜŞÜRENLERDİR. ONLAR HALKI KÖLE GİBİ GÖRÜRLER. YAZIK ONLARA. NE DESENİZ AZDIR. KUTLU BAYRAMLAR, ESENLİKLER TÜM HALKIMA.
106
GüZeL AYDıN'ıM Oldukça yüksektir paşa yaylası, Aşağıda kalır Aydın ovası. Aydın zeybeğidir efenin hası, Efeler diyarı güzel Aydınım.Aydının insanı sıcak kanlıdır, Çalışkandır, merttir, delikanlıdır. Düğünü derneği anlı sanlıdır, Zeybekler diyarı güzel Aydınım.Kuşadası, Didim tatil beldesi, Biraz içeride Söke ilçesi. Dalama tandırı, Çine köftesi, Lezzetler diyarı güzel Aydınım.Görülmeye değer, Madran yaylası, Pek de güzel olur, suyu havası, Sultanhisardadır, çileğin hası, Meyvesiyle ünlü güzel Aydınım.Yenipazardadır, pidenin hası, Atçadan sorulur, tahin helvası. Çok suludur Karacasu elması, Kalbimdeki yerin özel Aydınım.
77
BÜLBÜL Basri Bey oğlumuza-Bütün dünyâya küskündüm, dün akşam pek bunalmıştım;Nihayet, bir zaman kırlarda gezmiş, köyde kalmıştım.Şehirden kaçmak isterken sular zaten kararmıştı,Pek ıssız bir karanlık sonradan vâdiyi sarmıştı.Işık yok, yolcu yok, ses yok, bütün hılkat kesilmiş lâl...Bu istiğrâkı tek bir nefha olsun etmiyor ihlâlMuhîtin hâli "insâniyyet"in timsâlidir, sandım;Dönüp mâzîye tırmandım, ne hicranlar, neden andım!Taşarken haşrolup beynimden artık bin müselsel yâd,Zalâmın sinesinden fışkıran memdûd bir feryâd,0 müstağrak, o durgun vecdi nâgâh öyle coşturduKi vâdiden bütün, yer yer, enînler çağlayıp durdu.Ne muhrik nağmeler, yâ Rab, ne mevcâmevc demlerdi;Ağaçlar, taşlar ürpermişti, gûya Sûr-i Mahşerdi!-Eşin var, âşiyanın var, baharın var, ki beklerdin;Kıyâmetler koparmak neydi, ey bülbül, nedir derdin ?0 zümrüd tahta kondun, bir semâvî saltanat kurdun;Cihânın yurdu hep çiğnense, çiğnenmez senin yurdun,Bugün bir yemyeşil vâdi, yarın bir kıpkızıl gülşen,Gezersin, hânmânın şen, için şen, kâinatın şen.Hazansız bir zemin isterse, şâyed rûh-i ser-bâzın,Ufuklar, bu'd-i mutlaklar bütün mahkûm-i pervâzın.Değil bir kayda, sığmazsın - kanadlandım mı - eb'âda;Hayâtın en muhayyel gayedir ahrâra dünyâda,Neden öyleyse mâtemlerle eyyâmın perîşandır?Niçin bir damlacık göğsünde bir umman hurûşandır?Hayır, mâtem senin hakkın değil... Mâtem benim hakkım:Asırlar var ki, aydınlık nedir, hiç bilmez âfâkım!Tesellîden nasîbim yok, hazân ağlar bahârımda;Bugün bir hânmansız serseriyim öz diyârımda!Ne husrandır ki: Şark'ın ben vefâsız, kansız evlâdı,Serâpâ Garba çiğnettim de çıktım hâk-i ecdâdı!Hayâlimden geçerken şimdi, fikrim herc ü merc oldu,SALÂHADDÎN-İ EYYÛBÎ'lerin, FATİH'lerin yurdu.Ne zillettir ki: nâkûs inlesin beyninde OSMAN'ın;Ezan sussun, fezâlardan silinsin yâdı Mevlâ'nın!Ne hicrandır ki: en şevketli bir mâzi serâp olsun;O kudretler, o satvetler harâb olsun, türâb olsun!Çökük bir kubbe kalsın ma'bedinden YILDIRIM Hân'ın;Şenâatlerle çiğnensin muazzam Kabri ORHAN'ın!Ne heybettir ki: vahdet-gâhı dînin devrilip, taş taş,Sürünsün şimdi milyonlarca me'vâsız kalan dindaş!Yıkılmış hânmânlar yerde işkenceyle kıvransın;Serilmiş gövdeler, binlerce, yüz binlerce doğransın!Dolaşsın, sonra, İslâm'ın harem-gâhında nâ-mahrem...Benim hakkım, sus ey bülbül, senin hakkın değil mâtem! (*) [Safahât, Yedinci Kitap](*) Bu şiir yazılırken Yunan istilâsı altındaki topraklarımızhususiyle Bursa'ya dair elîm haberler geliyordu; tetkikine de imkân yoktu.
