siir
dict
siir_uzunlugu
int64
31
9.7k
{ "siir": "Yol Arkadaşım \n\n\nYıllar önce coşkuyla çıktığımyolda,\nHiç bitöez mi bu çile bilemiyorum.\nHer köşebaşında bir garip durur,\nGün batımı sessizlikler içerisinde.\nBunca sızı. acı neyin nesi ki,\nDüşen her yaprakta ayrılık bir esinti,\nHer aşkın sonunda elem tasa bana mı,\nher poyraz esintisinde.\nDüşen kar mıdır saçında aklar,\nEllerin tutmaz olmuş. ayazdan korkar,\nGözlerinden yaşlar sel olur coşar,\nHer bahar esintisi savrulduğunda.\n\n", "siir_uzunlugu": 60 }
60
{ "siir": "Renkler! \n\n\nne zaman sonbahar gelir \nleyleklerin göç zamanı başlar \nve başım yorgunluktan yüzüne düşerse\nkalbin belki kalbimi o zaman anlar.herkese göre yeşil olan renkler \nseni bir gün ölüme götürdüler \nve bir daha sevmemek üzere söz verirken \nbu dünyaya dair her şeyi bitirdiler\n\n", "siir_uzunlugu": 42 }
42
{ "siir": "Ölüm Güneşi \n\n\nDaha dün aramızda idin\nNe oldu da birden gidiverdin\nÖnce doğanın güneşi aydınlatmıştı seni\nSonra sevgi güneşi\nŞimdi de ölüm güneşiyle buluştun\nŞu anda yerin altındasın, bilirim\nÜstünde bir yığın toprak\nYaralı bir kuş gibi çırpındın önce\nSonra ruhun ayrıldı bedeninden\nSen gidince bir yaprak düştü kiraz dalından\nBir yaprak da ceviz ağacından\nİki yaprak bir anda savruldu rüzgardan\nBilinmeyen bir yöne doğru koştu koştu\nSonunda uçsuz bucaksız bir yere\nAçtı gözlerini doğa güneşine\nDoğa güneşi yetmedi, sevgi güneşine\nSevgi güneşi de yetmedi\nSarıldın birden ölüm güneşine\nKaranlıktan aydınlığa çıkmak için\nÖlüm güneşini al avuçlarına\nGözlerin aydınlansın diyorum\nBırakma peşini ölüm güneşinin\nSenin aydınlığın o güneşe bağlı\nÖlüm ölüm ölüm\nİsmini bile teleffuz etmek üzüyor bizi\nÜzülme doğa güneşinden ayrıldım diye\nŞimdi senin ölüm güneşin var\nO güneşi sakın bırakma\nYansın yüreğinde, aydınlansın gözlerin\nAydınlansın da sevenlerini görebilesin\nÖyle değil mi sevgili dostum.\n\n", "siir_uzunlugu": 145 }
145
{ "siir": "Aşk Bu \n\n\nAşk bu\nyağmur dayanmaz bu baharaBulutlar ince ve narindir\nve bulutlar tanır sevgiliyi\ndöker mercan kuşlarını\n avuçlarımızaKuşlar üşümez saçlarının yangınındanAşk bu \nyağmur dayanmaz bu bahara\nparmaklarından sebiller akar\ncilveli rüzgarlar\ngöz göz dilinir mağarada, yılan zehrini geçirir\nayaklarından\ngül yaprağı okşanır gibiAşk bu\nyağmur dayanmaz bu bahara\nateş tanır sevgiliyi ve gülleşir\nhasret çekilir kehribar merdivenlerin\nplatin düşlerineAşk bu\nsu yarılır ortasından\nay gibi\n\n", "siir_uzunlugu": 66 }
66
{ "siir": "Gel ki \n\n\nGel ela gözlerimizin hasreti bitsin\nGel sıcak ellerimizin hasreti bitsin\nAlev alev yanan bedenimizin, hasreti bitsin\nVolkan koru olan ruhumuzun, hasreti bitsinGel ki gönül bahçemize meltem yelleri essin\nTez gel ki gönül bahçemizdeki çiçekler açsın\nGel ki gözlerimiz çoban yıldızı misali parlasın\nGel ki solan yüzümüz dolunay gibi nurlansınB. TUNCA/13.01.2001-17.05\n\n", "siir_uzunlugu": 52 }
52
{ "siir": "Gençliğe Öğüt \n\n\nÜlkenin geleceği, sağlam gençliktir\nDünyada, en güzel, sıhhat dinçliktir\nGeri kalan her şey, inan hiçliktir\nSıhhatli gençlere, ihtiyaç var arkadaşSağlam gençlik, bizlere gurur\nVatan ona emanettir, Vatanı korur\nSiper eder sineyi, Hep kalkan olur\nSağlam gençliğe, İhtiyaç var arkadaşHak yolunda, öğüt vermiş dedemiz\nGünler geçer. bir gün dolar vademiz\nHuzur icap içinde, olsun hanemiz\nMutlu gençliğe, ihtiyaç var arkadaşOnlar görür, ülkesinin halini\nSahip çıkıp korumalılar, dillerini\nÖğretmek gerekir, onlara, dinlerini\nDindar gençliğe, ihtiyaç var arkadaşŞebap der, gençlik uğraş ederse\nHep sevilirler. doğru yolda giderse\nVatan için Can canandan geçerse\nDuyarlı gençliğe, ihtiyaç var arkadaş\n14.08.2006\nSine\t: Göğüs\n\n", "siir_uzunlugu": 98 }
98
{ "siir": "Ayrılık Değil mi \n\n\nSevdanın rengi uçmuş gözlerin terazisinde\nBeni sana kul köle eden ayrılık değil mi? \nKandıkça şaşkın gözlerim yalancı çehrelere\nBaşlayan şu sevdanın sonu ayrılık değil mi? Kavuşunca sakın biter sanma ayrılık\nVuslatlar bile hasretten ayrılık değil mi? \nGözümdeki gözyaşına yazılmasın ayrılık\nGözümden taşan damlaların sonu ayrılık değil mi? Ayrılık insanın kaderinde var\nŞu dünya bile insana gurbet değil mi? \nSeven yoktur bilirim, ama ölümde var\nAyrılık sanılsa da ölüm vuslat değil mi?\n\n", "siir_uzunlugu": 74 }
74
{ "siir": " Susar Gurbettci \n\n\nÜstüne giyinmiş gurbet alığı\nKalmamış sılada bir gönül bağı\nSevdası kayığı agda balığı\nSabah gün batımı koşar gurbetçiKimi simit satar kimi biletçi\nKimi tezgahında kimi deynekçi\nBir lokma ekmeğe hepsi gurbetçi\nKendi destanını yazar gurbetçiHer acı gününde olur töğbesi\nSessiz ölür gider olmaz künyesi\nKorna çalıp giden umut gemisi\nBirhayali bin kez bozar gurbetçiOzan salih yazar seni istanbul\nAldın dostlarımı sen arada bul\nBana umut sana eğlenceli yol\nKeyifle kederi bulur gurbetçi\n\n", "siir_uzunlugu": 74 }
74
{ "siir": "Halkevi Türküsü \n\n\nBaşlasın halkevinin türküsü\nYürüyelim arkadaşlar\nDağbaşlarını duman almadan\nHükümeti, üniversitelisi, köylüsü\nFaydalanalım Atatürk ışığındanBaşlasın halkevinin türküsü\nHalka olsun Ahmetler, Mehmetler\nEl ele tutuşsunlar öğretmenler, köylüler\nDevrimcilik, laiklikle şöyle omuz omuza\nKöyde, şehirde, küçük bir kasabada\nHalk ile aydın yan yanaİşte budur Atatürk gücü\nİşte budur çağdaş uygarlığa erişme öyküsü\nİşte budur halkevinin hiç bitmeyecek türküsüHalktan doğar halkevi\nBir eli Atatürkçüdür, devrimci\nBir eli gençliktir, cumhuriyetçi\nBir eli vatandır, bütün ve bağımsızBaşlasın halkevinin türküsü\nYürüyelim arkadaşlar\nDağbaşlarını duman almadan\nHükümeti, üniversitelisi, köylüsü\nFaydalanalım Atatürk ışığından...\n\n", "siir_uzunlugu": 86 }
86
{ "siir": "Gel Seninle Dost Olalım\t \n\n\nKaçma benden uzaklara\nGel seninle dost olalım\nSakın düşme tuzaklara\nGel seninle dost olalımGörünüyorsun ben gibi\nAynı varlığım sen gibi\nBir baş gibi beden gibi\nGel seninle dost olalımBen senden değilim ayrı\nAyrı görüp olma sayrı\nŞu ikilik bitsin gayrı\nGel seninle dost olalımDostluk her şeyden uludur\nDostluk erdemlik doludur\nBu yol esenlik yoludur\nGel seninle dost olalımDaimi'dir ozanımız\nDosta fedadır canımız\nKindir bizim düşmanımız\nGel seninle dost olalım\n\n", "siir_uzunlugu": 73 }
73
{ "siir": "İnsan İnsana Aşık İnsan İnsana \n\n\ndenizin dalgasında arasak \nbüyük aşkı bulurmuyuz \nçığlık çığlık kıyıya vurarak kendini\naşkım aşkım diye haykırdığını duyarmıyız\nsenin beni benim seni duyduğum gibiyağmur yağdığında ıslanırmı deniz \nsarılırmı aşık olduğu kumsala üşümesin diye\nöpermi coşkuyla tuzlu dudaklarını\nsenin öptüğün gibiKar yağdığında ayaz vurduğunda\nısıtırmı güneş üşüyen denizi \nsenin içimi isittiğin gibiaşık deniz tatlı sözleriyle\nılık nefesini üflermi kum tanelerine\nsenin yaptığın gibiayın şavki vurduğunda üstüne\nmutlu olurmu deniz yalnız değilim diye \ngülümsemen vurduğunda yüzüme \nmutlu olduğum gibiyakamozlar dans ederken şarkı söylermi \nkendinden geçermi deniz \nbiz gibi işte bizim gibiaşkla coşarmı koşarmı kumsala \nben denizim sen kum demeden\nsevdiğine sımsıkı sarılmaya \nsenin bana benim sana sarıldığım gibi\nbiz gibi işte bizim gibideniz nasıl anlatır büyük aşkını \nkibirsiz riyasız çıkarsız aşkla \ntarifsiz limitsiz bir sevda yaşadığını\nbiz gibi işte bizim gibiayrılıksız ama özlemlerle \ngit geller oldukça hasretle \nbinlerce özlem binlerce vuslat yaşayarak\nbitimsiz bir aşkla\nbiz gibi işte bizim gibidevlerin aşkı büyük olur misali \ndenizlerin kumsala aşkı gibi \naşk olurmu bizimkisi\nyürek yüreğe hasret\ndalgalar vurdukça kıyıya\nbir dakika özlem bir dakika vuslat \nbiz gibi işte bizim gibigüneş denize aşık deniz kumsala\nsenle ben gibigece gün/e aşık gün ay/a\nsenle ben gibitoprak yağmura aşık yağmur buluta\nsenle ben gibiinsan insana aşık insan insana \nbiz gibi işte bizim gibibulduk bizde bulduk işte\ndenizlerce büyük aşkı yüreğimizde\ndalga ile kumsal gibi el ele gönül gönüle\ndeniz kumsal güneş ay biz gibi işte bizim gibi\n\n", "siir_uzunlugu": 233 }
233
{ "siir": "Nazife'ye dair 37 \n\n\nyüregim göç etmek istiyor\ngönlünün ovasına,\nbir çadır kurmak istiyorum\nufacık ta bir ateş...kar'ını kış'ını da yaşamak istiyorum\ngüneşinin sıcaklığını hissetmek istiyorum\nbuz gibi suyunu yudum yudum içmek,\nyanlızlıgıda orada yaşamak istiyorum...\n\n", "siir_uzunlugu": 35 }
35
{ "siir": "Hakkını Ödemek Ne Mümkün Annem \n\n\nEvimizde en çok yorulan sendin\nGüler yüz gösteren yine hep sendin\nŞefkatini hiç esirgemeyen de sendin\nHakkını ödemek ne mümkün AnnemÇabucak yemek yapar açlığımızı giderirdin\nDiğer işler için zamanı geniş ederdin\nBağ bahçe işlerini bitirir evimize dönerdin\nHakkını ödemek ne mümkün Annem\n\n", "siir_uzunlugu": 47 }
47
{ "siir": "Mavi Kolye 35 \n\n\nO sabah erkenden kalkmıştı.saat daha yediyi biraz geçiyordu.Ve işe gitmeyecek olmasına rağmen neden bukadar erken kalktığını kendiside bilmiyordu.Birkaç gün ara verecekti işlere. kendine vakit ayırması gerekiyordu. Öyle ya herşey para kazanmak değildi. kazandığı parayı huzur içinde harcayamadıktan sonra para kazanmanın ne önemi vardıki.\nÖnce Erdalın kafesinde kahvaltı yapmayı düşünüyordu. hem Erdallada bayadır muhabbet etmemişlerdi.Ardından berbere gidip saçı sakalı biraz adama çevirmeli. sonra kafa dengi birini bulup ver elini kapalı çarşı.Erdalın kafesine girdiği vakit her zamankinden farklı bir atmosferle karşılaştı. sabahın köründe kafe nerdeyse hınca hınç doluydu. bu durum Orhanı çok şaşırtmıştı. çünkü genelde pek kalabalık göremezdi burayı.Bulduğu boş masalardan birine oturacaktı ama bulamıyordu. birkaç dakika aval aval sağa sola bakındıktan sonra. daha evvel bir iki kez sohbet ettiği öğrencilerden birinin oturduğu dipteki masaya yanaştı.Sadece bir tane boş sandalye vardı. ve belkide birine ayrılmıştı. ama nasılsa biraz sonra kafe boşalacaktı ve bu yüzden çıkıp gitmek istemiyordu.Erdal sana yermi yok der gibi Orhana bakıyorduki Orhan masada oturan gençlere yaklaştı\n--Oturabilirmiyim\nMasada dört kişiydiler. ama cevap verme hakkını kendinde bulan uzun saçlı genç karşılık verdi\n--Tabii abi nedemek. siz şu aşağıdaki boyacının sahibisiniz değilmi\n--Değil\n--Sizin değilmi orası\n--Orası benimde ben boyacının değil. boya dükkanının sahibiyim.\nDiğer üç genç kikirdiyorlardı. arkadaşlarının yanında bozulan genç kızdığını belli etmemeye çalışarak\n--Bende onu demek istedim,,buyur abi otur\nOrhanın masaya oturmasıyla muhabbet değişmişti. Orhandan önce ne konuştukları bilinmiyordu ama ogelince muhabbet birden bire tanışma merasimine dönüşmüştü.\nKıvırcık saçlıigözlüklü olanı sordu\n--Abi siz buralımısınız\n--Yok değilim. Erzurumluyum\nİçlerinden diğerlerine göre daha az konuşan çelimsiz kısa boylu. asık suratlı olanı birden heyecanlandı. yüzünde gerçek bir sevinçle \n--Aaa gerçektenmi. neresinden. içindenmi\nOrhanın en hasta olduğu sorulardan biriydi bu\n--Hayır dışından\n--Nasıl\n--Ya arkadaş Erzurumun dışından olan biri neden ben Erzurumluyum desin\n--Ya abi yani merkezdemisin. yoksa köylerindenmi\n--Oltuluyum. islam köyden\n--Kotikten\n--Hııı eski adı kotik\n--Bende Erzurumluyum. Aşkaleden\n--Adnan polatın memleketi\n--Yaaa! sırf o var diye aşkalenin yarısı Galatasaraylı\n--Akşamki maç ne olur\n--Bordeux maçımı\n--Hee. yenermiyiz sence\nLafa bu sefer diğer gençlerde karıştı. doğal olarak üç erkek biraraya gelmişse ve eğer ortamda bayan yoksa muhabbetin dönüp dolaşıp geleceği üç yer vardır.Futbol. siyaset. kadınlar.Masada bayan yoktu ve beş kişiydiler.Bu muhabet daha çok uzayacağa benziyordu.Çünkü masadaki gençlerin sadece biri galatasaraylı. diğerleri beşiktaşlıydı.Belkide bir saatten fazla çaylar geldi gitti. sigaralar yakıldı söndürüldü. ülke futbolu defalarca kurtarıldı. yapılmış yapılması muhtemel bütün şike ve şike senaryoları masaya yatırıldı. Son zamanlarda ülke gençliğini esir alan iddaa oyununun futbola şaibe kattığı yönünde hem fikir olundu. ve akşamki Galatasaray- Bordeux maçını aynı yerde beraber izlemek üzere sözleştiler.Orhan berberin yolunu tutarken gençlerde kampüse giden minübüslerin durağına doğru ilerliyorlardıDevam edecek\n\n", "siir_uzunlugu": 389 }
389
{ "siir": "Görmüyor musun \n\n\nGörmüyor musun\nDaha tükenmemiş paylaşabileceklerimiz\nHepimize yetecek bir gökyüzü var tepemizde\nEn büyük tesellidir bel ki de insana\nSevdiğiyle aynı havayı soluduğunu düşünmek bazen \nGünaydın derken\nHissetmek aydınlık bir günü paylaştığını\nAynı yıldızları saymak\nAynı yolları yürümek\nYemek, içmek, gülmek, ağlamak\nAynı otobüse binmek\nMaaş günlerini beklemek\nGeleceği düşünmek \nVe ölümü \nÜrpermek kimi zaman\nKimi zaman korkmak karanlıktan\nKimi zaman ağlamak yitirilenin ardındanVe en büyük mutluluktur anlayabilene\nEn büyük ortak noktamızı: \nHayatı...30 Eylül 2002\n23: 50\n\n", "siir_uzunlugu": 78 }
78
{ "siir": "Kul Hakkım \n\n\nDerlerki en büyük günah kul hakkı diye, \nKaldı hakklarım üstündeBu fani dünyada şansını kaybettin\nKaldı sana ölümden sonraki yaşam, \nOrada hesabını ben soracağım senden! Yanında kalmayacak boşuna sevinme gülüyorum diye...\n\n", "siir_uzunlugu": 32 }
32
{ "siir": "Türk Vatandaşı olmak \n\n\nYüce dağların başında.Karlı dağların başında diye devam eden bir KÖROĞLU türküsü vrdır. onu dinledim içimden gelenleri kaleme aldım1940 Yılında ERZURUM ayazpaşa mahallesinde doğdum. DİN ,VATAN. BAYRAK sevdalısı hatta aşığıyım.Buradan hekese ERZURUMMU ERZURUMLUYU. tanımayanlara anlatayım. Varsın bu topraklarda kar altı ay kalkmasın. bağrında sakladığıYESEVİ ,İBRAHİM HAKKI. SOLAK ZADE.HACI AHMET BABA, ALVARLI EFE. ABDURRAHMAN GAZİ, NENE HATUN. LARIN torunlarıyla. VATAN İÇİN toprağa düşme sırrına eren şehitleriyle. daha ismini sayamadığım binlerce manevi büyükleriyle, ERZURUMUN toprakları sıcaktır. hele DADAŞLARI dahada sıcaktır. İşte bu ecdada sahip bir memeleketin çocuklarıyız biz. Bu mübarek alem içinde dünyaya gelmişiz.....Bu hayatın içinde kötülük kolay kolay yer bulamaz. barınamaz.Kucak kucağa muhabbet. inançların insanı kardeş ettiği kıskançlığın. hasedin haramın barınamadığı hayattır bizim hayatımız.Bunun için bize DADAŞ demişler. DADAŞlık ulvi bir mertebedir.DADAŞlık kutsal bir mertebedir.DADAŞlıkyüce bir mertebedir. Benim cihana nam salmış ülkemin ,her şehrinin her bölgesinin ayrı ayrı bir birinden üstün özellikleri mutlaka mevcut.DADAŞ. DADAŞLIĞIYLA, GAKKOŞ GAKKOŞLUĞUYLA KAHRAMANI KAHRAMANLIĞIYLA GAZİ GAZİLİĞİYLE EFE EFELİĞİYYLE. YİĞİDO YİĞİDOLUĞUYLA NAM SALMIŞTIR.Benim ülkemin her karış toprağı şehit kanıyla yoğrulmuştur.biz TÜRKÜYLE LAZIYLA ACEMİYLE KÜRDÜYLE ÇERKEZİYLE ABAZASIYLA OMUZ OMUZA SAVAŞMIŞ.DOĞU CEPHESİYLE BATI CEPHESİYLE ÇANAKKALESİYLE CİHANA NAM SALMIŞ BU ÜLKENİN ÇOCUKLARIYIZ BİZ. Gelin bir olalım birlik olalım.gerçek kimliyimizin icaplarını yaşıyalım çocuklarımıza torunlarımıza yaşatalım ,ki onlarda bu yüce mertebeyi kişiliğinde gururla taşısın.DİNİNİ, NAMUSUNU, ŞANLI TÜRK BAYRAĞINI. VATANINI, ÖZÜNDEN. KENDİNDEN, CANINDAN ÇOOOOK ÇOOOK.SEVENLER.HEPİNİZE EN DERİN SAYGILARIMLA ALLAHIMA EMANET OLUNUZ ALLAHIM YAR VE YARDIMCINIZ OLSUN......\n\n", "siir_uzunlugu": 210 }
