text
stringlengths 53
17.2k
|
---|
hukuku kurumuna işaret ettiği ise açık değildir. Bir görüşe göre aciz şartlarının doğduğu gerekçesiyle kendi iflasına karar verilmesini isteyen şirketin bu isteğine ortaklar ve alacaklılar fer'i 970 Pekcanı tez/ Atalay/ Sungurtekin Özkan/ Özekes, s. 8 ı ı. 971 Atalı, ihbar, s. 63. 972 Postacıoğlu, Usul, s. 319; Bilge/Önen, s. 274; Kuru, Usul, C. rv; s. 3485, 3534; Alango ya/Yıldırım/Deren Yıldırım, s. ı57-ı59; Atalı, Pekcanıtez Usul, s. 736, 765; Tanrıver, Usul, s. 575; Atalı, ihbar, s. 63. Atalı'nın isabetli bir şekilde belirttiği üzere, iflas kararın dan alacaklıların hukuki durumlarının etkilernesi inşai etki sebebiyle dir. 973 Atalı, ihbar, s. 63. İrışai Etki 283 müdahil olarak karşı çıkabilirler974• Diğer görüşe göre ise alacaklıların müdahalesi ile kastedilen asli müdahaledir. Doğrudan doğruya iflas tale bine yapılan itirazı değerlendiren Kuru'ya göre, iflas davasına müdahale ve itiraz eden alacaklı, iflas davasının taraflarından birinin yanında yer al mamakta, bilakis her ikisini de karşısına alarak gerçekleştirmek istedikle ri iflas talebinin reddini istemektedir975• Yargıtay da iflas talebine yapılan müdahalenin bir asli müdahale olduğu kanısındadır976• Kanaatimizce alacaklılar iflas talebine karşı yapılan itiraz ya da müdahale ile herhangi bir taraf yanında davaya katılmadığından fer'i müdahalenin şartları oluşmaz977• Bir an için alacaklıların borçlu yanın da davaya katıldığı varsayılsa dahi fer'i müdahale kurumu alacaklıların menfaatlerini karşılamaktan uzaktır. Şöyle ki fer'i müdahalede üçüncü kişi davayı kazanmasında menfaati olan tarafın yardımcısı olarak davaya katılır ve o taraflehine olan iddia ve savunmaları ileri süre bilir. Borçlunun istemiyle doğrudan doğruya iflas talebinin varlığı halinde, talebe karşı çıkan alacaklılar ile borçlu arasında müdahale sebebi olarak da belirtilen iflas talebinin reddi açısından menfaat çatışması ortaya çıkar978• Zira borçlu tarafkendi iflasını talep ederken alacaklılar tam aksi yönde bir ta lebi ileri sürmektedirler979. Fer'i müdahil yanında davaya katıldığı tarafın iradesine aykırı işlemleri gerçekleştiremeyeceğinden böyle bir müdahale 974 Hayri Domaniç, Anonim Şirketler Hukuku ve Uygulaması, TTK Şerhi-11, Temel Ya yınları, İstanbul, 1988, s. 547. Domaniç, alacaklıların bu müdahalesini o zaman yürür lükte olan 1086 S. HUMK m. 53-58 hükümlerine dayandırmıştır . 975 Kuru, İcra, C. III, s. 2681; Pekcanıtez, Fer'iMüdahale, s. 201; Muhammet Özekes,Me deni Usul Hukukunda Asli Müdahale, Alfa Yayın evi, 1995, s. 44-45. 976 " •.• Mahkeme ce, temyiz talebi, talep te bulunanın fer'i müdahil olduğu, kararı tek başına tem yiz edebilme yetkisi olmadığı gerekçesiyle reddedilmiştir ... İflas erteleme talebi aynı zamanda iflas bildirimidir. Açılan bu dava İİK'nın 166. maddesinde yazılı usulle ilan edilir. İİK'nın 178/2. maddesi uyarınca alacaklıların davaya müdahalesi mümkündür. Bu müdahale fer'i müdahale niteliğinde olmayıp yerleşmiş içtihat/ara göre asli nitelikte bulunduğundan mü dahillerin tek başlarına kararı temyiz etmeleri mümkünd ür. Bu itibarla, mahkemece verilen 21.06.2016 tarih ve 2013/194 esas, 2015/683 karar sayılı ek kararın kaldırılarak temyiz itirazlarının incelenmesi gerekmiştir ... "Yargıtay23. HD., E. 2016/7840, K. 2016/5373, T. 13.12.2016. Kararlar için bkz. www.lexpera.com (E.T. 12.02.2019). 977 Budak, Üçüncü Kişiler, s. 67. 978 Pekcanı tez, Fer'i Müdahale, s. 200 979 Abdurrahim Karsh, İcra ve İflas Hukuku, AlternatifYayınevi, 3. Baskı, s. 486. 284 Medeni Usul Hukukunda İnşa i Dava ve İnş ai Hüküm ile amaçlanan yararın sağlanama yacağı açıktır. Bir iflas takibi sonucu yapılan iflas talebi halinde de alacaklıların fer'i müdahil olarak itirazda bulunması yine istenen korumayı sağlamaya yetmez. Zira bu durumda iflas takibinde borçlunun itirazı kaldırılmıştı r. Fer'i müdahil kendisinden önce gerçekleştirilen işlemlere itiraz edemeyeceğinden, iflas talebinin reddi gerekçelerini yeterli bir biçimde ileri sürem eyecektir980. Kanaatimizce alacaklıların iflas talebine muhalefeti asli müdahale olarak nitelendirilmeye de uygun değildir. Asli müdahale talebinde bulunmak için üçüncü kişilerin bir yargılamanın konusu olan hak veya şey üzerinde kısmen ya da tamamen hak iddia etmesi gereklidir (HMK m. 65). İlgili durumda alacaklılar dava konusu üzerinde üstün bir hak iddia ederek ayrı bir dava açmadıklarından asli müdahale kurumu işlerlik kazanmayacaktır98 1• Bu noktada iflas talebine itiraz veya müdahale ile kastedilen mekanizmanın usul hukukumuzda doğrudan düzenlenmiş bir kurumla ilişkili bulunmadığı, kendine özgü bir usul hukuku kurumu olduğu kabul edilmelidir982. Aynı değerlendirme konkordato ve yeniden yapılandırma duruşmalarında alacaklılar tarafından yapılan itirazlar için de geçerlidir. e. Düzenlernelerin Değerlendirilmesi ve Görüşümüz Yukarıdaki açıklamalardan da görülebileceği üzere hukukumuzda mahkemenin davayı ilgililere bildirilmesi üzerine üçüncü kişilerin yargı lamaya ne sıfatla dahil olacakları konusunda kanuni boşluk söz konusu dur. İlgili düzenlemelerdeki boşluklar doktrinde farklı şekilde yorumla nıp doldurulmaya çalışılmışsa da hukuki güvenlik ve yeknesak uygulama açısından kanuni bir düzenlemeye ihtiyaç olduğu ortadadır. Bu noktada 2006 yılında HMK tasarısında bulunan ancak daha sonra tasarıdan çı kartılan "Re'sen ihbar" başlıklı m. 70 düzenlemesinden bahsedilmelidir. İlgili düzenleme şu şekildeydi: "Üçüncü kişinin hakkının korunması için yargılamada yer alması gereken durumlarda, mahkeme, konusunu ve taraf- 980 Budak, Üçüncü Kişiler, s. 67; Özekes, Müdahale, s. 44. 981 Budak, Üçüncü Kişiler, s. 65-66. 982 Budak, Üçüncü Kişiler, s. 66. İnşa i Etki 285 larını belirterek davayı üçüncü kişiye ihbar ederj ihbarıngerektirdiği masrafın yatırılan avanstan karşılanmasına karar verir." Bu düzenlemeyle hukuku muzda yer almayan re'sen ihbara geçerlilik kazandırılması öngörülmüş, ancak kanun yapım sürecinde bu maddeden vazgeçilmiştir . Madde metninden üçüncü kişilerin re'sen ihbar üzerine yargılamaya nasıl dahil olacağı anlaşılmama ktadır. Ancak madde gerekçesinde, "Mahkemenin kendiliğinden ihbarı üzerine, üçüncü kişi kendi hakkı hangi imkanı kullan masını gerekli kılıyorsa o şekilde yargılamada yer alabilir. Bu, bir tarafın ya nında katılma olabileceği gibi, çekişmesiz yargı işinde ilgili sıfatıyla yer alması ya da sadece yargılamada dinlenmesi şeklinde de olabilir" şeklinde bir ifade bulunmaktaydı983• Kanaatimizce bu düzenleme madde kapsamı ve kanun tekniği bakı mından eksiklikler barındırsa da amaçsal olarak hukukumuzdaki önemli bir eksikliği kapatmaya yönelmiştir. Böyle bir düzenlemeyle malıkerne lerin üçüncü kişilere davayı bildirmesi yasal dayanağa kavuşacağı gibi, 983 Madde gerekçesinin tam hali için bkz: "Bu madde hukukumuz bakımından yeni bir hük mü içermektedir ve taraf ihbarı yanında mahkemenin davayı resen ihbarını düzen/ernekte dir. Benzer hükümlere diğer ülke kanunlarında da rast/anmaktadır. Özellikle Türk Medeni Kanunuyla birlikte, değişik hükümlerde, bir yargılamanın veya davanın, yargılamada yer almayan bazı kişilerin de dahil edilmesiyle yürütü/ebi/ eceği belirtilmiş, ancak bunun nasıl ger çekleşeceği düzenlenmem iştir. Başta aile hukuku ilişkileri olmak üzere, özellikle statü davala rında yargılamada taraf olarak yer almayan ya da gösterilmeyen kişiler doğrudan karardan etkilenebilme ktedirler. Bunların yer almadığı bir yargılamanın sonucunun onların hakkını etkilemesi, hukuki dinlenilme , dolayısıyla adil yargılanma haklarını da ihlal eder niteliktedir. Daha önce böyle bir hükmün bulunmaması sebebiyle, ortaya çıkacak sakıncalara engel olmak için, Yargıtay bazı kararlarında, dava dışı kalan üçüncü kişiye karşı da ayrı bir dava açıl ması yönünde süre verilmesi ve bu dava ile mevcut davanın birleştirilmesi
|
içermektedir ve taraf ihbarı yanında mahkemenin davayı resen ihbarını düzen/ernekte dir. Benzer hükümlere diğer ülke kanunlarında da rast/anmaktadır. Özellikle Türk Medeni Kanunuyla birlikte, değişik hükümlerde, bir yargılamanın veya davanın, yargılamada yer almayan bazı kişilerin de dahil edilmesiyle yürütü/ebi/ eceği belirtilmiş, ancak bunun nasıl ger çekleşeceği düzenlenmem iştir. Başta aile hukuku ilişkileri olmak üzere, özellikle statü davala rında yargılamada taraf olarak yer almayan ya da gösterilmeyen kişiler doğrudan karardan etkilenebilme ktedirler. Bunların yer almadığı bir yargılamanın sonucunun onların hakkını etkilemesi, hukuki dinlenilme , dolayısıyla adil yargılanma haklarını da ihlal eder niteliktedir. Daha önce böyle bir hükmün bulunmaması sebebiyle, ortaya çıkacak sakıncalara engel olmak için, Yargıtay bazı kararlarında, dava dışı kalan üçüncü kişiye karşı da ayrı bir dava açıl ması yönünde süre verilmesi ve bu dava ile mevcut davanın birleştirilmesi şeklinde bir çözüm üretmeye çalışmaktaydı ... Mahkemece ihbarı n sonuçları, genel anlamda ihbarı n sonuçlarıy la benzerlik gösterse de, maddede " ... üçüncü bir kişinin hakkını korumak için yargılamada yer alması gereken durumlarda ... " ibaresi bilinçli olarak tercih edilmiştir. Çünkü, mahkemece kendiliğinden ihbara, hukuki dinleni/me hakkının üçüncü kişiye tanınması zorunlu olan du rumlarda ya da çekişmesiz yargı işlerinde başvurulması gerekir. Mahkemenin kendiliğinden ihbarı üzerine, üçüncü kişi kendi hakkı hangi imkanı kullanmasını gerekli kılıyorsa o şekilde yargılamada yer alabilir. Bu, bir tarafın yanında katılma olabileceği gibi, çekişmesiz yargı işinde ilgili sıfatıyla yer alması ya da sadece yargılamada dinlenmesi şeklinde de olabilir. .. " Bkz: Bilge Umar, "Hukuk Muhakemeleri Kanunu Tasarısı'na Katkı': TBBD, S. 67, Y. 2006, s. 326; Hakan Pekcanı tez, Tebliğ, Türkiye Barolar Birliği Medeni Usul ve İcra İflas Hukukçuları Toplantısı V, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Tasarısı Değerlendirmesi, 2006, s. 20 (maddeyle ilgili tartışmalar için bkz: s. 153 vd.). 286 Medeni Usul Hukukunda İnşa i Dava ve lnşai Hüküm ihbar üzerine uçuncü kişilerin yargılama ya dahil olacakları statü de netleşecektir. Nitekim yukarıda yer verdiğimiz ilgili tasarı maddesinin ge rekçesinde Türk Medeni Kanunu'nun değişik hükümlerinde bir davanın yargılamada yer almayan bazı kişilerin de dahil edilmesiyle yürütülebi leceğinin belirtildiği, ancak bunun nasıl gerçekleşeceği düzenlenınediği ifade edilmiştir 984• İşte bu noktada kanaatimizce olması gereken hukuk bakımından, diğer kanunlarda üçüncü kişilerin yargılamaya katılmasının öngörüldüğü durumların yanı sıra, kamu düzenini ilgilendiren ya da çok sayıdaki kişinin hukuki durumunu etkileyen belli inşai davalar bakı mından da mahkemenin hükümden etkilenecek üçüncü kişilere yargı lamayı bildirmesiyle ilgili kanuni düzenlemeler yapılmalı ve bu kişilerin yargılamaya katılmaları resmi kanaldan sağlanmalıdır. Bu prosedürlin doğru bir şekilde ve yeknesak olarak işletilebilmesi için HMK'da bir re'sen ihbar düzenlemesinin ihdas edilmesi gereklidir. Gerçekten de kanunda üçüncü kişilere ihbar yapılması öngörülen davaların yanı sıra, özellikle aile hukukuna ve ticaret hakkına ilişkin in şai nitelikteki davalar, çok sayıda ilgilisi olan ve hükümle birlikte birçok kişinin hukuki durumunda değişiklik meydana getirme ihtimali olan da valardır. Hangi inşai davalarda üçüncü kişilere hukuki dinlenilme hakkı tanınması gerektiğiyle ilgili kanaatimizi yukarıda belirtmiştiP85• Bu tür davalarda ilgililerin bilgilendirilmesi sadece tarafların inisiyatifine terk edilemeyecek kadar önemlidir. Hukuki dinlenilme hakkının gerek ulus lararası sözleşmeler gerekse anayasal ve kanuni düzenlemeler tarafından devlete yüklenen bir sorumluluk olduğu düşünüldüğünde, yargı işlevini yürüten malıkernelerin yargılamanın ilgililerini bilgilendirmede birinci derecede sorumlu olduğu anlaşılır. Bu noktada ihdas edilmesini önerdi ğimiz re' sen ihbar düzenlemesinde, davanın açılmasının hemen akabinde üçüncü kişilere bildirim yapılacağının düzenlenirse, üçüncü kişilerin da vaya geç katılmasının yaratabileceği hak kayıplarının da önüne geçile bilir. İnşai davadan etkilecek üçüncü kişilere mahkeme tarafından davet yapılması yönündeki ihtiyaç madalyonun bir yüzünü oluşturur. Madal- 984 Karş. Türkiye Barolar Birliği Medeni Usul ve İcra İflas Hukukçuları Toplantısı V, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Tasarısı Değerlendirmesi, 2006, (Tartışma Bölümü), s. 154. 985 Bkz: Bölüm III, IV, B. İnşa i Etki 287 yon un diğer yüzü ise bu kişilerin davaya hangi sıfatla katılacakları ile ala kalıdır. Bu noktada gerek mahkemece re'sen ihbar yapılması gerektiğini önerdiğimiz davalarda, gerekse yukarıda incelediğimiz üzere, hali hazırda üçüncü kişilere ilan yoluyla bildirilen dava ve işlerde üçüncü kişilerin yar gılamaya hangi konumda dahil olacakları, çekişıneli yargı ve çekişmesiz yargı özelinde ayrı ayrı değerlendirilmeli dir. Öncelikle belirtmeliyiz ki bir davadan etkilenecek üçüncü kişilere yargılamaya etki etme hakkı tanınması gerektiğinde, hukukumuzcia cari olan tek imkan fer'i müdahale kurumu olmaktadır. Ancak fer'i müdaha lenin üçüncü kişilere her zaman yeterli bir hukuki himaye sağlamadığı da unutulmamalıdır . Fer'i müdahilin yanında davaya katıldığı kişinin rızası hilafına işlem yapamaması ve dava sonucu verilen hükmü taraftan bağım sız olarak kanun yoluna götürememesi, müdalıili davada pasifize eden sı nırlamalardır. Bu sebeple çekişıneli yargıdaki inşai davaların sonucund an etkilenen üçüncü kişilerin dinlenilme hakkının tam olarak sağlanması için, kendisine re'sen ihbar yapılarak davaya katılan kişilere Budak'ın da önerdiği şekilde dava arkadaşlığı biçimindeki Jer'i müdahale hükümlerinin uygulanmasının uygun olduğunu düşünmekteyiz986• Örneğin TMK m. 301 'e göre babalık davasının anne tarafından açılması halinde kayyıma, kayyım tarafından açılması durumunda ise anneye ihbar edilmesi dü zenlemesi ele alındığında, yapılan ihbar üzerine anne veya kayyımın yar gılamaya dava arkadaşı biçiminde fer'i müdahil olarak katılmaları, ilgili davada asıl taraftan bağımsız olarak iddialarını ileri sürebilmelerine ve hükmü bağımsız olarak kanun yoluna götürebilmelerine imkan vereceği için ihbar edilen kişiler bakımından hukuki dinlenilme hakkı daha doğru bir şekilde temin edilmiş olur. Bu noktada ihdas edilmesini önerdiğimiz re'sen ihbar düzenlemesinde, kendisine mahkemece bildirim yapılacak kişilerin dava arkadaşı biçiminde fer'i müdahil olarak yargılama ya katıla caklarının belirtilmesi ve ilgili kurumla ilgili gerekli yasal düzenlernelerin yapılması isabetli olur. Aynı şekilde çeşitli kanunlarda üçüncü kişilere mahkemece bildirim yapılmasının öngörüldüğü inşai davalar987 için de HMK'nın re'sen ihbar 986 Budak, Üçüncü Kişiler s. 71. 987 Bkz: Bölüm 3, IV, C, 1, c, iii. 288 Medeni Usul Hukukunda İnşa i Dava ve İnşa i Hüküm düzenlemesinin işletilmesi ve kendisine bildirim yapılan kişilerin dava arkadaşı biçiminde fer'i müdahil olarak davaya katılması da kanaatimizce yerinde olacaktır. Bu sayede ilgili düzenlemelerde bulunan kanun boşlu ğu doldurulmuş olur ve her ilgili bakımından yeknesak bir statü sağlana bilir988. Dava arkadaşlığı biçiminde ki fer'i müdahale kurumunun adi fer'i müdahaleye kıyasla inşai davalardan etkilerrecek üçüncü kişiler bakımın dan bir avantajı daha vardır. Fer'i müdahilin yardımcı olduğu asıl tarafın davayı kaybetmesi halinde1 asıl tarafın fer'i müdalıile karşı bir rücu dava açmasını gündeme gelebilir. Görülen bu ikinci davada1 fer'i müdahale etkisi gereği davaya katılan müdahil asıl dava hakkında yanlış karar veril diğini ileri süremez. Hatta müdahil ilk davadaki hükmün sadece hüküm fıkrasıyla değil1 hükmün dayanağını oluşturan maddi ve hukuki unsur lada bağlıdır989. Ancak kanun koyucu müdahalenin etkisini yumuşatmak için müdahile1 zamanında ihbar yapılmadığı
|
işletilmesi ve kendisine bildirim yapılan kişilerin dava arkadaşı biçiminde fer'i müdahil olarak davaya katılması da kanaatimizce yerinde olacaktır. Bu sayede ilgili düzenlemelerde bulunan kanun boşlu ğu doldurulmuş olur ve her ilgili bakımından yeknesak bir statü sağlana bilir988. Dava arkadaşlığı biçiminde ki fer'i müdahale kurumunun adi fer'i müdahaleye kıyasla inşai davalardan etkilerrecek üçüncü kişiler bakımın dan bir avantajı daha vardır. Fer'i müdahilin yardımcı olduğu asıl tarafın davayı kaybetmesi halinde1 asıl tarafın fer'i müdalıile karşı bir rücu dava açmasını gündeme gelebilir. Görülen bu ikinci davada1 fer'i müdahale etkisi gereği davaya katılan müdahil asıl dava hakkında yanlış karar veril diğini ileri süremez. Hatta müdahil ilk davadaki hükmün sadece hüküm fıkrasıyla değil1 hükmün dayanağını oluşturan maddi ve hukuki unsur lada bağlıdır989. Ancak kanun koyucu müdahalenin etkisini yumuşatmak için müdahile1 zamanında ihbar yapılmadığı için davaya geç katıldığını veya yanında katıldığı tarafın iddia ve savunma imkanlarını kullanmasını engellediğini ya da kendisince bilinmeyen iddia ve savunma imka.nları nın1 tarafın ağır kusuru sebebiyle kullanılamadığını belirterek belirterek anında katıldığı taraf ın yargılamayı hatalı yürüttüğünü ve ilk hükmün kendisi için bağlayıcılık taşımadığını ileri sürme hakkı tanınmıştır (HMK m. 69/2). Görüldüğü üzere müdahil ilk davaya geç katılma sebebiyle gerektiği gibi etki edemese de bile1 fer'i müdahille asıl taraf arasında gö rülecek ikinci davada ilk yargılamanın doğru yürütülmediğini ve verilen hükmün kendisine karşı geçerli olmadığını iddia edebilecektir. Ancak yukarıda da re'sen ihbar kurumunun geçerlilik kazanmasını önerdiği miz1 çoğunlukla aile hukukuna ya da ticaret hukukuna ilişkin davalarda1 müdahille asıl taraf ya da karşı taraf arasında bir rücu ilişkisi veya ikinci bir dava açılması ihtimali söz konusu olmayacaktır bile. Örneğin iflas davasına itiraz eden alacaklıların itirazlarını ileri sürmeleri engellenirse1 ilk davada itiraz hakkını gereği gibi kullanamadıklarını ileri sürerek iflas kararının kendilerine karşı geçerli olma yacağını savunama zlar. Keza bir anonim şirket genel kurul kararlarının iptaline karar verilmesi üzerine1 988 Benzer değerlendirmeler için bkz: Budak, Üçüncü Kişiler s. 68-71. 989 Pekcanıtez, Fer'iMüdahale, s. 184-185. İnşai Etki 289 davaya müdahale eden diğer pay sahiplerinin bu kararın kendilerine karşı bağlayıcılık taşımadığını ileri sürebilecekleri bir rücu imkanları yoktur. Dolayısıyla adi fer'i müdahale niteliği gereği, ancak asıl taraf ile müdahil arasında bir rücu ilişkisi doğma ihtimali olan durumlar için daha uygundur. Rücuya konu edilecek ikinci bir davanın ortaya çıkmayacağı durumlarda müdahilin elindeki tek imkan, ilk davada kendi menfaatine bir hüküm çıkabilmesi için iddia veya savunmacia bulunmaktır. Zira böyle davalarda müdahilin ilk davada kendini ifade edememesini telafi edebilecek, müda halenin etkisinden kurtulabilecek bir enstrümanı yoktur. Tüm bu bilgiler ışığında denilebilir ki bu tür davalara dahil olan üçüncü kişiler için, ilk yargılamada daha geniş yetkiler tanıyan dava arkadaşlığı biçiminde fer'i müdahale kurumunun uygulanması daha isabetli olacaktır. Çekişmesiz yargıdaki işlerle alakah olarak üçüncü kişilerin yargıla maya nasıl dahil olacağı da incelenmelidir. Doktrinde çekişmesiz yargıda fer'i müdahale kurumunun uygulanma yacağı kabul edilmektedir. Hasım yokluğu kriteri gereği çekişmesiz yargıda iki tarafın bulunmaması , do layısıyla çekişmesiz yargı kararıyla hukuki durumu etkilenecek kşilerin yargılamaya her zaman katılabilme hakkına sahip olması, fer'i müdahale kurumunun çekişmesiz yargıya uygun olmadığına yönelik gösterilen gerekçelerden dir990. Bu halde inşai nitelikteki çekişmesiz yargı işlerinde mahkemenin üçüncü kişilere ilgili işlemi duyurması sonucu üçüncü kişi lerin çekişmesiz yargı işine nasıl katılacakları sorunu ortaya çıkar. Budak, usul kanununun fer'i müdahale hükümlerinin niteliği uygun düştüğü nis pette çekişmesiz yargı bakımından da uygulanması gerektiğini ileri sür müştür991. Kanaatimizce nasıl çekişmesiz yargıda normal şartlar altında maddi anlamda ilgililerin her zaman yargılama ya dahil olup dinlenilmesi mümkünse, mahkemenin üçüncü kişilere yapmış olduğu ilan nitecesinde de aynı dinleme usulünün uygulanması üçüncü kişilerin ilgili yargılama da kendilerini ifade edebilmeleri için yeterli olacaktır. Zira mahkemenin yapmış olduğu ilan, üçüncü kişilerin kendilerini ilgilendiren çekişmesiz yargı işinden haberdar olmalarını sağlar. Üçüncü kişilerin davada dinle- 99° Kuru, Nizasız, s. 147; Pekcanıtez, Fer'iMüdahale, s. 197-199; Budak, Üçüncü Kişiler, s. 1 13; Özekes, Asli, s. 8; Aras, s. 137. 991 Budak, Üçüncü Kişiler s. 115-116; Aras, s. 137. 290 Medeni Usul Hukukunda İnşai Dava ve İnşai Hüküm nilmeleri normal şartlar altında her zaman mümkün oluyorsa, o halde ilan üzerine çekişmesiz yargı işine dahil olacaklar için ayrı bir düzenleme yapılması ya da fer'i müdahale kurumunun çekişmesiz yargıda kıyasen uygulanmasına ihtiyaç kalmamaktadır. f. İnşai Tesirden Etkilenen Üçüncü Kişiler İçin Önerilen Diğer Çareler Buraya kadar bahsettiğimiz kurumlar haricinde, inşai tesirden et kilenen kişilerin yargılamada dinlenebilmesi için karşılaştımalı hukukta farklı görüşler ileri sürülmüştür. Alman doktrinindeki bir görüşe göre in şai dava yargılamasından hukuki menfaatleri etkilenen ancak yargılama ya dahil olmayan üçüncü kişilerin hakları, re' sen harekete geçme ilkesinin inşai davalarda işlev kazanması yla korunabile cektir992• Bu görüşe göre re'sen harekete geçme ilkesinin geçerli olduğu davalarda hakimin daha aktif olması, maddi gerçekliğin ortaya çıkmasına hizmet eder. Böylelikle üçüncü kişilerin hakları yargılama ya dahil olmasalar da gözetilerek huku ki dinlenilme hakkı temin edilmiş olur993• Ancak bu görüş, re' sen harekete geçme ilkesinin tek başına inşai hükümden etkilenecek üçüncü kişilerin menfaatlarini korumaya yeterli olmadığı ve üçüncü kişinin yargılamaya davet düzenlemelerini ikame ederneyeceği gerekçesiyle eleştiriimiş ve doktrinde destek görmemişt ir. Gerçekten de kişilerin değil de hakimin aktif olmasına dayanan bir yargılamada üçüncü kişilerin fiili değil, ancak varsayımsal beyanları dikkate alınabilir ki, hakların korunması bakı mından bu durum yeterli değildir. Nitekim boşanma davası gibi re'sen araştırma ilkesinin geçerli olduğu çeşitli davalarda Kanun'un üçüncü kişilerin yargılamaya dahil edilmesini öngörmesi bile bu görüşün yeterli olmadığını ifade etmeye yetmektedir994. Doktrinde inşai davalarda üçüncü kişilerin konumu ile ilgili ortaya atılan diğer bir görüş mecburi dava arkadaşlığıyla alakalıdır. Maddi hu kuka göre bir hakkın birden fazla kimse tarafından birlikte kullanılması 992 Schlosser, Gestaltung sklagen, s. 186, 230. 993 Sogo, s. 325 vd. 994 Sogo, s. 329 vd.; Calavros, 38; Schultes, s. 150; Oberhammer , s. 60; Zeuner, s. 40; Haimo Schack, "Drittwirkung der Rechtskraft?'; NJW, Y. 1988 s. 867. İrışai Etki 291 veya birden fazla kimseye karşı birlikte ileri sürülmesinin zorunlu olduğu hallerde mecburi dava arkadaşlığı gündeme gelir. Alman hukukunda bu görüşe göre mecburi dava arkadaşlığı kurumu daha geniş yorumlanarak bir inşai hükümden etleilenecek üçüncü kişilere de teşmil edilmelidir. Bu sayede mecburi dava arkadaşlığı sadece maddi hukukun bir hakkı hep beraber kullanılmasını zorunlu tuttuğu durumlarla sınırlı kalmayarak hükmün inşai tesirinden etkilenen üçüncü kişilere de yöneltilmesi düşü nümeldir. Mecburi dava arkadaşları davada taraf konumunda olduğun dan, hükmün inşai tesirinden etkilenen ve davaya mecburi dava arkadaşı olarak dahil olan üçüncü kişiler bu sayede taraflaratanınan her türlü usuli imkanı kullanarak hukuki dinlenilme hakkından tam olarak faydalanabi lecektir995.
|
vd.; Calavros, 38; Schultes, s. 150; Oberhammer , s. 60; Zeuner, s. 40; Haimo Schack, "Drittwirkung der Rechtskraft?'; NJW, Y. 1988 s. 867. İrışai Etki 291 veya birden fazla kimseye karşı birlikte ileri sürülmesinin zorunlu olduğu hallerde mecburi dava arkadaşlığı gündeme gelir. Alman hukukunda bu görüşe göre mecburi dava arkadaşlığı kurumu daha geniş yorumlanarak bir inşai hükümden etleilenecek üçüncü kişilere de teşmil edilmelidir. Bu sayede mecburi dava arkadaşlığı sadece maddi hukukun bir hakkı hep beraber kullanılmasını zorunlu tuttuğu durumlarla sınırlı kalmayarak hükmün inşai tesirinden etkilenen üçüncü kişilere de yöneltilmesi düşü nümeldir. Mecburi dava arkadaşları davada taraf konumunda olduğun dan, hükmün inşai tesirinden etkilenen ve davaya mecburi dava arkadaşı olarak dahil olan üçüncü kişiler bu sayede taraflaratanınan her türlü usuli imkanı kullanarak hukuki dinlenilme hakkından tam olarak faydalanabi lecektir995. Nispeten daha eski dönem İsviçre doktrininde de şirketlerin feshi davası bağlamında bu görüşün uygulanması gerektiği ileri sürülmüşt ür. Bir ticari şirket fes hi davasında davalı taraf şirketin tüzel kişiliği dir. Şirketin fesih kararından tüzel kişiliğin tüm üyeleri etkileneceğinden, fesih talepli açılan davada bu kişilerin dinlenilme hakkına sahip olduğu kuşkusuzdur . Doktrinde bir görüşe göre daha küçük ve şahsi nitelikteki şirketlere karşı açılan fesih davaları şirket tüzel kişiliği yerine, feshe karşı çıkan tüm tüzel kişilik üyelerine yöneltilmel idir. Hatta adi şirketlere ilişkin kuralların şirketlerin fesih davasında kıyasen uygulanması da düşünülm elidir. Bu halde açılan fesih davasında tüzel kişiliğin üyeleri mecburi dava arkadaşı olarak davada yer alarak, iddia ve savunmalarını taraf yardımcılığının ge tirdiği sınırlarnalara takılınadan rahatlıkla ileri sürebilecektir996. Diğer taraftan mecburi dava arkadaşlığının hükümden etkilenen üçüncü kişilerin hepsi için uygulanması, bu kişilerin rızaları dışında yar gılamaya dahil olmaları anlamına gelir. Oysa hukuki dinlenilme hakkının ilgililer bakımından mecburiyet doğuran bir yönü yoktur. Bu hak üçüncü kişilere yargılama ya dahil olup kendilerini etkileyecek karara tesir ede bilme, kendilerini ifade edebilme imkanı verir. Ancak üçüncü kişi pekala 995 Schlosser, Gestaltungsklagen, s. 210; Schaefer, s. 48, Sungurtekin Özkan, s. 569. 996 Sogo, s. 390-39 1; Alman hukukunda limited şirketlerin feshi davasında aynı görüş için bkz: Wolfgang Marotzke, "Urteilswirkungen gegen Dritte und rechtliches Gehör", ZZP 100, Y. 1987, s. 210-211. 292 Medeni Usul Hukukunda İnşa i Dava ve İnşa i Hüküm yargılamanın dışında kalmayı da tercih edebilir. Mecburi dava arkadaşlığı maddi hukuk taraf ından öngörülen ve dava konusu hakla sıkı bağlılık aranan durumlarda ortaya çıkar. Bahsedilen bu gerekçelerle inşai davalar dan etkilenen üçüncü kişiler için mecburi dava arkadaşığı hükümlerinin uygulanması görüşü eleştiriimiş ve destek görmemiş tir997• D. İnşai Hükümden Etkilenen Üçüncü Kişilere Kanun Yolu Aşamasında Sağlanan Hukuki Çareler 1. Genel Olarak Kural olarak kanun yoluna başvurma hakkı sadece ilk derece yargı lamasının taraflarına ve de çekişmesiz yargının ilgililerine tanınmıştır998• Yargılamanın iki taraf sistemi üzerine kurulmuş olması ve uyuşmazlığın bu iki taraf arasında çözülmesinin amaçlanması, kanun yolunun taraf lar ve ilgililere münhasır tutulması sebeplerinden dir. Ancak inceleme yaptığımız üzere taraflar haricinde üçüncü kişilerin verilen hükümden etkilenmeleri, hak ve menfaatlarinin zarar görmesi söz konusu olabilir. Karşılaştırmalı hukukta daha istisnai nitelikte olmakla birlikte üçüncü kişilere menfaatlerini olumsuz yönde etkileyen hükümlere karşı kanun yoluna başvurma hakkı veren düzenlemelere rastlanma ktadır. Aşağıda bu düzenlemeler içeriği, kapsamı ve şartları inşai davalar bakımından ele alınacaktır. 2. Fer'i Müdahilin Kanun Yoluna Başvurması Bir inşai hükümden hak ve menfaatlerinin zarar görme tehlikesi olan üçüncü kişi gerek kendiliğin den gerekse mahkemece ya da taraflarca yapılan ihbar üzerine davaya fer'i müdahil olarak katılma talebinde bu lunabilir. Talebin mahkemece uygun görülmesi halinde müdahil davada taraf yardımcısı olarak bulunur. Alman hukukunda mevcut olan dava arkadaşı biçiminde ki fer'i müdahele kurumuna göre, müdahil asıl tarafa 997 Schaefer, s. 48; Schlosser, Gestaltungsklagen, s. 211; Sogo, s. 391-392, Sungurtekin Öz kan, s. 569. 998 Kuru, Usul, C. V, 4566. İnşa i Etki 293 bağlı olmaksızın hatta asıl taraf onay vermese dahi hükme karşı kanun yoluna gidebilmektedir999• Yine karşılaştırmalı hukuktaki adi fer'i müda hale hükümleri de müdalıile bağımsız bir kanun yoluna müracaat hakkı vermektedir1000. Böylelikle Alman ve İsviçre hukukunda birlikte kanun yoluna başvuru hakkı taraf ve taraf yardımcılarına tanınmakta, dolayısıyla davaya dahil olan kişilere özgülenm ektedir. Kural bu olmakla birlikte kendisini ilgilendiren yargılamadan haber dar olmaması sebebiyle ilk derece yargılamasına dahil olamayan, ancak fer'i müdahil olabilmek için gerekli şartları taşıyan kişilerin durumu de ğerlendirilmeye muhtaçtır . Bu tür hallerde üçüncü kişiler aslında dinle nilme hakkına sahip olabilecekken ihmal ya da bilgisizlik sebebiyle dava ya katılmayarak hak kaybına uğrama tehlikesiyle karşı karşıya kalacaktır . Alman ve İsviçre hukukunda bu sebeple yargılamaya müdahale edebilme süresi daha uzun değerlendirilm ekte ve ilk derecedeki yargılama sona erse bile kişilere fer'i müdahil olabilme imkanı tanınmaktadır. SZPO § 74, müdahalenin derdest bir davada "her zaman" gerçekleşebileceğini düzenlemişt ir. Buna göre esas dava sona erse dahi verilen hüküm kesin leşmedikçe üçüncü kişinin (olağan) kanun yoluna başvurma amacıyla fer'i müdahil olabilmesi mümkünd ür1001• Ancak böyle bir müdahale için ilgili kanun yolu süresinin geçirilmemesi gerekir1002• DZPO'da ise açık ça fer'i müdahalenin düzenlend iği § 66/2'de yargılamada verilen karar kesinleşin ceye kadar temyiz başvurusuyla bağlantılı olacak şekilde feri müdahalenin mümkün olduğu belirtilmiştir1003• Yine İsviçre doktrinin de ise kesin hüküm niteliği kazanmış kararlara karşı olağanüstü kanun yolları açıksa, ilgili karara karşı bu amaçla müdahalenin caiz olduğu ileri sürülmüştür 1004• Yine İsviçre hukukunda bir üst derecedeki kanun yolu 999 Bkz: Bölüm 3, IV-C-a-ii. 1000Musileak/V oit-Weth, § 67, Rn. 4; Stein/Jonas- Jacoby, § 67, Rn. 3; Pekcanıtez, Fer'iMü dahale, s. 154. 1001 Sutter-Somm/Ha senböhler/Leuenb erger-Staehelin/Sc hweizer, § 74, Rn. 24; Alexan der Brunner, Dominik Gasser, lvo Schwande r-Tarkan Göksu, ZPO Schweizerische Zivilprozessordnung Kommentar, 2. Aufl., Dike Verlag, 2016, § 74, Rn. 20-22. 1002Sogo, s. 412. 1003Stein/Jonas-Roth, § 66, Rn. ll. 1004Guldener , s. 307; Walder-Richli, § 13, Rn. 13; Sogo, s. 412. 294 Medeni Usul Hukukunda lrışai Dava ve İrışai Hüküm yargılamasında fer'i müdahalenin mümkün olduğu kabul edilmekte dir1005. Görüldüğü üzere karşılaştırmalı hukukta inşai hükümden etki lenen ancak bir sebeple ilk derece yargılamasına dahil olamayan kişiler için uyuşmazlığın derdest olması koşuluyla kanun yoluna başvuru amaçlı müdahale hakkı saklı kalmaktadır . Türk hukukunda kanun yolu sistemi tıpkı ilk derecede olduğu gibi iki taraf üzerine kurulmakla birlikte doktrininde taraflar haricinde, hü küm ile kendisine külfet yüklenen kişiler ile hakkı ihlal edilen kişilerin kanun yoluna başvurabileceği ifade edilmiştir1006. Türk hukukunda taraf yardımcısı olarak davaya katılmak için tek yol olan adi fer'i müdahalede müdahilin taraftan bağımsız bir kanun yoluna başvuru hakkına sahip olup olmadığı ise tartışmalıdır.
|
412. 1003Stein/Jonas-Roth, § 66, Rn. ll. 1004Guldener , s. 307; Walder-Richli, § 13, Rn. 13; Sogo, s. 412. 294 Medeni Usul Hukukunda lrışai Dava ve İrışai Hüküm yargılamasında fer'i müdahalenin mümkün olduğu kabul edilmekte dir1005. Görüldüğü üzere karşılaştırmalı hukukta inşai hükümden etki lenen ancak bir sebeple ilk derece yargılamasına dahil olamayan kişiler için uyuşmazlığın derdest olması koşuluyla kanun yoluna başvuru amaçlı müdahale hakkı saklı kalmaktadır . Türk hukukunda kanun yolu sistemi tıpkı ilk derecede olduğu gibi iki taraf üzerine kurulmakla birlikte doktrininde taraflar haricinde, hü küm ile kendisine külfet yüklenen kişiler ile hakkı ihlal edilen kişilerin kanun yoluna başvurabileceği ifade edilmiştir1006. Türk hukukunda taraf yardımcısı olarak davaya katılmak için tek yol olan adi fer'i müdahalede müdahilin taraftan bağımsız bir kanun yoluna başvuru hakkına sahip olup olmadığı ise tartışmalıdır. Konuya menfi bir şekilde yaklaşan bir grup ya zara göre hüküm lehine müdahale edilen taraf hakkında verileceğinden, bu hükme karşı temyiz yoluna başvurma yetkisi de sadece asıl tarafa ait tir. Fer'i müdahil tarafla birlikte kanun yoluna gidebilir. Ancak asıl tarafın kanun yoluna gitmemesi halinde, fer'i müdahilin hükmü tek başına üst dereceye taşıma hakkı yoktur1007. Yargıtay'ın yerleşmiş içtihatları da bu yöndedir1008. Buna rağmen mahkemenin doğrudan feri müdalıile yönelik 1005Guldener, s. 307; Habscheid, N. 316; Kummer, s. 161. 1006Recep Akcan, Usul Kurallarına Aykırılığa Dayanan Temyiz Nedenleri, Ankara, 1999, s. 182-183; İbrahim Özbay, Hakem Kararlarının Temyizi, Yetkin Yayınları, Ankara, 2004, s. 322; Akkaya, s. 129. 1007Postacıoğlu, Usul, s. 313; Kuru, Usul, C. ıv, s. 3475-3476; Bilge/Önen, s. 270; Tanrıver, Usul, s. 569; Arslan/Yılma z/Taşpınar Ayvaz, s. 502; Özbay, s. 323. 1008"Hukuk Genel Kurulu'nda yapıları görüşmede bu kişilerin, taraflardan ayrı ve bağımsız ola rak bir hak iddiasırıda bulunmayıp açıları davarıırı reddini talep ettikleri, isteklerinin nite likleri rıazara alındığırıda tale plerinin davalı tarafı rı yanmda fer'i müdahil (katılan) olarak kabulü gerektiği ve davada yarıında katıldıkları tarafla birlikte hareket edebilecekleri sonucu na varılmıştır.U yuşmazlık konusu eldeki davada, bozma ilamı sonrasırıda davanın tarafları (davacı ve dava/ı vekilleri) duruşmaya katılmış ve bozma ilamırıa uyulmasını istediklerini ifade etmişlerdir. Tarafların bu beyanları karşısında, ortada kamu düzenini ilgilendiren bir durum da bulunmadığırıa göre, mahkemenin müdahilleri de gerçek taraf olarak kabul edip direnmeye yönelik beyanları esas alınarak, önceki kararında direnmesi usul ve yasaya aykırı görülmüştür ... " Yargıtay HGK E. 2012/1-330 K. 2012/558, T. 12.9.2012. "Hukuk Mu hakemeleri Kanununun 66 vd. maddelerinde yer alan feri müdahilin, katıldığı tarafla birlikte hareket edeceği düzenlemesi karşısında; somut uyuşmazlıkta, dava/ı yanmda yer alan fer'i müdahillerin katıldığı taraf olan dava lı tarafın temyiz isteminde bulunmaması nedeniyleJeri İnşai Etki 295 hüküm tesis etmesi halinde müdahilin hükmün kendisiyle ilgili olan kıs mıyla ilgili olarak kanun yoluna başvurabileceği kabul edilmektedir1009. Diğer görüş ise asıl tarafın sessiz kalması halinde fer'i müdahilin ka nun yoluna başvurabileceğini savunmaktadır. Zira tarafın kanun yoluna başvurmaması, kanun yolu hakkından feragat ettiği anlamına gelmemek tedir1010. Nitekim Yargıtay'dan farklı olarak Danıştay verdiği kararlarla "adil yargılanma hakkının gereği olarak" müdalıile tek başına kanun yolu na müraacat hakkı tanımaya başlamıştır. Danıştay' ın konuylalakalı vermiş olduğu ilke kararı özetle şu şekildedir: " ... Davanın sonucundan doğrudan etkilenme durumunda olan ve davanın aleyhe sonuçlanması halinde davanın konusu olan hakkını kaybedecek olan müdahilin, yanında davaya katıldığı davalıdan bağımsız olarak kanun yollarına başvuramaması ya da kanun yo luna başvurulmuş olmasına rağmen isteminin temyiz veya itiraz merciierince incelenmemi ş olması durumundaAna yasanın 36'ncı maddesi ileAvrupaİnsan Hakları Sözleşmesinin 6'ncı maddesinde yer alan adil yargılanma hakkının sağlandığından söz edilemez. Taraflardan birinin istinaf safhasında sunduğu bir dilekçenin bir gerekçe olmaksızın reddedilmesi ya da incelenmemiş olması adil yargılanma hakkının bir alt başlığı olan mahkemeye erişim hakkına da aykırı düşmektedir. Bu nedenle, davanın konusunun müdahilin sahip olduğu hak ya da şey olduğu hallerde müdahilin tek başına kanun yollarına başvu rabileceğinin kabulü gerekir. Bu durumda müdahil tarafından yapılan istinaf başvurusunun da bu kapsamda olduğu görüldüğü nden, davanın tarafı olan davalı idarelerce istinaf yoluna başvurulm amış olması nedeniyle tek başına yaptığı istinaf başvurusunun incelenmesine olanak bulunmadığı gerekçesiyle müdahillerin tek başına temyiz talep etme hakları bulunmadığı anlaşıldığından temyiz di lekçesinin reddine ... " Yargıtay 18. HD, E. 2015/15400 K. 2015/14854, T. 20.10.2015. Diğer kararlar için bkz: Yargıtay 8. HD, E. 2015/6044, K. 2015/11399, T.l4.5.2015; Yargıtay4. HD, E. 2015/11859, K. 2015/11213, T. 12.10.2015. Kararlar için bkz. www. lexpera.com (E.T. 1 1.10.2019). 1009Kuru, Usul, C. IV, s. 3478. 1010Üstündağ, Usul, s. 379; Atalı, Pekcanıtez Usul, s. 731; Pekcanıtez, Fer'i Müdahale, s. 154-155; İsmail Hakkı Karafakih, HukukMuhakemeleri Usulü, Ankara, 1952, s. 255; Umar, Şerh, s. 250; Akkaya, s. 139. 296 Medeni Usul Hukukunda İnşa i Dava ve İnşai Hüküm davalı yanında yer alan müdahilin istinaf başvurusunun incelenmeksizin reddine karar verilmesinde hukuki isabet görülmemiştir ... "101 1• Anayasa Mahk emesi'nin ise fer'i müdahilin bağımsız kanun yoluna başvuru hakkıyla ilgili görüşü 2018 yılında vermiş olduğu bir kararda somutlaşmıştı r. Mahkeme'nin kararına konu olayda, başvurucu şirket yanında davaya katıldığı idarenin aleyhine kurulan kararı temyize taşıma ması üzerine fer'i müdahil olarak bizzat karara karşı temyiz yoluna gitmiş tir. Danıştay Altıncı Dairesi Şirketin temyiz istemini "kararın Davalı idare tarafından kararın temyiz edilmemiş olması karşısında başvurucu Şirketin davalı idarenin bu iradesine aykırı olarak müdahil sıfatıyla tek başına temyiz yoluna müracaat edemeyeceği" gerekçesiyle redddetmesi üzerine, Şirket adil yargılanma haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle Anayasa Mahkeme si'ne bireysel başvuruda bulunmuştur. Mahkeme dosyayla ilgili yapmış olduğu değerlendirmeler sonucunda, " ... adil yargılanma hakkı müdahilin yanında davaya katıldığı tarafın yargılamayı sürdürmeme yolundaki irade sine rağmen yargılamaya devam edebilmesini güvence altına almamaktadır (bkz. § 53). Dolayısıyla müdahile, asıl tarafın iradesinden bağımsız olarak hükmü temyiz edebilme hakkı tanınması biçiminde bir anayasal zorunluluk bulunmama ktadır. Bu açıdan somut olayda, ilk derece mahkemesinde görülen davanın asıl tarafının (idarenin) aleyhine kurulan hükmü temyiz etmeyerek yargılamaya devam edilmesi yolunda bir iradesinin bulunmadığı gözetildi ğinde feri müdahil olan başvurucunun tek başına yaptığı temyiz isteminin incelenmeksizin reddedilmesinin mahkemeye erişim hakkına ilişkin anayasal güveneelere müdahale teşkil eden biryönü bulunmama ktadır ... " diyerekfe'ri müdahilin asıl taraftan bağımsız olarak tek başına kanun yollarına hakkı nın bulunmamasını adil yargılanma hakkının ihlali olarak görmemişti r. Karara karşı yazılan karşı oyda ise kanunda açıkça yasaklanmadığı halde fer'i müdahilin kanun yolu hakkının kısıtlanmasının mahkemeye erişim hakkına ölçüsüz bir müdahale anlamını taşıdığı ifade edilerek çoğunluk tarafından verilen karar ve varılan sonuç eleştirilmiştir 1012• 1011Danıştay 6. Daire E. 2017/915, K. 2017/2524, T. 12.04.2017. (Danıştay Dergisi, Y. 2017, s. 145, s. 24.) 1012Karşı oyun ilgili kısmı için bkz: " ...
|
olayda, ilk derece mahkemesinde görülen davanın asıl tarafının (idarenin) aleyhine kurulan hükmü temyiz etmeyerek yargılamaya devam edilmesi yolunda bir iradesinin bulunmadığı gözetildi ğinde feri müdahil olan başvurucunun tek başına yaptığı temyiz isteminin incelenmeksizin reddedilmesinin mahkemeye erişim hakkına ilişkin anayasal güveneelere müdahale teşkil eden biryönü bulunmama ktadır ... " diyerekfe'ri müdahilin asıl taraftan bağımsız olarak tek başına kanun yollarına hakkı nın bulunmamasını adil yargılanma hakkının ihlali olarak görmemişti r. Karara karşı yazılan karşı oyda ise kanunda açıkça yasaklanmadığı halde fer'i müdahilin kanun yolu hakkının kısıtlanmasının mahkemeye erişim hakkına ölçüsüz bir müdahale anlamını taşıdığı ifade edilerek çoğunluk tarafından verilen karar ve varılan sonuç eleştirilmiştir 1012• 1011Danıştay 6. Daire E. 2017/915, K. 2017/2524, T. 12.04.2017. (Danıştay Dergisi, Y. 2017, s. 145, s. 24.) 1012Karşı oyun ilgili kısmı için bkz: " ... Mahkememiz kararında da belirtildiği üzere adil yargı lanma hakkı kanun yollarını güvence altına almamakla birlikte, iç hukukta bu yollar tanın mışsa adil yargılanmaya ilişkin güveneelerin kanun yollarında da tanınması gerekmektedir . İnşa i Etki 297 3. Tierce Opposition (Üçüncü Kişinin İtirazı Davası) İnşai hükümden etkilenerek yargılama ya fer'i müdahil olarak dahil olan üçüncü kişiye bağımsız olarak kanun yoluna başvuru hakkı tanınma sı hatta karşılaştırmalı hukukta olduğu gibi sadece istinaf ya da temyize başvurma amaçlı müdahaleye olanak sağlanması durumlarında dahi fer'i müdahilin kanun yolu aşamasında kendisine ait bir talepte bulunmadığı nı, destekledi ği taraf lehine faaliyet göstererek o tarafın aleyhine olan bir kararın hertaraf edilmesi için uğraştığını unutmamak gerekir1013• Dolayı sıyla kanun yolu aşamasında da fer'i müdahilin konumu değişın ernekte ve taraf yardımcısı olarak hareket etmektedir. Üçüncü kişinin hukuki durumunu olumsuz etkileyen bir hükmü kendi adına iptal edebilmesi Fransız hukukundaki tierce opposition kanun yoluyla sağlanır1014• Tierce opposition, yargılama ya herhangi bir sıfatla dahil olmayan, ancak davada verilen hüküm sonucunda hukuki durumu zarara uğrayacak ya da zarara uğrama tehlikesi altına girecek üçüncü kişilerin başvurabildiği olağanüs tü bir kanun yoludur1015. Üçüncü kişi tierce opposition ile dava konusu hükmün kendisini ilgilendiren boyutuyla iptal edilmesini talep eder1016. Bu bağlamda HMK'nın 68. maddesinde fer'i müdahilin; "yanında katıldığı tarafın yararına olan iddia veya savunma vasıtalarını ileri sürebilir, onun işlem ve açıklamalarına aykırı ol mayan her türlü usul işlemlerini yapabilir" denilmiştir. Dolayısıyla kanun yollarına başvuru da fer'i müdahilin yapabileceği usul işlemleri arasındadır. Kanun bu hakkı, yanında katıldığı tarafın açıklama ve işlemlerine aykırı olmama kaydıyla sınırlamışt ır. Bu anlamda davanın, ilgili tarafın feragat, sulh veya kabulüyle sonuçlanması ya da kanun yoluna başvuru hakkın dan feragat ettiğine ilişkin dilekçeverilmesi durumund aJer'i müdahilin de bu usul işlemlerine başvuru hakkı bulunmam aktadır. Fakat müdahilin yanında katıldığı tarafın temyiz dilekçesi vermemesinin temyizden feragat anlamında 'açıklama' veya 'işlem' olarak kabulüne imkan bulunmama ktadır. Bilindiği üzere temyiz etmeme, çoğu kez süreyi kaçırma nedeniyle de ger çekleşebilm ektedir. Bu nedenle, kanunda açıkça yasaklanma dığı halde, kanunla tanınan hak kın aşırı bir yorumla kısıtlanması mahkemeye erişim hakkına ölçüsüz bir müdahale anlamını taşımaktadır. .. " 1013Sogo, s. 403. 1014Aynı kurum İtalyan ve Yunan hukuk sistemlerinde de bulunmaktadır. 1015Hans Rene Brunner, Die tierce opposition des französischen Zivilprozessrechts und verwandte Institute im schweizerischen Recht, Diss. Zürich, 1958; Dimaras, s. 94; Murat Yavaş, "Hükme Karşı Üçüncü Kişilerin Müracaat İmkanı", Legal MİHDER, S. 11, Y. 2008, s. 615; Budak, Üçüncü Kişiler, s. 82; Sogo, s. 406; Namlı, s. 77. 1016U1rich Spellenberg, "Drittbeteiligung im Zivilprozess in rechtsverg leichender Sicht,", ZZP, 1993, s. 295. 298 Medeni Usul Hukukunda İnşa i Dava ve İnşai Hüküm Dava üçüncü kişi lehine sonuçlanırsa hüküm onun menfaatlerini ilgi lendiren kapsamda değiştirilir veya kaldırılır. Bu halde hüküm, davanın katılımcıları arasında geçerli olmaya ve kesin hüküm etkisini korumaya devam eder1017• Ancak eğer söz konusu hüküm herkese karşı yekpare bir şekilde uygulanm aktaysa yani hükmün etkisi bakımından ortada bir bölünmezlik söz konusuysa, üçüncü kişinin davasının haklı bulunması halinde hüküm davanın tarafları ve diğer katılımcıları bakımından da şekillendirilir ya da iptal edilir1018• Bir taşınmazdaki kiracıların tahliyesi kararı, hükmün bölünemezliği bakımından bir örnektir1019. Tierce opposition kanun yolu, kişilerin dinlenilm edikleri ve hakla rını savunamadıkları bir yargılamanın sonucundan zarar görmemesini gözeten bir hukuki anlayışa dayanır1020• Bu kanun yolu bir yönüyle mü dahale kurumunun da tamamlayıcısıdır. Müdahale üçüncü kişiye davaya katılma ve böylelikle kendi hakkını etkileyebilecek bir hüküm ortaya çık masını önleme imkanı tanırken, tierce opposition ile de çoktan verilmiş bir karara etki edilmesi sağlanır1021• Bu sayede üçüncü kişiler bakımından hukuki dinlenilme hakkının sağlanması amaçlanır. Kural olarak her türlü karara karşı tierce opposition kurumuna başvurula bilir1022• Ancak istisnai olarak boşanma davalarının, koca yaşa dığı sürece soybağının reddiyle ilgili davaların ve Temyiz Mahkemesi'nin vermiş olduğu kararların tierce opposition 'a konu olamayacağı kabul edilmektedir1023• Doktrinde ve uygulamada gösterilen bu istisnalar dışın da bir inşai hükümden veya inşai nitelikteki kararlardan hukuki durumu olumsuz etkilenen üçüncü kişiler, ilgili kararın iptali için tierce opposi tion yoluna başvurabilir ler. Hile sonucu elde edilen iflas kararının iptali 1017Brunner, s. 57; Dimaras, s. 97; Oscar J. Ballon, "Die Beachtung des rechtlichen Gehörs iSd Art 6 MRK durch die Rechtsmittelgerichte" , JBI, Heft 10, Y. 1995, s. 631; Budak, Üçüncü Kişiler, s. 91; Yavaş, Hüküm, s. 634; So go, s. 406. 1018Brunner, s. 58; Dimaras, s. 98; Spellenber g, s. 301; Budak, Üçüncü Kişiler, s. 9 1; Yavaş, Hüküm, s. 635. 1019Spellenberg, s. 301. 1020Brunn er, s. 21. 1021Dimaras, s. 96. 1022Dirnaras, s. lOS; Brunner, s. 35; Yavaş, Hüküm, s. 630; Budak, Üçüncü Kişiler, s. 87. 1023Budak, Üçüncü Kişiler, s. 86; Yavaş, Hüküm, s. 630. lnşai Etki 299 için diğer alacaklıların dava açması, ya da evlat edinmeye izin kararının kaldırılması için evlat edilenin anne ve babası tarafından yapılan tierce opposition başvurusu, inşai davalar ile inşai nitelikteki çekişmesiz yargı işleri bakımından tierce opposition uygulamasına örnek gösterilebilir1024• Hukukumuzcia kural olarak üçüncü kişilerin verilen hükmü iptal etme yetkisi yoktur. Ancak istisnai olarak HMK'da üçüncü kişilerin yargılamanın yenilenmesini talep edebileceği düzenlenmiştir. Buna göre davanın taraflarından birisinin alacaklıları veya aleyhine hüküm verilen tarafın yerine geçenl er, borçluları veya yerine geçmiş oldukları kimselerin aralarında anlaşarak, kendilerine karşı hile yapmaları nedeniyle hükmün iptalini isteyebilirler (HMK m. 376). Bu istem, ilk yargılamadaki taraf ların muvazaalı hareket ettiklerinin ileri sürülmesi anlamına gelir1025• Kanun koyucu böyle bir yargılamanın yenilenmesi sebebini kabul ederek davanın taraflarının kendi aralarında anlaşarak üçüncü kişileri zarara uğ ratmalarını önlerneyi amaçlamaktad ır1026• HMK m. 3 7 6 uyarınca hükmün iptalini isteyebilecek üçüncü kişiler, hüküm aleyhine olan tarafın alacaklıları veya halefieri olarak sayılmıştır . Yargıtay HMK m. 376 düzenlemesini
|
ile inşai nitelikteki çekişmesiz yargı işleri bakımından tierce opposition uygulamasına örnek gösterilebilir1024• Hukukumuzcia kural olarak üçüncü kişilerin verilen hükmü iptal etme yetkisi yoktur. Ancak istisnai olarak HMK'da üçüncü kişilerin yargılamanın yenilenmesini talep edebileceği düzenlenmiştir. Buna göre davanın taraflarından birisinin alacaklıları veya aleyhine hüküm verilen tarafın yerine geçenl er, borçluları veya yerine geçmiş oldukları kimselerin aralarında anlaşarak, kendilerine karşı hile yapmaları nedeniyle hükmün iptalini isteyebilirler (HMK m. 376). Bu istem, ilk yargılamadaki taraf ların muvazaalı hareket ettiklerinin ileri sürülmesi anlamına gelir1025• Kanun koyucu böyle bir yargılamanın yenilenmesi sebebini kabul ederek davanın taraflarının kendi aralarında anlaşarak üçüncü kişileri zarara uğ ratmalarını önlerneyi amaçlamaktad ır1026• HMK m. 3 7 6 uyarınca hükmün iptalini isteyebilecek üçüncü kişiler, hüküm aleyhine olan tarafın alacaklıları veya halefieri olarak sayılmıştır . Yargıtay HMK m. 376 düzenlemesini (eski HUMK m. 446) daha geniş yorumlayarak, davada verilen kararın hukuki durumunu etkilediği diğer kişileri, yani kararın ileri sürülebileceği tüm kişileri, alacaklı veya tarafın yerine geçen olmasalar dahi HMK m. 376'ya göre hükmün iptali talebin de bulunabilecek kişiler olarak kabul etmektedir1027• Yargıtay'ın hukuki 1024Brunner, s. 39, 47i Budak, Üçüncü Kişiler, s. 87-88. 1025Arslan, Yargılamanın Yenilenmesi, s. 126. 1026Namlı, s. 370. 1027Üstündağ, Usul, s. 928i Budak, Üçüncü Kişiler, s. 95i Yavaş, Hüküm, s. 637i Namlı, s. 373. Örn: " ... Davacılar, 7.10.1989 tarihinde yapılan R .. -İş Sendikası Yarımca Şubesi Ola ğan Genel Kurul toplantısında şube yöneticiliklerine seçildikleri halde, bazı sendika üyeleri nin genel kurulda seçilmiş bulunan başkan ve yöneticilerini zarariandırmak amacıyla hile ve huda kullanmak suretiyle sendika genel mer keziyle anlaşarak, muvazaalı şekilde, kendilerin den habersiz olarak sadece sendika genel merkezini hasım göstermek suretiyle Yarımca Şubesi Genel Kurulu'na oluşturmak üzere yapılan delege seçimlerini ve delegelik sıfatlarının iptali ve yasa dışı oluşturulan delege/ere dayanılarak yapılan Yarım ca Şubesi Genel Kurulu'nun iptali istemiyle İstanbul Üçüncü İş Mahkemesi' ne açmış oldukları dava sonunda, davanın kabu lüne karar verilmiş olduğunu, bu kararın kendilerinin hukukunu etkilediğini bildirerek, söz konusu kararın iade-i muhakeme yoluyla ortadan kaldırılmasına ve davanın reddine karar 300 Medeni Usul Hukukunda İnşai Dava ve İnşa i Hüküm dinlenilme hakkını sağlamaya yönelen bu görüşü doktrin tarafından desteklenm ekle birlikte ilgili düzenlemenin genişletici yorumlansa dahi tierce opposition kurumunun sağladığı korumayı karşılamaya yetmediği belirtilmektedir . Zira HMK m. 376 yalnızca hile ile elde edilmiş olan hükümlerin ortadan kaldırılmasına yöneliktir. Oysa tierce opposition kurumuna konu olan kararların mutlaka hile ile elde edilmesi gerekmez. İlgili hükmün tarafın davasın iyi takip etmediği gerekçesiyle de iptali istenebilir. Dolayısıyla tierce opposition kurumunun işlevi bizim düzen lernemize nazaran çok daha geniştir1028• Keza yargılamanın yenilenmesi yoluna sadece maddi anlamda kesinleşme ye müsait olan kararlar aleyhine başvurulurken, tierce opposition kanun yoluna çekişmesiz yargı kararları dahil tüm kararlar konu edilebilir1029• Bu doğrultuda tierce opposition kanun yoluna hukukumuzda ih tiyaç olup olmadığı konusu doktrinimizde tartışılmış ve farklı görüşler ortaya çıkmıştır. Pekcanıtez'e göre Anayasa'da kaynağı bulunan iddia ve savunma hakkının tanınarak üçüncü kişinin dinlenmesi, üçüncü kişinin itiraz davasının düzenlenmemesin deki boşluğu doldurur niteliktedir 1030• Karşıt görüşte olan Budak, Yavaş ve Namlı ise genel olarak HMK m. 376'nın Yargıtay tarafından genişletici yorumlanmasını olumlu bulmakla birlikte tierce opposition davası ile HMK m. 376'nın koşullarını, kapsa mını ve üçüncü kişilere sağladığı imkanları değerlendirerek, yargılamanın yenilenmesi yle ilgili düzenlemenin tierce opposition kurumunun yerini doldurmak bakımından yeterli olmadığını, hükümden etkilenen üçüncü kişilere etkin bir hukuki koruma sağlamak için HMK m. 3 7 6 yerine Fran- verilmesini istem işlerdir.(...) ncelikle belirtme gerekir ki, iade-i muhakemenin konusunu teşkil eden davada davacılar taraf değillerse de, o davada verilen karar, davacıların hukukunu et kileyeceği cihetle HUMK'nun 446. maddesi uyarınca iade-i muhakeme isteğinde bulunmaya hakları vardır. Esasen, mahkemenin aksi yünde bir görüşü olmamıştır ... "Yargıtay 9. HD., E. 1990/5424, K. 1990/6065, T. 18.05.1990. (İlgili karar Namlı s. 373, dn. 826'dan alın mıştır). 1028Budak, Üçüncü Kişiler, s. 98; Yavaş, Hüküm, s. 637. 1029Yavaş, Hüküm, s. 639. '030Pekcanıtez, Fer'i Müdahale, s. 62. İnşai Etki 301 sız Hukukundaki düzenleme ye uygun bir şekilde üçüncü kişinin itiraz davasının sistemimize dahil edilmesi gerektiğini belirtmişlerdir 1031. 4. Değerlendirme ve Görüşümüz Hukukumuzcia hükümden etkilenen üçüncü kişinin davaya katılma sı için öngörülen tek yol -karşılaştırmalı hukuka göre yetkileri sınırlandı rılmış1032-adi fer'i müdahaledi r. Per' i müdahilin davada asıl tarafın iradesi hilafına hiçbir işlemi gerçekleştirememesi, mevzuatta açıkça bir yasak olmamasına rağmen uygulamada müdalıile tek başına kanun yoluna başvuru hakkı tanınmaması, üçüncü kişilerin kendi hukuki durumlarını etkileyen bir hükmü yalnızca HMK m. 376'da öngörülen istisnai halde iptal ettirebileceği gözetildiğinde, hukukumuzun hüküm kendisine tesir eden üçüncü kişileri korumak ve bu doğrultuda gerekli enstrümanları sunmak konusunda yetersiz kaldığı açıkça görülmektedir. Oysa HMK m. 27' de "müdahillerin" ve "yargılamanın diğer ilgililerinin" kendi hakları ile bağlantılı olarak davada hukuki dinlenilme hakkına sahip oldukları düzenlenm iştir. Temel bir yargılanma güvencesi olan bu hakkın kanuni düzenlemelerde yer bulmuş olması o hakkın temin edilmesi bakımından tek başına yeterli değildir. Önemli olan bu hakkı gerçekleştirici hukuki kurumlar ortaya koyulması ve uygulamanın da bu doğrultuda içtihat üretmesidi r. Bu doğrultuda hukuki dinlenilme hakkının HMK m. 376'da belir tildiği üzere müdahiilere de tanınmasını sağlamak için, kanaatimizce fer'i müdalıile asıl taraftan bağımsız bir kanun yoluna başvuru imkanı tanın ması gerekir. Zira hukukumuzcia cari olan adi fer'i müdahale kurumunda müdahilin yetkileri oldukça dar tutulmuştur. Müdahilin işlemleri tarafın iradesine bağlı tutulduğundan, asıl tarafça onay verilmeyen işlemleri so nuç doğurmaz. Nitekim asıl taraf dilerse fer'i müdahilin hükmü kanun yoluna taşımaya ilişkin istemine itiraz ederek geçersiz hale getirebilir1033. Hal böyle iken en başından fer'i müdahilin kanun yoluna tek başına mü- 1031Budak, Üçüncü Kişiler, s. 98; Yavaş, Hüküm, s. 639-646; Namlı, s. 86-89. 1032Alman ve İsviçre hukkunda adi fer'i müdalıile bağımsız kanun yolu hakkı tanınmak tadır. '033Pekcanıtez, Fer'i Müdahale, s. l SS. 302 Medeni Usul Hukukunda İnşa i Dava ve İnşai Hüküm raacat etmesinin önüne geçilmesi, asıl tarafın fer'i müdahilin bu talebine mutlak bir şekilde karşı olduğuna dair bir ön kabul doğurur ki, bu durum fer'i müdahalenin davadaki etkinliğini daha da sınırlar. Ayrıca hukuku muıda fer'i müdahale ancak tahkikat sonuna kadar mümkün olduğundan, karşılaştırmalı hukukta olduğu gibi kanun yoluna gitme amaçlı müdahale de mümkün değild ir. Dolayısıyla hukukumuzda üçüncü kişilerin davaya katılabilmesi için tek yol olan fer'i müdahale kurumunu daha etkin hale getirmek için, asıl taraftan ayrı olarak da kanun yoluna başvurma hakkı nın tanınması uygun olur. Yukarıda yer verilen 1034 Anayasa Mahkemesi kararında her ne kadar idari bir uyuşmazlıktaki fer'i müdahaleyle ilgili değerlendirme yapılmış olsa da 2577 S.
|
kanun yolu hakkı tanınmak tadır. '033Pekcanıtez, Fer'i Müdahale, s. l SS. 302 Medeni Usul Hukukunda İnşa i Dava ve İnşai Hüküm raacat etmesinin önüne geçilmesi, asıl tarafın fer'i müdahilin bu talebine mutlak bir şekilde karşı olduğuna dair bir ön kabul doğurur ki, bu durum fer'i müdahalenin davadaki etkinliğini daha da sınırlar. Ayrıca hukuku muıda fer'i müdahale ancak tahkikat sonuna kadar mümkün olduğundan, karşılaştırmalı hukukta olduğu gibi kanun yoluna gitme amaçlı müdahale de mümkün değild ir. Dolayısıyla hukukumuzda üçüncü kişilerin davaya katılabilmesi için tek yol olan fer'i müdahale kurumunu daha etkin hale getirmek için, asıl taraftan ayrı olarak da kanun yoluna başvurma hakkı nın tanınması uygun olur. Yukarıda yer verilen 1034 Anayasa Mahkemesi kararında her ne kadar idari bir uyuşmazlıktaki fer'i müdahaleyle ilgili değerlendirme yapılmış olsa da 2577 S. İdari Yargılama Usulü Kanunu1035 m. 3l'de yapılan atıf ge reği idari davalarda üçüncü şahısların davaya katılması ve davanın ihbarı hallerinde HMK uygulanacağından, Mahkeme'nin konu ile ilgili yapmış olduğu değerlendirme hukuk davaları bakımından da geçerlidir. Kanaati mizce karşı oyda belirtilen gerekçeler üçüncü kişilerin hukuki dinlenilme hakkının temin edilmesi ve mahkemeye erişimin sağlanaması için daha isabetlidir. Konu ile ilgili Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi'nin kararları ile Danıştay'ın son görüşü arasındaki görüş farklılığı dikkate alındığında, olması gereken hukuk bakımından HMK'da düzenleme yapılarak fer'i müdahile bağımsız bir kanun yolu hakkı tanınması isabetli olacaktır. Bu noktada taraf yardımcısı olarak değil, üçüncü kişiye bağımsız ve asli bir şekilde kendisini ilgilendiren hükmü iptal etme imkanı tanıyan tierce opposition kurumunun Türk hukukuna iktisabını da ele almamız gerekir. Bilindiği gibi bizim hukukumuzda yukarıda incelediğimiz istis nai düzenlemeler haricinde re'sen ihbar ya da davanın üçüncü kişilere ilanen duyurulması söz konusu değildir. Davanın asıl taraflarından biri nin üçüncü kişiye davayı ihbar etmemesi durumunda, ilgili kimsenin fer'i müdahil olarak davaya katılması tesadüfiere kalmaktad ır. İşte davanın tarafı olmamakla birlikte hükümden etkilenen bir kimseye asıl taraflar arasında yargılama devam ederken sürece katılma olanağı verilmemiş ve yargılamaya etkide bulunmasını sağlayacak zemin hazırlanmamışsa, ka- 1034Bkz: 3. Bölüm, IV, C, 2, a. 1035RG 20.01.1982, S. 17580. İrışai Etki 303 nun yolu aşamasında bu hakkın kendisine sağlanması mümkün görülebi lir1036. Bu noktada bazı yazarların iddia ettiğinin aksine, üçüncü kişilerin yargılamanın iadesini isteyebilmesini sağlayan HMK m. 3 7 6 düzenleme si gerçek manada tierce opposition kurumunun işlevini karşılamaktan uzaktır. Budak, Yavaş ve Namlı'nın da isabetle belirttikleri üzere, HMK m. 376'nın kapsamı yalnızca hile ile elde edilmiş olan hükümlerin ortadan kaldırılmasına yöneliktir. Yargıtay söz konusu düzenlemeyi kişi bazında ne kadar geniş yorumlamış olursa olsun, ilgili kişiler ancak hile ile elde edilmiş olan bir hüküm söz konusu ise bu hükmü hertaraf etme şansına sahip olabilecektir. Bu durumun dışında asıl taraflara yönelik verilen hük mün tekrar sorgulanmasına imkan yoktur. Dolayısıyla etkin bir hukuki koruma sağlanması için, dava dışı kimsenin kendisini ilgilendiren davaya dahil olamaması ve hukuki menfaatini ilgilendiren mahkeme kararına etki edememesi halinde, kararın kural olarak yalnızca kendi menfaatlerini etkileyen kısmının iptal edilmesini sağlayan tierce opposition benzeri bir kurumun hukukumuza ihdas edilmesi düşünülmeli dir. Bu sayede yargıla maya dahil olmayan, ancak kendisine hukuki dinlenilme hakkı tanınması uygun düşen kişilerin kanun yolu aşamasında hak ve menfaatlerini sa vunma imkanı tanınmış olur. Hukukumuzcia tierce opposition kurumuna ihtiyaç duyulmadı ğını belirtirken Pekcanıtez, anayasada yer bulan iddia ve savunmanın hakkına dayanarak üçüncü kişinin yargılamada dinlenilmesinin yeterli olacağını belirtmiştir. Pekcanıtez'in bu görüşünü eleştiren Budak, yaza rın tam olarak hangi anayasal korumaya işaret ettiğinin belli olmadığını belirtmiştir1037. Temel yargılama hakkının ihlalinin inceleyecek bir ana yasal korumadan bahsedildiğinde, 201 O yılında hukukumuza dahil olan Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvurudan, başka bir ifadeyle anayasa şikayetini ele almak gerekir1038. Hukuki dinlenilme hakkının temel bir yargılama güvencesi olan adil yargılanma hakkının bir unsurun olduğu gözetildiğinde, inşai hükümden etkilenen üçüncü kişilerin hukuki dinle nilme haklarının ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesi'ne bireysel 1036Yavaş, Hüküm, s. 606. 1037Budak, Üçüncü Kişiler, s. 1038Bkz: Bölüm I, V1II, D, 1. 304 Medeni Usul Hukukunda İnşa i Dava ve İnşai Hüküm başvuruda bulunup bulunamayacakları incelenmelidir. Bu doğrultuda öncelikle hükümden etkilenen üçüncü kişinin fer'i müdahil olması fara ziyesi ele alınma lıdır. Fer'i müdahil taraf sıfatını taşımadığı için taratlara tanınan şekilde ve ölçüde hukuki dinlenilme hakkına sahip değildir. Ancak konumu nispeti ve ağırlığında fer'i müdalıile de hukuki dinlenilme hakkı tanınması gere kir1039. Bu noktada davaya katılmasında hukuki yararı olan ve fer'i müdahil olmak için davaya başvuran kişinin talebinin mahkemece cevapsız bıra kılması hukuki dinlenilme hakkının ihlali teşkil edecektir. Gerçekten fer'i müdahale talebinin reddedilmesi durumunda bu kararın gerekçeli olması ve müdahale talebinde bulunmuş olan üçüncü kişiye tebliğ edilmesi ge rektiği kabul edilmektedir. Zira müdahale talebi reddebilen üçüncü kişi ancak bu sayede red kararını kanun yoluna götürebilir1040. Üçüncü kişinin müdahale talebine cevap verilmemesi, müdahale talebinin reddi kararı nın ona tebliğ edilmemesi ya da talebin reddine ilişkin kararın gerekçesiz olması, onun bu karara karşı kanun yoluna başvuru hakkını da ortadan kaldırır ya da imkansız hale getirir . Bu durumda müdahilin mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğini iddia ederekAnayasa Mahkemesi'ne baş vurması mümkündür . Benzer şekilde davaya usulüne uygun şekilde katılan fer'i müdahilin, dosyayı incelemesi, açıklamada bulunması, delil sunması, yanında katıl dığı tarafın iznine rağmen mahkemece engellenirse, sadece müdahilin yetkilerinin haksız şekilde sınırlandığından söz edilemez, hukuki din lenilme hakkı da ihlal edilmiş olur1041. Zira müdahil muhtemel bir rücu davasındaki fer'i müdahale etkisiyle bağlı olmamak için katıldığı davada taraf yararına faaliyette bulunabilmesi gerekir. Bu hakkın mahkeme tara fından elinden alınması halinde müdahilin diğer kanun yollarını tüketmiş olması koşuluyla Anayasa Mahkemesi'ne başvuru hakkı düşünülmeli dir. TMK m. 301 'de olduğu gibi istisna en davanın davanın re'sen üçüncü kişilere ihbar edileceğinin düzenlendiği durumlarda, malıkernelerin bu 1039Özekes, Hukuki Dinlenilme, s. 261. 1040Kuru, Usul, C. IV, s. 3463; Özekes, Hukuki Dinlenilme, s. 261; 1041Özekes, Hukuki Dinlenilme, s. 261. İnşai Etki 305 ihbar yükümlülüğüne uymaması ve davanın kendisine ihbar edilmesi ge reken üçüncü kişilerin yokluğunda davanın sonuçlanması halinde, üçün cü kişilerin davaya etki edebilme hakkı ortadan kalmış olur. Bu durum doğrudan hukuki dinlenilme hakkının ihlali teşkil ettiği gibi, Yargıtay tarafından da bir bozma sebebi olarak değerlendirilm ektedir1042• Kendisi ne ihbar yapılması gerektiği halde bu yükümlülük ihmal edilerek davaya katılamayan kimse, mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği gerekçesiy le iç hukuk yollarını tüketmek kaydıyla Anayasa Mahk emesi'ne bireysel başvuruda bulunabilir. Nitekim Alman hukukunda da mahkemece ihbar yükümlülüğünün atlandığı ve üçüncü kişilerin davaya katılamadığı du rumlarda, hükümden etkilenen üçüncü kişilerin ilgili kararın iptali için Anayasa Şikayeti yoluna başvurulabileceği kabul edilmektedir1043• Alman Anayasa
|
s. 261. 1040Kuru, Usul, C. IV, s. 3463; Özekes, Hukuki Dinlenilme, s. 261; 1041Özekes, Hukuki Dinlenilme, s. 261. İnşai Etki 305 ihbar yükümlülüğüne uymaması ve davanın kendisine ihbar edilmesi ge reken üçüncü kişilerin yokluğunda davanın sonuçlanması halinde, üçün cü kişilerin davaya etki edebilme hakkı ortadan kalmış olur. Bu durum doğrudan hukuki dinlenilme hakkının ihlali teşkil ettiği gibi, Yargıtay tarafından da bir bozma sebebi olarak değerlendirilm ektedir1042• Kendisi ne ihbar yapılması gerektiği halde bu yükümlülük ihmal edilerek davaya katılamayan kimse, mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği gerekçesiy le iç hukuk yollarını tüketmek kaydıyla Anayasa Mahk emesi'ne bireysel başvuruda bulunabilir. Nitekim Alman hukukunda da mahkemece ihbar yükümlülüğünün atlandığı ve üçüncü kişilerin davaya katılamadığı du rumlarda, hükümden etkilenen üçüncü kişilerin ilgili kararın iptali için Anayasa Şikayeti yoluna başvurulabileceği kabul edilmektedir1043• Alman Anayasa Mahkemesi bir kararında bireysel başvuru yapa bilecek kişilerin kapsamını genişletir bir yorum yapmış ve yargılama ya herhangi bir sıfatla dahil olmamakla birlikte verilen hükümden etkilenen üçüncü kişilerin de Anayasa Mahkemesine başvurmacia hukuki yararı olduğunu kabul etmiş, başvuru hakkında esastan inceleme yaparak hüküm vermiştir1 044• Limited şirketin feshinin konu edildiği bir davada Mahkeme, şirket ortağının davadan haberdar edilmemesi ve davada din lenilmemesini hukuki dinlenilme hakkının ihlali olarak değerlendirmiş tir. Karara konu olayda mahkemeye başvuran kişi ile diğer şirket ortağı şirketi birlikte temsil etmeye yetkili kişidir. İki ortağın uzun zamandır uyuşmazlık yaşamaları sonucunda, diğer şirket ortağı şirketi sona erdirme teklifinde bulunmuş, ancak başvurucu bu teklifi kabul etmemiştir. Bunun üzerine diğer şirket ortağı limited şirketin feshi talepli bir dava açmıştır. Davada davalı tüzel kişilik bir vekille temsil edilmiş, ancak başvurucu davadan haberdar edilmemiş ve bu sebeple yargılama ya katılamamıştır. Mahkeme şirket ortaklarının arasında süregelen derin fikir ayrılıklarının şirketin amacını gerçekleştirm esini imkansız kıldığı gerekçesiyle şirketin feshine karar vermiş, davanın bitiminde her iki taraf da kanun yolundan 1042Bkz: Bölüm 3, IV; C, 1, c, iii, (c). 1043Schlosser, Gestaltungsklagen, s. 219; Calavros, s. 178; Schultes, s. 191; Marotzke, s. 164. 1044Hakan Pekcanı tez, "Mukayeseli Hukukta Medeni Yargıda Verilen Kararlara Karşı Ana yasa Şikayeti'; Makaleler, C. I, Oniki Levha Yayınları, İstanbul, 2016, s. 232. 306 Medeni Usul Hukukunda İnşa i Dava ve İnşai Hüküm feragat etmiştir. Başvurucu bu davadan ve kesin hüküm kudreti kazanmış sonucundan karşı tarafın bildirimiyle haberdar olmuştur. Başvurucunun anayasa şikayetine başvurması üzerine mahkeme, hukuki dinlenilme hakkının fesih kararından doğrudan etkilenen ve davadan haberdar ol mayan başvurucuya da tanınması gerektiğini belirtmiştir. Her ne kadar Alman Medeni Usul Kanununda üçüncü kişinin davaya katılmasıyla ilgili yeterli koruma sağlayan kurumlar bulunsa da fesih davasının açıldığının başvurucuya haber verilmemesi, bu imkanlardan başvurucunun faydala namamasına sebep olmuştur. Mahkeme bu sebeple hükümden etkilenen başvurucunun anayasa şikayetine başvuru hakkı olduğuna belirterek hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiğine hükmetmiştir1045• Alman Anayasa Mahkemesi'nin bu kararı inşai hükümden etkilenen ve yargılama ya dahil olma hakkı tanınmayan üçünü kişiler için hukuki dinlenilme hakkını genişletmesi yönünden isabetlidir. Ancak kanaati mizce ilke olarak Anayasa Mahkemesine Bireysel başvuru yolu, üçüncü kişilerin kanun yoluna başvurma ihtiyacının karşılanması için en uygun mercii değildir. Bireysel başvuru yolunun en önemli özelliklerinden birisi ikincil -tali nitelikte olmasıdır. Buna göre bireysel başvuru yoluna gide bilmek için öncelikle temel hak ve özgürlüklerin ihlaline yönelik iddiala rın Anayasa m. 36'da öngörülen hak arama yolları içinde giderilmesi, yani diğer yargısal yolların tüketilmesi gerekir1046• Ayrıca bireysel başvuruda yargı organının vakıaları ve delilleri değerlendirmesi değil, temel hak ve özgürlüklerin ihlal edilip edilmediği ve diğer başvuru yolları ile ihlalin or tadan kaldırılıp kalcimlmadığı tespit edildiğinden daha dar bir çerçevede inceleme gerçekleştirilir 1047• Bu doğrultuda olması gereken hukuk bakımından eğer bir inşai cia vadan hukuki durumu doğrudan etkilenecek olmasına rağmen davadan 1045BVerfG 60, 7. 1046Ermenek, Bireysel Başvuru, s. 8; Ömer Ulukapı/Ömer Çon, "Anayasa Mahkemesi'ne Bireysel Başvuru Yolunun Medeni Usul Hukuku Bakımından Değerlendirilmesi'; Prof. Dr. Ejder Yılmaz'a Armağan, C: ll, Yetkin Yayınları, Ankara, 2014, s. 1954; Cansu Korkmaz, ''Anayasa Mahkemesi'nin Bireysel Başvuru Sonucunda Verdiği Kararların Me deni Usul Hukuku Bakımından Değerlendirilmes i", YBHD, Y. 2017, S. 3, s. 227. 1047Korkmaz, s. 220. İnşai Etki 307 haberi olmaması veya müdahale talebi kabul edilmemesi sebebiyle ilk de rece yargılamasına katılıp kendini savunama yan kimselerin kanun yoluna başvurup ilgili hükmü kendi haklarını ihlaleden nispette iptal ettirebil meleri için, Fransız hukukundaki tierce opposition benzeri bir düzenleme nin yapılması, hukukumuzdaki bir eksiğin kapatılmasını sağlayacaktır. Bu sayede ilk derece aşamasında iddia ve savunma hakkını kulanılmasının engelenen üçüncü kişilerin zarar göre menfaatlerinin kanun yolu marife tiyle giderilmesi mümkün olabilir. Çekişmesiz yargı kararıyla hukuki yararı etkilenecek ya da etkilenme durumu olan maddi anlamda ilgililerin ise kanun yoluna başvurmada do ğal anlamda hukuki yararı bulunmaktadır. Örneğin asliye mahkemesinin, sulh mahkemesinin vasi tayini kararına karşı yapılan itiraz üzerine dene tim makamı olarak verdiği karar (TMK m. 422/3 ), maddi anlamda ilgili olduğunu gösteren üçüncü kişiler tarafından da temyiz edilebilir1048• Bu sebeple çekişmesiz yargıdaki ilgililerin hali hazırda zaten kanun yoluna başvuru hakkına sahip olduğu gözetildiğinde, onlar için mevcut sistemi mizden ayrışan yeni bir düzenleme ye ihtiyaç olmadığı kanaatindeyiz. 1048Budak, Çekişmesiz, s. 181; Aras, s. 232. SONUÇ Bir hukuki durumun değiştirilmesi, ortadan kaldırılması ya da yeni bir hukuki durum kurulması, sahibine bu yönde yetki tanıyan inşai hakkın tek taraflı irade beyanıyla kullanılmasıyla sağlanır. İnşai hakların kullanılması için karşı taraf ın onayına, katılımına ya da mahkeme kararı na ihtiyaç yoktur. Buna rağmen kanun koyucu üçüncü kişilerin menfaati, kamu düzeni ve hukuki güvenlik gibi sebeplerle bazı durumlarda istenilen inşai sonuç için hak sahibinin tek taraflı irade beyanını yeterli görmemişj yeni bir hukuki durum yaratacak neticenin mahkeme kararıyla ortaya çıkmasını öngörmüştür. Bu gibi durumlarda açılması gerekli davalar inşai dava teşkil etmektedir. İnşai davalar temel olarak mahkeme hükmünün ikame edilebilir liğine göre ikiye ayrılmaktadır. Buna göre istenilen hukuki sonuç için münhasıran mahkeme kararının gerekli olduğu durumlarda açılan inşai davalar gerçek inşai davalar olarak adlandırılır. İflas davası, boşama dava sı, soybağının reddi davası gibi davalar, arzu edilen sonucun yalnız mah keme kararıyla doğduğu ve dava konusunda tarafların tasarruf yetkisinin bulunmadığı gerçek inşai davalardandır . Buna karşılık istenilen sonucun mahkeme kararı haricinde tarafların anlaşmasıyla da sağlanabildiği du rumlarda gerçek olmayan inşai davalardan söz edilir. Cezai şartın indi rilmesi ve kiranın tespiti gibi davalarda, talep sonucu mahkeme dışında tarafların anlaşmasıyla da karşılanabildiği için bu davalar gerçek olmayan inşai davalardandır. Bu hallerde dava konusu üzerinde tarafların tasarruf yetkisi korunmaktadır. 310 Medeni Usul Hukukunda İnşai Dava ve İnşa i Hüküm İnşai davaların hukuki niteliğini ele alırken gerçek inşai davalar ile
|
hükmünün ikame edilebilir liğine göre ikiye ayrılmaktadır. Buna göre istenilen hukuki sonuç için münhasıran mahkeme kararının gerekli olduğu durumlarda açılan inşai davalar gerçek inşai davalar olarak adlandırılır. İflas davası, boşama dava sı, soybağının reddi davası gibi davalar, arzu edilen sonucun yalnız mah keme kararıyla doğduğu ve dava konusunda tarafların tasarruf yetkisinin bulunmadığı gerçek inşai davalardandır . Buna karşılık istenilen sonucun mahkeme kararı haricinde tarafların anlaşmasıyla da sağlanabildiği du rumlarda gerçek olmayan inşai davalardan söz edilir. Cezai şartın indi rilmesi ve kiranın tespiti gibi davalarda, talep sonucu mahkeme dışında tarafların anlaşmasıyla da karşılanabildiği için bu davalar gerçek olmayan inşai davalardandır. Bu hallerde dava konusu üzerinde tarafların tasarruf yetkisi korunmaktadır. 310 Medeni Usul Hukukunda İnşai Dava ve İnşa i Hüküm İnşai davaların hukuki niteliğini ele alırken gerçek inşai davalar ile gerçek olmayan inşai davalar arasında ayrıma gidilerek bir değerlendir me yapılmalıdır. Bu doğrultuda tarafların istenilen sonuç için mahkeme dışında da anlaşabilecek leri, keza yargılama devam ederken sulh olabile cekleri gerçek olmayan inşai davaların temelinde maddi anlamda bir inşai hak mevcuttur. İnşai haklar tek taraflı irade beyanıyla kullanılırken, ger çek olmayan inşai davalarda inşai haklar mahkeme yoluyla kullanılmakta, başka bir deyişle bu hakkın icrası formalize edilmektedir. Bu sebeple tarafların tasarruf yetkisinin devam ettiği gerçek olmayan inşai davaların temelinde bir inşai hakkın bulunduğu kabul edilmelidir. HMK'daki inşai dava tanımında da bu mantıktan hareket edilmektedir (HMKm. 108/2). Buna karşılık tarafların üzerinde tasarruf yetkisinin bulunmadığı, mah keme kararı haricinde hiçbir şekilde istenilen sonucun doğamayacağı gerçek inşai davalarda ise subjektif bir inşai hakkın değil, kamu hukuku kökenli, inşai sonuç doğurmaya yönelen bir hukuki himaye talebinin var olduğunu kabul etmek gerekir. Bu talebin muhatabı ise karşı taraf değil, talebi karşılayabilecek tek merci olan devlettir. Dolayısıyla bir inşai dava açabilmek için mutlaka maddi anlamda bir inşai hakkın bulunması gerek tiği yönündeki ön kabul kanaatimizce doğru değildir. İnşai davalar genelde maddi hukuk alanında yoğunlaşmakla birlikte, bir usul hukuku ilişkisini kuran, değiştiren veya oradan kaldıran usuli inşai davalar da bulunmaktadır. Yargılamanın yenilenmesi gibi bazı usuli inşai davalar kanun yolu statüsünde olsa da, ihalenin feshi gibi teknik anlamda dava sayılmayan inşai nitelikteki hukuki çareler de mevcuttur . Usuli inşai davalar yargılama hukuku işlemlerini, ezcümle mahkeme kararı ya da iş lemlerini konu alabileceği gibi icra iflas takip işlemlerini de konu alabilir. Usuli inşai davaların yanı sıra kanun yolu aşamasında istinaf mahke mesince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması yönündeki kararlar ile Yargıtayca verilen bozma kararları, mevcut bir usul hukuku ilişkisini geçersiz kılmaları ve yargılamayı yeni bir çığıra sokmaları sebebiyle inşai etki doğurmaktadır. Bu bağlamda doğurduğu etki itibariyle usuli mükte sep hak olarak nitelendirilen etkilerin inşai etkiden ziyade kesin hüküm etkisi olarak anlaşılması gerektiği de belirtilme lidir. So rı uç 311 İdare hukukunda iptal davaları, mevcut idari işlemlerin hukuka uygunluk karinesini çürüten ve geçmişe etki ederek dava konusu idari işlemin hiç sonuç doğurmamasını sağlayan inşai davalardandır . Yürütme nin durdurulması kararı da ipal davası süresince verilen geçici nitelikte bir karar olsa da, geçerli olduğu süre boyunca iptal kararı gibi ilgili idari işlemin hiç yapılmaması sonucunu doğurduğu için yine inşai bir karardır. Vergi davaları çoğu zaman iptal davası şeklinde görülebilse de tam yargı davası niteliğinde olan vergi davaları da bulunmak tadır. Bu halde iptal davası niteliği taşıyan, vergilendirme işlemini hertaraf etmeye yönelen vergi davalarının da inşai nitelik taşıdığı söylenmelidir. İnşai davalar bakımından numerus dausus ilkesinin geçerli olduğu, yani ancak kanun tarafından açıkça öngörülen durumlarda bir inşai dava nın açılabileceği oldukça kabul görmüş bir kanıdır. Oysa hukukumuzda inşai davaların sınırlı sayıdalığı yönünde bir düzenleme bulunmamakta dır. Bu noktada ilk olarak, gerekli hallerde kıyas yoluyla inşai davaların uygulama alanının genişletilmesinin önünde bir engelin olmaması gere kir. Daha açık bir ifadeyle hakkında kanun boşluğu olan vakıalara, benzer vakıalar için öngörülen inşai davaların kıyasen tatbik edilmesiyle söz konusu kanun boşluğu doldurulabilmelidir . Özellikle Alman hukukunda şirketler hukuku alanındaki inşai davaların kıyas yoluyla benzer durumlar için uygulanması yaygın bir uygulamadır. Keza hakkında kanun boşluğu olan bir vakıa için kıyas edilebilecek başka bir inşai dava yoksa, o boşlu ğun hakim tarafından yeni bir inşai dava tesis edilerek doldurulabileceği de kabul edilmektedir. Bu iki durum haricinde, hakkında inşai dava öngö rülmeyen konularda tarafların anlaşarak inşai dava açılması için anlaşma yapıp yapamayacakları sorusu üzerinde de durulmalıdır . Tarafların üze rinde tasarruf yetkilerinin bulunduğu konularda bir inşai dava anlaşması yapmaları için maddi anlamda engel bulunmadığı söylenebilse de bu tür anlaşmalar hukuki yarar yokluğu sebebiyle uygulama kazanamayacaktır . Zira bir uyuşmazlığın çözümü için dava açmaktan daha kolay bir yolun mevcut olduğu durumlarda mahkemeye başvurmanın hukuki yararın taşımadığı kabul edilmekted ir. Taraflarca istenilen inşai nitelikteki sonucun mutlaka esasa ilişkin nihai bir mahkeme kararıyla ortaya çıkması zoru nluluğu yoktur. Uyuş- 312 Medeni Usul Hukukunda İnşa i Dava ve İnşa i Hüküm mazlığı esastan çözen ve inşai sonuç doğuran bir mahkeme kararı inşai hüküm olarak adlandırılır. Babalık ilişkisini kuran mahkeme kararı inşai hükme örnektir. Aynı zamanda çekişmesiz yargı sonucunda verilen inşai kararlara da çokça rastlanma ktadır. Velayetin kaldırılması1 kişinin gaipli ğine karar verilmesi1 doğrudan doğruya iflas talebinin kabulü çekişmesiz yargıya ilişkin kararlardandır. Keza özellikle bir inşai sonuç doğurmaya yönelen düzenleme şeklindeki ihtiyati tedbirler inşai nitelikte geçici hu kuki koruma kararlarına örnek teşkil eder. Özellikle aile hukuku alanında hakime takdir yetkisi verilerek karı1 koca ve çocuk arasındaki hukuki ilişkiyi düzenleyen1 yeni bir hukuki ilişki ihdas eden aile hukukuna has önlemler de inşai nitelikteki mahkeme kararlarına dahildir. İnşai dava dışında temel dava türlerinden biri de tespit davasıdır. Tespit davası sonunda verilen tespit hükmü bir hak ve hukuki ilişkinin varlığını ya da yokluğunu belirlemeyle sınırlı bir fonksiyon gösterir. İnşai hüküm ise davacı tarafından iddia edilen sebeplerin varlığını tespit et menin yanı sıra istenilen hukuki değiş ikliği gerçekleştirme kudretine de sahiptir. Tüm inşai hükümlerde de tespit bölümü bulunmasına rağmen tespite eklenen inşai bölüm hükme asıl karakterini verir ve kararı diğer hüküm türlerinden ayırır. İnşai hükümler de tespit hükümleri gibi icrası gerekmeyen1 istenilen sonucu şekli anlamda kesinleşmeyle sağlayan mah keme kararlarıdır. Bu doğrultuda uygulamada ve doktrinde tespit davası/ hükmü mü yoksa inşai dava/hüküm mü teşkil ettiği tartışmalı olan ya da genel kuraldan ayrılan çeşitli davalada ilgili ayrıntılı olarak yaptığımız incelemeler sonucunda1 anonim şirket genel kurul kararlarının iptali davasının1 taşınmaz mülkiyetinin olağanüstü zamanaş ımıyla kazanılması için açılan tescil davasının1 kira tespit davasının ve evliliğin butlanı için açılan davanın birer inşai dava olduğu sonucuna varılmıştır. İnşai dava ve tespit davasının
|
İnşai hüküm ise davacı tarafından iddia edilen sebeplerin varlığını tespit et menin yanı sıra istenilen hukuki değiş ikliği gerçekleştirme kudretine de sahiptir. Tüm inşai hükümlerde de tespit bölümü bulunmasına rağmen tespite eklenen inşai bölüm hükme asıl karakterini verir ve kararı diğer hüküm türlerinden ayırır. İnşai hükümler de tespit hükümleri gibi icrası gerekmeyen1 istenilen sonucu şekli anlamda kesinleşmeyle sağlayan mah keme kararlarıdır. Bu doğrultuda uygulamada ve doktrinde tespit davası/ hükmü mü yoksa inşai dava/hüküm mü teşkil ettiği tartışmalı olan ya da genel kuraldan ayrılan çeşitli davalada ilgili ayrıntılı olarak yaptığımız incelemeler sonucunda1 anonim şirket genel kurul kararlarının iptali davasının1 taşınmaz mülkiyetinin olağanüstü zamanaş ımıyla kazanılması için açılan tescil davasının1 kira tespit davasının ve evliliğin butlanı için açılan davanın birer inşai dava olduğu sonucuna varılmıştır. İnşai dava ve tespit davasının yanında uygulaması en çok olan dava türü eda davasıdır. Hem inşai hükümde hem de eda hükmünde iddia edi len hak veya hukuki ilişkiyle ilgili tespit mevcutsa da eda hükmünde tes pite ek olarak eda-icra emri bulunurken1 inşai hükümde tespitin yanında inşai kısım yer alır. Bu sayede eda hükümleri ilamlı icraya uygun kararlar olurken1 inşai hükümler icraya ihtiyaç duymaksızın kesinleşm eyle birlik te kendiliğinden istenilen sonucu doğururlar. İnşai hükmün eda ve tespit So rı uç 313 hükmünden en önemli farkı ise mevcut bir hukuki durumun tespiti ya da icrasıyla sınırlı kalmadan daha önce olmayan bir hukuki ilişki yarat masıdır. Bu doğrultuda yine doktrin ve uygulamada eda davası/hükmü mü yoksa inşai dava/hüküm mü olduğu konusunda ihtilaf olan davalar değerlendirilmiş tir. Yapmış olduğumuz değerlendirmeler sonucu irade beyanının verilmiş sayılması davası sonunda verilen karar ile kiracının temerrüdü sonucu kira sözleşmesinin feshedilmesi sonucunda kiracıya karşı açılan tahliye davalarının birer eda davası olduğuj kira sözleşmesi nin dava yoluyla sona erdirilmesini sağlayan ve aynı zamanda tahliyeye karar veren mahkeme kararlarının, sözleşmenin feshi bakımından bir inşai hüküm teşkil ederken tahliyeye ilişkin kısmı bakımından ise eda hükmü niteliğini taşıdığıj taşınmaz mülkiyetinin mahkeme kararıyla tes cili davasının, iflas davasının ve uygulamada ki haliyle taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin ifa edilmemesi sonucunda açılan davaların birer inşai dava olduğu sonucuna varılmıştır. İnşai hükümler genel olarak olumsuz içerikli olsa da istisnaen geçit ya da kaynak hakkının tesisi, kira bedelinin tespiti, TMK m. 716 uyarınca taşınmaz mülkiyetinin kazanılması gibi yeni bir hukuki durum kuran pozitif nitelikteki hükümlere de rastlanır. Keza bazı inşai sonuçlar için hakimin takdir yetkisi bulunmazken bazısı doğrudan hakim kararıyla şekillenir. Özellikle sözleşmenin belli bir kısmının hakim kararıyla belir lendiği davalar bakımından durum bu şekildedir. İnş ai davalar kural olarak mahkeme kararıyla sona ers e de, taraf usul işlemleriyle de nihayete ere bilir. Buna karşılık feragat kabul ve sulh ün ge nel özelliklerine inşai davalar bakımından dikkat etmek gerekir. Özellikle tarafların üzerinde tasarruf yetkisinin bulunmadığı, gerçek inşai davalar niteliğincieki statü davalarında veya iflas davalarında kabul ya da sulh sonuç doğurmamaktadır. İnşai hükme asıl karakteristiğini veren, bir hukuki durum değişik liğini yaratan unsur, hükmün taşıdığı inşai etkidir. İnşai etkinin yanı sıra hükmün fer'i müdahale etkisi, unsur etkisi, kesin hüküm etkisi gibi diğer etkileri de mevcuttur . Belirtilmelidir ki inşai etki kesin hüküm etkisinden tamamen farklıdır ve bir inşai hükmün istenilen sonucu doğurabilmesi 314 Medeni Usul Hukukunda İnşa i Dava ve İnşa i Hüküm için hem kesin hüküm etkisini hem de inşai etkiyi birlikte taşıması gere kir. İnşai sebeplerin varlığı ve kararın bağlayıcılığı kesin hüküm etkisiyle alakalıyken, meydana gelen hukuki değişiklik ve bu değişikliğin çoğun lukla herkese karşı geçerli olması inşai etki kaynaklıdır. Kural olarak inşai hükümler geleceğe etkiliyken, istisnai olarak ba zıları geçmişe yönelik sonuç doğurur. Örneğin boşanma davası hüküm kesinleştikten sonra etkisini doğururken, anonim şirketin genel kurul kararının iptali o kararı geçmişe etkili olarak ortadan kaldırır. İnşai hükmün kimler arasında sonuç doğuracağını tespit etmek için genelleyici ifadeler kullanmak yerine somut olayın özelliğine bakmak ge rekir. Kira tespitine yönelen kararlarda olduğu gibi hüküm bazen yalnızca taraflar bakımından geçerliyken (inter partes), özellikle birden fazla kişi nin hukuki durumunu etkileyen iflas kararında ve statü davaları sonunda verilen kararlarda ise herkese karşı (in ter om n es) etki doğar. Belirtilmelidir ki inşai hükmünüçüncü kişilere sirayeti doğrudan hükmün inşai etkisin den kaynaklanır. Zira kesin hüküm kural olarak yalnızca taraflar arasında geçerlidir. Hükmün bağlayıcılığı ve taraflarca bir daha sorgulanmaması kesin hüküm etkisiyle sağlanırken, diğer kişilerin de hüküm sebebiyle hukuki durumunun etkileurnesi inşai etki kaynaklıdır. İnşai hükmün üçüncü kişilere sirayet etmesi söz konusu olduğunda bu kişilere hukuki dinlenilme hakkı tanınıp tanınmayacağı, tanınırsa da hangi kapsamda ve hangi konumda yargılama ya dahil edilmeleri gerek tiği sorusu gündeme gelir. Bu noktada bir ticaret şirketinin feshini öngö ren davalarda, bu şirketin feshinden hukuki durumu etkilenecek ancak davanın tarafı bulunmayan diğer kişilere de hukuki dinlenilme hakkının tanınması gerekir. Konkordatonun tamamen feshi davasının da diğer konkordata alacaklıianna hukuki dinlenilme hakkı tanınmalıdır. Yine aile hukuku alanındaki bazı statü davalarında da mahkeme kararından etkkilenecek kişilere dinlenilme hakkı tanınmalıdır . Evlatlık ilişkisinin kaldırılması, velayetin kaldırılması, tanımanın iptali davası bu bağlamda örnek verilebilir. Hukukumuzcia üçüncü kişilerin kendilerini etkileyen bir yargıla maya katılmaları yalnızca fer'i müdahale yoluyla mümkündür. Oysa fer'i �onuç 315 müdahi C yanında davaya katıldığı tarafın rızası hilafına herhangi bir işlem gerçekleştiremedi ği ve fer'i müdahil tarafından yapılan işlem asıl tarafça geçersiz hale getirilebil diği için, aslında üçüncü kişiler yargılamada fer'i müdahil olarak pek bir etki gösterememe ktedirler. Bu noktada Alman hukukunda cari bulunan dava arkadaşlığı biçiminde fer'i müdahale kuru munun hukukumuza ihdas edilmesi düşünülmelidir. Zira dava arkadaşı biçimindeki fer'i müdahale kurumunda müdahil, yanında davaya katıl dığı taraf rıza göstermese dahi iddia ve savunamada bulunma ve hükmü müstakil olarak kanun yoluna götürme hakkına sahiptir. Bu kurum inşai hükümden etkilerrecek üçüncü kişilerin hukuki dinlenilme hakkının daha etkili bir şekilde sağlanmasına hizmet edecektir. Hukukumuzcia malıkernelerin üçüncü kişiye davayı re'sen bildirme si istisnai birkaç düzenleme dışında söz konusu değildir. Yalnızca babalık davası, iflas talebi, anonim şirket genel kurul kararlarının iptali-butlanı davası ve iİK'da öngörülen konkordatoyla ilgili çeşitli süreçlerin mahke mece ilan en duyumlmaları öngörülmüşt ür. Kanaatimizce olması gereken hukuk bakımından özellikle kişilerin ya da ticari şirketlerinin statülerini etkileyen inşai davaların, hükümden etkilenecekve kendisine hukuki din lenilme hakkı tanınması uygun düşen üçüncü kişilere re 'sen ihbar edilmesi gerekir. Bunun için usul kanunumuzc ia bir değişiklik yapılarak mahkeme nin davanın başındayken üçüncü kişilere yargılama yı re' sen bildirmesine ilişkin bir düzenleme ye yer verilmesi yerinde olur. Kendisine mahkeme ce re'sen ihbar yapılan kişilerin yargılama ya dava arkadaşı biçiminde Jer'i
|
inşai hükümden etkilerrecek üçüncü kişilerin hukuki dinlenilme hakkının daha etkili bir şekilde sağlanmasına hizmet edecektir. Hukukumuzcia malıkernelerin üçüncü kişiye davayı re'sen bildirme si istisnai birkaç düzenleme dışında söz konusu değildir. Yalnızca babalık davası, iflas talebi, anonim şirket genel kurul kararlarının iptali-butlanı davası ve iİK'da öngörülen konkordatoyla ilgili çeşitli süreçlerin mahke mece ilan en duyumlmaları öngörülmüşt ür. Kanaatimizce olması gereken hukuk bakımından özellikle kişilerin ya da ticari şirketlerinin statülerini etkileyen inşai davaların, hükümden etkilenecekve kendisine hukuki din lenilme hakkı tanınması uygun düşen üçüncü kişilere re 'sen ihbar edilmesi gerekir. Bunun için usul kanunumuzc ia bir değişiklik yapılarak mahkeme nin davanın başındayken üçüncü kişilere yargılama yı re' sen bildirmesine ilişkin bir düzenleme ye yer verilmesi yerinde olur. Kendisine mahkeme ce re'sen ihbar yapılan kişilerin yargılama ya dava arkadaşı biçiminde Jer'i müdahil olarak dahil edilmeleri, hukuki dinlenilme hakkının gerektiği gibi sağlanması bakımından önemlidir. Ayrıca yukarıda belirttiğimiz üze re hukukumuzcia çeşitli davalar için mahkeme tarafından ilan yapılma yükümlülüğü getirilmiş, yapılan ilan neticesinde üçüncü kişilerin davaya itiraz ya da müdahale edebilecekleri düzenlenmiştir. Üçüncü kişilerin davaya hangi sıfatla itiraz edecekleri ya da müdahalede bulunacakları ise açık değildir. Bu noktada HMK'da yer verilmesini önerdiğimiz re'sen ih bar düzenlemesinin bu davalar bakımından da işletilmesi ve ilan üzerine üçüncü kişilerin yargılamaya dava arkadaşı biçiminde fer'i müdahil olarak katılması yerinde olacaktır. Bu sayede ilan üzerine üçüncü kişilerce ya- 316 Medeni Usul Hukukunda İnşa i Dava ve İnşa i Hüküm pılacak itiraz ya da müdahale kavramlarıyla ortaya çıkan belirsizliğin de önüne geçilmiş olur. Kendisine hukuki dinlenilme hakkı tanınması uygun düşen üçüncü kişilere, kendi hukuki durumunu etkileyen inşai hükümlere karşı kanun yoluna gitme hakkı tanınması da gereklidir. Hukukumuzcia fer'i müdahil sıfatına sahip olsalar da üçüncü kişilerin bağımsız olarak kanun yoluna gitme hakkının var olmadığı kabul edilmektedir. Olması gereken hukuk bakımından fer'i müdahillere asıl taraftan ayrı bir şekilde kanun yolu hakkının tanınması isabetli olur. Bu noktada kendisini etkileyecek bir inşai dava yargılamasından hiçbir şekilde haberi olmayan, bu sebeple da vaya müdahale etme şansına erişmemiş üçüncü kişiler de kanun yoluna başvurmacia düşünülm elidir. Bu bağlamda Fransız hukukunda cari olan ve üçüncü kişilerin temsil edilmedikleri bir yargılamada verilen ve ken dilerini etkileyen bir hükmü iptal etmelerini sağlayan "tierce opposition" kanun yolunun hukukumuza uygun düştüğü ölçüde iktihas edilmesi, hak arama özgürlüğünü genişletmek ve hukuki dinlenilme hakkı ihlallerinin önüne geçmek için isabetli olacaktır. Son olarak tüm iç hukuk yollarının tüketilmiş olması kaydıyla, bir inşai dava yargılamasına müdahil olarak katılma talebi gerekçesiz ya da haksız şekilde reddedilmiş, kanun yolu başvurusu dikkate alınmamış, iddia ve savunmaları kullanma hakkı engellenmiş fer'i müdahillerin, son çare olarak adil yargılanma hakkının ihlali gerekçesiyle Anaaysa Mahke mesi'ne bireysel başvuruda bulunabilece kleri de belirtilmelidir. KAYNAKÇA Acar, Faruk: Kira Hukuku Şerhi, 4. Baskı, Beta, İstanbul, 20 17. Acİnöroğlu, Serkan: "Vergi Davasının Hukuki Niteliği", Atatürk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, C. 23, S. 3, Y. 2009, ss. 191-207. Ağar, Serkan: "Vergi Davalarının Hukuki Niteliği", TBB Dergisi, Y. 2006, S. 62, ss. 262-297. Akıncı, Şahin: Roma Hukuku Dersleri, 3. Baskı, Seyran Yayınları, Konya 2010. Akıntürk, Turgut: Eşya Hukuku, İstanbul 2009. Akgünüz, Gündüz/ Saltık, Saadettin: "Usul Hukukunda Kazanılmış Hak", TBB Dergisi, Y. 1993, S. 2, ss. 165-177. Akipek,Jale: TürkEşya Hukuku (Mülkiyet), Ankara Üniversitesi Hukuk Fakülte si Yayınları, İstanbul 1973. Akipek,Jale: Hükümsözlük Nazariyeleri Karşısında TürkMedeni Kanununun Sistemi, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları, Ankara 1953. Akcan, Recep: Usul Kurallarına Aykırılığa Dayanan Temyiz Nedenleri, Ankara 1999. Akın, Adnan: Babalık Davası, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Eskişehir Ana- dolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Y. 2006. Akın türk, Turgut/ Ateş, Derya: Medeni Hukuk, 23. Baskı, Beta Yayınları. Akkaya, Tolga: Medeni Usul Hukukunda İstinaf, Yetkin Yayınları, Ankara 2009. Aktepe Artık, Sezin: Medeni Usul Hukukunda Adil Yargılanma Hakkı, Seçkin Yayınları, 2014. Akyol, Şener: Medeni Hukuka Giriş, 2. Baskı, Vedat Kitapçılık, İstanbul, 2006. Akyol Aslan, Leyla: Medeni Usul Hukukunda Davadan Feragat, Yetkin Yayınları, İstanbul, 201 O. Alan, Nuri: "iptal Davalarının Ön ve Esastan Kabul Şartları", Danıştay Dergisi, S. 50-51, s. 24, ss. 22-59 318 Medeni Usul Hukukunda İnşai Dava ve İnşai Hüküm Alangoya, Yavuz/Yıldırım, Kamil/Deren Yıldırım, Nevhis: Medeni Usul Hukuku Esasları, Tıpkı 8. Baskı, Beta Yayınları, İstanbul, 2011. Alangoya, Yavuz: HUMK'nu Değiştiren 1711 Sayılı Kanun ve Noterlik Kanu nu Hakkında Sempoz yum, İstanbul 1977, s. 78; Alangoya, Yavuz: Medeni Usul Hukuku muzda Tahkimin Niteliği ve Denetlen mesi, İstanbul, 1973. Alangoya, Yavuz: Medeni Usiıl Hukukunda Vakıaların ve Delillerin Toplanma sına İlişkin ilkeler, Fakülteler Matbaası, İstanbul, 1979. Alangoya, Yavuz: Medeni Usul Hukukunda Dava Ortaklığı, ( 196S tarihli yayın dan tıpkı basım), İstanbul 1999. Altay, S ümer: Türk İflas Hukuku, Vedat Kitapçılık, İstanbul 2004. Althammer , Christoph: Streitgegenstand und Interesse, Mohr Siebe ck, Tübin gen, 2012. Altınok, Elif: İdari Yargıda İptal Kararının Sonuçları, Yayınlanmamış Yüksek lisans Tezi, İstanbul Kültür Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul, 2008. Ansay, Sabri Şakir: Hukuk İcra ve İflas Usulleri, İstiklal Matbaası, Ankara 1960. Antalya, Gökhan / Topuz, Murat: Medeni Hukuk, Giriş, Temel Kavramlar, Başlangıç Hükümleri, C. I, 3. Baskı, Seçkin Yayınları, Ankara, 2019. Antalya, Gökhan/ Sağlam, İpek: Miras Hukuku, C. III, Güncelleştirilmiş 4. Baskı, Seçkin Yayınları, Ankara 2019. Antalya, Gökhan: Borçlar Hukuku Genel Hükümler Cilt I, Temel Kavramlar, Sözleşmeden Doğan Borç İlişkileri, Genişletilmiş 2. Baskı, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2019. Arar, Kemal: İcra ve İflas Hükümleri, Ankara, 1943. Aras, Aslı: Çekişmesiz Yargılamada Yargılama Usulü, Yetkin Yayınları, Ankara 2017. Arens, Peter: Streitgegenstand und Rechtskraft im Aktienrechtlichen Anfech tungsverf ahren, Farnk.furt am Mainz, 19SO. Arens, Peter: "Der Grundsatz der Einheitlichkeit der Entscheidungen in Ehesac hen': ZZP, 76. Band, Y. 1963. Arslan, Ramazan: Yargılamanın Yenilenmesi, Turhan Kitabevi, Ankara, 1973. Arslan, Ramazan: İcra-İflas Hukukunda ihale ve İhalenin Feshi, Ankara Üni versite Hukuk Fakültesi Yayınları, Ankara, 1984. Arslan, Ramazan/Yılma z, Ejder/Taşpınar Ayvaz, Sema: Medeni Usul Hukuku, S. Baskı, Ankara, 2019. Arslan, Ramazan/Yılm az, Ejder/Taşpınar Ayvaz, Sema/H anağası, Emel: İcra ve İflas Hukuku, S. Baskı, Yetkin Yayınları, Ankara, 2019. Kaynakça 319 Arslanlı, Halil: Anonim Şirketler, II-III. Anonim Şirketin Organizasyonu ve Tahviller, İstanbul ı 960. Aslan, Kudret: Hacizde istihkak Davası, Turhan Ki tab evi, Ankara, 2005. Aslan, Zehreddin: İdari Yargıda Yürütmenin Durdurulması, Alfa Yayınları, İs tanbul, 2001. Aşık, İbrahim: "Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na Göre Yetki Sözleşmesi" , TBBD, S. 97, Y. 2011, ss. 11-48. Ataay, Aytekin: Medeni Hukukun Genel Teorisi, Fakülteler Matbaası, İstanbul, ı980. Atalı, Murat: Medeni Usul Hukukunda Davanın ihbarı, Yetkin Yayınları, Ankara 2008. Atalı, Murat/ Ermenek, İbrahim/ Erdoğan, Ersin: Medeni Usul Hukuku, 2. Baskı, Ankara 20ı9. Ayoğlu,
|
Feshi, Ankara Üni versite Hukuk Fakültesi Yayınları, Ankara, 1984. Arslan, Ramazan/Yılma z, Ejder/Taşpınar Ayvaz, Sema: Medeni Usul Hukuku, S. Baskı, Ankara, 2019. Arslan, Ramazan/Yılm az, Ejder/Taşpınar Ayvaz, Sema/H anağası, Emel: İcra ve İflas Hukuku, S. Baskı, Yetkin Yayınları, Ankara, 2019. Kaynakça 319 Arslanlı, Halil: Anonim Şirketler, II-III. Anonim Şirketin Organizasyonu ve Tahviller, İstanbul ı 960. Aslan, Kudret: Hacizde istihkak Davası, Turhan Ki tab evi, Ankara, 2005. Aslan, Zehreddin: İdari Yargıda Yürütmenin Durdurulması, Alfa Yayınları, İs tanbul, 2001. Aşık, İbrahim: "Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na Göre Yetki Sözleşmesi" , TBBD, S. 97, Y. 2011, ss. 11-48. Ataay, Aytekin: Medeni Hukukun Genel Teorisi, Fakülteler Matbaası, İstanbul, ı980. Atalı, Murat: Medeni Usul Hukukunda Davanın ihbarı, Yetkin Yayınları, Ankara 2008. Atalı, Murat/ Ermenek, İbrahim/ Erdoğan, Ersin: Medeni Usul Hukuku, 2. Baskı, Ankara 20ı9. Ayoğlu, Tolga: Şirketler Hukuku Özelinde Uyuşmazlıkların Çözümünde Tah kim, Oniki Levha Yayınları, İstanbul 20ı8. Aybay, Aydın: "Kira Tespiti Hakkındaki Kararların Zaman Bakımından Etkisi Me selesi", ABD, S. ı966, S. 3, ss. 49ı-496. Aydıncık, Şirin: Yapma Borçlarının İfa Edilmemesi ve Hukuki Sonuçları, Nama İfa, Vedat Kitapçılık, İstanbul 2013. Aygün, Mesut: "Milletler arası Ticari Tahkimde Hakem Kararlarına Karşı İptal Yolu", LegaiMİHDER , S. 8, Y. 2007/3, ss. 66ı-694. Baur, Fritz: "Der Anspruch auf rechtliches Gehörs" AcP, ı 954, ss. 393-412. Ballon, Oscar J.: Einführung in das österreichishes Zivilprozessrech, 3. Aufl., ı993. Ballon, Oscar J.: "Drittinteressen im Zivilprozess nach österreichischem Recht", ZZP ı o ı, Y. ı988, ss. 413-425. Ballon, Oscar J.: "Die Beachtung des rechtlichen Gehörs iSd Art 6 MRK durch die Rechtsmittelgericht e",JBl, Heft ıo, ı99S, ss. 623-636. Balta, Tahsin Bekir: İdare Hukukuna Giriş I, Ankara, ı 970. Bahtiyar, Mehmet: Anonim OrtaklıkAna Sözleşmesi, Beta, 2001. Baş pınar, Veysel: Borç Sözleşmelerinin Kısmı· Butlanı, Adalet Matbaacılık, Ankara, ı 998. Baumbach, Adolf/Lauterbach, Wolfgang: Beksche Kurz Kommentare Zivilpro zessordnung, 75. Aufl., 20ı 7. Baumgartel, Gottfried: "Zur Lehre vom Streitgegenstand" , JuS 7 4, ss. 69-7 S. Bekker, Ernst lmmanuel, System des Heutigen Pandektenrechts, Weimar, ı886. 320 Medeni Usul Hukukunda İnşai Dava ve İnşai Hüküm Berki, Şakir: "Türk Medeni Kanununda Evlenmede Mutlak Butlan", AÜHFD, C. XIX, Y. ı962, ss. 20ı-231. B erkin, Necmettin: İflas Hukuku, Fakülteler Matbaası, İstanbul, ı 972. Berkin, Necmettin: Medeni Usul Hukuku Esasları, Hamle Matbaası, İstanbul ı969. Berkin, Necmettin: Tatbikatçılara İcra Hukuku Rehberi, Formül Matbaası, İs tanbul ı 980. Bertan, Suad: Ayni Haklar, Balkan Basım ve Ciltevi, Ankara ı976. Bettermann, Karl August: "Urteilsanmer kung zu BayVerfGH vom 2.2. ı 962", JZ, Y. ı962, ss. 673-678. Bilge, Necip/Önen, Ergun: Medeni Yargılama Hukuku Dersler, 3. Baskı, Sevinç Matbaası, Ankara 1978. Blomeyer, Arwed: Zivilproze6recht: Erkenntnis verfahren, 2. Baskı, ı 985. Boran Güneysu, Nilüfer: İcra Takibinin Taliki ve iptali, Güncel Yayınevi, İzmir, 2005. Boran Güneysu, Nilüfer: Medeni Usul Hukukunda Karar, Adalet Yayınevi, An kara, 20ı4. Bötticher, Eduard: "Besinnung und das Gestaltungsrecht und das Gestaltungskla gerecht", FS.H.Dö lle, Tübingen, ı963, ss. 4ı-77. Bötticher, Eduard: "Zur Lehre vom Streitgegenstand im Eheprozess" , FG Rosen berg, C. H. Beksch'e Verlagsbuchhandlung, Münschen und Berlin, ı949, ss. 73-99. Bötticher, Eduard: Kritische Beitrage zur Lehre von der materiellen Rechtsk raft im Zivilprozess, Berlin ı 930. Brunner, Alexander/Gasser , Dominik/S chwander , lvo: ZPO Schweizerische Zivilprozessordnung Kommentar, Aufl. 2, Dike Verlag, 20ı6. Brunner, Hans Rene: Die tierce opposition des französischen Zivilprozessre chts und verwandte Institute im schweizerischen Recht, Diss. Zürich, ı958. Bruns, Rudolf: Zivilprozessr echt, 2. Aufl, Verlag Franz Vahlen Münschen, ı 979. Bucher, Eugen: Das Subjektive Recht als Normsetz ungsbefugnis, Tübingen ı965. Budak, Ali Cem/Karaarslan, Varol: Medeni Usul Hukuku, 3. Baskı, Adalet Yayı nevi, Ankara, 20ı9. Budak, Ali Cem: Medeni Usul Hukukunda Üçüncü Kişilerin Haklarının Ko runması, Beta, İstanbul 2000. Budak, Ali Cem: "Türk Hukukunda Çekişmesiz Yargı'� Medeni Usul ve İcra İflas Hukukçuları Toplantısı IV, Y. 2005, ss. ı27-ı87. Kaynakça 321 Bulut, Uğur: "Bir Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı lşığında Hükrnün Kısmen Temyizi ve Kesinleşmesi" , Legal MİHDER , C. 9, S. 24, Y. 2013, ss. 9ı-ı28. Burcuoğlu, Haluk: Yargıtay Kararları Işığında 6570 Sayılı Yasaya Göre Kiracı- nın Tahliye Edilmesi, Filiz Kitabevi, İstanbul ı 993. Buz, Vedat: Medeni Hukukta Yenilik Doğuran Davalar, Yetkin, Ankara 2005. Canaris, C la us Wilhelm: Die Feststellung von Lücken im Gesetz, 2. Aufl., ı 983. Calavros, Constantin: Urteilswirkungen zu Lasten Dritten, Verlag Ernst und Werner Gieseking, Bielefeld, ı 978. Çağlayan, Ramazan: İdare Hukuku Dersleri, 7. Baskı, Adalet Yayınevi, Ankara, 20ı9. Çağlayan, Ramazan: İdari Yargılama Hukuku, ıo. Baskı, Seçkin Yayıncılık, An kara, 20ı9. Çelebican, Özcan Karadeniz: Roma Hukuku, ı 7. Basım, Turhan Kitabevi Ankara 20ı4, Demirbaş, Harun: YenilikDoğuran Haklar, Vedat Kitapçılık, İstanbul 2007. Demirbaş, Feride: "Baba İle Çocuk Arasındaki Soybağına İlişkin Davalarda Davacı Olabilecek Kişiler", Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. XXII, Y. 20ı8, ss. 3-36. Deren Yıldırım, Nevhis: Kesin Hükmün Subjektif Sınırları, Alfa Yayınevi, İstan bul ı996. Deren Yıldırım, Nevhis: Haksız Rekabet Hukuku ile Fikri ve Sınai Mülkiyet Hukukunda İhtiyati Tedbirler, 2. Baskı, İstanbul 2002 Deren Yıldırım, Nev his: "Tahkim ve Objektif Açıdan Tahkime Elverişlilik'� Yavuz Alangoya'ya Armağan, İstanbul 2007, ss. 47-6ı. Di Marzo, Salvatore Çev. Ziya Umur, Roma Hukuku, İstanbul, ı959. Dimaras, Nikoloas: Anspruch "Dritter" aufVerfahrensbeteili gung, ı 987 Doğru, Osman: Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvuru Rehberi, Legal Yayın- cılık, 2013. Domaniç, Hayri: Anonim Şirketler Hukuku ve Uygulaması, TTK Şerhi-11, Te mel Yayınları, İstanbul ı 988. Dölle, Hans: "Zum Wesen der Gestaltungskla gerecht", FS Bötticher, ı969, ss. 93- 99. Dural, Mustafa/San, Suat: Türk Özel Hukuku C. ı, Temel Kavramlar ve Me deni Kanunu'nun Başlangıç Hükümleri, ı4. Bası, Filiz Kitabevi, İstanbul, 20 ı 9. Dural, Mustaf a/Öğüz, Tufan/Gümüş, Alper: Türk Özel Hukuku C. III Aile Hu kuku, 13. Baskı, Filiz Kitabevi, İstanbul, 20ı8. 322 Medeni Usul Hukukunda İnşa i Dava ve İnşai Hüküm Dural, Mustafa/ Öz, Turgut: Türk Özel Hukuku C. IV, Miras Hukuku, Filiz Ki tabevi, İstanbul 20ı9. Duran, Lütfi: "idari İşlem Niteliğinde Yargı Kararıyla Ve rgi Davalarının Çözümü': AİD, C. 2ı, S. ı, Y. ı 987, ss. 63-77. Duran, Lütfi: İdare Hukuku Ders Notları, İstanbul, ı 982. Duran, Osman: "Konut ve Çatılı İşyeri Kiraları Kapsamındaki Taşınınaziarın Kira Bedelinin Ödenmemesi Nedeniyle İlamsız İcra Yoluyla Tahliyesinde Kira Sözleşmesine İtiraz ve Kaldırılması (iİK M. 269/B)", ERÜ HFD, C. XIII, S. ı, Y. 20ı8, ss. 2ı 7-280. Dursun, Hasan: "Vergi Uyuşmazlıklarından Doğan Davaların Kuramsal Niteliğini Saptayabilmek", TBB Dergisi, S. 78, Y. 2008, ss. 227-285. Ennecerus, Ludwig: Rechtsgeschaft, Bedingung und Anfangstermin, Marburg, ı889. Erdoğan, Ersin/K orkmaz,
|
