petition
stringlengths 136
32.8k
| petition_length
int64 17
4.44k
|
---|---|
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ tokat asliye ceza mahkemesinin tarih ve esas sayılı başvurusunun gerekçesi aynen şöyledir yargıtay ceza dairesinin bozma kararı ve yargıtay ceza genel kurulunun bozma kararı incelendiğinde mahkememizce verilen kararda yapılan uygulamanın kanunsuz olduğu ileri sürülmemiş ancak bazı gerekçelerle bu şekildeki uygulamanın hakkaniyet nesafet ve adalet kurallarına aykırı olduğu belirtilmiştir gerçekten tcknun maddesinin fıkrası ve aynı maddenin fıkrası tcknun maddesi ile birlikte uygulanması halinde ortada hakkaniyet nesafet kaidelerine aykırı bir eşitsizlik olduğu görülmektedir ancak bu eşitsizlik kanunun yapısında mevcut olan bir durumdur bu durumun kanunu aynen uygulamakla görevli hakimlerce düzeltilecek bir durum olmayıp kanunkoyucu tarafından düzeltilmesi gerekmektedir kanunu aynen uygulamakla görevli olan hakimin özellikle ceza hukukunda kendini kanunkoyucu yerine koyarak dolaylı şekillerde kanunu değiştirerek uygulama yapmaya hakkı yoktur durum böyle iken tcknun ve maddelerinin tcknun madde ile birlikte uygulanması halinde tcknun maddesinin uygulanmasını mecburi kılarak kanunda yazılı olmayan bir uygulamayı yargıtay ceza genel kurulu kararı sebebiyle mecburi hale getiren cmuknun maddesinin fıkrası anayasaya aykırıdır çünkü anayasanın maddesi tcknun maddesinde yazılı prensiplerin bir tekrarı seklindedir ve bu prensiplere göre bir fiilin suç sayılabilmesi ve suç sayılan bir fiilin cezalandırılabilmesi için kanunda yazılı olması lazımdır kanunda yazılı olmayan şekilde ceza vermek mümkün değildir tcknun maddesinin uygulanması madde metninden açıkça anlaşılacağı gibi tamamen hakimin takdirine bırakılmıştır maddenin metninde bu maddenin zorunlu olarak uygulanacağına dair bir hüküm olmadığı gibi tcknun diğer maddelerinde de böyle bir mecburiyetten bahsedilmemektedir oysaki yargıtay ceza dairesi ve yargıtay ceza genel kurulunun bozma kararları birlikte değerlendirildiklerinde tcknun ve maddelerinin birlikte uygulanması halinde tcknun maddesinin de zorunlu olarak uygulanacağı şeklindedir bu zorunlu uygulamayı kanunda yazılı takdiri uygulama ile bağdaştırmak mümkün değildir fakat bu çelişkili duruma uymak ve kanunda yazılı olmayan bu uygulamayı yapmak cmuknun iptalini istediğimiz maddesi sebebiyle mecburi hale getirilmektedir bu nedenle tcknun maddesinin uygulanmasını zorunlu hale getirerek kanunda değişiklik yapar nitelik taşıyan cmuknun maddesinin fıkrası anayasanın maddesine aykırıdır cmuknun maddesinin fıkrası yargıtay ceza genel kurulunca verilen kararlara uymak mecburidir demektedir bu hüküm karşısında artık hakim için kendi vicdani kanaati değil yargıtay ceza genel kurul karan sözkonusudur ve mezkûr madde sebebiyle hakim için başka seçenek yoktur çünkü bu madde emredici niteliktedir oysa ki anayasanın maddesi hakimlerin bağımsız olduğunu hiçbir organ makam mercii veya kişinin yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremeyeceğini yazmaktadır ceza usul kanununun hakimler için ceza genel kurulu kararlarına uymak mecburiyeti getiren hükmünün anayasanın maddesine aykırı olduğu hiç bir yoruma yer vermeyecek kadar açıktır zira anayasa hiç bir makam mercii derken ceza genel kurulu için bir ayrıcalık getirmemiştiresas sayısı karar sayısı netice ve i̇stek bu nedenlerle anayasanın ve maddelerine aykırı olduğunu ileri sürdüğümüz cmuknun maddesinin fıkrasında yazılı genel kurul kararlarına uymayı mecburi hale getiren ve mahkemelere emir niteliği taşıyan maddesinin i̇ptali̇ne karar verilmesini anayasanın maddesi gereğince yüksek takdirlerinize arz ederim | 449 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran mahkemenin karar gerekçesi özetle şöyledir yargılama aşamasında keşif yerinde dinlenen bilirkişi suça konu yerin iki yanının orman iki yanının da ormandan açma araziler olup ormandan ayırıcı öğe bulunmaması taşınmazın tutanak tarihindeki ay içinde açıldığı sığ topraklı ve eğilimli yapısının korunacak toprak niteliğini taşıması ve orman tümlüğünü bozması nedeniyle sayılı yasanın maddesi gereğince orman sayılan yerlerden olduğunu belirtmiş ve tapu fen memuru da krokili raporunda suça konu yerin tapuda sanık adına tescili olunup kimse tarafından itiraz edilmeyen nolu parsel içinde kaldığını belirtmiş bunun üzerine getirtilen tespit tutanağından zilyetliğe dayanılarak taşınmazın sinin sanık adına tespit edildiği böylece sanığın tapusu kapsamında kaldığı muz bahçesi niteliğiyle tarım arazisi olarak kullanıldığı anlaşılmıştır sayılı yasanın maddesinin bendi sayılı yasa ile değiştirilmeden önce orman sınırları içinde ya da bitişiğinde geçerli tapu kaydına dayanarak özel mülkiyette bulunan ve tarım arazisi olarak kullanılan yerlerin orman sayılamayacağını öngörmekteydi sayılı yasa ile yapılan değişiklikle geçerli sözcüğü yasa metninden çıkarılarak orman yönünden tapu kaydının geçerli olup olmadığının başta anayasa olmak üzere ve sayılı yasalarla tarihli arazi kanununa göre araştırılıp saptanmasına gerek kalmamıştır mülkiyeti hazinenin ve önceden beri devlet ormanı olan yerin zilyetliğine değer verilmesi devlet ormanlarının zilyetliğinin devrolunamayacağına ve bu ormanların zamanaşımı yoluyla mülk edinilemeyeceğine ilişkin anayasanın maddesine aykırıdır dava konusu olayda anayasanın bu maddesine aykırı biçimde orman olan bir yerin sanık adına tesbit edilip tapusunun verildiği tespit tutanağında saptanmıştır sayılı yasanın maddesine göre nasıl alınmış olursa olsun tapu kaydının geçerliği araştırılmayacak ve bu tapulara değer verilerek bu yerler orman sayılmayacaktır sözü edilen bendinin yeni biçiminde devletçe verilen tapu belgeleri üzerinde şüphe uyandırdığından bu yanlış anlamaları ortadan kaldırmak için geçerli sözcüğüne yer verilmediği yasa gerekçesinde belirtilmiştir böylece tapu belgelerinin tümüne hukuksal değer verilmesi amaçlanmıştır bu yol iptal edilmedikçe tüm tapu belgelerinin geçerli olacağını zorunlu kılmaktadır anayasa mahkemesinin sayılı kadastro yasasının maddesinin üçüncü fıkrasındaki tapulu yerlerle ibaresinin iptaline ilişkin kararının gerekçesinde açıklandığı gibi yasakoyucu bu yerleri geçersiz tapuların sahiplerine vermek istiyorsa anayasanın öngördüğü koşullara uygun yeni bir orman tanımı yapmak zorunluluğu sayılı yasanın maddesini de kapsayacak niteliktedir bu duruma göre dava konusu olayda dayanılan tapu anayasanın maddesine göre geçerlidir sayılı yasanın maddesiyle değişik sayılı yasanın maddesinin bendi türk ceza yasasının maddesi gereğince sanık lehine olduğu için bakılmakta olan davada uygulanacak ve sanık orman sayılmayan yerde ormandan açma yapmamış olacağından beraat edecektir bu durum ise sanık için af niteliğinde bulunduğundan anayasanın maddesinin orman suçları için genel ve özel af çıkarılmayacağına ilişkin hükmüne aykırıdır anayasa ve öbür yasalara aykırı biçimde tapu alabilen kimselerin orman suçlarından dolaylı olarak affedildikleri sonucunu ortaya çıkaran sayılı yasanın maddesiyle değişik sayılı yasanın maddesinin bendi iptali edilmelidir | 426 |
esas sayısı karar sayısı sanığın sevk döneminde ilgili birimlere başvurarak askere gideceğini yada gitmemekte mazeretinin bulunduğunu bildirmemesi karşısında altınyayla kaymakamlığı tarafından sanığa idari para cezası verildiği verilen idari para cezasının kesinleştiği kesinleşmiş idari para cezasına rağmen sanığın diğer sevk dönemlerinde de ilgili mercilere başvurmadığı sanığın hazırlıkta vermiş olduğu ifadesinde bakaya kaldığı kasım şubat mayıs tarihlerinde ailevi durumlardan dolayı celp dönemlerinde orduya katılamadığını ifade ettiği sanığın kanunda belirtilen nedenler dışında özürsüz olarak bakaya kaldığı gerekçesi ile sanık hakkında kamu davası açıldığı kovuşturma evresinde yapılan araştırmada sanığın mebs okul ve eğitim merkezi komutanlığında askerlik görevini ifa ettiğinin belirlendiği anlaşılmıştır tarihinde çıkartılan tarihinde yürürlüğe giren sayılı bedelli askerlik kanunu olarak ifade edilen kanunun maddesinin fıkrasına göre bu madde hükümlerinden yararlanan yükümlüler hakkında saklı yoklama kaçağı ve bakayadan dolayı idari ve adli soruşturma ve kovuşturma yapılmaz başlatılmış olanlar sona erdirilir ve bu suçlara ilişkin kesinleşmiş idari para cezaları tahsil edilmeyecektir sayılı kanunla getirilen bu hüküm özel af niteliğindedir kanun koyucu tarafından bedelli askerlikten faydalanacak kişiler yönünden bu zamana kadar ki yapılan soruşturma ve kovuşturmaların sona erdirileceği bakaya kalan kişiler yönünden bu hüküm nedeni ile haklarında ceza verilemeyeceği bildirilmiştir anayasanın maddesine göre vatan hizmeti her türkün hakkı ve ödevidir bu hizmeti silahlı kuvvetlerde veya kamu kesiminde ne şekilde yerine getirileceği veya getirilmiş sayılacağı kanunla düzenlenir anayasanın maddesinde kanun önünde eşitlik ilkesi düzenlenmiştir bu maddeye göre herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir anayasa mahkemesince daha önce bedelli askerlik kanunlarına yönelik anayasaya aykırılık iddiası yerinde bulunmayarak reddedilmiştir sayılı kanunla iş bu kanundan faydalanarak bedelli askerlik yapacak olanlar için getirtilen özel af niteliğindeki bu hüküm anayasaya aykırıdır bedelli askerlik kanunundan faydalanabilecekken askere gidip askerlik görevini ifa eden ancak geçmişte celp dönemlerine katılmadığı için hakkında bakaya suçundan soruşturma ve kovuşturma yapılan kişiler yönünden de bu hükmün uygulanması gerekmektedir bu nedenle kanun metnindeki bu madde hükümlerinden yararlanan yükümlüler hakkında ifadesi kanun önünde eşitlik ilkesine aykırılık teşkil etmektedir bu ifade anayasa mahkemesi tarafından iptal edilmesi durumunda bu hüküm geçmişte bakaya kalan ve haklarında soruşturma ve kovuşturmaya devam edilen diğer yükümlüler hakkında da uygulanabilecektir ancak bu durumda da bu ifadenin iptali halinde yeni bir kanun hükmü ihdas edilmiş olacaktır bu nedenle kanun metnindeki bu fıkranın anayasaya aykırı olması nedeni ile tamamının iptali gerekmektedir yasal boşluk ise yasa koyucu tarafından giderilebilecektir yerel mahkemelerin anayasaya aykırılık itirazında bulunabilmesi için somut olayda anayasaya aykırı olduğunu değerlendirdiği hükmün iş bu dava dosyasında uygulanabilmesi gerekmektedir sanık bedelli askerlik kanununun çıkartıldığı tarih itibari ile bedelli askerlikten faydalanabilecek durumda iken askerlik görevini ifa etmektedir kanundaki bu hüküm nedeni ile hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmektedir ancak kanundaki bu ifade nedeni ile bu hüküm uygulanamamaktadır somut olayda yasa koyucu tarafındanesas sayısı karar sayısı çıkartılan bu hükmün bağlantısının bulunması ile uygulanma ihtimali karşısında maddede yer alan bu ifadenin iptali ile metinden çıkartılması için anayasaya aykırılık itirazında bulunulmuştur özel af niteliğindeki bu madde hükmünün yalnızca bedelli askerlik kanunundan faydalanan kişiler yönünden uygulanması hem mutlak eşitlik hem de nisbi eşitlik ilkelerine aykırılık teşkil etmektedir asıl olan her türkiye cumhuriyeti vatandaşının askerlik görevini yerine getirmesidir belli dönemlerde çıkartılan bedelli askerlik kanununun istisnai niteliktedir bedelli askerlikten faydalanacak kişiler yönünden getirilen bu affın bu zamana kadar bakaya kalan kişiler yönünden de uygulanması gerekmektedir tüm bu açıklamalar ışığında sayılı yasanın maddesinde düzenlenen yukarıda ifade edilen fıkranın iptali gerekmektedir talebimizin değerlendirilmeye alınması için gereği bilgilerinize arz olunur | 554 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ ayrı bir gerekçeli başvuru kararı göndermeyen yerel mahkemenin anayasa mahkemesine başvurmaya ilişkin ara kararı aynen şöyledir davanın esas olarak sayılı kanunun geçici maddesinden yararlanmaya yönelik olduğu davacının sayılı kanunun geçici maddesi gereğince borçlandırılarak üst dereceden yaşlılık aylığı bağlanmasını istediği bu maddenin belli bir dereceye yükselen sigortalılara ayrıcalık tanıdığı ve bu niteliği ile anayasanın maddesindeki sosyal hukuk devleti maddesindeki eşitlik maddesindeki ücrette adalet ilkelerine aykırı olduğu anayasanın maddesine göre bu konuda anayasa mahkemesince bir karar verilinceye kadar davanın geri bırakılmasına dosyanın tasdikli sureti veya fotokopisinin anayasa mahkemesine gönderilmesine suret veya fotokopi masrafı ile posta masraflarının davacıca karşılanmasına dosya anayasa mahkemesine gidişinden itibaren ay içinde anayasa mahkemesince karar verilmediği takdirde davanın yürürlükteki kanunlara göre madde ele alınıp yürütülmesine taraf vekillerinin yüzlerine karşı karar verildi | 128 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razlarin gerekçeleri̇ aksaray kadastro mahkemesinin başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir i̇ti̇raz nedenleri̇ sayılı yasanın maddesi sayılı i̇stimlâk kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar kamulaştırma işlerine dayanmaksızın kamulaştırma kanunlarının göz önünde tuttuğu maksatlara fiilen tahsis edilmiş olan gayrimenkuller ilgili amme hükmi şahsı veya müessesesi adına tahsis tarihinde kamulaştırılmış sayılır maddesi gayrimenkulde amme hizmetinin mahiyet ve gayesine uygun şekilde tesisler veya inşaat vücuda getirilmiş olması bu kanunun uygulanması bakımından fiilen tahsistir hükmü ile kamulaştırma kararı ve işlemleri yapılmaksızın fiilen işgal ve el koymaya ve işgali kamulaştırma olarak kabul ederek bireyin temel haklarından sayılan ve anayasanın maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının özüne dokunur ve anayasanın maddesinde yer alan mülkiyet hakkını sınırlayan kamulaştırma ilkelerine de aykırı bir şekilde ve anayasanın maddesi son fıkrası gereğince türkiye cumhuriyeti bireylerin mülkiyet hakkına saygı göstereceğini avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin nolu protokolün maddesi gereğince taahhüdüne aykırı hükümler içermesi nedeniyle anılan yasa maddeleri anayasanın maddesindeki hükümlerine aykırıdır bu nedenle iptali gerekmektedir sonuç ve i̇stem yukarıda anılan sebeplerle sayılı yasanın geçici maddesi gereğince yürürlükte bulunan sayılı kanunun ve maddelerinin anayasanın maddelerine aykırı olması nedeniyle sayılı kanunun diğer hükümlerinin bu maddelerin iptali halinde uygulama olanağı kalmayacağından iptaline karar verilmesini saygı ile arz ederim kartal asliye hukuk mahkemesinin başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir mülkiyet hakkı tmk ve anayasanın maddesi ile kişilere tanınmış olup tmknın mülkiyet hakkını düzenleyen maddeleri uyarınca başkasının hakkına zarar vermemek ve yasaların koyduğu sınırlara uymak koşulu ile sahip olduğu şeyi dilediği gibi kullanma ürünlerinden yararlanma hakkı verir kusurlu davranış olan el atma tapu kütüğüne güven ilkesi uyarınca el atmayı geç öğrenen kişilere karşı kamu idarelerine kendi kusurlu davranışından yararlanma sonucunu doğuracağından anayasanın maddesine aykırı görüldüğünden iptali için başvurulmuştur anayasanın maddesi devletin temel amaç ve görevlerinden birisinin kişinin temel hak hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleri ile bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasi ekonomik engelleri kaldırmak olduğundan özel hukuk tüzel kişilerine ve gerçek kişiler tarafından herhangi bir üstün hakkı olmaksızın el atıldığında süreye tabi olmaksızın hak aranabildiği halde kamu tüzel kişisinin aynı eyleminden dolayı hak düşürücü süre zırhına sığınılması anayasanın maddesindeki yasalar önündeki eşitlik ilkesine aykırı olduğundan iptali gerekir anayasanın maddesinde temel hak ve hürriyetlerin ancak anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplerle kısıtlanabileceği bu kısıtlamanın da anayasanın özüne ruhuna demokratik toplum düzenine ölçülü olma ilkesine aykırı olamayacağı kabul edildiğiesas sayısı karar sayısı halde ve maddede mülkiyet hakkının özünü zedeler şekilde sınırlama yapıldığından anayasanın maddesine aykırı olduğu kanaatine varılmıştır anayasanın maddesi mülkiyet hakkının ancak kamu yararı amacıyla ve karşılığı peşin ödenmek koşulu ile sınırlanabileceğini öngörmüş olup bu hakkın kullanılmasında yasama organına kesin yetki verildiğinin düşünülmesi mülkiyet hakkının anayasal güvence altına alınmış olması esasına aykırı olacağından kamulaştırma dahi sıkı kurallara bağlanmışken dayanağını herhangi bir idare işleminden almayan kamulaştırmasız el atmanın iptali istenen yasa maddesinde belirtilen sürenin geçmesinden sonra yasal kamulaştırmanın sonuçlarını idareye verdiğinden malikin her türlü dava açma hakkının elinden alınmasına sebebiyet vereceğinden dava açma hakkına getirilen bu sınırlama hak arama özgürlüğünü düzenleyen anayasanın maddesine ve hak ve özgürlükleri ihlal edilen kişilerin en kısa sürede ilgili makama başvurma hakkını düzenleyen maddeye aykırı olduğundan iptali gerekir hak düşürücü yargı yoluna başvurmayı iptali istenen yasa maddesinde belirtilen sürenin geçmesi ile idarenin tüm eylem ve işlemlerinin yargı denetimine açık olduğu ilkesini düzenleyen anayasanın maddesine aykırı olduğundan iptali gerekir ayrıca avrupa i̇nsan haklarının ve temel özgürlüklerinin korunmasına i̇lişkin sözleşmeye ek protokolün maddesinde her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır herhangi bir kimse ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullarla ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir yukarıdaki hükümler devletin mülkiyetin kamu yararına uygun olarak kullanılmasını düzenlemek veya vergilerin ya da başka katkıların veya para cezalarının ödenmesini sağlamak için gerekli gördükleri yasaları uygulama konusunda sahip oldukları hakka halel getirmez denilmekte olup anayasanın maddesi son fıkrası uyarınca türkiye cumhuriyeti bireylerin mülkiyet hakkına saygı göstereceğini avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin numaralı protokolünün maddesi uyarınca taahhüt ettiğinden bu maddeye de aykırı olduğu düşünülmektedir nitekim anayasa mahkemesi iptali istenen sayılı kanunun hak düşürücü süreye ait ve maddeleri ile aynı sonucu doğuran sayılı kanunun maddesini de anayasanın ve maddelerine aykırı bularak iptal ettiğinden mahkememizce iddia ciddi bulunmuştur sonuç gerekçeleri yukarıda izah edildiği üzere sayılı yasanın birinci maddede yazılı gayrimenkuller tapuda kayıtlı ise kayıt sahipleri veya mirasçıları ancak fiili tahsis tarihindeki rayiç üzerinden gayrimenkul bedelini isteyebilirler tapuda kayıtlı olmayan gayrimenkuller hakkında fiili tahsis tarihinden itibaren sene geçmemiş ise tarihte zilyetlikle iktisap şartları tahakkuk eden zilyetleri veya mirasçıları birinci fıkra hükmünden faydalanabilirler herhalde gayrimenkule müdahalenin meni ve tazminat davası dinlenmez hükmünü içeren maddesi ile gayrimenkulun bedelini dava hakkı bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki sene sonra düşer hükmünü getiren maddesinin türkiye cumhuriyeti anayasasının ve madde delaleti ile avrupa i̇nsan haklarıesas sayısı karar sayısı sözleşmesinin numaralı protokolünün maddesine aykırı olduğu düşünüldüğünden anayasanın maddesi uyarınca iptaline karar verilmesi talep olunur | 778 |
e no no i̇tiraz yoluna başvuran mahkemenin gerekçesi özeti hukuk usulü muhakemeleri kanununun maddesinin son fıkrasına göre direnme kararının bozulmasına ilişkin yargıtay genel kurulu kararına uyulması zorunludur bu zorunluğu koyan hüküm aşağıdaki yönlerden anayasaya aykırıdır mahkemenin iptali istenilen fıkraya göre yargıtay genel kurul kararına uyma zorunluğu hâkimi inancı dışında karar vermeye zorlamakla anayasanın yargı yetkisinin bağımsız mahkemelerce kullanılacağını öngören maddesine aykırıdır hukuk genel kurulunun bozma kararını doyurucu bulmayan vicdanına ve inanışına aykırı gören hâkim için anayasanın maddesinin ikinci fıkrası hükmü karşısında dâvaya bakmaktan kaçınılması da mümkün değildir karara uyma zorunluğu ise hâkimi en buhranlı duruma sokmaktadır böyle hallerde hâkim bile bile vicdanî kanısına ve inanışına aykırı karar vermek zorunda kalacaktır anayasamıza göre bu olanaksızdır bu nedenle iptal konusu hüküm anayasanın maddesine aykırıdır mahkemenin iptal konusu hükme göre yargıtay genel kurul kararına uyma zorunluğu anayasanın maddesinde yer alan ve hâkimlerin görevlerinde bağımsız olmalarını ve anayasaya kanuna hukuka ve vicdani kanaatlerine göre hüküm vermelerini öngören ilkeye de aykırıdır i̇ptal konusu hüküm yargıtayı bir derece mahkemesi durumuna getirdiğinden anayasanın maddesine aykırıdır | 168 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ taşköprü asliye hukuk mahkemesinin başvurma gerekçesi şöyledir sayılı nüfus kanununun inci bölümünün üncü maddesinde aile kütüklerinin ailenin bütün fertlerinin dinini ihtiva eder denilmektedir uncu bölümünün ncı maddesinde ve diğer kayıt düzeltme davaları ilgilinin oturduğu yer asliye hukuk mahkemesinde cumhuriyet savcısı ve nüfus başmemuru huzuru ile görülür ve karara bağlanır denilmektedir bu maddenin üncü fıkrasında din değiştirme suretiyle de olsa ad ve soyadın değiştirilmesi mahkeme kararı ile yapılır denilmektedir nci maddede bu konudaki idari işlemler düzenlenmektedir aynı yasanın inci maddesinde şahsi halleri bildirme yükümlülüğü düzenlenmiştir nci maddede türk vatandaşlığına alınanların vatandaşlık bildirgeleri düzenlenmiştir aynı yasanın ncü maddesi ile kütüklerini ve dayanaklarını resmî belge niteliğinde saymış aksi kanıtlanıncaya kadar bunların geçerli olduğunu kabul etmiştir medeni kanunun nci maddesi resmî sicillerin doğru olmadığı kanıtlanıncaya kadar bunların içerikleriyle işlem yapılacağını ancak bunların doğru olmadığının kanıtlanmasının özel biçime bağlı bulunmadığını bildirmiştir k nun inci maddesi ahvali şahsiyenin sicil kayıtları ile belirleneceğini bildirmiştir aynı yasanın inci maddesi hükmü hâkimin hükmü olmadıkça ahvali şahsiye sicilinin hiçbir kaydı tashih edilemez demektedir humk nuna göre hüküm çekişmeli bir yargılama sonunda mahkemece verilen karardır beyan ve isteğe göre hüküm kurulamaz hüküm anlam ve içeriği itibari ile bir kanıtlamayı ve kabulü gerektirir ve kapsar buna göre davacıların davası yargılanmak ve usulen delilleri telaki olunmak durumundadır sadece davacıların istekleri doğrultusunda hüküm kurmak ve nüfus kayıtlarındaki din sütununda bulunan islâm kelimesini istek gibi değiştirmek ve buna göre kayıtlarda düzeltme yapmak usule aykırı olur halde humk nuna göre yargılama yapmak delilleri incelemek davacıların dilekçelerindeki tanıklarını dinlemek ve onlara dinlerinin ne olduğunu sormak gibi yargılama işlevlerini mahkememiz yürütmekle karşı karşıyadır diğer bir deyişle davacıların davasının kabulü için beyanları yeterli sayılmayıp onların gerçekten ermeni ya da hıristiyan olduklarının kanıtlanması gerekmektedir mahkememiz bu tür bir yargılamanın çağdaş olup olmıyacağını ve anayasaya uygun olup olmıyacağını da gözönüne almaktadır kaldıkı türk yargılama sisteminde bir türk hâkiminin bir kişinin dinini sorup tespit etmesi ve neticede herhangi bir dinden olduğunu kabul edip kayıtlarda buna göre değişiklik ve düzeltme yapılmasına hükmetmesine hem yetenek ve hem de anayasal yönden olanak bulunmamaktadıresas sayısı karar sayısı anayasamızın maddesi hükmünde kimsenin ibadete dini ayin ve törenlere katılmaya dini inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamıyacağı yazılıdır keza maddesi hükmünde kimsenin düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamıyacağı yazılıdır nci maddeye göre c lâik bir devlettir nci madde hükmüne göre herkes felsefi inanç din ve mezhep ayırımı gözetilmeksizin kanun önünde eşittir yasalarımızda din ve mezhebin soy ve ırkın uygulama bakımından yeri olmamak gerekir yoktur da hiçbir yasada kişinin dinine göre bir işlem farklılığı yer almamıştır anayasanın inci maddesine göre kanunlar anayasaya aykırı olamaz şu hale göre mahkememiz gerek yukarıda yazılı ön mesele gerekse uygulamakla yükümlü olduğu sayılı kanunun anılan yasalar hükümlerine göre ve sayılı kanunun maddesi hükmüne göre uygulanacak kanun olduğunu kabul etmek durumundadır bu kanunun ise gerek yukarıda değinilen nedenler ve gerekse aşağıda gösterilen nedenlerle anayasaya aykırı olduğuna resen inanmaktadır tarihte hiç bir din saliklerine dine mensup olduklarını gösterir bir belge verilmesini emretmemiştir i̇slâmda gerek asrı saadette gerek emevi gerekse abbasi halifeleri döneminde gerekse selçuklu döneminde bile müslümanlara kayıtlarda ayrıca yer verilmemiştir kendilerinin i̇slâm olduğunu gösteren bir belge düzenlenmemiş diğer din mensuplarına da bir kayıt ve belge verilmemiştir ancak osmanlı döneminde devletin ana yapısı lâik olmadığından ve yavuz sultan selimin halifeliği osmanlı hanedanına almasından sonra bu yolda işlevler başlamıştır tarihli sicilli nüfus kanunu bu biçimde yürürlüğe konulmuş nüfus kayıtlarında ve nüfus cüzdanlarında din sütunu açılmıştır bu kanun son zamanlara kadar yürürlükte kalmış bütün bir kuruluş kayıtları ve kuruluş memurları dini kişinin bir hüviyeti ve ayırıcı vasfı olarak benimseye gelmişlerdir sayılı kanun adı geçen kanunun üncü maddesi ile yürürlükten kaldırılmış ise de eski kanun zamanında düzenlenen kütük ve kayıtlara göre din sütununda yukarıda anılan hükümlerinde devam ettirmiştir yasalarımızda başka hiçbir yerde din kavramına yer verilmemiştir anayasaya göre ayrı din mensuplarına ayrı uygulama söz konusu değildir din kişinin vicdanındadır kafasının içindedir lâiklik ilkesi bulunduğu yerde dinin kayıtlarda resmî sicillerde yer alması lüzumsuz ve gereksiz bir işlemdir diğer taraftan türk tabiiyetindeki kişiler i̇slama göre dahi aklı olmayanın dini olmaz halde nüfus kayıtlarındaki temyiz kudretini ve şuuru gösteren bir sütun bulunmadığına göre mk nun ve müteakip maddelerinde düzenlenen gayri mümeyizlerin dini sütununun doldurulması da anlamsız olur kişi bir çevre içerisinde dünyaya gelmekte yaşında reşit olmakta ondan sonra temyiz kudretini haiz olduğu yıllarda bir dine inanmaktadır doğumu ile bir dine mensup olduğunun nüfus kayıtlarına yazılması takdirinde din seçme ve inanç hürriyetinin sınırlandırıldığı ve zorlaştırıldığı da inkâr edilemiyecek bir durum olarak ortaya çıkar yukarıda din tanımında birlik olmadığı dinlerin tahdidi olarak sayılmasına da olanak bulunmadığı bunun yanında kurumlaşmamış dinler bulunduğu inançsızlığın da bir inanç olduğu belirtilmiştir halde kişinin dini sütunu yasaya uyar vatandaş olarak nasıl doldurulacaktır belli bir inancı taşımayana dinsiz mi yazılacaktır örneğin tevfik fikretin şiirinde belirlenen inanca göre din sütununa yaşamak dini mi yazılacaktır bütün bunlar çağdışıdır kişiliği rencide eder onun inanç seçim hürriyetini zedeler ketim kalmış kişinin reşit iken kütüğe yazılmasında türk vatandaşlığına yeni giren kişinin kütüğe yazılmasında dini inancının açıklattırılmasıesas sayısı karar sayısı gerekecektir ki bu anayasaya aykırı olur uygar batı demokrasilerinde bunun ne biçimde düzenlendiği mahkememizce bilinmemekle birlikte bu husus da araştırılacak önemli bir konudur oysa cumhuriyet türkiyesinde bütün bunlar gereksizdir çağdışı uygulamadır kişinin dini vicdanındadır mensup olduğu din bakımından dahi bu kaydın kendisine bir faydası olduğu düşünülemez örneğin hiçbir müslüman mensup olduğu dinin şeriat kurallarına göre sadece nüfus kütüğünde ya da nüfus cüzdanında islâm yazdığı için bu kayda dayanarak uhrevi mesuliyet yönünden değerlendirilemez keza islâm şeriatına göre nüfus cüzdanında islâm yazmıyan bir kişinin cehennemde tecziye edileceği de söylenemez halde bu kayıtların kişiye mensup olduğu dini açısından dahi yararı yoktur keza hıristiyanlık ya da musevilik için de aynı şeyler düşünülebilir üstelik bu tür kayıtlar resmî sicillerde korundukça kapalı ve dar etnolojik toplumlarda ve çevrelerde ulusal beraberlik yönünden çeşitli sakıncalar getirebilir bağnaz çevrelerde kişinin mensup olduğu dîni resmen belirli bulunmasından dolayı diğer din mensuplarının husumetini ve iğbirarını çekebilir halde söylenebilir ki gerek kodifikasyon tekniği gerekse pratik uygulamalar bakımından sayılı kanunun anılan hükümleri anılan kısımları itibari ile lüzumsuz gereksiz yararsız ve anlamsız olmakla birlikte muhtemel zararları da getirici niteliktedir anılan kanunun hükümleri anayasanın anılan hükümlerine bu nedenlerle aykırıdır özetle anılan kanun hükümleri anayasamızın lâiklik ilkesine eşitlik ilkesine ve nci maddesi hükümlerine aykırı bulunmaktadır bu hususa sayılı kanunun maddesi hükmü uyarınca mahkememizce inanılmaktadır anayasaya aykırılık konusu halledilmedikçe gerek ön mesele açısından gerekse bu ön meselenin esas hükümde şu veya bu yönde hallinden sonra verilecek kararın dayanağı olan sayılı kanunun uygulanmasının aktüel zorunluluğu açısından davanın hükme ulaştırılmasına olanak görülememektedir bu nedenlerle anayasanın maddesi hükmü uyarınca konunun anayasa mahkemesine götürülmesi gerekmektedir | 1,061 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran mahkemenin anayasaya aykırılık savının gerekçesinde özetle şunlar ileri sürülmüştür anayasanın maddesi karşısında devletin lâiklik kadar önemli niteliklerinden biri demokratik yapıya sahip bulunmasıdır özgürlükçü demokrasilerde topluma barış ve esenliği sağlıyacak tüm olanakların sunulması ve üzerinde duyarlıkla durulması temel ilkedir tüm sınıf ve kesimlerin barış ve özgürlük içinde yaşamalarını sağlayacak önlemler devletçe alınıp sürdürülmeli temel hak ve özgürlükler güvence altında tutulmalı birbirine aykırı düşünceler doğal karşılanmalı kısıntısız ve serbestçe açıklanma olanağı verilmelidir çağımızda utluluğun barış ve özgürlük yolundan geçtiği anlaşılmış yeni ufuklar açan anayasası bu ilkeleri açık ve kesin biçimde benimsemiştir anayasanın ve maddeleri izlenen amacın ve benimsenen doğrultunun kesin kanıtlarıdır bu maddeler düşünce özgürlüğünü geniş ve kısıntısız olarak tanıtmakta ve güvence altına almaktadır anayasanın maddesi özel nedenlerle sınırlamayı maddesi de kimi yasakları hükme bağlamıştır türk ceza yasasının maddesinin getirdiği kısıntılar din ve vicdan özgürlüğünün kötüye kullanılması bu yoldan siyasal ya da kişisel çıkar etkinlik sağlama durumlarına karşı doğal bir önlem olduğundan zorunlu ve yerindedir böylece din ve vicdan özgürlüğünün dinsel kurumların düşüncelerini kötü niyetli kişilerce ve bu amaçla kurulan kuruluklarca yozlaştırılması önlenecektir ancak maddenin amacıyla sözcüğüne kadar olan bölümünde doğrudan doğruya bir art niyet çıkar sağlama söz konusu olmaksızın salt lâikliğe aykırı sayılan görüşlerin açıklanıp savunulmasıyla ilgili düşünce cezalandırılmaktadır bu bölüm amacıyle sözcüğünden sonraki tümcenin haklı olarak kısıtlandıklarından ayrı bir konudur bu nedenle yalnızca düşüncelerin açıklanmasını aşılama ve propaganda yapılmasını cezalandırmak düşünce özgürlüğünün özüne dokunduğundan anayasanın ve maddelerine aykırıdır düşüncelerin bir bölümünü tehlikeli sayarak yasaklayan bir anlayışın demokrasi ile bağdaştırılması olanağı yoktur yasa koyucu toplum üzerinde düşünce sınırlamalarıyla vesayet kuramamalı zıt düşüncelere hayat hakkı verilerek toplumda gelişme ve ilerleme sağlanmalı yasaklamaların ilgi uyandırmasının önüne geçilmeli gizlilik kışkırtılmamalı düşünceler açıkça tartışılıp yarar ve sakıncalar ortaya konulmalıdır telkin sözcüğü düşüncelerin cezalandırılmasına yol açabilir oysa anayasanın maddesi bu tür eyleme olanak tanımaktadır anayasanın maddesinin kapsamı maddenin ilk tümcesiyle ilgili bir kısıtlamayı içerecek biçimde genişletilmemiştir türk ceza yasasının maddesinin dördüncü fıkrasındaki lâikliğe aykırı olma devletin içtimaî veya iktisadi veya siyasî veya hukukî temel nizamları sözleri içerik ve anlamları yönünden açık ve duru değildir bu konularda hukuk bilginleriyle yargı organları da kesin görüş birliğine varamadıklarından ayrı anlayışlara bağlı ayrı uygulamalara yol açılmakta bu anayasanın maddesindeki cezaların yasallığı ilkesine aykırı düşmektedir ülkemizde dinsizlik propagandası yapılmasının herhangi bir suç oluşturmamasına karşın ekonomik toplumsal gelişmenin islâm dinine ve şeriata bağlı kalındığı oranda gerçekleşebileceğini savunan kişi türk ceza yasasının maddesi gereğince kovuşturulabilmekte böylece iki kişiden dinsizliği savunan ceza yaptırımıyla karşılaşmamaktadır bu da anayasanın maddesindeki eşitlik ilkesine aykırıdıresas sayısı karar sayısı bu nedenler karşısında türk ceza yasasının maddesinin dördüncü fıkrasının anayasanın ve maddelerine aykırı olduğuna ilişkin askeri savcının savı ciddi bulunmuştur | 429 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razlarin gerekçeleri̇ i̇tiraz yoluna başvuran mahkemelerin gerekçeleri özetle sayılı yasanın maddesinin ikinci fıkrasındaki bölüme yönelik başvurular ile ilgili olarak başvuru kararlarında keşide ettiği çekin hamil tarafından bankaya ibrazında karşılıksız çıkması karşısında çek karnesinin iade edilmesi konusundaki ihtara rağmen çek karnesini iade etmeyip düzeltme hakkını kullanmayan ve yasanın belirlediği yasak sürede çek keşide eden kişiye hürriyeti bağlayıcı ceza öngören kuralın sözleşmeden doğan cezai yaptırım olması nedeniyle anayasanın maddesine eklenen sekizinci fıkrasına sayılı yasanın maddesinin birinci fıkrasındaki bölüme yönelik olarak başvuru kararlarında bir sözleşmeyle ortaya çıkan çekin karşılığının bankada bulunmaması nedeniyle hapis cezası öngören kuralın anayasanın maddesinin sekizinci fıkrasına aykırı olduğu ileri sürülmüştür | 105 |
esas sayısı karar sayısı delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe hakimliğimizce görülmekte olan idari para cezasına itiraz müracaatı ve devam eden yargılama safahatında esasa geçilmeden önce itiraz konusu dayanak mevzuatın anayasaya aykırılığı fikri hasıl olduğundan öncelikle anayasaya aykırılığın değerlendirilmesi hususunda itiraz yolu ile anayasa mahkemesine başvurma kararına varılmıştır anayasaya aykırılık sorunu ve i̇ncelenmesi i̇dari yaptırıma esas teşkil eden hukuki mevzuat ve bu anlamda demekler kanunu hükümleri incelenecek olur ise mükellefiyet ihdas eden madde madde demekler genel kurullarının yetki vermesi üzerine yönetim kurulu kararıyla taşınmaz mal satın alabilir veya taşınmaz mallarını satabilirler demekler edindikleri taşınmazları tapuya tescilinden itibaren bir ay içinde mülkî idare amirliğine bildirmekle yükümlüdürler müeyyide tayin eden madde madde ve üncü maddelerde belirtilen bildirim yükümlülüğünü uncu maddede belirtilen beyanname verme yükümlülüğünü yerine getirmeyen demek yöneticilerine ve üncü maddede belirtilen temsilcilere beşyüz türk lirası idari para cezası verilir kanunkoyucu bildirim yükümlülüğü öngörmüş ve bunu yaptırıma bağlamıştır i̇dari yaptırımların mevcudiyeti ve gayesi himaye ettiği hukuki nizam ve değerler objektif ve normatif hukuk düzeninde hukuki düzenlemelerin gerekliliği açılarından eleştirel yönden varlıklarının sorgulanması gerekmektedir zira ülkemizde idari para cezası şeklinde idari yaptırım ile müeyyide öngörülen kabahat tiplerinin çok mühim bir kısmı şekli düzenlemeler ve yükümlülüklerden ileri gelmektedir i̇dare elindeki gerek fiziksel altyapı ve imkanları ile gerek kendi bünyesindeki kamu görevlileri yahut kişi ve kurumlar eli ile her zaman denetim yapabilir her daim istediği bilgi ve belgeleri temin edebilir i̇lave olarak tmk hükmü dairesinde tapu sicilleri aleni ve açık olup her türlü ayni hakka ait işlemler tapu sicilinden yapıldığı gibi kamu idaresi ilgisini inanılır kılmaya muhtaç kişiler gibi olmayıp dilediği zaman tapudan bilgi temin edebilir özellikle günümüzde yaygın şekilde kullanılan on line sistem ve bilgisayara işlenmiş veriler ile uzun yazışma ve araştırmalar hacet kalmadan çok kısa zamanda bilgi teminin mümkündür hukuk sistemi kendi içerisinde elbetteki nimet külfet muvazenesine uygun olarak düzenleme ihdas eder i̇tiraza konu idari işlem açısından bu husus somutlaştırılacak olur iseesas sayısı karar sayısı kanunkoyucu demek kurma hakkı ve bu bağlamda derneğin taşınmaz edinme hakkını hukuk düzeni içerisinde tammış ve bu hususta taşınmaz edinme nimetine mukabil bildirim külfeti ihdas etmiş ve bildirim yapılmaması durumunda külfetin gereğini yapmayan demek için idari para cezası takdir etmiştir i̇şte bu vaziyet ise genel anlamda hukuk devleti ilkesine özel olarak ise demek kurma hakkı ve mülkiyet hakkına aykırı olup her iki hakkın da özünü zedelemektedir zira tayin edilen şekli yükümlülüklerin mevcut idari sistem ve işleyişte günümüzün hızlı ve pratik bilgiye ulaşma şartlarında kamu ile fertlerin özel kişi yahut tüzelkişi olmaları farketmeksizin lüzumsuz yere karşı karşıya gelmeleri cihetlerinde varlığı ve etkinliği ile bu doğrultuda meşruiyetleri sorgulanacak olur ise öngörülen şekilde bir şekli yükümlülük ile bunu yaptırıma bağlayan cezai bir düzenlemeye ihtiyaç duyulmamaktadır ayrıca olması gereken hukuk düzeni içerisinde de ihdas edilen kabahate ilişkin olarak kabahat normunun hukuki koruma amacı açısından demek tüzelkişiliğinin bir şeyi saki ama gizleme kastını cezalandırmadığı ortadadır zira tapu sicilinde tapu idaresi huzurunda aleni bir işlem yapılmaktadır böyle bir ortamda bir şeyin gizlenmesi ya da en başından idarenin durumdan haberdar olmamasına dair bir kasıt ya da niyetin varlığından söz edilemez demeklerin mali durumlarına ilişkin gayrimenkul iktisabı gibi bir halin bilinmesi gerekli bir husus olduğu bu nedenle sözkonusu bildirim mükellefiyeti ve idari yaptırımı savunan bir görüş bulunabilir fakat yukarda açıklanan gerekçeler doğrultusunda böylesi bir vaziyetin gerekliliği düşünülüyor ise bu hususta idare her türlü hak ve imkana sahiptir kaldı ki gizleme saklama ihtimalinin de olmadığı bir işlem yapılmaktadır eğer sözkonusu düzenlemeden hasıl olan netice babında idare derneğin taşınmaz edinmesi hususunda bilgi sahibi olmak istiyor ise tapu idaresinin tarafı demek olan derneklerin taşınmaz edindiği hallere mahsus işlemleri idareye bildirmesi mantıklı ve pratik bir çözümdür i̇lgili düzenlemeden temin edilecek netice olarak düzenlemelerin muhafazası yerine bu şekildeki bir tercihte bulunulması da yeterli olacaktır yukarıda açıklanan gerekçeler ve vasıflandırma bağlamında sayılı demekler kanununun maddesi ile hükmünün anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanaatine varılmakla ilgili hükümlerin anayasa aykırılık hususunda değerlendirilmesi ihtiyacı hasıl olduğundan dosya ve ilgili mevzuatın görüşülmek ve karar verilmek üzere anayasa mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir karar gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere demekler kanununun maddesi ile hükmünün anayasaya aykırılığı hususunda görüşülmek ve karar verilmek üzere anayasanın hükmü gereğince anayasa mahkemesi̇ne gönderi̇lmesi̇ne anayasanın maddesi gereğince itiraz müracaatının ay süre ile durmasina ay içerisinde karar verilmediği takdirde dosyanın tekrar ele alınmasına kararın muterize ve idari yaptırımı tatbik eden birime tebli̇ği̇neesas sayısı karar sayısı dosyanın da karar ile birlikte gönderi̇lmesi̇ne gölge dosya yapılmaksızın yeni bir değişik iş numarası alınarak kararı müteakip yahut anayasanın hükmü uyarınca aylık süreden sonra karar verilmek üzere itiraz müracaatına yeni bir dosya numarası üzerinden devamina mahiyeti itibari ile müessese doğrudan anayasada öngörüldüğünden ve kanun yolu öngörülmediğinden kesin olarak karar verildi | 748 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir anayasa mahkemesinin benzer konularda verdiği kararlarda da belirtildiği üzere anayasanın maddesinde genel olarak türkiye büyük millet meclisinin yasa koyma değiştirme ve kabul etmesine özel olarak yer verilmiştir yasa tasarı ve tekliflerinin türkiye büyük millet meclisinde görüşülme usul ve esasları ile yayımlanması anayasanın ve maddelerinde düzenlenmiş bütçe yasalarının görüşülme usul ve esasları ise maddede ayrıca kurala bağlanmıştır bütçe yasa tasarılarının görüşülmesinde ayrı bir yöntem kabul edilmiş genel kurulda üyelerin gider artırıcı veya gelir azaltıcı tekliflerde bulunmaları önlenmiş ve anayasanın maddesinde de diğer yasalardan farklı olarak cumhurbaşkanına bütçe yasalarını bir daha görüşülmek üzere tbmmne geri gönderme yetkisi tanınmamıştır öte yandan anayasanın maddesinde bütçelerde değişiklik yapılabilmesi esasları da düzenlenmiş bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname ile bütçede değişiklik yapma yetkisi tanınmamıştır anayasanın maddesinin son fıkrasında bütçe yasalarına bütçe ile ilgili hükümler dışında hiçbir hüküm konulamaz denilmektedir yasa konusu olabilecek bir kuralı kapsamaması koşuluyla bütçe ile ilgili hükümler ifadesi bütçeyi açıklayıcı uygulanmasını kolaylaştırıcı nitelikte düzenlemeler olarak değerlendirilmelidir bir kuralın bütçeden harcamayı ya da bütçede gelir sağlamayı gerektirir nitelikte bulunması mutlak biçimde bütçe ile ilgili hükümlerden sayılmasını gerektirmez her yasada değişik türde gidere neden olabilecek kurallar bulunabilir böyle kuralların bulunmasıyla örneğin eğitim savunma sağlık yargı tarım ulaşım ve benzeri kamu hizmeti alanlarına ilişkin yasaların değiştirilip kaldırılması için de bütçe yasalarına hüküm koymak yoluna gidilebilir oysa bu tür yasa düzenlemeleri bütçenin yapılması ve uygulanması yöntemiyle ilişkisi bulunmayan yasakoyucunun başka amaçla ve bütçeninkinden tümüyle değişik yöntemlerle gerçekleştirmesi gereken yasama işlemleridir bütçe ili ilgili hüküm ifadesine dayanılan gider ya da gelirle ilgili bir konuyu olağan bir yasa yerine bütçe yasası ile düzenlemek anayasanın ve maddelerini bu tür yasalar bakımından uygulanamaz duruma düşürür anayasanın maddesinin getiriliş amacı bütçe yasalarında bütçe kavramı dışındaki konulara yer vermemek böylece bütçe yasalarını ilgisiz kurallardan uzak tutmak kendi yapısı içinde bütünleştirmek olduğundan bütçe yasası ile bir yasa ya da kanun hükmünde kararnamenin herhangi bir kuralı değiştirilemeyeceği gibi bütçe ile ilgili olmayan bir kural da konulamaz hükmü yer almaktadır bu durumda itiraz konusu kural ile müstakil bir kanun konusu olması gereken kılavuzluk ve römorkaj hizmetleri vermekte olan kamu ve özel kuruluşlarını bu hizmetlerinden elde ettikleri aylık gayrisafi hasılattan yüzde altıbuçuk oranında pay alınmasının kurala bağlanması bütçe kanunlarına bütçeyle ilgisi olmayan bir hüküm konulması niteliğinde olup belirtilen gerekçelerle anayasaya aykırıdır açıklanan nedenlerle itiraz konusu mali yılı bütçe kanununun maddesinin fıkrasının anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu sonucuna varıldığındanesas sayısı karar sayısı bu konuda karar verilmek üzere dava dosyasındaki belge örneklerinin anayasa mahkemesine gönderilmesine tarihinde oybirliğiyle karar verildi | 410 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran mahkeme başvuru kararının ilgili bölümlerinde şu gerekçelere yer vermiştir anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyeti toplum huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir hükmüne yer verilmiştir hukuk devleti olma ilkesi devletin demokratik sosyal ve laik olma ilkelerinin tümünü kapsayan biryandan kişi hürriyeti ve güvenliğini esas alırken diğer yandan da bireyleri idarenin eylem ve işlemlerine karşı korumayı amaçlayan bir düzenlemedir hukuk devletinin temel özelliği devlet içinde tüm kamusal yaşam ve yönetimin yargı denetimi altında olmasıdır bu anlamda sayılı terör ve terörle mücadeleden doğan zararların karşılanması hakkında kanunun maddesi maddesinin fıkrası maddenin bendi ve geçici maddesinin fıkrası uyarınca terör ve terörle mücadele nedeniyle manevi zarara uğrayanların bu zararları yargı denetimi dışında kalmakta öte yandan aynı yasanın maddesinin fıkrası gereği de maddi zararların hesaplanmasının anılan maddede öngörülen şekilde yapılması gerekmektedir bilindiği üzere terör ve terörle mücadeleden doğan ve toplumun belli bir kesiminin uğradığı zararların yalnızca maddi zararlardan oluştuğunu söyleyebilmek mümkün değildir terör olayları niteliği gereği insanları daha çok manevi yönden zarara uğratan korku endişe yakınlarını kaybetme yaşadığı yerden ayrılmak zorunda kalma gibi nedenlerle olaylardır bu sebeple de anılan yasanın maddesi maddesinin fıkrası maddenin bendi ve geçici maddesinin fıkrasında yalnızca terör ve terörle mücadeleden doğan maddi zararların karşılanmasının hüküm altına alınmasının anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmadığı açıktır anayasanın maddesinde devletin temel amaç ve görevleri türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü ülkenin bölünmezliğini cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır hükmüne yer verilmiştir anılan hüküm sosyal devlet ilkesinin bir gereğidir bu hükümle devlet ülkede yaşayan tüm vatandaşlarını siyasal ekonomik ve sosyal koşullardan eşit şekilde yararlandırmak ve bunun için gerekli olan önlemleri almakla görevli kılmıştır bu anlamda devletin önlemekle yükümlü olduğu halde önleyemediği terör olaylarından toplumun yalnız belli bir kesimin etkilenmesini sosyal adaletsizliği doğuracağı açık bulunduğundan devletin bu aşamada yapacağı yasal düzenlemelerle toplumun zarara uğrayan kesiminin maddi ve manevi zararlarının karşılanması anılan anayasa hükmü açısından bir zorunluluktur esas sayısı karar sayısı anayasanın maddesinde herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercilerinde davacı ve davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir hiçbir mahkeme görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz hükmüne yer vermiştir anılan madde hükmü ile herkesin yargı mercileri önünde hak arama hürriyeti bulunduğu ifade edilerek davacı veya davalı olmak suretiyle adil yargılanma hakkı bulunduğu ifade edilmiştir ancak sayılı terör ve terörle mücadeleden doğan zararların karşılanması hakkında kanunun maddesi maddesinin fıkrası maddenin bendi ve geçici maddesinin fıkrası ile terör ve terörle mücadeleden dolayı manevi zarara uğrayanların dava açma hakkı dolayısıyla hak arama hürriyeti engellendiğinden anayasanın maddesine de aykırılık teşkil etmektedir anayasanın maddesinin fıkrasında usulüne göre yürürlüğe konmuş milletlerarası antlaşmalar kanun hükmündedir bunlar hakkında anayasaya aykırılık iddiası ile anayasa mahkemesine başvurulamaz hükmü yer almıştır terör ve terörle mücadele sonucu uğranılan zararların karşılanması talebiyle avrupa i̇nsan hakları mahkemesine yapılan başvuru sonucu avrupa i̇nsan hakları mahkemesi günlü menteş ve diğerleri kararlarında maddi tazminat yanında manevi tazminata karar verilmesi sonucuna varmıştır yine tarihli aydın i̇çyer türkiye davasında avrupa i̇nsan hakları mahkemesi sayılı terör ve terörle mücadeleden kaynaklanan zararların karşılanması hakkında kanunla ilgili olarak tazminat kanununda yalnız maddi zararlar için tazminat talep etme olanağının bulunduğu doğru olsa da kanunun maddesinin i̇dari mahkemelerde manevi zarar için tazminat talep etme olanağı verdiği görülmektedir i̇fadesine yer vermiştir bu nedenle de sayılı terör ve terörle mücadeleden kaynaklanan zararların karşılanması hakkında kanunun maddesi maddesinin fıkrası maddenin bendi ve geçici maddesinin fıkrası ile öngörülen ve terör veya terörle mücadeleden dolayı zarara uğrayanların yalnızca maddi zararlarının tazminine ilişkin hüküm anayasanın belirtilen ilkelerine de aykırı düşmektedir anayasanın maddesinin birinci fıkrasında idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır hükmüne yer verilmiş aynı maddede bu ilkenin istisnaları belirtilmiştir öte yandan sözü edilen maddenin son fıkrasında ise idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararları ödemekle yükümlü olduğu kurala bağlanmıştır anılan madde hükmü ile idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan bütün zararların karşılanması amaçlanmış olup bu konuda manevi zararlarla ilgili bir sınırlama getirilmemiştir bu sebeple de sayılı terör ve terörle mücadeleden kaynaklanan zararların karşılanması hakkında kanunun maddesi maddesinin fıkrası maddenin bendi ve geçici maddesinin fıkrası ile öngörülen ve terör veya terörle mücadeleden dolayı zarara uğrayanların yalnızca maddi zararlarının tazminine ilişkin hüküm anayasanın belirtilen ilkelerine de aykırı düşmektedir i̇tiraz başvurusunda yürürlüğün durdurulması istemi ile ilgili olarak da aşağıdaki gerekçelere yer verilmiştiresas sayısı karar sayısı sayılı terör ve terörle mücadeleden kaynaklanan zararların karşılanması hakkında kanunun maddesinde bu kanundan yararlanmak isteyenlerin zarar konusu olayın öğrenilmesinden itibaren gün içerisinde herhalde olayın meydana gelmesinden itibaren yıl içerisinde ilgili valiliğe ve kaymakamlığa başvurmalarının öngörülmesi öte yandan geçici maddesinde bu maddeye göre yapılan başvuruların başvuru tarihinden itibaren yıl içinde sonuçlandırılması yine geçici maddesinde bu maddeye göre yapılan başvuruların ise başvuru tarihinden itibaren yıl içinde sonuçlandırılmasının öngörülmesi karşısında yasal zaman sınırlandırılması nedeniyle telafisi güç zararların önlenmesi için yürürlüğün durdurulması kararı verilmesini talep etmek gerekmiştir | 833 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuruda itiraz konusu kuralın anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür | 17 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir mahkememizin görülmekte olan davanın yargılaması sırasında tarihinde anayasa mahkemesinin tarih ve esas ve karar numaralı kararı gereğince evli erkeğin zinasını öngören tcknun maddesinin iptal edildiği ve yürürlükten kalktığı saptanmıştır tcknun maddesinin yürürlükten kalkması nedeni ile davamızın konusu evli kadının zinasını öngören tcknun maddenin yürürlükte kaldığı ve böylece tcknun yasası uygulamasında evli erkeğin suç öğelerinin oluşmasında korunan taraf olduğu nedeni ile evli kadına göre ayrıcalıklı durumda bulunduğu bunun da anayasanın maddesinde yer alan eşitlik ilkesine aykırı düştüğü mahkememizce saptanmıştır anayasanın maddesinin fıkrasında herkes cinsiyet ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir denilmiş fıkrasında da bu ilkenin doğal sonucu olarak hiçbir kişiye imtiyaz tanınamaz açıklığı getirilmiştir madde gerekçesine göre insanın insan olması dolayısı ile doğuştan bir değeri ve haysiyeti vardır bu insanın en tabi hakkıdır bu hak dolayısı ile insanlar arasında ayırım yapılamaz ve insan arasında kanunların uygulanması açısından hiçbir fark gözetilemez insanlar arasındaki eşitliğin temellerinden birini de kanunlar önünde eşitlik ilkesi sağlar denmektedir anayasa mahkemesinin kararları ile eşitlik ilkesi soyut bir ilke olmaktan çıkarılmış ve anayasal bağlamda her durumda dayanılacak hukuksal bir olgu haline getirilmiştir eşitlik ilkesi aynı konumda bulunan kadın ve erkeğin yasalar önünde eşit haklara sahip olmasını gerektirir kişinin cinsiyeti nedeni ile karşı cinse göre ayrıcalıklı duruma getirilmesi bu ilkeye aykırı düşer cinsiyet yasa önünde eşitliği engelleyen bir neden olamaz cinsiyete dayanan ayırımlar taraf olduğumuz insan haklarına ilişkin uluslararası belgelerde de red edilmektedir bu nedenle kanun önünde eşitlik ilkesi gereğince kadınlar açısından tcknun maddesi öngörülmüşken erkekler açısından evli kadınlar ve evli erkekler tcknun maddesinin iptal edilmesi nedeni ile doğan bu boşluk karşısında kocanın zinasının suç olmaktan çıkması karşısında eşitlik ilkesi yönünden aykırı bir durum çıktığı ve açıklanan nedenlerle tcknun maddesinin tarihinden itibaren evli erkeğin zinasının suç olmaktan çıkması karşısında anayasanın maddesine aykırı olduğu mahkememizce saptanmış bu nedenle tcknun maddesinin iptalinin sağlanması için anayasa mahkemesine başvurulmasına karar verilmesi hususunda mahkememize tam bir vicdani kanaat gelmiş olduğundan sanıklara isnat edilen tcknun maddesinin anayasanın maddesine aykırı olması nedeni ile tcknun maddesinin iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasına anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar bu davanın geri bırakılmasına karar verildi | 349 |
esas sayısı karar sayısı davacı vekilinin mahkememize sunduğu tarihli dilekçesi ile sayılı yasa ile sayılı kanuna eklenen geçiçi maddenin anayasanın ve maddelerine ve avrupa i̇nsan hakları sözleşmesi ve eki protokolleri ile aynı konuda daha evvel anayasa mahkemesince verilmiş olan iptal kararlarına açıkça aykırı olduğu iddiasıyla yürürlüğünün durdurulması ve iptali için itiraz yolu ile anayasa mahkemesine başvurulmasını talep ettiği mahkememizin tarihli ara karan uyarınca davacı vekilinin anayasaya aykırılık iddiası ciddi bulunarak tc anayasasının maddesi uyarınca davacılar vekilinin başvurusunun anayasa mahkemesine gönderilmesine başvurusu sonucunun mahkememiz dosyası bakımından bekletici mesele yapılmasına karar verildiği ve davacılar vekilinin talebinin anayasa mahkemesine gönderildiği ilgili talebin anayasa mahkemesinin esasına kaydedildiği anayasa mahkemesinin tarihli esas karar sayılı kararı ile mahkememizce yapılan başvurunun sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesinin numaralı fıkrası gereğince yöntemine uygun olmadığından esas incelemeye geçilmeksizin reddine karar verildiği davacı vekilinin tarihli dil anayasaya aykırılık itiraz başvurusunun anayasa mahkemesince başvurudaki gerekçesiyle yöntemine uygun bulunmayarak esas karar sayılı tarihli anayasa mahkemesi kararı ile red karar verildiğini başvurudaki eksikliklerin giderilerek mahkememizin tarihli kararı uyarınca sayılı kanunun maddesi ile sayılı kanuna eklenen geçiçi maddenin yürürlüğünün durdurulması ve iptali için itiraz yolu ile anayasa mahkemesine tekrar başvurulmasını talep ettiği mahkememizin tarihli ara kararı ile de eksik hususlar giderilerek davacılar vekilinin anayasaya aykırılık başvuru talebinin tc anayasasının maddesi uyarınca yeniden anayasa mahkemesine gönderilmesine dair karar verildiği görülmekle tarihinde kabul edilerek tarihli ve sayılı resmi gazetede yayımlanan sayılı kanunun maddesi ile sayılı kanuna geçici madde eklenmiş olup getirilen yasal düzenleme aynen şu şekildedir tarihli ve sayılı imar ve gecekondu mevzuatına aykırı yapılara uygulanacak bazı işlemler ve sayılı i̇mar kanununun bir maddesinin değiştirilmesi hakkında kanun hükümlerine göre yapılan imar uygulamalarından doğan idarelerin taraf olduğu her türlü alacak ve bedel artırım davalarında taşınmazın değeri uygulamanın tapuda tescil edildiği tarih değerlendirme tarihi olarak esas alınmak ve tarihteki nitelikleri gözetilmek suretiyle tespit edilir tespit edilen bu bedel türkiye i̇statistik kurumu tarafından açıklanan yurt i̇çi üretici fiyat endeksi tablosu esas alınmak suretiyle dava tarihi itibarıyla güncellenir ve ortaya çıkan gerçek bedel hak sahibine ödenir bu kanunun geçici ncı maddesinin üçüncü yedinci sekizinci ve on birinci fıkra hükümleri bu madde kapsamındaki davalar ve icra takipleri için de uygulanır devam eden dava ve icra takipleri ise bu madde hükümlerine göre sonuçlandırılır hissenin bedele dönüştürülmesi uygulaması kapsamında görülen davalarda getirilen yeni düzenleme ile taşınmazın değerinin uygulamanın tapuda tescil edildiği tarih değerlendirme tarihi olarak esas alınmak ve tarihteki nitelikleri gözetilmek suretiyle tespit edilmesi ve tespit edilen bu bedelin türkiye i̇statistik kurumu tarafından açıklanan yurt i̇çi üretici fiyat endeksi tablosu esas alınmak suretiyle dava tarihi itibarıyla güncellenmesi ve bunun her nasılsa gerçek değer olarak adlandırılarak hak sahibine ödenmesini öngörenesas sayısı karar sayısı kural malikin anayasada güvence altına alınan mülkiyet hakkının ağır şekilde ihlali sonucunu doğurmaktadır i̇mar uygulamalarından doğan alacak ve bedel artırım davaları ile ilgili olarak daha önce sayılı kanunun maddesi ile sayılı kanunun geçici maddesine eklenen fıkra anayasa mahkemesinin tarih sayılı kararı ile iptal edilmiş ve işbu iptal kararı tarihinde yürürlüğe girmiş olmasına rağmen aynı hususlar yeniden ve yalnızca farklı cümlelerle kanun kuralı haline getirilmiştir öyle ki kanunun genel gerekçesinde anayasa mahkemesinin iptal kararı gözetilerek yeniden düzenleme yapıldığı ileri sürülmüşse de yapılan düzenlemeler somut uyuşmazlıklar bağlamında değerlendirildiğinde getirilen yeni düzenlemenin anayasa mahkemesi tarafından iptal edilen düzenlemeyle neredeyse aynı nitelikte olduğu görülmektedir sayılı kanunun maddesi ile getirilen iptal talebine konu yasal düzenleme anayasanın maddesiyle güvence altına alınan mülkiyet hakkını zedelemektedir mülkiyet hakkı anayasanın maddesinde bir temel hak olarak güvence altına alınmış ve bu hakka ancak kamu yaran nedeniyle ve kanunla sınırlama getirilebileceği belirtilmiştir dol ay ısı ile mülkiyet hakkı ancak kamu yararı amacı ve yasa ile sınırlandırılabilir ve mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz bir şeye malik olan kimse hukuk düzeninin sınırları içerisinde şey üzerinde dilediği gibi kullanma yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir bu maddenin doğal sonucu olarak kullanmama şeklinde de tasarruf mümkündür getirilen yasal düzenleme incelendiğinde taşınmazın değerinin uygulamanın tescil edildiği tarih değerlendirme tarihi olarak esas alınmak ve tarihteki nitelikleri gözetilmek suretiyle tespit edilmesi tespit edilen bu bedelin türkiye i̇statistik kurumu tarafından açıklanan yurt i̇çi üretici fiyat endeksi tablosu esas alınmak suretiyle dava tarihi itibarı ile güncellenmesi sistemi getirilmiştir yapılan idari işlemler usulüne uygun olarak hak sahiplerine noter kanalıyla tebliğ edilmediğinden mülkiyet hakkı sahiplerinin birçoğunun ne yapılan işlemin iptali için idari yargıda ne de bedel tespiti için adli yargıda uzun süre geçmiş olmasına rağmen dava açma imkânları olmamıştır tescil tarihi ile dava tarihi arasında geçen zamanın kısa süreli olması halinde mülkiyet hakkının özüne dokunur biçimde bir el atma ya da uygulamadan söz edilemez ise de tescil tarihi ile dava tarihi arasında geçen zaman biriminin uzun olması halinde taşınmazların değerindeki gerçek artışın getirilen sistem ile bulunması mümkün değildir söz konusu düzenleme ile taşınmazın gerçek karşılığının ödenmesinin mümkün olmaması nedeni ile mülkiyet hakkı sahibinin mülkiyetten kaynaklanan hakları kısıtlanmaktadır davacılar vekilinin sayılı yasa ile sayılı kanuna eklenen geçiçi maddenin anayasanın ve maddelerine ve avrupa i̇nsan hakları sözleşmesi ve eki protokolleri ile aynı konuda daha evvel anayasa mahkemesince verilmiş olan iptal kararlarına açıkça aykırı olduğu iddiasıyla yürürlüğünün durdurulması ve iptali için itiraz yolu ile anayasa mahkemesine başvurulmasına ilişkin mahkememize sunduğu talebi yukarıda açıklanan gerekçelerle mahkememizce de anayasanın maddesine aykırılık oluşturduğu kanaatiyle ciddi bulunduğundan iptal talebinin incelenmesi bakımından davacılar vekilinin başvurusunun anayasa mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir karar yukarıda açıklanan gerekçelerleesas sayısı karar sayısı davacı vekilinin anayasaya aykırılık iddiası yukarıda açıklanan nedenlerle mahkememizce ciddi bulunduğundan tc anayasasının maddesi uyarınca davacılar vekilinin başvurusunun işbu karar ile birlikte anayasa mahkemesine gönderilmesine başvuru sonucunun mahkememiz dosyası bakımından bekletici mesele yapılmasına dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda karar verildi | 903 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ danıştay beşinci dairesinin anayasaya aykırılık savına dayanak yaptığı gerekçesi şöyledir sayılı hâkimler kanununun hâkim adaylığına kabul şartlarını öngören ve dava konusu işleme mesnet alınan sayılı kanunla değişik maddesinin numaralı bendindeki yabancı ile evli olmamak görevi esnasında evlenenler istifa etmiş sayılır hükmünün aşağıda belirtilen nedenlerle anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanısına varılmıştır anayasanın ve maddelerinin gerekçelerinden ve müzakere tutanaklarından anlaşılacağı gibi kamu hizmetlerine alınmada ödevin gerektirdiği niteliklerden başka hiç bir ayırım gözetilemiyeceği kuralı i̇nsan hakları evrensel beyannamesindeki eşitlik esasından esinlenmektedir bir kimsenin aile kurma hakkı ırkı tabiiyeti ve dini ne olursa olsun dilediği biri ile evlenmesinin mümkün bulunması halinde mevcuttur herhangi bir vatandaş için kabul edilen dilediği ile evlenme hakkının hâkimler için kayıtlanması ve görevi sırasında evlenenlerin istifa etmiş sayılması anayasanın temel haklar arasında saydığı eşitlik ilkesini bu hakkın özüne dokunmak suretiyle ihlâl eder diğer taraftan anayasanın maddesinde her türkün kamu hizmetine girme hakkına sahip olduğu kabul edildikten sonra hizmete alınmada ödevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayırım gözetilemiyeceği belirtilmiştir maddedeki nitelik tabiri ile ödevin gerektirdiği niteliğin kastedildiği açıktır bir hâkimin eşi ile ödevi arasında hiç bir ilgi kurulamıyacağına göre maddenin memurun evlilik durumunu derpiş ettiği kabul edilemez nitekim mülga sayılı memurin kanununun maddesinin sayılı kanunla değişik fıkrasındaki ecnebilerle evli olmamak memur iken ecnebilerle evlenenler müstafi addedilirler hükmü de aynı gerekçelerle anayasadaki eşitlik ilkesini zedeleyici nitelikte bulunduğundan tarih ve sayılı anayasa mahkemesi kararıyla iptal edilmiştir kaldı ki sayılı devlet memurları kanununun devlet memurluğuna alınacaklarda aranacak genel ve özel şartları belirleyen maddesinde yabancı ile evli olmak memuriyete engel hal olarak sayılmadığı gibi sayılı danıştay kanununun danıştay meslek mensubu olan yardımcıların niteliklerini düzenleyen maddesinde de yabancı ile evli olma hali göreve engel olarak gösterilmemiştir açıklanan nedenlerle sayılı hâkimler kanununun hâkim adaylığına kabul şartlarını düzenleyen sayılı kanunla değişik maddesinin numaralı bendindeki yabancı ile evli olmamak görevi sırasında evlenenler istifa etmiş sayılır hükmünün anayasanın maddesindeki eşitlik ilkesi ile maddesindeki her türkün kamu hizmetine girme hakkına sahip olduğu ve hizmete alınmada ödevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayırım gözetilemiyeceği şeklindeki hükmüne aykırı bulunduğu görüşü ile danıştay beşinci dairesinin sayılı sırasına kayıtlı dosyanın anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkındaki sayılı kanunun maddesi uyarınca bu konuda kararesas sayısı karar sayısı verilmek üzere anayasa mahkemesine gönderilmesine tarihinde oybirliği ile karar verildi | 367 |
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir sayılı yasanın üncü maddesinin numaralı fıkrasının bendinde yer alan veya yaptırmak sözcüklerinin anayasaya aykırılığı sayılı yasanın üncü maddesinde mahkemenin görev ve yetkileri sıralanmış numaralı fıkranın bendinde siyasi partilerin mal edinimleri ile gelir ve giderlerinin kanuna uygunluğunun denetimini yapmak veya yaptırmak mahkemenin görev ve yetkileri arasında sayılmıştır anayasanın uncu maddesinde siyasi partilerin mal edinimleri ile gelir ve giderlerinin kanuna uygunluğunun denetimi hüküm altına alınırken yasaya uygunluğun tespitinin denetim yöntemlerinin ve aykırılık halinde uygulanacak yaptırımların yasada gösterileceği belirtilmiş olmasıyla birlikte anayasal temel unsurlar da gösterilmiştir buna göre yasaya uygunluğun tespiti denetim ve yaptırımlar anayasa mahkemesince yapılacaktır anayasa mahkemesince yapılacak bu denetimin yaptırılması konusunda anayasayla bir görevlendirme ve yetkilendirme yapılmamıştır anayasada yer alan düzenleme denetimi yaptırmak değil sadece sayıştaydan yardım sağlamaktır yardım sağlamak ile yaptırmak aynı şeyler değildir anayasa gereği bu denetim görevinin anayasa mahkemesi dışında başka bir kurum ya da kuruluşa yaptırılması olanaklı değildir anayasanın inci maddesinde anayasa mahkemesine anayasa ile verilen diğer görevleri yerine getirme öngörülürken yasalarla görev verilmesi de engellenmiştir dava konusu kuralda yaptırır sözcüğü genel anlamda kullanılmıştır anayasanın uncu maddesinde siyasal partilerin mali denetim yetkisi anayasa mahkemesine verilmiş ve bu denetim sırasında sayıştaydan da yardım alabilmesine olanak sağlanmıştır dava konusu kuraldaki yaptırır sözcüğünün sayıştaydan yardım sağlama ile bağlantısı da bulunmamaktadır bir an için sayılı yasanın inci ve ncı maddeleriyle bağlantı kurulsa bile sayıştaydan yardım sağlama anayasal bir süreç olmakla birlikte inceleme görev ve yetkisinin tümüyle sayıştaya bırakılması anayasanın uncu maddesiyle bağdaşmamaktadır çünkü denetim bir bütündür ve inceleme sürecini de kapsamaktadır yardım sağlama sözcükleri karşısında denetimin sayıştaya yaptırılması da olanaklı değildir sayıştayın tbmm adına denetim yapması ve tbmmde temsil edilen parti sayısı göz önünde bulundurulduğunda siyasi partilerin mali denetiminin dönem tbmmde bulunan partilerin diğer partiler üzerindeki tahakkümüne dönüşmesi kuşkusu bile demokratik hukuk devletini zedelenmiş olacaktır siyasi partiler bir dönem için seçilerek parlamentoya giren partilerin oluşturduğu çoğunluk adına değil türk ulusu adına denetlendiği takdirde demokratik hukuk devletinin demokratik toplum düzeninin ve çoğulcu demokrasinin gerekleri yerine getirilmiş olur anayasa mahkemesine anayasayla verilen görev ve yetki yasalarla daraltılamayacağı gibi yasalarla genişletilemez yasa koyucu uygulama yasasını çıkarırken anayasaya ve özellikle de anayasanın konuyla ilgili özgün maddelerine uymak zorundadır anayasa ile belirlenen görev ve yetkilendirmenin yasa ile genişletilmesi ya da devri mümkün değildiresas sayısı karar sayısı öte yandan dava konusu yaptırmak sözcüğü soyut ve belirsizdir kimlere neyin nasıl yaptırılacağı denetimin hangi sürecinin yaptırmayı içerdiği de belli değildir bu şekliyle anayasa mahkemesine hukuk devletine aykırı olarak belirsiz sınırsız ve soyut bir yetki verilmiştir yaptırmak ve yardım sağlamak sözcüklerinin anlamları ve hukuksal sonuçları aynı değildir yaptırmak sözcüğü yardım sağlamaktan farklı olarak yetki devrini de içermektedir bu devirle birlikte yapılacak denetim sırasında hukuksal sorunlarla karşılaşılması halinde denetimi üstlenen kurumun sorumluluğu veveya hukuksal sonuçları da olacaktır kaldı ki siyasi partiler anayasa gereğince denetim yaptırılacak kuruma hesap vermek istenilen bilgi ya da belgeleri göndermek zorunda da değildir anayasa mahkemesine karşı sorumludur denetim yapan kurumla siyasi partiler arasında denetim sırasında ortaya çıkabilecek sorunlar da hukuksal kargaşa yaratacaktır sayılı yasanın inci ve ncı maddelerinde mali denetimin usul ve esaslarının ayrıca düzenlenmiş olması yaptırmak sözcüğünün anayasaya aykırılığını ortadan kaldırmaz bendinde yer alan yaptırmak sözcüğü anayasadaki yardım sağlar sözcüklerini belirsiz ve sınırsız şekilde yasayla genişleten ve mali denetim yönünden yetki devrini içeren niteliktedir açıklanan nedenlerle sayılı yasanın üncü maddesinin numaralı fıkrasının bendinde yer alan veya yaptırmak sözcükleri anayasanın nci uncu ve inci maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir sayılı yasanın ncı maddesinin numaralı fıkrasının bendinde yer alan yapıyor sözcüğünün anayasaya aykırılığı anayasada sayılı yasayla yapılan değişikleriyle birlikte uyum yasası olarak çıkarılan sayılı yasanın mahkemenin kuruluşu ve üyelerin seçilme yeterliği başlıklı ncı maddesinde anayasa değişikliğine koşut düzenleme yapılmıştır maddenin numaralı fıkrasında mahkeme üyeliğine seçilebilmek için sahip olunması gereken nitelikler sayılmıştır fıkranın bendinde mahkemede asgarî beş yıldır raportör olarak görev yapıyor olmak mahkeme raportörleri arasından üye seçilebilmenin niteliği olarak gösterilmiştir anayasanın sayılı yasayla değişik ncı maddesinin üçüncü fıkrasında cumhurbaşkanının dört üyeyi üst kademe yöneticileri serbest avukatlar birinci sınıf hakim ve savcılar ile en az beş yıl raportörlük yapmış anayasa mahkemesi raportörleri arasından seçeceği öngörülmüştür anayasadaki raportörlük yapmış anayasa mahkemesi raportörleri sözcükleri fiilen raportörlük yapıyor olup olmadığına bakılmaksızın en az baş yıl raportörlük yaptığı halde çeşitli nedenlerle raportörlük görevinden ayrılanları da kapsar oysa sayılı yasada yer alan mahkemede asgarî beş yıldır raportör olarak görev yapıyor olmak sözcükleri üye seçilme sırasında fiilen raportör olanları kapsar yasadaki yapıyor sözcüğü sadece fiilen görev yapan raportörlerin üye seçilebilmesine olanak sağlarken anayasadaki yapmış sözcüğü en az beş yıl raportörlük yaptığı halde çeşitli nedenlerle raportörlük görevinden ayrılanların da üye seçilebilmesine olanak sağlar yasa kuralı anayasaya aykırı olarak en az beş yıl raportörlük yaptığı halde çeşitli nedenlerle raportörlük görevinden ayrılanların da üye seçilebilmesi yolunu kapatmıştır nitekim sayılı yasanın nci maddesinin numaralı fıkrasında cumhurbaşkanı dört üyeyi üst kademe yöneticileri serbest avukatlar birinci sınıf hâkim ve savcılar ile en azesas sayısı karar sayısı beş yıl raportörlük yapmış anayasa mahkemesi raportörleri arasından seçer denilerek yapmış sözcüğü kullanılmak suretiyle anayasanın ncı maddesine uygunluk sağlanmıştır ancak yasanın ncı ve nci maddeleri arasındaki bu farklılık belirsizlik ve çelişki yaratacağı gibi ncı maddenin numaralı fıkrasının bendinde yer alan yapıyor sözcüğünün anayasaya aykırılığını ortadan kaldırmaz kaldı ki ncı madde üyelerin seçilme yeterliliğini nci madde ise üyelerin seçimini düzenlemektedir ncı maddedeki dava konusu sözcük ile raportörler arasından üye seçilme yeterliliği sınırlandırılmaktadır açıklanan nedenlerle sayılı yasanın ncı maddesinin numaralı fıkrasının bendinde yer alan yapıyor sözcüğü anayasanın ncı maddesine aykırı olup iptali gerekmektedir sayılı yasanın ncı maddesinin numaralı fıkrasının bendinin üncü sırasında yer alan yükseköğretim kurulu başkan veya üyesi ya da bir yükseköğretim kurumunun rektör veya dekanı ya da müsteşar müsteşar yardımcısı büyükelçi veya vali olmak bölümünün anayasaya aykırılığı ncı maddenin numaralı fıkrasının bendinin üncü sırasında kırkbeş yaşını doldurmuş yükseköğrenim görmüş olması ve hâkimlik mesleğine alınmaya engel bir hâlinin bulunmaması kaydıyla en az yirmi yıl kamu hizmetinde fiilen çalışmış üst kademe yöneticileri arasından seçilecek üye için yükseköğretim kurulu başkan veya üyesi ya da bir yükseköğretim kurumunun rektör veya dekanı ya da müsteşar müsteşar yardımcısı büyükelçi veya vali olmak koşulu getirilmiştir anayasanın sayılı yasayla değişik ncı maddesinin üçüncü fıkrasında cumhurbaşkanının dört üyeyi üst kademe yöneticileri serbest avukatlar birinci sınıf hakim ve savcılar ile en az beş yıl raportörlük yapmış anayasa mahkemesi raportörleri arasından seçeceği öngörülmüştür aynı maddenin beşinci maddesinde de kırkbeş yaşın doldurulmuş olması kaydıyla üst kademe yöneticilerinin yükseköğretim görmüş ve en az yirmi yıl kamu hizmetinde fiilen çalışmış olması şartı getirilmiştir üst kademe yöneticileri anayasada sayılmamıştır yasalarda da farklı yöneticilerin üst kademe yönetici olarak gösterildiği görülmektedir anayasada bir sınırlama da bulunmamaktadır oysa sayılı yasada anayasa mahkemesi üyeliğine seçilecek üst kademe yöneticileri daraltılmıştır yasaya göre ancak yök başkan ve üyeleri rektörler dekanlar müsteşarlar müsteşar yardımcıları ve valiler üst kademe yönetici kontenjanından üye seçilebileceklerdir üst kademe yöneticilerin yasa koyucunun takdirine bırakılması yasa koyucunun bu yöneticileri dar ya da geniş tutma konusunda sınırsız bir takdir hakkına sahip olduğu anlamına gelmez yasa koyucu anayasa mahkemesinin anayasayla belirtilen niteliğine görev ve yetkilerine uygun tercih yapmak zorundadır ancak dava konusu kuralda bu yönde bir nitelendirme yapılmıştır üst kademe yöneticileri arasından seçim doğrudan cumhurbaşkanı tarafından yapılacağı için nitelendirmenin cumhurbaşkanı tarafından yapılması da beklenemez seçimi yapacak makama üst kademe yöneticiliği dışında belirsiz ve sınırsız bir takdir hakkı tanınması hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmaz öte yandan yükseköğretim kurumlarından öğretim üyeleri arasından yapılacak seçimde hukuk iktisat ve siyasal bilimler dallarında görev yapmak koşulu aranırken üst kademe yöneticileri için bu koşulun aranmaması da hukuk devleti ve anayasa mahkemesinin anayasalesas sayısı karar sayısı nitelikleri yönlerinden sorun oluşturmaktadır öğretim üyeleri için getirilen nitelendirmenin aynı kaynaktan gelen yök başkanı üyeleri ile rektör ve dekanlar için getirilmemesi de anayasal sorunu pekiştirmektedir anayasa koyucunun amacı bu kadar açıkken bu bilim dallarıyla ilgisi bulunmayan yök başkan ve üyeleri ile rektör ve dekanlara dolaylı yoldan anayasa mahkemesi üyeliği yolunun açılması anayasaya uygun düşmemektedir aslında bu durum diğer üst kademe yöneticileri için de söz konusudur bir yandan üst kademe yöneticileri yasayla sınırlamak diğer yandan da anayasa mahkemesi için gerekli nitelikleri aramamak çelişkili bir yol olarak gözükmektedir açıklanan nedenlerle sayılı yasanın ncı maddesinin numaralı fıkrasının bendinin üncü sırasında yer alan yükseköğretim kurulu başkan veya üyesi ya da bir yükseköğretim kurumunun rektör veya dekanı ya da müsteşar müsteşar yardımcısı büyükelçi veya vali olmak bölümü anayasanın nci ve ncı maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir sayılı yasanın üncü maddesinin numaralı fıkrasının bendinin anayasaya aykırılığı üncü maddede anayasa mahkemesi başkanının görev ve yetkileri gösterilmiştir maddenin numaralı fıkrasının bendinde genel kurulun ve gerektiğinde bölümlerin gündemini belirlemek başkanın görev ve yetkileri arasında sayılmıştır anayasanın anayasa mahkemesinin görev ve yetkileri ile çalışma ve yargılama usulünü belirleyen inci ve uncu maddelerinde anayasa mahkemesi başkanına genel kurulun mahkeme başkanının veya belirleyeceği başkanvekilinin başkanlığında toplanması dışında özel bir görev ve yetki verilmemiştir anayasa anayasa mahkemesine verilen görev ve yetkiler ile çalışma ve yargılamanın hiyerarşik esasa ve yetki genişliğine dayalı başkanlık esasına göre değil eşgüdüme dayalı kurul bölüm ya da komisyon esasına göre yürütülmesini öngörmektedir anayasada geçen anayasa mahkemesi ifadesi ncı maddenin birinci fıkrasında onyedi üyeden kurulu mahkeme olarak tanımlanmaktadır anayasa onyedi üyeden kurulu mahkemeyi tanımladıktan sonra genel kurulla birlikte iki bölüm ve bireysel başvuruların kabul edilebilirlik incelemesi için komisyonlardan oluşan bir işbölümünü de öngörmektedir bu işbölümü içinde yasayla anayasa mahkemesi başkanına ya da başkanvekillerine kimi eşgüdüm görevleri verilmekle birlikte bu görevler temel anayasal görev ve yetkileri içinde anayasa mahkemesinin yerine geçemez aksi halde kurul ya da bölümler yerine anayasanın öngörmediği şekilde başkan ağırlıklı mahkeme ortaya çıkmış olur anayasada yer alan anayasa mahkemesi genel kurul ile özdeşleşmek yerine başkan ile özdeşleştirilmiş olur öte yandan gündemin başkan tarafından belirlenmesinin uygulamada çeşitli sorunlara ve mahkemeye güvensizliğe kadar giden tartışmalara neden olduğu bilinmektedir mahkemeye güvensizlik hukuk devletinin temel ilkelerinden olan hukuk güvenliği ilkesini zedeler dava konusu kuralla ilkesel ve genel bir çalışma yöntemi yerine başkanın tercihine bağlı bireysel çalışma yöntemi uygulanmakta genel kurul gündemine hakimesas sayısı karar sayısı olamamaktadır gündem anayasa mahkemesinin çalışması için en temel belge ve programdır kurul çalışmaları ortak irade kullanımını gerektirir ortak irade kullanımında ortak iradenin çalışma programı olan gündemin de ortak irade ile yapılması gerekir kurulun gündemine hakim olması demokratik hukuk devleti gereğidir kurula ve bölümlere ait karar yetkisinin hukuka aykırı olarak başkan tarafından kullanılması kurulun ve bölümlerin karar yetkilerinin sınırlandırılması sonucunu doğurur anayasada yer alan anayasa mahkemesinin genel kurul ile özdeşleşmek yerine başkan ile özdeşleştirilmesi genel kurulun ve gerektiğinde bölümlerin gündemini belirlemek görev ve yetkisinin genel kurul ve bölümler dışlanarak başkana bırakılması anayasa ile uyuşmaz açıklanan nedenlerle sayılı yasanın üncü maddesinin numaralı fıkrasının bendi anayasanın nci inci ve uncu maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir sayılı yasanın üncü maddesinin numaralı fıkrasının bendinin anayasaya aykırılığı üncü maddenin numaralı fıkrasının bendinde mahkeme yönetmeliklerini onaylamak başkanın görev ve yetkileri arasında sayılmıştır mahkeme yönetmelikleri doğrudan anayasa mahkemesinin çalışma ve yargılama usulüyle olsun yönetimle ilgili olsun her durumda anayasa mahkemesinin anayasayla kendisine verilen görev ve yetkilerle bağlantılıdır yukarıda üncü başlık altında üncü maddenin numaralı fıkrasının bendine ilişkin gerekçede de anlatıldığı gibi anayasa mahkemesi kurul esasına dayalı bir mahkemedir başkan esasına dayalı değildir anayasa mahkeme başkanına ne mahkemenin görev ve yetkileriyle ne de çalışma yargılama usulüne yönelik özel bir görev ve yetki vermemiştir diğer deyişle başkanın merkezinde olduğu ya da üstün olduğu bir çalışma usulü benimsenmemiştir durum böyle iken anayasa mahkemesinin bütününü ilgilendiren mahkeme yönetmeliklerinin genel kurul yerine başkan tarafından onaylanması yönündeki yasa kuralı anayasaya uygun düşmez anayasa güçlü yetkilerle donatılan tek yetkili başkan tarafından yönetilen bir mahkeme öngörmemiştir yukarıda ve üncü başlık altında üncü maddenin numaralı fıkrasının bendine ilişkin gerekçede açıklanan nedenlerle sayılı yasanın üncü maddesinin numaralı fıkrasının bendi anayasanın nci ve uncu maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir sayılı yasanın üncü maddesinin numaralı fıkrasının bendinin anayasaya aykırılığı üncü maddenin numaralı fıkrasının bendinde başkanı oldukları bölümün gündemini belirlemek başkanvekillerinin görev ve yetkileri arasında gösterilmiş bölümlerin gündemine hakim olması engellenmiştir yukarıda üncü başlık altında üncü maddenin numaralı fıkrasının bendine ilişkin gerekçede açıklanan nedenlerle sayılı yasanın üncü maddesinin numaralı fıkrasının bendi anayasanın nci inci ve uncu maddelerine aykırı olup iptali gerekmektediresas sayısı karar sayısı sayılı yasanın inci maddesinin numaralı fıkrasının bendinin anayasaya aykırılığı inci maddede anayasa mahkemesi üyelerinin yükümlülükleri gösterilmiştir maddenin numaralı fıkrasının bendinde üyelerin hâkimlik mesleğinin vakar ve şerefine uygun hareket etmek zorunda oldukları görevleriyle bağdaşmayan herhangi bir faaliyette bulunamayacakları bendinde mahkemede görüşülmekte olan konularda görüş ve düşüncelerini açıklayamayacakları belirtildikten sonra bendinde oturumun ve oylamanın gizliliğini muhafaza ederler denilmiştir anayasa mahkemesi üyeliği sıradan bir görev değildir nitelikleri kariyeri seçimi görev yetki ve sorumlulukları anayasada gösterilen ve anayasal güvence altında bulunan bir görevdir anayasa mahkemesi üyelerine anayasanın inci maddesi gereğince anayasa ile verilen görevler dışında yasayla görev de verilemez anayasanın inci ve ıncı maddelerindeki bağımsızlık ve güvence ile evrensel yargı etiği ilkeleri anayasa mahkemesini olduğu gibi anayasa mahkemesi üyelerini de kapsar böylesine özel ve özgün niteliklere sahip üyelerin yasayla bir takım sınırlamalara ve baskılara tabi tutulması anayasanın inci ve ıncı maddeleriyle ncı nci ve inci maddeleri birlikte değerlendirildiğinde kabul edilemez kaldı ki sayılı yasanın üncü maddesinde mahkemenin müzakereleri gizli olduğu zaten belirtilmiştir hal böyle iken üyeleri ayrıca gizlilik baskısı altında tutmak yasa koyucunun amacını aşar yasa koyucunun yasal düzenlemeleri yaparken anayasanın öngördüğü özel ve özgün niteliklere uyması ve bu konuda özen göstermesi gerekir yargıçlık mesleğinin vakar ve şerefine uygun hareket etmek zorunda olan anayasa mahkemesi üyelerini oturumun ve oylamanın gizliliğini muhafaza yükümlülüğü altında tutmak onları baskı altında tutmak anlamına gelir üyelere oturum ve oylamanın gizliliğini koruma yükümlülüğü verilmesi meslek ahlakı ile açıklansa da üyenin özgür iradesini kısıtlama yönünde yasal baskı niteliğindedir oturum ve oylama işinin doğasında olan gizlilik zaten meslek etiğidir konunun takdiri ve özel durumlara göre değişiklik göstermesi ise oturumda bulunan başkan ve üyelere aittir yasa koyucunun müdahalesi özgür iradeleriyle karar verecek olan üyelerin ve anayasa mahkemesinin bağımsızlığını zedeler öte yandan oturum ve oylamanın gizliliği sözcükleri belirsizlik içermektedir oturumun başka kimse katılmadan gizli yapılmasını mı oturumdaki görüşmelerin tartışmaların açıklanmamasını mı içermektedir oylamada hangi üyenin hangi yönde oy kullandığının açıklanmasının mı oylama sırasında gizliliği mi içermektedir bu gizlilik ne zaman başlar ve ne zamana kadar sürer kural bu soruların yanıtını açık olarak vermemektedir gizliliğin kime karşı olduğu da belli değildir kısa karar gerekçesi yazılıp resmi gazetede yayımlanmadan önce iptal davasını açan ya da itiraz başvurusunda bulunan tarafa gönderilmektedir burada da oylama gizliliği uygulanacak mıdır kaldı ki gerekçeli kararlar kısa sürede yazılıp resmi gazetede yayımlanmaktadır bu kararlarda karşı oylar oy sahipleri ve gerekçeleriyle birlikte ortaya konmaktadır zaman gizlilik ortadan kalkmaktadır tüm bu sorun ve sorular dava konusu kuralın üyeleri baskı altında tutmasından öte anayasanın hukuk devleti ilkesi yönünden belirsizliği de içermektedir açıklanan nedenlerle sayılı yasanın inci maddesinin numaralı fıkrasının bendi anayasanın nci inci ve ıncı maddelerine aykırı olup iptali gerekmektediresas sayısı karar sayısı sayılı yasanın inci maddesinin numaralı fıkrasının bendinde yer alan başkanın izniyle sözcüklerinin anayasaya aykırılığı inci madenini numaralı fıkrasının bendinde üyelerin görevleri dışında resmî veya özel hiçbir görev alamayacakları davet olundukları ulusal ve uluslararası kongre konferans ve benzeri bilimsel toplantılara başkanın izniyle katılabilecekleri belirtilmiştir yukarıda numaralı bölümde de açıklandığı gibi anayasa mahkemesi üyeleri nitelikleri görev ve yetkileri anayasayla güvence altına alınan özel ve özgün nitelikli yüksek yargıçlardır anayasa anayasa mahkemesi başkanına özel olarak hiyerarşik bir görev ve yetki vermemiştir anayasa mahkemesi başkan ağırlıklı bir sistemle çalışmamaktadır anayasal güvence altında olan özel ve özgün niteliklere sahip anayasa mahkemesi üyelerinin ulusal ve uluslararası kongre konferans ve benzeri bilimsel toplantılara katılması özgün iradelerinin olduğu kadar mesleki gelişmenin de gereğidir i̇zin ile eşgüdüm nedeniyle bilgilendirme ya da çalışma programı nedeniyle iş planlaması aynı anlama gelmez i̇zin verilip verilmemesi tamamıyla başkanın takdirine bağlı ve sınırlandırıcı ve önleyici bir işlemdir bilimsel toplantı gibi sıradan olmayan bir hakkın kullanılmasının başkanın iznine bağlanması anayasa mahkemesi üyeliğini sıradan ve hiyerarşik bir kamu görevliliğine indirger sınırsız bir takdir yetkisine bağlanan izin yüksek yargının ve üyelerinin konumu yönünden çok tartışma götürür kuşku yaratır ve bağımsızlığı zedeler ayrıca başkanın üyeler üzerindeki tahakkümünü ortaya çıkarır ki bu durumun bağımsızlık ilkesiyle bağdaştırılması da mümkün değildir öte yandan anayasanın nci ve nci maddeleri gereğince yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık net anlaşılır uygulanabilir ve nesnel olması ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesi de gereklidir belirlilik ilkesi hukuksal güvenlikle bağlantılı olup birey yasadan belirli bir kesinlik içinde hangi somut eylem ve olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını bunların idareye hangi müdahale yetkisini doğurduğunu bilmelidir ancak bu durumda kendisine düşen yükümlülükleri öngörebilir ve davranışlarını ayarlar hukuk güvenliği normların öngörülebilir olmasını bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar yasa kuralı ilgili kişilerin mevcut şartlar altında belirli bir işlemin ne tür sonuçlar doğurabileceğini makul bir düzeyde öngörmelerini mümkün kılacak şekilde düzenlenmelidir dava konusu kuralda anayasayla güvence altına alınan bağımsızlık özel ve özgün nitelik zedelenirken başkana izin verip vermeme konusunda da sınırsız bir takdir yetkisi verilmiş izin verme ya da vermeme bazı üyeler izin verip bazılarına vermeme gibi takdirlerin dahi önlemi alınmamıştır açıklanan nedenlerle sayılı yasanın inci maddesinin numaralı fıkrasının bendinde yer alan başkanın izniyle sözcükleri anayasanın nci nci inci ıncı ve uncu maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir sayılı yasanın ncı maddesinin numaralı fıkrasının i̇kinci tümcesinin anayasaya aykırılığıesas sayısı karar sayısı başkan ve üyeler hakkında inceleme ve soruşturmanın düzenlendiği ncı maddenin numaralı fıkrasında başkan müstear adla yapılan veya yapıldığı anlaşılan imzasız adressiz yahut belli bir olayı ve nedeni içermeyen delilleri ve dayanakları gösterilmeyen ihbar ve şikâyetleri işleme koymaz ancak bu ihbar ve şikâyetlerin somut delillere dayanması durumunda konu hakkında gerekli inceleme ve araştırma yapılır denilmiştir genel olarak kamu hizmeti ve kamu görevlileriyle ilgili olduğu gibi anayasa mahkemesi başkan ve üyeleriyle ilgili ihbar ve şikâyetler anayasanın ncı maddesi kapsamında hak arama yoluna başvurulmadığı sürece anayasanın üncü maddesi kapsamında siyasal haktır üncü maddede vatandaşların ve karşılıklılık esası gözetilmek kaydıyla türkiyede ikamet eden yabancıların kendileriyle veya kamu ile ilgili dilek ve şikâyetleri hakkında yetkili makamlara ve tbmmye yazı ile başvurma hakkına sahip oldukları belirtilmiştir anayasa bu hakkı vatandaşlara tanıdığına göre ihbar ve şikâyeti yapan kişinin kimlik imza ve adresiyle somut olarak belirlenmesi gerekir aksi halde bilinmeyen soyut bir isimle ya da isimsiz yapılan ihbar ve şikâyetler anayasal kapsamda anlam kazanmaz bununla birlikte belli bir olayı ve nedeni içermeyen delilleri ve dayanakları gösterilmeyen ihbar ve şikâyetler de hukuksal nitelik taşımadığından anlam kazanmaz bu iki koşul hukuk devletinin vazgeçilmez ilkesi belirlilikle birlikte değerlendirilmek zorundadır koşullardan biri olmazsa hukuksal sakatlık doğar nitekim ncı maddenin numaralı fıkrasının birinci tümcesinde başkan müstear adla yapılan veya yapıldığı anlaşılan imzasız adressiz yahut belli bir olayı ve nedeni içermeyen delilleri ve dayanakları gösterilmeyen ihbar ve şikâyetleri işleme koymaz denilmek suretiyle tüm koşulların birlikte değerlendirildiği bir düzenleme yapılmıştır ancak numaralı fıkranın ikinci tümcesinde bu ihbar ve şikâyetlerin somut delillere dayanması durumunda konu hakkında gerekli inceleme ve araştırma yapılır denilmek suretiyle müstear adla yapılan veya yapıldığı anlaşılan imzasız adressiz işlem ve şikâyetlerin işleme konulmasının yolu açılmak suretiyle hukuk devletinin ve ihbar ve şikâyet hakkının gerekleri ihlal edilmiştir bu tür ihbar ve şikâyetlerin somut delillere dayanması koşullar tam olarak yerine gelmediğinden bu ihlali ortadan kaldırmaz burada bir başka önemli konu da somut delil durumunun takdire bırakılmasıdır dilekçe başkana verileceğine göre bu konudaki takdir yetkisi de belirsiz ve koşulsuz olarak başkana bırakılmış olmaktadır böylece başkana anayasada öngörülmeyen yetkilerden biri daha geniş ve belirsiz bir takdir yetkisiyle yasayla verilmiş olmaktadır anayasanın nci maddesindeki yasama yetkisi türk milleti adına türkiye büyük millet meclisinindir bu yetki devredilemez kuralına göre yasa koyucunun temel ilkeleri koymadan çerçeveyi çizmeden yürütmeye yetki vermemesi sınırsız belirsiz bir alanı yönetimin düzenlemesine bırakmaması gerekir yasa ile yetkilendirme anayasanın öngördüğü biçimde yasa ile düzenleme anlamına gelmez yasa koyucu gerektiğinde sınırlarını belirlemek koşuluyla bazı konuların düzenlenmesini idareye bırakabilir anayasanın nci maddesindeki hukuk devleti ilkeleri de nci maddenin bu şekilde değerlendirilmesini ve uygulamaya geçilmesini gerektirir açıklanan nedenlerle sayılı yasanın ncı maddesinin numaralı fıkrasının ikinci tümcesi anayasanın nci nci ve üncü maddelerine aykırı olup iptali gerekmektediresas sayısı karar sayısı sayılı yasanın ncı maddesinin numaralı fıkrasının üçüncü tümcesinin anayasaya aykırılığı ncı maddesinin numaralı fıkrasında genel kurulca soruşturma açılmasına karar verildiği takdirde genel kurulun üyeler arasından üç kişiyi soruşturma kurulunu oluşturmak üzere seçeceği belirtilmiş soruşturma kurulu tarihli ve sayılı ceza muhakemesi kanununun cmk cumhuriyet savcısına tanıdığı bütün yetkilere sahip kılınmıştır böylece soruşturma kurulunda görev alacak anayasa mahkemesi üyeleri anayasada verilmeyen bir yetkiyle sayılı cmkye göre işlem yapma ve cumhuriyet savcısına tanınan tüm yetkileri kullanma yetkisiyle donatılmıştır anayasanın inci maddesinde anayasa mahkemesi başkan ve üyelerinin yüce divan sıfatıyla anayasa mahkemesince yargılanacağı yüce divanda savcılık görevini cumhuriyet başsavcısı veya başsavcıvekilinin yapacağı belirtilmiş uncu maddede de başkan başkanvekilleri ve üyelerin disiplin işleri yasaya bırakılmıştır soruşturma kurulu ile cmkye göre işlem yapma ve cumhuriyet savcısına tanınan tüm yetkileri kullanmayı karıştırmamak gerekir soruşturma kurulu mahkemelerin bağımsızlığı ve hakimlik teminatı esaslarına göre çalışan yargısal nitelikte değildir cmkye göre yapılan işlemler ve cumhuriyet savcısına tanınan yetkiler ise yargısal niteliktedir soruşturma kurulunun üyeler arasından atanması onların savcılık görevini yapmalarını gerektirmez cmknin cumhuriyet savcılarına verdiği yetki dinleme izleme arama gözaltına alma tutuklamayı isteme gibi geniş bir yetkidir anayasa mahkemesinin de birçok kararında belirttiği gibi anayasanın nci maddesinde cumhuriyetin nitelikleri arasında sayılan hukuk devleti insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren eylem ve işlemleri hukuka uygun olan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren hukuk güvenliğini gerçekleştiren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan yargı denetimine açık yasaların üstünde anayasanın ve yasa koyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri bulunduğu bilincinde olan devlettir bu bağlamda hukuk devletinde yasa koyucu yasaların yalnız anayasaya değil evrensel hukuk ilkelerine de uygun olmasını sağlamakla yükümlüdür hukukun üstünlüğünün egemen olduğu bir devlette hukuk güvenliğinin sağlanması hukuk devleti ilkesinin olmazsa olmaz koşuludur anayasanın başlangıçında belirtilen kuvvetler ayrılığı ilkesi nci maddesinde belirtilen hukuk devleti ilkeleriyle uncu maddesinde belirtilen yargı yetkisi anayasanın ncı maddesinde yerini bulan ve herhangi bir sınırlamaya tabi kılınmayan hak arama hürriyetinin yaşama geçmesinin ilkelerini vermekte ve bu bağlantı hakimlik ve savcılık mesleğinin güvence altına alındığı ıncı maddeyle tamamlanmaktadır ncı maddedeki hak arama özgürlüğü iddia savunma ve adil yargılanma hakkı ile bütünlük içindedir bu üç hak bir arada kullanılmadıkça hak arama özgürlüğünden söz edilemez anayasanın nci maddesindeki kanuni hakim güvencesi de bu yargısal bütünlükle birlikte anlam kazanır nasıl savunma hakkı yargılamanın olmazsa olmazı ise iddia da yargılamanın olmazsa olmazıdır ve anayasa da teminat altına alınan savcılık mesleği ve bu mesleğin çalışma usul ve esaslarını gösteren yasal düzenlemeye bağlı olarak yerine getirilir i̇ddia hakkının bu yargısal bütünlük dışına çıkarılarak cumhuriyet savcısı dışında üyeler tarafından yerine getirilmesi hukuk güvenliğini sarsar ve anayasanın öngördüğü yargısal bütünlüğe uygun düşmezesas sayısı karar sayısı avrupa i̇nsan hakları avrupa sözleşmesinin ncı maddesi ile birlikte değerlendirilmesi gereken anayasanın ncı maddesinde tanınan hak arama özgürlüğü i̇nsan hakları avrupa mahkemesini de belirttiği gibi sadece mahkemedeki yargılama sürecine uygulanmaz bu süreçten önceki ve sonraki aşamalarda da uygulanır ai̇hsnin ncı ve anayasanın ncı maddelerinin yargılamayı bir bütün olarak kapsadığı kesindir savcılık görevi sadece yargılama sırasında mahkemede bulunma olarak da algılanamaz bu durum anayasanın inci maddesindeki yüce divan yargılaması için de geçerlidir dava konusu tümceyle hak arama özgürlüğü ve yargı yetkisi ile bütünlük içinde olan cumhuriyet savcısı yetkisi ve bu yetkinin usul ve esaslarını gösteren yasaya göre yapılacak işlemler anayasaya aykırı olarak anayasa mahkemesi üyeleri arasından seçilen üç kişilik kurula bırakılmıştır kovuşturma ve soruşturmada izlenen usul ilgili yargıç ve savcıya sağlanan savunma hakları diğer bir deyişle adil yargılanma hakkı sonucun da adil olmasının güvencesidir usul bakımından yeterli güvencelerin olmaması anayasal teminat altında olan savcıların yetkilerinin devri yargı üzerinde baskı yaratılmasına ve keyfi uygulamalara neden olabilir yasa koyucunun bu önlemi almaması yeterli güvenceyi sağlamaması yargı bağımsızlığı önündeki tehditleri ve her türlü baskıyı artırabilir savcının sorumluluğu sonucu ortaya çıkan güvence ile üyenin sorumluluğu sonucu ortaya çıkan güvence yargı bağımsızlığı yönünde farklılık gösterir i̇nceleme ve soruşturma geçirenlerin ya da geçirecek olanların bu tehdit ve baskıyı hissetmemeleri gerekir aksi halde soruşturma geçirecek üyenin hak arama özgürlüğü ve adil yargılanma hakkı ihlal edilmiş olur hukuk devletinin olmazsa olmaz koşulu olan bağımsız yargı yargının olmazsa olmaz koşulu olan sav savunma karar üçgeninden oluşur ve bu bütünlükle anlam kazanır adaletli bir yargılamanın varlığı ancak iddia ve savunmanın etkin katılımıyla sağlanabilir i̇ddianın önemi ve özelliği nedeniyle bu temel öğenin cumhuriyet savcılığı müessesesine bağlı kılınması hukuk devletinin ve adil yargılanma hakkının gereğidir açıklanan nedenlerle sayılı yasanın ncı maddesinin numaralı fıkrasının üçüncü tümcesi anayasanın nci uncu ncı ıncı inci ve uncu maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir sayılı yasanın uncu maddesinin numaralı fıkrasında yer alan genel kurulun sözcüklerinin anayasaya aykırılığı uncu maddenin numaralı fıkrasında başkan ve üyelerin asli görevleri dışında resmî veya özel bir görev almaları ya da yaptıkları yeminle veya üyeliğin vakar ve şerefi ile bağdaşmayan hizmetin aksamasına yol açan hâl ve hareketlerinin sabit görülmesi hâlinde eylemin niteliğine göre uyarma kınama ya da üyelikten çekilmeye davet edilme cezalarından birisine karar verileceği belirtilmiş numaralı fıkrasında da üyelikten çekilmeye davet edilme cezasına karar verilebilmesi için genel kurulun üçte iki oy çokluğu aranır denilmiştir böylece üyelikten seçilmeye davet edilme cezası için yerinde olarak nitelikli çoğunluk aranmıştır anayasanın uncu maddesinde genel kurulun en az oniki üye ile toplanacağı kararlarını salt çoğunlukla alacağı belirtilmiştir genel kurulun üye tam sayısı ise dir genel kurul veya bu sayılar arasında üye katılımla toplanabilecektir anayasada kararların özelliğine göre salt ya da nitelikli çoğunluk belirlenirken nitelikli çoğunluğun üye tamsayısınaesas sayısı karar sayısı ya da toplantıya katılan üyelerin sayısına bağlı olacağı gösterilmiştir ncı maddede başkan ve başkanvekillerinin seçiminde üye tam sayısının salt çoğunluğu nci maddede üyeliğin görevini sağlık bakımından yerine getirmeyeceğinin kesin ola | 4,112 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir davacı ve davacının aşamalardaki vefatından sonra davacı mirasçıları vekili dava dilekçesinde özetle davacıyla davalı arasında araç kiralama konusunda yıllık kira sözleşmesi imzalandığını ancak akaryakıt fiyat farkından doğan alacağın başlangıçta sözleşmenin maddesi uyarınca davalı tarafından hesaplanarak ödendiğini bilahare davalının fiyat farkı hesaplamasını tek taraflı değiştirdiğini ve şartnamenin maddesine göre anılan alacağı hesaplamaya başladığını bu vaziyetin davacı aleyhine netice doğurduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik tl akaryakıt fiyat farkının dava tarihinden itibaren işleyecek kanuni faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir davalı vekili cevap dilekçesinde özetle husumet itirazlarının bulunduğunu fiyat farkı hesabında hukuka aykırılık bulunmadığını davanın zamanaşımına uğradığını sözleşmenin imzalanması esnasında davacının fiyat farkına ilişkin ihtirazi kayıt koymadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir aşamalarda davalı tarafından sayılı kamu i̇ktisadi teşebbüsleri hakkında kanun hükmündekararnamenin khk maddesi uyarınca uşak ptt başmüdürlüğü muhasebe müdürü posta i̇şleme müdürü ile personel ve i̇dari i̇şler müdürü vekili nın haklarında hukuk müşaviri imzalı temsil selahiyetnameleri ibraz edilmiş ve iş bu selahiyetnamelere istinaden duruşmalara davalının personeli olduğu anlaşılan anılan kişiler girerek savunma yapmışlardır anayasaya aykirilik somut davada avukat sıfatını taşımayan şahsın davalıyı temsilen mahkeme nezdinde işlem yapmasını ve duruşmalara girmesini beyanda bulunmasını usuli işlemleri yapmasını temin eden sayılı anılan khknın bendi anayasanın eşitlik ilkesine aykırıdır i̇ptali istenen anılan khk hükmü şöyledir genel müdürün görev ve yetikleri aşağıda gösterilmiştir teşebbüsü idare ve yargi merci̇leri̇nde ve üçüncü kişilere karşı temsil etmek ve temsi̇l yetki̇si̇ni̇ gerekti̇ği̇nde devretmek buna karşılık anayasanın kanun önünde eşitliği düzenleyen hükmü şöyledir herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamazdevlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar taraflar açısından sayılı hukuk muhakemeleri kanununun maddesi uyarınca davaya vekâlet kanunda özel yetki verilmesini gerektiren hususlar saklı kalmak üzere hüküm kesinleşinceye kadar vekilin davanın takibi için gereken bütün işlemleri yapmasına hükmün yerine getirilmesine yargılama giderlerinin tahsili ile buna ilişkin makbuz vermesine ve bu işlemlerinesas sayısı karar sayısı tamamının kendisine karşı da yapılabilmesine ilişkin yetkiyi kapsar dolayısıyla anılan khk hükmü uyarınca ptt genel müdürünce veya somut olayda olduğu gibi onun yetkilendirdiği kişi veya kişilerce görevlendirilen iş bu müdürlüğün personeli sayılı hmk maddesindeki işlemlerin tamamını anılan ki̇t için yapabilmektedir buna karşılık anılan khk kapsamına girmeyen ve fakat davanın tarafı olan gerçek veya tüzel kişilerin sayılı avukatlık kanununun maddesinin kanun işlerinde ve hukuki meselelerde mütalaa vermek mahkeme hakem veya yargı yetkisini haiz bulunan diğer organlar huzurunda gerçek ve tüzel kişilere ait hakları dava etmek ve savunmak adli işlemleri takip etmek bu işlere ait bütün evrakı düzenlemek yalnız baroda yazılı avukatlara aittir hükmü gereğince ancak avukat sıfatlı vekil ile davada temsil edilmesi imkânı mevcuttur yani sayılı khk kapsamına giren tüzel kişi kendisini genel müdürünün görevlendirdiği ve temsil yetkisi verdiği ve fakat avukat sıfatı bulunmayan kişilerce genellikle kendi personellerince temsil ettirebilmekte iken bu khk kapsamı haricindeki gerçek ve tüzel kişiler bu imkandan yararlanamamaktadır bu durum davanın tarafları açısından anayasal eşitlik ilkesine açıkça aykırıdır anayasanın nci maddesinde türkiye cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğu belirtilmiş uncu maddesinde de herkesin dil ırk renk cinsiyet siyasal düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri nedenlerle ayırım gözetilmeksizin yasa önünde eşit olduğu hiçbir kişiye zümreye ya da sınıfa ayrıcalık tanınamayacağı vurgulanmıştır anayasa mahkemesinin pek çok kararında vurgulandığı gibi kanun önünde eşitlik ilkesi herkesin her yönden aynı kurallara bağlı olacağı anlamına gelmemekle birlikte yasaların uygulanmasında birbirinin aynı durumda olanlar ayrı kuralların uygulanmasını ve ayrıcalıklı kişi ve toplumların yaratılmasını engellemektedir anayasa ile eylemli değil amaçlanmaktadır anayasanın öngördüğü eşitlik ilkesinin çiğnenmemesi için aynı hukuksal durumlar aynı ayrı hukuksal durumların ayrı kurallara bağlı tutulması gerekmektedir başka bir anlatımla kişisel durumları ve nitelikleri özdeş olanlar arasında konulan kurallarla değişik uygulamaların yapılmaması gerekmektedir somut olayda davanın mahiyeti itibarıyla veya başka bir yönden tarafların kendilerini temsil ettirdikleri vekilleri açısından taraflar arasında fark güdülmesini mucip ve anayasa mahkemesinin anılan içtihadına göre makul bir sebep mevcut değildir tam tersine sayılı khk kapsamındaki ki̇tlerin kendilerini avukatla temsil ettirebilecek ekonomik imkanları bu khk kapsamı haricindeki tüzel ve özellikle gerçek kişilere nazaran gayet geniştir eş söyleyişle anılan khk kapsamındaki ki̇tlerden çok daha dar ekonomik imkâna sahip gerçek veya tüzel kişilerin kendilerini mahkeme önünde ancak avukatla temsil ettirmek imkanı mevcut iken bunlardan çok daha geniş ekonomik imkana sahip ki̇tlerin avukat haricinde kişilerce de temsil edilmesini makul gösteren hiçbir sebep yoktur bu yönden anılan khk hükmü anayasal eşitliğe aykırıdır taraf vekilleri açısından anılan khk sadece davanın tarafları açısından değil ve fakat taraf vekilleri açısından da anayasal eşitlik i̇lkesine açıkça aykırı neticeler doğurmaktadır bilindiği gibi avukatlar sayılı avukatlık kanunu hükümleri uyarınca mesleklerini icra ederler anılan kanunun maddesi uyarınca avukatlık kamu hizmeti ve serbest biresas sayısı karar sayısı meslektir avukat yargının kurucu unsurlarından olan bağımsız savunmayı serbestçe temsil eder yine aynı kanununun maddesi uyarınca da avukatlığın amacı hukuki münasebetlerin düzenlenmesini her türlü hukuki mesele ve anlaşmazlıkların adalet ve hakkaniyete uygun olarak çözümlenmesini ve hukuk kurallarının tam olarak uygulanmasını her derecede yargı organları hakemler resmi ve özel kişi kurul ve kurumlar nezdinde sağlamaktır avukat bu amaçla hukuki bilgi ve tecrübelerini adalet hizmetine ve kişilerin yararlanmasına tahsis eder yargı organları emniyet makamları diğer kamu kurum ve kuruluşları ile kamu iktisadi teşebbüsleri özel ve kamuya ait bankalar noterler sigorta şirketleri ve vakıflar avukatlara görevlerinin yerine getirilmesinde yardımcı olmak zorundadır kanunlarındaki özel hükümler saklı kalmak kaydıyla bu kurumlar avukatın gerek duyduğu bilgi ve belgeleri incelemesine sunmakla yükümlüdür bu belgelerden örnek alınması vekâletname ibrazına bağlıdır derdest davalarda müzekkereler duruşma günü beklenmeksizin mahkemeden alınabilir yine anılan kanun ve ilgili yönetmeliklerle meslek kuralları uyarınca avukatların mesleğe nasıl kabul edileceği hangi işleri yapamayacakları hangi süreyle staj yapabilecekleri baro üyelikleri baronun yapısı avukatların hakları ve ödevleri haklarındaki disiplin işlemleri vs meslekle ilgili konular ayrıntılı biçimde düzenlenmiş ve kurala bağlanmıştır buna karşılık anılan khk kapsamına giren ki̇t genel müdürünün mahkeme nezdinde temsil yetkisi vererek görevlendireceği kişinin avukat olması mecburiyeti bulunmadığından anılan kurallarla bağlı olması da düşünülemez yani anılan khk kapsamındaki ki̇tleri mahkeme nezdinde temsil eden temsilcileri avukatlık kanunu ve ilgili mevzuat ile getirilen kurallara tabi değil iken bu khk kapsamı haricindeki taraf vekiller mecburen avukat sıfatını haiz olacaklarından anılan kanun ve ilgili mevzuat uyarınca sıkı kurallara tabi olarak çalışmak mecburiyetindedirler dolayısıyla khk kapsamındaki ki̇tlerin mahkeme nezdindeki temsilcileri ile khk haricindeki gerçek ve tüzel kişilerin mahkeme nezdindeki temsilcileri arasında yukarıda gösterildiği şekilde ciddi farklılık doğmasını mucip ve yine anayasa mahkemesinin anayasal eşitlik i̇lkesine ilişkin yerleşik içtihadına göre makul bir farklılık mevcut değildir tüm bu nedenlerle anılan khk hükmünün itirazen iptali maksadıyla anayasa mahkemesine başvurulması gerekli görülmüştür neti̇ce belirtilen sebeplerle sayılı kamu i̇ktisadi teşebbüsleri hakkında kanun hükmünde kararnamenin maddesinin temsi̇l yetki̇si̇ni̇ gerekti̇ği̇nde devretmek şeklindeki hükmünün itirazen iptaline karar verilmesi rica olunur | 1,095 |
esas sayısı karar sayısı i̇tarazin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran mahkemenin gerekçesi özet olarak şöyledir türk ceza yasasının maddesinde sayılı yasa ile yapılan değişikliklerle anayasanın maddesinde öngörülen kişilerin yasalar önünde eşitliği ilkesine aykırılık oluşturulmuştur çünkü adı geçen yasanın kabahatler başlığını taşıyan kitabının maddenin de yer aldığı bölümünde yazılı bir başka suçu işleyen sanığa koşulları gerçekleştiğinde cezanın sanığın kişiliğine uydurulmasında sanığın ıslahında ve onun yeniden topluma kazandırılmasında katkısı olacak kurallar taşıyan sayılı yasa kuralları uygulanabilecek ancak maddedeki suçu işleyen kişi bu haklardan yoksun kalacaktır sayılı cezaların i̇nfazı hakkındaki yasanın kabul edilmesindeki neden gerekçesinde de belirtildiği gibi toplumun öç alma duygularını tatmin ve cezanın ibret olma esasını öngören eski ceza hukuku anlayışı bugün tamamen terkedilerek yerine suç işleyenlerin kişiliğine uygun terbiye eğitim ve çalışma yolları ile düzeltilmeleri onların topluna yararlı bir öğe haline getirilmelerini sağlamaktır | 132 |
esas sayısı karar sayısı anayasa mahkemesinin yerleşmiş hukuk devleti tanımına göre anayasanın maddesinde yer alan hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun insan haklarına saygılı bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık yasaların üstünde yasa koyucunun da uyması gereken temel hukuk ilkeleri ve anayasanın bulunduğu bilincinde olan devlettir anayasa mah sayılı kararı anayasanın temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması başlıklı maddesinde temel hak ve hürriyetlerin özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak kanunla sınırlandırılabileceği ve bu sınırlamaların anayasanın sözüne ve ruhuna demokratik toplum düzeninin ve laik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağı düzenlenmiştir demokratik toplumun esaslı ilkelerinden biri olan hukuk devleti ilkesinin uygulanması mülkiyet hakkı için de geçerlidir ai̇hs protokol no madde p mülkiyet hakkını düzenlemektedir mülkiyetin korunması kenar başlıklı maddede her gerçek veya tüzel kişi mallarını barışçıl bir şekilde kullanma hakkına sahiptir hiç kimse kamu yararına ve yasa ve uluslararası hukukun genel ilkelerinin koşullarına tabi olmadıkça mallarından yoksun bırakılmayacaktır ancak yukarıdaki hükümler bir devletin genel yarar uyarınca mülkiyet kullanımını kontrol etmek ya da vergileri ya da diğer katkılar ya da cezaların ödemesini sağlamak için gerekli gördüğü yasayı uygulama yetkisine hiçbir şekilde halel getirmeyecektir demiştir mülkiyet hakkına ilişkin olarak anayasanın maddesindeki düzenleme ise şu şekildedir herkes mülkiyet ve miras haklarına sahiptir bu haklar ancak kamu yararı amacıyla kanunla sınırlanabilir mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz anayasaya göre mülkiyet hakkına ancak kamu yararı nedeniyle ve kanunla sınırlama getirebilir anayasanın maddesinde mülkiyet hakkının mutlak bir hak olmadığı ve kamu yararı amacıyla sınırlandırılabileceği belirtilmiştir ai̇hs nolu protokolde de bireylerin mülkiyetlerinden barışçıl bir şekilde yararlanma hakkı iki istisnaya tabii tutulmuştur buna göre kamu yararı temelinde uluslararası hukukun genel ilkeleri ile hukukun aradığı koşullar çerçevesinde birey malından yoksun bırakılabilir ve mülkiyetin denetim altına alınması ikinci olarak vergilerin ödenmesini sağlamak amacıyla mülkiyet hakkına müdahale edilebilir hem sözleşme hem de anayasa mülkiyet hakkının kapsamı değişmekle birlikte yasallık ilkesine riayetle sınırlandırılmasını öngörmüştüresas sayısı karar sayısı ai̇hm vermiş olduğu kararlarda mülkiyet hakkına yapılacak müdahalenin hukuka dayalı olması gerektiğini belirtmiştir iatridisyunanistan no s sporrong ve lönnrothi̇sveç no s ai̇hme göre de malların barışçıl bir biçimde kullanılmasına yönelik herhangi bir kamusal müdahalenin ai̇hs protokol no madde p uyarınca yasaya dayanması gerekmekle birlikte tek başına yasal dayanağının bulunması müdahale için yeterli değildir söz konusu yasanın hukuk devleti ilkesine uygun olması ve keyfiliğe karşı güvenceler öngörmesi için gerekli nitelikleri taşıması gerekmektedir bu yasanın ai̇hmin kararlarında belirttiği üzere ulaşılabilir kesin ve öngörülebilir olması gerekmektedir yukarıda yer verilen açıklamalar çerçevesinde dava konusu işlemlerin yasal dayanağı sayılı amme alacaklarının tahsil usulü hakkında kanunun maddesi ile maddesinin birinci paragrafının ve numaralı fıkrasının anayasanın ve maddelerine aykırı olup olmadığı hususuna gelince devletin vergi incelemesi sırasında mevcut olmamakla birlikte ileride doğması muhtemel vergi alacağına ilişkin olarak mükellefler hakkında ihtiyati tahakkuk ihtiyati haciz ve teminat isteme yetkilerini kullanarak kamu alacağını güvence altına almak istemesi hem hükümranlık yetkisinin bir gereği hem de vergi mükelleflerinin mal varlığını kötü niyetli olarak hileli şekilde elden çıkararak kamu alacağının tahsil edilemez hale gelmesini önlemesi yönünden de bir hakkın kullanımı niteliğinde olduğunda şüphe bulunmamaktadır bununla birlikte kanun koyucu tarafından sayılı kanunun maddesinin fıkrası ve aynı kanunun maddesinin fıkrası uyarınca mükellefler hakkında teminat isteme ve ihtiyati haciz işlemi tesis edilebilmesi için vergi incelemesine başlanılmış olması tek başına yeterli sebep olarak kabul edilmiştir teminat isteme ve ihtiyati haciz işlemi kapsamında mükelleflerin tüm mal varlığına gayrimenkul banka hesapları motorlu araç vs bloke konulmakta ve gerek şahıs gerek ticari işletmenin varlığını idame ettirmesi noktasında telafisi imkansız sonuçlar doğurabilmektedir gerek anayasanın amir hükümleri ve gerekse anayasa mahkemesinin yerleşik hale gelmiş kararları uyarınca kanunların hukuk devleti ilkesinin olmazsa olmaz unsuru ölçülülük ilkesi ne aykırılık taşımaması gerekir kamu alacaklarının tahsili sayılı kanunda düzenlenmiş olup özetle mükelleflerin mal varlığına haciz konulabilmesi için amme alacağının öncelikle tahakkuk etmesi mükellefin beyanı üzerine veya idarece yapılacak tarhiyat işlemlerine karşı dava açılmaması dava açılmışsa mahkemece davanın reddi yönünde karar verilmesi suretiyle gerekmekte sonrasında ödeme emri aşamasına geçilmekte ve vergi borcunun ödenmemesi durumunda haciz aşamasına geçilebilmektedir haciz işlemine geçilebilmesi için tahakkuk ödeme emri süreçlerinin tamamlanması gerekmekte olup uygulamada tarhiyatlara karşı dava açılması durumunda tahsil işlemleri yasa hükmü sayılı kanunun maddesi uyarınca durduğundan tahakkuk aşamasının tamamlanması uzun yıllar da alabildiğinden vergi idaresinin kamu alacağı için ödeme emri ve haciz aşamasına geçebilmesi uzun yıllar alabilmektediresas sayısı karar sayısı görüldüğü üzere haciz aşamasına geçilebilmesi için uzun bir süreç öngörülmüşken kanun koyucu tarafından teminat isteme ve ihtiyati haciz işlemi için vergi incelemesine başlanılmış olması tek başına yeterli sebep olarak kabul edilmiştir klasik haciz işlemine bakıldığında mükellefin dava açmamak suretiyle veya açtığı dava sonucunda mahkemece verilmiş bir karar neticesinde tahakkuk etmiş bir amme alacağı için tahsil işlemlerinin tesis ediliyor olması mükellefin dava açmayarak tesis edilen işlemlere rıza göstermesi veya mahkeme kararına dayalı olması hususları mülkiyet hakkının özüne uygun olmakla birlikte ihtiyati haciz işleminin daha ortada tarhiyat işlemi bulunmadan tarhiyat sonrası açılacak davada mahkemece bir yargılama yapılmadan vergi müfettişi tarafından vergi incelemesine başlanılmış olması şeklinde yeterli görülmesinin anayasanın hukuk devleti ilkesini ve mülkiyet hakkını ihlal ettiği sonucuna ulaşılmıştır teminat isteme ve ihtiyati haciz işlemlerinin ileride doğacak kamu alacağını güvence altına almak amacıyla idareye tanıdığı bir güvence unsuru olarak en azından muhtemel tüm vergi alacağı yerine ilk hesaplamalara göre doğabilecek vergi alacağının ölçülü bir oranda mükelleften istenilmesi gerekirken tahakkuk etmemiş ihtimal dahilindeki vergi alacağının tümünün mükelleflerden teminat olarak istenilmesi ve ihtiyati haciz işlemi tesis edilmesi hukuk devleti ilkesinin açıkça ihlali olduğu sonucuna ulaşılmıştır sonuç yukarıda açıklanan nedenlerle sayılı anayasasının ve nci maddelerine aykırılık teşkil ettiği değerlendirilen sayılı amme alacaklarının tahsil usulü hakkında kanunun maddesi ile maddesinin birinci paragrafının ve numaralı fıkrasının iptali için anayasanın ve sayılı kanunun maddeleri gereğince anayasa mahkemesi̇ne başvurulmasına anayasaya aykırılığın değerlendirilmesi için gerekçeli başvuru kararının aslı başvuru kararına ilişkin tutanağın onaylı örneği ve dava dilekçesi ile dosyanın diğer ilgili bölümlerinin onaylı örneklerinin anayasa mahkemesinin tarih ve sayılı yazısı dikkate alınarak uyap doküman yönetim sistemi üzerinden anayasa mahkemesi̇ne gönderilmesine anayasasının maddesinin amir hükmü gereğince dosyanın anayasa mahkemesine gelişinden başlamak üzere beş ay içerisinde karar verilmesinin beklenilmesine bu süre içerisinde karar verilmezse davanın yürürlükte kanun hükümlerine göre sonuçlandırılmasına tarihinde oybirliğiyle karar verildi | 1,006 |
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemleri̇ni̇n gerekçesi̇ i̇ptal ve yürürlüğün durdurulması istemlerini içeren günlü dava dilekçesinin gerekçesi ile eylül tarihli dilekçenin açıklama bölümü şöyledir genel olarak yasa özellikle deprem riski temelinde yapı denetimi alanını düzenlemektedir yasanın çıkarılmasında etken olan kamu yararı ve toplumsal ihtiyaç ne kadar önemli ve ivedi olursa olsun yasama organı anayasa hükümlerine bağlı kalmak zorundadır yasanin tümünün bi̇r bütün olarak anayasaya aykiriliği sorunu aynı yasa anayasanın inci maddesi yoluyla slı khk biçiminde yürürlüğe konmuştu bkzrgz khk soyut norm denetimine götürülmüş anayasa mahkemesinin ek sayılı kararı ile iptal edilmiştir karar henüz yayımlanmadığından khknin yürürlüğü kararın yayımı tarihine kadar durdurulmuştur anmahknin ydkararı i̇ptal kararı yasanın gerekçesinde belirtildiği üzere tasarı sahibinin yürütmenin ve yasamanın bilgisindedir i̇htiyacın ivediliği gerekçesi ile tasarı üretilmiş ve yasalaşma sağlanmıştır gerekçeye temel oluşturan her iki elim depremlerin tarihleri dur khk tarihi yayımı tarihi ise dir khknin yürürlüğe konma tarihi ile deprem tarihi arasındaki uzun süre yürütme organının ivedilik konumunu netleştirmektedir şimdi sorun khknin yüksek mahkemece iptal edilmesi ve fakat kararın yayınlanmamış olması karşısında yasama organının vaki talep tasarı karşısındaki anayasal tavrının ne olacağı sorusuna doğru cevap aranması sorunudur anymad yasama organı iptal edildiğini resmen öğrendiği khkyi müstakil bir tasarı yoluyla da olsa karar yayınlanıp bağlayıcınoktaları belirlemedikçe görüşemez ve yasalaştıramaz bu soyut norm denetimini mantığının anayasa yargısı kararlarının bağlayıcılığının kaçınılmaz bir gereğidir anymad b güçler ayırımının sınır noktasında geziniyoruz yarın karar yayınlandığında yasadaki hüküm benzerlerinin iptal gerçekleri açığa çıktığında yasama organının anayasa karşıtı tasarrufunun meşruiyeti olmasa bile saygınlığı nerede kalır anymad any üçüncü kısım cumhuriyetin temel organları birinci bölüm yasamaesas sayısı karar sayısı yürürlüğü durdurma ve kararın resmi gazetede yayınlanmaması olguları aksi bir sonuç doğurmaz yasama organı iptal gerçeğini hukuki sağlamlıkta öğrendiği andan itibaren iptal kararını beklemek zorundadır bu bölümde ulaşılan sonuç odurki iptal edilen bir yasa veya khk muhteva korunarak aynen tekrar yasalaştırılamaz ancak karar sonucunu bekleyerek ve yüksek mahkeme kararını değerlendirerek yasama tasarrufu kurulabilir bu tür bir sakatlığı taşıyan dava konusu yasa bir bütün olarak anayasaya aykırıdır anymad yasama organı yüksek mahkeme kararını görmezlikten gelemez bu sebeple iptal ve yürürlüğünün durdurulması gerekir iii anayasaya aykiri maddelergerekçeler yasanın maddeleri anayasanın ve inci madde hükümlerine aykırıdır bu maddelerde sayılan görevlerin hemen tamamı yerel yönetimlere aittir anayasanın nci maddesi değiştirilmeden yasada öngörülen çeşitte yapılanmaya denetim kuruluşları komisyonlar ve görev tariflerine gidilemez yine bu hizmetler birer kamu hizmeti olmaları sebebiyle ancak kamu görevlilerince yürütülebilir anymad tarihinde katıldığımız avrupa mahalli idarelerin muhtariyeti sözleşmesi hükümleri anayasa mahkemesi için bir referansa norm oluşturur anymad bu sözleşme belediyeyetkilerinin daratılmasını kaldırılmasını sınırlandırmaktadır hasılı alınacak önlemlerin oluşturulacak yapıların mevcut yerel idareler özellikle belediyeler düzeninde gerçekleştirilmesi bittabi vesayet denetiminin de getirilmesi bir anayasa buyruğudur yasa bu buyruğu dinlememiştir yasanın inci maddesi anayasanın uncu maddesine aykırıdır deprem gibi önemlihayati risk için alındığı söylenen önlemin ülke çapında uygulamaya konamaması bir aczdır devlete bu nakise yakışmaz bu önlemlere müstahak mümtaz bölgeler bu önlemlere gayri müstahak mahrum bölgeler bir yasama ayırımcılığıdır anymad eşitlik ortak vatanımızdır kabul edilebilir sebeplerin yokluğunda bu vatan hiç kimseye esirgenemez yasanın hükmü anayasanın hükümlerine aykırıdır hüküm sayılı khknin yürürlükten kaldırmaktadır anayasa mahkemesince iptal edilen bir norm veya normlar bütünü yürürlük dünyasından ayrılmıştır anymad kararın yürürlüğe girmemesi geriye etki doğuramaması durdurma kararı yoluyla askıda olma bu sonucu ortadan kaldırmaz yasama organı iptal olunduğu malumu olan kural üzerinde etki doğuracak işlemde bulunamaz anayasanın inci maddesindeki yürürlükten kaldırma yetkisi hukuken mevcut olan tasarruflar için sözkonusu olabilir iv talep sonuçesas sayısı karar sayısı bu layihanın nolu bölümünde belirtilen ve yüksek mahkemece belirlenecek nedenlerle yasanın bir bütün olarak iptaline nolu talebimizin kabule şayan olmaması halinde yasanın a maddelerinin belirtilen ve yüksek mahkemece belirlenecek nedenlerle iptaline mevcut ağır aykırılık ve içtihattaki şartların gerçekleşmesi karşısında öncelikle yasanın tamamının uygun görülmemesi halinde dava konusu inci maddelerin yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesi hususu arz ve talep olunur açiklama dava dilekçemiz tarih sayılı yasanın ve maddelerinin iptalini içermektedir bu maddelerin dışında kalan öbür madde veya hükümlerle ilgili bir davamız iddiamız yoktur dava dilekçemizin talep sonuç bölümünün nolu maddesi yine aynı dilekçenin nolu bölümündeki düşünceler shf kapsamında değerlendirilmelidir yasanın taknin tarzı itibariyle bir bütün olarak anayasaya aykırılığı sorunu pozitif hukukumuzda düzenlenmemiştir any i̇çtihat yoluyla pozitif hukukumuza giren yürürlüğü durdurma kurumunda olduğu gibi bu sorun da içtihatla çözülebilir yürürlüğü durdurulan khk yasa ve i̇çtüzükler iptal kararı yayınlanmadıkça aynı lafız ve anlam içeriğiyle yasama organında görüşülememelidir aksine durum yasayı bir bütün olarak sakatlar böyle bir çözüm anayasa mahkemesi kararlarının tbmmni bağlaması kuralının doğal türevidir hukukun üstünlüğü ve erkler ayrılığı ilkeleri de aynı sonuçları getirir talebin bu bölümü anayasa yargısının ve yasama sanatının gelişimine bir katkı çabasıdır takdir yüce mahkemenindir davamızın ve maddelerini kapsadığını yasama yöntemi dışında diğer maddelerle ilgili bir davamızın bulunmadığını vurguluyoruz | 756 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran mahkemenin iptal istemli esas sayılı kararının gerekçe bölümü aynen şöyledir yasanın başlığı gazi̇leri̇n düşkünleri̇ne maaş bağlanmasi şeklinde olmayıp şeref ayliği ibaresini taşımaktadır bu iptali istenilen madde öncelikle yasanın bu başlığı ile çelişmektedir davacı kıbrıs barış harekâtında fiilen çarpışmış bu şerefli görevi üstlenmiş başarı ile tamamlamıştır belediye memuru olduğundan şeref ayliği almamaktadır günün ekonomik koşullan değerlendirildiğinde davacının aldığı ücret bir ev kirasını bile karşılayamayacak düzeydedir bu ülke için canını ortaya koymuş küçük bir maaşla kendini ve ailesini geçindirmeye çalışan davacının başvurusu mahkememizce dikkate alınmış artık görev hususu irdelenmemiştir zaten mağdur durumda olan bir gazinin anayasa mahkemesine başvurabilmesi için başka şansı yoktur küçük bir maaş ile hayatım devam ettirmeye çalışan davacının şeref ayliğindan yoksun tutulmasının anayasa ilkeleri ile bağdaşamayacağı kanısındayız anayasamız tüm bireyler arasında her alanda eşitlik öngören bir anayasadır sayılı kanunu değiştiren sayılı kanun ise gazilere şeref ayliği bağlanmasını hükme bağlamıştır ancak iptali istenilen gaziler arasında eşitsizlik meydana getirilmiştir ki bu da anayasamızın ruhuna aykırıdır üstelik bu durum suiistimale açıktır kıbrıs ya da kore harekâtına katılmış bir gazinin kanunun tâbiri ile kamu ve özel sektörde çalışmadığı ve hiç bir sosyal güvenlik kuruluşundan maaş almadığı halde mal varlığı burada kavram olarak verilen ücretin çok daha üzerinde bir gelir getiriyor olması muhtemeldir bu durum iş koşullarının bilindiği ülkemizde belki zorlukla iş bulabilmiş küçük ücretler karşılığı çalışan memur ve işçinin adeta bir cezalandırılmasıdır sonuç bu sebeplerden dolayı anayasanın ve maddelerine aykırı olduğundan sayılı kanunun maddesinin son fıkrasının i̇ptali̇ne karar verilmesi saygı ile arz olunur | 249 |
