abstract
stringlengths
1
1.33k
author
stringlengths
1
56
content
stringlengths
1
248k
date
stringlengths
18
32
source
stringlengths
2
51
tags
stringlengths
2
572
title
stringlengths
3
221
topic
stringlengths
3
23
url
stringlengths
45
224
Sarı-lacivertli takım, Süper Lig'in ilk haftasında Gazişehir Gaziantep'i 5-0 yenerek, 123 hafta sonra liderlik koltuğuna oturdu. Fenerbahçe, Süper Lig'de 35 maç sonra ilk kez 5 gol birden attı
null
Fenerbahçe, Süper Lig'in ilk haftasında Gazişehir Gaziantep'i 5-0 yenerek, 123 haftadır hasret kaldığı liderlik koltuğuna oturdu. Ülker Stadı'nda oynanan karşılaşmada iyi bir oyun ortaya koyan Fenerbahçe, rakibini Victor Moses, Vedat Muriç, Emre Belözoğlu, Nabil Dirar ve Ferdi Kadıoğlu'nun golleriyle 5-0 yendi. Bu sonuçla Süper Lig'de ilk haftadan liderlik koltuğuna oturan sarı-lacivertliler, büyük bir özlemi de gidermiş oldu. Fenerbahçe, son olarak 2015-2016 sezonunun 13. haftasında, 30 Kasım 2015’te Trabzonspor'u 2-0 yenerek liderlik koltuğuna oturmuştu. Sarı-lacivertliler, aradan geçen yaklaşık 4 yıl ve 3.5 sezon sonra zirveye tekrar yerleşti. Fenerbahçe, Süper Lig'de 35 maç sonra ilk kez 5 gol birden attı. Geride kalan sezon rakip filelere en fazla 3 gol atan sarı-lacivertliler, 2016-2017 sezonun 33. haftasında Kardemir Karabükspor'u deplasmanda 7-0 yenmişti. Fenerbahçe, 35 maç sonra ligde hem ilk kez 5 gol attı hem de en farklı galibiyetini aldı. Fenerbahçe, seyircisi önünde yaklaşık 3 yıl sonra bir lig maçında 5 farklı kazandı. Seyircisi önünde son olarak 30 Ekim 2015'te Kardemir Karabükspor'u 5 farkla (5-0) yenen Fenerbahçe, aradan geçen yaklaşık 3 yılın ardından taraftarına 5 farklı galibiyet yaşattı. Fenerbahçe, karşılaşmanın ilk 23 dakikasında 3 penaltı kazandı. Hakem Arda Kardeşler, karşılaşmanın 5'inci, 12'nci ve 23'üncü dakikalarında sarı-lacivertli takım lehine beyaz noktayı gösterdi. Maçın 3. penaltı kararını ise Arda Kardeşler, VAR yardımıyla verdi. VAR'dan gelen uyarıyla Morais'in topa eliyle müdahale ettiği pozisyonu ekrandan izleyen Arda Kardeşler, penaltı kararı verdi. İlk 23 dakikada 3 penaltı kazanan Fenerbahçe, bunların ikisini gole çevirdi. Fenerbahçeli futbolcu Tolga Ciğerci, 488 gün sonra sahalara döndü. Geçen sezon sakatlığı nedeniyle hiç oynayamayan Tolga, son olarak Galatasaray'da forma giyerken 18 Nisan 2018'de resmi maça kupada Akhisarspor karşısında çıkmıştı. Tolga, maçın 74. dakikasında Emre Belözoğlu'nun yerine oyuna girerek forma hasretini dindirdi. Fenerbahçe'nin genç futbolcusu Ferdi Kadıoğlu, Süper Lig'de forma şansı bulduğu ilk maçta golünü attı. Geçen sezon başı Fenerbahçe'ye transfer olan ve sadece bir kez Ziraat Türkiye Kupası'nda forma şansı bulan genç oyuncu, Süper Lig'deki kariyerine golle başladı. Maçın 77. dakikasında Victor Moses'ın yerine oyuna giren Ferdi, 88. dakikada takımının 5. golünü kaydetti. Emre Belözoğlu, Fenerbahçe'ye bin 542 gün sonra golle döndü. 30 Mayıs 2015'ten sonra ilk kez sarı-lacivertli formayı resmi bir maçta giyen Emre, 24. dakikada penaltıdan takımının 3. golünü attı. Ayrıca atılan ikinci golün pasını veren ve takımına bir de penaltı kazandıran Emre, performansıyla beğeni topladı. Fenerbahçe'nin 4. golü VAR uyarısıyla geçerli oldu. Moses'in pasında Nabil Dirar'ın attığı gol, ofsayt gerekçesiyle önce iptal edildi. VAR incelemesi sonrası Moses'in ofsaytta olmadığı tespit edildi ve gol geçerli sayıldı. Fenerbahçe'nin Nijeryalı kanat oyuncusu, karşılaşmada kullandığı iki penaltı vuruşundan birini gole çevirirken, diğerini kaçırdı. Maçın 7. dakikasında kazanılan penaltıyı gole çeviren Moses'ın 13. dakikada kullandığı penaltıyı ise kaleci Günay Güvenç kurtardı. Fenerbahçeli taraftarlar, uzun bir süre sonra gelen farklı galibiyetin sevincini futbolcularla yaşadı. Oyuncuların soyunma odasına gitmesine izin vermeyen ve tribüne çağıran taraftarlar, liderliği tezahüratlarla kutladı. Fenerbahçe, Ülker Stadı'nda oynadığı son 13 lig maçını da kaybetmedi. Taraftarı önünde en son 28 Ekim 2018'de MKE Ankaragücü'ne kaybeden sarı-lacivertliler, Kadıköy'de son 13 karşılaşmada 8 galibiyet, 5 beraberlik aldı. Öte yandan Fenerbahçe, teknik direktörü Ersun Yanal yönetiminde Kadıköy'de hiç lig maçı kaybetmedi. Sarı-lacivertli ekibin başında iki dönemde Kadıköy'de 28 lig maçına çıkan Yanal, 21 galibiyet, 7 beraberlik yaşarken, hiç yenilgi görmedi. Fenerbahçe, ligin ilk haftasında seyircisi önünde oynadığı son 7 karşılaşmayı da kazandı. Kadıköy'deki açılış maçlarındaki son yenilgisini 2003-2004 sezonunda İstanbulspor karşısında 3-0'la alan sarı-lacivertliler, daha sonra 7 maçı da kazanmayı bildi.
19.08.2019 - 22:22
Anadolu Ajansı
['Türkiye', 'Spor', 'Süper Lig', 'Fenerbahçe']
Fenerbahçe 123 hafta sonra zirvede
Spor
https://www.ntv.com.tr/spor/fenerbahce-123-hafta-sonra-zirvede,PXvE11Fpr0ulGPEalF1khw
Çinli romancı Mien Mien, Google'ı, kurduğu online kütüphanede telif hakkı ödemeksizin kitabını yayımladığı gerekçesiyle dava etti.
null
BBC Çince servisinin haberine göre, mahkeme, tarafların konu üzerinde müzakere ettikten sonra tekrar davanın görülmesine karar verdi. Google, dava açıldığını öğrendikten hemen sonra Mien'in kitabı "Asit Evi"ni yayından kaldırdı ve herhangi bir açıklamada bulunmadı. Çin Telif Hakları İzleme Ajansı'nın, geçen ay Google'a yaptığı baskının ardından, Google 20 bin Çince kitabı telif hakkı olmaksızın yayımladığını kabul etmişti. Öte yandan CCTV'nin (Çin Merkez Televizyonu) haberinde, ajans ile müzakere masasına oturan Google'ın, telif hakkı ödemeden yayımladıkları kitap ve yazarların listesini Çin'e sunduğu bildirildi. Müzakerelerin çıkmaza girdiğini belirten yetkililer, Google'ın, yaptığının telif hakları yasasını ihlal anlamına gelmediğini savunduğunu, ancak uzlaşma yanlısı olduğunu aktardı. Kısa zamanda tekrar müzakere masasına oturacaklarını kaydeden yetkililer, sonucun Çin'deki dijital yayın endüstrisini büyük oranda etkileyeceğini söyledi. Google, aynı nedenle Fransa'nın La Martiniere firmasıyla karşı karşıya gelmiş ve mahkeme Google'ın 300 bin avro (651 bin 314 TL) ödemesine karar vermişti.
31.12.2009 - 11:53
Anadolu Ajansı
[]
Çinli yazardan Google'a dava
Türkiye
https://www.ntv.com.tr/turkiye/cinli-yazardan-googlea-dava,7vuTJceItkO_sGwWT4kJ_g
Geçtiğimiz 19 Ağustos’ta yaşamını yitiren usta ekonomi yazarı Prof. Dr. Güngör Uras’ın ismi Cunda Adası'ndaki bir sokağa verildi.
null
haberlerini  üzerinden yorumlamasıyla tanınan usta ekonomi yazarı ’ın ismi 'in Ayvalık ilçesine bağlı 'ndaki bir sokakta yaşatılacak. 'de de ekonomi yorumculuğu yapan Uras, 85 yaşındayken 19 Ağustos 2018 tarihinde yaşamını yirmişti. 1933 yılında Düzce’de doğan Uras, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden 1955 yılında mezun olduktan sonra aynı fakültede başladığı doktora çalışmasını İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'nde tamamladı. Doçentlik derecesini Boğaziçi Üniversitesi'nde, profesörlük unvanını Marmara Üniversitesi'nde alan Uras, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde 2000 yılına kadar iktisat dersi verdi. Uras, Devlet Planlama Teşkilatı’nda uzman olarak görevliyken 1968 yılında Türkçe ve İngilizce olarak yayımlanan Türkiye İktisat Gazetesi’nde köşe yazısı yazmaya başladı. Çeşitli gazetelerde köşe yazarlığı da yapan Uras, 1998 yılından bu yana Milliyet ve Dünya gazetelerinde ekonomi konularında köşe yazarlığı yapıyordu.
27.10.2018 - 22:31
ntv.com.tr
['Yaşam', 'Türkiye', 'Ekonomi', 'Balıkesir']
Güngör Hoca'nın ismi Cunda Adası'nda yaşatılacak
Ekonomi
https://www.ntv.com.tr/ekonomi/gungor-hocanin-ismi-cunda-adasinda-yasatilacak,4ijWqHeePkueEFrzSUjdyA
Uzay keşfine merak duyanlar, gelecek yıl gösterime girecek bir belgeselle kendinden geçebilir.
null
Satürn’ün halkaları, hiç bu kadar net görüntülenmemişti. Film yapımcısı Stephen van Vuuren, NASA’dan aldığı yüzlerce fotoğrafı özel bir teknikle bir araya getirerek, 4K çözünürlükte benzeri olmayan bir belgesel hazırladı. ‘In Saturn’s Rings’ (Satürn’ün Halkalarında) adını taşıyan belgesel, “2.75D” (2.75 boyutlu) fotoğrafik ‘flythrough’ (kameranın bir görüntüde belli bir rotada hızla ilerlemesi) teknolojisiyle çekildi. Film yapımcılarının hiçbir CGI (bilgisayar tabanlı grafik efektleri) veya görsel efektler kullanılmadığını belirtirken, oldukça etkileyici görüntüler ünlü sanatçıları Ferry Corsten, William Orbit ve Samuel Barber’in müzikleriyle bir araya getirildi. IMAX sinemalarda, müzelerde, gökevleri ve 4K dijital sinemalarda gösterilecek olan “Satürn’ün Halkalarında”, gelecek yıl gösterime girecek. Mashable’ın verdiği bilgiye göre, belgesel dev ekranlar ve konser seviyesindeki çevresel ses düzeniyle 6K çözünürlükte bile gösterilecek. Satürn’ün Halkalarında belgeselinin web sayfasını ziyaret etmek için . Avrupa Uzay Ajansı’nın (ESA) Huygens keşif aracıyla Ekim 1997’de ateşlenen Cassini, Satürn sistemini inceleme görevini 2008’de tamamladı. Ardından 2010’a kadar Cassini Ekinoks Görevi’ni yürüten uzay aracı, Cassini Gündönümü Görevi’nin Eylül 2017’ye kadar sürdürecek. Satürn’ün donmu okyanuslara sahip Titan adlı uydusuna 14 Ocak 2005’te iniş yapan Huygens ise insanlığın bir sonraki evlerinden biri olabileceği düşünülen uydu hakkında birçok önemli bilgi elde edilmesini sağladı. Cassini, üzerindeki 12 gözlem ve analiz aracıyla, Satürn sistemine ulaştığı 2004’ten bu yana görüntü ve veri göndermeye devam ediyor.
03.07.2013 - 13:00
null
[]
‘Satürn’ün Halkalarında’ 4K yolculuk
Türkiye
https://www.ntv.com.tr/turkiye/saturnun-halkalarinda-4k-yolculuk,Ix4Ku7WqUUmLCJAeMFIlrg
Gaziantep'te diyaliz tedavisi gören Sait Yıldırım, ağabeyinin bağışladığı böbrekle yeniden hayata tutundu
null
2 yaşındayken böbreğinin birini kaybeden, diğeri de yüzde 27 çalışan Sait Yıldırım, yaklaşık 7 yıl diyaliz tedavisi gördü. Haftada 3 kez diyalize giren Yıldırım'a ağabeyi böbreğini bağışlamak istedi. Gerekli tetkiklerin ardından Yıldırım'a ağabeyinden alınan böbrek nakledildi. Sait Yıldırım, çok mutlu olduğunu belirtti. Ağabeyinin de sağlığının iyi olduğunu vurgulayan Yıldırım, "Gerçekten güzel bir duygu. Çok zor bir süreçti ama şükürler olsun artık geçti" ifadelerini kullandı. İbrahim Yıldırım da organ bağışının yaygınlaşması gerektiğini vurguladı. Organ bağışıyla pek çok kişinin sağlığına kavuştuğunu aktaran Yıldırım, şunları kaydetti: "Kardeşimin artık diyalize girmeyeceğini bilmek ve sağlığına tekrar kavuşmuş olmasını görmek beni çok mutlu ediyor. Herkese çok teşekkür ederim. Ayrıca bütün herkesi organ bağışı yapmaya davet ediyorum. Hayat kurtarmak çok güzel bir duygu."
12.12.2014 - 16:49
haberturk
['organ bağışı', 'diyaliz', 'sait yıldırım', 'gaziantep', 'ibrahim yıldırım', 'böbrek nakli']
Kardeşinin böbreğiyle sağlığına kavuştu
Sağlık
https://www.haberturk.com/saglik/haber/1018630-kardesinin-bobregiyle-sagligina-kavustu
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nca, hava şartları nedeniyle iletim hatlarında meydana gelen arızaların giderildiği ve saat 21.50 itibarıyla İstanbul'un tamamına elektrik verildiği bildirildi.
null
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, Marmara Bölgesi'nin kuzeyinde yaşanan yoğun kar yağışı ve fırtına sebebiyle Anadolu'dan gelen ve İstanbul'u besleyen yedi farklı enerji iletim hattının tamamında, Sakarya Bölgesi'nde kopmalar yaşandığı ve kesinti meydana geldiği ifade edildi. Anadolu’dan gelen enerji hatlarındaki kesinti sebebiyle İstanbul’a, Çanakkale Boğazı deniz altında geçen iletim hattı ve Trakya enerji iletim hattından elektrik sağlandığı belirtilen açıklamada, kopmanın meydana geldiği bölgelerdeki aşırı yoğun kar yağışı ve sisin, çalışmaları olumsuz etkilediği aktarıldı.  Açıklamada, "Kesintiden, konutlardaki vatandaşlarımızın en az derecede etkilenmesini sağlamak için, demir çelik fabrikalarına, çimento fabrikalarına ve organize sanayi bölgelerine enerji verilmememektedir. Yapılan yoğun çalışmalar neticesinde 21.50 itibarıyla İstanbul'un tamamına elektrik verilmiştir." denildi.  Olumsuz hava koşullarının neden olduğu kopmaların tamiratı ve arızaların tamamen giderilmesi için hava şartlarının el verdiği ölçüde yoğun çaba harcandığı ifade edilen açıklamada, gece boyu ve yarın tüm ekiplerin, hatların tamiri ve arızaların giderilmesi için çalışmalarını aralıksız sürdüreceği belirtildi.
29.12.2016 - 22:27
Anadolu Ajansı
['Türkiye', 'Elektrik Şebekeleri', 'İstanbul']
Enerji Bakanlığı'ndan elektrik kesintilerine ilişkin açıklama
Türkiye
https://www.ntv.com.tr/turkiye/enerji-bakanligindanelektrik-kesintilerine-iliskin-aciklama,PX2A4WUU2kOb6fQ9Hb9EkA
WWF tarafından bu sene beşincisi gerçekleştirilecek olan Dünya Saati (Earth Hour) Kampanyası 26 Mart 2010 Cumartesi günü 20:30-21:30 saatleri arasında gerçekleşecek.
null
Dünya Saati 2011’de sürdürülebilir bir gelecek için dünyanın dört bir yanından milyonlarca insan ışıklarını bir saatliğine kapatacak. T.C. Ulaştırma Bakanlığı’nın desteğiyle Boğaziçi Köprüsü bu sene de ışıkları kapatılacak sembolik yapılar arasında yerini alıyor. 2007 yılında Avustralya’da başlayan ve 2008’de küresel bir harekete dönüşen Dünya Saati (Earth Hour), 2010 yılında bir rekora imza attı ve dünya çapında yürütülen en büyük kampanya oldu. Milyonlarca insanın destek verdiği kampanyada ışıklar bugüne dek “küresel ısınmayla mücadele için” kapatılıyordu. Kampanya kapsamında 2010 yılında Boğaziçi Köprüsü’nün yanı sıra 250 kurum, 7 belediye, İstanbul Valiliği ve binlerce hane kampanyaya destek verdi.  Bu sene kampanya değişime ayak uyduruyor ve kampanya katılımcılarından gezegenimizin geleceğine olan bağlılıklarını göstermek için 26 Mart Cumartesi günü 20:30-21:30 saatleri arasında ışıklarını bir saatliğine kapatmasını talep ediyor. WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) Genel Müdürü Tolga Baştak “Doğal kaynaklar üzerinde yarattığımız baskı yani ekolojik ayak izimiz, gezegenimizin biyolojik kapasitesini yüzde 50 aştı. Bu artışın en büyük bölümünü karbon emisyonlarımız oluşturuyor. Bu durum çağımızın en büyük tehdidi olan iklim değişikliğiyle sonuçlanıyor. Bu şekilde devam edersek tüketimimizi karşılamak için 2030 yılında iki, 2050 yılında 2.8 gezegene ihtiyacımız olacak. Dünya Saati kampanyası ile bu yıl katılımcılarımızdan ışıklarını kapattıkları bir saatin ötesine geçerek gezegenimizdeki yaşamın sürekliliği için günlük hayatta alabilecekleri önlemleri düşünmelerini istiyoruz.” dedi. WWF-Türkiye gezegenimizin geleceğine olan bağlılığını göstermek isteyen kişi ve kurumları 26 Mart Cumartesi günü gerçekleştirilecek olan Dünya Saati (Earth Hour) kampanyasına katılmaya davet ediyor. Kampanya katılım formu ve ayrıntılı bilgi   adresinde yer alıyor.
04.02.2011 - 12:01
null
[]
Dünyayı "karanlık" kurtaracak
Türkiye
https://www.ntv.com.tr/turkiye/dunyayi-karanlik-kurtaracak,u7_X6nv5ekuO4hPrKud0gA
Ferzan Özpetek'in yöneteceği La Traviata operasının oyuncularından soprano Carmen Giannattasio, ünlü yönetmen için ''Aşkım'', tenor Saimir Pirgu ise "Ferzan ile çalışmak çok güzel" ifadeleriyle ünlü yönetmene hayranlıklarını Türkçe dile getirdiler.
null
Ferzan Özpetek'in Napoli'nin ünlü San Carlo Tiyatrosu'nda yöneteceği La Traviata operasının iki başrol oyuncusu Carmen Giannattasio ve Saimir Pirgu, provalar sırasında soruları yanıtladı. ''La Diva Turca'' denildiğinde akla gelen dünyaca ünlü opera sanatçısı Leyla Gencer'in bir dönem öğrencisi olan ve kariyeri açısından ona çok şey borçlu olduğunu söyleyen İtalyan soprano Giannattasio, "Hayatımda 2 Türk oldu. Biri Leyla Gencer, biri ise Ferzan Özpetek. Şunu söylemeliyim ki, sizin bize benzeyen yanınız çok. Çok tutkulusunuz, sıcak kanlısınız, büyük bir mizacınız var. Bunun nedeni belki de her iki ülke de Akdeniz ülkesi. Bizler Akdeniz kültürünün halklarıyız. Sıcağız" dedi. Giannattasio, Gencer ile olan bir diyaloğunu ise dev ismin taklidini yaparak anlattı: "Leyla Gencer, kendi ilk çıkışını burada yaptı, şu anda bulunduğumuz yerde. Ben onun hoşuna gitmeyen bir şey yaptığımda, hemen bana, 'Ama nasıl olur, sen bana Napolili olduğunu söylüyorsun ama ben sana göre daha Napoliliyim. Çünkü ben Napolili Türküm' diyordu. O haklıydı. Büyük bir mizacı vardı, aynı biz Napoliler, Campanialılar gibi." Ferzan Özpetek'e ilişkin ise İtalyan sanatçı, "Ferzan ile ilk buluşmamız ilk görüşte aşk gibi gerçekleşti. Çalışmalarıma başladıktan kısa bir süre sonra 'Sizin dilinizde aşkım nasıl deniyor' diye sordum. Çünkü sen benim aşkım gibisin dedim. O da 'Aşkım, aşkım' dedi. Ben de Ferzan'ı aşkım diye çağırmaya başladım" dedi. Napoli San Carlo Tiyatrosu'nun 5 Aralık'ta yapacağı sezon açılışı için hazırlıklarını aralıksız şekilde, yoğun tempoda sürdürdüklerini kaydeden Giannattasio, "Ferzan ile çok yoğun çalışıyoruz. Onunla çalışırken yoğun bir konsantrasyon ve disiplin gerekiyor. Örneğin, provalarımız yeni bitti ama ben halen makyaj içindeydim, kanlar içindeydim. Çok heyecanlı, bununla birlikte zor da. O sinemadan gelen bir yönetmen, daha önce La Traviata'da denenmeyen şeyleri yaptırıyor. Çok yoğun bir şekilde odaklanarak buna hazırlanmam lazım, aksi takdirde ağlayacağım" diye konuştu. Leyla Gencer'den büyük minnetle söz eden İtalyan sanatçı, "Çünkü ben kariyerimi ona borçluyum. Yetenek avcısı gibi beni keşfeden odur. Eğer Leyla'yı tanımamış olsaydım, o karşıma çıkmasaydı, belki bugün burada Ferzan ile de çalışmıyor olacaktım" dedi. Giannattasio, ilk başlarda operanın dev ismiyle yıldızının barışık olmadığını itiraf ederek, "Biz onunla beraber La Scala'da çalıştık. Biz birbirimizi hem seviyorduk hem de nefret ediyorduk. Çok sert ve bir o kadar da zahmetli bir hocaydı. Örneğin, benim tam odaklanamadığım ya da yorgun olduğum günlerde bile, o hep benden verebileceğimin maksimumunu isterdi" dedi. Scala'da, Gencer ile çalıştıkları dönemde kavgalı olduklarını belirten Giannattasio, Gencer ile barışmalarını şöyle anlattı: "O benimle, ben de onunla konuşmuyordum. İki divaydık. O büyük divaydı, ben ise küçük divaydım. Sonra bir gün Paris'te katıldığım bir yarışmada o da jüri üyesiydi ve biz tuvalette karşılaştık. Kendisini selamladım. 'Sen kimsin' diye sordu. Ben, Carmen dedim. 'Siyah saçlarınla seni tanıyamadım. Bu saçlarınla aynı bir kargaya benziyorsun. Ne yapıyorsun burada' dedi. Ben de yarışma için geldiğimi söyleyince 'Seni göndereceğim' dedi. Pek cesaret verici bir konuşma değildi. İyi ilişkilerimiz yoktu o zaman. Benden Bellini'nin Pirata'sını söylememi istedi ama beni dinlememek için eline bir gazete aldı. Bu tavrına çok kızdım ama tüm gücümle şarkımı söyledim. Provaların sonunda karşılaştığımızda nasıldı diye sordum. O da bana 'Şunu söylemeliyim ki, çok iyi söyledin' dedi. Bu gerçekten çok garipti. Ben o yarışmayı kazandım." Bu yarışmanın ödül töreninde Gencer'in kendisine cana yakın bir şekilde yaklaşarak, kendisinin yeteneğini anlayamadığı için özür dilediğini aktaran Giannattasio, "Ben de ondan özür dileyerek, kendisinin benim gözümde çok daha büyüdüğünü söyledim. Çünkü o Leyla Gencer, ben ise hiç kimseyim. Hiçbir şey de söylemeyebilirdi bana. O insanlığını, büyüklüğünü gösterdi. Olağanüstü bir kadındı" dedi. Gencer ile sonradan çok yakınlaştıklarını dile getiren Giannattasio, Gencer'in ölümünden önce telefonda konuştuklarını söyledi. Giannattasio, "Ben o sırada La Bohem'i söylemek için Şili'deydim. O sıralarda onun durumu da oldukça ağırdı, her gün arıyordum durumu nasıl diye. O gün de aradım. Benle konuştuktan kısa bir süre sonra öldü. Beni çok etkiledi. Beklemiyordum. Halen eksikliğini hissediyorum. Özlüyorum. O çok büyük biriydi. Kimi zaman, kendimi iyi hissetmediğim anlarda, yukarı bakıyorum ve 'Hadi Leyla benimle birlikte sahneye gel' diyorum. 'Bana yardım et, yardımına ihtiyacım var' diyorum, kendimi rahatlatmak için" ifadelerini kullandı. Leyla Gencer'in kendisini İstanbul'da kendi adına düzenlenen şan yarışmasına davet ettiğini ancak o yıl büyük Marmara depremi nedeniyle bu yarışmanın iptal edildiğini ve bu nedenle Türkiye'ye hiç gidemediğini anlatan İtalyan soprano, Türkiye'yi çok merak ettiğini sözlerine ekledi. Bir diğer başrol oyuncusu Arnavut tenor Saimir Pirgu da Türk yönetmene övgülerde bulunarak, "Ben bu oyuna ve bu role San Carlo Tiyatrosu ve Ferzan tarafından seçildim. Ferzan ile çalışıyor olmak benim için büyük bir zevk, bunu söylemeliyim. Ferzan hakikaten çok özel biri. Sadece başarılı bir yönetmen değil, aynı zamanda müthiş bir insan, bir arkadaş. Bizim işimizde bu normal değil. Çok güzel yankılanan, hoş bir ortam var burada. Harika bir ortam var ve ben bundan dolayı çok mutluyum" diye konuştu. La Traviata'da canlandırdığı Alfredo ile Saimir arasında benzerlik ya da farklılıkların ne olduğu sorusuna Pirgu, "Saimir ile Alfredo arasında pek çok fark var. Bu genci oynarken en çok hoşuma giden şey onun sırılsıklam aşık oluşu. Aşık olduğunuzda, normalde yapmayacağınız şeyleri yaparsanız. Oldukça aria söylenen bir rol. Elimden gelenin en iyisini verebileceğimi düşünüyorum" yanıtını verdi. Türkiye'ye dair neler bildiğine yönelik bir soruya da Saimir Pirgu, "Arnavutum demeyi biliyorum. Çünkü ben bir Arnavutum. Çok güzel. Hadi bakalım. Baklava. Kadayıf. İstanbul'da, İzmir'de bulundum. Az çok tanıyorum. Türkiye gerçekten çok hoşuma giden bir yer" ifadelerini kullandı. Tenor, sözlerini "Ferzan çok güzel" ifadesiyle tamamladı. Özpetek, gerek sinema gerekse opera olsun projelerinde oyuncularına bir hatıra bırakmanın adeti olduğunu söyledi. Kasım ayı başından beri San Carlo Tiyarosu'nda çalışmalarını günde 5-6 saatlik provalarla sürdüren Özpetek, provalardaki disiplinli ve titiz çalışmasının yanı sıra oyuncularla kurduğu sıcak diyalogla dikkati çekiyor. Provalar sırasında kimi zaman gerekli gördüğü noktalarda oyunu durdurarak müdahalelerini yapan başarılı yönetmen, kimi zaman da provası devam etmekte olan bir sahnenin içine girerek, oyunculara tek tek neler istediğini ve nasıl yapmaları gerektiğini izah ediyor. Özpetek, opera çalışmalarında Türkiye'ye özgü unsurları sahnelere yerleştirmeyi sevdiğini belirtti. Floransa'da 2011 yılının Nisan ayında sahnelediği Aida operasında, Adıyaman'ın Kahta İlçesi'ndeki Nemrut Dağı'nda bulunan ve MÖ 62. yılında yapılan heykel başlarına yer veren Özpetek, La Traviata'da ise Osmanlı kıyafetleri, fes, lokum ve bazı dekorlardaki hilal başlıklarla Türk havasını estirecek. 53 yaşındaki yönetmen, La Traviata'da Türk etkisini göstermek için Fransız romancı Marcel Proust'un ''Kayıp Zamanın İzinde'' isimli ünlü romanındaki oryantalizm ögelerinden yararlanacağını belirtmişti. Özpetek, La Traviata'nın provaları esnasında kendisinin bir adetini de paylaşarak, "Yaptığım her işin sonunda oyunculara bir hatıra bırakmak, hediye etmek gibi bir ritüelim var. Bütün filmlerimin sonunda yapmışımdır. Bu operada da var. Geçen sefer Aida'da üzeri pırlantalı bir yıldız hediye etmiştim. Bu sefer de mücevherci arkadaşım yüzük yaptı. Yüzüğün üst kısmında, bir ay ve yıldız var: Türk Bayrağı. Onu iki sopranomuz; Carmen Giannattasio ve Cinzia Forte'ye hediye edeceğim" diye konuştu. Yüzüklerin yanı sıra eserin içinde Türkiye ile ilgili bir sürü göndermede bulunduğunu ifade eden Ferzan Özpetek, "Dekorların üstünde hilal var, onlar daha da belirgin hale getirilecek. Kıyafetlerde Osmanlı'ya gönderme var. Korolu bir sahnede bazı figüranlarda fes var. Hoşuma gidiyor bunları koymak" dedi. Napoli San Carlo Tiyatrosu'nda 5 Aralık Çarşamba akşamı prömiyeri yapılacak La Traviata'nın, sanat yönetmenliğini, The Aviator (2005), Sweeney Todd (2008) ve Hugo Cabret (2012) gibi başyapıtlarla 3 kez Oscar ödülünü kazanan Dante Ferretti üstlenirken, kostümlerini ise Özpetek'in son 4 filmindeki kostüm direktörü Alessandro Lai yaptı. Eserin orkestra şefliğini, İtalyanların son dönemde yıldızı parlayan şefi Michele Mariotti yapacak. Özpetek'in La Traviata'sında başrol soprano olarak, bir dönem Leyla Gencer'in de öğrencisi olan İtalyanların başarılı sopranosu Carmen Giannattasio, başrol tenor olarak ise Arnavutluk'un sanat dünyasına kazandırdığı genç tenor Saimir Pirgu rol alacak.
30.11.2012 - 15:56
Anadolu Ajansı
[]
İtalyan oyuncular Özpetek'e hayran
Türkiye
https://www.ntv.com.tr/turkiye/italyan-oyuncular-ozpeteke-hayran,gCBs_jhrV06_e8Z4I8iOxg
Türkiye’de her 7 çiftten biri kısırlık sorunundan etkileniyor. Hamile kalmaya çalışanlar için her ay yapılan gebelik testinin negatif sonuçlanması ciddi bir hayal kırıklığını da beraberinde getiriyor. Bu durumda uzmanların önerisi ise gebeliği engelleyen nedelerin çok iyi araştırılması.
null
Normal yollardan bebek sahibi olamayanlar, tüp bebek tedavisinin son seçenek olduğunu düşünülebiliyor. Ancak ne başlamadan önce, çok yaygın ve sıklıkla gözlemlenen olası kısırlık nedenlerini araştırmak gerekiyor. Üreme Sağlığı ve Tüp Bebek Uzmanı kadınlarda görülen kısırlığa ilişkin şaşırtıcı ve kimi zaman gözden kaçabilen 5 nedeni ve yapılması gerekenleri şöyle sıralıyor: Polikistik over sendromu (PCOS), adet sikluslarında düzensizliğe ve erkeklik hormonlarının artmasına neden olur. PCOS kadınların yaklaşık yüzde 10 ile 15’inde görülmektedir. Kadınlarda yumurtlamayı engelleyen en yaygın nedenlerden biridir. Buna ek olarak, fazla kilolu, obez ya da çok zayıf olmak ve tiroid bezlerindeki dengesizlik de yumurtlamayı etkileyebilir. Sağlıklı ve ideal kiloda olmak doğurganlığı artırır. Bazı tarama ve testlerle polikistik over sendromu gibi tıbbi sorunların olup olmadığının kontrol edilmesinde fayda var. Yumurtlayamadığınızı biliyorsanız, hekiminizle konuşup, sizin için en ideal olabilecek üreme tedavisine yönlendirmesini isteyebilirsiniz. Bir kadın, belli bir sayıda yumurta ile doğar. Ancak, yıllar geçtikçe sağlıklı yumurta sayısı azalır. 30 yaşında sağlıklı bir kadının hamile kalma oranı yüzde 20’lerdedir. Erken yaşta görülen erken yaş menopozda ise ilk belirti adet düzensizliğidir. Yumurtalarınızın sağlıklı kalması için ilk yapmanız gereken kilo vermek ve eğer sigara içiyorsanız hemen bırakmak. Eğer, gebe kalmaya çalışıyorsanız ve sağlıklı yumurta sayınız yeterli değilse hekiminizle görüşüp sizin için en uygun tedaviyi seçebilirsiniz. Bu noktada bir an önce tedaviye başlamak gerekir. Endometriozis hastalığı, halk arasında çikolata kisti diye de bilinir. Kadının her ay düzenli adet olmasını sağlayan rahim içi zar dokusunun (endometrium) rahim içi dışında, tüplerde, yumurtalıklarda ve/veya karın içi zarında yerleşmesiyle karakterize bir hastalıktır. Her adet döneminde bu rahim dışı bölgelerde kanamalar olabilir. Bunun sonucunda tüplerde, karın zarında yapışıklıklar, yumurtalıklarda kist oluşabilir. Üreme çağındaki kadınlarda sıklıkla görülür. Sancılı ve ağır kanamalı adet dönemlerine neden olur. Kadınlarda görülen kısırlık nedenlerinin yüzde 15 – 20’si endometriozis nedeninden kaynaklanır. Gebe kalmanın önünde ciddi bir tehdit olarak görülen endometriozise zaman kaybetmeden müdahale yapılması gerekir. İlerlemiş vakalarda IVF gerekebilir. Fallop tüplerinin kapalı ya da hasarlı olması kısırlık nedenlerinin % 5-10’unu oluşturur. Tüplerin tıkanıklığına, daha önce geçirilmiş bir ameliyat, endometriozis (yani çikolata kistleri) ya da cinsel yolla bulaşan bazı hastalıklar neden olabilir. Öncelikle tüplerin açık olmadığından emin olmak gerekir. Tüplerde tıkanıklık olması durumunda sperm hücresinin yumurta hücresine ulaşıp onu dölleme şansı olmadığından, tüp bebek tedavisi gerekir. Üreme problemlerinin en az yarısı erkek kısırlığından kaynaklanıyor. Özellikle değişen çevresel faktörler, yaşam ve beslenme alışkanlıklarındaki değişiklikler erkek kısırlığının giderek artmasına neden oluyor. Eğer eşiniz aşırı kilolu ve sigara içiyorsa hamile kalmanızı büyük oranda engelliyor demektir. İlk yapılması gereken kilo vermek ve sigarayı bırakmak olmalı. Ardından, eşinizin bir hekime görünüp, sperm sayımı yaptırması gerekir.
04.08.2016 - 12:38
ntv.com.tr
['Cinsellik', 'Kadın Sağlığı']
Hamile kalmayı engelleyen 5 neden
Sağlık
https://www.ntv.com.tr/saglik/hamile-kalmayi-engelleyen-5-neden,0ogzXLMdQk-3Q-F1i8IIfQ
Başbakan Ahmet Davutoğlu, AK Parti'nin milletvekili aday listesi hazırladıklarının sona erdiğini açıkladı.
null
Siyasi partilerin aday listelerini Yüksek Seçem Kurulu'na teslim etmesi için verilen süre bugün doldu. Başbakan Ahmet Davutoğlu, sosyal paylaşım sitesi Twitter'dan yayınladığı mesajında, partisinin milletvekili aday listesiyle ilgili çalışmaların tamamlandığını duyurdu. Başbakan Davutoğlu, mesajında, "Uzun bir mesai sonunda milletvekili aday listemizi hazırladık. Ülkemize hayırlı olsun. Allah yolumuzu açık etsin" ifadesini kullandı. Davutoğlu Twitter hesabından, AK Parti Genel Merkezi'nde yapılan Üst Komisyon çalışmalarına katılan partinin üst düzey yöneticileriyle çektirdiği fotoğrafı da paylaştı.
07.04.2015 - 17:11
Anadolu Ajansı
['Türkiye']
Başbakan Davutoğlu: Aday listemizi hazırladık
Türkiye
https://www.ntv.com.tr/turkiye/basbakan-davutoglu-aday-listemizi-hazirladik,_Twy9Je7REiozEY9h5s9wg
Sudan, ülkedeki İran kültür merkezlerinin Şiilik propagandası yaptıklarını öne sürerek 72 saat içinde kapatılmalarına karar verdi
null
, ülkedeki kültür merkezlerinin Şiilik propagandası yaptıklarını iddia ederek kapatılmalarına karar verdi. Kültür merkezleri ve İran Kültür Ateşesi için 72 saat süre verildi. Sudan hükümeti, ülkedeki İran kültür merkezlerinin Şiilik propagandası yaptıkları gerekçesiyle 72 saat içinde kapatılmaları için talimat verdi. Sudan resmi haber ajansı SUNA'nın haberine göre, Sudan Dışişleri Bakan sözcüsü Yusuf el-Kardofani, ülkede faaliyet gösteren İran kültür merkezlerinin faaliyet alanlarının dışına çıktığını savundu. Kardofani, Sudan'ın kültürel güvenliğine zarar verildiğini ve bu merkezlerin artık birer tehdit ofisi haline geldiğini iddia etti. Açıklamada, merkezlerin kapatılma kararının yanı sıra Hartum'daki Kültür Ataşesi ile merkezlerde çalışan diplomatlara da ülkeyi terk etmeleri için 72 saat süre verildiği belirtildi. İslam Fıkıh Akademisi ve birçok İslami grup Sudan hükümetinin aldığı kararı memnunlukla karşıladıklarını bildirdi. Sudan'ın bu hamleyle Körfez ülkeleriyle ilişkilerini yeniden düzeltmeyi hedeflediği belirtiliyor. Olayla ilgili İran resmi makamlarından henüz bir açıklama yapılmadı.