300
Yeşil Elbise Yeşil Yüzük Yeşil Küpeler Yeşilin türküsü başka ondadır bütün mutluluk Göklerin sonsuzluğu yıldızların ıraklığı ondadır Ve göllerin, denizlerin yerin göğün yeşili Yeşil miydi belki bir başka renkti bilmediğimiz Yeşil giydim dedi ya o öyleyse yeşildir Ondan sonra daha bir tanıdık daha bir sevdik yeşili Kime sorduysam yeşil murattır dediler Yeşil elbise yeşil yüzük yeşil küpelerKan uykularında ben çalmıştım düşlerini Yeşil türküleri vardı düşlerinde insanların Mutluluk kaynıyordu yeşil türkülerde pırıl pırıl Oysa ben yeşil türküsüz yapamazdım bunu sizde bilirdiniz Bilirim türkü çalmak suç değil sevmek gibi Ama birde üstelik adımız hırsıza çıktı Bana en güzel tutkuyu anlattı yeşiller Yeşil elbise yeşil yüzük yeşil küpelerBir keman yaln8ızlığında nasıl inlerse Nasıl çoğalırsa gözlerinde gecenin karanlığı Nasıl renkler birdenbire kaybolursa yoksa Nasıl dünya zümrüt yeşili olursa bir an Her şey kayboldu dünyadan yaln8ız kalan yeşildi Aslında yeşil demiştik biz belki değildi Bir sis gibi dağıldı dünyam dağıldı renkler Yeşil elbise yeşil yüzük yeşil küpelerHer rengin öyküsü başka yeşil renklerden ayrı Hiçbir renk yeşil kadar güzel miydi ki Yeşil konuşmuştun o gece yeşil gülmüştün Yeşilin kıymetini hiçbir şair anlatamaz şimdi Bir anlık değil yeşil mutluluğu yıllarcadır Zeytin gözlüm yeşil bir elbise giymiştin yoksa Yoksa yeşilin kıymetini dünyada bilmezdiler Yeşil elbise yeşil yüzük yeşil küpelerRenkler kaybolmuştu bütün lambalar sönmüştü Yalnız kaybolmayan bir renk vardı yeşil O gece baştanbaşa yeşil olmuştun yeşil olmuştum Çevremde bir yeşil vardı başka renk göremiyordum Bir sigara dumanında yitirdim bütün renkleri Yeşilin öyküsü böyle başladı böyle bitmedi Her gece toplanıp üstüme üstüme gelirler Yeşil elbise yeşil yüzük yeşil küpelerYeşil dedik ya sana ne idin bilmiyorum Yeşiller arasında yitmiştin yoktun Baharın yeşilliği bu değil bu yeşil başka Yeşil bir başka türküdür kimsenin bilmediği Şimdi bir acı var içimde yeşil bir türkü gibi Türkülerin adını ben koymadım oysa Benim oynadı yıllarca renkler ve şekiller Yeşil elbise yeşil yüzük yeşil küpeler16 Mayıs 1969
300