esas sayısı karar sayısı anayasa mahkemesi̇ne başvuru şekli̇ ve nedeni̇ anayasanın maddesinde bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır hükmü düzenlenmektedir bakılan davada davacının hissedar olduğu adana i̇li çukurova i̇lçesi kurttepe mahallesi pafta parsel sayılı taşınmaza kamulaştırma yapılmaması suretiyle el atıldığından bahisle tl zararın yapılacak keşif ile belirlenecek değere göre ıslah edilmek kaydı ile yasal faiziyle birlikte tazmini ile ilgili dava konusu uyuşmazlığa sayılı kamulaştırma yasasına eklenen geçici maddesinde belirtilen cümlesi uygulanacak yasal hüküm durumunda bulunmaktadır anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğu belirtilmiştir hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun olan insan haklarına saygılı bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçman hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan ve yargı denetimine açık olan devlettir hukuk devletinde kişilerin temel hak ve özgürlüklerinin sağlanması ve korunması esas olduğundan kişilere etkili hak arama olanağı sağlayan güvencelerin de tanınması gerekmektedir bu çerçevede anayasanın hak arama hürriyeti başlıklı maddesinin fıkrasında herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunda ile adil yargılanma hakkına sahiptir denilerek herkese adaleti bulma hakkı olanı elde etme ve haksızlığı giderme olanağı sağlanmıştır böylece kişilerin hukuki güvenlikleri etkin bir korunma mekanizmasına kavuşturulmuştur bir uyuşmazlığı mahkeme önüne götürme mahkemece verilen kararın uygulanmasını isteme yargılamanın sonuç doğurmasını sağlayan hak arama hürriyetinin olmazsa olmaz koşuludur hak arama özgürlüğünün bir gereği olan mahkemeye erişim hakkı yargılama sonunda verilen kararın etkili bir şekilde aynen ve gecikmeksizin uygulanmasını da gerektirmektedir kişilerin devlete güven duymaları maddi ve manevi varlıklarım geliştirebilmeleri temel hak ve özgürlüklerden yararlanabilmeleri ancak hukuk güvenliği ve üstünlüğünün sağlandığı bir hukuk düzeninde gerçekleşebilir hukuk güvenliğinin ve hukukun üstünlüğünün sağlanması için devletin işlem ve eylemlerine karşı yargı yolunun açık tutulması yeterli olmayıp yargı mercileri tarafından verilen kararların gecikmeksizin uygulanması da gerekir mahkeme kararlarının bağlayıcılığını ve gecikmeksizin uygulanmasını sağlayacak etkili tedbirlerin alınması hukuk devletinin asgari gereklerindendir bu nedenle davaya taraf olan kişinin anayasal güvencelerinin etkin olarak korunması ve hukuka uygunluğunun sağlanması için idarenin kendisi hakkında karar verebileceği konuyu yargı mercileri önüne uyuşmazlık şeklinde getirebilmesiyle olanaklıdır i̇lgi̇li̇ anayasa maddeleri̇ cumhuri̇yeti̇n temel ni̇teli̇kleri̇ başlıklıesas sayısı karar sayısı anayasanin maddesi̇ anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir hükmüne yer verilmiştir anayasanın maddesinde tanımlandığı üzere devletimiz bir hukuk devletidir hukuk devleti ilkesinin öğeleri arasında yasaların kamu yararına dayanması ilkesi vardır bu ilkenin anlamı kamu yaran düşüncesi olmaksızın başka bir deyimle yalnızca özel çıkar veya yalnızca belli kişilerin yararına olarak herhangi bir yasa kuralının konulamıyacağıdır buna göre çıkarılması için kamu yaran bulunmayan bir yasa kuralı anayasanın maddesine aykırı olur ve dava açıldığında iptali gerekir anymah es rg hukuk devletinin temel unsuru bütün devlet faaliyetlerinin hukuk kurallarına uygun olmasıdır hukuk devleti insan haklarına saygı gösteren ve bu hakları koruyucu adil bir hukuk düzeni kuran ve bunu devam ettirmeye kendini zorunlu sayan ve bütün faaliyetlerinde hukuka ve anayasaya uyan bir devlet olmak gerekir hukuk devletinde kanun koyucu da dahil olmak üzere devletin bütün organları üstünde hukukun mutlak bir hakimiyeti olması kanun koyucunun yasama faaliyetlerinde kendisini her zaman anayasa ve hukukun üstün kuralları ile bağlı tutması lazımdır zira kanunun da üstünde kanun koyucunun bozamıyacağı temel hukuk prensipleri ve anayasa vardır anymah es ka amkdsylsh aynı yönde anymah es ka rg sayı hukuk devleti kişiye tüm hak ve özgürlükleri tanıyıp bunlara saygı gösteren ve bu hakları koruyucu adil bir hukuk düzeni kuran bunları devam ettirmeye kendini zorunlu sayan ve bütün faaliyetlerinde hukuka ve anayasaya uyan başka bir deyimle devlet organlarının tüm işlemlerinin bağımsız yargı denetiminden geçirilmesini ve böylece hukuka ve anayasaya uygun olmalarını sağlayan devlet dermektir anymah es ka amkdsysy rg sayı anayasa mahkemesinin kimi kararlarında da açıklandığı üzere hukuk devleti demek insan haklarına saygılı ve bu hakları koruyan toplum yaşamında adalete ve eşitliğe uygun bir hukuk düzeni kuran ve bu düzeni sürdürmekle kendini yükümlü sayan bütün davranışlarında hukuk kurallarına ve anayasaya uyan işlem ve eylemleri yargı denetimine bağlı olan devlet demektir aslında yargı denetimi hukuk devleti ilkesinin öteki öğelerinin de güvencesini oluşturan temel öğedir çünkü insan haklarına saygılı olmayan ve davranışlarında hukuka ve anayasaya uymayan bir yönetimi bu tutumundan caydıran ve onu meşruluk ve hukukilik sının içinde kalmak zorunda bırakan güç yargı denetimi gücü ve yetkisidir any mah es ka amkdsy lshll rg sayı yasaların üstünde yasa koyucunun uymak zorunda bulunduğu anayasa ve temel hukuk ilkeleri vardır anayasada öngörülen devletin amacı ve varlığıyla bağdaşmayan hukukun ana ilkelerine dayanmayan yasalar kamu vicdanında olumsuz tepkiler yaratır hukuk devletinin amaç edindiği kişinin korunması toplumda sosyal güvenliğin ve sosyal adaletin sağlanması yoluyla gerçekleştirilebilir anymah es ka rg sayı tespit ve yorumları bulunmaktadır anayasa madde içeriğindeki hukuk devlet kavramı açısından bilimsel görüşesas sayısı karar sayısı yürütme işlemlerinin yargısal denetimi hukuk devletinin temel ilkelerinden biri olmakla birlikte tek başına hukukun üstünlüğünü ve vatandaşların hukuki güvenliğini sağlamaya yeterli değildir çünkü bu denetim nihayet yürütme işlemlerinin kanunlara uygunluğunu sağlayabilecektir oysa kanunların kendisi anayasaya aykırı olduğu takdirde vatandaşların anayasal haklarının çiğnenmesi yine önlenemeyecektir şu halde hukuk devletinin tam anlamıyla gerçekleşebilmiş sayılabilmesi için sadece yürütme organının işlemlerinin kanunlara uygunluğunun değil yasama işlemlerinin de anayasa uygunluğunun yargı organlarınca denetlenebilmesi gerekir hukuk devleti denilince ilk olarak yürütmenin hukuka bağlılığı ve yürütme işlemlerinin yargı denetimi altında bulunması akla gelmektedir hukuk devleti bakımından önemli olan nokta yürütmenin eylem ve işlemlerinin bağımsız yargı organlarınca denetlenip denetlenememesidir bu denetim sağlandıktan sonra denetimi yapan mahkemenin genel mahkeme veya i̇dare mahkemesi oluşu hukuk devleti açısından önem taşımaz nitekim hukuk devleti adli idareyi benimseyen anglo sakson ülkelerinde olduğu kadar idari yargıyı benimseyen kara avrupası ülkelerinde de mevcuttur özbudun sh ve şeklindedir devleti̇n temel amaç ve görevleri̇ başlıklı maddesi̇ anayasanın maddesinde devletin temel amaç ve görevleri türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü ülkenin bölünmezliğini cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır hükmünü içermektedir anayasanın maddesinin gerekçesinde devletin milletin huzurunu sağlamak ve fertlerini mutlu kılmak görevi ile de yükümlüdür devlet ferdin hayat mücadelesini kolaylaştıracaktır ferdin insan haysiyetine uygun bir ortam içinde yaşamasını gerçekleştirecektir bu sosyal devletin görevidir olarak belirtilmektedir anayasa madde içeriğindeki kavramlar açısından bilimsel görüş anayasası madde ile devletin amaç ve görevlerini açık ve anlaşılır bir şekilde ortaya koymuştur bu maddede devletin görevleri üç grupta toplanmıştır türk milletinin bağımsızlığını ye bütünlüğünü ülkenin bölünmezliğini cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişi hak ve hürriyetleri için sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleri ile bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasi sosyal ve ekonomik engelleri kaldırmak insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartlan hazırlamaya çalışmak dalsh şeklindedir yargi yetki̇si̇ başlıklı maddesi̇ yargı yetkisi türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır gerekçe yargı yetkisi fert hak ve hürriyetleri sorununun ortaya çıktığı günden beri kabul edildiği üzere bağımsız organlar tarafından bağımsız mahkemelerce yerine getirilecektiresas sayısı karar sayısı anayasanın maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesi insan haklarına saygılı ve bu haklan koruyucu adil bir hukuk düzeni kuran ve bunu devam ettirmekle kendini yükümlü sayan bütün davranışlarında hukuk kurallarına ve anayasaya uygun işlem ve eylemleri yargı denetimine bağlı olan devlet demektir aslında yargı denetimi unsuru hukuk devleti ilkesinin diğer öğelerinin güvencesini oluşturan temel öğedir çünkü insan haklarına saygılı olmayan ve davranışlarında hukuka ve anayasaya uymayan bir yönetimi bu tutumundan caydıran ve onu meşruluk ve hukukilik sının içinde kalmak zorunda bırakan güç yargı denetimi gücü ve yetkisidir any mah es ka eg mülki̇yet hakki başlıklı maddesi̇nde herkes mülkiyet ve miras hakkına sahiptir bu haklar ancak kamu yaran amacıyla kanunla sınırlanabilir mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz gerekçe madde birbirine yakın ve birbiriyle ilgili iki temel hakkı mülkiyet ve miras haklarını birlikte düzenlemiştir bu birlikte düzenleme inci yüzyıldan beri geleneğin sonucudur anayasa hem mülkiyet hakkını hem miras hakkını anayasal bir müessese olarak teminat altına almaktadır maddede mülkiyet ve miras haklarının diğer temel haklan gibi ve onlar derecesinde düzenlenmiş ve anayasa güvencesine bağlamıştır madde bundan sonra mülkiyet ve miras haklarının kamu yararı amacı ile sınırlandırabileceğine işaret etmiş daha sonra mülkiyet hakkının kullanılmasının toplum yararına aykırı olamayacağını hükme bağlamıştır mülkiyet hakkı devletten önce de var olan bir gerçek olması itibariyle maunz durig herzog scholz gmudgesetz kommentar art ekonomik ve sosyal haklar arasında değil de kişinin temel hakları arasında düzenlenmesi düşünebilirse de komisyon şimdiki düzenlemenin yerinde olduğu sonucuna varmıştır mülkiyetin anayasa güvencesi altına alınması yine anayasanın komünizmi faşizmi ve din temeline dayanan devlet kurmayı yasaklayan hükümleriyle birlikte karşılaştırılınca mülkiyetin bu şekilde himayesinin bir ölçüde ekonomik sistem tercihi bakımından da bir gösterge teşkil etmektedir kısaca özel mülkiyetin özellikle üretim araçları üzerindeki özel mülkiyetin yok edilmesi inkar edilmesi de önlenmiştir kamu yararına bulunduğu hallerde büyümenin gerçekleşmesi suretiyle toplumunun refahını arttıracağı genellikle kabul edilmektedir maunz durig herzog scholz art no mülkiyeti anayasa teminatı altına alan bu madde doğrudan devlete hitabetmektedir mülkiyetin şahıslara karşı korunması medeni kanun ve sayılı gayri menkule tecavüzün meni hakkında kanun gibi mevzuatla sağlanmaktadır mülkiyetin münferit himayesini fert mahkemelerden ve idareden talep etmektedir mülkiyetin müessese olarak güvence altına alınması ise kanun koyucu başka açıdan devlet anayasaya uygunluk denetimini yapacak olan anayasa yargısı tarafından sağlanacaktır mangoidt klein s esas sayısı karar sayısı mülkiyetin anayasa teminatı altına alınması kimlerin yararlanacağı ise bir problem doğurmaz malik sıfatım taşıyan gerçek ve tüzelkişiler bu anayasal güvenceden yararlanırlar ve onu dermeyan edebilirler gerçek kişilerin fiil ehliyetlerinin farklı olması sebebiyle bu temel hakkın sahipliği bakımından bir ayırım yapılamaz başka deyişle mülkiyete sahip olmak bakımından hiçbir ehliyet ayrımı gözetilemez kişinin şahsiyetini geliştirebilmesinde mülkiyetin anayasaca güvence altına alınmasının azımsanmayacak rolü vardır çünkü klasikleşmiş bir kabule göre insan şahsiyetinin bir parçası ekonomik şahsiyet olarak adlandırılmaktadır anayasanın herkes yaşama maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir diyen ncı maddesinin inci fıkrası ile mülkiyet güvencesi getiren üncü madde arasında bu açıdan irtibat vardır başka deyişle mülkiyet hakkım anayasa teminatı altında tutan üncü madde ncı maddenin inci fıkrasına nazaran özel hüküm niteliğindedir mülkiyetin korunması hürriyeti de güvence altına alır maunz durig herzog scholz art no mülkiyetin güvencesi ile ilgili üncü madde konut dokunulmazlığını güvence altına alan inci madde birlikte uygulanır inci maddede düzenlenen devletleştirmenin mülkiyetin anayasa güvencesi altına alınması ile çelişir bir yanı yoktur bu noktaya yukarıda temas edilmemiştir mülkiyetin anayasal güvencesi ile üncü maddedeki temel hakları kötüye kullananların haklan kaybedecekleri hükmü arasında bir uyumsuzluk bulunmamaktadır türk ceza kanunundaki müsadere hükümleri ile anayasanın uncu maddesindeki müsadere hükümleri üncü madde anlamında o hakkın kaybedilmesi değildir kanun koyucu üncü maddedeki şartlarda mülkiyet hakkının kaybedilmesinin şartları ve karar verecek mercileri özel bir kanunla düzenleyebilir mülkiyet anayasal güvence altına alınması tek tek menkul ve taşınmaz mallan para ile değerlendirebilen hakları ve mal varlığını toplu olarak ve tabii olarak üretim araçlarını içeren bir teminattır bu teminat hukuk devletinin gereğidir bu teminat mülkiyetin kamu yaran amacıyla sınırlanmasına engel değildir ağır vergilendirme peşin olmayan ödemelerle kamulaştırma ve devletleştirmelerin mülkiyet güvencesine aykırı düşer miras hakkı mülkiyet hakkının bir devamıdır özel bir şekildir bu nedenle mülkiyet ve miras aynı maddede ardarda düzenlenerek anayasal güvence altına alınmıştır miras hakkının ağır vergilendirme yolu ile muhtevasız hale getirilmesi mira hakkının ortadan kaldırılması önlenmek istenmiştir mgk any kom deği̇şi̇kli̇k gerekçesi̇ danışma meclisince kabul edilen üncü maddenin birinci fıkrasında yer alan bu haklar diğer temel haklar gibi anayasanınesas sayısı karar sayısı güvencesi altındadır cümlesi maddeden çıkarılmış ve madde redaksiyona tabi tutulmuştur anılan hükmün maddeden çıkarılmasının nedeni anayasada sayılan tüm temel hak ve hürriyetler gibi mülkiyet ve miras hakkının da herhangi bir açıklamaya gerek olmaksızın anayasanın güvencesi altında olmasıdır kaldı ki diğer temel hak ve hürriyetler için ilgili maddelerinde bu kurala yer verilmemiştir mülkiyet ve miras haklarının önemi ve türk toplumunun köklü gelenekleri göz önünde tutularak bu haklar ancak kamu yaran amacıyla kanunla sınırlanabilir hükmü aynen korunmuştur metindeki bu ancak ibaresi sınırlayıcı nitelikte görülmemiş temel hak ve hürriyetlerin sınırlanmasına ilişkin üncü maddede belirtilen genel sınırlama sebeplerinin tümü anılan üncü maddenin son fıkrasında yer alan açık hükümlere göre bu haklar bakımından da geçerli olduğundan maddede yer alan bu hüküm sınırlama sebepleri arasında öncelikle uygulanabilecek bir sebebi belirtir nitelikte kabul edilmiştir anayasa mahkemesinin değişik kararlarında çağımızda mülkiyet hakkı temel bir hak olmakla birlikte kullanılmasının toplum yararına aykırı olamayacağı belirtilmiştir toplum yaran ise yerine göre mülkiyet hakkının tümüyle kişinin elinden alınmasını gerektirmektedir bu nedenle anayasada kamulaştırma ve devletleştirme kurumlan düzenlenmiştir anymah es ka rg sayı anayasa anayasasından farklı olarak mülkiyet hakkına ekonomik haklar arasında değil kişi haklan arasında yer vermiştir bu değişiklik anayasanın milli güvenlik konseyinde yapılan görüşmesi sırasında oluşmuştur mülkiyet hakkı devletten önce var olan devlete karşı da korunması gereken kişi haklan ağır basan haklardan sayılmıştır gözübüyük sy anayasası mülkiyet hakkım sosyal ve ekonomik haklar arasında düzenlemişti bu bir yerde mülkiyete değişik yorumlarla mahiyetinden değişik yaklaşmalara neden olabiliyordu anayasası mülkiyet hakkını kişinin haklan bakımından değeri olan bir hak değil ferdi niteliği ve tabii haklar arasında oluşu yeniden vurgulanmıştır anayasa mülkiyet hakkını özel mülkiyet olarak düşünmüştür bu mülkiyet anlayışı teşebbüs serbestisini üretim vasıtaları üzerindeki özel mülkiyeti de ihtiva etmektedir bu nedenle faşişt komünist veya dini esaslara dayanan bir sistem tercihi anayasanın diğer hükümleri ile olduğu kadar mülkiyet hakkındaki hükümleri ile de mümkün değildir hak arama hürri̇yeti̇ başlıklı maddesi̇nde herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünden davacı ve davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir anayasa maddeleri̇ çerçevesi̇nde dava konusunun ve uygulamasi bulunan yasa maddesi̇ni̇n değerlendi̇ri̇lmesi̇ anayasanın maddesi yönünden yasanın uygulanması açısından sayılı kamulaştırma yasasının sayılı yasanın maddesiyle günü kabul edilen maddesinin birinci fıkrası kapsamında kalan tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında yürürlüğe girdiği tarihten itibaren başlar bu süre içerisinde belirtilen işlemlerin yapılmaması halinde taşınmazların malikleri tarafından bu kanunun geçici ncı maddesindeki uzlaşma sürecini ve sayılı i̇mar kanununda öngörülen idari başvuru ve işlemleri tamamlandıktan sonra taşınmazın kamulaştırmasından sorumlu idare aleyhine idari yargıda dava açılabilir yasalesas sayısı karar sayısı hükmünün bu kısmının süre belirtmek gerekirse uyuşmazlığımızı da etkileyecek şekilde yılma kadar dava açılmasının önlenmesine yol açtığı bu nedenle dava konusuna uygulanacak yasanın değerlendirilmesi devletin yükümlülükleriyle bağdaşmamaktadır anayasa madde yönünden yasal düzenlemelerin hukuk devletinde adaletli ve adaletin yerine getirilmesi açısından başvuru yollarını sınırlayıcı düzenlemelerde yasa koyucu tarafından kaçınılması gerekliliğini öngörmektedir anayasa madde yönünden yargı yetkisinin kullanılamaması genel hukuk ilkelerine göre uygun olmayan sınırlamalar dışındaki bir uygulamanın kabul edilmediği sonucu bulunmaktadır anayasa madde yönünden açık bir biçimde mülkiyet hakkının özüne dokunulması ve bu hususta denge gözetilmeden kişi haklarına aykırılığın oluşturulmaması gerektiği vurgulanmaktadır anayasa maddesi yönünden idari itiraz veya dava yolu tanımadan önlenmesine yol açıcı yasal düzenleme getirilmesi nedeniyle anayasanın bu hükmüne aykırılık mevcuttur anayasanın maddesi uyarınca uygun bulunan ve iç hukukun bir parçası halini alan avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin nolu ek protokolünün mülkiyetin korunması başlıklı maddesinde her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır bir kimse ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir düzenlemesi yer almıştır avrupa i̇nsan hakları mahkemesinin ai̇hm mülkiyet hakkı ihlali iddialarıyla açılmış olan hakan arı türkiye hüseyin kaplan türkiye davalarında mahkeme imar planında kamusal kullanıma ayrılan ve kullanımı kısıtlanan taşınmazların yukarıda sözü edilen hukuki düzenlemeler sonucunda kamu yararının gerekleri ile temel haklarının korunması arasında hüküm sürmesi gereken adil dengenin gözetilip gözetilmediğini irdelemiştir kararlarda ilgililerin imara açık taşınmazlarında inşaat ruhsatı elde etme haklarının meşru haklan olduğu oysa bu nitelikteki taşınmazların imar yasağına tabi tutulması sonucunda mülkiyet hakkının akıbeti konusunda bir belirsizliğe itildiği ve mülkiyet hakkından yararlanmanın engellendiği sonucuna ulaşmıştır sonuç dava konusu kamulaştırmama nedeniyle tazminat isteminin uzun yıllar sonuç alamamasına neden olan yasal düzenlemeyle mülkiyet hakkının kullanımının kısıtlanmasıyla beraber tamamiyle kurumların insiyatifıne bağlı olarak bir gelişme gösterdiği anayasaya aykırılık yönündeki itiraz konusu kısımla beraber sayılı kamulaştırma kanununda gün sayılı yasayla satınalma usulü başlıklı maddesi ek madde yapılacak ödemelerin toplam tutarının idari olarak ayrılan ödeneğinin toplamını aşması halinde ödemeler en fazla yıl da ve geçici maddenin fıkrasına göre yapılır kamulaştırılmaksızın kamu hizmetine ayrılan taşınmazların bedel tespiti başlıklı geçici maddesindeki hükümler özellikle son fıkra bu madde uyarınca ödenecek bedelin tahsili sebebiyle idarelerin mal hak ve alacakları haczedilemez beraber değerlendirildiğinde taşınmazın kısıtlılığı hatta kullanılamaz hale getirdiği açıktıresas sayısı karar sayısı kamu hizmetinin yürütülmesi toplum yararı ile kişilerin maddi ve manevi menfaatleri arasındaki dengenin gözetilmesinde kamu hizmetinin verimliliğinin ön planda tutulması mutlak olmakla beraber bu dengenin tamamiyle bir taraf yönünde gözetilmemesi sonucunu doğurmaması gerekliliği kamu vicdanı ve adalet açısından zorunluluktur bu bağlamda kurumların kamu hizmeti nedeniyle imar planlarında bir kısım taşınmazları kısıtlaması gerekliliği kişilerin toplum yararına bu menfaatlerinden vazgeçmesinde toplum düzeninin oluşmasındaki mülkiyet hakkının kullanılmasının engellenmesinin mülkiyet sahipleri açısından da en azından tazmini gerekeceği tabi olmakla bu dengeyi gözeten ve hak arama özgürlüğünü yıllara yayılı olarak ortadan kaldırmayan mevzuat hükümleri getirilmesi kurumların sonuç itibariyle de taşınmazın mülkiyetini uhdelerine de aldığı düşünüldüğünde anayasaya aykırılık teşkil ettiği görüşüyle anayasa mahkemesine başvuruda bulunulması gerektiği sonucuna varılmıştır hüküm açıklanan nedenlerle sayılı kamulaştırma yasanın geçici madde in bu kanunun ek inci maddesinin birinci fıkrası kapsamında kalan ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında aynı fıkrada belirtilen süre bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren başlar bu kanunun ek inci maddesinin üçüncü fıkrası hükmü bu madde kapsamında kalan taşınmazlara ilişkin dava ve takipler hakkında da uygulanır ibaresinin türkiye cumhuriyeti anayasasının ve maddelerine aykırı olduğu düşüncesi ile iptali istemi ilgili anayasa mahkemesine gidilmesine dava dosyasının tüm belgeleri ile onaylı suretlerinin dosya oluşturularak karar aslı ile birlikte anayasa mahkemesine sunulmasına bu karar ile dosya suretinin yüksek mahkemeye ulaşmasından itibaren ay süre ile karar verilinceye kadar davanın bekletilmesine karardan bir suretinin taraflara tebliğine günü karar verildi | 2,880 |
esas sayısı karar sayısı sayili tcknun sayili yasa i̇le deği̇şi̇k maddesi̇ni̇n ve son cümlesi̇ni̇n anayasaya aykirilik gerekçeleri̇ sayılı tcknun maddesi ticari amaçla uyuşturucu madde bulundurma suçuna sayılı yasa ile yapılan değişiklik ile yıldan az olmamak üzere hapis ve yirmi bin güne kadar adli para cezası öngörmüştür sayılı tcknun tarihinde yürürlüğe giren sayılı yasa ile değişik maddesi ise aynen kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan kabul eden veya bulunduran ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanan kişi iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır şeklinde düzenlenmiştir ancak uyuşturucu madde kullanma ve kullanmak amacıyla bulundurma suçlarına özgü olmak üzere kanun koyucu cezalandırmadan çok gerek uyuşturucuyu kullanan gerek ise çevresi için sosyal amaç güderek kullanıcıyı bilinçlendirme ve çevresini de bu kişiden ve zararlı alışkanlıktan koruyup kurtarma amaçlı olarak düzenleme getirmiş ve maddenin müteakip fıkralarında soruşturma aşamasında eylemi uyuşturucu madde kullanma ve bulundurma olarak nitelendirilen kişiler ile ilgili olarak cumhuriyet savcılığınca bazı tedbirlerin uygulanmasını ve ilk uyuşturucu kullanma eyleminde sanığa bir şans tanıyarak ceza verilmemesi ve tedbir uygulanması yönünde düzenleme getirmiştir kanun koyucunun bu düşüncesinin yansıması olarak sayılı tcknun maddesi aynen bu suçtan dolayı başlatılan soruşturmada şüpheli hakkında tarihli ve sayılı ceza muhakemesi kanununun inci maddesindeki şartlar aranmaksızın beş yıl süreyle kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilir cumhuriyet savcısı bu durumda şüpheliyi erteleme süresi zarfında kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmadığı veya yasakları ihlal ettiği takdirde kendisi bakımından ortaya çıkabilecek sonuçlar konusunda uyarır fıkrası aynen erteleme süresi zarfında şüpheli hakkında asgari bir yıl süreyle denetimli serbestlik tedbiri uygulanır bu süre cumhuriyet savcısının kararı ile üçer aylık sürelerle en fazla bir yıl daha uzatılabilir hakkında denetimli serbestlik tedbiri verilen kişi gerek görülmesi hâlinde denetimli serbestlik süresi içinde tedaviye tabi tutulabilir fıkrası aynen kişinin erteleme süresi zarfında kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması kabul etmesi veya bulundurması uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması hâlinde hakkında kamu davası açılır fıkrası aynen erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması dördüncü fıkra uyarınca ihlal nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmazesas sayısı karar sayısı fıkrası aynen dördüncü fıkraya göre kamu davasının açılmasından sonra birinci fıkrada tanımlanan suçun tekrar işlendiği iddiasıyla açılan soruşturmalarda ikinci fıkra uyarınca kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilemez fıkrası aynen şüpheli erteleme süresi zarfında dördüncü fıkrada belirtilen yükümlülüklere aykırı davranmadığı ve yasakları ihlal etmediği takdirde hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir şeklinde düzenlenmiştir dikkat edileceği üzere kanun koyucu yukarıda belirtildiği gibi uyuşturucu madde kullanan kişiler ile ilgili soruşturma aşamasında cumhuriyet savcısının şüphelinin kullanıcılık eylemini ve bulundurduğu uyuşturucu maddeyi kullanmak amacıyla bulundurduğunu tespit etmesi ve bu kanaate varması halinde şüpheli ile ilgili olarak öncelikle yukarıda belirtilen madde hükümleri gereğince hareket etmesi ve öncelikle hakkında daha önce uyuşturucu madde kullanmak amacıyla uyuşturucu bulundurma suçundan kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilmemiş ve ilk kez bu eylemi gerçekleştiren kişi ile ilgili olarak ceza muhakemesi kanununun maddesindeki şartları aramaksızın yıl süre ile kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilecek ve bu yıl içerisinde şüphelinin kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmaması veya yasakları ihlal etmesi halinde veya ikinci kez kullanmak amacıyla uyuşturucu madde bulundurma suçunu işlediği takdirde bu kez ikinci eylem yasanın maddesi gereğince ayrı bir kovuşturma konusu yapılmadan adeta iki farklı tarihteki kullanıcılık eylemi birleştirilip tek suç sayılarak şüpheli hakkında bir kez kullanmak amacıyla uyuşturucu madde bulundurmak suçundan tcknun maddesi gereğince kamu davası açılacaktır esasen kanun koyucunun sosyal amaç güderek böyle bir düzenleme getirmesinde bir sorun yoktur mahkememizce anayasanın hukuk devleti kanun önünde eşitlik ve suçta ve cezada kanunilik ilkelerine aykırı görülen düzenleme tcknun maddesinde bulunmaktadır zira tcknun sayılı yasa ile değişik maddesi aynen bu kanunun inci maddesinde tanımlanan uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti ıncı maddesinde tanımlanan uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırma suçundan dolayı yapılan kovuşturma evresinde suçun münhasıran bu madde kapsamına girdiğinin anlaşılması hâlinde sanık hakkında bu madde hükümleri çerçevesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilir maddesi ise aynen bu maddede aksine düzenleme bulunmayan hâllerde ceza muhakemesi kanununun kamu davasının açılmasının ertelenmesine ilişkin inci maddesi veya hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin inci maddesi hükümleri uygulanır şeklindedir görüldüğü üzere tcknun maddesinin ile fıkraları arasındaki düzenleme ile aynı maddenin ve fıkralarındaki düzenleme arasında büyük fark çelişki ve eşitsizlik mevcuttur zira bir kişinin uyuşturucu madde ile yakalanması halinde bu kişinin eyleminin soruşturma aşamasında soruşturmayı yürüten cumhuriyet savcısınca kullanmak amacıyla uyuşturucu madde bulundurma olduğunun tespiti ve bu kanaatin cumhuriyet savcısında oluşması halinde yukarıdaki maddelerde de açıkça yazıldığı üzere bu kişi hakkında tcknun ve fıkraları arasındaki prosedür uygulanacak ve şüpheli hakkında iddianame düzenlenip dava açılmadan önce cmknun esas sayısı karar sayısı maddesindeki şartlar aranmaksızın şüpheli hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilecek ve bu erteleme süresi zarfında kişiye belli yükümlülükler yüklenip asgari yıl süre ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanacak ve bu süre içerisinde kişinin bu yükümlülüklere uygun davranması ve tekrar uyuşturucu madde kullanmaması halinde soruşturma düşecek ve bir daha bu soruşturmadan ve eyleminden dolayı herhangi bir ceza tehdidiyle karşı karşıya kalması söz konusu olmayacaktır zira bu kişi hakkında belirtilen süre sonunda kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilecektir bu yasa maddesinin amir hükmüdür oysa cumhuriyet savcısının uyuşturucu madde ile yakalanan kişinin eylemini soruşturma aşamasında tcknun maddesi kapsamında kullanmak amacıyla bulundurma değil de tcknun maddesinde düzenlenen satmak amacıyla uyuşturucu madde bulundurma olarak nitelendirmesi ve takdir hakkını bu şekilde kullanıp şüpheli hakkında tcknun maddesi gereğince satmak amacıyla uyuşturucu madde bulundurma olarak değerlendirilip ağır ceza mahkemesine iddianame ile kamu davası açması ve yargılama yapan mahkemenin de sanığın eylemini tcknun maddesi çerçevesinde satıcılık değil de kullanmak amacıyla uyuşturucu madde bulundurma suçu kapsamında değerlendirilmesi halinde tcknun maddesi delaletiyle sanık hakkında tcknun maddesi gereğince yıldan yıla kadar hapis cezası belirleyip yine sanık hakkında tcknun son cümlesi ve maddeleri gereğince cmknun maddesi çerçevesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar vermek gerekecektir konuyu çarpıcı bir örnekle izah etmek gerekirse i̇ki farklı sokakta er gram esrar maddesi ile yakalanan ve şahıslarından şahsının cumhuriyet savcısı ve şahsının ise cumhuriyet savcısı tarafından soruşturulduğu ve cumhuriyet savcısının şahsın eylemini soruşturma aşamasında kullanmak amacıyla uyuşturucu madde bulundurma olarak değerlendirmesi halinde şahsı hakkında tcknun maddeleri gereğince işlemleri yapılacak ve hakkında kamu davası açmadan kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verecek ve bu süre zarfında kişinin ancak tekrar uyuşturucu madde kullanması veya yükümlülüklere aykırı davranması halinde iki eylem tek kabul edilerek kullanmak amacıyla uyuşturucu madde bulundurmak suçundan tcknun maddesi gereğince hakkında kamu davası açılacak yükümlülüklere uygun davranması ve ihlalde bulunmaması halinde ise yıllık süre sonunda hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilecek şahsının eylemini soruşturan cumhuriyet savcısı tarafından şahsının eyleminin soruşturma aşamasında tcknun maddesi kapsamında satmak amacıyla uyuşturucu madde bulundurmak olarak nitelendirilmesi ve değerlendirilmesi halinde cumhuriyet savcısı tarafından şahsı ile ilgili tcknun maddesi kapsamında cezalandırılması istemiyle ağır ceza mahkemesine kamu davası açılacak ve yargılamayı yapan mahkemece bu sanığın eyleminin de yargılama aşamasında tcknun maddesinde öngörüldüğü şekilde eylemin münhasıran bu madde kapsamına yani satıcılık olarak değil de bulundurma suçu kapsamına girdiğinin anlaşılması halinde sanık hakkında mahkemece önce yıldan yıla kadar ceza tertip edilip ardından cmknun maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına mahkemece karar vermek gerekecektir görüldüğü üzere eyleminin niteliği yargılama aşamasında satmak amacıyla uyuşturucu madde bulundurma değil de kullanmak amacıyla uyuşturucu madde bulundurma olarak yargılama aşamasında mahkemece belirlenen sanığın soruşturma aşamasındaki cumhuriyet savcısının eylemin başlangıçta satıcılık olarak değerlendirmesi nedeniyle soruşturma aşamasında uygulanması gereken tedbirler ve kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve bilahare kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesi hakları adeta elinden alınmıştır hukukiesas sayısı karar sayısı durumları kasıtları amaçları ister soruşturma aşamasında ister yargılama aşamasında tespit edilsin aynı olan ve şahıslarının kanun karşısındaki ve cumhuriyet savcısının takdiri ve uygulaması karşısındaki akıbetleri ve sonuçları farklı olmuş eylemleri ve kasıtları aynı olan iki şahıs farklı yasal düzenlemeye tabii tutulmuştur hakkındaki eylem soruşturma aşamasında kullanıcılık olarak değerlendirilen şahsının yükümlülüklere uygun davranması halinde ileride aynı konuda herhangi bir ceza tehditi ile karşı karşıya kalması söz konusu değil iken aynı hukuki durumdaki şahsı hakkında sırf cumhuriyet savcısının eylemi soruşturma aşamasında satıcılık olarak değerlendirmesi ve mahkemece eylemin yine tcknun maddesi kapsamında kullanma suçuna dönüştürmesi nedeniyle yıldan yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılıp hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmek suretiyle her an bir başka kasıtlı suç işlemesi halinde açıklanması geri bırakılan hükmün açıklanmasına karar verilmesi tehditi ile karşı karşıya bırakılması söz konusudur eşitsizliği ve adalete ve hakkaniyete aykırılığı yaratan husus sadece soruşturma ve yargılama aşamasında yüklenen suçun vasıflandırılması değil aynı zamanda kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesinin hukuki sonuçlarıdır zira tcknun maddesinde cumhuriyet savcısının şüphelinin eylemini kullanıcılık olarak değerlendirilmesi halinde kişi hakkında cmknun maddesindeki koşulları aramaksızın yıl süre ile kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar vermesi söz konusudur kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının kaldırılması ve kişi hakkında bu eylemi nedeniyle tcknun maddesi gereğince bu eylemi nedeniyle kamu davası açılabilmesi için ya cumhuriyet savcısının belirlediği yükümlülüklere aykırı davranacak ve yahut da ikinci bir kez uyuşturucu madde kullanmak suretiyle ikinci bir eylem gerçekleştirecektir i̇kinci kez uyuşturucu kullanması ve bulundurması halinde bu madde hükümlerine göre iki eylem tek sayılıp ikinci eylemin tcknun son cümlesi gereğince birinci eylemin ihlal nedeni sayılıp ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılamaması söz konusu olacaktır bu süreyi iyi halli geçirmesi halinde ise hakkında bir daha açılmamak üzere kovuşturmaya yer olmadığına dair savcılıkça karar verilecektir görüldüğü üzere bu düzenleme şüphelinin son derece lehine olan sosyal amaçlı ve hukuki bir düzenlemedir oysa yukarıda ayrıntılı olarak belirtildiği üzere şüphelinin eyleminin soruşturma aşamasında kullanmak amacıyla uyuşturucu madde bulundurma değil de tcknun maddesi kapsamında satmak amacıyla uyuşturucu madde bulundurma olarak savcılık tarafından değerlendirilmesi ve bu suçtan kamu davası açılmasından sonra yargılama aşamasında kişinin eyleminin satıcılık değil de tcknun maddesi kapsamında kullanmak amacıyla bulundurma olarak değerlendirilmesi halinde mahkemece cmknun maddesi hükümlerine göre tcknun ve maddeleri gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar vermek gerekecek ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına mahkemece karar verebilmek için ise mahkemece önce tcknun maddesi kapsamından yıldan yıla kadar bir hüküm oluşturması ve bir ceza tertip etmesi gerekecektir tcknun maddesinde aynen bu maddede aksine düzenleme bulunmayan hallerde ceza muhakemesi kanununun hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin maddesi hükümleri uygulanır şeklinde düzenleme getirilmiş olup mahkemece hakkında uyuşturucu madde satıcılığı suçundan kamu davası açılıp da yargılama sırasında eyleminin kullanmak amacıyla uyuşturucu madde bulundurma yani tcknun maddesi kapsamında kaldığının tespit edilmesi halinde tcknun son maddeleri gereğince hakkında yıldan yıla kadar ceza tertip edilip cmknun maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen sanık hakkında cmk hükümleri gereğince yıl denetim süresi belirlenecektir ancak sanığın bu yıllık süre içerisinde en basit bir kasıtlı suç işlemesi halinde açıklanması geri bırakılan yıldan yıla kadar hapis cezasının her an gündeme gelip açıklanması ve cezanın infazı kabil hale gelmesi söz konusu olacaktır oysa yukarıda ayrıntılıesas sayısı karar sayısı olarak belirtildiği üzere eylemi başlangıçta soruşturma aşamasında savcılık tarafından kullanıcılık olarak nitelendirilen şüpheli hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilmesi ve ancak tedbirlere aykırı davranması veya tekrar uyuşturucu madde kullanması halinde hakkında dava açıldığı takdirde yıldan yıla kadar bir hapis cezası ile karşı karşıya kalması söz konusu iken eyleminin niteliği yargılama aşamasında değiştiğinden söz edilerek başlangıçta hakkında tcknun maddesi çerçevesinde satıcılıktan kamu davası açılan sanık hakkında mahkemece yıldan yıla kadar hapis cezası tertip edilip hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesinden sonra yıllık denetim süresi içerisinde herhangi bir şahsa müessir fiil teşkil edecek basit bir tokat atma veya bir başka basit kasıtlı suç işlemesi halinde dahi hükmün açıklanması ve cezanın çekilmesi söz konusu olacak ve bu halde eylemlerinin niteliği aynı olan şahıslar hakkında kanun eliyle farklı uygulamaları yapılması söz konusu olacaktır ceza muhakemesinin konusu suç teşkil eden eylemlerdir sanığın eylemi ne ise yargılama konusu da odur eylemin başlangıçta adli makamlar yani savcılık tarafından kullanıcılık veya satıcılık olarak değerlendirilmesinin nitelendirilmesinin ve cumhuriyet savcısının takdir hakkını farklı şekilde kullanmasının olumsuz sonuçlarına yasanın uygulandığı kişilerin farklı muamelelere ve yasal düzenlemelere tabii tutularak farklı hukuki sonuçlar yaratılması hukuk güvenliğini anayasadaki eşitlik ilkesini ve suçta ve cezada kanunilik prensiplerini derin bir şekilde zedeler aynı kasıtla aynı eylemi gerçekleştiren kişilerin aynı hukuki sonuçlara ve müeyyidelere tabii tutulması anayasanın maddesindeki hukuk devleti ilkesine ve anayasanın maddesindeki eşitlik ilkesine ve anayasanın maddesindeki suçta ve cezada kanunilik ilkesine uygunluk teşkil edecek aksine düzenlemeler ise aykırılık teşkil edecektir kanun önünde eşitlik ilkesi hukuksal durumları aynı olanlar için söz konusu olur hukuksal durumları aynı olan kişiler için aynı hukuki sonuçları yaratmak aynı zamanda hukuk devletinin bir ödevidir kişinin eyleminin cumhuriyet savcısı tarafından soruşturma başında kullanıcılık veya satıcılık olarak değerlendirilmesinin ve satıcılık olarak değerlendirilip satıcılıktan kamu davası açılan kişinin eyleminin yargılama aşamasında kullanıcılık olarak değerlendirilmesi halinde yukarıda ayrıntılı olarak belirtildiği üzere hukuki sonuçları çok farklı olan düzenlemelere tabi tutulmasının hukuk güvenliğine ceza adaletine kişilerin kanunlar önünde eşitliğine aykırı sonuçlar doğurması söz konusu olmamalıdır kişinin eylemi başlangıçta ne ise yargılama aşamasında da odur eylemin değişmesi söz konusu değildir zira şüpheli eylemi yapmış gerçekleştirmiş ve bitirmiştir yapılıp bitirilen bir eylemin niteliğinin sonradan değişmesi söz konusu değildir eylemin niteliğinin değişmesinden kasıt yargılama aşamasında soruşturma aşamasındakine nazaran mahkemece farklı yorumlanmasıdır kaldı ki ceza hukukunda belirleyici olan cumhuriyet savcısının takdiri değil bağımsız mahkemelerce verilen kararlardır cumhuriyet savcısının takdir ve kanaatinin yargılama aşamasında mahkemece benimsenmemesi ve sanığın eyleminin satmak amacıyla uyuşturucu madde bulundurma değil de kullanmak amacıyla uyuşturucu madde bulundurma olarak değerlendirilmesi halinde kişinin tabii tutulacağı hukuki sonuçlar da aynı olmalıdır aksinin kabulü hukuk devletine olan güveni ve dolayısıyla adalete olan inanç ve güveni zedeler yapılması gereken ister soruşturmanın başında isterse yargılama aşamasında olsun aynı eylemi gerçekleştiren kişilerin aynı hukuki sonuçlara tabi tutulacak düzenlemeleri yapmaktır bu cümleden hareketle mahkememizce anayasaya aykırı olduğu iddia edilen tcknun son madde ve cümlesinin iptal edilerek kanun koyucu tarafından eylemi yargılama aşamasında da kullanıcılık olarak nitelendirilen kişilerle ilgili aynen soruşturma aşamasında olduğu gibi kamu davasının açılmasının ertelenmesine benzer hukuki düzenlemeler yapmanın ceza adaletine hukuk devletine kanun önünde eşitlik ilkesine ve suçta ve cezada kanunilik ilkesine uygun olacağı mahkememizce oybirliğiyle değerlendirilmiştiresas sayısı karar sayısı anayasanın nci maddesinde düzenlenen hukuk devleti hukukun üstün etkin ve egemen olduğu insan haklarının etkin biçimde korunduğu devlettir ayrıca hukuksal güvenliğin sağlandığı düzenlemelerin açık bilinebilir ve belirlenebilir olduğu bir devlettir kişilerin bir suç işlediğinde hangi müeyyide ile karşı karşıya kalacağını bilmeleri hukuksal güvenliğin ve hukuk devletinin ve esasen kanun önünde eşitliğin bir teminatıdır aksi halde adli makamlar tarafından kanunu bilmemek mazeret sayılmaz prensibinin uygulanması da dayanaksız ve temelsiz bir ilke olarak kalacaktır hukuk devletinde kişilerin kanunu bilmemek mazeret sayılmaz prensibinden sorumlu tutabilmek için aynı eylemler için aynı hukuki sonuçlar yaratan düzenlemeler yapılması ve yasaların kendi içerisinde çelişmemesi gerekir kişilerin hukuka ve yasalara saygı duymalarını beklemek için de kendi içerisinde çelişen düzenlemeler yapılmaması gerekir kişi bir suç işlediğinde karşılaşacağı müeyyideyi öngörebilmeli ve bilebilmelidir örneğin somut dosyamızda olduğu gibi başlangıçta cumhuriyet savcılığının hakkımdaki eylemi kullanıcılık olarak değerlendirseydi ağır ceza mahkemesinde bu suçtan yargılanmayacaktım şeklinde bir düşüncenin kişide oluşmamasını sağlamak da kanun koyucunun görevidir yukarıda ayrıntılı olarak belirtildiği üzere tcknun maddesinin somut yargılama dosyamızda uygulanma imkanı ve yeri mevcut olduğundan ve tcknun maddesindeki bu kanunun maddesinde tanımlanan uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçundan dolayı yapılan kovuşturma evresinde suçun münhasıran bu madde kapsamına girdiğinin anlaşılması halinde sanık hakkında bu madde hükümleri çerçevesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilir düzenlemesinin tümünü sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesindeki hukuk devleti maddesindeki kanun önünde eşitlik ilkesi ve maddesindeki suçta ve cezada kanunilik ilkesine aykırı olduğuna ve iptali için itiraz yolu ile anayasa mahkemesine başvurulmasına mahkememiz heyetince oybirliğiyle bu gerekçelerle karar verilmiştir sayili tcknun sayili yasa i̇le eklenen maddesi̇ni̇n anayasaya aykirilik gerekçeleri̇ yine bu maddeye bağlı olarak sayılı tcknun maddesindeki bu maddede aksine düzenleme bulunmayan hallerde ceza muhakemesi kanunun hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin maddesi hükümleri uygulanır düzenlenmesinin de tcknun maddesine bağlı olarak uygulanması gerektiği ancak tcknun ve yukarıda gösterilen son cümlelerinin iptal edilmesi halinde maddesindeki belirtilen bu düzenlemenin de konusuz kalacağı gibi esasen cmknun maddesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için birinci koşul olarak en fazla yıla kadar hapis cezası vermek gerektiği ve yıldan fazla hapis cezasını hükmedilmesi halinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemeyeceği ancak tcknun maddesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için öncelikle tcknun maddesi gereğince yıldan yıla kadar hapis cezası belirlemek gerektiği örneğin mahkemece satmak amacıyla uyuşturucu bulundurma suçundan açılan kamu davasında suç vasfının yukarıda belirtildiği üzere yargılamayı yapan mahkemece tcknun maddesi kapsamında kullanmak amacıyla uyuşturucu madde bulundurma suçu olarak değerlendirilmesi halinde mahkemenin çeşitli gerekçelerle örneğin madde miktarının çokluğu sanığın kastının yoğunluğu ve buna benzer tcknun maddesindeki cezanın bireyselleştirilmesi ilkelerinde belirtilen kriterler gözetilerek yıl veya yıl hapis cezası belirlenmesi halinde dahi sanık hakkında cmknun maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesinin yolu açılmış ve yine eşitlik ilkesine ve hukuk devleti ilkesine uygun olmayan yasaların kendi içerisinde çelişmesine neden olan düzenleme yapılmıştır dolayısıyla belirtilen bu düzenlemenin de anayasanın maddesindeki hukuk devleti ve özellikle maddesindeki kanun önünde eşitlik ilkelerine aykırı olduğu mahkememizceesas sayısı karar sayısı değerlendirilmiş ve bu maddenin de itiraz yolu ile iptalini yüksek anayasa mahkemesinden talep etmenin uygun olacağına mahkememizce oybirliğiyle karar verilmiştir sonuç yukarıda ayrıntılı olarak belirtilen sebep ve gerekçeler ile sayılı tcknun ve maddelerinin yukarıda belirtilen bölümlerinin sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesindeki hukuk devleti maddesindeki kanun önünde eşitlik ve maddesindeki suçta ve cezada kanunilik ilkelerine aykırılık teşkil ettiği mahkememiz heyetince oybirliğiyle değerlendirilmiş olduğundan bahse konu düzenlemelerin gerek bu ilkelere gerekse yüksek anayasa mahkemesince resen tespit edilecek anayasa hükümlerine aykırılık nedeniyle sayılı yasanın ve sayılı anayasanın maddeleri gereğince iptaline karar verilmesi yüksek anayasa mahkemesinin yüce heyetinin takdirlerine i̇zmir ağır ceza mahkemesi olarak saygıyla arz ve talep olunur | 2,822 |
esas sayısı karar sayısı öncelikle açılan davanın borçlar kanunun maddesinde düzenlenen haksız fiile dayalı ve sayılı hmk maddesinde düzenlenen hâkimin sorumluluğu ve rücu düzenlemesine ilişkin yine görev ve yetki hususunu düzenleyen hmk maddesi gereğince yargıtay hukuk dairesine ilk derece mahkemesi sıfatıyla açılan manevi tazminat talepli dava olduğu belirtilmelidir sayılı hmk maddesi şu şekildedir madde hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı aşağıdaki sebeplere dayanılarak devlet aleyhine tazminat davası açılabilir kayırma veya taraf tutma yahut taraflardan birine olan kin veya düşmanlık sebebiyle hukuka aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması sağlanan veya vaat edilen bir menfaat sebebiyle kamına aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin bir kanun hükmüne aykırı karar veya hüküm verilmiş olması duruşma tutanağında mevcut olmayan bir sebebe dayanılarak hüküm verilmiş duruşma tutanakları ile hüküm veya kararların değiştirilmiş yahut tahrif edilmiş veya söylenmeyen bir sözün hüküm ya da karara etkili olacak şekilde söylenmiş gibi gösterilmiş ve buna dayanılarak hüküm verilmiş olması hakkın yerine getirilmesinden kaçınılmış olması tazminat davasının açılması hâkime karşı bir ceza soruşturmasının yapılması yahut mahkûmiyet şartına bağlanamaz devlet ödediği tazminat nedeniyle sorumlu hâkime ödeme tarihinden itibaren bir yıl içinde rücu eder hmk maddesi ise şu şekildedir madde değişik md devlet aleyhine açılan tazminat davası ilk derece ve bölge adliye mahkemesi hâkimlerinin fiil ve kararlarından dolayı yargıtay ilgili hukuk dairesinde yargıtay başkan ve üyeleri ile kanunen onlarla aynı konumda olanların fiil ve kararlarından dolayı yargıtay dördüncü hukuk dairesinde ilk derece mahkemesi sıfatıyla görülür dava bu dairenin başkan ve üyelerinin fiil ve kararlarından dolayı ise yargılama yargıtay üçüncü hukuk dairesinde yapılır verilen kararların temyiz incelemesi hukuk genel kurulunca yapılır temyiz incelemesine kararı veren başkan ile üyeler katılamaz devletin sorumlu hâkime karşı açacağı rücu davası tazminat davasını karara bağlamış olan mahkemede görülür görüldüğü üzere ilk derece hukuk mahkemelerinde görevli hakimlerin fiil ve kararlarından dolayı açılacak tazminat davaları yargıtay ilgili hukuk dairesinde görülecektiresas sayısı karar sayısı oysa ilk derece ceza mahkemelerinde görevli hakimlerin fiil ve kararlarından dolayı açılacak tazminat davaları ise sayılı yasa ile cmk maddesinde yapılan değişiklik ve cmk maddesindeki düzenleme nedeniyle davacının bulunduğu yer ağır ceza mahkemesinde görülecektir esasen sayılı cmk maddesindeki ilk düzenleme haksız tutuklama gözaltına alma yakalama arama el koyma işlemlerine karşı maddi ve manevi zararların devletten istenebileceğine ilişkindir ancak tarih ve sayılı yasanın maddesi ile fıkrada yazan haller dışında suç soruşturması veya kovuşturması sırasında kişisel kusur haksız fiil veya diğer sorumluluk halleri de dahil olmak üzere hakimler ve savcılarının verdikleri kararlar veya yaptıkları işlemler nedeniyle tazminat davaları ancak devlet aleyhine açılabilir şeklinde cmk maddesine getirilen ek fıkra ile yukarıdaki paragrafta belirtilen iş ve işlemler dışında da diğer tüm sorumluluk halleri de dahil edilmek suretiyle tazminat davası açılabileceği düzenlemesi getirilmiştir bu fıkra ile ceza mahkemesi yargıçlarının ve cumhuriyet savcılarının her türlü karar ve işlemleri nedeniyle cmk maddesine dayalı tazminat istemi yolu açılmış cmk maddesindeki istemin zarara uğrayanın oturduğu yer ağır ceza mahkemesince karara bağlanacağı düzenlemesi ile yargılamanın ağır ceza mahkemesinde görülmesi şeklindeki durum ortaya çıkmıştır her ne kadar yargılamaya ilişkin iş ve işlemleri davaya konu edilen hakimler ve davanın maliye hâzinesi aleyhine ikame edilmesi nedeniyle davalı sıfatlarının bulunmadığı anlaşılmış ise de yargıtay hukuk dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla vermiş olduğu esas karar sayılı gerekçeli kararında belirtildiği üzere ihbar olunanlar konumunda bulundukları anlaşılmıştır bu itibarla dosya kapsamından sınıf hakim oldukları anlaşılan ve yargılamaya konu iş ve işlemlerinin usul ve yasaya uygunluğunun denetlenmesine ilişkin olarak manevi tazminat davasının yürütülmesi gerektiği açıktır türkiye cumhuriyeti anayasasının vd maddeleri ile mahkemelerin bağımsızlığı ve hakim savcılık teminatı düzenlenmiş madde ile yargılamalarının mahkemelerin bağımsızlığı ve hakimlik teminatı esaslarına göre kanunla düzenleneceği belirtilmiştir bu düzenlemeye paralel olarak sayılı hakimler ve savcılar kanununun maddesi ile haklarında son soruşturma açılmasına karar verilenlerden sınıfa ayrılmış olanlarla ağır ceza mahkemeleri heyetine dahil bulunan hakim ve savcılarının son soruşturmalarının yargıtayın görevli ceza dairesinde görüleceği fıkra dışındaki hakim ve savcıların son soruşturmalarının ise yargı çevresi içinde bulundukları ağır ceza mahkemesinde yapılacağı hususu düzenlenmiştir belirtilen düzenlemeden anlaşılacağı üzere sınıfa ayrılmış hakim ve savcıları yönünden yargılamanın yargıtayda yapılması hakimlik teminatının gereğidir belirtilen açıklamalar ışığında sayılı hmk maddesindeki devlet aleyhine açılan tazminat davası ilk derece ve bölge adliye mahkemesi hâkimlerinin fiil ve kararlarındanesas sayısı karar sayısı dolayı yargıtay ilgili hukuk dairesinde yargıtay başkan ve üyeleri ile kanunen onlarla aynı konumda olanların fiil ve kararlarından dolayı yargıtay dördüncü hukuk dairesinde ilk derece mahkemesi sıfatıyla görülür dava bu dairenin başkan ve üyelerinin fiil ve kararlarından dolayı ise yargılama yargıtay üçüncü hukuk dairesinde yapılır verilen kararların temyiz incelemesi hukuk genel kurulunca yapılır temyiz incelemesine kararı veren başkan ile üyeler katılamaz şeklindeki düzenlemenin gerek anayasaya gerekse sayılı hakimler ve savcılar kanununa uygun şekilde getirilmiş olduğu kanaatine varılmıştır i̇lk derece ceza mahkemelerinde görevli hakimlerin fiil ve kararlarından dolayı açılacak tazminat davalarının ise sayılı yasa ile cmk maddesinde yapılan değişiklik ve cmk maddesindeki düzenleme ile birlikte davacının bulunduğu yer ağır ceza mahkemesinde görüleceğine ilişkin hususun yargılamada ihbar olunan konumundaki hakimlerin sınıf hakimler olması da dikkate alındığında anayasanın maddesindeki hakim teminatına aykırı olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır kaldı ki sayılı hmknun maddesinde ilk derece hukuk mahkemelerinde görevli hakimlerin fiil ve kararlarından dolayı açılacak tazminat davaları yargıtay ilgili hukuk dairesinde görüleceğine ilişkin hüküm ile birlikte değerlendirildiğinde ceza mahkemesi hakimleri ile hukuk hakimleri arasında bir eşitsizlik ortaya çıkarıldığı anlaşılmaktadır belirtilen durumun anayasanın maddesinde belirtilen eşitlik ilkesine de aykırı olduğu düşünülmüştür bu itibarla mahkememizde görülmekte olan davada tarafların ileri sürdüğü sayılı cmknun ve maddelerinin anayasaya aykırılık iddiası mahkememizce ciddi görülmekle anayasanın maddesi gereğince somut norm denetimi bakımından anayasa mahkemesine başvurma yoluna gidilmiş olup gereği ile başvuru sonucundan mahkememize de bilgi verilmesi hususu takdirlerinize sunulur | 904 |
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemleri̇ni̇ngerekçesi̇ yürürlüğün durdurulması istemini de içeren günlü dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir kisim genel açiklamalar i̇ptal davamızın konusu olan sayılı kanun anayasanın başlangıç hükümlerine cumhuriyetin temel niteliklerini belirleyen maddesine devletin temel amaç ve görevlerini belirleyen maddesine kanun önünde eşitliği düzenleyen maddesine anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğünü düzenleyen maddesine temel hak ve hürriyetlerin niteliğini belirleyen maddesine temel hak ve hürriyetlerin sınırlandırılmasını düzenleyen maddesine kişinin dokunulmazlığı maddi ve manevi varlığını güvence altına alan maddesine din ve vicdan hürriyetinin güvencesi maddesine bilim ve sanat hürriyeti başlıklı maddesine eğitim ve öğrenim hakkı ve ödevi başlığını taşıyan maddesine sosyal ve ekonomik hakların sınırı başlıklı maddesine vergi ödevi başlıklı maddesine kanunların teklif edilmesi ve görüşülmesi başlığını taşıyan maddesine milletlerarası andlaşmaları uygun bulma başlığını taşıyan madde delaletiyle uluslararası sözleşmelere i̇çtüzük başlığını taşıyan maddesine sayıştay başlıklı maddesine bütçenin hazırlanması ve uygulanması başlıklı maddesine ve nihayet planlama ilkesini düzenleyen maddesine i̇nkılap kanunlarının korunması başlıklı maddesine açıkça aykırılık teşkil etmektedir aşağıda ilgili kısımlarda açıklanacağı üzere sayılı kanun madde numaraları yukarıda belirtilen anayasa hükümlerine anayasa ile bağlantılı uluslararası kabullere açıkça aykırı olması ve kanunun görüşülmesi sürecinde yeni içtüzük hükümleri ihdas edilmiş olması sebebiyle iptali gereklidir türki̇ye cumhuri̇yeti̇ devleti̇ni̇n temel ni̇teli̇kleri̇ devletimizin şekli ve nitelikleri anayasasının ve maddelerinde belirtilmiştir devletin şekli başlıklı maddesi türkiye devleti bir cumhuriyettir cumhuriyetin nitelikleri başlıklı maddesi ise türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir şeklindedir anayasanın kurduğu siyasal düzen ve teşkilat ile devletin kuruluş ve işleyişi bu ilkelere dayandırılmıştır bu cümleden olarakesas sayısı karar sayısı millet iradesinin mutlak üstünlüğü egemenliğin kayıtsız şartsız türk milletine ait olduğu ve bunu egemenliği millet adına kullanmaya yetkili kılınan hiçbir kişi ve kuruluşun bu anayasada gösterilen hürriyetçi demokrasi ve bunun icaplarıyla belirlenmiş hukuk düzeni dışına çıkamayacağı kesin bir ifadeyle belirtilmiştir any başlangıç ayrıca hiçbir devlet organının ve kamu otoritesini kullanan makamın hukukun üstünde ve dışında olamayacağı üstünlüğün ancak anayasa ve kanunlarda bulunduğu belirtilerek hukukun üstünlüğü ve bağlayıcılığı ile hukuk devleti ilke ve esasları belirtilmiştir any başlangıç anayasanın maddesi ise bütün maddelerinin üstünlüğü ve bağlayıcılığını anayasa hükümleri yasama yürütme ve yargı organlarını idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır kanunlar anayasaya aykırı olamaz şeklinde kesin ifadelerle belirtmiştir devletimizin anayasada belirtilen niteliklerini altı başlık altında inceleyebiliriz türkiye cumhuriyeti devleti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı i̇çinde bir devlettir anayasanın maddesinde öngörülen toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı devletlerin varoluş sebebidir toplum huzuru hukuka ve insan haklarına saygılı bir yönetimle gerçekleşir toplumun huzuru kişilerin doğuştan varolan dokunulmaz devredilmez vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahip olmalarıyla sağlanabilir başkalarına zarar vermeyen toplumsal değer yargılarının kabul ettiği tercihlerin önlenmesi kişi üzerinde ve giderek toplumda baskıya dönüşür baskı altında bulunan hiçbir bireyin kendisinde var olan kabiliyetleri geliştirmesi mümkün değildir toplumun huzuru toplumu oluşturan bireylerin huzurlu mutlu ve özgür olmalarıyla mümkündür anayasamızın maddesinin gerekçesinde belirtildiği üzere milli dayanışma türkiye cumhuriyetinin bütün fertlerinin kaderde sevinçte ve üzüntüde ortak bölünmez bir bütün halinde yaşayan toplum anlayışını ifade eder milli dayanışma birlik ve bütünlüğü sağlaması ve devlete güveni temin etmesinin yanında sosyal ekonomik ve kültürel kalkınmanın önşartı ve gelişmiş ülke olmanın gereğidir adalet anlayışı insan hak ve özgürlükleri doğrultusunda devletin vatandaşlarına eşit davranması yolu ile toplumsal barışın gerçekleştirilmesini ifade eder esasen adalet kişiye layık veya müstahak olduğunu vermektir adalete aykırılık ise evrensel olarak kabul edilen insan hak ve özgürlüklerinin tanınmaması yada eşit olarak tanınmaması ve uygulanmamasıdır dava konusu sayılı kanunla getirilen düzenleme toplum huzurunun ve milli dayanışmanın bozulmasına sebep olduğu gibi aynı zamanda devletin vatandaşlarına adil davranması ilkesine de ters düşmektedir çünkü yukarıda da ifade edildiği gibi adalet devletin vatandaşlarına haklarını vermesini gerektirir öğrenim hakkı vatandaşların en doğal insan hakkıdır bunun engellenmesi adaletle bağdaşmazesas sayısı karar sayısı aynı şekilde bu kanunla getirilen vergilerde adalete tamamen aykırıdır türkiye cumhuriyeti devleti i̇nsan haklarına saygılı bağlı bir devlettir anayasanın başlangıç kısmında ve maddesinde türkiye cumhuriyetinin insan haklarına saygılı bir devlet olduğu vurgulanmış ve ayrıca maddesinde de devletin temel amaç ve görevleri türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü ülkenin bölünmezliğini cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır şeklinde belirtilmiştir anayasanın maddesinde ifadesini bulan insan haklarına saygılı anlatımında yeralan saygılı sözcüğünün saygı göstermekle yetinmek anlamında olmadığında kuşku yoktur gerçekten anayasanın maddesinde belirtilen demokrasiyi korumuş olmak için demokrasinin anayasada ve evrensel kurallarında belirtilen gereklerine uygun davranmanın insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için zorunlu şartların hazırlanması gibi gerekliliklerin devletin amaç ve görevleri olarak belirtilmiş olması insan haklarına bağlı bir devlet olduğunu açıkça ortaya koymaktadır bu temel ilkelerden sonra anayasa i̇kinci kısmını temel haklar ve ödevlere ayırmış olup bu ikinci kısmın birinci bölümünde temel hakların tümüne şamil olan genel hükümleri düzenlemiştir önemli olmaları nedeniyle temel hakların bazı ilkelerini burada zikrediyoruz bu ilkeler bundan sonraki tüm açıklamalara da ışık tutacaktır şöyle ki temel hak ve hürriyetlerin niteliğini belirleyen anayasanın maddesinde herkes kişiliğine bağlı dokunulmaz devredilmez vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir temel hak ve hürriyetler kişinin topluma ailesine ve diğer kişilere karşı sorumluluklarını da ihtiva eder denmektedir bu bölümde yer alan anayasanın maddesi temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması esaslarını sebeplerini şeklini ve sınırlama yetkisinin sınırlarını belirtmiştir anayasanın maddesine göre temel hak ve hürriyetler devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünün milli egemenliğin cumhuriyetin milli güvenliğin kamu düzeninin genel asayişin kamu yararının genel ahlakın ve genel sağlığın korunması amacıyla ve ayrıca anayasanın ilgili maddelerinde öngörülen özel sebeplerle anayasanın sözüne ve ruhuna uygun olarak kanunla sınırlanabilir temel hak ve hürriyetlerle ilgili genel ve özel sınırlamalar demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırı olamaz ve öngörüldükleri amaç dışında kullanılamazesas sayısı karar sayısı anayasanın temel haklar ve ödevler başlığını taşıyan ikinci kısmının genel gerekçesinde ve ayrıca madde gerekçelerinde tüm temel hak ve hürriyetlerin düzenlenmesinde milli hukukumuza dahil sayılan uluslararası antlaşma ve sözleşmeler özellikle i̇nsan hakları evrensel beyannamesi ve i̇nsan haklarını ve temel hürriyetlerinin korunmasına dair avrupa sözleşmesi ai̇hs gözönünde tutulmuştur hükmü yeralmıştır böylece anayasamız temel hak ve hürriyetleri demokratik toplumun gereklerine uygun bir biçimde düzenlemiş ve güvence altına almış öte yandan buna ek olarak tüm dünya milletlerinin birleşmiş milletler üyelerinin temel belgesi olan evrensel i̇nsan hakları bildirisi ile eihb tarafı bulunduğumuz ai̇hsni vs ilgili antlaşma ve sözleşmeleri iç hukukumuza dahil saymış ve bütün kanun hükümlerine esas alındığını belirtmiştir başka bir ifadeyle ulusalüstü supranational hukuk denilen mezkur insan hakları belgelerini ve hükümlerini iç hukukumuzun parçası haline getirmiştir bu ulusalüstü supranational hukuk belgeleri insan hakları ve demokratik hukuk devleti ilke kurum ve kurallarını yekdiğerinin olmazsa olmaz koşulu saymaktadırlar ünal şeref avrupa i̇nsan hakları sözleşmesi ankara sh xxx ve vd burada önemle vurgulanması gereken husus bir yandan hürriyetler sisteminin kendi içinde bir bütünlük ve dengeye bağlı bulunduğu öte yandan devletin diğer nitelikleri ve bu nitelikleri düzenleyen kurallarla da bütünlük uyum ve denge içerisinde bulunması gerektiği gerçeğidir hürriyetlerden yalnız birkaçına denge ve bütünlük düşünülmeden yapılan müdahale ve sınırlama özgürlükler sistemini bozacağı gibi özgürlükler sistemi ile diğer ilkeler arasındaki dengeler ve uyumlar düşünülmeden yalnız birine yapılan müdahale de tüm anayasal düzenin dengelerini bozar bundan dolayı yorumlarda uygun yorum esasına riayet etmek hukukun temel kuralıdır türkiye cumhuriyeti devleti demokratik bir devlettir demokrasi veya demokratik yönetim şekli değişik şekillerde tanımlanmakla birlikte avusturyalı ünlü hukukçu hans kelsenin eserinden yola çıkarak açık tartışma ortamında eşit seçim ve yarışma koşulları ve azınlık çoğunluk diyaloğu sonucunda seçimle halk tarafından belirlenen çoğunluğun azınlığın haklarını gözeten ve tüm insan haklarına saygılı bir biçimde yönetimidir şeklinde tanımlanabilir bundan dolayıdır ki demokrasilerde kanunların meclisten basit bir çoğunlukla geçmesi yeterli görülmemiş buna ilaveten ayrıca dengelerin sağlanması için azınlığın haklarının korunması da zorunlu görülmüştür anayasa mahkemesinin varlığının temel sebeplerinden biri de bunun teminidir birçok bilimsel kaynakta demokratik idarenin olmazsa olmaz ön şartları olarak bireyin insan olmasından kaynaklanan düşünce din ve vicdan hürriyeti ve katılım gibi devredilmez vazgeçilmez dokunulmaz temel hak ve hürriyetleri aynı koşullarda eşit muamele görme gibi eşitliği değişik görüş ve anlayışları ifade etme ve örgütlenme gibi çoğulculuğu her insan sosyal ve siyasal grubun görüş ve düşüncelerine karşı hoşgörülü davranmak olarak gösterilmektedir örneğin sudre droit international et europeen des droits de ihommeesas sayısı karar sayısı puf paris kapan münci kamu hürriyetleri ankara sayfa ünal age sh vd gi̇ri̇tli̇ i̇smetakgüner tayfun i̇dare hukuku i̇stanbul vd özbudun ergun türk anayasa hukuku ankara vd kaboğlu i̇ özgürlükler hukuku i̇stanbul vd demokrasinin bu vazgeçilmez ön şartları tarafı bulunduğumuz veulusalüstü supranational hukukumuzu meydana getiren anayasasının temel hak ve ödevlere ilişkin genel gerekçesi anayasanın maddesinin son fıkrası gereği iç hukukun bir parçası haline gelmiş olup doğrudan doğruya uygulanma kabiliyeti bulunan applicabilite directe avrupa i̇nsan hakları sözleşmesi ai̇hs ve diğer insan hakları sözleşmeve belgelerinde açıkça düzenlenmiştir keza ülkemiz avrupa konseyi statüsü ile bu şartları ve demokrasinin bütün kurum ve kurallarını işleteceğini taahhüt etmiş olup bilindiği gibi bu demokratik esaslardan sapma mezkur statünün maddesine göre üye devletlerin ihraç sebebidir ayrıca ve özellikle ai̇hs ile kurulmuş ve ülkemizin yargı yetkilerini kabul etmiş bulunduğu avrupa i̇nsan hakları komisyonu ai̇hk ve avrupa i̇nsan hakları mahkemesi ai̇hm demokrasinin yukarıda zikredilen asgari şartlarını çeşitli kararlarında vazgeçilmez nitelikler olarak sürekli bir biçimde vurgulamaktadır handyside birleşik krallık seri no paragraf aynı yönde sunday times birleşik krallık seri no paragraf castells i̇spanya seri no paragraf ayrıca doğru osman i̇nsan hakları avrupa i̇çtihatları i̇stanbul bu suretle demokratik yönetimin temel şartlarının çoğulculuk eşitlik değişik fikir ve inançlara karşı hoşgörü ve temel hak ve özgürlükler olduğunu vurgulamak gereklidir demokrasi terbiyesini ifade eden bu şartlar toplumsal barışın barış içinde bir arada yaşamanın asgari müşterekleridir türkiye cumhuriyeti laik bir devlettir laiklik anayasanın başlangıç kısmında temel ilke olarak belirtilmiş maddesinde cumhuriyetin değiştirilemez temel niteliklerinden birisi olarak düzenlenmiştir ancak laikliğin şart ve unsurlarını gösterebilecek olan bazı tanımlara yer vereceğiz vedele göre laiklik din hürriyetinin tanınması ve devlet yönetiminin tarafsızlığıdır başgi̇le göre laiklik devletin mevcut müesses dinlere karşı tarafsızlığı ve herhangi bir din veya mezhebin iç nizamına ve ibadet ahkam ve erkanına hiçbir surette müdahale etmemesidir ancak laik rejimde devlet dine karışmaz demek mesela türkiye gibi nüfusunun büyük bir ekseriyeti müslüman olan bir memlekette devlet dini teşkilata ve müslüman halkın dini ihtiyaçlarını temine yardım etmez demek değildir bir halk hükümetinin başta gelen prensibi halk için çalışmaktır binaenaleyh halkın dini ihtiyaçlarını düşünmek ve bunları temin etmek halk hükümetinin vazifesidir eğer bir memleket halkının ihtiyaçları sırf sağlık ve servet konfor ilim ve eğlenceden ibaret olsaydı devlet de yalnız bu ihtiyaçları düşünürdü halbuki buesas sayısı karar sayısı meyanda halkın dini ihtiyaçları da vardır ve bunların tatmini cemiyet için mühimdir devlet bu ihtiyaçlara da yardım etmeğe ve bunları düşünmeğe mecburdur başgi̇l ali fuat din ve laiklik i̇stanbul sh abadana göre laiklik dinin siyaset ve devlet işlerine karıştırılmamasını ve her vatandaş için vicdan hürriyetinin sağlanmasını gerektirir özeke göre laiklik devletin dinler arasında ayrıcalık gözetmeksizin hepsinin dinsel yayılma ibadet örgütlenme olanaklarının sağlanması ve devletçe korunması devletin ekonomik siyasal ve toplumsal yapısının dini inanç ve sistemlere uydurulmaksızın akılcı ve çağdaş bir biçimde sistemleştirilmesi demektir laik devlette iki temel unsurun gerçeklemesi zorunludur devletin temel yapısının düzeninin belirli bir dinin inanç sistemine ve görüşlerine göre biçimlendirilmemesi hiçbir dini görüş ve sistemin laik devlette uyulması ve kabulü zorunlu sistem olarak kabul edilmemesidir laik bir sistemde her din görüşlerini yaymak ibadetini ögürce yapmak örgütlenmek hakkına sahip olduğu gibi devlet bu hakların geçerliliğini sağlamak ve bu haklara karşı saldırıları engellemek zorundadır laik sistem din hürriyetini tanıyan ve savunan bir siyasal ve anayasal yapıyı gerektirir özek çetin ceza hukuku ve demokratik düzenin kurulmasında laiklik i̇lkesi i̇ühf atatürk i̇lkeleri sempozyumu i̇stanbul sh vd yargıtay ceza dairesi ve ceza genel kurulu da bu tanıma uygun kararlar vermiştir ve anayasanın maddesi son fıkrası ve diğer ilgili maddeleri çerçevesinde yol gösterici örnek içtihatlar ortaya koymuştur şöyle ki yargıtay ceza dairesi gün ve esas karar sayılı içtihadında laiklik genelde din ve devlet işlerinin ayrılığı olarak tanımlanmaktadır bu temel ilkeden hareketle anayasa din ve vicdan hürriyetini inanma ibadet cemaat oluşturma yayma öğrenme ve öğretme sağlama ve koruma any md dinler arasında tarafsız kalarak resmi bir devlet dini kabul etmeme din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetmeksizin vatandaşları kanun önünde eşit sayma any md görevlerini devlete yüklemiş ve dini otorite ile dini esas ve kuralların da devletin temel ve esas nizamlarına görev ve yetkilerine müdahalesini önlemiştir any md son keza yargıtay ceza genel kurulu da tarih ve esas karar sayılı içtihadında laikliği ve unsurlarını aynı şekilde kabul ve içtihat etmiştir yargıtay kararları dergisi nisan sayısı sh vd esas sayısı karar sayısı yargıtayın bu içtihadı istikrar kazanmış ve daha sonraki birçok kararlarında teyit edilmiştir yukarıdaki tanımlardan hareketle kısa ve özlü bir tanım vermek gerekirse laiklik devletin aralarında fark gözetmeksizin bütün dinlere saygı göstermesi ve fakat devlet işlerinin tanziminde dogmatik esasların değil ilim ve aklı esas almasıdır laiklik dinsizlik veya din düşmanlığı değil herkese ve her inanç mensubuna din ve vicdan hürriyeti tanımaktır görüldüğü gibi laikliğin temel unsuru din ve vicdan hürriyeti olarak karşımıza çıkmaktadır yukarıdaki tanımlarda laikliğin ve laik düzenin tanımak ve korumak zorunda olduğu din ve vicdan hürriyeti de tanımlanmış ve içeriği belirlenmiştir buna göre din ve vicdan hürriyeti belirli bir inanç ve dini görüşü benimsemek ve inanmak hakkını bu inanca bağlı ibadet tören ve ayini icra edebilme hakkını örgütlenmek ve cemaat oluşturmak hakkını dini görüşlerini inançlarını açıklamak yaymak ve ibadetlere katılmak hakkını devletten dini inançlara saldırıları önlenmesini talep hakkını dini düşünce açıklama ve yayma görüşünü benimsetmek bu amaçla propaganda yapmak öğrenmek ve öğretmek haklarını kapsamaktadır özek çetin i̇ühf mecmuası doğumunun yılında atatürke armağan i̇stanbul sh türkiye cumhuriyeti sosyal bir devlettir anayasamızın ve maddelerinde türkiye cumhuriyeti devletinin aynı zamanda sosyal bir devlet olduğu belirtilmiştir sosyal devlet milletin huzurunu sağlamak fertlerini mutlu kılmak aynı zamanda hayat mücadelesini kolaylaştırarak ferdin insan haysiyetine uygun bir ortam içinde yaşamasını sağlamakla yükümlüdür sosyal devlet her şeyden önce insana ve insanın düşünce hakkına saygılıdır ve bu sınırlar içerisinde ferdin hak ve hürriyetlerinin kullanılmasını sınırlayan engelleri ortadan kaldırmak onun başlıca görevleri arasındadır ferdin hayatında onun temel hak ve özgürlüklerden olduğu gibi yararlanmasını engelleyen sebepleri ortadan kaldırmak sosyal devletin görevidir anym in gerekçesi nitekim anayasa devletin temel amaç ve görevlerini düzenleyen maddesinde devletin temel amaç ve görevleri türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü ülkenin bölünmezliğini cumhuriyet ve demokrasiyi korumak kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleriesas sayısı karar sayısı kaldırmaya insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır şeklinde açıklıkla belirtilmiştir devlet anayasanın ve maddeleriyle açıkça yüklendiği sosyal amaç ve görevlerinin gerçekleştirilmesi için anayasanın temel hak ve hürriyetleri düzenleyen i̇kinci kısmının üçüncü bölümünü sosyal ve ekonomik haklar ve ödevlere ayırmıştır any bu cümleden olarak anayasa aralarında eğitim ve öğretim hakkı ve ödevini düzenleyen maddenin de bulunduğu yirmibeş madde ile sosyal ve ekonomik hakları oldukça ayrıntılı bir biçimde düzenlemiş fertlere sosyal hakları tanımış ve güvence altına almış bunların karşılığında madde ile devlete yüklediği görevlerin icabı olarak ayrıca herbir madde ile somut uygulanmalarını sağlamak üzere sosyal görevler vermiştir örneğin maddenin fıkrasında devlet maddi imkanlardan yoksun başarılı öğrencilerin öğrenimlerini sürdürebilmeleri amacıyla burslar ve başka yollarla gerekli yardımları yapar devlet durumları sebebiyle özel eğitime ihtiyacı olanları topluma yararlı kılacak tedbirleri alır bu anlamıyla sosyal devlet müdahale eden ve baskı yapan değil bireye hizmet eden onun ilgi istek ve yeteneklerine göre yöneleceği alanlardaki engelleri ortadan kaldırmakla yükümlü bir devlet anlayışını ifade eder özgürlüklerin gerçekleşebilmesi bireyler tarafından kullanılabilmesi için maddi ve manevi koşulların devlet güvencesi altına alınması gerekir anayasanın belirttiği gibi kişinin temel hak ve özgürlüklerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak bir biçimde sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmak insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli koşulları hazırlamak devletin görevlerindendir gözübüyük şeref anayasa hukuku ankara s sosyal devlet anlayışında devlet ekonomik ve kültürel kalkınmanın dengeli ve uyumlu bir biçimde hızla gelişmesini planlamakla yükümlüdür any o kadar ki bugün batıda sosyal devlet kavramının yanı sıra kültür devleti tabiri de kullanılmaya başlanmıştır türk eğitim sistemi alternatif eğitim sh ek görülüyor ki devletin sosyal olma vasfı onun kültürel kalkınmayı sağlayıcı tedbirleri almasını da zorunlu kılmaktadır bu anlamda sosyal devletin izleyeceği kültür ve eğitim politikaları bireylerin maddi ve manevi varlığının gelişmesine hizmet etmelidir bireylerin kültürüne eğitim ve öğrenimine engel olan bir devlet sosyal devlet olamaz türkiye cumhuriyeti bir hukuk devletidir hukuk devleti devletin tüm organlarının ve bütün eylem ve işlemlerinin hukuk kurallarına uygun olduğu vatandaşlarının hukuki güvenlik içinde bulunduğu bir devlettir anayasa mahkemesi çeşitli kararlarında bu kavramı birbirine yakın ifade ve içeriklerle tanımlamıştır örnek bir kararındaesas sayısı karar sayısı hukuk devleti insan haklarına saygılı ve bu hakları koruyan toplum yaşamında adalete ve eşitliğe uygun bir hukuk düzeni kurarak bu düzeni sürdürmekle kendisini yükümlü sayan tüm davranışlarında bütün eylem ve işlemlerinde hukuk kurallarına ve anayasaya uyan işlem ve eylemleri bağımsız yargı denetimine açık olan devlet demektir şeklinde tanımlamıştır anayasa mahkemesinin tarih ve amkd sayı cilt ankara bu cümleden olarak devletin yasama yürütme ve yargı organları ve idare makamları bütün eylem ve işlemlerinde hukuk kurallarına ve temel hak ve hürriyetlere bağlı kalacaklar hiçbirisi anayasa ve yasalarla kendilerine tanınmış yetki ve görev alanları dışına çıkmayacaklardır her bir devlet organının kullandığı yetkiler iktidar ve kamu kudretleri egemenliğin sahibi olan millete aittir millet bu egemenlik hakkını anayasada yetkili kıldığı organlar eliyle ve anayasanın ve yasaların çizdiği sınırlar dahilinde kullanır nitekim anayasanın maddesine göre egemenlik kayıtsız şartsız milletindir türk milleti egemenliğini anayasanın koyduğu esaslara göre yetkili organları eliyle kullanır egemenliğin kullanılması hiçbir surette hiçbir kişiye zümreye veya sınıfa bırakılamaz hiçbir kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz yukarıdan beri belirtilen cumhuriyetin niteliklerinin devlet faaliyetlerinin yürütülmesinde bu bağlamda yasama işlevinin yerine getirilmesinde gözardı edilemeyecek mihenk taşları olduğunda şüphe yoktur i̇ptali̇ni̇ i̇stedi̇ği̇mi̇z kanun maddeleri̇ ve sonuçlari tarih ve sayılı resmi gazetede yayınlanan sayılı kanun i̇lköğretim ve eğitim kanunu milli eğitim temel kanunu çıraklık ve meslek eğitimi kanunu milli eğitim bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun ile tarihli ve sayılı kanunda değişiklik yapılması ve bazı kağıt ve i̇şlemlerden eğitime katkı payı alınması hakkında kanun adını taşımaktadır adından da anlaşıldığı üzere sayılı kanun sayılı i̇lköğretim ve eğitim kanununu sayılı milli eğitim temel kanununu sayılı çıraklık ve meslek eğitimi kanununu sayılı milli eğitim bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanunu sayılı kanunu değiştirmekte ve bazı kağıt ve işlemlerden eğitime katkı payı alınmasına dair hükümler içermektedir bu cümleden olarak kanunun maddesi ile sayılı i̇lköğretim ve eğitim kanununun maddesinin fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir i̇lköğretim kurumları sekiz yıllık okullardan oluşur bu okullarda kesintisiz eğitim yapılır ve bitirenlere i̇lköğretim diploması veriliresas sayısı karar sayısı kanunun maddesi ile de sayılı milli eğitim temel kanununun maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir i̇lköğretim kurumları sekiz yıllık okullardan oluşur bu okullarda kesintisiz eğitim yapılır ve bitirenlere i̇lköğretim diploması verilir böylece her iki kanuna göre beş yıl süren ilköğretim kesintisiz ve yönlendirmesiz olarak sekiz yıla çıkarılmıştır oysa değiştirilen sayılı kanunun maddesi i̇lköğretim kurumları beş yıllık i̇lkokullar ile üç yıllık ortaokullardan meydana gelir i̇lkokulun son sınıfı bitirildiğinde i̇lkokul diploması ortaokulun son sınıfı bitirildiğinde ortaokul diploması verilir şeklinde beş üç yıldan oluşan iki kademeli bir sistem kurmuş bulunmaktaydı sayılı kanunun değiştirilen maddesinin fıkrası da kelime kelime aynı olan düzenlemeyi getirmekte idi kanunun bu yeni düzenlemesi kesintisiz eğitimle birlikte altıncı sınıftan itibaren öğrencilerin ilgi eğilim yetenek başarı ve tercihleri ve de küçüklerin kanuni temsilcilerinin tercihleri doğrultusunda değişik eğitim ve öğretim dallarına yönelmeleri ve yönlendirilmeleri imkanını ortadan kaldırmıştır böylelikle öğrencilerin ilgileri yetenekleri ve tercihleri doğrultusunda anadolu liseleri i̇mam hatip liseleri erkek ve kız teknik liseleri turizm meslek liseleri ticaret liseleri tarım meslek liseleri ve kız sanat okullarının orta kısımlarına ve ayrıca çıraklık eğitim merkezlerine bale ve konservatuar okullarına girmeleri hafızlık eğitimi almaları yabancı dil eğitiminin ortaokuldan başlama imkanı engellenmiş bulunmaktadır kanun sekiz yıllık zorunlu eğitimi kesintisiz hale getirmekle evvelce beş yıllık ilkokulu bitirenlerin yaygın eğitim sayılan berberlik mobilyacılık konfeksiyonculuk gibi esnaflık ve ticaret alanlarına kısa yoldan yönelme ve ebeveynlerinin yönlendirme hak ve imkanlarını da ortadan kaldırmıştır yeni düzenleme bir yandan da i̇mam hatip liselerinin ortaokul kısımlarını kapatmış ve bu yolla kişilerin kendilerinin ve küçüklerin de kanuni temsilcilerinin dini veya felsefi inançları doğrultusunda eğitim öğretim ve öğrenim haklarını ortadan kaldırmıştır sözkonusu yeni düzenleme ile altıncı sınıftan itibaren eğilimleri ve tercihleri başka eğitim branşlarına yönelmeyi gerektiren öğrenciler eğilimleri ve isteklerine aykırı ve başarı şansları olmayan tek tip öğretime zorlanmaktadır bu sonuç fırsat eşitliği ilkesini ihlal etmektedir yasanın getirdiği düzenleme ile öğrencilerin değişik eğitim ve öğretim dallarına yönelmelerini zorunlu kılan ilgi eğilim ve yetenekleri üç yıl boyunca dondurulmakta ve istek ve yaş grubu kabiliyetlerinin köreltilmesi sonucuna yol açmaktadır keza buna bağlı olarak kişilerin kendilerinin ya da küçüklerin kanuni temsilcilerinin istek ve tercihleri ve velayet hakkı engellenmektediresas sayısı karar sayısı ayrıca çok ağır ve külfetli hazırlık ve yarışma koşullarından geçerek seçilip gelen yetenekli çocuklarımızın anadolu liselerinin özel okulların ve ülkemizdeki yabancı okulların yabancı dil ağırlıklı ortaokul kısımlarına girmeleri ve yetenekleri istikametinde maddi ve manevi gelişmelerini sağlama hakları engellenmiştir üç yıl sonra harekete geçirilmesi düşünülen yetenek tercih ve başarının da birçok olumsuzlukla karşılaşacağı ve ülkemizin yarınının beyinlerinin gelişmesinin köreltilmiş olacağı gelişim psikolojisi biliminin verileriyle de doğrulanmış bulunmaktadır çeşitli eğitim dallarına giriş yollarının kapatılması ve tüm öğrencilerin tek müfredatlı genel eğitim dalına sevkedilmesi çağdaşlığın ve bilimselliğin esasları olan demokrasi ve çoğulculuğun gözardı edilmesi sonucunu doğurmuştur sayılı kanunun maddesiyle sayılı milli eğitim temel kanununun maddesi milli eğitim sistemi her bakımdan bu yöneltmeyi gerçekleştirecek biçimde düzenlenir bu amaçla orta öğretim kurumlarına eğitim programlarının hedeflerine uygun düşecek şekilde hazırlık sınıfları konulabilir hükmünü getirmektedir bu değişik madde ve fıkrada sözü edilen orta öğretim kurumları deyimi ile kastedilen meslek liseleri ile genel liselerdir zira orta öğretimin kademesi olan ortaokullar bu yeni düzenleme ile kaldırılmıştır meslek liselerinden bazıları halen genel liselerden bir yıl fazla yani dört yıl sürelidir bu düzenlemeyle getirilen hazırlık sınıflarıyla dört yıllık mesleki orta öğretim süresi beş yıla çıkarılacaktır bu düzenleme emsallerinden iki yıl fazla sürecek olan bu tür mesleki eğitim kurumlarını tercih etmeyi olumsuz yönde etkileyecektir burada şunu da ilave etmek gerekir ki sayılı kanunun maddesi ile getirilen düzenleme bir bakıma kanunun ve maddeleri ile getirilen düzenlemenin yanlışlığının ve haksızlığının toplumsal gereklere aykırılığının dolaylı bir ikrarı görünümündedir zira meslek liselerine bir yıllık hazırlık sınıfı ilavesine ihtiyaç duyulması ilköğretimin son üç yılında yapılmayan bir görevin sonradan telafiye çalışılması manasına gelmektedir bu ise yanlış bir tercihtir gençlerimizin yetişmesinde kendilerine uygun yaşta geliştirme hakkını engellemek manasını taşıdığı gibi diğer yandan da öğrenim ve yetişme süresini lüzumsuz yere uzatmak ve zorlaştırmak demektir sayılı kanun geçici madde deki düzenlemeleriyle anayasanın ve maddelerindeki esaslara aykırı olarak vergi ve vergi benzeri yükümlülükler getirmiştir kisim sayili kanun maddeleri̇ni̇n anayasaya aykiriliklari ve i̇ptal sebepleri̇ sayili kanunun ve maddeleri̇ anayasanin maddesi̇ne aykiridiresas sayısı karar sayısı kanunun ve maddeleri yukarıda sıralanan sonuçlarıyla öncelikle anayasanın eğitim ve öğrenim hakkı ve ödevini düzenleyen maddesine iki açıdan aykırıdır bu aykırılıklar aşağıda eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılma ve çağdaş bilim ve eğitim esaslarına aykırılık başlıkları altında incelenecektir eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılma anayasanın maddesinin fıkrası kimse eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz şeklinde emredici bir hüküm sevketmiştir bu maddede yer alan kelimelerin her biri başlı başına büyük önem taşımaktadır madde metninde yer alan öğrenim ile yoksun bırakılamaz kelimeleri üzerinde özellikle durmak gereklidir öğrenim sözcüğü kişinin içgüdüsel olarak var olan kişilik yapısına göre bilgi edinme hakkını ortaya koymaktadır yani bu hak edilgen olmayıp kişinin iç dünyasından kaynaklanan bilgi edinme hakkının yansımasıdır bu konuda devlete düşen görev kişinin öğrenme hakkını kullanacağı alanlardaki engelleri ortadan kaldırmaktır i̇şte yoksun bırakılamaz vurgusu ile bu gereklilik ifade edilmiştir türkiyenin de taraf olduğu aralık tarihli ekonomik sosyal ve kültürel haklara i̇lişkin uluslararası sözleşmenin maddesinde bu sözleşmeye taraf devletler herkesin eğitim görme hakkına sahip olduğunu kabul ederler eğitimin kişiliğin ve onur duygusunun tam olarak gelişmesine yönelik olacağını ve insan hakları ile temel özgürlüklerine saygıyı güçlendireceğini kabul ederler bu sözleşmeye taraf devletler bu hakkın tam olarak gerçekleştirilmesi amacı ile i̇lköğretimin herkes için zorunlu ve parasız olacağını orta öğretimin teknik ve mesleki eğitim dahil çeşitli biçimlerinin her önlem alınarak özellikle ücretsiz eğitimin giderek yaygınlaştırılması yoluyla herkese açık ve herkesçe görülebilir olmasını bu sözleşmeye taraf devletler ana babalarının ya da kimidurumlarda vasilerin devlet tarafından kurulanların dışında devletçe konmuş ya da onanmış belli eğitim ölçülerine uyan okullar seçme özgürlüklerine saygı göstermeyi ve çocuklarının kendi inançları doğrultusunda ahlak ve din eğitimi görmelerini sağlamayı üstlenir denmektedir bunun gibi avrupa i̇nsan hakları sözleşmesine ai̇hs ek birinci protokolün maddesi de aynı şekilde hiç kimse eğitim hakkından yoksun bırakılamaz hükmünü getirmiştir bilindiği üzere anayasanın temel haklar ve ödevler başlığını taşıyan kısmının genel gerekçesinde fıkra mezkur temel hak ve ödevlerin düzenlenmesinde türkiyenin imzalayıp onaylamış bulunduğu ve bu sıfatla milli hukukumuzaesas sayısı karar sayısı dahil sayılan uluslararası andlaşmalar ve sözleşmeler özellikle tarihli birleşmiş milletler i̇nsan hakları evrensel beyannamesi ve tarihli i̇nsan haklarının ve temel hürriyetlerin korunmasına dair avrupa sözleşmesi ai̇hs ülkemizde doğrudan doğruya uygulanma kabiliyetine sahip olduğu açıkça belirtilmiş olup anayasa mahkememiz de birçok kararlarında bunları ölçü norm veya referans norm olarak uygulamaktadır sayılı kanun yukarıda çeşitli bentlerde açıkladığımız gibi bütün öğrencileri yalnızca genel ve tek müfredatlı bir eğitim ve öğretim branşına yönlendirmiş ilgi eğilim ve yeteneklerine göre başka eğitim ve öğretim dallarına gitmeleri gerekenleri bu haklardan yoksun kılmıştır sayılı kanun çağdaş bilim ve eğitim esaslarına uygun olmadığıi̇çin anayasanın iii maddesine açıkça aykırıdır sayılı kanunun ve maddeleri öncelikle çağdaş bilim ve eğitim esaslarına aykırı olup anayasanın iii maddesini ihlal etmektedir anayasanın iii maddesi eğitim ve öğretimin çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre yapılmasını amirdir madde metninde geçen emredici ve bağlayıcı çağdaş bilim ve eğitim esasları öncelikle devlet ve devletin yasama ve yürütme organları için konulmuştur ve bağlayıcıdır zira anayasanın maddesinde belirtildiği ve yukarıda açıkladığımız şekilde devletimiz bir hukuk de | 4,155 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razlarin gerekçesi̇ ve tarihli başvuru kararlarının gerekçe bölümleri şöyledir anayasanın maddesinde cumhuriyetin temel nitelikleri arasında sayılan hukuk devleti insan haklarına saygılı ve bu hakları koruyucu adaletli bir hukuk düzeni kuran ve bunu sürdürmekle kendini yükümlü sayan bütün işlem ve eylemleri yargı denetimine bağlı olan devlettir kişi ve kuruluşların devlete güven duymaları maddi ve manevi varlıklarını korkusuzca geliştirebilmeleri temel hak ve özgürlüklerden yararlanabilmeleri ancak hukuk güvenliği ve üstünlüğünün sağlandığı bir hukuk devleti düzeniyle gerçekleştirilebilir yetkililerle güçlendirilmiş olan hukuk devletinin vergilendirme konusunda gerekli düzenlemeleri gerçekleştirirken hak ve özgürlükleri koruması devlete kaynak sağlamak amacıyla hukuksal ilkelerin yıpranıp yıkılmasına duyarsız kalmaması ve gelir elde edilmesi amacıyla hukuk devleti niteliklerinden vazgeçmemesi gerekir anayasaya aykırı olduğu görüşüyle iptali istenilen vergi mahkemesinde ibaresinin yer aldığı sayılı kanunun nci maddesinin nolu bendinde önce genel kural koyulmuştur buna göre bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce tarihinden önce yapılan ödemelerin bu kanun hükümlerine dayanılarak ret ve iadesi yapılamayacaktır ancak maddenin devamında bunun istisnası getirilmiştir bu istisna kanunun üncü maddesinin uygulanmasına yönelik bir istisnadır ki buna göre vergi mahkemesinde devam eden davalar için üncü madde hükmünden yararlanılmak üzere yapılan başvurular üzerine dava konusu olan bu tarhiyatlara karşılık kanunun yürürlük tarihinden önce ödenen tutarlar nakden veya mahsuben iade edilebilmektedir bu hükümde atıf yapılan kesinleşmemiş veya dava safhasında bulunan kamu alacakları başlıklı üncü maddeyi incelediğimizde kanun koyucunun mükelleflerin kesinleşmemiş veya dava safhasında bulunan kamu alacakları için de vergi barışı kanunundan faydalandırılmaları hususunda davanın safahatına göre bir ayrıma gittiği görülmektedir buna göre kanun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla vergi mahkemeleri nezdinde dava açılmış ya da dava açma süresi henüz geçmemiş olan tarhiyatlar ile itiraz ya da temyiz safhasında bulunan veya itiraz ya da temyiz süreleri henüz geçmemiş olan tarhiyatların vergi barışı kanunundan faydalandırılma koşulları ödenecek vergi yüzdeleri açısından farklılaştırılmıştır fakat önemli olan husus şudur ki madde ile ilk derece mahkemesi olan vergi mahkemesindeki yargılaması tamamlanmış olduğu halde itiraz veya temyiz safhasında bulunan tarhiyatlar için de vergi barışı kanunundan yararlanma hakkı getirilmiştir sayılı yasanın üncü maddesi ile temyiz veya itiraz safhalarında bulunan davalara konu tarhiyatlar için mükelleflere bu hak verilmişken aynı yasanın nci maddesinin nolu bendinde yer alan vergi mahkemesinde ibaresi ile bu mükellefler arasında bir ayrıma gidilmiştir uyuşmazlığı temyiz ya da itiraz safhasında bulunan mükelleflerden bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce vergilerini cezalarını gecikme faizlerini ödemiş olanların üncü maddeden faydalanmaları amacıyla başvurmuş olsalar dahi yaptıkları bu ödemelerin nakden veya mahsuben iadesi yapılmayacaktır bunun diğer anlamı bu mükellefleresas sayısı karar sayısı davalarından vazgeçseler dahi vergi barışı kanununun üncü maddesi hükmünden faydalanamayacaklardır bu durum uyuşmazlığı temyiz veya itiraz safhasında olup da bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce vergisini cezasını faizlerini ödeyen mükellefler aleyhine bir sonuç doğurmakta olup kanun hükmünün vergiyi zamanında veya zamanından önce ödememeyi teşvik edici mahiyette olduğu görülmektedir böyle bir sonucun ise anayasanın nci maddesinde ifade edilen hukuk devleti uncu maddesinde ifade edilen eşitlik ilkesi ve üncü maddesinde ifade edilen vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı ilkesine uygun bulunmadığı görüşüne varılmıştır i̇ptale konu edilen yasa maddesinin her ne kadar ülke ekonomik koşullarının gerektirdiği finansman ihtiyacının karşılanması için konulduğu düşünülse dahi yetkilerle güçlendirilmiş devlet gücünün temel öğelerinden başlıcası olan vergilendirme adaletli davranışın ve hukuk güvenliğinin en belirgin biçimde yansıdığı alan olup bu alanda yapılacak olan yasal düzenlemelerin adaletsizliğe ve eşitsizliğe yer vermeyecek nitelikte olması gerekir salt devlete kaynak sağlamak amacıyla yukarıda değinilen ilkelere duyarsız kalınarak ve vergi alanındaki güveni azaltacak şekilde yapılan yasal düzenlemelerin hukuk devleti nitelikleriyle bağdaştığından söz edilemeyeceği gibi vergi yükünün ağırlaştırılması ve güvenilir olmayan vergi sistemlerinin uygulanması halinde vergi gelirlerinin azalmasına yol açılacağı vergi biliminin ilkelerindendir yukarıda açıklanan nedenlerle mahkememizin bakmakta olduğu davada dava konusu işlemin dayanağını oluşturan ve davanın çözümünde doğrudan etkisi bulunan sayılı vergi barışı kanununun nci maddesinin nolu bendinde yer alan vergi mahkemesinde ibaresinin anayasanın nci uncu ve üncü maddelerine aykırılık oluşturduğu kanısına varması üzerine bu düzenlemenin iptali istemiyle konunun anayasa mahkemesine intikal ettirilmesine bu kararla birlikte dava dosyasının onaylı örneğinin anayasa mahkemesine gönderilmesine ve anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davanın geri bırakılmasına türkiye cumhuriyeti anayasasının ve sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesi uyarınca oybirliğiyle karar verildi | 667 |
esas sayısı karar sayısı i̇ptal i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinde açıklanan iptal gerekçesi özetle şöyledir günlü sayılı yasanın maddesi ile sayılı yükseköğretim yasasına ek madde olarak yürürlükteki kanunlara aykırı olmamak kaydı ile yükseköğretim kurumlarında kılık ve kıyafet serbesttir biçiminde bir hüküm eklenmiştir aynı yasanın geçici maddesi ile de bu kanunun yürürlüğe girmesinden önce yükseköğretim kurumlarında kılık ve kıyafet ile ilgili olarak verilmiş her türlü disiplin cezaları bütün hüküm ve sonuçlarıyla birlikte ortadan kalkar şeklinde ek madde yi tamamlayan bir başka hüküm getirilmiştir kılık ve kıyafeti serbest bırakmak bir başka deyişle şeri kurallara göre örtünmeyi sağlayacak bir kılık ve kıyafet serbestisine ulaşma daha özel ve güncel biçimi ile türbanı ve baş örtüsünü yükseköğretim kurumlarında serbest bırakma çabalan devrimlerin temeli ve esası olan lâiklikle onun getirmekte olduğu çağdaş düzeni delme çabası olup bu karşı devrim sürecinin bir parçasını oluşturmaktadır yükseköğretim kurumlarındaki kılık kıyafet konusu yıllardan beri ülkemizin gündemindedir önce idare mahkemelerinin ve danıştayın kararlarına konu olmuştur i̇dare mahkemelerinin ve danıştayın kararlan karşısında serbesti sağlanamayınca yasal düzenleme ile amaca ulaşılmaya çalışılmıştır i̇lk olarak sayılı yasa ile bir düzenleme yapılmıştır ancak bu yasa zamanın cumhurbaşkanınca bir daha görüşülmek üzere türkiye büyük millet meclisine iade edildiğinden yürürlüğe girememiştir daha sonra günlü sayılı yasa çıkarılmıştır bu yasa da zamanın cumhurbaşkanı tarafından yapılan başvuru sonucu anayasa mahkemesince iptal edilmiştir tüm bunlara karşın şimdiki davamıza konu olan günlü sayılı yasa çıkarılmıştır konuya aydınlık getirme ve olayın gerçek mahiyetini amaç ve kapsamını gereğince sunabilme bakımından lâik düşünceye aykırı kılık kıyafet konusundaki girişimlerin geçirdiği aşamaları ve amacı gerçekleştirme doğrultusundaki çabaların nasıl bir bütünlük ve bağlantı içinde bulunduğunu sergileyen danıştayın kararlarından alman kimi bölümler aşağıdadır kendi toplumsal çevrelerinin baskısına ve göreneklerine boyun eğmeyecek ölçüde eğitim gören kızlarımızın ve kadınlarımızın sırf lâik cumhuriyet ilkelerine karşı çıkarak dine dayalı bir devlet düzenini benimsediklerini belirtmek amacı ile başlarını örttükleri bilinmektediresas sayısı karar sayısı bu kişiler için başörtüsü masum bir alışkanlık olmaktan çıkarak kadın özgürlüğüne ve cumhuriyetimizin temel ilkelerine karşı bir dünya görüşünün simgesi haline gelmektedir danıştay dairesinin günlü sayılı günlü sayılı günlü sayılı kararları zamanın cumhurbaşkanının günlü sayılı yasayı geri gönderme gerekçesinin konuyla ilgili bölümü de şöyledir gerek öğretim elemanlarına ve gerekse öğrencilere tanınan sınırsız kılık ve kıyafet serbestisi atatürk ilke ve inkılâpları ve medeniyetçiliği ile bağdaşmayacağı gibi öğretim elemanları ve öğrencilerin çarşaf peçe parka şalvar şort potur ve gece elbisesi gibi görüş ve inanışlarını simgeleyen kıyafetlerle veya büyük çoğunluğun hiçbir zaman kabul edemeyeceği saç ve sakal biçimiyle yükseköğretim kurumlarına gelmelerini gençler arasında sosyal görüş ve inanış din ve mezhep ayrılığım tahrik ve teşvik edecek üniversiteler ve üniversite öğretim elemanlarıyla öğrencileri arasında farklılaşmalara değişik şekilde cephelere ve kamplara bölünmelere ve bunun sonucu çatışmalara neden olacak ve bu durumda sınırsız hak olan kılık kıyafet özgürlüğü devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünün milli egemenliğin milli güvenliğin kamu düzeninin ciddi şekilde bozulmasına neden olabilecektir kaldıki kılık ve kıyafetin yükseköğretim kurumlarında bu şekilde hiçbir sınırlamaya tâbi olmaksızın serbest bırakılması bundan sonra da bu uygulamaların başta kamu görevlileri olmak üzere tüm öğretim eğitim kuruluşlarına yansımasına önayak olacak kılık ve kıyafetle ilgili diğer yasal düzenlemeler kalkacak ve anayasal kurumlar da dahil toplumun her kesiminde bir kargaşa meydana gelecektir toplumun değişik statülerinde bulunan bireyleri bir kenara bırakarak ve üniversitelerin özerklik ilkesine dayanılarak yükseköğretim elemanlarıyla öğrencilerin kılık ve kıyafetleri serbesttir bunlar kısıtlanamaz şeklinde bir düzenlemeye gitmek hukuk tekniği ile bağdaştırılması güç bir düzenlemedir kaldıki anayasanın uncu maddesinde sözü edilen özerklik sadece bilimsel özerklik olup yükseköğretim kurumlarında kılık ve kıyafetin bazı düzenlemelerle sınırlandırılması bu özerkliği ortadan kaldıran veya zedeleyen nitelikte değildir atatürk düşünce ve görüşleri doğrultusunda aydın uygar cumhuriyetçi gençler yetiştirmekle bazı kuralları öğretmek ve benimsetmekle görevli çağdaş eğitim ve öğretim esaslarına dayanan yükseköğretim kurumlarının bu düşünce ve çağdaş uygarlıktan ödün vermesi düşünülemez sorun cumhurbaşkanının geri gönderme işlemi ile de kapanmamıştır günlü sayılı sayılı yükseköğretim kanununun üncü maddesinin değiştirilmesi ve bu kanuna bir ek ve dört geçici madde eklenmesine dair kanun çıkartılmıştır bu yasanın maddesi ile sayılı yasaya şu madde eklenmiştir ek madde yükseköğretim kurumlarında dershane laboratuar klinik poliklinik ve koridorlarında çağdaş kıyafet ve görünümde bulunmak zorunludur dini inanç sebebiyle boyun ve saçların örtü veya türbanla kapatılması serbesttiresas sayısı karar sayısı bu kez sayılı yasanın bu hükmü hakkında cumhurbaşkanı tarafından iptal davası açılmıştır anayasa mahkemesi aşağıdaki gerekçelerle bu hükmün anayasanın başlangıç bölümüne üncü maddelerine aykırılığını saptayarak iptaline karar vermiştir bundan sonra günlü sayılı yasa çıkarılmıştır yasanın nci maddesi ile sayılı yükseköğretim kanununa eklenen ek madde yürürlükteki kanunlara aykırı olmamak kaydı ile yükseköğretim kurumlarında kılık ve kıyafet serbesttir biçimindedir madde esas itibariyle yükseköğretim kurumlarında kılık vr kıyafetin serbest bırakılmasını öngörmektedir yürürlükteki kanunlara aykırı olmamak kaydı halen yükseköğretim kurumlarında öğrenim gören öğrencilerin kılık kıyafetlerini düzenleyen bir yasanın bulunmaması karşısında kılık kıyafet serbestisini sınırlayıcı nitelikte değildir kaldıki yasalar yürürlükten kaldırılabileceği gibi değişikliklere de uğrayabilirler burada asıl olan yasaya değil anayasaya aykırı olmamaktır bu durumda ek madde yükseköğretim kurumlarında öğrenim gören öğrenciler için kılık kıyafet yönünden tam bir serbesti getirmiştir cumhurbaşkanı tarafından bir daha görüşülmek üzere tbmmne gönderilen sayılı yasanın maddesi ile sayılı yasaya eklenen ek maddedeki anayasanın üncü maddesinde yer alan inkılâp kanunlarına aykırı olmamak kaydı ile yükseköğretim kurumlarında öğretim elemanları ile öğrenciler için kılık kıyafet serbesttir bu konu ile ilgili olarak kişi veya kurumlarca sınırlayıcı işlem yapılamaz karar alınamaz biçimindeki madde ile dava konusu ek madde arasında sonuç olarak işin özü ve esası bakımından herhangi bir fark bulunmamaktadır cumhurbaşkanının geri gönderme yazısında ayrıntılı biçimde belirtildiği üzere ve sayılı yasalarla sayılı yasaya eklenen ek madde yükseköğretim kurumlarında öğrenciler için kılık kıyafet yönünden tam bir serbesti getirmişti ek madde de aynı sonucu ve aynı amacı gerçekleştirmektedir sonuç bakımından her üç yasa bu amacı gerçekleştirmek için çıkarılmıştır amaç yükseköğretim kurumlarında başörtü veya türbanı serbest bıraktırmaktır dava konusu kural türbanı ve başörtüsünü serbest bıraktığı gibi çağdaş kılık kıyafetle bağdaşmayacak dinsel inanç gereği kıyafetlerin giyilmesine de olanak sağlamaktadır bu nedenle anayasaya aykırılığı daha kapsamlı ve daha yoğundur bu yasanın yükseköğretim kurumlarında başörtüsünü ve türbanı serbest bırakmayı hattâ dinsel inanç gereği giyilmesi gereken başkaca kılık kıyafetin giyilmesine de imkan sağlamayı amaçladığı maddenin meclisteki görüşülmesinden de anlaşılmaktadıresas sayısı karar sayısı dava konusu hükmün yasalaşmasına çaba harcayan ve ona destek vererek bu yasalaşmayı gerçekleştiren siyasi partiler türbanın serbest bırakılmasını amaçlamışlardır vicdan dini inanç ve kanaat hürriyetinin dini inanca göre amel etme davranma hareket etme özgürlüğünü de içerdiğini bu nedenle yükseköğretim kurumlarında dini inanca göre örtünmenin anayasaya aykırı olmadığını tam aksine örtünmeyi yasaklamanın anayasaya aykırı olduğunu ileri sürmekte ve bu nedenle yükseköğretim kurumlarında kılık kıyafetin serbest olması gerektiğini belirterek bu hükmü bu amaçlarla desteklediklerini ortaya koymaktadırlar kaldıki ek madde tbmm genel kuruluna genel ahlâk adap ve yürürlükteki kanunlara aykırı olmamak kaydı ile yükseköğretim kurumlarında kılık kıyafet serbesttir biçiminde sunulmuş iken anap grup sözcüsü ve diğer anaplı milletvekillerince verilen bir önerge ile madde metninden genel ahlâk adap sözcükleri çıkartılmıştır değişikliğin serbestinin tam anlamı ile işlemesini sağlamak amacı ile önerildiği önergenin gerekçe bölümünde aynen belirtilmiştir öte yandan ek madde ile ilgili genel ahlâk ve âdaba çağdaş görünüme ve yürürlükteki yasalara aykırı olmamak ideolojik bir anlam ve amaç taşımamak kaydı ile yüksek öğretim kurumlarında kılık ve kıyafet serbesttir her kurumun akademik özellik ve zorunluluğu gözönünde bulundurularak üniversite senatolarınca yönetmelikler çıkartılır şeklindeki değişiklik önergesi de reddedilmiştir açıkça görülmektedir ki bu hüküm yükseköğretim kurumlarındaki öğrencilerin kılık kıyafetlerini ve yükseköğretimdeki dine dayalı bir devlet oluşturma düşüncesinin simgesi haline gelen türban veya başörtüsünü ve dini inanca göre örtünmeyi ve dini inanca göre giyinmeyi serbest bırakmakta böylece dava konusu kural idare mahkemesi ve danıştay kararlarını sayılı yasanın maddesiyle sayılı yasaya eklenen ek maddeyi iptal eden anayasa mahkemesi kararını ve bütün bu kararların gerekçelerini geçersiz kılmakta yok saymaktadır yukarıdan beri sunulan nedenler değerlendirildiğinde ve dava konusu olan bu hükmün amaç ve içerik açısından diğerlerinden bir farkı bulunmadığı dikkate alındığında anayasa mahkemesinin ve diğer yargı organlarının vermiş olduğu kararlardaki gerekçeler ve cumhurbaşkanının geri gönderme yazısında açıklanan esaslar inceleme konusu hükmün anayasa ya aykırılığı yönünden de aynen geçerli olan gerekçelerdir dava konusu hükmün anayasanın hangi maddelerine aykırı bulunduğu konusuna geçmeden önce atatürkün kıyafet devrimine biraz daha açıklık getirmekte yarar olduğuna inanmaktayız atatürkçülük daha ilk başta belirtildiği gibi çağdaşlaşmayı uluslaşma bilincinin gerçekleşmesini ulusal egemenliği ulusal tam bağımsızlığı amaçlayan tüm bunların gerçekleşmesini ilim teknoloji ve aklın önderliğinde sürdüren gerçekçi ve dinamik yapıya sahip bir sistemdir atatürkçülüğün temelinde uygarlık yolunda sürekli başarı ve sürekli yenileştirme yataresas sayısı karar sayısı bu sistemin temel dayanağını ve ana doğrultusunu lâiklik oluşturur böyle bir sistemde yaşamın her alanında lâiklik egemendir devleti ve toplumu düzenleyen kurallar teokratik esaslara değil bilimsel esaslara dayanmak zorundadır bu nedenle atatürkün gerçekleştirdiği hukuk devrimi kültür devrimi kıyafet devrimi dil devrimi gibi devrimler hep lâiklik doğrultusunda lâik esasa dayandırılarak gerçekleştirilmiştir bu anlamda atatürkçü düşünce sisteminde yaşamın her alanında lâiklik egemendir böyle bir anlayışta toplumun tüm kurumlan yeniden oluşturulurken bir insanın dünya görüşünü simgeleyen dış görünüşünün yani kılık ve kıyafetinin çağdaşlaştırılmaması düşünülemez bu nedenlerle yeni türkiye cumhuriyeti kurulurken olaya sıradan bir konu olarak bakılmamış devletin dayanacağı temel esaslar açısından soruna yaklaşılmıştır kıyafet ülkemiz açısından bir devrim sorunudur anayasanın maddesine aykırılık gerekçesi dava konusu hüküm yükseköğretim kurumlarında kılık kıyafeti tümüyle serbest bırakmaktadır daha açık bir anlatımla türban ve başörtüsünü serbest bırakmayı amaçlamaktadır bu serbesti dini inanç gereği giyilebilecek her türlü kıyafeti de kapsamaktadır anayasa mahkemesinin iptal kararına konu olan hükümde her ne kadar dini inanç sebebiyle boyun ve saçların örtü veya türbanla kapatılması serbesttir denilmekte ise de işin niteliği yönünden bu ibare dava konusu hükümden farklı bir şey getirmemektedir her iki hükmün amacı aynıdır dava konusu metinde dini inanç sebebiyle sözcüklerinin yer almaması işin niteliği açısından bir önem taşımamaktadır çünkü anayasa mahkemesinin günlü esas karar sayılı iptal kararında lâikliğin türk devriminin cumhuriyetin özü ve ulusal yaşamın temeli olduğu bir gerçektir dinsel inanç gereği sözcükleri kullanılmasa da cumhuriyetin niteliklerine yönelik bu amaç ve anlamdaki dinsel kaynaklı düzenlemelerle girişimler anayasa karşısında geçerli olamaz özgürlükler anayasa ile sınırlıdır anayasadaki lâiklik ilkesine ve lâik eğitim kuralına karşı eylemlerin demokratik bir hak olduğu savunulamaz anayasal ayrıcalığa sahip lâiklik ilkesi demokrasiye aykırı olmadığı gibi tüm hak ve özgürlüklerin de bu ilke temel alınarak değerlendirilmesi zorunludur denilmektedir böylece dinsel inanç gereği sözcükleri kullanılmadan kıyafetin tümüyle serbest bırakılmasının aynı şekilde anayasaya aykırı olduğu bu kararda özenle belirtilmiştir görülmektedir ki anayasa mahkemesince iptal edilen bir hüküm yeniden yasalaştırılmıştır bu durum anayasanın maddesindeki anayasa mahkemesi kararları yasama yürütme ve yargı organlarını idare makamlarını gerçek ve tüzelkişileri bağlar biçimindeki hükme tamamen aykırıdıresas sayısı karar sayısı anayasanın başlangıç bölümü ile ve maddelerine aykırılık gerekçesi anayasanın başlangıç bölümünün altıncı paragrafında kuvvetler ayrımının devlet organları arasında üstünlük sıralaması anlamına gelmeyip belli devlet yetkilerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medeni bir işbölümü ve işbirliği olduğu ve üstünlüğün ancak anayasa ve kanunlarda bulunduğu anayasanın maddesinde yasama yetkisi türk milleti adına türkiye büyük millet meclisinindir bu yetki devredilemez anayasanın maddesinde ise yargı yetkisi türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır denilmektedir dava konusu hüküm idare mahkemesi danıştay ve anayasa mahkemesi kararlarını bir bakıma yok saymakta ya da bu kararların sonuçlarını ortadan kaldırmaktadır bu biçimi ile yasama organı yasama yürütme ve yargı işbölümüne aykırı davrandığı gibi yargı kararlarını yasal düzenleme ile ortadan kaldırarak kendisine üstünlük sağlamakta ve böylece yargıya ait bir alana müdahale ederek kuvvetler aykırılığı ilkesine ters düşmektedir bütün bu nedenler karşısında dava konusu hüküm anayasanın başlangıç bölümünün anılan paragrafı ile anayasanın ve maddelerine aykırıdır i̇ptali gerekir öte yandan anayasanın başlangıç bölümünün üçüncü dördüncü yedinci ve sekizinci paragraflarında atatürk devrimlerine ve onun ilkelerine bağlılık çağdaş uygarlık düzeyine ulaşma azmi hiç bir düşünce ve görüşün atatürk milliyetçiliği atatürk ilkeleri ve devrimleri ile medeniyetçiliği karşısında korunamayacağı lâiklik ilkesinin gereği olarak kutsal din duygularının devlet işlerine ve politikaya karıştırılamayacağı her türk vatandaşının medeniyet ve hukuk düzeni içinde onurlu bir yaşam sürdürme maddi ve manevi varlığını bu yönde geliştirme hak ve yetkisine sahip olduğu i̇lke olarak açıkça benimsenmiştir anayasanın tüm maddeleri bu ilke ve esaslar doğrultusunda yorumlanıp değerlendirilecektir çağdaş giyim atatürk milliyetçiliği atatürk ilkeleri ve atatürk devrimleri ile uygarlığın vazgeçilmez bir parçasıdır i̇ster dini inanç gereği olsun isterse başka nedenlerle olsun kıyafetin çağdaş görünüme ters düşmesi anayasanın başlangıç bölümündeki esaslar karşısında mümkün değildiresas sayısı karar sayısı kaldıki iptali istenen bu düzenleme ile dini inanç gereği başın ve boyunun türban veya başörtüsü ile örtülmesi serbest bırakıldığı gibi dini inançlara göre giyilebilecek diğer kıyafetler de serbest bırakılmıştır bu durum lâikliğe atatürk devrim ve ilkelerine çağdaş uygarlık düzeyine ulaşma azmine vatandaşın uygarlık ve hukuk düzeni içerisinde onurlu bir yaşam sürdürme maddi ve manevi varlığını bu yönde geliştirme hak ve yetkisine tümüyle aykırı düşmektedir gerek bu gerekçeler gerek bu bölümde sunulan öteki nedenler karşısında dava konusu hüküm anayasanın başlangıç bölümü hükümlerine açık biçimde aykırı bulunmaktadır bu yüzden de iptali gerekir anayasanın maddesine aykırılık gerekçesi anayasanın nci maddesinde türkiye cumhuriyeti atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik lâik ve sosyal bir hukuk devletidir denilmektedir görülüyor ki bu madde anayasanın başlangıç bölümündeki temel ilkelere yollama yaptığı gibi türkiye cumhuriyetinin atatürk milliyetçiliğine bağlı demokratik lâik ve sosyal bir hukuk devleti olduğunu da belirlemektedir dava konusu kural ile getirilen kıyafet serbestisi dini inanç gereklerine uygun olan kılık kıyafetin kullanılmasına olanak sağlamakta bu yolla dinsel kuralların yaşamı düzenlemesine kapı açılmaktadır bu durum lâikliğe ve lâik anlayışın gereği olan çağdaş giyim esasına aykırıdır i̇çerik ve amaç yönünden iptali istenilen hüküm ile i̇dare mahkemesi kararına konu olan idari kararlar anayasa mahkemesinin iptal kararına konu olan yasa hükmü ve cumhurbaşkanının bir daha görüşülmek üzere geri gönderdiği yasal düzenleme arasında hemen hiç bir fark bulunmamaktadır bu nedenle i̇dare mahkemesi danıştay ve anayasa mahkemesi kararlarındaki tüm gerekçeler ile cumhurbaşkanının iade yazısındaki gerekçeler bu dava açısından da aynen geçerli bulunmaktadır tüm bu nedenler karşısında dava konusu hüküm anayasasının maddesine de aykırıdır i̇ptali gerekir anayasanın maddesine aykırılık gerekçesi anayasanın maddesi vicdan dini inanç ve kanaat hürriyeti ile ibadet hürriyeti dışında bunlara bağlı olarak kılık ve kıyafetle ilgili bir düzenlemeyi içermemektedir zira lâiklik devletin tüzelkişiliği ile doğrudan ilgili olup devletin resmi bir din sahibi olmaması biçiminde açıklanmaktadır bu durumda devlet kuruluşlarında dini inanç ve düşünce sebebiyle belli kişilere dini inanışa göre kıyafet serbestisi tanınması anayasanın maddesinde belirtilen din ve vicdan hürriyetini aşan ve lâiklik ilkesiyle tamamen çatışan bir durum göstermektedir bu yönden anayasanın maddesine de aykırıdır i̇ptali gerekiresas sayısı karar sayısı anayasanın maddesine aykırılık gerekçesi anayasanın maddesi maddenin gerekçesinde de belirtildiği üzere devrim yasalarını anayasanın korumasına almıştır anayasanın bu kuralında türk toplumunu çağdaş uygarlık düzeyinin üstüne çıkarma düşünce ve azmi ile lâik düşüncenin anayasada belirlenmiş tüm temel ilkelere egemen olduğu açık biçimde belirtilmiştir i̇çeriği ve amacı yukarıda sunulan dava konusu hüküm hem maddenin esaslarına ve hem de bu maddenin korumaya aldığı yasalardan şapka i̇ktisâsı hakkında kanun ile bazı kisvelerin giyilemeyeceğine dair kanunun simgeledikleri çağdaş ve lâik kıyafet anlayışına aykırıdır gerek bu nedenle ve gerek yukarıda sözü edilen i̇dare mahkemesi danıştay ve anayasa mahkemesi kararları ve cumhurbaşkanının geri gönderme yazısı karşısında dava konusu hüküm anayasanın maddesine de aykırıdır i̇ptali gerekir anayasanın maddesine aykırılık gerekçesi i̇ptali istenen hüküm ile yalnızca yükseköğretim kurumlarında kıyafet serbestisi getirilmektedir bilindiği gibi diğer kuruluşlar için böyle bir serbesti söz konusu değildir bu farklı düzenlemeyi gerektiren farklı bir gerekçe farklı bir dayanak yoktur bu nedenle dava konusu hüküm eşitlik ilkesi ile bağdaşmamaktadır dava konusu hüküm anayasanın uncu maddesine de aykırıdır i̇ptali gerekir yasanın geçici maddesinin anayasaya aykırılığı gerekçesi yasanın bu maddesi bu yasanın yürürlüğe girmesinden önce yükseköğretim kurumlarında kılık ve kıyafetle ilgili olarak verilmiş her türlü disiplin cezalarını bütün hüküm ve sonuçlarıyla birlikte ortadan kaldırmaktadır bu hüküm disiplin suçu işlemiş öğrenciler arasında ayrıcalık yaratan bir hükümdür devletin temel düzenine egemen olan lâiklik ilkesine atatürk devrimlerine aykırı davranışlar nedeniyle disiplin cezası alanların bu cezaları kaldırılırken bundan çok daha az sakıncalı nedenlerle disiplin cezası alanların bu cezalarının uygulanmasına devam edilecektir böyle bir hüküm kılık kıyafetle ilgili olarak disiplin suçu işlemiş olanlara bir ayrıcalık tanıma anlamını da taşımaktadır ve anayasaya açık bir aykırılıktır bu nedenle maddedeki kılık ve kıyafet ile ilgili olarak sözcüklerinin iptali gerekir | 2,555 |
esas sayısı karar sayısı i i̇ptal i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinin yürürlüğün durdurulması istemini de içeren gerekçe bölümü şöyledir da tbmmde kabul edilen sayılı i̇slam ülkeleri arası yatırım ve i̇hracat kredi sigortası kurumu kuruluş anlaşmasının onaylanmasının uygun bulunduğuna dair kanun ağustos gün ve sayılı resmi gazetede yayımlanmıştır i̇slam konferansı teşkilatı ekonomik ve ticari i̇şbirliği daimi komitesi i̇sedak tarafından alınan karar uyarınca i̇slam kalkınma bankası i̇kb bünyesinde oluşturulan i̇slam ülkeleri arası yatırım ve i̇hracat kredi sigortası kurumunun kuruluşuna ilişkin anlaşma de ciddede imzalanmış ve iptali istenen yasa ile de tbmm tarafından onaylanması uygun bulunmuştur sayılı yasa bir uluslararası anlaşmayı uygun bulma yasasıdır bu açıdan diğer yasalardan farksızdır ve her yasa gibi anayasal denetime tabidir anayasanın maddesindeki güvence aşağıda ayrıntılarıyla açıklanacağı gibi usûlüne göre yürürlüğe konulmuş uluslararası anlaşmalar içindir sayılı yasa ise sadece bir uygun bulma yasasıdır ve henüz yürürlüğe girmiş bir uluslararası anlaşma yoktur anlaşmanın bazı maddelerine anayasamız ve bağlı olduğumuz anlaşmalar hükümlerinin saklı olduğu şeklinde ihtirazi kayıt derpiş olunmasını öngören sayılı yasa aşağıda açıklanan nedenlerle anayasaya aykırıdır uluslararası anlaşmaların ve uygun bulma yasalarının anayasal konumu anayasanın maddesi uluslararası anlaşmaların uygun bulunmasını düzenlemiştir maddenin birinci fıkrasına göre türkiye cumhuriyeti adına yabancı devletlerle ve milletlerarası kuruluşlarla yapılacak andlaşmaların onaylanması türkiye büyük millet meclisinin onaylamayı bir kanunla uygun bulmasına bağlıdır ancak bir uluslararası anlaşma tbmmnin bir yasayla uluslararası anlaşmayı uygun bulmasıyla yürürlüğe girmez bu yalnızca bir yasa olarak resmi gazetede yayımlanır ve ekinde uluslararası anlaşma yoktur çünkü uluslararası anlaşma anayasanın maddesine göre cumhurbaşkanı tarafından onaylanır ve yayımlanır bu da bir bakanlar kurulu kararnamesi ile yapılır cumhurbaşkanı onaylı ve bakanlar kurulu kararının resmi gazetede yayımlanmasından sonra uluslararası anlaşma yürürlüğe girmiş olur ve anayasanın maddesinin son fıkrasındaki güvenceye kavuşur artık bundan sonra uluslararası anlaşma yasa hükmündedir ve hakkında anayasaya aykırılık iddiasında bulunulamazesas sayısı karar sayısı dava konusu yasa ise sadece bir uygun bulma yasasıdır henüz usuller tamamlanmamış olduğu için yürürlüğe girmemiştir ve bu nedenle anayasada belirlenen çerçeve içinde anayasal denetime tabidir sayılı yasanın maddesinin anayasaya aykırılığı sayılı yasanın maddesi şöyledir i̇slam konferansı teşkilatı ekonomik ve ticari i̇şbirliği daimi komitesi i̇sedak tarafından alınan karar uyarınca i̇slam kalkınma bankası i̇kb bünyesinde oluşturulan ve türkiye tarafından tarihinde ciddede imzalanan i̇slam ülkeleri arası yatırım ve i̇hracat kredi sigortası kurumu kuruluş anlaşmasının onaylanması anlaşmanın giriş bölümünün iki dört ve beşinci paragrafları ile inci maddesinin ve numaralı fıkralarına ve nci maddesinin numaralı fıkrasına anayasamız ve bağlı olduğumuz anlaşmalar hükümlerinin saklı olduğu şeklinde ihtirazi kayıt derpiş olunmak üzere uygun bulunmuştur maddeden hükümetin i̇slam ülkeleri arası yatırım ve i̇hracat kredi sigortası kurumu kuruluş anlaşması anlaşmanın bazı maddelerinde anayasaya ve türkiyenin bağlı olduğu uluslararası anlaşmalara aykırı noktalar gördüğü ve bu nedenle bu konuda ihtirazi bir kayıt derpiş etme gereksinimi duyduğu ortaya çıkmaktadır bunun nedeni ihtirazi kayıt derpiş olunan maddeler incelendiğinde kolayca anlaşılmaktadır anlaşmanın giriş bölümünün ikinci paragrafı anlaşmanın i̇slami ilkeler ve idealler temeline dayalı olduğunu anlaşmanın giriş bölümünün dördüncü paragrafı yatırım garantisi kuruluşunun şeri hükümlere uygun olarak kurulacağını anlaşmanın giriş bölümünün beşinci paragrafı şeri hükümlere uygun bir ihracat kredisi sigortasının kurulacağını anlaşmanın maddesinin nolu fıkrası kurumun maddedeki koşulları sağlayan mallar için sağlanacak ihracat kredi sigortasının veya reasüransın şeri ilkelere uygun olacağını nolu fıkrasında kurumun üyelerin bir diğer üye ülkedeki yatırımlarına sağlanabilecek yatırım sigortası ve reasüransın şeri ilkelere uygun olacağını açıkça belirtmiştir kısaca sorun anlaşma gereğince türkiyenin bazı konularda şeri hükümlerin uygulanmasını kabul edip etmeyeceğidir ancak sorun bazı ile sınırlanacak kadar basit değildir çünkü anlaşmanın maddesinin nolu fıkrasına göre kurumun şeri hükümlere göre faaliyet göstermesini engelleyecek hiç bir değişiklik yapılamazesas sayısı karar sayısı sonuç olarak bazı maddelerine ihtirazi kayıt derpiş olunan anlaşma şeri hükümlerin uygulanacağı ve şeri hükümlere göre faaliyet göstermesini engelleyecek hiçbir değişikliğin yapılamayacağı bir belgedir ve bu açıdan anayasanın maddesinde açıklanan ve maddesine göre değiştirilmesi bile teklif edilemeyecek olan laik devlet ile bağdaşması olanaksızdır zaten bakanlar kurulu da yasa tasarısında yukarıda belirtilen maddeler için ihtirazi kayıt dermeyan olunmasını önermiş plan ve bütçe komisyonu bunu ihtirazi kayıt derpiş olunma biçimine çevirmiştir gerek yasa tasarısındaki gerekse uygun bulma yasasındaki ifadeden anlaşmanın giriş bölümünün iki dört ve beşinci paragrafları ile inci maddesinin ve numaralı fıkralarının ve özellikle nci maddesinin numaralı fıkrasının anayasa ve türkiyenin bağlı olduğu anlaşmalara aykırılık taşıdığı kesindir ayrıca bu aykırılık plan ve bütçe komisyonu raporunda da söz konusu anlaşmanın anayasamıza ve bağlı olduğumuz uluslararası sözleşmelere aykırı olan hükümlerinin uygulanmayacağı hususuna açıklık getirilmesi ifadesiyle bir kez daha belirtilmiştir anlaşmanın giriş bölümünün iki dört ve beşinci paragrafları ile maddesinin ve numaralı fıkralarının ve maddesinin numaralı fıkrasının anayasaya aykırı olduğu konusunda bir tartışma yoktur ve bu nedenle bu bölümlere ilişkin anayasaya aykırılık itirazını ayrıntılandırmaya da gerek yoktur sorun ihtirazi kayıt derpiş olunmak üzere ibaresinin türkiye cumhuriyeti anayasasına uygunluğu sağlamaya yetip yetmediğidir derpiş olunmanın hukuksal anlamı derpiş sözcüğü ferit devellioğlunun osmanlıca türkçe ansiklopedik lûgatına göre en önde gözönünde bulunan derpiş etmekde gözönünde bulundurmak anlamına gelmektedir prof dr ali şafakın hukuk terimleri sözlüğüne göre de derpiş etmek içermek öngörmek öne getirmek bir hususa temas etmek anlamlarına gelir yasa tasarısında yer alan ve plan ve bütçe komisyonunda itiraz üzerine değiştirilen dermeyan ise ferit devellioğluna göre ortaya koymak öne sürmek söylemek anlatmak ileri sürmek şafaka göre ortaya koyma açıklamak suretiyle ortaya serme bir fikri ileri sürme demektir her iki sözcükte de yaptırım açısından açıklık ve kesinlik yoktur anlaşma çerçevesinde şeri hükümlerin uygulanacağını açıkça söyleyen maddelerde türkiye laik devletin hukuk kurallarını mı şeri hükümleri mi gözönünde bulunduracaktır türkiye laik devlet ilkesini değiştirilmeyecek biçimde koruyan anayasası ile çelişen hükümlerde bir yandan anayasal ilkeleri gözönünde bulundurup diğer yandan şeri hükümlere mi uyacaktır yoksa şeri hükümlere kesinlikle uymayacak mıdıresas sayısı karar sayısı türkiye bir yandan anayasa gereği laik olan devletinin bu özelliğine temas ederek diğer yandan anlaşmadaki şeri hükümleri mi uygulayacaktır yoksa bu ihtirazi kayıt anayasanın bağlayıcı olduğu kuralını mı içerir yasa tasarısındaki dermeyan ile uygun bulma yasasındaki derpiş sözcüklerinin getirdiği yükümlülükler açısından büyük farklar taşımadığı ortadadır ayrıca türkçede çok daha açık biçimde ihtirazi kaydı anlaşma metnine koyma veya osmanlıca deyimiyle anlaşma metnine dercetme gibi sözler varken meclis görüşmeleri sırasında refah partisince derpiş etme gibi bir deyimin kullanılmasında ısrar edilmesi şüphe çekicidir zaten itirazımızın ve iptal istemimizin ağırlık merkezini de bu nokta oluşturmaktadır i̇htirazi kaydı kim ne zaman derpiş edecektir uygulama sırasında herhangi bir makam mı devlet planlama teşkilatı mı sermaye piyasası kurulu mu herhangi bir kamu bankası mı i̇htirazi kaydın anlaşma metnine konması emredilmedikçe sonradan yayınlanacak metni yasadaki ihtirazi kaydı görmeden uygulayacak olanlar herhangi bir şeyi derpiş edebilecek durumda olmayacaklardır ya da kimi derpiş edecek kimi de meşrebine göre derpiş etmeyebilecektir kritik olan şudur böyle bir kayıt ileri sürülmeden şeri hükümlere göre yapılmış işlemleri türk mahkemeleri önünde iptal ettirme olanağı kalmayacaktır çünkü anlaşma ihtirazi kayıt metne eklenmeden usulüne göre onaylanmış olarak yürürlüğe girebilecektir ayrıca türkiyenin bu kaydını anlaşma metninde görmeyen yabancılar şeri hükümlere dayalı istemlerle ortaya çıkabileceklerdir oysa türkiyenin batılı ülkelerle bile imzaladığı uluslararası sözleşmelere ilişkin ihtirazi kayıtlar herkesçe görülecek ve bilinecek biçimde metinlere konmuş ve öyle yayınlanmıştır derpiş olunan ihtirazi kaydın anayasal konumu türkiye anayasanın maddesine göre laik bir devlettir ve anayasanın maddesine göre laik devlet ilkesinin değiştirilmesi bile teklif edilemez bakanlar kurulu ve tbmm tarafından da anayasaya aykırı olduğu kabul edilen anlaşma maddelerine konulan ihtirazi kaydın muğlak olmaması kesin ve tartışılmayacak biçimde açık olması zorunludur çünkü anayasanın maddesine göre uluslararası anlaşmaları uygun bulma yetkisi doğrudan tbmmye verilmiştir eğer uygun bulma sırasında bir ihtirazi kayıt konuluyorsa ve bu kayıtlar daha sonra yürütme organı tarafından uygulanacaksa anayasanın maddesi tbmmnin bu kaydı hiçbir yoruma fırsat vermeyecek açıklıkta yapmasını ve anlaşma metnine konmasını uygun bulma yasasıyla zorunlu duruma getirmesini gerektirir nitekim daha önceki uluslararası anlaşmalarda bu yapılmıştır avrupa sosyal şartı örneğin avrupa sosyal şartının onaylanmasının uygun bulunduğuna dair kanunun maddesi onaylanan maddeleri teker teker saymıştır madde şöylediresas sayısı karar sayısı avrupa konseyi çerçevesinde hazırlanan ve tarihinde torinoda imzalanan avrupa sosyal şartının dibace bölüm iii iv ve ekinin tümü ile nci bölümünün aşağıdaki beyan metni çerçevesinde onaylanması uygun bulunmuştur nci maddesinin numaralı fıkrasının bendine göre ve uncu maddelerin tüm fıkralarıyla aynen nci maddesinin numaralı fıkrasının bendine göre ve inci maddelerin tüm fıkralarıyla aynen üncü maddesinin üncü ve inci fıkraları nci maddesinin ve uncu fıkraları kabul edilerek onaylamadığı bölümler için ise maddesinde bakanlar kuruluna yetki vermiştir madde de şöyledir avrupa sosyal şartının nci maddesinin üncü fıkrası gereğince diğer maddelerin veya fıkraların bilahare kabulünü beyana bakanlar kurulu yetkilidir ıı çocuk haklarına dair sözleşme bir başka uluslararası anlaşma olan çocuk haklarına dair sözleşmenin onaylandığı uygun bulma yasasında ise ihtirazi kayıt maddede açıkça belirtilmiştir hükümetimiz adına eylül tarihinde imzalanan çocuk haklarına dair sözleşmenin ilişik ihtirazi kayıt ile onaylanması uygun bulunmuştur i̇htirazi kayıt da metnin sonuna eklenmiştir anayasanın maddesinin birinci fıkrasına göre bir uluslararası anlaşmanın onaylanması onaylamayı tbmmnin bir yasa ile uygun bulmasına bağlıdır maddenin üçüncü fıkrasına göre ise türk kanunlarına değişiklik getiren her türlü andlaşmaların yapılmasında da tbmmnin uygun bulması zorunludur bu tbmmnin devredemeyeceği ve bizzat yasa ile düzenlemesi zorunlu yetkilerinden biridir yasama organı yürütme organına bu anlaşmanın uygulanması konusunda ancak bağlı yetki devredebilir şeri hükümlerin uygulanmasını öngören bir uluslararası anlaşmanın uygulanabilir bir ihtirazi kayıt konulmadıkça türk yasalarında değişiklik gerektireceği hatta değişiklik bile gerektirmeden doğrudan usulüne göre yürürlüğe konulmuş uluslararası anlaşma hükümlerinin geçerli olacağı açıktır sayılı yasanın maddesindeki derpiş olunan sözcüğü anayasaya aykırı maddelerin anayasal güvenceye kavuşmasını engelleyecek nitelikte değildir anayasanın maddesi gereğince yasama yetkisi devredilemez bir yetki olduğuna göre tbmm yürütme organının kendini yasama organı yerine koyarak yorumlayabileceği muğlak bir düzenleme yapamaz bu nedenle anayasanın maddesine ve başlangıç bölümüne aykırılığı açık bir uluslararası anlaşmaya konulan ihtirazi kayıt açık ve bağlayıcı olmadığı yürütme organınca değişik biçimlerde yorumlanmaya elverişli olduğu için anayasanın ve esas sayısı karar sayısı maddeleri ile başlangıç bölümüne aykırı derpiş olunan ibaresinin iptali bu ibarenin iptali maddenin uygulanmasını olanaksız hale getireceği için maddenin tümümün iptali istenmektedir diğer maddelerin anayasaya aykırılığı yasanın maddesi ihtirazi kaydın kapsamını ve uygulama biçimini göstermektedir türkiyeyi bağlayacak olan kural maddede düzenlenmiştir anayasaya aykırı olan maddenin iptalinin diğer maddeleri de uygulanamaz hale getireceği çok açıktır maddenin birinci fıkrası i̇slam ülkeleri arası yatırım ve i̇hracat kredi sigortası kurumuna türkiye cumhuriyetinin ödeyeceği katılım miktarını belirlemekte ikinci fıkrası da bu pay için hazine müsteşarlığı bütçesine yıllık pay konmasını öngörmekte ve bakanlar kuruluna bu oranı beş katına kadar artırma yetkisi vermektedir ve maddeler ise yürürlük ve yürütme maddeleridir ve maddelerin uygulanması maddenin geçerli olup olmamasına bağlıdır bu nedenle maddenin iptali durumunda uygulanamaz duruma düşecek ve maddelerin de iptali istenmektedir yasanın tümünün anayasaya aykırılık nedenleri sayılı yasanın derpiş olunan ihtirazi kayıt yönünden anayasaya aykırılıkları yukarıda sunulmuştur ancak anayasaya aykırılık yalnızca derpiş olunma ifadesindeki belirsizlikle sınırlı değildir ayrıca anlaşma metninden kaynaklanan anayasaya aykırılık nedenleri de vardır yasa tasarısında ihtirazi kayıt derpiş olunan maddeler dışında hiçbir ihtirazi kayıt konulmayan ancak doğrudan anayasaya aykırı maddeler de vardır örneğin anlaşmanın maddesinin bendine göre kurumun mali yılı hicri yıldır anayasanın maddesinde ise anayasanın hiçbir hükmünün aykırı olduğu şeklinde anlaşılamayacak ve yorumlanamayacak olan türk toplumunu çağdaş uygarlık seviyesinin üstüne çıkarma ve türkiye cumhuriyetinin lâiklik niteliğini koruma amacını güden inkılâp yasaları arasında mayıs tarihli ve sayılı beynelmilel erkamın kabulü hakkında kanun vardır muafiyetler i̇stisnalar ve i̇mtiyazlar başlıklı vii bölümdeki maddeye göre kurumun amaçlarına erişmesini ve görevlendirildiği fonksiyonlarını yerine getirebilmesini sağlamak için kurum guvernörleri direktörleri başkanı yöneticisi memurları varlıkları resmi belgeleri ve haberleşme araçları her üye ülkenin toprakları içerisinde bankanın kuruluş anlaşmasının ve maddelerinde belirtilen ilgili tüm muafiyetler istisnalar ve imtiyazlardan yararlanacaktır maddeye ihtirazi kayıt koymadan maddenin bendine ihtirazi kayıt koymanın uygulanabilir bir anlamı yokturesas sayısı karar sayısı muafiyet istisna ve imtiyazlar içinde maddenin bendindeki kurumun şeri hükümlere göre faaliyet göstermesini engelleyecek hiçbir değişiklik yapılamayacağı hükmü de vardır örneğin kurumun herhangi bir personeli türkiye cumhuriyeti i̇nkılâp kanunlarını ihlal ederse yargılanacak mı korunacak mıdır maddeye göre kurumun varlıkları teftişten müsadereden kamulaştırmadan hacizden muaftır maddeye göre ise kuruma karşı yalnızca kurumun adli takip için tayin ettiği ofis veya temsilcisinin olduğu bir üye ülkenin toprakları içindeki yetkili bir yargı mahkemesinde dava açılabilir bu durumda türkiyenin ve türk yurttaşlarının hakları için açılan davalar şeri kurallara göre görülecektir oysa türkiye anayasanın maddesine göre laik hukuk devletidir aynı bölümde yer alan uygulama başlıklı maddeye göre her üye ülke kendi hukuki sistemi uyarınca bu bölümde belirtilen hükümlerin kendi topraklarında yürürlüğe girmesi için gerekli girişimlerde bulunacaktır ve konu üzerinde yaptığı girişimden kurumu haberdar edecektir anlaşmanın tbmm tarafından ihtirazi kayıt derpiş olunan hükümleriyle bu madde birlikte yorumlandığında türkiyenin anayasadaki laik hukuk anlayışına tümüyle aykırı yükümlülükler üstlendiği açıktır bu noktada tbmmnin yeni bir yasa ile bu uluslararası anlaşmayı yürürlükten kaldıracağı ve bu yükümlülüklerden her an dönebileceği ileri sürebilir ama anlaşmanın maddesinin nolu bendine göre hiçbir üye ülke üyeliği takiben beş yıldan önce kurumdan ayrılma hakkına sahip olmayacaktır devamındaki bentlere göre ise kurumdan çekilmek ancak çekilmenin yürürlüğe girdiği tarihten sonraki faaliyetleri için yükümlülük doğurmayacak önceki faaliyetler için türkiye cumhuriyetinin yükümlülükleri sürecektir sonuç itibariyle iptali istenen uluslararası anlaşmanın onaylanmasının uygun bulunmasına ilişkin yasadaki ihtirazi kayıtların gerçekten sonuç doğurucu olduğu düşünülse bile anlaşmanın yukarıda aktarılan maddesine çekince konulmaması sonucunda türkiyenin üstlendiği yükümlülükler anayasanın başlangıç bölümüne maddesine ve maddesine aykırıdır yürürlüğün durdurulması i̇stemi anayasa mahkemesinin ilk kez sayılı khk hakkında açılan davada yürürlüğün durdurulması kararı aldığı ve bugüne kadar birçok davada bu kararı verdiği bilinmektedir anayasa mahkemesi yürürlüğün durdurulması kararı verilmesi için anayasaya aykırılık ile telafisi mümkün olmayan zararlar yanında iptal kararının sonuçsuz kalmamasını da amaçlamaktadır ve bunun ilk yolu da yürürlüğün durdurulmasıdır dava konusu olan yasa uluslararası bir anlaşmayı uygun bulma yasasıdır yasanın anayasaya aykırı maddeler taşıdığı bizzat hükümet ve tbmm tarafından da kabul edilmiş bunu önlemek amacıyla ihtirazi kayıt derpiş olunması öngörülmüştür i̇tirazımızın temelesas sayısı karar sayısı nedeni de bu kaydın anayasaya aykırılığı önleyemeyeceği ve türkiyenin zaman zaman anayasanın maddesindeki ilkelere karşın şeri hükümleri uygulamak zorunda kalacak olmasıdır anayasal denetim sırasında anlaşmanın yürürlüğe konma işlemleri tamamlanırsa türkiye anlaşmanın maddesinin bendine göre sözleşmenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren otuz gün içinde katılım miktarını ödemek zorundadır uluslararası anlaşmaların anayasamız açısından taşıdığı farklılık bilinmektedir usulüne göre yürürlüğe konulmuş bir uluslararası anlaşmanın anayasaya aykırılık denetimi bile yapılamamaktadır bu durumda dilekçemizin anayasal denetimi sürerken anlaşmanın onaylanması ve yürürlüğe girmesi durumunda türkiye bundan geriye dönemeyecek ve bazı durumlarda şeri hükümleri uygulamak durumunda kalacaktır ayrıca anlaşmanın hiçbir üye ülke üyeliği takiben beş yıldan önce kurumdan ayrılma hakkına sahip olmayacağını öngören maddesi hükmü uyarınca türkiye anlaşmayı en az beş yıl uygulamak ve tüm yükümlülükleri yerine getirmek zorundadır sonuç itibariyle yürürlüğün durdurulmasının türkiye cumhuriyetinin kuruluş ilkeleri ve varlık nedeni açısından aciliyet ve mecburiyet taşıdığını söylemek yanlış olmayacaktır bu nedenle iptali istenen sayılı i̇slam ülkeleri arası yatırım ve i̇hracat kredi sigortası kurumu kuruluş anlaşmasının onaylanmasının uygun bulunduğuna dair kanunun tümü hakkında yürürlüğün durdurulması kararı verilmesi istenmektedir sonuç ve i̇stem yukarıda ayrıntısıyla izah edilen nedenlerle sayılı yasanın tümü hakkında yürürlüğün durdurulması kararı verilmesini yasanın maddesindeki derpiş olunan ibaresinin anayasanın ve maddeleri ile başlangıç bölümüne aykırı olduğu için iptalini bu ibarenin iptali maddeyi uygulanamaz hale getireceği için maddenin tümümün iptalini maddenin iptali yasanın tümünü uygulanamaz hale getireceği için ve maddelerinin de yasanın tümümün anayasanın başlangıç bölümüne ve maddesine aykırı olduğu için iptalini dileriz | 2,409 |
