page_content
stringlengths 1
4.1k
| metadata
dict |
---|---|
B 319BB
BB"NerdeBoBağzıBaçıkBBıyıkBBekir?"B
B
BBBekirBkahveninBkapısında:B"BurdayımBKabakBAğa!"Bdedi.B
B
BB"AtlarınBbirineBbin!BĐkisiniByedeğineBal,BçekBgetirBköye!BAğzınıB
ayırmaBdörtBsaat!BÇabukBEvci'yeBgel!BKonuklarBdoluşurBbirazdan!B
DünyaBkadarBişiBolurBbirBdüğünün!"BKöylülereBdöndü:B
B
BB"HeeyBGökçimenliBkomşular!BDüğüneBhepinizBçağrılısınız!BOlanB
oldu!BBenBherBşeyiBbağışlarım!BKüçüklerdenBkusur,BbüyüklerdenBbağış!B
HepiniziBbirBdahaBbuyurBediyorum!BBuyrunBgelin!BHepiniziBbeklerim!B
TamBtümBgelin!BEşşeğeBbininBgelin,BatlaBgelmişBmamelesiByapayım!B
HörmetBedeyimBhepinize!BHaydinBeyvallah!.."B
B
BBGökçimenliler:B
B
BB"BizBkızBeviyiz!BUğurBolaBŞişgöbekliBMusdu!BUğurBola!..BBizB
Evci'yeBgelmeyiz!"Bdediler.B
B
BBKabakBMusdu,BtaaakBkapattıBReo'nunBkapısını.B
B
BBKokutarakBçekipBgittiBkamyon.BTemizByağmurlardanBsonraByanıkB
arkaBboruBdumanıBiçindeBoyulduBkaldıBköy.B
B
BB....................................................................................................................B
B
BB36B
B
BBKUYULARDABKALANLARB
B
BB"GelBninemBZakey!BBenBUluguş'um!BYoksulum!BYalnızım!BAllahımBdaB
yalnız.BAllahımBdaByoksul.BOBbirBşeyiBparaylaBsatmazBki,BnasılB
varsılBolsun?BAllahımBoğullarını,BkızlarınıBuçurmuş!BKimiBkimsesiBkalmamışB
yanında!BYapayalnız!BBenimBgibiByalnız!BHemBdeByoksul!..B
DemekBoBTopakBSoyulcan,BUluguş'uBuğratmayınBdemiş!BDesiiin!BBenB
onuBhesabaBkatmamBki!BDemekBkapıyaBikiBcandarmaBdikmiş!BKimseyiB
koymayınBdemiş!BOBkırBserçeyiBheleBhiçBkoymayınBdemiş!BÖtürekliB
Linlin'iBdeBuğratmayınBdemiş!BUğramayıveririzBbizBde!BDürü'yüBkalbimizinB
sıcacıkByerineBsaklarız.BBenimBhörüBmeleğim.BKeremce'ninBkızıB
Zakey'im!BÇobanınBkızıBZakey'im!BBenBdeBbundanBsonraBsanaB"Dürü"B
derim.BBenimBbirBDürü'mBdeBsenBolursun!BDürü'yeBdeyeceklerimiB
sanaBderim.BSenBdeBgötürürBonaBdersin.BSüzersin,BseçersinBdediklerimi,B
götürürBDürü'meBsöylersin.BKatarsınBkafasına.BAklınıBerdirirsin.BErdirirB | {
"page": 319,
"source": "/content/downs/Fakir Baykurt_TIRPAN.pdf"
} |
B 320Binandırırsın.B"OturBdorumum,BoturBGöküşBDürü'm!"BderimBsana.B
BundanBkolayBneBvar?BDeğilBmiBgözelBZakey'im?BTövbeBDürü'm?B
OnlarBuğratmazsa,BbizBdeBböyleByaparızBdeğilBmiBanam?BBenBkızlarıBşuB
gözümünBkirpiğineBkorum.BBuBgözümBkörBolursa,BkaldırırBötekineB
korum.BBenBkızlarıBböyleBkıymetliBtutarım.BZakey'imeBDürü'mBderim!B
Dürü'meBdiyeceklerimiBsanaBderimBdeğilBmiBZakey'im?"B
B
BBZakeyBoturmuş,Bbakıyor.BAnlamağaBçalışıyor.BAnladığınıBdönüpB
birBdahaBanlamakBistiyor.BBirdenBanladı:B
B
BB"HeyaBUluguşBnine!"BdediBbirden.B"Heya!.."B
B
BBUluguşBuzattıBelini.BBaşındanBtuttuBZakey'i.BÖptüBgözlerini,Byüzünü.B
SaçınıBöptü.B"HeyaBdiyenBdilineBkurbanBolayım!BGelBoturBşurama!B
OturBdiziminBdibine!BGelBdizBçök!BBak,BtırpanıBbuldumBdeyimB
sana.BKöfününBiçindeymişBdeyimBsana.BOnlarBkarakolBaynaları,BtelsizB
cihazlarıyla,BitleriBmitleriyle,ByağmurluklarıBiçindeBsoyulcanBgibi,B
Sarı'nınBeviniBsinBsinBkuşatarakBDürü'müBbulurlarBda,BbenBtırpanımıB
bulamamBmı?BBenBdeBtırpanımıBbuldumBdeyimBsana!BYolladımBDemirciB
Acara'yaBdeyimBsana!BDemirciBAcara,BikiByanınaByivBverir,BhançerB
gibiByapar,BgözelBbirBaleteBbenzetirBtırpanımızıBdeyimBsana.BĐtBOmar'ınB
gözündenBkeskin,BTilkiBŞerifinBcihazından,BAmerika'nınBaynasındanB
algınByaparBdeyimBsana!BDemirciBAcaraBbunuByapmayaBhemenBbugünB
başlayacakBdeyimBsana!BTırpanıBKocaBLinlin'leByolladım,BbirazdanBkendimB
deBgider,BbakarımBdeyimBsana.BHafızBezanıBokurken,BKörBCelalBŞenB
ola'yıBçalarken,BdeşilesiBKabakBMusduByılanınBödünü,BkuşunBsütünüB
sofralaraBdöküpBKızılca'nınBitiniBçakalınıBsarhoşBederken,B"GözelByivleB
tırpanımızıBheyBAcara!"Bderim.B"BundanBkelliBbizimBömüllerBkömürden,B
arzumandımızBdaBbuBeğriceBdemirden!"BderimBona.BDürü'm,Bgöküşüm,B
dorumum,Byanığım,Banam!BSeniBgörünceBbenimBkanlarımBılıyorB
derimBsana.BSenBbirBzamanBtutturdunBkendimiBasacağım!BSenB
kendiniBasacaksınBdaBneBolacakBderimBsana!BĐyiBişitBbuBsözümü,BiyiB
belle,BgünBkalmıyorBDürü'cüğümBderimBsana!BKarakızınBHaççaBastıBdaB
neBoldu,BKocaBKorkmaz'ınBÜmmüBastıBdaBneBoldu?BKendiniBasanBkızB
yellere,BsellereBkarışıpBgidiyorBderimBsana:BHayınBdüşmanlarBdaB
bildiklerindenBkalmıyorlarBderimBsana.BOvadanBesen,BgöktenByağan,ByerdenB
bitenBakıllarıBonlarBtoplamışBdaBbizeBtopraklıBtahıllarBmıBkalmışBderimB
sana!BBizBkendimiziBasacağımıza,BonlaraBbirerBişByapalım,BşuBdünyadaB
işlerinBiyisineBbenzesinBderimBsana.BBizimBelimizBtaşBtutmayı,BdemirB
tutmayı,BtüfekBtutmayıBbilmezBmiBderimBsana!BSenBşimdiBgözelB
Dürü'm,BamaBgönüllü,BamaBgönülsüz,BvarıpBgideceksinBoBdeşilesiye!B
GitmesenBdeBgötürecekler!BBuBdağlarınBiçindeBçaresizsin.BElinBkolunB
kısa;BevlerinBköylerinBiçindenBköledenBayırdınByok.BBuByüzdenBzorlaBB
götüreceklerBseniBderimBsana.BGideceksinBdeBnasılBduracaksınBoBzindanB | {
"page": 320,
"source": "/content/downs/Fakir Baykurt_TIRPAN.pdf"
} |
B 321BkaleninBiçindeBderimBsana.BBirBgünBdeğil,BbeşBgünBdeğil,BonBbeşBgünB
değil!BKocaBbirBömrüBnasılBkömürBedeceksinBderimBsana.BNasılBgireceksinB
oBdeşilesininBkoynunaBda,BsabahlaracaBkalacaksınBderimBsana.B
TakmaBdamaklıBağzıyla,BoBfişekBkapçıklarıylaBseniBöptüğüBzaman,BseninB
gözelBdiliniBağzınınBiçineBaldığıBzaman,Biğrenmeden,Bkusmadan,BkabaranB
gönlünüBnasılBbastıracaksın,BkendiniBnasılBsusturacaksınBderimB
sana.BSenBbirBçiğdemBçiçeğiBidin!BTaşlarınBdibindeBbitmişBidin!BSeniB
tutupBkopardılar!BKoparıpBbuBzindanaBgetirdiler!BBuBdeşilesininBelineB
verdiler!BBuBdeşilesiBseniBkoklamağaBmehelBmiBderimBsana!BBuBdünyadaB
hangiBkızBkocasızBkalmışBdaBsenBkalacaktınBheyBDürü'm?BBuBherkesinB
denginiBbulabileceğiBkadarBgenişBdünyadaBsenBdeBbirBdengineBvaraydınB
da,BdenginBkör,BtopalBolaydı!BMalıBdavarı,Bparası,BnaylonByağmurluğuB
olmayaydı!BEvindeBhasırıBçuluBolmayaydı!BĐkiBelBbirBbaşBiçinBdeğilBmi?B
SırtBsırtaBverirdiniz!BGünBkazanırBgünByerdiniz!BNeByapacaksınBbuBdeşilesininB
ateşBdüşesiBkonağında?BKöpekByeyesiBmalınınBsanaBneBfaydasıB
var,BseninBkanınBonaBkaynamadıktanBsonra?BBacadanBeniyorBayvanınB
dalı,BgözelBneByapacaksınBbuBkadarBmalı,BişteBgörünüyorBdünyanınB
hali...BderimBsana!BSeniBgetiripBbuBdeşilesiyleBkulBettiler.BSeninBömrünB
kömürBoldu.BSendenBarkadaBdahaBneBkızlarBvar!BOnlarınBdaBolacağıBsenB
gibi!BÇevremiziBçaresizlikBçevirmiş!BZalimBvarsıllarBaltınla,BurbaylaB
bağlamışBelimiziBkolumuzu.BBelkiBonlarınBolacağıBsendenBbinBbeter.BSenB
kendiniBdüşündün,BmeramınaBerdin,Bermedin.BĐnsanBbuBdünyadaBbirB
kendiniBmiBdüşünür?BSeninBömrünBzindan!BSeninBömrünBişteBbuB
TopakBSoyulcan!BSeninBömrünBkörüğünBönündeBkömür!BSendenBsonraB
küçükBbacınBEvşenBvar.BSarı'nınBSultanBvar.BHasibeBvar.BZakeyBvar.BNaciyeB
var.BKezibanBvar.BOnlarBserçeBsürüsüBgibiBseninBiçinBçırpındı.BSenB
onlarıBdüşünmeyecekBmisinBderimBsana!BOnlarBvarsıllığınaBgüveniyorsa,B
bizBdeByoksulluğumuzaBgüvenelim.BOnlarBaçıkgözBdeBbizBkörBmüyüzB
gııı,BderimBsana!BBenBbugünBderim,BsenBgiderBbugünBanlatırsınBgözelime.B
CandarmalarBtutmuşturBkapıyı,Btutsunlar!BOnlarBbeni,BKocaBLinlinB
dedeniBsokmayacak.BAmaBseniBsokarlar.BBenimBgiremediğimByereB
senBgirersin.BGirerBanlatırsın.BGelirsinBgeneBanlatırım.BKınasıByakılırkenB
gidersin.BÇeyiziBserilirkenBgidersin.BBaşınıBdüzmeğeBgeldiklerindeBgeneB
giderBanlatırsın.BSaatlerin,BsaniyelerinBkadirBkıymetiniBbenBbilirim,BsenB
deBbilirsin.BAklınıBerdirirsinBgözelimin.BErdirirBinandırırsın.BKalbiminB
herBdediğiniBsanaBderim.BSenBdeBonaBdersin.BElineBbirBipBalıpBahıraBgidersin,B
kendiniBasarBöldürürsen,BardındanBkendiniBasıpBöldürdüğünüB
söylerler,BneyeByararBbu?BAmaBtutarBdüşmanınıBöldürürsen,BdüşmanınıB
öldürdüğünüBsöylerler.BBuBondanBdahaBiyiBdeğilBmiBderimBsana.BHemB
deBdüşmanlarından,BdüşmanlarımızdanBbiriBeksilmişBolur.BBuBondanB
çokBçokBiyiBdeğilBmi?BOBzamanBdaBdüşmanınıBöldürdüğünüBsöylerler.B
ĐnsanBinsana,BTürkBTürk'eBdüşmanBolurBmu?BAhBneBayıp,BneBayıııpBderlerse,B
onlarınBbizeByaptığıBdostlukBmuBdersin!BVarsılByoksulBdiyeBneBayırımB
yapıyorsunBderlerse,BkörBolasıcalar,BasılBbiziBsizBkendinizBayırmadınızB | {
"page": 321,
"source": "/content/downs/Fakir Baykurt_TIRPAN.pdf"
} |
B 322Bmı?BDikelinBayaklarınızınBüzerine,BbirBkendinize,BbirBbizeBbakınB
dersin!..BZatenBsenBbunlarıBkendinBgörmüyorBmusun,BbilmiyorBmusunB
derimBsana!BOnlarBkuvvetli,BonlarBvarsıl,BamaBaz!BBizByoksuluz,BamaB
çoğuz!BHiçBonlarınBeksilmesiyle,BbizimBeksilmemizBbirBolurBmuBderimB
sana!BVarsılınBcanıBtatlıBolur.BVarsılınBcanıBkıymetliBolur.BOnlarByılar,B
bizByılmayız.BBizBhiçByılmayızBderimBsana!BBuBsözümünBneresiByanlışB
derimBsana!BNasılBolsaBseninBsonunBölümBderimBsana.BÖyleBdeBölüm,B
böyleBdeBölüm!BMademBölüm;BölümBbirBişeByararsaBkötüBdeğildir.B
ÖlümBbirBişeByararsaBhoşBgeldiBsafaBgeldiBderimBsana!BAaaah;BşimdiBoB
Karakız'ınBHaççaBkendiniBöldüreceğineBYazırlıBHaydar'ıBöldürseydi;B
aaahBoBKocaBKorkmaz'ınBÜmmüBkendiniBöldüreceğineBYalamaBTalip'iB
öldürseydi;BonlardanBsonrakiBkuduruklarBparalarınıBsallayarakBgelipB
buncaBkörpeBkızaBalıcıBolabilirlerBmiydi?BHiçBdeğilseBoBHaçça'ylaB
ÜmmüBbuByoluBtutsa,BbuBdeşilesiBKabakBgelipBseniBalıcıBolabilirBmiydiB
derimBsana!BĐnsanınBkendiniBasmasıBkötüBbirByanılmadır.BHiçBdeğilseB
buBikisiBkendiniBasacağınaBdüşmanlarınıBöldürse;BöncekilerinBkoyduğuB
yanılmalarıBkesenBbüyükBbirBböğetBolur!BDüşmanlarımızınBdamarınıB
kesipBkanınıBkurutanBbirBbıçakBolurlardıBderimBsana!BŞimdiBsenBbuBdeşilesiB
ToprakBSoyulcan'aBbunuByapabilirsen,BsendenBsonraBolacaklarıBböğersinB
derimBsana!BSultan'ıBkurtarırsın;BSevim'i,BZakey'i,BküçükBbacınB
Evşen'iBkurtarırsınBderimBsana!BBunlarBdaBseninBgibiBgözel,BbunlarBdaB
seninBgibiBgöreninBgözBkoyacağıBbirerBmaralBderimBsana!BĐnsanınBkafasıB
birBışıldaklıBkutudur.BĐnsanBonuBişletirseBneBakıllar,BneBfenlerBbulur!B
Đnsan,BkafasınınBışıldaklıBkutusunuBişletirse,BdemirdenBtırpanByaparsa,B
düşmanlarınBcihazındanByılmazBdaBkendiBkafasınıBcihazBeylerseBçaresizB
kalmaz.BĐnsanınBelindeBçarelerBçoğalır.BBirBinsanBbirBçareBbulursa,BoBçareyiB
sınarsa,BötekiBçaresizlerBoBçareninBsınandığını,BoBçareninBişBgördüğünüB
görürse,BçaresizlerinBelindekiBçarelereBinancıBartarsaBhiçBdayanırB
mıBoBdüşman?BDayansaBkaçBgünBdayanırBderimBsana.BBunlarıBgötürürB
gözelimeBanlatırsınBdeğilBmi?BBelletirsinBdeğilBmi?BKocaBLinlinBdedenB
gibiBkuldanBköpekten,BtilkidenBtavşandan,BTilkiBŞerif'ten,BĐtB
Omar'dan,BhiçbirBşeyden,BhiçBkimsedenBkorkmazsınBdeğilBmi?BKorksanB
bileBkorktuğunuBbelliBetmezsin,BkorkununBeceleBbirBfaydasıByokturB
değilBmi?BKorkuyuBkalbindenBçekerBatarsın!BKorkuyuBikiBelininBarasınaB
alır,Bboğuverirsin!BSonraBdaBdünyadaBkorkuBdiyeBbirBşeyByokmuşBgibiB
çıkarBortayaBdikelirsin.BKafanınBışıldakBkutusunuBişletirsin.BBenimBbuB
dediklerimiBkendiBaklınlaBkurar,Byorumlarsın.BSırasınıBsektirmeden,BbirB
birByaparsınBdeğilBmiBDürü'm?BBunlarıByapacağınıBdaBhiçBkimselereB
sezdirmezsinBdeğilBmiBkızım?BDüşmanınBherByerdeBeliBkolu,BgözüBkulağı,B
Hafız'ı,BĐtBOmar'ı,BCemal'ıBvardır.BKarılarBiçindeBkarıları,BkızlarBiçindeB
kızlarıBvardır.BDüğünBevineBdostBgelirse,BdostlarınBarasındaBdüşmanBdaB
gelir.BKarnındakiniBdüşmanaBbelliBetmezsin.BDüşman,BbaşınıByereB
dikipBdüşünen,BağlayanBkızdanBhileBsezerBdeğilBmiBkızım?BKorkupBtitreyeceğine,B
birBişByapacakmışBgibiBbaşınıBdikipBdüşüneceğine,BgamıBkasavetiB | {
"page": 322,
"source": "/content/downs/Fakir Baykurt_TIRPAN.pdf"
} |
B 323BatarsınBüstünden.BHiçBoBeskiBDürüBdeğilmişBgibiBgülerBoynarsın.B
Sevinirsin.BKurulacağı,ByordamlanacağıBsanaBUluguşBninenBkurarByordamlar.B
ZakeyBbacınBdaBgelirBbirBbirBanlatır.BBelletir.BAklınıBerdirir.B
KalbiniBinandırır.BOBdüşünüyorBdeyeBşimdilikBsenBkendiniBbırakırsın.B
DüşmanınBkarısıBkızıBgelinceBgülersin.BÇıkarBdüğünBsandığınınBüstüneB
oturursun.BSeniBgörenler,B"AmanBneBşirinBkıız!BAmanBneBşekerBkıız!.."B
der;BlafBettikBsanır;BaldanırlarBdeğilBmiBkızım?BHepBbizBaldanacakBdeğilizB
ya,BbirazBdaBonlarBaldansın.BAldanmakByoksullarınBalnınınBsilinmezByazısıB
mıdır?BŞimdiyeceBaldandığımızByetiversinBdeğilBmiBkızım?BBaşınıB
bozmaya,BsaçınıBçözmeyeBgeldiklerinde,BelineBalBkırmızıBkınaByaktıklarında,B
yatağınıByorganınıBdürüpBbağladıklarında,BçeyiziniBserdiklerinde,B
içByengenleBseniBbaşBbaşaBbıraktıklarında,BiçByengenBsanaBolmazB
olasıBgerdeğiBanlatırken,BsandığınıBhazırlarken,BToprakBSoyulcan'aB
götüreceğinBhelvayıBkararken,BköyünBkızlarıBkendiBarasındaBhalay,BhoronB
çevirirken,BŞenBolaBdüğün,BşenBola,BşenBola!..BdiyeBelBçırpıpBoynarkenBhiçB
yüzünüBasmaz,Bağlamazsın!BBuBdünyadaBağlanacakBdertBçok!BHepsineB
ağlamayaBkalksanBömrünByetmez!BKöylükByerinBkızlarıBsırtBbilmez,BbaşB
bilmezlerBçocukBdiye!BDurBoturBbilmezlerBbüyükBdiye.BOnBüçüneBbasarB
basmazBgelinBolurlarBamaBdengineBvaramazBkızdırBdiye.BYoksuldurBdiye.B
KöylükByerinBkızlarıBneBokumaBbilirBneBsayı.BNeBbirBoğlanlaBkonuşmayı,B
neBçıkıpBbirBşehirBdolaşmayı!BKızılca'yaBbileByalnızBevlenecekleriBzamanB
doktorBmayenesineBinerler!BOnuBdaBhökümetBnikahıylanBalırlarsa!B
KocaBömürleriniBböyleceBgömerlerBköylerinBmezarlığına,BdeğilBmiB
kızım?BÇekilecekBçileBmidirBbunlar?BDağBdaşBgötürmez,BbizBnasılBgötürelim?B
BuBdediklerimiBhepBanladın,Bbelledin.BŞimdiBdeBvarıpBötekiBkızıma,B
Dürü'meBbelleteceksinBdeğilBmiBkızım?BGökçimen'inBgörgüsüzBkarıları,B
Velikul'unBeviniBdoldurmadan,BkıymetliBsaatleriBziyanBetmeden,B
otururBbunlarıBbirBbir,BfısfısBanlatırsın.BSonraBDürü'münByanındanB
ayrılmazsın.B"BizBonunlaBahretlikBolduk!BBizBonunlaBkanByalaştık!BBizB
onunlaBayrılırsakBcanıBsıkılır,Bağlar!BBenBdeBağlarım!BBanaBZakey'iBçağırın,B
hiçBkimseyiBistemiyorum,BhepBZakey'iBistiyorum!BBizBonunlaBbirB
dahaBkimbilirBneBzamanBgörüşeceğiz?BĐşteBbenBçekipBgidiyorum;BserenlerB
serenler,ByüksekBserenler;BbizBgiderBoldukBmamurBkalsınBviranlar;B
ahretBhakkınıBhelalBetsinByarenlerBvaaay!Bdersin!BZakey'imdenBayrılmazsın!B
OnunlaBoturur,BonunlaByatarsın!BOnaBanlatırsın,BonuBdinlersin!B
SonraBbirBkoşar,BUluguşBnineneBgelirsin.BUluguşBnineneBanlatırsın.B
OnuBdinlersin.BSonraBgeneBDürü'münByanınaBgidersin.BDüğünBbitenece,B
mekikBgibiBbuBgöreviBaksatmazsın!BGörevBdedikleriBşeyiBhepBTilkiB
ŞerifBbilecekBdeğilBya!BOBbilirseBbizBdeBbiliriz.BOByaparsaBbizBdeByaparız.B
GörevBonunBiçinBnamusBise,BbizimBiçinBdeBnamustur,BdeğilBmiBgüvercinim?B
AnladınBdediklerimiBdeğilBmiBfeslikanım?BKöstebekByavruları,B
kediBenikleriBgibiBbuBdünyayaBkörBgelipBkörBgidecekBdeğilizBdeğilBmiB
kızım?BBenBUluguş'umByoksulum!BAllahımBdaByoksul!BYoksullaraBdeğerB
vermezler.BVarsınBvermesinler.BOnlarıBhesabaBkatanBkim?BBizBdeBkendimiziB | {
"page": 323,
"source": "/content/downs/Fakir Baykurt_TIRPAN.pdf"
} |
B 324BkendimizBhesabaBkatarız.BZatenBbizeBdeğerBverseler,BasılBoBzamanB
hiçbirBdeğerimizBolmaz.BBizBbunuBanlamayacakBkadarBavanakBdeğiliz;B
değilBmiBkızım?BBelkiBşimdiyeceBavanaktık.BŞimdenBsonraBavanaklığıB
bıraktık.BSilkinipBkalktık,BdeğilBmiBtatlım?.."B
B
BBZakey,BkaraBçilByüzündeBikiBfincanBgibiBaçılmışBgözleriniByanaştırdıB
birbirine.BÇattıBkaşlarını.BDurduBbirBzaman.BAnladıklarınıBbirBdahaB
anlamağaBçalıştı.BSonraBbirden:B
B
BB"HeyaBUluguşBnine;Bheya!"Bdedi,BağzınıBşapırdattı.B
B
BBUluguşBdaBderineBçekilmişBgözleriniBoynatıpBöneBçıkardı.BĐkisiniB
birbirineByaklaşardı.BYaklaştırıpBKocaBLinlin'inBgözleriBgibiBbirBçiftB
namluByaptı:B"AferinBbenimBçilliBZakey'im,BbenimBakıllı,Bzekalı;B
çaresizliklerdeBçare,BkaranlıklardaBlöküsBlambasıBkızım,Baferin!.."Bdedi.B
"HeyaBdeyenBağızlarındanBöpeyim!"Bdedi.BYüzündenBgözündenBöptü!B
ÖptüBsaçından!BEliniBsırtında,BbaşındaBgezdirdi.BOkşadıBbirBzaman...B
B
BB"DemekBanladın?"B
B
BB"Heya,Banladım!.."B
B
BB"ÖyleyseBkalk!"Bdedi.B"Kalk,Bufacık,BçilBkanatlıBbirBtarlakuşuBgibiB
uçarakBDürü'münByanınaBvar!BAnlatBdediklerimi!BSonraBgeneBufacıkB
birBtarlakuşuBgibiBuçarakBgel!BGeneBanlatayım,BgeneBgit!BHaydiBgözelB
Zakey'im!.."B
B
BBZakeyBkalktı.BUluguş'unBdaracıkBavlusundan,BçilBkanatlıBufacıkB
birBtarlakuşuBgibiBuçtuBgitti!B
B
BB....................................................................................................................B
B
BB37B
B
BBDÜĞÜNBBAYRAĞIB
B
BBKızılcalıBçalgıcılarBEvci'de,BdavulaBölüBgibiBvurup,BzurnayaBgırnatayaB
ölüBgibiBüflüyorlar.BKara,Bküçük,BkuruBbirBçalgıBolanBkemaneninB
yayınıBölmekBüzereBolanBbirBçalgıcınınBçekebileceğiBkadarBçekiyorlar.B
ĐçininBhiçBistemediğiBbirBişiBparaBzoruylaByapmakBKörBCelal'eBdokunuyor,B
onaBçökenBisteksizlikBarkadaşlarınaBgeçiyor.B
B
BBFakatBdüğün,BşenliğiniBbuldu!BĐçenler,Bbağıranlar;BhalayaBkalkanlar;B
dama,Bmerteğe,BtavanaBhiçBdurmadanBsıkanlar,BçalgıBgereğiniBdahaB | {
"page": 324,
"source": "/content/downs/Fakir Baykurt_TIRPAN.pdf"
} |
B 325BfazlaBduymadanBcoşkunluğuBsürdürüyorlar.B
B
BBGökçimen'eBgeldikleriBzamanBdaBöyleBcansız,BöyleBancakBölülerinB
çalabileceğiBgibiBçalmalarıBUluguş'unBhoşunaBgitmiyor.BBirBaraB
Sevim'leBhaberByolladı:B"BeriBbakBCelalBemmi,BUluguşBninemBgelirse,B
tümBbıyıklarınıByolacak!BYasımızBmıBvarBdaBböyleBcansızBçalıyor,B
çaldırıyorsun?BBizBöyleBbirBinsanlarBoldukBki,BbuncaByıldır,Byüzyıldır,BbuB
taşlarınBdikenlerinBiçinde,BbirBçileden,BbinlerceBçiçekBaçtırmasınıBsezerB
oldukBinşaallah!BCanlıBçal,BhiçBdeğilseBGökçimen'eBgeldiğindeBşatırBol!B
UluguşBninemBböyleBdiyorBCelalBemmi!BĐyiBçal!.."Bdedirtti.B
B
BBĐnsanınBiçindenBgelmeli!BGelmeyinceBzor!BKörBCelal,BUluguş'unB
hatırıBiçinBbileBşenBolamadı.BKabakBMusdu'nunBbuBdüğünündeBbirB
türlüB"şatır"Bolamadı.B
B
BBKonağınBsaçağındaBdikiliBgelenekselBdüğünBbayrağı,BbaşıBdamdanB
altıBmetreByukarda,BkıpırdamadanBduruyorBöyle.BAmaByanındakiBayyıldızlıB
bayrak,BhavadaBrüzgarBfilanBolmadığıBhalde,ByırtınırcaBçırpınıyor,B
ökseyeBtutulmuşBkeklikBgibi,BkurtulmayaBçabalıyor.B
B
BBGelenekselBdüğünBbayrağıBbayrakBdeğilBaslında.BDireğinBucundaB
kurutulmuşBüçBceviz,BiçiBboşaltılmışBüçByumurta,BbirazBdaByeşilliBkırmızılıB
yün...B
B
BBAyYyıldızlıBbayrağıBherkesBasmaz.BÇevreBköylerinBhiçbirindeByokBoB
görenek.BKabakBMusduBgetirip,B"GörenekBdeğilseBgösterelimBgörenekB
olsun!BHemBdeBrenginiBkanımızdanBalanBayYyıldızlıBbayrağımızınBgöreneğini,B
KızılcaBköylerinde,BenBmilliyetçiBadamBolanBbenBbaşlatayım!"B
dedi.BSeksenBsantimBeninde,ByüzByirmiBsantimBboyundaBbirBbayrakBgetiripB
ötekininByanına,BbirBmetreBaraylaBdikti.B
B
BBDüğününBsonBgünü,BkuşlukBvakti,BdelikanlılarBtabancalarıBalıpB
gelenekselBbayrağınBbaşındakiBkabuklarıBdüşürmeyeBçalışır.BGerinipB
gerinipBsıkarlar.BVuranBödülBalır.BDüğünBsahibi,BgücüneBgöreBarmağanlarB
verir.BKabakBMusdu'nunBdüğünündeBdeBbaşladıBbu.BAmaBkonuklarınB
çoğuBsaçlarınınBdibiniBbileBiçkiyleBıslattığından,BMusdu'nunB
düğündeBbuByarışBsadeceBEvciliBdelikanlılarBarasındaBolmadı,BKızılca'danB
gelenBmoruklarınBdaBisteğiniBuyandırdı.BBirBpatırtıBkütürtüBbaşladı.B
BuByarısıByıkılan,ByarısıByıkıldığıBzamanBkolayBkolayBkalkamayanB
coşkunBatıcılarınBkurşunlarıBherBzamanBgelenekselBdüğünBbayrağınaB
değil,BasılBbayrağınBayınaByıldızınaByöneliyor.B
B
BBKonuklarBarasındaBdostBvar,BdüşmanBvar.BArBbelasınaBçağrılmışB
ukala,Bcakcak,BkopukBmemurlar,BŞubeBgörevlileriBfilanBdaBbulunuyor.B | {
"page": 325,
"source": "/content/downs/Fakir Baykurt_TIRPAN.pdf"
} |
B 326BBayrak,BtabancalarBpatladıkçaBçırpınıyor.BMusduBdaBkonuklarıBgibiB
"coşkun".BĐkiBgündür,BheleBDürüBbulunduktanBsonra,BAllahaBçokB
şükür,Brakılar,Bşaraplar,Bkaçaklar,BTekel'inkiler,BsefaretlerdenBgelenB
votkalar,Bviskiler,Blikörler,Bkonyaklar,Bcinler...BneBvarsaBbirbirineB
karıştı,BsuBgibiBaktıBmaşaallah!..B
B
BBDüğünBişlerininBbaşBçevirgeniBBakiBHoca:B
B
BB"AllahımBRabbimBesirgesin!BAğamızınBbaşınaBbirBişBgelir!BBuBbayrakB
işleriBtehlikelidir!"BdiyeBkoştu.BMusdu'yuBbirBköşeyeBçektiBhemen.B
Kulağına,Bgözüne,BikideBbirB"Haa!BHıı!"BdeyipBduranBağzınaBsöyledi,B
anlatmayaBçalıştı.BAmaBbaktıBkavrayacakBdurumuByok,BkolundanB
tutupBgençlerleBmoruklarınBnişanBattığıByereBsürüklediBağasını:B"BakB
Ağa!"Bdedi.B"AyYyıldızlıBbayrağımızıBfuruyorlar!BBundanBhelbetBfuranınB
başınaBbelaBgelir.BAmaBseninBdeBadınBboklanır!BÇünküBEvciBköyününB
ağasıBsensin!BDüğünBsenin!"Bdedi.B
B
BBGeçtenBgeçBanladıBKabakBMusdu.B
B
BBAmaBanlayıncayaBkadarBnişancılar,B"AğaBatışımızıBbeğensin!"Bdiye,B
ayYyıldızlıBbayrağınBtozunu,BgüvesiniBepeyceBçırpmıştı.B
B
BBBirdenBayıldıBKabakBMusdu:B
B
BB"Đstoooop!.BĐstopBdiyorumBulanBdürzüler!BKafayıBçekipBçekipB
AmerikalılarByapsaByeriBgöğüByıkarsınız!BKalkmışBayYyıldızlıBbayrağımızaB
kurşunBsıkıyorsunuz!BHemenBistop!.."BdiyeBbağırdı.B"VallaByukardaB
benimBodadaBkafaBçekenBkaymakamlaBkomutanaBkendiBelimleBteslimB
ederimBsizi!BUlanBsizdeBTürkBkanıByokBmu?BAllahBsizeBhiçBmilliyetçiB
ruhBvermediBmi?BSizBmilliyetçiBmilliyetçiBiçmeyiBbilmezBmisiniz?BSarhoşunBdaB
milliyetçisiBolurBulan!.."BBelindenBtabancasınıBçıkarıpBnişanB
atışınıBdurdurdu.BSonra,BbirazBayıklardanBikiBadamBçıkardıBdamınBbaşına.B
Çabucak,BayYyıldızlıBbayrağıBonBmetreBöteyeBçektirdi.BBöyleceBbayrakB
kurtuldu.BGeneBhüzünlüBhüzünlüBdalgalanmayaBbaşladıBTürkiye'ninB
bütünBdireklerindeBdalgalandığıBgibi...BKuruBcevizlere,ByumurtaB
kabuklarınaBnişanBalmaByarışıByenidenBbaşladı.BMusduBkonuklarınınB
yanınaBdöndü.BKaldığıByerdenBsürdüBşenlik.B
B
BBDüğününBsonBgünüBolduğuBhalde,BKızılca'danBkonukBgeliyorB
hala!BCiplerle,BtaksilerleBakıyorlar.BAnkara'danBgelenBdeBvar.BKonuklarB
Cintaşı'nınBordaBgöründüğüBzaman,BbirkaçBelBsilahBatıyor,Bbekliyorlar.B
OBkadarBçokBsilahBatıldığıBveBhangisininBnerdenBgeldiğiBbelliBolmadığıB
için,BbazenBkarşılamakBzorBoluyor.BBuByüzdenBBakiBHoca,BkomşuBevlerdenB
birininBdamınaBikiBçocukByatırdı.BKonuklarBgörününceBhaberB | {
"page": 326,
"source": "/content/downs/Fakir Baykurt_TIRPAN.pdf"
} |
B 327Bveriyorlar.BOBzamanBBakiBHoca,B"HaydinBbakalımBCelalBEfendi,BgidinB
bunlarıBdaBkarşılayın!BHemBdeBbirazBcanlıBçalın,BölüBmüsünüz?"Bdiyor,B
