Unnamed: 0
int64 0
4.73M
| en
stringlengths 1
5.14k
⌀ | tr
stringlengths 1
5.13k
|
---|---|---|
700 | During the Second World War Estonia was in turns occupied by Germany and the Soviet Union. | İkinci Dünya Savaşı sırasında Estonya sırasıyla Almanya ve Sovyetler Birliği tarafından istila edildi. |
701 | Citizens, this is my wife. | Yurttaş bu benim karım. Yurttaş Coignard. |
702 | I don't hear a difference. | Ben arada bir fark göremiyorum. |
703 | Hopefully the guy you're fightin' has soup. | Dua et, kavga ettiğin adamın çorbası olsun. |
704 | Don't quit your day job. | Günlük işinden sakın ayrılma. |
705 | What do you care? | Umurunda mı ki? |
706 | He also wanted the bodies of his parents to be dug up from their existing graves and re-interred in a specially-constructed bell tower in the centre of the city. | Ayrıca anne babasının cesetlerini gömüldükleri yerden çıkartıp şehrin merkezinde özel olarak yapılacak bir çan kulesine defnetmek istiyordu. |
707 | You saw the sign? | Levhayı gördünüz mü ? |
708 | - Hi. | - Merhaba. |
709 | The legendary embroidery! | Efsane nakışçıyı mı? ! |
710 | When are we born? | Ne zaman doğduk? |
711 | Or buck as in buck off, or, I'm having such a bucking good time shopping with you. | - Evet, veya bir cins fasulye. Veya seninle alışveriş yapmak barbunya yemek kadar güzel. |
712 | It's her or us. | Savunmak zorundayız. |
713 | Yeah, totally not happening! | Aynen, öyle bir şey olmayacak ama. |
714 | Good job, police girl. | İyi işti, polis kız. |
715 | I'm eating! | Yiyeceğim! |
716 | - I'm the one in debt. | - Borclu olan benim. |
717 | There's a company making a product called Lotusan, which mimics -- when the building facade paint dries, it mimics the bumps in a self-cleaning leaf, and rainwater cleans the building. | Lotusan adında bir ürün yapan bir firma var. Bu ürün, bu cephe boyası, kuruduğunda kendi kendini temizleyen nilüfer yaprağındaki yumrucukları taklit ediyor. |
718 | There'sa uniton itsway . | Yolda bir ünite var. |
719 | Understand, don't you? | Anladın değil mi? |
720 | Well, I'm not buying, and they can't just kick me out. | Şey, almıyorum ama beni zorla da çıkaramazlar. |
721 | We got to get this... | Bunu... |
722 | I made this for you. | Bunu senin için yaptım. - Oh. |
723 | You make the rules. | Kuralları sen koyarsın. |
724 | I have a lot. | Bir sürü iyi kitabım var. |
725 | "Eyes Only" kind of stuff. | - "Çok gizli" gibi. |
726 | Boy, what a day, huh? | Ne gün ama değil mi? |
727 | Sometimes it will be me, sometimes it will be dad. | Bazen ben öpeceğim, bazen baban. |
728 | You have a lovely body, Owen. | Harika vücudun var, Owen. |
729 | He was slaughtered like one, too. | Onlardan biri gibi de katledildi. |
730 | You'd be barking like crazy if somebody was in here, right? | İçeriye biri girmiş olsaydı deli gibi havlardın değil mi? |
731 | - Alright guys, here. This is Phil's credit card and ID. | - Evet beyler işte Phil'in kredi kartı ve kimliği. |
732 | Tulsa. Tulsa, Oklahoma. | - Tulsa, Oklahoma. |
733 | By the time Jones did come out to do his speaking, the table had already been set. | Jones konuşmasını yapmak için çıktığında masası çoktan hazırlanmış olurdu. |
734 | Hello. | Merhaba. |
735 | They threw me out and they locked every door back in. | Beni dışarı attılar ve bütün giriş kapılarını kilitlediler. |