esas sayısı karar sayısı gerekçeler tarihli ve sayılı yükseköğretim kanunu ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesinin anayasaya aykırılığı düzenlemenin anlam ve kapsamı sayılı kanunun maddesiyle sayılı sözleşmeli erbaş ve er kanununun maddesinin üçüncü ve beşinci fıkralarında yapılan değişikliklerle sözleşmeli erbaş ve erlerin maaş ve ikramiyelerinin hesabında esas alınan onaltı yaşından büyükler için belirlenen asgari ücret brüt tutarı gösterge rakamının memur aylık katsayısıyla çarpımı sonucu bulunacak tutara dönüştürülerek sayılı kanunun maddesiyle yapılan değişikliğin yürürlüğe girmesinden önce sözleşme imzalamış olan ve sözleşmeleri halen devam eden erbaş ve erler mali hak kaybına uğratılmaktadır türk silahlı kuvvetlerinin jandarma genel komutanlığı ve sahil güvenlik komutanlığı dahil genelkurmay başkanlığınca lüzum görülen erbaş ve er kadrolarında kritik ve uygun görülen görevlerde yetişmiş personel ihtiyacını karşılamak amacıyla istihdam edilecek sözleşmeli erbaş ve erlere sayılı sözleşmeli erbaş ve er kanununun maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca sözleşme tarihinden geçerli olarak onaltı yaşından büyükler için belirlenen asgari ücret brüt tutarının hizmet yıllarına göre sayılı kanuna ekli sayılı cetvelde belirlenen oran ile çarpımı sonucu bulunacak tutar üzerinden aylık ücret beşinci fıkrası uyarınca ise ayrıldıkları tarihteki onaltı yaşından büyükler için uygulanmakta olan brüt asgari ücret tutarının sayılı kanuna ekli sayılı cetvelde belirlenen oran ile çarpımı sonucu bulunacak tutarda ikramiye ödenmesi öngörülmüştü sayılı kanunun maddesinin numaralı fıkrasının bendinde sözleşme türk silahlı kuvvetleri jandarma genel komutanlığı ve sahil güvenlik komutanlığı dahil birlik karargah kurum ve kuruluşları ile sözleşmeli er adaylarından askeri eğitimi başarıyla tamamlayanlar arasında yapılan başlangıçta üç yıldan az olmamak şartıyla en fazla dört yıl müteakiben bir yıldan az olmamak üzere üç yıldan fazla olmayan ve hizmet yükümlülüğü getiren yönetmelikte belirtilen örneğine göre hazırlanmış olan sözleşmeyi şeklinde tanımlanmış aynı kanunun maddesinin numaralı fıkrasında sözleşmeli er adaylarının ön sözleşme yapılarak askeri eğitime alınacakları askeri eğitimi başarıyla tamamlayanlarla dört yıldan fazla olmamak kaydıyla en az üç yıl sözleşme yapılacağı ve müteakip sözleşmelerin bir yıldan az üç yıldan fazla olmamak şartıyla azami yedi yıllık hizmet süresi sonuna kadar uzatılabileceği kurallaştırılmış haziran günlü ve sayılı resmi gazetede yayımlanan sözleşmeli erbaş ve er yönetmeliği ekindeki sözleşmeli erbaş sözleşmeli erer adayı sözleşmeön sözleşme belgesinin bendinde sözleşmeli erbaş sözleşmeli erer adayları tarihli ve sayılı sözleşmeli erbaş ve er kanununda gösterilen ücret ve mali haklar dışında herhangi bir ücret talep edemezler denilerek sayılı kanundaki brüt asgari ücrete göndermede bulunulmuşturesas sayısı karar sayısı bu kurallara dayalı olarak askeri eğitimi başarıyla tamamlayan sözleşmeli erbaş ve er adaylarıyla onaltı yaşından büyükler için uygulanmakta olan brüt asgari ücret tutarının sayılı kanuna ekli sayılı cetveldeki aylık ve sayılı cetveldeki ikramiye gösterge tablosu üzerinden dört yıldan fazla olmamak kaydıyla en az üç yıllık sözleşme imzalanmış ve devamında sözleşmeler bir yıldan az ve üç yıldan fazla olmamak şartıyla yedi yıla kadar uzatılabilmiştir tarihli ve sayılı resmi gazetede yayımlanan günlü ve sayılı asgari ücret tespit komisyonu kararının maddesiyle işçilerin bir günlük normal çalışma karşılığı asgari ücretlerinin tarihleri arasında ellidörtdokuz türk lirası olarak tespitine karar verilmiş ve yılı için asgari ücrete yaklaşık zam yapılması gerekçedeki işçilerin geçim şartları ve yılı enflasyon hedefleri gibi faktörleri değerlendirerek ifadesiyle gerekçelendirilmiştir buna göre döneminde tl olarak açıklanan günlük brüt asgari ücret aylık brüt tlye çıkarılmıştır ocak tarihli ve sayılı resmi gazetede yayımlanan tarihli ve sayılı kanunun maddesiyle sayılı kanunun maddesinin üçüncü ve beşinci fıkralarında yapılan değişikliklerle ise sözleşmeli erbaş ve erlerin maaş ve ikramiyelerinin hesabında esas alınan brüt asgari ücret gösterge rakamına dönüştürülmüş ve sayılı kanunun maddesiyle maddede yapılan değişikliğin yürürlük tarihi sayılı asgari ücret tespit komisyonu kararının yürürlüğe girdiği olarak öngörülmüştür bu değişiklikle sözleşmeli erbaş ve erlere ödenecek aylık ücret ve yıllık ikramiye sayılı kanunun ekinde yer alan sayılı cetvel sözleşmeli erbaşerler i̇çin aylık gösterge tablosu ve sayılı cetvel sözleşmeli erbaşerler i̇çin i̇kramiye gösterge tablosuna göre aşağıdaki gibi olmuştur tablo yılı sözleşmeli erbaş ve erlerin aylıkları sayılı cetvele göre görev süresi katsayı tl brüt asgari ücrete göre gösterge rakamına göre fark esas sayısı karar sayısı tablo yılı sözleşmeli erbaş ve erlerin i̇kramiyeleri sayılı cetvele göre görev süresi katsayı tl brüt asgari ücrete göre gösterge rakamına göre fark söz konusu değişiklik sonucunda yukarıdaki tablolarda yer alan rakamlara göre erbaş ve erlerin hizmet sürelerine göre aylıklarında tl ile tl yılda tl ile tl ikramiyelerinde ise tl ile tl arasında mali hak kaybı ortaya çıkmıştır anayasaya aykırılık sorunu anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyetinin hukuk devleti olduğu belirtilmiştir hukuk devleti insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren eylem ve işlemleri hukuka uygun olan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık yasaların üstünde yasa koyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri ve anayasanın bulunduğu bilincinde olan devlettir i̇dare hukuku statüsel niteliktedir bu bağlamda idare hukukunda sözleşme ve irade serbestliği değil yasaya bağlılık geçerlidir kamu görevlileri ile idare arasındaki ilişkiler kural tasarruflarla düzenlendiğinden kamu personeli belirli bir statüde nesnel kurallara göre hizmet yürütmekte ve bulunduğu statünün sağladığı mali haklara sahip olmaktadır bu durum anayasada kamu görevlileriyle ilgili genel ilkelerin düzenlendiği maddenin zorunlu bir sonucudur dolayısıyla yasama ilkesinin genelliği ilkesi uyarınca anayasanın maddesinde belirtilen devletin temel amaç ve görevlerini yerine getirebilmesi için anayasalesas sayısı karar sayısı ilkelere ve statü hukukunun gereklerine aykırı olmamak koşuluyla kamu personelinin mali haklarında yeni yasal düzenlemeler ve değişiklikler yapabilir ancak bu amaçla çıkarılacak kanunların kamu yararının sağlanması amacına yönelik olması genel objektif adil kurallar içermesi hakkaniyet ölçütlerini gözetmesi makable aleyhte şamil olmaması ve hukukun evrensel ilkelerine uygun olması hukuk devleti olmanın gereğidir sözleşmeye bağlılıkahde vefa pacta sund servanda hukuk güvenliği ve kazanılmış haklara saygı hukukun temel ilkeleri arasında yer almaktadır sözleşmeli erbaş ve erler sayılı sözleşmeli erbaş ve er kanununun yürürlükte bulunan maddesinin üçüncü ve beşinci fıkraları uyarınca brüt asgari ücret üzerinden sözleşme yapmışlar ve hizmeti yürütme koşulları ile hak ve yükümlülükleri sözleşme hükümlerine bağlanmıştır yasanın öngördüğü şekilde ve yasaya uygun olarak brüt asgari ücret üzerinden yapılmış sözleşmenin sözleşme süresi boyunca yapıldığı andaki sözleşme kurallarına göre aynen uygulanması ahde vefa ilkesinin zorunlu bir sonucudur yasal düzenleme değişikliğinin geçmişte yapılmış sözleşmeleri kapsamaması başka bir anlatımla makable şamil olmaması yasal düzenleme sonrasında yapılacak sözleşmelere uygulanması sözleşmeye bağlılık ilkesinin gereğidir sözleşme yürürlükteki yasal kurallar uyarınca brüt asgari ücret üzerinden yapıldıktan sonra uygulamanınsözleşme süresinin her hangi bir aşamasında sözleşmenin bir tarafınca tek taraflı yasal düzenlemeyle sözleşme hükümlerinin değiştirilerek sözleşmenin diğer tarafı sözleşmeli erbaş ve erlerin mali hak kaybına uğratılmaları ahde vefa ilkesiyle bağdaşmadığından iptali istenen düzenleme anayasanın maddesindeki hukuk devleti ilkesine aykırı düşmektedir haziran ve kasım seçimleri öncesi tüm siyasi partiler asgari ücreti yükseltecekleri taahhüdünde bulunarak toplumda ortak bir beklenti yaratmışlardır asgari ücretin yükseltileceğinin siyasi partilerin ortak seçim taahhüdü olmasının ve en az net tl taahhüt edilmesinin temelinde sayılı asgari ücret tespit komisyonu kararı gerekçesinde yer aldığı şekliyle işçilerin geçim şartları ve yılı enflasyon hedefleri gibi faktörler yatmaktadır yürürlükteki yasal kurallara göre brüt asgari ücret üzerinden sözleşme yapan ve yılında asgari ücretin en az net tl olacağı beklentisi içine giren sözleşmeli erbaş ve erler doğal olarak geleceğe yönelik harcama ve taahhütlerini sözleşme aylıkları ile ikramiyelerinin en az oranında artacağı hesabıyla yapmışlar bekâr olanların evlilik hesapları yanında taksitle veya kredi kullanarak ev arsa ve araba alma gibi uzun süreli taahhütlere girmişlerdir anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devletinin temel unsurlarından biri hukuk güvenliği ilkesidir hukukun temel ilkeleri arasında da yer alan hukuk güvenliği ilkesi gereğince hukuk normlarının öngörülebilir olması bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesi devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınması gerekir hukuk güvenliği ilkesi idare açısından idari faaliyetlerin belirliliği ilkesini zorunlu kılar i̇dari faaliyetlerin belirliliği ilkesi uyarınca idarenin istikrar kazanmış uygulamalarından vazgeçmemesi gerekir asgari ücret işçilerin geçim şartları ve yılı enflasyon hedefleri gibi faktörler dikkate alınarak yılı için oranında artırılmış ise geçim şartları ve enflasyon hedefleri gibi faktörler sözleşme ücretleri brüt asgari ücret üzerinden belirlenen sözleşmeli erbaş ve erler için de geçerlidir sözleşmeli erbaş ve erlerin aylık ve ikramiyelerinin artacağı beklentisi ile yapacakları harcama ve girecekleri yükümlülükler de gözetilmeden asgari ücretesas sayısı karar sayısı artışından yararlandırılmaması için istikrar kazanmış ve haklı beklenti yaratmış sözleşme şartlarının tek taraflı olarak yasayla değiştirilerek sözleşmeli erbaş ve erlerin mali hak kaybına uğratılmaları adil ve hakkaniyete uygun olmadığı gibi hukuk güvenliği ilkesiyle de bağdaşmadığından iptali istenen düzenleme anayasanın maddesindeki hukuk devleti ilkesine bu açıdan da aykırıdır yukarıda açıklandığı üzere sayılı yükseköğretim kanunu ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesi anayasanın maddesine aykırı olduğundan iptali gerekir iii yürürlüğü durdurma i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ sayılı yükseköğretim kanunu ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesi anayasanın maddesine açıkça aykırıdır sözleşmeli erbaş ve erler brüt asgari ücretin ve dolayısıyla sözleşme ücretlerinin artacağı beklentisi içine girerek geleceğe yönelik harcamalarda bulunmuşlar ve yükümlülük altına girmişlerdir anayasa mahkemesi kararları geriye yürümemekte ve kararın resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmesi en az bir yıllık bir süre alabilmektedir aylık tl ile tl arasında değişen tutarlar dar gelirli sözleşmeli erbaş ve erlerin aylıklarının inden fazlasına karşılık geldiğinden kendileri açısından çok büyük bir meblağ oluşturmaktadır bu durum geleceğe yönelik harcamalarda bulunan ve yükümlülük altına giren sözleşmeli erbaş ve erleri ödeme güçlüğü içine düşürerek ileride telafisi olmayan maddi ve manevi zarar ve ziyanlara sokacaktır öte yandan anayasal düzenin hukuka aykırı kural ve düzenlemelerden en kısa sürede arındırılması hukuk devleti sayılmanın en önemli gerekleri arasında sayılmaktadır anayasaya aykırılıkların sürdürülmesi özenle korunması gereken hukukun üstünlüğü ilkesini de zedeleyecektir hukukun üstünlüğünün sağlanamadığı bir düzende kişi hak ve özgürlükleri güvence altında sayılamayacağından bu ilkenin zedelenmesi hukuk devleti yönünden giderilmesi olanaksız durum ve zararlara yol açacaktır bu zarar ve durumların doğmasını önlemek amacıyla anayasaya açıkça aykırı olan ve iptali istenen hükümlerin iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin de durdurulması istenerek anayasa mahkemesine dava açılmıştır iv sonuç ve i̇stem tarihli ve sayılı yükseköğretim kanunu ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesi anayasanın maddesine aykırı olduğundan iptaline ve uygulanmaları halinde giderilmesi güç ya da olanaksız zarar ve durumlar olacağı için iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüğünün durdurulmasına karar verilmesine ilişkin istemimizi saygı ile arz ederiz | 1,616 |
esas sayısı karar sayısı a fiili durum aa sk son cümlesinde mevduata uygulanan en yüksek faiz ibaresi bulunsa da banka uygulamasında bu hususa ilişkin iki faiz oranı bulunmaktadır birincisi bankların merkez bankasına bildirmiş oldukları bankaların fiili uygulamalarını göstermeyen uygulayabilecekleri asgari ve azami faiz oranları i̇kincisi ise bankaların her şubeden şubeye ve müşteriye göre değişen mevduata fi̇i̇len uygulanan en yüksek faiz oranı ab sk son cümlesinde mevduata uygulanan en yüksek faiz ibaresi yargıtayca daha önceleri enflasyon geçiş dönemindeki ülke gerçekleri nazara alınarak uygulanan kamu bankalarında sorulması gerektiği şeklinde anlaşılırken daha sonra görüş değişikliği ile mevduata fiilen uygulanan en yüksek faiz oranı şeklinde anlaşılması gerektiği görüşüne varmış ve yargıtayda bu görüş yerleşik hale gelmiştir fiili durumun yarattığı hukuki sorunlar ba sk son cümlesinde mevduata uygulanan en yüksek faiz ibaresi mevduata fiilen uygulanan en yüksek faiz oranı şeklinde anlaşılması gerektiği görüşü yargıtayda yerleşik hale gelmiş ise de halen uygulanması gerektiğini zannettiğinden veya bu görüşte olduğundan işçi vekilleri tarafından merkez bankasına bildirilen ve türkiye barolar birliğince de sitesinde yayınlanan asgari ve azami faiz oranları üzerinden icra takibi başlatılmaktadır bu şekilde başlatılan takiplerde baa takiplerin işlemiş faiz miktarları işleyecek faiz oranları şikayet yoluyla icra mahkemesine taşınmakta ve bu durum baaa i̇şçi aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesine baab alacağının ne kadar olduğunu bilmemesine baac şikayet davaları ile tarafların karşılıklı boğuşmasına mahkememizin bir dosyasında yılına ait takip dosyasındaki kapak hesabına faiz yönünden yapılan şikayette bizden önce yine başka icra mahkemelerince farklı aşamalarda yine kapak daha önceki kapak hesaplarına şikayet üzerine karar verildiği de görülmüştür baad takibin makul süre içesinde sonuçlanıp infaz edilememesine baae ayrıca bazı dönemler açısından sıklıkla da işçi alacağına kanuni faizin altında faiz oranı uygulanmasına neden olmaktadır fiili sorunların uygulamadan mı kanundan mı kaynaklandığıesas sayısı karar sayısı ca öncelikle sk son cümlesinde mevduata uygulanan en yüksek faiz ibaresi mevduata fiilen uygulanan en yüksek faiz oranı şeklinde anlaşılması gerektiğinde şüphe bulunmamaktadır aksi halde mevduat sahibinin fiiliyatta hiç bir bankadan alamayacağı faizi azama faiz oranı bildirimlerine dayanarak almasına neden olunacaktır cb bu maddenin yerleşik uygulama doğrultusunda fiilen uygulanan faiz olarak yorumlanmasında hata yoksa da fiilen uygulanan faiz oranları cba her bankaya göre faiz oranı değiştiği gibi cbb bir bankanın her şubesine göre değişmekte ve hatta cbc bir bankanın aynı şubesinin fiilen uyguladıkları faiz oranları müşterine göre değişmektedir cbd tüm bu durumlar gerek işçinin fiilen uygulanan en yüksek faizin hangi bankanın hangi şubesinin hangi müşterisine uyguladığı faiz oranı olduğunu tespit edebilmesinin imkansızlığını doğuracak olması gerek ise bu durumun borçlu açısından da geçerli olması ve gerekse de uygulanacak faiz oranlarının iş sözleşmesinin feshi tarihi ve ıslah tarihi olmak üzere iki tarih açısından bu tarihlere göre er yıllık devreler halinde devrenin bittiği tarihteki faiz oranlarının tespiti gerekliliği nedeniyle imkansızlığı daha artırmaktadır cbe kaldı ki takip açıldıktan sonra her ayın faiz oranı yine imkansız bu yöntem ile tespiti gerekmektedir ki şikayet konusu olmasın anayasaya aykırılık tüm bu nedenler sorunun kaynağı uygulama değil kanundaki bu düzenlemedir i̇şçi lehine olduğu düşünülen bu düzenleme bazı dönemler açısından yasal faizin altında kalması tespitinin neredeyse imkansıza yakınlıkta zor olması her aşamada şikayete konu olması nedenleriyle öncelikle işçi ve sonrasında işveren aleyhinedir düzenleme bu haliyle yasal düzenlemeye dayanarak erişilebilir bilinebilir ve öngörülebilir niteliksel gereklilikleri karşılamadığından anayasanın maddesinde yer alan hukuk devletinin temel ilkelerinden biri olan belirlilik ilkesine aykırıdır ayrıca hak arayana en kısa sürede ve en az masrafla ve rahatlıkla hakkına kavuşma etkili sonuç elde edebilme yolunu kapatması nedeniyle anayasanın maddesinde dayanak bulan adalete erişim düzenlemesine de aykırılık teşkil etmektedir neti̇cei̇ talep tüm bu nedenlerle sk son cümlesindeki mevduata uygulanan en yüksek kısmının anayasanın ve maddelerine aykırılığı savıyla iptalleri talep olunur | 583 |
esas sayısı karar sayısı bakırköy ağır ceza mahkemesine hitaben düzenlenen tarihli iddianamede sanık hakkında tcknın a maddeleri uyarınca uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapma veya sağlama suçundan cezalandırılması talebi ile kamu davası açılmıştır bakırköy ağır ceza mahkemesi yapmış olduğu yargılama sonucunda sanık in eyleminin tcknın maddesi kapsamında kullanmak amacıyla uyuşturucu madde bulundurmak suçunu oluşturduğu kanaatine vararak yasal şartları oluştuğundan cmknın maddesi gereğince tarihinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar vermiştir verilen bu karara karşı cumhuriyet savcısı tarafından sanığın eyleminin tcknın maddeleri kapsamında uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapma veya sağlama suçunu oluşturduğundan bahisle tarihinde itirazda bulunulmuş ve dosya itiraz mercii olarak mahkememize intikal etmiştir mahkememizce itiraz üzerine yapılan incelemede tarihli karar duruşmasına katılan üye hakimlerden sicil numaralı ın tarihli bakırköy sulh ceza hakimi olarak sanık in sorgusunu yaptığı ve sanık hakkında talep edilen tutuklama talebinin reddi ile sanık hakkında adli kontrol hükümlerinin uygulanmasına karar verdiği anlaşılmıştır daha sonra adli kontrol hükümlerinin uygulanmasına ilişkin sanık müdafi tarafından yapılan itirazı değerlendirerek tarihinde adli kontrol hükümlerinin uygulanmasına ilişkin kararda değişiklik yapılmasına yer olmadığına karar vererek dosyanın bakırköy sulh ceza hakimliğine gönderilmesine karar vermiştir sayılı ceza muhakemesi kanununun maddesi aynı işte soruşturma evresinde görev yapmış bulunan hâkim kovuşturma evresinde görev yapamaz şeklinde düzenlenmiştir sayılı ceza muhakemesi kanununun yürürlük ve uygulama şekli hakkında kanunun maddesi ceza muhakemesi kanununun üncü maddesinin ikinci fıkrası kanunun üncü maddesi hükmü dışındaki hallerde uygulanmaz şeklinde belirtmektedir sayılı ceza muhakemesi kanununun maddesi suçüstü hâli ile gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde cumhuriyet savcısına erişilemiyorsa veya olay genişliği itibarıyla cumhuriyet savcısının iş gücünü aşıyorsa sulh ceza hâkimi de bütün soruşturma işlemlerini yapabilir kolluk âmir ve memurları sulh ceza hâkimi tarafından emredilen tedbirleri alır ve araştırmaları yerine getirirler şeklinde belirtmektedir yani cmknın maddesindeki aynı işte soruşturma evresinde görev yapmış bulunan hakimin kovuşturma evresinde görev yapamayacağına ilişkin emredici hüküm sayılı ceza muhakemesi kanununun yürürlük ve uygulama şekli hakkında kanunun maddesi uyarınca sulh ceza hakiminin cumhuriyet savcısı olarak görev yaptığı hallere münhasır olup maddedeki haller dışında uygulanamayacağına ilişkin emredici bir başka hükümle sınırlandırılmıştır sanık hakkında soruşturma aşamasında tutuklanmasınaadli kontrol tedbiri altına alınmasına ilişkin tedbir kararı veren bir hakimin aynı sanık hakkında kovuşturma aşamasındaesas sayısı karar sayısı ve sanık hakkında verilen mahkumiyet kararını veren mahkemede görev alıp alamayacağı hususuna ilişkin yapılan tartışmada türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesinde cumhuriyetin nitelikleri arasında sayılan hukuk devleti ilkesi ve maddesi yargılama yapan adli makamların tarafsızlığını ve bağımsızlığını teminat altına almaktadır anayasanın maddesi de herkesin meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunmayla adil yargılanma hakkına sahip olduğunu belirtmiştir adil yargılanma hakkı ayrıca avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin maddesi göz önüne alındığında hukuken kurulmuş tarafsız ve bağımsız yargı yeri tarafından yargılanma hakkını güvence altına almaktadır yine avrupa i̇nsan hakları mahkemesi tarafsızlığı önyargının ve tarafgirliğin bulunmaması şeklinde ifade etmiştir tarafsızlığı objektif ve subjektif olmak üzere ikili bir ayrım ile ele alarak objektif tarafsızlığı mahkemenin kurum olarak kişilerde bıraktığı güven duygusu subjektif tarafsızlığı ise hakimin birey olarak tarafsızlığı şeklinde belirtmiştir bu noktada anayasa ve avrupa i̇nsan hakları sözleşmesi tarafından koruma altına alınan adil yargılanma ilkesi ve konu özelinde hakimin tarafsızlığı hususu yargılamaların daha önce aynı konuda görüş açıklamamış hakimler tarafından icra edilmesini ve böylece hakimin tarafsızlığı konusunda oluşabilecek her türlü şüphenin ortadan kaldırılmasını amaçlamaktadır ai̇hm hakimin duruşma öncesinde yapmış olduğu yüzeysel değerlendirmeleri ihlal kararı vermek açısından yeterli görmemekte duruşma hakiminin duruşmadan önce kişinin suçlu olup olmadığı konusunda düşünce oluşturup oluşturmadığı kıstasından hareket etmektedir bulut avusturya davası hakimin daha önce bazı tedbirlere başvurmuş veya işlemler yapmış olmasının esasa ilişkin olarak önceden belirlenmiş bir görüşe ulaştığını peşinen göstermeyeceği mahkeme tarafından kabul edilmektedir ai̇hm fey avusturya davası ancak ai̇hmin bu kıstaslarına rağmen ceza muhakemesi kanununun yürürlük ve uygulama şekli hakkında kanunun maddesi sadece cmknın maddesi kapsamında sulh ceza hakiminin soruşturma işlemlerini savcı gibi yürütmesi hallerinde cmknın maddesi gereğince hakimin davaya bakamayacağını ifade ederek sulh ceza hakiminin şüphelinin sorgusunu yapması durumunda duruşmadan önce şüphelinin suçlu olup olmadığı konusunda kanaat oluşturması hususunu görmezden gelmektedir cmknın maddesinin sadece cumhuriyet savcısına ulaşılamaması halinde sulh ceza hakiminin soruşturma işlemlerini yürütmesi hali ile sınırlamak sulh ceza hakiminin soruşturma evresinde sorgulama yaptığı hakkında tutuklama veya adli kontrol tedbir uygulayarak kişi hakkında kanaat oluştuğu durumların kapsam dışında tutulması sonucunu doğuracaktır bu durum hakimin tarafsızlığını şüpheye düşürmekte dolayısıyla kişilerin adil yargılanma hakkını ihlal etmektedir başvurumuza konu dosyamızda bakırköy sulh ceza hakimi olarak görev yapmakta iken sanık in sorgu işlemini yapan bakırköy cumhuriyet başsavcılığı tarafından tutuklama istemine rağmen sanık hakkında adli kontrol tedbiri uygulayarak sanığın suçlu olup olmadığı hususunda kanaati oluşan hakim ın bakırköy ağır ceza mahkemesinde tarihli duruşmaya katılarak yargılama faaliyetine katıldığı anlaşılmaktadır cmknın maddesi gereğince soruşturma aşamasında görev almış hakimin kovuşturma evresinde görev alamayacağı belirtilmiş olmasına rağmen hakim ın sulh ceza hakimi olarak yapmış olduğu işlemin ceza muhakemesi kanununun yürürlük ve uygulama şekli hakkında kanunun maddesi kapsamında olmadığından kanuni olarak kovuşturma evresine katılmasında bir sakınca bulunmamaktadır ancak hakimin soruşturma evresinde sanık ile doğrudan temas kurarak sanığın suçlu olup olmadığı hususunda kanaatinin oluştuğu bu durumun hakimin tarafsızlığınıesas sayısı karar sayısı zedelediği hakimin önyargı ile kovuşturma evresinde yargılama faaliyeti yürüttüğü ve bu durumun ai̇hsin maddesi kapsamında korunan adil yargılanma hakkını türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesinde korunan hukuk devleti ilkesini anayasanın maddesi kapsamında korunan adil yargılanma hakkını ve yine anayasanın maddesi kapsamında tarafsız mahkeme ilkesini ihlal ettiği ve ai̇hmin de bu durumlara ilişkin hak ihlali kararları olduğu anlaşılmaktadır bu nedenlerle cmknın maddesinde getirilen düzenlemenin ceza muhakemesi kanununun yürürlük ve uygulama şekli hakkında kanunun maddesi ile sınırlandırıldığı bu sınırlamanın hakimin tarafsızlığını ve kişilerin adil yargılanma hakkını açıkça ihlal ettiği bu nedenle ceza muhakemesi kanununun yürürlük ve uygulama şekli hakkında kanunun maddesinin ai̇hs anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanaatine varılmıştır karar yukarıda açıklanan gerekçelerle numaralı türkiye cumhuriyeti anayasasının nci maddesi uyarınca sayılı ceza muhakemesi kanununun yürürlük ve uygulama şekli hakkında kanunun maddesinin i̇ptali̇ i̇stemi̇ ile resen anayasa mahkemesi̇ne i̇ti̇raz yolu i̇le müracaat edi̇lmesi̇ne ve bu hükmün i̇ptali̇ni̇n i̇steni̇lmesi̇ne numaralı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesi uyarınca başvuru kararının aslı ile tutanağın ve dava dosyasında yer alan evrakın onaylı birer örneğinin oluşturulacak dizi listesine bağlanılarak bir dosya halinde anayasa mahkemesi̇ne gönderi̇lmesi̇ne başvuru dosyasının anayasa mahkemesine tebliğinden itibaren beş ay bekleni̇lmesi̇ne bu süre içinde karar verilmezse işbu davanın yürürlükteki hükümlere göre anayasa mahkemesinin kararı esas hakkında karar kesinleşinceye kadar gelirse anayasa mahkemesi hükmüne uyulması koşuluyla sonuçlandirilmasina keyfiyetin bakırköy ağır ceza mahkemesine mahkeme kararına itirazda bulunan cumhuriyet savcısına ve sanık ile müdafine bildirilmesine oybirliği ile karar verildi | 1,040 |
esas sayısı karar sayısı i̇ptal i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ günlü dava dilekçesinin gerekçe bölümü aynen şöyledir a yasanın ve ncı maddelerinin anayasaya aykırılığı ve gerekçesi öncelikle anayasaya aykırı olduğunu düşündüğümüz ve başlıkta belirttiğimiz ve ncı maddelere ayrı ayrı gözatalım madde iptal talebimize konu olan sayılı ve kabul tarihli yasanın inci maddesi ile danıştay kanununun idari ve vergi dava daireleri genel kurulları başlığını taşıyan nci maddesine numaralı bir fıkra eklenmektedir bu fıkra ile idari dava daireleri ile vergi dava dairelerinin ilk derece mahkemesi olarak verdikleri kararların temyiz veya itiraz yoluyla incelenmesi esası getirilmekte ve bu temyiz veya itirazın görüşüleceği genel kurullara bu dairelerde hükme müessir olacak hukuki işlemlerin yapıldığı toplantıda bulunmuş veya karara katılmış olanlara katılamayacağı hükme bağlanarak bu genel kurul toplantılarında görüşme nisaplarının ne olacağı düzenlenmektedir yasanın üncü maddesi ise danıştayın görevleri başlığını taşıyan üncü maddesinin bendinde değişiklik yaparak idare mahkemeleri ile vergi mahkemelerinden verilen kararlar ve ilk derece mahkemesi olarak danıştayda görülen davalarla ilgili kararlara karşı temyiz işlemlerini inceler ve karara bağlar demekte ve böylece danıştay idare ve vergi dairelerince ilk ve son derece mahkemesi olarak karara bağladıkları davaların temyiz veya itiraz yoluyla incelenmesi bu maddeye de deyim yerinde ise monte edilmektedir yine yasanın nci maddesi ile danıştay yasasının temyiz yoluyla danıştayda görülecek davalar başlığını taşıyan inci maddesinde de değişiklik yapılarak bu madde idare mahkemeleri ile vergi mahkemelerinde verilen nihai kararlar ve ilk derece mahkemesi olarak danıştayda görülen davalarla ilgili nihai kararlar danıştayda temyiz yoluyla incelenir ve karara bağlanır şekline dönüştürülmüş ve böylece bu maddede de danıştayın ilk ve son derece mahkemesi olarak karara bağladığı davaların yeniden temyiz ve itiraz yoluyla incelenmesi esası hükme bağlanmıştır yasanın ncı maddesi ile danıştay yasasının i̇dari ve vergi dava daireleri genel kurullarının görevleri başlıklı inci maddesini madde idari dava daireleri genel kurulu idare mahkemelerinden verilen ısrar kararlarım idari dava dairelerinden ilk derece mahkemesi olarak verilen kararları temyizen inceler vergi dava daireleri genel kurulu vergi mahkemelerinden verilen ısrar kararlarını vergi dava dairelerinden ilk derece mahkemesi olarak kararlarıesas sayısı karar sayısı temyizen inceler şeklinde değiştirmek suretiyle bu maddeye de danıştayın ilk ve son derece mahkemesi olarak baktığı davalarda danıştayın bu davalar için temyiz mercii olacağı hususu bu maddeye de konulmuştur özetle ifade edecek olursak her dört madde danıştayın ilk ve son derece mahkemesi olarak karara bağladığı davalar danıştayda temyizen incelenecek ve bu temyiz incelemesini yapacak kurullara hükmü veren daire katılmayacaktır anayasanın inci maddesine aykırılık ve gerekçesi anayasanın danıştay başlığını taşıyan inci maddesinde danıştay idari mahkemelerce verilen ve kanunun başka bir idari yargı merciine bırakmadığı karar ve hükümlerin son inceleme merciidir kanunla gösterilen belli davalara da ilk ve son derece mahkemesi olarak bakar demektedir görülüyor ki bu madde danıştayın yaklaşık bir asırdan beri sürdürmekte olduğu ilk ve son derece mahkeme özelliğini dikkate alarak bu özelliği muhafaza etmek zorunluluğunu duymuştur danıştay bu özelliği ile türk idare hukuku ve idari yargılama usulü hukukunun tüm ilkelerini idare hukuku anlayışını içtihatları ile aldığı diğer kararlarla gelişen toplum koşullarına ve demokrasi ilkelerine uygun biçimde oluşturmuş ve geliştirmiştir danıştay bu başarısını kuşkusuz büyük ölçüde ilgin dairelerin belli dallarda ihtisaslaşmış uzmanlaşmış olmasına borçludur danıştayın ihtisaslaşmış dairelerinin aldığı kararları ihtisas dışı dairelerin tetkikine sunmak ve onların süzgecinden geçirmek idari yargılama ve idare hukuku açısından büyük sakıncalar oluşturacak idare hukuku alanında sağlanan istikrar çağdaş ve sağlıklı doğrultu tahrip edilip zaafa uğramakla karşı karşıya kalacaktır danıştay dairelerinin günlük işleri olabildiğince yoğundur görevli oldukları dallarda inceleme görüşme ve karara bağlama durumunda bulundukları işler dışında hâkim ve savcılar yüksek kurulu uyuşmazlık mahkemesi yüksek seçim kurulu başkanlık kurulu idari işler kurulu içtihatları birleştirme kurulu gibi değişik kurul ve kuruluşlarda danıştay yargıçlarının görevleri vardır tüm bu durumlar karşısında ve özellikle uzmanlaşmış dairelerce alınan kararların konuya yabancı kurullar tarafından temyizen incelenmesi yukarıda sunmaya çalıştığımız ve danıştay tarafından oluşturulan içtihatlarla istikrar ve çağdaşlık kazanan idare hukuku alanımızda tam bir kargaşa yaratılacaktır bu durumda içtihat kargaşası oluşacağı gibi aynı konuda çıkacak farklı kararlar yargıya olan güveni de sarsacaktır böylece danıştayın bir içtihat mahkemesi olma niteliği tümüyle zaafa uğrayacak veya ortadan kalkacaktır danıştayın kendi gördüğü işler konusunda temyiz mercii haline getirilmesi ayrıca danıştayın iş yükünü artıracak dosyaların sonuçlanması yıllarca zaman alabilecektiresas sayısı karar sayısı hukukumuzda ilk ve son derece mahkemesi tanımı ve anlayışı tartışma götürmez biçimde açık bulunmaktadır bütün bu durumlar karşısında yasanın sözü edilen ve ncı maddeleri anayasanın inci maddesine aykırıdır iptali gerekir anayasanın nci maddesine aykırılık ve gerekçesi bilindiği gibi anayasanın devletin niteliklerini belirleyen nci maddesi devletimizin bir hukuk devleti olduğunu belirlemektedir hukukun yazılı olmayan ama uyulması ve uygulanması gereken evrensel ilkeleri ve kuralları vardır eğer bir devlet hukuk devleti ise hukukun yazılı olmayan bu ilke ve kurallarına anayasadan ve yasalardan da önce uyulması ve bu kuralların uygulanması gerektiği gibi anayasa ve yasaların da bu kurallara aykırı olmaması gerekir özetle beyan edecek olursak muhterem mahkemenizin de almış olduğu kararlarda sık sık belirtildiği gibi hukuk devleti çatısı altında herşeyin hukuka uygun cereyan etmesi gerekir yasanın ve ncı maddelerindeki düzenleme hukukumuzdaki ilk ve son derece mahkemesi anlayışına ters düşen ve onu yoz bir biçimde değiştiren hükümler olduğu gibi hukukumuzdaki yerleşmiş idari yargılama esaslarına da ters düşmektedir bu nedenle yasanın bu hükümleri ve anayasanın nci maddesi nede aykırıdır iptali gerekir yasanın nci maddesinin anayasaya aykırılığı ve gerekçesi yasanın nci maddesinde danıştay kanununun inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir madde kanun tasarı ve teklifleri anayasaya tüzük tasardan ise kanunlara uygunlukla sınırlı olarak inceletir ve sonucu belirten bir rapor tanzim edilir görevli daire kanun tasarı ve teklifleriyle tüzük taşanları üzerindeki incelemesini danıştaya geliş tarihinden itibaren üç ay içerisinde sonuçlandırmak zorundadır kanun tasarı ve teklifleriyle tüzük tasarıları görevli daire dışında başka bir daire veya kurulda bir daha görüşülmez demektedir görülüyor ki bu madde danıştaya kanun tasarı ve tekliflerinin anayasaya tüzük tasarılarının ise kanunlara uygunluğunu inceleme görevi vermiştir bu hükme göre danıştay çok sınırlı bir çalışma yapacaktır tüzük taslağına anayasaya aykırılık var mı yok mu diye bakacak ve daha sonra bu konuya ilişkin bir rapor hazırlayarak bu raporu bakanlar kuruluna gönderecektir oysa ki danıştayın bu konudaki görevini böylesine göstermelik ve sınırlı bir çerçevede tutmak anayasanın ve inci maddelerine aykırıdır anayasanın ve inci maddelerine aykırılık ve gerekçesiesas sayısı karar sayısı a anayasanın tüzükler başlığını taşıyan inci maddesinde bakanlar kurulu kanunun uygulanmasını göstermek veya emrettiği işleri belirtmek üzere kanunlara aykırı olmamak ve danıştayın incelemesinden geçirilmek şartıyla tüzükler çıkarabilir denilmektedir görülüyor ki bu madde bakanlar kuruluna tüzük çıkarma yetkisi vermiştir ancak bu tüzük çıkarma yetkisini de belli koşullara bağlamıştır maddeden anlaşılacağı üzere bu koşullar şunlardır tüzük kanunun uygulanmasını gösterecektir tüzük emrettiği işleri belirtecektir tüzük kanunlara aykırı olmayacaktır tüzük danıştayın incelemesinden geçecektir demek ki anayasa tüzüğün içeriği konusunda yalnızca kanuna uygunluk üzerinde durmamaktadır esasen kanuna uygunluk hukukun doğal bir gereğidir anayasa tüzüğün kanuna uygunluğu yanında tüzüğün kanunun uygulanmasını veya emrettiği işlerin belirlemesi açısından yeterli olup olmadığı fazlalığının veya noksanlığının bulunup bulunmadığının da üzerinde durmaktadır bu hususlar yasadan beklenenin pratikte gerçekleşmesini sağlayan uygulamada objektifliği getiren sübjektif değerlendirmelere ve yorumlara imkân tanımayan ve bu nedenle de yasaya uygunluk kadar önemli olan hususlardır anayasa tüzük tasarısını danıştayın incelemesi koşuluna bağlarken kuşkusuz tüm bu konuların danıştayca incelenmesini öngörmektedir anayasanın inci maddesinin gerekçesinde bu maddenin bakanlar kurulunun hangi koşullarla tüzükler çıkartabileceğini düzenlediğini belirtmektedir demek ki bakanlar kurulu kanuna aykırı olmamak kaydıyla dilediği biçimde tüzük çıkaramayacaktır i̇şte bu nedenle anayasa danıştayı devreye sokmakta ve danıştaya tüzük çıkarma konusunda görev ve yetki vermektedir anayasa danıştaya böylesine önemli bir işlev tanımaktadır yoksa anayasa danıştaya tüzük tasarısına bak kanuna aykırı hüküm var mı yok mu sapta bakanlar kuruluna bu konuda bir rapor ver şeklinde bir görev vermemiştir sunduğumuz tüm bu gerçekler anayasanın inci maddesinde çok açık bir şekilde görülmektedir anayasanın inci maddesinin ikinci fıkrasında danıştay davaları görmek başbakan ve bakanlar kurulunca gönderilen kanun tasarıları hakkında düşüncesini bildirmek tüzük taşanlarını ve imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerini incelemek idari uyuşmazlıkları çözümlemek ve kanunla gösterilen diğer işleri yapmakla görevlidir denilmektediresas sayısı karar sayısı bu hükümde açıkça görülmektedir ki danıştay kanun tasarıları için düşünce bildirecek oysa tüzükleri inceleyecektir yukarıda görüldüğü gibi anayasanın inci maddesinde de danıştayın incelemesinden söz edilmiştir yıllar yılı sürdürülen uygulamada danıştay tüzükler için istişari görüş bildirmemiş tüzük düzenlemelerine doğrudan katkıda bulunmuştur anayasasının ve inci maddeleri danıştayın yıldan beri yaptığı bir uygulamayı anayasal düzeyde de tescil etmiştir sözcük olarak da bir inceleme yapacak olursak düşünce bildirme ile inceleme arasında derin farklılıklar vardır görüş bildirme istişare danışma kavramları ile ilgilidir i̇nceleme ise bir konunun çok çeşitli yönleriyle analizini yaparak özelliklerini ve unsurlarını ortaya koymak eksiğini ve fazlasını saptamak ve böylece konuya doğrudan katkıda bulunmayı içeren bir çalışma yöntemidir sadece kanuna uygunluk konusunda inceleme yaparak bir rapor vermek anayasanın öngördüğü biçimde bir inceleme mahiyetinde olamaz sözcüğün anlamı bu olunca incelemeyi yalnızca kanuna uygunluk varandır yok mudur çalışması ile sınırlandırmak olası değildir bu düzenleme ile iktidar danıştayın katkısından ve çok ciddi bir denetimden kurtulmayı hedeflemiştir ayrıca böyle bir yöntem özünde tüzüğü normlar hiyerarşisindeki yerinden alarak yönetmelik düzeyine indirgemektedir bütün bu durumlar karşısında yasanın nci maddesi anayasanın ve inci maddelerine aykırı bulunmaktadır iptali gerekir | 1,442 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir sayılı gvkna sayılı kanunla eklenen mükerrer inci maddede gelir vergisi kanununun mükellef gruplarından ticari kazancın alt grubunu oluşturan talih oyunları salonları işletenler için cari vergilendirme döneminin gelir vergisine mahsup edilmek üzere oyun masasının her biri için aylık asgari vergi öderler yukarıda yer alan tutarlar yeniden tespit edilir ve izleyen yılda bu tutarlar esas alınır bakanlar kurulu bu tutarları katına kadar arttırmaya yetkilidir aylık dönemler itibariyle hesaplanan bu vergi müteakip ayın nci günü akşamına kadar bir beyanname ile beyan edilir ve aynı süre içinde ödenir yıl içinde tahakkuk eden bu vergiler yıllık beyanname üzerinden bu maliyete ilişkin olarak hesaplanan gelir vergisinden mahsup edilir mahsup edilemeyen vergiler ise red ve iade edilmez denilmek suretiyle aynı kanuna sayılı kanunun inci maddesi hükmü ile eklenen mükerrer nci maddesinde yer alan gerçek usulde gelir vergisine tabi ticari kazanç sahipleri ile serbest meslek erbabı cari vergilendirme döneminin gelir vergisine mahsup edilmek üzere geçici vergi öderler hükmü gereği ödenen götürü bir geçici vergi daha konulmuş olmakta talih oyunları salonlarının cari yıl içindeki hasılat ve giderlerine göre oluşan matrahları üzerinden hesaplanan vergilerin aylar itibariyle ödenen asgari vergi ile mükerrer nci madde hükmü gereği bir önceki yıla ait olarak ödenen geçici vergi toplamından az olması halinde asgari vergi farkı ret ve iade edilmeyeceğinden iade edilmeyen kısım oyun makinası başına alınan bir vergiye dönüşmektedir sayılı gvknda mükellef grupları ticari kazanç zirai kazanç ücret serbest meslek gayrimenkul sermaye menkul sermaye ve sair kazanç ve irat sahipleri olarak gruplandırılmış olup aynı gruplar içindeki alt gruplar için vergilendirme yönünden bir ayrım yapılmaz iken mükerrer inci madde hükmü ile ticari kazancın alt grubunu oluşturan mükellef grubundan talih oyunları salonları işletenleri için ayrım yapılmıştır ayrımdan amaç talih oyunlarının zararlı görülerek talih oyunları salonları açılmasının çoğalmaması veya mevcutların azalması ise bu amacın gelir vergisi sistemi içinde sistem bütünlüğünün bozulması yoluyla değil ayrı bir kanunla düzenlenmesi gerekmektedir öte yandan mükerrer inci maddenin son fıkrasında bir önceki yıl içinde tahakkuk eden bu vergiler yıllık beyanname üzerinden bu faaliyete ilişkin olarak hesaplanan gelir vergisinden mahsup edilir mahsup edilemeyen vergiler ise ret ve iade edilmez denilmek suretiyle gelir üzerinden alınması gereken gelir vergisinin gelirle bağlantısı koparılarak oyun makinaları başına vergi alınır hale getirilmektedir oysa sayılı kanunun verginin mevzuu başlıklı inci maddesiyle gelirin unsurları başlığını taşıyan nci maddesiyle getirilen temel amaç kazanç ve iradın gerçek ve safi miktarı itibariyle kavranması ve bu verginin bu şekilde belirlenen miktardan alınmasıdır yıl içinde oyun makinası başına hesaplanarak tahakkuk ettirilip alınan vergilerin beyan edilen gelire isabet eden gerçek vergi miktarı karşılaştırılmasında aleyhte fark çıkması halinde vergi mükellefinden bunun sebebi sorulmamakta ve ispatlama hakkı verilmeyerek fazlalıkesas sayısı karar sayısı vergi hazinede kalmaktadır oysa bu güne kadar vergi güvenliği oto kontrol müesseseleriyle getirilen tüm uygulamalarda gelirin düşüklük nedenleri mükelleflere sorulmuş yeterli gerekçelerle açıklama yapılamaması halinde beyanı itibar edilmeyerek kanunla getirilen bu hükümler olaya uygulanmıştır bunun aksi hayat standardı esasını getiren sayılı yasanın mükerrer ncı maddesinde yer alan daha açık bir deyimle açıklama olanağını ortadan kaldıran yasa hükmü yüce anayasa mahkemesine götürülmüş yüksek mahkemenin dosyamızda savunmaya cevap dilekçesinde işaret edilen kararıyla bu hüküm iptal edilmiştir açıklanan hususlar özetlenirse mükerrer inci madde hükümlerinin anayasanın nci maddesince hukuk devleti ve sosyal devlet ilkesi yönünden inci maddesine devlete bir görev olarak verilen özel teşebbüsler yönünden ekonomik güvenliği ve ekonomik kararlılığı sağlama ilkesi yönünden üncü maddesine mali güce göre vergi ödeme vergi yükünün adaletli ve dengeli bir şekilde dağılımı ve verginin yasallığı ilkeleri yönlerinden anayasaya aykırı oldukları anlaşılmaktadır ayrıca talih oyunları salonları işletenlerin ödeyecekleri vergi miktarı yukarı ve aşağı sınırlarla belirlenmediği sadece miktar olarak belirlendiği halde bakanlar kuruluna vergi miktarının katına artırılması yetkisi verilmiştir bu durum anayasanın üncü maddesinde yer alan vergi resim harç ve benzeri mali yükümlerin hükümlerinde kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapmak yetkisi bakanlar kuruluna verilebilir hükmüne aykırı bulunmaktadır açıklanan nedenlerle davacı iddiaları üzerine yapılan inceleme sonucu sayılı gvkna sayılı kanunla eklenen mükerrer inci maddesi gerek şekil ve gerekse esas yönden anayasanın ve üncü maddeleri hükmüne aykırılık iddiaları ciddi görüldüğünden iptali istemiyle anayasa mahkemesine başvurulmasına anayasanın ve sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama ve usulleri hakkında yasanın inci maddeleri uyarınca bu kararımız ve eklerinin anayasa mahkemesine gönderilmesine ve kararın bir örneğinin bilgi için taraflara tebliğine tarihinde oybirliği ile karar verildi | 695 |
esas sayısı karar sayısı dosya kapsamı ve davacı vekilinin talep ve beyan dilekçeleri dikkate alındığında geçen celsenin nolu ara kararı ile verilen ara karardan dönülerek davacı vekilinin ve tarihli dilekçelerinde sayılı kanunun maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarının ve maddelerine aykırı olduğunu iddiasının ve yine anayasa mahkemesinin tarih esas karar sayılı kararında ciddi muhalefet şerhlerinin oluşu davacının ve tarihli dilekçelerindeki açıklamaların ciddi oluşu dikkate alınarak talebin kabulü ile anayasanın maddesi kapsamında dosyanın anayasaya aykırılık hususunda karar verilmek üzere anayasa mahkemesine gönderilmesine anayasa mahkemesinin vereceği karara kadar davanın geri bırakılmasına anayasanın maddesi de dikkate alınarak anayasa mahkemesine gidişinden itibaren ay içerisinde karar verilmesinin beklenilmesine aksi halde yürürlükte kanun hükümlerine davanın sonuçlanacağının bildirilmesine davalı vekilinin mazeretinin kabulü ile duruşma günün uyap üzerinden öğrenmesine dosya kapsamındaki taleplerin hususunda anayasa mahkemesinin karar verme süresi dikkate alınarak duruşmanın günü saat bırakılmasına karar verildi | 137 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuruda itiraz konusu kuralın anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür | 17 |
esas sayısı karar sayısı sayılı kanunun maddesiyle sayılı i̇mar kanununun maddesine eklenen su yolu imar planı kararıyla yapay olarak oluşturulan ve deniz araçlarıyla ulaşımın sağlandığı su geçididir tanımı ile maddesiyle sayılı kanunun maddesinin birinci fıkrasına yol ibaresinden sonra gelmek üzere eklenen su yolu ibaresi ve maddesiyle sayılı kanunun maddesinin üçüncü fıkrasına yol ibaresinden sonra gelmek üzere eklenen su yolu ibaresinin anayasaya aykırılığı düzenlemenin anlamı kapsamı bilimsel ve teknik verilere göre sonuçları sayılı kanunun maddesiyle sayılı i̇mar kanununun maddesine eklenen su yolu imar planı kararıyla yapay olarak oluşturulan ve deniz araçlarıyla ulaşımın sağlandığı su geçididir şeklindeki tanım ile ve maddelerine eklenen su yolu ibareleri biçimsel olarak kanunların genelliği ilkesiyle bağdaşır gözükse de gerçekte önceden kararlaştırılarak kamuoyuna açıklanmış belirli ve somut bir su yolunu özel bir inşayı daha somut biçimiyle kanal i̇stanbul projesini ifade etmektedir nitekim tarihinde başbakan sayın ahmet davutoğlu imzasıyla türkiye büyük millet meclisi başkanlığına sunulan yaşını doldurmuş muhtaç güçsüz ve kimsesiz türk vatandaşlarına aylık bağlanması hakkında kanun ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanun tasarısının genel gerekçesinde aynen kanal i̇stanbul için yasal düzenlemenin yapılması ifadesine yer verilerek bu husus açık bir şekilde ortaya konulmuş tasarının plan ve bütçe komisyonu ile genel kurul görüşmelerinde iktidar partisi ile muhalefet partileri milletvekilleri ve hatta plan ve bütçe komisyonu görüşmelerinde ulaştırma denizcilik ve haberleşme bakanı sayın binali yıldırım tarafından defalarca dile getirilerek su yolu kanal i̇stanbul projesi özdeşliği kurulmuş dolayısıyla bu konu kanun tasarısı ile plan ve bütçe komisyonu ve genel kurul görüşme tutanakları gibi asli yasama belgelerinde açıkça yer aldığından tartışmalı hiçbir durum kalmamıştır bu itibarla hem hukuken hem fiilen su yolu tanımı kanal i̇stanbul tanımı su yolu ifadesi kanal i̇stanbul ifadesidir karadeniz ile marmara denizi arasındaki mevcut doğal su yolu olan i̇stanbul boğazına ek olarak yapay ikinci bir su yolu açma düşüncesi sokollu mehmet paşa ya kadar gider ancak aradan geçen uzun bir süreden sonra türkiyenin gündemine tekrar girmesi siyasetçilerin seçim öncesi siyasi propaganda sürecinde seçmenler nezdinde partileri lehine farkındalık ve farklılık yaratarak oy toplamak amaçlı siyasi seçim projeleri bağlamında olmuştur i̇lki mahalli seçimleri öncesi dsp genel başkanı merhum bülent ecevitin dsp i̇stanbul büyükşehir belediye başkan adayı necdet özkan ile birlikte ocak tarihinde yaptığı basın toplantısında tanıtımını yaptığı i̇stanbul kanalı projesidir i̇kincisi ise genel seçimleri öncesi başbakan sayın recep tayyip erdoğanın tarihinde çılgın projeler başlığı altında açıkladığı kanal i̇stanbul projesidir i̇lki merhum ecevitin genel seçimlerinde oy alan dspnin genel başkanı olması ve partisinin adayının mahalli seçimlerinde i̇stanbul büyükşehir belediye başkanlığını kazanma şansı bulunmaması nedenleriyle pek etkili olmadığı gibi zaman içinde unutulmuştur ancak ikincisi açıklayanın genel seçimlerine başbakan olarak girmesi i̇stanbul büyükşehir belediye başkanının genel başkanı olduğu partiden olması ve genel seçimlerden oranında oyla çıkması nedenleriyle çok etkili olmuş açıklandığı tarihten itibaren de gündemin odağına yerleşmiştiresas sayısı karar sayısı gündeme yerleşmesiyle birlikte siyasi iktidar kanal i̇stanbul projesi lehinde kamuoyu oluşturmaya ve seçmenini konsolide edip desteğini almaya yönelik olarak tek yanlı hegemonik bir siyasi propaganda süreci yürütmüş karşısında ise bilim insanları ile uzmanların bilimsel ve teknik veri ve gerekçelere dayandırdıkları eleştirel görüşleri bulmuştur kanal i̇stanbul projesi lehinde bilimsel ve teknik görüş ileri süren bilim insanı ve uzman olmadığı için ayrı dünyalar siyaset dünyası bilim dünyası ayrı yaklaşımlar siyasi yaklaşım bilimsel yaklaşım ayrı amaçlar seçmenin oyunu alma bilimsel atıf alma ayrı sorumluluklar seçmene hesap verme bilime tarihe ve toplumun geleceğine hesap verme ayrı imkanlar iktidar olmanın sınırsız kamuoyu oluşturma gücü bilimin halka ulaşma ve karşılığını bulma imkanı ve farklı parametreler ekonomik ve siyasi fayda ekonomik sonuçlar da doğuracak çevresel ve kentsel felaketler ile uluslararası siyasi sorunlar temelinde sürdürülen tartışmayı siyasi i̇ktidarın bilimsel görüşlerin her türüne kulağını kapayarak bir tür monologa dönüştürmesi nedeniyle herhangi bir uzlaşının çıkması mümkün olamamıştır kanal i̇stanbul projesi kamuoyundan gizli yürütülmekte nedeni olarak da arazi spekülasyonuna dayalı kent rantları elde edilmesine meydan verilmemesi argümanı ileri sürülmektedir i̇lk bakışta doğru ve yerinde izlenimine yol açan bu argüman gerçekte proje güzergahını bilmesi gerekenlerin projenin yönlendirilmesi hazırlanması ve koordinasyonunda görev alanlar bileceği ve rantı da bilmesi gerekenler ile bilmesi gerekenlerin bildirdiklerinin elde edeceği anlamına geldiğinden projenin kamuoyundan kaçırılmasına gerekçe oluşturmamakta aksine elde edilecek rantı bilmesi gerekenler temelinde özelleştirdiğinden saydamlığa açıklığa ve hesap verebilirliğe dayanan demokratik hukuk devletinde kaçınılması gereken bir uygulama boyutu taşımaktadır bu gizliliğe rağmen siyasi iktidar temsilcileri tarafından değişik ortamlarda defalarca dile getirilen ve kamuoyuna yansıyan bilgilerden projenin avrupa kıtası ile asya kıtasını ayıran ve marmara denizi ile karadenizi birbirine bağlayan doğal su yolu olan i̇stanbul boğazının iki yakasına yayılmış i̇stanbul şehrinin avrupa yakasında yapılacağı kanalın yaklaşık km uzunluğunda yüzeyde mt genişliğinde ve mt derinliğinde olacağı karar aşamasında olunduğu ileri sürülen üç farklı güzergahtan hangisinden geçerse geçsin kanalın iki yakasının yerleşme ve yapılaşmaya açılacağı ve böylece iki yarımadadan oluşan i̇stanbulun kanal boyunca kuzey güney aksında ve batı yönünde büyümesi öngörülerek iki yarımada ve bir adadan oluşan mega kent i̇stanbulun yaratılacağı anlaşılmaktadır km uzunluğunda mt genişliğinde ve mt derinliğinde bir kanal yoluyla tarım alanları meralar ormanlar sulak alanlar akarsular ve göllerden geçerek karadenizden marmara denizine ulaşacak ve her iki yakası yerleşme ve yapılaşmaya açılacak kanal i̇stanbul projesinin i̇stanbul boğazı marmara denizi ve karadeniz ile i̇stanbulu da içine alan trakyanın bir bütün olarak ekosistemi i̇stanbulun kent fizyolojisi ve i̇stanbul boğazının hukuki rejimi üzerinde belirleyici etkilerinin olacağı tartışmasızdır bilim insanı ve uzmanlar bu etkilerin çevresel ve kentsel felaketler ile uluslararası düzeyde hukuki sorunlara yol açacağı ve bir daha da geri dönüşünün mümkün olmayacağını belirtmektedirler hacettepe üniversitesi öğretim üyesi denizbilimci prof dr cemal saydam kanal i̇stanbul projesi bilimsel bir karşı görüş isimli makalesinde ek karadenizin marmara denizinden cm yüksek olduğunu ve bu yüksekliğin haziran veya temmuz aylarında poyraz da varsa cmye çıkabildiğini marmara denizinin altından gelen akdeniz tuzlu suyunun boğaza dip kısmından mt kalınlığında girip karadenizin dip duyuna aktığını buna karşın karadenizin az tuzlu suyunun boğaza mt kalınlığında üst yüzeyden giripesas sayısı karar sayısı hisarlar önü ve salacak kırılmalarından sonra marmara denizine mt kalınlığında çıkarak marmara denizinde bir jet akımı oluşturduğunu marmara denizinin ilk metresinin karadeniz suyu altında kalanının ise akdeniz suyu ile dolu olduğunu karadenizden gelen yüzey suyunun marmara denizinin üst tabakasını ayda bir akdenizden gelen dip suyunun marmara denizinin alt tabakasını ise yılda bir değiştirebildiğini bu jet akımının marmaranın alt suyunun yüzey suyuyla karışmasına ve alt sulardaki besinlerin üste çıkarak yüzey suyunda organik madde çoğalmasına neden olduğunu balıklar açısından besin kaynağı olan ve marmara denizinin balık açısından zenginliğini oluşturan bu organik yükün daha sonra dibe çökmesi ile alt suya oksijen yükü bindirdiğini ve alt suda oksijeni tükettiğini marmara denizine akdenizden giren oksijenli dip sularının akımıyla oksijensiz suyun marmara denizinin kuzeyinde i̇stanbul kıyıları yoğunlaştığını türkiye boğazları bu sistemle işlerken kanal i̇stanbulun yapılması durumunda nereye yapılırsa yapılsın karadeniz suyunun marmara denizinde ikinci bir jet akıma neden olacağını bu jet akımın marmarada yaratacağı ikinci organik yük ile ilk etapta belki de balık üretiminin artacağını ancak zaman içinde organik yükün aynı şekilde alt tabakaya geçerek oksijen tüketimine başlayacağını böylece alt tabakada zaten sınırda olan oksijen seviyesi üzerine ikinci bir organik yük bindirerek alt tabakayı tamamen oksijensiz bırakacağını oksijensiz su denizin dibine temas ettiğinde metredeki karadeniz suyu akdeniz suyu tabakalaşması sınırında mangan oksit parçacıkları oluşacağını zamanla bu parçacıkların tüm marmara denizini kaplayarak metrenin altına güneş ışığı geçmesini tamamen önleyeceğini böylece alt sudaki hidrojen sülfür konsantrasyonunu hızla artırıp her lodos sürecinde alt suyun üst suyla karışmasıyla atmosfere de çıkacağını lodos rüzgarları güneybatıdan estiği için her lodosta i̇stanbulu hidrojen sülfür çürük yumurta kokusunun kaplayacağını oksijensiz suyun zamanla tüm marmara denizini kapsayarak marmara denizini balıkların göç alanı ve canlı yaşam alanı olmaktan çıkaracağını bu sürecin geri dönüşünün de hiçbir şekilde mümkün olmayacağını belirtmektedir kanal i̇stanbul projesinin deniz ve kara ekosistemlerinde yol açacağı felaketlere i̇stanbul kentinin üzerine bindireceği fizyolojik yüklere ve montrö boğazlar sözleşmesinde türkiyenin elde ettiği askeri geçişlere ilişkin ayrıcalıklarını kaybetme riskine ilişkin pek çok bilimsel makale yayınlanmış ve konferanslar düzenlenmiştir ancak bunların tek bir raporda ve bütün yönleriyle incelendiği bilimsel çalışma wwf türkiye doğal hayatı koruma vakfı tarafından hazırlanan ya kanal ya i̇stanbul kanal i̇stanbul projesinin ekolojik sosyal ve ekonomik değerlendirilmesi isimli rapordur ek raporda kanal i̇stanbul projesi türkiyenin saygın üniversitelerinin uluslararası saygınlığı olan bilim insanları ile teknik uzmanlar tarafından bütün yönleriyle değerlendirilmiş kanal i̇stanbul projesinin denizel ekosisteme etkileri ve deniz ulaşımına ilişkin hususlar prof dr cemal saydam hacettepe üniversitesi çevre mühendisliği abd denizbilimi prof dr ahmet yalçıner odtü deniz mühendisliği araştırma merkezi prof dr ahsen yüksek i̇stanbul üniversitesi deniz bilimleri ve i̇şletmeciliği enstitüsü denizel çevre abd ormanlar meralar tarım alanları sulak alanlar su kaynakları vb karasal ekoloji üzerindeki etkileri prof dr doğanay tolunay i̇stanbul üniversitesi orman fakültesi toprak i̇lmi ve ekolojisi abd prof dr murat türkeş çanakkale onsekiz mart üniversitesi fen edebiyat fakültesi coğrafya abd doç dr zeynel aslangündoğdu i̇stanbul üniversitesi orman fakültesi ahmet atalık ziraat mühendisleri odası i̇stanbul şube başkanı sema atay ziraat yüksek mühendisi mahir gürbüz ziraat mühendisleri odası eski başkanı dr sedat kalem orman mühendisi peyzaj mimarı i̇stanbul kent fizyolojisi üzerindeki etkileri doç dr sevim budak i̇stanbul üniversitesi siyasal bilgiler fakültesi kentleşme ve çevreesas sayısı karar sayısı sorunları abd doç dr hürriyet öğdül mimar sinan gsü şehir ve bölge planlama abd beklenen i̇stanbul depreminin riskini derinleştiren etkileri prof dr naci görür i̇tü maden fakültesi jeoloji serimontoloji ve deniz joolojisi prof dr emin özsoy i̇tü avrasya yer bilimleri enstitüsü boğaz dinamikleri ve boğaz akıntıları ekosistemi doç dr cenk yaltırak i̇tü maden fakültesi genel jeoloji abd sosyo ekonomik etkileri prof dr fikret adaman boğaziçi üniversitesi ekonomi bölümü sürdürebilir kalkınma prof dr haluk gerçek i̇tü i̇nşaat fakültesi ulaştırma planlaması modelleme ve yatırım değerlendirmesi dr bengi akbulut i̇ktisat doktoru uluslararası hukuki boyutu yrd doç dr dolunay özbek bilgi üniversitesi hukuk fakültesi uluslararası hukuk abd dr nilüfer oral bilgi üniversitesi hukuk fakültesi uluslararası hukuk abd deniz hukuku araştırma merkezi müdürü tarafından değerlendirilmiştir raporda kanal i̇stanbul projesinin denizel ekosisteme etkileri daha derinlemesine bilimsel veriler ışığında ve teknik terimlerle değerlendirildikten sonra karadenizden güneye yönelik akımın ve madde taşınımının kolaylaştırılması marmara denizinde bugünkünden çok daha büyük oranda ötrofikasyon artan alg patlaması red tide kay kay müsilaj olaylarına neden olarak daha fazla organik madde çökelmesine yol açacak alt su kütlesi oksijen yetersizliğinden hypoxia oksijensiz koşullara anoxia doğru değişebilecektir pelajik canlıların balık göç yol ve davranışının kışlama alanlarının etkilenmesi marmaranın hemen hemen yarısını kapsayan sığ bölgelerde taban canlılarının yok olması kaçınılmaz olabilir etkiler yalnız marmara ile sınırlı kalmayıp çanakkale boğazı ve hatta kuzey egeye kadar ulaşabilecektir denilmiştir kanal i̇stanbul projesinin geçeceği ormanlar meralar tarım alanları sulak alanlar su kaynakları vbnin mevcut durumu ve projenin karasal ekoloji üzerindeki etkileri konusunda uzunluğu km civarında olan güzergâhın yaklaşık kmsinin ormanlardan geçeceği ve kanal genişliğinin mt olacağı düşünülürse kaba bir hesapla hektar civarında orman alanının yalnızca kanalın fiziki varlığı ile doğrudan ortadan kalkacağını öngörmek yanlış olmaz bu yaklaşık yıldız parkı anlamına gelmektedir kanalın etrafında gelişecek altyapı köprüler yollar ve kentsel gelişim konutlar iş merkezleri vs ile birlikte kaybedilecek orman alanı bunun birkaç katına çıkabileceği gibi çevredeki orman dokusu da doğal niteliğini önemli ölçüde kaybedecektir genel olarak bin hektar alana sahip i̇stanbul ilinin yaklaşık i tarım alanlarından oluşmaktadır bunun sı kanal i̇stanbulun konumlandığı avrupa yakasında yer almaktadır aynı şekilde çayır mera arazilerinin sı da avrupa yakasındadır toplam yağışın yeterliliği ve dengeli dağılımı nedeniyle tarım arazilerinin ında sulama gerekmeden kuru tarım ya da yağışa bağlı tarım gerçekleştirilmektedir i̇l genelinde bin hektarlık alana sahip ve büyük bölümü avrupa yakasında olan kuru tarım arazileri de silivri çatalca ve büyükçekmece çevresinde yoğunlaşmıştır büyük bir çeşitlilik gösteren bitkisel ürünler tümüyle pazara dönüktür i̇stanbulda doğal olarak yetişen bitkilerden kadarı endemiktir bunlardan i ise yalnızca i̇stanbula özgüdür çok sayıda bilim insanının katılımıyla li yılların başında wwf türkiye tarafından yapılan çalışmalarla önemli bitki alanları öbanın tanımlandığı ilk ülke türkiye olmuştur şimdiye kadar yedisi i̇stanbul il sınırları içinde olmak üzere türkiye çapında toplam öba belirlenmiştir bunlardan terkos kasatura kıyıları ile batı i̇stanbul meraları kanal i̇stanbul projesinden küçükçekmece sazlıdere terkos hattının tercih edilmesi halinde doğrudan ve en çok etkilenmesi beklenen öbalardır terkos kasatura öbada nesli tehlike altında bulunan toplam nadir ve endemik bitki tespit edilmiştir öba içinde tabiatı koruma alanı doğal sit alanı ve yaban hayatı koruma sahası gibi resmi koruma statüsüne sahip alanlar bulunmaktadır i̇stanbulun en büyük içme suyu kaynaklarından biri olan terkos gölü ve civarındaki zengin sucul bataklık kumulesas sayısı karar sayısı fundalık ve orman habitatlarını içeren bu alan bitki taksonu ile türkiyenin en zengin floraya sahip yerleri arasındadır florasında adet bern sözleşmesi avrupa yaban hayatı ve yaşam alanlarını koruma sözleşmesi ek liste türü ve küresel ölçekte tehlike altında tür dahil den fazla ülke çapında nadir bitki taksonu yer lamaktadır bunlardan ü endemiktir batı i̇stanbul meraları adıyla tanımlanan ve sazlıdere barajı etrafındaki bölgeyi kapsadığı için tamamen kanal güzergahı altında kalacak olan diğer öba i̇stanbul şehrinin hemen batısındaki tepeler üzerinde bozulmadan kalmış kalkerli mera yüzeye çıkmış kayalar ve asit karakterli kuru fundalık mera parçalarını içerir küçükçekmece gölünün açık su ve bataklık bitki toplulukları da bu öba sınırları içine girer güzergahın büyükçekmece gölünden geçmesi halinde karasu çayının marmara denizine döküldüğü yerde oluşmuş bu sığ kıyı gölü ile birlikte etrafındaki bitki örtüsü de yok olacaktır kış aylarında binden fazla su kuşu barındıran terkos gölü aynı zamanda doğal hayatı koruma derneği tarafından belirlenmiş olan önemli kuş alanlarından öka biridir büyük çekmece gölü ve yakın çevresi özellikle su kuşları için önemli üreme göç ve kışlama alanıdır yeraltı suyu açısından önemli bir potansiyele sahip olan i̇stanbulda silivri çatalca ve büyükçekmece ilçelerinde yoğunlaşmış yeraltı suyu havzalarına inşa edilecek kanaldan herhangi bir sızıntı olması durumunda tüm avrupa yakasındaki yeraltı suları bir daha geri dönüşü olmayacak şekilde tuzlanacaktır avrupa yakasının içme suyu gereksiniminin çok önemli bir bölümünün bu havzalarda açılan derin sondajlarla karşılandığı dikkate alındığında ortaya çıkacak durumu kestirmek zor değildir kanal i̇stanbul projesinin zorunlu olarak tarım mera ve orman arazileri üzerinden geçeceği dikkate alındığında büyük çapta verimli arazi kaybı tarımsal ürün kaybı ve bitki örtüsü tahribatı ile sonuçlanacağı aşikardır yitirilecek olan bu arazilerin ülkenin en verimli tarım alanlarının yer aldığı trakya bölgesinde gerçekleşmesi sorunun önemini bir kat daha artırmaktadır ekolojik ve ekonomik değeri hesaplanamayacak büyüklükte ve önemde olan ancak ülkemizde adeta ucuz arsa muamalesi gören verimli tarım topraklarımızın yeni köprü ve bağlantı yolları havaalanı kanal gibi yatırımlara ve etrafında gelişecek yeni şehirlere kurban edilmesi türkiyede yaşanmakta olan toprak kaybı sorununa yeni boyutlar eklenmesi anlamına gelecektir denilmektedir i̇stanbul kent fizyolojisi üzerindeki etkileri hususunda i̇stanbulun gelişmesini biçimlendiren en önemli iki coğrafi öge marmara denizi ve boğazdır marmara denizi doğu batı yönündeki gelişmeye boğaz ise kuzeye doğru gelişmeye imkan veren bir coğrafi yapıdadır kentin bölge ile ilişkisini sağlayan ulaşım aksları doğu batı yönünde geliştiğinden tarihsel olarak gelişme bu yönlerde olmuştur boğaz yönündeki gelişme ise deniz ile yamaçlar arasında ince bir hat üzerinde sınırlı kalmıştır kanal i̇stanbul projesi ile küçükçekmece hadımköy aksı güçlendirilerek karadenize kadar uzanmış olacak kuzeyde havalimanı ile birleşerek bölgede karadeniz sahili boyunca yeni yerleşimlerin oluşumuna zemin hazırlayacaktır böylece kentin tarihsel büyüme biçimi olan marmara denizine paralel doğu batı yönünde açık lineer şema üzerine kuzeye doğru eklemlenme şeklinde gelişen büyüme artık sözkonusu olmayacaktır onun yerine kuzey güney akslarının güçlendiği yer yer birleşerek kuzeye doğru büyük kentsel lekeler oluşturan ve karadeniz sahilindeki gelişmeleri de hızlandıracak yeni bir bir büyüme biçimi ortaya çıkacaktır yapılması halinde kanal ile boğaz arasında oluşacak ada bu yoğunlaşmanın merkezi olacaktır kanal üzerinde doğu batı yönünde yapılacak ve sayısı giderek artacak olan köprüler bu eşiğin aşılması için yeni maliyetler yükleyecektir böylece kentin bölgesi ile bütünleşmesini sağlayacak olan ayrıca bazı fonksiyonların desentralize edilmesini kolaylaştıran doğu batı ekseninde gelişme giderek imkansız hale gelecektir nüfus yılından yılına kadar yıl içinde üçe katlanmış milyondan milyona çıkmıştır kentin nüfusu olmuştur i̇stanbulun ülke nüfusu içindeki payı da sürekli artış göstermiştir yılında ülke nüfusunun i i̇stanbulda yaşarken yılında bu oran e ulaşmıştır yılı sonuesas sayısı karar sayısı itibariyle ülkedeki neredeyse her beş kişiden biri i̇stanbulda yaşamaktadır eğer nüfus artışı aynı hızla devam ederse yılında i̇stanbulun nüfusu neredeyse milyona ulaşacaktır küçükaslan yapılması durumunda kanal i̇stanbulun bu yönde katkı yapacağı açıktır kanal i̇stanbul projesinin gerçekleşmesi halinde yerleşime açılacak yeni alanlar ha olacaktır medyada yapılan açıklamalar nüfusun milyon olacağı şeklindedir bölgenin tamamının yapılaşmaya açılması durumunda yoğunluk ortalama kişiha olarak düşünülürse nüfus milyona kadar çıkabilir bu en uç tahmindir alanda farklı fonksiyonların sağlık kent finans merkezi oteller avmler vb yer alması durumunda gece nüfusu azalacak hizmet nüfusu ve günlük kullanıcı sayıları artacaktır kanalın rezerv yapı alanı içinde yapılması durumunda yapılaşma alanı azalacak buna karşılık yaratılacak cazibe ile daha çok talep olacak ve yoğunluklar artacaktır proje alanındaki nüfusun dışında projenin yaratacağı çekimle etraftaki bölgelerde de yeni gelişmelerin olacağını tahmin etmek zor değildir i̇stanbul çevre düzeni planında kentin taşıma kapasitesi gözönüne alınarak nüfusu olarak belirlenmiştir mevcut eğilim devam ederse nüfusun yılında milyona çıkacağı kentin kaynaklarının ve ekolojik sınırlarının buna olanak vermediği gerekçeleriyle bu sınırlama yapılmıştır planda bu amaçla bazı istihdam alanlarının bölgedeki diğer illere kaydırılması öngörülmüştür bugün hukuki olarak geçerli olan bu planda tüm arazi kullanım kararları istihdam tahminleri statejiler bu nüfusa göre geliştirilmiştir yılında yapılan i̇ski̇ master planında yılına kadar su arz ve talep projeksiyonları yapılmıştır tahmin edilen günlük su tüketimi göz önüne alındığında mevcuttaki mlük suyun i̇ski̇ ancak kişinin yıllık ihtiyacını karşılayabildiği görülmektedir oysa kent nüfusu yılına gelindiğinde bu nüfusa erişmiştir i̇bb s denilmiştir beklenen i̇stanbul depreminin riskini derinleştiren etkileri konusunda marmara denizinin içerisindeki kuzey anadolu fayının küçükçekmece kıyılarına olan uzaklığının km olduğu düşünülürse özellikle kanalın marmara ucunun olası depremlerden çok şiddetli etkileneceği açıktır olası bir marmara depreminin silivri açıklarında orta marmara çukuru ile adalar arasında gerçekleşmesi beklenmektedir eğer bu depremin büyüklüğü olursa kanalın bu depremden un üzerinde bir şiddetle etkilenmesi mümkündür aynı hatta depremin daha büyük olması halinde şiddet çok daha fazla olacaktır kanalın bu depremler sırasında olabilecek yanal ve düşey hareketlere karşı nasıl tepki vereceği gerçekten ciddi bir araştırma konusudur bu yapının deprem sırasında kayması kırılması veya burulması çok büyük felaketlere neden olabilecektir denilmektedir sosyo ekonomik etkilerine ilişkin olarak deniz içerisinde yapılması gereken hafriyat bir tarafa bırakılırsa yapılması gerekecek olan toplam hafriyat silivri güzergahında milyon b çekmece terkos güzergahında milyon ve çekmeceterkos güzergahında ise milyon olacaktır buna göre hafriyat yönünden en uygun alternatif çekmece terkos güzergahıdır ancak bu durum sazlıdere barajının feda edilmesi ve i̇stanbulun bugün kullandığı suyun oranında azalması anlamına gelmektedir milyon mlük kazının taşınacak hacim olarak boyutu yaklaşık olarak milyon mdür havalanmış malzeme hacmi kazılacak hacim bu boyuttaki bir hafriyatın ne anlama geldiğini anlamak için ne kadar zamanda ve kaç kamyonla taşınabileceğine bakmak gerekir sözkonusu hafriyatı bir seferde taşımak için kapasiteli milyon bin kamyona ihtiyaç vardır örneğin kamyonun çalıştığı ve her kamyonun da bir günde sefer yaptığı varsayıldığında günde bin malzeme taşınabilir buna göre toplam hafriyatın taşınabilmesi için güne veya yaklaşık seneye ihtiyaç vardır i̇nşaat işleri için ise milyon demirli beton ihtiyacı keşfedilmektedir hangi güzergah seçilirse seçilsin en az yeni köprünün yapılması gerekecektir kanal i̇stanbulun yapılması halinde halihazırdaesas sayısı karar sayısı kullanılan ancak kanal için deplase edilmesi şart olan büyük yapılar bulunmaktadır bunlar i̇stanbultrakya demiryolu tem otoyolu otoyolu onlarca önemli karayolu terkos alibey tarihi su galerisi onlarca önemli içme suyu isale hattı ataköy atık su kollektörü gibi yapılardır s bu proje ile bir yandan boğaz trafiği üzerinde var olan yükün hafiflemesi dolayısıyla hem olası deniz kazaları azaltılmış olacak hem de boğazın rekreasyonel ve turistik kullanımı artabilecek diğer yandan da kanal etrafında yerleşim alanlarının oluşması beklenmektedir şüphesiz böylesi kapsamlı bir projenin en başta yatırım kanalın açılması çıkan hafriyatın bertarafı betonarme istinatlar köprü inşaatları vb ve operasyonel maliyeti bulunmaktadır projenin özelliklerine dair elimizde bir bilgi bulunmadığı için bu tür yatırım ve operasyon maliyetlerinin niteliği ve niceliğine dair bir kestirim yapmaktan uzağız ancak böylesi bir mega projenin ülke kaynaklarının önemli bir kısmını kullanacağı ve dolayısıyla bu kaynakların olası başka kullanımlarından feragat edileceği için söz konusu kaynakların alternatif kullanım alanlarının da masaya yatırılması gerektiğinin altını çizmek isteriz ayrıca bölgedeki mevcut kullanıcıların en başta tarımsal arazidekiler bu projeyle maruz kalacakları kayıplarının hem iktisadi hem de sosyal boyutlarda olacağı unutulmamalıdır fakat yukarıdaki tartışmanın altını çizdiği en önemli husus böylesi bir projenin beraberinde çok ciddi ekolojik tahribat getirmesi ve dahası bu tahribatın katastrofik boyutlarda olması ihtimalinin bulunduğudur tüm bu tartışmanın getirdiği sonuç kanal i̇stanbul projesinin sosyo ekonomik değerlendirmesinin yapılmasında getiri ve götürülerin hesaplanmasında risk faktörlerinin dikkate alınması gerektiği özellikle katastrofik risk olarak adlandırdığımız büyük ölçekli ekolojik tahribatın mutlaka gözönünde bulundurulması ihtiyacı bulunduğu olası etkilerin birçoğunun parasal değerlere indirgenmesinin ciddi sıkıntılar barındırdığı çoklu kriter temelli bir değerlendirme sürecinin projenin geleceğine ilişkin daha gerçekçi ekolojik ve toplumsal açıdan daha sağlıklı fikirler üretebileceği hususları ortaya konmuştur denilmektedir uluslararası hukuki boyutuna ilişkin olarak coğrafi özellikleri nedeniyle son derece riskli bir su yolu olan i̇stanbul boğazından montrö boğazlar sözleşmesinin imzalandığı yılında yılda ortalama bin gemi geçiş yapmaktayken bu sayı günümüzde bin düzeyine ulaşmıştır sözleşmenin imzalandığı yıllarda boğaz için önemli bir risk unsuru olan petrol taşımacılığı yokken artık yılda ortalama milyon ton petrol ürünü taşınmaktadır kanal istanbul projesinin başarılı olabilmesi gemilerin ve özellikle tehlikeli yük taşıyan gemilerin i̇stanbul boğazını değil kanal i̇stanbulu kullanmaları varsayımına dayanmaktadır oysa hem montrö sözleşmesine hem de uluslararası hukuka göre gemiler kanal i̇stanbulu kullanmaya zorlanamaz sularının tamamı bir devletin karasuları içinde dahi olsa hem ticari hem de askeri gemiler uluslararası ulaşımda kullanılan boğazlardan geçişe ilişkin uluslararası hukuk kuralları uyarınca kıyı devletinin güvenliğini tehdit etmediği sürece boğazdan geçiş hakkına sahip olmaya devam edecektir kıyı devletinin bu geçişi yasaklama askıya alma hatta askeri gemiler için dahi ihbar veya izin isteme hakkı yoktur yani montröesas sayısı karar sayısı sözleşmesi feshedilse dahi türkiye ticari gemi geçişlerini yasaklama yetkisine sahip olamayacaktır türk boğazlarından geçmek isteyen yabancı gemilerin kanalı kullanmaya zorlanmaları hukuki yükümlülüklerle birlikte birtakım olumsuz uluslararasıbölgesel siyasi etkileri de beraberinde getirebilir bunlardan en önemlisi montrö sözleşmesi ile kurulan ve devam etmesine özen gösterilen askeri dengedir sözleşme askeri gemilerin geçişini hem tonaj hem de tür bakımından sınırlamaktadır ayrıca karadeniz kıyıdaşı olmayan devletlerin askeri gemileri karadenizde en fazla gün kalabilir böylece türkiyenin güvenliğine ek olarak karadeniz kıyıdaşlarının da güvenliği gözetilmektedir uçak gemisi denizaltı gibi bazı klas gemilerin geçmesinin sözleşmeyle yasaklanmış olması da rusya donanmasının eski sscb etki alanını kısıtlamış olmaktadır soğuk savaş döneminde kiev ve kuznetzov gemilerinin geçişi sonrasında hizmet dışı bırakılmış olan varyagın geçişinin yarattığı tartışmalar ve yılındaki gürcistan rusya çatışması sırasında abdnin hastane gemisi göndermek istemesinin ardından yapılan müzakere süreçlerinde de görüldüğü üzere bu dengeyi korumak için sözleşmeye taraf olan önemli aktörlerin ve hatta taraf olmayan abdnin tercihi montröyü hukuki olarak zorlamak yerine devamını sağlamaya yönelik bir uzlaşıyı bulmak olmuştur kanal i̇stanbul geçişinin sadece ticari gemilere açılması halinde dahi sözleşmenin hukuki varlığının sorgulanabileceği düşünülebilir bu da türkiyenin tarafsız kaldığı savaş zamanlarında savaşanların askeri gemilerinin geçişinin yasaklanmasıyla türkiyenin tarafsızlığını koruyabilmesi için savaş hukukunun olağan kurallarına doğrudan türkiye lehine getirilmiş hükümlerin de kalkması gibi kapsamlı bir kayıp anlamına gelecektir kanal i̇stanbul projesinin bilim insanları ve uzmanlar tarafından bütün yönleriyle değerlendirildiği raporda kısaca yukarıdaki değerlendirmelere yer verilmiştir türkiyedeki bilim insanı ve uzmanlar elbette ki raporu hazırlayanlarla sınırlı değildir başka görüş ve değerlendirmede bulunacak bilim insanı ve uzmanlar da olabilecektir ancak kamuoyuna açıklanmış veya kamunun erişimine açılmış farklı değerlendirmeleri içeren başka bilimsel görüş ve değerlendirme bulunmadığı gibi kanun tasarısı hakkında ilgili kamu kuruluşları kamu kurumu niteliğindeki meslek örgütleri ve sivil toplum kuruluşlarından görüş de alınmadığından anayasaya aykırılık gerekçelerinde zorunlu olarak kamuoyuna yansımış bulunan eldeki bilimsel görüş ve değerlendirmeler esas alınacaktır anayasaya aykırılık sorunu anayasanın maddesinde demokratik devlet ilkesine yer verilmiştir günümüzün temsili demokrasilerinde demokratik devlet seçim sandığına indirgenemeyen toplumun genelini ve geleceğini ilgilendiren yasama alanlarında katılımcılığı ve çoğulculuğu esas alan devlet demektir nitekim bu husus hukuk sistemimize de girmiştir anayasanın maddesinin ikinci fıkrasının göndermesiyle yasalaşan sayılı kamu mali yönetimi ve kontrol kanununun gelir ve giderleri etkileyecek kanun tasarıları kenar başlıklı maddesinde merkezî yönetim kapsamındaki kamu idareleri kamu gelirlerinin azalmasına veya kamu giderlerinin artmasına neden olacak ve kamu idarelerini yükümlülük altına sokacak kanun tasarılarının getireceği malî yükü orta vadeli program ve malî plan çerçevesinde en az üç yıllık dönem için hesaplar ve tasarılara eklerler sosyal güvenliğe yönelik kanun tasarılarında ise en az yirmi yıllık aktüeryal hesaplara yer verilir ayrıca bu kanun tasarılarına maliye bakanlığı ile ilgisine göre devlet planlama teşkilatı müsteşarlığı veya hazine müsteşarlığının görüşleri eklenir denilmiştiresas sayısı karar sayısı öte yandan sayılı başbakanlık teşkilatı hakkında kanun hükmünde kararnamenin değiştirilerek kabulü hakkında kanunun maddesinin birinci fıkrasının bendinde mevzuat hazırlama usul ve esasları ile ilgili ilkeleri tespit etmek başbakanlığa görev olarak verilmiş tarihli ve sayılı bkk ile yürürlüğe giren mevzuat hazırlama usul ve esasları hakkında yönetmeliğin görüş alma kenar başlıklı maddesinin numaralı fıkrasında başbakanlığa sunulmadan önce taslaklar hakkında ilgili bakanlıklar ile kamu kurum ve kuruluşlarının görüşlerinin alınacağı belirtilmiş fıkranın bendinde kamu gelir ve giderlerini etkileyen kanun ve kanun hükmünde kararname taslakları hakkında maliye bakanlığı ile ilgisine göre devlet planlama teşkilatı müsteşarlığı veya hazine müsteşarlığının malî konuları düzenleyen kanunlar ile düzenleyici işlemlere ilişkin taslaklar hakkında maliye bakanlığının görüşlerinin alınmasının zorunlu olduğu kurallaştırılmış numaralı fıkrasında taslaklar hakkında konuyla ilgili mahallî idareler üniversiteler sendikalar kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile sivil toplum kuruluşlarının görüşlerinden de faydalanılır denilmiş maddesinde ise yıllık muhtemel toplam etkisi otuz milyon türk lirasını aşan kanun ve kanun hükmünde kararname taslakları için tam düzenleyici etki analizi yapılacağı düzenleyici etki analizi taslağının kanun ve kanun hükmünde kararname taslağıyla birlikte madde çerçevesinde ilgili bakanlıklar ile kamu kurum ve kuruluşlarının görüşüne gönderileceği alınan görüşler çerçevesinde düzenleyici etki analizi taslağına nihai halinin verileceği düzenleyici etki analizi sonuçlarına ilişkin bilgilere ayrıca taslağın genel gerekçesinde yer verileceği beşinci fıkrasında kısmi düzenleyici etki analizinde esas olarak düzenlemenin hazırlanmasını gerekli kılan sebeplere i̇htiyaca yönelik alternatif çözüm önerilerinin değerlendirilmesine düzenlemenin muhtemel fayda ve maliyetlerinin analizine düzenlemenin bütçeye ek malî yük getirmesi halinde yaklaşık maliyetine düzenlemenin sosyal ekonomik ve ticarî hayata çevreye ve ilgili kesimlere etkilerine düzenlemenin yıllık muhtemel toplam etkisine düzenlemenin kırtasiyeciliğin ve bürokratik formalitelerin azaltılmasına katkısına izlenen danışma | 4,141 |
esas sayısı karar sayısı sayılı yasanın maddesi ile sayılı yasanın maddesinin değiştirilmesinin anayasaya aykırılığı sebepleri anayasanın maddesindeki hukuk devletinin unsurlarından biri de adil hukuk düzenidir buna göre hukuk düzeni adil ve hakkaniyete uygun olmalıdır özel mülkiyetteki taşınmazın kamulaştırılmasının anayasal dayanağı olan kamu yaranının ortadan kaldırılarak taşınmazın başka amaçlara hizmet ettiği ve sayılı yasaya göre geri alım hakkının da düştüğü durumlarda kamulaştırılan taşınmazın kamu yararı dışında başka amaçlarla kullanılmasından kaynaklanan değer artışlarından eski malik veya mirasçılarının yararlanmalarının ve dava yoluyla haklarını aramalarının engellenmesi adaletli hukuk düzeniyle bağdaşmadığından anayasanın maddesine aykırı olmanın yanında hak arama hürriyetleri ile adil yargılanma haklarının ortadan kaldırılması sonucunu doğurduğundan anayasanın maddesine de aykırılık oluşturmaktadır mülkiyet hakkı anayasanın temel hak ve hürriyetler bölümünde düzenlenmiş ve maddesinde herkesin mülkiyet ve miras hakkına sahip olduğu kuralına yer verilmiştir mülkiyet hakkı kişiye sahibi olduğu şeyi dilediği gibi kullanma ürünlerinden yararlanma ve tasarruf olanağı veren bir haktır bununla birlikte anayasanın maddesinde mülkiyet hakkının kamu yararı amacıyla ve kanunla sınırlanabileceği bu hakkın kullanılmasının toplum yararına aykırı olamayacağı kurala bağlanmış maddesinde ise devlet ve kamu tüzelkişilerine özel mülkiyette bulunan taşınmazların tamamını veya bir kısmını kamu yararının gerektirdiği hallerde kamulaştırma yetkisi verilerek özek mülkiyetteki taşınmaza kamulaştırma yoluyla müdahale kamu yararı şartına bağlanmıştır bu kurallara göre özel mülkiyetteki taşınmazlara kamu yararının gerektirdiği haller dışında kamulaştırma yoluyla müdahale edilemeyeceği gibi kamu yararı amacıyla kamulaştırılan taşınmazların bir kısmının veya tamamının kamu yararı amacı dışında kullanılması durumlarında kamulaştırmanın gerekçesi de ortadan kalkmış olacaktır kamulaştırma bedelinin kesinleşmesi tarihinden itibaren altı yıl sonra taşınmazın geri alım hakkının da düştüğü bir hukuk düzeninde kamulaştırma amacına uygun kullanılmayan veya kamu yararı dışında kullanılan taşınmazların kamulaştırma öncesi maliklerinin anayasal mülkiyet haklarının güvence altına alınmaması adaletli hukuk düzeni ile temel hak ve hürriyetler açısından sorunludur sayılı kamulaştırma kanununun maddesinin birinci ve ikinci fıkrasında belirtilen süreler geçtikten sonra kamulaştırılan taşınmaz malda hakları bulunduğu iddiasıyla eski malikleri veya mirasçıları tarafından idareden herhangi bir sebeple hak bedel veya tazminat talebinde bulunulamayacağı ve dava açılamayacağını kurala bağlayan iptali istenen düzenleme kamu yararı amacıyla kamulaştırılan taşınmazların bir kısmının veya tamamının kamu yararı amacı dışında kullanılması ve dolayısıyla kamulaştırma amacının ortadan kalkması durumlarında da taşınmazların kamulaştırma öncesi maliklerinin anayasal güvence altındaki mülkiyet haklarını demokratik toplum düzeninin çekleriyle bağdaşmayacak ve hakkın özüne dokunacak şekilde ölçüsüzce sınırladığı ve kamu yararı ile temel hak ve özgürlükler arasında adil bir denge kurulmasını öngörmediği için anayasanın maddesine aykırıdıresas sayısı karar sayısı anayasanın hak arama özgürlüğüne ilişkin maddesiyle güvence altına alınan dava yoluyla hak arama özgürlüğü temel bir hak niteliği taşımasının ötesinde diğer temel hak ve özgürlüklerden gereken şekilde yararlanılmasını ve bunların korunmasını sağlayan en etkili güvencelerden birini oluşturmaktadır kişinin uğradığı bir haksızlığa veya zarara karşı kendisini savunabilmesinin ya da maruz kaldığı haksız bir uygulama veya işleme karşı haklılığını ileri sürüp kanıtlayabilmesinin zararını giderebilmesinin en etkili ve güvenceli yolu yargı mercileri önünde dava hakkını kullanabilmesidir kişilere yargı mercileri önünde dava hakkı tanınması adil yargılamanın ön koşulunu oluşturur anayasa mahkemesi günlü k sayılı kararında anayasanın maddesindeki adil yargılanma hakkının sadece yargı mercileri önünde davacı ve davalı olarak iddia ve savunmada bulunma hakkını değil yargılama sonunda hakkı olanı elde etmeyi de kapsadığını ortaya koymuştur türkiyenin taraf olduğu milletlerarası sözleşmelere atıf yapan maddesine de bu kanun aykırıdır avrupa i̇nsan hakları sözleşmesi nolu ek protokolün maddesinde mülkiyet hakkı güvence altına alınmıştır avrupa i̇nsan hakları mahkemesi ai̇hm ise medeni hak ve yükümlülüklerin özerk olduğunu ve sadece devletlerin iç hukukuna gönderme yapılarak yorumlanamayacağını ringeisen avusturyaya karşı temmuz könig federal almanya cumhuriyetine karşı haziran belirterek medeni hak ve yükümlülüklerin evrensel niteliğini öne çıkarmıştır anayasa mahkemesinin başvurumuza emsal olacak – sayılı kararında da belirttiği üzere ai̇hm dairesi konusu başvurucuların sağlık kuruluşu için sultan çiftliği belediyesine bağışladığı metrekare arazinin belediye tarafından üçe bölünerek bir kısmının üçüncü bir şahsa satılması bir kısmının belediye adına tapuya tescili ve bir kısmının ise sağlık kuruluşu yapımı için hazineye devredilmesi sonrasında başvurucuların bağış şartlarına uyulmadığı için üçüncü kişilere satılan arazi için tazminat ve belediye adına tescil edilen arazi için ise iade talebiyle açtıkları davanın yerel mahkemenin kabulünden sonra yargıtayın bozma kararına uyan yerel mahkemece reddedilmesi olan karaman türkiye davasında sonuç olarak yargıtayın bunların kamu yararına yönelik bir amaca tahsis edilip edilmemiş olduklarına bakılmaksızın eski maliklerin mülklerini idareye devretmiş olmaları nedeniyle hak iddia edemeyecekleri konusundaki yorumu kamunun genel yararı ile bireysel haklar ve özgürlükler arasındaki adil dengeyi bozucu niteliktedir paragraf gerekçesiyle sözleşmenin numaralı protokolünün maddesi ile bağdaşmadığına ve mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir ai̇hm dairesi aynı kararında benefıco cappella paolini san marino ile narbone motais fransa kararlarına da göndermede bulunarak mahkeme usulüne uygun olarak kamulaştırılmış olup da daha sonra kullanılmamış olan bir taşınmazla ilgili olan benefıco cappella paolini san marino kararında bk parag kamulaştırılmış bir taşınmazın kullanımı ile ilgili yeni bir planın yürürlüğe girmesi üzerine taşınmazınesas sayısı karar sayısı kısmen kullanılmasının mülkiyet hakkının gerekleriyle ilgili bir sorun yarattığını kabul etmiştir aynı şey mahkemenin bir taşınmazın kamulaştırılması kararı ile kamulaştırmaya dayalı olarak kamu yararına ilişkin projenin uygulanması arasında önemli bir zaman diliminin bulunmasının birinci protokolün maddesine aykırı olduğuna karar verdiği temmuz tarihli narbone motais fransa kararı için de geçerlidir yukarıda anılan iki kararda da kamulaştırma işlekleri söz konusu olmasına rağmen mevcut davada taşınmazın başvurucular tarafından idareye devredilmesi söz konusudur her halükarda bu devir kamu yararına yönelik bir amacın gerçekleştirilmesi için yapıldığından söz konusu devir işlemini düzenleyen sistem ne olursa olsun mahkemenin yukarıda anılan kararlarındaki gerekçesi burada da uygulanır diğerlerinin yanı sıra yukarıda anılan benefıco cappella paolini kararı parag motais de narbonne kararı parag mahkeme yukarıda anılan benefıco cappella paolini kararında parag kamu yararı amacıyla kamulaştırılan arazinin kamu yararına yönelik bir amaçla kullanılmayan kısmının sahiplerine iadesini öngören bir düzenlemenin var olmaması halinde bile arazinin kamu yararıyla kullanılmayan kısmının mülkiyet hakkı bakımından bir sorun doğurduğuna karar vermiştir paragraf demiştir ai̇hm in yukarıda yer verilen kararlarından da anlaşılacağı üzere iptali istenen düzenlemekamu yararı amacıyla kamulaştırılan taşınmazların bir kısmının veya tamamının sonradan kamu yararı amacı dışında kullanılması ve dolayısıyla kamulaştırma amacının ortadan kalkması durumlarındataşınmazların kamulaştırma öncesi maliklerinin mülkiyet haklan ile kamu yararı arasında adil bir denge kurmadığından sözleşmenin numaralı protokolünün maddesi ile bağdaşmamanın yanında hak arama özgürlüğü ile adil yargılanma hakkını ortadan kaldırdığı için de sözleşmenin maddesiyle bağdaşmamakta ve dolayısıyla anayasanın maddesine aykırılık oluşturmaktadır bu şekilde getirilen sayılı yasanın maddesinin birinci fıkrasının bendiyle sayılı kamulaştırma kanununun maddesine eklenen üçüncü fıkrası anayasanın ve maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekir sayılı yasanın maddesi ile sayılı yasaya eklenen geçici maddesinin anayasaya aykırılığı sebepleri sayılı kanunun maddesiyle sayılı kamulaştırma kanununa eklenen geçici maddeyle sayılı kanunun maddesiyle sayılı kanunun maddesinin birinci fıkrasının ikinci ve üçüncü cümlelerini değiştiren bu duyurma üzerine mal sahibi veya mirasçıları kamulaştırma bedelini aldıkları günden itibaren işleyecek kanuni faiziyle birlikte üç ay içinde ödeyerek taşınmaz malı geri alabilir iade işleminin kamulaştırmanın ve bedelinin kesinleşmesinden sonra bir yıl içinde gerçekleşmesi hâlinde kamulaştırma bedelinin faizi alınmaz kurallarının aynı kanunun maddesiyle maddeye eklenen bu madde hükümlerine göre taşınmaz malı geri almayı kabul etmeyen mal sahibi veya mirasçılarının üncü maddeye göre geri alma hakları da düşer şeklindeki ikinci ve bu madde hükümleri kamulaştırmanın kesinleşmesi tarihinden itibaren beş yıl geçmiş olması hâlinde uygulanmaz şeklindeki üçüncü fıkra hükümlerinin ve ayrıca aynı kanunun maddesiyle maddeye eklenen ve yukarıda iptali istenen birinci ve ikinci fıkrada belirtilen süreler geçtikten sonraesas sayısı karar sayısı kamulaştırılan taşınmaz malda hakları bulunduğu iddiasıyla eski malikleri veya mirasçıları tarafından idareden herhangi bir sebeple hak bedel veya tazminat talebinde bulunulamaz ve dava açılamaz şeklindeki üçüncü fıkra hükmünün geçici maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce gerçekleştirilen kamulaştırma işlemleri nedeniyle kamulaştırılan taşınmaz malların eski malikleri veya mirasçıları tarafından bu taşınmaz malların geri alınması bedel veya tazminat talebiyle açılan ve henüz kesinleşmeyen davalarda da uygulanacağı hükmü getirilmiştir anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun olan insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren hukuk güvenliğini sağlayan yasa koyucunun üstünde anayasa ve hukukun üstün kurallarının olduğunun bilincinde olan işlem ve eylemleri bağımsız yargı denetimine bağlı olan devlettir bu nedenle kanun koyucunun hukuki düzenlemelerde kendisine tanınan takdir yetkisini anayasal sınırlar içinde adalet hakkaniyet ve kamu yararı ölçütlerini göz önünde tutarak kullanması gerekir hukuk devleti ilkesinin ön koşullarından biri kişilerin hukuk güvenliğinin sağlanmasıdır anayasada öngörülen temel hak ve özgürlüklerin kullanılmasının ve insan haklarının yaşama egemen kılınmasının ön koşulu olan hukuk güvenliği ilkesi hukuk normlarının öngörülebilir olmasını bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılan ortak değerdir daha önce tesis edilmiş bulunan işlemlerin doğurduğu hukuki sonuçları ortadan kaldıracak şekilde yasama tasarrufunda bulunulması hukuk güvenliği ilkesine aykırılık oluşturur hukuk devletinin gereği olan hukuk güvenliğini sağlama yükümlülüğü kural olarak kanunların geriye yürütülmemesini zorunlu kılar kanunların geriye yürümezliği olarak adlandırılan bu ilke uyarınca kanunlar kamu yararı ve kamu düzeninin gerektirdiği kazanılmış hakların korunması mali haklarda iyileştirme gibi kimi ayrıksı durumlar dışında ilke olarak yürürlük tarihinden sonraki olay işlem ve eylemlere uygulanmak üzere çıkarılır geçmiş yeni çıkarılan bir kanunun etki alanı dışında kalır bu nedenle sonradan yürürlüğe giren kanunların geçmişe ve kesin nitelik kazanmış hukuksal durumlara etkili olmaması hukukun genel ilkelerindendir bkz anayasa mahkemesinin günlü ve k sayılı ve günlü k sayılı kararları vatandaşın açmış oldukları kesinleşmemiş davalarının sırf bu nedenle düşecek olması kamulaştırma bedelinin kesinleşmesinden itibaren altı yıl geçtikten sonra da taşınmazın kamulaştırma amacı dışında kullanılması durumunda eski malikler veya mirasçıları taşınmaz malda hakları bulunduğu iddiasıyla idareden hak bedel veya tazminat talebinde bulunur ve haklarını alabilmek için dava açabilirlerken altı yıl geçmiş taşınmazlar için idareden herhangi bir hak bedel ve tazminat talebinde bulunamamaları yanında dava da açamayacak olmaları ve açtıkları kesinleşmemiş davalarının sırf altı yıl geçtiğinden düşecek olması hususları göz önüne alındığında geçmişe uygulanarak daha önce tesis edilmiş bulunan işlemlerin doğurduğu hukuki sonuçları ortadan kaldıran iptali istenen düzenleme kişilerin hukuk güvenliklerini ortadan kaldırmakta ve dolayısıyla hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmamaktadır anayasa mahkemesi günlü k sayılı kararında anayasanın maddesindeki adil yargılanma hakkının sadece yargı mercileri önündeesas sayısı karar sayısı davacı ve davalı olarak iddia ve savunmada bulunma hakkını değil yargılama sonunda hakkı olanı elde etmeyi de kapsadığını belirtmiştir devlet ve diğer kamu tüzel kişilerinin tarafı olduğu kamulaştırmalar ile devam etmekte olan davalarda devlet ve diğer kamu tüzelkişilerinin lehine ve temel hak ve özgürlükleri anayasa ile güvence altına alınmış kişilerin aleyhine sonuçlar sağlamak üzere geriye yürüyecek biçimde yasa çıkarılması amacını taşıyan iptali istenen düzenleme dava yoluyla hak arama özgürlüğüne müdahale etmenin ötesinde kişilerin haklarını elde etmek için yürürlükteki yasalara göre açmış oldukları henüz kesinleşmemiş derdest davalarda mahkemelerin verecekleri karara dolaysız müdahale ettiğinden anayasanın maddesinde güvence altına alınan hak arama hürriyeti ve adil yargılanma hakkıyla bağdaşmamaktadır yukarıda açıklandığı üzere sayılı kanunun maddesiyle sayılı kamulaştırma kanununa eklenen geçici maddenin birinci cümlesi anayasanın ve maddelerine aykırı olduğundan iptali gerekir sonuç gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere anayasanın maddesi uyarınca davada uygulanacak kural olan tarihli ve sayılı kamulaştırma kanununun maddesini değiştiren ve geçici maddesini ekleyen sayılı yasanın ve maddelerinin anayasanın ve ve diğer maddelerine aykırı olduğundan anayasa mahkemesine başvurulmasına anayasa mahkemesinin kararma kadar aynın maddesinde ki süre de göz önüne alınarak madde uyarınca davanın geri bırakılmasına sayılı yasanın sayılı yasanın ve maddesi ile değişik maddesi ile geçici maddesinin anayasaya açıkça aykırılığı ve diğer şartları da gözetilerek söz konusu düzenlemenin iptal edilmesi i̇nceleme sonuçlanıncaya kadar bu kuralların yürürlüğünün durdurulmasına karar verilmesi yönünde talep içerir dosyamız üzerinde verilen karardır | 1,820 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razlarin gerekçeleri̇ başvuru kararlarında özetle anayasanın maddesine sayılı yasayla eklenen ve savaş çok yakın savaş tehdidi ve terör suçları halleri dışında ölüm cezası verilemeyeceğini öngören fıkra uyarınca tcknun maddesinde yer alan idam cezasının anayasaya aykırı hale geldiği ileri sürülmüştür | 43 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir sayılı vergi usul kanununun maddesinde düzenlenen tarih ve tebliğ zamanaşımının takdir komisyonuna havale edilmesi üzerine duracağına ilişkin yasa hükmünün anayasa mahkemesinin yukarıda değinilen kararı ile iptal edilmesi üzerine sayılı kanunun anılan hükümleri ile konunun yeniden düzenlendiği takdir komisyonuna havale edilen mükellefler için zamanaşımının en fazla bir yıl süre ile duracağı bir yılın sonunda zamanaşımı süresinin kaldığı yerden tekrar işlemeye başlayacağı yolunda hüküm tesis edildiği görülmektedir ancak anayasa mahkemesi kararının tarihini taşıması kararın içeriğinde iptal hükmünün altı ay sonra yürürlüğe gireceğine hükmedilmesi ve bu kararın da gerekçeli olarak tarihinde yayımlanmasına rağmen iptal kararı üzerine konuyla ilgili yapılan yasal düzenleme tarihinde yayımlanıp bu tarihte yürürlüğe girmiştir yine kanunun maddesi uyarınca tarihinden itibaren geçerli olacağına hükmedilmekle beraber söz konusu kanunun maddesi ile sayılı kanuna eklenen geçici maddeyle tarihinden önceye ait olup ye kadar tebliğ edilmeyen vergilerin zamanaşımına uğrayacağına ilişkin özel bir hükme yer verilmiştir bu noktada sayılı kanunun maddesinde tarihinden geçerli olmak üzereifadesiyle konuya ilişkin ve madde hükümlerinin vergi hukuku noktasında ne anlam ifade ettiği önem kazanacak ve konunun bu açıdan ele alınıp tartışılması gerekecektir bu kapsamda dikkat edilmesi gereken en temel husus konuyla ilgili yasa hükümlerinin kanunun da işaret ettiği gibi yayımı tarihinde yani dayürürlüğe girecek olmasıdır böylece itiraza konu kanun kuralı ile henüz yürürlükte olmayan bir kanun hükmünün geçmişe yürütülmesi söz konusu olacaktır böylece bu düşünce ilkesel olarak vergi hukukunda kabul edilmeyen kanunlarının gerçek anlamda geriye yürütülmesi suretiyle hem oluşan müktesep hakların zedelenmesine neden olacak hem de hukukun genel ilkelerinden olan hukuki güvenlik ilkesi ile bağdaşmayacaktır dolayısıyla olaya ilişkin söz konusu yasa maddelerinin yürürlük kazandığı tarihinden sonra hukuki sonuçlarını doğurmaya başlaması hukuk devleti olmanın en temel gerekliliklerinden birisidir bilindiği gibi parlamenter demokrasilerde en temel karar organı yasama meclisidir kural olarak yasama organın bir konu hakkında harekete geçip serdettiği pozitif iradesi yeni bir hukuki durumun inşasına sebep olurken bazen konuyla ilgili harekete geçmeyerek sergilediği negatif irade de hukuki sonuçlar doğurabilmektedir anayasa mahkemesince verilen iptal ve kararın yürürlük tarihinin ertelenmesi kararlarına karşı yasama organınca sergilenen hareketsiz durum buna en güzel örnektir bu kapsamda vergi hukukumuzda kamu düzeninden sayılan ve vergide kararlılığın göstergesi olarak kabul edilen zamanaşımı müessesesi sayılı kanunun maddesinde genel kural olarak düzenlenmiştir ancak bu genel kurala aynı maddenin fıkrasında takdir komisyonuna sevk edilen mükellefler hakkında zaman aşımının duracağına ilişkin istisnai bir hüküm getirilmişti bu hükmün anayasa mahkemesi tarafından yukarıda belirtilen kararı ile iptal edilmesi üzerine sayılı kanunun maddesinde belirlenen genel kuralın uygulanmasına anılan mahkeme tarafından konulan altı aylık sürenin dışında hukuken hiç biresas sayısı karar sayısı engel bulunmamaktaydı bu süre de tarihinde dolmuş ve bu tarih itibariyle yasal düzenleme yapılmamıştı böylece tarihi itibariyle genel zamanaşımı kuralının uygulanmasına engel olacak hiç bir hukuki durum bulunmadığından bu tarih itibariyle ve daha öncesi dönemlere ait vergiler takdir komisyonuna sevk edilmiş olsalar bile tarh zamanaşımına uğramıştır bununla birlikte konuyla ilgili tarihinde sayılı kanunla yukarıda değinilen yasal düzenlemeler yapılmış ve söz konusu düzenlemeler tarihinde yürürlüğe girmiştir ancak itiraza konu kanun kuralı ile tarihinde yürürlüğe giren ve takdir komisyonuna havale edilmiş mükelleflerin vergi yükümlülükleri ile ilgili zaman aşımının oluşmasını engellemek veya oluşan zaman aşımını ortadan kaldırmak noktasında düzenlemeleri ihtiva eden sayılı kanunun ve maddelerini geçmişe yürütülmek suretiyle tarihi itibariyle ilgilileri hakkında oluşan bir nevi müktesep hak niteliğinde olan zaman aşımı hukuki durum ortadan kaldırılmıştır bu da yukarıda değinilen anayasanın maddesinin belirtilen hukuk devleti hukuki güvenlik ilkesine açık aykırılık teşkil etmektedir bu durumda sayılı kanunun maddesinde bendinde yer alan tarihinden geçerli olmak üzere ifadesinin anayasanın maddesine aykırı olduğu sonucuna varılmıştır nitekim anayasa mahkemesi vergi ve benzeri borçların tahsili noktasında kanunlarının mükelleflerin aleyhine geçmişe etkili bir şekilde uygulanmasına olanak tanıyan sayılı kanunun geçici maddesinin günlü sayılı kararı ile iptaline karar vermiş ve günlü sayılı kararı ile ilgili hükmün yürürlüğünün durdurulmasına hükmetmiştir açıklanan nedenlerle anayasanın maddesi kapsamında bir davaya bakmakta olan mahkemenin dava sebebi ile uygulanacak bir kanun hükmünün anayasaya aykırı olduğu kanısına götüren görüşünü açıklayan kararı ile anayasa mahkemesine başvurmasını düzenleyen sayılı kanunun maddesinin fıkrası uyarınca sayılı kanunun yürürlük maddesi olan maddesinin bendinde yer alan tarihinden geçerli olmak üzere ibaresinin anayasanın maddesine aykırı olduğu gerekçesi ile iptali için resen anayasa mahkemesine başvurulmasına dosyadaki belge örneklerinin onaylanıp dizi pusulasına bağlanarak anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine yüksek mahkemece bir karar verilinceye kadar veya dosyanın mahkemeye gidişinden itibaren beş aylık sürenin dolmasına kadar davanın bekletilmesine tarihinde karar verildi | 706 |
esas sayısı karar sayısı yargılamanın yenilenmesi talebine ilişkin mahkeme kararının i̇stanbul asliye hukuk eyüp asliye hukuk mahkemenizin tarih ve sayılı kararı ile eyüp kemerburgaz ayazma mevkii pafta parsel sayılı lik taşınmazın davalı karşı davacılar ve adına kayıtlı bulunan tapu kaydının iptali ile bu taşınmazın orman niteliği ile hazine adına tapuya kayıt ve tesciline taşınmaz üzerinde bulunan yapıların masrafları davalı mukabil davacılara ait olmak üzere kaline davalı mukabil davacıların açmış olduğu şerhin iptaline ilişkin davaların reddine karar verildiği yargılamanın yenilenmesi talebine ilişkin mahkememizce verilen i̇stanbul asliye hukuk eyüp asilye hukuk mahkemenizin tarih ve sayılı tarihli hüküm dava vekiline davalı vekiline tarihinde tebliğ olup davacılar vekilinin temyizi üzerine yargıtay hukuk dairesi başkanlığının esas karar sayılı ve tarihli ilamı ile hüküm fıkrasının bendinde yer alan orman i̇aderesi adına tesciline cümlesi kaldırılarak bunun yerine orman niteliği ile hazine adına tapuya kayıt ve tesciline cümlesinin yazılmak sureti ile düzeltilmiş şekli ile onanmasına dair verilen karar davacı vekiline davalılar vekiline tarihinde tebliğ edilmiş olup bu kez yine yasal süresi içerisinde davalılar vekilinin tashihi karar etmesi üzerine yargıtay hukuk dairesi başkanlığının sayılı ilamı ile tarihinde tashihih karar talebinin reddine karar verilmiş olmakla mahkememiz hükmü yukarıda yazılı düzeltilmiş şekli ile tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır davalılar karşı davacılar i̇stanbul asliye hukuk eyüp asliye hukuk mahkemenizin tarih ve sayılı tarihli kararının tarihinde kesinleşmesinden sonra temmuz tarihinde türkiye cumhuriyeti devleti aleyhine avrupa i̇nsan hakları mahkemesi yapılmış olan bir başvuru no ile tc ai̇hm esas karar karar tarihi şamat türki̇ye davasi kararına dayanarak yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunmuşlardır davalılar karşı davacılar ve mirasçıları vekili yargıtay denetiminden geçerek tarihinde kesinleşen i̇stanbul asliye hukuk eyüp asliye hukuk mahkemenizin tarih ve sayılı kararına ilişkin yargılamanın yenilenmesi talebinde bulundukları yargılamanın yenilenmesi hukuki sebebi olarak kanunda yazılı hmk madde hükmü gereği kararın i̇nsan haklarını ve ana hürriyetleri korumaya dair sözleşmenin veya eki protokollerin ihlali suretiyle verildiğinin avrupa i̇nsan hakları mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olması madde hükmünden kaynaklandığı yargılamanın yenilenmesine konu mahkememiz i̇stanbul asliye hukuk eyüp asliye hukuk mahkemenizin tarih ve sayılı kararına karşı başvuru sonuc ai̇hm şamat türki̇ye davasi başvuru no ocak tarihli kararı da dikkate alınarak yargılamanın yenilenmesi talepleplerinin kabul edilerek esas yönünden davanın yeniden görülmesini talep ettikleri ancak hmk madde hükmü gereği mahkememiz i̇stanbul asliye hukuk eyüp asliye hukuk mahkemenizin tarih ve sayılı kararının kesinleşme tarihi tarihinden itibaren yıllık zamanaşımı süresi geçtiği oysa ki yargılamanın yenilenmesine konu ai̇hm kararı tarihinde kesinleştiği ai̇hmnin yıl sonra başvurucular mahkememiz davalılar karşı davacılar ve mirasçılarının haklılığına karar verdikleri dolayısı ile iade talebine konu olan hükmün kesinleşmesinden itibaren on yıl geçtiği söz konusu zamanaşımı süresinin geçmesinde başvurucular mahkememiz davalılar karşı davacılar ve mirasçılarından kaynaklanan herhangi bir kusur söz konusu olmadığıesas sayısı karar sayısı davalılar karşı davacılar vekilinin mahkememiz kararının kesinleşmesinden iki ay sonra avrupa i̇nsan hakları mahkemesine başvurdukları halde zamanaşımı süresi geçmesinde kusuru olmayan başvurucular mahkememiz davalılar karşı davacılar ve mirasçıları hakkında hmk madde hükmü gereği inci maddenin birinci fıkrasının bendinde yazılı sebepten dolayı avrupa i̇nsan hakları mahkemesinin kesinleşmiş kararının tebliğ edildiği tarihten itibaren üç ay ve her halde iade talebine konu olan hükmün kesinleşmesinden itibaren on yıldır madde hükmü gereği yıllık zamanaşımı süresine tabi kılınmaları sayili anayasa madde hükmüne aykiri olduğu anayasanın hak arama hürriyeti kenar başlıklı maddesinin birinci fıkrası şöyledir herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkında sahiptir madde gerekçesi̇nde de madde bu değişiklikle türkiye cumhuriyetinin taraf olduğu uluslar arası sözleşmelerce de güvence altına alınmış olan adil yargılama hakkı metne dahil edilmektedir hükümleri gereğince ai̇hmnin yıl sonra başvurucular mahkememiz davalılar karşı davacılar ve mirasçılarının haklılığına karar verdikleri dolayısı ile iade talebine konu olan hükmün kesinleşmesinden itibaren on yıl geçtiği söz konusu zamanaşımı süresinin geçmesinde ai̇hmnin yıl sonra karar vermesinde başvurucular mahkememiz davalılar karşı davacılar ve mirasçılarından kaynaklanan herhangi bir kusur söz konusu olmadığı davalılar karşı davacılar vekilinin mahkememiz kararın kesinleşmesinden iki ay sonra avrupa i̇nsan hakları mahkemesine başvurdukları ai̇hm kararı tarihinde kesinleştiği ai̇hmnin yıl sonra başvurucular mahkememiz davalılar karşı davacılar ve mirasçılarının haklılığına karar verdikleri dolayısı ile iade talebine konu olan hükmün kesinleşmesinden itibaren on yıl geçtiği söz konusu zamanaşımı süresinin geçmesinde başvurucular mahkememiz davalılar karşı davacılar ve mirasçılarından kaynaklanan herhangi bir kusur söz konusu olmadığı avrupa i̇nsan hakları mahkemesinin yıl sonra karar vemesi sebebi ile davalılar karşı davacılardan kaynaklanmayan sebeple zamanaşımının dolduğu halde zamanaşımı süresi geçmesinde kusuru olmayan başvurucular mahkememiz davalılar karşı davacılar ve mirasçıları hakkında hmk madde hükmü gereği inci maddenin birinci fıkrasının bendinde yazılı sebepten dolayı avrupa i̇nsan hakları mahkemesinin kesinleşmiş kararının tebliğ edildiği tarihten itibaren üç ay ve her halde iade talebine konu olan hükmün kesinleşmesinden itibaren on yıldır madde hükmü gereği yıllık zamanaşımı süresine tabi kılınmaları sayili anayasa madde hükmüne aykiri olduğu anayasanın hak arama hürriyeti kenar başlıklı maddesinin birinci fıkrası şöyledir herkez meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir madde gerekçesi̇nde de madde bu değişiklikle türkiye cumhuriyetinin taraf olduğ uluslar arası sözleşmelerce de güvence altına alınmış olan adil yargılama hakkı metne dahil edilmektedir hükümleri gereğince hmk e madde hükmünün zamanaşımının dolmasında kusuru olmayan davalılar karşı davacılar hakkında uygulanması sayılı anayasa madde hükmüne aykırı olduğu kanaati ile yukarıda izah edilen sebeplerden ötürü sayılı anayasanın maddesi sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesi anayasa mahkemesi i̇çtüzüğünün maddeleri hükümleri gereği dosyanın anayasaya aykırılık iddiasının incelenmesi için anayasa mahkemesine gönderilmesi sayılı anayasa madde hükmü gereği davanın yüksek mahkemenin incelemesinin sonua kadar geri bırakılmasına karar verildi | 889 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir çocuk terki suçunda uygulanması talep edilen kanun maddesi olan tcknun maddesi terk fiilinin kişinin kendisinin veya karısının diye başlayıp maddede sayılan kişilerin namusunu kurtarmak için doğumundan henüz beş gün geçmemiş gayrimeşru çocuk aleyhine işlenmesi halinde fail hakkında mezkur maddelerde yazılı cezalarda altıda birden üçte bire kadar indirim yapılacağını hükme bağlamaktadır konuya ilişkin yasa maddeleri incelendiği zaman sahih nesepli çocuk hakkında işlendiği zaman daha ağır cezaya maruz kalan fail aynı suçu gayrimeşru çocuk hakkında doğumundan henüz beş gün geçmemiş işlediği zaman indirim maddesinden istifade edecektir bu husus ilk olarak anayasanın maddesindeki eşitlik ilkesine aykırılık taşımaktadır zira maddede belirtildiği üzere herkes kanun önünde eşittir doğan bir kişinin nesep durumu ceza uygulaması yönünden ne fail ne de olayın mağduru yönünden farklı cezaların tatbikini haklı gösteremez kaldı ki gayrimeşru bir ilişkinin ürünü olarak dünyaya gelmek kişinin elinde olan bir husus olmadığından gayrimeşru bir çocuk meşru bir çocuk gibi ceza uygulaması yönünden olayın mağduru olarak ele alınmalıdır anayasanın maddesindeki kişinin dokunulmazlığı maddi ve manevi varlığını koruma hakkına aykırılık taşımaktadır kişi ister meşru ister gayrimeşru bir ilişkinin sonucu olarak dünyaya gelsin maddi ve manevi varlığını koruma yani yaşama hakkına birinci derecede haiz olup zaten diğer haklar bunu takip edecektir yaşama hakkı tehdit ve güvence altında olmayan bir şahsın diğer haklarından da bahsetmek mümkün değildir zaten uluslararası antlaşmalarında kişinin temel hak ve hürriyetlerine birinci derecede önem vermesinin temel gayesi budur anayasanın maddesindeki ailenin korunması hakkına aykırılık hakkına oluşturmaktadır aile toplumun temel yapı taşı olup gayrimeşru doğan çocuk da medeni hukukta kabul edilen tanıma ve babalığa hüküm yoluyla ailenin bir nüvesi haline gelme şansına her zaman için sahiptir anayasanın maddesindeki mahkemelerin bağımsızlığı ve hakimlerin vicdani kanaatlerine göre hüküm vermeleri amir ve maddi gerçekliği karşısında uygulanması talep edilen tcknun maddesinde çocuğu terk suçundan ceza indirimi öngören hususun yukarıda anayasaya aykırılığı gündeme getirilen maddeler doğrultusunda bu indirim sebebinin hakkaniyete uygun düşmeyeceği kanun maddesinin koşullar oluşmuşsa hakime bir takdir yetkisi de tanımamış olması amir nitelikte bulunması gözönüne alındığında hakimin adalet hakkaniyet nisfet kaidelerinin tatbikine imkan bırakmadığı gayrimeşru doğan çocuğun yaşam hakkının tehdit altına alındığı indirim sebebiyle failin suç işleme yolunda daha rahat hareket edebilme imkan düşünce ve saiki yaratabileceği hususunda mahkememizde uyanan vicdani kanı ve hukuki yorum muvacehesindeesas sayısı karar sayısı sanıklar hakkında tatbiki istenen türk ceza kanununun maddesine anayasaya aykırı görülmesi nedeniyle iptali için dosyanın yüksek anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesini arz ederim | 393 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir adam öldürme ve yaralama suçları zinayı icra halinde veya gayrı meşru cinsi münasebette bulunduğu esnada meşhuden yakalanan veya zina yapmak veya gayrı meşru cinsi münasebette bulunmak üzere yahut henüz zina yapmış veya gayrı meşru cinsi münasebette bulunmuş olduğundan zevahire göre şüphe edilmeyecek surette görünen bir koca veya karı yahut kız kardeş veya füruğdan biri yahut bunların müşterek faili veya her ikisi aleyhinde karı veya koca yahut usulden biri veya erkek veya kız kardeş tarafından işlenmiş olursa fiilin muayyen olan cezası sekizde bire indirilir ve ağır hapis cezası hapis cezasına tahvil olunur müebbet ağır hapis cezası yerine dört seneden sekiz seneye ve idam cezası yerine de beş seneden on seneye kadar hapis cezası verilir hükmünü içeren tcknun maddesinin anayasaya aykırı olduğu düşünülmüştür şöyle ki yaşama maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkı kişiliğe bağlı dokunulmaz devredilmez vazgeçilmez temel haklardandır özgür iradesi ve tercihleri ile yaşamını sürdüren hele de reşit ve mümeyyiz olan bir bireye başka bir bireyin sahipliği ve tahakkümü iddiasından başkasına yar etmeme egoizminden ve namus temizleme düşüncesinden kaynaklanan bu maddenin hukukun genel ilkelerine uyar yönü bulunmamaktadır örneğin eşinin veya kız kardeşinin işi aşı ve yaşamı ile ilgilenip ilgilenmediği sevgi bağının ne durumda olduğu ve benzeri konular da gözardı edilerek sahiplik iddiasındaki sanığı isterse maddede yer alan yakınını isterse onun cinsel eylem ortağını veya isterse her ikisini öldürme veya yaralamada mazur görüp cezasını önemli ölçüde hafifletmek adalet duygusuna uygun değildir kaldı ki sanığın şiddetli elem veya gazapla hareket ettiği düşüncesi esas alınıyor ise tcknun maddesi çerçevesinde bir tahrikin mevcudiyeti ve onun da haksız olup olmadığı tartışılabilir sonuç olarak tcknun maddesinin anayasanın temel hak ve özgürlüklerden eşitlik ve sosyal adalet gereklerince yararlanma hakkını vurgulayan başlangıç hükümlerine temel hak ve özgürlükleri sınırlayan engellerin kaldırılması yolunda devlete yüklediği temel görevlerle ilgili maddesine i̇tiraz konusu maddenin içerdiği sanıklar ve mağdurların tesbitinde aynı derecede yakınlar arasında bazılarının ayrılıp seçilmiş oldukları cihetle kanun önünde eşitliğe dair maddesine herkes kişiliğine bağlı dokunulmaz devredilmez vazgeçilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir hükmünü içeren maddesine herkes yaşama maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir hükmünü içeren maddesineesas sayısı karar sayısı herkes kişi hürriyeti ve güvenliğine sahiptir hükmünü içeren maddesine aykırı olduğu düşünüldüğünden tcknun maddesinin iptali için keyfiyetin anayasa mahkemesine sunulmasına ilgili evrak örneklerinin işbu karara ekli olarak gönderilmesine oybirliği ile karar verildi | 386 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir sayılı yasanın maddesinde diplomasız diş hekimliği yapılması hâlinde yıldan yıla kadar hapis ve güne kadar adli para cezası öngörülmüş olup aynı yasanın maddesinde diplomasız doktorluk yapılması hâlinde yıldan yıla kadar hapis ve gün adli para cezası öngörülmüştür doktorluk için en az yıl eğitim gerekmekte olup bu süre pratisyen doktorlar içindir uzman doktorluk için ayrıca en az ilave genellikle yıl eğitim gerekmekte olup bu süre toplamda yılı bulmaktadır en az eğitim gerektiren pratisyen hekimlik için dahi belirtildiği gibi süre yıldır i̇nsan sağlığı yönünden doktorların yapmış olduğu muayene ve tedavilerin özellikle uzmanlık gerektiren durumlarda hayati önemde olduğu açıktır diş hekimliği için gerekli eğitim süresinin yıl olduğu hâlde ve nitelik olarak yapılan faaliyetin diğer doktorlardan ayrı bir özelliği olmamasına rağmen hapis cezasının alt sınırı yıl olarak tespit edilmiştir açıklanan nedenlerle aynı yasa içerisinde dahi çelişkili olan ve bütünlük arz etmeyen yasal düzenlemenin anayasamızın hukuk devleti prensibine aykırı olduğu kanaatine varıldığından olayda uygulanması gereken yasa maddesinin iptali başvurusunda bulunulmasına karar vermek gerekmiştir | 169 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razlarin gerekçeleri̇ ankara i̇dare mahkemesinin başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir sayılı yurt dışında bulunan türk vatandaşlarının yurt dışında geçen sürelerinin sosyal güvenlikleri bakımından değerlendirilmesi hakkında kanunun geçici maddesinde bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce yurda dönmüş olmakla birlikte tarih ve sayılı kanuna göre hizmet sürelerini değerlendirmemiş olanlar prim kesenek ve karşılık ödemek suretiyle sigortalısı veya iştirakçisi olduğu sosyal güvenlik kuruluşuna sosyal güvenlik kuruluşlarından hiçbirine tabi bulunmamaları halinde sosyal sigortalar kurumuna bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren en çok iki yıl içinde yazılı istekte bulunmak yurt dışında geçen sürelerinin tamamını veya dilediği kadarını madde hükümlerine göre tahakkuk ettirilecek borç miktarını ödeme tarihindeki doların türk lirası karşılığı esası ile ödemek suretiyle değerlendirebilirler hükmü yer almış ve bu kanunun yürürlüğünden önce yurda dönenlerden hizmet sürelerini değerlendirmemiş olanlara yurt dışında geçen hizmet sürelerini borçlanabilmelerini bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki yıl içinde başvurma koşuluna bağlamıştır sayılı anayasanın maddesinin fıkrasında devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar hükmüne maddesinde herkes sosyal güvenlik hakkına sahiptir devlet bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alır ve teşkilatı kurar hükmüne ve maddesinde de devlet yabancı ülkelerde çalışan türk vatandaşlarının sosyal güvenliklerinin sağlanması için gerekli tedbirleri alır hükmüne yer verilmiştir sayılı kanunun geçici maddesinde ise bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce yurda dönenlerin yurt dışı hizmetlerinin borçlanmak suretiyle sosyal güvenlik bakımından değerlendirilmesini belli bir süreyle sınırlamak suretiyle kısıtlamıştır bu durum anayasanın gerek yukarıda açılan maddesindeki herkesin sosyal güvenlik hakkına sahip olduğu devletin bu güvenliği sağlayacağı ve gerekli tedbirleri alacağı kuralına gerekse maddesindeki devletin yurt dışında çalışan türk vatandaşlarının sosyal güvenliklerinin sağlanması için gerekli tedbirlerini alacağı kuralına aykırılık oluşturmaktadır açıklanan nedenlerle sayılı yurt dışında bulunan türk vatandaşlarının yurt dışında geçen sürelerinin sosyal güvenlik bakımından değerlendirilmesi hakkında kanunun geçici maddesi fıkrasını oluşturan bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren en çok iki yıl içinde istekte bulunanlar cümlesindeki en çok iki yıl içinde ibaresinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu sonucuna varıldığından anılan kanun hükmününesas sayısı karar sayısı iptali istemiyle anayasa mahkemesine başvurulmasına ve anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar dosyanın bekletilmesine tarihinde oybirliği ile karar verildi ankara i̇dare mahkemesinin başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir sayılı yurtdışında bulunan türk vatandaşlarının yurt dışında geçen sürelerinin sosyal güvenlikleri bakımından değerlendirilmesi hakkında kanunun maddesinde türkiyeye döndükten sonra yurtdışında geçen hizmetlerini borçlanmak isteyenler herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi olmayanlar sosyal sigortalar kurumuna müracaat tarihinde çalışmakta olanlar tabi oldukları sosyal güvenlik kuruluşuna başvuru tarihinde herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna tabi olamamakla birlikte yurda dönüş tarihinden sonraki çalışmalarından dolayı son defa tabi oldukları sosyal güvenlik kuruluşuna hizmetlerinden bir kısmı yurt dışında iken borçlananlardan kalan hizmetlerini yurda dönüş yaptıktan sonra borçlanmak isteyenler ilk borçlanmayı yapan sosyal güvenlik kuruluşuna ev kadınları bağ kura yazılı olarak müracaat etmek suretiyle borçlanabilirler hükmüne yer verilmiş olup aynı kanunun geçici maddesinde bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce yurda dönmüş olmakla birlikte tarih ve sayılı kanuna göre hizmet sürelerini değerlendirmemiş olanlar prim kesenek ve karşılık ödemek suretiyle sigortalısı veya iştirakçisi olduğu sosyal güvenlik kuruluşuna sosyal güvenlik kuruluşlarından hiçbirine tabi bulunmamaları halinde sosyal sigortalar kurumuna bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren en çok iki yıl içinde yazılı istekte bulunmak yurt dışında geçen sürelerinin tamamını veya dilediği kadarını üncü madde hükümlerine göre tahakkuk ettirilecek borç miktarını ödeme tarihindeki doların türk lirası karşılığı esası ile ödemek suretiyle değerlendirilebilirler hükmü yer almıştır dava dosyasının incelenmesinden davacının yılında türkiyeye dönüş yaptığı tarihinde yürürlüğe giren sayılı yurt dışında bulunan türk vatandaşlarının yurt dışında geçen sürelerinin sosyal güvenlikleri bakımından değerlendirilmesi hakkında kanunun geçici maddesi çerçevesinde süresi içinde borçlanma talebinde bulunmadığındanesas sayısı karar sayısı dolayı borçlanma isteminin reddedildiği ancak anılan kanunda davacı ile ilgili herhangi bir düzenlemenin olmamasının anayasaya aykırı olduğu anlaşılmaktadır türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesinde türkiye cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğu maddesinde devlet organları ve idare makamlarının bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorunluluğu maddesinde herkesin sosyal güvenlik hakkına sahip olduğu ve devletin bu güvenliği sağlayacak gerekli tedbirleri alacağı maddesinde devletin yabancı ülkelerde çalışan türk vatandaşlarının aile birliğinin çocuklarının eğitiminin kültürel ihtiyaçlarının ve sosyal güvenliklerinin sağlanması anavatanla bağlarının korunması ve yurda dönüşlerinde yardımcı olunması için gereken tedbirleri alacağı ve maddesinde de devletin sosyal ve ekonomik alanlarda anayasa ile belirlenen görevlerini bu görevlerin amaçlarına uygun öncelikleri gözeterek mali kaynaklarının yeterliliği ölçüsünde yerine getirmekle yükümlü olduğu belirtilmiştir dava konusu olayda ise tarihinde yürürlüğe giren sayılı yurt dışında bulunan türk vatandaşlarının yurt dışında geçen sürelerinin sosyal güvenlikleri bakımından değerlendirilmesi hakkında kanunun daha önce yurda dönenler için yürürlüğe girdikten sonra iki yıl içerisinde başvuru şartını koşması ve davacının bu süre içerisinde başvuru yapmaması anayasanın ve maddelerine aykırılık teşkil etmektedir açıklanan nedenlerle sayılı kanunun geçici maddesinde başvuru için iki yıl şartının yer alması anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu sonucuna mahkememizce varıldığından tc anayasanın maddesi uyarınca bu konuda bir karar verilmek üzere konunun anayasa mahkemesine götürülmesine anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davanın geri bırakılmasına gününde oybirliğiyle karar verildi | 798 |