210
{ "siir": "Cesaretin bittiği yerde esaret başlar \n\n\nBütün işlerde cesur olmanın faydası var,\nCesaretin bittiği yerde esaret başlar.\nCesaretsiz bir iş yapanın başarması zor,\nCesaretin bittiği yerde esaret başlar.Çoğu başarının azim olduğunu bilir,\nBaşarıyı başarı benim diyenler bulur.\nCesur olan insan tabi başarılı olur,\nCesaretin bittiği yerde esaret başlar.Cesaret insana başarı kapısı açar,\nKorkak olan kimseler cesur olandan kaçar.\nDünyada her işin başı cesaretten geçer,\nCesaretin bittiği yerde esaret başlar.Savaşta bile cesaretin önemi büyük,\nDoğru söylüyorum sözüme burmayın bıyık.\nCesaret boğulan insana yetişen kayık,\nCesaretin bittiği yerde esaret başlar.Yusuf kalleş kimseleri yanımdan kovarım,\nCesur olan kimseyi ben her zaman severim.\nCesur olmakta inanın fayda vardır derim,\nCesaretin bittiği yerde esaret başlar.\n\n", "siir_uzunlugu": 109 }
109
{ "siir": "Rüya \n\n\nBir GününDaha Sayfasını KapatırkenUykuyaDaldım.ÇokUzun Bir Yoldayım.Etrafım Ağaçlarla Çevrili Dar Ve Uzun Bir Yol Bu.Bu Yolda Kimsecikler Yok Birtek Ben Varım Mis Gibi Kokuyo Hertaraf.Yürüyorum Yürüyorum Yol Bitmiyo.Etrafımda Gördüklerimin Hepsi Birbirinin Aynısı.Sanki Hiç Kıpırdamamışım. Olduğum Yerde Duruyormuşum Gibi..Nefes Nefese Kalmışım.Öylede Yorulmuşum ki…Omuzlarımda Tonlarca Yük Varmış Gibi.Birparça Soluklanayım Derken Havanın Gittikçe Kararmakta Olduğunu Farkettim.Ne Geldiğim Yolu Görebiliyordum Artık. Ne de Varacağım Yeri…Galiba Kaybolmuştum O Ormanda..Bu Yorgunluğun İçinde Ömrümde Hiç Tatmadığım Duygular Var.Özlem. Hasret. Umut. Acı. Sevinç Ve Birçok Şey.. Tuhaf Hemde Çok Tuhaf Geldi Bana…Çöreklenmekte Olan Karanlığın Yanı Sıra Bir Fırtına Koptu.Gökyüzü Delinmişçesine Yağmur Başladı Birden..Sis Çöktü Göz Gözü Görmüyo…Kala Kaldım Oracıkta.İliklerime Kadar Islandığımı Farkettim.Üzerime De Doğru Dürüst Hiçbişey Almamışım.Yağmur Dağıttı Birden Sisleri.Aydınlandı Gözümün Önü..Son Sürat Yağmurla Beraber Koşmaya Başladım.Daldım Ormanın Derinliklerine..Kayboldum Birden Ağaçlar Üstüme. Üstüme Geliyo Sanki..En Nefes Alınabilecek Yerde Ben Boğulmak Üzereyim. Nefes Alamıyorum…Arada Bir Yanıp Sönen Işığın Dışında Her Yer Zifiri Karanlık.Koştum O Işığın Peşinden Korkmamak İçin Kapadım Gözümü..Sırılsıklam Olmuştu Her Bir Yanım…Nefes Nefese Kalmıştım.Hafiften Titremeye Başladım..O Ara Mis Kokulu Güllerin Arasına Daldım..Sanki Yol Gösterirmişçesine Dizilmişlerdi Ayaklarımın Dibine..Rengarenk Güller Kırmızısı. Sarısı. Pembesi Katmer Katmer Güller…O Koku. Hayatımda Hiç Tatmadığım Ah..O Koku. Buldum İşte.Tam Karşımda Duruyo Sığınabileceğim Ev. Gözlerimin Önünde…Açtım Yarı Kapalı Gözlerimi, Baktım Etrafıma..Yaklaştım Kapıya, Kalbimin Yerinden Fırlayacakmışçasına Atıttığını Farkettim.Ne Kadar Aç. Ne Kadar Islanmış Olduğumu Ve De Korktuğumu…Son Sürat Durmaksızın Tekrar Tekrar Usanmadım Çaldım Kapıyı…Açılmadı Kapı.Etrafında Dolandım Evin Her Bir Köşesine Kilitler Vurulmuş.Senelerdir Açılmamış Ve Pas Tutmuş Kilitler…Meğer Gördüğüm Işık Tepede Yanan Fenerin Işığıymış..Of…. Of….Dönemezdim De Artık Geriye.Gül Döşenmiş Yoldan O Kokuyu Tekrarİçime Çeke Çeke Bir Daha Hissedemeyecekmişçesine Kayboldum Karanlıklarda.İrkilerek Uyandım..Gördüğüm Kabusmuydu Yoksa Rüyamı Varamadım Farkına.Yanağımda Geceden Kalma Yağmur Tanesi Ve İçimde Karmakarışık Duygular …. \nİşte yeni bir gün daha başlıyor.Meğerse hepsi bir rüyadan ibaretmiş….\n\n", "siir_uzunlugu": 265 }
265
{ "siir": "Git \n\n\nGitme demeyeceğimi bildiğin için mi gidiyorsun,\nYoksa gideceğin içinmi gitme demiyorum sana,\nKalmaların senı tutmayacağı bir esaretse bu git,\nBaşka bir esarate gidecek cesaret i tasıyorsan yüreğinde git,\nUmutlarını dul bıraktığımı düşünmeyeceksen git,\nGit ki kaçırma kilitli kapıların altında kalmıs güneşi,\nYolun açık olsun git bu yalnızlıktan.\n\n", "siir_uzunlugu": 48 }
48
{ "siir": "Aşk yakıyor \n\n\nGözlerdeki kıvılcımla başlıyor\nSonra tüm bedeni sarıyor\nTutuşturup alev alev yakıyor\nAşk yakıyor aşk acıtıyorAteş olur düşer yüreğine\nYakar derinden derine\nİpotek koymuştur kalbine\nAşk yakıyor aşk acıtıyorSızlatır ciğer başları\nDöktürüyor göz yaşları\nEritir dağları taşları\nAşk yakıyor aşk acıtıyorUmursamaz dengi dengine\nBakmaz tenine rengine\nEsir ediyor kendine\nAşk yakıyor aşk acıtıyor Hayata kahretirip küstürüyor\nKaderine isyan etiriyor\nÇok büyük acılar çektiriyor\nAşk yakıyor aşk acıtıyorSeveni sabırsız ediyor\nKimse söz dinletemiyor\nDüşürür çöllere deli ediyor\nAşk yakıyor aşk acıtıyorKul tekin aşk güzel diyor\nTadanları sarhoş ediyor\nO demden herkes içiyor\nAşk yakıyor aşk acıtıyor14 04 2015\n\n", "siir_uzunlugu": 98 }
98
{ "siir": "Virüs Gibi Bulaşırlar \n\n\nVirüs Gibi BulaşırlarÇağımızın hastalığı\nKibirli olan insanlar\nFarklı şekile bürünür\nVirüs gibi bulaşırlarKimi öz güven pompalar\nKimi imajın tazeler\nBaşarı adı altın da\nVirüs gibi bulaşırlarZihinler empatilenir\nKibir ile zehirlenir\nDost Şeref im sevimsizler\nVirüs gibi bulaşırlarDost Şeref\n\n", "siir_uzunlugu": 41 }
41
{ "siir": "Değer \n\n\nVerdim sana gereğinden fazla değer\nSevdim bir kere çünki sevmeye değer\nAşkım senin için hataysa eğer\nVerceğin ceza inan yaşamaya değerİsterdim'ki bu güzel aşk bitmesin\nBizi böyle hüzünlü bırakıp gitmesin\nNeydi bizi bizden ayıran\nSevmek güzeldir, sevgiler hiç bitmesinŞimdi mutlumusun bensiz geçen günlerde\nDilerim bulursun aradığını bu günlerde\nAyrılık kolay değil, zannetmeki unuttum seni\nAşkım ve sevgim sonsuzdur sende unutma beniSevdiğini sanmışken tıpkı benim gibi\nKırılan gurur, eridi hisler bir mum gibi\nAşkımı, sevgimi gösteremediysem eğer\nİnan kollarında son nefesi vermeğe değer\n\n", "siir_uzunlugu": 83 }
83
{ "siir": "Yanacak Yürekler Senın İçin Yanacak \n\n\nYANACAK YÜREKLER SENIN İÇİN YANACAK Merhaba gülüm yine ben geldim \nAma bügün hem hüzünlü hem sevinçliyim \nBir yanımda sızı var bir yanımda sevinç \nbir yerim yanıyor bir yanım buz gibi \nBir ben degil seni tanıyan tüm yürekler yanıyor Bugün şunu örgendim öyle büyük bir sevgin var ki \nKimi telefonundakı resmine bakıp aglıyor \nKımısı telefonunda kayıtlı esengül ablam yazısına\nÇıg gibi büyüyor gülüm bu kar yumagı degil sevgi yumagı bu \nBirgün gelecek tüm yürekler gülüm senin için yanacak Kimisi seni şiirlerime bakıp tanımadan aglıyor \nKimisi tanımadıgı için kımısı tanıyıpta ayrıldıgı için \nDag taş duyacak dag taş aglıyacak susmacacak \nSusmayacak gülüm senin sustugun gibi susmayacak \nDag taş aglayacak dag taş senin için yanacak Bak yanıyor yürekler dinmiyor gözyaşları \nHerkez tek agız tek yürek olmuş dua ediyor \nKımısı kardeşine kimi ablasına kimi yigenine \nDalga dalga geliyorum gülüm dalga dalga geliyorum \nYüreklerde bir sevgi seli ile geliyorum \nyüreklerde esengül özarslan ateşi ile geliyorum MUSTAFA ÖZARSLAN UMUTAVCISI\n\n", "siir_uzunlugu": 157 }
157
{ "siir": "Babam- 6 \n\n\nBABAM-6Hem gururlu vakarlı asil duruşun vardı\nGittiğin gün içimi derin bir sızı sardı\nNe zaman darda kalsam hep sesimi duyardı\n-Hakka giden bu yolda bir çığır açtın baba\n-Giderken yüreğime dert keder saçtın babaToplanıp tüm dostların geldiler birer, birer\nEl açıp dua ettik Yarab şifayı sen ver\nHak katında inancım mutlak döneceğim yer\n-Şu üç günlük dünyada başımda taçtın baba\n-Giderken yüreğime dert keder saçtın baba Kim demiş’ki bu dünya baki kalır insana\nGünahlara kefaret çektiğin acı sana \nÇalışıp çabalardın düşmeden eller yana\n-Şu üç günlük dünyada başımda taçtın baba\n-Giderken yüreğime dert keder saçtın babaDüştüğün girdaplarda döndükçe döndük yine\nHem Kur’an-a bağlıydın hem de bu kutsal dine\nİşte budur kazancın esir olman zevkine\n-Şu üç günlük dünyada başımda taçtın baba\n-Giderken yüreğime dert keder saçtın babaÖyle bir yapın vardı ağır başlı vakarlı\nOğlun kızın yas tutar bugün kalpler efkârlı\nMaddeyi damak edip olmadın hiç çıkarlı\n-Şu üç günlük dünyada başımda taçtın baba\n-ÂLİM’İN yüreğine dert keder saçtın baba Bekir ÂLİM /Sitemkar Aşık\n02.12.2010\n\n", "siir_uzunlugu": 166 }
166
{ "siir": "Ben Diye Biri \n\n\nBen, acıyla mı mayalandım bilmem.\nHayatın her deminde bir sızı,\nHer günümde gözyaşı.\nAkşam bitmiş, karanlık gitmiş,\nSabah olmuş ışıldayarak.\nMerhaba! diyorum dünyaya,\nO ise cevap vermiyor.\nHa demir,\nHa duvar..\nHep gözyaşı, hep keder...\nBöyle gelmiş, böyle gider.\nBen diye birinin ömrü,\nHiç yaşanmadan biter... 27 Temmuz 1982\n Sa:17.00 Bornova\n\n", "siir_uzunlugu": 54 }
54
{ "siir": "Baba Dağda koyun güder yörükler \n\n\nYaz gelince Baba Dağı'na çıkar,\nBaba Dağda koyun güder yörükler.\nYaylaya varınca göçünü yıkar,\nBaba Dağda koyun güder yörükler.Çobanlar eline bir kaval alır,\nSürü ile otlu yerlere gelir.\nÇadırı kurup yazın orda kalır,\nBaba Dağda koyun güder yörükler.Seher vakti Çamlı alana iner,\nAkşama kadar aynı yerde döner.\nMerayı dolaşıp eşeğe biner,\nBaba Dağda koyun güder yörükler.Ekmek çıkısı kuşanır beline,\nSağlam olan deynek alır eline.\nGüzel bir türkü tutturur diline,\nBaba Dağda koyun güder yörükler.Yusuf'la çobanlar sürü toplatır,\nGelirken sürüyü sudan atlatır.\nSabah akşam koyunları otlatır,\nBaba Dağda koyun güder yörükler.\n\n", "siir_uzunlugu": 95 }
95
{ "siir": "Gençlik Yıllarım \n\n\nBenim gençlik yıllarımda\n Siyah beyazdı resimler\n Benim gençlik yıllarımda\n Sağcı solcuydu isimler Benim gençlik yılarımda\n Akın karşıtı \n Mutlak karaydı\nŞimdi karanın karşıtı\nOlmuyor ak\nYıllar neyi değiştirmiş\nDön de iyi bakBenim gençlik yılarımda\nBir başkaydı sevdalar\nSonsuza dek sevmeye\nYemin ederdi sevdalılar \nBir birine kavuşanlar azdı\nÇoğu başkasının eşi olurdu\nSevgileri bir türlü bitmez\nİsimleri doğacak \nÇocuklarına konurduBenim gençlik yıllarımda\nAradığın her şey yoktu\nBuna rağmen insanların\nHem karnı hem gözü toktu\n\n", "siir_uzunlugu": 74 }
74
{ "siir": "Akşamın Hüznü \n\n\nAKŞAMIN HÜZNÜHer sabah bir başka ağacın\nDalında yaprak olup yeşerse de yüreğim\nHer akşam nereye gittiğini bilmeyen\nBir otobüs gibi ayrılır o daldan\nÇünkü güneş gidince bu kente karanlıklar kalır\nVe akşam içimi bir başka hüzün kaplar\nHani su olsam bardağında asırlardır durgunlaşan \nYine de yüreğimde bir kaşık suda fırtınalar kopar... Haziran 2003\n www.akdeniz.orgfree.com\n\n", "siir_uzunlugu": 56 }
56
{ "siir": "Ay Dağlar Sende Gözüm Var \n\n\nAy Dağlar Sende Gözüm Var\nAy Mendederde Dözüm Var\nHaber Verin Yar Gelsin\nAy Yüreğimde Sözüm VarGel Bize Gel Bize Gel\nGurbanam O Kaş Göze YarAy Su Gelir Arhanağa\nAy Dolanır Çarhanaya\nMenden Öz Yarim Küsüp\nAy Bilmirem HarhanağaGel Bize Gel Bize Gel\nGurbanam O Kaş Göze YarAy Men Aşıgem Gence Vay\nAy Şeki Şirvan Gence Vay\nYar Yardan Ayrılsa Da \nAy Mehebbet Ölünce YarGel Bize Gel Bize Gel\nGurbanam O Kaş Göze Yar\n\n", "siir_uzunlugu": 79 }
79
{ "siir": "Düğününüz Kutlu Olsun! \n\n\nAmacını Bilen Kızım\nDuydumki hazırlanmış katarın yolcusun\nUmut gemisi kıyıya demir atmış misafirsin\nHayat ağacın esenlik dolu bir ömür sürsün\nSağlıklı bir yaşam ömürboyu ikizin olsunMutluluk penceren daima ap açık olsun\nDuydum bir mayısta Hollanda'da evleniyorsun\nGeleceğin huzur ve mutluluğu sana duam olsun\nDilerim Ulu Tanrı'dan silahın hep barış olsun! Hoşgörünün yeri gönlün, sevgi denizi yüreğin olsun.\nÖnce kendine. sonra insana vereceğin sevgin olsun.\nTozpembe ufuklar seni bekliyor. artık evleniyorsun\nTüm içtenliğimle evlilik günün ve düğünün kutlu olsun! 26 Nisan 2015 Alanya'dan sevgilerimle.\n\n", "siir_uzunlugu": 84 }
84
{ "siir": "YİRMİ BİR MART DÜNYA ŞİİR GÜNÜ KUTLANIRken... \n\n\n21 - MART DÜNYA ŞİİR GÜNÜ KUTLANIRKEN... Merhaba gönül dostlarım: Saygılar, sevgiler, selamlar ileterek bu günün önemi konusunda duygularımı sizlerle paylaşmaya çalışacağım. 21- Mart Dünya şiir günü: İlk kez 1999 yılında UNESCO tarafından ilan edilen ve dünya çapında kutlanan Dünya Şiir Günü'nün amacı farkın dalık yaratmak ve ulusal, evrensel, bölgesel şiir hareketlerine taze bir enerji sağlamakolarak nitelendiriliyor. Ülke genelinde çeşitli etkinliklerle kutlanmaktadır. Şairlerimiz, yazarlarımız bu gün bazı bölgelerde toplanarak okuyuculara şiir kitapları dağıtacaklar. Şiir okumayı, yazmayı, yayınlamayı teşvik etmeyi amaçlayan Dünya Şiir Günü, önceleri 5 Ekim'de kutlanırken 20. yüzyılın sonlarına doğru 15 Ekim'de kutlanmaya başlanmış. Uzun süredir 21 Mart'ta kutlanan Dünya Şiir Günü, bazı ülkelerde halen bu tarihlerde kutlanıyor. Ülkemizde nedense şair ve yazarlarımıza yeterince ilgi gösterilmiyor. Her şair ve yazar tüm maddi ve manevi imkanlarını kullanarak yayınladığı eserini yeterince tanıtım yapamayınca, satışını da yapamıyor. Aslında her bölgede görsel yayın organları var, radyolar var, basın organları var. Gönül dostlarıyla yeterince ilgilenmiş olsalar kendini ve kitaplarını tanıtsalar satış yapılabilir. Her ilçede, vilayette kültür sanatla ilgili kurum ve kuruluşlar var. Devletten hizmet için maaşını aldığı halda şairlere, yazarlara, sanatkarlara duyarsız davrananlarda var. Bu gün belediyelerin koşturmaları Nevroz bayramı üzerine odaklanıyor. Oysa Nevroz bayramıyla 21- mart dünya şiir gününü birleştirerek\nNevroz'un tarihi derinliklerine de inerek şiirlerle anlatsak daha güzel olmaz mı? . Şiir duygu aleminin özetidir. Bir sayfada anlatamadığın dörtlüğe sığar. Bazı kişilerin kaba düşüncelerini yadırgıyorum. Ben şiir sevmem şairlere de önem vermem diyenlere su mesajımı sunuyorum. Cahilce karanlık dünyayı mı tercih ediyorsunuz? . Madem öyle kitap, gazete, dergileri okumayın, radyo ve müzik cihazlarını kapatın, görsel yayınlar dan da uzak durunuz. Çünkü her basın da, görsel yayında gönül dostlarımın emekleri var. Onların titiz özverili çalışmaları olmasa ne basın dünyası oluşurdu, ne de yayın dünyası. Dünyanın her bölgesinde cahil kişileri kandırmak kolay oluyor ve bunların beyinlerini yıkayarak çeşitli terör örgütlerine katılımları sağlanıyor. Her ülkenin huzurunu kaçırmak için bunları maşa olarak kullanıyorlar. Bunlar aklı selimle hareket etseler, gönül dostlarımın yazdıkları eserleri okusalar inanın dünyada barışın sağlanmasına, huzurun yaşanmasına, sevginin artmasına vesile olurlardı. 21- mart dünya şiir günü öneminin kavranmasını yürekten istiyorum. Yukarıda bahsettiğim basın ve yayın kuruluşlarının şair ve yazarları, müzisyen ve sanatkarları, tüm personelleri sizlere en güzel hizmeti sunmak için geceli, gündüzlü çaba sarf etmektedirler. Şair olmasa şiir olmazdı, şiir olmasa, güfte olmazdı, güfte olmasa, beste olmazdı, bestekar olmasa müzik olmazdı, sanatkar olmasa sahne olmazdı, bunların tamamı kültür birikimidir. Ülkemizin şair ve yazarlarına, sanatkarlarına ışık tutacak, ufkunu açacak kurum ve kuruluşlardan ricam: Lütfen kapalı kapılar ardında ki değerli tüm gönül dostlarıma yardımcı olunuz, halkımızla buluştururuz. KALEM TUTAN ELLERE, DORU DİYEN DİLLERE, SEVEN TÜM GÖNÜLLERE, SAHİP ÇIKMALISINIZ. Yüzlerce binlerce şiiri olduğu halde henüz kitabı olmayan nice şairlerimiz var. İnşallah yeni çıkacak kanunlarda bizleri de düşünürler. Gönül dostlarımın 21 - mart dünya şiir gününü kutluyorum. Tüm dostlarıma Zekice kültür ve sanat evimin varlığını iletiyorum. Hoşça ve dostça kalınız.***** Ş İ İ R *****İçinden geleni güfteye döker,\nHarfleri dağıtır notaya çeker,\nMızrabı vurdukça dilinden akar,\nAşığın akordu, sazıdır ŞİİR.Kimi serbest türde, kiminde kıta,\nKafiye tuttukça düzelir hata,\nDuygulu haliyle bağlar hayata,\nHeceli, manalı, yazıdır ŞİİR.Edebiyat, Kültür bunda aranır,\nRuhuna haz verir pürüz taranır,\nVerimli olanlar mertçe direnir,\nTürkçe'nin uyumlu, gözüdür ŞİİR.Mısraya dizilir uzun metinler,\nAnılar dillenir dolar sütunlar,\nAhengi artırır fonlar, ritmler,\nKurulan cümlenin, özüdür ŞİİR.Sevip, sevilince taşar hislerin,\nKulağa hoş gelir müzik, seslerin,\nİlham kaynağıdır tüm bestelerin,\nZeki'nin sanatı sözüdür ŞİİR.***** DÜNYA ŞİİR GÜNÜ *****Sanata duyarlı olmamız gerek,\nHissini yansıtır seven her yürek,\nŞairler, yazarlar toplu gelerek,\nDünya şiir günü kutlanmaktadır.Ülkemin her yeri sanatkar dolu,\nHoş görü zeminle çizerler yolu,\nHepsi de inançlı Allah'ın kulu,\nDünya şiir günü kutlanmaktadır.Sırası gelenler sahneye koşar,\nMikrofon elinde okuyan coşar,\nSalonda seyirci mutluluk yaşar,\nDünya şiir günü kutlanmaktadır.Birlikler. dernekler her an el ele,\nVatan, Bayrak aşkı geliyor dile,\nTeşekkürler yağar sunulan güle,\nDünya şiir günü kutlanmaktadır.Savaş istenmiyor, hedefler barış,\nZekice sürecek hizmette yarış,\nUfkunu açıyor Hakka yalvarış,\nDünya şiir günü kutlanmaktadır.21-3-2012Ispartalı Zeki Çelik TÜRKİYE İLESAM il temsilcisi.\n\n", "siir_uzunlugu": 643 }