03.09.2014 - 11:04
haberturk
['iran', 'sudan', 'yusuf el-kardofani']
İran'a 72 saat süre!
Dünya
https://www.haberturk.com/dunya/haber/986544-irana-72-saat-sure
Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi bünyesinde Türkiye'nin ilk ''Çağrı Merkezi Hizmetleri Ön Lisans Programı'' açıldı. 500 öğrencinin alınacağı programla sektördeki nitelikli eleman açığının kapatılması hedefleniyor.
null
Atatürk Üniversitesi ile Turkcell Global Bilgi ve Turkcell Akademi arasında çağrı merkezi hizmetleri ön lisans programı iş birliği protokolü imzalandı.  Turkcell Global Bilgi İnsan Kaynaklarından Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Ersin Aydın, imza töreninde yaptığı konuşmada, sektörel uygulamalarla ilgili ders materyallerinin tasarlanması ve e-öğrenme bileşenlerinin hazırlanması konusunda üniversiteye destek vereceklerini söyledi.  Çağrı merkezi sektörünün Türkiye'de çok genç bir sektör olmasına rağmen hızla büyüdüğünü ve bugün 40 bin kişiye istihdam sağladığını belirten Aydın, 2013 yılında ise 65 bin kişinin sektörde istihdam edileceğinin öngörüldüğüne işaret ederek, ''Dolayısıyla, sektörde kalifiye eleman ihtiyacı büyük. Bu iş birliği gençlere iş imkanı verirken, yetiştirdiği kalifiye elemanlarla sektörün ihtiyacını da karşılayacak. İki yıl sonra programın ilk mezunlarını verecek olmasının heyecanını şimdiden yaşıyoruz'' dedi.  Programa, 2011-2012 öğretim yılında, 500 öğrenci alınacak.
22.06.2011 - 18:05
null
[]
Çağrı merkezlerine üniversiteliler geliyor
Eğitim
https://www.ntv.com.tr/egitim/cagri-merkezlerine-universiteliler-geliyor,tJeIYRP-CUWCuCUdmd6yUA
İstanbul'da sahte çürük raporu hazırladığı iddia edilen bir çeteye yönelik soruşturmada bir askeri hakim albay ifade vermek için adliyeye geldi.
null
Sahte olarak ''askerliğe elverişsiz raporu'' hazırladıkları iddia edilen bir suç örgütüne yönelik yürütülen soruşturma kapsamında Askeri Hakim Albay Ahmet Erdem Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesi’ne geldi. Albay Erdem, Cumhuriyet Savcısı Hikmet Usta tarafından ''şüpheli'' sıfatıyla sorgulanıyor.  Albay Ahmet Erden’in yanında avukatı da bulunuyor.
03.03.2010 - 12:41
Anadolu Ajansı
[]
Albay 'sahte çürük' için adliyede
Türkiye
https://www.ntv.com.tr/turkiye/albay-sahte-curuk-icin-adliyede,G86lhcBHCkCSmqOyPfX4Xg
Yüksek Öğretim Kurulu'nun, Selçuk Üniversitesi'ne bağlı 3 fakülteyi yeni kurulan Konya Üniversitesi'ne bağlanmasına yönelik tavsiye kararının Milli Eğitim Bakanlığı'nın onaylaması üzerine Selçuk Üniversitesi öğretim üyeleri ve öğrencileri kararı protesto etti.
null
YÖK'ün 30 Kasım 2011 tarihinde yapılan Genel Kurul toplantısında Selçuk Üniversitesi'ne bağlı Meram Tıp Fakültesi, Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi ve İlahiyat Fakültesi'nin Konya Üniversitesi'ne bağlanması konusunda oy çokluğu ile tavsiye kararı alındı. Karar Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer tarafındanda onandı. Bakanlığın aldığı karar ardından Selçuk Üniversitesi'nden ayrılması söz konusu olan 3 üniversitede eğitim gören öğrenci ve öğretim üyelerinden oluşan yaklaşık 500 kişi bugün Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi'nde kararı protesto etti. Ellerinde 'Üniversitemiz evimiz', 'Selçuk Üniversitesi bir markadır', 'Bizi üniversitemizden ayırmayın', 'Bölünmeye hayır' yazılı dövizler bulunan öğrenciler, 'Selçuk'a geldik, Selçuk ile gideriz', 'Bölünmeye hayır', 'Türküm, mutluyum Selçukluyum' diye slogan attı. DHA'da yer alan habere göre; Selçuk Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü Başkanı Prof. Dr. Mehmet Fatih Botsalı, alınan kararın Selçuk Üniversitesi gibi köklü bir üniversiteye ciddi zarar vereceğini belirtti ve şunları söyledi: "Hiçbir fizibilite ve planlama çalışması yapılmadan Selçuk Üniversitesi'nin lokomotifi konumundaki 3 fakültenin, Konya Üniversitesi'ne aktarılması kararı onaylanmamalıdır. Adı geçen ve Selçuk Üniversitesi'nin en köklü ve en büyük 3 fakültesinin üniversiteden koparılmaya çalışılması, fakültelere hem de Selçuk Üniversitesi'ne ciddi zararlar verecektir. Selçuk Üniversitesi uluslararası yayın indeksinde Türkiye sıralamasında 8'inci sıradadır. Bu sıralamaya en büyük katkı sağlayan Meram Tıp Fakültesi, Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi ve İlahiyat Fakültesi'nin Konya Üniversitesi'ne bağlanmasıyla Türkiye sıralamasında oldukça gerileyecektir. Dolayısıyla dünya üniversiteleri arasında ilk 500'e girme hedefinde olan Selçuk Üniversitesi bu hedefinden 10-15 yıl geriye gidecektir.'' Konuşmanın ardından yine slogan atan öğrenciler ve öğretim üyeleri sessizce dağıtldı.  1975 yılında kurulan Selçuk Üniversitesi'nde yaklaşık 78 bin öğrenci eğitim görürken, yaklaşık 5 bin akademisyen görev yapıyor. Üniversite'nin bünyesinde 23 fakülte, 2 tıp fakültesi hastanesi, 23 Meslek Yüksek Okulu, 7 Yüksek Okul, 5 Enstitü bulunuyor. Konya Üniversitesi'ne bağlanması planlanan 3 fakültede yaklaşık 14 bin öğrenci eğitim görürken 1000 öğretim elemanı da görev yapıyor. 3 Fakültenin Konya Üniversitesi'ne bağlanması kararının ise Bakanlar Kurulu tarafından verileceği belirtildi.
13.12.2011 - 18:59
null
[]
Akademisyen ve öğrencilerden YÖK'e tepki
Eğitim
https://www.ntv.com.tr/egitim/akademisyen-ve-ogrencilerden-yoke-tepki,uC4Zq4MtWkCwstR7iGya6g
Başbakan Yardımcısı Akdoğan, 4'üncü kez baba oldu.
null
Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, 4'üncü çocuk sevinci yaşadı. Akdoğan, erkek çocuk sahibi oldu. Yaşadığı çocuk sevincini sosyal paylaşım sitesi Twitter'daki hesabından paylaşan Akdoğan, "Allah'a hamdolsun, oğlumuz Ömer Yusuf dünyaya gelmiştir, hayır duada bulunan tüm dostlarımıza teşekkür ederim" ifadesini kullandı. Yalçın Akdoğan'ın oğlu Ömer Yusuf Akdoğan'ın Ankara'da hayata geldiği ve sağlığının iyi olduğu öğrenildi.
07.01.2016 - 11:33
Anadolu Ajansı
['Gündem', 'Türkiye', 'Genel']
Başbakan Yardımcısı Akdoğan'ın 4'üncü kez baba oldu
Türkiye
https://www.ntv.com.tr/turkiye/basbakan-yardimcisi-akdoganin-4uncu-kez-baba-oldu,Bq40QTXaVEeT1rwIoC8Yow
Konut satışları Kasım'da yüzde 2,1 artış kaydetti. İpotekli konut satışları ise yüzde 22,7 düşüş kaydetti.
null
Konut satışları Kasım'da arttı ancak kredili satışlar düşüş kaydetti. Türkiye genelinde konut satışları Kasım ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 2,1 oranında artarak 106 008 oldu. Konut satışlarında, İstanbul 20 bin 082 konut satışı ile en yüksek paya (yüzde 18,9) sahip oldu. Satış sayılarına göre İstanbul’u, 11 bin 368 konut satışı (yüzde 10,7) ile Ankara, 6 bin 522 konut satışı (yüzde 6,2) ile İzmir izledi. Konut satış sayısının düşük olduğu iller sırasıyla 7 konut ile Hakkari, 12 konut ile Ardahan ve 47 konut ile Şırnak oldu. Türkiye genelinde ipotekli konut satışları bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 22,7 oranında azalış göstererek 28 bin 553 oldu. Toplam konut satışları içinde ipotekli satışların payı yüzde 26,9 olarak gerçekleşti. İpotekli satışlarda İstanbul 6 bin 459 konut satışı ve yüzde 22,6 pay ile ilk sırayı aldı. Toplam konut satışları içerisinde ipotekli satış payının en yüksek olduğu il yüzde 33,8 ile Bartın oldu. Türkiye genelinde ilk defa satılan konut sayısı bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 5,9 artarak 50 bin 976 oldu. Toplam konut satışları içinde ilk satışın payı yüzde 48,1 olarak belirlendi. Türkiye genelinde ikinci el konut satışları bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 1,1 azalış göstererek 55 bin 32 oldu. Yabancılara yapılan konut satışları bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 25,6 artarak 2 bin 119 oldu. Yabancılara yapılan konut satışlarında, Kasım 2015’te ilk sırayı 703 konut satışı ile İstanbul aldı. İstanbul'u sırasıyla 539 konut satışı ile Antalya, 149 konut satışı ile Bursa, 138 konut satışı ile Yalova, 87 konut satışı ile Sakarya ve 80 konut satışı ile Ankara izledi.
23.12.2015 - 11:52
ntvpara.com
['Ekonomi']
Kredili konut satışında yüzde 23 düşüş
Ekonomi
https://www.ntv.com.tr/ekonomi/kredili-konut-satisinda-yuzde-23-dusus,h0kUiKiSs0qA_Rqj7mnd7w
Öyle yazdı köşesinde. “Hikâyesi olmayan adam”.. Ne kokusuz çiçekliği kalmıştı, ne önemsenmezliği. Şapkadan çıkmıştı, bedel ödememiş, mağduriyet tatmamıştı. Sıradanlık çemberinde yitip gidecekken, birileri ona seçim öncesi ve sonrası davranışlarıyla bir hikâye armağan ettiler, diyordu.
Orhan Bursalı
Hikâyesi olmayan adam diye tanımlanan, dün İstanbul’u peşine takan Ekrem İmamoğlu’ydu. Bu tasvir aslında ülkenin zavallı siyasi atmosferine mahkûmiyeti de gösteriyordu. Abi şöyle zulüm göreceksin, hapishane falan, badirelerden kurtulacaksın, mağdur olacaksın ve bu hikâye seni tepelere taşır. Yoksa sıradan bir insansın, hele İstanbul Büyükşehir’e aday gösterilmen yanlışın da yanlışıdır.. Yazarın hikâyesinde çok yanlış var: Birincisi Ekrem Bey’in hikâyesi var. En önemlisi iddiası var, arkasında CHP örgüt yöneticiliği ve Beylikdüzü’nu 2014 seçimlerinde AKP’den almışlığı var. Bu seçimlerde Beylikdüzü’nde AKP + MHP ittifakını da silip süpüren bir ilçeye imza attı. Seçim kampanyası boyunca Ekrem Bey’de sihirli bir Kızılderili tüyü olduğu görüldü. Hikâyesini ve iddiasını öyle bir taşıdı ki halka ve alanlara, Binali + RTE’yi aşağı indirdi. İddiası, hikâyesi insanın içindedir. İktidarın elinden de 17 gün boyunca gösterdiği büyük direnç ve mücadele ile İstanbul’u aldı. Dünkü mitingiyle bu başarısını halkla birlikte taçlandırdı. Ekrem İmamoğlu, dün İstanbullulara bundan sonraki 5 yıl için “hikâyesini” anlattı! Heyecanlı ve nihayet önemli bir zafer kazanmışlığın ve gelecek umuduyla dolu mutlu insanlar doldurmuştu alanı! Bir güç oturmuştu yüzlere: Bir daha asla! Yolda miting alanına doğru uzun yürüyüş sohbetlerinde, nereye böyle hızlı hızlı sorusuna “Geleceğe geleceğe... çok geç kaldık, koşmalıyız..” diyen, yerinde duramayan insanlar... Ekrem Bey’in anlattıkları, karşımızda RTE’nin tam tersi bir adam duruyordu. Zehirlenen İstanbul’u kurtarmak için, bu kez saydamlık, katılımcılık, halkla beraber hareket, yasalara uyum, İstanbul’un nimetlerini ortaklaşma ile yönetme sözünü veren İmamoğlu’na teslim ediyordu halk. Aradığı panzehiri bulmuştu! Yok hayır, bu aynı zamanda demokrasi düşmanlığına karşı bir demokrasi panzehiri kokuyordu. Belediyenin, dolayısıyla halkın olanaklarını, zenginliğini - parasını, kurdukları yandaşlık döngüsü içindekilere peşkeş çekmelere karşı, yasa - hukuk - adalet panzehiri.. Dışlamaya, ötekileştirmeye karşı birliktelik panzehiri.. Herkesin hakkını hukukunu koruma panzehiri.. Bilim, sanat, çevre, Ekrem Bey’in unutulan değerleri canlandırma panzehirleri olarak dile geldi. Çok miktarda büyük sözler verdi, tüm bunları yerine getirmek bir insan ömrüne sığmaz bence. Ekrem Bey farkındayım diyor, ama iddialıyım, arkadaşlarımla başarırız, diyor. Ekrem Bey, eski politika ve yönetme alışkanlığını tarihin çöplüğü içinde atılmış görüyor. Yeni nesil belediyecilik, yeni nesil politika, 21. yüzyıl değerlerine uygun yönetim.. Karşımda kitlelere mutluluk inşa edeceğini vaat eden, ama iddialı bir insan vardı. Belki de çoktan aranan, ama eski politikanın yıkıntıları, ağırlığı içinden kurtulup da bir türlü yeryüzüne çıkamayan. İzleyeceğiz, yeni politika anlayışının yüzde 50’sini yerine getirse bile, başarılı sayabilirim. Bakalım, sözlerini, vaatlerini silinmez bir şekilde yazıyoruz. Eminim yaptığı konuşmanın ana hatlarını da çerçeveletip duvarına asacaktır. Sözlerini, ‘Yaşasın Mustafa Kemal’ diye bağlarken, basın bölümünde oturan bizlerin kulağına, bizim bölüme sığınmış arkamızda oturan yaşlı bir kadının bağırışı çınladı. - Seni Atatürk gönderdi! Bunu, halkın beklentisinin ne kadar yüksek olduğunu belirtmek için yazdım... Ekrem Bey, kendisini aşmak için koşacak.
22 Nisan 2019 Pazartesi, 02:15
cumhuriyet
null
‘Hikâyesi olmayan adam’ RTE’nin panzehiri
siyaset
http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/siyaset/1356686/_Hik_yesi_olmayan_adam__RTE_nin_panzehiri.html
Myanmarlı yetkililer, Yangon kenti yakınlarında akıntıya kapılmış halde seyrederken karaya oturan ve mürettebatı bulunmayan "hayalet geminin" sırrını çözdü.
null
Myanmar'da geçen hafta Yangon sahili yakınlarında balıkçılar tarafından tespit edilen "Sam Ratulangi PB 1600" isimli konteyner gemisinin karaya oturmasının ardından başlatılan incelemede, geminin römorkör tarafından çekilerek Bangladeş'teki bir gemi söküm fabrikasına doğru götürülürken, mürettebatın kötü hava koşullarına maruz kalınmasının ardından gemiyi terk ettiği anlaşıldı. Myanmar donanması yetkilileri, geminin "baş tarafında bağlı olan kablolardan" dolayı yük gemisinin başka bir gemi tarafından çekildiğinden şüphelendiklerini ve daha sonra ülke sahilinin yaklaşık 80 kilometre açıklarında bir römorkör bulduklarını açıkladı. 13 Endonezyalı mürettebatı sorgulayan yetkililer, römorkörün 13 Ağustos'tan beri yük gemisini Bangladeş'teki gemi söküm fabrikasına doğru çektiğini ancak römorkör ile gemiyi birbirine bağlayan bazı kabloların kötü hava koşullarında kırılmasının ardından mürettebatın gemiyi terk etmeye karar verdiğini anladı. Olayla ilgili incelemenin devam ettiği kaydedildi. Yangon polisi, içinde mürettebat ve malzeme bulunmayan paslı büyük bir geminin "karaya oturduğunu ve Endonezya bayrağı taşıdığını" açıklamıştı. Bağımsız Myanmar Denizciler Federasyonu Genel Sekreteri Aung Kyaw Linn, geminin yakın zaman önce terk edildiğinin sanıldığını kaydederek, "Bunun bir sebebi olmalı." demişti. "Marine Traffic" internet sitesine göre, 2001 yılında yapılan söz konusu yük gemisinin uzunluğu 177 metreden daha fazla.
02.09.2018 - 13:54
Anadolu Ajansı
['Dünya', 'Asya', 'Hayalet']
Myanmar karaya oturan "hayalet geminin" sırrı çözüldü
Dünya
https://www.ntv.com.tr/dunya/myanmar-karaya-oturan-hayalet-geminin-sirri-cozuldu,V6CNVcN6-kW3QlDZWe904w
Çırak ve stajyerlere erken emeklilik olanağı sağlayacak yasa teklifinin hazırlandığını belirten Tüketici Başvuru Merkezi (TBM) Sosyal Güvenlik Uzmanı Ali Duman, teklif yasalaştığında emeklilikte çıraklık ve stajyerliğe başlangıç tarihinin dikkate alınabileceğini söyledi.
cumhuriyet.com.tr
Yüzbinlerce kişiye erken emeklilik yolunu açacak yasa teklifine ilişkin olarak DHA’nın sorularını yanıtlayan Duman, TBMM’ye sunulan çırak ve stajyerler için hazırlanmış yasa teklifleri incelendiğinde, mağduriyetin sona erebilmesi için iki farklı yöntem üzerinden tasarlandığını söyledi ve ekledi: “Bunlardan ilki, çırak ve stajyerlerin mesleki eğitimi aldığı dönemdeki ilk sigorta girişlerinin emeklilik açısından da giriş kabul edilerek, daha erken emekli olmalarının sağlanmasıdır. Diğeri ise çırak ve stajyerlikte geçen sürelerin borçlanılmak suretiyle SGK girişlerinin geçerli olmasına yöneliktir. “Ülkemizdeki çalışma hukuku, 14 -15 yaş aralığında olanların çocuk işçi, 15 - 18 yaş aralığında olanların genç işçi, 18 yaşından büyük olanların da işçi statüsünde çalışabileceği kabul eder. “Yasal olarak çocuk, genç ya da normal işçinin bir günlüğüne dahi olsa herhangi bir iş yerinde çalışmaya başlaması halinde SGK kapsamına alınması mecburidir. 16’lı yaşlara erişmiş mesleki eğitim ve öğretimde haftanın ortalama üç gününü iş yerinde çalışarak geçiren çırak ya da stajyerin çalışmasının, sadece iş kazası ve meslek hastalığı açısından kabul edilmesi, emeklilik açısından kabul edilmemesi hukuksal olarak önemli hak kayıplarına yol açıyor. “2008 yılında 5510 sayılı kanunla gelen güncel yaş haddi değişikliği yürürlüğe girmeden önce, daha erken emekli olabilmeleri için içlerinde tanınmış kişilerin aile ve yakınlarının da bulunduğu bebek yaşta sigortalı yapılanlara hem SGK hem de tüm kamuoyu tanık olmuşken, 16’lı yaşlara gelmiş, haftanın üç gününü iş yerinde geçiren gerçek emekçi çırak ve stajyere erken emeklilik hakkı verilmemesi anlamsız kalıyor ve haksızlığa neden oluyordu.” Geçmişte Sosyal Sigorta mağdurları fazla dikkate alınmadığını söyleyen Duman, sözlerini şöyle sürdürdü: "Son 15 yılda yapılan düzenlemelerle Sosyal Güvenlik alanında birçok mağduriyetin önüne geçilmesi hedeflenmişken, çıraklık ve staj dönemi çalışmalarının emeklilikte dikkate alınmaması, emeklilik süresi açısından yüzbinlerce çalışanın mağduriyetine neden oluyordu. "TBMM’ye sunulan Yasa teklifleri ile Türkiye’de yüz binlerce mağdurun sorunlarının dikkate alınacağı görülmektedir. Böylelikle emekli olurken çıraklık ve staj döneminin dikkate alınmaması nedeniyle oluşan mağduriyetin son bulacağı bu Yasa teklifinin komisyonda görüşülerek vatandaş lehine bir an önce karara bağlanması milletin ve mağdurların doğal beklentisi haline geldi. "Ülkemizdeki emeklilikle ilgili hizmet borçlanmaları incelendiğinde askerlik, doğum ve yurtdışı çalışması gibi borçlanmaya esas kabul edilen sürelerin 18 yaşından sonra gerçekleştiği, çırak ve stajyerlik sürelerinin ise 16’lı yaşlarda olması sebebiyle borçlanma yöntemi yerine çırak ve stajyerlerin bu çalışmalarının normal bir çalışma olarak değerlendirilmesi daha erken ve daha kolay şekilde emekli olmalarına hak sağlamış olacak. "Emeklilikte yaşa takılanlar (EYT) gibi yüz binlerce çırak ve stajyerin de hak kayıplarını ortadan kaldıracak yeni yasa tekliflerini ve düzenlemeleri aktarmaya ve değerlendirmelerimizi kamuoyu ile paylaşmayı sürdüreceğiz."
17 Eylül 2018 Pazartesi, 07:41
cumhuriyet
null
Yüzbinlerce kişiye erken emeklilik yolunu açacak yasa teklifi
turkiye
http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/1084884/Yuzbinlerce_kisiye_erken_emeklilik_yolunu_acacak_yasa_teklifi.html
Hayatını travesti olarak sürdürmek istediği için ailesini terk ettiği ortaya çıkan muhasebeci, “Bu benim seçimim” dedi
null
İstanbul’da karısının kayıp başvurusu yapması üzerine, evli ve 2 çocuk babası muhasebeciyi bulmak için seferber olan polis, muhasebecinin izine internetteki bir ‘eskort’ sitesinde rastladı. Hayatını travesti olarak sürdürmek istediği için ailesini terk ettiği ortaya çıkan muhasebeci, “Bu benim seçimim” dedi. 28 yaşındaki A.İ. bir süre önce polise başvurarak, kocası N.İ.’nin günlerdir eve gelmediğini, kendisine ulaşamadıklarını söyledi. Genç kadın, “İki çocuğum var. Kocamın hayatından endişe etmeye başladık” dedi. Polis, N.İ.’nin, muhasebeci olarak çalıştığı özel şirketteki işine de gitmediğini ve cep telefonuna başka bir hat takıldığını belirledi. Telefon numarası ise, bir internet sitesinde ‘eskort’ ilanları arasında yer alan Arzu isimli travestinin irtibat numarası çıktı. Polis, internet sitesindeki fotoğraflarında yüzü görünmeyen Arzu isimli kişiyle, müşteriymiş gibi irtibata geçti. Ve gerçek ortaya çıktı. Arzu adlı travestinin, kayıp N.İ. olduğu görüldü. İfadesi alınan N.İ. travesti olarak yaşamını sürdürmeye karar verdiğini söyleyerek, “Benim seçimim. Ben böyleyim. Çevremdekilerin beni böyle kabul etmesi lazım” dedi.
19.01.2016 - 02:52
haberturk
[]
1 aydır kayıp 2 çocuk babası, ‘travesti Arzu’ çıktı
Gündem
https://www.haberturk.com/gundem/haber/1182949-1-aydir-kayip-2-cocuk-babasi-travesti-arzu-cikti
İstanbul Şişli'de tartıştığı kalfasını şişe parçasıyla yaralayan eczacı, polis tarafından gözaltına alındı.
null
İstanbul'un Şişli ilçesi Abide-i Hürriyet Caddesi üzerindeki eczanede, ismi henüz öğrenilemeyen eczacı ile kalfası Hakan D. arasında tartışma çıktı. Olayın kavgaya dönüşmesinin ardından eczacı, cam şişe parçasıyla Hakan D.’yi vücudunun çeşitli yerlerinden yaraladı. Durumun bildirilmesi üzerine, olay yerine polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Yaralanan Hakan D., ilk müdahalesinin ardından hastaneye kaldırılırken, polis ekipleri zanlıyı gözaltına aldı.
20.12.2018 - 17:27
Anadolu Ajansı
['Türkiye', 'Polis Adliye', 'İstanbul']
Eczacı, tartıştığı kalfasını yaraladı
Türkiye
https://www.ntv.com.tr/turkiye/eczaci-tartistigi-kalfasini-yaraladi,n6uqepC9-0mBHMuRAf_2Gg
Down sendromlu bireylerin tüm sağlık ve tedavi ihtiyaçları, Down Sendromu Uygulama ve Araştırma Merkezinde, konuya hakim uzmanlarca karşılanıyor
null
Down sendromlu bireylerin tüm sağlık ve tedavi ihtiyaçları, Down Sendromu Uygulama ve Araştırma Merkezinde karşılanıyor. Genetik bir bozukluk olarak ortaya çıkan Down sendromu, çocukluğun erken dönemlerinde, aile ve tıp desteğiyle sağlanacak erken müdahaleyle sosyal hayatta sorun olmaktan çıkıyor. Bu bireylerin yaşam kalitesini artıracak tıbbi ve psiko sosyal tüm gereksinimlerin karşılanabildiği merkezde, Down sendromlu çocuk, ergen ve yetişkin bireylerin tamamına hizmet veriliyor. Merkezin Koordinatörü Yrd. Doç. Dr. Banu Yazıcı, merkezin 2014'te hizmete başladığını söyledi. Down sendromunun, multidisipliner takip gerektiren bir kromozom bozukluğu olduğuna işaret eden Yazıcı, "Bu bireyler, kalp, endokrin, işitme, kalça, yürüme, psikiyatrik sorunlar başta olmak üzere birçok hastalığa yatkınlar. Bu nedenle de çok fazla poliklinik gezmek zorunda kalıyorlar. Merkezimizin avantajı, polikliniklerden aynı gün içerisine randevu alarak, tüm ihtiyaçlarını bir günde giderebilmemiz. Yani istenilen her polikliniğe aynı günde muayene olma şansı verebiliyoruz." dedi. Merkezden hizmet alan 3,5 yaşındaki Down sendromlu Efe Erol'un annesi Dilek Müce Erol da merkezden çok memnun olduklarını, tüm işlemlerin aynı günde yapılabildiğini söyledi. Oğlunun Down sendromlu olduğunu doğumdan 40 gün sonra öğrendiklerini, gebelikte yaptırdıkları tüm tarama testlerinin normal çıktığını belirterek, şöyle devam etti: "Normal bir çocuk dünyaya getirdim gözüyle bakıyordum. 40 günlüğe kadar da durumu hiçbir şeyde anlaşılmadı. Bir anda öğrenince tabii bir şok geçirdim. Tabii ilk zamanlar çok zorlandım, hani biraz psikolojik açıdan da etkilendim. 'Neden başıma geldi, niye böyle oldu?' falan diye. Ama sonrasında zamanla hiçbir şey kalmadı Efe büyüdükçe. Bir de tabii derneklere falan gittik, üye olduk, araştırdım. Hiç o kadar korkulacak bir şey olmadığını görünce daha iyi oldum." Toplumda Down sendromuna ilişkin büyük bir farkındalık olduğunu düşündüğünü dile getiren Erol, şöyle devam etti: "Herhangi bir olumsuz davranış görmedim, bilakis tersine daha sevecen, daha olumlu, hani yardım edilir tarzda davranışlarla karşılaştım. Aslında diğer çocuklardan hiçbir farkı olmadığını, sadece eğitimle, özel eğitimle biraz da takviyelerle çok çok iyi yere geldiklerini, üniversiteye kadar gittiklerini, kendi başlarına hayatlarını idame ettiklerini biliyoruz. Önümüzde örnekler var. Korkulacak hiçbir şey yok aslında, çok güzel bir şey. Hani bu bir ödül bence, yani Allah'ın bize verdiği bir ödül, bir sınav ve biz de bu sınavdan başarıyla çıkmaya çalışıyoruz, elimizden geleni yaparak."
20.03.2017 - 15:04
haberturk
[]
Down sendromlulara özel sağlık merkezi
Sağlık
https://www.haberturk.com/saglik/haber/1433112-down-sendromlulara-ozel-saglik-merkezi
Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Aşı geliştirmeyle yüzde 100 milli bir aşı sektörü, bilimsel tabanı oluşturacağınızı duymaktan memnun oldum. Kalkınma Bakanlığına sunduğunuz proje ne ise onun arkasındayım" dedi.
null
Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Bizden önce gerek siyasette, gerek hayatın diğer alanlarında, yurdumuzun dışına çıktığında boynu eğik duranlar vardı. El pençe divan duran başbakanlar gördü bu ülke. Bizimle birlikte bu aziz millet özgüveni yaşadı, özgüveni zirveye çıkardık. Ve dünya aleme gösterdik ki bu milleti temsil edenler, hiçbir yerde başlarını eğmezler, hiçbir güç karşısında eğilmezler" dedi. Davutoğlu, Talas Raylı Sistem Hattı ve yeni hal kompleksinin açılışı dolayısıyla Talas ilçesinin Kiçiköy Mahallesi'nde oluşturulan alanda yaptığı konuşmaya, "Anadolu'nun, irfanın, hikmetin, mimarinin, edebiyatın zirve şehri" diye tanımladığı Kayseri'yi ve Kayserilileri selamlayarak ve Hicri yılbaşını kutlayarak başladı. Vatandaşlara, "Niye AK Parti Kayseri'de en büyük desteği buluyor biliyor musunuz?" diye sorup "Çünkü, Kayserilinin karakteri ile AK Parti'nin felsefesi arasında tam bir uyum var" diyen Davutoğlu, şöyle devam etti: "Şimdi birisi, 'bir Kayserili nasıl bir şahsiyettir?' dese, biraz önce zikrettiğim zirve şahsiyetlerle değil, sıradan bir Kayserili'yi de düşünsek, herkesin üzerinde anlaşacağı, bütün dünyanın kabul edeceği bazı özellikleri vardır, Kayserililer'in. Bir; Kayserili özgüven sahibidir. Hiçbirşeyden yılmaz. İki; Kayserili iddialıdır, az şeyle vasatla tatmin olmaz. Üç; vizyon sahibidir, limon satmaya çocukken gönderin, zihninde limon fabrikası kurmak vardır. Türkiye'de yetmez, dünyada limonun zirve ismi olmak vardır. Eline kalem verin, 'bunu satın' deyin, bütün kalem fabrikalarını yeniden inşa etmeyi düşünür. Kayserili azla yetinmez, iddiasız olmaz. Onun için bugün birçok büyük Kayseri'den çıkmış işadamı böyle bir vizyonla dünyaya meydan okuyor." Kayserililer'in hayırsever olduğuna işaret eden Davutoğlu, Erciyes Üniversitesi'nde gezerken gurur verici bir tabloya şahit olduğunu aktardı. Hemen hemen her binanın, fakültenin üzerinde bir hayırseverin ismini gördüğünü ve gururlandığını bildiren Davutoğlu, hayırseverlere teşekkür etti. Davutoğlu, "Erciyes Üniversitesi'nde gördüklerim, yapılan hizmetler, vizyonlar şunu ortaya koyuyor; Kayserili ister ilim yapsın, ister iş dünyasında olsun, ister siyasette olsun el ele verir ve her şeyi birlikte yaparlar" dedi. Üniversitede bugün protokollerini imzaladıkları çok sayıdaki yatırımın da işadamları ve hayırseverlerin katkısı ile yapıldığını ifade eden Davutoğlu, şöyle devam etti: "Kayserili çalışkandır, taştan ekmeğini, suyunu çıkarır. Şimdi bunların AK Parti felsefesiyle, iktidar anlayışımızla, siyaset anlayışımızla alakasına gelelim. Nasıl Kayserili özgüvenlidir, AK Parti'nin siyasetinde de en temel değer özgüvendir. Kendine güvenemeyen bir milletin dünyaya söyleyecek sözü yoktur. Bizden önce gerek siyasette, gerek hayatın diğer alanlarında, yurdumuzun dışına çıktığında boynu eğik duranlar vardı. El pençe divan duran başbakanlar gördü bu ülke. Bizimle birlikte bu aziz millet özgüveni yaşadı, özgüveni zirveye çıkardık. Ve dünya aleme gösterdik ki bu milleti temsil edenler, hiçbir yerde başlarını eğmezler, hiçbir güç karşısında eğilmezler. İşte 2013 yılında Gezi olaylarıyla, 17 Aralık komplosuyla, son olarak da Kobani bahanesiyle şehirlerimizi talan etmeye çalışanlar da hep bu özgüveni hedef edindiler. Bu özgüvene saldırdılar. Kayserililer, biz bunlara pabuç bırakır mıyız? Biz özgüvenimizi hedef edenlere karşı gür bir sesle her zaman özgüvenimizi haykırır mıyız?" Türkiye'de iki siyasi anlayışın gittikçe berraklaştığını da vurgulayan Davutoğlu, "Bir siyasi anlayışın aynı Kayserililer gibi Türkiye'de de dünyada da bir iddiası var. Güçlü bir iddiası var, bu ülkeyi küresel güç yapma iddiası var. Diğerlerinin ise sadece eleştiri, sadece hakaret, sadece iftiraya dayalı yaklaşımları var" dedi. Davutoğlu, şöyle konuştu: "Nasıl bir Kayserili daha küçük yaşlarda, en basit bir işi yapıyor olsa bile, o işi zirveye ulaştırma iddiası taşımışsa biz de attığımız her siyasi, ekonomik, sosyal tohumu bir ulu çınar haline getirme iddiamız var. Onun için bir vizyon taşıyoruz, onun için bir vizyonun sözcülüğünü yapıyoruz. Bu vizyon da Enerji Bakanımız aranızdan çıkan çok değerli dava arkadaşımız, onun için vizyon, dünyadaki büyük tüm enerji hatlarının Türkiye'den geçmesi vizyonudur. Bakü-Tiflis-Kars'ın, Bakü-Tiflis-Erzurum'un, Kerkük-Yumurtalık'ın, TANAP'ın ve bütün büyük enerji projelerinin bu ülkeden geçme vizyonudur. Ulaştırma Bakanımız burada, onun vizyonu, ülkemizin her yerini duble yollarla, hızlı trenlerle, en iyi şartlarda havaalanlarıyla donatma vizyonudur. Bütün Asya'ya Avrupa'ya, Akdeniz'i Karadeniz'e ve bütün kıtıları bir birine bağlayan yolların Türkiye'den geçme vizyonudur. Hangi alanı alırsanız alın, tarımda bizim vizyonumuz var, dünyanın yedinci büyük tarım ülkesiyiz. Turizmde vizyonumuz var, dünyanın altıncı, yedinci büyük turizm ülkesiyiz. İşte aynı Kayserililerin vizyonu gibi. Nasıl Kayserililer girdikleri her işte en iyi, başarılı olmayan ahdederek girmişlerdir, biz de girdiğimiz her işte en iyi olmaya, Türkiye'yi her yerde birinci ligde temsil etmeye, en üst ülkeler kategorisinde temsil etmeye azmederek yola çıkıyoruz. Onlar ise tuzak kuruyorlar, bu ülkenin huzuruna, istikrarına darbe vurmaya çalışıyorlar." Gezi olaylarıyla ve 17 Aralık'la bunu başaramadıklarını dile getiren Davutoğlu, "Çünkü bütün Türkiye gibi Kayserililer de bütün milletimiz de 30 Mart'ta çok gür bir sesle, 'Artık bu topraklarda, sadece bu toprakların çocuklarının sözü geçer' diye haykırdı" diye konuştu. Uluslararası basın ve uluslararası çevrelerin bütün güçleriyle kendilerine yüklendiğini anlatan Davutoğlu, şunları kaydetti: "İstedikleri şey basitti; Türkiye gibi dünyanın bütün mazlumlarına sahip çıkan Türkiye ayakta kalmasın. Tekrar iç mücadelelerin, iç kavgaların esiri olsun. Ayağındaki prangalardan kurtulmasın. Çünkü burada Kayserilinin dördüncü vasfı devreye giriyor. Nasıl Kayserililer için hayırseverlik önemliyse, Türkiye Cumhuriyeti devletini idare eden bizler için de Kayseri'den, Anadolu topraklarından bu feyzi almış olan bizler için de dünyanın neresinde olursa olsun yetimlere, mazlumlara sahip çıkmak, her yerde hayır işlemek ahlaki ve siyasi bir borçtur. Kim ne yaparsa yapsın, bunu terk etmeyeceğiz. Kim ne dersin bu yoldan ayrılmayacağız." Başbakan Ahmet Davutoğlu, Talas Raylı Sistem Hattı ve Yeni Hal Kompleksi açıış töreninde yaptığı konuşmada, "Türkiye ve aziz milletimiz her zaman zalimlere karşı mazlumların yanında olacak" dedi. Davutoğlu, Erciyes Üniversitesi Ziya-Betül Eren Genom ve Kök Hücre Merkezi'nde akademisyenlere hitap etti. Spesifik alanlara yansıtılan çalışmaların kendisini çok memnun ettiğini, özellikle aşı geliştirme ve genetikle ilgili çalışmaların kendileri için stratejik çalışmalar olduğunu belirten Davutoğlu, "Hem insanidir, sağlıkla ilgilidir ama aynı zamanda stratejiktir. Çünkü bir toplumun gelecek nesilleri daha küçük yaşlarda yapılan aşılarla öyle veya böyle etkilenebiliyorlar" ifadesini kullandı. Sağlık Bakanlığı ziyaretini anımsatan, bakanlıkta bütün bilgileri aldıktan sonra ilgili daire başkanlarına ve ilaç sektörü temsilcilerine "Milli aşı yapabiliyor muyuz?" sorusunu yönelttiğini belirten Davutoğlu, şunları söyledi: "Bu soru hem etik bir sorudur hem de ahlaki bir sorudur hem de stratejik ve insani bir sorudur. Kendi aşısını yapamayanların, kendi silahını yapıyor olmaları çok yeterli olmayabilir. Çünkü sağlıklı bir nesli teminat altına almazsanız, o ülkenin geleceğini de teminat altına alamazsınız. Duyduklarımdan memnun oldum. Aşı geliştirmeyle yüzde 100 milli bir aşı sektörü, bilimsel tabanı oluşturacağınızı duymaktan memnun oldum. Kalkınma Bakanlığına sunduğunuz proje ne ise onun arkasındayım. O proje bizim hayati meselelerimizden biridir ve öncelikle ele alınmalıdır. Arkadaşlarımla konuşacağım mutlaka o konuda istediğiniz desteği temin edeceğiz." Genç bilim insanları yetiştirme programının da çok etkileyici olduğunu vurgulayan Başbakan Davutoğlu, "Ne kadar güzel mekanlar oluşturursak oluşturalım ama bu mekanların muhtevasında okuyacak olan, insan unsurudur. O insan unsurunun iyi yetişmesi önemli. Başbakanlık görevine gelir gelmez ilk baktığım dosyalardan biri akademisyenlerimizin özlük haklarıydı. Çünkü nihayet insan unsuru en iyi beyinleri akademik hayata çekmekle kazanılabilir. Haklı olarak eğer çok idealist değilse ve bir şekilde çok bilimsel çalışma anlamında her türlü fedakarlığa hazır değilse maalesef bizim şartlarımız çok cazip olmayabiliyor" diye konuştu. Davutoğlu, ilk baktığı dosyalardan birinin akademisyenlerin özlük hakları olmasının, bazıları tarafından, "bir akademisyen olarak akademisyenlere biraz meslektaş özel muamelesi yaptığı" şeklinde yorumlandığını belirterek, "Hayır, akademisyenlikten onur duyuyorum. Hala kendimi ilim adamı olarak görüyorum ve hep bir kez ilim adamı olundumu mezara kadar öyledir. Hatta talebe, gerçek anlamda talebe ise hep talebedir" değerlendirmesinde bulundu. Öğrencilik bilincinin terk edilmemesi gerektiğinin altını çizen Davutoğlu, her an yeni şeyler öğrenen, aşk ile şevk ile büyük bir heyecanla yeni ufuklara açılan yeni öğretim üyelerinin lazım olduğunu aktardı. Davutoğlu, bilim sitesinin de çok hoşuna gittiğine değinerek, dışarıdan öğretim üyelerinin getirilip, bilim sitesinde misafir edilip ağırlanmasının çok önemli olduğunu ve bunun beyin göçü olduğunu dile getirdi. "Bunu Kayseri modeli' diye geliştirelim ve diğer illere de yayalım" diyen Başbakan Davutoğlu, "O bakımdan 'Kayseri modelini' ben her yerde anlatacağım. Her zaman biliyordum Kayserililerin hayır konularında ne kadar gayretli olduklarını. Özellikle üniversiteye yaptıkları gayretler, bir öğretim üyesi olarak tekrar tekrar kendilerine teşekkür etmemi gerektiren büyük bir vizyoner ve ahlaki tutumdur" ifadelerini kullandı. Başbakan Davutoğlu, artık en büyük payı bütçeden eğitime ayıran bir devlet ve hükümet anlayışının olduğuna dikkati çekerek, "Buradan eksik kalan unsurları hayırseverlerimiz tamamladığında işte bu 'Nurun Ala Nur' oluyor ve bereketleniyor. İnşallah bütün illerimizde bu güzel model yaygınlaşır" dedi. Rektör Prof. Fahrettin Keleştemur da konuşmasında, üniversite hakkında detaylı bilgi içeren bir sunum gerçekleştirdi. Erciyes Üniversitesinin yeni bir üniversite olduğunu ifade eden Keleştemur, üniversite bünyesinde çeşitli alanlarda çalışmalar yürüten araştırma merkezleri hakkında bilgi verdi. Aşı Geliştirme Merkezi'nin Türkiye'deki önemli merkezlerden biri olduğunu belirten Keleştemur, ''Burada her türlü aşı geliştirebilme alt yapısı vardır. Aşı geliştirebilme alt yapımızla ilgili çok az bir eksiğimiz vardır. Kalkınma Bakanlığımıza bu konuyla ilgili bir proje verdik. Umarım iyi neticelenir. Birkaç yıl içinde bu laboratuvarda her türlü aşıyı geliştirebilme kabiliyetine sahip olacağız'' diye konuştu. Genom ve Kök Hücre Merkezi ile ilgili de bilgi veren Keleştemur, kök hücre meselesinin giderek önem kazanan bir konu olduğunu belirterek, merkezin hem tedavi hem de araştırma konusunda alt yapısını tamamladığını söyledi. Keleştemur, Kayseri'de hayırseverliğin çok kuvvetli yaşadığına dikkat çekerek, bu geleneğin yaygınlaştırılması gerektiğini söyledi. Keleştemur, sivil toplum kuruluşları ile belediyenin de üniversiteye önemli katkılar sunduğunu da sözlerine ekledi.