Hu kuku, 13. Baskı, Filiz Kitabevi, İstanbul, 20ı8. 322 Medeni Usul Hukukunda İnşa i Dava ve İnşai Hüküm Dural, Mustafa/ Öz, Turgut: Türk Özel Hukuku C. IV, Miras Hukuku, Filiz Ki tabevi, İstanbul 20ı9. Duran, Lütfi: "idari İşlem Niteliğinde Yargı Kararıyla Ve rgi Davalarının Çözümü': AİD, C. 2ı, S. ı, Y. ı 987, ss. 63-77. Duran, Lütfi: İdare Hukuku Ders Notları, İstanbul, ı 982. Duran, Osman: "Konut ve Çatılı İşyeri Kiraları Kapsamındaki Taşınınaziarın Kira Bedelinin Ödenmemesi Nedeniyle İlamsız İcra Yoluyla Tahliyesinde Kira Sözleşmesine İtiraz ve Kaldırılması (iİK M. 269/B)", ERÜ HFD, C. XIII, S. ı, Y. 20ı8, ss. 2ı 7-280. Dursun, Hasan: "Vergi Uyuşmazlıklarından Doğan Davaların Kuramsal Niteliğini Saptayabilmek", TBB Dergisi, S. 78, Y. 2008, ss. 227-285. Ennecerus, Ludwig: Rechtsgeschaft, Bedingung und Anfangstermin, Marburg, ı889. Erdoğan, Ersin/K orkmaz, Cansu: "Yargıtayca Verilen Bozma Yahut Bölge Adiiye Mahkemelerince Verilen Gönderme Kararlarından Sonra Islah Yapı lıp Yapılamayacağı Sorunu", YBHD, S. 2, Y. 20ı6, ss. 249-290. Eren, Fikret: Mülkiyet Hukuku, Yetkin Yayınları, 4. Baskı, Ankara, 20ı6. Eren, Fikret: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 24. Baskı, Yetkin Yayınları, An kara, 20ı9. Erişir, Evrim: Geçici Hukuki Korumanın Temelleri ve İhtiyati Tedbirin Türle ri, Oniki Levha Yayınları, İstanbul, 2013. Erkut, Celal: İptal Davasının Konusunu Oluşturma Bakımından İdari İşlemin Kimliği, Danıştay Matbaası, Ankara, ı 990. Erkut, Celal: "İ.Y.U.K. Çerçevesinde İdari Dava Türleri ve Bazı Usuli Değişiklikler': İÜHFM, Y. ı98S, s. ı-4, ss. 22ı-23S. Erman, Hasan: Eşya Hukuku Dersleri, Der Yayınları, İstanbul, 20 ı 8. Ermenek, İbrahim: Medeni Usul Hukukunda Davayı Kabul, Adalet Yayınevi, Ankara 2009. Ermenek, İbrahim: ''Anayasa Mahkemesi'nin Bireysel Başvuru Üzerine Verdiği Kararların Medeni Yargılama Hukukuna Yansımaları ve Bu Alanda Ortaya Çıkan Bazı Özel Durumlar", Legal MİHDER, C. 9, S. 26, Y. 2013, ss. 3-SS. Enneccerus, Ludwig/Nipper dey, Hans Carl: Allgemeiner Teil des Bürgerlichen Rechts II, Eroğlu, Orhan, "Usuli Kazanılmış Hakkın Sınırlarının Belirlenmesinde Yaşanan Sorunlar Üzerine Bir Değerlendir me", ASEAD, C. S S. 6, Y. 20ı8, ss. ı63-ı84. Kayrıakça 323 Esener, Turhan/Güven, Kudret: Eşya Hukuku, Yetkin Yayınları, 4. Baskı, Ankara 2008 Ertaş, Şeref: Eşya Hukuku, ı 1. Bası, İzmir, 20 ı 4. Fasching, Hans W.: Lehrbuch des österreichischen ZivilprozeBrechts : Lehr und Handbuch für Studium und Praxis, 2. Aufl., ı 990. Fasching, Hans W.: "Urteilsmaessige Rechtsgestaltungs im Zivilproze ss", JB, Heft 19-20, ı97S, ss. SOS-521. Fenkart, Josef: W esen und Ausübung der Gestaltungsrechte im Schweizerisc hen Privatrecht, Bem, ı 925. Feyzioğlu, Necmettin Feyzi: Borçlar Hukuku İkinci Kısım Akdin Muhtelif Ne vileri (Özel Borç İlişkileri), Cilt I, 3. Baskı, Fakülteler Matbaası, İstanbul, ı978. Forstmoser , Peter/Meier -Hayoz, Arthur/Nobel, Peter: Schweizerisches Aktien recht, Bem 1996. Futtner, Georg: Das Urteil im Zivilprozessrecht, S. Aufl., Münschen ı98S. Gençcan, Ömer Uğur, Boşanma Usul Hukuku, 2. Baskı, Yetkin Yayınları, Ankara, 20ı8. Goldschmidt, James: "Hat das ordendiche Gericht bei spateren Rechtsstreitigkei ten ein Nachprüf ungsrecht hinsichtlich der Würdigung der Rechts natur e in es gemaı3 den Bekanntmachungen vom ı 6./ ı 7. Dezember 19ı6 (RGB!. 1396, 1398) aufgelösten Vertrages durch das Reichss chiedsgericht für Kriegswirtschaft? Ein Beitrag zur Lehre von der Rechtskraft staatlicher Gestaltungsakte und der Rechtsstellung des Reichsschiedsgerichts für Kriegswirtschaf t", AcP, ı 9 ı 9, ss. ı -45. Goldschmidt,James: Zivilprozessrecht, Berlin, ı932. Göçgün, Muhammet: İdari İşlemin Konu Unsuru, Oniki Levha Yayıncılık, İstan bul, 20ı7. Göksu, Mustafa: "Hukuk Muhakemeleri Kanununa Göre İhtiyati Tedbirin Uygu lanmasını Talep Etme Zorunluluğu" , DEÜHFD Özel Sayı, Prof. Dr. Hakan Pekcanıtez' eArmağan, C. ı6, 20ı4, ss. 12S3-ı273. Gözübüyük, Şeref/Tan, Turgut: İdare Hukuku, C. II, İdari Yargılama Hukuku, 7. Baskı, Turhan Kitabevi, Ankara, 20ı4. Görgün, L. Ş anal, İflas ta istihkak Davası, Ankara, ı 977. Görgün, L. Şanal/Börü, Levent/T oraman, Barış/Kodakoğlu, Mehmet: Medeni Usul Hukuku, 8. Baskı, Yetkin Yayınları, 20ı9. Grigoleit, Hans Christoph/Ehmann, Erik: Aktiengesetz Kommentar, 1. Aufl. 2013. 324 Medeni Usul Hukukunda İnşai Dava ve İnşai Hüküm Grob-Ande rmacher, Beatrice: Hans Ulrich Walder-Richli, Zivilprozessr echt, S. Baskı, 2009. Grunsky, Wolfgang: Grundlagen des Verfahrensrechts, 2. Aufl, Bielefeld, 197 4. Grünewald, Barbara: "Numerus Clausus der Gestaltungsklagen und Vertragsfrei heit", ZZP, 1988, ss. 152-165. Guldener , Max: Schweizerisches Zivilproze6recht, 3. Aufl., Zürih, 1979. Gümüş, Mustafa Alper: Borçlar Hukuku Özel Hükümler, C. I, 3. Baskı, İstanbul 2013. Gümüş, Mustafa Alper: Kira Sözleşmesi, Vedat Kitapçılık, İstanbul, 20 ll. Güran, Sait: "Anayasanın Kuvvetler Ayrılığı İlkesine ve Yönetim Yargı ilişkisine Bakış Açısında Değişikli k", Anayasa Yargısı Dergisi, C. ll, Y. 1994. Gürsoy, Kemal/Eren, Fikret/Cansel, Erol: Türk Eşya Hukuku, 2. Baskı, Ankara Üniversitesi Basımevi, Ankara 1984. Hanağası, Emel: Davada Menfaat, Yetkin Yayınları, Ankara 2009. Hatemi, Hüseyin: Medeni Hukuk'a Giriş, Oniki Levha Yayınları, 8. Bası, İstanbul, 2017. Hatemi, Hüseyin /Serozan, Rona/ Arpacı, Abdülkadir: Eşya Hukuku, Filiz, İstan bul, 1991. Hasemeyer, Ludwig: "Drittinteressen im Zivilprozess" , ZZP, 1988, ss. 385-412. Hausheer, Heinz/Walter, Hans Peter: Zivilprozessor dnung Berner Kommen tar, Stampfli VerlagAG, 2012. Heberlein, Adrian/Breitschmidi Peter/Belser , Eva Maria/Rie der, Cyrill: Hand kommentar zum Schweizer Privatrecht, Sachenrecht, 2. Aufl. 2012. Helmreich, Harald: Das Selbsthilf everbot des fransösischen Rechts und sein Einfluss auf Gestaltungs- und Gestalt ungsklagere cht, Diss, Münschen, 1965. Hellwig, Konrad: Anspruch and Klagerecht, Leipzig 1924. Hellwig, Konrad: Wesen Und Subjektive Begrenzung Der Rechtskraft, 1901. Hellwig, Konrad: Lehrbuch des Deutschen Civilprozessr echts, Leipzig, 1903. Henckel, Wolfraum: Parteilehre und Streitgegenstand im Zivilprozess, Heidel- berg 1961. Henke, Horst Eberhart, "Die Gestaltungsklage der ZPO",JA, 1987, ss. 225-232. Henker,Joachim, Die Gestaltungsklage, 1950. Henssler, Martin/Strohn, Lutz: Becks'sche Kurz Koromentar Gesellsch aftsre cht, 4. Aufl, 2019. Kaynakça 325 Holzhammer , Richard: Österreichisches Zivilprozessr echt, 2. Aufl., Springer Verlag, Wien New York. Hrubesch -Millauer , Stephanie/G raham-Siegenthaler , Barbara/Roberto, Vito: Sa chenrecht, S. Aufl., 201 Hueck, Alfred: Anfechtbarkeit und Nichtigkeit von Generelversammlungs beschlüssen bei Aktiengesellschaften, 1924. Hueck, Alfred: "Gestaltungsklagen im Recht der Handelsgesellsc haftren'� Fests chrift Hundertfünf zig Jahre Cari Heymanns Verlag, 1966, ss. 187-306. Huysal, Burak: Milletlerarası Ticari Tahkimde Tahkime Elverişlilik, Vedat, İstanbul 2010. Hüffer, Üwe/Schafer, Carsten, Münchener Kommentar zum Aktiengesetz, Band 4, 4. Aufl, 20ı6. İmre, Zahit: Medeni Hukuka Giriş, Yenilik Basımevi, İstanbul, ı 97 ı. İmregün, Oğuz: Anonim Ortaklıklar, 4. Bası, Yasa Yayıncılık, İstanbul, ı989. İnan, Ali Naim 1 Ertaş, Şeref/ Albaş, Hakan: Miras Hukuku, ıo. Baskı, Seçkin Yayınları, 2019. İnceoğlu, Murat, Kira Hukuku, C. I, Oniki Levha Yayınları, İstanbul, 20ı4. Jauernig, Othmar: Verhandlungsmaxime, Inquisitionsmaxime und Streitge genstand, Mohr Siebeck, ı967. Jhering, Rudolf: "Die Reflexwirkungen o der die Rückwirkung rechtlicher Thatsac hen auf dritte Personen" ,JherJb ı o, ı87ı, ss. 24S-3S4. Joss, Gerhard: Gestaltungshindernisse und Gestaltungsgegenrechte, Münsc
|
beschlüssen bei Aktiengesellschaften, 1924. Hueck, Alfred: "Gestaltungsklagen im Recht der Handelsgesellsc haftren'� Fests chrift Hundertfünf zig Jahre Cari Heymanns Verlag, 1966, ss. 187-306. Huysal, Burak: Milletlerarası Ticari Tahkimde Tahkime Elverişlilik, Vedat, İstanbul 2010. Hüffer, Üwe/Schafer, Carsten, Münchener Kommentar zum Aktiengesetz, Band 4, 4. Aufl, 20ı6. İmre, Zahit: Medeni Hukuka Giriş, Yenilik Basımevi, İstanbul, ı 97 ı. İmregün, Oğuz: Anonim Ortaklıklar, 4. Bası, Yasa Yayıncılık, İstanbul, ı989. İnan, Ali Naim 1 Ertaş, Şeref/ Albaş, Hakan: Miras Hukuku, ıo. Baskı, Seçkin Yayınları, 2019. İnceoğlu, Murat, Kira Hukuku, C. I, Oniki Levha Yayınları, İstanbul, 20ı4. Jauernig, Othmar: Verhandlungsmaxime, Inquisitionsmaxime und Streitge genstand, Mohr Siebeck, ı967. Jhering, Rudolf: "Die Reflexwirkungen o der die Rückwirkung rechtlicher Thatsac hen auf dritte Personen" ,JherJb ı o, ı87ı, ss. 24S-3S4. Joss, Gerhard: Gestaltungshindernisse und Gestaltungsgegenrechte, Münsc hen, 1967. Kaçak, Nazif: Açıklamalı ve İçtihatlı Boşanma Davalarında Maddi Ve Manevi Tazminat İle Yoksulluk Nafakası, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2006. Kalabalık, Halil: İdari Yargılama Usulü Hukuku, 13. Baskı, Seçkin Yayıncılık, 2019. Kaldırım, Nur: Şirketler Hukuku ndan Doğan Uyuşmazlıklarda Tahkim, Yayın- lanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2019. Kaplan, Gürsel: İdari Yargılama Hukuku, S. Baskı, Ekin Yayınevi, Bursa, 20ı 9. Karafakih, İsmail Hakkı, HukukMuhakemeleri Usulü, Ankara, ı9S2. Karahan, Sami/Hu ysal, Ayşegül S., Şirketler Hukuku, 2. Baskı, İstanbul, 2013. Karakaş, Cemal Fazı!: İcra ve İflas Hukukunda Sıra Cetveli, Yayınlanmamış Yük- sek Lisans Tezi, Konya, ı 996. Karakoç, Yusuf: Vergi Yargılaması Hukuku, 4. Baskı, Yetkin Yayınları, 2019. 326 Medeni Usul Hukukunda İnşai Dava ve İnşai Hüküm Karasu, Rauf: Anonim Şirketlerde Emredici Hükümler ilkesi, 2. Baskı, Ankara, 20ıs. Karsh, Abdurrahim: Medeni Usul Hukuku nda Usuli İşlemler, İstanbul, 200 1. Karsh, Abdurrahim: Medeni Muhakeme Hukuku, 3. Baskı, Alternatif Yayıncılık, İstanbul, 20 ı 2. Karsh, Abdurra him: İcra ve İflas Hukuku, 3. Baskı, Alternatif Yayınevi, İstanbul 20ı4. Kaya, Cemi!: İdari Yargı Kararlarının Uygulanması Konusuna Danışta y'ın Yaklaşımı (İyuk Madde 28 Üzerine Bir İnceleme), Legal Yayın cılık, 2013. Kılıçoğlu, Ahmet M.: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 23. Baskı, Turhan Kita bevi, Ankara, 20 ı 9. Kılıçoğlu, Ahmet M.: Aile Hukuku, Turhan Kitabevi, Ankara, 20ıs. Kırbaş, Özlem: Türk Hukukunda Eşierin Anlaşmasına Dayanan Boşanma, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul ı 994. Kırca, Çiğdem: "Örtülü (Gizli) Boşluk ve Bu Boşluğun Doldurulması Yöntemi OlarakAmaca Uygun Sınırlama",AÜHFD, Y. 200ı, S. SO, ss. 91-119. Kırtıloğlu, Serhat: Medeni Yargılama Hukukunda Değişiklik Davası, Adalet Yayınevi, Ankara, 20ı4. Kipp, Theodor: "Die Verurtheilung zu Willens erklarung u. Zu. Rechtshandlun gen", FS zu Rudolf v. Jherings fünfzigjahrigem Doktor- Jubilaum, Kiel/Leipzig 18 92, ss. 43-ıSS. Kiraz, Taylan Özgür: İcra Mahkemesinde İtirazın Kaldırılması, 4. Baskı, Adalet Yayınevi, 2013. Kisch, Wilhelm: Beitrage zur Urteilslehre, Leipzig, ı 903. Kocayusuf paşaoğlu, Necip: Miras Hukuku, 3. Baskı, Filiz Kitabevi, İstanbul 1987. Kocayusufpaşaoğlu, Necip: TürkMedeni Hukukunda Gayrimenkul Satış Vaadi, İstanbul ı 959. Kocayusuf paşaoğlu, Necip/Hatemi, Hüseyin/S erozan, Rona/ Arpacı, Abdulkad ir: Borçlar Hukuku Genel Bölüm C. I, 6. Baskı, Filiz Kitabevi, İstan bul 20ı4. Koç, Evren: Usuli İşlemlerde İrade Sakatlıkları, Yayınlanmamış Doktora Tezi, İstanbuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul, 2009. Kostkiewicz, Jolanta Kren/W olf, Stephani Amstutz, Marc/Fank hauser, Roland: ZGB Kommen tar, Orell Füssli Verlag, 3. Aufl., 20ı6. Kohler,Josef: "Die sogenannten Gestaltungsurteil e", RheinZ, Heft ı, ı908, ss. 39- 44. Kaynakça 327 Korkmaz, Ramazan : Medeni Usul Hukuku Açısından Anayasa Mahkemesi'ne Bireysel Başvuru, Oniki Levha Yayınları, İstanbul, 20 ı 4. Köroğlu, Anıl: "Tenkis Def'inin Yargılamada İleri Sürülmesi ve Sonuçları (Gizli İnşai Hüküm Kavramı Üzerine Bazı Tespitler': Selçuk Üniversitesi HukukFakültesi Dergisi., C. 28, S. 2, Y. 2020, ss. 575-602. Köse, Yasin: "Yargıtay Bozma İlamıyla Doğan Kazanılmış Usuli Haklar", Terazi Hukuk Dergisi, Y. 201 O, S. SO, ss. 9 ı -98. Kufeld, Herbert: Der Nebeninterveniert als selbstaen diger Streithelf er, Leip zig, 1930. Kuru, Baki: Medeni Muhakemeleri Usulü, C. I, II, III, ıv, V, 6. Baskı, İstanbul, 2001. Kuru, Baki: İcra ve İflas Hukuku, C. I, 3. Baskı, Evrim Dağıtım, İstanbul, ı988. Kuru, Baki: İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, 2. Baskı, Adalet Yayınevi, Ankara, 2013. Kuru, Baki: Nizasız Kaza, Ajans TürkMatbaası, Ankara, ı961. Kuru, Baki: İstinaf Sistemine Göre Yazılmış Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, 2. Bası, Yetkin Yayınları, 20ı8. Kuru, Baki: "Usuli Müktesep Hak", Dr. A. Recai Seçkin'e Armağan, Ankara, ı974, ss. 395-409. Kuru, Baki/Budak, Ali Cem: Tespit Davaları, 2. Baskı, Oniki Levha Yayınları, İstanbul, 2010. Kuchinke, Kurt/Schön ke, Adolf: Zivilprozessrecht, 9. Aufl., Verlag C.F. Muller Karlsruhe, 1969. Kumrulu, Ahmet: Vergi Yargılama Hukukunun Kuramsal Temelleri: İşlev-Ya pı-İlkeler-Nitel ik, Ankara, ı989. Kuschmann, Horst: Die Materielle Rechtskraf t der Gestaltungsurteile, Frank furt am Main 1950. Kuschmann, Horst: Die Materielle Rechtskraft der Gestaltungsurteile, Frank furt, 1952. Kuttner, Georg: Urteilswirkungen Ausserhalb des Zivilprozess, Münschen 1914. Kuttner, Georg: Nebenwirkungen der Zivilurteile, 1908. Kübler, Friedrich/Dieter Assmann, Heinz, Gesellschaftsrecht: Die privatre chtlichen Ordnungsstrukturen und Regelungsprobleme von Verhanden und Unternehmen, Heidelberg, 2006. Lakkis, Panajotta: Gestaltungsakte im Internationalen Rechtsverkehr, Tübin gen, 2007. Langheiniken, Paul: Der Urteilsanspruch, Leipzig, 1899. 328 Medeni Usul Hukukunda İnşai Dava ve İnşa i Hüküm Leipold, Dieter: "Das Urteil und seine Wirkunge n'� Festschrift zum 150-jahrigen Bestehen des griechischen Areopags, 2007, Bd. V, 2007, ss 225- 241. Lent, Friedrich: "Die Sachliche Rechtskraft der Gestaltungsurtei l", ZZP, Band. 6ı, ı939, ss. 279-3ı2. Lent, Friedrich: "Zivilprozess und freiwillige Gerichtsbarkeit'� ZZP, 66. Band, Y. ı963, ss. 267-284. Leverenz, Kent: "Die Gestaltungsrechte des Bürgerlischen Rechts" Jura, ı 996, ss. ı-9. Lüke, Gerhard: "Zum Zivilprozesssualen Klagensyste m",JuS, ı969, ss. 30ı-307 Lüke, Gerhard:" "Verzicht auf das Recht zur Ehescheid ung", FS Pieper, Verlag Dr. Kovac, ı998, ss. 30S-3ı9. Lüke, Gerhard:" "Zu den Handelsrechtlichen Gestaltungsklagen- BGH NJW ı998-ı46",JuS ı998, Heft 7, ss. 594-597. Lüke, Wolfgang: Die Beteiligung Dritter im Zivilprozess, Tübingen, ı 993. Machleid, Wilhelm: "Der Verzicht auf das subjektive Ehescheidungsrecht: Eine dogmatische Untersuchung" , AcP ı 950/ ı95 ı, ss. 208-235. Manfred, Wolf: "Rechtliches Gehör und die Beteiligung Dritter am Rechtsstreit" , JZ, ı97ı, ss. 405-409. Medeni Usul ve İcra-İflas Hukukçuları Toplantısı V, Hukuk Mahkemeleri Kanunu Tasarısı Değerlendirmesi, TBB Yayınları, Ankara 2006. Meesman, Gerwald: Regelugsvorb ehalfund Rechtsbehefl, Marburg ı969. Meier-Hayoz, Arthur: Das Sachenrecht, 2. Teilband, Greundeigentum II, 3. Aufl, Bem 1964. Müller-Freien fels, Wolfram: Ehe und Rechts, ı962. Memiş, Emin: ''Alman İdari Yargı Hukukunda İptal ve Ödev Davalarını İrdeleme" , Prof. Dr. Ali Rıza Okur'a Armağan, Marmara Üniversitesi Hu kuk Fakültesi HukukAraştırmaları Dergisi Özel Sayı, C. 20, S. ı, Y. 20ı4, ss. ıosı-ı079. Meriç, Nedim: Medeni Yargılama Hukukunda Tasarrufİlkesi, Yetkin Yayınları, Ankara, 20 ı 1. Mess
|
Zivilprozess, Tübingen, ı 993. Machleid, Wilhelm: "Der Verzicht auf das subjektive Ehescheidungsrecht: Eine dogmatische Untersuchung" , AcP ı 950/ ı95 ı, ss. 208-235. Manfred, Wolf: "Rechtliches Gehör und die Beteiligung Dritter am Rechtsstreit" , JZ, ı97ı, ss. 405-409. Medeni Usul ve İcra-İflas Hukukçuları Toplantısı V, Hukuk Mahkemeleri Kanunu Tasarısı Değerlendirmesi, TBB Yayınları, Ankara 2006. Meesman, Gerwald: Regelugsvorb ehalfund Rechtsbehefl, Marburg ı969. Meier-Hayoz, Arthur: Das Sachenrecht, 2. Teilband, Greundeigentum II, 3. Aufl, Bem 1964. Müller-Freien fels, Wolfram: Ehe und Rechts, ı962. Memiş, Emin: ''Alman İdari Yargı Hukukunda İptal ve Ödev Davalarını İrdeleme" , Prof. Dr. Ali Rıza Okur'a Armağan, Marmara Üniversitesi Hu kuk Fakültesi HukukAraştırmaları Dergisi Özel Sayı, C. 20, S. ı, Y. 20ı4, ss. ıosı-ı079. Meriç, Nedim: Medeni Yargılama Hukukunda Tasarrufİlkesi, Yetkin Yayınları, Ankara, 20 ı 1. Mess erli, Peter: Die Vollstreckung des Urteils auf Abgabe eines Willenserkla erung nach Art. 407/408 der Bemisehen Zivilprozess ordnung, Bern, ı983 Moroğlu, Erdoğan: Anonim Ortaklık ta Genel Kurul Kararlarının Hükümsüz lüğü, 8. Baskı, Oniki Levha Yayınları, İstanbul, 20ı 7. Muşul, Timuçin: İcra ve İflas Hukuku, C. I, S. Baskı, Ankara, 2013. Kaynakça 329 Muşul, Timuçin: Medeni Usul Hukukunda Terdit İlişkileri, 2. Bası, Ankara, 2009. Muşul, Timuçin: İcra ve İflas Hukukunda ihale ve İhalenin Feshi, Adalet Yayı nevi, Ankara 20ı6. Namlı, Mert: Türk ve Fransız Hukukunda Yargılamanın Yenilenmesi, Beta Yayınları, İstanbul, 20ı4 . Neubecker, F.K: "Vertragslösung", Zeitschrift für Vergleichende Rechtswis- sentschaft, ı908, N. 2ı, ss. 3S-ı41. Niklisch, Arthur: Zivilprozessr echt, 2. Aufl., Tübingen ı 952. Niklisch, Arthur: "Zur Lehre vom Streitgegenstand im ZivilprozeB" , AcP ı9SS. Nicklisch, Fritz: Die Bindung der Gerichte an gestaltende Gerichtsentschei- dungen und Verwaltungsakte, Bielefeld ı 965. Nomer, Haluk: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, ıs. Baskı, Beta Yayınları, İs tanbul 20 ı 7. Oberhammer, Paul, Kurzkommentar ZPO, Helbing & Lichtenhahn, 20ı 1. Oberhammer, Paul: Richterliche Rechtsgestaltung und Rechtliches Gehör, Verlag Österreich, Wien, ı994. Oğuzman, Kemal: Miras Hukuku, Gözden Geçirilmiş 6. Bası, Filiz Kitabevi, İs tanbul ı995. Oğuzman, Kemal/Öz, Turgut: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, C. I, ı 7. Baskı, VedatKitapçılık, İstanbul, 20ı9. Oğuzman, Kemal/Barlas, Nami: Medeni Hukuk, Giriş, Kaynaklar, Temel Kav ramlar, 25. Bası, Vedat Kitapçılık, İstanbul, 20ı9. Oğuzman, Kemal/Seliçi, Özer/Ok tay-Özdemir, Saibe: Eşya Hukuku, Filiz Kita bevi, 20. Bası, İstanbul, 2017. Okumuş, Nagehan: Hakem Kararlarının iptali, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kayseri, 20ı8. Onar, Sıddık Sami: İdare Hukukunun Umumi Hususları, C. I, C. III, 3. Baskı, İsmail Akgün Matbaası. Öncel, Mualla/Kumrulu, Ahmet/Ç ağan, Nami/G öker, Cenker: Vergi Hukuku, 28. Baskı, Turhan Kitabevi, Ankara, 20ı9. Önen, Ergun: Medeni Yargılama Hukukunda Sulh, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları, Ankara, 1972. Ön en, Ergun: İnşai Dava, AÜHFD Y, Ankara, ı 98 ı. Önen, Ergun: Medeni Yargılama Hukuku, Ankara, ı 979. Önen, Ergun: "Feragat ve Kabul Kesin Hüküm Teşkil Etmez", ABD, Y. 1976, S. ı, ss. 26-39. 330 Medeni Usul Hukukunda İnşa i Dava ve İnşai Hüküm Özbay, İbrahim: Hakem Kararlarının Temyizi, Yetkin Yayınevi, Ankara, 2004 Özbek, Mustafa Serdar: "İflas Davas ının Hukukı· Mahı®yet &l", AÜHFD, Y. 2012, c. 6ı, s. ı, ss. 207-274. Özdemir, H. Eyüp: "idari İşlemin Geriye Yürümezliği ilkesi", Doç. Dr. Mehmet Somer'in Anısına Armağan, Beta Yayınları, İstanbul, 2006, ss. ıooı-ıoıo. Özekes, Muhammet: Hukuki Dinlenilme Hakkı, Yetkin Yayınları, Ankara, 2003. Özekes, Muhammet: İhtiyati Haciz, Seçkin Yayınları, Ankara, ı999. Özekes, Muhammet: Medeni Usul Hukukunda Asli Müdahale, Alfa Yayınevi, ı99S. Özekes, Muhammet/ Erişir, Evrim: "Konusu Para Alacağı Olan Geçici Hukuki Ko rumaların Karşılaştırılması'� MİHDER, Y. 2006, S. 3, ss. 1235-1274. Özkaya-Ferendeci, Hamide Özden: Kesin Hükmün Objektif Sınırları, İstanbul 2009. Öztan, Bilge: Medeni Hukuk'un Temel Kavramları, Turhan Kitabevi, 35. Baskı, Ankara, 20 ı 1. Öztan, Bilge: Aile Hukuku, S. Baskı, Turhan Kitabevi, Ankara, 2004. Özyakışır , Özkan: Konut ve Çatılı İşyeri Kira Sözleşmelerinde Kira Bedeli, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Ens titüsü, Ankara 20ı8. Pagentesch er, Max: Zur Lehre von der materiellen Rechtskraf t, Berlin ı 905. Pekcanı tez/Hakan, Özekes/M uhammet/ Akkan, Mine/Taş Korkmaz/Hül ya, Pekcanıtez Usul Medeni Usul Hukuku, C. I, ll, lll, ıs. Bası, Oniki Levha Yayıncılık, İstanbul, 20 ı 7. Pekcanı tez, Hakan/ Atalay, Oğuz/ Özkan, Meral Sungurtekini Öze kes, Muham met, İcra ve İflas Hukuku, 6. Baskı, Oniki Levha Yayınları, İstanbul, 20ı9. Pekcanıtez, Hakan/Öz ekes, Muhammet /Atalay, Oğuz, Medeni Usul Hukuku, Yetkin Yayınları, 14. Baskı, İstanbul, 2013. Pekcanı tez, Hakan: Medeni Usul Hukukunda Fer'i Müdahale, Dokuz Eylül Üni versitesi Hukuk Fakültesi Döner Sermaye İşletmesi Yayınları, Ankara 1992. Pekcanıtez, Hakan: "Hukuki Dinlenilme Hakkı'� Prof. Dr. Seyfullah Edis'e Ar mağan, DEÜHFD, İzmir 2000, ss. 753-791. Pekcanıtez, Hakan: "Tahkim Usulü ile İlgili İptal Sebepleri" , Makaleler, C. ll, Oni ki Levha Yayınları, İstanbul, 20ı6, ss. 731-774. Kaynakça 331 Pekcanıtez, Hakan: "Mukayeseli Hukukta Medeni Yargıda Verilen Kararlara Karşı Anayasa Şikayeti" , Makaleler, C. I, Oniki Levha Yayınları, İstanbul, 2016. Pekcanıtez, Hakan: Tebliğ, Türkiye Barolar Birliği Medeni Usul ve İcra iflas Hu kukçuları Toplantısı V, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Tasarısı Değerlendirmesi, 2006. Pekcanı tez, Hakan: "Bireysel Başvuru Sonunda Verilen Kararların Medeni Yargıya Etkisi", Anayasa Yargısı Dergisi, C. 35, Y. 2018, ss. 73-104. Pekcanıtez, Hakan: "İflasın Kaldırılması" , AD. S. 4, Y. 1982. Petschek, Georg/Stagel, Friedrisch: Der österreiches Zivilprozessrecht, Wien 1963. Pfeifer, Helmuth: Die prozessualen Gestaltungsklagen, Hamburg, 1963. Prütting, Hanns/G ehrlein- Olzen, Markus, ZPO Kommentar , 9. Aufl., 2017. Poroy, Reha/Tekinalp, Ünal/Çamoğlu, Ersin: Ortaklıklar Hukuku I, 14. Bası, Vedat Kitapçılık, İstanbul, 2019 Postacıoğlu, İlhan: Medeni Usul Hukuku Dersleri, 6. Bası, Sulhi Garan Matbaası, İstanbul, 1975. Postacıoğlu, İlhan: İcra Hukuku Esasları, 4. Baskı, Fakülteler Matbaası, İstanbul 1982. Postacıoğlu, İlhan/ Altay, S ümer: İcra Hukuku Esasları, Vedat Kitapçılık, İstanbul 2010. Pulaşlı, Hasan: Şirketler Hukuku Şerhi, C. II, Adalet Yayınevi, 3. Baskı, Ankara 2018. Rado, Türkan: "Roma Hukukunda Maldaki Ayıplardan Dolayı Satıcının Mesuliye ti': İÜHFM, Y. 1945, c. 10, s. 3-4, ss. 604-619. Rechber ger, Walter H./Simotta, Daphne- Ariane, Grundriss des österreichisc hen Zivilprozessrechts, 4. Aufl, Wien, 1994. Rechber ger, Walter E./Oberhamm er, Paul: "Das Recht aufMitwirkung im öster reichischen Zivilverfahren im Lichte von Art. 6 EMRK", ZZP, 1993, ss. 347-370. Riemer, Hans Michael, Anfechtungs- und Nichtigkeitsklage im schweizerisc hen Gesellschaftsrecht, Eine materiell- und prozessrechtliche Darstellung, Bern 1998. Rothe, Gerhard : "Richterliches Ermessen und Gestaltungswirkung': AcP, 1950/1951, ss. 33-42. Rocholl, C., Rechtsfaelle aus der Praxis des Reichsgerichts, Breslau, 1890. Rüzgaresen, Cumhur, İflas Sebepleri, Adalet Yayın evi, Ankara, 20 ll. 332 Medeni Usul Hukukunda İnşa i Dava ve İnşai Hüküm Saegner, Ingo:
|
Şirketler Hukuku Şerhi, C. II, Adalet Yayınevi, 3. Baskı, Ankara 2018. Rado, Türkan: "Roma Hukukunda Maldaki Ayıplardan Dolayı Satıcının Mesuliye ti': İÜHFM, Y. 1945, c. 10, s. 3-4, ss. 604-619. Rechber ger, Walter H./Simotta, Daphne- Ariane, Grundriss des österreichisc hen Zivilprozessrechts, 4. Aufl, Wien, 1994. Rechber ger, Walter E./Oberhamm er, Paul: "Das Recht aufMitwirkung im öster reichischen Zivilverfahren im Lichte von Art. 6 EMRK", ZZP, 1993, ss. 347-370. Riemer, Hans Michael, Anfechtungs- und Nichtigkeitsklage im schweizerisc hen Gesellschaftsrecht, Eine materiell- und prozessrechtliche Darstellung, Bern 1998. Rothe, Gerhard : "Richterliches Ermessen und Gestaltungswirkung': AcP, 1950/1951, ss. 33-42. Rocholl, C., Rechtsfaelle aus der Praxis des Reichsgerichts, Breslau, 1890. Rüzgaresen, Cumhur, İflas Sebepleri, Adalet Yayın evi, Ankara, 20 ll. 332 Medeni Usul Hukukunda İnşa i Dava ve İnşai Hüküm Saegner, Ingo: Zivilprozessordnung Hand Kommentar, 6. Aufl., Nomos, Baden Baden, 20ı5. Sanı var, Hatice Didem, Türk Medeni Yargılama Hukukunda Davadan Feragat, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul, 20ı 7. Sarısözen, Serhat: "İhtiyati Tedbir Kararlarına Karşı Başvuru Yolu ve İçtihadı Bir leştirme Kararı", Hakan Pekcanıtez' e Armağan, DEÜHFD Özel Sayı, C. ı6, Y. 20ı4, ss. 132ı-1350. Sauer, Wilhelm: Allgemeine Prozessrechtslehre, ı951. Schack, Haimo: "Drittwirkung der Rechtskraf t?", NJW, Y. ı988, ss. 865-872. Schaefer, Hans Georg: Drittinteressen im Zivilprozess, Münschen 1993. Schenker, Urs: Schweizerische Zivilprozessordnung (ZPO), Stampfli Verlag, Bem, 2010 Scherner, Peter: Das Klagensystem im Zivilprozess, Marburg, ı 970. Schilken, Eberhard: Zivilprozessr echt, 7. Aufl., Verlag Franz Vahlen, Münschen, 2014. Schlosser , Peter: Gestaltungsklagen und Gestaltungsurteile, Bielefeld ı 966. Schlosser , Peter: "Gestaltungsklage und Gestaltungsurteil im System der Rechtssc- hutzform", Jura, Heft. 3, ı 986, ss. 130-136. Schlosser , Peter: "Urteilswir kungen und rechtliches Gehör",JZ, ı967, ss. 431-437. Schlosser, Peter: Zivilprozessrecht, 2. Aufl. Münschen, 1982. Schmidt, Kars ten: "Grundf alle zum Gestaltungsprozess'� JuS, 1986, ss. 35-41. Schmidt, Karsten: "Nichtigkeitsklagen als Gestaltungsklage n", JZ, 1988, ss. 729- 737. Schmidt , Karsten/ Lutter, Marcus: Aktiengesetz Kommentar, 3. Aufl, 2015. Schrutka-Rechtenstamm, Emil: "Der Feststellugnsanspru ch", GrünhutsZ 16, ı889, ss. 617-619. Scholz, Franz/Schmidt, Karsten: Koromentar zum GmbH-Ges etz, Band II, 21. Aufl., 2014. Schultes, Hans Jörg: Beteilung Dritter am Zivilprozess, Cari Heymanns Verlag, 1994. Schwab, Karl Heinz, "ihtilaf Konusu Hakkında Doktrinin Durumu'� Çev. Yavuz Alangoya, İÜHFM, C. XXXIII, S. 1967/3-4, ss. 288-303. Schwab, Karl Heinz, "Rechtskrafterstreckung auf Dritte und Drit twirkung der Recktskraft" , ZZP, 77. Band, H.l/2, Y. ı964, ss. 124-160. Schwab, Karl Heinz: Der Streitgegenstand im Zivilprozess, 1954. Schwab, Martin: Das Prozessrecht gesellscha ftsinterner Streitigkeiten, 2005. Kaynakça 333 Schwarz, Andreas B., Çev. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu, Medeni Hukuka Giriş, İs tanbul, 1942. Schwenzer , lngeborg: FamKomm Scheidung : Band 1: ZGB, 2. Aufl, 2010. Seckel, Emi!: "Die Gestaltungsrechte des Bürgerlichen Rechts", Festgabe der Ju ristischen Gesellschaft zu Berlin für Richard Koch, Berlin 1903, ss. 205-253. Serozan, Rona: Medeni Hukuk, 8. Baskı, Vedat Kitapçılık, İstanbul, 2018. Serozan, Rona: Sözleşmeden Dönme, Gözden Geçirilmiş 2. Baskı, Vedat Kitap çılık, İstanbul, 2017. Serozan, Rona/ Engin, Baki İlkay: Miras Hukuku, Güneellenmiş 6. Seçkin Yayın ları, İstanbul 2019. Serozan, Rona: "Soybağı Hukuku Üzerine Çeşitlemeler" , Prof. Dr. Bilge Öztan'a Armağan, Ankara, 2008, ss. 759-777. Sirmen, Lale: Eşya Hukuku, 4. Baskı, Yetkin Yayınları, Ankara 2017. Sogo, Miguel: Gestaltungsklagen und Gestaltungsurteile des materiellen Rechts und ihre Auswirkungen auf das Verfahren, Schulthess Juristische Medien AG Verlag, 2007. Sohm, Rudolph: Der Gegenstand, Leipzig, 1905. Spindler/E berhard Stilz-Thomas Dörr, Koromentar zum Aktiengesetz, 4. Aufl., 2019 Starke, Klaus Peter, Rüchgaengingmachung Ausgeübter Gestaltungsrechte, Bielefeld, 1985. Spühler, Karl/Tenchio, Luca/Inf anger, Dominik: Basler Koromentar Schweize rische Zivilprozessordnung, 2. Aufl., 2015. Staehelin, Adrian/Staehelin, Daniel/Gr olimund, Pascal: Zivilprozessrecht, Sc- hulthess Juristische Medien AG, 2. Aufl., 2013. Staehelin, Ernst Hugo: Die Nebenparteien im Zivilprozess, Basel, 1979. Stahl, Walter E.: Beiladu ng und Nebenintervention, Berlin 1972. Steahlin, Adrian/Suttert, Thomas: Zivilprozessrecht, Schultes Verlag, 1992. Stein, Friedrich/ Jonas, Martin: Koromentar Zor Zivilprozessordnung, Band 4: §§ 148-270, 23. Baskı. Steinbeck, Anja Verena: Die Übertragbarkeit von Gestaltungsrechten, Wiesba den, 1992. Steiner, Rolf: Das Gestaltungsrecht, Zurich, 1984. Strahl, Gerhard: Die Allgemeine Gestaltungsklage als Klageart im Verwal tungsprozess, 1987. 334 Medeni Usul Hukukunda İnşai Dava ve İnşai Hüküm Sungurb ey, İsmet Gülümser, Türk-İsviçre Hukuki arına Göre İktisabi Müruru zaman, İsmail Akgün Matbaası, İstanbul ı 956. Sungurb ey, İsmet: Kişisel Hakların Tapu Kütüğüne Şerhi, İstanbul, ı 963. Sungurtekin Özkan, Meral: "İnşai Karar ve Özellikleri;' 75. Yaş Günü İçin Prof. Dr. Baki Kuru Armağanı, Ankara 2004, ss. 553-576. Sutter-Somm, Thomas/Hasenbö hler, Franz/Leuenber ger, Christoph, Kornınen tar zur Schweizerischen Zivilprozessordnung (ZPO ), 3. Aufl, 20ı6. Şavata Tanverdi, Ayşe Banu: Medeni Usul Hukukunda Kazanılmış Haklar ve Özellikle Usuli Kazanılınış Haklar, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul, 1993. Şener, Oruç Hami: Ortaklıklar Hukuku Ders Kitabı, 3. Bası, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 20ı 7. Şimşek, Mustafa: "Soybağının Kurulması" , Yargıtay Dergisi, Y. 2003, C. 29, S. 3, ss. 252-262. Tan, Turgut: İdari İşlemin Geri Alınması, Ankara, ı 970. Tandoğan, Haluk: Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri Kira ve Ödünç Verme (Ariyet, Karz) Sözleşmeleri, Cilt 1/11, Üçüncü Tıpkı Basımdan Dördüncü Tıpkı Basım, Vedat Kitapçılık, İstanbul 2008. Tanrıver, Süha: Medeni Usul Hukuku Cilt I, 2. Baskı, Yetkin Yayınları, Ankara 2018. Tanrıver, Süha: "Mahkeme Huzurunda Yapılan Kabuller'� ABD, Y. ı 996/ ı, ss. 28- 38. Taş, Mehmet: Türk Hukukunda Anonim Şirket Genel Kurul Kararlarının iptali Davalarının Milletlerarası Ticari Tahkimde Görülmesi, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 2007. Taşpınar Ayvaz, Sema: Medeni Yargılama Hukukunda ispat Sözleşmeleri, Yet kin Yayınları, Ankara 2001. Taşpınar Ayvaz, Sema: "Asliye Ticaret Mahkemeleri Hakkında Yapılan Değişiklik ler Çerçevesinde Tahkimde Görevli Mahkeme'� Hakan Pekcanıtez' e Armağan, DEÜHFD Özel Sayı, C. ı6, Y. 20ı4, ss. 469-481. Taşpınar Ayvaz, Sema: Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) Zaman Ba kımından Uygulanması, Yetkin Yayınları, Ankara 20 ı 3. Tuba Kutoğlu, "Türk Mevzuatında ve içtihatlarında Babalık Hükmü", DEÜHFD, C. 12, Özel S., Y. 2010, (Basım Yılı: 2012), ss. 945-984. Tekinay, Selahattin Sulhi: TürkAile Hukuku, 7. Baskı, Fakülteler Matbaası, İstan bul ı990. Kayrıakça 335 Tekinay, Selahattin Sulhi: Medeni Hukukun Genel Esasları ve Gerçek Kişiler Hukuku, Gözden Geçirilmiş, İlaveli 6. B ası, ı 992. Tekinay, Selahattin Sulhi/ Akman, Sermet/, Haluk Burcuoğlu/ Altop, Atilla: Eşya Hukuku, C. I Zilyetlik -Tapu Sicili Mülkiyet, 7. Baskı, İstanbul ı993. Tekil, Fahiman: Anonim Şirketler Hukuku, 2. Baskı, Alkım Yayınları, İstanbul ı998. Tekinay, Sulhi: Hacizden Mütevellit istihkak Davaları, ı 953. Tiryaki, Refik: "idari Yargıda Yürütmenin Durdurulması ve Bazı Sorunlar" , ABD, s. 2, Y. 2002,
|
20ı4, ss. 469-481. Taşpınar Ayvaz, Sema: Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) Zaman Ba kımından Uygulanması, Yetkin Yayınları, Ankara 20 ı 3. Tuba Kutoğlu, "Türk Mevzuatında ve içtihatlarında Babalık Hükmü", DEÜHFD, C. 12, Özel S., Y. 2010, (Basım Yılı: 2012), ss. 945-984. Tekinay, Selahattin Sulhi: TürkAile Hukuku, 7. Baskı, Fakülteler Matbaası, İstan bul ı990. Kayrıakça 335 Tekinay, Selahattin Sulhi: Medeni Hukukun Genel Esasları ve Gerçek Kişiler Hukuku, Gözden Geçirilmiş, İlaveli 6. B ası, ı 992. Tekinay, Selahattin Sulhi/ Akman, Sermet/, Haluk Burcuoğlu/ Altop, Atilla: Eşya Hukuku, C. I Zilyetlik -Tapu Sicili Mülkiyet, 7. Baskı, İstanbul ı993. Tekil, Fahiman: Anonim Şirketler Hukuku, 2. Baskı, Alkım Yayınları, İstanbul ı998. Tekinay, Sulhi: Hacizden Mütevellit istihkak Davaları, ı 953. Tiryaki, Refik: "idari Yargıda Yürütmenin Durdurulması ve Bazı Sorunlar" , ABD, s. 2, Y. 2002, ss. ı89-210. Thomas, Heinz/Putzo, Hans, Zivilprozessor dnung, C.H. Beck, 39. Aufl., 20ı8. Thon, August: Rectsnorm und Subjektivesrecht, Weimar, ı878. Topuz, Murat: Türk Özel Hukukunda Taşınmaz Mülkiyeti, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2020. Topuz, Seçkin/T opuz, Gökçen: "Yeni Dönem Kira Artış Oranını Sınırlandıran Kanun Hükümlerinin iptalinden Sonraki Hukuki Durum ve Kira Bedelinin Belirlenmesi Amacıyla Açılan Davaların Hukuki Niteliği", ABD, Y. 2008, S. 2, ss. 74-89. Tuluay, Metin:"Usule İlişkin Kazanılmış Hak'� Dicle Üniversitesi Hukuk Fakül tesi Dergisi, Y. 1984, S. 2, ss. 6ı-67. Tunçomağ, Kenan: "Yargıtay Kararları Açısından Kira Parasının Tayini Meselesi" , Yargıtay 100. Yılı Armağanı, İstanbul 1969, ss. 623-632. Tunaboylu, Müslüm: Payiaştırma Davaları, Seçkin Yayınları, Ankara, 2009. Turmangil, Civan: "Vergi Davasının Hukuki Niteliği", AÜHFD, Y. 1987, C. 39, S. ı, ss. 125-156. Tutumlu, Mehmet Akif: Evliliğin Butlanı; Boşanma, Ayrılık Sebepleri ve Bo şanmanın Hukuki Sonuçları, Adalet Yayınevi, Ankara, 2006. Türkiye Barolar Birliği Medeni Usul ve İcra İflas Hukukçuları Toplantısı V, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Tasarısı Değerlendirmesi, 2006 (Tartış ma Bölümü). Uler, Yıldırım: İdari Yargıda İptal Kararının Sonuçları, Ankara, 1970. Ulukapı, Ömer: Konkordatonun Feshi, Mimoza Yayınları, ı998. Ulukapı, Ömer/Çon, Ömer: "Anayasa Mahkemesi'ne Bireysel Başvuru Yolunun Medeni Usul Hukuku Bakımından Değerlendirilmesi" , Prof. Dr. Ejder Yılmaz'a Armağan, C: II, Yetkin Yayınları, Ankara, 2014, ss. 1941-1972. Ulusoy, Ali: Yeni Türk İdare Hukuku, Yetkin Yayınları, Ankara, 2019. 336 Medeni Usul Hukukunda İnşa i Dava ve İnşai Hüküm Umar, Bilge: "Hukuk Muhakemeleri Kanunu Tasarısı'na Katkı", TBBD, S. 67, Y. 2006, s. 326; U mar, Bilge, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Şerhi, Yetkin Yayınları, 2014. U mar, Bilge: Türk İcra İflas Hukukunda İptal Davası, Fakülteler Matbaası, İstan bul1963. Üstündağ, Saim: iddia ve Müdafaanın Değiştirilmesi Yasağı, İstanbul, 1967. Üstündağ, Saim: Medeni Yargılama Hukuku, 7. Baskı, Nesil Matbaacılık, İstan- bul, 2000. Üstündağ, Saim: İcra Hukuku Esasları, İstanbul 2005. Üstündağ, Saim: İhtiyati Tedbirler, Fakülteler Matbaası, İstanbul 1981. Üstündağ, Saim: İflas Hukuku, 8. Baskı, İstanbul, 2009. Üstündağ, Saim: "Temyizin Nakzından Sonra Hukuki Durum," İÜHFM, Y. 1962, c. 28, s. ı, ss. 133-192. Velidedeoğlu, Hıfzı Veldet/Esm er, Galip: Gayrımenk ul Tasarrufları ve Tapu Sicili Tatbikatı, İstanbul 1950. Vogel, Oscar/Spühler Karl: Grundriss des Zivilprozess recht, 6. Aufl., Bem, 2006. Von Tuhr, Arıdreas: Der Allgemeine Teil des Dentsehen Bürgerlichen Rechts, Erster Band, Berlin, 1957. Wach, Adolf: Handbuch des Deustchen Civilprozessr echt, Leipzig, 1885. Waldner, Wolfram: Der Anspruch auf rechtliches Gehör, Karl Heymanns Ver lag, 1989. Wieckzoreck, Benhard/Sc hütze, Rolf A.: Zivilprozessordnung und Nebenge setze Gro6kommentar Band 4: §§ 253-299a. 4. Aufl., De Gruyter, 2018. Würdinger, Markus: "Die Arıalogief ahigkeit von Normen", AcP, 2006, ss. 946-979. Yavaş, Murat: Medeni Usul Hukukunda Temyiz, Seçkin Yayıncılık, 2015. Yavaş, Murat: "Hükme Karşı Üçüncü Kişilerin Müracaat İmkanı", Legal MİHDER, S. 11, Y. 2008, ss. 605-647. Yavaş, Murat, "Mehaz Kanun İle Türk Hukukunda ve Mukayeseli Hukukta Medeni Yargılamaya Hakim Olan İlkeler Ve Hakimin Rolü", Prof. Dr. Yavuz Alangoya İçin Armağan, 2007, ss. 283-336. Yavuz, Cevdet/ Acar, Faruk/Özen, Burak: Borçlar Hukuku Özel Hükümler, 10. Baskı, Beta Yayınları, İstanbul 2014. Yazıcı Tıktık, Çiğdem: "Bir İşin Yapılmasına Veya Yapılmamasına İlişkin İlaroların İcrası", DEÜHFD Özel Sayı, Prof. Dr. Hakan Pekcanıtez' e Arma ğan, C. 16, Y. 2014, ss. 2735-2776. Kayrıakça 337 Yıldırım, Kamil/Deren Yıldırım, Nevhis: İcra ve İflas Hukuku, Beta Yayınları, 6. Baskı, İstanbul, 2015. Yıldırım, Kamil: İcra İflas Hukukunda İptal Davaları, Alfa Yayınevi, 1995. Yılmaz, Ejder: Hukuk Muhakemeleri Kanunu Şerhi, C. I, III, Yetkin Yayınları, Ankara 2017. Yılmaz, Ejder: Medeni Yargılama Hukukunda Islah, Yetkin Yayınevi, 4. Bası, Ankara 2013. Yılmaz, Ejder: Geçici Hukuki Himaye Te dbirleri, C. I, Ankara, 2001. Yılmaz, Ejder: "Savcıların Hukuk Davalarındaki Görevleri" , AÜHFD, Y. 1972, C. XXIX, S. 1-2, ss. 255-287. Yongalık, Aynur: "Adi Şirkete Yeni Giren Ortağın Eski Borçlarından Dolayı Sorum luluğu Hakkında Alman Federal Mahkemesi'nin 7.4.2003 Tarihli Kararı': Prof. Dr. Tuğrul Ansay'a Armağan, Turhan Ki tab evi, 2006, ss. 523-542. Zeuner, Albert: Rechtliches Gehör, Materielles Recht und Urteilswirkungen, Karlsruhe 1974. Zevkliler, Aydın/Ertaş, Şeref/Havutçu, Ayşe/Gürpınar, Damla: Medeni Hukuk Temel Bilgiler, lO. Bası, Turhan Kitabevi, Ankara, 2018. Zittelmann, Ernst: Internationales Privarect, Bd. II, 1. Teil, 1912. Zöller, Richard/Greger, Reinhard : Zöller ZPO, 32. Aufl., Verlag Otto Schmidt, Köln, 2018.
|
Yasaman Sınai Mülkiyet Kanunu Şerhi YASAMAN • • • • SlNAI MULKIYET KANUNU • ŞERHI Ciltlll (Madde 10-32, 146-165) Prof. Dr. Harndi Yasaman Prof. Dr. Tolga Ayoğlu Doç. Dr. Fülürya Yusufoğlu Bilgin Doç. Dr. Pınar Memiş Kartal Dr. Sinan H. Yüksel Marka ve Patent Vekili Dr. Zeynep Yasaman SEÇKiN 1 Hukuk Ankara 2021 içindekiler Madde 10-TiCARi VEKiL VEYA TEMSiLCi ADlNA TESCiLLi MARKAYA iLiŞKiN TALEPLER ................................................................................................. 2155 1. TiCARi VEKiL VEYA TEMSiLCiNiN VEKiLi BULUNDUGU KiŞiNiN MARKASINI TESCiL ETTiRMESi ................................... .................................................................................. 2156 ı. Marka Hakkı Sahininin Markanın Kullanımını Engellemesi, Markanın Kendi Adına Devrini ya da Markanın Hükümsüzlüğünü Talep Etmesi ............................................. 2156 ll. MADDE iLE iLGiLi YARGlTAY KARARLARI .......................... ....................................... 2164 Madde 11-BAŞVURU ŞARTLARI, SlNlFLANDlRMA VE BÖLÜNME .................. 2179 1. MARKA TESCiL BAŞVURUSU ................... .................. ................................................ 2183 ı. Başvuru Şartları ..................... ........................... .......................................................... 2183 A. Mülga KHK ve SMK Düzenlemeleri Arasındaki Farklılıklar .............................................. 2183 B. Başvuru Şartları .................... ............................................................. ............................. 2185 a. Başvuru Sahibinin Kimliğine ilişkin Bilgileri içeren Başvuru Formu ....... ...................... 2186 b. Marka Örneği ....... .................................. ........................... ......................................... 2187 c. Başvuruya Konu Mal veya Hizmetlerin listesi ............................................. ........... .... 2190 d. Başvuru Ücretinin Ödendiğini Gösterir Bilgi ........ ............ ........................................... 2191 e. Başvuru, Ortak Marka veya Garanti Markası için Yapılmışsa 32. Madde Kapsamında Düzenlenmiş Teknik Şartname ............................................... ............ ... 2191 f. Rüçhan Hakkı Talebi Varsa Rüçhan Hakkı Talep Ücretinin Ödendiği ni Gösterir Bilgi ... 2192 g. Marka Örneğinde Latin Alfabesi Dışında Harf veya Harfler Kullanılmışsa Bunların Latin Alfabesindeki Karşılığı ..... ........... ............ .................................. ........... ............... 2192 2. Bölünme ................................ .................................................... ................................. 2193 ll. MARKA HUKUKUNDA SlNlFLANDlRMA ............... ........................... ......................... 2196 1. Mal ve Hizmetlerin Sınıflandırılması ............................ ....................... ........................ 2196 A. Nice Anlaşmasına Göre Sınıflandırma .......... ..................................... ............. .............. .. 2196 B. Türk Hukukunda Sınıflandırma ....................................................................................... 2198 2. Markada Belirlilik ilkesi ve Korumanın Kapsamı .............. ........................................... 2201 A. Markada Belirlilik ilkesi ........................................................... ........... ............................ 2201 B. Mal veya Hizmetlerin Somut Olarak Belirlemesi ............................................................ 2203 C. Marka Korumasının Kapsamı ... .............................................. ........................................ 2205 3. Sınıflandırmanın idari Olması ve Markalar Arasında Karıştınlma ihtimalinin Değerlendirilmesinde Esas Alınmaması ..................................... ................................. 2207 4. 35.05 Sınıfta Yer Alan Perakendecilik Sınıfındaki Hizmetlerin Anlam ve Önemi ......... 2213 A. Mağazacılık Hizmetinin Anlamı ................... ............. ............ .......................................... 2214 B. Perakende cilik Hizmetinin Söz Konusu Olması için Gerekli Şartlar: Müşterilerin Malları Görmesi ve Satın Alması için Malların Bir Araya Getirilmesi ........ ...................... 2215 C. Perakende cilik Hizmetlerinin Sunulduğu Mağaza isimleri, Aynı Zamanda Perakendecil ik Hizmet Markasıdır ............................................. ......... ............................ 2216 D. Ürün Markası ve Perakendecilik Hizmeti Markası iki Farklı Alana Ait Markalardır ....... . 2217 a. Ürün ve Perakendecilik iki Farklı Sınıfta Yer Almaktadır .................. ........................... 2217 2142 Sınai Mülkiyet Hukuku Şerhi b. Ürün Satışı Perakendecil ik Hizmetinden Farklıdır .......... .................... ...... ......... .......... 2218 c. Ürün Markası Tescili Aynı Marka ile Mağaza Açma Hakkını içermez ............. ....... ...... 2220 E. Perakendecilik Hizmetinin Söz Konusu Olması için Farklı Markalı Ürünlerin Sunulması Hakkındaki Tartışma ................................................. ................... ................................... 2222 F. Perakendecil ik Hizmeti ve Ürün Markası Arasındaki Benzerliğin Tayini ve Sonuçları ..... 2226 a. Perakendecilik Hizmeti ile Ürün Arasındaki Benzerlik ve Derecesi .................... ......... 2226 b. Perakendecilik Hizmetleri nin Kullanıla cağı Ürünlerin Belirtilmesi Zorunluluğu ve Eski Düzenle meye Göre Genel Perakendecil ik Tescillerinde Koruma Kapsamının Belirlenmesi ................. ........... ........... ...... ........ .......... ............... ................................. 2231 c. Öncelik ilkesi ve Marka Üzerindeki Hak Sahipliğinin Tespitinde Fiilen Kullanma Şartı .... 223S d. Ürün Sınıfındaki Tescil Mağazac ılık Sınıfı (3S.OS Sınıfı) Bakımından Kazanılmış Hak Vermez ......................................... ............... .......... ..... ........ ....... .......... .......... .......... ... 2241 G. Katalogların Ürün Kullanımı veya Perakendecil ik Hizmeti Olarak Değerlendirilmesi ..... 2243 lll. TANINMIŞ MARKA TESPiTi BAŞVURUSU ......... ................ ............. ......................... . 2248 ı. Tanınmış Markalar Listesi ..................................................... ...................................... 2248 2. Tanınmış Markanın Tespiti Davası ................................... .................. .............. ........... 2256 3. Tanınmışlığın ispatı ........................................ ............................................................. 2258 IV. MADDE iLE iLGiLi YARGlTAY KARARLARI ........ ......................................... ....... ........ 2261 Madde 12 -RÜÇHAN HAKKI VE ETKiSi .......................................................... 2299 1. RÜÇHAN HAKKI KAVRAMI ................................... ......................................... ............ 2302 ll. iLK TESCiL BAŞVURUSUNA BAGLANAN RÜÇHAN HAKKI ................ ............... ........... 2302 ı. Rüçhan Hakkından Faydalana cak Kişiler ........................... ....... ............. ........... ........... 2303 2. Rüçhan Hakkının ilk Başvurudan Bağımsız Olması. ..................................................... 2305 3. Rüçhan Hakkından Faydalan manın Şartları ......... .............. .......... .................... ........... 2309 a. ilk Tescil Başvurusu ile Rüçhan Hakkı Talep Edilen Başvurunun Aynı Markayı ve Aynı Mal/Hizmetleri Kapsaması .................. ..... ...... ........ ........ ............... ............... .................. 2309 b. Süre ....... ..... ..... ........ ........ .......... ...... .......... ...... ........ ..... .......... ............. ..... ........ .............. 2316 c. ilk Başvurunun Usulüne Uygun Olması. ........ .......... ....... ...................................... ..... ..... 2316 lll. SERGiYE DAYALl RÜÇHAN ....... ........................... ...... ....... ................................. ....... 2319 ı. Ulusal ve Uluslararası Sergi .............................. .......................... ............... .................. 2319 2. Rüçhan Hakkından Faydalana cak Kişiler ........................................................... .......... 2322 3. Rüçhan Hakkından Faydalana cak Markalar ................................................................ 2323 4. Rüçhan Hakkından Faydalan ma Süresi ...................... ............... ................................ .. 2323 IV. RÜÇHAN HAKKININ ETKiSi ...................................... ............................. ........ ........... 2324 V. MADDE iLE iLGiLi YARGlTAY KARARLARI .......... ................................. ...................... 2328 Madde 13-RÜÇHAN HAKKININ TALEP EDiLMESi VE HÜKMÜ ........................ 2334 1. RÜÇHAN HAKKI TALEBi VE HÜKMÜ ...... .................................................................... 2335 ll. BAŞVURU RÜÇHANI TALEBi iÇiN GEREKLi BELGELER ........... ............... ............ ........ 2336 ı. Paris Sözleşmesinin 4/D Maddesine Göre Rüçhan Hakkının Belgelendirilmesi .......... 2336 a. Zorunlu Şartlar .......................... ............. ........ ....... .......... ...... ..... .............. ...................... 2337 içindekiler 2143 b. ihtiyari Şartlar ..... ....... ............ ...... ..... ....................... ....... ............ ............... ..... ............... 2337 2. Tescil Başvurusu Rüçhanı için Gerekli Belgeler ................ ............ ........... .................... 2338 lll. SERGi RÜÇHANI iÇiN GEREKLi BELGELER ................................................................ 2339 Madde 14-MADRiD PROTOKOLÜ KAPSAMINDA YAPILAN ULUSLARARASI MARKA BAŞVURULARI ............................................................................. 2342 1. MADRiD SÖZLEŞMESi iLE iLGiLi PROTOKOLÜN SiSTEMi ............... ........................... 2343 ll. SMK M. 14 UYARlNCA MADRiD PROTOKOLÜ KAPSAMINDA YAPILAN BAŞVURULARlN TÜRKiYE'DE iŞLEM GÖRMESi. ....................................................... 2349 ı. Uluslararası Başvurunun Tescil Tarihi ................................................................ ......... 2350 2. Uluslararası Başvurunun Türkiye'de Tescili ve Etkisi .............................. .................... 2352 lll. MADRiD PROTOKOLÜNE GÖRE MARKANIN HÜKÜM5ÜZLÜGÜ .............................. 2353 ı. Menşe Ülkede Verilen Hükümsüzlük Kararının Etkileri ................... ........ ................... 2354 2. Bir Akit Taraf Ülkesinde Verilen Hükümsüzlük Kararının Etkileri ................................ 2355 Madde 15-ŞEKLi iNCELEME, ŞEKLi EKSiKLiKLERiN GiDERiLMESi VE BAŞVURU TARiHi ..................................................................................... 2356 1. SMK M.3'E GÖRE ŞEKLi iNCELEME ................................................. .......................... 2357 ll. SMK M.ll'E GÖRE ŞEKLi iNCELEME ........................................................................ 2359 Madde 16-BAŞVURUNUN MUTLAK RET NEDENLERi AÇlSlNDAN iNCELENMESi VE YAYlMLANMASI ............................................................ 2363 1.
|
iÇiN GEREKLi BELGELER ................................................................ 2339 Madde 14-MADRiD PROTOKOLÜ KAPSAMINDA YAPILAN ULUSLARARASI MARKA BAŞVURULARI ............................................................................. 2342 1. MADRiD SÖZLEŞMESi iLE iLGiLi PROTOKOLÜN SiSTEMi ............... ........................... 2343 ll. SMK M. 14 UYARlNCA MADRiD PROTOKOLÜ KAPSAMINDA YAPILAN BAŞVURULARlN TÜRKiYE'DE iŞLEM GÖRMESi. ....................................................... 2349 ı. Uluslararası Başvurunun Tescil Tarihi ................................................................ ......... 2350 2. Uluslararası Başvurunun Türkiye'de Tescili ve Etkisi .............................. .................... 2352 lll. MADRiD PROTOKOLÜNE GÖRE MARKANIN HÜKÜM5ÜZLÜGÜ .............................. 2353 ı. Menşe Ülkede Verilen Hükümsüzlük Kararının Etkileri ................... ........ ................... 2354 2. Bir Akit Taraf Ülkesinde Verilen Hükümsüzlük Kararının Etkileri ................................ 2355 Madde 15-ŞEKLi iNCELEME, ŞEKLi EKSiKLiKLERiN GiDERiLMESi VE BAŞVURU TARiHi ..................................................................................... 2356 1. SMK M.3'E GÖRE ŞEKLi iNCELEME ................................................. .......................... 2357 ll. SMK M.ll'E GÖRE ŞEKLi iNCELEME ........................................................................ 2359 Madde 16-BAŞVURUNUN MUTLAK RET NEDENLERi AÇlSlNDAN iNCELENMESi VE YAYlMLANMASI ............................................................ 2363 1. BAŞVURUNUN MUTLAK RET SEBEPLERi AÇlSlNDAN iNCELENMESi ......................... 2364 ll. BAŞVURUNUN KABUL VEYA REDDi ......................................................................... 2369 lll. BAŞVURUNUN YAYIMLANMASI ..................................................... ......................... 2369 IV. MADDE iLE iLGiLi YARGlTAY KARARLARI ................................................................ 2371 Madde 17-ÜÇÜNCÜ KiŞiLERiN GÖRÜŞLERi .................................................. 2378 1. ÜÇÜNCÜ KiŞi GÖRÜŞLERi ......................................................................................... 2379 ll. MADDE iLE iLGiLi YARGlTAY KARARLARI ................................................................. 2382 Madde 18-YAYIMA iTiRAZ .......................................................................... 2385 1. GENEL OLARAK ............. ................................................................. ............. .............. 2386 ll. iliRAZDA BULUNABiLECEK KiŞiLER ................................... .................... ................... 2386 lll. iliRAZlN DAYANAKLARI .......................................................................................... 2388 IV. iliRAZlN YAPILMA SÜRESi VE ŞEKLi ....................................................................... 2392 Madde 19-YAYIMA iTiRAZIN iNCELENMESi ................................................. 2393 1. iliRAZlN VE iliRAZA KARŞI GÖRÜŞLERiN iNCELENMESi .......................................... 2395 2144 Sınai Mülkiyet Hukuku Şerh i ll. KULLANIM iSPATI ................ .......................................................... .......................... 2397 lll. TÜRK PATENT VE MARKA KURUMUNUN TARAFLARI UZLAŞMAYA DAVET ETMESi .. 2409 Madde 20-KARARA iTiRAZ .......................................................................... 2411 1. GENEL OLARAK ............................................................................ ............................. 2412 ll. KARARA iTiRAZ EDEBiLECEK KiŞiLER .................................... .................................... 2413 lll. KARARA iTiRAZIN SÜRESi VE ŞEKLi .............. ...................................... ..................... 2414 IV. MADDE iLE iLGiLi YARGlTAY KARARLARI ..................... ........................................... 2416 Madde 21 -KARARA iTiRAZLARlN iNCELENMESi ........................................... 2425 1. iTiRAZIN VE iTiRAZA KARŞI GÖRÜŞLERiN iNCELENMESi .......................................... 2426 ll. iTiRAZ HAKKINDA KARAR VERiLMESi ..................... ................................................. 2428 lll. KARARA KARŞI iPTAL DAVASI AÇlLMASI ...... ............. ........ ................... ..... .............. 2435 IV. MADDE iLE iLGiLi YARGlTAY KARARLARI ................................................................ 2439 Madde 22 -TESCiL ....................................................................................... 2448 1. GENEL OLARAK .................................. ........................................ ............................... 2449 ll. MADDE iLE iLGiLi YARGlTAY KARARLARI ................................................................. 2452 Madde 23-KORUMA SÜRESi VE YENiLEME .................................................. 2454 1. MARKA KORUMA SÜRESi .................... ....................... ........... ........ ........................... 2455 ll. MARKANIN YENiLENMESi ................................. ........................... .......... .................. 2455 lll. MADDE iLE iLGiLi YARGlTAY KARARLARI ................ ...... ............................... ........... 2464 Madde 24-LiSANS ....................................................................................... 2473 1. MARKA LiSANS SÖZLEŞMELERi .................................... ...................... ....................... 2475 1. Genel Olarak Lisans Sözleşmesi ................................ .................................................. 2475 2. Lisans Sözleşmesinin Hukuki Niteliği ............................ .............................................. 2477 3. Li sa nsa Konu Olabilecek Markalar ........................... ............................... .................... 2480 4. Marka Lisans Sözleşmesinin Türleri ............................................................................ 2481 S. Marka Lisans Sözleşmesinin Şekli ve Tarafları .................................. .......................... 2482 6. Marka Hakkına Tecavüz Halinde Lisans Alanın Dava Açma Hakkı ...................... ......... 2484 ll. MADDE iLE iLGiLi YARGlTAY KARARLARI ....... ............... ........................ ................... 2485 Madde 25-HÜKÜMSÜZLÜK HALLERi VE HÜKÜMSÜZLÜK TALEBi .................. 2493 1. HÜKÜMSÜZLÜK DAVASININ ÖZELLiKLERi ............................. .................................... 2499 ı. Genel Olarak Hükümsüzlük Davası ............................... .......................................... .... 2499 2. Hükümsüzlük Davasının Hukuki Niteliği ........................... .................................... ....... 2499 içindekiler 2145 3. Hükümsüzlük Davasını Açabilecek Kişiler ................................................................... 2507 a. Menfaati Olanlar ............................................................... ............................................. 2507 i. Mutlak Ret Sebeplerinin ve Markanın iptal Sebeplerinin Varlığı Halinde Kamu Menfaatinin Varlığı Kabul Edilmektedir ..................... ...................... .......................... 2510 ii. Nispi Ret Sebeplerinin Varlığı Halinde Menfaati Olanlar ............................................ 2514 iii. Kötüniyetli Tescil Halinde Menfaati Olanlar .............................................................. 2516 b. Cumhuriyet Savcıları ...................................................................................................... 2518 c. ilgili Kamu Kurum ve Kuruluşları ..................................................................................... 2519 i. Genel Olarak ilgili Kamu Kurumu ve Kuruluşları . ......................................................... 2519 ii. TÜRKPATENT'in Dava Açma Hakkı. ............................................................................. 2520 4. Hükümsüzlük Davasında Dava lı ......................................... .................... ..................... 2524 S. Hükümsüzlük Davasının Markanın Tescilli Bulunduğu Mal ve Hizmetler Bakımından Etkisi .......................... .............................................................................. 2525 6. Hükümsüzlük Davasının Açılmasının Süreye Bağlanmamış Olması ............................ 2527 7. Kullanım Sonucu Ayırt Edici Nitelik Kazandıkları için Hükümsüzlüğü Talep Edilemeyecek Markalar ..................................................................... ......................... 2533 8. Mutlak Ret Sebeplerinin Mahkemeler Tarafından Re' sen Göz Önünde Bulundurulması .......................................................................................................... 2535 ll. SESSiZ KALMA YOLUYLA HAK KAYBI VE ÇELiŞKiLi DAVRANlŞ YASAGil DOLAYlSlYLA DAVA HAKKININ KÖTÜYE KULLANILMASI ............................................................... 2538 ı. Sessiz Kalma Yoluyla Hak Kaybı Kavramı ve Hukuki Düzenlemeler ............................. 2538 a. Türkiye ve AB' deki Kanuni Düzenlemeler ....................................................................... 2538 b. 556 sayılı KHK Döneminde Sessiz Kalma Yoluyla Hak Kaybına ilişkin Uygulamalar ........ 2540 2. Dayandığı Temel ilkeler- Dürüstlük Kuralı, Güven Prensibi ve Hakkın Kötüye Kullanılması Yasağı ............................ ................................ .......................................... 2541 3. Hukuki Nitelik .......................................... ......................... .......................................... 2544 4. iyi Niyetli Sonraki Marka Tescilleri Bakımından Sessiz Kalma Yoluyla Hak Kaybının Şartları .......... ................................ .............. ................................................................ 2547 a. Hükümsüzlük Davası Önceki Marka Sahibi Tarafından, Sonraki Tescilli Marka Sahibine Karşı Açılmış Olmalıdır ..................................................................................... 2548 i. Hükümsüzlük Davasını Açan Kişi, Önceki Markasına Dayanarak Dava Açmış Olmalıdır ................................................................................. ................................... 2548 (1) Önceki Marka Hakkına Dayanma Şartı-Kamu Yararı ile Açılan Davalarda Sessiz Kalma Yoluyla Hak Kaybı itirazı ileri Sürülemez ............................................................... 2S48 (2) Önceki Markanın Tescilli Olması Zorunlu Değildir. Kişi Tescilsiz Markasına Dayanarak da Hükümsüzlük Davası Açabilir .................................. ........ ........ ......... ........................... 2550 ii. Hükümsüzlük Davası, Sonraki Tescilli Marka Sahibine Karşı Açılmalıdır ..................... 2550 b. Sonraki Marka iyi Niyetli Bir Şekilde Tescil Edilmiş Olmalıdır ......................................... 2551 c. Marka En Az Aralıksız Olarak Beş Yıl Kullanılmış Olmalıdır ............................................. 2553 d. Önceki Marka Sahibi, Markanın Tescilinden Sonraki Kullanımından Haberdar Olmalı ve En Az Beş Yıl Boyunca Kullanıma Karşı Sessiz Kalmış Olmalıdır .................................. 2553 i. Sessiz Kalma Yoluyla Hak Kaybı Açısından Başlangıç Tarihi Sonraki Markanın Tescilinden Sonra Gerçekleşen Kullanırnın Öğrenilmesi Tarihidir .............................. 2553 ii. Önceki Marka Sahibinin, Kullanımı Bilmesine Rağmen, En Az Beş Yıl Boyunca Sessiz Kalınarak Bir Önlem Almamış Olması Gerekir ............................................................ 2554 (1) Markanın Kullanıldığının Bilinmesi ve ispat Sorunu .................... ................................... 2555 2146 Sınai Mülkiyet Hukuku Şerh i (2) Kullanıma Karşı En Az Beş Yıl Katlanmış Olmalıdır. ............................. ........................... 2560 5. Kötüniyetli Sonraki Marka Tescilleri Bakımından Sessiz Kalma Yoluyla Hak Kaybı ..... 2566 6. Çelişkili Davranış Yasağına Aykırı Davranıştan Dolayı Dava Hakkının Kötüye Kullanılması ............................. ............. ..................... .......... .......... .................... .......... 2569 lll. HÜKÜMSÜZLÜK TALEBiNE KARŞI iLERi SÜRÜLESiLECEK KULLANMAMA DEF'i ...... 2572 IV. MADDE iLE iLGiLi YARGlTAY KARARLARI. ............................................................... 2575 V. MADDE iLE iLGiLi AVRUPA BiRLiG i KARARLAR I. ................................................ ...... 2616 Madde 26-iPTAL HALLERi VE iPTAL TALEBi ......... ......................................... 2628 1. MARKANIN iPTALi HAKKINDA ORTAK DÜZENLEMELER ......................... .............. ..... 2631 1. Markanın iptali ........................................ ................................................................... 2631
|
Az Beş Yıl Boyunca Sessiz Kalınarak Bir Önlem Almamış Olması Gerekir ............................................................ 2554 (1) Markanın Kullanıldığının Bilinmesi ve ispat Sorunu .................... ................................... 2555 2146 Sınai Mülkiyet Hukuku Şerh i (2) Kullanıma Karşı En Az Beş Yıl Katlanmış Olmalıdır. ............................. ........................... 2560 5. Kötüniyetli Sonraki Marka Tescilleri Bakımından Sessiz Kalma Yoluyla Hak Kaybı ..... 2566 6. Çelişkili Davranış Yasağına Aykırı Davranıştan Dolayı Dava Hakkının Kötüye Kullanılması ............................. ............. ..................... .......... .......... .................... .......... 2569 lll. HÜKÜMSÜZLÜK TALEBiNE KARŞI iLERi SÜRÜLESiLECEK KULLANMAMA DEF'i ...... 2572 IV. MADDE iLE iLGiLi YARGlTAY KARARLARI. ............................................................... 2575 V. MADDE iLE iLGiLi AVRUPA BiRLiG i KARARLAR I. ................................................ ...... 2616 Madde 26-iPTAL HALLERi VE iPTAL TALEBi ......... ......................................... 2628 1. MARKANIN iPTALi HAKKINDA ORTAK DÜZENLEMELER ......................... .............. ..... 2631 1. Markanın iptali ........................................ ................................................................... 2631 2. Markanın iptaline Karar Verecek Organ .................. ...................... ......... ............ ........ 2633 3. Markanın iptali Talebinin Tarafları ............... ................................... ........................... 2633 4. Markanın iptali Talebinde Süre ................................................... ................... ............ 2637 5. Markanın Kısmen iptali .............................. .......................... ....................................... 2638 6. idari iptal Prosedürü ............... .................. .................................................................. 2638 ll. MARKANIN iPTAL SEBEPLERi ........................................... ..................... .................. . 2639 1. Markanın Ciddi Kullanılmaması veya Kullanıma Ara Verilmesi Dolayısıyla iptal Edilmesi ......................................... ............... .......................................... ................. ... 2639 2. Marka Sahibinin Davranışları Nedeniyle Markanın ilgili Mal ve Hizmetler için Yaygın Ad Haline Gelmesi ...... .................. ......... ....... ................................................... 2642 a. Markanın Tescilden Sonra Ayırt Edici Niteliğini Kaybetmesi .......................................... 2643 (1) Sonradan iptali Talep Edilen Markanın, Tescil Sırasında Ayırt Edici Marka Olması Gerekir ............. ...... ........... .......... ....... .................... ....... .................................... ......... 2643 (2) Yaygın Ad Haline Gelme .......... ....................... ..... ...................................................... 2645 (3) Yaygın Ad Haline Gelmede ilgili Kesimin Algısı. ......................................................... 2646 b. Marka Sahibinin Davranışları Sebebiyle Markanın Yaygın Ad Haline Gelmesi ............... 2647 (1) Markanın Yaygın Ad Haline Gelmemesi için Marka Sahibinin Gerekli Davranışlarda Bulunmaması (Olumsuz Davranış- Marka Sahibinin Pasif Olması) ..... 2647 (2) Marka Sahibinin, Markasının Yaygın Ad Haline Gelmesinde Aktif Konumda Olması (Olumlu Davranış) ................... .................................................................... ............... 2648 3. Kullanım Sonucu Markanın Yanıltıcı Hale Gelmesi ......... ............... ............................. 2653 4. Garanti veya Ortak Markanın Teknik Şartnameye Aykırı Kullanımı ............................ 2654 lll. MADDE iLE iLGiLi YARGlTAY KARARLARI ................................. ................. .............. 2655 Madde 27-HÜKÜMSÜZLÜGÜN VE iPTALiN ETKiSi.. ...................................... 2657 1. HÜKÜMSÜZLÜK KARARININ ZAMAN BAKIMINDAN ETKiSiNiN BAŞLANGlCI ............ 2659 ll. iPTAL KARARININ ZAMAN BAKIMINDAN ETKiSiNiN BAŞLANGlCI .............. .............. 2661 lll. HÜKÜMSÜZLÜK VE iPTAL KARARININ AKDEDiLEN SÖZLEŞMELER VE VERiLEN- UYGULANAN KARARLAR ÜZERiNDEKi ETKiSi ............. .................. ....................... .... 2664 1. Hükümsüzlük ve iptal Kararının Etkilerneyeceği Haller ............................................... 2664 a. Hükümsüzlük veya iptal Kararından Önce Kesinleşmiş ve Uygulanmış Mahkeme Kararları ............. ............ ............... .......... ........... ..... ...... .......... .............. ............ ............. 2664 içindekiler 2147 b. Hükümsüzlük veya iptal Kararından Önce Kurulmuş ve Uygulanmış Sözleşmeler ......... 2665 c. Kötü Niyetli Tescil Halinde Zararın Giderilmesine ilişkin Tazminat Talepleri ........... ....... 2667 2. Hükümsüzlük ve iptal Kararının Üçüncü Kişiler Bakımından Etkisi ............................. 2668 3. Hükümsüzlük ve iptal Kararının TÜRKPATENT'e Gönderilmesi ve Bültende Yayımı ... 2670 4. Madrid Protokolüne Göre Uluslararası Tescilli Markaların Hükümsüzlüğü ................ 2673 a. Menşe Ülkede Verilen Hükümsüzlük Kararının Etkileri ....... ............. .............................. 2673 b. Bir Akit Taraf Ülkesinde Verilen Hükümsüzlük Kararının Etkileri ............. ....................... 2675 IV. MADDE iLE iLGiLi YARGlTAY KARARLARI ................................. ............................... 2675 V. MADDE iLE iLGiLi BÖLGE ADLiYE MAHKEMESi KARARLARI. .................................... 2683 Madde 28-SONA ERME VE SONUÇLARI ....................................................... 2687 1. SONA ERME HALLERi .......................................................... ...................................... 2688 1. Markanın Koruma Süresinin Dolması ve Süresi içinde Yenilenmemesi .................. .... 2688 2. Marka Hakkından Vazgeçme ...................................................................................... 2690 a. Genel Olarak ......... .............................................. ....................... .................................. ... 2690 b. Marka Hakkından Vazgeçme Talebinde Bulunabi lecek Kişiler .................................... 2690 ll. SONA ERMENi N SONUÇLARI ............ ........................................................ ............... 2692 ı. Marka Hakkının Sona Ermesi, Sona Erme Sebebinin Gerçekleş tiği Andan itibaren Hüküm ifade Eder ................. ............................ ....................................... ................... 2692 2. Markanın Hükümsüzlüğü veya iptali Davası Sırasında Vazgeçme Talebinin Etkisi ...... 2694 lll. MADDE iLE iLGiLi YARGlTAY KARARLARI .............................................................. .. 2695 Madde 29-MARKA HAKKlNA TECAVÜZ SAYILAN FiiLLER .............................. 2697 1. GENEL OLARAK ............... .......................................................................................... 2699 ll. MARKA HAKKlNA TECAVÜZ SAYILAN HALLER ......................................................... 2700 1. Marka Sahibinin izni Olmaksızın, Markayı SMK m.7'de Belirtilen Biçimlerde Kullanmak ................... ................................................................ ................................ 2701 2. Marka Sahibinin izni Olmaksızın, Markayı veya Ayırt Edilemeyecek Kadar Benzerini Kullanmak Suretiyle Markayı Taklit Etmek ................... .............................................. 2703 3. Taklit Markayı Taşıyan Ürünleri Ticarette Satmak, Dağıtma k, Ticaret Alanına Çıkarmak, ithal-ihraç Etmek, Ticari Amaçla Elinde Bulundurmak, Sözleşme Konusu Yapmak ........................ ..................... ..... ..................................................................... 2705 4. Marka Sahibi Tarafından Lisans Yoluyla Verilmiş Hakları izinsiz Genişletmek veya Bu Hakları Üçüncü Kişilere Devretmek ......................... .............................................. 2710 lll. TECAVÜZ iDDiALARINA KARŞI KULLANMAMA DEF'i .............................................. 2713 IV. MADDE iLE iLGiLi YARGlTAY KARARLARI .................... ............................................ 2718 Madde 30-MARKA HAKKlNA TECAVÜZE iLiŞKiN CEZAi HÜKÜMLER ............. 2726 1. GENEL OLARAK ......................................................................................................... 2728 ll. MARKA SUÇLARI iLE KORUNAN HUKUKi YARAR ........................ ............................. 2731 2148 Sınai Mülkiyet Hukuku Şerh i lll. MARKA SUÇLARlNDA FAiL. ........................................... .......................................... 2732 IV. MARKA SUÇLARlNDA MAGDUR ................................................ ....... ...................... 2733 V. MARKA SUÇLARlNDA SUÇUN ÖNŞARTI. ................................................ .................. 2733 VI. MARKA SUÇLARININ MADDi UNSURU ................................................................... 2736 ı. Başkasına Ait Marka Hakkına iktibas veya iltibas Suretiyle Tecavüz Suçu [m.30/1] ... 2737 a. iktibas Suretiyle Marka Hakkına Tecavüz ....................................................................... 2737 b. iltibas Suretiyle Marka Hakkına Tecavüz .. ................... ....................... .......... ........... ....... 2739 c. Marka Hakkına iktibas ve iltibas Suretiyle Tecavüze Bağlı Seçimlik Hareketler ..... ......... 2744 2. Tescilli Marka Simgesini Ortadan Kaldırma Suçu [m. 30/2] ........................................ 2747 3. Marka Hakkı Üzerinde Yetkisiz Tasarrufta Bulunma Suçu [m. 30/3) .......................... 2749 VII. MARKA SUÇLARlNDA HUKUKA AYKlRillK UNSURU .............................................. 2755 VIII. MARKA SUÇLARlNDA MANEVi UNSUR ........................................... ...................... 2757 IX. MARKA SUÇLARlNDA SUÇUN ÖZEL GÖRÜNÜM BiÇiMLERi ......... ........................... 2758 ı. Teşebbüs ................................................................. ............................... .................... 2758 2. iştirak .......................................................................................................................... 2759 3. içtima .............................. ............................. ....................... .......................... .............. 2759 X. ETKiN PiŞMANLIK ........................................................ ..................... ....................... 2760 Xl. DAVA ZAMANAŞI MI, YARGilAMA, UZLAŞMA VE YAPTlRlM .......... ......................... 2761 1. Dava Zamanaşımı ................... ........................ ......................... ............... .................... 2761 2. Yargılama .................................................. ......................................................... ......... 2762 3. Uzlaşma ............. ..................... .................................................................................... 2765 4. Yaptırım ................................. .......... ................ ........................................................... 2765 XII. MADDE iLE iLGiLi YARGlTAY KARARLARI .......................... ..................................... 2767 Madde 31-GARANTi MARKASI VE ORTAK MARKA ....................................... 2822 1. GENEL OLARAK ..... .................... .................................... ................... ......................... 2824 ll. GARANTi MARKASI .......................... ....................... .............................. .............. ..... 2825 ı. Garanti Markasının Tanımı ve işlevi ............................................................................ 2825 a. Garanti Markasının Tanımı ...................................... ....................................... ................
|
UNSUR ........................................... ...................... 2757 IX. MARKA SUÇLARlNDA SUÇUN ÖZEL GÖRÜNÜM BiÇiMLERi ......... ........................... 2758 ı. Teşebbüs ................................................................. ............................... .................... 2758 2. iştirak .......................................................................................................................... 2759 3. içtima .............................. ............................. ....................... .......................... .............. 2759 X. ETKiN PiŞMANLIK ........................................................ ..................... ....................... 2760 Xl. DAVA ZAMANAŞI MI, YARGilAMA, UZLAŞMA VE YAPTlRlM .......... ......................... 2761 1. Dava Zamanaşımı ................... ........................ ......................... ............... .................... 2761 2. Yargılama .................................................. ......................................................... ......... 2762 3. Uzlaşma ............. ..................... .................................................................................... 2765 4. Yaptırım ................................. .......... ................ ........................................................... 2765 XII. MADDE iLE iLGiLi YARGlTAY KARARLARI .......................... ..................................... 2767 Madde 31-GARANTi MARKASI VE ORTAK MARKA ....................................... 2822 1. GENEL OLARAK ..... .................... .................................... ................... ......................... 2824 ll. GARANTi MARKASI .......................... ....................... .............................. .............. ..... 2825 ı. Garanti Markasının Tanımı ve işlevi ............................................................................ 2825 a. Garanti Markasının Tanımı ...................................... ....................................... ................ 2825 b. Garanti Markasının işlevi .................................. ....... ..... .......... ................. ............. ......... 2826 2. Garanti Markasının Özellikleri ............................... .................. .......................... ......... 2830 a. işareti n Marka Niteliği Yönünden ....................... .................. ......................................... . 2830 b. Marka Sahibi ve Markayı Kullananlar Yönünden ..... ....................................................... 2838 c. Markanın Kullanımı Yönünden ....................................... ....... ......................................... 2838 lll. ORTAK MARKA ....................................................................................................... 2841 ı. Ortak Markanın Tanımı ve işlevi ........................................... ....................... ............... 2841 2. Ortak Markanın Kullanılması ve Marka Sahibi ............................................................ 2844 IV. SERTiFiK ASYON MARKALARI (iŞARETLERi) ......................... .................................... 2847 ı. Malın veya Hizmetin Kalitesi ile ilgili Sertifikasyon Markaları ..................................... 2848 2. Dini Kurallara Uygunluk Sağlayan Sertifikasyon Markaları ................................... ...... 2850 içindekiler 2149 V. MADDE iLE iLGiLi YARGlTAY KARARLARI. ..................... ........ ........... ................... ..... 2851 VI. MADDE iLE iLGiLi AVRUPA BiRLiG i KARARLAR I. ......................................... ............ 2860 Madde 32-GARANTi MARKASI VEYA ORTAK MARKA TEKNiK ŞARTNAMESi . 2872 1. GARANTi MARKASI TEK NiK ŞARTNAMESi .......................... .................... .................. 2874 ll. ORTAK MARKA TEKNiK ŞARTNAMESi ................ ................... ....... ............................ 2874 lll. TEKNiK ŞARTNAM ENiN DEGiŞTiRi LMESi ............. ................................................... 2876 IV. TEKNiK ŞARTNAMENiN KANUNA AYKlRI OLMASI ........... .................................... ... 2877 V. TEKNiK ŞARTNAMEYE AYKlRI KULLANMA ............... .................... ....... ...... ..... .......... 2878 Madde 146-SÜRELER VE BiLDiRiMLER ................. ................... ....... .......... .... 2881 Madde 147-ORTAK TEMSiLCi ..................................................... ................. 2882 Madde 148-HUKUKi iŞLEMLER ............................. .............. ......................... 2884 1. MARKA HAKKI ÜZERiNDE HUKUKi iŞLEMLER .............................. ............ ................. 2888 ll. MARKANIN DEVRi ....... ....................................................... ................... ................... 2897 ı. Markanın Tescil Olunan Sınıfların Tümünde veya Kısmen Devri .............. .................. 2900 2. Markanın Devrinin Coğrafi Sınırı ............................ .................. ....................... ............ 2903 3. Garanti Markasının Devri ....................................... .............. ....................... ..... ........... 2904 4. Ortak Markanın Devri ................ ................................................................................. 2905 S. Paylı Mülkiyete Tabi Markanın Paylarının Devrinde Önalım Hakkı. ............................ 2905 6. Devrin Sonuçları .................................... ................ .............................................. ....... 2908 lll. MARKA NIN MiRAS YOLUYLA iNTiKALi .................. ..... ............. ................ ........... ..... 2912 IV. MARKANIN LiSANSA KONU OLMASI ............. .......................... .......... ..................... 2914 V. MARKANIN TEMiNAT GÖSTERiLMESi VE ÖZELLiKLE REHiN VERiLMESi .................. 2915 ı. Marka Rehninin Hukuki Niteliği ............................ ................................ ...................... 2916 2. Marka Rehninin Kurulması ve Hükümleri ......................... ................ .......................... 2918 3. Ticari işletmenin Rehni Çerçevesinde Markanın Rehni .............................................. 2922 4. Marka Üzerindeki Rehnin Sona Ermesi ....................................................................... 2924 S. Rehnin Paraya Çevrilmesi ................. .......................................................................... 2924 VI. MARKANIN HACZi ..................................................... ....... ........ .............................. 2926 ı. Marka Hakkının Hukuki Niteliği .................................................................................. 2927 2. Markanın Cebri icraya Konu Olması ................................................... ........................ 2928 3. Haciz işlemleri. ............................................................................................................ 2932 4. Haczin Marka Üzerindeki Haklara Etkisi ..................................................................... 2936 S. Hacizli Markanın Satışı .......................... ................. ...................... ............................... 2938 VII. iFLASI N MARKA ÜZERiNDEKi HAKLARA ETKiSi ................................... ....... ............ 2940 2150 Sınai Mülkiyet Hukuku Şerhi VIII. MARKANIN DiGER HUKUKi iŞLEMLERE KONU OLMASI ......... ...... ......................... 2945 1. Markanın Anonim Şirkete Ayni Sermaye Olarak Konulması ....................................... 2945 2. Ticari işletmenin Devri Bağlamında Markanın Devri ................................. ................. 2948 3. Birleşme ve Bölünme Bağlamında Markanın Devri .................................................... 2952 4. Marka Başvurusunun Hukuki işlemlere Konu Olması .................... ...... ....................... 2954 IX. MADDE iLE iLGiLi YARGlTAY KARARLARI .......................... ........................ .............. 2954 Madde 149-SlNAi MÜLKiYET HAKKI TECAVÜZE UGRAYAN HAK SAHiBiNiN iLERi SÜREBiL ECE<'ii TALEPLER ................................. ................ ................. 2992 1. GENEL OLARAK ............. ............................... .............................. ........... .................... 2994 ll. MARKA HAKKlNA TECAVÜZÜN TESPiTi ............... ................................................... . 2994 lll. MARKA HAKKlNA MUHTEMEL TECAVÜZÜN ÖNLENMESi ............................ ....... ... 2996 IV. MARKA HAKKlNA TECAVÜZ FiiLLERiNiN DURDURULMASI ............................... ...... 2997 V. TECAVÜZÜN KALDIRILMASI iLE MADDi VE MANEVi ZARARlN TAZMiNi ................. 2998 1. Tecavüzün Kaldırılması .................................................................................. ............. 2998 2. Maddi Zararın Tazmini ..................... ........... ................... ............................................. 3000 a. Genel Olarak ............ ................ ................ ...... ......... ..... ............ ............... ........................ 3000 b. Maddi Tazmina t Yükümlülüğünde Kusurun Rolü ...................... ................... ................ .. 3001 c. Tazminatın Hesaplanması ........... ................ ...................................... .............................. 3003 3. Manevi Tazminat ......................... ............................................ ...................... ............. 3007 VI. EL KOYMA .............. .................................................. .............................................. 3009 VII. EL KONULAN MALLAR ÜZERiNDE MARKA SAHiBiNE MÜLKiYET HAKKI TANlNMASI .................... ............................................................... .......................... 3011 VIII. TECAVÜZÜN DEVAMININ ENGELLENMES iNE YÖNELi K TEDBiRLER, EL KONULAN ÜRÜNLER iLE Ci HAZ VE MAKiNE GiBi ARAÇLARlN ŞEKiLLE RiNiN DEGiŞTiRi LMESi, ÜZERLER iNDEKi MARKALARlN SiLiNMESi VE iMHASI ................................. ....... ..... 3012 IX. KARARlN iLGiLiLERE TEBLiGi VE KAMUYA YAYlN YOLUYLA DUYURULMASI ........... 3015 X. DAVALARI AÇMAYA YETKiLi KiŞiLER ................................... ..................................... 3016 Xl. MADDE iLE iLGiLi YARGlTAY KARARLARI ....... ................................................... ...... 3017 Madde 150-TAZMiNAT ............... ..... ...................... ............... ................ ...... 3053 1. MARKA HAKKlNA TECAVÜZ SAYILAN FiiLLERi iŞLEYENLERi N SORUMLULUGU ........ 3054 ll. iTiBAR TAZMiNATI ......................... ..................................................... ..................... 3058 lll. DELiLLER iN TESPiTi VEYA MAHKEMEDEN TAZMiNAT YÜKÜMLÜSÜNDEN iLGiLi BELGELERiN iSTENiLMESi TALEBi ........................................................................... 3064 IV. MADDE iLE iLGiLi YARGlTAY KARARLARI ............................................. .......... ....... .. 3065 V. MADDE iLE iLGiLi BÖLGE ADLiYE MAHKEMESi KARARLARI ....... .............................. 3074 içindekiler 2151 Madde ısı-YOKSUN KALıNAN KAZANÇ ...................................................... 3088 1. YOKSUN KALiNAN KAZANÇ ....... ............ ..................... ............. ........ .......................... 3090 ll. YOKSUN KALiNAN KAZANCIN HESAPLA NMASI YÖNTEMLERi .................................. 3093 1. Marka Sahibinin Muhtemel Geliri ............ .................... .............................................. 3101 2. Marka Hakkını ihlal Edenin Elde Ettiği Net Kazanç .................................. ................... 3102 3. Varsayımsal Lisans Bedeli ..................... .............. .............................. ............ .............. 3103 lll. TAZMiNATA HAKKANi YETE UYGUN ARTIRIM (EK) YAPILMASI ...... ......................... 3107 IV. PATENT HAKKlNA TECAVÜZ HALiNDE TAZMiNATIN LiSANS BEDELiNE GÖRE HESAPLANMASI ............................................................. .......... ..... ...... .................... 3110 V. COGRAFi iŞARET VEYA GELENEKSEL ÜRÜNE TECAVÜZ HALiNDE BU MADDENiN UYGULANMAMASI ........................ ............... .............................. ...... .......... ............ 3110 VI. MADDE iLE iLGiLi YARGlTAY KARARLARI ......... ......................... .............................. 3110 Madde ıs2-HAKKIN TÜKETiLMESi .................... ........... .......... ..................... 3ı40 1. TÜKENME iLKESi VE UYGULAMA ALANI .............. ....................... ......... ..................... 3143 1. Kavram ............................................. .................... ........ .............................................. 3143 2. Tarihsel
|
..................... ............. ........ .......................... 3090 ll. YOKSUN KALiNAN KAZANCIN HESAPLA NMASI YÖNTEMLERi .................................. 3093 1. Marka Sahibinin Muhtemel Geliri ............ .................... .............................................. 3101 2. Marka Hakkını ihlal Edenin Elde Ettiği Net Kazanç .................................. ................... 3102 3. Varsayımsal Lisans Bedeli ..................... .............. .............................. ............ .............. 3103 lll. TAZMiNATA HAKKANi YETE UYGUN ARTIRIM (EK) YAPILMASI ...... ......................... 3107 IV. PATENT HAKKlNA TECAVÜZ HALiNDE TAZMiNATIN LiSANS BEDELiNE GÖRE HESAPLANMASI ............................................................. .......... ..... ...... .................... 3110 V. COGRAFi iŞARET VEYA GELENEKSEL ÜRÜNE TECAVÜZ HALiNDE BU MADDENiN UYGULANMAMASI ........................ ............... .............................. ...... .......... ............ 3110 VI. MADDE iLE iLGiLi YARGlTAY KARARLARI ......... ......................... .............................. 3110 Madde ıs2-HAKKIN TÜKETiLMESi .................... ........... .......... ..................... 3ı40 1. TÜKENME iLKESi VE UYGULAMA ALANI .............. ....................... ......... ..................... 3143 1. Kavram ............................................. .................... ........ .............................................. 3143 2. Tarihsel Kökeni .................................. ...................... ................... ................ ................ 3146 3. Uygulama Alanına Yönelik Sınırlamalar ............................ .......... ................. .......... ..... 3147 ll. TÜKENM ENiN COGRAFi SINIRI BAKIMINDAN SiSTEMLER ....................... ........ ........ 3148 1. Ülkesel Tükenme .................................................................. ............... ............... ........ 3151 2. Bölgesel Tükenme ................................................................................... ................... 3153 3. Uluslararası Tükenme ............... ................... .......................... ..................................... 3161 lll. 556 SAYILI KHK DÖNEMi NDE ÖNGÖRÜ LEN DÜZENLEME ................................ ....... 3162 IV. SlNAi MÜLKiYET KANUNU'NDA ÖNGÖRÜLEN DÜZENLEME ..... ............................. 3167 V. MARKA HAKKININ TÜKENMiŞ KABUL EDiLMESi iÇiN ARANAN ŞARTLAR ................ 3171 ı. Markanın SMK Kapsamında Korunan (Tescilli) Markalardan Olması .......... ...... .......... 3171 2. Markayı Taşıyan Malların Piyasaya Sunulmuş Olması .................... ........ ...... .............. 3173 3. Piyasaya Sunumun Marka Sahibinin Rızası Dahilinde Yapılmış Olması ....................... 3175 A. Piyasaya Sunumun Marka Sahibi Tarafından Yapılması ........ ......... ............... ................. 3176 B. Piyasaya Sunumun Marka Sahibinin izniyle Üçüncü Kişi Tarafından Yapılması ..... ....... .. 3180 a. Piyasaya Sunumun Marka Sahibi ile Arasındaki Hukuki-iktisadi Bağımlılık ilişkisi Çerçevesinde Üçüncü Kişi Tarafından Yapılması ...................... .................................. 3180 b. Piyasaya Sunumun Marka Sahibinin izni ile Akdi Bir ilişki Çerçevesinde Üçüncü Kişi Tarafından Yapılmas ı ........ ........ ....... ...................... ..... ..... ........ ............ ....... ...... ...... .... 3183 VI. TÜKENMEN iN UYGULANMAYACAGI HALLER ........... ........ ......... ............................. 3188 1. Markalı Mallar Üzerinde Değişiklik veya Kötüleştirme Yapılmış Olması ya da Başka Bir Haklı Nedenin Bulunması ................................. ......................... ...... ...................... 3191 2. Değiştirme veya Kötüleştirmenin Ticari Kullanım Amaçlı Olarak Yapılması ................ 3200 VII. GÜMRÜK BiRLiGi REJiMi ÇERÇEVESi NDE TÜKE NME iLKESi ....... ..... ...................... 3201 VIII. TRIPS HÜKÜMLERi ÇERÇEVESi NDE TÜKENME iLKESi ....................... .............. ...... 3202 IX. MADDE ILE iLGili YARGlTAY KARARLARI .............. ................. .............. ................ ... 3204 2152 Sınai Mülkiyet Hukuku Şerhi Madde 153-DAVA AÇilAM AYACAK KiŞiLER ....................... .......................... 3240 1. DAVA AÇlLAMAYACAK KiŞiLER ............................... .................................. ........ ........ 3241 1. Marka ihlaline Konu Ürünü Kişisel ihtiyaç Ölçüsünde Elinde Bulunduranlar .............. 3241 2. El Konulmayan i h la le Konu Ürünleri Ticari Amaçla Kullananlar .................................. 3241 ll. MADDE iLE iLGiLi BÖLGE ADLiYE MAHKEMESi KARARLARI ..................................... 3245 Madde 154-TECAVÜZÜN MEVCUT OLMADIGINA iLiŞKiN DAVA VE ŞARTLARI3248 1. TECAVÜZÜN MEVCUT OLMADIGINA iLiŞKiN DAVA VE ŞARTLARI ...................... ...... 3249 ll. MADDE iLE iLGiLi YARGlTAY KARARLARI ................................................................. 3252 Madde 155-ÖNCEKi TARiHLi HAKLARlN ETKiSi ............................................ 3260 1. ÖNCEKi TARiHLi HAKLARlN ETKiSi ............. ................ ................... ............................ 3261 1. Önceki Rüçhan veya Başvuru Hak Sahibinin Tescilli Hak Sahibine Açtığı Tecavüz Davası ............................................................ ...... .................. ..................................... 3261 a. Rüçhan Hakkı Sahibi .................... ........ ....... ...................... .......... ............. ....................... 3261 b. Gerçek Hak Sahibi ....... ........... .......................... ............. ........ .............. ...... ..................... 3262 2. Marka, Patent ve Tasarım Hakkı Sahibinin Tescilli Sınai Mülkiyet Hakkını Def 'i Olarak Kullanamaması ........................... ................ ..................................................... 3263 a. Sonraki Hakkın Tescilli Olması ..... ............... ....... ......... .......... ....... ............. ...................... 3263 b. Tescilli Marka Sahibinin Başka Savunma Hakları ......... ............... ............ ........................ 3268 ll. MADDE iLE iLGiLi YARGlTAY KARARLARI ................................................................. 3270 lll. MADDE iLE iLGiLi BÖLGE ADLiYE MAHKEMESi KARARLARI ......................... ........... 3278 Madde 156-GÖREVLi VE YETKiLi MAHK EME.. ................................. ............. 3289 1. ZORUNLU ARABULUCULUK ........................... ............ ............................................... 3290 ll. GÖREVLi MAHKEME ................................................... ...................................... ....... 3293 lll. YETKiLi MAHKEME ........... ............................................. ............... ......................... .. 3300 IV. TANIMA VE TEN FiZ ................... .......... ............ ............. ............................ ......... ...... 3306 V. MADDE iLE iLGiLi YARGlTAY KARARLARI ................................................................. 3308 VI. MADDE iLE iLGiLi BÖLGE ADLiYE MAHKEMESi KARARLARI .................................... 3329 Madde 157-ZAMANA ŞIMI ........................... .................. .............................. 3340 1. MARKA HAKKlNA TECAVÜZDE ZAMANAŞIM i ....... ..................... ............................... 3340 ll. MADDE iLE iLGiLi YARGlTAY KARARLARI ............................................................. .... 3342 Madde 158-LiSANS ALANIN DAVA AÇMASI VE ŞARTLARI ............................ 3347 1. iNHiSARi LiSANS ALANIN DAVA AÇMA HAKKI ..................................................... ..... 3348 ll. iN HiSARi OLMAYAN LiSANS ALANIN DAVA AÇMA HAKKI .................. ..................... 3351 lll. MADDE iLE iLGiLi YARGlTAY KARARLARI ............................... ................................. 3353 IV. MADDE iLE iLGiLi BÖLGE ADLiYE MAHKEMESi KARARLARI .................... ................ 3360 içindekiler 2153 Madde 159-iHTiYATi TEDBiR TALEBi VE i HTiYATi TEDBiRiN NiTELiGi ..... ...... 3365 1. MARKA HAKKININ iHLALiNDE i HTiYATi TEDBiR ........ ............. ....... .......... .......... ........ 3367 ll. i HTiYATi TEDBiR iSTEYEBiLECEK KiŞiLER ................ ................................................ .. 3370 1. Marka Hakkı Sahibi ................................................ ................. .................. .................. 3370 2. Lisans Hakkı Sahibi ................................................................................. ..................... 3371 lll. i HTiYATi TEDBiR TALEBiNiN ŞARTLARI ................................................................... 3372 1. Kullanırnın Marka Hakkına Tecavüz Teşkil Edecek Şekilde Gerçekleşmesi ................. 3372 2. Tecavüzün Gerçekleşmesi için Ciddi ve Etkin Çalışmalar Yapıldığının ispat Edilmesi .. 3373 3. i htiyati Tedbirin Davanın Sonunda Verilecek Hükmün Etkinliğini Temin Etmesi ........ 3374 IV. i HTiYATi TEDBiRiN KAPSADlGI TEDBiRLER ........................ ......... ........................... . 3374 1. Tecavüz Teşkil Eden Fiilierin Önlenmesi ve Durduru lması ......................... ................. 3375 2. Tecavüze Konu Ürünlere ve Bunların Üretiminde Münhasıran Kullanılan Vasıtalara El Konulması .......................................................................................... ..................... 3376 3. Teminat Verilmesi -Ters Teminat.. .......................... .................................... .............. 3382 V. DELiL TESPiTi .............. .................................. ....................... ............... .................. ... 3384 VI. MADDE iLE iLGiLi YARGlTAY KARARLARI ....... ........ ........ ......................................... 3386 VII. MADDE iLE iLGiLi BÖLGE ADLiYE MAHKEMESi KARARLARI ..................... ....... ....... 3398 VIII. MADDE iLE iLGiLi AVRUPA BiRLiGi KARARLARI ............................... .................. ... 3434 Madde 160-iŞLEM YETKiSi OLAN KiŞiLER VE TEBLiGA T ....... ................. ........ 3439 1. KURUM NEZDiNDE iŞLEM YAPMAYA YETKiLi KiŞiLER ..... ................. ............. ............ 3440 ll. TEBLiGAT .......... ............ .............. ............. ........ ............................... ....... ...... ............ 3443 lll. MADDE iLE iLGiLi YARGlTAY KARARLARI ...................................................... ........ .. 3445 Madde 161-ÜCRETLER, ÖDEME SÜRELERi VE SONUÇL ARI ......... .................. 3447 1. GENEL OLARAK ............. ............................................. .................. ............................. 3447 ll. MADDE iLE iLGiLi YARGlTAY KARARLARI ................................. ................................ 3451 Madde 162-KARARL ARlN UYGULANMASI ......................................... .......... 3454 1. KURUL KARARI VEYA HÜKÜMSÜZLÜK DAVALARl NDA VERiLEN
|
.................................. ....................... ............... .................. ... 3384 VI. MADDE iLE iLGiLi YARGlTAY KARARLARI ....... ........ ........ ......................................... 3386 VII. MADDE iLE iLGiLi BÖLGE ADLiYE MAHKEMESi KARARLARI ..................... ....... ....... 3398 VIII. MADDE iLE iLGiLi AVRUPA BiRLiGi KARARLARI ............................... .................. ... 3434 Madde 160-iŞLEM YETKiSi OLAN KiŞiLER VE TEBLiGA T ....... ................. ........ 3439 1. KURUM NEZDiNDE iŞLEM YAPMAYA YETKiLi KiŞiLER ..... ................. ............. ............ 3440 ll. TEBLiGAT .......... ............ .............. ............. ........ ............................... ....... ...... ............ 3443 lll. MADDE iLE iLGiLi YARGlTAY KARARLARI ...................................................... ........ .. 3445 Madde 161-ÜCRETLER, ÖDEME SÜRELERi VE SONUÇL ARI ......... .................. 3447 1. GENEL OLARAK ............. ............................................. .................. ............................. 3447 ll. MADDE iLE iLGiLi YARGlTAY KARARLARI ................................. ................................ 3451 Madde 162-KARARL ARlN UYGULANMASI ......................................... .......... 3454 1. KURUL KARARI VEYA HÜKÜMSÜZLÜK DAVALARl NDA VERiLEN KARARLARlN KESiNLEŞMEDEN iCRA EDiLEMEYECEG i ........... ............................. ........................... 3454 Madde 163-HlZLI iMHA PROSEDÜRÜ .......................................................... 3456 Madde 164-GELENEKSEL ÜRÜN ADLARINA UYGULANACAK HÜKÜML ER ...... 3459 Madde 165 -YÖNETMELiK ....... .................. ................... ................................ 3460 Madde Endeksi ............................................................................................................ 3461 Kavram Endeksi ........................................................................................................... 3467 TiCARi VEKiL VEYA TEMSiLCi ADlNA TESCiLLi MARKA YA iLiŞKiN TALEPLER MADDE 10: (1) Marka sahibinin izni olmadan markanın aynı veya ayırt edile meyecek kadar benzerinin ticari vekil ya da temsilci adma tescilinin yapılması halinde, ticari vekil veya temsilcinin haklı bir sebebi yoksa marka sahibi mahkemeden, markasının kullammmm yasaklanmasım talep edebileceği gibi söz konusu tescilin kendisine devredilmesini de talep edebilir. Gerekçe: Madde ile, ticari vekil veya temsilci adına tescilli markaya ilişkin talepler dü zenlenmiştir. Bu kapsamda, marka sahibinin izni olmadan markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin ticari vekil ya da temsilci adına tescilinin yapılması durumunda, ticari vekil veya temsilcinin haklı bir sebebinin olmaması halinde mar ka sahibi mahkemeden markasının kullanımının yasaklanmasım talep edebileceği gibi söz konusu marka tescilinin kendisine devredilmesini de talep edebileceği hük me bağlanmıştır. 2015/2424 sayılı AB Marka Tüzüğünün ll 'inci maddesinde yer alan hüküm 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede de yer almaktadır. Kanunda yer alan hüküm, mehaza uygun şekilde düzenlenmiştir. Uluslararası Düzenlemeler: 201512436 s. AB MarkaYönergesi m.13. 201711001 s. AB Markası Tüzüğü m.13, 21. Paris Sözleşmesi 6. mükerrer m. 6. BİBLİYOGRA FYA ARKAN Sabilı YUSUFOGL U BİLGİN Fülürya PLAN "Yabancı Markaların Türkiye'de Korunma sı", BATİDER, Hazi ran 1999, C.XX: S.1, s.5-17. "Ticari Vekil veya Temsilcinin Markayı Kendi Adına Tesciline Karşı Gerçek Marka Hakkı Sahibinin Başvuru Şartları", Banka ve Finans Hukuku Dergisi, C.8, S.32, Ali Necip Ortan 'a Armağan, C./, 2019, s.l177-1216. 1. TİCARİ VE KİLVEYA TEMSİLCİNİN VEKlLİ BULUNDUCU KİŞİNİN MARKASINI TESCİL ETTİRMESİ 1. Marka Hakkı Sahibinin Markanın Kullanımını Engellemesi, Markanın Kendi Adına Devrini ya da Markanın Hükümsüzlüğünü Talep Etmesi II. MADDE lLE ILGILI YARGlTAY KARARLARI 2156 Yasaman AÇIKLAMALAR ""' 1. TiCARi VEKil VEYA TEMSiLCiNiN VEKiLi BULUNDUGU KiŞiNiN MARKASINI TESCil ETTiRMESi ı. Marka Hakkı Sahininin Markanın Kullanımını Engellemesi, Markanın Kendi Adına Devrini ya da Markanın Hükümsüzlüğünü Talep Etmesi Ticari vekil veya temsilci, vekili bulunduğu kişinin markasını veya ayırt edilemeyecek kadar benzerini kendi adına tescil ettirirse, marka sahibi bun ların kullanılmasını engelleyebileceği gibi, markanın terkini ile markanın kendi adına tescilini talep edebilir. Bir işaretin Türkiye'de korunabilmesi için Türkiye'de tescil edilmiş veya kullanılmış olması gerekmektedir. Ancak bir markayı Türkiye'd e tescil ettiren kişinin marka sahibinin Türkiye'deki ticari vekili veya temsilcisi olması mümkündür. Bu halde, markayı kendi adına izinsiz olarak tescil ettiren vekile karşı marka hakkı sahibine birtakım haklar tanınmıştır. Bu haklardan bir tane si SMK m.6/2'de düzenlenmiştir1. Buna göre, ticari vekil veya temsilcinin, marka sahibinin izni olmaksızın ve haklı bir sebebe dayanmak sızın markanın aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzerinin kendi adına tescili için yaptığı başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir. Diğer bir hak ise, marka hak sahibinin vekili veya temsilcisi tarafından tescil ettirilrniş ise, SMK 10. maddede düzenlenen markanın kullamlrnasının engellenmesi ve markanın kendi adına tescili veya markanın hükümsüzlüğünü talep etme hakkıdır. Bu hükümler Paris Sözleşmesi 'nin 6. mükerrer 6. maddesinden alınmış tır. Paris Sözleşme si'nin anılan hükmüne göre "Birliğe dahil bir ülkede marka sahibi olan kimsenin ticari vekili (agent) veya mümessili (representant), marka sahibinin izni olmaksızın, markanın kendi adına tesci lini bu ülkelerden birinde veya birçoğund a talep ederse, ticari vekil veya mümessil hareketinin haklı olduğunu ispat etmedikçe, marka sahibi talep edilen tesci/e itiraz etmek veya bu tesci/in terkinini ya da ülke mevzuatı mü saitse, söz konusu tesci/in kendi adına devrini talep etmek hakkına sahiptir". Kanunun 6. maddesinin ikinci fıkrasındaki bu hükme göre, marka sahi bi, markasının izni veya haklı bir sebebi bulunmayan ticari vekil veya tem silcinin kendi adına tescili için yaptığı marka başvurusuna itiraz edebilir. 1 Bu hususta detaylı bilgi için bkz. Şerh m.6/2 ile ilgili açıklamalar . Madde 10-Ticari V eki/ veya Temsilci Ad ma Tescilli Markaya ilişkin Talepler 2157 İtiraz üzerine, TÜRKPATENT izin veya haklı gerekçe bulunmaması halinde başvuruyu reddeder. Marka tescil edilmişse, marka sahibi SMK'nın 10. maddesine göre markanın kullanımının yasaklarunasını yetkili mahkemeden isteyebilir. Bunun dışında, yine aynı maddeye göre, marka tescil edilmişse markanın kendi adına devredilmesini de mahkemeden talep edebilir. Görül düğü gibi, Paris Sözleşme si'nin 6. mükerrer 6. maddesindeki hükümde ön görülen üç hal, SMK m.6/2 ve 10'da2 düzenlenmiştir. SMK m.25/l 'e göre de markanın hükümsüzlüğü talep edilebilir. SMK m.6/2'de yer alan düzenleme, mülga 556 sayılı KHK'nın 8. mad desinin 2. fıkrasında "Marka sahibinin ticari vekili veya temsilcisi tarafın dan markanın kendi adına tescili için, marka sahibinin izni olmadan ve ge çerli bir gerekçe gösterilmeden yapılan başvuru, marka sahibinin itirazı üzerine reddedilir" şeklinde düzenlenmiş idi. SMK'da eski KHK'daki "ge çerli bir gerekçe" ibaresi yerine "haklı bir sebep" ibaresi kullanılmıştır. Bununla birlikte, SMK'da vekil tarafından yapılan tescil başvurusuna konu markanın "aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer" olduğu belirtilmiştir. Dolayısı ile eski düzenlemeden farklı olarak sadece aynı markanın değil, aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer markanın da vekil adına tescili nin engellenebileceği düzenlenmiştir3• Böylelikle sadece aynı markanın tes cilinin engellenebileceği şeklindeki yanlış anlaşılınanın önüne geçilmiş tir4• Madde gerekçesinde, başvuru ile itiraza konu marka arasındaki benzerlik derecesini belirlemek amacıyla madde metnine bu belirliliği sağlayacak şe kilde ekleme yapıldığı belirtilmiştir. ABAD, Kasım 2020 tarihli bir kararında, başvuru kapsamındaki mal veya hizmetler ile önceki marka kapsamındaki mal veya hizmetlerin aynı Söz konusu düzenlemeler mülga Markaların Korunması Hakkında 556 sayılı KHK'nın 8/2, ll ve 17. maddelerinde yer almakta idi. Yarg. ll. HD. 2021/16334 E. 2014/5593 K. 21.03.2014 tarihli. Bkz. "Caproni" kararı, karar no.l0/1; Yarg. ll. HD. 2014/12345 E. 2014/14249 K. 22.09.2014 tarihli. Bkz.