643
{ "siir": "Okurken \n\n\nönlüklerimiz karaydı\nama aydınlık yüzlü\nidealist ve mesleğine bağlı\ntoplumda saygı gören \nbilgili, araştıran\nkendisini adayan\nöğretmenlerimiz vardı\nöğretim kadar \nbizi hayata hazırlayan\neğitim vardı\nokullarımız tam gün\nteneffüslerimiz adam gibiydi\nakıllı tahtamız\ntablet bilgisayarımız\nfosforlu kalemlerimiz yoktu \nkara tahtaya yazar\ntebeşir tozu yutardık\nöğrendiklerimizi aklımızda tutardık\nfalaka filan yoktu\nancak sevgi saygı duyardık\nküçük şeylerle mutlu olurduk \nyerli malı haftalarında\nve ders aralarında \nannemizin hazırladıklarını yerdik\nmarka bilmezdik\nhamburger- tost -kolalı\nfast food beslenme alışkanlığı yoktu\nönlüklerimiz karaydı \nama önümüz ve zihnimiz açıktı\nhayallerimiz karartılmamış\numutlarımız çalınmamıştıNisan 2015\n\n", "siir_uzunlugu": 90 }
90
{ "siir": "Ana ben asker oldum \n\n\nAnam ben asker oldum gidiyorum\nHani asker ağlamaz diyorlardı ya\nBak ben ne güzel, güzel ağlıyorum\nAnamı babamı yalnız bırakıyorum\nİşte ben o yüzden ağlıyorum anaEksik etme benden dualarını baba\nUnutma aman nişanlımı git yanına\nDökülüyor gözlerimden bak damlalar\nDost sesleri gitmiyor kulaklarımdan\nİşte o yüzden ağlıyorum babaBana arada bir kokulu mektup gönder\nKendin gelemezsin kokunu içine sarıver\nBak şimdi olmuş sevdiğin büyük asker\nBen gelinceye kadar sevgini saklayıver\nİşte o yüzden ağlıyorum sevgilimTaşıdığım tüfek belki ağır gelir bana\nHadi son defa sarıl öp el salla bana\nYemin töreninde seni beklerim yanıma\nSeni çok özleyeceğim küçük kardeşim \nİşte bu yüzden ağlıyorum kıvırcığımMısralarımı yazarken gözlerim doluyor\nAnam elbiselerimi yıkasın dolabıma assın\nBeni hatırladıkça evdeki resmime baksın\nHasretim gittikçe artıyor sizlere karşı anam\nİşte o yüzden ağlıyorum anaÖlüm korkutmuyor beni sizin ayrılığınız\nBak dalgalanıyor al yıldızlı Bayrağımız\nYeter ki duygulansın güzel topraklarımız\nHaydutlara asla pabuç bırakmayacağız\nİşte o yüzden ağlıyorum dostlarım Size elveda demeye dilim varmıyor\nHaşmetli bakışlarınız beni öldürüyor\nBoğazımdan ne ekmek ne su geçmiyor\nÜzmeyin benim için yumuşak kalplerinizi\nDayın Yakup bu şiiri sana yazıyor\t\t21.01.2010\n\t\tYakup BAŞAR\n\n", "siir_uzunlugu": 182 }
182
{ "siir": "Güneş Çiçeği \n\n\nAtı Gülşah’la kalbinin rabıtası hiç kopmayan Duran’ın, tarlalar arasından geçerken güneş çiçeklerini seyretmesi, onların aşık oldukları Güneş’ten bir an olsun yüz çevirmeyişlerine imrenmesidir. Bu odur: GÜNEŞ ÇİÇEĞİ\nŞaban ABAKDönmesin kalbim Tanrım, dönmesin kalbim\nDönsün başım\nDönsün başım\nDönsün daima güneş\nsarhoşu başımBir gündöndü tarlası uğultusuyla\nBal sarısı, at rüyası, arı tefsiriyle\nSerin ikindi esintisiyle \nKırpıştırıp iri kirpiklerini\nYüzünde aşk aydınlığıyla\nDönsün, şifadır\nUnutuşun yarasına ve kaybedişinKalbim sabit kalsın diye\nDönsün dursun durmadan\nO gözleri gece güzelin, \nGölgesi ay sevgilinin \nYörüngesinde Bulutları köpürterek yüzen\nAltın bir gemidendir\nLeventleri ışın mızraklar yağdıran\nAteşli öpüşlerle uyandıran\nBayıltan ve uyandıran\nO sevgilinin.\n\n", "siir_uzunlugu": 100 }
100
{ "siir": "Atatürk ve Türk Dili-millî varlığımızdır Güneş ve Ay misali-yanan ışığımızdır \n\n\nUlu Önder Atatürk-tutkundu Türk Dili'ne\nHep tahta başlarında-O öğretti iline\nDilin güçlülüğüne - ezelden inanırdı\nO harfleri öğreten-Mustafa Kemal adı\nAtatürk ve Türk Dili-millî varlığımızdır\nGüneş ve Ay misali-yanan ışığımızdır \nMillî duygu ve dilin-bağı çok kuvvetlidir\nDilin zengin olması-güzel azametlidir\nDilini ihmal eden-okuyup yazamayan\nBaşı dertten kurtulmaz-oluruz sezemeyen\nAtatürk ve Türk Dili-millî varlığımızdır\nGüneş ve Ay misali-yanan ışığımızdır \nGelir milletin gücü-dili konuşmasından\nHerkes söyler ve yazar-kurtulur şaşmasından\nÖnem göstermeyenler-hepsine boyun eğer\nPerişan bir şekilde-ne yurt kalır ne de yer\nAtatürk ve Türk Dili-millî varlığımızdır\nGüneş ve Ay misali-yanan ışığımızdır \nİncelemek-öğrenmek-her Türk'ün görevidir\nAraştırıp okumak-topyekûn ödevidir\nO' dur Türkçe'yi öven-savunurdu kollardı\nÇıkmazdan kurtararak-çağa doğru yollardı\nAtatürk ve Türk Dili-millî varlığımızdır\nGüneş ve Ay misali-yanan ışığımızdır \nSeslenirdi gençliğe- öğrenin dilinizi\nKültürlü insan olun-kimse yenmesin sizi\n'Açı Uzay Gerekçe-Kesit Konum Dikdörtgen\nArtı Eksi Yarı Çap-Eşit Çarpı ve Üçgen'\nAtatürk ve Türk Dili-millî varlığımızdır\nGüneş ve Ay misali-yanan ışığımızdır \nDüşünce birliğini-dilimiz oluşturur\nSaygı sevgi hürmeti-iyice buluşturur\nVatan bayrak değerli-dilimiz de çok kutsal\nTitizlik ve duyarlık-gösterip tedbiri al\nAtatürk ve Türk Dili-millî varlığımızdır\nGüneş ve Ay misali-yanan ışığımızdır \nBağımsız olmalıdır-dilimiz millet gibi\nDeğer verirsek dile-biz oluruz galibi\nAtam' a minnettarız-şu günleri gören O\nHasan ve millet için-hep emekler veren O\nAtatürk ve Türk Dili-millî varlığımızdır\nGüneş ve Ay misali-yanan ışığımızdır\n\n", "siir_uzunlugu": 215 }
215
{ "siir": "İnceldiğin Yerdeyim \n\n\nUzundan bir ip doladım geceme\nÖlüm kaygısı ve senin kaygın, yokluğun. suskunluğum hepsi içiçe\nÖylece uzuyor\nÇözemedikçe bağlanıyor anılar, yollar ve kapılar kapanıyor ardında sen olmadan\nBir ince ip. dolanıyor geceme\nÜstünde yürüyen binbir çelişki. her seferinde düşüyorsun\nDüş. senden önce düştüğüm gibi\nMerhametim örmez artık yollarını\nDüş bu gecede yumak çukuruna \nİnceldiğin yerdeyim \nNe kadar da soğuk ne kadar da keskin\nDüş bu gecede. yokluğunun hatrına...\n\n", "siir_uzunlugu": 64 }
64
{ "siir": "Uyan Tembel \n\n\nUyan ey kör tembel!\nBelki de hayatının aşkı az önce marketten çıkan o oğlan,\nYa da şu aşağıdan geçen bisikletli kız,\nBelki de şu koşan adam seni hayat boyu mutlu edecek tek kişi\nOtobüste yer verdiğin kadın belki bütün yaşamın boyu sana tapacak!\nSen mi tembelsin acaba? \nHadi bi cesaret…\nBir merhaba, Bir çiçek, bir gülümseme…\nYepyeni dünyalara açılan kapıdır belki…\n\n", "siir_uzunlugu": 63 }
63
{ "siir": "Balkanların gözü yaşlı \n\n\nYıllarca dinmedi Balkanların gözyaşı \nCefakarca katlandı Türk halkı,\nYıllardır kanayan o yara sarılmadı,\nBalkanların gözü yaşlı Türk halkı.Onlar Balkan Türkleri, Osmanlı \nKalbine hançer saplanmış gibi yaralı,\nBalkan toprakları ecdadımızın yadigarı,\nBalkanların gözü yaşlı Türk halkı.Elbette dinmez bu gözyaşı, \nBitmez bu sevda, kurumaz gözyaşı,\nUnutulmaz akıtılan Müslüman kanı, \nBalkanların gözü yaşlı Türk halkı.Ruha dokunan, yürek yakan Türkülerde,\nBir yanda dinmeyen acılar pare pare\nAğıt yakılmış artık, buraları Şehit Diyarı,\nBalkanların gözü yaşlı Türk halkı.\n28.09.2016\n\n", "siir_uzunlugu": 77 }
77
{ "siir": "Dümen Suyu \n\n\nAh, okumaya başlamadan önce Çiçeklere su vermek lazımdır.\nM.C.Anday“Bütün devrelerin birbirine girdiği bir dünya zamanıydı, viraneydi zahir. Bizi ilmek ilmek sökmüşlerdi, hiçbir şey söktükleri yerde değildi.”Burası yeni bir yer.. her şey dingin ve her şey huzurlu olacak burada, dediydin. Öyle oldu. Bugün, çünkü, sebzeli makarna yaptım. Her şey dingindi. Bugün o sebzeli makarnayı yedim. Her şey sessizdi. Sardunyalara ve mor şebboylara su verdim, çiçeklerle aramda yeni bir dil geliştirdim bugün. Ama “şimdi” bugünün anlatılamaz olduğunu biliyorum. Dinginlik, ne yazık ki takatsız bir şeydir. Hafızanın duvarlarında tutunamayacak kadar mecalsiz bir şey. Bugün değil, sonra, belki çok sonra o duvarlarda silik bir iz, kim bilir, kalır? Her şeyin dindiği, bir iki kekeme ruh kabarcığından başka,\ndümdüz kalakaldığı, kıpırtısız, çarşaf gibi bir dinginliğin içine vakumladım kendimi. Burada. Kırklar’da…Nerede o başı dağlı, aşkı leyla? Dibe içimin en dibine yatırdığım, uyuttuğum kartal kanatlı? “Sana gelmek için doğruldum ama olmuyor. Ben bu nezaketle ve boynumda yaralı iki salyangozla ancak durabiliyorum. Bölük pörçük bir cümle hatırlıyorum ama hatırladığım da hatırlamak olmayabilir! ”İnceliğim, dal gibiliğim, ellerim… İnsanın hayatla kurduğu ilişki en çok ellerinden okunurmuş. Ellerimden okunuyor: Sakin, zarif, yavaş, kuru. Usul usul saça, yaprağa, suya, kapıya değiyor. Usulca günü geceye, geceyi güne çeviriyor. Ellerim, hayata karşı yeni bir merhamet.Peki ya o dağlı, ya o leyla? “Kar kıvamı, yanış, yakış, dönüş, düşüş tasarımı? ”Aşk ve maraz, ihanet ve yara, ömür ve hafıza; dünyada bulunmanın bahaneleri, dünyada bulunmanın halleridir. işte bunlar üstüne düşünüyorum, kaç zamandır, burada, bu dingin bahçede, bu sessiz odalarda. “Sana gelmek için ağrımı uyandırmaya çalıştım ama olmuyor. Mayalanmış o, mantarlanmış, beni bilmiyor.” Çok zamandır bunlar: Sessiz ayaklarım, sessiz konuşmalarım, sessizlikten neredeyse unuttuğum nefeslerim, iççekişlerim. Ellerim, çiçekler, bahçe. Burada, Kırklar’da bu sakinlikte.Sardunyaların mor şebboyların suyunu vermek için bahçeye çıkıyorum, dilimde sabahtan beri dolanan bir şarkının sözleri: ” As I sat Sadly by her side. As I sat Sadly by her side… At the window through the glass.”Dışarıda, önce mütevazi bahçe, sonra Bakırcılar bedestenine inen caddenin yaz sessizliği. Yalnızca, çok uzaktan da olsa, bedestenin incecik gürültüsü. Yazın kavruk baharatlı kokusuna sessizliğini sonra yaz günlerinin ılık genişliğini taşıyarak bahçeye geliyor.“En çok seni sevdim” diyerek suladım saksıların her birini. İpeğe dokunur gibi incecik bir duyguyla. Durmanın, oturmanın, yavaş yavaş ilerleyen bir zamanın içinden biraz sert bir rüzgâr esse sanki kırılıverecek, dağılıp dökülecekmiş duygusuyla.Küçük, sallanan bir şezlong, demirişi nakışlı büyük yuvarlak bir masa ve üstünde eski beyaz mermer, etrafında yine aynı nakışlı demirişi sandalyeler. Yıllardır kullanılmamaktan paslı, dikenli. Alttan, yan bahçeden terasa dek uzamış ve terasın arka yüzünü neredeyse tamamen kaplamış bir sarmaşık gül ağacı. Kendi haline bırakılmış, budanmamaktan kâh alıp başını gitmiş, kâh kalıvermiş. Gövdesinin bazı dallarını unutmuş, kurumuş.. bazı dalları arsızca sarmış etrafını. Üstünde pıtrak gibi açan beyaz katmer güller… ” Burası kapalı bir yer: güllerin üstüne bu yağmur nereden yağıyor? ”Her şey, ama her şey yazın sıcak, ılık, hiç bitmeyecekmiş gibi duran beyaz çarşafına uzanmış, yatmış, uykulu, mahmur, mırıltılı…“Unutmakla unutmamak arasına gerili o sırat köprüsünden geçiyordum. Karşımda iki eşek: “Sen yana ben yana”. Duruyor. “İkimizin resmini çıkartmışlar yan yana”. Hey, doktor! Ruhumdaki kadim yırtık hâlâ yerinde mi? Karanlık ve içerlek bir cümbüş o, doktor! Dik onu doktor. Hey,“\n\n", "siir_uzunlugu": 511 }
511
{ "siir": "İz Düşümü \n\n\nHayatın soğuğunda üşümüş koca bebek\nEllerini semaya açtı gülümseyerek\nNe zordu kalpten gelen sessiz kelimeler\nDedi “Ya Rab demek buymuş kulunu sevmek”.Zorlandı, hakim olamadı sel halli duygulara\nBelki, korkusu engel oldu sevdasını aktarmaya\nSöylemek istediği çok söz vardı, dudakları düğümlendi\nBakakaldı, annesinin bırakıp gittiği yaşta, saklanan kızaGenç kız salladı ellerini sola sağa, bedeni titreyerek\nKadehi sehpaya bıraktı elinden, koca bebek\nKalpten yüzüne gönderdi sevgisini gülümseyerek\nEbedi elveda tonunda “hoş çakal” diyebildi, istemeyerek Koca bebek giden aşkına adadı bedenini bir anda\nDakikalar geçmedi üstüne ama, metal mermi yok artık gümüş silahta\nNe muhteşemdi gecenin / hayatın finali\nSemaya uzanan görkemli baş artık topraktaKorku engel olamıyordu artık dilinden dökülemeyen sözlerine\nKarıştı sözler geceye, gece karanlığa\nBakamıyordu adam şimdi sarı saçlısının ela gözlerine \nNe muhteşemdi edebiyete intikali \nKoca bebek kocaman bedeni ile karıştı toprağaAnkara, Şubat 2007\n\n", "siir_uzunlugu": 135 }
135
{ "siir": "Kuşlar Ne Yapar \n\n\nkuşlar,\nkanat çırpardı\ngökyüzü temizlensin diye\nkenardan köşeden! ...kuşlar,\npike yapardı\ngökyüzü biçilsin diye\norta yerinden! ...kuşlar,\ncıvıldardı\ngökyüzü şenlensin diye\ntam göbeğinden! ...kuşlar,\nyuva yapardı\ninsanlar ders alsın diye\nibret-i alemden! ...Yalova \n20 mayıs 2017\n\n", "siir_uzunlugu": 39 }
39
{ "siir": "Bayram Yeri \n\n\nAnne, bugün bayram\nHaydi giydir yeni esvaplarımı! \nSaçımı tara, mendilimi ver! \nBugün çok güzel olmalıyım. Elini öpeceğim babamın, amcamın\nSonra bayram yerine gideceğim! Görsen neler var bayram yerinde,\nBeş kuruşa atılan tüfekler,\nHele o salıncaklar, horoz şekerleri.\nSıra sıra dizilmiş oyuncaklarAtlı karıncalar üstünde\nDönüp duruyor çocuklar!\n\n", "siir_uzunlugu": 47 }
47
