text
stringlengths
194
9.95k
label
stringclasses
5 values
Ankara, Denktaş'ı korumayacak Hükümet, ABD ve AB'nin Denktaş yerine Talat'ı muhatap almasına sessiz kalmayı planlıyor UTKU ÇAKIRÖZER Ankara AKP hükümeti, referandum sonucunda KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın istifasını hedef alan tartışmalarda, 'Denktaş'sız olmaz' politikasını terk ederek KKTC liderini korumama kararı aldığı yönünde işaretler verdi. Ankara, ABD ve AB'nin KKTC Başbakanı Mehmet Ali Talat'ı muhatap alma yönündeki politikalarına "sessiz" kalarak onay vermeyi planlıyor. Ankara'nın, KKTC'de Denktaş'ı hedef alan yeni bir hükümete de müdahale etmemesi bekleniyor. 'Karışmama' tercihi Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'e yakın kaynaklar, hükümetle Denktaş arasında hiçbir zaman uzlaşma olmadığını, ancak dengeler nedeniyle Denktaş'la yürümek zorunda kalındığını kaydetti ve "Halkın yüzde 65 'evet' oyuyla tepki göstermesinden sonra Denktaş'ın istifa etmesi bekleniyordu. Eskiden olsa Ankara, Denktaş'ı korur, oradaki siyasetçilerin kulağını çekerdi. 'Karışmama' tercihi, Denktaş'ın istenmediğini ortaya koyuyor" ifadelerini kullandı. KKTC'yi tecritten kurtarma çabasının Denktaş'la başarılmasının zor olduğunu vurgulayan hükümet kaynakları, Talat'la kazanımların gerçekleşmesinin daha kolay olduğunu belirtiyor.
politics
AKP, TÜBİTAK'ta bildiğini okudu TÜBİTAK Başkanı seçimini bekleterek kurulda karar alacak çoğunluğun düşmesini sağladıktan sonra krizi çözme gerekçesiyle tek maddelik yasa çıkaran AKP, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in veto kararını dikkate almadı. Bilim Kurulu üyelerinin başbakan, başkanın da başbakanın önerisiyle cumhurbaşkanı tarafından atanmasına ilişkin yasa Milli Eğitim Komisyonu'nda aynen kabul edildi. Komisyon, kurumun özerkliğine gölge düşeceğini belirten Sezer'in, "Krizin çözülmesi için bir kereliğine sadece başkanın atanması, boş olan altı üyeliğe yeter sayıya ulaşan kurul tarafından seçim yapılması" önerisini dikkate almadı. Toplantıda CHP'liler, AKP'li üyelere "TÜBİTAK'a bomba koymayın" uyarısında bulundu. CHP'de yeniden türban tartışması CHP Genel Başkan Yardımcısı Kemal Derviş'e yakınlığıyla bilinen CHP İstanbul Milletvekili Memduh Hacıoğlu'ndan sonra, İstanbul Milletvekili Zülfü Livaneli'nin de "türban üniversitelerde serbest bırakılabilmeli" şeklindeki açıklaması, CHP'de yeniden türban tartışması başlattı. Merkez Yönetim Kurulu'nda dün ele alınan tartışmaya Genel Başkan Deniz Baykal, sert tepki gösterdi. Baykal, "Bunlar yanlış, din devletine özlem duyanların ekmeğine yağ sürüyorlar" dedi. Livaneli'ye milletvekilleri de tepki gösterdi. Mustafa Özyürek, "Üniversitelerde türbanlı eğitim yapıldığında, başı açık derse katılma imkânı kalmaz" dedi. Kadın Kolları Başkanı Güldal Okuducu ise, "Siyasallaşmış şekilde din görüntülerine izin verilmesi, laik hukuk devletinde uygun görülen davranışlar olamaz" diye konuştu. Dün onların günüydü... Dünya Özürlüler Günü nedeniyle Anıtkabir'i ziyaret eden engelliler Atatürk'ün huzurunda saygı duruşunda bulundu. Mozoleye çıkan merdivenleri tırmananlardan biri de ortopedik engelli Hüseyin Delihasan'dı. Delihasan, Merdivenleri çıkamayan engellilere de askerler yardımcı oldu. Dünyanın birçok ülkesinde de engellilere yalnız olmadıkları mesajı veren aktiviteler düzenlendi. Ukrayna da bu ülkelerden biriydi. Kiev'deki dans şampiyonasının birincileri Boris Baskovskiy ve Olga Teterkina, engelliler arasında düzenlenen güzellik yarışmasında 'zafer dansı' yaptı.
politics
Güvenlik Konseyi Kıbrıs'ta bölündü BM Güvenlik Konseyi, Kıbrıs'la ilgili tartışmada görüş birliğine varamadı. İngiltere ve ABD tasarısını oylaması, Rus ve Çin diplomatların itirazları üzerine yapılamadı SEMA EMİROĞLU New York Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, Kıbrıs'la ilgili kararda görüş birliğine varamadı. Toplantının basına açık oturumunda konuşan, Annan'ın Kıbrıs özel temsilcisi Alvaro De Soto, müzakerelerin başarısızlıkla sonuçlanmasından Rauf Denktaş'ı sorumlu tutan rapor hakkında bilgi verdi. Daha sonra yapılan kapalı görüşmelerde, İngiltere ve ABD'nin sunduğu karar tasarısının görüşülmesine geçildi. Ancak toplantı sonunda yapılması beklenen oylama, Rus ve Çin diplomatların, Annan planının gelecekteki müzakerelere zemin alınacağına ilişkin ifadenin tasarıdan çıkarılmasını istemeleri üzerine yapılamadı. Türk tarafının, planı görüşme zemini olarak almayı ve referenduma sunmayı reddettiğini savunan Rum yönetimi, Konsey'in onayına karşı çıkarken, Rusya da bu görüşü destekledi. ABD Temsilciler Meclisi ise, Kıbrıs'ta görüşmelerin yeniden başlatılmasına destek veren bir karar tasarını kabul etti. Tasarıda, Annan'ın planının başarısızlığa uğramasının sorumluluğu, Denktaş'a yüklendi. Türk yetkililerden Denktaş'a baskı uygulanması istendi.
politics
Ankara'da bunlar konuşuluyor Yolsuzlukla mücadeleye basın desteği! Bakanlar Kurulu’nun gözde yemeği hangisi? Hüsamettin Özkan’ın bilinmeyen merakı... Yılmaz doktor da dinlemiyor.. Derviş neyi bekliyor? Serpil Çevikcan Hükümet, yolsuzlukla mücadelede gazetecilerle işbirliği yapacak Hükümet, "Etkin yönetim ve yolsuzluklarla mücadele" konusunda Hazine Müsteşarlığı, Başbakanlık Teftiş Kurulu, Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve Maliye Bakanlığı temsilcilerinin bulunduğu bir Yönlendirme Komitesi ve Çalışma Grubu oluşturdu. Hükümet bu çerçevede, yolsuzluğun boyutları ve alanlarının tespiti, bu alanda uluslararası deneyimlerden yararlanılması ve bundan sonraki çalışmalara yol gösterici olması bakımından Eylül 2001’de "Etkin Yönetim ve Yolsuzlukla Mücadele" konulu bir konferans düzenleyecek. Bu konferans öncesi de, "Türkiye’de Etkin Yönetim ve Yolsuzlukla Mücadele Stratejisinin Geliştirilmesi" amacıyla bir eylem planı hazırlayacak ve bunu konferansa sunacak. Eylem planının oluşturulması aşamasında sivil toplum örgütlerinin ve basının katkılarının da faydalı olacağını düşünen hükümet, bu amaçla altı gazetecinin de Yönlendirme Komitesi toplantısına katılmasını istedi. Hüsamettin Özkan’ın tekne kaçamağı Her zaman Başbakan Ecevit’in yanıbaşında, Bakanlar Kurulu salonunda, Başbakanlık koridorlarında görmeye alıştığımız Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan hiç tatil yapmaz mı? Bugüne kadar tek hobisinin gençliğindeki dans merakının olduğu gazete sütunlarına yansıyan Özkan’ın asıl iki büyük hobisinin daha olduğu ortaya çıktı. Özkan, en yenisi 1967 model çok sayıda antika Amerikan arabası sahibi. İstanbul’da tuttuğu otomobillerini gözü gibi koruyor. Özkan’ın diğer büyük merakı ise tekneleri. Teknelerden biri 1926 model ve 13 metre boyunda. Özkan, teknelerinden birini Göcek’te diğerini İstanbul’da tutuyor. Geçtiğimiz günlerde Ankara’dan kaçarak teknesiyle buluşan Özkan’ın yıllardır kaptanlık lisansı taşıdığı da kulislere yeni yansıdı. Yılmaz sigaradan nasıl uzak duruyor? Kongre telaşıyla hafta sonunu geçiren ANAP lideri Mesut Yılmaz, geçtiğimiz günlerde yakın çevresine Tantan olayından aldığı dersi, şu cümlelerle ifade etmiş: "Bazen parti içinde aşırı demokrasi zararlı oluyor. Bunu Tantan olayında gördük. Bundan sonra yenilen gider" Yılmaz’ın sigarayı bırakması için çevresinden yapılan baskılar kar etmiyor. Hatta sigarayı bırakma gününde kendisinin öncü olması istenmiş ama Yılmaz, onu da reddetmişti. İstanbul Milletvekillerinden biri anlatmış... "Bizim Genel Başkan sigaradan uzak duruyor" deyince çevresindekiler şaşırıp "nasıl" diye sormuşlar. Vekil, yanıtı vermiş; "Doktor sigaradan uzak dur deyince, bizimki 80 santimlik ağızlıkla dolaşmaya başladı..." Derviş nefesini tuttu IMF Birinci Başkan Yardımcısı Stanley Fischer’ın Türkiye’yi ziyaretinin ardından nispeten rahatlayan ekonomi, Kemal Derviş’i de rahatlatmış görünüyor. Derviş’in Fischer’ın Türkiye’den ayrılmasının ardından yakın çevresine yaptığı değerlendirme de bu yönde. Ancak geçtiğimiz günlerde Ankara kulislerine yansıyan bilgiler, Derviş ve ekibinin nefesini tutarak, aslında bu haftayı beklediğini gösteriyor. Derviş, çalışma arkadaşlarına, "Her şey iyi de, faizlerin düşmesi lazım. Bu hafta faizi de düşürürsek bu iş bitmiştir. Kriz riski taşımayız" demiş. Derviş, bu hafta Merkez Bankası’nın yapacağı faiz operasyonunun sonuçlarını büyük bir heyecanla beklediğini söylemiş. Bakanlar Kurulu’na kuru - pilav Her Bakanlar Kurulu toplantısı bitiminde hükümet üyeleri yemeklerini yiyip toplantıdan ayrılıyor. Devlet Bakanı Mustafa Yılmaz, kriz öncesi "Arkadaşlar her gün değişik bir yemek yiyeceğimize kuru fasülye, pilav ve ayrana talim edelim. Medyanın her gün Bakanlar Kurulu mönüsü vermesi hoş olmuyor" diye serzenişte bulundu. Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan da Yılmaz’ın bu önerisini esprili bir şekilde destekledi. Ama mönü yine değişmedi. Ta ki krize kadar. Ekonomik kriz ortaya çıkınca Bakanlar Kurulu’nun yemek mönüsü de etkilendi ve Mustafa Yılmaz’ın dediği gerçekleşti. Bakanlar artık kuru fasülye ve pilava talim etmeye başladı.
politics
İSKİ kendi suyunu içmiyor "Şebeke suyunun kalitesi çok yüksek, vatandaşlar musluktan su içsin" diye çağrıda bulunan İSKİ'nin Genel Müdürlük binasındaki çalışanları Hamidiye suyu içiyor MEHMET DEMİRKAYA İstanbul Şehir şebeke suyunun damacana sularından daha kaliteli olduğunu iddia ederek, vatandaşı musluktan su içmeye çağıran İSKİ'nin Genel Müdürlük binası personeli Hamidiye suyu kullanılıyor. İSKİ Genel Müdürü Dursun Ali Çodur, yapılan çalışmalarla şehir şebeke suyunun, içilebilir sınırın çok üstünde bir kaliteye sahip olduğunu ve bunun bağımsız kuruluşlarca doğrulandığını söylemişti. Çodur, İSKİ'nin şehir şebekesine verdiği suyun damacana sularından daha kaliteli olduğunu da savunmuştu. Mutfak suyu da Hamidiye'den Oysa İSKİ personeli, musluktan akan sudan içmiyor. Bir belediye kuruluşu olan Hamidiye A.Ş.'nin damacana sularını tercih ediyor. Aksaray'daki İSKİ Genel Müdürlük binasının en üst katındaki personel mutfağında da Hamidiye suyu kullanılıyor. Mutfakta görevli bir personel de, mutfaktaki su tanklarına musluk suyu değil, Hamidiye suyu basıldığını doğruluyor. Sadece İSKİ'de değil, Büyükşehir Belediyesi'nin diğer birimlerinde de Hamidiye suları içiliyor. Belediyedeki görevliler, suyun Hamidiye bayiilerinden alındığını ve bedelinin Büyükşehir Belediye Başkanlığı Özel Kalemi'ne fatura edildiğini söyledi. 'İsteyen istediğini içebilir' "Vatandaşa 'musluktan su için' diye çağrıda bulunuyorsunuz ama İSKİ ve belediyede Hamidiye suyu kullanılıyor" hatırlatmamız üzerine Dursun Ali Çodur, şunları söyledi: "Biz İSKİ'nin suyunun daha kaliteli olduğunu söylüyoruz. Bunu bağımsız kuruluşlar da doğruluyor. Ancak isteyen istediği suyu içebilir. Daha az kaliteli damacana suyunu içmek isteyene de karışamayız. Bizim söylediğimiz sadece bizim suyun daha kaliteli olduğudur."
politics
Atasagun'un 'tatili' bitti ANKARA Milliyet Alattin Çakıcı skandalıyla ilgili sorulara yanıt verirken "Konuyu tatilim bitince Başbakan'la görüşeceğim" diyen MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun, tatilini kesmek zorunda kaldı. Erdoğan, dün makamında kabul ettiği Atasagun'dan konuya ilişkin bilgi aldı. Erdoğan, dün İstanbul'dan Ankara'ya dönüşünde Esenboğa Havalimanı'nda da konuşmadı. "Kozinoğlu ile ilgili soruşturma iznini verdiniz mi?" sorusunu duymamazlıktan gelen Erdoğan, gazetecileri iten korumalarına "Arkadaşları üzmeyin" dedi. Erdoğan, Başbakanlık binasına geldikten kısa bir süre sonra Atasagun, Başbakanlığa geldi. Atasagun'un Erdoğan'a bilgi verdiği öğrenildi. 25 dakikalık görüşmenin ardından Erdoğan'ın, Kozinoğlu hakkında soruşturma yapılması için Başbakanlık Teftiş Kurulu'nu harekete geçirmemesi dikkat çekti. Kaynaklar, konunun yargıya sevk edildiğini, ikinci soruşturmanın yapılmasına gerek olmadığını vurguladı. Erdoğan'ın konuyu değerlendirdikten sonra nihai kararını vereceği de belirtildi.
politics
Türk elçiliğine roketli saldırı Türkiye'nin Bağdat Büyükelçiliği, dün roketli saldırıya uğradı. Elçilik binasının yakınında da bir bomba bulundu DIŞ HABERLER SERVİSİ Irak'ın başkenti Bağdat'taki Türkiye Büyükelçiliği'ne yönelik roket saldırısı gerçekleştirildi. Saldırıda ölen ve yaralanan olmazken, roketin isabet etmesi sonucu elçiliğin dış duvarında hasar meydana geldi. Iraklı direnişçilerin dünkü hedefleri arasında Veziriye semtindeki Türk Büyükelçiliği'nin yanı sıra İran ve Almanya elçilikleri de vardı. Türkiye Büyükelçiliği'ne düzenlenen roket saldırısında, patlamanın etkisiyle binadaki bazı camlar kırıldı. Binaya 200 metre mesafede bulunan bir bomba da etkisiz hale getirildi. Saddam rejiminin devrilmesinin ardından Türkiye Büyükelçiliği birçok kez silahlı saldırıya hedef oldu. Bunlardan en kanlısı ekimde gerçekleştirilen intihar saldırısıydı. TBMM'nin, hükümete Irak'a asker gönderilmesine ilişkin yetki tezkeresi vermesinden birkaç gün sonra bomba yüklü bir araçla elçiliğe saldırı düzenlenmişti. Olayda iki kişi ölürken 19 kişi yaralanmıştı. Eylemci, bomba yüklü aracı elçiliğe fazla yaklaşamadan patlatmış, böylece elçilik binasında hafif hasar meydana gelmişti. Bağdat'taki İran Büyükelçiliği'nin önündeki beton bloklardan birine de dün bir füze isabet ederken, Almanya Büyükelçiliği'nin birkaç metre yakınındaki bir eve havan topu mermisi düştü.
politics
Zana ‘tahliye’ için başvurdu Avukatları aracılığıyla Ankara DGM’ye başvuran Leyla Zana, Dicle, Doğan ve Sadak, yeniden yargılanma istedi ANKARA Milliyet Eski DEP’li milletvekilleri Leyla Zana, Hatip Dicle, Orhan Doğan ve Selim Sadak, avukatları aracılığıyla Ankara DGM’ye başvurarak yeniden yargılanma talep etti. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in, 2. uyum paketi kapsamında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarının yeniden yargılama nedeni sayılmasına ilişkin düzenlemeyi onaylamasının ardından Avukat Yusuf Alataş, Ankara 1 No’lu DGM’ye yeniden yargılanma talebini içeren dilekçeyi sundu. Alataş, AİHM’nin, DEP davasına ilişkin kesin kararını 17 Temmuz 2001’de verdiğini ve sanıkların adil yargılanmadıkları hükmüne vardığını anımsatarak, şunları kaydetti: "Yasa yürürlüğe girdiği için, daha önce hükmü veren 1 No’lu DGM’ye başvuruda bulundum. Yeni düzenlemeyle yargılanmanın yenilenmesini, bu milletvekillerinin 8 yıl 10 aydır cezaevinde olduklarının da dikkate alınarak, infazın durdurulmasını ve serbest bırakılmalarını talep ettim. Talebin kabul edileceğini umuyorum."
politics
Türkiye'nin stratejik önemi azalabilir Hükümetle uyum içinde olduklarını vurgulayan Orgeneral Hilmi Özkök, "ABD'nin Bulgaristan ve Romanya'yı öne çıkartmasıyla stratejik önemimiz azaltılabilir" dedi SALİHA ÇOLAK Ankara Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök, Siirt'te okuduğu şiir nedeniyle cezaevine giren ve uzun süre siyasi yasaklı kalan Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki hükümetle "şiir gibi" uyum içinde çalıştıklarını söyledi. TBMM Milli Savunma Komisyonu üyeleriyle Genelkurmay'da görüşen Özkök'ün değerlendirmeleri şöyle: ABD'NİN IRAK'A GİRMESİNİN BİRÇOK NEDENİ VAR: ABD'nin Irak'a girmesinde birçok neden sayabilirim. Petrol açısından zengin Irak ve Kafkasya'nın önemi nedeniyle bölgeye geldi. Başka neden; Arap ülkelerinin bölünmesi. Bu durumda İsrail'in güvenliğini sağlamak için zemin oluşturabilir. Türkiye'nin önemini azaltmak için Bulgaristan ve Romanya'ya yatırım yapıp öne çıkartıyor. Bunlar Türkiye'nin stratejik öneminin azaltılmasına neden olabilir. SADDAM BİR YERE GİDEMEZ: Saddam'ın Irak'ta olduğunu sanıyorum. Belki başka bir ülkeyle iltica için görüşme yapıyordur. Ama ABD artık bunu kabul etmez. Savaş suçlusu olarak yargılanabilir. HER ŞEYE HAZIRIZ: ABD ile yürütülen temaslar sonucu peşmergelerin çıkacağı bildirildi. İki tabur asker indirdiler, rahatladık. ABD iyi niyetli davranıyor, K. Irak konusunda güveniyoruz. Peşmergeler Kerkük'ten kesinlikle çıkacak. Taviz verilmeyecek. Her türlü gelişme karşısında hazırlığımız var. İSTİHBARAT DESTEĞİ DE VERDİK: Hava sahasını, limanları kullandırdık, istihbarat desteği verildi. Amerika'ya yardımlarımız yabana atılamaz. Amerikalılar, Irak'ın yapılandırılmasında herkesin katkısı oranında söz sahibi olacağını belirtiyorlar. Türkiye de katkısı oranında söz sahibi olacaktır. Kuzey, Türkiye'siz düşünülemez. Amerika'nın Türkiye'ye ihtiyacı var. ARTIK TEKNİK ÜSTÜNLÜK ŞART: Ordular için artık sayısal üstünlük yeterli değil, teknik üstünlük şart. Helikopterler, zırhlı birlikler etkili oluyor. Güçlü ordu için güçlü bir ekonomi gerekiyor. Bir kör kurşunu dahi ziyan etmiyoruz. Geçen yıllara oranla savunmaya daha az ödenek ayrılması ne kadar tasarruflu olduğumuzu gösteriyor. Modernizasyona ihtiyaç var. AWACS ALMALIYIZ: Ateş çemberi içindeyiz. Her an hazırlıklı olmalı, son teknolojiyi kullanmalıyız. Askeri harcamalarımız Polonya'nın, Yunanistan'ın bile gerisinde. Bütçe sınırlarını biliyoruz, ama alınması gerekenler var. Awacs uçakları Yunanistan'da bile var, bunları almamız lazım. Hedefi daha isabetli vurmaya yarayan birtakım araçları almalıyız. 'Hükümetle şiir gibiyiz' Başbakan ve Dışişleri Bakanı'yla sürekli görüştüklerini belirten Genelkurmay Başkanı Özkök, "Bir orkestra gibi, şiir gibi uyum içinde çalışıyoruz. Türk ordusu, Başbakanı, Cumhurbaşkanı, Dışişleri Bakanı, MGK'sıyla koordineli bir şekilde çalışıyor" dedi. Toplantıda AKP'li Yüksel Çavuşoğlu'nun, "Türkiye'nin Irak politikası belli değil. Irak konusunda izlediğimiz politikayı açıklar mısınız?" diye sorması üzerine Özkök, şu yanıtı verdi: "Irak politikasının ne olduğunu siz bilirsiniz, siyasi güç sizsiniz, sizlerin bilmesi lazım. Ben anayasal çerçevede görevimi yapıyorum. TSK devletiyle bir bütün, biz devlet politikasını uyguluyoruz."
politics
Yasa tamam, açık kapanıyor... Eleman temininde güçlük çekilen yerlerde sözleşmeli sağlık personeli çalıştırılmasına ilişkin tasarı, TBMM Genel Kurulu'nda kabul edilerek yasalaştı. AKP Grup Başkan Vekili Haluk İpek, Sağlık Bakanlığı'na 1000 asistan kadrosu verilmesini öngören bir maddenin yasaya eklenmesi için önerge verdi. Ancak TBMM Başkan Vekili Nevzat Pakdil, içtüzük uyarınca Plan ve Bütçe Komisyonu üyelerinin salt çoğunluk olan 21 kişiyle önergeye katılması koşulunu anımsattı. AKP bu çoğunluğu sağlayamayınca, önerge işleme alınamadı. n ANKARA Milliyet Rumlardan KKTC'lilerle evlilik izni Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) Meclisi, vatandaşlarının KKTC vatandaşlarıyla evlenmesine imkân tanıyan bir kanun tasarısını oybirliğiyle kabul etti. Yeni yasaya göre, farklı dinlere mensup "Kıbrıs vatandaşları" resmi nikâh kıyabilecek. Rum Kesimi'nin 1960 Anayasası'ndaki eski medeni kanuna göre, Rumlarla Kıbrıslı Türklerin evlenmesi yasaktı. KKTC vatandaşlarının önünde de Kıbrıslı Türk olmayan "Kıbrıs vatandaşları"yla evlenmesi engeli bulunuyordu. Rumlar ise Kıbrıslı Türkler hariç diğer yabancılarla evlenebiliyordu. Rum Bakanlar Kurulu da, Temmuz 2001'de kabul ettiği "Evlilik Yasa Tasarısı"nı onay için meclise göndermişti. Geçen yıl Rum Kesimi'nde 10 yıldır birlikte yaşayan Türk erkekle Rum kadının aşkı, Glafkos Klerides yönetimini yeni yasa hazırlamak zorunda bırakmıştı. Çiftin evlilik başvurusu, "anayasal engeller" nedeniyle geri çevrilince, Rumlar iki sevgiliyi evlenmeleri için Bulgaristan'a göndermişti. 8. madde değişmedi CHP, Sezer'i savundu TBMM Adalet Komisyonu'nda vetolu maddelerin görüşülmesi sırasında CHP milletvekilleri, 6. Uyum Paketi'nin Terörle Mücadele Kanunu'nun (TMK) 8. maddesinin kaldırılmasına ilişkin hükümlerini veto eden Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'i savundu. Komisyonda, Sezer'in veto gerekçelerine katılan CHP'li üyeler, bu gerekçeler doğrultusunda 7. Uyum Paketi'nde çalışma yapılması kaydıyla maddelerin aynen kabul edilmesine destek verdi. CHP Adana Milletvekili Ziya Yergök, "Sanki herkes AB'den yana, Cumhurbaşkanı karşısında gibi gösterildi" dedi. AKP Kayseri Milletvekili Mahmut Duru ise, bölücülüğün TCK'nın diğer hükümlerinde her aşamasıyla engellendiğini vurgulayarak, maddelerin aynen kabul edilmesini istedi. Adalet Bakanı Cemil Çiçek de, özgürlük alanlarının genişletilmesi için çalıştıklarını söyledi. Maddeler aynen kabul edilerek yeni bir vetonun yolu da kapatıldı.
politics
Azeri itirafı... Azeri vekiller, AKPM'de, Yukarı Karabağ'ın tanınmasına yol açar korkusuyla KKTC'nin temsili oylamasından kaçmış DIŞ HABERLER SERVİSİ Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'ndeki (AKPM) Azerbaycan Heyeti Başkanı Samed Seyidov, AKPM'de 29 Nisan'da yapılan oylamaya, KKTC'li parlamenterlerin Rum heyetinden ayrı olarak temsil edilmeleri yönünde çıkabilecek olumlu bir kararın, Ermenistan'la aralarında sorun olan Yukarı Karabağ'daki ayrılıkçı yönetiminin tanınmasına örnek oluşturmasını istemedikleri için katılmadıklarını söyledi. Azeri Meclisi'nde gündeme gelen "AKPM'de Azerbaycan'ı temsil eden 8 milletvekillerinin, KKTC milletvekillerinin oturumlara katılmalarını sağlayacak rapor oylanırken, salonu terk etmesi" konusunda söz alan Seyidov, AKPM'deki oylamada KKTC temsilcilerinin katılmasıyla ilgili karar çıkmasının, tanınmayan ayrılıkçı yönetimlerin tanınmasına yönelik örnek oluşturabileceğini ileri sürdü. Seyidov, bu nedenle Azeri milletvekillerinin oylamaya "bilerek" katılmadığını ifade etti. Böylece, Azeri yönetiminin Ankara'nın tüm ısrarına rağmen KKTC'ye neden yeterli destek vermediği de açıkça itiraf edilmiş oldu. 'İlk biz tanırız' Bu arada, Türkiye'de bulunan Azerbaycan Devlet Bakanı Yardımcısı Valeh Tofik Hacıyev, "Uluslararası platformda ve Avrupa'da tanınmasıyla ilgili herhangi bir çalışma ya da hareket başlatılması halinde KKTC'yi ilk tanıyacak ülke Azerbaycan'dır" dedi.