|
"aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer" olduğu belirtilmiştir. Dolayısı ile eski düzenlemeden farklı olarak sadece aynı markanın değil, aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer markanın da vekil adına tescili nin engellenebileceği düzenlenmiştir3• Böylelikle sadece aynı markanın tes cilinin engellenebileceği şeklindeki yanlış anlaşılınanın önüne geçilmiş tir4• Madde gerekçesinde, başvuru ile itiraza konu marka arasındaki benzerlik derecesini belirlemek amacıyla madde metnine bu belirliliği sağlayacak şe kilde ekleme yapıldığı belirtilmiştir. ABAD, Kasım 2020 tarihli bir kararında, başvuru kapsamındaki mal veya hizmetler ile önceki marka kapsamındaki mal veya hizmetlerin aynı Söz konusu düzenlemeler mülga Markaların Korunması Hakkında 556 sayılı KHK'nın 8/2, ll ve 17. maddelerinde yer almakta idi. Yarg. ll. HD. 2021/16334 E. 2014/5593 K. 21.03.2014 tarihli. Bkz. "Caproni" kararı, karar no.l0/1; Yarg. ll. HD. 2014/12345 E. 2014/14249 K. 22.09.2014 tarihli. Bkz. "Piatinum" kararı, karar no.l0/2. 556 sayılı KHK döneminde, konuya ilişkin olarak şu açıklama getirilmekteydi: "Acaba KHK 8/11, sadece markanm aynınm ticari vekil ya da temsilci adma tescilini mi yasaklamaktadir? Bir başka değişle ticari vekil veya tems ilci, yabanci markanm benzerinin kendi adma tescilini isteyebilir mi? Bu hususta ne Paris Konvansiyonun da ne de KHK'da tam bir apkllk vard1r. Ancak konuya ilişkin hükmün Paris Konvansi yonuna eklendiği 1958 Lizbon değişikliğinde yapilan önerinin gerekçesinde, hükmün kanş1kllğa yol açan benzer markalan da kapsad1ğ1 ifade edilmiştir. DolaylSiyla markanm kapsad1ğ1 maliann aynı türden olmasi koşuluyla marka sahibi markasmm aynınm veya benzerinin, ticari vekil veya temsilci ad ma tesciline de itiraz edebi lmelidir." (Sa bi h ARKAN, Yabancı Markaların Türkiye'de Korunması, s.12 ve dpn. 24-25'te yer alan yazarlar). 2158 Yasaman değil de benzer olmasının söz konusu düzenlemenin uygulanmasına engel teşkil etmeyeceğini belirtrniştir5• Vekil veya temsilci tarafından yapılan baş vuru marka sahibinin markasının koruma altında bulunduğundan farklı mal veya hizmetlere dair ise, AB Fikri Mülkiyet Ofisi, SMK m. 6/2'nin karşılığı olan AB Marka Tüzüğü m.8/3 'ün uygulama yeri olmadığını kabul etmekte dir6. Bu durumda, yabancı marka sahibinin farklı mal veya hizmetler bakı mından vekil markası karşısında ileri sürebileceği düzenleme, markası Tür kiye'de tescilli olmak kaydıyla, SMK m.6/5'dir. Bununla birlikte, söz konu su marka Türkiye'de tescilli olsun veya olmasın, vekil markasına karşı kötüniyetli tescil iddiası ile farklı mal ve hizmetlerdeki tescilin engellenmesi veya hükümsüz kılınması mümkündür7• Ticari vekil veya temsilcinin mar kayı kendi adına tescil ettirmesi durumunda haklı bir sebep bulunmuyorsa, kötüniyetli bir tescil söz konusu olduğundan, markanın hükümsüzlüğünün talep edilmesi de mümkün olmaktadır 8• Yargıtay tarafından da onanan bir kararda, "Davacılar ile dava/ı ... Ka ya arasında düzenlenen bayilik sözleşmesi kapsamında davacı/ara ait bira ürünlerinin satışının yapıldığı ve dava/ının bayii olması nedeniyle niza ko nusu "1847" ibaresinin, bira emtiası üzerinde davacı tarafın kullanımını bildiği, dolayısıyla dava konusu marka başvurusunun MK 2. maddesi kap samında iyi niyetli bir başvuru olarak da değerlendir i/emeyeceği" belirtil miştir9. Marka sahibinin bu haktan yararlana bilmesi için ticari vekil ya da tem silcinin markayı kendi adına tescil ertirmek bakımından haklı bir nedeni bulunmaması ve bu yönde yetkilendirilmemiş olması gerekir. Vekil ya da temsilcinin kendi adına tescil için haklı bir nedeni mevcutsa, örneğin üçüncü kişiler tarafından tescilsiz markaya yapılan tecavüzleri engelleme amaçlı olarak tescil işlemi yaptırılmış ve istendiği zaman marka sahibine tescilden doğan hakkın devredileceği ifade edilmiş ise, markanın asıl sahibi SMK m.l O hükmüne dayanamaz. CJEU C-809/18 P, EUIPO v. John Mills Ltd -Jerome Alexander Consulting Corp., 11.11.2020, par.99. Kararın tercümesi için bkz. karar no.6/123. EUIPO Guidelines, Part C, See. 3, Ver. 1.0, 01.03.2021, s.1087-1092. Bkz. Şerh m.6/9 ile ilgili açıklamalar. ifakat BALIK, "6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu Bağlamında Markanın Kötü Niyetli Tescili", BATiDER, 2018, C.XXXIV, S. 2, s. 467. Yarg. ll. HO. 2019/4403 E. 2020/2529 K. 01.06.2020 tarihli. Bkz. "1847" kararı, karar no.l0/3. Madde 10-Ticari Vekil veya Temsilci Ad ma Tescilli Markaya ilişkin Talepler 2159 Vekil ya da temsilcinin markayı tescil ettirmede haklı sebebi bulunması halinde, markanın kullanılması önlenemeyeceği gibi hükümsüzlüğü de iste nemez. Haklı sebep, marka sahibi ile vekili ya da temsilcisi arasındaki söz leşmeden doğabilir. Acentenin, distribütörün (tek yetkili satıcının) yatırımı, ürünü iyi pazarlaması, Türkiye'de önemli portfdy oluşturması gibi sebepler, haklı sebep olarak kabul edilemez10• Arkan, acentanın veya dağıtıcının yatı nmı ve buna dayanan korunma ihtiyacını KHK m.ll anlamında (SMK m. lO) haklı neden olarak kabul etmekted ir11• Bu itiraz hakkının marka sahibine hangi gerekçe ile tanındığını incele mek gerekir. Dikkat edilecek olursa, hükrnün ele aldığı olasılıkta marka Türkiye'de asıl sahibi adına tescilli değildir. Bir diğer ifadeyle, gerçekte marka sahibi olan kimse, markayı kendi adına tescil ettirmediği için SMK ile sağlanan korumadan yararlanamamaktadır. SMK hükümleri ile sağlanan korumadan yararlanan kimse, markayı kendi adına tescil ettiren ticari vekil ya da temsilcidir. Daha da açık şekilde ifade etmek gerekirse, Türk Hukuku tarafından sağlanan marka koruması, gerçekte marka sahibi olan kimse lehi ne değil, şeklen marka sahibi konumunda bulunan ticari vekil ya da temsilci lehine sağlanmaktadır. SMK m.6/2' deki "ticari ve kil veya temsilci" terimi ile marka sahibinin özel veya genel vekalet verdiği kişiler ile tek yetkili satıcılık veya acentelik verdiği ya da iranchise sözleşmesi yaptığı kişiler kastedilmektedir12• Bu ba kımdan buradaki ibare geniş anlaşılmalıdır13• Uzunallı14 bu konuda şu açık lamayı yapmıştır: "SMK m. 612 ve 1 O 'da kullanılan ticari vekil ve ticari tem silci terimleri Paris Anlaşması 'na dayanır. Paris Anlaşmasında kullanılan terimler hukuki değil, ekonomik terimlerdir. Pek çok ülkede farklı anlamları vardır. Bu nedenle anlaşma metninde hukuki terim kullanılmasından özellik le kaçını/mıştır. Dolayısıyla SMK'da kullanılan terimler TBK m.551 anla mında ticari vekil ve TBK m.547 anlamınd a ticari temsilci ile sınırlı olarak 10 Ünal TEKINALP, Fikri Mülkiyet Hukuku, 2012, §25, no.51; Yarg. 11. HD. 2006/7640 E. 2007/14803 K. 23.11.2007 tar ihli. Bkz. "Eplan" kararı, karar no.10/4. 11 Sabih ARKAN, Marka Hukuku, C.1, 1997, s.112. 12 Aksi yönde görüş için bkz. Taner SAVAŞ/Murat SAYGlN, Türk Patent ve Marka Kurumu Uygulama ları ve Yargıtay Kararları ışığında Marka Tescil Süreci, 2020, s.127. 13 Aynı görüşte: Sabih ARKAN, Marka Hukuku, C. 1, 1997, s.111; Uğur ÇOLAK, Türk Marka Hukuku, 2018, s. 330-332. Ayrıca bkz. Yarg. ll. HD. 2008/2952 E. 2009/6682 K. 01.06.2009 tarihli. Bkz. "Eia Kozmetik" kararı, karar no.6/63. 14 Sevilay UZUNALLI, Marka Hukuku, 2019, s.75. 2160 Yasaman anlaşılmamalıdır. Burada önemli olan yetki verilen kişinin marka sahibinin menfaatlerini korumakla yükümlü olup olmamasıdır ". Yargıtay da bir kararında (mülga) 556 sayılı KHK m.8/2'nin (SMK m.6/2) uygulanması açısından taraflar arasındaki hukuki ilişkinin mutlak suretle acentelik, bayilik sözleşmesi veya tek satıcılık sözleşmesi gibi
|
23.11.2007 tar ihli. Bkz. "Eplan" kararı, karar no.10/4. 11 Sabih ARKAN, Marka Hukuku, C.1, 1997, s.112. 12 Aksi yönde görüş için bkz. Taner SAVAŞ/Murat SAYGlN, Türk Patent ve Marka Kurumu Uygulama ları ve Yargıtay Kararları ışığında Marka Tescil Süreci, 2020, s.127. 13 Aynı görüşte: Sabih ARKAN, Marka Hukuku, C. 1, 1997, s.111; Uğur ÇOLAK, Türk Marka Hukuku, 2018, s. 330-332. Ayrıca bkz. Yarg. ll. HD. 2008/2952 E. 2009/6682 K. 01.06.2009 tarihli. Bkz. "Eia Kozmetik" kararı, karar no.6/63. 14 Sevilay UZUNALLI, Marka Hukuku, 2019, s.75. 2160 Yasaman anlaşılmamalıdır. Burada önemli olan yetki verilen kişinin marka sahibinin menfaatlerini korumakla yükümlü olup olmamasıdır ". Yargıtay da bir kararında (mülga) 556 sayılı KHK m.8/2'nin (SMK m.6/2) uygulanması açısından taraflar arasındaki hukuki ilişkinin mutlak suretle acentelik, bayilik sözleşmesi veya tek satıcılık sözleşmesi gibi şekil lerde gerçekleşmesi zorunluluğu bulunmadığını belirtmiştirıs. Yüksek Mah keme bir diğer kararında, distribütörlük sözleşmesinin de (mülga) 556 sayılı KHK'nın 8/2 hükmü (SMK m. 6/2) kapsamında vekillik ilişkisi sayılacağı ve geniş yorumlanması gerektiği yönündeki ilk derece mahkemesi kararını usul ve yasaya uygun bularak onamıştırı6• Yargıtay tarafından da onanan bir mahkeme kararına konu olayda, davacının hükümsüzlük taleplerine karşı davalı vekilince davaya konu markaların distribütörlük sözleşmesi uyarınca 2006'dan beri satışı, dağıtımı yapılan ürünlerin tanıtırnda yoğun emek ve çaba harcayan müvekkilince tescillendiği ve fuarlarda çeşitli etkinliklerle tanıtıldığı, tanıtım giderleri yapıldığı savunmasında bulunulmuş ise de, bu savunmalar kabul görmem iştir. Mahkemece, tek satıcılık yetkisi alan tarafın salt asıl marka sahibinin çıkarı için tanıtım, reklam harcamaları yapmasının, fuarlara katılmas ının söz konusu olmadığı, davaimm kendi ticari faaliyeti için bu eylemiere katılmasının doğal olduğu, söz konusu tanıtım eylemleri veya giderlerinin markaların davalı tarafından sahiplenilmesi gerektirecek nitelikte olmadığı, dolayısı ile davalının tescil için makul bir gerekçeye da yanmadığı belirtilerek söz konusu markalar hükümsüz kılınmıştır17• Ticari vekil ya da temsilcinin organik bağı bulunduğu şirket adına tescil yapılmış ise, tüzel kişilerde geçerli olan tüzel kişilik perdesinin kaldırılması ilkesinin uygulanması ile markanın engellenmesi ya da markanın devri ile kendi adına tescili veya markanın hükümsüzlüğünün istenmesi mümkün dürıs. ABAD içtihatları uyarınca, SMK m.6/2'nin karşılığı olan düzenleme ile önceki tarihli markanın, bu markanın sahibinin ticari vekili veya temsilcisi ıs Yarg. ll. HO. 2013/1202 E. 2014/11656 K. 18.06.2014 tarihli. Bkz. "Aiton ve Aqua-Jem" kararı, karar no.10/5. ı6 Yarg. ll. HO. 2016/10193 E. 2016 /7986 K. 11.10.2016 tarihli. Bkz. "Guam" kararı, karar no.10/6. ıl Yarg. ll. HO. 2013/10904 E. 2014/946 K. 16.01.2014 tarihli. Bkz. "Mitol -Mekol -Termokol" kararı, karar no.10/7. ıs Yarg. ll. HO. 2021/16334 E. 2014/5593 K. 21.03.2014 tarihli. Bkz. "Caproni" kararı, karar no. 10/1. Madde 10-Ticari Vekil veya Temsilci Adma Tescilli Markaya ilişkin Talepler 2161 tarafından kötüye kullanılmasının engellenmesi amaçlanmaktadır. Keza bu kişiler, marka sahibi ile ticari ilişkileri süresince elde ettikleri bilgi ve dene yimi kendi çıkarlan için kullanabi lmekte ve böylelikle marka sahibinin yap tığı emek ve yatırımdan haksız bir şekilde faydalanabi lmektedirler. Söz ko nusu düzenlemenin amacının yerine getirilebilmesi için "vekil" ve "temsil ci" kavramlarının geniş yorumlanması gerektiği kabul edilmektedir. Nitekim madde metninde bu iki kavram arasında "veya" bağlacı kullanılmış olup, bu husus söz konusu düzenlemenin bir tarafın menfaatlerinin diğer tarafça tem sil edildiği farklı durumlara uygulanabileceğini göstermektedir. Bu bakım dan, vekil ve temsilci kavramlarının, bir tarafın diğer tarafın menfaatlerini temsil ettiği sözleşmeye dayalı anlaşma temelindeki her tür ilişkiyi kapsar şekilde yorumlanması gerektiği kabul edilmekte ve anılan düzenlemenin uygulanması için taraflar arasında, başvurana, açıkça veya zımnen, önceki markanın sahibinin menfaatleri bakımınd an güven ve sadakat yükümlülüğü yükleyerek güvene dayalı bir ilişki kuran bir anlaşma veya ticari işbirliğinin olması yeterli görülmekted ir19. Bu noktada taraflar arasında inhisari bir ilişkinin bulunması gerekme mektedir. Söz konusu ilişkinin basit ve münhasır olmayan bir ticari ilişki olması mümkündür. Öyle ki, sadakat yükümlülüğü gerektiren bir ticari işbir liği anlaşmasının münhasırlık şartının bulunmadığı hallerde dahi mevcudiye ti mümkündür2 0. Bu hususta AB Genel Mahkemesi önüne gelen bir davada, taraflar ara sında yazılı bir işbirliği sözleşmesi mevcut bulunmasa da, tarafların yaptığı yazışmala rdan başvurunun yapıldığı tarihte aralarındaki ilişkinin salt satıcı alıcı ilişkisinin ötesinde olduğunun anlaşıldığı, başvurana güven yükümlülü ğü yükleyen zımni bir işbirliği sözleşmesinin söz konusu olduğu tespit edil miştir21. Taraflar arasındaki ticari ilişkinin sona ermesi ve eskiden ticari vekil veya temsilci olan kişinin markayı kendi adına tescil ettirmesi durumu da SMK m.6/2 kapsamında değerlendirilmelidir. Zira her ne kadar temsilci veya vekil 19 CJEU C-809/18 P, EUIPO v. John Mills Ltd -Jerome Alexander Consulting Corp., 11.11.2020, par.83-85. Kararın tercümesi için bkz. karar no.6/123. 20 CJEU T-184/12, Heatstrip, 09.07.2014, par. 69, (Naklen, Fülürya YUSUFOGLU BiLGiN, Ticari Vekil veya Temsilcinin Mar kayı Kendi Adına Tesciline Karşı Gerçek Marka Hakkı Sahibinin Başvuru Şartla rı, s.1187). 21 CJEU T-184/12, Heatstrip, 09.07.2014, par.67. 2162 Yasaman sıfatı sona ermiş olsa da, bu kişilerin maddenin kapsamı dışında tutulması maddenin amacına ve uygulamanın ihtiyaçlarına cevap vermemekt edir22• Bu hususta ABAD içtihatlan uyarınca, söz konusu hüküm, taraflar arasındaki anlaşma itiraz edilen markanın tescil başvurusundan evvel sona ermiş olsa da uygulanma alanı bulmakta olup, anlaşmanın sona ermesi ile başvurunun ya pılması arasında geçen zamanın, güven ve gizlilik yükürnlü lüğünün başvuru nun yapıldığı esnada var olduğunun varsayılabileceği bir uzunlukta olması gerekmektedir 23• Burada önemli olan husus, başvuranın pozisyonu dolayısı ile elde ettiği bilgi ve bağlantıla rdan yararlanarak marka sahibi ile sona eren iliş kisinden ticari bir menfaat elde etmesinin mümkün olup olmadığıdıi4. Müşteri (veya tüketici) ile kurulan ilişkinin ise SMK m.6/2 kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir. Zira bu noktada önem arz eden, ilişki nin güvene dayalı olmasıdır. Oysa müşteri ve marka üzerinde gerçek hak sahibi olan kişi arasında güven esasına dayalı bir ilişki söz konusu değildir. Ayrıca bu kişiler arasında ticari işbirliği ilişkisi olduğu da kabul edilmez. Böyle bir durumda marka hakkı sahibi, diğer şartların bulunması halinde, müşteriye karşı kötüniyetli tescil iddiasında bulunabileceği gibi, markanın tanınmış olması ihtimalinde, tanınmış marka için sağlanan imkanlardan da faydalanabilir2s. Bu konuda AB Fikri Mülkiyet Ofisi tarafından incelenen bir itirazda, taraflar arasındaki ticari ilişkinin ticari vekil olarak kabul edilecek açıklıkta olmadığı, deliller çerçevesinde başvuran kişinin sadece itiraz sahi binin ürünlerinin alıcısı olarak değerlend irilebileceği belirtilmiş ve ortaya çıkan muğlak duruma AB Marka Tüzüğü m. 8/3 uygulanmam ıştır26• ABAD tarafından incelenen bir diğer uyuşmazlı kta ise, itiraz sahibi, kendisine yöne lik fatura ve sipariş formlarını kanıt olarak göstermiş; ancak marka başvuru su yapan kişi ile vekil-müvekkil ilişkisinin varlığını gösteren herhangi bir kanıt sunmamıştır. Bu kapsamda ortaya konulan veriler taraflar arasında bir 22
|
kişiler arasında ticari işbirliği ilişkisi olduğu da kabul edilmez. Böyle bir durumda marka hakkı sahibi, diğer şartların bulunması halinde, müşteriye karşı kötüniyetli tescil iddiasında bulunabileceği gibi, markanın tanınmış olması ihtimalinde, tanınmış marka için sağlanan imkanlardan da faydalanabilir2s. Bu konuda AB Fikri Mülkiyet Ofisi tarafından incelenen bir itirazda, taraflar arasındaki ticari ilişkinin ticari vekil olarak kabul edilecek açıklıkta olmadığı, deliller çerçevesinde başvuran kişinin sadece itiraz sahi binin ürünlerinin alıcısı olarak değerlend irilebileceği belirtilmiş ve ortaya çıkan muğlak duruma AB Marka Tüzüğü m. 8/3 uygulanmam ıştır26• ABAD tarafından incelenen bir diğer uyuşmazlı kta ise, itiraz sahibi, kendisine yöne lik fatura ve sipariş formlarını kanıt olarak göstermiş; ancak marka başvuru su yapan kişi ile vekil-müvekkil ilişkisinin varlığını gösteren herhangi bir kanıt sunmamıştır. Bu kapsamda ortaya konulan veriler taraflar arasında bir 22 Sabih ARKAN, Yabancı Markaların Türkiye'de Korunması, s.10; All PASLI, Uluslararası Antlaşmala rın Türk Marka Hukukunun Esasına ilişkin Etkileri, 2014, s.366; Fülürya YUSUFO�LU BILGIN, Ticari Vekil veya Temsilcinin Markayı Kendi Adına Tesciline Karşı Gerçek Marka Hakkı Sahibinin Başvuru Şartları, s.1190. 23 CJEU T-262/09, First Defense Aerosol Pepper Projector, 13.04.2011, par.65. 24 EUIPO Guidelines, Part C, Sec.3, Ver. 1.0, 01.03.2021, s.1079. 2s Fülürya YUSUFO�LU BILGiN, Ticari Vekil veya Temsilcinin Markayı Kendi Adına Tesciline Karşı Gerçek Marka Hakkı Sahibinin Başvuru Şartları, s.1186. 26 26/06/2009, B 955 528, Iber Fusion (fig.), (Naklen, Fülürya YUSUFO�LU BiLGIN, Ticari Vekil veya Temsilcinin Markayı Kendi Adına Tesciline Karşı Gerçek Marka Hakkı Sahibinin Başvuru Şartları, s. 1186, dn. 28). Madde 10-Ticari V eki/ veya Temsilci Ad ma Tescilli Markaya ilişkin Talepler 2163 ticari ilişkinin bulunduğunu işaret etse de, bu ilişki AB Marka Tüzüğü m. 8/3 dahilinde vekil-müvekkil ilişkisi olarak kabul edilmemiştie7• Hükmün incelediği ihtimalde, marka hakkının gerçek sahibi ile şekli sa hibi farklı kimselerdir. SMK'nın sağladığı korumadan yararlanma hakkı ise şekli hak sahibindedir. Bu nedenle gerçek hak sahibini koruyacak bir hükme yer vermenin zorunluluk arz ettiğini düşünen kanun koyucu, m.l O'u vaz etmiş ve marka sahibine, ticari vekili ya da temsilcisi tarafından yapılan haksız tescil ve gerçekleştirilen haksız kullanıma itiraz imkanı tanımıştır. Kanımızca, anı lan hüküm Türk Marka Hukuku'nun "tescil ilkesi" üzerinde kurulu bulundu ğu yönündeki teoriyi çökerten, gerçek hak sahibine kanun koyucu tarafından önem atfedildiğini açıkça ortaya koyan, bu bağlamda SMK ile benimsenen temel sistemin hakkın kullanım ile kazanılacağı esas ına dayanan gerçek hak sahipliği ilkesi olduğunu netleştiren bir düzenlemedir2 8• Günümüzde birçok yabancı yatınmcının, üçüncü kişilere karşı Türkiye'de efektif şekilde korunmasını sağlamak amacıyla markalannın tek yetkili satıcı, distribütör, acente ya da diğer dağıtım ağı üyeleri veya lisanslı üretici adına tescil edilmesine rıza gösterdikleri bir vakıadır. Bu gibi hallerde, taraflar ara sında bir "inançlı işlem" mevcuttur. Bu kimseler arasındaki akdi ilişkinin sona ermesi ile birlikte, gerçek hak sahibini koruma yönünde bir ihtiyacın ortaya çıktığı muhakka ktır. Bu perspektiften bakıldığında, SMK m.l O 'un ne denli önemli bir boşluğu doldurmaya hizmet etmekte olduğu açıkça görülebilir. SMK m.l O ile, markası sadece yurt dışında tescilli olan asıl marka sahibine, markayı Türkiye'de kendi adına tescil ettiren ticari vekil ya da temsilci karşısında kullanıma itiraz hakkı tanınarak ülkesellik ilkesine istisna getirilmiştr9• Bunun nedeni, kanun koyucunun asıl hak sahibi ile şekli hak sahibi konumunda bulunan ticari vekil ya da temsilci arasındaki "inançlı işlem"e önem atfetmesi ve gerçek hak sahibini koruma yönündeki iradesidir. Gerçek hak sahibi, bu ihtimalde ticari vekil ya da temsilci adına tescilli bulunan markarım hükümsüzlüğünü talep edebi leceği gibi, söz konusu markarım kendisine devrini de talep edebilit0• 27 CJEU T-262/09, First Defense Aerosol Pepper Projector, 13.04.2011, par.66-67 (Naklen, Fülürya YUSUFOGLU BILGIN, Ticari Vekil veya Temsilcinin Ma rkayı Kendi Adına Tesciline Karşı Gerçek Mar ka Hakkı Sahibinin Başvuru Şartları, s.1186, dpn.28). 28 Gerçek hak sahipliği ile ilgili bkz. Şerh m.6/3 ve m.7/1 ile ilgili açıklamalar. 29 Sabih ARKAN, Yabancı Markaların Türkiye'de Korunması, s.9 vd. 30 Ünal TEKiNALP, Fikri Mülkiyet Hukuku, 2012, §25, no.Sl. Tekinalp'e göre, marka sahibi tarafından markanın yenilenmemesi ya da yenilenmeyeceğ inin anlaşılması halinde, ticari vekil ya da temsilci tarafından yapılan kullanım a ilişkin itiraz dinlenilm emelidir . 2164 Yasaman ll. MADDE iLE iLGiLi YARGlTAY KARARLARI 1. "CAPRONi" Kararı Özet 556 sayılı KHK'nın 17. maddesinde, marka sahibinin izni olmadan onun ticari vekilinin veya temsilci sinin adına marka tescil edilmesi halinde, ticari vekilin veya temsilci nin haklı bir gerekçesi yoksa marka sahibinin söz konusu tescilin kendi lehine devredilmesini is teme yetkisine sahip olduğu düzenlenmiş olup, bu düzenlemeye gö re devir kararı verilebilmesi için ticari vekil veya temsilci tarafm dan tescil edilen markanın, marka sahibinin markası ile aynı ya da ona ayniyet derecesinde benz er olma sı gereklidir. Somut olayda ise, davalı markasmda, "c", "a" ve "i" harfleri, davacı markasm dan farklı ve özgün bir biçimde yazıldığı gibi ayrıca markanın bü tünü de gölgelendirme yapılmak suretiyle yine davacı markasından farklı bir şekilde düzenlenm iştir. Bu itibarla, taraf markalarının aynı olmadıkları ve ayniyet düzeyinde de benzemedi kleri gözetile rek mahkemece, davalı adına tescilli bulunan dava konusu marka nın, 556 sayılı KHK'nın 17. maddesi kapsammda davacıya devri nin mümkün olmadığı kabul edilip davacı tarafın hükümsözlük ta lebinin değerlendirilmesi gerekirken yazılı şekilde yanılgılı değer lendirme ile hüküm tesisi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir. Yargıtay ll. HD. 2012/16334 E. 2014/5593 K. 21.03.2014 tarihli. Davacı vekili, müvekkili şirketin "CAPRONİ" markasını 31.07.1991 tarihin de Bulgaristan'da tescil ettirdiğini, yine "C-CAPRONİ" markasının ise 06.08.20 1 O tarihinde müvekkili adına tescil olunduğunu, müvekkili şirketin 1960 yılından beri faaliyette bulunduğunu ve Türkiye'de dahil birçok ülkeye distribütörleri ara cılığıyla ihracat yaptığını, Asya'daki distribütörünün 2007 yılından beri dava dışı H. H .. Mak. ith. Turizm. San ve Tic. Ltd. Şti. olduğunu, davalı şirketin ise bu şirketle organik bağ içinde bulunduğunu, müvekkilinin anılan markasının Türki ye'de tescili için WIPO nezdinde yaptığı başvurunun TPE tarafından davalı adına tescilli "CAPRONI C" markası gerekçe gösterilerek reddedildiğini, oysa müvek kilinin marka tescili için ne davalıya ne de onunla organik bağ içerisinde olan distribütörüne yetki vermediğini, davalının marka tescilinin kötüniyetli olduğunu ve müvekkilinin marka hakkına tecavüz oluşturduğunu, aynı zamanda haksız rekabet teşkil ettiğini ileri sürerek, davalı adına tescilli markanın gerçek hak sahi bi olan müvekkili şirket adına devir ve tesciline, bu talebin kabul edilmemesi halinde markanın hükümsüzlüğüne, davalı şirket tarafından kullanılan "www.caproni.com.tr" internet erişim adreslerine erişimin durdurulmasına, 5.000 TL maddi, 20.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Madde 10-Ticari Vekil veya Temsilci Adma Tescilli Markaya ilişkin Talepler 2165 Davalı
|
olduğunu, davalı şirketin ise bu şirketle organik bağ içinde bulunduğunu, müvekkilinin anılan markasının Türki ye'de tescili için WIPO nezdinde yaptığı başvurunun TPE tarafından davalı adına tescilli "CAPRONI C" markası gerekçe gösterilerek reddedildiğini, oysa müvek kilinin marka tescili için ne davalıya ne de onunla organik bağ içerisinde olan distribütörüne yetki vermediğini, davalının marka tescilinin kötüniyetli olduğunu ve müvekkilinin marka hakkına tecavüz oluşturduğunu, aynı zamanda haksız rekabet teşkil ettiğini ileri sürerek, davalı adına tescilli markanın gerçek hak sahi bi olan müvekkili şirket adına devir ve tesciline, bu talebin kabul edilmemesi halinde markanın hükümsüzlüğüne, davalı şirket tarafından kullanılan "www.caproni.com.tr" internet erişim adreslerine erişimin durdurulmasına, 5.000 TL maddi, 20.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Madde 10-Ticari Vekil veya Temsilci Adma Tescilli Markaya ilişkin Talepler 2165 Davalı vekili, davacı adına Türkiye'de tescilli markanın bulunmadığını, dava cının distribütörü olan dava dışı şirket ile müvekkilinin farklı tüzel kişiliklere sahip olduklannı, dolayısıyla 556 sayılı KHK'nın 1 1. ve 17. maddelerine dayalı olarak müvekkiline karşı dava açılamayacağını, müvekkilinin tescilli markasını kullandı ğım, dolayısıyla markaya tecavüz ve haksız rekabetin bulunmadığını, paralel ithalatı önlemek için müvekkilinin marka tescilinde bulunduğunu savunarak, davanın red dini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacının uzun yıl lardır "C CAPRONİ" markasını kullandığı ve bu markayı tanınmış hale getirdiği, davaimm da aynı markayı adına tescil ettirdiği, bu tescilin kötü niyete dayandığı, dolayısıyla davalı adına tescilli markanın hükümsüzlüğü koşullarının oluştuğu, davacı ş irketle distribütörlük sözleşmesi imzalayan dava dışı H .. H .. Mak. İth. Tu rizm. San ve Tic. Ltd. Şti. ile davalı şirket arasında, her iki şirketin adreslerinin, ortaklarının, yetkililerinin, iletişim bilgilerinin, ticaret unvaniarındaki esas ve ayırt edici unsur olan "Hidros" ibaresinin ve her iki şirketin ticari faaliyet alanlarının aynı olması nedeniyle organik bağ olduğu, açıklanan durum karşısında davalının, davacı şirketin Türkiye'deki ticari vekili ve temsilcisi konumunda bulunduğunun kabulü nün gerektiği, 556 sayılı KHK'nin 17. maddesi uyarınca markanın gerçek sahibi olan davacı şirketin, marka tescilinin kendisine devredilmesini isteyebileceği gerek çesiyle davanın kısmen kabulüne, maddi tazminat istemine ilişkin dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davaimm davacıya ait markayı kendi adına tescil ettirmesinin haksız rekabet ve markaya tecavüz oluşturduğunun tespitine, davalı adına tescilli "C CAPRONİ" markasının davacı adına devir ve tesciline, davalı şir ket tarafından kullanılmakta olan "www.caproni.com.tr" internet erişim adresine erişimin durdurulmasına, 10.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. 1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesin de dayanılan delillerin tartışılıp, değerlen dirilmesinde usul ve yasaya aykm bir yön bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir. 2-Dava, 556 sayılı KHK'nın ll. ve 17. maddeleri uyarınca davalı adına tescilli bulunan markanın davacıya devri, devir talebi kabul edilmediği takdirde markanın hükümsüzlüğü, internet alan adına erişimin engellenmesi ile maddi ve manevi taz minat istemlerine ilişkin olup yukarıda yapılan özetten de anlaşılacağı üzere mah kemece, davacının tanınmış markasının onun ticari vekili ve temsilcisi konumunda bulunan davalı tarafından kendi adına tescil ettirildiği kabul edilerek söz konusu markanın davacı ya devrine karar verilmiştir. Ancak, 556 sayılı KHK'nın 17. mad desinde, marka sahibinin izni olmadan onun ticari vekilinin veya temsilcisinin adına marka tescil edilmesi halinde, ticari vekilin veya temsilcinin haklı bir gerekçesi yoksa, marka sahibinin söz konusu tescilin kendi lehine devredilmesini isteme yet kisine sahip olduğu düzenlenmiş olup bu düzenlemeye göre devir kararı verilebil- 2166 Yasaman mesi için ticari vekil veya temsilci tarafından tescil edilen markanın, marka sahibi nin markası ile aynı ya da ona ayniyet derecesinde benzer olması gereklidir. Somut olayda ise, davalı markasında, "c", "a" ve "i" harfleri, davacı markasından farklı ve özgün bir biçimde yazıldığı gibi ayrıca markanın bütünü de gölgelendir me yapıl mak suretiyle yine davacı markasından farklı bir şekilde düzenlenmiştir. Bu itibarla, taraf markalannın aynı olmadıklan ve ayniyet düzeyinde de benzemedikleri gözeti lerek mahkemece, davalı adına tescilli bulunan dava konusu markanın, 556 sayılı KHK'nın 17. maddesi kapsamında davacıya devrinin mümkün olmadığı kabul edilip davacı tarafın hükümsüzlük talebinin değerlendirilmesi gerekirken yazılı şekilde yanılgılı değerlendirme ile hüküm tesisi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir. 3-Bozma sebep ve şekline göre davalı vekilinin, manevi tazminata yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir. KAR Ş I OY YAZ I S 1: Tescilli markanın devri 556 sayılı KHK'nın 16. 17. maddelerinde düzenlenmiştir. 556 sayılı KHK'nın 16. maddesinde markanın bir hukuki işlem sonucu rıza i devri düzenlenmiş iken, 1 7. maddesinde koşulla rın varlığı halinde devredenin rızasının aranmadığı bir devir işlemi hüküm altına alınmıştır. Bu durumda ise, iradi bir işlem söz konusu olmayıp yasadan kaynak lanan zorunlu bir devir söz konusudur. Mahkemece somut uyuşmazlıkta 556 sayılı KHK'nın 17. maddesi koşullarının gerçekleştiği kabul edilerek dava konu su markanın davacı adına devir ve tesciline karar verilmiştir. Yukarıda da ifade edildiği üzere 556 sayılı KHK'nın 17. maddesinde bir markanın izin alın madan ye haklı bir neden olmaksızın ticari vekil ya da te msilci adına tescil edilmesi gerekli ve yeterli olup, anılan maddede markanın devri için gerçek hak sahibinin markası ile aynı ya da ayırt edilemeyecek derecede benzer olması koşulu bu lunmamaktadır. Dava konusu marka üzerinde gerçek hak sahibinin davacı oldu ğu, davalının bu markayı haklı bir neden olmadan tescil ettiren ticari temsilci durumunda bulunduğu hususları Dairemizin Sayın çoğunluğunun da kabulünde dir. Bu durumda, 556 sayılı KHK'nın 17. maddesi uyarınca gerçek hak sahibi korunmak amacıyla kanun gereği markanın zorunlu devri öngörüldüğüne göre, anılan maddede başkaca bir koşul aranınamasına rağmen devir kararı verilebil mesi için söz konusu markanın aynı zamanda davacı markası ile aynı ya da ayrıt edilmeyecek kadar benzer olması gerektiğine dair sayın çoğunluk bozma görü şüne katılamamaktayım. Kaldı ki, davacı adına yurt dışında tescilli marka "c capronı" kelime ve şekil unsurundan oluşmaktadır. Dava konusu marka da "c caproni" kelime ve şekil unsurlarından oluşmaktadır. Bu durumda, markalarda yer alan "caproni" kelimesindeki harflerin ve yazım biçimindeki farklılıklar nedeniyle, söz konusu markalar "aynı" olmasalar dahi, "şekil ve kelime" unsur larının topluca bıraktıkla rı genel izienim itibariyle ayırt edilemeyecek kadar benzer oldukları da aşikar olduğundan sayın çoğunluğun bu yöndeki değerlen dirmesine de katılamadığından Dairemizin (2) no.lu bentte açıklanan bozma kararına muhalifım. Madde 10-Ticari Vekil veya Temsilci Adma Tescilli Markaya ilişkin Talepler 2. "PLATINUM" Kararı Özet Davacımn gerçek hak sahibi olduğu "PLA TINUM" ibareli markayla ittihas tehlikesinin bulunduğu, davalının kötü niyetli tescili de gözeti lerek markamu hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerekmiştir. Yargıtay ll. HD.
|
dair sayın çoğunluk bozma görü şüne katılamamaktayım. Kaldı ki, davacı adına yurt dışında tescilli marka "c capronı" kelime ve şekil unsurundan oluşmaktadır. Dava konusu marka da "c caproni" kelime ve şekil unsurlarından oluşmaktadır. Bu durumda, markalarda yer alan "caproni" kelimesindeki harflerin ve yazım biçimindeki farklılıklar nedeniyle, söz konusu markalar "aynı" olmasalar dahi, "şekil ve kelime" unsur larının topluca bıraktıkla rı genel izienim itibariyle ayırt edilemeyecek kadar benzer oldukları da aşikar olduğundan sayın çoğunluğun bu yöndeki değerlen dirmesine de katılamadığından Dairemizin (2) no.lu bentte açıklanan bozma kararına muhalifım. Madde 10-Ticari Vekil veya Temsilci Adma Tescilli Markaya ilişkin Talepler 2. "PLATINUM" Kararı Özet Davacımn gerçek hak sahibi olduğu "PLA TINUM" ibareli markayla ittihas tehlikesinin bulunduğu, davalının kötü niyetli tescili de gözeti lerek markamu hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerekmiştir. Yargıtay ll. HD. 2014/12345 E. 2014/14249 K. 22.09.2014 tarihli. 2167 Davacı vekili, müvekkilinin 1892 yılında kurulmuş dünyanın önde gelen şir ketlerinden biri olduğunu, sayısız alandaki buluşlarıyla hayatın her alanında yer aldığını, I 992 yılından beri Türkiye'de faaliyet gösterdiğini, müvekkilinin aynı zamanda PTFE maddesinin de mucidi olduğunu, bu maddenin ilk olarak "TEF LON" markası altında ticarileşip 1946 yılından beri muhtelif alt markalada birlik te kullanıldığını, bu alt markalardan birinin "P." markası olduğunu, müvekkilinin davalı C. Mutfak Eşyaları Sanayi ve Ticaret A.Ş. ile 01.05.2002 tarihinde lisans sözleşmesi akdedip "T." markasının kullanımına izin verdiğini, bu firmanın 1985 yılından beri davacının tescilli markası "T."un lisansörü olduğunu, davalı C. Mut fak Eşyaları Sanayi ve Ticaret A.Ş'nin lisans anlaşmasına aykırı şekilde PlATINUM 07.05.2002 tarihinde TPE nezdinde 2002/10670 no. lu ibareli markayı adına I I ve 2 I. sınıflar yönünden tescil ettirdiğini, ardından 2005 yılında bu markayı diğer davalıya bedel mukabili devrettiğini, diğer davalının devraldığı Platinum Red Plus marka yanında TPE nezdinde 8, I 1 ve 21. sınıflarda ibareli markayı 2006/56970 no.da 22.1 I .2006 tarihi itibariyle adına tescil ettirip kullan maya başladığını, müvekkilinin bunu halen taraflar arasında görülmekte olan 2008/54 esas sayılı dosyada öğrendiğini, müvekkilinin "P." ibareli marka yönün den ilk ve eski kullanımı itibariyle gerçek hak sahibi olduğunu, davalıların kötü niyetli davrandıklarını ileri sürerek "P. ibareli markanın gerçek hak sahibinin davacı olduğunun tespitine, davalı C.B. Ev ve Mutf ak Eşyaları Sanayi ve Ticaret A.Ş. adına tescilli 2002/10670 ve 2006/56937 no.lu markaların tescil edildiği sınıflar yönünden haksız ve kötü niyetle tescil edildiklerinin tespitine, davacıya ait "P." ibareli markaya tecavüzün ve haksız rekabetin önlenilmesine, davalı C. B. Ev ve Mutfak Eşyaları Sanayi ve Ticaret A.Ş. adına tescilli "P." ve "P. R. P." ibareli markaların müvekkiline devrine, talebin reddi halinde markaların hüküm süzlüğüne ve sicilden terkinine, fazlaya dair haklar saklı kalmak koşuluyla davalı C. Mutfak Eşyaları Sanayi ve Ticaret A.Ş. tarafından 16.02.2005 tarihinde diğer davalıya devri gerçekleşen "P." ibareli markanın devri nedeniyle devir bedeline karşılık olmak kaydıyla 45,000.00 TL'nin devir tarihinden itibaren işieyecek avans faiziyle birlikte davalı C. Mutfak Eşyaları Sanayi ve Ticaret A.Ş'den tahsi line karar verilmesini talep ve dava etmiştir. 2168 Yasaman Davalı C. M. Eşyaları Sanayi ve Ticaret A.Ş. vekili; yetki, husumet, zaman aşımı, itirazlarıyla birlikte "P." ibaresinin jenerik isim olduğunu, salt davacının tekelinde bulunma dığını, davacının asıl markasının "T." olduğunu, dava konusu markanın müvekkilince bilinir hale getirilip diğer davalıya devredildiğini, savuna rak davanın reddini istemiştir. Davalı C. B. Ev ve Mutf ak Eşyaları Sanayi ve Ticaret A.Ş. vekili; müvekki liyle davacı arasında akdedilmiş bir lisans sözleşmesinin bulunmadığını, müvek kilinin iyiniyetle devraldığı tescilli markayı kullanımının haksız rekabet ve marka hakkına tecavüz teşkil etmeyeceğini, davacının markanın tescilinden 8 yıl sonra dava açınakla kötü niyetli olduğunu, açılan davanın 556 sayılı KHK'nın 42. mad desi uyarınca zamanaşımından reddinin gerektiğini, savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; davacının "T .. " markası yanında "P .. " markasını da başta mutfak eşyaları olmak üzere "TEFLON" markası nın kullanıldığı sanayi dallarında kullandığı, markanın gerçek hak sahibinin yanmaz ve yapışmaz yüzey kaplama malzemelerini içeren 8, 9, 1 1. sınıflarda davacı olduğu, bu ibareyi taşıyan markaların davalılarca tescilinin kötü niyetli olduğu, davacının terditli talepte bulunarak öncelikle devir istediği, taraflar arasındaki marka devrinin kötü niyetli oluşu ve 556 sayılı KHK'nın 17. maddesi uyarınca ... no.lu "P." ibareli markanın 11 ve 21. sınıfta yer alan emtia grupları yönünden davacıya devrinin ge rektiği 9. sınıf yönünden davacı taleplerinin yersiz olduğu, davalı C. B.Ev ve Mut fak Eşyaları Sanayi ve Ticaret A.Ş. adına tescilli ... no.lu "P. R. P." ibareli markanın davacının gerçek hak sahibi olduğu "P." ibareli markayla ittihas tehlikesinin bulun duğu, davalının kötü niyetli tescili de gözetiler ek markanın hükümsüzl üğüne karar verilmesi gerektiği, .. no.lu markanın "R. P." ibaresi eklenilmek suretiyle meydana getirilip diğer davalıya devredildiği, bahsi geçen markanın hükümsüzlüğüne karar verildiği dikkate alınarak devir bedeline yönelik talebin reddinin gerektiği gerekçe siyle "P. markasının yanmaz ve yapışmaz yüzey kaplama malzemesini de içerecek şekilde 8, 9, ll. sınıflarda gerçek hak sahibinin davacı olduğunun tespitine, davalı C.B.Ev ve Mutfak Eşyaları Sanayi ve Ticaret A.Ş. adına kayıtlı 2002/10670 no .lu " PLATINUM1 " ibareli markanın ll. ve 21. sınıfta yer alan emtia grubu yönünden 556 sayılı KHK'nın 17. maddesi gereğince davacıya devrine, 9. sınıfta yer alan emtia yönünden devir ve hükümsüzlük taleplerinin reddine, davalılardan C. B. Ev ve Mutfak Eşyaları Sanayi ve Ticaret A.Ş. adına tescilli .. no.lu "P. R. P." ibareli markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, davalılardan C. B. Ev ve Mutfak Eşyaları Sanayi ve Ticaret A.Ş. adına tescilli .. ve .. no.lu marka tescillerinin haksız ve kötü niyetli tesciller olduğunun tespitine, davacının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet yaratması nedeniyle tecavüz ve haksız rekabetin durdurulmasına, önlenilmesine, davalının eyleminin ayrıca lisans sözleşmesine aykırılık teşkil ettiği nin tespitine, diğer taleplerin reddine karar verilmiştir. Madde 10-Ticari V ek il veya Temsilci Adma Tescilli Markaya ilişkin Talepler 2169 Kararı, davalı C. B. Ev ve Mutfak Eşyaları Sanayi ve Ticaret A.Ş. vekili tem yiz etmiştir. I -Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesin de dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, temyiz eden davalı C. B. Ev ve Mutfak Eşyaları San. ve Tic. A.Ş. vekilinin aşağıdaki herrtlerin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir. 2-Uyuşmazlık konusu olan ve davalılardan C. B. Ev ve Mutfak Eşyaları San. PLATINUM ve Tic. A.Ş. adına kayıtlı markalardan 2002/10670 sayılı 11 11 i bareli markanın yargılama sırasında koruma süresinin bitimiyle yenilenmedİğİ hususu davalı vekilince sunulan temyiz dilekçesinde belirtilmiş, ayrıca bu
|
teşkil ettiği nin tespitine, diğer taleplerin reddine karar verilmiştir. Madde 10-Ticari V ek il veya Temsilci Adma Tescilli Markaya ilişkin Talepler 2169 Kararı, davalı C. B. Ev ve Mutfak Eşyaları Sanayi ve Ticaret A.Ş. vekili tem yiz etmiştir. I -Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesin de dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, temyiz eden davalı C. B. Ev ve Mutfak Eşyaları San. ve Tic. A.Ş. vekilinin aşağıdaki herrtlerin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir. 2-Uyuşmazlık konusu olan ve davalılardan C. B. Ev ve Mutfak Eşyaları San. PLATINUM ve Tic. A.Ş. adına kayıtlı markalardan 2002/10670 sayılı 11 11 i bareli markanın yargılama sırasında koruma süresinin bitimiyle yenilenmedİğİ hususu davalı vekilince sunulan temyiz dilekçesinde belirtilmiş, ayrıca bu hususa 13.6.2013 havale tarihli bilirkişi raporunda da değinilmiştir. 556 sayılı KHK'nın 45. madde sinde koruma süresinin dolması ve markanın süresi içinde yenilenmemesi marka hakkının sona erme sebeplerinden biri olarak gösterilmiştir. Süresi içinde yenilen meme nedeniyle sona ermiş bir markanın aynı KHK'nın I 7. maddesi uyarınca dev rine karar verilmesi mümkün değildir. Bu nedenle mahkemece öncelikle uyuşmaz lık konusu markaya ilişkin hakkın yenilenmeme nedeniyle sona erip ermediği husu sunun TPE'den sorulması ve sonucuna göre bir değerlendir me yapılması zorunlu dur. Öte yandan 556 sayılı KHK'nın 17. maddesi uyarınca devir kararı verilebilmesi için Dairemizin 21.3.2014 tarih 16334/5593 sayılı kararında da belirtildiği üzere devir kararı verilen marka ile davacı markasının aynı ya da ayniyet düzeyinde ben zer olmaları gereklidir. Belirtilen Dairemiz kararındaki hususlar ile davacının dos yada mevcut markasının 11T. + P.+şekil11 ibarelerini taşıdığı, devrine karar verilen davalı C. B. Ev ve Mutfak Eşyaları San. ve Tic. A.Ş.'ye ait markanın ise 11P.11 ibare sinden oluştuğu gözetilerek, öncelikle yukarıda açıklandığı üzere davalı markasının TPE nezdinde tutulan sicilde karar tarihi itibariyle tescilli olması halinde 556 sayılı KHK'nın 17. maddesi uyarınca devrinin mümkün olup olmadığının değerlendiril mesi, devrin mümkün olmaması halinde ise davacı tarafından terditli olarak talep edilen hükümsüzlük isteminin ele alınması gerektiği gözetilmeksizin eksik inceleme ile hüküm tesisi doğru görülmemiştir. 3-Dava konusu .. ve .. sayılı markalar TPE nezdinde tescilli olup sicilden ter kin edilineeye kadar tescilli markanın kullanımı, haksız bir kullanım teşkil etmeye ceğİnden marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturmaz. Bu husus gözetile rek davacının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespitine dair taleplerinin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kabulü doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir. 4-Dosya kapsamında yer alan lisans sözleşmesi davacı ile davalılardan C. M. Eşyaları San. ve Tic. A.Ş. arasında akdedilmiş olup davalı C. B. Ev ve M. Eşyaları San. ve Tic. A.Ş. ile davacı arasında akdedilmiş bir lisans sözleşmesi de bulunma maktadır. Bu durumda davalılardan C. B.Ev ve M. Eşyaları San. ve Tic. A.Ş.'nin 2170 Yasaman eyleminin ne suretle lisans sözleşmesine aykırılık teşkil ettiği hususu karar gerekçe sinde açıklanılmadan yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, karann bu neden le de temyiz eden davalı yararına bozulması gerekmiştir. 3. "1847" Kararı Özet Davacılar ile davalı arasında düzenlenen satın alma sözleşmesi kap samında, davaetiara ait bira ürünlerinin satışının yapılması ve dava lının bayii olması sebebiyle davalının "1847" ibaresini bira emtiaları üzerinde davacı tarafça kullanımını bildiği veya bilmesi gerektiğin den, bu şekildeki marka başvurusu MK m. 2 kapsamında iyiniyetli bir davranış olarak değerlendirilem ez. Yargıtay ll. HD. 2019/4403 E. 2020/2529 K. 01.06.2020 tarihli. Davacı vekili, müvekkili Carlsberg'in 1 84 7 yılında Danimarka'nın başkenti Copenhag'da kurulduğunu, dünyanın en büyük 5 bira şirketi arasında olup 40'tan fazla ülkede üretim yaptığını, I 5 yıldır Türkiye'de ... ve Malt Sanayii A.Ş. ile işbirli ği halinde olduğunu, müvekkill erinden Tuborg'un ise 1986 yılında Türk ... ve Malt Sanayii A.Ş.'nin bağlı ortaklığı olarak kurulduğunu ve şirket portföyünde yer alan ürünlerin satışını ve pazarlamasını, Türkiye'deki merkez satış teşkilatı veya bayileri aracılığı ile gerçekleştirdiğini, davalılardan çekişıneli marka başvurusunu yapan Nimet Gülsen Kaya'nın müvekkili şirketlerin bayilerinden birisi olduğunu ve No:1847 29.01.2015 tarih ve 2015/07347 sayı ile 11 11 ibaresinin tescili için başvuruda bulunduğunu, müvekkillerinin başvuroya yaptıkları itirazın, davalı TPMK YİDK'nın 2016-M-8394 sayılı kararı ile reddedildiğini, oysa Türkiye dahil dünyanın pek çok ülkesinde uzun yıllardır aralıksız ol arak kullanan müvekkillerinin "184 711 esas unsur! u markaların gerçek hak sahibi olduğunu, çekişıneli marka baş vurusunun kötü niyetle yapıldığını ileri sürerek, davalı Türk Patent YİDK kararının iptalini ve diğer davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı Kurum vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun oldu ğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Dava lı ... Gömük vekili, her ne kadar 11 184 7" ibaresinin davacı ... fırmasının kuruluş tarihi olsa da Carlsberg adına tescilli 11184711 i bareli bir markanın bulunma dığını, kuruluş tarihlerinin bir marka unsuru olmadığını ve ayırt edici bir özelliğinin bulunmadığını, WIPO üzerinden Madrid Protokolü kapsamında yapılan başvurula rın araştırıldığını ve "184711 ibaresinin davacı adına uluslararası bir tesciline rast lanmadığını, müvekkilinin yedekleme veya marka ticareti yapma veya şantaj ama cının olmadığını, müvekkilinin yaptığı başvurunun tamamen iyi niyetli bulunduğu nu savunarak, davanın reddini istemiştir. Madde 10-Ticari V eki/ veya Temsilci Ad ma Tescilli Markaya ilişkin Talepler 2171 İlk derece mahkemesi, iddia, savunma, toplanan deliller, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacı ... firmasının b ira şişelerinde kullanılan "184 7" ibare sinin belirgin ve ön planda olduğu, bira emtiası yönünden Türkiye'de bu ibarenin yoğun olarak kullanıldığı, başvuruda 41. sınıfta yer alan " ... Spor, kültür ve eğlence hizmetleri (sinema, spor karşılaşmaları, tiyatro, müze, konser gibi kült ür ve eğlence etkinlikleri için bilet rezervasyonu ve bilet sağlama hizmetleri dahil) .... " hizmetler ile 43. sınıfta yer alan "Yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri. Geçici konaklama hizmetleri, geçici konaklama ile ilgili rezervasyon hizmetleri, düğün salonu kirala ma hizmetleri, konferans ve çeşitli toplantılar için ver sağlama hizmetleri," yönün den, davacının 32. sınıftaki kullanımına yönelik emtia ile ilişkili hizmetler ve etkin likler olması nedeniyle benzerlik bulunduğu, bu hizmetler açısından davacı ... fir masının 556 sayılı KHK'nın 8/3 maddesi kapsamında, öneeye dayalı kullanım hak kının sabit olmakla bu emtialar yönünden davalının marka başvurusuna engel olabi leceği, diğer yönden davacılar ile dava lı ... Kaya arasında düzenlenen 31112/2014 tarihli satın alma sözleşmesi kapsamında davac ılara ait bira ürünlerinin satışının yapıldığı ve davalının bayii olması nedeniyle niza konusu "1847" ibaresinin b ira emtiaları üzerinde davacı tarafın kullanımını bildiği veya bilmesi gerektiği, bu şe kildeki marka başvurusunun MK 2. maddesi kapsamında iyi niyetli bir davranış olarak
|
sağlanması hizmetleri. Geçici konaklama hizmetleri, geçici konaklama ile ilgili rezervasyon hizmetleri, düğün salonu kirala ma hizmetleri, konferans ve çeşitli toplantılar için ver sağlama hizmetleri," yönün den, davacının 32. sınıftaki kullanımına yönelik emtia ile ilişkili hizmetler ve etkin likler olması nedeniyle benzerlik bulunduğu, bu hizmetler açısından davacı ... fir masının 556 sayılı KHK'nın 8/3 maddesi kapsamında, öneeye dayalı kullanım hak kının sabit olmakla bu emtialar yönünden davalının marka başvurusuna engel olabi leceği, diğer yönden davacılar ile dava lı ... Kaya arasında düzenlenen 31112/2014 tarihli satın alma sözleşmesi kapsamında davac ılara ait bira ürünlerinin satışının yapıldığı ve davalının bayii olması nedeniyle niza konusu "1847" ibaresinin b ira emtiaları üzerinde davacı tarafın kullanımını bildiği veya bilmesi gerektiği, bu şe kildeki marka başvurusunun MK 2. maddesi kapsamında iyi niyetli bir davranış olarak değerlen dirilemeyeceği gerekçesiyle davanın kabul üne, Türkpatent'in 2016- M-8394 sayılı YİDK kararının iptaline, dava konusu 2015/07347 sayılı marka tes cilli olduğundan hükümsüzlüğüne, sicilden terkin edilmesine karar verilmiştir. Karar, davalı Kurum vekili tarafından istinaf edilmiştir. İstinaf Mahkemesince iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden ya saya aykırılık bulunmadığı, başvuru konusu 41. ve 43. sınıf hizmetler yönünden davacının, "1 847" ibaresi üzerinde 556 sayılı KHK'nın 8/3 maddesi kapsamında öneeye dayalı kullanım hakkının bulunduğunu ispatlamış olmakla bu hizmetler yönünden davalının marka başvurusuna engel olabileceği, diğer yönden davacılar ile davalı ... Kaya arasında düzenlenen bayilik sözleşmesi kapsamında davacılara ait bira ürünlerinin satışının yapıldığı ve davalının bayii olması nedeniyle niza konusu "184 7" ibaresinin, b ira emtiası üzerinde davacı tarafın kullanımını bildiği, dolayı sıyla dava konusu marka başvurusunun MK 2. maddesi kapsamında iyi niyetli bir başvuru olarak da değerlendirilemeyeceği gerekçesiyle, davalı Kurum vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Karar, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmiştir. Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmaz lık bakımından uygulanması ge reken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılınasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adiiye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kara rın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adiiye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir. 2172 Yasaman 4. "EPLAN" Kararı Özet Davalının ürünlerinin tanıtımı için her türlü tanıtımı yapması sözleş me gereği olup, iyi tamtım yapıldığı gerekçesiyle markanın adına tes cilinin yapılması iyi niyetli bir davranış olarak kabul edilemem ekte dir. Yargıtay ll. HD. 200617640 E. 2007/14803 K. 23.11.2007 tarihli. Davacı vekili, taraflar arasındaki distribütörlük sözleşmesi gereği davalı şirke tin E. ürünlerinin Türkiye'de tanıtım ve dağıtımını yaptığını, sözleşmede distribütö rün davacıya ait markaları kendi adına tescil ettirmesinin yasaklandığını, buna rağ men davalının E. markasını kendi adına tescil ettirdiğini, haksız rekabet teşkil eden bu durumun yasa ve sözleşmeye aykırı olduğunu ileri sürerek, haksız rekabetin tespit ve men'ine, davalı adına tescil edilen E. markasının hükümsüzlüğüne, adı geçen markanın davacıya devrine, maddi durumun ortadan kaldırılmasına, hükmün ilanma karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkili şirketin markayı kullanım ve tanıtım sonucu ayırt edi ci özellik kazandırmış olup, bunun sonucunda kendi adına tescil ettirdiğini, davaya konu markanın davacı şirket adına müvekkilinin tescilinden sonra tescil edildiğini, taraflar arasındaki sözleşmede sınai mülkiyet hakkından bahsedilmediğini, dava konusu markanın tescilinden 4 yıl sonra açılan davanın iyi niyetle açılmadığını, Türkiye sınırları içerisinde E. markasının müvekkiline ait olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, taraflar arasında distri bütörlük sözleşmesi bulunduğu, bu sözleşme uyarınca E. ürünlerinin Türkiye'deki tanıtım ve dağıtımının davalı tarafça yapılmasının kararlaştırıldığı, her ne kadar sözleşmede sınai mülkiyet hakkına ilişkin bir hüküm bulunmadığını davalı taraf savunmuş ise de, 01.01.1996 tarihli sözleşmenin 4.3. maddesinde distribütörün davacıya ait markaları, ticari isim ve diğer sembolleri, ne sözleşme bölgesi içerisin de, ne de bölge dışında kendi adına tescil ettiremey eceğinin hüküm altına alındığı, davalının ürünlerinin tanıtımı için her türlü tanıtımı yapmasının sözleşme gereği olup, iyi tanıtım yapıldığı gerekçesiyle, markanın adına tescilinin yapılmasının iyi niyetli bir davranış olarak kabul edilemeyeceği, davalının tescil ettirdiği sınıf ile davacının tescil başvurusunda bulunduğu sınıfın birbiri ile benzer olup, ürünler arasında iltibas yaratılacağının kesin olduğu, davalının tescil ettirdiği marka yolu ile davacının tescilli unvanına da tecavüzün gerçekleştirildiği, hükümsüzlüğüne karar veritene kadar tescilli markanın kullanımı haksız rekabet teşkil etmek ise de, dava lının sözleşmeye rağmen E. ibaresinin adına tescili için TPE'ye başvuruda bulun ması ve davacının marka tescil başvurusuna da itiraz ederek gerçek hak sahibinin markasını tescil ettirmesini engel olma çabalarının haksız rekabet olarak değerlendi rileceği gerekçesiyle, davanın kabulü ile davalı eyleminin haksız rekabet olduğunun Madde 10-Ticari Vekil veya Temsilci Ad ma Tescilli Markaya ilişkin Talepler tespiti ile davalı adına tescil ettirdiği 2000/ 15491 no.lu hükümsüzlüğüne karar verilmiştir. Karar, davalı vekilince temyiz edilmiştir. B PLAN 2173 markanın Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlen dirilmesinde usul ve yasaya aykın bir yön bulunmamas ına yargılama sırasında ibraz edi lmeyen delillerin ve ileri sürülmeyen hususların temyiz incelemesi sırasında da ileri sürülmesinin mümkün bulunmama sına ve esasen davacı tarafından sözleşmeye aykınlıktan dolayı açılan işbu davada davacı şirket unvanına dayanılmarnış olduğu halde, bu hususun da kabul gerekçesi yapılmasının sonuca etkili bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm temyiz itiraz ları yerinde değildir. S. "AL TON ve AQUA-JEM" Kararı Özet 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında KHK m. 8/2'nin (SMK m.6/2) uygulanması açısından taraflar arasındaki hukuki ilişkinin mutlak suretle acentelik, bayilik sözleşmesi veya tek satıcılık sözleş mesi gibi şekillerde gerçekleşmesi zorunluluğu bulunm amaktadır. Yargıtay 11. HD. 2013/1202 E. 2014/ 11656 K. 18.06.2014 tarihli. Davacılar vekili, asıl ve birleşen davalarda, müvekkilleri gerçek kişilerin yurt dışında mukim ve sanayi tipi tekstil makinelerinin ticareti ile iştigal eden iş adamla rı olduklar ını, çocuklarının "Alen" ve "Tony" isimlerinin ilk hecelerini bir araya getirerek 'AL TON' işletme adı ve markası ile 'AQUA-JEM' markasını yarattıklarını, 'ALTON' markasını 'ALTON' ve 'ALTON MACHINERY' olarak kullanmaya baş ladıklarını, 22.12. 1995 tarihinde Canada Ine. şirketini tescil ettirip, 'AL TON MACHINERY' işletme adının da tescilini yaptırdıklar ını, ticari faaliyetlerini diğer müvekkili şirketi kurarak sürdürdük lerini ve markalarını da diğer müvekkili şirket adına kullanmaya devam ettiklerini, markanın maliklerinin gerçek kişi müvekkille ri, kullanma hakkı sahibinin ise müvekkili şirket olduğunu, müvekkillerinin ticare tini yaptırdıkları makineleri Türkiye'de fasonolarak ürettirdiklerini, ilk olarak 1995 yılında Tolkar fırmasına üretim yaptırdıklarını, daha sonra Baysak ailesiyle anlaşa rak Baysak kelimesinin 'Bay' hecesi ile müvekkillerine ait 'Altan' markasını birleşti rerek Bay Altan şirketini kurduklarını, müvekkillerinden Erol'un da bu şirkette hem ortak
|
eden iş adamla rı olduklar ını, çocuklarının "Alen" ve "Tony" isimlerinin ilk hecelerini bir araya getirerek 'AL TON' işletme adı ve markası ile 'AQUA-JEM' markasını yarattıklarını, 'ALTON' markasını 'ALTON' ve 'ALTON MACHINERY' olarak kullanmaya baş ladıklarını, 22.12. 1995 tarihinde Canada Ine. şirketini tescil ettirip, 'AL TON MACHINERY' işletme adının da tescilini yaptırdıklar ını, ticari faaliyetlerini diğer müvekkili şirketi kurarak sürdürdük lerini ve markalarını da diğer müvekkili şirket adına kullanmaya devam ettiklerini, markanın maliklerinin gerçek kişi müvekkille ri, kullanma hakkı sahibinin ise müvekkili şirket olduğunu, müvekkillerinin ticare tini yaptırdıkları makineleri Türkiye'de fasonolarak ürettirdiklerini, ilk olarak 1995 yılında Tolkar fırmasına üretim yaptırdıklarını, daha sonra Baysak ailesiyle anlaşa rak Baysak kelimesinin 'Bay' hecesi ile müvekkillerine ait 'Altan' markasını birleşti rerek Bay Altan şirketini kurduklarını, müvekkillerinden Erol'un da bu şirkette hem ortak hem yönetim kurulu üyesi olarak görev aldığını, böylece müvekkillerinin Bay Altan A.Ş.'yi fason imalatçı olarak kullanmaya başladıklarını ancak, 1997 yılında başlayan bu işbirliğinin 2000 yılının sonlarında sona erdiğini, müvekkili Erol'un sahip olduğu hisseleri devrettiğini ve 2001 yılı Ocak ayı itibariyle Tolon fırmasıyla fason üretime başlandığını, 28.1.2003 tarihli müvekkillerinin de katıldığı fuar stan- 2174 Yasaman dına davalının şikayeti ile düzenlenen polis baskınında anılan markaların davalı şirketçe kötüniyetle adına tescil ettirildiğini öğrendiklerini, oysa bu markaların ger çek hak sahibinin müvekkilleri olduğunu, ayrıca davaimm anılan markaları tescil tarihinden itibaren beş yıllık süre içinde hiçbir zaman kullanmadığını ileri sürerek, asıl davada 24.7.1997 tarih ve "190111" ile "207645" sayılı "ALTON" markaları nın, birleşen davada aynı tarih "190852" ve "191266" sayılı "AQUA JEM" markala rının hükümsüzlüğüne, markaların hükümsüzlüğüne karar verilmemesi halinde 556 sayılı KHK'nin 74. maddesi uyarınca müvekkili şirketin bu markaları kullanmasının marka hakkına tecavüz oluşturmadığının tespitine, asıl davada davalının markayı kullanımı ile elde ettiği kazançların yasal ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, hükmün ilanına, birleşen davada markanın herhangi bir şekilde kullanılmış olması ihtimalinde yoksun kalınan kazanç için (5.000) TL'nin temerrüt faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, asıl ve birleşen davaların reddini savunmuştur. Tolon Mak. Ltd. Şti., Tolon A.Ş, A.T. ve K.T.T. vekili, davalı şirketin "AL TON" ve "AQUA JEM" markaların gerçek hak sahibinin davacılar olduğunu ileri sürerek, 556 sayılı KHK'nin 43. maddesi uyarınca zarar gören sıfatıyla müvekkille rinin davacı yanında davaya müdahalesi talebinde bulunmuştur. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacı tarafın, davalı Bay Alton şirketinin TPE'de yaptırdığı tescil başvurusundan önce, kendi ticari kayıt ve belgelerinde ticari anlamda, tescilsiz işaret olarak kullandığı; bir başka şirkete fason olarak üretim yaptırdığı ve üretilen makinelerin fason üretici Tolkar firmasınca davacıların bağlantılı olduğu Alton Machinery şirketine ihraç edildiği, dolayısıyla davacının tescilsiz öneeye dayalı mar ka hakkına sahip olduğu, davacının 207645 ve 190111 numaralı markalar üzerinde markaların tescil başvuru tarihleri olan 24.7.1997 tarihinden önce markasal olarak hak elde ettiği, öneeye dayalı hak sahibi olduğu, çürıkü markanın endüstriyel yıkama ma kinesi üzerinde davacıların istemi ile kullanıldığı, ticari vekil veya temsilcinin izinsiz alarak markayı kendine tesciliediği durumlarda MarkKHK'nın 8/2 maddesinin uygu lanması gerektiği, davacılada davalı marka sahibi şirket arasında hukuki ilişki kurul duğu, başlangıçta belli bir uyumla giden bu ilişkide davacılardan Erol'un bilgisi ve izni dahilinde 'Alton' markasını davalı şirket tarafından TPE'de tescil ettirmesinin de bu çerçevede değerlendirilmesi gerektiği, nitekim davalı şirketin daha önce 'Alton' ibaresi altında herhangi bir üretim ve hizmetinin bulunmadığı, davalı şirketin Erol'un da katılması ile ve onların verdiği bilgiler ile markayı kullanmaya başladığı, tescil başvurularından önce yurt dışında kayıtlı da olsa başka bir firma adında yer aldığı, yanlar arasındaki hukuki ilişkinin mutlak suretle acentelik, bayilik sözleşmesi veya tek satıcılık sözleşmesi gibi şekillerde gerçekleşmesinin MarkKHK'nın 8/2 maddenin uygulanması için zorunlu olmadığı, 'Alton' markasının siparişe bağlı olarak davacıla rın kontrolünde kullanıldığı, MarkKH K'nın 8/3 maddesinin davacılar bakırnından uygulanması gerektiği, her ne kadar davacı Erol'un, Bay Alton şirketinde o dönemde yönetim kurulu üyesi olması sebebiyle Alton markalarının tescillerinden haberdar MaddelO-Ticari V eki/ veya Temsilci Adma Tescilli Markaya ilişkin Talepler 2175 olduğu ve bu bakımdan aradan geçen zaman karşısında sessiz kalma sebebiyle hak kaybı koşullarının oluştuğu ileri sürülmüş ise de, davanın 2003 yılında açıldığı, birle şen dosya konusu Aqua-Jem markaları nın davalı şirketçe kullanıldığı, 1996, 1997, 2001 ve 2002 tarihli faturaların kullanımı doğnıladığı, bu kullanım ürünün özelliği gereği talep ölçüsünde makul bir kullanım olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabu lü ile esas davada; davalı TH Bay Alton Şirketi adına kayıtlı 207645 numaralı 25.2.2000 tescil tarihli markanın ve 1901 ı ı numaralı 1.3.1999 tescil tarihli markanın davacının öneeye dayalı hakları sebebiyle hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, bu markaların davacılar tarafından kullanılmasının markaya tecavüz oluşturm adığının tespitine, birleşen davada davaya konu edilen 190852 numaralı 12.3.1999 tarihinde sicile tescil edilmiş olan ve ı9ı266 numaralı 16.3.1999 tarihinde tescillenmiş olan markaların tescil tarihlerinden itibaren 5 yıllık hak düşüm süresi dolmuş olduğundan öneeye dayalı haklar bakımından istemierin hak düşümü sebebiyle reddine, davalı şirketin 'Aqua-jem' i bareli 190852, 191266 numaralı markaları üretim ve ticarette kullandığının tespit edilmesi nedeniyle, kullanmamaya bağlı hükümsüzlük davasının da reddine, davacıların Aqua-jem ibareli 190852, 191266 numaralı markaları kullan malannın, markaya tecavüz ve haksız rekabet oluşturmad ığının tespiti taleplerinin reddine, davacıların bu markalada ilgili olarak açmış olduklan tazminat davasının da bağlı gerekçe ile reddine karar verilmiştir. Kararı, davacılar vekili ile davalı vekili temyiz etmiştir. Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm veril miş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı Bay Alton Mak. San. ve Tic. A.Ş. vekilinirı bütün temyiz itirazlan yerinde değildir. 6. "GUAM" Kararı Özet Distribütörlük sözleşmesi de 556 sayıh KHK'nm 8/2 (SMK m. 6/2) hükmü kapsammda vekillik ilişkisi sayılmakta ve geniş yorumlanması gerekmektedir. Yargıtay 11. HD. 2016/10193 E. 2016/7986 K. 11.10.2016 tarihli. Davacılar vekili, müvekkilinin ... nezdinde " ... " ibareli tanınmış markanın sa hibi olduğunu, davalının, bu marka ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede ben zer nitelikteki "GUAM ." ibaresini kötüniyetli bir şekilde marka olarak kendi adına tescil ettirdiğini; davaimm "GUAM" ibareli marka ile müvekkilinin faaliyette bu lunduğunu ve kozmetik ürünlerinde bu markayı kullandığım bildiğini, esasen dava lının müvek kilinin distribütörlüğünü yaptığını, bu süre içerisinde markanın tescili için kendisine verilmiş bir izin bulunmadığını ileri sürerek, kötü niyetli olarak ger çekleştirilmiş bulunan tescilinin hukuka aykırı bulunduğunu ifade ederek davalı adına tescilli 2011107358 Sayılı ve " " ibareli markanın hüküm- 2176 Yasaman süzlüğüne ve sicilden terkinine, hükrnün ilanma karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının iddialarının aksine "GUAM ." markasının Türkiye'de 2009 yılından önce bilinmeyen bir
|
2016/7986 K. 11.10.2016 tarihli. Davacılar vekili, müvekkilinin ... nezdinde " ... " ibareli tanınmış markanın sa hibi olduğunu, davalının, bu marka ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede ben zer nitelikteki "GUAM ." ibaresini kötüniyetli bir şekilde marka olarak kendi adına tescil ettirdiğini; davaimm "GUAM" ibareli marka ile müvekkilinin faaliyette bu lunduğunu ve kozmetik ürünlerinde bu markayı kullandığım bildiğini, esasen dava lının müvek kilinin distribütörlüğünü yaptığını, bu süre içerisinde markanın tescili için kendisine verilmiş bir izin bulunmadığını ileri sürerek, kötü niyetli olarak ger çekleştirilmiş bulunan tescilinin hukuka aykırı bulunduğunu ifade ederek davalı adına tescilli 2011107358 Sayılı ve " " ibareli markanın hüküm- 2176 Yasaman süzlüğüne ve sicilden terkinine, hükrnün ilanma karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının iddialarının aksine "GUAM ." markasının Türkiye'de 2009 yılından önce bilinmeyen bir marka olduğunu, müvekkilinin ortağı olduğu ... Ltd. Şti'nin davacının Türkiye'de tek satıcısı olarak çalışmaya başlamasından sonra markanın kısmi bir tanınırlık kazandığını, taraflar arasındaki ticari ilişki dikkate alındığın da müvekkilinin yaptırdığı tescilin kötü niyetli sayılamayacağını, bu iş lemden dolayı davacının herhangi bir zararının da olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, taraflar arasında 2009 tarihinden 2013 tarihine kadar devam eden bir distribütörlük sözleşmesi olduğu, bu sözleşme kapsamında ürünlerin taşıyacağı marka olarak, 1/5 maddesinde " ... " sözcüğünün açıkça belirtildiği, yine sözleşmenin 9. madde başlığının marka ve ticari adları şeklinde belirlendiği, madde içerisinde distribütörün (davalının) kendi alanı içerisinde herhangi bir kimsenin marka ya da ticari adiara yönelik ihlallerini derhal satıcıya bildirmekle yükümlü olduğu gibi bu gibi durumlarla ilgili gerekli desteği teklif etmesi, yine distribütörün markayı web siteleri dahil satış ilan ve materyallerinde bu sözleşmenin devamı süresince kulla nabileceği hükmüne yer verildiği, sözleşme kapsamında davacıya ait markaların Türkiye'de tescili konusunda herhangi bir hüküm bulunmadığı gibi bu yetkinin davalı gerçek kişiye ya da distribütörlük sözleşmesinin tarafı olan şirkete tanınma dığı, distribütörlük sözleşmesinin de 556 sayılı KHK'nın 8/2 hükmü kapsamında vekillik ilişkisi sayılacağı ve geniş yorumlanması gerektiği, öte yandan davalı ger çek kişi adına tescilli bu markanın distribütörlük sözleşmesinin karşı tarafı olan dava dışı ... Limited Şirketi'nin kullanımına tahsis edilme amacında da kuşku bu lunmadığı, bu sebeple davalıya husumet düştüğü gibi adına gerçekleştirdiği marka tescilinin marka sahibinin izni alınmaksızın yapılmış vekil adına kötü niyetli bir marka tescilinden ibaret bulunduğu, bu çerçevede tescil kapsanundaki tüm mal ve hizmetler itibariyle markanın hükürnsüzlüğü koşullarının oluştuğu, her ne kadar davacı yan çekişıneli markanın yurt dışındaki tescillerine dayalı olarak hükürnsüz lük talebini ayrıca KHK'nın 7/1-i hükmü yönünden de yİnelemiş ise de, toplanan deliller itibariyle taraflar arasındaki uyuşmazlığa uygun düşen özel hüküm niteli ğİndeki 8/2 madde ve fıkrası kapsamında ulaşılan sonuç da dikkate alındığında davacı markasının 7/1/-i hükmü anlamında tanın mışlığının ulaşılan sonuca bir kat kısının olmayacağı gerekçesi ile davanın kısmen kabulüyle davalı adına tescilli 20 ll /073 5 8 Sayılı ve " " ibareli markanın hükümsüzlüğüne, ilan talebinin reddine karar verilmiştir. Kararı davalı vekili temyiz etmiştir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir. Madde 10-Ticari V ek il veya Temsilci Adma Tescilli Markaya ilişkin Talepler 7. "MiTOL-ME KOL-TERMOKOL" Kararı Özet Söz konusu karar kapsammda kabul edilen görüşe göre, tek satıcı ta rafmdan yapdan tesciliere zamanmda itiraz edilmemesi tek başma söz konusu tescilierin onaylandığı aniamma gelmemektedir. Ayrıca, tek satıcılık yetkisi alan tarafm salt asıl marka sahibinin çıkarı için tam tım, reklam harcamaları yapması veya fuarlara katılması söz konusu değildir. Tek satıcının kendi ticari faaliyeti için bu eylemiere katılması doğaldır. Yargıtay 11. HD. 2013/10904 E. 2014/946 K. 16.01.2014 tarihli. 2177 nu, tüm dünyada ve bu arada Türkiye'de ��MEKOL . ll TERMUK OL 11 markalı malların üreticisi ve satıcısı olduğunu, davalının ise haksız ve izinsiz olarak bu üç markayı 2011107300, 07293, 07296 numaralı olarak adına kay dettirdiğini, davalının müvekkilinin eski distribütörü olduğunu, 20/1 1/2006 tarihli sözleşme ile tek satıcı olarak yetki verildiğini, ancak davalının bu markaları adına tescillernesi için izin verilmediğini, taraflar arasındaki sözleşmenin 201 ı yılı Eylül ayından itibaren siparişlerin davalı tarafından durdurulması sebebiyle bittiğini, fii len sona erdiğini, ancak bu sözleşmenin davaya konu markalar ile ilgili olmadığını, markaların haksız ve izinsiz olarak kötüniyetle tescillendiğini ileri sürerek, davaya konu markaların KHK'nın ı 7. maddesi uyarınca müvekkiline devrine veya 42. madde uyarınca hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkilinin markaları kötüniyetli tescillemediğini, markaların müvekkili tarafından distribütörlük sözleşmesi uyarınca 2006'dan beri satışı, dağı tımı yapılan ürünlerin tanıtırnda yoğun emek ve çaba harcayan müvekkilince tescil lendiğini ve fuarlarda çeşitli etkinliklerle tanıtıldığını, tanıtım giderleri yapıldığını, müvekkilinin sözlü olarak sözleşmenin feshine onay vermediğini, fesih konusunda bir mutabakat olmadığını, yazılı şekil şartına bağlandığını savunarak, davanın red dini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, yanlar arasındaki sözleşmede, davalıya bu markaları kendi adına kaydettirmesi için yetki ya da izin bulunmadığı, davalı tarafından yapılan tesciliere zamanında itiraz edilmese bile onay verilmediği, marka başvuruları nın geri çekilmesi ile ilgili yazışmalar yaptıkla rı, tek satıcılık yetkisi alan tarafın salt asıl marka sahibinin çıkarı için tanıtım, rek lam harcamal arı yapmasının, fuarlara katılmasının söz konusu olmadığı, davalının kendi ticari faaliyeti için bu eylemiere katılmasının doğal olduğu, MarkKHK'nın 2178 Yasaman 8/2 fıkrası uyarınca marka sahibinin, ticari vekil veya temsilcisi tarafından marka nın kendi adına tescili için izin almadan ve geçerli gerekçe göstermeden yaptığı başvuruya itiraz hakkına sahip olduğu, davalının bu markaları aynen tesciliemiş olduğu, tescil için makul bir gerekçeye dayanmad ığı, söz konusu tanıtım eylemleri veya giderlerinin, markaların davalı tarafından sahiplenilmesini gerektirecek nite likte olmadığı, markanın sicile işlenmesinin, idari işlemler süreci sonunda gerçek leşmesi sebebiyle devre karar veri-lerneyeceği gerekçesiyle davanın kabulüne, davalı adına kayıtlı 201 l/07300 Sayılı 2011107293 Sayılı MEKOL ve TERMOKOL 201 1/07296 Sayılı i bareli markaların tescil edildikleri tüm emtialar bakımından hükümsüzlüklerine, sicilden terkin edilmelerine karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendiri lmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir. İKİNCİ KlSlM Başvuru ve İtiraz BİRİNCİ BÖLÜM Başvuru, Rüçhan Hakkı ve İnceleme BAŞVURU ŞARTLAR I, SlNlFLANDlRMA VE BÖLÜNME MADDE ll: ( 1) Marka başvurusu; a) Başvuru sahibinin kimliğine ilişkin bilgileri içeren başvuru formunu, b) Marka örne ğini, c) Başvuroya konu mal veya hizmetlerin listesini, ç) Başvuru ücretinin ödendiğini gösterir bilgiyi, d) Başvuru, ortak marka veya garanti markası ıçın yapılmışsa 32'nci madde kapsamında
|
veri-lerneyeceği gerekçesiyle davanın kabulüne, davalı adına kayıtlı 201 l/07300 Sayılı 2011107293 Sayılı MEKOL ve TERMOKOL 201 1/07296 Sayılı i bareli markaların tescil edildikleri tüm emtialar bakımından hükümsüzlüklerine, sicilden terkin edilmelerine karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendiri lmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir. İKİNCİ KlSlM Başvuru ve İtiraz BİRİNCİ BÖLÜM Başvuru, Rüçhan Hakkı ve İnceleme BAŞVURU ŞARTLAR I, SlNlFLANDlRMA VE BÖLÜNME MADDE ll: ( 1) Marka başvurusu; a) Başvuru sahibinin kimliğine ilişkin bilgileri içeren başvuru formunu, b) Marka örne ğini, c) Başvuroya konu mal veya hizmetlerin listesini, ç) Başvuru ücretinin ödendiğini gösterir bilgiyi, d) Başvuru, ortak marka veya garanti markası ıçın yapılmışsa 32'nci madde kapsamında düzenlenmiş teknik şartnameyi, e) Rüçhan hakkı talebi varsa rüçhan hakkı talep ücretinin öden diğini gösterir bilgiyi, f) Marka örneğinde Latin alfabesi dışında harf veya harfler kulla- nılmışsa bunların Latin alfabesindeki karşılığını, kapsar. (2) Her başvuroyla sadece bir markanın tescili talep edilebilir. (3) Başvuroya konu mal veya hizmetler 12/7/1995 tarihli ve 95/7094 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile katılmamız kararlaştırılan Markaların Tescili Amacıyla Mal ve Hizmetlerin Uluslararası Sınıf landırılmasına İlişkin N is Anlaşmasına göre sınıflandırı lır. Kurum, başvuruda yer alan mal veya hizmetlerin ait olduğu sınıflarda ve sınıf numaraları üzerinde gerekli düzeltmeleri yapabilir. 2180 Yasaman/Yusufoğlu (4) Mal veya hizmetlerin aynı sınıflarda yer almaları benzer ol duklarına, farklı sınıflarda yer almaları da benzer olmadıkianna kari ne teşkil etmez. (5) Marka başvurusu, başvuru sahibinin talebi üzerine, tescil edi lene kadar, başvuru kapsamındaki mal veya hizmetler bakımından iki ya da daha fazla başvuroya bölünebilir. (6) Marka başvurusunda yer alan içerikte, marka örneğinde veya mal ya da hizmet listesinde değişiklikleri kapsamayan imla hataları ve açık maddi hatalar başvuru sahibinin talebi üzerine düzeltilir. (7) Başvuru, sınıflandırma ve bölönmeye ilişkin usul ve esaslar yönetme likle belirlenir. Gerekçe: Maddenin birinci fıkrasında, geçerli bir marka tescil başvurusu yapılması için gerekli belgeler Marka Kanunu Andiaşması hükümleri de dikkate almarak düzen lenmiştir. Maddenin (b) bendinde marka örneğinin marka tescil başvurusund a bu lunması hali düzenlenmiştir. Bu bent kapsammd a sunulması gereken marka örneği nin 4 'üncü madde de belirtildiği şekilde marka sahibine sağlanan korumanın yetkili merciler ve halk tarafindan açık ve kesin olarak aniaşılmasını sağlayacak şekilde sicilde gösterilebilir olması gerekmektedir. Maddenin ikinci fıkrasında her bir başvuruy/a ancak bir markanın tescilinin talep edilebileceği düzenlenmiştir. Maddenin üçüncü ve dördüncü fıkralarında mal veya hizmetlere ilişkin sınıf landırma ilkeleri belirtilm ektedir. Marka tescil başvurusunun, başvuru kapsammd a yer alan mal veya hizmetler bakımından başvuru tescil edilene kadar talep üzerine iki veya daha fazla başvuru ya bölünebi/eceği beşinci fıkra ile hükme bağlanmıştır. Maddenin altıncıfıkrasında marka başvurusu nda içerik, marka örneğinde veya mal veya hizmet listesinde değişiklikleri kapsamayan im/a hataları ve açık maddi hataların başvuru sahibinin talebi üzerine düze/tileceği öngörülm üştür. Maddenin yedinci fıkrasında ise başvuruya, sınıflandırmaya ve bölünmeye iliş kin usul ve esasların yönetmelikle belirleneceği ifade edilmiştir. Uluslararası Düzenlemeler: Nice Anlaşması m.2. 201512436 s. AB MarkaYönergesi m. 41. 2017/1001 s. AB Markası Tüzüğü m. 3317, 4312, 46, 4712, 50. Maddell-Başvuru Şart/an, Smtflandlfma ve Bölünme 2181 BİBLiYOGRAFYA ALDERINI Alain AYOGLU Tolga BATTAL Ahmet BOUVEL Adrien BÜYÜKKIL IÇ Gül DA V/ES lsabel DOGAN Beşir Fatih DUNN E Patrick M. 1 LUSCH Robert F. 1 CAR VER James R. DURRANDE Sy lviane KURT Emre KÜÇÜKALİ Canan MERAN Necati OCAK Nazmi ÖZTEK Selçuk PASLI Ali PASLI Ali/SOYKAN Cem THRIERR Alain UZUNALLl Sevi/ay YASAMAN Hamdi YUSUFOGL U Fülürya L 'Exploitation de la Renommee de la Marque d'Autrui: Du Risque de Canfosian au Risque d'Association, Lausanne 2015. "Tanınmış Markalar Listesinden Çıkarma Davası", Fikri Mülki yet Hukuku Yı//ığı2013, Ed. Tekin Memiş, 2015, s.139-154. "Tanınmış Marka Pratiği Hakkında Bazı Düşünceler", BATİDER, Aralık 2009, C.XXV. S.4, s.255-27 4. Principe de Specialite et Signes Distincti fs, Paris 2004. Marka Hukukunda Tanınmış Markanın Sulandırma ya Karşı Ko runması, İstanbul2019. "Last Updates", The Journal of Brand Management Volume 7 Number 5, s.376-378. "Perakende Satış Hizmeti (35.08) İçin Marka Tescilinde Ortaya Çıkan Sorunlar ve Çözüm Önerileri", FMR, 2009/1, s. 11-31. Retailing, 2010, South Western Educational Publishing. Droit des Marques, Jurisprudence, 2003. Marka Vekilieri-M arka Avukatları için Uygulamalı Marka Huku ku (AB içtihatları lşığında), Ankara 2020. Marka Hukukunda Karıştırma Tehlikesi, Ankara 2009. Marka Hakları ve Korunması, Ankara 2015. "Marka/arda Tesci/in Sağladığı Korumanın Kapsamı", Ali Bozer'e Armağan, Ankara 1998, s. 268-286. "556 sayılı KHK'da Benzer Mal ve Hizmetler", İstanbul Barosu Dergisi, Fikri ve Sınai Haklar Özel Sayısı, İstanbul 2007, s.206- 224. Marka Hukukunda Ürün Benzerliği, İstanbul 2018. "Marka Tescilinde 35.08. Sınifın Anlamı ve Kapsamı", Fikri Mülkiyet Hukuku Yı/lığı 2010, İstanbul 2011, s. 441-474. Arrangements 1nternationaux, Jurisclasseur, Fasc. 7730. "Marka Hukukunda Malların ve/veya Hizmetlerin Benzerliğinin Tespiti Sorunu", Harndi YASAMAN'a Armağan, İstanbul 2017, s.675-699. "Tanınmış Marka Kriterleri ve İs patı Sorunu", Marka Hukuku ile ilgili Makaleler, Hukuki Mütalaa/ar, Bilirkişi Raporları lll, 2008 İstanbul, s. 31-45. "Tanınmış Markaların Tespiti", Marka Hukuku ile ilgili Makale ler, Mütalaa/ar, Bilirkişi Raporları, İstanbul2008, C./11, s.21-30. "Perakend ecilik Hizmeti Sınifı (35.05. Sınif) ile Ürün Sınifı Ara sındaki ilişkilerin Marka Hukukundaki Etkisi", Galatasaray Üni versitesi Hukuk Fakültesi Dergisi (2018/1), İstanbul 2019, s.355- 385. 2182 Yasaman/Yusufoğlu PLAN I. MARKA TESCİL BAŞVURUSU 1. Başvuru Şartlan A. Mülga KHK ve SMK Düzenlemeleri Arasındaki Farklılıklar B. Başvuru Şartları a. Başvuru Sahibinin Kimliğine İlişkin Bilgileri İçeren Başvuru Formu b. Marka Örneği c. Başvuroya Konu Mal veya Hizmetlerin Listesi d. Başvuru Ücretinin Ödendiğini Gösterir Bilgi e. Başvuru, Ortak Marka veya Garanti Markası İçin Yapılmışsa 32. Madde Kapsamında Düzenlenmiş Teknik Şartname f. Rüçhan Hakkı Talebi Varsa Rüçhan Hakkı Talep Ücretinin Ödendiğini Gösterir Bilgi g. Marka Örneğinde Latin Alfabesi Dışında Harfveya Harfler Kullanılmı şsa Bunların Latin Alfabesindeki Karşılığı 2. Bölünme II. MARKA HUKUKUNDA SlNlFLANDlRMA 1. Mal ve Hizmetlerin Sınıflandırılması A. Nice Anlaşmasına Göre Sınıflandırma B. Türk Hukukunda Sınıflandırma 2. Markada Belirlilik İlkesi ve Korumanın Kapsamı A. Markada Belirlilik İlkesi B. Mal veya Hizmetlerin Somut Olarak Belirlemesi C. Marka Korumasının Kapsamı 3. Sınıflandırmanın İdari Olması ve Markalar Arasında Karıştınlma ihtimalinin Değerlendirilmesinde Esas Alınmaması 4. 35.05 Sınıfta Yer Alan Perakendec ilik Sınıfındaki Hizmetlerin Anlam ve Önemi A. Perakend ecilik Hizmetinin Anlamı B. Perakendecil ik Hizmetinin Söz Konusu Olması İçin Gerekli Şartlar: Müşterilerin Malları Görmesi ve Satın Alması İçin Malların Bir Araya Getirilmesi C. Perakendec ilik Hizmetlerinin Sunulduğu Mağaza isimleri, Aynı Zamanda Perakendec ilik Hizmet Markasıdır D. Ürün
|
Rüçhan Hakkı Talep Ücretinin Ödendiğini Gösterir Bilgi g. Marka Örneğinde Latin Alfabesi Dışında Harfveya Harfler Kullanılmı şsa Bunların Latin Alfabesindeki Karşılığı 2. Bölünme II. MARKA HUKUKUNDA SlNlFLANDlRMA 1. Mal ve Hizmetlerin Sınıflandırılması A. Nice Anlaşmasına Göre Sınıflandırma B. Türk Hukukunda Sınıflandırma 2. Markada Belirlilik İlkesi ve Korumanın Kapsamı A. Markada Belirlilik İlkesi B. Mal veya Hizmetlerin Somut Olarak Belirlemesi C. Marka Korumasının Kapsamı 3. Sınıflandırmanın İdari Olması ve Markalar Arasında Karıştınlma ihtimalinin Değerlendirilmesinde Esas Alınmaması 4. 35.05 Sınıfta Yer Alan Perakendec ilik Sınıfındaki Hizmetlerin Anlam ve Önemi A. Perakend ecilik Hizmetinin Anlamı B. Perakendecil ik Hizmetinin Söz Konusu Olması İçin Gerekli Şartlar: Müşterilerin Malları Görmesi ve Satın Alması İçin Malların Bir Araya Getirilmesi C. Perakendec ilik Hizmetlerinin Sunulduğu Mağaza isimleri, Aynı Zamanda Perakendec ilik Hizmet Markasıdır D. Ürün Markası ve Perakendec ilik Hizmeti Markası iki Farklı Alana Ait Markalardır a. Ürün ve Perakende cilik İki Farklı Sınıfta Yer Almaktadır b. Ürün Satışı Perakendecilik Hizmetinden Farklıdır c. Ürün Markası Tescili Aynı Marka İle Mağaza Açma Hakkını İçermez E. Perakendecil ik Hizmetinin Söz Konusu Olması İçin Farklı Markalı Ürünlerin Sunulması Hakkındaki Tartışma F. Perakendec ilik Hizmeti ve Ürün Markası Arasındaki Benzerliğin Tayini ve Sonuçlan a. Perakendec ilik Hizmeti ile Ürün Arasındaki Benzerlik ve Derecesi b. Perakendec ilik Hizmetlerinin Kullanılacağı Ürünlerin Belirtilmesi Zorunluluğu ve Eski Düzenlemeye Göre Genel Perakend ecilik Tescillerinde Koruma Kapsamının Belirlenmesi c. Öncelik İlkesi ve Marka Üzerindeki Hak Sahipliğinin Tespitinde Fiilen Kullanma Şartı Madde ll -Başvuru Şart/art, Smrflandtrma ve Bölünme d. Ürün Sınıfındaki Tescil Mağazacılık Sınıfı (35.05 Sınıfı) Bakımın dan Kazanılmış Hak Vermez 2183 G. Kataloglann Ürün Kullanımı veya Perakendecilik Hizmeti Olarak Değerlendirilmesi III. TANINMIŞ MARKA TESPİTİ BAŞVURUSU 1. Tanınmış Markalar Listesi 2. Tanınmış Markanın Tespiti Davası 3. Tanınmı şlığın İspatı IV. MADDE İLE iLGiLi YARGlTAY KARARLARı AÇIKLAMALAR SMK m. ll ile getirilen bu düzenleme, 556 sayılı mülga KHK m.23 'te yer alan başvuru şartlarını, m.24'te yer alan sınıflandırmayı ve KHK'da açık bir şekilde yer almayan bölünmeyi içermektedir. Burada, madde başlığına uygun bir inceleme yapılacak ve düzenleme üç bölüm şeklinde ele alınacak tır. Bir işaretin marka olarak tescili başvurusunun yanı sıra, bir markanın tanınmışlığının tespiti hususunda da başvuru yapılması söz konusu olmakta dır. Bu bakımdan açıklamaların ikinci kısmında tanınmış marka tespiti baş vurusuna yer verilecektir. 1. MARKA TESCil BAŞVURUSU ı. Başvuru Şartları A. Mülga KHK ve SMK Düzenlemeleri Arasındaki Farklılıklar SMK'da düzenlenen başvuru şartları ile 556 sayılı mülga KHK'da dü zenlenen başvuru şartları arasında sadece bir önemli değişiklik bulunmakta dır. Bu da KHK döneminde aranan "Başvuru sahibinin ticaretle uğraştığını gösterir belge"dir. Bu husus, KHK döneminde de tarafımızca eleştiriimiş ve KHK m. 311 hükmü dolayısıyla, Türkiye sınırları içinde ikametgahı olan kişilerin ticaretle, imalatta veya hizmetle uğraşması gerekmed iğinden, KHK m. 23/1-h ve Yönetmelik m. 1211-fde aranan belgelerin aranmaması gerek tiği belirtilmiştir1• Nitekim SMK ile bu yanlış düzenleme kaldırılmıştır. Mülga KHK düzenlemesi sırasında, Türkiye'de ikametgahı bulunma yan gerçek kişilerin veya idari merkezleri Türkiye' de bulunmayan tüzel Bu konuda ayrıntılı bilgi için bkz. kitabın l.basısı, s. 759-761. 2184 Yasaman/Yusufoğlu kişilerin KHK'nın sağladığı korumadan faydalanabilmeleri için Türkiye'de sınai veya ticari faaliyette bulunmaları aranmaktay dı. Bu kişilerin Türki ye'de faaliyette bulunduklarını ispatlamaları gerekirdi. Bu hususu ispatla maları için bu kişilerin, KHK m.23/l-h ve Yönetme lik m.l2/1-fye göre, başvuru sahibinin ticaretle, imalada veya hizmetle uğraştığını gösterir bel geyi, Sanayi Odası, Ticaret Odası, Esnaf ve Sanatkarlar Odası, Ticaret Si cil Memurluğu veya V ergi Dairesinden almaları gerekirdi. Türkiye sınır ları içinde ikametgahı bulunmayan ve Türkiye'de sınai veya ticari faaliyet te bulunmayan, yabancı ülkedeki bir tescil veya başvuroya dayanan kişile rin Türkiye' de marka başvurusunda bulunabilmeleri için, Yönetme lik m.12/1-j 'ye göre, ticaret! e, imalada veya hizmetle uğraştığına dair belge veya tescilin yapıldığı ülke tarafından verilmiş bulunan marka tescil belge sinin aslı veya noterden tasdikti sureti ve noterden tasdikli Türkçe çevirisi nin başvuroya eklenmesi gerekirdi. SMK ile artık herhangi bir ayırım bulunmaksızın, kişilerin Türkiye'de marka alabilmeleri için ticaretle uğraştıklarını ispatlamaları gerekmemekte dir. Ancak SMK m. ll bu açıdan tek başına açıklayıcı değildir. Zira SMK m.3 ile ilgili açıklama yaparken belirttiğimiz üzere, bazı hallerde kişilerin Türkiye'de marka korumasından faydalanabilmesi için, Türkiye'de sınai veya ticari faaliyette bulunması gerekir. Eğer bir kişi; -TC vatandaşı değilse, -Türkiye sınırları içinde yerleşim yeri yoksa, -Paris Sözleşmesi veya DTÖ Kuruluş anlaşması hükümleri dahilinde başvuru hakkına sahip değilse, -Karşılıklılık ilkesi uyarınca koruma sağlanan devletlerden birinin uyru ğunda değilse, SMK'nın korumasından faydalanab ilmesi için, SMK m.3/l-b hükmü uyarınca Türkiye Cumhuriye ti'nde sınai veya ticari faaliyette bulunması gerekir. Dolayısı ile yukarıda sayılanla rdan birisine dahil olmayan bir grup mevcutsa, sadece bu gruba dahil kişilerin Türkiye'de marka başvurusu ya pabilmesi için Türkiye' de sınai ve ticari faaliyette bulunması gerekir. Nite kim Uygulama Yönetme liği m.4'e göre, marka tescili için başvurabilecek kişiler, SMK m.3 'te belirtilen kişilerdir. Maddell-Başvuru Şart/an, Simflandlrma ve Bölünme 2185 B. Başvuru Şartları Marka başvuruları artık elektronik ortamda gerçekleştiri lebilmektedir. Bu husus Uygulama Yönetme liği m. 5/1 'de belirtilmiştir. Buna göre, marka başvurusu Kurum tarafından geçerli kabul edilen başvuru formunun elektro nik ortamda doldurolması suretiyle sunulmakta olup, aksi halde başvuru işlemden kaldırılm akta ve talep halinde alınan ücret başvuru sahibine iade edilmektedir. Marka başvurusuna ilişkin şartlar SMK'da ve SMK'nın Uygulanmasına Dair Yönetme likte gösterilmiştir. Bu sebeple burada her iki düzenleme bir likte ele alınacaktır. SMK m.l l 11 uyarınca, marka başvurusu şunları kapsama ktadır: a) Başvuru sahibinin kimliğine ilişkin bilgileri içeren başvuru formu, b) Marka örneği, c) Başvuroya konu mal veya hizmetlerin listesi, ç) Başvuru ücretinin ödendiğini gösterir bilgi, d) Başvuru, ortak marka veya garanti markası için yapılmışsa 32. madde kapsamında düzenlenmiş teknik şartname, e) Rüçhan hakkı talebi varsa rüçhan hakkı talep ücretinin ödendiğini gösterir bilgi, f) Marka örneğinde Latin alfabesi dışında harf veya harfler kullanılmış sa bunların Latin alfabesindeki karşılığı. SMK Uygulama Yönetme liği m.5/2'ye göre başvuru formunda şu bilgi lerin yer alması zorunludur: a) Başvuru sahibi veya sahiplerinin kimlik ve iletişim bilgileri, b) Başvuru vekil aracılığıyla yapılıyorsa vekilin kimlik ve iletişim bilgi leri2, c) Varsa rüçhan hakkı talebine ilişkin bilgi, Kanuna veya bu Yönetmeliğe göre vekaletname sunulmasının gerekli olduğu hallerde, vekilin Kurum nezdinde vekillik yapma yetkisini haiz olması, temsil yetkisini ve tarih bilgisini içeren yazılı vekaletname aslının veya vekil tarafından aslı na uygunluğu onaylanmış ve onay tarihini içerir sure tinin Kuruma sunulması zorunludur {Yön. m.124/1). 2186 Yasaman/Yusufoğlu ç) Kanunun 4. ve bu Yönetme liğin 7. maddesinde belirtilen şartları taşı
|
şartname, e) Rüçhan hakkı talebi varsa rüçhan hakkı talep ücretinin ödendiğini gösterir bilgi, f) Marka örneğinde Latin alfabesi dışında harf veya harfler kullanılmış sa bunların Latin alfabesindeki karşılığı. SMK Uygulama Yönetme liği m.5/2'ye göre başvuru formunda şu bilgi lerin yer alması zorunludur: a) Başvuru sahibi veya sahiplerinin kimlik ve iletişim bilgileri, b) Başvuru vekil aracılığıyla yapılıyorsa vekilin kimlik ve iletişim bilgi leri2, c) Varsa rüçhan hakkı talebine ilişkin bilgi, Kanuna veya bu Yönetmeliğe göre vekaletname sunulmasının gerekli olduğu hallerde, vekilin Kurum nezdinde vekillik yapma yetkisini haiz olması, temsil yetkisini ve tarih bilgisini içeren yazılı vekaletname aslının veya vekil tarafından aslı na uygunluğu onaylanmış ve onay tarihini içerir sure tinin Kuruma sunulması zorunludur {Yön. m.124/1). 2186 Yasaman/Yusufoğlu ç) Kanunun 4. ve bu Yönetme liğin 7. maddesinde belirtilen şartları taşı yan marka örneği, d) Marka örneğinde Latin alfabesi dışında harf veya harfler kullanılmış ise bunların Latin alfabesindeki karşılığı, e) Marka başvurusuna konu malların veya hizmetlerin NisAnlaşmasına göre sınıf numaraları ve bu n umaralara uygun olarak düzenlenmiş listesi, f) Yetkili kişi veya kişilerce atılmış imza, g) Başvuru ücretinin, başvuru kapsamında birden fazla mal veya hizmet sınıfı varsa bu ilave sınıfla rın ücretinin ve varsa rüçhan hakkı talebine ilişkin ücretin ödendiğini gösterir bilgi, ğ) Varsa muvafakatnameye ilişkin bilgiler, h) Varsa ortak temsileiye ilişkin bilgiler, ı) Varsa ilave sayfa sayısı ve ekiere ilişkin bilgiler. Bunların yanı sıra, rüçhan hakkından yararlanmak isteniyorsa, yetkili makamlardan alınan rüçhan hakkını gösterir belgenin aslı ve bu belgenin yeminli tercüman tarafından onaylanmış Türkçe tercümesi; başvuru ortak marka ya da garanti markası için yapılmış ise teknik şartname; muvafakatname varsa noter onaylı muvafakatnamenin aslı veya söz konusu muvafakatnamenin noter onaylı örneği başvuru formuna eklenir (Yön. m.6). a. Başvuru Sahibinin Kimliğine ilişkin Bilgileri içeren Başvuru Formu SMK m. 1 lll -a hükmü uyarınca, başvuru sahibinin bilgilerinin başvuru da yer alması gerekir. Nitekim Uygulama Yönetme liği m.5 hükmüne göre, marka başvurusunda bulunan kişinin kimliğine ilişkin bilgilerin yer alması, bulunması zorunlu koşullardan birisidir. Başvuru sahibinin adı, soyadı, un vanı, adresi, telefon numarası, faks numaras ı, vekil tayin edilmişse vekilin adı, soyadı ve unvanı, başvuran kişinin imzası gibi kişinin kimliğine ilişkin bilgilerin verilmesi gerekir. Bu bilgilerin eksik olması halinde başvuru sahibine eksiklikleri tamam laması için iki aylık süre verilmekte, eksikliğin giderilmesi halinde başvuru tarihi bu eksikliğin giderildiği tarih, saat ve dakika itibanyla kesinleşmekte dir. Eksiklik belirtilen süre içinde giderilmez ise, başvuru işlemden kaldıni maktadır (SMK m.15/2-3). Maddell-Başvuru Şart/an, Smıfland�rma ve Bölünme 2187 b. Marka Örneği Başvuru yapmanın şartlarından birisi, marka örneğinin sunulmasıdır. SMK m.4 uyarınca, marka sahibine sağlanan korumanın konusunun açık ve kesin olarak anlaşılınasını sağlaya bilecek şekilde sicilde gösterilebilir olması gerekmektedir. Kanunda "marka örneği"nin nasıl olacağına ilişkin bir dü zenleme yokken, Uygulama Yönetme liği'nde marka örneği 7. maddede ay rıntılı olarak düzenlenmiştir. Bu düzenlemede, geleneksel ve geleneksel olmayan markatae için yapılacak başvurularda sunulması gereken örnekten ne anlaşılacağı belirtilmiştir. Buna göre: (1) Sözcükler, şekiller, harfler, sayı/ar, malların veya ambalajlarının biçimi gibi görme duyusu ile algılanabilen işaretler veya bunların kombi nasyonundan oluşan işaretierin marka başvurusuna konu edilmesi halinde marka örneği, başvuru formu ile Kuruma sunulur. Birinci fıkrada, geleneksel markalar için yapılan başvurularda bulunma sı gereken örnekler belirtilmiştir. (2) Başvurunun ses markası olarak tescilinin talep edildiği hallerde bu nun başvuru formunda açıkça belirtilmesi ve işaretin elekt ronik ortamda dinlemeye ve saklamaya elverişli kaydının Kuruma sunul ması gerekir. Baş vuru sahibi nota ile gösterimin mümkün olduğu hallerde bu gösterimi de başvuruyla birlikte sunabilir. Başvurunun ses markası olarak belirtildiği ve söz konusu sese ilişkin kaydın sunulduğu durumlarda ayrıca nota ile gösterim zorunluluğu bulun mamaktad ır. Ancak nota ile gösterim sunulmuş ise ses kaydının sunulan notaya tam olarak karşılık gelmesi gerekmektedir. Ses kaydı ilenota arasın da bir uyumsuzluk halinde ses kaydı esas alınmaktadır 4• Ses markalarının görüntü içermesi halinde söz konusu başvuru ses ve gö rüntüyü aynı anda içeren multimedya markası olarak değerlendirilrnektedir5• (3) Başvurunun üç boyutlu marka olarak tescilinin talep edildiği hal lerde bunun başvuru formunda açıkça belirtilmesi, ayrıca koruma konusu- Sözcükler, kişi adları, harf ve sayılar, sloganlar, alan adları, şekiller gibi geleneksel markalar ile geleneksel olmayan renkler, sesler, koku ve tat, hareket, pozisyon, multimedya, hologram, hashtag, dokunsa! markalar hakkında detaylı bilgi için bkz. Şerh m.4 ile ilgili açıklamalar. 4 TÜRKPATENT Marka inceleme Kılavuzu 2021, s.14. TÜRKPATENT Marka inceleme Kılavuzu 2021, s.14. 2188 Yasaman/Yusufoğlu nun açık ve kesin olarak aniaşılmas ını sağlayacak şekilde işaretin tek bir yönden veya farklı açılardan görünümünü içeren gösterimlerinin Kuruma sunulması gerekir. Bu gösterimi er, en fazla altı farklı açıdan görünümü içe recek ve markanın bütünlüğünü bozmayacak şekilde olmalıdır. (4) Başvurunun renk markası olarak tescilinin talep edildiği hallerde bunun başvuru formunda açıkça belirtilmesi, işareti oluşturan renk görseli nin sunulması ve Kurum tarafindan geçerliliği kabul edilen renk kodunun belirtilmesi gerekir. Renk veya renklerin somut/aşmış, sınırları belli bir şe kil, jigür, resim veya kelime gibi unsurlar dahilinde kullanılması durumunda işaret renk markası olarak değer/endirilmez ve birinci fıkra hükmü uygula nır6. Dördüncü fıkrada, sadece rengin de marka olarak tescil edilebileceği yönünde bir düzenleme getirilmiştir. İlk cümlesin de açık bir şekilde renk kodunun belirtilmesi gerektiği hüküm altına alındıktan sonra, ikinci cümle sinde renklerin sınırlarının belli olması durumunda veya kelime unsurları dahilinde kullanılması düzenlenmiştir. Dikkat edilmesi gereken bir diğer husus da, renk kodunun belirtilmesi gereğidir. Nitekim TÜRKPATENT tarafından yayınlanan Marka İnceleme Kılavuzuna göre de, renk markası başvurularında sadece renk örneğinin sunulması yeterli değildir. Renkler zamanla bozulmaya uğrayab ildiğinden, birbirine çok yakın renk tonları bulunduğundan ve renk algısı sübjektif ol duğundan kesinlik, dayanıklılık ve nesnellik şartları sadece renk örneğinin sunulduğu halde yerine getirilememektedir. Özellikle fiziki ortamlardaki renk örneklerini zamanın aşındırıcı etkisinden korumak mümkün değildir. Kesinlik ve dayanıklılık (zamanla bozulmama) gibi koşulları yerine getire meme nedeniyle SMK m.4 anlamında marka sahibine sağlanan korumanın konusunun açık ve kesin olarak anlaşılınadığı durumlarda, bu eksiklik, ulus lararası kabul görmüş bir renk kodu belirtilerek rengin tasvir ve tayin edil mesi suretiyle gideri lebilir7• (5) Başvurunun hareket markası olarak tescilinin talep edildiği haller de bunun başvuru formunda açıkça belirtilmesi ve işareti oluşturan hareketi tasvir eden bir görüntünün veya hareketsiz ya da hareketli görüntü dizisinin Renk markasının korumanın konusunun açık ve kesin olarak aniaşılmasını sağlayabilecek şekilde sicilde gösterilebilir olması şartı bakımından bkz. Şerh m.4 ile ilgili açıklamalar. TÜRKPATENT Marka inceleme Kılavuzu 2021, s.10. Madde ll-Başvuru Şart/af/, SmiflandJrma ve Bölünme 2189 Kuruma sunulması gerekir. Gösterimler, markanın bütünlüğünü bozmaya cak nitelikte olmalıdır. Bu bakımdan hareket markalarına
|
aşındırıcı etkisinden korumak mümkün değildir. Kesinlik ve dayanıklılık (zamanla bozulmama) gibi koşulları yerine getire meme nedeniyle SMK m.4 anlamında marka sahibine sağlanan korumanın konusunun açık ve kesin olarak anlaşılınadığı durumlarda, bu eksiklik, ulus lararası kabul görmüş bir renk kodu belirtilerek rengin tasvir ve tayin edil mesi suretiyle gideri lebilir7• (5) Başvurunun hareket markası olarak tescilinin talep edildiği haller de bunun başvuru formunda açıkça belirtilmesi ve işareti oluşturan hareketi tasvir eden bir görüntünün veya hareketsiz ya da hareketli görüntü dizisinin Renk markasının korumanın konusunun açık ve kesin olarak aniaşılmasını sağlayabilecek şekilde sicilde gösterilebilir olması şartı bakımından bkz. Şerh m.4 ile ilgili açıklamalar. TÜRKPATENT Marka inceleme Kılavuzu 2021, s.10. Madde ll-Başvuru Şart/af/, SmiflandJrma ve Bölünme 2189 Kuruma sunulması gerekir. Gösterimler, markanın bütünlüğünü bozmaya cak nitelikte olmalıdır. Bu bakımdan hareket markalarına ilişkin marka gösterimi, hareketi gös teren elektronik bir kayıt veya numaralandırılmış veya sıralamayı açıklayan bir anlatırnın eklendiği hareketi gösteren bir görüntü dizisi ile veya tercihe bağlı olarak her iki şekilde birden yapılabilmektedir 8• Mülga 556 sayılı KH K' da hareket markasının tescil edilebileceğine dair açık bir hüküm yer almamaktay dı. 1 O Ocak 20 17' de yürürlüğe giren SMK'da da benzer şekilde açık bir hüküm bulunmamakla birlikte, Uygula ma Yönetme liğinde hareket marka tescilleri için yapılan başvurularda marka örneğinin ne şekilde sunulacağı belirtilmiştir. Nitekim TÜRKPATENT 'in 2021 tarihli Marka İnceleme Kılavuzunda da hareket markalarının tescil edilebileceği belirtilmiştir. TÜRKPATENT, hareket markası olarak yapılan başvuruların ses içermesi halinde başvuruyu hareket markası olarak değil multimedya markası olarak değerlendirmektedir9• (6) Bu madde hükümleri, niteliğine uygun düştüğü ölçüde, yukarıda sa yılanlar dışında kalan bir işaretin gösterimi hakkında da uygulanır. Bu du rumda, başvuru sahibi, özellikle görüntüler, şekiller, çizgiler veya karakter ler yoluyla görsel olarak gösterim, elektronik kayıt, yazılı açıklama veya uygun gördüğü başka bir gösterimi Kuruma sunar. Bu şekilde bir düzenleme ile, bilinen geleneksel olmayan markalann dı şında henüz öngörülmeyen marka türlerinin de tescilinin önü açılmış ve he nüz öngörülemeyen markaların başvurularının yapılması durumunda marka nın gösterilmesi için izlenecek yöntem açıklanmıştır. Yukarıda yer verildiği üzere, Uygulama Yönetme liğinde marka örne ğinin ne şekilde olması gerektiğine ilişkin düzenlemeler, geleneksel olma yan markalar bakımından, sadece üç boyutlu markalar, ses, renk ve hareket markaları hakkında dır. Oysa bu tür markaların yanı sıra pozisyon, desen, koku, tat, multimedya, hologram marka türleri de mevcuttur. Nitekim TÜRKPATE NT'in 2021 tarihli Marka İnceleme Kılavuzunda bu tür mar kaların marka örneğinin ne şekilde Kurum'a sunulması gerektiği açıklan mıştır. TÜRKPATENT Marka inceleme Kılavuzu 2021, s.15. TÜRKPATENT Marka inceleme Kılavuzu 2021, s.14. 2190 Yasaman/Y usufoğlu (7) Başvuru sahibi, bu maddede zorunlu tutulanlar yanında işaretin gösterim ine ilişkin yazılı açıklama da sunabilir. Zorunlu olarak sunulması gerekenler dışında, marka başvurusu yapan kişinin markaya ilişkin yazılı açıklama yapması, başvuranın ihtiyarına bıra kılmıştır. Kişi isterse, markanın daha iyi anlaşılabilmesi için yazılı bir açık lama da yapab ilir. (8) Kurum, sunulan gösterimin yeterince açık, kesin ve anlaşılır olmadı ğına kanaat getirirse veya gerekli gördüğü hallerde başvuru konusu işarete ilişkin her türlü bilgi, belge ve açıklama talep edebilir. TÜRKPATENT, markanın yeterince açık, kesin ve anlaşılır bir şekilde açıklanmadığını düşündüğü hallerde başvurandan gerekli açıklamaları yap masını talep edebilir. (9) Sunulan gös terimierin bu maddede belirtilen şartları taşımaması ve ya başvuruya ilişkin olarak Kuruma sunulan bilgi, gösterim ve açıklamalar arasında bir uyumsuzluk olduğunun tespit edilmesi halinde başvuru sahibine eksiklikleri gidermesi için iki aylık süre verilir. Bu durumda başvuru tarihi, eksiklikleri gideren bilgi veya belgelerin Kururnca alındığı tarih, saat ve dakika itibarıyla kesinleşir. Bu süre içinde eksikliklerin giderilm emesi ha linde başvuru işlemden kaldırılır. Buradaki düzenleme ile markanın başvuru tarihi, markanın kesin ve açık örneğinin TÜRKPATE NT'e sunulduğu an olduğu belirtilmektedir. Eğer yapılan marka başvurusunda marka yeterince açık bir şekilde gösterilmemiş se/açıklanma mışsa, marka başvurusu yapılmış olarak kabul edilmemektedir. TÜRKPATENT tarafından verilen 2 aylık süre içerisinde gerekli bilgi ve açıklamalar sunulmazsa, başvuru işlemden kaldırılır. Verilen süre içinde gerekli bilgi ve belgeler sunulursa, eksikliklerin sunulduğu tarih başvuru tarihi olarak kabul edilecektir. SMK m.15/2 'de de ll. maddenin 1. fıkrasının (b) bendine, yani başvuruda marka örneğinin sunulmasına ilişkin eksiklik bulunması halinde başvuru tarihinin eksikliğin giderildiği tarih, saat ve da kika itibarıyla kesinleşeceği düzenlenmiştir. Süresi iç inde eksiklikle ri gide rilmeyen başvurular işlemden kaldırılmaktadır (SMK m.15/3). c. Başvuruya Konu Mal veya Hizmetlerin Listesi SMK m. ll/1-c'ye göre, markanın kullanılacağı malların veya hizmetle rin listesinin sunulması gerekir. Yönetme lik m.9'a göre, marka başvurusun da, markanın kullanılacağı mallar ve/veya hizmetler Nice Anlaşmasında yer Maddell-Başvuru Şartla n, S1m[landtrma ve Bölünme 2191 alan esaslara göre sınıflandırılır. Mal veya hizmet listesinde genel tabir kul lanılmış ise Kurum, genel tabirlerin açıklanmasını ister10• Ancak gerekli açıklamalar yapıldıktan sonra başvurunun incelenmesine başlanır. d. Başvuru Ücretinin Ödendiğini Gösterir Bilgi SMK m.ll 11 -ç uyarınca, başvuruda başvuru ücretinin ödendiğine ilişkin bilginin sunulması gerekir. Uygulama Yönetme liği m.3/s hükmüne göre ücret, bu Yönetme lik kapsamında yer alan hizmetlere ilişkin olarak ilgili mevzuat hükümlerine göre Kurum tarafından belirlenen varsa vergi ve harç dahil ücret olarak belirlenmiştir. Başvuru ücretleri her sene TÜRKPATENT tarafından yayınlanmaktadır. Uygulama Yönetme liği m. 8/2 hükmüne göre, başvuru tarihi, marka ör neğinin, başvuruya konu mal veya hizmet listesinin ve başvuru ücretinin ödendiğini gösterir bilginin Kuruma verildiği tarih, saat ve dakika itibarıyla kesinleşir. Görüldüğü üzere başvuru ücreti ödenınediği sürece marka başvu ru tarihi kesinleşmez. e. Başvuru, Ortak Marka veya Garanti Markast için Yaptlmtşsa 32. Madde Kapsammda Düzenlenmiş Teknik Şartname SMK m.32 uyarınca, garanti markası veya ortak markanın tescili için markanın kullanımına ilişkin usul ve esasları gösteren teknik şartnamenin başvuroyla birlikte sunulması zorunludur1 1• Uygulama Yönetme liği m.8/8'e göre, teknik şartnamenin garanti marka sına ilişkin olması halinde, başvuru sahibi veya sahiplerinin kimlik ve ileti şim bilgilerinin başvuruya ilişkin tek bir yazışma adresinin, marka örne ğinin, markanın garanti ettiği mal veya hizmetlerin ortak özelliklerinin, mar kanın hangi mal veya hizmetler de ne şekilde kullanılacağının, markanın kullanım usullerinin özellikle markayı kullanmaya yetkili kişilerin, markayı kullanma hakkının ne şekilde elde edileceğinin markanın kullanma hakkının verilmesinden sonra denetimierin nasıl ve hangi sıklıkta yapılacağının ve teknik şartnameye aykırı kullanma halinde uygulanacak yaptırımların belir tilmesi zorunludur. Uygulama Yönetme liği m.8/9'a göre, teknik şartnamenin ortak markaya ilişkin olması halinde, başvuru sahibi veya sahiplerinin kimlik ve iletişim 10 Bu hususta detaylı açıklamalar için bkz. ileride "Sınıflandırma"· 11 Bu konuda ayrıntılı bilgi için bkz. Şerh m.32 ile ilgili açıklamalar. 2192 Yasaman/Yusu foğlu bilgilerinin, başvuroya ilişkin denetimierin nasıl ve hangi sıklıkta yapılaca ğının ve