{ "siir": "Sizi gidi insanlığın yüz karaları \n\n\nHAKSIZIN KARŞISINDA SUSANLAR BİRER DİLSİZ ŞEYTANDIRLAR.\nSİZİ GİDİ İNSANLIĞIN YÜZ KARALARI, GERÇEK SUÇLULAR VE DE GÜNAHKARLAR SİZİ: \nYalancılara inanıp zalimin karşısında susup diz çöküp eğilenler, zulmünü sorgusuz, yargısız alkışlayanlar. Dönekler-yağdanlıklar- yağcılar-yalakalar-zübükler-yanaşmalar-yandaşlar- çanak yalayanlar, kendi nesillerine düşman, nesillerine düşmanlarla çıkarları uğruna dostluk kuranlar. Kutsal mekanlarda din ticareti yapan dinci bezirganlar. Başka ırklara-mezheplere – renklere-görüşlere ve inançlara düşman olanlar. Muaviye Evliliğini kuran Müslümanlığı diye cahillere öğretenler. Ne melanet yaparsanız yapınız, İslamsın beş şartını kayıtsız, şartsız yerine getirende sorgusuz-sualsiz Cennet'e gideceklerine kandırılıp inandırılanlar. Demokrasi, insan hakları ve özgürlük düşmanı olanlar. Ağababalarının ayaklarını yıkayıp ellerini öptüklerinde çok makbul kişi olduklarını zanneden akıl fukarası zavallılar. Güç kimde ise onun postalını yalayanlar işe yaramaz duruma düştüklerinde, sel paklar örneği çöplere atılıp fosseptik çukuruna gömülüp maktul olanlar. Ey haysiyetsiz-kişiliksiz ve yazısı-turası silikleşiverenler, Azda olsa yavaş-yavaş ahlarla, vahlarla sızlanmaya başladınız. Hiç sızlanmayınız:’kendim ettim, kendim buldum’ şarkısını koro halinde söylemeye başlayınız. Üzülmeyiniz yukarıda saydığım meziyetlerinizi sizlerle olduğu sürece, boyunlarınıza daha çok tasmalar takılacaktır. Sizlere acımıyorum, çünkü kulumun memnun olmadıklarından bende memnun olmam diyor Yaradan. Bu ilahi sözü iyi bilesiniz. \nYuh olsun! Oh olsun! Sizler ve sizler gibi insanlığın yüz karası olacaklara. Benim kuşkum-korkum tarihimizin tertemiz sayfalarına kara birer leke olarak geçmenizdir. Çocuklarınızın, torunlarınızın sizlerden utanmaları dır. Gelecekte onurlu- gururlu-kişilikli kuşaklarımızın isimlerinizin üzerlerine tüküre-tüküre tarih sayfalarını kirletecek-siniz... \n06 ŞUBAT 2012\nFahri Bulut Rızazade\n\n", "siir_uzunlugu": 218 }
218
{ "siir": "Ağıt \n\n\nYok gayri bizlere uyku dünek vay\nKime bel bağlayak kime dönek vay\nVay amansız ecel alçak felek vay\nTürklük yüreğini dağlasın gayrı\nCihan da bizimle ağyasın gayrı\nAğla gözüm ağla yaşlar dil olsun\nKurumuş dereler baştan sel olsun\nÇiçek kara açsın çayır kül olsun\nTürklük yüreğini dağlasın gayrı\nCihan da bizimle ağlasın gayrı\nEn büyük en güzel en yiğit kayıp\nDereler denizler çağlar ağlayıp\nRabbim de gözyaşı dökmezse ayıp\nTürklük yüreğini dağlasın gayrı\nCihan da bizimle ağlasın gayrı\nHer gittiği yerde o şan verirdi\nAslan bakışını görse erirdi\nKaşları yeleden nişan verirdi\nTürklük yüreğini dağlasın gayrı\nCihan da bizimle ağlasın gayrı\nBakışları şimşek gibi çakardı\nYarını görürdü düne bakardı\nKürsüye çıktı mı, arşa çıkardı\nTürklük yüreğini dağlasın gayrı\nCihan da bizimle ağlasın gayrıHer belâyı önler arda atardı\nDermandı her dalda hemen yeterdi\nBabamızdı elimizden tutardıTürklük yüreğini dağlasın gayrı\nCihan da bizimle ağlasın gayrıKaybını yıldızlar bile bileler\nKırıla kanatlar sola yeleler\nKurt kuş duyup cenazene geleler\nTürklük yüreğini dağlasın gayrı\nCihan da bizimle ağlasın gayrıMillet Atan gitti başın sağ olsun\nÖlümü devr açsın yeni çağ olsun\nDağlar birer birer yanar dağ olsun\nTürklük yüreğini dağlasın gayrı\nCihan da bizimle ağlasın gayrı\nGitti her ocağın söndü alevi\nYeryüzü dediğin bir ölü evi\nCihan türbe olsa almaz o devi\nTürklük yüreğini dağlasın gayrı\nCihan da bizimle ağlasın gayrıDönmüş denizler gözyaşı taşına\nDünya ortak çıkmış Türk'ün yasına\nHer evden bir ölü çıkmışcasına\nTürklük yüreğini dağlasın gayrı\nCihan da bizimle ağlasın gayrıGökler ağıtlardan titriyor kat kat\nDüştü üstümüze gerilen kanat\nOnsuz dünya yarım, insanlık sakatTürklük yüreğini dağlasın gayrı\nCihan da bizimle ağlasın gayrı\nO hep dolu tuttu boş atmadıydı\nSöz verince yaptı aldatmadıydı\nOn beş yıl tek burun kanatmadıydı\nTürklük yüreğini dağlasın gayrı\nCihan da bizimle ağlasın gayrıBizdendi sevinci bizdendi derdi\nBiz uyurduk o bizleri beklerdi\nUyudu nöbeti bizlere verdiTürklük yüreğini dağlasın gayrı\nCihan da bizimle ağlasın gayrıKuru yapraklara benzedik bu güz\nHer göz kan içinde sapsarı her yüz\nMilyonlarız bir babadan öksüzüz\nTürklük yüreğini dağlasın gayrı\nCihan da bizimle ağlasın gayrıGök düşsün toprağa toza belensin\nMezarına gece yıldız elensin\nŞehitler doğrulsun nöbet dolansın\nTürklük yüreğini dağlasın gayrı\nCihan da bizimle ağlasın gayrı\nDünya hem kahr olur hem onu gömer\nYıldızlar kandildir semalar kemer\nSus boğulayazdın sus Aşık Ömer\nTürklük yüreğini dağlasın gayrı\nCihan da bizimle ağlasın gayrı\n\n", "siir_uzunlugu": 374 }
374
{ "siir": "Bekleyen Sızısın \n\n\nEy umut...\nBiliyorum mahzunsun\nHüzün dağlarında \nBekleyen sızısın\nKar yağsa, boran vursa \nSabreden hicransın\nSevdasına meftun \nOlmaya adanmış \nBir nidasın, korkma, \nHiç endişe duyma, \nSahibini asla unutma \nSen ona yakınsın\nNe kadar çırpınsan, \nSükût edip yakarsan, \nHülyalara dalan \nBir heyecansın\nGün senin içinde doğacak, \nŞafaklar ruhunda açacak, \nAşk seni bir başka yapacak...\n\n", "siir_uzunlugu": 54 }
54
{ "siir": "Notlarım \n\n\n+++°Ask uzun uzadiya gezmektir kendimce, Tabiki cekedi sirtina atip avare avare bakinmak degil, Sevdigini koluna takip millete hava atmaktir..°°°+++Sen Simarik Ask Sarkisi Gibi Cal Yine Ayri Ayri Telden...+++Susadiginda Her Cesmeden Su Icebilen Insanlar..Ask `siz Kaldiginda Herkezin Onu Sevebilecegini Zannederler...! ! ! +++Unutma Hayatta En Büyük Düsmanin En Yakin Arkadasindir......Tüm Sirlarini Bir Tek O bilir..Ve En Yakinlarin Seni Bir Anda VEZIR´ de Eder REZIL´ de....+++°°° Ve ASK Geri Döner...INSAN larin YALAN SÖZ lerine KAN ip Gittigi YER den..+++Sol eliyle, sağ eline taşırmadan oje sürebilen kadının başaramayacağı şey yoktur...+++Ne Derin Bir Ask Bizimkisi, Dipsiz Bir Kuyunun Görülmeyen Dibi Sanki...+++Serbets ilişki manavcılık yapan kızın kasasınsaki hıyar gibidir peki manav kızsa hıyar kimdir :) +++Göremediğim Gözlerin Bıyık Altı Bana mı Gülüyor..? +++Gel Uzan Yanıma Isınsın Yüreğim,\nBir de Bak Uyanınca Yanında Yatan Benim,\nAşk......\nUmursamaz Belki Dengesiz Durumlarım,\nBilirim O Sensin Günaydın Prensesim...+++İki kadın kafa kafaya verince mahalledeki kadınları, İki erkek kafa kafaya verince de ya futbol tartışır yada bel altı...+++Doğru Bildiğimi yapıp yanılgıya düşmektense, Karşımdakiyle tartışıp düşünmeyi yeğlerim....+++Tüm benliğini ona teslim edip sonrada geriye vermiyo diyo oturup ağlamaktır aşk.? ..+++Sevmeyi bilmeyenler söyler o yalan sözü, Sürekli dillerinde seni seviyorum.\nDiyorki gercekten seven zaten gerek duymaz seviyorum demeye. sevgisi yüreğinde hisseder hissettirir gözlerinde.\nDedinki yüzümü nasıl görecek yazışırken, sen yazışmayı defterlerde yada sanal alemde olarak tanımlıyorsun.\nAma asıl yazışmak hiç konusmadan sadece gözlerden okunan harflerle hissedilen titreşimin, bedenine ve ruhuna işlenmesiyle olur.Sen birde böyle yazışmayı dene bakalım sonuç ne olucak...+++Sıkıldım Artık Derdime Dert Bindirenlerden....Sıkıldım, Derdini Kaldıramayıpta Bana Emanet Edenden.+++Eğer geçmesini sağlamak için gerekse tuz basmak o yaraya, O yara ki iz bıraksın köprüden geçince bana..+++Çirkin kadın yoktur, Bakımsız kadın vardır.Kadın Aşk tır evet Sevdirmek İsterse Kendini bakmaz erkeğin geldiği yöne severde sevdirirde. istemezse işte o zaman korkun fireni boşalmış bir tanker gibi inadina iter ters yöne....? +++Geçmişle Geçmemişi birbirinden ayırt etmeye çalıyorsan zaten hiç yaşama derim çünkü geçmişin izi asla silinemeyen. geleceğin ise o silinemeyene göre ilerlemeye devam edendir.? +++Aşk sinsice onun yüreğine süzülüp seni diğerlerinden ayırt edebilmesini sağlamaktır.? +++Bir çoğumuz adam olucam dememize rağmen adam olmanın anlamını öğrendiğimizde insan olmayı yeğlerim demişizdir...? +++Aslına bakarsan 1. 5 dakıka bıle surmez sevmeyı zevkle tartanlara.Lakin sevmek bambaşka, bazen bir ömürdür bazen 1. 5 dakka..+++Hani demezlermi bir erkeğin kalbine giden yol midesinden geçer,+++Peki ya büyüklerimiz öğretmedilermi can boğazdan gelir diye,\nBen Karnımın tokluğundan geçtim,\nGözünün doygunluğunu istiyorum senin gülüm,\nAçlık Boşa... +++Bir Kız Gördüm Rüyamda Karanlık Bir Ruh Peşinde Kaderi Sanki Ellerimde, Kaderi Sözlerimde Bir Sır Saklı Gözlerinde Umutsuz Bir Hikaye...? +++Sor Beni O Beyaz Gelinliğine, Üzerine Damlamış Kanlı Gözyaşlarınım..+++Yeri Dolmayan Senin Olmayan Biryerdesin. Sonu Olmayan Bana Kalmayan Hazinesin. Şimdi Kimbilir Kimlerin Yüreğindesin. Her Film Gibi Buda Biter Bilirsin...+++Kirpiklerimde Kurumuş Gözyaşımın İzleri,, Yanağımdan Öylece Süzülüp Akmış..+++Gözbebeklerinin İçindeki O Gülümsemeyi Göremiyorsan Eğer İnsanın, Uzak Durucaksın....+++Belki O Burnunun Ucunda Görmediğin Sessizliktir Seni Bana Sevdiren...! +++Her Sabah Uyandığımda Boğazımda Bir Kuruluk, Rüyalarımda, Hayallerimde Susamışım Sana Sanki....\n\n", "siir_uzunlugu": 462 }
462
{ "siir": "Kendimi Zor Tuttuğum Günlükler \n\n\nKendimi zor tututuğum günlüklerim var\nNasıl omuşsa iyi günlerinde yaşanmış olduğu\nEvlilik teklifleri aşklar, ve mezuniyet törenleri\nSonra para konmayan cüzdanları yere çarpmalar\nElbette kolay olmadı maziye siktir çekmek\nBir çırpıda silinmedi mazi denen meret\nBiraz ç ı r p ı n d ı m\nBiraz ç ı l d ı r d ı m\nBirazda Zamanla kandırdım kendimi\nSonra Hem yeni gelende masum değilki\nNerede Kalmış Bu güne Kadar\nYineDe Hoş gelmiş. Şeref vermiş, suyu bile üfleyerek içen YÜREĞİME\nhem gidenedir bu satırlar\nhem gelecek olana\no da bir yara açıp gitmese keşke.\n\n", "siir_uzunlugu": 97 }
97
{ "siir": "Gence \n\n\nGenç olmanın pişmanlığı diye bir şey, yok aslında. Hırçın esen rüzgarımda farklıyım.\nYokluğumda hapisdeyim, haklıyım.\nGölge düşüp de lekesi kaldı mı üzerinde,\nİşte o zaman,\nGençlik dip kuyusu,\nGençlik pusu.Bilincimi yitirmesem de,\nEfkar için sigaranın devri kapandı gitti,\nSigara, büsbütün yalan.Güneşin soluğu çok yakar derler,\nÇıplak aydınlık gerek bana,\nMütevazı bakışlarım olgunluğu aratmasın yeter.\nFilizlerim kırılmasın diye,\nHaksızlığa razı olmadım.\nGözünü kapayan kendine gece eder.Gelecek korkusu gencin kaderidir,\nGönlünü verdikçe aşk sana yabancılaşır. Gençlik yaşlanmayı borç almaya doymadı,\nYıllar, sevgilinin bahçesine diktiği gül fideleri.\nSevdikçe, sevdikçe açsın e mi! \n\nBeyaz karanlığın izi silinmiyor,\nDeğişir bu düşüncelerin hepsi değişir,\n\nÇözülmedi aşk ilmeği, gencin içinde,\nYüreklerdeki korlar, yüzlerde saklanmayı bildi,\n\nYarını düşünmek zor değildi ki!\n\n17 Mart 1989 / 10Ağustos 1990\nEskişehirGençliğim omuzlarımdaydı zaten...\n\n", "siir_uzunlugu": 121 }
121
{ "siir": "Şanlı Bayrak \n\n\nİki cümle söz çıktı ağzımdan\nBirinin adı ay birinin yıldız\nİki damla yaş aktı gözümden\nBirinin rengi al birininki akYüceler yücesi şanlı bayrak\nŞahlanır seninle kara toprakİki yavru can geldi kanımdan\nBirinin adı ay birinin yıldız\nİki damla kan aktı canımdan\nBirinin rengi al birininki akYüceler yücesi şanlı bayrak\nŞahlanır seninle kara toprak\n\n", "siir_uzunlugu": 55 }
55
{ "siir": "Döküldüm Gidişine \n\n\nHadi git! Talihsiz bir düş olsun gidişin; Bir damla su gibi süzül yanağımdan…Hadi düş! Dilimden düşenBahtı kara bir şarkısın şimdi...Gitme diyecektimDilim dolandı. Bir bardak su vardı elimde; İçecekken, peşine döktüm; Bir bardak su oldum. Döküldüm gidişine...\n\n", "siir_uzunlugu": 36 }
36
{ "siir": "Ey Güvercin \n\n\nBir haber ver sevdiğimden ey güvercin gül bana\nMüjdeler ver neş’e saç gönlüm sevinsin gül banaHoş haberler söyle kıldan ince boynum Hak Söz’e\nSen kanat aç gel şu gönlüm hep esîrin gül banaMâviliklerden uçup gel aşk muhabbet şevk getir\nNevbahâr gelsin şu mahzûn gönle ilkin gül banaVarsa müjden Son Nebî’den bend olur âlem sana\nSen nazar kılsan boyun eğmez mi şâhin gül banaHak Rasûl söyler inen son vahyi gel ondan oku\nBir huzûr sal gönle ummanlarca engin gül banaRahmetinden bir bahis aç Rabb-i Rahmân’ın bana\nGönlü kılsın mutmain cennetçe sâkin gül banaGurretülaynım güzel yüzlüm Habîbullâh için\nÖvgüler düz pek lâtîf pek tatlı nârin gül banaGel selâm olsun o dosttan misk ü amberler getir\nCennetin ıtrıyla gel âsûde dingin gül banaGel selâm olsun o cândan inci mercânlar getir\nLâ’l ü yâkûtlar saçıp mes’ûd edip in gül banaBir selâm mektûbu yazsam sen de sunsan yârime\nBir haber ver sevdiğimden ey güvercin gül bana\n\n", "siir_uzunlugu": 153 }
153
{ "siir": "Bu Devir \n\n\nDevirmi insanlarmı bozulan,\nYetinmiyor helal ile azılan.\nİki metre çukur değilmi kazılan.\nGidilmiyormu bir parça bezilen.Varmı giden servet ile malılan.\nGötürdüğümüz günah. sevap. yazılan.\nİnkar edemeyiz bir kaç kelime sözülen.\nYalan. yanlış günah. sevap. adilce çözülen.\nNe yaptıysak o da gelir bizilen.\n\n", "siir_uzunlugu": 39 }
39
{ "siir": "Sosyal Medya Virüsü \n\n\nMerhaba ben sosyal medya virüsü\nHiçbir anlamı olmayan facebook doğum günü kutlamaları\nAtarli ergen twitter günlüğü (cik cik) \nOyun gibi yapilan swarm check in leri (vız vız) \nHava atmak için çekilen instagram fotoları(şip şak) \nCan sıkıntısı hikayeleri ürünü Snapchat.\nAnlamsız vine videoları (ya neden 7 sn cok kisa:(\nÜn çabası için yapılan periscope yayınları\nSorulara açık cevap vererek Scarp ünlüsü olmak...\nFenomen lik harcanan internet paketleri\nYetmez ama evet devam\nWhatsapp kullan sms yerine\nBeleş arama icin Whatsapp. line. skype....\nWi fi den aldık mi (neti) enerjiyi\nYaşasın freedom Fighters\nVe kullanmadığım bir sürü sosyal medya ikonları =)\n\n", "siir_uzunlugu": 99 }
99
{ "siir": "Baba Dağda koyun güder yörükler \n\n\nYaz gelince Baba Dağı'na çıkar,\nBaba Dağda koyun güder yörükler.\nYaylaya varınca göçünü yıkar,\nBaba Dağda koyun güder yörükler.Çobanlar eline bir kaval alır,\nSürü ile otlu yerlere gelir.\nÇadırı kurup yazın orda kalır,\nBaba Dağda koyun güder yörükler.Seher vakti Çamlı alana iner,\nAkşama kadar aynı yerde döner.\nMerayı dolaşıp eşeğe biner,\nBaba Dağda koyun güder yörükler.Ekmek çıkısı kuşanır beline,\nSağlam olan deynek alır eline.\nGüzel bir türkü tutturur diline,\nBaba Dağda koyun güder yörükler.Yusuf'la çobanlar sürü toplatır,\nGelirken sürüyü sudan atlatır.\nSabah akşam koyunları otlatır,\nBaba Dağda koyun güder yörükler.\n\n", "siir_uzunlugu": 95 }
95
{ "siir": "Aşka Dair 1 \n\n\nGökyüzü yine yıldız yakmış bu gece\nİçimi aydınlatmaya binlerce yıldız gerek\nBuhurdanlığım acıyla yüklü\nSerpiştiriyorum herbir yanıma\nÖlmek de yanmak da sevmek de bir safta\nYangını söndürmeye yâr nice sözün gerek...\n\n", "siir_uzunlugu": 34 }
34
{ "siir": "Günaydın \n\n\nGünaydın, günaydın herkese\nHavaya suya buluta\nRuhumu ısıtan güneşe\nKuşlara ağaçlara. börtü böceklere\nGünaydın, günaydın dünya sizlereYeryüzünü aydınlatan yeni güne, günaydın\nTüm güzellikleri gösterene günaydın\nGüle sevdalı bülbüle günaydın\nToprağa can veren ele günaydınDudaklardan eksik olmayan gülüşe günaydın,\nSeninle başlayan güzel güne günaydın,\nBir bakışta yürek yakan gözlere günaydın,\nSevdalara kanat çırpan sözlere günaydın. Günaydın sabahım,\nGünaydın yaşanmışlıklarım,\nKenetlenmiş yüreklerimizle birlikte \nUsulca uyanan güne, günaydın.\n\n", "siir_uzunlugu": 64 }
64