koşturuyorBçalgıcıları.BKoşturuyorBçalgıcılarlaBbirlikteBçocukları,B
delikanlıları.B
B
BBDavulcularBönde,BdelikanlılarBarkada,B"Heey!"Bçekerek,BsilahBatarak,B
Cintaşı'ndakiBkaradudunByanınacaBvarıyor,BkonuklarıBordaBselamlıyor,B
sonraBdönüpBonlarlaBbirlikteBdüğünBevininBavlusunaBgeliyorlar.B
BazenBkocakapınınBdışında,BbazenBiçinde,BKabakBMusdu'ylaBgörüşüpB
sarmaşıncayaBkadar,BoBinmezseBBakiBHocaBileBelBsıkışıpBbuyurBedilinceyeB
kadarBçalgıcılarBçalıyor.BSonraBKörBCelalBdavuluBönlerineBkoyuyor.B
KağıtBpara,BnikelBpara,BbahşişleriniBbırakıp,BaşağıdanBmıBolur,ByukarıdanBmı,B
birBodaya,BiçkiBsofralarındanBbirininBbaşınaBoturuyorBkonuklar.B
BirByandanBBakiBHoca'nınBkarısınınBpişirdiğiBkahveler,BdelikanlılardanB
biriBeliyleBsunulurken,BbirByandanBkebaplar,BkavurmalarB
hazırlanıpBgeliyor,BiçkiBmasasıBbirkaçBçeşitBpeynirle,Byumurta,Bleblebi,B
kuruByemiş,BdomatesBbiberle,BkavunBkarpuzla,BhaşlanıkBpatatesle,BkokuluB
elmalarla,Bbardaklarla,BkadehlerleBdonatılıyor.BDonatımıBeksilenB
masalarByenidenBdonatılıyor.BBirkaçByudumBiçildiktenBsonraBtabancalarB
çıkıyor,Btavana,Btahtaya,Bhavaya,ByereBtozaBsıkılıyor.BBazenBbirkaçB
kadehBiçmeğeBgerekBkalmıyor.BKimiBgeldiğiByerdenBsarhoşBgeliyor.B
KimiBelindeBşişe,BtaşıtınBiçinde,BdikerekBgeliyor.B
B
BBBirBşenlik,BbirBşamata,BbirBgörülmedikBalemBMusdu'nunBdüğünü.B
Musdu'nunBbuBdüğünü,BbaşındakiBkedere,BaksiBkadereBkarşın,BbundanB
öncekiBikiBdüğününüBbastırıyor.BDürü'nünBkarnındakiBaksiBcinBçıkıpB
gittiBçokBşükür!BArtıkBgülüyor,Bşakıyor!BGöküşBgözleriBdereBsularıBgibiB
oynayıpBduruyor.BGelenlereBkalkıyor,BelBöpüyor.BKarılarınBkızlarınB
boynunaBsarılıyor.BAnasınınBeviniBbırakıpBgidecekBkızBotururBağlarB
değilBmi?BDürüBağlamıyor,Bgülüyor.B
B
BB"DahaBneBgülmelerBgöstereceğimBona!BEbediBgüldüreceğimBgözelB
yüzünü!BBindireceğimBminiposa,BdoğruBAnkara!BAnkara'daBtaksiBtomafili!B
BirBÇankaya,BbirBBaraj!BBirBÇankaya,BbirBBaraj!BMehtapBLokantası'ndaB
yoğurtluBkebaplarByediripBAmerikanBşuruplarıBiçireceğim..."B
B
BBBenziBbirazBsoluk,BamaBoBkadarBolur!B
B
BB"KalaylıBkaplardaBkavurma!BÇekirdeksizBkuruBüzüm!BBakarBbeslerim!B
HemBdeBfıstıkBileBbirBhaftanınBiçindeBbalıkBgibiByaparımBonu!.."B
B
BBHoşnutluğundanBuçuyorBKabakBMusdu.BĐçindeBbalıkBresmiBgörünenB
anahtarlığınıBsolBelineBalmış,BkonuklarınBşenlendiğiBodalarınBbirindenB
öbürüneBgiripBçıkıyor,BbirçoklarıylaBtokalaşıyor,BbirçoklarıylaBsarmaşıyor,B | {
"page": 327,
"source": "/content/downs/Fakir Baykurt_TIRPAN.pdf"
} |
B 328B"HayırlıBolsunBKabakBAğa!"Bdiyenlere,B"SağBolByeğen,BCenabıB
AllahBsanaBdaBgöstersin!"Bdiyor,BsonraBkendisineBuzatılanBkadehiBalıp;B
"ŞerefınizeBkardaşlarım!"BdeyipBdikiyor!BBazenBiçkiyiBgöğsündenBaşağıB
döküyor,ByakasınıBpaçasınıBıslatıyor!BĐçkiyiByarımByamalakByudumlayanaB
kadarBbeşBkişiBbirdenBçatalınBucunaBtakılmışBet,BpeynirBkoşturuyor.B
AltınBveBplatinleBgüçlendirilmişBdişleri,BağzınaBaldığıBlokmayıBçabucakB
öğütüpByutmağaBhazırBediyor.BYutuyor.BOrdanBçıkıpBbaşkaBbirBodayaB
giriyor,BorasınıBdaBşeneltiyor.BKonuklar,B"YaşşaBKabakBAğa!BNurooolB
KabakBAğa!BHayırlıBuğurluBolsuuun!.."BdiyeBbağırıyor,BtabancalarıBçıkarıpB
sıkıyor.B
B
BBAşBdamınaBdaBuğradı.B
B
BBKadınBerkekBonBsekizBkişiBçalışıyorBaşBdamında.BBıyıkBBekirBterB
içindeBkalmış.BBakiBHoca,BdumanınBateşinBarasında,BsinilerinBüzerineB
yahniBet,Bsalata,BsoyulmuşByumurta,Belma,BkavunBdoluBtabaklarıBdizdiripB
odalaraBkoşturuyor.BKoreliBHüsnü'nünBelindeBkepçe,BkeşkekBkazanınıB
karıştırıyor.BBakiBHoca'nınBkarısı,BdörtBocaklıBgazBtüpününBbaşında,B
kimiBsade,BkimiBaz,BkimiBortaBşekerliBkahveBcezveleriniBsokupB
sokupBçekiyor,BsonraBfincanlaraBdöküyor,B"HaydiBkoştur!"BdeyipBsavıyorB
yardımcılarını.BHüsnü'nünBkarısıBSelverBbulaşıklaraBbakıyor.BDişiB
dökükBağzınıBayıraBayıraBgülüyorBaraBsıra.BKarıdanBkızdanByardımcılarıB
çok.B
B
BBMusdu,BHüsnü'yeBtakıldı:B"BenBparayıBkazanırkenBeşşekBgibiBçalışırımB
Hüsnü!BAlacağımaBdaBdikkatliyimdir.BAmaByarenimByoldaşımlaB
yerkenBesirgemem!..BAraBsıraBsenBdeBdikiver!BGetirtBbirBşişe,BkoyByanına,B
dikiver!"BBakiBHoca'yaBbağırdı:B"BirBgözelBkadehBbulBHüsnü'ye!B
BirBtabakBmezeBayırBözel!BTıkmışınBburaya,BvermişinBelineBkoccaBkepçeyi,B
habireBterletiyorsun!BOlmazBböyle!BNeşesiniBdeBdüşüneceksinB
adamın!.."B
B
BBSonraBSelver'eBgeçtiBhemen:B"UlanBSelver!BUlanBbanaBbak!BHepB
bulaşıkBolmaz!BBirBetBtopağıBalBşurdan,BatıverBağzına!BYemedenBişlemekB
olurBmuBgııı?BBununBburasıBseninBkendiBevinBsayılır.BHiçBçekinme!BSenB
benimByabancımBdeğilsinBki!..BHa?BSöyleBbakayım,ByabancımBmısın?..B
Değilsin!..BAferin!.."B
B
BBBakiBHoca'yaBgeçti:B"SenBnedenBiçmiyorsunBulanBtaburBimamı?B
BuBdünyadaBrakıBiçipBbağıracaksın,BsigaraBiçipBsavuracaksın,ByatıpB
yatıpBkanıracaksın!BSofuluğunByaşamağaByararıByok,BanladınBmı?.."B
diyor,BcoşkunBcoşkunBgülüyor.B"YaniBbugünBçokBşatırBoldum!BCenabıB
AllahBhepinizdenBrazıBolsun!BÖmrümBşenlendi.BElim,Bkolum,BbelimB
kuvvetlendi!BDediğimiBanlıyorBmusunuz?BYaniBçokBgenceldimB | {
"page": 328,
"source": "/content/downs/Fakir Baykurt_TIRPAN.pdf"
} |
B 329Bbugün!.."Bdiyor.B
B
BBBakiBHocaBusulcaBkulağınaBsokuldu:B
B
BB"KuzuBdamındakiBiçkiBtükendi!BNeBönlemBalalımBdersin!BKonuklarBdaB
durmadanBgeliyorlarBmaşaallah!BNamlıBağaBolmanınBsonuB
budur!BNeByapalım?.."B
B
BB"AğasınınBmınaBgorum!"BdediBKabakBMusdu.B"Tuncer'iBbulun!B
NereyeBgitmişBeşşeğinBkunnadığı?BUlanBhiçBişlerinBcivcivlendiğiB
zaman,BdüğünBsahibininBoğluBarkadaşlarıylaBiçkiyeBotururBmu?BKaldırıpB
getirinBfırlamayı!..BYoksaBEkrem'iBbulun!.."B
B
BBTuncer'iBgetirdiler,BKasketiBelinde,BayaklarıBbitişik,BbaşıBöneBeğik,B
babasınınBkarşısındaBdurdu:B"SöyleBbuyruğunuBbaba!"B
B
BBYuşumadıBKabakBMusdu:B
B
BB"ĐçkiBbitmiş!BÇekeceksinBReo'yu,BsüreceksinBKızılca'ya!BĐçkiBbitmiş!B
BeniBdünyayaBşanBmıBedeceksinBulan!BKamyonuBdoldurupBgeleceksin!B
TekelciBKazımBBeyeBselamBsöyle!BDepodaBneBvarsaBversin!BParasınıB
anandanBal!BKaçBbinBmiBalayım?BKaçBbinBalırsanBalBulan!BReo'yuB
doldurBgelBdedim,BoBkadar!.."B
B
BBBabasınıBselamladı.BSallanarakBgittiBTuncer.BBirBsüreBardındanB
baktı.BOğlunuBbeğenmedi:B"YıkılıpBkalayımBdemeBbirByerlerde!"BdiyeB
bağırdı.B"BirBbuçukBsaateBkadarBburdaBolacaksın!BBuBkadarBiçecekBneB
vardıBdürzününBoğlu?BBöyleBgündeBelBiçecek,BsenBiçmeyeceksin!BBabanB
içecek,BsenBçevresindeBdöneceksin!.."B
B
BBĐkiBsaatBsonraBTuncerBkamyonuBdoldurupBgetirdiBKızılcaB
Tekel'inden.BŞişeleriBsandıklardanBçıkarıpBdağıttıBmasalara.B
B
BBBakiBHoca,BKabakBMusdu'nunBbuBçokBönemliBgünündeByüklendiğiB
göreviBaksatmadanBbaşardığıBiçinBmutlulukBduyuyor.BAmaBnamazB
vaktiBgelinceBeliBayağıBtitremeğeBbaşlıyor.BCamiByakınında.BKöyeBböyleB
birBkalabalığınBdolduğuBgünde,BMusdu'nunBHaymanalıBustalaraByaptırdığıB
minareyeBçıkıpBgüzelBezanlarBokumayıBistiyor.BAmaBMusduBbırakmıyor.B
DahaBdüğününBbirinciBgünü:B"BakBBakiBHoca,BseninBimamlığıB
üçBgünBistopBettiriyorum!BDüğünBgörevineBdikkatBetBkardaşım!B
DüğünBgörevinBbitsin,BsonraBgeneBokuBezanlarını,BkıldırBnamazlarını!"B
dedi,BkapattıBbuByolu.BBuByüzdenBçıkamıyorBminareye,BgiremiyorBcamiye.B
ÜzülmeninBfaydasıByok.BEmir,BsertBdemiriBhartBdiyeBkesiyor!B
MusduBböyleBbuyuruyor.BCenabıBAllahBgörüyorByukardan!B | {
"page": 329,
"source": "/content/downs/Fakir Baykurt_TIRPAN.pdf"
} |
B 330BB
BBSadeceBnamazBdeğil,BherBişBdurduBköyde.BOkulaBvarıp,B"DerslerB
istoop!"BdediBçocuklara.B"DüğüneBgelipBelBçırpacaksınız!BHeyBhoyB
çekeceksiniz!.."BAnkaraBÖğretmenBOkulu'nuByeniBbitiripBgelenBstajyerB
öğretmen,BıkBmıkBdiyecekBoldu,BMusduBçıkıştıBona:B"BanaBbakBoğlumB
ÖzkanBEfendi!BBuBdangırBdungurunBiçindeBçocuğunBkafasınaBdersBgirmez!B
EsasınaBbakarsanBdüğünBdeBbirBderstir.BSerbesBbırakBdölleri!BSenB
deBgörüşBkonuşBgelenBkonuklarla.BOnlarınBiçindeBdeBöğretmenBvarBüçB
beş.BArkadaşlıkBetBkendileriyle!BMüfettişBmi?BAklınaByanayım!BTecrübesizB
olduğunBbelli!BUlanBEvciBköyündeByalnızBbenimBsözümByürür!B
CumhuriyetBBayramıBmı?BNeBCumhuriyeti?BOnuBdaBgelecekByılBkutlarsın!B
HaydiBgeçBkonuklarınBarasına,ByeBiç,BhayataBalış!.."B
B
BBÖzkanBEfendiBbirazBkahırlanacakBoldu,BamaBkimeBkahırlanacak?B
BaktıBgördüByokBötesi,BkarıştıBkonuklarınBarasına,BoturduBiçkiBmasasına!B
SazBdinliyor,BsözBdinliyor,BelineBverilenBtabancayıBhavayaBdoğrultupB
sıkıyor,BhayataBalışmayaBçalışıyor.B
B
BBMusdu'nunBkonağındanBbakıncaBgenişBekeneklerBuzanır.BĐnceBbirB
dereBekenekleriBikiyeBböler.BDereninBikiByanıBtarakBgibiBsöğütBveBkavakB
ağaçlarıylaBuzarBgiderBaşağıya.BĐkişerBadımBaraylaBbinlerceBkavak.BĐnce,B
uzun,BhüzünlüBsalınışlarıylaBuzaktanBgözBalır.BSöğütlerBdeBaralarıBdoldurur.B
MartBgelirBdallarBpatlar,BçıvarBgiderlerByukarıya!BÜçByılaBbirBbudanırlar.B
DünyaBparaBtutarBsöğütler,Bkavaklar!BOrmaniyeBsıkıBşükür!B
Ankara'daBgecekonduByapacakByoksullarBkötüBkavağınBtekineB100BliraB
verirBayağında!BSöğütlerBkırktanBellidenBgiderBtrakBpara!BKavakBvarBüçB
yüze,BkavakBvarBüçByüzBelliyeBsatılır!BKavaklarBKabakBMusdu'nundur!B
SuBkıyısındakiBsöğütlerBdeBonundur.BÇünküBsuBkıyısındakiBtopraklarB
onundur!BSadeceBtopraktanBkalkanBekinBortaktır.BBağlarBonundur.BCömertB
adamdırBMusdu.BHarımları,BbahçeleriBvermiştirBortakçılara.BEkipB
diker,Bkaldırır,ByerlerBçocuklarıyla.BBağlardanBkalkanıBbölerler.BKavaklıdereB
ŞarapBFabrikasıBüzümeBiyiBparaBverir.BAmaBEvci'denBkimseBgötürüpB
satamaz.BMusduBsatar.BHerBbağdanBMusdu'nunBaldığıBhisseBtoplanıncaB
dünyaBolur.BÇekeBçekeBbitiremezBkamyonlar.BParalarınıB"trak"B
alır.BÜzümBparalarınıBgetirir,BCinliBKamile'yeBverir:B"SokBbirBköşeye!B
ĐyiBgünBolur,BkötüBgünBolur!"Bder.BÜzümBparalarınıBbiriktirirBKamile.B
B
BBEkinleriBortasındanBbölerBMusdu.BEkinler,BsürülürBsavrulur;BbirB
ağaya,BbirBortağa;BbirBağaya,BbirBortağa!..BBölüşümüBBakiBHocaByapar.B
HerBçeçinByeriniByurdunuBsüpürüpB"HocaBhakkı"BolarakBBaki'ninBambarınaB
taşımak,BağanınkiniBçuvallaraBdoldurupBkonağaBgetirmekBortakçınınB
görevi.BMusduBbunlarıBuygunBfiyatBbulduğuBgünBkamyonlaraB
yükleyipBKızılca'ya,BAnkara'yaBsevkBeder.BParasınıB"trak"Balır.BDünyaB
paraBtutar.BAmaBMusduBtutmazBparayı.BTicareteByatırır.BAnkara'dan,B | {
"page": 330,
"source": "/content/downs/Fakir Baykurt_TIRPAN.pdf"
} |
B 331BAmerikalılarınB"PiYEksBpazarındanBmalBçeker.BYağ,Bpeynir,Bbal,BmorB
lahanaBtoplar.BAlırBsatar.BParadanBdaBparaBkazanır.BBabadanBkalmaB
mülklerBolmasaBçiftBçubukBişineBbakmazBMusdu.BSevmiyorBçiftçiliği.B
OnunBsevdiği,B"tecaret".BRahmetliBMenderes'inBgünündeBağalaraBtraktörB
sağlandığında,BüçBtraktörBçekti.BĐkisiniBsattı,BepeyBkarBsağladı.BĐkiB
yılBuğraştıBkalanla.BSürücüsü,Bbakıcısı,Bkahyası,Bmazotu,ByedekBparçası,B
kazası,Bcezası...BsevmediBbuBişi!BSattıBtraktörü.B"AğrımazBbaşımaBağrıB
yahu!"Bdedi.B"NemeBgereek,BverBortağa,BbakBkeyfine!BBakiBHocaBdaB
başkahyaBolsun,Btamam!.."B
B
BBOrtakçılarBdürüstBadamlar.BBuğdayınBkarnıByarık,BniçinByarık?B
BölüşülsünBdiye!BBirBağaya,BbirBortağa!BBirBağaya,BbirBortağa!BGerideB
birBkileBkalsaBonunBdaByarısıBağaya,ByarısıBortağa!BBirBtekBtaneBkalsa,B
yarısıBağaya,ByarısıBortağa!BBuB"usulBüzere"BçokBiyiBgidiyorBişler!BBakiB
HocaB"buBusul"ünBkitaptakiByeriniBbiliyor.BYıldaBbirkaçBkezBMusduB
cumaBkılmağaBgiderBcamiye.BMusduBgirinceBBakiBHocaBbuğdayınBkarnınınB
niçinByarıkBolduğunu,BkitaptakiByeriniBbelirteBbelirteBanlatırBtopluluğa.B
TöreliBişlerdirBçiftBçubukBişleri!BMusduBçiftçiliğeBbununBiçinB
katlanır.BBununBiçinBortakçılaraBiyiBdavranır,BhoşBtutarBhepsini.BAllahB
daBkendisiniBhoşBtutarBelbet!BTarlalarınınBbereketiBartar,Beksilmez.B
TarlalarıBeksilmez!BBabasınınBgünündekiBgibi,BGökçimen'inBaltınaBaltınaB
giderBdurmadan.B
B
BBGökçimen'deBAğaByok.BAmaBazBtopraklıBhepsi.BAzBtopraklarBbölüneB
bölüneBdahaBdaBazBoldu.BAdamınBtoprağıBazBoluncaBgeçimiBzoralır.B
TopraktanBbaşkaBgelirByok.BOnlarB"tecaret"eBgiremez.BOBkadarcıkBparayla,B
oBkadarcıkBkafaylaBnasılBgirsinler?BGökçimen'deBtopraktanBsonraB
birBgelirBvarsa,BoBdaBgöküşBkızlarınaBödenenBbaşlıklar.BAmaBbaşlıkBdaB
düğünBsırasındaBharcanırBgiderBçoğun.BKalmazBeldeBavuçta.BBorca,B
harcaBgider.BAzBtopraklıBadamınBeksiğiBtükenmezBki!BDerkenBAnkara'daB
kapıcılık,Bodacılık...BApartmanlardanBbirineBkapağıBatabildinBmi,B
onBdaireliBbirBapartmandanBelineB300BliraBgeçerBayda.BKimdenBkötü?B
YirmiBdaireliBapartmanaBdüşersenBaylıkB500'eBgelir.BHerBayB"trak"BparaB
buBda.BBodrumBkatlarınByarıByanıB"kapıcıBdairesi".BKiraBvermezsin.B
ÇolukBçocuk,Bkarı,BbarınırBiyiBkötü.BBodrumlarBgüneşBgörmezBamaB
köylüBkısmıBgüneşiBneByapacak?BElektrik,BsuBaradanBçıkar.BKarıyıBboşB
oturtmazsın.BÇamaşıra,BcamBsilmeğe,BhaftaBtemizliğine,BbulaşığaBsokarsınB
apartmandakiB"gat"lara!BBoşBdurmaktanBboşaBçalışmakBiyidirB
dememişBmiBatalar?BBoşBduranıBşeytanBdaBsevmezBdememişBmi?..B
B
BBAlıyorBgidenlerinBtopraklarınıBKabakBMusdu.BHatırBiçin!B"SizinB
malınızBbenim;BbenimkiBzatenBbenim,BayrıBgayrılıkBmıBvar?"BdeyipBalıyor.B
OBolmasaBkimBalacak?BOBolmasaBnasılBgidebilirBAnkara'yaBodacıB
kapıcıBolmaya?BHemBkimBbilir,BbirBseçimdeBşansBçıkar,BbirBgecekonducukB | {
"page": 331,
"source": "/content/downs/Fakir Baykurt_TIRPAN.pdf"
} |
B 332ByapabilirlerBbelki.BBirBevlikByerBçeviripByarısınaBikiBgöz,ByarısınaB
birkaçBağaç,BikiBüçByılBsonraBbakarsınBikiBgözBdaha...BBelkiBçocuklarıB
okulaBverilir.BÇocuklarıBbelkiBkafalıBçıkar,Bokurlar.BBelkiBböyleBböyleB
sıyrılırlarBirezillikten!B
B
BBKocaBLinlinBkızıyorBbuBkafaya,BUluguşBkızıyor.B
B
BBHemBEvci'nin,BhemBGökçimen'inBarkaByanlarıBdağ.BÇalılık,Bfundalık,B
taşlık.BEkinBolmaz.BÖnlerindeBekeneklerBuzanır.BKabakBMusduB
bazenBKırlı'yaBçıktığında,ByüksektenBbakarBköyüne.BEvciBikiBbacağınıB
ayırmışBerkekBgibiBdururBtepelerinBarasında.BSöğütlerleBkavaklarlaBoB
dere,BapışarasındanBakarBgider.BYanıbaşındaBGökçimen'de,BeteğiniB
büzmüşBhatunaBbenzer.BKöyünBaltBbaşındanBçıkıpBçimenleriByeşertenB
su,BGökçimen'inBgöğsüBgibiBsarkar.BMusdu'nunBGökçimenBbaşınaB
kadarBsokulanBtopraklarıBdaBGökçimen'iBbelindenBsarmışBkolBgibiBgörünür.B
YüksektenBbakıncaBböyleBbirBresimBbelirirBMusdu'nunBgözünde.B
B
BBYoksulBGökçimenBköyü...BElliBkadarBdamıBvar.BAvlularınBçoğuB
çitli.BGübreliklerdeBtavuklarBeşinir.BMinaresizBbirBcamisiBvar.BYıkılıpB
gitmekteBolanBokulu,BsolukBkiremitleriyle,BtatillerdeBdireğineBçekilenB
solukBbayrağıylaBhüzünlüBbirBgöçmenBeviBgibiBgörünür.B
B
BBBirBdeBdemircisiBvar.B
B
BB....................................................................................................................B
B
BB38B
B
BBTIRPANB
B
BBDemirciBAcara...B
B
BBUluguş,BkuşlukBvaktiBdemirciBişliğineBvardı:B
B
BB"HaydiBgözünüBsevdiğimBAcara!BKıvratBoBgözelBelini!BDavulBzurnaB
dellendi!BNerdeyseBgelinBalıcılarBgelecek!BÇabukBol,BkızınBsandığınıB
kitleyecekler!BOBkadarBemekBçektim,BbinBzorluklaBbuldum;Bemeklerim,B
umutlarımBboşaBgitmesin!BÇabukBol!.."B
B
BBDemirciBAcara,BpaslıBtırpanıBdövmüşBdüzeltmiş,BtakmışBmengeneye!B
ÜzerindeB"MadeBinBUSA"ByazılıBeğesiyleBhabireBsürtüyor:B"SabretB
Uluguş!BBöyleBönemliBtırpanaBneBkadarBemekBverirsenBoBkadarBdeğerliB
olur!BÇokBemekBveriyorumBUluguş!BHiçBüşenmiyorum!BBöyleBişlereB
üşenmem!BÜşeneninBoğluBkızıBolmazmış!BSenBgit,BbaşkaBişinBvarsaBonaB | {
"page": 332,
"source": "/content/downs/Fakir Baykurt_TIRPAN.pdf"
} |
B 333Bbak!BBaşımaBdikelipBbeniBsıkıştırma!BĐvediBişeBşeytanBkarışır.BDüşünB
bir,BşeytanınBkarışacağıBişBmiBbu?"B
B
BBBöyleBhemBkonuşuyor,BhemBsürtüyor.BAradaBbirBçıkarıpBgözüneB
tutuyor,Beğrisine,BdoğrusunaBbakıyor.BBirBpaslıBtırpandıBama,BikiByanınaB
verdiğiByivleBgüzelBbirBhançereBbenziyorBşimdi.BĐşBgörüpBgörmeyeceğiniB
sınıyorBAcara.B"GitBbaşımdanBUluguş!"Bdiyor.B
B
BB"YokBbaşkaBişim!BĐşledimBbaşladım!BHerBişimiBtamamBettim!BBirB
buBkaldı!BBuBdaBbittiBmi,Btamam!BAlıpBgideceğim,BulaştıracağımByerine!B
HaydiBçabuk!"B
B
BB"DersinBdersinBçabuk!BHiçBdüşünmezsinBşuBadamınBzihniniBdağıtıyorB
muyum?BAvratBkısmıBbuBkadarBmıBzihinsizBoluyor?BNeyeBbuncaB
zulmeByıllardırBsabrediyorsunuzBda,BbirBşuBişinBbitmesineBkadarBB
sabredemiyorsunuz?B
B
BB"BeşBdakikaBsonraBtamamBolsunBAcara!"B
B
BB"Tamam!"B
B
BB"VallaBmı?"B
B
BB"Bak,BbanaBbirBdeByeminBiçirecek!BValla!"B
B
BBYenidenBtaktıBmengeneye!BYenidenBbaşladıBeğelemeğe!BAlnındanB
terBaktı.BGömleğininByeniyleBsildiBterini.BAğrıyanBbelini,ByorulanBkolunuB
duymadı.BDiliniBçıkaraBçıkaraBeğeleyipBbitirdi.BSonraBaldıBmengeneden,B
verdiBUluguş'a:B
B
BB"TutBbakalımBkırBserçe!.."B
B
BB"EllerinBdertBgörmesin!BAllahımBseniBvarsıllarınBşerrinden,BeviniB
aramasından,BtorunlarınaBgözBkoymasındanBkorusun!."Bdedi.BKoştuB
hemenBevine.BZakey'iBbeklemeyeBbaşladı.B
B
BBZakeyBhaBdeyinceBgelirBmi?BO,BgelinBolanBkızınB"ahretlik"iBolduB
üçBgündür!BÇıkarBgelirBmiBhiç?BĐsterseBUluguşBninesiBtuzByumurtlasın,B
otururBkızBevinde:B"AaaaBkarılar,ByeterinBgayri!BAzcıkByalnızBbırakınB
bizi!BĐşteBbugünBson!BEvciBköyününBReoBkamyonunaBbinipBgidecekB
DürüBbacım!BĐkiBbıdırBbıdırBedelim!BBizBonunlaBkanByalaştık!BBizB
onunlaBahretlikBolduk!BHerkesinBvardırBbirBçalıBardıByarenliği.BBizimB
deBvar.BÇekilinBgidinBartıkBayol!"BdeyipBsavarBkarıları.BDürü'nünByanınaB
yenidenBoturur:B | {
"page": 333,
"source": "/content/downs/Fakir Baykurt_TIRPAN.pdf"
} |
B 334BB
BB"Dürüüü,BbakBninem!BBenBUluguş'um,BhaberinBolsun!BBenBUluguş'um!B
Temizim!BAllahımBdaBtemiz!BYalnızım!BAllahımBdaByalnız!B
Yoksulum!BAllahımBdaByoksul!BKırılasıBvarsıllar,BAllahıma,Bbana,BbizeB
birBşeyBkoymamışBki!BNeyleBvarsılBolalım?BDürüü,BgözelBkızım!BYüreğiniB
berkBtutuyorsunBdeğilBmi?BVarırBvarmaz,BağılanasıBköpeklerineBkatmerB
vereceksin!BGıçıBgıçıBgıçıBdiyeceksin!BIsındıracaksınBkendine!BKuldanB
köpekten,BtilkidenBtavşandan,BhiçbirBşeydenBkorkmayacaksın!B
HorozlarBötmeden,BtanyeriBatmadan,BşafakBsökmeden;BçullanacaksınB
düşmanınBüstüne!BÇullandıktanBsonraBdüşmanınBağzınıBbirBavuçBçapıtlaB
kapatacaksın!BTırpanıBdaBşöyleBdibineBkadarBsokupBburkacaksın.B"AlB
haaaBnalet!"Bdiyeceksin.BOndanBsonraBbohçanıBalacaksın!BUsulcaBhayataB
çıkacaksın!BHayattanBdamaBvaracaksın!BDamdanBsaçağaBineceksin!B
SaçaktanBgübrelerinBüstüneBatlayacaksın.BAtlarken,B"DesturBrabbiyasir,B
velatiBvasir!"Bdiyeceksin!BToparlanıpBkalkacaksın.BDeredenByukarıB
koşacaksın.BKöpeklerBürerseBgıçıBgıçıBgıçıBdiyeceksin.BGeneBürerseBkatmerB
atacaksın.BSonraBardınaBbakmadanBkoşacaksın!B"Euzü"yüBokuyupB
koşacaksın.BAllahımBseninBdizlerineBSeyrekbasanBKeloğlan'ınBkuvvetiniB
verecek.BKoşaBkoşaBBiloş'unByolunuBtutacaksın.BGünBdoğmadanBçalılarınB
arasındaByiteceksin.BOBcihazlar,BcandarmalarBisterseBdarıBgibiBsaçılsın.B
Biloş'unBadamlarıBseniBvermez.BOnlarınBbugüneceBcandarmayaB
eşkıyaBverdiğiBduyulmamış,Bgörülmemiştir.BDahaBolmazsaBçekipBeşkıyaB
kayalarınaBgideceksin!BDeşilesiBŞişgöbeğinBkonağındaBkapanıpBkalmaktan,B
eşkıyaBateşleriBbaşındaBoturup,BateşBfarıdıkçaBçırpıBatmak,BoBöksüzlerinB
çorbasınıBpişirmekBdahaBiyidir.BBuBdediklerimiBanlıyorsunBdeğilB
mi?BDeğilBmiByeşilBgözlüBmaralım?"B
B
BB"Dürü'nünBgözlerininBiçiBgülüyor.BGülünceBufacıkBağzınınBdişleriB
parlıyorBsütBgibi!BHerBzamanBıslanmışBgibiBduranBdudaklarıBaçılıyor,BakB
dişlerininBarasındanBufacıkBdiliBgörünüyor.BBirBsaf,BbirBçocuksuBbaşınıB
sallıyor,ByeniBdillenenBçocuklarBgibi,BherBzamankindenBdahaBdüzgünB
birBsöyleyişle:B"HeyaBUluguşBnine!"Bdiyor.B
B
BB"HeyaBmıBdedin?"BdiyeBsoruyorBZakey.B
B
BB"Heya!BVallaBheyaBnineceğim!"B
B
BBKollarınıBuzatıpBbaşınıBavuçlarınınBarasınaBalıyor,B"HeyaBdiyenBdilineB
kurbanBolayımBbenimBakıllı,Bzekalı,BcessurBkızım!"Bdiyor,BDürü'yüB
öpüyor.BÖpüyorByüzünü,Bgözünü.B
B
BBAmaBbırakmıyorlar:B"HaydinBgayriBgııı!BNeBbuBsizinBsevdanız?B
BirbirinizeByapışıpBkalacaksınız,BayırmakBzorBolacak?BDeşilesiBKabakB
Musdu'ya,BbirBkızaBkarşılıkBikiBkızByollamakBgerekecek!BHaydinB | {
"page": 334,
"source": "/content/downs/Fakir Baykurt_TIRPAN.pdf"
} |
B 335Bgayri!.."BdiyeBdalıyorlarBiçeri.B
B
BB"UluguşBninemBbekler!"BdiyorBZakey.B"HemenBkoşupBbakayım!B
BirBdiyeceği,ByollayacağıBvarBmı?BVarsaBalıpBgeleyim!BOlurBmuBgözelim?"B
diyorBfısfıs.B
B
BBZakeyBgülüyor,BgöğsüBçilliBtarlakuşuBgibiBuçuyorBUluguş'unB
evine.B
B
BBUluguş,BodanınBiçindeBtekBbaşına,BbirineBbirBşeylerBkonuşuyorB
gibi,BonaBbirBşeylerBsoruyorBgibi,BkarşılıkBbeklemedenBhabireBkonuşuyor:B
"ĐnsanlarBbileBdeğişiyor,BsenBdeBdeğiştin!BDeğişenBölmezBki!BDeğişmekB
kötüBbirBşeyBdeğilBki!BDeğişenBgüçlenir!BDeğişenByeniByeniBişlereB
yarar!BYeniBişler,BeskilerdenBiyidir!BDeğilBmiBgözelBtırpışım?"BdeyipBB
duruyor.B
B
BBZakeyBkapınınBağzınaBgeldi,BbaktıBUluguş'a.BTırpışıBelineBalmış,B
onu,BçocuklarınByaptığıBçapıtBgelinBgibiBhavayaBkaldırmış,BhemBseviyor,B
hemBsoruyor:B"DeğilBmiBtırpışım?BDeğilBmi?"B
B
BBDayanamayıpBiçeriBdaldıBZakey:B"HeyaBUluguşBnine!BVallaBheya!"B
dedi.BBaşınıBDürü'nünBsalladığıBgibiBsalladı.BDişleriniBDürü'nünBgösterdiğiB
gibiBgösterdi:B"HeyaBUluguşBnine!"Bdedi.B
B
BBUluguşBbaktı,BZakeyBgelmiş:B"BakBZakey'imBbak!BYapıldıBgeldi!B
ŞuBtırpışınBgözelliğineBbak!BKiminBvarBböyleBtırpışı?"Bdedi.BKolunuB
Zakey'inBomzunaBattı,BöptüByüzünü:B"Zakeeey!..BGıııBZakey!.."Bdedi.B
"GitBişineBgııBZakey!BBenimBdeBkendiBişlerimBvar,BonlaraBsahipBolayım!B
SeninBdeBişinBvardır,BgitBhaydi!."Bdedi.B
B
BBZakey:B"BirBişimByokBbenim!"BdiyeBdirendi.B
B
BB"YokBdeme!BVardır!BHiçBkızBkısmınınBişiBolmazBmıBZakey'im?B
ÇalıBçırpıBtaşıtırlar,BsuBdoldurturlar!BBakBdüğünBoluyor,BkızBevineBgit!B
GitBbirBişinBsahibiBol!BBenimBdeBişimBvar!.."B
B
BB"YokBişim!BVallaByokBUluguşBninee!.."B
B
BB"GıBZakeeey!BĐşBvarBhalkBiçinde,BişBvarBhulkBiçinde!BBenimBişimB
var!BTekBbaşımaBgöreceğim!BAnlamıyorBmusun?BGııBçilBgöğüslüBtarlakuşu!.."B
B
BBBirBburkulduBZakey.BSolarBgibiBoldu:B
B
BB"ĐyiBmadem,Bgideyim!.."Bdedi.B | {
"page": 335,
"source": "/content/downs/Fakir Baykurt_TIRPAN.pdf"
} |
B 336BB
BB"GitBya,BhemenBgit!"B
B
BBÇıkıpBgittiBZakey!BAğlayacakBgibiBoldu?BNereyeBgidecek?BKızB
evineBmi?BDürü'nünByanınaBmı?BYoksaBkendiBevineBmi?BKararBveremediB
birBan.BSonraBikiBayağınıBbirdenByereBvurdu:B"EvimizeBgiderBağlarımB