esas sayısı karar sayısı tarihli ve mükerrer sayılı resmi gazetede yayınlanan sayılı olağanüstü hal kapsamında bazı düzenlemeler yapılması hakkında kanun hükmünde kararname tarihinde türkiye büyük millet meclisinde görüşülerek yasalaşmıştır tarihli ve mükerrer sayılı resmi gazetede yayınlanan sayılı olağanüstü hal kapsamında bazı düzenlemeler yapılması hakkında kanun hükmünde kararnamenin değiştirilerek kabul edilmesine dair kanun ile hâkimlerin kişisel suçlarından dolayı soruşturulması veya kovuşturulmasının yapılacağı ilk derece mahkemesi ile ilgili düzenleme yapılması yargıtay ceza genel kurulunun ilk derece mahkemesi olarak görev yapması durumunda çalışma esaslarına ilişkin düzenlemeleri içeren fıkranın yürürlükten kaldırılması yargıtay birinci başkanlık kurulunun bir veya birden fazla daireyi yargıtayın ilk derece mahkemesi olduğu işlere bakmak amacıyla görevlendirebilmesi yargıtay hukuk ve ceza genel kurullarının ilk derece mahkeme görevlerinin kaldırılması yargıtay birinci başkanı birinci başkanvekilleri daire başkanları üyeleri yargıtay cumhuriyet başsavcısı ve başsavcıvekili ve hsyknin seçimle gelen üyeleri ile anayasa mahkemesinin başkan ve üyelerinin kişisel suçlarından dolayı yürütülecek kovuşturmaların yargıtayın ilgili dairesince yapılması hâkimlik ve savcılık mülakatına çağrılmak için öngörülen asgari puan şartının kaldırılması vali ve kaymakamların soruşturma ve kovuşturmalarının bunların görev yaptığı il veya ilçenin bağlı olduğu bölge adliye mahkemesinin bulunduğu il cumhuriyet başsavcılığı ile bu yer ağır ceza mahkemesince yürütülmesi şüphelilerin de kaçak tanımı içine girebilmeleri nedeniyle ilgili mevzuatta değişiklik yapılması trtde kadro karşılığı sözleşmeli çalışan personelin ücretinin belirlenmesi yetkisinin bakanlar kuruluna verilmesi ve ilave sözleşmeli pozisyon açılması yabancı dilde yayın yapan kanallarda çalışanlar için ücret tavanının kaldırılması ve sözleşmeli personelin yönetici olabilmesi yayın yasaklarına aykırı yayın yapan kuruluşlara müeyyideler getirilmesi yayın lisansı başvurularının milli güvenlik kamu düzeninin korunması ve kamu yararı gerekleri açısından da incelenmesi trt personeline ilişkin rtükün ücret belirleme yetkisinin kaldırılması ilişiği kesilmiş güvenlik korucularının tekrar göreve çağrılabilmesi jandarma ve sahil güvenlik komutanlıklarının yeniden yapılanması öngörülmektedir dava konusu düzenleme cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kurulu tarafından ohal khksi olarak çıkarılmış ve tbmm tarafından onaylanarak yasa adı altında yayımlanmıştır ancak aşağıda açıklanacak nedenlerle söz konusu düzenleme yok hükmündedir ve anayasa mahkemesinin bu yokluğu tespit etmesi gerekir anayasa mahkemesi yokluk tezine katılmazsa gene aşağıda ayrıntılı olarak açıklanacak nedenlerle dava konusu düzenleme şekle aykırılık dolayısıyla mahkemece iptal edilmelidir aşağıda belirtilecek yokluk nedenlerinin iptali istenen düzenlemenin hem tbmm tarafından onaylanması öncesine ilişkin boyutları hem de onaylama aşaması sonrasına ilişkin boyutları bulunmaktadır belirtmek gerekir ki anayasa mahkemesinin önüne daha önce yetki ve şekil sakatlıklarının bu derece ağır olduğu bir metin gelmemiştir bu nedenle yokluk iddiamızın öncelikle değerlendirilmesi zorunludur i̇ptali i̇stenen düzenlemenin tbmm onayı öncesine i̇lişkin yokluk nedenleri dava konusu düzenleme pek çok nedenle yok hükmündedir i̇ptali i̇stenen düzenleme yetki gaspı suretiyle çıkarılmıştır öncelikle anayasa ile olağanüstü hallerde cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kuruluna tanınan yetkinin tamamen dışına çıkarak olağanüstü hal ile ilgisi olmayan veesas sayısı karar sayısı olağanüstü hal süresini aşacak şekilde kanunlarda değişiklik yaparak sürekli uygulanacak kurallar öngörmüştür anayasa tarafından cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kuruluna olağanüstü hal süresini aşan kalıcı düzenlemeler yapma yetkisi verilmemiştir bu türkiye büyük millet meclisine ait yasama yetkinin açıkça gaspı anlamına gelmektedir ve anayasa mahkemesinin çeşitli defalar belirttiği gibi yetki gaspı suretiyle yapılmış düzenlemeler yoklukla maluldür çağdaş demokrasilerde olağanüstü yönetim usulleri devletin ya da ulusun varlığına yönelmiş olağanüstü bir tehdit veya tehlikenin mevcudiyeti halinde bu tehdit ve tehlikenin olağan tedbirlerle ortadan kaldırılamayacak derecede ciddi olması durumunda bu tehdit veya tehlikeyi ortadan kaldırmayı ve olağan düzene dönmeyi amaçlayan rejimlerdir bir başka ifadeyle olağanüstü yönetimler anayasal düzeni korumak ve savunmak amacı taşıyan rejimlerdir bütün olağanüstü yönetim usulleri gibi olağanüstü hal de çağdaş anayasal demokrasilerde geçici nitelikte olan hukuki ve anayasal bir rejimdir bunun anlamı olağanüstü halin yürütme organına istediğini yapma olanağını tanıyan keyfi bir rejim olmamasıdır olağanüstü hal anayasal demokratik rejimin askıya alınması değil devletin veya ulusun varlığına yönelik ciddi bir tehdit veya tehlikenin hızlı bir şekilde ortadan kaldırılması ve en kısa sürede olağan hukuk düzenine dönülmesini sağlamak amacıyla geçici bir süreyle yürütme organına hızlı ve etkili tedbirler alma ve temel hak ve özgürlüklere müdahale olanağı verir ancak anayasa bu yetkilerin sınırını açık bir şekilde çizmiştir ve yürütme organının hukuk devleti dışına çıkmasına olanak tanımaz yürütme organı olağanüstü hallerde de çerçevesi ve sınırları anayasa ve kanunlarla çizilen sınırlar içinde hareket etmek zorundadır olağanüstü hallerin amacı olağanüstü hal ilanına neden olan durumu en kısa sürede ortadan kaldıracak tedbirleri almak ve olağanüstü hal ilanı öncesi döneme geri dönmektir olağanüstü hal yönetimini anayasal düzeni ve hukuk sistemini yeniden düzenlemenin bir aracı olarak kullanmak olağanüstü hal yönetiminin mahiyetiyle bağdaşmaz bu nedenle olağanüstü hal döneminde yürütme organının alacağı tedbirler geçici ve istisnai nitelik taşımalıdır bu önlemler olağanüstü hal sona erdikten sonra da etkisini sürdürecek nitelikte olamaz bir başka ifadeyle olağan dönemde de uygulanamaz anayasası maddesinde olağanüstü hallerde yürütme organına özel bir yetki vererek cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma olanağı tanımıştır ancak bu kanun hükmünde kararnamelerin anayasanın maddesinde düzenlenen khklardan önemli farklılıkları vardır ve cem eroğulun deyimiyle bunlar arasında ad benzerliği dışında hiçbir benzerlik yoktur bkz cem eroğul anayasa mahkemesi kararları işığında olağanüstü yasa gücünde kararnamelerin tbmmce onaylanması ankara üniversitesi sbf dergisi cilt sayı maddeye göre olağanüstü hallerde kanun hükmünde kararnameler cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan bakanlar kurulu tarafından çıkarılır bu kanun hükmünde kararnameler bir yetki yasasına dayanmaz bu kanun hükmünde kararnameler anayasanın maddesinde olağan dönemlerdeki kanun hükmünde kararnameler için getirilmiş konu sınırlamasına bağlı değildir anayasanın maddesinin olağan kanun hükmünde kararnameler için koyduğu konu sınırlandırmalarına bağlı olmadıklarından bu tür kanun hükmünde kararnamelerle temel haklar kişi hakları ve ödevleri ile siyasî haklar ve ödevler de düzenlenebilir ancak bu hükmün aşağıda açıklanacağı gibi madde ile birlikte yorumlanması gerekir ayrıca bu kararnameler ile yalnızca olağanüstü halin gerektirdiği tedbirler alınabilir dolayısıyla bu khklar ile yapılacak düzenlemeler olağanüstü halin konusu kapsamı ve süresiyle sınırlı tedbirler alınabilir ve bunu aşan düzenleme yapılamaz aşağıda açıklanacağı gibi aslında bu düzenlemelere kanun hükmünde kararname denilmesi yanıltıcıdır bunlarla sürekli ve genelesas sayısı karar sayısı düzenlemeler yapılması mümkün olmadığından bunların kanun hükmünde olduğunu söylemeye de olanak bulunmamaktadır bkz cem eroğul age öncelikle anayasanın maddesinin ikinci fıkrasında belli konuların olağanüstü hal kanununda düzenleneceği belirtilmiştir buna göre madde uyarınca ilan edilen olağanüstü hallerde vatandaşlar için getirilecek para mal ve çalışma yükümlülükleri ile olağanüstü hallerin her türü için ayrı ayrı geçerli olmak üzere anayasanın maddesindeki ilkeler doğrultusunda temel hak hürriyetlerin nasıl sınırlanacağı veya nasıl durdurulacağı halin gerektirdiği tedbirlerin nasıl ve ne surette alınacağı kamu hizmeti görevlilerine ne gibi yetkiler verileceği görevlilerin durumlarında ne gibi değişiklikler yapılacağı ve olağanüstü yönetim usulleri olağan üstü hal kanununda düzenlenir burada sayılan belirli konuların olağanüstü hal yasasında düzenlenmesi zorunlu olduğundan bu konular khklarla düzenlenemeyecektir merih öden anayasa mahkemesi ve olağanüstü hal ve sıkıyönetim kanun hükmünde kararnamelerinin anayasaya uygunluğunun yargısal denetimi ankara üniversitesi hukuk fakültesi dergisi s dolayısıyla temel hakları sınırlayan ya da durdurun düzenlemeler doğrudan ohal khkleri ile yapılamaz ancak olağanüstü hal kanununda yapılan düzenlemelerin somut uygulaması niteliğindeki düzenlemeler ohal khksi ile yapılabilir bir örnek vermek gerekirse anayasanın maddesinde güvence altına alınan özgürlük ve güvenlik hakkının olağanüstü hal dönemlerinde nasıl kısıtlanacağı ancak ohal kanunu ile düzenlenebilir mesela gözaltı süresinin ne kadar uzatılabileceği ancak ohal kanunu ile düzenlenebilir ohal khksi ile ise ancak kanunda belirtilen süreyi aşmamak üzere somut ohal döneminde gözaltı süresinin ne kadar uygulanacağı düzenlenebilir yani ohal khkleri ile ancak temel haklar doğrudan düzenlenemez ancak ohal kanununun uygulamasını gösteren düzenlemeler yapılabilir anayasanın maddesinin doğal ve mantıki sonucu budur bunun sonucu olarak ohal khkleri ile olağanüstü hal kanununda değişiklik yapılması da mümkün değildir anayasa mahkemesi bunu açık bir şekilde belirtmiştir bkz aym kararı kt kt i̇kinci olarak anayasanın maddesi gereğince olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda çıkarılabilir dolayısıyla olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamesi çıkarma yetkisi konu bakımından sınırlıdır bir düzenlemenin olağanüstü halin gerekli kıldığı bir konu olup olmadığı anayasanın konuyla ilgili bütün maddeleri md vb göz önünde bulundurularak yapılırolağanüstü hal kanun hükmünde kararnamelerinin olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda olağanüstü halin amacı ve nedenleriyle sınırlı olarak çıkarılmaları gerekir anayasa mahkemesi de olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamelerinin amaç ve kapsamını demokratik hukuk devletine uygun olarak yukarıdaki biçimde belirlemiştir yüce mahkemeye göre olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleriyle getirilen düzenlemeler olağanüstü halin amacını ve sınırlarını aşmamalıdır olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri olağanüstü hal yasası ile saptanan sistem içersinde ‘olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda uygulamaya yönelik olarak çıkartılabilir bu tür kanun hükmünde kararnamelerle yalnızca olağanüstü hal ilânını gerektiren nedenler gözetilerek bu nedenlerin ortadan kaldırılması için duruma özgü kimi önlemler alınabilir olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda çıkartılabilecek khklere anayasanın maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları birlikte incelendiğinde başkaca işlevler yüklenemez bunun tersi bir anlayış anayasa ve olağanüstü hal yasası dışında yeni bir olağanüstü hal yönetimi yaratmaya neden olur oysa anayasa olağan anayasal düzenden ayrı ne gibi olağanüstü yönetimler kurulabileceğini saptamış ve bunların statülerinin de yasayla düzenlenmesini öngörmüştür olağanüstü yönetim usulleriesas sayısı karar sayısı olağanüstü haller ve sıkıyönetim seferberlik ve savaş halinden ibarettir anayasa bu olağanüstü yönetimlerin hangi ilkelere göre düzenleneceğini açıkça göstermiştir halde bu sayılanlar dışında farklı bir olağanüstü yönetim usulü yasayla dahi düzenlenemez e k üçüncü olarak olağanüstü halin belirli bir bölge veya bölgelerde ilan edilmesi halinde çıkarılacak kanun hükmünde kararnameler ile alınacak önlemlerin sadece olağanüstü hal ilân edilen bölge için geçerli olması bölge dışına taşırılmaması gerekir dördüncü olarak olağanüstü hal belirli bir süreyle de sınırlıdır olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda çıkartılan kanun hükmünde kararnameler bu hallerin ilân edildiği bölgelerde ve ancak bunların devamı süresince uygulanabilirler kanun hükmünde kararnameler ile getirilen kuralların nasıl olağanüstü hal öncesine uygulanmaları olanaksız ise olağanüstü hal sonrasında da uygulanmaları veya başka bir zamanda veya yerde olağanüstü hal ilânı durumunda uygulanmak üzere geçerliklerini korumaları olanaksızdır son olarak olağanüstü hal kanun hükmünde kararnamesi çıkarma yetkisi olağanüstü hal bölgesi ve süresiyle sınırlı olduğundan anayasa mahkemesinin de isabetle belirttiği üzere olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri ile yasalarda değişiklik yapılamaz olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri ile getirilen kuralların olağanüstü hal bölgeleri dışında veya olağanüstü halin sona ermesinden sonra da uygulanmalarının devamı isteniyorsa bu konudaki düzenlemenin yasa ile yapılması zorunludur çünkü olağanüstü hal bölgesi veya bölgeleri dışında veya olağanüstü halin sona ermesinden sonra da uygulanmalarına devam edilmesi istenilen kuralların içerdiği konular ‘olağanüstü halin gerekli kıldığı konular olamaz e bir başka ifadeyle olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleriyle yürürlükteki kanunlarda genel ve sürekli değişiklik yapılamaz olağanüstü hal ve sıkıyönetimin kanunla belirlenmiş statülerinde olağanüstü hal ve sıkıyönetim kanun hükmünde kararnameleriyle değişiklik yapılması ayrıca anayasanın maddesindeki hiçbir kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz hükmüne maddesindeki yasama yetkisinin devredilemezliği ilkesine başlangıç kısmındaki kuvvetler ayırımının belli devlet yetkilerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medeni bir işbölümü ve işbirliği olduğu ve üstünlüğün ancak anayasa ve kanunlarda bulunduğu temel ilkesine ve maddesindeki anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü ilkesine de aykırılık oluşturur özetlemek gerekirse ohal khkleri ile anayasanın maddesine aykırı düzenleme yapılamaz temel haklar sınırlandırılamaz ve durdurulamaz olağanüstü hal kanununun uygulaması niteliğinde düzenlemeler yapılabilir ancak olağanüstü hal kanununda değişiklik yapılamaz anayasanın kanunla düzenlenmesini emrettiği konularda düzenleme yapılamaz mesela suç ve cezalar düzenlenemez olağanüstü halin konusunu süresini ve kapsamını aşan düzenlemeler yapılamaz bunun sonucu olarak olağanüstü hal süresini aşan tedbirler alınamayacağı gibi kanunlarda genel ve sürekli değişiklikler yapılamaz ve uygulaması olağanüstü halin süresini aşan genel ve sürekli düzenlemeler de yapılamaz olağanüstü halin ilan edildiği bölgenin dışında uygulanacak tedbir alınamaz ve düzenlemeler yapılamaz bkz cem eroğul age anayasa mahkemesinin sözü edilen kararında açıkça ifade edildiği üzere anayasa cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kuruluna ohal khksı adı altında kanunlarda genel ve sürekli değişiklik yapma ya da sürekli olarak uygulanacak kurallar koyma yetkisi vermemiştir ve yetkinin bu şekilde kullanılması açıkça tbmmye ait yasama yetkisininesas sayısı karar sayısı gaspı anlamına gelir anayasa mahkemesi yetki gaspı suretiyle yapılan düzenlemelerin yokluk ile malul olduğunu kabul etmiştir mahkeme yokluk ölçütlerini şu şekilde belirlemiştir bir kanunun yokluğundan söz edilebilmesi ise yasama organının bu yönde bir iradesinin olmaması ya da anayasal düzende yasama organına verilmeyen bir yetkinin fonksiyon gaspı suretiyle kullanılması gibi hukuk âleminde hiçbir zaman varlık kazanamayacak olan durumlarda mümkündür kuvvetler ayrılığı ilkesi gereğince yasama yürütme ve yargı fonksiyonlarını yerine getiren yasama yürütme ve yargı organlarından birinin diğerinin yerine geçmesi sonucunu doğuracak şekilde karar almaları fonksiyon gaspına yol açacağından yasama organının yasama fonksiyonu kapsamında yer almayan hususlarda kanun adı altında yapacağı düzenlemelerin hukuk âleminde varlık kazanabilmesi mümkün olmayacaktır belirtilen haller dışında kalan kanunların veya kanun hükümlerinin anayasaya uygunluk denetimi kapsamında incelenmesi gereken hususlarda anayasaya aykırılığının saptanması ise ilgili kanun veya kanun hükümlerinin yokluğunu değil iptalini gerekli kılar aym kararı k kt rg s mahkemenin bu kararında yasama organı için belirtilen fonksiyon gaspının yürütme organı için de geçerli olduğu açıktır dolayısıyla hem olağanüstü halin gerekleriyle uyumlu olmayan hem de kanunlarda genel ve sürekli değişiklik yapan iptali istenen düzenleme fonksiyon gaspı suretiyle çıkarılmış olup yok hükmündedir anayasanın başlangıcına ve maddelerine açıkça aykırı olarak fonksiyon gasbı suretiyle çıkarılan dava konusu düzenlemenin yokluğunun tespitine karar verilmesi gerekir cumhurbaşkanlığı başkanlığında toplanan bakanlar kurulunun i̇radesi oluşmadan dava konusu düzenleme çıkarılmıştır bu nedenle yok hükmündedir khk hukuki niteliği itibariyle bir kolektif işlem türüdür kolektif işlemlerde gerçekleştirilen işlemlerin hukuk dünyasında var olabilmesi için işlemi gerçekleştirmeye yetkili olan organda yer alan bireylerin iradelerinin tümünün aynı zamanda ve aynı doğrultuda açıklanmış olması gerekmektedir bakanlar kurulunun iradesinin oluşmasına dair birbiriyle de bağlantılı iki sorun vardır i̇lk olarak söz konusu iradenin somut olayda oluşmuş sayılabilmesi için khklerin ana metinleriyle birlikte kurum kapatma ve ihraç kararlarında isimlerin tek tek okunmuş olması gerekir ne var ki her bir khknin kapsamının genişliği ye ekli olan ihraç ve kapatma listelerinin yüksek miktardaki sayıları dikkate alındığında ilgili bakanlar kurulu toplantısında bu düzenlemelerin tamamının ve ekli listelerde yer alan isimlerin okunmadığına dair ciddi emareler bulunmaktadır sırf bu nedenle dahi bakanlar kurulunun iradesinin oluşmamış olduğu söylenebilir bakanlar kurulu tarafından bir oylama yapılmış olması da iradenin oluştuğu anlamına gelmemektedir khklere ekli ihraç ve kapatma listelerindeki isimlerin tek tek okunmadığına ilişkin en inandırıcı kanıt bizzat başbakan binali yıldırımdan gelmiştir takdir edersiniz ki önümüze gelen binlerce listeyi kontrol edip doğru yanlış yapıldığını bilemeyiz samimiyetle söylüyorum tek tek olaylarla ilgilenmedim bin kişi diyor ki bana da bak ona da bak mümkün değil hassasiyet gözetiyoruz geneline bakıyoruz kamuoyundaki etkilere göre önlem alıyoruz başka yöntem bulamadıkesas sayısı karar sayısı yine aynı doğrultuda yıldırımın şu sözleri ekli ihraç listelerinin başbakan başta olmak üzere altında imzası bulunan bakanlar kurulu üyeleri ve cumhurbaşkanı tarafından okunmadığına dair aksi ispatlanamayacak bir kanıt niteliğindedir takdir edersiniz ki biz önümüze gelen binlerce listeyi inceleyip efendim buradan kim hakkında işlem yapıldı doğru mu yapıldı yanlış mı yapıldı böyle bir mekanizmamız yok yapamayız da ancak ne zaman bilgimiz oluyor biliyorsunuz bunlar olduktan sonra haberlerde çıkıyor sizler tabii araştırıyorsunuz bilinen isimleri çıkıyor ondan sonra haberimiz oluyor bu da gayet doğal söz konusu düzenlemelerin tamamının ve ekli listelerdeki isimlerin bakanlar kurulu üyeleri ve cumhurbaşkanı tarafından okunmasının zaten hayatın olağan akışına da uygun olmadığı başbakanın şu sözlerinden anlaşılmaktadır i̇nsan kapasitesinin yeteceği bir şey değil bu hassasiyeti gözetmemiz lazım bu bir hak hukuk meselesi yani birinin konusuyla ilgilenip diğerini görmezden gelirsek orada da adaletsiz bir durum ortaya çıkar mı geneline bakıyoruz şikayetleri kamuoyunda oluşturduğu etkileri dikkate alarak önlem almaya çalışıyoruz başka türlü bir yöntem bulamadık doğrusu i̇kinci sorun ise anılan bakanlar kurulu toplantı tarihleri ile ardı ardına çıkarılan khklerin resmi gazetede yayımlanma tarihleri arasındaki tutarsızlıklardır bir dizi khk resmi gazetede farklı tarihlerde yayımlanmış olmasına rağmen bu kararnamelerin kabul edildiği bakanlar kurulu toplantısı tarihi ocak olarak görülmektedir bu kararnameler sayıları ve resmi gazetede yayımlanma tarihleri sırasına göre şu şekildedir ve sayılı khklar resmi gazete yayınlanma tarihi ocak ve sayılı khklar resmi gazete yayınlanma tarihi ocak sayılı khk resmi gazete yayımlanma tarihi şubat sayılı khk resmi gazete yayımlanma tarihi şubat bu görünüm karşısında anılan khklerin kabul edilmesi aşamasında ayrı ayrı khk çıkarılmadığı ocak tarihinde gerçekleştirilen bakanlar kurulu toplantısında belki de boş kâğıda bakanların imzalarının alınarak khklerin ve ek listelerinin sonradan eklendiği izlenimi uyanmaktadır nitekim şu haber de bu izlenimi doğrular niteliktedir chp genel başkanı kemal kılıçdaroğlu ocaktan sonraki kararnamelere ilişkin bu tarihten sonra yayımlanan bütün kararnameler usulsüz süre ve kapsam bakımından sıkıntılar var bu kararnameler yetki bakımından da sorunlu saray karar veriyor bakanlar imza atıyor geriye dönük imza hali söz konusu suçüstü haliyle karşı karşıyayız dedi bunun en büyük kanıtlarından biri de ocak toplantısına atfen bir kararnameyle ihraç edilenlerden bazıları aynı toplantıya atfen ilan edilen bir başka kararnameyle göreve iade ediliyor özetle tarihler arasındaki tutarsızlık ve binali yıldırımın sözleri khk metinlerinin ve eklerinin khknın altında imzası bulunan cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulu dışındaki bir aktör veya organ tarafından hazırlandığına ve bu eklerin ocak tarihinde belki de boş kağıda bakanlar kurulunun atmış olduğu imzaya eklendiğine işaret etmektedir diğer yandan bir kararnameyle ihraç edilen bir kişinin aynı toplantıda kabul edilen bir başka kararnameyleesas sayısı karar sayısı iade edilmiş olması da khk metin ve eklerinin bakanlar kurulu üyeleri ve cumhurbaşkanı tarafından okunmadığına ve evleviyetle hazırlanmamış olduğuna dair önemli bir kanıt teşkil etmektedir burada önemle belirtmek gerekir ki ohal khklerini çıkarmaya yetkili olan makam cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan bakanlar kuruludur öte yandan bu yetkinin kullanılması aksi anayasanı maddesinde ayrıca belirtilmediğine göre karşı imza kuralına tabidir anayasaya göre cumhurbaşkanının anayasa ve diğer kanunlarda başbakan ve ilgili bakanın imzalarına gerek olmaksızın tek başına yapabileceği belirtilen işlemleri dışındaki bütün kararları başbakan ve ilgili bakanlarca imzalanır bu kararlardan başbakan ve ilgili bakan sorumludurmd bunun sonucu da anılan khklerin altında isimleri yer alan başbakan ve bakanlar kurulunun hukuki ve siyasi açıdan khklerin içeriğinden sorumlu olmasıdır tüm bunlar dikkate alındığında anayasa tarafından bakanlar kurulunun başkanı olarak düzenlenen md başbakanın yukarıda anılan ifadelerini bakanlar kurulunun iradesinin oluşmadığının ilk elden itirafı olarak okumak gerekir bakanlar kurulu ocakta toplandığı halde ilerleyen hafta ve aylarda ve farklı tarihlerde birden çok khk çıkarıldığına göre bunlar çok büyük olasılıkla ek listeler bürokratlar tarafından hazırlandıkça ocak toplantısında alınan imzaların sonradan gelen khklere eklendiği ve bu nedenle aslında bakanlar kurulu üyelerinin bu khklerin altına imza atmamış oldukları ihtimali oldukça yüksektir bu nedenle ocak sonrası tarihe sahip olan khkler açısından adları belirtilmiş olsa da bakanlar kurulu üyelerinin ıslak imzalarının bulunmamış olduğunu teyit edilmektedir yukarıda belirtildiği gibi anayasa mahkemesinin içtihadına göre yetkili organın iradesinin oluşmamış olması işlemin yokluğuna neden olur aym kararı k kt tarihli ve sayılı rg ayrıntılı olarak açıklanan nedenlerle iptali istenen düzenleme cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kurulunun iradesi oluşmadan çıkarılan düzenleme yok hükmündedir anayasa mahkemesinin bu yokluğu tespit etmesi gerekir anayasa ve i̇çtüzükte öngörülen sürede onaylanmayan khk yok hükmündedir anayasanın maddesine göre ohal khklarının resmi gazetede yayınlandıkları gün tbmmnin onayına sunulması gerekmektedir onaylanma süresi ve usulünün düzenlenmesi ise i̇çtüzüğe bırakılmıştır türkiye büyük millet meclisi i̇çtüzüğünün olağanüstü hal ve sıkıyönetim kanun hükmündeki kararnamelerinin görüşülmesi başlıklı maddesi uyarınca anayasanın ve nci maddeleri gereğince çıkarılan ve türkiye büyük millet meclisine sunulan kanun hükmünde kararnameler anayasanın ve i̇çtüzüğün kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesi için koyduğu kurallara göre ancak komisyonlarda ve genel kurulda diğer kanun hükmünde kararnamelerle kanun tasarı ve tekliflerinden önce ivedilikle en geç otuz gün içinde görüşülür ve karara bağlanır komisyonlarda en geç yirmi gün içinde görüşmeleri tamamlanmayan kanun hükmünde kararnameler meclis başkanlığınca doğrudan doğruya genel kurul gündemine alınıresas sayısı karar sayısı görüldüğü gibi i̇çtüzüğün maddesi onaylamanın gün içinde tamamlanmasını öngörmektedir gün içinde türkiye büyük millet meclisi tarafından görüşülmeyen kanun hükmünde kararnamelerin hukuki durumuna ilişkin olarak doktrinde bu khkların kendiliğinden yürürlükten kalkacağı yönünde güçlü bir görüş bulunmaktadır tanör yüzbaşıoğlu anayasasına göre türk anayasa hukuku yky ve teziç anayasa hukuku beta gibi yazarlar gün içinde türkiye büyük millet meclisi tarafından görüşülmeyen kanun hükmünde kararnamelerin kendiliğinden reddedilmiş sayılacağını ileri sürmektedir bu yazarlara göre gün içinde kabul ret ve değiştirilerek kabul edilmeyen khklar kendiliklerinden yürürlükten kalkarlar ve yokluk ile malûldürler bunların yokluğu her mahkeme tarafından saptanabilirler kuzu olağanüstü hal kavramı ve türk anayasa hukukunda olağanüstü hal rejimi ve gözler kanun hükmünde kararnamelerin hukuki rejimi bursa ekin gibi başka bazı yazarlar ise otuz gün içinde tbmmce onaylanmayan ohal khklerinin idari işlem olarak kalacaklarını ileri sürmektedirler bu görüşlerden hangisi kabul edilirse edilsin öngörülen günlük süre içinde ohal khklarının tbmm tarafından onaylanmamış olması halinde bu khkların ohal khksı niteliğini kaybedeceği görülmektedir bu durumda günlük süre geçmiş olmasına rağmen tbmmce onaylanmamış olan ohal khklarının sonradan onaylanmakla yeniden yürürlüğe gireceklerini söylemeye olanak bulunmamaktadır sonuç olarak yukarıda açıklanan her üç nedenle iptali istenen düzenleme yok hükmündedir ve bu yokluğun anayasa mahkemesince tespit edilmesi gerekir tbmm tarafından onaylama sonrasına i̇lişkin yokluk nedenleri yukarıda açıklandığı gibi ohal khkları ile ancak geçici tedbirler alınabileceğinden bunların kanun hükmünde olduğunu söylemeye olanak bulunmamaktadır genel ve sürekli düzenlemeler yapması mümkün olmayan ve kanunları değiştiremeyen bir işlemin maddi olarak kanun niteliğinde olduğu söylenemez cem eroğulun isabetle belirttiği gibi anayasanın maddesinde yer alan düzenlemenin doğal ve mantıki sonucu ohal khklarının biçimsel olarak yürütme işlemi olduğu gibi maddi olarak da yürütme işlemi olarak kabul edilmesidir anayasanın maddesinde düzenlenen olağan khklar biçimsel olarak yürütme işlemi iken maddi anlamda yasama işlemidir ve genel ve sürekli olarak uygulanmak üzere çıkarılırlar ve kanunlarda değişiklik yapabilirler oysa ohal khkları doğaları gereği geçici olmak durumundadır ve sürekli etki doğuracak şekilde çıkarılamazlar bunun sonucu olarak olağan khklar ile ohal khklarının tbmmce onaylanması da tamamen farklı hukuki niteliğe sahiptir ve farklı sonuçlar doğurur olağan khkların tbmm tarafından onaylanması bir kanun yapma işlemidir ve önüne gelen kanun tasarıları gibi bunları kanunların görüşülmesi usulüne uygun olarak görüşür ve kabul eder böylece ortaya yeni bir kanun çıkar oysa geçici tedbirler niteliğindeki ohal khkleri maddi açıdan bir yürütme işlemidir ve bunların onama kararının bir meclis kararı ile alınması gerekir bkz cem eroğul age zira anayasanın maddesinde öngörülen tbmm onayı bir yasalaştırma işlemi değil siyasal denetim işlemidir diğer bütün siyasal denetim işlemlerinde olduğu gibi bunun da bir kanunla değil meclis kararı ile alınması gerekir ancak bu şekilde anayasanın maddesindeki ohal khklerinin denetimi yasağı anlamlı hale gelir zira anayasa mahkemesinin yetkisi yasaları ve yasa gücündeki işlemleri denetlemektir anayasa koyucu maddi anlamda yürütme işlemi olan ohal khklerini siyasi denetime tabi tutmuşturesas sayısı karar sayısı tbmm onayının kanun şeklinde yapılması ohal khklerinin geçici niteliği ile bağdaşmaz ve anayasanın maddesine aykırı olur çünkü kanun ile onaylanması ohal khklerini ohal süresini aşan sürekli ve genel düzenlemelere dönüştürür ki bu yasama yetkisinin cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kuruluna devri anlamına gelir ve fonksiyon gaspı teşkil eder özellikle geçici tedbir niteliğinde olmayan ve sürekli uygulanma olasılığı bulunan ve yukarıda açıklandığı gibi esasen anayasanın maddesinin cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kuruluna tanımadığı kalıcı düzenlemelerin tbmm tarafından kanun şeklinde onaylanması yasama yetkisinin cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kuruluna devri anlamına gelir ve anayasanın maddesine açık bir aykırılık oluşturur i̇ptali istenen düzenleme kanun adı altında onaylanmak ve yayımlanmakla hukuk düzeninde sürekli ve kalıcı bir nitelik kazanmıştır olağanüstü hal kalksa dahi bu kurallar uygulanmaya devam edecektir bu da açıkça fonksiyon gaspı olduğunu göstermektedir bu nedenle iptali istenen düzenleme yok hükmündedir geçici tedbir niteliğindeki düzenlemelerin kanun şeklinde onaylanması ise onların geçici niteliği ile bağdaşmaz ve aşağıda açıklandığı üzere anayasal normlar hiyerarşisini ve hukuk düzeninin tutarlı normlardan oluşması ilkesini altüst eder bu ise hukuk devleti ilkesinin temel koşullarından biri olan hukuk düzeninin öngörülebilir ve tutarlı olması gereği ile bağdaşmaz nitekim yılına kadar hukuk düzenimizde kanunlaştırma şeklinde onaylanmış herhangi bir ohal khksi bulunmamaktadır onaylamanın kanun şeklinde yapılması ile ohal khksinin akibetinin ne olduğu da belli değildir ohal khksinin hala yürürlükte olduğuna işaret eden bazı uygulamalar görülmektedir mesela mart yasalarında daha önce yasalaştırılmış olmasına rağmen atıfların yasaya değil khkye yapılmaya devam edildiği ve değişikliklerin yasalar üzerinde değil khkler üzerinde yapıldığı görülmektedir bu da hukuk düzeninin alt üst olduğunun en somut kanıtıdır diğer taraftan yukarıda açıklandığı gibi cumhurbaşkanının başkanlığında toplanan bakanlar kurulu tarafından geçerli olarak çıkarılmamış olan dolayısıyla yok hükmünde olan düzenlemelerin tbmm tarafından onaylanmış olması onları kendiliğinden geçerli hale getirmez yani geçerli bir onaylama kararından söz edebilmek için öncelikle onaylanabilir nitelikte geçerli bir işlemin bulunması gerekir oysa yukarıda ayrıntılı bir şekilde açıklandığı gibi ortada onaylanabilecek nitelikte ve onaylamaya elverişli bir işlem bulunmamaktadır bu nedenle geçerli olarak var olmayan bir işlemin onaylanması mümkün değildir olmayan işlem onay ile varlık kazanmaz yok olmaya devam eder açıklanan nedenlerle anayasa mahkemesinin anayasanın başlangıcına ve maddelerine açıkça aykırı olarak fonksiyon gaspı suretiyle çıkarılan dava konusu düzenlemenin yokluğunun tespitine karar vermesi gerekir eylemli i̇çtüzük değişikliği dolayısıyla tbmmnin onama kararı geçersizdir olağanüstü kararnamelere ilişkin anayasa ve i̇çtüzük özel bir yasalaşma süreci öngörmüştür bu yasalaşma sürecinde ilk göze çarpan husus yasalaşma sürecindeki süre şartıdır türkiye büyük millet meclisi i̇çtüzüğünün olağanüstü hal ve sıkıyönetim kanun hükmündeki kararnamelerinin görüşülmesi başlıklı maddesi uyarınca anayasanın ve nci maddeleri gereğince çıkarılan ve türkiye büyük millet meclisine sunulan kanun hükmünde kararnameler anayasanın ve i̇çtüzüğün kanun tasarı veesas sayısı karar sayısı tekliflerinin görüşülmesi için koyduğu kurallara göre ancak komisyonlarda ve genel kurulda diğer kanun hükmünde kararnamelerle kanun tasarı ve tekliflerinden önce ivedilikle en geç otuz gün içinde görüşülür ve karara bağlanır komisyonlarda en geç yirmi gün içinde görüşmeleri tamamlanmayan kanun hükmünde kararnameler meclis başkanlığınca doğrudan doğruya genel kurul gündemine alınır ancak sayılı khknin görüşülmesinde içtüzüğün zorunlu kıldığı usule uyulmamıştır sayılı khk türkiye büyük millet meclisi başkanlığına sevk edilmesinin ardından günlük sürede genel kurulda görüşülmemiştir yukarıda yokluğa ilişkin savlarımızın kabul edilmemesi halinde i̇çtüzükteki yoruma açık olmayacak netlikteki süre şartına uyulmaması niteliği itibarıyla eylemli içtüzük değişikliğidir daha somut bir ifadeyle tbmm ohal khklerinin görüşülmesinde günlük zaman sınırını ihlal etmek yoluyla konuya ilişkin i̇çtüzük hükmünü md fiili olarak ilga etmiştir anayasa mahkemesi tbmm i̇çtüzüğünü denetlemeye yetkili olduğuna göre iş bu fiili i̇çtüzük değişikliği de anayasa mahkemesi tarafından denetlenebilir nitekim anayasa mahkemesi parlamento kararlarını eylemli i̇çtüzük değişikliği adı altında denetlemiştir başk | 4,058 |
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ i̇ptal ve yürürlüğün durdurulması istemini içeren tarihli dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir iii gerekçe tarihli ve sayılı milletvekili seçimi kanununda değişiklik yapılmasına dair kanunun inci maddesiyle tarihli ve sayılı milletvekili seçimi kanununun üncü maddesinin üçüncü fıkrasına eklenen cümlenin anayasaya aykırılığı tarihli ve sayılı milletvekili seçimi kanununun seçim çevreleri ve çıkaracağı milletvekili sayısı başlıklı üncü maddesinde i̇llerin çıkaracağı milletvekili sayısının tespitinde toplam milletvekili sayısından her ile önce bir milletvekili verilir son genel nüfus sayımı ile belli olan türkiye nüfusu birinci fıkradaki illere verilen milletvekili sayısı çıkarıldıktan sonra kalan milletvekili sayısına bölünmek suretiyle bir sayı elde edilir i̇l nüfusunun bu sayıya bölünmesi ile her ilin ayrıca çıkaracağı milletvekili sayısı tespit olunur nüfusu milletvekili çıkarmaya yetmeyen illerin nüfusları ile artık nüfus bırakan illerin artık nüfusları büyüklüklerine göre sıraya konulur ve ilk hesapta iller arasında bölüştürülmemiş bulunan milletvekillikleri bu sıraya göre dağıtılır son kalan milletvekilliğinin verilmesinde iki veya daha fazla ilin eşit nüfus veya nüfus artığı göstermesi halinde bunlar arasında ad çekilir denilmiştir bu maddenin üçüncü fıkrasına tarihli ve sayılı kanunun inci maddesiyle eklenen ve iptali istenen cümlede şu kadar ki nüfusu iki milletvekili çıkarmaya yetmeyen iller artık nüfus sıralamasında da milletvekili sayısını ikiye çıkaramazsa önce iki milletvekili çıkaramayan illere ikinci milletvekili verilir hükmü eklenmiştir anayasanın cumhuriyetin nitelikleri başlıklı nci maddesinde düzenlenmiş bulunan demokratik hukuk devletinin koşulları klasik demokrasinin temel ilkelerine tekabül etmektedir demokratik devletin koşulları anayasa bilimcilerince beş noktada sayılmaktadır seçim ve temsil genel ve eşit oy azınlığın korunması ve çoğunluğun sınırlanması devlete karşı bireysel temel haklaresas sayısı karar sayısı yasalar önünde eşitlik bkz prof dr mümtaz soysal anayasanın anlamı anayasaya giriş vd anayasanın nci maddesinin ikinci fıkrasında seçimler ve halkoylaması serbest eşit gizli tek dereceli genel oy açık sayım ve döküm esaslarına göre yargı yönetim ve denetimi altında yapılır denilmek üzere seçimlerin temel ilkeleri açıklanmıştır anayasanın uncu maddesinde de herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar denilmektedir sayılı yasanın inci maddesiyle getirilen ve iptali istenen düzenleme anayasanın nci maddesinde düzenlenmiş bulunan demokratik hukuk devletinin koşullarından olan ve yine anayasanın nci maddesinin ikinci fıkrasında vurgulanan eşit oy ilkesine ve anayasanın uncu maddesinde yer alan eşitlik ilkesi ne aykırıdır eşit oy ilkesi seçimlerin başlangıçtan sonuca kadar özellikle sonucunda herkes için eşitlik içinde geçmesi ve her oyun eşit değerde kabul edilmesi anlamını taşır eşit oy ilkesi geçerli oylarla seçilen üye sayısı arasında adil bir oranın kurulmasını da zorunlu kılar oysa getirilen hüküm artık oy içinde kalan büyük çoğunluktaki seçmen iradesini dışlanması sonucunu doğurmakta geçerli oylarla seçilen üye sayısı arasında adil bir oranın kurulmasını ortadan kaldırmaktadır şöyle ki i̇ptali istenen düzenleme öncesinde illerin çıkaracağı milletvekili sayısı şu şekilde belirlenmekteydi toplam milletvekili sayısından önce her ile bir milletvekilliği verilir türkiyenin olan il sayısı itibariyle milletvekilliği her ile birer milletvekili olmak üzere illere dağıtılır her ile birer milletvekili verildikten sonra kalan milletvekili sayısının son genel nüfus sayımında ortaya çıkan türkiye nüfusuna bölünmesi suretiyle bir sayı elde edilir adrese dayalı nüfus kayıt sistemi nüfus sayımı sonuçlarına göre türkiyenin yılı nüfusu kişi olarak tespit edilmiştir bu sayının milletvekili dağıtıldıktan sonra kalan milletvekili sayısına bölünmesi ile sayısı elde edilmektedir i̇l nüfuslarının sayısına bölünmesi ile her ilin dağıtılan birer milletvekilliği dışında ayrıca çıkaracağı milletvekili sayısı tespit edilir milletvekilliği bu işlem sonucunda illere dağıtılır nüfusu milletvekili çıkarmaya yetmeyen illerin nüfusları ile artık nüfus bırakan illerin artık nüfusları büyüklüklerine göre sıraya konularak ilk iki hesapta iller arasında bölüştürülmemiş milletvekillikleri bu sıraya göre dağıtılır i̇lk aşamada her ile dağıtılan milletvekili ile ikinci aşamada nüfusu yılı nüfus sayımı sonuçlarına göre den fazla olan illere dağıtılan milletvekilliği dışında kalan milletvekilliği artık nüfuslar ile hiç milletvekili çıkaramayan illerin nüfuslarının büyükten küçüğe sıralanması yoluyla dağıtılıresas sayısı karar sayısı görüldüğü gibi mevcut sistemde her ilin en az bir milletvekili ile temsili öngörülmüşken iptali istenen kural ile bu ilkeden vazgeçilerek her ilin en az iki milletvekili ile temsili öngörülmektedir adrese dayalı nüfus kayıt sistemi nüfus sayımı sonuçlarına göre artık nüfusların sıralanması ile milletvekilliğinin dağıtılması işlemi öngörülen sistemin iller arasında nasıl eşitsizliklere yol açtığını tartışmaya yol açmayacak bir şekilde ortaya koymaktadır örneğin bayburt ilinin yılı nüfusu kişidir bu nüfus her bir il için öngörülen rakamının yarısından azdır bayburt artık nüfus sıralamasında ıncı sırada yer almakta dolayısıyla milletvekilliği artık nüfusa göre dağıtılacağından mevcut sisteme göre milletvekilinden sonra artık nüfustan ayrıca milletvekilliği alamayacak bayburt yerine inci sırada yer alan artık nüfusu bulunan mersin ili bir milletvekili daha çıkarabilecekti bir örnek daha vermek gerekir ise nüfus sayımı itibariyle yapılan hesaplamalarda siirt ili artık nüfusa sahiptir ve bu artık nüfus için dağıtımdan milletvekili almaktadır oysa bayburt ilinin bırakın artık nüfusunu yılı nüfusu kişi olmasına karşın siirt i̇linin artık nüfusunun yarı nüfusu ile bayburt ili bir milletvekili daha çıkarmaktadır ek yine yüksek seçim kurulunun belirlemelerine göre ankara i̇stanbul ve i̇zmir gibi büyük illerde milletvekili olabilmek için yaklaşık seçmenin oyunu almak gerekirken küçük iller için bu sayı daha küçüktür örneğin seçimlerinde tüi̇kin genel nüfus tespitine göre tuncelide bayburtta nüfusa bir milletvekili düşerken bu rakam i̇stanbulda i̇zmirde ise olmaktadır böylece seçimlerinde türkiyede en az nüfusa sahip il toplam milletvekili çıkartırken bu ilin toplamına eşit nüfusu barındıran antalya milletvekili seçmektedir dolayısıyla değişiklik öncesi mevzuatın uygulamasında aslında eşit oy ilkesini zedeleyen bir durum bulunmaktaydı çünkü hiçbir yakınmaya yol açmayan ideal bir sistemi edinmek olanaksızdır nitekim anayasa mahkemesinin gün ve k sayılı kararında toplumsal istemlerin ve yeğlemelerin yasama organına tam olarak yansımasını sağlayacak yöntemleri içeren sistemlerin en uygununu en doyurucusunu başka bir anlatımla hiçbir yakınmaya yol açmayanını edinmek olanaksız ise de yakınmaya en az neden olanı yeğlemek olanaklıdır seçimlerde ideal bir sistem bulunmamış olmakla birlikte ülke koşulları ve anayasal gerekler karşısında yasal düzenlemeleri gerçekleştirerek anayasaya en uygununu almak ya da aykırı olanını bırakmak gerekir denilmiştir yüce mahkemenin bu kararından da anlaşılacağı üzere yasama organı tarafından oy verme yöntemini belirlenirken ülke koşulları ve anayasal gereklerin dikkate alınarak anayasaya en uygun olanın alınması ya da aykırı olanın bırakılması gerekmektedir hal böyle iken iptali istenen kural ile yapılan düzenleme ile eşit oy ilkesini zedeleyen durum nüfusu küçük iller bakımından oldukça avantajlı bir hale getirilmiş diğer bir anlatımla yakınmaya en az neden olanı yeğlemek yerine yakınmanın doruğa çıkarıldığı bir sistem getirilmiş olmaktadır görüldüğü üzere iptali istenen kural ile yapılan düzenleme geçerli oylarla seçilen üye sayısı arasında adil bir oranın kurulmasını tümüyle ortadan kaldıran ve dolayısıyla eşit oy ilkesine aykırı düşen ve nüfusu çok daha düşük illerde kullanılan oylara bir ayrıcalık getiren bir düzenleme olduğundan temsil bakımından eşitlik ve adalet ilkelerine aykırı bir durum yaratmakta böylece anayasanın nci maddesinde belirtilen demokrasi ilkesinin yanısıraesas sayısı karar sayısı anayasanın nci maddesinde belirtilen temsilde adalet ilkesi ve uncu maddesinde belirtilen eşitlik ilkesi ile de çelişmektedir tarihli ve sayılı milletvekili seçimi kanununda değişiklik yapılmasına dair kanunun genel gerekçesinde anayasanın nci maddesinin altıncı fıkrasında seçim kanunlarının temsilde adalet ve yönetimde istikrar ilkelerini bağdaştıracak biçimde düzenleneceğine ilişkin amir hükmü dikkate alınarak sayılı kanunun üncü maddesinin üçüncü fıkrasına bir cümle eklenmek suretiyle her ilin en az iki milletvekiliyle temsil edilmesine imkân sağlayacak bir düzenleme getirilmesi amaçlanmaktadır denilmişse de bu gerekçede hiçbir doğruluk payı bulunmamaktadır zira anayasada herhangi bir seçmen kategorisinin iki milletvekili çıkaramayan illerdeki seçmenlerin oyunu öbürlerinden daha değerli daha ağırlıklı sayan bir hüküm yoktur anayasa mahkemesinin gün ve k sayılı kararında da anayasanın gözetilmesini istediği temsilde adalet ilkesi serbest eşit gizli tek dereceli genel oy açık sayım ve döküm öğeleriyle özetlenmekte ve oyla orantılı temsilci sayısıyla yaşama geçirilmektedir amkd c denilmiştir seçim sistemlerinin belirlenmesinde temsilde adalet ve yönetimde istikrar fayda ilkeleri büyük önem taşımaktadır seçim kanunları bu iki ilkeden birine öncelik verir ya da bu iki ilke arasında bir denge kurulmasına özen gösterir yukarıda açıklandığı gibi iptali istenen kural ile getirilen düzenlemenin oyla orantılı temsilci sayısını öngörmediği için temsilde adalet ilkesi ile de bağdaşmadığı çok açıktır yine bu yasanın genel gerekçesinde nüfusu milletvekili çıkarmaya yetmeyen illerin nüfusları ile diğer illerin artık nüfusları büyüklüklerine göre sıraya konulur ve ilk hesapta iller arasında bölüştürülmemiş bulunan milletvekilleri bu sıraya göre dağıtılır ancak bu usule rağmen nüfus hareketlerinin değişkenliği sebebiyle bazı illerin tek bir milletvekiliyle temsil edilmesi ihtimali de gündeme gelebilecektir tek bir milletvekiliyle temsil edilen ilin milletvekilinin ölümü veya milletvekili yeterliliğini kaybetmesi halinde söz konusu ilin milletvekiliyle temsil edilememesi riski de doğabilecektir öte yandan bir ilin en az iki milletvekiliyle temsil ediliyor olması ilde yaşayan farklı görüş ve düşüncelere sahip insanların mecliste temsili yönünde demokratik bir fırsat oluşturacak bu durumda siyasal sistem bakımından çoğunlukçu değil çoğulcu bir anlayışın hayat bulmasına zemin hazırlayacaktır denilmişse de bu gerekçede isabetli değildir öncelikle böyle bir gerekçe anayasanın inci maddesinin dikkate alınmadığının açık bir göstergesidir bu maddenin son fıkrasında yukarıda yazılı hallerden ayrı olarak bir ilin veya seçim çevresinin türkiye büyük millet meclisinde üyesinin kalmaması halinde boşalmayı takip eden doksan günden sonraki ilk pazar günü ara seçim yapılır hükmüne yer verilmiştir tarihli ve sayılı milletvekili seçimi kanununun nci maddesinin son fıkrası da aynı paralelde düzenlenmiştir görüldüğü gibi bir ilin milletvekiliyle temsil edilememesi gibi bir risk söz konusu değildir diğer taraftan anayasanın inci maddesi türkiye büyük millet meclisi üyeleri seçildikleri bölgeyi veya kendilerini seçenleri değil bütün milleti temsil ederler hükmüne amirdir anayasaesas sayısı karar sayısı mahkemesinin gün ve k sayılı kararında da aynen şöyle denilmiştir anayasanın inci maddesinde türkiye büyük millet meclisi üyelerinin seçildikleri bölgeyi ya da kendilerini seçenleri değil tüm milleti temsil edeceği açıklığı bulunmaktadır maddede milletvekillerinin bölgelerden seçilecekleri seçim bölgesinin milletvekili olarak yasama organı üyeliğine gelecekleri ancak yere ve seçmene bağımlı olmadan tüm ulusu temsil edecekleri belirtilmektedir seçimde aranan bölge ve seçmen ölçüsü seçim sonrasında ulus boyutuna dönüşmektedir bu açılım temsil ilkesine uygun bir oluşumdur yasama organında sınırsız bir çalışma yapma ve ulusal egemenliği yasama alanında kullanma ulus adına davranma ulusu temsil etmekle olanaklıdır ancak bu durum seçilmede bölge bağını seçildiği bölge milletvekili olarak çağrılmasını etkilememekte ve engellememektedir bir seçim bölgesinden seçilmemiş bir kişinin partisinin aldığı oylara dayanılarak partisinin yetkili kurulları kararıyla bir ille ilişkilendirilmesi anayasa dışı bir bağın kurulmasıdır milletvekili anayasada olanak veren bir kural bulunmadığından bölgesiyle ilişkili olur ve ancak bölgesinden aldığı oylarla seçilir anayasanın inci maddesi başka bir ilgiye açık olmadığı gibi inci maddesi de milletvekillerini sınıflandırıp değişik biçimde adlandırmaya elverişli değildir milletvekillerinin bir ya da birkaçını bir başka adla seçmek ve ayırmak anayasa katında geçerli olamaz anayasanın başka bir maddesinde de milletvekilinin kendi içinde ayrımına ilişkin hiçbir açıklık yoktur bu nedenle milletvekillerinin temsil görevini yere seçildiği ile bağlayan bir düzenlemenin anayasanın inci maddesine de aykırı düştüğü çok açıktır öte yandan temsilde adalet ve eşit oy ilkelerini zedeleyen böyle bir durumun önünün açılması halinde siyasi iktidarın tercihleri doğrultusunda yeni illerin kurulması da gündeme gelebilecek toplumsal istemlerin ve yeğlemelerin yasama organına doğru ve tam olarak yansımasının önü tümüyle kapanacaktır yeni illerin kurulması türkiyenin içinde bulunduğu koşullar gözetildiğinde göz önünde tutulması gereken kuvvetli bir olasılıktır türkiyede kentlerin idarî statüsündeki değişikliklerle ilgili çalışmalar cumhuriyetin ilk yıllarına kadar dayanır başlangıçta olan il sayısı zaman zaman azalarak kadar inmiş ancak dan itibaren kademeli olarak artarak bugün ulaşmıştır ülkemizdeki mülkî dağılımda en üst kademede yer alan iller merkezî yönetimin pek çok taşra teşkilatının yer aldığı ve il sınırlarındaki ilçelerin de merkezi niteliğinde yerleşmeler olduğu için bir ilçenin il yapılması genelde halk tarafından hizmetlere daha kolay ulaşmak açısından talep edilen bir durumdur türkiyede kentlerin idarî statüsündeki değişikliklerle ilgili çalışmalar i̇çişleri bakanlığı i̇ller i̇daresi genel müdürlüğünce yürütülmektedir i̇çişleri bakanlığına şubat tarihi itibariyle ilçe il olma talebiyle başvurmuş bulunmaktadır wwwilleridaresi govtr böyle bir durum yanında ilerde her ilin örneğin en az veya daha fazla milletvekili ile temsil edilmesinin istenmesinin de dikkate alınması gereken bir olasılık olarak değerlendirilmesinin gerekliliği de yadsınamaz açıklanan nedenlerle tarihli ve sayılı milletvekili seçimi kanununda değişiklik yapılmasına dair kanunun inci maddesiyle tarihli ve sayılı milletvekili seçimi kanununun üncü maddesinin üçüncü fıkrasına eklenen cümle anayasanın nci uncu nci ve inci maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir iv yürürlüğü durdurma i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇esas sayısı karar sayısı seçme ve seçilme hakkı demokratik devlet yönetiminin olmazsa olmaz koşullarındandır bu nedenle seçim özgürlüğünün anayasaya ve ona uygun olarak çıkarılacak bir yasaya uygun olarak kullanılmaması halinde demokratik hukuk devleti yönünden sonradan giderilmesi olanaksız durum ve zararların doğabileceği açıktır öte yandan anayasal düzenin en kısa sürede hukuka aykırı kurallardan arındırılması hukuk devleti sayılmanın da gereğidir anayasaya aykırılığın sürdürülmesinin bir hukuk devletinde subjektif yararların üstünde özenle korunması gereken hukukun üstünlüğü ilkesini de zedeleyeceği kuşkusuzdur hukukun üstünlüğü ilkesinin sağlanamadığı bir düzende kişi hak ve özgürlükleri güvence altında sayılamayacağından bu ilkenin zedelenmesinin hukuk devleti yönünden giderilmesi olanaksız durum ve zararlara yol açacağında duraksama bulunmamaktadır bu nedenle anayasaya açıkça aykırı olan söz konusu kuralın yürürlüğünün de durdurulması istemiyle iptal davası açılmıştır sonuç ve i̇stem tarihli ve sayılı milletvekili seçimi kanununda değişiklik yapılmasına dair kanunun inci maddesiyle tarihli ve sayılı milletvekili seçimi kanununun üncü maddesinin üçüncü fıkrasına eklenen cümlenin iptaline ve uygulanması halinde sonradan giderilmesi güç ya da olanaksız zarar ve durumlar doğacağı için iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüğünün durdurulmasına karar verilmesine ilişkin istemimizi saygı ile arz ederiz | 2,117 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir olay tarihinde sanıklar cevat aslan ve hikmet kırçiçekin gölcük cezaevinde infaz koruma memuru oldukları ve cengiz dursun hükümlü olarak kaldığı sırada olay tarihinde cezaevinde nöbetçi oldukları ve bu sırada sanığın hükümlü cengiz duranın firar etmesine ihtimalleri sonucu neden oldukları iddiası ile tcknun maddesi gereğince cezalandırılmaları istenmiş sanıklar dursun köse yavuz cantimur osman kutluerin firara yardımcı olmak suçunu işledikleri iddiası ile tcknun maddeleri gereğince cezalandırılmaları istenmiş ise de müsnet suçların yargılaması sırasında yürürlüğe giren nisan tarihine kadar işlenen suçlardan dolayı şartla salıvermeye dava ve cezaların ertelenmesine dair sayılı yasanın maddesinin bendinin yasanın kapsamı dışında bırakılması türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesine aykırıdır çünkü sözü geçen madde uyarınca herkes dil ırk ve cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir hiçbir kimseye aileye zümreye ve sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun hareket etmek zorundadır yasama organında müsnet suçlara tatbiki söz konusu olan tcknun maddelerini sayılı yasanın maddesinin bendine göre kapsam dışı bırakması hukuka ve türkiye cumhuriyeti anayasasına aykırıdır bunun yanında yüksek anayasa mahkemesinin gün ve sayılı kararı ile tcknun maddesinden hüküm giyen veya bu maddeye ilişkin davalarda yargılananlara sayılı kanunun maddesinin maddesinde sözü geçen yasa hükümlerinden yararlandırılmayacağına ilişkin maddesi iptal edilmiş olup bu maddeye bağlı suç ve yaptırımları hüküm altına alan tcknun ve maddesinin kapsam dışı bırakılması çelişik sonuca yol açmış durumda olup bu yönlerden de sayılı kanunun maddesinin bendi fıkrasındaki tcknun ve maddelerinin kapsam dışı bırakılmasına ilişkin hükmün iptali gerekmektedir bu nedenle yüksek mahkemeye başvurmak gerekmiştir karar gerekçesi yukarda açıklandığı üzere sayılı kanunun maddesinin bendi fıkrasında kapsam dışı bırakılan tcknun ve maddelerinin anayasaya aykırı olduğuna itiraz yoluyla bu maddelerin iptaline karar verilmesi için dosyanın anayasa mahkemesine gönderilmesi için cumhuriyet savcılığına tevdiine karar verildi | 296 |
esas sayısı karar sayısı sayılı maden kanunu i̇le bazı kanunlarda ve kanun hükmünde kararnamede değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesiyle değiştirilen sayılı kanunun maddesinin ve fıkrasının anayasaya aykırılığı sayılı kanunun maddesiyle sayılı kanunun maddesi madde başlığı da dahil olmak üzere değiştirilmektedir devlet hakkını düzenleyen bu maddede yapılan değişikliklerden iptali talep edilenler şu şekildedir bu yerlerin devlet ormanlarına rastlaması ve tarım ve orman bakanlığınca verilen iznin beş hektarı geçmemesi hâlinde bu alandan ağaçlandırma bedeli dışında başkaca bir bedel alınmaz sahanın rehabilite edilerek teslim edilmesinden sonra talep edilmesi hâlinde teslim edilen saha kadar aynı şartlarda izin verilir bir ruhsat sahasında defaten verilen iznin beş hektarı geçmesi hâlinde beş hektarı aşan kısım için orman mevzuatı hükümlerine göre fon bedelleri hariç diğer bedeller alınır ruhsatın temdit edilmesi durumunda aynı ruhsat sahası içerisinde tarım ve orman bakanlığınca izin verilen sahanın beş hektarı geçmemesi hâlinde ağaçlandırma bedeli beş hektarı geçmesi hâlinde beş hektarı aşan kısım için fon bedelleri hariç orman mevzuatı hükümlerine göre bedel alınır i̇ptali talep edilen düzenlemelerden ilki maden sahasının devlet ormanlarına rastlaması halini düzenlemektedir orman sahasına rastlaması ve tarım ve orman bakanlığınca verilen iznin beş hektarı geçmemesi hâlinde bu alandan ağaçlandırma bedeli dışında başkaca bir bedel alınmaması düzenlenmiştir sahanın rehabilite edilerek teslim edilmesinden sonra talep edilmesi hâlinde teslim edilen saha kadar aynı şartlarda izin verileceği de gene hüküm altına alınmıştır i̇ptali talep edilen hususlardan ikincisi bir ruhsat sahasında defaten verilen iznin beş hektarı geçmesi hâlinde beş hektarı aşan kısım için orman mevzuatı hükümlerine göre fon bedelleri hariç diğer bedeller alınacağını düzenlemektedir i̇ptali talep edilen son husus ise ruhsatın temdit edilmesi durumunda aynı ruhsat sahası içerisinde tarım ve orman bakanlığınca izin verilen sahanın beş hektarı geçmemesi hâlinde ağaçlandırma bedeli beş hektarı geçmesi hâlinde beş hektarı aşan kısım için fon bedelleri hariç orman mevzuatı hükümlerine göre bedel alınacağı düzenlenmektedir i̇ptali talep edilen düzenlemeler gerek bedel almaya ilişkin hususlar gerekse belirlenen alan bakımından birbiri ile örüntülüdür anayasanın maddesine göre ormanların gözetimi devlete aittir devlet ormanlarının mülkiyeti devrolunamaz devlet ormanları devletçe yönetilir ve işletilir bu ormanlar kamu yararı dışında irtifak haklarına konu olamaz ormanlara zarar verebilecek hiçbir faaliyet ve eyleme müsaade edilemez ve orman sınırlarında daraltma yapılamaz anayasanın maddesinin bir bütün olarak ele alınması ve devlet hakkından feragat edilerek maden sahası oluşturulmasına dair hükmün ormanları zarar verecek hiçbir faaliyet ve eyleme müsaade edilmeyeceği ve orman sınırlarında daraltma yapılamayacağı kuralları ile birlikte ele alınarak kamu yararı amacıyla da olsa ormana zarar verecek faaliyetlere veya orman sınırlarının daraltılmasına izin verilemeyeceğini kabul etmek kaçınılmazdır kaldı ki iptali talepesas sayısı karar sayısı edilen düzenlemelerde herhangi bir kamu yararı da bulunmamaktadır orman halinde korumak bizatihi kamu yararı gereğidir anayasanın maddesinde devlet ormanların korunması ve sahaların genişletilmesi için gerekli kanunları çıkarma ve tedbirleri alma anayasal ödeviyle yükümlü tutulmuştur buna göre anayasa ormanların korunmasını özel ve üstün bir kamu yararı amacı olarak düzenlemiş ve ormanları özel anayasal koruma altına almıştır orman içinde yapılmasına izin verilecek faaliyetlerin bu üstün amaca aykırı olmaması ormanları tahrip etmemesi ve zarar vermemesi gerekir bazı zorunlu hallerde orman içi faaliyetlere izin verildiğinde de bu faaliyetlerin ormana verdiği zararı telafi edecek ve düzeltecek tedbirlerin zorunlu tutulması kaçınılmazdır bu yükümlülük hak ödev diyalektiğini yansıtan ve bu bağlamda devletin önlemek korumak ve geliştirmek şeklindeki üçlü yükümlülüğü içinde yer almaktadır kendilerine ruhsat verilen şirketlerin eski hale getirme görevi bu üçlü yükümlülük içerisinde yer almaktadır maden sahası olarak orman sahalarının bedelsiz ruhsatlandırılması orman arazilerini yok etmeye yönelik düzenlemelerdir bedelden feragat edilmesinde ya da ruhsatın temdit edilmesi durumunda aynı ruhsat sahası içerisinde tarım ve orman bakanlığınca izin verilen sahanın beş hektarı geçmemesi hâlinde ağaçlandırma bedeli beş hektarı geçmesi hâlinde beş hektarı aşan kısım için fon bedelleri hariç orman mevzuatı hükümlerine göre bedel alınmasında herhangi bir kamu yararı bulunmamaktadır ormanların korunmasında esas olan orman örtüsünün orman niteliğinin kaybolmamasıdır orman sayılmayan bir takım hazine arazilerinin orman vasfını kazanması yıl gibi zamanları gerektirir ormanların sadece ağaçlardan oluşmadığı özelliklede ağaç varlığı açısından marjinal görülen alanların ekolojik dengenin sağlandığı önemli biyolojik çeşitlilik alanları olduğu göz önünde tutularak türkiyenin taraf olduğu uluslararası andlaşmalara uygun davranılması zorunludur kırsalkentsel ve kültürel çevre bir bütün olarak düşünüldüğünde mdnın devlet için öngördüğü üçlü yükümlülük ve ekolojik dengeyi zedelememe yükümlülüğü ormanlar açısından da geçerlidir anayasa madde gereği ormanlık alanlardaki dahil tabii servetlerin ve kaynakların aranması ve işletilmesi hakkının devlete ait olması md da devletin ormanlık alanlardaki yükümlülüğünü pekiştirmektedir sözkonusu düzenleme türkiyenin taraf olduğu biyolojik çeşitlilik sözleşmesi ile her tür ormanın yönetimi korunması ve sürdürülebilir kalkınmasına yönelik küresel bir görüş birliği i̇çin yasal bağlayıcılığı olmayan i̇lkeler bildirimine de aykırıdır açıklanan nedenlerle kural açıkça anayasanın me maddelerine aykırıdır ve iptal edilmesi gerekir sayılı maden kanunu ile bazı kanunlarda ve kanun hükmünde kararnamede değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesiyle değiştirilen sayılı kanunun maddesinin fıkrasının cümlesinde yer alan beş katından fazla olmamak üzere ibaresi ile cümlesinin anayasaya aykırılığı sayılı kanunun maddesiyle sayılı kanunun maddesinin fıkrası da değiştirilmektedir i̇ptali talep edilen düzenlemelerden ilki grup bendi maden işletme ruhsat süresini uzatma taleplerinde işletme ruhsat bedelinin beş katından fazla olmamak üzere büyükşehir belediyesi olan illerde valilik diğer illerde ise il özel idaresi tarafından belirlenen uzatma bedeli alınacağına dair düzenlemedeki işletme ruhsat bedelinin beş katından fazla olmamak üzere olarak belirlenmiş olmasıdır diğer iptal istemimiz ise şu şekildedir i grupesas sayısı karar sayısı madenlerde otuz yıldan altmış yıla kadar grup madenlerde kırk yıldan seksen yıla kadar sürenin uzatılmasına bakan diğer grup madenlerde ise elli yıldan doksan dokuz yıla kadar sürenin uzatılmasına cumhurbaşkanı yetkilidir i̇ptali talep edilen düzenlemelerden ilki bedele ilişkin iken ikincisi grup maden alanlarındaki sürelerin uzatılmasına dair yetkili kurum veya kişileri ve süre gibi hususları düzenlemektedir grup madenler düzenleme uyarınca da ilgili maddenin bendinde düzenlenenler ve diğer madenler olarak ayrılmaktadır tüm maden türlerinde ruhsatlandırma süresinin uzatılması hususu iptal istemimizin temelini oluşturmaktadır değişiklik yapılan düzenlemenin tamamına bakıldığında ortaya şu şekilde bir tablo çıkmaktadır grup bendi madenlerin işletme ruhsat süresi beş yıl diğer grup madenlerin işletme ruhsat süresi on yıldan az olmamak üzere projesine göre belirlenecektir bu farkın konulmuş olması ruhsat uzatım sürelerinin belirlenmesine zemin hazırlamaktadır nitekim grup bendi ve diğer gruplardaki maden işletme ruhsatlarının süresi sürenin bitiminden altı ay önce süre uzatma talebinin olması ve uygun bulunması hâlinde uzatılabilmekte ve grup bendi maden işletme ruhsat süresini uzatma taleplerinde işletme ruhsat bedelinin beş katından fazla olmamak üzere büyükşehir belediyesi olan illerde valilik diğer illerde ise il özel idaresi tarafından belirlenen uzatma bedeli alınacaktır süre uzatımları dahil toplam işletme ruhsat süresi grup madenlerde otuz yılı grup madenlerde kırk yılı diğer grup madenlerde ise elli yılı geçmeyecek şekilde projesine göre genel müdürlük tarafından belirlenir grup madenlerde otuz yıldan altmış yıla kadar grup madenlerde kırk yıldan seksen yıla kadar sürenin uzatılmasına bakan diğer grup madenlerde ise elli yıldan doksan dokuz yıla kadar sürenin uzatılmasına cumhurbaşkanı yetkilidir süre uzatmalarında ve bedelin belirlenmesinde yürütmeye sınırları belirsiz bir yetki verilmiştir her ne kadar ruhsat işletme bedeline dair beş katından fazla olmamak üzere şeklinde bir üst sınır belirlenmiş gibi görülse de veya yıllık yıl önceki bedel üzerinden ruhsat bedelinin belirlenmesine dair kural muğlaktır bir başka deyişle somutlaştırmak gerekirse yıl önce ödenen bedelin beş katından fazla olmamak üzere ruhsat işletim bedelinin alınması yaşamın olağan akışı ile bağdaşmamakta ve öngörülebilir nitelikte bir düzenleme vasfı taşımamaktadır bu düzenlemede kanun koyucu herhangi bir şekilde kamu yararını gözetmemiştir i̇ptali talep edilen düzenlemede yer alan ve yıla kadar olan süreler de ilk etapta her ne kadar bir sınır gibi görülse de madenler için öngörülen evrensel işletme süresi azami yıldır i̇ptali talep edilen işletme ruhsat süreleri yıl gibi sosyolojik olarak yılın bir kuşağa tekabül ettiği kabul edildiği dikkate alındığında bir ailede dört kuşağa tekabül edecek şekildedir yıllık işletme ruhsat süresi niteliği itibarıyla mülkiyet hakkı anlamına gelmektedir i̇ptali talep edilen düzenleme bir başka deyişle maden sahalarında zımni mülkiyet yaratmaktadır devletin dahi mülkiyetinde olmayıp sadece hüküm ve tasarrufunda olan orman ve mera alanlarına tekabül eden maden sahaları için yılı bulan irtifak haklarında kamu yararı bulunmamaktadır anayasa ormanların korunmasını özel ve üstün bir kamu yararı amacı olarak düzenlemiş ve ormanları özel anayasal koruma altına almıştır orman içinde yapılmasına izin verilecek faaliyetlerin bu üstün amaca aykırı olmaması ormanları tahrip etmemesi ve zarar vermemesi gerekir bazı zorunlu hallerde orman içi faaliyetlere izin verildiğinde de bu faaliyetlerin ormana verdiği zararı telafi edecek ve düzeltecek tedbirlerin zorunlu tutulması kaçınılmazdır kökeni mülkiyet değil egemenlik hukukunda bulunan orman ve mera gibi alanlar için söz konusu irtifak hakları anayasanın maddesine aykırılık içermektedir zira madde e gereğince tabii servetler ve kaynaklar devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğuesas sayısı karar sayısı gibi bunların aranması ve işletilmesi hakkı da devlete aittir devletin bu hakkını gerçek ve tüzel kişilere devri belli bir süre koşuluna bağlanmıştır devletin bu hakkı özel ve tüzel kişilerin bir tür mülkiyet hakkı tesisi sonucunu doğuracak düzenlemeye konu edilemez süre uzatımına karar verilmesi konusunda da yürütmeye sınırsız bir yetki verilmiştir anayasanın maddesindeki hukuk devleti insan haklarına saygı gösteren bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren eylem ve işlemleri hukuka uygun olan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık yasaların üstünde anayasanın ve yasa koyucunun da uyması gereken temel hukuk ilkelerinin bulunduğunun bilincinde olan devlet olarak tanımlanmaktadır i̇nsan haklarına duyulan saygı en basit tanımlamasıyla devletin negatif ve pozitif yükümlülüklerine işaret eden bir kavramdır bir başka deyişle insan haklarına saygılı devlet insan haklarına müdahalelerde bulunmaktan kaçınan ve bireyler arasındaki ilişkiler alanında tedbirler alan devlettir kişi ve kuruluşların devlete güven duymaları maddi ve manevi varlıklarını korkusuzca geliştirebilmeleri temel hak ve özgürlüklerden yararlanabilmeleri ancak hukuk güvenliği ve üstünlüğü sağlandığı bir hukuk devleti düzeninde gerçekleştirilebilir hukuk güvenliği ilkesi ise herkesin bağlı olacağı hukuk kurallarını önceden bilmesi tutum ve davranışlarını buna göre düzene sokabilmesidir hukuk güvenliği ilkesi hukuk normlarının öngörülebilir olmasını bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerektirir kişilere hukuk güvenliğinin sağlanması hukuk devletinin ön koşullarındandır hukuk devleti hukuk normlarının öngörülebilir olmasını bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerektirir hukuk güvenliğinin sağlanması bu doğrultuda kanunların geleceğe yönelik öngörülebilir belirlemeler yapılabilmesine olanak verecek kurallar içermesini gerekli kılar anayasa mahkemesi kararı e rg tarih sayı anayasanın maddesinde yer alan hukuk devletinin temel unsurlarından biri belirliliktir belirlilik ilkesi yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık net anlaşılır ve uygulanabilir olmasını ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesini ifade etmektedir birey yasadan belirli bir kesinlik içinde hangi somut eylem ve olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını bilmelidir birey ancak bu durumda kendisine düşen yükümlülükleri öngörebilir ve davranışlarını ayarlar bu bağlamda iptali talep edilen düzenlemede ruhsat işletim bedellerinin beş katından fazla olmamak şeklindeki düzenleme kamu yararını gözetmemesi ve hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmaması bakımından süre uzatımlarda ormanları yok eder nitelikte ve kamu yararının gözetilmemesi ile yürütmede tek yetkiliye bırakılarak keyfi uygulamalara yol açan düzenleme anayasanın maddesine aykırılık teşkil etmektedir öte yandan maden arama çalışmaları ormanlık alanlarda varolan ekolojik dengeyi zedeleyeceğinden yıllık bir ruhsat süresini belirleme yetkisinin tek kişinin takdirine bırakılması anayasa madde ve e aykırılık teşkil etmektedir madde ya ekolojik dengenin geriye dönüşü mümkün olmayacak şekilde tahrip edilmesine neden olacağı için aykırıdır madde e aykırılık ise iki yönlüdüresas sayısı karar sayısı makam açısından madencilik faaliyeti çevre hakkını sınırlamakta olduğundan bu konuda yürütme organının takdir yetkisi anayasa madde ün zorunlu kıldığı yasallık ilkesine aykırıdır süre bakımından yıllık süre fazla uzun olup makul olmadığından madde ün gerekli kıldığı sınırlayıcı önlemin ölçülü olması gerektiği kuralına aykırıdır açıklanan nedenlerle kural açıkça anayasanın ve maddelerine aykırıdır ve iptal edilmesi gerekir sayılı maden kanunu ile bazı kanunlarda ve kanun hükmünde kararnamede değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesiyle değiştirilen sayılı kanunun ek inci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan bunları bölerek yeni ruhsat talep etmeye ve bu ruhsatları ihale etmeye ibaresinin anayasaya aykırılığı sayılı kanunun maddesiyle değiştirilen sayılı kanunun ek inci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan bunları bölerek yeni ruhsat talep etmeye ve bu ruhsatları ihale etmeye ibaresi havza madenciliği ilkelerine aykırı olarak küçük ruhsatlar oluşturulmaktadır tbmm bünyesinde kurulan soma maden faciasını araştırma komisyonu raporu da göstermektedir ki havza madenciliğine geçilmemesi ve arazilerin parçalanması maden rezervlerinde kayba ve üretim zorlamasına kadar varan süreçte maden facialarına yol açmaktadır i̇ptali talep edilen düzenleme kanun koyucunun takdir yetkisini kullanırken gözetmesi gereken ilkelerden biri olan kamu yararını yok saymıştır te kurulan ve raporu yıldan uzun süredir genel kurulda görüşülmeyi bekleyen manisanın soma i̇lçesinde başta mayıs tarihinde olmak üzere meydana gelen maden kazalarının araştırılarak bu sektörde alınması gereken i̇ş sağlığı ve i̇ş güvenliği tedbirlerinin belirlenmesi amacıyla kurulan meclis araştırması komisyonu raporunun tespitleri doğrultusunda bölünmüş sahalar devlete yüklenen sorumlulukları da ortadan kaldırır ya da bu sorumlulukların yerine getirilmesi imkansız hale getirmektedir devletin önlemekorumageliştirme yükümlülüğü çevre ve belli bir yeryüzü parçasının bir bütün olarak değerlendirilmesi ölçüsünde yerine getirilebilir küçük ruhsatlar madencilik ilkelerine aykırı olduğu gibi daha geniş anlamda çevre hukuku ilkelerine de aykırıdır çünkü çevresel etki değerlendirmesi çed ancak havza madenciliğinde uygulanabilir çed ise düzenleme denetim yaptırım zincirinde devletin önleme koruma ve geliştirme yükümlülüğünü yerine getirebilmesinin önkoşuludur çedin uygulanamaması veya işlevsizleştirilmesi sonucunu doğuran bir hüküm anayasa tarafından güvence altına alınan herkesin sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkını ortadan kaldıran bir düzenlemedir anayasanın maddesinde herkesin sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahip olduğu kuralına yer verilmiştir ayrıca çevreyi geliştirme çevre sağlığını koruma ve çevre kirlenmesini önlemenin devletin görevi olduğu belirtilmiştir i̇nsan onurunu ve birey özgürlüğünü korumayı esas alan klasik insan hakları teorisinin insan merkezci yaklaşımı ile çevre merkezci çevre hakkı yaşam hakkı ortak paydasında buluşmaktadır yaşam veya yaşam hakkı ortak paydası égocentrismeden écocentrismee geçişte insanı ilk ve birincil konumdan çıkarsa da insana varlığının ancak yaşamı oluşturan bileşenler bütünü içerisinde anlam kazanabileceği bilincini veriresas sayısı karar sayısı yaşamın ortak payda olarak alınması çevre hakkının insan haklarının sert çekirdeği ile bitişik olma özelliğine dikkat çekilmesi bakımından da önem taşımaktadır başka bir hak kategorisi yoktur ki çevre hakkı kadar yaşam hakkı güvencesi için vazgeçilmez olsun çevre hakkının öznesi yine insandır ve insan yaşamının devamı çevrenin sağlıklı bir şekilde varlığını sürdürmesine bağlıdır bu nedenle devletin çevreyi koruma ödevi yaşamı koruma ödevinin uzantısı olarak da görülebilir ayrıca çevrenin korunması onurlu bir yaşamın da zorunlu unsurudur nitekim avrupa i̇nsan hakları mahkemesi de öneryıldıztürkiye kararında çevreyi koruma ödevi ile yaşam hakkını koruma ödevinin özdeşliğini ortaya koymuştur güvenlikli bir çevrede yaşama hakkı avrupa i̇nsan hakları mahkemesi öneryıldız türkiye büyük daire kasım başvuru no ayrıca çevrenin korunması onurlu bir yaşamın da zorunlu unsurudur ai̇hm pek çok kararında çevresel koşulların birey yaşamını katlanılmaz hale getirdiğinde sözleşmenin maddesinde güvence altına alınan özel ve aile hayatının korunması hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir nitekim çevre hakkı kavramını ilk kez kullandığı ve çevre hakkı tanımını yaptığı lopez ostrai̇spanya kararı madde in ihlaline ilişkindir avrupa i̇nsan hakları mahkemesi lopes ostra i̇spanya aralık başvuru no sayılı kanun ile yapılan düzenleme sonucu ruhsatların bölünmesi devletin yükümlülüklerini yerine getirmesini imkansız hale getirerek maddede sağlanan güvenceyi yok etmektedir dolayısıyla söz konusu düzenleme anayasanın maddesine aykırıdır iptali gerekir sayılı maden kanunu ile bazı kanunlarda ve kanun hükmünde kararnamede değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesiyle değiştirilen sayılı kanunun inci maddesinin birinci fıkrasının bendinde yer alan damga süresi geçmiş ibaresi ile birinci cümlesi ile bendinin birinci cümlesinin anayasaya aykırılığı sayılı kanunun maddesi ile sayılı kanunun maddesinde değişiklik yapılmaktadır ölçü aletlerine dair yapılan değişikliklerden damga süresi geçmiş ölçü aletini kullanan kişiye ve ayarı doğru olmayan ölçü aletlerini kullanan kişiye idari para cezası verilmesi öngörülmüştür i̇ptali talep edilen damga süresi geçmiş ölçü aletinin kullanımının kontrolü kullanıcı açısından nerede ise imkânsız bir durumdur çünkü elektrik doğalgaz su sayaçları gibi yaygın kullanılan ölçü aletlerinde aboneler abone olma süreçlerinde damga üzerindeki tarihi kontrol etmedikleri gibi damga süreleri ve mevzuat konusunda bilgi sahibi olmaları mümkün değildir i̇ptali talep edilen düzenleme milyonlarca aboneyi ilgili şirketin keyfi yaklaşımlarına bırakır şöyle ki bazı dağıtım şirketleri sayaçların damga süreleri doldu gerekçesi ile sayaçları değiştirmekte ki sayaçlar sökülmeden kontrol edilebilecek ve hata sınır aşımı yoksa değiştirilmeden yeniden mühürlenebilecekken değiştirirken sökme takma ve sayaç bedeli adı altında ücretler almakta abonenin konu hakkında yeterince bilgisi olmamasından faydalanmaktadır yine ayarı doğru olmayan ölçü aletlerini kullanan kişiye verilecek ceza bakımından da bireylerin ölçü aletini yasal satıcılarından aldığı ve bozuk çıktığı durumlar da dahil olmak üzere bir haksız cezalandırma mevcuttur anayasanın maddesindeki hukuk devleti insan haklarına saygı gösteren bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren eylem ve işlemleri hukuka uygun olan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasa ve hukukun üstün kurallarıylaesas sayısı karar sayısı kendini bağlı sayan yargı denetimine açık yasaların üstünde anayasanın ve yasa koyucunun da uyması gereken temel hukuk ilkelerinin bulunduğunun bilincinde olan devlet olarak tanımlanmaktadır i̇nsan haklarına duyulan saygı en basit tanımlamasıyla devletin negatif ve pozitif yükümlülüklerine işaret eden bir kavramdır bir başka deyişle insan haklarına saygılı devlet insan haklarına müdahalelerde bulunmaktan kaçınan ve bireyler arasındaki ilişkiler alanında tedbirler alan devlettir kişi ve kuruluşların devlete güven duymaları maddi ve manevi varlıklarını korkusuzca geliştirebilmeleri temel hak ve özgürlüklerden yararlanabilmeleri ancak hukuk güvenliği ve üstünlüğü sağlandığı bir hukuk devleti düzeninde gerçekleştirilebilir hukuk güvenliği ilkesi ise herkesin bağlı olacağı hukuk kurallarını önceden bilmesi tutum ve davranışlarını buna göre düzene sokabilmesidir hukuk güvenliği ilkesi hukuk normlarının öngörülebilir olmasını bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerektirir kişilere hukuk güvenliğinin sağlanması hukuk devletinin ön koşullarındandır hukuk devleti hukuk normlarının öngörülebilir olmasını bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerektirir hukuk güvenliğinin sağlanması bu doğrultuda kanunların geleceğe yönelik öngörülebilir belirlemeler yapılabilmesine olanak verecek kurallar içermesini gerekli kılar anayasa mahkemesi kararı e rg tarih sayı anayasanın maddesinde düzenlenen bu güvencelere aykırı olarak bireylerin öngöremeyeceği şekilde keyfi uygulamalara yol açan düzenlemenin iptali gerekir iii yürürlüğü durdurma i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ i̇ptali talep edilen düzenlemeler anayasamızda güvenceye alınan temel ilkelere hak ve özgürlüklere aykırılık teşkil etmektedir ormanların yok edilmesini kamu yararı gözetilmeden zımni mülkiyete yol açan nitelikte düzenlemeler anayasal güvenceler ile bağdaşmamaktadır anayasal düzenin hukuka aykırı kural ve düzenlemelere maruz bırakılması kabul edilemez hukuk devleti sayılmanın en önemli gereklerinden biri de anayasaya aykırılık teşkil eden normların ivedilikle arındırılması bireylerin haklarında telafisi mümkün olmayan sonuçlara yol açılmasının engellenmesi bir başka deyişle bireylerin temel hak ve özgürlüklerini güvence altına almayı ifade eder anayasaya aykırılıkların sürdürülmesi özenle korunması gereken hukukun üstünlüğü ilkesini de zedeleyecektir hukukun üstünlüğünün sağlanamadığı bir düzende kişi hak ve özgürlükleri güvence altında sayılamayacağından bu ilkenin zedelenmesi hukuk devleti yönünden giderilmesi olanaksız durum ve zararlara yol açacaktır bu zarar ve durumların doğmasını önlemek amacıyla anayasaya açıkça aykırı olan ve iptali istenen hükümlerin iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin de durdurulması istenerek anayasa mahkemesine dava açılmıştır iv sonuç ve i̇stem tarihli ve sayılı maden kanunu ile bazı kanunlarda ve kanun hükmünde kararnamede değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesiyle değiştirilen sayılı kanunun maddesinin ve fıkrasının anayasanın ve maddesineesas sayısı karar sayısı maddesiyle değiştirilen sayılı kanunun maddesinin fıkrasının cümlesinde yer alan beş katından fazla olmamak üzere ibaresi ile cümlesinin anayasanın ve maddelerine maddesiyle değiştirilen sayılı kanunun ek inci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan bunları bölerek yeni ruhsat talep etmeye ve bu ruhsatları ihale etmeye ibaresinin anayasanın maddesine maddesiyle değiştirilen sayılı kanunun inci maddesinin birinci fıkrasının bendinin birinci cümlesinde yer alan damga süresi geçmiş ibaresi ile bendinin birinci cümlesinin anayasanın maddesine aykırı olduklarından iptallerine ve uygulanmaları halinde giderilmesi güç ya da olanaksız zarar ve durumlar olacağı için iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesine makul bir sürede görüşülerek karara bağlanmasına ilişkin istemimizi saygı ile arz ederiz | 3,173 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir bilindiği gibi anayasanın madde ve fıkrası gereği herkes bütün özel ve tüzel kişiler hiçbir ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir hiçbir kimseye imtiyaz tanınamaz oysa ki yukarıda belirtilen sayılı kanunla değişik sayılı humk ve inci fıkranın ikinci cümlesi belirtilen eşitlik ilkesine aykırıdır ve sayılı kanuna tabi kamu kuruluşları lehine imtiyaz teşkil etmektedir üstelik kamu kuruluşlarından bazılarına imtiyaz tanınmış diğerleri örneğin dsi̇ genel müdürlüğü karayolları genel müdürlüğü vs kuruluşlar günlük genel kurala dahil edilmişlerdir i̇tiraza konu nin değişikliğine ilişkin sayılı kanunun ilgili maddesi hakkındaki adalet komisyonu raporunda ‘on gün olan esas hakkındaki cevap süresinin hazine ile kamu idare ve kuruluşları hakkında otuz güne çıkarıldığı görülmüş on günlük cevap süresi ilkesine getirilen istisnanın genişliği sakıncalı bulunmuş ancak hazinenin taraf olduğu davalarda on günlük cevap süresinin kısalığı ve bu durumun yarattığı güçlük göz önüne alınarak istisna hükmü yalnızca tarih ve sayılı kanuna tâbi kamu kuruluşları hakkında tanınmış ve madde bu yönde düzenlenmiştir denilmektedir bu da mahkememizin itiraz gerekçesini doğrulamaktadır zira cevap süresinin kısalığı ve bunun hasıl ettiği sonuç hazine lehine imtiyaz için gerekçe olamaz sayılı kanunla değişik tarih ve sayılı hukuk usulü muhakemeleri kanununun inci madde ikinci fıkrasının ve aynı kanunla değişik nci madde birinci fıkra ikinci cümlesinin anayasaya aykırı olduğundan iptaline karar verilmesi talep olunur | 213 |
esas sayısı karar sayısı kanunun ek maddesinde sayılı kanun hükümleri uyarınca geçici köy korucusu olarak görevlendirilenlerin kanun maddesi kapsamında sigortalı sayılacakları bunların primlerinin valiliklerce ödeneceği maddenin yürürlük tarihi olan tarihinden önce görevi sona erenlerin madde hükmünden yararlanamayacağı hüküm altına alınmıştır türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesinde belirtilen hukuk devleti insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren eylem ve işlemleri hukuka uygun olan her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasa ve yasalarla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık olan devlettir türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesinde kanun önünde eşitlik ilkesine yer verilmiştir anayasanın anılan maddesinde belirtilen kanun önünde eşitlik ilkesi hukuksal durumları aynı olanlar için söz konusudur bu ilke ile eylemli değil hukuksal eşitlik öngörülmüştür eşitlik ilkesinin amacı aynı durumda bulunan kişilerin kanunlar karşısında aynı eşleme bağlı tutmalarını sağlamak ayrım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir bu ilkeyle aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak kanun karşısında eşitliğin ihlali yasaklanmıştır sosyal güvenlik kişilerin istek ve iradeleri dışında oluşan sosyal risklerin kendilerinin ve geçindirmekle yükümlü oldukları kişilerin üzerlerindeki gelir azaltıcı ve harcama artırıcı etkilerinin en aza indirilmesi ayrıca sağlıklı ve asgari hayat standardının güvence altına alınmasıdır bu güvencenin gerçekleştirilebilmesi için sosyal güvenlik kuruluşları oluşturularak kişilerin yaşlılık hastalık malullük kaza ve ölüm gibi sosyal risklere karşı asgari yaşam düzeylerinin korunması amaçlanmaktadır kişilere sağlanan bu anayasal güvencelerin yaşama geçirilebilmesi için devlet tüm çalışanlara sosyal güvenlik hakkını sağlamak ve bunun için gerekli önlemleri almakla yükümlüdür anayasada kanun önünde eşitlik ilkesinin benimsendiği bu ilke ile aynı hukuksal durumda bulunan kişiler arasında haklı bir nedene dayanmayan ayrım yapılmasının önlenmesinin amaçlandığı aynı işi yapan görev yetki ve sorumlulukları aynı olan geçici köy korucuları arasında bulunan kişiler haklı bir nedene dayanmayan ayrım yapılmasının önlenmesinin amaçlandığı aynı işi yapan görev yetki ve sorumlulukları aynı olan geçici köy korucuları arasında sayılı khknın yayım tarihine göre ayrım yapıldığı bu ayrımın yapılmasını haklı kılan bir sebebin bulunmadığı aynı hukuki statüde bulunanlar arasında yapılan bu tarz bir ayrımın kanun önünde eşitlik ilkesi ile bağdaşmadığı anayasada yer alan hukuk devleti ilkesinin hukuki güvenlik alt ilkesine sahip olduğu itiraz konusu kuralın bu ilkeyi karşılamadığı açıktır sonuç ve i̇stem yukarıda açıklanan nedenlerle anayasanın maddesinin birinci fıkrası ile sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesi uyarınca bir davaya bakmakta olan mahkeme bu davaya uygulanacak bir kanun veya kanun hükmün kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varması durumunda tarafların bu konudakiesas sayısı karar sayısı iddia ve savunmalarını ve kendisini bu kanıya götüren görüşünü açıklayan kararı ile anayasa mahkemesine başvurması öngörüldüğünden ve bakılan davada uygulanacak kuralın sayılı sosyal sigortalar ve genel sağlık sigortası kanununda eklenen ek maddenin fıkrasında yer alan bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibariyle güvenlik korucusu olarak görevde bulunanların ibaresi ile fıkrasında yer alan bu maddenin yürürlük tarihinden önce görevi sona erenler ile ibaresinin türkiye cumhuriyeti anayasasının ve maddelerine aykırı olduğu kanaatine varıldığından anılan düzenlemelerin iptali istemiyle itiraz yoluyla anayasa mahkemesine başvurulmasına dava dosyasının onaylı bir örneği ile iş bu kararın aslının anayasa mahkemesine gönderilmesine anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davanın geri bırakılmasına kararın anayasa mahkemesine gönderim tarihini müteakip ay içerisinde anayasa mahkemesince karar verilmemesi durumunda mevcut mevzuat hükümleri ile dosyadaki bilgi ve belgelere göre davanın görülmesine kararın bir örneğinin taraflara tebliğine tarihinde oybirliğiyle karar verildi | 549 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razlarin gerekçesi̇ sayılı i̇tiraz başvurusunun gerekçe bölümü şöyledir anayasanın maddesinin fıkrasında suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz düzenlemesini bulundurmak suretiyle masumiyet karinesi açıkça benimsenmiştir ayrıca avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin maddesinin fıkrasına göre hakkında suç isnadı bulunan bir kimse hukuka göre suçlu olduğu kanıtlanıncaya kadar masum sayılır bu madde masumiyet karinesini güvence altına almaktadır anayasaya aykırılık iddiası ile itiraz yoluna konu olan sayılı kanununun maddesinde denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezanın infazı konusu düzenlenmiştir bu maddenin ilk beş fıkrasında denetimli serbestlik tedbirinin uygulanma şartları ve usulü düzenlenmiştir altıncı ve yedinci fıkralarında ise denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına son verilme halleri düzenlenmiştir bu maddenin fıkrasında hükümlü hakkında i̇şlediği iddia olunan başka bir suçtan dolayı sayılı ceza muhakemesi kanununun üncü maddesinde sayılan nedenlerle tutuklama kararı verilmesi anayasa mahkemesinin tarih ve esas karar sayılı kararı iptal edilmiştir anayasa mahkemesinin tarih ve esas karar sayılı kararı iptal edilmiştir hâlinde denetimli serbestlik müdürlüğünün talebi üzerine infaz hâkimi tarafından hükümlünün kapalı ceza infaz kurumuna gönderilmesine karar verilir hükümlü hakkında soruşturma sonucunda kovuşturmaya yer olmadığı veya kovuşturma sonucunda beraat ceza verilmesine yer olmadığı davanın reddi veya düşme kararı verilmesi hâlinde hükümlünün cezasının infazına denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak devam olunmasına infaz hâkimi tarafından karar verilir denilmektedir bu maddenin ve fıkraları anayasa mahkemesinin esas karar sayılı kararı ile tarihinde iptal edilmiş ancak gerekçeli karar henüz resmi gazetede yayınlanmamıştır bu maddenin ve son fıkrasının düzenlemesine göre hükümlünün sayılı kanunun maddesine göre işlediği iddia olunan başka bir suçtan dolayı cmknun maddesinde sayılan nedenlerle tutuklanması hâlinde denetimli serbestlik müdürlüğünün talebi üzerine infaz hâkimi tarafından hükümlünün kapalı ceza infaz kurumuna gönderilmesi ve tutuklandığı suçtan dolayı kovuşturmaya yer olmadığına davanın reddine düşmesine beraat veya ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi hâlinde denetimli serbestlik tedbirinin uygulanarak devamına karar verilmesi gerekmektedir hükümlünün faydalandığı denetimli serbestlik tedbirinin mahrum kalması ve faydalandığı denetimli serbestlik tedbirinin kaldırılarak tutuklanmış olduğu suçtan ilerideesas sayısı karar sayısı tahliye olması hâlinde dahi tekrar dönüşü olmaksızın infaz etmekte olduğu cezanın türüne göre koşullu veya hakederek salıverilme tarihine kadar bu cezasını kapalı ceza infaz kurumunda çekmesi için işlediği iddia olunan başka bir suçtan tutuklanması yeterli görülmektedir söz konusu maddenin anayasaya aykırı olup olmadığının değerlendirilebilmesi için öncelikli olarak anayasanın maddesi ve ai̇hsin maddesinde de yer almakta olan masumiyet karinesi üzerinde durulması gerekmektedir sanığın suçlu olduğu hukuken ispatlanmış buna ilişkin karar kesinleşmemiş olmasına rağmen başka bir yargısal karar veya kamu makamlarının beyanları ile suçlu olduğuna ilişkin bir görüş yansıtılması hâlinde masumiyet karinesinin ihlal edileceği açıktır buna göre bir kişi ancak kesinleşmiş karar ile yasal açıdan suçlu sayılabilir oysa ki sayılı kanunun maddesinin fıkrasının uygulanmasında kişi işlediği iddia olunan başka bir suçtan tutuklanması ile hakkındaki soruşturma veya kovuşturma sonuçlanmaksızın suç işlediği kabul edilerek hakkındaki denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına son verilmekte ve faydalandığı denetimli serbestlik tedbiri ile ilgili cezasını tekrar dönüşü olmaksızın infaz etmekte olduğu cezanın türüne göre koşullu veya hakederek salıverilme tarihine kadar kapalı ceza infaz kurumunda çekmesine neden olunmaktadır bu karar verilirken hükümlünün ileride tahliye olması durumunda tekrar denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına devam edilmesi mümkün kılınmamaktadır kişi hakkında tekrar denetimli serbestlik tedbirinden faydalanabilmesi için tutuklandığı suçtan dolayı tahliye olması yeterli görülmemiştir tutuklandığı suçtan dolayı hakkındaki soruşturma veya kovuşturma sonucunda kovuşturmaya yer olmadığına beraat düşme ceza verilmesine yer olmadığına veya davanın reddine karar verilmiş olması gerekir oysa ki kısaca olması gerekeni açıklamak gerekirse hakkında denetimli serbestlik tedbiri uygulanan hükümlü başka bir suçu işlediği iddiası ile tutuklanması hâlinde elbette kapalı ceza infaz kurumuna tutuklanması sebebiyle girecektir tutuklanarak cezaevine giren bir kişi aynı zamanda hükümlü kişi zaten denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezasını infaz etmekte olduğundan hükümlüdür ise öncelikli olarak hakkındaki kesinleşmiş cezayı çekmesi gerektiği açıktır cezasını çekmekte olduğu suçtan dolayı infaz ettiği cezasının türüne göre koşullu veya hakederek salıverilme tarihine kadar tahliye olmaması durumunda bir sorun oluşmamaktadır ancak tahliye olması durumunda ise tutuklanmasından tahliye olana kadar geçecek olan sürede tutuklanmadan önceki denetimli serbestlik tedbirinin uygulanması suretiyle cezasını infaz ettiği cezasını çekecektir tutuklandığı suçtan dolayı tahliye olduğu tarihte ise cezaevinden çıkarılmalı ve varsa kalan cezasını çekmek üzere denetimli serbestlik tedbirinden faydalanmaya devam etmelidir yani hükümlü tutuklu kaldığı tarihler arasındaki cezaevinde kaldığı sürede elbette denetimli serbestlik tedbiri uygulanan kesinleşmiş cezayı çekmelidir oysaki sözkonusu maddenin varlığı uygulamanın bu şekilde gerçekleştirilmesini engellemekte tutuklanan bir kişinin ileride tahliye olabileceği hatta tutuklandığı suçtan dolayı hakkında kovuşturmaya karar verilebileceği veya beraat edebileceği gerçeğini görmeksizin salıverilme tarihine kadar cezasının kapalı ceza infaz kurumunda çekmesine neden olmaktadır kaldı ki denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına son verilmesine neden olan hükümlünün başka bir suç işlediği iddiası ile tutuklanmasına ilişkin uygulamanın bir tedbir olduğu gerçeği gözardı edilerek kişinin tutuklanması nedeniyle peşinen suçlu muamelesi uygulandığı görülmektediresas sayısı karar sayısı avrupa i̇nsan hakları mahkemesinin bu hakkı suçlu olduğuna ilişkin ima veya ilan eden beyanlara dahi uygulaması allenet de ribemont fransa yb ve diğerleri türkiye çelik türkiye karşısında kişinin tutuklanıp tahliye olmasının önceki çekmekte olduğu cezadan faydalandığı lehine olan infaz usulünü geçici olmaksızın tamamen kaybetmesine neden olacak bir kararın masumiyet karinesine aykırı olmadığını kabul etmesi imkansızdır bu durumda hakkında kesinleşmiş mahkumiyet kararı olmaksızın peşinen suçlu kabul edilerek bu tür bir uygulamanın yapılmasının ileride kişinin mahkumiyet dışında başka bir kararla sonuçlanması hâlinde ise telafisi imkansız zararlara neden olunacağı söz konusu maddenin masumiyet karinesini düzenleyen anayasanın maddesine aykırı olduğu ve ai̇hsin adil yargılanma hakkını düzenleyen maddesi ile bağdaşmadığı anlaşıldığından hâkimliğimiz tarafından sayılı kanunun maddesi uyarınca iptali için anayasa mahkemesine itiraz yoluna başvurulmasına hükümlü açısından telafisi imkansız zararlara neden olunabileceği öngörülmekle infazın durdurulmasına karar vermek gerekmiştir karar yukarıda belirtilen nedenlerle hâkimliğimizin esas sayılı olan davasında uygulama yeri bulunan sayılı ceza ve güvenlik tedbirlerinin i̇nfazı hakkında kanuna sayılı kanunun maddesi ile eklenen hükümlü hakkında i̇şlediği iddia olunan başka bir suçtan dolayı sayılı ceza muhakemesi kanununun üncü maddesinde sayılan nedenlerle tutuklama kararı verilmesi hâlinde denetimli serbestlik müdürlüğünün talebi üzerine infaz hâkimi tarafından hükümlünün kapalı ceza infaz kurumuna gönderilmesine karar verilir hükümlü hakkında soruşturma sonucunda kovuşturmaya yer olmadığı veya kovuşturma sonucunda beraat ceza verilmesine yer olmadığı davanın reddi veya düşme kararı verilmesi hâlinde hükümlünün cezasının infazına denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak devam olunmasına infaz hâkimi tarafından karar verilir şeklindeki maddesinin fıkrasının ve son bendinin anayasanın maddesine aykırı görmesi nedeniyle anayasa mahkemesi̇ne i̇ptal talebi̇ i̇le i̇ti̇raz yoluna başvurulmasina hükümlü hakkındaki denetimli serbestlik tedbiri uygulanan cezanın i̇nfazinin durdurulmasina hâkimliğimizin esas sayılı olan davasında sayılı kanunun maddesinde düzenlenen aylık sürenin gözönüne alınmasına karar aslının ve dosyanın onaylı örneğinin anayasa mahkemesine gönderilmesine dair karar dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda verildi sayılı i̇tiraz başvurusunun gerekçe bölümü şöyledir anayasanın maddesinin fıkrasında ‘suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz düzenlemesini bulundurmak suretiyle masumiyet karinesi açıkça benimsenmiştir hakkında tutuklama kararı verilip henüz mahkûm olup olmayacağı belli olmayan hükümlü hakkındaki denetimli serbestlik kararının geri alınarak kapalı cezaevine gönderilmesine karar verilmesinin suçsuzluk karinesi ile çelişip bu nedenle itiraz konusuesas sayısı karar sayısı sayılı kanununun maddesinin fıkrasının bendi anayasanın maddesine aykırıdır anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyeti bir hukuk devleti olarak nitelendirilmiştir hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayıp yargı denetimine açık olan devlettir anayasanın maddesinin dördüncü fıkrasında suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz denilmektedir ceza hukukunun temel ilkelerinden olan suçsuzluk karinesi hakkında suç isnadı bulunan bir kişinin adil bir yargılama sonunda suçlu olduğuna dair kesin hüküm tesis edilene kadar masum sayılması gerektiğini ifade etmekte ve hukuk devleti ilkesinin de bir gereğini oluşturmaktadır suçsuzluk karinesi uyarınca bir kişinin suçlu olarak nitelendirilebilmesi ve hakkında ceza hukukunun alanına giren yaptırımların uygulanabilmesi kesin hükümle mahkûm olmasına bağlıdır ceza hukukunda bir kişinin suçlu olarak kabul edilebilmesi için hakkındaki mahkûmiyet hükmünün kesinleşmiş olması gerekir ceza muhakemesinin evrelerinden olan soruşturma ve soruşturma sürecindeki tedbir mahiyetinde olan tutuklama kararı kovuşturma aşamalarında ise kişi kesin hükümle mahkûm olmadığından suçlu olarak nitelendirilemez ve bu suç nedeniyle hakkında ceza hukuku alanına giren yaptırımlar uygulanamaz i̇tiraz konusu sayılı kanununun maddesinin fıkrasının bendi uyarınca hükümlüler hakkında i̇şlediği iddia olunan başka bir suçtan dolayı sayılı ceza muhakemesi kanununun ncü maddesinde sayılan nedenlerle tutuklama tekrar kapalı ceza infaz kurumuna gönderilmeleri kanun koyucu tarafından bir tedbir olarak düzenlenmiş ise de söz konusu kural bu kişilerin suçlu sayıldıkları gerekçesiyle bir yaptırım niteliğine dönüşmektedir bunun yanında kurallar denetimli serbestlikten yararlanma hakkını ve denetimli serbestlik kurumundan hükümlü ve toplum lehine beklenen kamusal yararı ortadan kaldırmaktadır kanunun çıkarılma amacı ile çelişen bu hususlar ise hükümlülerin henüz işleyip işlemedikleri belirli olmayan bir suçtan dolayı suçlu olarak nitelendirilmelerine yol açıp anayasanın maddesinin dördüncü fıkrasında düzenlenen suçsuzluk karinesi ile bağdaşmamaktadır sayılı kanunun maddesinin fıkrasının uygulanmasında işlediği iddia olunan başka bir suçtan dolayı sayılı ceza muhakemesi kanununun cü maddesinde sayılın nedenlerle tutuklama kararı verilmesi hâlinde kişi hakkındaki soruşturma veya kovuşturma sonuçlanmaksızın suç işlediği kabul edilerek hakkındaki denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına son verilmekte ve cezasını kapalı ceza infaz kurumunda çekmesine neden olunmaktadır kaldı ki somut durumda denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına son verilmesine neden olan tutuklama tedbiri hakkında kovuşturma aşamasına geçilmiş ise de anayasa mahkemesinin tarih ve ek sayılı ilamı ile sayılı ceza ve güvenlik tedbirlerinin i̇nfazı hakkında kanuna günlü sayılı kanunun maddesiyle eklenen maddesinin numaralı fıkrasının ve bentlerinin anayasaya aykırı olduklarına ve iptallerine karar verilmiş böylelikle denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak infazından faydalanmasına başlanmasından önce işlediği iddia olunan ve cezasının üst sınırı yedi yıldan az olmayan bir suçtan dolayı soruşturma veya kovuşturmaya devam edilmesi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmaya başlandıktan sonra işlediği iddiaesas sayısı karar sayısı olunan ve cezasının alt sınırı bir yıl veya daha fazla olan kasıtlı bir suçtan dolayı soruşturma veya kovuşturma başlatılması hâlinde denetimli serbestlik müdürlüğünün talebi üzerine infaz hâkimi tarafından hükümlünün kapalı ceza infaz kurumuna gönderilmesi yolu kapanmış olup benzer mahiyette olan bendinin halen yürürlükte olması anayasanın eşitlik ilkesine de aykırıdır avrupa i̇nsan hakları mahkemesinin bu hakkı suçlu olduğuna ilişkin ima veya ilan eden beyanlara dahi uygulaması karşısında kişinin tekrar ceza infaz kurumuna girmesine neden olacak bir kararın masumiyet karinesine aykırı olmadığını kabul etmesi imkansızdır ayrıca itiraz konusu sayılı ceza ve güvenlik tedbirlerinin i̇nfazı hakkında kanuna sayılı kanunun maddesi ile eklenen maddesinin fıkrasının bendi ilgilileri suçlulukları ispatlanıncaya kadar suçsuz sayılmaları olanağından ve bu olanağı yürürlüğe koyan üstün hukuk kurallarından yararlanmalarını engellemekte ve hukuk devletinin ilkelerinden olan hukuki güvenlik ilkesini de ihlal etmektedir i̇tiraz konusu kural anayasanın ve maddeleri ile ai̇hsnin adil yargılanma hakkını düzenleyen maddesi ile bağdaşmadığı anlaşıldığından hâkimliğimiz tarafından sayılı kanunun maddesi uyarınca iptali için anayasa mahkemesine itiraz yoluna başvurulmasına hükümlü açısından telafisi imkansız zararlara neden olunabileceği öngörülmekle infazın durdurulmasına karar vermek gerekmiştir talep ayrıntısıyla açıkladığımız üzere mahkememizce görülmekte olan davada mahkememizce anayasaya aykırı olduğu düşünülen günlü sayılı ceza ve güvenlik tedbirlerinin i̇nfazı hakkında kanuna günlü sayılı kanunun maddesiyle eklenen maddesinin numaralı fıkrasının bendinin anayasanın ve maddelerine aykırılığı nedeniyle iptali zikredilen fıkranın anayasanın gerekçemizde yazdığımız maddelerine aykırı olduğu kabul edilerek iptal edilmesine karar verilmesini arz ederiz sayılı i̇tiraz başvurusunun gerekçe bölümü şöyledir hükümlü hakkında mahkememizin değişik iş sayılı kararına yapılan itiraz sonrasında manavgat ağır ceza mahkemesinin değişik i̇ş sayılı kararı ile mahkememizce verilen görevsizlik kararının kaldırılarak dosyanın infaz hâkimliği sıfatıyla gereği için mahkememize iade edilmesine istinaden cumhuriyet savcısı yazılı mütalaasında sanık hakkında başka bir suçtan hakkında tutuklama kararı olmadığı nedeniyle sanığın kapalı ceza infaz kurumuna gönderilmesine karar verilmesi yönünde mütalaa beyanında bulunmuştur manavgat cumhuriyet başsavcılığı i̇lamat ve i̇nfaz bürosunun tarihli yazısı ile hükümlü ın mahkememizin esas ve karar sayılı kararı ile tl adli para cezasından çevrilme günlük hapis cezasının infazı sırasında yeni bir suç işlediği ve manavgat sulh ceza mahkemesinin sorgu sayılı kararı ile tutuklandığından bahisle hükümlünün kapalı ceza infaz kurumuna gönderilip gönderilmeyeceği hususunda bir karar verilmesi talep edilmekle hükümlüye ait infaz dosyası mahkememize gönderilmiştir mahkememizce yapılan değerlendirmede sayılı i̇nfaz hâkimliği kanununa göre manavgat ilçesinde ceza i̇nfaz kurumu olmadığından i̇nfaz hâkimliğinin kurulmadığı ve asliye ceza mahkemesinin de i̇nfaz hâkimliği sıfatıyla karar veremeyeceğindenesas sayısı karar sayısı mahkememizin görevsizliğine karar verildiği mahkememiz kararına hükümlünün itiraz etmesi sonucunda incelenmek üzere manavgat ağır ceza mahkemesine gönderildiği mahkemenin tarih ve değişik i̇ş sayılı kararı ile mahkememizin değişik i̇ş sayılı kararının kaldırılmasına ve dosyanın i̇nfaz hâkimliği sıfatıyla gereği için mahkememize iade edildiği görülmüştür somut durumda dosyada uygulama yeri olan sayılı yasanın maddesiyle sayılı yasaya eklenen maddesinin nolu fıkrasının bendinin incelenmesinde hakkında kalan cezasının denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak infazına karar verilen hükümlülerin işlediği iddia olunan başka bir suçtan tutuklanmaları durumunda kapalı ceza infaz kurumuna geri gönderilecekleri öngörülmektedir bu maddenin fıkrasının son bendinde ise hükümlü hakkında soruşturma sonucunda kovuşturmaya yer olmadığı veya kovuşturma sonucunda beraat ceza verilmesine yer olmadığına davanın reddi veya düşme kararı verilmesi durumunda ise hükümlünün cezasının infazını denetimli serbestlik tedbirini uygulanarak devam edilmesi yönünde karar verileceği öngörülmüştür anayasa mahkemesinin esas karar nolu tarihli kararı ile sayılı yasanın c bentlerini iptal ettiği anlaşılmakla karardaki gerekçelere göre aynı maddenin bendinin de anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanaatine varıldığından aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur hüküm gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere dosyada uygulama yeri olan sayılı yasanın maddesi ile sayılı yasaya eklenen maddesinin fıkrasının bendinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanaatine varıldığından anayasa mahkemesine iptal talebi ile i̇ti̇raz yoluna başvurulmasina kararın ve dosyanın onaylı suretinin anayasa mahkemesi̇ne gönderi̇lmesi̇ne kararın hükümlüye tebliğine dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda mütalaaya aykırı olarak karar verildi | 2,130 |
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir iii anayasaya aykirilik i̇ddi̇alarinin gerekçesi̇ nci̇ maddeni̇n bendi̇ni̇n anayasaya aykiriliği sayı ve tarihli kanun bir bakanlar kurulu tasarısı olarak türkiye büyük millet meclisine sunulmuş ve tarihinde kabul edilerek kanunlaşmıştır tasarının nci maddesi ile ilgili madde gerekçesinde madde ile daha önce orman bakanlığı ve çevre bakanlığına ait olan görevler bu bakanlıkların birleşme amaçları ve hizmette etkinlik çerçevesinde çevre ve orman bakanlığının görevleri olarak belirlenmektedir diğer taraftan çevre düzeni planlarını hazırlamak görevi danıştay kararı çerçevesinde bakanlığın görevleri arasından çıkarılmıştır cümleleri yer almıştır ancak gerekçede yer alan bu cümlelere karşın tbmm genel kurulundaki görüşmeler sırasında verilen bir önergenin kabulü ile çevre düzeni planları hazırlamak tekrar çevre ve orman bakanlığının görevleri arasına alınmıştır çevre düzeni planı hazırlamak görevinin çevre ve orman bakanlığının görevleri arasına alınması hukuk düzeninde bir takım çelişkilerin ve belirsizliklerin ortaya çıkmasına neden olmuştur bayındırlık ve i̇skan bakanlığının kuruluşu örgütlenmesi görev ve sorumlulukları ile ilgili ve sayılı kanun hükmünde kararnamelerin görevler bölümünde yer alan i̇mar planları hazırlamak birden fazla belediyeyi ilgilendiren imar ve yerleşme planlarının tamamını veya bir kısmını ilgili belediyeler veya diğer idarelere bilgi vererek resen onaylamak görevleri ve sayılı i̇mar kanununun uncu maddesinde belirtilen birden fazla belediyeyi ilgilendiren yerleşme ve arazi kullanım kararlarını belirleyen fizikî planların bayındırlık ve i̇skan bakanlığınca onaylanması görevi kapsamında çevre düzeni planları bayındırlık ve i̇skan bakanlığınca hazırlanmış ve onaylanmış konuya ilişkin tüm mevzuat çalışmaları yine bu bakanlıkça yapılmıştır tarih ve sayılı resmî gazetede yayımlanan avrupa birliği müktesabatının üstlenilmesine i̇lişkin türkiye ulusal programının idarî yapı bölümünde bayındırlık ve i̇skan bakanlığı ülkemizde bölgesel planların bir alt ölçeği olan ölçekli çevre düzeni planlarından sorumlu bakanlıktır denilerek çevre düzeni planlarında yetkinin bayındırlık ve i̇skan bakanlığına ait olduğu hususu bakanlar kurulu kararı ile bir kez daha açıklığa kavuşturulmuştur yukarıda belirtilen hususlara rağmen çevre bakanlığınca sayılı i̇mar kanununda kanunun inci maddesinde tanımlanan çevre düzeni planlarını yapacak merci hakkında hüküm bulunmadığı iddia edilmiştir halbuki sayılı i̇mar kanunu kanunda tanımlanan veya adı geçen planları ve bunların onanmalarını ve uygulamalarını yapacak olan kurum ve ilgili idareleri belirlemiştiresas sayısı karar sayısı bu doğrultuda eğer yasa koyucu tarafından çevre düzeni planları yapma yetkisi bayındırlık ve i̇skan bakanlığına verilmemiş olsaydı sayılı i̇mar kanununun inci maddesinde tanımı yapılan bölge planlarında olduğu gibi tanımdan sonra bu planı yapacak kurumun adının özellikle belirtileceği açıktır fakat sayılı kanun böyle bir kurum göstermemiş sayılı i̇mar kanununun tüm hükümlerinin uygulanmasından bayındırlık ve i̇skan bakanlığının sorumlu olduğunu bildirmiştir çevre düzeni planı tanımı incelendiğinde bu tanımın sayılı i̇mar kanununun uncu maddesinin inci fıkrasında yer alan hükümle örtüştüğü görülmektedir sayılı i̇mar kanunu ve ilgili yönetmeliklerine göre de metropoliten alan planının tanımı ile yerleşme planının tanımı bulunmamaktadır ancak uncu maddeye göre bu planları onaylayacak kurum da bayındırlık ve i̇skan bakanlığıdır bu husus anayasa mahkemesi ve danıştayın muhtelif kararlarında ortaya konulmuş ve söz konusu uncu maddede yer alan plan terimleri ile bayındırlık ve i̇skan bakanlığınca i̇stanbul ve ankara özelinde onaylanan metropoliten alan planları ile ülke genelinde özel çevre koruma bölgeleri istisna tutulmak suretiyle hazırlanan ve onaylanan çevre düzeni planlarının kastedildiği ve yetkinin bayındırlık ve i̇skan bakanlığınca kullanılmasında hukuka aykırılık bulunmadığı açıklanmıştır bkz anayasa mahkemesinin k sayılı ve tarihli sayı ve tarihli kararı ile tc danıştay ncı dairesinin k tc danıştay ncı dairesinin k sayılı k sayı ve tarihli sayı ve tarihli k sayı ve tarihli k sayı ve tarihli kararları durum böyle iken sayı ve tarihli çevre ve orman bakanlığı teşkilat ve görevleri hakkında kanun un nci maddesinin bendinde çevre düzenleme planlarını hazırlamak yetkisinin çevre ve orman bakanlığına verilmesi bu düzenleme yapılırken aynı zamanda çevre düzenleme planları hazırlamak konusunda bayındırlık ve i̇skan bakanlığına yetki veren ilgili mevzuatta herhangi bir değişiklik yapılmaması çevre düzeni planı hazırlamak hazırlatmak onamak ve uygulamak yetki ve görevlerinin her iki bakanlığın da yetki ve görev alanı içinde kalmasına neden olmuştur bir yetkinin hangi bakanlığa ait olduğunu açıkça ortaya koyamayan aynı yetkiyi iki bakanlığa birden veren bir hukuk düzeninin hukuk devletinin temel unsurları olan hukuki belirlilik ve hukuki güvenliği sağlayamayacağı ortadadır bu açılardan değerlendirildiğinde aynı yetkinin iki bakanlığa birden verilmesine neden olan bir düzenleme yaptığı ve hukuki belirsizliğe yol açtığı için sayılı kanunun nci maddesinin bendinin anayasanın nci maddesinde belirtilen hukuk devleti ilkesine aykırı olduğunu söylemek gerekmektedir anayasanın nci maddesine aykırı bir düzenlemenin anayasanın inci maddesi ile de bağdaşamayacağı ve kanunların anayasaya aykırı olamayacağı yolundaki hükmün gereğini karşılayamayacağı da açıktır bu nedenlerle sayılı kanunun nci maddesinin anayasanın nci maddesindeki hukuk devleti ve dolayısı ile anayasanın inci maddesindeki anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkelerine aykırı olan bendinin iptali gerekmektediresas sayısı karar sayısı nci̇ maddeni̇n bendi̇ i̇le deği̇şti̇ri̇len sayili devlet memurlari kanununun sayili ek gösterge cetveli̇ni̇n tekni̇k hi̇zmetler sinifi bölümünün bendi̇ni̇n anayasaya aykiriliği sayı ve tarihli kanunun nci maddesinin bendi ile değiştirilen sayılı devlet memurları kanununun sayılı ek gösterge cetvelinin teknik hizmetler sınıfı bölümünün bendi anayasanın uncu maddesinde yer alan kanun önünde eşitlik ilkesine aykırıdır sayılı devlet memurları kanununun sayılı kanunla değişik maddesince tekni̇k hi̇zmetler sinifinın kesin tanımı yapılmış ve bu sınıfta yer alan meslekler yüksek mühendis mühendis yüksek mimar mimar jeolog hidrojeolog jeofizikçi fizikçi kimyager matematikçi istatistikçi yöneylemci şehir plancısı bölge plancısı olarak belirlenmiştir yılından yılına kadar yukarıda bahsi geçen mesleklerden mühendis mimar şehir plancısı bölge plancısı matematikçi fizikçi kimyacı istatistikçi jeolog hidrojeolog jeofizikçi yöneylemci aynı grupta yer alırken ve eşit özlük haklarına sahipken tarih ve sayılı kanun hükmünde kararname ile yüksek mühendis mühendis yüksek mimar mimarlar yukarıda belirtilen grupta bir üst seviyede tutularak diğer fen bilimcilerin de dahil olduğu teknik meslekler alt seviyeye indirilmiştir bu durumun maaş ve emeklilik haklarına yansıması yok denecek kadar az olmuş ve daha sonra sayılı kanun hükmünde kararname anayasa mahkemesi tarafından iptal edilmiştir bkz ve tarihli anayasa mahkemesi kararı tarih ve sayılı kanun hükmünde kararname ile yapılan düzenleme esasta sayılı kanun hükmünde kararname ile yapılmış olan düzenlemenin bir benzerini getirirken uygulanacak katsayılar arasındaki farkı da arttırmıştır sayılı kanun hükmünde kararname de anayasa mahkemesince iptal edilmiştir tarih ve sayılı kanun hükmünde kararname ile sayılı tc emekli sandığı kanununun ek inci maddesi de ek göstergeye bağlanmış ve ek göstergesi olanlar maddede belirtilen ek göstergesi olanlar ise maddede gösterilen uygulamaya tabi tutulmuştur bu uygulama oranları tarih ve sayılı bakanlar kurulu kararı ile tarihinden itibaren geçerli olmak üzere ek göstergeliler için ek göstergeliler için ise olarak değiştirilmiştir bu düzenlemeler teknik ve fen bilimi eğitimi veren temeli matematik fizik kimyaya dayanan kariyerlere sahip olarak aynı kuruluşlarda eşdeğer görevleri yapan fen lisansiyerleri ile mühendis mimar grubu arasında ayırım meydana getirmiştir bu ayırım grubuna alınan meslek grubu mensuplarını manevî bakımdan rahatsız ederken özlük hakları bakımından da önemli kayıplara uğramalarına yol açmıştır çalışırken aylık milyon tl olan kayıp emekli sandığı keseneğinde milyon tl olan fark emekli olunduğunda her ay emekli aylığında milyonu emeklilik ikramiyesinde de milyarı bulmaya başlamıştır katsayı artışları ile bu fark daha da artacaktıresas sayısı karar sayısı bu durum ilk defa şehir ve bölge planlamacıları bakımından itiraz yoluyla anayasa mahkemesi önüne götürülmüş ve anayasa mahkemesi sayılı kanun hükmünde kararnamenin üncü maddesiyle sayılı kanuna eklenen sayılı cetvelin teknik hizmetler sınıfı bendinde yer alan şehir plancısı bölge plancısı sözcüklerinin iptaline karar vermiştir bu karar sonrasında nisan de yayımlanan sayılı kanunla şehir ve bölge plancıları sayılı kanunun sayılı ek gösterge cetvelinin teknik hizmetler sınıfı bölümünün bendine alınmış ve böylece grubu için belirlenmiş ek göstergeden yararlandırılmıştır aynı şekilde yapılan itirazlarla anayasa mahkemesi sayılı kanun hükmünde kararnamenin üncü maddesiyle sayılı kanuna eklenen sayılı cetvelin teknik hizmetler sınıfı bendinde yer alan fizikçi matematikçi kimyacı istatistikçi teknik yüksek öğretmen okulu mezunu ve jeomorfolog sözcüklerini de iptal etmiştir anayasa mahkemesinin bu kararları karşısında idari yargıya başvurmuş bulunan grubundaki meslek mensupları için idari yargı organları tarihli ve sayılı başbakanlık personel ve prensipler genel müdürlüğü genelgesi uyarınca sayılı kanun hükmünde kararnamenin uygulanması gerektiği doğrultusunda kararlar vermişlerdir söz konusu genelgede kamu kurum ve kuruluşlarına ait kamu personelinin özlük haklarına ilişkin düzenlemeleri kapsayan kanun hükmünde kararnameler anayasa mahkemesince iptal edildiğinde geriye doğru gidilerek daha önce usulüne göre yürürlüğe konulmuş bulunan ilgili mevzuatın yürürlükte bulunduğu kabul edilmek suretiyle uygulanmasına devam olunacağı ve bu kararın yürürlüğe girdiği tarihten sonra anayasa mahkemesince iptal edilecek kanun hükmünde kararnameler hakkında da bu kararda belirtilen esasın uygulanacağı bildirilmiştir bu nedenle tc emekli sandığı idari yargıda dava açan ve iptal kararı alan pek çok grubu meslek mensubuna ek gösterge uygulayarak ödeme yapmıştır ve davacıların maaş hesaplamaları da ek göstergeden gerçekleştirilmiştir gün ve sayılı başbakanlık personel ve prensipler genel müdürlüğü genelgesinin ise anayasa mahkemesinin iptal kararı sonrasında uygulanacak hükümler açısından hukuki dayanaktan yoksun bulunduğu danıştay inci dairesinin sayılı kararında hükme bağlanmış ve söz konusu genelge iptal edilmiştir durum bu iken sayılı kanunun nci maddesinin bendi ile sayılı devlet memurları kanununun sayılı ek gösterge cetvelinin teknik hizmetler sınıfı bölümünün bendi değiştirilerek jeolog hidrojeolog hidrolog jeomorfolog jeofizikçi fizikçi matematikçi istatistikçi yöneylemci matematiksel iktisatçı ekonomici kimyager unvanını almış olanlarla teknik yüksek öğretmen okulu mezunlarına teknik hizmetler sınıfının bendinde yer verilerek bendindekilerden farklı ve daha düşük ek gösterge belirlenmiştir bu durum teknik ve fen bilimi eğitimi veren temeli matematik fizik kimyaya dayanan kariyerlere sahip olarak aynı kuruluşlarla eşdeğer görevleri yapan veya yöneticilik durumunda bulunan fen lisansiyerleri ile mühendis ve mimarlar arasında makul nedene ve kamu yararına dayandırılamayacak bir eşitsizlik doğmasına neden olmuşturesas sayısı karar sayısı halbuki teknik hizmetler sınıfının bendinde yer alan meslek grupları ile bendinde yer alanlar arasında eğitim düzeyleri ve yaptıkları iş bakımından böyle bir ayırımı gerektirecek herhangi bir fark bulunmamaktadır kuşkusuz yasa koyucu ek göstergeleri meslek grupları bakımından tayin etmek konusunda takdir yetkisine sahiptir ancak bu takdir yetkisinin de anayasaya uygun biçimde kullanılması gerekir sayılı devlet memurları kanununun maddesinde tanımlanan teknik hizmetler sınıfında yer alan meslek grupları arasında ek gösterge bakımından yapılacak bir ayırım makul bir nedene dayanmalı veya kamu yararına yönelmelidir yapılan düzenleme böyle bir makul nedene dayanmaksızın aynı sınıftaki eşdeğer meslek grupları arasında özlük hakları bakımından farklılıklar yarattığı için anayasanın uncu maddesinde yer alan kanun önünde eşitlik ilkesine aykırı düşmektedir diğer yandan anayasanın nci maddesinde türkiye cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğu belirtilmiştir hukuk devleti devlet erkinin hukuk kuralları çerçevesinde kullanıldığı bir yönetim biçimidir anayasanın uncu maddesi ile çelişen bir hukuk kuralı hukuk devleti anlayışıyla bağdaşamaz hukuk devleti adı verilen yönetim biçimleri hukuki güvenliği sağlamak ve bunun için de öncelikle kazanılmış haklara saygı göstermek durumundadırlar sayılı kanunla yapılan düzenlemede ise kazanılmış haklar korunmamıştır çünkü idari yargı kararı ile ek gösterge uygulanan kimyager matematikçi fizikçi için herhangi bir ayrık hüküm getirilmediği gibi geriye dönük bir yürürlülük tarihi belirlendiği için kazanılmış haklarla ilgili bir takım sorunların doğmasına da imkân hazırlanmıştır i̇dari yargı kararı ile ek gösterge uygulananların bu haklarının kazanılmış hak olarak korunması halinde ise grubunda yer alan meslek grubu mensupları arasında bu kez de idari yargı kararı ile ek gösterge uygulananlar ve sayılı kanuna tabi olanlar şeklinde kanun önünde eşitlik ilkesine aykırı bir ayırım ortaya çıkacaktır bu açılardan değerlendirildiğinde anayasanın ve uncu maddelerine aykırı nitelikler taşıyan bu düzenlemenin anayasanın inci maddesi ile de bağdaşamayacağı açıktır sayılı kanunun nci maddesinin bendi ile değiştirilen sayılı devlet memurları kanununun sayılı ek gösterge cetvelinin teknik hizmetler sınıfı bölümünün bendinin bu nedenlerle anayasanın ve uncu maddelerine ve dolayısı ile anayasanın inci maddesinde yer alan anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkesine aykırı olduğu için iptali gerekmektedir geçi̇ci̇ madde ni̇n üncü fikrasinin anayasaya aykiriliği sayılı kanunun geçici madde sinin üncü fıkrasına göre fıkrada belirtilen unvanların sahibi olan personele atandıkları yeni kadroların aylık ek gösterge her türlü zam ve tazminatlar ile diğer malî hakları toplamının net tutarının ek kadrolarına bağlı olarak en son ayda almakta oldukları aylık ek gösterge her türlü zam ve tazminatları ile diğer malî hakları toplamı net tutarından az olması halinde aradaki fark giderilinceye kadar atandıklarıesas sayısı karar sayısı kadrolarda kaldıkları sürece herhangi bir kesintiye tabi tutulmaksızın tazminat olarak ödenecektir söz konusu geçici madde nin üncü fıkrasındaki hüküm iki kurumun birleşmesi nedeni ile uygulamada bazı kadrolara ilişkin olarak sorun çıkmasını önlemek amacına yöneliktir ancak yapılan düzenlemede kazanılmış haklar tam anlamıyla korunamamıştır çünkü belirtilen unvanları taşıyan personelin eski kadrolarına bağlı olarak son ayda aldıkları aylık ek gösterge her türlü zam ve tazminatlar ile diğer malî hakları toplamının net tutarı baz alınmış ve bu baz sabit tutularak yeni atandıkları kadrolarda aldıkları aylık ek gösterge her türlü zam ve tazminatlar ile diğer malî haklar toplamının net tutarının baz alınan bu tutardan az olması halinde atandıkları kadroda kaldıkları sürece aradaki farkın herhangi bir kesintiye tabi tutulmaksızın tazminat olarak ödeneceği bildirilmiştir söz konusu personelin eski kadrolarındaki aylık ek gösterge her türlü tazminat ve diğer malî haklarında zaman içinde olacak iyileştirmeler ve yapılacak zamlar hesaba katılmamıştır bu durum belirtilen koşullardaki personelin yeni durumlarında kazanılmış haklarına koşut haklar edinememesine ve kazanılmış haklarında giderek bir azalma ile karşılaşmasına neden olacaktır kazanılmış haklara saygı hukuk devleti adı verilen yönetim biçiminin temel değerlerinden birisidir yasakoyucunun daha elverişli çözümler bulabilmesi örneğin sayılı bakanlıkların kuruluş ve görev esasları hakkında kanunun geçici inci maddesinde öngörülen şahsa bağlı kadro yöntemini uygulaması mümkünken geçici madde nin üncü fıkrasında ifade edilen çözümü benimsemiş olması olayda kazanılmış hakların zedelenmesine yol açmıştır bu açılardan değerlendirildiğinde sayılı kanunun geçici madde sinin üncü fıkrasında getirilen düzenlemenin kazanılmış hakları korumadığı için de anayasanın nci maddesindeki hukuk devleti ilkesine ve dolayısı ile anayasanın inci maddesinde yer alan anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkesine aykırı olduğu söylenmelidir bu nedenlerle sayılı kanunun geçici madde sinin üncü fıkrasının iptali gerekmektedir üncü maddeni̇n bendi̇ni̇n anayasaya aykiriliği sayılı kanunun üncü maddesinin bendinde nci maddenin bendinin tarihinde yürürlüğe gireceği bildirilmiştir bu yürürlülük tarihi sayılı kanunla kimyager matematikçi fizikçi gibi teknik hizmetler sınıfı bölümünün bendinde yer verilen meslek mensuplarından yargı kararına dayanılarak teknik hizmetler sınıfının bendindeki ek gösterge sayılarına tabi tutulanların yargı kararları ile kazanılmış haklarını korumamaktadır madde metninde bu gibi kimseler için herhangi bir geçiş hükmüne de yer verilmemiştir kazanılmış haklara saygı hukuk devleti adı verilen yönetim biçiminin temel öğelerinden olduğu için bu durum anayasamızın nci maddesinde belirtilen hukuk devleti ilkesine aykırı düşmektedir yargı kararı ile grubu ek gösterge haklarından yararlandırılanların bu durumlarının kazanılmış hak anlayışı çerçevesinde onlar için birer somut hak niteliğini taşıdığı ve bu hakkın varlığını koruyacağı düşünülecek olduğunda ise bu kere de bendindeki meslek mensuplarıesas sayısı karar sayısı arasında ek gösterge ve özlük hakları bakımından tarihi öncesi ve sonrası olmak üzere bir farklılık ortaya çıkacaktır hiçbir makul ve geçerli bir nedeni olmayan böyle bir farkı da anayasanın uncu maddesinde yer alan kanun önünde eşitlik ilkesi ile bağdaştırmak mümkün değildir diğer yandan anayasanın ve uncu maddelerine aykırı hükümler getiren bir düzenlemenin anayasanın inci maddesinde ifade edilmiş olan anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkelerinin gereğini yerine getiremeyeceği de açıktır diğer yandan hükmün yürürlük tarihinin yayımından geriye götürülmesi de özlük haklarında azalma söz konusu olduğunda kazanılmış haklara zarar vermektedir olayda da idari yargı kararı ile ek göstergeden yararlanmakta olan meslek mensuplarının bulunduğu meslek gruplarının tekrar bendine alınması ve bendine alınma durumunun geçmişe yönelik olarak gerçekleşmesi bendinde sıralanan meslek grubu üyelerinin kazanılmış haklarının zedelenmesine yol açmakta hukuki güvenlik hukuki belirlilik ve hukuki istikrarı sağlayamadığı için hukuk devletinin gereklerini karşılayamamaktadır bu nedenlerle sayılı kanunun üncü maddesinin anayasanın ve inci maddelerine aykırı olan bendinin iptali gerekmektedir yürürlüğü durdurma i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ sayılı kanunun anayasaya açıkça aykırı olan nci maddesinin bendinin nci maddesinin bendi ile değiştirilen sayılı devlet memurları kanununun sayılı ek gösterge cetvelinin teknik hizmetler sınıfı bölümünün bendinin üncü maddesinin bendinin ve geçici madde sinin üncü fıkrasının uygulanmasından sonradan giderilmesi güç veya olanaksız durum ve zararlar doğacaktır bu tür durum ve zararların önlenebilmesi için söz konusu hükümlerin yürürlüğünün durdurulması gerekmektedir iv sonuç ve i̇stem sayı ve tarihli çevre ve orman bakanlığı teşkilat ve görevleri hakkında kanunun nci maddesinin bendinin anayasanın ve inci maddelerine nci maddesinin bendi ile değiştirilen sayılı devlet memurları kanununun sayılı ek gösterge cetvelinin teknik hizmetler sınıfı bölümünün bendinin anayasanın ve inci maddelerine üncü maddesinin bendinin anayasanın ve inci maddelerine geçici madde sinin üncü fıkrasının anayasanın ve inci maddelerine aykırı oldukları için iptallerine ve iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesine ilişkin talebimizi saygı ile arz ederiz | 2,566 |