{ "siir": "Baba Dağdan atla özgürlüğe uç \n\n\nParaşüt ile atlamak için git,\nBaba Dağdan atla özgürlüğe uç.\nZirveden kendini aşağıya it,\nBaba Dağdan atla özgürlüğe uç.Zirveye varıp yolunu seçersin,\nKuşlar gibi paraşütü açarsın.\nGökte sen kartal misali uçarsın,\nBaba Dağdan atla özgürlüğe uç.Atladığın vakit korkup sinersin,\nİstersen pervane gibi dönersin.\nSüzülerek aşağıya inersin,\nBaba Dağdan atla özgürlüğe uç.Aşağıda deniz benzer kuğuya,\nBakarsan dağı görürsün doğuya.\nKuş gibi süzülürsün aşağıya,\nBaba Dağdan atla özgürlüğe uç.Yusuf paraşüte binersin,\nBu olayı ömür boyu anarsın.\nSonunda Ölüdeniz'e konarsın,\nBaba Dağdan atla özgürlüğe uç.\n\n", "siir_uzunlugu": 87 }
87
{ "siir": "Evlilik Kapanı \n\n\nçatal kaşıksa evlilik\nsevgi beyaz eşyayla ölçülüyorsa\nyatak odası takımının rengi\naşktan önce düşünülüyorsa\nbir hiçsek bir şeylerimiz olmadan\nve yuva kurmadan sevişemiyorsak\nbile bile giriyorsak içine\nbize dayatılan bu kapanın\ndüşlerimizse kanayacak olan\ndoyurulmamış gizli yalnızlığımızda\nadı mutluluk olacaksa bildiğimiz yalanın\nvarsın uzak olsun hepsi benden\nne anlamı var böyle mutlu olmanınsevenler evlenmez evlidir zaten\nyürek hattında buluşmuştur o tren\nher anı düğün gibi geçen\n\n", "siir_uzunlugu": 68 }
68
{ "siir": "Doğa Adında Bir Ermiş \n\n\nToprak ana kız doğurmuş\nAdını da ağaç koymuş\nYazın giydirmiş onu\nKış gelince soymuşNere gitsin nasıl etsin\nŞaşırıp kalmış ağaçcık\nHem üşümüş hem ağlamış\nHer bir yerleri apaçıkDoğa adında bir ermiş\nAğaçları çok severmiş\nKurmuş gizli tezgahını\nRenkler kokular eğirmişKumaş dokumuş ışıktan\nGelinlik kıza giydirmiş\nAlıp götürmüş sarayına \nOğlu ile evlendirmiş\n\n", "siir_uzunlugu": 55 }
55
{ "siir": "Kurtuluş Savaşı Öncesi Esnası Ve Sonrası Durumlara Kısa Bir Bakış 76 \n\n\n76]Mükemmellik algısı, hata ve kusurların içinde girişecek bir duygu doğmasıdır. Gelecek halin adım adım oluşturulması ile ancak olasıdır. Değilse mükemmellik geleceği bilir olmak, ona uygun şablonlar var edebilmek değildir. Böylesi şabloncu mantıkla bakıp, Atatürk'ten için, şunları bunları yapamadı diye; bir hukukçu, bir filozof, bir toplum mühendisi vs gibi görüp; bir yığın maharetleri ondan bekler olmanın mantığı ile yargılamak, tam bir bilmezliktir, insafsızlıktır. O günün mevcut bilimsel donanımlı kadrolarının, süreçsel akışında, bu güzellik çıkmıştır.Eleştiren (güya aydın) ile, eleştirilir (Atatürk) olan ikiliden birisi (Atatürk) kendisini Dünya'ya tanıtmış; kendisinden söz ettiren bir eylemselliktir. Diğer laf simsarları ise güncel seyir içinde, korunmacı himayelerle; televizyonlara çıkarılır olan kimselerdir. Ya da has bel kader şekilde erkte olmasalar; insanlar onların yaşayıp yaşamadıklarını dahi bilinemeyecekleri denli, tek kale oynayan, sıradan bir akademik, alelelade vaka yaşamsallık dırlar. İşte bundandır ki, bir eleştirinin eleştiri olbilmesi için, farklı düzlem de, denkliklerle, ama aynı paralellikte benzerlikleri içerir olmasıyla haklılık kazanacaktır. Değilse, şairin dediği gibi: 'Hey ağalar zaman azdı/Düşmüşe il üşer oldu/ Küllükte yatan eşek/ Koçla yarışır oldu' (Gevheri) Eleştirellik, söz gelimi aynı zaman dilimi içindeki ve benzer koşullarını yaşamış olan dünya çapındaki kişilerle, Atatürk kıyaslanarak, yanılgı ve yanlışları ortaya konabilirdi. Değilse Atatürk zamanındaki günceliğin rutin, muhtemel olası yol kazaları haksızlıklarını ve kimi kez olmuş hukuksuzluklarını, bu günün gözlüğü ile bakıp yargılamak, bundan kendi başarısızlıklarınıza da, zımnen dayanaklar çıkarmak olmamalıdır! Haklı olabilmeniz için eleştirmek için Atatürk gibi vatan kurtarmanız, devlet inşa etmeniz de, gerekmez. Sadece anınızda ve alanınıza ilişkin sözü dinlenir olmanız, yeterlidir. Alanınıza ilişkin, ülkenin geçmişte veya günümüzde yapması gerekişte yapılaşamamış olduğu, ya da aksak yapılaşmış olduğu, yenileştirmelerini; eleştiriler içinde söylersiniz. Ama bunları da nedenleri ile belirtirsiniz. Atatürk'ten sonra tankını, uçağını, haberleşme uydusunu ve uyduyu yörüngeye yerleştirecek fırlatma roketini üretememiş bir toplumun; siyasi hükümetlerinin 70 yıldır hiçbir finansman, bilgi ve teknoloji mazeretleri yoktur. Ya da bir başlangıç zorluklarıyla, başlatılıpta; samimi olaraktan, diş kirası kabilinde yılda yüz milyonluk bütçe yatırımları ile finansman yapılsaydı şimdi 7 milyarlık dev yatırımlarınız olurdu. Daha samimisi hiç bir şey yapmayaraktan, toplumu 600 milyarlara varan abuk borçlandırma sinsilesi gibi en azından cüzi yatırımlarla borç bırakma(!) adeti ağır sanayi yapılaşmalarında, bu teknolojilerin yatırımı için niçin bırakılamamıştır? Ve bunların hayata geçirilmemesinden sorumlu olanlarla niçin hiç hesplaşılmazken; ezan, Atatürk; cami, Atatürk; tarikat, Atatürk; tekke, Atatürk vs. abuk sabukluklar neden tartışılır? Neden hep Atatürk dönemi tartışılır? Atatürk borç bırakmıştı? Söz gelimi 1930'ların bunlara ilişikin dahli ve olumsuz bir vasiyeti varsa belirtin! 1930'ların otoritesinden kaynaklı, aksama yapılır, nesnel, sosyal, hukuki şartları vardı da mı yapılamadı? Yoksa olanaksızlıkla mı yapılamadı? Eğer böyleyse 600 milyar borç ne? Bunlar belirtilmelidir. Ya da siz 50 yatırım yaptınız da, Atatürk döneminde yapılmadığı için diğer 100 tane yapamadığınızın şikayetinde misiniz? Ya da o günülerin içinde, teknik, teknolojik, olaraktan ve sosyal şart olaraktan, bu aksamış olanlar, bunca olanaklar içinde olmalarına rağmen, yapılmamış mıydı? Bunlar belirtilmelidir.Yine sizin bu günde haklı bir eleştirel olabilmeniz için yapı olarak 1000 dolardan devr aldığınız kişi başına geliri, 10 000 dolara çıkarır olursunuz da, o vakit başarılı ve haklı bir övünmenin eleştirisini ortaya koyarsınız! Oysa sırf bilirmiş olmaya şöhretle ve erkte olanlara yaranmak için, geçmişin konjonktüründe yapması gerekişte, yapılamayanları küstahça ve ukalaca belirtir olmak; hele de bizim kendi cavalcozluklarımızla, yapamadıklarımızın üstünü örtmenin, açık açık bahanesi, hiç olmamalıdır! Bu olanlar şu hikâyedeki gibidir. Bir ülke, yeniden inşa ile ve yeni ilkeleri üzerine kurulmuştur. Kurucular; 'diğer kapılar neyse ne de' demişler. Bu diğer olan kapıları kezlerce yanılgılarla, düzeltilirler. Ama illa şu kapıyı, sıkıca kapayın. Hiçbir şekilde aralamayın, yoksa bir süre sonra bitersiniz. Bittiğinizi anladığınızda da, iş işten geçmiş olur, düzeltmeye dahi vaktini olmaz derler. Gel zaman, git zaman; başarısız, basiretsiz, yeteneksiz erklerin yönetim dönemlerinde, işler sarpa sardı mı, erkteki kişiler, iktidarları ve ikballeri uğruna, eski yönetimi kötülemeye, eski yönetim aleyhine atıp tutmaya başlarlarmış. Ve tek yapabilecekleri en kolay etkili yol da, yeteneksizliklerini örtmekmiş. Bunun için de, basiretsizliklerini başarı gibi göstermek için o; sıkı sıkıya kapalı duran kapıyı, bir oyluk aralamakta hiç bir behis görmezlermiş! Üstelik bunu yaparken de, ne çok da demokrat ve özgürlükçü olduklarını, ezber bozduğunu haykıraraktan laf sismsarı olan kişilere tartıştırırlarmış! Hiçbir toplumsal temeli olmayan girişmelerin açılımını yaparlarmış. Herkes kendi zulmünü ve egemenliğini gerçeklerlerken, ne kadar da ezber bozup, çağdaş olduklarını söylerlermiş! Kendi yanlışlarını başka yanlışlar üzerine inşa etmeyi, ezber bozmak sayarlarmış! Göz kendisini görmezmiş ki.Bilmezlermiş ki bugün için anti demokrat görünen uygulamalar, kurallaşmalar, bugünkü demokrat ve özgürlükçü yapılaşmaya değin hukuki anlamalarımızı, bu geçmişteki oluşmalar sağlarmıştı. Oysa bugün insan hakkı ve demokratik hak dedikleri kimi konular, geçmişin demokratik anlamaları içinde olmayıp, ancak geçmişteki o tür oluşmaların üzerinde gerçeklenen nimetlerdir. Demokratikleşme diye lanse ettikleri sosyal kültürler, yeni gelişmelere dirençli olan, sosyal gerilikçi bir badiredirler. Sosyal çıkarcı, sömürgeci bir kümeleniştirler.Sürecek\n\n", "siir_uzunlugu": 762 }
762
{ "siir": "Aşkla yaşarım \n\n\nAşkla yaşarım Özgürlüğüm sarhoşluğum \nSevgi sarhoşluk diyorlar \nKadehimiz şarap dolu\nNe tarafa baksam sensinSağım günah solum günah\nİnsan kalmak ise sevap\nSevgiyle aşkla yaşarım\nBením hayat aynam sensin Dost Şeref\n\n", "siir_uzunlugu": 32 }
32
{ "siir": "Dost Tüccarı \n\n\nKırılan çerçeve de ayna durmaz\nBulanık su da balık yaşamaz\nAğır yükü taşır insan kırılmaz\nDosta giden yol yürümekle aşınmazDost çeker dostun kahrını\nDostun açar dost kapını\nAşındırmaz dost dostun kapısını\nDosta giden yol yürümekle aşınmazDost dosttan kaçar oldu\nDost göründü neçar oldu\nDost satan tüccar oldu\nDosta giden yol yürümekle aşınmazZanapalının şiir defteriB.Y\n\n", "siir_uzunlugu": 56 }
56
{ "siir": "Osmanlıda İlim adamları Enderun'da yetişirdi \n\n\nOsmanlı döneminde çocuklar eğitilir,\nİlim adamları Enderunda yetişirdi.\nEğitim gördükten sonra hayata atılır,\nİlim adamları Enderunda yetişirdi.İlimleri bilginler sırtına çıkımıştır,\nOsmanlı ülkeyi ilim ile dokumuştur.\nMimar Sinan bile Enderunda okumuştur,\nİlim adamları Enderunda yetişirdi.Osmanlıdan başkası ilimlerde çatıştı,\nÜlkemiz geliştikçe Avrupalı tutuştu.\nSokullu Mehmet Paşa Enderunda yetişti,\nİlim adamları Enderunda yetişirdi.Enderun yüksekokul eğitimi vermiştir,\nAlimler Enderun ile kemale ermiştir.\nPiri Reis Enderunda eğitim görmüştür,\nİlim adamları Enderunda yetişirdi.Yusuf o zaman kullar Hak rızası gütmüştür, \nBilginler Osmanlı halkına hizmet etmiştir.\nEnderun padişahları bile eğitmiştir,\nİlim adamları Enderunda yetişirdi.\n\n", "siir_uzunlugu": 91 }
91
{ "siir": "Gene Düştü Aklıma \n\n\nPeke'sinde doğduğum. sofrasında doyduğum.\nAhırında mallara aboblim içirdiğim.\nBaragami külünde Koliva pişirdiğim.\nYıkık Virane evim gene düştü aklıma.Aç kalmasın çocuklar. korkotoşur bir kazan\nAna yüreği işte starofay alır bazan\nKaderimiz mi idi. on iki ay Ramazan\nOy anam ğuli' ların gene düştü aklımaKom'dan al herek'leri, hem ver hark'ları da gel\nMinicik omuzlarda. kocaman bir de macel\nYol uzak yürünürmü? oynamak varken futbol\nVay babam dayakların gene düştü aklıma.Kollektif yapılırdı köyde bütün işlerim\nİnci gibi dizilir aboskal'a gençlerim\nToprak kaldırır kızlar. vol vurur gelinlerim\nIrgatlıklar. düğünler, kol'lar düştü aklıma.Kofin kofin yaprağı. dök altına malların\nGübre - süt fabrikası. kurban olsun yallarım\nOlmasa inek koyun ne olurdu hallarım\nKobro'lar ve fuşki'lar. dağlar düştü aklımaFutbol büyük bir tutku. ne çerçeve ne de cam \nAnam bağırır ordan, eba e dayanisam\nEğridere. Zeleka, Ulucami Akdoğan\nKadohora attığım goller düştü aklımaİki kişi sığmayan çamur yollarım vardı\nLuba denen havuzlar, konak yerlerim vardı\nSu içtiğim sülen'ler. horon yerlerim vardı\nPeştemallı Oğluklu kızlar düştü aklımaYeni nesil bilirmi çalika da ne demek\nBindi mi ziğoyri'ye. oynadı mı tepenek\nGülme PC bebesi. yoktu başka seçenek\nĞuvan'lar tombalalar. mol'lar düştü aklımaBizim kuşak suçludur.öğretmedik töreyi\nDünya meşguliyeti, deyip bulduk çareyi\nBilmedi akrabayı. görmedi mezare'yi\nEbe-dede türbesi. ced'ler düştü aklımaMazi içimde yara, köylümün bahtı kara\nHepsi gitti gurbete. bomboş kaldı Çaykara\nÇek elini yakamdan. körolası ankara\nUlusoy kornaları. yollar düştü aklımaBir başkaydı ilk bahar. bir başka idi hazan\nHüzün çöker üstüme. hatta ağlarım bazan\nSonbaharı son demi. yaşıyorken ben osman\nEy gidi veran dünya, sal'lar düştü aklıma.....29 Ekim 2008\nOsman ŞAHİN \nAnkara\n\n", "siir_uzunlugu": 229 }
229
{ "siir": "Baba \n\n\nAltmışında idin nerdeyse ben doğunca\nBelki ilgilenemedin benle yoğunca\nHep geçimde idin kendi derdince\nŞimdi seni daha iyi anlıyorum babaEvet ben babayım bildim bunu\nGelir elbet yaşamın sonu\nGözükünce kara toprağın yolu\nŞimdi seni daha çok seviyorum babaYalanın olmazdı hiçbir zaman\n Ne tarttın ne ölçtünse hep tastamam\nAklıma gelince hiç dayanamam\nŞimdi senin hasretinle yanarım babaSofrandan eksik olmazdı geçen yolcular\nNe istedi ise aldı bütün komşular\nSenden sonra bağın. bahçen soldular\nŞimdi özleminle üzülüyorum babaGöçüp gittin üzdün bütün alemi\nÜzerimde topladın en karamsar halleri\nÇökerttindi üzerime dağları\nŞimdi seni çok arıyorum babaHep namazındı 90 ‘da dipdiri yapan seni\nUmarım affetmişsindir hatamda beni\nBir asırdan gelen geçen tecrübeni\nŞimdi çok iyi biliyor anıyorum babaYakışırdı ne giysen selvi boyuna\nDualar alırdın herkesten soyuna\nBeni bu ellerde yalnız koyduğuna\nŞimdi ağlıyorum ama dönmüyorsun babaSarılınca üstüne bembeyaz kefen\nVahlar çekti gelen gelmeyen\nGöz yaşları bıraktın bize dinmeyen\nŞimdi bakıyorum ama sen yoksun baba…\n\n", "siir_uzunlugu": 149 }
149
{ "siir": "Bayram Yeri \n\n\nAnne, bugün bayram\nHaydi giydir yeni esvaplarımı! \nSaçımı tara, mendilimi ver! \nBugün çok güzel olmalıyım. Elini öpeceğim babamın, amcamın\nSonra bayram yerine gideceğim! Görsen neler var bayram yerinde,\nBeş kuruşa atılan tüfekler,\nHele o salıncaklar, horoz şekerleri.\nSıra sıra dizilmiş oyuncaklarAtlı karıncalar üstünde\nDönüp duruyor çocuklar!\n\n", "siir_uzunlugu": 47 }
47
{ "siir": "Doğma Bebek! ! ! \n\n\nDoğma bebek doğma! \nYetim kalacaksın...\nAçma çiçek açma! \nBir gün solacaksın...Doğma bebek doğma! \nDoğarken ağlayacaksın,\nYaşarken ağlayacaksın,\nÖlürken ağlayacaksın...Doğma yetim doğma! \nHakkını yiyecekler,\nÇoculara kıyacaklar,\nKanlı savaşlar olacak; \nHep çocuklar ölecek...Doğma bebek doğma! \nKaderin sürünmektir...\nHırkalara bürünmektir,\nHerkesçe yerinmektir....Ağlama bebek ağlama! \nGözyaşın dökülmesin,\nYüreğim sökülmesin...\n'Arş-ı Ala titremesin',\nTanrı gazaba gelmesin...Dalma bebek dalma! \nHayali çok görürler...\nGülme bebek gülme! \nGülmeyi çok görürler...Ölme bebek ölme! \nÖlmeyi çok görürler...\nYalnız ve yalnız; \nSiyonistler gülecek...\nHümanistler(!) gülecek,\nFeministler(!) gülecek...\nYine de çocuklar ölecek...\n 20.2.1993\n\n", "siir_uzunlugu": 85 }
85
{ "siir": "Kaybolmak \n\n\n“Kaybolmak kendini bulmakmış… Evet, test edilmiştir.”kuşlar var burada\nkurtlar domuzlar\ntavuklar var\nördekler hindiler kazlar\nve kediler\nköpekler\nbahçemde domates biber\ntürlü sebzeler\nbağımda üzümler\ntürlü meyveler var\ndutlar\narmutlar\nelmalar\nsu soğuk burada\nhava temiz\ngüneş kızıl\ngeceleri yıldızlar var göğümde\nağaran ay\nderin sessizlik\nve kışları kar\nıslık çalan poyraz var\nbuzdan kılıçlar\nama sıcak soba odamda\nçömlekte kaynayan fasulye\nfırında pişen börek\npatlayan mısır\nerik kurusu\nturşu\nkaybolmak bu ise\nben kayboldum işte“Bayrammış, düğün, nişan, kına; kuru gürültü hepsi. Boyanmış, cilalanmış sahte özel günler; sömürü düzeni tabii… Tv’lerde orospu diziler, orospu tipler, riya dolu sözler ve kahpe gülüşler ki hep insanlık dışı şeyler. Ve kaçınılmaz olarak sinir, stres, peşinden depresyon, huzursuzluk ve mutsuzluk… Varsa imkânınız kaçın ben gibi ve kaybolun bir süre... Ve bulun kendinizi.”5/Temmuz/2016 Lozengrat\n\n", "siir_uzunlugu": 130 }
130
