emreisik commited on
Commit
3f62108
1 Parent(s): 72a0bef

Upload 200 files

Browse files
This view is limited to 50 files because it contains too many changes.   See raw diff
Fake/1047.txt ADDED
@@ -0,0 +1,10 @@
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
1
+ Memur Adaylarına Genel Yetenek Sınavı Süprizi Ekonomik krizin de etkisiyle devlet kadrolarına olan talebin artması üzerine KPSS sınavında bazı değişikliklere gitmeyi planlayan YÖK, çoktan seçmeli sınavın ardından memur adaylarını "solitaire", "mayın tarlası" gibi oyunları kapsayan bir de genel yetenek sınavından geçirmeye hazırlanıyor.
2
+
3
+
4
+ Her geçen yıl çoğalan aday sayısından ötürü seçim yapmanın gittikçe zorlaştığını belirten YÖK yetkilileri "Çoktan seçmeli sınav artık elemeler için yetersiz hale geldiğinden genel yetenek sınavı yapmak kaçınılmaz bir hal aldı bizler için. İnanın ki 0.1 puanla elenen memur adaylarını görünce mesleğimizden soğur hale geldik. Bu yüzden arkadaşlarla düşündük taşındık, memur adaylarını bir de "Solitaire", "Mayın Tarlası" gibi oyunları içeren bir genel yetenek sınavından geçirmeye karar verdik." diyerek yeni uygulama fikrinin nasıl doğduğu hakkında ipuçları verdiler.
5
+
6
+
7
+ Sınavın tam olarak nasıl olacağına henüz karar veremediklerini bildiren yetkililer "Solitaire zaten memurlar için yeterince eleyici olacaktır kanısındayız. On kere oynasanız bir kere ancak açılıyor fal... Mayın tarlasını ise adaylar bilgisayara karşı oynayacaklar. Bunların dışında adayların çay ısmarlatma ve iddaa kuponu doldurma becerisini ölçmek ya da bayan adaylara atkı ördürmek de şu an için tartıştığımız konular arasında" şeklinde açıklamalarda bulundular.
8
+
9
+
10
+ 2010 KPSS'deki tek sürprizin bu olmadığını da vurgulayan yetkililer, "Özellikle 'Ankara memur şehri yaa' klişesine son vermek için önümüzdeki iki-üç sınav döneminde Ankara'ya memur kontenjanı açmamak da yine planlarımız dahilinde" diyerek, memur adaylarının kafasını hepten karıştırdılar.
Fake/108418.txt ADDED
@@ -0,0 +1,11 @@
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
1
+ ABD Dışişleri Bakanlığı: "Hangi parti bizim projemiz, kime kaç para verdik biz de tam bilemiyoruz..." Seçime az bir süre kala The Economist dergisindeki AKP'yi hedef alan makalenin ardından Başbakan Erdoğan'ın CHP'yi Amerikan projesi olmakla itham etmesi siyaset gündemine damgasını vurdu. Başbakanın suçlamalarına CHP kanadı, "Aynı dergi daha önce sizi desteklerken iyiydi ama" sözleriyle karşılık verirken, ABD Dışişleri Bakanlığı da bu sabah yaptığı açıklamayla tartışmaya dahil oldu. Açıklamada "Açıkçası epey bir süredir hangi parti bizim projemiz, kim bizim adamımız biz de tam bilemiyoruz" denirken, Türkiye siyasetini dizayn etme konusunda bir yerlerde ipin ucunun kaçtığı da açıklıkla ifade edildi.
2
+
3
+ ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Mark Toner, bu sabah Beyaz Saray'da düzenlediği basın toplantısıyla, bir süredir Türkiye gündemini meşgul eden "Esas kim Amerikan projesi?" sorusuna açıklık getirmeye çalıştı. Konuşmasına, küresel bir süper güç olarak ABD'nin etki alanı içinde yer alan ülkelerdeki siyasi gelişmelere becerebildiğince yön vermeye çalışmasının doğal olduğunu belirterek başlayan Toner, "Ancak bu konuda maalesef düşünüldüğü kadar titiz bir çalışmamız yok" diyerek samimi itiraflarda bulundu.
4
+
5
+ "Bakın taa 2. Dünya Savaşı döneminde bir şeyler planlamışız, arşivlerde var hepsi. İşte şöyle parti kurduralım orda, böyle kukla lideri başa geçirelim... Ondan sonra onu bastırmak için ötekini, ötekini bastırmak için berikini derken sonunda hepsi birbirine girdi. Şimdi her ay hayvan gibi para çıkıyor bütçeden ama bunun kaç doları kime gidiyor hiç haberimiz yok. Darmadağın oldu bütün hesap. Biz de zaten bi ara toplanıp konuşmak istiyorduk. O yüzden iyi oldu şimdi bu konunun açıldığı..."
6
+
7
+ Kısıtlı bir kadroyla mucizeler yaratmaya çalışan bu ekibin doğal olarak bazı konularda eksik kaldığını dile getiren Toner, geçtiğimiz sene yaşanan talihsiz bir olayı da şu sözlerle anlattı:
8
+
9
+ "Biz ortada dönen paranın hesabını, kimi desteklediğimiz, kime komplo kurmaya çalıştığımız filan gibi mevzuları tamamen karıştırınca, bazı tatsız durumlar da yaşadık açıkçası. Oraya ödenek, buraya örtülü yardım derken sizinkiler sağolsun, arada Türkiye'nin Aralık ayında Rusya'ya ödeyeceği doğalgaz faturasını da bize geçirmişler. Bakın onun da makbuzu burada. Az para da değil yani. Geçen sene Aralık epey soğuk geçti çünkü sizin. O para ne olacak? Belli değil..."
10
+
11
+ Alacak-verecek meselesi halledilebilirse Türkiye Masası'nın tamamen lağvedilmesinin de gündeme geleceğini belirten Toner, açıklamalarına şu sözlerle son verdi: "Zaten artık bakıyoruz kim çıkışa geçmiş, kim düşüşte, ona göre yükselene destek veriyoruz. Otomatikman onun yükselişini de bizden biliyorlar böylece. Hayır, biz yapmadık desek de inanan olmaz bu saatten sonra. En azından kafamız rahat olur. Onun dışında inanın hiçbir şeyle uğraşacak halimiz yok şu an..."
Fake/1132.txt ADDED
@@ -0,0 +1,15 @@
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
1
+ İnternet Milyoneri Türk Gencinin İmrendiren Başarı Hikayesi Büyük ekonomik krizin yaralarını sarmaya çalışan Türk ekonomisinin krizden güçlenerek çıkan isimlerinden Ersin Özbükey, spam mailler ile başladığı iş hayatındaki serüvenini TÜSİAD aylık değerlendirme toplantısında anlatarak genç girişimcilerin ilham kaynağı oldu.
2
+
3
+ TÜSİAD Aylık Değerlendirme Toplantısı'nda söz alan Ersin Özbükey, her bireyinin servet ve refah içerisinde yaşadığı bir toplumun hayal olmadığını belirtti.
4
+ Henüz 23 yaşında bir öğrenci olarak nasıl 500 milyon doları aşan bir servete sahip olduğunu soran basın mensuplarını yanıtlayan Ersin Özbükey, işin sırrının fırsatları görüp doğru şekilde değerlendirmek olduğunun altını çizdi.
5
+
6
+
7
+ Sözlerine "Bundan 2 yıl önce ben de her üniversiteli gibi vaktimi internette geçiriyor, msn'de ve bilumum forum sitelerinde vakit öldürüyordum. Bir gün bir sitede 'Tıklayın ve 1000$ kazanın' şeklinde bir yazı gözüme çarptı. Tıkladım ve hayatım değişti." şeklinde devam eden Özbükey, doğru zamanda doğru yerde olmanın önemini de gözler önüne serdi.
8
+
9
+ "Kimlik bilgilerimi ve banka hesap numaramı girdikten birkaç saat sonra 1000 dolar hesabıma yatmıştı bile. İnanılmaz bir duyguydu bu, ilk paramı kazanmıştım. Artık site site geziyor; kâh soru bilerek, kâh adama barfiks çektirerek paraya para demiyordum..." diyerek başarı hikayesini anlatmaya devam eden Özbükey "Bir zaman sonra posta kutumda Microsoft'un servetini dağıttığı haberini okudum. Maili listemdeki 10000 kişiyle paylaştığımda, para su gibi akmaya başladı. Hala da o maillerden dolayı hesabıma para yatar." açıklaması ile de Microsoft ile yaptığı iş ortaklığından duyduğu memnuniyeti gizleyemedi.
10
+
11
+
12
+ Asıl voliyi ise Nijerya'dan vurduğunu belirten genç milyoner "Nijerya'nın devrik prensi Akela Tubutu, sahibi olduğu serveti dışarı çıkarabilmek için ortak arıyordu. Şansa bakın ki dünyadaki o kadar insan arasından beni bulup mail atmış. Hesap bilgilerim ve 20000 dolar karşılığında 100 milyon dolar teklif etti, ben de tabii ki kabul ettim. Bundan bir ay sonra, 100 milyon dolar hesabımdaydı." diyerek "dünyada keşfedilmemiş pazar kalmadı" önyargısını nasıl kırdığını ispat etti.
13
+
14
+
15
+ Halen internet girişimciliğine devam eden Türkiye'nin en genç milyoneri, artık gelen fırsat maillerine yetişemediği için 50 kişilik bir kadro çalıştırmaya başladığını ifade etti. Hayır işlerinden de geri kalmayan Özbükey, lösemili çocuklar, kanser hastaları ve depremzedeler için her gün binlerce kişiye mail forward etmeyi ihmal etmiyor.
Fake/118540.txt ADDED
@@ -0,0 +1,9 @@
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
1
+ Nijer Devlet Başkanı Ülkeyi Kat Karşılığı Müteahhite Verdi İç savaş, açlık, susuzluk, salgın hastalık derken gün geçtikçe kan kaybeden şirin Afrika ülkesi Nijer, yapılan yeni toprak reformuyla yönetimde köklü değişikliklere hazırlanıyor. Bu sabah imzalanan anlaşmayla ülkenin tamamını kat karşılığı olarak Bediroğlu İnşaat'a devreden Nijer yönetimi, satış ve kira gelirleriyle önemli bir ekonomik kaynak yaratmayı hedeflerken, daha kepçe vurulmadan dairelerin yarısının topraktan satılması da memnuniyetle karşılandı.
2
+
3
+ "Bundan sonra Nijer için hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Ülke olarak hapsolduğumuz bambudan yapılma evlerden havuzlu, alttan ısıtmalı, güvenlikli sitelere geçip rahat bir nefes alacağız. Kim bilir belki de içlerimizden bazıları apartman sıkıcılığına ve tek düzeliğine dayanamayıp panik atak olacak. Belki şehrin gürültüsünden uzaklaşmak isteyen insanlarımız ve daha önemlisi gürültü çıkaran bir şehrimiz olacak. Biliyorsunuz sonuçta inşaat lokomotif sektör. Burada inşaat başlamasıyla birlikte çimento fabrikası işleyecek, demirci bayram edecek, kumuydu, seramiğiydi, gider borusuydu, işçisiydi derken topyekün bir kalkınma söz konusu olacak..."
4
+
5
+ Müteahhit firmayla ufak tefek pürüzler dışında önemli konularda anlaşarak el sıkıştıklarını ifade eden Hasabu, "Ülkenin adını daha prezantabl bir şeyler yapma konusunda karşı taraftan gelen birtakım talepler var, onları değerlendiriyoruz. Nijer Konakları, Nijer Altınşehir, Nijer MyWorld gibi alternatifler üzerinde konuşuyoruz" derken, ulaşım ve altyapı sorunlarıyla ilgili bir soru karşısında ise moralinin bozulduğu gözlerden kaçmadı.
6
+
7
+ "Evet şimdilik ulaşım biraz sorunlu, açıkçası henüz projede belli bir yolu yok sitenin ama zaten ülke olarak bir süre bir yere ulaşmayı da düşünmüyoruz. Biz burada sadece bir site değil bir yaşam alanı inşa ediyoruz. İçinde çocuk parkından, terzisine her şey olacak. Dolayısıyla kimsenin bir yere gitmesi gerekmiyor. Biz geliriyle, gideriyle bu projeyi çok iyi etüt ettik. Mesela savunma giderlerimizi ülke sınırına koyacağımız bir güvenlik kulübesi ve iki güvenlik görevlisi ile yarı yarıya indireceğiz. Biraz da bunlar konuşulsun..."
8
+
9
+ Cep telefonunu çıkarıp hesap makinesi bölümünde çeşitli hesaplamalar yapan devlet başkanı, dünyada büyükelçilik bulundurabilecek güce sahip nerden bakılsa minumum 130- 140 ülke bulunduğunu, sırf bunların birer daire almasıyla bile ülke ekonomisinin ihya olacağını sözlerine ekledi.
Fake/129.txt ADDED
@@ -0,0 +1,3 @@
 
 
 
 
1
+ DİE: "Türk Kadınlarının % 97'si Hep İyi Niyeti Yüzünden Kaybediyor" DİE (Devlet İstatistik Enstitüsü) tarafından açıklanan rakamlara göre "hep iyi niyeti yüzünden kaybeden" Türk kadınlarının sayısı geçen yılın aynı dönemine göre 1 puan artarak %97'ye yükseldi.
2
+
3
+ Yine aynı rapora göre Türk kadınlarının %94'ünün tek kusurları fazla dürüst olmaları ve diğer Türk kadınları gibi rol yapmayı bilmemeleri. Geri kalan %6'lık kısmın ise herhangi bir kusuru bulunmuyor.
Fake/12965.txt ADDED
@@ -0,0 +1,3 @@
 
 
 
 
1
+ Beklenen Kül Bulutu İçin Hazırlıklar Tüm Hızıyla Sürüyor Ulaştırma Bakanlığı Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü, İzlanda'daki Ejtayullujviijli yanardağının patlamasının ardından oluşan volkanik kül bulutunun, haftanın ortalarına doğru Kapıkule Sınır Kapısı'ndan yurda giriş yapmasının beklendiğini duyurdu. Bulutun geliş haberi özellikle Edirne'de tatlı bir heyecan yaratırken, ildeki tüm resmi makamlar ve halk, karşılama hazırlıkları için seferber olmuş durumda.
2
+
3
+ Oturumdan ayrıca kül bulutu ile ilgili başka bir şeyler yapılması gerekip gerekmediğini belirlemek için bir komisyon kurulması kararı çıktı. Önümüzdeki ay toplanması planlanan komisyonun ilk raporunu 2012 başlarına doğru Meclis'e sunması bekleniyor
Fake/132814.txt ADDED
@@ -0,0 +1 @@
 
 
1
+ Esnafla Kısa Sürede Senli Benli Olan Genç Üniversite Öğrencisi, Taşak Oğlanı Olduğunun Henüz Farkında Değil Geçen sene taşındığı Beşiktaş semtinde kısa sürede esnafla sıcak ilişkiler kurmasını bilen Yıldız Teknik Üniversitesi Makina Bölümü 2. sınıf öğrencisi Mert Pekcan (21), bu sabah öğrenci evinde düzenlediği basın toplantısında "Onlar da gerçekten benim gibi mi hissediyor, yoksa inceden taşak mı geçiyorlar" sorusuna yanıt aradı. Medyanın yoğun ilgi gösterdiği toplantıda, "onlarla aynı, ama onların biraz daha okumuşu" gibi görünmek için yoğun bir çaba gösterdiğini belirten Pekcan, esnafın "Mektep" ve "Mektebe gitmek" kavramlarına olumlu yaklaşımından duyduğu mutluluğu da dile getirdi. Toplantıda okuldaki ilk senesini yurtta geçirdikten sonra, bölümden tanıştığı iki kafa elemanla beraber Beşiktaş'ta ev tutmaya karar vermeleri ve halen kalmakta oldukları giriş kat, yaz-kış rutubetli ve tahminen altıgen planlı daireyi tutmalarıyla neticelenen süreci özetleyen Mert Pekcan, eve çıkma niyetindeki öğrencilere de önemli tavsiyelerde bulundu. Bir eve çıkarken evin konumu ve genel durumu dışında en çok dikkat edilmesi gereken şeylerden birinin, mahalleli ve esnafla iyi ilişkiler kurmak olduğunu önemle vurgulayan Pekcan, "Öncelikle evin en yakınında ve tercihen yaşlarınız arasında uçurum bulunmayan Tekel bayii, bakkal gibi mekanları dikkatle tespit edip, oralara ağırlık vermek gerekiyor. Bu ilk mekandaki muhabbetiniz, sonradan diğer esnafla kuracağınız samimiyet için de size bi nevi referans oluyor" dedi. Abbasağa mahallesindeki iki oda bir salon evi halen bölümden iki arkadaşı ve ilginçlik olsun diye aldığı evcil iguanası Hayrettin ile paylaşan Pekcan, mahalleye taşındıktan sonra ilk tanıştığı kişinin karşı bakkal Yılmaz Abi olduğunu belirtirken, "Yılmaz Abi halen temel ihtiyaçlarımı karşılaması ve en azından ufak meblağlar için veresiye alışveriş yapmama müsaade etmesinin yanında, yüklü alışverişler için ise Migros, Carrefour gibi büyük marketlere gitmeme ses çıkarmayarak da büyüklük gösteriyor" şeklinde konuştu. Mahallede tanınmaya başladıktan bir süre sonra onu benimseyen esnafın, kendisine "Delikanlı", "Yakışıklı", "Canavar", "Hacı" gibi lakaplar taktığını ifade eden Mert Pekcan, "Açıklamak gerekir mi bilmem ama bu işleri pek bilmeyen arkadaşlar vardır belki: Bu lakap takma hadisesi, esnaf arasında dostluk, samimiyet ve karşılıklı saygı işaretidir. İlk defa eve çıkacak olan arkadaşların bu tip şeyleri ıskalamaması lazım." derken, mahalleye entegrasyon sürecinde futbol, siyaset ve karı kız muhabbetinin önemine de değindi. Hayatının ilk gerçek karı kız muhabbetlerini esnaf ortamında yaptığını söyleyen Pekcan, "Daha önce olmadı değil, lisede ortaokulda da oldu muhabbetler ama buradaki onunla kıyaslanamaz bile... Yeri geliyor onların beraber olduğu kadınlar hakkında, yeri geliyor sokaktan geçen biriyle alakalı, zaman zaman benim kendi kız arkadaşımın ve hatta kız arkadaşımın kız arkadaşlarının dahi muhabbetini yaptığımız oluyor." sözleriyle mahalle esnafı arasında tesis edilmiş olan demokratik, açık fikirli ve hoşgörülü ortama dikkat çekti. Okumuş ve kendini geliştirmiş bir birey olmasının kendisini kesinlikle onlardan daha üstün bir konuma getirmediğinin altını çizen Pekcan, "Esnafın bu konuda bir hassasiyeti var, sırf okuduğum için fazladan bir saygı görmediğimi söylersem yalan olur. Mesela İddaa bayimiz Fatih Abi'yle bazı konuları tartışırken ben ne zaman Durkheim'dan, Heidegger'den örnekler versem, diğer dükkan sahipleri de gelip sohbete katılıyor. Yüzlerinde sımsıcak gülümsemeler ve, 'Eee mektepli adamın hali başka tabi', 'Canavar ne zaman mektebe götürüyorsun bizi', 'Bi gün de biz seni bırakırız mektebe Cengaver' gibi cümlelerle kendilerini ifade ediyorlar." derken, bu isteklere karşı yakın zamanda bölüm başkanıyla konuştuğunun ve önümüzdeki dönem içerisinde esnafın da katılabileceği bir workshop düzenleme fikrinin ortaya atıldığının da müjdesini verdi. Mahalle ortamında ilk ilişkilerin yapıcı bir atmosferde kurulmasının önemine de değinen Mert Pekcan, "İguanam Hayrettin hastalandığı zaman, böyle bir ortam yakalandı. Ben onu veterinere götürüp getirirken sokakta karşılaştığımızda 'Bu ne?', 'Nereye götürüyorsun bunu?', 'Niye?' gibi sorularla ilgilerini dile getirdiler. Hayrettin'in iyileşme sürecine girmesinin ardından onlarla bu güzel haberi paylaştığımda ise, "Allah iyilik versin", "Kurbana kadar iyi bak haa canavara" gibi güzel temennilerini eksik etmediler. İlk diyaloglar o şekilde başladı işte... O dönem, esnafla ilişkilerimde bir milat oldu diyebilirim." derken, bunu sonradan uzun saçlarının manasını ve satanizme olan bakışını izah ettiği öğretici bir sürecin takip ettiğine de değindi. Mahalledeki son haftalarda esnaftan gelen "birlikte dışarı çıkmak", "ortamlara takılmak", "okuldaki kızlarla, diğer arkadaşlarımla, bir yere gidip medenice bir şeyler içmek" gibi tekliflere de değinen Pekcan, "Mesela daha dün gece bölümden bir arkadaşım aradı, Melikelerle filan oturuyorlarmış, kalk gel dediler. Biz de o sırada bizim evde Arif Abi'yle muhabbet ediyorduk, atladık gittik Taksim'de yanlarına... Böyle şeyler olabiliyor yani..." sözleriyle, samimiyet ve karşılıklı saygının, her yerde olduğu gibi mahallede de sağlıklı arkadaşlıkların temeli olduğunun altını çizdi. "Gerçi orada bir takım yanlış anlaşılmalar oldu. Arif Abi, samimiyetinin göstergesi olarak Seda'nın yanağından makas alınca bir takım gerginlikler yaşandı. Kızlar erken kalktılar ama biz Arif Abi'yle uzunca bir süre takıldık. Sonradan özür dilemek için benden Seda'nın numarasını da istedi. Kız telefonu açmayınca yüzünün ne hale geldiğini görmeliydiniz. Hatta Arif Abi şu an halen içerde, odada uyuyor. Ve ben biliyorum ki, bi durum olsa eğer kendisinin evde eşiyle bir takım sorunları olmasa ben de hiçbir şey demeden kapısını çalıp onda kalabilirim. Bu tip şeylerin lafının olmayacağı, harbi dostluklardan bahsediyorum..." diyen genç makina mühendisi adayı, ev arkadaşlarının kendisinin esnafla olan yakınlığını çekemediğinden de dert yandı. "Kimse kimseye kendi asosyalliğinin, halka tepeden bakan, fildişi kulelerindeki elitist tavırlarının günahını yüklemeye kalkmasın. Bazıları insanlarla nasıl diyalog kurulacağını bilmiyor diye bu benim ot gibi yaşamamı gerektirmiyor. Bu millet neyin ne olduğunun çok iyi farkında." şeklinde konuşan Pekcan, bakkaldan gelen telefonun ardından yeni gelen kolileri indirmeye yardım etmek için toplantıyı aceleyle bitirdi.
Fake/1330.txt ADDED
@@ -0,0 +1,3 @@
 
 
 