25.10.2014 - 16:35
Anadolu Ajansı
[]
'Milli Aşı' açıklaması
Türkiye
https://www.ntv.com.tr/turkiye/milli-asi-aciklamasi,0EuMTbeA3UykSoPXeM1rLA
Balıkesir'in Bandırma ilçesinde, başkasının yerine ehliyet sınavına girdiği anlaşılınca pencereden atlayan kişi yaralandı.
null
Paşabayır Mahallesi'nde bulunan Bandırma Halk Eğitim Merkezi'ndeki ehliyet sınavı öncesinde salon görevlileri sınava girecek adayların kimlik kontrollerini yapmaya başladı. Bu esnada M.B'nin (22), A.A'nın (18) yerine sınava girmeye çalıştığı tespit edildi. Polis çağıran görevlilerin yanında bulunan M.B, aniden birinci kattaki salonun penceresinden atladı.  Yere düştükten sonra yaralanan M.B'nin yardımına Halk Eğitim Merkezi görevlileri koştu.  Olay yerine gelen 112 Acil Servis ekiplerince Bandırma Devlet Hastanesine kaldırılan M.B'nin her iki bacağında kırık tespit edildi. İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ve Bandırma Cumhuriyet Başsavcılığı olayla ilgili soruşturma başlattı.
02.08.2018 - 13:04
Anadolu Ajansı
['Türkiye', 'Ehliyet sınavı', 'sınav']
Başkasının yerine sınava girdiği anlaşılınca pencereden atladı
Türkiye
https://www.ntv.com.tr/turkiye/baskasinin-yerine-sinava-girdigi-anlasilinca-pencereden-atladi,ViaFzsvQ7kSX1FGHk1UJfQ
PTT Genel Müdürlüğü, çeşitli nedenlerle sınav giriş belgeleri ulaşmayan adaylara, kimlik belgeleriyle müracaat etmeleri halinde yardımcı olunacağını bildirdi.
null
Genel Müdürlüğün yazılı açıklamasında, Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) tarafından 19-20 ve 26-27 Haziran'da yapılacak Lisans Yerleştirme Sınavları'na (LYS) girecek adaylara ilişkin belgelerin, bu yıl da PTT tarafından alıcılara ulaştırıldığı belirtildi.  Öğrencilerin geleceği için büyük önem taşıyan belgelerden alıcılara teslim edilemeyenlerin, dağıtım birimlerinde bir süre iade edilmeden muhafaza altında tutulacağı ifade edilen açıklamada, şunlar kaydedildi:  ''Sınava girecek öğrencilerden adres yetersizliği, adres değişikliği, yanlış yazım gibi nedenlerle belgesi eline geçmeyenlerin, büyük şehirlerde posta işleme merkezlerine, diğer illerde ise en yakın posta dağıtım merkezine, kimlik belgesi (nüfus cüzdanı, pasaport, ehliyet) ile müracaat etmeleri halinde kendilerine yardımcı olunacaktır.''
09.06.2010 - 12:44
Anadolu Ajansı
[]
LYS adaylarına PTT'den yardım
Eğitim
https://www.ntv.com.tr/egitim/lys-adaylarina-pttden-yardim,G0APgDFidUOzozIVNHxcAw
Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, okul kantinlerinde kullanılacak "okul gıdası logosu"yla enerji yoğunluğu yüksek ürünlerin tüketimini engelleyeceklerini belirterek, "Uygulamaya bugünden itibaren geçiyoruz. 2019-2020 öğretim yılından itibaren okul gıdası logosu olmayan ürünlerin okul kantinlerinde satışına izin verilmeyecek" dedi.
null
haberi!  Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, Milli Eğitim Bakan Ziya Selçuk ve Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ile Sağlık Bakanlığı'nda düzenlenen "Okul Kantinlerindeki Gıdalar İçin Logo Uygulaması İşbirliği Protokolü" imza törenine katıldı. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile bakanlıklar arasındaki koordinasyonun arttığına işaret eden Bakan Pakdemirli, eğitim gibi sağlıklı beslenme alışkanlığı edinmenin de anayasal bir hak olması gerektiğini söyledi. Pakdemirli, bakanlığınca yürütülen Beslenme Dostu Okul Programı, okul kantinlerine özel hijyen kuralları ve kantin personeline eğitim gibi uygulamalara değinerek, bugün imzalanan protokol sayesinde kantinlerin üç bakanlığın denetim ve gözetiminde olacağını, denetimin sadece kantinde değil üretim yerlerinde başlayacağını vurguladı. Üç çocuk babası ve tüm ülke çocuklarının ağabeyi olarak bir konuya dikkati çekmek istediğini belirten Pakdemirli, şöyle devam etti: "Ailelerin çocukları bize emanet. Çocukların sağlıklı gıdalara erişimi ailelerin haklı talebiydi ve bizlerden de beklentileriydi. Okul gıdası uygulamasıyla bir anlamda da velilerimizle bir emanet sözleşmesi imzalıyor olacağız. Türkiye'de her 5 kişiden biri obez. Gelişmiş ülkelerden daha iyi durumdayız. Ama evlatlarımızın yüzde 25'i fazla kilolu. 'Gıda okur yazarlığı' diye bir ifade kullanıyorum ve bunu çok önemsiyorum. Gıda okur yazarlığıyla, gıdanın neyden üretildiğini, kişiye faydalı ve zararlı taraflarını biliyor olmamız lazım. Türkiye'de gıda okur yazarlığı çok yüksek değil. Gıda okur yazarlığı alışkanlığını çocuk yaşlardan itibaren kazandırabilirsek, gelecekte çok daha sağlam nesillerimiz olur." Pakdemirli, ailelere de çağrıda bulunarak, "Eğitim için iki sacayağı çok önemli, biri okul, diğeri de aile ve ev. Okulda yapmaya çalıştığımızı evde de yapmalıyız. Biz okulda siz de evde sağlıklı beslenme alışkanlığı kazandırırsak, gelecek nesilleri garanti altına almış oluruz" dedi. Okul gıdası uygulamasını bakanlıklarla ortak yürüteceklerine işaret eden Pakdemirli, "Okul gıdası logosuyla enerji yoğunluğu yüksek ürünlerin tüketimini engelleyeceğiz, obeziteye karşı savaş açacağız. Geleceğimizin garantisi çocuklarımıza erken yaşta iyi beslenme alışkanlıkları kazandırmış olacağız. İyi beslenme alışkanlığına uygun gıdaları diğer ürünlerden ayırmayı hedefliyoruz" diye konuştu. Pakdemirli, gıda üreticilerini de bu konuda teşvik etmek istediğini belirtirken, "17 milyonu aşkın öğrencimiz var. Bu aslında çok büyük bir pazar. Değerli üreticilerimiz okul gıdası uygulamasına uygun ürünleri hızlı şekilde üretirlerse, kendileri için de önemli bir kazanç kapısı olur" ifadesini kullandı. Uygulamayla 17 milyonu aşkın öğrencinin gıdası ve sağlığını kontrol altına almış olacaklarına dikkati çeken Pakdemirli, şunları kaydetti: "Uygulamaya bugünden itibaren geçiyoruz. Bunun geçiş süreci olacağını kabul etmek lazım. Ama 2019-2020 öğretim yılından itibaren okul gıdası logosu olmayan ürünlerin okul kantinlerinde satışına izin verilmeyecek. Logosuz ürünler okul kantinlerinde satılamayacak. Gelecek nesillerimiz için gıda okur yazarlığı uygulaması çok önemli. Farkındalığı artırmak anlamında trafik ışıkları uygulamasına geçiyoruz. Trafik ışkıları sarı, kırmızı, yeşildir. Üzerinde sarı, kırmızı, yeşil renkleri olan gıda uygulamasına yakın bir zamanda yönetmelik değişikliğiyle geçiyor olacağız. Enerji yoğunluğu yüksek ürünlerin daha az tüketilmesi için kırmızıyı gören vatandaşlarımız, daha sağlıklı ürünlere doğru yönlendirilecek. Farkındalığı artırmak ana amaçlarımızdan birisi. 80 milyon vatandaşımıza daha sağlıklı beslenme alışkanlığı kazandırmak istiyoruz." Törende konuşan Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk ise çocuklara hizmet amacıyla bir araya geldiklerini ifade etti. Bakanlık olarak eğitimi sadece belirli müfredat içeriklerinin paylaşımı olarak değerlendirmediklerini dile getiren Selçuk, çocuğun bütünsel gelişiminin çok değerli olduğunu vurguladı. "Koruyucu eğitim" kavramının önemine işaret eden Selçuk, çocukların bedensel, ruhsal, sosyal ve psikolojik gelişimini bir bütünsel anlayış içerisinde ele almak ve bu anlayışın gerektirdiği çerçevede okulu sadece bir öğretim faaliyeti yürütülen bir mekan olarak değil aynı zamanda sağlıklı bir gelişim izlemelerine hizmet etme yeri olarak görmek gerektiğini söyledi. Selçuk, konuya ilişkin şu değerlendirmede bulundu: "Çocukların sağlıklı beslenmesini sağlayabilirsek o zaman daha üretken bir toplum oluşması ve riskleri azalmış bir toplum oluşması da mümkün olabilecek. Okul kantinlerindeki gıdalar için logo uygulaması, resmi-özel okul ve kurumlarında faaliyet gösteren yemekhane, kantin, kafeterya, büfe, çay ocağı gibi işletmelerde satışı yapılacak bütün ürünlerin takibini, denetlenmesini ve izlenmesini kolaylaştıracak. Ayrıca bakanlığımızın okul kantinlerinde satılacak gıda ve eğitim kurumlarındaki gıda işletmelerinin hijyen yönünden desteklenmesi konulu genelgenin uygulanması da böylece daha etkin hale getirilecek." Gıda okur yazarlığını çok önemsediklerini ve bunun hayata geçmesi için gerekenleri yapmayı planladıklarını aktaran Selçuk, "Özellikle müfredatın hazırlanması ve bu müfredatın ders paketleri içerisine yerleştirilmesiyle gıda okur yazarlığı, tüm Türkiye'de gerek hayat boyu öğrenme gerekse de diğer öğretim kademeleri açısından kritik bir tedbir olacaktır" diye konuştu. İlk ve ortaöğretim çağındaki çocuklarda enerji yoğunluğu yüksek besinlerin kontrolünün ayrı bir önem taşıdığına işaret eden Selçuk, şunları kaydetti: "Enerji yoğunluğu yükseldikçe öğrenme ve öğretme faaliyetlerindeki verimliliklerde de problem oluşmaya başlıyor. Gerek hiperaktivite gerekirse dikkat eksikliği gibi hususlar çok daha fazla gündemimize gelmiş oluyor. Bundan dolayı bu besinlerin çocukların öğrenmesinin kalitesini artırmakla ilgisini de anne babalara vurgulamak isterim. Eğer biz çocuklarımızın öğrenmesi ile beslenmesi arasındaki ilişkinin ne kadar kritik olduğu konusunda farkındalık düzeyimizi artırabilirsek o zaman çocuklarımızın çok daha başarılı olabileceği konusunda net bir görüş ifade edebiliriz." Bakan Selçuk, okul gıda işletmeleri konusundaki hazırlıkların bu yıl içinde tümüyle yerleşeceğini ve bir sonraki öğretim yılında da bilinçlenme seviyesinin oldukça yüksek bir noktaya geldiğini hep birlikte göreceklerini söyledi. Gıda farkındalığının toplumca sahiplenilmesinin önemine değinen Selçuk, "Onun için herkesi bu çalışmaya destek vermeye ve çocukların geleceği için yeni bir atılım yapmaya davet ediyorum" dedi. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca da, törende yaptığı konuşmada, çocuk ve gençlerin geleceğin teminatı ve umudu olduğunu belirterek, hayata hazırlanırken alınan iyi eğitimin yanı sıra fiziksel ve ruhsal gelişimin sağlıklı olmasının da önemli olduğunu vurguladı. Sağlıklı nesiller yetiştirilmesinin aileden başlamak üzere herkesin görevi olduğunun altını çizen Koca, "Gençken vücudumuz genelde olumsuz faktörlere karşı dayanıklıdır. Tecrübe ettiği olumsuz şeylerin etkilerini hemen aksettirmez. Bu dönemde karşılaştığımız sağlık risklerinin pek farkına varmayız. Büyüme çağında tecrübe ettiğimiz riskli davranışların sonuçları, yaş ilerledikçe birer birer hastalık olarak hayatımızda yer bulmaktadır" diye konuştu. Koca, gençlik döneminde sağlığa yapılacak en önemli yatırımlardan birinin sağlıklı beslenme, diğerinin ise hareketli yaşam tarzı olduğunu ifade etti. Çocukluk çağında başlayan kontrolsüz şekilde yüksek kalorili gıdaların tüketimi, şekerli ve gazlı içeceklerin tüketilmesi gibi kötü beslenme alışkanlıklarının, erkenden başlayan obezite, ortopedik gelişme bozuklukları, diyabet ve kalp damar hastalıkları gibi pek çok hastalığın temelini oluşturduğuna dikkati çeken Koca, okullarda çocuklara hayata hazırlık için gerekli bilgiler verildiğini söyledi. Koca, sağlık seviyesinin korunması ve iyileştirilmesi için ise okullarda bir dizi çalışma yürütüldüğünü anlatarak, öğrencilerin yıllık periyodik sağlık kontrollerinin okullar ve aile hekimleriyle işbirliği içinde yapıldığını anımsattı. "2015'te başlatılan işitme tarama programına bu öğretim yılından itibaren görme taramalarını da ekliyoruz" diyen Koca, bu yıl okula başlayan bir milyon 250 bin çocuğa görme taramasının hedeflendiğini bildirdi. Bakan Koca, koruyucu ağız ve diş sağlığı programıyla hem çürük hem de gelişimsel diş bozukluklarının tarandığını hem de koruyucu flor vernik uygulaması yapıldığını dile getirdi. Bebeklik döneminde başlayan aşılama programının okul çağında da devam ettiğini hatırlatan Koca, şu bilgileri verdi: "Tüm aşılar Bakanlığımız eliyle temin edilmekte ve uygulanmaktadır. Genişletilmiş bağışıklama programımız, tamamı devlet eliyle uygulanan, Avrupa'daki en geniş bağışıklama programıdır ve 13 hastalığa karşı çocuklarımız aşılanmaktadır. Sağlıklı Beslenme ve Obezite ile Mücadele Programımız çerçevesinde yine üç bakanlığımız ile işbirliği içinde okul sütü programımız 2011 yılından, kuru üzüm dağıtımımız ise 2015 yılından bu yana kesintisiz devam etmektedir. Bu sayede çocuklarımıza sağlıklı beslenme alışkanlıkları edindirmeyi hedefliyoruz." Okulların temizlik ve hijyen konusunda teşvik edilmesi, okul sağlığının daha iyi seviyeye çıkartılması için "Beyaz Bayraklı Okul" programının sürdüğünü ifade eden Koca, bu sayede yaşam kalitesinin yükseltilmesi ve sağlıklı nesillerin yetişmesinin amaçlandığını aktardı. Koca, yaklaşık 60 bin okulun Beyaz Bayrak aldığını belirtti. Beslenme Dostu Okul programının ilk şartının Beyaz Bayrak sahibi olmak olduğunu bildiren Fahrettin Koca, "Bu okullarımız, Milli Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı tarafından sürekli denetlenmektedir. Denetlemelerde kantinlerde satılan ürünlerin belli standartlar dahlinde olup olmadığı kontrol edilmektedir. Okul kantinlerinde satılan, beslenmeye katkısı şüpheli ancak çocuklarımıza cazip geldiği için aşırı tükettikleri gıdalara karşı 2013 yılında mücadele etmeye başladık ve 2016 yılında da Milli Eğitim Bakanlığımızın üstün gayretleri ve bu konudaki kararlılığı sonucu okullarda şekerli, kolalı gazlı içecekler ve cipsler, şekerlemelerle çikolataların satışına sınırlama getirildi" diye konuştu. Okulların yüzde 40'ına yakınının "Beslenme Dostu Okul" unvanı aldığını anlatan Koca, tüm okulların yarısının ise sağlık ve hijyen konusunda kalitelerini belgelendirerek "Beyaz Bayrak" sahibi olduğuna dikkati çekti. Koca, "Hedefimiz tüm okullarımıza bu konulardaki çalışmaları tamamlayarak belgelerini teslim edebilmektir" dedi. Bakan Koca, Milli Eğitim Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı işbirliğinde kantinlerde hazırlanan ve satılan gıdaların sağlığa ve sınırlamalara uygunluk denetimlerinin yürütüldüğünü söyledi. "28 Aralık günü Ticaret Bakanlığı yayınladığı yönetmelik değişikliğiyle Sağlık Bakanlığı tarafından kırmızı kategoride sınıflanan yiyecek ve içeceklerin reklamlarının çocuklara yönelik programların başında, içinde veya sonunda yayınlanmasına yasak getirdi" diyen Koca, gıda üreticilerinin, bu çalışmalara başladığı günden bu yana destek verdiğini vurguladı. Koca, şunları kaydetti: "Bu konuda ticari kaygıları ikinci plana atarak, verdikleri destek için üretici firmalara ve 'Türkiye Gıda ve İçecek Sanayii Dernekleri Federasyonu'na hassaten teşekkür ediyorum. Bugün bu çalışmamızda çok güzel bir aşamaya geldik. Üç bakanlığımız bir protokol imzalıyor. Okullarımızda artık sadece sağlıklı gıdaların bulunmasının temini ve bu sayede geleceğimizin teminatı olan evlatlarımızın daha sağlıklı olmaları için işbirliği içinde davranacağımıza dair akitleşmiş oluyoruz. Bundan böyle, sadece protokolde belirlenen şartları taşıyan gıdalar okullarda satılabilecek. Anne ve babalarımız, okul ortamında faydası şüpheli gıdaların çocukların erişimine açık olmayacağını bilecek ve çocuklarını bu ortama daha rahat teslim edecek. Bu çalışmalarda emeği geçen tüm yöneticilerimize, öğretmenlerimize, gıda denetçilerimize, sağlık çalışanlarımıza, gıda ve içecek sektörüne, kantin işletmecilerimize çok teşekkür ediyorum. Asıl teşekkürü bu çalışmalarımızda bize destek olan velilerimiz hakkediyor. Onların desteği ve bizlere inancı olmadan bu çalışmalarda başarılı olmamız mümkün olmazdı." Tüm öğrenci ve öğretmenlere üstün başarılar dileyen Bakan Koca, protokolün sağlık ve hayır getirmesi temennisinde bulundu.
02.01.2019 - 11:32
Anadolu Ajansı
['Gündem', 'Türkiye', 'Eğitim', 'son dakika', 'son dakika haberleri', 'haber', 'okul']
Okul kantinlerinde yeni dönem
Eğitim
https://www.ntv.com.tr/egitim/okul-kantinlerinde-yeni-donem,IfEdmXilVk6CEw4ZIGsWLA
Çelişkili açıklamalarla gündemde kalan ABD Başkanı Trump, paylaşımlarıyla gerilimi tırmandırırken bir çıkış da İsrail`den geldi.
İHA
İsrail Savunma Bakanı Avigdor Lieberman, bölgedeki çekişmeyi ileri bir boyuta taşıyarak, ülkesine yönelik olası bir saldırıda Beşşar Esad`ı ortadan kaldıracaklarını belirtti. Suriye`deki olası bir ABD-Rusya çatımasında ABD safında Esad`a yönelik mücadele verileceğinin sinyalini veren Lieberman, bu süreçte İran`ın İsrail`e saldırı girişiminde bulunması durumunda 'Şam rejimini devireciğini' ifade etti. Lieberman ayrıca, "İran’ı böyle bir şey yapmaması konusunda uyarıyoruz...Çünkü İsrail bu yola sonuna kadar devam etmekte kararlıdır" dedi.
12 Nisan 2018 Perşembe, 23:36
cumhuriyet
null
İsrail'den Suriye çıkışı: Beşşar Esad'ı ortadan kaldırırız
dunya
http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/dunya/957410/israil_den_Suriye_cikisi__Bessar_Esad_i_ortadan_kaldiririz.html
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, "Türkiye, Mısır değildir, herkesin bunu görmesi lazım. Türkiye'nin demokratik kültürü, geldiği nokta çok farklıdır" dedi.
null
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, bir televizyon programında gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Bekir Bozdağ, TBMM'de dün yaşanan kavganın sorulması üzerine bunun parlamentoya yakışmadığını söyledi. Genel Kurul'daki görüşmelerde CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın bizzat vurmak için kendisinin üzerine geldiğini anlatan Bozdağ, araya milletvekillerinin girerek fiziksel teması önlediğini, içeride yaşananlardan habersiz olan İçişleri Bakanı Muammer Güler'in de muhalefet kapısından Genel Kurul'a girerken bazı hareketlerle muhatap olduğunu ifade etti. Bozdağ, o arbede sırasında AK Parti Şırnak Milletvekili Mehmet Emin Dindar'ın yaralandığını, tedavisinin ardından evinde dinlenmeye geçtiğini bildirdi. CHP'lilerin adeta küfür ve şiddette rekabet içerisine girdiğini savunan Bozdağ, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun da bu durumu engelleyecek tavırları almadığını söyledi. Bozdağ, "Sayın Kamer Genç, geçen dönemde bir taneydi Meclis'te, o bir şekilde idare edilebiliyordu ama şu anda Kamer Genç'in klonlanmış hali çoğaldı" dedi. Bekir Bozdağ, "Kamer Genç gibi darbecilere hizmetkarlık yapmış birisinin TBMM'de bunca zamandır milletvekiliği yapıyor olması, milli iradeye de millete de büyük bir saygısızlıktır" diye konuştu. Bozdağ, partilerin "darbe aşıkları ve darbe hizmetkarlarını" aday göstermemelerini istedi. Bozdağ, "Mısır'da yaşanan askeri darbe, darbe midir? Darbedir. Bunun başka lamı cimi yoktur. Hepimizin ona 'ama'sız darbe dememiz lazım. Ama baktığınız zaman CHP'nin Sayın Genel Başkanı başta olmak üzere bunun darbe olduğunu ve kınanması gerektiğini söyledikten sonra arkasına ilave ettikleri cümlelerle böyle bir hadiseden Türkiye'nin ders çıkarması gerektiğini ifade eden yaklaşımları var" dedi. Bekir Bozdağ, "Türkiye, Mısır değildir, herkesin bunu görmesi lazım. Türkiye'nin demokratik kültürü, geldiği nokta çok farklıdır. Türkiye'yi farklı ülkelerle karıştırmamak lazım" ifadesini kullandı. Türkiye'nin siyasal kadrolarının belirli tecrübelerden geçtiğini, vatandaşların darbelerin ardından büyük faturalar ödediğini vurgulayan Bozdağ, Türkiye'yi başkaları ile karıştıranların hata ettiğini vurguladı. Başbakan Yardımcısı Bozdağ, CHP'ye yönelik olarak "Her seçime çıkacaksın tuş olacaksın, her seçimde çıkacaksın yüzde 20 küsürlerde oy alacaksın, her seçimden sonra başka başka türküler söyleyeceksin. Önce dön kendine sor; 'Ben bu milletten neden oy alamıyorum?'' eleştirisinde bulundu. Bekir Bozdağ, herkesin anayasal hak olarak gösteri ve toplantı yapabileceğini ancak kanunlar dışına çıkılmasına izin verilmeyeceğine dikkati çekti. Bozdağ, dün İstanbul'da elinde sopa ve satır bulunan iki kişinin gözaltına alındığını belirterek, söz konusu kişilerin CHP'li Muharrem İnce'nin iddia ettiğinin aksine "AK Parti partizanı" değil, esnaf olduğunu bildirdi. Bozdağ, gösteriler dolayısıyla esnafın mağdur olduğunu anlattı ve Gezi Parkı ile ilgili mahkemenin yürütmeyi durdurma kararı verdiğini hatırlatarak, olayın sebebi buysa bu durumun ortadan kalktığını dolayısıyla eylemlerin sona ermesi gerektiğini kaydetti. Hukuk devletinde eli satırlı ve sopalı kişilerin yanı sıra yakıp yıkanların da cezalandırılacağını belirten Bozdağ, "Hukuk devleti, yapanın yaptığını yanına kar bırakan devlet değildir" dedi. Bozdağ, bunun "cadı avı" şeklinde nitelendirilemeyeceğini söyledi. Bozdağ, şöyle konuştu: "Başörtülü bir hanımefendinin üzerine işeyecek birisi densizlik yapacak, hayvanlıktan daha aşağı bir yaklaşım ortaya koyacak, buna dair bir soruşturma başlatmayacaksınız. Camiye girecekler, işgal edecekler adeta, ayakkabılarıyla cami adabına yakışmayan şekilde içki içecekler, bira kutularını oraya koyacaklar, gayri ahlaki işler yapacaklar bunlara dair soruşturma açılmayacak. Kaldırımları sökecekler, ambulansları, otobüsleri yakacaklar bunlara dair soruşturma başlatmayacaksınız, böyle bir şey olabilir mi? Bunlara dair soruşturma başlatmayan, suçlular kimse bunları tespit edip hukuka teslim etmeyen bir devlet, hukuk devleti olabilir mi? Bizim yaptığımız şey cadı avı değil hukukun gereğini yapmaktır." Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Mısır'da yaşanan darbeye Batı'nın 'darbe' demediğine işaret etti. Bozdağ, Mısır'daki yaşanılanların; demokrasiye, milli iradeye ve insan onuruna indirilmiş bir darbe olduğunu vurgulayarak herkesin tavır koyması gerektiğini söyledi. Bozdağ, "Avrupa ülkelerinin neredeyse tamamı 'darbe' bile diyemedi. AB, bu konuda 'darbe' diye açıklama yapıp darbe yapanlara uyguladıkları müeyyidelerin hiçbirisini uygulamadı. ABD, açık bir biçimde buna 'darbe' diyemedi. Avrupa Parlamentosu, Türkiye'de Gezi hadiselerini bahane ederek Türkiye'nin aleyhine kararlar aldı. Mısır, Avrupa Parlamentosu üyesi değil ama biz de Avrupa Parlamentosu değiliz" dedi. Türkiye'deki hadiselerden dolayı Avrupa'da konuşmayan lider kalmadığına işaret eden Bozdağ, bu durumun AB'nin ve Batı'nın demokrasi konusundaki samimiyetini gösterdiğini söyledi. Bozdağ, bu ülkelerin kendi çıkarları doğrultusunda olaylara baktıklarını vurgulayarak, "Orada kendi lehlerine bir yapının ortaya çıkmasından dolayı açık olamasa bile gizli bir memnuniyetin olduğunu çok açık görüyoruz" diye konuştu. Bozdağ, "Bir yıl olmuş Mursi, daha doğru dürüst bir şey yapamamış. Diyorlar ki; 'ihvanlaştıyor yapıyı'. Getirdiği anayasa mahkemesi başkanı, bugün kendi yerine geldi. Getirdiği milli savunma bakanı ona darbe yaptı, kendi başkan yardımcıları, bakanları sapır sapır istifa etti. İstifa etmedik danışman neredeyse kalmadı. Hani ihvanlaştırmıştı? Adamı çalıştırmadılar ki. Yani parlamentoyu fesettiler, anayasa mahkemesi hiç bir adım attırmadı" görüşünü dile getirdi.
07.07.2013 - 15:38
Anadolu Ajansı
[]
Bozdağ: Türkiye, Mısır değil
Türkiye
https://www.ntv.com.tr/turkiye/bozdag-turkiye-misir-degil,DgvGtwpGwEezgsfjhG6jYQ
Tüketici fiyat endeksi ekimde gıda fiyatları ve yeni sezon ürünlerinin giyim ve ayakkabıda çift haneli yükselmesiyle yüzde 1.55 beklentilerin üzerinde arttı.
cumhuriyet.com.tr
Tüketici fiyat endeksi (TÜ- FE) ekimde beklentilerin üzerinde yüzde 1.55 arttı, yıllık enflasyon yüzde 7.58 oldu. Aylık bazda enflasyon 6 ayın zirvesinde gerçekleşti. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı verilere göre enflasyon yıllık bazda baz etkisi nedeniyle yüzde 7.95’ten yüzde 7.58’e sınırlı geriledi. TÜFE ekimde gıda fiyatları ve yeni sezon ürünlerinin giyim ve ayakkabı kaleminde çift haneli yükselişe neden olmasıyla yüzde 1.55 ile 1.35 olan beklentilerin üzerinde arttı. Analistler çekirdek enflasyonda yükseliş baskısının devam etmesinin enflasyon hedeflemesi açısından risk unsuru olmayı sürdürdüğüne dikkat çekiyorlar. Bir diğer taraftan ise uluslararası piyasalarda gerileyen enerji fiyatlarının da desteğiyle 2014 Ekim ayında elektrik ve doğalgazda yüzde 9 zam yapılmasına karşın bu yıl bir artış yapılmamasının yıllık enflasyondaki düşüşün ana belirleyicisi olduğunu belirtiyorlar. Büyük artış giyimde Verilere göre, ekimde aylık bazda en yüksek artış yüzde 11.43 ile giyim ve ayakkabı grubunda gerçekleşti. Ulaştırmada yüzde 1.4, ev eşyasında yüzde 1.39, çeşitli mal ve hizmetlerde yüzde 1.05, eğitimde yüzde 1.03, gıda ve alkolsüz içecekler grubunda yüzde 0.76 artış oldu. Ekimde sadece alkollü içecekler ve tütün grubunda yüzde 0.01 oranında düşüş gerçekleşti. TÜFE’de, bir önceki yılın aynı ayına göre bakıldığında yıllık en fazla artış yüzde 13.77 ile lokanta ve oteller grubunda oldu. İş Yatırım Ekonomisti Muammer Kömürcüoğlu, “Ekimde giyim ve ulaştırma, enflasyonu yukarı çekerken, geçen yıl aynı dönemde yapılan elektrik ve doğalgaz zamlarının bu yıl yapılmaması, baz etkisi nedeniyle yıllık enflasyonun yüzde 7.58’te kalmasını sağladı. Çekirdek enflasyon göstergelerindeki yükselişin ve enflasyon momentumundaki bozulmanın sürmesi aylık enflasyondaki sürprizden çok daha önemli” dedi. Öte yandan Merkez Bankası (TCMB) yıl sonu enflasyon tahminini 2015 için TL’deki değer kaybı nedeniyle bir puanlık artışla yüzde 7.9’a yükseltmişti.
4 Kasım 2015 Çarşamba, 06:34
cumhuriyet
null
Enflasyon 6 ayın zirvesinde hedef yine tutmayacak
ekonomi
http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/ekonomi/405211/Enflasyon_6_ayin_zirvesinde_hedef_yine_tutmayacak.html
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, üniversitelerine hastanelerine ek ödenek tahsis edildiğini duyurdu. Twitter hesabından bir açıklama yapan Bakan Selçuk, 450 milyon TL tutarındaki ek ödeneğin 250 milyonluk kısmının bugün hesaplarına aktarıldığını belirtti
HABERTURK.COM
Üniversite hastanelerine, daha etkin hizmet verebilmesi için ek ödenek çıkarıldı. Haberi Twitter hesabından paylaşan Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, üniversitelerinin mevcuda ek olarak 450 milyon TL  daha ödeme alacağını, bunun 250 milyon liralık kısmının transfer edildiğini söylemiş. Bakan Selçuk Twitter hesabından yaptığı yazılı açıklamada, "Üniversite hastanelerimizin daha etkin sağlık hizmeti sunabilmeleri için mevcut ödemelerine ilave olarak, yıl sonuna değin toplamda 450 milyon TL ek ödeme gerçekleştireceğiz. 250 milyon TL tutarındaki kaynak bugün aktarıldı." ifadelerini kullandı. Kalan 200 milyon liralık ek ödemenin ise kasım ve aralık aylarında aktarılacağı öğrenildi.
04.10.2019 - 14:17
haberturk
['son dakika', 'üniversite hastaneleri ek ödenek', 'haberler', 'zehra zümrüt selçuk', 'son dakika haberler', 'ekonomi haberleri']
Üniversite hastanelerine 450 milyon TL ek ödenek tahsis edildi
İş-Yaşam
https://www.haberturk.com/son-dakika-universite-hastanelerine-mujde-ek-odenek-cikti-haberler-2528049-ekonomi
AK Parti’den milletvekili aday adayı olmak üzere MİT Müsteşarlığı görevinden istifa eden Hakan Fidan’a kırgın olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Müsaade edilmiyorsa orada kalması ve ayrılmaması gerekirdi" dedi.
null
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suudi Arabistan'dan dönerken uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı. Cumhurbaşkanı, MİT’teki görevinden miletvekilliği için istifa eden Hakan Fidan'la ilgili düşüncelerinin değişmediğini söyledi ce "MİT’ten ayrılmamalıydı" dedi.. “Kanaatlerimizi ifade etmiş olmamıza rağmen istifa edip adaylık söz konusu olmuşsa elbette bir kırgınlık söz konusudur” diyen Erdoğan, “MİT sıradan bir kurum değil. Devletin milli istihbarat teşkilatı zayıfsa, o devletin ayakta kalması mümkün değildir. Biz onu böyle bir göreve getirdik, getiren de benim. Madem öyle, ayrılırken de, eğer müsaade edilmiyorsa orada kalması ve ayrılmaması gerekirdi. Dolayısıyla tabii ki kırgınım” şeklinde konuştu. Erdoğan, ‘İç Güvenlik Paketi’ne muhalefetin eleştirileri var, tasarıyı inceleyebildiniz mi?” sorusuna, "İnceledim. Eksiği var, fazlası yok" yanıtını verdi. Yasa dışı dinleme operasyonunda gözaltına alınan 54 polisin serbest bırakılmasını şaşırtırıcı bulduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı, “Toplum huzurunu kaçırıp, ‘ben bilmediklerinizi biliyor, duymadıklarınızı duyuyorum’ diye adeta devletle dalga geçmeye kalkışıyorlar. Devlet, her türlü kanunsuzluğun, yasadışı işlerin elbette peşinde olacaktır. Er ya da geç gereği yapılacaktır. Daha sonra da yargı bu konunun değerlendirmesini yapacaktır” şeklinde konuştu. Suudi Arabistan'ın yeni kralı ile yaptığı görüşmeleri de değerlendiren Erdoğan, "Mısır konusu, Suudi Arabistan'la ilişkilerimize gölge düşürmemeli" dedi. "Suudiler adım atarsa Mısır'da devran tersine döner" ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı, şöyle devam etti: "Mısır'da kontrollü bir yumuşama olmazsa, yaşananlardan dolayı sosyal patlama olabilir. Mısır, 90 milyon nüfusu itibarıyla bizim o bölgede en önemli kardeş ülkemiz. Mısır’ı asla yok farz edemeyiz. Mısır, Suudi Arabistan ve Türkiye; bu üçlü ayak, bölgenin en önemli ülkeleri. En etkin olabilecek olan ülke Suudi Arabistan’dır. Bunu kendileriyle de paylaştım. Eğer burada Suudi Arabistan bir adım atacak olursa, devran tersine dönebilir.” Cumhurbaşkanı Erdoğan bir soru üzerine, kendisinden önce Suudi Arabistan kralıyla görüşen Mısır Cumhurbaşkanı Sisi'nin bir mesaj iletmediğini de belirtti.