- A k r e p...v e...Y e l k o v a n....(8) Çıktılar otoparktan, ihtiyat ve dikkatle, Kadın adama baktı, manalı bir rikkatle, 'Üzme canını' dedi, 'sana inanıyorum', 'Belki Allah katında, senle sınanıyorum'.Adam bir ara dönüp, arka camdan bakındı, Aklına gelenlerle, mahzun bir hâl takındı, Bir 'Ohh' çekti derinden, hastaneye bakarken, Biraz rahatlamıştı, sigarayı yakarken...........'Orda başladı hayat, öncesinde ne vardı', ..........'Kendime geldiğimde, dünya ne kadar dardı', ..........'Ve sen çıktın karşıma, kurtuluş oldun bana', ..........'Umudum çiçek açtı, meçhul âtiden yana'.Kadın tebessüm etti, 'deliyim herhal' dedi, 'Aldım büyük belayı, n'olacak bu hal' dedi, 'Ama tebrik ederim, sözlerin çok güzeldi', 'Sanki bir şiir gibi, yalnız bana özeldi'.Birkaç dakika sonra, durdu araba âni, Adam tedirginleşti, ne olmuştu ki yani, Kadın araçtan indi, bir binanın önünde, Geniş bir caddeydi bu, eski liman yönünde.'Biraz bekle burada, arabadan da çıkma', 'Ben hemen geliyorum, sakın canını sıkma', Bu sözlerin ardından, kadın binaya girdi, Adamınsa aklında, şüphe sıraya girdi.Şeytan diyor bir yandan, 'kaç hemen bu bir tuzak', Melek te öte yandan, 'kaçarsan hayâl uzak' Düşünce tartar iken, 'ne yapmalıyım' diye, Kadınsa çıka geldi, elinde bir hediye.Adamsa şok halinde, şaştı doğal olarak, Fakat aldı paketi, gözleri de dolarak, Kadın mutlu bir halde, adama gülümsedi, 'Gün yirmidört Haziran, bugün sen doğdun' dedi.İkinci bir şoktu bu, şaşkındı baka kaldı, Kadına bakar iken, gözyaşlarını saldı, 'İnanmıyorum' dedi, 'sen ne kadar incesin', 'Umuda ışık yakan, en güzel düşüncesin'.Bakıştılar bir süre, kaç hayâle daldılar, Zaman durmuştu sanki, öyle kala kaldılar, Kadın tam diyecekti, adam onu susturdu, Dudaklar değecekti, kadınsa geri durdu.Kadın: ..........'Gün doğmadan gidelim, evim hemen şurada', ..........'Ve bu yaptıklarımız, doğru değil burada', ..........'Hafif kadın değilim, böyle düşünme derim', ..........'Ki üstüme gelirsen, bak bırakır giderim'.24.Haziran / Los Angeles *** 'Akrep ve Yelkovan' Şiir Roman 9. bölümüyle 29.Ekim.Cuma (Cumhuriyet Bayramı) günü devam edecek. *** 'Akrep ve Yelkovan' ın okuyamadığınız ilk bölümleri ve daha fazlası aşağıdaki link ile ulaşabileceğiniz Akrep ve Yelkovan grubunda. Akrep ve Yelkovan Grubu>>>
312
Ayrildik ayrilidik bana derdi seni ben adam edecegim sinemalara giderdik alti parmakta burc sinemasi dile olsada konussa tophane ve tabiki 38 numara on yedi yasinda kocaman bir kadindi cocukca bir gulumsemesi vardi agladigini gordum icim ezildi? aglamasini istemedim ama agladi bende uzdum hatalar yaptim cok kirilgandi ben de gurur onda iyimserlik var di? benimde cok hatalarim oldu? uzdum simdi inaniyorum beni terkettiginden beri anladim ki ben adam oldum dedigini yapti ben nerden anlayayim gidecegini gittikten sonra adam oldun eger sevecekseniz hatalar yapmayin unutmayin ben adam oldum...