politics
Yeni tartışma: Sarhoşlar Anayasası Erdoğan'ın, "Arıkan o kadar sarhoştu ki Soysal bile dayanamadı" sözlerini Prof. Soysal yalanladı: "Tayyip Erdoğan karıştırıyor" HABER MERKEZİ AK Parti lideri Recep Tayyip Erdoğan'ın 1982 Anayasası'nı "Sarhoşlar Anayasası" olarak nitelemesi ve "Danışma Meclisi üyesi Vural Arıkan o kadar sarhoştu ki, oturumu yöneten Mümtaz Soysal bile dayanamayıp ‘Lütfen yerinize oturun sayın bakan’ demek zorunda kaldı" sözleri yeni tartışma yarattı. 1982 Anayasası'nı hazırlayan Danışma Meclisi'nde bulunmadığını belirten Soysal, "Oturum yöneticisi olmadım. Sanırım, Erdoğan beni başka birisiyle karıştırıyor" dedi. Arıkan'ın sınıf arkadaşı olduğunu ve sarhoş haline tanık olmadığını anımsatan Soysal, "61 Anayasası'nın hazırlanmasında yer aldım. Kendisine sormak gerek. Kimi, neyi kastediyor? Arıkan'ın Meclis'te bulunduğu dönemde ben yoktum." Aldıkaçtı: Alkolik değilim Anayasa Profesörü Orhan Aldıkaçtı ise Erdoğan'ın Kanal D’de yayınlanan kasetteki konuşmasını değerlendirirken, "Erdoğan'la karşılaşsak kendisine selam verir, konuşurdum. Çok nadir alkol alan birisiyim. Şarhoş kelimesi söylenmemesi gereken bir kelimeydi" dedi. Erdoğan’ı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemlerde icraatı nedeniyle beğendiğini belirten Aldıkaçtı, şu görüşleri dile getirdi: "Erdoğan’ın ‘Anayasayı hazırlayan alkolikler’ sözlerini söylediği kişiler arasında ben de vardım. Ben sadece katıldığım kokteyllerde bir kadeh alkol alırım. Sonuç olarak alkolik ya da sürekli içen biri değiliz."
politics
Avukat değil, 'suç ortağı' 'Neşter' sanıklarını savunan avukatların DGM'deki bir memurdan rüşvet karşılığı müvekkillerin telefon konuşmaları bulunan CD'leri satın aldıkları ortaya çıktı... GÖKÇER TAHİNCİOĞLU Ankara SSK'ya fahiş fiyatla malzeme alımıyla ilgili "Neşter Operasyonu" davasında yargılanan ünlü doktor ve firma sahiplerini savunan 10 avukatın DGM'deki bir memurdan rüşvet karşılığı müvekkillerinin telefon konuşmaları bulunan CD'leri satın aldığı ortaya çıktı. CD'leri bir avukatın bürosunda ele geçiren Savcı Ömer Süha Aldan, sanık avukatları ve memur hakkında "rüşvet almak - vermek" suçundan soruşturma başlattı. Ankara 2 No'lu DGM'de geçen hafta görülen davada KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın doktoru Derviş Oral'ın da aralarında bulunduğu sekiz sanık, yaklaşık 17 saat süren duruşmanın ardından 100'er bin dolar kefalet karşılığı tahliye edildi. 7'si doktor, 4'ü SSK bürokratı, 48'i firma yetkilisi 59 sanıklı davayı açan Aldan'ın en önemli kanıtlarını sanıkların birbirleriyle yaptıkları telefon konuşmaları oluşturdu. Yaklaşık bir yıl telefon konuşmalarını kayıt altına aldıran Aldan, operasyonun sürmesi nedeniyle konuşmaların yer aldığı CD'leri DGM Emaneti'ne teslim etti ancak mahkemeye hemen vermedi. Sanık avukatları ise soruşturmaya ilişkin bilgilerin de bulunduğu CD'lere büyük ilgi gösterdi. Aldan'a bir süre önce gelen ihbar ise, müvekkillerinin "rüşvet vermediğini ve almadığını" savunan avukatların rüşvet karşılığı CD'leri ele geçirdiklerini ortaya çıkardı. Aldan'ın ifadesini aldığı T.S. adlı DGM personeli, avukatlara CD'leri 750'şer dolar karşılığı sattığını itiraf etti. CD'LER AVUKAT BÜROSUNDA Aldan ve DGM Savcısı Cengiz Köksal, önceki gece sanıklardan Onmed firmasının sahibi Mehmet Nazif Edin'in avukatı Nurullah Albayrak'ın bürosuna baskın yaptı. Baskında söz konusu CD'ler ele geçirilirken, Albayrak CD'leri para karşılığı almadığını savundu. Aldan, ihbarda ve ifadelerde adı geçen tüm avukatlar hakkında "gizliliği ihlal" suçundan soruşturma başlattı. Mahkemede Neşter'le Örümcek muhabbeti TÜRKER KARAPINAR Ankara Neşter Operasyonu davasında 100'er bin dolar kefaletle serbest kalan ve aralarında Prof. Dr. Derviş Oral'ın da bulunduğu altı sanık, cezaevindeyken dostluk kurdukları Örümcek Ağı Operasyonu davasının bir numaralı sanığı Erol Maks Kohen'e destek vermek için yargılandığı duruşmayı izledi. Kohen de Oral'a el sallamak isterken sanık sandalyesini kırdı. Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki davanın dünkü duruşmasına tutuklu Kohen ile tutuksuz yedi sanık katıldı. Mahkemeyi izleyenler arasında Oral'ın yanı sıra Neşter davasının ilk duruşmasında kefaletle tahliye edilen işadamları İbrahim Erdoğan, İsmail Uğur ve eski SSK Genel Müdür Yardımcısı Ertan Rifat Telhan da yer aldı. Mahkeme, işadamı Ahmet Arıkan hakkındaki gıyabi tutuklama kararını vicahiye çevirirken, iki yıldır tutuklu olan Kohen'in tahliye talebini reddederek duruşmayı erteledi.
politics
Sirmen'in İstanbul adaylığı kesin gibi CHP'nin, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adaylığı için eski Kocaeli Belediye Başkanı olan CHP Kocaeli Milletvekili Sefa Sirmen'de karar kıldığı öğrenildi. CHP Genel Merkezi'nde salı gününden bu yana sürdürülen toplantılarda, ilçe belediye başkan adayları, belediye ve il meclisi üyeleri belirlendi. Listeye bugün son şekli verilecek. Diğer adaylar CHP'nin olası İstanbul ilçe adayları ise şunlar: Pendik: Mehmet Salih Usta, Ümraniye: Dr. Erhan Uncu, Adalar: Demir Karahan, Büyükçekmece: Eski ANAP'lı Ali Çebi, Avcılar: Mustafa Değirmenci (Şu anki belediye başkanı), Beykoz: Alaaddin Köseler (Şu anki başkan) Eminönü: Zeynel Yılmaz, Esenler: Cem Haydar Bektaş, Gaziosmanpaşa: Sabri Öztürk, Kâğıthane: Cafer Dursun, Kartal: Yıldırım Hemsis, Zeytinburnu: Mustafa Ekiz, Çatalca: Hasan Girgin, Silivri: Yılmaz Kandemir, Güngören: Nebil Zengin, Bahçelievler: Mustafa Çulha, Beşiktaş: Orhan Dilir, Şişli: Mustafa Sarıgül, Kadıköy: Selami Öztürk, Sarıyer: Gökhan Zeybek, Bağcılar: Mustafa Öztürk, Tuzla: Tekin Ağırman, Kartal: Yıldırım Hamsis, Üsküdar: Nezih Küçükerdem, Şile: Secaattin Güney.
politics
Meydan Sarıgül'e kaldı CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın katılmadığı Hacı Bektaş Veli anma törenlerine Şişli Belediye Başkanı Sarıgül damgasını vurdu. Sarıgül, 'Başbakan' sloganlarıyla karşılandı Hacıbektaş 15. Uluslararası Hacı Bektaş Veli anma törenlerine Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül damgasını vurdu. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın protesto ederek gelmediği törenlerde Sarıgül, "Başbakan" sloganlarıyla karşılandı. Hükümetten sadece Kültür ve Turizm Bakanı Erkan Mumcu gelirken, son ana kadar katılacağı söylenen KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş da Hacıbektaş'a gelmedi. "Yüzü gülen, güleç yüzlü belediye başkanı" diye anons edilen Sarıgül, Belediye Meydanı'ndaki alana girişinde "Başbakan" tezahüratlarıyla karşılandı. Farkı göreceksiniz Hacı Bektaş Veli törenlerine katılan tek bakan olan Kültür ve Turizm Bakanı Erkan Mumcu, başta Baykal olmak üzere bazı federasyon ve derneklerin törenleri protestosuna ilişkin soruyu yanıtlamadı. "Bunu değerlendirmek benim işim değil. Hacıbektaş'ın dergahı buradayken, konuyu değişik mecralarda aramanın nedenini anlamış değilim" diyen Mumcu, konuşmasında şunları söyledi: "Hacıbektaş'taki eksikleri tamamlamaya çalışıyoruz. Burada devletle nasıl iş yapılacağını bilen bir belediye başkanı var. Bu farkı şenliklerden sonra siz de anlayacaksınız." Kızılay çadır vermeyince... Kızılay'ın çadır isteğini geri çevirmesi üzerine Çilehane'deki çadırkente 40 çadır kurduran Sarıgül'e vatandaşlardan teşekkür geldi. Şişli Belediyesi ayrıca, 34 ZG 3479 plakalı ve üzerinde "Şişli Belediyesi Ücretsiz İçme Suyu" yazılı tankeri de belediye binası önüne çekti. Tören alanına da "Şişli Belediyesi" yazılı banklar yerleştirildi. Başkan Alevilik derslerine karşı Hacıbektaş Belediye Başkanı bağımsız Ali Rıza Selmanpakoğlu, "Baykal'ın da boykotçularla hareket ederek bu törenlere katılmamasını üzüntüyle karşılıyorum. Baykal'ı davet ettik. Ancak, ne hikmettir bilinmez, bir konuşma bahane edilerek törenlere katılmayacağı söylendi. Katılmadığı ve gelmediği tören için bize sitem etmeye ve suçlamaya kimsenin hakkı yok" dedi. Selmanpakoğlu Mumcu'ya da, "Son zamanlarda Ortaçağ döneminde olduğu gibi, cumhuriyet döneminde Sivas'ta 37 canımız aynı kafalar tarafından yakıldı. Yurt dışına kaçan katilleri ve uzantılarını bulup getirtin. Cumhuriyet hükümeti güçlüdür, bunu yapmalıdır" diye seslendi. Selmanpakoğlu, Alevilik derslerinin okutulmasının yeni sıkıntılara yol açabileceği endişesiyle, felsefe derslerinde okutulmasını da istedi.
politics
Bakanlık işkenceye üzüldü NAMIK DURUKAN Diyarbakır Türkiye, gözaltında işkence gördüğü iddiasıyla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvuran Abdülbaki Akbay’a 250 bin Fransız Frangı (yaklaşık 50 milyar lira) tazminat ödemeye mahkum oldu. Aranırken, 1995 yılında İstanbul’da yakalanan ve sekiz gün sonra Bitlis’in Tatvan ilçesine gönderilen Akbay’a gözaltında işkence yapıldığı doktor raporuyla belirlenince, avukatı 1996’da AİHM’de dava açtı. Örgüt üyeliğinden 12.5 yıl hapis cezasına çarptırılan ve halen Siirt Cezaevi’nde bulunan Akbay’ın davası, AİHM’de beş yıl sonra sonuçlandı. Avukatı, AİHM’de müvekkilinin İstanbul’da ve Tatvan’da işkenceye maruz kaldığının raporla belgelendiğini belirtti. Türkiye ise mahkumun kendisini yaraladığı şeklinde savunma yaptı. Dışişleri Bakanlığı Genel Müdürü H. Kemal Gür imzasıyla mahkemeye gönderilen açıklamada, "Gözaltında bulunanlara karşı kötü muamelelerden hükümetin üzüntü duyduğu" belirtildi.
politics
İçtüzük değişikliği AKP'yi karıştırdı AKP'li Yalçınbayır, partisinin yaptığı içtüzük değişikliğini hukuka ve demokrasiye aykırı buldu ABDULLAH KARAKUŞ Ankara CHP'nin şiddetle karşı çıktığı TBMM içtüzük değişikliği, AKP'yi karıştırdı. eski Başbakan Yardımcısı ve AKP Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır, partisinin yaptığı içtüzük değişikliğinin hukuka ve demokrasiye aykırı olduğunu söyledi. Yalçınbayır, "Bir içtüzük değişikliğinde bu yapılırsa önümüzdeki günlerde demokrasiyle bağdaşmayan birçok şeyle karşılaşabileceğiz demektir" diye konuştu. Hükümetin kanun yaparken daha ciddi davranması gerektiğini kaydeden Yalçınbayır, partisini şu sözlerle eleştirdi: ÇELİŞKİLİ DAVRANMAYA HAKLARI YOK: İçtüzük değişikliği hukuka, demokrasiye aykırı. Anayasa Mahkemesi'nin iptal edeceği bir içtüzük. Geçen dönemde bizim karşı çıktığımız düzenlemeden daha da kötü. Muhalefetteyken bu içtüzük değişikliğine 50 milletvekilimiz karşı çıkmıştı. Bu 50 milletvekili o imzalarını hatırlamalı. İçtüzükle muhalefetin söz hakkı sınırlandırılıyor. ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ DE YANLIŞTI: Programda katılımcılık ve uzlaşma olacak diyoruz. Katılımcılık olmadan anayasa değişikliği yapılmaz. Ulusal uzlaşma olması gerekirdi. Getirilen anayasa değişikliğinde bunu yapamadık, yanlış oldu. AKP'liler, DSP - ANAP - MHP koalisyonunca TBMM içtüzüğünde yapılan aynı yöndeki değişikliğin iptali için Anayasa Mahkemesi'ne dava açmış, mahkeme de 31 Ocak 2002'de değişikliği iptal etmişti.
politics
Ağar’dan, İnanır’a ziyaret BARTIN DHA DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, Amasra’da çekimleri devam eden ve Kadir İnanır’la Türkân Şoray’ın boşrollerde oynadığı 'Gönderilmemiş Mektuplar’ isimli filmin setini ziyaret etti. Futbol Federasyonu Başkanı Haluk Ulusoy’la ziyaretini gerçekleştiren Ağar, daha sonra İnanır ve Şoray’ın davetlisi olarak Canlı Balık Restaurant’ta akşam yemeğine katıldı. Ağar’ın İstanbul Üsküdar Erkek Lisesi’nden sınıf arkadaşı olduğunu söyleyen İnanır, "Sayın Haluk Ulusoy ise devamlı görüştüğümüz bir aile dostum. Kendileri sağolsunlar teklifimizi kabul edip davetimize icabet ettiler. Kendilerine çok teşekkür ediyorum" dedi.
politics
Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Milli Güvenlik Kurulu'nun (MGK) eskiden ikinci bir hükümet gibi olduğunu savunarak, "Yapılan reformla yeni bir yapıya kavuşturuldu, danışma kurulu haline getirildi" dedi. Gül, Dışişleri Bakanı olarak Kıbrıs'ta çözümün AB'yi "inanılmaz kolaylaştıracağı"na inandığını da ifade etti. AKP'nin iktidardaki bir yılını partisinin aylık yayın organı "Türkiye Bülteni"ne değerlendiren Gül, dış politika konularında özetle şunları söyledi: • MGK: Yedi reform paketinden dördü AKP iktidarında çıkarıldı. MGK eskiden ikinci bir hükümet gibiydi. Yapılan reformla yeni bir yapıya kavuşturularak, danışma kurulu haline getirildi. • ÖNCELİK AB: Birinci önceliğimiz Türkiye'nin AB'ye girmesini temin etmek. Bununla ilgili dünyayı şoke edici adımlar atıldı. Bunun neticesinde Türkiye'deki hükümet bütün dünya basınına 'reformist hükümet' olarak geçti. • DİNE ÖNEM VERİYORUZ: Biz bütün dünyaya, nüfusunun yüzde 99'u Müslüman olan bir ülkenin modern olabileceğini, demokrasiyi en geniş şekilde kendi halkına tattırabileceğini gösteriyoruz. Üstelik biz, muhafazakârlığa, halkın değerlerine, dine çok önem veren liderlerin bunları yapabileceğini gösterdik. Bütün bunlar şunu gösteriyor ki Türkiye, ancak AKP iktidarında bütün Müslüman dünyaya örnek olabilir. • ABD İLE İLİŞKİLER: Irak konusunda Türkiye'de yaşanan süreç herhangi bir demokratik ve gelişmiş ülkede nasıl yaşanırsa öyle gelişti. Bu AKP sayesinde oldu. Bu süreç AB'yi de etkiledi. AB şoke oldu. n BİRİNCİ TEZKERE: ABD nezdinde olumlu havası oldu. ABD tabii bu karara çok üzüldü. Ama Bush hiçbir şey diyemedi. Bana mektup yazarak teşekkür etti.. • İKİNCİ TEZKERE: Iraklılar yardım istemedi. Baktık ki bu süreç içinde direnç ve terör faaliyetleri çok arttı. Irak'a asker göndermenin faydasının giderek azaldığını gördük. Biz de 'o zaman niye Türk askerini ateşe atalım' dedik ve asker göndermedik. Bu kez süper güç ABD, Türkiye karşısında mahcubiyet içine girdi. Kıbrıs çözülürse AB süreci kolay Gül, AB İlerleme Raporu'nda Kıbrıs'a atıfta bulunulmasının yanlış olduğunu belirterek, "Ama şu bir gerçek, benim bir dışişleri bakanı olarak bunu görmemem mümkün değil. Kıbrıs sorununun çözümü AB sürecini inanılmaz şekilde kolaylaştıracak. Ancak Türk tarafı uzlaşmacı tavır gösterir, Rum tarafı buna karşılık vermez ve sorun çözülmezse, dünyanın o zaman bize söyleyeceği hiçbir şey yok" dedi.
politics
Ankara, 'Ercan jesti' bekliyor Hükümet, Türkiye'ye gelecek Başbakan Blair'den, "İngiltere'nin, yasak olan KKTC havalimanlarına yönelik uçuş izni vermesini" talep edecek UTKU ÇAKIRÖZER Ankara Ankara, 14 yıl aradan sonra pazartesi günü Türkiye'ye gelecek olan ilk İngiliz Başbakanı Tony Blair'den, KKTC'ye yönelik ambargoların kaldırılmasında Londra'nın ilk jesti yapması beklentisini dile getirerek, İngiltere'nin "Londra - Lefkoşa" direkt uçuşlara izin vermesini talep edecek. KKTC'ye uygulanan ambargoların kaldırılması için diplomatik atak başlatan Ankara, ilk adımı Londra ve Washington'dan bekliyor. Somut adım Ankara'daki Türkiye-İngiltere zirvesinde, Blair'in Kıbrıs Türkleri için çok olumlu ifadeler kullanmasını bekleyen yetkililer, "Güzel sözlerin somut adımlarla desteklenmesi gerek. İngiltere ve ABD'den ilk beklentimiz, KKTC'nin havalimanlarına yönelik uçuş yasağını 'fiili' olarak kaldıracak adımlara izin vermeleri" dedi. Üst düzey bir Ulaştırma Bakanlığı yetkilisi ise, İngiltere'yle adanın Türk tarafı arasındaki uçuşların, KKTC'nin resmi havalimanı Ercan'ın Uluslararası Sivil Havacılık Teşkilatı'nca (ICAO) tanınmaması nedeniyle, Türkiye üzerinden gerçekleştiğini anımsattı. İsterlerse delerler KKTC'ye uçuşların yasal olarak başlatılması için ICAO'nun onayının gerektiğini ve Ankara'nın bu yönde çalışmaları başlattığını da aktaran yetkili, "Çalışma, Rumların engellemesi nedeniyle zaman alabilir. İngiltere ya da ABD gibi güçlü bir ülkenin fiili durum yaratarak uçuşlara izin vermesi, hem kararın çıkışını hızlandırır hem diğer ülkeleri cesaretlendirir. Temaslarımızın sürdüğü iki ülke de konuya sıcak bakıyor" değerlendirmesinde bulundu.
politics
Başbakan Bülent Ecevit, dün akşam saatlerinde Başbakanlık’tan ayrılışı sırasında gazetecilere yaptığı açıklamada, İngiltere Başbakanı Tony Blair’in kendisini telefonla aradığını ifade etti. Başbakan Ecevit şöyle konuştu: "İngiltere Başbakanı Tony Blair az önce beni aradı. Türkiye’nin Afganistan’daki Barış Gücü’ne komuta etmesi yönünde arzular var. ABD ve İngiltere ile temaslarımız devam ediyor. Henüz kesinleşen birşey yok. Şu an için ayrıntılara girmedik, daha sonra görüşeceğiz."
politics
AK Parti Grup Başkanı Bülent Arınç, Genel Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın şok etkisi yaratan eski konuşma kaydı nedeniyle yargılanamayacağını belirterek, "Meclis'te, adam öldürmekten hüküm giyip cezaevinde yatmış 18 milletvekili var" dedi. Arınç, Manisa'da düzenlediği basın toplantısında, söz konusu kasetle ilgili yargının takipsizlik kararı verdiğini belirterek, "Ayrıca 2000'de çıkan afla tüm bu suçlar affedildi. Kaldı ki, Erdoğan da değişti" diye konuştu. Arınç, şunları söyledi: "Beraat kararı verilen bir konuda yeniden dava açılırsa bu hukukun katledilmesi demektir. Erdoğan bu kasetten ceza almaz. Sonra, 10 yıl önceki Tayyip Erdoğan da değişti. Hepimiz değiştik. Bugün Erdoğan çıkıp kendi fikirlerini söylüyor. 10 yıl önceki fikirlerini taşımıyor. Bu parlamentoda DSP'nin, ANAP'ın içinde geçmişte Dev - Sol, Dev - Yol örgütleri ile ilişkileri bulunmuş milletvekilleri var. İhtilalcilik yapmış, ihtilal için örgüt kurmuş vekiller var. Sayın Başsavcı tatilini yarıda kesmiş. Demek ki önceden hazırlık yaptı. Savcı, Erdoğan'ın 312. maddeden hüküm giymiş olduğunu, partiye üye veya başkan olmaması gerektiğini söylüyor. Hukukçular da aksini söylüyor."
politics
'Derin devlet' sözlükte ANKARA Milliyet Türk Dil Kurumu'nun internet ortamında güncellediği Türkçe Sözlük'te, Susurluk kazasının ardından kullanılan "derin devlet"in yanı sıra eski Başbakan Tansu Çiller'in "beyaz sayfa açmak" ve eski SSCB lideri Mihail Gorbaçov'un "glasnost" ifadeleri de yer aldı. 'Beyaz sayfa' Çiller'le özdeşleşen "beyaz sayfa açmak", "geçmişi unutarak geleceğe umutla bakmak" olarak tanımlandı. Gorbaçov'un Rusya'yı komünist rejimden uzaklaştırma politikasını anlatırken sık sık kullandığı "glasnost" ifadesi de, "siyasette açıklık, şeffaflık politikası" olarak açıklandı. Dönemin DYP Milletvekili Sedat Bucak, İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Hüseyin Kocadağ ve eski ülkücü Abdullah Çatlı'nın içinde bulunduğu aracın yaşadığı trafik kazası sonucu açığa çıkan "derin devlet" kavramı da sözlükte yer buldu. Sözlükte bu kavram, "yönetimde göz önünde olmayan, devletin çıkarlarını gözetip kolladığı öne sürülen örtülü güç" biçiminde tanımlandı. Bu da Ağar'ın tarifi DYP lideri Mehmet Ağar, 3 Şubat'ta Vatan gazetesindeki röportajında "derin devlet"i şöyle tanımlamıştı: "Türkiye'nin Misak-ı Milli sınırlarında son çekildiği toprak Kerkük ve Musul'dur. Bu çekilmeden sonra Türkiye şuurunda 'bir daha geriye çekilmeme' iradesi teşekkül etmişti. Bu iradeye ben 'derin devlet' diyorum. Bu irade devletin derinliklerinde değil, tam tersine milletin derinliklerinde... "
politics
Başsavcı, protokol savaşını kazandı... Danıştay, Nevşehir Başsavcısı’nın iptal davasını sonuçlandırdı. Ankara dışındaki protokollerde yargı validen sonra yer alacak ANKARA ANKA Danıştay, yargı mensuplarının devlet protokolündeki yerinin general, belediye başkanı ve rektörlerden önde olması yönünde son sözünü söyledi. Nevşehir Cumhuriyet Başsavcısı Işık Keskin Özbay’ın, yargı mensuplarının protokoldeki sırasının Anayasa’da yer alan güçler ayrılığı ilkesine ters düştüğü gerekçesiyle açtığı iptal davası Danıştay 10. Dairesi’nce kabul edildi. Başsavcıların, Ankara dışındaki protokollerde, validen sonra ve general-amirallerden önce yer almasını gerektiren karar Başbakanlık ve İçişleri Bakanlığı’nca temyiz edildi, ancak Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu geçen ay son sözü söyleyerek 10. Daire kararını oybirliğiyle onadı. Özbay, resmi törenlerdeki protokol sıralamasının Anayasa’ya uygun olarak düzenlenerek, hâkim ve savcıların illerde valinin, ilçelerde ise kaymakamın yanında yer alabilmesi için Nevşehir Valiliği’ne başvurdu. Ancak valilik, Ekim 1998’de "ret" kararı alınca, Özbay Danıştay’a dava açtı. Danıştay 10. Dairesi Özbay’ın davasını kısmen kabul ederken, protokolde başsavcıya 5. sırada yer verilmesinin hukuka uygun olmadığını saptadı. Kararda, Anayasa’ya göre resmi törenlerde yasama, yürütme ve yargıyı temsilen katılacakların bu sıralamaya göre protokolde yer alması gerektiğine işaret edildi. 10. Daire’nin, Ulusal ve Resmi Bayramlarda Yapılacak Törenler Yönetmeliği’nin Ek1 listesinin 5. sırasını iptal etmesiyle, Başkent Ankara dışındaki illerde başsavcıların protokolde validen sonra 2. sırada yer almasının hukuki zeminini yaratmış oldu. Başbakanlık ve İçişleri Bakanlığı’nın kararı temyiz etmesi üzerine ise konu bu kez kararları bağlayıcı olan Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu’na taşındı. İdari Dava Daireleri Genel Kurulu, temyiz istemini reddederken, "usul ve hukuka uygun olan" Daire kararını oybirliğiyle onadı. Danıştay Genel Kurul kararında, Anayasa’da tanımlanan kuvvetler ayrılığı ilkesinin "Devlet organları arasında üstünlük sıralaması anlamına gelmediği, belli devlet yetkilerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medeni bir işbölümü ve işbirliği" olduğu belirtildi.
politics
ABD: Fazla zorlamayın YASEMİN ÇONGAR Washington Bush yönetimi, Kuzey Irak'taki Kürt gruplarının diğer gruplara üstünlük sağlamasına göz yumulmayacağı yönünde Ankara'ya güvence verirken Musul ve Kerkük'te şu ana kadar, herkesin "sorumlu" davrandığını da savunarak, Türkiye'yi ve bütün tarafları, "durumun fazla zorlanmaması" konusunda uyardı. ABD Savunma Bakan Yardımcısı Paul Wolfowitz ile Genelkurmay Başkan Yardımcısı General Peter Pace, Washington'da bir grup Arap ve Müslüman ülke gazetecisi için düzenledikleri brifingde, K. Irak ile ilgili sorulara da muhatap oldu. Wolfowitz, "Türkiye bölgeye müdahale ederse, Türk askerine karşı kuvvet kullanır mısınız?" şeklindeki bir soruyu yanıtlarken, Türkiye'nin K. Irak'a askeri gözlemciler gönderdiğini hatırlattı ve "Böylece Türkiye, ne olup ne bittiği konusunda net bir görüşe sahip olabilecektir. Herkes, durumu fazla zorlamanın tehlikesini anlayacaktır" dedi.