benBde!BSaklıyorBbenden!BKapanırBağlarım!.."Bdedi.B
B
BBUluguş,BaynalıBsandığınıBaçtı.BĐçindenBbirBbohçaBçıkardı.BBirBpoşuB
çıkardı.BPoşuyuBaldı,BgüneBtuttu.BGülünüBçiçeğiniBkokladı.BĐncecik,B
ufacıkBbirBpoşuydu.BMorları,BpembeleriBvardı.BDururduBsandığınBdibinde.B
KızlığındanBkalmaydı.BSevdadanBuçtuğuBgünlerinBbirBanısıBolarakB
araBsıraBçıkarırBkoklardı.BKocasıBUluguşBAhmetBtakınmıştıBbirB
zaman.BOnunBbirBtürlüByitmeyenBkokularınıBiçineBçekti.BSonraBbirdenB
ivediyeBbindirdi.BĐkiye,Bdörde,BsekizeBkatladıBpoşuyu.B"TırpışımınBelB
tutacakByeriniBçılbacıkBkoymakBolmaz!.."Bdedi.BTırpışınBelBtutacakByerineB
sardıBpoşuyu.BSarıpBbitirdi.B"AmaBbunuBburayaBnasılBbağlayacağım?B
ĐğneBiplikleBdiksemBgözümBkeserBmi?BBirBipBbulupBbağlasamBçirkinBmiB
durur?BÇirkinBistemem!BDürüBkızımaByakışmaz.BNerdeBşimdiBoBkaraB
yereBgidesiBiğnelerBacaba?"B
B
BB"HemenBkalktı.BĐğneliğeBgitti.BBirBiğneBçekti.BTorbadanBiplikBçıkardı.B
BirBsüyümBçekti.BUcunuBıslattı.BĐğneyiBtuttuBgünBışığına.BDenediB
denedi,Bgeçiremedi.B"GeçireneceBuğraşırım!BBayaBdaBgeçiririm!BKörB
olsamBgeneBgeçiririm!BNeyeBgeçiremeyecekmişim?"Bdedi.BBıkıpBusanmadanB
denedi.BGeçirdiBsonunda!BHemenBaldı,BdiktiBpoşununBuçlarını.B
TırpışınBbaşınıBtopuzBgibiByaptı.B"NeBgözelBoldu!BNeBsüslüBoldu!BBaksanıza!B
BöyleBbirBtırpışBgördünüzBmüBbugünece?BKöylerde,BşehirlerdeB
gördünüzBmü?BKızılca'da,BAnkara'da,BAtina'da,BAmerika'daBgördünüzB
mü?BVarBmıBböyleBtırpışıBvarsılların?"BDudaklarınaBgötürüpBöptü.B"NeB
faydalıBoldun!"Bdedi,Böptü.B
B
BBBıraktıBsonra!BAynalıBsandığınBiçiniBdeşti.BBirBbohçaBdahaBbulupB
aldı.BÇıkarıpBkoyduBortaya:B"VermeyeBveririm!BDürüBkızımaBcanımB
feda!BAmaBişiniBbitirdiktenBsonraBbırakırBgiderseBkalsınBmıBoBToprakB
Soyulcan'ınBkonağında?BVermeyeBveririmBde,BburasıBdüşündürüyor!.."B
B
BBMorBbirBbohça.BSırmalarlaBişlenmiş.BÇokBeskiBbirBmodaBüzere.B
"CanımBfedaBolsunBDürü'me!BGötürsünBberaberinde!BAmaBkalırsa?B
Eh;BgeneBbaşımBgözümBüstüne!BNeByapayım?BÇırılçıplakByollayıverecekB
değilim!BUluguşBninesininBgönlündenBhiçbirBşeyBkopmamışBmıB
sansın?BÖlmemişimBdaha!BDürü'denBkıymetlisineBmiBvereceğim?"B
BohçayıBbıraktı.B"GelBtırpışım,Besmerim!.."BTırpışıBaldı.BAyrılırBgibiB
öptü.BPeşkirinBiçineBsardı.BPeşkiriBsırmalıBbohçanınBiçineBsardı.B | {
"page": 336,
"source": "/content/downs/Fakir Baykurt_TIRPAN.pdf"
} |
B 337BDürdü,BkendineBgöreBbirBbiçimByaptı.B"Ekmek"BdesenBdeğil,B"urba"B
desenBdeğil,BöyleBbirB"şey"Biçindeki.B"UluguşBninesininBgönlündenB
kopanBdahaBçokBama,BelindeBolanBbu!BYoksulluğunBhaliniBbilmezBmiB
benimBDürü'm?"BSırmalıBbohçayıBduvarınBdibineBkoyduBbirden.BSandığıB
deşti.BDibindeBbirBçıkıBvar.BÇıkınınBiçindeBgümüştenBparalarBvar.B
"ÖldüğümdeBaltYüstBparalarımBbenim!BAmaBölmüyorumBnasılBolsa!B
ÖlünceBaltYüstBparamBolmayıversin!BOlmazsaBdövecekBmiBAllahımB
beni?BÖnüneBoturtupBçekişecekBmi?BBenByoksulBbirBinsanım.BBilmezB
mi?BHemBdeByapayalnızım.BArdımdanBbakıpByerinecekBkimsemByok.B
AltYüstBparalarıBayırıpBkimeBgösterişByapacağım?"B
B
BBAldıBparaBçıkısını.BKoyduBbohçanınBüstüne.BSandığıByenidenBdüzenleyipB
kapattı.BĐğneyiBipliğiBkoyduByerine.BKapıyaBçıktı:B"Zakeeey!B
GelBartık!.."Bdedi.BBeklemeğeBbaşladı.B
B
BBZakey'inBanasıBhalasBsoruyor:B
B
BB"KiminleBkavgaBettin?BKalbiniBkıracakBbirBşeyBmiBdediler?BDürüB
müBdedi?BAnasıBmıBdedi?BEğerBoBKıllıbacaklıBHavanaBdediyseBsöyle!B
AmaBdemez!BNedenBdesinBHavana?BDürü'müzBdeBdemez!BDürü'yüBbilmemBmi?B
Havana'yıBbilmemBmi?BĐkisininBdeBgönülleriByaralı!BEğerBoB
YassıburunBĐt'inBavradıBdediyseBsöyleBbana!BOBinsanBiçindeBinsanaBbenzemedikB
fitne!BOBtezvirci!BOBfini!BOBşişgöbeğinBkemikByalayıcısı!..BEğerB
oBölüByuyucuBHafız'ınBavradıBdediyseBsöyleBbana!BKimBdediyseBanlat!.."B
SorupBduruyor.B
B
BBBirdenBkalktıBZakey:B"BeklerBbeni,Bgideyim!"B
B
BB"KimBbeklerBgı?"BdiyeBsorduBanası.B
B
BB"UluguşBninemBbekler!"Bdedi.B
B
BB"ÖyleyseBkoş!..BUluguş'uBbekletme!.."B
B
BBZakeyBkoştuBUluguş'unBevine.BAldıBbohçayı.BBirBküçükBçıkınınB
içindekiBparalarıBaldı.BYürüdüBVelikul'unBevine.BDürü'nünByanıBsankiB
arıBoğulBçıkarmışBgibiBişliyor.BÇokBbekledi.BSabırsızlandı.BBinBgüçlükleB
sokuldu:B"ĐşteBbohçaBDürü'm!"BdediBfısfıs.B"KoyBsandığına!"Bdedi.B
B
BBSandığınBbirByanınaBuzattılarBbohçayı.B"BuBdaBbirazBpara!BBenBalmayacakB
oldum,BzorlaBtutuşturdu.B"DağdaBtaştaBlazımBolurBmaralıma!"B
dedi.BÇokBzorladı.BÇaresizBkaldım.BBirBdeBdiyorBki,B"NeBolurBbuBbohçayıB
bırakmasınBgeride!BÇıkarkenBalsınByanına!BKurşunBişlemeliBdeğilB
kiBağırBolsun!BSırmaBişlemeli!"Bdiyor!.."B | {
"page": 337,
"source": "/content/downs/Fakir Baykurt_TIRPAN.pdf"
} |
B 338BB
BBParayıBaldı,BağladıBDürü.B
B
BB"SonraBdiyorBki,B"BirBdahaBbirbirimiziByaBgörüz,ByaBgörmeyiz!B
AhretBhaklarınıBhelalBetsin!BBenBonuBdağlardanBdaBindiririmBinşaallah!B
"OBişiBgörenBbenim!BTırpanıBAcara'yaBveripBdüzdürenBbenim!BTırpanınB
kendisiBbenim!BBenBDürü'nünBsandığınaBgirdim!BHiçBoBelBkadarB
kızınBbuBişlereBaklıBererBmi?BDahaBkörpecikBbirBçocukBo!BOnuByapanB
benim!"Bderim,BalırımBmaralımıBipten!BYaşsaByaş,BdişseBdiş!BNeyimBkalmışB
şurda!"Bdiyor.BBirBdeBdiyor,B"HeleBDürümBbuByoluBbirBaçsın!BYolB
birBaçılsın!BSonrasınıBseyreylesinBgörenler!BGünBdoğmadanBnelerBdoğar!B
DağlarımızdaBneBgözelBgüller,BçiçeklerBaçar!.."Bdiyor.BSonraBgeneBdiyorBki.."B
B
BB....................................................................................................................B
B
BB39B
B
BBGELĐNBALAYIB
B
BBSonraBgelinBalıcılarBgöründüBEvci'den.B
B
BBBaşlarıBüstündeBbulutlaBgeliyorlar.B
B
BBAtlar,Batlılar...BDemirikırı,Bkulası,B"yeşil"i,Bdorusu,BköylerdenB
kopupBgelmiş,Batlar,Batlılar...BÇürükyeşilBReo'yuBdallarla,Byapraklarla;B
koyun,Bkurt,BkaplanBpostlarıyla;BboyalıByünlerle,Bboncuklarla,BpoşularlaB
süslemişler.BKarıBkız,BçocukBçokBinsanBdolmuşBüstüne.BTentesiniB
söküpBatmışlar.BAtlar,Batlılar,Btaksiler,Botobüsler,Bminibüsler...BBağırıpB
çağırıpBgeliyorlardı.B
B
BBTakBtakBtakBtak!BDurmadanBsıkıyor,BdurmadanBbesliyorlarByukardakiB
bulutu!BYolaBizeBsığmıyorlar.BAtlılardanBveBoBkamyondanBbaşka,B
belkiBdoksanBarabaBvar!BTaksiler,Bminibüsler,Botobüsler,BkamyonlarB
var.BYolunBikiByanındakiBtarlalaraBtaşıyor,BbirbiriniBgeçiyorlar.B
Tabancalardan,BtüfeklerdenBçıkanBbarutunBkokusu,BhavadaBsavruluyor..B
Gökçimen'denBbakıncaBinsanaBkorkuBverenBbirBkalabalıkBgörünüyor.BTozutupB
geliyorlar!B
B
BBMusdu,BgüveyBtıraşıBolmuşBgüzel.BKokular,BkolonyalarBsürünmüş.B
KamyonunBönündeBoturuyor.BBaşıBbirBoByana,BbirBbuByanaByıkılıyor.B
OğluBTuncer'deBsarhoş!BAmaBoByalpaByapmıyor.BĐçkiyeBçocuktanBalışmış.B
ĐçkininBiçindeBpişmiş!BAtların,BatlılarınBarasındaBakıllıBakıllıBsürüyorB
kamyonu.B
B | {
"page": 338,
"source": "/content/downs/Fakir Baykurt_TIRPAN.pdf"
} |
B 339BBBAtlılarınBonBkadarıBbayraklı.BBirBellerindeBbayrak,BbirBellerindeB
silah...BDurmadanBkoşturuyorlar!BSilahlarBpatlıyor,BbayraklarBçırpınıyor.B
GelinBalmayaBdeğil,BvuruşmayaBgibiBgeliyorlar.BAkıyorlarBGökçimen'eBdoğru!B
B
BBBirBaraBtabancasınıBçektiBMusdu:B
B
BB"SıkacağımBTuncer,Bdayanamıyorum!"Bdedi,BReo'nunBtepesineB
doğrulttuBnamlıyı.B
B
BBTuncer,BReo'yuBdurdurdu,BbabasınınBbileğiniBkavradı:B
B
BB"DurBbaba!BÇıldırdınBmı?BĐnsanBvarBüstünde!"Bdedi.BSıkıcaBtuttuB
bileğini.B"BirBişBçıkarmayalımBdurduğumuzByerde!"BNamluyuBarabanınB
altınaBdoğrulttu.BGüçlü,BgençBelleriyleBsıkıcaBtuttuBbabasını.BTabancaB
düştüByere.BKapıpBaldı.BSonraBfırlayıpBatladıBaşağıya.BKoreliB
Hüsnü'yüBöneBçağırdı:B"GelBşuraya!BBabamınBsağınaBoturBHüsnüB
abey!"Bdedi.B"Otur,BonuBtut!.."B
B
BBHüsnüBgeldi,BMusdu'nunBsağınaBoturdu.BKapıyıBsıkıcaBkapattı.B
ReoByürüdü.B"BuBişlerdeBsululukBfenadırBbaba!"BdediBTuncer.B"SilahlaB
şakaBolmaz!.."B
B
BB"ŞakasınınBmınaBgorum!BBanaBakılBmıBöğretiyorsunBeşşeğinBsıpası?B
VerBtabancamı!BVer,BmınaBgodumunBayısı!.."BTartınıyor,Byırtınıyor!B
TuncerBdeBsürüyorBarabayı.B
B
BBBağlarınBarasınaBgelinceBbulutBbüyüdü.BSilahBsesleriBbütünBdoğayı,B
ovayı,BhavayıBdoldurdu.B
B
BBPatlamışBbarutunBkokusuBDemirciBAcara'nınBburnunaBkadarBvardı.B
B
BBAcara,B"NerdesinBCenabıBAllaaah?"BdiyeBbağırdı.B
B
BB"CavırBköyüneBgeliyorlarBsanki!"BdediBKocaBLinlin.B
B
BBUluguş:B"OncaBfişeği,BsıkıyıBhavayaBatacağınıza,BbirBtanesini,BbirB
tekBtanesiniBToprakBSoyulcan'ınBbeynineBsıkıverin,BDürüBkurtulsunBayB
körBolasıcalar!"Bdedi.B
B
BBHavanaBkavrulanBciğerininBüstüneBkapanıpBağladı.B
B
BBVelikul,BağıByutmuşBitBgibiBmızıkladı.B
B
BBEvşenBkorkudanBaltınıBıslattı.B | {
"page": 339,
"source": "/content/downs/Fakir Baykurt_TIRPAN.pdf"
} |
B 340BB
BBTavuk,Bhoroz,Bpiliç,Bcivciv...Bkaçıştı!B
B
BBDüğünBalayıBköyBiçineBgirdi.B
B
BB"KöyünBtamBiçindeeen!BKöyünBtamBiçinden!..BTamBKocaBLinlin'inB
gayfanınBönünden!BGeniiişBbirBturByapın!BTurByapınBulanBmınaB
goduklarımın..BMınaBgoduklarımın.."B
B
BBTuncer,BköyBiçindeB"tur"Byaptı.BVelikul'unBevinBönüneBgelipB
durdu.BAtlılar,Btaksiler,BminibüslerBkarmakarışıkBbirB"tur"Byaptı.BDurdular.B
KöyünBiçiBdışıBdoldu.BSarhoşlarBkahveyeBçöktü.BKimineBşekerli,B
kimineBazşekerli,BkimineBsade...BKocaBLinlin,BdiliyleBdudağındanB
sövdü.BDikeçBAliBdurmadanBkoşturduBortalarda.B
B
BBGökçimenliBdelikanlılarBMusdu'danB500'lükBaldı.B
B
BBKızlar,BDürü'nünBkapısınıBtuttu.BOnlarBdaBbirB500'lükBaldı.BUluguşB
uzaklardan:B"Alın!BDahaBfazlaBalın!BDomuzdanBkılBkoparmakBsevaptır!B
Alın,BsevaplarınızBartsın!"BdiyeBbağırdı.B"AmaBdenizdeBkumB
ondaBpara,BneBdokancasıBolacak?"B
B
BBYataklarını,Byorganlarını,Bhabalarını,Bkilimlerini,Bkaryolasını,B
gardrobunu,BbüfesiniBReo'nunBüstüneByerleştirdiler.BĐkiBdelikanlı,BsandığıB
kucaklayıpBgetirdi.BYataklarınBarasınaBkoydular.BBağladılarBsıkıca.B
B
BBDürü'nünBbaşıBbirBtülünBiçinde.BTelleriniBbelindenBaşağıBsarkıtmışlar.B
ElineBeldivenBgiydirmişler.BEldivenBparlıyor.BGelinliğinBiçindeB
inceBbelliBbirBsülünBolmuş.BBoyuBuzamış.BAltınlarBboynundaBhalkaB
halka!..BKolunaBaltınBsaatBtakmışBCinliBKamile.B
B
BBHafızBelBkaldırdı.BOkuduBduasını.BYaşlıBkadınlar,Bgelinler,BayıkB
sarhoşBbütünBadamlarBeliByüzeBçaldılar.BKocaBLinlinBbirBdahaBsövdü.B
TuncerBavludanByürüdü,BhayataBçıktı.BOmzundaBbirBtuzBtorbasıBvar.B
EliniBtorbayaBattı.BBozukBparaları,BşekerleriBsaçtıBaşağıya.BYumulupBkapıştıB
çocuklar.BBirBdaha,BbirBdahaBsaçtı.BYerinByüzünüBdolduranBçocuklarıB
bozukBparayaBboğdu.B
B
BBSarhoşlarBkalkıpBgeldilerBkahveden.B
B
BBAzBsonraBDürü'nünBsülünBboyuBgöründü.B
B
BBBirBkolundaBTuncer,BbirBkolundaBSelver!B
B | {
"page": 340,
"source": "/content/downs/Fakir Baykurt_TIRPAN.pdf"
} |
B 341BBBGörenler,B"Maşaallah!BMaşaallah!.."Bdedi.B
B
BBBirkaçBkişiBelBçırptı.BKocaBLinlinBgeneBsövdü.B
B
BBAvlununBiçindeki,BkocakapınınBönündeki,BkamyonunBüstündekiB
adamlarBsilahlarıBhavayaBdoğrulttu.BBirBtakırtıBgittiBköyünBortasında.B
GökyüzüBgeneBbulutBoldu.BÇocuklarBbirBsürüBkapçıkBtopladı.BKapçıklarıB
koynunaBdoldurdular.BDökeBsaçaBalayınBçevresindeBdöndüler.B
KabakBMusdu,BReo'nunBüstüneBoturdu.BKoreliBHüsnü,BhiçByanındanB
ayrılmıyor.BTakırtılarBsürüpBgidiyor.B
B
BBGelin,BavluyaBindi.BĐkiByandanByığışıpBhabireBsıkıyorlar.BDürüBçırpınıyor.B
AyaklarıBtitriyor.BYereByereBçöküyor.BBirBara,ByerdeBmi,BgökteB
miBgittiğini,BnerdeBolduğunuBbilemedi.BTakırtınınBortasındaBgidiyor.B
KulaklarıBsağırBolacak.B
B
BBKocakapıdanBçıktılar.BÜstüBaçık,BsüslüBbirBtaksiBvar.BKırmızıByarışB
arabasınaBbenziyor.BÜstüBaçıkBarabayaBgötürdüler.BKabakBMusdu,B
Reo'yaBbindirecektiBoysa.B
B
BB"Hüsnüü!BBırakBbeniBHüsnüüü!..BParçalayacağımBbuBeşşeğinBsıpasını!B
AlıpBgittiBtabancamı!BBırakBbirBşarjorcukBsıkayım!BSıkmazsamB
ölürüm!BSıkmazsamBveremBolurum!"BdiyeBbağırdı.BReo'nunBönündenB
atladıBaşağıya.BYereBkapandı.BHüsnüBatladıBardından.BTutupBkaldırdı.B
AmaBtartınıpBkurtuldu.BGüçlüydü.BKızılcalıBbirBkonuğunBkucağınaB
atıldı:B"BirBverBulan!BSimitBVessonBmu?BTamam!BBirBver,BbenBdeBSimitB
VessonBarıyorumBzaten!.."BZorlaBalıpBkaldırdıBhavaya:BTakBtakBtakB
tak!..BKuşağınınBarasındanByeniBşarjörBçıkardı,Bsürdü.BDoğrulttuBhavaya!B
SıktıBsıktıBsıktıBsıktı.BŞarjörBboşaldı.BVerdiBKızılcalıBkonuğa.BYürüdüB
arabaya.B"MınaBgodumunBoğlu!BĐnsanBbabasınınBtabancasınıBalırB
mıBelinden?BAnanBCinliBKamile'denBmiBöğrendinBbuBvidaları?BBenBkaçB
yılınBMusdu'suyum?BTabancaBnasılBsıkılırBbilmemBmiBulanBmınaBgodumunB
serserisi?"BTespihBçekerBgibiBsöverekBkamyonunBönüneBoturdu.B
ÜstüBaçıkBarabayıBseyretmeğeBbaşladı.B
B
BBEskiBMuhtarBCemal'leBĐtBOmarBgeldi:B"HaydiBAğa,BhayırlıBolsun!B
GüleBgüleBgeçinin!BAllahBbaşaBkadarBsürdürsün!"Bdediler.BEğilipBeliniB
öptüler.BŞakirBHafızBgeldi:B"ErdirenBolduranBAllahaBhamdolsun!BHayırlıB
uğurluBolsun!BAllahBbaşaBkadarBsürdürsün!"Bdedi;BöptüBelini.B
GelinBalayıBağırBağırByürüdü.BCamininBçevresiniBdolanıpBEvci'yeByöneldiler.B
B
BBKocaBLinlinBağladı.BDiliniBdudağınıByemeğeBbaşladı.B
B
BBTabancalarBtüfeklerBdahaBçokBpatladı.B | {
"page": 341,
"source": "/content/downs/Fakir Baykurt_TIRPAN.pdf"
} |
B 342BB
BBDahaBbüyükBbirBbulutBolduBhavada.B
B
BBDemirciBAcara,B"ĐnsanBbunaBnasılBdayanırBAllahım?BkoccaBAllahım?"B
dedi,BkahveninBiçineBgirdi.B
B
BB"AldıkBkızınızı,BşeytanBgörsünByüzünüzü!"BderBgibiBçekipBgittiler.B
B
BBUluguş,B"BenBdayanırım!BBenBdokuzBokkaBtuzuByerim!BDokuzBayB
suBiçmemBüstüne!BDayanırım!"Bdedi.BZakey'leBSultan,BHasibe'yleBNaciye,B
Uluguş'unBardıBsıraByürüdüler.B
B
BBHavana,BbirBsürüBkarınınBkızınBiçinde,BbirBkolundaBbiri,BöbürBkolundaB
başkaBbiri;BağladıBkaldı.BBaşıBbuByana,BoByanaBdüşüyor.BBoyunaB
ağlıyor:B"Anam!BBenBbuBacılaraBnasılBdayanayımBanam!?BKörpecikByavrumuB
kurtlaraBkaptırdım!BAldırdımBanam!BBenBölümdenBkorkmazdım!B
BenBkaraBtopraktanBkorkmazdım!BBenBbeylerdenBkorkarBoldumB
anam!.."BBirBaraBhayataBfırladı.BSaçağınBucundaBtuttular.BGelinBalayıB
BağlarıBgeçti.BBoyunaBtakırdayıpBgidiyor.BÜstüBaçıkBotomobilBönde.B
AtlılarBeldeBbayraklarla,BsilahlarlaBotomobiliBkuşatmış.BYukardaBoBbozB
bulut!BBüyüteBbüyüteBgidiyorlar.B
B
BBDurupBbaktıBHavana:B"GözünBkörBolsunByoksulluuuuk!BDurmadanB
kaşınBkavran,BkuşağınaBdavran!BVarsıllarınBdediğiBoluyor!"Bdedi.B
AyaklarıBüstündeBduramazBoldu.B"GözünBkörBolsunByoksulluk!.."B
ÇöktüBoraya.BGözlerininBakıBardınaBdevrildi.B
B
BB"BayıldıBkoşun!"BdediBDikeçBkarısı.B
B
BBĐtBOmar'ınki:B"KaldırınBiçeri!BEllerBduymasın!B"KızınınBgitmesineB
dayanamadıBdaBbayıldı!"Bderler:B"Gökçimen'inBavratlarıBdayanamıyor!"B
derler.BŞanBoluruzBcihana!BĐçeri!"Bdedi.B
B
BBAlıpBgelipBiçeri,BçulunBüstüneBuzattılar.BCinlerleBçakallarlaBdoluB
birBmağaranınBiçineBgömülüpBgittiBHavana.BBirBsırtlan,BpençesiniB
soktuBgöğsüne.BTakımıylaBçıkardıBciğerini.BTaktıBdişine,BsallayaBsallayaB
gitti.BBoşalanBgöğsüBdurmadanBkanıyor.BKanlarıBsüzülüpBakıyor.BKöpükleniyorB
toprakta.B
B
BBUzaktanBsilahBsesleriBgeliyorBhala.BEvci'deBkıyametlerBkopuyor.B
Cukcuklar,Byusufçuklar,Bkarabakkal,Bserçe,Bsığırcık,BtarlakuşlarıBbuB
damdanBoBdamaBsavruluyorBkorkudan.B
B
BBGüneşlik,Bılık,BgüzelBbirBgün.BEvlerin,BkumlarınBgüneBbakanByanlarıB | {
"page": 342,
"source": "/content/downs/Fakir Baykurt_TIRPAN.pdf"
} |
B 343Byanıyor.BHavana,BmağaranınBiçindeBüşüyor.B
B
BB....................................................................................................................B
B
BB40B
B
BBŞAFAKBDAĞDABSÖKERB
B
BBSankiBüçBgünBüçBgeceByağmurByağdı,BortalıkBseleBgitti!BEvci'deBçöpB
üstündeBçöpBkalmadı.BDuruverdiBherBşey.BGöğünByırtılanBkarnınıBdiktiler.B
BakiBHocaBminareyeBçıkıpBezanBokudu.BSesiByanık.BMusdu'yuBcamiyeB
çağırdılar.BDinselBnikahBcamideBkıyılacak.BBirBanBönceBgitmesiB
gerekli.BKalkıpBkıpırdamadı.BGitmedi.BÜstelemediler!BSövdüBbaşınınB
ucunaBdikilenlere:B"HepinizinBmınaBgorum!BAçılınBbaşımdan!BGelmeyinB
üstüme!BGelmeyin,BvallaByakarım!BNerdeBTuncer?BTabancamıBgetirsin,B
sıkacağım!BTutmayınBkolumu!BTutmayın,BhepinizinBmınaB
gorum!.."BTespihBçekerBgibiBsövdüBgene.B
B
BBKaraBkoçunBderisiniByüzüpBsırığaBgeçirdiler.B
B
BBCinliBKamile:B"DokanmayınBbiraz!BÇokBiçirmişler!BElinBadamındaB
hesapBkitapBkalmamışBki!BHerkes:B"AlBMusdu!BBuyurBMusdu!BDikB
Musdu!BBuBdaBbenimBhatırımaBMusdu!BŞerefeBMusdu!BSağlığınaB
Musdu!.."BÜçBgündürBkıpırdayacakByanıBkalmadı,BdokanmayınB
biraz!.."Bdedi.B
B
BBSonraBnikahBkıymayaBgeldiler.BMusduBuyuyor.B
B
BBDürü,BgiripBçıktı:B"GıçıBgıçıBgıçı!.."BdiyorBköpeklere.B"AkışBAkış!..B
MoruşBMoruş!.."Bdiyor,BkatmerBveriyor.B"Çocukluk"Bediyor.BEskiB
MuhtarBCemal'inBEvci'dekiBgelinBkızıBEsme,B"yenge"Boldu.B"DurBartıkB
Dürü!BOturBartıkBDürü!"Bdiyor.B"GelBbakBsanaBneBdeyeceğim,BgelB
otur!.."Bdiyor,Bkolundan,BbelindenBçekipBzorlaBoturtuyorBbiraz.BKaryolanınB
üstündeBderslemeyeBçalışıyorBDürü'yü.BAmaBdinletemiyor.BDinlerB
görünseBdeBdinlemiyor.BAradaBbirBbaşınıBsallıyor:B"HeyaBEsmeBaba,B
vallaBheya!.."Bdiyor,BavutuyorBEsme'yi.BSonraBçıkıyor,BköpeklereBkatmerB
veriyor.BKaryolanınBüstündeBoturmakBistemiyor.BSandığınBüstüneB
birBbucakBminderiBatmış,BhepBonunBüstündeBoturuyor.B
B
BBEsme,BdönüpBdönüpBkaryolayaBdüzenBveriyor,ByorganıBdüzeltiyor.B
YastığınByüzüne,ByorganınBağzınaBgülsuyuBserpiyor.B
B
BBHüsnü'yüBKabakBMusdu'yaBvekilBettiler.BEsme'ninBkaynatasıBAliB
OnbaşıBDürü'nünBvekiliBoldu.BNikahBkıyılırkenBTuncer'iBdamınBbaşınaB | {
"page": 343,
"source": "/content/downs/Fakir Baykurt_TIRPAN.pdf"
} |
B 344Bçıkardılar.BBirininBbirBbıçakBaçıpBkapamasına,BbüyüByapmasınaB
engelBoldular.B
B
BBSonraBMusdu'yuBsoydular.BĐpekliBpijamasınıBgiydiripBuzattılarB
karyolaya.BDalıyorBdevriliyor.BYalnızBEsmeBkaldıByanlarında.BEsmeB
beklediBbiraz,B"BuBböyle,BsabahacaBsarhoşBgidecekBheral,Bsızmış!"Bdedi.B
Sonra,B"EllemeBsızsın!BBenBKamileBabamaBanlatırım!"Bdedi.BDürü'yüB
soydu.BPembeBgeceliğiniBgiydirdi.BTeniBgörünüyor.BSuBtestisiBdolu.BB
KızarmışBtavukBvarBsinininBüstünde.BKatmerBvar.BPeynirli,BballıBböreklerB
var.BKüçücükBküçücükBbirBsürüBhavluBvar.BEsme,B"YatBabam,BsabahB
olsunBhayrolsun!.."Bdedi.BKahırlanarakBçıkıpBgitti.BVakitBuzadı.B
B
BBElBayakBçekildiByukarıBodalardan.B"BuBgeceBbenimBgecem!BYukardaB
kimseBolmayacak!BGeceBkalkarBdaBbiriniBgörürsem,BfururumBvalla!B
BuBgeceBbenimBgeceeem!.."BdeyipBduruyorduBsabahtan.BCinliBKamileB
toplayıpBaşağıBodalaraBindirdiBherkesi.B"OdanınBaltındaBdaBkimselerB
olmayacak!BBuBgeceBbenimBgecem!.."BZatenBodasınınBaltındaBatlarBbağlı.B
KimseciklerBbulunmaz.BIssızlıkBbütünBodalarıBsarıyor.B"BuBradyoBdaBsabahacaB
çalacak!BBuBgeceBbenimBgecem!BBundanBsonraBbütünBgecelerB
benim,Bbüttüüün!.."Bdiyor.BRadyoBusulBusulBçalıyor.BBayramBhazırlıkları,B
provalar,Bbandolar,Bmızıkalar,BpartiBliderlerininBbayramBmesajları,B
bildiriler,BgörülmemişBkalkınmalar,B"BüyükBTürkiye"ninBekonomik,B
sosyal,BkültürelBatılımları...B
B
BBEvciBköyüBgittikçeBsessizliğeBgömülüyor.BDereninBince,BfısfısaB
benzeyenBsesi,BsöğütlerinBaltındanBakıpBgidiyor.BGündüzünBkuşlarıBtüneklerineB
kovuklarınaBçekilipBsusmuş.BGeceninBkuşlarıBçıkmış.BMekik.B
gibiBbirBoraya,BbirBburayaBakıyorlar.B
B
BBMusduBuyuyor.B
B
BBSızıktı...B
B
BBDürüBbirBsüreBdahaBoturduBsandığınBüstünde.BDuvardakiByediB
numaraBlambaBkısılı.BAğzıBaçıkBuyuyorBEvciliBKabakBMusdu.BHorluyorB
hafif.BAğzınınBkaplamalarıBparlıyor.BEliniByanaBuzatmış.BBaşınıBsağaB
yıkmış.BAğzınınBsularıBakıyorBazarBazar.BUykusuByoğun!BMotorluBbirB
makineBgibiBhorluyor.B
B
BBKorktuBDürü.BAcabaBvakitBneBvakit?BAcabaBgeceBdahaBneBkadarB
sürer?BAcabaBtanBatmasına,BşafakBsökmesine,Bhorozların,BtavuklarınB
uyanmasınaBneBvarBdaha?BAcabaBçokBmuBerken?B
B
BBUykusuBgözlerineBasılıyor.BBirBaraBdaldı.BBaşıBgöğsüneBdüştü.BBirB | {
"page": 344,
"source": "/content/downs/Fakir Baykurt_TIRPAN.pdf"
} |
B 345BsüreBöyleBkatılıpBkaldı.BToparladıBkendini.BGözleriniBovuşturdu.BBaktıB
camdanBdışarı.BÇilliBbirBgökyüzüBvarBdışarda.BAyBdolanıpBgitmiş.BYıldızlarB
yukardanBkayıpBkayıpBdüşüyor.BIssızlıkBsürüpBgidiyorBdoğada,B
ovada,Bhavada...B
B
BB"(AyBdolanıpBgittiğineBgöre...)"BdediBiçinden.B
B
BBTitriyorBeliBayağı.BKalktıBusulca.BSandığıBaçtı.BBohçadanBkendiB
giysileriniBçıkardı.BDonunu,Bsıkmasını,Bkuşağını,BkepiniBçıkardı.BBaşkaB
birBbohçaBçıkardı.BUluguş'unByolladığıBaltYüstBparasınıBaldı.BÇöktüBdizininB
üstüne.BTitremesiBgeçmiyor.BÇıkarıpBattıBüstündekiBpembeBşeyi!B
ĐvediBivediBgiydiBkendininkileri.BMusduBboyunaBhorluyor.BHışırtıBetmedenB
giyinipBkuşandı.BKolundakiBsaati,Bbilezikleri,BboynundakiBaltınlarıB
attı.BAzığını,BekmeğiniBbirBçıkıyaBsardı.BSıkıcaBkuşandıBbeline.B
"TırpışımBgel!"BdediBbirden.BAldıBeline.B"Euzü"yüBokudu.BKalktıBB
ayağa.B"YoksulBAllahım!BYalnızBAllahım!BTemizBAllahım!BBuBgeceBherB
işiniBbırak,BbenimleBol!BBırakmaBbeniBkaraBgözlüBAllahım!.."Bdedi.B
KorktuBbirden!BAyaklarıBüstüneBçöktü.BEliniByereBkoyupBbekledi.BBirB
hıçkırmakBgeldiBboğazına.BNeByapacağınıBbilemedi.BKalktı!..B
B
BBKocaBLinlinBkalktıByataktan.BÇenedininBüstüneBoturdu.BBirBsigaraB
yaktı.BAzimeBkarıBuyandı.BAmaBkonuşmadı.BUyanmamışBgibiByaptı.B
LinlinBiçtiBbastı,BiçtiBbastı.BAltıBsigaraBtükettiBüstBüste!BĐçtiğininBkökünüB
duvarınBdibindekiBtoprağaBbastı.BHasırıBçuluByakarımBdemedi.BKafasındaB
uzakBzorluklarBbirbiriBüstüneByığılıyor.BĐkiBçaresizBayak.BĐkiB
küçükBayak...BÇalılarBayaklarınıBkanatıyor.BYokuşlarBgücünüBkırıyor.B
KöpeklerBizindenBayrılmıyor.BKocaBLinlinBkahroluyor.B
B
BBKalktıBbirdenBayağa!BÇağşırınıBgiydi.BÇorabını,BçarığınıBçekti.BBelininB
kuşağını,BbaşınınBdolağınıBdolandı.BLüveriniBaldıByatağınBaltından.B
KapıdanBçıkarkenBAzimeBkıpırdadı.B
B
BB"KocaBLinlin?"BdiyeBseslendi.B
B
BB"NeBdiyorsunBAzime?"B
B
BB"NereyeBböyleBKocaBLinlin?"B
B
BBKaranlıktaBdurupBbaktıBkarısına:B
B
BB"SormasanBolmazBmıBAzime?BDolaşacağım!"B
B
BB"NeBdolaşmasıBböyle?BYaptığınBişBmiydiBşimdiyece?"B
B | {
"page": 345,
"source": "/content/downs/Fakir Baykurt_TIRPAN.pdf"
} |
B 346BBB"YapmadığımBişti,BamaByapacağım!BBundanBsonraBhovardalıkBbileB
yapacağımBGökçimenBsokaklarında!..BYapmadıkByapmadıkBdaBneBgeçtiB
elimize?BĐyisiBmiByapalım!.."B
B
BB"AmanBdikkatBet...BBaşınıBbirBmerteğeBfurma!.."B
B