86
Yüce Dağ Başında Kamer Yüce dağ başında kamer tay olur Görmezsem yarimi aklım zay olur Ellerin sevdası üç beş ay olur Bizim sevda vardı yıla dayandıYüce dağ başından aşırdın beni Tükenmez dertlere düşürdün beni Meğer gönlün bende yoğudu dilber Niye doğru yoldan şaşırdın beni
44
Siyah Kaküllerin Dökmüş Siyah kaküllerin dökmüş Kızıl güllere güllere Ela gözlerini dikmiş İnce yollara yollaraGel Ayvaz'ım dolaşalım Çamlı bellere bellereDoldur elinden içeyim Mest olup serden geçeyim Seninle bile göçeyim Uzak illere illereGel Ayvaz'ım dolaşalım Çamlı bellere bellereOkursun aşkın kitabın Komadın aşıkın ta'bın Akıttın çeşmimin abın Döndü sellere sellereGel Ayvaz'ım dolaşalım Çamlı bellere bellereAşıklara vardır meyli Riyazet çekmişem hayli Ben Mecnun olam sen Leyli Düşüp çöllere çöllereGel Ayvaz'ım dolaşalım Çamlı bellere bellereKöroğlu der budur derdim Sarardı çehre-i zerdim Şu benim nihanî derdim Düştü dillere dillereGel Ayvaz'ım dolaşalım Çamlı bellere bellere
89
Dost Kalleş Dost bildim ve güvendim Her sırrımı söyledim İsteklerine boyun eğdim Vurdu beni dost kalleş Ne istedi masum candan Vurdu beni her bir yandan Attı çukura acımadan Attı beni dost kalleş Her tarafım kanlı kanlı Gömdü beni canlı canlı Sanmıştım biraz insaflı İnsafsız cıktı dost kalleş Toprak içinde kıvranırken Acımadan bana bakarken Toprağı üzerime atarken Güldü bana dost kalleş Son nefesimi alırken Gözlerim usul usul kapanırken Geride kalanları düşünürken ALLAH seni affetsin dost kalleş
75
Sitem Sitem etme.... sitem etme.... Geçti artık, değiştiremem kalbimi, çok geç oldu.Harab ettin duygularımı, bütün rüyalarımı, özlemlerimi, sevdamı, aşkımı ve sevgimi çok geç oldu.Değiştiremem kendimi. Değiştirebilseydim dünya mı! Kaybolurdu, bütün izlerin yine de, dönemem sana eğer bu ise isteğin.20.08.1992 Köln Almanya
41
Rüyalar Gördüm Marylou Rüyalar gördum marylou Yasemin kokulu yastığımda İki yüzün kadar duru Fotoğraflarını kalbime astığımda (Çok değerli şair sayın Barış Erdoğan ANAMUR' un katkıları ile)09.05.2009
26
İki şehir Ne çok ortak yönler varmış Viyana ile Ankara arasında,• Viyana’da Saraylar yeşillikten görülmüyor, Ankara’da yeşil görülmeyen saksılarda bulunuyor. • Viyana’da her yer bar ama bir sarhoş görebildik, Ankara’da içkiye para bulabilen az, ama, sarhoş çok… • Viyana’da sadaka isteyen birine rastladık, Ankara’da sadaka için uzanan ellerden yol alamadık… • Viyana’da ‘Krismis Stantları’* kuruluyor, Ankara’da Kriz masaları… • Viyana’da bütün Saraylar önünde yılbaşı pazarları, Ankara’da coplu TOMA’lı korumalar sıralanıyor… • Viyana Sarayları, Tiyatroları ve çocukları almış koltuk altına, bizde saraylar, yüzmeyi öğrensinler diye sanatçıları suya, çocukları ateşe atıyoruz sertleşsinler diye… • Viyana’da kişi başına 58 bin dolar düşerken her yer rüzgar gülüyle donatılmış, acınacak durumdalar, bir nükleer santralları bile yok. • Bizim saraylarda Şom ağızlılar, onların