politics
Hükümetten İslamcı yayınlara yeşil ışık... Başbakanlık RTÜK yönetmeliğindeki bir ifadeyi çıkarttı. Böylece yayın yoluyla din propagandasının önü açılmış oldu EZELHAN ÜSTÜNKAYA Ankara AKP iktidarının tartışma yaratacak icraatlarına bir yenisi daha eklendi. Başbakanlık, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu'nun (RTÜK) hazırladığı Radyo ve Televizyon Yayınlarının Yayın, Esas ve Usulleri Hakkındaki Yönetmelik'te yer alan "Din veya dini duygular, kişisel veya siyasi çıkar ya da nüfuz sağlamak amacıyla kullanılmamalıdır" ifadesini çıkardı. Değişikliğin kamuoyunda İslamcı olarak bilinen radyo ve televizyonlar lehine yapıldığı iddia edildi. Çıkartılan bölüm Üst Kurul, kuruluş kanununun "yayın ilkelerinin" düzenlendiği 4. maddesi gereği, 1.5 ay önce hazırladığı söz konusu yönetmeliği Başbakanlığa gönderdi. Ancak yönetmelik önceki gün değişik haliyle RTÜK'e geri geldi. Alınan bilgiye göre, yönetmelikten çıkarılan bölümler şöyle: "Yayınlar Türkiye Cumhuriyeti'ne vatandaşlık bağıyla bağlı olan bireyler arasında ayrımcılığa neden olmamalıdır. Anayasa'nın egemenliğin kayıtsız şartsız millette olduğu ve bu egemenliğin hiçbir kişi, zümre veya sınıfa bırakılamayacağı, devletin sosyal, ekonomik, siyasi veya hukuki temel düzeninin kısmen de olsa dil kurallarına dayandırılamayacağı temel kuralı çerçevesinde din veya dini duygular ya da dince kutsal sayılan değerler kişisel veya siyasi çıkar ya da nüfuz sağlamak amacıyla kullanılmamalıdır. Türkiye Cumhuriyeti'nin demokratik laik ve hukuk devleti niteliklerini değiştirmesine yönelik yayın yapılmamalıdır." Denetim sürecek Söz konusu bölümlerin çıkartılmasına rağmen RTÜK'ün, "Yayınlar Türkiye Cumhuriyeti'nin varlık ve bağımsızlığını devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne Atatürk ilke ve inkılaplarına aykırı yapılmamalıdır" düzenlemesine göre denetime devam edeceği belirtildi.
politics
Karasakal'la Kıbrıs savası CHP, AKP'ye karşı çizgi film hazırladı. Baykal'ın 'Deniz Kaptan', Erdoğan'ın 'Karasakal' tiplemesiyle yer aldığı çizgi filmin ilk bölüm konusu ise 'Kıbrıs' Ezelhan Üstünkaya CHP'nin yerel seçimlerde kullanacağı AKP'nin tepkisini çeken çizgi film serisinin ilk bölümü tamamlandı. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın, "Anadolu delikanlısı Deniz Kaptan", Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da "Karasakal" tiplemesine büründüğü ilk animasyonda Kıbrıs kavgası çıktı. Serinin 8 kareden oluşan ilk bölümü, Başbakan'ın bir masada Kıbrıs'ı satılığa çıkarmasıyla başlıyor. Daha sonra animasyon şöyle devam ediyor: - Karasakal: Koş, koş! Yabancıya satılık! Geel, gell. - Bu sırada Anadolu delikanlısı Deniz Kaptan satışı duyar. - AB: Thank you, danke schönn! - Deniz Kaptan, derhal yayını çıkarıp elden gitmekte olan yavru vatana doğru altıoku fırlatır. - Deniz Kaptan, yavrusunu gözleri önünde kaybeden ana için tüm yüreği ile Karasakal'a karşı koyar. - Altıok havada süzülüp yavruyu tam satılırken oklarıyla ellerinden alır. - Yavrusunu anasına geri veren Deniz Kaptan, mutlu etmekten keyif alan haliyle yeni maceralara yelken açar. Temel Reis'ten esinlenildi CHP'nin çizgi film projesi için ünlü Temel Reis'ten esinlenildi. Ancak lisans hakkının sorun yaratmaması için çizgi filmin ünlü iki kahramanı "Temel Reis" ve "Kabasakal", "Deniz Kaptan" ve "Karasakal"a dönüştürüldü.
politics
AB'ye karşı İKÖ resti Rumların, "AB de müzakerelere dahil olsun" önerisi üzerine Dışişleri Bakanı Gül, Powell'ı aradı. Gül, "O zaman İslam Konferansı Örgütü de görüşmelere girer, çözüm tıkanır" dedi Utku Çakırözer Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Rumların, New York'ta üçüncü tur görüşmelerde Avrupa Birliği'nin de (AB) müzakerelere dahil olması önerisi üzerine, ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell'a, "AB girerse, İslam Konferansı Örgütü (İKÖ) de girer" uyarısında bulundu. Rumların dün 12 saat süren görüşmede AB'nin 5. taraf olmasında ısrar etmeleri üzerine, Powell'ı arayan Gül, "Rumların önerisi sorunun parametrelerini değiştiriyor. Onlar girerse biz de başkalarının örneğin İKÖ'nün devreye girmesini isteriz. Bu kadar kişi dahil olursa bu iş içinden çıkılmaz bir hal alır. Görüşmelerin esenliği için bu öneri kabul edilemez" diyerek, BM Genel Sekreteri Kofi Annan'la görüşmesini istedi. Powell da Annan'ı aradı Gül'ü dinleyen Powell da, İKÖ ya da başka uluslararası kurumların da işin içine girmesi durumunda çözümün tıkanacağı görüşüne hak vererek Annan'ı aradı. Diplomatik kaynaklar, açıklanan nihai metinde, Rumların talebine yer verilmemesinin ardında Powell - Annan görüşmesinin yattığını belirterek, ABD'li bakanın Gül'ün kendisine aktardığı "AB girerse, İKÖ de girer, süreç yıkılır" uyarısının Annan'ın son kararında etkili olduğuna inandıklarını söyledi.
politics
Erdoğan ailesi yurtdışında! SiNAN TOROS İstanbul AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, ABD Başkanı George W. Bush ve ABD yönetiminin üst düzey yetkilileriyle görüşmek için Washington’da bulunurken, eşi Emine Erdoğan da dün İstanbul’dan Londra’ya gitti. Emine Erdoğan, kadın koruması eşliğinde geldiği VIP Salonu’nda gezisi hakkındaki sorulara, "Çocuklarımı ziyarete gidiyorum" demekle yetindi. Erdoğan’ın en büyük oğlu Burak Erdoğan, İngiltere’de ekonomi eğitimi görüyor. Erdoğan’ın oğullarından Bilal, ABD’nin Harvard Üniversitesi’nde kamu yönetimi alanında master yaparken, kızları Esra ve Sümeyye de Indianapolis’te tarih ve sosyoloji eğitimi görüyor.
politics
KYB ve KDP'den PKK güvencesi... Türk heyet, Kerkük'te görüştüğü Kürt gruplardan PKK konusunda olumlu yanıt aldı: "Asla izin vermeyeceğiz." BURÇİN İMİR DHA Kerkük'te Kürt gruplarla temaslarda bulunan Türk diplomatlar, Ankara'nın "Biz sizin Avrupa'ya, siz de bizim Körfez'e açılmamızı sağlayacaksınız, birbirimize bağlılığımız, ülkelerimizin sigortası olur" mesajını iletti. Görüşmede KYB ve KDP yetkilileri, PKK-KADEK konusunda da güvence verdi. KYB sorumluluğundaki bölgenin Başbakanı Berham Salih, Süleymaniye'de bir Türk Başkonsolosluğu açılmasını önerdi. Musul'daki başkonsolosluğa ağırlık veren Ankara'nın bu teklifi değerlendirdiği bildirildi. Heyetin gündemindeki en önemli konulardan biri, bölgede silahlanmaya başlayan PKK ile ilgili gelişmeler oldu. Her iki Kürt grubun temsilcilerinden, "PKK bizim değil, her kim tutuyorsa onun problemidir" açıklaması yapıldı. Hem KYB hem de KDP yetkilileri, PKK'nın değil desteklenmesi, topraklarında silahlanmasına dahi izin vermeyeceklerini belirtti. Pastadan pay alIn Pastadan pay alın mesajı veren KYB, Türk işadamlarının K.Irak'ta alışveriş merkezi kurmasını önerdi. Gaziantep-Süleymaniye arasında Charter seferleri düzenlenmesinin de desteklenmesi konusun-da görüşbirliğine varıldı. K. Irak'taki Türk askerinin varlığının ilişkileri engellediğini belirten KDP'nin bölgesel Başbakanı Neçirvan Barzani, Habur Sınır Kapısı'na değinerek, "Türkiye sınırı açmazsa, diğer ülkeler açacak. Siz kaybedersiniz" dedi. Bunun üzerine Türk diplomatlar gündeme ikinci sınır kapısını getirdi. Kürt temsilciler Ovacık'tan açılması planlanan kapıya sıcak yaklaştı.
politics
TÜBİTAK Başkanlığı arapsaçına döndü Bilim Kurulu'nun boş olan altı üyeliğine bir defaya mahsus hükümetin atama yapması, başkanı da Başbakan'ın seçim yapmadan seçmesi için TÜBİTAK Yasası'nda değişiklik yapan hükümetin planı yargıdan döndü. Ancak, Ankara 1. İdare Mahkemesi'nin "hükümetin işlemi hukuka uygun değil" kararının uygulanmamasının hükümet açısından "yaptırımsız" olması, sürecin nasıl işleyeceği tartışmasını başlattı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan yargı kararını uygularsa, Prof. Dr. Namık Kemal Pak yeniden TÜBİTAK Başkanı olabilecek. Kemal Uzan'a Genç Parti davası Adana Başsavcılığı, firari Kemal Uzan ve 3 Kasım seçiminde GP'den Adana 2. sıra adayı olan Remzi Sanri hakkında GP'ye Siyasi Partiler Yasası'na (SPY) aykırı biçimde para aktarıldığı gerekçesiyle 1 yıl hapis istemiyle dava açtı. İddianamede, Sanri'nin Uzan'a gönderdiği 7 Ekim 2002 tarihli yazıda seçim çalışmaları için 15 milyara ihtiyaç duyulduğu belirtildi. Uzan da aynı yazının üstüne yazdığı notta 10 milyar verilmesinin uygun olduğunu kaydetti. SPY'ye göre, bir partiye 2 milyardan fazla bağış yasak. Arnavutluk liderine GATA'da ameliyat Arnavutluk Cumhurbaşkanı Alfred Moisiu, sol dizinde yaygın kıkırdak harabiyeti ve menüsküs yırtığı nedeniyle dün Gülhane Askeri Tıp Akademisi'nde (GATA) ameliyat edildi. Genel sağlık durumunun iyi olduğu belirtilen Cumhurbaşkanı Moisiu'nun GATA'nın General Katı'ndaki özel odada tedavisinin sürdüğü bildirildi. Cumhurbaşkanı'nın GATA'yı ortopedik ameliyatlardaki tecrübesi nedeniyle seçtiği vurgulandı. Bakanlıktan 'fişleme' savunması İçişleri Bakanlığı, vukuatlı aile nüfus kaydında "terör örgütü THKP / C - Dev Sol örgütü üyesi" diye yazan Mahmut Karahan'ın manevi tazminat istemini görüşen mahkemeye gönderdiği cevap dilekçesinde, 1981'de çıkarılan Başbakanlık genelgeleri uyarınca aranan kişilerin kimliğine kayıt düşüldüğünü bildirdi. Bakanlık, herkesin kişisel durum sicilini bilmek zorunda olmadığını, Karahan'ınyanlışlığın düzeltilmesinin istenmesi yerine kamuoyuna duyurmakla iyi niyetli bir davranış sergilemediğini savundu. Evcil ve yeğen Çakıcı gözaltında Alaattin Çakıcı'nın İzmir'de olduğu yönünde bilgi alan Kaçakçılık ve Organize Suçlar Şube Müdürlüğü ekipleri, Foça'daki bir eve baskın düzenledi. Baskında evde bulunan Evcil, Barış Çakıcı ve üç adamı gözaltına alındı. Evde, Barış Çakıcı için düzenlenmiş sahte pasaport ve 2 ruhsatsız tabanca ele geçirildi. İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nce arandığı bildirilen Alaattin Çakıcı'nın bir süre önce evden ayrıldığı belirlendi. Beş kişinin Kaçakçılık ve Organize Suçlar Şube Müdürlüğü'nde gözaltında tutulduğu bildirildi.
politics
Komser Şekspir’i çevirecekler herhalde DYP genel başkan adayı Menderes, rakibi Ağar’a gönderme yaptı: "Fotoğraf aynı. Kozakçıoğlu, Bedük’le Komser Şekspir’i mi çevirecekler?" AYDIN HASAN Ankara DYP genel başkan adaylarından Aydın Menderes, rakiplerinden İlhan Kesici’nin statükonun adayı olduğunu, Mehmet Ağar’ın da DYP’ye yapacağı bir katkının bulunmadığını öne sürdü. Menderes, "Fotoğraf aynı fotoğraf, Hayri Kozakçıoğlu, Saffet Arıkan Bedük ile Komser Şekspir filmi mi çevirecekler?" diye sordu. Milletvekili Lojmanları’ndaki konutunda bir grup gazetecinin sorularını yanıtlayan Menderes, Genel Başkan Tansu Çiller’in de 14 - 15 Aralık’taki kongreye gelmemesi gerektiğini söyledi. Menderes, son dönemde siyasi danışmanlığını yaptığı Çiller için "Sözünde durmazdı" nitelendirmesinde bulunurken, "Kongrede yeniden aday olabilir. Şüphem var" dedi. Çiller ile çalışmasında sıkıntılı dönemler yaşadığını ifade eden Menderes, o dönemde parti zarar görmesin diye sessiz kaldıklarını söyledi. Kongreye katılması halinde Çiller’in ne şekilde karşılanacağının önemine dikkat çeken Menderes, şöyle konuştu: ‘ÇİLLER KENARDAN İZLESİN’ "Çiller protestolarla karşılanırsa bu Kesici’nin kazanamayacağı anlamına gelir. Ama tantanalı bir karşılama olursa, kararsız delegeleri Kesici’ye doğru iter. Gelirse dokuz yıllık dönemi tartışmaya açılır ve eleştiriye konu olur. Köşesinden izlerse, DYP’nin itibarlı genel başkanları arasında yerini alır."
politics
Parti liderinden vazgeçmiyor Tayyip olmazsa Gül olacak Erdoğan’ın yasaklanması halinde ismi genel başkanlık için konuşulan Abdullah Gül, "Başörtülüler siyaset yapmasın demek yanlıştır" dedi ABDULLAH KARAKUŞ Ankara Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu’nun "Kurucu Genel Başkan olamazsın" uyarısına rağmen AK Parti, Recep Tayyip Erdoğan’ın genel başkanlığından vazgeçmiyor. Anayasa Mahkemesi’nin kendi lehlerinde karar vermesini bekleyen AK Parti’de, Erdoğan’ın yasaklanması durumunda da yerine Abdullah Gül düşünülüyor. AK Parti’de Erdoğan’ın yasaklanması halinde ikinci adam olarak kimin genel başkan olacağı konuşulmaya başladı. Erdoğan ve kurmayları, dün İstanbul’da toplanarak son durumla ilgili değerlendirme yaptı. Toplantıda, Kanadoğlu’nun daha önce Hasan Celal Güzel için istediği ve Anayasa Mahkemesi’nce reddedilen üyelikten çıkarma kararı görüşüldü. Bu çerçevede toplantıda, Kanadoğlu’nun Erdoğan talebinin de aynı şekilde reddedileceği dile getirilerek, "Genel başkanımız Erdoğan’dır. Şu anda bir değişikliğe gerek yok" kararı çıktı. Ayrıca Erdoğan’ın il başkanı olarak yaptığı konuşma da ele alınırken, bu konuşmanın daha önce yargıya intikal ettiği ve takipsizlik kararı alındığı, korkulacak bir durumun olmadığı üzerinde duruldu. Bugün basın toplantısı düzenleyecek Erdoğan’ın bu süreçte fazla sert çıkış yapmaması da benimsendi. Güzel örneği var Erdoğan’ın yasaklanması halinde ismi genel başkanlık için konuşulan Gül, Kanadoğlu’nun görüşlerinin hiç birine katılmadıklarını söyledi. Erdoğan’la ilgili olarak, Güzel örneğinin açıkça ortada olduğunu belirten Gül, Milliyet’e şunları söyledi: "Bu karar bir nevi Erdoğan dosyasıydı. Bununla ilgili savcının talebini Anayasa Mahkemesi reddetti. Savcı hala aynı şeyi iddia ediyor. Anayasa Mahkemesi’nin kararını nasıl yorumluyor, anlamak mümkün değil." Başörtülü kuruculara ilişkin talebe de değinen Gül, "Türk kadınları bütün kadınlardır. Kadınların içinde başörtülüler de, başı açık olanlar da var. Ayrımcılık yapmanın yanlış olduğu kanaatindeyim. Başörtülüler siyaset yapmasın demek yanlıştır" dedi. Yalnız adam FOTOĞRAF: SELAHATTİN SEVİ Liderliği tehlikeye giren Recep Tayyip Erdoğan, dinlenmek için gittiği Ekinlik adasında üst üste şoklar yaşadı. İlk önce Kanal D’nin ortaya çıkardığı konuşma kaseti, ardından da Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu’nun ihtar başvurusu Erdoğan’ın sinirlerini iyice bozdu. Adada zaman zaman dolaşmaya çıkan Erdoğan, düşünceli ve gergindi. Bir ihtimal daha var! ERSAN ATAR Ankara Siyasi Partiler Yasası (SPY), Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu’nun, AK Parti kurucu üyeliğinden çıkarılması ve genel başkanlık yetkilerine tedbir konulmasını istediği Recep Tayyip Erdoğan’a genel başkanlığı yeniden kazanma olanağı sağlıyor. Kanadoğlu, Anayasa Mahkemesi’ne yaptığı başvuruda, "Milletvekilliğine seçilme yeterliliği bulunmayan, hatta bir siyasi parti üyesi olamayacak ve üye kaydedilemeyecek olan adı geçenin, ayrıca TBMM’de grubu bulunan bir partinin genel başkanlığına seçilmesi, ayrı bir talihsizlik oluşturmuştur" ifadesini kullandı. Ancak Anayasa Mahkemesi, Hasan Celal Güzel kararında, 312. maddeden hüküm giyenlerin siyasi partilere üye olmasının önünde bir engel bulunmadığına karar verdi. Buna göre Erdoğan, kurucu üyelikten istifa edip, partinin normal üyesi olursa Anayasa Mahkemesi kararına göre partiden ihracı gerekmeyecek. Bu aşamadan sonra toplanacak ilk olağanüstü büyük kongrede Erdoğan, kurucu üye olmamasına rağmen genel başkan seçilebilecek.
politics
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Namık Tan, İsrail'in peşmergelere komando eğitimi verdiği haberini dünyaya duyuran New Yorker yazarı Seymour Hersh'le görüşen üst düzey yetkilinin de Dışişleri Bakanı Abdullah Gül olduğunu açıkladı. Gül'e yakın üst düzey bir kaynak da "Hersh'in makalesinde bahsettiği Türk yetkili biziz" dedi. Tan, Dışişleri Bakanlığı'nın haftalık basın toplantısında şöyle konuştu: "Irak'ta mutabakat oluşturulamaz ve bu iç çatışmaya yol açarsa, bölge ülkeleri ve uluslararası camianın söz hakkı doğar. Görüşler Iraklı yetkililere iletildi."
politics
ASKERİN KAYGILARI Erdoğan'la görüşen Genelkurmay Başkanı Org. Özkök, MGK'da oluşan Kıbrıs politikasıyla gelinen nokta arasındaki farka dikkati çekti Serpil Çevikcan BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın Kıbrıs müzakeresi için 10 Şubat'ta tarafları New York'a davet eden mektubunun içeriği ve gelinen son nokta Genelkurmay Başkanlığı'nda rahatsızlık yarattı. Askerin çekinceleri dün hükümete en üst düzeyde iletildi. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a, müzakere öncesi varılan noktadan duydukları "kaygıyı" dile getirerek, MGK'da çizilen devlet politikasının sınırlarına dikkati çekti. Özkök'ün talebi üzerine gerçekleşen ve beklenenden uzun süren 2 saatlik görüşmede, Türk tarafının "masadan kaçan taraf" görüntüsü vermemesi konusunda görüş birliğine varıldı. Kulislere yansıyan bilgilere göre Özkök, Annan'ın mektubunun müzakerelerin hangi zemin üzerinde yapılacağını gösterdiğini, bazı müfhem noktaların resmileştiğini, Türk tarafının temel konulardaki hassasiyetlerini karşılamadığını vurguladı. Özkök "gelinen noktadan kaygı duyduklarını" belirterek, "Metin, Türkiye'nin olmazsa olmaz bazı konulardaki hassasiyetlerini müzakereye kapatmış görünüyor. Bunlar görüşülebilir hale getirilmeli" mesajını verdi. Farklılıklar var Özkök, çok kritik aşamalardan geçildiğine vurgu yaparak, Cumhurbaşkanlığı, Dışişleri Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığı'nın ortak görüşüyle oluşan ve son MGK toplantısında saptanan politika çerçevesinde adım atılmasının önemine de işaret etti. Son dönemde Kıbrıs sorununun çözümü konusundaki "açılımlara dayalı politika"ya dikkati çeken Özkök, Kıbrıs sorununun çözümü için atılan adımlarla, New York öncesi oluşan durum arasındaki farkın Genelkurmay tarafından nasıl algılandığını aktardı. Tehlikeye düşer Mektupta "Türkiye'nin garantörlüğünün teyidi, iki kesimliliğin pekiştirilerek plana yansıtılması ve kademeli olarak azaltılacak Türk askeri varlığıyla hareket serbestisi" olarak sıralanan "olmazsa olmaz konular"ın müzakere edilebilir olmaktan çıkarıldığını vurgulayan Özkök, kaygılarını Erdoğan'la paylaştı. Görüşmede Annan'ın davet mektubunda yer alan "tarafların anlaşmaya varamadıkları konuları kendisinin dolduracağı" önkoşulunun kabul edilmesi talebinden duyulan rahatsızlık da anlatldı. Özkök, bu şartın kabulünün, adadaki Türk askeri varlığını ve Türkiye'nin etkin garantisini tehlikeye düşüreceği görüşünü dile getirdi. Vazgeçilmezleri söyledik Erdoğan da Özkök'e, mektuptaki şartların hafifletilmesine yönelik 2 gündür sürdürülen diplomatik temaslar hakkında bilgi verdi. "Vazgeçilmez" unsurları, hem Annan'la hem de ABD ile görüşmelerinde vurguladıklarını aktaran Erdoğan, önceki gün ABD Başkanı George Bush ve Dışişleri Bakanı Colin Powell'la yapılan görüşmelere değindi. Erdoğan, "askeri varlık ve garantörlüğün etkinliği"nin mutlaka müzakere edilmesi gereken ve Annan'ın doldurmasına izin verilmeyecek 3 başlıktan biri olarak sıralandığını ve bunun için Annan'ın ikna edilmesinin istendiğini de Özkök'e ayrıntılarıyla anlattı.
politics
Önce hayır duası aldı Eşi ve iki oğluyla dün Ankara’ya geçen Mehmet Ali Bayar, ilk olarak annesine gitti. El öpüp hayır duası isteyen Bayar, daha sonra DTP’ye üye kaydını yaptırdı AYDIN HASAN Ankara Merkez sağın yeni lider adayı Mehmet Ali Bayar, DTP’ye üye kaydını yaptırarak, annesinin "hayır dualarıyla" siyasi yürüyüşüne başladı. Amacının "siyasete itibar getirmek" olduğunu belirten Bayar, "Makul çoğunluğun aradığı makul iktidar için bugün yürüyüşe başlıyoruz" dedi. Eşi Ayça, oğulları Ali Nuri ve Emrecan’la birlikte THY’nin tarifeli uçağıyla dün Ankara’ya gelen Bayar, yine VIP salonunu kullanmaktan kaçındı. Bayar’ın isteği üzerine, partililer havaalanına getirilmedi. El öptü, yemek yedi Bayar, daha sonra ailesiyle birlikte, annesi Baysan Bayar’ın Filistin Sokak’taki evine gitti. Bayar’ın elini öpüp hayır duasını istediği annesinin heyecanlı olduğu gözlenirken, Ayça Bayar eşine, "Annenin elini öperken elini cebinden çıkar" diye takıldı. Oğlu için kuru fasulye, pilav, zeytinyağlı dolma ve çerkeztavuğu pişiren anne Baysan Bayar, "Çok heyecanlıyım, oğlum kariyerinde değişiklik yaparak siyasete başlıyor, dualarım onunla" diye konuştu. Annesini ziyaretinden sonra DTP Genel Başkanı İsmet Sezgin’in evine geçen Bayar, Sezgin’le DTP Genel Merkezi’ne geldi. Konfeti ve çiçeklerle karşılanan Bayar’ın üyelik kaydı yapılırken, salon küçük olduğu için izdiham yaşandı. Bayar’ın Demokrat Parti (DP) geleneğinden dördüncü kuşağı temsil ettiğini belirten Sezgin de, "Amacımız Türkiye’de liderler sultasının sona ermesidir" dedi. 10. Yıl Marşı çalındı Bayar’ın törenden sonra binanın üçüncü kat balkonundan partililere yapacağı konuşmanın öncesinde 10. Yıl Marşı çalınması dikkati çekti. "1946 şafağı" olarak nitelediği DP mücadelesini rehber edindiğini ifade eden Bayar, şunları söyledi: "Parlak demokrasi kavgası yolumuzu aydınlatacaktır. Bunu taahhüt olarak alabilirsiniz. Yarının Türkiyesi için yola çıkıyoruz. DTP kurulurken, ben de bu binadaydım. Bu parti şimdi yeni bir umuda kapı açıyor. Geleneklerine sahip, ama 21. yüzyılı yakalamış bir Türkiye için herkesi bu taşın altına elini sokmaya davet ediyorum." Bayar, akşam baba memleketi Sakarya’ya geldi. Depremde evi yıkılan halasına misafir olan Bayar, geceyi deprem konutunda geçirdi. Cadillac ‘jesti’ tutmadı Önceki geceyi İstanbul’daki Çınar Otel’de eşi Ayça, çocukları Ali Nuri ve Emrecan’la birlikte geçiren Mehmet Ali Bayar, sabah 09.30’da Atatürk Havalimanı’na hareket etmek için otelden ayrıldı. Bayar, otelden ayrılırken kapının önünde kendisini bekleyen 34 VE 1600 plakalı eski model Cadillac yerine, İstanbul İl Başkanı Mete Kalyoncu’nun 34 UR 2032 plakalı Renault Scenic marka arabasına bindi. DTP’den bir yetkili, bir vatandaşın arabayı kullanılması için Bayar’a gönderdiğini, ancak Bayar’ın Cadillac’ı tercih etmeyerek, "Gerekirse taksiyle gideriz" dediğini kaydetti. n PINAR AKTAŞ İstanbul Bayar, Ermeni saldırısından sağ çıkmıştı BAKÜ DHA Mehmet Ali Bayar’ın ABD’den Türkiye’ye dönmesi, bir süre diplomat olarak görev yaptığı Azerbaycan’da da ilgiyle izleniyor. Bayar’ın bundan 9 yıl önce Karabağ’da Ermenilerin kurşun yağmuruna tutulduğu ve ölümden kıl payı kurtulduğu konuşuluyor. Türkiye’nin Bakü Büyükelçiliği Müsteşarlığı görevinde bulunan Mehmet Ali Bayar, 1993 yılında bir grup diplomatla işgal altındaki Fizuli cephesine gitti. Yabancı diplomatlara Azerbaycan topraklarının nasıl işgal edildiğini anlatmaya çalışan Bayar, 50 metre kadar uzaklıktaki Ermeni birliklerini gösterirken, aniden ateş başladı. Sayıları yaklaşık 15’i bulan diplomatları güvenli bir sipere ulaştıran Bayar, en son kendisi çukura atladı. Gazeteci İrfan Sapmaz da saldırıyı kare kare görüntüledi.