 
1
+ Tekel Skandalı Büyüyor: İşçilere Yıllarca Her Ay Düzenli Olarak Para Ödendiği Ortaya Çıktı! Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in "72 milyonun hakkını düşünmeliyiz" açıklamalarının ardından gözlerin çevrildiği Tekel'de yeni bir skandal daha patlak verdi. Maliye müfettişlerinin titiz çalışması sonucu ortaya çıkan ürkütücü tablo, Tekel işçilerinin hesabına devletin kasasından yıllardır her ay düzenli olarak para aktarıldığını gösteriyor.
2
+
3
+ Toplantının sonunda basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Doğan, devletin diğer kurumlarında çalışanlara da her ay düzenli olarak para aktarıldığı yönünde bazı ihbarlar aldıklarını belirterek, soruşturmanın genişletilerek sürdürüleceğini açıkladı.
Fake/136680.txt ADDED
@@ -0,0 +1,19 @@
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
1
+ Suriye, Irak, İran Ve İsrail'le Diplomatik Kriz Yaşayan Türkiye'nin Bölgedeki Yıldızı Her Geçen Gün Daha da Parlıyor Beşar Esad yönetimiyle ters düşerek Suriye ile ipleri koparan, NATO'nun füze kalkanı projesine ev sahipliği yaparak İran'ın tepkisini çeken, Kuzey Irak'a yapılan sınır ötesi harekatlar nedeni ile Irak'la sorunlar yaşayan ve son olarak Mavi Marmara Baskını yüzünden İsrail ile kriz yaşayan Türkiye, bölgedeki konumunu gittikçe güçlendiriyor. Konuyla ilgili olarak Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, "Daha önce denediğimiz 'komşularla sıfır sorun' politikasından pek bir verim alamadık. Bakalım, bir süre de böyle deneyeceğiz." denilerek, önümüzdeki dönem Yunanistan, Bulgaristan, Rusya, Ermenistan ve hatta uygun bir neden bulunabilirse Gürcistan'la da çeşitli diplomatik krizler planlandığı ifade edildi.
2
+
3
+
4
+
5
+
6
+
7
+ Dışişleri Bakanlığı'nın binasında gerçekleştirilen basın toplantısına, Türkiye'nin bundan böyle agresif bir dış politika anlayışına sahip olacağının altını çizerek başlayan Müsteşar Naci Ayankul önemli açıklamalarda bulundu. Diplomasinin bir sanat olduğunu hatırlatan Ayankul, "Biz de hükümet olarak bu sanatı elimizden geldiğince uyguladık ve işte tablo ortada. Şimdi nerden baksanız Ortadoğu'da iyi ikili ilişkilerde bulunduğumuz bir tane ülke yok; bu da bölgede nasıl etkin bir rol oynadığımızın en büyük kanıtı olsa gerek. Öyle ya da böyle herkes bizden bahsediyor mu? Ediyor" diyerek, Türkiye'nin bölgede yalnızlaşmasından dolayı duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
8
+
9
+
10
+
11
+ Agresif dış politikanın, uygulama anlamında da oldukça zor ve cesaret isteyen bir tutum olduğunun altını çizen Ayankul, "Şimdilik arada bir çıkıp sert demeçler vermekten ve bir kaç tane de pratikte herhangi bir anlamı olmayan diplomatik karar almaktan öteye gidemedik. Ha tabii bir de İsrail'in daha önce çoktan durdurduğu silah ticaretini askıya aldık. Ama olsun... Zamanla düzelir bunlar. Amerika bir günde mi süper güç oldu sanki?" diyerek şöyle devam etti:
12
+
13
+ "Bugüne değin aman herkesle iyi olalım dedik, dedik de ne oldu? Araplar'ın sempatisini kazanıp 3-5 tane dizi satmaktan başka ne geçti elimize? Ki o dizi işlerinin kaymağını da Kıvanç Tatlıtuğ, Tuba Büyüküstün falan yedi. Şimdi en azından çabalıyoruz, diyaloğa giriyoruz, yerli yersiz posta koyuyoruz. Bakın, etkin dış politikamız sayesinde 1 yıl uğraşıp Birleşmiş Milletler'den Mavi Marmara baskınıyla ilgili olarak aleyhimize bir rapor çıkarttırmayı bile başardık. Sonra o raporu tanımayarak Birleşmiş Milletler'e de kim olduğumuzu gösterme fırsatını bulduk... Suriye'deki iç karışıklıktaki tavrımız da gözden kaçmasın; Başbakan'ımızın konuşmaları sırasında Beşar Esad'ın suratını görmeniz lazımdı. Bedenine göre küçücük olan o kafasıyla sinirlenince öyle acayip hallere girdi ki; biraz utanması, biraz izzet-i nefsi olsa o makamda beş dakika daha durmazdı, duramazdı..."
14
+
15
+
16
+
17
+ Türk dış politikasında yaşanan bu hareketlilik sayesinde, halkın yurtiçindeki kısır tartışmalardan kafasını kaldırarak yurtdışındaki kısır tartışmalara odaklanabildiğini de sözlerine ekleyen Naci Ayankul "Her hafta farklı bir ülkeyle yaşadığımız bu krizler sayesinde vatandaşımızın dış politikaya olan ilgisi de arttı. Büyük ülke olmanın birincil şartlarından birisi de budur. Biraz kafanı kaldırıp etrafımda neler olup bitiyor diye bakacaksın. İlgileneceksin. Biz de böyle böyle her bir yurttaşımıza dünya vatandaşlığı bilinci kazandıracağız" dedi.
18
+
19
+ Toplantının sonunda, dış politikada önümüzdeki dönem izlenecek yol haritasına da değinen deneyimli müsteşar, Türkiye'nin her bir komşusu ile sorun yaşayabilecek kadar büyük bir ülke olduğunun üzerinde önemle durdu. Yunanistan durumu biraz toparlasın, gerektiği takdirde 12 mil ve Kıbrıs sorununun tekrar gündeme getirilebileceğini müjdeleyen Ayankul, açıklamalarını şu sözlerle noktaladı:
Fake/138323.txt ADDED
@@ -0,0 +1,29 @@
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
1
+ Büyükşehir Belediyesi, Bütün Şehri Vardiyalı Sisteme Geçirerek İstanbul'un Trafik Sorununu Çözmeyi Hedefliyor Okulların açılmasıyla birlikte İstanbul yeniden trafik kaosuyla karşı karşıya kalırken, Büyükşehir Belediyesi bu sabah duyurduğu yeni uygulamayla sorunu kökten çözme yolunda önemli bir adım attı. Büyükşehir Belediyesi Basın Merkezi tarafından yapılan açıklamada, şehirdeki tüm işyerleri ve okulların çok yakında 08-16, 16-24 ve 24-08 saatleri arasında olmak üzere günde dönüşümlü olarak 3 vardiya halinde hizmet vereceği belirtilirken, yeni uygulamayla şehrin nüfusunun gün içerisinde dengeli bir şekilde dağıtılmasının amaçlandığı ifade edildi.
2
+
3
+
4
+
5
+ Konuyla ilgili olarak bu sabah bir basın toplantısı düzenleyen İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Trafik Müdürlüğü Başkan Vekili Sami Yüceler, İstanbul'da yaşanan trafik probleminin temelinde şehirdeki nüfusun gün içerisinde hep aynı saatlerde aynı yönlere doğru yola çıkmasının yattığını belirterek şöyle devam etti:
6
+
7
+
8
+
9
+ "Şimdi bu şehrin nüfusu 15-20 milyon bir şey. Bu kadar insan sabah 8 gibi Anadolu yakasından Avrupa'ya, Avcılar-Topkapı civarından Levent yönüne, Ataşehir'den Kadıköy'e doğru yola çıkıyor. Akşam 6 oldu mu da hoop, bu sefer ters yöne. Sonra trafik var diye ağlıyorlar. E olur tabi? Biz de bu saatten sonra işyerlerinin alayını birden başka yere taşıyamayacağımıza göre, en mantıklısının çalışma saatlerini değiştirmek olduğuna karar verdik. Bundan sonra İstanbulluların üçte biri sabah 08-16, üçte biri 16-24, kalan üçte biri de 24-08 saatleri arasında işe ya da okula gidip gelecekler. Böylelikle şehrin gün içerisindeki hissedilen nüfus yoğunluğu 5-6 milyon kişi civarında olacak ki, bu da dünyanın her yerinde en beğenilen büyükşehir nüfuslarından birisidir."
10
+
11
+
12
+
13
+ Valilik, İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve Çalışma Bakanlığı ile birlikte eşgüdümlü olarak yürütülecek bu proje sayesinde en azından şehrin nüfusu 50 milyon kişi olana kadar rahat edileceğini vurgulayan Yüceler, böylece pratikte şimdiki halinin üçte birine düşeceği öngörülen nüfus yüküyle beraber, İstanbul'un adeta gerçek bir altyapıya sahip bir dünya metropolüymüş gibi olacağını ifade etti.
14
+
15
+
16
+
17
+ Sami Yüceler, başta bir takım zorluklar yaşanacak olsa da değerli İstanbulluların kısa sürede yeni uygulamaya adapte olacağından emin olduğunu belirtirken, "İşte o gece çalışma şeysi falan herkesin alışık olduğu şeyler değil. İlk bir iki ay vatandaşlarımız ayakta uyuyacağından iş veriminde biraz düşüş, evlatlarımızın derslere konsantrasyonunda bir zorlanma ve trafik kazalarında bir miktar artış bekliyoruz ama zamanla halledilecek şeyler bunlar. İnsan nelere alışmıyor." şeklinde konuştu.
18
+
19
+
20
+
21
+ Böyle bir projeyi yürürlüğe koyarken kimsenin hayatına kastetmeye çalışmadıklarını özellikle vurgulayan Başkan Vekili, "Zaten adaletli olsun diye vardiyaları haftada bir değiştirmeyi düşünüyoruz. Misal bir hafta gece işe giden adam, öbür hafta 08-16 vardiyasına geçecek. Öyle öyle elbirliğiyle aşacağız bu sorunları da" sözleriyle de iyimser mesajlar verdi.
22
+
23
+
24
+
25
+ "Zaten bence şehir gece daha güzel. Boğaz Köprüsü'nün o rengarenk aydınlatmaları, ışıklar içindeki Kız Kulesi falan, biliyosunuz... Vardiya sistemi bir kez oturduktan sonra eminim birçok hemşerimiz bizlere müteşekkir olacak, 'Yahu biz neden daha önce enayi gibi sadece gündüz yaşayıp da kendimizi bu güzelliklerden mahrum etmişiz' diyerek boşa geçen yıllarına hayıflanacaklardır." diyen Yüceler, uygulama sayesinde İstanbul'un dünyadaki diğer bütün metropoller gibi 24 saati cıvıl cıvıl yaşayan, canlı bir şehir haline geleceğini iddia etti.
26
+
27
+
28
+
29
+ Açıklamalarında uygulamanın istisnasız olarak İstanbul il sınırları içerisindeki bütün işyerleri ve okullar için geçerli olacağının altını çizen Yüceler, "Misal bir sokakta iki tane dönerci mi var? Biri gündüz çalışacak, ötekisi gece. Öbür hafta da bunlar vardiya değiştirecek, o geceye geçecek bu gündüze. Burası ufak şirket 10 çalışanı var yazıktır, yok bu büyük fabrika 2000 adama ekmek veriyor demeyip hepsinde bu sistemi zorunlu hale getireceğiz. Gerekirse 1 kişi 1 kişi çalışacaklar ama vardiyalı çalışacaklar" sözleriyle Belediyenin bu konudaki kararlılığını dile getirirken, uygulamadan hiçbir koşulda geri adım atılmayacağının da sinyallerini verdi.
Fake/14.txt ADDED
@@ -0,0 +1 @@
 
 
1
+ Facebook Fotoğraf Albümleri Artık Profesyonel Ellere Emanet Fotoğraf sevdalısı iki genç girişimci tarafından kurulan Türkiye'nin ilk Facebook'a özel fotoğraf stüdyosu "FacePro", geçtiğimiz hafta düzenlenen bir kokteylle hizmete açıldı. "Burcucum Çok Güzel Çıkmışsın :)" sloganıyla hizmet verecek olan "FacePro", profesyonel oyuncular ve stüdyo ortamında özel hazırlanmış dekorlar kullanarak facebook albümleri için gerçeğinden ayırt edilemeyecek fotoğraflar yaratmayı hedefliyor. FacePro'nun fikir babası ve kurucu ortaklarından Ersin Özbükey, kokteyl öncesi yaptığı konuşmada, Facebook albümlerinde ne kadar geniş ve renkli bir çevresi, nasıl da süper eğlenceli bir hayatı olduğunu göstermek isteyen ancak böyle bir hayatın yakınından bile geçmeyen oldukça geniş bir hedef kitlesine hitap etmeyi planladıklarını belirtirken, FacePro'nun bu anlamda ülkemizde büyük bir boşluğu dolduracağından emin olduğunu da sözlerine ekledi. Tanıtım sonrası basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Özbükey, yeni hizmetin çalışma prensibini şu sözlerle açıkladı: "Öncelikle bize gelen bir müşteriye kataloğumuzdan çeşitli hazır konseptler sunuyoruz. Kataloğumuzda şu an, en popüler Facebook albümleri üzerinde yaptığımız uzun ve titiz araştırmalar sonucu belirlenen belli başlı 20 kadar hazır konsept bulunuyor. Nedir bu konseptler? Mesela 'barda arkadaşlarla dağıtırken', 'bebişimle fethiye tatilimiz', 'ofisten happyhour manzaraları', 'eski dostlarla tophanede nargile keyfi' gibi her facebook kullanıcısının albümünde görmek isteyeceği türden şeyler. Müşterimiz katalogdan ihtiyacına ve bütçesine göre istediği konsepti seçtikten sonra kendisini stüdyomuza alıyoruz ve seçilen konsepte göre 1 ile 20 arasında profesyonel oyuncu ve fotomodel arkadaşımızın da yardımıyla gerçekçi bir sahne yaratarak müşterimizin bu sahnede çeşitli açılardan yüzlerce fotoğrafını çekiyoruz. Çekim aşaması tamamlandıktan sona müşterimiz bu fotoğraflardan beğendiklerini alıp Facebook'taki albümüne yüklüyor. Ancak hizmetimiz burada da bitmiyor. Biz fotoğraflar yükledikten sonra 2 hafta boyunca o albümü takip ediyoruz ve altına en az 3 farklı kişi tarafından övgü dolu yorum yazılmayan fotoğrafların parasını aynen iade ediyoruz. Bu da bizim hizmetimize olan güvenimizi gösteriyor." Kokteyl sırasında barkovizyon gösterisiyle FacePro'nun çalışmalarından çeşitli örnekler de gösterildi. Örnek bir kareyi yukarıdaki resimde görebileceğiniz "Amsterdam Günlerim" adlı çalışma, Amsterdam'da bir barda değil FacePro stüdyolarında hazırlandı. Resimde görünen soldan ikinci sıradaki gözlüklü şahıs müşteri, diğer şahıslarsa FacePro'nun profesyonel fotomodelleri. Gerçekten sergilenmeye değer bir hayatı olan birinin facebook albümünden fırlamış gibi duran bu çalışma, FacePro'nun işinde ne derece titiz olduğunun da adeta bir kanıtı gibi.
Fake/145135.txt ADDED
@@ -0,0 +1,21 @@
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
1
+ Tüm Türkiye'nin Merakla Beklediği "yeni web sitemizi nasıl buldunuz?" Anketinin Sonucu Nihayet Açıklandı. Zafer "Çok Beğendim"in Edirne Defterdarlığı'nın resmi internet sitesi edirnedefterdarligi.gov.tr'de 5 yıldır devam eden "Yeni web sitemizi nasıl buldunuz?" anketinin sonucu dün gece Lütfü Kırdar Kongre Salonu'nda düzenlenen görkemli bir törenle açıklandı. Sonucunu tüm Türkiye'nin nefesini tutarak beklediği ankette ipi, oyların % 42'sini alan "Çok beğendim" seçeneği göğüslerken, ikinciliği %38'lik oy oranıyla "Beğendim" seçeneği aldı. "Pek Beğenmedim" ve "Bir fikrim yok" seçenekleri ise, aldıkları %5'erlik oy oranlarıyla son sıraları paylaştılar.
2
+
3
+
4
+
5
+ Edirnedefterdarligi.gov.tr sitesinin 2006 yılında yenilenmesinin ardından dönemin webmaster'ı Salih Gülcebey tarafından siteye konan anket, aradan geçen 5 yıla rağmen ilk günkü heyecanıyla yoluna devam ederek adeta bir fenomene dönüşmüştü. Türkiye'nin her yanından 7'den 70'e birçok takipçisi bulunan anket için bugüne kadar toplam 92 kişi oy kullanırken, "Beğendim" ve "Çok beğendim" seçenekleri arasındaki son ana kadar devam eden rekabet ise adeta nefesleri kesti.
6
+
7
+
8
+
9
+ İstanbul 3. Noteri Katibi Ragıp Kurudal'ın sonuçları açıklaması ile birlikte Lütfü Kırdar Kongre Salonu'nu dolduran kalabalıkta sevinç ve hüzün bir aradaydı. "Çok beğendim" seçeneğinin yarışı önde tamamladığının duyurulması ile destekçileri tezahürat ve alkışlarla Lütfü Kırdar'ı inletirken, sadece "Beğendim" demekle yetinen grup uzun süre sonuçlara itiraz etti. 2006 yılından bu yana yayında olan ankete oy veren, ancak süreç içerisinde fikirlerinin değiştiğini söyleyen onlarca "Çok beğendim" taraftarının kendileri ile iletişime geçtiğini iddia eden grup, daha sonra salonu terketti ve sloganlar eşliğinde Atatürk Meydanı'na doğru yürüyüşe geçti.
10
+
11
+
12
+
13
+ "Beğendim" yanlılarının protesto gösterilerinin ardından salonda kalanlar ise Sıla, Kenan Doğulu ve Emre Altuğ gibi sanatçıların şarkılarıyla kendilerinden geçtiler. Zaman zaman tatsızlıkların da yaşandığı gecede "Bir fikrim yok"çular ile "Çok beğendim"ciler arasında çıkan arbedeye çevik kuvvet müdahale etmek zorunda kaldı. Aşırı "Bir fikrim yok" sempatizanı üç kişinin gözaltına alınmasıyla yatıştırılan olayların ardından arkadaşlarının gözaltına alınması ile ilgili bir açıklama yapan Çetin Ortak (26), "İnanın polisin neden böyle bir tutum içinde olduğu hakkında herhangi bir fikrimiz yok." diyerek şaşkınlığını gizleyemedi.
14
+
15
+
16
+
17
+ Gecenin sonunda ise sitenin yeni tasarımın altında imzası bulunan Creatomax Tasarım Ofisi'nin temsilcileri teşekkür konuşması yapmak için sahneye davet edildi. Şirketin geçtiğimiz 6 yıllık süreç içerisinde pek parlak günler geçirmemesi üzerine sadece dönemin muhasebecisi Burak Alıcı mikrofonların başına geçerken, "Bizim de gurur duyduğumuz bir tasarım; en iyi işlerimizden biri olarak görüyoruz. Gerçi aradan geçen sürede piyasa durumları filan derken şirket dönmedi, 2 sene önce de nihayet tasfiye işlemlerini tamamladık, şu an tamamen tekstille alakalı işlere yöneldik... Ama yine de her şeye karşın bugün burada olmaktan dolayı büyük gurur duyuyoruz." şeklindeki sözleri uzun süre ayakta alkışlandı.
18
+
19
+
20
+
21
+ Anket sonuçlarının "Çok beğendik" şeklinde neticelenmesinin ardından Türkiye'deki belli başlı şehirlerin meydanlarında gösterilerin sabaha kadar sürdüğü öğrenilirlen, Lütfü Kırdar Salonu'ndaki kalabalık havai fişek gösterileri ve 10. Yıl Marşı'nın ardından korna sesleri eşliğinde İstanbul'un çeşitli noktalarına dağıldılar.
Fake/156808.txt ADDED
@@ -0,0 +1,3 @@
 
 
 
 
1
+ Vizeleri Kaldırabileceğimiz Yeni Uygarlıklar Bulma Umuduyla Güney Amerika'ya Yollanan Dışişleri Heyetinden 2 Gündür Haber Alınamıyor Ardı ardına yaptığı ataklarla irili ufaklı pek çok ülkeyle vizeleri kaldırmayı başaran Dışişleri Bakanlığı'nda bugünlerde endişeli bir bekleyiş hakim. Ukrayna, Şeyseller ve Belarus'un ardından vizelerin kaldırılabileceği yeni uygarlıklar bulma umuduyla törenlerle Güney Amerika'nın iç kesimlerine keşif gezisine gönderilen Dışişleri heyetinden 2 gündür haber alınamazken, heyetin son olarak Şili civarında adı açıklanmayan bir yarı özerk bölgeyle vizeleri kaldırıp serbest ticaret anlaşması imzalamak üzere olduğu tahmin ediliyor.
2
+
3
+ Yaklaşık 1.5 aydır bölgede bulunan 6 kişilik heyet, bu süre zarfı içerisinde başta Paraguay, Bolivya ve Guayana olmak üzere birçok devlet ve özerk bölgeyle vizeleri kaldırma başarısı gösterirken, Ant Dağları'nın eteklerinde 2 yeni bitki türü keşfederek bilime de önemli katkılarda bulunmuştu.
Fake/158039.txt ADDED
@@ -0,0 +1,7 @@
 
 
 
 
 
 
 