BB"DikkatBederimBkorkma!"Bdedi.BÇıktıBusulca.B
B
BBÇıktıBsokağa.BDuvarınBdibineBişedi.BSonraBUluguş'unBeveBdoğruB
yürüdü.BKapıyaByanaştı.BBirkaçBkezBvurduBeliyle:B"HişştBUluguuuş!..B
HiiiştBUluguş!.."BSeslendiBfısfıs.B"AçBkapıyı!.."B
B
BBĐçerdeBtıkırdıBoldu.BÇıtBolsaBduyar.BKalkıpBkapınınBdibineBgeldiB
Uluguş.BAçmadanBbirBdahaBdinledi.BYıllarınBgecelerini,BkapıyaBgelecek,B
belkiBgelecekBbirBtıkırtıBbeklemekleBgeçirdi.B
B
BB"HiiştBUluguş!.."B
B
BB"Linliiin,BsenBmisin?"B
B
BB"BenimBUluguş,BhemenBaç!.."B
B
BBHemenBaçtı:B"NeBvarBbuBvakit?"B
B
BB"LambaByokBmu?BLambayıByak!.."B
B
BB"NeBolacakBlamba?BNeBdiyeceksenBsöyle!"B
B
BB"YattımByattımBuykuBtutmadı!BSanaBgeldim!"B
B
BB"NeByapacağımBbenBLinlin?BBenimBelimdeBneBvar?"B
B
BB"NeBvarsaBsendeBvarBUluguş!BGetirBbenimBuykumu!.."B
B
BB"DavunBolBinşaallah!BHerBdertBbittiBde!BTövbeByarabbim!.."B
B
BBGüldüBgeceninBiçinde.BKalktı,BduvardakiBdeliktenBkibritiBaldı.B
EliyleBkoymuşBgibiBbulduBlambayı.BYaktı.BAydınlandıBiçerisi.BKocaB
Linlin'inBönündeBsaçınıBbaşınıBdüzeltti.BLinlin,BUluguş'unByıllardırB
yalnızByattığıBşilteyeBuzandıBöylece!BBaktıBUluguş,BLinlin'inBayaklarındaB
çarık...B
B
BB"NeBo?"Bdedi.B"SefereBmiBçıkıyorsun?"B
B | {
"page": 346,
"source": "/content/downs/Fakir Baykurt_TIRPAN.pdf"
} |
B 347BBB"SefereBçıkıyorumBUluguş!BDinleBbeni:BŞimdiBbizBbuBkızıByolladık.B
DiyoruzBoBdeşilesininBişiniBgörüpBçıkacakBkonaktan!BKöpeklerdenB
başınıBnasılBkurtaracakBpeki?"B
B
BB"Kurtaracak!"BdediBUluguş.B
B
BB"Kurtulacak!..BOndanBsonraBfuracakBAsar'ınBaltından!BÇalılarınB
içinden,ByokuşlarıBçıkaBçıkaBBiloş'uBbulacak!BAmaBneBbilecekBoralarıBbuB
çocuk?BBeşBonBkezBgitmişliğiByokBki!BElBkadarBbebeBdaha!BGörüyorB
musunBUluguş,ByanlışByaptık!.."B
B
BB"KocaBakşamdırBbunuBdüşünüyorumBLinlin!"B
B
BB"NeByapalımBpekeyBUluguş?"B
B
BB"ÇekmişsinBçarıkları,BgideceksinBAsarBtaşınınBaltına!BBoğazınBbaşındaB
bekleyeceksin!.."B
B
BB"ĐyiBama,BkaranlıkBgeceninBortasıBUluguş?BHerByerBinlikBcinlik!B
NeBbilecekBbenimBbenBolduğumu?BKorkarBbayılırsa,BneByaparım?.."B
B
BB"lslıkBçalarsınBkorkmasın!"B
B
BB"KiminBıslığıBolduğunuBneBbilsin?"B
B
BB"ÖyleBya,Btüüh!BBirBişByaptık,BağzımızaByüzümüzeBbulaştırdık!B
GördünBmüBKocaBLinlin?BGördünBmü,Btüüüh!.."B
B
BB"BunlarıBönceBdüşüncektinBUluguş!BLazımBşimdiBoByavrununB
elindenBtutmak!BLazımBonuBgötürüpBBiloş'unBenBberkBadamına,BeşkıyaB
Mevlüt'ünBbabasıBEşrefçe'yeBteslimBetmek!.."B
B
BB"Sonra?"B
B
BB"SoğanBdoğra!"B
B
BB"DeliBLinlin!BYarınBcandarmalarBgelir!BSeniBgayfadaBbulamazlar!B
DerlerBbuBişiBLinlinByaptı!BTireBsicimiyleBasarlarBseni!"B
B
BB"Assınlar!BCanımınBdeğeriByok!"B
B
BB"YokBolurBmu?BBenceBhemenBgitmeli!BÇocuğuBEşrefçe'yeBteslimB
etmeli!BSabahBdaBburdaBolmalı!BKargaBbokunuByemedenBseniBköydeB
görmeliler!BHastayımBdeyipByatmalısınBpeykeninBüstüne!BGayfayıBAliB | {
"page": 347,
"source": "/content/downs/Fakir Baykurt_TIRPAN.pdf"
} |
B 348Bdöndürmeli!.."B
B
BBDüşündüBKocaBLinlin:B"GitmeyeBgiderim!BSırtımaBalırBuçururumB
Dürü'yü!BTeslimBederByetişirimBsabaha!BAmaBDürü'yeBkendimiBnasılB
bildireceğimBkiBbendenBkorkmasın?"B
B
BBUluguş,BcamdanBdışarlaraBbaktı.BŞafağınBgeleceğiByerdenBbirBaklıkB
yayılıyor.B"AmanınBsabahBoluyor;Bkoş!BNasılBbildirirsenBbildir!BÇabuk,B
AsarBtaşınınBaltınaByetiş!.."B
B
BBKocaBLinlinBşaşırmışBgibiBfırladıBdışarı!B
B
BBBirBsoluktaBBağlarıBgeçipBEvci'ninBkarşısındakiBCinkaşı'naBvardı.B
OrdanBAsar'ınBaltına...B
B
BBYelBgibiBgitti,Bhızlı!BTerlediBbattıBiyice.BBeklemeğeBbaşladıBorda.B
B
BBOrtalıkBseçilmiyor.BSessizlikBuzayıpBgidiyor.BGeceninBayazıBüşütüyor.B
SırtıBiyiceBterli.BAldırmadanBbirBkayanınBbaşınaBçıktı.BKonağıBgözününB
içineBaldı.BKocamanBbirBlekeBötekiBevlerinBarasında.BSivrilipBçıkıyor.B
"(BekleBKocaBLinlin!)"BdediBkendine.B"(Bekle,BşimdiBgelirB
inşaallah!..)"Bdedi.B
B
BBLambayıBkıstıBDürü.BKaryolanınBbaşucunaBdolandı.BUzunBuzunB
ölçüpBoranladı.BBoşBböğründenBsokacakBtırpışı.BĐkiBeliyleBtutacak,BvarB
gücüyleBbasacak!BSonraBbirBeliyleBağzınaBçaputBbasacak,BbirBeliyleBB
tırpışıBburkacak;BsonraBöyleBbırakacak.B
B
BB"(TamamBöyleyseBgı!..)"BdediBkendine.B"(BasacaksanBbas!BBurkacaksanB
burk!BDörtBsaatBbeklemeBherifinBbaşında!..)"B
B
BB"Euzü"yüBokuduByeniden.BSokulduByanına.BSokulduBiyice.BTırpışıB
doğrulttu.BAlaBaydınlıktaBbasıverdiBbirden.BBasıverdiBikiBeliyle!BVarB
gücünüBtopladı.BBirdenBikiBparmakBgirdiBtırpış.BSaniyeninByüzdeBbirinde.B
GiripBdurdu.B
B
BBVarBgücüyleByenidenByüklendi.BTopuzunaBkadarBgömdüBtırpışı!B
Bastı.BKanıBbüngüldedi.BSüzüldüByatağa.B"Bööö!"BdiyecekBolduBuykusunda.B
Diyemedi.BBirBeliyleBhemenBçaputBbastıBağzına.BBastıByerleştirdi.B
SonraBburktu.BKanıBbüngüldüyorBhabire!BAyaklarıBatıyorBdurmadan.B
KocaBgövdesininBiçindeBdurmadanBkıvranıyor.BAğzınaBtıkılıpB
kalanB"Böö!"BsesiBburnundan,BbaşkaByerlerindenBçıkıyor.B
B
BBĐyiceBburktuktanBsonraBbirBdahaBbastı!BÖyleceBbıraktı.BBaktıByüzüneB | {
"page": 348,
"source": "/content/downs/Fakir Baykurt_TIRPAN.pdf"
} |
B 349Bhışımla:B"(AğzınaBsıçtığımın!..)"BdediBiçinden.B"(KöylerinBayısı!B
BenBseninBönüneBgeçtim!BEmmiBdedim!BEtmeBdedim!BBenBseninBdenginB
değilimBdedim!BEtme,BbuBişBsanaBhayırBgetirmezBdedim!..)"B
B
BBDurupBortalığıBdinledi.BBaşını,BgövdesiniBtitretipBduruyor.B"(TitretB
titret!BGözelBtitret!)"Bdedi.B"(GözelBtitret!..BKurularakBgeçerdinBatınB
üstünde!BYiyecekBgibiBbakardınBgözlerime!BĐyiBtitreBşimdi...)"B
B
BBBohçasınıBbelineBsardıBhemen!BElineBkatmerBaldı.BAçtıBkapıyı.B
ÇıktıBusulca.BDışındanBkitlediBkapıyı.BAnahtarıBçıkarıpBsoktuBbeline.B
HayattanBsaçağaBsüzüldü.BKuzuBdamınaBatladı.BKuzuBdamındanBaşağısıB
epeyBvar.BGübreliğiBaraştırdı.BArayıpBseçmediBuzunBuzun.BGözününB
kestirdiğiByereBattıBkendini.BHemenBtoplandıBgübrelerinBüstünden.B
ToplanıpBkoştu.BBirBsoluktaBdereyeBvardı.BSöğütlerinBaltındanBkoştu.B
SudanBgeçti.BIslandıBayakları.BBirBharımınBiçindenByürüyor.BYürüdü.B
Asar'ıBkestirdiBgözüne.BÇabukBçabukByürüyor.BArdınaBbakmadanBgidiyor.B
B
BBBirdenBelindeBkatmerBolmadığınıBgördü.BNeBolduBkatmer?BNereyeB
koydu?BKöpeklerBürmediBmi?BÜrüpBsaldırmadıBmı?BUyanıpBdışarıB
çıkanlar,BardındanBkoşanlarBolmadıBmı?BAyırdındaBdeğil!BAldırmadanB
yürüdü.BAyaklarımByarılacak,ByırtılacakBdemedi;Byürüdü.B
B
BBKocaBLinlinBtamBoBsıradaBduyduBtıpırtısını.BÇabukBçabukBkendineB
doğruBgeliyorBtıpırtısı.BTaBkendisiBinşaallah!BBirBaksilikBolmadanBbaşarıpB
geliyorBinşaallah!B"(HaydiBgözelBAllahım!BUluguşBda,BbenBde,B
ZakeyBde,BSevimBde,BAcaraBfilanBhepimizBbunuBbekliyoruz!BBöyleBistiyoruzB
temizBAllahım!BYoksulBAllahım!BBizBdeByoksuluz!BHemBdeBtemizB
insanlarız!BAynenBseninBgibiyiz!BGördüğünBgibiyizBAllahım!BSenBkendinBdeB
birByoksulBolduğundan,BtemizBolduğundan,Byoksulları,BtemizleriB
seversin!BSevdiğinBiçinBbiziBKabakBMusduBgibiBvarsıllaraBdeğişmezsin!B
OBkim,BbizBkimiz,BdeğilBmi?BOnunBiçiBitleBkurtlaBdolu!BĐnsanlıklaB
hiçbirBilişkisiByokBonun!BBizBöyleBdeğilizBAllahım!BSenBonunBgibileriB
tümBboşla,ByönünüBbizeBdön!BBakBbizBhiçBseniBmahcupBediyorBmuyuz?B
BakBbizBhiçBseniBüzüyorBmuyuz?BKesBonlardanBilişkini!..)"BSindiğiByerdenB
kalktı.BKayanınBgölgesineBdurdu.BTıpırtıByaklaşıpBgeliyorBharımınB
içinden.B
B
BB"Dürüü!"BdediBbirden.B
B
BBSuBgibiBbirBsesti.BAktıBgecede...B
B
BB"Dürüüü!"BdediBbirBdaha!..B
B
BBDürü'nünBiçiBaltüstBoldu.BDiziBçözülüverdi.BKorktu.BDüşüpBbayılacak.B | {
"page": 349,
"source": "/content/downs/Fakir Baykurt_TIRPAN.pdf"
} |
B 350BYığılıpBkalacakBoraya.B
B
BB"HiçBkorkmaBDürü!BBenBLinlinBdedeyim,ByabancıBdeğilim!BSeninB
yanınaBgeldim!BSanaB"karşıcı"Bgeldim!BUluguş'laBkonuştuk!BBöyleB
uygunBgördük!BBak,BsesimdenBtanı,BkorkmaBbenden!BSesimeBdikkatB
et!.."BHarımınBçitineBdoğruBgeldi.B"BitirdinBdeğilBmi?BSapladınBdeğilB
miBtırpışı?BBurktunBdeğilBmi?BÖyleceBbıraktınBdeğilBmi?BDürüü,BsesB
ver!BBaşardınBdeğilBmi?"B
B
BBDiliBağzındaBkenetlenipBkaldıBDürü'nün.B
B
BBKonuşabilmekBiçinBzorladıBkendini:B
B
BB"Heya...BLinlin...Bemmi!"Bdedi.B
B
BBKorkudan,BsevinçtenBkonuşmadıBbaşka!B
B
BBKocaBLinlinBkoştu!B"TutBelimden!"Bdedi.B"YükünBvarsaBver!BSeniB
kanadımaBalıpBBiloş'aBuçuracağım!BBiloş'taBeşkıyaBMevlüt'ünBbabasıB
Eşrefçe'yeBteslimBedeceğim!BUluguş'laBböyleBkonuştuk!BHaydiByürü!.."B
dedi.B
B
BBTuttuBDürü'nünBelinden.BEliBtitriyor.BBelindekiBkuşağıBçözüpB
aldı.BKendiBbelineBbağladıBKocaBLinlin.B
B
BBÇalılarınBarasındanBbirBkeçiyoluBbuldular.B
B
BBVurdularBtaşlarıBtırnaklıByokuşaByukarı!B
B
BBKırmızıBşafakBgürelipBgeliyorBarkadan!BKırmızı,BkıpkırmızıBgüllesiniB
vuraBvuraBgeliyor.BGüm!Bgüm!Bgüm!BediyorBvurdukça.BSarsılıyorB
doğa.BElmalı'nınBüzerindekiBdağınBbaşındanBsöküpBgeliyor!BGöğünB
oralarıBgelincikBtarlasıBgibiBallanıyor.BŞafağınBallarıBsarıya,Byeşile,BsuB
rengine,BsütBrengineBdönüyor.BAllarınBiçindenBtelBtelBmavilerBgeliyor!B
MavilerBtozBgibiBçoğalıyor!BUzaktaBEvci'nin,BGökçimen'in,BKayadibi'ninB
horozlarıBuyanıyor.BHorozlarBdoğruluyor,BbaşlarınıBdeviripBötmeyeB
davranıyorlar.BElmalı'nınBbaşındanBkoşarakBgeliyorBkırmızı,Btaze.B
B
BBÇalılarınBarasındaBuyuyupBkalmışBtavşanlar,BayakBseslerindenBuyanıpB
fırlıyor.BUykuBsersemiBbirazBgidipBduruyor,BsonraBDürü'yleBKocaB
Linlin'inBgeçişineBbakıyorlar.BKocaBLinlin'leBDürü'nünBgeçişleriBanlaşılacakB
gibiBdeğil.BKaplumbağalar,Bkirpiler,BsüleymancıklarBbaşlarınıB
uzatıpBçıtırtıyıBdinliyor,BgeçipBgittiğiniBgörünce,BgeneBgecelerine,BuykuyaB
dönüyorlar.B | {
"page": 350,
"source": "/content/downs/Fakir Baykurt_TIRPAN.pdf"
} |
B 351BB
BBKöylerBuyanıyorBkırmızılarınBiçinden!BAmaBdamlarınBüstüBdumanaB
kesmediBdaha.BGelinlerBtenekeleriniBbakraçlarınıBalıpBsuBdoldurmayaB
gelmemişBçeşmelere.BĐmamlar,BaptesBalıpBezanBokumayaBkalkmamış.B
BacalarınBdumanıBdirekBolupBdikilmemiş.BAnalarBunBçuvalınıBaçıpBunB
elememiş,BhamurByoğurmamış,BateşinBkarşısınaBgeçmemişlerBdaha!BBebelerB
ömürlerininBenBtatlıBuykusunuBuyuyorBbelki!BKocaBLinlin'leB
Dürü,BkeçiyolundanByokuşyukarıBgidiyor.B
B
BBKırlı'nınBüstüneBvardılar,BşafakByayıldı.BOrtalığıBhorozBsesiBdoldurdu.B
"Ötüüün!..BÖtünBgözelBhorozlar!..BÖtünBmınaBgoyum!BEnBbeğeninizleB
ötün!.."BdediBKocaBLinlin.B"Ötün,BbütünBköylerdenBduyulsun!B
Ötün,BbütünBdünyadaBsabahBolsun!..BÖtünBeeeyBgözelBhorozlar!.."B
B
BBKaratepe,BdağlarınBbaşında,BbulutlarlaBbirBhizada.BBiloşBondanB
ötede.BYolByokuş.B
B
BB"UzakBmıBdahaBLinlinBemmi?"B
B
BB"VarırızBkorkma!BYaklaştık!.."B
B
BBKaratepe'ninBaltındanBgeçiyorlar.BĐncecikBbirBdereBakıyor.B
B
BB"ĐstersenBseniBsırtımaBalayım?BĐstersenBhemenBöleyimBburdaBseniB
taşırken!BÇekinme,Bsöyle!.."B
B
BB"KendimBgiderimBLinlinBemmi,Byorulmadım!"Bdedi.B"YalnızBşuB
deredeBelimiziByüzümüzüByusakBgecikirBmiyiz?"B
B
BB"NedenBgecikelim?BGitBavuçla,BçarpByüzüne!BEliniBdeByuBbir!..BĐyiB
olur!.."BÇektiBDürü'yü.BĐkisiBbirlikteBdereninBüstüneBvardılar.BEğilipB
yüzleriniByudular.B
B
BBDürüBkuşağınınBarasındakiBanahtarıBansıdıBbirden.BKabakBMusduB
dürzüsününBevininBanahtarı.BLinlin'eBgöstermedenBçıkarıpBfırlattıB
suya!BSonraBeğildi,ByüzünüBbirBdahaByudu.BLinlinBdeByuduBbirBdaha.B
ÇarpaBçarpaByudularByüzlerini.BKurulamadanByürüdüler...B
B
BBBirBçayırlığaBçıktılar.BÇayırlığınBucuBçalılık.BÇalılarınBdibindeBbirB
kuşBdönüyor.BÇayırıBsofraBgibiBçeviriyor,BcikBcikBcik...B
B
BB"Çirpmiiiş!.."BdiyeBbağırdıBDürü.BKoştu!B
B
BBKocaBLinlinBdeBkoştuBardından.BKuşunBbaşınaBvardılar.BDürüBeğilipB | {
"page": 351,
"source": "/content/downs/Fakir Baykurt_TIRPAN.pdf"
} |
B 352BavuçladıBkuşu.BKocaBLinlinBökseyiBboşandırdı.BBirBsoluktaBkurtardılarB
kuşu...B
B
BB"ÇilBgöğüslüBbirBtarlakuşu,BLinlinBemmi!"B
B
BBKocaBLinlinBbaktıBkuşa.BÖkseninBipiBayağınıBkırçmış!BAmaB
Dürü'nünBbuByaralıBayağıBgördüğüByok.B"Amanın,BşununBgözelliğine!.."B
diyor,BgöğsüneBbastırıyor.BTarlakuşuBağzınıBaçıyor,BısırmakBistiyor,B
kaçıpBkurtulmayıBdeniyor.B
B
BBElindeBkuşlaBBiloş'unBeteğineBağdılar.BGününBdoğacağıByerBsırmalandı.B
ŞimdiBherByerBşafak!BDünyaBışığaBbatmış!..B
B
BBDürü,BtarlakuşunuBöptü:B"SalacağımBbunuBLinlinBemmi?"B
B
BBKocaBLinlinBbaktı,Bgülümsedi.B"SalıverBgitsinBŞişgöbeğinByerine!"B
dedi.B
B
BB"Yooo;BonunByerineBdeğil!BÖyleBsalacağım!.."B
B
BB"NeBsoruyorsun,BsalBmadem!.."BdediBKocaBLinlin.B
B
BBDürüBsaldıBkuşu.BKırçıkBbacağınıBaksatarakBgitti.B
B
BB"GittiBLinlinBemmi!.."BdiyeBbağırdıBDürü.B
B
BB"GidecekBtabii!.."BdediBKocaBLinlin,Bgüldü.B
B
BBSonraBgeneByürüdülerBdağaByukarı.B
B
BB....................................................................................................................B
B
BB41B
B
BBDÜRÜBKIZINBARDINDANB
B
BBGökçimen'deBsığırBhergeleBçıktı.B
B
BBÇobanBKeremce,BköyünBmallarınıBalıpBgitti.B
B
BBZakeyBkoşupBUluguş'aBgeldi.BSevimBkoşupBgeldi.B
B
BBBekliyorlarBbirlikte.BNerdeBkaldı?B
B | {
"page": 352,
"source": "/content/downs/Fakir Baykurt_TIRPAN.pdf"
} |
B 353BBBKapıdaBbelirdiBKocaBLinlin!BYüzüByanıpBbitmişBterden.BKapıdanB
girdiBusulca!BKızlarBçığrınıpBkalktı.BSırtıBboynu,BkoltukBaltlarıBsuBiçinde.B
"TamamBUluguş!"Bdedi.B"EmanetiBverdimByerine!"BYıkıldı.BBirB
süreBöyleByıkıkBkaldı.BSonraBgüçlükleBtopladıBkendini.B"BirçookBselamıB
varBsana!B"KendiBkızımBgibiBsaklarım,BmerakBetmesin!"Bdedi.BBenBgayfayaB
gitmekBzorundayım!BIsmarladık!"B
B
BBGitti.B
B
BBGitti,BardındanBkızlarBdaBfırladı.B
B
BBBirdenBbirBradyoBaçıldı.BArdındanBbirBdaha,BbirBdaha..BÇoğaldıB
radyoBsesleri.BDavullar,Bzurnalar,Bmarşlar,BserhatBtürküleriBbirbirineB
karıştı.BAnkara'daByerByerindenBoynuyor.BDevletBTiyatrosuBoyuncularıB
mikrofondaBşiirBokuyor.BOzanlar,BEdirne'denBArdahan'a,BbozBkanatlıB
üveyikleriBsalıpBsalıpBuçuyor.BCumhuriyetBBayramıBkutlanıyor.BDemeçlerB
söylevlerBveriliyor,BGazi'ninBsözleriBokunuyor.BUlusalBgeçmişinB
yapraklarıByenidenBçevriliyorBbirBbir...B
B
BBKöydeBbütün,BbütünBradyolarBaçıldı.B
B
BBGünBkuşlukByerineBçıkıncaBEvci'deBçığlıkBkoptu.B
B
BBKapıyıBdövdülerBdövdüler...BSesBgelmeyinceBkırdılar!..B
B
BBKarı,Bkız,BkızanBkoştu.BKöyünBiçiBçığrışBbağrışBoldu.BBakiBHocaB
geldi.BTırpanıBgöğsündenBçıkarmakBistedi.BTuncerBtuttu:B"Çıkarma,B
kalsın!..BKarakolaBbildirmekBgerekir!BKeşifByaparlar!"Bdedi.BAğlıyor.B
B
BBCinliBKamileBağlıyor.B
B
BBTuncer,BReo'yaBbinipBKızılca'yaBgitti.B
B
BBBakiBHoca,BHaymanalıBustalarınByaptığıBminaredenB"sela"BvermeğeB
başladı.BYanıkBsesiBköyünBiçiniBdoldurupBtaşıyor,Bkırlara,Bbayırlara,B
sürülmüş,BsürülmemişBekeneklereByayılıyor.B
B
BBAzBsonraBhaberBGökçimen'deBduyuldu:B
B
BB"GöğsündeBhançerBsaplı!BHançerBgöğsündeBöyleBsaplıBduruyor!B
GelinBkaçıpBsırBolmuş!BNereyeBgittiğiBbelirsiz!BKapısıBkitliymiş!BZatenB
belliBdeğilBmiydi?BCinliBperiliBbirBkızdı!BUçupBgitti!.."B
B
BBÖğleyeBdoğru,Btelsizi,BdinlemeBcihazıylaBŞerifBÇavuşBgeldi.BDörtBjandarmaB | {
"page": 353,
"source": "/content/downs/Fakir Baykurt_TIRPAN.pdf"
} |
B 354BvarByanında.BCipiBkahveninBönündeBdurdurdu.BKocaBLinlin,BkahveninB
peykesindeBoturuyor.BOBdaBhaberiBellerdenBduymuş.BKoreliBHüsnüB
gelipBsöylemiş.BHüsnüBgeceBordaByatmış,BondanBbiliyormuş.B"GönülsüzB
yenenBaş,ByaBkarınBağrıtır,ByaBbaş!BOlacağıBbelliBdeğiĐBmiydiBzaten?"B
B
BBŞerifBÇavuşBgidipBUluguş'uBaradı.BEvindeByok.B
B
BBHasibe:B"HavanagileBgittiBherhal!.."Bdedi.B
B
BBVelikul,BateşinBbaşındaBoturuyor.BKülBeşiyorBgene:B"NeBkaraymışB
yahuBşuBalnımızınByazıları!.."Bdiyor,BeşiyorBkülü.B
B
BBHavana:B
B
BB"BenimBkadersizByavrum!BBenimBgülmedikByavruum!"Bdiyor,Bağlıyor.B
GözlerindenBkanBdöküyorByaşByerine.BSileBsileBtüketmişByanaklarını!B
GözleriBçukurlaraBkaçmış,Bkanıyor.B"UçupBgitmiş!BNereyeBuçupB
gidecek?BSinmiştirBbirByere!BHemenBbulurlar!BBulupBasarlar!BHiçBB
TilkiBŞerifBbırakırBmı?"Bdiyor,Bdöküyor.B
B
BBTilkiBŞerifBgiriverdi:B
B
BB"DemekBburdasın?!"BdediBUluguş'a.B
B
BB"BurdayımBTilkiBŞerif?"BdediBUluguş.B
B
BBÇavuş,BVelikul'u,BHavana'yıBsorguyaBçekti:B
B
BB"NerdeBDürü?BSöyleyin!"Bdedi.B
B
BBUluguşBayağaBkalktı:B"HiçBonlaraBsorma!BSıkıştırmaBonları!BDürüB
içimde!BTanBatmadan,BşafakBsökmedenBkapımBçalındı!BAçtım!BBaktımB
Dürü!BÇıkıpBgelmiş!BAçmayımBdaBneByapayım?BYabancımBdeğilBki!B
Havana'nınBkızı!BOnuBönceBHavana,BsonraBbenBdoğurdum!BBaşkaBkızaB
benzemezBo!BĐkiBkezBdünyayaBgelmiştir!BAçarımBhelbet!BAçtım!B"Nine,B
alBbeni!"BdediBçünkü.B"BenBoBŞişgöbeğinBkarnınıBdeştim!"Bdedi.B"ÖldürdümB
naleti!"Bdedi.BKalkıpBöptümBgöküşBgözlerinden!BSaçınıBbaşınıB
öptüm!BYaladımByuttumBkızımı!BŞimdiBkarnımınBiçinde!..BBeniBöldürsenB
çıkaramazsınBiçimden!BFeriştahınBgelseBçıkaramaz..."B
B
BBHasibe,BZakey,BSevim,BSultanBgiripBgeldiler.B
B
BBBirBsürüBkızlaBdolduBevinBiçi.BKadınlar,BgelinlerBgeldi.B
B | {
"page": 354,
"source": "/content/downs/Fakir Baykurt_TIRPAN.pdf"
} |
B 355BBBEvindeBradyoBolanlarınBhepsininBradyosuBçalıyor.B
B
BBEvşenBkız,BbirBkağıtlaBoynuyor.BKağıdıBağzınaByüzüneBgötürüyor.B
HavanaBuzanıpBaldı:B"Kamil'iminBmektubuBgııı!BNeByırtıyorsun?"B
dedi.BAlıpBlambanınByanındakiBçiviyeBtaktı.BKızBkağıdaBuzanıpBağladı.B
Evşen'iBazarladıBHavana.BEvşenBsusmadı.BAğlamayıBartırdı.BHavanaB
zatenBgözyaşlarınıBgölBetti.BCiğerininBkanayanByerleriBkapanmadıB
zaten.BKapanacakBgibiBdeBdeğil!BHemBdeBdağlanmışBgibiByanıyorBciğeri.B
B
BBUluguş'unBiçiBburkulupBgitti.BAğlamayaBbaşladı.B
B
BB"HepinizinBeliniBbirbirineBbağlayıpBKızılca'yaBgötüreceğim!BSokacağımB
karakolunBaynasına!BOBzamanBsöyleyeceksinizBbülbülBkuşlarıB
gibiBDürüBnerde?"BdediBŞerifBÇavuş.B
B
BB"HepimiziBgötürüpBneByapacaksınBakılsızBŞerif!"BdediBUluguş.B
"YalnızBbeniBgötürByeter!BÇünkümBDürüBbende!BSöylüyorumBaçıkça:B
YaladımByuttumBonu!BBirBelleriBayakları,BbirBsaçlarıBkaldı.BOnlarıBdaB
köyünBiçineBatıverdim!.."B
B
BBZakey:B"GözleriBbende!.."Bdedi.B
B
BBSevim:B"ElininBbiriBbende!"B
B
BBNaciye:B"SaçlarınınBbirazıBbende!"B
B
BBHasibe:B"BirazıBdaBbende!"B
B
BBKeziban:B"ElininBbiriBdeBbende!"Bdedi.B
B
BBSultan,BeliniBkarnınaBvurdu:B"DürüBbende!BDürüBasılBbende!"B
dedi.B"AyaklarıBŞerfeBabamda!BAlıpBKayadibi'neBkaçtı!.."B
B
BBKöyBiçinden,B"DürüBbizdeee!BDürüBbizdeee!.."BdiyeBseslerBgelmeyeB
başladıBçoğalarak...B
B
BBHavanaBöyle,BgözlerindenBkanBdökeBdökeBağlıyor:B"NerelereBsindiB
saklandıysaBbulurlar!BBenBbilmezBmiyimBonları?BAsarlarByavrumu,Bgülümü!.."B
diyor,Bçığrınıyor.B
B
BBUluguş:B
B
BB"AğlamaBHavana!"BdediBsertçe.B"AğlayıpBgözleriniBkörBetmeBboşB
yere!BNerdenBbulup,BnasılBbulupBasacaklar?BÖteyBseferBbuldularBdiyeBmiB | {
"page": 355,
"source": "/content/downs/Fakir Baykurt_TIRPAN.pdf"
} |
B 356Bkorkuyorsun?BOBöyleBbirBoldu!BBirBdahaBolmaz!BĐnsanBbirBkezBbasarBfaklara!B
Bak,BfaklaraBbasmayalımBdiyeByaladıkByuttukBbuBkez!BĐçimizeBkattıkB
buBkez!BDünyayıBinceBinceBeleseler,BAmerikanBdedektifleriniBcemBetselerB
bulamazlar!BCanımızıBtenimizdenBçekipBalsalar,Bbulamazlar!BBoşByereB
ağlıyorsun!BAğlama!BKalkBişineBgücüneBsahipBol!BKarakolsaBbenBgiderim!B
MahpusluklaBbenByatarım!BĐpse,BuzatırBboynumuBbenBasılırım!BKalkB
işine!BKalkBkadınım!BKalkıver,BbuBdünyaBkalmazBböyle!."Bdedi.B(1970)B
B
BB....................................................................................................................B
B
BBROMANDABGEÇENBBAZIBSÖZCÜKLERB
B
BBacar:BYeniBanlamınaBdaBkullanılır.B
B
BBannaç:BKarşı.B
B
BBaynı:B(Mektubun)Bkarşılığı.B
B
BBavkalamak:BAltınaBalıpBezmek.B
B
BBbıldır:BGeçenByıl.B
B
BBbuymak:BDonmak,BçokBüşümek.B
B
BBbicek:BÇulunBçuvalınBköşesi.B
B
BBbükeç:BĐp,BurganBbükenBbasitBbirBaygıt.B
B
BBcımbıldak:BSütüBbozuk.B
B
BBcımıcık:BÇokBaz.B
B
BBçalkalama:BAyran.B
B
BBçeç:BSürülmüş,BsavrulmuşBharman.B
B
BBçeliba:BKocanınBerkekBkardeşi.B
B
BBçıvmak:BOkBgibiBgitmek.B
B
BBçomak:BÇobanınBdeğneği.B
B
BBdastar:BBaşörtüsü.B
B | {
"page": 356,
"source": "/content/downs/Fakir Baykurt_TIRPAN.pdf"
} |
B 357BBBditmek:BYün,ByapağıBgibiBşeyleriBelleBsaçaklamak.B
B
BBdomaşmak:BKüsmek,Bkararmak.B
B
BBdolukmak:BAğlayacakBgibiBolmak.B
B
BBdorum:BDeveninByavrusu.B
B
BBdulkutmak:BSidikle,BsuylaBfazlacaBıslatmak.B
B
BBelleşmek:BÇuvalıBikiBkişiBtutupBkaldırmak.B
B
BBemik:BZurnanınBdili.B
B
BBefrene:BDelikanlılarınBkatışarakByemekByiyipBeğlenmeleri.B
B
BBerkeç:BDahaBtekeBolmamışBerkekBkeçi,BikiBüçByıllıkBerkekBoğlak.B
B
BBfini:BFino,BküçükBevBköpeği.B
B
BBgelep:BĐpi,BurganıBdürüpBdemetBetmek.B
B
BBgüluk:BHindi.B
B
BBgurk:BKuluçkaBolmuşBtavuk,Bhindi.B
B
BBgurkaBoturmak:BKuluçkayaByatmak,Boturmak.B
B
BBharım:BKöyeByakınBküçükBbahçe,Bçevrik.B
B
BBhapaz:BAvuç.B
B
BBheng:BKızlarınBeğlentisi,Boynamaları.B
B
BBherr:BEşeğiBanırtmakBiçinBsöylenenBsöz.BAlayByollu,BağlamakB
üzereBolanBinsanaBdaBsöylenir.B
B
BBhışınmak:BVuracakBgibiByapmak.B
B
BBhuğ:BUydurmaBev,BkırBevi.B
B
BBkaplık:BEvdeBaşBveBsuBkaplarınınBkonduğuByer.B
B
BBharcımak:BSesinBçatallanması.B | {
"page": 357,
"source": "/content/downs/Fakir Baykurt_TIRPAN.pdf"
} |
B 358BB
BBkes:BAhırınByemBveBsamanBartığı.B
B
BBkeşkek:BDövmeBbuğdayBaşı.B
B
BBkırçmak:BĐpBveBbenzerleriniBtaşlaBkesmek.B
B
BBkolçak:BYünü,ByapağıyıBeğirmekBiçinBdürüpBkolaB
alınacakBdurumaBgetirmek.B
B
BBköfün:BKüfe.B
B
BBötünmek:BÖfkeliBöfkeliBsöylenmek.B
B
BBsayvan:BDamBaltı,Bgölgelik.B
B
BBsoku:BTuz,BkeşkekBgibiBşeyleriBdibekteBdövmeBaracı.B
B
BBsokurdanmak:BSöylenmek.B
B
BBsoyka:BÖlüdenBkalanBgiysiler.B
HakaretBolarakBinsanaBdaBsöylenir.B
B
BBsuluk:BEvdeBsuBkaplarınınBkonduğuByer.B
B
BBşişek:BKuzulamamışBkoyun,BgeçenByılkiBkuzu.B
B
BBtartınmak:BElle,BkollaBitirazBetmek.B
B
BBuğunmak:BÖlecekBgibiBağlamak.B
B
BByelmek:BBoşBgezmek,Bkoşmak.B
B
BByemleç:BAhırdaBhayvanlarınByemByediğiByer.B
B
BByepmek:BElleBokşamak.B
B
BByuğmak:BYuğakBtaşıylaBevlerinBdamlarınıB
sertleştirmekByağmurdaBkardaBakmasın...B
B
BByunak:BÇamaşırlık.B
B
BByurdu:B(Đğnede)BDelik.B
B | {
"page": 358,
"source": "/content/downs/Fakir Baykurt_TIRPAN.pdf"
} |
ASLI ERDOGAN
Kitapları İngilizceden Arapçaya pek çok dile çevrildi, tiyatroya, dans tiya
trosuna ve baleye uyarlandı, Serra Yılmaz tarafından Milan La Scala'da
seslendirildi. "MAHPUS" adlı öyküsü Fransa'da filme dönüşmekte.
Sair Faik, Yunus Nadi, Dünya Yılın Kitabı ödülü ("Hayatın Sessizliğinde").