{ "siir": "Hiç \n\n\nMutsuzum bugün Her gün bulutlarda dolaşmaz ki insan! Söz verdim kendime Bir depresyon edineceğim en kestirme yoldan Böyle bir lüksüm olmamıştı hiç Yüklerimi Bir bir atacağım sırtımdan Kuruyası o çınar var ya hani Kökünden keseceğim! Dalını yaprağını budağını “Hiç”liğe adayacağım yaşamı...\n\n", "siir_uzunlugu": 42 }
42
{ "siir": "Deniz Mavi \n\n\nVatan şiir ise ben şairdim\nVatan nehir ise ben pulları olmayan bir balıktım\nVatan deniz ise ben yüzme bilmeyen bir martı\nVatan onların; \nSatılmaya müsait…\nVatanı ise! \nBen okuma yazması olmayan cahil\nBen oltaya takılan bir balık\nVe ben bir karabataktım\nDeniz mavi…\nVatan bu halde ise\nBen olmalıydım çoktannn\nBir deniz! \nDeniz mavi\nNerde kaldılar o çocuklar sahi… \n 16/03/2009\n\n", "siir_uzunlugu": 62 }
62
{ "siir": "Aşk yakıyor \n\n\nGözlerdeki kıvılcımla başlıyor\nSonra tüm bedeni sarıyor\nTutuşturup alev alev yakıyor\nAşk yakıyor aşk acıtıyorAteş olur düşer yüreğine\nYakar derinden derine\nİpotek koymuştur kalbine\nAşk yakıyor aşk acıtıyorSızlatır ciğer başları\nDöktürüyor göz yaşları\nEritir dağları taşları\nAşk yakıyor aşk acıtıyorUmursamaz dengi dengine\nBakmaz tenine rengine\nEsir ediyor kendine\nAşk yakıyor aşk acıtıyor Hayata kahretirip küstürüyor\nKaderine isyan etiriyor\nÇok büyük acılar çektiriyor\nAşk yakıyor aşk acıtıyorSeveni sabırsız ediyor\nKimse söz dinletemiyor\nDüşürür çöllere deli ediyor\nAşk yakıyor aşk acıtıyorKul tekin aşk güzel diyor\nTadanları sarhoş ediyor\nO demden herkes içiyor\nAşk yakıyor aşk acıtıyor14 04 2015\n\n", "siir_uzunlugu": 98 }
98
{ "siir": "Akdeniz Akşamları \n\n\nAkdeniz akşamları,\nbambaşka olur gün inerken son ışıklarla denize\nGüneş nazlı nazlı \nsüzülürken kanadını açan kartal gibi buluttan inişe\nKızıllık sarar \nafakları muhteşemliğiyle gün akşam olur Akdeniz'de\nDeniz sütliman \nyüreklerde barış akar sessizce gönülden gönüllere\nHeyecan sarar \ninsan ruhunu gözyaşları damla damla düşer yüreklere\nGün son \nışıklarıyla inerken çarşaf gibi dalgasız sakin sakin denize\nUfukta gün \nkapanır kızıl kızıl renkli deniz ile dönüşür mor gökyüzüne \nSevdası yaşanmamış \nvatan aşkı anlatır bir demde hasretle özlemli yüreklere\nYüreğinde yer \nolmaz serap olmuş yalancı sevda ve sevgilere\nAkdeniz akşamları\nbambaşka olur güneş azametiyle inerken denize\nYaşamak istiyorsan\nbarış ve sevginin hükümdar olduğu topraklarda\nGeçit olmasın \ndüşmana kol kola zincir olalım hayalimizdeki vatana\nÜlkemiz gelgeç hanı \nolmasın emperyalizmin hayalindeki BOP rüyasına\nAkdeniz akşamları \ncennet olsun ülkenin halkından BOP başkanlığa hayır çıkarsa...\n*\n14 Nisan 2017 Almanya\n\n", "siir_uzunlugu": 134 }
134
{ "siir": "Bütün Dünyada \n\n\nYeryüzünde her yer savaş içinde\nDiktatörler hepsi koltuk peşinde,\nŞu koca alemin her köşesinde,\n Barış güvercini uçsun dünyada.Coniler her yana fitne sokuyor,\nBulaştığı her yer ölüm kokuyor,\nKarşı gelenlere kafa tutuyor,\nBarışa susadık bütün dünyada. Milyonlar ölüyor söyleyin niçin,\nSilah tüccarının cefası için,\nBarış, huzur dolu yarınlar için \nBirlik olalım hep bütün dünyada.Dünyamızda barış tek hedef olsun,\nBütün gönüllere hep sevgi dolsun,\nKatil Amerika belayı bulsun,\nKol kola girelim bütün dünyada.\n\n", "siir_uzunlugu": 73 }
73
{ "siir": "Nerde eski aşklar eski sevdalar \n\n\nRuhun bedendeki gölgesiydi aşk\nNerde eski aşklar eski sevdalar\nTutuşan ateşin simgesiydi aşk\nNerde eski aşklar eski sevdalarYanan aşk ateşi asla sönmezdi\nSeviyom diyenler geri dönmezdi\nAşk atına binen daha inmezdi\nNerde eski aşklar eski sevdalarYanardı yürekte kor olurdu aşk\nSeven bedenlere sur olurdu aşk\nTemiz sevgi için var olurdu aşk\nNerde eski aşklar eski sevdalarAşık boraniyem döndüm şaşkına\nSevdim diyen sahip idi aşkına\nYaban uçak kondurmazdı köşküne\nNerde eski aşklar eski sevdalar\n\n", "siir_uzunlugu": 78 }
78
{ "siir": "Eşref Deniz Bir Yaşında \n\n\nAltı Mayıs, İkibin On, yılında\nBebek, Eşref Deniz, dünyada\nHer şey, güzel olur, o Ay'da\nEşref Deniz, bugün bir yaşındaHz.Hızır a.s.'la, Hz.İlyas a.s'da\nBiraraya gelmiş, bugün onlarda\nBugündür. Hıdırellez Bayramı'da\nEşref Deniz, bugün bir yaşındaGül ve çiçekler, açar bahar'da\nGeldin sevgiyle, Mayıs başında\nGelip geçmiş, hemen oniki ay'da\nEşref Deniz, bugün bir yaşındaSağlıklı günler, olsun yaşamında\nBütün kötülükler, senden uzakta\nİnşallah, mutlu olursun, dünyada\nDeden Eşref'den. olsun dualarda\n\n", "siir_uzunlugu": 70 }
70
{ "siir": "Kurtuluş Savaşı Öncesi Esnası Ve Sonrası Durumlara Kısa Bir Bakış 89 \n\n\n89]Güncel olmaktan sapışın 3.nedeni de, ABD'inde ve Avrupa'daki güçler, kendi iç üretim dengelerini koruyup sürdürmek için, Sovyet'lerinin yayılmacılığını ve komünizmi; 'özgür dünyanın' düşmanı olaraktan görüyorlardı. Aynı şekilde Sovyet emperyalizmi de kapitalizmi ve onun temsilcisi olan karşısındakileri 'Özgür dünyanın' engelcisi bir düşman olaraktan görüyorlardı! Bu aslında sanki iki bloğun aralarında gizli bir paylaşımın ittifak eksenleşmesi idi. Gidiş onu gösteriyordu. Bizlerde istediğimiz taraftan olup kendimize göre 'Özgür dünya' hayalleri kuruyorduk! 1945'in savaş sonrası iki kutuplu paylaşım ve 'özgür Dünya' konjonktürselliği, artık tüm Dünya toplumlarınca tartışılan öğrenci ve işçi eylemlerinin çok hızlı bir başlatıcısı olmuştu. İki ittifak kendilerine uygun peykler oluşturuyordu. Yine de ağababalar bu oluşturulan ittifaklardan ve peyk avcılığından kendilerinin güvenliğini tehlikede görüyorlardı. ABD'leri Türkiye'ye el atarsa, Sovyetler bunu tehdit algılayıp, onlar da Küba'ya el atıyordu! Bu da blok ittifakının zaafı ve zorunlu bir kendi iç sürtünmesi idi. Böylesi bir tehdit algısıyla Sovyetler bize yöneldi.Bunun üstüne Sovyetlerin bizden üs ve toprak talebi oluşunca, bizdeki telaş ve destek arayışlarına karşın kapitalist emperyalistler 1945'lerdeki günün yöneticilerin kulağına: 'komünizme karşı önleyici, en iyi panzehirin, İslam dini olduğu' söyleyiverecektiler! O zamanlar bizim 4 bölgemizde ağırlıklı olaraktan feodalizm egemendi. Feodalizm, bu tavsiyeye el ovuşturacaktı. Bu tavsiye, bizdeki politikaları; dine oturtmanın bahanesiydi. İktidara gelmenin de şahanesi olacaktı. Artık politika ve din sarmalına girmenin kolaycılığı ve uyuşturuculuğu; iktidar ve derebeci, kol kolalığı; ülkenin kuşatılması olacaktı.Bu üç nedenin bileşkesi 1960'lara gelindiğinde bizi, uluslar arası işçi piyasasına girdirecek ve askeri güç ihracına sokacaktı. Hemde dünya güvenliği adına NATO kurulacaktı. Biz bu dönemden sonra Atatürkçülüğü, Natotürkçülük olarak anlayacaktık! Siyasi yapı, bahanesi ile birlikte bizi yapısalcı davrandırtmayıp adeta sürüklenen politikalar oluşturulacaktı. Aslında Nato bir birine güvanmeyen paktlardan, birinin; kendisini savunma tedbiriydi. Emperyalist çıkarlar uğruna, Dünya güvenliğini, bizatihi Natonun kendisi tehdit edilecekti. Bizim gelişmemiş ülke olmamıza rağmen, gelişmekte olan ülkeler arasında sayılmamızda işin, pohpohlanan gönül alıcılık cabasıydı.Gerek ABD ve gerekse Avrupa tarafından tavsiye edilen 'Özgür Dünya' ve giderekten bize özgü olan; 'yeşil kuşak' teori ve sloganları gereği gibi bize benimsetildi. Bizde, birbirimize bunun ne men en bir şey olduğunu bir iyi anlattık. Epey de başarılı olduk! Toplum ve toplumsal gelecek; fikirlerle, üretimlerle, bilgi ve teknolojilerden değil de; inanççı, direnç anlayışı ile korunur olacaktı! Ülkenin insandan seri robot üretimleri devreye girecekti. Eğer komünizm bir ekonomik doktrin değil de hakikaten baş belası bir şeyse, karşı olunacak bir sorunsalsa; politikalar halkına; refahı ve gönenci dağıtarak komünizmle savaşacakları yerine, halkını cahil ve bağnazlık içinde tutarak, halkını, adeta kör dövüşüne tutuşturacaktı.Aydınlığı eline alanlarla, karanlığı zulümlerine alanların çetin savaşıydı bu. Zulümcü (oligarşik yapı) , elindeki araca zulüm diyemediği için vatan, millet, din, iman diyordu. Bu çağrıya uyanlar kendini meşru güçlerin yerine koyuyordu. Çünkü çağrılar meşruiyetin kaynağı idiler. Böylece oligarşik yapının savunmacılığını kutsal değer duyguları üzerinden yapmaya çalışıyorlardı. Her iki tarafında ağababaları vardı. Ve aynı ağababalar birine farklı dille konuşuyordu. Diğerine farklı dille konuşuyordu. Dilleri çok farklı 'iki özgür' dünya insanı idiler. Adem'in çocukları belki de ilk kez birbirini anlayamaz oldukları bir dilden konuşuyorlardı.Biri bilim, ekonomi, sömürü, demokrasi, aydınlanma gericilik derken, biri de; 'Hira Dağı kadar Müslüman, Tanrı Dağı kadar Türküm' diyerekten, karşı tarafa iflah olmaz bir iğrençliğe bakar gibisine; 'komünistler' diyordu! Bu komünist sözü bir ekonomik görüş taraflısı fikir olaraktan değil de, bir imha edilesi suç, ayıplı bir küfür diye suçluyordular. Vay benim memleketim, kimlere (bilmezliğe) kucak açıp, kimlerle (bilmezlerle) vatan kurtarıyordu! Böylece her iki tarafta ülke meselelerini, şıp diyerekten kafalarındaki fikirlerle ve anarşik tutumlarıyla çözüveriyorlardı! İki tarafta zorunlu bir anlaşılamama ortaya koyuyorlardı. Siz açım diyene, bilmem ne dağı kadar ne olduğunuzu söylüyordunuz! Bunun üzerine politikalar inşa ediyordunuz. Vah ki ne vah! Olan da, her iki taraftaki güzide vatan evlatlarına oluyor, bu vatana oluyordu. İki tarafın ölümlerle canından oluşları gerçekti. Ama cehaletlikleri ve dahili oyuna getirilişleri daha bir gerçekti.Çoğu siyasetçiler de, bunların üzerinde neşvü nema buluyorlardı. İktidarlar siyasi gücünü, dini anlayışların koruyuculuğuna ve emin ellerine emanet etmiştiler! Bu kapitalist sömürü düzeni, hem Tanrı'nın istediği düzen oluvermişti, hemde Tanrı müminlerinin düzeni oluvermişti! Öyle ya toplum meseleleri karşısına inancı korsanız, inancın gidip geleceği nokta, egemenci sınıfın varmak istediği yer olacaktı! Artık bu kör ilişkinin dış kısımında da, dostlarımız vardı! İç kısmında da süren sömürü ve çarpık ilişkilerin sürmesiyle yolunda; 'biriz, diriyiz iriyiz' denecekti! Ve çok çok güçlü dostlarımız olacaktı! Hala daha, bu dostluğu, hem biz, hem dostlarımızla; bıkıp usanmadan tekrar eder olacaktık! Öyleki sözde dostlarımız dün olduğu gibi bugün de dayatırlar. Dün Batı ittifakı çinde dayatıyrlardı Bu gün de AB süreci ile dayatıyorlar. Hatta aynen bugün AB'nin dayattığı gibi, O gün de dostlarımız! Laiklikten, devletçilikten ve Atatürk'ten vaz geçersek; dindarlaşma sürecini hızlandırırsak; bize yardım edeceklerini söyler olmaktadırlar. Bu tavsiye! zaten; o günlerin geçerliliğinde siyaseten dini kullanma eğilimliliği beliren hükümetin, hem can simidi olur, hem de, bir komünist istilaya karşı savunmanın, meşru bir tedbiri olacaktı! Artık rotamız, çağdaşlık, bilim ve akıl yolu, toplumsal turtaşlık rehberliği ile değil de; dindaş kardeşlikler ekseni üzerinde kotarılır olmanın, istenmesiyle, 'ümmet' oluşun kulvarına bekli de istemeden! tekrardan gidilecekti.Sürecek\n\n", "siir_uzunlugu": 801 }
801
{ "siir": "Genişleyen Ufuk, Uzayan Yol; ANADOLU İÇİN! . = 000.003 = \n\n\n05 Ocak 2013 Cumartesi 10:18:48Düşünen Düşünürlerin Düş Ürünleri ile ANADOLU İÇİN YÜRÜMEK! .\n= 000.013 =\nDüşünen Düşünürlerin Düş Ürünleri ile ANADOLU’DA İLERLEMEK! .“YALNIZLIK” Adlı Romandan:İşler hususunda / güveniyordu. / Yardımcısı oydu. / Düşündü. / Aklına gelince / nemli gözlerinde daha parlak bir ışık yandı. / Yeni yeni imkanlar temin etmenin ne ilahi bir şey olduğunu anlatacaktı. / O masum bakışlarında sevgiyle / hayranlık sezecekti. / Bunları düşünürken / Birden içinde şiddetli bir arzu duymuştu. / Başbaşa bulunma arzusu. { Kitap Yazarı: A.J. CRONIN – Çeviren: Leyla YAZIOĞLU – Arif BOLAT KİTABEVİ/İSTANBUL 1957 – Kitap Cümlesi Seçki Sırasını Derleyen: Kemal KABCIK/ANTALYA/05 Ocak 2013 Cumartesi 18:52:27 – Seçki Derleme Sayfa Numara Arası: 079. ile 080. Sayfadan Derlenmiştir.} Kendi Düşüncemizin Düş Gücü ile DAHA DOĞRU OLANI KEŞFETMEK! .\n= TEŞEKKÜRLER TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ =\nKendi Düşüncemizin Düş Gücü ile DOĞRUYA ÖMRÜ VAKFEDEBİLMEK! .\n\n", "siir_uzunlugu": 151 }
151
{ "siir": "Eskiden \n\n\nESKİDEN ÇOK ESKİDEN! ! ! ! Eskiden sevgi taşardı yuvalardan bahçelere. şimdi yorgunluk ve mutsuzluk! İnsanların gözlerinde yıldızlar barınırdı.Neşe saçardı gülüşler. kahkahalar savrulurdu. şebboyları kıskandırırcasına.Sadakat vardı. sevgi vardı. huzur vardı.Şimdi hayata bezginlik ve hep şikayet.Bir kişi çalışır. bin kişiye bakardı.Bolluk ve bereket taşardı yuvalardan.Şimdi bir bereketsizlik. bir fakirlik ve sevgi açlığı.Yuvalardan gelen çocuk sesleri. çocuk acılarına ve çığlıklarına dönüştü.Yuvalarda yetimlik. öksüzlük kol gezmeye başladı! İslam dininin mükemmelliği unutulur oldu! Allah korkusu. peygamber aşkı. kuran sevgisi yaşanır olmalı yuvalarda! Sevgi öğretilmeli çocuklara! Öksüz büyümemeli hiç bir çocuk! Dinimiz güzel yaşanmalı ve yaşatılmalı! Sabır erdem olmalı! Sadakat ve sevgi ölümsüz! Bir kalbe bir sevda sığdırılmalı! Yuvalardan mutluluk ve sevinç çığlıkları taşmalı! Kadınlar ağlamamalı! Dudaklar beddua. için değil. dualar mırıldanmak için aralanmalı! Çocuk şarkıları yayılmalı bahçelere. kuşlar. ağaçlar. çiçekler. bulutlar ve gökyüzü şahit tutulmalı mutluluğa! Aşk ve sevda yaşatılmalı sonsuza dek! Mutluluk var olmalı! ....şair Hülya Kaya\n\n", "siir_uzunlugu": 128 }
128
{ "siir": "SUSUn! YALANDAN BAYRAM OLMAZ \n\n\nBu gün değil yarınlarda hiç olmaz\nDünde idi dünlerde kaldı bayram! \nHerkes kılar göstermelik bir namaz\nMaksat herkes alışverişte görsünÇalar çırpar edinirler ganimet\nAç kalsın umurlarında mı millet\nHırsızlıklar onlarda bir Asalet\nSusun beyler bize bayram gelemezOn kez gider hangi parayla Hacca\nHiç bakmazlar aç kalana muhtaca\nZalimlere para gider tonlarca\nBu durumda bizde bayram olamazAllah deyip insanları katleden\nBir Beden yok Para hırsı tek neden\nHaksızlıklar vardır ön yanda giden\nOlmaz beyler bizde bayram hiç olmazDünler de biz daha mutlu yaşardık\nBayramları severek karşılardık\nBu yaşamın tadı kalmadı yazık\nİnsanlar! Can! verirken bayram olmazNasıl bir kalp taşırsınız bilemem\nBelki yoktur size insan diyemem\nHalkım Açken ben bayramı edemem\nSusun beyler YALANDAN BAYRAM OLMAZ\n\n", "siir_uzunlugu": 118 }
118
{ "siir": "Çoklarının Gözün Geride Koyup \n\n\nÇoklarının gözün geride koyup\nAğlatıp dertlere salansın dünya\nSana bel bağlayıp hiç güvenilmez\nÇünkü aldatıcı yalansın dünyaÇok fırtınalar çok felaket oldu\nHiç bilinmez kim ağladı kim güldü\nBu günlerde dünya kaç milyar oldu\nBir boşalıp bir de dolansın dünyaHem ön verip hem de dolap döndürdün\nYüce peygamberi bize gönderdin\nNasıl Süleyman'ı tahttan indirdin\nNice tacı tahtı alansın dünyaDoymadın mı nasıl canları yuttun\nHalil İbrahim'i ateşe attın\nFırtınalar esip kıyamet ettin\nSonda tek başına kalansın dünyaBestekar'ın hayali ruya gider\nHaram kazanılan mal suya gider\nFakirler yaya zengin aya gider\nSanki hesabını bilensin dünya\n\n", "siir_uzunlugu": 96 }
96