736 | Macedonian officials have warned recently that extremists might try to take advantage of delays in the Kosovo final status process to trigger violence. | Makedon yetkililer geçtiğimiz günlerde, aşırılık yanlılarının Kosova'nın nihai statüsünü belirleme sürecinde yaşanan gecikmelerden şiddet olayları çıkarmak için faydalanabilecekleri konusunda uyarıda bulundular. |
737 | So less waste. | Yani daha az atık madde. |
738 | Was it the hair or was it my clothes? | Saçlarım mı kıyafetler mi? |
739 | Did you just ask me if I was gonna leave you when you have your baby? | Bebeğin olunca seni terk edeceğimi mi düşünüyorsun? Hayır, Sam. |
740 | You should take the day, get some rest. | - Bugün izin alıp dinlen biraz. |
741 | Isn't that, like, a turnoff? | Yani bu biraz itici değil mi? |
742 | - He's been riding 25-foot pipeline. | - 6,5 m'lik Pipeline'da kayıyor. |
743 | - Doing what? | ne yapayım yani? |
744 | Clippings book went off. There's a giant rift in the earth near Wagner, Oklahoma. | Kupür Kitabı Oklahoma'da Wagner yakınlarında dev bir yarık olduğunu söylüyor. |
745 | Walter Skinner. | Walter Skinner. |
746 | We got some major bling to do. | Burada işimiz uzun. |
747 | - They seem to hate us. | - Bizden nefret ediyorlar gibi. |
748 | Is that...? | Yoksa o... |
749 | Unless Valentine succeeds in raising Raziel, kills everyone with demon blood first. | Valentine, Raziel'ı diriltmeyi başarırsa, önce iblis kanı olanları ölüdürür. |
750 | You'd get your first look at this 6-foot turkey as you enter a clearing. | Bir çayıra gelirsin ve hemen bu dev hindiyi fark edersin. |
751 | I'm one of you, one of the X-Men. | Bu da benim için Dünya'daki her seyden önemlidir. |
752 | I told 'em. | Onlara söyledim. |
753 | Knock it all off, start again? | Hepsini yıkıp tekrar başlar mısın? |
754 | What was your fault? | Senin yüzünden olan ne? |
755 | Happy Hours have begun here | İndirimli İçki Saati başladı. |
756 | Am I not your friend? | Ben arkadaşın değil miyim? |
757 | 68% of the women were killed by their partners (husband/boyfriends/fiance) or ex-partners, 10% were killed by relatives. | Kadınların yüzde 68’ini partnerleri (koca/sevgili/nişanlı) ya da eski partnerleri, yüzde 10’unu erkek akrabaları öldürdü. |
758 | Off to Mrs Miggins' to pick up any old French toff. | Bayan Miggins'e gidip, bir Fransız kibarı bulayım. |
759 | General... not want to see more blood spilled today. | General... Bu gün daha fazla kan döküldüğünü görmek istemiyorum. |
760 | Cause the car that allegedly hit you was your own. | Çünkü güya size çarpan araba sizin üzerinize kayıtlıymış. |
761 | Who wants it? | Bunu kim ister? |
762 | I'll see you around. | Görüşürüz. |
763 | Why are you talking to her about the case? | Neden onunla davayla ilgili konuşuyorsun? |
764 | It sounds good, but can you ask Pilar and Bo instead? | Güzel olabilir ama Pilar'la Bo'ya sorsan? |
765 | If Manny's our mad saboteur, he won't strike until he has an audience. | Eğer Manny çılgın sabotajcımız ise, Seyirci karşısına çıkana kadar saldırmayacaktır. |
766 | I'm not allowed to use the sink anymore. | Artık lavaboyu kullanmama izin yok |
767 | However, members of the business community would like to see freight transport resumed as well. | Ancak iş dünyası mensupları yük taşımacılığının da yeniden başlamasını istiyorlar. |
768 | This is so fucked up. | Acayip bir şey bu ya! |
769 | I tried to talk some sense into the women. - I tried to make them hurry. | Kadınların aklını başına getirmeye, parayı hemen buraya getirmelerini sağlamaya çalıştım, baba. |