Deutsche Welle gibi ödüllerin yanı sıra pek çok burs kazandı, 2012'de
Zürih Şehir Yazarı seçildi, Norveç Lillehammer Edebiyat Festivali'nin ana
konuşmasını yaptı (2011 ).
Fransız Lire dergisi tarafından 'Geleceğe Kalacak 50 yazar' arasında gös
terilen Aslı Erdoğan'ın yapıtları birer 'çağdaş klasik' olarak nitelendirildi.
Le Monde, Frankfurter Allgemeine Zeitung, Neue Zürcher Zeitung, die
Welt, der Freitag, die Presse, der Tagesspiegel gibi gazetelerde ve Lire, die
Berliner Literat urkritik gibi başlıca edebiyat dergilerinde Aslı Erdoğan'ın
yapıtları üzerine yüzden fazla çalışma, makale ve söyleşi, Ingo Arend, Ruth
Klüger, Barbara Frischmuth gibi önemli yazarların değerlendirmeleri
yay1mlandı. Mucizevi Mandarin İsveç'te yılın kitapları arasına seçildi, La
Libre Belgique, yazarı Antonin Artaud ve Malcolm Löwry ile kıyaslarken,
Norveç Aftenposten gazetesi şu cümleyle değerlendirdi.
"Joyce ve Dublin, Kafka ile Prag nasıl birbirinden ayrılamazsa, bundan
böyle Aslı Erdoğan ve Rio da birbirine aynı kopmaz bağlarla bağlanacak."
Yazarın Sait Faik ödüllü son kitabı Taş Bina ve Diğerleri önümüzdeki
aylarda İsveç, Norveç ve Fransa'da yayımlanacak.
Everest Yayınlarındaki kitapları: Hayatın Sessizliğinde, Kabuk Adam,
Mucizevi Mandarin, Bir Kez Daha, Kırmızı Pelerinli Kent, Bir Delinin
Güncesi, Taş Bina ve Diğerleri | {
"page": 2,
"source": "/content/downs/Asl Erdoan_Kabuk Adam.pdf"
} |
KABUK ADAM
Aslı Erdoğan
§ | {
"page": 3,
"source": "/content/downs/Asl Erdoan_Kabuk Adam.pdf"
} |
Türkçe Edebiyat lll
Kabuk Adam
Aslı Erdoğan
Kapak tasarım: Utku Lomlu
Mizanpaj: Bahar Kuru Yerek
© 2006, Aslı Erdoğan
© 2006; bu kitabın tüm. yayın hakları
Everest Yayınlan'na aittir.
1. Basım: Mayıs 1994, Mitos Yayınları
2. Basım: Şubat 2002, İş Kültür Yayınlan
3-6. Basım: 2006-2012, Everest Yayınları
7. Basım: Kasım 2013, Everest Yayınları
ISBN: 975 -289 -309 -O
Sertifika No: 10905
EVER.EST YAYINLARI
Ticarethane Sokak No: 53 Cağaloğlu/İSTANBUL
Tel: (212) 513 34 20-21 Fax: (212) 512 33 76
e-posta: info@everestyayinlari.com
w\vw.everestyayinlari .com
v.�w.twitter.com/ everestkitap
Baskı ve Cilt: Melisa Matbaacılık
Matbaa Sertifika No: 12088
Çiftehavuzlar Yolu Acar Sanayi Sitesi No: 8 Bayrampaşa/İstanbul
Tel: (0212) 674 97 23 Faks: (0212) 674 97 29
Everest, Alfa Yayınlan'nm tescilli markasıdır. | {
"page": 4,
"source": "/content/downs/Asl Erdoan_Kabuk Adam.pdf"
} |
KABUK ADAM | {
"page": 6,
"source": "/content/downs/Asl Erdoan_Kabuk Adam.pdf"
} |
Bazen insana hiçbir şey hatırlamak kadar acı veremez, özel
likle de mutluluğu hatırlamak kadar. Unutamamak. Belleğin ka
çınılmaz intikamı. Herhangi bir iz taşınıyorsa eğer, bu bir za
manlar bir yara açıldığındandır.
Yaşadığımız anları dondurup cümlelere dökme çabası, çiçek
leri kurutup kitap yaprakları arasında ölümsüzleştirmeye benzer.
Hepimizin çoktan öğrendiği gibi, bir öykü, gerçekten yaşanmış
da olsa, gerçekliği yansıtmaktan çok uzaktır, onun birkaç resmin
den, simgesinden oluşmuştur. Az sonra başlayacağım, Karayip
ler' de geçen o korkunç öyküyü yaşamış kişi benim. Oysa biliyo
rum ki, son noktayı koyduğumda, elimde bulacağım, gerçeğin
tortusundan ibaret olacak. Yaşadıklarım, o her biri elmas değe-
1 | {
"page": 7,
"source": "/content/downs/Asl Erdoan_Kabuk Adam.pdf"
} |
rindeki anlar su damlaları gibi kayıp gitti avcumdan. Gerçekliğin
sonsuz okyanusundan tek bir deniz kabuğu kaldı geriye. Ona
kulağımı dayayarak sonsuz bir şarkıyı sözcüklere dökmeye çalışa
cağım. Anlayabildiğim, yorumlayabildiğim kadarını elbette.
Size Kabuk Adam'ın öyküsünü anlatacağım, tropik bir ada
yı, cinayet ve işkencenin, şiddetin bataklığında filizlenen bir aş
kı, içinde yetiştiği toprak kadar acı dolu bir aşkı anlatacağım.
Çıldırtıcı gücünü, sonuna dek yaşanmayan arzulardan, en gizli
hayallerden alan bir tutkuyu, ölümle yaşamın sınırında kurulan
mucizevi bir dostluğu ve bütün yıkımların nedeni olan korku
yu, insanın en temel özelliği olan korkusunu, alçaklığını, umut
suz yalnızlığını. ..
Tropiklerde, o gözden ırak adada öğrendim ki, cennetle ce
hennem iç içedir, ancak bir katil bir peygamber olabilir ve insan
bir başkasına, aynı karabüyü ayinlerindeki gibi, dönüşebilir,
çünkü insanın tam zıddı gene kendisidir.
Aradan bir yıla yakın bir zaman geçti. İstanbul'da, karlı bir
mart akşamı, sobanın yanına oturmuş, tropiklerin bunaltıcı sıca
ğını, palmiyelerin durmak bilmeyen hüzünlü danslarını ve okya
nusu düşlüyorum. Mercan kayalıklarını binlerce yıllık bir öfkey
le döven hırçın okyanus. Hayatımda ilk kez görüyordum onu,
görkemliydi, ulaşılmazdı, bulabileceğim bütün imgelerden çok
daha büyüktü. Yaşamın olduğu kadar sonsuzluğun da kaynağıy
dı. Bir peygamberdi o, bir katil, bir karabüyücü. İşte, ancak o
zaman, okyanusu hatırladığımda, Kabuk Adam Tony de gözle
rimin önünde beliriyor. Kısacık boyu, derin yara izleri ve kapka
ra gözleriyle Kabuk Adam. Sonra hepsi, yavaşça geri geliyor;
palmiyelerle kaplı kumsal; gettonun girişindeki tahta iskelesi,
deniz kabukları, hindistancevizi ağaçlı buruna yolculuk, beni
kendimden dışarı çıkarıp, yasak bir dünyaya, bir başka insana ta
şıyan yolculuk. Ölüm, korku, dehşet, arzu, yağmurlar, dans, si
yah sular, cinayet, gece bulutu, arzu. Ve aşk. Ve yitirmek. Bir
gece yarısı, kamp ateşinin solgun ışığında parıldayan bıçak.
2 | {
"page": 8,
"source": "/content/downs/Asl Erdoan_Kabuk Adam.pdf"
} |
Bana okyanusun şarkısını öğreten Kabuk Adam, öylesine de
rin, yırtıcı ve gerçekdışı bir aşkla sevdiğim Kabuk Adam Tony.
Tony'yi tanıdığım yaz, hemen hemen bitmiş bir insandım.
Yaklaşık iki yıldır, Avrupa'nın en büyük nükleer fizik laboratuva
rında çalışıyordum. Meslektaşlarıma, akrabalarıma, Türkiye'deki
dostlarıma göre (aslında tek bir dostum bile yoktu) övünülecek
bir konumdaydım. En iyi okulların diplomalar ım kağıt peçeteler
gibi üst üste yığmış, böylesine genç bir yaşta, yirmi beş yaşınday
dım, bu dev laboratuvarda tez olanağı elde eden ilk Türk öğren
cilerden biri olmayı başarmıştım. Üstelik de bu alandaki kadın fi
zikçilerin oranı yüzde beşi bile zar zor buluyordu. Uzun yıllar
baleyle uğraştığım, kısa ömürlü edebiyat dergilerinde öyküler ya -
yımlatıp, ödüller kazandığım için "çok yönlü" diye tammlamr
dım. Sonuçta, insanlara pazarlayabileceğim birkaç özelliği, birkaç
kurumsal başarıyı, gene kağıt peçeteler gibi diyeceğim, üst üste
koymuştum. Oysa gerçekte ben, bunalımdan bir türlü kurtula
mayan, hiçbir düşünceye, inanca ya da insana bağlanamayan, sü
rekli huzursuz, karamsar ve yapayalnız biriydim. Yaşama coşku
mu çoktan kaybetmiş, belki de hiç kazanamamıştım. Bana kalır
sa, kişisel tarihimin tek bir teması vardı; hayal kırıklığı. Ağır aile
baskısı ve şiddetle dolu geçen çocukluk yıllarım, dünyayı, acı çe
kenler ve çektirenlerin bulunduğu bir savaş alanı gibi algılamama
neden olmuştu ve sanırım haklıydım da. Emekleme çağımdan
beri, sadece zeki ve başarılı olduğum sürece sevgi -ya da "sev
gi" diye adlandırılan bir şeyi göreceğimi öğretmişlerdi bana, ama
hiç kimse, sevmeyi nasıl başaracağımı öğretmemişti. Hayatıma
girenler de, bir yandan beni pohpohlarken, bir yandan da burnu
mu alabildiğine sürtmeyi görev edinmişlerdi. (Sonralan bunun,
erkeklerin kadınlara karşı genel bir tavrı olduğuna karar verdim.)
Daha bu yaşta, sinirli insanların, ömürlerinin ortasında edindik
leri kolit, ülser, astım gibi hastalıkların tümüne sahiptim.
Hepsinden önemlisi, ölüme hazırlanan yaşlı bir kadın kadar
umutsuz ve kırgındım.
3 | {
"page": 9,
"source": "/content/downs/Asl Erdoan_Kabuk Adam.pdf"
} |
Bu araştırma merkezi, beni çökerten son darbe olmuştu, iç
ten içe çürümüş bir ağa cı deviren fırtına gibi. Böyle bir yere
kabul edilmenin boş gururu kısa zamanda aşınmış, kaskatı ger
çeklikle yüzleşmek zorunda kalmıştım. Burası, fizikçi jargo
nunda denildiği gibi, bir gettoydu ya da bir manastır. Bizden
istenen üç şey vardı: Çalışmak, çalışmak, çalışmak. Hastalan
madan, üzülmeden, bunalıma girmeden, aşık olmadan, hiç
teklemeyen bir jet motoru gibi çalışmak. Haftanın yedi günü,
günde on dört, deneyler başladığında on altı, saat çalışmak;
bir sonraki toplantıya, yetiştirilmesi ve kesinlikle hatasız olma
sı gereken raporlar, yerin yüz metre altında, küçük, kapalı oda -
larda tutulan vardiya nöbetleri, bilgisayarın başında çabucak
biten geceler. Aldığım eğitim sonucu çalışmaya, kendimi işime
adamaya alışıktım, ama burada, en tembellerden ve kaytarıcı
lardan biri olup çıkmıştım. Ne kadar istesem de -istemiyor
dum da- o Çin'den, Japonya'dan, Hindistan'dan gelmiş, sü
rekli, hiç yorulmadan çalışan, bilgisayar ekranından yalnızca
üç-beş saatlik bir uyku için ayrılan, hırslı, "süper-zeka" dokto
ra öğrencileri gibi olamazdım. Çünkü yaşamaya katlanabilme
nin bazı koşulları vardı: Okumak, öykü yazmak, arada bir dans
etmek, sokaklarda başıboş dolaşmak gibi. Bunların bedeli de
çok pahalıydı, maaşım kesilmiş, kariyerim bitme noktasına
yaklaşmıştı.
Böyle bir yerde yıllarca tutunabilmek için, insanın bir tutku
sunun, işi dışında herhangi bir bağlılığının olmaması, kendi
benliğini gözden çıkarmayı, bedenini dışlamayı, duygularının
çoğunu bastırmayı öğrenmesi gerekir. Laboratuvardaki herkes,
şu ya da bu biçimde korkunç bir yalnızlığı ve ruhsal çöküntüyü
dışa vuruyordu; bir hapishanede olduğu gibi, görünmeyen, çok
güçlü kurallar insan ilişkilerini yönlendiriyordu. Gözü dönmüş
bir hırs, ispiyonculuk, paranoya, katı duygusuzluk, depresyon,
cinsel doyumsuzluk, yaygın bir alkol alışkanlığı, hatta şizofreni;
işte böylesine kokuşmuş bir ortam. İnsanlığın en üretken ama
4 | {
"page": 10,
"source": "/content/downs/Asl Erdoan_Kabuk Adam.pdf"
} |
aynı zamanda insana karşı en duyarsız kurumundaydım ve yan
lış toprağa ekilmiş bir bitki gibi hızla kuruyordum.
Tek arkadaşım olan Maya, şöyle özetlerdi koşulları: "Burası,
en yakın dostunuz kafasına bir silah dayadığında, başınızı çevi
rip bakacak zamanı, gücü, hatta isteği bile bulamayacağınız bir
yerdir." Ben de şöyle eklerdim: "Zaten dostunuz da yoktur."
Aslında biz, ikimiz, çok şanslıydık, çünkü o koşullar için olağa
nüstü bir dostluk kurmayı ve yaşatmayı başarmı ştık. Maya bu
çılgın, delidolu kız, Yunan'dı, gerçek bir Yunan hem de. Home
ros, Yunan trajedileri; Kavafis ve o şarap renkli deniz vardı iri,
depderin gözlerinde. İlyada)dan, Macbeth)den, Ömer Hay
yam'dan dizeler okurdu ezbere; üç dili su gibi konu şur ve bu üç
dilde, inanılmaz güzellikte şiirler yazardı. Çok zeki ve duyarlıy
dı, bu iki özelliğin bir kadında birleşmesi, onu çoğu zaman fe
lakete götürür. Maya da yıllardır "manik-depresif' olduğu ge
rekçesiyle tedavi görüyordu. Benim gibi eski bir balerin, yete
nekli bir amatör ressamdı. Fiziği, şiiri, dansı, sevişmeyi, içkiyi,
kedisini, birlikte olduğu erkekleri çılgıncasına, tutkuyla, ölesiye
severdi.
Laboratuvardaki ilk yazımın sonlarına doğru, bir pazar akşa
mı, elimde Nabokov'un "YEİS"iyle ofisinin önünden geçiyor
dum. Aynı koridorda çalışıyorduk; gece gündüz bilgisayara ba
kan bu kapkara, hüzünlü gözler ve düşünceli yüz çoktan ilgimi
çekmişti. Onu bir tanrıça heykeline benzetirdim o zamanlar;
hep oturan ve düşünen, geniş kalçalı, doğurgan bir tanrıça. Sü
rekli çalışması, kendisine uyguladığı katı disiplin, keskin hatlı
Grek yüzünün ödün vermeyen ciddiliği beni korkuturdu, kapı
sının önünden sessizce geçmekle yetinirdim. O akşam, birkaç
saniyeliğine gözünü ekrandan ayırmış, gülümseyerek beni içeri
davet etmişti. "Aa , Nabokov mu okuyorsun?" Uzun uzun ede
biyattan söz etmiştik; Lolita, on dokuzuncu yüzyıl Rus romanı,
kadın yazarlar ... Şimdiye dek, edebiyatla bu kadar ilgilenen bir
başka fizikçi daha tanımamıştım, ama sanırım daha ilk günden,
5 | {
"page": 11,
"source": "/content/downs/Asl Erdoan_Kabuk Adam.pdf"
} |
ondaki edebiyat sevgısının açığa çıkardığı çok önemli, temel
özellikleri sezmiştim. Bir hafta sonra -artık her gün ofisine uğ
ruyor ve günümün biricik mutlu dakikalarını orada geçiriyor
dum- bana üç yıl önce, iki bardak su ve altmış tane mor renkli
uyku hapıyla kendini öldürmeyi denediğini anlattı. Hemen ar
dından da, yerinden fırlayıp dosyalarını toparladı ve bir toplan
tıya yetişmek üzere çabucak çıktı; beni sandalyeme mıhlanmış,
gözlerim yaşlarla dolu bir halde bırakarak. Ertesi akşam, ben de
ona benzer bir deneyimden geçtiğimi söyleyince, bir daha hiç
ayrılmamacasına kenetlendiğimizi biliyorduk; trajik bir mucize
nin birleştirdiği Siyam ikizleri gibi. Kısa zamanda, birbirimizin
desteği olmadan, hayatımıza katlanamaz duruma geldik; dep
resyon kış yağmurları gibi bastırdığında, terk edildiğimizde, aşa
ğılandığımızda, bizi kobra yılanı gibi izleyen intihar düşüncesi
kafasını kaldırdığında, hep birbirimizi kurtarıyorduk. Bir yandan
cezaevi ya da askerlik arkadaşlıklarına benziyordu ilişkimiz, an
cak bu tür dostluklarda görülebilecek fedakarlıkları içeriyordu,
ama aynı zamanda ortak geçmişlerin, ortak acıların, ortak ruh
ların kesişmesiydi. Bazen birbirimizi yansıtan iki ayna oluyor
duk, bazen birbirimizi bütünlüyor, bazen de kendi gücümüzün
son kırıntılarını ötekine aktararak sağ kalmayı başarıyorduk. "İç
tikleri su ayrı gitmeyen Türk ile Yunan"ın ünü laboratuvara ya
yılmıştı; eminim ki, o erkek-egemen bilim dünyasının maço fi
zikçileri, bizi lezbiyen sanıyorlardı.
Karayipler'de, St. Croix adındaki küçük adada -Amerika'ya
ait Virgin (Bakire) Adaları'ndan biridir bu- yapılacak Yüksek
Enerji Fiziği seminerlerine, Maya kabul edilmemiş olsaydı baş
vurmazdım herhalde. NATO'nun finanse ettiği bu yaz okulun
da, fizik dünyasının önde gelenlerinin ders vermesi umrumda
bile değildi. Karayipler'e bedava uçak bileti ve bedava otele tav
olmuştum daha çok; benim gibi yoksul bir Türk'ün eline, böy-
6 | {
"page": 12,
"source": "/content/downs/Asl Erdoan_Kabuk Adam.pdf"
} |
le bir fırsat hayatta bir kez geçerdi. Bunun bir tatil olmadığı,
yönetici profesörün işi çok sıkı tutup günde en azından sekiz
saatlik bir çalışmayı şart koştuğu konusunda uyarılmıştım gerçi.
Zaten fizikçileri yeterince tanıyor ve beni bekleyen ortamı ko
layca tahmin edebiliyordum. Gölgede otuz beş derecede, okya
nusun kıyısında fizik problemleri çözen, fizikten başka bir şey
görmeyen, düşünmeyen, konuşmayan, tatsız tuzsuz, renksiz
insanlar. Gene de Karayipler beni büyülüyor, sayısız gizemi
çağrıştırıyordu. İspanyolların, altınlarını yağmalamak için yok
ettikleri o soylu halkın, Karayip Kızılderililerinin adını (onlar
dan geriye yalnızca bu ad kaldı; bu da yok oluşlarının en trajik
yönü) taşıyan binlerce, on binlerce ada. Takımadalar, mercana
daları, okyanusun ortasında noktacıklar. Kölelikten kaçıp dağ
lara sığınan, gizli mağaralarda kasava zehiriyle toplu halde inti
har eden Arawak kabilesi, onların madenlerdeki, plantasyonlar
daki yazgılarını tamamlamak için anayurtlarından koparılan Af
rikalılar; okyanusun üzerine bir utanç bulutu gibi yayılan kam
çı sesleri, çığlıklar, ağıtlar; ayaklanmalar, köle direnişleri, cina
yetler, savaşlar, korsanlar, sömürge cezaevleri (Şeytan ve Cüz
zamlılar Adası!); Küba Devrimi; karabüyü ayinleri, voodoo ve
obeah; Jamaika, samba, kalipso ve siyah isyanın müziği reggae.
Kızıl ve kara insan, ilk kez bu topraklarda, beyaz insanın acıma
sız açgözlülüğüyle karşılaşmış ve savaşmıştı. Yüzlerce yıllık bir
kin ve acıdan, özgün, melez ve çok zengin bir kültür doğmuş
tu. Kızılderililerin onurunu ve cesaretini, Afrikalıların yaşama
bağlılığını ve direncini, Avrupalıların hırsını harmanlayan bir
kültür. St. Croix, bu, alanı birkaç yüz kilometrekareyi ancak
bulan ada, tarihin ilk Kızılderili-Beyaz savaşının olduğu yerdi.
Kolomb'un hepsi de birer vahşi yağmacı olan yorgun "fatihle
ri", "Yeni Dünya"ya ilk kez burada, Oklar Körfezi'nde ayak
basmıştı. St. Croix'nın hemen yanındaki St. Thomas ise, adı bi
le bilinmeyen bir zenci Spartaküs'ün komutasında, onlarca yıl
Avrupalı köle sahiplerine direnmişti. İsimlerini İncil'deki on
7 | {
"page": 13,
"source": "/content/downs/Asl Erdoan_Kabuk Adam.pdf"
} |
bin şehit bakireden alan bu adaların her biri, unutulmuş, daha -
sı hiçbir yazılı metne geçmemiş kahramanlıklar ve trajedilerle
doluydu. (Çünkü buralarda yazılı tarih Beyaz Adam'm tarihi
dir.) Atlan ta' dan kalkan uçağa bindiğimde bunları düşünüyor
dum işte; ellerinde fizik kitapları bulunan, gözlüklü, sakallı, o
çok yakından tanıdığım insanlar yanıma oturduğunda, fizikçi
olduğuma ilişkin hiçbir ipucu vermedim. Cabrera Infante'nin
Küba üzerine bir kitabını okumaya çalışıyordum, ama tropikle
re, öykülerin geçtiği topraklara o anda gidiyor olmanın coşku
suyla içim kıpır kıpırdı. Porto Riko'dan aktarma yapan uçak,
"normal" yolcularının çoğunu boşaltmış, hemen hemen tama
men fizikçilerle dolmuştu. Bu son gelen grupta hasır şapkalı,
güneş gözlüklü Maya da vardı. Bir şaşkınlık çığlığıyla karşıla
mıştı beni; o doğruca Avrupa'dan gelmişti, bense bir haftadır
New York'ta serserilik etmekteydim. Bilet numaralarına aldır
madan yanına geçtim.
"Cennete gidiyoruz, cennete," dedi coşkuyla, uçak tam in
mek üzereyken.
"Evet, ama bu simüle edilmiş bir cennet," diye yanıtladım,
somurtarak.
Yüksek Enerji Fiziği bilmeyenlerin tam anlamayacağı, "pro
fesyonel" bir espriydi bu. Bizim işimizin çoğu simülasyondur,
yani henüz gerçekleşmemiş, belki de hiç gerçekleşmeyecek de
neylerin koşullarım bilgisayara yükleyip var olan (ya da olma
yan) parçacıkların, bu koşullarda nasıl davranacaklarını saptama
ya çalışırız.
"Ne olursa olsun, ben serseriliği sürdürmeye kararlıyım," di
ye ekledim.
Dediğimi de yaptım aslında; bu yapay cennette, gecikmiş bir
kaşif ruhuyla, pek de ciddiye almadığım bir serseriliği simüle
edeyim derken, gerçeğin en dibine yuvarlandım.
***
8 | {
"page": 14,
"source": "/content/downs/Asl Erdoan_Kabuk Adam.pdf"
} |
Yaz okulu için ayrılmış otel, ada merkezinin dışında, mercan
kayalıklarıyla boydan boya kapalı, büyük bir körfezdeydi. Okya
nusun açıklardaki, koyu lacivert, görkemli dalgaları, bu kayalara
durmaksızın çarparak sakinleşiyor -belki de yalnızca sakinleşir
gibi yapıyordu, ırmak yeşili bir renk alıp kıyıya yatışmış bir hal
de varıyordu. Keskin güneşin altında, göz, bu köpüklerin için
de, var olmayan yaratıkların, köpekbal ıklarının dolaşmasını, ye
ni Afroditlerin doğuşunu seyrediyordu. Okyanusu ilk defa gö
rüyordum, baş�a denizlere benzese de apayrıydı. Çözülmemiş
nice sırlar, gizemler taşıyordu ve ben, okyanusu, ancak Kabuk
Adam'ı tanıdıktan sonra kavrayabilecektim. Ufuk çizgisine dek
uzanan, sınırsız, sonsuz bir renkler ülkesiydi karşımda duran.
Karayipler'de küçük bir adada olmak, sonsuzluğun içinde, dara
cık sınırlara kapatılmak demekti, sonsuzlukta eriyip gitmek,
onun bir parçası olmaktı. Haritada birbirine çok yakınmış gibi
görünen adalar, gerçekte çok uzak ve yalıtılmışlardı, yapayalnız
dılar. Metaforik anlamda değil yalnızca, adalar arasında, uçak dı
şında hiçbir bağlantı yoktu.
Kumsal, tipik bir tropik ada fotoğrafı için poz verircesine pal
miyeler ve deniz kabukları ile kaplıydı. Gökyüzü parlak mavi ve
hemen hep bulutluydu; bu bulutlar, ikide bir başlayan, kısa ama
çok şiddetli tropikal yağmurları taşısalar da, güneşin amansız
ışınlarını kesemiyorlardı. Sıcaklık cehennem gibiydi, dayanıl
mazdı, havadaki nem ve yüksek basınç onu daha da korkunçlaş
tırıyordu. Ağır, yapışkan, yağlı bir gazın içinde gibiydim. Haya
tım boyunca farkında olmaksızın, kendiliğinden sürdürdüğüm
soluk alma işlemi, burada zorlu bir çaba gerektiriyordu. Cıva so
luyordum sanki. Denizden kıyıya doğru, hiç durmadan sürekli
esen sıcak rüzgar, insanı sersemletecek kadar güçlüydü, sanki
yüzüme kova kova sıcak su atılıyormuş gibi. Zaten bu bölge,
yaklaşık on yılda bir adaları yıkıntıya çeviren kasırgalarıyla ün
lüydü. Okyanusun mucizevi gücünün bir başka göstergesiydi
bu rüzgar, sıcaklıktan daha inanılmaz, katlanılmaz bir şeydi; bir
9 | {
"page": 15,
"source": "/content/downs/Asl Erdoan_Kabuk Adam.pdf"
} |
an bile dinmiyordu. Palmiyeler hızlı bir Afrika dansı yaparmış
çasına, çılgın bir ritimde sallanıyor, gece gündüz, hiç susmadan,
anlaşılmaz öyküler anlatıyorlardı. Otele varır varmaz kumsala
koşan iki kişi vardı: Elbette Maya ve ben. Henüz bilmiyorduk
ama iki hafta boyunca, kumsal yalnızca bizim olacaktı. Öteki fi
zikçilerin, yüzmekten daha önemli işleri vardı; fizik problemleri
çözmek gibi. Deniz, hamam suyu kadar ılıktı ve tertemiz olma
sına karşın bulanıktı, dipte kaynaşan balıkları, bitkileri, tropikal
suların zenginliğini çıplak gözle seyretmek olanaksızdı. İkimiz
de Akdenizliydik ve iyi yüzücüydük, güçlü okyanus dalgalarına
karşın, sıkı bir tempo tutturmuş, açıklara, çok uzaklardaki kaya -
lıklara doğru yüzmeye başlamıştık. Ansızın, çok şiddetli bir yağ
murun iğne gibi keskin darbeleri suyu dövmeye başladı. Biz da
ha kıyıya varmadan kesilecek, havlulara sarındığırnızda yeniden
başlayacak, koşarak odalarımıza girmeden önce de ansızın biti
verecek bir tropikal yağmurdu bu; kararsız, ama tutkulu bir aşık
gibi kur yapan bir yağmur.
Fizikçi grubuyla uyuşmazlığım, daha ikinci gece patlak veren
bir olayla açığa çıktı. Bu okulu düzenleyen Prof. Karbel, altmış
yaşlarında, zayıf, kel, gözlüklü; yani kısacası "tipik" bir bilim
adamıydı. Güneşten ve hastalıktan ölesiye korkan bu pimpirikli
adam, ideal bir "hipekondria, paranoya ve kompulsif kişilik" ör
neğiydi. Fizikten başka hiç ama hiçbir şey düşünmez, konuş
mazdı; yaz okuluna katılan herkese, hocalar da aralarında olmak
üzere, izci disiplini uygulaması ile ünlüydü. Kendine çok dikkat
etmesine karşın çelimsiz ve sağlıksız olan bu güneş düşmanı
adamın, okulu için neden Karayipler'i seçtiğini bir türlü anlaya
madım. Almanya'da, yaz-kış yağmurlu bir sanayi kenti ya da
Norveç'te bir balıkçı kasabası onun ruhuna çok daha uygundu.
Güneşten öyle nefret ederdi ki, denize -çok ender yüzerdi za
ten- pantolon ve çorapla, hiç abartmıyorum, çorapla girerdi.
10 | {
"page": 16,
"source": "/content/downs/Asl Erdoan_Kabuk Adam.pdf"
} |
Gömleğinin altında da, peynir beyazı cildini iyice güvenceye al
mak için sürülmüş, otuz koruma faktörlü güneş yağı olurdu. Se
minerlerin sonunda ayağa fırlar, üzerine güneş resimleri çizdiği
saydamları tepegöze koyardı. Tropiklerdeki güneşin bildiğimiz
güneş olmadığı, öldürücü tehlikeleri bulunduğu üzerine on-on
beş dakikalık bir söylev çekerdi, bu arada ben de bir an önce de
nize koşmak için sabırsızlanırdım. Ne yazık ki, bizi bekleyen
tehlikeler güneşle sınırlı kalmaz, sıra saydamdaki öbür maddele
re gelirdi.
A) Güneş, B) Kulaklar, C) Elmalar
'B) Kulaklar'ın anlamı, denizden çıkar çıkmaz; tek ayağımız
üzerinde -önce sağ, sonra sol- zıplayarak, kulaklarımızdaki suyu
çıkarmamız gerektiği, yoksa bu tropikal iklimde, bin bir türlü
tropikal bakterinin korkunç hastalıklara yol açabileceğiydi. Bu
tavsiyeye Çinli öğrenciler dışında kimse kulak asmadı.
'C) Elmalar ise bu yörede sıkça yetişen, maltaeriğini andıran
elmaları yemememiz, bundan da öte, ne olduğunu bilmediği
miz hiçbir şeye, mercan, balık, meyve, çiçek ve ağaca asla do
kunmamamız gerektiğini söylemek içindi.
Kurallara sıkı sıkıya bağlı, hep kabızmış izlenimi veren insan -
ların, azıcık kuraldışı ve asi olanları tanımakta olağanüstü bir iç
güdüleri vardır. Daha ilk seminerde, alt tarafı üç-beş dakika geç
kaldığım için mimlemişti beni. Akşam yemeğinde ise, gündüz
leri yakamıza takmak zorunda olduğumuz kimlik kartımı çıkart
mama bozulup yemeğin ortasında beni odama yollamaya kalkış
mıştı. Direttim ve gitmedim, unvanımı ilan eden şerefli tasmanı
olmadan yemeğimi bitirdim. Bunun öcünü almak, diğerlerine,
bana da diş geçirebileceğini göstermek için fırsat kolladığını bi
liyordum, ama gene de gafil avlandım.
Adadaki ikinci akşam yemeğim henüz bitmişti. Günlerden
pazardı ve ben toplam sekiz saatlik, dört ayrı fizik seminerine
katılmıştım. Değil adayı gezmek ya da önceden, safça planladı -
ğım gibi diğer adalara gitmek, denize girecek vakti bile zar zor
11 | {
"page": 17,
"source": "/content/downs/Asl Erdoan_Kabuk Adam.pdf"
} |
bulabilmiştim. Bir saatlik öğle tatilinde, upuzun bir yemek kuy
ruğu ve alelacele yutulan sandviçten sonra, şiş mideyle denize
koşmuş, dimdik güneş ışınları altında dakikaları sayarak yüz
müştüm. Bir sonraki seminere yetiştiğimde, saçlarımdan hala
sular damlıyordu. En kötüsü, son iki gündür, sabah, öğle, ak
şam yemekleri, kahve molaları dahil, sürekli seksen kişilik bir
grubun içindeydim. Birazcık yalnız kalmak ve okumak için bir
köşeye sığındığımda hemen uyarılmıştım: Gruba ayrılan yerler
dışında oturmak yasaktı. Karayip rüyam, böyle bir cehenneme
dönüşmüştü işte; bu okulun tropiklerde ya da Sibirya'da yapıl
masının hiç farkı yoktu. Duvarlarına, tropikal ada posterleri ya
pıştırılmış bir hücrede, insan karikatürleriyle bir arada yaşıyor
dum. Bir mahkumdan tek farkım, buna gönüllü oluşumdu her
halde; bir de, "dört yıldızlı" otel odasının konforu, buranın bir
hapishane olduğunu gizliyordu; hiç kullanmadığım Amerikan
barı, televizyon ve bomboş kütüphane rafındaki İncil gibi şey
lerle örneğin.
Toplu halde yemek yediğimiz uzun tahta masalardan birinin
köşesine ilişmiş, derin bir can sıkıntısı içinde bir sigara yakmış
tım. Masadaki tartışma pek az anladığım Standart Model Teori
si'nden, hiç anlamadığım Transizyon Radyasyonu Dedektörle
ri'ne döndüğünde, zayıf ve kırılgan ilgim dağılıp gitmişti. Bu
adada, bu masada, dünyanın dört bir yanından gelmiş, hırslı,
akıllı insanların arasında ne işim olduğunu düşünüyordum. Ya
bancılık duygum ve mutsuzluğum öylesine artmıştı ki kalkıp gi
decek gücüm bile kalmamıştı. Kaldı ki, boğucu sıcaklıktaki,
bomboş oda dışında sığınabilecek bir yerim de yoktu. Belki bi
rileri konuyu değiştirir, fizik dışında herhangi bir şeyden söz
açardı, belki de birilerini ada merkezine inmek için ikna edebi
lirdim. Ama sabahleyin erken kalkma zorunluluğu yüzünden
kimse buna yanaşmıyordu.
Ansızın, adımı bağıran canhıraş bir çığlık bütün sesleri, birlik
te yemek yiyen seksen kişinin uğultularını bastırdı: "Sana kaç ke-
12 | {
"page": 18,
"source": "/content/downs/Asl Erdoan_Kabuk Adam.pdf"
} |
re söyledim!" Bizim ufak tefek, sinirli Prof. Karbel, yan masadan
kalkmış, öfkeli, sıska bir maymun gibi üzerime geliyordu. "Sana
kaç kere söyledim, burada sigara içmek yasak!" O kadar şaşırmış
tım ki bir süre burun deliklerimden sızan dumanı izleyerek kıpır
tısız kalakaldım. Böyle bir yasağı ilk kez duyuyordum, masanın
yarısı sigara içiyordu, üstelik açık havadaydık. Bundan da öte, yir
mi beş yaşındaydım ve sigara yüzünden son azarlanışım on yıl
geride kalmıştı. Sigaradan umursamazca bir nefes daha 'j'.ekip
gözlerimi öteki tiryakilere çevirdim. Hepsi anlayamadığım bir
boyun eğişle sigaralarını atmaya, gizlemeye çalışıyorlardı.
O anki umutsuzluğumu, o köle ruhlu insanlarla bir arada ol
maktan duyduğum utancı anlatmak çok zor.
Tartışmak, yanıt vermek gereksizdi, açıkçası tenezzül etme
dim. Bakışlarımı, Prof. Karbel'in vidalarından çıkmışçasına dö
nüp duran, bir türlü sabitlenemeyen gözlerinde odaklaştırdım,
sigaramı, acı bir gülümsemeyle, plastik tabağa bastırdım. (Por
selen tabak ya da kül tablası verilmişti elbette.) Prof. Karbel, si
garayı sanki gözbebeğinin içinde söndürmüşüm gibi geri çekil
di ve Maya'ya döndü: "Sen de Maya, sözüm senin için de!" Ma
sadaki iki kadını seçmişti bağırmak için, bu bile davrarnşınm cin -
sel kökenini açıklamaya yeterlidir sanırım. Maya da hiç karşılık
vermedi, ama anadilinde, vatandaşı Andreas'a öfkeyle serzenişte
bulunmaya başladı. Sıkılı bir yumruğu andıran ifademden dola
yı, bana başka bir şey söylemeye çekinen Karbel, Maya'nın yanı
na oturdu ve hemen bir tartışma başlattı. Sigara alerjisi, sigara
dumanının açık havada yayılışı, sigara içenlerin ve içmeyenlerin
hakları vb. Beni hiç ilgilendirmeyen sözde demokratik bir otu
rum. Tek bir sözcük bile söylemeden odama gittim ve ağlaqım.