 
1
+ Yılbaşı Öncesi Zirveye Ulaşan Hayatla İlgili Beklentiler, Yılın İlk Pazartesi'siyle Birlikte Yerini "Allah vere de trafik açık ola"ya Bıraktı Makine Mühendisi Faruk Herdem(30)'in, yılbaşı öncesi zirveye ulaşan hayatla ilgili umut ve hayalleri, 2012'nin ilk pazartesisi ile birlikte yerini daha kısa vadeli ve gerçekçi beklentilere bıraktı. Aralık ayının sonlarına yaklaştıça anlamsız bir iyimserliğe kapılarak 2012'nin kendi yılı olacağına inanan, yaşamıyla ilgili radikal kararlar alan ve takvimin değişmesiyle kendisinin de sihirli bir şekilde değişeceği beklentisi içine giren Herdem, yeni yılın ilk gününde trafikte geçirdiği 1.5 saatin ardından gündelik ufak hesaplarına geri dönmeyi başarırken, genç mühendisin şu an için hayattan en büyük beklentisi, akşam eve dönerken trafiğin çok fena olmaması yönünde.
2
+
3
+ Özel bir şirkette makine mühendisi olarak çalışan Faruk Herdem, bu sabah mesainin ilk dakikalarında masasında poaça ve çayla yaptığı kahvaltının ardından düzenlediği basın toplantısıyla merak edilen soruları yanıtladı. Her yıl olduğu gibi geride bıraktığımız 2011 senesinde de yılbaşı yaklaştıkça havaya girdiğini ve basit bir takvim değişikliğine lüzumundan fazla anlam yüklediğini açık yüreklilikle itiraf eden Herdem, "artık o her yere bulaşan şenlik havasından mıdır, üşenmeyip taa Bakırköy'e kadar giderek Nimet Abla'dan aldığım çeyrek bilete olan inancımdan mıdır, yoksa Ocak Ayı'nda alacağım %5'lik zammın aylık gelirime yapacağı 160 TL'lik katkıdan mıdır nedir bilmiyorum ama yine kendimi çok saçma bir iyimserlik içinde buldum. Bir ara boyumun uzayacağını dahi düşünmeye başlamıştım" diyerek yaklaşık 1.72 olan boyunun 30 yaşından sonra daha da uzamayacağına bu sabah itibariyle ikna olduğunu ifade etti.
4
+
5
+ "Tabii yılbaşında büyük ikramiye çıkmayınca biraz hevesim kaçmadı değil. Neticede benim konumumda bir insanın hayatının gerçekten değişmesi ancak öyle mucizevi bir olaya bağlı ama yine de 2012'de her şeyin farklı olacacağına dair inancımı bu sabaha kadar korumayı başarabildim. Gerçi düşününce 3 biletimden 2'sine amorti vurdu. Biraz da onun sevinci oldu ne yalan söyleyeyim..."
6
+
7
+ "Öğle yemeğinde döner çıkması, akşam trafiğine kalmamak, müdürün işe gelmeyecek olması, bayram tatiliyle senelik izni birleştirebilmek, Beşiktaş'ın ligdeki iddiasını sezon sonuna kadar taşıması. Aşağı yukarı böyle şeyler işte. Yani işin açığı, birazdan Facebook'a yükleyeceğim o yılbaşı fotoğraflarıma alacağım iki layk, üç yorum falan bile bence yeni yıl için gayet olumlu gelişmeler..."
Fake/16652.txt ADDED
@@ -0,0 +1,22 @@
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
1
+ Dizilerdeki Yozlaşmış Aile Tipine Karşı Bakanlığın Son Umudu "Çocuklar Duymasın" Özellikle son dönem yerli dizilerde resmedilen ailelerdeki yozlaşma ve ahlaki çöküntüyle mücadele etmek için bir süredir çalışmalarını yürüten Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı, son olarak bir dönemin en çok izlenen dizilerinden "Çocuklar Duymasın"ın tekrar çekilmesi için başladığı çalışmalarda sona yaklaştı. Konuyla ilgili olarak Bakanlık'tan yapılan açıklamada, çaresizlik nedeniyle böyle bir yola gidildiği vurgulanarak, "Geleneksel aile yapımızı kurtarmak adına bu acı ilacı hep birlikte tekrar içme mecburiyetindeyiz." denildi.
2
+
3
+
4
+
5
+ Bu sabah erken saatlerde Bakanlık binasında düzenlenen toplantıda basının sorularını yanıtlayan Bakanlık Sözcüsü Sevil Yöneylem, Amerikan sit-com'larında başlayıp zamanla yurdumuza kadar yayılan, her fırsatta birbirinin gözünü oymaya çalışan, entrika içerisinde kalmış, ahlaksız ve ar haya bilmez aile tipini benimsetmeyi amaçlayan dizilere karşı Bakanlık olarak bugüne kadar aralıksız çalıştıklarını ifade etti.
6
+
7
+
8
+
9
+ Bu projenin uzun zamandır sürmekte olan bir mücadelenin en son safhası olduğunun altını çizen Sevil Yöneylem "Aslında ilk aklımıza gelen, 'Bizimkiler' adlı diziyi yeniden çekmekti ancak maalesef oyuncu kadrosunun neredeyse tamamı ebediyete intikal ettiğinden o iş en baştan yattı. Daha sonra kısa bir süreliğine 'Mahallenin Muhtarları' gündeme geldiyse de, o diziyi de kimse ne bir daha çekmek ne de bir daha izlemek istemediğinden maalesef sonunda kala kala yine Çocuklar Duymasın'a kaldık." sözleriyle çalışmada bugüne kadar kaydedilen aşamaları özetledi.
10
+
11
+
12
+
13
+
14
+ "Sırf biz de değil, Diyanet İşleri'ndeki arkadaşlarımız da bir koldan bu yolda çalışıyor. Kendi meşreplerince, ibretli ve cehennemli diziler üzerinden mücadeleye katkıda bulunuyorlar." diyerek devletin tüm kurumlarının bu işte seferber olduğunu vurgulayan Yöneylem, "Hepimizin toplam çabası bile bu ahlaki yıkımı bugüne kadar ancak biraz yavaşlatabildi. Artık son çare olarak 'Bababa! Bububu! Mutfak! Vıyvıyvıy!' gibi bir mizahtan medet umacak hale geldik. Durum o derece vahim." sözleriyle yıkımın geldiği boyutu gözler önüne serdi.
15
+
16
+
17
+
18
+ Toplantıda dizinin yapım ekibini temsil eden Ersin Özbükey ise, proje hakkında oldukça iyimser açıklamalarda bulundu. Konuşmasında sık sık diziden alınma esprilerle salondakilerin sinirlerini bozan Özbükey, "Açıkçası başlangıçta ekibi tam kadro olarak toplayabileceğimizden emin değildim. Zira Tamer Bey tüm mimiklerini bu dizinin geçmiş bölümlerinde harcadığından, kendisinden geriye oyunculuk namına pek bir şey kalmamıştı. Diğer bir arkadaşımız hala sağda solda elinde fısfısla dolaşıyor, bir adım ileri gitmedi. Böyle bir ruh hali içerisinde casting çalışmamıza başladık." diyerek projeye başlarken karşı karşıya kalınan zorluklara değindi
19
+
20
+ "Buna rağmen, teklif götürdüğümüz arkadaşlarımızın, biraz da dizi bittiğinden beri elle tutulur hiçbir yapımda rol alamadıkları ve el attıkları hiçbir işte dikiş tutturamadıkları için, teklife inanılmaz olumlu yaklaşmaları bizi oldukça rahatlattı." diyerek konuşmasına devam eden Özbükey, "Özellikle 'Havuç' rolündeki arkadaşımızın UFO reklam setinden koşarak bir gelişi vardı ki bizim bile gözlerimiz yaşardı. İki günde bir set dolusu adam topladık, üçüncü günde ilk bölümün montajını yapıyorduk, öyle diyeyim size." sözleriyle ekibin yakalamış olduğu sinerjiye dikkat çekti.
21
+
22
+ Birkaç hafta içerisinde çekimleri tamamlanacak olan dizinin, tekrarları ile birlikte önümüzdeki 5 yıl boyunca 8 ulusal, 17 yerel kanalda evlerimize misafir olması bekleniyor.
Fake/168878.txt ADDED
@@ -0,0 +1,17 @@
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
1
+ Komisyon Görüşmelerinde Yaşanan Kavgaları Düzenlemek İçin Toplanan Meclis Komisyonunun İlk Oturumunda Yumruklar Konuştu Eğitimde 4+4+4 sisteminin görüşüldüğü komisyonlarda yaşanan arbedelerin giderek kontrolden çıkması üzerine toplanan "meclis arbede düzenleme komisyonunun" ilk oturumu olaylı başladı. Meclis sınırları içerisinde yaşanan kavga ve itişmelerin bir kurala bağlanması amacıyla iç tüzükte yapılacak değişikliklerin görüşüldüğü komisyonun ilk oturumuna "saç çekmek serbest olsun mu olmasın mı?" maddesi üzerindeki tartışmalar damga vururken, AKP ve CHP milletvekilleri arasındaki sözlü sataşmalar kısa sürede yumruklaşmaya dönüştü.
2
+
3
+ Oylama sonucu, meclis arbedelerinde uygulanması kabul edilen kurallardan bazıları ise şöyle:
4
+
5
+ - Meclis çatısı altında kürsü işgal etmiş sayılmak için, bir parti en az 50 milletvekili ile 30 dakika boyunca kürsüyü kontrol altında tutmalıdır. Bunu başaran parti, kendi flamasını kürsüye asar. Karşı taraf ise, rakip partinin işgalini 30 dakika dolmadan savuşturarak komisyonda söz sahibi olmanın yollarını arar.
6
+
7
+ - Toplantı salonunu işgal edecek ve savunacak ekipler, çıkacak olan arbede öncesi her iki ekipten birer milletvekilinin meclis bahçesinde güreşmesiyle belirlenir. Güreşi kazanan milletvekilinin grubu, salonu öncelikle işgal etme hakkına sahip olur.
8
+
9
+ - Kavga sırasında karşı tarafa fırlatmak amacıyla kullanılabilecek araç gereçler meclis çatısı altında temin edilebilen malzemelerle (ataş, tel zımba, hesap makinesi, mikrofon, bardak vb.) sınırlıdır. Bunlar dışında kalan maddeler yabancı madde sayılacak ve kullandığı tespi edilen milletvekili, 2 ila 6 hafta arasında (cismin ağırlığına göre) komisyon toplantılarından men edilecektir.
10
+
11
+ - Yaralıların tedavisini yapmak, genel başkana durum raporu vermek ve sıvı takviyesi amacıyla her iki ekibin bir kavgada toplam 5 dakikayı geçmemek kaydıyla 2 iki kez mola alma hakkı vardır
12
+
13
+ - Arbedeye her milletvekilinin 2 danışman getirme hakkı vardır. Eğer söz konusu danışman sırf kavgaya getirilmek amacıyla tutulduysa maaşının %50'si bizzat milletvekili tarafından ödenecektir.
14
+
15
+ - Üstüste 3 kez arbededen galip ayrılan tarafın milletvekillerine 1 maaş ikramiye verilecektir.
16
+
17
+ Yarın öğlen saatlerinde tekrar toplanacak olan "meclis arbede düzenleme komisyonunun" gündem maddeleri ise, halen tedavisi süre Gemciler'in yerine yeni bir komisyon başkanı seçilmesi, galibiyet primlerinin günün ekonomik şartları göz önüne alınarak yeniden düzenlenmesi ve oturumların canlı yayın hakları için Acun Medya tarafından yapılan 6 milyon dolarlık teklifin değerlendirilmesi olarak belirlendi.
Fake/172997.txt ADDED
@@ -0,0 +1,21 @@
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
1
+ Komik Personel Tedarik Fuarı'nda, En Komik ve Yerel Aksanlı Çalışanlar Ziyaretçilerin Beğenisine Sunuldu Bu yıl 7.si düzenlenen "İstanbul Komik Personel Tedarik Fuarı", dün Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı'nda gerçekleşti. Türkiye çapında toplam 82 şirketin katıldığı fuarda birbirinden komik çaycı, servis şoförü, temizlikçi, güvenlik görevlisi gibi çalışanlar ziyaretçilerin beğenisine sunulurken, özellikle beyaz yakalı çalışanlarının sağda solda anlatabileceği kadar ilginç elemanı olmayan firmalar organizasyona büyük bir ilgi gösterdiler.
2
+
3
+
4
+
5
+ Organizasyonu üstlenen DUYEM Fuarcılık adına konuşan Muhittin Duyem, 2005 yılından bu yana düzenledikleri Komik Personel Tedarik Fuarı sayesinde bugüne kadar birçok orta ölçekli firmaya renk katacak, eksantrik eleman sağladıklarını belirtti. Sabah 9 - Akşam 6 çalışılan kurumlarda böyle elemanların iş yeri için çok değerli olduğuna değinen Duyem, "İş hayatının çok eğlenceli olmadığı hepiniz malumu. Sıkıcı görüşmeler, raporlar, projeler vesaire... İşte bu monotonlukta şöyle komik şiveli bir çaycı, şişman bir temizlikçi teyze ya da ofise gelip garip hikayeler anlatacak hafif dengesiz bir servis şoförü işletmeler için olmazsa olmaz..." diyerek, önemli bir ihtiyaca hizmet ettiklerinin altını çizdi.
6
+
7
+
8
+
9
+ Hasan Abilerin, Gülden Teyzelerin, Remzi Amcaların beyaz yakalılar için sadece iş yerinde değil, sosyal hayatta da çok önemli olduğunu ifade eden Muhittin Duyem, "Bu insanlar işten çıktığında ne anlatacak sanıyorsunuz? Tabii ki koşa koşa arkadaşına gidip Hasan Abi'nin ne acayip bir adam olduğundan bahsedecek, Gülden Teyze'nin nasıl tatlı ama dünyadan bihaber olduğundan dem vuracak. Facebook'ta komik video paylaşmak gibi bi şey bu..." dedi. Daha sonra fuarın en çok ilgi gören elemanlardan Malik Abi'yi yanına alan Duyem, konuşmasına şu sözlerle devam etti:
10
+
11
+
12
+
13
+ "Bakın mesela bu Malik Abimiz, kendisi çaycıdır. Çok konuşur, at yarışı oynar, sürekli söylenir, fırsatını bulursa el şakası yapar, politikacılara küfür eder, kafasına eserse kimseye çay vermez. Hafiften de kadınlara asılır, o özelliği de kendisine ayrı bir renk katar. Şimdi tabii iş dünyasını iyi bilmeyenler için Malik Abi'nin pek bir numarası yokmuş gibi gelebilir ancak içerisinde azcık ciddiyet olan bir kuruma gidin, o zaman Malik Abi'nin ehemmiyeti ortaya çıkar. Nasıl her sigara molasında herkes onun yanına koşuyor, biraz kızdırıp ağzından laf alıp iki dakika kafa dağıtıyor, eş dost ortamında konuşacak mevzu bulamayınca 'Bizim Malik abi alem yaa' diye onun saçmalıklarını anlatıyor asıl o zaman anlarsınız..."
14
+
15
+
16
+
17
+ Fuarın katılımcılarından Eskiz İnsan Kaynakları Şirketi Halkla ilişkiler Sorumlusu Nilgün Atabol ise, özel olarak getirdikleri şoför Necdet Amca modeli hakkında basın mensuplarına bilgi verdi. Karadeniz şivesiyle konuşan ve sırf bu özelliğiyle bile ofise yeterince renk katabilen Necdet Amca'nın gençliğinde halinin vaktinin gayet yerinde olduğunu dile getiren Atabol, "Kendisi parasının büyük kısmını kumarda, alkolde yiyip, sonrasında da karısından boşanmış. Bi ara da içeriye girip çıkmışlığı var. Bu hikayeyi aralıksız 3 saat 27 dakika anlatma kapasitesine sahip Necdet Amcanın diğer önemli özellikleri de, sesinin güzel, kafasında bi iki tahtanın da eksik olması..." sözleriyle, elemanına duyduğu güveni gözler önüne serdi.
18
+
19
+
20
+
21
+ Katılımcıların Necdet Amca ve Malik Abi gibi modellerle bol bol fotoğraf çektirdiği "Komik Çalışan Tedarik Fuarı" toplamda 3 gün sürdü ve 726 sıradışı eleman sergilendi. Ziyaretçi sayısının 2500'e yaklaştığı öğrenilirken, şirketlerin en çok tikli modellere ilgi gösterdiği ve özellikle de güvenlik görevlisi tercihlerini tikli çalışanlardan yana kullandıkları da gelen haberler arasında.
Fake/18469.txt ADDED
@@ -0,0 +1,15 @@
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
1
+ Ahiret Günü İçin Danışmanlık Hizmeti Veren Hukuk Bürosu, Gördüğü İlgiden Memnun Türkiye'nin Ahiret günü için savunma hazırlama konusunda danışmanlık hizmeti veren ilk hukuk bürosu olma özelliğini taşıyan Kantar&Kantar Hukuk Bürosu yeni hizmetleri konusunda oldukça iddialı. "Önce tedbir sonra tevekkül" sloganıyla hizmet veren firma, sorgulamadaki genel prosedürler, karşılaşılması olası sorular ve yapılabilecek karşı hamleler gibi konular hakkında müvekkillerine ayrıntılı bir danışmanlık hizmeti sağlıyor.
2
+
3
+
4
+
5
+ Her ikisi de avukat olan Özdemir ve Faruk Kantar kardeşler tarafından 4 yıl önce kurulan Kantar&Kantar Hukuk Bürosu, geçtiğimiz ay duyurduğu yeni hizmetiyle bir anda dikkatleri üzerine çekti. Çeşitli kesimlerin tepkilerine rağmen kısa sürede yoğun ilgi gören Ahiret Sorgusu danışmanlığıyla ilgili olarak "Herhangi bir inanca saygısızlık ettiğimizi düşünmüyoruz. Büyük çoğunluğun öyle ya da böyle dini inancının bulunduğu bir ülkede bu tip bir danışmanlık hizmeti, her şeyden öte bir ihtiyaçtır" diyen Av. Özdemir Kantar(34), toplumdaki mevcut bir gereksinimi karşılayan ilk firma olmanın kendileri için gurur verici olduğunu belirtti.
6
+
7
+ "Önce tedbir sonra tevekkül" sözünden hareketle böyle bir hizmeti başlatmayı uygun gördüklerini söyleyen Kantar, "O yüzden tek bir dine göre ahiret sorgusu hizmeti de vermiyoruz. Ne olur ne olmaz diyerek, başta semavi dinler olmak üzere ölümden sonra hayat ve sorgu inancının olduğu ne kadar din varsa hepsi için ayrı ayrı savunma metinleri hazırlıyoruz. Şüphesiz büyük çoğunluğun Müslüman olduğu bir ülkede ağırlığı islami savunma usullerine verdik ama dünya üzerindeki genel dağılıma da bakarsak yani gerçekçi olmak gerekirse diğer tarafta ne çıkacağı tam belli değil. Çat diye karşınıza Buda falan da dikilebilir. Bizim amacımız müvekkillerimizi olası bütün senaryolara karşı hazırlıklı bir hale getirmek" diyerek bu amaçla hizmetin kapsamının oldukça geniş tutulduğunu sözlerine ekledi.
8
+
9
+
10
+
11
+ Avukat kardeşlerden Faruk Kantar(32) ise hizmetin içeriği hakkında kısaca şu bilgileri verdi: "Bir defa en başta müvekillerimize diğer tarafta her ne ile karşılarılarsa karşılaşsınlar mümkün mertebe sakin ve kendinden emin görünmeye çalışmalarını öğütlüyoruz. Ama bu kesinlikle laubali olun sallamıyormuş gibi yapın anlamına da gelmiyor tabi. Esas mesele şu ki, yani bu taraftaki mahkemelerde de aynı şey vardır; iddia makamı siz panik yaparsanız şüphelenip daha çok üstünüze gelir. Panik yok. Olan olmuş zaten o noktada daha ne paniği artık..."
12
+
13
+ Müvekillerine ikinci tavsiyelerinin ise kesinlikle suçlamaları inkar etmemeleri yönünde olduğunu ifade eden Kantar, şöyle devam etti: "Mantık olarak, eğer o tarafta sizi sorguya çeken birileri varsa kesin sizi yaşarken gözetleyen birileri de vardır. Yani ellerinde delil olmadan konuşmazlar. Suçlama neyse kabul edip hemen ardından çok pişman olduğunuzu, şeytana uyduğunuzu söyleyin. Genelde bütün dinlerde yaradan epey bağışlayıcı oluyor. O yüzden duygu sömürüsüne yüklenin. Eğer yaşarken inandığınız dinden başkası çıkmışsa o zaman iş biraz daha zor çünkü çalışmadığınız yerden soracaklar. O noktada 'benim kalbim temiz'le başlayıp 'zaten hissediyordum bizimkinde bir yanlışlık olduğunu, içimde bir sıkıntı vardı ama toplum baskısı yüzünden cesaret edemedim. Tam sizinkine geçecektim ömrüm yetmedi' gibi bir kaç savunmamız daha var. Mümkün mertebe suçu anaya babaya atmak da işe yarayabilir. Neticede onlardan ne gördüysek öyle gidiyor. Bu televizyonlarda gördüğümüz, o jürili amerikan mahkemeleri gibi bir sistemle karşılaşırlarsa iş nispeten kolay. O sistemde en azından o kadar nesnel yürümüyor davalar. Goygoyla, laf kalabalığıyla, duygu sömürüsüyle filan yedi cehennemlik adamı ipten almak mümkün..."
14
+
15
+ Öldükten sonra herhangi bir şeyle karşılaşmama ya da savunmanın başarısız olma ihtimalini dahi gözönünde bulundurduklarını ifade eden Kantar Kardeşler, "bugüne kadar herhangi bir şikayetle karşılaşmadık ancak iki durumda da müvekkilin bizzat başvurusu halinde hizmetin bedelini yasal faiziyle birlikte kendisine iade etmeye hazırız. Neticede müşteri memnuniyeti her şeyden önce gelir" diyerek hizmetlerine duydukları güveni ifade ettiler.
Fake/185502.txt ADDED
@@ -0,0 +1,5 @@
 
 
 
 
 
 
1
+ Kendilerine AKP Gençlik Kolu Süsü Veren Bir Grup, Güldere İlçe Emniyet Müdürlüğü'nü Basarak Polislere Sabaha Kadar Harmandalı Oynattı Hatay'ın Dörtyol ilçesinde polislerin AKP Gençlik kolu başkanı ve bir milletevkilinin oğlu tarafından hizaya dizilerek teşhis yapılmasının ardından ülke çapında emniyet mensuplarına yönelik taciz olaylarına her geçen gün bir yenisi ekleniyor. Son olarak dün gece Yozgat'ın Güldere ilçe Emniyet Müdürlüğü'nü basan ve kendilerine AKP gençlik kolu süsü veren bir grubun görevli polislere saatlerce harmandalı oynattığı ortaya çıkarken, İçişleri Bakanlığı yayınladığı bir genelgeyle tüm emniyet teşilkatını sahte milletvekili yakını ve parti üyelerine karşı dikkatli olmaları konusunda uyardı.
2
+
3
+ Olayla ilgili olarak bu sabah bir basın toplantısı düzenleyen Güldere İlçe Emniyet Müdürü Salih İncesu saldırganların 3 kişi olduklarını söyleyerek şöyle devam etti:
4
+
5
+ "Söz konusu şahıslar gece 01 sularında Emniyet Müdürlüğü binamıza gelip, AKP gençlik kolu üyesi olduklarını ve bir düğünde polis tarafından taciz edildiklerini söylediler. Kollarında AKP yazıyordu ve gençtiler, bilemedik... Polis arkadaşlarımızı dizdik ancak tanıyamadıklarını, söz konusu polisin taciz esnasında harmandalı oynamakta olduğunu belirttiklerinden mecbur biz de teşhis amacıyla oynatmaya başlattık memurlarımızı..."
Fake/188392.txt ADDED
@@ -0,0 +1 @@
 