04.03.2015 - 06:37
NTV Haber
['Türkiye']
Erdoğan istifa eden Hakan Fidan’a kırgın
Türkiye
https://www.ntv.com.tr/turkiye/erdogan-istifa-eden-hakan-fidana-kirgin,fjbCMFlvtk-EDSKuZJ83nQ
15 yıl önce 22 kişinin öldüğü Gazi olaylarında şimdi ortada yeni bir soru var: Gazi Mahallesi'nde ilk kurşunu kim attı? Ergenekon soruşturmasının ikinci iddianamesinde bu soruya yeni bir yanıt var.
null
Birinci Ergenekon iddianamesinde Osman Gürbüz'ün Gazi Mahallesi'ndeki kahvehaneyi tarayıp olayları başlattığına yönelik iddia, Danıştay davası sanığı Osman Yıldırım'a dayandırılarak verilmişti. İkinci iddianamede de aynı iddia yasadışı sol bir örgütün arşivine dayanılarak verildi. 2004 yılında DHKP-C örgütüne yönelik Türkiye, Belçika, Almanya ve Hollanda'da düzenlenen operasyonlarda ele geçirilen örgüt arşivinin 2 yıl sonra Türkiye'ye gönderildiği, buradaki örgütsel dokümanda Gazi Mahallesi olaylarına değinildiği belirtiliyor. Örgüt arşivinde Gazi olayları "Tutuklu Adem K.'nın ağabeyi Hakan K. ile görüşmemizde, Hakan'ın yasadışı işlerini kovalayan arkadaşları bazen ortak mekanlarda Osman Gürbüz ile karşılaşıyorlarmış. Çevresine gururla Gazi katliamındaki ilk kurşunu kendisinin attığını söylüyormuş, bu söylemin dışında ciddi başka bir veri yok. Özcesi Osman Gürbüz Gazi'deki kahve taramalarını kendisinin yaptığını söylüyormuş" şeklinde yer alıyor. İddianamede Osman Gürbüz ile Kuvay-i Milliye Derneği Başkanı emekli albay Fikri Karadağ'ın ilişkisine de yer veriliyor. Karadağ'ın, Gürbüz gibi tetikçileri dernek çatısı altına aldığı ve dernekte silahlı eylem gerçekleştirebilecek bir hücre yapılanması içinde olduğu öne sürülüyor. İddianamede, Karadağ ile Gürbüz arasındaki bir telefon görüşmesine de yer veriliyor. Görüşmede eski YÖK Başkanı Erdoğan Teziç'e yönelik suikast girişimi konuşuluyor. Olay sonrası yakalanan kişinin üzerinde Kuvay-i Milliye Derneği kimlik kartının çıktığı iddiası tartışılıyor. Fikri Karadağ, Osman Gürbüz'e sözkonusu kimliğin derneğe ait olmadığını söylüyor.
31.03.2009 - 14:29
NTV Haber
[]
Gazi olaylarında ilk kurşunu kim attı?
Türkiye
https://www.ntv.com.tr/turkiye/gazi-olaylarinda-ilk-kursunu-kim-atti,o5N9cqNMMkuJJayyTlB0Wg
Adalet Bakanlığı, sözleşmeli ve kadrolu istihdam edilmek üzere 2 bin 371 personel alacak.
null
nın internet sitesinde yayımlanan ilana göre, zabıt katibi, mübaşir, teknisyen, kaloriferci, şoför ve aşçı kadroları için 2 bin 371 personel alınacak. Bunlardan 2 bin 161'i sözleşmeli, 210 ise kadrolu olarak istihdam edilecek. Başvurularda, lisans mezunları için 2016 yılı Kamu Personel Seçme Sınavında (KPSS-2016) KPSSP3, önlisans mezunları için 2014 yılı Kamu Personel Seçme Sınavında (KPSS-2014) KPSSP93, ortaöğretim mezunları için 2014 yılı Kamu Personel Seçme Sınavında (KPSS-2014) KPSSP94 puan türünden 70 ve daha yukarı puan alma şartı aranacak. lar 22 Ağustos-5 Eylül tarihlerinde yapılabilecek. Zabıt katipliği için müracaat edenler 1 Ekim Cumartesi günü uygulamalı sınava tabi tutulacak. Tüm kadrolar için sözlü sınav ise 24 Ekim 2016'da gerçekleştirilecek. Başvuru şartları ve sözlü sınavla ilgili detaylara "http://www.pgm.adalet.gov.tr/duyuru/2016/agustos/tasra/ilan.htm" adresinden ulaşılabilecek.
20.08.2016 - 11:16
Anadolu Ajansı
['Türkiye', 'Ekonomi']
Adalet Bakanlığı 2 bin 371 personel alacak
Ekonomi
https://www.ntv.com.tr/ekonomi/adalet-bakanligi-2-bin-371-personel-alacak,0MfM8EX1-UCds7S0hxds4A
Türkiye'de gişe rakamlarında 11. sırada olan İstanbul Kırmızısı, İtalya'da zirveye yerleşti.
null
İtalyanlar , Ferzan Özpetek'in, "İlk Türk filmim" dediği 'İstanbul Kırmızısı'nı bağırlarına bastı. Halit Ergenç, Tuba Büyüküstün, Nejat İşler ve Mehmet Günsür'ün aldığı yapım, Türkiye'de 486 bin kişi tarafından izlendi. İtalyan sinemaseverler ise izleyici sayısı bakımından Türkiye'de 11'inci sırada yer alan filmi ülkelerinde ikinciliğe taşıdı. 3 Mart'tan bugüne kadar yaklaşık 250 bin kişi tarafından izlenen film, İtalya'da ABD yapımı 'Logan'ın ardından en çok izlenen ikinci film oldu.
30.03.2017 - 10:08
null
[]
İstanbul Kırmızısı İtalya'da zirvede
Sanat
https://www.ntv.com.tr/sanat/istanbul-kirmizisi-italyada-zirvede,LfyHAfg4c02IxSM6dDjIrw
Güney Kıbrıs'ta yapılan son ankete göre Rumların yüzde 83'ü Kıbrıs'ta çözüme inanmıyor.
null
Rum Fileleftheros gazetesinin yaptığı anketin sonuçlarına göre, Kıbrıslı Rumların yüzde 83'ü, Kıbrıs'ta taraflar arasında sürdürülen müzakerelerin bütünlüklü çözümle sonuçlanacağına inanmıyor. ''RAI Consultanst'' şirketi tarafından 15-26 Nisan 2011 tarihleri arasında 1006 kişinin katılımıyla yapılan anketin sonuçlarına göre, ''Devam etmekte olan müzakere süreci Kıbrıs sorununun çözümüyle mi sonlanacak'' sorusuna katılımcılarından yüzde 83'ü ''hayır'', yüzde 14'ü ''evet'' ve yüzde 4'ü ise ''bilmiyorum/yanıtlamıyorum'' cevabını verdi.   SEÇİM ANKETİ- Bu arada, Simerini gazetesi de 22 Mayıs'ta yapılacak genel seçimlere ilişkin bir anket yayımladı. 26-28 Nisan 2001 tarihleri arasında 700 kişinin katılımıyla yapılan anketin sonuçlarına göre, ana muhalefet Demokratik Seferberlik Partisi (DİSİ) yüzde 28,7 oy oranı ile ilk sırada yer alıyor. DİSİ'yi yüzde 27,05 ile komünist AKEL partisi takip ediyor. Anket sonucuna göre, diğer partilerin oy oranı, Demokratik Parti (DİKO) yüzde 10,5, Sosyalist EDEK partisi yüzde 6,7, EURO.KO yüzde 3,5, Çevreciler yüzde 2,3, kararsızlar yüzde 10,7, oy vermeyecekler yüzde 7,3.
01.05.2011 - 16:45
null
[]
Rumların yüzde 83'ü çözüme inanmıyor
Dünya
https://www.ntv.com.tr/dunya/rumlarin-yuzde-83u-cozume-inanmiyor,xEo7GvRzfk2r4CCH_TPFsQ
Avusturya Başbakan Yardımcısı ve aşırı sağcı Özgürlük Partisi'nin lideri Heinz-Christian Strache'nin, zengin bir Rus yatırımcı olduğunu söyleyen bir kadına, seçim öncesi destek karşılığında kamu ihaleleri vaat ettiği görüntüler yayınlandı. Strache kadından bir gazeteyi satın alıp, yayın çizgisini partisi lehine çevirme karşılığında, kamu ihaleleri söz veriyor.
null
Avusturya Başbakan Yardımcısı ve aşırı sağcı Özgürlük Partisi'nin lideri Heinz-Christian Strache'nin siyasi destek karşılığında kamu ihaleleri vaat ettiği görüntüler yayınlandı. 2017'deki genel seçimlerden kısa süre önce kaydedilen videoda, Strache bir Rus yatırımcı olduğunu söyleyen bir kadınla konuşurken görülüyor. Strache aynı zamanda, partisine para bağışı için bir yöntemden bahsediyor. Görüntüler, Avusturya'daki koalisyon hükümetinde gerilimin arttığı bir dönemde ortaya çıktı. Başbakan Sebastian Kurz'un bir açıklama yapması bekleniyor. Bir hükümet kaynağı, Reuters Haber Ajansı'na yaptığı açıklamada Kurz'un Strache'yle çalışmayı düşünmediğini belirtti. Der Spiegel dergisi ve Süddeutsche Zeitung gazetelerinde yayımlanan görüntüleri kimin çektiği ve toplantıyı kimin ayarladığı bilnimiyor. Gizlice çekilen görüntülerde Strache ve yine Özgürlük Partisi'den siyasetçi Johann Gudenis, Avusturya'da yatırım yapmak isteyen bir Rus vatandaşı olarak kendisini tanıtan bir kadınla konuşuyor. Görüşmenin, İspanya'nın Ibiza Adası'ndaki bir villada yapıldığı belirtiliyor. Görüntülerdeki kadın, güçlü bir Rus oligarkının yeğeni olduğunu söylüyor ve Kronen-Zeitung gazetesinden yüzde 50 hisse alıp, yayın çizgisini Özgürlük Partisi lehine değiştirmeyi öneriyor. Strache'de bunun karşılığında kamu ihaleleri verebileceğini belirtiyor ve Macaristan'ın aşırı sağcı Başbakanı Vikton Orban'a atıfla "Orban gibi bir medya inşa etmek istediğini" söylüyor. Başbakan ayrıca, Kronen-Zeitung'u Ruslar'ın almasının partisinin oy oranını yüzde 34'lere kadar çıkartabileceğini anlatıyor. Strache "Kronen Zeitung'u seçimden üç hafta devralırsanız ve bizi ilk sıraya taşırsanız, her şeyi konuşabiliriz." diyor. Başbakan Yardımcısı, Rus kadına Avusturyalı inşaat şirketi Strabag gibi bir şirket kurmalarını tavsiye ediyor ve "Strabag'ın şu an aldığı tüm ihaleleleri siz alırsınız" diyor. Stratche gazetenen "sürülmesi" gereken bazı gazetecilerden ve "gazeteyi birlikte inşa edecekleri" beş diğer gazeteciden bahsediyor. Aşırı sağcı politikacı, görüşmele sırasında zengin bağışçıların, bağışlarını gizlemek için Özgürlük Partisi'ne bir "dernek" aracılığıyla para yardımı yaptığını anlatıyor. "Dernek bir hayır kurumu, partiyle ilgisi yok. Böylece denetçi kuruma bilgi gitmiyor." diyor. Süddeutsche Zeitung ve Der Spiegel'e göre Strache ve Gudens'in görüntülerde partilerine bağış yaptığını söylediği kişiler bu iddiayi reddetti. Her iki isim de, toplantının gerçekleştiğini kabul etti ve "tamamen özel" bir görüşme olduğunu savundu. Ayrıca görüşme sırasında sık sık "ilgili yasal düzenlemeleri ve Avusturya yasalarına uymanın gerekliliğinden bahsettiklerini" iddia ettiler.
18.05.2019 - 18:07
haberturk
[]
Avusturya Başbakan yardımcısı 'siyasi destek karşılığında kamu ihaleleri vaat etti'
BBC
https://www.haberturk.com/avusturya-basbakan-yardimcisi-siyasi-destek-karsiliginda-kamu-ihaleleri-vaat-etti-2468176
Bilim insanları, Parkinson hastası katılımcılara haftada 2 kez 50 gram kakao içermeyen beyaz ve 85 gram siyah çikolata verdi. Çikolata türünün hastalığa etkisi incelendi ve bitter çikolatanın belirtileri hafifletebileceği görüldü.
null
Almanya'daki Dresden Teknoloji Üniversitesi'nden bilim insanlarının araştırması, çikolatanın içindeki kakaonun dopamin hormonun salgılanmasını tetikleyen feniletilamin adlı bir bileşik barındırdığını, bunun da 'un belirtilerinin azalmasını sağladığını gösterdi. yiyenlerin titreme gibi hastalık belirtilerinde azalma olduğu tespit edildi. Bilim insanları, Parkinson'un beynin dopamin üreten bölgesindeki sinir kaybından kaynaklandığını ve bu bölgenin beden hareketlerinin kontrolünden sorumlu olduğunu hatırlatarak kakaodaki feniletilamin bileşiğinin söz konusu hormonun salgılanmasını artırdığına dikkati çekti. Parkinson için yeni tedavi yöntemlerine ışık tutan araştırmanın sonuçları üniversitenin internet sitesinde yayımlandı.
11.08.2015 - 10:23
Anadolu Ajansı
['Genel Sağlık', 'Beslenme']
Siyah çikolata, Parkinson belirtilerini azaltıyor
Sağlık
https://www.ntv.com.tr/saglik/siyah-cikolata-parkinson-belirtilerini-azaltiyor,4kb1FOmYt0COsWv44fy4kA
ABD Başkanı Donald Trump, son günlerde ismi yolsuzluklarla anılan Çevre Koruma Ajansı Başkanı Scott Pruitt'in istifasını kabul ettiğini açıkladı.
null
ABD Başkanı Donald Trump, kabinesinden Pruitt'in istifasını kabul ettiğini sosyal medya hesabı Twitter üzerinden duyurdu. Pruitt'in görevi süresince "olağanüstü" bir başarı gösterdiğini kaydeden Trump, "Çevre Koruma Ajansı Başkanı Scott Pruitt'in istifasını kabul ettim." ifadelerini kullandı. Trump, Pruitt'in yerine Çevre Koruma Ajansı Başkan Yardımcısı Andrew Wheeler'ın geçici olarak görevlendirildiğini duyurdu. ABD basını son 3 ay içerisinde Çevre Koruma Ajansında yolsuzluk olduğu yönünde haberler yapmış ve Trump'a yakınlığıyla bilinen FOX TV, Pruitt'in görevden alınması gerektiğini savunmuştu.
05.07.2018 - 23:24
Anadolu Ajansı
['Dünya', 'Donald Trump', 'ABD']
Trump kabinesinden bir isim daha istifa etti
Dünya
https://www.ntv.com.tr/dunya/trump-kabinesinden-bir-isim-daha-istifa-etti,tob-lg63gUiXxjqaOUYXSw
Suriye'nin Halep kentinde yönetime bağlı askerlere karşı yeni bir saldırı başlatan muhalifler, bir hapisaneyi ele geçirdi. Muhalifler 3 bin 500 mahkumu serbsest bıraktı.
null
Son aylarda Suriye ordusuna karşı mevzi kaybeden muhalifler, Halep'te yeniden saldırıya geçtiklerini duyurdu. İslami cephe ile El Nusra Cephesi'ne bağlı militanlar ülkenin ikinci büyük kenti Halep'teki merkez cezaevini tamamen ele geçirdi. Muhalifler aralarında kadın ve çocukların da olduğu 3 bin 500 kişinin serbest bırakıldığını duyurdu. Cezaevi çevresinin Suriye ordusuna bağlı helikopterler tarafından varil bombalarıyla ağır bombardıman altında tutulduğu da bölgeden gelen bilgiler arasında.
06.02.2014 - 19:30
NTV Haber
[]
Halep'te muhalifler cezaevini ele geçirdi
Dünya
https://www.ntv.com.tr/dunya/halepte-muhalifler-cezaevini-ele-gecirdi,FjFe-NJaj0CTSDCYS6cQTA
Doğu Akdeniz'de gece saatlerinden itibaren fırtına beklendiği duyuruldu.
null
Doğu Akdeniz'de gece saatlerinden itibaren fırtına beklendiği bildirildi. Hatay Valiliğinin resmi internet sitesinde yer alan açıklamaya göre, gece ve yarın Doğu Akdeniz'de fırtına beklendiği vurgulandı. Açıklamada, bölge genelinde havanın sağanak, gök gürültülü sağanak ve yüksek kesimlerde karla karışık yağmur, zamanla kar yağışlı olacağı, yağışların Adana geneli ile Hatay kıyı kesimleri ve Osmaniye civarında etkili olacağı kaydedildi. Açıklamada ayrıca, meydana gelebilecek ani sel, su baskını, yıldırım gibi olumsuzluklara karşı da dikkatli ve tedbirli olunması gerektiği vurgulandı.
03.01.2018 - 17:33
Anadolu Ajansı
['Akdeniz', 'hava durumu']
Doğu Akdeniz'de fırtına uyarısı
Türkiye
https://www.ntv.com.tr/turkiye/dogu-akdenizde-firtina-uyarisi,8xH7VlXrekqT7y-GEsVaag
SON DAKİKA HABERİ: TEM Otoyolu Büyükçekmece mevkiinde saman yüklü kamyon devrildi. Kaza sonrası Mahmutbey Gişeler'e kadar süren uzun araç kuyruğu oluşurken, çalışmaların ardından yol trafiğe açıldı.
null
haberi! Büyükçekmece mevkisinde saman yüklü kamyonun devrilmesi sonucu TEM Otoyolu'nun Edirne istikametinde ulaşım sağlanamadı.  TEM Otoyolu'nun Büyükçekmece-Çatalca yönünde seyir halindeki sürücüsünün kimliği henüz belirlenemeyen saman yüklü kamyon, Büyükçekmece mevkisinde devrildi.  Kaza nedeniyle olay yerine itfaiye, sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Araçta sıkışan sürücü, itfaiye ekiplerince çıkarıldı. Yaralı sürücü, ilk müdahalenin ardından hastaneye kaldırıldı.   Kaza nedeniyle Edirne istikametinde trafiğin tamamen durması üzerine sürücüler D-100 Karayolu'na yönlendirildi.  Kamyonun yoldan kaldırılmasının ardından yol trafiğe açıldı.
06.07.2018 - 11:41
ntv.com.tr
['Gündem', 'son dakika', 'son dakika haberleri', 'haber']
TEM otoyolunda devrilen saman yüklü kamyon yoldan kaldırıldı
Türkiye
https://www.ntv.com.tr/turkiye/tem-otoyolunda-devrilen-saman-yuklu-kamyon-yoldan-kaldirildi,132vW8Xx6UeHXc0kj5jaBw
19 yıl önce Adnan Oktar'a yapılan operasyon sırasında İçişleri bakanı olan Saadettin Tantan o döneme ve operasyona ilişkin çarpıcı detaylar verdi. Meclis'te yanına gelen gizemli 3 genci ve operasyon sonrası "bunlar iyi çocuklar" diyen milletvekillerini ve partilerini açıkladı.
cumhuriyet.com.tr
Bundan 19 yıl önce 12 Kasım 1999'da Adnan Oktar ve grubuna yönelik operasyon düzenlenmiş, Oktar'ın Kandilli'deki evine baskın yapılmıştı. Dönemin İçişleri Bakanı Sadettin Tantan'ın talimatıyla yapılan operasyonda Oktar'la birlikte 70 kişi gözaltına alındı. Manken Ebru Şimşek'in de aralarında olduğu 20 kişi Adnan Oktar'dan şikayetçi oldu. Oktar'ın birçok ünlü kişiye seks kasetleri yoluyla şantaj yaptığı öne sürüldü. Ocak 2000'de Oktar ve 35 adamı hakkında 16 yıl hapis cezası istemiyle dava açıldı. Ocak 2007'de Adnan Hoca delil yetersizliğinden beraat etti. İlginç olan ise operasyon talimatını veren İçişleri Bakanı Sadettin Tantan hakkında 28 ayrı dava açıldı. Tantan o dönem yaşadıklarını ve operasyonun detaylarını Sözcü gazetesinden Aytunç Erkin'e analttı. Tantan Adnan Oktar operasyonu ile ilgili “Onları içeriye aldığımda o dönem parlamentodaki vekillerden bazıları ‘Bunlar iyi çocuklar’ diye üzerime çöktü” dedi. İşte o dönemim içişleri bakanı Saadettin Tantan'ın olay yaratacak açıklamasından başlıklar; “Adnan Hoca beraat ediyor, ben ise kendisine bağlı Bilim Araştırma Vakfı (BAV) ve adamlarının açtığı davalarla yargılanıyorum. Bu tam bir rezaletti. Onları içeriye aldığımda o dönem parlamentodaki siyasi partilerin özellikle Fazilet Partisi vekillerinden bazıları ‘Bunlar iyi çocuklar, bunları bırak' diye üzerime çöktü. Siyaseten baskı yaptılar” dedi. Peki Tantan, Oktar grubunu nasıl tanıdı? Dinleyelim: “Meclis oturumundan çıkarken yanıma iki üç yakışıklı genç ceketlerini ilerleyerek geldi. Kendilerini tanıttılar.” Tantan ilk önce şaşırdığını söyledi ve şöyle devam etti: “Meclis'in Koruma Müdürü'ne sordum. Haberi yok. Emniyet Genel Müdürü'ne talimat verdim ve bu grupla ilgili çalışma başlattım. İki üç ay sürdü. Her türlü delil, bilgi, teknik takip yapıldı. Düğmeye basıldı. Savcılık, Emniyet birlikte bir çalışma yürüttü. Çok iyi aile çocuklarını, ekonomik özgürlüğü yüksek, ülkeyi gelecekte yönetecek aile çocuklarını kirlettiğini gördüm. Bu yüzden Apo kadar tehlikeli. Yazdıkları kitaplarla beyin yıkıyorlardı. Bunların arkasında yabancı servis yapılanması olmasa bu kadar güçlü olamazlardı. PKK da Türk gençliğini birbirine kırdırttı bu da Türk gençliğini zihinsel anlamda yıktı.” 17 Aralık 1997'de, Refah Partisi'nin kapatılması ihtimaline karşı Millî Görüş çizgisindeki bir parti olarak İsmail Alptekin başkanlığında kuruldu. Refah Partisi'nin 16 Ocak 1998'de Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılmasından sonra bağımsız kalan 150'ye yakın milletvekili Fazilet Partisi'ne geçti. 14 Mayıs 1998'de FP Kurucular Kurulu kararı ile Recai Kutan genel başkanlığa getirildi. 1999 yılında, aynı tarihte yapılan yerel seçimlerde elindeki belediyeleri büyük ölçüde korusa da, genel seçimlerde Refah Partisinin 1995'teki oy oranının ve milletvekili sayısının altında kaldı. 2 Mayıs 1999'da, Fazilet Partisi İstanbul milletvekili Merve Kavakçı'nın TBMM'deki yemin töreni sırasında genel kurula başörtüsüyle girmesi krize neden oldu. Bu olaydan hemen sonra Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş, 7 Mayıs 1999 günü kapatma davası açtı. 14 Mayıs 2000'de yapılan FP 1. Kongresi'nde gelenekçi ve yenilikçi kanatlar arasındaki çekişme su üstüne çıktı. Yenilikçi kanadın adayı Abdullah Gül 521, Recai Kutan 633 oy aldı. Partinin kapatılması ile milletvekilleri yerine kurulan Recai Kutan başkanlığındaki Saadet Partisi'nde birleştiler. Fazilet Partisi Kongresinde Abdullah Gül'ü destekleyen ve kendilerine yenilikçiler diyen ve artık Millî Görüşçü olmadıklarını ifade eden bir grup ise ayrılarak Abdullah Gül liderliğinde daha sonra Recep Tayyip Erdoğan'ın başına geçeceği Adalet ve Kalkınma Partisi altında toplandılar.
12 Temmuz 2018 Perşembe, 10:43
cumhuriyet
null
Tantan'dan çok konuşulacak Adnan Oktar iddiası: "Bunlar iyi çocuklar' diyerek üzerime çöktüler"
turkiye
http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/1024255/Tantan_dan_cok_konusulacak_Adnan_Oktar_iddiasi___Bunlar_iyi_cocuklar__diyerek_uzerime_coktuler_.html
Başbakan Erdoğan'ın son açıklamalarıyla tekrar gündeme gelen başkanlık sistemi tartışmaları yeni değil. 8. Cumhurbaşkanı Özal da başkanlık sistemi istiyordu. Özal, Fransa modelini isterken, Erdoğan'ın tercihi Amerikan modeli...
null
Türkiye’de Başkanlık sistemini gündeme getiren ilk siyasetçi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan değil, Turgut Özal olmuştu. Şu an AK Parti hükümetinde görev yapan Prof. Burhan Kuzu, 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın danışmanıydı. Ve Özal, ölümünden üç hafta önce kendisinden başkanlık sistemiyle ilgili çalışma istedi. Kendisine sistem üzerinde çalışma yapması için görev verilen Kuzu o günleri şöyle anlatıyor: "Özal başkanlık sistemini çok samimi savunuyordu. Demirel de savundu ama daha pragmatik. 5 artı 5’le bir daha gelebilirim diye. Özal cumhurbaşkanıyken beni çağırdı. 'Bu makamı bırakıyorum. Sıkıldım, burası bana göre değil. Dar geldi. Beni buraya ittiler. Benden sonra gelen hükümetle de Türkiye’ye mahvettiler. Hocam Balkanlar’a gidiyorum, oradan Kafkaslar’a geçeceğim. Sen hazırlığını yap. Parti kuruyorum, seni listeme aldım' dedi. Ben de yaptım. Ama Balkanlar’a, Kafkasya’ya gitti, geldi ve vefat etti. Konuşmadan üç hafta sonra. Önce parti kuracaktı. Güçlü gelirse başkanlık modelini düşünüyordu." Peki Özal’ın kafasında nasıl bir başkanlık sistemi vardı? Bu soruyu da Özal’ın yakını ANAP’lı eski bakanlardan Hüsnü Doğan, şöyle anlattı: "İsterseniz madde madde sayayım: Başkanı halk seçecek... 4 yıl için. En çok 2 dönem görev yapacak. Kabine, Meclis dışından olacak. Bakan sayısı azalacak... En çok 17-18. Turgut Bey bir de şunu söylüyordu: Başkanlık Sistemi'nin iyi işlemesi için yerel yönetimlerin güçlendirilmesi lazım." Özal'ın en yakın adamlarından biri olan eski bakan Ekrem Pakdemirli de Özal’ın, ABD modelinden çok Fransa'daki gibi bir başkanlık sistemi istediğini aktardı. Yine ANAP’lı bakanlardan Mehmet Keçeciler de Özal’ın neden başkanlık sistemi istediğini şöyle anlattı: “Turgut Bey şöyle diyordu: Yüzde 10 seçim barajı yüksek. Yüzde 10 barajını daha ne kadar savunabiliriz?. Bir gün mutlaka inecek. Baraj inince de Meclis'e 7-8 parti girecek. Belki 10 parti. Ve zayıf koalisyonlar dönemi başlayacak. Koalisyon hükümeti taviz verir. Bazen devletten taviz. Bazen ekonomiden. Ve siyasi karmaşa doğar. Oysa istikrar çok önemli. İstikrar için de, Başkanlık Sistemi. Bizde Cumhurbaşkanı zaten çok yetkili. Parlamenter sistemde olması gereken yetkinin fazlası verilmiş durumda. Öyleyse birkaç yetki daha verirsin olur, sana Başkanlık Sistemi. Başkanı halk seçer. Başkan da hükümet üyelerini ama Meclis'ten değil, Meclis dışından. Böylece hükümet, siyasi etkilerin dışında tutulur. Siyasetçiler çekişebilir, siyasi kriz doğabilir ama ülkede bir kriz çıkmaz zira Başkanlık Sistemi vardır.” Başbakan Recep Erdoğan, son olarak geçtiğimiz hafta başkanlık sistemi tartışmalarıyla ilgili olarak "Bu konuyu 12 Haziran seçimlerinden sonra referanduma götürmeyi düşünüyorum" dedi. Erdoğan başkanlık sistemiyle ilgili ilk kez 2003 yılında konuşmuş ve ideal olan siyasi yapılanmanın ABD modeli olduğunu belirterek, "Başkanlık ve yarı başkanlık sistemi siyasetteki arzumdur" değerlendirmesinde bulunmuştu. Erdoğan, "Benim için ideali Amerikan modelidir. Bu modelle yasama ve yürütme arasındaki müdahaleler ortadan kalkar. Yani bir milletvekili eğer bakan olduysa, milletvekilliğini bırakıyor, sadece bakan oluyor. Kaldı ki, dışarıdan da rahatlıkla bakan atayabiliyorsunuz. Türkiye'deki sıkıntı buradan kaynaklanıyor" diye konuşmuştu.
05.04.2011 - 14:01
null
[]
Özal Fransa, Erdoğan Amerikan modeli istedi
Türkiye
https://www.ntv.com.tr/turkiye/ozal-fransa-erdogan-amerikan-modeli-istedi,rXhmtsGFukqVVPfH1vI5Mg
İstanbul’un Beykoz, Pendik, Sancaktepe ve Ümraniye ilçelerindeki bazı semtlere 30 Haziran'da elektrik verilemeyecek.
null
İstanbul Anadolu Yakası Elektrik Dağıtım AŞ'den yapılan açıklamaya göre; bazı ilçelerde elektrik kesintisi uygulanacak. Beykoz'da 09.00-14.00'te, Çubuklu Mahallesi Gün, Orhan Veli Kanık, sokakları, Kanlıca Mahallesi Mihrabat Sokağı, Kavacık Mahallesi Çiftlik, Gürz, Havuzbaşı, Hülagü, Övün, Öge, Okul, Mutlu sokakları, Pendik'te 10.00-14.00'te, Fevzi Çakmak Mahallesi Buğday Sokağı, Çamçeşme Mahallesi Kemalpaşa, Kadim, Selamet, Müslim sokakları, Yenişehir Mahallesi Cumhuriyet Sokağı, 14.00-18.00'de Fevzi Çakmak Mahallesi Tophane Sokağı, Sancaktepe'de 09.00-15.00'te, Abdurrahmangazi Mahallesi Hasanağa, Seymen, Konak, Atayolu, Osmangazi, Abdurrahman Gazi, Kızılay sokakları, 00.01-08.00'de Eyüp Sultan Mahallesi İbni Sina, Feshane, Tuna, Yakacık, Topal Osman, Aydeniz sokaklarında elektrik kesintisi yapılacak. Ümraniye'de 08.00-11.30'da, Tantavi Mahallesi Akıncı, Beyzade, Egemenlik, Fevzi Çakmak, Halide Edip Adıvar, Köroğlu, Gönül, Şair Akif, Özvatan, Yıldırım Beyazıt, İpekyolu, Mavera, Lozan sokakları, 09.00-11.00'de, Huzur Mahallesi Doğramacı, Fedakar sokakları, Parseller Mahallesi Nida, Ethem Nejat, Karadeniz, Taşköprü, Beyza, Çerkez, İnciler, Abdullah Azam sokakları, 09.00-12.00'de, İstiklal Mahallesi Bolu, Kuşkonmaz sokakları, Atakent Mahallesi Payidar, Hatboyu, Reşitpaşa sokakları, 11.30-15.00'te, Tantavi Mahallesi Halide Edip Adıvar, Millet, Yol, Ela, Estergon sokakları, 12.00-15.00'te, Hekimbaşı Mahallesi Gök Sokağı, Esenşehir Mahallesi İnce Sokağı, Çamlık Mahallesi Elmalı Sokağı, Dumlupınar Mahallesi Menzil, Aynur, Berhudar, Dilrüba, Alkan, Buhara, Çınarlı, Burçin, Çaldıran, Malatya, Timur, Tuncer, Metin, Kısa, Göçmen, Gölgelik, Salkım, Göktaş, Örenay, Goncagül, Milliyet, Dumlupınar, Valide Sultan, Adem Yavuz, Seyrantepe ve Medet sokaklarına elektrik verilemeyecek.
28.06.2016 - 09:14
Anadolu Ajansı
['Türkiye']
Anadolu Yakası’nda elektrik kesintisi
Ekonomi
https://www.ntv.com.tr/ekonomi/anadolu-yakasinda-elektrik-kesintisi,TUA1lbMstE6I2dO8BY_h1A
Mısır'da Mursi'nin indirilmesi sonrasındaki siyasi kriz devam ediyor. Müslüman Kardeşler lideri Muhammed Bedii hakkında tutuklama kararı çıkarıldı. Gerekçe, Cumhuriyet Muhafızları kışlası önünde 55 kişinin ölümüyle sonuçlanan şiddet olaylarını körüklemek.
null
Mısır'da savcılık, Müslüman Kardeşler lideri Muhammed Bedii hakkında tutuklama kararı çıkardı. Bedii, Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin darbeyle indirilmesi sonrasında halkı şiddette teşvik etmekle suçlanıyor. Mısır savcılığı, Müslüman Kardeşler lideri Bedii'nin başkent Kahire'de 55 kişinin ölümüyle sonuçlanan şiddet olayını da körüklediği ileri sürdü. Müslüman Kardeşler sözcüsü Gehad El Haddad, liderleri Muhammed Bedii'nin şu anda tutuklanmadığını belirterek, "Bedii ve diğer Müslüman Kardeşler liderleri hakkındaki tutuklama kararı, binlerce taraftarlarının Mursi'nin görevine iade edilmesi talebini sekteye uğratma girişimi" dedi. Müslüman Kardeşler, yeni kurulacak geçici hükümette yer alma teklifini reddettiklerini de açıkladı. Fransız haber ajansı AFP'ye açıklama yapan Müslüman Kardeşler sözcüsü, "Darbecilerle pazarlık yapmayız. Darbeden gelecek her şeyi reddediyoruz" dedi. Mısır'da geçiş yönetiminin krizden çıkmak için sunduğu yol haritasına muhaliflerden de itiraz geldi. Liberal muhalefetin oluşturduğu Ulusal Kurtuluş Cephesi, yol haritası hazırlanmadan önce kendilerine danışılmamasından şikayetçi oldu. Ulusal Kurtuluş Cephesi, parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimleri için takvim belirleyen yol haritasında değişikler yapılmasını talep etti. Mursi karşıtı gösterilerin başını çeken Temerrüd hareketi de geçici yönetimin açıkladığı takvime karşı çıktı. Geçici yönetimin açıkladığı yol haritası ülkede 4 ay içinde anayasa referandumu, 6 ay sonra ise parlamento seçimleri yapılması planlanıyor. Mısır'da şiddet olayları da devam ediyor. Sina yarımadasındaki askeri güvenlik noktasının hedef alındığı saldırıda 2 kişi ölürken, 6 kişi de yaralandı.
10.07.2013 - 15:34
null
[]
Müslüman Kardeşler'e bir gözdağı daha
Dünya
https://www.ntv.com.tr/dunya/musluman-kardeslere-bir-gozdagi-daha,ouK7Vz0nvUC-U4SL7LbLZA
Mir Hüseyin Musevi liderliğinde kurulan ‘'Yeşil Umut Yolu’' oluşumu, İranlı reformcular için tek çatı olacak.
null
İran basınında yer alan haberlere göre, 12 Hazirandaki cumhurbaşkanı seçimi adaylarından Mir Hüseyin Musevi'nin ilan ettiği ‘Yeşil Umut Yolu’ adlı oluşuma diğer reformcu liderler de katılacak. Seçimin diğer reformcu adayı Mehdi Kerrubi ile eski Cumhurbaşkanlarından Muhammed Hatemi'nin de oluşumun 5 ya da 6 kişilik yönetim kadrosunda yer alacakları belirtildi. Yeşil Umut Yolu'nun danışma kurulunun ise 30 ila 40 üyeden oluşacağı ifade edilirken, diğer alt birimlerin ise zaman içinde belirleneceği kaydedildi. Musevi, yeni oluşumla siyasi mücadelesini sürdüreceğini ifade etmişti. Hükümete yakın kaynaklar, ''yasalar çerçevesinde kurulması ve faaliyette bulunması halinde yeni oluşumu olumlu karşılayacaklarını'' açıklamışlardı.
18.08.2009 - 19:00
Anadolu Ajansı
[]
İran’da reformcular birleşiyor
Dünya
https://www.ntv.com.tr/dunya/iranda-reformcular-birlesiyor,C4ZPp2V_Xkq80PmUdlCIng
Apple, geliştirdiği yeni yazılımla iPhone'larda üçüncü parti batarya kullanımına son vererek sadece orijinal bataryaların kullanılmasını sağlamayı hedefliyor.
null
Çevrim içi elektronik cihaz onarım kılavuzu iFixit'in yayımladığı açıklamaya göre, Apple, aralarında iPhone XR, XS ve XS Max'in bulunduğu yeni iPhone modellerinde, yazılım aracılığıyla üçüncü parti batarya kullanımına son vererek sadece orijinal bataryaların kullanılmasını sağlayacak. Şirket tarafından geliştirilen yazılımla birlikte batarya değişimi yapılması gereken telefonlarda sadece orijinal Apple bataryaları kullanılacak. Yeni iPhone modellerinde üçüncü parti bataryaların kullanılması durumunda, telefon "servis" uyarısı vererek pilin değiştirilmesi gerektiğini "bu cihaz orijinal iPhone bataryasına sahip değil" mesajıyla kullanıcıya bildirecek. Apple'nin resmi servisleri haricinde yapılacak batarya değişimlerinde, kullanılacak batarya orijinal dahi olsa kullanıcılar yine telefonlarında aynı uyarıyla karşılaşacak. Apple, bu özellikle batarya değişiminin sadece resmi servislerde yapılmasını sağlamayı amaçlıyor. Üçüncü parti batarya değişimine son veren yazılım, iOS 12 ve iOS 13 beta sürümlerine sahip yeni iPhone modellerinde aktif bir şekilde çalışıyor. Batarya değişim uyarısı alan kullanıcılar ayrıca, iPhone'nin ayarlar kısmındaki "batarya durumu" özelliğinden de faydalanamıyor.