770 | So, I made a choice. | Bir seçim yaptım. |
771 | ! | ! |
772 | Hurry up! | Acele edin! |
773 | You know what I would do to him and to you. | Sana ve oğluna neler yaparım biliyorsun. |
774 | Good morning. | Günaydın. |
775 | You go. | Sen git. |
776 | Come in. | Girin. |
777 | Are we ever happy to see you. | Sizi gördüğümüze çok sevindik. |
778 | I'm in the travel business. | Turizm işindeyim. |
779 | We love you, Maggie. | Seni seviyoruz Maggie. |
780 | Goodbye, darlings! | Hoşçakalın, canlarım! |
781 | Yes, well, it sounded even sillier at the time. | Evet, o zamanlar bile kulağa daha aptalca geliyordu. |
782 | - It looks similar to your hand. | - Senin eline benziyor. |
783 | I just want to meet a woman... and fall in love, and get married. | Sadece bir kadınla tanışmak istiyorum ve on âşık olup evlenmek istiyorum. |
784 | Call he got at the hospital was him triggering the bomb. | Hastanedeyken gelen arama onun bomba tetikleyicisiydi. |
785 | Ombudsman Sasa Jankovic is at the forefront of sounding the alarm on human rights violations. | Ombudsman Sasa Jankoviç, insan hakları ihlalleri konusunda uyarıda bulunanların başında geliyor. |
786 | - Our... | -Neyimiz? |
787 | Commentators say the new ministry idea was initiated under EU pressure given Brussels' worries -- at a critical time in the eurozone -- that economically-challenged Romania, itself facing severe crisis, is missing out on billions available to grow the economy. | Yorumcular, yeni bakanlık fikrinin ortaya atılmasının altında yatan sebebin AB baskısı olduğunu, zira avro bölgesinin kritik bir süreçten geçtiği şu dönemde Brüksel'in, ekonomik açıdan zor durumda ve de ciddi bir kriz ile karşı karşıya olan Romanya'nın, milyarlarca avroluk fondan yararlanarak ekonomisini büyütme fırsatını kaçırdığı için endişe duyduğunu belirtiyor. |
788 | The "fix," as it's called, may be much more difficult for the dominant society than, say, a $50 check or a church trip to paint some graffiti-covered houses, or a suburban family donating a box of clothes they don't even want anymore. | Çözüm, söylendiği gibi, baskın toplum için örneğin, 50 dolarlık bir yardım çekinden ya da grafiti kaplı bir evi boyamak için yapılan bir kilise gezisinden ya da bir banliyö ailesinin artık istemediği bir kutu giysiyi bağışlamasından çok daha zor olabilir. |
789 | What are you always listening to? | Sürekli ne dinliyorsun? |
790 | He's getting paid really well for this gig. | Elindeki gitara ciddi para verdi. |
791 | You would have loved the view. | Manzarayı sevecektiniz. |
792 | Blast it, forget the manual! | Lanet olsun, boş verin kılavuzu! |
793 | Are you attracted to men? | Erkeklerle ilgileniyor musun? |
794 | You don't get to decide when I'm ready to say "I love you!" | Seni seviyorum demeye hazır olacağım zamana sen karar veremezsin! |
795 | Did you find the croissants? | - Kruasanları bulabildin mi? |
796 | - okay? | Evet. |
797 | Don't you think it's time you got back to the mainstream of your life? | Sence de artık hayatına bir çekidüzen vermenin zamanı gelmedi mi? |
798 | Esther Duflo talked a little bit about this. | Esther Duflo bu konudan biraz bahsetmişti. |
799 | A new thrust for energy conservation is to be expected under the new circumstances. | Bu yeni koşullarda enerji tasarrufu konusunda yeni bir atılım görülebilir. |