 
1
+ Hogwarts Büyücülük Okulu'nun İmam Hatip Lisesi'ne Dönüştürülmesine Tepkiler Çığ Gibi Büyüyor Harry Potter, Rahmetli Prf. Dumbledore ve Deligöz Moddy gibi bir çok ünlü sihirbazın bağrından çıktığı Hogwarts Cadılık ve Büyücülük Okulu’nun, yeni eğitim öğretim yılıyla birlikte İmam Hatip Lisesi olarak hizmet verecek olması Londra Milli Eğitim Müdürlüğü yetkilileriyle öğrenci velilerini karşı karşıya getirdi. Milli Eğitim Müdürlüğü önünde toplanan veliler, ellerindeki süpürge ve çubukları sallayarak kararı protesto ederlerken, öfkeli grup ve polis arasında zaman zaman sert tartışmalar yaşandı. 8 göstericinin gözaltına alınması ve 3 polisin kurbağaya dönüşmesiyle sonuçlanan olayların daha da büyümemesi için araya giren Milli Eğitim Müdürü Gary Badem, veli temsilcilerinden oluşan bir heyeti makamında kabul ederek kararın gerekçelerini açıkladı. Velilerle yaptığı görüşmede, Hogwarts'ta artık işlerin çığırından çıktığını ve özellikle disiplin konusunda ciddi sıkıntılar yaşandığını belirten Badem, okulun uzun bir süredir akademik başarılarıyla değil yaşanan skandallarla gündeme gelmesinin de kararda etkili olduğunu ifade etti. Badem "Bu kadar büyütecek bir şey yok. Hokkabaz zındıklar yerine, vatanına dinine bağlı pırıl pırıl öğrenciler yetiştireceğiz” derken, velilerin de içini rahatlatacak bilgiler verdi. Hogwarts'ta dönüşümün kademeli olarak gerçekleşeceğini, mevcut öğrencilerin yine aynı müfredatla mezun olacaklarını açıklayan Badem, dinde yeri olmadığından dolayı yeni kayıt yaptıracak öğrencilere büyücülük eğitimi verilmeyeceğini ancak seçmeli ders olarak cincilik, kısmet açma, kocayı eve bağlama gibi daha yaşamın içinden dersler konabileceğini söyledi. Okulun başarılı öğrencilerinden Harry Potter ise basına yaptığı açıklamada karar yüzünen duyduğu üzüntüyü ifade etti. Hogwarts'ın kendisi için artık bittiğini söyleyen Potter, "Büyücülük eğitimi vermeyen bir Hogwarts'ta benim de yerim yok. Açık liseyi bitirip KPSS’ye hazırlanacağım" diyerek tepkisini dile getirdi.
Fake/188608.txt ADDED
@@ -0,0 +1,22 @@
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
1
+ Suriye Hükümeti'nden Sert Misilleme: “Türk futbolundaki kirlilik tahammül edilemez boyutlara ulaştı…” Pazar günü oynanan Beşiktaş-Galatasaray maçının ardından tartışmalar halen sürerken, Suriye Dışişleri Bakanlığı bu sabah yayınladığı bir açıklama ile Türk futbolundaki kirliliğin artık tahammül edilemez boyutlara ulaştığını iddia etti. "Yanıbaşımızdaki komşu bir ülkede yaşanan bu insanlık dramına daha fazla kayıtsız kalmamız söz konusu olamaz" denilen açıklamada, başta Türkiye Futbol Federasyonu ve Merkez Hakem Kurulu olmak üzere birçok kurumda köklü değişiklikler yapılması talep edilirken, aksi takdirde Türk futboluna ciddi bir müdahalenin kaçınılmaz olacağına dikkat çekildi.
2
+
3
+
4
+
5
+ Derbi maçında yaşananların ardından dün sabah basın mensuplarının karşısına geçen Suriye Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Jihad Makdissi, Türkiye'ye sert mesajlar gönderdi. 3 Temmuz 2011'de ortaya çıkan şike skandalından itibaren Türk futbolunu yakından takip ettiklerini belirten Makdissi, "Türkiye'nin kendi iç meselesi olan bu sorunu çözmesini büyük bir sabırla bekledik ancak Pazar günü oynanan maç maalesef AKP hükümeti tarafından bize verilen bazı sözlerin ve temiz futbol adına atıldığı söylenen adımların artık hükmünü yitirdiğini açık bi şekilde ortaya koymuştur." şeklindeki sözleriyle Suriye kamuoyunun konuyla ilgili hassasiyetini dile getirdi.
6
+
7
+
8
+
9
+ Tüm dünya ülkelerini Türkiye'deki futbolseverlerin maruz kaldığı insanlık dışı drama tepki vermeye davet eden Jihad Makdissi, bu zulümü ortadan kaldırmak adına her şeyi yapmaya hazır olduklarının da altını çizdi. Makdissi, "En başta Federasyon Başkanı Yelderem Demirören olmak üzere, tüm üst düzey yetkilileri çok geç olmadan görevi bırakmaya davet ediyoruz" diyerek, şöyle devam etti:
10
+
11
+ "Buradan tüm mağdur Türk takımlarına seslenmek istiyorum; gelsinler, buyursunlar... Suriye ligine sığınmak isteyene kapımız sonuna dek açık. Burada hep beraber, kardeşçe topumuzu oynarız. Sınıra yakın çok güzel kamp alanlarımız var, Türk futbolundaki mevcut rejim yıkılana kadar orada idmanlarını da yapabilirler. Beşiktaş Kulübü'nün içinde bulunduğu borç batağının da ayrıca farkındayız. Onlara da buradan açık çek veriyoruz. Mevcut federasyona karşı bizimle el ele vermeleri halinde her türlü mühimmat, top, dizlik, formasına kadar her şeylerini karşılamaya hazırız..."
12
+
13
+
14
+
15
+ Suriye Hükümeti'nin bu sert tavrına karşılık ülkedeki muhalifler "Penaltı veya değil. Maçın poziyonlarına bakarsak beraberliğin normal sonuç olduğunu herkes kabul eder. Ayrıca televizyon başında 15 kere oynatarak ahkam kesmek kolay, saniyelik bi pozisyon o..." açıklamasıyla mevcut federasyona destek verirlerken Türkiye cephesi ise içişlerine karışılması nedeniyle oldukça öfkeli.
16
+
17
+ Makdissi'nin açıklamalarına jet hızıyla karşılık veren Türk Dışişleri Bakanlığı, ülkenin en hassas olduğu konu olan futbolda Suriye'nin müdahelesinin kabul edilemez olduğuna vurgu yaptı. Bakanlık adına konuşan Müsteşar İrfan Hancı, "Alevi - Sünni, Türk - Kürt meselesi neyse ama Suriye bu sefer çizgiyi aştı. Ülkemiz insanının zaten birbirini boğazlamaya hazır olduğu bir konuda gelen bu tarz kışkırtıcı açıklamaları şiddetle kınıyoruz" diyerek, Türk Futbolu'na dışarıdan bir müdahelenin bölgedeki dengeleri tamamen yerinden oynatabileceğine dikkat çekti.
18
+
19
+
20
+ Normal bir diplomatik süreç yaşanıyor olsa Suriye'deki Türk Büyükelçisi'nin derhal geri çekileceğini de belirten Hancı, "Diplomatik tavrımızı ortaya koymak için Halep'te bulunan iki adet eski El-kaide tutuklumuzu geri çektik. Büyükelçi falan olsa onu çekecektik ama şu an elde bunlar var, ne yapalım?" derken, bölgedeki gelişmeleri büyük bir dikkatle izleyen Beyaz Saray ise Dışişleri Bakanlığı bünyesinde futboldan anlayan birileri bulunmaması nedeniyle konuya şimdilik temkinli yaklaşıyor.
21
+
22
+ Bu sabah basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Başkan Obama, "Bejiktesh bouyuk camiya... ama match...benje beraberlik hakki...üj-üj...no problem" şeklinde kısa bir açıklamayla yetinirken, ABD'nin taraflar arasında bir tür arabulucu tolü oynayacağının da sinyallerini vermiş oldu.
Fake/194023.txt ADDED
@@ -0,0 +1 @@
 
 
1
+ Sevgilisi ile Bir Haftadır Kavgalı Olan Burak Tarım, En Azından Mevzunun Ne Olduğunu Öğrenebilmek İçin Yoğun Çaba Sarfediyor Yaklaşık iki yıldır süren Burak Tarım (23) – Pelin Bozok (21) ilişkisi, son bir haftadır tarihinin en gergin günlerini yaşıyor. Tansiyonun her geçen gün yükseldiği gerginlikle ilgili olarak bu sabah basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Burak Tarım, "Şu an herkes gibi ben de ne olduğunu anlamaya çalışıyorum. Geçen cumartesi dışarıda gayet güzel vakit geçirmiştik ancak o günden beridir bir suratsızlık, bir nemrutluk... Bilmiyorum" derken, sorunun ne olduğu ile ilgili sorularına karşılık sadece "sen şimdi benim neye kızdığımı gerçekten bilmiyor musun Burak!" şeklinde yanıt alabildiğini ifade etti. Her şeyin fitilini ateşleyen o talihsiz cumartesi gününü net olarak hatırladığını söyleyen genç sevgili, Pelin'le birlikte geçirdikleri son mutlu günü basın mensuplarının önünde masaya yatırdı. "Önce sinemaya gittik, oradan da bir arkadaşın doğum gününü kutlamak için bir bara... Şimdi, parçaları birleştiriyorum: üzerimde bana aldığı kazak vardı. Kıyafetten bana kızmış olamaz..." şeklinde konuşmasına başlayan Burak Tarım, "Film desek, 'To Rome With Love'’a gittik. Yani öyle elim kolum da pek oynamadı filmde, en azından yer göstericinin gelip uyaracağı bir durum yaşanmadı. Kızsa geçen sefer ona kızardı çünkü, o da değil demek ki. Ne oldu acaba, Woody Allen’a falan mı kızdı ki? Hiçbir fikrim yok inanın" diyerek, henüz çözüme pek yaklaşamadığını belirtti. Arkadaşlarının doğum gününde yaşananları da sorgulayan Burak Tarım, gittikleri barda çok fazla gözüne çarpan bir şey olmadığını ifade etti. Doğum gününün Pelin ile çok sevdikleri ortak bir arkadaşlarına ait olduğunu belirten Tarım, "Yani, şimdi Pelin Ece'yi sever. Onu biliyorum. Hani arada kıskanma gibi mevzular olur mu diyorum ama yok yani, Pelin öyle bir kız değil" derken, gecede 5 dakika başkasıyla ilgilendiyse, hemen peşi sıra 5 dakika da sevgilisi Pelin'e vakit ayırdığının özellikle altını çizdi. Evlerine giderken bindikleri taksinin şoförüyle alkolün de etkisiyle yol boyunca siyasetten futbola birçok konuda konuştuklarını dile getiren Burak Tarım; "Hani bakıyorum, bakıyorum; En geçerli neden buymuş gibi geliyor" dedi. O gece, alkolün de etkisiyle Alex'in gidişini haklı bulduğunu hatırlatan Tarım, "Konuyu gereksiz yere uzattım galiba. Belki sebep bu olabilir, haklıdır, kalması gerektiğini düşünüyordur. Ama yani onu da kaç kere sordum, 'Ya Burak, ne alakası var yaa' diyerek beni yine tersledi" ifadelerine yer verdi. Ne olduğunu bilmese de, Pelin ile aralarındaki problemi çözmek için her yolu deneyeceğini de vurgulayan talihsiz genç; "Şu saatten sonra sorunun ne olduğu, çok da önemli değil açıkçası. Ben muhtemel sorunların hepsinin üzerinden bir kez geçip, özür dileyerek bir şekilde Pelin'in gönlünü alacağımdan eminim" şeklindeki sözleriyle, her şeye rağmen umudunu koruduğunu da gözler önüne serdi. Pelin'in arkadaşları ise gerilim ile ilgili olarak "Valla Pelin durduk yere böyle yapacak bir kız değil. Kendi özelleri olduğu için biz de sormadık ama Burak muhtemelen çok yanlış yapmış, en kısa zamanda bunu telafi etmeli yani" görüşünde birleşirlerken, zar zor ulaşılarak konu hakkında bilgi almaya çalışılan Pelin Bozok: “Burak’a sorun, o ne yaptığını herkesten daha iyi biliyor” açıklamasıyla yetindi. Haber yayına hazırlandığı sırada çiftin arasındaki gerginlik sürerken, son olarak Pelin Bozok'tan gelen "6 ay önce de aynı şeyi yaptın sesimi çıkarmadım..." şeklindeki sms, krizin nedenini bulma konusunda zayıf da olsa bir umut ışığı doğurdu.
Fake/205740.txt ADDED
@@ -0,0 +1,13 @@
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
1
+ TRT Teletext Servisinin Son Çalışanına Kimse İnternet’in İcat Edildiğini Söyleyemiyor Kamuoyunu bir süredir meşgul eden "Teletext yayınlarını hala kim, neden sürdürüyor?" sorusu bu sabah Ankara'dan gelen bir haberle yanıt buldu. TRT'nin Çankaya’daki Genel Müdürlük Binası’nda geçen hafta başlayan tadilat çalışmaları esnasında bodrum kattaki köhne bir odada bulunan Fikret Gürhan adlı şahsın, 1990 yılından bu yana Teletext yayınını tek başına sürdürdüğü belirlenirken, personelin şok geçirmemesi için ihtiyatlı davranan TRT yönetimi, kendisine henüz internet'ten bahsetmemeyi uygun bulduklarını açıkladı.
2
+
3
+
4
+
5
+ Türkiye Radyo Televizyon Kurumu’nun Ankara’daki merkez binasında başlayan tadilat çalışmaları, uzun bir süredir gizemini koruyan Teletext'in ardındaki sır perdesinin aralanmasına vesile oldu. Bodrum katın boya badana işleri için bu bölümde çalışmalarını sürdüren bir grup işçi, dipte kalmış bir odadan gelen sesler üzerine kapıyı zorlayarak içeri girmeye çalıştılar. Kapının ısrarla açılmaması üzerine yetkililere haber verilirken, 3 saat süren çalışmanın ardından kaynak makineleri yardımıyla açılan kapının ardından TRT’nin Teletext servisi Telegün’ün sorumlusu Fikret Gürhan(44) çıktı.
6
+
7
+ Kendisini Teletext cihazına zincirleyen Gürhan, müdahale etmeye çalışan ekiplere de saldırarak uzun bir süre direndi. Olay yerine gelen Büyükşehir Belediyesi itlaf ekiplerinin uyuşturucu tabancayla vurararak sakinleştirebildiği TRT çalışanı, hastaneye kaldırılırken, TRT yönetimi de düzenlenen basın toplantısıyla olayla ilgili merak edilen soruları yanıtladı.
8
+
9
+
10
+
11
+ Buldar, “Doktorları şu an bilincinin açık olduğunu bildirdiler. Ancak durumu hala kritik" sözleriyle personelin son durumu hakkında ilgiler verirken, akıl sağlığını tamamen yitirmemesi için kendisine bazı gelişmelerin zamanla alıştıra alıştıra anlatılacağını ifade etti.
12
+
13
+ “Daha henüz internet'i falan söyleyemedik tabii. Bir anda 'abi senin iş yalan oldu, yıllardır Teletext'i senden başka kimse takip etmiyor' dersek inme inebilir adamcağıza. Adım adım gidicez. Önce Discman'i yerine bir mp3 player verip, onu anlatarak başlarız. Sonra mp3'ü nerden bulacağını anlatırken falan lafı bir şekilde internet'e getirmeyi planlıyoruz. Zaten bu arkadaşımız hayatında internet'i hiç görmemiş bir insan olarak 2000’lerin başlarında kendi kendine sıkıntıdan blog işini keşfetmiş. Teletext'in 600.sayfasından falan sonra kendisinin kişisel günlüklerine, şiirlerine, ASCII karakterleriyle yaptığı gül resimlerine rastladık. O açıdan adaptasyonu düşündüğümüzden daha kolay da olabilir” diyen Buldar, personelin sağlığına kavuşması halinde TRT Erzurum radyosu gibi gözden ırak bir yerlerde istihdam olanağı sağlanacağını da sözlerine ekledi.
Fake/209185.txt ADDED
@@ -0,0 +1 @@
 
 
1
+ 1 Ay İçinde 3. Kez Türkiye'ye Gelen ABD Dışişleri Bakanı Kerry: ''Webo'yla tek forvet niye çıkıyosun sen? Sow niye kulübede?'' Suriye Halkının Dostları Grubu'nun toplantısına katılmak için bir kez daha Türkiye'ye gelen ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, toplantının ardından yaptığı açıklamalarla herkesi şaşırttı. Ülkemize son bir ay içindeki 3. ziyaretini gerçekleştiren Kerry, Suriye'deki muhalefete silah desteği ile ilgili bir soruya karşılık, "Ya siz onu bırakın da şampiyonluk gitti esas" sözleriyle yanıt verirken, Aykut Kocaman'ı Gençlerbirliği maçındaki hatalı kadro tercihleri nedeniyle ağır sözlerle eleştirdi. Son zamanlarda sık sık gidip geldiğinden Türkiye Ligi'ni yakından izleme fırsatı bulduğunu ifade eden John Kerry, Fenerbahçe'nin şampiyonluktan uzaklaşmasına Aykut Kocaman'ın korkaklığının neden olduğunu iddia etti. Basın mensuplarının şaşkın bakışlarına aldırış etmeden sezonun en önemli maçına Aykut Kocaman'ın tek forvetle çıkmasının inanılmaz olduğuna değinen John Kerry, "Ya Galatasaray senden önce oynamış, maçı kazanmış sen daha tek forvet Webo ile oynuyosun. Kalmış şurada 4-5 hafta, elinde kim varsa, tankınla topunla tüfeğinle saldırsana be adam" diyerek eleştirilerinin dozajını artırdı. Fenerbahçe'nin kadro kalitesinin çok altında futbol oynadığını söylerken araya giren muhabirlerin, "Sayın Kerry, Başbakan Erdoğan'ın Gazze'ye gitme konusundaki ısrarı karşısındaki tutumunuz nedir?" şeklindeki sorularını bir süre duymazdan gelen ABD Dışişleri Bakanı, sonunda "siz başka bir şey bilmez misiniz arkadaşım?" diyerek patladı: "Bakın son kez uyarıyorum, bir daha bana Ortadoğu'da neler oluyor diye soran olursa çok ağır konuşacağım. Elinin körü oluyor afedersin. Kim nereye gidiyorsa gitsin, bana ne? Ben gelip talimatları iletip gidiyorum. İlla soru soracaksanız Bana Fener'i sorun, Survivor'ı sorun, o kadar gelip gidiyoruz Beyaz Şov'a bir konuk edin. Bunlarla gelin bana..." Ortadoğu'dan da, Şii'sinden de Sünni'sinden de artık kendisine gına geldiğini kaydeden Kerry, "Kimse yanlış anlamasın ama sırf bu ay buraya 3. gelişim. Her gelişim de bir dert. Suriye'siyle ayrı, Türkiye'siyle ayrı, İsrail'iyle ayrı uğraşıyorum. Tamam, herkesin memleketi kendine güzel ama neticede buralar benim için şark hizmeti gibi bir şey. Ha, ben Wahington'dan da hallederim işlerimi. Sonuçta bunun telefonu var, skype'ı var ama işin ucunda harcırah olduğu için mecbur kalkıp geliyorum. Hayırlısıyla şu Mortgage bitsin senede bir anca görürsünüz yüzümü..." sözleriyle içinde bulunduğu sıkıntılı durumu gözler önüne serdi. Uçağa yetişmek zorunda olduğundan açıklamalarını kısa kesmek zorunda olduğunu ifade eden John Kerry, "Yanlış anlamayın, İstanbul güzel. Boğaz falan şahane ama senede 3-5 gün gelip gezip gidicen, o zaman güzel. Yoksa çekilmez. Neyse ben 2 haftaya yine geliyorum. Fener-Cimbom maçına bilet aldım" derken, son olarak basın mensuplarında da ufak bir ricada bulundu: "Aklınızda olsun Cihangir-Gümuşsuyu tarafında kiralık ev bakıyorum. Öyle otel falan olmuyor artık. Şöyle 1 oda 1 salon eşyalı uygun bir şey görürseniz haber edin..."
Fake/21612.txt ADDED
@@ -0,0 +1,3 @@
 
 
 
 
1
+ Ülkemizde İlk Kez Konser Veren Genç Şarkıcı, İstanbul'dan ve Seyirciden O Kadar da Fazla Etkilenmedi Geçtiğimiz günlerde konser vermek üzere ülkemize gelen ve 3 Haziran gecesinde Kuruçeşme Arena'daki performansı ile izleyenleri kendisine hayran bırakan Rihanna, dün akşam ülkesine geri döndü. Uçağa binmeden önce, havalimanında basın mensuplarının sorularını yanıtlayan ünlü şarkıcı, İstanbul ve Türk seyircisi hakkında çarpıcı açıklamalarda bulunurken, "O kadar parayı yine verin yine geleyim" sözleriyle de en kısa zamanda ülkemizi tekrar ziyaret etmekten mutluluk duyacağını ifade etti.
2
+
3
+ En az şimdi aldığı kadar para verilmesi halinde güzel ülkemizi ziyaret etmekten her zaman mutluluk duyacağının altını çizen sempatik şarkıcı, "Peki Türk erkeklerini nasıl buldunuz?" şeklindeki bir soruyu da "Lütfen saçmalamayalım. Terbiyesizliğin lüzumu yok." şeklinde yanıtladıktan sonra uçağına yetişmesi gerektiğini belirterek toplantıya son verdi.
Fake/228200.txt ADDED
@@ -0,0 +1 @@
 
 
1
+ Cuma Gecesi Dışarı Çıkan Bir Arkadaş Grubu Daha, Check-in'lerini Tamamlayarak ''Allahım çok eğleniyoruz'' Paylaşımları Safhasına Geçti Cuma gecesi birlikte Taksim'e çıkan 8 kişilik arkadaş grubu, 1 saat kadar önce tamamlanan Foursquare check-in işlemlerinin ardından ilk instagram fotoğraflarını da az evvel paylaşarak gerçekten çok acaip eğlendikleri yönündeki şpekülasyonları doğruladı. Tüm Türkiye'nin yanıtını merakla beklediği "acaba gerçekten eğleniyorlar mı?" sorusuna Asmalımescit civarındaki bir mekanda garson tarafından çekildiği bildirilen fotoğrafla anlamlı bir yanıt veren grup, ilerleyen saatlerde yapacakları Facebook ve twitter paylaşımlarıyla bu konudaki son soru işaretlerini de tamamen silmeyi hedefliyor.  Türkiye, gergin girdiği bir Cuma akşamında daha art arda gelen güzel haberlerle rahatladı. Gece birlikte dışarı çıkan hemen her arkadaş grubuyla birlikte gündeme gelen "Acaba eğlendiler mi? Nereye gittiler? Kaç kişiydiler? Ne yediler? Ne içtiler?" yönündeki endişeler ilerleyen saatlerde sosyal medyaya düşen paylaşımlarla birlikte yavaş yavaş giderilirken, son müjdeli haber de az önce İstanbul, Taksim'den geldi.  Foursquare'den edililen bilgilere göre saat 20.37'de Taksim Burger King'in önünde buluşan grup, 21.18'de Asmalımescit dolaylarındaki Dorinthia adlı mekana geçti. Mekana yerleşilmesinin ardından uzun bir süre herhangi bir fotoğraf paylaşımının gerçekleşmemesi kamuoyunda "yoksa eğlenmiyorlar mı? şarjları mı bitti? bir sıkıntı mı oldu?" şeklindeki endişeleri tetiklerken, 22.03 itibariyle instagram'a düşen ilk fotoğrafla birlikte Türkiye rahat bir nefes aldı.  Görgü tanıklarının ifadesine göre, fotoğraf paylaşımı grup içindeki 3 kızdan en eli yüzü düzgün olanı olarak nitelendirilen Burcu Yumutan(26)'ın telefonla konuşmak için mekan dışına çıkması ve yaklaşık 25 dakika sonra ancak geri dönmesi nedeniyle gecikirken, Yumutan'ın masaya oturmasıyla birlikte ilk cep telefonu da en yakındaki garsonla buluştu.  Bütün grubun eksiksiz bir şekilde tag'lendiği ilk fotoğrafın masadaki herkes tarafından tek tek like edilmesi ve Facebook'ta paylaşılmasıyla devam eden muazzam eğlencede 22.57 itibariyle 46 fotoğraf paylaşımı gerçekleşti. Grubun birbirlerinin üstüne yıkıldıkları, sarmaş dolaş oldukları, arka fonda Cenk Ataklar’ın Mert Gümrülü’nün kafasını ısırırken görüldüğü kareler, toplamda aldıkları 21 like’la gecenin şu ana dek en başarılı performansını sergilerken, sosyal medyada öne çıkan diğer önemli gelişmeler ise şöyle: Mert Gümrülü’nün (27) “Oyy chok ozlemisim bebishimi” başlıklı Burcu Yumutan’a sarıldığı kare, o esnada kadraja garson tepsisindeki Absolut şişesinin girdiğinin fark edilmesi üzerine derhal profil fotoğrafı haline getirildi. Cenk Ataklar’ın (25) bir aydır devam etmekte olduğu Salsa kursundan temel figürü Burcu Yumutan’a öğretmesi esnasında çekilen 12 poz, “Dance Day Friday!!!” albümüne eklenirken, toplamda 22 saniye kadar süren dans denemesinden bu kadar poz çıkarılması grup içerisinde takdirle karşılandı. Bora Dizbüker’in (27) ısrarları sonucu Burcu Yumutan’la beraber sandalye tepesine çıktıkları sekans, yalnızca tek bir kare pozlanmasının ardından garsonların uyarısıyla sona erdi. Asmalımescit'teki ekibin gerçekten çok eğlendiğine ikna olunmasının ardından gözler Cuma gecesi dışarı çıkan diğer arkadaş gruplarına çevrilirken, haber yayına hazırlandığı sırada Ankara Sakarya Caddesi'nde buluşan 5 kişilik bir gruptan hala tek bir fotoğraf paylaşımı gelmemiş olması nedeniyle şehirde şu an gergin bir bekleyiş hakim.
Fake/237136.txt ADDED
@@ -0,0 +1 @@
 