Doyasıya, gözü dönmüş bir öfkeyle ağladım. Bu Karayip masa
lına kandığını, bedava uçak bileti ve otelle satın alınıp bir kuk
laya çevrilmeyi kabul ettiğim için kendimden nefret ediyordum.
O gece, fiziği ve her türlü akademik kariyeri bırakmaya karar
verdim.
13 | {
"page": 19,
"source": "/content/downs/Asl Erdoan_Kabuk Adam.pdf"
} |
***
O akşam yemeği ile Kabuk Adam'ı tanımam arasında geçen
bir hafta hemen hemen olaysız ve tekdüzeydi. Sabahları, kahval
tı saatinin bitimine beş dakika kala güçlükle kalkıyor, güneş ya
ğımı sürüp -bunu hiç atlamamam gerekiyordu, yoksa sabah gü
neşi bile yüzümü şeftali rengine çevirirdi- "üniformamı" giyi
yordum. Kimliğimi yitirmemek için üzerine iğnelediğim, en in
ce ve kapalı tişörtüm, eski püskü bermudalarım ve koca hasır
şapkamdan oluşuyordu "üniforma": Ayağımda kumlu sabola
rımla, ağır ağır lokantaya yürürken, rüzgar biraz uyandırıyordu
beni. Daha kuyruğa girip kahvaltımı almadan, uykusuzluk ve sı
caktan iştahım kaçmış olurdu. Bir sigara yakmak için herkesin
gitmesini beklerdim. Hiç durmadan esen rüzgarın kağıt barda
ğımı devirmesine güçlükle engel olurken, bir elimde sigara,
önümde Lang'ın şizofreni üstüne bir kitabı, "ekspres" ve yasak
bir sabah keyfi yapardım. Sonra geç kaldığım ilk derse koşturur,
kahvaltıdaki yağlı jambon ve ananastan midem ekşimiş bir hal
de, sıkıntılı ders boyunca, bize bedavaya verilmiş, sarı üstüne
mavi çizgili deftere, şizofrenik bir öykü üzerine notlar alırdım.
Sonradan gördüm ki yazdıklarımda sürekli güneş imgesini kul
lanmışım. Kurak, ıssız çöller ve acımasız bir göz gibi her şeyi
gören, yargılayan güneş.
İki ders arasındaki kahve molasında, kalabalıktan ve fizik tar
tışmalarından uzak durma çabalarım genellikle sonuçsuz kalır,
biri yanıma gelir, hangi deneyde çalıştığımı ya da seminer üze
rine ne düşündüğümü sorardı. Bazen de çimenin neden beton
dan daha soğuk olduğu, ya da tropiklerde güneşin neden daha
çabuk battığı konusunda yapılan sözde-bilimsel, aptalca bir ko
nuşmanın ortasında kalakalırdım. Serin çimenlerden de, tropik
lerin o kendine özgü, gökyüzünü yangına çeviren günbatımla
rından da zevk alamaz olurdum. Sanırım gördüğüm ilginin en
önemli nedeni, kadın fizikçi sayısının azlığıydı; sayımız onu geç
miyordu ve kocası, erkek arkadaşı olmayan ya da burada bir ta-
14 | {
"page": 20,
"source": "/content/downs/Asl Erdoan_Kabuk Adam.pdf"
} |
til aşkı bulmayan iki-üç kişiden biriydim. Bir de bunlara, Türk
gibi "egzotik" bir köken ve sürekli yalnız kalmaya çalışmamın
yarattığı gizem de eklenirse.
İkinci ders, ilkinden daha ağır, daha yorucu geçerdi. Saat
öğleye yaklaşınca, astımlı ciğerlerim nefes almakta zorlanırdı.
Terden bermudalarım bacaklarıma yapışır, yerimden kıpırda
madan oturmak ve zeki bakışlarla semineri izlemek zorunlulu
ğu bir işkenceye dönüşürdü. Bir sigara yakabilseydim, bir bar
dak soğuk meyve kokteyli olsaydı; suya bile razıydım aslında, şu
cam fanusa benzeyen konferans salonundan sıvışıp, hemen ya
nındaki bomboş havuza atlayabilseydim. Çok basit, temel, be
densel istekler. Yemek kuyruğu, sandviç ve kola; artık ilk gün
lerdeki gibi, her fırsatta denize koşacak gücüm kalmadığından,
kitap okuyarak geçen bir yarım saat. Öğle zamanı dünya, sanki
sıcaktan beyazımsı bir renk alırdı, hava kurşun gibi ağırlaşırdı.
Sıcaklık, baş ağrısı, ter, sıcaklık. Öğleden sonra seminerleri, ak
şamüstü seminerleri, daha fazla sıkıntı, bıkkınlık, yorgunluk.
Akşam yemeğinden sonra da, ek bir seminer ya da tartışma se
ansı, pek ender olarak da bir kokteyl düzenlenirdi. Bir gece
"uluslararası" bir şarap partisinde, bir ondan, bir bundan der
ken, neredeyse, otuz şişe İtalyan ve İspanyol şarabının tadına
bakmıştım. Toplam neredeyse iki şişe şarap. Sonra da her önü
me gelene, öykülerimden ve hayal kırıklıklarımdan söz etmeye
başlamıştım. Tropiklerde içilen içki insanı bir anda çarpıyordu,
en sıkılganlar cüretkir, içine kapanıklar ateşli, mızmızlar ise as
lan yürekli kesiliveriyordu. Kendimi her türlü çılgınlığa hazır
hissetmiş, dans etmek, sevişmek ya da olay çıkarmak için daya
nılmaz bir istek duymuştum. Bu iklimde, alkolün etkisi geldiği
kadar çabucak gittiğinden Maya ve ben, bütün bir gün rahatça
içebildiğimizi fark etmiştik. Öğle yemeğinde başlayıp yatana
dek, kimseye sezdirmeden, buzlu rom kokteyllerini deviriyor
duk. Zaten başka türlü ne gündüzlere dayanabilir, ne de gece
leri uyuyabilirdim.
ıs | {
"page": 21,
"source": "/content/downs/Asl Erdoan_Kabuk Adam.pdf"
} |
Günün tek sevdiğim saati, öğle üç ve dört arasındaki, Prof.
Karbel'in eşsiz cömertliğiyle bize bıraktığı boş saatti. Grup, hiç
anlayamadığım bir nedenle, ortasın a sis bombası atılmış miting
topluluğu gibi ansızın dağılırdı. Kumsal birkaç gürültücü İtal
yan dışında, Maya ve bana kalırdı. (Prof. Karbel bunu hemen
gözlemlemiş, Akdenizlilerin deniz tutkusunu anlayamadığını
belirtmişti. Ben de kulağına gideceğini bildiğim halde, "0 han
gi tutkudan anlar ki?" demiştim.) Denizden çıktıktan sonra, pal
miyelerin altında bir banka uzanırdım, yanımda sigara paketi,
romlu kokteyl ve Thomas Bernhard'ın bir romanı olurdu. İklim
koşullarına çok daha uygun bir seçim yapan Maya, Ana.ıs Nin'in
erotik bir romanını okuyordu. Aslında ikimiz de doğru dürüst
okuyamazdık. Aralıksız esen rüzgar, sayfaları birbirine karıştırır,
saçlarımı gözüme sokar, bazen de kitabı elimden uçururdu.
Sonsuz bir rehavet ve huzur içinde, başı sonu olmayan düşün
celere, gökkuşağı renkli imgelere kaptırırdım kendimi. Okyanus
hiç bitmeyen bir sevecenlikle kumları okşar; dalgalar, rüzgarın
hindistancevizi ağaçlarıyla yaptığı, tropikal füg'e eşlik ederdi.
İnsanı iliklerine dek ıslatan ama hiç üşütmeyen yağmurlar bir
başlayıp bir kesilirdi. Keskin güneş ışınlan, palmiyelerin arasın
dan yüzüme altın damlalarla akarken, mercanların köpüklü çiz
gisinde, çılgınca hayaller görürdüm. Gölgelerin bulunmadığı
ama hiçbir şeyin net, açık seçik olmadığı bir dünyaydı bu. Soyut
kavramlara, kesinliğe, kuzey iklimlerinin çözümleyici düşüncesi
ne yer olamazdı burada; insanı keskinleşmiş ve arınmış duyum -
lan yönlendiriyor, gerçekliğe alışılmadık, dolambaçsız, bambaş
ka bir yol çiziliyordu. Duyumsayarak yaşamak. Kemiklerini eri
tircesine ısıtan güneşi, yağmurun küçük, serin parmaklarını, be
denimi sıcak bir dil gibi yalayan rüzgarı hissetmek. Rengi hiç
solmayan gökyüzü altında, bedenini keşfetmek, onunla var ol
mayı öğrenmek; tropikal yaşamın sakin, capcanlı, çok renkli rit
mini yudumlamak. İşte, sadece o anlarda, okyanusun ortasında
bir adada olduğumu duyumsuyordum. Güçlü bir akıntı, beni
16 | {
"page": 22,
"source": "/content/downs/Asl Erdoan_Kabuk Adam.pdf"
} |
zamanın dışına atar, bir deniz kabuğu gibi bu kumsala bırakır
dı. Hani şu kulağınızı dayadığınızda, size okyanusun sonsuz şar
kısını söyleyen deniz kabuğu gibi.
O hafta boyunca, bir bakıma sonraki olayların habercisi nite
liğinde, kayda değer bazı şeyler de oldu. Cuma akşamı, Maya ve
ben, yanımıza iki İngiliz'i, Martin ve Michael'ı alıp adanın mer
kezi olan kasabaya, Christianstedt'e indik. Çocukların ikisi de,
ikimize birden kur yaptıkları için kabul etmişlerdi bu gezintiyi,
hangimizi seçeceklerine karar vermemiş, ya da seçimi bize bırak
mış gibi davranıyorlardı.
Denizden biraz içeri girince rüzgar kesilmiş, sıcaklık daha da
dayanılmaz olmuştu. Daracık, parke döşeli sokaklar erimişçesi
ne, uzadıkça uzuyor, göz kamaştırıcı sarı ışıkta hiçbir şey net
olarak seçilmiyordu. Sıcak bir kehribar kolyenin içindeydik san
ki. Arada bir, beyaz kolonyel yapıların verandalarına kurulmuş,
havalandırmalı dükkanlara sığınıyor, biraz soluk almaya çalışı
yordum. Haiti resimlerinden İsviçre çakılarına, deniz kabuğu
kolyelerden lüks altın saatlere dek her şey satılıyordu bu dük
kanlarda, ama kartpostal dışındakilere param yetmiyordu. Zen
gin beyazların, zengin beyaz turistler için işlettiği dükkanlar,
barlar ve lokantalardan geçilmiyordu Christianstedt. Onları kö
lelik zamanından kalma bir kinle izleyen yerli siyahi halka rast
lamak hemen hemen olanaksızdı. Bu durumun, güneş batınca
tam tersine döndüğünü kısa zamanda öğrenecektim. Turistler,
dört yıldızlı otellerine çekilirken, sokaklar ve kulüpler, dansı ve
müziği tutkuyla seven yerlilere kalıyordu ve doğal olarak silahlı
çetelere, çocuk yaştaki kokain satıcılarına. Son yıllarda, Karayip
ler, Amerika'ya giden kokain yolunda önemli bir konum edin
mişti. Önceleri, adaların doğal bitkisi marihuanayı içip dans
eden ve sevişen bu sıcakkanlı insanlar, kokainle birlikte gözü kör
bir şiddetle de içli dışlı olmuşlardı.
17 | {
"page": 23,
"source": "/content/downs/Asl Erdoan_Kabuk Adam.pdf"
} |
Afrika işi oyma kolyeler ve Müslüman zenci lider Malcolm X
tişörtleri satan bir siyahiyle iletişim çabalarım, yüzyıllardır süren
ırklar arası düşmanlığın duvarında parçalandı.
"Malcolm X kim, biliyor musun?"
"Evet," dedim gururla, "ama düşüncelerini pek bilmiyo-
rum. "
"Nereden bileceksin ki1 Hadi beyaz kız, beni oyalayıp dur
ma, cebinden şu yeşil dolarları çıkar da ne alacaksan al. Egzotik
nesnelerle ilgileniyorsan, kolyelerime bak, bana değil. Niyetin
ülkene döndüğünde arkadaşlarına hava atmak. Bana gelince, ne
sempatini, ne de dostluğunu istiyorum."
Bunların hiçbirini söylemedi aslında ama gözlerinde aynen
bunlar yazılıydı. Vazgeçtim. Müslüman bir ülkeden geldiğimi
bile söylemedim.
Tarihi, adanın tarihi kadar karmaşık ve kanlı olan, sırayla İs
panyol, Fransız, İngiliz ve Danimarkalıların eline geçmiş küçük
kaleden başka görülecek bir şey yoktu Christianstedt'te. Maya
upuzun, çıplak gövdeli hindistancevizi ağaçlarına, maymun çe
vikliğiyle tırmanan bir yerlinin fotoğrafını çekti. (Tüylerimi di
ken diken eden "turist" sözcüğünü çağrıştırdığından, yolculuk
larımda hiç fotoğraf makinesi taşımam.) Ben de, sırf o baş edil
mez can sıkıntımdan dolayı, bir gösteri sergilemek gereksinimi
duydum ve kale burçlarına tırmandım.
Aynı gece, en azından yirmi beş kişilik, kalabalık bir topluluk
halinde, tekrar kasabaya indik. Prof. Karbel, kesinlikle birbiri
mizden ayrılmamamız, karanlık bastıktan sonra sokaklarda yü
rümememiz, bizi kasabaya getiren minibüs-taksiye dönüş saati
ni bildirmemiz konusunda sıkı sıkı uyarmıştı bizi. Denizin üze
rindeki bir sete kurulmuş, küçük tahta sıraları olan bir barda,
romlu ve tekilalı kokteyllerle iyice kafayı bulup bir gece kulübü
�e gittik. Kalabaş'a. Adı kadar gizemli, çılgın "Kalabaş geceleri
nin" habercisiydi o gece. Coşkulu Karayip ritimleriyle dans
eden, bedenleri birbirine sımsıkı yapışmış siyahi çiftler, ritmi hiç
18 | {
"page": 24,
"source": "/content/downs/Asl Erdoan_Kabuk Adam.pdf"
} |
kaçırmadan, inanılmaz bir hız ve ustalıkla sallanan kalçalar, ter
li bedenlerin yaydığı cinsellik; büyülü bir ortam. Maya ve ben,
epeyce sarhoş bir halde piste çıktık ve beceriksizce tepinen, ri
tim duygusundan yoksun Anglosakson ve Alman fizikçilere Ak
denizliliğimizi gösterdik. Göbek dansı ve samba arası birkaç fi
gür bulup bedenlerimizi cömertçe müziğe bırakıverdik. İnce,
uzun bir siyahiyle dans etmiştim; tam ayrılırken hiç ummadığım
bir yakınlıkla elimi sıkmış ve teşekkür etmişti. Elbette o anda, ne
o, ne de ben, onun bu öyküde alacağı rolün boyutlarından ha
berliydik.
Hemen herkes o geceden bir "Karayip anısı" edinerek dön
dü, kumsal toplantılarında anlatacak malzeme çıkmıştı fizikçile
re. Aşırı içip grubu kaybeden Sten, yanlışlıkla girdiği İspanyol
mahallesinden ve orada kendisine satılmaya çalışılan dokuz ya
şındaki kızdan söz edip durdu. Bazıları duydukları silah sesleri
ni, bazıları da kendilerine bıçak çeken çeteden nasıl kaçtıklarını ,
her gece, tekrar tekrar anlattılar, daha yıllarca da anlatacaklar.
Ertesi gün, iskan edilmemiş, doğal bir sualtı müzesi olarak
korunan, "Buck" adındaki bir mercanadasına yat gezisi düzen
lenmişti. Mercanları seyredebilmek için şinorkelle dalmayı bil
mek gerekiyordu. Daha önce hiç dalmadığını ve astımlı oldu
ğum için, yatın Amerikalı kaptanı, gözlerini göğüslerimden
ayırmadan, benimle "özel olarak" ilgilenmeyi önerdi; ama ben
acemiler grubuna katılmayı seçtim. Suyun altında geçen o son
suz, ıstırap dolu dakikalardan tek aklımda kalan, korkunç bir
boğulma hissi ve panik; herkesin "çok etkileyici" bulduğu mer
canlara bir kez bile dönüp bakama dım. Daha sonra, Prof. Kar
bel'in olağan temposunda, koşar adım bir piknik yapıldı. O ün
lü zehirli elma ağaçlarının altında upuzun yemek kuyruklarına
girdik ve mercanadasının, belki de kırk beş dereceyi bulan ce
hennemi sıcağında, gölgelik bir yer bulma kavgası vere vere, Ka
rayip usulü yemek yedik. Hamburger ve romlu kokteyl! Sonla
ra doğru bu sıkıcı gezinti, karşıma hiç umulmadık, son derece
19 | {
"page": 25,
"source": "/content/downs/Asl Erdoan_Kabuk Adam.pdf"
} |
incelmiş, enfes bir zevk anı çıkarıverdi. uzun kollu gömleği, bol
paçalı pantolonu ve şinorkeliyle suyun altında, garip bir tür zar
ganayı andıran Prof. Karbel, az daha bir katamaranın altında ka
lacaktı ve bu yüzden kaptan tarafından azarlandı. Kimseye belli
etmeden, kaptana, onu tekrar paylamasmı rica ettim, o da tabii
beni kırmadı. Sesi bütün teknelerden duyulacak şekilde, yaşlı
profesöre bağırıp durdu.
Otele dönerken, bizim dalış grubunun rehberi, genç siyahi
çocuk yanıma oturmuştu.
"Merhaba. Ben Marcos. "
"Merhaba."
"Hiç spor yapıyor musun?" Afalladım.
"Efendim? Yo, hayır. Spor yapmıyorum. Neden?" Spordan
da, sporculardan da oldum olası hoşlanmazdım.
"Olağanüstü bir vücudun var. Daldığımız zaman gözümü
senden alamadım."
O kadar şaşırmıştım ki herhalde sendelemişimdir. Hayatım
da ilk kez, yeni tanıştığım biri, böyle damdan düşercesine vü
cudumu övüyordu. Dalış esnasında, bir yunus gibi kıvrak hare
ketlerle, sürekli dalıp çıkmasının, yanımdan, altımdan sayısız
geçişinin nedeni buydu demek ki. Bense kaptanın talimatına
uyarak, astımım yüzünden bana göz kulak olduğunu sanmış
tım.
"Öyle ustaca seyrediyordum ki anlamadın. Bugün, öğleden
sonra reggae festivali var. Gelmek ister misin?"
Yaklaşımmdaki dolambaçsızlık ve içtenlik öylesine hoşuma
gitmişti ki hemen kabul ettim. Çok uzun zamandır unuttuğum
bir şeyi, kadın olduğumu, üstelik arzulanan bir kadın olduğumu
hatırlatmıştı bana. Derin duyguların ve anlamların peşinde yitip
gitmiş birinin göz ardı ettiği, küçük ama sağaltıcı mutluluklar
dan biriydi işte.
Gene de konsere, peşime taktığım ufak bir fizikçi grubuyla
gittim. Marcos'la sohbet edip ikram ettiği marihuanalı sigara-
20 | {
"page": 26,
"source": "/content/downs/Asl Erdoan_Kabuk Adam.pdf"
} |
dan birkaç nefes çekmekten öteye geçmedim. Adalılar gibi, ya
ni kalçalarımız birbirine yapışık halde dans etme önerisini de
reddettim. Kızgın bakışlı binlerce yerlinin arasında tek turist
bizdik ve sonuçta, gruptaki öbür kızın, Avusturyalı Sigrid'in taş
kın danslarına ve sigara dumanım yüzünden bana bağıran adalı
bir kadına rağmen (siyahi arkadaşlarımla marihuana içtiğimi gö
rünce itirazları kesilivermişti), o konserden linç edilmeksizin, sa
pasağlam çıkmayı Marcos'a borçluyuz. Kayda değer son olay
ise, Kabuk Adam ile tanışmamdan bir gün önce Michael'ın, sırf
biraz içkili ve hüzünlü olduğum için, İngilizlere özgü bir duy
gu yoksunluğu ile beni yatağına davet edişiydi. Resmi kız arka
daşı, ertesi gün adaya varacak ve bu sevimli, "birbirine çok ya
kışan" çift, Karayipler turuna çıkacaktı. Ben de kabalıkta ondan
aşağı kalmadım, az sonra geleceğimi söyleyerek ortalardan yok
oldum. Bu olaydan, ikimiz de hiç söz açmadık, bu küçük, kirli
sır, St. Croix'nın kumsallarına gömülü kaldı.
Bir de, o öğleden sonra, upuzun, bir çocuk tekerlemesi gibi
bitmek bilmeyen bir seminerde, başıma gelecekleri sezmişim gi
bi şunları not düşmüşüm defterime: "Bir balona şekil veren ha
va gibi, benim de hayatıma şekil verecek bir şeye gereksinimim
var. Şu anda bunun ne olabileceğini bile bilmiyorum, belki an
cak sevgi diye tanımlanacak bir şey."
Çok iyi anımsıyorum, havuzda çocuğuna yüzme öğreten
genç bir anneyi seyrediyordum.
"Tanrı, Adem'in burnuna üfleyerek can vermişti." İşte, Ka
buk Adam ile tanışmamdan önceki on gün böylece geçmiş ve o,
hayatımı bir kasırga gibi altüst eden akşam geldiğinde, adada
geçirecek sadece dört günüm kalmıştı.
Sıcak, yoğun, yorucu bir gün daha bitiyordu. Upuzun, ku
rak bir mevsimin sonuna kadar dayanmış bir bitki gibiydim. Ya
nsını kaçırdığım bir tartışma seansına doğru, kendimi zorla sü-
21 | {
"page": 27,
"source": "/content/downs/Asl Erdoan_Kabuk Adam.pdf"
} |
rüklüyordum; bedenim, güneşten ve uykusuzluktan tükenmiş
ti, sabolarını demirden yapılmışçasına ağırdı. Geceye çok az kal
masına karşın, sıcaklık hiç azalmamıştı. Artık her soluk alışım
da, suyun altındaki boğulma duygusunu yeniden yaşıyordum.
Bu adadan, hiç azalmayan sıcaklık ve hiç dinmeyen rüzgardan,
boğucu nemden, ikinci bir deri gibi taşıdığım ter ve güneş los
yonu karışımı vıcık vıcık sıvıdan, omuzlarım ve boynumdaki gü
neş yanıkları ve alerjik yaralardan, kumlu sabolardan öylesine
bıkmıştım ki. Hepsinden çok, bitmek bilmeyen, makineli tüfek
mermileri gibi art arda gelen seminerlerden; küçük, bomboş bir
otelin kumsalına hapsolmaktan ve bir toplama kampı mahkumu
gibi yaşamımın hep öteki fızikçilerinkine yapışmasından, birlik
te yenen yemeklerden, toplu gezintiler, saçma sapan konuşma
larla geçen kahve molaları ve partilerden. O günlerde iklimin de
etkisiyle düşünmeyi, daha doğrusu bir düşünceyi sonuna kadar
götürmeyi ve çıkarımlar yapm ayı bırakmıştım; yoksa durumu
ma katlanamazdım. Hapishane, savaş gibi deneyimlerden ge
çenlerin iyi bildiği bir savunmadır bu, gerçeği bütünüyle kavra -
maktan, gelecekten isteklerde bulunmaktan vazgeçmek, yalnız
ca bir sonraki saati hedefleyerek yaşamak. Tropikal iklim de, bu
tür bir gerçeklikten geriye çekilme, kendini rölantiye alma işle
mi için çok uygundu; eşi bulunmaz bir umursamazlık ve aldı
rışsızlık kazandırmıştı bana; hamağında siesta yapan Meksikalı
bir çoban rehaveti içindeydim. Geç kaldığım, gündelik tartışma
seansı yerine kendi ameliyatım bile olsaydı, telaşa kapılacak ha
lim yoktu.
Ansızın gördüm onu, havuza giden dar, beton yolda, palmi
yelerin gölgesinde karşılaştık. Elinde iki büyük deniz kabuğu ta -
şıyan, kısa boylu, zayıf, çıplak ayaklı bir yerli, gözlerini hiç ayır
madan bana bakıyordu. Bu dimdik cüretkar bakışı, beni onunla
konuşmaya itti sanırım, daha en başından, açıklanamaz bir ege
menliği vardı üzerimde.
"İyi akşamlar. Bunları satıyor musun?"
22 | {
"page": 28,
"source": "/content/downs/Asl Erdoan_Kabuk Adam.pdf"
} |
Aptalca bir giriş yapmıştım; elbette satıyordu, başka bir ne
denle otelde bulunamazdı. Almaya niyetim olmadığı halde, bü
yük bir dikkatle kabukları inceliyordum. Bu arada, Jamaikalı ol
duğunu, dalgıçlık yaparak ve çıkardığı deniz kabuklarını satarak
geçimini sağladığını anlatıyordu. Adını sordum.
"Tony. Bana Kabuk Adam Tony derler, ya da Tony, Kabuk
Adam."
Beklenmedik ya da sarsıcı bir şey söylememişti... Apayrı,
benden çok farklı bir dünyası olan biriydi işte, içimdeki merak
kurdu bile doğru dürüst uyanmamıştı. Belki de deniz ve deniz
insanları, o güne dek hiç ilgimi çekmediğindendi bu. Yalnızca
bakışları, gözlerimden hiç ayrılmayan, keskin, duru, olağanüstü
bakışları, beni oraya mıhlıyordu. İri, kapkara, bir yaban kedisini
andıran gözleri vardı. Başındaki üç renkli bere, teninin koyu
kahve rengini vurguluyordu. Sol kulağındaki altın halka ile ge
çen yüzyıldan kalma, Karayip denizlerinin çelikleştirdiği, gözü
pek ve acımasız bir korsana benziyordu. Göğsündeki derin yara
izlerini ve iki küçük, narin deniz kabuğu kolyeyi fark ettim.
Benliğimin bir parçası haline gelmiş can sıkıntısı ve rehavet
içinde yoluma devam edecektim ki birden o cümleyi söyledi.
Her şeyi başlatan cümleyi.
"Sen, hayatım boyunca benimle konuşan ilk beyaz kadınsın.
Deniz kabuğu filan alırken konuşurlar elbette ama hiç benimle
ilgili som sormazlar."
İçimde bir şeyler kıpırdandı, yüreğimdeki ağır bir taş yerin
den oynamış, yuvarlanmaya başlamıştı. Üzüntüyle ona dön
düm, bakışlarım onunkileri ilk kez aynı yoğunlukta karşıladı.
Aramızda, sözcüklerin olmadığı, sessiz, derin bir konuşma geçi
yordu.
"Yıllar var ki hiçbir kadınla beraber olmadım."
Gözlerimi aniden kaçırdım. Gergin, ağır, ılık bir sessizlik
başladı. Rüzgarın darmadağın ettiği saçlarımı düzeltmeye uğra -
şıyordum. Acı doluydu söylediği; içtenlikle, hiçbir kızgınlık, yal-
23 | {
"page": 29,
"source": "/content/downs/Asl Erdoan_Kabuk Adam.pdf"
} |
varma ya da ima içermeden, dolambaçsızca dile getir ilen, eski
bir acı. Ne söyleyeceğimi bilmiyor dum. İçim deki taşlar hızla yu
varlanıyo rlardı , duygularımın bir kaynaktan fışkırırcasına boşal
malarından korkt um. Ben de, diyecektim neredeyse, ben de
uzun zamandır hiç kimseyle olmadım . Olamadım. Kendimi to
parladım; bir kadının, yabancı bir erkeğe, kendi cinselliğinden
söz etmesinin tehlikelerini biliyordum ne de olsa. Öylece kıpır
damadan duruyor , sessiz, çaresiz bakışlarla okyanusu seyre di
yord um . Rüzgar saçlarımı yeniden dağıtmıştı .
"Tabi i," diye devam etti, "ben senin gibi güzel değil im."
Gerçekten de çirki ndi, boyu aşın kısaydı -benden bile kısa
ve kaburga kemikleri meydana çıkacak denli zayıftı . Yüzü inanıl
maz derecede çirkin, çirkinden de öte, kork unçtu. Kırık dişlerle
dolu, ürkütücü bir yarayı andıran ağzıydı bunun nedeni ve çe
nesindeki anlaya madığım tuhaflık. Sıyrıkl arla, açık yaralarla do
lu ellerini, paç avral ar içindeki cılız bedenini, hiçbir kadın kolay
kolay çekici bulam azdı .
"Belki de," dedim bu kez, tam gözbebek lerine bakarak, "ka
dınları korkutuyo rsundur ."
Şaşıracağını sanmıştım ama tepki göster medi. Sadece yüzün
den belli belirsiz, yorumla yamadığını bir bulut geçti. Ondan
korktuğumu ve bu korkunun ilişkimizi nasıl belirleye ceğini, o
anda, benden çok daha önce sezdiğini biliyorum şimdi.
"Ama," dedi birdenbire , "bir kitabın kapağına bakarak için-
dekileri anlayam azsın ."
Koltuğumun altındaki romanı gözucuyla süzmüştü:
"Doğru, haklısın ."
Giderek ilgim artıyordu . Hem bilgece bir yönü vardı, hem
de şeyta nca; ikisi de aynı ölçüde çekiyordu beni. Konuşmayı ola
bildiğince uzatmak, onu, kendisini anlatmaya ikna etmek, bu
gizemli Kabuk Adam'ı çözecek ipuçlarını ele geçirmek istiyor
dum. Güçlü bir önse ziyle biliyordum ki, Kabuk Adam'ın bana
öğretebileceği, o zamana değin ıskaladığım çok önemli bir şey
24 | {
"page": 30,
"source": "/content/downs/Asl Erdoan_Kabuk Adam.pdf"
} |
vardı; yaşama dair, belki ölüme. Belki de dünyayı , benim için
daha tanıdık ve duyarlı kılacak bir gizi biliyordu . Kafam dur
muştu oysa; akıllıca, aptalca, söylenecek hiçbir şey bulamıyor
dum. Konuşan gene o oldu.
"Bir insanı da sadece yüzüne bakarak anlayamadığın gibi."
O anda dehşetle kavramı ştım ki, Tony düşüncelerimi okuya
biliyordu, hatta bundan daha öteye geçerek, henüz düşünce ha
line gelmemiş, bilinçdışının daracık boğazında sıkışıp kalmış kı
pırdanmaları, belli belirsiz duygu dalgalanmalarını seziyordu .
Üzerimdeki etkisi giderek artacak, delice bakışları, ruhumun en
diplerine ulaşacaktı . Okyanusun derinliklerinden çıkardığı deniz
kabuklan gibi, en gizli korkularımı, arzularımı su yüzüne çıka
racaktı . Bundan böyle, onun karşısında, hep çıplak ve savunma
sız olacakt ım.
"Sen çok güzelsin. Gerçekten de çok güzelsin. Umarım ken
dine iyi bakıyor sundur ."
Marcos'un iltifatları karşısındaki gibi şaşırmamıştım, neşelen
memiştim de. övgülere alıştığımdan değildi bu, Tony öylesine
yoğun bir hüzünle konuşmuştu ki. Hemen itiraz ettim, gülünç
bir çabayla, çirkinliğimi kanıtlamaya çalıştım.
"Yoo, hayır. Güzel sayılmam. Son yıllarda çöktüm. Çok da
bakımsı zım. İçki içiyorum, sigara ... "
Elimdeki paketi gösterdim. Birdenbire kafam aydınlanıv erdi,
ona ulaşacak bir yol bulmuştum.
"Marihuana da içiyorum ."
Yalan söylüyo rdum. Marihuanayı ilk kez Marcos 'la denemiş
tim; Karayiplilerin hemen tamamının bu otu içtiğini biliyordu m.
Yüzünden gene belli belirsiz, tehlikeli , kara bir bulut geçti. Bu
kez doğru anlamıştım . Yasadışı , karanlık bir geçmişin izini taşı
yordu Tony. İnsan bir kere yasadışı işlere bulaştı mı, kokusunu
hep üstünde taşır, doğrusu ben de bu kokuyu iyi tanının .
"Demek marihuana içiyorsun . İstersen sana getirebilirim ."
"Satıyor musun?"
25 | {
"page": 31,
"source": "/content/downs/Asl Erdoan_Kabuk Adam.pdf"
} |
"Satmıyorum, kendim için yetiştiriyorum, sana rahatça vere
bileceğim kadar var elimde."
Kabul ettim, ertesi gün getirmesi üzerine anlaştık. Odama
doğru yavaşça yürümeye başlamıştık, tartışma seansına çok geç
kalmıştım, konuşmamız da doğal sonucuna ulaşmış gibiydi. Bir
bakıma Tony tuzağıma düşmüştü, kendisiyle sırf marihuana yü
zünden ilgilendiğimi sanıyordu ve aslında böylesi çok daha gü
venliydi.
"Kolyemi görmedin."
Biri kırmızı, öteki beyaz sicimlere geçirilmiş, birbirinin eşi,
iki deniz kabuğunu gösteriyordu.
"Gö rdüm. Çok güzel."
"Bunlar çok ender bulunur. Ben çıkardım."
Uzun, yaralı parmaklarıyla usulcacık okşadı kabukları, gözle
ri gurur ve şefkat doluydu. Odamın önündeydik.
"Tamam, yarın getiririm. Burada olacaksın, değil mi?"
Ansızın korkuya kapıldım. Kurallarım bile bilmediğim, çok
tehlikeli bir oyuna katılıyordum sanki. Bütün bunlar çok anlam
sızdı ya da ulaşamayacağım kadar derin bir anlam içeriyordu.
"Bak, niye bunu illa ki vermek istiyorsun, anlamıyorum. Bi
risi bana bir şey vermek istediğinde kuşkuya kapılırım."
Biraz bıkkınlık, biraz acımayla süzdü beni, söylediğime piş
man olmuştum. Zekamı kanıtlamak için söylediğim nice laf gi
bi gereksiz ve boştu, ruhun kendisinden gelmediği için de ya
paydı.
"İnsanlara hiç güvenmiyorsun, değil mi? Sana bunu vermek
istiyorum çünkü arkadaşlarıma verebileceğim kadar var bende.
Bana, satıp satmadığımı sormuştun ?"
Bir çocukla konuşur gibiydi.
"Evet."
"Sana sattığımı söyleyebilirdim, değil mi? O zaman benden
satın alacaktın."
Sesimi çıkarmıyordum, haklıydı.
26 | {
"page": 32,
"source": "/content/downs/Asl Erdoan_Kabuk Adam.pdf"
} |
"Satın alacak kadar güveniyorsun ama hediye alacak kadar
değil."
Artık hiçbir şey söyleyecek durumda değildim.
"Bunu sana veriyorum çünkü benimle konuştun. Daha önce
de söylemiştim, uzun zamandır hiçbir kadınla konuşmadım ."
Aynı akşam, otelde tenis dersleri veren İngiliz asıllı James ve
gruptaki fizikçilerden Hintli Khrish, beni yrmeğe davet ettiler.
Oldukça ciddi bir bunalım geçirmiş olan kuramsal fizikçi
Khrish, üniversite tarafından buraya "rehabilitasyon" amacıyla
gönderilmişti. Kendisini toparlaması için iki hafta süre vermiş
lerdi. O da, sürekli yalnız kalmayı seçtiği, seminerler de dahil,
grupla yapılan hiçbir eyleme katılmadığı için tanışmıştık. Ders
lere girmediğim bir öğleden sonra, koyun ucundaki "Proje"nin
girişinde, tahta iskelede karşılaşmıştık. Bu "Proje," devletin dü
şük gelir grubundaki insanları barındırmak için yaptırdığı kalite
siz, ucuz evler, evden çok barınaklardı aslında. Orada, dört yıl
dızlı otellerden sadece iki yüz metre ötedeki bu gettoda, dün
yanın bütün gettolarındaki kurallar egemendi; açlığın, yalıtılma
nın, umutsuzluğun, şiddetin kuralları. Ne gece, ne gündüz, hiç
bir zaman, kesinlikle Proje'ye gitmemek konusunda defalarca
uyarılmıştık. Bu uyarıları kulak arkası etmeye cesaret edemez
dim ama iskele bir mıknatıs gibi beni hep kendine çekiyordu.