esas sayısı karar sayısı i i̇ptal i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ günlü dâva dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir yüksek mahkemenizin aşağıda tarih ve sayıları yazılı kararlarına göre anayasanın inci maddesi uyarınca türkiye büyük millet meclisi bakanlar kuruluna ancak belli konularda amacı kapsamı ilkeleri süresi ve bu süre içinde birden fazla kanun hükmünde kararname çıkarılıp çıkarılmayacağı açıklanmak suretiyle anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar kişi hakları ve ödevleri ile dördüncü bölümünde yer alan siyasi haklar ve ödevler ayrık olmak üzere zaruri istisnai öncelikli ve ivedi hallere münhasır olarak kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verebilir kamu personeli ile emeklilerin mali sosyal ve diğer haklarının düzenlenmesi konularında bu tarihe kadar çıkarılan pek çok yetki kanunları ile bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verilmiştir örneğin tarihli resmi gazetede yayımlanan tarihli resmi gazetede yayımlanan tarihli resmi gazetede yayımlanan tarihli resmi gazetede yayımlanan tarihli resmi gazetede yayımlanan tarihli resmi gazetede yayımlanan sayılı kanunlar gibi ancak bunlardan haklarında iptal davası açılmamış olan tarih sayılı ve tarih sayılı kanunlar hariç aşağıda sıralananlar yüksek mahkemenizin belirtilen tarih ve numaralı kararlarıyla iptal edilmiştir sayılı kanun tarih ve numaralı kararla sayılı kanun tarih ve numaralı kararlaesas sayısı karar sayısı sayılı kanun tarih ve numaralı kararla sayılı kanun tarih ve numaralı kararla bilindiği gibi yasama yetkisi anayasanın nci maddesine göre türk milleti adına türkiye büyük millet meclisinindir bu yetki devredilemez anayasanın inci maddesinde de anayasa hükümlerinin yasama yürütme ve yargı organlarını idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel kurallar olduğu ve kanunların anayasaya aykırı olamayacağı hüküm altına alınmıştır mahkemeniz kararlarında çıkarılacak yeni kanunlarla ilgili aşağıdaki görüşleri kabul etmiştir anayasanın üncü maddesinin son fıkrasında anayasa mahkemesi kararlarının yasama yürütme ve yargı organları ile yönetim makamlarını gerçek ve tüzel kişileri bağlayacağı öngörülmüştür bu kural gereğince yasama organı yapacağı yeni düzenlemelerde daha önce aynı konuda verilen anayasa mahkemesi kararlarını göz önünde bulundurmak bu kararları etkisiz kılacak biçimde yeni yasa çıkarmamak anayasaya aykırı bulunarak iptal edilen kuralları tekrar yasalaştırmamak yükümlülüğündedir yukarıda da açıklandığı gibi yüksek mahkemenizin müstakar kararlarında tbmmnin bakanlar kuruluna ancak zaruri istisnai öncelikli ve ivedi hallere münhasır olarak kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verebileceği belirtilmiştir i̇ptali istenen kanunda içerdiği hükümler bakımından yukarıda yazılı haller bulunmamaktadır türkiye büyük millet meclisince tarihinde kabul edilen sayılı kamu personeli ile emeklilerin mali sosyal ve diğer haklarında düzenlemeler yapılmasına dair yetki kanununun amacı kamu kurum ve kuruluşlarında görevli personelin çalışmalarında etkinliği artırmak kamu hizmetlerinin düzenli süratli ve verimli bir şekilde yürütülmesini maaş unsurlarının basitleştirilmesini sağlamak üzere bunların ve emeklilerin mali sosyal ve diğer hakları ile istihdam esas ve usullerinde daha adaletli düzenlemeler ve değişiklikler yapmak amacıyla bakanlar kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi vermektir şeklinde belirlenip kanunun kapsam maddesi de bu amaca uygun olarak çıkarılacak kanun hükmünde kararnameler genel bütçeli idareler ve katma bütçeli idareler il özel idareleri belediyeler bunlara bağlı birlikler döner sermayeli kuruluşlar kamu i̇ktisadi teşebbüsleri bunların müesseseleri ve bağlı ortaklıkları ile sayılı kanunun geçici ve ek geçici maddelerine göre aylık ödeyen kuruluşlarda çalışanlar ile emeklileri kapsamaktadır biçiminde düzenlenerek komisyonda da bu şekilde benimsendiği halde meclis genel kurulundaki görüşmeler sırasında verilen bir önerge ileesas sayısı karar sayısı vii beş yıllık kalkınma planında öngörüldüğü şekilde üniversite sanayi işbirliğinin geliştirilmesi amacıyla özel ve özerk bütçeli kamu araştırma ve geliştirme kuruluşlarında çalışan araştırmacı personelin mevzuatını yeniden düzenlemek ve üniversite sanayi işbirliğini geliştirmek üzere kamu araştırma kurumlarının görev yetki ve teşkilatlarında yapılacak yeni düzenlemeleri kapsar hükmü maddeye ilave edilmiştir tesbit edildiği üzere kanunun amaç ve ilkeler bölümünde yer almayan fakat kapsam maddesine sonradan eklenen bu hüküm kanunun amaç kapsam ve ilkelere ilişkin maddeleri arasında uyumsuzluk ve çelişki yaratmıştır sonuç ve talep yukarıda arz ve izah edilen hususlar emsal kararlarınız ve ilişikte sunulan deliller karşısında tarih ve sayılı kamu personeli i̇le emeklilerin mali sosyal ve diğer haklarında düzenlemeler yapılmasına dair yetki kanunu bütünüyle anayasanın ve üncü maddelerine aykırı bulunduğundan anayasanın ve nci maddeleri gereğince esastan iptaline ve evvelemirde şartlar mevcut olduğundan yürütmenin durdurulmasına karar verilmesini arz ederim | 639 |
esas sayısı karar sayısı i̇ptali i̇stenilen kanun hükmünün anayasaya aykırılığının değerlendirilmesi sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun anayasaya aykırılığın mahkemelerce i̇leri sürülmesi başlıklı maddesinde bir davaya bakmakta olan mahkeme bu davada uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa i̇ptali istenen kuralların anayasanın hangi maddelerine aykırı olduklarını açıklayan gerekçeli başvuru kararının aslını başvuru kararına ilişkin tutanağın onaylı örneğini dava dilekçesi iddianame veya davayı açan belgeler ile dosyanın ilgili bölümlerinin onaylı örneklerini dizi listesine bağlayarak anayasa mahkemesine gönderir anayasa mahkemesi işin kendisine noksansız olarak gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar bu süre içinde karar verilmezse ilgili mahkeme davayı yürürlükteki hükümlere göre sonuçlandırır ancak anayasa mahkemesinin kararı esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse mahkeme buna uymak zorundadır hükmü kurala bağlanmıştır sayılı tohumculuk kanununun maddesinin fıkrasının son cümlesi ile maddesinin fıkrasının son cümlesinde üst üste iki dönem başkanlık yapanlar aradan iki seçim dönemi geçmedikçe aynı göreve yeniden seçilemezler hükmüne yer verilmiştir anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik lâik ve sosyal bir hukuk devletidir hükmüne yer verilmiştir anayasanın maddesinin birinci fıkrasında ise kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve üst kuruluşları belli bir mesleğe mensup olanların müşterek ihtiyaçlarını karşılamak mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak meslek mensuplarının birbirleri ile ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hakim kılmak üzere meslek disiplini ve ahlâkını korumak maksadı ile kanunla kurulan ve organları kendi üyeleri tarafından kanunda gösterilen usullere göre yargı gözetimi altında gizli oyla seçilen kamu tüzelkişileridir hükmüne yer verilerek kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının kuruluş ve işleyişlerinin demokratik esaslara uygun olması amaçlanmıştır anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun insan haklarına saygılı bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçman hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık yasaların üstünde yasa koyucunun da uyması gereken anayasa ve temel hukuk ilkelerinin bulunduğu bilincinde olan devlettir bu bağlamda hukuk devletinde yasa koyucu yalnız yasaların anayasaya değil evrensel hukuk ilkelerine uygun olmasını sağlamakla yükümlüdüresas sayısı karar sayısı demokratik devlet ilkesinin olmazsa olmaz koşulu hiç kuşkusuz seçimlerdir kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının organlarının kendi üyeleri tarafından seçilmelerinin öngörülmesinin üyeler yönünden seçme adaylar yönünden ise seçilme hakkının kullanılması sonucunu doğurduğu açıktır uyuşmazlık konusu işleme dayanak gösterilen kanun maddeleri ile yönetim kurulu başkanlığım üst üste iki dönem yapanların iki seçim dönemi geçmedikçe tekrar başkan seçilmeleri engellenmektedir bu kuralla seçme ve seçilme hakkı yönünden getirilen sınırlama demokrasi anlayışı ile bağdaşmadığı gibi anayasal dayanaktan da yoksun bulunmaktadır öte yandan anayasanın maddesinin ilk fıkrasında kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının organlarının kanunda gösterilen usullere göre yargı gözetimi altında gizli oyla seçileceği öngörülerek bu konuda yasa koyucuya düzenleme yetkisi verilmiş ise de bu yetki yalnız seçim usullerinin belirlenmesiyle sınırlıdır seçme ve seçilme hakkının kullanılmasına getirilen engellemelerin bu kapsamda olmadığı açıktır dolayısıyla yasa koyucunun anayasada sınırlama nedenleri gösterilmemiş demokratik hakların kullanılmasını engelleyecek düzenlemeler yapması olanaklı değildir bu itibarla sayılı tohumculuk kanununun maddesinin fıkrasının son cümlesi ile maddesinin fıkrasının son cümlesinin anayasanın ve maddelerine aykırılık oluşturduğu sonuç ve kanaatine ulaşılmıştır açıklanan nedenlerle bir davaya bakmakta olan mahkemenin davada uygulanacak bir kanun hükmünü anayasaya aykırı görürse ilgili kanun hükmünün iptali için anayasa mahkemesine başvurabileceğini düzenleyen sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesinin birinci fıkrası gereğince sayılı tohumculuk kanununun alt birlik yönetim kurulu başlıklı maddesinin ikinci fıkrasının son cümlesi ile birlik yönetim kurulu ve görevleri başlıklı maddesinin ikinci fıkrasının son cümlesinde yer alan üst üste iki dönem başkanlık yapanlar aradan iki seçim dönemi geçmedikçe aynı göreve yeniden seçilemezler kuralının anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanısına ulaşması nedeniyle bu kuralın iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasına bu kuralın anayasaya aykırılığı ve uygulanması durumunda telafisi güç veya imkânsız zararlar doğabileceği gözetilerek esas hakkında bir karar verilinceye kadar yürürlüğünün durdurulmasının istenilmesine iptali istenen kuralın anayasanın hangi maddelerine aykırı olduğunu açıklayan gerekçeli başvuru kararının aslının başvuru kararına ilişkin tutanağın onaylı örneğinin dava dilekçesi ile dosyanın ilgili bölümlerinin onaylı örneklerinin dizi listesine bağlanarak anayasa mahkemesi̇ başkanliğima gönderi̇lmesi̇ne anayasanın maddesinin fıkrasında öngörülen beş aylık süre içinde anayasa mahkemesince karar verilinceye ya da bu süre tamamlanınca işin esası hakkında karar verilmek üzere dosyanın bekletilmesine tarihinde oybirliğiyle karar verildi | 714 |
esas sayısı karar sayısı anayasa mahkemesi̇ne başvuru şekli̇ ve nedeni̇ anayasanın maddesinde bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır hükmü düzenlenmektedir bakılan davada davacının maliki olduğu adana i̇li çukurova i̇lçesi bölge kireçocağı mahallesi ada parsel sayılı taşınmazın imar planında ağaçlandırılacak alan olarak belirlendiği halde kamulaştırma yapılmaması suretiyle taşınmaza el atıldığından bahisle uğranıldığı ileri sürülen tl zararın faiziyle birlikte tazmini ile ilgili dava konusu uyuşmazlığa sayılı kamulaştırma yasasına eklenen geçici maddesinde belirtilen cümlesi uygulanacak yasal hüküm durumunda bulunmaktadır anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğu belirtilmiştir hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun olan insan haklarına saygılı bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçman hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan ve yargı denetimine açık olan devlettir hukuk devletinde kişilerin temel hak ve özgürlüklerinin sağlanması ve korunması esas olduğundan kişilere etkili hak arama olanağı sağlayan güvencelerin de tanınması gerekmektedir bu çerçevede anayasanın hak arama hürriyeti başlıklı maddesinin fıkrasında herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunda ile adil yargılanma hakkına sahiptir denilerek herkese adaleti bulma hakkı olanı elde etme ve haksızlığı giderme olanağı sağlanmıştır böylece kişilerin hukuki güvenlikleri etkin bir korunma mekanizmasına kavuşturulmuştur bir uyuşmazlığı mahkeme önüne götürme mahkemece verilen kararın uygulanmasını isteme yargılamanın sonuç doğurmasını sağlayan hak arama hürriyetinin olmazsa olmaz koşuludur hak arama özgürlüğünün bir gereği olan mahkemeye erişim hakkı yargılama sonunda verilen kararın etkili bir şekilde aynen ve gecikmeksizin uygulanmasını da gerektirmektedir kişilerin devlete güven duymaları maddi ve manevi varlıklarım geliştirebilmeleri temel hak ve özgürlüklerden yararlanabilmeleri ancak hukuk güvenliği ve üstünlüğünün sağlandığı bir hukuk düzeninde gerçekleşebilir hukuk güvenliğinin ve hukukun üstünlüğünün sağlanması için devletin işlem ve eylemlerine karşı yargı yolunun açık tutulması yeterli olmayıp yargı mercileri tarafından verilen kararların gecikmeksizin uygulanması da gerekir mahkeme kararlarının bağlayıcılığını ve gecikmeksizin uygulanmasını sağlayacak etkili tedbirlerin alınması hukuk devletinin asgari gereklerindendir bu nedenle davaya taraf olan kişinin anayasal güvencelerinin etkin olarak korunması ve hukuka uygunluğunun sağlanması için idarenin kendisi hakkında karar verebileceği konuyu yargı mercileri önüne uyuşmazlık şeklinde getirebilmesiyle olanaklıdır i̇lgi̇li̇ anayasa maddeleri̇ cumhuri̇yeti̇n temel ni̇teli̇kleri̇ başlıklıesas sayısı karar sayısı anayasanin maddesi̇ anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir hükmüne yer verilmiştir anayasanın maddesinde tanımlandığı üzere devletimiz bir hukuk devletidir hukuk devleti ilkesinin öğeleri arasında yasaların kamu yararına dayanması ilkesi vardır bu ilkenin anlamı kamu yaran düşüncesi olmaksızın başka bir deyimle yalnızca özel çıkar veya yalnızca belli kişilerin yararına olarak herhangi bir yasa kuralının konulamıyacağıdır buna göre çıkarılması için kamu yaran bulunmayan bir yasa kuralı anayasanın maddesine aykırı olur ve dava açıldığında iptali gerekir anymah es rg hukuk devletinin temel unsuru bütün devlet faaliyetlerinin hukuk kurallarına uygun olmasıdır hukuk devleti insan haklarına saygı gösteren ve bu hakları koruyucu adil bir hukuk düzeni kuran ve bunu devam ettirmeye kendini zorunlu sayan ve bütün faaliyetlerinde hukuka ve anayasaya uyan bir devlet olmak gerekir hukuk devletinde kanun koyucu da dahil olmak üzere devletin bütün organları üstünde hukukun mutlak bir hakimiyeti olması kanun koyucunun yasama faaliyetlerinde kendisini her zaman anayasa ve hukukun üstün kuralları ile bağlı tutması lazımdır zira kanunun da üstünde kanun koyucunun bozamıyacağı temel hukuk prensipleri ve anayasa vardır anymah es ka amkdsylsh aynı yönde anymah es ka rg sayı hukuk devleti kişiye tüm hak ve özgürlükleri tanıyıp bunlara saygı gösteren ve bu hakları koruyucu adil bir hukuk düzeni kuran bunları devam ettirmeye kendini zorunlu sayan ve bütün faaliyetlerinde hukuka ve anayasaya uyan başka bir deyimle devlet organlarının tüm işlemlerinin bağımsız yargı denetiminden geçirilmesini ve böylece hukuka ve anayasaya uygun olmalarını sağlayan devlet dermektir anymah es ka amkdsysy rg sayı anayasa mahkemesinin kimi kararlarında da açıklandığı üzere hukuk devleti demek insan haklarına saygılı ve bu hakları koruyan toplum yaşamında adalete ve eşitliğe uygun bir hukuk düzeni kuran ve bu düzeni sürdürmekle kendini yükümlü sayan bütün davranışlarında hukuk kurallarına ve anayasaya uyan işlem ve eylemleri yargı denetimine bağlı olan devlet demektir aslında yargı denetimi hukuk devleti ilkesinin öteki öğelerinin de güvencesini oluşturan temel öğedir çünkü insan haklarına saygılı olmayan ve davranışlarında hukuka ve anayasaya uymayan bir yönetimi bu tutumundan caydıran ve onu meşruluk ve hukukilik sının içinde kalmak zorunda bırakan güç yargı denetimi gücü ve yetkisidir any mah es ka amkdsy lshll rg sayı yasaların üstünde yasa koyucunun uymak zorunda bulunduğu anayasa ve temel hukuk ilkeleri vardır anayasada öngörülen devletin amacı ve varlığıyla bağdaşmayan hukukun ana ilkelerine dayanmayan yasalar kamu vicdanında olumsuz tepkiler yaratır hukuk devletinin amaç edindiği kişinin korunması toplumda sosyal güvenliğin ve sosyal adaletin sağlanması yoluyla gerçekleştirilebilir anymah es ka rg sayı tespit ve yorumları bulunmaktadır anayasa madde içeriğindeki hukuk devlet kavramı açısından bilimsel görüşesas sayısı karar sayısı yürütme işlemlerinin yargısal denetimi hukuk devletinin temel ilkelerinden biri olmakla birlikte tek başına hukukun üstünlüğünü ve vatandaşların hukuki güvenliğini sağlamaya yeterli değildir çünkü bu denetim nihayet yürütme işlemlerinin kanunlara uygunluğunu sağlayabilecektir oysa kanunların kendisi anayasaya aykırı olduğu takdirde vatandaşların anayasal haklarının çiğnenmesi yine önlenemeyecektir şu halde hukuk devletinin tam anlamıyla gerçekleşebilmiş sayılabilmesi için sadece yürütme organının işlemlerinin kanunlara uygunluğunun değil yasama işlemlerinin de anayasa uygunluğunun yargı organlarınca denetlenebilmesi gerekir hukuk devleti denilince ilk olarak yürütmenin hukuka bağlılığı ve yürütme işlemlerinin yargı denetimi altında bulunması akla gelmektedir hukuk devleti bakımından önemli olan nokta yürütmenin eylem ve işlemlerinin bağımsız yargı organlarınca denetlenip denetlenememesidir bu denetim sağlandıktan sonra denetimi yapan mahkemenin genel mahkeme veya i̇dare mahkemesi oluşu hukuk devleti açısından önem taşımaz nitekim hukuk devleti adli idareyi benimseyen anglo sakson ülkelerinde olduğu kadar idari yargıyı benimseyen kara avrupası ülkelerinde de mevcuttur özbudun sh ve şeklindedir devleti̇n temel amaç ve görevleri̇ başlıklı maddesi̇ anayasanın maddesinde devletin temel amaç ve görevleri türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü ülkenin bölünmezliğini cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır hükmünü içermektedir anayasanın maddesinin gerekçesinde devletin milletin huzurunu sağlamak ve fertlerini mutlu kılmak görevi ile de yükümlüdür devlet ferdin hayat mücadelesini kolaylaştıracaktır ferdin insan haysiyetine uygun bir ortam içinde yaşamasını gerçekleştirecektir bu sosyal devletin görevidir olarak belirtilmektedir anayasa madde içeriğindeki kavramlar açısından bilimsel görüş anayasası madde ile devletin amaç ve görevlerini açık ve anlaşılır bir şekilde ortaya koymuştur bu maddede devletin görevleri üç grupta toplanmıştır türk milletinin bağımsızlığını ye bütünlüğünü ülkenin bölünmezliğini cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak kişilerin ve toplumun refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişi hak ve hürriyetleri için sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleri ile bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasi sosyal ve ekonomik engelleri kaldırmak insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartlan hazırlamaya çalışmak dalsh şeklindedir yargi yetki̇si̇ başlıklı maddesi̇ yargı yetkisi türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır gerekçe yargı yetkisi fert hak ve hürriyetleri sorununun ortaya çıktığı günden beri kabul edildiği üzere bağımsız organlar tarafından bağımsız mahkemelerce yerine getirilecektiresas sayısı karar sayısı anayasanın maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesi insan haklarına saygılı ve bu haklan koruyucu adil bir hukuk düzeni kuran ve bunu devam ettirmekle kendini yükümlü sayan bütün davranışlarında hukuk kurallarına ve anayasaya uygun işlem ve eylemleri yargı denetimine bağlı olan devlet demektir aslında yargı denetimi unsuru hukuk devleti ilkesinin diğer öğelerinin güvencesini oluşturan temel öğedir çünkü insan haklarına saygılı olmayan ve davranışlarında hukuka ve anayasaya uymayan bir yönetimi bu tutumundan caydıran ve onu meşruluk ve hukukilik sının içinde kalmak zorunda bırakan güç yargı denetimi gücü ve yetkisidir any mah es ka eg mülki̇yet hakki başlıklı maddesi̇nde herkes mülkiyet ve miras hakkına sahiptir bu haklar ancak kamu yaran amacıyla kanunla sınırlanabilir mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz gerekçe madde birbirine yakın ve birbiriyle ilgili iki temel hakkı mülkiyet ve miras haklarını birlikte düzenlemiştir bu birlikte düzenleme inci yüzyıldan beri geleneğin sonucudur anayasa hem mülkiyet hakkını hem miras hakkını anayasal bir müessese olarak teminat altına almaktadır maddede mülkiyet ve miras haklarının diğer temel haklan gibi ve onlar derecesinde düzenlenmiş ve anayasa güvencesine bağlamıştır madde bundan sonra mülkiyet ve miras haklarının kamu yararı amacı ile sınırlandırabileceğine işaret etmiş daha sonra mülkiyet hakkının kullanılmasının toplum yararına aykırı olamayacağını hükme bağlamıştır mülkiyet hakkı devletten önce de var olan bir gerçek olması itibariyle maunz durig herzog scholz gmudgesetz kommentar art ekonomik ve sosyal haklar arasında değil de kişinin temel hakları arasında düzenlenmesi düşünebilirse de komisyon şimdiki düzenlemenin yerinde olduğu sonucuna varmıştır mülkiyetin anayasa güvencesi altına alınması yine anayasanın komünizmi faşizmi ve din temeline dayanan devlet kurmayı yasaklayan hükümleriyle birlikte karşılaştırılınca mülkiyetin bu şekilde himayesinin bir ölçüde ekonomik sistem tercihi bakımından da bir gösterge teşkil etmektedir kısaca özel mülkiyetin özellikle üretim araçları üzerindeki özel mülkiyetin yok edilmesi inkar edilmesi de önlenmiştir kamu yararına bulunduğu hallerde büyümenin gerçekleşmesi suretiyle toplumunun refahını arttıracağı genellikle kabul edilmektedir maunz durig herzog scholz art no mülkiyeti anayasa teminatı altına alan bu madde doğrudan devlete hitabetmektedir mülkiyetin şahıslara karşı korunması medeni kanun ve sayılı gayri menkule tecavüzün meni hakkında kanun gibi mevzuatla sağlanmaktadır mülkiyetin münferit himayesini fert mahkemelerden ve idareden talep etmektedir mülkiyetin müessese olarak güvence altına alınması ise kanun koyucu başka açıdan devlet anayasaya uygunluk denetimini yapacak olan anayasa yargısı tarafından sağlanacaktır mangoidt klein s esas sayısı karar sayısı mülkiyetin anayasa teminatı altına alınması kimlerin yararlanacağı ise bir problem doğurmaz malik sıfatım taşıyan gerçek ve tüzelkişiler bu anayasal güvenceden yararlanırlar ve onu dermeyan edebilirler gerçek kişilerin fiil ehliyetlerinin farklı olması sebebiyle bu temel hakkın sahipliği bakımından bir ayırım yapılamaz başka deyişle mülkiyete sahip olmak bakımından hiçbir ehliyet ayrımı gözetilemez kişinin şahsiyetini geliştirebilmesinde mülkiyetin anayasaca güvence altına alınmasının azımsanmayacak rolü vardır çünkü klasikleşmiş bir kabule göre insan şahsiyetinin bir parçası ekonomik şahsiyet olarak adlandırılmaktadır anayasanın herkes yaşama maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir diyen ncı maddesinin inci fıkrası ile mülkiyet güvencesi getiren üncü madde arasında bu açıdan irtibat vardır başka deyişle mülkiyet hakkım anayasa teminatı altında tutan üncü madde ncı maddenin inci fıkrasına nazaran özel hüküm niteliğindedir mülkiyetin korunması hürriyeti de güvence altına alır maunz durig herzog scholz art no mülkiyetin güvencesi ile ilgili üncü madde konut dokunulmazlığını güvence altına alan inci madde birlikte uygulanır inci maddede düzenlenen devletleştirmenin mülkiyetin anayasa güvencesi altına alınması ile çelişir bir yanı yoktur bu noktaya yukarıda temas edilmemiştir mülkiyetin anayasal güvencesi ile üncü maddedeki temel hakları kötüye kullananların haklan kaybedecekleri hükmü arasında bir uyumsuzluk bulunmamaktadır türk ceza kanunundaki müsadere hükümleri ile anayasanın uncu maddesindeki müsadere hükümleri üncü madde anlamında o hakkın kaybedilmesi değildir kanun koyucu üncü maddedeki şartlarda mülkiyet hakkının kaybedilmesinin şartları ve karar verecek mercileri özel bir kanunla düzenleyebilir mülkiyet anayasal güvence altına alınması tek tek menkul ve taşınmaz mallan para ile değerlendirebilen hakları ve mal varlığını toplu olarak ve tabii olarak üretim araçlarını içeren bir teminattır bu teminat hukuk devletinin gereğidir bu teminat mülkiyetin kamu yaran amacıyla sınırlanmasına engel değildir ağır vergilendirme peşin olmayan ödemelerle kamulaştırma ve devletleştirmelerin mülkiyet güvencesine aykırı düşer miras hakkı mülkiyet hakkının bir devamıdır özel bir şekildir bu nedenle mülkiyet ve miras aynı maddede ardarda düzenlenerek anayasal güvence altına alınmıştır miras hakkının ağır vergilendirme yolu ile muhtevasız hale getirilmesi mira hakkının ortadan kaldırılması önlenmek istenmiştir mgk any kom deği̇şi̇kli̇k gerekçesi̇ danışma meclisince kabul edilen üncü maddenin birinci fıkrasında yer alan bu haklar diğer temel haklar gibi anayasanınesas sayısı karar sayısı güvencesi altındadır cümlesi maddeden çıkarılmış ve madde redaksiyona tabi tutulmuştur anılan hükmün maddeden çıkarılmasının nedeni anayasada sayılan tüm temel hak ve hürriyetler gibi mülkiyet ve miras hakkının da herhangi bir açıklamaya gerek olmaksızın anayasanın güvencesi altında olmasıdır kaldı ki diğer temel hak ve hürriyetler için ilgili maddelerinde bu kurala yer verilmemiştir mülkiyet ve miras haklarının önemi ve türk toplumunun köklü gelenekleri göz önünde tutularak bu haklar ancak kamu yaran amacıyla kanunla sınırlanabilir hükmü aynen korunmuştur metindeki bu ancak ibaresi sınırlayıcı nitelikte görülmemiş temel hak ve hürriyetlerin sınırlanmasına ilişkin üncü maddede belirtilen genel sınırlama sebeplerinin tümü anılan üncü maddenin son fıkrasında yer alan açık hükümlere göre bu haklar bakımından da geçerli olduğundan maddede yer alan bu hüküm sınırlama sebepleri arasında öncelikle uygulanabilecek bir sebebi belirtir nitelikte kabul edilmiştir anayasa mahkemesinin değişik kararlarında çağımızda mülkiyet hakkı temel bir hak olmakla birlikte kullanılmasının toplum yararına aykırı olamayacağı belirtilmiştir toplum yaran ise yerine göre mülkiyet hakkının tümüyle kişinin elinden alınmasını gerektirmektedir bu nedenle anayasada kamulaştırma ve devletleştirme kurumlan düzenlenmiştir anymah es ka rg sayı anayasa anayasasından farklı olarak mülkiyet hakkına ekonomik haklar arasında değil kişi haklan arasında yer vermiştir bu değişiklik anayasanın milli güvenlik konseyinde yapılan görüşmesi sırasında oluşmuştur mülkiyet hakkı devletten önce var olan devlete karşı da korunması gereken kişi haklan ağır basan haklardan sayılmıştır gözübüyük sy anayasası mülkiyet hakkım sosyal ve ekonomik haklar arasında düzenlemişti bu bir yerde mülkiyete değişik yorumlarla mahiyetinden değişik yaklaşmalara neden olabiliyordu anayasası mülkiyet hakkını kişinin haklan bakımından değeri olan bir hak değil ferdi niteliği ve tabii haklar arasında oluşu yeniden vurgulanmıştır anayasa mülkiyet hakkını özel mülkiyet olarak düşünmüştür bu mülkiyet anlayışı teşebbüs serbestisini üretim vasıtaları üzerindeki özel mülkiyeti de ihtiva etmektedir bu nedenle faşişt komünist veya dini esaslara dayanan bir sistem tercihi anayasanın diğer hükümleri ile olduğu kadar mülkiyet hakkındaki hükümleri ile de mümkün değildir hak arama hürri̇yeti̇ başlıklı maddesi̇nde herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünden davacı ve davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir anayasa maddeleri̇ çerçevesi̇nde dava konusunun ve uygulamasi bulunan yasa maddesi̇ni̇n değerlendi̇ri̇lmesi̇ anayasanın maddesi yönünden yasanın uygulanması açısından sayılı kamulaştırma yasasının sayılı yasanın maddesiyle günü kabul edilen maddesinin birinci fıkrası kapsamında kalan tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında yürürlüğe girdiği tarihten itibaren başlar bu süre içerisinde belirtilen işlemlerin yapılmaması halinde taşınmazların malikleri tarafından bu kanunun geçici ncı maddesindeki uzlaşma sürecini ve sayılı i̇mar kanununda öngörülen idari başvuru ve işlemleri tamamlandıktan sonra taşınmazın kamulaştırmasından sorumlu idare aleyhine idari yargıda dava açılabilir yasalesas sayısı karar sayısı hükmünün bu kısmının süre belirtmek gerekirse uyuşmazlığımızı da etkileyecek şekilde yılma kadar dava açılmasının önlenmesine yol açtığı bu nedenle dava konusuna uygulanacak yasanın değerlendirilmesi devletin yükümlülükleriyle bağdaşmamaktadır anayasa madde yönünden yasal düzenlemelerin hukuk devletinde adaletli ve adaletin yerine getirilmesi açısından başvuru yollarını sınırlayıcı düzenlemelerde yasa koyucu tarafından kaçınılması gerekliliğini öngörmektedir anayasa madde yönünden yargı yetkisinin kullanılamaması genel hukuk ilkelerine göre uygun olmayan sınırlamalar dışındaki bir uygulamanın kabul edilmediği sonucu bulunmaktadır anayasa madde yönünden açık bir biçimde mülkiyet hakkının özüne dokunulması ve bu hususta denge gözetilmeden kişi haklarına aykırılığın oluşturulmaması gerektiği vurgulanmaktadır anayasa maddesi yönünden idari itiraz veya dava yolu tanımadan önlenmesine yol açıcı yasal düzenleme getirilmesi nedeniyle anayasanın bu hükmüne aykırılık mevcuttur anayasanın maddesi uyarınca uygun bulunan ve iç hukukun bir parçası halini alan avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin nolu ek protokolünün mülkiyetin korunması başlıklı maddesinde her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır bir kimse ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir düzenlemesi yer almıştır avrupa i̇nsan hakları mahkemesinin ai̇hm mülkiyet hakkı ihlali iddialarıyla açılmış olan hakan arı türkiye hüseyin kaplan türkiye davalarında mahkeme imar planında kamusal kullanıma ayrılan ve kullanımı kısıtlanan taşınmazların yukarıda sözü edilen hukuki düzenlemeler sonucunda kamu yararının gerekleri ile temel haklarının korunması arasında hüküm sürmesi gereken adil dengenin gözetilip gözetilmediğini irdelemiştir kararlarda ilgililerin imara açık taşınmazlarında inşaat ruhsatı elde etme haklarının meşru haklan olduğu oysa bu nitelikteki taşınmazların imar yasağına tabi tutulması sonucunda mülkiyet hakkının akıbeti konusunda bir belirsizliğe itildiği ve mülkiyet hakkından yararlanmanın engellendiği sonucuna ulaşmıştır sonuç dava konusu kamulaştırmama nedeniyle tazminat isteminin uzun yıllar sonuç alamamasına neden olan yasal düzenlemeyle mülkiyet hakkının kullanımının kısıtlanmasıyla beraber tamamiyle kurumların insiyatifıne bağlı olarak bir gelişme gösterdiği anayasaya aykırılık yönündeki itiraz konusu kısımla beraber sayılı kamulaştırma kanununda gün sayılı yasayla satınalma usulü başlıklı maddesi ek madde yapılacak ödemelerin toplam tutarının idari olarak ayrılan ödeneğinin toplamını aşması halinde ödemeler en fazla yıl da ve geçici maddenin fıkrasına göre yapılır kamulaştırılmaksızın kamu hizmetine ayrılan taşınmazların bedel tespiti başlıklı geçici maddesindeki hükümler özellikle son fıkra bu madde uyarınca ödenecek bedelin tahsili sebebiyle idarelerin mal hak ve alacakları haczedilemez beraber değerlendirildiğinde taşınmazın kısıtlılığı hatta kullanılamaz hale getirdiği açıktıresas sayısı karar sayısı kamu hizmetinin yürütülmesi toplum yararı ile kişilerin maddi ve manevi menfaatleri arasındaki dengenin gözetilmesinde kamu hizmetinin verimliliğinin ön planda tutulması mutlak olmakla beraber bu dengenin tamamiyle bir taraf yönünde gözetilmemesi sonucunu doğurmaması gerekliliği kamu vicdanı ve adalet açısından zorunluluktur bu bağlamda kurumların kamu hizmeti nedeniyle imar planlarında bir kısım taşınmazları kısıtlaması gerekliliği kişilerin toplum yararına bu menfaatlerinden vazgeçmesinde toplum düzeninin oluşmasındaki mülkiyet hakkının kullanılmasının engellenmesinin mülkiyet sahipleri açısından da en azından tazmini gerekeceği tabi olmakla bu dengeyi gözeten ve hak arama özgürlüğünü yıllara yayılı olarak ortadan kaldırmayan mevzuat hükümleri getirilmesi kurumların sonuç itibariyle de taşınmazın mülkiyetini uhdelerine de aldığı düşünüldüğünde anayasaya aykırılık teşkil ettiği görüşüyle anayasa mahkemesine başvuruda bulunulması gerektiği sonucuna varılmıştır hüküm açıklanan nedenlerle sayılı kamulaştırma yasanın geçici madde in bu kanunun ek inci maddesinin birinci fıkrası kapsamında kalan ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında aynı fıkrada belirtilen süre bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren başlar bu kanunun ek inci maddesinin üçüncü fıkrası hükmü bu madde kapsamında kalan taşınmazlara ilişkin dava ve takipler hakkında da uygulanır ibaresinin türkiye cumhuriyeti anayasasının ve maddelerine aykırı olduğu düşüncesi ile iptali istemi ilgili anayasa mahkemesine gidilmesine dava dosyasının tüm belgeleri ile onaylı suretlerinin dosya oluşturularak karar aslı ile birlikte anayasa mahkemesine sunulmasına bu karar ile dosya suretinin yüksek mahkemeye ulaşmasından itibaren ay süre ile karar verilinceye kadar davanın bekletilmesine karardan bir suretinin taraflara tebliğine günü karar verildi | 2,881 |
esas sayısı karar sayısı i i̇ptal davasinin gerekçesi̇ dava dilekçesinde iptal isteminin gerekçesi olarak özetle şunlar ileri sürülmektedir biçim yönünden millet meclisi başkanı dava konusu yasa tasarısını yalnızca plân komisyonundan geçirmek suretiyle anayasa ve i̇çtüzük hükümlerine aykırı hareket etmiştir i̇ktidar partisi olarak plân komisyonunda çoğunlukta olmaları ve öteki komisyonlardan tasarıyı geçirememe olasılığının bulunması millet meclisi başkanını bu yoldan sonuç almaya itmiştir millet meclisinin günlü birleşiminde öncelikle görüşülerek açık oyla kabul edilen tasarı millet meclisi başkanlığının günlü sayılı yazısı ile cumhuriyet senatosu başkanlığına gönderildikten sonra cumhuriyet senatosunun chp li başkanınca aynı gün kendilerine çoğunlukta olduğu bütçe ve plân komisyonuna havale edilmiş ertesi gün yani günü de bu komisyonda kabul edilerek cumhuriyet senatosu genel kuruluna gönderilmiştir tasarı bekletilmeksizin bütçe ve plân komisyonuna havale edildikten sonra chp li komisyon başkanı yalnız chp li üyeleri çağırarak komisyonu toplamış ve tasarının görüşülmesi bu ortamda tamamlanmıştır bütçe ve plân komisyonunun ap li üyeleri ile öteki üyelerine çağrı yapılmamış onlara tasarıyı okuma ve inceleme olanağı da verilmemiştir cumhuriyet senatosu içtüzüğünün maddesine aykırı bir tutumla başkan tasarının sayıca egemen oldukları bütçe ve plân komisyonunda görüşülmesiyle yetinerek açıkça taraf tutmuştur i̇lgililer temsilciler ve uzmanlar dinlenmeden yalnızca maliye bakanlığı yetkilileri çağırılarak iş çarçabuk bu komisyonda tezgâhlanmıştır böylece tasarının havale edildiği komisyonlarda bile görüşmelerin yeterince yapılmasına olanak verilmemiştir i̇çtüzüğün maddesi komisyona gelen teklif ve tasarıların başkanlıkça gündeme alınmasını bu gündemin birleşimden bir gün önce üyelere dağıtılmasını ve komisyon üyelerinin toplantıya çağırılmasını öngördüğü halde komisyon başkanı anılan maddenin buyurucu kurallarına uymamış tasarıyı aldığı gün kendi arkadaşlarını özel yöntemlerle çağırarak görüşme yapılmasını sağlamıştır i̇şin ivediliğini belirleyen bir karar alınmamış olmasına karşın saatin geçmesi beklenmeksizin komisyonda görüşmeye başlanması i̇çtüzüğün maddesine aykırıdır tasarı cumhuriyet senatosu genel kuruluna da kasıtlı olarak çarçabuk getirilmiş ve görüşmeler aynı kararlılık içinde sürdürülmüştür görüşmelerin kurallara uygun biçimde ve tam olarak yapılabilmesi amacıyla tasarının ilgili uzmanlık komisyonlarına özellikle anayasa ve adalet komisyonuna havale edilmesi önergeyle istendiği halde bu önergenin de reddi yoluna gidilmiştir meclislerde kurulan ve genel kurullar adına çalışan uzmanlık komisyonlarının kendilerine gelen teklif ve tasarıları bilgileri içinde görüşüp kabul etmeleri kuşkusuz bir haktır anayasanın maddesinin birinci fıkrasında yer alan ve i̇çtüzüklere de aktarılmış bulunan sözesas sayısı karar sayısı konusu görüşme ve kabul etme hakkından genel kurullar gibi komisyonlar da yoksun bırakılamaz bu hakkın kullanılmasını engelleyecek bir yola başvurulmaması anayasa buyruğudur anayasanın maddesinden kaynaklanan dava konusu yasa tasarısının anayasaya özellikle anılan maddeye uygun olup olmadığının ancak anayasa komisyonunda görüşülüp karara bağlanabileceğinin ayrıca kaldırılması değiştirilmesi ve yeniden düzenlenmesi öngörülen hükümler yönünden de ilgili uzmanlık komisyonlarının olumlu katkılarda bulunabileceğinin düşünülmemesi ve tasarının bu komisyonlara havale edilmemesi konunun açıklığa kavuşmasını ve yapılan işin meclislere maledilmesini önlemiştir elliye yakın yasayı bu yasalara ilişkin değişik konuları bir araya getiren yetki yasası tasarısının ilgili uzmanlık komisyonlarında görüşülmemiş olmasına karşın meclislerin genel kurullarında ciddiyetle ele alındığı ve yetki kapsamına giren her konunun ayrı ayrı incelenip tartışıldığı da savunulamayacaktır bu durumda tasarı adeta görüşmesiz oylanmış ve kabul edilmiş olmaktadır cumhuriyet senatosu genel kurulunda tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlandıktan ve maddelerin görüşülmesine başlandıktan sonra maddenin görüşülmesi sırasında başkanın değiştirge önergelerini okutması ve toptan oya sunması üzerine ap grubu olarak bu işlemin i̇çtüzüğe aykırı olduğu açıkça bildirildiği halde değiştirge önergelerini verenlere ve öteki ilgililere söz hakkı da tanınmaksızın bu önergeler toptan oylanarak reddedilmiş tasarının görüşülmesi böylece anayasa ve içtüzük hükümlerine aykırı olarak kısıtlanmıştır tasarının cumhuriyet senatosundan da çarçabuk geçirilmesi çabası i̇çtüzüğün maddesine uyulmamasına da yol açmıştır gerçekten beş üye ayağa kalkarak yetersayı olmadığını ileri sürdükleri ve yoklama yapılmasını istedikleri dakikalarca ayakta bekledikleri ve bulundukları yerden başkanı da uyardıkları halde başkan yoklama yapmamakta direnerek i̇çtüzüğün verdiği hakkın kullanılmasını isteyerek önlemiştir tasarı millet meclisinde açık oyla kabul edildiği cumhuriyet senatosunda da açık oylama yapılması zorunluğu genel kurulda gereğince açıklandığı i̇çtüzüğün maddesinde de vergi koyan ya da kaldıran yahut vergileri artıran veya eksilten yasa tasarılarının oylamasında açık oya başvurulacağı belirtildiği halde önce işarı oylama yaparak tasarının oybirliğiyle kabul edildiğini açıklayan başkan ayrıca açık oylama da yapmak suretiyle sonuç olarak bu zorunluğu benimsemiş ancak yerine getirme yöntemine uymamıştır konunun önemi göz önünde tutularak açık oylamaya özen gösterilmesi ve adları okunan üyelerin kürsüye konmuş kutulara oy pusulalarını bizzat atmalarının sağlanması gerekirken tasarıyı bir an önce yasalaştırabilmek için kutular sıralar arasında dolaştırılmak bu arada adları tutanaklarda yazılı altı kişiye mükerrer oy kullandırılmak ve genel kurula gün katılmayan yoklamada bulunmayan üstelik ankarada olmayan ve bir bölümü yurt dışında bulunan yedi üyenin oyları da kutulara attırılmak suretiyle oylama yapılmıştır cumhuriyet senatosu genel kurulunda gün kişi bulunduğu ve oylamaya katıldığı halde başkan kişinin varlığını kabul ederek sonucu açıklamıştır tutanaklar düzenlenirken ortaya çıkan bu durum karşısında başkan tutumunu değiştirmeyerek tasarının yasalaştığını bildirmiş sözlü ve yazılı olarak yapılan uyarılara da aldırış etmeksizin yasayı cumhurbaşkanının onayına sunulmak üzere millet meclisi başkanlığına göndermiştiresas sayısı karar sayısı oylamada bulunmadıkları saptanan yedi üyenin oyuyla üye tarafından kabul edildiği bildirilerek tasarının yasalaşması sağlandığına ve genel kurula da sonuç bu biçimdi açıklandığına göre değil üyenin katılmasıyla açık oylama yapıldığı ortaya çıkar üye ise kabul için yetersayı değildir bu durumda başkanın sonuca ilişkin açıklaması gerçeği yansıtmamaktadır tasarı cumhuriyet senatosunda kabul edilmediği halde kabul edilmiş gibi gösterilmiştir günü yapılan örneği ekli yazılı uyarıya karşın chp li cumhuriyet senatosu başkanvekili yasalaşmamış tasarıyı cumhurbaşkanına sunulmak üzere chp li millet meclisi başkanına göndermiş chp li millet meclisi başkanı da chp li cumhurbaşkanı vekiline göndererek yayımlanmasını sağlamışlardır öz yönünden dava konusu yasa adet yasa değişikliğini öngörmektedir yasadan birbiri ile bağlantılı olanı yok denecek kadar azdır pek çoğunun birbiri ile hiç ilgisi yoktur örneğin hukuk usulü muhakemeleri kanununda yapılacak değişiklik ile sosyal sigortalar veya orman kanunlarında yapılması öngörülen değişiklikler aynı amaç ilke ve kapsam içinde ele alınmıştır amaçları ilkeleri ve kapsamları değişik olması gereken yasaları bir araya getirmeye birbiri ile bağdaştırmaya olanak yoktur artırma eksiltme ve i̇hale kanunu ile millî korunma suçlarının affına millî korunma teşkilât sermaye fon hesaplarının tasfiyesine ve bazı hükümler i̇hdasına dair kanunun ayrıca maliye bakanlığı başhukuk müşavirliği ve muhakemat genel müdürlüğünün vazifelerine devlet davalarının takibi usullerine dair kanunun keza devlet memurları kanunu ile hazine tahvilleri i̇hracına dair kanunun aynı ilke ve amaç ile açıklanması da olanaksızdır her yasa başlıbaşına bir müessesedir ve bir müesseseyi düzenlemektedir bu düzenlemeyi yaparken müessesenin kurulmasındaki amacı ilkeyi ve kapsamı da belirtir yasa koyucunun amacı da böylece anlaşılır i̇ncelenmekte olan yetki yasasına bakılarak birbiri ile bağlantılı olmayan yasanın bu anlayış içersinde değerlendirilebileceği kapsamlarının amaçlarının ve ilkelerinin ayrı ayrı saptanabileceği gerçekten düşünülemez örneğin devlet memurları kanununda değişiklik yapılması düşüncesi doğrudur türk silâhlı kuvvetleri personel kanununda hatta buna bağlı olarak türkiye cumhuriyeti emekli sandığı kanununda değişiklik yapılması düşüncesi de doğru olabilir bunların aynı yasa içersinde amacıyla ilkesiyle ve kapsamı ile belirlenmesi belki olağandır ama bu yasaların yanına örneğin orman kanunun da konulduğunda ilkenin de amacın da kapsamın da açıklanmasında kesinlikle güçsüz kalınacaktır yasaların bütünlüğü ve müesseselerin belirliliği zedelenmeden bu doğrultuda bir işlem yapılamaz gerçekten her müessese belli bir konudur bunun içinde öteki müesseselerin amaçlarına ve ilkelerine yer verilemez kısacası iptali istenen yasadaki yuvarlak sözler ve genel deyimler amacı ilkeyi ve kapsamı açıklamak için yeterli değildir anayasanın maddesindeki amaç kapsam ve ilke kavramları değiştirilmesi istenen yasanın hangi amaçla hangi ilkeyle ve hangi kapsam içersinde değiştirilebileceğinin çerçeve yasada gösterilmesi anlamını içermektedir bu bakımdan savurganlığı önlemek etkin önlemler almak devlet yaşantısında belki amaç olarak ele alınabilir ama maddedeki amaç sözcüğünün anlamı içersine bunlar sığdırılamaz gene günün şartlarına uydurmayı devlet yaşantısında ilke olarak düşünebilsek gerekliliğini kabul etsek bile bu maddedeki ilkeesas sayısı karar sayısı sözcüğüyle eşdeğerde sayılamaz öte yandan örneğin sayılı yasada devlete bir hizmet veya mal alınırken kimlerin hangi rakama kadar yetkili kılınacağının bayındırlık müdürüne ihaleleri kaç liraya kadar onama yetkisinin verileceğinin valinin ya da genel müdürün hangi işlerde ne ölçüde yetkili olduklarının mal alımlarında kimlerin kaç liraya kadar satınalma yetkisi bulunduğunun sayıştayın izni alınmadan kaymakamın valinin veya bakanın kaç liraya kadar harcama yapabileceğinin belirlenmesine yetki sınırlarının çizilmesine kapsam ve ilke kavramlarının anlamı içinde yer verilebilecektir her yasa bir müessese kurduğuna bir müesseseyi düzenlediğine göre bu düzenlemedeki amacı kapsamı ve ilkeyi belli etmek anayasanın maddesinin temel gereğidir bu ilke belli konu öğesinin saklı tutulması koşuluyla önce amacın saptanması sonra bu amaca hangi ilkelerle ulaşılacağının ortaya konmasını ve gene bu ölçüler içersinde yapılması öngörülen işin kapsamının açıkça ve kesin olarak belli edilmesini zorunlu kılmaktadır daha açık bir anlatımla belli konudaki amaç bu konuyla ilgili ilkeler ve belli doğrultuda yapılacak işin kapsamı belirlenecektir böylece bakanlar kuruluna verilen yetkinin sınırları kesinlikle çizilmiş sapmalar ve taşmalar da önlenmiş olacaktır belli bir konuyu içermeyen yetki yasası bu yönüyle anayasanın esprisine aykırı düşmektedir yasa tekniği bakımından bu denli çok sayıda yasanın bir araya getirilerek tümü için yetki verilmesine de maddenin esprisi içinde olanak yoktur anılan maddede kanun deyimi yoktur bunun yerine kanunlar deyimi kullanılmıştır böylece çerçeve yasa ile ancak bir müessesenin düzenlenmesine ilişkin maddeler için yetki verilebileceği anlatılmak istenmiştir kanunlar deyimi her konu için ayrı yasa konulması düşüncesini doğrulamaktadır böylece bir kanun ile toptan yetki verilmesi yerine kanunlar ile belli konularda değişik yetkiler tanınması yeğlenmiştir aynı çerçeve yasa ile tüm yasaların değiştirilmesi için yetki verilmesine yasal engel bulunmadığı görüşü ise anayasanın maddesiyle çelişen bir düzenlemeye yol açmış olacaktır i̇nceleme konusu yasada kapsam çok geniş tutulmuştur i̇lke çok geneldir amaç savurganlığı önleme olarak açıklanmış ve buna çok geniş bir anlam verilmiştir bu öğeler yasa maddelerine yansıtılmamış yasa numaralarının ve değiştirilecek madde numaralarının gösterilmesiyle yetinilmiştir yasa içine amacı ilkeyi koymadan yetki almak ise açık bono almak sınırsız yetkilerle keyfi davranışlarla meclislerin güvenini kötüye kullanmak demektir anayasanın maddesi maddedeki yasa yapma yetkisinin türkiye büyük millet meclisine ait olduğu ve bu yetkinin devredilemeyeceği ilkesini korumak amacıyla çok sıkı koşullar koymuştur koşullardan birisi de belli konularda yetki verilmesine ilişkindir belli konuların da yetki yasalarında kapsamı ilkesi ve amacı ile ayrıca belirlenmesi kesinleştirilmesi gerektiğine değinilerek genel sınırları çizilmiş belli bir yetki ile yasa gücünde kararname çıkarılması yalnızca derleme yönünden bakanlar kuruluna bırakılmıştır demek ki anayasa belli konuda getirilecek yetki yasasının yani çerçeve yasanın amacıyla ilkesiyle kapsamıyla süresiyle içereceği yasa ve madde numaralarıyla yetki verdiği organı bağlamış ve ona yalnız bu çerçeve içerisinde derleme ve düzenleme yapmanın teknik yönlerini bırakmıştır bu yetkinin serilmesinde çok kıskanç davranıldığı açıktır anayasayı ve maddeleriyle bu ölçüler içersinde anlamak gerekir i̇ptali istenen yasada bu öğelere değer verilmemiştir maddenin son fıkrası anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel hak ve özgürlüklerle dördüncü bölümündeki siyasî haklar ve ödevlerin yasa gücünde kararnamelerle düzenlenemeyeceğini belirtmektedir i̇kinci kısmın dördüncüesas sayısı karar sayısı bölümünde ve maddeler de yer almaktadır madde kamu hizmetlerine girme hakkı nı madde ise vergi ödevi ni düzenlemektedir bu iki konuda yasa gücünde kararname çıkarma yetkisi verilemeyeceğinde kuşku yoktur oysa sayılı yasanın ve sayılı yasanın maddeleri vergi ile ilgilidir bu maddeler vergilerin artırılması eksiltilmesi istisna ve bağışıklıklar vergi hadleri ve gümrük kanununa bağlı gümrük tarife cetvellerinin değiştirilmesi konularında yetki verilmesini içermektedir belirtilen doğrultuda gerçekleştirilen düzenleme bu bakımdan maddenin son fıkrası ile konan yasak kapsamı içinde sayılmalıdır ayrıca örneğin ekonomik dengenin sağlanmasına ilişkin yasalarda türk ticaret kanunu taşıt kanunu artırma eksiltme ve i̇hale kanunu ve muhasebe umumiye kanununda ve öteki yasaların bir bölümünde yapılacak değişiklikler de vergileri harçları rüsumları ve pulları artırıcı nitelikte olup ek yükümlülük getirmesi yönünden vergi yasası değerindedir bu nedenle anılan yasak belirtilen düzenlemeler için de geçerlidir hem doğrudan doğruya hem de dolaylı yollardan vergi ödevini artırana getirdiği ayrılıklar bağışıklıklar ve vergi iadeleriyle vatandaşlar arasında vergi ödeme dengesini bozan söz konusu yasa değişiklikleri böylelikle anayasanın maddesindeki eşitlik ilkesine de aykırı düşmektedir anayasanın maddesi hiç kimseye ayrı muamele yapılmayacağını ayrıcalık tanınmayacağını herkesin yasa önünde eşit sayılacağını hükme bağlamıştır oysa yetki yasasında i̇ktisadî devlet teşekkülleriyle öteki anonim şirketler gerçek ve tüzel kişiler aynı konuda ayrı ve değişik muamelelere bağlı kılınmışlardır örneğin i̇ktisadî devlet teşekkülleri sermayelerinin dörtte biri ve yedek akçelerinin tamamı ile devlet tahvili almaya zorlanmadığı halde ötekiler sermayelerinin dörtte biri ve yedek akçeleri kadar devlet tahvili almaya süresiz olarak zorlanmışlardır bu zorunluk bir yandan eşitlik ilkesini bozmakta öte yandan angarya yasağına aykırılığı oluşturmaktadır anayasanın maddesiyle kamu hizmetlerine girme hakkı tüm vatandaşlara açık tutulmuştur hizmete alınmada ödevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayırım gözetilmeyeceği kesinlikle belli edilmiştir buna karşın yetki yasası maddenin son fıkrasına aykırı olarak ikinci kısmın dördüncü bölümündeki madde kapsamına giren konularda da yasa gücünde kararname çıkarma yetkisi tanımış bulunmaktadır sonuç olarak günlü sayılı yetki yasası tümüyle anayasanın ve maddelerine aykırı olduğundan hem biçim hem de öz yönünden iptaline karar verilmesi gerekir | 1,984 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razlarin gerekçeleri̇ esas sayılı i̇tiraz başvurusunun gerekçe bölümü şöyledir sanık hakkında genelkurmay askeri savcılığının ekim gün ve esas ve karar sayılı iddianamesi ile sayılı tcknun nci maddesinde düzenlenen icbar suretiyle irtikap suçundan kamu davası açılmış olup bu suçtan mahkememizde yargılaması devam etmektedir sanık hakkında mahkememizde yargılama devam ederken askeri yargıtay daireler kurulu gün ve ek sayılı kararı ile özetle svlme g i̇ hakkında avrupa i̇nsan hakları mahkemesi tarafından verilen ve kasım tarihinde büyük daire tarafından temyiz talebinin reddedilmesi üzerine kesinleşen ocak tarihinde uyapta yayınlanan avrupa i̇nsan hakları mahkemesi nci dairesinin numaralı kararı ve tc anayasasının ve ncı maddeleri dikkate alınarak milli savunma bakanlığında veya türk silahlı kuvvetlerinde görevli sivil memurların askeri mahkemelerde yargılanmaları sonucu verilecek kararların avrupa i̇nsan hakları mahkemesince adil yargılama hakkının ihlali olarak kabul edileceği anlaşıldığından ai̇hmnin sözleşmeyi yorumlamaya yetkili tek organ olması nedeniyle sözleşmeye aykırılığını saptadığını türk yasalarının msb ve tskda görevli sivil memurların askeri mahkemelerde yargılanmalarına olanak tanıyan düzenlemelerin uygulanmaması sanığın adil yargılama hakkının ihlal edilmemesi bakımından somut olayda adliye mahkemelerinde yargılanmasının sağlanması gerektiğini belirterek başka bir suçtan yargılanan svlme ysnin anayasanın ncı maddesinin son fıkrası kapsamında uluslararası anlaşma esas alınarak yargı yerinin belirlenmesi sanığın yargılamasının adliye mahkemelerinde yapılması gerektiği yönünde mahkumiyet hükmünün görev yönünden bozulmasına karar vermiştir askeri yargıtay daireler kurulunun gün ve ek sayılı kararları ile atıfta bulunduğu avrupa i̇nsan hakları mahkemesi nci dairesinin numaralı kararı sonrasında ortaya çıkan görev hususundaki hukuksal durumun değerlendirilmesi açısından öncelikle mevcut iç hukuk mevzuatının değerlendirilmesi gerekmektedir türkiye cumhuriyeti anayasasının sayılı yasa ile değiştirilen askeri yargı başlıklı üncü maddesinde askeri yargının görev alanı askeri yargı askeri mahkemeler ve disiplin mahkemeleri tarafından yürütülür bu mahkemeler asker kişiler tarafından işlenen askeri suçlar ile bunların asker kişiler aleyhine veya askerlik hizmet ve görevleriyle ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidir devletin güvenliğine anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlara ait davalar her halde adliye mahkemelerinde görülür savaş hali haricinde asker olmayan kişiler askeri mahkemelerde yargılanamaz askeri mahkemelerin savaş halinde hangi suçlar ve hangi kişiler bakımından yetkili oldukları kuruluşları ve gerektiğinde bu mahkemelerde adli yargı hakim ve savcılarının görevlendirilmeleri kanunla düzenlenir şeklinde düzenlenmiştiresas sayısı karar sayısı sayılı yasa ile değiştirilen ve henüz anayasaya uyumla ilgili düzenlemelerin kanunlaşmaması sebebi ile sayılı kanuna yansıtılmayan anayasa hükümlerine göre savaş hali haricinde asker olmayan kişilerin askeri mahkemede yargılanması söz konusu değildir asker kişi tanımı anayasada yapılmamakla birlikte sayılı askeri mahkemeler kuruluşu ve yargılama usulü kanununun asker kişiler başlıklı uncu maddesinde bu kanunun uygulanmasında kimlerin asker kişi sayılacağı sayılı askeri ceza kanununun askeri şahıslar başlıklı üncü maddesinde de kimlerin askeri şahıs olduğu sayma yöntemi ile gösterilmiştir bu maddelerde gösterilmeyensayılmayan kişilerin sivil kişiler olarak kabul edilmesi gerektiği hususunda kuşku bulunmamaktadır öte yandan sayılı tsk i̇ç hizmet kanununun nci maddesinde asker askerlik mükellefiyeti altına giren şahıslarla erbaş ve erler özel kanunlarla silahlı kuvvetlere intisabeden ve resmi bir kıyafet taşıyan şahsa denir şeklinde tanımlanmıştır sayılı tsk i̇ç hizmet kanununun nci maddesinde belirtilen asker tanımı açısından temel kriterin özel biçime sahip ayırıcı özelliklere sahip yasalarla belirlenen rütbe işaret gibi semboller taşıyan asker kişiyi diğer kişilerden ayıran resmi bir kıyafet taşıma olduğu açıktır ascknın nci maddesinde sayılı kanun ile yapılan bu düzenlemenin değişikliğin anayasa mahkemesinin tarihli ve esas karar sayılı kararıyla anayasanın ve uncu maddelerine aykırı olmadığına karar verilmiştir milli savunma bakanlığı ile türk silahlı kuvvetleri kadro ve kuruluşunda çalışan devlet memurlarının asker kişi sıfatları tarihli ve sayılı türk silahlı kuvvetleri i̇ç hizmet kanununun inci maddesinde belirtilen yükümlülükleri ile sınırlıdır şeklinde yer alan ifadeyle türk silahlı kuvvetleri kadro ve kuruluşunda çalışan sivil personelin ascknın uygulaması anlamında asker kişi sıfatları sınırlandırılmıştır askeri yargıtay daireler kurulunun tarihli ve sayılı kararı sayılı i̇ç hizmet kanununun inci maddesi silahlı kuvvetlerde çalışan sivil memur müstahdem müteferrik müstahdem ve gündelikçi sivil personel bu kanunun askerlere tahmil ettiği sorumluluk ve hizmetlerin ifası bakımından amir vazifesi alanlar maiyetindeki bütün askeri ve sivil personele hizmetin icap ettirdiği emirleri verebilir ceza vermek salahiyetleri yoktur maiyetin cezalandırılması icabeden hallerde en yakın askeri amire müracaat edilir bütün sivil personel emrinde çalıştıkları askeri amirlere karşı ast durumunda olup bu kanunun üncü maddesinin asta tahmil ettiği vazifeleri aynen yapmaya mecburdurlar hilafına hareket edenler askerlerin tabi olduğu cezai müeyyidelere tabi olurlar aynı kanunun üncü maddesi ise ast amir ve üstüne umumi adap ve askeri usullere uygun tam bir hürmet göstermeye amirlerine mutlak surette itaate ve kanun ve nizamlarda gösterilen hallerde de üstlerine mutlak itaate mecburdur ast muayyen olan vazifeleri aldığı emri vaktinde yapar ve değiştiremez haddini aşamaz i̇cradan doğacak mesuliyetler emri verene aittir i̇taat hissini tehdit eden her türlü tezahürler sözler yazılar ve fiil ve hareketler cezai müeyyidelerle men olunur hükümlerini içermektediresas sayısı karar sayısı bu itibarla madde metinlerinden açıkça anlaşılacağı üzere türk silahlı kuvvetlerinde görevli tüm sivil personelin emrinde çalıştıkları askeri amirlere karşı ast durumunda oldukları i̇ç hizmet kanununun üncü maddesinde asta yüklenen görevleri aynen yapmaya mecbur oldukları aksine hareket edenlerin askerlerin tabi olduğu cezai müeyyidelere tabi olacakları belirtilmiştir buna göre ve yerleşmiş askeri yargıtay i̇çtihatları da nazara alındığında milli savunma bakanlığı ve türk silahlı kuvvetlerinde görevli tüm sivil personel askeri ceza kanununda yazılı amiri tehdit amire hakaret amire mukavemet amire fiilen taarruz emre itaatsizlikte ısrar gibi askeri cürümleri sayılı disiplin suç ve cezaları hakkındaki kanunda yazılı amire saygısızlık emre itaatsizlik amire bilerek doğru söylememek gibi disiplin suçlarını işleyebileceklerdir askeri yargıtay daireler kurulunun tarihli ve sayılı kararı ancak askeri yargının görev alanını kişi yönünden belirleyen ve türkiye cumhuriyeti anayasasının sayılı yasa ile değiştirilmeden önceki askeri yargı başlıklı nci maddesi ile uyumlu bulunduğu görülen sayılı kanunun d maddesinde milli savunma bakanlığı veya türk silahlı kuvvetleri kadro ve kuruluşlarında çalışan sivil personel ile askeri işyerlerinde çalışan ve i̇ş kanununa tabi bulunan işçilerde asker kişi olarak sayılmıştır dolayısıyla sayılı kanunun tanımlamasından farklı olarak esasen üniforma giymeyen ve silah taşımayan tsk bünyesindeki sivil personel hiçbir ayrım gözetilmeksizin askeri suçları ile bunların asker kişiler aleyhine veya askerlik hizmet ve görevleriyle ilgili olarak işledikleri suçları yönünden diğer asker kişiler gibi askeri mahkemelerinin yargılamasına tabi tutulmuşlardır türk silahlı kuvvetleri kadro ve kuruluşlarında çalışan sivil personel ile işçilerin yargılanmasına ilişkin yasal düzenlemeler belirlendikten sonra bu aşamada adil yargılanma hakkının ayrılmaz bir parçası olan doğal yargıç ilkesinin tanımlanması gerekmektedir davayı görecek yargıcın suçun işlenmesinden önce yasa ile belli edilmesini öngören doğal yargıç ilkesi anayasanın nci maddesinde hiç kimsenin kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamayacağı ayrıca bir kimseyi kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarma sonucunu doğuran yargı yetkisine sahip olağanüstü mercilerin kurulamayacağı şeklinde düzenlenmiştir nihayetinde dar anlamda doğal yargıç kavramı suçun işlenmesinden önce yasayla belli edilmiş yargıç diye tanımlanmakta olup askeri yargının görev alanını düzenleyen mevzuat sistematiğine bakıldığında türk silahlı kuvvetleri kadro ve kuruluşlarında çalışan sivil personel ile işçilerin yargılanmasını askeri suçları ile bunların asker kişiler aleyhine veya askerlik hizmet ve görevleriyle ilgili olarak işledikleri suçları yönünden askeri mahkemelere tabi kılan yasal düzenlemenin şeklen doğal yargıç ilkesine uygun olduğu hususunda duraksama bulunmamaktadır nitekim anayasa mahkemesi de tarihli ve esas karar sayılı kararında yargılama makamlarının suçun işlenmesinden veya çekişmenin meydana gelmesinden sonra kurulmasına veya yargıçların atanmasına engel oluşturan sanığa veya davanın yanlarına göre yargıç atanmasına olanak vermeyen doğal yargıç ilkesini dar anlamda kabul etmektediresas sayısı karar sayısı doğal yargıç ilkesinin geniş anlamda yorumlanması ve adil yargılanma ilkesinin mahkemelerin tarafsızlığı ve bağımsızlığı ilkesiyle sıkı bir ilintisinin bulunduğu açıktır anayasanın inci maddesinde yer alan usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir bunlar hakkında anayasaya aykırılık iddiası ile anayasa mahkemesine başvurulamaz usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır şeklindeki hükümle iç hukukumuzun bir parçası haline gelen ve mahkemelerce resen dikkate alınması hususunda duraksama bulunmayan avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin ai̇hs adil yargılama hakkı başlıklı ncı maddesinde her şahıs gerek medeni hak ve vecibeleriyle ilgili nizalar gerek cezai sahada kendisine karşı serdedilen bir isnadın esası hakkında karar verecek olan kanuni müstakil ve tarafsız bir mahkeme tarafından davasının makul bir süre içinde hakkaniyete uygun ve aleni surette dinlenmesini istemek hakkını haizdir hüküm aleni olarak verilir şu kadar ki demokratik bir toplulukta amme intizamının veya milli güvenliğin veya ahlakın yararına veya küçüğün menfaati veya davaya taraf olanların korunması veya adaletin selametine zarar verebileceği bazı hususi hallerde mahkemece zaruri görülecek ölçüde aleniyet davanın devamınca tamamen veya kısmen basın mensupları ve halk hakkında tahdit edilebilir bir suç ile itham edilen her şahıs suçluluğu kanunen sabit oluncaya kadar masum sayılır her sanık ezcümle şahsına tevcih edilen isnadın mahiyet ve sebebinden en kısa bir zamanda anladığı bir dille ve etraflı surette haberdar edilmek müdafaasını hazırlamak için gerekli zamana ve kolaylıklara malik olmak kendi kendini müdafaa etmek veya kendi seçeceği bir müdafii veya eğer bir müdafii tayin için mali imkanlardan mahrum bulunuyor ve adaletin selameti gerektiriyorsa mahkeme tarafından tayin edilecek bir avukatın meccani yardımından istifade etmek i̇ddia şahitlerini sorguya çekmek veya çektirmek müdafaa şahitlerinin de iddia şahitleriyle aynı şartlar altında davet edilmesini ve dinlenmesinin sağlanmasını istemek duruşmada kullanılan dili anlamadığı veya konuşamadığı takdirde bir tercümanın yardımından meccanen faydalanmak haklarına sahiptir şeklinde düzenleme yer almaktadır hemen bu bağlamda belirtmek gerekir ki avrupa i̇nsan hakları mahkemesi ai̇hm nci dairesinin i̇çen türkiye no kararıyla özetle askeri mahkemelerin yargılama yetkisinin zorunlu haller ve gerekçeler her bir vaka için somut olması dışında sivil kişilere uygulanmaması gerektiğini ve yasal dayanağının açık ve öngörülebilir olması gerektiğini somut olayda sivil bir kişi olan sanığın askeri mahkemede yargılanmasını haklı çıkaracakesas sayısı karar sayısı gerekçelerin oluşmadığı kanaatiyle ulusal yargı tarafından öngörülse bile sivil kişi olan sanığın ordu mensubu hakimler tarafından yargılanmalarından dolayı bu mahkemelerin bağımsızlığına ve tarafsızlığına dair duydukları şüphe gerekçesiyle askeri mahkemelerin sivilleri yargılama yetkilerinin ai̇hsnin inci maddesine aykırı olduğuna karar verilmiştir ai̇hsnin ncı maddesinde tanımlanan adil yargılanma hakkına altlanan kavramlar yasal bağımsız ve tarafsız bir mahkemede yargılanma makul sürede yargılanma açık aleni yargılama vicahilik masumiyet karinesi silahların eşitliği ilkesi sanık hakları şeklinde özetlenebilir ancak ai̇hmnin söz konusu kararının içeriğinde daha önceki kararlarına da atıfta bulunarak adil yargılanma hakkı kapsamında bağımsız ve tarafsız mahkeme kavramına dayandığı görülmektedir askeri yargıtay daireler kurulunun tarihli ve sayılı kararında avrupa i̇nsan hakları mahkemesi nci dairesinin i̇çen türkiye no kararı gözetilerek anayasanın inci maddesi uyarınca ai̇hsnin inci maddesi doğrultusunda sayılı kanunun d maddesinin uygulanması olanağının kalmadığı görevsizlik kararı verilmesi gerektiğinden bahisle mahkumiyet hükmünün bozulmasına karar verilmiş ise de mevzuat hükümlerinin yorumlanmasında avrupa i̇nsan hakları mahkemesi içtihatlarının yön göstericiliğinden faydanılması gerektiği izahtan vareste olmakla birlikte avrupa i̇nsan hakları mahkemesi kararlarının doğrudan iç mevzuat hükümlerini ortadan kaldırma yeteneğinin bulunmadığı anayasanın inci maddesinin bu yönde bir yorumda bulunulmasına elverişli olmadığı hususunda duraksama bulunmamalıdır zira anayasanın inci maddesinde temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır şeklinde yer verilen ifadedeki uyuşmazlığın sözleşme ile iç hukuk metinleri arasındaki somut farklılıklar olarak algılanması gerekmektedir ai̇hmnin içtihadıyla iç hukukta yer alan ve usulüne göre yürürlüğe girmiş bulunan normların ortadan kaldırılabileceğine ilişkin bir kabulün ceza yargılamasında mutlak aranması gereken yasal dayanağın açık ve öngörülebilir olması kuralına aykırılık oluşturacağı hukuk kurallarının açık veya örtülü olarak ortadan kaldırılmasına ilişkin ilkelerle de bağdaşmayacağı açıktır mevzuatın içtihat doğrultusunda yorumlanması suretiyle uygulanması olanağı bulunmadığı hallerde diğer bir deyişle ai̇hm içtihadının mevzuat değişikliğini gerekli kılması halinde meclisin içtihadın yorumuna uygun şekilde söz konusu kanun değişikliğini yapması gerekmektedir nitekim dgmlerde askeri hakimlerin bulunmasına ilişkin düzenleme de mevzuat değişikliğiyle ai̇hsnin yorumuna ai̇hm içtihadına uygun hale getirilmeye çalışılmıştır benzer yöntem üye devletlerin bir çoğu tarafından uygulanmakta esasen sistem de buna ilişkin bir mekanizmayı ai̇hsnin nci maddesi bünyesinde barındırmaktadır diğer taraftan sadece davaya özgü olarak tespit edilen aykırılığın iç hukukta yargılamanın yenilenmesi sebebi olarak kabul edilmesi suretiyle ai̇hsnin inci maddesi kapsamında ai̇hmnin kararlarına uyulması zorunluluğunun karşılanması da mevzuat değişikliği gerektiren durumlarda seri olarak ai̇hsne aykırılık oluşturan kararlar alınmasına engel olmayacağı açıktıresas sayısı karar sayısı dolayısıyla somut olayda herhangi bir yasa değişikliğine gidilmediğine göre kanımızca ai̇hm içtihadının iç hukuk normunu kendiliğinden ortadan kaldırma olanağı da bulunmadığına göre yargı olarak çözümü iç hukukumuzun mekanizmaları içinde aramak ve bulmak gerekir anayasanın nci maddesine göre uygulanmakta olan kanun hükmünün anayasa hükümlerine aykırı olduğu kanısına varıldığında anayasa mahkemesine başvurulması ve bu konuda karar verilinceye kadar da davanın geri bırakılması mümkün bulunmaktadır ai̇hmnin kararı mahkemenin bağımsızlığı ve tarafsızlığı kavramına dayanmakta olup anayasanın inci maddesinde adil yargılanma hakkına yer verilmiştir askeri yargı organlarının kuruluşunun işleyişinin askeri hakimlerin özlük işlerinin askeri savcılık görevlerini yapan askeri hakimlerin görevli bulundukları komutanlıkla ilişkilerinin mahkemelerin bağımsızlığı ve hakimlik teminatı esaslarına göre kanunla düzenleneceğine dair anayasanın inci maddesinin ai̇hsnin ncı maddesinde tanımlanan adil yargılanma hakkına altlanan mahkemenin bağımsızlığı ve tarafsızlığı kavramlarını karşıladığı ve desteklediği görülmektedir ayrıca hukuk devleti ilkesi anayasanın nci maddesinde düzenlenmiş olup ncu maddede ise eşitlik ilkesi düzenlenmiştir anayasanın eşitlik ilkesi gereği eşitlik her bakımdan aynı hukuki durumda olanlar arasında aranacak bir özellik olup farklı durumdakilere farklı kurallar uygulanması eşitliği bozmaz ise de kişilerin farklı kurallara tabi tutulmalarının haklı nedenlere dayanıyor olması gerekmektedir kişilerin farklı kurallara tabi tutulmaları haklı nedenlere dayanmıyorsa eşitlik ilkesi ihlal edilmiş olacaktır anayasa mahkemesi kararlarında eşitlik ilkesine aykırılığın hukuk devleti ilkesine de aykırılık oluşturacağı kabul edilmektedir bu anlamıyla savaş ve yakın savaş tehdidi dışında msb ve tsklerinde görev yapan ancak üniforma taşımayan sivil personel ve işçilerin diğer sivillerden ayrı bir yargılama rejimine tabi tutulmasının haklı nedenlere dayandığının kabulünü gerektirir hukuki argümanların varolmadığı da açıktır diğer taraftan objektif olarak herkes tarafından asker kişi olarak algılanan türk silahlı kuvvetleri kadro ve kuruluşlarında görevli resmi kıyafet taşıyan personelin de anayasamız ve sayılı kanunda belirtilen şekilde işlediği suçları açısından bağımsız ve tarafsız bir mahkemece yargılanmayı isteme hakkına sahip olduğunu ve bu hakka tüm makamlarca mevzuatı belirleyen ve mevzuata uygun yargılamayı yapan saygı gösterilerek hareket edilmesi gerektiğine işaret edildikten sonra türk silahlı kuvvetleri kadro ve kuruluşlarında çalışan sivil personel ile işçilerin hiçbir ayrım gözetilmeksizin sübjektif yönden bağımsız ve tarafsız olduklarında hiçbir kuşku bulunmayan fakat görünümü ve algılanması yönünden objektif olarak bağımsızlığı ve tarafsızlığı bakımından kuşku duyulabilen askeri yargıya tabi olmasının adil yargılanma hakkına altlanan mahkemenin bağımsızlığı ve tarafsızlığı kavramları bağlamında anayasa hükümlerine aykırılık oluşturduğu kanaatindeyiz bu itibarla avrupa i̇nsan hakları mahkemesinin dayanmış olduğu avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin inci maddesinde belirtilen adli yargılanma hakkı anayasanın ncı maddesinde doğrudan düzenlenmiş ve bu ilkeyi destekleyici hükümler ve hukuk sistemimizin işleyişi ve bütünlüğü açısından avrupa i̇nsan hakları mahkemesi nci dairesinin i̇çen türkiye no kararı da dikkate alınarak sayılı kanunun d maddeleri sayılı askeri ceza kanununun ncü maddesinin nci fıkrasındaki milli savunma bakanlığı ile türk silahlı kuvvetleri kadro ve kuruluşunda çalışan sivil personel ibaresi sayılı askeri ceza kanununun ncü maddesinin nci fıkrasının anayasanın ve inciesas sayısı karar sayısı maddelerine aykırılık oluşturduğu anlaşılmış ise de anayasamızın anayasaya aykırılığın diğer mahkemelerde ileri sürülmesi başlıklı nci maddesinde bir davaya bakmakta olan mahkemenin davada uygulanacak bir kanun yada kanun hükmünde kararnamenin hükümlerinin anayasaya aykırılığını ileri sürebileceğinin belirtilmesi karşısında müsnet davada uygulanacak kanun hükmünün sayılı kanunun maddesi olması sebebiyle sayılı kanunun maddesinin anayasanın ve inci maddelerine aykırılık oluşturması nedeniyle bu fıkranın iptali istemiyle tc anayasasının nci maddesi gereğince anayasa mahkemesine başvurulmasına gerekçeli kararın ve dava dosyasının onaylı suretinin anayasa mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir esas sayılı i̇tiraz başvurusunun gerekçe bölümü şöyledir sayılı askerî mahkemeler kuruluşu ve yargılama usulü kanununun asker kişiler başlıklı uncu maddesinde bu kanunun uygulanmasında kimlerin asker kişi sayılacağı sayılı askerî ceza kanununun askerî şahıslar başlıklı üncü maddesinde de kimlerin askerî şahıs olduğu sayma yöntemi ile gösterilmiş bu maddelerde gösterilmeyensayılmayan kişilerin sivil kişiler olduğu kabul edilmiştir sayılı kanunun bendine göre milli savunma bakanlığı veya türk silahlı kuvvetleri kadro ve kuruluşlarında çalışan sivil personel bu kanunun uygulanmasında asker kişi sayılırlar sayılı kanunun üncü maddesine göre milli savunma bakanlığı veya türk silahlı kuvvetleri kadro ve kuruluşlarında çalışan sivil personel bu kanunun uygulanmasında askeri şahıs olup bu şahısların asker kişi sıfatları sayılı i̇ç hizmet kanununda sayılan yükümlülükleri ile sınırlıdır tarihli ve sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasının cumhuriyetin nitelikleri başlıklı nci maddesinde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarınasaygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir hak arama hürriyeti başlıklı ncı maddesinde herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı ve davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir hiçbir mahkeme görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz tabi hâkim ilkesini somut hâle getiren kanuni hâkim güvencesi başlıklı nci maddesinde hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz bir kimseyi kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarma sonucunu doğuran yargı yetkisine sahip olağanüstü merciler kurulamazesas sayısı karar sayısı milletlerarası antlaşmaları uygun bulma başlıklı ıncı maddesinde usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası antlaşmalar kanun hükmündedir bunlar hakkında anayasaya aykırılık iddiası ile anayasa mahkemesine başvurulamaz usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası antlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası antlaşma hükümleri esas alınır mahkemelerin kuruluşu başlıklı nci maddesinde mahkemelerin kuruluşu görev ve yetkileri işleyişi ve yargılama usulleri kanunla düzenlenir askerî yargı başlıklı inci maddesinde askerî yargı askerî mahkemeler ve disiplin mahkemeleri tarafından yürütülür bu mahkemeler asker kişiler tarafından işlenen askerî suçlar ile bunların asker kişiler aleyhine veya askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidir devletin güvenliğine anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlara ait davalar her halde adliye mahkemelerinde görülür savaş hali haricinde asker olmayan kişiler askeri mahkemelerde yargılanamaz hükümlerine yer verilmiştir sayılı kanunun genel görev başlıklı uncu maddesi anayasanın inci maddesinin inci fıkrasındaki düzenlemeyi aynen içermektedir tarih ve sayılı anayasa değişikliği kanununun nci maddesi ile askeri mahal ibaresi anayasadan ve zimnen bu kanundan kaldırılmıştır barış zamanında sivil kişilerin askerî ceza kanununa tabi suçlarında yargılama merci başlıklı üncü maddesinde askerî ceza kanununun ve linci maddelerinde yazılı suçlar askerî mahkemelerin yargı yetkisine tabi olmayan sivil kişiler tarafından barış zamanında işlenirse bu kişilerin yargılanması adli yargı mahkemeleri tarafından askerî ceza kanunu hükümleri uygulanmak suretiyle yapılır hükmü yer almaktadır tarihli ve sayılı resmî gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren sayılı türk ceza kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun ncı maddesi ile sayılı cmknın üncii maddesine eklenen nci fıkra barış zamanında asker olmayan kişilerin askerî ceza kanununda veya diğer kanunlarda yer alan askerî mahkemelerin yargı yetkisine tabi bir suçu tek başına veya asker kişilerle iştirak hâlinde işlemesi durumunda asker olmayan kişilerin soruşturmaları cumhuriyet savcıları kovuşturmaları adli yargı mahkemeleri tarafından yapılır hükmünü içermektediresas sayısı karar sayısı bu düzenlemelerde de görüldüğü gibi askerî mahkemelerde askerlerin yargılanması kural asker olmayan kişilerin yargılanması ise savaş zamanına özgü olarak istisnadır sayılı askerî mahkemeler kuruluşu ve yargılama usulü kanununda değişiklik yapan sayılı kanunun genel gerekçesinde türkiye birleşmiş milletler düzeyinde insan hak ve hürriyetlerine ilişkin sözleşmeleri ve i̇nsan haklarını ve ana hürriyetleri korumaya dair sözleşmeyi avrupa i̇nsan hakları sözleşmesini kabul etmiş ve avrupa i̇nsan hakları mahkemesine bireysel başvuru hakkını tanımıştır bu sözleşmelerdeadil yargılanma hakkı ve bunun gerekleri olan suçsuzluk karinesi susma hakkı silahların eşitliği ilkeleri ve savunma hakları gibi hükümler yer almaktadır bu hükümler bugün artık türk iç hukukunun uyulması zorunlu kısımları hâline gelmiştir söz konusu sözleşme hükümleri mahkemelerimiz tarafından doğrudan uygulanmakta anayasa mahkemesince de destek norm kullanılmaktadır avrupa birliği müktesebatının üstlenilmesine i̇lişkin türkiye ulusal programında türkiye cumhuriyeti hükümetinin insan hakları demokrasi ve hukukun üstünlüğü alanlarında kaydedilecek gelişmeleri sürekli olarak izleyeceği avrupa birliği müktesebatına uyum çalışmalarını düzenli şekilde değerlendireceği ve bu çalışmaların hızlandırılması için gerekli önlemleri alacağı belirtilmiştir ulusal programda yargının işlevselliği ve verimliliği bölümünde orta vadede askeri ceza kanunu ile askerî mahkemeler kuruluşu ve yargılama usulü kanunumun gözden geçirilmesi de öngörülmüştür ayrıca ulusal programda öngörülen hedefler doğrultusunda hazırlanan tarihli ve sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasının bazı maddelerinin değiştirilmesi hakkında kanun ile anayasada yapılan bazı değişikliklerin askerî yargıya da yansıtılması gerekmektedir bu bağlamda anayasanın bazı maddelerinde yapılan savaş ve çok yakın savaş tehdidi hâllerinde bile ölüm cezasının verilmemesine dair değişikliklerin askerî yargıya yansıtılması sivillerin askerî yargıya tabi oldukları hâller incelenerek mümkün olduğu ölçüde sivillerin askerî mahkemede yargılanmalarına son verilmesi amacıyla çeşitli çalışmalar yapılmıştır bu çalışmalarda askerî yargıda karşılaşılan bazı sorunların ve yargılamanın uzamasına neden olan hâllerin giderilmesi de amaçlanmıştır gerekçelerine yer verilerek avrupa birliğine uyum sürecinde ulusal program kapsamında yapılan çalışmalarda sivillerin mümkün olduğu ölçüde askerî mahkemede yargılanmalarına son verilmesinin amaçlandığı vurgulanmıştır avrupa i̇nsan hakları mahkemesinin emsal nitelikteki tarihli ve sayılı ergintürkiye kararında ai̇hm bu yaklaşımında son on yıldır askerî mahkemelerin sivillere suçluluk isnadında bulunmalarını sınırlayan bir eğilimin mevcut olduğunu onaylayan uluslararası seviyedeki gelişmelerden destek almaktadır bu bağlamda ilgili bm alt komisyonuna sunulan adaletin askerî mahkemeler aracılığıyla uygulanması üzerine hazırlanan rapordan bahsedilmelidir raporun numaralı maddesinde askerî mahkemelerin prensip olarak sivilleri yargılama konusunda yargı yetkisi bulunmamalıdır her koşulda devlet herhangi bir nitelikteki cezai bir suçla itham edilen sivillerin sivil mahkemelerce yargılanmasını garanti etmelidir yazılıdır askerî mahkemelerin silahlı kuvvetler içerisinde düzen ve disiplini sağlama amacıyla çeşitli yasalarca kurulmuş olduğunu vurgulayan amerikan i̇nsan hakları mahkemesi de benzer bir görev üstlenmiştir bkz cantoral benavidesperu serisi no bu nedenle askerî mahkemelerin yargı yetkileri görevlerini icra ederken suç işlemiş askerî personeli kapsamalıdıresas sayısı karar sayısı askerî adaletin gücü bu tür bir durumu haklı çıkaracak zorlayıcı nedenlerin bulunmadığı ve bulunsa bile açık ve öngörülebilir yasal bir temele dayanmadığı müddetçe sivil kişileri kapsamamalıdır sözkonusu nedenlerin mevcudiyeti her bir özel davada kanıtlanmalıdır i̇ç mevzuatın in abstracto askerî mahkemelere belli suç türlerini atfetmesi yeterli değildir davaların bu tür bir tutumla in abstracto görüldüğü durumlarda ilgili sivil vatandaşların konumu sivil mahkemelerce yargılanan vatandaşların konumundan farklı olabilir askerî mahkemeler avrupa i̇nsan hakları sözleşmesi standartları ile sivil mahkemelerle aynı seviyede uyumlu olsa bile farklı niteliklerine ve mevcut olma nedenlerine bağlı olarak muamelede görülen farklılıklar mahkemeler huzurunda özellikle ceza davalarında mümkün olduğunca kaçınılması gereken eşitsizlik problemlerine yol açabilir askerî bir mahkemenin silahlı kuvvetler mensubu olmayan bir kişiyi yargılama yetkisine sahip olduğu adli bir sistemin söz konusu mahkemenin bağımsızlığını temin eden yeterli teminatlar mevcut olsa dahi mahkeme ve ceza davasındaki taraflar arasında muhafaza edilmesi gereken mesafeyi sıfıra indirgediği varsayılabilir yukarıda belirtilenlerin ve özellikle uluslararası düzeydeki durumun ışığında ai̇hm askerlik hizmeti aleyhine propaganda yapmaya ilişkin itham edilen sivil bir kişi olarak yalnızca askerî personelden oluşan bir mahkemede yargılanan başvuranın davada bir taraf olarak nitelendirilebilecek askeri hakimlerin huzuruna çıkmakta endişe duymasının anlaşılabilir olduğunu değerlendirmektedir dolayısıyla başvuran askerî mahkemenin gereksiz yere taraflı düşüncelerden etkilenebileceği konusunda haklı bir endişe duyabilir bu nedenle başvuranın söz konusu mahkemenin bağımsızlık ve tarafsızlığına ilişkin şüpheleri haklı olarak nitelendirilebilir dolayısıyla avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin ncı maddesinin inci fıkrası ihlal edilmiştir denilmiştir avrupa i̇nsan hakları mahkemesinin sivil kişi olan ve asker kişilerle müştereken işlediği askerî bir suçtan dolayı askerî mahkemelerde yargılanarak mahkûm olan başvuranlarla ilgili olarak özel ve diğerleri hakkındaki tarihli ve sayılı erükçü hakkındaki tarihli ve sayılı kararları ile de benzeri gerekçelerle avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin adil yargılanma hakkı başlığını taşıyan ncı maddesinin inci fıkrasının ihlal edildiğine karar verilmiştir bm i̇nsan hakları komitesi uluslararası medeni ve siyasi haklar sözleşmesinin üncü maddesine ilişkin tarihli genel yorumunda üye devletlere sözleşme bu kategorideki mahkemelerin kurulmasını yasaklamaz iken sözleşmede öngörülen koşullar bu mahkemelerde sivillerin yargılanmasının çok istisnai durumlarda olmasını ve maddede öngörülen tüm garantileri gerçekten sağlaması gerektiği sonucunu doğurmaktadır uyarısında bulunmuştur komite polonya hakkında hazırladığı yılındaki raporunda da komite askerî mahkemelerin sivilleri yargılama yetkisine ilişkin bilgiden endişe duymaktadır usule ilişkin son zamanlarda yapılan sınırlamalara rağmen komite bir ordu mensubu tarafından öncelikli olarak işlenen suça bir şekilde iştirak eden tüm şahısların askerî mahkeme tarafından yargılanmasının daha uygun olacağı şeklindeki gerekçeyi kabul etmemektedir i̇nsan hakları komitesinin sonuç gözlemleri polonya docccprc add temmuz sonucuna ulaşarak sivillerin asker kişilerle iştirak hâlinde işledikleri suçlara dahi askerî mahkemelerde bakılmaması gerektiğini vurgulamıştıresas sayısı karar sayısı avrupa i̇nsan hakları mahkemesi mayıs tarihli ve başvuru numaralı i̇çen türki̇ye kararı ile devlet memuru statüsünde tsk bünyesinde görev yapan personelin askeri mahkemelerde yargılanmasının ai̇hsnin nci fıkrasına aykırı olduğuna karar vermiştir yukarıdaki açıklamalar ışığında sayılı kanunun bendine göre milli savunma bakanlığı veya türk silahlı kuvvetleri kadro ve kuruluşlarında çalışan sivil personelin bu kanunun uygulanmasında asker kişi sayılmasına ilişkin hükmün anayasanın nci fıkrasında yer alan savaş hali haricinde sivillerin askeri mahkemede yargılamayacağı kuralı nci maddesindeki hukuk devleti niteliği ncu maddesindeki eşitlik ilkesi ve nci maddesindeki hiç kimsenin kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir mercide yargılanamayacağı ilkesine aykırı olduğu sonucuna ulaşılmış askeri savcılığın anayasaya aykırılık iddiası ciddi bulanarak anayasa mahkemesine başvurulması gerekmiştir | 3,898 |
esas sayısı karar sayısı davacı karayollari genel müdürlüğü tarafından davalı susi̇taş su ür ve san mamülleri̇ i̇hr ti̇c aş aleyhine açılan kamulaştırma bedel tesbiti ve tescil ilişkin davanın mahkememizde yapılan açık duruşması sırasında uygulanacak sayılı kamulaştırma kanununun ve maddelerinin tc anayasasının maddesinde düzenlenen mülkiyet hakkına ve maddesinde düzenlenen gerçek karşılıklarını ibaresine aykırı olduğu kanaatine varılmıştır şöyle ki sayılı kamulaştırma kanununun maddesinin bendi bakımından mahkememizin yukarıda belirtilen esas numarası ile görülmekte olan davada davacı idare tarafından davalıya ait i̇zmir ili kemalpaşa ilçesi yenmiş köyü parsel sayılı taşınmazın tamamı için kamulaştırma kararı alındığından bahisle kamulaştırma bedel tespiti talep edilmiştir somut olayda uygulama yeri bulan sayılı kamulaştırma kanunudur anılan kanun da kamulaştırma bedel tespit esasları madde de düzenlenmiştir buna göre taşınmazın niteliği aynı kanunun maddesine göre oluşturulacak bilirkişi kurulu ile taşınmaz başında belirlenerek arsa veya arazi oluşuna göre değer tespiti yapılacaktır taşınmazın arsa kriterlerinde olduğunun tespit edilmesi halinde aynı maddenin fıkrasına göre kamulaştırma gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre satış değeri tespit edilip kamulaştırma bedeli bu değer olacaktır ki uygulamada yargıtayın bu husustaki yerleşik içtihatları da dikkate alınıp taşınmazın gerçek değeri tespit edilmektedir bu da taşınmaz malikinin ortalama objektif şartlarda taşınmazını satışa çıkarması halinde alacağı makul bedeli karşılamaktadır aynı maddenin fıkrasında ise arazilerde taşınmaz mal veya kaynağın kamulaştırma tarihindeki mevkii ve şartlarına göre ve olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelirini tespit ederek kamulaştırma bedeli tespit edilmektedir net gelir hesabı ise uygulamada anılan hüküm gereği taşınmazın keşif sırasında kullanım biçimi dikkate alınarak il veya ilçe tarım verilerine göre taşınmazın yıllık net geliri hesaplanarak yapılmaktadır bilindiği üzere kurumlar tarafından kamulaştırma kararları genellikle tek bir parseli kapsamamakta olup birden çok parseli kapsayan yatırımlar için sözkonusu olmaktadır net gelir hesabı ile taşınmazın kamulaştırma değerinin tespiti bu durumda dikkate alındığında iki yönden mülkiyet hakkını önemli ölçüde ihlal etmektedir si arazi olarak değerlendirilen yan yana ve aynı özellikteki taşınmazlardan yıllık verim ve birim fiyatına göre hesaplama yapıldığından yıl daha çok gelir getiren ürün veren muhtesat ekili taşınmaz daha yüksek bedelle kamulaştırılırken aynı yıl verilerine göre daha az gelir getiren taşınmaz daha düşük bedelle kamulaştırılmakta yıl ekim yapılmayan taşınmazın değeri ise il ve ilçede en çok ekilen ürün gelirine göre hesaplanmaktadır bu hesaplama yöntemi ile aynı yer aynı konum ve aynı temel özellikteki iki taşınmazdan biri ile başka birşey ekili olan diğeri arasında mahkememizde görülmekte olan pek çok dosyada olduğu gibi önemli bedel farkı olabilmekte hatta sık sık olmaktadır olarak ise günümüz şatlarında taşınmazlar arazi niteliğinde olsa dahi sadece tarım amaçlı alınmamakta yatırım amaçlı da alınmaktadır mülkiyet hakkı gereği bunu engelleyen herhangi bir düzenleme düşünülemeyeceği açıktır mülkiyet edinme kapsamında dolayısıyla arsa satın alan vatandaşın hakları ile arazi satın alan vatandaş hakları arasında fark olamayacağı da açıktır kamulaştırma hem arsa hem arazi sahibi bakımından mülkiyet hakkına yasal sınırlama niteliğinde olup her iki halde de kamu yararı gereği mülkiyetin mülk sahibinin rızası dışında devlete geçmesi sözkonusudur ki bu elbette kamu yararı ve yatırımlar gereği tartışmasız olarak gereklidir ancak kamulaştırma nun maddesindeki değer hesaplama yöntemindeki farklılıkesas sayısı karar sayısı gereği taşınmazlardan biri yani arsa niteliğinde olan bakımından emsallerine göre değeri tespit edilip arsa sahibi bakımından taşınmazı serbest iradesi ile satması halinde bulunduğu yerdeki aynı özellikteki diğer taşınmazların ortalama ve objektif satış değeri ile elde edeceği bedeli alması sonucu doğarken arazi sahibi bakımından taşınmazın bulunduğu yerdeki aynı nitelikteki başka arazilerin emsal satış değerine hiç bakılmaksızın arazinin getireceği zirai gelir hesaplaması ile pek çok yerde gerçek piyasa değerinin çok altında bedel tespitlerine ulaşılabilmektedir nitekim bazı kamulaştırma dosyalarında taşınmazın malikinin satın aldığı tarihte ödediği bedelden daha düşük bedele kamulaştırma yapılması sonucu doğmaktadır bu durumun gerek anayasanın maddesinde düzenlenen mülkiyet hakkında gerekse de maddesinde düzenlenen devlet ve kamu tüzel kişileri kamu yararının gerektirdiği hallerde gerçek karşılıklarını peşin ödemek şartıyla özel mülkiyette bulunan taşınmaz malların tamamını veya bir kısmını kanunla gösterilen esas ve usullere göre kamulaştırmaya ve bunlar üzerinde idari irtifaklar kurmaya yetkilidir düzenlemesinin gerçek karşılıklarına ibaresine aykırı olduğu kanaati doğmuştur zira mülkiyet hakkı sahibinin arazi niteliğindeki taşınmazı zirai gelir elde etme amaçlı edindiği ve bu amaçla bulundurduğu varsayımı mülkiyet hakkının özüne aykırıdır arazi nitelikli taşınmazın gelir metodu ile piyasa gerçek değerine ulaşılmayıp bazı bölgeler için gerçek karşılığının çok üstünde bazı bölgeler için ise gerçek karşılığının çok altında kamulaştırma değer tespitine ulaşılmaktadır ki bu da kamulaştırma nun maddesindeki arazilerin değer tespitinin gelir metodu ile yapılmasına ilişkin düzenlemenin anılan nedenlerle anayasanın ve maddesine aykırı olduğu kanaatine varılarak anayasanın maddesine dayanılarak yüksek mahkemeye anayasaya aykırılığın ileri sürülmesi gereği doğmuştur belirtilen hususlara ilişkin aynı özellikte yan yana taşınmazların arsa ve arazi olarak değerlendirilmesi hallerinde raporlarda belirlenen değerleri ile aynı taşınmazın sinin imarlı olması halinde arsa arazi değerlendirmeleri nedeni ile farklı çıkan değerlerine ilişkin rapor örnekleri eklidir sayılı kamulaştırma kanununun maddesinin fıkrası bakımından anılan fıkra da taşınmaz malın değerinin tespitinde kamulaştırmayı gerektiren imar ve hizmet teşebbüsünün sebep olacağı değer artışları ile ilerisi için düşünülen kullanma şekillerine göre getireceği kar dikkate alınmaz hükmü düzenlenmiş olup fıkra tek başına daha önce usul yönünden reddedilen başvurumuzda belirtilen mülkiyet hakkı ve anayasanın maddesinde düzenlenen gerçek karşılıklarını ibaresine lafzı yönünden aykırı olmamakla birlikte madde bütün olarak değerlendirildiğinde aykırılık oluşturmaktadır nitekim anılan fıkra ile aynı maddenin taşınmazın değerinin taşınmazın arazi kabul edilmesi halinde hesaplamaya ilişkin fıkrası birlikte uygulanarak kamulaştırma bedel tespiti yapılmaktadır ki bu da taşınmazın arazi kabul edilmesi halinde keşif günü itibarı ile üzerinde ne ekili ise bahsi geçen fıkra gereği ürün hiçbirşey ekili değil ise il veya ilçe münavebe ürünleri üzerinden hesaplamayı gerektirmekte olup bunun sonucu yıl değerini çeşitli nedenlerle bulmayan tarım ürünü üzerinden hesaplama yapılması veya taşınmazını sene ekmemiş olan arazi malikinin taşınmazının gereçek değerinin çok altında taşınmazının kamulaştırılması sonuçlarını doğurmaktadır hatta bazen taşınmaz maliki bölgenin gelişimini dikkate alarak kendisi çiftçi olmadığı halde tamamen yatırım amaçlı taşınmaz alabilmekte bu nedenle maliğin kendisi serbest piyasa değeri üzerinden ödeme yapmakta buna karşılık taşınmazının imarsız oluşu nedeni ile kamulaştırma sırasında üzerinde ekili bulunan veya bulunmaması halinde ilçede en çok ekilen ürünün yıl kiesas sayısı karar sayısı getirisi üzerinden hesaplama ile değer biçilmesi ile karşı karşıya kalmaktadır buna karşılık objektif ve aynı nitelikteki taşınmazlara ilişkin bölgedeki emsal satışlar bire bir taşınmazın değerini yansıtmaktadır bu değer içerisinde piyasa satışında bölgenin gelişimi de değeri etkileyen faktörlerden olduğundan bu da değere yansımakla birlikte taşınmazın gerçek ederinin bulunmasını sağlamaktadır belirtilen nedenlerle taşınmazın hali hazır durumuna göre değeri tespit edilirken emsallere göre yapılan tespitte taşınmazın tüm özellikleri bedele yansırken gelir metodu ve sadece halihazır kullanım biçimine göre yapılan tespitte taşınmazın yıl ki kullanımından başka özelliği değere objektif olarak yansıyamamakta raporlarda bilirkişilerce objektif değer artış veya kapitilizasyon faizi ile piyasa değerine yaklaştırılmaya çalışıması ise çoğunlukla subjektif ve istikrarsız değerlere ulaşılması sonucunu doğurmaktadır buna karşılık emsal satışlara göre hesaplama yapıldığında aynı bölgedeki tüm taşınmazlar için birkaç emsal belirlenip bunun üzerinden hesaplama yapılmaktadır ki bu da gerçek değere ulaşılmasını mümkün kılmaktadır bu nedenlerle kamulaştırma nun maddesindeki taşınmazların değer tespitinin halihazır kullanımına göre belirleneceği şeklindeki düzenleme arsalar için yapılan belirlemede gerçek değerin tespitine emsal satışlara beklenti unsurunun yansımasının kaçınılmaz olması nedeni ile engel olmamakla birlikte araziler için gelir metoduna göre yapılan belirlemede taşınmazın gerçek değerinin saptanmasını engellediğinden anayasanın ve maddesine aykırı olduğu kanaatine varılarak anayasanın maddesine dayanılarak yüksek mahkemeye anayasaya aykırılığın ileri sürülmesi gereği doğmuştur | 1,160 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇raz başvurularinin gerekçeleri̇ esas sayılı i̇tirazın gerekçe bölümü şöyledir sayılı vergi usul kanununun sayılı bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesiyle değiştirilen fıkrasının bendinde maliye bakanının maliye bakanlığı ile bağlı kuruluşlarının merkez ve taşra teşkilatı kadrolarında çalışan memurlar ile sözleşmeli personele bağlı kuruluşların kadro karşılığı sözleşmeli personeli hariç en yüksek devlet memuru aylığının ek gösterge dahil ünü geçmemek üzere ek ödeme yaptırmaya yetkili olduğu hükme bağlanmış olup anayasa mahkemesinin tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanan tarih ve k sayılı kararı ile söz konusu maddede geçen maliye bakanlığı ile bağlı kuruluşlarının merkez ve taşra teşkilatı kadrolarında çalışan ibaresinin anayasanın maddesine aykırı olduğundan bahisle iptaline karar verilmiş ve iptal hükmünün kararın resmi gazetede yayımından yıl sonra yürürlüğe girmesine karar verilmiştir bu arada tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanan sayılı bütçe kanunlarında yer alan bazı hükümlerin i̇lgili kanun ve kanun hükmünde kararnamelere eklenmesi i̇le bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına ilişkin kanunun maddesinin fıkrası ile sayılı vergi usul kanununun ek üncü maddesinin numaralı fıkrasının bendinde yer alan maliye bakanlığı ile bağlı kuruluşlarının merkez ve taşra teşkilatı kadrolarında çalışan ibaresi maliye bakanlığı ile bağlı kuruluşlarının merkez ve taşra teşkilatında çalışan şeklinde yeniden düzenlenmiştir dava dosyasının incelenmesinden trabzon merkez anadolu teknik lisesi anadolu meslek lisesi teknik lise denizcilik anadolu meslek lisesi ve endüstri meslek lisesi döner sermaye saymanı olarak görev yapmakta olan davacı tarafından sayılı vergi usul kanununun ek maddesinin fıkrası uyarınca maliye bakanlığı personeline ödenen ek ödemeden yararlandırılması istemiyle davalı idareye başvuruda bulunduğu davalı idarenin tarih ve sayılı işlemiyle sayılı vergi usul kanununun ek üncü maddesinin numaralı fıkrasının bendinde yapılan yasal değişiklik gerekçe gösterilerek davacının talebinin reddedildiği bu işlemin iptali istemiyle görülmekte olan bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı iptal kararının gerekçesinde özetle kadroları maliye bakanlığı bünyesinde olan saymanlarla kadroları bu bakanlık bünyesinde olmamakla birlikte disiplin sicil ve yargılanmalarına karar verilme gibi personel işlemleri anılan bakanlık tarafından yürütülen saymanların yaptıkları görevlerin nitelikleri sorumlulukları personel işlemleri ve sayıştaya hesap verme konularındaki durumları aynı olduğundan aynı yasa kurallarına tabi tutulmalarının anayasanın eşitlik ilkesinin gereği olduğu vurgulanmıştır olayda sayılı bütçe kanunlarında yer alan bazı hükümlerin i̇lgili kanun ve kanun hükmünde kararnamelere eklenmesi i̇le bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına i̇lişkin kanunun maddesinin fıkrası ile yapılan düzenleme ile sayılı vergi usul kanununun ek üncü maddesinin numaralı fıkrasının bendinde yer alan maliye bakanlığı ile bağlı kuruluşlarının merkez ve taşra teşkilatı kadrolarında çalışan ibaresi maliye bakanlığı ile bağlı kuruluşlarının merkez ve taşraesas sayısı karar sayısı teşkilatında çalışan şeklinde değiştirilmiş olup yapılan bu düzenleme ile kadroları maliye bakanlığı bünyesi dışında bulunan saymanlar yeniden ek ödeme kapsamı dışında bırakılmıştır anayasanın maddesinde herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar denilmektedir bu ilke birbirleriyle aynı durumda olanlara ayrı kuralların uygulanmasını ayrıcalıklı kişi ve toplulukların yaratılmasını engellemektedir aynı durumda olanlar için farklı düzenleme eşitliğe aykırılık oluşturur anayasanın amaçladığı eşitlik mutlak ve eylemli eşitlik değil hukuksal eşitliktir aynı hukuksal durumlar aynı ayrı hukuksal durumlar ayrı kurallara bağlı tutulursa anayasanın öngördüğü eşitlik ilkesi çiğnenmiş olmaz sayılı maliye bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnamenin maddesinin bendinde genel bütçeli daireler nezdindeki merkez saymanlıkları askeri ve mülki tüm nakit saymanlıkları genel ve katma bütçeli kurum saymanlıkları kadroları bakanlıkta olan döner sermaye ve fon saymanlıklarının muhasebat genel müdürlüğüne bağlı olduğu belirtilmiştir sayılı kamu mali yönetimi ve kontrol kanununun maddesinin sayılı yasa ile değiştirilen birinci fıkrasında gelirlerin ve alacakların tahsili giderlerin hak sahiplerine ödenmesi para ve parayla ifade edilebilen değerler ile emanetlerin alınması saklanması ilgililere verilmesi gönderilmesi ve diğer tüm mali işlemlerin kayıtlarının yapılması ve raporlanması işlemlerini yürütenlerin muhasebe yetkilisi sayman olduğu belirtilmiştir sayılı sayıştay kanununun maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında hesapların saymanlar tarafından bu kanunda ve diğer kanunlarda yazılı süreler içinde tamamlanarak incelemeye hazır vaziyette bekletileceği ve sayıştayın bildireceği yere gönderilmesi gerektiği hesapların başında bulunan sonuncu sayman tarafından hazırlanacağı ve verileceği hesabın verilmesinden doğan sorumluluğun bu kişiye ait olduğu kurala bağlanmıştır yapılan bu düzenlemeler ile kadroları maliye bakanlığı bünyesinde olan saymanlarla kadroları bu bakanlık bünyesinde olmamakla birlikte disiplin sicil ve yargılanmalarına karar verilme gibi personel işlemleri anılan bakanlık tarafından yürütülen saymanların yaptıkları görevlerin nitelikleri sorumlulukları personel işlemleri ve sayıştaya hesap verme konularındaki durumları aynı olduğundan aynı yasa kurallarına tabi tutulmaları anayasanın eşitlik ilkesi gereği olup kadroları başka kurumlarda olan saymanların hukuki durumlarda herhangi bir değişiklik olmadığı anlaşıldığından yapılan düzenleme ile maliye bakanlığı personeline yapılan ek ödemeden yararlandırılmamalarnın anayasanın eşitlik ilkesine aykırılık teşkil ettiği kanaatine varılmıştır açıklanan nedenlerle sayılı vergi usul kanununun ek üncü maddesinin numaralı fıkrasının bendinde yer alan maliye bakanlığı ile bağlı kuruluşlarının merkez ve taşra teşkilatında çalışan ibaresinin bu davada uygulanacak hüküm olduğu ve anayasanın maddesine aykırı olduğu kanaatine ulaşıldığından bu hükmün iptali istemiyle anayasa mahkemesine başvurulmasına dava dosyasının tüm belgeleriyle birlikte onaylı suretinin dosya oluşturularak karar aslı ile birlikte anayasa mahkemesine gönderilmesine iş bu karar aslı ile dosya suretinin anayasa mahkemesine tebliğinden itibaren ay süre ile beklenmesine aylıkesas sayısı karar sayısı süre içerisinde karar gelmez ise davanın yürürlükteki mevzuat uyarınca çözümlenmesine tarihinde oybirliği ile karar verildi esas sayılı i̇tirazın gerekçe bölümü şöyledir dosyanın incelenmesinden milli eğitim bakanlığında görevli döner sermaye saymanlarının sayılı yasanın ek maddesi uyarınca maliye bakanlığı personeline yapılan ek ödemeden yararlandırılması istemiyle yapılan başvurunun dava konusu işlemle reddedilmesi üzerine bakılan davanın açıldığı ve davalı idarelerce verilen savunmalarda dava konusu işlemin dayanağı olarak sayılı yasanın maddesinin fıkrası hükmü ile sayılı yasanın ek maddesinin fıkrasının bendinde yapılan değişikliğin gösterildiği anlaşılmaktadır kadrosu maliye bakanlığında bulunmayan ve sayılı yasada sayılı yasa ile yapılan değişiklikten önceki ek maddesi hükmü uyarınca maliye bakanlığı personeline ödenmekte olan ek ödemenin yararlandırılan döner sermaye saymanları sayılı yasa ile ek ödeme kapsamı dışında bırakılmış anılan yasa hükmünün anayasa mahkemesince iptali üzerine tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanan sayılı yasa ile paralel yönde bir düzenleme getirilmiş bulunmaktadır anayasanın maddesinde herkesin dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşit olduğu vurgulanmıştır eşitlik ilkesi ile birbirleriyle aynı durumda olanlara aynı kuralların uygulanmasının sağlanması amaçlanmıştır bu itibarla aynı hukuksal durumda olanlar için yapılan farklı düzenlemeler anayasanın eşitlik ilkesine aykırılık oluşturmaktadır sayılı maliye bakanlığının teşkilat ve görevleri hakkında kanun hükmünde kararnamenin maddesinin bendinde genel bütçeli daireler nezdindeki merkez saymanlıkları askeri ve mülki tüm nakit saymanlıkları genel ve katma bütçeli kurum saymanlıkları kadroları bakanlıkta olan döner sermaye ve fon saymanlıklarının muhasebat genel müdürlüğüne bağlı olduğu belirtilmiştir bu durumda kadroları kendi kurumlarında bulunmakla birlikte döner sermaye saymanlığına maliye bakanlığınca atanan ve sicil terfi izin gibi özlük işleri aynı bakanlıkça yapılan her mali yıl ya da hesap dönemi sonunda sayıştaya hesap veren ve kusursuz sorumluluk esasına göre sorumlu olan kadrosu maliye bakanlığında bulunan döner sermaye saymanları gibi aynı unvan görev yetki ve sorumluluklara sahip olan döner sermaye saymanlarının sayılı yasanın ek maddesinin fıkrasının bendinde sayılı yasanın maddesinin fıkrası ile yapılan değişiklikle sadece kadro ölçütünden hareketle aynı yerde görev yapan kadrosu maliye bakanlığında olan döner sermaye saymanlarına yapılan ek ödemeden yararlandırılmamalarının anayasanın maddesindeki eşitlik ilkesine aykırı olduğu sonucuna ulaşılmıştır açıklanan nedenlerle sayılı bütçe kanunlarında yer alan bazı hükümlerin i̇lgili kanun ve kanun hükmünde kararnamelere eklenmesi ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına i̇lişkin kanunun sayılı vergi usul kanununun ek maddesinin fıkrası bendini değiştiren maddesinin fıkrasındaki maliye bakanlığı ile bağlı kuruluşlarının merkez ve taşra teşkilatında çalışan ibaresinin anayasanın maddesine aykırı olduğu kanısına varıldığından anılan madde hükmünde geçen söz konusu ibarenin iptali istemiyle anayasa mahkemesine başvurulmasına dava dosyasının esastanesas sayısı karar sayısı görüşülmesinin anayasa mahkemesince bu konuda bir karar verilinceye kadar bekletilmesine tarihinde oy birliğiyle karar verildi | 1,256 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir davacılar vekili tarafından havale tarihi ile mahkememize verilen dilekçede dava dosyasında yürürlük tarihi olarak uygulanan sayılı yasanın maddesinin anayasaya aykırılığı nedeni ile iptali amacı ile dosyanın anayasa mahkemesine gönderilmesi talep edilmiş gösterilen sebepler karşısında mahkememizce iddianın ciddi olduğu kanısına varılmış bu bağlamda mahkememizce verilen kararın bozma gerekçesi yapılan sayılı kanunun maddesi ile yasanın yürürlük tarihi yayın tarihinden geriye doğru yürütülmüş olup bu durum hukukun genel ilkelerine bağlılık kurallarına aykırı düşmektedir anayasamızda hukukun genel ilkelerinden doğrudan doğruya söz edilmemiş ancak maddede bu ilkelerin hakim tarafından bir hukuk kaynağı olarak kullanılabileceği bildirilmiştir bunun dışında anayasa mahkemesince verilen kararlarda da genel hukuk ilkelerine örnek olarak kanunların geriye yürümezliği kazanılmış haklara saygı ahde vefa ve iyi niyet gösterildiği doktrinde de kanunların geriye yürümezliği kuralının temel kural olarak ele alındığı belirtilmiştir bu şekilde geçmişe etkili olarak çıkartılan kanun sosyal güvenlik alanını da ilgilendirmektedir anayasanın herkes sosyal güvenlik hakkına sahiptir kuralı sosyal hukuk devleti ilkesi anayasanın suç ve cezalara ilişkin maddesi yorumu karşısında anayasanın maddesi ve sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkındaki kanunun maddesi uyarınca sayılı kanunun maddesinin anayasanın maddelerine aykırılığı nedeni ile iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasına verilecek karara kadar davanın geri bırakılmasına karar verildi | 203 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir sanık per nihat yalçinın nci i̇ç güvenlik alay komutanlığı disiplin mahkemesinin gün ve esas ve karar sayılı kararı ile tarihleri arasında izin tecavüzü suçunu işlediği sabit görülerek eylemine uyan sayılı kanunun nci maddesi uyarınca gün oda hapsi cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş taraflarca kanuni süre içinde itiraz edilmeyen karar tarihinde kesinleşmiş ve sanığın cezası tarihleri arasında infaz edilmiştir milli savunma bakanı gün ve mi̇y asadli̇şl raptetş sayılı yazısı ile yazılı emir yolu ile bozma isteminde bulunarak hükümlünün tarihinde gün yol süresi ile birlikte gün süre ile kanuni izne gönderildiği izine ayrıldığı saat belli olmadığından izninin ertesi günün saatinden başlatılması gerektiği izninin tarihinde saat da sona erdiği bu durumda tarihinde birliğine katılması gerekirken tarihinde elazığ ktmklığına katıldığı bu suretle ascknun maddesinde tanımlanan izin tecavüzü suçunu işlediği bu suçtan yargılama yapma görevi askeri mahkemelere ait olduğundan disiplin mahkemesince görevsizlik kararı verilerek dava dosyasının görevli ve yetkili nci kolordu komutanlığı askeri mahkemesine gönderilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmasının kanuna aykırılık oluşturduğu ileri sürülerek hükmün bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir askeri yargıtay ncü dairesinin gün ve esas ve karar sayılı ilamı ile nci i̇ç güvenlik alay komutanlığı disiplin mahkemesinin gün ve esas ve karar sayılı mahkumiyet hükmünün bozulmasına ve dava dosyasının görevli ve yetkili nci korklığı asmahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda askeri savcı sayılı disiplin mahkemeleri kanununun ncü maddesi bu halde yeniden yapılacak inceleme ve kovuşturma sonucuna göre gereken karar verilir disiplin mahkemesi tarafından verilen ve yerine getirilen cezalar yeniden verilecek cezadan indirilir şeklindeki cümlesinin anayasaya aykırı olduğu iddiasında bulunmuş ve bu iddia mahkememizce ciddi görülmüştür yazılı emir hakimler ve mahkemeler tarafından verilen ve yargıtay incelemesinden geçmeksizin kesinleşen kararlara karşı kabul edilen ve bu kararların yargıtay tarafından denetlenmesini sağlayan bir kanun yoludur askeri mahkemeler kuruluşu ve yargılama usulü kanunu md ceza muhakemeleri usulü kanunu md olağanüstü temyizde denilen yazılı emir kesin kararlara karşı başvurulan bir yol olduğundan olağanüstü bir kanun yoludur kanun yazılı emir yoluna gitme sebeplerini bir bir göstermemiş sadece kanuna muhalefet edildiği hallerde bu yola gidilebileceğini öngörmüştür buradaki kanuna muhalefet hukuka aykırılık olarak anlaşılmalıdır dolayısıyla yazılı emir yoluna gitme sebepleri bozma sebebi olan hukuka aykırılıklardır bunlar maddi hukuka aykırılık veya muhakeme hukukuna aykırılık şeklinde ortaya çıkabilir askeri mahkemeler kuruluşu ve yargılama usulü kanununun ncü ve ceza muhakemeleri usulü kanununun ncü maddelerinde mahkemenin davanın esasını çözümleyecek şekilde verdiği hükümlerin yazılı emir yolu ile bozulmasının ilgili kimselerin aleyhine etki yapmayacağı açıkça belirtilmiştir yazılı emir yolunun amacı kesinleşenesas sayısı karar sayısı kararlardaki hukuka aykırılıkları gidermek ve kanunların ülke içinde eşit bir şekilde uygulanmasını sağlamak olmakla birlikte bu yola kesin hükmün otoritesini sarsan bir etkiye sahip olduğundan ancak sanık lehine sonuç doğurmaması şartıyla başvurabilmektedir anayasamızın askeri yargıyı düzenleyen nci maddesinde askeri yargı askeri mahkemeler ve disiplin mahkemeleri tarafından yürütülür denilmektedir bu madde askeri yargı yerleri askeri mahkemeler ve disiplin mahkemeleri olarak göstermiş özellikle disiplin suçlarına bakan ve disiplin cezalarını uygulayan yargı yerine de disiplin mahkemesi demiştir anayasa mahkemesinin gün ve kararı ile gün ve sayılı kararlarında da belirtildiği üzere bir askeri yargı organı olan disiplin mahkemeleri mahkeme niteliğini haizdir askeri mahkemeler kuruluşu ve yargılama usulü kanununun ncü ve ceza muhakemeleri usulü kanununun ncü maddelerinde belirtildiği üzere uyuşmazlığın esasını çözen mahkeme kararlarının bozulması ilgililerin aleyhine sonuç doğurmaz çünkü bu yol kanun yararına kabul edilmiştir ve imkan olursa sanık da yararlandırılmaktadır sanık aleyhine sonuç doğurması bu amaca da ters düşmektedir cmuk ve asyukta yazılı emir müessesesi bu şekilde düzenlenmekle birlikte sayılı disiplin mahkemesi kanunun yazılı emir başlığını taşıyan ncü maddesi bu hususta yazılı emir ile ilgili askeri mahkemeler kuruluşu ve yargılama usulü kanunundaki hükümler uygulanır şu kadarki askeri yargıtay işin disiplin mahkemesinin görevini aştığı sonucuna varırsa hükmü bozar dava dosyasının yetkili ve görevli mercie gönderilmesine karar verir bu halde yeniden yapılacak inceleme ve kovuşturma sonucuna göre gereken karar verilir disiplin mahkemesi tarafından verilen ve yerine getirilen cezalar yeniden verilecek cezadan indirilir hükmünü içermektedir bu durumda mahkememizin itiraz edilmeksizin cezası kesinleşmiş ve infazı yapılmış olmasına rağmen yeniden yargılama yaparak sanığın mahkumiyetine karar vermesi halinde hükmolunan cezadan indirim yapması gerekmektedir sayılı disiplin mahkemeleri kanununun nci maddesinde düzenlenen kısa süreli kaçma suçunun cezası günden aya kadar oda hapsi ve izin süresini geçirme suçunun ise günden aya kadar oda veya göz hapsidir oysa ki sanığın eyleminin sübutu halinde tayin olunacak cezayı belirtir ascknun ncı maddesi yıldan yıla kadar hapis cezasını öngörmüş somut olaydaki gibi kaçakların hafta içerisinde kendiliğinden geri gelmesi halinde ascknun ncü maddesi verilecek cezanın yarısına kadar indirileceğini belirtmiştir bu halde ascknun maddesinin sanığın aleyhine olduğu açıktır bu nedenle yazılı emir yoluna gidilse dahi sayılı disiplin mahkemeleri kanununun ncü maddesinde belirtildiği gibi verilecek cezadan mahsup yapılması yerine taraflarca kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleşmiş hüküm de göz önünde bulundurularak kazanılmış hak ilkesinin gözetilmesi gerekmektedir aynı fiil ile işlenen daha ağır suçtan dolayı kovuşturma ve yargılama yapılabilsin diye hafif suçtan verilmiş mahkumiyet kararını ortadan kaldırmak için bu yola gidilmesi ne bis in idem ilkesinin inkarı anlamına da gelmektedir hukuk sistemimiz içerisinde disiplin mahkemesi kararları da uyuşmazlığın esasını çözen mahkeme kararı niteliğinde olduğundan yazılı emir yoluna ancak sanık aleyhine sonuç doğurmadığı hallerde başvurulabilmelidir sayılı disiplin mahkemeleri kanununun ncü maddesi bu hususta yazılı emir ile ilgili askeri mahkemeler kuruluşu ve yargılama usulü kanunundaki hükümler uygulanır hükmünü içermekle birlikte maddenin devamında yazılı emir müessesesinin düzenlenme amacına aykırı şekilde genel hukuk prensiplerinden ve bu doğrultudaki cmuk ve asyuk sisteminden ayrılarak disiplin mahkemelerince verilmiş kararlara karşı yazılı emir yoluna gidilmesi halinde bu durumun aleyhe sonuç doğurabileceğini kabul etmiştiresas sayısı karar sayısı bireylerin devlete ve hukuk düzenine güven duymaları esastır disiplin mahkemeleri kanunun mevcut düzenlemesi hakkında dava açılıp yargılanmış ve cezası infaz edilmiş bireyi sürekli yargılama tehdidi altında tutmaktadır bu nedenle sayılı disiplin mahkemeleri kanununun ncü maddesinin bu halde yeniden yapılacak inceleme ve kovuşturma sonucuna göre gereken karar verilir disiplin mahkemesi tarafından verilen ve yerine getirilen cezalar yeniden verilecek cezadan indirilir şeklindeki düzenlemesinin anayasanın nci maddesinde belirtilen ve cumhuriyetin nitelikleri arasında sayılan hukuk devleti ilkesine aykırı olması ciheti ile iptaline karar verilmesi arz ve talep olunur | 983 |
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğünün durdurulmasi i̇stemleri̇ni̇n gerekçesi̇ i̇ptal ve yürürlüğün durdurulması istemlerini içeren günlü dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir yasanın nci maddesi anayasanın ve maddelerine aykırıdır madde özerk bir düzenleme kurumunu öngörmektedir literatürde bağımsız idari otoriteler olarak adlandırılan bu kurumların özerkliği benimsendikten sonra yapı ona göre oluşturulmalıdır özerklik kategorisi atamada görev yürütümünde ve denetimde yürütme organından bağımsız olmayı zorunlu kılar hukuk devleti ilkesi benimsenen yapıların bilimsel kriterlerini taşıması zorunluluğunu içeren bir temel norm oluşturur anymad ayrıca özerklik önerisi anymad niteliğe göre yapılanmayı zorunlu kılan ve hükümeti bağlayan bir açıklamadır anymad madde bu kurumu oluşumu işleyişi ve denetimi ile bakanlar kurulunun hakimiyet alanına almıştır ayrıca bu tür bir yapılanma hükümet yoluyla müdahaleci bir ekonomiye vücut vereceğinden anayasanın hükmüyle de çatışmaktadır yasanın üncü maddesinin l bendi anayasanın ve hükümlerine aykırıdır kurumkurul bu bent çerçevesinde bütün piyasa aktörlerinden her türlü gizlileri dahil bilgileri istemek yetkisi ile donatılmıştır piyasanın bir üst kurumu da olsa girişim özgürlüğü rekabet ve serbest piyasa ilkeleri ve sır kavramı yok sayılarak polisiye yetkilerin tanınması anayasaya aykırıdır anymad yasanın üncü maddesinin inci ve nci fıkra hükümleri anayasanın inci ve uncu maddelerine aykırıdır yasa kurul başkan ve üyelerinin aylık net ücretleri en yüksek devlet memurunun her türlü ödemeler dahil aylık net ücretinin iki katını geçmemek üzere bakanın teklifi üzerine bakanlar kurulu tarafından tesbit edilir kurum personelinin ücret ve diğer mali hakları bakanlar kurulunca belirlenecek esaslar çerçevesinde kurulca tespit olunur biçimde hükümleri ihtiva etmektedir yasa ile düzenlenen bağımsız idari otorite nihayet bir kamu kuruluşudur burada görev yapan üyeler ve personel birer kamu görevlisidir bu alanda gerek görev tarifleri ve gerekse maaşlar dahil haklar reji̇mi̇ tüm unsurlari i̇le yasama organi tarafindan beli̇rleni̇r anymad bu yetki devredilemez anymad yürütme organı bu konuda istisnai bir yetki de almamıştır anymad başkan ve üyelerin hak rejimini geniş çerçeve içinde bakanlar kurulunun belirlemesi personelin haklarını ise bakanlar kurulu yönergesi içinde kurulca tayini açık bir anayasa aşımıdır ayrıca kurul üyelerine tanınan maaş miktarının tavan limitlerini kamu görevlilerinin üstüne çıkaran yasama anlayışı hukuk ve eşitlik çizgisinden imtiyazlı grup yaratma patalojisine kaymayı anlatır anymad yasanın ncı maddesi anayasanın hükümlerine aykırıdıresas sayısı karar sayısı madde üretilen tütünlerin alım satımından ticaretine kadar uzanan süreçte yürürlükteki yapıdan yeni bir yapıya geçmeyi amaçlamaktadır yasanın kimilerine göre reform kimilerine göre tasfiye ve tekelci egemenlik biçiminde nitelendirilen omurga hüküm bu maddedir anayasa mahkememizin görev alanı dışında kalan yerindelik sorunu layıhamızın giriş bölümünde ortaya konmuştur oradaki veriler anayasaya aykırılık çözümlemesinde yardımcı işlev görürler layıhamızın bu bölümünde sözü geçen tahlillere yardımcı işlev ölçüsünde atıfta bulunuyoruz i̇mdi tütünlerin alımsatımı mamüllerin üretimi ve tabi tutulan ticari rejim alanında maddenin getirdiği sıkı kayıt ve müdahale rejimi girişim özgürlüğünün ölçüsüz ve üretenler aleyhine sınırlandırılması anlamını taşımaktadır yabancı piyasa yapıcılarına ve tekellere kolaylık sağlanmaktadır anadolu tütün üreticisini tasfiye amacı yasa tasarımı ile tahakkuk ettirilmektedir sosyal refah devleti anymad girişim özgürlüğü anymad ve bu alanın kayıtlanması anymad anayasa ölçüleri aşılarak yapılmaktadır anymad sözleşme esasına bağlanmamış açık artırma yönteminin uygulandığı tütün üreticisi bu seçenekte alıcının bulunmaması halinde ne yapacaktır tütüncü bir yılını umudunu sosyal güvenliğini yakacak mıdır anayasadaki sosyal devlet ve refah tarifleri anymad üreticiye uzanması gereken devlet desteği anymad ve regülasyon görevi birer retorik midir madde bir bütün olarak sosyal devlet ilkesinden yasamanın kaçışına tipik bir örnektir cumhurbaşkanımızın gönderme tezkeresinde ve yüksek mahkememizin kimi içtihatlarında vurgulandığı üzere sosyal devlet ilkesi sosyal sorunlar ve huzursuzlukların yaşanmaması için yerli̇ tütün üreti̇ci̇leri̇ni̇n geçimlerini tütün tarımıyla sağlayan ailelerin gelir kayıplarının hangi yöntemle giderileceğinin ve tütün üretiminin nasıl sürdürüleceğinin yasada gereği gibi düzenlenmesini zorunlu kılmaktadır devlet plan belgelerinde tarımın yurt düzeyinde dengeli ve uyumlu gelişmesi amacını gözetecek tekelleşmeyi ve kartelleşmeyi önleyecek önlemleri anymad alacaktır türk tütün üreticisi anayasamızın bu maddelerinin korunmasından mahrum kılınmaktadır yasanın maddesi bu bapta ancak siyasi vaad ölçüsünde kapalı tanımlanmamış belki de hukukî olmaktan çok uygulanması imkansız edebi bir metin niteliğindedir kanunun ve hükmü anayasanın hükmüne aykırıdır kanunun ve hükümleri şöyledir madde a kurulun çalışma usul ve esasları kurul üyeleri kurul personeli ile bunların yakınlarının yapamayacakları işler kurumun hizmet birimleri ile bunların görev ve sorumlulukları kadro unvanları sayıları ve kurum personelinin emeklilik statülerinin belirtilmesi açısından durumu kurulun önerisi üzerine bakanlar kurulu tarafından çıkarılacak yönetmeliklerle gerek kurul üyelerinin ve gerekse personel ile bunların yakınlarının yapamayacakları işler bağdaşmazlıklar görev ve sorumlulukları ile diğer hususlar bakanlar kuruluesas sayısı karar sayısı yönetmeliği ile belirlenecektir oysa bu hususlar ancak yasa ile düzenlenebilecek hususlardır yasama yetkisinin devri anayasal rejimle bağdaşmaz hükmün iptali gerekir anymad yasanın geçici inci maddesinin b bendi hükmü anayasanın ve hükümlerine aykırıdır tütün destekleme alımları avrupa birliği ülkelerinde dahi uygulanan sosyo ekonomik bir tedbirdir ekim alanlarının ikame edilemez niteliği nüfus kapasitesi ve sosyal derinlik gözetildiğinde türk tütün çiftçisini bu önlemlerden yoksun kılmayı meşrulaştıracak bir gerekçe düşünülemez yasa mevcut şekliyle temellendirilen bu anlayış karşısında anayasanın ve hükümleriyle bağdaştırılamaz anayasal çerçeveyle kayıtlı yasama destek rejimini belli süre sonra sona erdiren muvakkat maddeye geçit vermemeliydi teknik olarak ifade edelim ki bu maddenin b bendinin birinci fıkrasının birinci cümlesi olan ve müteakip yıllar tütün tarımı için destekleme alımı yapılamaz yollu hükmünün aynı fıkrada yeralan ikinci cümledeki ve yılı ürünü ibaresinin yine ve son fıkra hükümlerinin iptali gerekir yürürlüğü durdurma i̇steği̇ yasayı ayakta tutan büyük bir sosyal kesimin özellikle tütün üreticilerinin hukukunu etkileyen temel omurga hüküm yasanın ncı maddesidir kısa sayılmayacak bir sureyi kapsayan geçiş rejiminin işlem ve uygulamalarına girilmek üzeredir yüksek mahkemenin tesis edebileceği hükmün bir infaz imkansızlığı ile karşılaşmaması hukuku zedelenenlerin telafisi imkansız veya zor zararlara daha fazla düçarının önlenmesi bakımından bir içtihat kurumu olan yürürlüğü durdurma kararının verilmesi gerektiğini düşünmekteyiz olayımızda yürürlüğü durdurmanın zorunlu koşulları oluşmuştur yasanın tümünün iptaline yönelik bir talep ve davamız yoktur davamız bu dilekçemizin talep sonuç bölümündeki madde ve ibarelerin iptali ve yürürlüğün durdurulmasından ibarettir tarih ve sayılı kurumsal kanunun hükmünün uygulanması talebimizin kapsamında olmayıp bu kuralın doğrudan uygulanması hususu yüksek mahkemenin takdirlerindedir talep sonuç yasanın nci maddesinin tamamının üncü maddesinin l bendinin üncü maddesinin ve nolu fıkraların ncı maddesinin tamamının uncu maddesinin ve nolu bentlerinin geçici inci maddesinin bendinin layihamızın ilgili bölümünde belirtildiği üzere birinci fıkrasının birinci cümlesi olan ve müteakip yıllar tütün ürünü için destekleme alımı yapılamaz yollu hükmünün aynı fıkrada yeralan ikinci cümledeki ve yılı ürünü ibaresinin yine ve son fıkra hükümlerinin iptaline yasanın ncı maddesinin yürürlüğünün durdurulmasına yüksek mahkemece karar verilmesi hususu takdirlerine arz ve talep olunuresas sayısı karar sayısı | 1,019 |