 
1
+ İçişleri Bakanlığı, Son 24 Saatlik Bilançoyu Açıkladı: 7 Darbe Girişimi, 3 Büyük Tuzak, 2 Çirkin Oyun... İçişleri Bakanlığı son 24 saat içindeki hükümeti devirmeye yönelik girişimleri bu akşam düzenlenen bir basın toplantısıyla paylaştı. Toplantıda gazetecilerin karşısına geçen bakanlık müsteşarı Oktay Hereke, geride bıraktığımız 24 saat içinde hükümete yönelik net 7 darbe girişimi, 3 büyük tuzak ve 2 adet çirkin oyunun güvenlik güçleri ve dikkatli vatandaşlar sayesinde tespit edildiğini belirterek tamamınının boşa çıkarıldığını müjdeledi.  Bakanlık tarafından bir süredir rutin olarak düzenlenen "Hükümetimize karşı iç-dış tuzaklar ve darbe girişimleri raporu" başlıklı toplantıların 8.si için bu öğlen saatlerinde kameraların karşısına geçen müsteşar Oktay Hereke, darbe girişimlerinin geçtiğimiz haftaya göre %8 oranında artarak günlük 8.4 ortalamasına eriştiğini ifade etti. Hava sıcaklığının mevsim normallerinin üzerinde seyretmesi nedeniyle bir takım iç ve dış mihrakların hafta sonunu da boş geçmediğini belirten Hereke, başarıyla bertaraf edilen girişimleri ise gerçekleştirdiği sunumla kamuoyuna aktardı.  Türkiye'nin vesayet rejiminden son anda kurtulduğu anlardan öne çıkan bazıları ise şöyle: - Malatya'da Kürt kökenli kız arkadaşı Gülşah Sereli(24)'den ayrılmak isteyen Egemen Yavaş(29), son anda çevredeki vatandaşların dikkati sayesinde engellendi. Emniyetteki ilk sorgusunda, çözüm sürecini sabote etmek suretiyle hükümeti devirmeye çalıştığını itiraf eden Yavaş, 3 ay içinde nikah sözü vermesinin ardından denetimli olarak serbest bırakıldı. - Sırf Türkiye'nin imajı kirlensin diye Google'da düzenli olarak "hayvan pornosu" şeklinde arama yaptığı tespit edilen Onur Bilgin(16), Samsun Emniyeti Bilişim Suçları Dairesi'nin 2 aylık teknik takibi sonucu ele geçirildi. İlk sorgusunda suçunu itiraf eden Bilgin, Google istatistiklerini etkileyerek Türkiye'yi dünyaya karşı zor duruma düşürmek yoluyla hükümeti devirme planını ise büyük bir soğukkanlılıkla anlattı. - Fatih Sultan Mehmet Köprüsü Anadolu Yakası girişinde hararet yaptığı gerekçesiyle aracını durduran Selin Korkut (33), trafiğin 1 saat kadar felç olmasına neden oldu. Korkut'un, aracın bakımını zamanında yaptırmayıp trafiği tıkayarak halkı isyana teşvik etmek suretiyle hükümeti devirme teşebbüsü, son anda olay yerine gelen çekici sayesinde engellendi. - Alman vatandaşı oldukları belirlenen Reneta Bauer (62) ve Michael Bauer (67) çifti, Sultanahmet'te bir halı satıcısıyla giriştikleri pazarlıkta 8000 Euro bedel biçilen halıya 2500 Euro teklif ederken etkisiz hale getirildiler. Halı satıcısı tarafından kafalarına dev hesap makinesi fırlatılmak suretiyle yapılan ilk müdahalenin ardından yabancılar şubesine götürülen Alman turistler, döviz rezervlerini azaltmak suretiyle ekonomiye darbe vurarak hükümeti devirmeye teşebbüs nedeniyle sınır dışı edildiler. - Iğdır'da tek partili dönemden bu yana yaşayan 3 kişinin olduğu haberi kentte kısa süreli paniğe neden oldu. Kendi aralarında örgütlenen duyarllı vatandaşlar, merkez huzurevinden aldıkları yaşlıları biraz hırpaladıktan sonra emniyet müdürlüğüne teslim ettiler. Hükümeti devirmeye yönelik girişimler tüm hızıyla sürerken, Başbakan Erdoğan da akşam saatlerinde katıldığı bir açılış töreninin ardından basın mensuplarının konuyla ilgili sorularını yanıtladı. Bir soru üzerine, Türkiye'nin 10 yılda 1 darbe yapılan bir ülke olmaktan çıkıp bugün artık günde ortalama 10-12 darbe girişimi üretebilen bir noktaya geldiğini ifade eden Erdoğan, "Bizim dönemimizden önce yalnızca askerler darbe yapabiliyordu. Yalnızca belli zümrelerin tekelindeydi o iş. Peki biz ne yaptık? Bunu herkese açtık. Bugün artık benim başı örtülü bacım da yeri geliyor darbe yapabiliyor. Türküyle, Kürdüyle, Lazıyla Çerkeziyle herkes bu imkandan faydalanabiliyor. Çok şükür bunu gerçekleştirmek bize nasip oldu" sözleriyle de Türkiye'nin sivilleşme yönünde kat ettiği aşamaya dikkat çekti. Önümüzdeki 10 yılda Anadolu'nun en ücra köyüne kadar bu hizmeti götürmeyi hedefleklerini belirten Erdoğan, az önce o soruyu soran gazetecinin kimin maşası olduğunu da önümüzdeki günlerde açıklayacağını belirterek basın mensuplarına hoş bir sürpriz yaptı.
Fake/238761.txt ADDED
@@ -0,0 +1 @@
 
 
1
+ Kimliği Belirsiz Saldırganlar, Koruma Engelini Aşarak Cumhurbaşkanı Gül'e Gündem Hakkında Bilgi Verdi... Akşam saatlerinde güvenliği atlatarak Çankaya Köşkü'ne sızan bir grup saldırganın Cumhurbaşkanı Gül'e gündem hakkında bilgi verme girişimi korumaların müdahalesiyle son anda engellendi. Emniyetten yapılan açıklamada, 2 ya da 3 kişi oldukları belirlenen saldırganların, köşkün duvarını aşarak o esnada bahçede bulunan Abdullah Gül’ün kulağına ülke gündemiyle ilgili bir şeyler fısıldadığı, ancak amaçlarına tam ulaşamadan güvenlik tarafından farkedilmeleri üzerine olay yerinden uzaklaştıkları ifade edildi. Saldırı sonrası, ağzı açık halde sürekli “Hayret doğrusu? Allah Allah? Nasıl olur ya?!” der halde bulunan Cumhurbaşkanı Gül, travma süphesiyle hastaneye kaldırılırken, saldırganların yakalanması için geniş çaplı operasyon başlatıldı.  Tüm Türkiye'nin yüreğini ağzına getiren alçakca saldırının ardından derhal hastaneye kaldırılan Abdullah Gül’ün durumuna ilişkin ilk bilgi, Cumhurbaşkanlığı Danışmanı Resul Acarlar tarafından kamuoyuyla paylaşıldı. Düzenlenen basın toplantısında öncelikle Cumhurbaşkanı’nın sağlığının her geçen saat daha iyiye gittiğini ve şu an bilincinin açık olduğunu belirten Acarlar, saldırıyı da şu sözlerle aktardı: “Güvenlik görevlisi arkadaşlardan aldığımız bilgiye göre Cumhurbaşkanımız tam domateslerini sulamaya çıkmışken, bahçeye nasıl girdiklerini henüz belirleyemediğimiz bir grup şahıs kendisine yaklaşarak bir şeyler anlatmaya başlıyorlar. Arkadaşlarımız bahçeden gelen 'Nasıl ya? Kaç bin polis?' sesleri üzerine hemen silahlarını çekerek o yöne doğru koşuyorlar. Saldırganlar karanlıktan da faydalanarak, laflarını tam bitiremeden olay yerinden koşarak uzaklaşıyorlar. Henüz gündemin ne kadarını anlattıklarını tespit edemedik ama kendisi ilk anlarda sadece boşluğa doğru bakarak "Ayakkabı kutusu mu? Hayret ya? Nasıl yani ya" şeklinde cümleler kuruyordu. Yolsuzluk operasyonunun epey bir kısmını aktarmışlar sanıyoruz. Biraz daha geç kalsak konunun nerelere geleceğini düşünmek bile istemiyorum. Hepimize çok büyük geçmiş olsun...” Şu an için Cumhurbaşkanı’nın sağlık durumunun iyiye gittiğini belirten Acarlar, iyileşme sürecinde tüm vatandaşları her zamankinden daha sorumlu ve dikkatli davranmaya çağırdı. “Gelin şu güzel, şu huzurlu adamın rahatını kaçırmayalım. Görev süresinin bitmesine bir şey kalmadı zaten. Çok rica ediyorum, 3-5 ay daha herkes çenesini tutsun” diyen Acarlar, Cumhurbaşkanı’na yeterli bilgi verilmediğine dair eleştirileri de sert ifadelerle yanıtladı. Acarlar, “Ne münasebet! Bizzat ben her hafta güncel puan durumunu koyuyorum masasına” bilgisini vererek, Cumhurbaşkanı Gül’ün Beşiktaş’ın kalan deplasman maçlarına kadar gündeme hakim olduğunu vurguladı. Danışmanın konuşmasının ardından mikrofonların karşısına geçen Başhekim Nurullah Yolunar ise, Abdullah Gül’ün tıpta ‘aşırı hayrete bağlı travma’ adı verilen bir süreçten geçtiğini, ancak durumunun hızla iyiye doğru gittiğini kaydetti. Cumhurbaşkanı’nın hassas durumu nedeniyle hastanedeki tüm televizyonların kaldırılarak, gazetelerin toplatıldığını belirten Başhekim, “Acile girişinde belli belirsiz duyabildiğimiz ‘Yolsuzluk mu, yok canım’, ‘Tır mı? Cık cık hayret valla’ gibi sayıklamaların yerini şu an ‘Aslında bi kar yağsa, rahatlıcak’ sözleri almış durumda. Yine de ihtiyaten birkaç gün daha müşahede altında kalmasında fayda var” sözleriyle kamuoyunu rahatlatan mesajlar verdi.  Abdullah Gül’e düzenlenen hain saldırı Türkiye'de olduğu kadar dünyada da geniş yankı buldu. Devlet başkanları birbiri ardına geçmiş olsun dileklerini iletirken, Cumhurbaşkanlığı Basın Bürosu tarafından kamuoyuyla paylaşılan bazı mesajlar şöyle; Memnun Hüseyin, Pakistan Cumhurbaşkanı Olemic Thommessen, Norveç Devlet Başkanı   - Barack Obama, ABD Başkanı  - François Hollande, Fransa Cumhurbaşkanı  - Karolos Papoulias, Yunanistan Cumhurbaşkanı Corina Casanova, İsviçre Şansölyesi Jakaya Mrisho Kikwete, Tanzanya Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev, Kazakistan Cumhurbaşkanı
Fake/240382.txt ADDED
@@ -0,0 +1 @@
 
 
1
+ Üstüste 16 Kez Ürün İade Cezasına Çarptırılan Binezler A.Ş'den Tüketici Hakem Heyeti'ne Veryansın: ''Bu hakemlerle bu mali yıl bitmez!'' Yaklaşık 15 senedir küçük ev aletleri sektöründe faaliyet gösteren Binezler Elektrik Elektronik A.Ş'nin, son dönemde aleyhlerine üst üste kararlar veren Tüketici Hakem Heyeti’ne tepkisi sert oldu. Geçtiğimiz ay içerisinde sattıkları 16 mal hakkında tüketiciye para iadesine karar veren hakem heyetini taraflı davranmakla suçlayan şirket Yönetim Kurulu Başkanı Cem Binezler; “Yani biz tüketici hakem heyeti hakkında bugüne kadar hiç konuşmadık, ancak artık bıçak kemiğe dayandı. Bundan sonra haksızlığa karşı tepkimizi en sert şekilde vericez'” ifadelerine yer verdi. Binezler A.Ş’ye sektörün diğer büyük ismi Kazancılar Küçük Ev Aletleri Satış ve Pazarlama A.Ş’den yanıt gecikmedi. Binezler A.Ş, son dönemde aleyhlerine verilen Tüketici Hakem Heyeti kararları karşısındaki sessizliğini sabah saatlerinde yaptığı bir açıklama ile bozdu. Şirket olarak bugüne kadar hakem heyeti kararları hakkında konuşmadıklarını söyleyen Cem Binezler, “Hep onları savunduk. Onlar da insan, dosya üzerinden anlık karar veriyorlar, hata yapabilirler dedik. Ancak şu son bir aydaki kararlar yenilir yutulur cinsten değil” sözleriyle bundan sonra hakem heyeti atamalarının da sonuna kadar takipçisi olacaklarını vurguladı. Hakem heyetinin aynı sektörde faaliyet gösteren diğer şirketlere karşı, kendilerine olduğu kadar cesur davranmadığını söyleyen Yönetim Kurulu Başkanı, şöyle devam etti: “Pırıl pırıl ekmek kızartma makinesi satmışız. Bir yerinde ufak bir çizik oluşmuş, hoop hemen iade kararı çıkıyor. Kaç tane hakemsin orada, nasıl görmüyorsun kullanıcı hatasını? Ama yok, nasılsa Binezler’in malı, daya para iadesini. Bakın bir değil, iki değil. 16 tane iade kararı geldi bir ayda. Tüm bu hatalı kararların ardında acaba rakip Kazancılar Küçük Ev Aletleri Satış ve Pazarlama A.Ş mi var diye de sormadan edemiyoruz. Burnumuza pis kokular geliyor...” Hakem heyeti kararlarının sektörde oligopol bir piyasa yaratmak üzere, yanlı verildiğini düşündüklerini sözlerine ekleyen Cem Binezler, “Biz büyük bir camiayız. Öyle iki mal iade edildi diye bize bir şey olmaz. Yel, kayadan anca toz alır” sözleriyle de Binezler A.Ş'nin küçük ev aletleri piyasasında 2 milyon müşteri ve 129 çalışanı ile var olmaya devam edeceğinin altını çizdi. Binezler A.Ş’nin ithamlarına ezeli rakibi Kazancılar Küçük Ev Aletleri Satış ve Pazarlama A.Ş’den yanıt gecikmedi. Öğlen saatlerine doğru resmi internet sitesi kazancilarevaletleri.org üzerinden bir bildiri yayınlayan şirket, oldukça sert ifadelere yer verdi. İşte, küçük ev aletleri sektörünün iki devi arasındaki tartışmayı kızıştırması beklenen o bildiri;
Fake/242147.txt ADDED
@@ -0,0 +1 @@
 
 
1
+ Kıvanç Tatlıtuğ'un Yeniden Ekranda Görünmesiyle Birlikte 35 Milyon Türk Kadını 17 Aralık Öncesi Fabrika Ayarlarına Geri Döndü... Uzun süredir heyecanla beklenen yeni dizisiyle ekranlara geri dönen Kıvanç Tatlıtuğ, Türkiye’nin son dönemde yaşadığı en farklı gelişmenin baş aktörü oldu. Dün akşam yayınlanan dizinin ardından, nüfusun yaklaşık %50’sini oluşturan 35 milyon kadının yakın geçmişe dair tüm yaşananları sildiği ve yolsuzluk operasyonunun başlamasından önce son gün olan 16 Aralık 2013 tarihli durumlarına geri döndüğü bildirildi. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi tarafından yapılan açıklamada, çeşitli vakaların şu an yalnızca “Rus askeri, balo, sakal, üniforma” kelimelerine tepki verebildikleri belirtildi. Durum, ülke çapında ciddiyetini koruyor. Dün akşam Kıvanç Tatlıtuğ’un rol aldığı yeni dizinin yayına girmesinin ardından üst üste ihbar telefonları alarak harekete geçtiklerini belirten İ.Ü.Tıp Fakültesi Psikoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof.Aycan Cemilgen, yaşanan gelişmelerle ilgili bugün bir basın toplantısı düzenledi. Gece boyunca ‘eşim Tayyip Erdoğan’ı tanıyamadı’, ‘sevgilim tape dinlemek yerine sakalımla oynuyor’, ‘daha dün ayakkabı kutusuyla balkondan bağıran kız arkadaşım Kırım’dan Rus ordusuna katılmaya gitti’ benzeri şikayetler aldıklarını kaydeden Cemilgen, ulaşabildikleri tüm kadınlara ilk müdahaleyi gerçekleştirdiklerini ancak durumun çok umut vermediğini aktardı. Mevcut verilere bakıldığında bir tür toplumsal histeri yaşandığının net olduğunu kaydeden Cemilgen, tıbbi tespitlerini şu sözlerle aktardı: “Bakın beynin temporal lob dediğimiz kısmı normalde kısa dönem hafıza kaydımızı tutar. Şu an vakaların temporal lobları maşallah komple Kıvanç Tatlıtuğ dolmuş durumda. MR’ında dizi özeti çıkan hasta oldu arkadaşlar. Dolayısıyla son dönemde üst üste gelen tapeler falan hepten silinmiş. En iyi durumda olan hasta, 16 Aralık’ı hatırlayabiliyor. Lütfen bu insanlara ülkemizdeki son gelişmeleri tane tane aktaralım. Bir anda onca şeyi öğrenmek daha büyük şoklara neden olmasın... Şu an karşımızda beyinleri Kıvanç Tatlıtuğ ile dolu, çok mutlu, çok saf insanlar var... Kıymayın onlara” Son olarak, şu ana kadar İstanbul çapında yaklaşık 6,5 milyon kadında benzer semptomların görüldüğünü kaydeden Cemilgen, vakit kaybetmeden en yakın sağlık kuruluşuna başvurulması çağrısında bulundu. İstanbul’da bu gelişmeler yaşanırken Kıvanç Tatlıtuğ etkisinin aniden yayıldığı diğer şehirlerde olanlarsa şöyle; Hoşgünler Mahallesi'nde dizi devam ederken sokakta "Hırsız var" şeklinde bağıran bir erkek kısa süreli paniğe neden oldu. Evlerindeki televizyonları korumaya alan kadınlar, "Bunu almasın da, gerisini komple götürsün bi şey olmaz" görüşünde birleştiler "Yolsuzluğa Karşı Meydanlara" eyleminde bir araya gelen onbinlerin, beşbinleri dizinin başlamasıyla beraber çeşitli bahaneler uydurarak alanları terk etti. Dizi boyunca bir daha haber alınamayan bu kişilerin, tape dinletilerek normale döndürülme çabaları sürüyor Şehirdeki ilişkilerin %80'ine yakını, akşam sularında kadınlardan gelen ''İlişkimize bir süre ara vermeliyiz'' talebiyle askıya alındı. Gece saatlerinde içkili ortamdaki erkek oranları kışladaki rakamları aratmazken, dizinin bitiş saatine kadar evlerden sadece ''Ayyy... Çok tatlıııı'' sesleri yükseldi. Trabzon'da "Ya siz kefen giyip bir yerlere gitsenize" denilerek sokağa salınan erkek oranı %79 Kız arkadaşının gözlerini ayırmadan dizi izlemesini, üzerine ayakkabı kutusu fırlatarak protesto eden O.B., "Bu ne? Ayakkabı kutusu? İçi boş? Hediye almayı bile beceremiyosun ben de tutmuş senden Kıvanç performansı bekliyorum" sözleriyle terk edildi Dizinin bitiminin ardından Rusya sınırına dayanan kalabalık kadın grubunun üniformalı Kıvanç Tatlıtuğ'un at üzerinde dönüşünü bekleyişi sürüyor. Karslı kadınların Kıvanç’ı beklediği haberinin bomba gibi düştüğü Erzurum’daki kadınlar kafileler halinde sınıra doğru harekete geçti. Yaklaşık 750 araçlık konvoy, otobüslerin önüne asılı “Kaptırmayacağız” pankartlarıyla halen yolda... Hevsel Bahçeleri'nde dün gece nöbette bulunan kadınların diziye konsantre olmasını fırsat bilen yıkım ekiplerinin 1.000 kadar ağaç söktükleri belirtiliyor. Mersin CHP Kadın Kolları Başkanlığı, gelen yüksek talep üzerine parti çalışanlarının haftalık izinlerinin salı günlerine aldı. BDP cephesindeyse, İl Eşbaşkanlığı Yönetmeliği’ne “Salı geceleri hariç” ibaresi eklendi. Emniyet mensubu A.Ö.'nün eşi N.Ö., dizinin ardından kocasına yaptığı "Hadi biraz sahile gidelim" çağrısına aldığı yanıtla şok geçirdi. Eşinin yolsuzluk operasyonunun ardından İstanbul'dan Malatya'ya tayin edildiğini bir türlü kabul etmek istemeyen N.Ö. "Yolsuzluk operasyonu ne ya?? Ay alın şunu başımdan, burası Malatya diyip duruyo...Bi sahile götürmemek için böyle yalan söylenir mi???" nidaları eşliğinde hastaneye kaldırıldı Diziyi izledikten sonra geçmişe dair bir şeyler hatırlayabilen Nadire Baytürk(32), cama çıkarak "Yetmez ama evet" diye bağırdı.
Fake/248480.txt ADDED
@@ -0,0 +1 @@
 
 
1
+ Fenerbahçe Bayraklarıyla Dün Gece Taksim Meydanı'na Giren DİSK Üyeleri 1 Mayıs'a Dek Fark Edilmemeyi Umuyor Fenerbahçe'nin 2013 - 2014 Süper Lig şampiyonluğunu garantilemesiyle birlikte dün gece milyonlarca taraftar sokaklara dökülürken, İstanbul Taksim Meydanı'nda halen kutlama yapan yaklaşık 1000 kişilik grupla polis arasındaki gergin bekleyiş ise sürüyor. Adının açıklanmasını istemeyen bir emniyet yetkilisi, başta DİSK olmak üzere bazı işçi sendikaları ve sivil toplum örgütlerinin 1 Mayıs'a Taksim'de girebilmek için şampiyonluk kutlamalarını bahane ettikleri yönünde ihbarlar aldıklarını belirtirken, "Valla 20 saattir buradalar. Daha önemli bir yamuklarını görmedik. Bu saate kadar hala 'yaşa Fenerbahçe' diye bağırıyolar. Ama emek, işçi falan dedikleri anda tepelerine bineceğiz." sözleriyle grubun dikkatle izlendiğini ifade etti.  Lig'deki 19. şampiyonluğu kutlamak için dün akşam 21.00 sularında Taksim Meydanı ve çevresinde toplanan Fenerbahçeli taraftarlardan önemli bir bölümü ilerleyen saatlerde evlerine dönerlerken, geride kalan yaklaşık 1000 kişilik grup, halen marşlar ve tezahuratlar eşliğinde kutlamalara devam ediyor. 1 Mayıs için alanda önceden önlemler alan İstanbul Emniyeti'ne bağlı çevik kuvvet ekipleri ise, şu ana dek grubu uzaktan temkinli bir şekilde izlemekle yetindiler.  Adının açıklanmasını istemeyen bir emniyet yetkilisi, grubun esas maksadıyla ilgili bazı şüpheleri bulunduğunu belirterek şöyle devam etti:  "Başta, 3 Temmuz'dan bu yana baya dolmuşlar, heralde o yüzden hala şampiyonluk kutluyolar, diye düşündük ama neredeyse 24 saat olacak artık. İnsan bi noktadan sonra ister istemez kıllanıyor. Aralarından bir kaçıyla konuştuk, 'kutlamalar bu sene 1 hafta sürecek' dediler. Normal zamanda eylemciyi şıp diye tanırız ama burda durum biraz daha zor. Şampiyonluk kutlaması için yüzlerini boyayanlar var. Adam komple lacivert yapmış suratı, bıyıklar sarı. Tam emin olamıyorsun bunlar tütünle sarartılmış sendikacı bıyığı mı diye. Böyle bi kamuflaj da bulmuş olabilirler... Neyse du bakalım kulüpten bi teyit bekliyoruz, yakın zamanda işin aslı astarı belli olur..." Grup tarafından zaman zaman okunan "mazinde galatasaraaay yaşaaa fenerbahçeeee, kalplerde vardır beşiktaaaş yaşaa fenerbahçeee" şeklindeki marşın da şüphelerini doğrular yönde olduğunu belirten emniyet yetkilisi, "Arada tek tük sol yumruk havaya kaldıranlar olduysa da şampiyonluk heyecanıdır, münferittir dedik. Şimdilik alttan alıyoruz ama GS'li birkaç memur arkadaşın sabrı da zorlanmıyor değil. Gerçekten Fenerbahçe taraftarı bile olsalar bence artık bi son vermeleri lazım bu işe..." diyerek grubu sağduyulu davranmaya davet etti.  Haber yayına hazırlandığı sırada grubun kutlamalara devam etmek için alana çadır kurma konusunda emniyet birimleriyle pazarlık halinde olduğu bilgisi gelirken, basına konuşan taraftarlar ise şampiyonluk kutlamalarına yapılacak bir müdahalenin tüm Fenerbahçe camiasına yapılmış olacağına dikkat çektiler. Meydan'daki taraftarlardan O.B(29), Fenerbahçe'nin emparyalizme karşı kazandığı haklı zaferi sadece bir kaç saat kutlamanın yetersizliğine dikkat çekerek, "Sermayenin ve onun işbirlikçilerinin suratına atılmış bu şamarı nerden baksanız, yani kafadan en az 3 gün falan kutlamak gerekiyor. 'Kutlatmam' diyen varsa bilin ki başarımızı çekemiyordur..." sözleriyle başta kaptan Alex ve teknik direktör Daum olmak üzere şampiyonlukta emeği geçen herkese Taksim Meydanı'na davet etti.
Fake/249832.txt ADDED
@@ -0,0 +1 @@
 