{ "siir": "Şimdi Zamanıdır Fidan Dikelim 20 \n\n\n1- \nSaksı da çiçeğe gülümseyerek \nOkşa yaprağını dokun severek \nHer gün doğuşunda açsın diyerek \n.......Çevreye dost olup güzel kokalım \n.......Şimdi zamanıdır fidan dikelim... Mihriban EREN \n2- \nAçılıp saçılsın güller renga renk \nBakınca etrafa almalı ahenk \nBu sevgi insanla var olmalı denk \n.......Çevreye dost olup güzel kokalım \n.......Şimdi zamanıdır fidan dikelim... Bekir ALİM \n3- \nHer tarafı çevirelim cennete \nYemyeşil bir dünya olsun millete \nTeminattır bilirsin ki devlete \n.......Çevreye dost olup güzel kokalım \n.......Şimdi zamanıdır fidan dikelim... Şevki KAYATURAN \n4- \nNeşe bulunur mu kuru çöllerde \nKuşlar bile uçmaz olur illerde \nToprak kaybolmasın akan sellerde \n.......Çevreye dost olup güzel kokalım \n.......Şimdi zamanıdır fidan dikelim... Eyyup MERT \n5- \nHer sabah kalkınca gün vursa yüze \nYeşil çam dalından süzülse öze \nBülbüller şakısa gül gelse dize \n..........Çevreye dost olup güzel kokalım \n..........Şimdi zamanıdır fidan dikeli... Mihriba EREN \n6- \nHer gönül bir olup dikmeli fidan \nİçinde ötmeli bağ ile bağban \nBu can bu bedende durduğu her an \n.......Çevreye dost olup güzel kokalım \n.......Şimdi zamanıdır fidan dikelim... Bekir ALİM \n7- \nAtışmayı herkes tezden duyura \nSözü olan kim var ise buyura \nBir fidede diksen geçer hayıra \n.......Çevreye dost olup güzel kokalım \n.......Şimdi zamanıdır fidan dikelim... Şevki KAYATURAN \n8- \nÇevreye bakınca gülsün gülistan \nMeyveler giyinsin al yeşil fistan \nHer nefes alışın bahçivan ustan \n........Çevreye dost olup güzel kokalım \n........Şimdi zamanıdır FİDAN DİKELİM... MİHRİBAN EREN \n9- \nYolcular dinlenir hoş gölgesinde \nSevaplar yazılır can belgesinde \nUzansın vatanın her bölgesinde \n.......Çevreye dost olup güzel kokalım \n.......Şimdi zamanıdır fidan dikelim... Eyyup MERT \n10- \nCennet-ül ala’dan olmasın farkı \nSüslesin caddeyi evleri, parkı \nKuru gül dalında deme ne var’ki \n.........Çevreye dost olup güzel kokalım \n.........Şimdi zamanıdır FİDAN DİKELİM... Bekir ALİM \n11- \nDüşün her yaprakta bir hikmet saklı \nDoğru yönde kulanalım biz aklı \nGelecek nesiller desinler haklı \n.............Çevreye dost olup güzel kokalım \n.............Şimdi zamandır fidan dikelim Aşık Tevhidi Kenan BİLGAÇ \n12- \nSalkım saçak söğüt dalları yerde \nÇam sakızı derde devadır birde \nKuşburnu, kara dut, böğürtlen nerde? \n..........Çevreye dort olup güzel kokalım \n..........Şimdi zamanıdır FİDAN DİKELİM... Mihriban EREN \n13- \nBuram buram kekik kokar dağları \nNe güzeldir memleketin bağları \nÖlüden fayda yok koşsun sağları \n.......Çevreye dost olup, güzel kokalım \n.......Şimdi zamanıdır fidan dikelim... Nadir ÇİTİL \n14- \nHer yaprak bir mana taşır özünde \nHer canlı bir insan şair gözünde \nYaşatmalı gülü kış mevsiminde \n.......Çevreye dost olup güzel kokalım \n.......Şimdi zamanıdır fidan dikelim... Aydın YILMAZ \n15- \nTopla dönüşüme kartonu camı \nNelere yarıyor okuda tanı \nKimsesiz yavruya bir yuva hanı \n.........Çevreye dost olup güzel kokalım \n..........Şimdi zamanıdır FİDAN DİKERİL... Mihriban EREN \n16- \nHer gönülde olmaz ise bu sevgi \nFarklı olur muydu her gülün rengi \nBulunmaz ülkemin dünyada dengi \n.......Çevreye dost olup güzel kokalım \n.......Şimdi zamanıdır fidan dikelim... Şevki KAYATURAN \n17- \nAçar burcu burcu kokar çiçeği \nArıya bal olur, besler böceği \nUyanıp vaktinde görüp gerçeği \n.......Çevreye dost olup güzel kokalım \n.......Şimdi zamanıdır fidan dikelim... Eyyup MERT \n18- \nTopla atıkları dönüşüme ver \nÇevre sağlığını sen o zaman gör \nMilli büçemize gelecek bir kar \n.........Çevreye dost olup güzel kokalım \n.........Şimdi zamanıdır FİDAN DİKELİM... Mihriban EREN \n19- \nBir dünya bırak git yemyeşil olsun \nNe batsın güneşin ne yaprak solsun \nGörenler bahtiyar pür neşe dolsun \n.........Çevreye dost olup güzel kokalım \n.........Şimdi zamanıdır FİDAN DİKELİM... Bekir ALİM \n20- \nYeşile boyansa yurdun dört yanı \nRuhu dinlendirir coşturur kanı \nDoğayı sevenin şen olur hanı \n.......Çevreye dost olup güzel kokalım \n.......Şimdi zamanıdır fidan dikelim... Eyyup MERT \n21- \nAnadolu’m yeşil olsun boz kırı \nGelecek nesiller görmesin zoru \nAğacı her yerde her şartta koru \n.......Çevreye dost olup güzel kokalım \n.......Şimdi zamanıdır fidan dikelim... Şevki KAYATURAN \n22- \nHer ağaç dalını bir sayfa düşün \nGöğdesi canlıyı koruyor kışın \nToplarsın kuruyu yaparsın aşın \n.........Çevreye dost olup güzel kokalım \n.........Şimdi zamanıdır FİDAN DİKELİM... Mihriban EREN \n23- \nYeşili umuttur gölgesi serin \nYaradan katında bu mana derin \nBir fidan dikersen cennettir yerin \n.......Çevreye dost olup güzel kokalım \n.......Şimdi zamanıdır fidan dikelim... Aydın YILMAZ \n24- \nMihriban Eren’miş ayağı veren \nHer bir yana dostlar gülleri seren \nBir cennet misali doğayı gören \n.......Çevreye dost olup güzel kokalım \n.......Şimdi zamanıdır fidan dikelim... Şevki KAYATURAN \n25- \nDalında melodi rüzgârdan tını \nYapraklar dökülse arzın altını \nAtiye bizlerden kalsın bir anı \n.......Çevreye dost olup güzel kokalım \n.......Şimdi zamanıdır fidan dikelim... Eyyup MERT \n26- \nİzle mor dağları gör renklerini \nKuşların sesini ahenklerini \nYaralı ceylanın derin derdini \n..........Çevreye dost olup güzel kokalım \n..........Şimdi zamanıdır fidan dikelim... Mihriban EREN \n27- \nBaharla canlanır çıplak ağaçlar \nYaz olur meyveyle eğilir dallar \nAklı olan düşünürse tez anlar \n.......Çevreye dost olup güzel kokalım \n.......Şimdi zamanıdır fidan dikelim... Şevki KAYATURAN \n28- \nSusma deli gönül çiz tualini \nCanlı varlıkların en güzelini \nYapay gül tutar mı hiç gerçeğini \n.........Çevreye dost olup güzel kokalım \n.........Şimdi zamanıdır fidan dikelim... Mihriban EREN \n29- \nYaklaşacak herkes kaçılmaz sona \nBeşikten mezara muhtacız ona \nDallarına yuva yapa kuş kona \n.......Çevreye dost olup güzel kokalım \n.......Şimdi zamanıdır fidan dikelim... Şevki KAYATURAN \n30- \nParfüm kokuları sarar her yanı \nOrmanı sen koru ağacı tanı \nEmarettir bilmek lazım vatanı \n.......Çevreye dost olup güzel kokalım \n.......Şimdi zamanıdır fidan dikelim... Bekir ALİM \n31- \nKayaturan gülü diye söylensin \nBir gören bir daha bakıp imrensin \nAdlarını sorup benden öğrensin \n.......Çevreye dost olup güzel kokalım \n.......Şimdi zamanıdır fidan dikelim... Şevki KAYATURAN \n32- \nSelviyi budayıp dalların kessem \nÇamların içinde Sivas’ta gezsem \nPalmiyeye bakıp denizde yüzsem \n.......Çevreye dost olup güzel kokalım \n.......Şimdi zamanıdır fidan dikelim... Ömer KOÇ \n33- \nAlim ile Mert’ten aldım ilhamı \nKaç kıtadır dostlar bunu tamamı \nIsıtmaya odun lazım hamamı \n.......Çevreye dost olup güzel kokalım \n.......Şimdi zamanıdır fidan dikelim... Şevki KAYATURAN \n34- \nMuammer Yalçın’ım sarp kayalarda \nBin bir renkli çiçek var yaylalarda \nBaşımız sıkışıp kalmadan darda \n.......Çevreye dost olup güzel kokalım \n.......Şimdi zamanıdır fidan dikelim... Muammer YALÇIN \n35- \nAmber gibi koksun girince hana \nHerkes hayran hayran bakmalı ona \nBülbül de gelince dalına kona \n.......Çevreye dost olup güzel kokalım \n.......Şimdi zamanıdır fidan dikelim... Şevki KAYATURAN \n36- \nAyağı verirken biraz düşündüm \nŞimdi tam mevsimi uygundur dedim \nGök yüzünde hafif cemreyi gördüm \n............Çevreye dost olup güzel kokalım \n............Şimdi zamanıdır fidan dikelim... Mihriban EREN Kuytu karanlıkta kalmadan göçün \nFidan dik adını yaşatmak için \nKesilip takatin bitmeden gücün \n.........Çevreye dost olup güzel kokalım \n.........Şimdi zamanıdır fidan dikelim... Bekir ALİM \n37- \nHafiften atıyor kar ile kırcı \nCam yeşili alır selvinin burcu \nÇoban kuzu için gezdirir hurcu \n...........Çevreye dost olup güzel kokalım \n...........Şimdi zamanıdır fiden dikelim...Mihriban EREN \n38- \nKayaturan, Âlim, Muammer Gardaş \nBir ağaç altında kursaydık bağdaş \nSoğan ekmek yesek olur ballı aş \n.......Çevreye dost olup güzel kokalım \n.......Şimdi zamanıdır fidan dikelim...Eyyup MERT \n39- \nAllah’ı zikreder dalı gövdesi \nYazın insanlara yeter gölgesi \nGıda olur şifa olur meyvesi \n.......Çevreye dost olup, güzel kokalım \n.......Şimdi zamanıdır fidan dikelim... Şevki KAYATURAN \n40- \nGönül dostlarını unutmak olmaz \nHep birlikte olsak gam keder kalmaz \nAğaç olan yerde yeşil renk solmaz \n.......Çevreye dost olup güzel kokalım \n.......Şimdi zamanıdır fidan dikelim...Eyyup MERT \n41- \nOkuduğum kitap yazdığım defter \nElindeki kalem ondandır göster \nOnunda gıdası güneş su ister \n.......Çevreye dost olup, güzel kokalım \n.......Şimdi zamanıdır fidan dikelim... Şevki KAYATURAN \n42- \nKâğıt, kalem olur saz olur özde \nİlkbaharda açar dökülür güzde \nBin bir umut verir sevgisi bizde \n.........Çevreye dost olup güzel kokalım \n.........Şimdi zamanıdır FİDAN DİKELİM... Bekir ALİM \n43- \nOkuduğum kitap yazdığım defter \nElindeki kalem ondandır göster \nOnunda gıdası güneş su ister \n.......Çevreye dost olup, güzel kokalım \n.......Şimdi zamanıdır fidan dikelim... Şevki KAYATURAN \n44- \nÇevre çiçeklerle cennete dönsün, \nHer gülün dalına bülbüller konsun. \nBu güzelliklerle gözümüz doysun, \n.........Çevreye dost olup güzel kokalım \n.........Şimdi zamanıdır FİDAN DİKELİM... Vehbiye Yersel \n45- \nOksijen deposu insana bakar \nHer biri ayrı renk çok farklı kokar \nGömüver toprağa çabucak çıkar \n.......Çevreye dost olup, güzel kokalım \n.......Şimdi zamanıdır fidan dikelim... Şevki KAYATURAN \n46- \nDalına salıncak kurar durursun \nKeser taş duvara beşon vurursun \nOdun ateşinde çabuk kurursun \n..........Çevreye dost olup güzel kokalım \n..........Şimdi zamanıdır fidan dikelim... Mihriban EREN \n47- \nAçılıp saçılsın dalında çiçek \nHer canlı dünyada bir dem sürecek \nSen görmesen bile Allah görecek \n.........Çevreye dost olup güzel kokalım \n.........Şimdi zamanıdır FİDAN DİKELİM....Bekir ALİM \n48- \nBu cennet yurdumuz çöplüğe döndü, \nOrmanlar yakıldı, virane oldu, \nGüzel sesli kuşlar, barınmaz oldu. \n.........Çevreye dost olup güzel kokalım \n.........Şimdi zamanıdır FİDAN DİKELİM... Vehbiye Yersel \n49- \nMihrican yeşile tutkunmuş meğer \nAklıselim insan yeşili sever \nSen bana kıymet ver dostluğa değer \n.........Çevreye dost olup güzel kokalım \n.........Şimdi zamanıdır FİDAN DİKELİM....Bekir ALİM \n50- \nAltından değerli damla su çölde \nBülbülün şevki de başkadır gülde \nAğaçtan mahrumsa haraptır belde \n.......Çevreye dost olup güzel kokalım \n.......Şimdi zamanıdır fidan dikelim...Eyyup MERT \n51- \nEğitim yuvasının vaz geçilmezi \nMasayı sırayı koy dizi dizi \nKalemi silgisi mis kokar tozu \n............Çevreye dost olup güzel kokalım \n........... Şimdi zamanıdır fidan dikelim... Mihriban EREN \n52- \nMezarlıklara selvi dikelim, \nKötü kokulardan arındıralım. \nÇocuklarımıza örnek olalım \n.........Çevreye dost olup güzel kokalım \n.........Şimdi zamanıdır FİDAN DİKELİM... Vehbiye Yersel \n53- \nAtışmamız elli sekizi bulsun \nDizaynını Şevki hocamız kursun \nİsterse onu da face’ye versin \n.........Çevreye dost olup güzel kokalım \n..........Şimdi zamanıdır fidan dikelim...Mihriban EREN \n54- \nLale devri ondan ismini aldı \nEcdattan yadigâr bak sana kaldı \nSahip çıkmadığın yâd eller çaldı \n.......Çevreye dost olup, güzel kokalım \n.......Şimdi zamanıdır fidan dikelim... Şevki KAYATURAN \n55- \nBekir hocam derki yeşili sevmiş \nTahmini çok doğru nereden bilmiş \nKıymet köşesinde yerini almış \n..........Çevreye dost olup güzel kokalım \n...........Şimdi zamanıdır fidan dikelim...Mihriban EREN \n56- \nElli sekiz Sivas diye bilirim \nBen uğruna canım verir ölürüm \nGeceleri rüyalarda görürüm \n.......Çevreye dost olup, güzel kokalım \n......Şimdi zamanıdır fidan dikelim... Şevki KAYATURAN \n57- \nAtışmaya sözü olup girene \nDoğruları görüp bilip diyene \nRabbim razı olmaz kırıp eğene \n.........Çevreye dost olup güzel kokalım \n.........Şimdi zamanıdır FİDAN DİKELİM....Bekir ALİM \n58- \nKayaturan canım kurban sizlere \nManalı manidar olan sözlere \nYakışanı yapmak lazım bizlere \n.......Çevreye dost olup, güzel kokalım \n......Şimdi zamanıdır fidan dikelim... Şevki KAYATURAN\n\n", "siir_uzunlugu": 1536 }
1,536
{ "siir": "Süleyman Şah ve Ertuğrul Gazi \n\n\nBozoklar kolundan. Kayı boyundan\nDünyaya geldi o Süleyman Şahdan\nTürkistanda ki Moğol baskısından\nAhlata geldiler Orta AsyadanEksilmedi Moğolların baskısı\nVatan bulmak Süleymanın yazgısı\nNehirde boğulmak alın yazısı\nMezar oldu Şaha Fırat kıyısıSungur. Gündoğdu geriye döndüler\nDündar, Ertuğrul Sivasa geldiler\nKonaklanan yerde savaş gördüler\nZayıfa yardım Moğolu yendilerTakdir geldi Sultan Keykubaddan\nErtuğrul hilatın aldı Konyadan\nGazalar yaptı o hiç yılmadan\nSöğüte uzandı boy AnkaradanYiğitti mertti daima çok cömert\nKılıncı altında boy eğdi namert\nMertlik karşılıksız kalmazdı elbet\nUç beyliği tacı giydirdi devletKükrüyordu Oğuzun bu uç beyi\nMutlu ferahtı halkı aşireti\nÇoğaldı yanında Alperenleri\nKafirle cihattı Allahın emriErtuğrul olmuştu artık bir Gazi\nAnılcaktı adı Ertuğrul Gazi\nOndaki vatan edinme hevesi\nYerine geldi beklenen gayesi04/02/2001\n\n", "siir_uzunlugu": 115 }
115
{ "siir": "Allah Aşkı \n\n\nCennet sözü yazıveriş\nAllah aşkı Allah aşkı\nYaradansal sırra eriş\nAllah aşkı Allah aşkıCennetlik kul olup gitmek\nDüşler ile dolup gitmek\nHızır küzur bulup gitmek\nAllah aşkı Allah aşkıDertleri bir yana atış\nHuzur ile nurlar tatış\nMutluluklar gönle katış\nAllah aşkı Allah aşkıKutsal amel niyet oluş\nBenliğinde cennet buluş\nNimet hikmet ile doluş\nAllah aşkı Allah aşkıKaramecnun\nYaradansal insan cennet şairi\n\n", "siir_uzunlugu": 63 }
63
{ "siir": "Can öğretmenim.... \n\n\n\tPırıl pırıl meşalesin durmadan yanan,\n\tCanım öğretmenim CAN ÖĞRETMENİM.\n\tÖyle bir abidesin hiç yıkılmayan,\n\tCanım öğretmenim CAN ÖĞRETMENİM.\t\tOkumayı, yazmayı, doğru olmayı,\n\t\tKüçüğe sevgi, büyüğe saygı duymayı,\n\t\tBir karış vatan toprağı için ölmeyi,\n\t\tSen öğrettin bana CAN ÖĞRETMENİM.\tSevgiyle, bilgiyle yoğurdun bizi,\n\tBu azimle aştık cahillik denizini,\n\tBarışın güvercini doğruluk hazinesi,\n\tİnanki sensin CAN ÖĞRETMENİM.\t\tATATÜRK çocuklarıyız bizlere güven,\n\t\tATATÜRK’ ün yolu yolumuz diyen,\n\t\tSönmeyecek bu meşale ebediyen,\n\t\tSeni seviyorum CAN ÖĞRETMENİM. \n(Gerçek demokrasi aşığı. ATATÜRK ilke ve inkılaplarına bağlı\nolan öğretmenlerimize armağanımdır.) Hacı Öztürk 19.11.1996\n İZMİRKAYDEDEN Hacı Öztürk\n\n", "siir_uzunlugu": 90 }
90