saraylarında ‘şeneburun’lar…** • Viyana’da kişi başına 58bin dolar gelir, bizde dolsa ne olacak dolmasa ne olacak. Yastıklar inceldikçe üstündekiler daha dik duracak… • Viyana’dakiler küçücük müstakil evlerde yaşar, bizde büyük büyük apartmanlar… • Viyana 8 milyon nüfuzla 15 milyon turist ağırlar, biz 78 milyon nüfusla sinek avlıyoruz turistik alanlarda… Ne çok ortak şey var iki şehir arasında, birbirini tamamlasalar, evlilik yapsalar da… Bizim geleneğimizde var fakir kızı zengin adamla evlendirmek ve böylece fakirleri mutlu etmek. Ne diye gittim ki ben bu cenneti bırakıp o cehenneme, fazla duramadım, 8 günde döndüm geriye… Ne zor şartlarda yaşıyor o garibanlar… Bir bilseler bizdeki yaşantıyı, kamplarda yaşamak için sınırımıza yığılırlar… Bizim müstakbel başkanımız, onların ellerinden tutmadan adam olamayacaklar… Hadi dünya lideri göster kendini…
236
Yollar Canım kadar sevdiğim Uğrunca canımı verdiğim Yaşarken gönül verdiğim Ölürken seni düşündümKalbimde yokdur sensizlik Gidince feryadını işiterek Yallancı mevsimler gibi Duraksız bir gemi gibiBekliyen bir hayat başlıyor İçinde ben olmuyan Yaşadığım kadarı hatıra şimdi Yorulunca düşme yaslan bana
39
Kapını Çalsam Ay gümüş tellerini serdi mavi sulara. karadeniz sitemli dalgalarda bu gece. Özlemin pusu kurdu,koşuşan uykulara; Yüreğim daralacak, anlaşılan bu gece.Suskun, kırgın, sitemkar, dilsiz; dilbaz yüreğim, Sevginin denizinde yol alır kalp küreğim. Meraktayım tek aşkım, senmiz mi öleceğim? Dualar semalara, uzanıyor bu gece.Mantığı ve gururu bir kenara bıraksam, Hasretin kucağından,gelip, kapını çalsam... deli gönül git diyor,dediğini mi yapsam? ! çınlıyor kulağımda, fısıl fısıl bu gece....
66
Yıldız Bir yıldız var Ta! uzaklarda Sana varmak için Çırpınıp dururBir gönül var Senden uzaklarda Senin olmak için Yalvarır.(Lüleburgaz, 30 Ağustos 1970)
22
Gazilere Sende yaşar mutlu yarınım, şanlı mazim. Ey! Benim barut kokan, umut saçan; gül gazim. Göğsünde ayni iman, ayni güç, ayni azim Hatırası bana şehidimin..Yeryüzünde şehidimin vekiliEy! Orhan savaşmadan kolaydır şiir yazmak.. Şehidi, gaziyi övmek; düşmanlara kızmak... Benimde bir canım var,an gelip alınacak..0 Onunda tek bedeli vatan, vatandır ancak..
49
Dünya üç gündür dün bugün ve yarın Üç günlük dünya malına aldanma, Dünya üç gündür dün bugün ve yarın. Sakın ola dünyalık işe kanma, Dünya üç gündür dün bugün ve yarın.Çocuğa bakar isen o sabidir, Ölüm insanoğlu için tabidir. Sen dünü yaşadın masal gibidir, Dünya üç gündür dün bugün ve yarın.Yaşam sözde bize attırır duman, Elbet hayat insana vermez aman. Bugün şimdiki yaşadığın zaman, Dünya üç gündür dün bugün ve yarın.Dünya için büyükler derler ki han, Bedene emanettir elbet bu can. Yarın ölmezsen yaşayacağın gün, Dünya üç gündür dün bugün ve yarın.Yusuf dünya yalandır yalandır vay, Yaşadığın günü bir kenara koy. Üç günlük dünyayı sen yaşadım say, Dünya üç gündür dün bugün ve yarın.