08.08.2019 - 15:08
null
['Teknoloji', 'Apple', 'iPhone']
iPhone'larda üçüncü parti batarya kullanımı yazılımla engellenecek
Teknoloji
https://www.ntv.com.tr/teknoloji/iphonelarda-ucuncu-parti-batarya-kullanimi-yazilimla-engellenecek,-cTg_8V1MEOilO79ZAB4eg
İlaçta protokol krizinin aşılması için çalışmalar sürüyor. Türk Eczacıları Birliği ile Sosyal Güvenlik Kurumu yetkilileri bu akşam yeniden bir araya gelecek.
null
1 Şubat'ta sona erecek protokolün yenilenmesi konusunda henüz anlaşma sağlanamadı ama Çalışma Bakanı Faruk Çelik, ilaç krizi ile ilgili sorunun çözülme aşamasına geldiğini açıkladı. İlaçta protokol krizinin aşılması için 24 bin eczacıyı temsil eden Türk Eczacıları Birliği ile Sosyal Güvenlik Kurumu yetkilileri bu akşam tekrar bir araya gelecek.
31.01.2012 - 17:03
NTV Haber
[]
İlaç krizi aşılmaya çalışılıyor
Sağlık
https://www.ntv.com.tr/saglik/ilac-krizi-asilmaya-calisiliyor,-6kHwjKdRECHV6DKX4nbkQ
Yazar Ayşe Eşmeli Ayar pozitif biri olduğunu ve mantıklı hayal dünyasını sevdiğini belirterek "Yazarken çok eğleniyorum ve rahatlıyorum. Fantastik yazıları ve filmleri seviyorum. Çocukların da ilgisini çekiyor. Çocukların kafası çok fantastik çalışıyor" dedi.
null
İlk kitabı Kalenya Koruyucuları'nın tanıtım toplantısında konuşan oyuncu, sunucu ve yazar Ayşe Eşmeli Ayar, çocukları çok sevdiğini ve onlar için bir şeyler yapmayı kendine dert edindiğini söyledi. Ayar, çocukların tabiatla iç içe yaşaması gerektiğini, buna karşın doğanın, insanlar eliyle gün geçtikçe zarara uğratıldığını kaydetti. Çocuklara bozulmamış bir dünyanın miras bırakılması gerektiğini aktaran Ayar, "Dünyayı ve yeşilliği çok seviyorum. Çocuklar toprakla temas etsin, ağaçları tanısın, çiçekleri bilsin ve hayvanları sevsinler. Bunlar, hayatımızın ve ekolojik döngünün bir parçası. Bu sevgiyi onlara aşılamak da biz büyüklerin vazifesi" diye konuştu. Ayşe Eşmeli Ayar, çocuklara okuma alışkanlığının da kazandırılması gerektiğini belirterek, şunları anlattı: "Ben okumayı ve yazmayı çok seviyorum. Büyük oğlum 4 yaşında, küçük oğlum da 8 aylık. İlk çocuğuma her anne gibi kitaplar okuyup, hikayeler anlatıyordum. Bir süre sonra benim uydurarak anlattığım hikayeleri daha çok beğenmeye ve onlarla daha çok eğlenmeye başladı. Farklı günlerde aynı hikayeleri isteyince uydurduğum hikayeleri bir yere not etme ihtiyacı doğdu. O hikayeleri ikinci çocuğuma hamileyken kitaplaştırmaya karar verdim." Farklı türlerin çocuklara daha ilgi çekici geldiğine işaret eden Ayar, "Yazdığım hikayeleri, yazar koçum Ekin Köker'le derledik. O hikayelerden 7 yaş ve üzerine hitap eden fantastik çocuk romanı 'Kalenya Koruyucuları' ortaya çıktı. Çok didaktik olmasını istemediğim için fantastik bir tarzla yazdım. Çocuklar öğrenirken ve bilinçlenirken eğlensin istedim. Aşıladığı doğa bilinciyle de bir sosyal sorumluluk tarafı var aslında" ifadelerini kullandı. Ayar, kitabın sloganının "Gezegenimizi kurtarmaya hazır mısınız?" olduğuna dikkati çekerek, sözlerini şöyle tamamladı: "Çok pozitif biriyim. Depresif değilim. Mantıklı hayal dünyasını seviyorum. Yazarken, fantastik türde yazacağım diye çıkmadım yola ama beni o yola kitap sürükledi. Yazarken çok eğleniyorum ve rahatlıyorum. Fantastik yazıları da filmleri de seviyorum. Çocukların da ilgisini çekiyor. Çocukların kafası çok fantastik çalışıyor. Benim kafam da çocuğumun kafası da aynı şekilde. Sıkı birer fantastik roman okuyucusu yetiştiriyorum diyebilirim." "Kaan, 2060 yılında okyanusun dibindeki bir fanusta yaşayan bir çocuktur. Nerede yaşadığını bilmemekte, yaşadığı yerin normal dünya olduğunu sanmaktadır. Köpeği Papi'nin peşine takılır ve bir bilim adamıyla yolları kesişir. Bir zaman makinesiyle 2017'ye gelirler ve son tohum deposunu bulup kurtarmaya çalışırlar."
12.04.2017 - 10:41
null
['Sanat', 'Kitap']
'Çocukların kafası çok fantastik çalışıyor'
Sanat
https://www.ntv.com.tr/sanat/cocuklarin-kafasi-cok-fantastik-calisiyor,qcqzV7ChTUmS6Bq5WFvBDw
'Kültürel Miras: Restorasyon ve Konservasyon Yöntemleri' konulu sempozyum başladı
null
Vehbi Koç Vakfı, Vehbi Koç ve Ankara Araştırmaları Merkezi (VEKAM) ile Çengelhan Rahmi M. Koç Müzesi'nin ortaklaşa düzenledikleri ''Geçmişten Geleceğe Türkiye'de Müzecilik 5: Kültürel Miras: Restorasyon ve Konservasyon Yöntemleri'' konulu sempozyum başladı. Ankara Üniversitesi 100. Yıl Konferans Salonu'ndaki sempozyuma Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cemal Taluğ'un yanı sıra çok sayıda uzman, arkeolog, öğretim üyesi ve öğrenci katıldı. Rektör Prof. Dr. Taluğ, sempozyumun açılışında, toplantıya ev sahipliği yapmaktan mutluluk duyduğunu ifade etti. Türkiye'nin, maddi kültür zenginlikleri bakımından dünyanın en şanslı ülkelerinden olduğunu belirten Prof. Dr. Taluğ, ''Bu topraklar üzerinde tarihin her döneminde büyük uygarlıklar kuruluyor. Yurdun her köşesi kültürel miras açısından büyük hazinelere sahip. Bu ülke dünyanın en güzel, en anlamlı coğrafyasında'' dedi. Türkiye'nin her yerinde arkeolojik çalışmaların devam ettiğini kaydeden Prof. Dr. Taluğ, şöyle devam etti: ''Yer altında daha nice zenginlikler yatıyor. Bunları hızla önce kendi toplumumuza daha sonra insanlığa kazandırmalıyız. Yer altının yanı sıra, su altındaki mirasın da unutulmaması gerekir. Üniversitemiz arkeoloji alanında Türkiye'ye önemli hizmetlerde bulunmuştur hiç kuşkusuz. Bu arada, sualtı arkeolojisi de Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesinde başlayan önemli bir alan. Üniversitemizin iki büyük çalışması var; yakında Mavi Arkeoloji olarak yeni bir yayınla çalışmalarımızı dünya ile paylaşmaya başlayacağız.'' Ankara Üniversitesi 100. Yıl Konferans Salonu'nun ev sahipliğindeki sempozyumun 2. gününde de ''İnorganik Eserlerin Restorasyonu ve Konservasyonu'', ''Organik Eserlerin Restorasyonu ve Konservasyonu'' başlıklı oturumlar ile ''Anketler Işığında Müzeler II. Ziyaretçi ya da Koleksiyonu Koruma Odaklı Müze Yönetimi'' konulu panel gerçekleştirilecek. Sempozyum panelin ardından sona erecek.
23.05.2011 - 12:11
haberturk
['ankara üniversitesi', 'cemal taluğ', 'vehbi koç vakfı']
Geçmişten geleceğe Türkiye'de müzecilik
Kültür-Sanat
https://www.haberturk.com/kultur-sanat/haber/633284-gecmisten-gelecege-turkiyede-muzecilik
ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Mahmut Özer, sınav hizmeti verilen yabancı dil sayısının 25'e yükseldiğini belirterek "Bu dillerle ilgili sınav başvuruları bugün başlıyor ve 15 Şubat'a kadar devam edecek" dedi.
null
ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Mahmut Özer, merkezin bugüne kadar 23 yabancı dilde sınav hizmeti verdiğini anımsatarak, bu sınavlar arasında Boşnakça ve Arnavutçanın bulunmamasının önemli bir eksiklik olduğuna işaret etti. Resmi Gazete'de, "Yabancı Dil Bilgisi Seviye Belirleme Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik’te Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik"in yayımlanmasıyla bu eksikliğin giderildiğini bildiren Özer, şu değerlendirmelerde bulundu: "ÖSYM artık Arnavutça ve Boşnakçanın da dahil olduğu 25 yabancı dilde sınav hizmeti verecek. Bu dillerle ilgili sınav başvuruları bugün başlıyor ve 15 Şubat'a kadar devam edecek. Arnavutça ve Boşnakça dilleri ile ilgili ilk sınav da 1 Nisan tarihinde yapılmış olacak." ÖSYM Başkanı Özer, sürece destek veren Maliye Bakanı Naci Ağbal, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Jülide Sarıeroğlu ve Devlet Personel Başkanı Enes Polat'a teşekkür etti. "Yabancı Dil Bilgisi Seviye Belirleme Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik"in dördüncü maddesinde yapılan değişiklik bugün Resmi Gazete'de yayımlanmış ve kamuda tazminat ödenen diller arasına Arnavutça ve Boşnakça da eklenmişti. Düzenlemeden önce kamu personeli için Almanca, Arapça, Bulgarca, Çince, Danimarkaca, Ermenice, Farsça, Fransızca, Gürcüce, Hollandaca, İngilizce, İspanyolca, İtalyanca, Japonca, Korece, Lehçe, Macarca, Portekizce, Rumence, Rusça, Sırpça, Ukraynaca ve Yunanca dillerinde Yabancı Dil Bilgisi Seviye Tespit Sınavı yapılıyordu.
07.02.2018 - 16:55
Anadolu Ajansı
['ÖSYM', 'Eğitim', 'sınav']
ÖSYM Arnavutça ve Boşnakça sınav yapacak
Eğitim
https://www.ntv.com.tr/egitim/osym-arnavutca-ve-bosnakca-sinav-yapacak,2PIcwjlu_UeeYJsvIr9wAg
Seyahat alanında içerik yaratıcıları, bloggerlar, fotoğrafçılar ve sosyal medya fenomenleri, İstanbul’da bir araya geliyor. 18-19 Nisan tarihlerinde düzenlenecek INFLOW Travel Summit 2017’ye katılacak isimler, yalnızca Instagram üzerinden dünya çapında 66 milyon kişiyle etkileşime giriyor.
null
Yeni yıla büyük beklentilerle başlayan turizm sektörü, nisan ayında İstanbul’da gerçekleşecek büyük bir buluşmayla yaz öncesinde hareketli günler yaşamaya hazırlanıyor. Fotoğraf, video ve yazılarıyla tüm dünyada milyonlarca kişinin seyahat tercihine yön veren içerik yaratıcıları, bloggerlar ve sosyal medya fenomenleri, İstanbul’da bir araya geliyor. 18-19 Nisan tarihlerinde düzenlenecek INFLOW Travel Summit 2017’nin konuşmacıları, farklı mecralarda en iyi 50 isim arasına girmiş kişiler arasından belirlendi. Yalnızca bu platform üzerinden 66 milyon kişiyle etkileşime giren konuşmacı ve katılımcıların, turizme önemli bir katkı sunması bekleniyor. INFLOW Travel Summit 2017, sektör profesyonellerinin ve önemli markaların da katılımıyla, dijital pazarlama dünyasını seyahat özelinde ele almaya hazırlanıyor. Etkinliğe 30 farklı ülkeden, seyahat dünyasına yön veren 250 ismin katılması hedefleniyor. Türk Havayolları ve TAV ana sponsorluğunda, Kültür ve Turizm Bakanlığı ve TÜRSAB’ın desteğiyle gerçekleştirilecek etkinliğin ilk gününde konuşmacılar; sunum, panel ve yaratıcı çalışmalarla yeni seyahat trendlerini paylaşacak. INFLOW Travel Summit 2017’nin ikinci gününde ise, katılımcılar B2I (Business-to-Influencer) toplantılarına katılarak, dijital platformun öncüleri, sektör profesyonelleri ve marka temsilcileriyle görüşme imkanına sahip olacak.
18.04.2017 - 15:35
ntv.com.tr
['Sanat', 'Fotoğraf']
Seyahat yazarları, bloggerlar ve fenomenler İstanbul'da buluşuyor
Sanat
https://www.ntv.com.tr/sanat/seyahat-yazarlari-bloggerlar-ve-fenomenler-istanbulda-bulusuyor,xNOj-JcVm0WE8o5Yeq6glg
Dünyanın en çok takip edilen beşinci web sitesi olmasına karşın reklam almamayı tercih eden ve sadece bağışlarla geçinen Wikipedia, bu yılki darboğazı Google'dan gelen dev bağışla atlatacak.
null
Wikipedia'nın kar amacı gütmeyen yayıncısı Wikimedia Foundation , Google kurucusu Sergey Brin ve eşi Anne Wojcicki'nin kurmuş olduğu Brin Wojcicki Foundation'dan 500 bin dolarlık bağış aldı. Konuyla ilgili bir konuşma yapan Wikimedia Foundation yöneticisi Sue Gardner, bu bağışın, Wikipedia'nın her yıl bağış döneminde ihtiyacı olduğu maddi desteği daha çabuk toplaması yolunda bir bağış toplama hareketi başlatacağını umduğunu belirtti. Öte yandan Wikipeida'nın kurucusu Jimmy Wales, ansiklopediyi kurduğunda istese bunu para kazanmak amaçlı yapabileceğini ve siteyi reklamlarla donatabileceğini fakat farklı bir şeyi hedeflediği için siteyi temiz ve düzenli tuttuğunu belirtti. 679 sunucu ve 95 çalışanı olduklarını belirten Wales, internette en çok ziyaret edilen beşinci web sitesi olduklarından bahsetti. Ayrıca siteye her ay 450 milyon farklı kişinin girdiğini de sözlerine ekledi. Wikipedia bu bağlamda her yıl topladığı bağışlarla masraflarını karşılıyor.
23.11.2011 - 17:04
null
[]
Wikipedia'yı rahatlatan bağış
Türkiye
https://www.ntv.com.tr/turkiye/wikipediayi-rahatlatan-bagis,HNUkeIQu2kW74B1Z248oLA
Toplu Konut İdaresi (TOKİ), 2 kez ertelenen ihalenin tarihini belirledi.
null
Toplu Konut İdaresi (TOKİ), İstanbul'un Bakırköy ilçesi Ataköy sahilinde bulunan, kamuoyunda tartışmalara neden olan ve mahkemenin yürütmeyi durdurma kararı nedeniyle ihalesi son anda durdurulan arsaların satış ve kiralanması için 9 Aralık'ta ihale yapacak.   TOKİ'nin internet sitesinde yer alana duyuruya göre ihale, 9 Aralık günü saat 15:00'de TOKİ'nin Bilkent'teki merkezinde yapılacak.   İhalede satışa çıkarılan 11 parça arazinin toplam muhammen bedeli, 768 milyon 128,6 milyon lira. İhalede 49 yıllığına kiralanacak 59,8 metrekarelik arazi için belirlenen 6 milyon liralık muhammen bedel de dikkate alındığında, ihale için belirlenen toplam muhammen bedel 774,1 milyon liraya ulaşılıyor.   TOKİ'nin internet sitesinde yer alan duyuruya göre, Bakırköy ilçesi Zeytinlik Mahallesi Ataköy sahilinde 564 numaralı adada bulunan 158, 161 ve 162 parselde bulunan toplam 89 bin 358 metrekarelik turizm ve rekreasyon alanı için toplam 491,4 milyon lira muhammen bedel belirlendi.   Aynı ihale kapsamında, Bakırköy Şenlik Mahallesi'nde 1/A, 2/B, 3/C, 4/D, 5/E ada ve parsellerde bulunan 5 adet ticaret, akaryakıt istasyonu, konut ve özel kreş arsaları ile Maltepe ilçesi Gülsuyu Mahallesi'nde 1/A, 2/B, 3/C ada ve parsellerde bulunan 3 adet ticaret-konut arsası da satılacak.   Satışlar, yüzde 18 KDV'siz ve komisyonsuz olarak peşin muhammen bedeller üzerinden açık artırmada ortaya çıkacak fiyatlar üzerinden yapılacak.   Satış bedeli peşin alınacak, satış sonrası alıcının talebi halinde yüzde 20'si peşin, bakiyesi Ziraat Bankası A.Ş;nin kredi faiz oranı esas alınarak 36 ay vade yapılabilecek. Üç bölgedeki parsellerin toplamına ayrı ayrı en yüksek teklif veren ve peşin ödemeyi kabul eden alıcı tercih edilecek. İhaleye, muhammen bedeli 50 milyon liranın altındakiler için 100 bin lira, muhammen bedeli 100 milyon liranın altındakiler için 200 bin lira ve muhammen bedeli 100 milyon liranın üzerindekiler için 500 bin lira nakit teminat yatırılarak girilecek.   İhale kapsamında bulunan 564 ada 162 parselde, Şenlik ve Gülsuyu mahallelerinde yapılacak imar uygulaması sonucu oluşacak mülkiyete esas alan üzerinden mahsuplaşılacak. Söz konusu 564 ada 162 parselin haritasında gösterilen yaklaşık 4 bin 100 metrekarelik alanda irtifak hakkı tesis edilecek.   Bakırköy ilçesi, Zeytinlik Mahallesi, Ataköy sahilinde bulunan 59 bin 799,89 metrekarelik turizm ve rekreasyon alanı da açık artırma ile 49 yıllığına kiraya verilecek. Arsanın yıllık kiralama muhammen bedeli yüzde 18 KDV hariç 6 milyon lira olarak belirlendi.   Kiralamaya konu taşınmaz için kiracı, kiralanan taşınmaz üzerindeki tescilli yapılarla ilgili gerekli koruma önlemlerini alacak. Kira bedeline yıllık ÜFE artış oranı uygulanacak. Ancak, 49 yıllık kiranın peşin ödenmesi durumunda yüzde 40 indirim yapılacak, peşin ödemeyi taahhüt eden kiracı tercih edilecek.   İhale duyurusunda, ''Bakırköy ilçesi, Zeytinlik Mahallesi, Ataköy sahilinde bulunan 564 ada 158 (11 bin 950,72 metrekare), 161 (11 bin 950,72 metrekare) ve 162 (40 bin 729,66 metrekare) parsellerin satışı ve 564 ada 160 (59 bin 799,89 metrekare) parselin kiralaması, 564 ada 151 parsel sayılı taşınmazın satışına ilişkin işlemin iptali ve yürütmenin durdurulması talebi ile açılmış olan davanın İstanbul 5. İdare Mahkemesi'nin 11 Eylül 2009 tarih ve 2009/1302 esas8211; 2009/1318 k. sayılı kararı ile reddedildiği, anılan mahkemece verilmiş olan yürütmeyi durdurma kararının kendiliğinden ortadan kalktığı'' hatırlatıldı.   TOKİ, daha önce söz konusu arsaların satış ve kiralanması için 19 Ağustos'ta açtığı ihaleyi, mahkemenin 13 Ağustos'ta aldığı yürütmeyi durdurma kararı nedeniyle, ihale tarihinden 2 gün önce iptal etmişti.   Ataköy'deki arsanın satış işlemi için DATİ Yatırım Holding A.Ş. tarafından TOKİ aleyhine açılan davada daha önce yürütmeyi durdurma kararı veren İstanbul 5. İdare Mahkemesi, TOKİ'nin savunmasını yapmasından sonra dava hakkında ret kararı vermişti.
16.11.2009 - 14:00
null
[]
Ataköy ihalesi 9 Aralık'ta
Ekonomi
https://www.ntv.com.tr/ekonomi/atakoy-ihalesi-9-aralikta,c5JIsnVU30mrfh1aSKKCSA
Toplu Konut İdaresi tarafından 16 ilde satışa çıkarılan 8 bin 804 yoksul konutu için, 2 günde 10 bin 932 kişi başvurdu.
null
Toplu Konut İdaresi'nden (TOKİ) edinilen bilgiye göre, yoksul vatandaşlara yönelik yapılacak ve 100 liradan başlayan taksitlerle satılacak 45 metre karelik konutlar için başvurular, 24 Nisan'a kadar devam edecek olmasına karşın, başvuruların başladığı 25 Mart'tan itibaren yoğun bir şekilde sürüyor. Söz konusu konutlar için, ilk gün 2 bin 848, ikinci gün ise 8 bin 84 kişi valiliklere başvuru yaptı. Trabzon, Malatya, Konya, Kilis, Gaziantep, Bursa, Adana'da başvurular, şimdiden konut sayısını geçti. TOKİ, yoksul vatandaşlara yönelik ilk aşamada yapacağı, Adana Akkuyu'da 752, Ankara Mamak-Kusunlar'da bin 176, Antalya Çıplaklı'da 448, Ağrı Suçatağı'nda 280, Bursa Karacabey'de 36, Çanakkale Kepez'de 448, Diyarbakır Üçkuyular'da bin 24, Eskişehir Aşağısöğütönü'nde 928, Erzurum Kazımkarabekir'de 456, Gaziantep Şahinbey'de 592, Konya Meram'da 688, Kilis Merkez'de 96, Malatya Merkez'de 360, Sakarya Korucuk'ta 496, Trabzon Bahçecik'te 224 ve Van Kevenli'de 800 konut için 25 Mart'ta talep toplamaya başlamıştı. Aynı kapsamda Bursa Gürsu'da yapılacak 564 ve İzmir Kemalpaşa'da yapılacak 744 konuta ilişkin başvuru takvimleri daha sonra açıklanacak. Sosyal Yardımlaşma Genel Müdürlüğü işbirliği ile gerçekleştirilecek projeler kapsamında 45 metre kare büyüklüğünde, 1 oda 1 salon nitelikte inşa ettirilecek konutlar, peşinatsız, 240 ay (20 yıl) vadeli ile ve 100 liradan başlayan taksitlerle satılacak. Konutların satışlarına Ziraat Bankası aracılık edecek.
27.03.2009 - 13:55
Anadolu Ajansı
[]
100 lira taksitli konuta yoğun ilgi
Ekonomi
https://www.ntv.com.tr/ekonomi/100-lira-taksitli-konuta-yogun-ilgi,F1KbS2_ppEyAocyOlCQx5w
Hava sıcaklığının 21, deniz suyu sıcaklığının 20 derece olduğu Antalya'da halk plajları doldurdu...
null
Antalya'da sıcak ve güneşli havayı fırsat bilen vatandaşlar ve turistler sahilleri doldurdu. Antalya Meteoroloji Bölgesel Tahmin Merkezi'nden alınan bilgiye göre, hava sıcaklığının 21, deniz suyu sıcaklığının 20 derece olarak ölçüldü. Antalya'da güneşi ve sıcak havayı fırsat bilen vatandaşlar ve turistler, Konyaaltı sahilinde güneşlenmenin ve denize girmenin keyfini çıkardı. Toros Dağları'nın tepelerindeki kara aldırış etmeyen bazı turistler, denize girmenin zevkini yaşadı. Fransız turist Maria Antoniy, dağlarda kar olduğunu ancak kendilerinin denize girdiğini belirterek, Türkiye'nin farklı güzellikleri bir arada barındırdığını söyledi.
13.12.2009 - 15:33
Anadolu Ajansı
[]
Antalyalılar hala denizde
Yaşam
https://www.ntv.com.tr/yasam/antalyalilar-hala-denizde,PjIcgo-bP0S_ga5Ay0qr9g
Sosyal medyadan tanışarak Zonguldak'tan İzmir'e görüşmeye giden bir kişi ağaca asılı şekilde bulundu.
null
Sosyal medyada tanıştığı kızla buluşmak için Zonguldak'tan İzmir'e geldikten sonra kayıplara karışan Mutlu K. (23), Çeşme ilçesinde bir ağaca asılı halde bulundu.  Zonguldak'ta yaşayan Mutlu K, iddiaya göre, sosyal medya üzerinden İzmir'de yaşayan genç bir kızla tanıştı. Mutlu K., geçen 11 Ağustos'ta babasına, "Baba ben İzmir'de bir kızla tanıştım onunla evlenmek istiyorum. İzmir'e gitmem lazım" dedi. Otobüsle İzmir'e gelen Mutlu K., babasını arayarak, "Beni merak etmeyim İzmir'deyim" bilgisini verdi. Ancak baba Mustafa K.'den bir daha haber alamadı. Polise kayıp başvurusunda bulundu. Aradan geçen sürede izine rastlanılmayan Mutlu K.'den dün üzücü haber geldi. Saat 23.30 sıralarında bir kişi, Çeşme ilçesi Altınkum Pırlanta yol ayrımında ağaçta asılı bir ceset gördü. İhbar üzerine olay yerine gelen jandarma ekipleri, ölen gencin kayıp olarak aranan Mutlu K . olduğunu tespit etti. Yapılan incelemenin ardından Mutlu K.'nin cesedi İzmir Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı. Olayla ilgili soruşturma başlatıldı.
28.09.2019 - 12:24
DHA
['Gündem', 'Türkiye', 'Sosyal Medya']
Sosyal medyadan tanıştığı kızla buluşmaya gitti, ağaçta asılı bulundu
Türkiye
https://www.ntv.com.tr/turkiye/sosyal-medyadan-tanistigi-kizla-bulusmaya-gitti-agacta-asili-bulundu,tNBXuVnyZEOOBySZJo5xqw?_sgm_action=click&_sgm_campaign=scn_e1c55eb58d466006&_sgm_source=b957d0b4-f259-4364-8e07-2499268e71ab
Mülkiyeti Erzurum Büyükşehir Belediyesine ait olan 5 adet Narman, 9 adet Tortum ve 12 adet Oltu otobüs hattı (ilçe özel halk otobüsü) 10 yıllık süreyle kiraya verilecek.
cumhuriyet.com.tr
Basın İlan Kurumu'nun resmi portalı 'de yer alan ilana göre ihale, 12 Eylül 2019 perşembe günü saat 14.30'da Büyükşehir Belediyesi 3. katında yemekhane yanında bulunan Encümen Salonunda 2886 sayılı Devlet İhale Kanununun 45. maddesi gereği açık teklif artırma usulü ile yapılacak.
22 Ağustos 2019 Perşembe, 14:19
cumhuriyet
null
Erzurum'da otobüs hatları kiraya verilecek
turkiye
http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/1544729/Erzurum_da_otobus_hatlari_kiraya_verilecek.html
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, İsrail saldırılarının durdurulması için uluslararası toplum ve Arap ülkelerine çağrıda bulundu.
null
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, İsrail saldırılarının durdurulması için uluslararası toplum ve Arap ülkelerine çağrıda bulundu. Abbas, yaptığı yazılı açıklamada, "Mescid-i Aksa'ya baskın ve Müslümanlara saldırıdan İsrail hükümeti sorumludur. Saldırı, Müslümanların hassasiyetlerine yönelik büyük bir provokasyon olup tansiyonu yükselterek bölgedeki şiddetin artmasına yol açıyor." ifadelerini kullandı. İsrail polisinin Aksa'ya saldırısını şiddetle kınadıklarının altını çizen Abbas, "Mescid-i Aksa kırmızı çizgimizdir. İşgalci ve yerleşimciler tarafından tekrarlanan saldırılara sessiz kalınması mümkün değildir." değerlendirmesinde bulundu. Devlet Başkanı Abbas, İsrail'in saldırılarının durdurulması için uluslararası ve Arap ülkelerine ivedi şekilde duruma müdahale etmeleri gerektiği çağrısını yaptı. Fanatik Yahudiler, arife ve Kurban Bayramı'nın ilk gününe tekabül eden Tişa BeAv yas ve oruç günü dolayısıyla Mescid-i Aksa'ya baskın düzenlemek üzere İsrail polisinden izin talep etmişti. İsrail polisi de bugün fanatik Yahudilerin Mescid-i Aksa'ya baskınlarını engellemek isteyen Filistinlilere Harem-i Şerif'in içinde müdahale etmiş, 37 Filistinli yaralanmış, 14’ü hastanelere kaldırılmıştı. Kudüs İslami Vakıflar Basın Sözcüsü Firas Dibs, 700’ü aşkın fanatik Yahudinin yaşananlara rağmen İsrail polisi korumasında Mescid-i Aksa’ya gruplar halinde baskın düzenlediğini ifade etmişti.
11.08.2019 - 18:00
Anadolu Ajansı
['Dünya', 'Filistin', 'haber']
Filistin Devlet Başkanı Abbas'tan 'İsrail'in saldırılarını durdurun' çağrısı
Dünya
https://www.ntv.com.tr/dunya/filistin-devlet-baskani-abbastan-israilin-saldirilarini-durdurun-cagrisi,O67WA9MTC02ymWcTMzm4wg
Pozitif düşünmenin kanserle mücadelede önemli rol oynadığını belirten Prof. Dr. Oktar Asoğlu, pozitif düşüncenin, vücutta kanseri yok etmeye yönelik doğal öldürücü hücreleri aktive ettiğini söyledi, “Yaşama sarılmak ve kanseri yenebileceğinize inanmak son derece etkilidir ve başarı öyküleri buradan gelir” dedi.
null
, hastalarını bilgilendirmek ve onlarla interaktif iletişim kurmak için açtığı sosyal medya hesaplarındaki verilere göre, kanserle ilgili haberler içinde en çok pozitif mesajlar içerenlerin ilgi çektiğini söyledi. Pozitif mesajlar kadar kanserde beslenmenin de en çok merak edilen konulardan olduğunu söyleyen Prof. Asoğlu, kanser tedavisinin başarısında nin etkisine vurgu yaptı. Hayat olumsuz bakan, negatif düşünen, fazla sorumluluk yüklenen kişilerin kanseri çektiklerine yönelik toplumsal kanıya değinen Asoğlu, buna ilişkin somut bir çalışmanın olmadığını söyledi ve ekledi: “Ama kansere yakalanmış kişilerin son dönemlerinde aşırı üzüntüler, çok sevdikleri birisinin kaybı gibi olaylar yaşadığı görülüyor. Vücudumuz bir denge sistemi ile çalışır. Kansere yol açan ve kanserden koruyan mekanizmalar vardır. Aslında hepimizde oluşuyor ama vücudumuzun koruyucu mekanizmaları bu kontrolden çıkmış anormal hücreleri yakalayıp yok ediyor. Bu dengenin aksi yönde kırılması ile kişi kansere yakalanıyor. Sanırım bu dengenin kırılmasına biraz da yaşadıklarımız ve ruh halimiz sebep oluyor, olabilir. Olumlu düşünme, kanseri yok etmeye yönelik vücudumuzdaki doğal öldürücü hücreleri aktive eder. Yaşama sarılmak ve kanseri yenebileceğinize inanmak son derece etkilidir ve başarı öyküleri buradan gelir. Hastalarımın arasında mucizeyi gerçekleştirenler oldu. Yani tümörün evresinden ve davranışından yola çıkarak beklenen yaşam süresini geçerek hala yaşayanlar... Bunların birkaç ortak özelliği vardı. Genç anne ve babalar, entelektüel yapısı düşük olanlar, yaşadıklarını unutabilenler gibi. Anne ve babaların önceliğinin geride bırakacakları çocuklarının olması onları daha güçlü kılıyor ve hayata daha bir sıkı sarılıyorlar. Yaşadıklarını unutabilenler de avantajlı oluyor.” Yanlış ve kötü beslenmenin kanser nedenleri arasında olduğunu dile getiren Prof. Asoğlu, Akdeniz tipi beslenenlerde kalın bağırsak kanseri görülme sıklığının daha az olduğunu söyledi. Kanser oluşumunun beslenmeyle ilişkisinin farklı kaynaklarda % 10 ile 70 olarak kabul edildiğini söyleyen Asoğlu, “Bu nedenle beslenme, kanser gelişiminde çevresel ve genetik nedenlerin yanında hatırı sayılır öneme sahiptir. Öncelikle kanser gelişiminde hangi besinsel ve yaşamsal faktörlerin etkili olduğu bilinmelidir. Bunlar; vücut ağırlığı, sigara, enfeksiyonlar, pestisit ve yapay kimyasallar, alkol, radyasyon, yağ ve yağlı besinler, sebze-meyve tüketimi, posa, tuzlanmış ve tütsülenmiş besinlerdir” dedi. Erken teşhisin kanser tedavisinde başarıyı önemli ölçüde etkilediğini aktaran Asoğlu, kanserden korunmak için yapılması gerekenleri ise şöyle anlattı: “Yeterli ve dengeli beslenmeli, öğünlerde 4 besin grubundan yiyeceklerin yer aldığı dengeli mönüler hazırlanmalıdır. Günde en az 5 porsiyon sebze ve meyve tüketilmelidir. Bunun en az 2 porsiyonu yeşil yapraklı sebzeler veya portakal, limon gibi turunçgiller olmalıdır. Rafine tahıllar ve saf şeker yerine tam taneli tahıllar tercih edilmelidir. Özellikle yağ içeriği yüksek ve işlenmiş kırmızı et tüketimi azaltılmalıdır. Kırmızı et yerine balık, tavuk ya da kurubaklagiller tercih edilmelidir. Yağ alımının azaltılması için yemekler az yağla pişirilmeli, et yemekleri yağ eklenmeden kendi yağları ile pişirilmeli, kızartma kavurma gibi pişirme yöntemleri yerine haşlama, ızgara, fırında pişirme yöntemleri tercih edilmelidir. Batı tipi beslenme yerine, geleneksel yemeklere yani annenizin veya anneannenizin hazırladığı o güzel yemeklere geri dönün. Günde bir elma her derde deva ve kalın bağırsak kanserinden koruyucu bir meyvedir. Çünkü vücudun ihtiyacı olduğu günlük lif miktarını bir elmadan alabilirsiniz. Kanserden korunmak için yeterli mineral ve vitamini vücudumuza almalıyız. Kalsiyum ve fosfor mineralleri ile D vitamininden zengin süt ve süt grubu besinlerin, sebze ve meyvelerin, antioksidan vitaminlerin, B grubu vitaminlerden zengin tahıl ve kurubaklagillerin az alınması ve tam tahıl ürünleri yerine saflaştırılmış ürünlerin tüketilmesi kanser riskini yükseltir.”
28.08.2015 - 09:55
ntv.com.tr
['Kanser', 'Psikoloji']
‘Olumlu düşünme, kanser savaşçılarını aktifleştiriyor’
Sağlık
https://www.ntv.com.tr/saglik/olumlu-dusunme-kanser-savascilarini-aktiflestiriyor,ROXEHIpnuE6_K5bKMgOJxA
ABD Başkanı Donald Trump, Orta Amerika'dan ABD'ye ulaşmak için yola çıkan 7 bin kişilik göçmen konvoyundan hiç kimsenin, mahkeme onayı olmadan ülkeye alınmayacağını belirtti.
null
Trump, Orta Amerika'dan yola çıkan ve ABD'nin güney sınırına ulaşan göçmenlere ilişkin sosyal medya hesabından yazılı açıklama yaptı. Mahkeme onayı olmadığı sürece hiçbir göçmenin ülkeye alınmayacağını vurgulayan Trump, "Ülkemize sadece yasal olarak gelenlere izin vereceğiz. Bunun haricinde çok güçlü politikamız 'yakala ve tutukla' şeklindedir." ifadesini kullandı. Trump, göçmenlerin Meksika'da kalacağını belirterek gerekli görülmesi halinde güney sınırlarının tamamen kapatılacağını kaydetti. Donald Trump, "ABD'nin onlarca yıldır süren tacizden sonra artık bu pahalı ve tehlikeli duruma müsamaha göstermesinin bir yolu yok!" ifadesini kullandı. Washington Post gazetesinde bugün yer alan haberde, Trump yönetiminin Meksika’da göreve gelmek üzere olan yeni hükümetle anlaşarak ABD'ye iltica etmek isteyen göçmenlerin ABD sınır güvenlik görevlilerince yasal işlemleri yapılana kadar Meksika'da bekleyecekleri ileri sürüldü. Konuya ilişkin açıklama yapan Meksika hükümetinin dışişleri bakanı adayı Olga Sanchez, iddiayı reddederek herhangi bir anlaşma yapılmadığını belirtti.
25.11.2018 - 04:57
Anadolu Ajansı
['Dünya', 'Donald Trump', 'Meksika', 'ABD']
Trump'tan ABD'ye gelmek isteyen göçmen konvoyuna tehdit
Dünya
https://www.ntv.com.tr/dunya/trumptan-abdye-gelmek-isteyen-gocmen-konvoyuna-tehdit,2mWiwGNvvU-nfeQdVMZqxg
Askerlik süresi düşecek mi? Yeni askerlik sistemi nasıl olacak? soruları merak ediliyor. Milli Savunma Bakanlığı’nın (MSB) uzun süredir üzerinde çalıştığı yeni sistemde askerlik sistemiyle ilgili son açıklama bugün geldi. İşte MSB'nin askerlikle ilgili son açıklaması geldi...
null
Askerlik düşecek mi? sorusu geçtiğimiz aylarda çıkarılan bedelli askerlik yasası ile başlatılan çalışmayla gündeme gelmişti. Yeni askerlik sisteminde askerlik süresinin düşmesi bekleniyor. Milli Savunma Bakanlığı bugün uzun süredir üzerinde çalıştığı askerlik sistemi konusunda önemli bir açıklama yaptı. Askerlik sistemine dair son detaylar haberimizde. Ayrıca yeni askerlik sistemine yönelik çalışmalarda sona gelindiği, önümüzdeki günlerde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın onayına sunulacağı açıklandı. TSK'nın sadece uzman askerlerden oluşmasının uygun olmadığı ifade edildi. Üzerinde çalışılan formüllerden biri uzun dönemin 9 ay olması. Ama bunun daha da kısalması söz konusu olabilir. Genelkurmay Başkanlığı ve Milli Savunma Bakanlığı'nın çalışmasında sona yaklaşıldı. Nihai karara bu çalışmanın ardından varılacak. Peki kısa dönem askerlik için bir çalışma yapılıyor mu? Yükseköğrenim mezunları için de bir düzenleme yapılması söz konusu. Burada da kriter meslekler olacak. Öğretmen, hakim, doktor, sporcular için esneklik getirilecek. Amaç, mesleki yaşamlarının ve kariyerlerinin etkilenmemesi için onlara uygun zaman dilimlerinde askerlik hizmetinin yerine getirilmesi. Yapılan düzenlemelerin nihai hedefi profesyonel askerlik. Kaynaklar, profesyonel orduya geçişin büyük oranda yapıldığını belirtiyor. Örneğin Doğu ve Güneydoğu'da silah altında bulunan askerlerin çoğu, artık profesyonel asker. Yeni sistem ile birlikte askerlik hizmetini yerine getirecek olanlar ön saflarda yer almayacak. Peki şu anda TSK bünyesinde görevli personel sayısı ne? 15 Temmuz darbe girişiminden sonra çok sayıda subay ve astsubay görevden alındı. Onların açığını doldurmak için de 4 bin 653 subay, 8 bin 373 astsubay, 26 bin 244 uzman/erbaş, 10 bin 43 sözleşmeli er olmak üzere toplam 49 bin 313 personel alındı. Milli Savunma Bakanlığı, Genelkurmay Başkanlığı ve Kuvvet Komutanlıkları’nda hali hazırda 397 bin 762’si askeri, 38 bin 274’ü sivil olmak üzere toplam 436 bin 36 personel görev yapıyor. Yeni sisteme ilişkin kulislerde farklı seçenekler dillendiriliyor. Bu seçenekler arasında, uzun ve kısa dönem askerliğin yerine 9 ay süreli tek tip askerlik sistemi de bulunuyor. Bu sistemde 3 aylık temel askerlik eğitiminin ardından 6 aylık süreye ilişkin ise isteyenlerin bedelini ödeyerek terhis olabileceği, isteyenlerin ise belirlenecek aylık ücret karşılığında askerlik hizmetine devam edebileceğinden söz ediliyor. Bunun asgari ücret üzerinden belirleneceği bildirilirken, temel askerlik eğitimi sonrasına ilişkin ihtiyaç duyulan alanlarda kamu hizmeti seçeneğinin gündeme getirilebileceği de konuşuluyor. Kulislerde buna ilişkin, “Kamu hizmeti seçeneği, öğretmenlik ve doktorluk gibi ihtiyaç duyulan alanlar için düşünülebilir” değerlendirmesi yapılıyor.