esas sayısı karar sayısı davacı vekili havale tarihli dilekçesi ile müvekkilden haksız olarak tahsil edildiği gerekçesiyle taraflarınca vekâleten davalı aydem elek dağıtım perakende satış aş ve tedaş şirketine karşı kayıpkaçak bedellerinin iadesine yönelik istirdat davası açıldığını ancak uyuşmazlık konusunda uygulanacak hukuk kuralları tarihli resmi gazetede yayımlanan sayılı elektrik piyasası kanununun muhtelif maddelerinde değişiklik ve bu kanuna eklemeler getiren sayılı elektrik piyasası kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun ile birlikte değişiklik gösterdiğini sayılı kanun ve mgeçici madde anayasaya aykırı olduğunu zira ile yargı makamının hukukilik denetimi yolu kapatıldığını yerindelik denetimi yapılmasına imkân tanınmadığını ancak yargı organının yerindelik denetimi yapmasının fonksiyon gaspı olacağını anayasa mle göre yargı yetkisi idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlı olup hiçbir surette yerindelik denetimi şeklinde kullanılamaz yürütme görevinin kanunlarda gösterilen şekil ve esaslara uygun olarak yerine getirilmesini kısıtlayacak idari eylem ve işlem niteliğinde veya takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı verilemez hükmünün bulunduğunu kanunun maddesi ile yürürlüğe giren ve geriye dönük olarak açılan icra takiplerini davaları ve başvurulan olumsuz etkilemesi amaçlanan geçici maddede aleyhe geriye yürümezlik kuralını ihlal ettiği için hukuka ve anayasaya aykırı görülebileceğini hukuki öngörülebilirlik ve bilinirlik gereğince yasal yola başvuran ve hakkını mahkemede arayan tüketicinin kanunun olumsuz etkisinin geriye dönük tatbiki ile hak arama hürriyetine ciddi şekilde kısıtlama getirildiğini enerji dağıtım şirketlerinin kendisinden yaptığı haksız tahsilatları faizi ile iade alabilmesinin önünün kapatıldığını bu kısıtlamanın hem sayılı kanununun maddesinde ve hem de geriye dönük olarak bu madde ile sayılı kanunun maddesine eklenen hükmün uygulanacağını öngören maddede net olarak kendisini gösterdiğini sayılı kanunun maddesine fıkra olarak eklenen hükümde yer alan mahkemelerin yetkisi bu bedellerin kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır ibaresinin yargı yetkisine kısıtlama getirdiğini ve tüketicinin haklarını kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya kalmasına yol açtığını anayasa mnın güvencesi altında olan hak arama hürriyeti de sayılı kanunun ve maddeleri ile engellendiğini bu durumun hukuk devleti ilkesini güvence altına alan anayasa ve hak arama hürriyetini koruyan anayasa mre aykırı olduğunu ayrıca yargı yetkisinin bu şekilde kısıtlanmasının kuvvetler ayrılığı ilkesine de haksız bir müdahale niteliği taşıdığını bir anlamda yargı yetkisi başlıklı anayasa me aykırılığı gündeme getirdiğini bu nedenlerle tarihli resmi gazetede yayımlanan sayılı elektrik piyasası kanununun muhtelif maddelerinde değişiklik ve bu kanuna eklemeler getiren sayılı elektrik piyasası kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun ve maddeleri anayasa ve maddelerine açıkça ay kın olduğundan anayasaya olduğundan anayasaya aykırılık iddialarının değerlendirilmesi için dosyanın anayasa mahkemesine gönderilmesini ve davanın geriye bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir anayasa mahkemesi başkanlığının esas sayısı karar sayısı karar günü olan kararında da belirtildiği üzere kişilere hukuk güvenliğinin sağlanması anayasalın maddesinde belirtilen hukuk devletinin ön koşullarındandır hukuk devleti hukuk normlarının öngörülebilir olmasını bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerektirir hukuk güvenliğinin sağlanması bu doğrultuda yasaların geleceğe yönelik öngörülebilir belirlemeler yapılabilmesine olanak verecek kurallar içermesini gerekli kılar geriye dönük düzenlemelerle kişilerin haklarının hukuki istikrar ve güvenlik ilkesi gözetilmeden kısıtlanması hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmazesas sayısı karar sayısı hukuk devletinin gereği olan hukuk güvenliğini sağlama yükümlülüğü kural olarak yasaların geriye yürütülme meşini gerekli kılar yasaların geriye yürümezliği ilkesi uyarınca yasalar kamu yararı ve kamu düzeninin gerektirdiği kazanılmış hakların korunması mali haklarda iyileştirme gibi kimi ayrıksı durumlar dışında ilke olarak yürürlük tarihlerinden sonraki olay işlem ve eylemlere uygulanmak üzere çıkarılırlar yürürlüğe giren yasaların geçmişe ve kesin nitelik kazanmış hukuksal durumlara etkili olmaması hukuklu genel ilkelerindendir öte yandan hukuk devletinin hukuk güvenliği ilkesi belirliliği de gerektirir belirlilik ilkesi yükümlülüğün hem kişiler hem de idare yönünden belli ve kesin olmasını yasa kuralının ilgili kişilerin mevcut şartlar altında belirli bir işlemin ne tür sonuçlar doğurabileceğini makul bir düzeyde öngörmelerini mümkün kılacak şekilde düzenlenmesini gerekli kılar davacı vekilinin ileri sürdüğü anayasaya aykırılık iddiası kanunun maddesi ile yürürlüğe giren ve geriye dönük olarak açılan icra takiplerini davaları ve başvuruları etkilemesi amaçlanan geçici madde aleyhe geriye yürümezlik evrensel hukuk genel kuralini ihlal ettiği için anayasaya aykırı olduğu anayasasının türkiye cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğunu düzenleyen maddesine sosyal hukuk devleti olduğunu düzenleyen maddesine yargı yetkisinin türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanıldığını düzenleyen maddesine hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanı nam ayacağı ve devlet organları ve idare makamlarının bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorunda olduğunu düzenleyen maddesine kanunların anayasaya aykırı olamayacağına ilişkin maddesine herkesin meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu ve hiçbir mahkemenin görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamayacağını düzenleyen maddesine anayasa ile tanınmış hak ve hürriyetleri ihlal edilen herkesin yetkili makama geciktirilmeden başvurma imkanının sağlanmasını isteme hakkına sahip olduğunu düzenleyen maddesine aykırı olduğu kanısına varıldığından aşağıdaki hükmün tesisi gerekmiştir ara karar yukarıda açıklanan nedenlerle tarihli resmi gazetede yayımlanan sayılı elektrik piyasası kanununun muhtelif maddelerinde değişiklik ve bu kanuna eklemeler getiren sayılı elektrik piyasası kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun ve maddelerinin türkiye cumhuriyet anayasasının ve maddelerine aykırıesas sayısı karar sayısı olduğu iddiasının ciddi olduğu kanaatine varılmakla sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkındaki kanunun maddesi gereğince mahkememiz dosyadaki belgelerin onaylı birer örneği çıkartılarak sayılı kanunun ve maddesinin anayasaya aykırı olduğu kanaatiyle iptal davası başvurusu olarak anayasa mahkemesi genel sekreterliğine gönderi̇lmesi̇ne türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesi ve sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkındaki kanunun maddesi uyarınca başvurunun sonuçlanmasının bekletici mesele yapılmasına sayılı yasanın maddesi gereğince aylık azami süre gözetilerek anayasa mahkemesinin bu konuda bir karar vermesinin beklenilmesine bu süre içerisinde ve sonunda anayasa mahkemesince bir karar verilmez ise türkiye cumhuriyeti anayasasının ve sayılı yasanın maddesi gereğince yürürlükteki mevzuat hükümlerine göre değerlendirme yapılmasına karar verildi | 912 |
esas sayısı karar sayısı sayılı olağanüstü hal kapsamında bazı düzenlemeler yapılması hakkında kanun hükmünde kararnamenin değiştirilerek kabul edilmesine dair kanunun maddesinin anayasaya aykırılığı sayılı kanunun nci maddesi ile sayılı belediye kanunun diğer kuruluşlarla ilişkiler başlıklı nci maddesine eklenen fıkra afet kitlesel göç ve teröre maruz kalan yerleşim birimlerinin belediyeleri ile bu kanunun inci maddesinin ikinci fıkrası gereğince belediye başkanı veya başkan vekili görevlendirilen belediyelerde vali veya belediye başkanı aksayan belediye hizmetinin başka bir belediye tarafından yerine getirilmesini talep edebilir yardım istenilen belediye meclis kararına gerek olmaksızın i̇çişleri bakanının izniyle bu talebi yerine getirebilir şeklindedir bilindiği üzere anayasanın mahalli idareler başlıklı nci maddesinin ve nci fıkralarına göre mahalli idareler il belediye veya köy halkının mahalli müşterek ihtiyaçlarını karşılamak üzere kuruluş esasları kanunla belirtilen ve karar organları gene kanunda gösterilen seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan kamu tüzelkişileridir mahalli idarelerin kuruluş ve görevleri ile yetkileri yerinden yönetim ilkesine uygun olarak kanunla düzenlenir sayılı belediye kanunun ncü maddesinde belediye belde sakinlerinin mahallî müşterek nitelikteki ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurulan ve karar organı seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan idarî ve malî özerkliğe sahip kamu tüzel kişisi olarak tanımlanmıştır i̇dari ve mali özerklik belediyelerin kendilerine kanunlarla tanınan alanlarda yetkili organlarının başka bir kamu idaresinin müdahalesi olmadan serbestçe karar alabilmeleri ve uygulayabilmeleri anlamına gelmektedir aynı kanunda belediyelerin karar organları belediye başkanı belediye meclisi ve belediye encümeni olarak belirlenmiştir düzenlemede belediyenin karar organlarının iradesi yok sayılmış belediye meclisi devre dışı bırakılmış ve başka bir belediyeye yardım talebinin belediyenin hangi karar organınca yerine getirileceği de belirtilmemiştir i̇steğin vali veya belediye başkanınca doğrudan i̇çişleri bakanlığına yapılması yardım talebinde bulunulan belediyenin kararın oluşturulma sürecinde söz sahibi olmaması ve doğrudan bakanlıkça verilen yardım izninin nasıl ve hangi kaynaklardan sağlanacağı gibi hususların belirlenmemiş olması yardım istenilen belediyenin idari ve mali özerkliğini sınırlandırmaktadır belediye başkanı veya başkan vekili görevlendirilen belediyelerde vali veya belediye başkanının aksayan belediye hizmetinin neye göre belirleneceği belli olmayan başka bir belediye tarafından yerine getirilmesini talep etmesi yardım istenilen belediyenin de meclis kararına gerek olmaksızın i̇çişleri bakanının izniyle bu talebi yerine getirmesi şeklindeki hüküm belediyelerin idari ve mali özerkliğine müdahale anlamına geldiğinden anayasanın nci maddesine aykırılık oluşturmaktadır ayrıca türkiye olarak onay verdiğimiz avrupa yerel yönetimler özerklik şartının ncü maddesinde özerk yerel yönetim kavramı yerel makamların kanunlarla belirlenen sınırlar çerçevesinde kamu işlerinin önemli bir bölümünü kendi sorumlulukları altında ve yerel nüfusun çıkarları doğrultusunda düzenleme ve yönetme hakkı ve imkanı anlamını taşır ncu maddesinde de ulusal ekonomik politika çerçevesinde yerel makamlara kendi yetkileri dahilinde serbestçe kullanabilecekleri yeterli mali kaynaklar sağlanacaktır hükümlerine yer verilmiştir bilindiği üzere anayasanın ncı maddesine göre usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir yapılan düzenlemeyle bir belediyeye önceden yasayla belirlenmiş kaynakların şartın ve ncu maddelerinde hüküm altına alınan belediyelerin idari ve mali özerkliklerini sınırlandırdığından ve iradeleri dışında yasalarla güvence altına alınan kaynaklarının i̇çişleri bakanlığının izni ile söz hakkı bile olmaksızın başka bir belediyeye aktarılması şeklindeki hüküm anayasanın ncı maddesine de aykırılık oluşturmaktadır yukarıda açıklanan nedenlerle yapılan düzenleme anayasanın ve nci maddelerine aykırılık oluşturduğundan iptali gerekir sayılı olağanüstü hal kapsamında bazı düzenlemeler yapılması hakkında kanun hükmünde kararnamenin değiştirilerek kabul edilmesine dair kanunun maddesi ile sayılı kamu i̇hale kanununun maddesinin birinci fıkrasına eklenen bendi ile aynı maddeye eklenen beşinci fıkranın birinci ve üçüncü cümleleri ve aynı fıkrada yer alan yayan ibaresinin birinci fıkraya eklenen bendinin anayasaya aykırılığı sayılı kamu i̇hale kanununun maddesinde kamu ihalelerine katılamayacaklar düzenlenmiştir buna göre terör örgütlerine iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu emniyet genel müdürlüğü tarafından bildirilen gerçek ve tüzel kişiler ile bu kapsamda olduğu millî i̇stihbarat teşkilatı müsteşarlığı tarafından bildirilen yurt dışı bağlantılı gerçek ve tüzel kişiler kamu ihalelerine katılamayacaktır bu hüküm aşağıda açıklanacak nedenlerle anayasaya aykırıdır kamu ihalelerine katılmanın engellenmesi anayasanın maddesinde kişilerin diledikleri alanda çalışma ve sözleşme özgürlüğü güvence altına alınmıştır gerçek ve tüzel kişilerin kamu ihalelerine katılmasının yasaklanması sözleşme özgürlüğüne müdahale oluşturur birey özgürlüğüne yapılacak sınırlamaların anayasal ilkelere uygun olması gerekir anayasanın maddesinde temel hakların kanunla sınırlandırılması ilkesine yer verilmiştir kanunla sınırlama ilkesinin nedeni birey haklarına keyfi müdahaleyi engellemek olup yasama organının açık tartışma ile kabul ettiği bir yasa çerçevesinde temel haklara müdahaleye izin verilmesi bireylerin temel haklarını korumayı amaçlamaktadır birey haklarına müdahaleye izin veren yasalar ancak içeriği belirli anlamı öngörülebilir ise kendisinden beklenen faydayı sağlayacaktır temel haklara müdahaleye izin veren bir yasanın içeriği muğlâk ve tanınan yetkinin kapsamı konusunda belirlilik içermiyorsa yasayla sınırlama ölçütü ihlal edilmiş demektir i̇ptali istenen kuralda terör örgütlerine iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu millî i̇stihbarat teşkilatı veya emniyet genel müdürlüğü tarafından bildirilen gerçek ve tüzel kişilerin kamu ihalelerine katılamayacağı hükmüne yer verilmiştir kuralda yer alan iltisak ve irtibat kavramlarının içeriği belirsiz ve öngörülemezdir bir haktan yararlanma engeli olarak öngörülen bu fiiller oldukça muğlâk olup bunların içeriğini öngörmek tamamen imkânsızdır hangi somut eylemlerin bu kapsamda değerlendirileceğini ortaya koyan hiçbir düzenleme ya da açıklık bulunmamaktadır oysa bir hukuk devletinde hukuk kurallarının belli ve öngörülebilir olması asgari koşuldur yasaların içeriğinin belirliliği ve öngörülebilirliği hukuka bağlı yönetimin en temel gereklerinden biridir bireyler en azından bir uzmanın yardımıyla hukuk kuralının kendisinden hangi davranışı beklediğini davranışlarının sonuçlarının ne olacağını öngörebilmelidir bu birey özgürlüğünün de asgari koşuludur yasaların hangi davranışı yasakladığını ve hangi davranışı serbest bıraktığını öngöremeyen bir bireyin davranışlarını özgürce belirlemesi mümkün olmadığı gibi bir davranışın sonuçlarının ne olacağını öngöremeyen bireyin davranışlarından sorumlu tutulması da birey özgürlüğü ile bağdaşmaz hukuk devletinin yasaların öngörülebilirliğine atfettiği önem özgürlük ile öngörülebilirlik arasındaki bu ilişkiden kaynaklanmaktadır bu nedenle iptali istenen içeriği belirsiz kavramlar temel hakların kanunla sınırlanması gereğini karşılamadığı gibi hukuk devleti ilkesine de aykırıdır diğer taraftan bu belirlemenin millî i̇stihbarat teşkilatı veya emniyet genel müdürlüğü tarafından yapılabileceği öngörülmektedir bu kurumların böyle bir belirlemeyi hangi usul ve esaslara göre yapacağını belirten bir düzenleme de yoktur bu haliyle düzenleme tamamen keyfi uygulamalara kapı aralamaktadır temel haklara yapılacak bir müdahalenin adil usulü süreçlere uyularak yapılması gerekir adil usulü süreç açık ve bağımsız ve tarafsız organlarca yürütülecek bir soruşturma sürecinde savunma haklarına riayet edilmesini içerir kişiler ve kurumlar haklarındaki iddialar konusunda bilgilendirilerek savunma olanakları tanınmalı ve alınan kararlara karşı yargı yolları açık olmalıdır ne var ki iptali istenen düzenleme hiçbir usulü güvence içermemekte ve bireylerin ve kurumların denetim imkanına sahip olmadıkları istihbari bilgilere dayalı olarak kamu ihalelerine girmelerinin engellenmesine olanak tanımaktadır kanunla düzenlenmesi gereken hususların alt düzenlemeler bırakılması yasama yetkisinin devri niteliğindedir temel haklara yönelik kısıtlamalar ancak kanunla yapılabilir bu durumda sınırlamanın ilkeleri ve usulleri kanunda düzenlenmelidir i̇lkelerin ve usullerin düzenlenmesinin alt normlara bırakılması yasama yetkisinin devri niteliği taşır i̇ptali istenen kuralda temel ilkeler düzenlenmeden beşinci fıkranın ilk cümlesinde terör örgütleri ile iltisakı veya irtibatı olanların belirlenmesine ilişkin usullerin yönetmelikle düzenlenmesi öngörülmüştür bu da anayasanın maddesine aykırılık oluşturur anayasa mahkemesi anayasanın maddesinde yer alan yasama yetkisinin devredilemezliği ilkesini şöyle tanımlamıştır yasama yetkisinin devredilemezliği ilkesi uyarınca kanun koyucunun temel ilkeleri koymadan çerçeveyi çizmeden yürütmeye yetki vermemesi sınırsız ve belirsiz bir alanı yürütmenin düzenlemesine bırakmaması gerekir kanun ile yetkilendirme anayasanın öngördüğü biçimde kanun ile düzenleme anlamına gelmez kanun koyucu yasama yetkisinin devredilemezliği ilkesini ihlal edecek nitelikte yürütmeye sınırsız ve belirsiz yetki verilmemesi gerekir k para bir diğer kararında mahkeme anayasada kanun ile düzenlenmesi öngörülen konularda yürütme organına genel ve sınırları belirsiz bir düzenleme yetkisinin verilmesi mümkün değildir diyerek bu hususu açık bir şekilde dile getirmiştire açıklanan nedenlerle iptali istenen kural anayasanın ve maddelerine açıkça aykırıdır ve iptali gerekir beşinci fıkranın birinci ve üçüncü cümlelerinin anayasaya aykırılığı beşinci fıkranın ilk cümlesi yukarıda açıklanan nedenlerle anayasanın maddesine aykırıdır ve iptali gerekir beşinci fıkranın üçüncü cümlesinde birinci fıkranın bendi kapsamındaki işlemlerin yürütülmesinde görev alan kamu görevlilerinin yaptıkları iş ve işlemler nedeniyle hukuki idari mali ve cezai sorumluluğu doğmayacağı kuralına yer verilmiştir yani gerçek ve tüzel kişilerin terör örgütleri ile iltisakı veya irtibatı olduğunu bildiren kamu görevlilerinin hiçbir sorumlulukları olmayacağı hüküm altına alınmıştır kural kapsadığı kişiler için mutlak bir sorumsuzluk öngörmektedir bir başka ifadeyle bu hükme dâhil kişilerin madde kapsamındaki karar görev ve fiilleri dolayısıyla hiçbir zaman hiçbir şekilde hiçbir mercie karşı hiçbir sorumluluğu söz konusu olmayacaktır kamu görevlileri tarafından alınan kararlar ve yapılan işlemler ne derece hukuka aykırı olursa olsun hiçbir sorumlulukları doğmayacaktır mesela bir şirketin ihaleye katılmasını engellemek için rakip firmadan rüşvet alan bir görevli kasti olarak şirketin bir terör örgütüyle irtibatı olduğunu bildirmiş bu amaçla sahte belge düzenlemiş bile olsa ne adli ne de idari herhangi bir sorumlulukları söz konusu olmayacaktır bu hüküm öncelikle kamu görevlilerinin hukuka aykırı davranmasına izin vermekte ve hukuka aykırı davranışlara dokunulmazlık sağlamaktadır böyle bir keyfiliği ve sorumsuzluğu herhangi bir hukuk kavramıyla bağdaştırmak mümkün değildir bir hukuk devletinde ise böyle bir keyfiliğin yasal düzenleme haline getirmesi akla dahi getirilemez olağanüstü hal anayasanın ve hukukun rafa kaldırıldığı bir keyfilik düzeni değil anayasal demokratik düzene karşı ortaya çıkan tehdidi hızlı ve etkili bir şekilde ortadan kaldırmak için yürütme organına daha fazla yetki tanıyan bir anayasal hukuki rejimdir anayasanın öngördüğü olağanüstü hal rejimi hukuk devletinin kalıcı olarak askıya alınmasına asla izin vermemektedir yönetimde keyfiliğe izin verilmesinin doğal sonucu bireylerin temel hak ve özgürlüklerine keyfi olarak müdahale edilmesine göz yumulması anlamına gelecektir bireylerin haklarına yapılan keyfi müdahaleler dolayısıyla hesap sorulmasının yasal düzenlemeyle engellenmesi bütün temel haklar açısından öngörülmüş olan her türlü anayasal güvenceyi ortadan kaldırmaktadır bu nedenle iptali istenen düzenleme başta anayasanın maddesi olmak üzere bir bütün olarak anayasaya ve anayasanın öngördüğü insan haklarına saygılı demokratik hukuk devleti rejimine aykırıdır i̇ptali istenen kuralın hak arama özgürlüğünden kamusal başvuru hakkına i̇darenin eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun kapatılamamasından memurların ve diğer kamu görevlilerinin anayasaya ve kanunlara uyma yükümlülüğünü düzenleyen kurala kadar aykırı olmadığı herhangi bir anayasa maddesi bulunmamaktadır bu nedenle anayasanın tüm maddelerini ayrı ayrı saymanın bir anlamı olmayacaktır nitekim venedik komisyonu khklara ilişkin görüşünde iptali istenen kuralın atıf yaptığı hükmü de içeren benzer düzenlemeler için özel bir başlık açmış ve venedik komisyonunun bu hükümlerden duyduğu endişeyi dile getirmiştir venedik komisyonu öngörülen sorumsuzluk hükümlerinin ceza kanunlarında düzenlenen suçlar için de geçerli olduğu şeklinde anlaşılmaya müsait olduğunu belirterek suç işlemeye izin verdiği ya da en azından işlenen suçlar için cezasızlık mesajı verdiğini vurgulamıştır ayrıca kamu görevlilerine tanınan yetkilerin çok geniş yorumlanmasına izin veren ve iyi niyetli olmayan takdir kullanımlarına da koruma getiren düzenlemenin hukuk devleti ilkesine aykırı olduğu ifade edilmiştir kişisel cezasızlık öngören kuralların kalıcı hale gelmesinin ise hiçbir şekilde kabul edilemez olduğunu belirten venedik komisyonu bu hükümlerin kaldırılmasını ısrarla tavsiye etmiştir turkey opinion on emergency decree laws nos adopted following the failed coup of july december cdl ad para ne yazık ki söz konusu hükümler kaldırılmadığı gibi iptali istenen kural gibi yenileri de konulmaya devam edilmiş ve söz konusu hükümler tbmm tarafından onaylanarak sürekli ve kalıcı hale getirilmiştir hukuk devletinin toptan reddi anlamına gelen bu hükümlerin acilen iptali gerekir açıklanan nedenlerle iptali istenen kural anayasanın ve maddelerine aykırıdır iptali gerekir beşinci fıkrada yer alan yayan i̇baresinin anayasaya aykırılığı sayılı kanunun maddesi ile tarihli ve sayılı kamu i̇hale kanununun inci maddesinin birinci fıkrasına bir bent dışında bir madde eklenmesi öngörüşmüştür eklenen maddeye göre birinci fıkranın bendi kapsamındaki bildirimlere ilişkin usul ve esaslar bakanlar kurulunca belirlenir söz konusu bent kapsamında olduğu tespit edilen istekliler ihale dışı bırakılır ancak bunların teminatları hakkında dördüncü fıkrada yer alan hüküm uygulanmaz aynı bent kapsamındaki işlemlerin yürütülmesinde görev alan kamu görevlilerinin yaptıkları iş ve işlemler nedeniyle hukukî idari mali ve cezai sorumluluğu doğmaz söz konusu bent hükümlerine göre yürütülen faaliyetler çerçevesinde elde edilen bilgi ve kayıtları hukuka aykırı olarak kullanan bir başkasına veren yayan veya ele geçiren kişi tarihli ve sayılı türk ceza kanunu hükümlerine göre cezalandırılır söz konusu düzenleme kişilerin ifade basın ve haber alma ile sureli ve süresiz yayın hakkını demokratik bir toplumda zorunlu olmayan bir ölçüde sınırlamaktadır demokratik bir toplumun olmazsa olmaz koşulu düşünce ve ifade hürriyeti ve bunun bir uzantısı olan basının haber verme hakkıdır i̇fade hürriyeti anayasanın ncı maddesinde herkes düşünce ve kanaatlerini söz yazı resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir bu hürriyet resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar bu fıkra hükmü radyo televizyon sinema veya benzeri yollarla yapılan yayımların izin sistemine bağlanmasına engel değildir şeklinde düzenlenmiş ve güvence altına alınmıştır anayasanın inci maddesinde de basın hürdür sansür edilemez basımevi kurmak izin alma ve mali teminat yatırma şartına bağlanamaz devlet basın ve haber alma hürriyetlerini sağlayacak tedbirleri alır denilerek basın hürriyeti güvence altına alınmıştır getirilen düzenleme ile kamu i̇hale kanununda belirtilen işlemlerin yürütülmesinde görev alan kamu görevlilerinin yaptıkları iş ve işlemler nedeniyle hukukî idari mali ve cezai sorumluluklarının doğmayacağı ve yürütülen faaliyetler çerçevesinde elde edilen bilgi ve kayıtların hukuka aykırı olarak kullanılması bir başkasına verilmesi ele geçirilmesinin yanında yayılmasının da cezai yaptırıma tabi tutulacağının belirtilmiş olması hukuka uygun basın faaliyetlerinin de cezalandırılmasına yol açabilecektir bu düzenleme bir anlamda basının sansür edilmesi anlamına gelmektedir nitekim maddenin atıf yaptığı türk ceza kanununun ncı maddesi söz konusu verilerin hukuka aykırı olarak yayılmasını yaptırıma bağlamıştır bu cümleden hareketle düşünce ve ifade hürriyeti eleştiri hakkı ve basının haber verme hakkı kapsamında gerçekleştirilen yayma fiilleri hukuka uygun olacağından bu suç kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir halbuki sayılı kanun ile getirilen düzenlemede yayma fiillerinin tümünü kapsar şekilde cezai sorumluluk öngörülmesi anayasa ve yasalarda güvence altına alınan haklarını ifade hürriyeti basının haber verme hakkı kullanan kimselerin cezai yaptırımla karşı karşıya kalma tehlikesini beraberinde getirecektir bu durum belirtilen hakların özüne müdahale teşkil edeceğinden aynı zamanda anayasanın üncü maddesinin ihlali anlamını da taşıyacaktır anayasanın maddesinde güvenceye alınan hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık olan devlettir krg ayrıca söz konusu düzenleme adil olması gereken hukuk düzenini zedelemesi hukukun üstün kurallarını gözeterek hak ve özgürlükleri koruyucu değil ortadan kaldırıcı bir nitelik taşıması ve anayasaya aykırı bir düzenleme olması bakımından anayasanın insan haklarına dayalı demokratik hukuk devletini düzenleyen maddesine de aykırıdır açıklanan bu sebeplerle iptali talep edilen ibare anayasanın ve maddelerine aykırıdır iptali gerekir sayılı olağanüstü hal kapsamında bazı düzenlemeler yapılması hakkında kanun hükmünde kararnamenin değiştirilerek kabul edilmesine dair kanunun maddesiyle değiştirilen sayılı sendikalar ve toplu sözleşme kanununun maddesinin birinci fıkrasındaki büyükşehir belediyelerinin şehir içi toplu taşıma hizmetlerini bankacılık hizmetlerinde ekonomik veya finansal istikrarı ibaresinin anayasaya aykırılığı yılında tbmm tarafından kabul edilen sayılı kanunun maddesi ile sayılı kanunun ve maddelerinde düzenlenen kanuni bir grevin ‘milli güvenlik ve genel sağlık gerekçesiyle bakanlar kurulu kararı ile ertelenmesi ve toplu iş sözleşmesinin zorunlu tahkim yoluyla yüksek hakem kurulu tarafından sonuçlandırılması yönündeki sistem sürdürülmüştür kasım tarihli ve sayılı khk ile sayılı sendikalar ve toplu i̇ş sözleşmesi kanununun üncü maddesi şu şekilde değiştirilmiştir karar verilmiş veya başlanmış olan kanuni bir grev veya lokavt genel sağlığı veya millî güvenliği büyükşehir belediyelerinin şehir içi toplu taşıma hizmetlerini bankacılık hizmetlerinde ekonomik veya finansal istikrarı bozucu nitelikte ise bakanlar kurulu bu uyuşmazlıkta grev ve lokavtı altmış gün süre ile erteleyebilir düzenlemesi getirilerek şehir içi toplu taşıma hizmetlerinde ve bankacılık hizmetlerinde de ekonomik veya finansal istikrar gerekçesiyle kanuni bir grevin ertelenmesine yönelik düzenleme yapılmış bu düzenleme de sayılı kanun ile bir kanun maddesine dönüştürülmüştür evvela belirtmek gerekir ki her ne kadar düzenlemenin başlığı ‘grevin ertelenmesi olsa da bakanlar kurulu tarafından grev ertelemesi kararı verilmesi halinde erteleme süresi sonunda sendikanın grev uygulamasını yaşama geçirme olanağı bulunmadığı bir başka deyişle taraflar arasında grev ertelemesi süresinde anlaşma sağlanamadığı hallerde sendikanın yüksek hakem kuruluna başvurması zorunlu olduğu için söz konusu düzenleme grevin ertelenmesinden öte grevin bir daha başlatılmamak üzere tamamen durdurulması söz konusudur dolayısıyla bu düzenleme bakanlar kurulunun grev ertelemesi kararı verdiği işyeri ya da işletme için kararın verildiği döneme mahsus olmak üzere bir grev yasağıdır sayılı kanun ile getirilen büyükşehir belediyelerinin şehir içi toplu taşıma hizmetlerini bankacılık hizmetlerinde ekonomik veya finansal istikrarı ibaresi grev hakkına demokratik toplum düzeni ile uluslararası sözleşmelere aykırı ve hakkın özünü zedeler biçimde aşırı ve ölçüsüz bir sınırlama getirmekte yürütmeye ancak yargının kullanabileceği bir yetkiyi devrederek güçler ayrılığı ilkesi hiçe sayılmakta siyasi iktidara türkiyede şehir içi taşıma hizmetlerinde ve bankacılık sektöründe alınan grev kararları ile uygulanmaya başlanmış tüm grevleri ortadan kaldırma yetkisi tanınmaktadır öncelikle bu düzenleme anayasamızın ncü maddesinde belirtilen toplu pazarlık ve grev hakkına aykırıdır anayasanın ncü maddesinde tanımlanan toplu pazarlık ve grev hakkı sendikal örgütlenme hakkının ayrılmaz bir unsuru olup grev hakkının aşırı bir biçimde sınırlandırılması doğrudan sendika ve örgütlenme hakkının sınırlandırılması anlamına gelmektedir anayasamızın ncü maddesinde tanımlanan grev hakkı ancak devlet adına otorite icra eden kamu görevlilerinin çalıştığı kamu hizmetlerinde veya durması nüfusun tümünün veya bir bölümün yaşamını kişisel güvenliğini veya sağlığını tehlikeye atabilecek kelimenin dar anlamıyla zorunlutemel hizmetlerde sınırlandırılabilir yasaklanabilir olağan koşullarda durması nüfusun tümünün veya bir bölümünün kişisel güvenliğini veya sağlığını hemen tehlikeye atmayan dolayısıyla doğrudan grev yasağı kapsamına alınamayacak işlerde grev ilerledikçe bu tehlikenin ortaya çıkması halinde grevin ertelenmesidurdurulmasıyasaklanması yetkisi kati suretle siyasi otoriteye bırakılamaz bu yetki ancak bağımsız bir merci tarafından kullanılabilir hal böyle iken sayılı kanun ile sayılı kanunun grev ertelemesini düzenleyen ncü maddesinin birinci fıkrasına eklenen büyükşehir belediyelerinin şehir içi toplu taşıma hizmetlerini bankacılık hizmetlerinde ekonomik veya finansal istikrarı ibaresi iki açıdan grev yasağı veya kısıtlaması istisnasına uyup uymadığı değerlendirilerek anayasanın ncü maddesine aykırı olup olmadığı tespit edilmelidir sayılı yasanın ncü maddesi ile getirilen ibarenin ilk bölümü büyükşehir belediyelerinin şehir içi toplu taşıma hizmetleri ve bankacılık hizmetleri yapılan işler açısından grev yasağı kapsamında bulunmayan işlerdir bu işlerin grevin sınırlandırılabileceği ve yukarıda belirtilen işlerden olmadığı açık bir biçimde anayasa mahkemesinin esas karar sayılı tarihli kararında sayılı yasanın maddesinde belirtilen her iki işin de grev yasağı kapsamında değerlendirilmemesi gerektiğine ilişkin kararında da görülmektedir anayasa mahkemesi gerekçeli kararında i̇şyerinde çalışan işçilerin taleplerini işverene kabul ettirebilmeleri için sahip oldukları en önemli silah olan grev hakkı çağdaş hukuk sistemlerinde en geniş bir biçimde kullanılabilmesine imkân sağlayacak şekilde düzenlenmiştir dolayısıyla demokratik düzenin ayrılmaz bir parçası olan grev hakkının anlam kazanması grev yasak ve sınırlamalarının en aza indirilmesi ile mümkündür temel hizmetlerin kesintiye uğraması durumunda nüfusun tümünün ya da bir kısmının yaşamı güvenliği ya da kişisel sağlığının tehlikeye düşeceği kısacası zorunlu ve temel hizmet niteliği ağır basan iş ve hizmetlerde grevin yasaklanabilmesi anayasal çerçevede mümkündür temel hizmetler konusunda her ülkenin kendi koşulları dikkate alınır bazen uygulanan grevin süresi ve kapsamı nedeniyle topluma ciddi zararlar vereceği de değerlendirilebilir grevin yasaklanabileceği işler ve işyerleri geniş toplum kesimlerini ilgilendiren ve yaşamsal nitelik gösteren temel kamu hizmetleridir buna göre kesilmesi halinde toplumun ciddi ölçüde zarara uğrayabileceği yaşamsal nitelikteki hizmetler insan sağlığını milli savunma ve güvenliği ilgilendiren işler için grev ve lokavt yasaklanabilecektir i̇ptali istenilen kurallar ile getirilen yasak kamu düzeni ve toplum hayatım doğrudan etkileyen faaliyetler değildir kurallar ile grev ve lokavt yasağı kapsamına alınan alanlar yaşamsal nitelik taşımayan insan sağlığına doğrudan etki etmeyen millî savunma ve güvenlik ile ilgili yönleri bulunmayan ve toplumun tümünü doğrudan etkilemeyen hizmetlerdir dolayısıyla bu tarz hizmetlerde toplumun tümünü ilgilendiren stratejik öneme sahip olan kamusal çıkarlar bulunmamaktadır demokratik bir toplumda temel hak ve özgürlüklere getirilen sınırlamanın bu sınırlamayla güdülen amacın gerektirdiğinden fazla olması düşünülemez demokratik hukuk devletinde güdülen amaç ne olursa olsun kısıtlamaların bu rejimlere özgü olmayan yöntemlerle yapılmaması ve belli bir özgürlüğün kullanılmasını önemli ölçüde zorlaştıracak ya da ortadan kaldıracak düzeye vardırılmaması gerekir buna göre kanun koyucunun kurallar ile getirmiş olduğu grev yasağı temel hizmetler kapsamında değerlendirilmesi mümkün olmayan hizmetler içindir ve bu hizmetlere getirilen grev yasakları demokratik toplum düzeninin gerekleriyle bağdaşmamaktadır kuralların gerekçesinde maddenin ilk fıkrasında grev ve lokavtın yasak olduğu işler ve yerler ilonun talepleri de dikkate alınarak yaşamsal nitelik gösteren temel kamu hizmetleri ile sınırlandırılmıştır şeklinde ifade edilmiştir bu yolla grev ve lokavtın yasak olduğu işler ve yerlerin yaşamsal nitelik gösteren temel kamu hizmetleri olduğu belirtilmiş ve ilo taleplerinin dikkate alındığı vurgulanmış ise de bankacılık hizmetleri ve şehir içi toplu taşıma hizmetleri söz konusu gerekçe kapsamında bulunmayıp yaşamsal nitelik gösteren temel kamu hizmetleri değillerdir ölçülülük ilkesiyle devlet grev yasaklamanın topluma sağladığı kamu yararı ile bireylerin hak ve özgürlükleri arasında adil bir dengeyi sağlamakla yükümlüdür i̇tiraz konusu kurallar bankacılık hizmetleri ve şehir içi toplu taşıma hizmetlerinde grev hakkını sınırlandırmanın ötesinde hakkı tamamen ortadan kaldırmakta olduğundan ve kamu yararı ile bireylerin hak ve özgürlükleri arasında adil bir denge oluşturamadığından ölçülülük ilkesine aykırıdır bu bakımdan bankacılık hizmetleri ve şehir içi toplu taşıma hizmetlerinde grev yasağının korunması düşünülen yarar ile çatışan hak ve özgürlükler arasında adil ve makul bir denge gözetmemesi ve stratejik öneme sahip olmaması nedeniyle anayasamın maddesinde yer alan grev hakkına ölçüsüz bir müdahale olduğu açıktır açıklanan nedenlerle kurallar anayasalım ve maddelerine aykırıdır iptalleri gerekir görüldüğü üzere söz konusu işlerde grev yasağı getirilmesinin anayasanın ncü maddesinde yer alan grev hakkına ölçüsüz bir müdahale olduğu ve bu işlerin grev hakkının sınırlandırılabileceği işlerden olmadığı açık bir biçimde belirtilmiştir yine sayılı yasanın ncü maddesinin birinci fıkrasına eklenen ibarede şehir içi ulaşım hizmetlerinde herhangi bir grev erteleme gerekçesi belirtilmemiştir bankacılık hizmetlerinde ise grev erteleme gerekçesi olarak tanımlanan ekonomik veya finansal istikrar da bankacılık sektörünün kendi faaliyet alanıdır bir anlamda her iki işkolunda başlamış veya karar alınmış grev toplumsal olarak genel sağlığı ve temel hak ve hürriyetleri etkileyecek olmamasına rağmen bakanlar kurulu kararı ile ertelenecek bir başka deyişle fiilen yasaklanabilecektir emeği korumakla yükümlü olan idarenin bu sektörlerde adeta işveren tarafı olarak tanımlanabilecek bir biçimde grev erteleme yetkisi kullanmasın hukukun üstünlüğünü hukuk devletini anayasada tanımlanan toplu pazarlık hakkını ölçüsüz bir biçimde kısıtladığı açıktır nitekim anayasa mahkemesinin yukarıda belirtilen tarihli kararında ncü maddeye ilişkin kararında da bu durum açıkça belirtilmiştir anayasa mahkemesi söz konusu kararında karar verilmiş veya başlanmış olan kanuni bir grev veya lokavtın bakanlar kurulu tarafından ertelenebilmesi grev hakkına ve lokavta bir müdahale niteliğinde olup bu durum genel sağlığı veya millî güvenliği bozucu niteliğe sahip uyuşmazlıkların önüne geçilmesi amacını taşımakta olduğundan anayasal açıdan meşru bir amaca dayanmaktadır grev hakkı ve lokavt bakımından getirilen ertelemenin gerekçesini genel sağlık ve millî güvenlik sebepleri oluşturmaktadır böyle bir nedene dayalı olarak kanun koyucunun grev hakkı ve lokavtı ertelemeye yönelik olarak tedbir alınabilmesine imkân tanıyan düzenleme yapması demokratik toplum düzeninin gereklerine aykırılık oluşturmaz yürütülecek iş ya da hizmetin durması nüfusun tümünün ya da bir kısmının yaşamını can güvenliğini veya sağlığım tehlikeye atabilecek kısacası zorunlu ve temel hizmet niteliği ağır basan işlerse grev ve lokavtın yasaklanabilmesi veyaertelenebilmesi anayasal çerçevede korunmaktadır dava konusu kural ile bakanlar kuruluna verilmiş olan yetki mutlak bir yetki olmayıp grevin ertelenmesi yoluna gidilebilmesi için karar verilmiş veya başlanmış olan bir grevin genel sağlığı veya millî güvenliği bozucu nitelikte olması şarttır denmektedir söz konusu kararda da görüleceği üzere grev hakkının kısıtlanması veya erteleme yoluyla anayasanın ncü maddesinde tanımlanan grev hakkına müdahalenin ölçüsü ve sınırı belirlidir bu da sağlık ve millî güvenlik sebepleridir bunun dışında yapılan sınırlamalar ölçülülük ilkesini aşacağı anlamına ve grev hakkına müdahale anlamına gelmekte olup karar anayasanın maddesine aykırıdır bu nedenle kuralın iptali gerekir türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesi gereğince usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası antlaşmalar kanun hükmündedir bunlar hakkında anayasaya aykırılık iddiası ile anayasa mahkemesine başvurulamaz yılında yapılan bir değişiklikle de usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası antlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası antlaşma hükümlerinin esas alınacağı hükme bağlanmıştır ilonun ve sayılı ikiz sözleşmelerinde toplu pazarlık ve grev hakkına ilişkin açık hükümler bulunmaktadır bu hükümlerin uygulanmasını denetleyen ilo yönetim kurulu örgütlenme özgürlüğü komitesi içtihat niteliği kazanan kararlarında kabul edilebilir grev hakkının sınırlandırılmasının kapsamının çerçevesini şu şekilde çizmektedir grev hakkı yalnızca devlet adına yetki kullanan kamu görevlileri için sınırlandırılabilir ya da yasaklanabilir bir grevin yasaklanabileceği koşulları belirlemek için saptanması gereken ölçüt nüfusun tamamı ya da bir kısmının yaşamına kişisel güvenliğine ya da sağlığına yönelik açık ve yakın bir tehdidin varlığıdır kelimenin tam anlamıyla zorunlu hizmetin ne anlama geldiği büyük ölçüde bir ülkede hüküm süren özel koşullara bağlıdır ayrıca bu kavram zorunlu olmayan bir hizmetin eğer grev belirli bir sürenin üzerinde devam eder ya da belirli bir kapsamın ötesine çıkarsa bu nedenle nüfusun tamamı ya da bir kısmı için yaşamı kişisel güvenliği ya da sağlığını tehlikeye atarsa zorunlu hale gelebileceği anlamında kesin değildir aşağıdakiler zorunlu hizmet sayılabilir hastane sektörü elektrik hizmetleri su temin hizmetleri telefon hizmetleri polis ve silahlı kuvvetler itfaiye hizmetleri kamusal ya da özel hapishane hizmetleri okul çağındaki çocuklara yemek temini ve okulların temizliği hava trafik kontrolü bu çerçevede sayılı kanunun ncü maddesinin nci fıkrasına sayılı yasayla eklenen ibaredeki grev ertelemesine ilişkin işler değerlendirildiğinde kamu kuruluşlarınca yürütülen şehir içi toplu taşıma hizmetleri ile bankacılık hizmetlerinin ilo normları uyarınca zorunlu hizmet sayılamayacağı görülmektedir dolayısıyla söz konusu ibare ile eklenen işlerin sayılı kanunun ncü maddesinin nci fıkrasında belirlenen grev ertelemesi hakkı kapsamında değerlendirilmesi uluslararası çalışma örgütünün yukarıda belirtilen dar anlamda zorunlu hizmet ölçütünü aşmakta bu durum uluslararası düzeyde benimsenmiş normlara aykırılık nedeniyle uluslararası çalışma örgütünün sayılı sözleşmesinin ihlali sonucunu doğurmakta ve bundan dolayı ilo freedom of association digest of decisionsandprinciples of thefreedom of associationcommittee of thegoverning body of the ilo fifth edition türkiye cumhuriyeti anayasasının ve üncü maddeleriyle güvence altına alınmış örgütlenme toplu pazarlık ve grev haklarının demokratik toplum düzenine ve ölçülülük ilkesine aykırı biçimde sınırlandırılmasına neden olmaktadır daha öncede belirttiğimiz üzere temel olan hakkın en geniş biçimiyle uygulanmasıdır anayasada güvence altına alınan sendika hakkının temel bileşeni olan toplu sözleşme ve grev hakkına getirilen sınırlamalar istisnaidir hakkın özüne zarar verecek uygulanmasını zorlaştıracak şekilde yasal düzenle | 4,059 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir gereği̇ düşünüldü i̇ddi̇a mütalaa ve yargilama aşamalari hava eğitim komutanlığı askeri savcılığının tarih ve esas karar sayılı iddianamesi ile manisa i̇l jklığı terör olayları kısım klığı odasında bulunan jkdüçvş yine aynı odada bulunan uzmjiiikadçvş mayıs ayı görev yolluklarını bu ay sen yapacaksın dediği uzmjiiikadçvş un ben daha önce yaptım sıra kimde ise yapsın dediği bunun üzerine jkdüçvş in yanıma gel seninle konuşacağım diyerek yan odaya geçtiği uzmjiiikadçvş da peşinden gittiği jkdüçvş in odada bulunanları dışarı çıkardığı jkdüçvş ile uzmjiiikadçvş aralarında konuşurken konuşmanın tartışmaya dönüştüğü ve kavga etmeye başladıkları gürültüyü duyan diğer personelin cam olan kapı penceresinden kavgayı gördükleri ve içeri girerek tarafları ayırdıkları jkdüçvş hakkında asta müessir fiil uzmjiiikadçvş hakkında amire fiilen taarruz suçlarını işledikleri iddiasıyla sanıklar hakkında askeri mahkememizde dava açıldığı yapılan yargılama sırasında sanık uzmjiikadçvş müdafii av ın vermiş olduğu dilekçe ile tanık nin ifadesinden hareketle uzmjiiikadçvş un eyleminin teşebbüs halinde kaldığını müvekkil hakkında teşebbüs hükümlerinin uygulanması ihtimalinin bulunduğunu ancak ascknın inci maddesinin suçun oluşması ile suça teşebbüs edilmesini aynı şekilde cezalandırmaya tabi tutması ve tcknın ve inci maddelerinin uygulanamıyor olmasının anayasanın eşitlik ilkesini düzenleyen uncu maddesine aykırı olması sebebiyle anayasa mahkemesine başvurulmasını talep etmiş askeri savcılık makamı ascknın madde ve fıkrasının veya fiilen taarruza teşebbüs eden cümlesinin anayasanın ve uncu maddelerine aykırı olduğu kanaatiyle anayasanın nci maddesi uyarınca anayasaya aykırılık iddiasıyla anayasa mahkemesi başkanlığına başvurulmasına karar verilmesi mütalaasında bulunmuştur sorgu ve savunma sanık uzmjiiikadçvş sorgu ve savunmasında günü saat sıralarında terör olayları kısım odasında çalışırken odaya üçvş geldi su doldururken bana bakmadan bu ay görev yolluklarını hallet dedi bende görev yollukları sıraya konuldu benim sıram geçti sıra başka unsurda dedim bunun üzerine oturduğu koltuktan sinirli bir şekilde kalkarak gel buraya dedi ve yan taraftaki odaya yöneldi bende peşinden odaya girdim kapıyı kapattı ve içerde bulunan koltuklara karşılıklı oturduk bana neden yollukları yapmadığımı sordu ben yollukları yaptığımı benden sonra böf unsurunun sırası olduğunu ancak onların yapmadığını onların yerine akom unsurunun yaptığını ve sıranın bende olmadığını söyledim oda sıranın kimde olduğunu biliyorum amına koyayım dedi daha sonra geçen ayki yoklukları uzman yapmadı mı başçavuş emir verdi oda yaptı dedi bende komutanım neden bana baskı yapıyorsunuz dedim sağ elimin işaret parmağı ile bir işareti yaparak bir kez olsun beni destekleyin benim arkamda durun dedim indir ulan elini dedi sana emir veriyorumesas sayısı karar sayısı yapacaksın amına koyayım diye küfür etti kendisine küfür etmemesini söyledim senin de yaptığım işin de amına koyayım dedi tekrar küfür etmemesi yönünde ikaz ettim bunun üzerine ayağa kalkarak üzerime doğru geldi anasını avradını sinkaf ettiğim diyerek sol şakağıma yumruk attı kendimi korumak için göğsünden itekledim küfür ederek yeniden üzerime geldi ve sol omzuma ikinci bir yumruk aldım tekrar göğsünden itekledim kendimi korumaya çalışırken odaya sesi duyan personel girdi beni birkaç metre dışarı çıkardılar koridorda bulunduğum esnada ne oldu diye bir ses duydum komutanım anama avradıma küfür ediyor ben anamı avradımı yerde bulmadım şeklinde söz sarf ettim bunun üzerine üçvş anasını avradını sinkaf ettiğim diyerek kapının bulunduğu yerden üzerime atlamaya çalıştı orada bulunan personel engel oldu onu ve beni farklı odalara götürdüler ben odada bulunduğumuz esnada kendisine vurmadım küfürlü söz sarf etmedim şeklinde beyanda bulunmuştur iii i̇nceleme ve değerlendi̇rme manisa i̇l jklığı terör olayları kısım klığı odasında bulunan jkdüçvş in yine aynı odada bulunan uzmjiiikadçvş mayıs ayı görev yolluklarını bu ay sen yapacaksın dediği uzmjiikadçvş un ben daha önce yaptım sıra kimde ise yapsın dediği bunun üzerine jkdüçvş in yanıma gel seninle konuşacağım diyerek yan odaya geçtiği uzmjiiikadçvş un da peşinden gittiği jkdüçvş in odada bulunanları dışarı çıkardığı jkdüçvş ile uzmjiiikadçvş aralarında konuşurken konuşmanın tartışmaya dönüştüğü ve kavga etmeye başladıkları gürültüyü duyan diğer personelin cam olan kapı penceresinden kavgayı gördükleri ve içeri girerek tarafları ayırdıkları jkdüçvş hakkında asta müessir fiil uzmjiiikadçvş hakkında amire fiilen taarruz suçlarını işledikleri iddiasıyla sanıklar hakkında askeri mahkememizde dava açıldığı yapılan yargılama sırasında sanık uzmjiiikadçvş müdafii av ın vermiş olduğu dilekçe ile tanık nin ifadesinden hareketle uzmjiiikadçvş un eyleminin teşebbüs halinde kaldığını müvekkil hakkında teşebbüs hükümlerinin uygulanması ihtimalinin bulunduğunu ancak ascknın inci maddesinin suçun oluşması ile suça teşebbüs edilmesini aynı şekilde cezalandırmaya tabi tutması ve tcknın ve inci maddelerinin uygulanamıyor olmasının anayasanın eşitlik ilkesini düzenleyen uncu maddesine aykırı olması sebebiyle anayasa mahkemesine başvurulmasını talep etmiş askeri savcılık makamı ascknın madde ve fıkrasının veya fiilen taarruza teşebbüs eden cümlesinin anayasanın ve duncu maddelerine aykırı olduğu kanaatiyle anayasanın nci maddesi uyarınca anayasaya aykırılık iddiasıyla anayasa mahkemesi başkanlığına başvurulmasına karar verilmesi mütalaasında bulunmuştur sanığa isnat edilen amire fiilen taarruz suçunun ascknın madde ve fıkrasında yer aldığı ve amire veya mafevke fiilen taarruz eden veya fiilen taarruza teşebbüs eden üç seneden az vahim hallerde altı aydan aşağı olmamak üzere hapsolunur taarruz veya taarruza teşebbüs silahlı olarak veya bir hizmet esnasında veya toplu asker karşısında veyahut silah ve tehlikeli bir alet ile yapılmış ise beş seneden az vahim hallerde bir seneden aşağı olmamak üzere suçluya hapis cezası verilir hükmüne amir olduğu görülmüştür yargılama sürecinde ifadesi tespit edilen tanıklardan jkdüçvş nin ifadelerinden hareketle sanık uzmjiiikadçvş un eyleminin amire fiilen taarruza teşebbüs suçunu oluşturma ihtimaline binaen sanık uzmjiiikadçvş un cmknın ncı maddesi gereğince ek sorgu ve savunması tespit edilmiştir tcknın inci maddesinde düzenlenen suça teşebbüs başlıklı madde kişi işlemeyi kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayanesas sayısı karar sayısı nedenlerle tamamlayamaz ise teşebbüsten dolayı sorumlu tutulur suça teşebbüs halinde fail meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığına göre ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine yıldan yıla kadar müebbet hapis cezası yerine dokuz yıldan yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır diğer hallerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadar indirilir hükmüne amirdir asknın nci maddesi suçun tamamlanması ile teşebbüs halinde kalmasını aynı ceza ile cezalandırmaktadır oysa tcknın inci maddesinde yer alan düzenlemeye göre tckdaki benzer eylemlerde teşebbüs halinde kalan suç nedeniyle cezada indirim yapılmaktadır anayasanın nci maddesinde türkiye cumhuriyetinin adalet anlayışı içinde demokratik sosyal bir hukuk devleti olduğu belirtilmiş anayasanın uncu maddesi kanun önünde eşitlik ilkesini düzenlemiştir tckdaki benzer eylemlere nazaran suçun tamamlanmış hali ile teşebbüs haline aynı cezayı öngören faillerin eylemlerinin nitelik itibarı ile farklı olmasına rağmen aynı şekilde cezalandırılmalarını öngören ascknın inci maddesi anayasanın kanun önünde eşitlik ilkesini düzenleyen uncu maddesine ve türkiye cumhuriyetinin adalet anlayışı içinde demokratik sosyal bir hukuk devleti olduğunu düzenleyen nci maddesine aykırıdır bu nedenle ascknın madde ve fıkrasında yer alan veya fiilen taarruza teşebbüs eden ifadesinin iptali maksadıyla anayasanın nci maddesi gereğince anayasa mahkemesine başvurulmasına karar vermek gerekmiştir ayrıca suç ve cezalara ilişkin esasları düzenleyen anayasanın inci maddesi kimse işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılmaz kimseye suçu işlediği zaman kanunda suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez şeklinde bir düzenleme ile kanunsuz suç ve ceza olmaz prensibini getirmiştir buna göre askeri yargıtayın genel hükümlerden olan tekerrürün asck yönünden zımnen ilga olduğuna ilişkin uygulamaları incelendiğinde yine genel hükümlerden olan asckda düzenlenen teşebbüs düzenlemelerinin de zımnen ilga olduğunu buna göre mahkememizde uygulanma olanağı bulunan ascknın madde ve fıkrasında yer alan veya fiilen taarruza teşebbüs eden ifadesinin yürürlükte olmadığını ve sanığın eyleminin teşebbüs aşamasında kaldığının kabul edilmesi halinde teşebbüs indiriminden yararlandırılması gerektiği kabul edilmelidir ancak askeri yargıtay i̇çtihatları birleştirme kurulunun tarih ve esas karar sayılı içtihatları birleştirme kararında ascknın inci maddesindeki teşebbüsün mülga sayılı tcknın ve nci maddelerindeki hukuki manada olmayıp fiili manada olduğu belirtilmektedir askeri yargıtay içtihatları birleştirme kurulunun tarih ve ek sayılı kararı ile de tarih ve esas karar sayılı içtihatları birleştirme kararının varlığını koruduğu kaldırılmasına gerek bulunmadığı belirtilmiştir askeri yargıtay i̇çtihatları birleştirme kurulunun tarih ve ek sayılı kararında asckda düzenlenen tekerrür ve teşebbüs hükümlerinin aynı mahiyette olmadıkları teşebbüs hükümlerinin atıf yolu ile tckya bağlandığı tekerrür hükümlerinin mülga sayılı ve sayılı tcklarından farklı mahiyette olduğu sayılı tckda da teşebbüs suçlarının bulunduğu amire ve üste fiilen taarruz edenlerin cezaları başlıklı ascknın inci maddesinde kanun koyucunun aynen tckda olduğu gibi bu suça teşebbüsü de tamamlanmış suç gibi kabul ettiği askeri disiplin ile amir ve üstlerin otoritesini gözeterek bunlara karşı gerçekleştirilen fiili taarruzlarda eylemin teşebbüs aşamasında kalmasında dahi aynı menfaatin ihlal edildiğini kabul ederek faillerin tamamlanmış suç gibi cezalandırılmasınıesas sayısı karar sayısı öngördüğü burada tamamlanması öne alınmış suç bulunduğu amire ve üste fiilen taarruz veya fiilen taarruza teşebbüs suçlarının aynı yaptırım ile cezalandırılmasında tcknın inci maddesine aykırılıktan değil olsa olsa farklılıktan sözetmek gerektiği bu nedenlerle ascknın inci maddesindeki teşebbüs suçlarının bağımsız birer suç niteliğinde oldukları teşebbüs terimlerinin suçun maddi unsuru haline getirilmiş olduğu belirtilmiş ise de sayılı tcknın inci maddesinin emredici hükmüyle ceza kanunları ile ceza içeren diğer kanunlardaki türk ceza kanunu hükümlerine aykırı olan düzenlemelerin uygulanmasına sayılı kanunun geçici inci maddesinde tanınan sürenin dolduğu tarihinden itibaren son verilmiştir sayılı tcknın inci maddesinin gerekçesinde özel ceza kanunlarında ve ceza içeren kanunlarda suç tanımlarına yer verilmesinin yanı sıra çoğu zaman örneğin teşebbüs iştirak ve içtima gibi konularda da bu kanunda benimsenen ilkelerle çelişen hükümlere yer verilmektedir böylece ceza kanununda benimsenen genel kurallara aykırı uygulamaların yolu açılmakta ve temel ilkeler dolanılmaktadır tüm bu sakıncaların önüne geçebilmek bakımından ayrıca hukuk uygulamasında birliği sağlamak ve hukuk güvenliğini sağlamak için diğer kanunlarda sadece özel suç tanımlarına yer verilmesi ve bu suçlarla ilgili yaptırımların belirlenmesi ile yetinilmelidir buna karşılık suç ve yaptırımlarla ilgili olarak bu kanunda belirlenen genel ilkelerin özel kanunlarda tanımlanan suçlar açısından da uygulanmasının temin edilmesi gerekmektedir aksi yöndeki düzenlemelerin hukuk devleti ve eşitlik ilkelerine aykırılık oluşturması nedeniyle hükümet tasarısındaki madde metni değiştirilmiştir denilmiştir askeri yargıtay uygulamasında da asckdaki tekerrür hükümlerinin zımnen ilga olduğu kabul edilmeye başlanmış ve zaman içinde istikrar kazanmıştır bu kapsamda teşebbüs suçlarının varlığını koruyup korumadığının anlaşılabilmesi için öncelikle asck sisteminde tekerrür kurumunun devam edip etmediğini incelemek gerekmektedir asckda firar izin tecavüzü yabancı memlekete firar vazife ve memuriyete gitmeme ticaretle uğraşmak ve kaçaklara yardım etmek gibi suçlardan dolayı mükerrirlik halinde özel suç tipleri ihdas edilmiş böylece mükerrirlik suçun maddi unsuru haline getirilmiştir kanun koyucu asckda yazılı bazı suçların tekraren işlenmesi halinde askeri disiplinin tesisi bu suçları ilk kez işleyenler ile birden çok işleyenler arasındaki ceza adaletinin sağlanması ve bu suçlarla daha etkin bir mücadelenin temini için bu yola başvurmuştur tarihli resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren disiplin mahkemeleri kuruluşu yargılama usulü ve disiplin suç ve cezaları hakkında kanunun bazı maddelerinde değişiklik yapılmasına dair sayılı kanunun inci maddesi ile sayılı kanunun inci maddesinde değişikliğe gidilerek kısa süreli kaçma ve izin süresini geçirme suçlarında da bu suçların mükerrer olarak işlenmesi halinde daha ağır cezalandırılması yoluna gidilmiş genel gerekçe ve madde gerekçesinde de kısa süreli kaçma ve izin süresini geçirme suçlarını mükerrer işleyen personele verilecek ceza miktarlarında sayılı ascknın ncı maddesinde mevcut mükerrer firar suçuna paralel olarak artırıma gidilerek mükerrer suç işleyen personel açısından bu cezaların caydırıcılık unsuruna işlerlik kazandırılmasının amaçlandığı keza anılan suçları ilk kez işleyenler ile birden çok işleyenlerin aynı maddeye göre cezalandırılmalarının ceza adaletine uygun olmadığı mükerrer suç işleyenlere uygulanacak cezai müeyyidenin ağırlaştırılmasının öngörüldüğü belirtilmiştir kanun koyucunun aksi yönde açık veya zımni bir iradesi olduğunun kabulü bu açıklamalar ışığında mümkün değildir bu nedenle ascknın özel hükümlerinde suçun unsuru haline getirilen tekerrür hükümlerinin kanun koyucu tarafından açık ve kesin bir şekilde kaldırılmadıkça kuvvetler ayrılığı ilkesine aykırı bir şekilde zımnen ilga olduğunuesas sayısı karar sayısı kabul etmek mümkün değildir zira asckda ve tckda düzenlenen tekerrür kurumlarının aynı anda yürürlükte olduğunun askeri yargıtayca da kabul edildiği bir tarihte anayasa mahkemesinin tarihli resmi gazetede yayınlanan tarih ve esas karar sayılı kararında askeri yargıtay kabulünün aksine asckda düzenlenen tekerrür kurumunun sayılı tckda kişi hakkında hüküm kurulurken ve hükmolunan hapis cezasının infazı sırasında dikkate alınacak bir neden olarak düzenlenen tekerrür kurumundan sadece tekerrürün özel olması bakımından değil aynı zamanda tekerrürün yasal bir ağırlaştırıcı sebep olarak öngörülmesi açısından da farklı bir nitelik taşıdığı bu durumun ascknda düzenlenen tekerrür kurumunda tckdan farklı olarak failin kişisel durumu yanında askerlik hizmetinin gereklerinin dikkate alınmasından ve asker kişiler ile sivil kişilerin farklı hukuksal konumda bulunmalarından kaynaklandığı eşitlik ilkesinin zedelenmediği dahi belirtilmiştir ancak askeri yargıtay daireler kurulunun tarih ve eksayılı tarih ve eksayılı tarih ve eksayılı tarih ve eksayılı tarih ve eksayılı vb kararlarında sayılı askeri ceza kanununun tekerrür konusunu düzenleyen nci maddesinin sayılı kanunun geçici inci maddesinde tanınan sürenin dolduğu tarihini takip eden tarihinden itibaren sayılı tcknın inci maddesinin hiçbir tereddüte ve tartışmaya yer vermeyecek kadar açık emredici hükmü karşısında uygulanamaz hâle geldiği bir bakıma zımnen ilga edildiğibun bağlı olarak askeri ceza kanununun firar ve izin tecavüzü suçlarını düzenleyen ncı maddesinin suçlunun mükerrir olması hâlinde hapis cezasının iki yıldan az olamayacağını belirten nci fıkrasının bendinin de zımnen ilga edilerek uygulanmasına son verildiği belirtilmiştir bu durum askeri yargıtay uygulamasında istikrar kazanmıştır askeri yargıtay tarafından asckda düzenlenen tekerrür hükümlerinin zımnen ilga olduğuna karar verildiğinden asckda düzenleme bulan ve mükerrirlik gibi benzer şekilde suçun unsuru haline getirilmiş olan teşebbüs hükümlerinin de tekrar ele alınması gerekmektedir bu açıdan tekerrür ve teşebbüs hükümleri birlikte değerlendirildiğinde her iki düzenleme de tcknın ve ascknın genel hükümlerinde düzenlenmiş olup ayrıca asckda belirli suç tiplerinde suçun maddi unsuru haline getirilerek başlı başına suç olarak kabul edilmişlerdir hatta tarih ve ek sayılı i̇bk kararında da teşebbüs hususunda belirtildiği ve yukarıda madde gerekçelerinde açıklandığı gibi kanun koyucu bilinçli bir şekilde askeri disiplinin teminini gözeterek asckda tekerrür hükümlerini de tckdan farklı bir şekilde düzenlemiş yine askeri disiplinin teminini gözeterek bazı özel suç tiplerinin unsuru haline getirmiştir özel ceza hükümlerinde genel hükümlerin aksine ceza hukukunda uygulanacak hukuki durumların açıklanması söz konusu değildir yukarıda belirtilen daireler kurulu kararlarında tekerrürü düzenleyen ascknın nci maddesinin ve mükerrer firar suçunun zımnen ilga edildiği kabul edilmekte olup yine genel hükümlerden olan teşebbüs konusunda da asckda tarihine kadar herhangi bir değişiklik yapılmamıştır bu bağlamda ascknın inci maddesindeki teşebbüsü fiili manada kabul etmenin ve asckda düzenlenen teşebbüs hükümlerinin tekerrürden farklı olarak atıf yolu ile tckya bağlanmış olmasının da bir önemi ve özelliği bulunmamaktadır şöyle ki örneğin mükerrirlik ascknın madde ve bendinde üste fiilen taarruza benzer bir şekilde fiili bir durum olarak düzenlenmiş suçun unsuru haline getirilmiştir yine ascknın madde ve fıkrasının diğer bentlerine bakıldığında hizmet yaparken kaçmak silah vb ordu hizmetine tahsis edilen herhangi bir şeyi beraberinde götürmek gibi fiili durumlardan sonra üçüncü bir bent olarak yani başlı başına bir suç olarak suçlunun mükerrir olması düzenlenmiştir ceza normları eylemleri cezalandırır her bir özel ceza normu fiili bir duruma ilişkindir suç olarak nitelendirilen eylem fiili durum açıklanarak bu eylemin cezalandırılması amaçlanır elbetteki bu fiili durumlarınesas sayısı karar sayısı hukuki açıklamaları da olacaktır bu kapsamda özel ceza hükümlerini hukuki veya fiili durum ayrımına tutmak bir yandan bir suçun varlığını kabul etmek diğer yandan başka bir suçun hukuki düzenleme olduğunu zımnen ilga olduğunu kabul etmek gibi çelişkili ve kamu vicdanını yaralayan sonuçları da beraberinde getirmektedir keza tckda teşebbüs suçlarının düzenlenmiş olması tekerrür suçlarının düzenlenmemiş olması sadece asckda tekerrür suçlarının düzenlenmiş olması böyle bir suç tipinin olmadığına karine değildir keza tckdaki teşebbüs suçlarının da anayasanın eşitlik ilkesine aykırı olduğu açıktır her nasıl i̇bk kararında teşebbüs suçun maddi unsuru fiili bir durum olarak görülmüş ve halen yürürlükte olduğu belirtilmiş ise aynı şekilde firar izin tecavüzü vazife ve memuriyete gitmeme yabancı memlekete firar kaçaklara yardım etmek ve ticaretle uğraşmak gibi suçlardaki mükerrirliğinde suçun maddi unsuru haline getirildiği fiili bir durum olduğu yukarıda belirtilen anayasa mahkemesinin tarih ve esas karar sayılı kararından sayılı kanunun genel ve madde gerekçesinden ve hatta tarih ve ek sayılı içtihatları birleştirme kurulu kararından da anlaşılacağı üzere izahtan varestedir özel ceza yasaları eylemleri cezalandırdığından i̇bk kararında da teşebbüs terimlerinin suçun maddi unsuru haline getirildiği halen yürürlükte olduğu belirtildiğinden mükerrer firarizin tecavüzü gibi mükerrirliğin maddi unsur haline getirildiği suçların da halen yürürlükte olduğu kabul edilmedir kanun koyucunun zımni bir iradesinin olduğunun mahkemelerce kabul edilerek genel hükümlere ilişkin bir düzenleme ile bir özel ceza yasasının özel hükümlere ilişkin maddesinin zımnen ilga edildiğinin kabul edilmesi gibi hukuk devleti ilkesine kanun yapma tekniğine kuvvetler ayrılığı ilkesine uymayan bir durumun kabul edilmesi mümkün değildir ancak uygulamada istikrar kazanan askeri yargıtay kararlarına göre asckdaki mükerrirliğe ilişkin suçların ilga olduğunun kabul edilmesi karşısında üste fiilen taarruza teşebbüsü başlı başına bir suç kabul edip halen yürürlükte olduğunu bu suç yönünden sayılı tcknın teşebbüse ilişkin genel hükümlerinin uygulanamayacağını kabul etmek hukukun genel ilkelerine uygulama birliğine ve hakkaniyet kurallarına aykırıdır katılınmamakla birlikte istikrar kazanan mükerrirliğe ilişkin askeri yargıtay kararlarına ve bu kararlarda belirtilen yasal düzenlemelere ve kabule göre de hiç bir hukuki dayanağı bulunmamaktadır aksi kabul halinde de bir özel ceza yasasının suçun unsuru haline getirilmiş genel hükümlere ilişkin bir kavram içeren bir özel hükmünün zımnen ilga olduğunu ve benzer şekildeki konuluş amaç ve kapsamı bakımından hiç bir fark bulunmayan diğer bir özel hükmünün varlığını koruduğunu ve sayılı tcknın genel hükümlerine istisna oluşturduğunu kabul etmek gerekecektir ki bu hususta uygulamada ve kamu vicdanında çelişki yaratmaya devam edecektir sonuç itibari ile kanun koyucunun açık ve net bir iradesi olmamasına rağmen yorum yolu ile mükerrerliğe ilişkin hükümlerin zımnen ilga olduğuna ilişkin askeri yargıtayın istikrar kazanan tekerrür konusundaki içtihatlarına rağmen askeri yargıtay i̇çtihatları birleştirme kurulunun tarih ve ek sayılı kararı ile tarih ve esas karar sayılı içtihatları birleştirme kararının varlığını koruduğu kaldırılmasına gerek bulunmadığı kararlaştırıldığından ve sayılı askeri yargıtay kanununun nci maddesi gereği içtihatları birleştirme kararlarının benzer olaylardaki bağlayıcılığı karşısında yeni bir kanuni düzenleme yapılmadıkça uygulama birliğinin ve ceza adaletinin sağlanabilmesi bakımından asckda özel bir suç tipi olarak düzenlenen ve suçun tamamlanmış hali ile aynı şekilde müeyyidelendirilen teşebbüs hükümlerinin askeri yargıtayın tekerrüre ilişkin kararları göz önüne alınarak zımnen ilga olduğunun kabulü gerekmekte olup buna göre de dava konusu olayda uygulanma ihtimali bulunan ve ascknın madde ve fıkrasında yeresas sayısı karar sayısı alan veya fiilen taarruza teşebbüs eden ifadesinin anayasanın inci maddesindeki kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesine aykırılık oluşturduğunun kabulü gerekmektedir yukarıda açıklanan nedenlerle ascknın madde ve fıkrasında yer alan veya fiilen taarruza teşebbüs eden ifadesinin iptali maksadıyla anayasanın nci maddesi gereğince anayasa mahkemesine başvurulmasına karar vermek gerekmiştir iv sonuç ve hüküm manisa i̇l jklığına olay tarihini içiren ve olayın gerçekleştiği koridorun görüntüsünü kaydeden kamera görüntülerin gönderilmesine ilişkin yazılan talimatın tekidine amire fiilen taarruz suçundan sanıkkatılan uzmjiiikadçvş un ascknın madde ve fıkrası gereğince cezalandırılması istemiyle açılan kamu davasında sanığın eyleminin amire fiilen taarruza teşebbüs suçunu oluşturma ihtimaline binaen yapılan değerlendirmede ascknın madde ve fıkrasında yer alan veya fiilen taarruza teşebbüs eden ifadesinin anayasanın inci maddelerine aykırı olması nedeniyle ascknın madde ve fıkrasının veya fiilen taarruza teşebbüs eden ifadesinin iptali maksadıyla anayasanın nci maddesi uyarınca anayasa mahkemesine başvurulmasına sanık müdafiinin emre itaatsizlikte ısrar suçu bakımından hakkında suç duyurusunda bulunulması talebi ile ilgili olarak müsnet suçun unsurları itibariyle oluşmadığı anlaşıldığından söz konusu talebin reddine duruşmanın nisan günü saat bırakılmasına oybirliği ile karar verildi | 2,996 |
esas sayısı karar sayısı anayasanın hak arama hürriyeti başlıklı maddesinde herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı ve davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir temel hak ve hürriyetlerin korunması başlıklı maddesine sayılı kanunun maddesiyle eklenen ikinci fıkrasında devlet işlemlerinde ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır kuralı yer almış maddenin fıkrasının gerekçesinde bireylerin yargı ya da idari makamlar önünde sonuna kadar haklarını arayabilmelerine kolaylık ve imkân sağlanmasının amaçlandığı son derece dağınık mevzuat karşısında kanun yolu mercii ve sürelerin belirtilmesinin hak arama hak ve hürriyetlerin korunması açısından zorunluluk hâline geldiği belirtilmiş dilekçe bilgi edinme ve kamu denetçisine başvurma hakkı başlıklı maddesinde ise vatandaşlar ve karşılıklılık esası gözetilmek kaydıyla türkiyede ikamet eden yabancılar kendileriyle veya kamu ile ilgili dilek ve şikâyetleri hakkında yetkili makamlara ve türkiye büyük millet meclisine yazı ile başvurma hakkına sahiptir kendileriyle ilgili başvurmaların sonucu gecikmeksizin dilekçe sahiplerine yazılı olarak bildirilirbu maddede sayılan hakların kullanılma biçimi kamu denetçiliği kurumunun kuruluşu görevi çalışması inceleme sonucunda yapacağı işlemler ile kamu başdenetçisi ve kamu denetçilerinin nitelikleri seçimi ve özlük haklarına ilişkin usul ve esaslar kanunla düzenlenir kuralına yer verilmiştir sayılı dilekçe hakkının kullanılmasına dair kanunun kapsam başlıklı maddesinde bu kanun türk vatandaşları ve türkiyede ikamet eden yabancılar tarafından türkiye büyük millet meclisi ile i̇darî makamlara yapılan dilek ve şikâyetler hakkındaki başvuruları kapsar dilekçelerin i̇ncelenmesi ve sonucunun bildirilmesi başlıklı maddesinde ise türk vatandaşlarının ve türkiyede ikamet eden yabancıların kendileri ve kamu ile ilgili dilek ve şikâyetleri konusunda yetkili makamlara yaptıkları başvuruların sonucu veya yapılmakta olan işlemin safahatı hakkında dilekçe sahiplerine en geç otuz gün içinde gerekçeli olarak cevap verilir i̇şlem safahatının duyurulması hâlinde alınan sonuç ayrıca bildirilir hükümlerine yer verilmiştir hak arama özgürlüğü genel olarak pozitif hukuk tarafından tanınmış hakların ön şartı ve usuli güvencesi olarak anlaşılır bu hakkın kullanılması da ancak buna ilişkin başvuru yollarının tam ve etkin biçimde tanınmasıyla mümkün olabilir kaboglu i̇brahim özgürlükler hukuku i̇dari işlemlere karşı başvuru yollarının ayrıntılı düzenlemelerde yer alması başvuru süresinin kısa olması veya olağan başvuru yollarına istisna getirilebilmesi nedeniyle işlemlere karşı hangi idari birime hangi sürede başvurulacağının idarelerce işlemde belirtilmesi hak arama özgürlüğünün korunması açısından önemlidir ayrıca işlemlerde gösterilen sebep ve gerekçe işlemin yasaya uygunluğu ve dayanağını değerlendirme itiraz edip etmeme konusunda ilgililere yardımcı olmakla birlikte idarenin saydamlığı savunma hakları ve idareye güven ilkeleri ve hukuk devleti anlayışının oluşumu noktalarında büyük öneme sahiptir anayasanın maddesinde kişilerin şikâyetleri konusunda yetkili makamlara yapılan başvuruların gecikmeksizin sayılı kanunda bu süre otuz gün olarak düzenlenmiştir dilekçe sahiplerine bildirileceği kuralı yer almasına rağmen sayılı kanunun iptali istenen kısımlarında ihaleyi yapan idareye karar almama serbestisi tanınmıştıresas sayısı karar sayısı öte yandan mahkemeye erişim hakkı bir uyuşmazlığı mahkeme önüne taşıyabilmek ve uyuşmazlığın etkili bir şekilde karara bağlanmasını isteyebilmek anlamına gelmektedir kişinin mahkemeye başvurmasını engelleyen veya mahkeme kararını anlamsız hâle getiren bir başka ifadeyle mahkeme kararını önemli ölçüde etkisizleştiren sınırlamalar mahkemeye erişim hakkını ihlal edebilir aym no somut olayda davacı başvuru sahibi tarafından yapılan şikâyet başvurusu üzerine ihaleyi yapan idare aile ve sosyal politikalar giresun il müdürlüğü bakım ve rehabilitasyon merkezi müdürlüğü tarafından cevap verilmemesi zımnen reddedilmesi nedeniyle idarenin karar verme süresinin bitimini izleyen on gün içinde davalı idareye itirazen şikâyet başvurusunda bulunulması gerekirken ordu i̇dare mahkemesinde dava açıldığı anlaşılmaktadır açılan davada mahkeme tarafından dilekçenin davalıya tevdiine karar verildiği davalı idare tarafından sayılı kanunun maddesinin dokuzuncu fıkrası dayanak gösterilerek anılan mahkeme kararı ve ekinde yer alan dava dilekçesinin kurum kayıtlarına alındığı tarihi itirazen şikâyet başvurusu tarihi olarak dikkate alınarak başvurunun süre ve şekil yönünden reddedildiği görülmektedir şayet ihaleyi yapan idare tarafından on gün içinde gerekli inceleme yapılarak gerekçeli bir karar alınsaydı sayılı kanunun maddesi uyarınca karar almama serbestisi bulunmasaydı alınan kararda anayasanın maddesine uygun olarak davacıya hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağı ve süreleri belirtilmiş olacağından davacının son derece dağınık mevzuat karşısında mahkemeye erişim hakkı hak arama hürriyeti dilekçe hakkı ve savunma hakkı korunmuş olacaktı açıklanan nedenlerle bir davaya bakmakta olan mahkemenin davada uygulanacak bir kanun hükmünü anayasaya aykırı görürse ilgili kanun hükmünün iptali için anayasa mahkemesine başvurabileceğini düzenleyen sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesinin birinci fıkrası gereğince sayılı kanunun sayılı kanunla değişik maddesinde yer alan belirtilen süre içinde bir karar alınmaması durumunda başvuru sahibi tarafından karar verme süresinin bitimini ve süresi içerisinde bir karar alınmaması hâlinde ise bu sürenin bitimini ibareleri yönünden anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanısına ulaşılması nedeniyle bu kuralın iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasına bu kuralın anayasaya aykırılığı ve uygulanması durumunda telafisi güç veya imkânsız zararlar doğabileceği gözetilerek esas hakkında bir karar verilinceye kadar yürürlüğünün durdurulmasının istenilmesine iptali istenen kuralın anayasanın hangi maddelerine aykırı olduğunu açıklayan gerekçeli başvuru kararının aslının başvuru kararına ilişkin tutanağın onaylı örneğinin dava dilekçesi ile dosyanın ilgili bölümlerinin onaylı örneklerinin dizi listesine bağlanarak anayasa mahkemesi̇ başkanliğina gönderi̇lmesi̇ne tarihinde oybirliğiyle karar verildi | 783 |
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ günlü dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir tarih ve sayılı doğal gaz piyasası kanununun geçici üncü maddesine tarih ve sayılı doğal gaz piyasası kanununda değişiklik yapılması hakkında kanunun inci maddesi i̇le eklenen bendinin anayasaya aykırılığı tarih ve sayılı doğal gaz piyasası kanununun geçici üncü maddesine tarih ve sayılı doğal gaz piyasası kanununda değişiklik yapılması hakkında kanunun inci maddesi ile eklenen ve iptali istenen bendinin birinci paragrafında yapılan düzenlemede bu düzenlemenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç ay içinde ankara büyükşehir belediyesi tarafından doğalgaz dağıtım faaliyeti yapmak üzere sayılı türk ticaret kanununa göre anonim şirket statüsünde yeni bir şirket kurulması kurulacak bu şirkete şirketin kurulduğu tarihten itibaren iki ay içinde ego ankara elektrik ve havagazı müessesesi genel müdürlüğü ile şirket arasında yapılacak protokolle ego genel müdürlüğü nün mülkiyet veveya işletmesinde bulunan doğal gazın şehir içi dağıtımı ile ilgili tüm alt yapı tesisleri varlıklar taşınır ve taşınmazlar hak alacak ve borçlar ego genel müdürlüğünün devir tarihine kadar botaşa olan doğal gaz alım borçları ile hazine garantisi altında ve dış borcun ikrazı sureti ile ego genel müdürlüğüne doğal gaz yaygınlaştırılması ve dağıtım şebe kesi kapsamında sağlanan dış krediler hariç leh ve aleyhe açılmış olan davalar ile icra takipleri ve iş mevzuatına tâbi personelin devredilmesi öngörülmüştür sayılı türk ticaret kanununun nci maddesinde bir anonim şirketin kurulması için şirkette pay sahibi en az beş kurucunun bulunması şarttır denilmiştir bu nedenle anonim şirket şirkette pay sahibi olan en az beş kurucu ortakla kurulabilir bu zorunlu koşul şirketin kuruluşundan sona ermesine kadar geçerlidir ortak sayısının beşin altına düşmesi anonim şirketi sona erdiren kanuni bir sebeptir ttk i̇ptali istenen söz konusu bendinin birinci paragrafında kurulacak anonim şirketin sadece bir tek kurucu ortağı ankara büyük şehir belediyesi olarak belirlenmiş ancak kurulacak bu yeni şirketin diğer dört kurucu ortağı konusunda hiçbir belirleme yapılmamıştır anayasanın nci maddesinde belirtilen hukuk devletinin unsurlarından biri de vatandaşlarına hukuk güvenliği sağlamasıdır hukuk güvenliği kurallarda belirlilik ve öngörülebilirlik gerektirir hukuk devletinde yargı denetiminin sağlanabilmesi için yönetimin görev ve yetkilerinin sınırının yasalarda açıkça gösterilmesi bir zorunluluktur anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararı bu durumda iptali istenen kural hukuk devletinin en önemli öğelerinden olan belirlilik ve öngörülebilirlik özelliklerini taşımaması nedeniyle hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmamakta dolayısıyla anayasanın nci maddesine aykırı düşmektedir i̇ptali istenen bendinin birinci paragrafındaki ankara büyükşehir belediyesi tarafından anonim şirket statüsünde yeni bir şirket kurulmasını öngören düzenleme ile söz konusu bendinin gerek birinci paragrafındaki bunun dışındaki düzenlemeler ile diğer bütünesas sayısı karar sayısı paragraflarındaki düzenlemeler arasında tam bir uygulama birliği bulunduğundan bütün bu düzenlemeler de aynı nedenle anayasanın nci maddesine aykırıdır diğer taraftan bendinin birinci paragrafının dördüncü cümlesinde lisansın geçer lilik süresinin ilk on yılında dağıtım şirketinin birim hizmet ve amortisman bedeli abd dolarm karşılığı ytl taşıma bedeli abd dolarm karşılığı ytl olarak uygula nır şeklinde bir düzenlemeye yer verilmiştir böyle bir düzenlemenin birim hizmet ve amortisman bedellerinin kurulması öngörülen şirketi özelleştirme sonucu satın alacak olan özel sermaye lehine artırılması anlamını taşıdığı açıktır halen epdk enerji piyasası düzenleme kurulunın çıktığı kentsel doğal gaz lisans ihalelerinde birim hizmet ve amortisman bedelleri ilk yıl için en yüksek centm³ olurken bazı kentlerde olarak gerçekleşmiştir oysa söz konusu düzenleme ile yeni kurulacak şirketi ve dolayısıyla egoyu satın alacak şirkete yıl süreyle birim hizmet amortisman bedelini cent olarak uygulama imkanı verilmektedir epdk kararlarına göre lisans sahibi şirketlerin uygulayacağı iletim bedelleri birim hizmet amortisman bedeline eşitlenirken ankarada egoyu satın alacak şirkete bugüne kadar öngörülen yüksek birim hizmet ve amortisman bedelinin en az fazlası ve fahiş bir fiyat olan centm³ uygulama imkanı tanınmaktadır zaten epdk kararlarıyla ego i̇zgaz i̇gdaş gibi şirketlere diğer kentlere göre çok daha yüksek olan metre küp başına ytl birim hizmet amortisman bedeli uygulama imkanı tanınırken bu yasa ile bugünkü kurdan artış anlamına gelen ytl birim hizmet amortisman bedeli uygulanması öngörülmektedir böyle bir düzenlemenin sonucunun ise doğal gaz tüketecek ankaradaki tüketiciler aleyhine tüketim bedellerinin çok daha fazla artırılması olacağı açıktır doğal gaz kullanımı çağdaş kentsel yaşamın bir unsurudur ve kentlilerin ucuza doğal gaz kullanması kamusal bir haktır ve bu kamusal bir hakkın kullanılmasını sınırlandıran ve güçleştiren yasal düzenlemelerin de kamu yararı nihai amacına yönelik işlemler olduğu söylenemez kamu yararı amacına yönelik olmayan kamu hizmetinin nitelikleriyle bağdaşmayan adalet anlayışına aykırı ve makul olmayan böyle bir durumun anayasanın nci maddesinde belirtilen hukuk devleti ilkesi ile bağdaştırılamayacağı açıktır çünkü bir hukuk devletinde tüm kamu işlemlerinin nihai amacı kamu yararıdır bir hukuk devleti adil ve makul olmak durumundadır kamu hizmetinin gerekleriyle bağdaşmayan adil ve makul olmayan bir düzenlemenin kamu yararı amacına yönelik olduğu ve hukuk devleti ilkesi ile bağdaştığı söylenemez anayasa mahkemesinin k sayılı kararında da yasa koyucuya verilen düzenleme yetkisi hiçbir şekilde kamu yararını ortadan kaldıracak veya engelleyecek biçimde kullanılamaz denilmektedir i̇ptali istenen bendinin birinci paragrafının dördüncü cümlesi bu nedenle de anayasanın nci maddesine aykırıdır belediye ve il özel idarelerine ait ticari amaçlı kuruluşlar ile pay oranlarına bakılmaksızın her türlü iştiraklerindeki paylarının özelleştirilmesi sayılı özelleştirme uygulamaları hakkında kanunun kapsamında olup özelleştirme uygulamalarının gerektirdiğiesas sayısı karar sayısı özelleştirme ile ilgili her türlü işlemi yürütmek özelleştirme i̇daresi başkanlığının görevleri arasındadır i̇ptali istenen bendinin ikinci paragrafında dağıtım şirketinin asgari yüzde hisse sinin bu bendin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren en geç iki yıl içinde sayılı kanun hü kümleri uyarınca ankara büyükşehir belediyesi tarafından özelleştirilmesinin gerçekleştirilememesi durumunda dağıtım şirketinin hisselerinin yüzde inin özelleştirme i̇daresi başkanlığı tarafından özelleştirileceği hükme bağlanmıştır bu durumda dağıtım şirketinin her türlü özelleştirme işlemlerini yapma görev ve yetkisi iptali istenen bendinin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki yıl süre ile ankara büyükşehir belediyesine verilmiştir özelleştirme i̇daresi başkanlığı ilgili hizmet birimleri ile özelleştirme konusunda uzman bir idare olduğu yadsınamaz i̇ptali istenen bendinin ikinci paragrafının birinci cümlesi ile dağıtım şirketinin asgari yüzde hissesinin iki yıl süre ile uzman bir kuruluştan alınarak özelleştirme işlemleri konusunda hiçbir uzmanlığı bulunmayan ankara büyükşehir belediyesine verilmesinin sayılı kanunun inci ve nci maddelerinde belirtilen özelleştirmenin amaç ve ilkeleriyle bağdaşmayacağı açıktır özelleştirme amaç ve ilkeleriyle bağdaşmayan bir düzenlemenin de kamu yararı amacına dayanmadığı çok açıktır bu nedenle de iptali istenen bendinin ikinci paragrafının birinci cümlesi anayasanın nci maddesine aykırıdır bir yasa kuralının anayasanın herhangi bir kuralına aykırılığının tespiti onun kendiliğinden anayasanın inci maddesine de aykırılığı sonucunu doğuracaktır anayasa mahkemesinin tarih ve k sayılı kararı amkd sa shf açıklanan nedenlerle tarih ve sayılı doğal gaz piyasası kanununun geçici üncü maddesine tarih ve sayılı doğal gaz piyasası kanununda değişiklik yapılması hakkında kanunun inci maddesi ile eklenen bendi anayasanın nci ve inci maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir iv yürürlüğü durdurma i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ tarih ve sayılı doğal gaz piyasası kanununun geçici üncü maddesine tarih ve sayılı doğal gaz piyasası kanununda değişiklik yapılması hakkında kanunun inci maddesi ile eklenen bendi yapılan düzenlemeler kamu yararı amacına dayanmadığı ve nihai sonuç olarak vatandaşların ısınma giderlerinin kar amaçlı bir şirketin hizmet vermesi nedeniyle yükselmesine yol açacağı için bunların uygulanması halinde giderilmesi olanaksız zararlar doğabileceği açıktır yine özelleştirme işlemleri konusunda hiçbir uzmanlığı bulunmayan ankara büyükşe hir belediyesine özelleştirme işlemleri yapma yetkisi verilmiş olduğundan özelleştirme amacı dışına çıkılması ve bundan ülke ekonomisinin sonradan giderilmesi olanaksız zararlara uğraması söz konusu olabilecektir bu zarar ve durumların doğmasını önlemek amacıyla iptali istenen hükmün iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüğünün de durdurulması istenerek anayasa mahkemesine dava açılmıştıresas sayısı karar sayısı sonuç ve i̇stem açıklanan nedenlerle tarih ve sayılı doğal gaz piyasası kanununun geçici üncü maddesine tarih ve sayılı doğal gaz piyasası kanununda değişiklik yapılması hakkında kanunun inci maddesi ile eklenen bendinin anayasanın nci ve inci maddelerine aykırı olduğundan iptaline ve iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüğünün durdurulmasına karar verilmesine ilişkin istemimizi saygı ile arz ederiz | 1,223 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razlarin gerekçeleri̇ konya i̇dare mahkemesinin başvuru kararında türkiye cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğu yasa koyucunun yasal düzenlemeler yaparken sahip olduğu takdir yetkisinin hukuk devleti ilkesiyle sınırlı olduğu komiser yardımcılığı kursuna başladığı tarihte geçerli olan kurallara göre grubu polis amiri olması gereken davacının itiraz konusu kural ile kazanılmış haklarının ihlal edildiği kuralın davacının aleyhine olarak geçmişe yürütüldüğü ve hukuk devleti ilkelerinden belirlilik devlete güven ve devlette istikrar kavramlarını ihlal ettiği hukuki güvenlik ilkesine aykırı olduğu davacıdan bir dönem önce dört yıllık bir yüksek öğretim kurumundan mezun olan ve komiser yardımcılığı kursunu bitirenlerin grubu polis amiri olarak atanmalarına rağmen itiraz konusu kural nedeniyle davacının grubu polis amiri olarak atanmasının eşitlik ilkesine aykırı olduğu belirtilen nedenlerle anayasanın ve maddelerine aykırı olan kuralın iptali gerektiği ileri sürülmüştür ordu i̇dare mahkemesinin başvuru kararlarında ise komiser yardımcılığı kursuna başladıkları tarihte yürürlükte olan kurallar uyarınca söz konusu kursu başarıyla bitirmeleri halinde grubu polis amiri olacak davacıların sayılı yasanın maddesinde yapılan değişiklik sonucunda grubu polis amiri oldukları kamu görevlilerinin hakları ve yetiştirilmelerine ilişkin statü hukuku kurallarının düzenlenirken kazanılmış hak beklenen hak ve kazanılmış avantaj ilkelerine uygun hareket edilmesinin hukuk devleti ilkesinin bir gereği olduğu kazanılmış hakları korumak ve hukuksal güvenliği sağlamak amacıyla getirilen itiraz konusu kuralın davacılar bakımından hukuki bir koruma içermediği belirtilen nedenle anayasanın maddesine aykırı olan itiraz konusu kuralın iptali gerektiği ileri sürülmüştür | 221 |
esas sayısı karar sayısı uygulamada sayılı kanunun maddesine dayanılarak disiplin soruşturması aşamasında veya disiplin cezası kesinleşme aşamasında hükümlüler hakkında tedbiren kapalı ceza infaz kurumuna iade kararları alınmaktadır bu suretle tedbiren kapalı ceza infaz kurumlarına gönderilen hükümlülerin cezanın infazına kadar kapalı kurumda geçen sürelerinin alınacak olan disiplin cezasının kaldırılma süresinden sayılacağına veya hükümlünün şikayet incelemesi sonucu söz konusu disiplin cezasının kaldın i̇ması halinde bu sürelerin açık ceza infaz kurumunda geçmiş olarak sayılacağına dair bir kanun veya yönetmelik hükmü de mevcut değildir hal böyle olunca tedbiren kapalı ceza infaz kurumuna iade kararlan hükümlülerin koşullu salıverilme tarihlerinin uzamasına açık ceza infaz kurumunun da bulunma ve denetimli serbestlik tedbirinden yararlanma sürelerinin azalmasına neden olmaktadır özellikle şikayet incelemesi sonucu haklarında verilen disiplin cezasının kaldırılmasına karar verilen hükümlüler telafisi imkansız zararlara uğrayabilmektedir söz konusu kanun maddesinde uygulanacak tedbirlerin türü uygulanma yöntemi ve sının hiç bir şekilde belirtilmediği gibi bu tedbirlerin hatalı ve aşırı uygulanmasına yönelik herhangi bir hukuki güvence de getirilmemiştir anayasanın ncı maddesine göre türkiye cumhuriyeti insan haklarına saygılı bir hukuk devletidir uncu maddesine göre herkes kişi hürriyeti ve güvenliğine sahiptir yine anayasanın inci maddesine göre ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz i̇dare kişi hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuran müeyyide uygulayamaz anayasa mahkemesinin başvurusuna tarih ilişkin kararında da belirtildiği üzere hükümlü ve tutuklular anayasa ve sözleşmenin ortak alanı kapsamında kalan temel hak ve hürriyetlerin tamamına kural olarak sahiptirler ancak cezaevinde bulunmanın kaçınılmaz sonucu olarak suçun önlenmesi ve disiplinin sağlanması gibi cezaevinde güvenliğin ve düzenin korunmasına yönelik kabul edilebilir gerekliliklerin olması durumunda mahkûmların sahip olduğu haklara sınırlama getirilebilecektir hak ve özgürlüklerin kanunla sınırlanması ölçütü anayasa hukukunda önemli bir yere sahiptir hak ya da özgürlüğe bir müdahale söz konusu olduğunda öncelikle tespiti gereken husus müdahaleye yetki veren bir kanun hükmünün yani müdahalenin hukuki bir temelinin mevcut olup olmadığıdır hak ve özgürlüklerin ve bunlara yapılacak müdahalelerin ve sınırlandırmaların kanunla düzenlenmesi bu haklara ve özgürlüklere keyfî müdahaleyi engelleyen ve hukuk güvenliğini sağlayan demokratik hukuk devletinin en önemli unsurlarından biridir öte yandan anayasal haklara yönelik müdahalenin bir kanuna dayanması yeterli olmayıp bu kanunun belirlilik ve öngörülebilirlik gibi belli niteliklere sahip olması gerekir hukuki güvenlik ile belirlilik ilkeleri hukuk devletinin önkoşullarındandır kişilerin hukuki güvenliğini sağlamayı amaçlayan hukuki güvenlik ilkesi hukuk normlarının öngörülebilir olmasını bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar belirlilik ilkesi ise yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık net anlaşılır ve uygulanabilir olmasını ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesini ifade etmektedir aym k başvurucuya verilen disiplin cezasına esas sayılı kanunun maddesinin numaralı fıkrası kanunun maddelerinde yer almayan fiillerle ilgili olarak da disiplin cezasının uygulanabileceğini öngörmektedir bu bağlamda hangi fiillerinesas sayısı karar sayısı disiplin cezası gerektireceği anılan fıkrada belirtilmemiştir hem kişiler hem de idare yönünden belirsiz bir durum yaratan bu düzenlemenin hukuk güvenliğini sağlayacak nitelikte öngörülebilir ve ceza i̇nfaz kurumu idaresinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu nitelikte belirli bir durum yarattığı söylenemez dolayısıyla sayılı kanunun maddesinin numaralı fıkrası bilgi ve kanaatlere ulaşma özgürlüğüne müdahale için kanunilik koşulunu karşılayabilecek yeterli ve kabul edilebilir bir düzenleme olarak değerlendirilemez kaldı ki anayasa mahkemesi genel kurulu da tarihli ve k sayılı kararında anılan düzenlemenin hukuki güvenlik ve belirlilik ilkelerini sağlamadığı gerekçesiyle anayasalın ve maddelerine aykırı olduğunu değerlendirilerek iptaline karar vermiştir yine anayasa mahkemesinin tarih esas karar sayılı kararında belirtildiği üzere i̇tiraz konusu maddesinin numaralı fıkrasının bendi ve son paragrafının birinci cümlesinde hükümlü hakkında işlediği iddia olunan başka bir suçtan dolayı sayılı kanunun maddesinde sayılan nedenlerle tutuklama kararı verilmesi hâlinde tekrar kapalı ceza infaz kurumuna gönderilmeleri kanun koyucu tarafından bir tedbir olarak düzenlenmiş ise de söz konusu kural bu kişilerin kesinleşen bir suçlan olmaksızın haklarında yaptırım uygulanmasına neden olmaktadır bunun yanında kural denetimli serbestlikten yararlanma hakkını ve denetimli serbestlik kurumundan hükümlü ve toplum lehine beklenen kamusal yararı da ortadan kaldırmaktadır kanunun çıkarılma amacı ile çelişen bu hususlar ise hükümlülerin henüz işleyip işlemedikleri belirli olmayan bir suçtan dolayı yaptırıma tabi olmalarına yol açmakta ve anayasanın maddesinin dördüncü fıkrasında düzenlenen suçsuzluk karinesi ile bağdaşmamaktadır bu bağlamda sayılı kanunun maddesi uyarınca hükümlülerin kapalı ceza infaz kurumalarına gönderilmeleri bir tedbir olarak öngörülmüş ise de bu tedbir hükümlülerin haklarında kesinleşen disiplin cezası karan olmaksızın haklarında yaptırım uygulanmasına neden olmaktadır sayılı kanunun nci maddesinde sayılan tedbirlerin kapsamı karşısında maddesi ile getirilen düzenleme hukuki güvenlik ve belirlilik ilkelerini ihlal etmekte ve anayasanın ve nci maddeleri ile getirilen ilke ve güvencelere aykırı sonuçlara neden olmaktadır bilindiği üzere devletin varlık sebebi hukuk devleti fikrini gerçekleşmesi yönünde uygun alt yapıyı oluşturmaktır hukuk devleti idealini gerçekleştirmek hukuk devleti olmanın gereklerini bir ilke olarak her işlem ve eyleminde esas almak da idare hukukunun en temel niteliğidir hukuk devleti olmak esaslı bir hukukileştirme fikrine dayanmaktadır her şeyi hukukileştirmeyi hukuki ilişkinin sübjektif her boyutunu objektifleştirmeyi eşitlik ilkesinin hâkim olduğu bir alan oluşturmayı gerektirir bu nedenle hukuk devleti özelliği anayasada yazmakla kazanılacak bir durum değildir her ülke her gün her işlem ve eylemiyle hukuk devleti olabilme ve hukuk devleti olarak kalabilme sınavı vermektedir hukuk devletini gerçekleştirmek veya hukuk devleti olmaktan uzaklaşmak hususunda temel rol ise idarededir çünkü idare kendisine kamu yararı amacıyla kullanması için tevdi edilmiş güç nedeniyle bu sınavı vermektedir i̇dare bu sınavı hukuk sayesinde veya idarenin hukuka dayalı olması sayesinde vermektedir bu itibarla sayılı kanunun uncu maddesinin ikinci fıkrası ile kurum idaresine kanunda açıkça belirtilmeyen diğer tedbirleri alma konusunda tanınan kısıtlayıcı önlem alma yetkisi öngörülebilirliği ve ‘‘belirliliği bulunmadığından ve hukuki güvenliği sağlamadığından anayasaya ve avrupa i̇nsan hakları sözleşmesine aykırıdır söz konusu hüküm bu haliyle hükümlülerin hukuki güvenliğini ve kişi hürriyetini tehdit eder mahiyettediresas sayısı karar sayısı bu nedenle sayılı kanunun maddesinde yer alan düzenlemenin anayasanın ve inci maddelerini ihlal ettiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir hüküm gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere sayılı kanunun ıncı maddesi uyarınca sayılı kanunun uncu maddesinin ikinci fıkrasının anayasanın nci uncu ve inci maddelerine aykırı görülmesi nedeniyle iptali talebiyle anayasa mahkemesi̇ nezdi̇nde i̇ti̇raz yoluna başvurulmasina anayasanın maddesi gereğince anaya mahkemesince bir karar verilinceye kadar davanın geri bırakılmasına i̇şbu dosya hakkında karar verilebilmesi için sayılı kanunun maddesinde düzenlenen aylık süre sonuna kadar beklenmesine bu süre sonunda anayasa mahkemesi tarafından bir karar verilir ise bu karara göre verilmez ise yürürlükteki hükümlere göre karar verilerek davanın sonlandırılmasına kararın hükümlüye tebliği için kırklareli açık ceza i̇nfaz kurumuna gönderilmesine karar aslının ve dosyanın onaylı bir örneğinin anayasa mahkemesine gönderilmesine dair karar hükümlünün yokluğunda dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda verildi | 1,058 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ mahkemenin itiraz gerekçesi şöyledir anayasamızın maddesinde vurgulanan hukuk devleti ilkesinin en önde gelen ölçütlerinden biri idarenin yargısal yolla denetimidir bireylerin yargı yerlerinde haklarını aramaları ve savlarını dile getirebilmeleri yolundaki anayasal hak arama özgürlüğünün doğal bir sonucu ve hukuk devletinin bir gereği olarak idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı öngörülen yargı yolu sınırları ve kapsamı belirgin davalarla kendini somutlaştırır sayılı i̇dari yargılama usulü kanununda düzenlenen iptal davası idarenin yargısal denetimine yeterli boyutta olma özelliğini taşıdığını yerleşik uygulamalarla göstermektedir ancak yasa yapıcı kimi idari işlemleri idari para cezası olarak tanımlayıp yargılamanın ivedilikle sonuçlanmasını sağlamaya yönelik bir yöntem öngörmüştür anayasa mahkemesinin günlü ve sayılı kararında da değinildiği gibi sınırı ve kapsamı açıklıkla belirtilerek ve iptal davasını ortadan kaldıracak bir boyuta ulaşmamak kaydıyla yasalarla itiraz yolları öngörülebilir oysa sayılı yasanın maddesinin ikinci paragrafı olarak gözüken fıkrasının cümlesinde yer alan zaruret görülmeyen hallerde sözcükleriyle anlatım belirsizliğe yol açmakta zaruret tanımının idari para cezaları yönünden oluşturulmasında yargılama yönteminin tedirgin edici bir niteliğe bürüneceğini göstermektedir sayılı yasada yer alan kendiliğinden araştırma ve duruşma gibi kurumlarda çelişkiler ve duraksamalar yaratacak olan bu anlatım idari yargılamanın yazılılık ilkesiyle de çelişecektir yargıç zarurete karar verdiğinde yargılamayı duruşmalı mı yapacak ya da kendiliğinden araştırma resen inceleme olgusunu gözardı mı tutacaktır bu belirsizlikler zaruret tanımının ne olduğu konusunda da sorunlar oluşturacak yargıç takdirini zorlayan ve uygulamada çelişkilere neden olan bir ortama yargılamayı sürükleyecektir tüm bu konular söz konusu sözcüklerin hak arama özgürlüğünü işlemin yargısal denetimini ve yargılama usulünü belirsizliklere iten ve tam anlamıyla gerçekleşmesini önleyen metinler olduğu ve hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmadığını göstermektedir sayılı yasanın maddesinde çeşitli tutarlarda para cezaları düzenlenmekte ve para cezalarının her yıl türk ceza kanununun ek nci maddesi uyarınca artırılacağı öngörülmektedir anılan sayılı yasanın maddesinin yukarda da değinilen ikinci paragrafının son cümlesinde yer alan itiraz üzerine idare mahkemesince verilen kararlar kesindir kuralıyla da üst yargı yerlerine başvuru olanağı kısıtlanmaktadır oysa büyük tutarlara ulaşabileceği anlaşılan paracezalarına ilişkin bir sınırlama yani alt ve üst sınırlar belirtilmeden tümü için üst yargı yolunu kapamak yargısal denetiminin etkinliğini ortadan kaldıracak ve bireylere verilen yargı güvencesini daraltacaktır üst mahkemelerin ya da temyiz yerinin yasaya kattığı kanun yolları adıyla tanımlanan hukuksal kurum yargı güvencesinin ve yargı yolunun tam anlamıyla gerçekleşmesinin aracıdır i̇dari yargıda bölge idare mahkemelerine yapılan itiraz ile danıştaya götürülen temyiz istemleri yasal yolların uygulama biçimi olup miktarla çizilen görev nedeniyle iş yükünü artırıcı bir boyutunesas sayısı karar sayısı tek nedenleri de olamaz kaldı ki para cezaları bir ayrıma bağlanmadan ilk derece mahkeme kararlarının kesinliği kuralı getirilerek sınırı belli işlere özgü bırakılmak da istenmemiştir böylece üst yargı yerine inceleme olanağı bırakılmayıp sınırsız bir kesinleştirme kapsamına alan kuralın iş yükünü azaltma amacından çıkılıp yargı güvencesini ve güvenliğini azaltan hukuk devleti ilkesiyle çelişen bir nitelik taşıdığı açıktır konusu para cezaları da olsa yargı kararı duraksama yaratan bir çizgi dışında kalmamalı yüksek mahkemelerce ya da itiraz yerince de incelenen bir karar zenginliği ve olgunluğu taşımalıdır bu hukuk devletinin yargıdan beklediği kusuru en aza indirilmiş ürünlerle örülü kararlar ortamının gerçekleşmesinin vazgeçilmez bir temelidir açıklanan nedenlerle sayılı tüketicinin korunması hakkında kanunun maddesinin ikinci paragrafının üçüncü cümlesinde sözü edilen sözcüklerle son cümlenin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu sonucuna varıldığından sayılı yasanın maddesinde öngörülen belgelerle birlikte anayasa mahkemesine başvurulmasına gününde oybirliği ile karar verildi | 530 |
esas sayısı karar sayısı hükümlü veya tutuklunun kaçması suçundan sanık hakkında mahkememizce yapılan ara karar uyarınca sayılı yasanın maddesi gereğince sayılı cmknun maddesinin basit yargılama usulü başlığı altında yeniden düzenlendiği görülmüştür cmknun maddesinde asliye ceza mahkemesince iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını veveya üst sınırı yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir şeklinde düzenleme mevcut olduğu anlaşılmıştır adana cumhuriyet başsavcılığının tarih ve sayılı iddianamesiyle sanığın tcknun maddesinde düzenlenen hükümlünün kaçması suçunu işlediği iddia olunmuştur tcknun maddesinde düzenlenen suçun kanunda öngörülen ceza miktarının aydan yıla kadar hapis cezası olduğu dolayısıyla sanığa yüklenen suçun basit yargılama usulü kapsamında kaldığı anlaşılmıştır sayılı yasanın maddesiyle sayılı yasaya geçici maddenin eklendiği görülmüştür geçici maddesinde tarihi itibariyle kovuşturma evresine geçilmiş hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda basit yargılama usulü uygulanmaz denilmiştir sayılı yasayla değişik cmknun maddesinde basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verildiği takdirde mahkemece iddianame sanık mağdur ve şikayetçiye tebliğ edilerek beyan ve savunmalarını gün içinde yazılı olarak bildirmeleri istenir tebligatta duruşma yapılmaksızın hüküm verilebileceği hususu da belirtilir ayrıca toplanması istenen bilgi ve belgeler kuruluşlardan talep edilir denilmektedir sayılı yasayla değişik cmknun maddesinde beyan ve savunma için verilen süre dolduktan sonra mahkemece duruşma yapılmaksızın ve cumhuriyet savcısının görüşü alınmaksızın türk ceza kanununun maddesi dikkate alınmak suretiyle maddede belirtilen kararlardan birine hükmedilebilir mahkumiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir şeklinde düzenleme mevcuttur sayılı yasayla değişik cmknun maddesinden de anlaşılacağı üzere basit yargılama usulü uygulanması sonuç cezanın dörtte bir oranında indirilmesi imkanını sunduğundan sanığın lehinedir ancak yukarıda belirtilen sayılı yasanın maddesiyle sayılı yasaya eklenen geçici maddenin maddesi gereğince sanık hakkında basit yargılama usulü uygulanma imkanı bulunmamaktadır basit yargılama usulünün düzenlendiği sayılı ceza muhakemeleri kanunu yargılama usulüne ilişkin düzenlemeler içerdiğinden yürürlüğe girdiği an yargılaması devam eden tüm dosyalarda lehe veveya aleyhe olduğuna bakılmaksızın derhal eşit olarak uygulanması gereken yasa maddeleridir ayrıca basit yargılama usulü uygulandığı ve mahkumiyet hükmü verildiği takdirde cmknın maddesinin son cümlesi gereğince türk ceza kanunu kapsamında belirlenecek sonuç cezada kanunen dörtte bir oranında indirim yapılması söz konusu olacaktır bu düzenleme usul yasasında yer alsa da sonuç olarak mahkumiyetin esasına ilişkin olduğundan tcknın maddesi gereğince de cmknın maddesinin uygulanmasının önüne geçilemeyecektir bu kapsamda geçici maddesindeki tarihi itibariyle kovuşturma evresine geçilmiş hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda basit yargılama usulü uygulanamaz şeklindeki düzenlemenin anayasanın maddesinde düzenlenen suç ve cezalara ilişkin esaslar ile adil yargılanma ilkesine aykırı olduğu kanaatine varılmış olmakla mahkememizin esas sayılı dava dosyasının onaylı sureti yazımız ekinde gönderilmiş olup mahkemenizce verilecek kararla birlikte mahkememiz dava dosyasının mahkememize iadesi arz olunur | 414 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razlarin gerekçeleri̇ e sayılı i̇tiraz başvurusunun gerekçe bölümü şöyledir cmknun maddesinin fıkralarında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı düzenlenmiş olup bu hükümlere göre sanığa verilen ceza yıl veya daha az süreli hapis veya para cezası ise sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkum olmamış olması mahkemece sanığın kişiliği ve davranışları dikkate alınarak yeniden suç işlemeyeceği yönünde olumlu kanaate varılmış olması ve mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade veya eski hale getirme şeklinde giderilmesi şartlarının gerçekleşmesi halinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilecek olup bu halde yıllık denetim süresi belirlenerek bu karar verilecek bu süre içinde sanığa belli bir eğitim programına devam etmek belli bir meslek veya sanat sahibi olması halinde gözetim altında çalıştırılma belli yerlere gitmekten yasaklanma veya devam etme şeklinde bir tedbire de ek olarak karar verilebilecek bu beş yıllık denetim süresi içinde belirlenmişse denetimli serbestlik tedbirlerine uymak ve kasıtlı bir suç işlememek halinde davanın düşmesine karar verilecek aksi halde mahkemece açıklanması geri bırakılan hüküm açıklanacak hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesi halinde verilen hapis cezası ertelenemeyecek ve para cezası gibi seçenek yaptırımına çevrilemeyecek ancak açıklanması geri bırakılan hüküm açıklanırken sanığın durumu değerlendirilerek ceza yarısına kadar indirilmesine veya bir kısmının infaz edilmemesine veya koşulların gerçekleşmesi halinde hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımına çevrilmesine karar verilerek hüküm açıklanabilecektir halen ceza mahkemelerince verilen kararların temyizinde sayılı cmukun maddeleri tatbik edilmekte olup bu hükümlerden madde kapsamı dışında kalan kararlar cezanın tür ve mahiyetine göre resen veya başvuru üzerine temyiz incelemesine tabi iken mahkumiyet hükmü verilen kararlar için sayılı cmknun maddesinin fıkrasında bu kararlara karşı itiraz yolunun açık olduğuna hükmedilerek temyiz yolu kapatılmıştır bir an için bu düzenlemenin hükmün açıklamasının geri bırakılması kararına temyiz yolunu kapattığı mahkumiyeti belirleyen karara karşı temyiz yolunun hala açık olduğu ileri sürülebilir ise de kanun metni karşısında bu düşünceyi savunmak güç olduğu gibi uygulamada da yargıtay kararları ve mahkemeler uygulamasında bu düzenlemenin karara karşı temyiz incelemesi yolunu kapattığı kabul edilmektedir hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına itiraz edildiğinde de itiraz mercii sadece hükmün açıklanmasının geri bırakılması şartlarının oluşup oluşmadığı yönünden inceleme yapmakta mahkumiyet kararının yerindeliğine ilişkin bir belirleme ve karar vermemektedir cmknun maddesinin fıkrasında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararın kurulan hükmün sanık açısından bir hukuki sonuç doğurmayacağı açıklanmış ise de müsadere yargılama gideri gibi konularda verilen kararlar kesin bir hükmün hukuki sonuçlarını doğurmakta bu yönlerden itiraz sırasında değerlendirme yapılamadığı veya yapılmadığı temyiz yolunun ise kapalı olması sebebi ile adeta kesin olarak verilen bir karar gibi işlem yapılmaktadır yargılama giderlerine ilişkin olarak cmknun maddesinin fıkrasında hükmün açıklanmasının geri bırakılması halinde tüm giderlerin sanığa yükletileceği açıkça öngörülmüştür bu hükme dayanarak hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen sanığa vekalet ücreti de yükletilmektedir anayasamızın devletin temel niteliklerini belirleyen maddesinde devletimizin insan haklarına saygılı bir hukuk devleti olduğu açıklanmaktadır devletimiz insan haklarına riayet etmek konusunda i̇nsan hakları avrupa sözleşmesine de taraf olmuştur taraf olunan i̇nsanesas sayısı karar sayısı hakları avrupa sözleşmesindeki haklara uygun düzenlemeler yapmak hem bu sözleşmeye taraf olmanın bir gereği hem de anayasamızın maddesinin bir gereğidir bir karara karşı temyiz kapalı olması ancak temyize tabi olup da kesinleşen kararlar gibi sonuçlar doğurması i̇nsan hakları avrupa sözleşmesince kabul edilen adil yargılanma hakkını teminat altına alan düzenlemelerine de aykırı sayılmalıdır bu gibi sebeplerle cmknun maddesinin fıkrasının ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının sanık açısından bir hukuki sonuç doğurmayacağı cmknun maddesinin fıkrasında açıklanmasına rağmen hükmün açıklanmasının geri bırakılması halinde tüm giderlerin sanığa yükletileceğine ilişkin cmknun fıkrasını anayasamızın devletin niteliklerini açıklayan maddesine aykırı olduğunu düşünmekteyiz ayrıca cmknun maddesi tekerrüre esas sabıkası olduğu için hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilemeyen ve hakkında verilen karara karşı temyiz hakkı verilen sanıklar ile sabıkası olmadığı için hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması verilen ama temyiz hakkı tanınmayan sanıklar arasında eşitsizlik yaratmaktadır bir eşitsizlik olacak ise bunun sabıkası olamayan kişiler lehine olması gerekli iken tersi sözkonusudur bu sebeple cmknun maddesi anayasamızın kanun önünde eşitlik konulu maddesine de aykırıdır dosyamızda sanık sabıkasız olup sanığın mahkumiyetine ilişkin mahkememizce verilen esas karar sayılı karar temyiz mahkemesince karardan sonra tarihinde yürürlüğe giren sayılı kanun ile değişik cmknun maddesi gereğince sanık hakkında hükmün açıklanmasının gerekip gerekmediğinin değerlendirilmesi amacı ile bozulmuş mahkememizce bu bozma ilamına uyulmuş ve tarihli celsede savcısı sanık hakkında mahkumiyet kararı verilip sanığın sabıkasız geçmişi sanığın şikayetçi kurum zararını ödemiş olması sebebi ile hakkında cmknun maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesini talep etmiştir bu sebeple cmknun maddesinin fıkrası ile maddesinin fıkrası mahkememizce sanık hakkında tatbiki gerekebilecek hükümlerdir özet olarak açıkladığımız düşüncemiz dikkate alınarak anayasamızın maddesi gereğince incelemeyapılarak sayılı cmknun maddesinin fıkrası ile maddesinin fıkrasının iptaline karar verilmesini talep ederiz e sayılı i̇tiraz başvurusunun gerekçe bölümü şöyledir ceza muhakemesi kanununun maddesinin anayasanın maddesine aykırılığı anayasamızın maddesi türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik sosyal bir hukuk devletidir şeklindedir görüldüğü üzere türkiye cumhuriyetinin bir hukuk devleti olduğu maddede belirtilmektedir hukuk devleti insan haklarına saygılı ve bu hakları koruyucu âdil bir hukuk düzeni kuran ve bunu devam ettirmekle kendini yükümlü sayan hukuk kurallarına ve anayasayaesas sayısı karar sayısı uygun davranan bütün eylem ve işlemleri yargı denetimine bağlı olan devlet olarak tanımlanabilir bu tanıma göre henüz hakkındaki mahkumiyet hükmü kesinleşmeyen sanığın mahkumiyet hükmünün sonucu olan yargılama giderlerinden sorumlu tutulmasının evrensel hukuk anlayışına ve kurallarına uygun düşmeyeceği açıktır öte yandan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına karşı her ne kadar itiraz yolu açık ise de yapılacak denetimin şekli bir denetim olacağı açıklandığından inceleme mercinin isnat olunan eylemin sübut bulup bulmadığı yönünde bir değerlendirme yapmayacak oluşu ve yargılama giderlerine ilişkin de yapılacak başvuruyu da bu nedenle inceleyemeyeceği dikkate alındığında belirtilen yasa maddesinin anayasamızda belirtilen hukuk devleti ilkesine aykırı olduğu görülecektir yine hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verildiği takdirde kişi yıl süre ile denetim süresine tabi tutulacak bu süre içerisinde kasıtlı suç işlemediği takdirde hükmolunan ceza düşecektir ancak daha önceden ödemek zorunda kaldığı yargılama giderlerini geri alabilmek için kamuya dava açmak zorunda kalacaktır bu durumun da hukuk devleti anlayışına uygun olmadığı düşünülmektedir ceza muhakemesi kanununun maddesinin anayasanın maddesine aykırılığı anayasamızın maddesinde eşitlik ilkesi tanımlanmıştır buna göre herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep vb benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir yukarıda vurgulandığı şekilde ancak hükmün açıklandığı takdirde içerik itibariyle yasa denetimine izin vermeyen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu nedeniyle sanığa yargılama gideri yükletmek henüz suçlu olduğu kesinleşmeyen kişiyi hakkında dava açılması nedeniyle diğerlerinden farklı bir konuma sokmaktadır bu durum hakkında dava açılan kişiyi ileride suçsuz olduğu anlaşılacak olsa bile suçluymuşcasına mahkum etmek anlamına gelecektir bu nedenle ilgili yasa hükmünün anayasanın eşitlik ilkesine aykırı olduğu düşünülmektedir ceza muhakemesi kanununun maddesinin anayasanın maddesine aykırılığı anayasanın maddesi kimse işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz kimseye suç işlediği zaman kanunda suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez suç ve ceza zamanaşımı ile ceza mahkumiyetinin sonuçları konusunda da yukarıdaki fıkra uygulanır ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konuluresas sayısı karar sayısı suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz şeklindedir görüldüğü üzere ceza mahkumiyetinin sonucu olan yargılama gideri sayılı yasanın maddesi uyarınca henüz suçluluğu sabit olmasa da sanıklara yükletilmektedir bu nedenle belirtilen yasa hükmünün anayasaya aykırı olduğu düşünülmektedir | 1,170 |
esas no karar no metinler ve gerekçeler çine gezici arazi kadastrosu mahkemesince c anayasasının nci maddesine aykırı olduğu kanısına varılarak iptali istenen sayılı kanunun geçici inci maddesinde aynen ormanların tahdit ve kadastrosunun ikmaline kadar bu kanunun inci maddesi tatbikatından çıkacak ihtilâflarda bir yerin orman sayılıp sayılmıyacağı ziraat vekâletince belirtilir denilmektedir mahkeme işin anayasa mahkemesince incelenmesine ilişkin günlü kararında dâvaya konu olan yerde orman tahdidinin yapılmadığı için burasının orman sayılan yerlerden olduğu bakanlıkça bildirildiği takdirde mahkemece hiç bir işlem yapılmadan karar vermek zorunluğu doğacağını bu gibi dâvalarda davacı durumunda olan tarım bakanlığının orman kanunun geçici inci maddesinin emredici hükmüne göre bir yerin orman sayılan veya ormandan açılan bir yer olup olmadığı hususunda inceleme yapan ve mahkemeleride buna göre karar vermek zorunluğunda bırakan bir merci durumuna girdiğini mahkemelerin genel hükümler çevresinde tarafların gösterecekleri tanıkları dinliyerek ve yerinde bilirkişilerle keşif yaparak doğacak sonuç ve kanıya göre serbestçe karar vermelerinin mümkün olmadığını bu durumun ise hâkimlerin bağımsızlığına ve hiç bir merciin etkisi altında kalmadan serbestçe genel hükümler dairesinde inceleme yaparak karar vermesi gerektiğine dair anayasamızın nci maddesine aykırı olduğunu bildirmektedir orman kanunun gerekçesinde geçici inci maddenin şevkine sebep olarak memleketin morfolojik iklim ve tenebbüt bünyesinin arzettiği çeşitli değişiklikler ile ekonomik ve içtimai vaziyetlerinin mütenevvi icapları olarak ormanın tam ve kâmil bir tarifinin mutlak surette ifade edilmesindeki müşkülâtın tatbikatta yer yer ihtilâf tevlit edebileceği gözönünde tutularak ihtilâf halinde bir yerin orman sayılıp sayılmaması hususunda bütün faktörleri mülâhaza etmek suretiyle objektif karara varabilecek salahiyetli merciin ziraat vekâleti olabileceği düşüncesinden mülhem olarak maddenin tanzim edildiği gösterilmiş tarım komisyonu ile geçici komisyonda ise bu geçici madde tartışılmamıştır meclisteki görüşmelerde yalnız iki milletvekili sözü geçen madde üzerinde durarak birisi kanunun inci maddesinde nerelerin orman sayılacağı ve orman dışında kalan yerler açıkça ifade edildiğine göre tarım bakanlığına ayrıca yetki tanınmasına yer olmadığına öteki milletvekili de bir yerin orman olup olmadığınıda anlaşmazlık çıkarsa bunu mahkemenin çözümleyeceğini ve işlerin uzamasına yol açacak olan bu maddenin lüzumsuzluğuna kani bulunduğunu söylemişlerdir tarım bakanı da maddenin şevkine sebep olan gerekçeye yeni bir düşünce eklememiş ve mazbata muharriri yurdumuzda kadastro işi ikmal edilmediğinden vatandaşların hendesi bir sistem içinde mülklerini tescil ettiremediklerini tapulu yerlerin dahi karışık durum gösterdiğini bir yer üzerinde bir çok kimselerin hak iddiasında bulunduklarını bu konuda ilk defa tarım bakanlığının hakem rolünü oynayacağını ve devlet ormanlarını tâyin ve tavsif edeceğini bu madde kabul edilmezse pek çok tepkiler olacağını ve ormanların selâmeti bakımından kabulü gerektiğini ifade eylemiştir yukarıda belirtilen gerekçe ve konuşmalar söz konusu geçici inci maddenin kabulünü gerektiren sebepler hakkında genel olarak bir fikir vermekle ise de bu konuyu daha etraflı olarak aydınlatabilmek amacı ile sayılı kanunun kabulünden kısa bir süre sonra geçici inci maddenin kaldırılmasına ilişkin bazı milletvekillerinin meclise verdikleri kanun teklifinin gerekçeleri tarım ve adalet komisyonlarının raporları ve meclisteki görüşmeler de incelenmiştir gerekçe de ve komisyonların raporlarında kısaca tarım bakanlığı maddenin kendisine verdiği yetkiye dayanarak mahkemeye göndereceği cevapta bir yerin ormanesas no karar no olduğunu bildirince mahkemenin başka delil toplamağa tanık dinlemeye ve yerinde keşif yapmaya yetkili olmadığından vatandaş aleyhine karar verdiği ve böylece mahkemelerin usul hükümleri dışında hüküm vermeye zorlandığı hâkimin delilleri serbestçe takdir etmesine ve doğru bir sonuca varmasına ve tam bir vicdan huzuru içinde hüküm vermesine engel olunduğu sayılı kanunda da yer alan bu hüküm birçok haksızlıklara yol açtığından sayılı kanunda sayılı kanunla yapılan değişiklik sırasında kaldırıldığı fakat her nasılsa sayılı kanunda yeniden yer aldığı kaldırılması teklif edilen geçici inci maddenin acele olan orman dâvalarının sürüncemede kalmasına yol açtığı ve vatandaşları hukukî teminattan yoksun bırakan bir sistem yaratıldığı yönleri üzerinde durulmuştur teklifin mecliste görüşülmesi sırasında söz alan milletvekillerinden bazıları teklif ve raporlardaki gerekçeyi benimseyerek teklifi savunmuşlar ve bu arada maddenin kalmasını isteyenlerin hâkim tarafından gelişi güzel bilirkişi seçilerek bunların verecekleri raporlara göre karar verileceğinden ormanların yok edilmesine yol açılacağı konusundaki endişelere yer olmadığını hâkimin teknik ve özel bilgileri olan kişiler arasından bilirkişi seçmek zorunluğunda olduğunu söylemişlerdir milletvekillerinin bazıları da teklifin aleyhinde bulunarak ormanların yurt için taşıdıkları hayati önemi ve yok edilmeleri yüzünden düşürüldükleri bu günkü durumu hakkında bilgiler vererek söz konusu geçici maddenin ormanları korumak için bir tedbir teşkil ettiğini bu geçici madde kaldırılırsa ormanların yokedilmesine yol açılmış olacağını tarım bakanlığının bir yerin orman sayılıp sayılmıyacağı konusundaki incelemelerde çok hassas davrandığını yeterli elemanlara inceleme yaptırdığını bir yerin orman sayılıp sayılmıyacağını belirtmenin özel bilgi ve ihtisasa bağlı bulunduğundan incelemelerin tarım bakanlığı mensuplarına yaptırılması gerektiğini ileri sürerek teklifin reddini istemişlerdir sonuçta teklif meclisçe de reddolunmuş ve geçici inci kanunda bırakılmıştır böylece söz konusu geçici inci maddenin kanunda bırakılmasının esas sebebinin ormanların yokedilmekten korunmasını sağlamak ve bu yol ile özel mülkiyet içine alınmasını önlemektir bu maddenin kaldırılmak istenmesinin sebebi ise hâkimin genel hükümler çevresinde inceleme yaparak varacağı vicdanî kanısına göre hüküm vermesine engel olması düşüncesidir c anayasasının nci maddesine gelince konumuzla bu maddenin inci ve nci fıkraları ilgilidir bu fıkralarda aynen hâkimler görevlerinde bağımsızdırlar anayasaya kanuna hukuka ve vicdanî kanaatlerine göre hüküm verirler hiç bir organ makam merci veya kişi yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez genelge gönderemez tavsiye ve telkinde bulunamaz denilmektedir bu hükümler başkaca bir incelemeyi gerektirmeyecek kadar açıktır bu fıkralarla hâkimlerin bağımsızlık ve vicdanî kanılarının her türlü karışma ve etkiden uzak bulundurulmasının ve adaletin tam bir serbestlik içinde yerine getirilmesinin sağlanması hedef tutulmuştur | 848 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir anayasaya aykirilik nedenleri̇ ve i̇lgi̇li̇ anayasa maddeleri̇ anayasanin maddesi̇ yönünden anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir hükmüne yer verilmiştir hukuk devleti olma ilkesi devletin demokratik sosyal ve laik olma ilkelerinin tümünü kapsayan bir yandan kişi hürriyeti ve güvenliğini esas alırken diğer yandan da bireyleri idarenin eylem ve işlemlerine karşı korumayı amaçlayan bir düzenlemedir bir devletin hukuk devleti olması sonucu vatandaşlarının hem bedensel hem de maddi varlıklarını koruması gerektiği açıktır bu anlamda belli bir maddi olanağa kavuşan bireylerin bu olanaklarının belli şartlar altında korunması gerekir bu itibarla tüpraşın yılında özelleştirilmesi üzerine kanun koyucu tarafından söz konusu kuruluştan nakledilecek personelin özlük hakları ile ilgili düzenleme yapmak amacıyla kabul edilen sayılı petrol piyasası kanununun geçici maddesinin söz konusu özelleştirmenin yargı kararı ile iptal edilmesi ve daha sonra yılında özelleştirilmenin tekrarlanması üzerine tekrar düzenlenmesi gerektiği açıktır zira söz konusu hükme göre özelleştirme sonucu tüpraştan ayrılacak personelin tarihindeki ücret ve diğer malî haklarının temel alınması ve bu süreçte özelleştirmenin yargı kararı nedeniyle uzaması karşısında yeni bir düzenleme yapılması gerekirken mevcut düzenlemenin tüpraştan ayrılan personele uygulanmasında hukuk devleti ilkesine aykırılık bulunduğu açıktır anayasanin maddesi̇ yönünden anayasanın maddesinde devletin temel amaç ve görevleri türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü ülkenin bölünmezliğini cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak kişilerin ve toplumu refah huzur ve mutluluğunu sağlamak kişinin temel hak ve hürriyetlerini sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır hükmü yer almaktadır anılan hüküm sosyal devlet ilkesinin bir gereğidir bu hükümle devlet ülkede yaşayan tüm vatandaşlarının siyasal ekonomik ve sosyal koşullardan eşit şekilde yararlandırmak ve bunun için gerekli olan önlemleri almakla görevli kılınmıştır bu hükme göre devlet değişen koşulları değerlendirip yeni düzenlemeler yapmak zorundadır ayrıca vatandaşları arasında aynı durumda olanlara aynı hükümleri uygulamakla yükümlüdür bu nedenle özelleştirilen kurumlar arasında farklılık oluşturulması ve özelleştirilen kurumlardan ayrılan personellere farklı hükümlerin uygulanması sosyal devlet ilkesine aykırılık oluşturmaktadıresas sayısı karar sayısı anayasanin maddesi̇ yönünden anayasanın maddesinde herkes dil ırk renk cinsiyet siyasî düşünce felsefî inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir ek md kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdürhiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar hükmü yer almaktadır bu hükme göre devlet vatandaşlar arasında eşit muamelede bulunmak zorundadır oysa sayılı yasanın maddesinin beşinci fıkrası ile sayılı petrol piyasası kanununun geçici maddesinin değerlendirilmesinden özelleştirilen kuruluşlarda çalışan personeller arasında farklı uygulamalara gidilmekte çoğunlukla özelleştirilen kuruluşlardan istihdam fazlası personel olarak ayrılıp başka kamu kurumlarına atanan personelin yeni kurumlarındaki ücret ve diğer malî hakları belirlenirken özelleştirilen kuruluştaki son olarak aldığı ücret ve diğer malî hakları dikkate alınırken petrol piyasası kanununa tâbi konularda faaliyet gösteren kuruluşların özelleştirilmesi sonucu istihdam fazlası olarak belirlenip kamu kurumlarına atanan personelin yeni kurumlarındaki özlük haklarının ödenmesinde tarihindeki ücret ve diğer malî haklarına bu tarihten devlet personel başkanlığına bildirim tarihine kadarki maaş artış oranlarının dikkate alınarak ortaya çıkan miktarın dikkate alındığı görülmektedir bu durum vatandaşlar arasında farklı uygulamalara neden olmakta sadece sayılı kanuna tâbi kuruluşlarda çalışıp buradan başka kamu kurumlarına nakledildikleri için bu personel hak kaybına uğramaktadır bu açıdan söz konusu hükmün anayasanın eşitlik ilkesine aykırılık oluşturduğu açıktır sonuç açıklanan nedenlerle sayılı petrol piyasası kanununun maddesinde yer alan bu personelin eski pozisyonlarına ilişkin ücret ve diğer malî haklarının belirlenmesinde bunların pozisyonlarına göre tarihinde uygulanmakta olan ücret ve diğer malî haklarına bu tarihten devlet personel başkanlığına bildirildikleri tarihteki kadro ve pozisyonlarına ilişkin olarak bildirim tarihine kadar geçen süre içinde kamu personeline yapılacak maaş artış oran veveya miktarları uygulanmak suretiyle bulunacak tutar esas alınır devlet personel başkanlığına bildirildikleri tarihten sonra geçecek süre içerisinde ilgililerin eski pozisyonlarının malî haklarının tespitinde de belirlenecek bu tutar esas alınır ibaresinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanaati ile iptalinin talep edilmesine dava dosyasının tüm belgeleriyle onaylı suretlerinin oluşturularak anayasa mahkemesine sunulmasına iş bu karar ile dosya suretinin yüksek mahkemeye tebliğinden itibaren ay beklenilmesine ay içinde sonuç gelmezse mevcut mevzuata göre davanın görülmesine tarihinde oybirliğiyle karar verildi | 694 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir sayılı i̇i̇knun ile devamı maddeleri uyarınca istemin mahiyeti itibariyle icra işlemini şikayete yönelik olması ve şikayete konu işlemin yapıldığı icra dairesinin çevremizde olması nedeniyle mahkememizin işbu şikayet bakımından görevli ve yetkili olduğu sonucuna varılmıştır i̇tiraza konu kuralın mahkememize yapılan başvuru üzerine somut olayda uygulanması muhtemel olduğundan ve mahkememizin yapısı ile istemin mahiyeti gözetildiğinde mahkememizin işbu kural bakımından anayasaya aykırılık başvurusunda bulunabileceği değerlendirilmiştir anayasa mahkemesinin web sitesinden yapılan araştırma sonucunda daha önce bu kuralın da içinde olduğu yasa maddesine ilişkin iptal istemli başvuruda bulunulduğu ancak işbu olaya yönelik kural hakkında spesifik bir başvuru bulunmadığı kuralın bu yönüyle anayasa mahkemesince irdelenmediği görülmüştür sayılı harçlar kanununun b bölümüne sayılı kanun ile eklenen iii numaralı fıkra ile haciz teslim ve satış harcı alınması öngörülmüş parantez içine alınan ibareler ile de icra ve iflas işlemlerinin daire dışında memur eliyle yerine getirildiği her bir işlem için harç alınması kuralı getirilmiştir ancak söz konusu kural bir kanun hükmünün olması gerektiği açıklık ve belirlilikten yoksundur bu da uygulamada karışıklıklara ve hakkaniyete uymayan sonuçlar doğurmaktadır nitekim kimi icra dairelerince yasa yürürlüğe girdikten sonra bir icra dosyasında bir borçlunun birden fazla adresine hacze gidilmesi veya birden fazla taşınmazı için satış yapılması halinde her bir haciz ve satış işlemi ayrı ayrı harç tahakkuk ettirilmiş kimi icra dairelerince ise tek bir harç tahakkuk ettirilmektedir yapılan başvurular üzerine icra mahkemelerince konu hakkında çelişkili kararlar verildiği görülmüş yasanın hazırlayıcılarından olan adalet bakanlığı da icra dairesine verdiği hukuki bir görüşünde bir dosya için aynı zamanda aynı borçlunun birden fazla taşınmazın yapılacak kıymet takdirinde her parsel için ayrı ayrı keşif yapılması ve ayrı ücret takdirinin iyi niyet ve hakkaniyet kuralları ile bağdaşmadığı belirtilmiştir görüldüğü üzere bakanlık yazısında da belirtilen durumlara yol açabilmesi muhtemel icra daireleri arasında farklı uygulamalara yol açmış ve mahkemeler arasında görüş birliğine varılamamış bir yasal düzenleme söz konusudur bunun en önemli sebebi ise yasa kuralındaki eksiklikten kaynaklanmaktadır i̇lgili yasa kuralında yalnızca icra dairesi dışında memur eliyle yerine getirilen her bir işlemden haciz ve satış harcı alınır denilmek suretiyle yeterince açıklama yapılmamış tek bir borçlunun birden fazla taşınmazı için aynı gün hacze gidilmesi veya satış yapılmasının kuralda öngörülen her bir işlem kapsamında olup olmadığı belirtilmemiş ve anlaşılamamıştır nitekim tasarının hazırlayıcılarından adalet bakanlığı dahi bu kuralın yorumunda kanunun lafzından uzaklaşılması gerektiği yönünde icra dairesine tavsiyede bulunmuştur öte yandan adalet bakanlığının bunun hakkaniyete ve iyi niyete aykırı olduğu yönünde belirttiği görüş ise yasa maddesinin lafzına sıkı sıkıya uyulması halinde bir anlam ifade etmeyecektir avrupa hukukuna göre açık ve yargı denetimine tâbi bir hukuk kuralı olması gereken yasanın üstünlüğü hukukun üstünlüğü anlamına gelmektedir bunun içinde i̇nsan hakları avrupa sözleşmesi yargı kararlarına göre öncelikle yasanın ilgililer tarafından ulaşılabilir olmasını ikinci olarak ilgilinin yasanın kendine uygulanması ile ortaya çıkacak sonuçları bilebilmesi anlamında anlaşılır olmasını ve hukukun üstünlüğü ilkesine uygun olmasını aramaktadır teki̇nsoy özge okan avrupa kamu düzeni kavramı hacettepe hukuk fak derg i̇tiraz konusu kuralın yukarıda açıklandığı üzere belirli ve açıkesas sayısı karar sayısı olmayıp ilgililerin yasanın kendilerine uygulanması ile ortaya çıkacak sonuçları bilebilmesi anlamında anlaşılır olmaması nedeniyle ve üstelik hakkaniyete aykırı olduğu da gözetilerek anayasanın maddesinde düzenlenen hukuk devleti ilkesine aykırı olduğu kanaatine varılmıştır anayasa mahkemesinin tarihli ve sayılı kararında sosyal hukuk devleti güçsüzleri güçlüler karşısında koruyarak gerçek eşitliği yani sosyal adaleti ve toplumsal dengeyi sağlamakla yükümlü devlet demektir denilmek suretiyle sosyal devlet ilkesi tanımlanmıştır i̇tiraz konusu kural da sosyal devlet ilkesine aykırıdır zira örneğin bir icra dosyasında birden fazla sayıda adresi bulunan borçlunun farklı adreslerine aynı gün gidilerek icra işleminin tamamlanması ile farklı günlerde aynı icrai işlemlerin yapılması veya farklı icra dosyaları için aynı icra işlemlerinin aynı gün ve farklı günlerde yapılması ya da icra işleminin belediye sınırları içinde veya dışında yapılması arasında yürürlükteki yasa kuralına göre hiçbir farklılık yoktur dolayısıyla bir icra dosyasında farklı adresi bulunan borçlunun aynı gün başlanıp bitirilen belediye sınırları içindeki haciz işlemi ile aynı borçlunun farklı dosyasındaki farklı günlerde kimi belediye sınırları içinde kimi de dışında yapılıp bitirilen haciz işlemleri için aynı harç alınması gibi bir durum söz konusu olacaktır zira ilgili yasa kuralında icra işleminin yapıldığı dosyanın farklılığına göre icra işleminin yapıldığı gün esas alınarak veya mesafeye göre hiçbir farklılık oluşturulmamıştır bunun ise sosyal adalet duygusu ile ve sosyal devlet ilkesiyle bağdaşmayacağı kuşkusuzdur yine icra dairesince bir borçlunun tek bir dosyadaki farklı adresleri için aynı gün başlanıp bitirilen haciz işlemi için alınacak harç ile farklı dosyalardaki adresleri için alınacak harcın aynı olması hususu anayasanın maddesindeki hak arama özgürlüğü ile de bağdaşmamaktadır cebri icra sistemi sayesinde alacaklı cebri icra vasıtasıyla borçlusundan borcunu tahsil etmeye çalışmaktadır borçlunun tek bir dosyadaki farklı adreslerine aynı gün içerisinde yapılıp tamamlanan icra işlemi için her bir adres bakımından farklı harç alınması zaten icra işleminin başında gerekli harcı aslında ödeyen alacaklının her bir adres için esasında farklı bir işlem de tesis edilmediği halde kanunun lafzına bağlı kalınması durumunda ayrı ayrı harç ödemesine yol açacaktır bunun ise alacaklının hak arama özgürlüğünü sınırlandırıcı mahiyette olduğu acıktır tüm bu nedenlerle ve anayasanın maddesi uyarınca itiraz konusu kuralın anayasaya aykırılığının tespiti ve iptali istemine ilişkin olarak anayasa mahkemesine başvurulmasına karar verilmesi yönünde aşağıdaki ara kararın verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır sonuç ve i̇stem yukarıda gerekçesi açıklandığı üzere ve resen anayasa mahkemesince gözetilecek diğer nedenlerle sayılı harçlar kanununa ekli sayılı yargı harçları tarifesinin b i̇cra ve i̇flas harçları bölümüne tarihli ve sayılı gelir vergisi kanunu ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesi ile eklenen iii haciz teslim ve satış harcı tl yukarıdaki ve numaralı fıkralarda yer alan icra ve iflas işlemlerinin daire dışında memur eliyle yerine getirildiği her bir işlem için şeklindeki kısmında yer alan her bir işlem için ibarelerinin sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasının ve maddelerine aykırı olduğunun tespi̇ti̇ ile i̇ptali̇ istemiyle anayasanın maddesi uyarınca anayasa mahkemesine başvurulmasinaesas sayısı karar sayısı anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar anayasanın maddesinin birinci fıkrası uyarınca yargılamanın geri̇ birakilmasina aynı maddenin üçüncü fıkrasına göre beş ay içinde anayasa mahkemesince karar verilmezse mahkememizce yargılamanın yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandirilmasina i̇şbu kararın şikayetçi vekili ile karşı tarafa tebliğ edilmesine i̇şbu kararın ve dosyanın onaylı suretinin anayasa mahkemesine sunulmasına dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda karar verildi | 1,003 |