politics
24 SAAT SÜRE ANKARA, ABD'Yİ UYARDI: Genelkurmay, Musul ve Kerkük'te görev yapacak birliklere "hazır ol" emri verdi. 2. Ordu hazırlıklarını "üst düzeye" çıkardı... ANKARA SERPİL ÇEVİKCAN Peşmergelerin Kerkük'e girişi üzerine çeşitli alternatifleri değerlendiren Genelkurmay Başkanlığı, 2. Ordu'ya Musul ve Kerkük'te görev yapacak birliklerin en kısa sürede görev yerlerine intikal edecek şekilde hazır olmaları emrini verdi. İhtimal hesaplarını daha önceden yapan Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), "kırmızı hatlar"dan en önemlisi olarak belirlediği Musul ve Kerkük'te müdahale gerektirecek gelişmelere karşı hangi birliklerin, nerede ve ne şekilde görev yapacaklarını daha önce saptamıştı. Bu plan üzerinden sınır bölgesinde konuşlandırılan 2. Ordu birliklerinden bu görev için tahsis edilenler, dün söz konusu emirle hazırlıklarını "üst düzeye" çıkardı. Bu durum ABD makamlarına da bildirildi. Kürtleri çıkartın Hükümet ve Genelkurmay Başkanlığı, dün yapılan temaslar sonucunda ABD'ye 24 saat süre verdi. Bu süre içinde ABD birliklerinin Kerkük ve Musul'da kontrolü ele almaları, daha önce Ankara'ya verdikleri garanti çerçevesinde Kürt grupların bu kentlerden çıkarılmaları, ABD'den resmen talep edildi. Değerlendirmeler sonunda dün öğleden sonradan başlayarak bugünkü gelişmelerin de izlenmesi ve ortaya çıkan tabloya göre nihai adımın atılması kararlaştırıldı. Askerlerin olası gelişmelere göre harekete geçmek için hükümetin siyasi direktifini beklediği kaydedildi. İlk tercih ABD ile hareket TSK'nın Kuzey Irak'a müdahalesinin gerekmesi halinde bu konudaki ilk tercih, "ABD birlikleriyle müşterek hareket" şeklinde olacak. Bunun sağlanamaması halinde, TSK'nın bağımsız hareket etme hakkı saklı bulunacak. TSK, "kırmızı hat" tanımını da yeniden gözden geçirdi. İşte müdahale nedenleri... • 1 Peşmergelerin Kerkük ve Musul'da yağma ve talan hareketlerini sürdürmeleri. • 2 Kentlerde kalarak yönetimi ele geçirmeye ve hâkimiyeti sürdürmeye çalışmaları. • 3 Türkmenlere saldırarak yok etme ve zorla göç ettirme hareketine girişmeleri. • 4 Silahlı veya silahsız Kürt gruplarının bu kentlerde demografik dengeyi bozmaya çalışmaları.
politics
SHP lideri Murat Karayalçın, CHP'nin yerel seçimde adaylık önerisini "Arkadaşlarını bırak gel şeklindeki öneriyi kesinlikle kabul edemem. Bu vicdani ve siyasi olarak doğru değil" diyerek reddetti. CHP'nin tüm sol partiler için çatı olması gerektiğini belirten Karayalçın, solda işbirliğine DEHAP'ın engel olduğu iddiasını, "CHP, öteki sol partileri kabul etti de bir tek DEHAP'ı mı reddediyor?" diye değerlendirdi.
politics
Gökçek'e 'şah' EZELHAN ÜSTÜNKAYA Ankara CHP ve SHP'nin Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adaylığına ilişkin görüşmeleri sonuçsuz kaldı. Adaylığını dün açıklayan SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın, CHP'den ancak aday çıkarılmamasını temenni edebileceğini söyledi. Karayalçın, geçen salı bir araya geldiği CHP milletvekilleri Bülent Tanla ve Zülfü Livaneli'nin "SHP'den istifa et, CHP'nin Ankara adayı ol" teklifini "Arkadaşlarımı bırakamam" diyerek redetti. SHP Genel Sekreteri Fikri Sağlar'la birlikte düzenlediği basın toplantısında adaylığını açıklayan "Karayalçın, Siyasiler kuralları belli olmayan satranç oynuyor. Artık bu oyunun sonuna gelindi. Gökçek bu iyiliğimi unutmasın, şah diyorum" dedi.
politics
Erdoğan, kız yurdunda yemek yedi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Sosyal Hizmet ve Çocuk Esirgeme Kurumu'na (SHÇEK) bağlı Gazi Kız Yetiştirme Yurdu'nda kalan çocuklarla nohut, pilav, turşu ve tulumba tatlısından oluşan akşam yemeği yedi. Yurda armağan edilen ve içinde kız çocuklarıyla yurt yetkililerinin bulunduğu minibüsün direksiyonuna geçen Erdoğan, bahçede tur attı. Ziyaret sırasında, Emel Arslan adındaki çocuk Erdoğan'a "Bunu evinizin en güzel yerine koyunuz" diyerek bir gül verdi. Erdoğan da "Evimin en güzel yerine koyacağım" diyerek gülü aldı.
politics
KEŞİF UÇUŞU Kürtler için Kosova senaryosu Kadri Gürsel savaşı yorumluyor Carşamba günkü yazımızı "Saddam rejiminin yıkılması ise biraz daha zaman alabilir" diye bitirmiştik... Yanıldığımızı kabul edelim! İhtiyatı bir yana bırakıp, "Rejimin düşmesi an meselesidir" demeliymişiz. Çünkü rejim, yazının ömrü dolmadan, yani çarşamba günü sona ermeden çöktü. Dün sabah yazı işlerinde "Bağdat direnişsiz düşünce Musul ve Kerkük de kan dökülmeden el değiştirebilir" diye sohbet ediyorduk; bir baktık ki, KYB peşmergeleri Kerkük'e girmiş... Tapu ve nüfus kayıtlarını yok ettiler. 1991'de Erbil'de de aynısını yapmışlar. Sonra akşamüzeri çekilmeye başladıkları haberi geldi. Irak zembereğinden boşanmış; biz durup soluklanalım. 1 Mart'ta TBMM'de tezkereye ret oyu verenler yüzünden o "çizgi" soğan suyuyla çizildi. Kürtler bu çizgiyi görmeyebiliyor. Bir şey belli olmuştu: Türk askeri Kuzey Irak'a giremeyecekti. Bu nedenle peşmerge Kerkük ve Musul'a girebilirdi. Sonra bazı temenniler duyduk. Denildi ki; "ABD Irak'ta merkezi otoritesi güçlü bir federasyon öngörüyor. Kürtler sonunda yine kaybedecekler." Bu temenninin gerçeklikle ilişkisi şüpheli. Bir kere Kuzey Irak Kürtleri 12 yıldır fiilen bağımsız. Orduları, hükümetleri, devlet örgütleri, parlamentoları var. Yeni Irak'ta bundan daha geri bir konumu kabul etmeleri beklenmesin. Şimdi üstelik ABD'nin kilit müttefiki olarak galipler safındalar. Niye kaybetsinler? Henüz adı konmadı ABD'nin, Kürtlerin hukuken bağımsız olmasına "evet" demeyeceği de biliniyor. Peki ne olabilir? Kosova'da 1999'daki NATO operasyonundan sonra yaşananlar, Kuzey Irak'ta olabilecekler hakkında bir fikir verebilir. Arnavutların Kosovası şu an hukuken Sırbistan ve Karadağ'ın bir parçası olmakla birlikte 1999'dan beri fiilen bu birlikten bağımsız. Ve bağımsızlık, Amerikan ordusunun koruması altında hızla pekiştiriliyor. Sırp yetkililer ancak BM'den izin alarak sözde kendilerine ait olan bu toprak parçasına ayak basabiliyor. Kosova'nın dış sınırlarının Sırp ordusu tarafından korunmasına izin verilmiyor. Bu bölgenin Sırbistan'ın bir parçası olduğundan artık söz edilemez. Günün birinde Kosova'nın hukuken de bağımsızlaşması ve ardından Arnavutluk'la birleşmesi beklenmelidir. Belki ancak Irak'ın petrol gelirinden verilecek yüksek bir pay, Kürtlerin Habur'da Arap askerlerinin yeniden nöbet tutmalarına izin vermesini sağlayabilir. Ama, "Zengin Kürtler" senaryosu da komşuları için "Kosova senaryosu" kadar korkutucudur.
politics
Milli Güvenlik Kurulu (MGK) Genel Sekreterliği’nde dün yapılan devir - teslim töreni, askerin ulusal güvenlik konusundaki hassasiyetini ince mesajlarla dile getirdiği bir platforma dönüştü. Görevine veda eden MGK Genel Sekreteri Cumhur Asparuk’un "Milli güvenlik her şeyin üstündedir" mesajını verdiği konuşmasını, ANAP lideri Mesut Yılmaz, Sofya - Galatasaray maçı için Bulgaristan’a gittiğinden dinleyemedi. MGK Genel Sekreterliği binasında düzenlenen törenle, Hava Kuvvetleri Komutanlığı’na atanan MGK Genel Sekreteri Asparuk, görevini Orgeneral Tuncer Kılınç’a devretti. Veda konuşmasında "Milli güvenliğin sağlanması da her şeyin önünde olduğu bilinen ve kabul edilen bir gerçektir" diye konuşan Asparuk, MGK’nın görevini de tarif etti. Asparuk, şunları söyledi: "1961 yılından beri Anayasal bir kuruluş olan MGK toplantılarında ele aldığı konular ile devletin milli güvenlik siyasetini etkileyecek milli güç unsurlarını ve ülkenin siyasi, iktisadi kültürel ve teknolojik durum ve gelişmelerini sürekli takip etmiştir. MGK, her türlü politik kaygıların dışına çıkarak, milli güç unsurlarının milli hedefler yönünde güçlenmesini sağlayacak temel esasları tespit eder." MGK Genel Sekreterliği’ni deveralan Orgeneral Kılınç da "Hiçbir şekilde taviz veremeyeceğimiz, Türkiye Cumhuriyeti’nin üniter ve laik yapısına yönelik tehditlere karşı alınması gereken tedbirleri belirlemek ve görüşlerini Bakanlar Kurulu’na bildirmekle görevli bu Yüce Kurul, Anayasa’da yerini almıştır" diye konuştu. İç kapaktaki siyaset MGK Genel Sekreterliği’ne Hava Kuvvetleri yerine Kara Kuvvetleri’nden atama yapılması açısından da önem taşıyan törene Başbakan Bülent Ecevit, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu, Başbakan Yardımcıları Devlet Bahçeli, Hüsamettin Özkan ve Milli Savunma Bakanı Sabahattin Çakmakoğlu da katıldı. Asker ile gerginlik yaşayan hükümetin ANAP kanadını İçişleri Bakanı Rüşdü Kazım Yücelen’in temsil ettiği törende, MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun’un da aralarında bulunduğu çok sayıda üst düzey bürokrat da yer aldı. Konuklara dağıtılan dosyanın iç kapakçığında "MGK, Milli Güvenlik ve Milli Güvenlik Siyaseti" kavramlarının anayasal ve yasal tanımlarına yer verilmesi anlamlı bulundu. MHP uzlaşmıyor! SALİHA ÇOLAK Ankara ANAP lideri Mesut Yılmaz’ın MGK’da gündeme getirdiği, askerin de, "Meclis’te olgunlaşsın" önerisinde bulunduğu Anayasa değişikliği paketi üzerinde, bu kez de ortaklar arasında görüş ayrılığı ortaya çıktı. ANAP, "uzlaşılan" paketin Meclis’e getirilmesini istiyor, MHP ise, "Daha bakmadık" diyor. 51 maddelik ilk değişiklik paketi taslağını hazırlayan Uzlaşma Alt Komisyonu’nda, "İdam, Kürtçe serbestisi" gibi konulara çekince koyan MHP, 37 maddelik son paketin olgunlaştırılması sırasında çekincelerini giderecek değişiklikler yapılması üzerine taslağı imzaladı. Genel Başkan Devlet Bahçeli’nin de görüşü alındıktan sonra paket liderlere sunuldu ve sonbaharda Meclis’e getirileceği açıklandı. Ancak pakette imzası bulunan MHP’li İsmail Köse, "Tam uzlaşma yok, tartışıldıktan sonra, çekince ortaya çıkarsa liderler görüşür, daha sonra Meclis’e gelir" dedi.
politics
ABD: Bizden iyi dostunuz yok ANKARA Milliyet ABD'nin Ankara Büyükelçiliği, PKK'nın faaliyetlerini sınırlandırmak için aktif gayret gösterdiklerini ve Türkiye'nin terör örgütüyle mücadelesinde ABD'den daha iyi dostu olmadığını bildirdi. Yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı: "ABD'li yetkililerin siyasi temsilcileri ziyaret etmesi, yürüttükleri olağan diplomatik faaliyetleri arasındadır."
politics
İsrailli Bakan: 'Kara günler bitti' BÜNYAMİN AYGÜN İsrail Kamu Güvenlik Bakanı Tsahi Hanegbi, önceki gün İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun resmi davetlisi olarak geldiği Ankara'da gerçekleştirdiği temasların ardından, dün de İstanbul'daydı. Bombalanan Neve Şalom ve Beth Israel sinagoglarını gezen Hanegbi, "Terörle, İsrail - Türkiye ilişkilerini bozmaya, Türkiye'yi karanlık günlere sürüklemeye çalıştılar ancak başaramadılar. Kara günler bitti" dedi. Hanegbi, Türkiye ziyaretinin çok olumlu geçtiğini söyleyerek, Türkiye - İsrail güvenlik işbirliği alanında çok önemli bir mutabakat zaptı imzaladıklarını anlattı.
politics
Kars’a nükleer tehdit İtalya’da Ferrara Üniversitesi’nden Prof. Hayrettin Kılıç, Kars’a 100, Iğdır’a birkaç kilometre uzaklıktaki Ermenistan’ın Metzamor Nükleer Santralı’nın kaza yapabilecek kadar köhne olduğuna dikkat çekti SAYIL NARMANLIOĞLU, TURGAY İPEK Kars DHA Nükleer enerji ve çevre konusunda araştırmalarda bulunan İtalya’daki Ferrara Üniversitesi’nden Prof. Dr. Hayrettin Kılıç, Ermenistan sınırlarında bulunan Metzamor Nükleer Santralı’nın patlamaya hazır bomba olduğunu açıkladı. Kılıç, "Erivan’daki nükleer tehlikenin bir an önce kapanması için Türkiye baskı yapmalıdır. Valilik ve belediye İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvurmalıdır" dedi. Doğu etkilenir Yerel Gündem 21 ve Kars Kent Konseyi’nce düzenlenen konferansta konuşan Kılıç, dünyada 440 nükleer reaktörün bulunduğuna dikkati çekti. Kars’a 100, Iğdır’a ise birkaç kilometre uzaklıktaki Ermenistan sınırlarındaki Metzamor Nükleer Santralı’nın dünyadaki en köhne santrallar arasında gösterildiğini vurgulayan Kılıç, burada meydana gelecek bir kazanın Doğu’yu etkileyeceğini ifade etti. Dünyada birçok ülkenin nükleer santralları terk ettiğine işaret eden Kılıç, Türkiye Atom Enerji Kurumu’nu (TAEK) da eleştirdi. Çernobil faciasından sonra birçok ülkenin radyasyon oranını açıklarken, TAEK’in bunu yapmadığına değinen Kılıç, "Ellerinde bilgi var. Ancak, bunu halka anlatmıyorlar. Bunlar demokratik değiller. Bir şeyi soramıyorsunuz" diye konuştu. Nükleer atığı yok etmek için 350 bin dolara ihtiyaç olduğunu vurgulayan Kılıç, Romanya’nın AB’ye alınmasının altında da "nükleer çöplük" olmasının yattığını iddia etti. Kılıç, "Romanya, Türkiye’den de geri bir ülke. Ancak, AB’ye kabul edildi. Niye edildi? Çünkü Romanya, Almanya’nın nükleer çöplüğüdür" dedi. İran’ın Rusya’ya yaptırdığı iki nükleer santraldan nükleer bomba elde edeceğini savunan Kılıç, nükleer santral yapmaktaki amacın nükleer silah elde etmek olduğunu söyledi. Fındıklar öğrencilere verildi Çernobil kazasından sonra yüzlerce ton fındıkla çayın ihma edildiğini anlatan Kılıç, "Bir bölümüyse okullarda ‘az radyasyonlu’ diye öğrencilere dağıtıldı" dedi.
politics
AKP’de toplu istifa OKTAY KOLTAN Kemer DHA AKP Antalya Kemer İlçe Başkanı Mustafa Bilici, ilçe yönetim kurulu üyeleri ve Göynük Belde Başkanı İbrahim Uysal, partiden topluca istifa etti. Bilici, "Erdoğan’ın, laik cumhuriyetin yerine İslam devletinden söz etmesi, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne dil uzatması, bu da yetmez gibi Atatürk’e sataşması, benim gibi bir Atatürk çocuğunu derinden yaralamıştır" dedi.
politics
Yargı, terör örgütü Hizbullah’ın, devletin en üst kurumlarından Başbakanlığa kadar sızdığına karar verdi. Ankara 1 No’lu DGM, Başbakanlık Bilgi İşlem Dairesi’nde memur olarak çalışan Abdülsamet Yıldız’a 15 yıl hapis cezası verirken, 3 sanığı da idama çarptırdı. Ankara 1 No’lu DGM’deki davanın dünkü karar duruşmasına, 6’sı tutuklu 10 sanık ve avukatları katıldı. Sanıklar esas hakkındaki savunmalarında ve son sözlerinde suçsuz olduklarını ifade ederek, beraat talebinde bulundu. Mahkeme Başkanı Mehmet Orhan Karadeniz, tutuklu sanıklar Mehmet Emin Alpsoy, Mustafa Gürlüer ve Şeyhmus Alpsoy’un, TCK’nın "Anayasal düzeni silah zoruyla değiştirmek" suçunu tanımlayan 146 / 1. maddesi gereği idama mahkûm edildiklerini bildirdi ve kalemini kırdı. Eski Başbakanlık görevlisi Yıldız, Sadullah Arpa ve Abdurrahman Alpsoy da, "yasadışı silahlı örgüt üyesi olma" suçunu düzenleyen TCK’nın 168 / 2 maddesi ve 3713 sayılı yasanın 5. maddesine göre 15’er yıl ağır hapis cezasına çarptırıldı. 24 sanık hakkında örgüte yardım ve yataklıktan 4.5’ar yıl hapis kararı veren mahkeme, suç tarihinde 18 yaşından küçük olan sanıklar Mahmut Kaya ve İsmail Kaya’yı da, TCK’nın 169. maddesine göre 3’er yıl ağır hapse çarptırdı. 1 No’lu DGM; sanıklar Aysel Aldanmaz, Ayşe Sudan, Veli İnce, Halit Karslı, Ahmet Akbulut ve Hüseyin Tamer’in mahkûmiyetlerine yeterli kesin ve inandırıcı delil bulunmadığından beraatlerini kararlaştırdı.
politics
Ailelere mahkeme geldi 10 Soru, 10 Cevap GÖKÇER TAHİNCİOĞLU Aile Mahkemesi nedir? Hükümetin yargıda her alanda ihtisas mahkemeleri kurulması kararı gereğince çıkartılan Aile Mahkemesi Yasası yürürlüğe girdi. Bundan sonra ailelerle ilgili davalarda bu mahkemeler yetkili olacak. Bu mahkemeler nerelerde kurulacak? Aile mahkemeleri, her ilde ve merkez nüfusu 100 binin üzerindeki her ilçede kurulacak. Mahkemelerin kurulmadığı yerlerde bu davalara Asliye Hukuk Mahkemesi bakacak. Mahkemelerde kimler görev yapacak? Mahkemelerde, tek hakim görev yapacak. Sosyal hizmet uzmanı, psikolog ve pedagog da bulunacak. Bu mahkemelerde görev yapacak kişilerde ne gibi nitelikler aranıyor? Sosyal hizmet uzmanı, psikolog ve pedagogların alanlarında uzman olma koşulu aranacak. Hakimlerin, hukuk yükseklisansı yapmış, 30 yaşını geçmiş, evli ve çocuklu olmaları tercih edilecek. Mahkemeler hangi davalara bakacak? Mahkemeler, boşanmalarda eşlerin mali yükümlülüklerini yerine getirmesini sağlamak, eşiyle anlaşamayan ve ihtiyaç duyanları sağlık kuruluşlarına, huzurevlerine yerleştirmek, bakıma muhtaç çocukları meslek edinme kursu veya eğitim kurumuna yerleştirmek, ayrılan eşlerin çocuklarına karşı sorumluluklarını yerine getirmesini sağlamak, ailesi nedeniyle bedensel ve zihinsel gelişimi tehlikede bulunan çocuğu, özel bir eğitim kurumu ya da özel bir sağlık kuruluşuna yerleştirmek gibi konulara bakacak. Sorunların çözümü her zaman dava yolu ile mi olacak? Mahkemeler, sorunları önce "sulh" yoluyla çözmeye çalışacak. Sonuç alınamazsa davaya geçilecek. Hakimin evli ve çocuklu olması neden tercih nedeni? Hakimin, tarafları daha iyi anlayabileceği, tarafların psikolojisini göz önünde bulundurabileceği... Mahkemelerde sosyal hizmet uzmanı, psikolog ve pedagogların görevlendirilmesinin amacı ne? Uzman bu kişiler, mahkemenin verdiği kararların takibi ve yerine getirilmesinde görevlendirilecek. Bu konularda halen devam eden davalara hangi mahkeme bakacak? Halen bu davalara bakan mahkemeler, Aile Mahkemesi kurulana kadar dosyalara bakmayı sürdürecek. Yasanın kısa zaman içinde uygulanabilirliği var mı? TBMM, 1979 yılında Çocuk Mahkemeleri Yasası’nı çıkarttı. Aile Mahkemeleri Yasası gibi nüfusu 100 binin üzerindeki her yerleşim biriminde Çocuk Mahkemesi kurulacaktı. 24 yıl geçmesine rağmen Türkiye’de sadece Ankara, İstanbul, İzmir ve Trabzon’da çocuk mahkemesi kuruldu. Hukukçular, bu sürede en az 100 Çocuk Mahkemesi kurulması gerektiğine dikkat çekerek, Aile Mahkemeleri’nin de kısa sürede yaşama geçirilmesinin zor olduğunu söyledi.
politics
HANGİSİ TAKİYE? AKP lideri Recep Tayyip Erdoğan, seçimlerdeki en büyük rakibi CHP’yi Nevşehir’de ağır dille eleştirdi. Erdoğan, Kırşehir mitinginde ise seçim sonrası yolsuzlukla savaş için CHP’yi ortaklığa davet etti NEVŞEHİR DHA Miting alanlarındaki sert söylemleriyle dikkat çeken AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, eleştirilerini meydanlara 80 binleri toplamayı başaran en büyük rakibi CHP’ye yöneltti. Nevşehir’de CHP’yi bir medya grubuyla işbirliği yapmakla suçlayan Erdoğan, Kırşehir mitinginde ise seçim sonrası yolsuzluklar konusunda ortaklık yapmaya çağırdı. ‘İFTİRA EDİYORLAR’ Nevşehir Telekom Meydanı’nda halka seslenen Erdoğan, AKP’nin "önlenemez" yükselişinden korkan partilerin iftira kampanyası başlattığını öne sürdü. Bir önceki seçime katılamayan partilerin seçim sandıklarına temsilci verememesini eleştiren Erdoğan, bu uygulamanın adil olmadığını savundu ve CHP’nin de 1946 seçimlerindeki açık oy, gizli tasnif uygulaması yaptığını anımsattı. Erdoğan, 15 bin kilometre duble yol yapacakları vaadini anımsatarak, şöyle konuştu: "Bu kâfir zihniyet bunu da saptırıp ‘Nasıl yapacaksınız?’ diyor. Baktım, CHP bize saldırıyor. Baykal, kibar insandı. Ben de kendisine saygı duyuyorum. Dokunulmazlık konusuna değiniyor. Benimle ilgili dosyalar ‘şu, bu’ diyorlar. ‘İSKİ HATIRLATMASI’ Bir taraftan ‘demokrasi’ diyeceksin, bir taraftan ‘dokunulmazlık zırhına bürünmesin’ diyeceksin. Bizimle ilgili konuşurlarsa biz de konuşuruz. Hiçbir yolsuzluğun altında imzamı göremezler. Ama, onların, İSKİ’si var." Kırşehir’de de halka seslenen Erdoğan, "Türkiye, CHP’nin cemaziyülevvelini iyi bilir" dedi. Baykal’ın kendisiyle özel olarak ilgilenmeye başladığını, "arkasında dosya olan insan bu ülkeyi yönetemez" dediğini söyleyen Erdoğan, kendisinin dokunulmazlık zırhına bürünmek gibi bir durumunun olmadığını söyledi. Millete hizmet yolunda bedel ödemeye hazır olduğunu belirten Erdoğan, şöyle konuştu: "Arzu etmezdim, istemezdim böyle sataşmalar olsun. Halbuki kendisine bir sevgim vardı, yine olacak inşallah. Erdoğan milletvekili değil, dokunulmazlık zırhına girmeyecek de, hazırlanmıyor da. Diyorum ki yarın, inşallah bu Meclis’te AKP ile CHP birlikte olacaktır. Yolsuzluklar konusunda el ele, omuz omuza vermeye hazırız. Ülkede bu yolsuzlukları beraber kaldıralım. Buna da hazırlarsa zaten sorun yok." ANAP’A DA TAŞ Erdoğan, bastırdıkları afişlerde AKP’yi siyah ampülle tasvir eden ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz’ı da "Bu aydınlık ampul biziz, karanlık olan sensin" diyerek eleştirdi. 5 SORU 5 CEVAP Erdoğan nedeniyle AKP kapatılır mı? 1- AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kuruculuktan istifa edip genel başkanlığı bırakmaması nasıl yorumlandı? Hukukçular, Yüksek Mahkeme’nin kararını tam olarak yerine getirmeyen Erdoğan’ın "hukuka karşı hile" yaptığı görüşünde birleşti. Kaynaklar, bunun Erdoğan için bir dizi hukuki sonuç yaratabileceğine dikkat çekti. 2- AKP’ye kapatma davası açılır mı? Siyasi Partiler Yasası’na (SPY) göre, Anayasa Mahkemesi’nin kararlarına uyulmaması durumunda, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın kapatma davası açma yetkisi bulunuyor. Ancak yapılan değişiklikle, ihtar kararlarına uymama, kapatma nedeni olmaktan çıkarıldı. Bu nedenle başsavcının ya AKP hakkında, Erdoğan’la parti üyelerinin söz ve eylemlerini de içine alacak kapsamlı bir kapatma davası açacağı ya da partiye ikinci kez ihtar verilmesi için başvuruda bulunacağı belirtiliyor. 3- Mahkeme kararını yerine getirmeyen kurucular kurulu için işlem yapılabilir mi? SPY’ye göre 312. maddeden mahkûmiyeti bulunan bir kişi, siyasi partiye üye olamıyor. Bu nedenle Erdoğan ve Kurucular Kurulu’nun tavrı, "yargı kararlarına uymamak" anlamı taşıyor. Kaynaklar, bu durumda, üyeler hakkında TCK’nın "yetkili makamların emirlerine itaatsizlik" başlığında düzenlenen ve 6 aya kadar hafif hapis cezası öngören 526. maddesinden dava açılabileceğini vurguluyor. Başsavcının bunun üzerinde de durduğu, SPY’den TCK’ya bu konuda gönderme yapılıp yapılmadığını araştırdığı belirtiliyor. 4- Mahkeme kararını yerine getirmemesi Erdoğan’ın politik yaşamını nasıl etkiler? Yüksek Seçim Kurulu’nun 312. maddeden aldığı ceza nedeniyle adaylığına vize vermediği Erdoğan’ın milletvekili olabilmesi için "memnu haklarının iadesi"ni kazanması gerekiyor. TCK’nın 122. maddesine göre, bir kişiye memnu haklarının iade edilmesi için bu kişinin "pişmanlık duyduğunu ihsas edecek surette iyi halli görülmesi" gerekiyor. Ancak mitinglerde oldukça sert bir üslup kullanan ve Anayasa Mahkemesi kararını yerine getirmeyen Erdoğan’ın iyi halini mahkemeye kanıtlamasının sorun olabileceği ifade ediliyor. 5- Bu ihtimaller nasıl ortadan kalkar? SPY’ye göre, bu ihtimallerin ortadan kalkması için Erdoğan’ın partinin genel başkanlığından ayrılması ve partiye üye dahi olmaması gerekiyor. AKP’den haremselamlık yürüyüş KONYA DHA AKP’nin Konya’daki halk yürüyüşünde "harem selam" uygulaması yapıldı. Mevlana Müzesi önünden başlayan yürüyüşte kadınlar erkeklerden 3 metre geride, ayrı yürüdü. AKP Merkez Karar Yürütme Kurulu üyesi ve Konya 1. sıra milletvekili adayı Doç. Dr. Halil Ürün, "Sokaklar dardı. Bayanlarımızın daha rahat etmesi için böyle bir uygulama oldu" dedi. Ürün, kendisini görüntüleyen bir kadın basın mensubunu da göstererek, "Bakın beni bile bayan bir kameraman çekiyor. Biz niye selamlığa geçelim ki?" dedi. Ürün, AKP Grup Başkanı Bülent Arınç’ın "Türban sorununu çözmek AKP’nin namusudur" sözüne de sahip çıkarak, "Bu hepimizin görüşüdür" diye konuştu.