19.01.2019 - 13:23
haberturk
['askerlik kısalıyor mu', 'kısa dönem askerlik', 'askerlik süresi düşecek mi', 'askerlik düşecek mi', 'tek tip askerlik', 'askerlik süresi kısalacak mı']
Askerlik düşecek mi? 2019 Uzun dönem askerlik süresi kısalacak mı? Son durum...
Gündem
https://www.haberturk.com/askerlik-dusecek-mi-2019-uzun-donem-askerlik-suresi-kisalacak-mi-2296678
YSK Başkanı Muammer Aydın, Tunceli İl Özel İdaresinde AK Parti propaganda malzemelerinin bulunduğu iddialarıyla ilgili olarak, Tunceli Cumhuriyet Başsavcılığından belgeleri istediklerini ve konuyu bugün görüşeceklerini bildirdi.
null
Yüksek Seçim Kurulu Başkanı Muammer Aydın, Tunceli İl Özel İdaresinde AK Parti propaganda malzemelerinin bulunduğu iddialarıyla ilgili olarak, Tunceli Cumhuriyet Başsavcılığından belgeleri istediklerini ve konuyu bugün görüşeceklerini bildirdi. YSK'ya gelişinde, gazetecilerin sorularını yanıtlayan Aydın, Tunceli İl Özel İdaresindeki aramaya ilişkin belgelerin istendiğini, bugün saat 17.00'de yapacakları toplantıda konuyu görüşeceklerini belirtti. Dün Tunceli'de İl Genel Meclisi'nden bazı CHP ve DTP'li üyeler, İl Özel İdare Genel Sekreterliği'nin Atatürk Mahallesi'ndeki hizmet binasında, depolarda AKP'ye ait propaganda malzemesi bulunduğu iddiasıyla Emniyet Müdürlüğü ile Cumhuriyet Başsavcılığı'na ihbarda bulunmuştu. Bunun üzerine, Cumhuriyet Savcısı Ali Çetin, İl Emniyet Müdürlüğü ekipleriyle birlikte İl Özel İdare Genel Sekreterliği binasına gelmiş, Savcı Çetin ile polis ekipleri, bina içerisindeki depolarda inceleme yapmıştı.
04.03.2009 - 11:05
Anadolu Ajansı
[]
YSK Tunceli'deki afişleri görüşecek
Türkiye
https://www.ntv.com.tr/turkiye/ysk-tuncelideki-afisleri-gorusecek,rbOmyCWv6UGag8QMKxY3Rw
Restorasyon çalışmaları nedeniyle 4 yıldır kapalı olan Doğu Karadeniz turizminin gözde merkezlerinden Sümela Manastırı, 25 Mayıs'ta yeniden ziyarete açılacak. Ziyaretçiler, manastırın restorasyon çalışmaları tamamlanan birinci avluya kadar olan bölümünü gezebilecek.
null
Doğu Karadeniz turizminin gözde merkezlerinden , 4 yıllık aranın ardından ziyaretçilere yeniden açılmaya hazırlanıyor.  Kültür ve Turizm Bakanlığından yapılan açıklamaya göre, Bakan Mehmet Nuri Ersoy'un girişimleriyle restorasyon çalışmalarına hız verilen manastıra 4 yıldan sonra yeniden ziyaretçi kabul edilmeye başlanacak. Ziyaretçiler, Bakanlık, Sümela Manastırı ve kompleksinde sürdürülen tüm çalışmalar tamamlandıktan sonra, manastırın UNESCO Dünya Kültür Miras Daimi Listesi'nde yerini almasına yönelik işlemleri başlatacak. Restorasyonu ve çevre düzenlemesi kapsamında patika yollarda duvar ve derz yapımı, döşemelerin ve merdivenlerin ahşapla kaplanması, mutfak, ayazma, papaz odası ve keşiş odalarını kapsayan bölümlerde askıya alma ve restorasyon imalatları tamamlanan Sümela Manastırı'nda, su kemerleri ve giriş bölümü üzerinde yer alan kayalık yüzeylerdeki taş temizleme işleri, dış avlu ve giriş bölümü yapıları olan tuvalet, bilet gişesi ile yine su kemerlerinin restorasyonları da tamamlandı. Sümela çevresindeki taş düşme tehlikesi önlemleri 2'nci etap işi kapsamında, giriş kapısı üzerinde düşme tehlikesi bulunan bin 600 tonluk kaya bloğunun yerine sabitlemesi ve çelik ağla bohçalaması yapıldı. Bu yüzey dışındaki kilise ve sınıfların yer aldığı bölüm üzerindeki alanlarda da kaya ıslahı ve temizlenmesi çalışmaları yürütülecek. Ardından manastır içerisindeki kilise, sınıflar ve avlu kısmında restorasyon çalışmaları gerçekleştirilecek. Kültür ve Turizm Bakanlığının 2020'nin sonunda tamamlanmasını planladığı restorasyon çalışmaları, 22 Eylül 2015'te başlatılmıştı. Sümela Manastır Kompleksi için çalışmaların güvenli olarak sürdürülebilmesi amacıyla bir yıl süreyle verilen kapatma kararı, kaya düşmelerinin tehlike yaratması ve alanın coğrafi koşullarının zorluğu nedeniyle uzatılmıştı.
23.05.2019 - 10:49
Anadolu Ajansı
['Seyahat', 'Türkiye', 'Ekonomi', 'Gezi', 'Turizm', 'Sümela Manastırı']
Sümela Manastırı'nın kapıları yeniden açılıyor
Seyahat
https://www.ntv.com.tr/seyahat/sumela-manastirinin-kapilari-yeniden-aciliyor,cpuR-BQPT0efe9WYmj7TEw
Eskişehir'de sokak düğününde halay çekenlere otomobilin çarpması sonucu 4 kişi yaralandı.
null
Eskişehir’de A.Y. ve O.K'nın bulunduğu otomobil, Erenköy Mahallesi Boğaziçi Sokak'taki düğünde halay çeken Seval Dumanlı (35), Gülistan Kanar (47), Göksel Dumanlı (12) ve Sinem Dumanlı'ya (16) çarptı. Kazada yaralanan 4 kişi, olay yerine çağrılan 112 Acil Servis ekiplerince Eskişehir Şehir Hastanesine kaldırıldı. Yaralıların hayati tehlikesi bulunmuyor. Kazaya karışan A.Y. ile O.K'nın gözaltına alındığı olayla ilgili soruşturma sürüyor.
08.06.2019 - 13:46
Anadolu Ajansı
['Türkiye', 'Eskişehir', 'haber']
Düğünde halay çekenlere otomobil çarptı: 4 yaralı
Türkiye
https://www.ntv.com.tr/turkiye/dugunde-halay-cekenlere-otomobil-carpti-4-yarali,vdPO5J0rO0Cp277J1mCk-A
Sinemaya da uyarlanan Stephenie Meyer’in Twilight adlı eseri Almanya’da en çok satan kitaplardan.
null
Deutsche Welle'nin haberine göre; Alman Der Spiegel dergisinin en çok satanlar listesinde şu anda farklı türlerde kitaplar yer alıyor. Klasik pir polisiye roman, yumuşatılmış porno içerikli bir kitap ya da gerçek bir edebi roman. Şüphesiz Joanne Rowling’in Harry Potter romanları sayesinde gençlik kitapları da listelerde yer almaya başladı. Şu anda 25 kitabın yer aldığı Almanya'daki en çok satanlar listesinde ABD’li yazar Stephenie Meyer’in üç kitabı bulunuyor. "Alacakaranlık" adlı kitapta genç bir kız ile bir vampir arasındaki aşk hikâyesi anlatılıyor. Kitabın okurlarından Laura, vampirlere duyulan ilgiyi şöyle anlatıyor: “Vampir biraz tehlikeli. Pek çok genç kızın biraz sansasyonel olan ve onları harekete geçiren şeylere özlem duyduğuna inanıyorum.“ Kitabın başkahramanı Edward adını taşıyor. Tatil sırasında çok sıkılan Laura, Edward ile Vogtland kentinde gittiği küçük bir kitapçıda tanışmış. Ve ilk bakışta bu soluk benizli ve yakışıklı gence âşık olmuş. Tıpkı kitabın diğer kahramanı Bella Swan gibi. Laura, “Herkesin Edward’ı sevdiğine inanıyorum. İnsan gerçekten onun sevgilisi olmak istiyor“ diyor. Edward yüzyıllarca yaşında ve ölümsüz bir vampir olsa da, oldukça iyi görünümlü ve yakışıklı. Ne üstü başı pislik içinde ne de bir ceset gibi kokuyor. Ancak onun vahşi tarafını tetikleyebilecek kokulardan da uzak durması gerekiyor. Peki, Bella Swan neden kime tutkun olduğunu her şey işten geçtikten sonra anlıyor? Laura, bu soruyu şöyle yanıtlıyor: “Bella da tıpkı diğer genç kızlar gibi. Bu nedenle bu kadar gerçek olduğuna inanıyorum. Her şey öyle bir şekilde ki sanki dünyamızda geçiyor.“ Kitabın kadın kahramanı Bella, boşanmış bir ailenin çocuğu. Arizona’dan ABD’nin kuzey kıyılarındaki Forks adlı bir kasabaya taşınmış. 11’inci sınıfta okuyan gayet normal bir öğrenciydi. Normal bir hayatı vardı. Taa ki Edward ile tanışıncaya kadar. “Bu, her genç kızın isteyeceği şekilde çok güzel yazılmış bir hikâye. Kendinizi kitaptaki kahramanların yerine koyabilirsiniz. Gerçekten muhteşem yazılmış bir kitap.“ Meyer’in roman kahramanı ve pek çok genç kızın hayallerini süsleyen Edward, bir memur, başhekim ya da aristokrat değil. Aksine o pek alışılmış olmayan bir fantezi kahramanı. Kana susamış olan vakpirler, özverili iyi bir kişi olmayı da istemezler. Bu, Meyer'in hikâyesinin en önemli özelliği olarak adlandırılabilir. Joanne Rowling’in Harry Potter romanlarından farklı olarak, bu hikâye okurlarını edebi ve mitolojik kanıtlar aramaya yönlendirmiyor. Okurlarını oldukça etkileyen bu kitap için ülke genelinde fan kulüpler de kurulmuş. Laura ve arkadaşları, Meyer’in Alacakaranlık serisinin dördüncü kitabı Şafak Vakti çıktığında kutlama yapmışlar. Çünkü bu yeni kitaptaki olayları öğrenebilmek için en az 1600 sayfa beklemek zorunda kalmışlardı. Edward, sonunda Bella’yı ısırarak onu eşi yapacak mıydı? Ya da ikisi sonunda cinsel ilişkiye girecekler miydi? Laura, kitapta anlatılanlar konusunda biraz hayal kırıklığına uğramış: “Herkesin beklediği şekilde ayrıntılı bir biçimde anlatılmamıştı. Yazık. Çünkü insan bir vampir ve insanın birlikte nasıl olduğunu bilmek istiyor. Onu çok kolay çiğneyebilirdi.“ Tabii ki Edward bunu yapmadı. Onun yerine sevgilisini hamile bıraktı. Ve doğum yaparken ölüm tehlikesi altında olduğu için sonunda Bella’nın dileğini yerine getirdi ve onu ısırarak ölümsüz yaptı. Yani bir vampir haline getirdi. Bu gençlik hikâyesi bir finale ulaştığında büyük bir ihtimalle okuyucuları da birer yetişkin olacak.
05.06.2009 - 15:15
null
[]
Vampir aşkına
Türkiye
https://www.ntv.com.tr/turkiye/vampir-askina,DQKZMBZUZU2HGv1TRwmUCw
Gazetemize yönelik soruşturmayı yürüten İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Suçları Bürosu Savcısı Murat İnam, FETÖ’nün Selam Tevhid soruşturmasında kumpas kurduğuna ilişkin davanın sanıkları arasında. İnam, “FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü üyesi” olarak, “Darbeye teşebbüs, casusluk, gizli bilgileri açıklama, suç uydurma, özel hayatın gizliliğini ihlal, suç delillerini yok etme ve resmi belgede sahtecilik” ile suçlanıyor.
cumhuriyet.com.tr
Yazar ve yöneticilerinin “FETÖ’cü” olmakla suçlandığı Cumhuriyet gazetesine yönelik susturma operasyonuyla ilgili soruşturmayı yürüten savcı FETÖ davası sanığı çıktı. Gazetemize yönelik soruşturmanın başındaki isim olan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Suçları Bürosu Savcısı Murat İnam, Selam Tevhid soruşturmasında kumpas kurulduğu iddiasına ilişkin davada yargılanan sanık 54 hâkim ve savcı arasında yer alıyor. Bakırköy Cumhuriyet Başsavcı Vekili Ömer Faruk Aydıner tarafından hazırlanan 18 Mart 2016 tarihli iddianamede, İnam’ın da aralarında bulunduğu 54 şüpheli hâkim ve savcı, “FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü’ne üye olmak”la suçlanıyor. İnam ve diğer şüpheli hâkim ve savcılara aynı zamanda, “Darbeye teşebbüs, siyasi ve askeri casusluk, gizli kalması gereken bilgileri açıklama ve bu suça teşebbüs etmek, suç uydurma, özel hayatın gizliliğini ihlal etmek, hukuka aykırı olarak elde edilen verilerin kaydedilmesi, suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme, görevi kötüye kullanmak ve resmi belgede sahtecilik” suçlamaları da yöneltildi. 49’u için tutuklama amaçlı yakalama kararı çıkarılan 54 yargı mensubu hakkında ağırlaştırılmış müebbet ve 67 yıl 3 aya kadar hapis cezası istendi. Oda TV’nin dün savcı İnam’la ilgili gündeme getirdiği iddianamenin ayrıntılarına Cumhuriyet ulaştı. 17/25 Aralık yolsuzluk soruşturmaları sonrasında aralarındaki iktidar savaşı şiddetlenince AKP hükümeti Gülen Cemaati’nin yargıdaki örgütlülüğüne ilişkin soruşturmalar başlatmıştı. Geriye dönük olarak incelemeye alınan bazı soruşturma ve davalar da tespit edilmişti. Usulsüzlük yapıldığı tespit edilen dosyalarla ilgili bu soruşturmalarda görev alan birçok yargı mensubuna da davalar açılmıştı. Bunlardan biri de Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca takipsizlikle kapatılan Selam Tevhid soruşturmasında usulsüzlük yapıldığı iddiasıyla açılan davaydı. 54 hakim ve savcının sanık olduğu iddianame darbe kalkışmasının hemen ertesinde 19 Temmuz 2016’da kabul edildi. Birinci sınıf hâkim ve savcı oldukları için sanıkların yargılamaları Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nde görülmeye başlandı. Davanın ilk duruşması 4 Ekim’de gerçekleşti ve 22 Kasım’a ertelendi. Selam Tevhid kumpas davası soruşturması açılmasının ardından Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) 2. Dairesi, 14 Temmuz 2015’te “usulsüz dinleme talep edip bu yönde karar aldıkları” iddiasıyla 54 hâkim ve savcıdan 49’u hakkında görevden uzaklaştırılma kararı vermişti. Ancak Murat İnam görevden uzaklaştırma kararı verilmeyen 5 kişiden biriydi. Gazetemize yönelik soruşturmayı yürüten savcı Murat İnam’ın da sanığı olduğu davanın iddianamesinde, TEM Daire Başkanlığı’nın 30 Mayıs 2015 tarihli “Paralel Devlet Yapılanması kapsamında örgütlü bir şekilde hareket ediyorlar ve örgütle bağlantılı olduklarına dair iz ve emareler var” tespitinin yapıldığı rapora yer verildi. Murat İnam’ın, kumpas olduğu öne sürülen Selam Tevhid soruşturmasında, kolluktan gelen talep yazılarında haklı ve ikna edici bilgi ve belgeler sunulmadığı halde soyut delillere dayanarak soruşturmanın bazı şüphelileri hakkında fiziki takip yapılması talebinde bulunduğu belirtildi. İddianamede, sanıklarla ilgili KOM Dairesi’nce hazırlanan 12 Kasım 2015 tarihli bir de rapor yer aldı. Raporda Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı’ndan sanıkların irtibatlı oldukları kişilerin çalıştıkları işyeri bilgileri ve MASAK’ın hazırladığı bilgi notu ile Gelir İdaresi Başkanlığından temin edilen dijital verilere yer verildi. Bunların incelenmesi sonucunda Murat İnam’ın kardeşi D.Ö.’nün SGK verilerine göre 2 Ekim 2013 ile 31 Ocak 2014 tarihleri arasında çalıştığı “Özel Menba Eğitim” ve 11 Ağustos 2006 ile 30 Haziran 2008 tarihleri arasında çalıştığı “Sema Faikiyet Eğitim” şirketlerinin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen KPSS soruşturmasına konu edildiği belirtildi. D.Ö’nün 1 Eylül 2010 ile 18 Temmuz 2011 tarihleri arasında çalıştığı “Özel Taştan Eğitim Hizmetleri” isimli şirketin de yine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Soruşturma Bürosu tarafından yürütülen soruşturmaya dahil edildiği aktarıldı. Avukatlarımız, İstanbul 5. Sulh Ceza Hâkimliği’ne önceki gün verdikleri dilekçede, gözaltı kararının kaldırılmasını, yöneticilerimizin ve yazarlarımızın serbest bırakılmasını istemişti. Gözaltı kararına itiraz, henüz sonuçlanmadı. Avukatlarımız, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na da başvurarak, 5 günlük avukat yasağının kaldırılmasını talep etmişti. Savcılık, görüş yasağı kararını değiştirmeyerek, itirazı İstanbul 4. Sulh Ceza Hâkimliği’ne gönderdi. Hâkimlik, dün saat 13.30 sıralarında kararını verdi. Dosyayı soruşturma savcısına yönlendirdi. Ancak, sabah saat 09.00’dan itibaren adliyede bekleyen avukatlarımıza sonuç ne yazılı ne de sözlü olarak bildirildi. Avukatlarımızdan Vilson Akbaş, yaşananları şöyle anlattı: “Savcılığın kalemine girmemiz mümkün değil. Savcıyla da görüşmemiz mümkün değil. Güvenlik izin vermiyor. Bize ‘savcı bey adreslere tebliğ edecekmiş’ denildi. Kararı postaya verecekler. Oysa yasa gereği, orda bekliyorsanız, tebligat size elden yapılabilir. Biz de kararı elden almak istediğimizi bildiren bir dilekçe ile savcılığa başvurduk. Postalama kararına itiraz ettik. Adliyede bir prosedür var. Ön büroya başvurunuzu yapıyorsunuz, o dilekçeler, akşam ilgililerine dağıtılıyor. Yani sonuç olumlu ise bile, tebligatı beklerken, fiili olarak 5 günü dolduracaklar. Hâkimin kendisiyle görüşmeyi deneyeceğiz ama o da ‘ben kararımı verdim, dosyada’ diyebilir. Biz müvekkillerimizle görüşmeye çalışıyoruz ancak başvurumuzun sonucunu bile öğrenemedik. Haber ajanslarına itirazımızın reddedildiğine dair bilgiler düştü” Akbaş’ın da aralarında bulunduğu 10 avukat, yaşanan hukuksuzluğa dair tutanak tuttuktan sonra adliyeden ayrıldı. Çetinkaya’nın avukatlarından Burak Oder de ayrı bir başvuru yaparak, 5 günlük avukat yasağına itiraz etmişti. Gazeteye dün akşam Oder’in itirazının reddedildiğini bildiren karar ulaştı. 4. Sulh Ceza Hâkimliği’nin ret kararında, avukatların, 676 sayılı KHK’nin 3. maddesindeki “24 saatlik kısıtlama” ibaresini gerekçe gösterdikleri anımsatıldı. 5 günlük yasağın dayanağı olan 668 sayılı KHK’nin 3/1. maddesi ile 676 sayılı KHK’nin 3. maddesinin ayrı olduğu ifade edilen kararda, “676 sayılı KHK’nin üçüncü maddesinin, 668 sayılı KHK’nin 3/1. maddesini değiştirmediği” ifade edildi. 676 sayılı KHK’nin 3. maddesinin, 24 saati belirleyen CMK’nin 154. maddesini, OHAL sonrasında da devam edilmek üzere genel hüküm olarak ilan ettiği belirtildi. Kararda, “5 günlük müdafilerle görüşme kısıtlaması kararı usul ve yasaya uygundur” denildi. İddianamede İnam’ın PDY ile irtibatlı olduğu öne sürülen kişilere ilişkin tespitler de yer aldı. Bir süre öğretmenlik yaptıktan sonra istifa ederek yurt müdürlüğü ve bölge imamlığı yaptığı ve cemaatin “Pasifik İmamı” olduğu öne sürülen H.K. ile ilişkili olan H.A. ile İnam arasında telefon trafiği olduğunun tespit edildiği belirtildi. Yapılan HTS incelemelerinde İnam’ın, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Sosyal Tesislerinde müdür yardımcılığını yapan K.Ö. ile 123 arama ve mesaj kaydı bulunduğu anlatıldı. K.Ö.’nün de PDY üyesi olduğu öne sürülen savcı ve hâkimleri tesiste ücretsiz olarak ağırlayan ve hükümet aleyhinde propaganda yaptığı, PDY yapılanmasına destek vererek örgüt adına faaliyet yürüttüğü iddia edilen A.T. ile 14 kez arama ve mesaj kaydının bulundugu kaydedildi. K.Ö.’nün aynı zamanda Yarbay Ali Tatar’ın intiharıyla ismi gündeme gelen, dönemin özel yetkili savcısı ve Yargıtay Üyesi Süleyman Pehlivan ile de 58 arama ve mesaj kaydının olduğu belirtildi. İnam’ın U.T. ile de 7 arama ve mesaj kaydı bulunduğu belirtilen raporda, U.T.’nin, Zaman gazetesinin eski Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı ile 14, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın darbe girişiminin ardından gözaltına alınan damadının ağabeyi Ahmet Sait Kavurmacı ile de 34 arama ve mesaj kaydının bulunduğu belirtildi. İddianamede, şüphelilerin örgütsel bağlantısını gösterdiğine delil olarak sunulan yurtdışı telefon görüşmelerine de yer verildi. Buna göre ABD kaynaklı kime ait olduğu henüz tespit edilemeyen bir telefon numarası ile İnam’ın 1 kez, İnam ile bağlantılı U.T.’nin 1 kez ve K.Ö.’nün de 13 kez görüşme yaptığı anlatıldı. İspanya kaynaklı kime ait olduğu araştırılan telefon numarası ile de İnam’ın 2, U.T.’nin 60 ve K.Ö.’nün de 62 kez görüşme yaptığı tespit edildi. İnam’ın telefon görüşmelerine yönelik yapılan incelemede, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın FETÖ/PDY soruşturması kapsamında yürüttüğü soruşturmanın şüphelilerinden A.K. ile 1 kez irtibatının bulunduğuna da yer verildi. İnam’ın ayrıca S.K. ile 48, H.A. ile 5, M.B. ile 18 ve K.D. ile 1 kez telefon irtibatının bulunduğunun tespit edildiği belirtildi. Anılan şüphelilerin tamamının Ankara’da yürütülen Bank Asya ve Koza/İpek grubu soruşturması şüphelileri ile irtibatlı oldukları da belirtildi. İnam’ın tutuksuz yargılandığı davanın sanıklarından çoğu tutuklandı. “Şike savcısı” olarak bilinen Mehmet Berk, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı ifadeye çağıran ve 15 Temmuz sonrası itirafçı olan Savcı Sadrettin Sarıkaya tutuklu. 17 Aralık savcısı Celal Kara ile 25 Aralık soruşturmasını başlatan Muammer Akkaş hakkında yakalama kararı var. Bakırköy Cumhuriyet Başsavcıvekili Ömer Faruk Aydıner’in hazırladığı 3 bin 153 sayfalık iddianamede, birinci sırada Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın olduğu, 997 müşteki var.
3 Kasım 2016 Perşembe, 02:58
cumhuriyet
null
Soruşturma üç günde çöktü
turkiye
http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/625322/Sorusturma_uc_gunde_coktu.html
İstanbul Fashion Week için İstanbul'a gelen Meg Ryan'ın, dün fuarın VIP alanından 'havalandırma deliğini' kullanarak kaçtığı iddialarına organizasyon yetkilileri yanıt verdi.
null
İstanbul Fashion Week (İFW) etkinliğine katılmak üzere İstanbul'a gelen Hollywood yıldızı Meg Ryan'ın, dün fuarın VIP alanından ''havalandırma deliğini'' kullanarak kaçtığı iddialarıyla ilgili yetkililer bilgi verdi. Organizasyon yetkilisi, Ryan'ın Devlet Bakanı Zafer Çağlayan'ın da bulunduğu resmi açılış törenine katıldığı, ardından yoğun ilgi nedeniyle fuar gezisini gerçekleştiremediği ve fuarın VIP diye adlandırılan bölümüne alındığını anlattı. Yetkili, Meg Ryan'ın tekrar basının karşısına çıkmayı ve programa devam etmeyi istememesi üzerine ''VIP çadırının perdesinden açılan bir bölümünden'', İsrailli korumalarıyla ayrıldığını bildirdi. Yetkilinin açıklamasında, havalandırma deliğinden kaçma gibi bir durumun söz konusu olmadığını, yapılan sözleşmenin temelinin de açılışa katılımı kapsadığını, akşam katılması beklenen defile ve fuar gezisinin kendi insiyatifine dayalı maddeler olduğu ifade edildi.
04.02.2010 - 19:31
Anadolu Ajansı
[]
Meg Ryan havalandırma deliğinden mi kaçtı?
Yaşam
https://www.ntv.com.tr/yasam/meg-ryan-havalandirma-deliginden-mi-kacti,kJNZUU2INEaNO1OAK3oAJw
ABD Başkanı Obama, gelecek dört yıl içinde ülkenin hızla büyüyen bütçe açığını yarıya indirme sözü verdi ve borç sorununu kısa sürede çözemezse ABD'nin yeni bir ekonomik krize gireceğini söyledi.
null
Başkanlıkta geçirdiği bir ay içinde 787 milyar dolarlık bir ekonomik teşvik paketini yasalaştıran ABD Başkanı Barack Obama, şu anda çok büyük harcamalar yapılması gereğinin, bütçe sorunlarının ertelenebileceği anlamına gelmediğini söyledi. Beyaz Saray'da dün mali sorumluluk konusunda düzenlenen bir toplantıda konuşan Obama, "Eğer bu krizle mücadele ederken, onun oluşmasına katkısı olan nedenlerle de mücadele etmezsek, ileride bir başka krize düşme tehlikesine maruz kalırız" dedi. İşadamları, sendika temsilcileri, Demokrat ve Cumhuriyetçi Parti mensuplarının katıldığı toplantıda, sağlık harcamalarında maliyetin düşürülmesinin yanı sıra, askeri tedarik yöntemlerinde ve vergi politikalarında yapılacak düzenlemelerle bütçede iyileşme sağlamanın yolları tartışıldı. Yeni bütçeyi Perşembe günü açıklayacak olan Obama, devraldığı 1.3 trilyon dolarlık bütçe açığının sadece 2008'deki faiz ödemelerinin 250 milyar dolar, yani toplam eğitim harcamalarının üç katı olduğunu hatırlattı. Obama "Bu tür açıkları sonsuza kadar taşıyamayız ve taşımayacağız. Bugün bize devreden bütçe açığını, benim ilk görev dönemimin sonuna kadar (Ocak 2013) yarıya indirmeye söz veriyorum" diye konuştu. Obama'nın bütçe açığı konusunda göstereceği sorumlu bir yaklaşım piyasalara güven verebilir. Başkan, mali disiplini muhafaza ederek, faizlerin düşük kalacağını ve ekonominin de yolundan sapmayacağını kanıtlamaya önem veriyor.
24.02.2009 - 12:41
Reuters
[]
Obama bütçe açığını yarıya indirme sözü verdi
Ekonomi
https://www.ntv.com.tr/ekonomi/obama-butce-acigini-yariya-indirme-sozu-verdi,fBjmC1BxP0S7xCOZofKwIw
İstanbul merkezli düzenlenen uyuşturucu operasyonunda gözaltına alınarak mahkemeye sevk edilen 27 kişiden 15'i tutuklandı.
null
İstanbul Emniyet Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerinin, ünlülere uyuşturucu temin eden bir şebekeye yonelik düzenlediği operasyonda, aralarında oyuncuların da yer aldığı 19'u torbacı olmak üzere, 30'u "mal ve mekan temin etmek" suçundan toplam 49 kişi gözaltına alınmıştı. Aralarında ünlü oyuncuların da bulunduğu 49 şüpheli, Çağlayan'daki Adalet Sarayı’na sevk edildi. Adliyeye sevkedilen 21 kişi serbest bırakılırken, 27 kişi tutuklama istemiyle mahkemeye sevkedildi. Zanlılarla ilgili karar gece saatlerinde açıklandı. Mahkeme, 15 kişinin tutuklanmasına karar verirdi.
07.08.2013 - 12:32
Anadolu Ajansı
[]
Uyuşturucu operasyonunda 15 tutuklama
Türkiye
https://www.ntv.com.tr/turkiye/uyusturucu-operasyonunda-15-tutuklama,J2hQcbX_oEy4n64nSUSuEQ
ESKİŞEHİR'de 7'inci kat penceresinden yere düşerken temizlik işçisi 41 yaşındaki Şükrü Deniz'in kollarını açarak ölümden kurtardığı 4 yaşındaki Ecrin Esen'in sağlık durumu iyiye gidiyor.
cumhuriyet.com.tr
Gökmeydan Mahallesi Cumhuriyet Bulvarı'ndaki 7 katlı Şahin Sitesi'nde dün akşam saatlerinde meydana gelen olayda anne ve babası fabrika işçisi olan Ecrin Esen, evde kimsenin olmadığı sırada 7'inci kat penceresinden düştü. Olay sırasında sitenin önündeki yaya kaldırımını süpürmekte olan Odunpazarı Belediyesi'nin temizlik işçisi Şükrü Deniz fark ederek tutmaya çalıştı. Ecrin üzerine düştüğü temizlik işçisi ile birlikte yere yuvarlandı. Temizlik işçisi Şükrü Deniz olayda yaralanmazken yaralanan Ecrin 112 ambulansıyla Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ) Hastanesi'ne kaldırıldı. Bilecik'teki bir mermer fabrikasında işçi olarak çalışan 39 yaşındaki baba Hüsnü Esen kızının ESOGÜ Hastanesi yoğun bakım serviste tedavisinin devam ettiğini söyledi. Ecrin'in sağlık durumunun iyi olduğu, doktorların yarın yoğun bakım servisinden çıkartıp normal servise alacaklarını söylediğini belirten baba Esen, kızını kurtaran temizlik işçisine de çok teşekkür etti. Hüsnü Esen şöyle konuştu: "Ben Bilecik'te çalıştığım fabrikadayken olay meydana gelmiş. Çocuğum pencereyi açıp aşağıya düşüyor. İlk ayakkabılarını atıyor aşağıya daha sonra kendisini atıyor. Sağolsun belediyedeki temizlik görevlisi yakalamış. O olmasaydı ölürdü. Ona çok teşekkür ederiz. Kızımın sağlık durumu iyi. Ayaklarında kırıklar var, başında da biraz morluklar var. Bilinci açık. Şuan yoğun bakımda tutuluyor, yarın servise alınacak. Çocuk anne ve baba diye konuşuyor bilinci açık. Herhangi bir tehlikesi yok. Tesadüfen temizlik görevlisini orada olması çocuğumun hayatını kurtardı. Ona çok teşekkür ediyorum. Ona Allah'tan dua ediyorum. Kendisini ziyaret edeceğiz. Yanına gideceğiz. O olmasaydı ölürdü. Ona çok dua ediyoruz." Temizlik işçisi Şükrü Deniz de olaydan sonra çok sayıda tebrik telefonları aldığını söyledi. Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt'un da kendisini arayıp tebrik ettiğini belirten Şükrü Deniz olayla ilgili şöyle dedi: "Söyleyecek bir şey yok. Gören herkesin yapacağını tahmin ettiğim şey. Belediye başkanımız aradı. Başkan yardımcılarımız aradı. Çavuşlarım aradı. Hepsi tebrik etti. Vatandaşlar tebrik etti. Çocuğun sağlık durumu iyiymiş şuanda. İyiye gidiyormuş. Bana bir şey olmadı. Omzumda biraz incinme vardı o da geçti. Ağrı hissetmiyorum. Hiçbir şeyim yok. Ben o çocuğu orada gördüğümde benim de aynı yaşlarda kız çocuğum var. O aklıma geldi sadece. Başka hiçbir şey düşünemedim. Çocuklarım aklıma geldi. O yaşta benim küçük çocuğum var o aklıma geldi. Elimden geleni yapmaya çalıştım. Ailesiyle bir görüşmem olmadı. Şuan telaştadırlar ve hastanede çocuklarının yanındadırlar. Daha sonra bir teşekkür etseler yeter." Olayın meydana geldiği bulvardaki esnaflar da temizlik işçisi Şükrü Deniz'in bir kahraman olduğunu söyledi. Esnaflardan Sadık Örsel "Çöpçü arkadaş elini açıp tuttu. Tutmasa parça parça olurdu. Temizlik görevlisi arkadaşın yaptığı iş büyük bir cesaret ister. Çekiliverse çocuk parça parça olurdu. Temizlik görevlisine büyük bir ödül verilmesi gerekir" dedi. Bülent Ateş de "Arkadaşın göstermiş olduğu dünkü olay gerçekten kahramanlık örneği. Bunu her adamın yapacağını tahmin etmiyorum. Şükrü arkadaşımızı kutluyoruz, bir can kurtardı. Allah da işini gücünü rast getirsin" diye konuştu. Esnaflardan Ali Erdoğan da" temizlikçi kardeşimizi burada görüyorduk. Çok çalışkan bir insan. Cesaretinden dolayı tebrik ediyoruz" dedi. Bu arada 4 yaşındaki Ecrin Esen'in düşme anı yakındaki bir internet kafenin güvenlik kamerası tarafından kısmen kaydedil. Kafeteryanın kapısı açılınca düşme anı görüntüye yansımıyor ancak temizlik işçisinin ellerini açması düşme sonrası yerdeki görüntüler işyerinin güvenlik kamerası tarafından keydediliyo
29 Kasım 2014 Cumartesi, 14:39
cumhuriyet
null
7. kattan düşen çocuğu böyle kurtardı
turkiye
http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/151623/7._kattan_dusen_cocugu_boyle_kurtardi.html
YURTKUR Genel Müdürü Albayrak, ''2004'te 494 milyon TL olan bütçemiz, bugün 3 milyar 360 milyon TL. Bu sene sonunda bilin ki bu rakam 3,5 milyar TL'yi geçecek. Türkiye'nin 15. büyük bütçesini idare ediyoruz'' dedi.
null
Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu (YURTKUR) Genel Müdürü Hasan Albayrak, kurumun 2003 yılından önce kapanma noktasında olduğunu, yaptıkları başarılı çalışmalarla kurumu bu noktadan kurtardıklarını kaydetti. Bu dönemde bir çok kurumun burs ve kredi verdiğini, yurtlar yaptığını anlatan Albayrak, Kredi Yurtlar Kurumu'nun özelliğinin de kaybolduğunu anlattı.  Yaptıkları çalışmalarla 2004 yılında 5102 sayılı yasanın çıkarıldığını belirten Hasan Albayrak, bu yasayla burs ve kredi verme işi ile yurt yapımının YURTKUR'a devredildiğini bildirdi.  Albayrak, 2003 yılından önce YURTKUR'un 80-100 bin öğrenciye öğrenim kredisi, Başbakanlık'ın da 35-40 bin kişiye burs verdiğini belirterek, bu bursların hakkaniyetle dağıtılmadığını öne sürdü. Burs ve öğrenim kredisi dağıtımının tek çatı altında toplandığını ifade eden Albayrak, şöyle konuştu:  ''2002 yılında 45 TL olan öğrenim kredisi, bugün burslarla beraber 240 TL'ye çıkmıştır. Yüzde 455 civarında artış olmuştur. Kredi Yurtlar Kurumuna müracaat eden her öğrenci ya burs ya öğrenim kredisi alıyor. Geçmiş yıllarda 450 bin kişi kalıyordu Kredi Yurtlar'da, bugün son rakam 1 milyona yaklaşacak. 2004'te 494 milyon TL olan bütçemiz, bugün 3 milyar 360 milyon TL. Bu sene sonunda bilin ki bu rakam 3,5 milyar TL'yi geçecek. Türkiye'nin 15. büyük bütçesini idare ediyoruz, hep beraber harcıyoruz.''   Albayrak, göreve geldiği ilk yıllarda 3-4 kişilik odaları olan, suit odalı yurtlar yapmayı hedeflediklerini anlattı. Son 8 yılda YURTKUR'a 71 bin kapasite eklediklerini, birçok yurtta iyileştirme yaptıklarını belirten Albayrak, yurtlardaki hamamları kaldırarak duş sistemine geçtiklerini ifade etti.  Albayrak, şu anda Türkiye genelinde 43 yurt inşaatının sürdüğünü, 105 projenin devam ettiğini belirterek, ''2013 sonuna kadar, YURTKUR'un bir ve üç kişilik odaları, yüzde 70'in üzerine çıkacaktır. Stratejik Plan bunu yüzde 40'larda tutmuştu ama demek ki o zaman bana çok fazla güvenmemişlerdi'' diye konuştu.   Albayrak, büyük devlet olmanın gereğinin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının yurtdışında da ihtiyaçlarının karşılanmasını gerektirdiğini kaydetti.  Bu amaçla YURTKUR olarak yurtdışında teşkilatlar kurmaya, yurtlar açmaya karar verdiğini anlatan Albayrak, Yurtdışı İşler Daire Başkanlığı kurmak üzere çalışmaların da sürdüğünü ifade etti.  Bu çalışmalar kapsamında KKTC, Londra, Almanya, Kırgızistan'da okuyan öğrencilere burs, kredi ve yurt imkanı getirildiğini anlatan Albayrak, ''Eylül, Ekim ayından itibaren yurtdışında okuyan öğrencilerden müracaat alacağız. Devletin herhangi bir kurumundan burs veya öğrenim kredisi almıyorsa, YURTKUR dünyanın neresinde olursa olsun durumuna göre burs veya öğrenim kredisi verecek, yurtlar açacak'' dedi.  Albayrak, kurumun kadro problemini çözmek üzere çalışmaların sürdüğünü, bin 610 kadroyu aldıklarını, 600 kadronun da Bakanlar Kurulu'nda olduğunu açıkladı. Nisan veya Mayıs ayında kadronun çıkacağını belirten Albayrak, bu tarihten sonra kurumlarının memur açısından rahatlayacağını söyledi.   Her evde sorunlar yaşandığı gibi yurtlarda da zaman zaman olaylar görülebileceğine değinen Albayrak, yurt müdürlerine şöyle seslendi:  ''Devlet taraf tutmaz. Devlet, devletliğini, şefkatini, otoritesini, sevgisini gösterir. Ama devletin o sevgisine, saygısına, kucaklaşmasına saygı göstermeyenleri asla affetmeyin. Ne düşünürseniz düşünün beni ilgilendirmez, ne yapıyorsanız yapın, özel hayatınız beni hiç ilgilendirmez ama yurt müdürü olduğunuz sürece, kurumu ve devleti korumak görevinizdir. Düşüncenizden bir adam sizi kullanmaya kalkıyorsa, asla müsamaha göstermeyin. Sizi kullanmak isteyenler, sizi fikirlerinin altında ezmek isteyenler, size yakınlıklarından değil, sizi kullanmak istediklerindendir.''  Albayrak, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın üniversitelerin öğrenci konseyleri başkanlarıyla yaptığı toplantılara katıldığını, bu toplantıda konsey başkanı öğrencilerden çok etkilendiğini de anlattı. ''Öğrencilere hayran kalmamak elde değil'' diyen Albayrak, ''O kadar güzel bilgi alışverişinde bulunduk ki, öğrenciler o kadar memnun kaldı ki, sayın Başbakan o kadar memnun kaldı ki... Bu toplumun sivil toplum, üniversite bir araya gelmesi lazım'' diye konuştu.