|
halinde, başvuru sahibi veya sahiplerinin kimlik ve ileti şim bilgilerinin başvuruya ilişkin tek bir yazışma adresinin, marka örne ğinin, markanın garanti ettiği mal veya hizmetlerin ortak özelliklerinin, mar kanın hangi mal veya hizmetler de ne şekilde kullanılacağının, markanın kullanım usullerinin özellikle markayı kullanmaya yetkili kişilerin, markayı kullanma hakkının ne şekilde elde edileceğinin markanın kullanma hakkının verilmesinden sonra denetimierin nasıl ve hangi sıklıkta yapılacağının ve teknik şartnameye aykırı kullanma halinde uygulanacak yaptırımların belir tilmesi zorunludur. Uygulama Yönetme liği m.8/9'a göre, teknik şartnamenin ortak markaya ilişkin olması halinde, başvuru sahibi veya sahiplerinin kimlik ve iletişim 10 Bu hususta detaylı açıklamalar için bkz. ileride "Sınıflandırma"· 11 Bu konuda ayrıntılı bilgi için bkz. Şerh m.32 ile ilgili açıklamalar. 2192 Yasaman/Yusu foğlu bilgilerinin, başvuroya ilişkin denetimierin nasıl ve hangi sıklıkta yapılaca ğının ve başvuroya ilişkin tek bir yazışma adresinin, marka örneğinin, mar kanın hangi mal veya hizmetlerde ne şekilde kullanılacağının, markanın kullanım şartlarının, markayı kullanmaya yetkili olan işletmelerin, bu işlet melerin oluşturduğu topluluğa üyelik şartlarının, varsa teknik şartnameye aykırı kullanma halinde uygulanacak yaptırımların belirtilmesi zorunludur. Bu belirtilen hususlar garanti ve ortak marka teknik şartnamesinde yer almaz veya teknik şartname kamu düzenine veya genel ahlaka aykırı ise, başvuru sahibine söz konusu eksiklikleri girlerınesi için altı aylık süre verilir. Eksikliklerin belirtilen süre içinde giderilmemesi halinde başvuru işlemden kaldırılır (Yön. m.8/1 0). Eksiklikler süresi içinde giderilir ise, anılan eksik likler başvuru tarihinin kesinleşmesini etkilememektedir (SMK m. 15/2, 2. cümle). f. Rüçhan Hakkı Talebi Varsa Rüçhan Hakkı Talep Ücretinin Ödendiğini Gösterir Bilgi Yapılan marka başvurusu bir rüçhan hakkına dayamy orsa, rüçhan hakkı talep ücretinin yatırılması başvuru şartlarından birisidir. Her ne kadar SMK'da rüçhan hakkına dayanak yapılan başvuru belgesinin sunulması hususu başvuru başlıklı maddede yer almasa da; bu husus SMK m.13 'te belirtildiği gibi, Uy gulama Yönetme liği m.6/1-a'da, marka başvuru formuna rüçhan hakkından yararlanmak isteniyorsa, yetkili makamlardan alınan rüçhan hakkını gösterir belgenin aslı ve bu belgenin yeminli tercüman tarafından onaylanmış Türkçe tercümesinin eklenmesi gerektiği belirtilmiştir. Benzer şekilde, Uygulama Yönetme liği m.8/6 hükmüne göre de, rüçhan hakkı talebine ilişkin ücretin ödenmemesi veya rüçhan hakkını gösterir belgenin aslı ve yeminli tercüman tarafından onaylanmış tercümesinin Kanunun 13 'üncü maddesi gereğince başvuru tarihinden itibaren üç aylık süre içinde Kuruma sunulmaması halinde başvuru sadece rüçhan hakkından yararlanamaz . g. Marka Örneğinde Latin Alfabesi Dışmda Harf veya Harf ler Kullamlmışsa Bunların Latin Alfabesindeki Karştltğt Marka örneğinde Latin alfabesi dışında harfler kullanılmışsa, marka başvurusunun geçerli bir şekilde yapılmış olması için bu harflerin Latin al fabesindeki karşılığının da marka başvurusunda yer alması gerekir. Bu hu susta bir eksiklik başvuru tarihinin kesinleşmesini etkilemez; ancak iki aylık süre içerisinde eksiklik giderilmez ise başvuru işlemden kaldırılır (SMK m.15/2-3). Maddell-Başvuru Şart/an, Smtflandlfma ve Bölünme 2193 2. Bölünme Bir markanın birden fazla ürün için tescil edilmesi mümkündür. Ancak bazı hallerde, markanın kullanılacağı malihizmetlerin bölünmesi tercih edi lebilir. Markanın bölünmesine ilişkin düzenlemeler, SMK m. ı ı/5 ve SMK'nın Uygulanmasına Dair Yönetmelik m. ı 7' de yer almaktadır. Marka başvurusu, başvuru sahibinin talebi üzerine, tescil edilene kadar başvuru kapsamındaki mal veya hizmetler bakımından iki ya da daha fazla başvuroya bölünebilir. Bölünme ancak tescil süreci içerisinde gerçekleşebi lir. Tescilli markalar bölünemez (SMK Yönetme liği md. ı 7/1, c.2Y2• SMK'nın Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin ı 7. maddesine göre, bö lünme işlemi sonucunda ilk başvurunun kapsamındaki mal veya hizmetler, bölünmüş başvurular arasında dağıtılab ilir. Bölünmüş her başvuroya ayrı bir başvuru numarası verilir. Yeni başvuru numarası alan bölünmüş başvurul ar, ilk başvurudan ve ilk başvurunun bölünmesi yoluyla oluşturulmuş diğer başvurul ardan bağımsız olup, her bir bölünmüş başvuru ayrı işlem görmeye devam eder. Bölünmüş başvurular, ilk başvurunun başvuru tarihini ve varsa rüçhan hakkını korur. Bölünmüş başvurular tekrar birleştirilemez. Başvurunun ya yımlanmasından sonra gerçekleşen bölünme de ayrıca yayımlanır. SMK Yönetmeliği m. ı 7/5, bölünmenin kabul edilmediği halleri düzen lemektedir. Üç halde bölünmenin kabul edilmediği hüküm altına alınmıştır: 1) Bölünmesi talep edilen başvurunun, yayıma i tiraza konu olması halinde itiraza konu olan mal veya hizmetlerin bölünme nedeni ile farklı başvu rularda yer alması. 2) Bölünmesi talep edilen başvurunun, Kurumun ret kararına konu olması halinde itiraza konu olan mal veya hizmetlerin bölünme nedeni ile farklı başvurula rda yer alması. 3) Bölünme talebinin reddini gerekli kılan haklı sebeplerio varlığı. Yukarıda sayılan üç hal haricinde, başvuran kişinin isteğine bağlı olarak başvuru aşamasında markanın bölünmesi mümkündür. Markanın bölünebil- 12 TÜRKPATENT tarafından 10.01.2017 tarihli SMK'dan sonra çıkarılan başvurunun hazırlanması, yapılması ve tescil işlemlerine ilişkin yayınlanan kılavuzda da bu husus belirtilmiştir. Bu konuda bkz. http s:/ /www. turkpatent.gov. tr /TU RK PATENT 1 re so u rces/tem p/65F97 1CA-SA9F-49C1 -A009- 4F95FFD46AEF.pdf, s.13. (Son erişim: 19.05.2021). 2194 Yasaman/Yusufoğlu mesi ıçın, marka bölünmesi için talep formunun ve bölünme için gerekli ücretin ödendiğini gösteren belgenin TÜRKP A TENT' e sunulması gerekir. Türk Hukukundaki düzenlemelere baktığımızda, gerek SMK gerek SMK Uygulama Yönetme liği, bölünmenin sadece başvuru sırasında yapıla bileceğini belirttikten sonra, Yönetmelikte tescilden sonra markanın bölü nemeyeceği belirtilmiştir (Yönetmelik m.l7/l, c. son). Ancak markanın sa dece bazı malihizmetler bakımından kısmen devri kabul edildiğine göre, markanın tescil edilmesinden sonraki süreçte de bazı mal ve hizmetle re iliş kin olarak bölünebileceği anlaşılmaktadır 13• Tescilli markanın bölünmesi hususu AB marka hukukunda farklı bir şe kilde ele alınmıştır. 2015/2436 sayılı AB MarkaYönergesinin 41. madde sinde başvuru ve tescilierin bölünmesi, 2017/1001 sayılı AB Markası Tüzü ğünün 50. maddesinde başvurunun bölünmesi, 56. maddesinde de tescilin bölünmesi düzenlenmiştir. Anılan düzenlemelere ilişkin EUIPO Marka İnce leme Kılavuzuna baktığımızda, markaların başvuru sırasında bölünebilecek leri; ancak tescil edilmelerinden sonra da markanın kısmen devri amacıyla veya sadece marka sahibinin talebi üzerine bölünebileceği belirtilmiştir 14• SMK Uygulama Yönetmeliği m.17/5'te, bölünmenin kabul edilmediği haller arasında özellikle bölünmesi talep edilen başvurunun, yayıma iliraza konu olması halinde iliraza konu olan mal veya hizmetlerin bölünme nedeni ile farklı başvurul arda yer alması hali gösterilmiştir. Bu hüküm muğlak bir şekilde kaleme alınmıştır ve markaya yapılan itiraz sırasında, ihtilaflı mal/hizmetler açısından markanın bölünemeyeceği şeklinde aniaşılmaya müsaittir. Oysa bu hükmün amacı, itiraz sırasında ihtilaflı malihizmetlere ilişkin olarak markanın bölünmesinin yasaklanması olmayıp, ihtilaflı olan malihizmetlerin kendi aralarında bölünmesinin yasaklanmasıdır. Bir diğer ifadeyle, itiraz edilen malihizmetlerin farklı başvurnlara konu edilmesi ve bu şekilde yapılan itirazların ve uyuşmazlıkla rın artmasının engellenmesi amaç lanmıştır. Bölünmenin en çok kullanılabileceği ve marka başvuru sahibinin hakla rının en düşük düzeyde zarar göreceği hal, gerçekten de markaya yapılan itiraz sırasında markanın bölünmesidir. Bu neden önemlidir; çünkü SMK 13 Bu konuda bkz. Şerh m.148
|
kabul edilmediği haller arasında özellikle bölünmesi talep edilen başvurunun, yayıma iliraza konu olması halinde iliraza konu olan mal veya hizmetlerin bölünme nedeni ile farklı başvurul arda yer alması hali gösterilmiştir. Bu hüküm muğlak bir şekilde kaleme alınmıştır ve markaya yapılan itiraz sırasında, ihtilaflı mal/hizmetler açısından markanın bölünemeyeceği şeklinde aniaşılmaya müsaittir. Oysa bu hükmün amacı, itiraz sırasında ihtilaflı malihizmetlere ilişkin olarak markanın bölünmesinin yasaklanması olmayıp, ihtilaflı olan malihizmetlerin kendi aralarında bölünmesinin yasaklanmasıdır. Bir diğer ifadeyle, itiraz edilen malihizmetlerin farklı başvurnlara konu edilmesi ve bu şekilde yapılan itirazların ve uyuşmazlıkla rın artmasının engellenmesi amaç lanmıştır. Bölünmenin en çok kullanılabileceği ve marka başvuru sahibinin hakla rının en düşük düzeyde zarar göreceği hal, gerçekten de markaya yapılan itiraz sırasında markanın bölünmesidir. Bu neden önemlidir; çünkü SMK 13 Bu konuda bkz. Şerh m.148 ve ilgili açıklamalar. 14 EUIPO Guideline5, Part B, Sec.1, Ver. 1.0, 01.03.2021, 5.174, Part E, Sec.1, Ver. 1.0, 01.03.2021, 5.1424. Maddell-Başvuru Şart/an, Stmflandtrma ve Bölünme 2195 m.7/4'e göre, markanın sahibine sağladığı haklar, üçüncü kişilere karşı mar ka tescilinin yayım tarihi itibarıyla hüküm ifade eder. Mahkeme, öne sürülen iddiaların geçerliliğine ilişkin olarak tescilin yayımlanması ndan önce karar veremez. Görüldüğü üzere, marka başvuru sahibinin, ihtilafsız olan mal ve hizmetler açısından tescilin bir an önce gerçekleştirmesi konusunda menfaati bulunmaktadır. Eğer başvuru sırasında başvurunun bölünmesi yasaklanırsa, markanın ihtilafsız malihizmetler açısından dahi korumasının geciktirilme sine yol açar. Marka sahibinin menfaatleri göz önünde bulundurulduğunda, özellikle itiraz halinde markanın bölünmesi kabul edilmelidir. Yukarıda belirttiğimiz gibi, SMK Uygulama Yönetme liği m.l 7/5, baş vuru sırasında ihtilaflı mal/hizmetlerin ihtilafsız olanlarından ayrılmasını yasaklamamakta; ihtilaflı olan malihizmetler açısından markanın bölünme sini ve bu şekilde itirazların sayılarının artmasını yasaklamaktadır. Nitekim EUIPO Marka İnceleme Kılavuzuna baktığımızda, markanın başvuru sıra sında bölünmesinin, özellikle markaya yapılan itiraz halinde, markanın ihti laflı olan kısırnlara ilişkin itirazlar incelenirken, itirazsız kısırnlara ilişkin işlemlerin devam etmesi ve markanın ihtilafsız malihizmetler bakımından tescilinin sağlanması açısından kolaylık sağlayacağı belirtilmiştir 1s. Netice itibarıyla, tescil başvurusu yapılan markanın sadece bazı malihizmetler bakımından tescil edilmesine itiraz edilmişse, başvuranın sa dece bu mal ve hizmetleri tek bir başvuroya alması ve bu şekilde ihtilafsız olan malihizmetler için tescil başvurusunun devam etmesi mümkündür. Bu na karşın, itiraza konu olan birden fazla malihizmet varsa, bunların bölün mesi ve bu şekilde itiraz sayılarının artması önlenebilir. SMK Uygulama Yönetmeliği m.l 7/5 bu ihtimali düzenlemektedir. Her ne kadar SMK veya Yönetmelikte açık bir şekilde belirtilmemişse de, EUIPO Marka İnceleme Kılavuzunda da belirtildiği gibi, marka başvuru sunun ilan edilmesi nden sonra, üçüncü kişilerin itirazlarını sunmak için ön görülen 2 aylık süre boyunca markanın bölünemeyeceği belirtilmiştir 16• Bu süre içinde bölünmeye izin vermek, yapılan itirazların çoğalması ile sonuç lanabilir. Bu nedenle yayıma itiraz için öngörülen iki aylık süre içinde mar kanın bölünme başvurusunun kabul edilmemesi, prosedürün sağlıklı bir şe kilde tamamlanması için gereklidir. Belirttiğimiz gibi bu konuda SMK ve ıs EUIPO Guidelin es, Part B, See. 1, Ver. 1.0, 01.03.2021, s.174. 16 2017/1001 sayılı AB Marka Tüzüğü m.46'ya göre bu süre 3 aydır. Oysa SMK m.l8'de itiraz süresi 2 ay olarak belirlenmiştir. 2196 Yasaman/Yusufoğlu Yönetmelikte açık bir hüküm bulunmasa da; Yönetme lik m.17/5-c'ye göre, bölünme talebinin reddini haklı kılan sebebin bulunması halinde bölünme talebi reddedilebilir. Fikrimizce, yayıma itiraz için tanınan iki aylık süre içinde bölünme taleplerinin reddi, haklı sebep oluşturur. ll. MARKA HUKUKUNDA SlNlFLANDlRMA Sınıflandırmaya ilişkin düzenleme, SMK m. 11/3 ve 4'te yer almaktadır. SMK m.ll/3, sınıflandırmanın Uluslararası Nice Sınıflandırma sistemine göre yapılacağını belirtmektedir. SMK m.ll 14 hükmü uzun zamandır tartış malara yol açan bir hususu açıklığa kavuşturmak suretiyle, mal ve hizmetler arasındaki benzerliğin değerlendiri lmesinde sınıfların belirleyici olmadığını hükme bağlamaktadır. 1. Mal ve Hizmetlerin Sınıflandırılması A. Nice Anlaşmasına Göre Sınıflandırma Markanın kullanı lacağı mal ve hizmetler sınıflandırılmaya ilişkin esasla ra göre belirlenecektir. Mal ve hizmetlerin sınıflandırılması ile ilgili düzenlemeler, 15 Haziran 1957 tarihli "Markaların Tescili Amacıyla Mal veya Hizmetlerin Uluslarara sı Sınıflandırılmasına İlişkin Nice Anlaşması"na göre yapılmaktadır. Türki ye bu Anlaşmaya 1995 yılında katılrnıştır 17• Nice Anla şmasına göre mal ve hizmetler, gösterdikleri ortak özellikler göz önünde tutularak sınıflandırıl mıştır18. Toplam 45 sınıf bulunmakta olup, ilk 34 sınıfta "mal"lar sınıflandı rılmış ve son ll sınıfta da "hizmet"ler sınıflandırılmıştır 19• Nice Anlaşmasının 2/1 maddesine göre, "Bu Anlaşma ile tanımlanan gerekiere göre, sınıflandırmanın etkisi özel Birlik ülkelerinin her biri tara fından belirlenecektir. Sınıflandırma, tescil edilen herhangi bir marka için temin edilen koruma sınırlarının değerlendiri lmesi veya hizmet markalarının tanınması konusunda özellikle bağlayıcı olmayacaktır". Anlaşmanın bu 17 RG. 13.08.1995, S. 22373. 18 Adrien BOUVEL, Principe de Specialite et Signes Distinctifs, s. 20, n.41. 19 Nice Anlaşması ile ilgili olarak bkz. Ali PASLI, Marka Hukukunda Ürün Benzerliği, s.27 vd; Necati MERAN, Marka Hakları ve Korunması, s.26 vd; Canan KÜÇÜKALI, Marka Hukukunda Karıştırma Tehlikesi, s.106, 107. Madde 11-Başvuru Şartla n, Stmflandtrma ve Bölünme 2197 maddesinden anlaşıldığı üzere, özel Birlik ülkeleri, sınıflandırmanın etkisini belirleme yetkisine sahiptir. Nice Anlaşması, sınıfların markanın koruma kapsamının belirlenmesi için mutlaka bağlayıcı olmadığını belirterek, bu konudaki düzenleme yetkisini her üye ülkeye bırakmıştır 20• Anlaşmanın 2/2 maddesine göre, "Özel Birlik ülkelerinin her biri Sınıflandırmayı esas veya yardımcı sistem olarak kullanma hakkına sahiptir". Bu konuda iki şekilde düzenleme imkanı vardır: a. Birlik ülkesi, bu sınıflandırmanın bağlayıcı olduğunu kabul edebilir. Bu durumda, mal veya hizmetlerin benzer olup olmadıkları, sınıflara göre değerlendiri lir. Bu sistemi kabul eden ülkeler, Anlaşmanın 2/2 maddesi uyarınca, Sınıflandırmayı esas sistem olarak kabul ederler. b. Birlik ülkesi, bu sınıflandırmanın bağlayıcı olmadığını kabul edebilir. Bu durumda, mal veya hizmetlerin benzer olup olmadıkları, sınıflar esas alı narak değerlendirilmez. Bu sistemi kabul eden ülkeler, Anlaşmanın 2/2 maddesi uyarınca, Sınıflandırmayı yardımcı sistem olarak kabul ederler. Avrupa Birliği ve Fransa'da sınıflandırma sistemi, yardımcı sistem olarak kabul edilmiştir. 2017/1001 sayılı AB Marka Tüzüğü'nün 33/7 hükmüne göre, Nice Anlaşmasında yer alan sınıflandırmaya göre aynı sınıfta yer almalarından ötürü mal veya hizmetlerin benzer olduğu kabul edilmeyeceği gibi, farklı sınıflarda yer almalarından ötürü mal veya hiz metler farklı kabul edilemez. AB uygulamasında, mal ve hizmetlerin sı nıflandırılması münhasır an idaridir. Aynı sınıfta yer alan mal ve hizmet ler mutlaka "benzer" olarak nitelendirilmedikleri gibi, farklı sınıflarda yer alan mal ve hizmetlerin de "benzer olmadıkları" sonucuna varılma maktadır. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadıkları, birçok kriter göz önünde bulundurularak değerlendirilmektedir. "Benzer" olma kav ramı tanımlanmadığı için, benzerliğin kriterleri her somut olaya göre değerlendirilmektedir. Örneğin, malların birbirlerinin tamamla yıcısı olup olmamaları, tahsis amaçları, kullanıcı çevresi, dağıtım ağı, bütünlük oluş turup oluşturmad ıkları
|
Birliği ve Fransa'da sınıflandırma sistemi, yardımcı sistem olarak kabul edilmiştir. 2017/1001 sayılı AB Marka Tüzüğü'nün 33/7 hükmüne göre, Nice Anlaşmasında yer alan sınıflandırmaya göre aynı sınıfta yer almalarından ötürü mal veya hizmetlerin benzer olduğu kabul edilmeyeceği gibi, farklı sınıflarda yer almalarından ötürü mal veya hiz metler farklı kabul edilemez. AB uygulamasında, mal ve hizmetlerin sı nıflandırılması münhasır an idaridir. Aynı sınıfta yer alan mal ve hizmet ler mutlaka "benzer" olarak nitelendirilmedikleri gibi, farklı sınıflarda yer alan mal ve hizmetlerin de "benzer olmadıkları" sonucuna varılma maktadır. Mal veya hizmetlerin benzer olup olmadıkları, birçok kriter göz önünde bulundurularak değerlendirilmektedir. "Benzer" olma kav ramı tanımlanmadığı için, benzerliğin kriterleri her somut olaya göre değerlendirilmektedir. Örneğin, malların birbirlerinin tamamla yıcısı olup olmamaları, tahsis amaçları, kullanıcı çevresi, dağıtım ağı, bütünlük oluş turup oluşturmad ıkları vs. gibi hususlar göz önünde tutulur21• Nitekim 20 Alain THRIERR, Arrangements lnternationaux, s.32-33; Canan KÜÇÜKALi, Marka Hukukunda Karıştırma Tehlikesi, s.107. 21 Kriterler için bkz. Adrien BOUVEL, Principe de Sptkialite et Signes Distinctifs, s.310 vd; CA Paris, 8. mars 1996, Dalloz 1996, lnformations rapides, p.109; Cc Com, 3 juillet n.98-23.236, Dalloz 2001, Actualite jurisprudentielle, p.2892; CA Paris, 4. ch, 28 mars 2002, RG 2002/13284, PIBD 2003, no.766-lll-321; CA Paris 2 avril 2003, RG 2002/19948, PIBD 2003, no.770-lll-418; CA Paris 16 mai 2003, RG 2002/17434, PIBD 2004, no.778-lll-43, 44. 2198 Yasaman/Y usufoğlu Nice Sınıflandırmasının sadece idari amaçlarla yapıldığı, EUIPO Marka İnceleme Kılavuzunda belirtildiği gibi22, birçok ABAD kararı ile de kabul edilmektedie3• B. Türk Hukukunda Sınıflandırma Markanın kullanıla cağı mal ve hizmetlerin sınıflandırılmasına ilişkin esaslar SMK ve SMK'nın Uygulanmasına Dair Yönetmelik'te belirlenme miştir24. SMK m. ı ı/7'de, sınıflandırma ile ilgili ilkelerin Yönetme likle belir leneceğine işaret edilmiştir. Sınıflandırma listesinde toplam 45 sınıfın yer aldığı, bunlardan ilk 34 sınıfın mal sınıfı olduğu, ı ı sınıfın da hizmet sınıfı olduğu belirtilmiştir. SMK'nın Uygulanmasına Dair Yönetm eliğin 5/2-e hükmüne göre, mar ka başvurusuna konu malların veya hizmetlerin Nis Anlaşmasına göre sınıf numaraları ve bu numaralara uygun olarak düzenlenmiş listesinin başvuru formunda yer alması gerekir. Yönetme liğin "Sınıflandırma" başlıklı 9. maddesi, sınıflandırmaya iliş kin düzenlemeler getirmektedir. Maddede önemli bazı hususlar belirtilmiş tir: "(2) Tescili talep edilen mal veya hizmetlerin Nis Anlaşmasına göre sı nıflara ayrılmış olarak ve mal veya hizmetlerin sınıf numaraları belirtilerek sunulması gerekir. (3) Mal veya hizmet listesinde genel tabir veya Kurum tarafından açık lanması gerekli görülen ifadeler kullanılmış ise, bunların açıklanması icin başvuru sahibine iki aylık süre verilir. Bu süre içinde eksiklikle rin gideril mesi halinde başvuru tarihi etkilenmez ve başvuru işlemlerine devam edilir. Açıklamanın belirtilen süre içinde Kuruma sunulmaması halinde açıkl anma sı talep edilen genel tabirler ve ifadeler listeden çıkartılır". Dolayısı ile başvuru geçersiz kabul edilmez, sadece açık olmayan malihizmetler marka başvurusundan çıkartılır. 22 EUIPO Guidelines, Part C, See. 2, C. 2, Ver. 1.0, 01.03.2021, s.816. 23 CJEU C-400/14 P, Basic v. OHIM, 16.07.2015, par. 22, 46; C-501/15 P, EUIPO v. Cactus, 11.10.2017, par .6. 24 Türk Hukukunda mal ve hizmet benzerliği nin AB Hukukuna uygun olarak düzenlendiği hakkında bkz. Selçuk ÖZTEK, 556 sayılı KHK'da Benzer Mal ve Hizmetler, s.208. Maddell-Başvuru Şart/an, Smıflandlfma ve Bölünme 2199 Dördüncü fıkra uyarınca, • Kurum, başvuru formunda yer alan mal veya hizmetlerin ait oldukları sınıflarda ve sınıf numaraları üzerinde gerekli düzenlemeleri yapmaya yetkilidir. • Başvuruda Nis Sınıflandırmasında kullanıla n genel ifadeleri de içeren genel terimierin kullanılması halinde, kullanılan ifade veya terim, bunla rın lafzi anlamının açıkca kapsadığı mal ve hizmetleri içerecek şekilde yorumlanır. Açıkça kapsamıyorsa, 9/3 'e göre listeden çıkartı br. • Mal veya hizmet listesinin Nis Anlaşmasında yer alan esaslara uygun olarak düzenlenmemi sse, gerekli görülen hallerde, Kurum yapacağı dü zenlemeler için başvuru sahibinden sınıflandırma listesi düzenleme üc retinin iki aylık süre içinde ödenmesini talep eder. Bu süre içinde söz konusu ücretin ödendiğine iliskin bil2inin Kuruma sunulmaması halin de başvuru istemden kaldırılır. Beşinci fıkra uyarınca, • Birden fazla sınıf içeren başvurula rda ilave sınıf ücretinin ödendiğine iliskin bilginin Kurum tarafından verilen iki aylık süre içinde Kuruma sunulmaması halinde başvuru, mal veya hizmet sınıflarının başvuru formundaki yazılıs sırası dikkate alınmak suretiyle, ödenen ücrete karşı lık gelen sınıflar bakımından değerlendirmeye alınır. • Ancak ödenen ücrete karşılık gelen mal veya hizmet sınıflarının belir lenmesinde varsa başvuru sahibinin talebi dikkate alınır. SMK m.11/4 ile çok önemli bir ilke getirilmiştir (tıpkı AB 2017/1001 sayılı Marka Tüzüğü m.33/7'de olduğu gibi). Bu hükme göre, mal veya hiz metlerin aynı sınıflarda yer almaları benzer olduklarına, farklı sınıflarda yer almaları da benzer olmadık/ arına karine teşkil etmez. 556 sayılı KHK sırasında, sınıflandırma sisteminin esas olup olmadığı ve sınıfların malihizmetlerin benzerliğinin değerlendiri lmesinde temel alınıp alınmaya cağı tartışmalıydı. Oysa SMK m.11/4 ile beraber bu konu tartışmalı olmak tan çıkmış ve sınıfların, benzerliğin tespitinde belirleyici rol oynamayacağı açıkça hüküm altına alınmıştıe5• 25 Sınıf sistemi için bkz. Uğur ÇOLAK, Türk Marka Hukuku, 2018, s.212 vd.; Ali PASLI, Marka Huku kunda Ürün Benzerliği, s.27 vd. 2200 Yasaman/Yusufoğlu TÜRKPATENT tarafından yayınlanan TPE: 20ı6/2 sayılı "Marka Tes cil Başvurularına Ait Mal ve Hizmetlerin Sınıflandırılmasına İlişkin Teb liğ"26 ile sınıflandırmaya ilişkin bazı esaslar konulmuştur. Tebliğ'in 1. mad desiyle, amacın markalar ın tescili amacıyla, tescil başvurularınd a esas alı nacak Mal ve Hizmet Sınıflandırma Listesinin oluşturulmas ı olduğu belir tilmiştir. Görüldüğü üzere, Tebliğin amaç kısmında, amacın markaların tes cili sırasındaki listelerin oluşturulması olduğu belirtilmiştir. Oysa TÜRKPATENT tarafından yayınlanan eski Tebliğiere baktığımızda, amacın mutlak ret sebeplerinin değerlendirilmesi sırasında malihizmetlerin ayniye tinin belirlenmesi olduğu görülmektedir. 2002 yılında yayınlanan Tebliğ hükümleri bu hususu ortaya koymaktadır. BİK/TPE: 2002/2 no.lu "Marka Tescil Başvurularına Ait Mal ve Hizmetlerin Sınıflandırılmasına İlişkin Teb liğ" madde ı 'e göre, marka tescil başvurula rının incelenmes inde 556 sayılı KHK'nın m. 7 ll b 'de belirtilen aynı tür mal veya hizmetlerin değerlendiril mesinde ı2.07. ı 995 tarihli ve 95/7094 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile taraf olunan "Markaların Tescili Amacıyla Mal veya Hizmetlerin Uluslara rası Sınıflandırılmasına İlişkin Nice Anlaşması" hükümlerine göre her beş yılda bir basılan ve bu beş yıllık periyatta üye ülkelerce teklif edilen yenilik leri de kapsayan sekizinci baskı gereğince; 01.01.2002 tarihinden itibaren marka tescil başvurularına uygulana cak mal ve hizmet sınıflarının listesi ve uygulanacak kurallar bu Tebliğ kapsamındadır. 3. maddeye göre mal sınıfla rı 34, hizmet sınıfları ı ı sınıftan oluşmaktadıe 7• İki düzenleme arasındaki farka bakılacak olursa, TÜRKPAT ENT'in sı nıflandırma karşısındaki tavır değişikliği de açıkça görülmektedir. 2002 yılındaki Tebliğ hükümlerine göre sınıflandırmanın amacı malihizmetler arasındaki
|
marka tescil başvurula rının incelenmes inde 556 sayılı KHK'nın m. 7 ll b 'de belirtilen aynı tür mal veya hizmetlerin değerlendiril mesinde ı2.07. ı 995 tarihli ve 95/7094 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile taraf olunan "Markaların Tescili Amacıyla Mal veya Hizmetlerin Uluslara rası Sınıflandırılmasına İlişkin Nice Anlaşması" hükümlerine göre her beş yılda bir basılan ve bu beş yıllık periyatta üye ülkelerce teklif edilen yenilik leri de kapsayan sekizinci baskı gereğince; 01.01.2002 tarihinden itibaren marka tescil başvurularına uygulana cak mal ve hizmet sınıflarının listesi ve uygulanacak kurallar bu Tebliğ kapsamındadır. 3. maddeye göre mal sınıfla rı 34, hizmet sınıfları ı ı sınıftan oluşmaktadıe 7• İki düzenleme arasındaki farka bakılacak olursa, TÜRKPAT ENT'in sı nıflandırma karşısındaki tavır değişikliği de açıkça görülmektedir. 2002 yılındaki Tebliğ hükümlerine göre sınıflandırmanın amacı malihizmetler arasındaki ayniyetin değerlendiri lmesi iken; 20ı6 yılında çıkan Tebliğ hü kümlerine göre amaç, markaların tescil başvurularında esas alınacak mal ve hizmet sınıflandırma listesinin oluşturulmasıdır. Düzenlernede yapılan amaç değişikliği dahi, Türkiye açısından da mal ve hizmetlerde sınıflandırılmanın idari bir rol oynayacağını göstermektedir. Tebliğin 3. maddesinin 2. fıkrasına göre, bu listede yer alan bazı gruplar genel başlıklar halinde düzenlenmiş olup, genel başlıkların tanırnma giren ve ilgili Nis sınıfında bulunan malların veya hizmetlerin tamamını kapsadığı kabul edilir. Buradan görüldüğü gibi, Türkiye'deki sınırlandırma listesindeki 26 RG. 30.12.2016, S. 29934. 27 BiK/TPE: 2002/2 no.lu tebliğ, RG. 31.12.2001, 5:24672. Maddell-Başvuru Şart/an, Simflandlfma ve Bölünme 2201 ürünlerin tüketici olarak sayılmadığı ve Nis sınıfında bulunan malların ve hizmetlerin tamamını kapsadığı belirtilmiştir. Aynı maddenin 3. fıkrasında bu husus daha açık bir şekilde dile getirilmiş ve listenin tüm malları ve hiz metleri kapsamadığı dile getirilmiştir. Herhangi bir genel başlık kapsamına girmeyen ve listede belirtilmemiş mallara veya hizmetlere marka tescil baş vurusunda yer verilmesi durumunda; söz konusu mallar veya hizmetler, lis tede yer alan, aynı Nis sınıfında bulunan ve benzer nitelik, fonksiyon veya amaca sahip olan mallarla veya hizmetlerle aynı kapsamda değerlendiri lebi lir. Tebliğ m.3/4, SMK m.5/1-ç (556 sayılı KHK m.7/1-b) hükmünde belir tilen aynı tür malın veya hizmetin tespitinde bu Tebliğ ekindeki listede yer alan grupların esas alınacağını belirttikten sonra; TÜRKP A TENT' in, marka tescil baş vurularının veya itirazların incelenmesi aşamalarında bu grupların, aynı tür malın veya hizmetin tespitinde daha dar veya farklı mal veya hizmet gruplarını da içerecek şekilde daha geniş kapsamda değerlendir ebileceği hüküm altına alınmıştır. Bu hükümle de TÜRKPATE NT'e geniş takdir yet kisi tanınmış ve sadece sınıflandırmadaki gruplandırma ile bağlı olmadığı ortaya konulmuştue 8• 2. Markada Belirlilik ilkesi ve Korumanın Kapsamı A. Markada Belirlilik ilkesi Marka soyut olarak korunmamaktadır 29• Marka, kural olarak sadece tes cil edildiği mal ve hizmetler açısından ve bu mal ve hizmetler dolayısıyla 28 Oysa TP'nin 2002/2 no.lu tebliğ hükümleri göz önünde bulunduruldu ğunda, takdir yetkisinin çok daha kısıtlı olduğu görülmektedir. 2002/2 sayılı Tebliğin 4. maddesine göre, her sınıf kendi içeri sinde, aynı ya da benzer mal veya hizmetleri kapsayacak alt gruplar şekilde düzenlen miştir. S. maddeye göre, marka tescil başvurularında herhangi bir sınıfa ait alt grup içerisindeki herhangi bir mal veya hizmet belirtilmiş ise, bu mal veya hizmet aynı alt grup içerisindeki diğer mal veya hiz metler ile aynı türden kabul edilecektir. Aynı sınıfın farklı alt gruplarında yer alan mal veya hizmet ler benzer sayılmamaktadır. Sırf aynı grup içinde yer almaları onların benzer olduğu anlamına gel mez. Tebliğin 7. maddesine göre, aynı alt grupta yer alan mal veya hizmetlerden herhangi biri için daha önce tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markalarla aynı veya ayırt edilemeye cek kadar aynı olan marka başvuruları reddedilecektir. Bu konuda ayrıca bkz. Nazmi OCAK, Marka larda Tescilin Sağladığı Korumanın Kapsamı, s.281-283. 29 Markaların soyut olarak korunduğu sisteme "mutlak koruma sistemi" denilmektedir. Bu sistemde mar kalar sadece kullanıldık ları mal ve hizmetler için değil, genel olarak korunmaktadır. Marka sahibinin mar kası üzerindeki hakkı, markanın kullanıldığı mal veya hizmetlerden bağımsız olarak korumaya kavuşmak tadır. Bu konuda ve genel olarak markaların korunmasında göz önünde tutulan sistemler hakkında geniş bilgi için bkz. Nazmi OCAK, Markalar da Tescili n Sağladığı Korumanın Kapsamı, s.269 vd. 2202 Yasaman/Yusu foğlu korunur. Bir işaretin marka olarak seçilmesi ve bu işaretin hangi mallar veya hizmetler için kullanılacağının belirtilmesi ile, marka üzerinde üçüncü kişi lere karşı ileri sürülebilecek nitelikte bir hak elde edilir. Marka sahibi, sade ce bu mal ve hizmetler açısından SMK'nın kendisine tanıdığı yetkilerden faydalanabilir. Marka münhasır an tescil edildiği mal ve hizmetler açısından ve bu mal ve hizmetler dolayısıyla hak sahibine bir hak tanımaktadır. Mar kanın kullanılacağı mal veya hizmetlerin belirlenmiş olması gerekmektedir. Bu sebeple bu kuruma "markada belirlilik ilkesi" adının verilmesi tarafımıza uygun gelmiştir30• Markanın üçüncü kişiler tarafından kullanılmasını yasaklama hakkı, markanın tescil edildiği mal veya hizmetler göz önünde bulundurula rak de ğerlendiri lir. Marka üzerindeki mutlak hak, marka hakkı sahibi tarafından hakkı ihlal etmesi söz konusu olan herkese karşı ileri sürülebilmektedir. Markanın tescil edildiği mal ve hizmetler açısından, aynı veya ayırt edile meyecek kadar aynı markanın üçüncü bir kişi tarafından tescil edilmesi du rumunda, marka hakkı sahibinin mutlak hakkının ihlal edildiği kabul edil mektedir. Oysa aynı veya benzer markanın, aynı veya benzer mal veya hiz metler açısından tescil edilmesi halinde, marka üzerindeki hakkın ihlal edilip edilmediğinin tespit edilmesi için halk tarafından kanştırılına ihtimalinin bulunup bulunma dığının araştırılması gerekir. Görüldüğü üzere, marka üzerindeki mutlak hak, markanın kullanıla cağı mal ve hizmetlerle ilgili olarak doğrudan doğruya etki göstermekte dir. Üçüncü kişiler, tescilli markanın kapsadığı mal ve hizmetlerde, mar kayı veya ayırt edilemeyecek kadar aynısını tescil edemezler. Böyle bir tescilin marka hakkı sahibinin mutlak hakkını ihlal ettiği kabul edilmek tedir. Markanın farklı mal veya hizmetle rde kullanılmak üzere tescil edilme sinde herhangi bir sakınca bulunmamaktadır. Zira markanın bu mal ve hiz metlere etkisi doğrudan etki değildir. Markanın benzer mal veya hizmetle rde kullanılmak üzere tescili halinde, ancak halk tarafından karıştınlma ihtimali varsa, marka hakkı sahibi sonraki markanın kullanılmasını veya tescilini önleyebilir veya tescilli markanın terkinini sağlayabilir. Markanın koruma kapsamının belirlenebilmesi için, markanın kullanılacağı mal veya hizmetle rin somut bir şekilde belirlenmesi gerekmektedir. 30 Nitekim Fransız doktrinindeki yerleşik teri m "sptkialite de la marque"tır. Maddell-Başvuru Şart/an, Simflandlrma ve Bölünme 2203 Markanın temel fonksiyonu ayırt etme fonksiyonudur. Markaya olan ih tiyaç, bir mal veya hizmetin diğer mal veya hizmetlerden ayırt edilmesi ihti yacı sonucunda doğar. Mal veya hizmetler arasında ayırt etmeyi gerektiren bir durum mevcut değilse, markanın farklı olması da gerekmez. Markanın
|
mal veya hizmetle rde kullanılmak üzere tescil edilme sinde herhangi bir sakınca bulunmamaktadır. Zira markanın bu mal ve hiz metlere etkisi doğrudan etki değildir. Markanın benzer mal veya hizmetle rde kullanılmak üzere tescili halinde, ancak halk tarafından karıştınlma ihtimali varsa, marka hakkı sahibi sonraki markanın kullanılmasını veya tescilini önleyebilir veya tescilli markanın terkinini sağlayabilir. Markanın koruma kapsamının belirlenebilmesi için, markanın kullanılacağı mal veya hizmetle rin somut bir şekilde belirlenmesi gerekmektedir. 30 Nitekim Fransız doktrinindeki yerleşik teri m "sptkialite de la marque"tır. Maddell-Başvuru Şart/an, Simflandlrma ve Bölünme 2203 Markanın temel fonksiyonu ayırt etme fonksiyonudur. Markaya olan ih tiyaç, bir mal veya hizmetin diğer mal veya hizmetlerden ayırt edilmesi ihti yacı sonucunda doğar. Mal veya hizmetler arasında ayırt etmeyi gerektiren bir durum mevcut değilse, markanın farklı olması da gerekmez. Markanın farklı olması ihtiyacı, işaret ettiği mal veya hizmetlerin aynı veya benzer olması durumunda ortaya çıkar. Örneğin, bir temizlik ürününün bir bilgisa yar ürününden ayırt edilmesi için farklı markaların kullanılması şart değildir (meğerki markanın tanınmışlığından dolayı korunması gerekli olsun). Zira ürünlerin farklı olması durumunda, başka bir farkın yaratılmasına gerek yok tur31. Marka üzerindeki hak, kullanımla veya tescille doğar. Ancak SMK'daki hükümlerden faydalanmak için markanın SMK'ya uygun bir şekilde tescil edilmesi gerekir. Tescil edilen marka üzerindeki hakka dayanarak, markanın tüm Türkiye çapında başkaları tarafından kullanılmasını men etme yetkisi doğmaktadır. Marka hakkı sahibi, markasının veya benzerinin, aynı veya benzer ürünler için tescil edilmesine itiraz etme hakkını haizdir; ancak mar kanın farklı ürünler açısından tescil edilmesine karşı çıkamaz. İşte bu sebep ten ötürü markanın tescilini talep eden kişi, markanın hangi mal ve hizmet lerde kullanılacağını belirtmek zorundadır. B. Mal veya Hizmetlerin Somut Olarak Belirlemesi Markanın tescili ile elde edilen hak ayırt etme hakkı olup, hak sahibine markanın başkaları tarafından kullanılmasını yasaklama yetkisini vermekte dir. Marka hakkı, sahibine inhisari bir hak tanımaktadır. Bu hakkın etkisi, markanın tescil edildiği mal ve hizmetlere bağlı olarak ortaya çıkar. Marka soyut olarak korunmad ığı için, tescili sırasında, kullanılacağı mal veya hiz metlerin somut olarak belirlenmesi gerekmektedir. Koruma ancak tescil edilen mal ve hizmetlere bağlı olarak vuku bulur. Bir markanın tescil edilebilmesi için markanın kullanılması şartı aran mamaktadır. Buna karşın, korumanın devam edebilmesi için markanın kul lanılması şartı bulunmaktadır. Nitekim SMK m.9'a göre, markanın kulla nılmaması halinde, iptali talep edilebilir; SMK m. 19/2, SMK m. 25/7 ve SMK m.29/2 uyarınca, tescilli markanın kullanılm aması durumunda, tescilli marka sahibinin iddialarının karşısınd aki kişi, "kullanmama def i" ileri sü rüp iddialardan ve sonuçlarından kurtulabilir. Bir diğer ifadeyle, KHK'dan 31 Sylviane DURRANDE, Droit des marques, s.128-129. 2204 Yasaman/Yusufoğlu farklı olarak, SMK'ya göre tescilden sonra markanın kullanılmaması tesc illi marka sahibi aleyhine ciddi sonuçlara yol açabilir. Markanın belirli mal veya hizmetlerde kullanılmak üzere tescil edilmesi durumunda, markanın sağla dığı koruma bu mal veya hizmetle re göre belirlenmektedir. Mal veya hizmet yelpazesi genişledikçe, üçüncü kişilerce markanın veya benzerinin kullanı lacağı mal veya hizmet yelpazesi daralmaktadır. Ancak tescilli markanın 5 yıl boyunca kullanılmaması, 5 yıllık sürenin sona ermesinden sonra markaya sağlanan korumanın daralmasına yol açar. Tescil tarihinden itibaren 5 yıllık süre içinde marka kullanılmamış olsa dahi (5 yılı aşmamak şartıyla), marka ya sağlanan koruma daralmaz ve marka sahibi bütün haklardan faydalanır. Marka kullanıldığı sürece veya kullanımına 5 yıl ara verilmediği sürece, aynı veya benzer markanın aynı veya benzer mallar veya hizmetler için tes cili veya kullanılması yasaklanab ilir. SMK'nın Uygulanmasına Dair Yönetmelik m.9/3'e göre, mal veya hiz met listesinde genel tabir veya Kurum tarafından açıklanması gerekli görü len ifadeler kullanılmış ise, bunların açıklanması için başvuru sahibine iki aylık süre verilir. Bu süre içinde eksikliklerin giderilmesi halinde başvuru tarihi etkilenmez ve başvuru işlemlerine devam edilir. Açıklamanın belirti len süre içinde Kuruma sunulmaması halinde açıklanması talep edilen genel tabirler ve ifadeler listeden çıkartılır. Yönetmelik hükümlerinden anlaşılaca ğı üzere, markanın tescili talebinde markanın kullanıla cağı mal veya hizmet lerin açık bir şekilde belirtilmesi yerine, sadece sınıf numaralarının işaret edilmesi gibi genel bir tabir kullanılmışsa, başvurunun incelenmesine geçil mez. Yönetmelikte öngörülen iki aylık süre içinde gerekli açıklamalar ya pılmazsa, başvuru talebinin açıklanmayan kısımları başvuru kapsamından çıkarılır. SMK'nın Uygulanmasına Dair Yönetmelik m.9/4'e göre, Kurum, başvu ru formunda yer alan mal veya hizmetlerin ait oldukları sınıflarda ve sınıf numaraları üzerinde gerekli düzenlemeleri yapmaya yetkilidir. Başvuruda Nis Sınıflandırmasında kullanılan genel ifadeleri de içeren genel terimierin kulla nılması halinde, kullanılan ifade veya terim, bunların lafzi anlamının açıkça kapsadığı mal ve hizmetleri içerecek şekilde yorumlanır. Mal veya hizmet listesinin Nis Anlaşmasında yer alan esaslara uygun olarak düzenlenınemiş olması halinde, gerekli görülen hallerde, Kurum yapacağı düzenlemeler için başvuru sahibinden sınıflandırma listesi düzenleme ücretinin iki aylık süre içinde ödenmesini talep eder. Bu süre içinde söz konusu ücretin ödendiğine ilişkin bilginin Kuruma sunulmaması halinde başvuru işlemden kaldınlır. Maddell-Başvuru Şart/an, Smtflandlfma ve Bölünme 2205 Markanın tescil edileceği mal veya hizmetler listesinin genel tabirler kullanılm adan açık olarak ifade edilmesi konusunda TÜRKP A TENT' e önemli görev düşmektedir. Zira yukarıda da belirttiğimiz gibi, listenin açık bir şekilde kaleme alınmaması durumunda, marka hakkı sahibinin ve dolayı sıyla benzer markayı tescil ettirmek isteyen kişilerin hakları muğlak kalacak tır. Bu ise hukuki güvenilirliği sarsar. Ancak marka bir kere tescil edildikten sonra, sırf genel tabirlerin kullanılmış olması, markanın hükümsüzlüğünün talep edilmesi için yeterli olmaz. Bu durumda marka tescili geçerli bir tescil olarak varlığını sürdürmeye devam edecektir. Ancak mal veya hizmet liste sinin açık bir şekilde kaleme alınmaması nedeniyle bir ihtilaf çıkarsa, muğ lak olan ifadeler hakim tarafından yorumlanacaktır3 2• Bu yorum, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde yapılmalıdır. Hukuki güvenliğin sarsılmaması ve ilerde çıkması muhtemel problemie rin baştan itibaren önlenmesi için, markanın kullanılacağı mal veya hizmet listesinin açık ifadelerle kaleme alınması gerekmektedir. C. Marka Korumasının Kapsamı Markada belirlilik ilkesi uyarınca, marka başvuru talebinde belirtilen mal veya hizmetlerde kullanılmak üzere tescil edilir. Markaya sağlanan ko rumanın sınırlarının belirlenmesi açısından markanın tescil edileceği mal veya hizmetlerin açık bir şekilde belirlenmesi gereğine yukarıda değinmiş tik. Marka, tescilli olduğu mal ve hizmetler dolayısıyla korumaya kavuşur. Koruma, doğrudan doğruya koruma olup olmamasına göre incelenebilir. Markanın sağladığı koruma, markanın tescil edildiği mal veya hizmetler ve benzer mal veya hizmetler açısından doğrudan doğruya etki etmektedir. Önceki tarihli bir marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer mar kanın aynı veya benzer mal ve hizmetlerde kullanılm ak üzere tescili talebin de, markalar ve malihizmetler arasındaki bu ilişki, SMK m.511-ç uyarınca mutlak ret sebebi olarak kabul edilmiştir. Aynı veya ayırt
|
mal veya hizmet listesinin açık ifadelerle kaleme alınması gerekmektedir. C. Marka Korumasının Kapsamı Markada belirlilik ilkesi uyarınca, marka başvuru talebinde belirtilen mal veya hizmetlerde kullanılmak üzere tescil edilir. Markaya sağlanan ko rumanın sınırlarının belirlenmesi açısından markanın tescil edileceği mal veya hizmetlerin açık bir şekilde belirlenmesi gereğine yukarıda değinmiş tik. Marka, tescilli olduğu mal ve hizmetler dolayısıyla korumaya kavuşur. Koruma, doğrudan doğruya koruma olup olmamasına göre incelenebilir. Markanın sağladığı koruma, markanın tescil edildiği mal veya hizmetler ve benzer mal veya hizmetler açısından doğrudan doğruya etki etmektedir. Önceki tarihli bir marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer mar kanın aynı veya benzer mal ve hizmetlerde kullanılm ak üzere tescili talebin de, markalar ve malihizmetler arasındaki bu ilişki, SMK m.511-ç uyarınca mutlak ret sebebi olarak kabul edilmiştir. Aynı veya ayırt edilemeyecek ka dar benzer markaların söz konusu olduğu durumlarda, "halk tarafından ka rıştırılma ihtimali" aranmamıştır. Burada, markaların aynı veya ayırt edile meyecek kadar benzer olmaları dolayısıyla iltibas tehlikesinin varlığı, bu hususun ayrıca ispatına gerek olmaksızın kabul edilmektedir33• Ayniyet du rumunda, markanın ayırt etme fonksiyonunun ortadan kalktığı kabul edil- 32 Adrien BOUVEL, Principe de Specialite et Signes Distinctifs, s. 49-53. 33 Sabih ARKAN, Marka Hukuku, C.l, 1997, s.75. 2206 Yasaman/Yusufoğlu mektedir34• Ayrıca bir araştırmaya gerek olmaksızın, aynı veya ayırt edile meyecek kadar benzer markanın, önceki tarihli marka üzerindeki hakkı ihlal ettiği kabul edilmektedir. Toplumda belli bir tanınmışlık düzeyine sahip olmayan markanın söz ko nusu olduğu durumlarda, marka tescil edilmiş olduğu mal ve hizmetlerde kul lanılır ve markanın koruma kapsamı, bu mal veya hizmetlere göre belirlenir. Eğer marka tanınmış olmamakla beraber, sonradan tescili talep edilen bir marka ile aynı veya benzer ise ve aynı veya benzer mal veya hizmetlerde kul lanılmak üzere tescilli ise, önceki marka hakkı sahibi, halk tarafından karıştı nlma ihtimalinin bulunduğu durumlarda, tescili talep edilen markanın tescili ne itiraz edebilir. Markanın veya benzerinin "benzer" mal veya hizmetlerde başkası tarafından kullanılmasını veya tescilini önleme yetkisi sınırsız değil dir. Benzer bir işaretin, benzer mallarda tescilinin yasaklana bilmesi için önce ki ve sonraki markaların halk tarafından karıştırılması ihtimalinin bulunması gerekmekt edir5• Bu karıştınlma ihtimali iki marka arasında bağlantı olduğu ihtimalini de kapsamaktadır. Görüldüğü üzere, marka hakkı sahibinin, marka sının veya benzerinin benzer mallarda tescil edilmesini önleme yetkisi, halk tarafından karıştınlma tehlikesinin veya ihtimalinin bul unması durumunda mevcuttur. Eğer halk taraf ından karıştınlma ihtimali yoksa, markanın veya benzerinin benzer mal veya hizmetler için tescili mümkündür3 6• Eğer önceki tarihli marka SMK m.6/5 uyarınca toplumda belli bir ta nınmışlık düzeyine ulaşmışsa, bu marka hakkı sahibi, sonraki tarihli marka nın tescili talebine, bu tescil talebi benzer olmayan mal veya hizmetleri kap sasa dahi, itiraz edebilir37• Markanın, toplumda ulaştığı tanınmışlık düzeyi dolayısıyla benzer olmayan mal veya hizmetler dışındaki mal ve hizmetler açısından korunması, böyle bir tanınmışlık düzeyine ulaşmamış marka için geçerli değildir. Eğer belli tanınmışlık düzeyine ulaşmış bir marka söz konu su değilse, markanın sağladığı koruma, farklı mal veya hizmetle re sirayet etmemektedir. Benzer markanın aynı sınıfın farklı alt gruplarında yer alan mal veya hizmetler için tescili durumunda, bu tescil engellenemez3 8• Aynı 34 Bu konuda bkz. Şerh m.S/1-ç ile ilgili açıklamalar. 35 Sabih ARKAN, Marka Hukuku, C.l, 1997, s.103. Karıştırma ihtimali hakkında detaylı bilgi için bkz. Şerh m.6 /1 ile ilgili açıklamalar. 36 Bu konuda ayrıntılı bilgi için bkz. Şerh m.6/1 ile ilgili açıklamalar. 37 Bu konuda ayrıntılı bilgi için bkz. Şerh m. 6/5 ile ilgili açıklamalar. 38 Aşağıda inceleyeceğimiz istisna saklıdır. Madde ll -Başvuru Şartla n, Smıflandtrma ve Bölünme 2207 sınıfın farklı alt gruplarında yer alan mal veya hizmetlerde kullanılmak üze re aynı iki marka tescil edilebilir 39• Farklı sınıflarda yer alan mal veya hiz metler, benzer değildir40. 3. Sınıflandırmanın idari Olması ve Markalar Arasında Karıştırılma ihtimalinin Değerlendirilmesinde Esas Alınmaması Markada belirlilik ilkesinin sonucu olarak, marka ancak tescil edildiği mal veya hizmetlere göre tayin edilebilecek bir sınır içinde korunur. Sınıf landırmanın marka korumasındaki etkisinin ikiye ayrılarak incelenmesi ge rekir: Markanın tescil başvurusundaki sınıflandırma sisteminin ve markanın diğer markalada benzerliğinin tayini sırasındaki sınıflandırma sisteminin etkisi41• Nice Anlaşmasının 2/l maddesi ile, sınıflandırmanın etkisinin özel Bir lik ülkelerinin her biri tarafından belirleneceği ve tescil edilen herhangi bir marka için temin edilen koruma sınırlarının değerlendirilmesi veya hizmet markalarının tanınması konusunda özellikle bağlayıcı olmayacağı kuralı getirilmiştir. Bu maddeden anlaşıldığı üzere, sınıflandırmanın etkisi özel Birlik ülkelerinin her biri tarafından belirlenecektir. Sınıflandırma, tescil edilen herhangi bir marka için temin edilen koruma sınırlarının değerlendi rilmesi veya hizmet markalarının tanınması konusunda özellikle bağlayıcı olmayacaktır. Anlaşmanın 2/2 maddesine göre de, özel Birlik ülkelerinin her biri sınıflandırmayı esas veya yardımcı sistem olarak kullanma hakkına sa hiptir. Görüldüğü üzere, Nice Anlaşması, mal ve hizmetlerin özellikle bu sınıflandırma çerçevesinde benzer olarak değerlendiri leceği hususunda bir zorunluluk getirmemiştir. Nitekim EUIPO tarafından yayınlanan Marka İnceleme Kılavuzuna göre de Nice Sınıflandırması salt idari amaç taşımak tadır ve malihizmetlerin benzerliğine ilişkin olarak bir belirleme getirme mektedir 42. 2017/1001 sayılı AB Markası Tüzüğü m.33/7 hükmüne göre, "Mallar ve hizmetler, Nice Sınıfı kapsammd a aynı sınıfla yer aldıkları ge rekçesiyle birbirine benzediği kabul edilmeyecektir. Mallar ve hizmetler, Nice Sınıflamas ı altmda farklı sınıflarda yer aldıkları gerekçesiyle birbirle rinden farklı olarak kabul edilme yecektir". 39 Nazmi OCAK, Markalarda Tescilin Sağladığı Korumanın Kapsamı, s.282. 40 Yarg. ll. HD. 2003/5473 E. 2003/5733 K. 30.05.2003 tarihli. Bkz."Aipilop" kararı, karar no.ll/1. 41 Ali PASLI, Marka Hukukunda Ürün Benzerliği, s.31 vd. 42 EUIPO Guidelines, Part C, See. 2, C.2, Ver. 1.0, 01.03.2021, s.816. 2208 Yasaman/Yusu foğlu Yukarıda belirttiğimiz gibi, Nice Sınıflandırması, markanın tescili sıra sında, tescil edilecek sınıfların seçiminde kolaylık için öngörülen idari bir sınıflandırmadır43• "Marka Tescil Başvurularına Ait Mal ve Hizmetlerin Sı nıflandırılmasına İlişkin Tebliğ"in 1. maddesi, Tebliğ'in amacını markaların tescili amacıyla, tescil başvurularında esas alınacak Mal ve Hizmet Sınıf landırma listesinin oluşturulması olarak belirtmiştir. SMK m.ll/4 ise, mal veya hizmetlerin aynı sınıflarda yer almaları benzer olduklarına, farklı sınıf larda yer almaları da benzer olmadık/ arına karine teşkil etmez demek sure tiyle, benzerliğin değerlendirilmesin de sınıfların tek başına belirleyici olma dığı kuralını getirmiştir. Nice Anlaşması çerçevesinde yapılan sınıflandırma her ne kadar mal veya hizmetlerin özellikleri ve benzerlikleri göz önünde bulundurularak yapılmışsa da, karıştınlma ihtimalinin söz konusu olduğu durumlarda tüketi cilerin bu konudaki davranış tarzı önem kazanmaktadır. Aynı sınıfta bulunmalarına rağmen, benzer olmayan ürün örnekleri ko laylıkla verilebilir. Örneğin, 3. sınıfta yer alan "parfum ve kozmetik ürünle ri" ile 3. sınıfta yer alan "zımpara bezleri"
|
Başvurularına Ait Mal ve Hizmetlerin Sı nıflandırılmasına İlişkin Tebliğ"in 1. maddesi, Tebliğ'in amacını markaların tescili amacıyla, tescil başvurularında esas alınacak Mal ve Hizmet Sınıf landırma listesinin oluşturulması olarak belirtmiştir. SMK m.ll/4 ise, mal veya hizmetlerin aynı sınıflarda yer almaları benzer olduklarına, farklı sınıf larda yer almaları da benzer olmadık/ arına karine teşkil etmez demek sure tiyle, benzerliğin değerlendirilmesin de sınıfların tek başına belirleyici olma dığı kuralını getirmiştir. Nice Anlaşması çerçevesinde yapılan sınıflandırma her ne kadar mal veya hizmetlerin özellikleri ve benzerlikleri göz önünde bulundurularak yapılmışsa da, karıştınlma ihtimalinin söz konusu olduğu durumlarda tüketi cilerin bu konudaki davranış tarzı önem kazanmaktadır. Aynı sınıfta bulunmalarına rağmen, benzer olmayan ürün örnekleri ko laylıkla verilebilir. Örneğin, 3. sınıfta yer alan "parfum ve kozmetik ürünle ri" ile 3. sınıfta yer alan "zımpara bezleri" gibi ürünler aynı sınıfta yer alma sına rağmen, bu ürünlerin arasında benzerlik bulunmadığı rahatlıkla söyle nebilir. Tüketici kitlesi göz önünde bulundurulduğunda, örneğin "Eyüp Sab ri Tuncer" markalı kolonya ile "Eyüp" markalı zımpara bezi markası arasın da karıştınlma ihtimalinin oluşması oldukça zordur. Benzer şekilde 9. sınıfta yer alan "uydu antenler" ile yine 9. sınıfta yer alan "gözlük" ürünler arasında da benzerlik bulunmamaktadır. Buna karşın, bazı hallerde farklı sınıflarda bulunmalarına rağmen ürün lerin benzer olduğu görülmektedir. Örneğin, "Et ve kümes hayvanlarının etleri" 29. sınıfta yer alırken, "canlı hayvanlar" 31. sınıfta, "hayvan kesim hizmetleri" ise 40. sınıfta yer almaktadır. Benzer şekilde, 32. sınıfta yer alan "bira" ürünü ile 33. sınıfta yer alan "bira harici alkollü içecekler" farklı sı nıflarda bulunsa dahi benzer ürünlerdir. Görüldüğü üzere, bu üç ürün grubu farklı sınıflarda yer alsalar dahi, aralarında yakın bir bağlantı bulunduğu için bunlar benzer olarak değerlendirilir. Nitekim Yargıtay kararlarına baktığımızda da, farklı sınıflarda bulunan "biralar" ve "bira dışındaki alkollü içecekler" benzer ürün olarak kabul edilmiş ve kararda açık bir şekilde sınıflandırmanın sadece idari bir önem 43 Ali PASLI, Marka Hukukunda Ürün Benzerliği, s.43 vd. Maddell-Başvuru Şart/an, 5Jmflandlrma ve Bölünme 2209 taşıdığı belirtilmiştir. Yargıtay ı 1. Hukuk Dairesi 'nin 20 ı 8/923 E. 20ı9/2475 K. sayılı ve 01.04.20ı9 tarihli kararına göre44; "Sınıflandırma sadece idari amaçlı olup, karşı/aştırma konusu marka larda yer alan emtialar bakımınd an iltibas değerlendirilmesi yapılırken sınıfiandırılmayla bağlı kalınmayarak mal ve hizmetlerin aynı veya ben zer olup olmadığının değerlendirilm esi gerekmektedir. Davacı yanca iliraza mesnet olarak gösterilen markalar ın kapsamında 33. sınıfla yer alan mal ve hizmetler bulunmasa da, mesnet markalar kapsamınd a 32. sınıfla yer alan bira emtiası bulunmaktadır. Başvuru markasının ise 33. sınıfla biralar hariç olmak üzere alkollü içecekler için tescil edilmek istendiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, alkollü içecek niteliğinde olan biralarla, diğer alkollü içeceklerin benzer olduğunun ve ortalama tüketici nezdinde illibasa sebep olabilece ğinin kabulü gere kir. " Yargıtay 'ın müteaddit kararları ile markalar arasındaki benzerliğin de ğerlendiri lmesinde sınıflandırmanın tek başına bağlayıcı olmadığı belirtil miştir. Yargıtay ı 1. Hukuk Dair esi'nin 20ı 7/759 E. 20ı8/6323 K. ve ı5.10.2018 tarihli kararına göre; "Marka kapsamındaki mal ve hizmetlerin aynı veya benzer tür olup ol madığı hususund a 1957 yılında yapılmış olan "Uluslararas ı Nice Pro tokolü" kapsamında hazırlanan "Mal ve Hizmetlerin Sınıflandırılmas ı na İlişkin Tebliğ" hükümlerine ve bunun ekindeki sıniflara ve alt grup lara göre yapılan listenin dikkate alınması gerekmekle birlikte tek başı na listenin bir bağlayıcılığı bulunmamaktadır. Bu anlamda, ilişkilen dirmenin varlığı için mal ve hizmetlerin tamamen aynı sınıfla veya aynı alt grupta yer alması gerekmez. " Yargıtay ı 1. Hukuk Dairesi'nin 20ı 711413 E. 20ı8/7000 K. ve 1 3 .ı ı .2018 tarihli kararına göre; "Dairemi z yerleşik kararlarında (28/1112017 gün 2016/4326 E 201716662 K, 23110/2017 gün 2016/3554 E 2017/5609 K) belirtildiği üzere, marka kapsamındaki mal ve hizmetlerin aynı veya benzer tür olup olmadığı hususund a hazırlanan "Mal ve Hizmetlerin Sınıflandı- 44 Yarg. ll. HD. 2018/923 E. 2019/2475 K. 01.04.2019 tarihli. Bkz. "Bi'duble" kararı, karar no.ll/2. 2210 Yasaman/Yusufoğlu rılmasına İlişkin Tebliğ"in hükümlerine ve bunun ekindeki sınıjlara ve alt gruplara göre yapılan listenin dikkate alınması gerekmekle birlikte, ilişki/end irmenin varlığı için mal ve hizmetlerin tamamen aynı sınıfla veya aynı alt grupta yer alması gerekmez. Tescil kapsa mındaki mal ve hizmetlerin ilişki/endirilebilecek olup olmadıklarının değerlendirilmesind e özellikle her iki grup malların da aynı tüketici kitlesine hitap edip etmediği, birbirine alternatif olup olmadıkları, aynı dağıtım veya dolaşım yollarına sahip olup olmadığı, hammadde mamul ilişkisinin bulunup bulunma dığı, birbirlerini bütünleyi ciitamamlayıcı olup olmadıkları hususlarının, bir bütün olarak ve or talama tüketici kitlesinin özellikleri ve genel bakış açısı dikkate alı narak belirlenme lidir. " ABAD'ın yerleşik içtihat hukukuna göre, ilgili mal veya hizmetlerin benzediğini değerlendirmek için, bu mal veya hizmetler arasındaki ilişkinin tüm ilgili özellikleri dikkate alınmalıd ır45. Bu faktörler, diğerlerinin yanı sıra, yapılarını, kullanım amaçlarını, kullanım yöntemlerini ve birbirleriyle reka bet halinde olup olmadıklarını veya tamamlayıcı olup olmadıklarını içerir. İlgili malların dağıtım kanalları gibi faktörler de göz önünde bulundurulabi lir46. ABAD tarafından verilen "Easyhotel" kararında, turizm firmalarına web sayfalarında rezervasyon hizmeti verme imkanı tanıyan bilgisayar programı ile otel rezervasyonu hizmetleri farklı olarak değerlendirilmiştir. Kararda, bu iki hizmetin tamamen iki farklı kitleye hitap ettiği, rekabet halinde bulun madıkları ve tamamlayıcı olmadıkla rı belirtilmiştir. İnternet rezervasyonu nun internet üzerinden bir program ile yapılıyor olması farklılığı ortadan kaldıracak niteli kte bulunmamıştır; zira bilgisayar programları yaygın olarak kullanılm akta ve rezervasyon yapan müşteriler, kullanılan bilgisayar prog ramı ile ilgilenmemektedir47. ABAD tarafından verilen "Castillo" kararın da, 29. sınıfta yer alan süt ürünlerinden yoğunlaştır ılmış süt ile 30. sınıfta yer alan peynir ürünleri ara sında benzerlik görülmüştür. Mahkeme, yoğunlaştırı lmış süt ile peynir ürün- 45 CJEU T-331/09, Novartis v. OHMI-Sanochemia Pharmazeutika, 15.12.2010, par. 30 vd. 46 CJEU T-281/13, Golarn v. OHMI-meta Fackler Arzneimittel, 11.06.2014, par. 28. 47 CJEU T-316/07, Commercy v. OHMI -easyGroup IP Licensing, 22.01.2009. Bu karar için bkz. Emre KURT, Marka Vekilieri -Marka Avukatları için Uygulamalı Marka Hukuku (AB içtihatları ışığında), 5.88. Maddell-Başvuru Şartla n, Sm1fland1rma ve Bölünme 2211 lerinin aynı/benzer marka taşımaları halinde aynı kaynaktan geldiği yönünde tüketicileri yanılgıya düşürebileceğini belirtmiştir4 8• Nitekim Türk Hukukundaki görüşlere ve yargı içtihatlarına baktığımız da da, ürünler arasındaki benzerliğin değerlendirilmesinde farklı faktörlerin göz önünde bulundurulduğu görülmektedir49• Mal ve hizmet sınıf ve alt gruplarında benzerlik araştırmasında göz önüne alınması gereken kriterlers 0; -piyasanın anlayışı, -benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, -benzer ihtiyaçları giderip gidermediği, -mal veya hizmetlerin birbiri yerine ikame edilebilme ve -rekabet etme olanaklarının olup olmadığı, -aynı amaç veya aynı ihtiyacı karşıtayabilecek nitelikte, diğer anlatımla alternatif olup
|
Golarn v. OHMI-meta Fackler Arzneimittel, 11.06.2014, par. 28. 47 CJEU T-316/07, Commercy v. OHMI -easyGroup IP Licensing, 22.01.2009. Bu karar için bkz. Emre KURT, Marka Vekilieri -Marka Avukatları için Uygulamalı Marka Hukuku (AB içtihatları ışığında), 5.88. Maddell-Başvuru Şartla n, Sm1fland1rma ve Bölünme 2211 lerinin aynı/benzer marka taşımaları halinde aynı kaynaktan geldiği yönünde tüketicileri yanılgıya düşürebileceğini belirtmiştir4 8• Nitekim Türk Hukukundaki görüşlere ve yargı içtihatlarına baktığımız da da, ürünler arasındaki benzerliğin değerlendirilmesinde farklı faktörlerin göz önünde bulundurulduğu görülmektedir49• Mal ve hizmet sınıf ve alt gruplarında benzerlik araştırmasında göz önüne alınması gereken kriterlers 0; -piyasanın anlayışı, -benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, -benzer ihtiyaçları giderip gidermediği, -mal veya hizmetlerin birbiri yerine ikame edilebilme ve -rekabet etme olanaklarının olup olmadığı, -aynı amaç veya aynı ihtiyacı karşıtayabilecek nitelikte, diğer anlatımla alternatif olup olmadıkları, -birinin diğerini tamamlama imkanı olup olmadığı, -mal veya hizmetlerin dağıtım kanallarının ortak olması, aynı dolaşım ağıyla piyasaya sunulup sunulmadıkları, -aynı rafta satışa sunulup sunulmadıkları, -malların fiziki görünümleri, -hammadde ve mamul ilişkisinin bulunup bulunmadığı, -kullanım yöntemleri -amaçlan -hedeflenen halk kesiminin aynı olup ol- madığı hususları olup, her somut olay için bu hususların araştırılması gerekmektedir. Yargıtay 'ın başka kararlarına baktığımızda da, sınıflandırmadan ziyade, tüketicile rin markalar karşısındaki davranışlarının esas alındığını görmekte yiz. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 2018/1333 E. 2019/6057 K. sayılı ve 02.10.2019 tarihli kararına göres\ 48 Emre KURT, Marka Vekilieri -Marka Avukatları için Uygulamalı Marka Hukuku (AB içtihatları ışı ğında), s.88, 89. 49 Kriterler hakkında açıklama için bkz. Ali PASLI, Marka Hukukunda Ürün Benzerliği, s.69 vd. so Yarg. ll. HO. 2006/4087 E. 2007/12269 K. 02.10.20 07 tarihli; Yarg. ll. HO. 2018/948 E. 2019/2604 K. 03.04.2019 tarihli. sı Yarg. ll. HO. 2018/1333 E. 2019/6057 K. 02.10.2019 tarihli. Bkz. "Koroplast" kararı, karar no.ll/3. 2212 Yasaman/Yusufoğlu "Dairemiz yerleşik kararlarında da ifade edildiği üzere (arklı sınıfmal ve hizmetlerin benzer tür olup olmadıkl arının değerlendirilmes inde; benzer alıcı çevresine hizmet edip edilmediği, benzer ihtiyacları karşıla yıp karsılamadığı. birbirini ikame imkanı olup olmadığı, dağıtım kanal larının ortak olup olmad ığı. hedefkitle gibi ölçütler göz önüne alınma lıdır. Mahkemece, bu doğrultuda yapılan değerlendirm ede, tara f markaları kapsamındaki emtialar aynı olmasa da, davacı markasının ambalaj ve paketiern e malzemeleri bakımından bilinen tanınmış bir marka olduğu, ayrıca davacının tescilli markalar ında kağıt, karton, plastik, ambalaj malzemeleri, ciltleme malzemeleri, yapıştırıcıl ar, kağıt havlu/ar, peçete ler, mendiller, çocuk bezleri, süs ve dekorasyon ürünleri, diş fırça/arı, saç fırça/arı, taraklar gibi emtianın da bulunduğu, dava konusu marka kapsamındaki emtianın da davacı markaları kapsamındaki anılan ürünlere vakın ratlarda satısa sunulan, günlük hayatta sıkça tüketilen ürünler olduğu, dolayısıyla ortalama tüketicinin davacı "KOROPLA ST" markasını sabun, çamaşır suyu, deterjan gibi ürünlerinde görmesi ha linde taraf markaları arasında işletmesel bağlantı kurabileceği gerekçe siyle davanın kabulüne karar verilmiştir. " Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 200611 ı-338 E. 2006/338 K. sayılı ve 07.06.2006 tarihli kararına göre52; " ... Davacı markalar ında yer alan ürünler ile dava/ı başvuru sunda yer alan ürünlerin piyasa anla yışı, benzer alıcı çevresine hitap etmeleri, benzer ihtiyacları gidermede kullanılmaları, son kullanıcıları, birbiri yerine ikame edilebilme ile rekabet etme olanakları nın bulunması, kul lanım amaç/arı, birinin diğerini tamamlama imkanının olması, dağıtım kanalları nın ortak bulunma sı, kullanım yöntemleri ve hedeflenen halk kesimleri nazara alındığında aynı tür olarak nitelendirilmeleri de zo runludur. " şeklinde karar vermiştir. Yargıtay ı 1. Hukuk Dairesi'nin 2009/8446 E. 201 ı/8433 K. sayılı ve 07.07.20ı ı tarihli kararına göre53; " ... Dairemizin yerleşmiş uygulamas ına göre, aynı sınifın farklı alt grup larında yer alan mal veya hizmetlerin benzerlik araştırmasınd a: piyasa- 52 Yarg. HGK. 2006/11-338 E. 2006/338 K. 07.06.2006 tarihli. Bkz. "Papatya" kararı, karar no.ll/4. 53 Yarg. 11. HO. 2009/8446 E. 2011/8433 K. 07.07.2011 tarihli. Bkz. "Lux" kararı, karar no.ll/5. Maddell-Başvuru Şart/an, Smtflandlfma ve Bölünme 2213 nın bu konudaki anlayışı, benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaç/arz giderip gidermediği. birbirlerinin yerine ikame edile bilme ve vektilet etme olanak/arznın ve birinin diğerini tamamlama im kanının bulunup bulunmadığı. dağıtım kanallarz nzn. kullanım yöntemle rinin ve amaç/arznın ortak olup olmadığı ölçütlerinin. hedeflenen halk kesimleri dikkate alınarak incelenmesi ve değerlendirilm esi gerekmek tedir. "54 Görüldüğü üzere, Yargıtay 'ın yerleşik içtihatlarına göre mal ve hizmet ler arasındaki benzerlik değerlendirilirken, markaların tescilli oldukları sınıf lardan ziyade, bu markaların tüketiciler tarafından ilişkilendirilmesi esas alınmıştır. Belirttiğimiz gibi, Nice Sınıflandırma sistemi, tescil başvurusu için idari bir önemi haiz olup, markaların karşılaştırılmasında esas sistem olarak kabul edilmemektedir. 4. 35.05 Sınıfta Yer Alan Perakendecilik Sınıfındaki Hizmetlerin Anlam ve Önemi Perakend ecilik (mağazac ılık) hizmeti, mal ve hizmetlerin sınıflandırıl masına ilişkin Nice Sınıflandırmasının hizmetler arasında yer alan 35.05. sınıfında yer almaktadır. Bu sınıflandırmada perakendec ilik hizmeti şu şe kilde tanımlan mıştır: "Müşterilerin maliarz elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için malların* bir araya getirilmes i hizmetleri (belirtilen hiz metler perakende, toptan satış mağaza/arz, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir).* Bu kısımda mal veya mal grubu belirtiniz". Bu tanımdan da anlaşıldığı üzere, ürünlerin (müşteri ler tarafın dan) görülmesi ve satın alınması için bir araya getirilmesi gerekir. Peraken decilik hizmeti, uygulamada ve Yargıtay kararlarında da yaygın olarak kul lanıldığı gibi, mağazac ılık hizmeti olarak adlandırıl maktadır. Perakend ecilik (mağazac ılık) hizmeti, ürünlerin satışını da içeren, ancak satıştan daha geniş olan hizmetlerdir. Genel itibarıyla mağazalarda mallar satılmaktadır. Bir yandan malların markaları bulunurken, diğer yandan da mağazaların tabela larında yer alan ve mağazaya işaret eden hizmet markaları bulunmaktadır. Bunun sonucunda da, perakendec ilik hizmet markası ile ürün markasının ne şekilde ilişkilendirileceği konusunda tereddütler yaşanmıştır. Ancak Avrupa Birliği Adalet Divanı kararları ve EUIPO (Avrupa Birliği Fikri Mülkiyet 54 Bu konuda ayrıca bkz. Sevilay UZUNALLI, Marka Hukukunda Malların ve/veya Hizmetlerin Benzer liğinin Tespiti Sorunu, s.679, 680. 2214 Yasaman/Yusufoğlu Ofisi, eski adıyla OHIM) tarafından çıkarılan Başkanlık Genelgeleri, bu sorunun çözümü konusunda büyük rol oynamıştır. Türk yargı kararlarına baktığımızda, tam bir istikrar sağlanamamış olmakla beraber; perakendec ilik hizmeti ile ürün satışı, perakend ecilik markası ile ürün markası ve bunlar arasındaki dinamiklerin EUIPO ve ABAD gibi yorumlanmaya başlandığı görülmektedir. A. Mağazacı lık Hizmetinin Anlamı Perakende cilik (mağazacılık) hizmetinin söz konusu olması için, hizme te konu ürünlerin de ayrıca başvuru sırasında belirtilmesi gerekir. Ancak doktrinde ve uygulamada sıklıkla perakend ecilik hizmeti ürün satışı olarak anlaşılmaktadır. Oysa mağazac ılık hizmetinin tarihi gelişimine bakıldığında, perakend ecilik hizmetinin ürün satışından bağımsızlaşması Ciacomelli kara rı ile başlamıştır. Bu kararda perakend ecilik hizmeti tanımlanırken önemli tespitler yapılmıştır. Karara göre, tüketiciler bir
|
UZUNALLI, Marka Hukukunda Malların ve/veya Hizmetlerin Benzer liğinin Tespiti Sorunu, s.679, 680. 2214 Yasaman/Yusufoğlu Ofisi, eski adıyla OHIM) tarafından çıkarılan Başkanlık Genelgeleri, bu sorunun çözümü konusunda büyük rol oynamıştır. Türk yargı kararlarına baktığımızda, tam bir istikrar sağlanamamış olmakla beraber; perakendec ilik hizmeti ile ürün satışı, perakend ecilik markası ile ürün markası ve bunlar arasındaki dinamiklerin EUIPO ve ABAD gibi yorumlanmaya başlandığı görülmektedir. A. Mağazacı lık Hizmetinin Anlamı Perakende cilik (mağazacılık) hizmetinin söz konusu olması için, hizme te konu ürünlerin de ayrıca başvuru sırasında belirtilmesi gerekir. Ancak doktrinde ve uygulamada sıklıkla perakend ecilik hizmeti ürün satışı olarak anlaşılmaktadır. Oysa mağazac ılık hizmetinin tarihi gelişimine bakıldığında, perakend ecilik hizmetinin ürün satışından bağımsızlaşması Ciacomelli kara rı ile başlamıştır. Bu kararda perakend ecilik hizmeti tanımlanırken önemli tespitler yapılmıştır. Karara göre, tüketiciler bir mağazada sunulan hizmet yerine, başka bir mağazada sunulan hizmeti tercih edebilir. Tüketiciyi etki leyen hususlar, hizmetlerin tamamı olabilir. Bu noktada, sunulan ürün yel pazesi, ürünlerin sunulma tarzı, mağazanın yeri, mağaza çalışanların davra nışları, özverisi ve müşterilere gösterdikleri dikkat derecesi gibi farklı unsur lar sunulan hizmeti etkiler. Bununla beraber, başvuru sırasında hizmetlerin kalite der ecesi önemli değildir. Ayrıca, bir mağazanın self servis olması perakend ecilik markasının tescilinde bir öneme sahip değildir s. Perakende cilik hizmeti tanımlanırken, belirtilen hizmetlerin perakende. toptan satış mağazaları. elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yön temler ile sağlanabileceği belirtilmiştir. Bir diğer ifade ile sanal ve fiziki mağazalar aracılığı ile gerçekleşebilir. Perakendecilik hizmetlerinin tanımından da anlaşılacağı üzere, amaç müşterilerin bu malları görmeleri ve satın almaları için uygun araçların ortaya konulmasıdır. Bu konuda mağazacılık hizmetinin konumlandırıla cağı yer bakımından iki temel seçim söz konusudur. Fiziki mağaza mer kezli veya fiziki mağaza merkezli olmayan perakendecilik politikası izle nebilirs6. ss OHIM R0046/1998-2 no.lu ve 17.12.1999 tarihli Giacomelli Sport kararı, par.20. s6 Bu konuda ayrıntılı bilgi için bkz. Fülürya YUSUFO�LU. Perakendecilik Hizmeti Sınıfı {35.05. Sınıf) ile Ürün Sınıfı Arasındaki ilişkilerin Marka Hukukundaki Etkisi, s.344 vd; Dilek IMIRLIO�LU. Marka Hukukunda Ayırt Edicilik ve Markanın Ayırt Ediciliğinin Zedelenmesi, 2018, s.159-161. Maddell-Başvuru Şart/art, SmJflandlfma ve Bölünme 2215 Fiziki mağaza merkezli perakendecilik hizmetlerinde, hizmeti sunan ki şinin mağazasına tüketicilerin gitmesi ve mağazada sunulan ürünleri görüp satın alması gerekir. Burada klasik anlamıyla mağaza söz konusudur. Müşte riler mağazaya giderler ve orada sunumu yapılan ürünleri hemen ödeme yapmak suretiyle alabilirler. Fiziki mağaza merkezli olmayan perakendecilikte ise müşteriler sunu lan ürünleri görmek için bir mağazaya gitmemektedir. Bulundukla rı yerden (ev, iş veya başkaca yerlerden) müşteriler ürünleri görebilecek ve alabile cek durumdadırlar. Bu halde perakendec ilik hizmeti sunan kişi, ürünlerin görme ve satılması için buna uygun araçları sağlamalıdır. Karşımıza en sık çıkan seçenek, internet üzerindeki sanal mağazal ardır57• Ancak bunun dı şında, satış katalogları gibi araçlarla da perakendec ilik hizmeti sunulabil mektedir. B. Perakendeci lik Hizmetinin Söz Konusu Olması için Gerekli Şartlar: Müşterilerin Malları Görmesi ve Satın Alması için Malların Bir Araya Getirilmesi Perakendecilik (mağazac ılık) hizmetinin söz konusu olması ve ürünün satışından veya tanıtım materyallerinden ayırt edilebilmesi için, müşterilerin ( 1) mallan görmesi ve (2) satın alması amacıyla ürünlerin bir araya getiril mesi gerekir. Görüldüğü gibi, sadece malların tanıtımı için yapılan promosyonel faaliyetler, tanıtımla r, reklamlar, ürün tanıtım katalogları gibi materyaller sadece ürünlerin görülmesi için kullanılan araçlar olup, satış için tek başına yeterli değildir. Oysa ürünlerin sadece görülmesi değil, ayrıca satın alınması için gerekli araçların da sunulması gerekir58• İster fiziki mağaza olsun, ister katalog satışı veya sanal mağazac ılık gibi fiziki olmayan bir perakendec ilik anlayışı olsun, önemli olan husus müşteri lerin burada sunulan ürünleri o an almak için gerekli işlemleri yapabilmesi dir. Fiziki mağazada kasaya giderek ürünü satın almak, sanal mağazada ge rekli kart bilgilerini girerek satın almak, katalog üzerinden ger çekleşen satış larda, telefonla ulaşıp para transfer etmek suretiyle ödeme yapmak veya Avon gibi katalogla rda gerçekleştiği gibi, satış temsilcisine o an siparişi 57 DUNNE/LUSCH/CARVER, Retailing, s.230. 58 Önder Erol ÜNSAL, 'Perakendecilik Hizmetleri' Nedir? Marka Tescilinde Somut Karşılığı Ne Şekilde Ortaya Çıkar? (Anılış: Perakendecilik Hizmetleri Nedir?), 09.06.2015, https:/ /iprgezgini.org/2015/ 06/091 pe ra k e n de ci 1 i k-h iz m et ı eri-nedir -marka-tes c i ı i n de-somut -kars i 1 ig i-ne-se k i 1 de-o rtaya-c i kar 1 {Son erişim: 20.05.202 1). 2216 Yasaman/Yusufoğlu vermek ve ödemeyi o anda yapmak veya ürünün teslimi anında yapılacağı konusunda anlaşmak gerekir9• Genel olarak fiziki mağazalarda müşteriler ürünleri mağazadan teslim alırken; katalog, sanal mağaza gibi perakendecilik hizmetlerinde satın alınan ürünler müşterilere getirilmektedir (Bu kargo yoluyla olabileceği gibi, satışı gerçekleştiren satış temsilcisi aracılığı ile de olabilir). C. Perakendeci lik Hizmetleri nin Sunulduğu Mağaza isimleri, Aynı Zamanda Perakendeci lik Hizmet Markasıdır Markanın temel fonksiyonu mal ve hizmetlerin ayırt edilmesidir. Bir ürün markası söz konusu olduğunda, markanın ürünün üzerine konulması suretiyle mal ve marka arasındaki bağlantı kolayca kurulmaktadır. Pera kendecilik (mağazac ılık) hizmeti söz konusu olduğunda, hizmetin yapıl dığı yerin belirlenmesi gerekir. Bir diğer ifadeyle, fiziki bir mağaza söz konusu olduğunda, mağazanın önündeki tabelada yazılan ibare mağaza nın içinde sunulan hizmetin markası olacaktır. Eğer bir sanal mağaza alacaksa, sanal mağaza ismi sanal ortamda gerçekleşen perakende cilik faaliyetin markası olacaktır. Satış kataloglarında da katalog üzerinde ya zılan isim, katalog üzerindeki perakend ecilik hizmetini ayırt etmeye ya rar60. ABAD kararlarında, mağaza ismi kullanımı malın kullanımına de ğil, 35. sınıftaki satış hizmetlerinin kullanımına delalet eder61. EUIPO Marka Kılavuzunda, mağaza ismi olarak gerçekleşen kullanımın, ancak mağazac ılık hizmeti kullanımı olarak kabul edilebileceği açıkça belirtil miştir62 . Mağaza ismi kullanan kişinin yaptığı kullanım perakend ecilik hizmeti markası olarak kabul edilmektedir. Bu kullanım 35.05. sınıftaki kullanımdır. Bu sınıftaki tescil, başvuranın mağaza ismine işaret eder63. 59 Fülürya YUSUFO�LU, Perakendec ilik Hizmeti Sınıfı {35.05. Sınıf) ile Ürün Sınıfı Arasındaki ilişkilerin Marka Hukukundaki Etkisi, s.345, 346. 60 https:/ /www.ipo.gov.uk/t-challenge-deci sion-results/o00211.pdf {Son erişim: 20.05.2021). 61 CJEU T-382/08, Advance Magazine Publishers v. OHMI-Capela & lrmaos, 18.01.2011 , par.47. 62 EUIPO Guidelines, Part C, See. 6, Ver. 1.0, 01.03.2021, s.1235'te şu ifadeler kullanılmıştır: In gene ral, this is not the case when the business name is merely used as a shop sign (except when proving use for retail services), or appears on the back of a catalogue or as an incidental indication on a label (CJEU T-382/08, Advance Magazine Publishers v. OHMI -Capela & lrmaos, 18.01.2011, par. 47). 63 CJEU T-24/13, Cactus v. OHMI-Del Rio Rodriguez, 15.07.2015, par.70. Maddell-Başvuru Şart/an, Smtflandtrma ve Bölünme 2217 AB
|
ismine işaret eder63. 59 Fülürya YUSUFO�LU, Perakendec ilik Hizmeti Sınıfı {35.05. Sınıf) ile Ürün Sınıfı Arasındaki ilişkilerin Marka Hukukundaki Etkisi, s.345, 346. 60 https:/ /www.ipo.gov.uk/t-challenge-deci sion-results/o00211.pdf {Son erişim: 20.05.2021). 61 CJEU T-382/08, Advance Magazine Publishers v. OHMI-Capela & lrmaos, 18.01.2011 , par.47. 62 EUIPO Guidelines, Part C, See. 6, Ver. 1.0, 01.03.2021, s.1235'te şu ifadeler kullanılmıştır: In gene ral, this is not the case when the business name is merely used as a shop sign (except when proving use for retail services), or appears on the back of a catalogue or as an incidental indication on a label (CJEU T-382/08, Advance Magazine Publishers v. OHMI -Capela & lrmaos, 18.01.2011, par. 47). 63 CJEU T-24/13, Cactus v. OHMI-Del Rio Rodriguez, 15.07.2015, par.70. Maddell-Başvuru Şart/an, Smtflandtrma ve Bölünme 2217 AB Genel Mahkemesi tarafından verilen L 'Eclaireur karanna konu olayda, L'Eclaireur markası yıllardan beri mağaza ismi olarak kullanılmakta olup, bu markanın tescil edilmiş olduğu 25. sınıftaki giysi ve ayakkabı ürün leri bakımından kullanmamaya dayalı iptali talep edilmiştir. Mahkeme yap tığı incelemeler sonucunda, mağaza ismi olarak gerçekleşen kullanırnın "pe rakendecilik hizmeti" için kullanım olduğunu belirttikten sonra, ürün kulla nımının gerçekleşmiş olabilmesi için, mutlaka ürünlerle ilgili olarak kulla nılmış olmasını aramıştır. Bu kararda, markanın mağaza ismi olarak (sanal veya fiziki) kullanımının perakende cilik hizmeti olarak kabul edileceği be lirtilmiştir64. O. Ürün Markası ve Perakendeci lik Hizmeti Markası iki Farklı Alana Ait Markalardır a. Ürün ve Perakendeci/ik iki Farkit Stmfta Yer Almaktadtr Ürün ve perakende cilik (mağazac ılık), Nice Sınıflandırmasında iki fark lı sınıfta yer almaktadır. Ticaret markaları olarak kabul edilen ürün sınıfları 1-34 sınıflar arasında yer alırken, 35-45 sınıflar hizmet sınıfı olup bu sınıflar için tescil edilen markalar hizmet markas ıdır. Perakendec ilik sınıfı 35.05 hizmet sınıfında yer almaktadır. Birisinin ürün, diğerinin hizmet sınıfı olma sı itibanyla bunların alanlarının farklı olduğu açıktır. ilerde açıklanacağı gibi, bu iki sınıf ticaret markası olan ve ürünlere işaret eden markalar ile hizmet markası olan ve perakendec ilik hizmetlerine işaret eden 35.05. sınıf arasındaki ilişki, farklı sınıflardaki benzer malihizmetler için olan ilişkiden farklı değildir. Bir ürün markası, tek başına perakend ecilik hizmeti üzerinde hak ver mez. Aynı şekilde, perakend ecilik hizmeti de ürün kullanımı anlamına gel ınediği gibi, bu yönde bir hak bahşetmez. Başvuru yapan dikkatsiz bir kişinin, 35. sınıftaki hizmetler için başvu ruda bulunduğunda ürünleri de koruma altına alacağını düşünme ihtimali, perakende cilik hizmetlerinin hizmet olarak kabul edilmemesi için bir sebep değildir65. Perakendec ilik hizmeti markası, ürün markasından ayrı bir koru ma sağlar. 64 CJEU T-680/15, Les Eelaires GmbH v. EUIPO-L'eclaireur International, 08.05.2017, par.46, 51. 65 OHıM R0046/1998-2 no.lu ve 17.12.1999 tarihli Giacomelli Sport kararı, par.25. 2218 Yasaman/Yusufoğlu İngiliz Marka Ofisinin Marka Kılavuzuna göre, mağazac ılık hizmeti için yapılan tescil ürünlerin satışı anlamına gelmediği için, kişinin aynı markayı ürünler üzerinde kullanmak istemesi durumunda, markayı ilgili ürün sınıfı için de tescil etmesi gerekir66• Her ne kadar 35. sınıftaki tescilin gerçekleşe bilmesi için hangi ürünlerin satılacağı hususunun belirtilmesi gerekse de, bu belirleme markanın ürün markası olduğu anlamına gelmez. Ürün satışı hak kı, ürünün markası ile ilgilidir. Oysa mağazac ılık hizmeti ürünün markası ile değil, satış hizmetinin kendisiyle ilgilidir. Mağazacılık hizmeti ile ürün satışı iki farklı kavram olup, bir markanın ürün için tescil edilmiş olması ürünün satışı için yeterli olsa da, mağaza açmak için de tescilli olduğu anlamına gelmez. b. Ürün SatiŞI Perakendeci/ik Hizmetinden Farkl1d1r Yukarıda da belirttiğimiz gibi, perakendecilik (mağazacılık) hizmeti sa tışı da içeren, ancak ondan daha geniş bir kavramdır. Marka Hukukunun temel kurallarından birisi, marka hakkını alan bir kişinin, bu markalı malı satmak için ayrıca başkaca bir işlem yapmasına ihtiyaç duymamasıdır 67• Marka tescili yaptıran kişinin, bu markalı mallarını satmak için ayrıca 35.05. sınıfta marka tescilinde bulunması gerekmez 68• Ürünlerin satışı, tek başına perakend ecilik hizmeti değildir. Ürünlerin satışının yanında, satışın gerçekleşmesi için yardımcı hizmetlerin de bulun ması durumunda perakendecilik hizmetinden bahsedilir 69• Ürün satışının perakend ecilik hizmeti teşkil etmediği, ürünlerin sadece satışını içeren fiilierin hizmet olarak değerlendiri lemeyeceği, OHIM Başka nının Perakend ecilik Hizmetleri Markasının Tesciline İlişkin 3 ı Ekim 2005 tarihli ve 7/05 sayılı Genelgesinin 7. paragraf ında açıkça belirtilmiştir70• Söz konusu Başkanlık Genelgesi, C-4 ı 8/02 no .lu Praktiker kararından sonra çıkmış bir genelge olup, Praktiker kararındaki çözümler esas alınarak hazır- 66 https:/ /www .gov. u k/ govemme nt/u ploads/syste m/u ploads/attachment_ data/file/690003/Tra de- Marks-Manual. pdf, s. 23, 73. 67 Bu kuralın ender istisnalarından birisi ilaç markalarıdır. Zira bir ilaç markasının tescil edilmesi, tek başına markalı ilacın satışı konusunda hak vermez. Bu konuda ayrıca Sağlık Bakanlığından gerekli izinierin ve ruhsatların da alınması gerekir. 68 Fülürya YUSUFO GLU, Perakende cilik Hizmeti Sınıfı {35.05. Sınıf) ile Ürün Sınıfı Arasındaki ilişkilerin Marka Hukukundaki Etkisi, s.348 vd. 69 http:/ /euipo.eur opa.eu/en/office/a spects/pdf /co05-7.pdf, par. 7. {Son erişim: 20.05.2021). 70 http:/ /euipo.europa.eu /en/office/aspect s/pdf/co05-7.pdf {Son erişim: 20.05.2021}. Maddell-Başvuru Şart/an, Smtfland�rma ve Bölünme 2219 lanmıştır. Praktiker kararına göre, tıpkı Nice Sınıflandırmasının 35. sınıfa ilişkin açıklayıcı notta da belirtildiği gibi, sadece ürünün satışı perakendeci lik hizmeti değildir71• İsviçre doktrini ve mahkeme kararlarına baktığımızda da, ürün markası nın perakendec ilik hizmetinden ayrı olarak kabul edildiği görülmektedir. Pe rakendecilik hizmetleri için tescilli bulunan bir marka, sadece tescil edildiği hizmetlere bağlı bir koruma sağlar. Ürün satışı ise perakendec ilik hizmetinden farklı bir olgu olup, ürün satışı ile perakendec ilik hizmetinin karıştınlmaması gerekir. Ürün markası ürünlerin satışı hakkını verse de, bu hak perakend ecilik hizmetinden farklıdır72• İsviçre Federal Mahkem esi'nin 11.08.2006 tarihli ve MA-Wl 44/05 no.lu Sud Express/Expressfashion kararında, markanın ürün ve hizmetler bakımından tescil kapsamları tartışılmıştır73• Bir ürünün satışı ürün markasının tescili ile ilgilidir. Bir ürün markasının kullanımı kapsamına pera kendecilik hizmetinin de dahil edilmesi, markanın belirliliği ilkesine aykırıdır. Karara göre, 1-34. sınıflardan birinde tescilli bir markanın sahibinin 35. sınıft:a da hak sahibi olduğu kabul edilemez (par. 6-8). Bir diğer İsviçre Mahkemesi kararına göre, bir ürün için alınan marka nın mağazanın girişindeki tabelada yer alması artık ürün markası olarak an laşılmaz; satış noktası ve bu satış noktasında sunulan hizmetlere işaret eder. Bahse konu Po/o by Ra/ph Lauren kararında, Tessin İstinaf Mahkemesi, mağazanın girişindeki tabelaya konulan Polo markasının ve logosunun ma ğazadaki ticareti yapan kişinin sağlamış olduğu hizmetleri belirlemeye yara dığını belirtmiştir74• Dava konusu olayda, mağazasında başka markaların yanı sıra Polo by Ralph Lauren markalı ürünleri satan yetkili olmayan satıcı, mağaza tabelası olarak Polo ibaresini ve logosunu kullanmıştır. Başka bir kişinin
|
ile ilgilidir. Bir ürün markasının kullanımı kapsamına pera kendecilik hizmetinin de dahil edilmesi, markanın belirliliği ilkesine aykırıdır. Karara göre, 1-34. sınıflardan birinde tescilli bir markanın sahibinin 35. sınıft:a da hak sahibi olduğu kabul edilemez (par. 6-8). Bir diğer İsviçre Mahkemesi kararına göre, bir ürün için alınan marka nın mağazanın girişindeki tabelada yer alması artık ürün markası olarak an laşılmaz; satış noktası ve bu satış noktasında sunulan hizmetlere işaret eder. Bahse konu Po/o by Ra/ph Lauren kararında, Tessin İstinaf Mahkemesi, mağazanın girişindeki tabelaya konulan Polo markasının ve logosunun ma ğazadaki ticareti yapan kişinin sağlamış olduğu hizmetleri belirlemeye yara dığını belirtmiştir74• Dava konusu olayda, mağazasında başka markaların yanı sıra Polo by Ralph Lauren markalı ürünleri satan yetkili olmayan satıcı, mağaza tabelası olarak Polo ibaresini ve logosunu kullanmıştır. Başka bir kişinin markasını mağaza tabelası olarak koyan kişi, kendini tanıtmaktan ziyade, başkalarının markalarını kullanarak kendisini tanıtmayı tercih et mektedir. İstinaf Mahkemesi mağaza tabelası olarak yer alan isimlerin, ma ğazada satılan ürünlerin markaları hakkında bilgi vermeye yaramadığını; her ne kadar böyle bir fonksiyonu olabilse de, esasen mağazadaki hizmete iliş- 71 Bu konuda ayrıca bkz, CJEU C-418/02, Praktiker Bau-und Heimwerkerma rkt, 07.07.2005, par. 34; EUIPO Guidelin es, Part C, See. 2, C. 2, Ver. 1.0, 01.03.2021, s.872. 72 Ivan CHERPILLOD, Le Droit Suisse des Marques, 2007, s.123-125. 73 Bu konuda bkz, Sic! 2007, S. ı, s. 39-41. Ayrıca bkz. Alain ALBERINI, L'exploitation de la renomee de la marque d'autrui: Du risque de confusion au risque d'association, s.125, 126. 74 08.09.2006 tarihli ve 10.2001.32 ve 10.2002.23 (Tl) no. lu karar. Bu konuda bkz, Sic! 2008, s. 122-128. 2220 Yasaman/Yusu foğlu kin olduğunu ve mağazada satılan markanın mağaza ismi olarak kullanımı nın, ürün markası kullanımı amacını aştığını belirtmiştir. Ayrıca, mağaza ismi olarak yazıldığında, hizmeti sunanların karıştırılması ihtimalinin bulun duğunu ve tüketicilerin hizmeti sunanla ra karşı kayıtsız olmadığını ifade etmiştir (par. ı ı rs. Yargıtay kararlarına baktığımızda da, ürün satışının perakend ecilik hiz meti olarak kabul edi lerneyeceği hüküm altına alınmıştır. Aşağıda verilen karardan da anlaşılacağı üzere, Yargıtay, ürün satışı olarak kabul edilen faa liyetlerin perakende cilik olarak kabul edilmeyeceğini ve mağaza satış faali yetinde henüz bu lunmayan kişinin, perakend ecilik hizmetleri için tescilli markasının hükümsüzlük şartının gerçekleştiğini kabul etmiştir. Yargıtay ı 1. Hukuk Dairesi'nin 20ı5 tarihli karannda 76, emtia markası nın aynı zamanda 35/6. sınıfta da tescil edilmesine rağmen bu sınıf için kul lanmama sebebiyle hükümsüzlüğü (iptali) talebi ile açılan davada, markayı taşıyan ürünlerin bayi/er aracılığıyla, (abrika showroom'unda satılması durumund a ürün markası olarak kullanırnın olduğu, ancak kendisine ait bir mağazada satış faaliyetinin henüz gercekleşmediği, yani 3516 grupta yer alan mağazacılık hizmetinin dava/ı tarafından marka altında ortaya konmadığı gerekcesiyle dava kabul edilerek 2001/10357 no.lu markanın 35/6. alt grubunda yer alan "müşterilerin malları elverişli biçimde görmesi ve satın alması için, çeşitli malların bir araya getirilmesi hizmetleri (katalog yoluyla, elektronik ortamda, perakende ve toptan mağazalar açmak suretiy le)" bakımından hükümsüzlüğüne (iptaline) dair verilen karar onanmıştır. Bu kararda, fabrika showroomunda yapılan satışların sadece satış faaliyeti teşkil ettiği, mağazacılık olarak kabul edilerneyeceği belirtilmiştir. Ürün markası markanın üzerinde kullanılacağı ürüne ilişkinken, peraken decilik hizmeti nitelik itibarıyla üründen bağımsızdır; hizmetin kendisidir. c. Ürün Markasi Tescili Aym Marka ile Mağaza Açma Hakkm1 içermez Yukarıda belirtmiş olduğumuz gibi, perakend ecilik (mağazac ılık) hiz meti markası ile ürün markası iki farklı alana ait marka olup, belirlilik ilke sinin bir sonucu olarak birisinin tescili doğrudan doğruya diğer sınıf için hak 75 Bu konuda ayrıca bkz. Alain ALBERINI, L'exploitation de la renomee de la marque d'autrui: Du risque de confusion au risque d'association, s.377, 378. 76 Yarg. ll. HD. 2015/3119 E. 2015/8075 K. 10.06.2015 tarihli. Bkz. "Showroom" kararı, karar no.ll/6. Madde 11-Başvuru Şart/an, Smtflandtrma ve Bölünme 2221 sahipliği vermez. Mağazanın ismi 35. sınıftaki tescilin kapsamındadır. Ma ğazalarda perakende cilik hizmetleri sunulmakta olup, ürün değil, 35. sınıfta ki hizmet kapsamında kabul edilmektedir 77• Ürün markası tescili ile sağlanan hak, bu markanın mağaza isminde kullanımını içermez. Bu hak, söz konusu ibareyi 35.05 sınıfta ilgili ürünlerde kullanmak üzere tescil ettiren kişiye aittir. Ürün markası sahibi, bu markayı 35.05 sınıftatescil ertirmeksizin kul lanırsa, tescilsiz markanın kullanımı olur78• Bir ürün için alınan markanın mağazan ın girişindeki tabelada yer alma sı, artık ürün markası olarak anlaşılamaz; satış noktası ve bu satış noktasında sunulan hizmetlere işaret etmektedir79• Ürün markasının sahibi, markalı ürününü piyasaya sunmak için, marka sını 35. sınıfta yer alan perakende cilik hizmetleri için tescil ettirmek zorunda değildir. Ürün markasını alan kişinin, bu ürünü bu marka ile ticarete koymak için başka birinden izin alması veya satış için bir tescil yapması gerekmez. Nitekim ürünün satışı marka ile sıkı ilişki içinde olup, satışı marka tescilin den ayırmak mümkün değildir. Markalı malın sadece satışı perakendecilik hizmeti teşkil etmediği için, markanın ayrıca 35. sınıftaki hizmetler için tes cil edilmesi gerekmez. Eğer marka sahibi, mağaza açarak ürünlerinin satışını gerçekleştirmiyorsa (örneğin üretim yerindeki veya başka yerlerdeki showroom aracılığı ile tanıtım ve satışı gerçekleştiriyorsa), ayrıca 35. sınıfta markasını tescil ettirmesi gerekli değildir. Ancak ürün markasının sahibi, kendi ürünlerini satacağı bir mağaza açmak isterse, artık müşterilerin malları elverişli bir şekilde "görmesi ve satın alması için" malların bir araya getiril mesi hizmetini gerçekleştirdiğinden bahsetmek gerekir80• Sadece satışı değil, ürünlerin tüketicilere sunulması için elverişli bir ortam yaratan veya yarat mak isteyen ürün markası sahibinin, hak kaybına uğrarnaması için markasını 35. sınıftaki hizmetler için tescil ettirmesi önemlidir. Markalı bir malın üretilmesi ve piyasaya sunulması tek başına peraken decilik hizmeti değildir. Ürün markası sahibi, markasını toptancılara veya 77 Ivan CHERPILLOD, le Droit Su isse des Marques, 2007, s.124. 78 Fülürya YUSUFO�LU, Perakendecilik Hizmeti Sınıfı (35.05. Sınıf) ile Ürün Sınıfı Arasındaki ilişkilerin Marka Hukukundaki Etkisi, s. 350 vd. 79 08.09.2006 tarihli ve 10.2001.32 ve 10.2002.23 (Tl) no.lu Tessin istinat Mahkemesi Kararı. Bu konuda bkz, Sic! 2008, S. 122-128. 80 Önder Erol ÜNSAL, Perakendecilik Hizmetleri Nedir?, 09.06.201S, https://ipr gezgini.org/2015/ 06/09/pera kendecilik-hizmetleri-nedir -marka-tescilinde-somut-ka rsiligi-ne-sekild e-ortaya-cikar/ (Son erişim: 2l.OS.2021). 2222 Yasaman/Yusufoğlu başka kişiler tarafından işletilen mağazalara satmak suretiyle de ürünün satı şını gerçekleştirebilir. Bu gibi satışlar için ürün markasının ayrıca peraken decilik hizmetleri için tescil edilmesi gerekmez 81. Buna karşın kişi, kendi markalı mallarını satmak adına müşterilerin elverişli şekilde görmesi ve satın alması için bir araya getiriyorsa, artık markanın ürün üzerindeki kulla nımından değil, markanın perakendec ilik hizmetindeki kullanımından bah sedilir. Burada dikkat edilmesi gereken husus, markanın koruma alanının tespitidir. Ürün markasının marka sahibi tarafından
|
Sınıfı (35.05. Sınıf) ile Ürün Sınıfı Arasındaki ilişkilerin Marka Hukukundaki Etkisi, s. 350 vd. 79 08.09.2006 tarihli ve 10.2001.32 ve 10.2002.23 (Tl) no.lu Tessin istinat Mahkemesi Kararı. Bu konuda bkz, Sic! 2008, S. 122-128. 80 Önder Erol ÜNSAL, Perakendecilik Hizmetleri Nedir?, 09.06.201S, https://ipr gezgini.org/2015/ 06/09/pera kendecilik-hizmetleri-nedir -marka-tescilinde-somut-ka rsiligi-ne-sekild e-ortaya-cikar/ (Son erişim: 2l.OS.2021). 2222 Yasaman/Yusufoğlu başka kişiler tarafından işletilen mağazalara satmak suretiyle de ürünün satı şını gerçekleştirebilir. Bu gibi satışlar için ürün markasının ayrıca peraken decilik hizmetleri için tescil edilmesi gerekmez 81. Buna karşın kişi, kendi markalı mallarını satmak adına müşterilerin elverişli şekilde görmesi ve satın alması için bir araya getiriyorsa, artık markanın ürün üzerindeki kulla nımından değil, markanın perakendec ilik hizmetindeki kullanımından bah sedilir. Burada dikkat edilmesi gereken husus, markanın koruma alanının tespitidir. Ürün markasının marka sahibi tarafından mağaza ismi olarak kul lanımı, ürün markası kullanımı olmayıp perakend ecilik hizmetindeki kulla nımdır. Perakend ecilik hizmeti ister mağaza aracılığı ile ister internet aracılığı ile sağlansın, bu hizmetin ko runmasını isteyen kişinin markasını 35. sınıfta tescil ettirmesi gerekir82. E. Perakendeci lik Hizmetinin Söz Konusu Ol ması için Farklı Markalı Ürünlerin Sunulması Hakkındaki Tartışma Perakendecilik (mağazac ılık) hizmetlerinin söz konusu olması için, farklı markalı ürünlerin satılmasının gerekip gerekınediği konusu ayrıca ele alınmalıdır. Türk Hukukundaki gelişmelere baktığımızda, TPE (yeni adı ile TÜRKP A TENT) tarafından yayınlanan 2004 tarihli "Marka ve Coğrafi işa ret Başvurularının Hazırlanması Marka ve Coğrafi işaret İşlemleri İle İlgili Bilgiler ve Gerekli Belgeler" Kılavuzunda, perakend ecilik hizmetinin mey dana gelmesi için farklı markalı malların bir araya getirilmesi gerektiği be lirtilmiştir 83. Türk doktrininde de, perakend ecilik hizmetinin söz konusu olması için mağazada sunulan malların farklı markalı mallar olması gerekti ği yönündeki görüş ağırlıktadır 84• Bu görüşe göre, bir kişi ürün markasını satma hakkına sahiptir ve üretilen malın satılması perakend ecilik hizmeti kapsamına girmez. Zira bir ticari işletme bünyesinde üretilen ürünlerin sa- 81 Önder Erol ÜNSAL, Perakende cilik Hizmetleri Nedir?, 09.06.2015, https://iprgez gini.org/2015/ 06/09/pera kendecilik-hizmetleri-nedir-ma rka-tescilinde-somut-karsiligi-ne-seki lde-ortaya-cikar/ (Son erişim: 21.05.2021). 82 lsabel DAVIES, Last Updates, s.378. 83 Bu konuda ayrıntılı bilgi için bkz. PASLI/SOYKA N, Marka Tescilinde 35.08. Sınıfın Anlamı ve Kapsa mı, s.452, 455, 456. 84 PASLI/SOYKAN, Marka Tescilinde 35.08.Sınıfın Anlamı ve Kapsamı, s.453 vd; Uğur ÇOLAK, Türk Marka Hukuku, 2018, s.218 vd.; Beşir Fatih DOGAN, Perakende Satış Hizmeti (35.08) için Marka Tescilinde Ortaya Çıkan Soru nlar ve Çözüm Önerileri, s.25 vd.; Sevilay UZUNALLI, Marka Hukukun da Malların ve/veya Hizmetlerin Benzerliğinin Tespiti Sorunu, s.694. Maddell-Başvuru Şart/an, Sımflandırma ve Bölünme 2223 tılması işletmenin temel faaliyeti olup, tescilli ürün markası altında üretilen ürünlerin satılması için bu markanın 35.05 perakendecilik hizmeti sınıfında tescil edilmesine gerek yoktur. Bu görüş doğrultusunda, üretilen malın satı rnı, taşıdığı markanın 35.05. sınıfta kullanılması anlamına gelmez. Bu bir ürün markası kullanımıdır 85. Bu görüşe göre, sadece Sarar markalı ürünleri satan Sarar markalı mağazada sunulan hizmet perakende satış hizmeti değil dir86. Perakendec ilik hizmetinin gerçekleşmesi için malların farklı sınıfiara ait olması gerekmese de, aynı türdeki malların farklı markalı olması gerekir (Örneğin Watsons, Gratis mağazalarında farklı markalı kozmetik malzeme leri satılmaktadır; Boyner, Harvey Nichols gibi mağazala rda giysi ürünleri satılmaktadır; Migros, Carrefour gibi marketlerde de çoğunlukla gıda ve temizlik ürünleri satılmaktadır) 87. Fikrimizce bu görüş TÜRKPATENT 'in (eski adı ile TPE) eski uygula masını yansıtsa da, günümüzün uluslararası uygulamasını ve "perakendeci lik hizmeti" tanımını yansıtmamaktadır. Zira perakendecilik hizmeti, hiçbir yerde farklı markalı malların satışını gerektirecek şekilde tanımlanmam akta dır (TPE'nin eski kılavuzu dışında). Hiçbir güncel ABAD kararı ve yazılı başkaca kaynak, farklı markalı malların satışa sunulmasını aramamakta dır. Perakendec ilik hizmeti hizmetin kendisi ile ilgili olup, markaların farklı olması ile ilgili bir kavram değildir. Önemli olan, satışı çevreleyen hizmetle rin bulunması olup, hatta Giacomelli kararında da belirtildiği gibi, mağaza nın self-servis olması da o mağazada sunulan hizmetin "perakendec ilik hiz meti" olarak tanımlanmasını engellemez 88. Ürün markası ile mağaza açma hakkı şeklinde bir hak marka hukukunda bulunmamaktad ır. Ürün markasına dayanarak üçüncü kişiyi engelleme hakkı vardır; ama bu hak süresi içinde kullanılmazsa, artık üçüncü kişinin hakkın- 85 Uğur ÇOLAK, Türk Marka Hukuku, 2018, s.217, 218; PASLI/SOYKAN, Marka Tescilinde 35.08.Sınıfın Anlamı ve Kapsamı, s.453. Hatta yazariara göre, bir ürünün üretim ve satımı için gerekli olmaması na rağmen, 35.05 sınıfta tescil yaptıran kişi ürün markasını üretip satmakta ise, markasının 35.05 sınıftaki perakendeci lik hizmeti bakımından kullanmam a dolayısıyla hükümsüz sayılması gerekir. Biz bu fikre katılmamaktayız; zira ürün satışı ve perakendecilik hizmeti iki farklı olgu olup, ABAD kararlarından da anlaşıldığı üzere, perakendeci lik hizmetinin meydana gelmesi satışa sunulan mar kaların farklı olmasına bağlı değildir. 86 Beşir Fatih DO�AN, Perakende Satış Hizmeti (35.08) için Marka Tescilinde Ortaya Çıkan Sorunlar ve Çözüm Önerileri, s.28. 87 PASLI/SOYKAN, Marka Tescilinde 35.08. Sınıfın Anlamı ve Kapsamı, s.455. 88 Fülürya YUSUFO�LU, Perakende cilik Hizmeti Sınıfı (35.05. Sınıf) ile Ürün Sınıfı Arasındaki ilişkilerin Marka Hukukundaki Etkisi, s.353 vd. 2224 Yasaman/Yusufoğlu dan bahsedilebilir ve üçüncü kişinin hakkına rağmen mağazacılıkta kullanım hakkı olmaz. Ayrıca, farklı markah ürün kriteri çok yanıltıcı bir kriterdir. Şöyle ki; eğer bir kişi, örneğin Astor markasını sadece 25. sınıftaki giysi ürünleri için tescil ettirdiyse, Astor adlı bir mağaza açarsa ve sadece Astor markalı ürün ler satarsa, yaptığı hizmet mağazac ılık hizmeti olmayacaktır. Ancak Astor markah giysiler yanında ayrıca tek bir farklı markalı mal satarsa, mağazac ı lık hizmeti olacaktır. Bu durumda perakendecilik hizmetinin merkezindeki unsurun hizmetin kendisi değil, ürünün markası olması gibi, karmaşaya yol açılacaktır. ABAD kararlarında bu husus yerleşik uygulama haline gelmiş olup, tar tışmaya konu olmamaktadır. O Store kararında AB Genel Mahkemesi, bir çok üreticinin kendilerine ait satış yaptıkları mağazalannın bulunduğunu ve ürünlerin satışı hizmetini kendi açtıkları mağazal arda verdiklerini belirtmiş tir. Kararda, sadece kendi markah ürünlerini satan mağazalarda, hem ürün markası kullanımı hem de peraken decilik markası kullanımının gerçekleştiği belirtilmiştir. Ayrıca, gerek doğrudan üreticilerin, gerek dağıtım sözleşmele ri ile bu markah ürünlerin satışını gerçekleştiren kişilerin mağazalarda ver dikleri hizmetlerin perakende cilik hizmeti olduğu da belirtilmiştir89• Bu ka rarda da belirtildiği gibi, Zara ürünleri Zara mağazalarında, Levis ürünleri Levis mağazalarında satılabilir ve mağazada sadece bir markah ürünün satı şının gerçekleştirilmesine rağmen, mağazada perakend ecilik hizmeti sunul maktadır. AB Genel Mahkemesi tarafından verilen Nanu-Nammu kararında Mah keme, hukuki satış işlemlerinin yapılmasını teşvik etmek üzere sunulan hizmetlerin ya doğrudan doğruya üretici tarafından sunulduğunu veya üreticinin onayı ile yapıldığını belirtmişti r0• Görüldüğü üzere Mahkeme, ürünlerin satış mağazalarında üretici tarafından ürün için alınan marka ile gerçekleştiri
|
hizmetini kendi açtıkları mağazal arda verdiklerini belirtmiş tir. Kararda, sadece kendi markah ürünlerini satan mağazalarda, hem ürün markası kullanımı hem de peraken decilik markası kullanımının gerçekleştiği belirtilmiştir. Ayrıca, gerek doğrudan üreticilerin, gerek dağıtım sözleşmele ri ile bu markah ürünlerin satışını gerçekleştiren kişilerin mağazalarda ver dikleri hizmetlerin perakende cilik hizmeti olduğu da belirtilmiştir89• Bu ka rarda da belirtildiği gibi, Zara ürünleri Zara mağazalarında, Levis ürünleri Levis mağazalarında satılabilir ve mağazada sadece bir markah ürünün satı şının gerçekleştirilmesine rağmen, mağazada perakend ecilik hizmeti sunul maktadır. AB Genel Mahkemesi tarafından verilen Nanu-Nammu kararında Mah keme, hukuki satış işlemlerinin yapılmasını teşvik etmek üzere sunulan hizmetlerin ya doğrudan doğruya üretici tarafından sunulduğunu veya üreticinin onayı ile yapıldığını belirtmişti r0• Görüldüğü üzere Mahkeme, ürünlerin satış mağazalarında üretici tarafından ürün için alınan marka ile gerçekleştiri lmesi durumunu da, bu mağazalarda yapılan satışın perakende cilik hizmeti olduğunu belirtmiştir. Karar sadece parfüm ürünlerine yönelik bir karar olup, parfüm gibi daha dar bir ürün yelpazesi bulunan sektörlerde dahi, parfüm üreticilerinin kendi satış noktalarının ve kendi internet siteleri nin bulunduğu; bu satış noktalarında sadece kendi ürünlerini sattıkları, bu 89 CJEU T-116/06, Oakley Ine. v. OHIM-Venticinque Ltd., 24.09.20 08, par. 50-51. 90 CJEU T-89/11, Nanu-Nana Joackim Hoepp GmbH& Co. KG v. OHIM-Vincci Hoteles SA, 09.07.2015, par.47. Maddell-Başvuru Şartları, Sm1[land1rma ve Bölünme 2225 ihtimalde dahi tüketicilere yönelik perakende cilik hizmetinde bulunduklan belirtilmiştir. Nitekim ürün markası sahibi üreticinin de sadece bu ürünü satmak üzere mağaza açması durumunda mağazac ılık hizmetinde bulunacağı sonucuna varılmıştır91• Kural olarak, bir markayı tescil ettiren kişi, bu markasına dayanarak ürün üretebilir, bunları satalıilir ve elbette ki başkasının haklarını ihlal etmemekte ise, söz konusu marka ile mağaza açabilir. Ancak bu kişi, ürün markası ile mağaza açtığı anda, artık perakend ecilik hizmeti veriyor olacaktır. Markası da 35.05 sınıfında tescilli olmadığı için tescilsiz marka kullanımı söz konusu olacaktır. Görüldüğü üzere perakende cilik hizmeti, mağazada satılan ürünlerin farklı markalı ürünler olup olmadığı ile ilgili bir husus değildir. Önemli olan husus satılan marka değildir; mağazac ılık hiz metinin sunulmasıdır. ABAD kararlarında ve EDIPO'nun Avrupa Markası İnceleme Kılavu zunda, perakendecilik hizmeti markası olabilmesi için mağazada farklı mar kalı ürünlerin bulunması gerektiği yönünde bir ibare yoktur. Aksine, yukarı da da değindiğimiz kararlardan anlaşılacağı üzere, bir tek marka altında ürünlerin mağazada satılması da perakendecilik hizmeti olarak kabul edil mektedir. Önemli olan tek husus, malların müşteriler tarafından görülmesi ve satın alınması için elverişli bir şekilde bir araya getirilmesi ve sunulması dır. Malların bir araya getirilmesi ibaresinden, bu malların farklı markalı olması gerektiği sonucunu çıkarmak mümkün değildir. Perakend ecilik hizmeti için klasik anlamda mağazanın açılması yeterlidir. Keza EUIPO Marka İnceleme Kılavuzunda bu husus açıkça belirtilmiştir: ma ğaza, kiosk, süpermarket, butik, e-posta yoluyla satış, internet yoluyla satış gibi tüm satış yolları, perakend ecilik hizmetine dahildir92• Hizmetin sunulduğu orta mın dükkan, mağaza vb. gibi bir mekan olması zorunluluğu bulunmamaktadır. Anılan hizmet; dükkan, mağaza gibi mekanlarda malların klasik biçimde sunumu yoluyla verilebildi ği gibi, internet, TV gibi elektronik ortamlarda veya katalog yoluyla satışa sunum gibi farklı yöntemlerle de sunulabilir3• 91 CJEU T-89/11, Nanu-Nana Joackim Hoepp GmbH&Co. KG v. O HIM-Vincci Hoteles SA, 09.07.2015, par.46, 48. 92 EUIPO Guidelin es, Part C, See. 2, C.2, Ver. 1.0, 01.03.2021, s. 872, 875. 93 Önder Erol ÜNSAL, Perakendeci lik Hizmetleri Nedir?, 09.06.2015, https://iprgez gini.org/2015/ 06/09/pera kendecilik-hizmetleri-nedir-ma rka-tescilinde-somut-karsiligi- ne-sekilde-ortaya -cikar/ (Son erişim: 21.05.2021). 2226 Yasaman/Yusufoğlu Buraya kadar anlatılanla rdan anlaşılacağı üzere, kişi mailarım bir ma ğazada şahsen kendisi veya başka aracıJarla satabilir. Örneğin, kendi ürünlerini sataca ğı mağaza açmak yerine, genel olarak o tür mallan satan başka tüccarlara da satabilir. Marka hakkı sahibinin gerçekleş tirdiği satım şekillerinden ilki perakendecilik hizmeti iken, ikincisi pe rakendecilik hizmeti olmayıp satıştır. F. Perakendeci lik Hizmeti ve Ürün Markası Arasındaki Benzerliğin Tayini ve Sonuçları Ürün markası ile perakend ecilik (mağazac ılık) hizmeti markası arasın daki sorunlardan birisi, markaların koruma alanlarının ve benzeriikierin tes pit edilmesi ile hak sahibinin belirlenmesindeki zorluktan kaynaklanmakta dır. Bu zorluğun, aşağıda yapılmaya çalışıldığı gibi, marka hukukunun temel ilkeleri ışığında çözülmesi gerekir. a. Peraken deci/ik Hizmeti ile Ürün Arasındaki Benzerlik ve Derecesi Perakend ecilik (mağazacılık) hizmet sınıfı ile satışa konu ürün arasın daki benzerlik, öncelik ve belirlilik ilkesi çerçevesinde belirlenir94• Karıştı rılma ihtimalinin değerlendirilmesinin temelinde, öncelik ilkesi yatmakta dır. incelenmesi gereken temel husus, sonraki kullanırnın önceki haklı kullanımı ihlal edip etmediğidir. Sonraki kullanım, önceki hak sahibi tarafından yapı lan kullanım olarak algılanacaksa ve tüketiciler mailhizmet sunanları karıştı racaksa, ilk kullananınitescil ettirenin hakkı ihlal edilmiş sayılır95• Aşağıda incelenecek olan kararlarda da belirtildiği üzere, ürün ve ürünün satılacağı mağazac ılık hizmeti arasında benzerlik bulunmaktadır. Yukarıda anılan 0-Store kararı, ürün markası ile söz konusu ürünün sa tılacağı 35.05 sınıfındaki perakendecilik hizmeti arasındaki benzerliğin de ğerlendiri lmesi açısından önemli bir karardır9 6• 7 Şubat 2001 tarihinde Oakley şirketi, "O Store" ibar esinin gözlükler, optik ürün ve aksesuarları, kıyafetler, saatler için online satış mağazası hizmetleri dahil, perakendecilik hizmetlerinde 35. sınıfta tescil edilmesi için başvurmuştur. Markanın tescil edilmesin den sonra Fransız şirketi V enticinque Ltd, 28 Aralık 2000 tarihin de Fransa'da tescilli bulunan "The O Store" markasına dayanarak, "O Store" 94 Ali PASLI, Marka Hukukunda Ürün Benzerliği, s.1 vd. 95 Ivan CHERPILLOD, Le Droit Suisse des Marques, 2007, s.119-120. 96 CJEU T-116/06, Oakley Ine. v. OHIM-Venticinque Ltd., 24.09.20 08. Maddell-Başvuru Şartla n, Smtf landlfma ve Bölünme 2227 markasının hükümsüz kılınması için başvurmuştur. Hükümsüzlük talebinde bulunan kişi, 18 ve 25. sınıftaki tescillerine dayanmıştır. Mahkeme, kıyafet lerin, ayak giysilerinin, spor ve sırt çantalannın gerçekte perakend ecilik hizmetinden farklı olduğunu, sayılan ürünlerin misli eşya niteliğinde oldu ğunu, oysa hizmetlerin bu özellikte olmadığını, ayrıca bu iki sınıfın amacı nın farklı olduğunu belirtmiştir97• Bununla beraber, bu ürünlerin ve ürünlerin satıldığı perakend ecilik hizmetlerinin birbirini tamamlayıcı olduğu, ilgili ürüne ilişkin perakendecilik hizmetinin gerçekleşmesi için ürünün bulunma sı gerektiği belirtilmiştir98• Zara ürünleri Zara mağazalarında, Levis ürünleri Levis mağazalarında satıldıkları için tüketiciler, perakend ecilik hizmetinin üretici tarafından ve rildiğini düşünebilir. "The O Store" markasının sahibi, üçüncü bir kişinin "O Store" ismiyle mağaza açması durumunda, tıpkı yukarıda verilen örneklerde olduğu gibi tüketicilerin yanılabileceklerini ileri sürmüştür99• "O Store" ma ğazasına giren bir kişi, "The O Store" markalı ürünlerin satıldığını düşünebi lir ve böylece perakendec ilik hizmetini sunan ve ürünü üretenin kimliğini karıştırabilir. "O Store" kararında AB Fikri Mülkiyet Ofisi ve Genel Mah kemesi, ürün satışının perakend ecilik hizmetinin sunulduğu yerlerde gerçek leştiğini belirtmiştir100• Tüketiciler, perakendecilik hizmetini de ürünü de