 
1
+ Soma Holding: ''Bu madenden kim sorumluysa derhal çıkıp hesap vermeli!'' Soma’da yaşanan facianın yankıları sürerken, konu hakkında bir açıklama da bugün öğlen saatlerinde Soma Holding’den geldi. Soma Holding Halkla İlişkiler Müdürü Bünyamin Kazlı, elim kazada hayatını kaybeden işçi yakınlarına baş sağlığı dilediği konuşmasında “Bu işlerle bağlantılı olan bir Maden Tetkik Arama var, onlar sorumlu olabilir. E içerde kömür olduğundan bahsediliyor. Türkiye Kömür İşletmeleri bir şeyler söyleyebilir. Yani sesli düşünüyorum… Konu ile bağlantılı Soma Linyitspor teknik direktörü bir açıklama yapabilir. Birçok kurum var aslında yani” sözleriyle sorumluların bir an evvel bulunup hesap sorulması gerektiğine dikkat çekti. Türkiye’de madenciliğin bıçak sırtı bir meslek olduğunu ve her dönem irili ufaklı bu tip tatsızlıklar yaşandığını söyleyen Kazlı, “Aslında bu işin iç yüzüne baktığımızda Türkiye’de maden işi tek parti döneminde başlıyor” diyerek sorunun özüne inilmesi gerektiğini ifade etti. “Hele CHP’li yöneticilerin bir ifadesi alınsın bakalım, neymiş ne değilmiş muhtemelen ortaya çıkacaktır” diyen Kazlı, konuşmasına şu sözlerle devam etti: “Yani tabi itham eder gibi olmak istemem, ama zaten bir suçları yoksa da o ortaya çıkacaktır, yanlış anlaşılmasın. Neticede onlar açısından korkacak bir şey olduğunu sanmıyorum. Korkuyorlarsa da zaten… Neyse…” Bu dönemde holding olarak kendilerinin de herkes gibi çok büyük acılar çektiklerini söyleyen Kazlı, bunların kamuoyu tarafından göz ardı edilmesinin üzücü olduğunu vurguladı. Mühendis arabalarının taşlanmasından, plaza önündeki eylemlerde çalışanların yaşadıkları anksiyeteye kadar birçok etkenle baş etmek durumunda kaldıklarını söyleyen başarılı yönetici, “Biz aslında kuru bakliyat firmasıyız. İşçiler bahçede maden ocağı bulmuş. öğle tatillerinde gidip kendi kömürlerini çıkartıyorlardı. Takdir edersiniz ki bu bizi kazadan sorumlu yapmaz. İsmimiz Soma diye bu kadar üstümüze geliniyor. Yani arkadaşlar biraz makul olun. Washington portakal kötü çıkınca Beyaz Saray’a suç bulunuyor mu?” sözleriyle, sırf isim benzerliğinden ötürü yaşadıkları mağduriyeti dile getirdi. Böyle acılı bir dönemde daha fazla bu konu üzerine konuşmak istemediğini söyleyen Kazlı, “Santiye şefi olur, işçi olur, ne bileyim chp veya 3. havalimanını istemeyen Almanya olur ama yani yeter ki bir sorumlu bulunsun” sözleriyle artık bir an evvel yetkili mercilerin harekete geçmesi gerektiğini ifade etti. Son olarak yakınlarını kaybeden herkese taziyelerini ilettiklerini söyleyen Kazlı; “Bize borçları var mı bilemiyoruz şu anda ama varsa bi kolaylık sağlama noktasında...'' derken üzerine yürümeye başlayan öfkeli gazeteciler nedeniyle apar topar toplantıya son verdi.
Fake/253739.txt ADDED
@@ -0,0 +1 @@
 
 
1
+ Başbakan Erdoğan'ın İftar Yapabileceği, Yeryüzüne Yakın, Yaşam Odalı, Ebeveyn Banyolu, Minik, Sevimli Bir Maden Arayışı Sürüyor... Bir Ramazan ayının daha gelmesiyle birlikte siyasiler madenler, belediye çadırları ve düşük gelirli ailelerin evlerinde oruçlarını açmak için hazırlıklarını sürdürürken, Başbakan Erdoğan’ın kurmayları da uygun bir ocak bulmak için düğmeye bastı. Çalışmaları yürüten ekibin sorumlusu Başbakanlık Danışmanı Recai Odacıklı, Tayyip Erdoğan'ın katılacağı iftar için yeryüzüne yakın, yaşam odalı, ebeveyn banyolu, minik bir maden ocağı arayışında olduklarını belirtti. “Bakalım, her sene öyle yerin dibine kadar girmeye gerek yok. Bu sene daha rahat, sakin, ferah bir yer arıyoruz” ifadelerini kullanan Odacıklı, ilk tercihlerinin ‘şöyle sabahları güneş alan, güney cephe konumunda’ bir maden olduğunu vurguladı. Ramazan ayının gelişi tüm yurtta coşkuyla karşılanırken, Başbakanlık ekibinin bu yıla uygun maden arayışı da tüm hızla sürüyor. Konuya ilişkin olarak bugün bir basın toplantısı düzenleyen Danışman Recai Odacıklı, Başbakan Erdoğan’ın yıllardır çeşitli madenlerde gerçekleştirilen iftar yemeklerine katıldığını hatırlatarak sözlerine başladı. “Her türlü madeni denedik arkadaşlar. Kimisi rutubet almış, kimisinde maden güzel ama muhit kötü. Kombili çok zor bulunuyor, merkezi sistem olunca çok yakıyorlar kömür tutuşuyor bu sefer” sözleriyle bugüne dek yaşadıkları memnuniyetsizlikleri dile getiren Odacıklı, artık işi sıkı tutmaya kararlı olduklarını belirtti. Başbakan Erdoğan’ın yokluktan geldiğini, yıllarca yerin yedi kat altında oruç açmak durumunda kaldığını da sözlerine ekleyen Odacıklı, “Yani onca çileden sonra sizce de Başbakan'ımız, şöyle düzayak olur, efendime söyliyim yüksek giriş olabilir, eli yüzü düzgün bir madeni hak etmiyor mu?” diyerek kotta yer alan ocaklara bakmadıklarının altını çizdi. Danışman Recai Odacıklı, yeryüzüne yakın maden arayışının Soma’da yaşanan felaketten dolayı olup olmadığına ilişkin gazetecilerden gelen soruya da “Yok canım ya, ne alakası var? Hatta Soma şu an için uygun bile olabilir. Orda madenin girişine ördükleri duvar duruyorsa, bi badana boya ister. Siyaha çevirdik miydi duvarı, at önüne bi masa al sana tam açıkhava maden ambiyansı” sözleriyle yanıt verdi. İftara uygun maden bulabilmek için önlerinde 30 gün olduğunu kaydeden Odacıklı, bu süreyi en iyi şekilde değerlendirmek istediklerini, şu an adeta zamanla yarıştıklarını vurguladı. Son olarak kendi kendine “Aa dur bakıyım ya esas bizim kömürlük var, çocukların bisikletleri koyuyoruz ama orayı bi elden geçirsek, Başbakan’a da sürpriz yapar gibi gözlerini bağlayıp getirsek... Gençlik kollarından da bikaç kişiye madenci kıyafeti... Olur mu olur ha. En güvenlisi bu gene” şeklinde mırıldandığı görülen Odacıklı, tüm Türkiye'ye hayırlı bir Ramazan dileyerek basın toplantısını noktaladı.
Fake/260536.txt ADDED
@@ -0,0 +1 @@
 
 
1
+ 2014'ün İlk 8 Ayındaki Ölümlü Kazalar Yüzleri Güldürdü: "İyi ya kişi başı milli gelir artıyo..." 2014 yılının ilk 8 ayında gerçekleşen trafik kazaları, doğal afetler, işçi ölümleri ve kadın cinayetleri sayesinde kişi başına düşen milli gelirdeki %2,57'lik artış Başbakanlık'ta memnuniyetle karşılandı. Son olarak dün Avcılar'daki üst geçitin yıkılması ile ülke refahının bir miktar daha arttığını dile getiren Başbakanlık Müşaviri Nurullah Ongunay, "Her fırsatta bize Yunanistan'ı örnek verenler adamların nüfusuna baksın. Taş çatlasın 12 milyon. O kadar az nüfusumuz olsa şimdiye hepimiz ihya olmuştuk be ihya!" derken, Avcılar'daki kazada ölü sayısının beklenenin altında kaldığını da üzülerek itiraf etti. Başbakanlık tarafından haftalık olarak yapılan bilgilendirme toplantılarının dünkü ana gündem maddesi beklenmedik ölümlerin ekonomiye yaptığı olumlu katkı oldu. Basın mensuplarının karşısına TÜİK Başkanı ile birlikte çıkan Başbakanlık Müşaviri Nurullah Ongunay öncelikle Avcılar'daki kazada ölenlere rahmet dilerken, "Biliyorsunuz çok acı  bir kaza oldu maalesef... Maalesef diyorum zira ilk başta 2 ölü olarak gelen haber saatler içinde 1'e düştü. Ordan kişi başı bir kaybımız mevcut ama daha önümüzde 4 ay var. Bunu telafi edecek yeni felaketler, sürpriz facialar yaratabilecek bir ülkeyiz çok şükür" ifadelerini kullandı. Kişi başına düşen milli geliri arttırmak adına tüm vatandaşların elini taşın altına koyması gerektiğine dikkat çeken Müşavir Ongunay, "Aslında çok da bir şey söylememize gerek yok. Çok şükür halkımız bir şekilde ölmek için ellerinden geleni yapıyor ama yine de uyarmak bizim görevimiz" diyerek, sözlerine şöyle devam etti: "Aslında kötü bir yıl geçirmedik. Her şeyden önce biliyorsunuz Soma var. Uzun yıllardır orada adım adım bir şeyler olmasını bekliyorduk. Çok şükür bu yıl halloldu o iş. Müthiş bir katkı sundular. Senenin bizim için sürpriz ismi İETT oldu. Büyük bir özveriyle hiç beklenmedik anlarda sağladıkları ölümlerle destek oldular... Şimdi 2014'te kaldı Kurban Bayramı trafiği. Orada artık her şoförümüzden özel çaba bekliyoruz. Ramazan'ı geçelim, adımızı rekorlara yazalım. Haydi Türkiye!" Nurullah Ongunay'ın açıklamalarının ardından mikrofonların başına geçen TÜİK Başkanı Ali Can Duyar ise konuşmasına "Bir kişinin ölümü trajedi, yüz binlercesinin ise istatistiktir" şeklindeki sözü hatırlatarak başladı. "Valla sayın müşavirimizin de dediği gibi, dünkü kazada sadece 1 kişinin ölmesi bizim için de trajedi oldu. Keşke sayı istatistiklere yansıyacak kadar çok olsaydı ama neyse. Yapcak bir şey yok..." diyerek sözlerini sürdüren Ali Can Duyar, en büyük arzusunun büyük İstanbul depremini görmeden TÜİK Başkanlığı'nı bırakmamak olduğunu kaydetti. 2014 yılına ait bazı istatistiki bilgileri de kamuoyu ile paylaşan Başkan Duyar, beklenmedik şekilde hayatını kaybederek kişi başı milli geliri 11 bin dolar seviyesine çeken tüm vatanperver şahıslara rahmet diledi. "Şu anki verilere göre günde ortalama 4 işçi ölüyor, 4 kadın ise cinayete maruz kalıyor. İyi, fakat yeterli mi? Asla... Çok daha iyisini yapabileceğimize bütün kalbimle inanıyorum" diyen TÜİK Başkanı, tüm kötü çalışma koşullarına rağmen yaşamakta ısrar eden bazı işçileri de anlamakta zorluk çektiğini sözlerine ekledi. Son olarak Müşavir Ongunay ile birlikte intihar etmeyi düşünenlere de seslenen Ali Can Duyar, "Hiç çekinmeyin arkadaşlar... Köprü olur, ilaç olur, artık tamamiyle sizin keyfinize kalmış. Altı üstü iki dakikalık bir kararınıza bakar, rahat olun" derken, daha müreffeh yarınlar için her ölümün bir başlangıç olduğunu da hatırlattı.
Fake/261562.txt ADDED
@@ -0,0 +1 @@
 
 
1
+ Fitch ve Moody's İle İlişkileri Kesen Erdoğan, Türkiye'nin Kredi Notunu da A+ Olarak Açıkladı... Moody’s ve Fitch’in Türkiye’nin kredi notunu “durağan” olarak göstermesine Çankaya köşkünden tepki gecikmedi. Şirketlerin not verirken siyasi davrandığını, böyle devam ederse kendileri ile ilişkileri keseceğini söyleyen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan; “Kardeşlerim bunlar neyi nasıl hesaplamışlar belli değil. Hasılayı alıp topluyor, milli geliri alıyor çıkarıyor. Sonra da kendine göre bir şey buluyor. Bir kere onca rakamı topladıktan sonra sen nasıl gittin de harf buldun? Böyle şey olmaz. Yeni Türkiye’de bu oyunlara yer yok” sözleriyle, bundan sonra Türkiye’nin kredi notunu kendisinin hesaplayacağını müjdeledi… Türkiye’nin artık kimseden not dilenecek durumda olmadığını söyleyen Erdoğan, First Lady ile oturup akşam iki saatte gereken notu kendilerinin hesaplayabileceğini iddia etti. CHP iktidarı döneminde vatandaşlara her ay tek tek vergi iade zarfı doldurtulduğunu hatırlatan Erdoğan “O zulmü her vatandaşım gibi ben de yaşadım. İdmanlıyım. Gerekirse hanımla başbaşa verir, akşam yemekten sonra takır takır hesaplarım. Benim vatandaşım neden elalemin verdiği kredi notuyla sınanıyor? Böyle cihan devleti mi olurmuş?” sözleriyle, Cumhurbaşkanı olarak taşın altına elini koymaktan çekinmeyeceğini ifade etti. Moody’s ve Fitch’in kredi hesabını eski Türkiye’ye göre yaptığını söyleyen Erdoğan, bu kuruluşların işleri savsakladığı için notun B- çıktığını kaydetti. Not açıklandığından beri kendisinin de hesap yaptığını, 10 hesabın 10’unda da Türkiye’nin kredi notunu A+ olarak bulduğunu belirten Erdoğan, konuşmasına şu sözlerle devam etti: “Neymiş, B-'ye düşürmüşler, efendime söyliyim CC vermemişler. Bakın burada mesele o not değil. Biz gerekirse yaz okuluna gideriz, bi dönem uzatırız, onu da toparlarız. Ama bunların amacı farklı amacı! Ey Fitch, Ey Moody’s, madem senin amacın farklı, hiç kusura bakma o hesap makinesini bırakacaksın, gelip burada partini kuracaksın...” Herkesin önünde kredi notunun nasıl hesaplandığını gösteren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bakın arkadaşlar, şimdi burada ben yapıyorum ama siz mutlaka kendiniz evde tekrar edin. Anlamadığınız yer olursa da sorun” derken, Türkiye’nin kredi notunu da şu şekilde hesapladı: "Dış ticaret: Pekiyi, İç Ticaret: Pekiyi:, İşler: Çok iyi hamdolsun, Sözlü:5. Var mı buraya kadar anlaşılmayan bir şey? Yok. E Toplayın madem bunların hepsini, n’oldu? A+... İşte aynen böyle.." Kredi notunu A+ açıkladıktan sonra son olarak genel görünümü de ‘Yatırım yapılması riskli’den ‘Valla kaybeden siz olursunuz’a yükselttiğini söyleyen Erdoğan, yeni hükümet istediği gibi çalıştığı takdirde görünümü ‘İşinize gelirse’ seviyesine bile yükseltebileceğini müjdeleyerek basın toplantısını noktaladı.
Fake/262283.txt ADDED
@@ -0,0 +1 @@
 
 
1
+ Türkiye, Batılı Anlamda İlk iPhone Kuyruğu İle Dün Gece İstanbul Zorlu Center'da Tanıştı Piyasaya sürülen iPhone 6 serisinin nihayet ülke sınırlarını geçmesiyle birlikte Türkiye batılı anlamda ilk iPhone kuyruğunun sevincini yaşadı. İstanbul Zorlu Center'da akşam saatlerinden itibaren sıraya giren yüzlerce kişi Türkiye'de iPhone 6'ya sahip olan ilk isim olmak için kıyasıya yarışırken; genciyle yaşlısıyla, çadırını alıp gelen kampçılarıyla çok sayıda vatandaş Amerika'daki iPhone kuyruklarından enstantaneler sergiledi. 12 saati aşan uzun bekleyişin ardından iPhone 6'ya kavuşan appleseverlerin yüzündeki mutluluk ifadesi ise görülmeye değerdi... iPhone 6'nın satışa sunulacağı haberini almalarıyla birlikte Zorlu Center'a akın eden çocuk, genç, yaşlı yüzlerce kişi, dün akşamdan itibaren nöbet tutarak yeni telefonlarına kavuşmak için bekledi.  Tatsızlıkların da yaşandığı Türkiye'nin batılı anlamda ilk kuyruğunda, yer yer "Android itleri, yıldıramaz bizleri" sloganları atılırken, AVM içerisinden gelen Samsung melodi sesi tansiyonları bir anda yükseltti. Kitleyi provoke etmeye çalışan Samsung'lu saldırgan kısa sürede etkisiz hale getirilip, güvenlik güçleri tarafından emniyet güçlerine teslim edilerek olası bir linçin de önüne geçilmiş oldu. Bir telefona 2.950 lira vermek için birbiriyle kıyasıya yarışan kalabalık batı dünyasından rüzgarlar estirse de, kuyruk tacirleri  yine işbaşındaydı. "İlk 100'de 7 kişim var, beklemeden iPhone al" sloganı ile Zorlu Center'da  tur atan kuyruk tacirlerinin yerleri, kişi başına 450-500 TL'den alıcı buldu. Telefon sırası, haber yayına hazırlandığı esnada halen sürerken, ilk olarak 2007'de ülkemize gelen iPhone'un Türkiye'deki serüveni ise oldukça dikkat çekici. İşte iPhone'un, Türkiye'deki kısa tarihçesi: Dünya tarihinde ilk kez bir iPhone, "Ya işte telefon edip, mesaj atmıyo mu? Ne farkı var?" denilerek Sivas Divriği’de ötekileştirildi... Bir süre yeni çıkan iPhone'u inceleyen Yusuf İlgin, içinde yılan olmaması nedeniyle telefonu beğenmeyerek Nokia'sına döndü… Tarlabaşı'nda bir şeyler almak için aranan Kerim Eldim, Türkiye'nin iPhone'unu kaptıran ilk genci olarak tarihe geçti. Aynı zamanda Kerim'in yolunu kesen Z.Ö de, İlk iPhone hırsızı olarak 4.5 sene cezaya layık görüldü... Durduk yere kapanıp yeniden açılan iPhone 3G, Steve Jobs'a pahalıya patladı: iki annesine, bir bacısına... Ocak ayının ilk haftası itibariyle, klasik iPhone zil sesi melodisi, "Ya çok banal değil mi ya" tepkisine maruz kaldı... iPhone4'ün lansmanını izledikten sonra tura çıkan onbinler Bağdat Caddesi ve Taksim'e doluştu. Bağdat Caddesi'nde Samsung Store'u ateşe veren kitle, polisin müdahalesiyle olay yerinden uzaklaştırıldı. Onur Fındıkoğlu tarafından 2 sene önce büyük umutlarla alınan iPhone 3GS, takoz ünvanı almaya hak kazandı.. Van depremine yardım için iPhone'larını sahaya atan Bilkentli Kartallar, nerede hata yaptıklarını sorguluyor... "Yeni bir iPhone almak mı, yoksa evin kredi borcunu kapatmak mı?" sorusuna uzun süre cevap arayan Aysel Vudunlu, tercihini iPhone'dan yana kullanarak ev taksidini en az 4 ay uzattı... Dışarıdan bakılınca iPhone'a benzeyen Çin yapımı Xuanghi telefonlar, nice gencin umudu haline geldi. "Abi televizyon da var bunda" sözüyle sahiplenilen aletler, yüksek sesli Kral TV'yi hayatının ayrılmaz bir parçası haline getirenlerin vazgeçilmez tercihi oldu iPhone 5'in çıkmasıyla beraber önceki 4 modeli ne yapacağını bilemeyenler için Avcılar'da Türkiye'nin ilk iPhone barınağı kuruldu iCloud skandalının ardından 37 yaşındaki müzmin bekar Tülay Cender, iPhone'a geçerek aralıksız olarak fotoğraf çektirdi... Bir sonraki model çıktığında şu ankisi ucuzlar diye iPhone almayı erteleyen Vedat Efenlik, gözünü iPhone 7'nin çıkışına dikti
Fake/262484.txt ADDED
@@ -0,0 +1 @@
 
 
1
+ Ortadoğu'da En Son ''IŞİD’le mi yoksa PKK’yla mı sınır komşusu olsak?'' Noktasına Gelen Türkiye, Logo Değiştirme Hamlesinden Umutlu… Güney sınırındaki gelişmelerin ardından son olarak kendisini “IŞİD’le bir olup yeniden PKK’yla savaşmaya başlasak yoksa el altından PKK’ya destek verip IŞİD’le iyice papaz mı olsak” sorusuna yanıt ararken bulan Türkiye, beklenen hamlesini logo değiştirerek gerçekleştirdi. Yurt çapında büyük heyecanla karşılanan gelişmeyle ilgili olarak basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, “Açıkçası geldiğimiz noktada en iyi çözüm bu gibi göründü…  Belki yeni bir bakış açısı verir, biraz havamızı değiştirir falan... Ne bileyim… Kadınlar da çok bunalınca saçının rengini değiştirir ya, öyle düşünün…“ sözleriyle yeni logodan oldukça umutlu olduklarını kaydetti. Bugün gerçekleşen Bakanlar Kurulu toplantısının ardından kameraların karşısına geçen Hükümet Sözcüsü Arınç, gazetecilerin Kobani’deki gelişmeler ve Meclis gündemine gelen teskereyle ilgili ısrarlı sorularına “Yeni logomuza kavuştuğumuz bir günde böyle can sıkıcı konulardan konuşmaya benim şahsen içim el vermiyor. Hepimiz bir nebze de olsa uzaklaşsak daha iyi olmaz mı sizce de?” şeklinde yanıt verdi. Türkiye’nin bölgesel sorunlar nedeniyle zor bir dönemden geçtiğine işaret eden Arınç, “Arkadaşlar şu an ‘IŞİD’le mi komşu olsak daha kötü, PKK’yla mı?’ gibi bir seçim arefesindeyiz... Seçim dediysem de lafın gelişi, yoksa kimsenin bize sorduğu yok… Neyse… Nasıl bu noktaya geldik, bundan sonra ne yaparız falan bunlar her zaman konuşulabileceğimiz şeyler. Olur, bazen işte insanın basireti bağlanıverir... Ama en güzeli böyle durumlarda fazla takmıycan, başka şeyler düşünücen…” derken, yeni logoyla havası değişen Türkiye’nin Allah’ın izniyle her türlü  sıkıntıyı geride bıracak güçte olduğunu kaydetti. Arınç, açıklamalarının geri kalanına yeni logo ekseninde devam ederken, gazetecilere de ilginç bilgiler verdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, milli iradenin adeta simgesi haline dönüşen ekoseli mavi ceketinden ilham alınarak hazırlanan yeni logonun psikolojik etkisinin yanında ülke savunması açısından da önemli avantajları bulunduğunu belirten Hükümet Sözcüsü, şöyle devam etti: “Bu konulara girmeyeyim diyordum ama illa sınır güvenliğimizden bahseceksek logomuzda bu konuyu da ihmal etmedik. Bu logoyu sınır boyunca döşediğimizde, IŞİD ya da PKK, artık kim görürse görsün ilk anda bir kafaları karışacak şekilde tasarlattık. O yüzden öyle parça parça, göz alıcı bir şey oldu... Tehdit unsuru ‘Aa bu bunu mu simgeliyor, şuradaki çizgi ne anlama geliyor, aa bak buradan bu ekose iyi olmuş’ derken daha sınırda bizim Mehmetçik bunların ensesine biniverir, herkesin içi rahat olsun. Haa diyelim ki sınırı geçtiler, Urfa'ya falan girdiler. Şu an bütün Güneydoğu halen hep eski lale logosuyla dolu. O noktada da bizim 'haha yanlış girmişsiniz olum ora Türkiye değil ki, bak logo farklı' deme imkanımız doğdu…” Yeni Türkiye logosuyla ilgili olarak Arınç’ın açıklamalarından öne çıkan diğer başlıklar ise şöyle:
Fake/2639.txt ADDED
@@ -0,0 +1,5 @@
 