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemleri̇ni̇n gerekçesi̇ i̇ptal ve yürürlüğün durdurulması istemlerini içeren günlü dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir sayılı türkiye i̇statistik yasasının maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında başkanlıkta başkan başkan yardımcısı hukuk müşaviri daire başkanı i̇statistik müşaviri hukuk müşaviri bölge müdürü türkiye i̇statistik kurumu uzmanı türkiye i̇statistik kurumu uzman yardımcısı i̇statistikçi matematikçi mühendis ile dört yıllık yüksek öğrenim görmüş olmak kaydıyla programcı kadrolarına atananlar kadroları karşılık gösterilmek suretiyle sayılı devlet memurları kanunu ve diğer kanunların sözleşmeli personel çalıştırılması hakkındaki hükümlerine bağlı olmaksızın sözleşmeli çalıştırılabilir bu suretle çalıştırılacakların sözleşme usûl ve esasları ile ücret miktarı ve her çeşit ödemeleri bakanlar kurulunca tespit edilir düzenlemesine yer verilmiştir düzenlemede türkiye i̇statistik kurumu başkanlığında üst düzey kamu görevlileri ile türkiye i̇statistik kurumu uzmanı uzman yardımcısı istatistikçi matematikçi mühendis ve programcı kadrolarına atananların kadroları karşılık gösterilerek sözleşmeli çalıştırılmalarına olanak sağlanmakta bunların sözleşme yöntem ve ilkeleri ile ücret tutarları ve her tür ödemelerinin bakanlar kurulunca saptanacağı belirtilmektedir böylece maddede yazılı kamu görevlilerinin sözleşme ile çalıştırılmaları olanaklı kılınmakta ve sözleşmeli statünün belirlenmesi yetkisi yasada herhangi bir düzenleme yapılmadan bakanlar kuruluna verilmektedir anayasanın maddesinde devletin kamu iktisadi teşebbüslerinin ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevlerin memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görüleceği memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri atanmaları görev ve yetkileri hakları ve yükümlülükleri aylık ve ödenekleri ile diğer özlük işlerinin yasayla düzenleneceği kurala bağlanmıştır yasanın maddesinin ikinci fıkrası ile maddesinin üçüncü fıkrasına göre türkiye i̇statistik kurumu başbakanlığa bağlı merkezi idare bütçesine dahil bir kamu kuruluşuduresas sayısı karar sayısı günlü sayılı bakanlıkların kuruluş ve görev esasları hakkında yasanın maddesinde bağlı kuruluşların bakanlığın hizmet ve görev alanına giren ana hizmetleri yürütmek üzere bakanlığa bağlı olarak özel yasayla kurulan genel bütçe içinde ayrı bütçeli katma ya da özel bütçeli kuruluşlar olduğu belirtilmiştir devlet tüzelkişiliği ve merkezi idare bütçesi içinde oluşturulan türkiye i̇statistik kurumunun genel idare esaslarına göre bir kamu hizmeti yürüttüğü açıktır yasanın ve maddelerinin birlikte değerlendirilmesinden de kurum personelinin sayılı yasaya bağlı memurlar ile sözleşmeli personelden oluştuğu görülmektedir buna göre türkiye i̇statistik kurumunun her iki statüdeki personelinin asli ve sürekli kamu hizmeti yürüttüklerinde kuşku bulunmamaktadır bu nedenle kurumun sözleşmeli personel statüsünün yasayla oluşturulması anayasal zorunluluktur oysa sayılı türkiye i̇statistik yasasının maddesinin ikinci fıkrasında sözleşmeli personelin sözleşme yöntem ve ilkeleri ile ücret ve her türlü ödemelerinin bakanlar kurulunca belirleneceği öngörülmüştür anayasada erkler ayrılığı ilkesi kabul edilmiş maddesinde yasama yetkisinin türk ulusu adına türkiye büyük millet meclisinin olduğu bu yetkinin devredilemeyeceği belirtilmiş maddesinde de hiçbir organın kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamayacağı kurala bağlanmıştır bu kurallar uyarınca anayasada yasayla düzenlenmesi öngörülen bir konunun yönetmeliğe bırakılması olanaksızdır bu durumun yasada belirtilmiş olması da sonuca etkili değildir anayasa mahkemesi kararlarında da vurgulandığı gibi yasama organınca yürütmeye düzenleme yetkisi verilirken bunun bir yetki devri niteliğinde olmaması için konunun temel ilkelerinin yasada düzenlenmesi çerçevenin belirlenmesi ve yürütmeye teknik ayrıntıların düzenlenebilmesi için sınırları belli bir yetki alanı tanınması gerekmektedir yasanın maddesinde ise hiçbir temel ilke konulmadan çerçeve çizilmeden sözleşmeli personel statüsüyle ilgili tüm düzenlemeler için bakanlar kurulu yetkilendirilmiştir günlü sayılı hazine müsteşarlığı i̇le dış ticaret müsteşarlığı teşkilat ve görevleri hakkında kanunun maddesinin bendinde sayılı yasada olduğu gibi kadro karşılık gösterilerek sayılı devlet memurları yasası ve diğer yasaların sözleşmeli personele ilişkin kurallarına bağlı olmaksızın kimi görevlerde sözleşmeli personel çalıştırılmasına olanak sağlanmış sözleşme yöntem ve ilkeleri ile ücret tutarı ve her tür ödemelerin saptanması konularında bakanlar kurulu yetkili kılınmıştır sözleşmeli personel konusunda bakanlar kuruluna geniş yetki tanıyan sözkonusu kural anayasa mahkemesinin günlü sayılı kararıyla anayasanın maddesindeki hukuk devleti ilkesine maddesindeki yasama yetkisinin devredilemeyeceğine ilişkin kurala ve maddesindeki yasa ile düzenleme yöntemine aykırı bulunarak iptal edilmiştiresas sayısı karar sayısı bu nedenlerle yasanın maddesinin ikinci fıkrası anayasanın ve maddelerine aykırı düşmektedir sayılı yasanın atama başlıklı maddesinin birinci fıkrasında başkanlıkta birinci hukuk müşaviri hariç olmak üzere tüm atamalar başkan tarafından yapılır düzenlemesine yer verilmiştir yasanın maddesinin ikinci fıkrasında türkiye i̇statistik kurumu başkanının bakanlar kurulu kararı ile atanacağı belirtildikten sonra maddesinin birinci fıkrasında birinci hukuk müşaviri dışında tüm atamaların başkanca yapılacağı öngörülmektedir buna göre başkan ve birinci hukuk müşaviri dışında tüm üst düzey yöneticileri atama yetkisi kurum başkanına verilmiş olmaktadır yasanın maddesinin bendinde sayılı devlet memurları yasasına ekli i sayılı ek gösterge cetvelinin i genel i̇dare hizmetleri sınıfı bölümünün alt bölümüne türkiye i̇statistik kurumu başkan yardımcıları sayılı ek gösterge cetvelinin yargı kuruluşları bağlı ve i̇lgili kuruluşlar ile yüksek öğretim kuruluşlarında bölümüne de türkiye i̇statistik kurumu daire başkanı ve türkiye i̇statistik kurumu bölge müdürü unvanları eklenmiştir böylece türkiye i̇statistik kurumu başkan yardımcılarına daire başkanları ile bölge müdürlerine de ek gösterge verilmesi olanağı yaratılmıştır bu düzenlemeler türkiye i̇statistik kurumu başkan yardımcıları daire başkanları ve bölge müdürlerinin bürokratik hiyerarşide genel müdür yardımcısı ve üstü düzeyde düşünüldüğünü göstermektedir günlü sayılı bakanlıklar ve bağlı kuruluşlarda atama usulüne i̇lişkin kanunun maddesi ve bu yasaya ekli sayılı cetvelde genel müdür yardımcıları ve daha üst düzey yöneticilerin atamalarının ortak kararname ile yapılacağı kurala bağlanmıştır yasanın yukarıda açıklanan kurallarında türkiye i̇statistik kurumu başkanlığı ile diğer kamu kurum ve kuruluşları arasında üst düzey görevlilerin atama yöntemi yönünden farklılık yaratılarak cumhurbaşkanının imzasını gerektirmeyen bir yöntem öngörülmektedir çağdaş demokrasilerde parlamenter sistem ve bu sistemi yaşama geçirecek erkler ayrılığı ilkesi kabul edilmiş yürütmenin iktidar gücü yasama ve yargı denetimi ile dengelenmeye çalışılmıştır parlamenter demokratik sistemin ve erkler ayrılığının benimsendiği anayasamızda da bağsız koşulsuz ulusun olan egemenliği yasama yürütme ve yargı alanlarında ulus adınaesas sayısı karar sayısı kullanacak organlar belirtilmiş yasama ve yargının yürütme organı üzerindeki denetim yetkisi ve bu yetkinin kullanılma biçim ve sınırları çeşitli maddelerde kurala bağlanmıştır i̇ktidar gücünün çoğunluk egemenliğine dönüşmesinin parlamenter demokratik sistemi zedeleyeceğini öngören anayasa koyucu bununla yetinmemiş devletin başı olan cumhurbaşkanına bir denetim dengeyi ve uyumu sağlama görev ve yetkisi vermiştir nitekim anayasanın maddesinde yürütme yetki ve görevinin cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulunca kullanılıp yerine getirileceği maddesinde cumhurbaşkanının anayasanın uygulanmasını devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözeteceği başbakan ve bakanları atayacağı gerekli gördüğü durumlarda bakanlar kuruluna başkanlık edeceği ya da bakanlar kurulunu başkanlığı altında toplantıya çağıracağı kararnameleri imzalayacağı maddesinde cumhurbaşkanının tek başına yapacağı işlemler dışındaki tüm kararlarının başbakan ve ilgili bakanlarca imzalanacağı belirtilmiştir bu kurallar cumhurbaşkanının aynı zamanda yürütmenin de başı olduğunu kararnameleri imzalama yolu ile iktidar gücünü denetleyerek bu güç ile kamu politikalarının oluşması ve uygulanmasında görev alan üst düzey kamu görevlileri arasındaki dengeyi sağlaması gerektiğini göstermektedir cumhurbaşkanının bu denetim ve dengeleme görev ve yetkisi bir siyasal partinin tek başına iktidar olduğu ve yasama organında çoğunluğu elde bulundurduğu dönemlerde çok daha gerekli olmaktadır çünkü bu dönemlerde özellikle üst düzey kamu görevlileri siyasal güce karşı çok daha korunmasız kalmaktadır anayasanın maddesinde yürütme yetkisi ve görevinin cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulunca kullanılıp yerine getirileceği belirtilirken yürütme işlemlerinin hukuksal geçerlilik kazanabilmesi için her iki tarafın katılmasıyla ortaklaşa yapılması gereği ortaya konulmuştur yine anayasanın maddesinde cumhurbaşkanının anayasa ve diğer yasalarda tek başına yapabileceği belirtilen işlemler dışındaki tüm kararlarının başbakan ve ilgili bakanlarca da imzalanacağı kurala bağlanmıştır bu kural tüm kararlar bağlamında atama kararlarının da cumhurbaşkanınca imzalanması gerektiğini göstermesi yönünden önemlidir anayasanın maddesinde cumhurbaşkanına kararnameleri imzalama görev ve yetkisi verilmiş olması da bu yargıyı pekiştirmektediresas sayısı karar sayısı anayasamızda cumhurbaşkanına kararnameleri imzalama yetkisinin verilmesi üç önemli gerekçeye dayanmaktadır bunların birincisi cumhurbaşkanının yansızlığı nedeniyle kararnamelerin kamu yararına ve kamu hizmetinin gereklerine uygun olmasının ve olumsuz siyasal emellere hizmet etmemesinin sağlanması ikincisi cumhurbaşkanına yürütme alanında hükümete öneri ve uyarılarda bulunma yetkisini kullanabilmesi için olanak yaratılması üçüncüsü de cumhurbaşkanının devletin ve yürütmenin başı olması ve devlet organlarının düzenli çalışmasını gözetme görev ve yetkisiyle donatılmış bulunmasıdır bu anayasal kurallar karşısında birer yönetsel işlem olduğunda kuşku bulunmayan atama işlemlerinden kurumların karar ve uygulama düzeneklerinde önemli işlev gören üst düzey kamu görevlilerine ilişkin olanlarının hukuksal geçerlilik kazanabilmesi için cumhurbaşkanınca da imzalanması anayasal zorunluluktur öte yandan kamu kurum ve kuruluşları ve dolayısıyla bu kurum ve kuruluşların üst düzey görevlileri siyasal iktidarın uzmanlık ve hizmet alanındaki deneyim eksikliğini gidermek ve kendi alanında siyasal iktidara yardımcı olmak değişen iktidarlardan kamu hizmetlerinin etkilenmemesini ve sürekliliğini sağlamakla yükümlüdürler kamu hizmetinin sürekliliği ile kamu görevlilerinin güvencesi arasındaki yakın ilişki kamu politikalarının oluşmasında karar verme ve bu kararları uygulama konumunda olan üst düzey kamu görevlilerinin atama güvencesinde kamu yararı bulunduğunu göstermektedir devlet organlarının düzenli çalışması yönetimde istikrarın sağlanmasıyla olanaklıdır yönetimde istikrar ise kamu hizmetinin değişken öğesi olan iktidardaki siyasal partilerle değil kamu hizmetinin değişmez öğesi olan kamu görevlilerine sağlanacak görev güvencesiyle gerçekleştirilebilecektir cumhurbaşkanının kamu hizmetlerinde sürekliliği ve istikrarı sağlayan üst düzey görevlilerin atamalarında imzasının bulunması kimi haksız işlemlerin siyasal nitelikli atamaların önlenmesi ve dolayısıyla kamu yararı ve kamu hizmetinin gerekleri yönünden de gereklidir anayasamıza göre yürütmenin iki kanadından birini oluşturan cumhurbaşkanı yansız niteliğiyle siyasal nitelikli hükümete karşı kamu görevlisinin güvencesini oluşturmaktadır bu güvence atama kararnamelerinin cumhurbaşkanınca imzalanmasıyla yaşama geçirilmektedir nitekim bu gerekçeler gözönünde bulundurularak sayılı yasada müsteşar ve yardımcıları genel müdür ve yardımcıları bakanlık müşavirleri birinci hukuk müşavirleri bakanlık daire başkanları il idare şube başkanları bölge müdürleri ve başmüdürler gibi üst düzey görevlilerin atanmaları görevden alınmaları ya da nakillerinin ortak kararnameyle yapılması kurala bağlanmıştır adalet bakanlığında genel müdürlük daire başkanı ve daha üst kamu görevlerine yapılacak atamalarda ortak kararname yerine bakanın önerisi ve başbakannın onayı yöntemini getiren günlü sayılı yasa ile ilgili anayasa mahkemesinin günlü sayılı kararındaesas sayısı karar sayısı parlamenter hükümet sistemi benimsenen anayasaya göre cumhurbaşkanının yürütmenin başı olarak karşı imza kuralı gereği imzalayacağı kararnameler madde uyarınca yürütme alanına ilişkin görev ve yetkileri ile sınırlı anlaşılmak gerekir denilerek yürütmenin başı olan cumhurbaşkanının atama kararnamelerini güvence niteliğinde karşı imza kuramı uyarınca imzalaması gerektiği kabul edilmiştir yüksek mahkemenin aynı kararında anayasanın maddesinde devletin başı olduğu ve türk milletinin birliğini temsil ettiği belirtilen cumhurbaşkanı maddeye göre de yürütme yetki ve görevini bakanlar kurulu ile birlikte kullanır ve yerine getirir devletin başı olan cumhurbaşkanı anayasada yürütme organı içinde kabul edilmiş ve aynı zamanda yürütmenin de başı sayılmıştır anayasanın maddesinde denilerek yürütme işlemlerinin hukuksal geçerliliği için her ikisinin de katılmalarıyla ortaklaşa yapılması gereği çok açık bir biçimde ortaya konulmaktadır başbakan ve tüm bakanların imzaladıkları ‘bakanlar kurulu kararnamesi ile yalnızca başbakan ve ilgili bakanın imzasını taşıyan ‘müşterek kararnamenin de geçerlik kazanabilmesi için cumhurbaşkanı tarafından imzalanması anayasal bir zorunluluktur geleneklere dayalı bir kurallar ve kurumlar düzeni olan parlamenter sistemde önemli devlet işlemlerinin tümü devlet başkanının imzasıyla tamamlanır bakanlık üst düzey görevlerine getirilecek bu yüksek memurlara ilişkin atama işlemlerinin anayasada benimsenen parlamenter sistem gereği yürütme organını oluşturan adalet bakanı ve başbakan ile tarafsız cumhurbaşkanının onayına sunulması anayasanın ve maddeleri yönünden bir zorunluluktur bakanın yanında onun uzmanlık ve hizmet alanındaki deneyim eksikliğini gidermek bu alanlarda bakana yardım etmek ve değişme olasılığı fazla olan bakanların değişmesinden kamu hizmetinin etkilenmemesini sağlamak üzere bulundurulan memur statüsü içinde ve hizmet kadrosunda en yüksek dereceye yükselmiş böylece teknik deneyim sahibi ve uzman kimseler olan müsteşarlık müsteşar yardımcılıkları teftiş kurulu başkanlığı ve diğer sayılan üst düzey görevlere aynı yöntemle atama yapılabilmesi bakanın önerisi üzerine başbakan onayı ile anayasada benimsenen sistemle bağdaşmamaktadır esas sayısı karar sayısı cumhurbaşkanını böylesine yetkilerle donatıp güçlendiren parlamenter hükümet sistemini bütün gerekleriyle uygulamaya koyan yürütme yetki ve görevinin cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulunca yerine getirileceğini belirten bu kurallar karşısında kimi atamalarda cumhurbaşkanının imzasına gerek görmemek anayasanın maddesine aykırılık oluşturur gerekçelerine yer verilerek adalet bakanlığında genel müdürlük daire başkanlığı müstakil daire başkanlığı genel müdür yardımcılığı genel müdürlük müsteşar yardımcılığı ve müsteşarlık görevlerine yapılacak atamaların başbakanın onayı ile sonlandırılmasına ilişkin yasa kuralı iptal edilmiştir bu nedenlerle sayılı yasanın maddesinin birinci fıkrası anayasayla kabul edilen parlamenter demokratik sistemle anayasanın ve maddeleriyle bağdaşmamaktadır sonuç yukarıda açıklanan gerekçelerle günlü sayılı türkiye i̇statistik kanununun maddesinin ikinci fıkrası ile maddesinin birinci fıkrasının anayasanın ve maddelerine aykırı olmaları nedeniyle iptallerine uygulanması durumunda doğacak giderilmesi güç ya da olanaksız hukuksal sonuçlar gözönünde bulundurularak söz konusu fıkraların yürürlüklerinin durdurulmasına karar verilmesini arz ederim | 1,889 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razlarin gerekçeleri̇ ankara i̇dare mahkemesinin günlü esas no sayılı gerekçeli başvuru kararı davacı tarafından tarihinde boşalan anayasa mahkemesi başkanlığı için yapılacak seçimlerde yedek üyelerin de seçime katılabilmelerinin sağlanması istemiyle yapılan başvurunun reddine dair anayasa mahkemesi başkanlığının gün ve sayılı işlemi ile yedek üyeler katılmaksızın yapılacak seçimlerin iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle anayasa mahkemesi başkanlığına karşı açılan davada işin gereği görüşüldü tc anayasasının inci maddesinin ikinci fıkrasında kanunların anayasaya aykırı olamayacağı belirtilmiş nci maddesinde de bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır mahkeme anayasaya aykırılık iddiasını ciddi görmezse bu iddia temyiz merciince esas hükümle birlikte karara bağlanır anayasa mahkemesi işin kendisine gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar bu süre içinde karar verilmezse mahkeme davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırır ancak anayasa mahkemesinin kararı esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse mahkeme buna uymak zorundadır anayasa mahkemesinin işin esasına girerek verdiği red kararının resmî gazetede yayımlanmasından sonra on yıl geçmedikçe aynı kanun hükmünün anayasaya aykırılığı iddiasıyla tekrar başvuruda bulunulamaz hükmüne yer verilmiştir anayasanın nci madde hükmüne göre bir davaya bakmakta olan mahkemenin itiraz yoluyla bir kanun hükmünün iptali için anayasa mahkemesine başvurabilmesi için iptali istenen kuralın davada uygulanacak nitelikte bir kural olması gerekir anayasa mahkemesi yedek üyelerinin mahkeme başkanlığı ve başkanvekilliği için yapılacak seçimlerde oy kullanmasını engelleyen sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usûlleri hakkında kanunun inci maddesinin birinci fıkrasının ise bakılan davada uygulanacak bir kural niteliğinde olduğu açıktır dava dosyasının incelenmesinden anayasa mahkemesi yedek üyesi olan davacının tarihinde boşalan anayasa mahkemesi başkanlığı için yapılacak seçimlerde anayasanın ncı maddesinin dördüncü fıkrasındaki açık hüküm gereğince bu konudaki sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usûlleri hakkında kanunun inci maddesinin uygulanmayarak yedek üyelerin de seçime katılabilmelerinin sağlanması istemiyle yaptığı başvurunun reddi üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır anayasanın üçüncü kısmının yargı başlıklı üçüncü bölümünde yüksek mahkemeler arasında düzenlenen anayasa mahkemesinin kuruluşuna ilişkin ncı maddenin birinci fıkrasında anayasa mahkemesi onbir asıl ve dört yedek üyeden kurulur hükmüne yer verildikten sonra aynı maddenin dördüncü fıkrasında anayasa mahkemesi asıl üyeleri arasından gizli oyla ve üye tamsayısının salt çoğunluğu ile dört yıl için bir başkan ve bir başkanvekili seçer süresi bitenler yeniden seçilebilirler düzenlemesine yer verilerek anayasaesas sayısı karar sayısı mahkemesi başkanı ve başkanvekilinin seçiminde yedek üyelerin katılımı konusunda sınırlama getirilmemiştir buna karşın sayılı kanunun aynı konuya ilişkin inci maddesinin birinci fıkrasında anayasa mahkemesi asıl üyeleri arasından gizli oyla ve asıl üye tamsayısının salt çoğunluğu ile dört yıl için bir başkan ve bir başkanvekili seçer süresi bitenler yeniden seçilebilirler şeklinde yer alan hükümde anayasa mahkemesi başkanı ve başkanvekilinin seçiminde asıl üye tamsayısının salt çoğunluğu aranarak yedek üyelerin başkanlık seçimine katılımları konusunda anayasada açıkça öngörülmeyen bir sınırlamaya gidilmiştir dava dilekçesinde sayılı yasanın anılan hükmünün anayasanın ncı maddesine aykırı olduğu iddiasında bulunulmuş olup aşağıda açıklanan nedenlerle anayasaya aykırılık iddiası ciddî bulunarak sayılı kanunun inci maddesinin birinci fıkrasındaki asıl üye tam sayısı ifadesinde yer alan asıl kelimesinin iptali istemiyle anayasa mahkemesine başvurulmasına karar verilmiştir anayasa aykırılık konusunda bir kanıya varmak için anayasada geçen anayasa mahkemesi üye tam sayısının hangi sayıyı ifade ettiğinin açıklanması gerekir anayasanın mahkemenin kuruluşuna ilişkin ncı maddesinde mahkemenin onbir asıl ve dört yedek üyeden kurulacağı başkan ve başkanvekilinin seçiminde üye tam sayısının salt çoğunluğunun kararının gerekeceği belirtilmiş ancak üye tam sayısının ifade ediği sayı konusunda bir açıklığa yer verilmemiştir keza nci maddenin ikinci fıkrasında yer alan anayasa mahkemesi üyeliği görevini sağlık bakımından yerine getiremeyeceğinin kesin olarak anlaşılması hâlinde de anayasa mahkemesi üye tamsayısının salt çoğunluğunun kararı ile sona erer hükmünde de sadece üye tam sayısından bahsedilmiş bu sayının asıl üyeler olmadığı zaman yedek üyelerle tamamlanan onbir üye sayısını mı asıl ve yedek üyelerle birlikte onbeş üye sayısını mı ifade ettiği tasrih edilmemiştir buna karşın mahkemenin yargısal görev ve yetkilerine ilişkin uncu maddesinde yapılan düzenlemede anayasa mahkemesinin başkan ve on üye ile toplanacağı belirtilerek asıl üyeler olmadığı zaman yedek üyelerle tamamlanan bir toplantı yeter sayısına ilişkin açık hükme yer verilmiştir anılan son hüküm uyarınca mahkemenin anayasanın inci maddesinde verilen yargısal görev ve yetkilerine ilişkin toplantılarda asıl üyeler hazır bulunduğu takdirde yedek üyelerin katılımının olanaksız olduğunda şüphe yoktur dava konusu uyuşmazlığın ve sayılı yasanın inci maddesinin anayasaya aykırı olup olmadığının çözümü anayasa mahkemesinin yargısal görev ve yetkilerine ilişkin uncu maddede öngörülen ve asıl üyeler bulunmadan yedek üyelerin katılımına olanak vermeyen düzenlemenin anayasa mahkemesinin yönetsel işleyişine ilişkin başkanlık ve başkanvekilliği seçiminde de uygulanabilip uygulanamayacağı ve anayasanın ncı maddesinin uygulanmasında uncu maddesinde öngörülen kuralın dikkate alınıp alınmayacağının belirlenmesine bağlıdır anayasanın bahsi geçen maddelerinin gerekçelerinin incelenmesinden de kesin bir sonuca ulaşılamamaktadır dolayısıyla konuya ilişkin anayasa hükümlerinin sayılı yasa ve anayasa mahkemesi i̇çtüzüğünde yer alan düzenlemelerle belirlenen uygulama doğrultusunda değerlendirilmesi ve anayasanın ncı maddesinde belirtilen üye tam sayısının kaç üye sayısını ifade ettiği ve bu sayı içinde yedek üyelerin bulunup bulunmayacağı konusunda bir sonuca ulaşılması yerinde olacaktır sayılı yasanın nci maddesinde de anayasada olduğu gibi anayasa mahkemesinin onbir asıl ve dört yedek üyeden oluşacağı belirtildikten sonra meselâ üncü maddesinin nci fıkrasında üye tam sayısından inci maddesinde de anayasa mahkemesi kararından bahsedilmiş buna karşın üye tam sayısının kaç üye sayısını ve anayasa mahkemesi kararında asıl üyelerle birlikte yedek üyelerin de oy kullanıp kullanamayacağı belirlenmemiştir anayasanın uncu maddesine paralel olarak sayılı yasanın yargılama usûllerine ilişkin müşterek hükümlerinden biri olarak inci maddesinde anayasa mahkemesinin başkan ve on asıl üye ile toplanacağı ve başkanın asıl üyelerden mazeretiesas sayısı karar sayısı olanların yerini kıdem esasına göre yedek üyelerle tamamlayacağı belirtilerek asıl üyeler hazır bulunduğu takdirde yedek üyelerin yeter sayıya dahil olmadığı açıkça hükme bağlanmıştır anayasanın ve sayılı yasanın bu hükümleri karşısında yedek üyelerin işlevinin anayasa mahkemesi başkanlığı ve başkanvekilliği seçimlerinde de mazereti bulunan asıl üyelerin yerini kıdem esasına göre tamamlamak olup olmadığı uyuşmazlığın temelini oluşturmaktadır anayasa mahkemesi başkanlığının işlevsel anlamda idarî faaliyetlerinde ve bu arada başkanlık ve başkanvekilliği seçimlerinde yedek üyelerin görevinin yargısal faaliyetlerinde olduğu gibi asıl üyelerin bulunmadığı zamanlarda toplantı yeter sayısını tamamlamak şeklinde anlaşılmasının anayasa mahkemesi içtüzüğü ile belirlenen yerleşik uygulamaların gözetilmesi suretiyle anayasanın ncı maddesine uygunluğunun irdelenmesi gereklidir anayasa mahkemesi i̇çtüzüğünün ilgili maddelerinin incelenmesinden anayasa mahkemesinin bir mahkeme olarak haiz olduğu yargısal görev ve yetkilerinin kullanımı ile işlevsel bakımdan bir idare olarak haiz olduğu idarî görev ve yetkilerin kullanımında üye tam sayısının farklı belirlendiği ve yerleşik uygulamanın bu doğrultuda sürdürüldüğü anlaşılmaktadır gerçekten anayasanın ve sayılı yasanın verdiği yetkiye dayanılarak çıkarılan ve resmî gazetenin gün ve sayılı nüshasında yayımlanarak yürürlüğe konulan anayasa mahkemesi i̇çtüzüğünün amaç ve kapsam başlıklı iinci maddesinde mahkemenin yargısal görev ve yetkileri yanında idarî görev ve yetkilerinin de i̇çtüzükün kapsamında olduğu belirtilmiş inci maddesinde asıl ve yedek üyeler kurulu adıyla bir kurul oluşturularak i̇çtüzükte özel olarak belirtilen görev ve yetkilerin açıkça bu kurul tarafından yerine getirileceği benimsenmiştir i̇çtüzükün inci maddesinin ikinci fıkrasında da toplantı yeter sayısının onbir olduğunun belirtilmesinden bu kurulun üye tanı sayısının onbeş olduğu sonucuna ulaşılmaktadır asıl ve yedek üyeler kuruluna verilen ve dolayısıyla yedek üyelerin katılımına olanak sağlanan görev ve yetkilerin ise mahkemenin yargısal görev ve yetkileri dışında kalan hususlara ilişkin olduğu görülmektedir meselâ anayasanın nci maddesinin ikinci fıkrasında ve sayılı yasanın üncü maddesinde göreve engel bir hastalık durumunda üyeliğin sona ermesine anayasa mahkemesi üye tam sayısının salt çoğunluğu ile karar verileceği üye tam sayısının hangi sayıyı ifade ettiği ve yedek üyelerin katılımına olanak sağladığı yolunda açık bir hükme yer verilmemiş olmakla birlikte içtüzükün nci maddesinin ikinci fıkrasında hasta olan üyenin asıl ve yedek üyeler kurulunun vereceği karar üzerine sağlık kuruluna gönderileceği belirtilmiştir keza içtüzükün inci maddesinde anayasa mahkemesi içtüzüğünün değiştirilmesi görev ve yetkisi asıl ve yedek üyeler kuruluna verilerek bu bakımdan üye tam sayısının onbeş olduğu ve yedek üyelerin katılımına olanak sağlandığı görülmektedir bunlardan başka meslekî inceleme ve görevlendirme md ile günlük çalışma süresinin tespiti ek md gibi işlevsel bakımdan idarî nitelikteki faaliyetlerde de asıl ve yedek üyeler kuruluna görev verildiği anlaşılmaktadır bu durumda anayasanın ncı maddesinde anayasa mahkemesi başkan ve başkanvekilinin seçiminde belirtilen üye tam sayısının anayasanın uncu maddesinde belirtilen ve mahkemenin yargısal görev ve yetkilerine ilişkin konulara özgü olan yeter sayıdan farklı değerlendirilmesi başkan ve başkanvekili seçimlerinin mahkemenin işlevsel anlamda idari bir faaliyetine ilişkin olduğu gözetildiğinde tıpkı anayasa mahkemesi i̇çtüzüğünün değiştirilmesi ya da günlük çalışma süresinin tespitinde olduğu gibi üye tam sayısının asıl ve yedek üyelerin toplamı olan onbeş olarak anlaşılması gerektiği başkan ve başkanvekili seçimlerinde uncu maddede olduğu gibi özel bir toplantı yeter sayısının öngörülmemiş olmasının da bu kanıyı desteklediği esasen yedek üyelerin de üye vasfını taşıması itibariyle mahkeme başkanlığı ve başkanvekilliği seçimlerine seçmen olarak katılımının kabulesas sayısı karar sayısı edilmesinin amaçsal yorum yöntemine uygun ve tabiî bir sonuç olduğu başkan ve başkanvekilliği seçimlerinde yedek üyelerin katılımı hususunda anayasada öngörülmeyen bir sınırlamanın sayılı yasanın inci maddesinin birinci fıkrasında asıl ibaresi kullanılarak öngörülmesinin anayasanın ncı maddesinin birinci ve dördüncü fıkralarına aykırı olduğu sonucuna varılmaktadır açıklanan nedenlerle anayasanın nci maddesi uyarınca bakılmakta olan davada uygulanacak olan sayılı anayasa mahkemesinin kurulusu ve yargılama usûlleri hakkında kanunun inci maddesinin birinci fıkrasındaki asıl üye tam sayısı ifadesinde yer alan asıl kelimesinin anayasanın ncı maddesinin birinci ve dördüncü fıkralarına aykırı olduğu kanaatiyle anılan kelimenin iptali istemiyle anayasa mahkemesine başvurulmasına anayasa mahkemesinin konu hakkında vereceği karara kadar davanın geri bırakılmasına beş ay içinde bir karar verilmezse davanın yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırılmasına kararın bir örneğinin davacıya tebliğine işbu kararla birlikte dava dosyası ve içeriği evrakın çıkarılacak bir onaylı örneğinin anayasa mahkemesine memur eliyle gönderilmesine tarihinde oybirliğiyle karar verildi ankara i̇dare mahkemesinin günlü esas no sayılı gerekçeli başvuru kararı anayasa mahkemesi yedek üyesi olan davacı tarafından yapılacak anayasa mahkemesi başkanlık seçimlerinde mahkemenin yedek üyelerine de oy kullandırılması isteğine yönelik başvurusunun reddine ilişkin günlü sayılı anayasa mahkemesi başkanlığı işleminin ve bu katılım olmaksızın yapılacak anayasa mahkemesi başkanlık seçiminin anayasanın maddesi hükmüne ve hukuka aykırı olduğu sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesinin anılan anayasa hükmü ile çeliştiği normlar hiyerarşisi kuralı ile anayasa hükümlerinin bağlayıcılığı ve üstünlüğü ilkesi gereği sayılı yasanın maddesi hükmünün yapılacak anayasa mahkemesi başkanlık seçimlerinde uygulanamayacağı ileri sürülerek iptali istemiyle anayasa mahkemesi başkanlığına karşı açılan davada davalı idarece davaya cevap verilmemesi suretiyle tekemmül eden dosya karar aşamasına gelmiştir dava dilekçesinde sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun başkan ve başkanvekili seçimi başlıklı maddesinin birinci fıkrasındaki anayasa mahkemesi asıl üyeleri arasından gizli oyla ve asıl üye tamsayısının salt çoğunluğu ile dört yıl için bir başkan ve bir başkanvekili seçer hükmünün asıl üye tamsayısının salt çoğunluğu ile ifadesinde yer alan asıl sözcüğünün anayasanın maddesinin dördüncü fıkrasındaki anayasa mahkemesi asıl üyeleri arasından gizli oyla ve üye tamsayısının salt çoğunluğu ile dört yıl için bir başkan ve bir başkanvekili seçer hükmüne aykırı olduğu ileri sürüldüğünden uyuşmazlığın esasının incelenmesine geçilmeden önce sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesinin bendi gereğince bu iddia değerlendirilerek işin gereği görüşüldü sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasının anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü başlığını taşıyan maddesinde anayasa hükümleri yasama yürütme ve yargı organlarını idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır kanunlar anayasaya aykırı olamaz anayasa mahkemesinin kuruluşu başlığını taşıyan maddesinde anayasa mahkemesi onbir asıl ve dört yedek üyeden kurulur cumhurbaşkanı iki asıl ve iki yedek üyeyi yargıtay iki asıl ve bir yedek üyeyi danıştay birer asıl üyeyi askeri yargıtay askeri yüksek i̇dare mahkemesi ve sayıştay genelesas sayısı karar sayısı kurullarınca kendi başkan ve üyeleri arasından üye tamsayılarının salt çoğunluğu ile her boş yer için gösterecekleri üçer aday içinden bir asıl üyeyi ise yükseköğretim kurulunun kendi üyesi olmayan yükseköğretim kurumları öğretim üyeleri içinden göstereceği üç aday arasından üç asıl ve bir yedek üyeyi üst kademe yöneticileri ile avukatlar arasından seçer yükseköğretim kurumları öğretim üyeleri ile üst kademe yöneticileri ve avukatların anayasa mahkemesine asıl ve yedek üye seçilebilmeleri için kırk yaşını doldurmuş yükseköğrenim görmüş veya öğrenim kurumlarında en az onbeş yıl öğretim üyeliği veya kamu hizmetinde en az onbeş yıl fiilen çalışmış veya en az onbeş yıl avukatlık yapmış olmak şarttır anayasa mahkemesi asıl üyeleri arasından gizli oyla ve üye tamsayısının salt çoğunluğu ile dört yıl için bir başkan ve bir başkanvekili seçer süresi bitenler yeniden seçilebilirler anayasa mahkemesi üyeleri asli görevleri dışında resmi veya özel hiçbir görev alamazlar çalışma ve yargılama usulü başlığını taşıyan maddesinde de anayasa mahkemesi başkan ve on üye ile toplanır salt çoğunluk ile karar verir anayasa değişikliklerinde iptale ve siyasi parti davalarında kapatılmaya karar verebilmesi için beşte üç oy çokluğu şarttır şekil bozukluğuna dayalı iptal davaları anayasa mahkemesince öncelikle incelenip karara bağlanır anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri kanunla mahkemenin çalışma esasları ve üyeleri arasındaki işbölümü kendi yapacağı içtüzükle düzenlenir hükümlerine yer verilmiştir sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun üye sayısı başlığını taşıyan maddesinde anayasa mahkemesi onbir asıl ve dört yedek üyeden oluşur başkan ve başkanvekili başlığını taşıyan maddesinde anayasa mahkemesi asıl üyeleri arasından gizli oyla ve asıl üye tamsayısının salt çoğunluğu ile dört yıl için bir başkan ve bir başkanvekili seçer süresi bitenler yeniden seçilebilirler süresinden önce boşalan başkan ve başkanvekilliğine dört yıl için yukarıdaki fıkra gereğince yeniden seçim yapılır mahkemenin toplanması başlığını taşıyan maddesinde ise anayasa mahkemesi başkan ve on asıl üye ile toplanır başkan asıl üyelerden mazereti olanların yerini kıdem esasına göre yedek üyelerle tamamlar mazeretlerin sebep ve mahiyeti anayasa mahkemesi i̇çtüzüğünde düzenlenir hükümleri yer almıştır davacı tarafından anayasaya aykırılığı ileri sürülen ve mahkememizce de aykırılık iddiası ciddi olduğu kanısına varılan sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun başkan ve başkanvekili başlığını taşıyan maddesinin birinci fıkrasında anayasa mahkemesi asıl üyeleri arasından gizli oyla ve asıl üye tamsayısının salt çoğunluğu ile dört yıl için bir başkan ve bir başkanvekili seçer hükmü yer almış olup bu düzenleme ile başkan ve başkanvekili seçimlerinde anayasa mahkemesi yedek üyelerinin de oy kullanmaları yolu anayasanın maddesi hükmüne aykırı olarak asıl üye tamsayısının salt çoğunluğu düzenlemesi getirilmek suretiyle kapatılmıştır anayasanın maddesinde anayasa mahkemesinin onbir asıl ve dört yedek üyeden kurulacağı belirtildikten sonra asıl ve yedek üyelerin seçilme koşulları ve yöntemi gösterilmiş maddenin devamında da anayasa mahkemesinin asıl üyeleri arasından gizli oyla ve üye tamsayısının salt çoğunluğu ile dört yıl için bir başkan ve bir başkanvekili seçileceği vurgulanmış olup söz konusu düzenlemede yer alan üye tamsayısı ifadesi asıl ve yedek üye ayırımı yapılmaksızın onbir asıl ve dört yedek üye sayısının tamamını ifade etmekte iken sayılı kanunun maddesinde yer alan düzenleme ile anayasanın maddesine aykırı olarak üye tamsayısı asıl üye tamsayısına indirgenmek suretiyle yedek üyelerin anayasa mahkemesi başkan ve başkanvekili seçiminde oy kullanmaları imkanıortadan kaldırılmıştır öte yandan kanunun bu hükmünün asıl ve yedek üye ayırımı öngörmeyen anayasanın maddesiesas sayısı karar sayısı hükmündeki yargılama faaliyeti ile ilgili toplantılardan farklı olarak anayasa mahkemesi başkan ve başkanvekilliği seçimi toplantılarına mazeretleri sebebiyle katılamayan asıl üyelerin yerine yedek üyelerin katılmalarını ve oy kullanmalarını da sınırlayıcı bir anlam ifade ettiği sonucuna varılmıştır anayasa mahkemesi üye tamsayısı anayasada belirtildiği üzere onbir asıl ve dört yedek üye olmak üzere asıl ve yedek üyelerin tamamını ifade ettiği anlaşıldığından üye tam sayısının asıl üye tamsayısından oluşması sonucunu doğuracak şekilde düzenlenen kanun hükmü anayasanın maddesine aykırılık teşkil etmektedir açıklanan nedenlerle sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesinin bendi gereğince sayılı kanunun maddesinin birinci fıkrasının anayasanın maddesine aykırı olduğu kanaatiyle iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasına dosyada bulunan bilgi ve belgelerin onaylı birer örneğinin anayasa mahkemesine gönderilmesine davanın anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar bekletilmesine tarihinde oybirliğiyle karar verildi | 2,491 |
esas sayısı karar sayısı i̇tirazın gerekçesi danıştay dairesinin günlü sayılı karan şöyledir sayılı köy yasasının sayılı yasa ile değişik maddesi anayasaya uygunluk yönünden incelendi sayılı köy yasasının maddesi uyarınca yasada belirtilen suçlan işleyen muhtarların görevine vali veya kaymakam tarafından doğrudan son verilebilirken sayılı anayasanın maddesinin fıkrası ile yerel yönetimlerin seçilmiş organlarının organlık niteliğini kazanma ve kaybetmeleri konusundaki denetimin yargı yolu ile olacağı kuralının getirilmesi üzerine sözü edilen madde sayılı yasa ile değiştirilerek maddenin fıkrasında bent halinde sayılan durumlarda ve bu arada dosya ile ilgili bentte ağır hapis cezasını gerektiren bir suçtan dolayı hüküm giyen muhtarların görevlerine son verme yetkisi vali ve kaymakamlardan alınarak i̇dare kurullarına bırakılmıştır gerçekten de sayılı i̇l idaresi yasasının maddesinde i̇dare kurullarının yargı yetkileri de olduğu belirtildiğinden muhtarların görevlerine son verilmesi yetkisini sayılı yasa ile vali kaymakamlardan alınarak il ve ilçe idare kurullarının yetkisine bırakılması ile seçilmiş organların organlık niteliğini kaybetmeleri konusunda denetimin yargı yolu ile olacağı amacına ulaşılmak istendiği anlaşılmaktadır öte yandan sayılı anayasanın maddesi fıkrasında yerel yönetimlerin seçilmiş organlarının organlık niteliğini kazanmalarına ilişkin itirazların çözümü ve kaybetmeleri konusundaki denetimin yargı yolu ile olacağı belirtilmiştir sayılı yasanın değişik maddesinin anayasaya uygunluk sorununun çözümlenebilmesi için anayasanın bu buyruğunun yakından incelenmesi gerekir söz konusu anayasa maddesinde yerel yönetimlerin seçilmiş organlarının organlık niteliğini kazanmalarına ilişkin itirazların çözümünün yargı yolu ile olacağı keza yerel yönetimlerin seçilmiş organlarının organlık niteliğini kaybetmeleri konusundaki denetimin de yargı ile olacağı düzenlenmektedir yerel yönetimlerin seçilmiş organlarının organlık niteliğini kazanmalarına ilişkin itirazlar seçim kurullarınca ve son aşamada yüksek seçim kurulunca çözümlenmekte ve konumuzun dışında kalmaktadır yerel yönetimlerin seçilmiş organlarının organlık niteliğini kaybetmeleri konusundaki denetimin niteliğine gelince herşeyden önce bu denetimin anayasanın idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğunu belirten maddesindeki genel yargı denetimi ile aynı nitelikte bulunup bulunmadığı başka deyişle anayasanın maddesinde belirtilen yargı denetiminin de maddede belirtilen idari yargı denetimi kapsamı içinde mi yoksa ondan ayrı bir denetim biçimi mi olduğu araştırılmalıdıresas sayısı karar sayısı anayasanın maddesinde belirtilen yerel yönetimlerin seçilmiş organlarının organlık niteliğini kaybetmeleri konusundaki yargı denetiminin maddesinde genel ve geniş anlamda belirtilen yargı denetiminden ayrı bir anlamı ve niteliğinin olması gerekir çünkü anayasanın bir maddesinde yer alan temel bir kuralın başka maddelerde de aynı anlam ve nitelikte yineleneceği düşünülemez her iki maddenin yazılış biçimindeki ayrılık da bu görüşü doğrular niteliktedir anayasanın maddesinde idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtilmiştir burada idarenin kesin ve yürütülmesi gerekli bir işlemine karşı ilgililere açık olan dava yoluna başvurulması üzerine işlemeye başlayan bir yargı denetimi söz konusudur oysa maddede böyle bir denetim yani önce idarece yapılmış kesin bir işlem ve sonra ilgililerin yargı yerine başvurmaları gibi koşullar yer almayıp yargı yoluyla doğrudan yapılan bir denetim düzenlenmektedir bunun da ancak kesin ve yürütülmesi gerekli bir işlemin idarece önerilmek ve yargı yerince karar verilmek yolu ile oluşturulması halinde söz konusu olabileceğine kuşku yoktur herhangi bir idare işlemi için düşünülemeyecek böyle bir yöntemi anayasamız sadece bir konuda halkın oylan ile oluşan bir organın organlık niteliğini kaybetmeleri konusunda halkoyuna verilen değerin bir güvencesi olarak geçerli saymıştır yılında yürürlüğe giren sayılı bölge i̇dare mahkemeleri i̇dare mahkemeleri ve vergi mahkemelerinin kuruluşu ve görevlerine i̇lişkin yasanın maddesi fıkrasında idare ve vergi mahkemelerinin görev alanına giren ve yasalarla çeşitli kurul ve komisyonlara verilmiş olan görev ve yetkilerin mahkemelerin göreve başladığı günde sona ereceği belirtilmiştir bu mahkemelerin gününde çalışmaya başlanılan ile il ve ilçe idare kurullarının sayılı yasanın maddesinde belirtilen yargı yetkilerinin kalktığı kuşkusuzdur bu durumda artık bu kurullarca verilen hiçbir kararı yargısal nitelikte saymaya olanak yoktur halde il veya ilçe idare kurulunca bir muhtarın görevinden alınması bir yargı kararının idari işleme eklenmesi yolu ile değil doğrudan doğruya idarece görevinden alınması yolu ile olmaktadır bu durumun ise anayasanın maddesinde yer alan yargı denetimi dışında bir işlem olduğu açıktır sayılı köy yasasının muhtarların görevden alınmalarını düzenleyen maddesindeki il veya ilçe idare kurulunca sözcüklerinin anayasanın maddesinin fıkrasında yer alan yerel yönetimlerin seçilmiş organlarının organlık niteliğini kaybetmeleri konusundaki denetimin yargı yolu ile olacağına ilişkin kuralına aykırı görüldüğünden anayasanın ve yasanın maddeleri gereğince anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara değin temyiz incelenmesinin geri bırakılmasına kararla birlikte dosyada bulunan dava dilekçesi ekleri ve yanıt dilekçesi ve danıştay savcısı düşüncesinin bir örneğinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesine gününde oybirliğiyle karar verildi | 686 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir sayılı ateşli silahlar ve bıçaklar ile diğer aletler hakkında kanunun maddesinde bu kanun hükümlerine aykırı olarak ateşli silahlarla bunlara ait mermileri satın alan veya taşıyanlar veya bulunduranlar hakkında bir yıldan üç yıla kadar hapis ve otuz günden yüz güne kadar adlî para cezasına hükmolunur ateşli silahın bu kanunun nci maddesinin dördüncü fıkrasında sayılanlardan olması ya da silâh veya mermilerin sayı veya nitelik bakımından vahim olması halinde beş yıldan sekiz yıla kadar hapis ve beş yüz günden beş bin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur bu kanunun nci maddesinin dördüncü fıkrasında sayılanlar dışındaki ateşli silahın bir adet olması ve mutat sayıdaki mermilerinin ev veya işyerinde bulundurulması halinde verilecek ceza bir yıldan iki yıla kadar hapis ve yirmi beş günden yüz güne kadar adlî para cezasıdır ateşli silahlara ait mermilerin pek az sayıda bulundurulmasının veya taşınmasının mahkemece vahim olarak takdir edilmemesi durumunda hükmolunacak ceza altı aya kadar hapis ve yüz güne kadar adlî para cezasıdır kuru sıkı tabir edilen ses veya gaz fişeği ya da benzerlerini atabilen tabancayı teknik özelliklerinde değişiklik yaparak öldürmeye elverişli silah haline dönüştüren kişi bu maddenin birinci fıkrası hükümlerine göre cezalandırılır şeklinde belirtilmiştir söz konusu metnin anayasaya aykırı olduğu düşünülmüştür şöyle ki sayılı kanunun maddesinin birinci fıkrasında ateşli silahın taşınması veya bulundurulmasından bahsedilip bir yıldan üç yıla kadar hapis ve otuz günden yüz güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılması öngörülmüş üçüncü fıkrasında ise bu silahın salt ev veya işyerinde bulundurulması halinde bir yıldan iki yıla kadar hapis ve yirmi beş günden yüz güne kadar adlî para cezası öngörülmüştür bu halde salt ev veya işyerinde silah bulundurulması halinde daha az ceza verilmesi söz konusudur maddenin beşinci fıkrasında tadil edilmiş kuru sıkı tabir edilen silahlar için birinci fıkraya göre ceza verilmesi gerektiği belirtilmiştir bu halde ilk imal ediliş tarzı itibariyle ateşli silahın evde bulundurulması halinde fıkraya göre daha az ceza başlangıçta ateşli silah olmayıp kuru sıkı olarak imal edilip daha sonra tadil edilerek elde edilmiş ateşli silahın ev veya işyerinde bulundurulması halinde fıkraya göre daha çok ceza verilmesine sebebiyet verilecektir ayrıca birinci fıkrada düzenlenen suçlara asliye ceza mahkemesi bakmakla görevli iken üçüncü fıkrada düzenlenen suçlara sulh ceza mahkemesi bakmakla görevli olduğundan görevli mahkemenin değişmesi durumu da ortaya çıkacaktır bu nedenlerle sayılı kanunun beşinci fıkrasının anayasanın maddesindeki hukuk devleti ilkesine maddesindeki kanun önünde eşitlik ilkesine esas sayısı karar sayısı maddesindeki adil yargılama ilkesine maddesindeki kanuni hâkim ilkesine maddesindeki ceza sorumluluğunun şahsiliği ilkesine aykırı olduğu düşünüldüğünden belirtilen maddelerin anayasaya aykırılıkları yönünden anayasanın maddesi uyarınca gerekli incelemenin anayasa mahkemesince yapılması saygıyla arz olunur | 422 |
esas sayısı karar sayısı i̇ptal ve yürürlüğün durdurulmasi i̇stemleri̇ni̇n gerekçesi̇ i̇ptal ve yürürlüğün durdurulması istemlerini içeren günlü dava dilekçesinin gerekçe bölümü şöyledir iii gerekçe tarih ve sayılı kamu finansmanı ve borç yönetiminin düzenlenmesi hakkında kanunda değişiklik yapılmasına dair kanunun inci maddesiyle sayılı kanunun inci maddesinin üçüncü fıkrasının sonuna eklenen cümlenin anayasaya aykırılığı tarih ve sayılı kamu finansmanı ve borç yönetiminin düzenlenmesi hakkında kanunun hazine garantileri ve garantisiz borçlar için izin alınması başlıklı inci maddesinin üçüncü fıkrasında hazine geri ödeme garantisi ve hazine yatırım garantisi ile lehine garanti sağlanan taraftan verilecek her garanti için bir defaya mahsus olmak kaydıyla garanti edilen tutarın yüzde birine kadar garanti ücreti alınır denilmiştir i̇ptali istenen kural ile hazine geri ödeme garantisi ve hazine yatırım garantisi ile lehine garanti sağlanan taraftan her garanti için bir defaya mahsus olmak kaydıyla garanti edilen tutarın yüzde birine kadar alınan garanti ücretinin beş katına kadar arttırılması konusunda hazine müsteşarlığının bağlı bulunduğu bakana yetki verilmektedir bakana yasada öngörülenin beş katına kadar artırım yetkisi veren böyle bir düzenlemenin anlamı garanti ücretinin belirlenmesi konusunda aslî düzenleme yetkisinin bakana bırakıldığı ve keyfi yetki kullanımına kapının açıldığıdır halbuki anayasanın nci maddesine göre yürütme yetkisi ve görevi kanunlar çerçevesinde kullanılır ve yerine getirilir anayasada gösterilen istisnaî haller dışında yürütmeye kanunla düzenlenmemiş bir alanda aslî düzenleme yetkisi verilemez böyle bir yetkinin yürütmeye verilmesi anayasanın nci ve inci maddelerine aykırı bir biçimde yasama yetkisinin devri anlamına gelir ve kökenini anayasadan almayan böyle bir yetki anayasanın ncı maddesiyle de çelişir açıklanan nedenle tarih ve sayılı kamu finansmanı ve borç yönetiminin düzenlenmesi hakkında kanunda değişiklik yapılmasına dair kanunun inci maddesiyle sayılı kanunun inci maddesinin üçüncü fıkrasının sonuna eklenen cümle anayasanın ncı nci ve inci maddelerine aykırı olup iptal edilmesi gerekmektedir tarih ve sayılı kamu finansmanı ve borç yönetiminin düzenlenmesi hakkında kanunda değişiklik yapılmasına dair kanunun ncı maddesiyle sayılı kanunun geçici nci maddesine eklenen fıkranın i̇kinci cümlesinin anayasaya aykırılığı i̇ptali istenen bu kuralda üniversitelerin tarihinden önce imzalanan hazine garantili kredilerine ilişkin olarak müsteşarlıkça yapılan üstlenimler ile ikrazen kullandırılan kredilerinden doğan hazine alacaklarının ve anılan kuruluşların uzlaşma kapsamındaki hazine alacaklarının bu maddenin yürürlük tarihi itibarıyla ödenmeyen bakiye tutarını bakanın teklifiesas sayısı karar sayısı üzerine bütçenin gelir ve gider hesapları ile ilişkilendirilmeksizin terkinine maliye bakanı yetkilidir denilmiştir bütçenin gelirgider hesaplarıyla ilişkilendirilmeksizin bazı hazine alacaklarının silinmesi bütçe giderlerinin daha düşük görünmesine yol açarak mali saydamlık ilkesine aykırı uygulamalara sebebiyet vereceğinden ve ayrıca silinen bu tutarlar bütçe dışına çıkarıldığından kesin hesap sürecinin de dışında kalacağından iptali istenen kural kamu yararına dayanmamakta ve dolayısıyla anayasanın nci maddesine ters düşmektedir söz konusu hazine alacaklarının silinmesi konusunda maliye bakanına tanınan yetki de sınırları belirsiz ve keyfi uygulamalara yol açabilecek niteliktedir bu nedenle de iptali istenen kural yukarıda numaralı başlık altında belirtilen nedenlerle anayasanın ncı nci ve inci maddelerine aykırıdır tarih ve sayılı kamu finansmanı ve borç yönetiminin düzenlenmesi hakkında kanunda değişiklik yapılmasına dair kanunun ncı maddesiyle sayılı kanunun geçici nci maddesine eklenen fıkranın ikinci cümlesi anayasanın nci ncı nci ve inci maddelerine aykırı olup iptal edilmesi gerekmektedir tarih ve sayılı kamu finansmanı ve borç yönetiminin düzenlenmesi hakkında kanunda değişiklik yapılmasına dair kanunun inci maddesiyle sayılı kanuna eklenen geçici madde nın anayasaya aykırılığı i̇ptali istenen bu kural ile tcdd i̇şletmesi genel müdürlüğünün hazine garantili kredilerinden müsteşarlıkça yapılan üstlenimlerden ve ikrazen kullanılan kredilerden doğan anapara faiz masraf ve gecikme zammından oluşan hazine alacaklarının bütçenin gelir ve gider hesapları ile ilişkilendirilmeksizin tcddnın ulaştırma bakanlığından olan alacaklarından mahsubu suretiyle terkini ve artan kısmının da kuruluşun ödenmemiş sermayesine mahsubu konusunda maliye bakanı yetkilendirilmiştir bütçe giderlerinin daha düşük görünmesine yol açarak mali saydamlık ilkesine aykırı uygulamalara sebebiyet vereceğinden ve ayrıca silinen tutarlar bütçe dışına çıkarıldığından kesin hesap sürecinin de dışında kalacağından iptali istenen bu kural da kamu yararına dayanmamakta ve dolayısıyla anayasanın nci maddesine ters düşmektedir yine bu kural ile hazine alacaklarının silinmesi konusunda maliye bakanına tanınan yetki de sınırları belirsiz ve keyfi uygulamalara yol açabilecek niteliktedir bu nedenle de iptali istenen kural yukarıda numaralı başlık altında belirtilen nedenlerle anayasanın ncı nci ve inci maddelerine aykırıdır açıklanan nedenlerle tarih ve sayılı kamu finansmanı ve borç yönetiminin düzenlenmesi hakkında kanunda değişiklik yapılmasına dair kanunun inci maddesiyle sayılı kanuna eklenen geçici madde anayasanın nci ncı nci ve inci maddelerine aykırı olup iptal edilmesi gerekmektedir tarih ve sayılı kamu finansmanı ve borç yönetiminin düzenlenmesi hakkında kanunda değişiklik yapılmasına dair kanunun inci maddesiyle sayılı kanuna eklenen geçici madde nin birinci fıkrasının i̇lk cümlesinin anayasaya aykırılığıesas sayısı karar sayısı i̇ptali istenen bu kuralla da tmsfna tarihine kadar verilen özel tertip devlet i̇ç borçlanma senetleri nedeniyle doğmuş veveya doğacak olan hazine alacaklarının bütçenin gelir ve gider hesapları ile ilişkilendirilmeksizin terkini konusunda maliye bakanına yetki verilmiştir söz konusu kural da yukarıda ve numaralı başlıklar altında belirtilen nedenlerle anayasanın nci ncı nci ve inci maddelerine aykırıdır bu nedenle tarih ve sayılı kamu finansmanı ve borç yönetiminin düzenlenmesi hakkında kanunda değişiklik yapılmasına dair kanunun inci maddesiyle sayılı kanuna eklenen geçici madde nin birinci fıkrasının ilk cümlesi anayasanın nci ncı nci ve inci maddelerine aykırı olup iptali gerekmektedir iv yürürlüğü durdurma i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ i̇ptali istenen kurallar bütçe giderlerinin daha düşük görünmesine yol açarak mali saydamlık ilkesine aykırı uygulamalara sebebiyet vereceğinden ve bu kural ile maliye bakanına verilen yetki de asli düzenleme yetkisinin devri niteliğini taşıdığından uygulanmaları halinde sonradan giderilmesi olanaksız durum ve zararlara yol açabilecektir öte yandan anayasal düzenin en kısa sürede hukuka aykırı kurallardan arındırılması hukuk devleti sayılmanın gereğidir anayasaya aykırılığın sürdürülmesinin bir hukuk devletinde subjektif yararların üstünde özenle korunması gereken hukukun üstünlüğü ilkesini de zedeleyeceği kuşkusuzdur hukukun üstünlüğü ilkesinin sağlanamadığı bir düzende kişi hak ve özgürlükleri güvence altında sayılamayacağından bu ilkenin zedelenmesinin hukuk devleti yönünden giderilmesi olanaksız durum ve zararlara yol açacağında duraksama bulunmamaktadır arz ve izah olunan nedenlerle söz konusu hükümler hakkında yürürlüklerin durdurulması da istenerek iptal davası açılmıştır sonuç ve i̇stem yukarıda açıklanan gerekçelerle tarih ve sayılı kamu finansmanı ve borç yönetiminin düzenlenmesi hakkında kanunda değişiklik yapılmasına dair kanunun inci maddesiyle sayılı kanunun inci maddesinin üçüncü fıkrasının sonuna eklenen cümlenin anayasanın ncı nci ve inci maddelerine aykırı olduğundan ncı maddesiyle sayılı kanunun geçici nci maddesine eklenen fıkranın ikinci cümlesinin anayasanın nci ncı nci ve inci maddelerine aykırı olduğundan inci maddesiyle sayılı kanuna eklenen geçici madde nın anayasanın nci ncı nci ve inci maddelerine aykırı olduğundan inci maddesiyle sayılı kanuna eklenen geçici madde nin birinci fıkrasının ilk cümlesinin anayasanın nci ncı nci ve inci maddelerine aykırı olduğundanesas sayısı karar sayısı iptallerine ve uygulanmaları halinde sonradan giderilmesi güç ya da olanaksız zarar ve durumlar doğacağı için iptal davası sonuçlanıncaya kadar yürürlüğünün durdurulmasına karar verilmesine ilişkin istemimizi saygı ile arz ederim | 1,068 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ sayılı tc anayasasının yüksek savcılar kurulunun görev ve yetkilerini gösteren tarih ve sayılı kanunla değişik maddesinin ikinci fıkrasında cumhuriyet savcılarının yargıtay üyeliğine seçilmeleri dışında kalan bütün özlük işleri ve disiplin cezalan ile meslekten çıkarılmaları hakkında karar verme yetkisi yüksek savcılar kurulunundur bu kurulun kararlan kesin olup bunlar aleyhine başka bir mercie başvurulamaz ancak disiplin ve meslekten çıkarma cezaları ile ilgili kararların bir defa daha incelenmesini adalet bakanı ve hakkında karar verilen cumhuriyet savcısı isteyebilir hükmü yer almıştır anılan hükmün gerekçesinde cumhuriyet savcılarının idare ve yargı kuruluşları için de özel bir yeri ve önemi vardır i̇darî görevleri bakımından adalet bakanına bağlı olması gereken cumhuriyet savcılarının yargı görevlerinin gerektirdiği teminata sahip kılınmaları da bir zorunluluktur bu temel düşüncelerle cumhuriyet savcılarının özlük işleri ile haklarındaki disiplin işlemlerinin adalet bakanının başkanlığında cumhuriyet başsavcısı yargıtay ceza daireleri genel kurulundan seçilen asil ve yedek üye ile adalet bakanlığı müsteşarı ve özlük i̇şleri genel müdüründen kurulu yüksek savcılar kurulu eliyle yürütülmesi uygun görülmüştür böylece cumhuriyet savcılarının hem adalet bakanlığı ile ilişkileri bir esasa bağlanmış hem de özlük işleri ve yargı görevlerinin yerine getirilmesi bakımından gerekli teminat sağlanmıştır yine aynı düşüncelerle disiplin ve meslekten çıkarma cezalan dışındaki kurul kararlarının kesinliği öngörülerek hizmetin aksamaması sağlanmıştır esasen çoğunluğu yüksek mahkeme üyelerinden meydana gelen bir kurulun kararlarına karşı başkaca teminat yolu düşünülmesine de ihtiyaç görülmemiştir disiplin ve meslekten çıkarma cezalarında ise gerek adalet bakanına ve gerekse hakkında karar verilen cumhuriyet savcısına bu kararın bir defa daha incelenmesini isteme hakkı tanınmıştır bu istemin şekli ve süresi kanunla düzenlenecektir denilmek suretiyle cumhuriyet savcısının özlük işleri ve haklarındaki disiplin işlemleri ile ilgili idarenin her türlü eylem ve işlemine karşı yargı yolu kapatılmış bulunmaktadır anayasanın anayasa mahkemesinin görev ve yetkilerini gösteren sayılı kanunla değişik maddesinin birinci fıkrasında anayasa mahkemesi kanunların ve türkiye büyük millet meclisi i̇çtüzüklerinin anayasaya anayasa değişikliklerinin de anayasada gösterilen şekil şartlarına uygunluğunu denetler denildiğine göre anayasanın sayılı kanunun maddesi ile değişik maddesinin ikinci fıkrasının anayasaya biçim yönünden uygunluğunu denetlemek zorunlu görülmektedir anayasa mahkemesi gün ve esas karar sayılı kararında anayasada gösterilen başlıca şekil şartlarının ve inci maddelerde yer aldığını belirtmiştir bunlardan uncu madde değişmezlik ve teklif edilmezlik yasağını madde i̇çtüzüklere madde kanun teklif etmeye madde kanunların görüşülmesine ve kabulüne madde ise anayasa değişikliklerine ilişkin biçimsel kuralları ve esasları içermektedir anayasanın uncu maddesinde devlet şeklinin cumhuriyet olduğu hakkındaki anayasa hükmü değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez denilmektedir esas sayısı karar sayısı anayasası uncu maddesiyle önce bir değişmezlik ilkesi koymuş ve sonra bir de teklif yasağı getirmiştir halde uncu madde hükmü içeriği bakımından biçime ilişkin bulunan iki yönlü bir kuraldan meydana gelmektedir bu değişmezlik ilkesi sadece cumhuriyet sözcüğünü amaç almayıp cumhuriyeti oluşturan onun dışındaki ilke ve kuralları da kapsamaktadır uncu maddedeki değişmezlik ilkesinin asıl amacı anayasanın maddesiyle ve maddesinin atıfta bulunduğu başlangıç bölümünde yer alan temel ilke ve kuralların niteliği belirtilerek cumhuriyet sözcüğüyle adlandırılan devlet sistemidir cumhuriyet rejiminin anayasamızda niteliğini belirleyen ilke ve kurallarında değişmeyi öngören veya anayasanın öteki maddelerinde yapılan değişikliklerle doğrudan doğruya veya dolaylı yollardan bu ilkeleri değiştirmeyi amaç güden herhangi bir kanun teklif ve kabul edilemez anayasada yapılacak değişikliklerin başta anayasanın ve maddeleri olmak üzere konumuzla ilgili görülen nci maddelerinde gösterilen yöntem ve koşullara uyulmak yoluyla çıkarılacak kanunlarla yapılması zorunludur anayasanın maddesinde cumhuriyet olduğu belirtilen türkiye devleti maddesinde açıklandığı üzere insan haklarına ve ayrıca başlangıç bölümünde belirtilen temel ilkelere dayanan millî demokratik lâik ve sosyal bir hukuk devletidir halde yalnız cumhuriyet sözcüğünün değil türkiye devletinin dayandığı bu ilkeleri ve onun insan haklarına ve başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan millî demokratik lâik ve sosyal bir hukuk devleti olarak anayasaca tanımı yapılan niteliklerini değiştirmeyi öngören bir anayasa değişikliğinin teklif edilmesi sözü geçen yasak karşısında olanaksızdır çünkü bunlarda yapılacak bir değişiklik yukarıda tanımlanan nitelikte bir cumhuriyet olarak türkiye devletinin temel kuruluşunda ve işleyişinde de bir değişiklik olması sonucunu doğurur kanun ve nitelikte bulunan anayasa değişikliklerini teklif etmeyi düzenleyen anayasa hükümleri birer biçim kuralı olduklarına göre bunu yasaklıyan bir kuralın dahi biçim kuralı olduğunda hiç şüphe yoktur anayasa anayasanın üstünlüğünü ve bağlayıcılığını sürdürmek ve anayasaca saptanan şekil şartları ve yöntemi dışında değiştirilmesini önlemek amacıyla hükümler düzenlemiştir gün ve sayılı kanunla anayasanın maddesinin ikinci fıkrası cumhuriyet savcılarının yargıtay üyeliğine seçilmeleri dışında kalan bütün özlük işleri ve disiplin cezaları ile meslekten çıkarılmaları hakkında karar verme yetkisi yüksek savcılar kurulunundur bu kurulun kararları kesin olup bunlar aleyhine başka bir mercie başvurulamaz ancak disiplin ve meslekten çıkarma cezaları ile ilgili kararların bir defa daha incelenmesini adalet bakanı ve hakkında karar verilen cumhuriyet savcısı isteyebilir şeklinde değiştirilmiştir yapılan değişiklikle kişinin temel hakları arasında bulunan ve kişiye güvence sağlıyan idari yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma imkânına sahip olmak hakkı anayasaya uluslararası görüşe bu arada i̇nsan hakları evrensel beyannamesine avrupa insan hakları sözleşmesine aykırı olarak bertaraf edilmiştiresas sayısı karar sayısı gerçekten anayasamızın maddesinde herkes meşru bütün vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma hakkına sahiptir hükmü sevkedilmiş i̇nsan hakları evrensel beyannamesinin maddesinde her şahsın kendisine anayasa veya kanun ile tanınan ana haklara aykırı muamelelere karşı fiili netice verecek şekilde milli mahkemelere müracaat hakkı vardır aynı beyannamenin uncu maddesinde de herkes haklarının vecibelerinin veya kendisine karşı cezai mahiyette herhangi bir isnadın tesbitinde tam bir eşitlikle davasının bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından nesafetle ve açık olarak görülmesi hakkına sahiptir hükmü yer almış gün ve sayılı kanunla tasdik edilen avrupa insan haklan sözleşmesinin ncı maddesinde de her şahsın gerek medeni hak ve vecibeleriyle ilgili nizamlar gerekse cezai sahada kendisine karşı serdedilen bir ittihamın sıhhati hakkında karar verecek olan kanunen tesis edilmiş bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından davasının makul bir müddet zarfında hakkaniyete uygun ve aleni bir surette dinlenmesini istemek hakkına haizdir hükmü bulunmaktadır cumhuriyet savcılarının özlük işleri ve haklarındaki disiplin işlemleri hakkında idarî yargı yolunu kapayan tarih ve sayılı kanunun inci maddesi ile değişik anayasanın maddesinin ikinci fıkrasındaki bu kurulun kararları aleyhine başka bir mercie başvurulamayacagı hükmü anayasanın cumhuriyetin insan hak ve hürriyetlerine dayalı olduğunu belirleyen başlangıç bölümüyle maddesinde gösterilen insan haklarına ve başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayalı bir hukuk devleti olma niteliğine aykırı bulunduğundan anayasanın uncu maddesindeki değişmezlik ilkesine ve dolayısiyle teklif yasağına da aykırı düşmektedir öte yandan bu fıkranın son bendinde yer alan ancak disiplin ve meslekten çıkarma cezaları ile ilgili kararların bir defa daha incelenmesini adalet bakanı ve hakkında karar verilen cumhuriyet savcısı isteyebilir yolundaki hüküm sayılı kanunla yapılan tadil sırasında maddeye ilâve edilmiş olup fıkra metnindeki bunlar aleyhine başka bir mercie başvurulamaz hükmünün anayasa mahkemesince iptal edilmesi halinde yukarıda yazılı hükmün de anayasada bırakılmasına gerek kalmıyacaktır diğer taraftan anayasada yapılan bu değişiklik uyarınca sayılı yüksek hâkimler ve yüksek savcılar kurulu kanununun tarih ve sayılı kanunla değiştirilen üncü maddesinin üncü ve inci fıkrasında yer alan yüksek savcılar kurulunun görevine giren konularda verdiği kararlar kesin olup bu kararlar aleyhine başka bir mercie başvurulamaz ancak disiplin ve meslekten çıkarma cezaları ile ilgili kararların bir defa daha incelenmesini adalet bakanı kendisine bildirildiği ve hakkında karar verilen ilgili de kararın tebliğinden itibaren gün içinde isteyebilir hükmü ile değişik üncü maddesinin ikinci fıkrasında yer alan i̇lgililer üncü maddenin son bendinde gösterilen kararların bir defa daha incelenmesini istedikleri takdirde bu kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren gün içinde yazılı taleplerini adalet bakanlığı aracılığı ile gönderirler hükmünün de anayasanın nci maddesinin nci fıkrasında yer alan hükümlerin iptal edilmesi halinde sayılı kanunda bırakılmasına gerek kalmayacaktır anayasanın sayılı kanunla değişik maddesinde bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir kanunun hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü anayasaya aykırılık iddiasının ciddî olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır hükmü yer aldığından anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkındaki sayılı kanunun esas sayısı karar sayısı maddesi gereğince anayasanın sayılı kanunun inci maddesi ile değişik nci maddesinin nci fıkrasında yer alan bu kurulun kararları kesin olup bunlar aleyhine başka bir mercie başvurulamaz hükmünün bunlar aleyhine başka bir mercie başvurulamaz kısmı ile ancak disiplin ve meslekten çıkarma cezaları ile ilgili kararların bir defa daha incelenmesini adalet bakanı ve hakkında karar verilen cumhuriyet savcısı isteyebilir hükmü yukarıda yazılı nedenlerle anayasanın uncu maddesi hükmüne biçim yönünden aykırı bulunduğu ve bu hükümlerin iptal edilmesi halinde de sayılı kanunun yukarıda sözü edilen değişik üncü maddesinin üncü ve inci fıkraları ve değişik üncü maddesinin ikinci fıkrası hükümlerinin de hukukî dayanağının kalmıyacağı görüşü ile danıştay inci dairesinde esas sayılı dosya ile açılmış bulunan davanın bu hususta karar verilmek üzere anayasa mahkemesine sevkine tarihinde oybirliği ile karar verildi | 1,373 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir anayasa mahkemesi kararlarında da belirtildiği gibi anayasanın maddesinde belirtilen hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık yasaların üstünde yasa koruyucunun ona uyması gereken anayasa ve temel hukuk ilkelerinin bulunduğu bilincinde olan devlettir hukuk devleti ilkesinin önkoşullarından biri olan hukuk güvenliği ile kişilerin hukuki güvenliğinin sağlanması amaçlanmaktadır hukuk güvenliği ilkesi hukuk normlarının öngörülebilir olmasını bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de yasa düzenlemelerinde bu güven durgusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar bilindiği gibi kişisel veri belirli veya kimliği belirlenebilir gerçek ve tüzel kişilere ilişkin tüm bilgileri ifade etmektedir bu kapsamda bireyin sağlığına veya fizikselbiyolojik özelliklerine ilişkin bilgiler kişisel sağlık verisini oluşturmaktadır bireyin kişisel verilerinden bir kısmı hassas veri şeklinde nitelendirilmekte hassas veriler ile bireyin temel hak ve özgürlükleri arasında yakın bir ilişki bulunması nedeniyle de bu nitelikteki veriler bireyin diğer kişisel verilerinden daha etkin ve özel koruma altına alınması gerekmektedir bireylerin sağlık verileri hassas veriler kategorisinde kabul edilmektedir sayılı kanunun sağlık hizmetlerinden yararlanma şartları başlıklı maddesine sayılı kanunun maddesiyle biyometrik yöntemlerle kimlik doğrulamasının yapılması ibaresi eklenmiş ancak anılan düzenlemede biyometrik yöntemlerle yapılacak kimlik doğrulaması sonucu elde edilecek kişisel verilerin toplanması ve işlenmesinin kapsamı bu verilerin korunmasına ilişkin usul ve esaslar belirtilmemiştir bu nedenle yasama organı tarafından temel ilkeleri koyulmadan çerçevesi çizilmeden biyometrik veri toplanmasına olanak veren biyometrik yöntemlerle kimlik doğrulamasının yapılması veveya ibaresi anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu gibi anayasanın maddesindeki hukuk devleti ilkesine aykırı bulunmaktadır açıklanan nedenlerle bir davaya bakmakta olan mahkemenin davada uygulanacak bir kanun hükmünü anayasaya aykırı görmesi durumunda bu kanaatini içeren gerekçeli kararı ile anayasa mahkemesine başvurması gerektiğini düzenleyen sayılı anayasa mahkemesinin kuruluşu ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesinin fıkrası gereğince sayılı sosyal sigortalar ve genel sağlık sigortası kanununun maddesi esas sayısı karar sayısı fıkrasında yer alan biyometrik yöntemlerle kimlik doğrulaması yapılması veveya ibaresinin anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu kanısına ulaşılması nedeniyle anayasa mahkemesine başvurulmasına dosyada bulunan belgelerin onaylı bir örneğinin anayasa mahkemesi başkanlığına gönderilmesi tarihinde oybirliğiyle karar verildi | 360 |
esas sayısı karar sayısı cumhurbaşkanliği kararnameleri̇ni̇n ck anayasal çerçevesi̇ tarihli ve sayılı türkiye cumhuriyeti anayasasında değişiklik yapılmasına dair kanun nisan tarihli halkoylamasıyla kabul edilmiş böylece daha önce anayasasının sadece maddesinde belirtilen cumhurbaşkanlığı kararnamesi anayasanın farklı maddelerinde hem kapsamı genişletilerek hem de niteliği farklılaştırılarak yeniden düzenlenmiştir maddenin önceki halinde cumhurbaşkanlığı genel sekreterliğinin kuruluşu çalışma esasları ve personel atama işlemlerinin cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenleneceği belirtiliyordu burada bir ad benzerliği dışında iki tür düzenlemenin kapsam ve sınırları açısından oldukça farklı olduğu kabul edilmelidir sayılı anayasa değişikliği kanunu ile getirilen yeni tip cumhurbaşkanlığı kararnamesinin temel ilke ve koşulları anayasanın maddesinin fıkrasında ortaya konuluştur cumhurbaşkanı yürütme yetkisine ilişkin konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabilir anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar kişi hakları ve ödevleriyle dördüncü bölümde yer alan siyasi haklar ve ödevler cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenemez anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz kanunda açıkça düzenlenen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kanunlarda farklı hükümler bulunması halinde kanun hükümleri uygulanır türkiye büyük millet meclisinin aynı konuda kanun çıkarması durumunda cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz hale gelir anayasanın maddesinin fıkrasına göre de bakanlıkların kurulması kaldırılması görevleri ve yetkileri teşkilat yapısı ile merkez ve taşra teşkilatlarının kurulması cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenir görüldüğü üzere anayasada yapılan değişikliklerle kanun ile cumhurbaşkanlığı kararnamesi arasındaki hukuki ilişki netleştirilmiş ve cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin kanunlara aykırı olamayacağı açıkça belirtilmiştir cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin anayasaya uygunluk denetiminde yukarıdaki hükümler yanında anayasada yer alan iki temel ilkenin daha göz önünde bulundurulması gerekir yasama yetkisinin devri yasağı ve kanuni idare ilkesi sayılı kanun ile anayasadan kaynaklanan doğrudan düzenleme yetkisiyle yürütme fonksiyonu daha da güçlendirilmiştir bu noktada türk anayasa hukukundaesas sayısı karar sayısı tartışılan konulardan biri olan idarenin kanunla düzenlenmeyen bir alanda düzenleme yapıp yapamayacağı hususu üzerinde durulmalıdır bu noktada yasama yetkisinin devri yasağı göz önüne alınmalıdır anayasanın maddesinde yasama yetkisi türk milleti adına türkiye büyük millet meclisinindir bu yetki devredilemez denilmiştir buna göre anayasada kanun ile düzenlenmesi öngörülen konularda yürütme organına genel ve sınırları belirsiz bir düzenleme yetkisinin verilmesi olanaklı değildir ancak yasama organının temel kuralları saptadıktan sonra uzmanlık ve idare tekniğine ilişkin hususları yürütmeye bırakması yasama yetkisinin devri olarak yorumlanamayacağı gibi yürütme organının yasama organı tarafından çerçevesi çizilmiş alanda genel nitelikte hukuksal tasarruflarda bulunması hukuk devletinin belirlilik ilkesine de aykırı düşmez anayasa mahkemesi kararı k mahkeme bir başka kararında ise yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesini şu şekilde ifade etmiştir anayasa mahkemesinin pek çok kararında yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesinden ne anlaşılması gerektiği hususu açıklanmıştır buna göre kanunla düzenleme ilkesi düzenlenen konudan yalnız kavram ad ve kurum olarak söz edilmesi değil bunların kanun metninde kurallaştırılmasıdır kurallaştırma ise düzenlenen alanda temel ilkelerin konulmasını ve çerçevenin çizilmiş olmasını ifade eder anayasada öngörülen ayrık durumlar dışında kanunlarla düzenlenmemiş bir alanda kanun ile yürütmeye genel nitelikte kural koyma yetkisi verilemez yürütme organına düzenleme yetkisi veren bir yasa kuralının anayasanın maddesine uygun olabilmesi için temel ilkeleri koyması çerçeveyi çizmesi sınırsız belirsiz geniş bir alanı yürütmenin düzenlemesine bırakmaması gerekir anayasa mahkemesi kararı k bununla beraber anayasa mahkemesinin daha yakın tarihli kararlarında bu içtihadı bir miktar esnettiği görülmektedir yasama yetkisinin devredilmezliği esasen kanun koyma yetkisinin tbmm dışında başka bir organca kullanılamaması anlamına gelmektedir anayasanın maddesi ile yasaklanan husus kanun yapma yetkisinin devredilmesi olup bu madde yürütme organına hiçbir şekilde düzenleme yapma yetkisi verilemeyeceği anlamına gelmemektedir kanun koyucu yasama yetkisinin genelliği ilkesi uyarınca bir konuyu doğrudan kanunla düzenleyebileceği gibi bu hususta düzenleme yapma yetkisini yürütme organına da bırakabilir yürütmenin türevselliği ilkesi gereğince yürütme organının bir konuda düzenleme yapabilmesi için yasama organınca yetkilendirilmesi gerekmektedir kural olarak kanun koyucunun genel ifadelerle yürütme organını yetkilendirmesi yeterli olmakla birlikte anayasada kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda genel ifadelerle yürütme organına düzenleme yapma yetkisi verilmesi yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesine aykırılık oluşturmaktadır bu nedenle anayasada temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması vergi ve benzeri mali yükümlülüklerin konması ve memurların atanmaları özlük hakları gibi münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda kanunun temel esasları ilkeleri ve çerçeveyi belirlemiş olması gerekmektedir anayasa koyucunun açıkça kanunla düzenlenmesini öngördüğü konularda yasama organının temel kuralları saptadıktan sonra uzmanlık ve idare tekniğine ilişkin hususları yürütmeye bırakması yasama yetkisinin devri olarak yorumlanamaz anayasa mahkemesi kararı k esas sayısı karar sayısı neticede sadece yakın dönem aym kararlarını dikkate alındığında ilkesel olarak kanun koyucunun genel ifadelerle yürütme organını yetkilendirmesi yeterlidir denilebilir ancak mahkemenin anayasada farklı kavramlarla ifade ettiği kanunla düzenleme kaydı içeren konularda ise anayasada kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda anayasa koyucunun açıkça kanunla düzenlenmesini öngördüğü konularda genel ifadelerle yetkilendirme yapılması kabul edilemez öte yandan yasal idare ilkesi türk idare hukukunun temelini oluşturur anayasanın maddesinde karşılığını bulan bu ilke uyarınca i̇dare kuruluş ve görevleriyle bir bütündür ve kanunla düzenlenir bu ilke idarenin kendiliğinden bir teşkilatlanma yetkisi olmadığını bu yetkinin yasama organında olduğunu ifade etmektedir anayasa mahkemesine göre bu maddede yer alan düzenleme idarenin kanuniliği ilkesine vücut vermektedir i̇darenin kanuniliği ilkesi idarenin ve organlarının görev ve yetkilerinin kanunla düzenlenmesini gerekli kılar anayasa mahkemesi kararı k bu ilkeyle kamusal kaynakların toplumun hangi tür gereksinimlerinin öncelikle karşılanacağını ve bunun hangi usuller uygulanarak sağlanacağını tespit etme yetkisini yasama organına verir ayrıca idarenin toplumsal gereksinimleri karşılarken kamu gücü ve ayrıcalıklarını kullanması ve bunun da kişilerin temel hak ve hürriyetleri üzerinde olumsuz etkiler de doğurabilmesi bu yetkinin yasamaya verilmesi sonucunu getirmiştir yasal idare ilkesi idarenin eylem ve işlemlerinin hem kanuna dayanmasını hem de bu eylem ve işlemlerin kanuna aykırı olmamasını ifade eder asli ve ilkel bir yetki olan yasama yetkisine dayanarak yasama organı anayasaya aykırı olmamak şartıyla anayasanın herhangi bir şekilde düzenlemediği bir konuyu düzenleyebilir ancak idare önceden yasa ile düzenlenmeyen bir alanda faaliyette bulunamaz ancak böyle bir konuda yasadan aldığı bir yetkiye dayanarak bir işlem ve eylemde bulunabilir sayılı kanun öncesinde bunun iki istisnası olduğu kabul edilmekteydi biri cumhurbaşkanının başkanlığındaki bakanlar kurulunun çıkardığı sıkıyönetim ve olağanüstü hal kanun hükmünde kararnameleri diğeri ise cumhurbaşkanlığı genel sekreterliğinin kuruluş ve çalışma esaslarını düzenleyen cumhurbaşkanlığı kararnamesi yasal idare ilkesinin bir diğer sonucu da idarenin eylem ve işlemlerinin kanuna uygun olmasıdır zaten anayasa da maddede yürütme yetkisi ve görevi anayasa ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir diyerek bu hususu belirtir sayılı kanunla getirilen cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle her ne kadar ciddi kısıtlılıklarla çerçevelenmiş olsa da yürütme organı yasaya dayanmaksızın ilk elden kural koyma yetkisine sahip olmuştur başka bir ifadeyle yasama organı yanında yürütme organı da anayasada kanun kaydı olan kanunun açıkça düzenlediği konuları içermemek ve kanunlara aykırı olmamak şartıyla cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle ilk elden düzenleme yapabilecektir ancak bu durum fransada olduğu gibi yasama ve yürütmenin özerk düzenleme alanlarına sahip olduğu yani her bir organın düzenleme yapacağı konuların açıkça sayıldığı şeklinde anlaşılmamalıdır çünkü cumhurbaşkanlığı kararnamesine konu olan alan yasama konusu olmaktan çıkmamaktadır tbmm isterse ck ile düzenlenen bir alanda yasa çıkarabilir buna bir engel bulunmamaktadır türkiye büyük millet meclisinin aynı konuda kanun çıkarması durumunda cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz hale gelir madde hükmü bu yargıyı doğrulamaktadır halde anayasada yasayla düzenlenmesi öngörülen konularda cumhurbaşkanlığıesas sayısı karar sayısı kararnamesi çıkarılamayacak iken ancak cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenleneceği belirtilen konularda dahi tbmm yasa çıkarabilecektir şu halde asli düzenleme yetkisi tbmmye ait bulunmaktadır sayılı kanun ile anayasanın maddesindeki yasama yetkisinin devri yasağı ve maddedeki idarenin kanuniliği ilkesi muhafaza edilmiş ancak belirli idari konuların anayasada açıkça cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenleneceği öngörülmüştür bakanlıkların kurulması kaldırılması görevleri ve yetkileri teşkilat yapısı ile merkez ve taşra teşkilatlarının kurulması cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenir madde son ayrıca maddenin son fıkrasında kamu tüzel kişiliğinin kanunla veya cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle kurulacağı kuralına yer verilmiştir anayasa hükümleri arasında hiyerarşi söz konusu olmadığından bir çelişki kabul edilmediğinden bu iki hükmün bir arada anayasanın bütünlüğü ve sistematiği içinde bağdaştırılarak yorumlanması gerekir gerçekte anayasa koyucu maddede genel kuralı idarenin kanuniliği ilkesini koymuş bakanlıkların kurulması kaldırılması görevleri ve yetkileri ile kamu tüzel kişiliği kurulması yönünden bu genel kurala bir istisna getirmiştir diğer bir ifadeyle idarenin kanuniliği ilkesi salt son ve son maddelerde belirtilen hususlar açısından geçerli değildir bununla birlikte bu istisna yasal düzenleme yapılması halinde ortadan kalkar başka bir ifade ile yasa kaydı zaman bakımından istisnai durumun göreceli özelliğini ortaya koyar genel kural ve istisna kural ilişkisine dair kamu hukukunda kabul edilen birtakım yorum ilkeleri vardır bir istisna kuralın varlığından söz edebilmek için bu istisnanın ayrıca ve açıkça konulmuş olması gerekir i̇stisna kural sadece ve sadece genel kuralı koyan makam tarafından konulabilir başka bir makamın istisna kural getirme yetkisi yoktur genel kuralı koyan makam açıkça yetkilendirmedikçe bir başka makam genel kurala istisna getiremez i̇stisna kural koymak genel kuralı değiştirmek anlamına geldiğinden istisna kural yorum yoluyla genişletilemez yani yorum yoluyla genel kural istisna getirilemez genel kuralın geniş yorumlanması esası benimsenmiştir i̇stisna kural dar yorumlanır çünkü istisna kural genel kuralın kapsamını daralttığından genel kuralı değiştirir oysa onu değiştirme salt genel kuralı koyana aittir öte yandan kamu hukukunda mevzuatın açıkça belirttiği bir makama ya da makamın görevlisine verdikleri yetkiler devre konu olamazlar yargı kararlarında da yetkinin mevzuat tarafından kime verilmiş ise ancak onun bu yetkiyi kullanabileceği belirtilmiştir yetki devrinde yetki devredilen makamın devraldığı bu yetkiyi kendinden alt bir makama devrinin yasak olduğu hususu idare hukukunda ve kamu yönetiminde benimsenen görüştür bu anlamda anayasanın maddenin son fıkrasında belirtilen yetkinin bizzat cumhurbaşkanlığı tarafından cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kullanılması gerekir anayasanın maddesinin fıkrasındaki cumhurbaşkanlığı kararnameleri normlar hiyerarşisinde yasaya eşdeğer işlemler değildir anayasanın bu tür kararnamelerin salt yürütme yetkisine ilişkin konularla sınırlı olarak çıkarılacağını öngörmesi bunların yasaya eşdeğer yasayla aynı düzeyde kurallar olamayacağını gösterir çünkü yürütme yetkisi kanunların uygulanmasına yönelik kanunlara uygun kullanılması gereken bir yetkidir ayrıca aynı fıkrada yer alan anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz kanunda açıkça düzenlenen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamazesas sayısı karar sayısı cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kanunlarda farklı hükümler bulunması halinde kanun hükümleri uygulanır türkiye büyük millet meclisinin aynı konuda kanun çıkarması durumunda cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz hale gelir şeklindeki düzenlemeler cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin yasaya eşdeğer olmadığının bir başka açık delilidir bu düzenlemelerden ck ile düzenleneceği belirtilen konuların yasayla düzenlenmesi anayasanın yasama organına açıkça tanıdığı bir yetkidir kanunsuz emre dair anayasanın maddesinde yapılan değişikliğe bakıldığında ise cumhurbaşkanlığı kararnamesinin anayasanın konuya ilişkin diğer düzenlemeleri ile birlikte değerlendirildiğinde normlar hiyerarşisindeki yeri açıkça anlaşılır kamu hizmetlerinde herhangi bir sıfat ve suretle çalışmakta olan kimse üstünden aldığı emri yönetmelik cumhurbaşkanlığı kararnamesi kanun veya anayasa hükümlerine aykırı görürse yerine getirmez ve bu aykırılığı emri verene bildirir sayılı yasa değişikliği ile cumhurbaşkanına anayasada tanınan diğer yetkiler ise şöyledir anayasanın maddenin son fıkrasında kamu tüzelkişiliği ancak kanunla veya cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle kurulur denilerek ck ile kamu tüzelkişiliği kurulmasına da imkân tanınmıştır bununla birlikte türkiye büyük millet meclisinin aynı konuda kanun çıkarması durumunda cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz kalır md fıkra son kuralı gereğince yasa ile kurulmuş bir kamu tüzelkişiliği ck ile kaldırılamaz ancak ck ile kurulan bir kamu tüzelkişiliği yasal düzenlemenin konusunu oluşturabilir anayasa devlet denetleme kurulunun işleyişi üyelerinin görev süresi ve diğer özlük işleri ile milli güvenlik kurulu genel sekreterliğinin teşkilatı ve görevlerinin cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenleneceğini hüküm altına almıştır ve maddelerde yer alan tüzük ibaresi anayasadan tamamen çıkarılmıştır böylece tüzük uygulaması yürürlükten kaldırılmış onun yerine çok daha geniş bir kapsama sahip olan cumhurbaşkanlığı kararnamesi konulmuştur yönetmelikleri düzenleyen maddede cumhurbaşkanı bakanlıklar ve kamu tüzelkişileri kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla yönetmelikler çıkarabilirler hükmü yer almıştır ancak bu tüzük ve cumhurbaşkanlığı kararnamesinin aynı hukuki nitelikte olduğu şeklinde anlaşılmamalıdır cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile yapılabileceği yukarıda belirtilen istisnai işlemler kaynağını doğrudan anayasadan alan yürütme işlemi niteliğinde kabul edilmelidir öte yandan cumhurbaşkanı üst kademe kamu yöneticilerini atar görevlerine son verir ve bunların atanmalarına ilişkin usul ve esasları cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenler madde cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılmasının sınırları anayasanın maddesiyle getirilen ck ile yürütmeye tanınan düzenleme alanı oldukça dar ve sınırlıdır anayasa cumhurbaşkanına tanıdığı kararname çıkarmaesas sayısı karar sayısı yetkisini konu bakımından ratione materiae belirgin şekilde sınırlamıştır bu sınırları şu şekilde açıklamak mümkündür i̇lk olarak cumhurbaşkanlığı kararnamesi yürütme yetkisine ilişkin konularda çıkarılabilecektir maddenin gerekçesinde ise cumhurbaşkanına genel siyasetin yürütülmesinde yürütme yetkisi ile ilgili ihtiyaç duyduğu konularda kararname çıkarabilme yetkisi verildiği ifade edilmektedir bu nedenle ckleri ancak yürütme yetkisinin gerektirdiği hususlarda ihtiyaç duyulduğunda çıkarılabilecek yasama ve yargı yetkilerinden herhangi birinin alanına giren bir konuda ise ck çıkarılması mümkün olmayacaktır i̇kinci olarak ckleri anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar kişi hakları ve ödevleriyle dördüncü bölümde yer alan siyasi haklar ve ödevlerle ilgili konularda düzenleme yapamaz bu yasakla kişilerin temel haklarını ilgilendiren hususlarda yasa olmaksızın cklerin devreye girmesi engellenmek istenmiştir ancak bu noktada çözümlenmesi gereken soru sosyal ve ekonomik haklar ve ödevlerin tamamının ck ile düzenlenip düzenlenemeyeceğidir sadece yukarıdaki ifadeden yola çıkarak yapılan bir değerlendirme bu soruya olumlu cevap vermeyi gerektirir ancak bu cümlenin aynı fıkradaki diğer hükümler ve anayasanın konuya ilişkin diğer ilke ve kuralları dikkate alınarak anayasanın bütünlüğü içinde tartışılması ve anlaşılması gerekir öncelikle aşağıda ayrıntılarıyla belirtildiği üzere anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz dolayısıyla ilgili maddede yasayla düzenlenmesi kaydı bulunan sosyal ve ekonomik hak ve ödevler cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenlenemeyecektir örneğin anayasanın maddesinde öğrenim hakkının kapsamı kanunla tespit edilir ve düzenlenir maddesinde sendika kurma hakkı kanunla sınırlanabilir sendika kurma hakkının kullanılmasında uygulanacak şekil şart ve usuller kanunda gösterilir maddesinde tarih kültür ve tabiat varlıklarından özel mülkiyet konusu olanlara getirilecek sınırlamalar ve bu nedenle hak sahiplerine yapılacak yardımlar ve tanınacak muafiyetler kanunla düzenlenir denilmektedir dolayısıyla belirtilen konuların ck ile düzenlenmesi mümkün değildir eğer böyle bir düzenleme yapılırsa bu hem anayasanın maddesine hem de hak ve ödev için kanun kaydı koyan hükme aykırılık oluşturur ancak yasa kaydı içermeyen sosyal ve ekonomik haklar cumhurbaşkanlığı kararnamesinin konusu olabilecektir örneğin konut hakkını düzenleyen anayasanın maddesi böyledir bu durumda dikkat edilmesi gereken husus söz konusu hakların sadece düzenleme konusu olabileceği ancak bunun sınırlama yetkisini içermediğidir bu nedenle maddenin ikinci cümlesi sosyal ve ekonomik haklar alanının ck ile düzenlenmesini kabul ederken bu düzenlemenin sınırlarını da belirtir ilki fıkranın ilk cümlesindeki cknin sadece yürütme yetkisine ilişkin konularda çıkarılabilmesi diğeri ise üçüncü cümlesindeki münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda çıkarılamamasıdır öte yandan anayasanın maddesindeki temel hak ve hürriyetlerin ancak kanunla sınırlanabileceği kuralı dikkate alındığında ckye konu olabilecek sosyal ve ekonomik hak ve ödevlerle ilgili cumhurbaşkanının sınırlama değil sadece bir düzenleme yetkisinden bahsedilebilir yani düzenleme ve sınırlama ayrımı dikkate alındığında ck ile sosyal ve ekonomik haklar ve ödevlerin gerçekleşmesiesas sayısı karar sayısı için birtakım pozitif tedbirleri içeren düzenlemeler yapabileceği fakat kişilerin bundan yararlanmasına sınırlama getirilemeyeceği belirtilmelidir zira anayasal çerçevede bir hakkın kısıtlanması ancak ve ancak kanun ile yapılabilir üçüncü sınır anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz hükmüdür aym tarafından yasama yetkisinin devir yasağı çerçevesinde yürütmenin düzenleme yetkisi izah edilirken kullanılan münhasıran kanunla düzenlenmesi gereken konular ibaresi anayasa kuralı haline getirilmiştir bkz anayasa mahkemesi kararı k aymye göre kural olarak kanun koyucunun genel ifadelerle yürütme organını yetkilendirmesi yeterli olmakla birlikte anayasada kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda genel ifadelerle yürütme organına düzenleme yapma yetkisi verilmesi yasama yetkisinin devredilmezliği ilkesine aykırılık oluşturmaktadır bu nedenle anayasada temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması vergi ve benzeri mali yükümlülüklerin konması ve memurların atanmaları özlük hakları gibi münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda kanunun temel esasları ilkeleri ve çerçeveyi belirlemiş olması gerekmektedir anayasa koyucunun açıkça kanunla düzenlenmesini öngördüğü konularda yasama organının temel kuralları saptadıktan sonra uzmanlık ve idare tekniğine ilişkin hususları yürütmeye bırakması yasama yetkisinin devri olarak yorumlanamaz bu nedenle anayasanın münhasıran kanunla düzenlenmesini gerektirdiği konularda yürütmeye düzenleme yetkisi verilirken yasanın temel esasları ilkeleri ve çerçeveyi belirlemiş olması gerekmektedir aym ayrıca anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi gereken birtakım konuları örnek olarak sıralamıştır anayasada temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması vergi ve benzeri mali yükümlülüklerin konması ve memurların atanmaları özlük hakları gibi aymnin münhasıran kavramını açıklarken verdiği örnekler ve açıklamalardan bir konunun münhasıran yasa alanında olması için anayasanın özellikle ve ısrarla konunun yasayla düzenlemesini istemesi yasayla düzenlemeye çok özel vurgu yapması gerekmemektedir bu çerçevede temel hak ve hürriyetlerin sınırlanmasına dair maddede sınırlamanın ancak kanunla yapılabileceği şartı vardır temel hak ve hürriyetler özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir oysa vergilerle alakalı maddede vergi resim harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur değiştirilir veya kaldırılır ve kamu hizmeti görevlileriyle alakalı genel ilkeleri koyan maddede memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri atanmaları görev ve yetkileri hakları ve yükümlülükleri aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir yasayla düzenleme öngörülmüş hiçbir özel vurgu yapılmamıştır anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konular kavramı bu nedenle yasa kaydı olarak anlaşılmak ve uygulanmak durumundadır anayasanın maddesindeki birden çok ili içine alan merkezi idare teşkilatının bölge teşkilatının görev ve yetkileri kanunla düzenlenir maddesindeki mahalli idarelerin kuruluş ve görevleri ile yetkileri yerinden yönetim ilkesine uygun olarak kanunla düzenlenir maddesindeki memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri atanmaları görev ve yetkileri hakları ve yükümlülükleri aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir ve üst kademe yöneticilerinin yetiştirilme usul ve esasları kanunlaesas sayısı karar sayısı özel olarak düzenlenir hükümleri buna örnek oluşturur özellikle bu son husus ck ile yasanın konu itibarıyla iç içe geçme riskini içerir karmaşaya yol açma ihtimalini barındırır çünkü anayasanın maddesi cumhurbaşkanı ck ile üst kademe kamu yöneticilerini atar görevlerine son verir ve bunların atanmalarına ilişkin usul ve esasları düzenler hükmünü içerirken üst kademe yöneticilerinin yetiştirilme usul ve esasları maddeye göre yasa ile özel olarak düzenlenmek zorundadır dolayısıyla maddede geçen münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konular ibaresinin anayasada kanunla düzenlenir veya kanunla konulur değiştirilir veya kaldırılır vb ifadelerin bulunduğu maddelere bakarak belirlenmesi gerekir halde anayasanın bir maddesinde bir konunun yasayla düzenlenmesi öngörülmüşse konunun cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenlenmesi anayasanın ve maddelerine aykırılık oluşturacaktır bir diğer sınır ise kanunda açıkça düzenlenen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz kuralıdır bir konu yasa ile açıkça düzenlenmişse cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz elbette cklerin çıkarılması için khklerde olduğu gibi yasa ile yetkilendirme gerekmez ancak khkler yasaları değiştirebilirken ckler yasaların açıkça düzenlediği hususlarda bir düzenleme yapamamakta cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kanunlarda farklı hükümler bulunması halinde kanun hükümleri uygulanmakta türkiye büyük millet meclisinin aynı konuda kanun çıkarması durumunda cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz hale gelmektedir bu hükümler açıkça cumhurbaşkanlığı kararnamesinin yasa gücünde olmadığını cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle yasaların değiştirilemeyeceğini gösterir bu açıklamalar ışığında anayasanın cumhurbaşkanı kararnamesiyle doğrudan düzenleme yetkisi verdiği konularda dahi ck ile kanunlarda değişiklik yapılması mümkün değildir örneğin anayasanın son maddesine göre bakanlıkların kurulması kaldırılması görevleri ve yetkileri teşkilat yapısı ile merkez ve taşra teşkilatlarının kurulması cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenir ancak bu bakanlıkların kurulmasına ilişkin olarak mevcut yasalarda ck ile değişiklik yapılabileceği anlamına gelmemektedir sonuç olarak anayasanın maddesinin on yedinci fıkrasının mevcut hükümleri karşısında hangi konuda olursa olsun ck ile bir yasayı değiştirmek veya yürürlükten kaldırmak mümkün değildir nitekim nolu cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılmadan önce tarihli ve sayılı anayasada yapılan değişikliklere uyum sağlanması amacıyla bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik yapılması hakkında kanun hükmünde kararname ile bakanlıkları düzenleyen birçok yasa ve yasa gücünde kararname yürürlükten kaldırılmıştır cklerle ilgili olarak anayasa mahkemesi denetiminin kapsamı anayasa mahkemesinin denetim kapsamına giren işlemlerden biri de cumhurbaşkanlığı kararnamesidir anayasanın ve maddelerinde daha önce mevcut olan kanun hükmünde kararname yerine cumhurbaşkanlığı kararnamesi ibaresi konulmuştur anayasanın maddesi bu konuda gayet açıktır anayasa mahkemesi kanunların cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin ve türkiye büyük millet meclisiesas sayısı karar sayısı i̇çtüzüğünün anayasaya şekil ve esas bakımlarından uygunluğunu denetler ve bireysel başvuruları karara bağlar ancak olağanüstü hallerde ve savaş hallerinde çıkarılan cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin şekil ve esas bakımından anayasaya aykırılığı iddiasıyla anayasa mahkemesinde dava açılamaz bu maddede yapılan değişiklikle anayasanın öncesi halinde maddede düzenlenen ve sayılı kanun ile kaldırılan kanun hükmünde kararname ifadesi yerine cumhurbaşkanlığı kararnamesi ibaresi konulmuştur ayrıca olağanüstü khklerde olduğu gibi olağanüstü hallerde ve savaş hallerinde çıkarılan cklerin de anayasallık denetiminin yapılamayacağı ifade edilmiştir maddede ise cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin iptali için dava açma hakkının kimlere tanındığı belirtilir cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin anayasaya aykırılığı iddiasıyla anayasa mahkemesinde doğrudan doğruya iptal davası açabilme hakkı cumhurbaşkanına türkiye büyük millet meclisinde en fazla üyeye sahip iki siyasi parti grubuna ve üye tamsayısının en az beşte biri tutarındaki üyelere aittir anayasa ayrıca itiraz dava yolunda yani anayasaya aykırılığın diğer mahkemelerde ileri sürülmesinde bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir cumhurbaşkanlığı kararnamesinin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır demektedir madde cumhurbaşkanlığı kararnameleri bir davaya uygulanacak kural olduğunda söz konusu ck hükmü somut norm denetimi yoluyla aym önüne götürülebilecektir maddede ise cumhurbaşkanlığı kararnamesi hakkında verilen iptal kararının kararın resmî gazetede yayımlanması ile hukuki sonucunu doğuracağı ifade edilmiş aymye iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabilme imkânı da tanınmıştır anayasa mahkemesi bu denetimi nasıl ve hangi çerçevede yapmalıdır yargısal denetimde aym öncelikle bir cknın anayasada ck ile düzenlenmesi öngörülen hususlarda düzenleme içerip içermediği yani yetki yönünden denetleyecektir dolayısıyla ck yetki kapsamı dışında bir konuyu düzenlemişse doğrudan yetkisizlik dolayısıyla iptal edilmelidir cknın yetki kapsamı içinde olduğu sonucuna varırsa aym bu kez düzenlemenin esas bakımından anayasanın ilgili maddelerine uygunluğunu inceleyecektir her ne kadar anayasanın maddesinde cklerin şekil ve esas bakımlarından anayasaya uygunluk denetiminden söz edilmişse de bu denetim maddenin fıkrasındaki koşulların bir bütün olarak aym tarafından denetlenmesini gerektirir çünkü anayasada cumhurbaşkanına ancak fıkrada belirtilen sınırlar içinde ck çıkarma yetkisi verilmiştir bu sınırların aşılması ckyi anayasaya aykırı hale getirir böylece cknın örneğin kanunun açıkça düzenlediği bir hususu içermesi onun anayasaya aykırı olması sonucunu doğurur bu açıdan cklerin denetimi yasaların denetiminden farklıdır yasaların esas denetiminde sadece yasanın maddi bakımdan anayasaya uygunluğu inceleme konusu olurken cklerin önce yetki yönünden incelenerek anayasanın maddedeki sınırlara uyulup uyulmadığı denetlemelidir bu çerçevede cknın bir temel hakkı düzenleyip düzenlemediği anayasada yasa kaydı olan ya da bir kanun tarafından düzenlenmiş bulunan bir konuda düzenlemeye yer verilip verilmediği öncelikle ele alınmalıdıresas sayısı karar sayısı ayrıca sosyal ve ekonomik haklar konusunda cklerin hak üzerindeki somut etkisi incelemede dikkate alınmalıdır bu yönden bir ck hak ve hürriyetleri sınırlayıcı nitelikte ise konu yasama yetkisinin alanına kayacak ve ck anayasaya aykırı hale gelebilecektir bu nedenle sosyal ve ekonomik haklara ilişkin olarak cklerde yer alan her bir hükmün somut etkileri dikkate alınarak bir değerlendirme yapılmalıdır bu bağlamda örneğin ckde öngörülen sosyal ve ekonomik haklarla ilgili düzenleyici kuralların sosyal veveya ekonomik haklar bakımından pozitif ayrımcılık yapılmasının gerekli olduğu bir alanda bunu yapmamaktan ya da tetikleyebileceği dolaylı ayrımcı sonuçlardan da sorumlu olacağını vurgulamak gerekir bu çerçevede hangi kuralın hak ve hürriyetleri kısıtlayıcı hangi kuralın sadece düzenleyici nitelikte olduğunun tespiti oldukça zor olacaktır bu nedenle kurumsal anayasa hukuku ve özgürlükler anayasa hukuku ilkelerini birlikte yorumlama gereği bulunmaktadır anayasanın maddesi uyarınca olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda çıkarılabilecek cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin aymnin denetimi dışında tutulduğu görülmektedir ancak olağanüstü hallerde ve savaş hallerinde çıkarılan cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin şekil ve esas bakımından anayasaya aykırılığı iddiasıyla anayasa mahkemesinde dava açılamaz md sayili cumhurbaşkanliği kararnamesi̇ni̇n bazi hükümleri̇ni̇n anayasa aykiriliği sayılı cumhurbaşkanlığı teşkilatı hakkında cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile bakanlıklara bağlı i̇lgili i̇lişkili kurum ve kuruluşlar ile diğer kurum ve kuruluşların teşkilatı hakkında cumhurbaşkanlığı kararnamesinde değişiklik yapılmasına dair cumhurbaşkanlığı kararnamesinin maddesiyle değiştirilen sayılı cumhurbaşkanlığı kararnamesinin maddesinin birinci fıkrasında yer alan ve yurtdışı ibaresinin anayasaya aykırılığı sayılı cknin maddesiyle değiştirilen sayılı cknin maddesinin ilk fıkrası sağlık bakanlığının teşkilatını düzenlemektedir yapılan değişiklik ile sağlık bakanlığının merkez taşra teşkilatları yanında yurtdışı teşkilatı da kurulmaktadır anayasanın maddesinde idarenin kuruluş ve görevleriyle bir bütün olduğu ve yasayla düzenleneceği genel kuralı belirtilmiş ancak buna sayılı yasa ile anayasa son maddeye konulan bakanlıkların kurulması kaldırılması görevleri ve yetkileri teşkilat yapısı ile merkez ve taşra teşkilatlarının kurulması cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenir hükmü ile istisna getirilmiştir böylelikle anayasada genel kuralı değiştiren belli bir olgu için onun farklı uygulanmasına izin veren istisna yetkinin kime ait olduğu kim tarafından kullanılacağı açıkça ifade edilmiştir buna göre istisna kural bağlamında cumhurbaşkanı tarafından cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile ancak bakanlıkların merkez ve taşra teşkilatları kurulabilecektir i̇stisna yetki genel kaideyi değiştirir genel kuralı değiştirmek ise kuralı koyana aittir bu nitelikteki bir yetkinin yorum yoluyla veya genel kuralı koyan makamın açık izni olmadan genişletilmesi kabul edilemez i̇stisna yetkinin dar yorumlanması kaideyi koyanın açık onayı olmaksızın genişletilmemesi anayasa koyucunun iradesine daha uygun olur öte yandan genel kuralı koyan makam anayasa koyucu bu kurala istisnayı genişletmek istese idi bunu açıkça yapması gerekirdi oysa anayasada bu yönde bir hüküm bulunmamaktadır ayrıca anayasanın maddesinin son fıkrasında cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile de kamu tüzel kişiliği kurulabileceği belirtilmiştir ancak bundan da yurtdışı teşkilatının ck ileesas sayısı karar sayısı düzenlenebileceğine ilişkin bir anlam çıkarılam | 3,875 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ mahkemenin başvuru kararındaki itiraz gerekçesi özetle şöyledir sayılı yasaya eklenen geçici maddenin birinci fıkrasının tamamı ile ikinci fıkranın yeni kiranın tesbit edilerek tebliğ edileceğine ilişkin ve tümceleri ile üçüncü fıkranın cümlesinin anayasaya aykırı bulunduğu tarafların borçlar hukuku ve sayılı yasa hükümlerine uygun olarak kira sözleşmesi yaptıkları kiracının da bu sözleşmede kabûl edilen şartlarla kira bedelini ödeyerek yıllardan beri taşınmazı kullandığı ssknun kamu iktisadî kuruluşu olmakla birlikte davacıyla yaptığı bu sözleşmede özel hukuk tüzelkişisi hükmünde olduğu bu bakımdan özel hukuk kurallarına bağlı bulunduğu tek taraflı irade beyanı ile sözleşmenin sona erdirilmesinin ve kiracının idarece belirlenen kira bedelini ödemek zorunda bırakılarak ödemezse tahliye tehdidi altında tutulmasının hukuk devletinde sözleşme serbestisiyle bağdaşmamaktadır anayasanın başlangıçının beşinci ve altıncı paragraflarında devlet kurumlarının anayasa ile sınırlanan görevleri yerine getireceği belirlenmiş özel hukuk kuralları çerçevesinde düzenlenen bir sözleşmenin tbmm tarafından tek yanlı irade ile değiştirilmesi sınırlandırılmış olan yetkisinin dışına çıkması olup hukuk devletinde böyle bir yasanın çıkartılması ve yürürlüğünün sağlanmasının demokrasiyi ve kurumlarını yozlaştırıp ortadan kaldırıldığını gösterir bu da uygun karşılanamaz anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyeti lâik ve sosyal bir hukuk devleti olduğu belirtilmiş böyle bir devlette önceden düzenlenen sistemin olduğu gibi sürmesinin asıl olduğu borçlar yasası ve sayılı yasa hükümlerine uygun olarak yapılan sözleşmeleri devletin tek taraflı irade ile ve kamu düzeniyle ilgili olmamasına karşın bozmasının hukuk devleti ilkeleri ile uyuşmadığı açıktır anayasanın maddesinde yargı yetkisinin bağımsız mahkemelerce kullanılacağı öngörülmüş iptal istemine konu yasa ile yargı yetkisi sskna devredilmiş ssknun kira parasını dilediği gibi belirleyip tebliğ ettirerek uyulmayacak olursa tahliye ettirmesiyle mahkemelerin bağımsızlığı ve vatandaşın yargı güvencesi kaldırılmıştır anayasanın maddesinde hiçbir kişi ve zümreye ayrıcalık tanınmayacağı işlemlerinden dolayı devlet kurumlarının da yasa önünde eşit olduğunu göstermekte sayılı yasaya eklenen geçici madde hükümlerini bu ilkeleri tamamen altüst etmektedir ssknu ayrıcalıklı bir konuma getiren bütün işlemlerini yasa önünde eşitlik ilkesine uygun yapmak zorunda olan idare makamlarının taşınmazlarını kiraya verirken vatandaşların genel kurallara bağlı olmasına karşın özel kurallara bağlı olması düşünülemez böyle bir düzenleme eşitlik ilkesine aykırılık oluşturur anayasanın maddesinde kişiliğe bağlı devredilmez hak ve özgürlüklerin sorumlulukları da kapsadığı belirtilmiştir devredilemeyecek haklardan birisi de sözleşme hakkıdır geçici madde bu hakkı tümüyle ortadan kaldırmakta ve iki taraflı serbest irade ile belirlenen sözleşmeyi bozma yetkisini sskna vermiş böylece kişinin sözleşme yapabilme hak ve şansını elinden almıştır devletin hiç bir kurumunun bu hakkı devretme yetkisine sahip bulunmaması ve demokrasi ile idare edilen bir devlette bu hakkın kişinin elinden alınamamasıesas sayısı karar sayısı kullanılmasının engellenememesi ve devredilememesi gereği karşısında aykırılık açık bulunmaktadır anayasanın maddesinde herkesin dilediği gibi sözleşme yapma hürriyeti bulunmakta ancak geçici madde bu sözleşme hürriyetini kişinin elinden almakta ve tek taraflı olarak sskna devrederek özel hukuk hükümlerine göre kişi ile ssknun karşılıklı oturup yaptıkları sözleşmenin daha sonra çıkartılan bir yasa ile ortadan kaldırılmış olmaktadır anayasanın maddesinde devletin ekonomik istikrarı gözetmesi gereğinden sözedilmiş oysa geçici maddenin uygulanmasıyla ortaya tam bir ekonomik kaos çıkmıştır kişilerin yaptıkları sözleşmelere güvenerek ekonomik yaşamlarını sürdürmeye uğraştıkları ancak devletin tek taraflı olarak verdiği üstünlükle ssknun kiracısı olan kişileri bir tür ekonomik yıkıma götürüp piyasa dengelerini alt üst etmiştir olayda davacı tl aylık kira ödemektedir bunun karşılığı abd dolarıdır ssknun yaptığı tebliğatla bundan böyle aylık kirayı abd dolarına çıkardığını bildirerek yeni kira dönemi olan tarihinden itibaren bu kiranın ödenmesini istemiştir abd dolarının türk lirası karşılığı da tldır davacının kira bedelinin enflasyonla oluşacak değerine göre tl kira ödemeyi düşünürken karşısına dört kattan fazla artırılmış bir rakamla çıkılmış bu durum devletin ekonomik istikrarın korunmasına ilişkin görevine ters düşmüştür bu yasanın yürürlüğe girmesinden sonraki uygulama yerinde görülemez ve kabûlü olanaksız bir durumdur mahkemeye intikal eden pek çok davada ssknun kiraların bundan böyle abd parası olan dolarla ödenmesini istediği görülmüştür bu uygulama ile egemenliğin simgesi olan paranın ne duruma geldiğinin düşünülmesi gerekir ssknun en başta türk parasının değerinin korunması gerektiği yolundaki ilkeye uymadan abdnin bir kurumu gibi davranması doğru değildir ssknun türkiye cumhuriyeti yasalarıyla kurulmuş çok büyük işlevleri olan kamu iktisadi kurumu olduğu görevlerini yasalardan aldığı yetkiye göre kullanması zorunluluğunun bulunduğu mal varlığı arasında bulunan ve bizzat hizmetin gereği kullanma ihtiyacını duymadığı taşınmazları kiraya verirken devlet gibi değil şahıs gibi hareket etmesi gerektiği kuşkusuzdur açıklanan nedenlerle geçici maddenin birinci ikinci ve üçüncü fıkraları anayasanın başlangıçının beşinci ve altıncı parağraflarıyla ve maddelerine aykırı bulunduğundan iptali gerekmektedir | 688 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tiraz yoluna başvuran mahkemenin iptal istemiyle ilgili gerekçesi aynen şöyledir anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü kuralına göre hiçbir yasa anayasaya aykırı olamaz anayasa madde tarihinde kabul edilen anayasanın maddesinin ve fıkraları derneklerin siyasi faaliyetlerde bulunmalarını yasaklamakta idi bu yasak doğrultusunda tarihinde yürürlüğe giren sayılı yasa ile de derneklerin siyasi faaliyetleri yasaklanmış idi oysa tarihinde sayılı yasa ile anayasada birçok değişiklik yapılmış ve özellikle maddesinin ve fıkraları kaldırılmıştır bu durumda sayılı yasanın maddesinin nolu bendinin de anayasa değişikliğine paralel olarak kaldırılması gerekir çünkü sayılı yasada aynen muhafaza edilen yasak anayasada yapılan son değişiklik karşısında artık anayasaya aykırı hale gelmiştir yasa koyucunun bu yolda bir düzenlemeye gitmemesi karşısında derneklerin siyasi faaliyetlerde bulunmalarına yönelik iddialar devamedegelmektedir öte yandan anayasanın ve maddeleri herkesin düşünce ve kanaatlerini söz yazı resim veya başka yollarda tek başına ve toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahip olduğunu açıkça belirtmektedir sanıklar yönetici ve üyesi oldukları dernek kanalıyla özellikle ölüm cezalarına karşı oldukları yolundaki görüşlerini bildirmek amacıyla bu önergeyi verdiklerini savunmuşlardır bildirinin içeriği incelendiğinde sanıklar kendilerine göre gereksiz ölüm cezasına çarptırıldıklarını iddia ettikleri kişilerin kimliklerinin iadesini istemektedirler bu davranış siyasi içerikli bir davranış olarak değerlendirilebilirse de bu tür faaliyette bulunulmasını yasaklayan anayasa hükmü kaldırılmıştır dolayısıyla derneklerin bundan böyle bir baskı grubu olarak siyasi düşüncelerini açıklamaları normal kabul edilmelidir kısaca özetlemek gerekirse olayımızda yukarıda belirtilen çerçeve içinde baktığımızda mahkememizde uygulanması istenen sayılı yasanın maddesinin atıf yaptığı maddenin özellikle nolu bendi anayasanın ve maddelerine aykırıdır dosyada bulunan yardımcı doç dr fatih mahmutoğlunun tarihli raporu da bu görüşümüzü destekler niteliktedir i̇şte bu sebeple anayasa mahkemesine başvurarak derneklerin siyasi faaliyetlerde bulunmalarını yasaklayan sayılı yasanın maddesinin nolu bendinin iptalini istemek gerekmiştir | 271 |
esas sayısı karar sayısı kanunun ek maddesinde sayılı kanun hükümleri uyarınca geçici köy tarih sayılı resmî gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren sayılı i̇cra ve i̇flas kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesi ile sayılı kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir geçi̇ci̇ madde kamulaştırma işlemleri tamamlanmamış veya kamulaştırması hiç yapılmamış olmasına rağmen tarihinden bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar fiilen kamu hizmetine ayrılan veya kamu yararına ilişkin bir ihtiyaca tahsis edilerek üzerinde tesis yapılan taşınmazlara veya kaynaklara kısmen veya tamamen veyahut irtifak hakkı tesis etmek suretiyle malikin rızası olmaksızın fiilî el konulması veya hukuki el atılması sebebiyle mülkiyet hakkından doğan taleplere dair bedel ve tazminata ilişkin davalarda verilen kararlar taşınmaz mal ile ilgili ayni haklara ilişkin kararların icrasına ilişkin hükümlere göre yerine getirilir bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce kesinleşmemiş mahkeme kararlarına dayanılarak başlatılan icra takipleri kesinleşmiş mahkeme kararı ibraz edilinceye kadar durdurulur düzenlemesi getirilmiş ise de tarih esas karar sayılı anayasa mahkemesi kararının gerekçesinde kamulaştırma işlemleri tamamlanmamış veya kamulaştırması hiç yapılmamış olmasına rağmen tarihinden bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar fiilen kamu hizmetine ayrılan veya kamu yararına ilişkin bir ihtiyaca tahsis edilerek üzerinde tesis yapılan taşınmazlara veya kaynaklara kısmen veya tamamen veyahut irtifak hakkı tesis etmek suretiyle malikin rızası olmaksızın fiili el konulması veya hukuki el atılması sebebiyle mülkiyet hakkından doğan taleplere dair bedel ve tazminata ilişkin davalarda verilen kararlar taşınmaz mal ile ilgili aynı haklara ilişkin kararların icrasına ilişkin hükümlere göre yerine getirilir bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce kesinleşmemiş mahkeme kararlarına dayanılarak başlatılan icra takipleri kesinleşmiş mahkeme kararı ibraz edilinceye kadar durdurulur ancak anayasa mahkemesinin tarih ve esas karar sayılı kararı ile bu hüküm anayasanın maddesinin birinci fıkrasında herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir denilmektedir anayasa mahkemesince mahkeme kararlarını taraflardan birinin aleyhine sonuç doğuracak şekilde uygulanamaz hâle getiren düzenlemelerin bulunması veya mahkeme kararlarının icrasının herhangi bir şekilde engellenmesi adil yargılanma hakkı kapsamındaki güvenceleri anlamsız kılabilecek nitelikte görülebilmektedir bu çerçevede mahkeme kararlarının bağlayıcılığını ve gecikmeksizin uygulanmasını sağlayacak etkili tedbirlerin alınması hukuk devleti ilkesinin ve adil yargılanma hakkının gereklerindendir aym k sayılı kanunun geçici maddesinin dava ve itiraz konusu kuralları kamulaştırmasız el atmalardan dolayı kişiler tarafından açılmış bedele ve tazminata ilişkin davalarda verilen mahkeme kararlarının kesinleşmedikçe icraya konulamamasını ve başlatılan ve hâlen devam etmekte olan icra süreçlerine müdahale ederek bu süreçlerin kesinleşmiş mahkeme kararları ibraz edilinceye kadar durmasını öngörmektedir bu itibarla kurallar kesinleşmemiş mahkeme kararlarına ilişkin icra takibinin başlamasına engel olma ve başlamış olan icra takiplerinin durmasına neden olmak suretiyle anayasada öngörülen usule aykırı biçimde mülkiyet hakkına yapılan müdahalenin telafi edilebilmesi amacıyla malik lehine hükmedilen bedel veya tazminata kavuşmanın gecikmesine neden olmaktadır açıklanan nedenlerle kurallar mülkiyet ve adil yargılanma hakkını sınırlamaktadır anayasanın maddesinin ikinci fıkrasında mülkiyet hakkının kamu yararı amacıyla sınırlanabileceği belirtilmiştir anayasanın maddesinde ise adil yargılanma hakkı içinesas sayısı karar sayısı herhangi bir sınırlama nedeni öngörülmemiş olmakla birlikte özel sınırlama nedeni öngörülmemiş hakların da hakkın doğasından kaynaklanan bazı sınırları bulunduğu kabul edilmektedir anayasanın başka maddelerinde yer alan kurallara dayanarak bu hakların sınırlandırılması da mümkündür ancak bu sınırlamalar anayasanın maddesinde yer alan güvencelere aykırı olamaz i̇cra takipleri yönünden kesinleşmiş mahkeme kararının varlığını arayan dava konusu kurallar idarelerin yerine getirmekle görevli oldukları kamu hizmetleri için gerekli olan kaynakların korunmasını ve kamu hizmetlerinde meydana gelebilecek aksaklıklara engel olunmasını amaçlamaktadır bu şekilde toplumsal yaşamın sürekli düzenli ve sistemli şekilde sürdürülebilmesine katkı sunması beklenen kuralların kamu yararını gerçekleştirmeye yönelik olarak mülkiyet ve adil yargılanma haklarına sınırlama getirdiği anlaşılmaktadır ancak mülkiyet ve adil yargılanma haklarına getirilen sınırlamanın kamu yararı amacına dönük olması yeterli olmayıp ayrıca ölçülü olması da gerekir bu ilke ise elverişlilik gereklilik ve orantılılık olmak üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır elverişlilik başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç için elverişli olmasını gereklilik başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç bakımından gerekli olmasını ve orantılılık ise başvurulan önlem ve ulaşılmak istenen amaç arasında olması gereken ölçüyü ifade etmektedir dava ve itiraz konusu kuralların yukarda belirtilen idarelerin yerine getirmekle görevli oldukları kamu hizmetleri için gerekli olan kaynakların korunması ve kamu hizmetlerinde meydana gelebilecek aksaklıklara engel olunması amaçlarına ulaşma bakımından elverişli ve gerekli olmadığı söylenemez bununla birlikte dava ve itiraz konusu kuralların anayasada kamulaştırma için öngörülmüş hükümlere uyulmaksızın fiili bir el atma niteliğinde olan kamulaştırmasız el atmalardan kaynaklanan bedel ve tazminat alacaklarına ilişkin olduğu da gözetildiğinde fiili bir müdahale nedeniyle mülkiyet hakkı ihlâl edilmiş malikin bu zararının telafi edilmesi amacıyla hükmedilmiş bedel veya tazminat alacağına ilişkin mahkeme kararının icra takibine konu olabilmesi için kesinleşmiş olması şartını araması malik lehine hükmedilen bedel veya tazminata kavuşmanın gecikmesine neden olmak suretiyle malike aşırı bir külfet yüklemekte ve kamu yararı ile kişisel yarar arasında gözetilmesi gereken adil dengeyi malik aleyhine bozmaktadır bu yönüyle kuralların ulaşılmak istenen amaç ile orantılı olmadığı anlaşılmaktadır mülkiyet ve adil yargılanma haklarının ölçüsüz biçimde sınırlandırılmasına neden olan maddenin ikinci cümlesinde yer alan dava ve itiraz konusu kural alacağın tahsili sürecinin başlamasından sonra geçmişe etkili yasama tasarruflarıyla kararın uygulanma imkânını önemli oranda zorlaştırması yönüyle de devlete olan güven duygusunu zedelemekte ve hukuki güvenlik ilkesini ihlal etmektedir gerekçesi göz önüne alınarak anılan yasa hükmünün içerik itibariyle mülkiyet hakkının ihlali sonucunu doğurduğu göz önüne alınarak sayılı anayasa mahkemesinin kuruluş ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesi uyarınca bir davaya bakmakta olan mahkeme bu davada uygulanacak bir kanun veya cumhurbaşkanlığı kararnamesinin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa i̇ptali istenen kuralların anayasanın hangi maddelerine aykırı olduklarını açıklayan gerekçeli başvuru kararının aslınıesas sayısı karar sayısı başvuru kararına ilişkin tutanağın onaylı örneğini dava dilekçesi iddianame veya davayı açan belgeler ile dosyanın ilgili bölümlerinin onaylı örneklerini dizi listesine bağlayarak anayasa mahkemesine gönderir düzenlemesi doğrultusunda mahkememizce anayasaya aykırılık görülmesi nedeniyle tarih sayılı resmî gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren sayılı i̇cra ve i̇flas kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesinin iptali hususunda gereği bilgilerinize arz olunur | 952 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü özetle şöyledir sayılı i̇darî yargılama usulü yasasının sayılı yasa ile değişik maddesinde dava türleri sayılmış birinci bendinin alt bendinde de idarî işlemler hakkında yetki şekil sebep konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için çevre tarihi ve kültürel değerlerin korunması imar uygulamaları gibi kamu yararını yakından ilgilendiren hususlar hariç olmak üzere kişisel hakları ihlâl edilenler tarafından iptal davaları açılabileceği öngörülmüştür i̇darî davaların kendine özgü karakteri vardır i̇ptal davaları ile idarenin hukuka uygun davranması sağlanır i̇ptal davalarında davacının menfaat ihlâli ilişkisinin varlığının kabul edilebilmesi için işlemin kişiyi doğrudan veya dolaylı olarak etkilemesi kararla kişi arasında maddî veya manevî irtibatın bulunması ve bu nedenle maddî veya manevî menfaatinin ihlâl edilmiş olması yeterlidir i̇ptal davalarında tam yargı davalarında olduğu gibi subjektif bir hakkın ihlâli ve bu ihlâlin ağırlık derecesinin tespiti ile giderilmesinin yolları araştırılmayıp hukuka uygunluk denetimi yapılmaktadır hukuk devleti insan haklarına saygılı ve bu hakları koruyucu adil bir hukuk düzeni kuran ve bunu devam ettirmekle kendisini yükümlü sayan bütün davranışlarında hukuka ve anayasaya uyan bütün eylem ve işlemleri yargı denetimine tabi olan devlettir i̇ptal davaları için bireylerin dava haklarının kişisel hak ihlâli ile sınırlandırılması anayasanın maddesinde yer alan ve tanımı yukarıda yapılan hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmamaktadır sayılı yasanın değişik maddesinde yer alan dava konusu kuralla çevre tarihi ve kültürel değerlerin korunması imar uygulamaları gibi kamu yararını yakından ilgilendiren hususlar hariç kişisel hakları ihlâl edilenlerin iptal davası açabilecekleri belirtilmiştir kamu yararı idarî takdire geniş ölçüde yer veren ve uygulamada idarî işlemlerin amacını oluşturan bir kavram olup idareler kendilerine tanınan takdir hakkını kullanırken hizmetten yararlanmak isteyenleri veya idarî takdirden etkilenenleri korumak durumundadırlar i̇darî işlemlerin dava ehliyeti yönünden çevre tarihi ve kültürel değerlerin korunması ve imar uygulamaları ile sınırlandırılması olanaklı bulunmadığı gibi böyle bir uygulama anayasanın maddesine de aykırı düşer öte yandan anılan yasa kuralı herkesin meşru vasıta ve yollardan yararlanarak yargı yerleri önünde davacı ve davalı sıfatıyla sav ve savunma hakkına sahip olduğunu öngören anayasanın maddesine temel hak ve hürriyetlere ilişkin genel ve özel sınırlamaların demokratik toplum düzeni gereklerine aykırı olamayacağına ilişkin maddesine aykırıdır sayılı yasa ile sayılı yasaya eklenen geçici madde de değiştirilmiş olan maddenin hükmü bu kanunun yürürlüğünden evvel açılmış olup devam eden veya hükme bağlanmış olup da kesinleşmemiş bulunan davalarda da uygulanır denilmek suretiyle kanunların geriye yürümezliği ilkesine aykırı davranılmıştır bu nedenle geçici madde de anayasanın ve maddelerine aykırıdır ve iptali gerekir | 395 |