|
iki sınıfın amacı nın farklı olduğunu belirtmiştir97• Bununla beraber, bu ürünlerin ve ürünlerin satıldığı perakend ecilik hizmetlerinin birbirini tamamlayıcı olduğu, ilgili ürüne ilişkin perakendecilik hizmetinin gerçekleşmesi için ürünün bulunma sı gerektiği belirtilmiştir98• Zara ürünleri Zara mağazalarında, Levis ürünleri Levis mağazalarında satıldıkları için tüketiciler, perakend ecilik hizmetinin üretici tarafından ve rildiğini düşünebilir. "The O Store" markasının sahibi, üçüncü bir kişinin "O Store" ismiyle mağaza açması durumunda, tıpkı yukarıda verilen örneklerde olduğu gibi tüketicilerin yanılabileceklerini ileri sürmüştür99• "O Store" ma ğazasına giren bir kişi, "The O Store" markalı ürünlerin satıldığını düşünebi lir ve böylece perakendec ilik hizmetini sunan ve ürünü üretenin kimliğini karıştırabilir. "O Store" kararında AB Fikri Mülkiyet Ofisi ve Genel Mah kemesi, ürün satışının perakend ecilik hizmetinin sunulduğu yerlerde gerçek leştiğini belirtmiştir100• Tüketiciler, perakendecilik hizmetini de ürünü de aynı ortamda bulmaktadır; bunlar marketler, mağazalar vs. olarak sayılabilir. Markalı ürünler genelde aynı ismi taşıyan mağazala rda satılmaktadır1 01• Aynı ürüne ilişkin ola rak, ürün ve ürünün satışının gerçekleştiği hizmet ara sındaki yakın bağlantı, bunların tamamlayıcı malihizmet olduğunu göster mektedir. Ürünler, bu ürünlere ilişkin satış hizmetlerinin yapılması için zaru ridir; zira perakende cilik hizmeti, ancak bu ürünlerin varlığı halinde söz konusu olabilir. Perakendec ilik hizmetlerinin amacı, ürünlerin tüketicilere satışıdır. Bu satış da hizmetin gerektirdiği diğer hizmetlerle birlikte bulun duğu için, 35. sınıftaki perakende cilik hizmeti oluşur102• Bu hizmetler ve 97 CJEU T-116/06, Oakley Ine. v. OHIM-Venticinque Ltd., 24.09.2008, par.47-48. 98 CJEU T-116/06, Oakley Ine. v. OHIM-Venticinque Ltd., 24.09.2008, par.42-62. 99 Bu konuda bkz, OHIM R-682 ve 68S/2004-1 no. lu ve 17.01.2006 tarihli karar, par. no. 8-e. 100 CJEU T-116/06, Oakley Ine. v. OHIM -Venticinque Ltd., 24.09.2008, par.48; OHIM R-682 ve 68S/2004-1 no.lu ve 17.01.2006 tarihli karar, par. 21-22. 101 CJEU T-116/06, Oakley Ine. v. OHIM-Venticinque Ltd., 24.09.2008, par. Sl vd. Ayrıca bkz, CJEU T- 443/0S, El Corte lngh�s v. OHMI -Bolaiios Sabri, 11.07.2007, par. 37; T-169/03, Sergio Rossi v. OHMI -Sissi Rossi, 01.03.200S, par. 68. Söz konusu karar, CJEU C-214/0S P -Rossi v OHIM, 18.07.2006 tarihli karar ile ona nmıştır. 102 CJEU T-116/06, Oakley Ine. v. O HIM-Venticinque Ltd., 24.09.2008, par. S4, SS. 2228 Yasaman/Yusufoğlu markalar arasındaki bağlantı "yardımcı" veya "yan" olarak tanımlanamaz. Her ne kadar ürün ile ürünün satış hizmeti aynı amaca hizmet etmese ve aynı türde olmasa da, bunlar tamamlayıcı oldukları için aralarında karıştınlma ihtimalinin bulunduğu kabul edilir. Perakendec ilik hizmetlerinin sunulduğu mağazalarda ürünler satıl maktadır. Bu durumda mal ve hizmetlerin farklı kişilere ait olması duru munda, tüketiciler "O Store" mağazasında sunulan perakend ecilik hiz metlerinin, "The O Store" markalı malları satan marka sa hibi tarafından verildiğini düşüneb ilir103• Bu husus özellikle ürün markasının kapsadığı ürünlerin, satış mağazalarında satılan ürünlerle ayniyet/ benzerlik göster diği durumlarda söz konusu olur. Ürün markasının ve perakend ecilik markasının farklı kişilere ait oldukları durumlarda, bunlara ilişkin işlem ler farklı yerlerde yapılsa dahi, kişiler bunların aynı ticari işletmeye ait olduğunu düşüneb ilirler. Kişilerin markaların aynı kişiye ait olduklarını düşünm esi, karıştırma ihtimaline yol açar. Markanın menşei gösterme fonksiyonunun zedelenmesi durumunda, karıştın lma ihtimalinin bulun duğu sonucuna varılır. Ürünler ve hizmetlerin niteliği, amacı ve kullanım şekilleri farklı olsa da, bunlar birbirinin tamamlay ıcısıdır. Hizmetler ürünlerle aynı noktalarda sunulmaktadır ve aynı tüketici kitlesine yönelmektedir104• AB Genel Mahkemesi tarafından verilen bir karara konu olayda, başvu ran, özellikle parfüm piyasasında perakendeciler veya posta yoluyla (mail order) ticaret yapanların, parfüm ürün üreticilerinden farklı olduğunu ileri sürmüştür. Bundan ötürü ortalama tüketicinin bu konuda makul derecede bilgi sahibi olduğunu ve parfüm ürünü üreticisinin perakend ecilik hizmeti sunanlardan farklı olduğunu bildiğini, bunların markaları arasında karıştı rılma ihtimalinin bulunmadığını ileri sürmüştür. Benzer markaların birisinin 3. sınıfta yer alan parfüm ürünleri, diğerinin ise 35. sınıfta yer alan peraken decilik hizmetleri için tescil edilmesi durumunda, benzerliğin düşük derece de olduğunu iddia etmiştir105• 103 CJEU T-116/06, Oakley Ine. v. OHIM-Venticinque Ltd., 24.09.2008, par.75. 104 CJEU T-204/14, Victor International GmbH v. EUIPO -Gregorio Ovejero Jimenez, 07.09.2016, par.103. 105 CJEU T-89/11, Nanu-Nana Joackim Hoepp GmbH&Co. KG v. OHIM-Vincci Hoteles SA, 09.07.2015, par.40. Madde ll -Başvuru Şart/an, Smtfland�rma ve Bölünme 2229 Bu iddialara karşılık AB Genel Mahkemesi, 3. sınıfta korunan parfüm ürünleriyle 35. sınıftaki hizmet sonucu satılacak olan parfüm ürünlerinin aynı olduğunu ve parfüm ürünleriyle perakend ecilik satış hizmetleri arasında bu ürünler bakımından benzerlik bulunduğunu belirtmiştir106• Kararda, ürün markası sahibinin perakendeciden hukuken farklı kişiler olduğu iddiasının genelleştirilemeyeceği; zira bazı durumlarda, üreticinin kendi satış mağazaları, satış noktaları veya satışın yapıldığı internet sitele rinin bulunabileceği belirtilmiştir. Üreticinin, ürünleri doğrudan tüketicile re satmadığı durumlarda da dağıtım zincirleri üzerinde etkisi bulunmakta dır. Özellikle seçici dağıtım zincirinin söz konusu olduğu durumlarda, pe rakende hizmeti sağlayıcıları sıklıkla üreticinin taleplerine uymakla yü kümlü tutulmaktadır. Hukuken gerçekleşen satış işlemleri yanında, satıcı lar bu gibi anlaşmala rın yapılmasını teşvik etmek için gerekli diğer hizmet leri de geçekleştir mektedir1 07• Sonuç olarak, satış hizmetini sunan kişi ile üreticinin farklı kişiler olması gibi durumların varlığı, benzerliğin değer lendirilmesinde büyük etkiye sahip değildir. Bu ürün ve hizmet aynı dağı tım zincirinde yer almaktadır. Ürün ve hizmet arasındaki bağlantı "zayıf' olarak nitelendirilemez1 08• Bu karar temyiz edilmiş olsa da, 14.04.2016 tarihli ve C-4 79/15 P kararı ile bütün temyiz itirazları Mahkeme tarafından reddedilmiştir. İsviçre doktrini ve mahkeme kararlarına göre ise, ürün markası ile pera kendecilik hizmeti markası arasında karıştınlma ihtimali bulunmamaktadır. Yukarıda bahsetmiş olduğumuz Sud Express/Expressfashion karannda, 35. sınıftaki tescilli marka ile ürün sınıfındaki tescilli marka arasında karıştırıl ma ihtimalinin bulunmadığı belirtilmiştir. Örneğin, 25. sınıfta giysiler için tescilli markanın benzeri 35. sınıfta giysi satışı perakend ecilik hizmeti için tescilli ise, markalar arasında karıştınlma ihtimali bulunmamaktadır 109• İsviç re doktrinine göre de ürün markası ile perakend ecilik hizmeti markası ara sında benzerlik bulunmamaktadır. Zira her ürün ticaret hayatına çıkmak için 106 CJEU T-89/11, Nanu-Nana Joackim Hoepp GmbH& Co. KG v. O HIM-Vincci Hoteles SA, 09.07.2015, par.42. 107 CJEU T-89/11, Nanu-Nana Joackim Hoepp GmbH& Co. KG v. OHIM-Vincci Hoteles SA, 09.07.2015, par.46-47. 108 CJEU T-89/11, Nanu-Nana Joackim Hoepp GmbH& Co. KG v. OHIM-Vincci Hoteles SA, 09.07.2015, par.49. 109 isviçre Federal Mahkemesi'nin 11.08.2006 tarihli ve MA-Wl 44/05 no.lu "Sud Express/Expressf ashion" kararı, gerekçe no. 4, 10, 11. 2230 Yasaman/Yusufoğlu bir dağıtım şekline ihtiyaç duyar. Bu ürün/hizmetleri benzer kabul etmek, belirlilik ilkesinin içini boşaltacaktır 110• 2015 yılında İsviçre Federal Mahkemesi tarafından verilen Zoo Spor! kararında da, 25. ve 35. sınıftaki mal ve hizmetler için tescilli olmasına rağ men sadece 25. sınıftaki kullanımı
|
de ürün markası ile perakend ecilik hizmeti markası ara sında benzerlik bulunmamaktadır. Zira her ürün ticaret hayatına çıkmak için 106 CJEU T-89/11, Nanu-Nana Joackim Hoepp GmbH& Co. KG v. O HIM-Vincci Hoteles SA, 09.07.2015, par.42. 107 CJEU T-89/11, Nanu-Nana Joackim Hoepp GmbH& Co. KG v. OHIM-Vincci Hoteles SA, 09.07.2015, par.46-47. 108 CJEU T-89/11, Nanu-Nana Joackim Hoepp GmbH& Co. KG v. OHIM-Vincci Hoteles SA, 09.07.2015, par.49. 109 isviçre Federal Mahkemesi'nin 11.08.2006 tarihli ve MA-Wl 44/05 no.lu "Sud Express/Expressf ashion" kararı, gerekçe no. 4, 10, 11. 2230 Yasaman/Yusufoğlu bir dağıtım şekline ihtiyaç duyar. Bu ürün/hizmetleri benzer kabul etmek, belirlilik ilkesinin içini boşaltacaktır 110• 2015 yılında İsviçre Federal Mahkemesi tarafından verilen Zoo Spor! kararında da, 25. ve 35. sınıftaki mal ve hizmetler için tescilli olmasına rağ men sadece 25. sınıftaki kullanımı gerçekleştiren kişinin, sonraki tarihli marka tescili talebinin sadece kullanıla n sınıf bakımından tescili önleyebile ceği belirtilmiştir. Mahkeme, ürün sınıfı markası ile bu ürünün satışını ger çekleştiren mağaza ismi arasında karıştınlma ihtimalinin bulunma dığını belirtmiştir111• Yargıtay kararlarına baktığımızda da, ürün markası ile ürünün satıldı ğı mağazac ılık hizmeti markası arasında benzerlik bulunduğunun kabul edildi ği görülmektedir. Yargıtay ll. Hukuk Dairesi'nin 2015/4463 E. 2015/11255 K. sayılı ve 28.10.2015 tarihli kararı ile onanan ilk derece mahkeme sinin kararına göre112; " ... Başvuru konusu iş arelin 21. sınıf ürünlerin mağazac ılık hizmetiyle ilgili olarak davacının önceki markalar ına değil, dava/ının markalar ına yanaştığı, ortalama tüketici/erin başvuruyu dava/ının markaları yla iliş kilendireceği, davacı markalarıyla bağlantı kurmayaca ğından başvuru konusu hizmetler ile dava/ı markası kapsamındaki ürünlerin aynı tür olarak nitelendirilmelerinin zorunlu bulunduğu, 21 ve 35/6. sınıftaki ürün hizmetlerin alıcısı/yararlanıcısı konumund aki ortalama tüketici ve yararlan ıcı kitlesinin özellikle marka ve başvuru konusu işaretierin asıl ve ayırt edici unsurlarının görsel ve sesçif olarak ayırt edilemeyecek de recede benzer olması da göz önüne alındığında bu iki markayı ilişkilen dirmesinin ve başvuru konusu iş arelin 21. sınıf ürünler bakımınd an da va/ının markasının serisi yahut yeni bir şekilde düzenlenmiş versiyonu gibi algılanmasının ve "T. " ibaresinin dava/ının ticaret unvanının ayırı cı unsurund an oluşması nedeniyle ittibasının işletmesel bağlantı/andırma ihtimalini kaçınılmaz kıldığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. " 110 Doktrindeki görüşler için bkz. Ivan CHERPILLOD, Le Droit Suisse des Marques, 2007, s.123 vd; Alain ALBERINI, L'exploitation de la renomee de la marque d'autrui: Du risque de confusion au risque d' association, s. 125 vd. 111 http s:/ /swisslex.ch /Doc/ShowDocView /76ef2800-7 4f5-4c16-b 1dc- 0768ee208f47?hitPos=16&tr yHighlight=True&sourc e=hitlist search&SP =5I44euqm# firstSearchTerm (Son erişim: 21.05.2021). 112 Yarg. 11. HD. 2015/4463 E. 2015/11255 K. 28.10.2015 tarihli. Bkz. "Taç" kararı, karar no.ll/7. Maddell-Başvuru Şart/an, Smıflandırma ve Bölünme 2231 Karardan da anlaşıldığı üzere, 21. sınıfta tescilli ürün markası, 21. sınıf ta yer alacak ürünlerin satılacağı mağazac ılık hizmeti markası ile benzer olarak kabul edilmiştir. Yargıtay ll. Hukuk Dairesi'nin 2016/5774 E. 2018/169 K. sayılı ve 10.01.2018 tarihli kararında; " .. .İtiraza mesnet markalar ile başvuru markasında 25. sınıftaki malla rın aynı veya aynı tür olduğu, iliraza dayanak markalar 35. sınifı içer mese de başvuru markasında mevcut 35/06 mağazacılık hizmetlerinin kapsamında 25. smıftaki giysiler, ayak, baş giysileri emtiasının da yer aldığı, başvuru ile iliraza dayanak markalarm da işitsel, görsel, kav ramsal olarak ve genel izienim itibariyle karıştırı/ma riski bulunacak düzeyde benzer oldukları ... "yönünde hüküm kurulmuştur. Yargıtay'ın yerleşik içtihatlarına göre, ürün sınıfı ile bu ürünün satılaca ğı perakendecilik hizmeti arasında benzerlik bulunmaktadır 113• b. Perakendeci/ik Hizmetlerinin Kullamlacaği Ürünlerin Belirtilm esi Zorunluluğu ve Eski Düzenlemeye Göre Genel Perakendeci/ik Tescillerinde Karuma Kapsammm Belirlenmesi Günümüzde, 35.05 sınıftaki perakend ecilik (mağazacılık) hizmeti için hangi malların satışının yapılacağının belirtilmesi gerektiği bilinmektedir. Ancak, tarihsel gelişim incelendiğinde, bu durumun zamanla bugünlere gel diği görülecektir. ABAD'ın Praktiker kararı öncesinde, 35. sınıfta tescilli olmakla bera ber, "peraken decilik hizmetleri"nin sunulacağı ürünlerin belirtilmesi zorunlu değildi. OHIM Başkanının Mal ve Hizmet Listelerinin Belirlenmesinden Sınıf Başlıklarının Kullanımına İlişkin 16 Haziran 2003 tarihli ve 4/03 no.lu Başkanlık Genelgesi 'ne göre, markanın tescili başvurusunda sınıf başlıkları nın kullanılması, markanın bu sınıftaki tüm ürün/hizmetler için kullanımı olarak anlaşılır114• Bu bildiri, OHIM Başkanının, Mal ve Hizmet Listelerinin Belirlenmesinde Sınıf Başlıklarının Kullanımına İlişkin 20 Haziran 2012 tarihli ve 2/12 sayılı Başkanlık Genelgesi ile değiştirilmiştir. Bu son genel geyle, markanın kullanıla cağı malihizmetlerinin açık ve kesin olarak anla- 113 Yargıtay' ın bu yöndeki bazı kararları için bkz. Yarg. 11. HD. 2015/14477 E. 2017/2162 K. 17.04.2017 tarihli. 114 OJ OHIM 9/2003, s. 1647. 2232 Yasaman/Yusufoğlu şılması gerektiğinin altı çizilmiştir. Eğer sınıf başlıklarındaki genel ifadele rio kullanılması, koruma kapsamını yeterince açık ve kesin olarak anlama imkanı veriyorsa, sınıf başlıklarının kullanılm ası da mümkün olacaktır. An cak bu genel bir kural olmayıp her somut olayda incelenecektir (2/12 sayılı Genelgenin 3. başlığı)115• Bununla beraber, hukuki güvenlik ilkesinin bir gereği olarak ve 2/12 sayılı Genelgenin 5. başlığı altındaki açıklamalara göre, 20 Haziran 2012 tarihli Genelgenin yürürlüğe girmesinden önce mar kasını tescil ettirmiş olan kişinin başvurusunun, ilgili sınıftaki bütün alt sı nıfları içeriyormuş gibi kabul edilmesi gerekir116• C-418/02 sayılı Praktiker kararına kadar, perakend ecilik hizmetinin hangi ürünler bakımın dan kullanılacağı hususunun tescili istenmiyordu. O yüzden genel bir şekilde 35. perakende cilik sınıfındaki tescil yeterli görülü yordu. Kararda, yapılan hizmetlerin belirtilmesine gerek olmamasına karşın, perakendecilik hizmetlerinin hangi ürünler bakımın dan belirtilmesi gerektiği belirtilm iştir. Praktiker kararından sonra, malların ve hizmetlerin ayrı ayrı tescil edilmesi gerektiği yönünde OHIM Başkanının Perakend ecilik Hizmet leri Markasının Tesciline İlişkin 31 Ekim 2005 tarihli ve 7/05 sayılı Başkan lık Genelgesi çıkarıldı ve bu genelgede, satış hizmetlerinin hangi ürün/ürün gruplarına bağlı olarak verileceği hususunun belirtilmesi gereğine işaret edildi. Bu bildirinin 6. paragraf ına göre, mal ve hizmetlerin benzerliğinin değerlendiri lmesinde, "peraken decilik hizmetleri", başkaca bir belirleme yapılmadığı sürece, hiçbir ürünle benzer sayılmayacaktır. Farklı ürünler için perakende cilik hizmetleri uygulanagelen benzerlik kriterlerine göre değer lendirilecek tir. Tescil asamasında itiraz sebebi olarak gösterilen önceki mar ka veya hükümsüzlü ğü talep edilen markalar acısından benzerlik kriterleri 115 IP Trans/otor davası ve bu davanın etkileri ve 2/12 Başkanlık Genelge sinin uygulama ve etkileri konusunda ayrıntılı bilgi için bkz. Önder Erol ÜNSAL, IP TRANSLATOR 1 -ilahlar Böyle istedi-C- 307 /10 sayılı ECJ Kararı, 17.12.2013, https:/ /iprgezgini.org/2013/12/1 7 /ip-translator-i-ilahlar boyle-istedi-c-307 10-sayili-ecj-karari/ (Son eri şim: 24.05.2021); Önder Erol ÜNSAL, IP TRANSLATOR" Davası ve Nice Sınıflandırmasında Sınıf Başlıklarının Kapsamı Sorunu", 17.12 2013, https:/ /iprgezgini.org/2013/12/1 7 /ip-transla tor-davasi-v e-nice-siniflandirmasinda-sin if basliklarinin -kapsami-sorunu-1/ (Son erişim: 24.05.2021); Önder Erol ÜNSAL, IP Translator ll - OHIM Reaksiyonu yani
|
değerlendiri lmesinde, "peraken decilik hizmetleri", başkaca bir belirleme yapılmadığı sürece, hiçbir ürünle benzer sayılmayacaktır. Farklı ürünler için perakende cilik hizmetleri uygulanagelen benzerlik kriterlerine göre değer lendirilecek tir. Tescil asamasında itiraz sebebi olarak gösterilen önceki mar ka veya hükümsüzlü ğü talep edilen markalar acısından benzerlik kriterleri 115 IP Trans/otor davası ve bu davanın etkileri ve 2/12 Başkanlık Genelge sinin uygulama ve etkileri konusunda ayrıntılı bilgi için bkz. Önder Erol ÜNSAL, IP TRANSLATOR 1 -ilahlar Böyle istedi-C- 307 /10 sayılı ECJ Kararı, 17.12.2013, https:/ /iprgezgini.org/2013/12/1 7 /ip-translator-i-ilahlar boyle-istedi-c-307 10-sayili-ecj-karari/ (Son eri şim: 24.05.2021); Önder Erol ÜNSAL, IP TRANSLATOR" Davası ve Nice Sınıflandırmasında Sınıf Başlıklarının Kapsamı Sorunu", 17.12 2013, https:/ /iprgezgini.org/2013/12/1 7 /ip-transla tor-davasi-v e-nice-siniflandirmasinda-sin if basliklarinin -kapsami-sorunu-1/ (Son erişim: 24.05.2021); Önder Erol ÜNSAL, IP Translator ll - OHIM Reaksiyonu yani 2/12 sayılı OHIM Başkanlık Genelgesi, 17.12.2013, https:/ /i prgezgin i.org/2013/12/1 7 /i p-trarislator -ii-o hi m-reaksiyonu-yan i-2 12 -sayili-oh im baskanlik-genelgesi/ (Son erişim: 24.05.2021); Önder Erol ÜNSAL, Lambretta" Kararı (T-51/12) - Adalet Divanı Genel Mahkemesi "IP Translator" Kararının Uygulama Alanını Açıklığa Kavuşturmaya Devam Ediyor, 29.10.2014, http s:/ /iprgezgini.org/2014/10/29/l ambretta-karari-t-5 112-adale t divani-genel-mahk emesi-ip-translator-kar arinin-uygulama- alanini-acikliga-kavusturmaya-devam ediyor/ (Son erişim: 24.05.2021). 116 CJEU T-66/11, Present-Service Ullrich GmbH & Co. KG v. OHIM-Punt Nou SL, 31.01.2013, par.50. Madde ll -Başvuru Şart/art, Smtflandlfma ve Bölünme 2233 değerlendiri lirken, fiilen kullanıldık ları ürünler açısından değerlendirmenin yapılacağı belirtilmistir117• Bu bildirideki 4. paragrafta, sadece ilgili sınıf başlıklarının belirleme bakımından yeterli olacağı belirtilmiştir. Yukarıda, Ofis Başkanının üç genelgesinin söz konusu olduğu incelen miştir. Bunlardan 4/03 no.lu Genelge ve 2/12 no.lu Genelge, Mal ve Hizmet Listelerinin Belirlenmesinde Sınıf Başlıklannın Kullanımına İlişkin Başkan lık Genelgeleri olup, koruma kapsamındaki açıklığın ve kesinliğin sağlan ması açısından sınıf başlıklarının belirtilmemesinin sonucunu düzenlemeye yöneliktir. Oysa Perakendecilik Hizmetleri Markasının Tesciline İlişkin 7/05 no.lu Genelge, perakend ecilik sınıfında kullanılacak ürünlerin başvuruda belirtilmesine ilişkindir. Genelgele rden 4/03 ve 2112 numaralı olanları genel sınıf başlıklarının kullanılmasını düzenlerken, 7/05 sayılı Genelge ise spesi fik olarak perakend ecilik hizmetlerinin gerçekleşeceği ürünlerin belirtilme sine ilişkindir. Türk Hukukundaki düzenlemelere baktığımızda, 2007/2 sayılı Tebliğ hükümlerine göre, 35.08 sınıftaki mal ve hizmetlerin herhangi bir sınırlan dırmaya tabi tutulması söz konusu değildir. Müşterilerin elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için malların bir araya getirilmesi hizmetlerinin tes cil edilmesi ile herhangi bir ayrım olmaksızın tüm mallar kapsam içine alınmaktaydı. Ancak Praktiker kararının da etkisiyle, daha sonralarda gerek Avrupa gerekse TÜRKPATENT uygulama değişikliğine gitmiş ve mağaza cılık sektöründeki tescillerin, belirli mal/hizmetler ile sınırlı bir şekilde ya pılmasını gerekli görmüştür. 19.10.2011 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanan değişiklik Tebliği ile, B İK/TP E 2007/2 sayılı Marka Tescil Başvurularına Ait Mal ve Hizmetlerin Sınıflandırılmasına İlişkin Tebliğde değişiklik yapılmıştır. Bu değişiklikle, "Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için çeşitli malların bir araya getirilmesi hizmetleri" şeklinde ifade edilen 35'inci sınıf ın 6'ncı paragraf ı, "Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için " ... " * bir araya getirilerek sunulması hizmetleri (belirtilen hiz metler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, kataloglar ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir). * Bu bölümde hizmetin gerçekleş tirileceği mal, mal grubu ya da sektör adını belirtiniz. Hizmetin mal ve sek törlerin tamamını kapsaması durumunda "çeşitli malların" ifadesini kullanı- 117 http://euipo.europa. eu/en/office/ aspects/pdf/co05-7 .pdf {Son erişim: 24.05.2021). 2234 Yasaman/Y usufoğlu nız." şeklinde değiştirilmiştir. Belirtilmesi gereken husus, bu Tebliğe daya nan yeni uygulama Tebliğ m.3 'e göre yayımı tarihinde yürürlüğe girer. Bir diğer ifadeyle, 19.10.2011 tarihinden önce tescil edilen markalan etkile mez118. Yargıtay uygulamasına baktığımızda da, bütün ürünlerde kullamlm ak üzere 35.05 sınıfında tescil edilen markalann itiraza konu edilmesi halinde, tıpkı OHIM Başkanlık Genelgesinde ve ABAD kararlarında belirtildiği gibi fiilen kullanıldığı ürünlerin göz önünde bulundurulması gerektiği ve ancak fiilen kullanıla n ürünler açısından marka hakkına dayanarak haklarını ileri sürebileceği işaret edilmiştir. Yargıtay ll. Hukuk Dairesi'nin, 2015/8504 E. 2016/3492 K. sayılı ve 30.03.20 l 6 tarihli kararına göre; " ... Esas en genel olarak perakend eci/ik hizmetleri n ileliğindeki bu tür hizmetler bakımından marka sahibinin hizmetin hangi tür ticaret ala nında mal ve/veya mallar için kullanılacağını belirtmesi gerekmektedir. Dava/ı şirkete ait marka ise, genel olarak perakend eci/ik hizmetlerin i içermekle olup, belirli sektör ya da gruplard aki ürünler sınırlandırıl mamıştır. Bu itibarla, uyuşmazlık konusu işaretierin benzerliğine karşın davacı başvurusunda 35. sınıf hizmetlerin kapsamında ticarete konu edilecek malların teker teker sayılması nedeniyle, başvuruya itiraz eden dava/ı şirketten söz konusu 35. sınıf hizmetler kapsamında başvurud a sayılan malların satış hizmetlerinin de verildiği hususund a varsa delillerinin ib razı istenmek ve buna göre şayet dava/ının " ... " markası ile 35. sınıf mağazacılık hizmetleri altında davacı marka başvurusunda yer alan ürünleri kapsayan ticareti bulunduğu takdirde bu ürünler yönünden ... kararının iptaline karar vermek gerekirken, anılan husus nazara alın maksızın, eksik inceleme ve yanılgılı değerlend irmeye dayalı, yazılı şe kilde hüküm tesisi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir. " Yargıtay ll. Hukuk Dairesi 'nin 2016/2289 E. 2017/481 O K. sayılı ve 27.09.20 17 tarihli kararı da aynı yönde olup, şu hususlan belirtmektedir: "Davacı 2013/19836 Sayılı "NALÇACJ" ibare/i marka ba şvurusunda bulunmuş, 35. sınıfiçerisinde yer alan toptan ve perakende satış hizmet- 118 Bu konuda ayrıntılı bilgi için bkz. PASLI/SOYKAN, Marka Tescilinde 35.08. Sınıfın Anlamı ve Kapsa mı, s.441 vd. Maddell-Başvuru Şart/an, Smtflandtrma ve Bölünme 2235 lerine dair olarak bu hizmetler kapsamında sunacağı malları sınırlı ola rak belirtmiştir. Her ne kadar davalı/ar adına te scilli "NALÇACILAR" ve "NALÇACIGİL" asıl unsur/u markalarda 35. sınıfla bulunan aynı alt gruptaki hizmetlerin varlığından dolayı itirazları kabul edilerek anılan alt grup bakımından başvurunun reddine karar verilmiş ise de, davalı ların bahsi geçen markalar ında 35. sınif içerisind e yer alan toptan ve perakende hizmetleri bakımınd an sunulacak hizmetin hangi sektördeki malları kapsadığı konusunda bir sınırlama bulunmayıp genel olarak tescil yaptın/mıştır. O halde, davacı tarafından marka başvurusund a bulunulan ve kapsamı sınıriandırılan hizmet kapsamındaki malların belirtildiği emtia için davalı/ar tarafından kendilerinin de tescilli mar kaları kapsamında avnı va da benzer tür emtiaların satışı hizmetini sunduklar ının kanıtlanması gerekir." Yargıtay kararlarına baktığımızda, perakend ecilik sınıfında tescil edil miş, ancak ilgili ürün açısından fiilen kullanılmayan markaların göz önünde bulundumlmayacağı kabul edilmektedir. c. Öncelik ilkesi ve Marka Üzerindeki Hak Sahipliğinin Tespitinde Fiilen Kullanma Şartt Marka Hukukundaki temel ilkelerden birisi olan öncelik ilkesinin sonu cu olarak, hangi marka önce tescil edilmişse veya hangi marka önce kulla nılmışsa, SMK'nın verdiği yetkiler çerçevesinde öncelik hakkından faydala nabilir. Bu bağlamda, eğer öncelikli
|
içerisind e yer alan toptan ve perakende hizmetleri bakımınd an sunulacak hizmetin hangi sektördeki malları kapsadığı konusunda bir sınırlama bulunmayıp genel olarak tescil yaptın/mıştır. O halde, davacı tarafından marka başvurusund a bulunulan ve kapsamı sınıriandırılan hizmet kapsamındaki malların belirtildiği emtia için davalı/ar tarafından kendilerinin de tescilli mar kaları kapsamında avnı va da benzer tür emtiaların satışı hizmetini sunduklar ının kanıtlanması gerekir." Yargıtay kararlarına baktığımızda, perakend ecilik sınıfında tescil edil miş, ancak ilgili ürün açısından fiilen kullanılmayan markaların göz önünde bulundumlmayacağı kabul edilmektedir. c. Öncelik ilkesi ve Marka Üzerindeki Hak Sahipliğinin Tespitinde Fiilen Kullanma Şartt Marka Hukukundaki temel ilkelerden birisi olan öncelik ilkesinin sonu cu olarak, hangi marka önce tescil edilmişse veya hangi marka önce kulla nılmışsa, SMK'nın verdiği yetkiler çerçevesinde öncelik hakkından faydala nabilir. Bu bağlamda, eğer öncelikli olarak mağazac ılık hizmeti markası tescil ettirilmiş veya kullanılmışsa, bu kişi bu marka dolayısıyla bazı yetkile re ve engelleme hakkına kavuşmaktadır. Eğer bir kişi öncelikle ürün marka sını tescil ettirmiş veya kullanmışsa, bu ürün markasının verdiği haklar çer çevesinde sonraki mağazacılık kullanımını/tescilini engelleyebilir. Bu noktada, markanın tescilli olup olmaması ve kullanılıp kullanılma masına göre tanıdığı haklara kısaca değinmekte fayda vardır. Bir marka tes cilli ise, marka sahibi, SMK m.6'ya göre sonraki aynı veya benzer markala rın, aynı veya benzer mal ve hizmetler için tescil edilmesine itiraz etme hak kına sahiptir. İtiraz ileri sürüldükten sonra, markasına itiraz eden kişiye de SMK m.l9/2 hükmü ile defi hakkı tanınmıştır. Eğeritiraza mesnet marka, itiraz tarihinden beş yıldan kısa bir süre önce tescil edilmişse, TÜRKPATENT i tirazı doğrudan incelemeye alır. Ancak önceki tescilli mar ka, itiraz sırasında beş yıldan daha uzun bir süre tescilli ise, markasına itiraz 2236 Yasaman/Yusufoğlu edilen kişiye defi hakkı tanınmıştır. Markasına itiraz edilen kişi, itiraza da yanak olarak gösterilen markanın itiraz konusu maVhizmetler bakımın dan son beş yıl içinde ciddi bir şekilde kullanıldığını ispatlamasını talep edebilir. Markanın tescilli olması, İtirazın incelenmesi için yeterli değildir; ayrıca markanın son beş yıl içinde ciddi şekilde kullanılması da gerekmektedir. Tescilli markaya tanınan bazı haklar, markanın ciddi şekilde kullanılmasına bağlanmıştır. İtiraz gerekçesi markanın, tescil kapsamındaki mal veya hiz metlerin sadece bir kısmı için kullanıldığının ispatlanması halinde itiraz, sadece kullanımı ispatlanan mal veya hizmetler esas alınarak incelenir. Tes cilli olmakla beraber son beş yıl içinde kullanılm ayan markaya dayanıla rak, sonraki markanın tesciline itiraz etme hakkı tanınmamıştır 119• Marka tescilli olmamakla beraber eğer fiilen kullanılı yorsa, sahibinin SMK m.6/3 hükmüne göre sonraki marka başvurusuna itiraz etmesi duru munda, marka başvurusu reddedilir. Görüldüğü üzere, ister tescilli olsun ister tescilli olmasın, markanın fii len kullanılması gerekir. Beş yıldan daha uzun bir süre tescilli olup da kulla nılmayan marka, sahibine itiraz etme hakkı vermez. Bir marka tescil edildiği ürünler dışı ndaki ürünler için kullanılıyorsa, kullanıla n ürünler tescil edilen ürünlere benzer olsa dahi, kişinin marka hakkını kullandığından bahsedile mez120. Zira markanın kullanılması yükümü, sadece tescil edilen ürünlerle ilgilidir. Farklı kategorideki ürünlerdeki kullanım, markanın ciddi şekilde kullanımının gerçekleştiği anlamına gelmez. Ancak elbette ki tescilli olma masına rağmen kullanıla n markaya dayanılarak SMK m.6/3 çerçevesinde itiraz edilebilir. Burada teknik olarak tescilli markanın kullanımı gerçekleş memiş olsa da, tescilsiz kullanılan markaya tanınan haklar devreye girer121• ABD Marka ve Patent Ofisi Marka Temyiz Kurulu tarafından verilen 17.02.2016 tarihli kararda, Ofis, markası sadece 35. sınıfta tescilli bulunan kişinin mağazasındaki kullanımı, sonraki giysi markası tescil başvurusu açısından ret sebebi olarak kabul etmiştir. Kararda, 25. sınıfta tescilli marka lı malların mağazala rda satışa sunulacağı, ürünlerin dağıtımının mağazalar aracılığı ile yapılacağı belirtilmiştir. Kararda ayrıca, ürünlerin ve mağaza 119 Bu hususta ayrıntılı bilgi için bkz. Şerh m.19/2 ile ilgili açıklamalar. 120 Ivan CHERPIL LOD, Le Droit Suisse des Marques, 2007, s.188, 189; Alois TROLLER, lmmaterialgüterrecht: Patentrecht, Markenrecht, Muster-und Modellrecht, Urheberrecht, Wettbewerbsrecht, vol. ı et ll, 3eme ed., Bale et Francfort-sur-le-Main 1983-1985 ı, s. 315. 121 Bu hususta ayrıntılı bilgi için bkz. Şerh m.6/3 ile ilgili açıklamalar. Madde ll-Başvuru Şart/an, Stmflandtrma ve Bölünme 2237 isminin aynı olması durumunda, tüketicilerin markanın kaynak gösterme fonksiyonu dolayısıyla markaların kaynağını karıştırılabilecekle ri belirtile rek, sonraki tarihli 25. sınıfta yer alan giysi ürünleri için yapılan tescil baş vurusu reddedilmiştir 122• ABAD'ın önemli bir kararına göre (aşağıda belirtilen Schuhpark kararı), tescil prosedürü sırasında kullanmama defi incelenirken, sadece tescilli olan marka açısından bir incelem e yapıldığı görülmektedir; tescilsiz kullanım, tescile dayalı itiraza esas teşkil edemez. SMK m.l9/2 hükmünde olduğu gibi 90/94 sayılı AB Tüzüğü md. 43/2'de de123, tescil edilmek üzere başvurusu yapılan markaya önceki markasına dayanarak itiraz eden kişi, talep üzerine markasını sonraki başvuru tarihinden önceki 5 yıl içinde ciddi biçimde kul landığını ispatlamak zorundadır. İşte, kullanmama durumu incelenirken, sadece tescilli markanın kullanılıp kullanılmadığı incelenmektedir. Önceki kullanım tescilsiz bir kullanırnsa ve itirazda da bu tescilsiz kullanıma daya nılmadıysa inceleme konusu olmaz. Önemli olan husus, dayanağın doğru bir şekilde formüle edilmesidir. ABAD'ın aşağıdaki kararında da izah edildiği gibi, itiraz konusu marka, mutlaka tescilli marka olmalıdır. ı 3 Mayıs 2009 tarihli ve T-ı 83/08 Schuhpark kararına konu olayda, jello Schuhpark markasının 25. sınıfta yer alan ayakkabılar için tescil talebine karşı, Alman Schuhpark Fascies GmbH, 25. sınıfta tescilli önceki tarihli Schuhpark markasına dayanarak itiraz etmiş tir. Marka Kurumu, itiraz eden şirketin markasını son 5 yılda kullandığım ispatlamasını talep etmiştir124• Şirket, markasının ayakkabılar üzerinde kulla nıldığını ispatlayamamakla beraber mağazac ılık alanında kullandığım ispat layabilmiştir. Ancak markanın ciddi şekilde kullanımından bahsedilebilmesi için, markanın tescil edilmiş olduğu mal/hizmetlerle ilgili olarak kullanılma sı gerekir. Zira marka, tescil edildiği malihizmet bakımından koruma sağlar. Tüketici markayı görünce, tescil edildiği ürünleri/hizmetleri algılamalıdır. Markanın mağazac ılık alanında kullanılması, markanın ürünler için ciddi 122 http:/ /ttabvue.uspto.gov/ttabvue/ttabvue-86345866-EXA-8.pdf (Son erişim: 24.05.2021). Karar hakkında bilgi için bkz, Önder Erol ÜNSAL, STYLEHOUSE ve STYLEHAÜS Markaları USPTO Temyiz Kurulu'nca Karşılaştırı lıyor-Giysiler ve Giysilerin Perakendeciliği Hizmetleri Reloaded, 28.02.2016, https:/ /iprgezgini.org/2016/02/2 8/stylehouse-ve-stylehaus-markalar i-uspto-temyiz-kurulunca karsilastiril iyor-giysile r-ve-giysilerin-p erakendeciligi-hiz metleri-reloaded/ (Son erişim: 24.05.2021). 123 AB'nin 14 Haziran 2017 tarihli 2017/1001 sayılı Tüzüğün 47/2 maddesi. Ancak yukarıda aktarılan karar, 90/94 sayılı Yönetme lik sırasında verildiği için metinde bu madde zikre dilmiştir. 124 Tescil başvurusuna itirazlarda kull anım ispatı talebi mevzuatımııda SMK m.19/2'de düzenlen miştir. Bu konuda ayrıntılı bilgi için bkz. Şerh m.19 ile ilgili açıklamalar. 2238 Yasaman/Yusufoğlu kullanımını göstermeye yeterli değildir. Markasını sadece mağazac ılık ala nında kullanan kişinin talebi reddedilmiştir125• 35. sınıftaki kullanım, 25. sınıftaki kullanım olarak kabul edilemez; ancak ürünlerle bağlantılı olarak bir kullanım varsa ürün kullanımı olarak kabul edilebilir. Bu kararda görül
|
erişim: 24.05.2021). Karar hakkında bilgi için bkz, Önder Erol ÜNSAL, STYLEHOUSE ve STYLEHAÜS Markaları USPTO Temyiz Kurulu'nca Karşılaştırı lıyor-Giysiler ve Giysilerin Perakendeciliği Hizmetleri Reloaded, 28.02.2016, https:/ /iprgezgini.org/2016/02/2 8/stylehouse-ve-stylehaus-markalar i-uspto-temyiz-kurulunca karsilastiril iyor-giysile r-ve-giysilerin-p erakendeciligi-hiz metleri-reloaded/ (Son erişim: 24.05.2021). 123 AB'nin 14 Haziran 2017 tarihli 2017/1001 sayılı Tüzüğün 47/2 maddesi. Ancak yukarıda aktarılan karar, 90/94 sayılı Yönetme lik sırasında verildiği için metinde bu madde zikre dilmiştir. 124 Tescil başvurusuna itirazlarda kull anım ispatı talebi mevzuatımııda SMK m.19/2'de düzenlen miştir. Bu konuda ayrıntılı bilgi için bkz. Şerh m.19 ile ilgili açıklamalar. 2238 Yasaman/Yusufoğlu kullanımını göstermeye yeterli değildir. Markasını sadece mağazac ılık ala nında kullanan kişinin talebi reddedilmiştir125• 35. sınıftaki kullanım, 25. sınıftaki kullanım olarak kabul edilemez; ancak ürünlerle bağlantılı olarak bir kullanım varsa ürün kullanımı olarak kabul edilebilir. Bu kararda görül düğü gibi, dayanılan marka bakımından önceliğin bulunup bulunmarlığına bakılmaktadır. Bir marka, ayakkabı ürünü için tescil edilmişse ancak kulla nılmamışsa, kullanılmayan tescilli markaya dayanılarak itiraz prosedürü başarıyla sonuçlandırılamaz. Bu kararda, kullanılan tescilsiz markanın tanı dığı haklar irdelenmemiştir. Öncelik iddiası tescilli markaya dayandırılmış sa, inceleme sadece bu önceki tescile dayalı olarak yapılır. İsviçre Federal Mahkemesi de benzer şekilde öncelik hakkına dayana rak, itiraz hakkının sadece tescilli ve kullanılan markalar için tanındığını belirtmiştir. Ancak İsviçre Federal Mahkem esi'nin genel yaklaşımı, ürün ve perakend ecilik hizmeti arasında benzerlik bulunmaması yönünde olduğu için, Mahkeme ürün sınıfındaki kullanımı, sonraki mağazac ılık sınıfındaki kullanımı engelleme açısından yeterli bulmamıştır. İsviçre Federal Mahke mesi tarafından verilen 461/2013 no.lu ve 21.01.2015 tarihli Zoo Sport kara rında da, 25. sınıftaki kullanırnın mağazac ılık sınıfındaki kullanım olarak kabul edi lerneyeceği belirtilmiştir126• Davaya konu olayda, Zoo Sport marka başvurusu 08.07.20 10 tarihinde WIPO Resmi Gazetesinde yayınlanmış olup, 18, 25 ve 35. sınıflardaki malihizmetler için tescil talep edilmiştir. 29 Ekim 2010 tarihinde ise Zoot Sport markasının sahibi, 25, 35, 36 ve 41. sınıflarda tescil edilmiş markasına dayanarak Zoo Sport markasının tesciline itiraz etmiştir. Marka tescili için başvuran kişi, Zoot Sport markasının kullanılm a dığını ileri sürerek itirazda bulunmuştur. Mahkeme, markanın kullanılmış sayılması için, markanın (1) ayırt edici özelliklerine zarar verilmeksizin kul lanılmasının gerektiğini 127, (2) tescil edildiği mallhizmetlerle ilgili olarak kullanılması gerektiğini, (3) markanın kullanımına 5 yıllık bir ara vermemiş olması gerektiğini ve (4) kullanımın, markanın tescil edildiği ülkede gerçek leştirilmiş olması gerektiğini belirtmiştir (par. 4 ve 5). Mahkeme yapmış olduğu incelemede, markanın 25. sınıftaki giysi ve ayakkabı ürünleri için 125 CJEU T-183/08, Schuhpark Fascies GmbH v. OHIM-Leder&S chuh AG, 13.05.2009. 126 https://swisslex.ch/Doc/Show DocView/76ef2800-74f5-4c 16-b1dc-0768ee208f 47?hitPos=1 6&try Highlight=True&sour ce=hitlis t-search&SP=5 l44euqm#firstSearchTerm (Son erişim: 24.05.2021). 127 Ancak mahkeme, ayırt edici olmayan ve cins belirten kısmın kullanılmaması durumunda dahi markanın ayırt edici unsurları ile kullan ıldığını kabul etmiştir. Bu konuda bkz, karar gerekçesi no. 5.3.1.2. Madde ll -Başvuru Şart/an, Smtflandtrma ve Bölünme 2239 kullanıldığı, ancak 35. sınıftaki hizmetler bakımından (mağaza cılık hizmeti) kullanıının gerçekleşmediğini belirtmiştir. Özellikle perakend ecilik hizme tindeki kullanımı inceleyen Mahkeme, ürün satışının 25. sınıftaki kullanıının varlığı için yeterli olduğunu; ancak perakend ecilik sınıfındaki kullanım için yeterli olmadığını belirtmiştir (par. 5.4. 1 .). Ürün satışına ilişkin fatura, fiyat listesi gibi araçlar, satış hizmetinin sunulduğuna delil olarak kabul edilme miştir. Yargıtay kararianna baktığımızda da, itiraz hakkının sadece fiilen ma ğazacılık alanında kullanılan markalar için söz konusu olabileceğine, mar kanın kullanıldığının ispatlanamaması durumunda, İtirazın göz önünde bu lundurulmayacağına hükmettiğini görüyoruz. Yargıtay ' ın yerleşik içtihatlarına göre, perakend ecilik sınıfındaki önceki tescilli markanın, itiraza temel teşkil edebilmesi için fiilen kullanılması ge rekir. Bu konuda emsal teşkil edebilecek Yargıtay ı 1. Hukuk Dairesi'nin 20ı5/127ı5 E. 20ı 7/1 ı 12 K. sayılı ve 27.02.20 17 tarihli kararına göre128; "Bu bakımdan, Dairemizin 10.10.2013 T 18919/18046 Sayılı kararınd a açıklandığı üzere, dava/ının 30/07. sınıf hizmetler/e ilgili önceki tarihte tescilli olan markasının 556 sayılı KHK 811-b bendi uyarınca davacının aynı sını[taki hizmetleri kapsamına giren malların sınırlı olarak belirti len marka basvurusuna tescil engeli oluşturulabilmesi için; dava/ının 128 Yarg. ll. HD. 2015/12715 E. 2017/1112 K. 27.02.2017 tar ihli. Bkz .. "Uiucanlar" kararı, karar no.ll/8. Aynı yöndeki Yarg. ll. HD'nin 2015/8504 E. 2016/3492 K. 30.03.2016 tar ihli kararına gö re, "Dava, davacı marka başvurusunun reddine dair ... kararının iptali istemine dair olup, mahke mece dava nın reddine karar verilmiştir. Ancak, davacı tarafça marka başvurusunda 35. sınıf "Müş terilerin malları elverişli bir şekilde görmesi için çeşitli malların bir araya getirilmesi hizmetleri" kapsamında hangi ürünlerin iş yerinde satış hizmetine sunulacağı belirtilmiş bulunmak tadır. Oysa davacı marka başvurusu na itiraz eden dava lı şirkete ait " ... " ibareli marka genel olarak "Müşterile rin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için çeşitli malların bir araya getirilmesi hiz metleri" için tescillidir. Dairemizin 19.4.2010 tarih, 2010/2036 Esas, 2010/4235 Sayılı kararında da açıklandığı üzere, esasen genel olarak perakende cilik hizmetleri niteliğindeki bu tür hizmetler ba kımından marka sahibinin hizmetin hangi tür ticaret alanında mal ve/veya mallar için kullanılacağı nı belirtmesi gerekmekted ir. Davalı şirkete ait marka ise, genel olarak perakendeci lik hizmetlerini içermekte olup, belirli sektör ya da gruplardaki ürünler sınırlandırılm amıştır. Bu itibarla, uyuşmaz lık konusu işaretierin benzerliğine karşın davacı başvurusunda 35. sınıf hizmetlerin kapsamında ti carete konu edilecek malların teker teker sayılması nedeniyle, başvuruya itiraz eden dava lı şirket ten söz konusu 35. sınıf hizmetler kapsamında başvuruda sayılan malların satış hizmetlerinin de verildiği hususunda varsa delillerinin ibrazı istenmek ve buna göre şayet davalının " ... " markası ile 35. sınıf mağazacı lık hizmetleri altında davacı marka başvurusunda yer alan ürünleri kapsayan tica reti bulunduğu takdirde bu ürünler yönünden ... kararının iptaline karar vermek gerekirken, anılan husus nazara alınmaksızın, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmeye dayalı, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir." 2240 Yasaman/Yusufoğlu bizzat ticari {aaliyetleri kapsamında davaya konu başvuruda belirtilen malları da kapsayacak şekilde tescilli markasını kullandığım ya da bu kapsamda ciddi girisimlerde bulunduğunu kanıtlaması gereklidir. Çün kü mülga 556 sayılı KHK 8/1-b bendi uyarınca iltibas tehlikesinin belir lenmesinde asıl olan işaretierin halk tarafindan karıştırıl masıdır. Tebli ğin 35/07. alt grubund aki genel nitelikteki perakend e satış (mağazacılık) hizmetleri için tescilli bir markanın koruma kapsamının "çoğun içinde az da vardır" görüşüyle ticari alandaki tüm sektörler tarafindan satışa arz edilen malları kapsayacak şekilde geniş belirlenmesi, markanın tes cilli olduğu mal ve hizmetler bakımından korunması ilkesine uygun düşmeyeceği gibi, benzer işaretler altında ancak farklı sektörler de satı şa arz edilecek mallar bakımınd an iltibas tehlikesine yol açacağı düşün cesi de kabul edilemez.
|
yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir." 2240 Yasaman/Yusufoğlu bizzat ticari {aaliyetleri kapsamında davaya konu başvuruda belirtilen malları da kapsayacak şekilde tescilli markasını kullandığım ya da bu kapsamda ciddi girisimlerde bulunduğunu kanıtlaması gereklidir. Çün kü mülga 556 sayılı KHK 8/1-b bendi uyarınca iltibas tehlikesinin belir lenmesinde asıl olan işaretierin halk tarafindan karıştırıl masıdır. Tebli ğin 35/07. alt grubund aki genel nitelikteki perakend e satış (mağazacılık) hizmetleri için tescilli bir markanın koruma kapsamının "çoğun içinde az da vardır" görüşüyle ticari alandaki tüm sektörler tarafindan satışa arz edilen malları kapsayacak şekilde geniş belirlenmesi, markanın tes cilli olduğu mal ve hizmetler bakımından korunması ilkesine uygun düşmeyeceği gibi, benzer işaretler altında ancak farklı sektörler de satı şa arz edilecek mallar bakımınd an iltibas tehlikesine yol açacağı düşün cesi de kabul edilemez. " Yargıtay ll. Hukuk Dairesi'nin 2015/4463 E. 2015111255 K. ve 28.10.2015 tarihli kararına göre; "Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının ge rekçesinde dayanılan delillerin !artışı/ıp, değerlendirilm esinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve davacının 35.06 (35.08) sınif hizmetler yönünden önceden tescilli "T" asıl unsur/u markalar ını 21. s ın if malların yer aldığı sektörde ciddi suretle kullandığının da kanıtla namam ış olmasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir". Karardan anlaşıldığı üzere, mağazac ılık sınıfındaki markanın hak sağla yabilmesi için fiilen kullanılması gerekir. Buna karşın, Yargıtay 'ın bazı kararlarında, perakend ecilik sınıfındaki genel tescilin önceki tarihli tescil olması durumunda, sonraki özelleştirilmiş perakendecilik hizmeti tescili bakımından "öncelikli" olarak kabul edildiği ve fiilen kullanılıp kullanılmadığının incelenmediği görülmektedir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 2015/9235 E. 2016/3757 K. sayılı ve 06.04.2016 tarihli kararına göre; "Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; taraf mar- kalarında baskın unsur olan ........ ibaresi sebebiyle KHK 8/1-b anla- mında benzerlik bulunduğu, ancak dava/ının daha eski tarihli 2002/2766 Sayılı " ......... " ibare/i markasının mevcut olduğu, işbu mar- kanın tescil kapsamının 35.08 alt gruptaki mağazacılığı genel olarak kapsadığı, dava/ının 2012 yılında ise davaya konu " ......... " markası ile Maddell-Başvuru Şart/an, Smtflandlfma ve Bölünme 2241 24. sınıf mallar yönünd en mağazacılık hizmetlerini talep ettiği, dolayı sıyla önceki marka tescilinin başvurud aki 35.06 sınıf yönünden kaza nılmış hak teşkil edeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş tir. " Bu son karardaki tespitin doğru olmadığı ve fiilen markanın kullanımına bakılmaksızın, perakend ecilik sınıfındaki genel bir tescilin, sonraki özel tescil kapsamına göre öncelikli olarak kabul edilmemesi gerektiği sonucuna varılmalıdır. Yargıtay 'ın müstakar görüşü bu yönde olmayıp, bu yöndeki kararları azdır. d. Ürün Stmfmdaki Tescil Mağazact/tk Smtft {35.05 Smtft) Baktmmdan Kazamlmtş Hak Vermez Önceki ürün markası sahibinin haklarının incelenmesi gerekir. Önceki ürün markası sahibi, bu ürün markasına dayanarak sonraki mağazac ılık sını fındaki tescile itiraz edip bu tescili engelleyebilir. Ancak önceki marka sahi binin hakkı sınırsız değildir. İki temel sınır bulunma ktadır: markaların ve ürün/hizmetlerin benzer olması ve öncelik hakkı sahibinin bu hakkını kabul edilebilir bir süre içinde kullanmasıdır. Eğer önceki ürün markası sahibi SMK'nın kendisine tanıdığı itiraz/hük ümsüzlük hakkını süresinde kullan mazsa, sonradan markasını mağazac ılık sınıfında tescil ettiren kişi marka üzerinde bir hak kazanır ve önceki marka sahibinin öncelik hakkı sona erer. Burada artık markasını 35.05 sınıfında tescil ettiren kişinin öncelik hakkın dan bahsedilir. Ürün markasına dayanarak İtirazın kabulü otomatik olarak gerçekleşmez; zira karıştınlma ihtimalinin varlığı aranmaktad ır. Eğer ürün markası sahibi bu markasına dayanarak sonraki mağazac ılık sınıfındaki tes cile itiraz etmemişse, artık marka hukukundaki tescil ilkesi ve öncelik ilke sine göre, mağazac ılık sınıfında markayı tescil ettiren kişinin bu sınıftaki marka üzerinde tekel hakkı doğar. Ürün markası alan kişiler ürünlerini mutlaka kendi açtıkları mağazal ar da satmak zorunda değildir. Ürünleri, başkalarının açmış oldukları ve satış hizmeti veren mağazalarda da satılabilir. Üçüncü kişiler de 35. sınıfta aynı markayı perakendecilik hizmetlerinde kullanılmak üzere tescil ettirmiş ola bilir. Bu durumda ürün markasını tescil ettiren bir kişinin mağaza açması, marka hukukunda geçerli olan öncelik ilkesine ve markanın ayırt etme fonk siyonuna göre mümkün değildir129• Bir kişinin ürün markasını perakende 129 Yukarıda da belirttiğimiz gibi, ürün markası tescili, bu marka ile mağaza açma hakkını içermez. 2242 Yasaman/Yusufoğlu hizmetinde kullanması, ancak başkasının bu perakendecilik hizmetinde mar ka tescili veya eski kullanımı yoksa mümkündür. Mağazac ılık sınıfındaki tescil, mağazacılık hizmeti sunan kişinin kimliğine işaret etmektedir; ürün sınıfındaki tescil, ürünleri sunan kişinin kimliğine işaret etmektedir. Tescil ve kullanım sonucunda aynı marka için farklı ürün/hizmet kimlikleri oluş muşsa, artık ürün sınıfındaki üreticinin kendi markası ile mağaza açması, mağazac ılık hizmetlerini sunan kişilerin karıştınlmasına yol açar. Tüketici ler, mağazac ılık hizmetinin, mağazac ılık hizmetinde ilk olarak faaliyette bulunan kişi tarafından sunulduğunu düşüneb ilir. Ürünler için markasını tescil ettiren kişinin koruma kapsamı, bu ürünlerle sınırlıdır. Her ne kadar ürün markası sahibi, mağaza markası sahibi kabul edilmese de, ürün markasına dayanarak sonradan üçüncü kişilerin aynı/benzer marka ile mağaza açmalarını veya mağazacılık için tescil ettirmelerini engelleyebilir. Bu engelleme hakkı ürün markası sahibine tanınmış bir hak olup, SMK m.611 'e göre benzerlik tespitine göre yapılmaktadır. Tescilli ürün markası hakkının güç lü bir hak olması ve benzer malihizmetler açısından engelleme hakkı tanıması, üçüncü kişilerin hukuka uygun olarak oluşan haklarına rağmen markanın tescilli olmayan hizmetler için kullanma ve tescil etme hakkını vermez. Marka Hukukundaki temel ilkelerden olan tescilde öncelik ilkesi ve kul lanımda öncelik ilkesi göz önünde bulundurulduğunda, Yargıtay 'ın yeni tarihli kararlarında önceki hakka göre karar verildiği görülmektedir. Ürün markası tescili, otomatik olarak mağazac ılık alanında faaliyette bulunma hakkı vermemektedir. Hak sahibinin belirlenmesinde marka hukukunun temel ilkeleri göz önünde bulundurulmaktadır. Yargıtay ll. Hukuk Dairesi'nin 2016/4032 E. 2017/6119 K. sayılı ve 13.11.2017 tarihli_kararı, ürün sınıfındaki tescilierin mağazacılık sınıfı bakırnın dan kazanılmış hak vermediğini ortaya koymaktadır. Davaya konu olayda, da vacı 25. sınıfla "FLOWER" markası ile faaliyet gösterirken, aynı markayı 35.6 sınıfla da tescil ettirmek için TÜRKP A TENT' e baş vurmuştur. Anılan başvuru ya aynı/ayırt edilemeyecek kadar benzer tescilli marka sahibi itiraz etmiştir. İtiraz sahibinin ternizlik ve kazınetik ürünleri alanında 1, 3 ve 35. sınıfla "Flower" markası tescillidir. Davacı, markasının 35.6. sınıfla tescili ile itiraz sahibi davaimm markasının da 35. sınıf açısından hükümsüzlüğüne karar veril mesini talep etmiştir. Yargıtay tarafından da onanan mahkeme kararında130, 130 Yarg. ll. HD. 2016/4032 E. 2017/6119 K. 13.11.2017 tarihli. Bkz. "Fiower" kararı, karar no.ll/9. Maddell-Başvuru Şartları, Sımflandırma ve Bölünme 2243 "Davacı markasının KHK'nin 813 maddesi uyarınca "ayak giysileri, ayakkabı/ar, çizme/er, botlar, terlikler, patik/er ve bunların parçaları, spor ayakkabıları ve bunların çivi/eri, ayakkabı parçaları
|
kazanılmış hak vermediğini ortaya koymaktadır. Davaya konu olayda, da vacı 25. sınıfla "FLOWER" markası ile faaliyet gösterirken, aynı markayı 35.6 sınıfla da tescil ettirmek için TÜRKP A TENT' e baş vurmuştur. Anılan başvuru ya aynı/ayırt edilemeyecek kadar benzer tescilli marka sahibi itiraz etmiştir. İtiraz sahibinin ternizlik ve kazınetik ürünleri alanında 1, 3 ve 35. sınıfla "Flower" markası tescillidir. Davacı, markasının 35.6. sınıfla tescili ile itiraz sahibi davaimm markasının da 35. sınıf açısından hükümsüzlüğüne karar veril mesini talep etmiştir. Yargıtay tarafından da onanan mahkeme kararında130, 130 Yarg. ll. HD. 2016/4032 E. 2017/6119 K. 13.11.2017 tarihli. Bkz. "Fiower" kararı, karar no.ll/9. Maddell-Başvuru Şartları, Sımflandırma ve Bölünme 2243 "Davacı markasının KHK'nin 813 maddesi uyarınca "ayak giysileri, ayakkabı/ar, çizme/er, botlar, terlikler, patik/er ve bunların parçaları, spor ayakkabıları ve bunların çivi/eri, ayakkabı parçaları yani pençeler, topuklar, konçlar, sayalar" bakımından eskiye dayalı kullanımının bu lunduğu, 35106 grup yönünden öneeye dayalı bir hakkının bulunma dığı, davacının önceki tescil kapsamında bulunma yan hizmet sınıfı yönünden müktesep hak oluşturmayacağı, 813 yönünden öncelik hak kının da ticari sınıfta emtialarla ilgili olduğu ve hizmet sınıfında (35106 grupta) öncelik hakkının olduğuna dair delilin de bulunmad ı ğı, taraf markalar ının çekişme/i malları aynı tür malları kapsadığından markalar arasında 7 ll-b maddesi anlamında iltibas oluştuğu, dava/ı ta rafın "FLOWER" ibare/i markasının 556 sayılı KHK'nın 814 maddesi gereği tanınmış marka olduğu iddiasının ispat olunamadığı gerekçes iyle hükümsüzlük talebi ile YİDK kararının iptaline dair taleplerin ayrı ayrı reddine" karar verilmiştir. Yargıtay ll. Hukuk Dairesi 2017/5273 E. 2019/2050 K. sayılı 12.03.2019 tarihli karannda, tekstil ürünleri için yapılan tescil ve kullanımının, mağazac ı lık için müktesep hak oluşturnıadığını ve daha önceki tarihte tekstil ürünlerini kapsayan mağazac ılık hizmetinin varlığı karşısında, önceki ürün kullanımına dayanan kişinin markayı tescil ettiremeyeceğini belirtmiştir. Bu kararda, SİYAH İNCİ ibaresinin eski tarihli 25. sınıfta yer alan teks til ürünleri markası kullanımına ve bu ürün markası ile yapılan satışiara rağmen, 2012 tarihinde başka bir şirket tarafından yapılan ve yine 25. sınıfta yer alan ürünlerini satışına ilişkin İNCi markasının mağazacılık hizmetinin tescili karşısında, SİYAH İNCi markasının 35. sınıfta tescil edilerneyeceği ne hükmedilmiştir. İNCi markasının 35. sınıftaki tescili karşısında, SİYAH İNCİ markası nın da 35. sınıftaki tescili, SİYAH İNCi markasının 25. sınıfta var olan eski ye dayalı tescili ve kullanımına rağmen reddedilmiştir. Görüldüğü üzere, eğer bir kişi adına 35. sınıftamarka tescilliyse, artık başkalarının bu markayı tescil ettirmesi ve 35. sınıfta kullanması yasaktır. G. Katalogların Ürün Kullanımı veya Perakendeci lik Hizmeti Olarak Değerlendirilme si Perakendec ilik (mağazacılık) hizmetinin söz konusu olabilmesi ıçın, "müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alınması için çe şitli malların bir araya getirilmesi hizmetleri"nin söz konusu olması gerekir. 2244 Yasaman/Yusufoğlu Sadece malların bir araya getirilmesi ve sunulması yeterli olmayıp, ayrıca satışın gerçekleşmesi için gerekli araçlar da mevcut olmalıdır. Bu çerçevede, ürün kataloğunun bulunması veya ürünlerin reklamlarının yapılması, pera kendecilik hizmeti için yeterli değildir. Ürün kullanımı için yeterli kabul edilebilecek bu kullanım ve tanıtım şekilleri, perakende cilik hizmeti için tek başına yeterli değildir. Gerekli araçların da sunulması gerekir131• Satışın ger çekleşmesi için gerekli imkanlar sunulmamışsa, elverişli şekilde "görme ve satın alma" şartları gerçekleşmemiştiL Sadece görme ile ilgili kısmın yerine getirilmiş olması, yapılan hizmetin perakend ecilik olduğu anlamına gelmez. Perakend ecilik hizmeti sadece mağaza, dükkan gibi maddi ortamda gerçek leşmez; ayrıca internet mağazac ılığı, TV satışları gibi yöntemlerle de pera kendecilik hizmeti sunulabilir132• Önemli olan husus, görmenin yanında, satın alma için gerekli altyapının sağlanmış olmasıdır. Bu noktada, katalogların neye delalet ettiğine bakmak gerekir. Eğer ka taloglar, posta yolu ile satış ve gönderimi içerecek bir imkan sağlamaktaysa; bir diğer ifadeyle, genel kurala uygun olarak ürünlerin elverişli bir şekild e görülmesi ve alınması için gerekli imkanları fiilen sağlıyorsa, perakende cilik hizmetinin meydana getirilcliğine delalet eder. Eğer katalog, ürünleri ve fi yatları göstermenin yanında, katalog üzerinden sipariş imkanı veriyorsa, o halde sipariş/satış kataloğu söz konusu olur ve perakend ecilik hizmetinden bahsedilebilir. Ancak katalog sadece ürünleri gösteriyorsa, fıyat listesi bu lunsa dahi, satışı katalog üzerinden gerçekleştir mek için gerekli bilgi yoksa, artık perakend ecilik hizmetine hizmet eden bir kullanımdan ziyade markanın ürünlere bağlı olarak kullanımını gösteren bir kullanım söz konusudur. Sipa riş kataloğu, 35.05 perakendecilik sınıfındaki tanımda da yer aldığı üzere satış/sipariş kataloğudur (mail order catalogu e). Her katalog satış kataloğu değildir. A von ve Oriflame gibi kataloglarda sadece ürün ve fıyat bilgisi yer almamakta, ayrıca anında sipariş de verilebilmektedir. 131 Ünsafın belirttiği gibi, "Satışa sunumu sağlayan araç, TV üzerinden satışta uzaktan kumandayı kullanarak veya telefonla alım yapma, internet üzerinden satışta, ürünleri sitede gördükten sonra alışveriş sepetine ekleyerek, sonra kredi kartıyla ödeme yaparak alım, katalog üzerinden alımda te lefonla satış ve telefon üzerinden kredi kartı numarası vererek ödeme veya bunlara benzer diğer ödeme yöntemleri olabilir". Bu konuda bkz. Önder Erol ÜNSAL, Perakendecilik Hizmetleri Nedir?, 09.06.2015, https:/ /iprgezgini.org/2015/ 06/09/pe rakendecilik-hizmetleri-ned ir-marka-tesci linde somut-karsiligi-ne-sekil de-ortaya-cikar/ (Son erişim: 24.05.202 1). 132 Önder Erol ÜNSAL, Perakendec ilik Hizmetleri Nedir?, 09.06.2015, https://iprgezgini .org/2015/ 06/09/pera kendecilik-hizmetleri-nedir -marka-tescilinde-somut-karsil igi-ne-sekil de-ortaya-cikar/ (Son erişim: 24.05.2021). Maddell-Başvuru Şartla n, Sımflandırma ve Bölünme 2245 TÜRKPATENT tarafından yayınlanan "Marka Yay ıma İtiraz Süreçleri Kapsamında Kullanım İspatı Talebine ve İnceleme Esaslarına İlişkin İnce leme Kılavuzu"nda, katalogların, fiyat listelerinin ve ürün koduna ilişkin açıklamaların emtiaya ilişkin olduğu belirtilmiştir. Kataloğun satış kataloğu olarak kabul edilmesi için, sadece ürünlerin sergilenmesi yeterli değildir. Ürünün ve fiyat bilgisinin yer aldığı kataloglar, TÜRKPATENT 'in Kılavu zunda da belirtildiği gibi, emtianın kullanımına ilişkindir. Satış/sipariş kataloglarının nasıl oldukları hakkında AB Genel Mahke mesi'nin vermiş olduğu 10.07.2010 tarihli Peter Storm kararı yol gösterici olabilir. Her ne kadar bu karar markanın ürünlerle ilgili olarak kullanılıp kullanılmadığını irdeleyen bir karar olsa da, dosyada delil olarak sunulan sipariş kataloğu tanımlanmıştır. Kataloğun Peter Storm markasını taşıdığı belirtildİkten sonra, her ürünün yanında ürün kodu ve fiyatın bulunduğu ve sipariş verilebilmesi için sipariş formu, telefon numarası, faks numarası, posta adresi ve internet sitesi adresinin verildiği, siparişin verilebilmesi için ayrıntılı bilginin verildiği, ayrıca değişim ve iade koşulları nın da katalogda yer aldığı belirtilmiştir133• Bir ürünün kullanımının ispatı için bu markanın ambalaj, etiket, fiyat listesi, katalog, fatura, reklam ve tanıtımlarda yer alması gerekir134• Burada adı geçen katalog, tanıtım kataloğudur. Sadece ürünlerin ve bazen hem ürün hem de fiyatların yer aldığı katalogdur. Tıpkı tanıtım kataloglarında olduğu gibi, fiyat listeleri de ürünün kullanıldığına ilişkin göstergedir. Ayrıca, kata log, fiyat listesi gibi araçların, markanın ürünle bağlantılı olarak kullanıldı ğının kabulü için gerçek bir arz teşkil
|
bir karar olsa da, dosyada delil olarak sunulan sipariş kataloğu tanımlanmıştır. Kataloğun Peter Storm markasını taşıdığı belirtildİkten sonra, her ürünün yanında ürün kodu ve fiyatın bulunduğu ve sipariş verilebilmesi için sipariş formu, telefon numarası, faks numarası, posta adresi ve internet sitesi adresinin verildiği, siparişin verilebilmesi için ayrıntılı bilginin verildiği, ayrıca değişim ve iade koşulları nın da katalogda yer aldığı belirtilmiştir133• Bir ürünün kullanımının ispatı için bu markanın ambalaj, etiket, fiyat listesi, katalog, fatura, reklam ve tanıtımlarda yer alması gerekir134• Burada adı geçen katalog, tanıtım kataloğudur. Sadece ürünlerin ve bazen hem ürün hem de fiyatların yer aldığı katalogdur. Tıpkı tanıtım kataloglarında olduğu gibi, fiyat listeleri de ürünün kullanıldığına ilişkin göstergedir. Ayrıca, kata log, fiyat listesi gibi araçların, markanın ürünle bağlantılı olarak kullanıldı ğının kabulü için gerçek bir arz teşkil etmesi gerekir. Kataloglada ilgili olarak AB İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen 12.12.2002 tarihli HIWATT kararında, Mahkeme, bir ülkede sadece katalog ların bulunması durumunu "ciddi kullanım" olarak kabul etmemiştir. Mah kemeye göre, bir markanın kullanımının gerçek kullanım olarak kabul edile bilmesi için, markalı malın satışa sunulması gerekir. Dava konusu olayda, HIW A TT markasının tesciline itiraz eden önceki HIW A TT markası sahibi, markasının kullanımını ispatlayabilmek için Almanya' daki Frankfurt fuarın da dağıtılan ürün kataloğunu de lil olarak göstermiştir. Mahkeme, katalogla rın İngilizce yazılı olmasının ve adres olarak ABD'deki bir adresin gösteri!- 133 CJEU T-30/09, Engelhorn KGaA v. OHIM-The Outdoor Group Ltd, 08.07.2010, par.39. 134 Bu konuda bkz. CJEU T-680/15, L'Eclaireur, 08.05.2017, par.29. 2246 Yasaman/Yusufoğlu mesinin, ürünlerin Almanya' da satıldığını gösterme diğini; kataloğun sadece HIW A TT markalı ürünlerin varlığını gösterdiğini belirterek, bu kataloğun ürün markasının ciddi kullanımı için delil olarak kabul edilemeyeceğini be lirtmiştir. Tek başına katalogların varlığının, şirketin pazara girme niyetini gösterdiğini, ara sıra yapılan satışların da sürekli ve ciddi kullanım olarak algılanamayacağını belirtmiştir135• Sonraki tarihli kararlarında da AB Genel Mahkem esi, sadece katalogla rın varlığının, markanın kullanımına tek başına delalet edemeyeceğini, buna faturaların da ilave edilmesi gerektiğini belirt tikten sonra, yapılan değerlendir mede faturaların katalogtarla birlikte değer lendirilmesi durumunda dahi gerçek kullanırnın bulunrnadığına işaret etmiş tir136. Genel Mahkeme 2012 tarihli bir kararında da, katalogların ancak yapı lan satıştarla birlikte ele alındığında ürünün ciddi kullanımına delalet edece ğini belirtmiştir Bu son kararda da Mahkeme, katalogların tek başına ürünle rin kullanım ciddiyeti hakkında dahi bilgi vermekten uzak olduğunu belirt miştir137. İsviçre kararlarına baktığımızda da, ürün broşürü kullanımının da tek başına ürünün ciddi kullanımı olarak kabul edilmeyeceği görülmektedir 138• Ciddi kullanırnın kabul edilebilmesi için, satışların süreklilik göstermesi, katalogların sürekli olarak güncellenmesi veya dağıtım anlaşmaların yapıl ması gerekir. Üstelik bu bahsedilen karar, perakende cilik hizmeti için değil, ürünün ciddi kullanımına ilişkin bir karardır. Başka bir kararda da belirtildi ği gibi, bir kataloğun varlığı tek başına kullanıma delalet etmez; önemli olan kataloğun sunulması ile beraber, bu kataloğa uygun olarak satışların da ya pılmasıdır139. Görüldüğü üzere, markaların katalogla rdaki kullanımı her somut olaya göre değerlendi rilmelidir. Satış/sipariş kataloğu markanın perakendecilik hiz- 135 CJEU T-39/01, Kabushiki Kaisha Fernandes v. OHIM-Richard John Harrison, 12.12.2002, par.36, 37, 39, 43. 136 CJEU T-504/09, Völkl GmbH & Co KG v. OHIM -Marker Völkl International GmbH, 14.12.2011, par.109, 113. 137 CJEU T-214/08, Paul Alfons Rehbein GmbH & Co. KG v. OHIM -Herve Oias Martinho, Manuel Carlos Dias Martinho, 28.03.2012, par.31, 32, 36. 138 "Genesys (fig.) 1 Genesis (fig.)". Eidgenössische Rekurskommission für geistiges Eigentum vom 20. November 2001 Gutheissung der Beschwerde; Akten-Nr. MA-Wl 48/00, Sicl 2002, 5.106, s. 106- 107. 139 "Heidi/Heidi-Wi i". Eidgenössische Rekurskommission für geistiges Eigentum vom 15. Mai 2000 Abweisung der Beschwerde im Widerspruchsverfahren; Akten-Nr. MA-Wl 52/00, Sic! 2001, 5.426, s. 426-428. Maddell-Başvuru Şart/an, SmiflandJrma ve Bölünme 2247 metinde kullanıldığına delalet ederken, sadece tanıtım katalogları ancak mar kanın ürünle ilgili olarak kullanıldığına delalet eder. Ayrıca yukarıdaki HIWATT kararında da belirtildiği gibi, sadece katalog ürün açısından dahi tek başına ciddi kullanımı ispatlamaya yetmez. Bir ürünün katalogda yer alması, kataloğun sipariş kataloğu olduğu anlamına gelmez. Her halükarda, sadece katalogların varlığı, markaların kullanıldığına delalet etmez (üründe veya hizmette ). Bu kataloglara ilaveten, satışların yapıldığı da ispat edilmelidir. Özellikle bir sipariş kataloğunun varlığı, yukarıda verilen kararlar ışığında tek başına perakendec ilik hizmetinin gerçekleştirildiğini göstermez. Ayrıca, bu kataloglara dayanılarak gerçekten satışların yapıldığının da ispatlanması gere kir. Zira kararlarda da belirtildiği üzere, bu katalogların ne yaygınlıkta dağıtıl dığı ve kitlelere nasıl ulaştığı sadece kataloglardan anlaşılamaz. Bir kataloğa dayanan kişinin, bu kataloğun gerçek anlamda satış hizmeti için kullanıldığını da ispatlaması gerekir. Bunu da satışlarla (faturalarla) desteklemesi gerekir140• Nitekim 05.03.20 18 tarihli 2017/1001 sayılı AB Marka Tüzüğü'ne ila vede bulunan 2018/625 sayılı Yetki Devrine Dayanan Komisyon Tüzüğü m.lO'da kullanırnın ispatına ilişkin kurallar bulunmaktadır. Bu maddenin 3. fıkrasına göre, kullanıma ilişkin deliller, kullanırnın kapsamı, zamanı, yeri ve niteliği hakkında bilgi verecek yeterlilikte olmalıdır. Sadece bir kataloğun veya başkaca bir verinin bulunması, tek başına kullanımı haklı göstermek için yeterli değildir. İsviçre doktrin ve içtihatlarında, bir markanın prospektüs, katalog, fiyat listesi, fatura üzerinde bulunması, markanın ayırt etme fonksiyonu ile kulla nımı olarak kabul edilmektedir 141• 2015 yılında verilen Zoo Sport kararında, fiyat listesi, katalog, fatura, reklam araçlarının doğrudan 25. sınıftaki malla rın kullanımına ilişkin olduğu, hizmetlerin sunumuna ilişkin olmadığı ve 35. sınıftaki kullanırnın bu şekilde ispat edilerneyeceği belirtilmiştir142• 140 Yapılan satışların çok büyük olması beklenmez. Her ürün, satış potansiyeli ve fiyatı satışın ciddi kulla nıma delalet edip etmediğine işaret eder. Ayrıca, bir markanın pazara girmesi zamanında satışlar dü şük olsa dahi, zamanla bu satışlar gelişebilir. Bu konuda bkz, "Heidi/Heidi-Wii" kararı, para. 3.2. 141 isviçre Federal Mahkemesi'nin 13.09.2017 ve B-5226/2015 no.lu "Estrella Galicia" kararı, gerekçe no. 2.4.1.5; Federal Mahkemenin B-6637/2014 no.lu ve 10.10. 2016 tarihli karar, no. 5.1 "sensationail / Sensatıonaıl"; Federal Mahkeme'nin B-2678/2012 no.lu ve 07.03.2013 tarihli "OMIX/ONYX Pharmaceutıcals" kararı, gerekçe no. 3.1; Ivan CHERPIL LOD, Le Droit Suisse des Marques, 2007, s. 68 vd., s. 189 vd. 142 isviçre Federal Mahkemesinin 21.01.2015 tarih ve 461/2013 no.lu kararın, no. 5.4.1, no.5.4.2, no.5.5 no.lu gerekçeleri. Karar için bkz. https://swisslex.ch/Doc /ShowDocVi ew/76ef2800-74f5- 4c16-b1dc-0768ee208f 47?hitPos=16&tryHighl ight=True&source=hitlist- search&SP=5 l44euqm#firstSearchTerm (Son erişim: 24.05.2021). 2248 Yasaman/Yusu foğlu İngiltere Patent Ofisinin verdiği bir kararda, katalog üzerinden bir satı şın söz konusu olduğu durumlarda, katalog, satış noktası referansı olarak rol oynamakta ve katalogda belirtilen telefon numarası arandığında, satış için gerekli işlemler başlatılmış olm aktadır143• Benzer şekilde, katalog doğrudan bir satış temsilcisi tarafından getiriliyorsa, sipariş doğrudan bu satış temsil cisine verilmektedir. Kataloglar üzerinden gerçekleşen
|
Mahkemenin B-6637/2014 no.lu ve 10.10. 2016 tarihli karar, no. 5.1 "sensationail / Sensatıonaıl"; Federal Mahkeme'nin B-2678/2012 no.lu ve 07.03.2013 tarihli "OMIX/ONYX Pharmaceutıcals" kararı, gerekçe no. 3.1; Ivan CHERPIL LOD, Le Droit Suisse des Marques, 2007, s. 68 vd., s. 189 vd. 142 isviçre Federal Mahkemesinin 21.01.2015 tarih ve 461/2013 no.lu kararın, no. 5.4.1, no.5.4.2, no.5.5 no.lu gerekçeleri. Karar için bkz. https://swisslex.ch/Doc /ShowDocVi ew/76ef2800-74f5- 4c16-b1dc-0768ee208f 47?hitPos=16&tryHighl ight=True&source=hitlist- search&SP=5 l44euqm#firstSearchTerm (Son erişim: 24.05.2021). 2248 Yasaman/Yusu foğlu İngiltere Patent Ofisinin verdiği bir kararda, katalog üzerinden bir satı şın söz konusu olduğu durumlarda, katalog, satış noktası referansı olarak rol oynamakta ve katalogda belirtilen telefon numarası arandığında, satış için gerekli işlemler başlatılmış olm aktadır143• Benzer şekilde, katalog doğrudan bir satış temsilcisi tarafından getiriliyorsa, sipariş doğrudan bu satış temsil cisine verilmektedir. Kataloglar üzerinden gerçekleşen satışlarda, satılan ürünler genelde müşteriye gönderilmektedir. Zira fiziki mağaza merkezli olmamasının anlamı budur. Fiziki mağaza merkezli satışlada müşteriler malları gittikleri mağazadan alırken, fiziki mağaza merkezli olmayan satış larda ürünler müşterilere gönderilmektedir. Katalogların nitelikleri ve delalet ettikleri husus değerlendiril irken dik katli olmakta fayda vardır. Katalog sadece ürün ve fiyat bilgisi vermekteyse, bu katalog sadece ürün kataloğu olarak kabul edilmelidir. Şirket adresinin bulunması da bu kataloğu perakende cilik hizmeti kataloğu haline sokmaz. Zira sipariş kataloğunun söz konusu olması için, ürün ve fiyat bilgisi dışın da, ürünün katalog üzerinden sipariş edilmesi hakkında bilgiler içermelidir (ABAD kararlarına göre iade şartları hakkında bilgi de yer almalıdır). lll. TANINMIŞ MARKA TESPiTi BAŞVURUSU 1. Tanınmış Markalar Listesi 1997 tarihinde, TPE (TÜRKP A TENT) Resmi Marka Gazetesinin Özel Sayısında "1883 tarihli Paris Sözleşme si'ne göre, Koruma Altına Alınan Emareler, Tanınmış Markalar, Kamu Kuruluşlarına Ait Damga, Mühür, Alarnet ve işaretleri" ilan edilmiştir. 2007 tarihinde yeni bir liste yayınlan mıştır. Burada 278 tanınmış marka ve 58 sektörel tanınmış marka ilan edil miştir. Bu tarihten sonra, marka sahiplerinin TÜRKP A TENT' e başvurarak markalarının tanınmış olduğunu ve markalarının tanınmış markalar kaydına alınmasını talep etme hakları tanınmıştır. Saptanan kriteriere uygun olarak form doldurulmakta ve istenilen belgeler dosya halinde Kuruma sunulmak tadır. TÜRKPATENT bu başvuruyu incelemekte ve tanınmışlık kriterlerine uygun marka söz konusu ise, tanınmış markalar listesine bu markayı ilave etmektedir 144• 143 https:/ /www.ipo.gov.uk /t-challenge-decision-resu lts/o0021l.pdf, s. 5. (Son erişim: 24.05.2021}. 144 Harndi YASAMAN, Tanınmış Marka Kriterleri ve ispatı Sorunu, s.36. TÜRKPATENT'in "ASELSAN" markasının tanınmışlık tespitine ilişkin söz konusu markanın "sektörel tanınmış marka" olduğu yö- Maddell-Başvuru Şartla n, Simflandlrma ve Bölünme 2249 2003 tarihli ve 5000 sayılı Türk Patent ve Marka Kurumu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunun 13/d maddesinde, "marka/arın tanınmışlık düzeyleri ile ilgili esasların belirlenmesi ve uygulamaya konulması işlemle rini yapma" Kurumun görevleri arasında belirtilmiştir. 2016 tarihli SMK'nın 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe girmesinin ardın dan, Bakanlıkla ra Bağlı, İlgili, ilişkili Kurum ve Kuruluşlar ile Diğer Kurum ve Kuruluşların Teşkilatı Hakkında 4 no.lu Cumhurbaşkan lığı Kararname sP45 ile Kurumun teşkilat yapısı ve görevleri yeniden düzenlenmiştir. Buna göre, Kurumun görevleri arasında "patent/er, faydalı modeller, marka/ar, coğrafi işaretler, geleneksel ürün adları, tasarımlar ile entegre devre topoğrafyalarının ilgili mevzuat hükümleri uyarınca tescilini ve bu hakların korunmas ı ile ilgili işlemleri" (m. 36011-a) yapmak yer almaktadır. Ayrıca, anılan Kararnamenin m. 37011-ç hükmünde de, 5000 sayılı Kanun'un 13/d hükmüne benzer bir şekilde, "ilgili mevzuat hükümlerine göre, belirli nite likleri haiz işaret ve ibare/erin koruma altına alınması, markalar ın tanın mışlık düzeyleri ile ilgili esasların belirlenmesi ve uygulamaya konulması işlemlerini" (m. 370/1-ç) yapmak Markalar Dairesi'nin görevleri arasında gösterilmiştir. 5000 sayılı Kanundaki düzenlemeye dayanılarak TPE (TÜRKP A TENT) nezdinde "tanınmış marka sicili" tutulmaya başlanmıştır. TPE (TÜRKP A TENT) re' sen tanınmış bazı markaları tanınmış markalar listesine almıştır. Bunun dışında, marka sahipleri Kuruma başvurarak markalarının tanınmış markalar siciline kaydını talep etmişlerdir. Bu başvuruların reddi ile karşılaşıldığında, ilgililer dava yoluna başvurarak markalarının tanınmış marka olduğunun tespiti davası açmışlardır. Uygulamada Mahkemeler, Kurumdan markanın tanınmış markalar liste sinde bulunup bulunma dığını sormaktadırlar. Öte yandan, Malıkernelerin Kurumun yapmış olduğu tanımlama ile bağlı olmadığı ve tanınmışlık konu sunda bilirkişiye başvurulduğu ve buna göre karar verildiği görülmektedir. nündeki kararı, ilk derece mahkemesi ve Yargıtay tarafından doğru bulunmamı ştır. Keza yasal an lamda tanınmış markalar arasında bir tanınmışlık derecesi mevcut olmayıp, asgari sektörel tanın mışlık koşulunun sağlanması halinde, markaya tanınmış markadan kaynaklanan korunmasının ve rilmesi gerekmek te olup; yasada olmayan bir olguya yer verilmek suretiyle, tanınmış markaları de recelere ve basarnaklara ayırıp, sektörel tanınmış marka, sektörler üstü tanınmış marka veya Tür kiye'de tanınmış marka gibi ayrımiara gitmek doğru değildir. Yarg. ll. HO. 2006/13097 E. 2007/4024 K. 06.03.2007 tarihli. Bkz. "Aselsan" kararı, karar no.ll/10. 145 R.G. 15.07.2018, s. 30479. 2250 Yasaman/Yusufoğlu Bu konuda Yargıtay kararları aras ında farklı çelişkili kararlar mevcuttur. Bunun gibi doktrinde de bu konu tartışılrnıştır146• Marka sahibinin, markasını tanınmış marka listesine geçirilmesini talep etmesi halinde ise iki sonuç vardır. Kurum bu talebi kabul eder ya da redde der. Ret kısmen de olabilir. Marka başvurusu ve itiraz prosedürü SMK 15 vd. maddelerinde düzen lenmiştir. Marka başvurusu incelemeden sonra Marka Bülteninde yayımla nır. Bu ilandan sonra ilgililerin itiraz hakları mevcuttur. Tanınmış marka başvurusu için Kanunda herhangi bir usul öngörülmemiştir. Tanınmış marka başvurusu reddedilen marka sahibinin, SMK m.20'ye göre bu karara itiraz hakkı söz konusu olur. Aynen marka başvurusunda oldu ğu gibi, aym prosedür, tanınmış marka başvurusunda da uygulanacak ve SMK 20 ve devamı maddeleri bu halde de aynen uygulanacaktır. Diğer bir ifadeyle, tanınmış marka başvurusu reddedilen kişi, Yeniden İnceleme ve Değerleme Kurulunda itirazda bulunacak; burada da talebi reddedildiğinde 2 ay içinde Ankara Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesinde TÜRKPATENT hasım göste rilmek suretiyle markanın tanınmış olduğunun tespiti davasını açacaktır. Bu nun yanında, tamnmış marka ile ilgili kişilerin de itiraz haklan vardır. İtiraz prosedüründe de aynen marka başvurusundaki esaslar geçerlidir147. Marka tanınmış marka listesine yazıldığı takdirde, bu karardan zarara uğrayabilecek terin Kuruma ve listeye kaydedilen tamnmış marka sahibine karşı markanın tanınmış olmadığı yönünde menfi tespit davası açmak hakkı olmalıdır. Yakın zamana kadar Yargıtay, tanınmışlığın tespiti talepli davaları ka bul etmiş; ancak konuya ilişkin öncelikli olarak TÜRKP A TENT' e başvu rulmasını zorunlu tutmuştur. Keza Yargıtay ' a göre, markaların tamnmışlık düzeyleri ile ilgili esasların belirlenmesi ve uygulamaya konulması işlemle rinin TÜRKPATE NT'in görevi olması sebebiyle, bir markanın tanınmış olduğunun tespiti yönündeki istemin öncelikle kanunen bu konuda yetkili kılınan TÜRKPATE NT'e yapılması gerekmektedir 148• Yargıtay ll. Hukuk Dairesi'nin 201 1 tarihli kararı şu şekildedir: 146 Tolga AYO�LU, Tanınmış Markalar Listesinden Çıkarma Davası, s.139 vd.; Uğur ÇOLAK,
|
kişilerin de itiraz haklan vardır. İtiraz prosedüründe de aynen marka başvurusundaki esaslar geçerlidir147. Marka tanınmış marka listesine yazıldığı takdirde, bu karardan zarara uğrayabilecek terin Kuruma ve listeye kaydedilen tamnmış marka sahibine karşı markanın tanınmış olmadığı yönünde menfi tespit davası açmak hakkı olmalıdır. Yakın zamana kadar Yargıtay, tanınmışlığın tespiti talepli davaları ka bul etmiş; ancak konuya ilişkin öncelikli olarak TÜRKP A TENT' e başvu rulmasını zorunlu tutmuştur. Keza Yargıtay ' a göre, markaların tamnmışlık düzeyleri ile ilgili esasların belirlenmesi ve uygulamaya konulması işlemle rinin TÜRKPATE NT'in görevi olması sebebiyle, bir markanın tanınmış olduğunun tespiti yönündeki istemin öncelikle kanunen bu konuda yetkili kılınan TÜRKPATE NT'e yapılması gerekmektedir 148• Yargıtay ll. Hukuk Dairesi'nin 201 1 tarihli kararı şu şekildedir: 146 Tolga AYO�LU, Tanınmış Markalar Listesinden Çıkarma Davası, s.139 vd.; Uğur ÇOLAK, Türk Marka Hukuku, 2018, s. 899 vd. 147 Hamdi YASAMAN, Tanınmış Marka Kriterleri ve ispatı Sorunu, s. 44. 148 Yarg. ll. HO. 2003/12431 E. 2004/7020 K. 24.06.20 04 tarihli; Yarg. ll. HO. 2007/3468 E. 2008/5173 K. 17.04.2008 tarihli; Yarg. ll. HO. 2005/13979 E. 2007/827 K. 25.01.2007 tarihli; Yarg. ll. HO. 2009/15033 E. 20ll/9297 K. 22.07.20ll tarihli. Madde 11-Başvuru Şart/an, Smtflandlfma ve Bölünme 2251 "Davacılar vekili, müvekki/lerinin tescilli "AKSA" ibare/i markalarının tanınmış olduğunun tespitine de karar verilmesini talep etmiştir. Oysa doğrudan doğruya dava açmak suretiyle markanın tanınmışfığının tespi tinin sağlanması mümkün değildir. Bir markanın tanınmışfığının tescili ne iliskin yetki TPE'ne aittir. Bunun için de usulüne uygun şekilde anı lan kuruma başvurulması ve gerekli prosedürün tamamlan ması gerek mektedir. Bu durum karşısında, davacı tarafın markasının tanınmışfığı nın tespitine karar verilmesi isteminin açıklanan nedenlerle reddine ka rar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde tanınmışlığa karar verilmesi doğru olmamış, hükmü n bu nedenle de bozulması gerekmiştir "149• "Hummer" markası sahibi, bu markanın unvanda ve markada haksız kullanılması sebebiyle haksız kullanma sebebiyle dava açmış; davada ta nınmışlığının ve korunma altında bulunduğunun tespiti ile davalı markasının terkini ve "Hummer" ibaresinin un vandan silinmesini istemiştir. Yargıtay 2015 tarihli kararında şu sonuca varmıştır150: "Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hü küm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmama sına ve tanınmış lığın tespitine ilişkin talebin öncelikle TPE nezdinde başvuru konusu edilip bu yöne ilişkin TPE kararına yönelik olarak bir dava şeklinde açılmadan doğrudan TPE'nin hasım olarak gösterilerek dava açılması suretiyle talep edilmesinin mümkün bulunmamasına göre, dava/ı R.. A.. vekilinin tüm, davacı şirket vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir". Davacı "Versace" markasının TPE (TÜRKP A TENT) nezdinde tescilli çok tanınmış bir marka olduğunu; davalının "Versace" markasını tescil ettir diğini; bunun tanınmış markaya tecavüz teşkil ettiğini; markanın tanınmış olduğunun tespiti ile davalı markasının iptali ile sicilden terkinini talep et miştir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi kararında TPE'ye başvurulmadan dava nın açılamayacağına hükmetmiştir: "Bir markanın tanınmış olduğunun tespiti yönündeki istemin, öncelikle kanunen bu konuda yetkili kılınan TPE Başkanlığı'na yapılması gerek mektedir. TPE Başkanlığı'na başvuru koşulu yerine getirilmeden, doğ- 149 Yarg. ll. HD. 2009/15033 E. 2011/9297 K. 22.07.2011 tarihli. Bkz. "Aksa" kararı, karar no.ll/11. 150 Yarg. 11. HD. 2015/2322 E. 2015/8775 K. 01.07.2015 tarihli. Bkz. "Hummer" kararı, karar no.ll/12. 2252 Yasaman/Yusufoğlu rudan anılan Kurum dava/ı olarak gösterilmek suretiyle markanın ta nınmış olduğunun tespiti davası açı/abilmesinin kabul edilmesi, 5000 sayılı Kanun 'un Kuruma tanıdığı inceleme yapma ve karar verme hak kının ortadan kaldırılması sonucunu doğuracağından, bu şekilde açılan bir davanın mahkemece dinlenebilmesi mümkün değildir. Bu durumda, somut olayda dava/ı TPE Başkanlığı'na yönelik olarak yasal koşullar yerine getirilmed en açılan tanınmışlığın tespiti istemli davanın bu ne denle reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu yönden dava/ı TPE Başkanlığı yararına bozulması gerekm iştir"151. Bir başka davada davacı, 3, 5, 16. sınıflar için tescilli "MOLFİX" mar kasını davalının 3, 16, 35. sınıflar için tescil başvurusunda bulunduğunu, davalının markasının tanınmışl ığından haksız yere yararlanmak istediğini ileri sürerek markasının çok tanınmış marka olduğunun tespitine, davalı nın başvurusunu yaptığı markanın aynı KHK'nin 7/6 ve 8. maddelerinde belirtilen aynı veya ayırt edilemeyecek kadar aynı olduğunun tespitine ve haksız rekabetin engellenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece, TPE (TÜRKP ATENT) hasım gösterilmediği gerekçesiyle, bu istemin reddine karar verilmiştir. Yargıtay ll. Hukuk Dairesi, yerel mahke menin tanınmışlığın tespiti bakımından ret kararının gerekçesini doğru bul mamış; ancak varılan sonuç itibarıyla istemin reddi kararını doğru bularak kararı onamıştır: "Bir markanın tanınmışfığının tespitine hangi kurumun karara vereceği uluslararası sözleşmelerde düzenlenmem iştir. Ancak, WIPO'nun 34 'üncü Yönetim Birliği toplantısınd a kabul edilen, "ortak kararın" 1 'inci maddesindeki tanımlarda tanınmış markalara karar vermeye yet kili otorite/erin, markalar ın korunma sını sağlayan yetkili kurumlar ve mahkemeler olduğu açıklanmıştır. Ülkemiz açısından da, 554 sayılı KHK'nin 1 ve 10/3, 556 sayılı KHK'nin 711-ı ve 814 'üncü maddeleri ile taraf olduğumuz uluslararası sözleşme hükümleri dikkate alınarak da va/ı TPE ile mahkemelerimizin tanınmış marka tespitinde yetkili oldu ğunun kabulü gerekir. Tanınmışlık talebi yönünden TPE'ye başvurma dan doğrudan tescil davası yolu ile bu sonuca u/aşı/mak istenilmesi markalar ın tescil sistemine de uygun düşmemektedir. Markanın tanın mışlzğı yönünde TPE'ye başvuru/up, tescil prosedürü tamamlanma dan, ısı Yarg. 11. HD. 2007/3468 E. 2008/5173 K. 17.04.2008 tarihli. Bkz. "Versace" kararı, karar no.ll/13. Maddell-Başvuru Şart/an, Stmflandlfma ve Bölünme 2253 bu yönde nihai bir karar oluşmadan doğrudan açılan tespit davası din lenemez "152• Yargıtay 'ın önceki dönemdeki içtihatları ve buna paralel olarak TÜRKPATE NT'in uygulaması bu yönde olmakla birlikte, Kurum nezdinde tanınmış marka listesi oluşturulması şeklindeki fiili durum eleştiriye açıktır. Şöyle ki, tanınmışlık kendisine çeşitli hukuki sonuçlar bağlanan hukuki bir statü olup, bu statünün kazanılması markanın ilgili sektörde ve çevrede bili nir ve tanınır konuma ulaşmasına bağlıdır. Markanın tanınmışlığa ulaşması na ilişkin fiili durum ise, zamana bağlı olarak değişiklik gösterebilmektedir. Diğer bir ifadeyle, markaların tanınmışlığı marka tescilinde olduğu gibi du rağan bir olgu olmayıp, zamana ve koşullara göre değişiklik gösterebilmek tedir. Bunun yanı sıra, tanınmış marka statüsünün kazanılması için, Ku rum'un ilgili markanın tanınmış marka listesine katılması yönünde bir karar vermesi zorunlu değildir. Bu açıdan, bir markanın tanınmış markalar liste sine kaydedilmesi, bahse konu marka sahibine herhangi bir hak bahşetme mektedir. Diğer yandan, bir markanın tanınmış marka listesine dahil edilme si, hukuk tekniği açısından da bir sonuç doğurmamaktadır. Bu sebeple her hangi bir sübjektif hak doğurmayan bahse konu kaydın -uygulamada her ne kadar sicil ibaresi kullanılsa da -tanınmış markalar sicili yerine tanınmış markalar listesi olduğu kabul edilmelidir 153• Tanınmış markalar sicili hukuki bağlamda bilinen sicil
|
Markanın tanınmışlığa ulaşması na ilişkin fiili durum ise, zamana bağlı olarak değişiklik gösterebilmektedir. Diğer bir ifadeyle, markaların tanınmışlığı marka tescilinde olduğu gibi du rağan bir olgu olmayıp, zamana ve koşullara göre değişiklik gösterebilmek tedir. Bunun yanı sıra, tanınmış marka statüsünün kazanılması için, Ku rum'un ilgili markanın tanınmış marka listesine katılması yönünde bir karar vermesi zorunlu değildir. Bu açıdan, bir markanın tanınmış markalar liste sine kaydedilmesi, bahse konu marka sahibine herhangi bir hak bahşetme mektedir. Diğer yandan, bir markanın tanınmış marka listesine dahil edilme si, hukuk tekniği açısından da bir sonuç doğurmamaktadır. Bu sebeple her hangi bir sübjektif hak doğurmayan bahse konu kaydın -uygulamada her ne kadar sicil ibaresi kullanılsa da -tanınmış markalar sicili yerine tanınmış markalar listesi olduğu kabul edilmelidir 153• Tanınmış markalar sicili hukuki bağlamda bilinen sicil değildir. Bu lis teye dayanılarak bir hak elde edilemez. Sicilin kurucu fonksiyonunun yanın da, açıklayıcı fonksiyonu da yoktur. Bu sicil, daha doğru tabir ile tanınmış markalar listesi, idari bir merci tarafından düzenlenmiş ve kendi iç işlerinde uyguladığı bir düzenlemedir. Ayoğlu, tamamen kendi iç işleyişine yönelik olarak ve kendi görevini kolaylaştır mak amac ıyla kendisi tarafından mutlak ret sebeplerini değerlendirirken nazara aldığı bir düzenleme olduğunu ileri sürmüştür 154• Ancak tanınmış markalar mülga 556 sayılı KHK'da hem mut lak hem de nispi ret sebepleri arasında sayılmakta iken, SMK'da ise mutlak ret sebepleri arasında zikredilmemiştir. Bu sebeple TÜRKP ATENT, tanın mış markalar ile ilgili mutlak ret sebepleri açısından inceleme yapmayacak tır. Bu nedenle tanınmış markalar listesi tutulmasına gerek olmadığı savu nulmaktadır. Çolak da, TÜRKPATENT 'in 5000 sayılı Kanundaki 13/d 152 Yarg. ll. HD. 2005/1137 E. 2006/943 K. 06.02.2006 tarihli. Bkz. "Molfix" kararı, karar no.ll/14. 153 Bu yönde bkz. Tolga AYO�LU, Tanınmış Markalar Listesinden Çıkarma Davası, s.l42 vd. 154 Tolga AYO�LU, Tanınmış Markalar Listesinden Çıkarma Davası, s.l41. 2254 Yasaman/Yusufoğlu maddesindeki hükme dayanarak marka sicili tutma yetkisi olmadığını ifade etmektedir1 55• Nitekim Yargıtay 2020 tarihinde vermiş olduğu bir karar ile eski içtiha dından ayrılmıştır. Yargıtay ' a göre, her ne kadar TÜRKPATENT tarafından Tanınmış Marka Sicili-daha doğru bir ifadeyle tanınmış marka listesi-oluş turularak kendisine başvuru halinde başvuru konusu markanın tanınmışlık niteliğine haiz olup olmadığı konusunda inceleme yaparak, bu nitelikte gör dükleri markalar için sicil adı altında bir liste oluşturulmuş ise de; bahse konu Kurumun kanunen tanınmış markalara ilişkin bir sicil oluşturma yetki si bulunmamaktadır. Bunun yanı sıra, tanınmışlık özelliği sabit bir olgu ol madığından, herhangi bir davada dayanılan markanın tanınmış olduğunun ileri sürülmesi halinde, her bir somut olayda o markanın tanınmış olup ol madığı ve tanınmışlığını sürdürüp sürdürm ediğinin münferiden ispatlanması gerekmektedir. "Dava/ı Kurum tarafindan Tanınmış Marka Sicili oluşturul arak kendi sine başvuru halinde başvuru konusu markanın tanınmışlık niteliğine haiz olup olmadığı konusunda inceleme yaparak bu nitelikte gördükleri markalar için sicil oluşturulmuş ise de; dava/ı Kurumun kanunen böyle bir sicil oluşturma yetkisi olmadığı gibi, tanınmışlık özelliği sabit bir olgu olmadığından, Dairemizin yerleşik kabullerine göre de, herhangi bir davada dayanılan markanın tanınmış olduğunun ileri sürülmesi ha linde, her bir somut olayda o markanın tanınmış olup olmadığı ve ta nınmışlığını sürdürüp sürdürmediğinin münferiden ispatlanmas ı gerek tiği kabul edilmektedir. O halde İlk Derece Mahkemesince, yukarıda yapılan açıklamalar göz önüne alınarak, davacının eldeki somut davayı açmakta hukuki yararının bulunmaması nedeniyle davanın reddine ka rar verilmes i gerekirken hatalı değerlendirme ile davanın kısmen de ol sa kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu sebe ple re 'sen bozulmasına karar vermek gerekmiştir "156• Sonuç itibarıyla, Bakaniıkia ra Bağlı, İlgili, ilişkili Kurum ve Kuruluşlar ile Diğer Kurum ve Kuruluşların Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkan lığı Ka ramamesi'nin 370/1-ç maddesi ile TÜRKPATENT 'e verilen görev, bünye- 155 Uğur ÇOLAK, Türk Marka Hukuku, 2018, s.899. 156 Yarg. ll. HD. 2019/2980 E. 2020/991 K. 05.02.2020 tarihli. Bkz. "Premier" kararı, karar no.ll/15. Bu konuda ayrıca bkz. Gökhan ERGÜL, Türk Patent Tanınmış Marka Sicili Tutamaz (mı?), 21.04.2020, https:/ /iprgezgini.org/2020/0 4/21/turkpate nt-taninmis-marka-sicil i-tutamaz-mi/ (Son erişim: 24.05.2021}. Maddell-Başvuru Şart/an, Smiflandlrma ve Bölünme 2255 sinde tanınmış marka listesi ya da uygulamadaki ifadesiyle tanınmış marka sicili oluşturulması gibi bir yetkiyi banndır mamaktadır. Ayrıca, böyle bir liste oluşturulması, teknik açıdan da gereklilik teşkil etmemektedir. Kaldı ki, tanınmış marka zamana bağlı olarak değişiklik arz eden fiili bir durum olup, süreklilik teşkil etmemektedir. Bu sebeple Kurumun tanınmış marka listesi oluşturulması yönündeki uygulama sının hukuki açıdan bir yararı bulunma makta ve bu liste Kurumun işleyişi açısından da gereklilik arz etmemekte dirıs7. Yargıtay ll. Hukuk Dairesi 'nin Kasım 2020 tarihli bir karanna konu olay da, davacı "LD" markasının tanınmışl ığının tespiti için TÜRKP ATENT ' e baş vurmuş, anılan başvuru reddedilmiş ve davacı tarafından bu ret kararının iptali ve markanın TÜRKPATENT markalar siciline tanınmış marka olarak kayıt edilmesi talep edilmiştir. İlk derece mahkemesince, davacının talepleri, davacı tarafından tanınmışlığın ispat edilemediği hususunun yanı sıra, işbu davanın sonucunda verilecek kararın davacı için yararlı hiçbir hukuki sonucunun olma yacağı gerekçeleri ile reddedilmiştir. Kararda şunlar belirtilmiştir: "SMK hüküm/erindeki değişiklik ve tanınmışlığın ve bunun sonraki ta rihli başvuruları engelleyecek düzeyde olup olmadığı nın, markanın za man içerisinde kullanımıyla sürekli değişen hukuki ve fiili bir olgu ol ması karşısında, herhangi bir tarihte alınmış bir tanınmışlık kararının, her zaman ve her halde göz önüne alını p, buna dayalı idari veya yargı sal bir hüküm tesis edilmesinin de artık mümkün olmadığı, elbette her iki itiraz ihtimalind e, tanınmışlık vakıasının ileri sürülmesi sırasında nazara alınabilecek nitelikte "marka/arın tanınmışlık düzeyleri ile ilgili esasları belirlemek ve uygulamaya koymak yetkisinin" olduğu, fakat anılan hukuki durum gereği, artık Türk Patent'in tanınmış markalarla ilgili bir liste tutmasının yasal olarak bir gerekliliğinin ve pratik bir hu kuki faydasının kalmadığı, zira her bir başvuru anında tanınmışlığın ve zarar verici hallerin mevcudiyetinin ayrı ayrı ispatının gerektiği, bu se beple tanınmışlık kararı verilmesine ilişkin başvuru ile bunun üzerine tesis edilen Kurum kararlar ının, 10.01.2017 tarihinde önce tesis edilmiş olsa dahi, 10.01.2017 tarihinden sonra, artık işbu davanın açılması ve sürdürülmes inde de bir hukuki yararın bulunmadığı, zira her ne kadar davaemın tanınmışlık başvurusu 22.02.2016 tarihinde gerçekle şmiş olsa 157 Battal, mevzuatın Kuruma tanınmış marka sicili tutma yetkisi vermemek te olduğunu; ancak Ka nunla bu yetkinin açıkça verilmesi gerektiğini ve tanınmış markaların daha sıkı korunmaları gerek tiğini savunmuştur. Ahmet BATTAL, Tanınmış Marka Pratiği Hakkında Bazı Düşünceler, s.271-274. 2256 Yasaman/Yusufoğlu da mahkemece bir an için davada olumlu yönde hüküm tesis edilse dahi, bunun etkilerinin geleceğe dönük olabileceği ve beliren hukuki durum karşısında, kararın davacı
|
her bir başvuru anında tanınmışlığın ve zarar verici hallerin mevcudiyetinin ayrı ayrı ispatının gerektiği, bu se beple tanınmışlık kararı verilmesine ilişkin başvuru ile bunun üzerine tesis edilen Kurum kararlar ının, 10.01.2017 tarihinde önce tesis edilmiş olsa dahi, 10.01.2017 tarihinden sonra, artık işbu davanın açılması ve sürdürülmes inde de bir hukuki yararın bulunmadığı, zira her ne kadar davaemın tanınmışlık başvurusu 22.02.2016 tarihinde gerçekle şmiş olsa 157 Battal, mevzuatın Kuruma tanınmış marka sicili tutma yetkisi vermemek te olduğunu; ancak Ka nunla bu yetkinin açıkça verilmesi gerektiğini ve tanınmış markaların daha sıkı korunmaları gerek tiğini savunmuştur. Ahmet BATTAL, Tanınmış Marka Pratiği Hakkında Bazı Düşünceler, s.271-274. 2256 Yasaman/Yusufoğlu da mahkemece bir an için davada olumlu yönde hüküm tesis edilse dahi, bunun etkilerinin geleceğe dönük olabileceği ve beliren hukuki durum karşısında, kararın davacı için yararlı hiçbir hukuki sonucunun olma yacağı, açıklanan gerekçelerle öncelikle davanın bu nedenle reddedil mesinin gerektiği ... " Anılan karar davacı tarafından istinaf edilmiş ve İstinaf Mahkemesince Sınai Mülkiyet Kanunu döneminde, marka sahiplerinin TÜRKPATENT'in resmi olmayan biçimde tuttuğu tanınmış markalar siciline kayıt olmalannda hukuki menfaatlerinin bulunduğu sonucunu değiştirecek herhangi bir yasal düzenleme yapılmadığı gibi, aksi yönde bir Yargıtay uygulam asının da ge lişmediği; tam tersine TÜRKPATENT tarafından tanınmış marka başvurula rı kabul edilmeye ve ayrı bir sicile tescile devam edildiği gibi, her ne kadar Sınai Mülkiyet Kanunu hükümlerine göre mutlak ret sebebi olarak dikkate alınmasa da nispi ret sebepleri çerçevesinde yapılan itirazlarda, TÜRKPATENT tarafından bu tanınmış marka siciline kayıt durumunun dikkate alınmaya devam edildiği; dolayısıyla gerek 556 sayılı KHK döne minde gerekse 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu döneminde, tanınmış marka siciline kayıtlı bir marka olmanın hukuki bir yararının halen bulundu ğu; bu doğrultuda mahkemece hukuki yarar yokluğundan davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı belirtilmiştir. Buna karşın bu kararın da temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay ll. Hu kuk Dairesi, davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğinden bahisle bölge adliye mahkemesi kararını bozmuştur. Kararda yukarıda anılan Şu bat 2020 tarihli karara da atıf yapı larak, TÜRKPATENT 'in tanınmış mar ka sicili oluşturarak tanınmış markaları bu sicile kayıt yetkisi bulunma dığı; zira Kurum'a bu yönde yetki ve görev veren bir mevzuat hükmü bulunma dığı; kaldı ki tanınmışlığın sabit bir olgu olmayıp, her somut olayda mün feriden ispatlanması gereken bir vakıa olduğu; bu nedenle işbu davanın açılmasında hukuki yararın bulunmadığının kabulünün gerektiği belirtil miştir158. 2. Tanınmış Markanın Tespiti Davası Tanınmışlık daha çok açılan markaya tecavüz ve hükümsüzlük davala rında ileri sürülmektedir. Açılan bu eda davalarında mahkeme ön mesele 158 Yarg. ll. HD. 2020/745 E. 2020/5483 K. 30.11.2020 tarihli. Bkz. "LD" kararı, karar no.ll/16. Madde ll -Başvuru Şart/an, Smlflandtrma ve Bölünme 2257 olarak markanın tanınmış olup olmadığını tespit etmektedir. Bunun dışında, çekişmesiz yargı şeklinde "tespit davası" açmak imkanı var mıdır?159 Doktrinde genellikle bu davanın açılamayacağı, menfaat şartının bu lunmadığı kabul edilmektedir. Yargıtay 'ın da bu yönde kararları olduğu gibi, aksi yönde, tanınmış markanın tespiti davalarının açılabileceği yolunda ka rarları vardır. Yargıtay bazı kararlarında TÜRKPATENT (TPE) hasım gösterilerek tespit davasının açılabileceğini kabul etmektedir: Yarg. ı 1. HO. 02.03.1999 tarihli L&M sigaraları ile ilgili dava (ı 99911 ı 54 E. ı 999117 ı 8 K.); Y arg. ll. HO. 24.03.2003 tarihli MAS markası ile ilgili dava (2002/ı0575 E. 2003/2752 K.). Bazı kararlarında ise, tam aksi sonuca varmıştır (Yarg. 11. HO. 11.11.1996, 7585/7774). Yargıtay ll. Hukuk Dairesi'nin 10.07.1997 tarihli (1997/4836 E. 1997/5634 K.) kararı şu şekildedir: "Kural olarak Türk Hukukunda eda davası açılacak yerde tespit dava sının açılması mümkün değildir. 556 sayılı KHK'nin 7/i maddesinde ta nınmış markaların başkaları tarafindan marka olarak tescil edilemeye cekleri belirtilmiş olup, aynı KHK'nin 42/a bendinde tanınmış markala rın başkaları tarafindan marka olarak tescilinde yetkili mahkeme tara findan hükümsüz sayılmasına karar verileceği belirtilmiştir". Görüldüğü gibi, bu maddel erde tanınmış markanın tespitine karar veri leceği hükmü yer almamakta, aksine tanınmış markanın üçüncü bir kişi tara fından marka olarak tescili yapıldığın da bu markanın hükümsüz sayıtaeağına karar verileceği ve başvuru halinde marka olarak tescil edilerneyeceği belir tilmektedir. Yargıtay ll. Hukuk Dairesi'nin bir kararına konu olayda, "Hes" markası kablolarda tescilli olup, davalı bu markayı gıda ve ayçiçek yağı ürünlerinde marka olarak tescil ettirmiştir. Buna karşı açılan dava, markaya tecavüz ve haksız rekabetin önlenmesi ile markanın terkini ve markanın tanınmış olduğu nun sicilden terkini istemlerine ilişkindir. Davacı açtığı ilk davada, markanın terkini istememiş ve fakat fiili durumun ortadan kaldırılmasını istemiştir. Yar gıtay' a göre, hukuken var olan bir hakkın fiilen kullanılmasının engelleneme yeceği ve haklı kullanıma dayalı fiili durumun ortadan kaldırılmasının istene- 159 Harndi YASAMAN, Tanınmış Markaların Tespiti, s.21 vd. 2258 Yasaman/Y usufoğlu meyeceği gerekçesi ile davanın kabulü haklı görülmemiş ve karar bozulmuş tur. Davacının temyizi bakımından ise şu sonuca varılmıştır: "Davacı Hacılar Elektrik Sanayi A.Ş. "HES" markasını ilk olarak 18. O 1.19 79 tarihinde adına tescil ettirmiş olup, O I. 08.1996 tarihinde hasımsız olarak açtığı tanınmışlık tespiti davası neticesinde 01.10.1996 tarihinde Türk Patent Enstitüsü tarafindan tanınmış marka olarak kabul edilmiştir. Her ne kadar tanınmışlığın yargılama sırasında ispatı gerekli ise de, bu konu gerek mahkeme kararı ve gerekse Enstitü kararı ile ken diliğinden gerçekleş miş olup, markanın Türkiye 'de tanınmış olup, dün yada tanınmış olmaması iddiasının somut olayda tanınmışlık vasfinı et kileyecek bir sonuç do ğurması söz konusu değildir "160• Bu kararda görüldüğü üzere Hacılar A.Ş., markasının tanınmış olduğu nun tespiti zımnında hasımsız bir dava açmış ve bu kararı TPE 'ye ibraz ede rek markasını tanınmış markalar listesine yazdırmıştır. Açtığı markaya teca vüz ve iptal davasında mahkeme, tanınmışlığın mahkeme tespit kararı ve enstitü kararı ile tanınmış olduğunu kabul etmiştir. Ayoğlu, Yargıtay bir markanın tanınmış marka statüsünde bulunduğu nun tespitine ilişkin davaları kabul ettiğine göre bunun aksine markanın ta nınmış olmadığının tespiti ile ilgili davaları da kabul etmek durumunda ol duğunu; bu yöndeki davanın KHK 74. maddesinde (SMK m. 1 54) öngörülen menfı tespit davasının özel bir türü olduğunu ileri sürmüştür161• Çolak ise, Kurumun tanınmış marka listesine kaydetme işleminin bir idari karar oldu ğunu ve Anayasanın 125. maddesine göre, idarenin her türlü işlem ve eylem lerine karşı yargı yoluna gidilebileceğinden tanınmış marka listesinden çı karma davasının açılabileceğini savunmuştur 162• 3. Tanınmışlığın ispatı Markanın tanınmış olduğunun ispatı, iddia eden tarafa düşer. ispat, WIPO'nun ve TÜRKPATENT 'in tespit ettiği tanınmışlık kriterleri nazara alınarak ispat edilmek durumundadır. Markanın TÜRKPATENT nezdinde tanınmış markalar listesinde bulunması halinde, bu tespit de nazara alınır. 160 Yarg. 11. HD. 2003/4692 E. 2003/1180 K. 15.12.2003
|