114
Seni Özlerim Baba Güneş her tulu olduğunda kendince Bana gece doğar seni özlerim baba Mezarındayken gözlerim dolar sessizce Derbederim ağlar seni özlerim babaDayanamıyorum baba tek bir gün bile Oysa ne yıllarımız geçmişti seninle Yıllarımız geçmişti sevinç ve kederle Onları hatırlar seni özlerim babaGünlerden bir gün gelirsen eğer buraya Evlatların az da olsa bağlanmadı dünyaya Kardeşlerim isyan etmese de Huda'ya El açıp haykırır seni özlerim babaArtık yazamam baba, yine elim titrer Annemse arkandan hergün mecnuna döner Aklımda da sen şu mürekkebim kan döker Her satır başında seni özlerim baba
88
----Bilmiyorum Sapanlar saçma, Saçmalar sapan Kurmuşlar kapan, Yakalıyorlar, Yoldan sapan Ademi,Bilmiyorum ki? Kim fare kim kedi,28/4/2010 ÇARŞAMBA HÜSEYİN SÖNMEZ
19
Herşey Boşmuş Nasıl olduda beni yoksayabildin, Bana gereken değeri verebilirmiydin? , Seni seviyorum dememe rağmen, Beni böyle içten ve gerçek sevebilirmiydin? ? Şansın yokmuş be güzelim seni sevmişim, Senin uğruna dağları bile delermişim, Bunca zamandır seni neden görmemişim, Gördümde ne oldu herşeyden boşuna etkilenmişim...Savaştan çıkmış bir gazi gibiyim, Sanada anlatığım gibi bir yere sahibim, Sana söyleyebilmek için öldüm öldüm dirildim, İşte bu yüzden savaştan çıkmış bir gazi gibiyim...Keşke söylemeseydim seni seviyorum demeyi, Keşke şehit olsaydım o savaşta gözlerim görmeseydi, Kalbinin sesini dinleyip seni seviyorum deseydi, Canım pahasınada olsa bu kalbim onu hep severdi...Neden beni istemiyorsun diye sorduğumda, Ben aşktan anlamam dedin ya senle konuştuğumda, Sen aşktan anlamıyorsun eğer ben buralarda, Boşuna kalbimi kaptırmışım, inşallah yalan sölemiyorsundur bana oralarda.!
118
Sevgi Üzerine Birkaç Cümle - 10 - Ben sevgiyi o mini mini iki üç yaşında ki bebelerin gözlerinde gördüm, gamzelerinde gördüm. Ben sevgiyi seksenlik doksanlık ninelerin dedelerin hiç tanımadığı insanlara yavrum diye seslenirken ki içtenliklerinde gördüm. İnsanlıktan nasip almamış diktatörlerin halklarına seslenirken bağırıp çağırmaların da görmedim. Dayatmacı iktidarların ''Dediğim dedik çaldığım düdük'' diye diye ülke yönetmeye kalkanların hal ve hareketlerinde asla sevgi ve samimiyet görmedim...İnsanlara zulmeden diktatörler, kim olursanız olun, milliyetiniz ne olursa olsun, sizleri cehennemde görmek için can atan milyonlarca mazlum ve masum insan sabır ile bekliyor hem dünyada hem de ahrette...Beş altı yaşına gelip de annesine babasına ''Sevmek ne demek, aşk ne demek anne baba? '' diye soran çocuğun suratına okkalı bir tokat savuran baba sevmekten ve sevilmekten ne kadar nasip almıştır varın siz düşünün.''Sevgi ve aşk hem farklı ölçeklerle ifade edilebilen farklı yoğunluklara sahip iki duygu türü, hem de herkes tarafından farklı şekilde duyumsanıyor. Dünyada altı buçuk milyar insan varsa, altı buçuk milyar farklı boyutta hissedilen sevgi ve aşk türü var demektir. Tek bir tanım o nedenle zor...''Hep düşünmüşümdür fiziki güzelliği olmayan