 
 
 
 
 
1
+ Ünlü Stratejist Yargıdaki Depremi Yorumladı: "Savcısı Önce Biten Taraf Kaybedecek" Körfez krizini önceden tahmin eden, ekonomik kriz için hükümeti 2005 yılında uyaran, Arda'nın sol kanatta değil forvet arkasında oynatılması gerektiğini 2003 yılında söyleyen, 17 ocak 2010 İstanbul'daki kar yağışı için vatandaşları geçen Ağustos ayında uyaran ünlü stratejist Ersin Özbükey, hükümet-ordu-yargı arasında yaşanan son gelişmeleri değerlendirdi.
2
+
3
+ Gelişmelerle ilgili olarak "Gerçekten heyecan verici şeyler oluyor. Türkiye üzerine oynanan senaryolar var" diyen Özbükey'in "Besbelli bir yerlerden düğmeye basılmış. Bu işin arkasında çok büyük güçler var...Yahudiler...Amerika...AB fonları...bunlara hep çok dikkat etmemiz gerek" şeklindeki açıklamaları önümüzdeki günlerde çok konuşulacağa benziyor.
4
+
5
+ Çarpıcı analizlerine "Herkes bi yol tutturmuş gidiyor. Devir menfaat devri olmuş. Millet birbirinin kuyusunu kazma derdinde. Vatandaşı düşünen yok" sözleriyle devam eden usta stratejist, son olarak bundan sonra neler olabileceğiyle ilgili bir soruya ise "Bekleyip görücez... gerçekten çok ilginç şeyler olabilir... Türkiye'nin jeostratejik konumu çok önemli..." şeklinde yanıt vererek önümüzdeki günlerde yaşanabilecek sürpriz gelişmelere dikkat çekti.
Fake/268220.txt ADDED
@@ -0,0 +1 @@
 
 
1
+ Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'ten Osmanlı'ya Saygı Duruşu: Öşür Vergisi Yolda... Osmanlı İmparatoluğu'na saygı ve Osmanlı ruhunu diriltme hamlelerine bir destek de Maliye Bakanlığı'ndan geldi. Bu akşam saatlerinde düzenlediği basın toplantısıyla Osmanlı'nın en önemli değerlerinden olan Öşür Vergisi'nin önümüzdeki mali yıl başlangıcından itibaren uygulanmaya başlanacağını müjdeleyen Şimşek, verginin maddi anlamından çok manevi değeri bulunduğuna dikkat çekerek "Kökleri şanlı ecdadımıza dayanan hiçbir vatandaşımızın buna itiraz edeceğini zannetmiyoruz. Kökü dışarıda olan varsa onları bilemem..." ifadelerine yer verdi. Maliye Bakanlığı'nın Ankara Dikmen'deki Genel Müdürlük Binası'ında gazetecileri ağırlayan Bakan Mehmet Şimşek, Osmanlı'nın bütün değerleriyle birlikte yaşatılması ve yüceltilmesi gereken bir kurum olduğunu belirterek konuşmasına başladı. Bu bağlamda Osmanlı döneminde uygulanan vergilerin de vatandaşın gündelik yaşamına taşınmasının önemine dikkat çeken Şimşek, ilk adım olarak Öşür Vergisi'nin önümüzdeki yıldan itibaren devletin düzenli olarak aldığı vergiler arasına gireceğini müjdeledi. Şimşek, Öşür Vergisi'nin tıpkı Osmanlı dönemindeki gibi nakit para olarak değil, üretilen mal her ne ise onun %10'unun devlete verilmesi şeklinde tahsil edileceğini, bu şekilde vatandaşlara ek bir nakit külfet getirilmeyeceğini de sözlerine eklerken, konuya da şu örneklerle açıklık getirmeye çalıştı: "Dolaylı vergi falan siz anlamıyosunuz, net olarak şöyle diyelim: Elinizdekinin 10'da birini bize vereceksiniz. Misal cep telefonu kılıfı mı yapıyosunuz? Getireceksiniz onun onda birini vergi dairesine teslim edeceksiniz. Penye, çimento, yedek parça, tavuk döner her ner ise. İlla vergi dairesine götürmek zorunda da değilsiniz. 10'lu pakette sakız üretiyorsan, malı dağıtıma çıkarınca uğra valiliğe, birer tanesini bırak öyle geç. Eğer gıda işindeyseniz, atıyorum Waffle'cısınız mesela, verginizi günlük olarak tahsil edicez. Çünkü fazla beklemez öyle vergi, bozulur. Siz akşam 5' doğru en yakın kamu kuruluşuna o gün çıkardığınız Waffle'ın 10'da birini paket yapıp yollayacaksınız. Kolay yani, gözünüzde büyütmeyin hiç. Sanatçılar için durum biraz daha karışık ama onu da çözdük sayılır. Diyelim müzisyensiniz, gitar çalıyorsunuz. Her ay ne kadar çalıyorsanız, onun onda biri kadarını da gelip vergi dairesinde çalacaksınız. Biz onu kaydeder itunes'tan falan satarız. Kitap mı yazdınız? 300 sayfaysa mesela, 30 sayfa da devletin için yazacaksın. Onu da öykü kitabı olarak yayınlarız. Film yapıyorsan bi kısa film de bize yapacaksın. Böyle bi sistem düşündük. Bakalım hayırlısı artık..." Elde kalan malzeme olursa onların da yurt çapında kurulacak outlet mağazalarda uygun fiyattan tekrar halka satılacağını belirten Maliye Bakanı Şimşek, böylece hem devletin ıvır kıvır malzemelere verdiği para azalarak hazinenin rahatlatılacağını hem de vatandaşın kaliteyi ucuza alma imkanına kavuşaçacağını belirtti. Şimşek, "Ayrıca mağazalarda yaratacağımız istihdamla işsizlik sorununu da çözmüş olacağız. Gördüğünüz gibi Osmanlı mükemmel bir sistem kurmuş. Boşuna övünmüyoruz ecdadımızla..." derken, Öşür Vergisi'yle atağa kalkacak olan Türk Ekonomisi'nin bölge ve dünya için yeni bir model olacağına da vurgu yaptı. Bir soru üzerine, Öşür'le birlikte şu an uygulanan vergilerin aynen alınmaya devam edeceğini söyleyen Şimşek, "Çünkü biz, geçmişten gelen köklü değerlerimizi modern dünyanın gerekleriyle birlikte düşünüp uygulamayı kendine şiar edinmiş bir hareketiz. Üstadın dediği gibi 'kökü mazide olan atiyiz'. Bunu hazmedemeyenler elbette olacaktır. Öşür diyince bile bazılarının tüyleri diken diken oldu, biliyorum. Varsın olsunlar. Bu millet, Allah'ın izniyle Öşür'ünü de Cizye'sini de Lüks Tüketim Vergisi'ni de aynı anda verebilecek şuurda bir millettir. Kimsenin de bundan kuşkusu olmasın" ifadelerine yer verdi. Şimşek, toplantının sonunda Öşür Vergi'siyle ilgili küçük bir demo da yaparken, "Evet dilerseniz şimdi direk burdan başlayalım... Buyrun önümde 10 mikrofon var, NTV'yi alıyorum burdan. Haydi hayırlı olsun..." sözleriyle birlikte mikrofonu cebine koyarak salondan uzaklaştı.
Fake/276787.txt ADDED
@@ -0,0 +1 @@
 
 
1
+ Türkiye Bir Cuma Akşamı Daha Tek Ses Tek Nefes: ''Ya aç karnına içtim ondan yoksa hiç bööğğğgh...'' Mesai saatlerinin tamamlanması ile birlikte yoğun bir haftayı daha geride bırakan Türkiye'de şimdiden hafta sonunun heyecanı yaşanıyor. Yüzbinlerce çalışanın çok büyük ihtimalle pazar gününü pert vaziyette geçirmesine neden olacak aktivitelere sayılı saatler kalırken, yaşanan trajediye dikkat çekmek isteyen Yeşilay Derneği de muhtemelen 2. kadehin sonunu göremeden klozete doğru koşturacak isimlerin listesini kamuoyu ile paylaştı. Yeşilay Derneği'nin Bostancı'daki ofisinde basın mensuplarını ağırlayan Başkan Muzaffer Gördel, son bir yılda gece kulüpleri, barlar, düğün/nişan/doğum günü gibi organizasyonlar ve evlerden gelen özel bilgilerle kapsamlı bir çalışmaya imza attıklarını ifade etti. "Ağızlarıyla içmeyi öğrenmedikleri sürece de her hafta yeni isimler ekleyerek listeyi güncelleyeceğiz. Herkese ibret olsun" diyen Gördel, daha sonra saat daha akşam 9 bilemedin 10 olmadan kafası öne düşecek, dili pelteleşecek ve muhtemelen gecenin geri kalan kısmını kafası klozete yakına bir şekilde geçirecek isimlerin listesini açıkladı. İşte o listede öne çıkan isimler;
Fake/278379.txt ADDED
@@ -0,0 +1 @@
 
 
1
+ Son Olarak KKTC İle de Gerilim Yaşamayı Başaran Erdoğan, Gözüne Bağcılar'ı Kestirdi Dünyanın birçok yerinden yüzlerce ülke ile irili ufaklı defalarca gerilim yaşayan Tayyip Erdoğan, nihayet Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin yeni Cumhurbaşkanı ile de atışarak bir ilke imza attı. Dünya üzerinde KKTC’yi tanıyan tek ülke olan Türkiye, bu sayede KKTC’yi tanıyan ülkeler arasında ada devletiyle resmen tartışan tek ülke olma ünvanına da kavuştu. Cumhurbaşkanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre, Erdoğan’a yeterli ülke kalmaması sebebiyle artık ilçeler de tartışma muhatabı olarak devreye alınacak. İlk hedef, Bağcılar… ‘Yavru vatan’ tartışmasıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendi alanında yeni bir rekor kırmasının ardından Ak Saray’dan ilk resmi açıklama geldi. Bugün öğle saatlerinde konuya ilişkin bir basın toplantısı düzenleyen Cumhurbaşkanlığı Danışmanı Muharrem Atıf Belen, gazetecilerin karşısına bir hayli üzgün çıktı. “Kalmadı çocuklar, yemin ederim kalmadı. Her gün ülke bulmaktan iflahımız kesilmiş durumda” diyerek basın mensuplarıyla adeta dertleşen Belen, bugüne dek yaşananları ise şöyle özetledi: “Arkadaşlar Sayın Cumhurbaşkanımız sık sık eline orta atlası alır, ülke bayrakları sayfasını açar, gözlerini kapatıp parmağını öylece gezdirir üzerinde. Hangisinde durursa onu azarlar. Bugüne kadar bu yöntemle ülkelerin çok önemli bir kısmını azarlayarak bitirdi. Kolay değil, 12 yıldan söz ediyoruz. En son KKTC ile beraber, dünyada pek de tanınmayan devletlere de sıra gelmiş oldu. Bundan böyle ilçeleri devreye alıcaz, yapacak bir şey yok. Mevcut ilçe sayısı bi 6-7 yıl idare eder onu. Kendisi de ilçe işine olumlu baktı. Ben Kasımpaşalıyım, yiyosa gelsinler diyordu en son odasında...” Gazetecilerden gelen “Neden Bağcılar?” sorusuna da yanıt veren Danışman Muharrem Atıf Belen, “Çünkü İstanbul'un nüfus açısından en büyük semti... Cumhurbaşkanımıza da zaten en büyüğü yakışır. Gidip Adalar'la, efendime söyliyim Çatalca’yla mı kavga etsin? Tamam ülkeler tükendi de, o kadar da değil artık” sözleriyle vizyon vurgusu yaptı. Erdoğan’ın Bağcılar’da kiminle tartışacağınınsa henüz tam netleşmediğini belirten Belen, “Valla muhtarları bizzat kendisi topladı biliyorsunuz. Orada beni dürtüp ‘Muharrem şu bana mı bakıyo öyle dik dik?’ dediği Bağcılar’dan birkaç aday var. Onun haricinde belediye başkanı olur, kaymakam olur, en olmadı Bağcılarspor Başkanı olur, bulunur biri elbet” demesinin ardından sözlerine son verdi. KKTC-Erdoğan geriliminin ülke içindeki yansımaları bu şekilde gelişirken, tartışma yurtdışında da gündemin tepesine oturdu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı tebrik eden ilk yer ise, dünyada yalnızca 4 BM üyesi devlet tarafından tanınan Güney Osetya oldu. Konuya ilişkin bir açıklama yapan Güney Osetya Dışişleri Sözcüsü Tibor Zaladiv, Erdoğan’ın tavırlarının kendileri gibi ülkeler için adeta bir umut olduğunu vurguladı. Bir şekilde Erdoğan'ın dikkatini çekerek en azından gündeme gelme fırsatını değerlendirmek istediklerini belirten Zaladiv, en kısa sürede harekete geçeceklerini belirtti. Bu kapsamda Güney Osetya genelinde başörtüsünün yasaklanması, umuma açık yerlerde çıplak dolaşılarak içki içilmesi ve Tayyip Erdoğan'ın en sinir olduğu şeylerden biri olarak bilinen sesli sakız çiğnemenin Güney Osetya halkı içerisinde yaygınlaştırılması gündemde…
Fake/280548.txt ADDED
@@ -0,0 +1 @@
 
 
1
+ Dünya Okul Devamsızlık Sıralamasında 1. Olan Türkiye, Geçmişe Dönük Rapor Almak İçin Dünya Sağlık Örgütü'ne Başvurdu OECD (Organization For Economic Cooperation And Development / İktisadi Kalkınma Ve İşbirliği Örgütü) tarafından açıklanan Dünya Okul Devamsızlık Sıralaması'nda birinci olan Türkiye, velilerden gelen tepkiler üzerine geçmişe dönük rapor alma yoluna gitti... Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, öncelikle Sınır Tanımayan Doktorlar'la görüştüklerini, ret cevabı alınca Dünya Sağlık Örgütü'ne başvurduklarını belirtirken, gelecek cevaba göre diğer alternatiflere yöneleceklerinin altını çizdi. Süreci sonuna kadar götüreceklerini ifade eden Bakan Avcı, şu aşamada yapacak başka bir şey olmadığını, sonucu bekleyip göreceklerini ifade etti.  Gazetecilerin özel hastaneden rapor alma söylentilerini sormaları üzerine Bakan Avcı, alternatifler arasında Yeryüzü Doktorları da dahil bir çok seçenekleri olduğunu, özel hastaneden parayla almayı ise son çare olarak değerlendireceklerini, şimdilik ne bakanlığın ne de hükümetin böyle bir planı olmadığını vurguladı. Aynı saatlerde bir açıklama da OECD'den geldi. Türkiye'yi defalarce uyardıklarını hatta evine kağıt gönderdiklerini söyleyen OECD yetkilileri, bir hafta daha devamsızlık yapması halinde ülkenin devamsızlıktan kalacağı uyarısında bulundu.
Fake/281130.txt ADDED
@@ -0,0 +1 @@
 
 
1
+ Türkiye, En Son 2 Sene Önce Joffrey Öldüğünde Yaşadığına Benzer Bir Yağ Erimesi Yaşıyor... 2 sene önce halk arasında ''Sarı piç'' olarak da bilinen Joffrey Baratheon'un kendi düğününde zehirlenmesiyle büyük bir rahatlama ve yürek soğuması yaşayan milyonlar, aynı rahatlamayı bu kez 7 Haziran seçimleri sonrasında yaşıyor....  Sandıkların %50'sinden fazlasının açılmasıyla birlikte ülke çapındaki hanelerden derin bir ''Ohhh'' sesi yükselirken, ''Yeni hükümeti kim kuracak, nasıl kuracak?'', ''kim kiminle koalisyon yapacak?'', ‘erken seçim mi olur?’’ gibi sorular da şimdilik bir kenara bırakılmış durumda. Dün akşam saatlerinden itibaren yüzlerinde sabit kalan bir sırıtma ile dolaşan milyonların mevcut duruma henüz adapte olamadığına ve birçok kullanınıcının sosyal medyada ":)))" dışında anlamlı bir tepki veremediğine dikkat çeken uzmanlar, bu süreçte hayati bir karar alınmaması, gaza gelip birilerine evlilik falan teklif edilmemesi konusunda vatandaşları uyarıyorlar.  Konuyla ilgili olarak görüşlerine başvurduğumuz Uzman Psikolog ve Davranış Bilimleri Uzmanı Aycan Cemilgen ise vatandaşların bu tarz durumlarda sanki bundan sonra her şey şahane olacakmışcasına bir yanılgıya kolaylıkla kapılabildiğine dikkat çekerken "Bizim manik dönem dediğimiz aşırı serotonin salgılanmasına bağlı olarak gerçekleşen... Amaan boşverin ya hadi gidip bir şeyler içelim ehehe" sözleriyle önemli uyarılarda bulundu.  Dün akşam 19.00'dan itibaren ülke genelinde ajanslara düşen kimi gelişmeler ise şöyle:   Son olarak Kral Joffrey'nin öldüğü gün kenetlenerek tüm şehri konvoylarla dolaşan kent halkı bir kez daha bir araya geldi. Sonuçların açıklanmasının ardından kendilerini sokaklara atan Antalyalılar, Alanya Kalesi'ne dek yürüyerek sembolik Joffrey kuklalarını ateşe verdi. Mutlak suretle bir Stark-Baratheon koalisyonu kurulup dışarıdan Targaryen'lerin desteklemesini talep eden kitle, sabah saatlerinde peyderpey Antalya Kepez Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'ne yatırıldı. Muğla'da akşam 10 sularında gelen rahatlama ve rehavet, henüz atlatılabilmiş değil... ''Neyse ya hallederiz'', ''Tamam bi dur bakarız'' diyerek şezlonglarda geceden beri tebessümle gökyüzünü seyreden halk yüzünden tatile gelen turistlerin çoğu kendi başının çaresine bakmak zorunda kaldı.  Akşam 21.30 sularında ekrandaki "AKP 258" yazısına sabitlenen 7 kişilik arkadaş grubunun kımıldamadan duruşlarında 16.saate girildi. Gruba ilk müdahale bulundukları yerde elektroşok verilerek yapılırken, 7 kişilik ekip ve müdahale için gelen sağlık görevlileri geceyi evde halay çekerek tamamladılar.  Bütün şehir üzerinde böyle bi ürperme hakim olduğu bildirildi. Rahatlamayı tarif eden vatandaşların çoğu, durumu "hani böyle çok soğuk havada işedikten sonra olur ya, hah" şeklinde tarif ediyorlar. Aşırı sevinen bir grup hayatlarında ilk kez Kürt halayı çekip yanan tekerleklerin üzerinden atlamalarının ardından Balıkesir'de denizin henüz ısınmadığı gerçeğiyle yüzleştiler. Soğuğun etkisiyle kendilerine gelen grup, son 14 saati seçim sonrası senaryoları üzerinde kafa yorararak geçiriyor. Banka ve fatura kuyruklarında güleryüzle birbirine yer vermek isteyen vatandaşlar yüzünden sıra giderek uzadı. Günün sonunda kimsenin doğru düzgün bir işin ucundan tutmadığı şehirde halk, Rakı içmek için bugün bahaneye ihtiyaç duymadı. HDP'nin barajı aşmasını kutlamak için dışarı çıkan 15 kişilik bir grup, 1 km'lik parkuru yaklaşık 3 dakika 46 saniyede koşarak, yara almadan evlerine geri döndüler. HDP'nin "kutlama yapılmayacak" çağrısına rağmen şehir içinde konvoy yaparak dolaşan ve halaylar çeken 684.000 kişiden yarına kadar özeleştirilerini sunmaları istendi.
Fake/284101.txt ADDED
@@ -0,0 +1 @@
 
 
1
+ IŞİD, Yağma Ekibi İçin LCW'de En Az 3 Bayram Alışverişinden Sağ Çıkmış Tecrübeli Takım Arkadaşları Arıyor Bayram öncesi metrekareye 170 kişi sığabilen dükkanlarıyla meşhur LCW’nin sadık müşterilerine müjde geldi. IŞİD, o hengamede hunharca bayramlık alabilen şanslı isimleri yağma ekibi için kadrosuna katacak… IŞİD İnsan Kaynakları Müdürü Ebu Ziyadettin El-Nusrai bu sabah yaptığı açıklamada, Irak ve Suriye'deki yağma işlemleri için en az 800 eleman alınacağını duyurdu. Elemanların, takım çalışmasına yatkın, seyahat engeli olmayan ve esnek çalışma saatlerine uyumlu adaylar arasından seçileceğini ifade eden El Nusrai, ''Bu konuda hata yapma lüksümüz yok, yağmacılık konusunda gelecek vaat eden isimleri özellikle LC Waikiki mağazalarında alışveriş yapanlardan seçmeyi düşünüyoruz'' şeklinde açıklamalarda bulundu. Özellikle bayram dönemlerinde mağazalardan alışveriş yapan birçok müslümanın rahatlıkla IŞİD'de başarılı olabileceğine inandıklarının altını çizen başarılı İK Müdürü, yağmacılık pozisyonuna başvurmak isteyen adaylara şöyle seslendi: "Valla LCW'da ne yapıyorsanız aslında benzerini yapacaksınız arkadaşlar. Ha nedir, bizdekinin bizim inancımıza göre ekstra sevap olması gibi ruhani bi durumu var. LCW'de üste siz para verirken burada biz veriyor olacağız... Böyle bir takım avantajlar söz konusu. Ona göre düşünün taşının. Ya neticede canlı bomba yapmıcaz ya canım, çekinecek bir şey yok. Onu Mango önünde bekleyen erkeklerden seçicez, sabır işi o, başka bi uzmanlık..." Ebu Ziyadettin El Nusrai, şu ana dek kendilerine gelen başvuruları incelediklerini ve en doğru seçimi yapmak için ince eleyip, sık dokuduklarını da sözlerine eklerken, öne çıkan bazı isimleri ise kamuoyu ile paylaştı. İşte geleceğin IŞİD yağmacı adayları ve önemli özellikleri:  9.90'a inmiş tişört sepetinden, kocasına tık diye uyacak XXL mavi polo yakayı, önündeki 47 kadını eleyerek, kan, ter ve gözyaşı içerisinde kapıp getirebilen İzgören, takip eden 32 dakikada 2 oğluna da şort alarak adeta "Birinci belli ikinci kim?" dedi...  Son 7 bayramdır olduğu gibi bu yılda da gri eşofman altı alımının en iddialı ismi Uludereli, özellikle kabine yönelişindeki atiklik, kasada 2 sıra birden öne geçebilme ve tüm bunlar olurken 3 farklı kızla kesişme gibi ekstralarıyla öne çıkmış durumda...  İçeride binlerce kişi alım yapma derdindeyken elindeki 3 parçayı "Bunlar bizim çocuklara uymadı... Ay vallahi 2 kere ya giydiler ya giymediler" bahaneleriyle kasa işgal edip değişime sokmayı başaran Balkır, ilk 11'in vazgeçilmezi olmaya aday...  Tertemiz, kadın reyonunun derinliklerinde bulduğu 2006 koleksiyonuna ait yeşil çiçekli elbiseyi üzerinde fiyat yazmadığı için bedavaya almasıyla potaya girdi. Hayli iddialı...  Son 8 bayramda, toplam 32 adet çizgili, yakalı tişört alan ve bu tişörtler için yaklaşık 278 adet tişörtü rakiplerinin elinden kaparak deneyen yağmacı adayı, iyi derecede Arapça bildiği için IŞİD'in düşündüğü ilk isimlerden birisi...
Fake/287352.txt ADDED
@@ -0,0 +1 @@
 