politics
Başbakan Bülent Ecevit, AKP ve CHP’nin ilk seçimde "sabun köpüğü" gibi dağılacağını söyledi. AKP’yi "karanlık bir geçmişin mirasçısı" diye nitelendiren Ecevit, CHP’nin de oy uğruna bölücülerle işbirliği ve her görüşle kur yaptığını iddia etti. Parti grubunda konuşan Ecevit, ufukta yeni bölünme veya partileşme girişimleri göründüğünü ifade ederek, AKP ve CHP’yi hedef alarak şunları söyledi: "Karanlık bir geçmişin mirasçısı AKP, kendini baştan aşağı yenilenmiş gibi göstererek, siyaset sahnesinde birinciliğe oynayabileceğini sanıyor. Son seçimlerde ağır yenilgiye uğramış hatta silinmiş olan CHP ise, şimdi oy uğruna bölücü bir partiyle bile işbirliğini göze alıyor. Her görüşe kur yapıyor. Fakat seçim vakti geldiğinde böyle partiler sabun köpüğü gibi dağılıp gidecektir." Ecevit, Türk halkının siyasette maceracılığa kapılmayacak kadar sağduyulu olduğunu kaydetti. Baykal’dan tepki Bu arada Ecevit, Meclis’ten ayrılırken, CHP’nin işbirliği yaptığını iddia ettiği bölücü partinin HADEP olduğunu söyledi. Erdoğan, Ecevit’in "AKP karanlık geçmişin mirasçısı" sözlerine, "Ecevit, çok daha kirli bir geçmişin mirasçısı durumunda" diye yanıt verdi. Ecevit’in sözleri Genel Kurul’da AKP ve DSP’lileri birbirine düşürdü. Ecevit’in sözlerini sorumsuzluk olarak niteleyen SP Genel Başkanı Recai Kutan, Erdoğan’ın intihar cellatlığıyla ilgili sözlerinin nedenini RP dönemine bağlamasına da tepki gösterdi. Kutan, "Erbakan, böyle söylemezdi" dedi. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal da Başbakan Bülent Ecevit’in "CHP bölücülerle işbirliği yapıyor" şeklindeki sözlerine tepki gösterdi. Baykal, "Sayın Ecevit, CHP’lilerden hemen özür dilemelidir" dedi.
politics
Kadeh tokuşturdu Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, eşi Semra Sezer ile birlikte resmi konuğu olarak Ankara'da bulunan Sırbistan - Karadağ Cumhurbaşkanı Svetozar Maroviç ve eşi Djorjina Maroviç onuruna Çankaya Köşkü'nde akşam yemeği verdi. Yemeğin en gözde ismi Sırp First Leydi oldu. Djorjina Maroviç, siyah ceketinin içine giydiği transparan bluzla dikkat çekti. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da önce Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök'ün eşi Özenç Özkök, ardından da Semra Sezer'le sohbet etti. Erdoğan, Semra Sezer'le kadeh tokuşturdu.
politics
SEÇİME DOĞRU Küskünler’e yeter artık! Anayasa Mahkemesi, "küskünler" olarak nitelendirilen ve 3 Kasım’da yapılacak seçimi iptal ettirmek isteyen milletvekillerinin, TBMM’nin tatile girme kararının iptali ve yürürlüğün durdurulması istemiyle açtığı davayı, "konunun görev alanına girmediği" gerekçesiyle reddetti. Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Haşim Kılıç, söz konusu TBMM kararının, Anayasa Mahkemesi görev alanına giren bir karar olmadığı sonucuna varıldığını, kararın 8’e 3 oy çokluğuyla alındığını kaydetti. Çiller: Yüreğin varsa karşıma gel Samsun, Ordu ve Giresun’daki mitinglerde halka seslenen DYP Genel Başkanı Tansu Çiller, Samsun Cumhuriyet Meydanı’ndaki konuşmasında ağırlıklı olarak AKP ile CHP’ye yüklendi. Erdoğan’ın televizyon programlarında karşısına çıkmaktan kaçtığını söyleyen Çiller, "Tayyip Erdoğan yüreğin yetiyorsa karşıma gel. Başbakanın kim olacak? Aksu, Gönül, Gül kim olacaksa, sen korkuyorsan onları yolla" dedi. İspanyolca şarkı suç unsuru oldu! CHP, Trabzon milletvekillerinin tanıtımı için geçen Cumartesi günü saat 14.00’da, sanatçılar Ege ile Volkan Konak’ın katılımıyla Atatürk Alanı’nda bir konser düzenledi. Konserde, Konak’ın şarkısına İspanyolca bir nakarat söylemesi, hükümet komiserini harekete geçirdi. Hükümet komiseri, "Türkçe’den başka bir dilde seçim propagandası yapılamayacağı" gerekçesiyle sanatçıyı uyardı. Ardından da Konak hakkında, savcılığa suç duyurusunda bulundu. Taşar: AKP Türk turizmini bitirir Turizm Bakanı Mustafa Taşar, olası bir AKP iktidarının turizmi olumlu etkilemeyeceğini belirterek, "Türkiye’nin geleceğini de karartacağına inandığım bu tür marjinal unsurların, turizme de faydası olacağını düşünmüyorum" dedi. AKP iktidarının gerçekleşeğini düşünmediğini de ifade eden Taşar sözlerini şöyle sürdürdü: "Yani bir zihniyet düşünün ki kendisi belediye başkanıyken İstanbul’da kasırlarda turistlerin gittiği yerde içkiyi yasaklamış. Bu zihniyetle nereye varılabilecekse oraya varılabilecektir. " Işıkara: Keşke çocuklar oy verse ANAP İstanbul 3. Bölge milletvekili adayı Ahmet Mete Işıkara, Kültür 2000 Okulu’nda "Deprem Dede" sloganlarıyla karşılanınca, "Bu çocukların oy hakkı olsa AKP vız gelir" dedi. Işıkara, bir öğrencinin "Milletvekili seçilirseniz, ilk ne yaparsınız?" sorusuna, "Deprem Önleme Projesi’ni geliştireceğim. Kandilli tıkır tıkır işliyor. Eğer seçilirsem bunu Türkiye’de başaracağım" yanıtını verdi. Kutan: Liderlerin en temizi benim SP lideri Recai Kutan, "Hakkında yolsuzluk iddiası bulunmayan tek parti lideri benim" dedi. Kutan, Iğdır’daki mitingde, iktidara gelmeleri durumunda yolsuzlukları önleyebileceklerini söyledi. Kutan şöyle konuştu: "Bütün siyasi liderlerin hakkında yolsuzluk soruşturması ve davası açılmıştır. Bu nedenle bizi iktidara getirin, yolsuzlukların hepsine dur diyelim."
politics
Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, rektörlerin "görmediklerini" öne sürdüğü YÖK yasa taslağında geri adım attı. Çelik, Türk Silahlı Kuvvetleri, üniversiteler ve sivil toplum örgütlerinin görüşlerini alacak. Ancak TBMM üç hafta içinde tatile gireceği için, taslağın yasalaşması gelecek yasama yılına kalacak. MEB'le RTÜK arasındaki protokolün imza törenine katılan Çelik, taslağa katkısı istenen ve resmi yazı yazılan 77 rektörün sadece ikisinden yanıt geldiğini kaydetti. YÖK Başkanı Prof. Dr. Kemal Gürüz'ün "Biz bu işin içinde olmayız. Taslağa karşıyız" dediğini ifade eden Çelik, "Karşı taraf elini uzatmıyorsa yapılacak bir şey yok" dedi. 14 Temmuz'da Bakanlar Kurulu'nda üyelerin görüşlerinin alınacağını kaydeden Çelik, "TBMM'ye gönderilip gönderilmeyeceğine Bakanlar Kurulu karar verecek. Gönderilmeyeceği yönünde karar çıkacağını tahmin ediyorum. Teklifim bu yönde olacak" diye konuştu. Taslağı rektörlere ve Üniversitelerarası Kurul üyelerine göndereceklerini belirten Çelik, "Makul sürede katkı isteyeceğiz. Bazı değişiklikler olabilir. 90 maddelik taslağın komisyonlarda görüşülmesi ve Genel Kurul'a taşınması da uzun zaman alacaktır" şeklinde konuştu. "Üniversitelerde türban yasağı kaldırılacak mı?" sorusuna, "Geçmişte ne varsa bu yasada da onu koruduk" yanıtını veren Çelik, laiklikle ilgili eleştirileri de şöyle değerlendirdi: "Ahmet, Mehmet üniversitenin başındaysa Atatürkçülük ve laiklik problemi yoktur, başkası gelirse problem vardır mantığı yanlıştır. Kimse vazgeçilmez değildir. Mezarlıklar kendisine vazgeçilmez diyenlerle dolu." Rektörler Çankaya'ya çıkıyor Üniversitelerarası Kurul Başkanı Prof. Dr. Tunç Erem, taslakla ilgili pazartesi veya salı günü Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'le görüşeceğini açıkladı. Erkan Mumcu'nun bakanlığı döneminde görüşlerini belirten, ancak daha sonra açıklama yapmayan Sezer'in, sessizliğini bozacağı kaydedildi.
politics
'Ankara pazarlık gücümüzü azalttı' AKP hükümetine üstü kapalı sitem eden Denktaş, "Rumlar AB yoluyla Kıbrıs'a hâkim olmaya çalışıyor. Buna razıysanız, Anadolu'da bize yer hazırlayın" dedi ANKARA Milliyet İsviçre'deki görüşmelere katılmayan KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, AKP hükümetine üstü kapalı sitemde bulundu. Denktaş, Ankara'nın tavrı nedeniyle New York ve Lefkoşa'daki görüşmeler sırasında pazarlık gücünün zayıfladığını savundu. Denktaş, CNN Türk'te yayınlanan Ankara Kulisi'nde Milliyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Fikret Bila ve Hürriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Sedat Ergin'in sorularını yanıtladı. Referandumda Kıbrıs halkına hayır oyu kullanmalarını söyleyeceğini belirten Denktaş, "Ankara'dan gelen talimatı kabul ettik. Bizim ümidimiz Türkiye'ye verilen sözlerdi. Ancak bunlar gerçekleşmedi" dedi. Denktaş şunları kaydetti: "Talimatın dışına çıkamazsın dediler. Benim müzakereciliğimin bu durumda kıymeti kalır mı? Başbakan'la uzun telefon görüşmesi yaptım. Biz New York'a gitmeden önce Ankara çok ümitliydi. Ancak sonra beklenen olmadı. Rumlar AB yoluyla Kıbrıs'a hâkim olmaya çalışıyor. Buna razıysanız Anadolu'da Kıbrıs Türklerinin yerini hazırlayınız. Türkiye'nin AB yolunda engel değiliz. Türkiye Kıbrıs'la ilgili stratejik çıkarlarından vazgeçmişse bize söylesin." 'Ceplerin bloke edilmesi rezillik' Bu arada Denktaş, İsviçre'deki müzakerelerden bilgi sızmaması için heyetlerin cep telefonlarının bloke edileceği yönündeki haberlere de sert tepki gösterdi. Denktaş, "Olursa bundan büyük rezillik, ayıp olamaz. Bu kabul edilmez bir baskıdır. Bu baskı altında çıkacak neticeyi kabul etmek şerefsizliktir" dedi.
politics
Öğrenciler hem YÖK'ü hem AKP'yi eleştirdi HALUK ATALAY İstanbul İstanbul Üniversitesi Öğrenci Koordinasyonu üyesi 20 kişilik öğrenci grubu, YÖK protestosu yaptı. Öğrenciler, "İktidar kavgası değil, eşit - parasız eğitim istiyoruz" yazılı pankartla ana çıkış kapısına yürüdü. "YÖK kalkacak, polis gidecek", "Üniversiteler bizimle özgürleşecek" sloganları atan grup adına bir öğrenci, hazırlanan bildiriyi okudu. Bildiride, İmam Hatip'li öğrencilere üniversitelerin kapılarının açılacağını, böylece laiklik ilkesinin zarar göreceğini iddia eden YÖK'le, antidemokratik uygulamaları sona erdireceğini öne süren AKP iktidarının uzlaştığı savunuldu.
politics
İçtüzük değişikliği Meclis'ten geçti AKP'lilerin muhalefetteyken Anayasa Mahkemesi'ne başvurarak iptal ettirdikleri, Fevzi Şıhanlıoğlu'nun öldüğü kavgalı oturumlara neden olan içtüzük değişikliği, bu kez AKP'lilerce Meclis'ten geçirildi. Temel kanuna ilişkin 91. maddedeki düzenleme, kanunların, Danışma Kurulu'nda muhalefet ile uzlaşma sağlanamasa da, Genel Kurul'da 330 oyla temel kanun olarak maddeleri ele alınmadan görüşülmesine olanak sağlıyor.
politics
12 Eylül’deki metinler gibi Gazete yazarları Genelkurmay’ın açıklamasını çok sert buldu İHSAN YILMAZ İstanbul Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz’ın başlattığı "ulusal güvenlik" tartışmasında Genelkurmay’ın yaptığı sert açıklamaya "demokrasi" tepkisi geldi. Genelkurmay açıklamalarına seslerini yükseltmeye başlayan kesimlerin başında gelen yazarların büyük kısmı, verilen tepkiyi çok sert buldu. Görüşler şöyle: ‘En ağır muhtıra’ • Ali Bayramoğlu: (Sabah Gazetesi) Bu tonda bir açıklamanın çok tehlikeli olduğunu düşünüyorum. Yılmaz’ın da, diğer benzer kalemlerin de ulusal güvenlik konusundaki eleştirilerini, neredeyse doğrular nitelikte bir açıklamadır. Neredeyse cumhuriyet tarihinin en ağır muhtıra metinlerinden birine benziyor. 12 Eylül metnine baktığınız zaman çok farklı bir durumla karşı karşıya gelmezsiniz. • Oral Çalışlar: (Cumhuriyet) Böyle bir tartışmayı Silahlı Kuvvetler’in üzerine alması doğru değil. Bu, sonuçta siyasi karardır. Bu siyasi kararı, başta TBMM olmak üzere, toplumun bütün kesimlerinin tartışarak bir sonuca ulaştırması gerekiyor. Ben bu nedenle askerin bu kadar sert çıkışını yerinde görmüyorum. • Serdar Turgut: (Hürriyet) Ulusal güvenlikle ilgili bir tartışma değil, söyleyen kişiyle ilgili bir tartışmadır. Bir şeyler işaret ediliyor, hissiyat belirtiliyor. Türkiye’nin dönüm noktasıdır açıklama. Yüzde yüz destekliyorum. Çok da demokratik buluyorum. Sert bulmuyor, demokratik ve yerinde, güzel buluyorum. • Haluk Şahin (Radikal): Askerin bu tartışmaya bu düzeyde girmemesini tercih ederdim. Mesut Yılmaz'ın bu konuyu o kongrede getirilmesinin yerinde olmadığı kanatindeyim ama birtakım meselelerin üzerine 'dikkat milli güvenlik' yaftası asılarak onların tartışma alanının dışına itilmesine de karşıyım. • Etyen Mahçupyan: (Zaman) Askerin söylediklerine baktığımda genelde Türkiye'deki zaaflara işaret etmiş, bunlarda haklı ama ulusal güvenliğin bir ayak bağı olduğu da bir gerçek. Demokratik ülkede asker böyle konuşmaz.
politics
ABD, KKTC için çalışıyor Dışişleri Bakanı Powell'la görüşen KKTC Başbakanı Talat, ABD'nin Kuzey Kıbrıs'a uygulanan izolasyon ve ambargonun kaldırılması için çalışma yaptığını açıkladı Amerika'daki temasları çerçevesinde New York'taki BM binasında ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell ile dün görüşen KKTC Başbakanı Mehmet Ali Talat, ABD'nin, KKTC'ye uygulanan izolasyon politikaları ve ambargonun kaldırılması için teknik ve yasal bir çalışma yaptığını ve bu çalışmanın neticelerini ilerleyen günlerde açıklayacaklarını söyledi. 'Olumlu geçti' Yarım saat süren görüşmenin ardından açıklama yapan Talat, görüşmenin son derece olumlu geçtiğini ifade etti ve şöyle konuştu: "Kıbrıs Türkleri referandumda çözümden yana tavır koyarak üzerine düşeni yapmıştır. Şimdi sıra uluslararası toplumun üzerine düşeni yerine getirmesi ve KKTC'ye uygulanan ambargo ve izolasyonu kaldırmasındadır. Son gelişmelerle artık adil olmayan izolasyonun kaldırılması gerektiğini uluslararası toplumun da anladığına inanıyorum. Zaten Powell görüşmesi de bunun bir ispatı" dedi. Görüşmede, bir toplumun başka bir toplumun olumsuz tavırdan dolayı cezalandırılamayacağını belirttiğini ifade eden Talat, Powell'ın bu durumu "iyi anladığını" söylediğini kaydetti. 'Asker' yanıtı Talat, bir Rum gazetecinin, "Türk askeri ne zaman adadan ayrılacak? Bu konuda görüşme gündeme geldi mi?" şeklindeki sorusuna, "Türk askerinin adada kalması yönünde oy veren kesim Rumlardı. Türk toplumu ise çözümden yana tavır koydu" şeklinde yanıt vererek, Türk askerinin kalacak olmasının sorumluluğun Rumlarda olduğunu belirtti. Talat, Washington temaslarına ise bugün başlıyor. 'Evet'çi Rum lidere bomba Kıbrıs Rum Kesimi'nde Annan Planı tartışmaları, şiddete dönüştü. İkinci büyük siyasi parti olan ve referandum öncesi tavrını 'evet' olarak belirleyen DİSİ'nin lideri "evet"çi Nikos Anastasiadis'in Limasol'daki evine dün sabah el bombalı saldırı düzenlendi. Saldırı maddi hasara yol açtı. Referandumda "evet"i destekleyen Anastasiadis, Rum Yönetimi lideri Tasos Papadopulos'tan, halkı kandırdığı gerekçesiyle şikâyetçi olmuştu. Kuzey Kıbrıs'a gidecek turiste engel Rum Yönetimi, AB ülkesi vatandaşlarını KKTC'ye gitmemeleri yönünde uyardı. Rum Kamu Düzeni ve Adalet Bakanı Doros Theodoru, KKTC'den adaya giriş yapacak ya da Rum kesiminden geçerek geceleyecek AB vatandaşı turistlere, "Başlarına gelebileceklerden kendileri sorumlu olacak" tehdidinde bulundu. Turistler için hazırlanacak broşürde, "Bu otellerde kalırsanız hakkınızda dava açabilir" uyarısı yer alacak. Rumların 'servet iadesi' korkusu Kıbrıslı Türklerin, 1974'te Güney Kıbrıs'ta bıraktıkları servetlerinin iadesi veya tazminat ödenmesi amacıyla izleyecekleri hukuki yolu öğrenmek için Rum avukatlara başvurmaları ve ABD'nin konuya gösterdiği ilgi, Tasos Papadopulos yönetimini telaşlandırdı. Rum kesimindeki gözlemciler, Kıbrıslı bir Türk'ün güneydeki servetinin iadesi veya tazminat istemiyle AİHM'de dava açması halinde, Rum Yönetimi ve AB'nin zor duruma düşeceğini söyledi.
politics
Sınıf iktidarı istemek yasaldır’ TKP’nin kapatılması için dava açan Yargıtay Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, komünist sözünün Anayasa’ya aykırı olmadığını savunarak kendi açtığı davanın reddini istedi GÖKÇER TAHİNCİOĞLU Ankara Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, Türkiye Komünist Partisi’nin (TKP) kapatılması istemiyle açtığı davanın reddini talep etti. Partinin adındaki "komünist" sözcüğünün Anayasa’ya aykırı olmadığını savunan Kanadoğlu, Siyasi Partiler Yasası’nın (SPY), bu sözcüğün kullanımını yasaklayan 96. maddesinin de iptalini istedi. Kanadoğlu’nun talebi yerinde görülürse, bundan sonra partilere "faşist, islamcı, nasyonal sosyalist" gibi isimler konabilecek. Adındaki komünist ifadesini çıkarması yönündeki ihtar kararını yerine getirmediği için TKP’nin kapatılması istemiyle Anayasa Mahkemesi’nde dava açan Kanadoğlu, komünizme ilişkin görüşünü değiştirdi. Kanadoğlu, esas hakkındaki görüşünde şu saptamalarda bulundu: "İktidarların seçimle değişebilirliği kuralına aykırı bir tutum alınmadığı sürece, sınıf iktidarını istemek ya da bu yolda çalışma yapmak yasalara aykırı değildir. Davalı partinin tüzüğünün herhangi bir diktatörlüğü savunur nitelikte olmadığı açıktır. Batı Avrupa komünist partilerinde başlayan Eurokomünizm akımı, Doğu Avrupa ülkeleri ve Sovyetler Birliği’nin yıkılmasıyla başlayan demokratikleşme hareketlerinin, dünya komünist hareketi ve partileri üzerinde önemli etkileri olmuştur. Bu, davalı partinin programında ve söylemlerinde açıkça görülmektedir. Komünizmin sürekli değişim içinde olduğu da açıktır." SPY’nin "komünist, anarşist, faşist, teokratik, din, dil, ırk ve mezhep adlarıyla siyasi partiler kurulamaz" şeklindeki 96. maddesinin iptalini isteyen Kanadoğlu, maddenin iptali durumunda davanın yasal dayanaktan yoksun kalacağını, bu nedenle reddedilmesi gerektiğini belirtti. Talep yerinde görülürse, "teokratik, faşist, nasyonal sosyalist, islamcı, anarşist" isimleriyle parti kurulabilecek. Erdoğan siyasi yasaklı durumdan kurtulmasına rağmen, AKP’nin kapatılması ısrarını sürdüren Kanadoğlu’nun, aynı gerekçeyle dava açtığı TKP’nin durumunda hiçbir değişiklik olmamasına rağmen davanın reddini istemesi hukukçular tarafından "çelişkili" bulundu.
politics
Başbakan Yardımcısı ve ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz, laiklik ilkesini sağlıklı temellere oturtmak gerektiğini vurgulayarak, "Gerçekten laik bir ülkede, laik devletin dini olmaz. Çünkü din fertler içindir. Türkiye, AB’ye ancak laiklik ilkesini güçlendirerek girer. Bunun yolu sertlikten değil, daha fazla özgürlükten geçer. AB’de bu sorunu çözüme kavuşturmamış ülke yoktur" dedi. Hacıbektaş Kültür Vakfı’nın düzenlediği AB - Türkiye - Aleviler konulu panelin açılış konuşmasını yapan Yılmaz, sorunları görmezden gelerek sonsuza kadar devam etmenin mümkün olmayacağını dile getirdi. İnanılan değerleri istismar ederek siyaset yapma döneminin kapandığını, bu yaklaşımların birtakım müdahaleleri davet ederek demokrasiye zarar verdiğini de ifade eden Yılmaz, şunları söyledi: "Laik devlet, din ve inanç sahiplerinin her birinin değerlerine saygılı olmak zorundadır. Din öğrenimini inanç sahiplerine ve onların örgütlerine bırakmak, bu alanda serbestlik sağlamak zorundadır. Din ve inancı öğretmek noktasında laik devlet kimseyi zorlayamaz. Kamu sağlığını ve düzenini korumak dışında onlara yasak koyamaz." Yılmaz, daha sonra Alevilerle birlikte lokma yedi.
politics
Başbakanlık, dini yayında geriledi EZELHAN ÜSTÜNKAYA Ankara Başbakanlık, değişiklik yaparak İslamcı yayınlara fırsat verdiği Radyo ve Televizyon Üst Kurulu'nun (RTÜK) hazırladığı yönetmelikle ilgili geri adım attı. Başbakanlık tarafından yönetmelik taslağından çıkarılan "Din veya dini duygular, kişisel veya siyasi çıkar ya da nüfuz sağlamak amacıyla kullanılmamalıdır" cümlesi, ilgili bölüm metnine yeniden eklendi. Üst Kurul, dün Başbakanlık'ta bekletilen yönetmelikle ilgili olağanüstü toplandı. RTÜK, "irticai yayınlarla mücadele edileceğini" bildirdi. Yönetmelik, Başbakanlık ve RTÜK arasında görüşme trafiğine neden oldu. Başbakanlık, gönderilen bütün metinlerin gönderen kurumla birlikte Anayasa ve ilgili mevzuatlar çerçevesinde incelendiğini bildirdi. Erbakan'ın adayı TRT için başvurdu Yücel Yener'in istifasıyla boşalan TRT Genel Müdürlüğü için, Emniyet Genel Müdür Yardımcısı ve Sözcüsü Feyzullah Arslan ile Akbil soruşturmasında adı geçen İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür Dairesi Başkanı Şenol Demiröz de aday oldu. 1996'da Necmettin Erbakan'ın TRT adayı olan Demiröz'ün, Başbakanlık ve RTÜK'te kulis yaptığı ifade edildi. 15 Nisan'da sona erecek olan adaylık için şimdiye kadar 43 kişi başvurdu. ANAP'ın da artık bir milletvekili var HAKAN ŞANLITÜRK Ankara Hakkâri Bağımsız Milletvekili Mustafa Zeydan, ANAP'a katıldı. Zeydan'ın katılımıyla TBMM'de temsil edilen siyasi parti sayısı dörde yükseldi. ANAP Genel Başkanı Ali Talip Özdemir'le birlikte dün partiye gelerek genel başkan yardımcılarıyla tanışan Zeydan, 14 Nisan Pazartesi günü düzenlenecek törenle ANAP'a katılacak. TBMM'de sandalye dağılımı şöyle oldu: AKP 365, CHP 177, DYP 3, ANAP 1, Bağımsız 4.