insanlardan da kendini sevenler mutlaka vardır diye. Eğer insan kulluk bilincinde ise, bedeni ne kadar çirkin olursa olsun ruhunu güzelleştirme yoluna girmiştir. Ne kadar fiziki özrümüz de varsa bunların hepsi yüce Tanrının bilgisi dâhilindedir bunu da unutmayalım...Bir gün bir cuma namazında önüme gelip oturan adamın elleri ve ayakları yoktu. Hüzün kapladı birden içimi, kendimi ve çocuklarımı getirdim aklıma, işte o zaman mal mülk hepsi hikâye oldu gözümde, biraz da utandım kendimden ne yalan söyleyeyim. Bir adam bu haldeyken Rabbine isyan etmiyor da namaz kılıyorsa demek ki bizler şükrümüzü ve ibadetimizi daha da arttırmalıyız dedim kendi kendime...İnsan bir dostu tarafından yalanla dolanla aldatıldığı zaman yerle bir oluyor ve insanlara güvenini sevgisini bir dereceye kadar kaybediyor. Aldatılmak belki de birçoğunuzun başına defalarca geldi. Ben onların hepsini Allah'a havale ediyorum. Rabbim de öyle diyor zaten ''Sizin bir hesabınız varsa bizimde bir hesabımız var ve Rabbin çabuk hesap görendir.''Çevremde bir sürü sevgi dolu insan olduğu gibi, sevilmeyecek nefret edilecek tiplerde var. Bunlardan bazıları geçmişte bir takım hatalar işleyip de sonra doğru yolu bulanlar. İbret ile izliyorum, geçmişe takılıp kalmadıkları için de bir bakıma seviniyorum, çoğu cezaevi görmüş, feleğin çemberinden defalarca geçmiş insanlar. Geçenlerde müze haline getirilmiş Ulucanlar Cezaevini görme fırsatım oldu. Korkunç bir ruh incinmesi yaşar mutlaka insan buralarda ve hemen aklıma Sabahattin Ali'nin sözlerini yazdığı o meşhur dizeler geldi ''Görmek istersen denizi, yukarıya çevir yüzü, deniz gibidir gökyüzü, aldırma gönül aldırma, aldırma gönül aldırma''İnsanların merhamet ve sevgiye yönelmesinde en büyük etkenlerden birini de hayvanlar ve bitkiler olarak görüyorum. Adam cinayetten on sene yatmış çıkmış, bakıyorum şimdi güvercinlere ıslatıp ıslatıp ekmek atıyor, kedilere yemek artıkları bulup buluşturup veriyor, yürürken karıncalara basmamaya çalışıyor, köpeklere kedilere eziyet edenlere kızıyor...Her insanın içinde mutlaka sevgi kırıntıları vardır, milyonda milyarda bir bile olsa. İnsana düşen görev o küçük ruh kırıntılarını harekete geçirecek ufak bir kıvılcım yaratıp hayat ile bütünleştirerek o insanı kazanmaya çalışmak olmalıdır...''Sevgi tanımlanamaz, hissedilir, aşk yaşanır; ama paylaşım, ikisinin de ömrünü uzatır, sosyobiyolojik birer varlık olarak bizlerin daha anlamlı, daha mutlu bir yaşam sürmemizin kapısını açar.''Hepimiz Edebiyat Sitelerinde sevgi dolu saygı dolu bir ortamdayız. Birçoğumuz daha birbirimizin yüzünü görmedik, kısmet ise o da olur bir edebiyat toplantısında, ama aramızda görünmez, elle tutulmaz, yenilip yutulmaz bir sevgi bağı var saygı ile birlikte. Umalım ki ileri ki yıllarda bu sevgi ve saygı aynı şekilde sürsün. Epeydir ara vermiştim sevgi yazılarına, iyi oldu, yeniden ele aldık. Benim gözümde sevgi konusu bir ummandır her zaman. Hepinize sevgiler en derininden saygı ile birlikte...