nun tespitine ilişkin davaları kabul ettiğine göre bunun aksine markanın ta nınmış olmadığının tespiti ile ilgili davaları da kabul etmek durumunda ol duğunu; bu yöndeki davanın KHK 74. maddesinde (SMK m. 1 54) öngörülen menfı tespit davasının özel bir türü olduğunu ileri sürmüştür161• Çolak ise, Kurumun tanınmış marka listesine kaydetme işleminin bir idari karar oldu ğunu ve Anayasanın 125. maddesine göre, idarenin her türlü işlem ve eylem lerine karşı yargı yoluna gidilebileceğinden tanınmış marka listesinden çı karma davasının açılabileceğini savunmuştur 162• 3. Tanınmışlığın ispatı Markanın tanınmış olduğunun ispatı, iddia eden tarafa düşer. ispat, WIPO'nun ve TÜRKPATENT 'in tespit ettiği tanınmışlık kriterleri nazara alınarak ispat edilmek durumundadır. Markanın TÜRKPATENT nezdinde tanınmış markalar listesinde bulunması halinde, bu tespit de nazara alınır. 160 Yarg. 11. HD. 2003/4692 E. 2003/1180 K. 15.12.2003 tarihli. Bkz. "Hes Kablo" kararı, karar no.6/86. 161 Tolga AYOGLU, Tanınmış Markalar Listesinden Çıkarma Davası, s.151. 162 Uğur ÇOLAK, Türk Marka Hukuku, 2018, s.906; aynı görüşte: Tolga AYOGLU, Tanınmış Markalar Listesinden Çıkarma Davası, s.151. Madde 11-Başvuru Şartla n, Sımfland�rma ve Bölünme 2259 TÜRKPATENT tarafından tanınmış marka kriterlerine uygun bulunup liste ye dahil edilen markalar tanınmış marka olarak kabul edilir. Ancak bu kesin bir delil niteliğinde olmayıp, aksi ispat edilebilen bir karine teşkil edebilir 163• Büyükkılıç 'a göre, tanınmış marka sicilindeki kayıt mahkemece takdiri delil olarak dikkate alınabilir 164. Karineler fiili ve kanuni olmak üzere ikiye ayrılır. Fiili karineler hayat tec rübesi kurallarına dayanan değer yargılarıdır. Hakim, yaşam deneyi kuralların dan yararlanarak kanaatini oluşturur. Fiili karineler ispat yükü bakımından bir değişiklik yaratmaz lar. Bu halde ispat yükü değişmez; ancak ispatın konusu de ğişir65. Kanuni karineler ise belli bir olaydan belli olmayan bir olay için sonuç çıkarılmasına imkan veren kurallar olup, kanun tarafından çıkarılan sonuçlardır. Kesin olmayan (adi) kanuni karineterin aksi ispat edilebilir (m. 190/2). Ancak, aksi ispat edilineeye kadar bu karineye itibar edilir (Taşınır malın zilyedi onun maliki kabul edilir. Taşınınaz iarda tescil mülkiyete karinedir. İyiniyet karinesi (TMK m.3) ve birlikte ölüm karinesi (TMK m.29/2) diğer iki ömektirY 66. Yukarıda belirtilen açıklamalar karşısında, TÜRKPATENT tanınmış markalar listesinde kayıtlı bulunan markalar, mahkemelerde kesin delil ola rak kabul edilebilirler mi ya da bunlar karine olarak addedilebili rler mi? Marka listesindeki markalar TÜRKPATENT tarafından belirlenen kri teriere uygun olan markalardır. Bu listeye kaydedilme ile sübjektif bir hak elde edilemez. Diğer bir ifadeyle, tanınmış marka listesinde klasik sicillerin fonksiyonları mevcut değildir. Bu halde, mahkemelerce celp edilen tanınmış marka kayıtları HMK'daki ispat kurallarını değiştirmez. Bu kayıtlar, mah kemece yapılacak bilirkişi incelemesin de bilirkişilerce göz önünde tutulması gereken bir belge olarak kabul edilir. Bu belgenin, dava tarihindeki şartlar altında tanınmışlığının varlığı, devam edip etmediği ve güncel ciro vb. kri terlerin incelenmesi ve buna göre tanınmışlığın tespiti gerekir. ispat ile ilgili HMK 1 87. madde şu şekildedir: "(1) İspatın konusunu tarafların üzerinde anlaşamadık/arı ve uyuşmaz lığın çözümünde etkili olabilecek çekişme/i vakıa/ar oluşturur ve bu va kıaların ispatı için delil gösterilir. 163 Hamdi YASAMAN, Tanınmış Marka Kriterleri ve ispatı Sorunu, s.38. 164 Gül BÜYÜKKILIÇ, Marka Hukukunda Tanınmış Markanın Sulandınim aya Karşı Korunması, 2019, s. 233. 165 Hakan PEKCANITEZ, Medeni Usul Hukuku, C. ll, 2017, s. 1656. 166 Hakan PEKCANITEZ, Medeni Usul Hukuku, C. ll, 2017, s. 1658. 2260 Yasaman/Yusufoğlu (2) Herkesçe bilinen vakıalarla, ikrar edilmiş vakıalar çekişme/i sayıl maz" Çok tanınmış bir markanın ispatı gerekir mi? Usul Kanununun 187/2'nci maddesine göre, bilinen ve meşhur vakaların ispatı gerekmez. Örneğin, Coca-Cola markası, Türkiye' de Arçelik markası ile karşılaşırsak, bu markaların herkes tarafından çok biliniyor olması karşısında, hakimin bilgisiyle dosya bilirkişiye gönderilmeden bilinen vakaların ispatına gerek var mı? Yargıtay 'ın bu konuda olumsuz bir kararı vardır. Bir olayda ilk de rece mahkemesi, markanın dünyaca tanınmış bir marka olduğunun herkesçe bilindiği, HUMK'nın 238/2. maddesi (HMK m.187/2) uyarınca ayrıca ispa tının gerekıned iği gerekçesiyle davayı reddetm iştir. Yargıtay ll. Hukuk Dairesi 13.06.2000 tarihli kararında şu gerekçe ile kararı bozmuştur: "Somut uyuşmazlıkta uygulama yeri olmayan HUMK'nun 238. maddesine (HMK m.J87/2) yapılan gönderm e ile yetinilmek suretiyle eksik inceleme ve yeter siz araştırmaya dayalı biçimde karar verilmesi doğru değildir"167• Maruf ve meşhur vakıaya dayanan taraf ın iddiasının aksinin diğer taraf ça ispatı mümkün olup, tarafların ileri sürmediği hallerde dahi, hakimin ma ruf ve meşhur bir vakıayı kendiliğinden göz önüne alması mümkündür. An cak, maruf ve meşhur vakıanın zamana ve mekana göre farklılık gösterebile ce ği ve değişebileceğinin de göz önünde tutulması gerekir168• Dirikkan, markanın tanınmışlığının, HUMK 238. maddesinin 2. fıkrası (HMK m.l87 /2) çerçevesinde meşhur bir vakıa sayılamayacağını ve bu nedenle herhangi bir incelemeye veya delile dayanmaksızın bir markanın tanınmış olduğunun kabul edilemeyeceğini ileri sürmüştür1 69• Tanınmışlık nasıl tespit edilecektir? Bu konuda hakimin şahsi bilgisi de yeterli değildir. Bu türde verilen kararlarda Yargıtay bu konuda bilirkişiye gidilmesi gerekir demiştir. Hakim, somut vakıaların yardımı ile uzmanlık bilgisine dayanarak tanınmışlığı tespit edebilir. Ancak Yargıtay, bu konuda bilirkişi incelemesinin şart olduğunu kabul etmektedir17 0• Gerçekten de, ha kim hukukun uygulanması konusunda uzmandır. Buna karşılık, bir markanın tanınmış olup olmadığı vakıasında uzman değildir. Yargıtay ll. Hukuk Dai- 167 Yarg. ll. HD. 2000/2154 E. 2000/5469 K. 13.06.2000 tarihli. 168 PEKCANITE Z/ATALAY /ÖZEKES, Medeni Usul Hukuku, s.358. 169 Hanife DiRiKKAN, Tanınmış Markanın Korunması, 2003, s.134. 170 Yarg. ll. HD. 2002/10575 E. 2003/2752 K. 24.03.2003 tarihli; Yarg. ll. HD.l996/2030 E. 1996/5109 K. 08.07.1996 tarihli; Yarg. ll. HD. 1999/3271 E. 1999/5256 K. 14.06.1999 tar ihli. Maddell-Başvuru Şart/an, Smtfland�rma ve Bölünme 2261 resi, 2002/10575 E. 2003/2752 K. sayılı ve 24.03.2003 tarihli MAS markası davasında, hakimin şahsi bilgisi tek başına esas alınamaz şeklinde hüküm vermiştir. IV. MADDE iLE iLGiLi YARGlTAY KARARLARI 1. "ALPiLOP" Kararı Özet 32. sınıftaki mallar ile davacıya ait tescilli 29 ve 30. sınıftaki mallar arasında 556 sayılı KHK m.S/1-b (SMK m.6/1) anlamında itiraz üze rine başvurunun reddini gerektirecek bir benzerlik olmadığı kabul edilmiş ve 32. sınıf mallar hakkında davaimm tescil başvurusu ile ilgi li davacının buna itirazını reddeden TPE/YİDK kararı ve mahkemece verilen davanın reddine ilişkin karar doğru bulunmuş tur. Yargıtay ll. HD. 2003/5473 E. 2003/5733 K. 30.05.2003 tarihli. Davacı vekili, müvekkiline ait tescilli "Alpilop" markasına benzerliği nedeniy le davalı ... Gıda San. A.Ş.nin tescil için başvurduğu "Alptop" markasına itiraz edildiğini, ayrı tür ürünler için kullanılacak markalann, görünüm ve söyleniş tarzı itibanyla yakın benzerlik olduğundan tüketicilerin kanştırıla bileceğini ileri sürerek, davaimm marka başvurusunun ve davalı TPE kararlannın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı TPE ve ... Gıda
|
Özet 32. sınıftaki mallar ile davacıya ait tescilli 29 ve 30. sınıftaki mallar arasında 556 sayılı KHK m.S/1-b (SMK m.6/1) anlamında itiraz üze rine başvurunun reddini gerektirecek bir benzerlik olmadığı kabul edilmiş ve 32. sınıf mallar hakkında davaimm tescil başvurusu ile ilgi li davacının buna itirazını reddeden TPE/YİDK kararı ve mahkemece verilen davanın reddine ilişkin karar doğru bulunmuş tur. Yargıtay ll. HD. 2003/5473 E. 2003/5733 K. 30.05.2003 tarihli. Davacı vekili, müvekkiline ait tescilli "Alpilop" markasına benzerliği nedeniy le davalı ... Gıda San. A.Ş.nin tescil için başvurduğu "Alptop" markasına itiraz edildiğini, ayrı tür ürünler için kullanılacak markalann, görünüm ve söyleniş tarzı itibanyla yakın benzerlik olduğundan tüketicilerin kanştırıla bileceğini ileri sürerek, davaimm marka başvurusunun ve davalı TPE kararlannın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı TPE ve ... Gıda San. A.Ş. vekilieri davanın reddini istemiştir. Mahkemenin verdiği davanın reddine ilişkin karar, davacı vekilinin temyizi üzerine Dairemizce bozulmuş, bu kez davalı ... Gıda San. A.Ş. vekili karar düzelt me talebinde bulunmuştur. I-Dosyadaki yazılara, mahkeme kararında belirtilip Yargıtay ilaınında benim senen gerektirİcİ sebeplere göre, davalı ... Gıda San A.Ş. vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair karar düzeltme itirazlannın reddi gerekmiştir. 2-Davacının tescilli ALPİLOP markası 29 ve 30. sınıf mallar içindir. ALPTOP markasını tescil ettinnek amacıyla daha sonra başvuruda bulunan davalı ise, bunla rın dışında 32. sınıf içinde talepte bulunmaktadır. Yani, davacının tescilli markası 32. sınıfı kapsamazken, davalının başvurusunda 32. sınıfta yer almaktadır. 29. sınıf et ve et mamulleri, sebze ve meyve konserveleri, kuru bakiiyat hazır çorba ve yemekler, süt ve süt ürünleri, yumurta ve yumurta tozları, yenilebilir yağ lar, kuruyemiş, ezme ve kurutulmuş meyveler, 30. sınıf kahve, kakao, ekmek, bis küvi, baklava, un, irmik, nişasta, şeker, şekerleme, çikolata gibi muhtelif yiyecek gibi emtialara ait iken, 32. sınıf biralar, b ira preparatları, maden suları, kaynak sula n, sofra suları, sodalar, tonikler, sebze ve meyve suları, kolalar, gazozlar, boza ve 2262 Yasaman/Y usufoğlu salep gibi sıvı içeeeldere aittir. Markası tescilli emtiatarla 32. sınıftakiter farklı ol duğu gibi benzerliğinden de söz etmek mümkün değildir. 12.07. 1 995 gün ve ı 995/7094 sayılı Bakanlar Kurul Kararı ile taraf olunan "Markaların Tescili Ama cıyla Mal ve Hizmetlerin Uluslararası Sınıflandırılmasına İlişkin Nice Anlaşması" hükümlerine göre, her beş yılda bir basılan O ı .O 1 .2002 tarihinden itibaren marka tescil başvurusuna uygulanacak mal hizmet ve listesini gösteren tebliğin amacının aynı tür mal ve hizmetleri aynı alt sınıf ya da sınıf içinde göstermek olduğu da bir vakıadır. Bu nedenlerle, 32. sınıftakilerle davacıya ait tescilli 29 ve 30. sınıftakiler arasında 556 sayılı Kanun'un 8/1-b maddesi anlamında itiraz üzerine başvurunun reddini gerektirecek bir benzerlikten söz etmek mümkün değildir. 32. sınıf mallar hakkında davaimm tescil başvurusu, davacının buna itirazını reddeden TPENİDK kararı ve mahkemece verilen davanın reddine ilişkin karar doğru olup, kararın onanınası gerekirken, bozolduğundan 32. sınıf mallar hakkındaki bozma kararının kaldırıla rak onanınası gerekmiştir. 2. "Bi' DUBLE" Kararı Özet Sınıflandırma sadece idari amaçlı olup, karşılaştırma konusu marka larda yer alan emtialar bakımından iltibas değerlendirilmesi yapılır ken sınıflandı rılmayla bağlı kalınma yarak mal ve hizmetlerin aynı veya benzer olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir. Yargıtay ll. HD. 2018/923 E. 2019/2475 K. 01.04.2019 tarihli. Davacı vekili, müvekkilinin 2004/25380 Sayılı ve "Bİ" ibareli tanınmış marka nın sahibi olduğunu, davaimm ise "Bi'duble" ibaresinin tescili için diğer davalı kuruma başvurduğunu, 2013/42903 kod numaras ını alan başvurunun ilanı üzerine yaptıkları İtirazın nihai olarak davalı kurum taraf ından reddedildiğini, kararın huku ka aykırı olduğunu, dava konusu başvuru ile müvekkili markası arasında iltibas tehlikesinin bulu nduğunu, davalının kötü niyetli başvurusuyla müvekkili markası nın tanınmışlığından haksız olarak istifade etmeyi amaçladığını ileri sürerek, YİDK'nin 201 5-M-3685 Sayılı kararının iptalini ve tescili halinde başvuru ya konu markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini istemiştir. Davalı kurum vekili, kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savuna rak, davanın reddini istemiştir. Davalı şirket tarafından cevap dilekçesi sunulmamıştır. İlk derece mahkemesince iddia, savunma ve bilirkişi raporu doğrultusunda, da vacının itirazına mesnet markadaki asıl ve ayırt edici unsurunun "Bİ" ibaresinden oluştuğu, bu ibarenin bilinen bir anlamının bulunmadığı, "Bi'duble" ibareli dava konusu başvurudaki asıl unsurun da "Bi" ibaresi olduğu, zira duble ibaresinin baş vuru kapsamında bulunan özellikle alkollü içecekler bakımından miktara yönelik tanımlayıcı nitelik taşıdığı, diğer bir deyişle "duble" ibaresinin ayırt ediciliğe bir Maddell-Başvuru Şart/an, Stntflandtrma ve Bölünme 2263 katkısının bulunmad ığı, asıl ve ayırt edici unsurlan oluşturan "Bİ" ile "Bİ" ibarele rinin görsel ve sesçil ve hatta anlamsal olarak benzer nitelikte oldukları, başvuru kapsamında yer alan 32. sınıftaki tüm maliann davacı markasının kapsamında yer alan ürün ve hizmetlerle aynı tür bulunduğu, bu mal ve hizmetler yönünden 556 sayılı KHK'nın 8/1-b maddesindeki koşulların oluştuğu, buna karşın başvuru kap samında kalan 33. sınıfürün ve hizmetlerin davacı markalarının kapsamındaki ürün ve hizmetlerle aynı türden olmadıkları, aynı tür sayılma kriterlerinin de bulunmadı ğı, davacı markasının tanınmışlık vasfına sahip olduğunun ispat olunmadığı gerek çesiyle, davanın kısmen kabul üne, YİDK'in 20 15-M-3685 Sayılı kararının, başvuru kapsamındaki "32. sınıftaki biralar; bira yapımında kullanılan preparatlar. Maden suları, kaynak suları, sofra suları, sodalar. Sebze ve meyve suları, bunların konsant releri ve özleri, meşrubat lar." ürünleri bakımından iptaline, sair yönden iptal istemi nin reddine, davalı markası tescil edilmediğin den hükümsüzlük istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Karara karşı davacı ve davalı kurum vekillerince ayrı ayrı istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davacı ve davalı kurum vekilierinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar ve rilmiştir. Kararı davacı ve davalı kurum vekilieri temyiz etmiştir. 1-) Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmaz lık bakımından uygulanması ge reken hukuk kurallan gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isa betsizlik olmadığının aniaşılmasına göre yapılan istinafbaşvurusunun HMK'nın 353/bl maddesi uyarınca bölge adiiye mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına vanldığın dan davalı kurum vekilinin tüm davacı vekili nin ise aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazlan yerinde değildir. 2-) Dava, davalı kurum kararının iptali ile marka hükümsüzlüğü istemine iliş kindir. İlk derece mahkemesince yazılı gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı temyiz eden taraflarca yapılan istinaf başvurusu ise bölge adiiye mahkemesince yazılı gerekçelerle esastan reddedilmiştir. İlk derece mahkemesince, başvuru kapsamındaki 33. sınıfta yer alan ürün ve hizmetlerin davacı markaları kapsamındaki ürün ve hizmetlerle aynı türden olma dıkları, aynı tür sayılma kriterlerinin de bulunmadığı, bu ürün grubunun sunulma biçimi ve bu konudaki
|
ge reken hukuk kurallan gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isa betsizlik olmadığının aniaşılmasına göre yapılan istinafbaşvurusunun HMK'nın 353/bl maddesi uyarınca bölge adiiye mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına vanldığın dan davalı kurum vekilinin tüm davacı vekili nin ise aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazlan yerinde değildir. 2-) Dava, davalı kurum kararının iptali ile marka hükümsüzlüğü istemine iliş kindir. İlk derece mahkemesince yazılı gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karara karşı temyiz eden taraflarca yapılan istinaf başvurusu ise bölge adiiye mahkemesince yazılı gerekçelerle esastan reddedilmiştir. İlk derece mahkemesince, başvuru kapsamındaki 33. sınıfta yer alan ürün ve hizmetlerin davacı markaları kapsamındaki ürün ve hizmetlerle aynı türden olma dıkları, aynı tür sayılma kriterlerinin de bulunmadığı, bu ürün grubunun sunulma biçimi ve bu konudaki prosedürler ile satın alacak kişilerin niteliklerinin de buna engel olduğu, bu nedenle başvuru kapsamında yer alan 33. sınıftaki ürün ve hizmet ler bakımından iltibas tehlikesi bulunmadığı gerekçesiyle 33. sınıfta yer alan mal ve hizmetler bakımından davanın reddine karar verilmişse de, sınıflandırma sadece idari amaçlı olup, karşılaştır ma konusu markalarda yer alan emtialar bakımından iltibas değerlend irilmesi yapılırken sınıflandırılmayla bağlı kalınmayarak mal ve hizmetlerin aynı veya benzer olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir. 2264 Yasaman/Y usufoğlu Davacı yanca itirazamesnet olarak gösterilen markalann kapsamında 33. sınıfta yer alan mal ve hizmetler bulunmasa da, mesnet markalar kapsamında 32. sınıfta yer alan bira emtiası bulunmaktadır. Başvuru markasının ise 33. sınıfta biralar hariç ol mak üzere alkollü içecekler için tescil edilmek istendiği anlaşıl maktadır. Bu durumda, alkollü içecek niteliğinde olan biralarla, diğer alkollü içeceklerin benzer olduğunun ve ortalama tüketici nezdinde iltibasa sebep olabileceğinin kabulü gerekir. Belirtilen nedenlerle, bölge adiiye mahkemesince ilk derece mahkemesi kaldınlıp esas hakkında yeniden hüküm tesis edilmek suretiyle 33. sınıfta yer alan emtialar bakımından da davalı kurum karannın iptali gerekirken yazılı gerekçelerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bölge adiiye mah kemesi kararı nın davacı yararına bozularak kaldırılması gerekmiştir. 3. "KOROPLA ST" Kararı Özet Farklı sınıf mal ve hizmetlerin benzer tür olup olmadıklarının değer lendirilmesinde; benzer alıcı çevresine hizmet edip edilmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, birbirini ikame imkanı olup ol madığı, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, hedef kitle gibi öl çütler göz önüne alınmalıdır. Dava konusu marka kapsamındaki emtianın davacı markaları kap samındaki anılan ürünlere yakın ratlarda satışa sunulan ve günlük hayatta sıkça tüketilen ürünler olması, ortalama tüketicinin davacı "KOROPLAST" markasını sabun, çamaşır suyu, deterjan gibi ürün lerinde görmesi halinde taraf markaları arasında işletmesel bağlantı kurabilmesine yol açar. Yargıtay ll. HD. 2018/1333 E. 2019/6057 K. 02.10.2019 tarihli. Davacı vekili, müvekki linin ambalaj sanayinde faaliyet gösterdiğini ve KOROPLAST ibareli çok sayıda tescilli markası bulunduğunu, davalı adına 3. sı nıfta tescilli 2014/69895 no.lu KOROPLAST ibareli sözcük markasının müvekkili markası ile benzer olduğu gibi tescil kapsamlarının da benzer olduğunu, davalının kötüniyetli olduğunu ileri sürerek davalıya ait markanın hükümsüzlüğü ile sicilden terkinini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın reddini istemiştir. Mahkemece davanın kabulüne dair verilen kararın davalı vekilince temyizi üzerine karar Dairemizce bozulmuştur. Bu kez davacı vekili karar düzeltme talebinde bulunmuştur. Dava, marka hükümsüzlüğü istemine ilişkin olup, mahkemece taraf markaları nın benzer olduğu, taraf markaları kapsamındaki emtianın ise aynı olmasa bile ben zer/yakın olduğu gerekçesiyle davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmiştir. Maddell-Başvuru Şartla n, Smtflandlfma ve Bölünme 2265 Dava konusu markanın 3. sınıfta "Ağartma ve temizlik amaçlı maddeler, par tumeri kozmetik ürünleri, kişisel kullanım amaçlı koku vericiler (insan ve hayvanlar için deodorantlar dahil), sabunlar, diş bakım ürünleri, aşındırıcı ürünler (zımpara bezleri, zımpara kağıtları, ponza taşları, aşındırıcı pastalar dahil), pariatma ve bakım ürünleri (deri, vinil, metal, ahşap)" için tescilli olduğu anlaşılmaktadır. Dairemiz yerleşik kararlarında da ifade edildiği üzere farklı sınıf mal ve hiz metlerin benzer tür olup olmadıklarının değerlendiri lmesinde; benzer alıcı çevresine hizmet edip edilmediği, benzer ihtiyaçları karşılayıp karşılamadığı, birbirini ikame imkanı olup olmadığı, dağıtım kanallarının ortak olup olmadığı, hedef kitle gibi ölçütler göz önüne alınmalıdır. Mahkemece, bu doğrultuda yapılan değerlendirmede, taraf markaları kapsa mındaki emtialar aynı olmasa da, davacı markasının ambalaj ve paketierne malze meleri bakımınd an bilinen tanınmış bir marka olduğu, ayrıca davacının tescili mar kalannda kağıt, karton, plastik, ambalaj malzemeleri, ciltleme malzemeleri, yapıştı rıcılar, kağıt havlular, peçeteler, mendiller, çocuk bezleri, süs ve dekorasyon ürünle ri, diş fırçaları, saç fırçaları, taraklar gibi emtianın da bulunduğu, dava konusu mar ka kapsamındaki emtianın da davacı markaları kapsamındaki anılan ürünlere yakın raflarda satışa sunulan, günlük hayatta sıkça tüketilen ürünler olduğu, dolayısıyla ortalama tüketicinin davacı "KOROPLAST" markasını sabun, çamaşır suyu, deter jan gibi ürünlerinde görmesi halinde taraf markaları arasında işletmesel bağlantı kurabileceği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Bu durumda, 556 sayılı KHK m. 811-b anlamında taraf markalarının benzer ve karıştınlma riski olduğu, taraf markaları arasında ortalama tüketici kesiminin işlet mesel bağlantı kurabileceği, davacının tanınmış markasının ayırt ediciliğinin zarar görebileceği ve tanınmışlığından haksız yarar sağlanabileceğinden mahkeme kara rının yerinde olduğu aniaşılmakla davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabu lüyle Dairemizin 15. ı 1.20 ı 7 gün, 20 ı 6/3963 E., 2017/6207 K. sayılı bozma ilamı nın kaldırılarak mahkeme kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir. 4. "PAPATYA" Kararı Özet Davacı markalarında yer alan ürünler ile davalı başvurusunda yer alan ürünlerin piyasa anlayışı, benzer alıcı çevresine hitap etmeleri, benzer ihtiyaçları gidermede kullanılmaları, son kullanıcıları, birbiri yerine ikame edilebilme ile rekabet etme olanaklar ının bulunm ası, kullanım amaçları, birinin diğerini tamamlama imkanının olması, dağıtım kanallarının ortak bulunm ası, kullanım yöntemleri ve hedef lenen halk kesimleri nazara alındığında aynı tür olarak nitelendiril meleri de zorunludur. Yargıtay HGK. 2006/11-338 E. 2006/338 K. 07.06.2006 tarihli. 2266 Yasaman/Yusufoğlu Davacı vekili, müvekkili adına "şekil+ ... "ve " ... " markalarının 29 ve 30. sınıf ürünleri için tescilli olduğunu, ancak davalılardan ... A.Ş.'nin " ... " adlı markayı 29, 30 ve 32. sınıf ürünler için tescil ettirmek üzere başvurduğunu, bu hususta diğer davalı idareye yaptıkları İtirazın da reddedildiğini ve tescil edildiğini ileri sürerek, anılan markanın ortak eşyalar yönünden kısmen iptalini ya da ... kelimesinin mar kadan çıkarılmasını talep ve dava etmiştir. Davalı TPE vekili, markaların karışıklığa neden olacak kadar benzer olmadık larını savunarak, davanın reddini istemiştir. Diğer davalı, davaya yanıt vermemiştir. Mahkemece; iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, marka lar arasında 29. ve 30. sınıf ürünler bakımından benzerlik bulunduğu gerekçesiyle, bu sınıfürünler bakımından davanın kabulüne, 32. sınıfürünler bakımından istemin reddine karar verilmiştir. Kararı, davalılardan TPE vekili temyiz etmiştir. Dava, davalılardan TPE'nin Yeniden
|
"ve " ... " markalarının 29 ve 30. sınıf ürünleri için tescilli olduğunu, ancak davalılardan ... A.Ş.'nin " ... " adlı markayı 29, 30 ve 32. sınıf ürünler için tescil ettirmek üzere başvurduğunu, bu hususta diğer davalı idareye yaptıkları İtirazın da reddedildiğini ve tescil edildiğini ileri sürerek, anılan markanın ortak eşyalar yönünden kısmen iptalini ya da ... kelimesinin mar kadan çıkarılmasını talep ve dava etmiştir. Davalı TPE vekili, markaların karışıklığa neden olacak kadar benzer olmadık larını savunarak, davanın reddini istemiştir. Diğer davalı, davaya yanıt vermemiştir. Mahkemece; iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, marka lar arasında 29. ve 30. sınıf ürünler bakımından benzerlik bulunduğu gerekçesiyle, bu sınıfürünler bakımından davanın kabulüne, 32. sınıfürünler bakımından istemin reddine karar verilmiştir. Kararı, davalılardan TPE vekili temyiz etmiştir. Dava, davalılardan TPE'nin Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu kara rının iptaline ilişkindir. Uyuşmaz lık, her iki marka arasında, yasanın düzenlediği anlamda bir benzerlik ve iltibas bulunup bulunmadığı noktasında toplanmakta olup, alınan rapor doğrultu sunda mahkemece aynı sınıf ürünler arasında bu benzerliğin bulunduğu sonucuna varılmıştır. 556 sayılı KHK'nin 8/2-b bendinde düzenlenen, marka tescilinde nispi ret ne denleri kapsamında ikinci cürnlede, aynen "tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın halk taraf ından karıştınlma ihtimali varsa ve bu kanştırılına ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili oldu ğu ihtimalini kapsıyorsa" ifadesi yer aldığı gibi, markanın korunması kapsamını düzenleyen 9/2-b maddesinde, "işaret ile tescilli marka arasında bağlantı olduğu ihtimali de dahil, karıştınlma ihtimali olan herhangi bir işaretin kullanılması"nın markaya tecavüz oluşturacağı öngörülmüştür. Bu düzenlemeye göre, burada üzerinde durulması gereken husus, halk tarafın dan karıştınlma kavramından ne anlaşılacağıdır. Doktrinde, halk tarafından karıştı rılma ihtimalinin iki koşulun bir araya gelmesi halinde irdelenebileceği kabul edil miş ve bu iki koşuldan birincisinin tescili istenen markanın, daha önce tescilli bulu nan markanın aynısı veya benzeri olması, ikincisinin ise her iki markanın aynı mal ve hizmetlerde kullanılması olacaktır. Halk tarafından karıştınlma ihtimalinde ölçü ise bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, tüketici olan halkın olduğu göz önünde tutula caktır. Karıştınlma ihtimalind e önemli olan husus, halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde herhangi bir sebeple bağlantı kurmasıdır. Burada işitsel veya görsel bir benzerlik ve hatta çağrıştırması dahi karıştınlma ihtimali için yeterli bir ölçü olarak kabul edilmelidir (Bkz. Prof. Dr. Ünal Tekinalp, Fikri Mülkiyet Huku ku, İst. 1999, Birinci Baskı, sh. 400 vd.). Madde 11 -Başvuru Şart/art, Smıflandlfma ve Bölünme 2267 Somut olayda, her iki markanın aynı emtia sınıfında kullanılması söz konusu olup, her ikisinin de benzer olduğu iddia edildiğille göre, halk tarafından karıştınlma ihtimalinin irdelenmesi gerekmektedir. Buna göre, her iki markada da" ... " kelimeleri nin ortak kullanılması söz konusu ise de her iki markada da hakim unsurlar olarak, davacı markada " ... " ibaresi, davalı markada ise " ... " ibaresi yer almaktadır. Ayrıca " ... " ortak ibaresi, markalann kullanıldığı ürün sınıfı ile ilgisi bulunmayan bir kelime dir. Bu durumda, markalann hakim unsurlan dikkate alındığında, bunun yanında tali unsur olarak " ... " ibaresinin kullanılmasının, yukandaki açıklamalara göre bir benzer lik, iltibas ya da karıştınlma sonucuna neden olacağının kabulü doğru değildir. O halde mahkemece, davalı TPE vekilinin davanın başından beri her iki mar kanın benzer olmadıkları yönündeki savunmaları dikkate alınarak ve davaya konu emtianın niteliği itibariyle alıcısı olan halk kitlesinin "ayırt etme, bağlantı kurma" durumu göz önünde tutularak, davanın aynı sınıf ürünler bakırnından da reddine karar vermek gerekirken; somut olaya uymayan ve esasen markadaki hakim unsur yönü ile benzerlik taşıyan iki marka ile ilgili dairemizin verdiği bir başka karanna atıfla yetinilen bilirkişi raporuna göre davanın aynı sınıf ürünler bakımından kabu lüne karar verilmesi doğru görülmemiş ve bu nedenlerle bozulması gerekmiştir...), Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargı lama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edil diği anlaşıldı ktan ve direnme kararının verildiği tarih itibariyle HUMK 2494 Sayılı Yasa ile değişik 438/11. fıkrası hükmü gereğince duruşma isteğinin reddine karar verilip dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: KARAR: Dava, "Türk Patent Enstitüsü'nün Yeniden İnceleme ve Değerlen dirme Kurulu" karannın iptali istemlidir. Davalıla rdan ... Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi (Bundan sonra" ... A.Ş." ola rak anılacaktır) diğer davalı Türk Patent Enstitüsü'ne (Bundan sonra "TPE" olarak anılacaktır) 18 Temmuz 2000 tarihinde 60661 kayıt numaralı dilekçe ile başvura rak; uluslararası sisteme göre sınıflandırılmış olan ve 29, 30 ve 32. sıralarında yer alan bir kısım mal ve hizmetlerde kullanılmak üzere "Giz Papatya" markasının tescilini istemiştir. Bu başvuru TPE tarafından 29.09.2000 tarihinde yapılan sınıflandırma ile 2000/14580 kod numarası verilerek işleme alınmış; yapılan inceleme ve değerlendir me sonucunda da 07.12.2000 tarihli kararla 556 sayılı KHK'nin 33. maddesi gereğin ce ilan edilmesine karar verilerek 17.01.2001 tarihli 20011165 sayılı Resmi Marka Bülteninde de ilan edilmiştir. Bu husus başvuru sahibine 18.12.2000 gün ve 130772 sayılı yazı ile ayrıca bildirilmiştir. Başvurunun ilanı sonrası, ... Sanayi ve Ticaret A.Ş. (Bundan sonra " ... A.Ş." olarak anılacaktır) tarafından verilen 15.02.2001 tarih ve 013890 kayıt numaralı dilekçe ile tescil başvurusuna itiraz edilmiştir. İtiraz dilekçesinde, ... A.Ş. adına 29 ve 30. sınıf mallar için 08 Mart 2000 tari hinden itibaren on yıl süreyle tesc illi bulunan 2000/004 160 kod numaralı 2268 Yasaman/Y usufoğlu (2000/4160 tescil nolu" Papatya markası ile, 30. sınıf mallar için 21 Ekim 1991 tarihinde tescil edilip yenilernesi ihalen işlernde bulunan (ki 21 Ekim 2001 tarihin- den itibaren 10 yıl süreyle yenilenmiştir.) 130181 tescil numaralı "MMrY AKEK" ibareli markasına benzerliği, aynı sınıf ve alt gruplarda yer alan birebir mallar olma sı, G ibaresinin fırmanın ticari unvanı olup yanında kullanıla n ... ibaresinin varlığı nedeniyle davalılardan ... A.Ş. tarafından tescil başvurusu yapılan ... markasının anılan markalada iltibas yaratacağı, tüketicilerin bu marka adı altında imal edilen ürünlerin ... A.Ş. ürünleri ile aynı olduğu, iki fırma arasında idari veya ekonomik anlamda bir ilişki bulunduğunu düşünerek yanılgıya düşecekleri, itiraz eden şirketin sektöründe oldukça eski sınai haklara önem veren adına tescilli birçok maruf mar kası bulunan oldukça büyük ve başarılı bir şirket olduğu, bu nedenle bazı fırmalar tarafından zaman zaman taklit edilme durumu ile karşı karşıya kaldığı, hususlarına yer verilerek ... markasının tescil edilmemesi istenmiştir. Markalar Dairesi Başkanlığı'nca verilen 07.08.2001 tarihli kararla; konuya iliş kin olarak 2000/14580 kodlu marka müracaat dosyası ile itiraz dilekçesinin ince lenmesinde, 2000/14580 kod numaralı "GİZ Papatya" ibareli marka tescil başvuru sunun 29, 30 ve 32. sınıflara
|
kullanıla n ... ibaresinin varlığı nedeniyle davalılardan ... A.Ş. tarafından tescil başvurusu yapılan ... markasının anılan markalada iltibas yaratacağı, tüketicilerin bu marka adı altında imal edilen ürünlerin ... A.Ş. ürünleri ile aynı olduğu, iki fırma arasında idari veya ekonomik anlamda bir ilişki bulunduğunu düşünerek yanılgıya düşecekleri, itiraz eden şirketin sektöründe oldukça eski sınai haklara önem veren adına tescilli birçok maruf mar kası bulunan oldukça büyük ve başarılı bir şirket olduğu, bu nedenle bazı fırmalar tarafından zaman zaman taklit edilme durumu ile karşı karşıya kaldığı, hususlarına yer verilerek ... markasının tescil edilmemesi istenmiştir. Markalar Dairesi Başkanlığı'nca verilen 07.08.2001 tarihli kararla; konuya iliş kin olarak 2000/14580 kodlu marka müracaat dosyası ile itiraz dilekçesinin ince lenmesinde, 2000/14580 kod numaralı "GİZ Papatya" ibareli marka tescil başvuru sunun 29, 30 ve 32. sınıflara dahil mallar için tescilinin talep edildiği ve bu sınıfa dahil mallar için 17.01.2001 tarihli Resmi Marka Bülteninde ilan edildiğinin görül düğü, itirazadayanak olan ve 145235 sayı ile tescilli markanın " ... 2000/4160 kod ile işlem görmekte olan markanın ise "Papatya" olduğu ve 29, 30, 32 ve 33. sınıfa dahil mallar için tescilli olduğunun tespit edildiği, yapılan incelemede markaların aynı ve benzer mallar üzerinde marka olarak kullanılıyor olmasına rağmen ibarete rin karışıklığa meydan verebilecek surette benzer olmadığı tespit edildiğinden İtira zın haklı bulunmadığı, söz konusu markalar arasında ayniyet veya benzerlik tespit edilemediği gerekçesiyle İtirazın reddine karar verilmiştir. Konuya ilişkin karar 08.08.2001 tarih ve 088924 sayılı yazı ile itiraz sahibi ve kiline, 08.08.2001 tarih ve 088887 sayılı yazı ile de tescil başvuru sahibi diğer da valı şirket vekiline bildirilmiştir. İtiraz eden ... A.Ş.; Markalar Dairesi Kararına karşı "TPE" Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu'na 28.08.2001 tarihli ve 081810 sayılı dilekçesiyle başvu rarak İtirazın reddikararına itiraz etmiştir. Yeniden İnceleme ve Değerlendir me Kurulu (YİDK 05.03.2001 tarih ve M-476 sayılı kararıyla; "Yapılan inceleme sonucu 2000/14580 kod numaralı "Giz Papatya" i bareli başvuru ile 130 ı 8 ı sayılı " NNI'YAKEK" markası ve 2000/4160 kod numara lı "Papatya" ibareli başvuruların KHK'nin 8. maddesi kapsamında aynı ya da benzer Maddell-Başvuru Şartla n, SimflandJrma ve Bölünme 2269 görülmedikleri" gerekçesiyle "itirazın reddine ve başvurunun tescil işlemlerinin devamına" karar vermiştir. Karar 09.04.2002 tarih ve 045667 sayılı yazı ile itiraz eden vekiline bildirilmiştir. 17.04.2002 gün ve 50529 sayılı yazı ile de başvuru sahibi şirkete eksik evrakı bildirile rek süresinde tamamlanması istenmiştir. Başvuran ... A.Ş. vekili tarafından 16.08.2002 tarih ve 88957 sayılı dilekçe ekinde tescil belgesi için gereken evraklar sunulmuştur. "Giz Papatya" markası; marka sahibi Giz Bisküvi Gıda Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi adına, 2000/14580 marka no, ticaret çeşidi ile, tabiiyeti TC olmak üzere 29, 30 ve 31. sınıflar için Markaların Korunması Hakkında 556 sayılı Kanun Hükmünde Ka rarname'ye göre 18.07.2000 tarihinden itibaren on yıl müddetle tescil edilmiştir. Marka tescil belgesi I 4. I 0.2002 tarih ve ı 28855 sayılı yazı ekinde marka baş vurusu sahibine gönderilmiştir. İtiraza konu ve davalı ... A.Ş. tarafından 2000/ı4580 koduyla ı8.07.2000 tari hinde tescili talep edilen ve bu tarihten başlamak üzere 10 yıl süreyle tescil olunan marka; büyük harfle ve kalın puntolarla ... yazısı altında daha küçük ve ince punto larla ... yazısından; Davacı ... A.Ş.'nin 2000/4160 koduyla 08.03.2000 tarihinden itibaren 10 yıl sü reyle tescilli olan markası küçük ama kalın puntolarla ... yazısından; Davacı ... A.Ş.'nin 130ı81 koduyla 21.10.1991 tarihinde tescil edilip, 21.10.200 ı tarihinden itibaren ı O yıl süreyle yenilenmiş bulunan markası da yazısı ve ... güneşi şeklinden, oluşmaktadır. Davacı taraf 04.06.2002 tarihinde açtığı eldeki davada; "Davalıla rdan ... A.Ş.'ye ait ... markasında yer alan ... kelimesinin davalı şirketin ticaret unvanını gösteren bir kelime olduğunu; bu nedenle burada markanın esaslı unsurunu ... söz cüğünün oluşturduğunu; davacı ve davalı şirketin aynı sektörde faaliyet gösterdiğini ve ürünlerinin aynı reyonlarda satışa sunulduğunu; bu durumun 556 sayılı KHK bağlamında ittibasa neden olacağını beyanla, Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu'nun taleplerinin reddine ilişkin kararının iptali ile davalı şirkete ait markanın hükümsüzlüğünü" talep ve dava etmiştir. Davalı TPE cevabında; başvuru ve itiraz prosedürünü özetleyerek, "TPE kara rının haklı olduğunu" beyanla davanın reddini savunmuştur. Diğer davalı ... A.Ş. ise davaya cevap vermemiştir. Dava önce ticaret mahkeme sine açılmış; mahkemece ilgili belgeler getirtilip, bilirkişi incelemesi yaptınldıktan sonra dosya fıkri ve sınai haklar hukuk mahkeme sine görevsizlikle gönderilmiştir. Fikri ve sınai haklar hukuk mahkemesince davanın kısmen kabulü ile "TPE YİDK'nin 05.03.2002 gün M-476 sayılı kararının 29 ve 30. sınıftaki ürünler yönünden iptaline, 32. sınıftaki emtialar yönünden iptal isteminin reddine, davalı adına tescil edi- 2270 Yasaman/Yusufoğlu len 18.07.2000 gün 14580 nınnaralı markanın 29 ve 30. sınıftaki ürünler yönünden iptaline, 32. sınıftaki emtialar yönünden iptal isteminin reddine" karar verilmiştir. Davalı TPE vekilinin temyizi üzerine özel dairece, bozma ilaınında davacı ... A.Ş.'nin ... ile davalılardan ... A.Ş.'nin ... markaları karşılaştırıla rak davanın reddi gerektiği gerekçesiyle karar bozulmuş; mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Hükmü davalı TPE vekili temyize getirmektedir. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmaz lık; davalıya ait markası ile davacının tescilli ... ve ... +şekil markaları arasında 556 sayılı KHK anlamında bir iltibasın olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Öncelikle belirtilmelidir ki, davacı hem itirazında, hem de eldeki davasında yukarıda özellik ve ayrıntıları açıklanan tescilli iki adet markasının varlığına da yanmıştır. Davacı markaları; "30. sınıfta bulunan emtialan içeren, ... Güneşi şekli ile bir- likte ........V AKEK i bareli ve 130181 sayılı marka 21. 1 O. 1991 (yenilenmekle 21.10.2001 ); 29 ve 30. sınıfta bulunan emtiaların hemen hemen tamamını içeren, Papatya ibareli, 2000/4160 sayılı marka ise 08.03.2000" tarihlerinden başlayarak 10 yıl süreyle davacı adına tescillidir. Görüldüğü üzere, davacının her iki markası da davalının başvuru tarihinden önceki tarihi taşımakta olup, tescilde öncelik hakkı davacıdadır. Mahkeme; bu iki markanın varlığını gözeterek, her iki markanın davalı yan markasıyla iltibasını değerlendirmiş ve hükme varmıştır. Bozma i lamının gerekçesinde ise, yalnızca davacının " ... " i bareli markası ile davalının başvurusunun konusu olan " ... " işareti kar şılaştırılmış ve buna göre sonu ca varılmış; davac ının " ... " sözcüğünden oluşan markası üzerinde hiç durulmamıştır. Oysa davacı hem itirazında ve hem de eldeki davada, bu marka yanında, yal nızca " ... " sözcüğünden oluşan markasına da açıkça dayanmaktadır. Davacı markalan ile davalı başvurusunun konusu olan 29 ve 30. sınıf emtialar gıda maddeleri ve türevlerine ilişkindir ... ibaresi sözcük anlamıyla bir çiçek adı olup, tescil kapsamında bulunan ürünlerin cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten bir unsuru
|
taşımakta olup, tescilde öncelik hakkı davacıdadır. Mahkeme; bu iki markanın varlığını gözeterek, her iki markanın davalı yan markasıyla iltibasını değerlendirmiş ve hükme varmıştır. Bozma i lamının gerekçesinde ise, yalnızca davacının " ... " i bareli markası ile davalının başvurusunun konusu olan " ... " işareti kar şılaştırılmış ve buna göre sonu ca varılmış; davac ının " ... " sözcüğünden oluşan markası üzerinde hiç durulmamıştır. Oysa davacı hem itirazında ve hem de eldeki davada, bu marka yanında, yal nızca " ... " sözcüğünden oluşan markasına da açıkça dayanmaktadır. Davacı markalan ile davalı başvurusunun konusu olan 29 ve 30. sınıf emtialar gıda maddeleri ve türevlerine ilişkindir ... ibaresi sözcük anlamıyla bir çiçek adı olup, tescil kapsamında bulunan ürünlerin cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten bir unsuru olmadığı gibi; üretimin yapıldığı zamanı gösteren yahut bu malların diğer karakteristik özelliklerini belirten bir sözcük de değildir. Bu nedenledir ki, marka olarak tescil ettirilen ibaresi zayıf bir marka olmayıp, aksine ayırt ediciliği yüksek bir markadır. Diğer taraftan, marka hukuku kullanma hakkına yönelik düzenlemeler den oluş tuğundan bir işaretin marka olabilmesi için özgün olması koşul olmadığı gibi bir buluş veya araştırma sonucu meydana getirilmesi de gerekmemektedir. Madde ll -Başvuru Şart/art, Smıflandırma ve Bölünme 2271 Davacının 000 Güneşi şekli ile birlikte 000 ibareli markası 30. sınıfın yalnızca bis küvi, çikolata, çiklet, gofret, kekler, kakaolu ve meyveli kekleri içermekte; 000 ibareli markası ise 29 ve 30. sınıfın tamamına yakınını kapsamaktadır. Davacının markalarında yer alan ürünler ile davalı başvurusunda yer alan ürün lerin aynı sınıfın aynı alt grubunda yer alanlar yönünden, başvuru anında yürürlükte bulunan Mal ve Hizmetlerin Sınıflandırılmasına ilişkin BİK/TPE2002/2 sayılı Teb liğin 6. maddesi uyarınca aynılık olduğu açıktır. Farklı alt gruplarda yer alanlar yönünden ise; davacı markalarında yer alan ürünler ile davalı başvurusunda yer alan ürünlerin piyasa anlayışı, benzer alıcı çev resine hitap etmeleri, benzer ihtiyaçlan gidermede kullanılmaları, son kullanıcı ları, birbiri yerine ikame edilebilme ile rekabet etme olanaklarının bulunması, kullanım amaçlan, birinin diğerini tamamlama imkanının olması, dağıtım kanallannın ortak bulunması, kullanım yöntemleri ve hedeflenen halk kesimleri nazara alındığında aynı tür olarak nitelendirilmeleri de zorunludur. Sonuçta, 29 ve 30. sınıf emtialar yönünden davacı markaları ile davalı başvuru suna konu marka aynı tür mallan kapsamaktadır. Bu tespit yanında; uyuşmazlığın çözümüne esas olmak üzere davacı markalan ile davalı başvurusunun konusu olan işaretin aynı veya benzer olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir. Yeri gelmişken konuyla ilgili yasal düzenlernelerin irdelenmesinde yarar var dır. 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararnam e'nin 7/b maddesinde; "Aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetle ilgili olarak tescil edilmiş veya da ha önce tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer olan işaretler marka olarak tescil edilemez" denilmekte; 556 sayılı KHK'nin 8/b maddesinde; "Tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer ise, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın halk tarafın dan kanştırılına ihtimali varsa ve bu kanştırılına ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu ihtimalini de kapsıyorsa, marka sahibinin ticari vekili veya temsilcisi tarafından markanın kendi adına tescili için, marka sahibinin izni olmadan ve geçerli bir gerekçe gösterilmeden yapılan başvuru, marka sahibinin i tirazı üzerine redd edilir." Aynı maddenin 5. fıkrasında ise; "Tescil için başvurusu yapılmış markanın, başkasına ait kişi ismi, fotoğrafı, te lif hakkı veya herhangi bir sınai mülkiyet hakkını kapsaması halinde, hak sahibinin itirazı üzerine tescil başvurusu reddedilir" hükmü yer almakta; 2272 Yasaman/Y usufoğlu 556 sayılı KHK'nin 9/1-a maddesinde de; "Aşağıda belirtilen hallerde, marka sahibinin izni alınmadan markasının kulla nılmasının önlenrnesini talep etme yetkisi vardır: a) Markanın tescil kapsamına giren aynı mal veya hizmetlerle ilgili olarak, tes cilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin kullanılması, b) Tescilli bir marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı veya benzeri mal veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk üzerinde, işaret ile tescilli marka arasında bağlantı olduğu ihtimali de dahil, karıştınlma ihtimali olan herhangi bir işaretin kullanılması" düzenlemelerine yer verilmektedir. Davacı markaları ile itiraza ve davaya konu davalı markasının bu yasal düzen lemeler ışığında değerlendirilmesine geçilmelidir. ilkin belirtilmedir ki, davacının ... ibareli 10 yıl süreli 08.03.2000 gün ve 4160 sayılı markası ile davalı başvurusunun konusu olan ... ibaresi tıpatıp aynı değildir. G ... ibaresinin varlığı bunları tıpatıp aynı olmaktan çıkarmaktad ır. Yine aynı şekilde ... i bareli 21.10.1991 ve yenilenmekle 1 O yıl süreli 21.10.2001 gün ve 130181 sayılı markası ile de ibaresi yanlarında yer alan ... ve G ... ibarelerinin varlığı karşısında tıpatıp aynı değildir. Bu markalar tıpatıp aynı olmamakla birlikte karıştınlma ihtimalinin olup ol madığı ve böylece bağlantılı oldukları intibaını yaratıp yaratmadıklarının; davacının daha önce tescil edilmiş bu markaları ile tescili istenen markanın birbirinin benzeri olup olmadıklarının irdelenmesi gerekmektedir. Hemen vurgulanma lıdır ki, davacının " ... " tescilli markasının esas ve tek unsu ru ... kelimesi olup, davacının diğer " ... " markasında da ayıncı ve baskın unsur ola rak bu kelime yer almaktadır. Bu kelime belirli bir anlamı olan ve insanların kolay hatıriayacağı bir sözcük olduğundan, tüketicinin hem kulağına ve hafızasına hem de gözüne hitap ettiğinden, anılan markanın ayırt ediciliği çok yüksektir. Davalı başvurusunun konusu olan işarette G ... sözcüğü büyük, ... kelimesi da ha küçük yazılmasına karşın göze, kulağa ve hafızaya hitap eden vasfı sebebiyle papatya kelimesi de, G ... sözcüğüyle birlikte bu markada ayırt edildiği temsil et mektedir. Zira G ... sözcüğü zaten markanın sahibi olan şirketin unvanının ayırt edici eki olduğundan, G ... unvanlı şirketin bu marka altında satışa arz edeceği ürün leri, sadece diğer işletmelerin ürünlerinden ayırdığını değil, bu marka altında üretti ği ürünün, diğer ürettiklerinden farklı olduğunu belirtmek için de kullanılma kta olduğunu açıklamaktadır. Bu da işarette, ... kelimesini G ... sözcüğünden daha çok, esas ve hakim unsur haline getirmektedir. Unutulmamalıdır ki, benzerlik, iki işaretin içerdiği unsurlardan birinin veya birkaçının ya da hepsinin varlığı nedeniyle ortaya çıkabilir. Maddell-Başvuru Şart/an, Smtfland�rma ve Bölünme 2273 Nitekim somut olayda da; davacının gerek" ... " markasının esas ve de tek unsu ru, gerekse " ... " markasının da ayıncı ve baskın unsuru olan " ... " kelimesi davalı başvurusu içerisine aynen alınmış olup; bunun karıştırmayı doğurab ileceği çok
|
G ... sözcüğü zaten markanın sahibi olan şirketin unvanının ayırt edici eki olduğundan, G ... unvanlı şirketin bu marka altında satışa arz edeceği ürün leri, sadece diğer işletmelerin ürünlerinden ayırdığını değil, bu marka altında üretti ği ürünün, diğer ürettiklerinden farklı olduğunu belirtmek için de kullanılma kta olduğunu açıklamaktadır. Bu da işarette, ... kelimesini G ... sözcüğünden daha çok, esas ve hakim unsur haline getirmektedir. Unutulmamalıdır ki, benzerlik, iki işaretin içerdiği unsurlardan birinin veya birkaçının ya da hepsinin varlığı nedeniyle ortaya çıkabilir. Maddell-Başvuru Şart/an, Smtfland�rma ve Bölünme 2273 Nitekim somut olayda da; davacının gerek" ... " markasının esas ve de tek unsu ru, gerekse " ... " markasının da ayıncı ve baskın unsuru olan " ... " kelimesi davalı başvurusu içerisine aynen alınmış olup; bunun karıştırmayı doğurab ileceği çok açıktır. Mahkemece hükme dayanak alınan bilirkişi raporu ve mahkeme kararında da işaret edildiği gibi karıştırmada asıl olan ortalama tüketicinin algılamasıdır. Tüketi cinin, her iki markayı her zaman aynı anda görüp detaylarını karşılaştıra bildiğini düşünmek hayatın olağan akışına uygun olmadığı gibi, markada yer alan yardımcı unsurlar ile ve ayrım gücü az olan ifadeleri her zaman hatırında tutahileceği de düşünülemez. Daha önce gördüğü, yararlandığı, satın aldığı ve denediği bir malın yahut hizmetin markasının, göz ve kulağında kalan izine, hatıriayab ildiği kadarıyla hafızasında kalan özelliklerine dayanarak, sonraki aynı veya benzer mal ve hizmet lere ilişkin alışverişler inde de aynı veya benzer markayı taşıyan ürünü satın almak yahut hizmetten yararlanmak isternek tüketicinin en genel yaklaşımıdır. Bu şekilde, genel olarak ürünün önemine göre tanıdığı, beğendiği ve bilinirliği ile güvenilirliği kanıtlanmış bir markayı seçerek, zaman kıtlığından doğan birtakım olumsuzlukla r dan da kurtulmuş olduğunu ve markanın sağladığı garanti fonksiyonunun kolaylı ğından yararlandığını düşünmesi doğaldır. Bu nedenledir ki, davalı başvurusunun konusu olan işaret ile davacı markaları ; söz konusu marka ve işaret altında sunulan emtiaların hitap ettiği kişilerin üzerinde bıraktığı iz itibariyle işitsel, anlamsal, görsel ve biçimsel olarak birbirlerinin benze ridir. Davalı işaretini gören ve duyan tüketiciler daha önce tanıdığı davacı markala rının bıraktığı intibaı hatırlayacak ve en önemlisi, bu hatıriama davalı adına tescil olunan itiraza konu markanın daha önce tescil edilip kullanılmakta olan davacı markalarının bir başka versiyonu, serisi veya uzantısı olduğunun ya da davacının vermiş olduğu bir lisans gereği ürünler üzerinde kullanıldığının algılanmasına yol açabilecektir. Diğer taraftan, davacının " ... " markasında asıl ayırt ediciliği sağlayan tek unsu run " ... " sözcüğünde odaklanmas ı, yine davacının " ... " markasında da baskın unsur olarak " ... " sözcüğünün yer alması ve aynı sözcüğün sonraki başvuruda "G ... ibare sinden küçük de olsa" aynen yer alması nedeniyle doğan benzerlik, işaret ile marka lar arasında genel çağrışım itibariyle bağlantı kurulabilecek türden olup, her ikisinin aynı işletmeye ait olduğu yönünde iltibasa yol açabilecek seviyededir. Burada, ön ceki tarihli bir markanın ayırt edici unsurunun sonraki tarihli bir başvuruda yine asli unsurlardan biri olarak yer alması ayırt edilemeyecek derecede benzerliği doğur maktadır. Öte yandan ortalama tüketici, markaları aynı anda incelemeye tabi tutmadığı gibi küçük ayrıntılarını da dikkatli biçimde inceleyemez. Sadece geçmişte edindiği izlenirnin etkisiyle hafızasında kalan ile yetinerek bir sonuca varmaya çalışır. Bu yaklaşımı ise aynı emtialar üzerinde kullanılacak olan, yukarıdaki kadar küçük farklılıklar taşıyan marka ve işaretin, farklı zamanla rda ayırt edilmesini olanaksız kılar. Her ikisinde de hatırianacak olan simgenin sözcüğünde odaklanması sebebiy- 2274 Yasaman/Yusufoğlu le bu karıştırma riskini beraberinde getirir. işaret ile tescilli marka arasında karıştı rılma ihtimalinin varlığı ise, işaret ile markanın benzerliğinin kabulünü zorunlu kılar. Açıklanan tüm yönleriyle davacı markalan ile davalı başvurusunun konusu olan işaret benzer niteliktedir. Ortalama tüketici baz alındığında, benzerliğin ortaya çıkaracağı doğal sonuç, alıcıya sunulan ürünlerin taşıdığı ... ibaresini taşıyan işareti n, alıcının almayı düşün düğü malları simgeleyen ... ibaresinin alıcının belleğinde bıraktığı görsel, anlamsal ve şekilsel izienim ile kulağında kalan sesle aynı etkiyi doğurması nedeniyle dava cının markasını taşıyan emtiaları almak isteyenlerin, davalının ... işaretini taşıyan emtialarını satın alma olasılıklarının yükselmesi olacaktır. Öyle ki, ortalama alıcı davalı tarafından sunulan malı, almayı düşündüğü davacının önceden tanıdığı ürünü zannedebilecektir. Hatta bu nedenle, malların alıcısı kişilerden iki farklı marka kar şısında bulunduklarını aniayabilecek durumda olanlar dahi, bu iki markanın aynı kişiye ait bulunduğunu zannedebilecekleri gibi bu malları üreten işletmeler arasında idari-ekonomik anlamda bir bağlılığın bulunduğu, hatta davalının, davacının vermiş olduğu bir lisansla anılan ibareyi kullandığı düşüncesine de kapılabilecek lerdir. Ortalama alıcı kitlesinin tamamı karıştırma tehlikesine maruz kalmasa bile bir kısmının bu risk altında bulunması dahi karıştınlma ihtimalinin gerçekleştiğinin kabulü için yeterlidir. Önceden tescilli bulunan marka ya da markalardaki unsurların tamamını ya da bunların bir kısmını kullandığı işaretin marka olarak tescilini isteyenin, karıştınlma etkisini yaratmak istememesi, işareti bu kasıt altında kullanmaması, böyle bir sonuç istememesi halinde dahi salt karıştınlma tehlikesinin ortaya çıkmış olması iltibas ihtimalinin varlığının kabulünü olanaklı kılar. Zira iltibas tehlikesinin varlığı için kast ya da kusur bulunması gerekmemektedir. Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendiri ldiğinde; Davalının aynı sınıftaki ürünler için bu sözcük dışında sayısız kelime seçme imkanı varken, ticaret unvanının ayıncı eki ile birlikte ... kelimesini de ekleyerek marka olarak tescil ettirmesi, davacının bu markayı taşıyan ürünler için tüketiciler nezdinde tesis ettiği güven itimartan haksız olarak yararlanması sonucunu doğurabi leceğinden davacı markaları ile davalının tescilini istediği işaretin benzediğini ka bulü gerekmektedir. Bu nedenle de davacı, iltibas tehlikesine binaen, 556 sayılı KHK'nin 8/b. mad desine dayanarak davalı başvurusunun tescilini engellemek istemekte haklıdır. Diğer taraftan, davacının münhasıran "Papatya" kelimesinden oluşan 2000/4160 sayılı markasının, tescilli bir sınai hakkı temsil ettiğinde hiç şüphe olmadığı gibi, davalının marka tescil başvurusunun bu sınai mülkiyet hakkının konusu olan markayı aynen içerdiği de apaçık ortadadır. Nitekim davacı, bu markas ına da dayanarak baş vurunun tesciline itiraz etmektedir. Davacının bu itirazı, 556 sayılı KHK'nin 8. mad- Maddell-Başvuru Şart/an, Sımflandırma ve Bölünme 2275 desinin 5. fıkrasında ifade edildiği üzere tescil için başvurulan markanın kendisine ait bir sınai mülkiyet hakkını kapsıyor olması nedeniyle de yerinde olup; sırf bu madde hükmü bile davalı ... A.Ş.'nin başvurusunun tesciline engeldir. Davacının 30. sınıfta bulunan emtiaları içeren, Güneşi şekli ile birlikte ibareli ve 21.10.1991 (yenilenmekle 21.10.2001) gün ve 130181 sayılı markası da, başvuru kapsamında yer alan emtialada aynı tür olanlar için davalı başvurusunun tescilini engelleyecek nitelikte olup; ... kelimesi ayırt ediciliği temsil etmektedir. Eti ibaresi markanın sahibi şirketin ismi olup, markada yer alan ... ibaresi markanın sahibi olan bu şirketin sadece kendi ürünlerini diğer işletmelerin ürünlerinden ayırmak için değil, bu marka altında
|
bu markas ına da dayanarak baş vurunun tesciline itiraz etmektedir. Davacının bu itirazı, 556 sayılı KHK'nin 8. mad- Maddell-Başvuru Şart/an, Sımflandırma ve Bölünme 2275 desinin 5. fıkrasında ifade edildiği üzere tescil için başvurulan markanın kendisine ait bir sınai mülkiyet hakkını kapsıyor olması nedeniyle de yerinde olup; sırf bu madde hükmü bile davalı ... A.Ş.'nin başvurusunun tesciline engeldir. Davacının 30. sınıfta bulunan emtiaları içeren, Güneşi şekli ile birlikte ibareli ve 21.10.1991 (yenilenmekle 21.10.2001) gün ve 130181 sayılı markası da, başvuru kapsamında yer alan emtialada aynı tür olanlar için davalı başvurusunun tescilini engelleyecek nitelikte olup; ... kelimesi ayırt ediciliği temsil etmektedir. Eti ibaresi markanın sahibi şirketin ismi olup, markada yer alan ... ibaresi markanın sahibi olan bu şirketin sadece kendi ürünlerini diğer işletmelerin ürünlerinden ayırmak için değil, bu marka altında ürettiği ürünün, diğer ürettiklerinden farklı olduğunu belirt mek için de kullanılm aktadır. Ayrıca, davaimm kullanımının 556 sayılı KHK'nin 12. maddesi anlamında "dü rüstçe ve ticari veya sanayi konularıyla ilgili olarak kullanılma" olarak nitelendiril mesi de olanaklı değildir. Davalının tescilini istediği markada kullandığı ve davacı nın önceden tescilli olan ... markasının tek ve hakim unsuru olan " .. .'' ibaresi "G .. .'' sözcüğü gibi esas ve hakim unsur olarak yer almaktadır. Bir başkasının ticaret un vanının ayırt edici ekinin bile, sonradan marka olarak alınmasına müsaade etmeyen 556 sayılı KHK'nirı, tescilli markanın tamamen ve aynen başka bir işaret içerisine konularak marka olarak tesciline izin verdiği düşünülemez. Açıklanan tüm maddi ve hukuki olgular karşısında davacının her iki tescilli markasına dayanarak davaimm tescil başvurusuna itirazı haklı, diğer davalı TPE'nin bu itirazı reddi ve verdiği tescil kararı ise haksız ve hukuka aykırı bulunmuştur. Bu nedenlerle; yerel mahkemece "davacının davalı TPE'ne davalılardan ... A.Ş.'nin tescil başvurusunun reddine karar verilmesi istemiyle yaptığı İtirazın red dedilmiş ve davalı markasının tescil edilmiş olması" uygun bulunmayarak "Davanın kısmen kabulü ile TPE-YİDK'nin 05.03.2002 gün ve M-476 sayılı kararının 29 ve 30. sınıftaki ürünler yönünden iptaline" karar verilmiş olması usul ve yasaya uy gundur. Direnme kararının onanınası gerekir. S. "LUX" Kararı Özet Aym sımfm farklı alt gruplarmda yer alan mal veya hizmetlerin ben zerlik araştırmasmda; piyasanm bu konudak i anlayışı, benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçları giderip gidermediği, birbirleri nin yerine ikame edilebilme ve vekalet etme olanaklarmm ve birinin diğerini tamamlama imkamnm bulunup bulunmadığı, dağıtım kanallarımn, kullamm yöntemlerinin ve amaçlarmm ortak olup ol madığı ölçütlerinin, hedeflenen halk kesimleri dikkate almarak ince lenmesi ve değer lendirilmesi gerekmektedir. Yargıtay ll. HD. 2009/8446 E. 2011/8433 K. 07.07.2011 tarihli. 2276 Yasaman/Yusufoğlu Davacı vekili, müvekk ilinin "LUX" ibareli markalarını uzun yıllardır kullanıp tanınmış hale getirdiğini, bu nedenle anılan ibarenin farklı sınıflarda da başkaları tarafından tescilinin mümkün olmadığını, davalı şirketin ise müvekkili markalar ıyla iltibas yaratacak şekilde "PROLUX" ibaresinin marka olarak adına tescili için yap tığı başvuroya müvekkilinin itirazının, diğer davalı TPE'ce kesin şekilde reddedildi ğini ileri sürerek, davalı TPE YİDK'nin 21.1 1.2007 tarih ve 2007/M-6673 sayılı kararının iptalini, tescil edilmişse diğer davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalıla r vekilleri, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanıla rak, tarafların marka olarak kullandıklan ibarelerin aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer bulunmamakla beraber davacının "LUX" ibareli seri markaları yla çağrışım yarata cak düzeyde benzer bulunduğu, davalı şirket markasının 3. sınıf için tescil ertirmek istediği, davacının itiraza dayanak markalannın ise 3. sınıfın 7 ve 8. alt grupları hariç tüm alt gruplannda tescilli bulunduğu, 3. sınıf?. ve 8. alt gruplarındaki malla rın dahi kişisel ve genel temizlik ve bakım ürünleri ile aynı amaca yönelik, birbirini tamamlama özelliği bulunan ve aynı yerlerde satışa sunulan benzer mallar olduğu, bu bağlamda 556 sayılı KHK'nin 811-b maddesinin tüm koşullarının oluştuğu ge rekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Kararı, davalılar vekilieri temyiz etmiştir. Dava, 556 sayılı KHK'ye dayalı hükümsüzlük istemine ilişkin olup, mahkeme ce davacının "LUX" tek veya asıl unsurlu markalarının 3. sınıfın 7. ve 8. alt grupları hariç diğer alt gruplarında tescilli bulunduğu, davalının ise "PROLUX" ibaresini 3. sınıfın tüm alt gruplarında tescil ettirdiği, tarafların marka olarak kullandığı ibarele rio benzer olduğu gibi 3. sınıfın 7. ve 8. alt gruplarındaki malların da aynı sınıftaki diğer mallarla aynı amaca yönelik, birbirini tamamlama özelliği olan, aynı yerlerde satışa sunulan benzer mallar olduğu, dolayısıyla somut uyuşmazlık ta 556 sayılı KHK'nin 811-b maddesindeki tüm koşulların davacı yararına oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. 556 sayılı KHK'nin 24. maddesinde, markaların kullanılacağı mallar veya hiz metlerin, markaların tescili amaçları için belirlenen uluslararası sınıflandırmasına ilişkin esaslara göre sınıflandıracağı, sınıflandırma ile ilgili ilkelerin yönetmelikle belirleneceği düzenlenmiştir. Anılan maddenin işaret ettiği uluslararası düzenleme olan Nice Anlaşması'nın 2/1. maddesi uyarınca, bu anlaşma ile tanımlanan gerekiere göre smıflandırmanın etkisi özel birlik ülkelerinin her biri tarafmdan belirlenecektir. Sınıflandırma, tescil edilen herhangi bir marka için temin edilen koruma sınırlannın değerlendirilmesi veya hizmet markalarının tanınması konusunda bağlayıcı olmayacaktır. Buna göre, 556 sayılı KHK'nin 24. maddesi ve TPE tebliğleri gereğince, birden ziyade kişiler adına tescilli ya da tescil başvurusu yapılan markaların kullanıla cağı Maddell-Başvuru Şart/an, Smıflandlfma ve Bölünme 2277 mal veya hizmetlerin benzer olup olmadıklarının tespitinde, öncelikle TPE Başkan lığı'nca yayınlanan sınıflandır maya ilişkin tebliğler esas alınacaktır. Bu durum, markada belirlilik ilkesinin ve tescilli markanın koruma sınırının saptanmasında birlik ve istikrarın ön koşuludur. Ancak, Nice Anlaşması'nın 2/1. maddesine göre bu sınıflandırma, tescil edilen herhangi bir marka için temin edilen koruma sınırlarının değerlendirilmesi konu sunda bağlayıcı değildir. Sınıflandırmanın esas sistem olarak kabulü halinde dahi tescilli markanın koruma sınırı somut uyuşmazl ığın özelliğine göre belirlenecektir. Burada dikkate alınması gereken kriter ise halkın karıştırma ihtimalinin bulunup bulunmadığıdır. Diğer bir deyişle, her ne kadar TPE tebliğleri uyarınca kural olarak aynı sınıfta ve aynı alt grupta olan mallar ve hizmetlerin aynı türden, aynı sınıfta ve farklı alt grupta yer alan mallar ve hizmetlerin ise benzer türden oldukları kabul edilir ise de, söz konusu tebliğ, markaların tescili sırasında mal ve hizmetlerin uluslararası sınıf landırılmasında birlik ve istikrar kazandır ılması amacıyla hazırlanmış olup, bu şe kilde yapılan bir sınıflandırma, Nice Anlaşması'na göre dahi bağlayıcı değildir. Dolayısıyla aynı veya farklı sınıflarda bulunan mal veya hizmetlerin benzer olup olmadıklan hususunda asıl olan, ilgili tüketici nezdinde halkın karıştırma ihtimali nin bulunup bulunmadığının belirlenmesidir. Dairemizin yerleşmiş uygulamasına göre, aynı sınıfın farklı alt gruplarında yer alan mal veya hizmetlerin benzerlik araştırmasında piyasanın bu konudaki anlayışı, benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçla rı giderip gidermediği, birbirlerinin yerine ikame edilebilme
|
TPE tebliğleri uyarınca kural olarak aynı sınıfta ve aynı alt grupta olan mallar ve hizmetlerin aynı türden, aynı sınıfta ve farklı alt grupta yer alan mallar ve hizmetlerin ise benzer türden oldukları kabul edilir ise de, söz konusu tebliğ, markaların tescili sırasında mal ve hizmetlerin uluslararası sınıf landırılmasında birlik ve istikrar kazandır ılması amacıyla hazırlanmış olup, bu şe kilde yapılan bir sınıflandırma, Nice Anlaşması'na göre dahi bağlayıcı değildir. Dolayısıyla aynı veya farklı sınıflarda bulunan mal veya hizmetlerin benzer olup olmadıklan hususunda asıl olan, ilgili tüketici nezdinde halkın karıştırma ihtimali nin bulunup bulunmadığının belirlenmesidir. Dairemizin yerleşmiş uygulamasına göre, aynı sınıfın farklı alt gruplarında yer alan mal veya hizmetlerin benzerlik araştırmasında piyasanın bu konudaki anlayışı, benzer alıcı çevresine hitap edip etmediği, benzer ihtiyaçla rı giderip gidermediği, birbirlerinin yerine ikame edilebilme ve vekalet etme olanaklarının ve birinin diğerini tamamlama imkanının bulunup bulunmadığı, dağıtım kanal larının, kullanım yöntemlerinin ve amaçlarının ortak olup olmadığı ölçütlerinin, hedeflenen halk kesimleri dikkate alınarak incelenmesi ve değerl endirilmesi gerekmektedir. Somut uyuşmazlıkta ise her ne kadar hükümsüzlüğü istenen davalı markasında yer alan 3. sınıfın 7. ve 8. alt grubundaki emtiaların, davacı markalarının kapsadığı 3. sınıfın 1, 2, 3, 4. 5, 6, 9. alt grubundaki mallar ile benzer olduğu kabul edilerek, davalı markasının 7. ve 8. alt grubundaki emtialar bakımından da hükümsüzlük kararı verilmişse de, mahkemece bu konuda benimsenen bilirkişi raporu, denetime elverişli olmadığı gibi, yukarıda belirtilen şekilde ayrıntılı bir değerlendirme de içermemektedir. Bu durum karşısında mahkemece, aynı bilirkişi heyeti veya oluşturulacak ye ni bir heyet aracılığıyla, davacının markalarının tescilli bulunduğu 3. sınıfın 1, 2, 3, 4, 5, 6, 9. alt gruplarındaki mallar (sabunlar, temizleyici ler, nişasta, kola, ıtri yat, tuvaJet takımları, deterjanlar, lavabo ve banyo temizleyicileri, kolonyala r, saç kremleri, tıraş sabunları ... ) ile davalının markasının tescilli olduğu aynı sınıfın 7. ve 8. alt grubunda yer alan malların (zımpara bezleri, zımpara kağıtları, zımpara tozları ve macunları, ponza taşları, pastalar, deri, madeni, ahşap eşyalar ve zemin- 2278 Yasaman/Yusufoğlu ler için cilalar) benzer olup olmadıkla rı yönünden, yukarıda belirtilen şekilde ayrıntılı bir inceleme yaptırılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir ken, eksik incelemeye ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, kararın bu nedenle davalılar yararına bozulması gerekmiştir. 6. "SHOWROOM" Kararı Özet Markayı taşıyan ürünlerin bayiter aracılığıyla, fabrika showroo munda satılması durumun da ürün markası olarak kullanım bulunmak tadır; ancak davaimm kendisine ait bir mağazada satış faa liyeti henüz gerçekleşmediği nden, yani 35/6 grupta yer alan mağazacı lık hizmeti davalı tarafından marka altında ortaya konmadığından, mağazacılık hizmeti olarak kullanım gerçekleşmemiştir. Yargıtay ll. HD. 2015/3119 E. 2015/8075 K. 10.06.2015 tarihli. Davacı vekili; müvekkilinin "Ö." ibareli markaların sahibi olduğunu, TPE'ye yaptığı 35. sınıftaki başvurularının ise davaimm "ŞK Şanal" markası mesnet göste rilerek reddedildiğini, davalı adına kayıtlı olan 2001/10357 no.lu markanın 35. sı nıfta kullanılmadığını tespit ettiklerini ileri sürerek, markanın 35/6 alt grup bakı mından kullanmama nedeniyle hükümsüz kılınmasını ve terkinini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili; müvekkilinin markayı kullandığım, markayı taşıyan ürünlerin bayiler aracılığıyla, fabrika showroomunda ve internet üzerinden satışa sunulduğu nu savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davalı tarafından markanın ürün markası olarak kullanıldığı, ancak kendisine ait bir mağazacia satış faaliyetinin henüz gerçekleşmediği, yani 35/6 grupta yer alan mağazacılık hizmetinin davalı tarafından marka altında ortaya konmadığı, dolayı sıyla, dava tarihinden itibaren geriye doğru 5 yıl boyunca markanın bu sınıfta kullanılm adığı gerekçesiyle davanın kabulü ile davalı adına kayıtlı 2001/10 357 no.lu markanın 35/6. alt grubunda yer alan "müşterilerin malları elverişli biçimde görmesi ve satın alması için, çeşitli malların bir araya getirilmesi hizmetleri (kata log yoluyla, elektronik ortamda, perakende ve toptan mağazalar açmak suretiyle)" bakımınd an kısmi hükümsüzlüğüne, sair emtia yönünden tescilinin devamına karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir. Maddell-Başvuru Şartla n, Sm ıflandlfma ve Bölünme 7. "TAÇ" Kararı Özet Ürün markası ile ürünün satıldığı mağazacılık hizmeti markası ara sında benzerlik bulunmak tadır. Yargıtay ll. HD. 2015/4463 E. 2015/11255 K. 28.10.2015 tarihli. 2279 Davacı vekili, "T." ibareli 35. sınıftaki "müşterilerin görmesi ve satın alması için malların bir araya getirilmesi hizmetlerini" genel olarak içeren 2004112877, 2006/64 167 ve 201 1129814 sayılı markaların sahibi olan müvekk ilinin 06/02/20 12 tarihinde "Taç Outlet" ibareli "Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için 2 1. sınıftaki ürünlerin bir araya getirilmesi hizmetlerini (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benze ri diğer yöntemler ile sağlanab ilir)" içeren marka tescil başvurusunda bulunduğunu, 20 ı 2/1 1887 no .lu başvuru ya davaimm "T." i bareli 21. sınıftaki ürünleri içeren 2010/24924, 2010/67905, 2000/28662, 1998/19473, 1997/20675 no.lu markalarına dayanarak itirazda bulunduğunu, İtirazın Markalar Dairesi tarafından reddedildiğini ancak, YİDK'nin 2014/M-4217 sayılı kararıyla davaimm itirazı kabul edilerek mü vekkili başvurusunun 21. sınıf ürünlerin mağazac ılık hizmeti yönünden reddedildi ğini, oysa müvekkilinin 35. sınıf hizmetler yönünden genel mağazacılık markasını içeren markalarının zaten tescilli olduğunu ve müvekk ili lehine kazanılmış hak teşkil ettiğini, davaimm 35. sınıf hizmetleri içeren markasının da bulunmadığını ileri sürerek, TPE YDİK'nin 26/03/2014 tarih, 20 14-M-42 ı 7 sayılı kısmi ret kararı nın iptali ile müvekkilinin 2012/11887 no.lu "Taç Outlet" ibareli başvurusunun, başvuru listesinde yer alan tüm emtialar açısından tescili için gerekli işlemlerin devamını talep ve dava etmiştir. Davalı TPE vekili, YDİK kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir. Davalı şirket vekili, 21. sınıf ürünler yönünden gerçek hak sahipliğinin müvek kiline ait olduğunu, davacının YDİK kararı ile başvuru kapsamından çıkartılan emtialar açısından kazanılmış hakkının bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece iddia, savunma, toplanılan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, redde mesnet markaların "T." ibareli olup, asıl ve ayırt edici unsurlarının "T." ibaresi olduğu, davacı başvurusunun da "Taç Outlet" ibareli olduğu, herhangi bir şekil içermediği, başvuru konusu işarette "Taç" ibaresinin asıl ve ayırt edici unsur olup, "Outlet" ibaresinin herkesin kullanımına açık jenerik bir ibare olduğu, redde mesnet markalar ile başvuru konusu işaretin aynı veya benzer sesçil ve görsel etkiyi bıraktıkları, redde mesnet markaların 21. sınıftaki ürünleri içerdiği, başvuru konusu işaretin ise "Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için <21.sınıftaki ürünlerin> bir araya getirilmesi hizmetleri (belirtilen hizmetler pera kende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri
|
kiline ait olduğunu, davacının YDİK kararı ile başvuru kapsamından çıkartılan emtialar açısından kazanılmış hakkının bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece iddia, savunma, toplanılan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, redde mesnet markaların "T." ibareli olup, asıl ve ayırt edici unsurlarının "T." ibaresi olduğu, davacı başvurusunun da "Taç Outlet" ibareli olduğu, herhangi bir şekil içermediği, başvuru konusu işarette "Taç" ibaresinin asıl ve ayırt edici unsur olup, "Outlet" ibaresinin herkesin kullanımına açık jenerik bir ibare olduğu, redde mesnet markalar ile başvuru konusu işaretin aynı veya benzer sesçil ve görsel etkiyi bıraktıkları, redde mesnet markaların 21. sınıftaki ürünleri içerdiği, başvuru konusu işaretin ise "Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için <21.sınıftaki ürünlerin> bir araya getirilmesi hizmetleri (belirtilen hizmetler pera kende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yön temler ile sağlanabilir)" için reddedildiği, davaimm "T." ibaresini 21. sınıf ürünler bakımmdan kullanım önceliğinin bulunduğu, 35/6. sınıf hizmetleri içeren markası 2280 Yasaman/Yusufoğlu olmasa da ürünlerini bu ismi taşıyan bir mağazac ılık faaliyeti ile ticaret mevkiine koyabileceği, sonradan bir başka kişinin "T." tanıtım işaretiyle sunduğu mağazac ılık hizmetinden 2 ı. sınıf ürün ticareti yapmasının davalının marka tescilinden doğan haklarına zarar vereceği, özellikle işarette "Outlet" ibaresinin bulunmasının anılan mağazanın davaimm "Taç" markalı ürünlerinin outlet tarzında satışa sunulduğu yönünde kuvvetli bir algı yaratacağı, davacının 35/6. sınıf hizmetleri genel olarak içeren markalannın alt ve üstünde gri bant bulunan, ortasında kırmızı zemin üzerin de beyaz renkle yazılmış "T." sözcüğünü içerdiği, oysa son başvuru konusu işarette bu kompozisyonun yer almadığı, yalnızca sözcük olarak yazılmış olduğu, başvuru konusu işaretin 21. sınıf ürünlerin mağazacılık hizmetiyle ilgili olarak davacının önceki markalarına değil, davaimm markalarına yanaştığı, ortalama tüketicileTin başvuruyu davalının mar kalanyla ilişkilendireceği, davacı markalarıyla bağlantı kurmayacağından başvuru konusu hizmetler ile davalı markası kapsamındaki ürün lerin aynı tür olarak nitelendirilmelerinin zorunlu bulunduğu, 2ı ve 35/6. sınıftaki ürün hizmetlerin alıcısı/yararlanıcısı konumundaki ortalama tüketici ve yararlanıcı kitlesinin özellikle marka ve başvuru konusu işaretierin asıl ve ayırt edici unsurlan nın görsel ve sesçil olarak ayırt edilemeyecek derecede benzer olması da göz önüne alındığında bu iki markayı ilişkilendirmesinin ve başvuru konusu işaretin 2 ı. sınıf ürünler bakımından davaimm markasının serisi yahut yeni bir şekilde düzenlenmiş versiyonu gibi algılanmasının ve "T." ibaresinin davalının ticaret unvanının ayıncı unsurundan oluşması nedeniyle iltibasının işletmesel bağlantı landırma ihtimalini kaçınılmaz kıldığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışıhp, değerlend irilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve davacının 35.06 (35.08) sınıf hizmetler yönünden önceden tes cilli "T." asıl unsur! u markalarını 21. sınıf malların yer aldığı sektörde ciddi suretle kullandığının da kanıtlanamamış olmasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itiraz ları yerinde değildir. 8. "ULUCANLAR" Kararı Özet Peraken decilik sınıfındaki önceki tescilli markanın itiraza temel teş kil edebilmesi için, fiilen kullamlması gerekir. Davacının aynı sınıf taki hizmetleri kapsamına giren malların sınırlı olarak belirtilen marka başvurusona tescil engeli oluşturu labilmesi için, davaimm bizzat ticari faaliyetleri kapsamında davaya konu başvuruda belirti len malları da kapsayacak şekilde tescilli markasını kullandığım ya da bu kapsamda ciddi girişimlerde bulunduğunu kanıtlaması gerek lidir. Yargıtay ll. HD. 2015/12715 E. 2017/1112 K. 27.02.20 17 tarihli. Maddell-Başvuru Şart/an, Smtflandlfma ve Bölünme 2281 • ULUCANL AR Davacı vekili, müvekkilinin 2006 23298 Sayılı markasının sahibi olduğunu, müvekkilinin ULUCANLAR ŞİRKETLER GRUBU 2011/114274 Sayılı 35. sınıfta marka başvurusunda bulunduğunu, davalı şirketin itirazı üzerine YİDK tarafından nihai olarak başvurusunun reddedildiğini, markasının aynı olma dığı ve aynı mal ve hizmetlere dair olmadığını iddia ederek TPE Yeniden İnceleme ve Değerlendi rme Kurulu'nun 10.04.2014 tarihli YİDK sayılı kararının iptaline karar verilmesini istemiştir. Davalı şirket vekili, davanın reddini istemiştir. Davalı TPE vekili davanın reddini istemiştir. Mahkemece tüm dosya kapsamına göre; davacının 'ULUCANLAR ŞİRKET LER GRUBU' markası ile davalının 'ulucan, ulucan+şekil markalarının benzer ol duğu, davalı markası ile davacı markasının 35. sınıfta 35/07 alt sınıf haricinde aynı mal ve hizmetlere dair olduğu, yine davalı markasının 35/07 alt sınıfında genel nitelikte perakend ecilik hizmeti olarak tescilli olduğu, davacı başvurunun ise 35/07 grupta bir kısım ürünlerin satışı ile ilgili olduğu, bu dururnda çoğun azı da kapsadığı ilkesi gereğince davacı marka başvurusu kapsamında kalan 35/07 grup ile davalı tescilli marka kapsamında kalan genel nitelikteki perakend ecilik hizmetlerini kap sayan 35/07 grup aynı tür /benzer olarak değerlendiri ldiği, bu sebeple davacı başvu rusu ile davalı markasının aynı mal ve hizmete dair olduğu, davacının 2006/23298 • ULUCANLAR markasının 19. sınıfta ticari ürünlerle ilgili tescilli olduğu, baş vurunun ise perakendecilik hizmeti ile ilgili olduğu ve bu durumda müktesep hak için aranan önceki tescilli markanın tescil kapsamının genişletilmemesi, aynı tür mallarihizmetler yönünden tescil edilmesi ilkesinin yerine getirilmediği ve sınıfın genişleti lerek 35. sınıfta perakendecilik hizmeti yönünden tescil edilmek istendiği, ticaret markası olarak ürettiği ürünleri satma hakkının zaten mevcut olduğu, 35. sınıfta ise kendi ürünlerinden başka ürünleri de satma hakkı elde edeceği bu durum da davalı markası ile iltibas yaratacağı ve müktesep haktan bahsedilemeyeceği ge rekçesiyle 556 sayılı KHK 8/1-b anlamında 35. sınıf kapsamında tüm mal ve hiz metler yönünden benzer oldu ğu kabul edilerek davanın reddine karar verilmiştir. Kararı davacı vekili temyiz etmiştir. ( 1) Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçe sinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, TPE Mal ve Hizmetler Sınıflandırma Listesindeki 35. sınıftaki genel nitelikteki perakendecilik (mağazac ılık) hizmetleri dışındaki başvuru kapsamında yer alan 35. sınıftaki diğer hizmetler yönünden davanın reddine dair sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmesi gerekir. (2) Davacı vekili, müvekkili tarafından 35. sınıf hizmetler yönünden yaptığı "ULUCANLAR ŞİRKETLER GRUBU + ŞEKİL" marka başvurusunun, davalı 2282 Yasaman/Yusufoğlu şirket adına tescilli " ... " markası sebebiyle itiraz edildiğini ve başvurunun TPE tara fından reddedildiğini, oysa müvekkili adına daha önceden tescilli 2006/23298 Sayılı • ULUCANLAR " " markasının bulunduğunu ileri sürerek başvurunun reddine dair TPE YİDK kararının iptalini talep etmektedir. Mahkemece, bilirkişi heyetinden rapor alınmış, ancak bilirkişi raporundaki gö rüşlerin aksine, TPE Mal ve Hizmetler Sınıflandırma Listesinde bulunan 35.07 de yer alan hizmetler yönünden de davanın reddine karar verilmiştir. Olaya uygulanması gerekli mülga 556 sayılı KHK'nın 8/1(b) maddesi uyarınca, daha önceden tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış markanın sahibi tarafın dan itiraz edilmesi halinde, sonradan başvuru konusu yapılmış markanın, daha ön ceden tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış marka ile aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsaması ve işaretler yönünden de birbirlerine karıştınlma
|
başvurusunun, davalı 2282 Yasaman/Yusufoğlu şirket adına tescilli " ... " markası sebebiyle itiraz edildiğini ve başvurunun TPE tara fından reddedildiğini, oysa müvekkili adına daha önceden tescilli 2006/23298 Sayılı • ULUCANLAR " " markasının bulunduğunu ileri sürerek başvurunun reddine dair TPE YİDK kararının iptalini talep etmektedir. Mahkemece, bilirkişi heyetinden rapor alınmış, ancak bilirkişi raporundaki gö rüşlerin aksine, TPE Mal ve Hizmetler Sınıflandırma Listesinde bulunan 35.07 de yer alan hizmetler yönünden de davanın reddine karar verilmiştir. Olaya uygulanması gerekli mülga 556 sayılı KHK'nın 8/1(b) maddesi uyarınca, daha önceden tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış markanın sahibi tarafın dan itiraz edilmesi halinde, sonradan başvuru konusu yapılmış markanın, daha ön ceden tescil edilmiş veya tescil başvurusu yapılmış marka ile aynı veya benzer mal veya hizmetleri kapsaması ve işaretler yönünden de birbirlerine karıştınlma ihtima line yol açacak ölçüde benzer olması halinde TPE tarafından sonraki başvurunun reddine karar verilir. Somut olayda, davacının daha önceden 19. sırufta genel olarak inşaat sektörün- • ULUCANLAR de kullanılan mallar yönünden tescilli " " ibareli tescilli markası- nın bulunduğu, davalı şirketin ise ticaret unvanı itibariyle yayın, dağıtım ve kırtasi yecilik sektöründe faaliyet gösterdiği ve " ... " ibare li 09, 16. sınıf mallar ve 35. sınıf ta yer alan hizmetler yönünden tescilli markalarının bulunduğu anlaşılmaktadır. Davacı başvurusuna konu " ... " ibaresi ile davalı şirketin itiraza konu markalarında yer alan " ... " ibaresi arasında benzerlik olduğu konusunda bir tereddüt bulunma maktadır. Bununla birlikte 556 sayılı KHK'nın 8/ 1(b) maddesi anlamında karıştırıl ma ihtimalinden söz edebilmek için tescil kapsamlarındaki mal ve hizmetler yönün den de benzerlik bulunması gerekmektedir. Davacı, Tebliğin 35. sınıftaki genel nitelikteki perakendec ilik (mağazac ılık) hizmetleri alt grubu kapsamında satışa arz edilecek malları ve arz yöntemlerini sınırlı olarak belirtmek suretiyle davaya konu 2011/114274 Sayılı marka başvuru sunu yapmıştır. Dairemizin 19.04.2010 T 2006/4235 ve 10.01.2013 T 15502/461 Sayılı kararlannda da benimsendİğİ üzere, Tebliğin 35/07. alt grubundaki mağazacı lık hizmetinin marka başvurusu yapılması halinde, anılan hizmet kapsamında satışa arz edilecek mailann veya hangi sektöre dair olduklarının (mobilya, beyaz eşya, kırtasiye, tekstil vb.) belirtilmemesi halinde, önceki tarihli olarak tescilli bir marka nın iltibas oluşturan aynı hizmet sınıfındaki sonraki markalara karşı koruma kapsa mı dar olarak yorumlanmaktadır. Bu bakımdan, Dairemizin 10.10.2013 T. 18919/18046 Sayılı kararında açık landığı üzere, davaimm 30/07. sınıf hizmetlerle ilgili önceki tarihte tescilli olan markasının 556 sayılı KHK 8/1-b bendi uyarınca davacının aynı sınıftaki hizmetleri kapsamına giren malların sınırlı olarak belirtilen marka baş vurusuna tescil engeli Madde 11 -Başvuru Şart/an, Stmflandtrma ve Bölünme 2283 oluşturula bilmesi için; davaimm bizzat ticari faaliyetleri kapsamında davaya konu başvuruda belirtilen malları da kapsayacak şekilde tescilli markasını kullandığım ya da bu kapsamda ciddi girişimlerde bulunduğunu kanıtlaması gereklidir. Çünkü mülga 556 sayılı KHK 8/1 -b bendi uyarınca iltibas tehlikesinin belirlenmesinde asıl olan işaretierin halk tarafından karıştırılmasıdır. Tebliğin 35/07. alt grubundaki genel nitelikteki perakende satış (mağazac ılık) hizmetleri için tescilli bir markanın koruma kapsamının "çoğun içinde az da vardır" görüşüyle ticari alandaki tüm sek törler tarafından satışa arz edilen malları kapsayacak şekilde geniş belirlenmesi, markanın tescilli olduğu mal ve hizmetler bakımınd an korunması ilkesine uygun düşmeyeceği gibi, benzer işaretler altında ancak farklı sektörlerde satışa arz edile cek mallar bakımından iltibas tehlikesine yol açacağı düşüncesi de kabul edilemez. Somut uyuşmazlıkta, davalı tarafça davacı başvurusunda sınıriandırılan malla rın satışı faaliyetinde bulunul duğu hususundaki delilleri de sorulup bu konuda de ğerlendir me yapılmaksızın eksik inceleme sonucu davacı marka başvurusunun 35.07 sınıf genel nitelikteki perakende satış hizmetleri (mağaza cılık) bakımından da reddi doğru görülmediğinden kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir. 9. "FLOWER" Kararı Özet Davacı markasının KHK'nin 8/3 (SMK m. 6/3) maddesi uyarınca "ayak giysileri, ayakkabılar, çizmeler, botlar, terlikler, patikler ve bunların parçaları, spor ayakkabıları ve bunların çivileri, ayakkabı parçalan yani pençeler, topuklar, konçlar, sayalar" bakımından eski ye dayalı kullanımının bulunduğu, 35/06 grup yönünden öneeye daya h bir hakkının bulunmadığı, önceki tescil kapsammda bulunmayan hizmet sınıfı yönünden müktesep hak oluşturmayacağı, KHK 8/3 (SMK m. 6/3) yönünden öncelik hakkının da ticari sınırta emtiatarla ilgili olduğu ve hizmet sınıfmda (35/06 grupta) öncelik hakkının oldu ğuna dair delilin de bulunmadığı belirtilmiştir. Yargıtay ll. HD. 2016/4032 E. 2017/6119 K. 13.11.2017 tarihli. Davacı vekili, müvekkili şirketin ayakkabı tasarım ve üretimi ile iştigal ettiğini, yurt içinde ve yurt dışında birçok saygın mağazada ürünlerini tüketiciye sunduğunu, "FLOWER" ibareli tescilli markası bulunduğunu, müvekk illerinin tasarımını ve üretimini yaptığı ayakkabılarını tüketiciyle buluşturmak üzere, markasını mağazacı lık sınıfı olan 35. sınıfta da tescil ertirmek istediğini, ayak giysileri sınıfı olan 25. sınıfta tescilli "FLOWER" ibareli markası ile sektörde tanınmışlık kazandığını, bu marka adı altında ürünlerini tüketiciye sunmak istediklerini, başvurularına itiraz eden marka sahibi davalı şirketin temizlik ve kozmetik ürünleri üretimi yaptığını, tamamen farklı bir alanda faaliyette bulunduğunu ileri sürerek YİDK kararının ipta li ile 2012/62520 numaralı marka başvurusunun 35. sınıfın 6. alt grubunda tesciline, davalı adına tescilli 2000/19131 numaralı "FLOWER" ibareli markanın 35. sınıf 2284 Yasaman/Yusuf oğlu açısından 556 sayılı KHK madde 14. ve 42. maddeleri uyannca terkinine karar verilmesini istemiştir. Davalıla r vekilieri ayrı ayrı davanın reddini istemiştir. Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, da vanın, YİDK kararının iptali ile marka hükümsüzlüğü istemine dair olduğu, davacı nın 2012/62520 numaralı "FLOWER FLOWER +şekil" ibareli 35. sınıftamarka başvurusunun olduğu, davalının itiraza mesnet ve hükümsüzlüğü talep edilen mar kasının 2000/19131 kod numaralı Ol. 03. ve 35. sınıfta tescilli "FLOWER" ibareli marka olduğu, davalı tarafın markanın emtia listesinde 35.06. alt grubunda yer alan emtialarının kullanımla rına dair belgeler sunmuş olduğundan 556 sayılı KHK m. 14 uyarınca hükümsüzlüğü şartlarının oluşmadığı, davacı 14. maddeye dayalı hüküm süzlük taleplerini ıslah ederek 556 sayılı KHK'nın 8/3 maddesine dayalı olarak 42/b maddesine göre hükümsüzlük talep ettiği, dava tarihi itibarıyla 5 yıllık sürenin geç tiğinden 8/3 maddesine dayalı hükümsüzlük talep edilemeyeceği, davacı markasının KHK'nin 8/3 maddesi uyarınca "ayak giysileri, ayakkabılar, çizmeler, botlar, terlik ler, patikler ve bunların parçaları, spor ayakkabıları ve bunların çivileri, ayakkabı parçaları yani pençeler, topuklar, konçlar, sayalar" bakımınd an eskiye dayalı kulla nımının bulunduğu, 35/06 grup yönünden öneeye dayalı bir hakkının bulunmadığı, davacının önceki tescil kapsamında bulunmayan hizmet sınıfı yönünden müktesep hak oluştunnayacağı, 8/3 yönünden öncelik hakkının da ticari sınıfta emtiatarla ilgili olduğu ve hizmet sınıfında (35/06 grupta) öncelik hakkının olduğuna dair delilin de bulunmadığı, taraf markalarının çekişıneli malları aynı tür malları kapsa dığından markalar arasında 7/1-b maddesi anlamında iltibas oluştuğu, davalı tarafın "FLOWER" ibareli markasının 556 sayılı
|
ederek 556 sayılı KHK'nın 8/3 maddesine dayalı olarak 42/b maddesine göre hükümsüzlük talep ettiği, dava tarihi itibarıyla 5 yıllık sürenin geç tiğinden 8/3 maddesine dayalı hükümsüzlük talep edilemeyeceği, davacı markasının KHK'nin 8/3 maddesi uyarınca "ayak giysileri, ayakkabılar, çizmeler, botlar, terlik ler, patikler ve bunların parçaları, spor ayakkabıları ve bunların çivileri, ayakkabı parçaları yani pençeler, topuklar, konçlar, sayalar" bakımınd an eskiye dayalı kulla nımının bulunduğu, 35/06 grup yönünden öneeye dayalı bir hakkının bulunmadığı, davacının önceki tescil kapsamında bulunmayan hizmet sınıfı yönünden müktesep hak oluştunnayacağı, 8/3 yönünden öncelik hakkının da ticari sınıfta emtiatarla ilgili olduğu ve hizmet sınıfında (35/06 grupta) öncelik hakkının olduğuna dair delilin de bulunmadığı, taraf markalarının çekişıneli malları aynı tür malları kapsa dığından markalar arasında 7/1-b maddesi anlamında iltibas oluştuğu, davalı tarafın "FLOWER" ibareli markasının 556 sayılı KHK'nın 8/4 maddesi gereği tanınmış marka olduğu iddiasının ispat olunamadığı gerekçesiyle hükürnsüzlük talebi ile YİDK kararının iptaline dair taleplerin ayrı ayrı reddine karar verilmiştir. Kararı davacı vekili temyiz etmiştir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, hükümsüzlük davasının 556 sayılı KHK'nın 8/3. ve 42. maddeleri ne dayalı olarak ıslah edilmiş olmasına ve davaya konu marka üzerinde davacının öncelik ve üstün hakların kanıtlanamamasına göre davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde değildir. 10. "ASELSAN" Kararı Özet Yasal anlamda tanınmış markalar arasında bir tanınmışlık derecesi mevcut olmayıp, asgari sektörel tanınmışlık koşulunun sağlanması halinde, markaya tanınmı ş markadan kaynaklanan korumanın ve rilmesi gerekir. Bu bakımdan, yasada olmayan bir olguya yer veril mek suretiyle, tamnmış markaları derecelere ve basarnaklara ayırıp, Madde ll -Başvuru Şart/an, Stmflandırma ve Bölünme sektörel tanınmış marka, sektörler üstü tanınmış marka veya Türki ye'de tanınmış marka gibi ayrımiara gitmek doğru değildir. Yargıtay ll. HD. 2006/13097 E. 2007/4024 K. 06.03.2007 tarihli. 2285 Davacı veki li, müvekki linin 18.01.2005 tarihinde TPE'ye başvurarak, 556 sayılı KHK ve Uluslararası Sözleşmeler hükümlerine göre markasına "tanınmış marka" kararı verilmesini istediğini, Markalar Dairesi'nin ASELSAN markasının "sektörel tanınmış marka" olduğunun tespitine karar verdiğini, yapılan İtirazın YİDK tarafından da kabul edilmediğini, oysaki 30 yıla yakın bir zamandır kullanılan ve haklı bir şöhret kazanan ASELSAN markasının, "Markalann tanınmışlık Düzeyleri ile İlgili Esaslar ve Uygulaması" metnindeki kriterlerin tümünü karşıladığını ileri sürerek, davaimm ret karannın iptaline, ASELSAN markasının Tanınmış Marka olduğunun hükrnen tespitine, hükrnün ilanma karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, ASELSAN markasmın ilgili sektörde yaygın olarak bilinen bir marka olup, tanınmış marka olmadığını, idare kararının usul ve yasaya uygun oldu ğunu savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, davacıya ait ASELSAN markasının Türkiye haricinde tüm Avrupa Birliği ülkelerinde geçerli olmak üzere Topluluk Markası olarak tescil ettirildiği, davacı şirket ürünlerinin ASELSAN mar kası adı altında yurt içinde, Avrupa Birliği ülkelerinde ve bir dizi diğer yabancı ülkelerde yoğun bir şekilde pazarlandığı, ASELSAN markasının 556 sayılı KHK'nin 7/1-i ve 8/4. maddeleri anlamında tanınmış marka olduğu, yasal anlamda tanınmış marklar arasında bir tanınmışlık derecesi mevcut olmayıp, asgari sektörel tanınmışlık koşulunun sağlanması halinde, markaya tanınmış markadan kaynakla nan korunmasının verilmesi gerektiği, yasada olmayan bir olguya yer verilmek suretiyle, tanınmış markalan derecelere ve basarnaklara ayırıp, sektörel tanınmış marka, sektörler üstü tanınmış marka veya Türkiye'de tanınmış marka gibi ayrımla ra gitmenin doğru olmayacağı gerekçesiyle, YİDK'nin 13.06.2005 tarihli kararının iptaline, davacıya ait tescilli 5 adet markada yer alan ASELSAN markasının 556 sayılı KHK'nin 7 /l-i ve 8/4. maddeleri gereğince tanınmış marka olduğunun tespiti ne, ilan isteminin reddine karar verilmiştir. Karar, davalı vekilince temyiz edilmiştir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendiri lmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazlan yerinde değildir. 11. 11AKSA" Kararı Özet Doğrudan doğruya bir dava açmak suretiyle markanın tanınmı şhğı nın tespitinin sağlanması mümkün değildir. Bir markanın tanınmışh ğının tesciline ilişkin yetki TPE'ye aittir. Bunun için de usulüne uygun 2286 Yasaman/Yusufoğlu şekilde anılan kuruma başvurularak gerekli prosedürün tamamlan ması gerekir. Yargıtay ll. HD. 2009/15033 E. 2011/9297 K. 22.07.2011 tarihli. Davacılar vekili, müvekkili şirketlerden Kazancı Holding A.Ş. Aksa Jeneratör A.Ş. ve Aksa Makine San. A.Ş.'nin "AKSA" markasının sahipleri olduklarını, bu şirketlerin söz konusu ibarenin kullanım hakkını, sözleşme ile holding iştirakçileri olan diğer davacı şirketlere de tanıdıklarını, davaimm müvekkiline ait markayı haksız olarak kullandığım, davaimm bu eyleminin aynı zamanda haksız rekabet teşkil ettiği ni, davaimm müvekkili şirketler ile yakın alanlarda faaliyet gösterdiğini, ayrıca "AK SA" markasının müvekkilleri tarafından tanınmış marka haline getirildiğini ileri süre rek, "AKSA" ibaresinin müvekkillerinin tanınmış markası olduğunun tespitine, dava lının unvanındaki "AKSA" ibaresinin sicilden terkinine, "AKSA ENDÜSTRi" ibare sinin işletme adı olarak kullanılmasının önlenmesine, haksız kullanırnın ref ine ve menine, Kazancı Holding A.Ş. ve AKSA Jeneratör San. A.Ş. içinaynayrı 10.000 TL, diğer müvekkili şirketler için ayn ayn 5.000 TL olmak üzere toplam 50.000 TL ma nevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, taratıann ticari faaliyet lerinin ve emtialarının aynı sektöre ilişkin olmadıklarını, bu nedenle iltibas ya da haksız rekabetten söz edilemeyeceğini, davacının markasını tanınmış hale getirdiği iddiasının gerçeği yansıtmadığını, "AKSA" ibaresi altında farklı sektörlerde faaliyet gösteren çok sayıda firma olduğunu, davaya konu uyuşmazlığa 556 sayılı KHK'nin 12. maddesinin uygulanmas ının gerektiğini, istenen tazminatın fahiş olduğunu sa vunarak, davanın reddini istemiş, karşı davasında ise Kazancı Holding adına tescilli 197821 numaralı markanın kullanılm adığı 6. sınıfyönünden hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsa mına göre, davacının hem TTK'da düzenlenen haksız rekabet hükümlerine, hem de tescilli marka sahibi olması nedeniyle 556 sayılı KHK hükümlerine dayandığı, tica ret unvaniarı arasında iltibas varsa önce tescil yaptıran tüzel kişinin haksız rekabetin meni davası açabileceği, tarafların unvaniarındaki esas unsurun "AKSA" ibaresi olduğu, diğer ekierin işletmenin mevzu ve şirketin cinsine yönelik olduğu, öncelik hakkına sahip olan davacının davalının unvanının terkinini isteyebileceği, davacı Kazancı Holding'in gerek yurt içinde gerekse yurt dışında faaliyet gösterdiği, bu faaliyetlerini promosyonla desteklediği, bu faaliyetler sonucunda "AKSA GRUP" markasının ilgili sektörde güvenilirlik kazandığı ve belirli bir marka itibarına sahip olduğu, tanınmış markanın en önemli unsurlarından biri olan garanti fonksiyonunu gerçekleştirdiği, bu durumda tanınmış marka olduğu, davacı markasının tanınmış marka olduğu kabul edildiğinden bu marka kapsamında kalan emtia sınıfı ile dava lının ürettiği mal ve hizmetlerin aynı sınıfta olup olmadığının değerlendirilmesine gerek olmadığı, davalının söz konusu ibareyi kullanarak marka sahibi Kazancı Hol ding A.Ş. yönünden manevi zarara sebebiyet verdiği, diğer
|
iltibas varsa önce tescil yaptıran tüzel kişinin haksız rekabetin meni davası açabileceği, tarafların unvaniarındaki esas unsurun "AKSA" ibaresi olduğu, diğer ekierin işletmenin mevzu ve şirketin cinsine yönelik olduğu, öncelik hakkına sahip olan davacının davalının unvanının terkinini isteyebileceği, davacı Kazancı Holding'in gerek yurt içinde gerekse yurt dışında faaliyet gösterdiği, bu faaliyetlerini promosyonla desteklediği, bu faaliyetler sonucunda "AKSA GRUP" markasının ilgili sektörde güvenilirlik kazandığı ve belirli bir marka itibarına sahip olduğu, tanınmış markanın en önemli unsurlarından biri olan garanti fonksiyonunu gerçekleştirdiği, bu durumda tanınmış marka olduğu, davacı markasının tanınmış marka olduğu kabul edildiğinden bu marka kapsamında kalan emtia sınıfı ile dava lının ürettiği mal ve hizmetlerin aynı sınıfta olup olmadığının değerlendirilmesine gerek olmadığı, davalının söz konusu ibareyi kullanarak marka sahibi Kazancı Hol ding A.Ş. yönünden manevi zarara sebebiyet verdiği, diğer davacıların da bu dava cının bünyesindeki işletmeler olması nedeniyle onlar lehine manevi tazminat iste- Madde ll -Başvuru Şartla n, Stmflandlfma ve Bölünme 2287 nemeyeceği, karşı davanın ise takipsiz bırakıldığı gerekçesiyle asıl dava yönünden, davacılardan Kazancı Holding A.Ş.'nin sahibi bulunduğu "AKSA GRUP" markası nın tanınmış marka olduğunun tespitine, davaimm unvanındaki "AKSA" ibaresinin sicilden terkinine, "Aksa Endüstri" ibaresinin işletme adı olarak kullanılmasının önlenmesine, Kazancı Holding A.Ş. lehine 5.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline, diğer davacılar yönünden manevi tazminat taleplerinin reddine, karşı da vanın HUMK 409. maddesine göre işlemden kaldınlmasına karar verilmiştir. Kararı, taraf vekilieri temyiz etmiştir. 1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesin de dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendiri lmesinde usul ve yasaya aykın bir yön bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki benderin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlannın reddine karar vermek gerekmiştir. 2-Asıl dava, davacı markasının tanınmış olunduğunun tespiti, ticaret unvanının sicilden terkini, haksız rekabetin önlenmesi ve manevi tazminat, karşı dava ise mar ka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir. Dava dilekçesinde sekiz farklı şirket davacı olarak yer almış olup, bu şirketler den Aksa Doğal Gaz Toptan Satış A.Ş. ve Aksa Doğal Gaz Dağıtım A.Ş.'nin, davalı şirketten sonra tescil edilmiş olmalarına göre "AKSA" ibaresi üzerinde ne şekilde öncelik hakkına sahip olduklan karar yerinde tartışılmadan, davacı şirketler bir bütün olarak değerlendirilerek yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, hük mün bu nedenle davalı yararına bozulması gerekmiştir. 3-Aynca, yukandaki bentte isimleri belirtilen şirketler dışında kalan davacı şir ketlerin "AKSA" ibaresi üzerinde öncelik haklan bulunduğu, davaimm "AKSA" ibaresini ticaret unvanında tescilli olarak kullandığı, söz konusu unvanlar arasında iltibas tehlikesinin bulunduğu hususları uyuşmazlık konusu değildir. Nitekim bu hu suslar mahkemenin de kabulündedir. Ancak, davaimm işletme adı olarak "Aksa En düstri" ibaresini kullanıp kullanmadığı dosya kapsamından anlaşılamamaktadır. Bu itibarla, mahkemece davaimm "Aksa Endüstri" ibaresini işletme adı olarak kullanıp kullanmadığının, şayet kullanmakta ise bu kullanırnın tescile dayalı olup olmadığının araştırılması, tescile dayalı işletme adı ve unvan kullanımının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluştıırmayacağının gözetilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı hüküm tesisi doğu olmamıştır. 4-Davacılar vekili, müvekk illerinin tescilli "AKSA" ibareli markalannın ta nınmış olduğunun tespitine de karar verilmesini talep etmiştir. Oysa doğrudan doğ ruya dava açmak suretiyle markanın tanınmışlığının tespitinin sağlanması mümkün değildir. Bir markanın tanınmışlığının tesciline ilişkin yetki TPE'ye aittir. Bunun için de usulüne uygun şekilde anılan kuruma başvurulması ve gerekli prosedürün tamamlanması gerekmektedir. Bu durum karşısında, davacı tarafın markasının ta nınmışlığının tespitine karar verilmesi isteminin açıklanan nedenlerle reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde tanınmışlığa karar verilmesi doğru olmamış, hükmün bu nedenle de bozulması gerekmiştir. 2288 Yasaman/Yusuf oğlu 12. "HUMMER " Kararı Özet Tanınmışliğın TPE nezdinde başvuru konusu edilmesi gerekir. Ko nuyla ilgili TPE'nin vermiş olduğu karara yönelik olarak bir dava açılmadan, doğrudan TPE'nin hasım olarak gösterilerek tanınmışh ğın tespiti talebiyle dava açılması mümkün değildir. Ayrıca, tanınmı ş Ilk iddiasına dayah olarak açılan hükümsözlük davalarında, iddiaya mesnet markanın tanınmı şlığı ön mesele olarak değerlendirilip bu konuda bir sonuca varılmahdır. Yargıtay ll. HD. 2015/2322 E. 2015/8775 K. 01.07.2015 tarihli. Davacı vekili, müvekkilinin dünyaca tanınmış "Hummer" araçlannın üretimi ve pazarlanması alanında faaliyet gösterdiğini, "Hummer" ibaresinin müvekkili adına TPE nezdinde tescilli bulunduğunu, bu markanın dünyanın pek çok ülkesinde de tescil edildiğini ve çok tanınmış olduğunu ileri sürerek, müvekkilinin "Hummer" ibareli markasının tanınmış bir marka olduğunun ve koruma altında bulunduğunun tespitine, davalılardan R.İth. ve İhr. A.Ş.'ye ait "Hummer" ibareli markalann mü vekkiline devrine veya markanın tanınmış olması sebebiyle iptaline ve sicil kayıtla rının terkinine, davalılardan "H. Otomotiv Tekstil Turizm Yayıncılık ith. İhr. San. A.Ş.'nin unvanındaki "H.'' ibaresinin müvekki linin markasına tecavüz oluşturması nedeniyle ticaret unvanından çıkarılmasına, dilekçede yazılı maddi ve manevi taz minatlar ile diğer istemiere karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı H. Otomotiv Tekstil Turizm Yayıncılık İth. İhr. San. A.Ş. vekili "H." ibaresinin müvekk ili tarafından marka olarak değil, ticaret unvanı olarak kullanıldı ğını, kullamlan ticaret unvanının herhangi bir iltibasa yer verecek nitelikte olmadı ğını savunarak, açılmış bulunan davaların ayrılmasına, müvekkil şirkete karşı açılan davada mahkememizin görevli olmadığı ndan görevsizlik kararı verilerek dosyanın görevli İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi'ne gönderilmesine ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Davalı T.. E .. Başkanlığı vekili, Enstitü aleyhine açılacak davalarda yetkili mahkemenin Ankara ihtisas Mahkemeleri olduğunu, TPE'ye başvurulmadan doğru dan doğruya mahkemeye dava açılarak markanın tanınmışlığının tespitini istemenin mümkün olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, tüm dosya kapsamı nazara alınarak, TPE hakkındaki davanın hu sumetten reddine, davalı adına tescilli 181840 no.lu markanın hükümsüzlüğüne, davalı adına tescilli 199307 no.lu markanın lokomotif ler, trenler, tramvaylar, va gonlar, deniz taşıtları ve parçaları, sandallar, motorlar, gemiler, yatlar, kotralar, botlar, feribotlar, kanolar, sandallar, gemiler için avara dişlileri, dümenler, seren direkleri, gemi gövdeleri, uskurlar, pervaneler, tekneleri indirme kaldırma ve suya indirme donanımları vb. uzay taşıtları da dahil hava taşıtları ve parçaları : balonlar, uçaklar, helikopterler, uzaya gönderilen roketler, paraşütler, çocuk arabaları, teker- Maddell-Başvuru Şart/an, Smiflandlfma ve Bölünme 2289 !ekli sandalyeler, pusetler, yürüteçler, el arabaları, pazar arabaları, tek veya çok tekerlekli el arabaları, market arabaları, ev eşyaları için tekerlekli taşıyıcılar dışın daki tüm ürünler yönünden markanın hükümsüzlüğüne, davalı adına tescilli 201392 no.lu marka yönünden talebin reddine, davalı adına tescilli 200022 no.lu markanın sadece spor araçları kiralanması hizmetleri yönünden hükümsüzlüğüne karar veril miştir. Kararı, taraf vekilieri temyiz etmiştir. I-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm ve rilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve tanınmışlı ğın tespitine ilişkin talebin öncelikle TPE nezdinde başvuru konusu edilip bu yöne ilişkin TPE kararına yönelik olarak bir dava şeklinde açılmadan doğrudan TPE'nin hasım olarak gösterilerek dava açılması suretiyle talep edilmesinin mümkün bulun mamasına göre, davalı R .. A.. vekilinin
|