 
1
+ Facebook’tan Dev Hamle: ‘Tanıyor Olabileceğin Kişiler’ Kısmı ‘Valla Geriye Bunlar Kaldı’ Olarak Değiştiriliyor ‘Tanıyor Olabileceğin Kişiler’ bölümünün kullanım amaçlarına ilişkin olarak 2 yıldır titiz bir araştırma sürdüren Facebook nihayet sonuçlara ulaştı. İlgili kısma daha çok mevcut umutların tükenmesinin ardından bakıldığını tespit eden internet devi, kısmetine kavuşmak isteyenler için bir nevi ‘köprüden önce son çıkış’ hizmeti sunma arzusunda.  Yapılacak güncelleme hakkında bugün bir bilgilendirme yapan Facebook İş Geliştirme Mühendisi Carolyn Chamberlane, uzun süren çalışmalarının sonuçlarını paylaştı. Dünyanın hemen her yerinde ‘Tanıyor Olabileceğin Kişiler’ kısmının ilk kodlanma amacından saptığını belirten Chamberlane, kendilerini yeni karara iten süreci şöyle aktardı; “Bu işe başladığımızda biz de gençtik, henüz ciddi ilişkiler üzerine bir yatırım yapmamıştık. O kısmı, kimsenin atladığı bir ilkokul arkadaşı olmasın, dayılar, enişteler eksik kalmasın diye kodlayıp koyduk siteye. Ama işte insan yaşını aldıkça bazı şeyleri anlıyor. Hemen yan masamdan iş arkadaşım Juliette, oraları kurcalayıp tanıdığının tanıdığının tanıdığı Chicago’lu bir pilot buldu. Kapattı gitti gül gibi çocuğu. İstifayı bastı, evde moda blogu tutuyo şimdi bütün gün… Kodu Carolyn yazsın, oğlanı Juliette kapsın… Neyini beğendiyse 35 yaşındaki kara kuru kadının… Neyse…” Yaşanan bu gelişmeler üzerine derhal harekete geçtiklerini kaydeden deneyimli mühendis, sistemlerini tamamen bu amaca hizmet etmek üzere yeniden tasarladıklarını kaydetti. Tüm umutların tükenmesinin ardından hala bir yerlerde olası bir kısmetin bulunması ihtimalini önemsediklerini kaydeden Carolyn Chamberlane, maddi kazançtan çok bu işten alacakları hayır duasının peşinde olduklarını vurguladı. Yeni gelecek bölümün nasıl çalışacağını da kamuoyuyla paylaşan iş geliştirme mühendisi, ülkeler bazında hazırlanan algoritmadan örnekler verdi. - Facebook’un kendisi de hala bekar ama umutlu olan İş Geliştirme Mühendisi Carolyn Chamberlane’in paylaştığı notlar doğrultusunda Türkiye’deki işleyiş ise şöyle olacak; - Bekar öğretmen kadınlar bundan böyle "Önce sizin konu komşudan duyup sonra oğlunuzun tanışıyor olabileceği helal süt emmiş kişiler" başlığıyla kayınvalide adaylarının önüne düşecek. - Bekar doktor erkekleri ise zorlu bir süreç bekliyor. Üyelik sözleşmesine ve kullanım şartlarına göre Facebook, bu erkek profillerini Edirne'den Ardahan'a dek istediği kişiye gösterebilecek. - Facebook'a göre evliliğe en yakın isimler olan ‘daha önce bir kez nişan atmış’ kullanıcılar ise en kısa yoldan birbirleri ile iletişime geçirilerek, dünya evine girmeleri sağlanacak. - Fotoğraflar kısmında yapılacak güncelleme de mevcut uygulamayı destekleyecek. Buna göre Facebook, ortalama olarak 7.200 fotoğraftan oluşan bir “Sırma & Adnan Wedding!” albümünden gelinin ve damadın bekar arkadaşlarının sarhoş olmadan önce iyi çıktıkları 4-5 kareyi bulup otomatik olarak öne çıkaracak. - Okuduğu lise ve üniversiteyi doğru girenler, artık daha şanslı. Bu kişiler, diledikleri takdirde tek tuşla “Ya o bi hatun vardı hani lisede, çirkin mirkindi ama taş olmuş olmasın?” araması yapabilecekler.
Fake/289236.txt ADDED
@@ -0,0 +1 @@
 
 
1
+ Son Anketlere Göre %28'i Geçen CHP Yükselişe Dur Demek İçin Acilen Toplandı Araştırma şirketlerinden üst üste gelen oy artışı haberleri Cumhuriyet Halk Partisi yönetimini harekete geçirdi. “Beyler 28’i geçtik, en son 30 bulan olmuş, hayırdır?” telaşıyla toplanan parti MYK’sı yükselişi nasıl durdurabileceğine ilişkin çareler arıyor. Ankara kulislerine göre Gürsel Tekin, Deniz Baykal ve Önder Sav gibi isimlerin alanlara indirilmesi gündemde… Yapılan son anketlerin ardından acil olarak toplanan CHP MYK'sında, partinin kendini bir anda %28’lerde bulması ihtimaline karşılık ne yapılabileceği tartışıldı. MYK Başkanı İrfan Düzenli yaptığı açıklamada ilk olarak parti toplantılarında eskiye dönüş sinyali verirken, “Napılabilir, bir etkisi olur mu bilmem ama en azından beyaz plastik sandalyelerle birbirimize girersek tekrar %25’lerden düşük seviyeleri zorlarız bence” ifadelerini kullandı. Bir zamanlar CHP’nin barajın altında dahi kalmayı başardığını ekleyen Düzenli, her partilinin gönlünde o parlamentosuz, sessiz, sakin dönemin özleminin yattığını dile getirdi. Konuya ilişkin bir diğer açıklamaysa CHP’nin sevilen simalarından Deniz Baykal’dan geldi. Kendi dönemlerinde katiyen böyle durumlar yaşanmadığına dikkat çeken parti duayeni, “Ya ne güzeldi, kimseye eyvallahımız yoktu, kendi kendimize takılıyorduk. Şimdi utanmasak iktidara gelicez. Yok artık” diyerek, hoşnutsuzluğunu dile getirdi. Durumun düzeltilebilmesi için elinden gelen her türlü desteği vermeye hazır olduğunu belirten Baykal, 1 Kasım’a kadar kalan kısıtlı sürede en azından 3 puanı sırf kendisinin indirebileceğini hatırlattı. Haber yayına hazırlandığı esnada MYK toplantısı tüm hızıyla sürerken, şu ana dek partiye yakın kaynaklardan sızan kimi bilgilerse şöyle; - Seçime kadar yapılacak canlı yayınların tamamına Gürsel Tekin çıkartılacak. Tekin’in her konuda serbestçe ve partiyi bağlayacak biçimde konuşması sağlanacak. - Ordu Göreve mitingi düzenlenip, bulunabilinirse başörtülü bir grup kadın ikna odasına alınacak. (Temiz 10 puan var bu işte) - Ekonomik söylemlerden vazgeçilerek seçim meydanlarında sadece Atatürk bayrakları sallanıp Yiğidim Aslanım söylenecek (Zülfü bey’le konuşalım…) - Sosyal medya daha az etkin kullanılacak. Gerekirse Twitter'dan kullanıcılar troll'lenecek. Sürekli Deniz Baykal videoları ve fotoğrafları paylaşılarak %3-%4’lük oy kaybının peşinden koşulacak. - Vatan Partisi’yle ittifak yapılacak. Doğu Perinçek seçilebilecek bir yerden aday gösterilecek. - Adı CHP ile anılan sevimli kedi Şero, başka partilere sahiplendirilecek. (LDP maddi kaynak ayıramayacağını bildirdi, BBP ile görüşmeler devam ediyor) - Kemal Kılıçdaroğlu'nun seçim meydanlarına gözlüksüz çıkması sağlanacak. Gözlükle fazla sevimli oluyor. Ayrıca “Kılıçdaroğlu iyi adam ya” söylemini yıkmak için Genel Başkan yerlere tükürtülecek; köpek kıskıslatılacak. Parti genel merkezinin önüne bizzat çöp poşeti bırakacak.
Fake/291486.txt ADDED
@@ -0,0 +1 @@
 
 
1
+ Suriye Sınırında Vurulan İHA'ya Nijer Sahip Çıktı: ''Ha o bizimdi o ya... Yollasanıza geri...'' Bu sabah Suriye sınırında TSK tarafından düşürülen insansız hava aracına şu ana dek bölge ülkeleri, ABD ve Rusya'dan hiçbirisi sahip çıkmazken, sürpriz haber Afrika'nın şirin ülkesi Nijer'den geldi. "Ya şey o ya, bizimdi o... Yeni yaptık da uçuyor mu diye denedik... Valla bak" açıklamasıyla insansız hava aracına sahip çıkan Nijer Milli Savunma Bakanı Hama Amadou, gerekirse Kur'an'a el basmaya da hazır olduğunu açıkladı. Akşam saatlerinde düzenlediği basın toplantısında kameraların karşısına geçen Nijer Milli Savunma Bakanı Albay Hama Amadou, İHA'ya hiçbir ülkenin sahip çıkmadığını öğrenir öğrenmez Türk yetkililere mail attıklarını, ancak henüz bir yanıt alamadıklarını üzüntüyle ifade etti.  "Kesin bizim test aşamasında olan ve henüz kimseye duyurmadığımız ilk insansız hava aracımız o, eminiz. Çok çok gizli bir proje olduğu için fotoğrafı yok elimizde ama bakın aha işte burada çizimleri var. Tabii şimdi siz karalama olduğuna bakmayın. İlk çizimler bu, eskiz gibi düşünün" diyen Albay Amadou, şöyle devam etti: "Ne yazık ki ülkemizin mail ile iletişim kurma konusunda bazı sıkıntıları var. Çoğu zaman spam'e düştüğümüzden, diplomatik temas kurmakta oldukça güçlük çekiyoruz. O yüzden bu şekilde canlı yayında bir kez daha Türk dostlarımıza sesleniyorum. Bakın, o uçak... Hava aracı... Yani işte o uçan şey vallaha da billaha da bizim. 3 gün önce mi ne kaybetmiştik... Zaten bizim olmasa çıkıp niye öyle bir şey diyelim di mi? Biliyoruz yani... Beyaz renkte olması lazım? Gri de olabilir tam emin değilim... Kanatları vardı... İşte şu boyda bi şey. Tamam ya işte bizim o... Çok hasarlı değilse yollayın geri lütfen. Ya da  hasarlıysa da yollayın, hurdası da para eder aslında..." Amadou, son olarak Türkiye'nin İHA'yı iade etmek istememesi halinde parasını direkt Nijer Hükümeti'ne yollayabileceğini de sözlerine eklerken, sıfırı bugünün parasıyla en az 500 Amerikan Doları olan cihaz için 250-300 Amerikan Doları gibi bir meblağ karşılığında konuyu kapatmaya hazır olduklarını ifade etti.
Fake/291487.txt ADDED
@@ -0,0 +1 @@
 
 
1
+ Anadolu Efsaneleri: Her Seçim Öncesi Ortaya Çıkan Gizemli Milli Araba, Gemi, Uçak... Görgü Tanıkları Anlatıyor... 1 Kasım Genel Seçimleri'ne çok az bir zaman kala Anadolu'nun en büyük efsanelerinden olan milli araba, gemi ve uçak gemisi gibi gizemli varlıklar bir kez daha gündemin en tepesine oturdu. Araştırmacılar, bu ve benzeri varlıkların olmadığı konusunda emin olsalar da, birçok görgü tanığı ise tam aksini savunuyor. Yerli otomobil, milli uçak, uçak gemisi, çıkartılmasına izin verilmeyen bor madenleri ve kısa bir zaman içerisinde faaliyete geçecek petrol kuyuları... Özellikle seçim zamanlarında birden hayatımıza giren bu gerçek üstü varlıkları uzun yıllardır inceleyen Araştırmacı Profesör Dr. Hayati Kadim, söylentiler için açık ve net bir yanıt vermenin mümkün olmadığını ifade etti. Tam 38 yıllık meslek yaşantısında yerli otomobille defalarca burun buruna geldiğini, milli uçak gördüğünü iddia eden köylülerle konuştuğunu, bazı denizcilerin ise uçak gemisi gördüğüne yemin ettiğini kaydeden Prof. Kadim, ''Fakat ne yazık ki şu ana dek elimize geçmiş ne bir fotoğraf, ne de bu söylentileri doğrulayacak bir kanıt var. Şimdilik en büyük dayanağımız seçim afişleri, Takvim, Sabah, Akşam gibi gazeteleride çıkan kimi haberler ve bu efsaneleri dilden dile aktaran Anadolu halkı...'' diyerek, araştırmalarından bahsetti. Tutkulu bir bilim insanı olarak hayatının sonuna dek bu efsanelerin peşinden yol alacağını sözlerine ekleyen deneyimli profesör; bugüne dek karşılaştığı ve yerli otomobil, milli uçak veya uçak gemisi gördüğünü iddia eden tanıkların söylediklerini de kamuoyu ile paylaştı. İşte profesörün seyir defterindeki bazı kişiler ve onların anlattıkları: "Ben gördüm. Büyükçe bi yerli araçtı. Tepesinde böyle yeşil bi sarık vardı. Geldi buradan, aha böyle geçti... Kocamandı na bu kadar"  "Ben yerli uçağı kullanan pilottan dinledim bizzat. Önce korkmuş binince, tam geri dönecekmiş, "inme" demiş bi ses. "yakıt bitecek" demiş pilot, "bitmez" demiş uçak. Öyle burdan antalya'ya uçmuş gelmiş Allah sizi inandırsın..."  "Ben Uçak gemisini gördüm... Böyle kocamaaan. taa oradaan buraya kadar... beyaz... nası güzel. Sonra Atatürk geçti trenle hemen oradan, el salladı bize... küçüktük o zaman..."  "Valla ben haberlerde izledim, yerli uçak gemisi diye... Sonra bi anda böyle eşyalar düşmeye başladı. Vitrin falan nası sallanıyo... Duvarda tablo vardı o bile düştü... Öyle muhteşem bişeydi... Demek ki var yani. Olmasa yoksa niye o kadar sallasın di mi ortalığı?"  "Valla ben görmedim ama varlığını hissettim. Zaten kur'an'da da geçiyor. Biz onları göremezmişiz ama onlar bizi görebilirmiş. Yani o uçak beni görüyor. Oha yaa.. Ne güzel... Vay be..."  "Ben rüyamda gördüm o gemiyi. Böyle ihtişamlııı, büyük mü büyüüük. Sen bizim misin dedim, evet dedi... Sonra böyle bi dalga, arkadan kocaman... Uyandım. Tuvalete gittim bi gemi sesi geldi. Neticede Bağcılar'da oturan insanım burada ne işi var di mi? Gösterdi o bana kendini... Var o gemi var."  "I see dead planes...".
Fake/293441.txt ADDED
@@ -0,0 +1 @@
 
 
1
+ Suriye İç Savaşı 2. Tur Kuraları Çekildi: Türkiye, Faruk Tugayları'yla Birlikte Ölüm Grubu'nda... Tüm dünyanın yakından takip ettiği Suriye iç savaşında ön elemeler sona erdi. Rakiplerini yok ederek gruplara kalan ülke ve örgütlerin mücadele edeceği Suriye Şampiyonlar Ligi kuraları ise bugün çekildi. Türkiye, Faruk Tugayları, Ahrar El Şam ve El Halil'in bulunduğu ''ölüm grubu''nda kendine yer buldu. Lübnan’ın Beyrut kentine yapılan kura çekimine farklı ülke ve örgütlerden temsilciler iştirak etti. Türkiye adına törene katılan Dışişleri Müsteşarı Nurullah Yalpaç, rakiplerin hiçbirini hafife almadıklarını belirtirken, bu aşamadan sonra zaten kolay rakip diye bir şeyin olamayacağına dikkat çekti. ''Daha evvel kendimize fazla güvenmenin sonuçların gördük. Aynı hataya tekrar düşmeyeceğiz. Faruk Tugayları her ne kadar lokum gibi bir kura gibi lanse edilmeye çalışılsa da, yeni bir yapılanmayla gelecek vaat eden bir örgüt. Şu an için kapalı kutu olsa bile, biz yine tüm önlemlerimizi alacağız'' ifadelerini kullanan Yalpaç, rehavete kapılmadan, her mücadeleye aynı ciddiyetle hazırlanacaklarını vurguladı. Televizyonda canlı yayınlanan kura çekimine yorumcu olarak katılan AKP Denizli Milletvekili Taner Erdilen de grupta Türkiye’nin şansının yüksek olduğunu vurguladı. "Valla artık Suriye'de kolay rakip yok. Her maç bir final havasında geçecek. Biz maalesef ön elemelerde kendi evimizde, Ankara'da, Suruç'ta olmadık goller yedik. Deplasmanda daha olumlu bir hava yakalıyoruz. Önümüzde süre var, bu durumu lehimize çevirirsek ilk 2'den çeyrek finale doğru uzanırız” sözleriyle grubu yorumlayan Erdilen, kuranın tüm Türkiye için hayırlı olması temennisinde bulundu. Kura çekiminin ardından grupları değerlendiren Ortadoğu uzmanları, bu aşamaya kadar gelen örgüt ve ülkelere bol şans dilerlerken, şu öngörülerde bulundular; Rusya ve IŞİD mücadelesi, Ortadoğuseverlerin heyecanla beklediği bir karşılaşma. Rusya'nın artık bir klasik haline gelmiş bodoslama saldırıları ve hiçkimseyi dinlemeden kendi oyununa bakması büyük avantaj. Aynı şekilde IŞİD de dünyanın dört bir yanından yaptığı transferlerle canlı bombaları tek tek patlatarak meydan okuyor. Bu iki gücün ardından Sukor El Şam ve Tevhid Tugayı'nın yegane amaçları, Avrupa bileti almak olacak. Yani bir şekilde Avrupa'ya kaçan, kendini kurtaracak... Grubun tartışmasız favorisi elbette Amerika. Uçak, top, tank gibi ağır silahları olan köklü bir örgüt olan El-Nusra ile Suriye'nin yükselen yıldızı ÖSO arasında kıyasıya bir ikincilik mücadelesi olacağa benziyor. İslam Tugayı ise grup aşamasını en az zaiyat ile atlatmaya bakacak gibi görünüyor… Türkiye her ne kadar favori gösterilse de kalan 3 örgütün de adeta birer kapalı kutu olması nedeniyle temkinli olmakta fayda var. Faruk Tugayları özellikle Suriye'nin iç kesimlerinde etkili. Ahrar El-Şam genç kadrosuyla adeta bir medrese havası yakalamış durumda. Grubun iddiasız takımı El Halil ise, ileri uçta canlı bomba Halil'e güveniyor.   İran ile Esad’ın aynı gruba düşmesi, “şike” iddialarını da beraberinde getirecek gibi görünüyor… Savaş mahkemelerinin ve hakemlerin gözü bu çatışmalarda olacak. Gruplara kalan tek seküler örgüt YPG ise tutkulu taraftarlarını arkasına alarak süpriz peşinde koşacak...
Fake/294500.txt ADDED
@@ -0,0 +1 @@
 
 
1
+ Hamza Akyurt (26, İşsiz), Bir Holdingin IŞİD'den Ucuz Petrol İthal Etme Hakkı İçin Gerekirse Canını Vermeye Hazır Sınır ihlali gerekçesi ile Türkiye tarafından düşürülen Rus uçağıyla ilgili olarak bugün bir açıklama da 26 yaşındaki Hamza Akyurt'tan geldi. Akyurt, vatanın her santimetrekaresinin kutsal olduğuna ve buna saygı duymayanların gereken cevabı alacağına işaret ederken, aynı şekilde bir o kadar kutsal bir değer olan IŞİD'den ucuz petrol ithal etme hakkı için de gerekirse canını seve seve feda edeceğini vurguladı. Günün 9 saatini geçirdiği kıraathane’de basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Hamza Akyurt, uçağın düşürülmesinin IŞİD petrollerini taşıyan tankerlerin Rusya tarafından vurulmasının bir kaç gün sonrasına denk geldiğini hatırlatarak söze başladı. “Tamam hava sahasıdır, Türkmen kardeşlerimizdir falan bunlar da güzel, bunlar da kutsal ama orada esas ucuz petrol getiren holdingimiz var bizim. Sen kimsin ki bunların tankerini bombalıyon ya? Böyle indirirler işte adamın uçağını” sözleriyle meselenin özüne inen Akyurt, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bugün petrolün fiyatı 5'i geçse hepiniz hop oturur, hop kalkarsınız. Bu holding de gidip sizin için cani, cellat demiyor; itle uğursuzla muhattap oluyor, ülkesine ucuz petrol getirmek için canını tehlikeye atıyor. Simdi biz bu yürekli adamlara göğsümüzü siper etmiycez de, başka napıcaz? Bugün çağırılayım, yarın gider orada seve seve petrol tankerlerimiz için canlı kalkan olurum, neticede işim gücüm yok. Hem bana bir aksiyon olur hem de belki aileye bi şehit maaşı falan bağlanır...” Pazar günü tüm yurttaşları sembolik olarak canlı petrol borusu oluşturmaya çağıran Akyurt, “Biz hep birlikte yere uzanıp, el ele verir de bir 100-150 metrelik petrol borusu olursak dünya da gerekli mesaj alır” diyerek tüm vatan sevdalılarını göreve çağırdı. Meseleye dikkat çekmek için doğacak ikinci oğluna ‘Tanker’ ismini koyarak farkındalık yaratmayı düşündüğünü de belirten Akyurt, “İlki ilker’di, bu da tanker olur. Uyumlu da. İkisi de bu ülkeye ve ona ucuz petrol taşıyan bu holdinge feda olsun” diye bağırdıktan sonra da holding flaması altında İstiklal Marşı okuyarak konuşmasını sonlandırdı. Hamza Akyurt’un bu cesur çıkışının ardından bir açıklama yayınlayan holding yönetimi ise, kendisinin şahsında Türkiye'nin dört bir yanından gelen destek mesajlarına teşekkür etti. Şirketin yönetim kurulu başkanı tarafından yapılan yazılı açıklamada şu ifadelere yer verildi: "Türkiye'nin genciyle yaşlısıyla kadınıyla erkeğiyle petrol tankerlerimizin arkasında durduğunu görmek bizlere bir kez daha bu aziz topraklarda kurulduğumuz için ne kadar şanslı olduğumuzu hatırlatmıştır. Bir takım dış güçlerin menfur saldırılarıyla art arda tanker ve petrol kaybettiğimiz şu acılı günlerde bir kez daha bu büyük milletin desteğiyle ayakta duruyor, geleceğe umutla bakıyoruz. Keşke hepinize iş verebilrseydik ama malum piyasa kötü. İnşallah önümüzdeki sene… CV’leriniz de açılması muhtemel pozisyonlar için elimizin altında zaten…”