07.02.2011 - 13:04
null
[]
YURTKUR'un sene sonu hedefi: 3,5 milyar TL
Eğitim
https://www.ntv.com.tr/egitim/yurtkurun-sene-sonu-hedefi-3-5-milyar-tl,j-qsOGJdpUiCwBM6yG3r8A
Marmara Bölgesi'nde hava sıcaklıklarının 3 ila 5 derece artması bekleniyor. Hava sıcaklıklarının değişim gösterdiği bu dönemde, uzmanlardan enfeksiyon hastalıkları ve grip uyarısı geldi.
null
Meteoroloji 1. Bölge Müdürlüğü'nün internet sitesinde yer alan bilgiye göre, bölgede parçalı ve çok bulutlu hava öngörülüyor. Sıcaklığın 3 ila 5 derece artması beklenen bölgede, sabah saatlerinde İstanbul, Kocaeli ile Tekirdağ ve Kırklareli'nin doğu ilçelerinde hafif sağanağın etkili olacağı tahmin ediliyor. Kuzey ve Kuzeydoğu (Poyraz) yönlerden (50-80 km/sa) esecek rüzgar nedeniyle yaşanabilecek olumsuzluklara karşı dikkatli ve tedbirli olunması isteniyor.
27.09.2018 - 08:42
Anadolu Ajansı
['Türkiye', 'hava durumu', 'Marmara']
Marmara'da sıcaklık artacak (Enfeksiyon ve gribe dikkat)
Türkiye
https://www.ntv.com.tr/turkiye/marmarada-sicaklik-artacak-enfeksiyon-ve-gribe-dikkat,N-WcnSCgaUGDbSwp2EQw-Q
Meclis'te milletvekillerinin sözlü sorularını yanıtlayan Bülent Arınç, 4 Aralık 2008-4 Aralık 2012 tarihleri Hakan Şükür'e haftada 14 bin TL ödeme yapıldığını kaydetti.
null
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, AK Parti İstanbul Milletvekili Hakan Şükür'e, TRT'de yorumculuk yaptığı dönemde haftada 14 bin lira ödeme yapıldığını söyledi. TBMM Genel Kurulu'nda milletvekillerinin sözlü sorularını yanıtlayan Arınç, Hakan Şükür'e, 4 Aralık 2008-4 Aralık 2012 tarihleri arasında haftada 14 bin TL, 2011 yılı Ocak ayındaki programları için toplamda 42 bin TL ödeme yapıldığını belirtti. 2009-2010 lig sezonu boyunca Şükür'ün katıldığı programların toplamda 1 milyon 440 bin TL değerinde sponsorluk geliri bulunduğundan kendisine ödenen ücretlerin buradan karşılandığını ifade eden Arınç, ''2011 yılının Ocak ayının son haftasından en son katıldığı aynı yılın Mayıs ayına kadar gerçekleştirilen programlar dış yapım olduğundan Şükür'e ne kadar ücret ödendiği hususu ilgili firmanın bilgisi dahilindedir'' diye konuştu.
02.04.2013 - 23:12
null
[]
Arınç'tan 'Hakan Şükür' açıklaması
Türkiye
https://www.ntv.com.tr/turkiye/arinctan-hakan-sukur-aciklamasi,ztg2XbptKke85tMI_nJ1_w
13 gündür eyleme sahne olan Gezi Parkı’nı yeni evli bir çift ziyaret etti. Gelinlik ve damatlıkla gelen çift, bir süre müzik eşliğinde oynadı. Eskişehir’de ise bir genç, eylem alanında kız arkadaşına evlenme teklifinde bulundu.
null
13 gündür eyleme sahne olan Gezi Parkı’nı yeni evli bir çift ziyaret etti. Gelinlik ve damatlıkla gelen çift, bir süre müzik eşliğinde oynadı. Eskişehir’de ise eylem alanında bir genç, kız arkadaşına evlenme teklifinde bulundu. Gezi Parkı'nda bir berber, eylemcileri ücretsiz tıraş ederken, tıraş olanlar arasında turistler de yer aldı. Yeni evlenen bir çift, üzerlerindeki gelinlik ve damatlıkla, eylemcilere destek amacıyla Taksim Meydanı'na geldi. Meydanda ve Gezi Parkı'nda bir süre oynayarak eğlenen çift, daha sonra buradan ayrıldı. Eylemciler, açık hava sinemasında Kemal Sunal'ın baş rolünü oynadığı "Zübük" filmini izledi. Taksim'de zaman zaman eylemciler arasında tartışmalar da yaşandı. Sabah saatlerinde bazı eylemciler çevre temizliği yaptı. Beşiktaş'ta da sakin bir gece yaşanırken, küçük gruplar Gümüşsuyu Caddesi'nde kısa süre bekledikten sonra dağıldı. Öte yandan, Gazi Mahallesi’nde çöp konteynerlerini devirerek ateşe veren ve yola barikat kuran grup, polise taş, havai fişek ve molotofkokteyli attı. Polis, göstericileri biber gazı ve tazyikli suyla dağıttı. Grubun dağılmasının ardından polisler, Gazi Polis Merkezi çevresinde bekleyişini sürdürdü. Bu arada, İstanbul’da gelin ve damat Gezi Parkı’nı ziyaret ederken; Eskişehir’de ise evlenme teklifi geldi. Üniversite Caddesi'nde kurulan çadır bölgesinde 24 yaşındaki Eren Özcan, mikrofonla kız arkadaşına hitaben bir konuşma yaparak, "Benimle evlenir misin?" dedi. Teklif sırasında bir konteynerin üstüne çıkan gencin arkadaşları "Benimle evlenir misin sevgilim" yazılı döviz açıp meşale yaktı. Bunun üzerine gencin kız arkadaşı 23 yaşındaki Sevgi Mutlu "Evet" dedi. Daha sonra Özcan, kız arkadaşının yanına gelip yüzük taktı. Özcan, gazetecilere, "4 yıllık birlikteliğimiz var, farklı bir şekilde evlenme teklifi yapmak istiyordum, bugüne nasip oldu. İki dakikada alınan bir karardı, burası geldi aklıma, unutulmayacağına da eminim" dedi. Sevgi Mutlu da çok şaşırdığını ve duygulandığını ifade etti. Eylemciler de çifti alkışlayıp mutluluk diledi. Çift daha sonra havaya dilek feneri bıraktı.
09.06.2013 - 08:54
Anadolu Ajansı
[]
Gelin ve damattan Gezi'ye ziyaret
Türkiye
https://www.ntv.com.tr/turkiye/gelin-ve-damattan-geziye-ziyaret,sgJSpPfYMkeCfH9O08H4tw
2008 yılından bu yana Türkiye'de hizmet veren ve 30 Haziran 2017 günü Türkiye'deki faaliyetlerine son veren ünlü alışveriş sitesi Markafoni'nin yeni sahibi belli oldu. Şirketi, Türk işadamı Cafer Mahiroğlu satın aldı.
null
İngiltere’deki Türk moda devi , 30 Haziranda faaliyetlerini durduran için dünyanın en önemli e-ticaret şirketlerinden Güney Afrika merkezli Naspers Grup ile el sıkıştı. Select, Markafoni'yi 15 milyon dolara satın aldı. Select tarafından satın alınan ve 30 Haziran'da faaliyetlerini durduran Markafoni'nin satış süreci ve önümüzdeki dönem hedefleri Select Yönetim Kurulu Başkanı Cafer Mahiroğlu'nun katılımıyla düzenlenen toplantıda paylaşıldı. Türkiye'deki ve dünyadaki e-ticaret sektörüne ilişkin bilgi veren Mahiroğlu, her sene yüzlerce yeni markanın ortaya çıktığı sektörde, bu şirketlerin yüzde 80'inin kar edemediğini, marka konumlandırmasını doğru yapmış bazı şirketlerin ise zarar bile etse varlıklarını devam ettirdiklerini söyledi. Markafoni'nin de bu markalardan biri olduğunu dile getiren Mahiroğlu, şunları söyledi: "Markafoni, Türkiye'de bir hikayenin üzerine oturmuş, Türkiye'de e-ticaretin ilk çıktığı yıllarda kendini konumlandırmış, doğru pozisyon almış, insanlara doğru mesaj vermiş ve ulaşmış bir marka. En önemli kısım, markayı insanların kafasına kazıyabilmek. Önümüzdeki bir kaç yılda dünya, e-ticaretin kaybolan şirketlerinin çöplüğüne dönecek. Birçok şirket açılıyor, aradan geçen belli sürede sektörden diskalifiye oluyor. Oysa bazı isimler kafaya kazınıyor, Markafoni'de bunlardan biri. Markanın bilinirliğinin, akıllara kazınmış olmasının bir değeri yok, bunlar parayla satın alınabilen şeyler değil. Diğer yandan dünyanın her yerinde bu yatırımı yapabilirdik, dünyanın 5 ülkesinde işletmelerimiz var ama bizim Türkiye'ye karşı sorumluluğumuz var, Türkiye’nin geleceğine güveniyoruz. Burada kendi ülkemde de var olmak istiyordum. Bu benim için çok önemli bir imkan oldu ve değerlendirdim." Mahiroğlu, Markafoni'nin 4 yıl önce 270 milyon dolara satıldığını ve el değiştirdiğini anımsatarak, gelinen noktada bu değerden pek bir şey kaybetmediğini anlattı.  Markafoni'nin kendisi için aynı değeri koruduğuna işaret eden Mahiroğlu, "Markafoni'nin 15 milyon dolar gibi bir maliyeti oldu, 3 yılda 15 milyon dolarlık bir yatırım öngörüyoruz, yatırımlarla maliyet 30 milyon doları bulacak. Şu anki istihdam sayısı oldukça düşmüş durumda, kısa süre içinde 600 kişinin istihdam edileceği bir yapıya dönüşeceğiz" ifadelerini kullandı. Şirketin çalışma ve işleyiş stratejisinde bir takım değişikliklere gideceklerini anlatan Mahiroğlu, "Müşteriye artı değerler sunacağız. Müşteri bugün aldığı ürünü ertesi gün alacak, paket bölmeler olmayacak, bir aldığı ürünü 7 gün beklemeyecek, 5 ürün aldıysa 5 ayrı yerden 5 ayrı paket gelmeyecek, bunlar gibi yenilikler yapacağız" bilgisini verdi. Mahiroğlu, web sitesini Cuma gün açmayı planladıklarını belirterek, ilk günlere özel bir takım fırsatlar ve indirimler sunacaklarını, Markafoni'nin halihazırdaki müşteri kitlesine hizmet vermeye devam edeceklerini, yapılanma çalışmalarının değiştirilerek devam edeceğini söyledi.  Şirketi kontrollü şekilde yukarı çekmeyi hedeflerini söyleyen Mahiroğlu, büyümeyi kontrollü şekilde götüreceklerine işaret ederek, "Açtığımız günden itibaren ziyaretçilerin yüzde 80'ini yakalayacağımızı düşünüyorum. 2018 yılında Markafoni'yi Avrupa'ya açacağız. Ana önceliğimiz Türkiye'deki konumunu sağlamlaştırmak. Bugüne kadar Avrupa'daki bir markayı Türkleştirdim, şimdi Türk bir markanın Avrupa'ya açılma zamanı geldi" şeklinde konuştu. Güney Afrika merkezli Naspers'dan satın aldıkları Markafoni'yi yeniden pazar lideri yapmak için çalışacaklarını vurgulayan Select Yönetim Kurulu Başkanı Cafer Mahiroğlu, zor durumdayken aldıkların Select'in küllerinden yeniden doğmasını sağladıklarını ve gelinen noktada Select'in 250 mağazayla İngiltere'nin en güçlü markalarından biri olduğunu söyledi. Mahiroğlu, Markafoni ile çok daha büyük bir başarı öyküsüne imza atmak istediklerini belirterek, e-ticarette Türkiye için önemli katma değer yaratacaklarını anlattı. Mahiroğlu, dünya e-ticaret pazarı ile ilgili de değerlendirmelerde bulundu. 2016 yılında küresel online ticaretin 1,6 trilyon dolarlık hacme ulaştığını anımsatan Mahiroğlu, bu rakamın 2020'de 2,9 trilyon dolara ulaşmasının beklendiğine dikkati çekti. Mahiroğlu, şu bilgileri verdi: "Dünya’da e-ticaretin toplam perakendedeki payı yüzde 8,5. Bu oranın 4-5 yıl içinde yüzde 15'lere çıkacağı tahmin ediliyor. 80 milyon nüfusu ve 46 milyon internet kullanıcısının bulunduğu Türkiye'de ise e-ticaretin 2016'da ulaştığı toplam hacim yaklaşık 31 milyar lira. Bu miktarın 17,5 milyar liralık bölümünü online ve çok kanallı perakende oluşturuyor. Sadece online perakendenin pazardan aldığı pay ise 11,3 milyar lira. E-ticaretin toplam perakende içindeki payı halen yüzde 3,5 düzeyinde. Dünyadaki e-ticaret pazarına, Türkiye'nin nüfusuna ve internet kullanıcısına baktığımızda ülkemizde online satışın potansiyelin çok altında olduğunu görebiliyoruz. Türkiye'de online ticaret dünya ortalaması olan yüzde 8,5'a çıktığında pazar büyüklüğü neredeyse üçe katlanacak ve yaklaşık 100 milyar liralık bir hacme ulaşacak." Verilerin online ticaret konusunda Türkiye'nin potansiyelini net bir şekilde ortaya koyduğunu vurgulayan Cafer Mahiroğlu, bu potansiyeli harekete geçireceklerini ve Markafoni'nin eskisinden çok daha güçlü bir şekilde pazarda yerini alacağını söyledi.
10.07.2017 - 16:02
Anadolu Ajansı
['Teknoloji', 'Ekonomi', 'Sosyal Medya', 'internet', 'Alışveriş']
Türk işadamı Markafoni'yi satın aldı
Ekonomi
https://www.ntv.com.tr/ekonomi/turk-isadami-markafoniyi-satin-aldi,l8spBWXQZUmJ6tBKLGniTA
Türkiye'nin dört bir yanındaki 49 uçuş noktasıyla dünya çapında olduğu gibi yurt içinde de en çok noktaya uçan havayolu olan Türk Hava Yolları, İstanbul-Siirt-İstanbul seferlerini bugün itibarıyla başlattı.
null
'nda yaklaşık iki yıldır süren çalışmaların tamamlanması akabinde havaalanına gerçekleştirilen ilk yolcu uçuşu bayrak taşıyıcının TK2656 seferi oldu. Açılış nedeniyle Siirt Havaalanı’nda gerçekleşen programda düşüncelerini dile getiren Genel Müdürü, Yönetim Kurulu ve İcra Komitesi Başkan Vekili Bilal Ekşi, yenilenmiş Siirt Havaalanı’nın Siirt başta olmak üzere tüm Türkiye’ye hayırlı olmasını diledi. Dünyanın en iyi havayolu olma hedeflerinin yanında özel bir hedeflerinin daha olduğunu kaydeden Ekşi, Türkiye'de havayolunu halkın yolu yapmak için çalıştıklarını ifade etti. Burada gerçekleştirecekleri uçuşlarla ’i İstanbul’a ve 124 ülkedeki 306 uçuş noktaya bağlayacaklarını kaydeden Ekşi, Türk Hava Yolları’nın başarı hikayesinin bu topraklarda yazıldığını kendilerinin bu topraklar için attıkları her adımda heyecan duyduklarını vurguladı. Bugünün kendileri için mutlu bir gün olduğunu anlatan Ekşi, şöyle dedi: "Bugün bizim için mutlu bir gün İstanbul’la Siirt’i birleştirdik. Valimizin deyişiyle Siirtlilerin duasını aldık inşallah. Biz 2019 bütçesini yaptığımızda bu duayı hesaba katmamıştık. İnşallah bu duayla yolumuz çok daha hayırlı geçecek. Türkiye'de uçabilecek bir yere uçmadıktan sonra dünyada en çok noktaya uçmuşsun neye yarar. Biz buraya uçak gönderdiğimizde yüzde 100 emniyetli bir şekilde inebilecek miyiz inemeyecek miyiz onda emin olduktan sonra valime de arz ettik biz hazırız diye, dolasıyla satışları sefere açtık, büyük bir ilgi var. Biz de Siirtlilerin misafirperverliğini bildiğimiz için biz de onlara bir hoşgörü yapalım dedik, 99 liradan başlattık biletleri ilgi müthiş" Yolculardan Mehmet Tekyön adlı vatandaş ise iki yıldır havaalanının uçuşa kapalı olduğunu bugün gelinen noktada ise uçuşlarını gerçekleştirdiklerini söyledi. Türk Hava Yolları yolcularının, Siirt kalkışlı ve varışlı seyahat planlarını her şey dahil 99 lira 99 kuruştan başlayan kampanyalı fiyatlarla gerçekleştirebilecekleri kaydedildi.
06.03.2019 - 17:17
İHA
['Seyahat', 'Türkiye', 'Ekonomi', 'thy', 'Siirt', 'Gezi', 'uçak', 'uçak bileti', 'Turizm', 'Para', 'ulaşım']
THY, Siirt'i dünyaya bağlayacak uçuşlara başladı
Seyahat
https://www.ntv.com.tr/seyahat/thy-siirti-dunyaya-baglayacak-ucuslara-basladi,poGsKfxbZEGvyYbnPnSqAQ
Giresun'da iki yolcu minibüsünün çarpışması sonucu 9 kişi yaralandı.
null
Giresun'da iki yolcu minibüsünün çarpıştığı kazada 9 kişi yaralandı. Atatürk Bulvarı devlet hastanesi ışıkları mevkisinde, Yasin Ayyıldız yönetimindeki 28 M 1189 plakalı minibüs, devlet hastanesine dönüş yaptığı sırada merkez istikametine giden Akif Karahasan idaresindeki 28 M 5098 plakalı minibüsle çarpıştı. Çarpmanın etkisiyle Ayyıldız yönetimindeki minibüs devrildi. Kazada, araçlarda bulunan Türkan Karahasan, Kübra Işık, Tuğçe Karaahasan, Sedef Karahasan, Cansu Karahasan, İpek Şenel, Hüseyin Kemaloğlu, Orhan Işık ve henüz kimliği belirlenemeyen bir kişi yaralandı. Olay yerine gelen ambulanslarla Prof. Dr. Atilla İlhan Özdemir Devlet Hastanesine kaldırılan yaralıların durumlarının iyi olduğu bildirildi. Sürücüler ise ifadeleri alınmak üzere emniyet müdürlüğüne götürüldü. Öte yandan, çarpışan iki minibüsün de Piraziz ilçesi ile Giresun merkez arasında yolcu taşımacılığı yaptığı öğrenildi.
08.04.2014 - 20:43
Anadolu Ajansı
[]
Yolcu minibüsleri çarpıştı: 9 yaralı
Türkiye
https://www.ntv.com.tr/turkiye/yolcu-minibusleri-carpisti-9-yarali,gUzyD-XAh0W3tEuRXYXjcA
İstanbul'da aralarında ABD ve Almanya’nın da bulunduğu 5 başkonsolosluğa zarf içinde gönderilen "sarı toz" polisi alarma geçirdi. Sağlık Bakanlığı, tedbir amacıyla 16 kişinin kontrol altında olduğunu açıkladı.
null
İstanbul'da aralarında ABD ve Almanya’nın da bulunduğu 5 başkonsolosluğa zarf içinde gönderilen "sarı toz" polisi alarma geçirdi. Kanada, Belçika ve Almanya'nın İstanbul başkonsoloslukları, sabah saatlerinde açtıkları zarfların içinden sarı renkte toz madde çıkması üzerine durumu polise bildirdi. Buralara gelen İstanbul Emniyet Müdürlüğü ekipleri, şerit çekerek önlem aldı. Başkonsolosluklara, İstanbul İl AFAD Kimyasal, Biyolojik, Radyoloji ve Nükleer ile Sağlık Bakanlığı Ulusal Medikal Kurtarma Ekipleri de geldi. Alınan numuneler, Ankara'da Hıfzıssıhha laboratuvarlarında incelenmek üzere Sağlık Bakanlığı ekiplerine teslim edildi. Zarf ile temasa geçmiş olabilecek kişilere gerekli tıbbi desteği sağladı. Kanada'nın İstanbul Başkonsolosluğu'nda gelen zarfı açan bir kişi ile aynı ortamda bulunan 6 kişinin dolaylı olarak maddeye maruz kaldığı öğrenildi. Bu arada, öğleden sonra ABD'nin İstinye’de bulunan İstanbul Başkonsolosluğu'na da içinde sarı toz bulunan zarf ulaştı. Türk ve Amerikan yetkililer, zarfla ilgili gerekli çalışmaları yaptı. Başkonsolosluğun çalışmalarında herhangi bir aksama yaşanmadığı belirtildi. Aynı zarftan Fransa'nın İstanbul Başkonsolosluğu'na da geldiği ortaya çıktı. Konsolosluğa bırakılan zarf inceleme altına alındı. Zarfı alan konsolosluk görevlileri, durumu polise bildirdi. AFAD ve UMKE ekipleri Konsolosluğa geldi. Zarfı, teslim alan ekipler, incelemek üzere götürdü. İstanbul Emniyet Müdürlüğü, zarfların kim tarafından ve nereden gönderildiğini tespit etmek amacıyla inceleme başlattı. Bu olay üzerine İstanbul'daki diğer başkonsolosluklar da önlem aldı. Fransa'nın İstanbul Başkonsolosluğu yetkilileri, şu aşamada sadece gelen zarflara dokunmama, elden zarf almama kararını uygulamaya koydu. Konsolosluğa gelen zarfların ayrı ayrı kutulara alındığı belirtildi. İngiltere'nin İstanbul Başkonsolosluğu'nun da olayın ardından binaya gelen paketleri ek güvenlik kontrolünden geçirdiği kaydedildi. Sağlık Bakanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliğinden yapılan yazılı açıklamada, Kanada'nın İstanbul Başkonsolosluğunda açılan bir zarfın içindeki şüpheli toz madde ile teması olan kişilerin bakanlığın Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesine ivedilikle nakledildiği belirtildi. Açıklamada, "Şüpheli toz maddeye maruz kaldığı bildirilen, Kanada Konsolosluğundan 10 kişi, Belçika Konsolosluğundan 4 kişi ve Almanya Konsolosluğundan 2 kişi olmak üzere toplam 16 kişi Bakırköy Dr. Sadi Konuk EAH Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Kliniğinde gözlem altında tutulmaktadır" denildi. Hastaların genel durumlarının iyi olduğu, alınan numunenin kesin sonucu çıkana kadar izole bir odada gözlem altında tutulmaya devam edileceği belirtilen açıklamada, ''Şüpheli zarftan alınan numuneler Ankara’daki Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Mikrobiyoloji Referans Laboratuvarı’nda incelemeye alınacaktır. Numune sonuçlarının 27 Ekim 2014 Pazartesi günü ilgili kurumlar ve kamuoyuna açıklanması planlanmaktadır'' ifadeleri kullanıldı.
24.10.2014 - 13:28
null
[]
Bakanlık'tan 'sarı toz' açıklaması
Türkiye
https://www.ntv.com.tr/turkiye/bakanliktan-sari-toz-aciklamasi,XoXkwNc82UqgWi4H23_h6Q
Irak’ın Musul kentine bağlı Başika’ya sevk edilen Türk askerlerinin bir bölümü buradan ayrıldı.
null
Kuzey Irak merkezli Rudaw televizyonunun haberine göre, Musul'un Başika bölgesindeki kampa konuşlandırılan askerlerin büyük bölümü bu sabah kamptan ayrılarak Türkiye’ye doğru yola çıktı. Askeri kaynaklardan edinilen bilgiye göre de, Türk askeri konvoyu Irak'ın kuzeyindeki bir başka bölgeye sevk edildi. Türk Silahlı Kuvvetleri artan güvenlik riski nedeniyle 4 Aralık'ta Başika'ya yeni birlikler göndermiş, bu sevkiyat Irak merkezi hükümetinin tepkisine neden olmuştu. Bölgeye 25 tank sevk edilirken, buradaki Türk askeri sayısı da 600’e ulaşmıştı. Türk askerleri, peşmergeyi eğitmek için Irak'ın Musul kentine bağlı Başika bölgesinde bir askeri kamp kurmuştu MİT müsteşarı Hakan Fidan ve Dışişleri müsteşarı Feridun Sinirlioğlu Bağdat'taki temaslarının ardından kampın yeniden tanzim edileceği belirtilmişti.
14.12.2015 - 12:39
NTV Haber
['Dünya']
Türk askerlerinin bir bölümü Başika’dan ayrıldı
Dünya
https://www.ntv.com.tr/dunya/turk-askerlerinin-bir-bolumu-basikadan-ayrildi,PNsBW_pQaUaK-6zfFrGyBQ
Diyarbakır merkezli 11 ilde FETÖ/PDY'ye yönelik soruşturma kapsamında gözaltı kararı verilen 16 kişinin yakalanması için eş zamanlı operasyon başlatıldı. Şüphelilerden 13'ünün muvazzaf asker olduğu öğrenildi.
null
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'nın, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nda (FETÖ/PDY) yönetici konumunda bulunan kişilerin, örgüt üyesi devlet memuru kişileri birtakım ankesörlü, büfe, market gibi umuma açık sabit hatlardan arayarak örgütsel talimatlar vermesine yönelik başlattığı soruşturma devam ediyor. Bu kapsamda örgütün jandarma yapılanmasına yönelik yapılan çalışmalarda sabit hatlardan örgüt yöneticisi konumunda bulunan şahıslar tarafından arandığı tespit edilen muvazzaf binbaşı, 2 üsteğmen, 5 astsubay, 4 uzman çavuş ve uzman jandarma ile emekli 2 astsubay ile istifa eden uzman çavuş olmak üzere 16 şüpheli hakkında gözaltı kararı çıkarıldı. Şüphelilerin yakalanması için Diyarbakır merkezli 11 ilde eş zamanlı operasyon başlatıldı.
11.12.2018 - 11:22
Anadolu Ajansı
['Türkiye', 'Polis Adliye', 'son dakika', 'Diyarbakır', 'FETÖ', 'son dakika haberleri']
Diyarbakır merkezli 11 ilde FETÖ operasyonu: 16 gözaltı kararı
Türkiye
https://www.ntv.com.tr/turkiye/diyarbakir-merkezli-11-ilde-feto-operasyonu-16-gozalti-karari,LfM1iZQSLEi2cjb9Vak1-w
Su Ürünleri Kurulu Başkanı Sinan Kızıltan, balıklarda ağır metal kalıntısı iddialarıyla ilgili olarak, 'Bizim balıklarımızda tehlikeli oranda kanserojen maddeye rastlansaydı ihracat yapamazdık' dedi.
null
Marmara Denizi'nden avlanan balıkların bir kısmında ağır metal kalıntısı olduğu iddialarıyla ilgili Türkiye Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçı Birlikleri Sektör Kurulu Başkanı Sinan Kızıltan açıklama yaptı. Türk balıklarının Avrupa'daki ihracat başarısına dikkat çeken Kızıltan, ''Bizim balıklarımızda tehlikeli oranda kanserojen maddeye rastlansaydı ihracat yapamazdık'' dedi. Kızıltan, Türkiye su ürünleri sektörünün son yıllarda ihracatın yıldız sektörü haline geldiğini, 2012 yılı rakamlarına göre sektörün 500 milyon dolara yaklaşan ihracatıyla kültür balıkçılığında Avrupa'da Norveç'in ardından ikinci sıraya yükseldiklerini söyledi. Gıda sektöründe halkın yoğun tüketimi bulunan ürünlere yönelik zaman zaman analiz haberlerinin yayınlandığını, bu haberlerde bilimsellikten uzak verilerle sansasyonel bilgilerin verildiğini belirten Kızıltan, Marmara Denizi'nde avlanan bazı balık türlerinde kanserojen kalıntıların bulunduğu yönündeki haberde de yanlış bilgilendirmeler yapıldığını savundu. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın düzenli olarak analizler yaptığını, bu sonuçların baz alınması gerektiğini ifade eden Kızıltan, şöyle konuştu: ''Ege Üniversitesi ve TÜBİTAK'ta da yapılan analizler var, onlarda da böyle bir sonuç çıkmıyor. Marmara'da bazı dip balıklarında bu sözü edilen maddelerden olduğu söyleniyor. Soluduğumuz havada, yediğimiz gıdalarda dahi bu tür maddeler mevcut. Bunların kanserojen etki yarattığı iddiası abartılıdır. Burada Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın düzenli olarak yaptığı analizlerin baz alınması gerekir. Bazı özel laboratuarlar iş hacmini arttırmak için dönem dönem bu tür açıklamalar yapıyor.'' Sektörün kişi başına balık tüketimini artırmaya çalıştığını, bunun için kampanyalar düzenlediğini ifade eden Kızıltan, bu tip iddiaların bilimsel ve ticari ilişkiler açısından önemli sonuçlar doğurabileceğini, resmi makamlar dışındaki bilgilere itibar edilmemesi gerektiğine dikkati çekti. Kızıltan, ''Avrupa Birliğine ihraç ettiğimiz tek et balık etidir. AB, bu konuda ayrıntılı analizler yapmaktadır. Bizim balıklarımızda tehlikeli oranda kanserojen maddeye rastlansa ihracat yapamazdık. Avrupa'da Türk balıkları en sağlıklı, en temiz balıklar olarak kabul ediliyor'' dedi. Güzelbahçe Su Ürünleri Kooperatifi Başkanı Ünal Görgün de, iddiaların kanıtlanması gerektiğini ve sadece bir laboratuarın sonucuna göre değil çeşitli laboratuarların analiz sonuçlarını görmek gerektiğini söyledi. Deniz suyunu kirleten fabrika atıklarının önlenmesi gerektiğini belirten Görgün, ''Belirli oranlarda cıva her balıkta var ama 'kanserojen madde var' demek abestir. Bu iddiayı kanıtlamak gerekir ve sadece bir tane laboratuarın sonucuna göre değil çeşitli laboratuarlara analiz yaptırmak gerekir'' dedi. Ege denizi sularında ağır metal oranının yüksek olmadığını belirten Görgün, sözlerini şöyle tamamladı: ''Ege Denizi sularında insan sağlığına zararlı madde oranı yüksek değil. Ama Marmara'da var demek de doğru değil. Biz de oradan gelen lüferleri tüketiyoruz. Sağlık bizim için çok önemli. Eğer bu balıklar tehlikeli ise biz bu balığı avlamayız. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı bu konuda zaten çok titiz davranıyor. Dip balıklarının önemli bir kısmında insan sağlığına zarar vermeyecek derecede cıva vardır. Bu bilinen bir şey. Ama bunu balık kanser yapar diye lanse etmek doğru değil.''
23.01.2013 - 14:02
Anadolu Ajansı
[]
‘Balıkta kanserojen olsaydı ihracat yapamazdık'
Sağlık
https://www.ntv.com.tr/saglik/balikta-kanserojen-olsaydi-ihracat-yapamazdik,QH2koEMFB0SBYMcbYjYRPg
Lübnan'daki Hizbullah örgütünün üst düzey yöneticilerinden Hasan el-Lakkis sabaha karşı evinin yakınlarında uğradığı suikastte hayatını kaybetti. Hizbullah örgütü, suikastten İsrail'i sorumlu tuttu.
null
Hizbullah tarafından yapılan açıklamada, Hasan el-Lakkis'in başkent Lübnan'ın Hadath semtinde evinin yakınında suikaste uğradığı belirtildi. Olayla ilgili fazla ayrıntı vermeyen Hizbullah, suikastten İsrail'i sorumlu tuttu. Hasan el-Lakkis'i "İslam direnişinin liderlerinden biri" olarak tanımlayan Hizbullah, Lakkis'in daha önce defalarca öldürlmeye çalışıldığını belirtti. Hizbullah'ın açıklamasında, "Düşman, bu çirkin suçun sonuçlarını ve tüm sorumluluğunu üstlenmeli" ifadelerine de yer verildi. Uluslararası gözlemcilere göre İran’ın donattığı binlerce Hizbullah milisi Suriye'de Esad rejimine destek veriyor. Şimdiye kadar isyancıların kontrolünde bulunan Şam ve Halep gibi büyük kentlerin varoşlarına Suriye hükümetine bağlı askerî kuvvetler ile Hizbullah milislerinin girdiğine dikkat çekiliyor. Hizbullah, Hasan el-Lakkis'in ölümünden sorumlu tuttuğu İsrail ile 2006'da Lübnan topraklarında savaşmış, çoğu sivil bin 200 Lübnanlı ve 150'den fazla İsraillinin ölümüyle sonuçlanan 34 günlük silahlı çatışmanın ardından her iki taraf da zafer ilan etmişti.
04.12.2013 - 11:26
null
[]
Hizbullah'a 'kalbi'nde suikast
Dünya
https://www.ntv.com.tr/dunya/hizbullaha-kalbinde-suikast,XPWXDF1Yq0SORctujZuMGg
Muş'un Bulanık ilçesinde, terör örgütü tarafından kaçırıldığı iddia edilen 10 çocuktan 5'i evlerine döndü.
null
Muş Valisi Vedat Büyükersoy, Bulanık ilçesine bağlı Çataklı köyünde 7 Eylül günü terör örgütü üyeleri tarafından kaçırıldığı iddia edilen 10 çocuktan 5'inin evlerine döndüğünü söyledi. Çocuklarına kavuşan ailelerin, sabah saatlerinde konuyu güvenlik güçlerine haber verdiğini vurgulayan Büyükersoy, olayla ilgili soruşturmanın çok yönlü devam ettiğini bildirdi. Bulanık ilçesi Çataklı köyünde yaşları 11 ile 20 arasında değişen biri kız 10 çocuğun, 7 Eylül günü terör örgütü üyeleri tarafından kaçırıldığı iddia edilmişti.
09.09.2014 - 10:28
Anadolu Ajansı
[]
5 çocuk dağdan döndü
Türkiye
https://www.ntv.com.tr/turkiye/5-cocuk-dagdan-dondu,vbxLphKh5ke9AhJuW2_iDA
Çanakkale'de yakıtı biten aracına benzin almak için yolun karşısına geçmeye çalışan sürücü ve yanındaki 4 yaşındaki kızına TIR çarptı. Kazada baba-kız yaşamını yitirdi.
null
Çanakkale'de, yakıtı biten araçlarına benzin almak için yolun karşısına geçmek isteyen baba ve 4 yaşındaki kızı, TIR'ın çarpması sonucu hayatını kaybetti. Alınan bilgiye göre, merkeze bağlı Gökçalı köyündeki yakınlarını ziyarete giden Arif Bülbül (34) ve kızı Miray Bülbül (4), daha sonra dönüşe geçti. Çanakkale-İzmir kara yoluna çıktıkları sırada aracının yakıtı biten Arif Bülbül, kızını da yanına alarak 150 metre ilerideki akaryakıt istasyonuna doğru yürümeye başladı. Yolun karşı şeridine geçmek isteyen baba ve çocuğuna, sürücüsünün ismi öğrenilemeyen saman yüklü TIR çarptı. Çarpmanın etkisiyle yola savrulan Arif ve Miray Bülbül, olay yerinde yaşamını yitirdi. Cesetler, cumhuriyet savcısının incelemesinin ardından Çanakkale Belediyesine ait cenaze nakil aracı ile Mehmet Akif Ersoy Çanakkale Devlet Hastanesi morguna götürüldü. TIR sürücüsü ise gözaltına alındı.