politics
Korsakoff raporu AİHM'de 'İyileşti' denilen korsakoff'lu Balyemez'in hasta olduğu yönündeki rapor AİHM'ye gönderildi GÖKÇER TAHİNCİOĞLU Ankara İstanbul Üniversitesi Nöroloji Ana Bilim Dalı Başkanlığı, daha önce Adli Tıp Kurumu'nun 5 kez Wernicke Korsakoff hastası olduğunu, 6. muayenede de iyileştiğini savunduğu Bekir Balyemez'in, 'hastalığın tüm belirtilerini gösterdiği' yönünde rapor verdi. Rapor, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) gönderildi. AİHM tedbiri Adli Tıp'ın 6. muayenenin ardından iyileştiğini belirttiği Balyemez'in tekrar cezaevine konulmasını engellemeye çalışan avukatları, AİHM'ye başvurdu. AİHM, Balyemez'in yeniden cezaevine konulması kararına ilişkin "tedbir" kararı vererek, Türkiye'ye, "çelişkili raporlardan hangisini, neden kabul ediyorsunuz?", "Korsakoff hastasının bu durumuyla cezaevine konulması sizce işkence midir?" sorularını yöneltti. AİHM, yanıt için 1 Mart'a kadar süre tanıdı ve "tarafsız ve bağımsız" bir bilirkişi heyetince rapor hazırlanmasını istedi. Oluşturulacak heyetin, Balyemez'in avukatlarınca da önerilebileceğini belirten AİHM'nin kararına rağmen Türkiye, Balyemez için yeni bir bilirkişi heyeti oluşturmadı. Avukatlar, bunun üzerine İstanbul Üniversitesi'ne başvurarak rapor istedi. Balyemez'in, hasta olduğuna dair rapor önceki gün tamamlanarak AİHM'ye gönderildi.
politics
Ankara El Anbar'a sıcak değil ANKARA Milliyet ABD'nin, Türkiye'nin birinci öncelikli olarak görev almasını istediği Ürdün ve Suriye sınırına komşu olan El Anbar bölgesine Ankara, hudut sorumluluğu nedeniyle sıcak bakmıyor. Görev alınması durumunda, bu iki ülke ile ilişkilerinin bozulabileceği ve iklim koşullarının çöl özelliği göstermesini dikkate alan Ankara, Türk askerinin Bağdat'ın batısında görev alınması durumunda ikmal ve lojistik destek zincirinin de uzayacağını değerlendiriyor. Genelkurmay Başkanlığı da Irak'ta öncelikli olarak Selahaddin eyaletinde görev almak istiyor. Amerikan birliklerine en çok saldırının yapıldığı Selahaddin eyaletinde devrik lider Saddam Hüseyin'in memleketi Tikrit de bulunuyor. Şehir savaşlarının yaşandığı bu bölgede ABD birlikleri, hemen hemen her gün çatışmaya girerek zayiat veriyor. Türkiye bu bölgeye konuşlanmayı, Türkmenlerin üzerine güvenlik şemsiyesini daha etkin kılabilmek için istiyor. Ayrıca bu bölgede, ikmal ve lojistik destek güzergâhı da tehdidi azaltacak şekilde kısalıyor.
politics
Böyle vekiller de var Nazlı Ilıcak işadamı olan kocasının dişinin faturasını Meclis’e ödettirirken, DSP’li Şimşek hastaneden "erken" taburcu oldu GÜNSELİ ÖNAL Ankara İstanbul Bağımsız Milletvekili Nazlı Ilıcak işadamı kocası Emin Şirin’in diş muayene masrafını bile Meclis’e havale ederken, TBMM Başkanlık Divanı’nın DSP’li kâtip üyesi Şadan Şimşek, hastane masraflarının millete yük olmaması için, ameliyattan sonra, doktorun ısrarına karşın erken taburcu oldu. 31 Mayıs’ta fenalaşan Edirne Milletvekili Şimşek, doktor vekillerin uyarısı üzerine hastaneden önce Meclis’in sağlık merkezine gitti. Apandisitinin patlamak üzere olduğu anlaşılınca Başkent Hastanesi’ne sevk edilen Şimşek, gece ameliyata alındı. Doktorunun, "Pazar ve pazartesi günü de yatmanız lazım" diye ısrar etmesine karşın, hastanede yattığı her günün 150 milyon liraya mal olduğunu öğrenince Şimşek, "Gerek yok. Ben kendimi iyi hissediyorum" diyerek kendi isteğiyle taburcu oldu. Doktorunun 21 gün rapor vermesine ve Meclis’in yoğun temposuna karşın 4 Haziran’da çalışmaya başlayan Şimşek, nöbetçi olduğu 12 Haziran’da da Divan’da görev yaptı. Başkanlık Divanı üyesi olması nedeniyle üç makam telefonunu sınırsız şekilde bedava kullanma hakkı olan Şimşek, aynı özeni, telefon faturalarının millete yük olmaması için de gösteriyor, cepten cebe aramaların daha ucuz ve özel görüşme olması nedeniyle, eşini cep telefonundan arıyor. Özel ajandalar Kendisinin ve personelin özel görüşmelerini makam telefonlarından yapmaması için "Telefon arama not defteri" başlıklı özel ajandalar hazırlatan Şimşek, makam telefonlarından yapılan bütün görüşmeleri isim, saat, görüşen kişi ve aranan numara gibi tüm detaylarıyla sekreterine kaydettiriyor. Detaylı faturaları bizzat inceleyen Şimşek, 3 milyon lirayı geçen konuşmaları sekreterinin defterinden karşılaştırıyor. Üç makam telefonuna en çok 600 milyon olmak üzere ortalama 400 milyon liralık fatura gelen Şimşek’in cep telefonuna yaklaşık 150 - 200, ev telefonuna da 100 milyon liralık fatura geliyor. Şimşek’in sınırsız kullanabileceği araç telefonuna, yılın ilk beş ayında 41 milyon liralık fatura gelirken, Başkanlık Divanı’nın birçok üyesinin "Nasılsa bedava" diye yoğun kullandığı fonotel yerine faks çekmeyi yeğliyor. Makam aracına da "araç takip" defteri koyduran ve şoförünün çizelgeyi doğru doldurmasını titizlikle izleyen Şimşek, hafta sonları, Meclis’e gelmediğinde ve Meclis tatile girdiğinde aracı garaja bıraktırıyor.
politics
TBMM'de 'laptop' kavgası İş Bankası, vekil ve personel maaşlarının yatırılması karşılığı vekillerle 100 üst düzey bürokrata laptop dağıttı. Bilgisayarların dağıtım ve milletvekilleri için hazırlanan web sitelerinin tanıtım törenine katılan TBMM Başkanı Bülent Arınç, CHP'li milletvekilleri Zübeyir Amber, Vedat Melik ve Muharrem Doğan'ın "siyasi etiğe aykırı" diyerek dizüstü bilgisayarları almamasına kızdı. Bunu kendi vicdanına izah edemediğini belirten Arınç, alınmayan bilgisayarların personele dağıtılacağını söyledi.
politics
AKP-CHP'nin 'Dostluk' kavgası, ABD'ye taşındı Türkiye - ABD Dostluk Grubu'nun başkanı olduklarını söyleyen AKP'li Bağış ve CHP'li Ateş, aynı anda ABD ile temaslarda bulundu SALİHA ÇOLAK Ankara Türkiye - ABD Parlamentolararası Dostluk Grubu'nda AKP ile CHP arasında yaşanan başkanlık kavgası, ABD Kongresi'ne kadar taşındı. Dostluk Grubu Başkanı sıfatıyla hem CHP Gaziantep Milletvekili Abdülkadir Ateş, hem de AKP İstanbul Milletvekili Egemen Bağış, ABD Kongresi'yle eşzamanlı temaslarda bulundu. Bağış, eşbaşkan Robert Wexler ile görüşürken, Ateş de Wexler'e mektup gönderdi. Bağış, asker kriziyle ilgili olarak Washington'da Türkiye - ABD Dostluk Grubu Başkanı sıfatıyla Demokrat Parti Florida Milletvekili, ABD - Türkiye Dostluk Grubu Başkanı Wexler, kongre üyeleri, ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Marc Grossman, Beyaz Saray ve Pentagon'dan yetkililerle görüştü. Türkiye'de bulunan Ateş ise Dostluk Grubu Başkanı sıfatıyla Wexler'e Süleymaniye baskınıyla ilgili olarak mektup gönderdi. Ateş mektubunda, "ABD'nin Türkiye'ye karşı bu tavrı düşmanca bir davranıştır. Bizler Türkiye - ABD Parlamentolararası Dostluk Grubu olarak ABD'nin bu tavrını kınıyoruz, ABD yönetiminden en kısa zamanda Türkiye'den ve TSK'dan özür dilenmesini bekliyoruz. Tutumunuz, grubumuzun geleceğe yönelik tavrını da belirleyecektir" dedi. Ateş, TBMM'nin Dostluk Grubu'ndan iki farklı başkanın, anlaşmazlık nedeniyle ABD'ye karşı aynı sıfatla ayrı ayrı girişimde bulunmasına, "İyi bir görüntü değil" diye tepki gösterirken, "Şu anda grubun resmi başkanı benim. Bağış, böyle bir sıfatla ABD'de temaslarda bulunamaz" diye konuştu. ABD hata yaptı YAŞAR ANTER Muğla DHA Eşi Catherine Derviş ile Yunanistan'ın İstanköy (Kos) Adası'ndan dönüşünde soruları yanıtlayan CHP İstanbul Milletvekili Kemal Derviş, Türk askerlerinin gözaltına almasının büyük bir hata olduğunu söyledi. Derviş şöyle konuştu: "'Süper gücüm' diyerek dünya üzerinde her istediğinizi yapamazsınız. ABD'nin dost bir ülkenin askerine karşı yaptığı bu davranış hiç yakışık almadı. Ciddi düşündükçe operasyondan üst düzey ABD yetkililerinin haberinin olmamasının imkânsız olduğunu anlıyorum."
politics
Adalet Bakanı Cemil Çiçek, Anayasa'nın bazı maddelerinde değişiklik öngören yasaların Meclis'te yasalaşmasının hemen ardından 8. Uyum Paketi'ni TBMM'ye göndereceklerini bildirdi. DGM'lerin kaldırılmasıyla dosyalara bakacak mahkemelerin de hemen oluşturulması gerektiğini kaydeden Çiçek, "Bundan sonra terör suçlarını ilgilendiren davalara, bununla ilgili görevlendireceğimiz ağır ceza mahkemeleri bakacak" dedi. Ayaş Açık Cezaevi'ndeki ayakkabı atölyesinin açılış törenine katılan Çiçek, Türkiye Başsavcılığı kurulmasının da gündemlerinde olduğunu belirtti. Çiçek, kapatılan DEP'in cezaevindeki eski milletvekilleri Leyla Zana ve arkadaşları için özel infaz sistemi getirilmesinin yanlış olduğunu savundu.
politics
K.Irak'a 'şimdilik' girmiyoruz Ankara'daki zirvede bölgeye ABD birlikleriyle çalışacak irtibat timlerinin gönderilmesi kararı çıktı ELÇİN ERGÜN Ankara Kuzey Irak'taki Kürt grupların Kerkük ve Musul'a girmesinin ardından Ankara'da yapılan zirvede, Kuzey Irak'a şimdilik asker kaydırılmaması, bunun yerine bölgeye ABD birlikleriyle çalışacak irtibat timlerinin gönderilmesi kararlaştırıldı. Kerkük'te önceki gün yaşanan yağmalama olaylarının ardından sinirlerin gerildiği Ankara'da, MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun'un da katıldığı, askeri ve diplomatik yetkililerle bir zirve gerçekleştirildi. Başbakan Tayyip Erdoğan ile Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök'ün de bulunduğu toplantıda, özetle şu kararlar alındı: • Kürt peşmergelerin Kerkük'ten tamamen çıktığı ve Musul'dan çekilmeye başladığının anlaşılması üzerine, şu anda K.Irak'a asker sevkiyatına gerek görülmedi. • ABD önerisiyle, Musul, Kerkük ve Süleymaniye'de görev yapmak üzere, Türk irtibat subaylarının dün saat 16.00 itibariyle bölgeye girerek gelişmeleri yerinde gözlemesi kararlaştırıldı. • K.Irak ve sınırdaki TSK birliklerinin hazırlık durumlarıyla takviye planları ele alındı. Özkök, sınırdaki 40 bin kişilik birliğin "Harekâta hazır ol" durumuna geçtiğini, bu sayının gerektiğinde artabileceğini söyledi. • Kamuoyunun Kerkük ve Musul'daki gelişmeler konusunda taşıdığı hassasiyet göz önüne alınarak, daha çok bilgilendirme yapılması kararı verildi. • Irak'a insani yardımların hızlandırılması için, ilk aşamada 500'ü aşkın gıda ve ilaç taşıyan TIR bölgeye gönderildi. Zirvede, Kerkük ve Musul'daki tapu ve nüfus kayıtlarının tahrip edildiği bilgilerinin doğru olmadığına ilişkin ABD makamlarından gelen yanıt da görüşüldü. ABD'nin "Tahribatların büyük çapta olmadığı, bölgedeki durumun kontrol altında olduğu, etnik ve demokratik yapının asla izin verilmeyeceği" mesajı olumlu karşılandı. İrtibat timinden raporlar geliyor Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, peşmergelerin Kerkük ve Musul'dan çıkarılmasını gözlemlemek üzere bölgeye gönderilen Türk irtibat timlerinden ilk raporların gelmeye başladığını söyledi. Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Walter Schwimmer Dışişleri Konutu'nda kabul eden Gül, bir soru üzerine, Kuzey Irak'a giden irtibat timlerinin dün saat 16.00 itibariyle görev yapacakları yerlere ulaştıklarını ve ilk raporların gelmeye başladığını kaydetti. Gül, raporların önce Genelkurmay Başkanlığı, ardından Dışişleri Bakanlığı'nda değerlendirildiğini belirtti.
politics
Bush'a KKTC mesajı Ankara, ABD Başkanı Bush'tan Türkiye ziyareti sırasında, Washington'un Kıbrıs Türkleri konusunda atacağı etkili adımları açıklamasını bekliyor... Yasemin Çongar / Washington ABD Başkanı George W. Bush'un 27 Haziran'da Ankara'ya yapacağı ziyaretin başarısı, Washington'dan Kıbrıs konusunda "tatmin edici" bir girişim gelmesine bağlandı. Irak'taki PKK varlığına karşı operasyonun süresiz ertelendiği izleniminden rahatsız olan ve ABD'nin bu konuda verdiği sözlerin büyük bölümünü yerine getirmediğini düşünen Ankara, Bush'un ziyaretinde gerek PKK, gerekse iktisadi işbirliği alanında herhangi bir ilerleme sağlanabileceğinden kuşkulu. Türk diplomatlar, ziyareti Türk halkı gözünde başarılı gösterebilecek yegâne konunun "Kıbrıs Türklerine yönelik somut adım" olacağını vurguluyor. Washington'da gazetecilere bilgi veren bir Türk yetkili, Bush'un ziyaretinin başarı şansını değerlendirirken, "Özellikle Kıbrıs konusunda somut adımlar açıklanabilirse başarılı olunabilir. PKK konusunda bu ziyarette olumlu bir şey çıkabileceğini sanmıyorum. Ekonomik konularda da ilerleme çok zor" dedi. PKK rahatsızlığı Aynı kaynak, ABD'nin Irak'taki PKK varlığı konusunda Ankara'ya son dönemde verdiği sözlerin sadece birini tutabildiğini, bunun da "KONGRA - GEL'in terörist olduğunun Avrupa Birliği'ne kabul ettirilmesi olduğunu" vurguladı. PKK'nın tek taraflı ateşkese son verdiği yönündeki açıklamasından sonra, Güneydoğu'da çatışmaların "az da olsa" arttığına dikkat çeken yetkili, "Bu kıpırdanmanın bir kısmının K. Irak'taki PKK varlığıyla ilgili olduğunu varsaymamız gerekir" dedi. Jest yetmiyor Ankara, ABD'nin, KKTC'ye yönelik "en fazla olumlu iş yapan ülke" olduğu kanısında. Buna karşın, bugüne kadarki vize kolaylığı ve diplomatik temas gibi girişimlerin "jest" düzeyinde kaldığını hatırlatan Türk yetkili, şimdi daha etkili adım beklediklerini açıkladı. Ankara, etnik federasyona karşı TÜRKİYE'nin yeni Irak politikasında, "federasyona evet" diyen, etnik temelde federasyona ise kuşkulu bakmayı sürdüren bir tavır öne çıkıyor. Ankara kendi deneyimleri nedeniyle, Irak'ta güçlü merkezi yönetim istediğini, buna karşın "Irak halkının federal yapı tercihini saygıyla karşılayacağını" hem ABD'li hem Iraklı muhataplarına iletmiş durumda. Türk kaynaklar, Bush'un ziyaretinde bu konuda pürüz yaşanacağını sanmadıklarını belirtiyor. Ancak Ankara'nın, Irak'ta etnik temelde şekillenecek bir federal düzenlemeye bakışının olumsuz olduğu da Washington'ın bilgisi dahilinde.
politics
Gökçek'e soruşturma İçişleri Bakanlığı, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Gökçek hakkında belediye şirketlerinin ihalelerinde yolsuzluk yapıldığı gerekçesiyle soruşturma başlattı Tolga ŞARDAN Ankara İçişleri Bakanlığı, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek hakkında "şok" soruşturma başlatarak, 6 ayrı iddia çerçevesinde yolsuzluk ve usulsüzlük soruşturması yapacak. 28 Mart yerel seçimleri için geri sayım başlarken, AKP'den Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı için aday olacağı konuşulan Gökçek'in, yerel seçim öncesinde yapacağı faaliyetlerin yanı sıra bazı belediye şirketlerinin ihaleleriyle ilgili "ihbar mektubu" İçişleri Bakanlığı'nı harekete geçirdi. İddiaları ciddi bulan İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, soruşturma açılması için talimat verdi. Savunma istenecek Ankara'da siyasi çevrelerde bomba etkisi yapan ve "Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı adaylığını garanti gören Gökçek, istediğini alamayacak" yorumlarına neden olan gelişme çerçevesinde iki Mülkiye başmüfettişi görevlendirildi. Müfettişler, yerel seçimlere az bir süre kala, siyaseti rekabetin kızıştığı dönemde, Gökçek'in savunmasını alacak. İhbar mektubunda yer alan iddialar arasında, "muhtaç insanlara dağıtılmak için gözlük ve işitme cihazı alınması" ihalesiyle, "gıda yardımları" da yer alıyor. Ayrıca, belediye şirketleri arasında yer alan inşaat firması Metropol A.Ş., beton üretimi yapan Bel - Beton, plastik malzemeler ve türevlerini üreten Bel - Plas ile Altınpark'ın işleticiliğini yürüten Anfa şirketlerinin ihalelerinde yolsuzluk yapıldığı iddiaları, soruşturma konusunu oluşturdu. Soruşturmanın, Gökçek'in en yakın rakibi olan Keçiören Belediye Başkanı Turgut Altınok'un şansını artırdığı belirtildi.
politics
Şikâyet kutusu dilek ağacına döndü Diyarbakır Devlet Hastanesi’nde sorun ve beklentileri halkın gözüyle belirleyip daha iyi hizmet için yerleştirilen dilek ve şikâyet kutularına, vatandaşlar daha çok kendi özel sorunlarını iletirken, aynı zamanda dilekte de bulunuyor. Her gün incelenen 10 kutudaki yazılardan şaşırtan bazı örnekler şunlar: • SSK’da daha güzel hemşireler var. • Dahiliyedeki hemşire, benimle evlenir misin? • Allah’ım bana, aileme, anneme huzur, sağlık ve mutluluk ver. • Bana hayırlı bir iş nasip eyle. • Hemşireler lütfen daha kısa etek giysinler. • Allah’ım inşallah bu yıl sınıfımı geçerim. • Ben evli 2 çocuk annesiyim ve mutlu olmak istiyorum.
politics
Bartholomeos'u Castro karşıladı DIŞ HABERLER SERVİSİ Fener Rum Patriği Bartholomeos, beş günlük bir ziyaret için önceki akşam Yunan Olympic Havayolları'na ait bir uçakla İstanbul'dan Küba'nın başkenti Havana'ya gitti. Küba lideri Fidel Castro'nun karşıladığı Bartholomeos, bir Latin Amerika ülkesini ziyaret eden ilk Ortodoks lider oldu. Bartholomeos, Küba devriminden bu yana ülkede inşa edilen ilk kiliseyi açacak. 10 - 12. yüzyıl Bizans kiliseleri örnek alınarak inşa edilen kilisenin birçok malzemesi Yunanistan'dan getirildi. Küba'da 2 bin Ortodoks yaşıyor.
politics
'AB, Nobel'e aday olacak' CHP lideri Baykal, bu sözü duyduğu İsveç'in, Türkiye'nin AB üyeliğine açık desteğinin sevindirici olduğunu söyledi CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Avrupa Birliği'nin (AB) Türkiye'ye müzakere tarihi vermesi halinde İsveç'in AB'yi Nobel Barış Ödülü'ne aday göstereceğini söyledi. İspanya'nın başkenti Madrid'de düzenlenen Sosyalist Enternasyonal (SE) Başkanlık Konseyi toplantılarına katılan Baykal, İsveç Sosyal Demokrat Parti yöneticilerinden Connie Frederiksson'un dün kendisine, "Eğer Türkiye'ye müzakerelere başlama tarihi verilirse AB'yi Nobel'e aday göstereceğim" dediğini belirtti. Frederiksson'un Nobel Barış Ödülü'ne aday gösteren bir komisyonun üyesi olduğunu belirten Baykal, AB'yi aday göstermek için yetkisini kullanabileceğini söyledi. İsveç'in Türkiye'nin AB üyeliğine açık desteğinin sevindirici olduğunu belirten Baykal, şöyle konuştu: Berham Salih'le görüştü "Türkiye'nin AB'ye girişinin dünya barışına ne kadar büyük bir katkı yapacağını kavramışlar. Türkiye'nin üyeliği, dünyadaki gerginliğin, çatışmaların aşılmasında çok önemli, somut bir adım olacak." Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) yöneticisi Berham Salih ile görüşen ve Erbil'deki saldırılardan dolayı başsağlığı dileyen Baykal, "O da İstanbul'daki patlamalarda aynı duyguları yaşadığını söyledi. Erbil'deki patlamalardan sonra ilk anda Türkiye'nin bu patlamaların arkasında olabileceğine dair haberlerin hızla yalanlanmasının sevindirici olduğunu söyledim. O da hiç şüpheleri olmadığını ifade etti" dedi.
politics
Ankara'da bunlar konuşuluyor Gül'ün morali nasıl düzeldi? Şener Paşa'ya koşan kadınlar kimdi? Hangi bakanımız halter yapıyor? Erdoğan neden ev değiştirecek? Serpil Çevikcan Erdoğan'ın evine onay yok! Başbakan Erdoğan, Ankara'nın lüks semtlerinden Oran'daki evinden taşınıp halkın içinde yaşamak amacıyla Keçiören Subayevleri'nde dubleks bir daireyi kiralamıştı. Emine Erdoğan'ın da beğendiği ve zevkine göre dekore ettirdiği evin kirası 800 milyon lira civarındaydı. Her şey hazırdı ancak Erdoğan çifti istediğini yapamadı. Çünkü açık bir alanda yer alan ev için "güvenlik kaygısı" dile getirildi. Yetkililer Erdoğan'ı uyardı. Şener Paşa'nın kız arkadaşları! Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Şener Eruygur geçtiğimiz günlerde Bursa ve Balıkesir civarında teftişteydi. Babasının yıllar önce öğretmenlik yaptığı köyü ve ilkokulu da ziyaret etti. Gezinti sırasında bazı köylü kadınlar "Şener Şener!" diye seslenerek koşmaya başladı. Kadınların bazıları Eruygur'a kırk yıllık arkadaş gibi sarılıyor, hal hatır soruyor, öpüyordu. Çok geçmeden köylü kadınların Eruygur'un ilkokul arkadaşları olduğu anlaşıldı. Fotoğraf da çektiren Şener Paşa, "İşte Türk kadını, Anadolu kadını, Atatürk kadını. Böyle samimi, cesur" diyerek duygularını ifade etti. Çelik, Zeki Müren hayranı Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül, halter tutkunu. Yıllardır her sabah evinde yarım saat boyunca 6'şar kiloluk iki halterle spor yaptığını söyleyen Gönül, "Kolesterolüm iyi, kilom biraz fazla; 90. Yüzmek isterdim ama halteri çok seviyorum" diyor. Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener ise bilordo aşığı. İki oğlu ile birlikte fırsat buldukça bilardo oynuyor. Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'e gelince; gerçek bir Zeki Müren tutkunu. Müren'in bütün cd'lerine sahip olan Çelik, yalnız kaldığı her an makamındaki müzik setini çalıştırıp gözlerini kapatıp dinliyor. Morali bozulan Armada'ya! Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün hem stresten hem de yorgunluktan bir türlü gülmeyen yüzü geçtiğimiz günlerde Armada alışveriş merkezinde güldü. CNN Türk'te pazar günü yayınlanan Kafe Siyaset programına katılan Gül'ü gören esnaflar hemen mağazalarına buyur ettiler. Kısa bir süre sonra kendini o dükkan senin bu dükkan benim gezer halde bulan Gül ilk kez şikayet dinlemedi, turundan çok moralli ayrıldı. Nedenini de şöyle anlattı: "Dört hafta önce hafta sonları itibariyle 15 bin kişi burayı ziyaret etmiş. İki hafta önce 25 bin kişi gelmiş. Bu hafta da 30 bin. Armada'daki gezintim moralimi çok yükseltti. Müthiş bir hareketlenme var. Hep kötü haberlerin geldiği bir dönemde buradaki manzara Türkiye'nin bu işlerden fazla etkilenmediğine, sıkıntıdan sıyrıldığına işaret ediyor. Çok keyiflendim. Morali bozulan buraya gelsin."
politics
Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hilmi Özkök, terör örgütü PKK’nın lideri Abdullah Öcalan’ın misafir gibi beslendiğini dile getirerek idamını isteyen şehit ailelerine, "İtibarlı biri değildir. İtibarlı muamele de görmez. Huzur içinde olun" dedi. Kara Kuvvetleri şehitlerini anmak için Cebeci Askeri Şehitliği’nde düzenlenen törene katılan Özkök, Şeref binasında şehitlik özel defterini imzaladı, ardından Türk bayrakları ve çiçeklerle süslenmiş şehit mezarlarını ziyaret ederek kırmızı ve beyaz karanfiller bıraktı. Özkök, bir şehit annesinin, "Güçsüzlere teslim ettik evlatlarımızı, siz de karşısında durun. ‘Bu af çıkmayacak’ deyin" sözleri üzerine, acıları paylaştıklarını ve gereğinin yapılacağını söyledi.
politics
Politika turu CHP: Pişmanlık yasası çıkmaz Hükümetİn Kıbrıs politikasını CHP tehdit gibi eleştirdi. Grup Başkanvekili Haluk Koç, "Kıbrıs'ta tarihi yanılgı ve teslimiyetçi tavır sergileyenlere ileride pişmanlık yasası çıkmayacağı hatırlatılmalıdır" dedi. Koç şunları kaydetti: "Eve dönüş yasası çıkaranlar, şimdi Kıbrıs Türkleri'ni kendi topraklarında kuşatmayı çözüm diye kabul edebiliyor. ABD'ye verilen taahhütler, şimdi de Kıbrıs konusunda TBMM devre dışı bırakılarak tekrarlanmaktadır. " ANAP: Prestij kaybettik ANAP Genel Başkanı Nesrin Nas, hükümetin Kıbrıs konusunda taktik hata yaptığını ve altyapısı olmadan dünya kamuoyuna yönelik açıklamalarla Türkiye'nin ciddi şekilde prestij kaybına uğratıldığını öne sürdü. Nas, hükümetin taleplerine karşılık verilmediğini savunarak "Annan Planı'nda istendiği söylenen değişiklikler kayda geçirilmiş ne de De Soto görevinden alınmıştır. Annan mektubu da göstermektedir ki, Başbakan'ın esip gürlemesine rağmen hiçbir isteğini elde edememiştir" dedi. Demirel: Türkiye razı olmaz 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Kıbrıs politikasını eleştirdiği hükümeti, "Gökkubbe gümbür gümbür başınıza iner" diye uyardı. Demirel, Gözcü gazetesine yaptığı açıklamada şunları kaydetti: "Bunlar dışarıda başka, içeride başka konuşarak Kıbrıs meselesini bu hale getirdiler. İçeride adanın gerçeklerinden söz ediyorlar, dışarıda Annan Planı'nı kabul ettiklerini söylüyorlar. Sonra dönüp diyorlar ki; 'Canım Kıbrıs'ı veriyor filan değiliz, çözüm buluyoruz.' Türkiye böyle bir çözüme razı olamaz. Kıbrıs elden çıkarılırsa gökkubbe başlarına iner." Kutan: Kıbrıs elden gidiyor MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, SP Genel Başkan Vekili Recai Kutan'ı ziyaret ederek Kıbrıs politikası nedeniyle hükümeti eleştirdi. Kutan da, AKP'lilerin Milli Görüş gömleğini çıkardıktan sonra teslimiyetçi olduklarını söyledi. Bahçeli, "Kıbrıs'ın New York'ta başlatılmak istenen ver kurtulcu anlayışla Türkiye'nin elinden alınmak istendiğini" belirtti. Kutan "Kıbrıs'ın adım adım elden çıkmak üzere olduğunu" kaydederek hükümetin KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ı rencide ettiğini vurguladı.