Okyanusa yardım bekleyen bir el gibi uzanmış ıssız iskele, bana
yalnızlığımı en iyi duyumsatan yerdi; oradaki rüzgarın şiddeti,
korkunç tutkuları, ölümcül aşkları çağrıştırıyordu.
James, Londralı bir siyahiydi. Derisinin rengine karşın, yerli
halktan en az beyaz turistler kadar kopuktu. Adada geçirdiği iki
yıl boyunca doğru dürüst bir kız arkadaş edinememiş olmak,
onda komik bir karamsarlığa yol açmıştı. Yol boyunca, daha ön
celeri tenis hocalığı yaptığı Fransız Riviera'sını, tanıdığı süper
zenginleri, paranın oluk oluk aktığı yaşamları anlatıp durdu.
27 | {
"page": 33,
"source": "/content/downs/Asl Erdoan_Kabuk Adam.pdf"
} |
Hayatı boyunca paradan başka bir şeyi yüceltmemiş, bir yere,
insana ya da ideale bağlanmamış kayıp ruhlardan biriydi. Khrish
ise bir bakıma onun tam zıddıydı , hayattan kopukluğu, içe dö
nüklüğü ve duygusal yönden gerçek bir çocuk oluşuyla, tipik bir
bilim adamıydı . Mesleki konularda zeki ve yetenekli ama insan
ilişkilerinde beceriksiz ve sarsaktı . Geçirdiği bunalımın izlerini,
sessizliği ve durgunluğundan çok, ansızın patlattığı yersiz kah
kahalarında ve öfke nöbetlerinde seçe biliyord um.
James, adanın doğu ucunda St. Croix ölçülerine göre dağ sa
yılabilecek küçük bir tepenin üzerine kuru lmuş, son derece lüks
ve pahalı bir lokanta seçmişti. Garsonlar da dahil, içerideki her
kesin beyaz derili olup Amer ikanca konuştuğu , Tony'nin aylık
geliriyle ancak bir aperitif alabileceği türden bir yerdi . İngiliz
kolonilerindeki kulüpler gibi işte . Böyle yerlerden, kapıya bir gi
yotin kurup yediklerinden çok, yemeğe ödedikleri paradan tat
min olmuş, şımarık kelleleri kesmeyi düşleye cek denli nefret
eder im. Gene de otelin dışına çıkabildiğim ve uzun tahta masa
lardan, plastik tabaklardan kurtulabildiğim için memnundum .
Ansızın başlamış olan ve bir türlü kesilmeyen şiddetli yağmur da
geceye az çok bir şiirsellik katmı ştı. Şimdiye dek gördü ğüm yağ
murların en kork uncu, en görke mlisiydi . Göky üzü, sanki yüzy ıl
larca birikmiş bir kini kusuy or, ölesiye boşaltıyordu yükünü ; biz
zavallı insanlara bir uyanda bulunmak ister cesine. Masalar çabu
cak içeri çekilmiş, panjurlar kapanmıştı . Mahsur kalmıştık .
"Yemeği ben ısmarlıyor um, rahatça yiyebilir sin," demişti
Khri sh, listeye bir göz atıp sadece salata ısmarladığımı görünce.
«Ben yarın ona bedava bir tenis dersi verece ğim. Sen de öde -
menin başka bir yolunu bulursun artık."
Yüzüm öyle bir hal almış olmalı ki, hemen ekledi.
"Y� , öykülerinden birini verirsin."
Bir· boşboğazlık: anında Khrish'e yazarlık denemelerimden
söz etmiştim. Bıçak gibi sessizliği kırmak istercesine devam etti
James.
28 | {
"page": 34,
"source": "/content/downs/Asl Erdoan_Kabuk Adam.pdf"
} |
"Sende zaten tam bir yazar tipi var. Nasıl söylesem, işkence
görmüş bir yazar."
James'in sınırlı dünyasında var olmadığını sandığım bu "iş
kence" sözcüğü, beynimin derinliklerine bırakılmış bir saatli
bomba gibiydi. Yutkundum.
"Belki gerçekten de işkence görmüşümdür ."
Sesim bir hortlağınki gibi çıkmış, panjurları sürekli yumruk
layan damlaların -sanki dışarıda bırakılmış hayaletler içeri gir
mek için yalvarıy orlardı- fonunda hiç de hedeflemediğim, lanet
li bir gizem oluşmuştu.
"Bence," diye başladı Khrish, "işkence filan gördüğün yok,
gerçek bir acı çektiğini de hiç sanmıyorum. Sen acı çekeni oy
nuyorsun ."
"Hayatım hakkında hiçbir şey bilmeden nasıl böyle konuşur
sun? Ömrün boyunca fizik teorilerini yuttuğun için, öyle bir ba -
kışta, herkesin formülünü de bulduğunu mu sanıyor sun? Ben
Türkiye 'de doğdum ve büyüdüm."
Korkunç öfkelenmiştim . Ağızlan, porsiyonu elli dolarlık ka
rideslerle, pavuryalar la, adını bile bilmediğim yemeklerle dolu
bu haddini bilmez heriflerin, kişisel acılarım hakkında fikir yü
rütmeleri beni çılgına çevirmişti. Alkolün de etkisiyle saçmala
maya başlamıştım.
"Ben de Hintliy im."
Haklıydı bir bakıma, Hindistan 'ı, diri diri yakılan kadınları ,
aç vücutların düşüp öldüğü Ganj 'ı düşündüm. Ama ben böyle
bir acıyı kastetmemiştim, aslında ne anlatmaya çalıştığımı bile
bilmiyord um. Beni hiç tanımay an, tanımak da istemeye n insan
lara açılmak için güçlü bir dürt üye kapılırım zaman zaman, as
lında bu bir tür kışkırtma, meydan okumadır. Ama kendi acıla
rına bile yabancılaşmış bu insanlara, acıdan söz etme nin ne an
lamı olabilir di ki? Yüre kleri yeri ne, tıkır tıkır işleye n, yağb bir
makineyi kullananların inandığı , şu "acı çekeni oynama" kavra
mı, aarun sayıs ız görünü mlerinden biridir bence .
29 | {
"page": 35,
"source": "/content/downs/Asl Erdoan_Kabuk Adam.pdf"
} |
"Sen yıllardır Amerika'da yaşayan, Amerikalılaşmış bir fızik
çisin. Ülkendeki acılara sırtını dönüp gittiğin için bunca parayı
veriyorlar sana, o kanın üzerine sıçramasına bile izin vermezsin.
Bir fizikçi olduğun sürece senden istenen, insanın kendisine de
sırt çevirmendir zaten. Çözüm leyici bir zekadan başka değeri
yoktur İnsanın; hedefi de, doğayı üç-beş formüle indirip dene
tim altında tutmaktır.
Tonu giderek sertleşen tartışmaya James el koydu.
"Bence sizler, bütün fizikçiler, bunalımın eşiğindesini z."
"O eşiği çoktan aştık, değil mi Khrish?" dedim, sadece du-
daklarımla gülümseyerek, içkimi bir dikişte bitirdim. Dönüş yo
lunda, Khrish, Hıristiyan olup olmadığımı sordu, cevabıma da
oldukça şaşırdı. James ve Khrish, beni Kalabaş'ta izlemişler ve
hiçbir Müslüman kadının böyle dans edemeyeceğine karar ver
mişlerdi. Bu geceki yemek davetinin, James'in imasının nedeni
de buydu herhalde.
"İçkiden olsa gerek," diye açıklamaya giriştim.
"Sanmıyorum, bence içsel bir şeydi, bir dönüşüm," diye ya
nıtladı James.
"Yalnızlık içsel bir şeydir, taşkınlık da onun dışavurumların
dan biridir," dedim.
O anda Khrish'in elini sırtımda hissettim, beceriksiz ve ka
baydı dokunuşu, parmakları yağlı lastik gibiydi. Öylesine ani
bir irkilmeyle geri çekildim ki direksiyondaki J ames bile bana
doğru döndü. Denetim dışı kaçışım, karanlık jipin içine top
mermisi gibi düşmüştü. Bu akşam yemeğinin sayısız rezilliği
ne, bayağılığına damgayı vuran katı ve gürültülü bir davranış
göstermeyi başarmıştım sonunda, hem de hiç düşünmeden.
Otele vardığımızda, Khrish'e kumsalda dolaşmayı önerdim.
Hem o korkunç, utanç dolu anı birazcık unutturabilmekti niye
tim, hem de herhangi bir Amerikan üniversitesinde bana bir iş
ayarlayıp ayarlayamayacağını sormak istiyordum. Beş aydır maaş
almadığımı, çok parasız olduğumu söylediğimde, Khrish, ger-
30 | {
"page": 36,
"source": "/content/downs/Asl Erdoan_Kabuk Adam.pdf"
} |
çekten de acı çektiğime inanmıştı. Öylesine Batılılaşmışsın ki,
diye geçirdim içimden, sana işkenceden, tecavüzden, intihardan
söz etsem burun kıvırırsın, ama parasızlığı geçerli bir mutsuzluk
nedeni sayıyorsun .
"Senin yaşına gelmiş birisinin hayatını düzene koymamış ol
ması çok tuhaf," diye başladı vaazına (yardım istediğimiz insan
lar, nedense size bedava bir ahlak dersi vermeye de yükümlü sa
yarlar kendilerini ), birdenbire panter k ad ar atak bir yaratı ğın ça
lıların arasından fırladığını ve hızla üstümüze geldiğini fark et
tim.
Tony idi bu; o sessiz, yalınayak adımlarından tanımışt ım. Ka
ra bir hayalet gibi aniden belirive rmişti. Elinde hala iki büyük
deniz kabuğu vardı.
Bana bir şey söylemeden, dosdoğru Khrish'e döndü.
"Bu güzel bayan için deniz kabuğu almak ister misin? Sade
ce on dolar."
"Nereden topluyorsun bunları?" diye sordu Khrish, kabuk
ları göstermelik bir ilgiyle izlerken.
"Bunları toplamı yorum, denizden çıkarıyor um."
Aptallığımızdan, cahilliğimizden dolayı bizi küçümsemiş gi
biydi, sanki doğru dürüst İngilizce konuşmaktan, "toplamak"
ve "çıkarmak" arasındaki farkı bilmekten acizmişiz gibi. Biz, iki
fizikçi, entelektüellerin, eğitilmemiş keskin zeka karşısında duy
dukları o belli belirsiz utancı paylaştık bir an. Paranın yarısını
ben verince Khrish bir deniz kabuğu almaya ikna oldu. "Ne ha
lin varsa gör" anlamına gelen bir "iyi geceler" dileğinden sonra
odasına gitti.
"Bu erkek arkadaşın mı?"
"Hayır."
"Ama seni beğeniyor."
"Bu mümkün ."
Sesindeki, saklamaya hiç çalışmadığı kıskançlık, hatta kırgın
lık canımı sıkmıştı. Üstelik geceler i boş kumsalda beni bekleme-
31 | {
"page": 37,
"source": "/content/downs/Asl Erdoan_Kabuk Adam.pdf"
} |
si, çalıların arasından gözetlemesi korku vericiydi . Kimin nesiy
di bu adam? Benden ne istiyordu?
Odama doğru yürümeye koyuldum , yumuşak adımlarla be
ni izledi.
"Ben, Bay Alex'i arıyorum, deniz kabuğu satacağ ım. Bu ge-
ce onu gördün mü ?"
"Bay Alex'i tanımıyor um."
"Nasıl tanımazsın, herkes Bay Alex'i tanır. Otelin sahibi."
"Bilmiyor um," dedim sabırsızca. Bir an önce odama varmak
istiyordum.
"Aslında seni tekrar görmek istedim ."
Aniden durdum, ona döndüm.
"Neden ?"
Yalnızlığa öyle alışmıştım ki bir başkasının ilgisini ancak bir
tehdit olarak algılayabiliyordu m. Yabani bir hayvanın insan kar
şısında tedirginliğine benzeyen bir duyguydu bu. İçimdeki ce
set uyandırıl maktan korkuy ordu. Sesimdeki sertlikten yılmıştı,
yumruk yemişçesine bir adım geriledi.
"Yarın buluşup buluşamayacağımızı öğrenmek istedim sade
ce. Marihuana getireceğim de. Bana boş yere taşıttırm a."
"Elbette buluşur uz. Neden olmasın! İyi geceler ."
Yatağım a uzandığımda tatsız bir duygu vardı içimde, ertesi
sabah, hazır olmadığım bir sınava girecekmişim gibi. Belki de
bu geceki tersliğimden sonra, Tony bir daha asla gel mezdi.
Ertesi gün, bir seminerden ötekine koşarken, beni bekleyen
o gizemli randevuyu· hemen hemen unutmuştum. İlginçtir ki, o
gün, ilk kez seminerleri can kulağıyla dinlemiş, zevk almayı bile
başarmıştım. Belleğimin çok gerilerinde, kuytu bir köşeye sakla
mıştım Kabuk Adam'ı, işte bu yüzden, akşamüstü, onu kumsal
da gördüğümde şaşırdım.
Tanıdığım gerçek bir insan değildi o sanki, düşsel bir yaratık
vücut bulmuş ve bu adada karşıma çıkmıştı . Tony, o hiç kimse-
32 | {
"page": 38,
"source": "/content/downs/Asl Erdoan_Kabuk Adam.pdf"
} |
lere benzeme yen yerli yürüyü şü ile kayarcasına, dimdik, gururla
geçiyor du. Hafifçe içe dönük, esnek adımları, kumları okşarca
sına sessiz ve yumuşak tı. Krallığına gereksinim duymayan bir
kral kadar görkemliydi ; bir balerin değil, bir kaplan, pike yapan
bir kartal kadar da zarif. Bu kumsalın, adanın, okyanusun asıl sa
hibinin kendisi olduğunu biliyordu.
Başını benden yana hiç çevirmemesine karşın, beni gördüğü
nün farkınday dım. Yeni yıkanmış, fönlü saçlarım, akşam yemeği
için çekidüzen verilmiş giysilerimle, saat altıdaki kozmoloji se
minerine gidiyor dum. Toplantı salonuna doğru akın akın yürü
yen fizikçilerden ayrıldım, bir bahçe duvarının üzerine çabucak
tırmanıp ona el salladım. Hemen durdu, sakınımlı, çekingen,
kendine özgü bir işaretle yanıtladı beni. Hiç düşünmeden ona
doğru yürüdüm.
"Sürüyle insanın o tarafa doğru gittiğini gördüm," eliyle
toplantı salonunu gösterdi, "anladım ki, seni bulmamın tam za
manı."
Yaz okulu için adaya gelmiş dev gruptan biri olduğumu bil-
diğine göre, beni bir süredir izliyordu.
"Getirdim ."
"Neyi? Ha evet. Teşekkür ler."
Hiç istemediğim şu "malı" bir an önce alıp konferansa yeti
şebilirdim.
"Ama burada veremem. Çok tehlikeli. Başka bir yere gitme
liyiz."
Gözucuyla salona baktım, son grup da içeri girmek üzerey-
di. Kozmoloji semineri az sonra başlayacaktı .
"Tamam. Nereye gideceğ iz?"
Eliyle, koyun şimdiye dek hiç gitmediğim ucunu, gettonun
ve şehrin bulunduğu yönün tam tersini gösterdi. Çok uzaklar
daki palmiyeleri seçtim. Görebildiğim kadarıyla iskan edilme
miş, ıssız bir yerdi. Oteller zincirinin bitiminden birkaç kilomet
re ötedeydi .
33 | {
"page": 39,
"source": "/content/downs/Asl Erdoan_Kabuk Adam.pdf"
} |
"Korkacak bir şey yok. Buralarda herkes Kabuk Adam'ı ta
nır."
Kedi bakışları yüzümden hiç ayrılmıyor, bir cerrah keskinli
ğiyle aklımdan geçenleri kaydediyordu . Korkumu saklamam
gerçekten çok güç olacaktı, ama mutlaka gerekliydi , ne tür bir
oyun oynayacaksak oynayal ım. Kuralları o koymuştu, ben de
restini görmüş, düello davetini kabul etmiştim. Kumsal boyun
ca yürümeye başladık.
"Sen ne iş yaparsın?"
"Fizikçiy im."
"Fizik nedir?"
"Fizik ... Yani biz, fizikçiler, maddeyi araştırır ız."
İlk kez böyle bir soruyla karşılaşmıştım, hiç kolay değildi, üs-
telik Tony madde kavramından habersizdi.
"Yani, doğal olayları, doğayı inceleriz."
"Okyanusu, balıkları filan mı?"
"Pek öyle say ılmaz. Daha çok cansız varlıkları. Demek iste
diğim ... Örneğin elmaların neden yere düştüğünü ... "
Bu sefer kafası iyice karışmıştı. Uğraşacak daha önemli bir
konu bulamadığım için de biraz acımıştı bana.
"Aslında, ben yazarım. Benim işim öyküler anlatmak ."
Bunu söyler söylemez de gerçeğin ta kendisini dile getirdiği
mi anladım. Ben gerçekte fizikçi değildim, diplomalar, derece
ler almış olsam da hiçbir zaman bir bilim adamı olamamıştım.
Ne elmaları yere düşüren çekim yasası, ne de kozmoloji,
Tony'nin korkunç yüzünün gerisindeki gizler kadar ilgilendiri
yordu beni. Bu adaya, bu kumsala gelişimin bir amacı varsa
eğer, o da anlatmaktı, okyanusun sonsuzluğunu, vahşi ve tutku
lu yağmurları, Kabuk Adam'ı. İşte ancak o zaman, öyküler an
lattığımı söylediğ imde, Tony beni benimsedi; onun için gerçek
bir insan olmayı o anda başardım, çünkü gerçek bir işle uğraşı
yordum.
"Benim öykümü de anlatacaksın, değil mi?"
34 | {
"page": 40,
"source": "/content/downs/Asl Erdoan_Kabuk Adam.pdf"
} |
"Belki, henüz bilmiyorum."
Öyküsünün yazılacağını, yazarından bile önce bilmişti Tony;
onun geçmişe olduğu kadar, geleceğe de uzanan gizemli bir
sezgisi vardı.
"Peki, ya kendi öykünü?"
"Ben hep kendi öykümü anlatırım, çünkü daha kolay. En
kolayı."
Kumsal birdenbire bitmiş, sık çalılıklarla ve denizin üzerine
çekilmiş beton bir duvarla karşılaşmıştık. Yola devam edebilmek
için, duvarın deniz tarafındaki dar, yosunlu çıkıntı boyunca yü
rümek gerekiyor du. İki dalga arasındaki kısacık zamanda başar
dı bunu Tony, bense yerimde kalakaldım. Ayağımdaki ağır sa
bolarla, o kaygan, eğri zeminde , böylesine hızlı yürümem ola
naksızdı.
"Yardım ister misin?"
"Hayır, kendim geçebilirim." Fönlü saçlarıma bakarak mu-
zipçe gülümsedi.
"O zaman ıslanacaks ın."
"Önemli değil," diye yanıtladım, somurtarak.
Dediği gibi oldu, duvarı aşana dek iki dalga yedim ve belime
kadar ıslandım, ama sonuçta yardımını almadan ve en önemlisi,
suya düşmeden geçmeyi başarmıştım.
Duvarın öte yanı sanki ayrı bir ülkeydi . Issız, bomboş kum
salda artık palmiyeler bile yoktu, terk edilmiş bir savaş alanı ses
sizliği hüküm sürüyordu. İnce, beyaz bir çöl şeridi, çalılıklar ve
okyanusun arasına sıkışmış, uzayıp gidiyordu, ta uzaklardaki
hindistancevizi ağaçlarına dek. Yerleşim alanları bitmişti, görüş
mesafesinin sonuna kadar, kilometreler boyunca tek bir insan
yoktu. İçimdeki korku hızla büyüyordu .
"Daha ne kadar gideceğ iz?"
"Sana söylemiştim. Hindistancevizi ağaçlarının altına."
Sonsuzca uzakta görünen burnu yeniden gösterdi Tony.
Daha önce de aynı yeri işaret etmişti etmesine, ama bu, içimi ra-
35 | {
"page": 41,
"source": "/content/downs/Asl Erdoan_Kabuk Adam.pdf"
} |
harlatmak şöyle dursun, giderek benliğimi ele geçiren korkuyu
daha da artırıyord u. O hiç konuşmuyordu, suskun, soğukkanlı
ve çok esrarengizdi. Bir maske kadar donuk yüzünden hiçbir şey
okuyamıyo rdum; kaldı ki, kendi korkunç düşüncelerimin doğ
rulamasını bulmak kaygısıyla gözlerine bakmaya cesaret edemi
yord um. Açık seçik, hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak bir şekilde
biliyordum ki, Tony bana tecavüz etmek istese -bu durumda
beni öldürürdü mutlaka- onu engelleyebilecek hiç ama hiçbir
şey yoktu. Birden, dehşet içinde, yıllardır bir kadınla beraber ol
madığını söylediğini anımsadı m.
Issız kumsalda, hiç konuşmadan yürüyor, yürüyord uk. Her
adımda, geri dönüş şansım azalıyor du. Ne kadar uğraşsam da
uyanamadığım bir karabasanda ydım. Geri dönmeyi öneremi
yordum, dahası buna karar vermeyi bile bir türlü beceremiyor
dum. Özel bitkilerle uyuşturu lup, Maya tapınaklarına götürülen
kurbanlar gibiydim. Evet, her şey aynı bir karabasandaki gibiy
di; hem hiç beklemediğim, hem de kaçınılmaz olduğunu bildi
ğim bir son yaklaşıyor du.
"Çantanda ne var Tony?"
Engellemeye uğraştımsa da, sesim fark edilir biçimde titre
mişti.
"Giysilerim."
Çantasına iri bir bıçak rahatlıkla sığabilirdi. İskeleye vurmuş
cesedim geldi gözlerimin önüne, şişmiş, gırtlağı kesilmiş. Bıçak
la öldürülmek ne kadar acı verirdi acaba? Nasıl olup da böylesi
ne ölümcül bir tehlikeye atıldığımı aklım almıyord u. Beyazlarla
siyahların, yoksul yerWerle zengin turistlerin birbirinden nefret
ettiği, bu şiddet dolu adada, bu bomboş kumsallarda, hiç tanı -
madığım biriyle yürüyordum . Yıllardır hiçbir kadınla olmamış,
göğsü derin izlerle kaplı, ağzı dehşet verici bir yarayı andıran ka
ranlık bir adamla. Daha geçen cuma, altı-yedi kişilik bir fizikçi
grubuna kentin orta yerinde bıçak çekmişlerdi. İntihardı yaptı
ğım, üstelik bunu, seçimimin farkında bile olmaksızın seçmiş-
36 | {
"page": 42,
"source": "/content/downs/Asl Erdoan_Kabuk Adam.pdf"
} |
tim. Ölüm kararını veren ben değildim, içimdeki bir başka ben
di, şeytani ve sinsi bir başka ben.
Ansızın, neye uğradığımı anlaya madan, kendimi üç kızgın
köpeğin arasında buluverd im. O panik içinde, ne gariptir ki, ilk
fark ettiğ im, son derece önemsiz bir ayrıntı oldu; köpeklerden
birinin cinsi doberma ndı. Bana en yakın duranı ve saldırıya en
isteklisi de oydu. Yanlışlık la, ya da Tony'nin kurnaz bir planı so
nucu, çalılıkların ardına gizlenmiş bir evin bahçesine girmiştik
ve okyanus dışında kaçacak hiçbir yer yok tu. Zaten vakit de kal
mamıştı, köpekler, hemen hemen bir metre çapında bir yarım
daire içine almışlardı beni, dişlerini göstererek hırlıyorlardı, kuy
rukları dimdikti . o korkunç , çaresiz durumda, bir ölüm anı gi
bi uzayan saniyel er boyun ca, sessizce bekledim ama köpekler
saldırmadı lar. Bir şey olm alıydı onları engelleyen -Tony! He
men arkamda, bir mumya kadar kıpırtısız ve sakin duruyor du, o
orada olduğu sürece köpekler son hamle yi yapamıyorlar dı. Aya
ğımın dibindeki sopayı fark ettim.
"Ona gerek yok," dedi, çok uzaklardan gelen, Tanrısal bir
ses.
Öylesine şaşırmıştım ki korkumu bile unutuverd im. Tony,
köpeklere hiç aldırmadan, beni, sadece beni izliyor du. Birliğine
yeni katı lmış askeri denetleyen bir çavuş gibiydi . Böylesine teh
likeli bir durumda, nasıl olur da yalnızca benim tepkilerimle il
gilenebilirdi ve neden?
"Tony, bir şeyler yapsa na!"
Arkamdan hiç cevap gelmedi. Dober man bana doğru sıçra
dı, dizimin tam yanında birleşen dişleri duyumsad ım. Çığlık at
tım.
"T ony yardım et."
"Korkm ana gerek yok," dedi Tony, kılı bile kıpırd amadan.
"Tek yapacağın bu!"
Yanıma geldi, sağ eliyle baldırlarına sertçe vurmaya başladı.
Köpekler gerilediler.
37 | {
"page": 43,
"source": "/content/downs/Asl Erdoan_Kabuk Adam.pdf"
} |
"Bak işte, böyle yapınca korkutamayacağın köpek yoktur."
Gözlerime inanamıyordum. Baldırlarını döven şu küçük, sıs
ka adamdan köpekler gerçekten de kaçıyordu. Belki de, ondaki
korkunçluğu benden çok daha iyi sezmişlerdi.
Gürültüleri duyan ev sahibi, peşinde telaşlı karısıyla (ikisi de
beyazdı) koşarak geldi; köpekleri çabucak yakalayıp götürdüler.
T ony'ye şöylece bir göz atmış, tek kelime bile söylemem işlerdi,
ne bir özür, ne de uyan. Tony onlar için var değildi ve onunla
birlikte olduğum için ben de bir siluetten, yokluğun bir ikizin
den başka bir şey değildim.
Hindistancevizi ağaçlarına doğru sessiz yolculuğumuza yeni
den koyulmuştuk, bu son şoktan sonra, zaten konuşacak gücüm
kalmamıştı. Umutsuzluk içindeydim . Yolumuzun üzerindeki
son ev geride kalmıştı, artık dönmeye kalkışsam bile, tek başıma
köpeklerin arasından asla geçemezdim. Beni parçalamaya karar
lı üç köpeğin karşısında, soğukkanlılıkla, Tony'nin "baldır tek
niği"ni uyg ulama şansım sıfırdı. Yaşamıma ve ölümüme karar
verecek tek irade, Kabuk Adam'ınkiydi bundan böyle.
İçine girdiğim yolun dönüşü yoktu; hindistancevizi ağaçları
nın altında, beni, daha doğrusu Tony'yi ve beni bekleyene doğ
ru yürüyecektim. Okyanus, insanların, o güçsüz, küçük yaratık
ların sorunlarıyla hiç uğraşmadan, sonsuz bir suskunlukla izli
yordu üzerine düşen iki gölgeyi.
Köpeklerin saldırısından sonra Tony'ye iyice yaklaşmıştım,
annesinin dizinin dibine sığınan bir çocuk gibiydim. O benim
hem koruyucu kılavuzum, hem de olası celladımdı. Çok gizem
li ve derin bir bağdı bu, iki insan arasında olabilecek belki de en
giz dolu bağ. Rüzgarın ölümcül aşkları ve nefretleri hatırlatan
şiddeti, sabolanmın altında çığlıklar atarak kınlan çakıl taşları,
dalgaların tekdüze fısıldamaları, her şey, algılayab ildiğim her şey
bir uya rı niteliği kazanmıştı. Aşırı parlak, boy anmışçasına yapay,
mavi bir gökyüzü altında, kristal bir küreye hapsolmuştum ve
yanımda yalnızca Tony vardı. Gardiyan mı yoksa mahkum mu
38 | {
"page": 44,
"source": "/content/downs/Asl Erdoan_Kabuk Adam.pdf"
} |
olduğunu bilemediğim Kabuk Adam. Zaten ömür boyu hep
sahte, cansız bir dünyada, bir hapishanede yaşamıştım, gerçek
liklerinden bile emin olmadığım insanlar arasında soluksuz kal
mıştım.
Çalılıkların arasında bir kıpırdanma hissedince kaskatı kesil
dim, belki köpekler geri dönmüşlerdi. Çektiğim işkence uzadık
ça uzuyor du. Oysa çalılardan, beyaz, eyersiz bir at fırlayıp ikir
cikli adımlarla bize doğru yaklaştı. Yabani bir attı bu, ama bes
belli insana alışıktı. Bacakları kan içindeydi .
"Ona dokunmak ister misin?" diye sordu Tony.
"Evet, çok."
"Arkama geç. Önce elini koklatacaksın , seni tanımasına izin
vereceksi n. Sonra yavaşça kafasını okşa. Sana bir kere güvendi
mi tamam ."
Bir kadından söz eder gibiydi ve ancak bir sevgiliye gösteri
lebilecek sevecenlikle atı okşarken, gözlerini benden hiç ayırmı
yordu. Asıl dokunmak istediği bendim, ikimiz de biliyorduk bu -
nu. Dediklerini aynen yaptım, at yerinden hiç kıpırdamadan,
uysallıkla izin verdi okşamalar ıma. İlk kez bir ata dokunuyo r
dum, tüylerinin hiç ummadığım yumuşaklığı, iri bedeninden
yayılan sıcaklık beni etkilemiş, sakinleştirmişti . Bir başka beden
le, dost bir canlıyla temas etmek, ölüm korkusunun en iyi yatış
tırıcısıdır. Kollarımı geniş boynuna doladım, burnunu öptüm.
Tony, kızının ilk adımlarını seyreden bir baba tavrıyla izliyordu
beni. Kabuk Adam'ın "ustalığını" düşünüyordum o anda, kö
peklerle baş ederken, atı evcilleştirirk en, bana yaklaşımında ...
Dövüşürken olduğu kadar, dokunurken de usta. Tek bir gövde
de, sırt sırta iki zıt yüzü taşıyan Nepal bebekleri gibiydi Tony.
Bir yüzü sert ve korku suz bir korsanın yaralı yüzüydü, diğeri ise
duyarlı ve şefkatli, bağışlayıcı bir aziz.
"Neden bacakları yaralı?"
"Çalı çırpı yüzünden. Bu sahipsiz bir at." Hafifçe gülümse
di, yüzü sevgiyle ışıldadı.
39 | {
"page": 45,
"source": "/content/downs/Asl Erdoan_Kabuk Adam.pdf"
} |
"Sana öğr etebileceğ im çok şey var, senin de ban a."
Tekrar yola koyul duğumuzda, içimde yeni bir duygunun fi
lizlendiğinin ayırdı ndayd ım, minnetti bu. Tony bana bir baba
şefkati gösterm işti. İçgüdüm, baba-k ız rolünü sürdürdü ğümüz
sürece güvenlikte olduğumu söylüyord u. Beni himayesine al
mak, onda da bir değişime yol açmış, beni sevmesini sağlamış
olabilirdi . Tony'ye en başından beri bir parça güvenmiş olmalıy
dım, bu da onun eşi bulunmaz duyarl ılığından kaynaklanmıştı .
O hiç yanılmayan, sonradan da doğrul anacak içgüdülerimle ,
ondaki tehlikeli ve ölümcül yönü sezmeme rağmen, bu yolculu
ğa çıkmamı sağlayan da işte buydu . Oysa, katiller de herkes ka
dar, belki de herkesten daha duyarlı olabilirler ve babaların kız
larını öldürmeleri de görülmemiş bir şey değild ir.
Mutlak güven ve korkunç bir ölüm korkusu arasında gidip
gelen bir sarkaç sallanıyordu beynimde . Sonraları onda da, o
uzun yürüyüş boyunca, böyle bir sarkacın sallandığını anlad ım;
o da beni öldürmek ile bana .lşık olmak arasında, her an değişen
seçimler yapıy ordu.
Hedeflediğimiz yere , Tony'nin belirlediği hindistancevizi
ağaçlı burna vardığımızda güneş batmış, gökyüzü lacivertl eş
mişti. Sık palmiyeler, çalılıklarla kaplı kuytu bir yerdi burası;
ağaçlar ve dikenli çalılar daha öteye, ya da karanın içlerine doğ
ru geçit vermediklerin den, doğal bir çıkmaz sokaktı . Geride
bıraktığımız oteller şeridi bir başka burun taraf ından perdele
niyor du. Açık burunda rüzgar iyice şiddetlenmişti, palmiyeler
işkence altında ymışçasına titriyor, uğulduyorlardı . Bina kalıntı
larını ürküntüyle fark ettim. Hitchcock filmlerini anımsatan,
hiçbir görüntü ya da sesin dışarı ulaşamayacağı, ideal bir cina
yet mekanındayd ık. Dehşet, beni bir anda, bütünüyle ele ge
çirmişti, diğer bütün duygularım yerle bir olmuştu . Zekim ha
la işliyordu gerçi, daha önceleri, benzer durumlarda, yani
ölümle burun buruna geldiğim anlarda olduğu gibi, bütün ay
rıntıları gözlemliyor, bir kamera gibi kaydediy ord um. Hiç yo-
40 | {
"page": 46,
"source": "/content/downs/Asl Erdoan_Kabuk Adam.pdf"
} |
rum yapmadan, yalnızca tehlikeli, tehlikesiz diye sınıflandıra
rak.
"Burada eskiden bir otel vardı, üç yıl önceki kasırgada yıkıl
dı. Bir arkadaşım yaşıyor içerde, onu bulup çakmak alayım.
Rüzgarda kibrit bir işe yaramaz ."
İki kişiydiler, bire karşı iki! Bu ıssız burunda, otel yıkıntıları
ve çalılıklar arasında, tanımadığım iki ada mlaydım. O anda boy
numa ilmiğin geçirildiğini düşündü m. Kafam durdu, otomatik
pilota bağlanan bir uçak gibi, hayvani bir sağ kalma içgüdüsü
nün denetimine girdim. Tony arkasını döndüğü anda, var gü
cümle kaçacak, yakalandığımda da çığlıklar ata ata, dövüşe dö
vüşe, dişlerimle tırnakları mla direnerek ölecektim. Bilinçli veril
miş bir karar değildi bu, tam tersine, içimdeki, ne pahasına olur
sa olsun, yaşamak isteyen varlığın ortaya çıkışıydı . Bacaklarımın
koşacak, ellerimin yumruk atacak gücü olup olmadığını bilmi
yordum, bilemezdim de. Otel kalıntısının içlerine doğru yürü
yen Tony ansızın durdu, gülümseyerek bana bakmaya başladı.
Kanım dondu.
�'Şu anda benden kaçıp gitme."
Öylece kalakaldım, bu çok yalın cümle, derinlere inmiş, yü
reğimin tam ortasına isabet etmişti. Bir okla vurulmuşçasına kı
pırdayamıyordum. "Kaçıp gitme", "benden kaçıp gitme",
"BENDE N." Ağlamak istiyordum. Bir zaman birisi, BENDEN
kaçıp gitmiş miydi? Kimdi bu? Annem miydi?
Tony çalılıklarda kaybolduğunda, içimde tekrar çalışmaya
başlayan sağduyu saati, kesinlikle kaçmam gerektiğini kabul et
tirmişti. Daha fazla tehlikeye girmeden, bir an önce bu karaba
sandan uyanmalı ve bu aptallığı bir daha asla tekrarlamamalıy
dım. Hızla geriye doğru yürümeye başladım. Daha birkaç adım
atmıştım ki sıcak bir dalga ayaklarımı okşadı. Ufak bir çocuk eli
bileğimi kavramıştı . Durdum, denize doğru döndüm . Rüzgar
olanca gücüyle yüzüme çarpıyor, saçlarımı benden alıp götür
mek istercesine uçuruyordu; ufuk, elimle tutabileceğim kadar
41 | {
"page": 47,
"source": "/content/downs/Asl Erdoan_Kabuk Adam.pdf"
} |
yakınlaşmıştı bana ve okyanusun sonsuzluğunun içine çekildiği
mi hissettim. Beni çağıran okyanustu. Orada kalmalıydım. O
tek saniye, gizemli bir tek saniyede, okyanus, adını asla koyama
yacağım bir şeyi öğretti bana. Yaşamın derinliğini ve sonsuzlu
ğunu, gücünü. Arkamı döndüm, beni izleyen Tony ile göz gö
ze geldim. Yalnızca birkaç adım arkamda, kollarını kavuştur
muş, kıpırdamadan duruyor ve bekliyordu. Onun gözlerinde de
aynı çağrı, okyanusun çağrısı vardı. Tony biliyordu, artık kaça
mayacak, kaçmayacaktım, bana uzatılan sonsuz eli geri çevire
mezdim. Her şeyi biliyordu o, okyanusun sınırsız kudretini ve
beni, o anda, Kabuk Adam ve okyanus ile sonsuza dek birleşti
ren bağı.
Ona doğru ağır ağır yürüdüm. Aynı sır dolu gülümseyişle,
hiç ses çıkarmadan izledi beni. Yıkıntıların arasında, işaret ettiği
bir taşa oturdum. O da, yerlilere özgü, kıvrak, rahat oturuşuyla
yanıma çömeldi. Marihuanayı çıkarıp ustaca sarmaya başladı.