{ "siir": "Seher Gelür \n\n\nŞevk-i ruhünle dideye feyzi seher gelür\nFikr-i hatınla mürğ-i dile bâ ü per gelürEy meh leyal-i vesveshiz-i firakda\nSen gelmeyince hatıra bilsen neler gelürBir arsede mürahhas-i peryazdır gönül\nKim mürğ-i bikarar-i nigeh besteper gelürLezzetten olsa telh-i zahirle naümit\nDeryadile sefine sefine şeker gelürBu kârgâh-i adl-i ilâhîde Nabiya\nAyş ü keder muhasebede serbeser gelür\n\n", "siir_uzunlugu": 55 }
55
{ "siir": "Babaannem ile Hasbıhaller - 1 - \n\n\nRahmetli babaannem çok sağlıklı bir insandı zamanında. Sekiz on yaşlarında namaza başlamış ve de ömrünün sonuna kadar; son bir iki senesi hariç beş vakit namazını kılmıştır. Dedem rahmetli, biz doğmadan çok seneler önce vefat etmiş, biz görmedik.Bizim apartman üç katlı aile apartmanı, bu sebeple zırt pırt birbirimize girer çıkarız. Babannem de sıra ile birer ay üç oğlunda kalır. Bir ay biz de, bir ay küçük amcam da, bir ay büyük amcamlarda...Arada anlatır durur bize eskileri, eski günleri; bazen hafif gözleri nemlenir, bazen iç çeker inceden. Kendi düğününü anlatmış bize, çocuklarına torunlarına zamanında. Küçük amcam da, ben de kafaya not etmişiz, düğünün nasıl yapıldığını, neler olduğunu, nasıl olayların geliştiğini...Mezeretlik, zibidilik amcamda da var bende de var biraz. Daha önce konuştuk küçük amcamla, babaanneyi kafalayacağız bu gece...Neyse uzatmayalım amcam bize geldi. kaş göz işaretlerinden sonra, ben sazı aldım elime, başladım konuşmaya.''Yav babaanne, senin düğünün ne kadar güzeldi, ya dillere destan bir düğündü.''gözleri parladı birden, ''he he'' dedi, sonra biraz kendisi anlatır oldu, daha sonra küçük amcam girdi lafa...''Seni ata bindirdiler ya anne, hepimiz oradaydık, Cevdet ağa, Cemal ağa(babamla büyük amcam)ben torunlar. Ahmet, Mahmut, Murat, Dilek, Adnan, amcam hızını alamadı pasa sayıyor. Babaannede jeton düşmedi henüz, kafa sallayıp duruyor. ''He ula he''dedi...\n''Ben dodopal idim ata bindirdiler, silah milah da attılarıdı'' tekrar ben girdim lafa''Horon filan oynadık ya babanne senin düğününde. Adnan ağa akordeon çaldı''yine devamla''Senin begin Mahmut ağa oğlanlarla, torunlarla sancı ilacı(Rakı) içtiydi...Babannede yine jeton düşmedi, öbür taraftanda annem ile babam ve diğer amca çocukları renk vermeye başlayınca biraz, rahmetli işletildiğini anlar gibi oldu. ''Siz nerdeydiniz ula o zaman benim düğünümde, daha doğmamıştınız zibidiler''dedi...Tabi biz makaraları koyverdik sülalecek. Allah rahmet eylesin babanneme yad ettik...Dodopal:Gelin\n\n", "siir_uzunlugu": 275 }
275
{ "siir": "Çelişki Yumağı \n\n\nÇELİŞKİ YUMAĞINasıl bir şey ki bu böyle\nNe sevdiğin belli, ne sevmediğin\nBir türlü anlayamadım ne hissettiğini\nÖyle bir hal aldı ki\nÇelişki yumağı sanki\nNerden tutsam düğümlenip kalıyor\nVe bir türlü bulamıyorum ucunu 25.06.2004\n www.akdeniz.orgfree.com\n\n", "siir_uzunlugu": 38 }
38
{ "siir": "Desem ki... \n\n\nDesem ki ben sana\nSeni seviyorum\nDesem ki ben sana\nAşkından ölüyorum\nDesem ki günlerden,\nBir cuma, öğlen vakti\nKaçıp gidelim uzaklara\nKimse görmesin aşkımızı\nDağlar denizler aşalım\nDereler. tepelerden sonra\nBir ırmak kenarında\nKuralım evimizi\nDoğa ile başbaşa\nTüm kötülüklerden\nKem gözlerden\nYalandan, riyadan uzak\nBüyütelim çocuklarımızı\nDesem ki güzelim\nSen de beni delicesine\nÖLÜRCESİNE Severmiydin?\n\n", "siir_uzunlugu": 58 }
58
{ "siir": "Özgürlük Kokusu \n\n\nBu gece\nSendeyim yine\nBu gece İstanbul'da\nAç yorganını yıldızlara\nKaçamazsın\nBenden..\nBu gece sendeyim\nBu gece İstanbul'daTer kokuyorum\nTütün kokuyorum\nIsıt döşeği\nYere ser\nSesleri olmasın ranzaların\nÇarşaflar sakız beyazı..\nBir yeni sabun bırak banyoya\nGül koksun\nBir tabak daha koy sofraya\nHani o çiçeklisini\nHani o çok sevdiğimi\nBu gece sendeyim yine\nBu gece İstanbul'dayımŞarabı sakın unutma\nBalıklar pilaki olsun\nBuğulama\nOğlumuzu uyutma\nKara gözlerine gömmek isterim\nÖlüsünü mazininBu gece \nSendeyim yine\nİstanbuldayım\nHafız Burhan taş plakta\nKesmedi mi\nİndir udunu duvardanBu gece sendeyim\nAz kaldı tahliyeme\nPerdeler açık olsun\nPencerelerde\nOdalara\nÖzgürlüğün kokusu dolsun\n\n", "siir_uzunlugu": 99 }
99
{ "siir": "Dünya \n\n\nNe deyim neyleyim gücüm yetmiyor \nYürü ALLAHın dan bulasın dünya \nÇekerim çekerim kahrın bitmiyor \nYıkılasın dönmez olasın dünya El koydun canıma kastın malıma \nBaykuşların yuva yapdı dalıma \nNamerdi güldürdün berbat halıma \nSende gonca iken solasın dünya Dağların toprağın altına geçsin \nFeleğin tırpanı boynundan biçsin \nSeninde kanını zalımlar içsin \nEllerin koynunda kalasın dünya Denizin kurusun yansın çayların \nDoğmasın güneşin göçsün ayların \nSana yoldaş kalsın Ahıvayların \nMahkumiden beter olasın dünya\n\n", "siir_uzunlugu": 69 }
69
{ "siir": "Anlatılmazdın \n\n\nAnlatılmazdın bende cesaret etip kimseye anlatmadım seni; Yaşanırdın fakat yaşayamadım seni doya doya. kana kana.\nYüreğimin baş köşesindeydin kısmet olup sana derdimi\nAnlatmaya gelemedim..\nHep icimdeydin bunu sana söyleyemedim..\nSense bana bakdıkca bunu göremedin...\nGörmeyen gözlerin; bana acı cekdirmeye gelince nasılda iştahla gülüyordu yüzlerin..\n\n", "siir_uzunlugu": 44 }
44
{ "siir": "Dost Tebessümün Emeği; ANADOLU İÇİN! . = 000.019 = \n\n\n09 Nisan 2013 Salı 05:24:19Kişisel Başarın İçin Okuyacaksın ve ANADOLU DA KAZANACAK! .\n= 000.008 =\nKişisel Başarı Çizgini Tanı ve ANADOLU ÇİZGİSİ; ÖZÜ TANI! .“YEŞİL YILLAR” Adlı Kitaptan, Kısa Bir Anlatı:/ Bakışından iyi kalpli bir insan olduğu anlaşılıyordu; yanaklarında incecik kan damarları kırmızı kırmızı görünüyordu! . / Ufacık bahçesinde, arkasında da sarı kedisi / bir aşağı bir yukarı dolaştığını görürdüm; arada bir durur, vaziyet alır, yüksek sesle bir şeyler söylemeye başlardı! . / Halk dershanesine ders vermeye giderdi! . / Ferahlamış ve aklında yapacağı bir şey varmış gibi bir tavırla / önünde dururdu! . / {Kitap Adı: YEŞİL YILLAR – Kitap Yazarı: A. J. CRONIN – Çeviren: Vahdet GÜLTEKİN – Yayınevi: ARİF BOLAT YAYINEVİ/İSTANBUL/1957 – Sayfa Numarası:035/036 - CÜMLE DERLEME: Kemal KABCIK / ANTALYA / 09 Nisan 2013 Salı 05:32:45}Kişisel Başarı İçin; Hesap Verdiğin Bir Büyüğün Olabilse! .\n= TEŞEKKÜRLER; TÜRKİYE VATANDAŞLIKLARI =\nBaşarına İYİSİNDEN: DOKTORUN, MUHASEBECİN, AVUKATIN OLSA! .******Okuduğun Olsun, Yazdığın Olsun VATAN SATHI EĞİTİM DİRLİĞİNE! .Vatanımızın Güven Yüklü Eğitim Ortamı İçin; Mücadeleci Ol Ki:\nHem Kendine, Hem De Vatanımız Sathı Bütünlüğüne; Var Olabil! .\nHer Anını; Eğitim İçin Bir Fırsat Bil: Görev Al Eğitim İçin! .\nKazandığın Da Olsun, Kazandırdığın Da! EĞİTİM İÇİN HİZMETLE! . {Metin Yazarı: Kemal KABCIK / ANTALYA / 09 Nisan 2013 Salı 05:39:52}\n\n", "siir_uzunlugu": 219 }
219
{ "siir": "Aslan Mehmedim \n\n\nBir biri peşi sıra. kara haber geliyor \nHer haberin yangısı bağrımızı deliyor \nŞehidimin ardından balaları meliyor \nAnaların yaşını 'dindir' aslan Mehmet’im Dağ bayır demeyerek ölümlere koştunuz \nMeleklerle kol kola tekbirlerle coştunuz \nVerilmiştir Hüdâ’dan cennet ile muştunuz \nŞimdi son vuruşunu 'indir' aslan Mehmet’im Tarihler bilir sizi, destanlar öyle yazar \nTürk’e kefen biçenler; kendine mezar kazar \nSenin çelik iraden cümle oyunu bozar \nHaydi haçlı siperin 'sindir' aslan Mehmet’im Bu topraklar uğruna gazayı şan biliriz \nGerekirse hepimiz göz kırpmadan ölürüz \nBir ölsek de yeniden bin tane diriliriz \nZalimleri şaşkına 'döndür' aslan Mehmet’im Namludan çıkan kurşun daha geriye dönmez \nSen var iken yiğitim bayrak gönderden inmez \nSon kahpe düşmeyince içimdeki kin dinmez \nOcağa düşen od’u 'söndür' aslan Mehmet’im Vazgeçilmez sevdamız; millet, bayrak ve vatan \nSev bu üçünü diyor, toprakta yatan atan. \nYalçın kayaya çarpar, Türkün nesline çatan \nKahpenin döllerine 'bindir' aslan Mehmet’im.\n\n", "siir_uzunlugu": 139 }
139
{ "siir": "Sıla Hasreti \n\n\nİçimi Yakiyor Sıla Hasreti\nAnam Dön Gel Diyor Yavrum Bırak Gurbeti\nMektuplar Yazıyor Dertli Dertli\nÇok Yaşatmaz Beni Diyor Oğul HasretiYol Verin Kardaşlar\nBen Sılama Varayım\nKaldım Gurbet Ellerinde\nKime Derdim YanayımGöç Göç Oldu Evim Her Bir Köşesi\nÇekilmiyor Artık Elin Çilesi\nGönül Gitmek İster Yoktur Neşesi\nGurbet Neresi Dostlar Sıla Neresi\n\n", "siir_uzunlugu": 54 }
54
{ "siir": "Sen Bilme \n\n\n-bir şiir yazmalıyım boş kalan birkaç satıra \nıssız coğrafyalarda derin düşüncelerle geçen \n son bir şiir daha- bırakalım ne var ne yoksa masanın üzerine\n bir bardak demli çaya eşlik et \n üşümüşsündür bilirsin bu mevsimin yağmuru bol olur\n rüzgarları serseri\n ıslanmasın saçların, buğulanmasın gözlerin\n yan masada oturanların gözleri üzerimizde bak bilesin zaman itaatkar değil, dur deyince durmuyor\n az sonra usulca okşayacağım sabahı\n sesimi bırakıp gideceğim\n yabancı olacak gözlerim\n unutulacak tüm sözlerim sen bilme! \n içimde yanan türküleri\n içimde ağlayan şehirleri\n içimde tutulan öfke nöbetlerini hadi itiraf edelim gözlerimizi gözlerimizden ayırmadan\n önce sen başla\n dur! hemen itiraz etme bana\n sende biliyorsun gözlerin eskisi gibi bakmıyor bana\n sözlerin kaçamak koca bir sır gibi\n ve omuzundaki saç teli benim değil ki gökyüzü karardı bir kere\n Güneş doğmayacak uzun bir süre\n Yıldızlar mı? \n bilmem saklamazsa kara bulutlar\n belki ışık olur yeryüzüne şimdi sıkı sıkı tut ellerimi\n uçurumun karşı kıyısında dursan da\n korkma düşerken bırakırım ellerini\n az sonra çekip gideceğim\n hiç gelmemiş gibi\n seni seviyorum dememiş gibi sen bilme! \n içimde milyon kere çarpıyorsun\n içimde kayboluyorsun\n içimde martılar ayaklanıyor\n içimde kırılıyor mor güller çok şey getirmiştim yanımda\n en önemli olanları toplamıştım güya\n hani ilk bahar yağmurları sessizce yağar ya\n hani her yaprağa bir damla düşer\n hani her damla titretir ya yaprağı\n işte öyle titriyor içim sen niye titriyorsun sevgilim\n bak üşüdün işte\n hadi kaldır paltonun yakasını\n geçir atkını boynuna\n ilikle düğmelerini\n birazdan kar yağacak masayaCanan AKPINARDost kalemlere sonsuz teşekkürler..hadi... \ngeç otur karşıma kar başlamadan \nSon bir şiir olsun \nsevgim adına sırlar aralanmasa da olur sen yine en masum hallerini takınırsın \nfiyakana zarar gelmez asla hem \nbilinmeyenden mesul olunur mu sen bilme! \niçimde yanan türküleri \nağlayan şehirleri \nöfke nöbetlerini ve \nhala \n... b i l m e! Nurten IşılakSen bilme biraz sonra yüreğim kabaracak \nbir şiir yazacağım gözlerin düşmüş suya \nhasret türkünü söylerken, tüten tütün \nyanı başımda demli bir bardak çayım......\n .Bülent Baysal'Birazdan yağacak kar masaya\nÖzleyeceksin baharı gözlerimde\nSen iklimlerin kışında \nBen baharın kerevetinde\nAz sonra yine özleyeceksin beni' Ergin Bingöl Sen bilme benim nerede olduğumu \nbir gün bilirsen de \nhiçbir kimseye söyleme \nbir işaret koyarım o bildiğin yere \nbelki bir gün, belki bir gün \nellerime \ndüştüğünde kor ateşi \ngözlerinden bilirim \nşu kısa ömürde \nsen bilme kar yastıklarında üşüme \nher aralık ayı geldiğinde \noradayım bunda \nöyle çok üşüyorum \nüşüyorum \nbunu da sen bilme ________ Arif TatarMadem ki kalmayacaksın, \n'Gideceğim' diyorsun, \nMadem, bir taş duvar gibi dinliyorsun söylediklerimi; \nBir daha gelme! \nSöylemiyeceğim içimde yanan ateşi, \n'Seni seviyorum' demiyeceğim \nSen bilme... \n Ünal Beşkese'sen bilme yanıp yakıldığımı \nküle dönen yüreğimi bilme \ngecelerin ıssızlığını \ngözlerinin uzaklığını ' Nazan Yinançdüğmesi kopuk olsa da \nbak ben de ilikledim yalnızlığı \nyağmur yine ilk sayfasında gazetelerin \nhaberim var üzülme \naz önce tüm üşümelerini kaldırdım masadan \nrest çektim sensizliğe kaybettim ya olsun \nidare ederim ne olsa \ndaha önce de kaybettim seni \n Umut Kazan'Ateş almaya mı geldin, nedir telaşın? \nNedendir aceleciliğin, otur şöyle yanıma... \nSoluklan hele bir de, soluğunu ensemde hissedeyim. \nTüylerim ürpersin diken diken, duygular yüklensin yüreğime.' \n 2004 Emeklisi Ahmet Emer.gittikten sonra sensizlik düşer portmantodaki askıya, \noysa razıydım omzundaki saçın yabancılığına, \nşimdi gittin; artık kaç hüzün bir depresyon eder ki, \nve ardından kar yağmış masanın ayazında, \nüşüdüğümü sen, bilme yeter ki....... Latif AKAGÜNDÜZ\n\n", "siir_uzunlugu": 517 }
517
{ "siir": "! ! ! ! ! Bu Ayrılık Nedendir ! ! ! ! ! \n\n\nTürk'ü. Kürd'ü kardeşiz.\nHepimiz bir milletiz.\nİslam yüce dinimiz.\nBu ayrılık nedendir.Savaştık. her savaşta.\nCephede. en ön safta.\nCan verdik. can kucakta.\nBu ayrılık nedendir.Ülke için el ele.\nDile. gönülden dile.\nAyrılmadan birlikle.\nBu ayrılık nedendir.Bu vatan bizim vatan.\nHaindir onu satan.\nŞehit toprakta yatan.\nBu ayrılık nedendir.Kız verdik. damat olduk.\nHısım. akraba olduk.\nArkadaş. komşu olduk.\nBu ayrılık nedendir.Üzüntü. sevincimiz.\nBir atar yüreğimiz.\nBükülmez bileğimiz.\nBu ayrılık nedendir.Ana. bacı. kardaşı.\nİnliyor dağı. taşı.\nDinsin artık gözyaşı.\nBu ayrılık nedendir.Düşmandan kalleş oyun.\nYıllardır sürer duyun.\nAyrılık tezgah. bozun.\nBu ayrılık nedendir.Edirne'den. Şırnak'a\nTrabzon'dan. Habur'a.\nSınırdır bu vatana.\nBu ayrılık nedendir.Türkiye cennet vatan.\nBayrağım sen dalgalan.\nTürk'ü. Kürd'ü aynı kan.\nBu ayrılık nedendir. Şükrü Topallar 11.Aralık.2007 Beşiktaş - İstanbul\n\n", "siir_uzunlugu": 115 }
115
{ "siir": "Kır Çiçeği \n\n\nkır çiçeği yüreğim\numutlarda açan\nve çirkin elleri kapatan\nbir gülüm\nşimdilerde sevdalı halimdeyim\nkır çiçeğiyim\ndağ tepelerinde\neteklerinde suya hasret\nçiçekleri aşkın\nsavursam kendimi dağ rüzgarına\nbiter miyim dersin bi daha\n\n", "siir_uzunlugu": 34 }
34
{ "siir": "Son Bestem Zalimin Dünya \n\n\nDerdimi döktüğüm sazım küs bana, \nHayır vefa görmedim bu yalan dünya da, \nNamerde el açmam can versem davamda, \nGeldim Gidiyorum Zalimin Dünya. Satarım canımı borçlu gidemem, \nPusta bel baglayıp sahte gülemem, \nBen mert dogmuşum namert gidemem, \nSüleymana Kalmamış Zalimin Dünya. Sanırdım her yüz dost aldanmışım meger, \nEn yakın dediklerim vurdular birer birer, \nBir çare kulunum Yarab sen yol göster, \nBu Devrin Adamı Değilim Zalimin Dünya. Hayır görmedim bir gün gam ocakta aşım, \nYüregim kabarır damlar gözümde yaşım, \nŞu genç yaşımda yüze ermiş başım, \nAk Düştü Saçlarıma Zalimin Dünya.\n\n", "siir_uzunlugu": 92 }
92
{ "siir": "Sevdikçe yanmayana olur mu sevda \n\n\nBir yürekti sevda denizinde\nAdını yazmıştı sevdanın kıyılarına \nYakmıştı aşk meşalesini gül kokusunda\nGönül şelalesinde bulmuştu gül sevdasınıGül sevdası ayaz gecelerde içini ısıtan muamma\nBir sırdır yeşerdiği toprakta toprağın bağrında\nSır olmalı sevda kalbine gömülmeli Adeta aşkla\nYüreklere kazınmayan sevdikçe yanmayana olur mu sevdaMevlam aşk demiş aşk hakikattir bunu bilmek gerek\nAşk vardır aşka şüphe olursa inançta eksiklik vardır\nAşk başka ilahi aşk başka sevgi bambaşka\nDoğru olanı yazmak gerek aydınlansın diye tüm cihanDedim ya bir yürekti o bir yürek olmalı insan\nAşk olmazsa halimiz yaman gel aşkla uyan\nUyan ki umut ol çorak topraklara sevgi sunan\nAdın yazılsın adımızla yarınlarda umut olanSİNAN BAYRAM\n\n", "siir_uzunlugu": 109 }
109