politics
Türkçe dışındaki farklı dil ve lehçelerde yayın yapılmasını sağlayacak RTÜK yönetmeliği bu hafta da yayımlanamadı. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül başkanlığında Adalet Bakanı Cemil Çiçek ve İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun katılımıyla yapılan Reform İzleme Grubu (RİG) toplantısında Kürtçenin de aralarında yer alacağı farklı dillerde yayına imkân sağlayacak yönetmeliğin sınırlarının genişletilmesi için RTÜK'e geri gönderilmesi kararlaştırıldı. AB Genel Sekreterliği, yönetmeliğin AB standartlarına uygun olmadığını belirterek, bu haliyle yürürlüğe girmesini istemiyor. Toplantıda RTÜK yönetmeliğinin yanı sıra, MGK'nın gizliliğini yasayla kaldıran yeni yönetmeliğinin de Bakanlar Kurulu tarafından imzalanarak, Resmi Gazete'de yayımlanmasının önemi vurgulandı. Yazılı bir açıklama yapan Gül, "Sağlanan gelişmeler reform izleme grubunun etkinliğinin bir işaretidir" dedi.
politics
Suçlu, ayağa kalk Artık kapatma davalarında yaptığı konuşma ya da eylem nedeniyle partisinin suçlanmasına neden olan kişi de Anayasa Mahkemesi'nde savunma yapacak GÖKÇER TAHİNCİOĞLU Ankara Anayasa Mahkemesi, eylemleriyle siyasi partilerin kapatılmasının istenmesine neden olan kişilerin de parti yetkilileriyle birlikte sözlü savunmalarını almayı kararlaştırdı. Mahkeme bu kararını, Türkiye Sosyalist İşçi Partisi'nin (TSİP) kapatılması istemiyle açılan davada verdi. Yargıtay Başsavcılığı'nın, eylemleriyle partinin kapatılmasının istenmesine neden olan eski yöneticilerinin de dinlenmesi talebi yerinde bulundu. Yüksek Mahkeme, 28 Şubat'taki toplantısında, TSİP'in eski lideri Turgut Koçak'la eski yöneticiler Hasan Yavaş ve Necmi Özyurda'nın dinlenmesine karar verdi. Koçak, Yavaş ve Özyurda, parti genel merkezinde F tipi cezaevlerine karşı yürütülen ölüm oruçlarını destekleyerek, yasadışı örgüt üyelerini himaye ettikleri iddiasıyla hapse mahkûm edilmiş, aynı gerekçeyle TSİP'in kapatılması istemiyle dava açılmıştı. Karar AİHM açısından önemli Kararın kapatılan partilerin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne açtıkları davalar açısından önem taşıdığı vurgulandı. Bu davalarda parti yöneticilerinin savunma haklarının kısıtlandığı, parti yönetimiyle doğrudan ilgisi olmayan üyelerin eylemlerinin kapatma nedeni olduğuna yönelik şikâyetlerin en aza ineceği belirtildi.
politics
GERGİN ZİRVE Ecevit tavır aldı: Şiddetin sürmesi ilişkilerimizi etkiler Şaron meydan okudu: Tavır alırsanız, karşılık veririz BARÇIN YİNANÇ Ankara Ankara, günübirlik bir ziyaret için Ankara'ya gelen İsrail Başbakanı Ariel Şaron'u Ortadoğu barış sürecini canlandırmanın yöntemi konusunda ikna edemedi. Başbakan Bülent Ecevit'in, "barış görüşmeleri için şiddetin sıfırlanması" önkoşulunu kaldırması önerisini kabul ettiremediği Şaron, Cumhurbaşkanı Sezer'in bölgeye uluslararası gözlemci güç konuşlandırılması telkinine soğuk baktı. Ankara'nın, şiddetin bölgeye hâkim olmasının ikili ilişkileri gölgeleyeceği uyarısı da Şaron'u etkilemeye yetmedi. "İlişkiler mütekabiliyet ilkesine dayanır" diyen Şaron, Türkiye'nin İsrail'e tavır almasının yanıtsız kalmayacağı mesajını verdi. ‘Siz de aynısını yapardınız’ Şaron, önce şiddetin tamamen durması ısrarından vazgeçmesini isteyen Ecevit'e, Türkiye'nin de terörden çok çekmiş bir ülke olduğunu hatırlatarak, "Siz de aynı şeyi yapardınız" mesajını verdi. Şaron, "Ateş altında müzakere olmaz, müzakere savaş bitince olur" derken, Ecevit'ten, Filistin lideri Arafat'a şiddeti durdurması telkininde bulunmasını istedi. ‘Ankara'da Arafat'la buluşmam’ İsrail'in Arafat'ı Filistin topraklarından göndereceği söylentilerine karşın Şaron, "Arafat'la barışa hazırız. Filistin liderini biz seçecek değiliz" dedi. "Filistin yönetimine barış konusunda çok ciddi olduğumu söyleyin" diyen Şaron, "Ancak güvenlik getirmeyen değil, kuşaklar boyu sürecek barış istiyorum" sözleriyle devam etti. Şaron, Ecevit'in Ankara'da Arafat'la zirve yapılması önerisini reddetti. Söz düellosu Ortak basın toplantısında da meydan okur tavrıyla dikkat çeken Şaron, "Yardımda bulunmak da, yardım görmek de isteriz. Karşılıklılığın ilişkilerde en doğru zemin olduğuna inanıyorum. Barış için tavizde bulunmaya hazırız. Vatandaşlarımızın güvenliği söz konusu olduğunda tavizde bulunamayız" dedi. Daha önce açış konuşması yapan Ecevit, yeniden söz alarak, "Barışa ulaşabilmek için şiddetin durdurulmasının gerçekçi olmayacağı düşüncesindeyiz. Çünkü şiddet yanlıları barışa zarar verebilir" diye konuştu. Arafat atışması İsrailli bir gazetecinin "Arafat'tan terörü durdurmasını istiyor musunuz?" sorusuna Ecevit, "Şiddet nereden kaynaklanırsa kaynaklansın, karşıyız. Hiçbir politikacının halkı için teröre başvuracağına ihtimal vermem" diyerek, Arafat'ı savundu. Ecevit, "Bu şartlarda İsrail'in dostu olmak kolay mı?" sorusuna "Bölgede barış ortadan kalktığı vakit, bizim de Ortadoğu'daki bazı ilişkilerimiz sıkıntıya düşer. Barış sürecinin kesilmesinin ilişkilerimizi etkilemesini istemeyiz" yanıtını verdi. Cumhurbaşkanı ile de görüşen Şaron, Devlet Bakanı Kemal Derviş'e de ülkesinin enflasyonu indirme deneyimini anlattı.
politics
AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı düğün telaşı sardı. Erdoğan, küçük oğlu Necmettin Bilal'i önümüzdeki ay mühendis Orhan Uzuner'in kızı Reyyan Uzuner'le evlendirmeyi planlıyor. 1986 doğumlu olan Reyyan Uzuner'in, yaşı 18'den küçük olduğu için yasaya göre ailesinin izni gerekiyor. Büyük oğlu Ahmet Burak'ı iki yıl önce evlendiren Tayyip Erdoğan'ın ilk dünürü taksiciydi. Erdoğan'ın yeni dünürü Orhan Uzuner ise inşaat mühendisi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Ulaştırma A.Ş.'de mühendis olarak görev yapan Uzuner, evliliğin görücü usulüyle olduğunu söyledi. Ortaya çıkmıyorlar Basınla görüşmekten kaçan Uzuner ailesi, "Görücü usulü denebilecek bir evlilik. Erdoğan ailesi bir ay önce yakınlarının tavsiyesiyle geldi ve resmen istedi. Nikâh ağustos ayında. Bu bir normal evlilik. Kendimizi ön plana çıkarmak istemiyoruz. Bize uygun olmaz" dedi. Üç çocuk babası Orhan Uzuner, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu Reyhan Uzuner ile evli. Çiftin evlenmek üzere olan Reyyan'dan başka Revha ve Fatma Ravza isimli iki kız çocukları daha var.
politics
Bush: Sizinle omuz omuzayız AKP lideri Tayyip Erdoğan, Kopenhag zirvesi arifesinde Washington’da Başkan Bush’tan hem kendi liderliği, hem de Türkiye’nin AB üyeliği için büyük destek aldı... AKP lideri Erdoğan, AB’nin Türkiye için "kader toplantısına" dönüşen Kopenhag zirvesi öncesinde, Washington’dan hem kendi liderliği, hem de Türkiye’nin AB’ye katılımı için destek aldı. ABD Başkanı George W. Bush, Erdoğan’a, "Sizin liderliğinizden ve partinizden çok etkilendik. Demokrasiye ve bağımsızlığa bağlılığınız için size teşekkür ediyoruz. Avrupa Birliği’ne üye olma arzunuzda sizinle omuz omuzayız" diye seslendi. Erdoğan ise, AB yolundaki yardımlarından ötürü Bush yönetimine teşekkür etti ve "Tabii yapabilecekleriniz burada bitmiyor, devamını bekliyoruz" diyerek desteğin sürmesini istedi. AB’nin yanı sıra Irak ve Kıbrıs meselelerinin öne çıktığı görüşmelerde, Bush yönetimi Irak konusunda AKP hükümetiyle ortak bir anlayış geliştirme hedefine büyük ölçüde ulaştı. Beyaz Saray Sözcüsü Ari Fleischer, "Irak’ın kitle imha silahlarından arındırılması ve bu silahların yarattığı tehlike konusunda AKP lideriyle aynı görüşteyiz" dedi. Bush yönetimi Erdoğan’dan, Kıbrıs’ta revize edilmiş Annan planı kapsamında 2003 içinde bir çerçeve anlaşmasının sağlanması için öncü rol oynamasını talep ettiler. Yakın geleceğin Başbakanı Kopenhag’dan 30 saatlik bir jet ziyaret için Washington’a gelen Erdoğan, "Türkiye’nin yakın gelecekteki başbakanı" olarak ağırlandı. Erdoğan, dün ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell, Ulusal Güvenlik Danışmanı Condoleezza Rice ve Başkan Bush’la Beyaz Saray’da bir araya geldi. Erdoğan ayrıca, ABD Savunma Bakanlığı’nda Irak konulu geniş bir çalışma toplantısına katıldı ve ABD’li yetkililerden brifing aldı. AKP lideri, Temsilciler Meclisi ve Senato’nun Türkiye ile yakından ilgili üyeleriyle de buluştu. Ayrıca Türk ve Musevi topluluklarının önde gelen isimleriyle görüşme fırsatı buldu. Kopenhag desteği Erdoğan’ın bu maraton görüşmelerinin üç ana konusu, Irak, AB ve Kıbrıs diye sıralandı. AKP lideri, Beyaz Saray görüşmesi sonrasında, toplantının ağırlıklı olarak AB süreci ile ilgili geçtiğini söyledi. Erdoğan, Başkan Bush’un Almanya, Fransa ve Hollanda liderleri başta olmak üzere, AB liderleriyle Türkiye için yaptığı görüşmeler konusunda kendisine bilgi verdiğini anlattı. Başkan Bush, bu konudaki açıklamasında, "Ben birçok lideri aradım. Yönetimin bu konuda çalışmayı ve amaca ulaşmaya çabalamayı sürdürecek" diye güvence verdi. Kıbrıs için baskı Erdoğan’a, ABD tarafından iletilen talepler arasında, Kıbrıs’ta çözüm beklentisi de öne çıktı. Dün gece gazetemiz baskıya girdikten sonra New York’ta BM Genel Sekreteri Annan’la görüşen Erdoğan’ın, "Revize edilmiş çözüm planı üzerinde müzâkereler için Kıbrıs Türk yönetimini teşvik etmesi istendi. "AB ile köprüleri atmak da olası" Avrupa Birliği Komisyonu’nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Günther Verheugen’in, Türkiye’nin 2013’ten önce AB’ye üye olamayacağı açıklamasını "hayasızlık" olarak değerlendiren Erdoğan, "Çok yanlış, çok çirkin bir şey. Öyle bir hakkı da yok. Bürokrat o, siyasi değil. Adeta karar insanı gibi konuşuyor" dedi. Türkiye’nin tarih alamaması halinde köprülerin atılıp atılmayacağı sorusunu da Erdoğan, "13 Aralık’taki konjonktürü incelememiz lâzım. O ihtimal de neden olmasın. Hepsi ihtimaldir" diye yanıtladı.
politics
Halk bu faturalara isyan etmiyorsa... Eve gelen kabarık elektrik ve doğalgaz faturalarını hayretle korumalarına gösteren Derviş, "Artık inanıyorum ki, Türkiye’de isyan falan çıkmaz" dedi HAKAN ŞANLITÜRK Ankara Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Kemal Derviş, bir süre önce Ankara’da oturduğu lojman dairesine gelen faturaları görünce neye uğradığını şaşırmış. Derviş, bir hata olduğunu düşünerek, korumasını yanına çağırıp "Faturalar herkese böyle mi geliyor?" diye sormuş. Derviş, korumadan "Evet Sayın Bakanım. Bize de bu şekilde geliyor" yanıtını alınca da "Bu millet bunlara rağmen isyan etmiyor. Türkiye’de isyan çıkmayacağına artık kesinlikle inandım. Arjantin ile farkımız işte bu" demiş. Ek kalemler bitmiyor Ankara’da bir mesken abonesine şubat ayında gelen ve tüketim tutarı 52 milyon 914 bin lira olan faturada bu rakam ilave kalemlerle 66 milyon 740 bin liraya yükseliyor. Kullanılan enerji tutarı 2 milyon 645 bin 705 liralık "tüketim vergisi", 1 milyon liralık "+/- tutar", 2 milyon liralık "kira - bakım", 10 milyon 180 bin liralık "KDV" tutarlarıyla artıyor. Aynı abonenin su faturasındaki kalemler ise 10 milyon olan su bedelini yüzde 70 artırıyor. Fark, 5 milyon liralık "atık su bedeli", 150 bin liralık "şube yolu parası" ve 2.7 milyon liralık "KDVöden kaynaklanıyor. Rahşan Hanım tepkisini gizlemişti Fahiş zamlarla iyice şişen elektrik, doğalgaz ve su faturalarına tepkisinin ne olduğunu soran parlamento muhabirlerine Rahşan Ecevit, bir süre sessiz kalmış, sonra eşinin konumunu da dikkate alarak, kaçamak bir yanıt vermişti. Ecevit, şikâyet etmek yerine, "Gelmiş artık, çare yok. Bu para ödenecek diye düşünüyorum. Doğalgaz fiyatları düşürüldü. Vatandaşın lehine olan her şeye sevinirim. Bu konularda kendimi pek düşünmedim" demişti. Fatura, Derviş’in ikinci şoku oldu Devlet Bakanı Kemal Derviş, Türkiye’ye geldiğinin üçüncü ayında da benzer bir şaşkınlık yaşamıştı. Onu bu kez şaşırtan sekreterleri olmuştu. Doların hızlı bir şekilde yukarı çıktığı günlerdi. Derviş’in sekreterleri sık sık Bakan’a dolarla ilgili sorular soruyorlardı. Derviş, onların bu merakına anlam verememişti. Bunun nedenini sorduğunda ise aldığı yanıt onu şaşırtmıştı. Sekreterleri evlerinin kirasını dolarla ödüyor, birikimlerini dolarla yapıyordu. Halk isyan edince fiyat düşürüldü Kira bedellerini bile aşan doğalgaz fiyatı vatandaşın tepkisi üzerine düşürülmüş-tü. Ayrıca Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin Aralık - 2001 ve Ocak - 2002 faturalarında damga pulu ve sabit ücret bedeli kaldırıldı. BOTAŞ; Büyükşehir Belediyesi’ne sattığı doğalgaz fiyatını, maliyetin üzerine işletme masrafları ile kâr payını koyarak belirliyor. Belediye de, BOTAŞ’ın satış fiyatının üstüne yüzde 30’luk kendi kâr payını ekliyor. Bunun üzerine de, yüzde 18 KDV uygulanıyor.
politics
'Papadopulos beni öldürtecekti' YORGO KIRBAKİ KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Kıbrıs Rum Yönetimi lideri Tasos Papadopulos ile ilgili bir sırrını açıkladı. Denktaş, Rum Kesimi'nde yayımlanan Politis gazetesine verdiği demeçte, Rum liderin 1967'de kendisinin "Bir köpek gibi öldürülmesini istediğini" belirtti. Denktaş şunları söyledi: "Ekim 1967'de Kıbrıs'a gizlice girmek isterken yakalandım. Aynı anda Bakanlar Kurulu Makarios'un başkanlığında toplantı yapıyordu. Yakalandığımı duyan Makarios 'Şimdi ne yapacağız' diye sordu. Kabinede bakan olan Papadopulos ve Spiros Kiprianu hep bir ağızdan 'Köpek gibi vurun' dediler." Denktaş, "Makarios akıllıydı. Beni Kıbrıs'a kimin gönderdiğini öğrenmenin daha iyi olacağını söyledi. İktidarda Papadopulos olsaydı ben ölmüştüm" dedi. Bizi Verheugen'e şikâyet etti... Yunanistan Dışişleri Bakanı Yorgo Papandreu, Türk savaş uçaklarının Ege'deki "ihlalleri" ile ilgili olarak AB Komisyonu'nun Genişmeden Sorumlu Üyesi Gunter Verheugen'e gönderdiği mektupta "Türk - Yunan ilişkilerinde devam eden olumlu gelişmelere rağmen Türkiye'nin Ege'deki askeri faaliyetlerinde bir sınırlama olmadı" dedi. "Sevgili Gunter" diye başlayan mektubunda Papandreu, Türk ordusunun 20 yıldan fazla bir süredir Ege'nin hava ve deniz sahasındaki davranışlarının gerginliği tırmandırdığını belirterek, Ege'nin sınır bölgelerinde Türk Silahlı Kuvvetleri'nin son iki ayda gerginliği eşi görülmemiş boyutlarda artırdığını vurguladı. Papandreu, nisandaki 'ihlallerin' son 15 yılın rekoru olduğunu kaydetti. 'Adım atma sırası şimdi Simitis'te' ABDULLAH KARAKUŞ Antalya Kıbrıslı Rumların Türkiye'ye vizesiz gelebilmesi için adım atan Başbakan Tayyip Erdoğan, ABD Başkanı Bush'a, "Yunanistan Başbakanı Kostas Simitis'in de aynı adımı atmasını sağlayın" dedi. Bush ise Erdoğan'a, "Kıbrıs'ı Annan Planı'na göre çözün" yanıtını verdi. Erdoğan, telefonla konuştuğu Bush'a, Kıbrıs sorununu bir an önce çözmek istediklerini belirterek şunları söyledi: "Biz Annan Planı'nı da bazı değişikliklerle görüşmeye hazırız. Ama Yunan tarafı ve Simitis çözüm için yanaşmıyor. Simitis'e 'Garantör ülkeler olarak bu işi çözelim' dedim. Ama ciddiye almadı. Bu tavrını yadırgadım." 'ABD'ye şipşak ziyaret yapılmaz' DHA Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, ABD'ye yapacağı ziyaretin Washington yönetimince istenmediği haberleri üzerine, "Şipşak ziyaretler söz konusu olmaz. Her şeyin zamanı var" dedi. Kayseri'de gazetecilere açıklamalarda bulunan Gül, "Kerkük ve Bağdat'ta birer hastane yaptıracağız. Ayrıca Erbil ve Süleymaniye'de konsolosluk açacağız" diye konuştu.
politics
Kök söktüren ikili New York'a BM Genel Sekreteri Annan'ın Kıbrıs davetinde Türkiye'yi Müsteşar Ziyal ile "ABD'nin belalısı" Bölükbaşı temsil edecek UTKU ÇAKIRÖZER Ankara BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın Kıbrıs görüşmeleri için yaptığı davette Türkiye'yi hem hükümetin hem de askerlerin güvenini kazanan deneyimli diplomat Dışişleri Müsteşarı Uğur Ziyal ile ABD ve Irak konusunda yürütülen askeri müzakerelerin zorlu ismi Deniz Bölükbaşı'nın temsil etmesi kararlaştırıldı. Masada Türkiye'yi temsil edecek Ziyal, Ankara ile sürekli irtibat halinde olacak ve Rum heyetinin takınacağı tutuma göre KKTC'nin ve Türkiye'nin tavrını belirleyecek. Müzakerelerin tıkanması noktalarında da İngiltere, Yunanistan ve toplantıya katılırlarsa ABD'li yetkililerle görüşerek krizleri giderici rol oynaması öngörülen Ziyal, "görüşmelerin, perde arkasındaki kilit ismi" olacak. Tezkere krizi sonrasında ABD ile yaşanan güven bunalımının aşılması ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Washington gezisinde hedeflere ulaşılmasının ardındaki bir numaralı aktör olan Ziyal'e Başbakan'ın yanı sıra Dışişleri Bakanı Abdullah Gül de "tam destek" veriyor. Ziyal, hükümetin yanı sıra Çankaya Köşkü ve Genelkurmay karargâhında da saygınlığı olan bir diplomat olarak tanınıyor. Ziyal'e eşlik eden Deniz Bölükbaşı da müzakerelerdeki "şahin" tutumuyla tanındı. ABD'nin Irak Savaşı öncesinde birliklerini Türkiye üzerinden göndermesine ilişkin mutabakat metni görüşmelerinde Türk heyetine başkanlık eden Bölükbaşı'nın tavizsiz tutumu, ABD'nin şikayetlerine neden olmuştu. Uluslararası anlaşmalar konusunda uzman olan Bölükbaşı'nın ABD heyetine başkanlık eden Marisa Lino'yu görüşmeler sırasında zor duruma düşürmesi kamuoyuna yansımıştı.
politics
Çoraplı bakan AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’a Kopenhag ve ABD gezisinde eşlik eden Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış, Kopenhag’dan Washington’a 8.5 saat süren uçuşta rahat etmek için ayakkabılarını çıkarmayı tercih etti. Ceketini çıkarıp yeleğinin de düğmelerini açan Yakış, hosteslerin dağıttığı uçuş çorabını giyerek kabinde yürüdü. Yakış, etrafını saran gazetecilerle de ayağında ayakkabıları olmadan hoş bir sohbete daldı.
politics
Kıbrıs'ta çözüm artık çok yakın New York'taki Kıbrıs zirvesi uzlaşmayla sonuçlandı. Metne Denktaş'ın önerileri girerken, Rumların istekleri girmedi. Annan, "Çözüme ilk kez bu kadar yaklaştık" dedi Sema Emiroğlu BBM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın, Kıbrıs sorununun 1 Mayıs'a kadar çözümü için 10 Şubat'ta New York'ta başlattığı 4 gün süren kritik görüşmeler, anlaşmayla sonuçlandı. KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ve Rum lider Tassos Papadopulos, Annan'ın, görüşmelerin üçüncü günündeki tıkanıklığı gidermek amacıyla kaleme aldığı öneri metnine "evet" dediler ve müzakere yöntemleri konusunda anlaştılar. Müzakereler, 19 Şubat'ta Lefkoşa'da başlayacak. Annan'ın TSİ 15.30'da taraflara sunduğu ve tarafların da 17.25'te 'evet' yanıtını verdiği 2 sayfalık belgedeki kilit noktalar şunları: • Taraflar, 10 Şubat'ta başlayan müzakereler sonunda, 1 Mayıs'tan önce çözümü öngören Annan planı temelinde iyi niyetle müzakere etmeyi ve anlaşmayı bu tarihten önce eşzamanlı referandumlara sunmayı taahhüt etmişlerdir. • Taraflar, 22 Mart 2004'e kadar Annan planı üzerindeki değişiklik talepleri konusunda anlaşmaya ve nihai metin belirlemeye çalışacaklar. • Taraflar anlaşamazsa, Annan'ın çağrısıyla Yunanistan ve Türkiye'nin katılımıyla nihai metnin 29 Mart'a kadar oluşturulması için görüşmeler yapılacak. • Anlaşmazlıkların çözülememesi ve çıkmaza girmesi halinde son çare olarak Genel Sekreter metne son şeklini verecek, bu metin referanduma sunulacak. • Avrupa Birliği, anlaşmayı benimseyeceği ve AB Komisyonu'nun sürece teknik destek sağlayacağı konusunda güvence vermiştir. • Müzakereler, 19 Şubat'ta, Kıbrıs'ta Annan'ın Kıbrıs Özel Temsilcisi Alvaro De Soto'nun da katılımıyla tekrar başlayacak. Teknik komiteler de aynı gün toplanacak. Annan'ın belgesinde, Türk tarafının sunduğu öneri doğrultusunda 3 aşamalı bir müzakere yöntemi benimsenmiş olması dikkat çekti. Rum Yönetimi'nin "AB de anlaşmazlık halinde müdahil olsun", "Çözüm AB müktesebatına uygun olsun" gibi önerileri ise Annan'ın belgesinde yer almadı. Annan, tarafları New York'a davet ederken yazdığı mektupta öne sürdüğü "21 Nisan'da referandum yapılsın" şartına da belgesinde yer vermedi. Annan, dün düzenlediği basın toplantısında, Denktaş ile Papadopulos'u, cesaret ve kararlılıklarından ötürü kutladı, Türkiye ve Yunanistan'a "yapıcı rollerinden ötürü" teşekkür etti. Annan, "Taraflar son 3 günde gösterdikleri cesareti önümüzdeki 3 ay içerisinde de gösterirlerse Kıbrıs'ın 1 Mayıs'ta birleşik olarak AB'ye katılması için gerçekten şans var. 40 yıldan bu yana çözüme ilk kez bu kadar yaklaştık. Tarihe geçme fırsatını kaçırmamalıyız" dedi. Papadopulos: İstediğimizi aldık New York'ta Kıbrıs zirvesinde görüşmeleri yokuşa süren Rum Kesimi lideri Tassos Papadopulos ise, "9 aydır istediğimiz sonucu elde ettik" diye konuştu. Müzakerelerin bu kez referandumlara sunulacak nihai bir anlaşmaya ulaşması dileğinde bulunan Papadopulos, "Biz müzakerelerin Annan himayesinde başlamasını istiyorduk. Bu defa iki tarafa Türkiye, Yunanistan ve AB de yardım edecekler" şeklinde konuştu. Rum lider, Annan Planı'nda istediği değişikliklerle ne olacağı sorusuna da, "Bunlar önümüzdeki sürecin çerçevesine dahildir" yanıtını verdi. Denktaş: Rumlar kaçmamızı bekledi KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş, "Halkımızın endişe etmesine neden yoktur. Haklarımız, egemenliğimiz ve eşitliğimiz mutlaka korunacaktır. Bizim varlığımız ve haklarımız için gerekli istisnalar vardır. Bunların AB Anayasası'na girmesi hayati bir meseledir" dedi. "Annan'ın önerilerine evet dediniz mi?" diye soran gazetecilere, "Niye hayır diyeyim?" yanıtını veren Denktaş, şunları söyledi: "Rumlar, masadan kaçmamızı bekledi. Ankara'nın desteğinin arkamızda olduğunu biliyorduk. "Bu arada, Kıbrıs'ta 1 Mayıs'tan önce anlaşma sağlanacağını umut ettiğini belirten Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, varılan noktada en önemli katkının Denktaş'a ait olduğunu ifade ederek, "Kendisini takdir ediyoruz ve saygıyla anıyoruz" dedi.