gönderilen roketler, paraşütler, çocuk arabaları, teker- Maddell-Başvuru Şart/an, Smiflandlfma ve Bölünme 2289 !ekli sandalyeler, pusetler, yürüteçler, el arabaları, pazar arabaları, tek veya çok tekerlekli el arabaları, market arabaları, ev eşyaları için tekerlekli taşıyıcılar dışın daki tüm ürünler yönünden markanın hükümsüzlüğüne, davalı adına tescilli 201392 no.lu marka yönünden talebin reddine, davalı adına tescilli 200022 no.lu markanın sadece spor araçları kiralanması hizmetleri yönünden hükümsüzlüğüne karar veril miştir. Kararı, taraf vekilieri temyiz etmiştir. I-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm ve rilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve tanınmışlı ğın tespitine ilişkin talebin öncelikle TPE nezdinde başvuru konusu edilip bu yöne ilişkin TPE kararına yönelik olarak bir dava şeklinde açılmadan doğrudan TPE'nin hasım olarak gösterilerek dava açılması suretiyle talep edilmesinin mümkün bulun mamasına göre, davalı R .. A.. vekilinin tüm, davacı şirket vekilinin aşağıdaki ben din kapsamı dışında kalan sair temyiz itir azları yerinde değildir. 2-Davacı tarafça, dava dilekçesinde hükümsüzlüğü talep edilen davalı adına tescilli markalar bakımından da hükümsüzlük nedeni olarak 556 sayılı KH K'nın 7/1-i bendi kapsamında tanınmışlık iddiasına dayanılmıştır. Her ne kadar, Ana yasa Mahkem esi'nin 27.05.2015 tarih ve 33/50 sayılı kararıyla 556 sayılı KHK 7 /1-(i) bendi iptal edilmiş ve iptal hükmü derdest davalarda da uygulanacağın dan anılan madde somut uyuşmazlıkta dikkate alınmayaca k olmakla birlikte, tanınmış markalara ilişkin olarak ülkemizin taraf olduğu Paris Sözleşmesi'nin 2. mükerrer ve TRIP S Anlaşması 16. maddesi iç hukukta doğrudan uygulanabilir hükümler niteliğindedir. Bu durumda, somut uyuşmazlı kta hükümsüzlük talebi ne konu markaların kapsadığı farklı mallar bakımından da davacının dayandığı "H." markasının, Paris Sözleşmesi'nin 2. mükerrer 6. ve TRIPS 16 maddeleri kapsamında tanınmışlığın ön mesele olarak değerlendirile rek bir sonuca ulaşıl ması gerekir. Bu bakımdan, mahkemenin dava dilekçesinde TPE'nin de hasım gösterilmek suretiyle tanınmışlığın tespitine yönelik talebin atiye terk edilmiş olması sebebiyle diğer davalı R. İthalat ve İhracat A.Ş aleyhine açılan marka hükümsüzlüğü davasın da tanınmışlık olgusunun dikkate alınamayacağına ilişkin görüş isabetli bulunma maktadır. Bu itibarla, TPE aleyhine açılan tanınmışlığın tespiti davası ile diğer da valı R. İthalat ve İhracat A.Ş aleyhine açılan hükümsüzlük davasının hükümsüzlük sebeplerinin farklı ve ayrı birer dava niteliğin de olması, yine davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmayıp esasen hükümsüzlük davasının da sicilde marka sahibi olarak kayıtlı olan şirket aleyhine açılabileceği dikkate alınarak somut uyuşmazlık ta davacının yukanda bahsi geçen tanınmışlık iddiasının da yukanda bahsi geçen uluslararası sözleşmelerin hükümleri kapsamında farklı mal ve hizmet ler bakımınd an tartışılıp hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün temyiz eden davacı yara rına bozulması gerekmiştir. 2290 Yasaman/Y usufoğlu 13. "VERSACE" Kararı Özet İlgili mevzuat hükümlerine göre, belirli nitelikleri haiz işaret ve ibare lerio koruma altına alınması, markaların tanınmışlık düzeyleri ile il gili esasların belirlenmesi ve uygulamaya konulması işlemleri Kuru mun görevleri ndendir. Buna göre, bir markanın tanınmış olduğunun tespiti yönündeki istemin, öncelikle kanunen bu konuda yetkili kılı nan TPE Başkanlığı 'na yapılması gerekir. Yargıtay ll. HD. 2007/3468 E. 2008/5173 K. 17.04.2008 tarihli. Davacı vekili, müvekkili şirketin moda sektöründe, kozmetik, giyim, aksesuar üretim ve pazarlamasında dünyaca tanınmış olup, ürünlerinde kullandığı "Versace" ibareli sözcük mar kasının çeşitli versiyonla rda TPE nezdinde tescilli olarak koruma altında bulunduğunu ve çok tanınmış olduğunu, diğer yandan aynı ibarenin marka nın yaratıcısı "Gianni Versace" adlı şahsın ailenin soyadı olup, 556 sayılı KHK'nın koruması altında olduğunu, davalı şirketin "Versace" adlı markayı 22.04.2003 tari hinde tescil ettirmiş bulunduğunu, davalı şirketin markasındaki bu ibarenin müvek kilinin markası ve ticaret unvanının da ayırt edici unsuru olan ve markaların yaratı cısının soyadı olan "Versace" ibaresi ile birebir aynı olduğunu, bu durumun müvek kilinin tanınmış markasına tecavüz eylemini oluşturduğunu ileri sürerek, "Versace" ibareli müvekki line ait markaların tanınmış bir marka olduğunun tespitine, davalı nın tescil ettirdiği "Versace" adlı markanın iptali ile sicilden terkinine, davaimm eylemlerinin müvekk ilinin marka hakianna tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğu nun tespiti ile bu eylemlerin durdurulmasına, karar özetinin gazetede ilanma karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı şirket vekili, davaya konu markanın müvekk ili şirket tarafından farklı sınıftaki emtialar için tescil ettirildiğini, söz konusu markanın Türkiye'de tanınmış olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Davalı TPE Başkanlığı vekili, müvekkilinin sadece davacı adına tescilli "Versace" markaları nın tanınmışlığına karar verilmesi talebi ile ilgili olarak hasım gösterilmişse de, bu konuda öncelikle Enstitü'ye başvuru şartının yerine getirilmesi gerektiğini, davacının doğrudan dava açmakta hukuki yararının bulunmadığını sa vunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre Versace'nin tanın mış marka olduğunun tespiti ile marka ve ticari unvana tecavüz teşkil etmesi de nazara alınarak davalı adına tescilli 2003 09317 sayılı "Versace" markasının hü kümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, tescilli markanın kullanımı haksız rekabet ya ratmayacağından buna ilişkin istemin reddine, karar kesinleştiğinde hüküm fıkrası özetinin ülke çapında yayın yapan tirajı en yüksek üç gazeteden birinde bir kez ilanma karar verilmiştir. Maddell-Başvuru Şart/an, Simflandlrma ve Bölünme 2291 Kararı, davalılar vekilieri ayrı ayrı temyiz etmişlerdir. 1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesin de dayanılan deli llerin tartışılıp, değerlendiri lmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmaması ile davanın davalı TPE Başkanlığı tarafından verilmiş bir karar veya tesis edilmiş bir işleme karşı açılmamış olması nedeniyle, davalı TPE Başkanlığı yönünden 556 sayılı KHK'nın 7112. maddesinde düzenlenen kesin yetki kuralının somut olayda uygulanması koşullarının bulunmamasına göre de, davahlar vekilieri nin aşağıdaki bentler kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir. 2-Dava, davacıya ait "Versace" ibareli markalann tanınmış marka oldu ğunun tespiti, davalı şirketin tescil ettirmiş olduğu aynı ibareli markanın iptali ile sicilden terkini, bu davaimm eylemlerinin davacının marka haklarına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunun tespiti, bu eylemlerin durdurulması ve hüküm özetinin ga zetede ilanı istemlerine ilişkindir. Davacı taraf, dava dilekçesinde, davalı TPE Başkanlığı'na yönelik olarak açılan davanın sadece tanınmışlığın tespiti istemine yönelik bulundu ğunu açıkça belirtmiştir. Davadan önce davacı tarafça "Versace" markasının tanınmışlığının tespitine karar verilmesi yönünde TPE Başkanlığı'na yapılmış bir başvuru bu lunmamaktadır. 5000 sayılı Türk Patent Enstitüsü Kuruluş ve Görevleri Hakkın da Kanun'un Markalar Dairesi Başkanlığı'nın görev ve yetkilerine ilişkin 13. maddesinin d bendi, ilgili mevzuat hükümlerine göre belirli nitelikleri haiz işaret ve ibarelerin koruma altına alınmas ı, markaların tanınmışlık düzeyleri ile ilgili esasların belirlenmesi ve uygulamaya konulması işlemlerini düzenlemektedir. Buna göre, bir markanın tanınmış olduğunun tespiti yönündeki istemin, öncelikle kanunen bu konuda yetkili kılınan TPE Başkanlığı'na yapılması gerekmektedir. TPE Başkanlığı'na başvuru koşulu yerine getirilmeden, doğrudan anılan Kurum
|
rekabet oluşturduğunun tespiti, bu eylemlerin durdurulması ve hüküm özetinin ga zetede ilanı istemlerine ilişkindir. Davacı taraf, dava dilekçesinde, davalı TPE Başkanlığı'na yönelik olarak açılan davanın sadece tanınmışlığın tespiti istemine yönelik bulundu ğunu açıkça belirtmiştir. Davadan önce davacı tarafça "Versace" markasının tanınmışlığının tespitine karar verilmesi yönünde TPE Başkanlığı'na yapılmış bir başvuru bu lunmamaktadır. 5000 sayılı Türk Patent Enstitüsü Kuruluş ve Görevleri Hakkın da Kanun'un Markalar Dairesi Başkanlığı'nın görev ve yetkilerine ilişkin 13. maddesinin d bendi, ilgili mevzuat hükümlerine göre belirli nitelikleri haiz işaret ve ibarelerin koruma altına alınmas ı, markaların tanınmışlık düzeyleri ile ilgili esasların belirlenmesi ve uygulamaya konulması işlemlerini düzenlemektedir. Buna göre, bir markanın tanınmış olduğunun tespiti yönündeki istemin, öncelikle kanunen bu konuda yetkili kılınan TPE Başkanlığı'na yapılması gerekmektedir. TPE Başkanlığı'na başvuru koşulu yerine getirilmeden, doğrudan anılan Kurum davalı olarak gösterilmek suretiyle markanın tanınmış olduğunun tespiti davası açılabilmesinin kabul edilmesi, 5000 sayılı Kanun'un Kuruma tanıdığı inceleme yapma ve karar verme hakkının ortadan kaldırılması sonucunu doğurac ağından, bu şekilde açılan bir davanın mahkemece dinlenebilmesi mümkün değildir. Bu durumda, somut olayda davalı TPE Başkanlığı'na yönelik olarak yasal koşullar yerine getirilmeden açılan tanınmışlığın tespiti istemli davanın bu nedenle reddi ne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi doğru gö rülmemiş, hükmün bu yönden davalı TPE Başkanlığı yararına bozulması gerek miştir. 3-Davalı şirket vekilinin temyiz itirazlarına gelince, tescilli markanın kulla nılmasının haksız rekabet oluşturmaması nedeniyle mahkemece yerinde olarak davacının haksız rekabetin önlenmesine ilişkin isteminin reddine karar verilmişse de, reddedilen istem yönünden davasını vekili vasıtasıyla takip eden davalı yararına vekalet ücretine karar verilmemesi doğru görülmemiş, kararın bu yönden de davalı K ... Mutfak Ltd. Şti. yararına bozulması gerekmiştir. 2292 Yasaman/Yusufoğlu 14. "MOLFiX" Kararı Özet Bir markanın tanınmı şlığının tespitine hangi kurumun karar vereceği uluslararası sözleşmelerde düzenlenme miştir. Buna karşm, WIPO'nun 34. Yönetim Birliği toplantfsmda kabul edilen "ortak ka rarın" 1 'inci maddesindeki tammlarda, tan mm ış markalara karar vermeye yetkili otoritelerin, markalann korunmasım sağlayan yetkili kurumlar ve mahkemeler olduğu açıklanmıştir. Ülkemiz açısmdan TPE ile mahkemelerimizin tamnmış marka tespitinde yetkili olduğu nun kabulü gerekir. Bununla birlikte, tamnmışlik talebi yönünden öncelikle TPE'ye başvurulmalıdır. Kurum nezdinde nihai bir karar oluşmadan doğrudan açilan tespit davası dinlenmez. Yargıtay ll. HD. 2005/1137 E. 2006/948 K. 06.02.2006 tarihli. Davacı vekili, müvekkilinin 29.01.1997 tarihinden itibaren 3, 5, 16'ncı sınıflar için tescilli "MOLFİX" markasını davalının 3, 16, 35'inci sınıflar için 09.08.200 1 tarihinde tescil başvurusunda bulunduğunu, müvekk ili markasının tanınmışl ığından haksız yere yararlanmak istediğini ileri sürerek müvekk ili markasının 556 sayılı KHK hükümlerine göre çok tanınmış marka olduğunun tespitine, davalının başvu rusunu yaptığı markanın aynı KHK'nin 7/6 ve 8'inci maddelerinde belirtilen aynı veya ayırt edilemeyecek kadar aynı olduğunun tespitine ve haksız rekabetin engel lenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekk ilinin tescil başvurusu üzerine TPE'nin sadece 35'inci sı nıf için tescil işlemlerinin devamına karar verdiğini, sınıf farkı nedeniyle iltibas oluşmayacağını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, dosya kapsamına ve toplanan kanıtıara göre davada TPE hasım olarak gösterilmediği gerekçesiyle tanınmışlık isteminin reddine, davacının marka sının benzeri olan davalı markasının davadan soma davacıya devir edildiğinden, iddianın konusuz kaldığı gerekçesiyle, diğer isteme ilişkin hüküm tesisine yer ol madığına karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. I-Dava konusu istemlerden biri, davacının tescilli markasının tanınmış marka olduğunun tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece, TPE hasım gösterilmediği gerekçesiyle, bu istemin reddine karar verilmiştir. Bir markanın tanınmışlığının tespitine hangi kurumun karara vereceği uluslara rası sözleşme lerde düzenlenmemiştir. Ancak, WIPO'nun 34'üncü Yönetim Birliği toplantısında kabul edilen, "ortak kararın" 1 'inci maddesindeki tanımlarda tanınmış markalara karar vermeye yetkili otoritelerin, markalann korumnas ını sağlayan yet kili kurumlar ve mahkemeler olduğu açıklanmıştır. Ülkemiz açısından da, 554 sayılı Madde 11 -Başvuru Şartları, Smrflandtrma ve Bölünme 2293 KHK'nin I ve 10/3, 556 sayılı KHK'nin 7/1-ı ve 8/4'üncü maddeleri ile taraf oldu ğumuz uluslararası sözleşme hükümleri dikkate alınarak davalı TPE ile mahkemele rimizin tanınmış marka tespitinde yetkili olduğunun kabulü gerekir. Tanınmışlık talebi yönünden TPE'ye başvurmadan doğrudan tescil davası yolu ile bu sonuca ulaşılmak istenilmesi markalann tescil sistemine de uygun düşmemektedir. Marka nın tanınmışlığı yönünde TPE'ye başvurulup, tescil prosedürü tamamlanmadan, bu yönde nihai bir karar oluşmadan doğrudan açılan tespit davası dinlenemez. Daire mizin uygulaması bu yöndedir. Somut olayda, davacının, TPE nezdinde tanınmış marka tescil başvurusu bu lunduğu iddia ve ispat edilmemiştir. Bu durum karşısında, mahkemece, açıklanan bu gerekçelerle bu istemin reddi ne karar verilmesi gerekirken, aynı sonuca yazılı gerekçe ile ulaşılması isabetsiz ise de, karar bu istem yönünden sonucu itibariyle doğru olup, davalı vekilinin aksi yöndeki temyiz itirazlannın reddi gerekmiştir. 2-Reddedilen bu istem yönünden davalı yararına vekalet ücretine hükmedilme si doğru ise de, diğer istemler yönünden, mahkemece, davalının marka başvurusu nun davacı markasının benzeri olduğu sonucuna bilirkişi raporu benimse nerek va rılmış olup, dava, bu diğer istemler yönünden sonradan konusuz kalmış ise de, da vacımn, dava tarihi itibariyle haklı olduğu mahkemece de kabul edildiğine göre, bu diğer istemler bakımından tarife uyannca davacı yararına vekalet ücretine hükme dilmesi gerekirken, üstelik gerekçeleri de açıklanmadan, bu diğer istemler yönün den davacı yaranna vekalet ücretine hükmedilmemesi doğru görülmemiştir. 15. "PREMiER" Kararı Özet Doğrudan doğruya bir dava açmak suretiyle markanın tanınmışlığı nın tespitinin sağlanması mümkün değildir. Bir markanın tanınmışlı ğının tesciline ilişkin yetki TPE'ye aittir. Bunun için de usulüne uygun şekilde anılan kuruma başvurularak gerekli prosedürün tamamlan ması gerekir. Davalı TÜRKPATENT'in Tanınmış Marka Sicili oluş turma yetkisi bulunm amaktadır. Tanınmışlık sabit bir olgu olmadı ğından, herhangi bir davada dayanılan markanın tanınmış olduğunun ileri sürütmesi halinde, her bir somut olayda o markanın tanınmış olup olmadığı ve tanınmı şlığını sürdürüp sürdürmediğinin münferi den ispatlanması gerekmektedir. Dolayısıyla TÜRKPATE NT'in ta nınmış marka siciline ret kararının iptalinin talep edilmesinde hukuki yarar bulunmamaktadır. Yargıtay ll. HD. 2019/2980 E. 2020/991 K. 05.02.2020 tarihli. Davacı vekili, müvekkili şirketin 1991 yılından bu yana "PREMİER" markası nı kullandığım, markanın tanınmış marka olarak tescili için davalı kuruma müracaat 2294 Yasaman/Yusu foğlu edildiğini, ancak TPMK YİDK'nin 2017-M-1930 sayılı kararı ile talebin reddedildi ğini, markanın elektronik eşyalar ve elektrikli ev aletleri ile tüm ülkede piyasaya sunulduğunu, yaygın servis ağı ile yeterince tanınmışlık sağladığını, markanın tele vizyon, oto teypleri, radyo ve kasetçalarlar bakımından ilk akla gelen marka oldu ğunu ileri sürerek davalı TPMK YİDK kararının iptali ile "PREMİER" markasının Türkiye Tanınmış Markalar Siciline tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiş tir. Davalı vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu sa vunarak davanın reddini istemiştir. İlk derece mahkeme
|
marka siciline ret kararının iptalinin talep edilmesinde hukuki yarar bulunmamaktadır. Yargıtay ll. HD. 2019/2980 E. 2020/991 K. 05.02.2020 tarihli. Davacı vekili, müvekkili şirketin 1991 yılından bu yana "PREMİER" markası nı kullandığım, markanın tanınmış marka olarak tescili için davalı kuruma müracaat 2294 Yasaman/Yusu foğlu edildiğini, ancak TPMK YİDK'nin 2017-M-1930 sayılı kararı ile talebin reddedildi ğini, markanın elektronik eşyalar ve elektrikli ev aletleri ile tüm ülkede piyasaya sunulduğunu, yaygın servis ağı ile yeterince tanınmışlık sağladığını, markanın tele vizyon, oto teypleri, radyo ve kasetçalarlar bakımından ilk akla gelen marka oldu ğunu ileri sürerek davalı TPMK YİDK kararının iptali ile "PREMİER" markasının Türkiye Tanınmış Markalar Siciline tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiş tir. Davalı vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu sa vunarak davanın reddini istemiştir. İlk derece mahkeme since, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; dava ko nusu "PREMİER" markasının yurt içinde, market ve zincir mağaza müşterisi ev hanımlan ve küçük elektrikli ev aletleri kullanıcılan arasında tanınmış olduğu ge rekçesiyle davanın kısmen kabulü ile TPMK YİDK'nin 2017-M-1930 sayılı karan nın kısmen iptaline, davacıya ait "PREMİER" ibareli markanın "elektronik ve kü çük ev aletleri" yönünden tanınmışlığının tespitine, fazlaya dair istemierin reddine karar verilmiştir. Karara karşı davalı TPMK vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuş- tur. Bölge Adiiye Mahkem esi'nce; dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sü rülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlen dirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davalı Türk Patent ve Marka Kurumu vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 35311-b. 1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir. Kararı, davalı TPMK vekili temyiz etmiştir. Dava, davacının "PREMİER" markasının tanınmış marka olarak tescili talebi nin reddine dair TPMK YİDK kararının iptali ile davacı markasının Tanınmış Mar kalar Siciline tescili istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkem esince, dava konusu "PREMİER" markasının yurt içinde küçük elektrikli ev aletleri kullanıcı ları arasında tanınmış olduğu gerekçesiyle da vanın kısmen kabulü ile "PREMİER" ibareli markanın "elektronik ve küçük ev aletleri" yönünden tanınmışlığının tespitine karar verilmiş, davalı TPMK'nın istina fı üzerine Bölge Adiiye Mahkemesince yukarıda özedenen gerekçe ile istinaf baş vurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Dava şartları bir davada yargılamanın her aşamasında mahkemelerce re'sen dikkate alınması zorunlu ön şartlardır. Maddi hukuka ilişkin dava şartları birçok kanun maddesine ayrı ayrı düzenleme konusu olmakla birlikte, usule ilişkin dava şartları 6100 sayılı HMK'nın 114. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre HMK'nın 114/-h maddesinde, "Dava açmakta hukuk yararın bulunması" dava şartlarından sayılmıştır. Hukuki yarara ilişkin dava şartının sonradan tamamlanması da mümkün değildir. Her ne kadar davalı Kurum tarafın dan Tanınmış Marka Sicili oluşturularak kendisine başvuru halinde başvuru konusu Maddell-Başvuru Şart/an, Smıfland�rma ve Bölünme 2295 markanın tanınmışlık niteliğine haiz olup olmadığı konusunda inceleme yaparak bu nitelikte gördükleri markalar için sicil oluşturulmuş ise de; davalı Kurumun kanu nen böyle bir sicil oluşturma yetkisi olmadığı gibi, tanınmışlık özelliği sabit bir olgu olmadığından, Dairemizin yerleşik kabullerine göre de, herhangi bir davada dayanılan markanın tanınmış olduğunun ileri sürülmesi halinde, her bir somut olay da o markanın tanınmış olup olmadığı ve tanınmışlığını sürdürüp sürdürmediğinin münferiden ispatlanması gerektiği kabul edilmektedir. O halde İlk Derece Mahke mesince, yukanda yapılan açıklamalar göz önüne alınarak, davaemın eldeki somut davayı açmakta hukuki yararının bulunmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile davanın kısmen de olsa kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, karann bu sebeple re'sen bozulmasına karar vermek gerekmiştir. 16. "LD" Kararı Özet TÜRKPATENT'in tamnmış marka sicili oluşturarak tanınmı ş mar kaları bu sicile kayıt yetkisi bulunma maktadır. Zira Kuruma bu yön de yetki ve görev veren bir mevzuat hükmü bulunmam aktadır. Kaldı ki tamnmışlık sabit bir olgu olmayıp, her somut olayda münferiden ispatlanması gereken bir vakıadır. Bu nedenle tamnmışlığın tespiti ta lebinin reddine dair YİDK kararının iptali davasının açılmasmda hu kuki yarar bulunmadığının kabulü gerekir. Hukuki yarar ise dava şartı olup, yargılam anın her aşamasında re'sen göz önüne alınması gereken bir husustur. Bu itibarla, işbu davamn açılmasmda hukuki yarar bulunmadığı gözetilerek, davanın usulden reddine karar veril mesi gerekirken, yamlgıh değerlendirmeyle işin esasına girilmesi doğ ru bulunmamıştır. Yargıtay ll. HD. 2020/745 E. 2020/5483 K. 30.11.2020 tarihli. Davacı vekili, müvekkilinin, "LO" markasının tanınmışhğının tespiti için dava h kuruma yaptığı başvurunun nihai olarak TPMK YİDK tarafından reddedildiğini, oysa "LO" markasının tanınmış markalar için aranan kriterleri karşıladığını, mü vekkilinin markasının Türkiye sigara pazarının %3 payına sahip olduğunu, Türki ye'de en bilinen ilk 15 sigara arasına girdiğini ileri sürerek, davalı ... YİDK kararı nın iptalini ve müvekk iline ait "LO" markasının Türk Patent markalar siciline, ta nınmış marka olarak kayıt edilmesine karar veri lmesini talep ve dava etmiştir. Davah Kurum vekili, kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savuna rak, davanın reddini istemiştir. İlk derece mahkem esince, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kap samına göre, 06. I I .2003 gün 5000 sayılı ... Kuruluş ve Görevleri Hakkındaki Ka nunu'nun I 3/d maddesi uyarınca, Markalar Dairesi'nin, markalann tanınmışlık dü zeyleri ile ilgili esasların belirlenmesi ve uygula maya konulması işlemlerini yapma 2296 Yasaman/Y usufoğlu görev ve yetkisinin olduğu, mülga 556 sayılı KHK'nın 7/ı maddesi uyannca, sahibi tarafından izin verilmeyen Paris Sözleşmesinin 1. mükerrer 6. maddesine göre ta nınmış markaların, Türk Patent tarafından başka bir kişi adına marka olarak tescili nin resen reddedilmesinin gerektiği, anılan hukuki düzenlernelerin bir arada göz önüne alınıp yorumlandığında, marka sahiplerinin markalarının tanınmışlığının tespiti konusunda Türk Patent'e başvuru yapmalarının ve eğer başvuruları reddedi lirse bu kararın iptali ve tanınmışlığının tespiti istemiyle mahkemede dava açmala rının mümkün bulunduğu, zira bu hukuki düzenlemeler gereği Türk Patent'in sonra dan başka bir kişi adına yapılan marka tescil başvurusunu, elinde bulunan tanınmış markalar listesine bakarak resen reddetm esinin gerekli olduğu, ancak 556 sayılı KHK'nın 7/ı maddesi hükmünün Anayasa Mahkem esi'nin 27.05.2015 gün ve E.2015/33, K.2015/50 sayılı kararıyla iptal olunduğu, kararın aynı yıl içerisinde yayımlandığı, Yasa Koyucunun SMK yürürlüğe girene kadar bu konuda 556 sayılı KHK'da herhangi bir düzenleme yapmadığı, anılan süre zarfında tanınmış markala rın uluslararası düzenlemeler gereği sadece nispi ret nedeni olarak ileri sürülebilme sinin mümkün hale geldiği, ancak devam eden süreçte 556 sayılı KHK'nın 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu'nun 191. maddesi hükmü ile yürürlükten kaldırıldığı, 556 sayılı KHK'dan farklı olarak 6769 sayılı SMK'nın, Paris Sözleşmesi'nin 1. Mükerrer 6. maddesi kapsamında, tanınmış markaların başkaları tarafından marka tescil başvurusuna konu edilmesi halinde, re'sen redde yönelik mutlak ret nedenine yer vermediği, Paris Sözleşmesi'nin I. Mükerrer 6. maddesi
|
markalar listesine bakarak resen reddetm esinin gerekli olduğu, ancak 556 sayılı KHK'nın 7/ı maddesi hükmünün Anayasa Mahkem esi'nin 27.05.2015 gün ve E.2015/33, K.2015/50 sayılı kararıyla iptal olunduğu, kararın aynı yıl içerisinde yayımlandığı, Yasa Koyucunun SMK yürürlüğe girene kadar bu konuda 556 sayılı KHK'da herhangi bir düzenleme yapmadığı, anılan süre zarfında tanınmış markala rın uluslararası düzenlemeler gereği sadece nispi ret nedeni olarak ileri sürülebilme sinin mümkün hale geldiği, ancak devam eden süreçte 556 sayılı KHK'nın 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu'nun 191. maddesi hükmü ile yürürlükten kaldırıldığı, 556 sayılı KHK'dan farklı olarak 6769 sayılı SMK'nın, Paris Sözleşmesi'nin 1. Mükerrer 6. maddesi kapsamında, tanınmış markaların başkaları tarafından marka tescil başvurusuna konu edilmesi halinde, re'sen redde yönelik mutlak ret nedenine yer vermediği, Paris Sözleşmesi'nin I. Mükerrer 6. maddesi hükmünün, bir nispi ret nedeni olarak düzenlediği, tanınmış markalara dayanarak aynı ve/veya benzer mal ve hizmetler bakımından itirazın SMK'nın 6/4 hükmünde, tanınmış markalara dayanarak aynı, benzer veya farklı mal ve hizmetler bakımınd an markanın tanınmışlığına zarar verici yahut onun itibar ve ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki sonraki tarihli başvurnlara yönelik İtirazın SMK'nın 6/5 maddesi hükmünde düzenlendiği, beliren kesin ve yasal duru ma göre artık sonraki tarihli bir marka tescil başvurusuna itiraz edecek tanınmış marka sahiplerinin, her iki halde ve her bir başvuru anında, aynı veya benzer mal ve hizmetleri içeren başvurular bakımından, markasının tanınmışlığını, aynı, benzer veya farklı mal ve hizmetler bakımından ise markasının hem tanınmışlığını hem de sonraki tarihli başvurunun kendi markasının tanınmışlığ ından haksız yarar sağlaya cağını yahut onun itibar ve ayırt edici karakterine zarar vereceğini ispat etmesinin gerektiği, SMK hükümterindeki değişiklik ve tanınmışlığın ve bunun sonraki tarihli başvuruları engelleyecek düzeyde olup olmadığının, markanın zaman içerisinde kullanımıyla sürekli değişen hukuki ve fiili bir olgu olması karşısında, herhangi bir tarihte alınmış bir tanınmışlık kararının, her zaman ve her halde göz önüne alınıp, buna dayalı idari veya yargısal bir hüküm tesis edilmesinin de artık mümkün olma dığı, elbette her iki itiraz ihtimalinde, tanınmışlık vakıasının ileri sürülmesi sırasın da nazara alınabilecek nitelikte "markalann tanınmışlık düzeyleri ile ilgili esaslan belirlemek ve uygulamaya koymak yetkisinin" olduğu, fakat anılan hukuki durum gereği, artık Türk Patent'in tanınmış markalada ilgili bir liste tutmasının yasal ola rak bir gerekliliğinin ve pratik bir hukuki faydasının kalmadığı, zira her bir başvuru anında tanınmışlığın ve zarar verici hallerin mevcudiyetinin ayrı ayrı ispatının ge- Maddell-Başvuru Şart/an, Stmflandtrma ve Bölünme 2297 rektiği, bu sebeple tanınmışlık kararı verilmesine ilişkin başvuru ile bunun üzerine tesis edilen Kurum kararları nın, 10.01.2017 tarihinde önce tesis edilmiş olsa dahi, 10.01.2017 tarihinden sonra, artık işbu davanın açılması ve sürdür ülmesinde de bir hukuki yararın bulunmadığı, zira her ne kadar davacının tanınmışlık başvurusu 22.02.20 16 tarihinde gerçekleşmiş olsa da mahkemece bir an için davada olumlu yönde hüküm tesis edilse dahi, bunun etkilerinin geleceğe dönük olabileceği ve beliren hukuki durum karşısında, kararın davacı için yararlı hiçbir hukuki sonucu nun olmayacağı, açıklanan gerekçelerle öncelikle davanın bu nedenle reddedilmesi nin gerektiği, kaldı ki davacıya ait "LD" ibareli markanın tanınmış bir marka oldu ğunun da kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar veri lmiştir. Karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, gerek 556 sayılı KHK'nın 7/i maddesi hükmünün Anayasa Mahkeme si'nin 27.05.2015 tarih ve 2015/33 E.-50 K. sayılı kararıyla iptal olunduğu tarihten, 6769 sayılı SMK'nın yürürlüğe girdiği tarihe kadar, gerekse I 0.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren ve 556 sayılı KHK'yı yü rürlükten kaldıran 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu döneminde, marka sahiplerinin Türk Patent'in resmi olmayan biçimde tuttuğu tanınmış markalar siciline kayıt olma lannda hukuki menfaatlerinin bulunduğu sonucunu değiştirecek herhangi bir yasal düzenleme yapılmadığı gibi, aksi yönde bir Yargıtay uygulamasının da gelişmediği, tam tersine Türkpatent tarafından tanınmış marka başvurulan kabul edilmeye ve ayrı bir sicile tescile devam edildiği gibi, her ne kadar 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu hükümlerine göre mutlak ret sebebi olarak dikkate alınmasa da nispi ret sebepleri çerçevesinde yapılan itirazlarda, Türkpatent tarafından bu tanınmış marka siciline kayıt durumu dikkate alınmaya devam edildiği, dolayısıyla gerek 556 sayılı KHK döneminde gerekse 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu döneminde, tanınmış marka siciline kayıtlı bir marka olmanın hukuki bir yararının halen bulunduğu, dolayısıyla mahkemece hukuki yarar yokluğundan davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı, ancak mahkemece görüşüne başvurulan ve aralannda sektör bilirkişisinin de bulunduğu bilirkişi heyeti aracılığıyla yaptınlan incelemede, gerekçeleri de ayrıntı lı bir şekilde açıklandığı üzere, davacı markasının bilinirliğinin, sektördeki diğer ku rumsal markalara göre son derece düşük olduğu, satış tutarlannın da kendi sektöründe son sıralarda bulunduğu, yeterli dağıtım ağı ile tüketicilere ulaştığı yönünde bir bilgi nin de bulunmadığı, sonuçta başvuru tarihi itibariyle tanınmış marka statüsünde ko runmasına yeter kriterleri karşılamadığınm bildirildiği, her ne kadar davacı vekilince, bilirkişi raporunda 4207 ve 4733 sayılı Kanunlar ile getirilen yasal mevzuat gereği, marka veya alametleri kullanarak, her ne suretle olursa olsun, reklam ile tanıtım yap malannın ve tüketicileri kullanıma teşvik etmelerinin yasak olduğu hususunun nazara almmadığı bildirilmek suretiyle rapora itiraz edilmişse de, tam tersine anılan bilirkişi raporunda bu yasal düzenlemeler de dikkate alındığından, davacı vekilinin bilirkişi raporuna itirazlarının yerinde olmadığı, davacının markasının tanınmışlığını ispat edemediği gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, esas hakkında yeniden hüküm tesis edilmek suretiyle davanm anılan gerekçeyle reddine karar verilmiştir. 2298 Yasaman/Y usufoğlu Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, davacının "LD" markasının tanınmış marka olarak tescili talebinin red dine dair YİDK kararının iptali ile davacı markasının Tanınmış Markalar Siciline tescili istemine ilişkindir. Bölge adiiye mahkemesince, işin esasına girilerek, yazılı şekilde hüküm tesisi yoluna gidilmişse de, davalı kurumun, tanınmış marka sicili oluşt urarak, tanınmış markaları bu sicile kayıt yetkisi bulunmamaktadır. Zira, .. .'na bu yönde yetki ve görev veren bir mevzuat hükmü bulunmamaktadır. Kaldı ki, Dairemizin yerleşik içtihatlarında da belirtildiği üzere, tanınmışlık sabit bir olgu olmayıp, her somut olayda münferiden ispatlanması gereken bir vakıadır. Bu nedenle, iş bu davanın açılmasında hukuki yarar bulunmadığının kabulü gerekir. Nitekim Dairernizin, 05.02.2020 gün, 2019/2980 Esas-2020/ 931 Karar sayılı ilaınında da aynı sonuçlara ulaşılmıştır. Hukuki yarar ise dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında re'sen göz önüne alınması gereken bir husustur. Bu itibarla, işbu davanın açılmasında hukuki yarar bulunmadığı gözetiler ek, davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle işin esasına girilmesi doğru görülmemiş, bölge adiiye mahkemesi kararının re'sen bozulmasına karar vermek gerekmiştir. RÜÇHAN HAKKI VE ETKİSİ MADDE 12: (1) Paris Sözleşmesi veya Dünya Ticaret Örgütü Kuruluş Anlaş masına taraf
|
sicile kayıt yetkisi bulunmamaktadır. Zira, .. .'na bu yönde yetki ve görev veren bir mevzuat hükmü bulunmamaktadır. Kaldı ki, Dairemizin yerleşik içtihatlarında da belirtildiği üzere, tanınmışlık sabit bir olgu olmayıp, her somut olayda münferiden ispatlanması gereken bir vakıadır. Bu nedenle, iş bu davanın açılmasında hukuki yarar bulunmadığının kabulü gerekir. Nitekim Dairernizin, 05.02.2020 gün, 2019/2980 Esas-2020/ 931 Karar sayılı ilaınında da aynı sonuçlara ulaşılmıştır. Hukuki yarar ise dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında re'sen göz önüne alınması gereken bir husustur. Bu itibarla, işbu davanın açılmasında hukuki yarar bulunmadığı gözetiler ek, davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle işin esasına girilmesi doğru görülmemiş, bölge adiiye mahkemesi kararının re'sen bozulmasına karar vermek gerekmiştir. RÜÇHAN HAKKI VE ETKİSİ MADDE 12: (1) Paris Sözleşmesi veya Dünya Ticaret Örgütü Kuruluş Anlaş masına taraf devletlerden birinin uyruğunda olan ya da bu devletler den birinin uyruğunda olmamakla birlikte bunlardan birinde yerleşim yeri veya işler durumda ticari müessesesi bulunan gerçek ya da tüzel kişiler veya bunların halefleri, bu devletlerin herhangi birinde yetkili merciiere markanın tescili için usulüne uygun olarak yaptıkları baş vuru tarihinden itibaren altı aylık süre içinde, Paris Sözleşmesi hü kümleri kapsamında aym marka ve aym mal veya hizmetler için Tür kiye'de başvuru yapma konusunda rüçhan hakkından yararlamr. Bu süre içinde kullamlm ayan rüçhan hakları düşer. Rüçhan hakkından yararlanılabilmesi için ilk başvuru yapılan devletin yetkili makamın dan rüçhan hakkı belgesi alınması şarttır. (2) Birinci fıkrada belirtilen gerçek veya tüzel kişiler ya da bunla rın halefleri, Paris Sözleşmesi ve Dünya Ticaret Örgütü Kuruluş An laşmasına taraf olmayan herhangi bir devlette yaptıkları usulüne uy gun marka başvurusona dayanarak birinci fıkrada belirtilen esaslar çerçevesinde rüçhan hakkından yarartanır. (3) Başvuroya konu markanın kullamlacağı mal veya hizmetleri Türkiye'de açılan ulusal ya da uluslararası sergilerde ya da Paris Sözleşmesi veya Dünya Ticaret Örgütü Kuruluş Anlaşma sına taraf devletlerde açılan resmi ya da resmi olarak tamnan uluslararası sergilerde markayla birlikte teşhir eden ve markanın tasdikti örne ğini ibraz eden 3'üncü maddede belirtilen gerçek veya tüzel kişi ler, teşhir tarihinden itibaren altı ay içinde Türkiye'de aym marka mn tescili için başvuru yapma konusunda rüçhan hakkından yarar tanır. (4) Başvuruda belirtilen markanın kullamlacağı mal veya hizmet ler, sergide görünür şekilde, resmi açılış tarihinden önce markayla birlikte teşhir edilmişse rüçhan hakkı süresi, malların sergiye konul duğu veya hizmetin teşhir edildiği tarihten itibaren başlar. (5) Herhangi bir sergide teşhir edilmiş mal veya hizmetler bakı mından birden çok başvuru yapılmışsa, bu mal veya hizmetleri ilk teşhir eden kişi, aym zamanda teşhir edilmesi halinde ise ilk başvu ruda bulunan kişi rüçhan hakkından yararlamr. 2300 Yasaman/Yusufoğlu (6) Rüçhan hakkına dayanılarak başvuru yapıldığı takdirde, rüç han hakkının doğduğu tarihten sonra üçüncü kişiler tarafından yapı lan ve rüçhan hakkına konu olan marka ile aynı veya ayırt edilemeye cek kadar benzer olan ve aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetleri kapsayan başvurular reddedilir. Gerekçe: Madde ile, Paris Sözleşmesinin temel ilkelerinden olan rüçhan hakkı düzen lenmektedir. Rüçhan hakkı, söz konusu Sözleşmeye veya Dünya Ticaret Örgütü Kuruluş Anlaşmasına taraf devletlerden birinin uyruğunda olan ya da bu devlet lerden birinin uyruğunda olmamakla birlikte bunlardan birinde yerleşim yeri veya işler durumda ticari müessesesi bulunan gerçek ya da tüzel kişiler veya ha lejlerinin, bu devletlerden herhangi birinde yetkili merciiere usulüne uygun ola rak yaptığı marka başvurusunu esas alarak, başvuru tarihinden itibaren altı ay içinde diğer üye devletlere başvuru yapması halinde, iki tarih arasında üçüncü kişiler tarafindan Paris Sözleşmesi hükümleri kapsamınd a aynı marka ve aynı mal veya hizmetler için yapılacak marka tescil başvurusunun reddedilmesi sonu cunu doğurmaktadır. Maddenin birinci ve ikinci fıkrasında rüçhan hakkından yararlanacak olan ki şiler ve rüçhan hakkından yararlanma usulü hükme bağlanmıştır. Sergilerde teşhirden doğan rüçhan haklarını düzenleyen üçüncü fıkra, 201512424 sayılı AB Marka Tüzüğünün 33 'üncü maddesi esas alınarak düzenlen miştir. Söz konusu hükme göre, tescil başvurusundaki markanın kullanılacağı mal ları veya hizmetleri Türkiye'de açılan ulusal ya da uluslararası sergilerde ya da Paris Sözleşmesi veya Dünya Ticaret Örgütü Kuruluş Anlaşmasına taraf devletler de açılan resmi ya da resmi olarak tanınan sergilerde markayla birlikte teşhir eden ve markanın tasdik/i örneğini ibraz eden 3 'üncü maddede belirtilen gerçek veya tüzel kişiler, teşhir tarihinden itibaren altı ay içinde Türkiye'de aynı markanın tesci li için başvuru yapma konusunda rüçhan hakkından yararlan ırlar. Maddenin dördüncü fıkrasında, serginin resmi açılış tarihinden önce markanın kullanılacağı mallar ya da hizmetlerin markayla birlikte teşhir edilmesi durumunda rüçhan hakkının başlangıç süresi düzenlenmiştir. Maddenin beşinci fıkrasında birden çok talep halinde sergilerde teşhirden do ğan rüçhan hakkından yararlanacak kişinin nasıl belirleneceği düzenlenmiştir. Maddenin altıncı fıkrasında ise rüçhan hakkına dayanılarak başvuru yapıldığı takdirde, rüçhan hakkının doğduğu tarihten sonra üçüncü kişiler tarafindan yapılan ve rüçhan hakkına konu olan marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer olan ve aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetleri kapsayan başvuruların reddedi /eceği hükme bağlanmıştır. Madde 12-Rüçhan Hakki ve Etkisi Uluslararası Düzenlemeler: 2017/1001 s. AB Marka Tüzüğü m.34, 35, 36, 37. Paris Sözleşmesi m.4. Madrid Protokolü m. 412. 2301 BİBLİYOGRAFYA BODENHA USEN GeorgeH.C. Guide to the Application of the Paris Convention for the protection of industrial Property AS Revised at Stockholm in 1967, Geneve. BOZGE YİK Hayri FERNAND-JACQ GÜNEŞ İ/hami KARGI Nilüfer PASL/ Ali PLAISANT Robert THRIERR Ala in 1 THRIERR 0/ivier THRIERR Alain PLAN "Marka/a rda Rüçhan Hakları ", Ankara Barosu Fikri Mülkiyet ve Rekabet Hukuku Dergisi, Yıl: 7, S. 7, 2007/1, s. 49-83. "La Cession du Droit de Priorite ", Propriete Industrielle 1951, s.135-138. Marka Hukukunda Öneeye Dayalı Haklar ve Ayırt Edici işaretler, Ankara 2015. "Marka Hukukunda Rüçhan Hakkı", İstanbul Barosu Dergisi, C.85, S. 2011/5 Eylül-Ekim 2011, s.192-209. Uluslararas ı Antlaşmaların Türk Marka Hukukunun Esasına İlişkin Etkileri, İstanbul 2014. "Marques ", Juris-classeur 1978, fascicule 3 7. "Droit de Priorite ", Juris-Ciasseur,fascicule 7235. "Convention de Paris", Juris-Ciasseur, Fascicule 7720. I. RÜÇHAN HAKKI KA VRAMI II. İLK TESCiL BAŞVURUSUNA BAGLANAN RÜÇHAN HAKKI I. Rüçhan Hakkından Faydalanacak Kişiler 2. Rüçhan Hakkının İlk Başvurudan Bağımsız Olması 3. Rüçhan Hakkından Faydalanmanın Şartlan a. İlk Tescil Başvurusu ile Rüçhan Hakkı Talep Edilen Başvurunun Aynı Markayı ve Aynı MaliHizmetleri Kapsaması b. Süre c. İlk Başvurunun Usulüne Uygun Olması m. SERGiYE DAY ALI RÜÇHAN 1. Ulusal ve Uluslararası Sergi 2. Rüçhan Hakkından Faydalanacak Kişiler 3. Rüçhan Hakkından Faydalanacak Markalar 4. Rüçhan Hakkından Faydalanma Süresi IV. RÜÇHAN HAKKININ ETKİSİ V. MADDE İLE İLGİLİ YARGlTAY KARARL ARI 2302 Yasaman/Yusufoğlu AÇIKLAMALAR 1. RÜÇHAN HAKKI KAVRAMI Markasını
|
s.192-209. Uluslararas ı Antlaşmaların Türk Marka Hukukunun Esasına İlişkin Etkileri, İstanbul 2014. "Marques ", Juris-classeur 1978, fascicule 3 7. "Droit de Priorite ", Juris-Ciasseur,fascicule 7235. "Convention de Paris", Juris-Ciasseur, Fascicule 7720. I. RÜÇHAN HAKKI KA VRAMI II. İLK TESCiL BAŞVURUSUNA BAGLANAN RÜÇHAN HAKKI I. Rüçhan Hakkından Faydalanacak Kişiler 2. Rüçhan Hakkının İlk Başvurudan Bağımsız Olması 3. Rüçhan Hakkından Faydalanmanın Şartlan a. İlk Tescil Başvurusu ile Rüçhan Hakkı Talep Edilen Başvurunun Aynı Markayı ve Aynı MaliHizmetleri Kapsaması b. Süre c. İlk Başvurunun Usulüne Uygun Olması m. SERGiYE DAY ALI RÜÇHAN 1. Ulusal ve Uluslararası Sergi 2. Rüçhan Hakkından Faydalanacak Kişiler 3. Rüçhan Hakkından Faydalanacak Markalar 4. Rüçhan Hakkından Faydalanma Süresi IV. RÜÇHAN HAKKININ ETKİSİ V. MADDE İLE İLGİLİ YARGlTAY KARARL ARI 2302 Yasaman/Yusufoğlu AÇIKLAMALAR 1. RÜÇHAN HAKKI KAVRAMI Markasını bir ülkede tescil ettiren bir kişinin, aynı markanın başka ülke lerde korunmasında menfaati bulunabilir. Ancak ilk ülkedeki tescil veya sergide sergileme ile sonraki tesciller arasında geçecek süre içinde, marka nın başkaları tarafından tescil edilmesi veya kullanılması riski bulunmakta dır. Markayı ilk olarak tescil ettiren ve markasının başka ülkelerde korunma sını isteyen bir kişinin bu gibi olumsuzluklada karşılaşmaması için, Paris Sözleşmesinde "rüçhan hakkı" öngörülmüşt ür. Marka sahibi, markasının ilk tescil talebi veya ilk sergilenmesi tarihin den itibaren 6 aylık bir süre içinde öncelik hakkından faydalanır. İlk başvuru veya sergidesergileme ile Türkiye'de yapılan başvuru arasında geçecek süre içerisinde, üçüncü kişiler tarafından yapılan aynı markayı, aynı mal ve hiz metleri kapsayan başvurular ve marka tescilleri hüküm ifade etmeyecektir 1• Rüçhan hakkı, bu haktan faydalanan kişiye, aynı markayı ve aynı mal veya hizmetleri içeren taleplere karşı, süreyle sınırlı bir hak bahşetmektedir. SMK m. 12, ilk marka tescil başvurusundan veya sergide mark alı ürünlerin sergilenmesi tarihinden itibaren altı aylık bir süre için rüçhan hakkından fayda lanma olanağını tanımaktadır. Bu süre hak düşürücü süre<.iii. Burada, ticaret ve hizmet markası arasında bir ayrım yapılmamıştır. İlk başvurunun veya sergilenen ürünün bir ticaret veya hizmet markasına ilişkin olması bir önem arz etmet. ll. iLK TESCiL BAŞVURUSU NA BAGLANAN RÜÇHAN HAKKI Rüçhan hakkına ilişkin temel ilkeler Paris Sözleşm esinin 4. madde sinde belirtilmiştir. Bu hak süre ile sınırlı yenilik doğuran bir hak olup, Ünal TEKiNALP, Fikri Mülkiyet Hukuku, 2012, §23, no.8 ve §24, no.20; Frederic POLLAUD DULLIAN, Droit de la Propriete lndustrielle, 1999, no.262; CHAVANNE/BU RST, Droit de la Propriete lndustrielle, s.773-774, no.1282; Andre BERTRAND, Marques et Brevets Dessins et Mode!les, 1997, s.465-466; ilhami GÜNEŞ, Uygulamalı Marka Hukuku, 2020, s.65-66; ilhami GÜ NEŞ, Marka Hukukunda Öneeye Dayalı Haklar ve Ayırt Edici işaretler, s.96 vd.; Hayri BOZGEYIK, Markalarda Rüçhan Hakları, s.51 vd. Yarg. ll. HO. 1975/1259 E. 1975/3463 K. 20.05.1975 tarihli. Bkz. "Opera" kararı, karar no. 12/l. Paris Sözleşmesi m. 4/A-l'de "fabrika veya ticaret" markası için yapılan ilk başvuru terimi kullanıl mıştır. Ancak, TRIPS m. 62/3'e göre, "Paris Sözleşmes inin (1967) 4'üncü maddesi, gerekli değişiklik ler yapılmış olarak hizmet markalarına uygulanacaktır" hükmünü içermektedir. Rüçhan hakkı, tica ret ve hizmet markaları için geçerlidir. Madde 12-Rüçhan Hakkı ve Etkisi 2303 sahibi tarafından 6 aylık süre içinde kullanılmaması ile düşer (SMK m.l2/1, c.2t Rüçhan hakkı, aşağıdaki hususlar karşılanmışsa tanınacaktır 5: (1) Önceki başvuru, ilk başvuru olmalıdır. (2) Markalar aynı olmalıdır. (3) Malihizmetler aynı olmalıdır veya ilk başvuruda yer almalıdır. Sadece bir mailhizmetin aynı olması yeterlidir. Rüçhan hakkına konu başvuru da, ilk başvuruda bulunmayan mailhizmetler bulurıamaz. ( 4) Hak sahibi aynı olmalıdır. (5) Türkiye'de yapılan başvuru, ilk başvuru tarihinden itibaren 6 ay içinde yapılmış olmalıdır. 1. Rüçhan Hakkından Faydalanacak Kişiler Rüçhan hakkından faydalanab ilecek kişiler belirlenirken, ilk tescil baş vurusunun yapıldığı ülkenin Paris Sözleşmesi veya Dünya Ticaret Örgütü Kuruluş Anlaşmasına taraf devletlerden olup olmamasına göre inceleme yapılmalıdır. SMK m.l2/l hükmünü şematik şekilde özetlemek gerekirse, aşağıdaki şekilde kimlerin başvuru yapabileceği belirlene bilir: • Paris Sözleşmesi veya Dünya Ticaret Örgütü Kuruluş Anlaşmasına taraf devletlerden birinin, -uyruğunda olan ya da -bu devletlerden birinin uyruğunda olmamakla birlikte, bunlardan bi- rinde yerleşim yeri veya işler durumda ticari müessesesi bulunan ki şiler. -Bu kişiler, gerçek ya da tüzel kişiler veya bunlann halefieri olmalı dır. Ünal TEKINALP, Fikri Mülkiyet Hukuku, 2012, §24, no.18; Hayri BOZGEYIK, Markalarda Rüçhan Hakları, s. 71; Ali PAS Ll, Uluslararası Anlaşmaların Türk Marka Hukukunun Esasına ilişkin Etkileri, s.272; Uğur ÇOLAK, Türk Marka Hukuku, 2018, s.109; Nilüfer KARGI, Marka Hukukunda Rüçhan Hakkı, s.193. Bu sıralama için bkz. EUIPO Guidelines, Part B, See. 2, Ver. 1.0, 01.03.2021, s. 231. 2304 Yasaman/Y usufoğlu • Yukarıda belirlenen kişiler, -bu devletlerin herhangi birinde yetkili merciiere markanın tescili için usulüne uygun olarak yaptıkları başvuru tarihinden itibaren altı aylık süre icinde, -aynı marka ve aynı mal veya hizmetler için Türkiye'de başvuru yapma konusunda rüçhan hakkından yararlanır. -Bu süre içinde kullanılmayan rüçhan hakları düşer. Rüçhan hak kından yararlan ılabilmesi için ilk başvuru yapılan devletin yetkili makamından rüçhan hakkı belgesi alınması şarttır. SMK m. 12/2 hükmüne göre de, birinci fıkrada belirtilenler (gerçek veya tüzel kişiler ya da bunların halefleri), Paris Sözleşmesi ve Dünya Ticaret Örgütü Kuruluş Anlaşmasına taraf olmayan herhangi bir devlette yaptıkları usulüne uygun marka başvurusuna dayanarak birinci fıkrada belirtilen esas lar çerçevesinde rüçhan hakkından yararlanırlar. İlk marka tescil başvurusunun Paris Sözleşmesine veya Dünya Ticaret Örgütü Kuruluş Anlaşmasına taraf olan devletlerden birinde yapılmış olması gerekir. Başvuru yapan bir kişinin Türkiye 'de aynı markanın tescili için rüçhan hakkından faydalanabilmesi için, ya Paris Sözleşmesine dahil ülke lerden birine mensup olmalı veya Paris Sözleşmesine veya Dünya Ticaret Örgütü Kuruluş Anlaşmasına dahil ülkelerden birinin mensubu olmamak la beraber, onlardan birinde ikametgahı olmalı yahut işler durumda bir ticari müessesesi olmalıdır 6• Rüçhan hakkından yararlanabilmek için, Paris Söz leşmesine veya Dünya Ticaret Örgütü Kuruluş Anlaşmasına dahil ülkelerden birinin yetkili merciine markanın tescili için usulüne uygun bir başvuru ya pılması gerekmektedir. SMK m.12/2 'ye göre, ilk marka tescil başvurusu Paris Sözleşmesine veya Dünya Ticaret Örgütü Kuruluş Anlaşmasına taraf olmayan devletler den birinde yapılırsa, Türkiye' de aynı markanın tescili için rüçhan hak kından faydalanabilmesi için, başvuruda bulunan kişinin, Paris Sözleşmesine veya Dünya Ticaret Örgütü Kuruluş Anlaşmasına taraf devletler den birinin uyruğu, vatandaşı olması gerekmektedir. İlk başvurunun yapılabileceği ülke ler, Paris Sözleşmesine veya Dünya Ticaret Örgütü Kuruluş Anlaşmasına taraf olmayan devletler için genişletilmiş olup; ancak bu durumda, bu ülke- 6 Hükümde yer alan "mensup" ibar esi, "vatandaş" olarak yorumlanmalıdır . Madde 12-Rüçhan Hakki ve Etkisi 2305 lerde başvuruyu yapan kişilerin Paris Sözleşmesine veya Dünya Ticaret Ör gütü Kuruluş Anlaşmasına taraf
|
veya Dünya Ticaret Örgütü Kuruluş Anlaşmasına dahil ülkelerden birinin yetkili merciine markanın tescili için usulüne uygun bir başvuru ya pılması gerekmektedir. SMK m.12/2 'ye göre, ilk marka tescil başvurusu Paris Sözleşmesine veya Dünya Ticaret Örgütü Kuruluş Anlaşmasına taraf olmayan devletler den birinde yapılırsa, Türkiye' de aynı markanın tescili için rüçhan hak kından faydalanabilmesi için, başvuruda bulunan kişinin, Paris Sözleşmesine veya Dünya Ticaret Örgütü Kuruluş Anlaşmasına taraf devletler den birinin uyruğu, vatandaşı olması gerekmektedir. İlk başvurunun yapılabileceği ülke ler, Paris Sözleşmesine veya Dünya Ticaret Örgütü Kuruluş Anlaşmasına taraf olmayan devletler için genişletilmiş olup; ancak bu durumda, bu ülke- 6 Hükümde yer alan "mensup" ibar esi, "vatandaş" olarak yorumlanmalıdır . Madde 12-Rüçhan Hakki ve Etkisi 2305 lerde başvuruyu yapan kişilerin Paris Sözleşmesine veya Dünya Ticaret Ör gütü Kuruluş Anlaşmasına taraf devletlerden birinin vatandaşı olmaları ge rekir7. Her iki halde de, başvuran kişinin gerçek veya tüzel kişi olması müm kündür. Başvuruda bulunan kişinin tacir olması zorunlu koşul değildir. Tacir olmayan bir kişi de bir marka tescil ettirebilir; ancak markanın varlığını sür dürebilmesi için kullanılması şarttır8• SMK m.12 'den de anlaşıldığı gibi, rüçhan hakkından faydalanacak kişi, ilk başvuruyu yapan kişi veya onun halefidir. Bir diğer ifade ile başvuran kişi ile rüçhan hakkından faydalanan kişinin kural olarak aynı olması gere kir9. Ancak eğer rüçhan hakkı üçüncü kişiye devredildiyse, devrin Türki ye'de yapılan başvurudan önce tamamlanmış olması gerekir. 2. Rüçhan Hakkının ilk Başvurudan Bağımsız Olması Rüçhan hakkı bağımsız bir hak olup, talep edilmediği sürece hüküm do ğurmaz. Rüçhan hakkı, ilk tescil talep hakkından bağımsız bir haktır. Ancak ikinci tescilin talep edilmesi halinde, ilk tescile bağlı olarak hukuki sonuç doğurur. Rüçhan hakkı markanın tesciline değil, ilk tescil talebine bağlı bir hak olup, ikinci tescilin talep edilmesi anında hukuki sonuçlarını doğurmaya başlar. Nitekim Paris Sözleşmesi m.4/A(3) hükmü bu ilkeyi koymaktadır: "Usulüne uygun olarak yapılan yerel başvuru, bahis konusu ülkede başvu runun yapıldığı tarihi tespit için yeterli olan bir başvuru anlamınd adır ve bu başvurunun sonradan ne şekilde sonuçlanacağı önemli değildir". Görüldüğü üzere, önemli olan husus ilk başvurunun yapılmış olması olup, bu başvuru nun ne şekilde sonuçlanacağı rüçhan hakkının sonuç doğurması için önemli değildir. Rüçhan hakkı, bağımsız bir hak olarak tek başına, üçüncü bir kişiye devredilebilir 10• Markanın gerçek sahibi, ilk tescilden sonra markanın diğer Ünal TEKINALP, Fikri Mülkiyet Hukuku, 2012, § 24, no.20a. Andre BERTRAND, Marque5 et Brevet5 Oe55in5 et Modele5, 1997, 5.307. EUIPO Guideline5, Part B, See. 2, Ver. 1.0, 01.03.2021, 5.232. 10 THRIERR/THRIERR, Droit de Priorite, 5.4; Robert PLAISANT , Marque5, 5.6; FERNAND-JACQ, La Ce55ion du Droit de Priorite, 5.135-138; Andre BERTRAND, Marque5 et Brevet5 Oe55in5 et Modele5, 1997, 5.466; Frederic POLLAUD-DULLIAN, Droit de la Propriete lndu5trielle, 1999, no.1591; Hayri BOZGEYiK, Markalarda Rüçhan Hakları, 5.62, dpn.22; Nilüfer KARGI, Marka Huku kunda Rüçhan Hakkı, 5.194. 2306 Yasaman/Y usufoğlu ülkelerde tescil edilmesi için başvurabilir. Genel kural bu olmakla beraber, marka hakkı sahibi, markasını belli bir ülkede kullanılmak üzere başka bir kişiye devredebilir. Bu durumda, markanın devri sadece bir ülkeyle sınırlan dırılabilir. Örneğin, marka hakkı sahibi, Türkiye ile sınırlı kalmak üzere, marka üzerindeki hakkı üçüncü bir kişiye devredebilir. Bu durumda marka nın Türkiye'deki sahibi, aynı markanın başka ülkelerde de tescil edilmesi için başvuramaz. Zira bu hak, markanın gerçek sahibine aittir. Markanın gerçek sahibi, farklı ülkelerde kullanılmak üzere markasını farklı kişilere devredebilir. Nitekim Paris Sözleşmesi m.6/3'e göre, Paris Sözleşmesine üye bir ülkede tescilli bir marka, markanın ilk tescil edildiği ülke de dahil olmak üzere, diğer Birlik ülkelerde tescil edilen markalardan bağımsızdır. Görüldüğü üzere, Paris Sözleşmesine göre de marka hakkı, sadece tescil edildiği ülke ile sınırlıdır. Bu şekilde, bir markanın farklı ülkelerde farklı kişiler adına tescili mümkün kılınmıştır11• Bu tarz bir devir SMK tarafından yasaklanmamıştır. Nitekim SMK m.6/2'den, marka sahibinin ticari vekili veya temsilcilisi adına markanın Türkiye'de tescili konusunda marka sahibinin izin verebileceği anlaşılmak tadır12. Bu durumda, marka hakkı sahibinin, markanın bir ülkede kendisin den başkası adına tescili konusunda muvafakat edebileceği de kabul edilmiş tir. Yukarıda izah edildiği gibi, marka hakkı bir tek ülkeyle sınırlı olmak üzere devredilebilir. Ayrıca, rüçhan hakkının, ilk tescil talebinden bağımsız bir hak olduğu ve üçüncü kişilere devredilebileceği de belirtilmiş tir. Bu du rumda, markanın gerçek sahibi olan ilk tescil ettiren kişi, bir ülkede kulla nılmak üzere rüçhan hakkını üçüncü bir kişiye devredebilir. Ancak burada dikkat edilmesi gereken husus, markayı Türkiye 'de tescil ettirmek ve rüçhan hakkından faydalanmak isteyen kişinin rüçhan hakkından faydalanabilecek kişiler arasında olması gerektiğidir. Sadece gerçek marka hakkı sahibinin rüçhan hakkından faydalanabilecek kişi lerden olması, rüçhan hakkını devra lan kişi tarafından kullanılması için yeterli değildir. İlk marka tescil başvurusu Paris Sözleşmesine veya Dünya Ticaret Ör gütü Kuruluş Anlaşmasına taraf olmayan devletlerden birinde yapılırsa, Türkiye 'de aynı markanın tescili için rüçhan hakkından faydalanabilmesi 11 Ali PASLI, Uluslararası Anlaşmaların Türk Marka Hukukunun Esasına ilişkin Etkileri, s.275, 276. 12 Bu konuda bkz. Şerh m.6 ile ilgili açıklamalar. Madde 12-Rüçhan Hakkı ve Etkisi 2307 için, talepte bulunan kişinin, Paris Sözleşmesine üye ülkelerden birinin uy ruğu, vatandaşı olması gerekir13• Rüçhan hakkının ilk başvurudan bağımsız lığının sonucu olarak, rüçhan hakkı, ilk başvurunun devredilmesin den ba ğımsız bir şekilde devredilebilir. Rüçhan hakkı, markanın ilk başvurusunu yapan kişi ile rüçhan hakkından faydalanmak isteyen kişinin farklı olması durumunda da sonuç doğurur; bu durumda devir tarihi, Türkiye'deki başvu ru tarihinden önce olmalıdır. İlk tescilin Paris Sözleşmesine veya Dünya Ticaret Örgütü Kuruluş An laşmasına taraf devletlerden birinde yapılması halinde; rüçhan hakkını dev ralan kişinin Türkiye' de rüçhan hakkından faydalanab ilmesi için, yukarıda da belirtildiği üzere, bu devletlerden birine mensup olmalı veya bu devlet lerden birinin mensubu olmamakla beraber, on lardan birinde ikametgahı veya işler durumda bir ticari müessesesi bulunmalıdır. Başvuruya bağlı rüçhan hakkını talep etme yeterliliğine ilişkin koşullar, hem rüçhan hakkının dayandığı başvuru sırasında hem de rüçhan hakkının talep edildiği zaman bulunmalıdır. Ancak aradaki sürede, koşulların bulun ması zorunlu değildir. Paris Sözleşmesine veya Dünya Ticaret Örgütü Kuru luş Anlaşmasına taraf bir devletin vatandaş ı, örneğin, o anda bu ülkelerin vatandaşı olmayan bir kişiye rüçhan hakkını devredebilir14• Önemli olan husus, bu kişinin rüçhan hakkını talep ettiği tarihte bu ülkelerinden birinin vatandaşı olması veya bu ülkelerin vatandaşlarından birisine devretmesidir. Başvuru sırasında ve rüçhan talebi sırasında koşulların gerçekleşmiş olması yeterli olup, arada geçen zamanda rüçhan hakkının gerekli koşulları karşı lamayan bir kişide bulunması önemli değildir. Her ne kadar Türkiye'de rüçhan hakkından faydalanabilecek kişiler ara sında olmayan bir kişiye de rüçhan hakkının devri
|
ikametgahı veya işler durumda bir ticari müessesesi bulunmalıdır. Başvuruya bağlı rüçhan hakkını talep etme yeterliliğine ilişkin koşullar, hem rüçhan hakkının dayandığı başvuru sırasında hem de rüçhan hakkının talep edildiği zaman bulunmalıdır. Ancak aradaki sürede, koşulların bulun ması zorunlu değildir. Paris Sözleşmesine veya Dünya Ticaret Örgütü Kuru luş Anlaşmasına taraf bir devletin vatandaş ı, örneğin, o anda bu ülkelerin vatandaşı olmayan bir kişiye rüçhan hakkını devredebilir14• Önemli olan husus, bu kişinin rüçhan hakkını talep ettiği tarihte bu ülkelerinden birinin vatandaşı olması veya bu ülkelerin vatandaşlarından birisine devretmesidir. Başvuru sırasında ve rüçhan talebi sırasında koşulların gerçekleşmiş olması yeterli olup, arada geçen zamanda rüçhan hakkının gerekli koşulları karşı lamayan bir kişide bulunması önemli değildir. Her ne kadar Türkiye'de rüçhan hakkından faydalanabilecek kişiler ara sında olmayan bir kişiye de rüçhan hakkının devri mümkün olsa da, rüçhan hakkının kullanılması için gereken şartlar oluşmadığı sürece, rüçhan hakkını devralan kişi bu haktan faydalanamaz 15• Ancak rüçhan hakkından faydala namayan bir kişi, bu hakkını rüçhan hakkından faydalanabilecek bir kişiye 13 George H.C. BODENHAUSEN, Guide to the Application of the Paris Convention for the Protection of lndustrial Property As Revised at Stockholm in 1967, 1968, s. 36. 14 George H.C. BODENHAUSEN, Guide to the Application of the Paris Convention for the Protection of lndustrial Property As Revised at Stockholm in 1967, 1968, s. 36. 15 Rüçhan hakkı, bu hakkı kullanmaya muktedir olmayan bir kişiye devred ilebilir. Ancak bu durumda, bu kişi rüçhan hakkını kullanamaz. THRIERR /THRIERR, Droit de Priorite, s.4; Alain THRIERR, Convention de Paris, s.12; Robert PLAISANT, Marques, s. 6. 2308 Yasaman/Y usufoğlu devredeb ilir. Bu devir geçerli bir devir olup, markanın devralan adına tesci lini sağlayan, hak doğurucu bir devirdir. Bu konuda Türkiye'de herhangi içtihat bulunmasa da, Paris Sözleşme sine üye ülkelerden biri olan Fransa'nın ve Avrupa Birliği Adalet Divanı'nın bu konuda önemli kararları bulunmaktadır. Paris Sözleşmesi sadece markaları düzenleyen bir sözleşme olmayıp, genel olarak sınai hakları düzenleyen bir sözleşmedir. Bu sözleşmedeki hü kümlerin büyük bir çoğunluğu, tüm hakları düzenieyecek şekilde kaleme alınmıştır. Rüçhan hakkı konusundaki düzenlemeler de bu düzenlemeler arasında yer almaktadır. Patent konusunda geçerli olan "rüçhan hakkının bağımsızlığı" ilkesi, markalara aynen uygulanab ilir16• Patent konusunda veri len kararlara göre, rüçhan hakkından faydalanabilecek kişilerden olmayan bir kişi, temsilci aracılığı ile de rüçhan hakkını kullanamaz. Ancak rüçhan hakkından faydalanabilecek kişiler arasında yer almayan bir kişi, rüçhan hakkını üçüncü bir kişiye devredeb ilir. Bu durumda, rüçhan hakkından fay dalanma hakkını haiz olan kişi, patenti kendi adına tescil ettirebilir. Rüçhan hakkının bu şekilde devri, Paris Sözleşmesi anlamında geçerlidir 17• Aynı esaslar, marka hakkının tescilinde kullanılan rüçhan hakkı için de geçerlidir. Rüçhan hakkını kullanabilen kişilerden olmayan bir kişi, rüçhan hakkını kullanabilmek için gerekli şartları haiz olan birisine rüçhan hakkını ve markayı Türkiye 'de tescil ettirme hakkını devredebilir. Bu durumda rüç han hakkını devralan kişi, markayı Türkiye 'de tescil ettirirken yapılan ilk tescile bağlanarak rüçhan hakkından faydalanab ilir. Markayı ilk defa tescil ettiren kişi, markanın ilk tescilin yapıldığı ülkede devrine karar verirse, bu devir markanın münhasıran o ülkede kullanılması üzerine devri olarak algılanmalıdır. Yoksa markayı ilk tescilin yapıldığı ül kede devreden kişinin, markanın tüm diğer ülkelerde de tescili için muvafa kat verdiği anlamına gelmemelidir. Yukarıda da değindiğimiz gibi, rüçhan hakkı, ilk başvurudan ayrı ve bu başvuroya tanınan haklardan bağımsız bir haktır. Taraflar arasında yapılan sözleşmeden aksi anlaşılmadıkça, bir mar kanın devri, sadece o ülkenin coğrafi alanı ile sınırlıdır 18• Böyle bir devrin 16 Bu konuda ayrıca bkz. FERNAN D-JACQ, La Cession du Droit de Priorite, s.135-138. 17 TGI Valence, 16 fevr. 1962, THRIERR /THRIERR, Droit de Priorite, s.4. 18 Fransa'da Temyiz Mahkemesinin patentle ilgili verdiği bir kararda da belirtildiği üzere, Paris Söz leşmesinde temelini bulan rüçhan hakkı, yapılan ilk başvurudan bağımsızdır. Bir patentin ilk olarak Fransa'da tescil edilmesi halinde, bu patent devredili rse, sözleşmeden aksi anlaşılmadıkça, patent Madde 12-Rüçhan Hakk1 ve Etkisi 2309 varlığı halinde, markayı ilk olarak tescil ettiren kişi, diğer ülkelerde marka nın tescil edilmesi yönünde rüçhan hakkını kullanabilir. Markanın gerçek sahibi, markanın ilk tescilini o ülkede kullanılmak üzere devrederek, marka nın diğer ülkelerde kendi adına tescil hakkını korumaktadır. Markayı ilk tescil ettiren kişi, markanın gerçek sahibi sıfatıyla, markayı başka ülkelerde kendi adına tescil ettirebileceği gibi, bu ülkelerde kullanılmak üzere markayı devredebi l ir. Rüçhan hakkının, rüçhan hakkını kullanabilecek bir kişiye devri halin de, önceki bir tescile dayanılabilir19• Bu da rüçhan hakkının bağımsızlığı ve marka hakkının belli bir ülkede kullanılmak üzere devri ilkelerine uygundur. 3. Rüçhan Hakkından Faydalanmanın Şartları a. ilk Tescil Başvurusu ile Rüçhan Hakkı Talep Edilen Başvurunun Aynı Markayı ve Aynı Mal/Hizmetleri Kapsaması İlk tescil başvurusuna dayanarak Türkiye'de rüçhan hakkından fayda lanmak isteyen kişi, aynı marka ve aynı mal ve hizmetlerle ilgili olarak baş vuruda bulunmalıdır 0• Zira Marka Hukuku, doğrudan doğruya ve sadece markayı korumaz. Marka soyut bir kavram olmakla beraber, ancak kullanıl dığı mal ve hizmetlere bağlı olarak korunur. Bir işaret, salt bu özelliği dola yısıyla korunmaz. Koruma, işaretin kullanıldığı, tescil edildiği mal ve hiz metlerle bağlantılı olarak tanınır. Türkiye'de markanın tescili için rüçhan hakkından faydalanmak isteyen kişinin, kendi ülkesinde markanın tescili için yaptığı ilk başvuru tarihinden itibaren altı ay içinde aynı markanın aynı mal ve hizmetle rde kullanılmak üzere tescili için Türkiye'de başvurması gerekmektedir. İki konuda ayniyet aranmaktad ır: markalar arasında ayniyet ve tescilin talep edildiği mal ve hizmetler açısından ayniyet. Tescil konusu mal ve hiz metlerin, ilk tescilden geniş olmaması ve farklı mal ve hizmetleri içermeme- hakkı münhasıran Fransa'da kullanılmak üzere devredilmiş olur. Sözleşmede yer alan "bağlı tüm hakların, herhangi bir çekince veya istisna olmaksızın devri" şeklindeki ifade, patent hakkına bağlı rüçhan hakkının devri olarak algılanamaz. Böyle bir ifadeye rağmen, patent hakkının , Fransa'da kullanılmak üzere devredildiği kabul edilmiş ve Yargıtay, rüçhan hakkının devredilmediği yönünde görüş bildirmiştir (Cass. Com. 18 juin 1996; PIBD, no.619/1996, lll, p.S13). 19 TGI Paris, S mars 1964. 20 Ayniyet şartı hakkında bkz. Hayri BOZGEYIK, Markalarda Rüçhan Hakları, s.SS, 68-71; Nilüfer KARGI, Marka Hukukunda Rüçhan Hakkı, s.197. 2310 Yasaman/Yusufoğlu si gerekmektedir2 1• Ancak ikinci tescilde ilk tescilde yer alan mal ve hizmet lerin sadece bir bölümünün bulunması mümkündür 22• Tescilin gerçekleşece ği mal ve hizmetler açısından asıl önemli nokta, bunların genişletile meyece ği fakat daraltılabileceğidir. Önemli noktalardan biri, markaların ne zaman aynı sayılacakları husu sunda toplanrnaktadır. Kural olarak, markanın ayırt edici karakterine zarar vermeyecek değişiklik ler, rüçhan hakkı talebini etkilememelidir. EUIPO ve bazı
|
hakkına bağlı rüçhan hakkının devri olarak algılanamaz. Böyle bir ifadeye rağmen, patent hakkının , Fransa'da kullanılmak üzere devredildiği kabul edilmiş ve Yargıtay, rüçhan hakkının devredilmediği yönünde görüş bildirmiştir (Cass. Com. 18 juin 1996; PIBD, no.619/1996, lll, p.S13). 19 TGI Paris, S mars 1964. 20 Ayniyet şartı hakkında bkz. Hayri BOZGEYIK, Markalarda Rüçhan Hakları, s.SS, 68-71; Nilüfer KARGI, Marka Hukukunda Rüçhan Hakkı, s.197. 2310 Yasaman/Yusufoğlu si gerekmektedir2 1• Ancak ikinci tescilde ilk tescilde yer alan mal ve hizmet lerin sadece bir bölümünün bulunması mümkündür 22• Tescilin gerçekleşece ği mal ve hizmetler açısından asıl önemli nokta, bunların genişletile meyece ği fakat daraltılabileceğidir. Önemli noktalardan biri, markaların ne zaman aynı sayılacakları husu sunda toplanrnaktadır. Kural olarak, markanın ayırt edici karakterine zarar vermeyecek değişiklik ler, rüçhan hakkı talebini etkilememelidir. EUIPO ve bazı AB ülkelerinin marka ofisleri, siyah-beyaz veya gri tonlarında yapılan markalar ile bu markaların renkli halleri bakımınd an Avrupa Markası ile ilgili genel uygulama hakkında mutabık kalmışlar ve Siyah Beyaz Markala rın Ayniyeti Hakkında Ortak Bildirge hazırlamışlardır3• Bu bildirgeye göre, siyah-beyaz olarak başvurusu yapılan bir marka ile rüçhan hakkına dayanıla rak başvurusu yapılan renktendirilmiş hali, rüçhan hakkı bakımından aynı marka dolarak kabul edilemez; meğerki renkler arasındaki fark ayırt edile meyecek kadar önemsiz olsun24• Önemsiz fark, makul derecede dikkatli bir tüketicinin, ancak işaretleri yan yana inceledikten sonra algılayabileceği farklardır5• Yukarıda belirtilen kural, rüçhan hakkına ilişkin olarak markaların kar şılaştırıldığı bütün haller için geçerlidir. İki marka arasındaki fark sadece yazı karakterinde ise veya birinde büyük harfler, diğerinde küçük harfler kullanılmış ise, markalar aynı olarak kabul edilmektedir 6• Noktalama işaretleri arasındaki farklar veya iki kelime arasında boşluk ilavesi, markalar arasındaki ayniyeti ortadan kaldırmaz. ABAD'ın 18 Tem muz 1998 tarihli kararı, doğrudan rüçhan hakkı ile ilgili bir karar olmayıp, öncelik hakkıyla ilgili bir karardır. Anılan kararda, Yunanistan' da tescilli bulunan "Think Pad" markası ile Avrupa Topluluğu markası olarak tescili talep edilen "Thinkpad" markaları nın aynı marka sayılıp sayılamayacakl arı 21 Sabih ARKAN, Marka Hukuku C.l, 1997, 5.63; THRIERR/THRIERR, Droit de Priorite, 5.8; Hayri BOZGEYiK, Markalarda Rüçhan Hakları, 5.68-71. 22 Bkz. EUIPO Guideline5, Part B, See. 2, Ver. 1.0, 01.03.2021, 5.232. 23 Ortak Bildirge metni için bkz. http5:/ /euipo.europa.eu/ tunnel-web/5ecu re/webdav/gue5t/ documen t_library/contentP df5/about_ohim/who_we_are/co mmon_communi cation/common _co mmunication_ 4/common_communi cation4_fr.pdf {Son erişim: 31.05.2021). 24 CJEU T-103/11, Shang v. OHIM, 19.01.2012, par. 24; T-378/11, Langguth Erben v. OHIM, 20.02.2013; T-623/11, Pico Food v. OHMI-Sobieraj, 09.04.2014. 25 Bu konuda bkz. EUIPO Guideline5, Part B, Sec.2, Ver. 1.0, 01.03.2021, 5.231-232. 26 O HIM R 0797/2012-2 no. lu ve 09.10.2012 tarihli Water Jel kararı. Madde 12-Rüçhan Hakki ve Etkisi 2311 değerlendiri lmiştir. Bu kararda, dava konusu markalar arasındaki farklılıkla rın "de minimis" olduğuna ve dolayısıyla markaların aynı marka olarak ka bul edilebileceği sonucuna varılmıştır. Bu ayniyet karşısında, Yunanist an'da tescilli bulunan "Think Pad" markasına dayanarak, "Thinkpad" markası için öncelik hakkının talep edilebileceği belirtilmiştir27• TELEYE kararında da, Amerika' da tescili talep edilen "TELEEYE" markasına dayanılarak, "TELEYE" markasının Avrupa Topluluk Markası olarak tescil edilmesi talep edilmiştir. Ancak daha sonra, tescili talep eden vekil, maddi bir hatanın oluştuğunu ve esasen, tescili talep edilen markanın "TELEYE" markası olmayıp "TELEEYE" markası olduğunu belirterek, talepte yer alan markanın bu şekilde düzeltilmesini istemiştir. İncelerneyi yapan makam, iki marka arasında anlam, görünüm ve yazı tarzındaki farkla ra değinerek, düzeltme talebini reddetm iştir. Bu karar üzerine, AB İlk Dere ce Mahkemesi nezdinde dava açılmıştır. Mahkeme, talepte bulunanın irade sinin "TELEEYE" markasının tescili olduğunu; tashih talebinin kötüniyet li yapılmadığın ı; "TELEYE" ve TELEEYE" markaları arasındaki farkın esaslı bir fark sayılmadığını, "TELEYE" markasının "TELEEYE" olarak değişti rilmesi talebinin kabul edilmesi gerektiğini karara bağlamıştır 28• 2002 tarihli TOPFLOW karannda, Fransa'da tescili talep edilen "TOP FLOW" markasının tescil talebine dayanılarak, "TOPFLOW" markasının Topluluk Markası olarak tescili talep edilmiştir. Markaların incelenmesi sonucunda, "TOP FLOW" markasının "TOPFLOW" markasının tescilinde dayanak olarak kullanıla mayacağ ı, kök markanın iki kelimeden oluştuğu, oysa rüçhan hakkından faydalanarak tescili talep edilen markanın tek keli meden oluştuğu gerekçesiyle, rüçhan hakkı talebinde kurallara aykırı bir durumun oluştuğuna karar verilmiştir. Bu karar üzerine, tescil talep eden, "TOPFLOW" markasının, "TOP FLOW" olarak düzeltilmesini talep etmiş tir. Bu talep, markanın esaslı olarak değiştiritmiş olacağı gerekçesiyle red dedilmiştir. Bu karar üzerine talepte bulunan, OHIM (EUIPO) nezdinde markanın düzeltilmesini ve verilen ilk kararın iptalini talep etmiştir. Bunun üzerine OHIM (EUIPO), "TOPFLOW" markasının "TOP FLOW" olarak düzeltilmesinin, esaslı bir değişiklik teşkil etmeyeceğini; "TOP" ve "FLOW" arasına bir boşluğun bırakılmasıyla, markanın anlamının, telaffu zunun değişme diğini; iki kelime arasında bir boşluk bırakılmasının esaslı bir 27 OHIM R 10/1998-2 no. lu ve 15.07.1998 tari hli Thinkpad kararı. 28 CJEU T-128/99, Signal Communications Ltd. v. OHIM, 15.11.2001. 2312 Yasaman/Y usufoğlu değişiklik olarak algılanamayacağını belirterek, bu karann THINKP AD ka rarı ile aynı yönde olduğuna karar vermiştir. "TOPFLOW" olarak tescili talep edilen markanın "TOP FLOW" olarak değiştirilmesine ve tescil prose dürünün buna göre devam etmesine karar verilmiştie9• THINKP AD ve TOPFLOW kararları, kelimeler arasında boşluk bırakıl masının, markanın anlamını ve telaffuzunu değiştirm ediğini, kelimeler ara sındaki boşluk bırakılmasının markanın esaslı olarak değiştirilmesi olarak algılanamayacağını göstermektedir. Ancak kararlar arasında önemli bir fark bulunmaktadır: THINKP AD kararın da, "THINK P AD" markasına dayanıla rak, "THINKP AD" markası için öncelik hakkının dermeyan edilebileceği kabul edilirken; TOPFLOW karannda, "TOP FLOW" ve TOPFLOW" mar kaları arasındaki farklılıkların esaslı olmayacağı kabul edilmekle beraber, "TOP FLOW" markasına dayanılarak "TOPFLOW" markasının tescili için rüçhan hakkının kullanılıp kullanıla mayacağı üzerinde hiç durulmamıştır. TOPFLOW ve TELEYE kararlarından, markalar arasındaki ayniyetin mutlak olması gerekeceği sonucu çıkartılamaz. Zira bu konuların üzerinde hiç durulmamıştır. Tescili talep edilen marka, esaslı surette değiştirilmedik çe, ilk tescil edilen marka ile aynı olabilmek için gerekli değişikliklerin ya pılması gerektiği sonucuna varılmıştır. Paris Sözleşmesi 5. mükerrer 6. maddesinin A-1 bendine göre, bir ülke de tescilli bir marka, tescil edildiği şekliyle, diğer üye devletlerde de tescil edilmeli ve korunmalıdır. Bu madde, markanın "tescil edildiği şekliyle" korunması ve tescil edilmesi gerektiği kuralını getirmektedie 0• Paris Söz leşmesinin 4. maddesinde, rüçhan hakkının kullanılm ası için, marka tescil başvurusunun yeterli olduğu belirtildiği halde; 5. mükerrer 6. maddesindeki korumadan istifade edebilmek için, markanın ilk ülkede tescil edilmiş olma sı aranmaktadır. Her iki madde de, markanın ilk ülkede tescil edildiği şekliy le tescil edilmesi gerektiği kur alını getirmektedir. Kural bu olmakla beraber, Paris Sözleşmesinin 5. mük. 6. maddesinin C-2 madde hükmüne göre, mar kanın ilk tescil edildiği ülkedeki ayırt edici karakterine zarar
|
tescil edilen marka ile aynı olabilmek için gerekli değişikliklerin ya pılması gerektiği sonucuna varılmıştır. Paris Sözleşmesi 5. mükerrer 6. maddesinin A-1 bendine göre, bir ülke de tescilli bir marka, tescil edildiği şekliyle, diğer üye devletlerde de tescil edilmeli ve korunmalıdır. Bu madde, markanın "tescil edildiği şekliyle" korunması ve tescil edilmesi gerektiği kuralını getirmektedie 0• Paris Söz leşmesinin 4. maddesinde, rüçhan hakkının kullanılm ası için, marka tescil başvurusunun yeterli olduğu belirtildiği halde; 5. mükerrer 6. maddesindeki korumadan istifade edebilmek için, markanın ilk ülkede tescil edilmiş olma sı aranmaktadır. Her iki madde de, markanın ilk ülkede tescil edildiği şekliy le tescil edilmesi gerektiği kur alını getirmektedir. Kural bu olmakla beraber, Paris Sözleşmesinin 5. mük. 6. maddesinin C-2 madde hükmüne göre, mar kanın ilk tescil edildiği ülkedeki ayırt edici karakterine zarar vermeyecek kadar küçük değişiklikler dolayısıyla markanın tescili reddedilemez. Bu madde hükmünün, rüçhan hakkına da uygulanması gerektiği savu nulmaktadır. Bu görüşü savunan yazariara göre, önceki tescile istinaden 29 OHIM R-851/1999-2 no.lu ve 05.08.2002 tarihli Topflow kararı. 30 "telle quelle" olarak ifade edilmektedir. Madde 12-Rüçhan Hakkı ve Etkisi 2313 rüçhan hakkının talep edildiği durumlarda, ikinci tescil için yapılan başvu ruda yer alan marka ile ilk başvurudaki marka ar asındaki küçük farklar, rüç han hakkının kullanılmasını engellemez 31• Başka bazı yazariara göre, ilk tescil başvurusunda yer alan marka ile ikinci tescil başvurusundaki markalar arasında ayniyet aranmalıdıe 2• Fikrimizce, markalar arasındaki fark önemsiz ise ve makul derecede dikkatli bir tüketicinin, ancak işaretleri yan yana inceledikten sonra algıla yabileceği bir farksa, markalar arasında ayniyetin bulunduğu kabul edilmeli dir. Bu kural markanın olduğu gibi tescil edilmesi ve korunması açısından da geçerli olmalıdır. Rüçhan hakkında aranacak "ayniyet" kriteri, Paris Söz leşmesinin 5. mük. 6. maddesinin C-2 hükmünde yer alan kural ile uyumlu olmalıdır. Yargıtay ll. Hukuk Dairesi tarafından verilen bir kararda, rüçhan hak kının etkisi ve markalar arasındaki benzerlik irdelenmiştir. 20.09.2000 rüç han tarihli "AXORN" markası için Türkiye'de 23.05.2001 tarihinde tescil başvurusunda bulunulmuş; ancak Türkiye'de yapılan başvuru tarihinden önce "AXOR" markası için üçüncü kişi tarafından baş vurunun yapıldığı tespit edilmiş ve rüçhan hakkı sahibinin talebi üzerine "AXOR" markasının tescil edilmemesine karar verilmiştir. "AXOR" markasının sahibi tarafından açılan davada Yargıtay aşağıdaki gerekçe ile davayı reddetm iştir33: "Marka/ar arasındaki tek farkın ''N" harfi olduğu, görünüş, okunuş ve düşünsel anlamda aynı oldukları, eklenen harfin benzerliği ortadan kaldı racak nitelikte olmadığı, 7/1-b anlamında ayırt edilemeyecek kadar ben zer oldukları, anılan maddenin mutlak ret nedeni olması nedeniyle dava dışı marka sahibinin izni ile mutlak tescil engelinin aşılamayacağı .. " Bu karar Yargıtay tarafından şu gerekçeler ile onanmış tır: "Davacının markasının 38. sınıfla tesciline engel olan "AXORN" marka başvurusunun 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hük münde Kararnamenin 2511. maddesi uyarınca rüçhan hakkından kay naklanan öncelik hakkının bulunduğu ve bunun yanında dava/ı Türk Pa- 31 Alain THRIERR, Convention de Paris, s.l4, 25; Robert PLAISANT, Marques, s.7. 32 THRIERR/THRIERR, Droit de Priorite, s.8. 33 Yarg. 11. HO. 2005/887 E. 2006/972 K. 06.02.2006 tarihli. Bkz. "Axor -Axorn" kararı, karar no.12/2. 2314 Yasaman/Yusufoğlu tent Enstitüsünce başvurunun önce ilan edilip, daha sonra kısmi ret ka rarı verilmesinin de anılan KHK'nin 33/2. maddesine aykırı bulunma masına göre .. Yargıtay ll. Hukuk Dairesi tarafından verilen bir diğer karar, başlı ba şına rüçhan hakkına dayandırılmamış olsa da, markalar ve hizmetler arasın daki benzerliğin rüçhan kapsamında değerlen dirilmesi açısından önemlidir34• Davanın konusu, marka tescil talebi reddedilen kişinin, YİDK kararının ipta- li için açtığı davaya ilişkindir. Davacının marka başvuru su, 10.12.2012 tarihlidir ve 39. sınıftaki hizmetlere ilişkindir. Davalı ise, aşağıdaki markalara dayanarak, Türkiye'de 07.06.2013 tarihinde ve 36 ve 43. sınıftaki hizmetler için yaptığı baş vuruya dayanarak, davacının markası na itiraz etmiştir. Ancak davalı 07.12.2012 tarihli rüçhan hakkının sahibidir. o adagio aparthetel Birinci derece mahkemesi, davalının rüçhan hakkından faydalandığına ve dolayısıyla öncelik hakkı sahip olduğuna karar vermiştir. Yargıtay tara fından onanan birinci derece mahkemesi kararındaki gerekçeler şunlardır: -Davalının rüçhan hakkına sahip olduğunu belirttikten sonra, markalar arasında anlamsal, görsel ve sesçil olarak iltibasa sebebiyet verebilecek derecede aynılık veya aynılığa yakın benzerliğin bulunduğunu; -Başvuru konusu 39. sınıf hizmetlerle ilgili satın alma süresi içerisinde davaimm markasıyla 36 ve 43. sınıf hizmetlerin sunulduğunu bilen veya duyan ortalama tüketicilerin, davacı işaretini taşıyan 39. sınıf hizmetleri gördüğünde bu hizmetlerin ticari kaynağının davacı olduğu yönünde yanılgı yaşayabileceklerini; 34 Yarg. ll. HO. 2017/3109 E. 2019/249 K. 14.01.2019 tarihli. Bkz. "Adagiotour -Adagio Apart" kararı, karar no.12/3. Madde 12-Rüçhan Hakkt ve Etkisi 2315 -Davaimm çok eski tarihlerden bu yana ülke dışında gerek unvan ve ge rekse markasal olarak kullandığı işaretin, davacının marka tescil başvu ru tarihinden evvel, bu kez Türkiye'de, ticari yaşamda kullanılması kar şısında, ticaret unvanının bir başka tacir olan davacıya karşı Türkiye'de tescilsiz biçimde de olsa ticaret unvanı olarak korunmas ının Paris Söz leşmesinin 8. ve 556 sayılı KHK'nın 8/5. maddesi hükümleri uyarınca zorunlu olduğunu; -Davalı markasının tanınmış marka olduğu, davalı ile benzer sektörde faaliyette bulunan davacının bu markadan haberdar olduğu hususunda şüphe bulunma dığı, bu nedenle dava konusu başvurunun tescilinin 556 sayılı KHK'nın 7 lı ve 9/c maddelerinde yazılı mutlak ret ve ihlal nedeni karşısında mümkün olmadığını; -Davacının, davaimm ve markalarının bilinirliğinden ve itibarından ya rarlanma amaçlı hareket ettiği, davalı ile aynı sektörde faaliyette bulu nan davacının davalıya ait olduğunu bildiği müşahede olunan markayı davaimm uzun süredir yurt dışında ve sanal ortamda tescilli biçimde kullandığı mal ve hizmetleri de kapsayacak biçimde adına marka olarak tescil ettirmesinin iyi niyetli bir girişim olmadığı, zira bu markanın imaj transferi amaç lı bir marka olduğu, davacının bu eylemiyle, marka tescil başvurusunda bulunma hakkını haksız rekabet mücadelesinin bir aracı olarak kullandığım belirterek davacının davasının reddine karar vermiş ve netice olarak davacının nin reddi kararını haklı bulmuştur. Yukarıdaki kararın sadece rüçhan hakkına dayandınlmadığını görmek teyiz. Ancak eğer davada sadece rüçhan hakkına dayanılmış olsaydı, yukarı da belirtilen ilkeler çerçevesinde, markaların benzerliğinden bahsedilemezdi. Zira yukarıda da belirttiğimiz ve ABAD kararlarından da anlaşıldığı gibi, ancak gerçekten de ayırt edilemeyecek kadar benzer markalar açısından rüç han hakk ına dayanılarak Türkiye'deki markanın üçüncü kişi adına tescili engellenebilirdi. Oysa yukarıda verilen markalar, gerek şekil gerek renk açısından birbirinden farklılaşmaktadır. Rüçhan hakkının kullanılmasına yol açacak markalar arasındaki farkın önemsiz fark olması gerekir. Önemsiz fark, makul derecede dikkatli bir tüketicinin, ancak işaretleri yan yana ince ledikten sonra algılayabileceği farklardır35• 35 EUIPO Guidelin es, Part B, Sec.2, Ver. 1.0, 01.03.2021, s.231-232. 2316 Yasaman/Yusufoğlu b. Süre Rüçhan hakkı sahibine tanınan 6 aylık
|
davasının reddine karar vermiş ve netice olarak davacının nin reddi kararını haklı bulmuştur. Yukarıdaki kararın sadece rüçhan hakkına dayandınlmadığını görmek teyiz. Ancak eğer davada sadece rüçhan hakkına dayanılmış olsaydı, yukarı da belirtilen ilkeler çerçevesinde, markaların benzerliğinden bahsedilemezdi. Zira yukarıda da belirttiğimiz ve ABAD kararlarından da anlaşıldığı gibi, ancak gerçekten de ayırt edilemeyecek kadar benzer markalar açısından rüç han hakk ına dayanılarak Türkiye'deki markanın üçüncü kişi adına tescili engellenebilirdi. Oysa yukarıda verilen markalar, gerek şekil gerek renk açısından birbirinden farklılaşmaktadır. Rüçhan hakkının kullanılmasına yol açacak markalar arasındaki farkın önemsiz fark olması gerekir. Önemsiz fark, makul derecede dikkatli bir tüketicinin, ancak işaretleri yan yana ince ledikten sonra algılayabileceği farklardır35• 35 EUIPO Guidelin es, Part B, Sec.2, Ver. 1.0, 01.03.2021, s.231-232. 2316 Yasaman/Yusufoğlu b. Süre Rüçhan hakkı sahibine tanınan 6 aylık süre içinde, Türkiye'de üçüncü bir kişi aynı markanın aynı mal ve hizmetlerde kullanılması için başvursa dahi, bu başvuru ve marka tescil edilmişse bu tescil hüküm ifade etmez. Patentler hakkında verilen bir kararda, rüçhan hakkının kullanılabilmesi için tescil başvurusunun 12 aylık süre içinde yapılması gerektiğine karar verilmiştir36. Patentlerle ilgili olarak verilen bu karar, markalar konusunda da geçerlidir. İlk başvuruya bağlı olan rüçhan hakkının kullanılabilmesi için, sonraki başvurunun altı aylık süre içinde TÜRKPATE NT'e ulaşması ge rekmektedir37. Başvurunun bu süre içinde gönderilmesi yeterli değildir. Paris Sözleşmesinin 4/C-2 maddesine göre, altı aylık süre ilk başvuru ta rihinden itibaren hesaplanır. Başvuru günü, sürenin hesaplanmasında nazara alınmaz. Paris Sözleşmesinin 4/C-3. maddesine göre, sürenin son günü bir tatil gününe veya yetkili merciin başvuru kabul etmediği bir güne rastlarsa, süre başvuruların kabul edilebileceği ilk güne kadar uzar. c. ilk Başvurunun Usulüne Uygun Olması Rüçhan hakkından faydalanabilmek için önceki altı ay içinde yapılan bir başvuruya dayanılması gerekir. Önceki başvurunun, rüçhan hakkını dağuru cu bir başvuru olabilmesi için, bu marka ile ilgili ilk başvuru olması gerek mektedir. Ancak o marka ile ilgili ilk başvuruya istinaden rüçhan hakkı talep edilebilir. Nitekim Paris Sözleşmesinin 4/C-2 maddesi, rüçhan hakkının ilk başvuru tarihinden itibaren işlemeye başladığını belirtmektedir3 8. Görüldüğü üzere, ancak bir "ilk başvuru" rüçhan hakkını doğurucu etki yaratmakt adır. Yoksa bir marka ile ilgili olarak, ilk tescilden sonraki bir tescile dayanarak rüçhan hakkı talep edilemez. İlk tescil dışındaki herhangi bir tescilden itiba ren işlemeye başlayacak altı aylık süre, rüçhan hakkının dermeyan edilmesi için başlangıç noktası olarak algılanamaz. SMK m.12/1 'de "markanın tescili için usulüne uygun olarak yaptıkları başvuru tarihinden itibaren altı ay süre içinde" rüçhan hakkının kullanılabi - 36 CA Paris, 14 Oct. 1998, PIBD 675/1999, lll, p.191. Patent hakkına bağlanan rüçhan süresi, 12 aydır. 37 Sabih ARKAN, Marka Hukuku, C.l, 1997, s. 63; Nilüfer KARGI, Marka Hukukunda Rüçhan Hakkı, s.198. 38 George H.C. BODENHAUSEN, Guide to the Application of the Paris Convention for the Protection of lndustrial Property As Revised at Stockholm in 1967, 1968, s.43, 44. Madde 12-Rüçhan Hakki ve Etkisi 2317 !eceği belirtilmiştir. Bu hüküm yanlış anlaşılınaya müsait bir şekilde kaleme alınmıştır. Zira maddede, yapılan başvurunun, markanın tescili için yapılan ilk başvuru olduğu belirtilmemiştir. Oysa Paris Sözleşmesi uluslararası bir sözleşme olup, Türkiye bu sözleşmenin Stockholm metnini 1994 yılında kabul etmiştir. Bu tarihten itibaren bu sözleşmede yer alan kurallar, Türk iç hukuku kuralları haline gelmiştir 39• Bu durumda, Paris Sözleşmesinde belirti len ve rüçhan hakkı süresinin hesaplanması için başlangıç noktası olan baş vurunun "ilk başvuru" olması gerektiği sonucu çıkmaktad ır. Nitekim aksine bir sonuç çıkarılması durumunda, uluslararası uygulamaya aykırı hareket edilmiş olur. Her ne kadar SMK' da yer almasa da, Paris Sözleşmesinin 4/C-4 madde si bu hükme bir istisna tanımaktadır. Bu hükme göre, ilk başvuru olmasa da, yapılan ikinci başvuru, ilk başvuru olarak kabul edilir ve bu başvuru tarihin den 6 ay içinde rüçhan hakkı talep edilebilir. Bunun için bazı şartların bu lunması gerekmektedir: -Yapılan ilk başvuru ile ikinci başvurunun konusu aynı olmalıdır. -Her iki başvuru da aynı ülkede yapılmış olmalıdır. -Sonraki başvurunun yapıldığı tarihte, ilk başvuru talebi reddedilmiş ol- malı, geri çekilmiş olmalı veya terkedilmiş olmalıdır. Bu şekilde başvu ru üçüncü kişilerin incelemelerine tabi tutulmamış olacak ve buna bağlı haklar doğmamış olacaktır. -Önceki başvuru, henüz rüçhan hakkına dayanak olarak kullanılmamış olmalıdır. Bu şartların gerçekleşmesi durumunda, yapılan ilk değil, ikinci başvuru rüçhan hakkına temel teşkil eder. Bu halde ikinci başvuru, rüçhan hakkının talep edilmesi için başlangıç noktası olarak göz önünde bulundurulacaktır. Yapılan ilk başvuru "usulüne uygun" başvuru olması durumunda rüçhan hakkının temelini oluşturabilir. Paris Sözleşmesinin 4-A/3 maddesi, uygun başvurunun, usulüne uygun olması gerektiğini düzenlemiştir. Bu hükme 39 1982 Anayasa 'sının 90/son hükmün e göre, "Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andiaşmaiar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykı�ılık iddiası ile Anayasa mahke mesine başvurulamaz." Milletlerarası anlaşmaların kanun hükmünde kabul edilmesi ile ilgili görüş ler için bkz. Erdoğan TEZIÇ, Anayasa Hukuku (Genel Esaslar), 2003, s.9-12; Kemal GÖZLER, Türk Anayasa Hukuku, 2000, s.449-454; IZGI/GÖREN, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Yorumu, C.ll, madde 79-177, s.859 vd. 2318 Yasaman/Yusu foğlu göre, yapılan uygun başvuru ilk başvuru tarihini belirlemektedir 40. Başvuru nun sonraki prosedürünün bir önemi haiz olmadığı maddede belirtilmiştir. Anlaşıldığı üzere, ilk başvurunun usulüne uygun olması yeterli olmaktadır. Usuli bir uygunluk aranmakta olup, esasta uygunluk aranmamaktadır. Paris Sözleşmesinin 1883 tarihli metninde, "kurallara uygun olarak yapılmayan bir başvurunun rüçhan hakkına kaynak teşkil edemeyeceği" belirtilmiştir. Bu düzenleme, uygunluğun "esasa" veya "usule" ilişkin olup olmadığını açıklamaya yeterli değildir. Bunun üzerinde Londra'da 1934 yılında yapılan konferansta, "uygunluğun" ilk tescilin yapıldığı ülke hukukuna göre değerlen dirilmesi gereği belirtilmiş ve 4/A-2 maddesi buna uygun olarak düzenlenmiştir. Ancak bu düzenleme de "uygunluğu" açıklamamıştır. 1958 yılında Lizbon'da yapılan konf eransta, rüçhan hak kının doğması için gereken uygunluğun "usuli" olması gerektiği belirtil miştir41. Rüçhan hakkından faydalanmak için başvuran kişi, ilk başvurunun tari hini belirleyen belge getirmekle yükümlüdür. Burada usulüne uygun bir başvuru aranmakt adır. Yoksa tescil başvurusu yapılan markanın mutlak ve nispi ret sebeplerini barındırma dığını, markaya herhangi bir İtirazın yapıl madığını, markanın tescile elverişli olduğunu, başvuru yapılan ülke kanunia rına göre uygun olduğunu ve tescil edildiğini ispatlamak zorunlu değildir. Tescil talebinin geri çekilmesi, reddedilmesi, hükümsüz sayılması rüçhan hakkını etkilememektedir 42. Usulüne uygun olarak yapılan bir tescil talebi, 40 George H.C. BODENHAUSEN, Guide to the Application of the Paris Convention for the Protection of lndustrial Property As Revised at Stockholm in 1967, 1968, s.38, 39; Frederic POLLAUD DULLIAN, Droit de la Propriete lndustrielle, 1999, no.1587. 41 Union lnternationale pour la Protection de la Propriete lndustrielle, Actes de la Conferance Reunie a Lisbonne, du
|
faydalanmak için başvuran kişi, ilk başvurunun tari hini belirleyen belge getirmekle yükümlüdür. Burada usulüne uygun bir başvuru aranmakt adır. Yoksa tescil başvurusu yapılan markanın mutlak ve nispi ret sebeplerini barındırma dığını, markaya herhangi bir İtirazın yapıl madığını, markanın tescile elverişli olduğunu, başvuru yapılan ülke kanunia rına göre uygun olduğunu ve tescil edildiğini ispatlamak zorunlu değildir. Tescil talebinin geri çekilmesi, reddedilmesi, hükümsüz sayılması rüçhan hakkını etkilememektedir 42. Usulüne uygun olarak yapılan bir tescil talebi, 40 George H.C. BODENHAUSEN, Guide to the Application of the Paris Convention for the Protection of lndustrial Property As Revised at Stockholm in 1967, 1968, s.38, 39; Frederic POLLAUD DULLIAN, Droit de la Propriete lndustrielle, 1999, no.1587. 41 Union lnternationale pour la Protection de la Propriete lndustrielle, Actes de la Conferance Reunie a Lisbonne, du 6 qu 31 Octobre 1958, Geneve 1963; THRIERR/THRIERR, Droit de Priorite, s.7; Robert PLAISANT, Marques, s.7; Alain THRIERR, Convention de Paris, s.13. 42 George H.C. BODENHAUSEN, Guide to the Application of the Paris Convention for the Protection of lndustrial Property As Revised at Stockholm in 1967, 1968, s.40; THRIERR /THRIERR , Droit de Priorite, s.7; Robert PLAISANT, Marques, s.7; Alain THRIERR, Convention de Paris, s.13; Sabih AR KAN, Marka Hukuku, c.ı, 1997, s. 63; Frederic POLLAUD-DULLIAN, Droit de la Propriete lndustrielle, 1999, no.1587. Aksi yönde bkz. CHAVANNE/BU RST, Droit de la Propriete lndustrielle, s.774. Bu yazariara göre, rüçhan hakkının geçmişe etkili olarak elde edilmesi ve geçerli olması için, ilk tescil talebinin tescille sonuçlanması gerekmektedir. Bu Paris Sözleşmesi nin eski metnine göre geçerli bir görüş olsa da, yapılan değişikli klerden sonra güncelliğini yitirmiştir. Troller'e göre, kötüniyetli yapılan ilk tescil başvurusu ve buna dayanarak rüçhan hakkının kullanılması halinde, kötüniyet korunmayacaktır ve markanın gerçek sahibinin hakkı, kötüniyetli bir şekilde rüçhan hak kına dayanan kişinin hakkının önüne geçecektir (Kamen TROLLER, Precis du Droit Suisse des Biens immateriels, 2001, s.226). Madde 12-Rüçhan Hakki ve Etkisi 2319 rüçhan hakkının doğumu ıçın yeterli olup, talebin tescille sonuçlanması aranmaz4 3. Rüçhan hakkının doğumu, sadece marka hakkı başvurusuna bağlanmış tır. Marka tescil başvurusu dışındaki bir hakka dayanarak rüçhan hakkı talep edilemez. Örneğin, ticaret unvanına dayanarak rüçhan hakkı talep edile mez44. lll. SERGiYE DAYAll RÜÇHAN Sergi rüçhanı Paris Sözleşmesinin ll. maddesinde düzenlenmiştir. Paris Sözleşmesi m.ll/1 'e göre, Birlik ülkeleri, taraf ülkelerden birinde açılan resmi veya resmi olarak tanınan uluslararası sergilerde, sergilenen ürünlerin marka lanna, kendi mevzuatına uygun olarak, geçici koruma sağlayacakl ardır45. 1. Ulusal ve Uluslararası Sergi SMK m.l2/3, 4, 5'te sergilere bağlanan rüçhan hakkı düzenlenmiştir. Serginin ne anlama geldiğinin anlaşılması için bu konudaki düzenlemelere 43 Paris Sözleşme sinin 5. mük. 6 maddesinin F bendine göre, marka, ilk başvurudan sondaki 6 aylık rüçhan süresinin bitiminden sonra dahi tescil edilse, rüçhan hakkı başvurunun yapıldığı anda do ğar. Bu madde rüçhan hakkının, tescilin sonradan gerçekleşmesi halinde dahi başvuru nun yapıldığı anda doğduğuna işaret eder. Bu düzenleme, markanın "olduğu gibi korunması" düzenlemeleri ara sında yer almakta ve markanın olduğu gibi korunması ile ilgilidir. Bu madde, markanın olduğu gibi korunmasının talep edilmesi halinde rüçhan hakkını düzenlemektedir. "Markanın olduğu gibi ko runması" kurumunu incelerken de belirttiğimiz gibi, markanın olduğu gibi korunabilmesi için men şe ülkede tescil edilmiş olması gerekmekt edir. Bu sebeple rüçhan hakkına dayanarak markanın "olduğu gibi korunması" talep edildiğinde, markanın menşe ülkede tescil edilmiş olması aranmak tadır. Tescilin rüçhan hakkı süresi olan altı ay sonra gerçekleşmesi, rüçhan hakkından faydalanmavı önlememektedir. Robert PLAISANT, Marques, s.lO. Madrid Protokolünün 6. maddesinde, ulusla rarası tescilden itibaren beş yılın geçmesiyle menşe ofisteki tescili n uluslararası tescilden bağımsız bir nitelik kazanacağı kabul edilmiştir. Beş yılın dolmasından önce uluslararası tescilde listelenen mal ve hizmetlerin tümü veya bir kısmı ile ilgili, esas başvuru veya ona dayanan tescil ya da esas tescil, hangisi söz konusu ise, geri alındığı, hükmü kalmadığı, feragat edildiği veya ret, fesih, iptal veya geçersizlik konusunda kesin bir karar alındığı takdirde uluslararası tescilden doğan koruma sona erer. Madrid Protokolü m. 4/2'ye göre, uluslararası tescil için başvuru lması halinde, tescil başvurusu doğrudan doğruya ve otomatik olarak rüçhan hakkı talebini de içermekted ir. Madrid Protokolüne göre, uluslararası tescilin geçerliliği beş yıl boyunca menşe ofisteki tescilin geçerliliği ne bağlıdır. Dolayısıyla bu protokole göre yapılan uluslararası tescilin geçerliliği, esas başvuru nun geçerliliğine bağlı olacaktır. Buradaki geçerlilik, Paris Sözleşmesinden farklı olarak esasta geçerliliği de kapsamaktadır. 44 THRIERR /THRIERR, Droit de Priorite, s. 6. 45 Hayri BOZGEYIK, Markalarda Rüçhan Hakları, s.64 vd.; ilhami GÜNE Ş, Marka Hukukunda Öneeye Dayalı Haklar ve Ayırt Edici işaretler, s.96 vd.; Nilüfer KARGI, Marka Hukukunda Rüçhan Hakkı, s.200 vd. 2320 Yasaman/Yusufoğlu bakmak gerekir. Türkiye'de fuarların düzenlenme si, "Yurt İçinde Fuar Dü zenlenmesine Dair Usul ve Esaslar"a göre düzenlenmektedir46• Bu yönetme liğe bakıldığında, sergi ibaresinin hiç tanımlanmadığı görülmektedir47• Sergi ibaresi 27.ı2.ı995 tarihli "Yurt İçinde Fuar, Sergi ve Panayır Dü zenlenmesine Dair Yönetme lik"te yer almıştır. ı 995 tarihli Yönetme lik m. ı ı sergi yi şu şekilde tanımlamıştır: "Sergi; daha çok el sanatları ve benze ri alanlara dahil ürünlerin ticari amaçla tanıtımı, teşhir ve satışına yönelik küçük organizasyonlardır". Aynı Yönetmeliğin fuar başlıklı 5. maddesi fuarı tanımlarken, önemli bir tespit daha yapmıştır. Hüküm de fuar tanımlandık tan sonra, şu ifadeye yer verilmiştir: "Tanıtım isminde sergi sözcüğü kullanıl makla birlikte yukarıdaki fıkradaki niteliklere uygun olarak yapılan dü zenlemeler de fuar sayılır."48• Sergi, küçük organizasyonlara verilen isimdir. Oysa SMK'daki düzen lemelere baktığımızda, ulusal ve uluslararası serginin hak doğurucu sergi olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda, hem ulusal hem de uluslararası ola rak addedilen organizasyonların aynı nitelikte bulunması gerekir. Bu nite lik, bu organizasyonların Yönetmeliğin ı. maddesinde bahsedilen sergi olmadığını göstermektedir. Bu durumda sergi rüçhanının söz konusu oldu ğu serginin, Yönetme liğin 5. maddesinde bahsedilen fuar olduğu anlaşıl maktadır. Görüldüğü üzere, ı995 yılında çıkarılan Yönetme lik hükümlerine göre, fuar özelliğine sahip organizasyonlar için sergi ibaresi kullanılsa dahi, bu organizasyon fuar sayılacaktır. SMK'da yer alan düzenlernede her ne kadar "sergi" ibaresi geçse de, kast edilen "fuar"dır49• 46 TOBB Yönetim Kurulu'nun 03.11.2014 tarihli ve 94 sayılı kararı ile değiştirilen Yurt içinde Fuar Düzenlenmesine Dair Usul ve Esaslar 01.01.2015 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Fuarlara ilişkin mevzuatın geçmişine bakmak gerekirse, "Yurt içinde Fuar, Sergi ve Panayır Düzenlenmesine Dair Yönetmelik", 27.12.1995 tarihinde RG 22S06'da yayınlan masıyla yürürlüğe girmiştir. Bu ilk yönet melik, 27.06.2000 tarih ve 24092 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan "Yurt içinde Fuar Düzenlenme sine Dair Yönetme lik" ile yürürlükten kaldırılm ıştır. Bahsedilen bu son yönetmelik 01.02.2000 tarih ve
|
söz konusu oldu ğu serginin, Yönetme liğin 5. maddesinde bahsedilen fuar olduğu anlaşıl maktadır. Görüldüğü üzere, ı995 yılında çıkarılan Yönetme lik hükümlerine göre, fuar özelliğine sahip organizasyonlar için sergi ibaresi kullanılsa dahi, bu organizasyon fuar sayılacaktır. SMK'da yer alan düzenlernede her ne kadar "sergi" ibaresi geçse de, kast edilen "fuar"dır49• 46 TOBB Yönetim Kurulu'nun 03.11.2014 tarihli ve 94 sayılı kararı ile değiştirilen Yurt içinde Fuar Düzenlenmesine Dair Usul ve Esaslar 01.01.2015 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Fuarlara ilişkin mevzuatın geçmişine bakmak gerekirse, "Yurt içinde Fuar, Sergi ve Panayır Düzenlenmesine Dair Yönetmelik", 27.12.1995 tarihinde RG 22S06'da yayınlan masıyla yürürlüğe girmiştir. Bu ilk yönet melik, 27.06.2000 tarih ve 24092 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan "Yurt içinde Fuar Düzenlenme sine Dair Yönetme lik" ile yürürlükten kaldırılm ıştır. Bahsedilen bu son yönetmelik 01.02.2000 tarih ve 26067 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan "Yurt içinde Fuar Düzenlenmesine Dair Yönetmeliğin Yürürlük ten Kaldırılması Hakkında Yönetmelik" ile yürürlük ten kalkmıştır. Bu tarihten sonra fuarla ra ilişkin düzenlemeler, Yurt içinde Fuar Düzenlemesine Dair Usul ve Esaslar'a göre düzenlenm eye başlanmıştır. 47 Sergi kavramı için ayrıca bkz. Hayri BOZGEYIK, Markalarda Rüçhan Hakları, s.57-60. 48 Nitekim 1995 tarihli Yönetmeliğin ll. maddesi sergiyi şu şekilde ta nımlamıştır: Sergi; daha çok el sanatlan ve benzeri alanlara dôhil ürünlerin ticari amaçla tamt1m, teşhir ve sat1şma yönelik küçük organizasyonlardlf. 49 Sabih ARKAN, Marka Hukuku, C.l, 1997, s.64-65. Madde 12-Rüçhan Hakki ve Etkisi 2321 Günümüzde Türkiye'de düzenlenecek ulusal ve uluslararası nitelikteki fuarlar, Yurt İçinde Fuar Düzenlemesine Dair Usul ve Esaslar'a göre düzen lenmektedir. Bu Esaslar, Türkiye'de düzenlenen hangi organizasyonlarının ulusal, hangilerinin uluslararası olduğunu belirlemektedir. Fuarın ne olduğu Esaslar m.4/ 1-j hükmünde tanımlanmıştır. Fuar: Stantlar kurulması yoluyla, ticarete konu mal ve hizmetlerin, bunlar ile ilgili teknolojik gelişme, bilgi ve yeniliklerio tanıtımını ve aktanmını amaçlayan, ziyaretçi ve katılımcı arasında bilgi alışverişi, işbirliği, pazar büyütmeye ve geleceğe yönelik tica ri ilişkilerin kurulması ve geliştirilmesi için bu Esaslar da belirlenen niteliklere uygun alanlarda düzenlenen, konusunu oluşturduğu alanın, sektörün ve toplumun menfaatlerini gözeten, düzenley icisi, adı, türü, yeri, konusu, tarihi ve süresi önceden belirlenen etkinlikleri ifade eder. Fuarlar, sergilenen ürünlerin belirli bir sektör veya ürün grubunu esas alıp almamasına göre genel fuar ve ihtisas fuarı olarak kabul edilmektedir 50• Bir fuarın uluslararası olarak nitelendiri lebilmesi ve bu ibareyi kullana bilmesi için taşıması gereken şartlar Esaslar m.6/1 ve 2 'de belirtilmiştir. Buna göre, bir fuarın uluslararası nitelikte olması ve "uluslararası" unvanı nın kullanılabilmesi için, -fuarın aynı düzenleyici tarafından, -aynı veya benzer isim ya da konuda son beş yıl içerisinde en az iki defa düzenlenmiş olması; -ayrıca o doğrudan veya dotaylı (temsilcileri kanalıyla) yabancı katılımcı sayı sının, tüm katılımcı toplamı içerisinde en az yüzde on beşe ulaşması veya o yabancı katılımcıya tahsis edilen net metrekare stant alanı büyüklü ğünün, toplarnın en az yüzde onuna ulaşmış olması veya 50 Esaslar m. 5, a ve b'ye göre, genel fuar; belirli bir sektörü veya ürün grubunu esas almadan, çeşitli mal ve hizmetlerin birlikte sergilendiği ve bunların ticari tanıtımının yapıldığı, içinde sosyal ve kül türel etkinliklerin de bulunabi leceği, en az elli katılımcının yer aldığı, süresi on beş günü geçmeyen etkinliklerdir. ihtisas fuarı; belirli bir ürün veya hizmet grubu ya da sektörle doğrudan ilgili ve sek töre yönelik mal ve hizmet üreten katılımcıların, teknolojik ve uygulamalı bilgi alışverişinin arttırıl ması ve ticari işbirliğine yönelik bilgi değişimi ortamının yaratılması ile ihtiyaç duyulan ürün sipariş lerinin verilmesini amaçlayan, en az yirmi katılımcının yer aldığı, süresi on günü geçmeyen etkinlik lerdir. 2322 Yasaman/Yusufoğlu o yabancı ziyaretçi sayısının, toplam ziyaretçi sayısı içerisinde en az yüzde iki buçuğu bulması gerekmektedir. Fuarların uluslararası niteliklere sahip olduğu, 3568 sayılı Serbest Mu hasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavir lik Kanunu uyarınca yeminli mali müşavir veya bağımsız denetleme kurulu şu tarafından düzenlenecek rapor ile belgelenmelidir. Buna karşın, Küresel Fuar Endüstri si Birliği (UFI-Union Des Foires Internationales) uluslararası fuar etiketini taşıyan fuarlarda bu şartlar aranmaz. 2. Rüçhan Hakkından Faydalanacak Kişiler SMK m.12/3 'te kimlerin sergi rüçhanından faydalanacağı belirtilmiştir: • Başvuroya konu markanın kullanılacağı mal veya hizmetleri Türkiye'de acılan ulusal ya da uluslararası sergilerde ya da • Paris Sözleşmesi veya Dünya Ticaret Örgütü Kuruluş Anlaşmasına taraf devletlerde açılan resmi ya da resmi olarak tanınan uluslararası sergiler de • markayla birlikte teşhir eden ve markanın tasdikti örneğini ibraz eden 3 'üncü maddede belirtilen gerçek veya tüzel kişiler, • teşhir tarihinden itibaren altı ay içinde Türkiye'de aynı markanın tescili için başvuru yapma konusunda rüçhan hakkından yararlanır. Sergilerde teşhir hakkından doğan rüçhan hakkından faydalanacak kişi ler belirlenirken, SMK m.3 'e atıfta bulunulmuştur. Bu maddede belirtilen kişilerin sergi rüçhanından faydalanacakları belirtilmiştir: -Türkiye'de açılan sergilerde malları ve hizmetleri sergileyen kişiler, sergi rüçhanı hakkından faydalanab ilirler. Bu kişiler için aranan tek kri ter, malları veya hizmetleri, Türkiye'deki bir sergide teşhir edilmesidir. -Bunun dışında, Paris Sözleşmesi veya Dünya Ticaret Örgütü Kuruluş Anlaşmasına taraf devletlerde açılan resmi veya resmi olarak tanınan sergilerde mal ve hizmetlerini sergitemiş olmaları şartıyla, • Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde ikametgahı olan veya • Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde sınai veya ticari faaliyette bulu nan gerçek veya tüzel kişiler veya Madde 12-Rüçhan Hakkt ve Etkisi 2323 o Paris Sözleşmesine veya Dünya Ticaret Örgütü Kuruluş Anlaşması hükümleri dahilinde başvuru hakkına sahip kişiler veya o Karşılıklılık ilkesi uyarınca, Türkiye Cumhuriyeti uyruğundaki kişi lere sınai mülkiyet hakkı koruması sağlayan devletlerin uyruğundaki kişilerdir51• Yukarıda sayılan kişilerin, sergi rüçhanından faydalanarak Türkiye'de öncelikli başvuru yapma hakkı bulunmaktadır. 3. Rüçhan Hakkından Faydalanacak Markalar Tescil talebine dayanan rüçhan hakkında, yukarıda da belirtildiği gibi, ilk tescil sırasında tescili talep edilen mal ve hizmetler, ikinci tescilde de talep edilebilmekteydi. İlk tescilde belirtilen mal ve hizmetler listesi ikinci tescil talebinde genişletilemez; ancak sınırlandırı labilirdi. Sergi rüçhanının ortaya çıkması teşhire bağlıdır52• Sergi rüçhanından faydalanabilmek için, markanın kullanılacağı tüm mal ve hizmetlerin sergi lenınesi gerekmektedir. Sergide teşhir edilmeyen mal ve hizmetler için rüç han hakkından faydalanılamaz. Sergi rüçhanına bağlı olan koruma, teşhir edilemeyen mal ve hizmetlere teşmil edilemez. Teşhir, sergiye katılan ve ziyaret eden herkesin görebileceği bir şekilde yapılmalıdır; ancak bu marka ve malların herkes tarafından görülmüş olması şart değildir53• Rüçhan hakkından faydalanacak markaların doğru ve kesin bir şekilde tespit edilebilmesi için, markalı ürünlerin fotoğrafları, serginin resmi açılış tarihi ve malların sergiye konulduğu tarihin belgelendirilmesi gerekir (Yön. m.15/2, 3). 4. Rüçhan Hakkından Faydalanma Süresi Türkiye'de markayı tescil ettirmek isteyen kişi, sergideki teşhir tarihin den itibaren altı ay içinde rüçhan hakkından yararlana bilir.