"Sana kimliğimi göstereyim de bana inan."
"Sana inanıyorum."
"Da ha çok inan."
Çantasından, ABD Demokrat Parti'ye kayıtlı, otuz yedi ya
şındaki Raymond A. Clarke adına düzenlenmiş bir kimlik çı
karttı, fotoğraftaki sert bakışlı, kaba yüzlü siyahiye hiç benze
miyordu.
"Burada Tony yazmıyor ki."
"Bak," dedi sabırsızlıkla sesi yükselerek, "şu ortadaki "A"yı
görmüyor musun, işfe o, Arıtony'nin A'sı, Tony Arıtony'nin kı
saltılmışı l"
Bir ilkokul öğretmeni tarzıyla konuşmuştu. Kimliğin sahte
olduğuna az çok emindim, ama hiç önemi yoktu bunun.
"Amerikalı olduğunu bilmiyordu m."
"Califo rnia'da doğmuşum, altı aylıkken babam beni Jama
ika'ya getirmiş, orada büyüdüm, gettoda. Okula hiç gitmedim,
okuma yazmayı kendi kendime öğrendim. Arınemi hiç tanıma-
42 | {
"page": 48,
"source": "/content/downs/Asl Erdoan_Kabuk Adam.pdf"
} |
dım. Ben doğduktan sonra kaçıp gitmiş. Dur, şunu yakıp ge
leyim."
Rüzgar öylesine şiddetliydi ki, çakmağa rağmen cigarayı bir
türlü yakama mıştı. Çalılıkların arasında kuytu bir yer buldu ken
dine, bu arada, arkama geçtiği anda, denetleyemediğim bir ref
leksle ayağa fırladım. Korkum hala geçmemişti. Gittiği yerden
bağırarak sordu.
"Hiç askerlik yaptın mı?"
"Hayır. Neden?"
"Bu tür bir hayata alışıksın da."
"Ne tür bir hayata?"
"Yalnızl ığa."
Aynı duyguyu tekrar duymuştum, ta derinlerden vurulmu
şum gibi. Tek, yalın bir sözcüğün içinde kolaycacık, ansızın ya
kalanan gerçeklik. En gizli yaralarımın kabuklarını birer birer
koparıyordu Tony ve bunu nasıl yaptığını anlayam ıyordum. Bu
gün de anlamış değilim.
Elinde, yakmayı başardığı cigara ile geri döndü, eski yerine
çömeldi ve devam etti.
"Hiç görmedim annemi. O kadını görmek isterdim, sadece
bir kez. Neye benziyordu acaba?"
"Sana benziyordur herhalde ."
Uzun uzun yüzüme baktı, gözleri donuk ve hüzünlüydü.
"Herhalde."
Suskunlaşmıştı, kararmaya başlayan okyanusu seyrediyordu,
cigarayı uzattı. Beceriksizce bir-iki nefes çektim. Pazar günkü
konserde olduğu gibi, etkisini hiç hissetmemiştim. Tony'nin
hiçbir şeyi kaçırmayan keskin bakışları, yalan söylediği mi, bu
otun tamamıyla acemisi olduğumu yakalamıştı.
"Hiç keyif almıyorum bundan ," dedi.
"Neden? Rüzgar yüzünden mi?"
Aslında nedenini biliyord um, hala geçmeyen ve bir türlü sak
layamadığını korkum, yabaniliğim, taşın üzerinde tetikte oturu-
43 | {
"page": 49,
"source": "/content/downs/Asl Erdoan_Kabuk Adam.pdf"
} |
şum, cigarayı , elimde bomba varmış gibi tutup içime çekmeye
çabalayışım, keyfini kaçırmış olmalıydı.
"Evet, rüzgardan . Hadi dönelim ."
"Baban ne iş yapardı ?"
"Hiç. Her türlü işi. Resim yapardı bazen, çiçek resimler i."
"Şimdi nerede ?"
"Bilmiyor um. Ben çocukken beni terk etti."
"Hiç hapse girdin mi?"
Kuşkuyla yüzümü inceledi bir an, ağır ağır yanıtladı.
"Kendimi beladan uzak tutmaya çalışırım ."
Bu sefer, onun içimi okuduğu kolaylıkla, ben de onu okuyu
verdim. Ruhunun puslu bir yerinde saklanmış, hapishane ve ya
sadışılığa dair bir öykü vardı, pek yakında , bana yeterince gü
vendiğinde açığa çıkacak bir giz. Artık, yaşamın yüzlerimize
yazdıklarını doğru yorumluyor duk.
Geldiğimiz yoldan geriye dönüyorduk, ayak izlerimizi izli-
. yorduk neredeyse. Gökyüzü koyu lacivert bir renk almış, yal
nızca ufuk çizgisinde parlak bir mavilik kalmıştı, okyanus dur
gunlaşmıştı, geceyi bekliyord u. At ve köpekler gitmişlerdi . De
nizden söz ediyordu Tony, okyanus diplerinden, mercanların,
tropik balıkların ve bitkilerin rengarenk dünyasından. Okyanus,
biz kara insanlarına göründüğü gibi değildi, karadakinden
bambaşka bir hayat sürüyordu dipsiz sularda ve bu hayat kesin
likle canlı ve daha güzeldi. Suyun altındayken hiçbir yerde ol
madığı kadar mutluydu Tony. Anlattıkları bana Walt Disney
filmlerini, çocukluğumun masallarını anımsatıyor du. Denizci
lerin, dalgıçların hayatı hiç ilgimi çekmemiştir, aslında denizin
kendisini de pek o kadar sevmiyoru m. Belki de okyanusun,
üzerimdeki o büyüleyici etkisi de buradan kaynaklanıyor, bana
o kadar yabancı ki, öylesine soyut ve kavranılmaz ki. Bir za
manlar İstanbul'da, birisi bana şöyle demişti: "Marmara Deni
zi'nin bir ömür boyu öğretemediğini, okyanus bir dakikada
öğretir."
44 | {
"page": 50,
"source": "/content/downs/Asl Erdoan_Kabuk Adam.pdf"
} |
"Bazen, gece bulutu geldiği nde ."
"Ne, ne bulu tu?"
"Gece bulutu. Buralarda gece de, gündüz de bulut biçimin
de gelir."
Tanı olarak neyi kastettiğini anlamamıştım ama kullandığı
imgenin güzelliği beni büyü lemişti .
"Bu nu da öykünde kullanacak mısı n?" dedi, bilgiççe gülüm-
seyerek.
"Belki, sanırım. Çok sevdim bunu. Gece bulutu ."
"Fırsat olursa sana gösteriri m. Mutlaka göstermeliyim ."
Denizin kenarındaki duvardan , bu sefer ıslanmadan geçmeyi
başardım. Yarı yarıya batmış bir kayığı gösterdi Tony, gelirken
hiç fark etmediğime şaşırd ım.
"Bu kayık beni mdi. Sudan çıkarıp onarmam gerek ."
Ansızın gelen, tuhaf , şeytani bir aydı nlanmayla, Tony'yle bu
tehlikeli yolculuğa çıkma nedenimin çok gizli, bilinça ltı bir istek
olduğu şüphesine kapıl dım. Tony tarafından öldürül mek. Ken
disinden beni öldürmesini isteyebileceğim ve bunu gerçekleşti
rebilecek tek insan şüphesiz ki Tony idi.
"Biliyor musun,'' dedim birdenbire, "ben bir zamanlar ken
dimi öldürmeyi denemiş tim."
Hiç düşünmeden, denetimsizce söylemiştim tek gerçek gizi
mi, söyler söyle mez de şaşırıp kaldım. İki yıldır, Türki ye' den ay
rıldığımdan beri, Maya dışında hiç kimseye bunu açmamıştım.
Geçm işimi kusmaktan ve acılarım için başkalarından teselli bek
lemekten vazgeçeli uzun zaman oluyor du. İntihar benim gizli
dehlizim, içimde sürekli taşıdığım ve zaman geçtikçe derinleşen
kuyu mdu. Her insanı n, gün gelip de düşüp parçalanmaktan
kendini güçlükle alıkoyduğu bir uçurumu vardır . Tony'nin söy
lenmeyeni duyma, karanlık dehlizleri aydınl atma yeteneği karşı -
sında çözülmüştüm. Beni öldürebileceği gibi, yaşamın öz suyu
nu sunabilecek ve dünyaya somut bağ larla tutunmamı sağlaya
bilecekti Kabuk Adam.
45 | {
"page": 51,
"source": "/content/downs/Asl Erdoan_Kabuk Adam.pdf"
} |
Şimdiye dek, şu ya da bu şekilde, intihar denememi öğren
miş herkesten çok farklı bir tepki gösterdi Tony, üzüldü, ger
çekten üzüldü. İçten, derin bir acıyla, gözleri hafifçe yaşararak,
"Bunu nasıl yapabildin ?" diye mırıldandı. Beni ne yargılamaya ,
ne çözümle meye kalkışmış, ne de ironik bir üslupla, denememin
ne ölçüde "gerçekçi" olduğunu sorgulamıştı . Akılcı, mantıklı
yaklaşımlardan, ucuz sevgi sözcükleri kadar iğrenirim; yeryüzü,
zekalarından başka bir şeyi olmayan insanlarla yeterince dolu za
ten. Biz entelektüellerin, hiçbir zaman gösteremeyeceği cesaret
le, bir intihar girişimiyle yüzleşe biliyordu Tony ve buna tek in
sanca tepkiyi, üzüntüyü gösteriyor du. Psikanaliz, nevroz, varo
luşçuluk gibi kavramlarla kafası bulanmamıştı ve aslında son de
rece basit bir şeyi, bir başkasının korkunç acısını hissedebiliyor
du. Bir başka insan için üzülebiliyordu. İkiyüzlü, çok bilmişle
rin dünyasında eşi bulunmaz bir duyarlılıktı onunki.
Ender bir inci, hiç kimsenin açmaya değer bulmadığı bir ka
bukta yüzyıllarca saklanmış bir inci gibi ışıldıyordu.
"Nasıl yaptın, tabancayla mı?"
"Tabanca" sözcüğü beni şaşırtmış, ürkütmüştü; adı, olduğu
nesne kadar soğuk ve acıması z, insanın suratında patlayan bir
sözcüktü. Ben altı yaşlarındayken, babam eve bir Kırıkkale ge
tirmiş ve o sıralarda evi terk etmiş olan annemi bununla öldüre
ceğini söylemişti. Dört uzun gün ve gece boyunca kitaplıkta,
gözlerimin önünde beklemişt i silah ve ben, çocuk ellerimle, o
esrarengiz, kara yaratığa, ne kadar istesem de dokunamamışt ım.
"Hayır, uyku hapı yuttum. Aslında, bunu anlatmayı pek is
temiyorum ."
Ayrıntıları anlatmak, öykünün kendisini anlatmak olurdu ve
ben henüz buna hazır değildim. Ne kendime, ne başkalarına,
gerçeğin kaba, anlamsız bir özetini sunmaktan öteye geçeme
miştim bugüne kadar. Bu olay çözülmemiş bir kara delik olarak
kalmıştı içimde, bir türlü kapanmayan, sürekli kanayan bir ya
raydı. Sargılar açılmaya, yara çıplak gün ışığıyla karşılaşmaya ha-
46 | {
"page": 52,
"source": "/content/downs/Asl Erdoan_Kabuk Adam.pdf"
} |
zır değildi ve Tony'nin iyi niyetli ama keskin neşteri gerçekten
de tehlikeli olabilirdi. Saklanıyordum, çünkü saklanmam gere
ken bir şey vardı, ne olduğunu tam olarak bilemediğim, dehşet
verici bir şey. Ölüm değildi beni böylesine korkutan, uzun za
mandır ölüme az çok hazır sayılırım; ölümü defalarca kışkırttım
bugüne dek, kendimi gerekli gereksiz bir yığın tehlikeye attım;
ama bu, korktuğum başka şeyler olmadığı anlamına gelmiyor.
Ruhun karanlık vadilerinde gizlenmiş hayaletlerin sezilme siydi
bu belki de.
Omuzlarımız birbirine değecek kadar sokuldum Tony'ye,
onun bedenine kenetlenmişçesine güvenlikte hissediyordum
kendimi. Uzun zaman hiç ayrılmadan, sessizce yürüdük.
"Şurada biraz oturalım mı?" diye sordu, eliyle bir otelin bah
çesindeki bankları işaret ederek. "Şu anda senden ayrılmayı hiç
istemiyorum."
Palmiyelerin altındaki ıslak banklara oturduk. Gökyüzü gide
rek derinleşiyor, hava ağır ağır kararıyor du. Karaya dönük otur
muş, palmiye dallarının akşam rüzgarıyla birbirine sarılışını izli
yordum. Okyanusun sıcak soluğu hep ensemdeydi.
"Bunu hiç anlatma insanlara. Kendini öldürmek istediğini.
Anlayamazlar ."
"Uzun zamandır kimseye anlatmamışt ım. Sana öyle niye du
rup dururken söylediğimi bilmiyorum ."
"Ülkene döndükten sonra, belki iki-üç yıl sonra, bu adaya
haberi gelirse, yani kendini öldürdüğünü öğrenirsem ... Benim
de kendimi öldürmem gerekec ek."
Afalladım. Bu bir kehanet miydi, yoksa benimle dalga mı ge
çiyordu ?
"Haberin olmaz. Merak etme," diyebildim, zoraki bir gü
lümsemey le.
"Belki de olur," diye cevapladı, "belki de olur."
Gözbeb eklerimde sabitleşen bakışları kanımı dondurdu -bir
kez daha-, ciddiden de öte kararlıydı . Çözümlenemez, korkutu-
47 | {
"page": 53,
"source": "/content/downs/Asl Erdoan_Kabuk Adam.pdf"
} |
cu, esrarengi z, giz dolu, sonsuz derinlikte bakışlar, okyanusu
gözlerinde barındırıyormuş gibi. Ancak bir katil böyle bakabilir
di ya da bir peygam ber. Karayipler'in voodoo inançlarını, kara
büyü ayinlerini anımsadım . James, dün gece yemekte , bu ada
daki bütün yerlilerin karabüyüye inandıklarını ve çoğunun ayin
lere katıldıklarını söylemişti: Belki de Kabuk Adam bir karabü
yücüydü ve ben de bir büyünün etkisi alnndayd ım.
"Hayatta hiç kimseden, hiçbir şeyden korkmamayı öğren
mek gerek," diye devam etti. İpnotize olmuş gibi, gözlerimi
gözlerinden ayırmadan dinliyordum.
"Tanrı' dan başka. Ben hiçbir şeyden korkmam . Kendin olma
yı ancak öyle öğrenirsin . Bu hem basit, hem de çok zordur . Sa
dece kendin olmak. Ama sen Tanrı'ya inanmıyor sun, değil mi?"
"Hayır."
"Tabii, yoksa kendini öldürmek istemezdin. Tanrı her yerde
dir, şu hindistancevizi ağacında örneğin, sadece dışını gördüğün
ama içini hiç bilmediğin ağaçta. Benim içimde, senin içinde ... "
"Ama ben ağacın içini biliyorum, yani kabuğu kaldırırsam al-
tında ne göreceğimi ."
Sırf konuşmak, üzerimdeki ağır, uyuşturucu etkisinden kur
tulmak için konuşuyord um. Aslında ne dediğini bile doğru dü
rüst anlamamışt ım.
"Görürsün elbet, ama bu onu bilmek değil ki."
"Bir bakıma da bilmek. Gerçekte neyi bilip bilmediğini bil
mek asıl sorun."
Hayatım boyunca okuduğum yüzlerce kitabı, dinlediğim in
sanları, anlamaya çalıştığım kavram ları düşündüm; fizik, edebi
yat, felsefe, tarih ... Hepsinden geriye kalan tortu, bir avuç kum
dan daha fazla değildi. Yirmi beş yıl boyunca, yaşamın özüne
ilişkin hiç ama hiçbir şey öğrenmemiştim. Beni, kendimi, temel
den ilgilendiren bir soruyla yüzleşmiş miydim gerçekte n? Bu
çeyrek yüzyılı, tek bir ağacı sabırla izlemeye adasaydım , kesinlik
le daha bilge biri olmuştum bugün.
48 | {
"page": 54,
"source": "/content/downs/Asl Erdoan_Kabuk Adam.pdf"
} |
"Kendini öldürmek istemene ne neden oluyor ?" Uzun uzun
düşündükten sonra yanıtlaya bildim ancak.
"Her şey."
"Her şey mi?"
"Evet. Bu yüzden de bazen delirdiğimi düşünüyo rum. Beni
çok korkutu yor. Çıldırmak ."
Delfi kahini. Kabuk Adam, benim Delfi kahinimdi , kendi so
rularımı sormam ve kendi yanıtlarımı bulmamı sağlıyordu .
"Olamaz. Bu mümkün değil. Eskiden her şeyin mü�kün ol
duğunu sanırdım ama bu değil. Yani, burada, palmiyeler in altın
da oturmak ve benimle konuşmak da mı kendini öldürmeni is
temene neden oluyor ?"
Tam o anda fark ettiğim iz, bize doğru yaklaşan otel müşteri
si bir çift, beni bu yanı tlanması olanaksız sorudan kurtardı . Tu
zu kum, Amerikalı beyaz turistlerdi bunlar; adam şişman, orta
yaşlıydı; hayatı boyunca kendinden bir kez bile şüphe etmemiş
birine benz iyordu . Bizi gör mezl iğe gelerek, önümüzden, bastı
rılmış bir korkuyu açığa vura n, sert asker adımlarıyla geçti. Peşin
den gelen kansı , çok daha genç ve inceydi, bu tropikal sıcakta bi
le aerobik egzersizlerini aksatmıyordu herhalde; Tony'ye çekin
gen, belli belirsiz bir selam verip beni de gözucuyla baştan aşağı
süzdü. O da korkusunu saklamayı başaramıyor du. Ne düşündük
lerini çok iyi biliy ordum. Bu ıssız kumsalda, alacakaran lıkta, bu
tehlikeli zenciyle oturan çılgın beyaz kız! Tony kadının selamına
gürültülü, son derece gös terişli bir "merhaba !" ile karşılık verir
ken, herkesin için için beklediği olay gerçekleşti ve kadın tam ya
nı başımızda çakılıp kaldı. Bu sevimli çiftin sevimli fino köpeği
çalıların dibine sinmiş, gözlerini Tony'ye dikmi şti. Önümüzdeki
dar beton yoldan geçmeye bir türlü yanaşmıyor, kayışını panik
içinde çekiştirip duruyordu . Kad ın, sahibinin duygularını pata
vatsızca açığa vuran köpeğinden iyice utanmış bir halde, hemen
eğildi , finoy u kucağına aldı, hızlı adım larla koca sına yetişti .
"Bu nlar beni tanır. Bu oteldeki müşterilerin çoğuna deniz
49 | {
"page": 55,
"source": "/content/downs/Asl Erdoan_Kabuk Adam.pdf"
} |
kabuğu sattım. Hatta bunların kızına, çok beğendiği bir kabu
ğu hediye ettim. Bay Alex'i de iyi tanırım. New York'taki tropi
kal eşyalar satan dükkanı için kabuk çıkartır ım. Bir keresinde be
ni dans ederken videoya çekti.
İçim burkulmuştu ; bu zengin, şımarık herifler kendisini tanı
dığı için minnet duyuyordu. Oysa ona vahşi bir hayvan mış gibi
davranıyo rlardı.
"Tony," dedim sözünü keserek, "hiç kızgınlık duymuyor
musun� Onlar bu kadar zengin ve sen bu kadar yoksulsun !"
Yüzü öylesine değişti ki, aşılmaması gereken bir sınırı aştığı
mı, onu en zayıf, savunmasız yerinden vurduğumu anladım.
Ben, birkaç aydır süren parasızlık, evsizlik ve güvencesizlikle
doğru dürüst baş edemezken; o ömrü boyunca açlık çekmiş, iti
lip kakılmış, horlanmıştı. Karayipler'in kan ve suç ormanında,
kara bir çocuk olarak doğmuştu, yazgısını belirleyen kara deri
siyle, gettoda, tek başına büyümüştü . Yoksuldu, eğitimsizdi, si
yahtı, beyaz adamın bitmez tükenmez hırsının ve sözde uygar
lığının bir kurbanıydı ... Öfkesinin ve acısının boyutlarını , ru
hunda açılmış derin çatlakları nasıl kavrayabilirdim ki?
Sorumu doğrudan yanıtlamadı Tony ve ben de bunun için
ona minnet duydum, bir banka soygununu anlatmaya başladı.
Planladığı ya da düşlediği, belki de gerçekten yapmış olduğu bir
soygun un, ayrıntılı ve biraz da teatral öyküsüydü bu, yarı oto
matik silahlar, kumsala, otel yıkıntılarına gizlenen çuvallar dolu
su para, polisi yanıltmak için kabuk satmaya devam ve günün bi
rinde Florida'ya tek yönlü bir uçak bileti. Onu kendisinden ve
yazgısından kurtaracak olan uçak. Bu soygunu gerçekleştirip
gerçekleştiremediğini ona hiç soramadım.
"Ben de isterdim banka soymayı . Sanırım buna yetecek cesa
retim var."
Karşılık vermedi, o sonsuz dikkatli bakışıyla yüzümü baştan
aşağı inceleyip onayl arcasına başını salladı. Sanki, şimdiden iki
suç ortağıyd ık.
50 | {
"page": 56,
"source": "/content/downs/Asl Erdoan_Kabuk Adam.pdf"
} |
"Ben öyle bir kadın istiyorum ki onunla evreni yeniden ku
rabileyim. Bir aile, bir ev kurmaktan da öte, bütün dünyayı, si1-
baştan beraber yaratmalıy ız."
Hava bütünüyle kararıncaya kadar, palmiyelerin altında ko
nu.ştuk, konuştuk ... Neşeli ve içten bir sohbetti bu; düşler, anı
lar, umutlar, geride kalmış çocukluk ülkesinin serüvenleri, Tür
kiye, Jamaika. Birbirinden çok farklı iki hayatın çakışma yönleri
ni keşfi::diyorduk birer birer. Onun kişisel geçmişi kadar, Kara
yipler'in, bu, gizlerini hala koruyan adaların, kökü Kızılderililere
ve Afrika'ya dayanan bir kültürün kapılan da yavaşça aralanıyor
du önümde . Katledilmiş Kızılderililer in, yurtlarından çalınmış
kara derililerin acısını ve yaşam sevgisini sırtlanmış bir kültürdü
bu. Jamaika Paduası, Bakire Adaları , Kreolu ve Amerikan sokak
argosunun iç içe girdiği bir İngilizce'si vardı Tony'nin; basit fa
kat vurucu sözcükler seçiyordu, yaklaşımları dolambaçsız ve ina
nılmaz ölçüde bilgeceydi. Kullandığı imgeler zengin ve güçlüy
dü; çok az insanda bulunan doğal bir şiirselliğe, yaratıcılığa sa
hipti. Mistik bir doğa adamı ve sokak şairi olduğu kadar, getto
da büyümüş bir serseriydi de. Gerçek bir korsan ruhu taşıyordu .
Aramızdaki konuşmalar ne kadar kısa ve basit olursa olsun,
asla sıradan değildi ve açıklanamaz bir biçimde doyurucuydu.
Bir çocuk konuşmayı nasıl öğrenir se, ben de öyle öğreniyordum
iletişimi, kendimi ifade etmeyi; sevginin büyük ve süslü sözcük
lere gerek duymadığını. Paslı ve küflü kavramlardan kurtuluyor,
her sözün değerini, tazeliğini keşfediyordu m. Yeniden akmaya
başlayan bir nehir gibiydim, Tony'yle palmiyelerin altında otur
duğumuz o akşam. Sıcak ve sevecen bir gece usulcacık yaklaşı
yor, okyanus günün şiirini tamamlıyordu.
"Bana ne olduğunu bilmiyorum ," demişti bir ara, gözleri
durgunlaşmış, iyice derinleşmişti. Rüzgarın yüzüme savurduğu
saçlarımı geriye atmıştım o anda, koyu sarı bir saç demetinin ar
dından ona gülümsü yordum. Güzel olduğumu hissediyordum .
.Aşık oluyord um.
51 | {
"page": 57,
"source": "/content/downs/Asl Erdoan_Kabuk Adam.pdf"
} |
Bir sevgi dalgasına binip uzaklaşmak. Gerçeklik diye belledi
ğim, bana acıdan başka bir şey vermemiş geçmişimden, sonsuz
yalnızlığımdan . Oysa artık gece olmuştu ve birileri beni arama
ya başlamadan akşam yemeğine yetişmek zorundaydım. Saat
onda tekrar buluşmak için sözleşerek geri döndük. Ben seksen
kişinin fizik tartıştığı uzun tahta masalara, o da Proje'ye "büyü
kanne" diye çağırdığı , himayesine almış olduğu yaşlı, felçli bir
kadınla paylaştığı küçük evine.
Otele vardığımda hemen Maya'yı aramış, onu bir demiryolu
gibi uzayıp giden yemek kuyruğunun tam ortasında bulmuş
tum. Hfila Kabuk Adam serüvenimin ormanlarında dolaştığım
dan, gülümsey işime karşılık vermemesinin üzerinde durmadım.
Başımdan geçenleri, tadını çıkara çıkara anlatmaya hazırlanıyor
dum. Oysa Maya tek bir sözcük söylememe izin vermedi .
"Neredeydin bu saate kadar?"
İlk anda beni merak ettiğini, bu yüzden sinirlendiğini · san -
dım.
"Bir bilsen, neler oldu, neler! Çok esrarengiz biriyleydi m.
Bir yolculuk ... "
Hevesle anlatmaya koyulmuştum, ama Maya sözümü kesti.
"Bir saattir seni bekliyorum, odama giremed im." Yüzü Alas
ka kışlan gibi sert, sesi kutup denizleri kadar soğuktu. Anlaya
mıyordum. Bir yabancıymışım gibi davranıyordu bana, cam gi
bi donuk gözlerinde hiçbir dostluk belirtisi bulamıyord um. Saç
kurutma makinesini kullanmak için odasının anahtarını ödünç
almış, sonra da cebimde unutmuştum. Bunda bu kadar kızacak
ne vardı?
"Kusura bakma. Tam seminere geliyordum ki, o yerliyle ... "
"Bir saattir odama giremediğimi söylüyorum sana, çok so
rumsuzsun ."
o ana değin büyük çabayla canlı tuttuğum gülümsemem
sonunda donup kalmış, bir palyaço maskesinin gülümseyişine
dönüşmüştü. Maya'nın ses tonu, çevremizdekilerin dikkatini
52 | {
"page": 58,
"source": "/content/downs/Asl Erdoan_Kabuk Adam.pdf"
} |
çekecek denli yüksekti . Başlar bize doğru döndü. Birden, yakı
cı bir ayd ınlanma ile, böyle davranmasının nedenini sezinle
dim. İki haftadır Maya "iyi öğrenci" olduğunu kanıtlamaya uğ
raşıyor du; bütün seminerleri izliyor, hocaların peşinden ayrı l
mıyor du. Bunları, yabana atılmayacak bir fizik sevgisinden çok,
kariyer hesapl arıyla yaptığını anlayacak kadar iyi tanırdım onu.
Bütün delidoluluğuna karşın, hayattan ne isted iğini bilenler
dendi o, istedikleri için gereken ödünleri de vermeye hazırdı.
Prof. Karbel ile sigara atışmasından beri, "onun taraf ında," ya
ni uyumlu, uslu öğrenciler safında olduğunu göstermek için
canla başla çalışıyo rdu. "Grubun anarşisti" onun en yakın arka
daşı olsa bile, o, anarşist olmak ne kelime, sorun çıkaranları yo
la getirirdi!
Maya ile arkadaşl ığımda, genellikle erke ksi, hatta centilmen
ce denilebilecek bir tutum takınır dım; onun şımarıklıklar ını,
kaprislerini hoş görür, ansızın parlayan öfke nöbet lerinde hep
alttan alırdım. Öfkesinin gerçek hedefi olmadığımı, yalnızca be
nim yanımda kendini onaya koymaya cesaret edebildiğini iyi bi
lirdim çünkü. Ama bu kez kendimi tutamad ım. Hem, "iyi öğ
renciler den," uyu mluluktan, usluluktan kusacak denli bıkmış
tım, hem de Kabuk Adam 'la yaptığım yolculuk, o hiç kimsenin
dinlemeye yan aşmadığı serüven, hayatımın belki de en sarsıcı
olaylarından biriy di.
"Anahtarın burada, saç kurutma makinen de sapasağlam du
ruyo r, hiç merak etme,'' dedim sençe ve yürüyüp gittim.
Bir şeyler söylemeye çalıştığını fark etmiştim ama arkama dö
nüp bakmadım.
Saat onu çoktan geçtiği halde Tony ortaya çıkmam ıştı. Ye
mek boyunca öfkeli bir suskunlukla oturmuş, hiç kimseyle ko
nuşmamı ştım . İçim kıpır kıpırdı, ama Kabuk Adam öykümü
onunla ilgilenmey ecek kişilere anlatarak harcamamaya karar ver-
53 | {
"page": 59,
"source": "/content/downs/Asl Erdoan_Kabuk Adam.pdf"
} |
miştim; dahası ne Kabuk Adam'la, ne kendi duygularımla ilgili
olarak zihnimde hiçbir şey berraklaşmamıştı. Yemek saatinin bi
timinden beri, kumsal ve restoran arasında mekik dokuyordum;
en sonunda, bardan büyük bir romlu meyve kokteyli alıp
Tony'yi akşamüstü gördüğümde el sallamak için çıktığım duva
ra oturdum ve hızla içmeye başladım. İçkim biter bitmez yata
cak ve bu tatsız geceyi unutacaktım.
Tony'nin yumuşak kedi adımlarını arkamda hissettiğimde,
kokteylin içindeki vişneleri parmaklarımla çıkarmaya çalışıyor
dum.
"Hey, bu kadar hızlı içme. Çok çabuk kafayı bulursun."
Kumsal yönünden değil de, otelin giriş tarafından gelmiş ve
beni bir süre izlemiş olmalıydı. Çoktan yendiğimi sandığım o
korku, Tony'nin üzerimde yarattığı ölüm korkusu gene, ansızın
başlayıverdi. Ömrüm boyunca hiç kimseden böylesine korkma
mıştım ve aslında somut bir nedeni yoktu. Zorlukla gülümse
dim ve kadehimi ona doğru uzattım . Hiç çekinmeden, teşekkür
bile etmeden aldı ve bir dikişte bitirdi.
"'Hızlı içme' diyene bak, senin gibi içki içeni de hiç görme
miştim," dedim. Korkumu bastırmaya ya da en azından gizle
meye, olabildiğince rahat gözükmeye çalışıyor dum.
İnce, uzun parmaklarıyla vişneleri kağıt bardaktan çıkardı;
ağır ağır, göstere göstere, nispet yaparcasına yemeye koyuldu.
"En sevdiğim kısmı bu, bunları yemek. Sanki seni yiyormu -
şum gibi."
Dehşetle irkildim, o an olduğu gibi, bugün de hala çözeme
diğim bir tepkiyle duvardan atladım ve var gücümle uzaklaşma
ya başladım. Ama başım öylesine dönüyordu ki. Ansızın yeryü
zü beni hızla içine çekmek istedi, sendeledim; düşmekten, son
anda bir çalıya tutunarak kurtuldu m. Kafamın içinde tonlarca
ağırlıkta bir gülle vardı ve bu ağırlıktı bedenimi toprağın altına
doğru hızla çeken. Beynimi betona çarpıp parçalamaktan güç
lükle alıkoyabiliyordum sanki. Tony arkamdan koştu.
54 | {
"page": 60,
"source": "/content/downs/Asl Erdoan_Kabuk Adam.pdf"
} |
"Neler oluyor sana? Bu kadar sarhoş musun ?" Yüzüme bak
tığı anda sarhoş olmadığımı, şiddetli bir şok geçirirmişçesine tit
rediğimi fark etti.
"Özür dilerim. Şaka ya pmıştım sadece. Neden böyle kork
tun ki? Çok özür dilerim. Ahmağın tekiyim ben."
"Sorun yok Tony, iyiyim."
Kendimi toparlamaya çalışıyor dum, ama sırtımdaki ürperme
ler, kollarımın ve bacaklarımın uyuşması, hepsinden de kötüsü,
başımdaki kurşun ağırlığı bir türlü geçmi yordu. Düşünüyor dum.
Bu tepkiyi gerçekten neye göstermiştim ve niçin? Akşamüstü,
kumsalda yaşadığım dehşeti dışavurumuna indirgem eydi bu, çok
daha eski ve köklü bir korkunun açığa çıkışıydı . Beni böylesine
yere savurabilen korkunun nesnesi ne olabilirdi ki?
"Sana ot getirdim. Hindistancevizi ağaçlarına gidelim mi?"
O anki ruhsal durumumda, baş edemediğim korkulara kıs
kıvrak esir düşmüşken, aynı yollardan tekrar geçmeyi, aynı teh
likelere tekrar atılmayı düşünemezdim bile. Hem de bu korkunç
zifiri karanlıkt a! Şansımı bir kez daha zorlamaya , ölümle bir kez
daha oynamaya gücüm kalmamıştı. Bu gece, ıssız bir yere git
memeye kararlıy dım.
"Hayır, uzaklara gitmeye lim. Çok yorgunum bu gece. Bir
de, aslında ben karanlıktan korkarım."
Doğruydu son söylediğim, karanlıktan bir çocuk kadar kor
karım. Hayal gücüm, mantığın denetiminden çıkar ve gerçekle
fanteziyi ayırt edemez duruma gelirim.
"Karanlıktan herkes korkar, ama karanlıktakilerin aydınlığa
çıkarılması gerekir."
Otelle Proje arasındaki kumsalda, iskeleye yakın bir yerlere
gitmeyi önerdim. Hiç hoşlanmamıştı bundan ama kabul etmek
zorunda kaldı. Restorandaki, sayısı ve coşkusu oldukça azalmış
fizikçi grubunun meraklı baykuş bakışları altında yola koyulduk.
Önde çevik ve hızlı adımlarıyla Tony yürüyordu, ben de hantal
sabolarımla, çukurcuklar, su birikintileri, çalılıklarla kaplı, kap-
55 | {
"page": 61,
"source": "/content/downs/Asl Erdoan_Kabuk Adam.pdf"
} |
kara kumlukta, düşe kalka ona yetişmeye çalışıyor dum. Tony,
onu tanıdığımdan beri ilk kez yalınayak değildi. Eski püskü,
bağcıkları kaybolmuş siyah botları vardı. Beyaz bir gömlek, be
yaz bermuda pantolon giymiş, üç renkli yün bere takmıştı; bu
gece için özel olarak hazırlanmı ştı besbelli. Çekici görünmek
için harcadığı çaba iç burkuy ordu, öylesine yoksul ve çirkindi ki.
Bense sabolarımı çıkarıp doğru dürüst bir ayakkabı giymeye te
nezzül etmediğim için kendimden utandım.
"Giyinmişsin ," dedim, en sevimli ses tonuml a.
"Biraz. Çok az."
"Bereni değiştirdin rni?"
"Hayır, aynı bere."
"Geceleri farklı görünüy or."
"Geceleri mi daha güzel, gündüzler i mi?"
Hiç düşünmeden, geceleri, diye karşılık verdim, ama yanıtı
nı öğrenmek istediği aslında başka bir soruydu.
"Bu sıcakta nasıl yünlü bereyle dolaşabiliyor sun," dedim,
büyük bir pot kırdığımı bilmeden . Sonraları öğrendim ki bu üç
renkli bere, Karayipler'de çok yaygın olan, Afrika kökenli Rasta
fari inanışının bir işaretiydi , ırkçılığa ve her türlü sömürüye kar
şı çıkışın simgesiydi, hiç taranmayıp uzun örgüler halinde bıra
kılan saçlar gibi. Yeşil, sömürgecilerin aldığı toprağı; sarı, o top
rağın zenginliğini ve kırmızı da, uğruna dökülen kanı simgeli
yordu.
Bunların hiçbirini Tony anlatmadı bana, adadan döndükten
sonra, Rastafari kültürüyle ilgilenmeye başladığımda öğrendim.
O yalnızca biraz gücenmiş bir tavırla, beresini çok eskiden beri
taktığını söylemekle yetindi. Gür, dikenli çalıların arasında, kuy
tu bir noktayı hemencecik keşfedip bir cigara sarmaya başladı.
Çevreyi kollamayı bir an bile bırakmıyord u.
"Bir gece, sabaha karşı, güneş doğmadan az önce, tam bura
da yengeç avlıyord um. Dört tane yıldızın birleştiğini ve onlar
dan yeni bir yıldız doğduğunu gördüm. Bir işaretti bu."
56 | {
"page": 62,
"source": "/content/downs/Asl Erdoan_Kabuk Adam.pdf"
} |