esas sayısı karar sayısı i̇ptal i̇stemi̇ni̇n gerekçesi̇ dava dilekçesinin gerekçe bölümünde önce konunun analizi ve enel i̇ptal gerekçeleri başlığı altında iptali istenilen yasanın önceden çıkarılmış yetki yasalarının kapsamını genişleten hükümler taşıması ve ürelerini uzatması ayrıca türkiye radyo ve televizyon yasasının bir hükmünde değişiklik yaparak yüksek planlama kuruluna yeni bir yetki tanıması nedeniyle bir yetki yasası niteliği taşıdığı öne sürülmüş daha sonra anayasanın maddesinin yetki yasalarında öngördüğü biçimde amaç kapsam ve ilkelerinin açıkça ortaya konulmadığına değinilmiş ve sayılı yasanın iptaline ilişkin dava dilekçesinde khk konusunun anayasadaki yeri hakkında anlatılanların bu davada yinelendiği belirti erek gözönünde bulundurulması istenilmiştir khk çıkarma yetkisinin ayrık bir yetki olduğu belli bir zaman diliminde somut konular için kullanılacağı üzerinde durularak yasanın iktidarın keyfî ve kötü kullanımının yeni bir örneği olduğu tbmmnin yasama yetkisini eylemli biçimde bakanlar kuruluna devrettiği eleştirilerine yer verilmiş ve anayasanın ilgili maddelerine aykırılıklar özetle şöyle sıralanmıştır yasanın ve maddelerinin düzenleniş biçimi nedeniyle anayasaya aykırılığı i̇ptali istenilen yasa süresi dolan ve sayılı yetki yasalarına yeni ekler yapmakta ve süreleri iki yıldan fazla bir süre için uzatmaktadır khk çıkarmak yetkisi ayrık bir yetki iken zorunlu olmayan durumlarda kullanmak ayrık kuralın genel kuralın durumuna dönüşmesi sonucunu doğurmaktadır bu nedenle kullanmak süresi bitmiş önceki yetki yasalarına yeni eklemeler yaparak yetkiyi sürdürme olanağı yoktur yetki yeni bir dönemde ve yeni kapsamıyla kullanılacaksa bu ancak yeni bir yetki yasası çıkarmakla gerçekleştirilebilir sayılı yetki yasasının sayılı yetki yasası ile değiştirilen amaç maddesinde üniversiteler hariç ibaresi yer alırken sayılı yasa ile sayılı yasanın sayılı yasa ile değişik kapsam maddesine üniversitelerle ilgili eklemeler yapılmıştır ayrıca yasanın maddesi yüksek plânlama kuruluna yetkiler tanımaktadır yeni bir yetki yasası çıkarılmasını gerektiren yeni bir durumun ortaya çıkmasına karşın değişiklik hükümleri getirilmekle yetinilmiştir amaç kapsam ve ilkeleri yeni bir yetki yasasıyla düzenlenip yasalaştırmak yerine bu öğelerden yoksun düzenleme olan yasanın ve maddeleri anayasanın maddesine aykırıdır yasanın maddesinin anayasaya aykırılığı yasanın maddesinde sayılı yasanın sayılı yasa ile değişik maddesinin fıkrasının bendine eklenen yeni bakanlık ve ibaresi yetki yasasının amaç maddesine aykırı olarak kapsam maddesinde bakanlar kuruluna bakanlık kurma yetkisi vermektedir anayasanın maddesine aykırılık eski bir yetki yasasına yollama yapılarak bakanlıkların kurulması yetkisinin tbmmnden alınıp bakanlar kuruluna verilmesi bakanlıkların kurulmasının ve kaldırılmasının yasayla düzenleneceğini açıklıkla belirten anayasanın maddesine aykırıdıresas sayısı karar sayısı b anayasanın maddesine aykırılık anayasanın açıkça yasayla düzenleneceğini belirttiği bir konunun herhangi bir biçimde başka bir organ tarafından khk ile de olsa düzenlenmesi içeriği ve millî güvenlik konseyi anayasa komisyonunun değişiklik gerekçesiyle de doğrulandığı gibi yasama yetkisinin devredilemeyeceğini öngören anayasanın maddesine aykırıdır anayasanın maddesine aykırılık bir bakanlığın kurulması salt adının belirlenmesi ve bakanlık makamının kurulması olmayıp müsteşarından başlayarak görevlilerinin merkez taşra örgütünün memurlar ve kamu görevlileri kadrolarının oluşturulması hak ve yükümlülüklerinin saptanmasıdır dava konusu yasayla ekmen ibare tbmmnin yetkisini bakanlar kuruluna devrederek maddeyi kadro unvan görev yetki ve niteliklerin yasayla düzenleneceğini anayasanın maddesine aykırılık yasanın maddesiyle eklenen hüküm kuvvetler ayrılığı ilkesiyle anayasanın ve maddelerine aykırı olmakla türkiye cumhuriyetinin hukuk devleti olduğunu belirterek her şeyin hukuka uygun imasını öngören anayasanın maddesine de aykırıdır anayasanın maddesine aykırılık eklenen ibare yasayla düzenlenmesi gereken bir konuda bakanlar kuruluna düzenleme yetkisi vermesi nedeniyle bir yetki devri olmakla ısa yapma yetkisinin tbmm nde olduğunu öngören anayasanın maddesine aykırıdır anayasanın maddesine aykırılık bir egemenlik hakkı ve ürünü olan yasama yetkisini tbmm nden arak başka bir organa devreden dava konusu yasa bu yetkiyi kullanma hakkının yetkili bir organ bulunan tbmm nde olduğunu belirten anayasanın maddesine aykırıdır anayasanın maddesine aykırılık dava konusu yasayla eklenen ibare cumhuriyetin ve demokrasinin mel ilkeleriyle devletin görev ve yetkilerine tümüyle ters düşmektedir nedenle devletin cumhuriyeti ve demokrasiyi koruma konusundaki devletin temel amaç ve görevlerini açıklayan anayasanın maddesine aykırıdır sayılı yasanın maddesiyle sayılı yasanın sayılı yasa ile değişik maddesinin fıkrasının bendi değiştirilerek sayılı khkde yetki yasasının kapsamına alınmıştır sayılı khk yükseköğretim kurumları öğretim elemanlarının kadrolarına ve unvanlarına ilişkin bir düzenlemedir sayılı yetki yasasının sayılı yetki yasasıyla değişen amaç maddesinde üniversiteler hariç denilmesine karşın simdi sayılı yetkiesas sayısı karar sayısı yasasının kapsamına üniversiteler de alınmaktadır böylece yetki yasasının amaç ve kapsam maddesi arasında tam bir çelişki doğmaktadır anayasanın maddesine aykırılık yükseköğretim kurumlarındaki öğretim elemanlarıyla ilgili olan sayılı khk nin konusu olan yasayla düzenlemesi zorunlu hususlarda yetkiyi bakanlar kuruluna bırakan değişiklik hem bu yönüyle hem de üniversitelerin aslî ve en önemli öğeleri durumundaki öğretim üyelerinin kadrolarının ve özlük haklarının siyasal iktidar tarafından istenildiği gibi düzenlenmesine olanak vermekle bunun özerklik anlayışı ve kamu tüzelkişiliği niteliğiyle bağdaşmaması yönünden anayasanın maddesine aykırıdır anayasanın maddesine aykırılık bakanlar kuruluna khk ile düzenleme yetkisi vererek yasayla düzenlenecek konularda yasama yetkisinin devrine yolaçan hüküm anayasanın maddesine aykırıdır anayasanın başlangıç bölümü ile ve maddelerine aykırılık dava dilekçesinin bölümünde ele alınan hükümle koşut biçimdeki bendi değişikliğin kapsama aldığı sayılı khk ye ilişkin hüküm daha önce bölümünde açıklanan nedenlerle kuvvetler ayrılığı ilkesine ve kuvvetler ayrılığının uygar bir işbölümü olup organların birbirine üstünlüğü anlamına gelemeyeceğine hukuk devleti anlayışıyla devletin temel amaç ve görevleri ile ulusal egemenlik ve ulusal egemenliğin yetkili organları eliyle kullanılması esaslarına dolayısıyla anayasanın başlangıç bölümüne ve maddelerine aykırıdır iptali gerekir yasanın maddesinin anayasaya aykırılığı yasanın bu maddesi ve sayılı yetki yasalarının sürelerini kadar yaklaşık iki yıldan fazla uzatmaktadır khk çıkarma yetkisi ayrık bir yetki olduğundan amacının kapsamının ve ilkelerinin somut konulara ilişkin olması gerektiği gibi yetkinin kullanma süresinin belli bir zaman diliminde olması ve bunun da net olarak belirlenmesi gerekir ve sayılı yetki yasalarında süreler açıkça belirtildiğinden bu süreler içinde yetkinin kullanılması amacının sağlanması gerekirdi verilen uzun zaman dilimi içinde yetki kullanılmamışsa khk çıkarma yetkisinin ayrık ve zorunlu durumlara ilişkin olması hususu anlamını yitirmiş olacaktır bu durum ortadan kalkınca sürenin yeniden uzatılması khk çıkarma yetkisinin doğrudan doğruya kötüye kullanılmasıdır bu nedenle süre uzatımı anayasanın maddesinin özüne amacına ve bu maddenin ikinci fıkrasındaki esaslara aykırıdır hakkın kötüye kullanılmasını hukuk korumadığı için düzenleme hukuk devleti ilkesini belirleyen anayasanın maddesine de aykırıdır i̇ptali gerekir yasanın maddesinin anayasaya aykırılığı sayılı khk nin maddesi ile maddesinin birinci fıkrasına eklenen ibarenin değiştirildiği bildirilen günlü sayılı yasa türkiye radyo ve televizyonesas sayısı karar sayısı kanunudur birinci fıkranın yeni biçimiyle yüksek planlama kurulunun yetkisi genişletilmiştir anayasanın maddesine aykırılık trt genel müdürünün ücretinin ikramiyesinin her türlü malî ve sosyal haklarının bakanlar kurulunca saptanması anayasaya aykırı iken bu kez daha ileri gidilerek yüksek planlama kuruluna bu konuda yetki verilmesi yasa düzenlemesi zorunluluğuna uyulmayarak yasama organının yetkisini yürütme organına devretmek anayasanın maddesine aykırıdır kamuoyunun oluşumunda ve kitlelerin yönlendirilmesinde büyük gücü bulunan radyo ve televizyonu siyasal iktidarın çoğu zaman çekinmeden ve sorumsuz biçimde kendi siyasal çıkarları doğrultusunda kullanmaktan kaçınmadıkları deneyimlerle görülmüştür yeni düzenleme ile yansız olması gereken bir kurumun genel müdürünün iktidarın güdümüne sokulması her zaman olasıdır böylece genel müdürün yansız davranabilmesi için siyasal iktidara karsı hiçbir güvencesi kalmamaktadır bu durumda trt doğrudan siyasal iktidar yanlısı olabilecek ve onun güdümüne girebilecektir dava konusu hüküm trt nin yansızlığını öngören anayasanın maddesine bu nedenle de aykırıdır anayasanın maddesine aykırılık bir devlet memuru olduğu için atanması görev ve yetkilen hakları ve yükümlülükleri aylık ve ödenekleri ve öbür özlük işlerinin yasayla düzenlenmesi gereken trt genel müdürü hakkında anayasanın maddesi olmasaydı maddesi yürürlükte bulunduğundan yüksek plânlama kuruluna yetki verilmesi yine uygun bulunmayacaktı yeni düzenleme bu nedenle yasayla düzenleme zorunluluğunu öngören anayasanın maddesine aykırıdır anayasanın maddesine aykırılık yasayla düzenlenmesi gereken bir konuda yetkinin yüksek plânlama kuruluna verilmesi doğrudan yetki devri niteliğinde olduğundan bu hususu öngören yasa hükmü anayasanın yetki devrini yasaklayan maddesine aykırıdır anayasanın maddesine aykırılık yasanın maddesinin içerdiği konu anayasanın ve maddelerine göre yasayla düzenlenmesi gereken bir konudur yasa çıkarmak yetkisi de yalnızca tbmmnindir bu gereğe uymayan hüküm anayasanın maddesine aykırıdır anayasanın başlangıç bölümü ile ve maddelerine aykırılık dava konusu yasanın maddesinin içeriği yetki devri anlamında olmakla kuvvetler ayrılığı ve hukuk devleti ilkesine devletin cumhuriyeti ve demokrasiyi koruma amaç ve görevine ulusal egemenlik ilkesiyle ulusal egemenliğin yetkili organlarca kullanılması esasına da ters düştüğünden şimdi değinilen ve yukarda belirtilen gerekçeler karşısında anayasanın başlangıç bölümüyle ve maddelerine de aykırıdır | 1,267 |
esas sayısı karar sayısı delillerin değerlendirilmesi ve gerekçe i̇tiraz dilekçesi cevabi yazı ve ekleri bir bütün halinde i̇ncelenmekle muterizin hakkında takipsizlik kararının hakaret suçuna ilişkin olduğu mala zarar verme suçundan iddianame tanzimi ile kamu davası açıldığı erzincan asliye ceza mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda numarası ile tl adli para cezasına mahkum edildiği anlaşılmıştır anayasaya aykırılık sorunu ve i̇ncelenmesi i̇tiraza konu hadisede hem suç hem kabahat teşkil eden bir fiil sözkonusudur ve bu yönüyle madde uygulaması gündeme gelmektedir muterizin ceza aldığı ve mahkum olduğu nazara alındığında idari yaptırım yönünden kaldırma karan vermek gerekmektedir bu durumun ise anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu düşünülecektedir şöyle ki sayılı kabahatler kanununun içtima hükümlerini düzenleyen maddesinde bir fiilin hem suç hem kabahat teşkil etmesi ile ilgili olarak kanunkoyucu tarafından takdir edilen ve öngörülen düzenleme aşağıdaki şekildedir bir fiil hem kabahat hem de suç olarak tanımlanmış ise sadece suçtan dolayı yaptırım uygulanabilir ancak suçtan dolayı yaptırım uygulanamayan hallerde kabahat dolayısıyla yaptırım uygulanır söz konusu düzenleme analitik olarak irdelenecek ve muhakeme edilecek olur ise ceza adaleti açısından birtakım noksanlık ve tenakuzu bünyesinde barındırmakta olup anayasaya aykırı olduğu kanaatine varılmıştır şöyleki hukukumuzda aynı zamanda suç teşkil eden haksız fiiller noktasında verilen ya da verilecek olan hapis yahut adli para cezasından müstakil olarak devam eden haksız fiil sorumluluğu noktasında tazminat sorumluluğu doğmakta ve tazmini lazım gelmektedir bir diğer anlatımla ceza hukuku sorumluluğu ile özel hukuk kaynaklı sorumluluk bir kişinin şahsında aynı anda birleşebilmektedir birinci maddedeki açıklamalardan hareketle hukukumuzda cezai sorumluluk ile idare hukukunun bir dalı olan disiplin hukuku sorumluluğu dairesinde disiplin sorumluluğu da aynı şahısta biri eşebilir dolayısıyla bir kişinin ceza mahkumiyeti alması hakkında disiplin cezası uygulanmasına engel olmamaktadır sayılı kanunun düzenlemesi mahiyeti itibari ile tck maddesinde düzenlenen fikri içtima müessesesine benzemektedir fikri içtimada öngörülen en ağır ceza nedeni ile ceza tercihi yapılırken hükmü ile suç ile kabahat arasında bir tercihe gidilerek ceza uygulanacak olur ise kabahat nedeni ile yaptırım uygulanmayacağı hükme bağlanmıştır tarihinde kabul edilen bu cihetle yeni türk ceza kanununa uyumlu olan kabahatler kanununun bu şekildeki düzenlemesi kabahat nedeni ile tatbik edilen idariesas sayısı karar sayısı yaptırımı adeta ceza ile eşdeğer bir hüviyette anlam vermekte ve telakki etmektedir halbuki yaptırım idari para cezası yahut idari yaptırım mahkumiyetin muadili ve mukabili bir cezai mahkumiyet mahiyetinde değildir esasen aynı kanunun maddesi fıkrası düzenlemesine göre kabahatler karşılığında uygulanacak olan i̇darî yaptırımlar idari para cezası ve idari tedbirlerden ibarettir bu itibarla idari yaptırım ile ceza arasında bir tercihe gidilerek yalnız cezanın tatbik edilecek olması kanun sistematiğine ve düzenlemesine tam anlamıyla uygun düşmemektedir i̇dari yaptırım ile ceza arasında bir tercihe gidilmek suretiyle bir fiilin hem suç hem de kabahat olarak tanımlanması halinde yalnızca suçtan dolayı yaptırım uygulanabileceği şeklindeki düzenleme kanunkoyucunun suç siyaseti doğrultusunda benimsediği bir prensiptir fakat ceza hukuku ile idari yaptırım ihdas eden mevzuatı teşkil eden idare hukuku her ikisi de kamu hukukunun dallan farklı parçalan olmakla beraber koruduğu menfaatler ve hedefledikleri gayeler farklılık arz etmekte bu cihetle de farklı menfaat ve himaye sahalarına yönelen bir ihlale karşı yalnızca bir tek müeyyide ile hudut tayini her iki sahanın farklı hukuk dalları olması ve farklı menfaatleri koruması farklı hedefler öngörmesi dolayısıyla yeterli ve tatmin edici bir netice olmamakta ve müeyyidenin sadece cezaya indirgenmesi ceza adaleti açısından arzu edilen bir durum olmamaktadır somut olayda yukarıda açıklanan hususlar analiz edilecek olur ise idari yaptırım bir hayvana çarpma ona zarar verme ile hayvanlara kasıtlı olarak kötü davranma acımasız ve zalimce işlem yapma dövme aç susuz bırakma aşırı soğuğa ve sıcağa maruz bırakma bakımlarını ihmal etme fiziksel ve psikolojik acı çektirme şeklinde tanzim edilen kabahat teşkil eden fiillerden ötürü ayrı ayrı idari yaptırım uygulanmıştır tck delaleti ile i̇te atfen cezalandırılan mala zarar verme suçu ise yalnızca sahipli hayvanlar bakımından mevzubahis olabilmektedir üstelik şikayete tâbi bir suçtur sayılı kanunda yer alan kabahatler ise sahipsiz hayvanlar yönünden de uygulama alanı bulduğu gibi şikayet aranmaksızın resen doğrudan ilgili idarece tatbik edilen yaptırımlara bağlanmıştır farklı kanunlardan da bu hususta misaller verilebilir mesela ehliyetsiz araba kullanmak kabahattir fakat ehliyetsiz araç kullanan şahıs bu nedenle bir trafik kazasına sebebiyet verirse bu takdirde doğrudan trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu oluşur buradan ceza verilir denilemez zira trafik kazası olmasa da ehliyetsiz araç kullanma başlı başına bir kabahattir sayılı ktkda düzenlenen bir kısım kabahatler için de aynı şey düşünülebilir kabahat esasında suça dönüşmemektedir yalnızca daha ağır hali eğer ayrıca suça vücut verecek boyuta ulaşırsa daha doğrusu ceza normunu ihlal ettiği için ceza ile karşı karşıya gelmektedir aynı husus idari yaptırım öngören hemen bütün kanunlar da kabahat teşkil eden fiiller için gündeme gelebilir zira ceza normu ile ceza normunu ihlal etme ile idari düzenlemeler ile kabahat teşkil eden idari nitelikli ihlaller farklı şeylerdir bu itibarla ayrı ayrı değerlendirilmeleri ve birbirlerinden bağımsız olarak sonuçlandırılmaları daha doğru olacaktır yukarıda açıklanan gerekçeler ve vasıflandırma bağlamında sayılı kabahatler kanununun hükmünün anayasanın maddelerine aykırı olduğu kanaatine varılmakla ilgili hükümlerin anayasa aykırılık hususunda değerlendirilmesi ihtiyacı hasılesas sayısı karar sayısı olduğundan dosya ve ilgili mevzuatın görüşülmek ve karar verilmek üzere anayasa mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir karar gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere kabahatler kanununun hükmünün anayasaya aykırılığı hususunda görüşülmek ve karar verilmek üzere anayasanın hükmü gereğince anayasa mahkemesi̇ne gönderi̇lmesi̇ne anayasanın maddesi gereğince itiraz müracaatının ay süre ile durmasina ay içerisinde karar verilmediği takdirde dosyanın tekrar ele alınmasına kararın muterize ve idari yaptırımı tatbik eden birime tebli̇ği̇ne dosyanın da karar ile birlikte gönderi̇lmesi̇ne gölge dosya yapılmaksızın yeni bir değişik iş numarası alınarak kararı müteakip yahut anayasanın hükmü uyarınca aylık süreden sonra karar verilmek üzere itiraz müracaatına yeni bir dosya numarası üzerinden devamina mahiyeti itibari ile müessese doğrudan anayasada öngörüldüğünden ve kanunyolu öngörülmediğinden kesin olarak karar verildi | 909 |
esas sayısı karar sayısı türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesinin fıkrasında kanunların anayasaya aykırı olamayacağı belirtilmiş maddesinde de bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir kanun veya kanım hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır mahkeme anayasaya aykırılık iddiasını ciddi görmezse bu iddia temyiz merciince esas hükümle birlikte karara bağlanır anayasa mahkemesi işin kendisine gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar bu süre içinde karar verilmezse mahkeme davayı yürürlükteki kanım hükümlerine göre sonuçlandırır ancak anayasa mahkemesinin karan esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse mahkeme buna uymak zorundadır anayasa mahkemesinin işin esasına girerek verdiği red kararının resmi gazetede yayımlanmasından sonra on yıl geçmedikçe aynı kanun hükmünün anayasaya aykırılığı iddiasıyla tekrar başvuruda bulunulamaz hükmüne yer verilmiştir anayasanın maddesi hükmüne göre bir davaya bakmakta olan mahkemenin itiraz yoluyla bir kanunkanun hükmünde kararname hükmünün iptali için anayasa mahkemesine başvurabilmesi için iptali istenen kuralın davada uygulanacak nitelikte olması gerekir sayılı khknın ek maddesinin bendinde yer alan hükmün dava konusu işlemin dayanağı olması nedeniyle ilgili kanun maddesinin bu davada uygulanacak nitelikte bir kural olduğu anlaşılmaktadır sayılı khkye günlü sayılı khknin inci maddesi ile eklenen ek uncu maddede taşra teşkilatlarına ait kadrolarda bulunup kadro unvanları ekli sayılı cetvelde yer alanlardan ekli sayılı cetvel kapsamında yer alan kadrolara vekaleten atananlara vekalet görevi nedeniyle birinci fıkrada belirtilen ödemeler yapılmaz ekli ve iii sayılı cetvellerde yer alan kadrolarda bulunan ve ekli sayılı cetvel kapsamındaki başka kadrolara veya diğer kadrolara vekaleten atanan personele birinci fıkrada belirtilen ödemeler dikkate alınmaksızın sayılı kanunun ncı maddesi hükümleri çerçevesinde ve inci maddesine göre vekaleten atanan kadrolar için belirlenmiş olan aylık göstergeleri ve ek göstergeler esas alınarak vekalet aylığı ve anılan kanunun nci maddesi uyarınca yürürlüğe konulan bakanlar kurulu kararının vekalete ilişkin hükümleri uyarınca işgal t tiki en kadrolar ve vekaleten atandıkları kadrolar için belirlenmiş olan zam ve tazminatlarının toplam tutarı esas alınarak zam ve tazminat farkı ödenir diğer kanunların bu maddeye aykırı hükümleri uygulanmaz denilmek suretiyle afet ve acil durum yönetimi başkanlıklarının il müdürlerinin özlük haklarına ilişkin düzenleme yapılmıştıresas sayısı karar sayısı sayılı khknin ekinde yer alan sayılı cetvelin uncu sırasında ise aile ve sosyal politikalar bilim sanayi ve teknoloji çevre ve şehircilik ekonomi gıda tarım ve hayvancılık gümrük ve ticaret kültür ve turizm milli eğitim orman ve su i̇şleri sağlık ulaştırma denizcilik ve haberleşme bakanlıklarının bakanlık il müdürü ve bakanlık bölge müdürü defterdar i̇l emniyet müdürü i̇l müftüsü vergi dairesi başkanı türkiye i̇statistik kurumu ve türkiye yazma eserler başkanlıkları devlet su i̇şleri karayolları maden tetkik ve arama meteoroloji orman tapu ve kadastro vakıflar genel müdürlüklerinin bölge müdürü sosyal güvenlik kurumu ve afet ve acil durum yönetimi başkanlıkları basın yayın ve enformasyon göç i̇daresi spor yükseköğrenim kredi ve yurtlar kurumu türkiye i̇ş kurumu genel müdürlüklerinin il müdürü kamu i̇ktisadi teşebbüslerinin bölge müdürü kadrolarında bulunanlardan diğer illerde görev yapanların ücret göstergesi tazminat göstergesi olarak belirlenmiştir mevcut duruma göre afet ve acil durum yönetimi başkanlıklarının il müdürlerine ek uncu madde ve ekli sayılı cetvele göre ücret ve tazminat ödemesi yapılabilmesi için bu göreve asaleten atanma şartı aranmıştır kadro unvanları sayılı cetvelde yer almakla birlikte bu görevlere vekaleten atananların belirtilen ücret ve tazminatlardan yararlanma imkanı bulunmamaktadır sayılı khk sayılı kamu hizmetlerinin düzenli etkin ve verimli bir şekilde yürütülmesini sağlamak üzere kamu kurum ve kuruluşlarının teşkilat görev ve yetkileri ile kamu görevlilerine i̇lişkin konularda yetki kanunu kapsamında çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerdendir anayasanın maddesinin birinci fıkrasında sıkıyönetim ve olağanüstü haller saklı kalmak üzere anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar kişi hakları ve ödevleri ile dördüncü bölümde yer alan siyasî haklar ve ödevlerin kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenemeyeceği belirtilmiştir bu kural gereğince türkiye büyük millet meclisi bakanlar kuruluna ancak kanun hükmünde kararnameyle düzenlenmesi yasaklanmış alana girmeyen konularda kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verebilir anayasanın maddesinin ikinci fıkrasında ise yetki kanunu çıkarılacak kanun hükmünde kararnamenin amacını kapsamını ilkelerini kullanma süresini ve süresi içinde birden fazla kararname çıkarılıp çıkarılamayacağını gösterir hükmü yer almaktadır bu hükmü göre bir kanun hükmünde kararnamenin anayasaya uygun olduğunun kabulü öncelikle konu amaç kapsam ve ilkeleri yönünden dayandığı yetki kanununa uygun olmasına bağlıdır sayılı yetki kanununun amacını düzenleyen inci maddesinin numaralı fıkrasının bendinde kapsamına ilişkin düzenlemelerin yer aldığı aynı maddenin numaralı fıkrasının bendi ile bu bendin numaralı alt bendinde ve son olarak ilkeler ve yetki süresine ilişkin hükümlerin yer aldığı nci maddenin numaralı fıkrasının bendinde kamu personelinin atanma nakil görevlendirilme seçilme terfi yükselme görevden alınma ve emekliye sevk edilme usul ve esaslarından söz edilmiş ancak mali haklara ilişkin bir ibareye yer verilmemiştiresas sayısı karar sayısı bu durumda sayılı khkye sayılı khknin inci maddesi ile eklenen ek uncu maddenin bendinde yer alan ekli sayılı cetvel kapsamında yer alan kadrolara vekaleten atananlara vekalet görevi nedeniyle birinci fıkrada belirtilen ödemeler yapılmaz cümlesinin sayılı yetki kanunu kapsamında bulunmadığından anayasanın inci maddesine aykırı olduğu sonucuna varılmıştır diğer taraftan anayasanın maddesinde herkes dil ırk renk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanım önünde eşittir hiçbir kişiye aileye zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz devlet organları ve idare makamları bütiin işlemlerinde i̇ptal ibare anayasa mahnin tarihli ve sayılı kararı ile kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar maddesinde hiç kimse zorla çalıştırılamaz angarya yasaktır maddesinde ücret emeğin karşılığıdır devlet çalışanların yaptıkları işe uygun adaletli bir ücret elde etmeleri ve diğer sosyal yardımlardan yararlanmaları için gerekli tedbirleri alır hükümleri yer almaktadır davacının asilde aranan şartları taşıdığı için il müdürlüğüne vekaleten atandığı hususunda tartışma bulunmamaktadır bilindiği gibi bir göreve vekaleten atanan personelin icra etiği görevin gerekleri sorumlulukları ve üstlendiği riskler hususunda asaleten atanan personelden hiçbir farklılık yoktur bu sebeple ilgili görevi asil ya da vekil olarak yerine getirenlere yapılan ödemelerde farklılığa gidilmesi bunlar arasında mali hakların düzenlenmesi açısından eşitsizlik oluşturduğu gibi angarya yasağını ihlâl edici niteliktedir ayrıca emeğin karşılığı olan ücretin hukuki gereklilik olmamasına karşın ödenmemesi sonucunu doğurduğundan söz konusu hükmün anayasanın ve maddelerine de aykırı olduğu sonucuna varılmıştır hüküm açıklanan nedenlerle sayılı khkye günlü sayılı khknin inci maddesi ile eklenen ek uncu maddenin bendinde yer alan ekli sayılı cetvel kapsamında yer alan kadrolara vekaleten atananlara vekalet görevi nedeniyle birinci fıkrada belirtilen ödemeler yapılmaz cümlesinin anayasanın öncelikle maddesi olmak üzere ve maddelerine aykırı olduğu kanaatine varıldığından iptaline karar verilmesi amacıyla anayasa mahkemesine başvurulmasına anayasa mahkemesinin konu hakkında vereceği karara kadar davanın geri bırakılmasına dosyanın anayasa mahkemesi kaydına alındığı tarihten itibaren beş ay içinde bir karar verilmezse davanın yürürlükteki hükümlere göre sonuçlandırılmasına kararın birer örneğinin taraflara tebliğine iş bu kararla birlikte dava dosyası ve içeriği evrakın çıkarılacak birer onaylı örneğinin anayasa mahkemesine gönderilmesine tarihinde oybirliğiyle karar verildi | 1,080 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir yapılan incelemede sanık rıza korkmazın turhal asliye ceza mahkemesinin tarihli esas sayılı kararıyla kilit kırmak suretiyle hırsızlık suçundan yıl hapis cezası ile cezalandırıldığı hükümlü rıza korkmazın sayılı yasadan yararlandırılarak cezasının ertelenmesine karar verilmesine dair başsavcılığının taleplerinin önce turhal asliye ceza mahkemesinin tarihli ve müteferrik sayılı kararıyla reddedildiği yine başsavcılığının bu doğrultudaki daha sonraki taleplerinin de turhal asliye ceza mahkemesinin tarihli müteferrik karar sayılı talepleri ile reddedildiği anlaşılmaktadır kabul tarihli sayılı yasanın maddesinde haklarında yakalama tutuklama veya mahkumiyet kararı bulunupta firar halinde olanlar bu kanunun yürürlüğe girmesinden itibaren ay içinde resmi mercilere baş vurup teslim olmadıkları takdirde bu madde hükümlerinden yararlanamazlar denilmektedir anayasa mahkemesinin esas karar sayılı tarihli kararıyla sayılı kanunun maddesinin bendi anayasaya aykırı bulunarak iptal edilmiştir kabul tarihli sayılı yasanın maddesinin bendinde ise haklarında yakalama tutuklama veya mahkumiyet kararı bulunupta firar halinde olanlar bu kanunun yürürlüğe girmesinden itibaren ay içinde resmi mercilere baş vurup teslim olmadıkları takdirde bu madde hükümlerinden yararlanamazlar denilmektedir anayasa mahkemesi sayılı kanunun maddesinin bendi yani sayılı yasadan yararlanmayı belli sürede mercilere baş vurma koşuluna bağlayan hükmünü anayasaya aykırı bularak iptal etmiş anayasa mahkemesinin iptal kararından sonra yürürlüğe giren sayılı kanunun maddesinin bendi bu kanundan yararlanmayı yine belli sürede ay resmi mercilere baş vurma şartına bağlamış sonradan yürürlüğe giren bu kanun maddesi anayasa mahkemesinin iptal kararıyla çelişmektedir şöyle ki haklarında yakalama tutuklama veya mahkumiyet kararları bulunanların bu durumdan haberleri olmaması nedeniyle ön görülen süre içerisinde başvuramamaları halinde yasadan yararlandırılmamalarının anayasanın hukuk devleti ilkesine açıkça aykırı olduğu bellidir bu nedenle anılan kanun maddesinin iptali gerekir şöyle ki aynı suçtan değişik mahkemelerde yargılanan sanıklardan biri hakkında gıyabi tutuklama kararı verilmesine karşılık diğeri hakkında adres araştırmasına karar verilmesi halinde hakkında gıyabi tutuklama kararı verilen ancak ay içinde teslim olması koşuluyla diğeri ise bu koşul aranmaksızın yasadan faydalanacaktır ceza muhakemeleri usul kanununun maddesine göre cezasını çekmeye gelmeyen veya kaçacağından şüphe edilen hükümlüler hakkında hürriyeti bağlayıcı cezanın infazını sağlamak için bir yakalama müzekkeresi verileceğinden bu hükümlüler haklarınki yakalama müzekkeresinden haberdar olmayabileceklerdir öte yandan bentte haklarında yakalama tutuklama veya mahkumiyet kararı bulunupta firar halinde olanlar bu kanunun yürürlüğe girmesinden itibaren ay içinde resmi mercilere başvurup teslim olmadıkları takdirde bu maddeesas sayısı karar sayısı hükümlerinden yararlanamazlar ibaresinde hükümlü veya tutuklu iken cezaevinden kaçanlar haklarında tutuklama veya yakalama kararı bulunanlar gıyabi tutuklu olanlar sayılı yasa uyarınca izin verilipte cezaevine dönmeyenler anlaşıldığından bunlardan gıyabi tutuklular ile haklarında tutuklama ve yakalama kararı bulunanlar yasada öngörülen aylık süre içerisinde bu kararı öğrenememeleri durumunda yasadan yararlanamayacaklardır bu nedenle hakkında karar istenilen sanık rıza korkmaza ait infaz dosyasında olduğu gibi yokluğunda hüküm verilmiş olup verilen kararın ve müzekkerelerin kendisine tebliğ edilmediği durumunda olduğu gibi yasadan yararlanabileceklerin haklarında verilen tutuklama veya yakalama kararlarından her zaman haberdar olamayabilecekleri de gözetildiğinde itiraz konusu bent ile öngörülen aylık sürenin sayılı yasa ile tanınan olanaktan yararlanmalarına elverişli olmadığı anlaşıldığından açıklanan bu nedenlerle kural anayasanın maddesine aykırıdır iptali gerekir | 475 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ i̇tirazın dayandırıldığı gerekçe özet olarak şöyledir birden çok dairelere ayrılan mahkemelerde adalet bakanına işlerin nevine göre davaya bakacak görevli mahkemeyi tayin etmek yetkisini tanıyan sayılı yasanın ek ve sayılı yasanın maddelerinin anayasanın maddesindeki tabiî hâkim ilkesine maddesindeki mahkemelerin bağımsızlığı maddesindeki mahkemelerin kuruluşu görev ve yetkileriyle işleyişi ve yargılama usullerinin kanunla gösterilmesi ilkelerine aykırı olduğu ileri sürülerek iptalleri istenmiştir | 64 |
esas sayısı karar sayısı anayasa mahkemesine başvurması gerektiğini öngören anayasanın maddesi ve sayılı anayasa mahkemesini kuruluş ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesi gereğince sayılı elektrik piyasası kanununa sayılı yasa ile eklenen geçici maddenin kurum kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım sayaç okuma perakende satış hizmeti iletim ve kayıp kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi dava ve başvurular hakkında madde hükümleri uygulanır ibareli fıkrasının anayasanın ve maddelerine aykırı olması nedeniyle söz konusu madde hükmünün somut norm denetiminin yapılması için anayasa mahkemesine başvurulması talebidir açıklamalar eldeki dava dosyası elektrik dağıtım şirketinin abonesinden kayıp kaçak bedeli dağıtım sayaç okuma perakende satış hizmeti iletim bedeli ve benzeri kalemler adı altında tahsilat yaptığı ve yapılan bu haksız tahsilatların sebepsiz zenginleşme hükümlerince dağıtım şirketinden geri alınması iadesi istemine ilişkindir elektrik dağıtım hizmetlerinin tekel niteliğinde yürütülen bir hizmet olduğu tartışmasız olup bu durum yüksek yargı kararları ile de kabul edilmiştir bu nedenle tüketicilerin sanayi ticari ve mesken alternatif bir aboneliği yapma ve hizmet alma olanağı bulunmamaktadır kayıp kaçak bedeli sayaç okuma bedeli perakende satış hizmet bedeli iletim sistemi kullanım ve dağıtım bedelinin dağıtım şirketleri tarafından tüketicilerden sanayi ticari ve mesken alınmasına yönelik tebliğ yasanın açık ve net olarak düzenlenmediği soyut ve genel bir yetkiye dayanarak yönetmelik ve kurul kararına dayanılarak çıkarılmıştır bu tebliğin uygulanmasıyla elektrik enerjisi kullanan herkese aktif kullanım dışında ek bir mali yük getirmektedir buna karşın anayasanın md göre vergi resim harç ve benzeri malı yükümlülükler kanunla konulur değiştirilir veya kaldırılır konuya ilişkin olarak yhgk ve yargıtay hd istikrar kazanmış kararlarında sayılı yasanın verdiği yetkiye dayanılarak çıkarılan epdk karar ve tebliğlerine göre alınan kayıp kaçak bedeli sayaç okuma bedeli perakende satış hizmet bedeli iletim sistemi kullanım ve dağıtım bedelinin birer mali yükümlülük olduğu bu yükümlülüklerin yasa ile konulması gerektiği ayrıca hangi hizmetin karşılığında ne kadar ödenmesinin bilinmesinin gerektiği başka kişiler tarafından kaçak kullanmak suretiyle kullanılan elektrik bedellerinin kurallara uygun davranan abonelerden tahsil yoluna gidilmesi hukuk devleti ve adalet düşüncesiyle bağdaşmadığı tespitinde bulunmuştur konuya ilişkin yasal düzenlemeleri incelediğimizde tarih ve sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren sayılı elektrik piyasası kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunun maddesi ile sayılı elektrik piyasası kanununa geçici madde eklenmiştir sayılı yasaya eklenen geçici maddeye göre kurum kararlara uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım sayaç okuma perakende satış hizmeti iletim ve kayıp kaçak bedelleri ile ilgili açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi dava ve başvurular hakkında madde hükümleri uygulanıresas sayısı karar sayısı sayılı yasanın maddesi ile sayılı elektrik piyasası kanunun maddesinin ve fıkraları ile fıkrasının ç f bentleri değiştirilmiş bu değişiklik ile elektrik piyasası yasasındaki bağlantı tarifeleri dağıtım tarifeleri perakende satış tarifeleri ve son kaynak tedarik tarifesi tanımları yapılmış tüketiciye yansıtılacak bedeller belirlenmiş bunlara ilişkin usul ve esaslar açıklanmıştır ayrıca sayılı yasanın maddesi ile sayılı yasanın maddesinde yapılan değişiklik ile kayıp kaçak tanımı yapılmıştır yargıtay hd ve yhgknın istikrar kazanmış kararları elektrik aboneleri sözleşmeleri kapsamında dağıtım şirketleri tarafından tahakkuk ettirilen faturalar içerisinde yer alıp yasa gereği tahsil edilen belediye vergisi trt payı ve enerji fonu dışında kalan kayıp kaçak bedeli sayaç okuma bedeli perakende satış hizmet bedeli iletim sistemi kullanım ve dağıtım bedeli ve benzer adlar altında tahsil edilen bedellerin sebepsiz zenginleşme hükümlerince tahsil eden taraftan alınabileceği yönündedir yargıtay hd ve yhgk trt payı belediye vergisi ve enerji fonu bedellerinin yasal düzenleme ile yapılmış olduğu bunun dışında ve fatura ile birlikte tahsil edilen bedellerin yasal dayanağının olmadığı bunun da anayasanın maddesine aykırı olduğuna karar vermiştir sayılı yasa ile sayılı yasada yapılan değişiklik ve bu yasaya eklenen geçici maddeye göre epdk kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım sayaç okuma perakende satış hizmeti iletim ve kayıp kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi dava ve başvurular hakkında sayılı yasanın madde hükümleri uygulanacaktır bu düzenlemeye göre sayılı yasaya eklenen geçici madde görülmekte olan dava ve takipler için de uygulanacak hatta yasanın yürürlüğe girmesinden önce tahsil edilmiş olan bedellerden dolayı da dava açılması halinde geçici madde hükümleri uygulanacaktır geçici maddedeki düzenleme sayılı yasanın yürürlüğe girmesinden önce epdkca alınan kararlara göre tahakkuk ve tahsil edilen faturalardan dolayı bu tahakkuk ve tahsillerden epdk karalarına uygun olduğu kabul edilerek yasanın uygulanmasına devam eden dava ve bundan sonra açılacak davalar için de uygulama yolunu açmıştır bu kapsamda bireyin dava ve hak arama özgürlüğünü engelleyici nitelik taşıyan ve adil yargılama hakkının özünü zedeleyici özellik taşıyan bu yasal düzenleme anayasanın ve maddelerine aykırıdır konu öncelikle anayasanın maddelerine aykırılık yönünden ele alınıp incelenmesini talep ediyoruz anayasamızın maddesine göre türkiye cumhuriyeti demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir anayasanın maddesinde cumhuriyetin nitelikleri arasında sayılan hukuk devleti insan haklarına dayanan bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren eylem ve işlemlerin hukuka uygun olan her alanda bir hukuk düzeni kurup bunun geliştirerek sürdüren konulan kurallarda adalet ve hakkaniyet ölçülerini göz önünde tutan hakların elde edilmesini kolaylaştıran hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan anayasa ve yasalar ile kendiniesas sayısı karar sayısı bağlı sayan yargı denetimine açık ve hak arama özgürlüğünün önündeki engelleri kaldıran devlettir adil yargılanma hakkı anayasalarda açıkça tanınsın veya tanınmasın anayasamızın maddesinde yer alan hukuk devleti kavramı bu temel hakkın içeriğini dolduran haklar ve ilkeleri hukuk sistemlerinin bir parçası haline getirmeyi zorunlu kılmaktadır anayasamızın maddesine göre herkes meşru vasıta ve yollarda faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkında sahiptir anayasamızın maddesinde hak arama özgürlüğünün yasa ile sınırlanabilmesine yönelik bir düzenlemeye yer verilmemiş sınırlama sebebi öngörülememiş böylece yasa koyucuya sınırlama yetkisi verilmemiştir anayasamızın maddesine göre anayasayla tanınmış hak ve hürriyetleri ihlal edilen herkes yetkili makama geciktirilmeden yetkili makama başvurma imkanının sağlanmasını isteme hakkına sahiptir bu hükümlerle güvence altına alınan dava yoluyla hak arama özgürlüğü bir temel hak niteliği taşımanın ötesinde diğer temel hak ve özgürlüklerden gereken şekilde yararlanılmasını ve bunların korunmasını sağlayan en ekili güvencelerden birini oluşturmaktadır kişinin uğradığı bir haksızlığa veya zarara karşı kendisini savunabilmesi ya da maruz kaldığı bir haksız uygulama ve işleme karşı haklılığını ileri sürüp kanıtlayabilmesini en etkili ve güvenceli yolu yargı mercileri önünde dava hakkı tanınması adil yargılamanın ön koşulunu oluşturur kendisinden haksız bir tahsilat yapılmasından dolayı açılmış bir davanın çıkarılan bir yasa ile engellenmesi hak arama özgürlüğünü engelleyici nitelik taşımaktadır anayasanın maddesinde temel hak ve özgürlüklerinin özüne dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak yasa ile sınırlanabileceği bu sınırlamaların anayasanın özüne ve ruhuna demokratik toplum düzenin ve hukuk devleti gerekleri ve özgürlüklerine aykırı olamayacağı belirtilmiştir sayılı yasanın maddesi ile sayılı elektrik piyasası kanununa eklenen geçici maddenin kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım sayaç okuma perakende satış hizmeti iletim ve kayıp kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takipleri dava ve başvurular hakkında madde hükümleri uygulanır ibaresi anayasanın ve maddelerine aykırı düşmektedir sonuç ve i̇stem yukarıda açıklanan nedenlerle bir davaya bakmakta olan mahkemenin uygulanacak bir kanunun veya khk hükümlerinin anayasaya aykırı görmesi durumunda gerekçeli kararı ile anayasa mahkemesine başvurması gerektiğini öngören anayasanın maddesi ve sayılı anayasa mahkemesini kuruluş ve yargılama usulleri hakkında kanunun maddesi gereğince sayılı elektrik piyasası kanununa sayılı yasa ile eklenen geçici maddenin kurum kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım sayaç okuma perakende satış hizmeti iletim ve kayıp kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi dava ve başvurular hakkında madde hükümleri uygulanır ibareli fıkrasının anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu görüşü ile yasa maddesinin iptali için anayasa mahkemesine başvurulmasına mahkemenizin dava dosyasının onaylı bir örneğinin anayasa mahkemesine gönderilmesineesas sayısı karar sayısı yargılamanın anayasa mahkemesince yapılan yargılamada verilecek karara kadar bekletilmesine sayın mahkemeniz aksi kanaatte ise i̇stanbul asliye ticaret mahkemesi esas sayılı dosya üzerinden aynı iddialar nedeniyle somut norm denetimi yapılması için anayasa mahkemesine başvurmuş olmasından dolayı bu başvuru sonucunun beklenilmesine karar verilmesini arz ve talep ederiz | 1,251 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ mahkemenin günlü kararının gerekçesi özetle şöyledir sanığa atılan ve de işlendiği ileri sürülen suç sayılı yasanın maddesi ile sayılı yasanın maddenin üçüncü fıkrası kapsamındadır kaçak olduğu iddia olunan oyun kağıtları kıraathanede yakalanmıştır müşterilere oyun oynamak için verildiğinden ticaret amacıyla kullanılmaktadır kullanma kaçakçılığından söz edilemeyeceğine göre sanık hakkında sayılı yasanın sayılı yasa ile değişik maddenin üçüncü fıkrası uygulanacaktır usuli eksikliklerin giderilmesine ilişkin işlemler tamamlanırken günlü sayılı yasa ile sayılı yasanın maddesinin üçüncü fıkrası değiştirilerek gümrüğe bağlı eşyalarla tekele bağlı eşyalar arasında bir ayırım meydana getirilmiş kaçakçılığa konu eşyanın gümrüğe bağlı olmasında yasanın önceki düzenlemesinden farklı biçimde yalnız para cezası uygulanması ile yetinileceği tekele bağlı olmasında ise önceki düzenleme gibi hem para hem hapis cezası verileceği öngörülmüştür sanık gümrüğe bağlı eşya kaçakçılığından yargılanıyor ise lehteki değişiklikten yararlanacak eşya tekel kapsamında ise sayılı yasaya göre yapılan uygulama sürdürülecektir suç tarihi bakımından mahkememizce uygulanması düşünülen madde sayılı yasanın sayılı yasa ile değiştirilen maddenin üçüncü fıkrasıdır anayasanın maddesinin içerdiği eşitlik ilkesi ile maddesinin hakimler görevlerinde bağımsızdırlar anayasaya kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler hükmü karşısında sayılı yasanın maddesinde günlü sayılı yasa ile yapılan değişiklik kimileri aleyhine farklılık yaratmış kimilerine bir tür ayrıcalık tanımıştır elektronik eşyayı kaçıran para cezasıyla kurtulacak olayımızdaki gibi iki deste oyun kağıdını kaçak olarak yurda sokan ise para cezası ödedikten başka hapis cezasıyla da karşılaşacaktır mahkememiz sayılı yasa ile yapılan değişikliğin anayasaya aykırı olduğu savında bulunmamakla birlikte bu yasa ile tekel maddelerinin ayrı tutulması ne kadar doğru ise sayılı yasanın sayılı yasa ile değişik maddesinin üçüncü fıkrasının olduğu gibi korunması da kadar hatalıdır yasa tarihine kadar işlenen suçlar için farklı uygulamayı engelleyecek bir hüküm getirmemiştir böyle olunca uygulanacak maddenin üçüncü fıkrası sayılı yasadan sonra anayasaya aykırı duruma gelmiştir bunun sonucu olan uygulama belli kişi ve kuruluşlar yönünden hakimin vicdanını rahatsız eden bir ayrıcalıktır bu nedenlerle savcılığın anayasaya aykırılık savı ciddi görülmüştür mahkememiz sayılı yasanın sayılı yasa ile değişik maddesinin üçüncü fıkrasının gününe kadar işlenen suçlar açısından uygulanma olanağının kaldırılması amacıyla anayasa mahkemesine başvurmuştur | 331 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir maddi̇ olay ve uygulanacak hüküm konusu anayasanın maddesinde bir davaya bakmakta olan mahkeme uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır hükmüne yer verilmektedir ancak bu kurallar uyarınca bir mahkemenin anayasa mahkemesine başvurabilmesi için elinde yöntemince açılmış ve görevine giren bir dava bulunması ve iptali istenilen kuralların da davada uygulanacak olması gerekmektedir uygulanacak yasa kuralları davanın değişik evrelerinde ortaya çıkan sorunların çözümünde veya davayı sonuçlandırmada olumlu ya da olumsuz yönde etki yapacak nitelikte bulunan kurallardır aym e dava konusu ihtilafta davacı şirketin işyerinde yeterli işçilik bildirip bildirmediği hususunun tespiti amacıyla kurum müfettişi tarafından denetim yapılarak asgari işçilik inceleme raporu düzenlendiği ve bu rapor doğrultusunda davacı şirket hakkında resen prim tahakkuku ve idari para cezası tahakkuku yapıldığı idari para cezasına yapılan itirazın reddi üzerine muğla i̇dare mahkemesinde dava açıldığı mahkemece gün ve k sayılı kararla işlemin cezanın sayılı kanunun ve maddeleri uyarınca iptaline karar verildiği ve bu karara karşı mahkememize itiraz edildiği görülmektedir sayılı yasanın maddesi uyarınca itiraz temyizin şekil ve usullerine tabi olup aynı yasanın maddesi uyarınca da temyiz itiraz incelemesi görev ve yetki dışında bir işe bakılıp bakılmadığı hususunu da kapsamaktadır bu bağlamda mahkememizce yapılan itiraz incelemesi sırasında itiraz konusu karar mahkemenin görevi noktasında da incelenmiş olup idare mahkemesince sayılı kanunun maddesine göre karar verilmiş olup bu madde ihtilafta uygulanan yasa maddesi olmakla mahkememizce anılan maddenin anayasaya aykırı olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır i̇lgi̇li̇ kanun maddesi̇ sayılı sosyal sigortalar ve genel sağlık sigortası kanununun maddesinin sayılı kanunun maddesi ile değişmiş olup rg sayılı kanunun maddesi ile bir bent eklenerek bendinin fıkrası halini almıştır maddenin bendinin fıkrasının kurumca itirazı reddedilenler kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde yetkili idare mahkemesine başvurabilirler cümlesinin iptali istenilmektedir anayasaya aykirilik nedenleri̇ ve i̇lgi̇li̇ anayasa maddeleri̇esas sayısı karar sayısı anayasanin ve maddeleri̇ yönünden anayasanın maddesinde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir hükmüne yer verilmektedir yine anayasanın maddesinde herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir hiçbir mahkeme görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz hükmü düzenlenmiştir bunun yanında adil yargılanma hakkı ve etkili başvuru hakkı anayasanın maddesinde düzenlendiği gibi anayasanın maddesi uyarınca yasa üstü bir konumda olan avrupa i̇nsan hakları sözleşmesinin ve maddelerinde de düzenlenmiştir hukuk devleti insan haklarına saygılı ve bu hakları koruyucu adaletli bir hukuk düzeni kuran ve bunu sürdürmekle kendini yükümlü sayan bütün işlem ve eylemlerinde yargı denetimine bağlı olan devlettir hukuk devleti ilkesi devletin tüm organlarının üstünde hukukun mutlak egemenliğinin bulunmasını yasa koyucunun da her zaman anayasa ve hukukun üstün kuralları ile kendisini bağlı saymasını gerektirir aym k hukuk devletinin unsurları doktrinde belirlenmiş olup bunlardan konuyla ilgili iki tanesi belirlilik vehukuki güvenlik ilkesidir doç dr bahtiyar akyılmaz i̇dare hukuku bunlardan belirlilik ilkesinin gereği ise maddi hukuk ve usul kurallarının önceden öngörülebilir bir açıklıkta ve kişilerin haklı beklentilerini bariz bir şekilde bertaraf etmeyecek bir şekilde düzenlenmesini gerektirir hukuki güvenlik ise devlet faaliyetlerinin önceden tahmin edilebilir öngörülebilir olmasını gerektirir bu sebeple devlet faaliyetleri önceden hukuk kurallarıyla düzenlenmeli ve mümkün olduğunca hukuki istikrar sağlanmalıdır bu bağlamda konu ele alınacak olursa sosyal güvenlik ihtilaflarında tam bir istikrarsızlık belirsizlik ve çok yargılılık sebebiyle de tam bir güvensizlik ortamı oluşmuştur bu olguyu açıklamak için yasal düzenlemenin kısaca kronolojik gelişme sürecine bakacak olursak tarihinden sayılı kanun yürürlüğe girinceye kadar sayılı kanun hükümleri uygulanmıştır bu kanunun maddesinde gün içinde yetkili sulh ceza mahkemesine başvurabilirler hükmü yer almakta iken bu hüküm anayasa mahkemesinin gün ve k sayılı kararıyla iptal edilmiştir sayılı kanunla gün içinde idare mahkemesine başvurabilirler hükmü getirilmiştir ancak bu hüküm sayılı kanunla değiştirilerek gün içinde yetkili sulh ceza mahkemesine başvurabilirler şeklinde yeniden düzenlenmiştir bu hüküm de anayasa mahkemesinin gün ve k sayılı kararı ile iptal edilmiştir sayılı kanun ile tekrar gün içinde yetkili idare mahkemesine başvurabilirler hükmü getirilmiştir ancak bu arada anılan hüküm gün ve sayılı kabahatler kanununun ve maddeleri sebebiyle tekrar geçersiz hale gelmiş ve idari yaptırımlarda genel görevli hale gelen sulh ceza mahkemeleri görevli hale gelmiştir kabahatler kanununun maddesinin anayasa mahkemesince iptalinden sonra sayılı kanun uyarınca sayılıesas sayısı karar sayısı kanunun maddesi tekrar yürürlük kazanmış ve idare mahkemeleri tekrar görevli hale gelmiştir bu süreç içerisinde şunu vurgulamak gerekir ki yıl görevli mahkeme sorunu çözülmeyen dosyalar olmuştur nitekim anılan hüküm sayılı kanunun ilk yürürlüğe girdiği tarihine kadar uygulanmıştır sayılı kanun sayılı kanunu yürürlükten kaldırmış olup para cezaları maddede düzenlenmiştir maddenin de yürürlüğe giren metninde de bendinde on beş gün içinde yetkili sulh ceza mahkemesine başvurabilirler hükmü düzenlenmiştir anılan hüküm sayılı yasanın yürürlüğe girdiği tarihine kadar yürürlükte kalmıştır halen yürürlükte olan ve iptalini istediğimiz sayılı yasa ile değişik bendinde ise otuz gün içinde yetkili idare mahkemesine başvurabilirler hükmü yer almaktadır görüldüğü gibi sosyal güvenlik ihtilaflarında gerek sayılı yasa zamanında gerekse sayılı yasa zamanında tam bir karmaşa belirsizlik ve güvensizlik yaratan süreç izlenmiştir bu belirsizliğin ve güvensizliğin sayılı yasa ile son bulacağı ve istikrar kazanacağı da söylenemez çünkü yasa koyucunun son zamanlarda oluşan iradesi doğrultusunda ortaya çıkan idari yaptırımlarla ilgili genel hukuki rejim ile bu hüküm çelişmektedir bilindiği üzere sayılı kabahatler kanunu ile yasa koyucu idari yaptırımları tekbir hukuki rejime tabi kılmıştır nitekim anılan yasadan önce sayılı yasa ile tarihinde civarında kanunda geçen adli ceza idari cezaya dönüşmüş ve idari yargıya itiraz yolu öngörülmüş idi ancak kabahatler kanunu ile yasa koyucu bu konuda vizyon değiştirmiş olup idari cezaların büyük çoğunluğunu adli yargı rejimine tabi kılmıştır yasanın maddesinde sayılı kanun ile yapılan değişiklik ile sadece diğer kanunlarda aksine hüküm bulunan hallerde idari yargı görevli kılınmıştır nitekim sayılı kanunun maddesi de bu istisnai düzenlemelerden birisi olup açıkça idari yargıyı görevli kılan bir maddedir bu haliyle de ilk bakışta hem anayasanın yargı ayrılığı rejimini benimseyen ilkeleriyle hem de kabahatler kanununun anılan istisnai hükmüyle çelişmemektedir ancak bu husus hukukçular yönünden böyle olup hak arayan vatandaşlar yönünden genel idari yaptırım rejiminin dışında istisnai bir durum olup belirsizlik ve güvensizliğe yol açmaktadır çünkü bu yasa hükmü hem yargı yoluna ilişkin yasanın diğer hükümleri ile kendi içinde çelişmekte hem de idari yaptırımlarla ilgili genel düzenleme ile çelişmekte ve hukuki belirsizlik ve güvensizliğe yol açmaktadır nitekim sosyal güvenlik mevzuatında yer alan bu müeyyidenin sebep unsurunu işyerlerinde denetim elemanlarınca hazırlanan rapor ve tespitler oluşturmaktadır bu raporlar uyarınca bildirimde bulunmama veveya eksik bildirim sebebiyle hem resen prim tahakkuku yapılmakta hem de idari para cezası tahakkuk ettirilmekte ve bilahare ödeme emri düzenlenmektedir aynı denetim raporu sonucu aynı işveren hakkında aynı maddi olay sebebiyle düzenlenen resen prim tahakkuk işlemine karşı yasanın maddesi uyarınca iş mahkemelerinde idari para cezalarına karşı yasanın maddesi uyarınca idare mahkemelerinde ödeme emirlerine karşı ise kurumun alacaklı biriminin bulunduğu yer iş mahkemesinde dava açılmaktadıresas sayısı karar sayısı görüldüğü üzere aynı işyeri aynı maddi olay ve aynı denetim raporu uyarınca tesis edilen üç ayrı işlem için üç ayrı mahkeme görevli kılınmıştır bunun gerçek hayata yansıması ise tam bir belirsizlik ve güvensizlik yaratmaktadır çünkü maddi olayda haklı olduğunu düşünen işveren aynı maddi olay ve aynı denetim raporundaki haklılığını üç ayrı mahkemede üç ayrı yargılama usulüne göre anlatmaya çalışmaktadır bunun sonucu her mahkemenin de usul ve inceleme tarzındaki farklılık sebebiyle sübut konusundaki tespitleri farklı olabilmektedir hatta idari para cezaları da kendi içinde iki ayrı prosedüre tabi olmaktadır çünkü aynı işyeriyle ilgili birden fazla farklı fiil tespit edilmiş ise birden fazla ceza verilmektedir bu cezaların tl ye kadar olanını tek hâkim çözümlemekte ve üç kişilik heyetten oluşan bölge idare mahkemesine itiraz edilebilmektedir bu rakamdan fazla olan ihtilaflar ise heyet halinde çözümlenip danıştaya temyiz yoluna başvurulabilmektedir bu durumda da aynı maddi olay ve denetim raporuna dayalı ihtilafı önce üç kişilik heyet karara bağlamakta sonra da beş kişilik yüksek hâkimden oluşan danıştay heyeti karara bağlamaktadır bu halde ise para cezası konusunda farklı hükümler ortaya çıkabilmektedir dolayısıyla böyle bir ihtilafta davacı aynı maddi olay için dört ayrı yargı yerinde haklılığını ispatlamaya çalışmakta ve maalesef farklı kararlarla karşılaşabilmektedir bu risk ve çelişkiyi gören bazı yargı yerleri ise karşılıklı olarak birbirlerini bekletici mesele yapmayı tercih etmektedir örneğin son zamanlarda sık rastlanan uygulama idare mahkemelerinin iş mahkemesindeki davaları bekletici mesele yapması ve ona göre karar vermesidir oysa bu hem yargılamanın çabukluğuna zarar vermekte hem de yargı ayrılığı rejimiyle bağdaşmamaktadır buna göre vatandaş nezdinde olayın hukuki niteliğinin inceliklerinden ziyade aynı işyeri aynı maddi olay ve aynı denetim raporu sonucuna göre dört ayrı yargı kolunda haklılık mücadelesi vermek zorunda kalması ve çoğu zaman da birbirinden farklı kararlar alması önem arz etmektedir bu netice ise davacılar yönünden hem hukuk devleti belirlilik ve hukuki güvenlik ilkelerinin hem de adil yargılanma ve etkili başvuru ilkelerinin ihlali anlamına gelmektedir bu çelişkinin giderilmesi için ise aynı maddi olaya dayalı yaptırımlarla ilgili tüm uyuşmazlıkların tek yargı kolunda toplanmasında kamu yararı bulunmaktadır bu yargı kolunun ise adli yargı olmasında kamu yararı ve hakli sebepler mevcuttur gerçi aynı konuda yasa koyucu tarihi süreç içinde sürekli adli yargı yönünde irade belirtmiş ve anayasa mahkemesi de iptal kararları vermiştir anayasamızın yargı ayrılığı rejimi tercihi sebebiyle anayasa mahkemesinin bu kararları doğrudur ancak kabahatler kanunundan sonra hem yasa koyucunun hem anayasa mahkemesinin bu konudaki anlayışının değiştiği düşünülmektedir nitekim anayasa mahkemesi son kararlarında idari yargının denetimine bağlı olması gereken bir uyuşmazlığın çözümü haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde yasa koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir gerekçesine yer vermektedir aym k e sayılı kararları yukarıda ayrıntılı izah edildiği üzere sosyal güvenlik yaptırımlarında çok yargılılık mevcut olup ana ihtilaf diyebileceğimiz konularda yetkili görevli uzman mahkeme olan i̇ş mahkemesinde tüm ihtilafların birleştirilmesinde haklı neden ve kamu yararı koşulları oluşmuştur açıklanan nedenlerle anılan yasa hükmünün anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu düşünülmektedir anayasanin ve maddeleri̇ yönündenesas sayısı karar sayısı anayasanın maddesinde idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır hükmüne maddesinde de danıştay idari mahkemelerce verilen ve kanunun başka bir idari yargı merciine bırakmadığı karar ve hükümlerin son inceleme merciidir kanunda gösterilen belli davalara da ilk ve son derece mahkemesi olarak bakar hükmüne yer verilmiştir buna göre öncelikle idarenin kamu hukuku özel hukuk ayrımı olmaksızın tüm eylem ve işlemlerinin yargı denetimine açık olduğu kuşkusuzdur bunun yanında anayasa yargı ayrılığı rejimini benimsemiş olup kural olarak idari eylem ve işlemlerin idari yargıda özel hukuk işlemlerinin ise adli yargıda denetlenmesi gerekmektedir ana ilke bu olmakla birlikte anayasa mahkemesince hakli neden ve kamu yarari bulunması halinde bu kuralın istisnası olabileceği kabul edilmektedir nitekim anayasa mahkemesine göre tarihsel gelişime paralel olarak anayasada adli ve idari yargı ayrımına gidilmiş ve idari uyuşmazlıkların çözümünde idare ve vergi mahkemeleri ile danıştay yetkili kılınmıştır bu nedenle kural olarak idare hukuku alanına giren konularda idari yargı özel hukuk alanına giren konularda adli yargı görevli olacaktır bu durumda idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevlendirilmesi konusunda yasa koyucunun mutlak bir takdir hakkının bulunduğunu söylemek olanaklı değildir i̇dari yargının denetimine bağlı olması gereken bir uyuşmazlığın çözümü haklı neden ve kamu yararının bulunması halinde yasa koyucu tarafından adli yargıya bırakabilir aym k buna göre ana ilke idari işlemlerin idari yargı denetimine tabi olması gerektiği olmakla birlikte haklı neden ve kamu yararı mevcut ise yasa koyucu adli yargıyı görevli kılabilir hatta bize göre haklı neden ve kamu yararı unsurunun ağırlık ve yoğunluğuna göre bazı durumlarda yasa koyucu için bu husus bir takdiri hak değil mecburi görev olmalıdır bu bağlamda somut ihtilaf ele alınacak olursa öncelikle yukarıda ayrıntılı ve somut örneklerle izah edildiği üzere sosyal güvenlikle ilgili yaptırımlarda hâlihazırda dört ayrı yargı organı aynı maddi olayda görevli olup bu husus yargı ayrılığı rejimiyle izah edilemez kaldı ki vatandaşın adil yargılanma hakkı ve etkili başvuru hakkı yargı ayrılığının sağladığı güvenceden önce gelir nitekim aynı olayla ilgili dört ayrı yargı yerinden farklı kararlar çıkması birbirlerini bekletici mesele yapmaları ve davaların sürüncemede kalması farklı neticelere varmaları vatandaş nezdinde yargıya olan güvenin sarsılması ve hak arama özgürlüğünün ihlali anlamına gelir dolayısıyla işlem her ne kadar idari nitelikte ise de burada haklı neden ve kamu yararı unsuru çok yoğun şekilde gerçekleşmiş olup yasa koyucunun bu ihtilafları uzman mahkeme olan iş mahkemesinde birleştirmesi takdir hakkından öte anayasal bir görev halini almıştır bunun yanında sosyal güvenlikteki idari para cezaları il müdürlükleri düzeyinde örgütler tarafından tesis edilmekte olup idari yargının örgütlenme şekli her ili kapsamamaktadır nitekim anayasa mahkemesi idari bir yaptırımın adli yargıya verilmesinde bu hususu da haklı neden saymaktadır yüksek mahkeme kabahat konusu eylemlerin çeşitliliği ve idari yaptırımların uygulama alanı dikkate alındığında idari yargı teşkilatına oranla daha yaygın olan sulh ceza mahkemelerine başvuru olanağının tanınmasının hak arama özgürlüğünü kolaylaştırıcı nitelikte olduğu bu suretle kısa sürede sonuç alınmasını olanaklı kıldığı ve idari yaptırımlara karşı sulh ceza mahkemelerine başvurulabileceği yolunda getirilen düzenlemenin haklı nedenini oluşturduğuna sonucuna varılmıştır gerekçesine yer vermektedir aym k nitekim bu gerekçede belirtilen sulh ceza yerineesas sayısı karar sayısı i̇ş asliye hukuk mahkemesini ikame etmek olanaklıdır bu gerekçe doğrultusunda da bu ihtilafta haklı sebep oluşmuştur öte yandan sayılı yasadan sonra sosyal güvenlik yaptırımlarının hukuki niteliği de farklılaşmıştır bunu tanımlamak için kısaca süreci ortaya koymak gerekirse sayılı yasa ile türk sosyal güvenlik sistemi köklü bir değişime uğramıştır daha önce üç ayrı sosyal güvenlik sistemi mevcut olup kamu görevlileri işçiler ve çiftçi esnaf grubu ayrı mevzuata tabi idi dolayısıyla ihtilafların niteliği ve yargı yolu da buna göre tanımlanabiliyordu oysa yeni rejimle sosyal güvenlik tek çatı altında toplanmış ve hem kamu hem özel alanın karması özgün bir kuruma dönüşmüştür hatta özel hukuk niteliği ağır basan kendine özgü bir sosyal güvenlik hukuk alanı oluşmuştur bu sebeple anılan kuruluş her ne kadar kamu kuruluşu ise de işlem ve eylemleri kamu hukukundan ziyade özel hukuk sosyal güvenlik hukuku ağırlıklıdır bu sebeple yargı yolu olarak genel kural olan maddede iş mahkemeleri genel görevli ve yetkili kılınmıştır bunun tek istisnası ise idari para cezaları ile ilgili madde hükmüdür nitekim yasa koyucu bu konuda da tarihi süreç içerisinde sürekli adli yargıyı görevli kılmak istemiştir anayasa mahkemesi önceki hukuk rejiminin gereklerine uyarak sosyal güvenlik ve idari yaptırımlarla ilgili önceki rejim yasa koyucunun iradesini iptal etmiştir nitekim bu konudaki en son iptal kararı gün ve k sayılı karardır bu kararda idari yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın adli yargının görevlendirilmesi konusunda yasa koyucunun geniş takdir hakkının bulunduğunu söylemek olanaklı değildir i̇tiraz başvurusuna konu olan idari para cezası idare tarafından kamu gücü kullanılarak yasada belirtilen kurallara uymayanlar idari yaptırımın uygulanması niteliğinde olduğundan çıkacak uyuşmazlıkların çözümünde de idari yargının görevli kılınması gerekir gerekçesine yer verilmiştir anayasanın maddesi gereği yasama organı yapacağı düzenlemelerde daha önce aynı konuda verilen anayasa mahkemesi kararlarını göz önünde bulundurmak bu kararları etkisiz kılacak biçimde yasa çıkarmamak anayasaya aykırı bulunarak iptal edilen kuralları tekrar yasalaştırmamak yükümlülüğündedir dolayısıyla anayasa mahkemesi kararı uyarınca idari yargıya bırakılan bir konunun adli yargıya verilmesini istemek bu hükümle çelişmeyecek midir sorusu akla gelebilir bu çelişki ve aykırılık oluşmayacaktır çünkü bu ilkenin istisnasını anayasa mahkemesi şu şekilde ortaya koymuştur bir yasa kuralının anayasanın maddesine aykırılığından söz edilebilmesi için iptal edilen önceki kural ile aynı ya da benzer nitelikte olması bunların saptanabilmesi için de öncelikle aralarında özdeşlik yani amaç anlam ve kapsam yönlerinden benzerlik olup olmadığının incelenmesi gerekir aym k bu bağlamda konuyu ele alacak olursak öncelikle anayasa mahkemesi kararına konu olan kanunlar aynı değildir önceki ihtilaf sayılı kanunun maddesi iken bu ihtilaf sayılı kanunun maddesidir konu ve içeriğinin de aynı olduğundan söz edilemez çünkü sayılı kanundan sonra yukarıda izah edildiği üzere sosyal güvenlik rejimi tümden değişmiş tek çatılı hale gelmiş işçi memur esnaf çiftçi ayrımı kaldırılmış ve özel hukuk ağırlıklı yeni bir sistem kurulmuştur nitekim madde ile de iş mahkemeleri genel görevli mahkeme halini almıştır nitekim aym nin tarihli kararından sonraki kararlarında yargı ayrılığı rejiminin mutlak olmadığı haklı nedenlerin varlığı halinde adli yargının görevli kılınabileceği görüşü geliştirilmiştir hal böyle olunca aynı konuda anayasa mahkemesinin aleyhe kararı varken değişiklik talebi ay maddesine aykırı olur denilemez çünkü özetle önceki kural konu ve düzenleme alanı ve koşulları ile şimdiki aynı değildir bu sebeple anılan kuralın anayasaya aykırılık iddiası veesas sayısı karar sayısı iptali ile aynı konuda aleyhe anayasa mahkemesi kararı bulunduğundan ay nin maddesine aykırı olma sonucu doğmayacaktır açıklanan nedenlerle anılan yasa hükmünün anayasanın ve maddelerine aykırı olduğu düşünülmektedir anayasanin maddesi̇ yönünden anayasanın maddesinde davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması yargının görevidir hükmü düzenlenmektedir bu hüküm sadece yargı yerlerine ve yargıçlara görev yükleyen ve onlara gereksiz usul yollarıyla davayı uzatmamayı telkin eden bir emirden ibaret değildir anayasa genel olarak devletin yetki ve görevlerini belirlemektedir dolayısıyla bu hükümle de devlete pozitif ve negatif yükümlülükleryüklemektedir buna göre devlet davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılmasının önündeki engelleri kaldırmak pozitif yükümlülük ve buna sebep olan iş ve işlemlerden bizzat kendisi de kaçınmak negatif yükümlülük zorundadır başka bir ifade ile devlet yasama yürütme yargı bir bütün olarak davaların uzamasına ve gereksiz masraflı olmasına sebep olan engelleri kaldırmak zorundadır bu bağlamda konu ele alınacak olursa yukarıda izah edilip örneklendirildiği üzere aynı işyeri için aynı maddi olayla ilgili aynı denetim raporuna göre aynı kurum tarafından tesis edilen işlemlere karşı dört ayrı yargı yerinde hak arama hali söz konusudur böyle olunca vatandaş yönünden dört ayrı yerde maliyeti süresi ve zamanı belirsiz bir süreç başlamaktadır nitekim bazı mahkemeler birbirlerini bekletici mesele yapmakta veya görev ihtilafları çıkmakta ve gerek dava süresi gerekse maliyeti artmaktadır oysa aynı maddi olay ve aynı hukuki rejime tabi olan bu ihtilafların konuyla ilgili genel görevli uzman mahkeme olan adli mahkemede görülmesi hem uzmanlık gereği hukuki niteliğin artmasını hem de davaların az maliyetle daha kısa sürede sonuçlanmasını sağlayacaktır açıklanan nedenlerle anılan yasa hükmünün anayasanın maddesine aykırı olduğu düşünülmektedir yürürlüğün durdurulmasi talebi̇ sayılı yasa ile sosyal güvenlik rejimi yeniden yapılandırılmış olup halen müesseseleşme sürecindedir yeni yapı ile kapsadığı kitlede kamu özel ayrımı kalktığı gibi hukuki rejim olarak da özel hukuk ağırlıklı özgün bir sosyal güvenlik hukuk alanı doğmuştur dolayısıyla maddede adli yargının genel görevli mahkemesi yanında özel ve uzman mahkeme olan iş mahkemesi genel görevli ve yetkili kılınmıştır yasanın tarihinde yürürlüğe giren ilk halinde maddede sulh ceza mahkemeleri görevli kılınmışken sayılı kanunla tarihinde değişiklik yapılmış ve istisnai bir hükümle idari yargı görevli kılınmıştır bu arada yılları arasında kabahatler kanunundan kaynaklanan belirsizliğin de verdiği kavram kargaşasıyla bu ihtilaflarda tam bir görev karmaşası yaşanmış ve yıl görev sorunu hallolmayan dosyalar ortaya çıkmıştır yukarıda izah edilen çok yargılılık sebebiyle adli ve idari mahkemeler ile bölge i̇dare mahkemeleri ve danıştay da görülen aynı konudaki davalarda karşılıklı bekletme kararları ile davalar ertelenmektediresas sayısı karar sayısı bu belirsizlik ve yargı karmaşası davacılarda yargıya karşı güvensizliğe ve umutsuzluğa yargı camiasında ise düzensizliğe ve çelişkilere sebep olmaktadır bu güvensizlik ve belirsizlik ortamının bertaraf edilmesi için öncelikle yürürlüğün durdurulması kararı verilmesi gerekmektedir sonuç ve talep dava davacıya sayılı kanunun maddesi uyarınca verilen para cezasının iptali istemiyle açılmış olup kanunun bendinin fıkrası uyarınca görevli olan idare mahkemesince karar verilmiş ve bu karara mahkememiz nezdinde itiraz edilmiştir i̇tiraz üzerine sayılı kanunun maddesi uyarınca konu mahkemenin görevi yönünden de incelenmiş ve mahkemeyi görevli kılan sayılı kanunun maddesinin bendinde düzenlenen kurumca itirazı reddedilenler kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde yetkili idare mahkemesine başvurabilirler hükmünün anayasaya aykırı olduğu sonucuna varılmıştır açıklanan nedenlerle anayasanın maddesi uyarınca sayılı kanunun maddesinin bendinde düzenlenen hükmün anayasanın ve maddelerine aykırı olduğundan iptaliistemiyle resen anayasa mahkemesine itiraz başvurusunda bulunulmasına yasa hükmünün yürürlüğü halinde telafisi güç zararlar doğacağından öncelikle yürürlüğün durdurulmasının talep edilip bilahare iptalinin istenilmesine dava dosyasının tüm belgeleriyle onaylı suretinin dosya oluşturularak karar aslı ile birlikte anayasa mahkemesine sunulmasına işbu karar aslı ile dosya suretinin yüksek mahkemeye sunulmasından sonra beş ay beklenilmesine beş ay içinde netice gelmezse mevcut mevzuata göre davanın görülmesine kararın taraflara tebliğine tarihinde oyçokluğuyla karar verildi | 3,200 |
esas sayısı karar sayısı hmknın maddesinin fıkrasının birinci cümlesinde bu karar verildiği anda kesin ise bu tarihten ibaresine yer verilerek kesin olarak verilen yetkisizlik kararlarında yetkili mahkemeye dosya gönderilmesi için öngörülen iki haftalık başvuru süresinin kararın verildiği tarihten başlayacağı hüküm altına alınmıştır dolayısıyla lüleburgaz tüketici mahkemesinin gerekçesi kanunun lafzına uygundur ancak kesin ve kamu düzenine ilişkin yetki dava şartları arasındadır mahkemece duruşma açılmasına tarafların çağrılmasına lüzum görülmeksizin dosya üzerinden yoklukta yetkisizlik kararı verilebilmektedir karar yoklukta verildiği için tarafların karar içeriğinden haberdar olmaları mümkün değildir yani kanunun bahşettiği iki haftalık süre yokluklarında başlayacaktır ve sona erecektir i̇lgililer karar içeriğinden ancak kararın tebliği ile birlikte haberdar olabilirler sayılı kanunun maddesine göre thh kararlarına itiraz üzerine tüketici mahkemelerince verilen kararlar verildikleri anda kesindir i̇ptali istenen yasa kuralının uygulanmaya devam edilmesi halinde ilgililerin yokluklarında kesin olarak verilen yetkisizlik kararlarında ilgililerin tebliğ de olmadığı için karar içeriğinden haberleri olmayacak iki haftalık süreyi kullanamayacaklardır davaları açılmamış sayılma kararları ile sonuçlanacaktır eldeki dosyada aynen bu durum yaşanmıştır davacı vekilinin yetkisizlik kararından haberi yoktur ilk kez mahkememizce kararın tebliği ile haberdar olmuştur ve süresi içerisinde başvuru yapmıştır lüleburgaz tüketici mahkemesince başvuru kararının verilme anında yapılmadığı için süresinde kabul edilmemiştir anılan mahkemenin kararı yukarıda da belirtildiği gibi kanunun lafzına uygundur ancak anayasanın maddesi ile güvence altına alınan hak arama özgürlüğüne aykırıdır anayasanın hak arama hürriyeti başlıklı maddesine göre herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir i̇lgililer için kanunun bahşettiği sürenin haberdar olmadıkları kararların verilme anından başlatılması anayasanın bahşettiği bu hakkı da ortadan kaldıracaktır hem öğretide ve hem de geçmiş yargısal uygulamalarda yoklukta verilen kararlarda yetkili mahkemeye başvuru için sürenin kararın verildiği andan başlatılmasının adalete aykırı olacağı benimsenmiştir karar kesin olarak ve yoklukta veriliyorsa sürenin tebliğ ile başlaması gerektiği benimsenmiştir zaten genel olarak süreleri düzenleyen hmknın maddesinde sürelerin taraflara tebliğ tarihinden veya kanunda öngörülen hallerde tefhim tarihinden itibaren işlemeye başlayacağı düzenlenmiştir yani süreler ya tebliğ ile yada yüze karşı tefhim ile başlayabilir yoklukta verilen bir karar ile ilgili sürenin kararın verildiği tarihten başlaması hmknın maddesi ile de büsbütün çelişki içerisindedir hukuk muhakemeleri kanunu şerhi prof dr ejder yılmaz yetkin yayınları umar yetkin yayınları sayfa yi̇bk ek sonuç ve i̇stem sayılı hmknın maddesinin fıkrasının birinci cümlesindeki bu karar verildiği anda kesin ise bu tarihten ibaresinin türkiye cumhuriyeti anayasanın maddesine aykırı olduğunun tespitine ve mezkur ibarenin iptaline karar verilmesi arz olunur | 394 |
esas sayısı karar sayısı davacı ticaret anonim şirketi vekili av tarafından davacı adına tescilli muhtelif tarih ve sayılı beyannamelerle tarih ve sayılı dahilde işleme izin belgesi kapsamında geçici olarak ithal edilen eşyanın süresi içerisinde yurt dışı edilmeyerek dahilde işleme rejimi koşullarının ihlal edildiğinden bahisle sayılı gümrük kanununun maddesinin fıkrası uyarınca eşyanın gümrüklenmiş değerinin iki katı tutarında hesaplanarak karara bağlanan para cezasına vaki itirazın reddine dair işlemin iptali istemiyle gümrük ve ticaret bakanlığı adına derince gümrük müdürlüğüne karşı açılan davada işin gereği görüşüldü türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesinin ikinci fıkrasında kanunların anayasaya aykırı olamayacağı belirtilmiş olup maddesinde ise bir davaya bakmakta olan mahkemenin uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini anayasaya aykırı görmesi veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddî olduğu kanısına varması halinde anayasa mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakacağı anayasa mahkemesinin işin kendisine gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını vereceği ve açıklayacağı bu süre içinde karar verilmezse mahkemenin davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandıracağı ancak anayasa mahkemesinin kararı esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse mahkemenin buna uymak zorunda olduğu hükmüne yer verilmiştir anayasanın bahsi geçen maddesi hükmüne göre bir davaya bakmakta olan mahkemenin itiraz yoluyla bir kanun hükmünün iptali için anayasa mahkemesine başvurabilmesi için iptali istenen kuralın davada uygulanacak nitelikte olması gerekmekte olup sayılı kanunun maddesinin fıkrasının dava konusu işlemin dayanağı olması nedeniyle ilgili kanun hükmünün işbu davada uygulanacak nitelikte bir kural olduğu açıktır sayılı gümrük kanununun maddesinin fıkrasının tarih ve sayılı kanunun maddesiyle eklenen bendinde gümrüklenmiş değer deyimi uluslararası kıymet sözleşmesine göre belirlenecek ithal eşyası için eşyanın ci̇f kıymeti ile gümrük vergileri toplamını ihraç eşyası için fob kıymeti ile gümrük vergileri toplamını ifade edeceği belirtildikten sonra anılan kanunun sayılı kanunun maddesiyle değişik maddesinin fıkrasında maddenin üçüncü fıkrasının i ve bentleri dördüncü fıkrasının ve bentleri ile beşinci fıkrasının bendinde belirtilen durumlar hariç dâhilde işleme rejimi gümrük kontrolü altında işleme rejimi ile geçici ithalat rejimine ilişkin hükümlerin ihlali halinde eşyanın gümrüklenmiş değerinin iki katı tam muafiyet suretiyle geçici olarak ithal edilen özel kullanıma mahsus taşıtlar için gümrük vergileri tutarının dörtte biri oranında para cezası verileceği ancak dâhilde işleme rejimi kapsamı ithal eşyasının işleme faaliyetindeki hali veya işlem görmüş ürün hali de dahil olmak üzere rejim çerçevesinde izin verilen yerlerde tespiti halinde ithal eşyasının gümrük vergileri tutarının iki katı oranında para cezası verileceği bu cezanın ödeme süresi içinde eşyanın gümrükçe onaylanmış başka bir işlem veya kullanıma tabi tutulmaması halinde eşyanın gümrük vergileri tutarında para cezasının tahsil edileceği hüküm altına alınmıştır öte yandan anayasanın maddesinde hukuk devleti ilkesi cumhuriyetin temel nitelikleri arasında sayılmış olup maddesinde temel hak ve hürriyetlerin özlerine dokunulmaksızın yalnızca anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabileceği bu sınırlamaların anayasanın sözüne ve ruhuna demokratik toplum düzeninin ve laik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağı öngörülmüştüresas sayısı karar sayısı hukuk devleti ilkesinin unsurlarından birini suç ve cezalar arasında ölçülülük ilkesi oluşturmaktadır buna göre öncelikle yasa koyucu norm koyarken insan hak ve özgürlüklerine getirilen sınırlandırmanın sınırı olarak ölçülülük ilkesi ile bağlıdır i̇lke ceza hukukuna ilişkin yasal düzenlemeler açısından bir suç için öngörülen cezanın bu suçun işlenmesi sonucu bozulan kamu düzeninin yeniden tesisi amacına elverişli gerekli ve bu amaçla orantılı olması şeklinde tanımlanabilir bir başka deyişle yasa koyucunun ceza saptamadaki yetkisinin sınırını hukuk devleti ilkesi oluşturur cezaların suçların ağırlık derecesine göre önleme ve iyileştirme amaçlan da göz önünde tutularak adaletli bir ölçü içerisinde konulması ceza hukukunun temel ilkelerindendir suç ile ceza arasındaki oranın adalete uygun bulunup bulunmadığını suçun toplum hayatında yarattığı etkiye ve kamu vicdanında aldığı tepkiye göre takdir etme zorunluluğu vardır bu orantısallık bağının bulunması hukuk devleti ilkesinin ve adalet anlayışının bir gereğidir yasa koyucu cezaların türünü seçerken ve sınırlarını belirlerken mutlak adalet ölçülerini izlemek zorundadır uyuşmazlık konusu olayda davacı tarafından dahilde işleme izin belgesi kapsamında işlendikten sonra ihraç edilmek üzere geçici olarak ithal edilen eşyanın taahhüt edilen süre içerisinde yurt dışı edilmediği ve bu yolla dahilde işleme rejimi koşullarının ihlal edildiğinden bahisle sayılı kanunun maddesinin fıkrası uyarınca ithale konu eşyanın gümrüklenmiş değerinin katı tutarında para cezası ile cezalandırıldığı görülmektedir bu bakımdan öncelikle sayılı kanunun maddesinin fıkrasının bendinde tanımlanan ve yasa koyucu tarafından para cezasının hesaplanmasında temel kriter olarak kabul edilen gümrüklenmiş değer deyiminin açıklanması gerekmektedir sayılı kanunun maddesinin fıkrasına tarih ve sayılı kanunun maddesi ile eklenen bendinde gümrüklenmiş değer deyiminin uluslararası kıymet sözleşmesine göre belirlenecek ithal eşyası için eşyanın ci̇f kıymeti ile gümrük vergileri toplamını ihraç eşyası için ise fob kıymeti ile gümrük vergileri toplamını ifade edeceği belirtilmiş olup cîf kıymetin ithal edilen malın bedelinin sigorta ve taşıma giderleri ile toplamından oluştuğu dikkate alındığında eşyanın gümrüklenmiş değerinin malın bedeli sigorta gideri taşıma gideri ithalde alınan vergiler toplamından oluştuğu sonucuna varılmaktadır bilindiği gibi sayılı gümrük kanununun maddesinin fıkrasının sayılı kanunun maddesiyle değiştirilmeden önceki şeklinde dahilde işleme rejiminin ihlali halinde öngörülen para cezası miktarı geçici ithale konu eşyanın yurda girişinde tahakkuk ettirilen gümrük vergilerinin toplamının katı olarak hesaplanmakta iken sayılı kanunun maddesiyle bu fıkrada yer alan gümrük vergileri ibaresi yerine gümrüklenmiş değer ibaresi getirilmiştir uyuşmazlık konusu olayda rejim ihlali nedeniyle ödenmesi gereken para cezası miktarı üzerinden kanunda yapılan bu değişikliğin açıklanması gerekirse sayılı kanunun maddesinin fıkrasının anılan değişiklikten önceki şekli uyarınca ithale konu eşyanın gümrük vergileri toplamı olan tlnin katı tutarında ve tl para cezası ile cezalandırılması gereken vergi mükellefi mevcut düzenleme gereğince eşyanın gümrüklenmiş değeri olan tlnin katı tutarında ve tl para cezası ile cezalandırılmaktadır başka bir anlatımla rejim ihlali nedeniyle ödenmesi gereken vergi tutan tl iken para cezası tutan tl gibi vergi aslının katma ulaşan bir rakama ulaşmaktadıresas sayısı karar sayısı öte yandan sayılı kanunun madde gerekçelerinde de açıkça belirtildiği üzere yasa koyucu tarafından daha önce sayılı kaçakçılıkla mücadele kanununda yer alan ve kaçakçılık suçunun cezası olarak öngörülen gümrüklenmiş değer üzerinden hesaplanan idari para cezasının aynı fiilin kabahat olarak gümrük kanununda da yer aldığından bahisle sayılı kanun metninden çıkarılarak sayılı gümrük kanununa eklendiği görülmekle sayılı kanunda daha önce kasten işlenen kaçakçılık suçunun cezası olarak öngörülen bir yaptırımın gümrük kanununa aktarılması suretiyle kabahat suçunun yaptırımı haline getirilmesi hukuken daha hafif bir ceza ile cezalandırılması gereken kabahat fiilinin daha ağır bir ceza ile cezalandırılması sonucunu doğurmakta olup bu durum suç ve cezaların ölçülülüğü ilkesine açıkça aykırılık oluşturmaktadır diğer taraftan küreselleşen dünya ekonomisinde gerek yurt içi ve gerekse yurt dışı piyasalarda serbest piyasa ekonomisinin rekabetçi ortamında ayakta kalmaya çalışan ithalatçı firmaların ülkeye döviz kazandırmak ve geçici olarak ithal edilen eşyanın yurt içinde işlenmesi esnasında istihdama ve ekonomik büyümeye katkıda bulunmak suretiyle gerçekleştirdikleri ve bu nedenle de dahilde işleme rejiminde olduğu gibi devletçe teşvik edildikleri ithalat rejimlerinde geçici ithale konu eşyanın işlendikten sonra süresi içinde yurt dışı edilmediğinden bahisle yasa koyucu tarafından evvelce kaçakçılık suçunun yaptırımı olarak öngörülmüş bulunan gümrüklenmiş değer üzerinden hesaplanan ve olayda olduğu gibi vergi aslının katına ulaşan para cezalarıyla cezalandırılmaları bu firmaların ağır piyasa koşullarında ayakta kalmasını imkansız hale getirmekte ve ağır cezai yaptırımların doğal sonucu olarak iflas ve haciz gibi mülkiyet hakkını sınırlandırıcı işlemlerle karşı karşıya bırakmaktadır açıklanan nedenlerle sayılı gümrük kanununun maddesinin fıkrasında yer alan eşyanın gümrüklenmiş değerinin ibaresinin anayasanın maddesinde düzenlenen hukuk devleti ilkesine ve bu ilkenin gereği olan adalet ve hakkaniyet ilkelerine temel hak ve hürriyetlerin sınırlanmasına ilişkin maddesinde yer alan ölçülülük i̇lkesine aykırı olduğu sonucuna varıldığından anayasanın maddesi uyarınca anılan ibarenin iptali istemiyle resen anayasa mahkemesine başvurulmasına anayasa mahkemesinin konu hakkında vereceği karara kadar davanın geri bırakılmasına beş ay içinde bir karar verilmezse davanın yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırılacağının taraflara bildirilmesine işbu kararla birlikte dava dosyası ve içeriği evrakın onaylı birer örneğinin anayasa mahkemesine gönderilmesine tarihinde oybirliğiyle karar verildi | 1,223 |
esas sayısı karar sayısı i̇ti̇razin gerekçesi̇ başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir i̇i̇knun fıkrası süresi içinde gönderilen hesap özetinin muhtevasına alındığı tarihten itibaren bir ay içinde itiraz etmeyen krediyi kullanan taraf hesap özetinin gerçeğe aykırılığını ancak borcu ödedikten sonra dava edebilir hükmünü içermektedir bu hüküm anayasamızın maddesinde yer alan kanun önünde eşitlik ve maddesinde düzenlenen hak arama hürriyeti ile maddesindeki tüketicilerin korunması ilke ve yükümlülüğüne aykırıdır şöyle ki türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesinde herkes dil ırk cinsiyet siyasi düşünce felsefi inanç din mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla görevlidir devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde ve her türlü kamu hizmetlerinden yararlanmasında kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadır ifadesi yer almaktadır genel haciz yolu ile yapılan takiplerde borçlunun itirazın giderilmesini düzenleyen i̇i̇knun maddesinde alacaklıya itirazın kaldırılmasını isteyebilmesi için imzası ikrar veya noterce tasdik edilen borç ikrarını içeren bir senede veya resmî dairelerin veya yetkili makamların yetkileri dahilinde ve usulüne göre verdikleri bir makbuz veya belgeye dayanması zorunluluğu getirilirken kredi işlemlerine ilişkin olarak bankalara tek yanlı düzenledikleri karşı yanının tüketicinin imzasını içermeyen çoğu kere tüketiciye ulaştırılamayan ve tebliğ edilmemiş olan bu sebeple de tüketicinin itirazları engellenen hesap özetlerinin i̇i̇knun fıkrasınca aynı kuvvette sayılarak i̇i̇knun fıkrası ile itiraz etmeyen tüketiciye hesap özetinin gerçeğe aykırılığını bu davada ileri sürme hakkının ortadan kaldırılması ve ancak borç ödendikten sonra genel mahkemede dava açma hakkının tanınması ispat yükünün yer değiştirilmesi kredi sözleşmesinin alacaklı konumundaki bankalara sağlanan bir imtiyaz olup bu kurumların korunması anlamını taşımaktadır bu itibarla anayasamızda yazılı kanun önünde eşitlik ilkesi zedelenmiştir türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesi herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılama hakkına sahiptir hiçbir mahkeme görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz hükmünü taşımaktadıresas sayısı karar sayısı i̇i̇knun fıkrası ile kredi kart borçlusunun itiraz etmediği için i̇i̇knun fıkradaki belgelerden sayılan hesap özetinin içeriğinin gerçeğe aykırılığını ileri sürmesinin itirazın kaldırılması davasında engellenmesi ve yasaklanması alacaklı bankanın tek yanlı olarak gerçeğe yasa ve bu konudaki mevzuata uygun düşmeyen hesap özetlerinde yazılı borcu ödemeye zorlamak savunma ve adil yargılanma hakkının elinden alınması niteliğinde olup ayrıca da ihtilaflı olan borcu ödeme zorunda bırakılıp onu yeniden dava açmaya zorlamak veya dava açma külfetini yüklemek hak aramak hürriyetinin ihlali niteliğinde sayılmıştır yargının temel işlevlerden birisi de önüne gelen uyuşmazlıklarda ihtilafları bir daha tekrarını gerektirmeyecek şekilde çözmektir türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesinde devlet tüketicileri koruyucu ve aydınlatıcı tedbirleri alır tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini teşvik eder ifadesine yer verilmiştir anayasamızın bu hükmü gereği devlete tüketicileri korumak ve girişimlerini yerine getirme görevi yüklenmiş iken buna aykırı şekilde tüketicilerin aleyhine i̇i̇knun fıkrasındaki düzenlemenin yapılması devletin bu yükümlülüğü ile bağdaşmaz talepyukarıda açıklanan nedenlerle i̇i̇knun fıkrasında yer alan süresi içinde gönderilen hesap özetinin muhtevasına alındığı tarihten itibaren bir ay içinde itiraz etmeyen krediyi kullanan taraf hesap özetinin gerçeğe aykırılığını ancak borcu ödedikten sonra dava edebilir ibaresinin mahkememizce anayasaya aykırı olduğu sonucuna varıldığından türkiye cumhuriyeti anayasasının maddesi gereğince anayasa mahkemesine başvurulmasına karar verilmiştir | 495 |
esas sayısı karar sayısı sayılı kanunun maddesi ile tarihli ve sayılı hâkimler ve savcılar kanununun maddesinin beşinci fıkrasının birinci cümlesinde yer alan en az yetmiş puan almak kaydıyla ibaresinin yürürlükten kaldırılmasını öngören düzenlemenin anayasaya aykırılığı hakim ve savcıların seçilmesi usulünün düzenlendiği sayılı hakimler ve savcılar kanununun maddesinin inci fıkrasının inci cümlesinde yazılı sınavda yüz tam puan üzerinden en az yetmiş puan almak kaydıyla en yüksek puan alandan başlamak üzere sınav ilânında belirtilen kadro sayısının iki katı fazlası mülâkata çağrılır şeklinde bir düzenleme yer almaktaydı bu düzenleme uyarınca yazılı sınavdan en az puan almış olmak mülakat çağırılmak için bir önkoşul olarak kabul edilmişti sayılı kanunun maddesi ile puanlık yazılı sınav barajı kaldırılmıştır anayasanın nci maddesinde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir denilerek hukuk devleti türkiye cumhuriyetinin temel nitelikleri arasında sayılmıştır hukuk devleti en basit tanımıyla devletin iş ve eylemlerinin hukukla sınırlanması demektir anayasa mahkemesine göre hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun insan haklarına saygılı bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık olan devlettir anayasanın maddesinde düzenlenen hukuk devleti ilkesinin önkoşullarından biri kişilerin hukuki güvenliğinin sağlanmasıdır hukuk devletinin sağlamakla yükümlü olduğu hukuki güvenlik ilkesi hukuk normlarının öngörülebilir olmasını bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar aym yasama organı yönünden hukuk devleti ilkesi ihdas edilen kanunların anayasaya uygun olmasını gerekli kılar bu çerçevede anayasanın inci maddesinin son fıkrasında kanunlar anayasaya aykırı olamaz denilerek hukuk devleti ilkesinin yasama erki yönünden bağlayıcılığı ortaya konulmuş anayasanın ve devamı maddeleri uyarınca kurulan anayasa mahkemesine yasama organının faaliyetlerinin anayasaya uygunluğunun denetlenmesi yetkisi tanınmıştır yürütme organı yönünden ise hukuk devletinin yansıması yürütmenin üstlendiği görevleri yerine getirirken ve sahip olduğu yetkileri kullanırken kanunlara uygun davranma yükümlülüğüdür anayasanın inci maddesiyle yürütmenin eylem ve işlemlerinin yargı denetimine tabi olduğu belirtilerek hukuk devleti ilkesinin korunması amaçlanmıştır görüldüğü gibi yargı erki hukuk devletinin sağlanmasında önemli bir rol oynamaktadır zira özellikle yasama ve yürütme faaliyeti çerçevesinde gerçekleştirilen eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi yargı tarafından yapılmaktadıresas sayısı karar sayısı getirilen düzenlemeyle sayılı kanunda liyakat ölçüsü çerçevesinde yazılı sınavda belirli bir puan barajını aşan adayların objektif kriterlere göre sözlü mülakata hak kazanması prosedürünü öngören kriterler hafifletilmekte hakimlik ve savcılık mesleği açısından mesleki nitelik ölçütünün ve kalitesinin düzeyi azaltılmış olmaktadır getirilen düzenlemede sadece hakim ve savcı açığını kapatma amacının hedeflendiği anlaşılmaktadır hakimlik ve savcılık mesleği hukuki bilgi birikim ve yetkinliğin en üst seviyede olması gereken mesleklerden olup hakim ve savcıların nitelikli olması iyi bir bilgi ve birikime sahip olması hukuk devleti ilkesinin tam manasıyla hayata geçirilebilmesi bakımından önem taşımaktadır bilhassa hakimim bağımsızlığı bakımından bu hususların ayrı bir öneme sahip olduğu açıktır anayasanın inci maddesi hakimler görevlerinde bağımsızdırlar anayasaya kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanı kanaatlerine göre hüküm verirler hiçbir organ makam merci veya kişi yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez genelge gönderemez tavsiye ve telkinde bulunamaz görülmekte olan bir dava hakkında yasama meclisinde yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamaz görüşme yapılamaz veya herhangi bir beyanda bulunulamaz yasama ve yürütme organları ile idare mahkeme kararlarına uymak zorundadır bu organlar ve idare mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez şeklindedir anayasada yargıçların bağımsızlığını korumak için uncu maddede hâkim teminatı kabul edilmiştir maddede hakimler ve savcılar azlolunamaz kendileri istemedikçe anayasada gösterilen yaştan önce emekliye ayrılamaz bir mahkemenin veya kadronun kaldırılması sebebiyle de olsa aylık ödenek ve diğer özlük haklarından yoksun kılınamaz meslekten çıkarılmayı gerektiren bir suçtan dolayı hüküm giymiş olanlar görevini sağlık bakımından yerine getiremeyeceği kesin olarak anlaşılanlar veya meslekte kalmalarının uygun olmadığına karar verilenler hakkında kanundaki istisnalar saklıdır denilmektedir anayasanın ıncı maddesinde ise hakimler ve savcılar adli ve idari yargı hakim ve savcıları olarak görev yaparlar bu görevler meslekten hakim ve savcılar eliyle yürütülür hakimler mahkemelerin bağımsızlığı ve hakimlik teminatı esaslarına göre görev ifa ederler hakim ve savcıların nitelikleri atanmaları hakları ve ödevleri aylık ve ödenekleri meslekte ilerlemeleri görevlerinin ve görev yerlerinin geçici veya sürekli olarak değiştirilmesi haklarında disiplin kovuşturması açılması ve disiplin cezası verilmesi görevleriyle ilgili veya görevleri sırasında işledikleri suçlarından dolayı soruşturma yapılması ve yargılanmalarına karar verilmesi meslekten çıkarmayı gerektiren suçluluk veya yetersizlik halleri ve meslek içi eğitimleri ile diğer özlük işleri mahkemelerin bağımsızlığı ve hakimlik teminatı esaslarına göreesas sayısı karar sayısı kanunla düzenlenir hakimler ve savcılar altmışbeş yaşını bitirinceye kadar hizmet görürler askeri hakimlerin yaş haddi yükselme ve emeklilikleri kanunda gösterilir hakimler ve savcılar kanunda belirtilenlerden başka resmi ve özel hiçbir görev alamazlar hakimler ve savcılar idari görevleri yönünden adalet bakanlığına bağlıdırlar hakim ve savcı olup da adalet hizmetindeki idari görevlerde çalışanlar hakimler ve savcılar hakkındaki hükümlere tabidirler bunlar hakimler ve savcılara ait esaslar dairesinde sınıflandırılır ve derecelendirilirler hakimlere ve savcılara tanınan her türlü haklardan yararlanırlar denilmektedir kuvvetler ayrılığının geçerli olduğu bir ülkede yargının yürütme ve yasama erkinden bağımsız olması gerekir yargının siyasi otoriteden bağımsız bir yapısının ve işleyişinin olması hukuk devletinin olmazsa olmaz unsurlarından biridir yargı bağımsızlığının sağlanabilmesi için başlıca iki koşulun bir arada bulunması gerekir bunlardan ilki mahkemelerin bağımsızlığı ikincisi ise hakimlik teminatıdır hakimlerin güvencelere sahip olmaması onların objektif ve özgür bir biçimde karar vermelerine engel teşkil eder bireylerin temel hak ve hürriyetlerini sınırlayıcı malvarlığı değerlerini azaltıcı kararlar verme yetkisiyle donatılan kişilerin seçiminde objektif liyakat kurallarına uygun bilgi birikimi ve kaliteyi ölçebilen koşullara yer verilmemesi hukuk devleti ilkesini örseleyeceği gibi yargı bağımsızlığına da zarar verir hakim ve savcıların seçiminde nitelikli koşullara yer verilmemesi yargı bağımsızlığına da zarar vereceğinden adil yargılama ilkesinin hayata geçirilmesine de engel oluşturur hakimlik liyakata bağlı hak edenin layık olanın yerine getirmesi gereken hayati öneme sahip bir meslektir adayların seçiminde layık olma yerine lütufun önem kazanması bağımsızlık ve tarafsızlığın en baştan ortadan kaldırılması anlamına gelmektedir anayasa mahkemesi de tarih ve sayılı kararında hukuk devleti ilkesinin temel bileşenlerinden olan yargı bağımsızlığı insan haklarının ve özgürlüklerinin başlıca ve en etkin güvencesidir mahkemelerin bağımsızlığı ilkesi hâkimlerin görevlerinde bağımsız olduklarını ifade etmektedir hâkimlerin görevlerinde bağımsızlıkları ise onlara tanınan bir ayrıcalık olmayıp adaletin dolaylı dolaysız her türlü etki baskı yönlendirme ve kuşkudan uzak dağıtılması amacını gütmektedir yargının bir karakteri olan bağımsızlık hâkimin çekinmeden ve endişe duymadan anayasanın öngördüğü gereklerden başka herhangi bir dış etki altında kalmadan yansız tutumla özgürce karar verebilmesidir hâkimlik teminatı da aynı amaca yönelik olup hâkim ve savcıların azledilmelerine kendileri istemedikçe anayasada öngörülen yaştan önce emekliye ayrılmalarına herhangi bir sebeple aylık ödenek ve diğer özlük haklarından yoksun bırakılmalarına engel oluşturmaktadır gerek mahkemelerin bağımsızlığı gerekse hâkimlik teminatı ilkeleri yargılama faaliyetine ilişkin ilkeler olup esas olarak adil bir yargılama sistemini sağlama amacını gütmektedirler hakim ve savcıların belirli süre ile yurtdışına gönderilmelerinin ise yargılama faaliyeti ile bir ilişkisi bulunmamakta olup hâkim ve savcıların yurt dışına gönderilmeleri konusunda hsyknın görevli kılınmamasının mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına aykırılığı da söz konusu değildir ifadelerine yer vererek bu hususa işaret etmiştiresas sayısı karar sayısı avrupa i̇nsan hakları mahkemesi ai̇hmne göre bağımsızlık kavramıyla yürütmeden ve taraflardan bağımsız olmak anlaşılmalıdır ringeisenavusturya bağımsız yargılama makamı yargılama makamının yürütme başta olmak üzere diğer güçlerden ayrık bağımsız olmasını hiçbir erke kurum ve kuruluşa kişiye tabi olmamasını güvence altına alan bir kriterdir bu bakımdan bağımsızlık yargılama makamının yasayla kurulmuş olmasının da doğal bir sonucudur clarkebirleşik krallık ai̇hm hakimlerin seçilme ve atanma tarzının bağımsızlığın sağlanabilmesi bakımından belirleyici olan hususlardan biri olduğuna işaret etmektedir zira ai̇hm bir organın özellikle yürütmeden ve davanın taraflarından bağımsız olup olmadığını belirlerken tarihli le compte van leuven ve de meyerebelçika kararı par üyelerinin atanma tarzına ve görev sürelerine aynı karar parag dışarıdan gelebilecek baskılara karşı güvencelerinin varlığına bk tarihli piersackbelçika kararı par ve bu organın bağımsız olduğu görüntüsü verip vermediğine tarihli delcourtbelçika kararı par bakmak zorundadır campbell ve fellbirleşik krallık sayılı hakimler ve savcılar kanununun maddesinin inci fıkrasının inci cümlesinde hakim ve savcıların sözlü mülakata seçilmesinde kanunun yazılı sınav için öngördüğü puanlık baraj şartı kaldırılarak hakim ve savcıların seçiminde nitelik ve kalite ölçütünün düzeyi düşürülmektedir bu durum hakim ve savcılık mesleğinin saygınlığına zarar verici bir nitelik arz etmektedir bu sebeple getirilen bu düzenleme hakim ve mahkemelerin bağımsızlığına da zarar vermekte ve bu yönüyle hukuk devleti ilkesi ne aykırılık teşkil etmektedir yukarıdaki izah çerçevesinde sayılı kanunun inci maddesiyle getirilen düzenleme anayasanın başlangıç kısmına ve maddelerine açık aykırılık oluşturmakta olup bu yönüyle hükmün iptali gerekir sayılı kanunun maddesi ile tarihli ve sayılı hâkimler ve savcılar kanununa eklenen geçici nci maddenin anayasaya aykırılığı sayılı kanunun nci maddesi ile tarihli ve sayılı hâkimler ve savcılar kanununa eklenen geçici nci maddenin eklenmesi öngörülmektedir eklenen geçici nci maddeye göre bu maddeyi ihdas eden kanun hükmünde kararnameyle maddesinin beşinci fıkrasında yapılan değişiklik bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılan ve sonucu açıklanmayan yazılı sınava katılanlar bakımından da uygulanır hakim ve savcıların seçilmesi usulünün düzenlendiği sayılı hakimler ve savcılar kanununun maddesinin inci fıkrasının inci cümlesinde yazılı sınavda yüz tam puan üzerinden en az yetmiş puan almak kaydıyla en yüksek puan alandan başlamak üzere sınav ilânında belirtilen kadro sayısının iki katı fazlası mülâkata çağrılır şeklinde bir düzenleme yer almaktaydı bu düzenleme uyarınca yazılı sınavdan en az puan almış olmak mülakat çağırılmak için bir önkoşul olarak kabul edilmişti sayılı kanunun maddesi ile puanlık yazılı sınav barajı kaldırılmıştıresas sayısı karar sayısı sayılı kanunun nci maddesi ile tarihli ve sayılı hâkimler ve savcılar kanununa geçici nci madde eklenerek sayılı kanunun maddesinin beşinci fıkrasında yapılan değişikliğin maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılan ve sonucu açıklanmayan yazılı sınava katılanlar bakımından da uygulanması kabul edilmiştir anayasanın nci maddesinde türkiye cumhuriyeti toplumun huzuru milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı atatürk milliyetçiliğine bağlı başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik laik ve sosyal bir hukuk devletidir denilerek hukuk devleti türkiye cumhuriyetinin temel nitelikleri arasında sayılmıştır hukuk devleti en basit tanımıyla devletin iş ve eylemlerinin hukukla sınırlanması demektir anayasa mahkemesine göre hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun insan haklarına saygılı bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren anayasaya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan yargı denetimine açık olan devlettir anayasanın maddesinde düzenlenen hukuk devleti ilkesinin önkoşullarından biri kişilerin hukuki güvenliğinin sağlanmasıdır hukuk devletinin sağlamakla yükümlü olduğu hukuki güvenlik ilkesi hukuk normlarının öngörülebilir olmasını bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar aym yasama organı yönünden hukuk devleti ilkesi ihdas edilen kanunların anayasaya uygun olmasını gerekli kılar bu çerçevede anayasanın inci maddesinin son fıkrasında kanunlar anayasaya aykırı olamaz denilerek hukuk devleti ilkesinin yasama erki yönünden bağlayıcılığı ortaya konulmuş anayasanın ve devamı maddeleri uyarınca kurulan anayasa mahkemesine yasama organının faaliyetlerinin anayasaya uygunluğunun denetlenmesi yetkisi tanınmıştır yürütme organı yönünden ise hukuk devletinin yansıması yürütmenin üstlendiği görevleri yerine getirirken ve sahip olduğu yetkileri kullanırken kanunlara uygun davranma yükümlülüğüdür anayasanın inci maddesiyle yürütmenin eylem ve işlemlerinin yargı denetimine tabi olduğu belirtilerek hukuk devleti ilkesinin korunması amaçlanmıştır görüldüğü gibi yargı erki hukuk devletinin sağlanmasında önemli bir rol oynamaktadır zira özellikle yasama ve yürütme faaliyeti çerçevesinde gerçekleştirilen eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi yargı tarafından yapılmaktadır getirilen düzenlemeyle sayılı kanunda liyakat ölçüsü çerçevesinde yazılı sınavda belirli bir puan barajını aşan adayların objektif kriterlere göre sözlü mülakata hak kazanması prosedürünü öngören kriterler hafifletilmekte hakimlik ve savcılık mesleği açısından mesleki nitelik ölçütünün ve kalitesinin düzeyi azaltılmış olmaktadır getirilen düzenlemenin tek amacının hakim ve savcı açığını kapatmak olduğu girişin kolaylaştırılmasının hedeflendiği anlaşılmaktadır nitekim bu amaçla maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılan ancak henüz sonuçları açıklanmayan yazılı sınavlar bakımından da yapılan değişikliğin uygulanması öngörülmüştüresas sayısı karar sayısı hakimlik ve savcılık mesleği hukuki bilgi birikim ve yetkinliğin en üst seviyede olması gereken mesleklerden olup hakim ve savcıların seçiminin belirlik niteliklere sahip olması iyi bir bilgi ve birikime sahip hakim ve savcıların seçilebilmesi için objektif ve liyakati ön planda tutan usullerin öngörülmesi hukuk devleti ilkesinin tam manasıyla hayata geçirilebilmesi bakımından önem taşımaktadır bilhassa hakimin bağımsızlığının sağlanması bakımından hakim seçimi ve atanması usulüne ilişkin prosedürlerin ayrı bir öneme sahip olduğu açıktır anayasanın inci maddesi hakimler görevlerinde bağımsızdırlar anayasaya kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanı kanaatlerine göre hüküm verirler hiçbir organ makam merci veya kişi yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez genelge gönderemez tavsiye ve telkinde bulunamaz görülmekte olan bir dava hakkında yasama meclisinde yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamaz görüşme yapılamaz veya herhangi bir beyanda bulunulamaz yasama ve yürütme organları ile idare mahkeme kararlarına uymak zorundadır bu organlar ve idare mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez şeklindedir anayasada yargıçların bağımsızlığını korumak için uncu maddede hâkim teminatı kabul edilmiştir maddede hakimler ve savcılar azlolunamaz kendileri istemedikçe anayasada gösterilen yaştan önce emekliye ayrılamaz bir mahkemenin veya kadronun kaldırılması sebebiyle de olsa aylık ödenek ve diğer özlük haklarından yoksun kılınamaz meslekten çıkarılmayı gerektiren bir suçtan dolayı hüküm giymiş olanlar görevini sağlık bakımından yerine getiremeyeceği kesin olarak anlaşılanlar veya meslekte kalmalarının uygun olmadığına karar verilenler hakkında kanundaki istisnalar saklıdır denilmektedir anayasanın ıncı maddesinde ise hakimler ve savcılar adli ve idari yargı hakim ve savcıları olarak görev yaparlar bu görevler meslekten hakim ve savcılar eliyle yürütülür hakimler mahkemelerin bağımsızlığı ve hakimlik teminatı esaslarına göre görev ifa ederler hakim ve savcıların nitelikleri atanmaları hakları ve ödevleri aylık ve ödenekleri meslekte ilerlemeleri görevlerinin ve görev yerlerinin geçici veya sürekli olarak değiştirilmesi haklarında disiplin kovuşturması açılması ve disiplin cezası verilmesi görevleriyle ilgili veya görevleri sırasında işledikleri suçlarından dolayı soruşturma yapılması ve yargılanmalarına karar verilmesi meslekten çıkarmayı gerektiren suçluluk veya yetersizlik halleri ve meslek içi eğitimleri ile diğer özlük işleri mahkemelerin bağımsızlığı ve hakimlik teminatı esaslarına göre kanunla düzenlenir hakimler ve savcılar altmışbeş yaşını bitirinceye kadar hizmet görürler askeri hakimlerin yaş haddi yükselme ve emeklilikleri kanunda gösterilir hakimler ve savcılar kanunda belirtilenlerden başka resmi ve özel hiçbir görev alamazlar hakimler ve savcılar idari görevleri yönünden adalet bakanlığına bağlıdırlaresas sayısı karar sayısı hakim ve savcı olup da adalet hizmetindeki idari görevlerde çalışanlar hakimler ve savcılar hakkındaki hükümlere tabidirler bunlar hakimler ve savcılara ait esaslar dairesinde sınıflandırılır ve derecelendirilirler hakimlere ve savcılara tanınan her türlü haklardan yararlanırlar denilmektedir kuvvetler ayrılığının geçerli olduğu bir ülkede yargının yürütme ve yasama erkinden bağımsız olması gerekir yargının siyasi otoriteden bağımsız bir yapısının ve işleyişinin olması hukuk devletinin olmazsa olmaz unsurlarından biridir yargı bağımsızlığının sağlanabilmesi için başlıca iki koşulun bir arada bulunması gerekir bunlardan ilki mahkemelerin bağımsızlığı ikincisi ise hakimlik teminatıdır hakimlerin güvencelere sahip olmaması onların objektif ve özgür bir biçimde karar vermelerine engel teşkil eder bireylerin temel hak ve hürriyetlerini sınırlayıcı malvarlığı değerlerini azaltıcı kararlar verme yetkisiyle donatılan kişilerin seçiminde objektif liyakat kurallarına uygun bilgi birikimi ve kaliteyi ölçebilen koşullara yer verilmemesi hukuk devleti ilkesini örseleyeceği gibi yargı bağımsızlığına da zarar verir hakim ve savcıların seçiminde nitelikli koşullara yer verilmemesi yargı bağımsızlığına da zarar vereceğinden adil yargılama ilkesinin hayata geçirilmesine de engel oluşturur anayasa mahkemesi de tarih ve sayılı kararında hukuk devleti ilkesinin temel bileşenlerinden olan yargı bağımsızlığı insan haklarının ve özgürlüklerinin başlıca ve en etkin güvencesidir mahkemelerin bağımsızlığı ilkesi hâkimlerin görevlerinde bağımsız olduklarını ifade etmektedir hâkimlerin görevlerinde bağımsızlıkları ise onlara tanınan bir ayrıcalık olmayıp adaletin dolaylı dolaysız her türlü etki baskı yönlendirme ve kuşkudan uzak dağıtılması amacını gütmektedir yargının bir karakteri olan bağımsızlık hâkimin çekinmeden ve endişe duymadan anayasanın öngördüğü gereklerden başka herhangi bir dış etki altında kalmadan yansız tutumla özgürce karar verebilmesidir hâkimlik teminatı da aynı amaca yönelik olup hâkim ve savcıların azledilmelerine kendileri istemedikçe anayasada öngörülen yaştan önce emekliye ayrılmalarına herhangi bir sebeple aylık ödenek ve diğer özlük haklarından yoksun bırakılmalarına engel oluşturmaktadır gerek mahkemelerin bağımsızlığı gerekse hâkimlik teminatı ilkeleri yargılama faaliyetine ilişkin ilkeler olup esas olarak adil bir yargılama sistemini sağlama amacını gütmektedirler hakim ve savcıların belirli süre ile yurtdışına gönderilmelerinin ise yargılama faaliyeti ile bir ilişkisi bulunmamakta olup hâkim ve savcıların yurt dışına gönderilmeleri konusunda hsyknın görevli kılınmamasının mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına aykırılığı da söz konusu değildir ifadelerine yer vererek bu hususa işaret etmiştir avrupa i̇nsan hakları mahkemesi ai̇hmne göre bağımsızlık kavramıyla yürütmeden ve taraflardan bağımsız olmak anlaşılmalıdır ringeisenavusturya bağımsız yargılama makamı yargılama makamının yürütme başta olmak üzere diğer güçlerden ayrık bağımsız olmasını hiçbir erke kurum ve kuruluşa kişiye tabi olmamasını güvence altına alan bir kriterdir bu bakımdan bağımsızlık yargılama makamının yasayla kurulmuş olmasının da doğal bir sonucudur clarkebirleşik krallık ai̇hm hakimlerin seçilme ve atanma tarzının bağımsızlığın sağlanabilmesi bakımından belirleyici olan hususlardan biri olduğuna işaret etmektedir zira ai̇hm biresas sayısı karar sayısı organın özellikle yürütmeden ve davanın taraflarından bağımsız olup olmadığını belirlerken tarihli le compte van leuven ve de meyerebelçika kararı par üyelerinin atanma tarzına ve görev sürelerine aynı karar parag dışarıdan gelebilecek baskılara karşı güvencelerinin varlığına bk tarihli piersackbelçika kararı par ve bu organın bağımsız olduğu görüntüsü verip vermediğine tarihli delcourtbelçika kararı par bakmak zorundadır campbell ve fellbirleşik krallık sayılı hakimler ve savcılar kanununun maddesinin inci fıkrasının inci cümlesinde hakim ve savcıların sözlü mülakata seçilmesinde kanunun yazılı sınav için öngördüğü puanlık baraj şartı kaldırılarak hakim ve savcıların seçiminde nitelik ve kalite ölçütünün düzeyi düşürülmektedir bu durum hakim ve savcılık mesleğinin saygınlığına zarar verici bir nitelik arz etmektedir bu sebeple getirilen bu düzenleme hakim ve mahkemelerin bağımsızlığına da zarar vermekte ve bu yönüyle hukuk devleti ilkesi ne aykırılık teşkil etmektedir yukarıdaki izah çerçevesinde sayılı kanunun nci maddesiyle getirilen düzenleme anayasanın başlangıç kısmına ve maddelerine açık aykırılık oluşturmakta olup bu yönüyle hükmün iptali gerekir sayılı kanunun maddesiyle sayılı kanunun nci maddesinin nci fıkrasının değiştirilmesine ilişkin düzenlemenin anayasaya aykırılığı sayılı kanunun uncu maddesi sayılı ceza muhakemesi kanununun nci maddesinin nci fıkrasının değiştirilmesini öngörmektedir değişiklik uyarınca kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildikten sonra kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak yeni delil elde edilmedikçe ve bu hususta sulh ceza hâkimliğince bir karar verilmedikçe aynı fiilden dolayı kamu davası açılamaz muhakeme hukuku üçayaklı bir sistem üzerine kurulu olup iddia müdafaa ve yargıdan oluşan bu sistem kolektif şekilde görev icra etmekte ve nihayetinde hukuk kurallarını bireyin hak ve hürriyetlerini gözeterek maddi gerçeği ortaya çıkarmayı hedeflemektedir bu sistemin parçalarından birinin bulunmadığı ya da yeterince görevini ifa edemediği birinin diğeri üzerinde üstünlük kurduğu hak ve imkân kısıtlamaları ile karşılaştığı durumlarda sağlıklı bir ceza muhakemesi işleyişinden de söz etmek mümkün değildir kamusal ve bireysel iddia makamları iddia faaliyetini yerine getirerek muhakeme faaliyetinin en önemli ayaklarından birini oluşturmaktadır davasız yargılama olmaz ilkesi uyarınca bir ceza uyuşmazlığının yargılamaya konu olabilmesi bu hususta bir iddianın ileri sürülmüş olmasına bağlıdır bu sebeple iddia faaliyeti ceza muhakemesi faaliyetinin başlangıcını oluşturan bu faaliyeti harekete geçiren bir öneme sahiptir i̇ddia olmadan bir ceza uyuşmazlığının dava konusu olabilmesi suç işleyen kişiler hakkında işlem tesis edilebilmesi haklarında hüküm kurulabilmesi mümkün değildir i̇ddia faaliyetinin etkisizleştirildiği iddia mekanizmalarının sınırlandırıldığı bir muhakeme sisteminin hukuk devleti içinde yeri bulunmamaktadıresas sayısı karar sayısı bu sebeple ceza muhakemesi sisteminin bir bütün olarak değerlendirilmesi ve sistemin amacına uygun şekilde özellikle silahların eşitliğini bozacak iddia ve savunma arasında hak ve imkân dengesizliğine yol açacak düzenlemelerden kaçınılması gerekmektedir ceza muhakemesi hukuku tarihsel süreçte suçlunun cezalandırılması sanığın korunması ve sanığın haklarına saygılı bir şekilde maddi gerçeğe ulaşılması aşamalarından geçmiştir günümüz ceza muhakemesinde ideal olan sanığın haklarına saygılı bir şekilde maddi gerçeğe ulaşmaktır bu yapılırken silahların eşitliği ilkesinin benimsendiği iddia ile savunma arasında hak ve imkân dengesinin gözetildiği ve uygulandığı bir süreç yürütülmelidir silahların eşitliği çağdaş ceza muhakemesinin vazgeçilmez bir parçası olup bu ilke müdafaanın iddia makamı karşısında eşit imkânlara sahip olmasını ve bunları etkin bir şekilde kullanabilmesini ifade etmektedir silahların eşitliğinin öngörüldüğü bu döneme bir anda erişilmediğini savunmanın iddia karşısında yerinin olmadığı savunmanın etkisiz kılındığı dönemlerden savunma ile iddianın eşit şartlara sahip olduğu günümüz muhakeme hukuku anlayışına sayısız hak ihlalinden haksız ve adaletsiz yargılamalardan sonra gelinebildiğini de unutmamak gerekir i̇ddia faaliyeti ceza muhakemesini sürecini başlatan bir etkiye sahip olduğundan hak arama ve adil yargılanma hakkı ile doğrudan irtibatlıdır ceza muhakemesinin amacı adil bir yargılama neticesinde maddi gerçeğe ulaşmak adaleti tesis etmek olduğundan iddia faaliyetinin etkisizleştirilmesi sınırlandırılması adil yargılama ilkesi ile bağdaşmamaktadır anayasanın maddesi yargı mercilerine davacı ve davalı olarak başvurabilme ve kişinin yargı mercileri önünde iddia savunma adil yargılanma hakkına sahip olduğu güvence altına alınmış ve özel sınırlama nedenleri öngörmemiştir bu sebeple bit hukuk devletinde bireyin en önemli güvencelerinden birini de hak arama hürriyeti oluşturmaktadır hak arama özgürlüğü ve adil yargılanma hakkı bir temel haktır anayasal hak ve özgürlüklerin kullanılmasını ve korunmasını sağlayan en etkili güvencelerden biridir i̇hbar ve şikayet hakkı kamusal iddia faaliyeti de hak arama hakkının bir tamamlayıcısı ve ayrılmaz bir parçasıdır bir suçun işlendiği haberinin alınması üzerine bu fiilleri takibe yetkili makamların kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere derhal soruşturmaya başlamalarını yapılan soruşturma sonucunda fiil ve failin belli olması suçun işlendiğine dair yeterli şüphe bulunması ve dava şartlarının gerçekleşmiş olması durumunda cumhuriyet savcısı tarafından iddianame düzenlenmesini ve açılan kamu davasının yargılamanın sonuna kadar savcılıkça takip edilmesini ifade eden ilkeye kovuşturma mecburiyeti ilkesi denilmektedir bu tanımdan da anlaşılacağı üzere kovuşturma mecburiyeti ilkesi araştırma mecburiyeti kamu davasını açma mecburiyeti ve kamu davasını yürütme mecburiyeti olmak üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır araştırma mecburiyeti savcının resen ihbar şikayet yoluyla ya da herhangi bir surette öğrendiği suç şüphesi üzerine işin gerçeğini araştırmakla yükümlü olduğunu ifade etmektedir i̇şin gerçeğinin araştırılması mecburiyeti soruşturmanın en temel gerekliliklerinden biridir etkin bir ceza muhakemesi faaliyetinden söz edilebilmesinin ilk ve en önemli koşulu etkili bir araştırma faaliyetinin icra edilmesidir bu mecburiyetin layıkıyla yerine getirilmemesi soruşturma faaliyetini etkisizleştireceği gibi ceza muhakemesinin amaçlarına ulaşmasına da engel oluşturur araştırma faaliyetinin savcıya tanınan yetkiler ve yasada öngörülen araştırmaesas sayısı karar sayısı işlem ve tedbirleri çerçevesinde hakkiyle yerine getirilmesi bu yükümlülüğün yerine getirilmesinin temel koşuludur kamu davasını açma mecburiyeti cumhuriyet savcısına soruşturma sırasında yeterli suç şüphesine ulaşıldığına kanaat getirdiğinde isnadı yargı makamı önünde sonuca bağlamak üzere iddianame tanzim etme yükümlülüğü getirmektedir ceza muhakemesinde cezai uyuşmazlığın çözümü kovuşturma aşamasında mahkeme önünde gerçekleşeceğinden soruşturmanın temel fonksiyonunu yapılan araştırma sonucunda ortaya çıkan yeterli suç şüphesinin yargılamayı yapacak merci önüne getirilmesi oluşturmaktadır kamu davasını yürütme mecburiyeti iddia makamının kovuşturma evresine taşınan ceza uyuşmazlığını sonuna kadar takip ederek muhakeme faaliyetinin kollektifliğine son ana kadar katkıda bulunması yükümlülüğü getirmektedir bu mecburiyet yargı makamı açısından da söz konusudur yargı makamı da yargılamaya konu ceza uyuşmazlığını çözüme kavuşturarak nihayete erdirmekle yükümlüdür kısacası kovuşturma evresine geçildiğinde iddia makamı iddiasını geri alıp uyuşmazlığı kendisi sonlandıramayacağı gibi yargı makamı da ceza uyuşmazlığını bir hükme bağlamaktan imtina edemez yasamız temel olarak kovuşturma mecburiyeti ilkesini benimsemiştir nitekim inci maddenin nci fıkrasında soruşturma evresi sonunda toplanan deliller suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa cumhuriyet savcısı bir iddianame düzenler denilerek bu husus vurgulanmıştır kamu davası açma mecburiyeti beraberinde kamu davasından vazgeçilmemesini sonuna kadar takip edilmesi zorunluluğunu da getirmektedir soruşturma safhasında yapılan araştırmalar fiilin fail tarafından işlendiği hususunda yeterli suç şüpheleri doğuruyorsa cumhuriyet savcısı iddianame düzenleyecektir esasen hükmü iddianame düzenleme yetkisini verdiği cumhuriyet savcısının kamu davasını açma tekelini de ortaya koymaktadır savcı tanzim ettiği iddianamenin kabulü ile başlayan kovuşturma evresinde de açılan davayı takip etmek ve yürütmek zorundadır bu prensip açılan davanın bir hükümle sonuçlanıncaya kadar savcılık tarafından takip edilmesi geri alınamaması anlamına gelmektedir cumhuriyet savcısı tarafından verilen kovuşturmaya yer olmadığı kararına karşı itiraz yolunun kabul edilmesi ve suç işleyen bir kimsenin kayırılmasının yaptırıma bağlanması tckm kamu davasını açma mecburiyeti ilkesinin güvenceleri olarak zikredilebilir tüm bu açıklamalardan hareketle sayılı cmk sisteminde iddia faaliyeti cumhuriyet savcısı tarafından yerine getirildiğini ve kovuşturma mecburiyeti ilkesi uyarınca etkili bir soruşturma araştırma iddiada bulunma faaliyetinin adil yargılama ilkesinin önemli bir parçasını oluşturduğunu ifade etmek gerekir nitekim anayasanın ncı maddesinde egemenlik kayıtsız şartsız milletindir türk milleti egemenliğini anayasanın koyduğu esaslara göre yetkili organları eliyle kullanır egemenliğin kullanılması hiçbir surette hiçbir kişiye zümreye veya sınıfa bırakılamaz hiçbir kimse veya organ kaynağını anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz denilmekte olup iddia faaliyetinin yerine getirilmesi de münhasıran cumhuriyet savcılarına aittir bu yetkinin devredilmesi anayasanın ncı maddesine aykırılık oluştururesas sayısı karar sayısı i̇ddia faaliyetinin şartları oluştuğunda başka bir merci ya da makamın onayı olmadan yargılama aşamasına taşınması delillerin ortaya konulması ve tartışılmasına bu suretle yargılamanın yönlendirilmesi ve çelişmeliliğine imkan vermekte sonuç olarak kollektif bir ceza muhakemesi faaliyetinin yürütülmesine zemin hazırlamış olmaktadır getirilen düzenlemeyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildikten sonra kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak yeni delil elde edilmedikçe ve bu hususta sulh ceza hâkimliğince bir karar verilmedikçe aynı fiilden dolayı kamu davası açılamayacağının kabul edilmesi kısacası bu gibi durumlarda kamu davasının açılmasının sulh ceza hakimliğinin onayına tabi tutulması cmknın öngördüğü sistemle bağdaşmamaktadır bu düzenleme ile soruşturma evresinde temel hak ve hürriyetlere müdahale oluşturan tedbirlere karar verebilmesi için yetkilendirilen sulh ceza hakimliklerine soruşturma yapma yetkisini tekel olarak elinde bulunduran cumhuriyet savcısının yetkileri tanınmış olmakta ve böylelikle ceza muhakemesi sistemimizin özüne uygun düşmeyen bir yetki transferine imkan tanınmış olmaktadır bilhassa bu değişiklik sulh ceza hakimlikl | 4,014 |