|
belirtilen mal ve hizmetler listesi ikinci tescil talebinde genişletilemez; ancak sınırlandırı labilirdi. Sergi rüçhanının ortaya çıkması teşhire bağlıdır52• Sergi rüçhanından faydalanabilmek için, markanın kullanılacağı tüm mal ve hizmetlerin sergi lenınesi gerekmektedir. Sergide teşhir edilmeyen mal ve hizmetler için rüç han hakkından faydalanılamaz. Sergi rüçhanına bağlı olan koruma, teşhir edilemeyen mal ve hizmetlere teşmil edilemez. Teşhir, sergiye katılan ve ziyaret eden herkesin görebileceği bir şekilde yapılmalıdır; ancak bu marka ve malların herkes tarafından görülmüş olması şart değildir53• Rüçhan hakkından faydalanacak markaların doğru ve kesin bir şekilde tespit edilebilmesi için, markalı ürünlerin fotoğrafları, serginin resmi açılış tarihi ve malların sergiye konulduğu tarihin belgelendirilmesi gerekir (Yön. m.15/2, 3). 4. Rüçhan Hakkından Faydalanma Süresi Türkiye'de markayı tescil ettirmek isteyen kişi, sergideki teşhir tarihin den itibaren altı ay içinde rüçhan hakkından yararlana bilir. Sürenin başlangıç tarihi, malların sergilenmeye başladıkla rı tarihe göre belirlenir. Kural olarak, sergideki teşhir tarihinden itibaren altı aylık süre işlemeye başlar. Ancak serginin resmi açılış tarihinden önce markanın kul- 51 Bu konuda ayrıntılı bilgi için bkz. Şerh m.3 ile ilgili açıklamalar. 52 Hayri BOZGEYIK, Markalarda Rüçhan Hakları, s.60. 53 Hayri BOZGEYIK, Markalarda Rüçhan Hakları, s.60. 2324 Yasaman/Yusu foğlu lanıldığı mal veya hizmetler sergilenmişse, rüçhan süresi, markalı mal veya hizmetlerin sergi yerine konuldukları tarihten itibaren işlemeye başlar. SMK m.12/5'e göre, herhangi bir sergide teşhir edilmiş mal veya hiz metler bakımından birden çok başvuru yapılmışsa, bu mal veya hizmetleri ilk teşhir eden kişi, aynı zamanda teşhir edilmesi halinde ise ilk başvuruda bulunan kişi rüçhan hakkından yararlanır. Bu hükümle, zamansal olarak kimin başvuru hakkını haiz olacağı, ilk gelen alır kuralına uygun olarak belirlenmiştir. Buna göre, eğer birden fazla kişi aynı markayı, aynı ürünler üzerine kullanarak sergide teşhir etmişse, ilk teşhir eden kişi sergi rüçhanınd an faydalanabilir. Eğer kişiler aynı gün ürün leri sergide teşhir etmişse, bu durumda ilk başvuran kişi rüçhan hakkından faydalanab ilir. IV. RÜÇHAN HAKKININ ETKiSi Rüçhan hakkının etkisi, başvuru rüçhanı ve sergi rüçhanı için ortak dü zenlenmiştir. SMK m.12/6 hükmüne göre, rüçhan hakkına dayanılarak baş vuru yapıldığı takdirde, rüçhan hakkının doğduğu tarihten sonra üçüncü kişiler tarafından yapılan ve rüçhan hakkına konu olan marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer olan ve aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetleri kapsayan başvurular reddedilir4• Türk Hukukuna göre, rüçhan hakkına tanınan koruma sınırlı bir korurnadır. Sadece rüçhan süresi içindeki tescil taleplerine karşı korunınayı sağlamaktadır. Bu düzenleme, rüçhan hakkının etkisine işaret etmektedir. Paris Söz leşmesinin 4/B hükmüne göre, diğer Birlik ülkelerinden birinde 6 aylık rüç han hakkı süresinin bitimind en önce yapılan başvuru talebi, arada geçen sürede yapılan fiiller dolayısıyla engellenemez. Özellikle başkası adına yapı lan marka başvurusu veya markanın kullanımı gibi fiiller, üçüncü kişi lehine mülkiyete konu olabilecek bir hakka yol açmaz. Sadece ilk başvuru tarihin den önce yapılan başvurular, başvuran lehine hak doğurabilir. Rüçhan hakkı, yukarıda belirtilen altı aylık süre içinde, ilk başvuruyu yapan kişiyi üçüncü kişilerin aynı veya benzer markayı tescil etme girişimle rine karşı korumaktadır. 54 Ayrıntılı açıklama için bkz. Ali PASLI, Uluslararası Anlaşmaların Türk Marka Hukukunun Esasına ilişkin Etkileri, s.286 vd.; Uğur ÇOLAK, Türk Marka Hukuku, 2018, s.109 vd. Madde 12-Rüçhan Hakki ve Etkisi 2325 İlk tescil tarihinden sonraki altı ay içinde, markanın Türkiye'de tescili için başvurulması halinde, markaya sağlanan koruma, ilk tescil talebinden itibaren işlemeye başlar. Dolayısı ile Türkiye'de yapılan tescil başvurusunun etkisi, geriye etkili olarak ilk tescil tarihinden itibaren işlemeye başlar. Ancak rüçhan hakkına bağlı olan koruyucu etkinin hüküm ifade edebilmesi için, aynı mar kanın Türkiye'de tescili için başvurulması gerekmektedit 5. Bu koruyucu etki sadece markanın tescili için verilmiş olup, tescilli bir markaya sağlanan tüm etkilerin ilk tescil tarihinden sonra başlaması söz konusu değildir. Altı aylık süre içinde ve rüçhan hakkının talep edilmediği süre içinde kalmak şartıyla, üçüncü kişilerin ilk markayı veya bu marka ile iltibas yara tabilecek bir markayı kullanmaları, onlar lehine herhangi bir hak doğurmaz. Üçüncü kişiler, bu kullanıma dayanarak rüçhan hakkının önüne geçebilecek bir hak kazandıklarını ileri süremezlet6• Nitekim Paris Sözleşmesinin 4/B maddesi, bu tarz bir kullanım veya tescil talebinin üçüncü kişiler lehine bir hak veya bir şahsi hak sahipliği doğurmay acağını belirlemiştir. Rüçhan hakkından faydalanan kişi, ikinci başvuruyu yaptığı tarihte, ön ceki kullanırnlara ve tescil taleplerine karşı korunmuştur. Ancak bu koruma, ikinci talepten önceki kullanım ve tescil talebinin, rüçhan hakkı iddiası kar şısında etkisiz hale gelmelerinden ibarettir. Yoksa rüçhan hakkı, bunu talep eden hak sahibine ilk tescilin yapıldığı ülkede sağlanan hakların tümünü bahşetmemektedir. Rüçhan hakkı, markanın tesciline bağlı tüm etkilerin ilk tescil tarihinden itibaren başlaması sonucunu doğurmaz 57. İkinci başvurunun tarihinden önce yapılan tescil başvurusunun reddi talep edilebilir; aynı veya iltibas yaratacak kadar benzer bir marka tescil edilmişse, hükümsüzlüğü talep edilebilir veya mevcut bir kullanımı yasaklayabilir. An-, cak, ikinci başvurunun yapıldığı tarihten önce aynı veya benzer markanın kullanımı söz konusu ise, rüçhan hakkına dayanılarak markaya tecavüz edil diği iddiasında bulunulamaz, SMK m. 7' de yer alan korumadan yararlanıla maz58. Bu şekilde, ancak ikinci başvuru tarihinden sonraki bir dönemde marka 55 Ünal TEKINALP, Fikri Mülkiyet Hukuku, 2012, § 23, no.8; THRIERR /THRIERR, Droit de Priorite, 5.11; Robert PLAISANT, Marques, s.7-8. 56 Frederic POLLAUD-DU LLIAN, Droit de la Propriete lndustrielle, 1999, no.1206. 57 ilk başvuru, başvuru sahibine tüm üye ülkelerde başvuru yapmış sayılma hakkını vermez. Ünal TEKINALP, Fikri Mülkiyet Hukuku, 2012, § 24, no.19. 58 Ünal TEKINALP, Fikri Mülkiyet Hukuku, 2012, §25, no.53; Ali PASLI, Uluslararası Anlaşmaların Türk Marka Hukukunun Esasına ilişkin Etkileri, s.288 vd. 2326 Yasaman/Yusufoğlu izinsiz olarak kullanılır sa, marka hakkına tecavüzün gerçekleştiği kabul edi lir59. Nitekim SMK m.7/4 hükmüne göre, marka başvurusunun Bültende ya yımlanmasından sonra gerçekleşen ve marka tescilinin ilan edilmiş olması halinde yasaklanması söz konusu olabilecek fiiller nedeniyle başvuru sahibi, tazminat davası açmaya yetkilidir. Görüldüğü üzere, ancak marka başvurusu nun Bültende yayınlanmasından sonra tazminat davası açılabilir. Türkiye'de Bültende yayınlanmayan bir markaya dayanıla rak tecavüz davası açılması mümkün olmadığına göre, yurt dışındaki başvuruya bağla nan rüçhan hakkına dayanarak tecavüz davası açmak mümkün değildir. Bu çözüm yolu, rüçhan hakkının konulma amacına uygundur. Zira rüç han hakkının amacı, ilk başvurunun hak sahibine tüm haklar konusunda mutlak bir hak tanımak olmayıp, aynı markanın birden çok ülkede aynı anda tescil edilmesinin zorluğu karşısında, koruma istenilen ülkelerde markayı tescil ertirmek için altı aylık bir koruma süresinin tanınmasıdır. Ayrıca, rüçhan hakkı kullanıldığı anda etkisini gösterir. İlk tescili yapan kişinin, markayı Türkiye'de tescil ertirmek isteyip isterneyeceği rüçhan hak kı kullanılana kadar belli olamaz. Anlaşılacağı
|
ilan edilmiş olması halinde yasaklanması söz konusu olabilecek fiiller nedeniyle başvuru sahibi, tazminat davası açmaya yetkilidir. Görüldüğü üzere, ancak marka başvurusu nun Bültende yayınlanmasından sonra tazminat davası açılabilir. Türkiye'de Bültende yayınlanmayan bir markaya dayanıla rak tecavüz davası açılması mümkün olmadığına göre, yurt dışındaki başvuruya bağla nan rüçhan hakkına dayanarak tecavüz davası açmak mümkün değildir. Bu çözüm yolu, rüçhan hakkının konulma amacına uygundur. Zira rüç han hakkının amacı, ilk başvurunun hak sahibine tüm haklar konusunda mutlak bir hak tanımak olmayıp, aynı markanın birden çok ülkede aynı anda tescil edilmesinin zorluğu karşısında, koruma istenilen ülkelerde markayı tescil ertirmek için altı aylık bir koruma süresinin tanınmasıdır. Ayrıca, rüçhan hakkı kullanıldığı anda etkisini gösterir. İlk tescili yapan kişinin, markayı Türkiye'de tescil ertirmek isteyip isterneyeceği rüçhan hak kı kullanılana kadar belli olamaz. Anlaşılacağı üzere rüçhan hakkı, kullanıl ması muhtemel bir haktır. Kullanılması kesin olmayan, muhtemel bir hakka dayanarak bu hakkın kullanılıp kullanıla mayacağının henüz belli olmadığı bir dönemde gerçekleşen kullanımla rdan ötürü, üçüncü kişilerin markaya bağlı olan hakları ihlal ettiklerini söylemek mümkün değildir60• Görüldüğü üzere, rüçhan hakkına bazı sınırlamalar getirilmiş olup, Türkiye'de yapılan başvuroya ilk başvurunun etkisi tanınmamıştır. Aslında tanınan etki, bir öncelik hakkıdır: Türkiye'de üçüncü kişi tarafından yapılan ilk başvuru veya ilk kullanıma göre tanınan başvuru hakkındaki önceliktir. Türkiye'de bir kere başvuru yapıldıktan sonra, artık Türki ye'de yapılan başvurnlara tanınan bütün haklar tanınmaktadır. Ancak Türkiye'de başvuru yapılmadan önceki dönemde gerçekleşen kullanırnla ra karşı, rüçhan hakkına yol açan başvuruya dayanılarak tecavüz davası açılamaz. Nitekim SMK m. 12/6, rüçhan hakkının doğduğu tarihten sonra üçüncü kişiler tarafından yapılan başvuruların red dedileceğini belirtmiştir. Burada tek yaptırım olarak başvurunun reddi öngö rülmüştür. İlk başvuru ile Türkiye'de yapılacak başvuru arasındaki dönemde geçecek kullanımlar hak sahipliğine yol açmaz. 59 Ali PASLI, Uluslararası Anlaşmaların Türk Marka Hukukunun Esasına ilişkin Etkileri, s.288 vd.; THRIERR/THRIERR, Droit de Priorite, s.12. 60 THRIERR/THRIERR, Droit de Priorite, s.12. Madde 12-Rüçhan Hakk1 ve Etkisi 2327 Rüçhan hakkına dayanılarak Türkiye' de başvuru yapılmas ından önce, üçüncü kişi tarafından yapılan başvurunun redd edileceği belirtilmiştir. Bu düzenleme, rüçhan hakkına dayanılarak Türkiye'de yapılan başvurunun ge lecekteki kaderinden bağımsızdır (Paris Sözleşmesi m.4/A-3t1• Bir diğer ifadeyle, rüçhan hakkına dayanıl arak Türkiye'de yapılan başvurunun sonra dan geri çekilmesi veya bir sebeple reddedilmesi, doğan rüçhan hakkını ve sonuçlarını olumsuz etkilemez. Ara dönemde Türkiye'de üçüncü kişi tara fından yapılan başvuru reddedilir. Üçüncü kişi tarafından ara dönemde yapı lan başvuru, rüçhan hakkına dayanı larak başvurusu yapılan markanın tescil edilip edilmemesinden bağımsızdır. Bu başvurunun canlanması imkanı bu lunmamaktad ır. Öte yandan, rüçhan hakkına dayanılar ak yapılan başv urunun tescille sonuçlanmaması durumunda, üçüncü kişinin markayı tescil ettirmek için tekrar başvurması mümkündür6 2• Rüçhan hakkına getirilen bir diğer sınırlama, Paris Sözleşmesi m. 4/B son'a göre, markanın ilk tescili tarihinden önce üçüncü kişilerin bu marka üzerinde bir hak elde etmeleri halinde, bu hakların saklı kalması şeklinde kendisini göstermektedir. Bu durumda, rüçhan hakkına konu ilk başvurudan önce yapılan kullanımlar ve marka tescilleri varlıklarını devam ettirecekler dir. Bu durumda ilk başvurudan önce Türkiye'de markayı kullanan kişinin kullanımı sonraki tarihlerde de tecavüz teşkil etmeyeceği gibi, bu kişi kulla nımına dayanarak SMK m.6/3 hükmüne göre Türkiye'de yapılan başvuroya itiraz etme hakkına sahip olacaktır. Ayrıca, ilk başvurudan önce söz konusu marka için Türkiye'de marka başvurusunda bulunan kişinin başvurusu, Tür kiye' de yapılan rüçhan hakkı başvurusuna karşı ileri sürülebilir. Yargıtay ll. Hukuk Dairesi'nin 1999 tarihli bir kararında belirttiği gibi, davacının marka sını (mülga) 556 sayılı KHK'nın 25. maddesinde öngörülen süre içerisinde Türkiye'de tescil yönünden rüçhan hakkını kaybetmiş olması, koşulları olu şan bu düzenleme açısından haklarını ileri sürmesine bir engel teşkil etme mesi gerekir63• Ayrıca, kişinin rüçhan hakkını kullanmaması, artık başkaca haklara da yanarak itirazda bulunamayacağı veya hükürnsüzlük talep ederneyeceği an lamına gelmez. Rüçhan hakkına dayanarak bir kişi Türkiye'de markasını 61 Hayri BOZGEYIK, Markalar da Rüçhan Hakları, s.53. 62 Ali PASLI, Uluslararası Anlaşmaların Türk Marka Hukukunun Esasına ilişkin Etkileri, s.289; Ünal TEKINALP, Fikri Mülkiyet Hukuku, 2012, § 24, no.19 ve§ 23, no.8. 63 Yarg. 11. HO. 1998/5372 E. 1999/256 K. 29.01.1999 tarihli. Bkz. "Grin Nicci" kararı, karar no.12/4. 2328 Yasaman/Y usufoğlu tescil ettirmemiş ancak markayı Türkiye'de kullanmışsa, rüçhan hakkına dayalı bir talebi bulunmamakla beraber, markanın Türkiye'de kullanılmış olmasından ötürü SMK m.6/3'e dayanarak hak iddia edebilir. Rüçhan hakkı, yukarıda da değindiğimiz gibi, sınırlı bir koruma sağla maktadır. Bu hak, markanın koruma süresini değiştiremez. Markanın ko runma süresini, ilk tescil talebinin yapıldığı tarihe kadar uzatamaz. Türki ye'deki koruma süresi, Türkiye'de yapılan başvuru tarihine göre belirlene cektir. Bu tarihten itibaren 1 O yıl süreyle marka korunur. V. MADDE iLE iLGiLi YARGlTAY KARARLARI 1. "OPERA" Kararı Özet Rüçhan hakkı için tanınan altı aylık süre hak düşürücü bir süre olup, süresi içinde kullanılma zsa rüçhan hakkı düşer. Yargıtay ll. HD. 1975/1259 E. 1975/3463 K. 20.05.1975 tarihli. Davacı vekili, müvekkili fırmanın ıtriyat sanayiinde tanınmış bir fırma olduğu nu ve 1965 yılından beri OPERA markası ile mamullerini gerek doğrudan doğruya, gerekse bazı fırmalar aracılığı ile Türkiye'de imal ettirmekte ve sattırmakta bulun duğunu, davacının 25.1.1972 tarihinde usulüne uygun bir dilekçe ile müracaat ede rek bu markanın ıtriyat, güzellik malzemeleri için himayesini talep ettiğini, bu tale bin, davalının daha evvel aynı markayı tescil ettirmiş olması sebebiyle Sanayi ve Teknolo ji Bakanlığının 23.6. 1972 tarihli kararı ile reddedildiğini, dava! ının marka sının 16.4.1969 tarihinde tescil edildiğinin saptandığını, müvekkilinin bu markayı daha önce piyasaya sürdüğünü ve müktesep hakkı bulunduğunu belirterek, davalı nın üzerine tescil edilen bu markanın, Markalar Kanununun 15/2. maddesi gereğin ce iptali ile sicil kaydının terkinini, kararın ilanını, talep ve dava etmiştir. Davalı vekili savunmasında 20 Mart 1883 tarihli Paris Mukavelenamesinin Türkiye tarafından henüz imza edilmediğini, 55 ı sayılı Kanunun tescil edilmiş markaları himaye ettiğini, ı 5/2. maddede yazılı 6 aylık sukutu hak süresinin geçmiş olduğunu, davacının ilk müracaatını 25 .I. ı 972 tarihinde yaptığını, davayı ise 21.12.1972 tarihinde açtığını, 551 sayılı Kanununun 3. ve 15/1. maddelerine göre talebin yersiz olduğunu, bu konudaki 7 adet Milletlerarası Mukavelenarnelerin de davacıya bir hak vermediğini, davacının 1965 tarihinden beri Türkiye'de imalat yaptığının ispatı gerektiğini, kendilerinin bütün masraflan ödediklerini, tescil edilen markanın Sınai Mülkiyet Gazetesinde neşredilmemesinde kusurları olmadığını belirterek davanın reddini istemiş ve mukabil davasında ise, davacının bu davayı açması, markalarını iptal ettirecekleri hususunu etrafa yayması sebebi ile (50.000) lira manevi tazminatın davacıdan tahsilini talep etmiştir. Madde 12-Rüçhan Hakkt ve Etkisi 2329 Taraflar delil ve belgelerini ibraz etmişler ve mahkemece, davacının ülkesinde bu markanın tescilli olduğunun
|
imza edilmediğini, 55 ı sayılı Kanunun tescil edilmiş markaları himaye ettiğini, ı 5/2. maddede yazılı 6 aylık sukutu hak süresinin geçmiş olduğunu, davacının ilk müracaatını 25 .I. ı 972 tarihinde yaptığını, davayı ise 21.12.1972 tarihinde açtığını, 551 sayılı Kanununun 3. ve 15/1. maddelerine göre talebin yersiz olduğunu, bu konudaki 7 adet Milletlerarası Mukavelenarnelerin de davacıya bir hak vermediğini, davacının 1965 tarihinden beri Türkiye'de imalat yaptığının ispatı gerektiğini, kendilerinin bütün masraflan ödediklerini, tescil edilen markanın Sınai Mülkiyet Gazetesinde neşredilmemesinde kusurları olmadığını belirterek davanın reddini istemiş ve mukabil davasında ise, davacının bu davayı açması, markalarını iptal ettirecekleri hususunu etrafa yayması sebebi ile (50.000) lira manevi tazminatın davacıdan tahsilini talep etmiştir. Madde 12-Rüçhan Hakkt ve Etkisi 2329 Taraflar delil ve belgelerini ibraz etmişler ve mahkemece, davacının ülkesinde bu markanın tescilli olduğunun ispat edilmemiş olduğu, ülkemizde davacı adına tescil yapılmadığı, 551 sayılı Kanunun 12/ A maddesine göre yabancıların tescil hakkının ülkemizde şubeleri bulunmasına bağlı olduğu, 20. maddeye göre müracaat yapıldığının ispat edilmediği, 15/2. maddesinde yazılı kıdeme dayanarak tescilli markanın iptalinin istenemeyeceği açıklanarak esas dava ve sabit görülmediğinden mukabil dava reddedilmiştir. Hüküm, davacı tarafından temyiz olunmuştur. Olayda davacı tarafın 55 I sayılı Kanunun 12. maddesinin b bendi gereğince ve Sınai Mülkiyetİn himayesine mahsus 20 Mart 1885 tarihli Paris İttihadı Mukavele namesi 6894 Sayılı Kanunla tasdik edilmiş ve Fransa bu mukavelenin taraflarından bulunmuş olması itibariyle davacının kural olarak dava hakkı mevcut ise de aynı kanunun 20. maddesinin birinci fıkrası hükmüne müsteniden haiz bulunduğu rüçhan hakkını ikinci fıkrada yazılı 6 aylık hak düşürücü süre içinde kullandığı sübuta er mediğine göre davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde değildir. 2. "AXOR-AXORN" Kararı Özet 20.09.2000 rüçhan tarihli AXORN marka için Türkiye'de 23.05.200 1 tarihinde tescil başvurusunda bulunulm uş; ancak Türkiye'de yapılan başvuru tarihinden önce AXOR markası için üçüncü kişi tarafmdan başvurunun yapıldığı tespit edilmiş ve rüçhan hakkı sahibinin talebi üzerine AXOR markasmın tescil edilmemesine karar verilmiştir. Yargıtay ll. HD. 2005/887 E. 2006/972 K. 06.02.2006 tarihli. Davacı vekili, müvekkilinin iletişim ve haberleşme sektöründe dünyanın büyük fırmalanndan biri olduğunu, müvekkilinin "AXOR" ibareli markasının Madrid Protokolü çerçevesinde tescili için yapılan müracaatın "AXORN" markası ile ayırt edilemeyecek kadar benzer bulunduğundan bahisle 38. sınıfyönünden reddedildiği ni, kısmi ret kararına karşı Markalar Dairesi ile YİDK'ya yapılan İtirazın reddedil diğini, redde dayanak gösterilen markanın başvuru tarihinin müvekkilinden sonra olduğunu, bütünü itibariyle farklı markalar olduklannı, redde dayanak gösterilen marka sahibinin müvekkiline muvafakatname verdiğini ve ileride sunulaca ğını, Paris Sözleşmesine göre de kısmi ret kararının yerinde olmadığını ileri sürerek, müvekkilinin markasının AXORN markası ile iltibas teşkil edecek şekilde bir ben zerliğinin bulunma dığının tespitine, YİDK kararının iptaline ve hükümsüzlüğüne, markanın 38. sınıfla tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davacının markasının 38. sınıfta reddine mesnet teşkil eden AXORN markasının başvurusunun 20.09.2000 tarihinden itibaren rüçhanlı olarak yapıldığını, bu nedenle yapılan işlemin 556 SKHK'nin 25. maddesine uygun oldu ğunu, diğer marka sahibinin muvafakatnam esinin bulunmasının sonucu değiştirme- 2330 Yasaman/Yusu foğlu yeceğini, başvuru tarihinden sonraki gelişmelerin nazara alınamayacağını savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlar ve tüm dosya kapsamına gö re, benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda markalar arasındaki tek farkın "N" harfi olduğu, görünüş, okunuş ve düşünsel anlamda aynı oldukları eklenen harfin benzerliği ortadan kaldıracak nitelikte olmadığı, 7/1 -b anlamında ayırt edilemeye cek kadar benzer oldukları, anılan maddenin mutlak ret nedeni olması nedeniyle dava dışı marka sahibinin izni ile mutlak tescil engelinin aşılamayacağı gerekçesiy le, davanın reddine karar verilmiştir Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamas ına ve davacının markasının 38. sınıfta tesciline engel olan "AXORN" marka başvurusunun 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 25/1. maddesi uyannca rüçhan hakkından kaynaklanan öncelik hak kının bulunduğu ve bunun yanında davalı Türk Patent Enstitüsünce başvurunun önce ilan edilip, daha sonra kısmi ret kararı verilmesinin de anılan KHK'nin 33/2. maddesine aykırı bulunmamas ına göre davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi ile kararın ananması gerekmiştir. 3. "ADAGIOTOUR-ADAGIO AP ART" Kararı Özet İlk derece mahkemesi tarafından markalar arasındaki benzerlikler ve malihizmetler arasındaki benzerlikler değerlendir ilerek, rüçhan hak kından faydalanan markanın üstün hakka sahip olduğu belirtilmiş ve davacı tarafından açılan marka başvurusunun reddi karannm iptali talepli dava reddedilm iştir. Sonrasmda karara karşı davacı tarafm dan yapılan istinaf başvurusu reddedilmiş ve söz konusu karar Yargı tay tarafından da onan mıştır. Yargıtay 11. HD. 2017/3109 E. 2019/249 K 14.01.2019 tarihli. Davacı vekili, davalı şirketçe 10.12.2012 tarihinde yapılan, 2012/103040 sayı- lı, ibareli, 39. sınıf hizmetli marka tescil başvurusuna davalı şirketçe, öneeye dayalı kullanım, ticaret unvanı tescili, markaları yla iltibas, kötüniyet ve tanınmışlık vakıa ve hukuki sebepleri ile 2013/51435 ve 2013/51412 sayılı, ve ibareli, 36 ve 43. sınıf ürün ve hizmetleri Madde 12-Rüçhan Hakkı ve Etkisi 2331 içeren markaları dayanak gösterilerek yapılan İtirazın nihai olarak TPMK YİDK tarafından kabul edilerek davacının marka tescil başvurusunun reddedildiğini, dava- cıya ait ibareli markanın koruma tarihinin 10.12.2012 olduğu nu, davalı şirkete ait markaların başvuru tarihinin ise 07.06.2013 olduğunu, davacı nın öncelik hakkına sahip olduğunu, markalar arasında iltibas ihtimalinin bulunma dığını ileri sürerek TPMK YİDK'nın 20 15/M-218 Sayılı kararının iptaline karar verilmesini istemiştir. Davalı TPMK vekili, YİDK kararının usul ve yasaya uygun olduğunu belirte rek davanın reddini savunmuştur. Davalı .... vekili, davalı şirketin ticaret unvanı ve markaları nedeniyle öncelik hakkının bulunduğunu, davalı şirketin ve markalarının uluslararası alanda tanınmış olduğunu, başvuru konusu marka ile redde mesnet markalar arasında anlamsal, görsel ve sesçil olarak 556 sayılı KHK'nın 7 /1-b ve 811-b maddeleri anlamında iltibasa yol açacak derecede benzerlik bulunduğunu, aynı sektörde faaliyet gösteren davacının bu markayı tesadüfen seçmiş olmayacağını, davalı şirketin itibarınd an ve tanınmışlığından faydalanmak için başvurunun yapıldığını savunarak davanın red dini istemiştir. İlk derece mahkemesince, 07. 12.2012 tarihli rüçhan hakkından yararlanan da valı markalarının öncelik hakkı bulunduğu, davalı şirketin ticaret unvanının " .... " biçiminde olduğu, ot elcilik ve turizm sektöründe dünyanın önde gelen " ... " şirketi nin bünyesi içerisinde bulunduğu, anlamsal, görsel ve sesçil olarak davalının " ... " ibareli markalarıyla davacının ibareli başvurusu arasında ilti basa sebebiyet verebilecek derecede aynılık veya aynılığa yakın benzerlik bulundu ğu, 556 sayılı KHK'da bağlantılandır ma ihtimalinin de iltibas kavramı içerisine dahil edilmiş olması karşısında davalı markalarının kapsamında bulunan hizmetlerle davacı başvurusunun kapsamında bulunan hizmetlerin aynı tür sayılmalarının ge rektiği, zira davalı markasının ayırt ediciliği son derece yüksek, kullanıla n bir
|
davacının bu markayı tesadüfen seçmiş olmayacağını, davalı şirketin itibarınd an ve tanınmışlığından faydalanmak için başvurunun yapıldığını savunarak davanın red dini istemiştir. İlk derece mahkemesince, 07. 12.2012 tarihli rüçhan hakkından yararlanan da valı markalarının öncelik hakkı bulunduğu, davalı şirketin ticaret unvanının " .... " biçiminde olduğu, ot elcilik ve turizm sektöründe dünyanın önde gelen " ... " şirketi nin bünyesi içerisinde bulunduğu, anlamsal, görsel ve sesçil olarak davalının " ... " ibareli markalarıyla davacının ibareli başvurusu arasında ilti basa sebebiyet verebilecek derecede aynılık veya aynılığa yakın benzerlik bulundu ğu, 556 sayılı KHK'da bağlantılandır ma ihtimalinin de iltibas kavramı içerisine dahil edilmiş olması karşısında davalı markalarının kapsamında bulunan hizmetlerle davacı başvurusunun kapsamında bulunan hizmetlerin aynı tür sayılmalarının ge rektiği, zira davalı markasının ayırt ediciliği son derece yüksek, kullanıla n bir mar ka olduğu, ortalama düzeydeki alıcıların bu marka ve işaretin farklı işletmelere ait iki ayrı marka olduğunu algılamalarının mümkün olmadığı, başvuru konusu 39. sınıf hizmetlerle ilgili satın alma süresi içerisinde davaimm " ... " i bareli markasıyla 36 ve 43.sınıf hizmetlerin sunulduğunu bilen veya duyan ortalama tüketicilerin, ;��� adagiotour davacıya ait işaretini taşıyan 39. sınıf hizmetleri gördüğünde bu hizmetlerin ticari kaynağının davacı olduğu yönünde yanılgı yaşayabilecekleri, davalının çok eski tarihlerden bu yana ülke dışında gerek unvan ve gerekse marka sal olarak kullandığı işaretin, davacının marka tescil başvuru tarihinden evvel, bu kez Türkiye'de, ticari yaşamda kullanılması karşısında, ticaret unvanının bir başka tacir olan davacıya karşı Türkiye'de tescilsiz biçimde de olsa ticaret unvanı olarak korunma sının ... Sözleşmesi'nin 8. ve 556 sayılı KHK'nın 8/5. maddesi hükümleri uyarınca zorunlu olduğu, davalı markasının tanınmış marka olduğu, davalı ile ben- 2332 Yasaman/Yusufoğlu zer sektörde faaliyette bulunan davacının bu markadan haberdar olduğu hususunda şüphe bulunmadığı, bu nedenle dava konusu başvurunun tescilinin 556 sayılı KHK'nin 7/ı ve 9/c maddelerinde yazılı mutlak ret ve ihHil nedeni karşısında müm kün olmadığı, davacının, davaimm ve markalannın bilinirliğinden ve itibarından yararlanma amaçlı hareket ettiği, davalı ile aynı sektörde faaliyette bulunan davacı nın davalıya ait olduğunu bildiği müşahede olunan markayı davaimm uzun süredir yurt dışında ve sanal ortamda tescilli biçimde kullandığı mal ve hizmetleri de kap sayacak biçimde adına marka olarak tescil ettirmesinin iyi niyetli bir girişim olma dığı, zira bu markanın imaj transferi amaçlı bir marka olduğu, davacının bu eyle miyle, marka tescil başvurusunda bulunma hakkını haksız rekabet mücadelesinin bir aracı olarak kullandığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf talebinde bulunmuştur . ... Bölge Adiiye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesince, mahkemenin vakıa ve hu kuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ge rekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine karar ve rilmiştir. Kararı davacı vekili temyiz etmiştir. Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması ge reken hukuk kurallan gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılınasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyannca Bölge Adiiye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kara rın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adiiye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir. 4. "GRIN NICCI" Kararı Özet Türkiye'de tescil yönünden rüçhan hakkının kaybeditmiş olması, ko şulları oluşan başkaca düzenlemeler açısmdan hakiann ileri sürülme sine engel teşkil etmez. Rüçhan hakkının süresi içinde kullanılmama sı, oluşan diğer hakiann kullammmı etkilemez ve engellemez. Yargıtay ll. HD. 1998/5372 E. 1999/256 K. 29.01.1999 tarihli. Davacı vekili, müvekkilinin bir Kore fırmasının Türkiye distribütörü olarak "GRİN NICCI" markalı saatierin yurt çapında pazarlamasını yaptığını, davaimm bu markayı taklit edip "Türk Malı" ibaresi ekleyerek üretip pazarladığını ve orijinal isim ve logo altında 16.4.1993 tarihinde marka olarak adına tescil sağladığını ileri sürerek, davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiş tir. Davalı vekili, müvekk iline ait markanın "GRINICCI" olduğunu ve davacının dayandığı markadan farklı bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir. Madde 12-Rüçhan Hakkt ve Etkisi 2333 Mahkemece, distribütörlük ve marka tescil belgelerine, savcılık soruşturma ev rakına, bilirkişi kurulu raporu ve ek raporuna dayanılarak davacının Kore'de tescilli "Grin Nicci" marka ve logolu saatierin distribütörü olduğu, davalının "grinicci" adı ve aynı logoyu kendi adına tescillinin ürünlerin aynı olması nedeniyle davacı mar kası ve logosu ile iltibas yarattığı, davalının "Türk Malı" ibaresi eklemesinin marka lann ayırt ediciliğini sağlamaya yetmediği gerekçesiyle 556 sayılı KHK'nin 42/a, 7/6 ve 7 /i maddeleri uyarınca davalı markasının terkinine karar verilmiştir. Kararı davalı vekili temyiz etmiştir. 556 sayılı Markalann Korunması Hakkında KHK'nin marka hakkının elde edilmesini düzenleyen 6'ncı maddesinde ilke olarak bu düzenlemenin getirdiği marka korumasının ancak tescilleelde edilebileceği öngörülmüş bulunmaktadır. Ne var ki yine aynı düzenlemenin 3 'üncü maddesinde marka korumasının sadece Tür kiye'de yerleşik ticari faaliyette bulunan gerçek ve tüzel kişilere özgü olmadığı, Paris Sözleşmesi yahut Dünya Ticaret örgütü Kuruluş Anlaşması hükümleri çerçe vesinde başvuru hakkına sahip kişilere de tanındığı açık bir şekilde hükme bağlan mış bulunmaktadır. Dava konusu olayda da davacı markası, davalıdan önce Paris Sözleşmesine da hil bulunan Kore'de sicile tescil ettirilmiş bulunduğuna göre, yine ilke olarak davacı markası aynı sözleşmeyi imzalamış bulunan Türkiye'de olarak 556 sayılı KHK'nin 3 'üncü maddesi anlamında koruma altında bulunmaktadır. Dava konusu olay açı sından KHK'nin 8/III'üncü maddesinde de tescilsiz dahi olsa bir işaret veya marka nın ticari hayatta kullanılması şartıyla daha sonra aynı markanın tescil edilmesine itiraz ve dolayısı ile aynı kararnamenin 42/b maddesine dayalı hükümsüzlük iddia sında bulunabilme imkanı tanınmış bulunmaktadır. Nitekim doktrinde de bu görüş benimsenmiş bulunmaktadır (Bkz. Prof. Dr. S. Arkan, Marka Hukuku Cilt I. Ank. 1997, sh109 vd.). Davacı markasını Kararname 'nin 25'inci maddesinde öngörülen süre içerisinde Türkiye'de tescil yönünden rüçhan hakkını kaybetmiş olması, koşul ları oluşan bu düzenleme açısından haklarını ileri sürmesine bir engel teşkil etme mesi gerekir. Bütün bunların dışında davalının, davacı tarafından markasını taşıyan saatleri yine bu marka adı altında davacıdan (Kore'den) ithal edip, Türkiye'de pazarladıktan ve bu saatierin ithalinin ve dolayısı ile Türkiye'deki satış yetkisinin elinden alınması sebebiyle bu markayı iltibasa meydan verebilecek şekilde kendi adına tescil ettir mesi hukukun temel ilkelerinden olan ve MK'nin 2'nci maddesinde yer alan iyiniyet kurallan çerçevesinde hareket etme yükümlül üğüne de ters düşmekte oldu ğundan hukuken himayesi mümkün görülmemiştir. O halde, yukarıda açıklanan nedenlere ve dava dosya içerisindeki bilgi ve bel gelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendi rilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı vekilinin ye rinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile karann onanınası gerekmiştir. RÜÇHA N HAKKININ TALEP EDiLMESi VE HÜKMÜ MADDE 13: (1) Başvuru sahibi, yararlanmak istediği rüçhan hakkını başvu
|
Bütün bunların dışında davalının, davacı tarafından markasını taşıyan saatleri yine bu marka adı altında davacıdan (Kore'den) ithal edip, Türkiye'de pazarladıktan ve bu saatierin ithalinin ve dolayısı ile Türkiye'deki satış yetkisinin elinden alınması sebebiyle bu markayı iltibasa meydan verebilecek şekilde kendi adına tescil ettir mesi hukukun temel ilkelerinden olan ve MK'nin 2'nci maddesinde yer alan iyiniyet kurallan çerçevesinde hareket etme yükümlül üğüne de ters düşmekte oldu ğundan hukuken himayesi mümkün görülmemiştir. O halde, yukarıda açıklanan nedenlere ve dava dosya içerisindeki bilgi ve bel gelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendi rilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı vekilinin ye rinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile karann onanınası gerekmiştir. RÜÇHA N HAKKININ TALEP EDiLMESi VE HÜKMÜ MADDE 13: (1) Başvuru sahibi, yararlanmak istediği rüçhan hakkını başvu ruyla birlikte talep ücretini ödeyerek belirtir. Başvuru sahibi, rüçhan hakkı belgesini başvuru tarihinden itibaren üç ay içinde vermediği takdirde rüçhan hakkı talebi yapılmamış sayılır. (2) Rüçhan hakkının hüküm ve sonuçları, 12'nci maddede belirti len tarihler itibarıyla doğar. (3) Marka başvurusu için birden fazla rüçhan hakkı talep edilmesi durumunda rüçhan hakkı, geçerli olan ilk rüçhan tarihi itibarıyla başlar. (4) Rüçhan hakkı talebine ilişkin usul ve esaslar yönetm elikle be lirlenir. Gerekçe: Madde, rüçhan hakkının talep edilmesi ve hükmü ile ilgili olup maddenin bi rinci fıkrasında, rüçhan hakkı talebinin yapılma usulü ve rüçhan hakkı belgesinin verilmesine ilişkin süreler düzenlenmiştir. Maddenin ikinci fıkrasında, rüçhan hakkının hüküm ve sonuçlannın doğacağı tarihler belirtilm iştir. Maddenin üçüncü fıkrasında bir marka başvurusu için birden fazla rüçhan ta leb inde bulunulması halinde rüçhan hakkının geçerli olan ilk rüçhan tarihi itibany la başlayacağı hükme bağlanmıştır. Maddenin son fıkrasında ise rüçhan talebine ilişkin usul ve esasların yönetme likle belirleneceği öngörülm üştür. Uluslararası Düzenlemeler: 201711001 s. AB Marka Tüzüğü m. 34, 35, 36, 37. Paris Anlaşması m.4. Madrid Protokolü m.412. BİBLİYOGRAFYA BOZGE YİK Hayri KARGI Nilüfer THRIERR Alain 1 THRIERR 0/ivier "Marka/arda Rüçhan Hakları", Ankara Barosu Fikri Mülkiyet ve Rekabet Hukuku Dergisi, Yıl: 7, S 7, 2007/1, s. 49-83. "Marka Hukukunda Rüçhan Hakkı", İstanbul Barosu Dergisi, C.85, S 201115 Eylül-Ekim 2011, s./92-209. "D ro it de Priorite ", Juris-Classeur, fascicule 7235. Madde 13-Rüçhan Hak km m Talep Edilmesi ve Hükmü PLAN I. RÜÇHAN HAKKJ TALEBi VE HÜKMÜ Il. BAŞVURU RÜÇHANI T ALEBİ İÇİN GEREKLİ BELGELER 1. Paris Sözleşmesinin 4/D Maddesine Göre Rüçhan Hakkının Belgelendirilmesi a. Zorunlu Şartlar b. İhtiyari Şartlar 2. Tescil Başvurusu Rüçhanı İçin Gerekli Belgeler III. SERGİ RÜÇHANI İÇİN GEREKLİ BELGELER AÇIKLAMALAR 1. RÜÇHAN HAKKI TALEBi VE HÜKMÜ 2335 SMK m. 13/1 ve Yön. m. 15/1, rüçhan hakkının talebine ilişkin genel hükümdür. Bu hükümlere göre; • Başvuru sahibi, yararlanmak istediği rüçhan hakkını başvuroyla birlikte talep ücretini ödeyerek belirtir. • Başvuru sahibi, rüçhan hakkı belgesini başvuru tarihinden itibaren üç ay içinde vermediği takdirde rüçhan hakkı talebi yapılmamış sayılır. Rüçhan hakkı belgesi başvuru sırasında verilmek zorunda değildir, 3 ay içinde verilebilir. • Marka başvurusu için birden fazla rüçhan hakkı talep edilmesi duru munda rüçhan hakkı, geçerli olan ilk rüçhan tarihi itibarıyla başlar. • Kanunun 12. maddesi ve Uygulama Yönetme liğinin 6. maddesi hüküm leri uyarınca, talep edilen rüçhan hakkının Kururnca uygun bulunması halinde, marka tescil belgesinde ve Sicilde rüçhan hakkına ilişkin bilgi ye yer verilir. Başvuru sahibinin rüçhan hakkından faydalanmak istemesi halinde, ta lebini mutlaka başvuru ile birlikte yapması gerekmektedir. Sonradan rüçhan hakkı talebinde bulunmak mümkün değildir. Son radan rüçhan hakkı talebi yapılarnamakla beraber, başvuru tarihinden itibaren 3 ay içinde rüçhan hakkı belgesinin ibraz edilmesi mümkündür. Eğer 3 aylık süre içinde gerekli bel geler ibraz edilmezse, rüçhan hakkı yapılmamış sayılır; bu durumda başvuru Türkiye'de yapılan normal başvuru olarak kabul edilir. Bu ihtimalde başvu ran, SMK m.12/6 hükmü ile getirilen imkandan faydalanamaz. Eğer marka başvurusu için birden fazla rüçhan hakkı talep edilmişse, rüçhan hakkı geçerli olan ilk rüçhan tarihi itibarıyla başlar. 2336 Yasaman/Yusufoğlu SMK Uygulama Yönetme liği m.6/l-a'da, Türkiye'de yapılan marka başvurusunda sunulması gereken belgeler belirtilmiştir. Rüçhan hakkından yararlanmak isteniyorsa, yetkili makamla rdan alınan rüçhan hakkını gösterir belgenin aslı ve bu belgenin yeminli tercüman tarafından onaylanmış Türkçe tercümesinin de başvuru formuna eklenmesi gerekir. Ancak yukarıda da belirttiğimiz gibi, bu belgeler 3 ay içinde de ibraz edilebilir. SMK m.12/6 ve m.13/2, rüçhan hakkının etkisini düzenleyen hükürnlerdir. • Rüçhan hakkına dayanılarak başvuru yapıldığı takdirde, • Rüçhan hakkının doğduğu tarihten sonra (ilk başvuru tarihi veya ilk ser gileme tarihi) • Üçüncü kişiler tarafından yapılan ve rüçhan hakkına konu olan marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer olan ve aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetleri kapsayan başvurular reddedilir. • Rüçhan hakkının hüküm ve sonuçları, ilk başvuru tarihi veya ilk sergi tarihi itibarıyla doğar. 12/6. maddenin açıklanmasında ayrıntılı olarak incelendiği üzere, rüçhan hakkından faydalanab ilmek için mutlaka bu hakka dayanarak markanın tescili için başvurmak veya ürünün sergilenme si gerekir. Talep edilmediği sürece rüçhan hakkı hukuki bir sonuç doğurmaz. Bu hak ancak kullanılm aya bağlı olarak etki doğurduğu için, ancak bu tarihten sonra marka hakkının ihlali söz konusu olabilir; bu tarihten sonra Marka Hukukunun sağladığı korumadan faydalanılabilir. Markanın tescili tarihi, Türkiye'de markarun tescili için başvuru tarihidir. Yoksa markanın ilk tescil edildiği ülkedeki başvuru tarihi veya mal ve hizmetle rin sergide sergilenmeye başladığı tarih değildir. Türkiye'de tescil başvuru tari hinden itibaren markaya tanınan koruma etkisini göstermeye başlamakta dır. ll. BAŞVURU RÜÇHANI TALEBi iÇiN GEREKLi BELGELER 1. Paris Sözleşme sinin 4/D Maddesine Göre Rüçhan Hakkının Belgelendirilmesi Rüçhan hakkının talep edilebilmesi için hangi belgelerin ibraz edilmesi gerekeceği konusunda, Paris Sözleşm esi'nin 4/D maddesine bakmak gerek mektedir 1. Paris Sözleşmesinin Stockholm metni 1994 yılında kabul edilerek, Türk iç hukuku kuralları arasına girmiştir. Bu tarihten itibaren Paris Sözleşmesi Anayasa'nın 90/son maddesine uygun olarak Kanun hükmündedir. Madde 13-Rüçhan Hakk1nın Talep Edilmesi ve Hükmü 2337 Paris Sözleşmesinin 4/D maddesi, rüçhan hakkından faydalanabilmek için bazı usuli şartlar getirmiştir. Bu şartların bir kısmı her üye devlet tara fından talep edilmesi mecburi olan şartlardır. Bir kısmı ise üye ülkelerin ihtiyarına bağlı olarak talep edilecek şartlardır. Paris Sözleşmesinin 4/D-4 maddesine göre, üye devletlerin ihtiyarına bağlı olarak konulan şartlara uyulmaması halinde doğacak neticeleri, her üye devlet kendisi belirleyecektir. Ancak her halükarda, rüçhan hakkının kaybe dilmesi sonucundan ileriye gidilemez. Ayrıca maddenin bu fıkrası, rüçhan hakkının talep edildiği anda, zorunlu ve ihtiyari talepler dışındaki bir talepte bulunulamayacağını da hükme bağlamıştır. a. Zorunlu Şartlar Paris Sözleşmes i'nin 4/D-1, 5 maddesine göre, rüçhan hakkının talep edilebilmesi için, üç
|
hukuku kuralları arasına girmiştir. Bu tarihten itibaren Paris Sözleşmesi Anayasa'nın 90/son maddesine uygun olarak Kanun hükmündedir. Madde 13-Rüçhan Hakk1nın Talep Edilmesi ve Hükmü 2337 Paris Sözleşmesinin 4/D maddesi, rüçhan hakkından faydalanabilmek için bazı usuli şartlar getirmiştir. Bu şartların bir kısmı her üye devlet tara fından talep edilmesi mecburi olan şartlardır. Bir kısmı ise üye ülkelerin ihtiyarına bağlı olarak talep edilecek şartlardır. Paris Sözleşmesinin 4/D-4 maddesine göre, üye devletlerin ihtiyarına bağlı olarak konulan şartlara uyulmaması halinde doğacak neticeleri, her üye devlet kendisi belirleyecektir. Ancak her halükarda, rüçhan hakkının kaybe dilmesi sonucundan ileriye gidilemez. Ayrıca maddenin bu fıkrası, rüçhan hakkının talep edildiği anda, zorunlu ve ihtiyari talepler dışındaki bir talepte bulunulamayacağını da hükme bağlamıştır. a. Zorunlu Şartlar Paris Sözleşmes i'nin 4/D-1, 5 maddesine göre, rüçhan hakkının talep edilebilmesi için, üç konudaki beyanın bulunması zorunludur: -Rüçhan hakkına temel teşkil eden ilk tescil başvurusunun tarihi, -İlk tescil talebinin yapıldığı ülke, -İlk tescil talebinin numarası. Bu beyanın en geç ne zaman yapılması gerektiğini her üye ülkenin be lirtmesi gerektiği hükmü de yer almıştır. İlk başvuru tarihinin ve tescil talebinin hangi ülkede gerçekleştirildiğine dair şartlar, 4/D -1 'de yer almıştır. Son şart ise, ilk tescil talebinin başvuru numarasının bulunması gerektiğine dair şart, 4/D-5'te yer almıştıe. b. ihtiyari Şartlar Eğer üye ülke uygun görürse, ek bazı koşulların yerine getirilmesini ta lep edebilirler. Bu ek koşullar şunlardır: -İlk tescil başvurusunun, aslına uygun olduğunu tasdik eden örneği (ta rifname, resim vs.) ve tercümesi. -İlk tescil başvuru tarihini gösteren belge ve tercümesi. Sözleşmenin 4/D-3 hükmüne göre, aslına uygun tasdikti örneği, ikinci başvuru tarihinden itibaren üç ay içinde, herhangi bir tasdik gerektirmeden Bu son şart 1958 yılında Lizbon'da yapılan konferansta kabul edilmiştir. THRIERR /THRIERR, Droit de Priorite, s.9. 2338 Yasaman/Yusufoğlu ve harç yatınlmadan verilebilecektir. Başvuru örneğinin aslına uygun oldu ğu, bu ilk başvuruyu alan idare tarafından tasdik edilecektir. Paris Sözleşme sinin bu hükmünün Türkçe tercümesine göre, "Birlik ülkeleri rüçhan hak:la talebinde bulunan bir kimseden, evvelce tevdi etmiş olduğu talebin (tarifna me, resim vs.) bir örneğini isteyecektir ... ". Oysa orijinal metinde, bu belgele rin istenmesi zorunlu bir şart olmayıp, ülkelerin ihtiyarlarına bırakılmıştır. 2. Tescil Başvurusu Rüçhanı için Gerekli Belgeler SMK Uygulama Yönetme liği m.lS/4, 5 ve m.16, başvuru rüçhanı belge sine ilişkin başkaca düzenlemeler getirmektedir 3: • Rüçhan hakkı talebinde, rüçhan hakkının doğduğu başvurunun ülkesi, tarihi ve numarası belirtilir. • Birden fazla rüçhan hakkı talebinde bulunulması durumunda, yapılan her bir rüçhan hakkı talebi için ayrı ücret ödenir. • Türkiye' de usulüne uygun olarak yapılmış marka başvurusuna dayana rak talep edilen rüçhan hak:la belgesi, ücretin ödendiğine ilişkin bilginin Kuruma sunulması koşuluyla marka sahibinin talebi üzerine verilir. Görüldüğü üzere, başvuru rüçhanından faydalanmak isteyen kişi, rüçhan hakkının doğduğu başvuru ülkesini belirtmelidir. Ayrıca yukarıda da belirt miş olduğumuz gibi, ilk tescil başvurusunun hangi marka ve hangi ürünler için verildiğinin de belirtilmesi gerekir. Zira Türkiye' de yapılan başvurunun aynı marka ve daha geniş olmayan malihizmetleri kapsaması gerekir. Hak kın kapsamının doğru bir şekilde belirtilmesi için, gerekli bilgi ve belgelerin ibraz edilmesi zorunludur. İlk tescil başvurusunun yapıldığı tarihi, ülkeyi ve tescil başvurusu nu marasını içeren rüçhan talebiyle birlikte rüçhan hak:la doğar. Rüçhan hak kının hüküm ve sonuçları, rüçhan hak:lanın talep edildiği tarih itibarıyla do ğacaktır. Ancak bu tarihten itibaren 3 ay içinde ilk tescil başvurusunun ör neği veya noter tasdikti sureti ve bu belgenin noterden tasdikli Türkçe ter cümesi getirilmezse, rüçhan talebi yapılmamış sayılacaktır. Bu hüküm de Paris Sözleşmesine uygun olarak, sadece rüçhan talebinin yapılmamış sayı lacağını belirtmektedir. Yoksa marka tescil başvurusu, rüçhan hak:la olma- 3 Hayri BOZGEYiK, Markalarda Rüçhan Hakları, 5.76·79; Nilüfer KARGI, Marka Hukukunda Rüçhan Hakkı, 5.204-206. Madde 13-Rüçhan Hakkinın Talep Edilmesi ve Hükmü 2339 dan geçerli bir başvuru olma özelliğini koruyacaktır. Bu durumda, rüçhan haklana bağlanan sonuçlardan faydalanmaksızın marka tescil başvurusu ile ilgili prosedür devam edecektir. Ayrıca, her ne kadar SMK'da ve SMK'nın Uygulama Yönetmeliğinde yer almasa da, eğer rüçhan hakkı ilk tescil talebinde bulunan marka hakkının sahibi tarafından başka bir kişiye devredilmişse, Türkiye'de rüçhan hakkın dan faydalanmak isteyen kişi bu haklanı ispat etmek zorundadır. lll. SERGi RÜÇHANI iÇiN GEREKLi BELGELER SMK m.ı2/4-5 hükümlerine göre, • başvuruda belirtilen markanın kullanılacağı mal veya hizmetler, • sergide görünür şekilde • resmi açılış tarihinden önce markayla birlikte teşhir edilmişse, • rüçhan hakla süresi, malların sergiye konulduğu veya hizmetin teşhir edildiği tarihten itibaren başlar. Görüldüğü üzere, sergi rüçhanının söz konusu olması için, mal ve hiz metlerin sergide görünür şekilde teşhir edilmesi gerekir4• Teşhir edilen ürünlerin tespiti için yapılması gereken işlemler, alınması gereken belgeler ve bunların kimlerin tarafından alınması gerektiği SMK'nın Uygulanmasına Dair Yönetme lik m. ı 5/2 ve 3 'te belirtilmiştir. Yönetme lik m. ı 5/2, Türkiye' de açılan ulusal ve uluslararası sergileri düzen lerken, Yönetmelik m.15/3 Paris Sözleşmesi veya DTÖ Anlaşmasına taraf devletlerde açılan sergileri düzenlemiştir. Türkiye'de acılan ulusal veya uluslararası sergilerdeki teşhire dayanan rüçhan hakkı taleplerinde, yetkili merciierden alınan, • teşhir edilen mal veya hizmetin kullanıldığı markayı açık ve eksiksiz bir sekilde gösteren, bu markanın fotoğraf veya fotoğraflarını içeren, • serginin resmi açılış tarihini ve 4 Sabih ARKAN, Marka Hukuku, C.l, 1997 s.63. Markanın kullanılacağı mal veya hizmetlerin sergi lenmesi gerektiğinden bahsedilse de, rüçhan hakkının kazanılması açısından, mal veya hizmetlerle birlikte markanın da sergide teşhir edilmesi gerekmek tedir. Hayri BOZGEYiK, Markalarda Rüçhan Hakları, s.79-81; Nilüfer KARGI, Marka Hukukunda Rüçhan Hakkı, s.204-206. 2340 Yasaman/Yusufoğlu • malların sergiye konulduğu veya hizmetin teşhir edildiği tarihi belirten sergi rüchanı belgesi ve markanın tasdikli örneği sunulur. Paris Sözleşmesi veya DTÖ Anlaşmasına taraf devletlerde acılan ulusla rarası sergilerdeki teşhire dayanan rüçhan hakkı taleplerinde, sergıyı açan yetkili merciler tarafından • teşhir edilen mal veya hizmetin kullanıldığı markaya ilişkin düzenlenen ve • ikinci fıkrada belirtilen hususları içeren belge ile markanın tasdikli ör neği sunulur. • markanın bulunduğu ürünlerin fotoğrafları, • serginin resmi açılış tarihi, • malların sergiye konulduğu veya hizmetin teşhir edildiği tarihi belirten sergi rüçhanı belgesi sunulur. Görüldüğü üzere, markanın, hangi ürünler için hak tanıdığının ve rüçhan hakkının başlangıç tarihinin tespit edilmesi için gerekli belgeler sağlanmalı dır. Paris Sözleşmesi m. ı ı /3 'e göre, her bir ülke, sergilenen ürünün kimli ğini ve sergiye koyulma tarihini kanıtlamak üzere gerekli göreceği kanıt belgelerini isteyebilir. Türk Hukukundaki düzenlernelerin Paris Sözleşmesi düzenlemelerine uygun olduğu görülmektedir. Sergi rüçhanı için gerekli belgelerin kimin tarafından verildiği hususu nun tespiti önemlidir. Yurt İçinde Fuar Düzenlemesine Dair Usul ve Esasla rına göre, yurt içinde fuar
|
• teşhir edilen mal veya hizmetin kullanıldığı markaya ilişkin düzenlenen ve • ikinci fıkrada belirtilen hususları içeren belge ile markanın tasdikli ör neği sunulur. • markanın bulunduğu ürünlerin fotoğrafları, • serginin resmi açılış tarihi, • malların sergiye konulduğu veya hizmetin teşhir edildiği tarihi belirten sergi rüçhanı belgesi sunulur. Görüldüğü üzere, markanın, hangi ürünler için hak tanıdığının ve rüçhan hakkının başlangıç tarihinin tespit edilmesi için gerekli belgeler sağlanmalı dır. Paris Sözleşmesi m. ı ı /3 'e göre, her bir ülke, sergilenen ürünün kimli ğini ve sergiye koyulma tarihini kanıtlamak üzere gerekli göreceği kanıt belgelerini isteyebilir. Türk Hukukundaki düzenlernelerin Paris Sözleşmesi düzenlemelerine uygun olduğu görülmektedir. Sergi rüçhanı için gerekli belgelerin kimin tarafından verildiği hususu nun tespiti önemlidir. Yurt İçinde Fuar Düzenlemesine Dair Usul ve Esasla rına göre, yurt içinde fuar düzen ieyebilmek için, düzenleyicinin Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinden yetki belgesi alması gerekir. Yurt İçinde Fuar Düzenlemesine Dair Usul ve Esaslarına göre, düzenleyi cinin fuar kata! oğu düzenlemesi gerekir. Usul ve Esaslar m.4/ı -i 'ye göre fuar kataloğu, katılımcı firmaların ürettik/eri, tanıttık/arı mal ve hizmetler, kimlik ve adres bilgileri ile düzenleyici tarafindan gerekli görülecek diğer bilgilerin yer aldığı, ulusal nitelikteki fuar/ara yönelik Türkçe, uluslararası nitelikteki fuarlar için ise Türkçenin yanı sıra en az bir yaygın yabancı dilde hazırlana cak tanıtım amaçlı dağıtılan CD veya basılı yayın anlamına gelmektedir. Yine, Yurt İçinde Fuar Düzenlemesine Dair Usul ve Esasları m.20'ye göre, "Düzenleyici, örneği Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği tarafindan Madde 13-Rüçhan Hakkmm Talep Edilmesi ve Hükmü 2341 belirlenen fuar sonuç raporu formunu do/durarak, fuar kapanış tarihinden itibaren en geç 15 gün içerisinde fuar kata/oğu, fuar sözleşmesinin bir örne ği, sigorta paliçesinin örneği, uluslararası nitelikteki fuarlar için ise fuarda yer almış olan doğrudan veya do/aylı yabancı katılımcıların isim listesi ile birlikte fuar düzenleme başvurus unu yapmış olduğu oda/borsaya; sonuç raporu formunun bir örneğini de elektronik posta aracılığıyla fuar lar@tobb.org.tr adresine gönderm ek zorundadır. Raporun belirtilen süre içerisinde gönderilm emesi ya da gönderilen raporun içerdiği bilgilerin ve/veya ekierin eksik olması durumunda düzenleyiciye Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği tarafindan ihtar verilir". Türkiye içinde gerçekleşen ulusal veya uluslararası fuarl arda sergilenen markalı ürünlere ilişkin belgeleri temin edecek yetkili merci, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğidir. MADRİD PROTOKOLÜ KAPSAMINDA YAPILAN ULUSLARA RASI MARKA BAŞVURULARI MADDE 14: (1) 5/8/1997 tarihli ve 97/9731 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile katılmamız kararlaştırılan Markalarm Uluslararası Tescili Konusun daki Madrid Sözleşmesi ile İlgili Protokol kapsammda yapılan bir uluslararası başvuru, Kuruma doğrudan yapılan bir başvuroyla aynı sonuçlan doğurur. Bu başvuru, uluslararası başvuru tarihinin ilk saat ve dakikasmda yapılmış sayılır. Aynı tari hli birden çok uluslararası başvurunun bulunması halinde uluslararası tescil numarası küçük olan başvuru önce yapılmış sayılır. (2) Uluslararası başvuru, başvuru veya varsa rüçhan tarihinden sonraki tarihte yapılmış olan ancak kendisinden daha önceki tarihte Kuruma sunulmuş marka başvurusu veya tescilli marka nedeniyle reddedilemez. Sonraki tarihli marka başvurusu, önceki tarihli ulusla rarası marka başvurusu dikkate alınarak 16'ncı maddenin birinci fıkrası hükmüne göre yeniden değerlendirilir. (3) Madrid Protokolü kapsammda Kurum tarafından yapılan iş lemler için alınan ücretler tebliğle belirlenir. Gerekçe: Maddenin birinci fıkrası ile, Türkiye'nin taraf olduğu Madrid Protokolü kap samında yapılan bir uluslararası başvurunun Enstitüye doğrudan yapılan bir baş vuruyla aynı sonuçlan dağuracağı hükme bağlanmış ve bu başvurunun başvuru tarihinin belirlenme usulü düzenlenmiştir. Ayrıca, aynı tarihli birden çok uluslara rası başvurunun bulunması halinde uluslararası tescil numarası küçük olan başvu runun önce yapılmış sayılacağı belirlenmiştir. Maddenin ikinci fıkrasında uluslararası bir başvurunun, başvuru veya varsa rüçhan tarihinden sonraki bir tarihte yapılmış olan ancak kendisinden daha önceki bir tarihte Enstitüye sunulmuş bir marka başvurus u veya tescilli marka nedeniyle reddedilemeyeceği, sonraki tarihli marka başvurusu veya tescilinin, önceki tarihli uluslararası marka başvurusu dikkate alınarak 16 'ncı maddenin birinci fıkrası hükmüne göre yeniden değerlendirileceği hükme bağlanmıştır. Maddenin üçüncü fıkrasında ise Madrid Protokolü kapsamında Enstitü tara fından yapılan işlemler için alınacak ücretierin tebliğ ile belirleneceği öngörülm üş tür. Madde 14-Madrid Protokolü Kapsammda Yap1lan Uluslararasi Marka Başvurulan 2343 Uluslararası Düzenlemeler: Markaların Uluslararası Tesciline İlişkin Madrid Anlaşması ve bu Anlaşma ya İlişkin Protokolün Uygulanmasına Dair Yönetmelik (RG. 12.3.1999 -23637 no. lu). Markaların Uluslararası Tesciline İlişkin Madrid Anlaşması ile İlgili Madrid Protokole Dair Tüzük (21 Şubat 2021 yürürlük tarihli). Madrid Protokolü Çerçevesinde Markaların Uluslararası Tescili ile ilgili Prosedür ün Uygulanmasına ilişkin Temel Bilgiler-TPE yayını Ağustos 2006. BİBLİYOGRAFYA KJRCA İsmail PASLI Ali SULUK Cahil/ ORHANAli THRJERR Alain PLAN Markaların Milletleraras ı Tescili (Madrid Sistemi), Ankara 2005. Uluslararası Anlaşmaların Türk Marka Hukukunun Esasına İliş kin Etkileri, İstanbul2014. Uygulamalı Fikri Mülkiyet Hukuku, C. II, Genel Esaslar- Fikir ve Sanat Eserleri, İstanbul 2005. "Arrangements lnternationaux ", Juris-Classeur, Fascicule 7730. I. MADRİD SÖZLEŞMESi İLE İLGİLİ PROTOKOLÜN SİSTEMİ U. SMK M. 14 UY ARINCA MADRİD PROTOKOLÜ KAPSAMINDA YAPILAN BAŞVURULARlN TÜRKİYE'DE İŞLEM GÖRMESi 1. Uluslararası Başvurunun Tescil Tarihi 2. Uluslararası Başvurunun Türkiye'de Tescili ve Etkisi III. MADRİD PROTOKOLÜNE GÖRE MARKANIN HÜKÜMSÜZLÜGÜ 1. Menşe Ülkede Verilen Hükümsüzlük Kararının Etkileri 2. Bir Ak.it TarafÜlkesinde Verilen Hükümsüzlük Kararının Etkileri AÇIKLAMALAR 1. MADRiD SÖZLEŞMESi iLE iLGiLi PROTOKOLÜN SiSTEMi Markanın bir ülkede korunabilmesi için, kural olarak, markanın koruna cağı ülkede tescil edilmesi gerekmektedir. Bunun için gerekli prosedürün her ülkede ayrı ayrı izlenmesi gerekmektedir. Ancak markanın farklı ülke lerde ayrı ayrı tescil edilmesi bazı zorluklar yaratır ve önemli ölçüde zaman kaybı ve masraf söz konusu olur. Ayrıca her ülkenin kendi dilinde başvuru yapmak gerekir. Bu olumsuzlukların hertaraf edilmesi için markaların ko runması amacıyla ulus lararası tescil sistemi öngörülmüştür. Bu tescil siste mine göre, markanın tescili için başvuran kişi, sadece kendi ülkesinde baş vurarak, markasının koruma talep ettiği ülkelerde korunmasını sağlayabilir. 2344 Yasaman/Yusufoğlu Paris Birliğinin 1886 yılında Roma' da yapmış olduğu toplantıda, bazı ülke temsilcileri, uluslararası bir başvuru sisteminin kurulmasının faydalarını değerlendirerek, uluslararası tescil sisteminin kurulmasını önermişle rdi1• Uluslararası tescil sistemine "Madrid Sistemi" denilmekt edie. 1891 tarihinde Markaların Uluslararası Tesciline Dair Madrid Anlaşma sı (Fabrika ve Ticaret Markalarının Beynelmilel Tescili Hakkında İtilafname) irnzalanmıştıe. Türkiye ı930 yılında ı6ı9 sayılı Kanun ile bu anlaşmaya katılmış olsa da, ı955 yılında anlaşmadan çekilmiştir. Bunun sebebi olarak ise fazla Türk markasının olmaması; buna karşılık yabancı markaların bu imkandan yararlanmaları, Uluslararası Büroya yapılan başvu ru sisteminin Türkiye'ye yarattığı döviz kaybı gösterilmiştir. Bu anlaşma, Amerika ve İngiltere gibi gelişmiş bazı batı ülkelerinin ka tılmaması sebebiyle başarılı olamamış ve gelişmemiştir. Madrid Sözleşme sinin başarılı olmaması sebebi ile 27.06.ı989 tarihinde Madrid'de Markala rın Uluslararası Tescili Konusunda Madrid Sözleşmesi İle İlgili Protokol kabul edilmiştir4• Bu
|
Roma' da yapmış olduğu toplantıda, bazı ülke temsilcileri, uluslararası bir başvuru sisteminin kurulmasının faydalarını değerlendirerek, uluslararası tescil sisteminin kurulmasını önermişle rdi1• Uluslararası tescil sistemine "Madrid Sistemi" denilmekt edie. 1891 tarihinde Markaların Uluslararası Tesciline Dair Madrid Anlaşma sı (Fabrika ve Ticaret Markalarının Beynelmilel Tescili Hakkında İtilafname) irnzalanmıştıe. Türkiye ı930 yılında ı6ı9 sayılı Kanun ile bu anlaşmaya katılmış olsa da, ı955 yılında anlaşmadan çekilmiştir. Bunun sebebi olarak ise fazla Türk markasının olmaması; buna karşılık yabancı markaların bu imkandan yararlanmaları, Uluslararası Büroya yapılan başvu ru sisteminin Türkiye'ye yarattığı döviz kaybı gösterilmiştir. Bu anlaşma, Amerika ve İngiltere gibi gelişmiş bazı batı ülkelerinin ka tılmaması sebebiyle başarılı olamamış ve gelişmemiştir. Madrid Sözleşme sinin başarılı olmaması sebebi ile 27.06.ı989 tarihinde Madrid'de Markala rın Uluslararası Tescili Konusunda Madrid Sözleşmesi İle İlgili Protokol kabul edilmiştir4• Bu anlaşma, 1891 tarihli Madrid Anlaşmasının ismini taşı sa ve onunla ilgili olduğu ibaresi mevcut olsa da, ondan bağımsız bir anlaş madır5. Madrid Sistemi, Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü -WIPO (World Intellectual Property Organization ) tarafından idare edilmektedir. Madrid Sistemi olarak bilinen uluslararası tescil sistemi, ı 89 ı tarihli Madrid Anlaş masını ve ı 989 yılında kabul edilip ı 996 yılında yürürlüğe giren Madrid Protokolünü kapsamaktadır. Madrid Anlaşması ve Madrid Protokolü, Mad rid Birliği 'ni oluşturmakt adır. Madrid Anlaşmasına gereken katılım sağla namadığı için, Anlaşma ile ilgili Protokol düzenlenmiştir. Madrid Anlaşma sının resmi dili sadece Fransızcadır; oysa Madrid Protokolünün resmi dilleri Fransızca ve İngilizcedir. Madrid Protokolü ve Madrid Anlaşması ayrı dü zenlemeler olup, birine taraf olan kişi kendiliğinden diğerine de taraf sayıl maz. Her bir anlaşmada taraf olanlara söz konusu anlaşma hükümleri uygu- CHAVANNE/BUR ST, Droit de la Propriete industrielle, s.781, no.1295. Bu konuda ayrıntılı bilgi için bkz. ismail KIRCA, Markaların Milletlerarası Tescili (Madrid Sistemi), s.S vd.; Ali PASLI, Uluslararası Antlaşmaların Türk Marka Hukukunun Esasına ilişkin Etkileri, s.114 vd. Madrid Agreement Concerning the International Registration of Marks. Protocol Relating to the Madrid Agreement Concerning the International Registration of Marks. SULUK/ORHAN, Uygulamalı Fikri Mülkiyet Hukuku, C. ll, Genel Esaslar -Fikir ve Sanat Eserleri, s.67, Ali PASLI, Uluslararası Antlaşmaların Türk Marka Hukukunun Esasına ilişkin Etkileri, s.118, dpn.323. Madde 14-Madrid Protokolü Kapsammda Ya pt lan Uluslararast Marka Başvurulan 2345 lanır. Türkiye Madrid Protokolüne ı997 yılında katılmıştır6• Madrid Siste mine üye sayısı 29 Mayıs 202ı tarihi itibarıyla ıos olup, toplam ı24 ülkeyi kapsamaktad ıe. Madrid Anlaşmasına göre, uluslararası tescil için başvuracak kişi An laşmaya taraf devletlerden birinin vatandaşı olmalı veya orada İkarnet etmeli veya söz konusu Akit Devlette gerçek ve etkin sınai veya ticari bir müessese sahibi olmalıdır. Bu kişinin markası bu akit devlette tescil edilmiş olmalıdır. Anlaşmaya göre uluslararası tescilden faydalanabilmek için markanın tescil edilmiş olması şartı aranmaktadır (m.3). Oysa bu şartın bazı ağır sonuçları vardır. Tescilden önce, ön inceleme prosedürleri için gerekli araştırmaların yapılması gereken ülke sistemlerinde, markanın tescili uzun sürmektedir. Bu durumda, markanın uluslararası tescili için başvurmadan önce, markanın tescil edilmiş olması şartı markanın uzun bir süre uluslararası zeminde ko rumasız kalması anlamına gelmektedir 8• Üye Devletteki tescil gerçekleştikten sonra, menşe ülkedeki Fikri Mül kiyet Ofisi aracılığı ile uluslararası tescil için WIPO'nun Cenevre 'deki mer kezine başvurulmaktadır (Madrid Anlaşması, m.ı/2). Buraya başvurunun yapılabilmesi için, Üye Devl etteki tescilin yapılmış olduğunun ispatlanması gerekmektedir. Marka WIPO nezdinde tescil edilince, "Uluslararası Marka lar" bülteninde yayınlanır. Markanın uluslararası tescilde koruma süresi 20 yıldır (Madrid Anlaşması m.611 ). Madrid Protok olüne göre bu süre ı O yıldır (Madrid Protokolü m.6/ı ). Koruma süresinin bitiminden altı ay önce WIPO marka sahibine bu hususu bildirir (Madrid Protokolü m.7/3, Madrid Anlaş ması m.7/4). Gerekli ücretierin yatınlmasından sonra, markanın uluslararası tescili Madrid Anlaşmasına göre 20 yıllığına (m. 7 ;ı), Madrid Protokolüne göre ı O yıllığına (m. 711) yenilenir. İlk ülkedeki tescil talebinden itibaren altı ay içinde markanın Madrid Anlaşmasına taraf ülkelerde tescil edilmesi için başvurulursa, rüçhan hak kından faydalanılır. WIPO, kendisine yapılan başvurulan sadece şekli olarak inceler. Markayı tescil ettikten sonra, WIPO markanın tescil edileceği ülkelerin, tescil ile ilgili Bakanlar Kurulu'nun 05.08.1997 tarih ve 97/9731 Sayılı Kararı; RG. 22.08.1997, S. 23088 Mükerrer. https:/ /www. w i po.int/ export/sites/www /treaties/ en/ do cu ments/pdf/mad ri d_ marks. pdf (Son erişim: 02.06.2021). Üyelerin 24.02.2021 tarihli güncellistesine bu sayfadan ulaşılabilir . CHAVANNE/BURST, Droit de la Propriete industrielle, s.781 vd.; Alain THRIERR, Arrangements lnternationaux, s. 9; Frederic POLLAUD-DULL IAN, Droit de la Propriete industrielle, 1999, s.854. 2346 Yasaman/Yusufoğlu idarelerine gönderir. Markanın her ülkedeki geçerliliği, ülke hukukundaki dü zenlemele re göre değerlendirilir. Bu ülkeler, markanın kendi ülkelerindeki tescil talebini, Paris Sözleşmesinde yer kurallar çerçevesinde değerlendirip kabul veya ret kararı verirler (Madrid Anlaşması m.5/1). Bu karar WIPO'ya bildirilir. Menşe ülkede, markanın sicilden terkini ile ilgili yapılan her değişiklik WIPO'y a bildirilir9• Menşe ülkedeki değişiklikl erin uluslararası tescile etki si, tescil tarihinden itibaren beş yıl ile sınırlıdır. Beş yılın geçmesin den sonra uluslararası tescil bağımsız bir nitelik kazanır. 1957 yılında Nice'te yapılan değişiklik ten önce, uluslararası tescil herhangi bir süre ile sınırlı olmaksızın menşe ülkedeki tescile bağlıydı. Ancak 1957 yılındaki değişiklik ten sonra, uluslararası tescilin menşe ülkedeki tescile bağlılığı beş yıl ile sınırlandınl mıştır. Beş yılın bitiminden sonra menşe ülkede yapılan değişiklikler, ulusla rarası tescili etkilemez. Beş yıllık süre, markanın Uluslararası Büroya tescil tarihinden itibaren hesaplanır (Madrid Anlaşması m.6). Bu beş yıl sonrasın da, örneğin markanın menşe ülkedeki terkini, uluslararası tescili etkilemez. Ancak tescil tarihinden itibaren beş yıl içinde, menşe ülkede yapılan değişik likler, markanın tescil edildiği diğer ülkelerdeki tesciliere de sirayet eder. Markası uluslararası sicilden terkin edilen kişi, terkin sebeplerinin gerçek leşmediği ülkelerde markasının tekrar tescil edilmesi için başvuru hakkını haizdir. Ancak markanın bu ülkelerde tescili halinde, tescil tarihi Uluslarara sı Bürodaki tescil tarihi olmayıp, her ülkedeki tescil tarihi olacaktır. Madrid Anlaşmasındaki bu düzenleme çok eleştirilmiştir. Zira sadece menşe ülkede geçerli bir sebepten ötürü markanın terkini halinde, terkin yine de uluslara rası tescile sirayet ettirilip, menşe ülkede markası terkin edilen kişiye, her ülkede ayrı ayrı tescil elde etme imkanına sahip olmadığı bir sonucu elde etme imkanı verilmiştir 10• Ayrıca yukarıda da belirttiğimiz gibi, menşe ülke açısından geçerli olan terkin sebepleri, diğer ülkelerde geçerli olmayabilir. Anlaşmanın 2. m ük. 9. maddesine göre, markanın uluslararası tescili, Anlaşmaya göre uluslararası markaya sahip olamayacak bir kişiye devredi lemez. Ancak her ülke, kendi ülkesiyle sınırlı olmak üzere böyle bir devri kabul edebilir. Paris Sözleşmesine katılım çok yüksek olmasına rağmen, Madrid An laşmasına katılım çok daha düşük olmuştur. Katılımın yüksek
|
halinde, tescil tarihi Uluslarara sı Bürodaki tescil tarihi olmayıp, her ülkedeki tescil tarihi olacaktır. Madrid Anlaşmasındaki bu düzenleme çok eleştirilmiştir. Zira sadece menşe ülkede geçerli bir sebepten ötürü markanın terkini halinde, terkin yine de uluslara rası tescile sirayet ettirilip, menşe ülkede markası terkin edilen kişiye, her ülkede ayrı ayrı tescil elde etme imkanına sahip olmadığı bir sonucu elde etme imkanı verilmiştir 10• Ayrıca yukarıda da belirttiğimiz gibi, menşe ülke açısından geçerli olan terkin sebepleri, diğer ülkelerde geçerli olmayabilir. Anlaşmanın 2. m ük. 9. maddesine göre, markanın uluslararası tescili, Anlaşmaya göre uluslararası markaya sahip olamayacak bir kişiye devredi lemez. Ancak her ülke, kendi ülkesiyle sınırlı olmak üzere böyle bir devri kabul edebilir. Paris Sözleşmesine katılım çok yüksek olmasına rağmen, Madrid An laşmasına katılım çok daha düşük olmuştur. Katılımın yüksek seviyede ger- Markanın hükümsüzlüğü, iptali, marka hakkından vazgeçilmesi vs. 10 Alain THRIERR, Arrangements lnternationaux, s.14-15. Madde 14-Madrid Protokolü Kapsammda Yapilan Uluslararast Marka Başvurulan 2347 çekleştirilmemesinin dört temel sebebi bulunmaktadır. Bu sebepterin orta dan kaldırılması için Madrid Sistemi ile Avrupa Topluluğu arasında bağlan tının oluşturulması için Anlaşmaya ilişkin Protokol imzalanmıştır. Protokol Anlaşmayı değiştirmemekte; Anlaşma, Protokolden bağımsız olduğu için varlığını sürdürmeye devam etmektedir. Sadece Protokole üye olanlar da Madrid Sistemi üyesi sayılırlar. Yukarıda da belirttiğimiz gibi, Protokol ve Anlaşma arasında dört önemli fark bulunmaktadır: -Protokol m.2'ye göre, ulusal başvuroya veya tescile dayanarak uluslara rası tescil prosedürü başlar11• Bu çok önemli bir farktır. Zira bir an önce uluslararası korumaya kavuşmak isteyen bir kişi için, kendi ülkesindeki başvuru, inceleme, itiraz ve tescil prosedürünün tamamlanmasını bek lemek uzun zaman almaktadır. Tescil prosedürünün tamamlanması için geçen süre çoğunlukla rüçhan hakkı süresi olan altı aylık süreden uzun dur. Başvuru anından itibaren markanın korumaya kavuşması, Protoko lün en önemli düzenlemelerinden biridir. -Protokol m.S/2-b, c 'ye göre, uluslararası başvuru ilgili ülkelere tevdi edildiğinde, ülkeler, marka tescilinin kabulünü veya reddini 18 ay içinde Uluslararası Büroya bildirebilir. Anlaşmada bu süre 12 ay olarak öngö rülmüştür. Oysa başvurunun kabulünden önce ilan ve itiraz prosedürünü öngören ülkeler için bu süre yeterli olmayabilir. -Protokole göre, tescilin yapılacağı ülke, tescil harçlarının tamamını veya bir kısmını alabilir. -Tıpkı Anlaşmada öngörüldüğü gibi, Protokolün 6. maddesinde, uluslara rası tescilden itibaren beş yılın geçmesiyle menşe ofisteki tescilin ulus lararası tescilden bağımsız bir nitelik kazanacağı kabul edilmiştir. Beş yılın dolmasın dan önce uluslararası tescilde listeleneo mal ve hizmetle rin tümü veya bir kısmı ile ilgili, esas başvuru veya ona dayanan tescil ya da esas tescil, hangisi söz konusu ise, geri alındığı, hükmü kalmadığı, feragat edildiği veya ret, fesih, iptal veya hükümsüzlük konusunda kesin bir karar alındığı takdirde uluslararası tescilden doğan koruma sona erer. Ancak Anlaşmadan farklı olarak Protokol 'ün 9/quinquies maddesinde, beş yıl içinde marka üzerindeki hakkın herhangi bir şekilde ortadan 11 Prosedür hakkında geniş bilgi için bkz. Alain THRIERR, Arrangements lnternationaux, s.18 vd.; CHAVANNE/BU RST, Droit de la Propriete lndustrielle, s.784, no.1299. 2348 Yasaman/Y usufoğlu kalkmasına rağmen, uluslararası tescilin ulusal veya bölgesel tescile dö nüşmesine imkan tanınmıştır. Uluslararası tescilin ulusal veya bölgesel tescile dönüşmesi halinde, marka uluslararası tescile konu olduğu tarih veya ülke kapsamının genişletildiği tarih itibarıyla dosyalanmışçasına işlem görecek ve korunacaktır 12• Ancak bu başvurunun, uluslararası tes cilin iptal edildiği tarihten itibaren üç ay içinde yapılması; başvuruda listelenen mal ve hizmetlerin, ilgili Akit Devlet bakımınd an uluslararası tescilde yer alan mal ve hizmetler listesince kapsanması ve bu başvuru nun ücretiere ait hususları dahil, mevzuatın bütün esaslara uygun olması şarttır. Ayrıca Protokole göre, markanın uluslararası korunması on yıl ile sınırlandırılmıştır 13• Tescil onar yıllık süreler için tekrar yenilenebilir. Kimlerin uluslararası başvurudan faydalanabilecekleri Protokolün 2/l-i maddesinde belirtilmiştir. Bu düzenlemeye göre, uluslararası başvurudan faydalanacak kişi Akit Devletin (Protokole taraf olan devlet) vatandaşı ol malı veya orada ikamet etmeli veya söz konusu Akit Devlette gerçek ve etkin sınai veya ticari bir müessese sahibi olmalıdır. Dolayısı ile Türkiye'de uluslararası tescil için başvurabilecek kişi, Türk vatandaşı olmalı veya Tür kiye'de ikamet etmeli veya Türkiye'de etkin sınai veya ticari bir müessese sahibi olmalıdır. Protokolün 2/1 maddesine göre, markanın bir Akit Taraf ofisi sicilinde tescili için başvuruda bulunan kişi veya markası tescilli bulunan kişi, Proto kolün tanıdığı hakları kullanarak, bu markanın, Dünya Fikri Mülkiyet Teşki latının (WIPO) Uluslararası Bürosu sicilinde tescilini yaptırmak suretiyle Protokole taraf olan ülke lerde korunma sını sağlayabilir. Bir markanın Mad rid Protokolü gereğince uluslararası tescil imkanından faydalanabilmesi için, bu tescilin WIPO Uluslararası Büro sicilinde yapılması gerekmektedir. Ulus lararası tescil için yapılan başvuru, esas başvurunun dosyalandığı ya da du ruma göre esas tescilin yapıldığı (menşe) ofis aracılığı ile Uluslararası Büro da kayda alınacaktır. Türkiye'de yapılan başvurular TÜRKPATENT aracılı ğı ile Uluslararası Büroda kayda alınır14• Başvuranın doğrudan Uluslararası 12 CHAVANNE/BURST, Droit de la Propriete lndustrielle, s.785-786; Alain THRIERR, Arrangements lnternationaux, s.22-23. 13 CHAVANNE/BU RST, Droit de la Propriete lndustrielle, s.785; Frederic POLLAUD-DULLIAN, Droit de la Propriete lndus trielle, 1999, s.854. 14 TÜRKPATENT nezdinde yapılan uluslararası tescil başvurularında taleplerin değerlendirilm eye alınabilm esi için istenilen belgeler, SM K' nın Uygulanmasına Dair Yönetmelik m.25'te düzenlenmiş tir. Madde 14-Madrid Protokolü Kapsammda Yapilan Uluslararası Marka Başvurulan 2349 Büroya, yani WIPO'ya uluslararası tescil başvurusunda bulunması halinde, WIPO bu başvuruları kabul etmeyip geri yollamaktadır. Türkiye'den yapılan uluslararası tescil başvuruları bakımından menşe ofis TÜRKPATENT olup, Kurum uluslararası tescil başvurusuna konu mar kanın TÜRKPATE NT'de tescilli veya başvuru aşamasında olan marka ile aynı olduğunu ve aynı mal/hizmetlerde tescilli olduğunu kontrol eder ve bu kontrolden sonra WIPO'ya gönderir. Yapılan bu kontrolde eksiklik tespit ederse, menşe ofis başvurandan eksiklikle ri tamamlamasını talep eder, ek siklikler tamamlandı ktan sonra ancak başvuru WIPO'ya gönderilir. Aynı şekilde, başvuru WIPO'ya ulaştıktan sonra WIPO birtakım eksiklikler bulur sa, bu eksiklikle ri menşe ofise bildirir. En yaygın yapılan hatalar, uluslarara sı başvurudaki mal veya hizmetlerin kapsamı ile uluslararası başvuroya te mel alınan menşe ofiste başvuru aşamasında olan veya tescilli marka kap samındaki mal ve hizmetlerin kapsamının uyuşmamas ıdır. Protokolün 3/bis maddesine göre, uluslararası tescil sonucu koruma, sadece uluslararası baş vuruda bulunan ya da uluslararası tescil sahibi kişinin talebi ile herhangi bir Protokole taraf ülkeyi kapsar. Menşe ofisin bulunduğu Akit Ülke bakırnından koruma talep edilemez. Protokolün 3/ter maddesinin ı. fıkrasına göre, uluslararası tescilden doğan korumanın herhangi bir tarafülkeyi kapsama sı talebi, başvuruda özel olarak belirtilir. Anlaşılacağı üzere, uluslararası başvu ru otomatik olarak gerçekleşmez. Uluslararası tescilden faydalanmak isteyen kişi, markasının hangi ülkelerde korunmasını talep ettiğini de belirtmelidir. Tes cilden sonra dahi markanın başka ülkelerde ko runması talep edilebilir.
|
sa, bu eksiklikle ri menşe ofise bildirir. En yaygın yapılan hatalar, uluslarara sı başvurudaki mal veya hizmetlerin kapsamı ile uluslararası başvuroya te mel alınan menşe ofiste başvuru aşamasında olan veya tescilli marka kap samındaki mal ve hizmetlerin kapsamının uyuşmamas ıdır. Protokolün 3/bis maddesine göre, uluslararası tescil sonucu koruma, sadece uluslararası baş vuruda bulunan ya da uluslararası tescil sahibi kişinin talebi ile herhangi bir Protokole taraf ülkeyi kapsar. Menşe ofisin bulunduğu Akit Ülke bakırnından koruma talep edilemez. Protokolün 3/ter maddesinin ı. fıkrasına göre, uluslararası tescilden doğan korumanın herhangi bir tarafülkeyi kapsama sı talebi, başvuruda özel olarak belirtilir. Anlaşılacağı üzere, uluslararası başvu ru otomatik olarak gerçekleşmez. Uluslararası tescilden faydalanmak isteyen kişi, markasının hangi ülkelerde korunmasını talep ettiğini de belirtmelidir. Tes cilden sonra dahi markanın başka ülkelerde ko runması talep edilebilir. Madrid Protokolünün ı4/ı-b maddesine göre, devletler dışında, devlet lerarası bir resmi kuruluşun da Protokole taraf olması mümkündür. Bu dü zenlemenin getirilmesiyle, "Avrupa Birliği"nin de Protokole taraf olabilece ği kabul edilmiştir. Avrupa Birliği ı Ekim 2004 tarihinde Madrid Protoko lü'ne katılmıştır15• Bu tarihten itibaren AB Markası için yapılan başvuru, uluslararası tescil için dayanak teşkil etmektedir. ll. SMK M.14 UYARlNCA MADRiD PROTOKOLÜ KAPSAM INDA YAPILAN BAŞVURULARlN TÜRKiYE'DE iŞLEM GÖRMESi SMK m.ı4 ile, Madrid Protokolüne göre yapılan bir başvurunun Türki ye'de başvuru olarak ele alınması düzenlenmiştir. Maddenin birinci fıkrasına 15 https://www. wipo.int/ export/sites/www /treaties/en/ documents/pdf /madrid _marks. pdf (Son erişim: 02.06.2021}. 2350 Yasaman/Yusufoğlu göre, Madrid Protokolü kapsamında yapılan bir uluslararası başvuru, Kuru ma doğrudan yapılan bir başvuroyla aynı sonuçları doğurur. Bu başvuru, uluslararası başvuru tarihinin ilk saat ve dakikasında yapılmış sayılır. Aynı tarihli birden çok uluslararası başvurunun bulunması halinde, uluslararası tescil numarası küçük olan başvuru önce yapılmış sayılır. Görüldüğü üzere buradaki amaç, Madrid Protokolü'ne göre yapılan baş vuruların Türkiye' deki etkisinin düzenlenmesidir. 1. Uluslararası Başvurunun Tescil Tarihi Madrid Protokolü'nün 3. maddesi 4. bendi hükmüne göre, Uluslararası Büro (WIPO), 2. maddeye uygun olarak başvurusu yapılan markayı derhal kaydetmelidir. Uluslararası tescil, uluslararası başvurunun menşe efisindeki başvuru tarihini taşımalıdır. Ancak, bu başvuru Uluslararası Büro tarafından menşe ülkedeki başvurudan itibaren iki ay içinde kabul edilmiş olmalıdır. Bu süre içinde uluslararası başvuru WIPO tarafından alınmamışsa, uluslara rası başvuru, başvurunun WIPO tarafından alındığı tarihi taşır. WIPO, ge cikmeksizin başvuruyu ilgili ofis iere bildirmelidir. 1 Şubat 2021 tarihli, Markaların Uluslararası Tesciline Dair Madrid An laşmasına İlişkin Protokolünün Uygulanması Hakkında Yönerge hükümleri de uluslararası tescili düzenlemektedir 16• Tüzükteki 14. maddeye göre, Ulus lararası Büro uluslararası başvuru talebini aldıktan sonra, uluslararası tesci lin etkilernesi istenen Üye Devlet Ofislerine bu hususu bi ldirmeli ve menşe ofisi bu konuda bilgilendirmeli ve başvurana bu hususa ilişkin sertifika gön dermelidir. Tüzük m.15/1 'e göre, WIPO'ya (Uluslararası Büro) gönderilen başvuru, aşağıdaki şartları taşımıyorsa, bu şartların tamamlandığına ilişkin bildirimin WIPO'ya ulaştığı tarih, uluslararası tescil tarihi olarak kabul edilecektir. Eğer eksiklik, Madrid Protokolü m.3/4'te belirtilen 2 aylık sürede tamamla nırsa, başvuru tarihi menşe ofisteki başvuru tarihi olarak işlem görecektir. Eğer eksiklik menşe ofisteki başvuru tarihinden itibaren iki aylık süre içinde 16 Fr-Reglement d'execution du Protocole relatif a 1' Arrangement de Madrid concernant l'enregistrement international des marques; ing-Regulations under the Protocol Relating to the Madrid Agreement Concern ing the International Registration of Marks. Bu tüzük ile, önceden yü rürlükte olan "Markaların Milletlerarası Tesciline ilişkin Madrid Anlaşması ve Bu Anlaşma ile ilgili Protokole Dair Müş terek Nizamnamenin yerine geçmiştir. Bu konuda bkz. lsmail KıRCA, Markala rın Milletlerarası Tescili (Madrid Sistemi), s.29 vd. Madde 14-Madrid Protokolü Kapsammda Yapilan Uluslararasi Marka Başvurulan 2351 tamamlanmazsa, son eksikliğin tamamlandığı ve WIPO'ya bildirildiği tarih, uluslararası tescil tarihi olarak kabul edilecektir. Bahsi geçen eksiklikler aşağıdakilerdir: (i) Başvuru sahibinin kimliğinin tespitini mümkün kılan ve kendisiyle bağ lantıya geçilmesi için yeterli olan veriler, (ii) Markanın tescilinin talep edildiği Üye Ülkeler, (iii) Marka örneği, (iv) Markanın tescil edileceği mal ve hizmetler 17• Bu eksikterin söz konusu olmadığı bütün diğer hall erde uluslararası tes cil tarihi, Protokol m.3/4'te belirtildiği gibi, menşe ofise yapılan başvuru tarihidir. Görüldüğü üzere, Protokol ve Tüzük hükümlerine göre kural olarak menşe ofiste yapılan başvuru tarihi esas olarak kabul edilir. Bütün uluslara rası başvuru sürecinde bu başvuru tarihi, uluslararası başvuru tarihi olarak işlem görür. Sadece yukarıda belirttiğimiz dört eksikliğin varlığı halinde, bu eksikliklerden sonuncusu Protokol m.3/4 'te belirtilen tarihten sonraki bir tarihte gerçekleşmişse, başvuru tarihi WIPO'ya bildirim tarihidir. Tüzüğün 11/4-a-(ii) hükmüne göre, eğer başvuruda eksiklikler tespit edilmişse, WIPO tarafından menşe ülke ofisine bu hususun bildirilmesi ge rekir. Tüzüğün 11/4-b hükmüne göre eksiklikler, bu eksikliklerin menşe ofise bildirilmesi tarihinden itibaren üç ay içinde tamamlanmazsa, yapılan uluslararası başvuru "terk edilmiş" olarak addolunur ve bu husus menşe ofise ve başvurana bildirilir. Yukarıda anılan dört eksikliğin giderildiği tarih, uluslararası tescil tari hinin belirlenmesi açısından önemlidir: (1) Eğer -Menşe ofise yapılan başvuru eksiklikleriyle beraber WIPO'ya bildiril mışse, -WIPO eksikliklerin giderilmesini menşe ofisten talep etmişse (bu eksik liklerin bildirim tarihinden itibaren üç ay içinde giderilmesi gerekir), 17 lsmail KI RCA, Markaların Milletlerarası Tescili (Madrid Sistemi), s.80. 2352 Yasaman/Yusufoğlu -Menşe ofisi de eksiklikleri, ilk başvuru tarihinden itibaren 2 aylık süre içinde tamamladıysa (bir diğer ifade ile Protokol m.3/4'te belirtilen baş vuru tarihinden itibaren geçen iki aylık süre içinde), -Uluslararası tescilin tarihi, menşe ofisine yapılan ilk başvuru tarihi ola rak işlem görecektir. (2) Eğer, -Menşe ofise yapılan başvuru eksiklikleriyle beraber WIPO'ya bildiril mışse, -WIPO eksikliklerin giderilmesini menşe ofisten talep etmişse (bu eksik liklerin bildirim tarihinden itibaren üç ay içinde giderilmesi gerekir), -Ancak eksiklikler Protokol m.3/4 'te belirtilen 2 aylık süre içinde ta mamlanmazsa, -Uluslararası tescilin tarihi, (menşe ofisine yapılan ilk başvuru tarihi ol mayıp) eksikliklerin giderildiği tarih olacaktır. (3) Eğer, -Eksiklikler menşe ofis tarafından, kendilerine yapılan bildirimi takip eden üç aylık süre içinde giderilmezse, başvuru "terk edilmiş" olarak kabul edilir ve işlemden kaldırılır. Uluslararası tescilin Protokol çerçevesindeki tescil tarihi, yukarıda belir tildiği gibi, duruma göre menşe ofise yapılan başvuru tarihi veya eksiklikle rin WIPO nezdinde giderildiği tarih olarak kabul edilir ve buna uygun olarak işlem görür. 2. Uluslararası Başvuru nun Türkiye'de Tescili ve Etkisi Yukanda belirtildiği şekilde yapılan bir uluslararası başvuru, korumanın istendiği üye ülkelerin ofislerine bildirilmektedir. SMK m.l4, Türkiye'de yapılan başvuru tarihini ve başvurunun etkilerini düzenlemektedir. TÜRKP A TENT' e yapılan başvuru, uluslararası başvuru tarihinin ilk sa at ve dakikasında yapılmış sayılır. Aynı tarihli birden çok uluslararası başvu runun bulunması halinde, uluslararası tescil numarası küçük olan başvuru önce yapılmış sayılır. Buradaki düzenleme, markanın tekliği ilkesi ve aynı zamanda, Türkiye'de daha sonraki
|
kendilerine yapılan bildirimi takip eden üç aylık süre içinde giderilmezse, başvuru "terk edilmiş" olarak kabul edilir ve işlemden kaldırılır. Uluslararası tescilin Protokol çerçevesindeki tescil tarihi, yukarıda belir tildiği gibi, duruma göre menşe ofise yapılan başvuru tarihi veya eksiklikle rin WIPO nezdinde giderildiği tarih olarak kabul edilir ve buna uygun olarak işlem görür. 2. Uluslararası Başvuru nun Türkiye'de Tescili ve Etkisi Yukanda belirtildiği şekilde yapılan bir uluslararası başvuru, korumanın istendiği üye ülkelerin ofislerine bildirilmektedir. SMK m.l4, Türkiye'de yapılan başvuru tarihini ve başvurunun etkilerini düzenlemektedir. TÜRKP A TENT' e yapılan başvuru, uluslararası başvuru tarihinin ilk sa at ve dakikasında yapılmış sayılır. Aynı tarihli birden çok uluslararası başvu runun bulunması halinde, uluslararası tescil numarası küçük olan başvuru önce yapılmış sayılır. Buradaki düzenleme, markanın tekliği ilkesi ve aynı zamanda, Türkiye'de daha sonraki tarihte yapılan uluslararası başvurunun önceliği ilkesini düzenlemektedir. Madde 14-Madrid Protokolü Kapsammda Yaption Uluslararast Marka Başvurulan 2353 Kural olarak Tür kiye'de yapılan başvuru işleme alınır ve öncelik hakkı bu başvuru ya tanınır. Ancak SMK m. 14' e göre, yapılan bir uluslararası baş vuru, Türkiye'de yapılan bir başvuru olarak kabul edilir. Bu durumda, ulus lararası başvuru, her ne kadar zamanlama bakımından menşe ofiste yapılan başvuru tarihinden sonraki bir tarihte TÜRKP A TENT' e bildirilse de, tescil bakımınd an öncelik değerlendiri lirken, menşe ofiste yapılan başvuru veya eksikliklerin Protokol m.3/4'te belirtilen iki aylık süreden sonra giderilmesi ihtimalinde, WIPO nezdinde eksikliklerin giderildiği tarih esas alınır. SMK m.14/2 hükmüne göre, uluslararası başvuru, başvuru veya varsa rüçhan tarihinden sonraki tarihte yapılmış olan ancak kendisin den daha ön ceki tarihte Kuruma sunulmuş marka başvurusu veya tescilli marka nedeniy le reddedilemez. Sonraki tarihli marka başvurusu, önceki tarihli uluslararası marka başvurusu dikkate alınarak 16. maddenin birinci fıkrası hükmüne göre yeniden değerlendiri lir. Uluslararası başvuru tarihi, Türkiye'de üçüncü kişiler tarafından yapılan başvurulardan önceki bir tarihi taşıyorsa, bu tarih esas alınır ve SMK hü kümlerine uygun olarak uluslararası başvuru, menşe ofisindeki tarih itibarıy la işleme alınır (veya eksiklikl erin tamamlandığı tarih itibariyle). Bu durum da, Türkiye'ye ulaşma tarihi, üçüncü kişilerin Türkiye'deki başvuru tarihin den önce olsa dahi, Türkiye'ye ulaşma tarihi değil, ilk başvurunun yapıldığı tarih esas alınır. Markalara yapılacak itirazlar, bu tarih itibanyla değerlendi rilir. Mutlak ret sebepleri açısından inceleme, uluslararası başvurunun önce ki tarihli başvuru olduğu göz önünde bulundurula rak değerlendiri lir. Proto kol kapsamında yapılan bir uluslararası başvuru, Kuruma doğrudan yapılan bir başvuroyla aynı sonuçları doğurur. lll. MADRiD PROTOKOLÜNE GÖRE MARKANIN HÜKÜMSÜZLÜGÜ Marka Hukukunda kural, markanın ülkeselliğidir. Marka, sadece tescil edildiği ülke sınırları içinde hüküm doğurur. Nitekim Paris Sözleşmesinin 6/3. maddesine göre, "Birlik Ülkelerinden birinde usulüne uygun olarak tescil edilmiş bir marka, menşe ülkesi dahil birliğe dahil diğer ülkelerde tescil edilmiş markalardan bağımsız varlığa sahiptir". Marka üzerindeki hak, tescilli bulunduğu ülke ile sınırlı olacaktır. Bazı istisnalar hariç, o ülke deki hakkın sona erme sebeplerine istinaden marka üzerindeki hak sona ere cektir. Ancak uluslararası tescilin söz konusu olduğu dururnlar için özel bazı düzenlemeler öngörülmüştür. Marka hükümsüzlüğünün uluslararası tescile 2354 Yasaman/Y usufoğlu etkileri, hükümsüzlük kararının, esas tescilin yapıldığı ülkede (menşe ülke) veya markanın tescilli bulunduğu bir diğer Akit Taraf Ülkesinde verilmiş olup olmamasına göre değişecektir. 1. Menşe Ülkede Verilen Hükümsüzlük Kararının Etkileri Madrid Protokolü m.6/3'e göre, markanın Uluslararası Büroya (WIPO) tescil tarihinden itibaren beş yılın dolmasından önce uluslararası tescilde listelenen mal ve hizmetlerin tümü veya bir kısmı ile ilgili, menşe ülkede esas tescilin hükümsüzlüğü, iptali veya geçersizliği konusunda kesin bir karar alındığı takdirde uluslararası tescilden doğan koruma sona erer18• Pro tokol'ün 6/4. maddesine göre, "Menşe ofisi, 3. fıkrada yer alan durumları ve kararları, Yönetme likte errıredildiği şekilde Uluslararası Büroya tebliğ eder ve Uluslararası Büro, keza Yönetme likte belirtildiği şekilde, ilgili taratlara tebligatta bulunur ve buna gerekli yayını gerçekleştirir. Uygun olduğu tak dirde, Menşe ofisi, uluslararası tescilin, olanak ölçüsünde iptalini Uluslara rası Bürodan talep eder ve Uluslararası Büro da bu talebin gereğini yapar". Protokolün Uygulanmasına Dair Yönetme likteki 62 ve 63. maddeler, bu hususları düzenlemektedir. Görüldüğü üzere, menşe ülkede markanın hükümsüzlüğüne karar veril mesi durumunda, marka uluslararası sicilden terkin edilir ve bu husus, mar kanın tescilli bulunduğu diğer Akit Taraf Ülkelerine de tebliğ edilir. Ancak, uluslararası tescilin esas tescile bağlılığı, markanın Uluslararası Büroya tes cil tarihinden itibaren beş yıl ile sınırlıdır. Beş yılın sona ermesinden sonra markanın menşe ülkede hükümsüz kılınması veya iptal edilmesi, uluslararası tescili etkilemeyecektir. Uluslararası tescilin başka bir kişiye devredilmiş olması sonucu değiş tirmez. Menşe ülkedeki hükümsüzlük, uluslararası tescili de etkilemektedir. Uluslararası tescilden doğan koruma sona erer19• Buna karşın, Protokol'ün 9/quinquies maddesi, beş yıl içinde marka üze rindeki hakkın herhangi bir şekilde ortadan kalkmasına rağmen, uluslararası tescilin ulusal veya bölgesel tescile dönüşmesine imkan tanımıştır. Uluslarara sı tescilin ulusal veya bölgesel tescile dönüşmesi halinde, marka uluslararası tescile konu olduğu tarih veya ülke kapsamının genişletildiği tarih itibarıyla 18 Alain THRIERR, Arrangements lnternationaux, s.22 vd. 19 Alain THRIERR, Arrangements lnternationaux, s. 22. Madde 14-Madrid Protokolü Kapsamında Yapilan Uluslararasi Marka Başvurulan 2355 dosyalanm ışçasına işlem görecek ve korunacaktır20• Ancak bu başvurunun, uluslararası tescilin iptal edildiği tarihten itibaren üç ay içinde yapılması; baş vuruda listelenen mal ve hizmetlerin, ilgili Akit Devlet bakımından uluslarara sı tescilde yer alan mal ve hizmetler listesince kapsanması ve bu başvurunun ücretiere ait hususları dahil, mevzuatın bütün esaslara uygun olması şarttır. Menşe ülkede verilen hükümsüzlük kararının, diğer Akit Taraf Ülkeler deki tescili etkilernesi esastır. Ancak bazen o ülkelerde hükümsüzlük sebebi sayılmayan bir sebep dolayısıyla markanın menşe ülkedeki hükümsüzlüğü, o ülkelerdeki tescilleri de etkilemektedir. Oysa bu husus markanın ülkeselliği ilkesine uygun değildir. Zira ülkesellik ilkesi gereğince, marka, tescilli bu lunduğu ülkedeki düzenlemelere göre korumaya kavuşacaktır2 1• Oysa Mad rid Protokolüne göre, belli ülkede, hükümsüzlük sebebi sayılmayan haller dolayısıyla dahi, markanın sicilden terkini sağlanabilecektir. Görüldüğü üzere, bu düzenleme markanın ülkesellik ilkesinin istisnalarından biridir. Uluslararası tescil başvurusu, başvuruya esas teşkil eden başvuru halin de veya tescilli markaya uluslararası tescil tarihinden itibaren 5 yıl süre ile bağımlı durumdadır. Uluslararası tescil tarihinden itibaren 5 yıl içinde esas markanın koruma kapsamını kısıtlayacak veya ortadan kaldıracak değişiklik ler, menşe ofis (TÜRKPATENT) tarafından WIPO'ya bildirilir ve uluslara rası başvurunun tescil kapsamı da kısıtlanır veya ortadan kaldırılır22• 2. Bir Akit Taraf Ülkesinde Verilen Hükümsüzlük Kararının Etkileri Protokol'ün 5/6. maddesine göre, "Uluslararası bir tescilin bir Akit Ta raf ülkesinde, bu Akit Tarafın yetkili merciieri tarafından geçersiz kılınması, bu uluslararası tescil sahibine, uygun bir sürede haklarını savunma olanağı tanınmadıkça resmiyet kazanmaz". Protokolün Uygulanmasına Dair Yönet melik m.55
|
Protokolüne göre, belli ülkede, hükümsüzlük sebebi sayılmayan haller dolayısıyla dahi, markanın sicilden terkini sağlanabilecektir. Görüldüğü üzere, bu düzenleme markanın ülkesellik ilkesinin istisnalarından biridir. Uluslararası tescil başvurusu, başvuruya esas teşkil eden başvuru halin de veya tescilli markaya uluslararası tescil tarihinden itibaren 5 yıl süre ile bağımlı durumdadır. Uluslararası tescil tarihinden itibaren 5 yıl içinde esas markanın koruma kapsamını kısıtlayacak veya ortadan kaldıracak değişiklik ler, menşe ofis (TÜRKPATENT) tarafından WIPO'ya bildirilir ve uluslara rası başvurunun tescil kapsamı da kısıtlanır veya ortadan kaldırılır22• 2. Bir Akit Taraf Ülkesinde Verilen Hükümsüzlük Kararının Etkileri Protokol'ün 5/6. maddesine göre, "Uluslararası bir tescilin bir Akit Ta raf ülkesinde, bu Akit Tarafın yetkili merciieri tarafından geçersiz kılınması, bu uluslararası tescil sahibine, uygun bir sürede haklarını savunma olanağı tanınmadıkça resmiyet kazanmaz". Protokolün Uygulanmasına Dair Yönet melik m.55 ve 56, hükümsüzlük bildiriminin içeriğini, hükümsüzlüğün kay dını, menşe ofisin ve marka sahibinin bilgilendirilmesini düzenlemektedir. Markanın ülkelerden birinde hükümsüz sayılması, uluslararası tescile daya nan koruman ın sona ermesine sebebiyet vermez. Uluslararası tescile daya nan koruma, diğer Akit Taraf Ülkeleri için devam eder. Ancak hükümsüzlük kararı Uluslararası Sicile kaydedilir (Yönetmelik m.56). 2° CHAVANNE/BU RST, Droit de la Propriete lndustrielle, s.785-786; Alain THRIERR, Arrangements lnternationaux, s.22-23. 21 Ülkesellik ilkesi için bkz. Şerh m.l'de yer alan açıklamalar. 22 https:/ /www.turkpatent.gov. tr /TURKPATENT /resources /temp/28057 A9B-C447-4480-B433- 6323950218CS.pdf (Son erişim: 02.06.202 1). ŞEKLİ İNCELEME, ŞEKLİ EKSİKLİKLERİN GİDERİLMESİ VE BAŞVURU TARİHİ MADDE ıs: (ı) Kurum, başvurunun 3'üncü ve ıı'inci maddelere uygunluğunu şekli bakımdan inceler. Şekli eksiklik bulunmadağına karar verilmesi halinde başvuru, başvurunun alındığı tarih, saat ve dakika itibarayla kesinleşir. Şekli eksiklik bulunması halinde başvuru sahibine eksik liği gidermesi için iki ay süre verilir. (2) ı ı 'inci maddenin birinci fıkrasının (a), (b), (c) ve (ç) benderi ne ilişkin eksiklik bulunması halinde başvuru tarihi eksikliğin gide rildiği tarih, saat ve dakika itibarayla kesinleşir. ı ı 'inci maddenin birinci fıkrasının (d), (e) ve (f) benderine ilişkin eksiklikler başvuru tarihinin kesinleşmesini etkilemez. (3) Süresi içinde eksiklikl eri giderilmeyen başvuru işlemden kal dırılır. Ancak başvurunun birden fazla sınıfı kapsayan mal veya hiz metler için yapılmış olması ve sınıfiara ilişkin ücret eksikliğinin süre sinde giderilmemesi halinde başvuru, ödenen ücretin kapsadığı sınıf veya sınıflar açısından incelenir. ı ı 'inci maddenin birinci fıkrasının (e) bendi uyarınca rüçhan hakkına ilişkin eksikliklerin giderilmemesi, rüçhan hakkmm kaybı sonucunu doğurur. (4) 3'üncü madde kapsarnma girmeyen gerçek veya tüzel kişilerin başvurusu reddedilir. Gerekçe: Maddenin birinci fıkrasında marka başvurula rının hangi şartlara göre incele neceği ve başvurunun kesin/eşme tarihi belirlenm ektedir. Söz konusu fıkrada, 3 'üncü ve ll 'inci maddelerde belirtilen şartları yerine getirmeyen başvuru/ara, eksik belgelerin veya bilgilerin tamamlanması için süre verilmes i düzenlenm ektedir. Maddenin ikinci fırkasında ise başvuru sahibine birinci fıkra kapsamında veri len süreler sonucunda mevcut başvurusunun başvuru tarihini değiştirerek, işlemle re devam edebilme olanağı sunulmuştur. Ayrıca kesin/eşme tarihini etki/erneyen eksiklikler de düzenlenmiştir. Maddenin üçüncü fıkrasında, eksiklikleri süresi içinde gidermemenin sonuçları hüküm altına alınmıştır. Ayrıca bu fıkrada süresi içinde sını flara ilişkin ücret eksik liğinin ve rüçhan hakkına ilişkin eksikliklerin giderilmemesi durumları özel olarak düzen/enrnek suretiyle bu konularda oluşması muhtemel karışıklıkların önüne ge çilmesi amaçlanmıştır. Madde 15-Şekli inceleme, Şekli Eksikliklerin Giderilm esi ve Başvuru Tarihi 2357 Maddenin dördüncü fıkrasında başvuru yapma hakkını düzenleyen 3 'üncü maddeye yollama yapılarak, bu madde kapsamına girmeyen kişilerin başvurus unun reddedi/eceği hükme bağlanmaktadır. Madde ve şartlar düzenienirken Marka Kanunu Andiaşması hükümleri de dik kate alınmış ve böylelikle Kitap ve Andiaşma arasmda uyum sağlanmıştır. Uluslararası Düzenlemeler: 201711001 s. AB Markası Tüzüğü m. 41. BİBLİYOGRAFYA ÇAGLAR Hayrettin PLAN "Sınai Mülkiyet Kanununun Marka Hukuku Alanında Getirdiği Önemli Yenilikler", Başkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C.3, S.l, Ocak2017, s.l39-154. I. SMK M.3'E GÖRE ŞEKLİ İNCELEME II. SMK M. ll 'E GÖRE ŞEKLİ İNCELEME AÇIKLAMALAR Kurum, yani TÜRKPATENT, yapılan marka tescil başvurusunu önce likle şekli yönden inceler. Yapılacak bu şekli inceleme SMK'nin 3 ve 1 1. maddelerine göre incelemedir. SMK m.3 'te bu Kanun kapsamında sağlanan korumadan yararlanacak kişiler düzenlenmiştir. SMK m. ll' de marka tescil başvuru şartları, sınıflandırma ve bölünme hususları düzenlenmiştir. 1. SMK M.3'E GÖRE ŞEKLi iNCELEME1 SMK m.3 kapsamında yapılan şekli inceleme, başvuru sahibinin başvu ru hakkına sahip olup olmadığını tespite yöneliktir. Sınai Mülkiyet Kanunu nun Uygulanmasına Dair Yönetme lik2 m.411 'de, Kanunun 3. maddesi kap samındaki gerçek veya tüzel kişilerin marka tescili için başvuruda bulunabi leceği belirtilmiştir. SMK'nin 3. maddesine göre: "Bu Kanunla sağlanan korumadan; a) Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları, b) Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yerleşim yeri olan veya sınai ya da ticari faaliyette bulunan gerçek veya tüzel kişiler, Ayrıntılı bilgi için bkz. Şerh m.3. ile ilgili açıklamalar. RG. 24.04.20 17/30047. 2358 Yasaman/Yasaman c) Paris Sözleşmesi veya 15/411994 tarihli Dünya Ticaret Örgütü Kuru luş Anlaşmad hükümleri dahilinde başvuru hakkına sahip kişiler, ç) Karşılıklılık ilkesi uyarınca, Türkiye Cumhuriyeti uyruğundaki kişile re sınai mülkiyet hakkı koruması sağlayan devletlerin uyruğundaki kişiler yararlan ır. " Yukarıda açıklanan kategoril erden herhangi birisine girmeyen bir baş vuru sahibi tarafından yapılan başvuru, Kurum taraf ından reddeditmek du rumundad ır. Şu halde, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları; Türkiye Cumhuriyeti sınır ları içerisinde ikametgahı olan kimseler; Türkiye Cumhuriyeti sınırları içeri sinde sınai veya ticari faaliyette bulunan gerçek ya da tüzel kişiler; Paris Sözleşmesi ya da TRIPS hükümleri çerçevesinde başvuru hakkına sahip kimseler ve karşılıklılık ilkesi çerçevesinde, Türkiye Cumhuriyeti uyruğun daki gerçek ya da tüzel kişilere kanunen veya fiilen marka koruması tanımış yabancı devletlerin gerçek ya da tüzel kişileri SMK tarafından sağlanan ko rumadan faydalanmak amacıyla marka tescil başvurusunda bulunma hakkına sahiptir. SMK m.3 hükmü, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yerleşim yeri olmayı veya bu sınırlar içinde ticari ya da sınai faaliyette bulunmayı aradığı na göre, marka tescil başvurusunda bulunabilmek için ticari ya da sınai bir işletme işletmenin zorunlu olduğu söylenemez. Bu bakımdan, 556 sayılı mülga KHK m.23/ 1-h hükmünde başvuru sahibinin ticareti e uğraştığını gös terir belge aranması yerinde olmamıştı. Kanımızca, mülga KHK m.3 'ün açık düzenlemesi karşısında, yalnızca başvuru esnasında sunulacak belgeleri dü zenleme amacına yönelen mülga KHK m.23 hükmünden hareketle başvuru sahibinin mutlaka ticaretle uğraşması gerektiğinin ileri sürülmesi mümkün değildi. Nitekim SMK'nın ll. maddesinde, başvuru sahibinin ticaretle uğ raştığını gösterir belge, marka başvurusunda bulunacak bilgi ve belgeler arasında sayılmamıştır4• Dolayısıyla marka başvurusunda bulunabilmesi için, sınai ya da ticari bir işletmenin işletilmesinin şart olmadığının kabulü gerekir. Dünya Ticaret Örgütü Kuruluş Anlaşması'nın eklerinden olan TRIPS kastedilmektedir. Bu hususta mülga 556 sayılı KHK ile SMK arasındaki farklılıklar hakkında bilgi için bkz. Şerh
|
Subsets and Splits
No community queries yet
The top public SQL queries from the community will appear here once available.