politics
Darbe dönemlerinde, özellikle sıkıyönetim mahkemelerinde yargılanıp hüküm giyen ve neredeyse ömür boyu kamu haklarından yasaklı hale gelenlere haklarının iadesine ilişkin yasa teklifi TBMM Adalet Komisyonu'nda kabul edildi. Adalet Bakanlığı temsilcisi, Şartla Salıverme Yasası'nda olduğu gibi yine kargaşa yaşanacağı uyarısında bulundu. 78'liler Vakfı'nın girişimleriyle AKP Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa ve CHP Mersin Milletvekili Mustafa Özyürek'in hazırladığı yasa teklifinin görüşmeleri sırasında Komisyon Başkanı Köksal Toptan'ın, "Anayasa'ya aykırılık olabileceği" gerekçesiyle Anayasa Komisyonu'ndan görüş istenmesi" önerisi reddedildi. CHP Malatya Milletvekili Muharrem Kılıç, hakların iadesiyle bir dönemin kapanacağını söylerken, tarihin, Meclis seçiminin yapıldığı 1983 yerine siyasi yasakların kalktığı 1987 olarak belirlenmesini istedi. CHP Adana Milletvekili Ziya Yergök de, cezalarını çekenlerin mahrumiyetlerinin 2013'e kadar sürdüğüne, neredeyse ömür boyu yasak getirildiğine dikkat çekti. AKP Kastamonu Milletvekili Hakkı Köylü, adi suçluları da kapsayan teklife karşı çıkarken ırza geçip adam öldürenlerin de bu düzenlemeden yararlanabileceğini bildirdi. Bakanlık temsilcisi, af niteliğinde olduğu için nitelikli çoğunluk gerektiğini belirterek, şartla salıverme yasasında yaşanan karmaşa dikkate alındığında yasaya karşı olduklarını söyledi. Devlet Bakanı Mehmet Ali Şahin de düzenlemenin TCK çerçecesinde ele alınabileceğini belirterek, olumlu görüş bildirdiklerini kaydetti. Ne getiriyor? Teklif bu şekliyle yasalaşırsa, 31 Aralık 1987'den önce işlenmiş suçlarla ilgili olarak tüm mahkemeler tarafından yapılan yargılamalar sonucu, haklarında mahkûmiyet kararı verilenlerden, kanunun yayım tarihinden önce tahliye olanlar ile şartla salıverilenlere mahkemelerce memnu haklarının iadesine karar verilebilecek.
politics
Yunanistan ırkçılıkla mücadelede yetersiz Yunanistan'da Batı Trakya Türk azınlığıyla Arnavut ve Makedonların kötü muamele ve ırkçı tavırlara maruz kaldığı vurgulanarak, Atina'nın ırkçılıkla mücadelede yetersiz olduğu belirtildi. AB Konseyi Irkçılığı ve Ayrımcılığı Önleme Komitesi (ECRI), 5 Aralık 2003'te kabul ettiği Yunanistan'la ilgili üçüncü raporunu yayımladı. Yunanistan, dini ve etnik azınlıklara karşı ırkçı tavırlarla daha fazla mücadeleye davet edildi. ECRI, Yunanistan'a 2002'de tavsiye niteliğinde bir raporla yapılması gerekenleri bildirdiğini, bunların çoğunun yanıtsız bırakıldığını kaydetti. Mezarlıkları yok ECRI raporunda, dini azınlıkların, çoğunluk dinine mensup olanların önyargı ve ayrımcılığına maruz kaldığı, Batı Trakya dışında oturanların geleneklerine göre gömülebileceği mezarlıkların bulunmadığı ve Atina'da resmi bir caminin olmadığı vurgulandı. Örgütlenme hakkının ihlal edildiğini iddia ederek AİHM'ye başvuran bir Makedon derneğin mahkeme tarafından haklı görülmesine rağmen Yunanistan tarafından hakkın iade edilmediği, aynı ayrımcılığın Batı Trakya Türkleri için de geçerli olduğu belirtilen raporda, Yunan makamları azınlıkların örgütlenme hakkını tanımaya davet edildi.
politics
Hazine Müsteşarlığı'na olan 1.5 katrilyon liralık borcuyla listenin en üst sıralarında bulunan Ankara Büyükşehir Belediyesi, deniz ulaşımı olmayan Ankara'da "dev bir adım" atacak. Metro ve otobüs ulaşım fiyatlarını 1 Ocak 2004'ten geçerli olmak üzere artırma kararı alan belediye, göletlerde kullanılmak üzere nehir otobüsü işletmeye başlayacak. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'in talimatıyla nehir otobüsü alınması amacıyla bir ihale açıldı. İhale sonucu alınmasına karar verilecek nehir gemisinin Eryaman'daki Susuz Göleti veya Fatih'deki Yunus Göleti'nde işletilmesi bekleniyor. Böylece vatandaşlar, gölet üzerinde nehir gemisiyle turlayabilecek. Konsorsiyuma yasak İhale duyurusuna göre belediyeye nehir gemisi satmak isteyenler 23 Aralık 2003'e kadar teklif verebilecek. Ticaret, sanayi veya meslek odalarından birine kayıtlı gerçek veya tüzel kişiler, belediyeden 100 milyon lira karşılığı alacakları teknik şartnamedeki koşulları yerine getirdikleri takdirde nehir gemisi ihalesine katılabilecek. Ancak konsorsiyum oluşturan firmalar ihaleye katılamayacak. İhale, 23 Aralık'ta, Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin Kızılay'daki merkez binasında saat 14.00'te yapılacak. İhaleyi kazanan firma nehir gemisini, sözleşmenin imzalanmasının ardından 45 gün içinde teslim edecek.
politics
Almanya Başbakanı Gerhard Schröder, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın davetlisi olarak yarın Ankara'ya geliyor. Alman diplomatik kaynaklarına göre, Schröder, Kıbrıs'ta sağlanacak başarının Türkiye'nin AB sürecine de olumlu yansıyacağını kaydedecek. Schröder, AB Komisyonu'dan olumlu karar çıkmaması için hiçbir neden bulunmadığının ve Türkiye'nin diğer adaylarla farklı muameleye tabi tutulmayacağının altını çizecek. Schröder, Türkiye'yi AB içinde görmek istediğini de vurgulayacak. Verheugen'den sürpriz ziyaret ABDULLAH KARAKUŞ Ankara Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın başkanlığında toplanan AKP MKYK'da Kıbrıs konusu ele alındı. AB'nin Genişlemeden Sorumlu Üyesi Günter Verheugen'in 8 Mart'ta Türkiye'ye geleceğini söyleyen Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, müzakerelerin olumlu geçtiğini belirterek, şunları söyledi: "Çözüm için herkes umutlu. Masadan kalkmak istemiyoruz. İki kesimlilik, garantörlük ve göçmenler gibi konularda taviz verilmez. Bunlar olmazsa olmazlarımız." Toplantıda, Erdoğan'ın, 25 - 26 Mart'ta Belçika'da yapılacak AB zirvesine katılacağı da belirtildi. Osmanlı Ermenilerine tazminata onay çıktı DIŞ HABERLER SERVİSİ ABD'de Los Angeles Bölge Mahkemesi yargıcı Chriskina Snyder, 90 yıl önce Osmanlı İmparatorluğu topraklarında soykırıma uğradıklarını iddia eden Ermenilerin yakınlarının açtığı toplu davada, New York Hayat Sigortası Şirketi'nin poliçe sahiplerine 20 milyon dolar (27 trilyon lira) tazminat ödemesi için ön onayı verdi. Duruşmaya 30 Temmuz'da devam edilecek. Karara göre, 30 Temmuz'dan sonra da tazminat talebinde bulunulabilecek. Böylece soykırıma maruz kaldıklarını iddia edenlere ilk kez tazminat ödenmesi için bir mahkeme kararı çıktı. Ermeni örgütleri tazminat tutarını tatmin edici bulmadı.
politics
Baykal'ın derdi aday bulamamak Yerel seçimlerde, İstanbul ve Ankara için aday bulamayan CHP lideri, AKP'nin adaylarını kesinleştirmesini bekliyor EZELHAN ÜSTÜNKAYA Ankara CHP, yerel seçimler yaklaşırken, özellikle İstanbul ve Ankara'da aday bulamamanın, birçok kentte sol oyların bölünmesi ve merkez yoklamaya karşı örgütten gelen tepkilerin yarattığı sıkıntıları gidermeye çalışıyor. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, siyasi hayatında dönemeç oluşturan seçim öncesi en büyük sorunu özellikle İstanbul ve Ankara'da aday belirleme konusunda yaşıyor. AKP'nin adaylarını kesinleştirmesini bekleyen Baykal, kendi aralarında anlaşmazlık yaşayan kurmaylarıyla da görüş alışverişinde bulunmuyor. Genel Sekreter Önder Sav ile Genel Başkan Yardımcısı Eşref Erdem'in grupları arasında, "kendine yakın isimleri aday yapma" mücadelesi yaşanıyor. Genel merkezde İstanbul ve Ankara adaylığı için sürekli aynı isimlerin konuşulması da bir başka sıkıntı konusu oldu. Bugüne kadar İstanbul ve Ankara için Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Celal Doğan, Kocaeli Milletvekili Sefa Sirmen, Trabzon Milletvekili Akif Hamzaçebi'nin isimleri telaffuz edildi. Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) takvimine göre, listelerin seçim kurullarına sunulması için tanınan süre 24 Şubat'ta sona erecek.
politics
Laikliği klonladılar Farklı olduklarını söyleyen ve yeni bir çizgi öneren Tayyipçilerin programındaki laiklik anlayışının, Saadet Partisi programındaki anlayıştan bir farkı yok ABDULLAH KARAKUŞ Ankara ‘Biz yeniyiz’ diyen Recep Tayyip Erdoğan önderliğindeki yeni oluşumcuların "laiklik" anlayışıyla, Necmettin Erbakan’ın kurdurduğu Saadet Partisi’nin laiklik anlayışı arasında fark olmadığı ortaya çıktı. Erdoğan’ın laiklikle ilgili parti programına koydurduğu ifadelerin benzerleri SP’nin programında da var. Tayyipçilerde laiklik Erdoğan’ın taslak programında laiklikle ilgili şu ifadeler yer aldı: "Partimiz, laikliği demokrasinin önemli bir şartı olarak görür. Laikliğin arkasındaki temel düşünce, devletin her türlü dini inanç ve kanaat karşısında tarafsızlığıdır. Laiklik bu anlamıyla aynı zamanda bir özgürlük ilkesidir. Toplumsal barışı sağlayan en önemli kurumlardan biridir..." Saadet’te laiklik Erbakan’ın kurduğu SP’nin programında da laiklikle ilgili benzer şu ifadeler yer aldı: "Partimiz laiklik ilkesini toplumsal barışın ve demokrasinin vazgeçilmez unsuru olarak görür. Devlet, laikliğin gereği olarak din, inanç ve kanaat konusunda taraf olmamalıdır. Din, vicdan ve kanaat özgürlüğü temel insan hakları içinde yer alır. Bu hak, din seçme, dinini tek başına veya topluca, açık olarak ya da özel surette öğretim, tatbikat ve ibadetlerle açığa vurma ve örgütlenme özgürlüğünü içerir..." Atatürk ismine vurgu Erdoğan’ın taslak programında kurulacak partinin Atatürk ve cumhuriyet ilkelerine bağlı olacağının vurgusu yapıldı. SP’nin programında da Atatürk övülerek, "Milletimiz Atatürk önderliğinde cumhuriyeti kurmuş ve hedefine ‘Muasır medeniyete ulaşmayı’ koyarak dünya milletleri arasında onurlu yerini almıştır" denildi.
politics
Komutanlar Ömer Dinçer'i terletecek! Rejim karşıtı makalesiyle tartışma yaratan Başbakanlık Müsteşarı Dinçer, bugün MGK'ya katılacak ÖNDER YILMAZ Ankara İşlevini yitiren Cumhuriyet rejiminin yerini Müslüman yapıya devretmesi" yönündeki tebliğiyle taştışmalara neden olan Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer'i bugün ilk kez katılacağı Milli Güvenlik Kurulu toplantısında sıkıntılı anlar bekliyor. Toplantıda asker üyelerin Dinçer'e, tebliğindeki sözlerine açıklık getirmesine yol açacak sorular yöneltmeye hazırlandığı öğrenildi. Dinçer, "Başbakanlık Takip Kurulu Başkanı" sıfatıyla hazır bulunacağı MGK toplantısında "irtica raporu" sunacak. MGK'nın irticai faaliyetlerin görüşüleceği bölümünün ertelenebileceği, Dinçer'in bu konuda özel bir brifing verebileceği bilgisi dün kulislere yansırken, Başbakanlık kaynakları müsteşarın toplantıya katılacağını kaydettiler. Sorularla gidecekler Toplantıda komutanların Dinçer'e Mayıs 1995'de Sivas'ta sunduğu tebliğindeki sözleriyle "neyi kastettiğini" soracakları, laiklik ve irtica konusunda sorular yöneltecekleri belirtildi. Dinçer ise, MGK'da sözlerini hangi esaslara dayandıracağını yakın çevresine şöyle özetledi: "Akademisyenlik dönemimdeki bir yaklaşımdı. Cumhuriyetin ilk dönemlerinde, o dönemin koşullarına göre temsili demokrasi işler haldeydi. Şimdi artık sivil toplum örgütleri başta olmak üzere, sosyal kesimlerin katılımı söz konusu. Bugünün şartlarında Cumhuriyetin, demokrasinin geniş katılımcı dönüşümünü anlatmaya çalıştım. Temsili demokrasiden, katılımcı demokrasiye geçişi tanımlamak istemiştim."
politics
Ankara, dün "Vurgun Operasyonu" depremiyle sarsıldı. Türkiye’nin en büyük ve en önemli ihalelerini gerçekleştiren Bayındırlık Bakanlığı’na yönelik operasyon, beş ay önce "yolsuzluk" ihbarlarının DGM’ye ulaşmasıyla başladı. Ankara DGM Başsavcılığı, Bayındırlık Bakanlığı Yapı İşleri Genel Müdürlüğü bünyesinde yapılan ihalelerde usülsüzlük yapıldığı iddiaları üzerine başlatılan soruşturma kapsamında, ikisi şube müdürü sekiz kişi gözaltına alınırken, DGM Savcısı Cengiz Köksal, "Mavi Akım kadar, belki de daha önemli" dedi. Dün saat 06.00’da, usülsüzlük yaptığı tespit edilen isimler gözaltına alındı. Gözaltına alınanlar arasında, Yapı İşleri Genel Müdürlüğü’nde şube müdürü olarak görev yapan Fethi Soydan ve Ahmet Kenan Bozokalfa’yla, Pırlanta İnşaat A.Ş’nin sahibi Mustafa Eriş ve çalışanları Mithat Eşmeli, Fırat Küçük, Hanife Çatal, Zehra Çopur ve Hayri Olcar’ın bulunduğu, gözaltıların süreceği bildirildi. Müsteşara telefon Savcı Köksal, bakanlığa gitmeden önce Müsteşar Ali Helvacı’yla bir telefon görüşmesi yaparak, çok sayıda ihale dosyasının bakanlıktan alınacağını bildirdi. Bunun ardından emniyet ekipleri dosyaları, incelemek üzere emniyete götürdü. Pırlanta İnşaat’ın bürosundan da belge ve bilgisayar kayıtları alındı ve firmanın kapısına mühür vuruldu. Yapılan incelemelerde, Pırlanta İnşaat’ın, bakanlık tarafından gerçekleştirilen çok sayıda ihalede 10 yıldır "aracılık ve organizatörlük" rolü üstlendiği ve ihaleyi bakanlıktan alarak başka firmalara devrettiği belirlendi. Firmanın ihalelere girmeye yeterli olmayan firmalara, bakanlık çalışanlarıyla anlaşarak yeterlilik belgesi aldığı, ihaleye katılmalarını istemediği firmaların dosyalarından da belge çıkartarak yeterlilik almalarına engel olduğu saptandı. Firmanın bu şekilde yaklaşık 150 - 200 firmayla irtibat kurduğu tespit edildi. DGM Savcılığı yetkilileri, yolsuzluğun miktarının çok yüksek olduğunu, 200’e yakın ihalenin incelendiğini ifade etti. Basına bakandan önce sızdı Vurgun Operasyonu’nun ardından Bayındırlık Bakanı Koray Aydın, Savcı Cengiz Köksal’ı, "Sabah saat 06.00’da başlayan operasyondan dört saat sonra bilgim oldu. Olayın bakanlıktan önce basına sızması dikkat çekici" sözleriyle eleştirdi. Aydın, "ziyaret" olarak yorumladığı operasyondan, İçişleri Bakanı Rüştü Kazım Yücelen’in telefonuyla haberdar olduğunu belirtti. Operasyonun alt düzeydeki personeli kapsadığını ifade eden Aydın, Köksal’ın bakanlıkta kendisiyle görüştüğünü belirterek şöyle konuştu: "Soruşturmanın genişletilmesinde yarar gördüm. DGM savcısına bu tür operasyonları desteklediğimizi, her türlü bilgi ve belge vererek, yardımcı ve destek olacağımızı söyledik."
politics
Mehmet Ali Bayar’ın siyasete atılmasıyla ilgili soruları yanıtlayan 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, "Hareketin içinde ben aranıyorum, ama yokum, hareketin üstündeyim" diyerek sözlerini şöyle sürdürdü: "Bayar’ın babası siyasi arkadaşım. Kendisi de yanımda dışişleri danışmanı olarak bulundu. Bu özel durumlar, merak uyandırıyor. Türkiye’ye hizmet etmek için yola çıkan herkesin alnından öperim. Herkese başarılar dilerim. Ancak ben hadisenin üstündeyim..." Tayyip benzetmesine kızdı Demirel, Arı Lisesi öğrencileriyle yaptığı sohbeti izleyen bir gazetecinin "Siz de siyasi yasaklıydınız. Erdoğan’ın yargılanmasını doğru buluyor musunuz?" sorusuna şu yanıtı verdi: "Bir damla kan, bir damla gözyaşı, bir kör kuruştan dolayı kimse beni itham etmedi. Erdoğan hadisesi karışık. Bizim yasaklı olmamızla alakası yok. Ciltler dolusu konuştuk. Kimse bize ülke bütünlüğü, laiklik aleyhinde konuştuğumuz suçlamasında bulunmadı." Öte yandan Arı Lisesi öğrencileri arasında yapılan ankette, "en çok görülmek istenen devlet büyüğü" seçildiği için Demirel’e, plaket ve takdir belgesi verildi.
politics
Başkanlık için Bülent Arınç’ın adı geçiyor... ANKARA Milliyet 22. dönem parlamentosu ilk çalışma haftasında başkanını seçecek. Başkanlık için yarın yapılacak seçimde en güçlü aday olarak AKP Manisa Milletvekili Bülent Arınç görünüyor. Başkanlık seçiminde şansı bulunmayan CHP’nin de, TBMM Geçici Başkanı Şükrü Elekdağ’ı aday gösterebileceği belirtiliyor. TBMM Başkan adayları, bugün saat 24.00’e kadar başvuruda bulunabilecek. Danışma Kurulu yarın Elekdağ başkanlığında toplanarak, oylama günlerini saptayacak. TBMM’nin 22. başkanını seçmek için oylama muhtemelen yarın yapılacak. Gizli oylamada ilk iki turda seçilebilmek için 550 olan üye tamsayısının üçte iki çoğunluğu aranacak. Bu oylamalarda 367 oy alan aday, TBMM Başkanı seçilecek.
politics
Ankara savaşı TV’den öğrendi Birinci Körfez Savaşı’nda bombardımandan önce Türkiye’yi haberdar eden ABD, bu kez bilgi vermedi BARKIN ŞIK Ankara Irak’ın Kuveyt’i işgaline son vermemesi üzerine 1991’de yapılan Körfez Savaşı’nı başlatacak bombardımandan önce Türkiye’yi haberdar eden ABD, bu kez bilgi vermedi. ABD, saldırı öncesinde İsrail’e haber verdi. Ankara ise ABD saldırılarından CNN International aracılığıyla haberdar oldu. Körfez Savaşı’nda, dönemin ABD Başkanı George Bush’un, Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ı bombardımandan iki saat önce aramasıyla haberdar edilen Ankara dün savaşın başladığını televizyon ekranlarından öğrendi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "ABD size bilgi verdi mi" sorusuna "Hayır" karşılığını vermekle yetinirken, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, "Operasyonun başlayacağını biliyor muydunuz" sorusu üzerine "Biliyoruz elbette. Bütün takvimi biliyoruz" dedi. Gül, AKP grubunun basına kapalı toplantısında da, "ABD’nin Irak’ı perşembe günü vuracağı bilgisi bizde vardı" dedi. Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin de, aynı sorular üzerine, "Onu bilmiyorum, Başbakan’dan da böyle bilgi almadım. Ancak gelişmeler dünyanın gözü önünde cereyan ediyor. ABD Başkanı Bush, bizim saatimize göre gece yarısı yaptığı konuşmada, neyi ne zaman yapacaklarını zaten ifade etmişti. Başbakan’a bu konuda daha önce bilgi verip vermediğini de bilmiyorum" diye konuştu. ABD’nin, Türkiye’yi haberdar etmemesinin özel bir tavır olmadığını dile getiren bazı yetkililer ise, "Bu zaten, CIA’nın aldığı bir bilgi üzerine, aniden gelişen, baskın şeklinde düzenlenen bir operasyondu. Bazı Amerikalı generallerin bile haberi yoktu" yorumunu yaptılar.
politics
Ankara, Kıbrıs'ta koalisyon istiyor Türkiye, Kıbrıs'ta yeni bir seçim ve kriz istemiyor. Gül'ün, başta Talat olmak üzere Meclis'e giren diğer parti liderlerini Japonya gezisi dönüşü Ankara'ya davet edeceği belirtildi Utku Çakırözer Kuzey Kıbrıs'taki seçim sonuçlarından memnun olan ve KKTC'de siyasi belirsizliği sürdürecek ikinci bir seçime karşı çıkan Ankara, gelecek hafta taraflarla görüşmeler yapacak. Türkiye'ye göre Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş müzakereleri yürütecek, seçimden ilk sırada çıkan CTP lideri Mehmet Ali Talat da ancak Denktaş'a yakın bir partiyle iktidara gelebilecek. Seçim sonuçlarının Dışişleri Bakanlığı'ndaki ilk analizinde şu noktalar ön plana çıktı: Seçimlerin adil ve demokratik olması herkesi memnun etti. Dünyaya karşı iyi bir sınav verildi. 25 - 25'lik denge yüzünden hem ülkenin, hem de Türkiye'nin AB sürecinin belirsizliğe girmesine izin verilmeyecek. İkinci bir seçime kesinlikle gerek yok. Seçim sonuçları, Annan Planı temel alınarak Kıbrıs sorununa çözüm bulunmasını isteyen partileri ilk kez hükümete sokacak. Denktaş'ın muhalifi CTP lideri Mehmet Ali Talat'ın yeni hükümetin başbakanı olma ihtimali kuvvetli. Ankara, tarafların koalisyon üzerinde uzlaşması için teşvik edici rol oynayacak. Denktaş'a yakın bir partiyle koalisyon kurduğu takdirde iktidar olabilecek muhalefet, Denktaş'ın uluslararası görüşmelerdeki müzakereci statüsünü değişterecek güce sahip değil. BM denetimindeki görüşmelerde Türk tarafını Denktaş temsil etmeye devam edecek. Yapıcı tavrın sürmesini isteyen hükümet, gelecek hafta tarafları Ankara'ya çağırmayı planlıyor. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün, 22 Aralık'ta Japonya'dan döndükten sonra başta Talat ile Barış ve Demokrasi Hareketi lideri Mustafa Akıncı olmak üzere Meclis'e giren partilerin liderlerini Ankara'ya daveti gündemde. Bundan sonra ne olacak? LEFKOŞA Milliyet KKTC'de seçimlerin ardından anayasal çerçevede atılabilecek adımlar şöyle: Önce Cumhurbaşkanı Denktaş'ın görevi kime vereceği beklenecek. Bunda zaman sınırlaması yok. Denktaş hükümeti kurma görevini seçimlerden birinci çıkan partiye verebileceği gibi bir başka partiye de verebilir. Hükümeti kurmakla görevlendirilen parti 15 gün içinde hükümeti kurmak zorunda. Görevi alan parti 15 gün içinde hükümeti kuramazsa görev başka bir partiye verilebilir. 15 gün içinde hükümet kurulamazsa, başka alternatif kalmazsa iki ay sonunda erken seçim kararı alınabilir. Mümtaz Soysal: İnisiyatif Denktaş'ta Annan Planı'na karşı isimlerin başında gelen eski Dışişleri Bakanı ve Denktaş'ın danışmanı Mümtaz Soysal, seçim sonuçlarının hükümet kurma konusunda inisiyatifi yine Denktaş'a verdiğini savunarak, "Muhalefet ancak Denktaş'a yakın partilerden birini alarak hükümet kurabilir" dedi. Soysal, Denktaş muhaliflerinin Ankara'yı dışlayarak bir yere varamayacağını anladığının altını çizdi ve Türkiye'yle iyi geçinme ihtiyacı duyacaklarını belirtti. Plana sıcak bakan eski Dışişleri Bakanı İlter Türkmen ise "Bu Ankara'nın uzun süredir aradığı fırsat" dedi. Seçimlerle ilgili siyasilerden şu yorumlar geldi: TBMM Başkanı Bülent Arınç: 50 milletvekilinin yarısı bir blokta, yarısı bir blokta. Kıbrıs halkı 'uzlaşın' diyor. CHP Grup Başkan Vekili Kemal Anadol: Seçmen bütün partilerin bir araya gelerek bir politika oluşturmalarını işaret etti. YTP Genel Başkanı İsmail Cem: Seçmen olduğu yerde durmayı da, maceraya sürüklenmeyi de reddetti. SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın: Annan Planı'nın görüşülmesi için mesajdır. Denktaş görüşmeciliğe devam etmelidir.
politics
MHP’li Bakan: Önce Öcalan Devlet Bakanı Reşat Doğru, "Abdullah Öcalan asılmadan idam cezasının kaldırılmasını istemiyoruz" dedi. Bayram tatilini Tokat’ta geçiren Doğru, dün yaptığı basın toplantısında, terörün, ülkedeki ekonomik krizin en büyük nedenlerinden biri olduğunu savunarak, şunları söyledi: "Şimdiye kadar Türk tarihinde, devletini bölmek isteyen herkese gereken ceza verilmiştir. O adam şu anda cezasını çekiyor ama inşallah önümüzdeki günlerde Türk milletinin istediği doğrultuda cezası verilecektir ve asılması gerekmektedir."
politics
Rumlara oy cezası geldi GÜVEN ÖZALP Strasbourg, SEFA KARAHASAN Lefkoşa Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), "Kıbrıslı bir Türk'e oy kullanma hakkı tanımadığı" gerekçesiyle, Rum yönetimini ayrımcılık yapmak ve seçim hakkı tanımamaktan suçlu buldu. İbrahim Aziz adlı bir Kıbrıslı Türk, 27 Mayıs 2001'de düzenlenen parlamento seçimlerinde oy kullanabilmek için Rum Yönetimi'ne başvurdu. Ancak bu başvuru Rum Yönetimi tarafından reddedildi. Bu gelişme üzerine Aziz davayı AİHM'ye taşıdı. Mahkeme Aziz'in "Kıbrıslı Türk" olduğu için ayrımcılığa maruz kaldığı sonucuna vardı. AİHM, bu bağlamda Rum Yönetimi'nin Aziz'e 3500 euro mahkeme masrafı ödemesini kararlaştırdı.
politics