576
Karanlığa Dönerim sulara dökülen kızıl bir gün batımı ve bir garip veda boşluğu gidersen karanlığa dönerim bilirsinkanarım yokluğunu gördüğümde kör düğüm gibi tutkunken sana gidersen küserim hayata, bilirsinmermere düşen sular gibi acır ve yıldızlar gibi kayar düşlerim gidersen yarım kalır yüreğim, bilirsin…30.07.11
42
Sakıp Ağa’ma Bir dahi idi bu dünya da Cümle âlem severdi gönülden, Dünya unsuz dönse de umuda Hep kalacaksın kalbimizde Hüzün çökse ansızın içime Hayat yaşanmaz olsa da çileye İki kelimesi yetiyordu iyiliğe Bir nasihat ederdi iki kelam Umudumuz diye bağlanırdık Işıklar birer birer sönüyor Ecel kapımızı çalıyor ne diyeyimYücelerde engine düştüm Nice zenginlerin haline şaştım Gülmez yüzleri çatıktır kaşları Güler yüzlü Sakıp ağa haniMemleket sevdasıyla coşardı Çocuklar gibi sahalara koşardı Kayseri ana diyarıydı severdi Adana baba ocağıydı kalırdıSeni satırlarda gizleyemem Sakıp ağa öldü diye yazamam İyiler hep kalır kalplerde Taht kurarlar gönüllerdeTürkiye’m Türkiye hep diyordun Hadi daha ileri güzel günlere Ekonomi canlansın Türkiye büyüsün Çabaların gece gündüz Türkiye içinToroslara da güller açar bahara Menekşeler ağlar ağam girmiş mezara Adanandan toroslara yollar ağlasın ağama Yansın çukur ova yansın Sakıp ağaya
130
Türkiye'm TÜRKİYE'M Türkiye'm Türkiye'm benim Türkiye’m Dillerde söylenen türkü Türkiye’m Dağlarların, ovalar, nehir göllerin İçimde hasretin dinmez Türkiye’mTürkiye'm Türkiye'm canım Türkiye’m Sana akmak ister kanım Türkiye’mSen gibi bulunmaz sevgili, güzel Ağrı, Süphan, Erciyes’in çok özel Dicle, Fırat, Kızılırmak ne güzel Van, Hazar’ın, İznik, Salda’n Türkiye’m Türkiye'm Türkiye'm canım Türkiye’m Sana akmak ister kanım Türkiye’mCami, Havra, Kilise; birce durur Papaz, Haham, İmam; hepsi bir yürür Kin, nefret yaşamaz bu yerde, kurur Hoşgörü direği duran Türkiye’mTürkiye'm Türkiye! m canım Türkiye’m Sana akmak ister kanım Türkiye’mSende insan vardır, insanlar hası Seni bir görenler unutur yası Hazreti Mesih’in gizlenen tası İstanbul koynunda saklı Türkiye’mTürkiye'm Türkiye'm canım Türkiye’m Sana akmak ister kanım Türkiye’mDört büyük din sende dimdik duruyor, Sıkışan gönüller sana geliyor Senin varlığında huzur buluyor Gönülleri tamir eden Türkiye’mTürkiye'm Türkiye'm canım Türkiye’m Sana akmak ister kanım Türkiye’mŞehirlerin medeniyet beşiği Kültürün var çok dinlerin eşiği Ben Çağrı’yım bu vatanın aşığı Aksın kanım toprağına Türkiye’mTürkiye'm Türkiye'm canım Türkiye’m Sana akmak ister kanım Türkiye’m Abdullah Çağrı ELGÜN cagrielgun@hotmail.com
161
Siir Bir lamba yaniyor tavanda Bir lamba yaniyor aklimda... Bir lamba yaniyor bizim sokak basinda Bir kopek yatiyor lambanin isiginda Bir seksek cizili kopegin altinda Herkesin yaninda biri var da Bir ben yalnizim odamda
34