26.06.2019 - 10:25
Anadolu Ajansı
['Türkiye', 'Trafik Kazası', 'Çanakkale']
TIR'ın çarptığı baba ile 4 yaşındaki kızı hayatını kaybetti
Türkiye
https://www.ntv.com.tr/turkiye/tirin-carptigi-baba-ile-4-yasindaki-kizi-hayatini-kaybetti,3mgNq1sxlEuBhr5W5PgEzQ
‘İçerde’ dizisinin Alyanak’ı Yıldıray Şahinler, Geleceğe Işık Tut Kampanyası aracılığıyla Bitlis’in Ahlat ilçesindeki öğrencilere destek oldu. Ünlü oyuncu, Instagram hesabından yaptığı paylaşımda ise "Bunlar benim Bitlis’teki çocuklarım" başlığıyla duyurdu.
null
Ekranların sevilen dizisi 'İçerde'de Alyanak karakteriyle yıldızı parlayan Yıldıray Şahinler, sosyal medya aracılığıyla pek çok okulun ve öğrencinin eğitim ihtiyaçlarını karşılayan ‘Geleceğe Işık Tut’ kampanyasına dahil olarak Bitlis’in Ahlat ilçesindeki on öğrenci için bot ve mont yardımında bulundu. Bu anlamlı yardım sonrası minik öğrencilerin teşekkür için çektirdiği fotoğrafı paylaşan Şahinler, "Bunlar benim Bitlis-Ahlat'taki çocuklarım. Geleceğe Işık Tut projesi sayesinde sıcacık bot ve mont ulaştırabildiğim 10 evladım var. Siz de yurdun bir yerinde üşüyen küçük öğrencilere elinizi uzatmak isterseniz 'Geleceğe Işık Tut' hesabından listeleri inceleyin" ifadelerine yer verdi. İki üniversite öğrencisinin başlattığı ve giderek çığ gibi büyüyen ‘Geleceğe Işık Tut’ projesi tamamen gönüllülük esasıyla talep gelen okullara yardımda bulunacak hayırseverlere aracılık ediyor.
15.03.2017 - 10:56
İHA
['Yaşam', 'magazin']
İçerde dizisinin Alyanak’ı, Ahlatlı çocukları unutmadı
Yaşam
https://www.ntv.com.tr/yasam/icerde-dizisinin-alyanaki-ahlatli-cocuklari-unutmadi,rHvcOZfVsk-e4JvOw0Adow
Adapazarı'nda 14 yaşındaki bir kız, kendisini dövmek isteyen üvey babasına yakalanmamak için oturdukları apartmanın 3'üncü ve 4'üncü katları arasındaki pervazda saklandı.
null
Adapazarı'nda, baba dayağından kaçmak isteyen 14 yaşındaki B.G. adlı kız, 4'üncü katın penceresinden sarkıp 3'üncü katın pencere pervazında bir saat boyunca saklandı. Komşuları tarafından polise haber verilmesi üzerine B.G. itfaiye tarafından indirildi. Polis merkezine götürülen küçük kız, üvey babasının dayağından korkup kaçtığını söyledi. Babasının madde bağımlısı olduğunu, kendisini sürekli dövdüğünü söyleyen B.G., olay günü de babasının kendisini dövmek istediğini, kapıyı kilitleyip pencereden sarkarak ondan kurtulmak istediğini söyledi. Şikayet üzerine üvey baba gözaltına alındı. Sakarya Emniyet Müdürlüğü yetkilileri olayla ilgili olarak bir açıklama yapmadı.
31.07.2012 - 22:52
null
[]
Üvey baba dayağından kaçış
Türkiye
https://www.ntv.com.tr/turkiye/uvey-baba-dayagindan-kacis,c6AwJ5dN4kmOCQH6N7LP1Q
Selçuk Üniversitesi Araştırma Görevlisi Mehmet Korkmaz, halı sahada futbol oynarken kırılan bileğinin tedavi sürecinde yaşadığı zorluklardan hareketle, fizik tedavide kullanılmak üzere "bilek egzersiz" cihazı tasarladı
AA
Selçuk Üniversitesi (SÜ) Mühendislik Fakültesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü Araştırma Görevlisi Mehmet Korkmaz, halı saha maçında bileği kırıldıktan sonra tedavi sürecinde yaşadıklarından esinlenerek, fizik tedavide kullanılabilecek "bilek egzersiz" cihazı tasarladı. Korkmaz, halı sahadaki futbol maçında bileğinin kırılmasının ardından cihazı üretmeye karar verdiğini söyledi. Alçıya alınan kolunda hareket kaybı olduğunu ve fizik tedavi gördüğünü dile getiren Korkmaz, aleti daha kolay ve ağrısız egzersiz için tasarladığını vurguladı. Korkmaz, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının desteğinin çalışmasında kendisine büyük olanak sağladığını ifade ederek, şunları dile getirdi: ''Bu çalışma ile egzersiz yapacak hastaların hayatını kolaylaştıracağımı düşündüm. Fizik tedavi kliniğinde bir saatlik seansın 45 dakikası bileği ısıtmakla geçiyor ve fizik tedavi uzmanı bilek egzersiz hareketlerini eliyle yaptırıyor. Yani ısıtmaya verilen süre fizik tedaviye ayrılan süreden çok fazla. Tasarladığımız bileklikteki elektrotlar sayesinde bilek daha çabuk ısınıyor ve egzersizleri yapmak daha kolay oluyor." Bilekliğe yerleştirilen motor ve ana kart ile bileğin istenilen süreyle ve açıyla döndürüldüğünü anlatan Korkmaz, ''Cihaz, ithal edilen emsallerine göre bileği ısıtabildiği gibi hafıza özelliğine de sahip. Hastaların bileğini kaç derece ve ne kadar süreyle döndüreceğini kaydediyor. Bu bilgiler ön yüzünde bulunan ekrandan görülebiliyor'' diye konuştu. Korkmaz, her egzersizde hastaya hissettirmeyecek şekilde otomatik olarak dönüş derecesinin artırıldığını belirterek, ''Buna 'aktif mod' diyoruz. Bu mod bilekteki kabiliyetin hastaya ağrı vermeden gelişmesini sağlıyor. Bu da benzer cihazlarda bulunmayan bir özellik. İthal edilen benzer ürünler çok pahalı. Biz çok daha ucuz ve tamamen yerli bir ürün ortaya çıkarmış olduk. Bu cihazı geliştirerek ihraç edebiliriz" ifadelerini kullandı. Cihazın fizik tedavi merkezleri ve hastanelerde kullanılabileceğine işaret eden Korkmaz, şunları kaydetti: ''Hastalar evlerinde egzersiz hareketlerini daha kolay şekilde yapabilir. İlerleyen dönemlerde farklı modlar eklemeyi düşünüyoruz. Örneğin ağırlık moduyla hastanın bir ağırlığı kaldırıyormuş gibi hissetmesini sağlayacağız. Patenti için başvuru yaptık, inşallah birkaç ay içinde alacağız. Ülkemizde böyle teknolojik ürünlerin artmasını istiyoruz. Gençlerimize sesleniyorum, bir şey üretmek için dahi olmak gerekmiyor. Ben sadece gözlemlerim sonucunda 'Böyle bir şey yapılırsa nasıl olur?' dedim ve bu cihazı ürettim.''
05.06.2017 - 10:21
haberturk
[]
Araştırma görevlisinden 'bilek egzersiz cihazı'
Sağlık
https://www.haberturk.com/saglik/haber/1519818-arastirma-gorevlisinden-bilek-egzersiz-cihazi
4A ve 4B iş göremezlik ödeneği başvurusu ile maaş kesintisi yaşamadan rapor parası ödemesi alınmaktadır. SGK rapor parası hesaplama işlemi hastalık, gebelik veya iş kazası nedeniyle çalışamayan ve raporlu olan işçiler tarafından araştırılıyor. Peki rapor parası ne kadardır, nereye yatar? İşte rapor parası başvurusu ile ilgili bilmeniz gerekenler...
null
SGK rapor parası hesaplama işlemi hastalık, gebelik veya iş kazası nedeniyle çalışamayan ve raporlu olan işçiler tarafından araştırılıyor. SGK çalışanların raporlu oldukları sürenin işveren tarafından maaştan kesilmesi nedeniyle oluşan mağduriyetleri azaltmak için iş göremezlik ödeneği ödemektedir. SGK burada çalışanın 1 yıl önceki tarih içinde en az 90 gün prim yatırıp yatırmadığına bakar. Çalışan bu şarta uygunsa ve raporu da onaylanırsa SGK ödemeyi PTT üzerinden yapar. Sigortalı çalışanların belirli bir hastalıktan dolayı çalışmayacak durumda olması, gebelik durumu ve iş kazası geçirmesi durumunda uzman doktor onaylı rapor alması neticesinde çalışan kişi raporlu olduğu gün sayısı boyunca maaşını işyeri yerine SGK'dan alır. SGK tarafından yapılan bu ödemeye iş görememezlik ödemesi denir. Ancak unutulmamalıdır ki 2 günlük raporlarda iş yeri maaşta herhangi bir kesinti yapmaz. SGK'da iş göremezlik ödeneği ödemez. İş göremezlik ödeneği raporun 3. gününden itibaren ödenir. - Raporunuzu işverene hızlı bir şekilde teslim etmelisiniz. Böylece e rapor sistemi için tanınan 5 günlük süreyi aşmamış olursunuz. - Rapor aldıktan sonra bağlı olduğunuz SGK'ya bildirimde bulunmanız sizin faydanıza olacaktır. Hastaneler yakındaki herhangi bir SGK şubesine bildirim yapılabilir. - SGK raporunuzu inceledikten sonra onay vermelidir. Onay gelir gelmez PTT'ye ödemenizi yapar. Size de SMS ile bilgilendirme yapılır. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda şartlar açıkca şu şekilde anlatılmıştır; " a) İş kazası, meslek hastalığı, hastalık veya analık hallerinden biri nedeniyle geçici iş göremezliğe uğranılması gereklidir. b) Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından yetki verilmiş hekim ve sağlık kurullarından sağlık raporu alınması gerekmektedir. c) Köy veya mahalle muhtarları ile hizmet akdine bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlara geçici iş göremezlik ödeneği ödenebilmesi için prim borçlarının olmaması ve yatarak tedavi görmeleri nedeniyle geçici iş göremezliğe uğramaları gerekmektedir. Ancak bu kişilere doğum öncesi ve sonrası süreler için yapılacak ödemeler sırasında yatarak tedavi görme şartı aranmamaktadır. d) Hizmet akdiyle çalıştırılan sigortalılar yani 5510 sayılı Kanun’un 4. maddesi birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı bulunanlar ile 5510 sayılı Kanunun 5 inci maddesine göre haklarında bazı sigorta kolları uygulanabilen sigortalıların hastalık nedeniyle geçici iş göremezlik ödeneği alabilmeleri için iş göremezliğin başladığı tarihten önceki bir yıl içinde en az doksan gün kısa vadeli sigorta primi bildirilmiş olması gerekmektedir. e) 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı bulunanlar ile Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde belirtilen muhtarlar ve aynı bentte yer alan ticarî kazanç veya serbest meslek kazancı nedeniyle gerçek veya basit usulde gelir vergisi mükellefi olanlar, gelir vergisinden muaf olup, esnaf ve sanatkâr siciline kayıtlı olanlar ve tarımsal faaliyette bulunanların analık nedeniyle geçici iş göremezlik ödeneğinden yararlanabilmeleri için doğumdan önceki bir yıl içinde en az doksan gün kısa vadeli sigorta primi bildirilmiş olması gerekmektedir." 3 aylık brüt geliriniz ve son 3 aylık prim gününüz ayrı ayrı toplanır. Daha sonra 3 aylık brüt gelir, son 3 aylık prim gününe bölünür. Çıkan sonuçla raporlu olunan gün sayısı çarpılır. Burada raporun ilk 2 günün çıkarıldığını unutmayın. 2 gün nedeniyle iş veren zaten kesinti yapmayacaktır. Geçici İş Göremezlik Ödeneğinin istisnası ise iş kazası olması durumudur. İş kazası raporlarında geriye doğru 90 günün olup olmadığına da bakılmaz. Sosyal Güvenlik Kurumu rapor alınan her günü öder. Ayrıca iş kazası geçirmiş bir kişinin sağlık aktivasyonunun yapılması için 30 gün prim yatırma şartı aranmaz. Sosyal Güvenlik Kurumu işbirliği ile E Devlet Kapısı üzerinden de alacağınız rapor parası ile ilgili güncel bilgileri görüntüleyebilirsiniz. E Devlet'e giriş yaptıktan sonra "4A/4B İşgöremezlik Ödemesi Görme" sekmesine tıklayarak sisteme kayıtlı işgöremezlik ödeme bilginizi görüntüleyebilirsiniz.
16.04.2018 - 01:44
haberturk
['sgk rapor parası sorgulama', 'iş göremezlik ödeneği', 'sgk rapor parası nereden alınır', 'sgk rapor parası hesaplama']
İş göremezlik ödeneği şartları! SGK rapor parası hesaplama ve sorgulama...
Merak Edilenler
https://www.haberturk.com/sgk-rapor-parasi-hesaplama-ve-sorgulama-is-goremezlik-odenegi-sartlari-hts-1920930-ekonomi
Haiti depreminin 14’üncü gününde enkaz altından canlı çıkarılan Rico Dibrivell, felaketlerde yaşanan mucizelerin son örneğiydi. Benzer mucizelerse Marmara ve Siçuan depremlerinde de yaşanmıştı.
null
14 gün önce yaşanan Haiti depremi sonrasında, arama-kurtarma çalışmaları depremin 10’uncu gününde sona erdirildi. Çalışmalar sona erdirilmiş olsa da umutlar solmuş değil. Depremin 14’üncü gününde bir dükkanın enkazından çıkarılan Rico Dibrivell mucizelerin her şeye rağmen yaşanabileceğinin kanıtı. Tıpkı son 10 yıla damgasını vuran, Marmara, Siçuan ve Haiti depremlerinde yaşanan diğer mucize kurtuluşlarda olduğu gibi. 17 Ağustos 1999’da yaşanan Marmara depremi sonrasında yaşanan büyük acılar kadar, mucizler de akıllarda kaldı. Veli Göçer, deprem sonrasında yıkımı akıllara getiriyorsa, onun yaptığı yaptığı Çamlık Sitesi’ndeki evinin göçüğünden 151 saat sonra kurtarılan 5 yaşındaki İsmail Çimen de yaşanan mucizelerin simgesi olmuştu. Basında "Mucize İsmail" olarak anılan küçük çocuğun annesi de depremin ikinci gününde kurtarılmıştı. Ancak ismail’in babası ve üç kardeşi göçük altında can verdi. 17 Ağustos’un en akılda kalan bir diğer mucize öyküsünde de bir baba-oğul baş rol oynadı. Yalova Malazgirt Caddesi'nde bulunan Gök Apartmanı yerle bir olunca apartman sakinleriyle birlikte Yüksel Er, oğlu Eser, kızı Ecem enkaz altında kaldı. Eser Er, 13 saat enkaz altında kaldıktan sonra kurtarıldı. Aradan dört gün geçmesine rağmen, babasının ve kızkardeşinin yaşadığına inanan Eser enkazın başından ayrılmadı. Gece yarısı enkazdan gelen bir ses ise umutları yeşertti. Yapılan arama-kurtarma çalışması sonunda baba Yüksel Er, 97 saat sonra enkazdan sağ olarak çıkartıldı. İdrarını içerek hayatta kaldığını belirten Yüksel Er kurtarııldıktan sonra, "Ne yaptıysam sesimi duyuramadım. Tüm hayatım gözlerimin önünden geçti. Soluk alırken sürekli olarak yüzüme tozlar dökülüyordu" dedi. Depremin beşinci gününde, Çınarcık’taki arama çalışmaları devam ederken, yıkıntıların içinden sağ kalmayı başarmış bir muhabet kuşu, birden bulduğu boşluktan uçarak kendisini enkazdan kurtardı. Kuşun uçtuğunu gören çevredekiler, yakınlarda çalışmalarına devam eden İsrailli kurtarma ekiplerine haber verdi. Ekibin enkaz altında yaptığı 12 saatlik çalışma sonucunda, 14 yaşındaki Elif Gündüz kurtarıldı. İsrailli kurtarma ekibi, bir başka mucizeye de kendi vatandaşlarını kurtararak imza attı. Depreme Veli küçük’ün yaptığı sitedeki yazlığında yakalanan İsrail vatandaşı 12 yaşındaki Şiran Franco, İsrailli ekiplerin çalışmalarıyla 98 saat kaldığı enkazdan sağ olarak kurtarıldı. Gölcük’teki arama-kurtarma çalışmalarına katılan Rus ekipteki uzman köpek huysuzlanınca başlatılan çalışmalar sonucunda Ayper Şirin adlı genç kız 81 saat sonra kurtarıldı. Marmara Depremi’ndekilere benzer bir mucize de Şubat 2004’te Konya yaşandı. Çöken apratmanın enkazından 131 saat kurtarılan 16 yaşındaki Muhammet Kelam, enkazdan çıkarıldıktan sonra hayatta nasıl kaldığını şöyle anlattı: "Sarsıntının başlamasıyla merdivenlerden aşağı koşmaya başladım. Bina çöktükten sonra umutsuzluğa kapılmamaya çalıştım. Zaman zaman uyudum. Yukarıda çalışanlar olduğunu duyuyordum. 'Nasıl olsa beni kurtarırlar' diye düşünerek kendimi rahatlatmaya çalıştım. Cep telefonu aradım, ama bulamadım. Annemin ve kardeşlerimin durumunu düşündüm." Türkiye'de enkaz altında en uzun süre kalıp, sağ çıkmayı başarma rekoru ise Marmara depreminden önce, 1992 Erzincan Depremi'nde yaşandı. SSK Hastanesi'nin üçüncü katında bulunan lojmandan kaçmak isterken merdivenlerin çökmesi sonucu birinci kata düşerek aç ve susuz şekilde beton bloklar arasında hayatta kalmayı başaran Nurcan Hemşire, 9 gün sonunda kurtarıldı. Enkaz altındayken kangren olan sol ayağı kesilen Nurcan Hemşire deprem sonrasında mucize ile eş anlamlı hale geldi. 12 Mayıs 2008’de Çin’in Siçuan eyaletinde yaşanan 7.9 büyüklüğündeki deprem de diğer büyük depremler gibi büyük acılar kadar mucizelere de neden oldu. Mucize kurtuluşlardan üçü Beiçuan kentinde yaşandı. İlk olarak yıkılan okul binasının enkazından 68 saat sonra bir kız çocuğu kurtarıldı. Bir öğrenci de depremden 80 saat sonra enkazdan sağ çıkarıldı. Son olarak da çalıştığı kliniğin enkazında 96 saat geçiren bir hemşire yaşama tutunmayı başadı. Beichuan’da yaşanan bir başka mucize ise bu üçünü gölgede bıraktı. Xie Shou Ju adındaki bir kadın, enkaz altında 72 saat kaldıktan sonra ufak sıyrıklarla kurtarıldı. Ancak kocasının kurtarılması biraz daha zaman aldı. Eşi Doktor Tang Xiong, depremden 139 saat sonra enkazdan canlı çıkarıldı. Mianzhu kentinde 80 yaşındaki kısmi felçli Xiao Zhihu adlı bir adan ise tam 266 saat sonra enkaz altından canlı kurtarıldı. Evinin sütunları altında kalan Zhihu’yu, 11 gün boyunca hayatta tutansa eşi tarafından beslenmesi oldu. Dujiangyan kentinde de mucize bir kurtuluş yaşandı. Arama kurtarma ekipleri, 50 saat enkaz altında yaşam mücadelesi veren 34 yaşındaki 8 aylık hamile bir kadını kurtardı. Kurtarılan kadın bebeğini zamanında, sağlıklı bir biçimde dünyaya getirdi. Diğer büyük depremlerde olduğu gibi Haiti depreminde pek çok mucize kurtuluş yaşandı. Bu mucizelerin en küçük kahramanı 3 haftalık Elisabeth oldu. Minik kız bir hafta enkaz altında kaldı ama ölmedi. Depremin 10’uncu gününde Başkent Port-au-Prince'te önce 84 yaşındaki bir kadın, kısa bir süre sonra da 21 yaşındaki bir genç enkadan sağ olarak çıkarıldı. Kurtulan genç, susadığında idrarını içmek zorunda kaldığını da anlattı. Bu çifte mucizeden birgün sonra ise 23 yaşındaki Wismond Exantus, Amerikalı ve Yunan kurtarma ekiplerinin çabalarıyla kurtarıldı. Depremden 10 gün sonra, arama-kurtarma çalışmalarına son verildiği açıklansa da mucize gaberlri sona ermedi. Son olarak bir dükkanın enkazından kalan Rico Dibrivell, depremin 14’üncü günü kurtarıldı. Bundan bir gün sonraysa genç bir kız, Fransız yardım ekiplerinin çalışmaları ile enkazdan çıkarıldı. Aaşırı derecede susuz kaldığı ve bir bacağında yara olduğu belirtilen kızın hayatitehlikesi bulunmuyor.
28.01.2010 - 18:52
null
[]
Mucize kurtuluşlar
Dünya
https://www.ntv.com.tr/dunya/mucize-kurtuluslar,I7sjiDFPiEOhKLsp3acprA
Balyoz davası sanıkları özgürlüklerinin ilk gününde Anıtkabir’e gitti. Ölen arkadaşlarını ziyaret edip karanfil bıraktı.
Barkın Şık
Balyoz davasının muvazzaf ve emekli sanıkları Anayasa Mahkemesi kararı doğrultusunda serbet bırakılmalarının ardından soluğu Anıtkabir’de aldı. Özgürlüklerinin ilk gününde aileleri ile birlikte Anıtkabir’e gelen Balyoz davası sanıkları, daha sonra ise Karşıyaka’ya geçerek burada sırasıyla Deniz Albay Murat Özenalp ile Yarbay Ali Tatar’ınmezarlarını ziyaret ettiler. Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Akın Öztürk’ün cezaevinden çıkan personelini arayarak “geçmiş olsun” dileğinde bulunduğu öğrenildi. Aileleri ve avukatları ile birlikte Aslanlı Yol girişinde toplanan askerler, ellerinde Türk bayrakları ile birlikte yürüyüşe geçti. Yurttaşlar, korteje alkışlarla destek verdi. Atatürk’ün mozolesi önünde saygı duruşunda bulunan grup ardından İstiklal Marşı okudu. Komutanlar ardından cezaevinde geçirdiği beyin kanaması sonucu hayatını kaybeden Özenalp ve Yarbay Tatar’ın Karşıyaka’daki mezarı başında dua okuyup, karanfil bıraktılar. Albay Özenalp’in eşi Semra Özenalp ile annesi Samiye Özenalp de bu sırada mezar başındaydı. Anne Özenalp, “Annen seni çok seviyor” diyerek oğlunun mezarı başında bir süre gözyaşı döktü. Bu sırada hüzünlü dakikalar yaşandı. Balyoz davası nedeniyle TSK’deki görevinden istifa eden emekli Koramiral Atilla Kezek, gazetecilere yaptığı açıklamada, şunları söyledi: Genelkurmay Başkanlığı’ndan, Balyoz Davası’ndan serbest bırakılan olan emekli ve muvazzaf general ve amirallere “Geçmiş olsun” telefonu geldi. Edinilen bilgiye göre Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel, emekli Oramiral Özden Örnek, emekli Orgeneral İbrahim Fırtına başta olmak üzere emekli üst düzey rütbeliler ve aileleriyle görüşerek kendisi ve TSK adına geçmiş olsun dileklerini iletti. Özel’in aradığı isimler arasında MHP Milletvekili Engin Alan’ın da olduğu belirtildi. Genelkurmay Personel Başkanı Korgeneral Metin İyidil de diğer tahliye olanları arayarak geçmiş olsun dileklerini iletti. “Kayıplarımız var, arkadaşlarımız çıktı. Tuhaf duygular içerisindeyiz. Hâlâ bazı davalardan mağdur arkadaşlarımız var. Gerçekten olmamış şeylerle birçok insan mağdur edildi bu süreçte. ‘Balyoz’ diye bir şey hiç olmadı. Balyoz eğer yapılmışsa bir darbe planıdır, ancak onu bizim arkadaşlarımız yapmadı. Onu bir çete yaptı. Sonunda adalet yerini buldu. Bugün sevinç ile üzüntüyü bir arada yaşıyoruz. Çok yakın zaman önce Murat Özenalp’i kaybettik.” Serbest bırakılan Korgeneral Turgut Atman da çok büyük ıstıraplar yaşadıklarını belirterek, “Gözümüzün önünde arkadaşımızı kaybettik. Maalesef adına da ‘hukuk süreci’ denilen bir süreçte kaybettik. Hem ailesini ziyaret hem de mezarını ziyaret etmek için buradayız” dedi.
21 Haziran 2014 Cumartesi, 04:41
cumhuriyet
null
Ata’ya koştular
turkiye
http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/85331/Ata_ya_kostular.html
Gökhan Özoğuz ve Hakan Özoğuz'unda içinde bulunduğu iki grup Airsoft oyuncusundan bir kişi 20 metrelik kuyuya düşerek itfaiye erleri tarafından yaklaşık 2 saatte kurtarıldı
null
Şile’de iki grup arasında gerçekleşen Airsoft oyunu sırasında Airsoft oyuncusu Kerem Yağız(41),20 metrelik kuyuya düştü. Hafif yaralanan Yağız, itfaiye erleri tarafından yaklaşık 2 saatte kurtarıldı... Airsoft oyunu oynayan iki grubun içerisinde sanatçı Gökhan ve Hakan Özoğuz kardeşlerin de olduğu belirtildi. Olay, Şile Avcıkoru Tabiat Parkı’nda saat 13.00 sıralarında meydana geldi. Çek Cumhuriyeti’nde yapılacak olan Airsoft doğa sporu oyunlarına hazırlanan Deliçeri ve Predators takımları arasında Airsoft oyunu oynanıyordu. İzin alınarak gerçekleştirilen oyun sırasında, 41 yaşındaki sporcu Kerem Yağız, üstü tahtalarla kapalı olan bir kuyuya düştü. Yağız’ın düştüğünü gören arkadaşları yardım istedi. Bunun üzerine olay yerine itfaiye ve sağlık ekipleri geldi. Airsoft oyunu oynayan iki grubun içerisinde sanatçı Gökhan ve Hakan Özoğuz kardeşlerin de olduğu belirtildi. Tedavi altında olan yaralı Yağız’ın durumunun iyi olduğu öğrenildi.
26.09.2016 - 10:13
haberturk
['gökhan özoğuz']
Gökhan ve Hakan kardeşlerin ormanda zor anları
Fiskos
https://www.haberturk.com/magazin/fiskos/haber/1301720-gokhan-ve-hakan-kardeslerin-ormanda-zor-anlari
Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Rus ekonomisindeki stratejik noktaların yurt dışı kaynaklı siber saldırılara maruz kaldığını belirterek, ''Eğer ABD, Rusya’ya yönelik siber saldırılar düzenleyip devlet başkanlarına bildirmiyorsa, bunun Rusya'ya karşı bir siber savaşa işaret ettiğini söyleyebiliriz'' dedi.
null
Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, The New York Times gazetesinin ABD’nin Rus elektrik şebekelerine siber saldırı amaçlı yazılım yüklediğini iddia ettiği haberini gazetecilere değerlendirdi. Rusya’daki ilgili kurumların siber saldırılarla mücadele ettiğini belirten Peskov, “Rus ekonomisindeki stratejik noktalar, yurt dışı kaynaklı siber saldırılara maruz kalıyor” diye konuştu. ABD Başkanı Donald Trump’ın söz konusu iddiaları yalanladığına işaret eden Peskov, “Eğer ABD, Rusya’ya yönelik siber saldırılar düzenleyip devlet başkanlarına bildirmiyorsa, bunun Rusya’ya karşı bir siber savaşa işaret ettiğini söyleyebiliriz” ifadelerini kullandı. ABD merkezli The New York Times gazetesinin haberinde, Moskova’nın ABD seçimlerine yönelik müdahalelerine karşılık ABD Siber Güvenlik Komutanlığının (CYBERCOM) Rusya’nın elektrik santrallerine ve ülkedeki diğer hedeflere gizli Amerikan bilgisayar kodlarının gönderildiği iddia edilmişti. Haberde, Rus elektrik şebekelerine yönelik söz konusu hazırlığın Trump’ın onayına sunulmadan gerçekleştirildiği iddiasına da yer verilmişti. Trump ise söz konusu haberden dolayı The New York Times'a tepki göstererek, gazeteyi “sanal ihanetle” suçlamıştı.
17.06.2019 - 13:55
Anadolu Ajansı
['Dünya', 'Rusya', 'ABD']
Kremlin'den ABD'ye 'siber savaş' uyarısı
Dünya
https://www.ntv.com.tr/dunya/kremlinden-abdye-siber-savas-uyarisi,HVmmmb-y8EymXDChztyJXw
3. köprü güzergahları açıklandı, şimdi gözler bu yeni bölgelerdeki arsa ve ev fiyatlarına çevrildi...
null
İstanbul Boğazı'na yapılacak üçüncü köprünün yeri belli oldu, pek çok tartışmayı da beraberinde getirdi. Köprü ile ilgili bağlantı yolları kesinleştikten sonra, özellikle arsa fiyatlarında artış yaşanacağı öngörülen bölgede arsa ve emlak fiyatları nasıl seyrediyor? Garipçe-Poyrazköy arasına konumlandırılacak olan 3. köprü projesi ile yeşil alanların tahrip edilerek, söz konusu bölgelerin doğal görünümünü bozacağı konuşuluyor. Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, güzergah seçiminin orman değeri düşük alanları göz önünde bulundurularak yapıldığını açıklamıştı. Yeşil alanların olumsuz etkilenmemesine dikkat edildiğini, orman arazisinin bir çok kısmının artık orman vasfını yitirmiş araziler olduğunu söyleyen Yıldırım, ağaçlar boş olan kömür ocaklarına nakledileceğini belirtti. Kuzey Marmara Otoyolu, İstanbul'un batı sınırında, Kınalı mevkisinde TEM Otoyolu Kavşağı'ndan başlıyor, kömür ocakları mevkisini kat ediyor, İstanbul Boğazı'nı ise 1275 metre ana açıklığı olan bir asma köprü ile geçiyor. Garipçe-Poyrazköy hattında özel arazi oranı yüzde 16, orman arazisi yüzde 48, 2B'li alan yüzde 11, Hazine arazisi yüzde 16, askeri bölge yüzde 11 düzeyinde bulunuyor. Güzergahının yüzde 70'i kamu arazileri içinden geçecek. Bu bölgede kamulaştırılacak bina sayısı ise 222. 6 milyar dolara mal olacak, yapımı bittiğinde dünyanın en büyük 11. asma köprüsü olacak 3. köprü için uzmanlar ne diyor? Bölgenin şu anki emlak fiyatları nasıl? Proje ile nasıl bir artış bekleniyor... RE/MAX Gayrimenkul Danışmanı Tülin Özüçler, bölgenin emlak fiyatları hakkında bilgi verdi. ara kat, bahçe ve çatı dubleks dairelerin satış fiyatı 250 bin - 500 bin TL. Kiralar, bin ile 2 bin TL arasında değişiyor. arsaların metrekare fiyatları ise - imarlı ve imarsız oluşu göz önünde bulundurularak - 100 TL'den başlıyor, 250 TL'ye kadar artış gösteriyor. 3. köprü ile ilgili bağlantı yolları kesinleştikten sonra, özellikle arsa fiyatlarında bir artış bekleniyor. Ancak bu artış, sanıldığı gibi çok üst seviyelerde olmayacak. Çünkü bölge zaten özellikleri nedeniyle belli bir rayicin üzerinde seyrediyor. Bölge, gelişmeye oldukça müsait. Köprü kararı açıklanmadan önce de Zekeriyaköy ve Rumeli Fener yolu üzerinde bir çok yeni proje başlamıştı. Örnek vermek gerekirse; Eczacıbaşı'nın büyük projesi uzun süredir beklemede... Çayırbaşı Tüneli'nin yapılması da bölgenin daha da değerlenmesi açısından oldukça önemli. Öte yandan, söz konusu köprünün, buradaki süregelen yaşam şeklini nasıl etkileyeceği ise soru işareti... Çünkü bölgenin tercih edilmesinin en önemli sebebi, sakin, sessiz ve doğayla içiçe bir yaşam olanağı sunması, ayrıca yapılaşmadaki düzen... Yeni köprünün bölgeye neler getireceği, nasıl bir değişime gidileceği ise merak konusu... İkisi de küçük bir balıkçı köyü... İkisi de birer doğa harikası... Sessiz, sakin, şehrin gürültüsünden uzaklaşıp, kafa dinlemek isteyenler için ideal. Mavi - yeşil bir cennet sunan bu iki köy, hafta sonu kaçamaklarının ve balıkçıların adresi... Garipçe; İstanbul Boğazı'nın Karadeniz girişinde yer alan, Rumeli Kavağı ile Rumeli Feneri arasında yer alan; Sarıyer ilçesinin ise 9 köyünden biri... İlçeye 10 kilometre uzaklıkta bulunuyor. Beykoz ilçesinde bulunan Poyrazköy ise Karadeniz'e en yakın yerleşim yerlerinden biri. Mimar ve Mühendisler Grubu (MMG) Akademik Kurulu Başkanı Yard. Doç. Dr. Ömer Faruk Kültür de, 3. köprünün yapılıp yapılmaması sorusundan önce bölge ve ülke planında, devlet politikası nedir, ne olmalıdır, onun araştırılması gerektiğini söyledi. "İstanbul'un ve diğer illerin nüfusu ne olmalıdır? Bu konular açıklığa kavuşturulmalı." diyen Kültür, şehrin nüfusunun 2 katına çıkarılma isteğinin olduğunu ve bunun da son derece olası sonuçlar düşünüldüğünde, son derece yanlış olacağını belirtti. Kültür, konuya ilişkin şöyle bir değerlendirmede bulundu: "Son zamanlarda bazı devlet ve yerel yönetim kurumlarının yaptığı gibi İstanbul'a yeni nüfus çekecek işlemler yapılarak 15 milyon olan nüfus 30 milyona çıkarılmak istendiği anlaşılıyor. Bu durumda değil 3. köprünün, 6. köprünün yerini şimdiden araştırıp bulmak gerekiyor. Şehirlerde nüfus arttıkça hayat pahalılaşıyor ve nüfus artıyor. Aynı malı, daha avantajlı şehirde daha az maliyetle üretmek mümkün olabilir. Bu durumda firmaların rekabet şansı kalmıyor. İnsanlar mutsuz oluyor, iş sahaları giderek kapanıyor. Su getirme, trafik sorunlarını çözme maliyetleri artırıyor. Bugün Anadolu'daki bir çok şehir, nüfus azlığından ötürü iflas etmiş durumda. Devletin yaptığı yatırımların çok çok altında vergi geliri toplanıyor. Bu da o şehirdeki, hem yoksulu hem de zengini etkiliyor. Yoksul iş bulabilmek için; zengin de daha çok kazanmak için göç etmek zorunda kalıyor. Doğal alanlar yok oluyor ve temiz hava kalitesi giderek bozuluyor. Yeni yollar yapmak için yeşil alanlar, asfalt ve betona dönüştürülüyor. Şehre su getirmek için uzun mesafelerden kanallar açıp, barajlar terfi istasyonları inşa etmek gerekiyor. Eksoz ve toz, insan sağlığını tehdit ediyor. İstanbul'un topografik yapısı çok engebeli olduğu için kış şartları ağır geçiyor. Düz ve iklimin sert olmadığı yerlere göre dezavantajlı... Yerleşim yerlerinin yoğun olması, problemleri çözmüyor. İnsanlar işlerine gidemiyor, bu nedenle bir çok şey aksıyor. Ülke nüfusunun dörtte birinin bir tek şehirde barınması bütün yumurtaların tek kefeye konmasıyla eşdeğer. Herhangi bir doğal afette veya savaşta ülkenin onarılamaz yaralar almasına sebep olur."
04.05.2010 - 16:23
null
[]
Yeni köprü, emlak fiyatlarını nasıl etkileyecek?
Ekonomi
https://www.ntv.com.tr/ekonomi/yeni-kopru-emlak-fiyatlarini-nasil-etkileyecek,K6pGfo4Bk0WX_eUbvhlYwA
2019 AUZEF telafi sınav sonuçları açıklandı. İstanbul Üniversitesi Açık ve Uzaktan Eğitim Fakültesi (AUZEF) telafi sınav sonuçlarını öğrenmek isteyen öğrenciler AUZEF giriş sayfasını araştırılıyor. AKSİS giriş sayfası üzerinden öğrenciler sonuçlarını öğrenebilir. İşte, AUZEF telafi sınav sonucu sorgulama...
null
AUZEF yani İstanbul Üniversitesi Açık ve Uzaktan Eğitim Fakültesi telafi sınavı sonuçları öğrencilerin erişimine açıldı. İşte, AUZEF sınav sonuçları sorgulama sayfası haberimizde... İstanbul Üniversitesi Açık ve Uzaktan Eğitim Fakültesi (AUZEF) sınav sonuçları, otomasyon sistemi üzerinden açıklandı.   Sınav sonuçlarına itiraz, sınavın bitiş tarihinden itibaren üç gün içinde yapılır. Bu süre Fakülte Yönetim Kurulu kararı ile yeniden belirlenebilir. İtirazlar, kimlik bilgileri açık olmak koşulu ile yazılı dilekçe veya dijital ortamda yapılır. Belirlenen süre dışında yapılan itirazlar dikkate alınmaz. İtirazlar, Dekanlıkça incelenip sonuçlandırılır ve sonuçlar ilgili öğrenciye yazı ile veya elektronik ortamda bildirilir. Sınav sonuçlarına itiraz maddi hata yönünden incelenir. Cevap kâğıdı öğrenciye verilmez.
24.02.2019 - 16:38
haberturk
['auzef', 'istanbul üniversitesi auzef', '2019 auzef sınav sonuçları', 'auzef sınav sonuçları', 'istanbul üniversitesi aksis giriş sayfası', 'aksis', 'auzef sonuçları', 'son dakika']
2019 AUZEF sınav sonuçları açıklandı! İstanbul Üniversitesi AKSİS giriş sayfası
Gündem
https://www.haberturk.com/2019-auzef-sinav-sonuclari-aciklandi-istanbul-universitesi-aksis-giris-sayfasi-2383762
Beşiktaş, kendini zorlamadığı maçta suni çimde Helsinki'yi 4-0 mağlup ederek adını UEFA Avrupa Ligi'nde gruplara yazdırdı.
null
Beşiktaş, UEFA Avrupa Ligi play-off turu ikinci maçında Helsinki ile karşı karşıya geldi. İlk maçı 2-0 kazanmanın rahatlığıyla sahaya çıkan siyah-beyazlılar, yıldızları Ricardo Quaresma, Guti, Necip ve Holosko'nun attığı gollerle maçtan 4-0 galip ayrıldı ve adını gruplara yazdırmayı başardı. Quaresma'nın attığı mükemmel gol ve Guti'nin golünde Bobo'nun yaptığı asist görülmeye değerdi. Beşiktaş maça ofsayt tatkiğiyle başladı. Defans oyuncularının uyumsuzluğu nedeniyle defans arkasına atılan toplarda kalesinde tehlike gören siyah-beyazlılarda, Cenk bu pozisyonlarda başarılıydı. 15. dakikada sahneye Ricardo Quaresma çıktı. Portekizli yıldız, Yaklaşık 25 metre mesafeden topu tam 90'na gönderdi ve Beşiktaş taraftarına turun müjdesini veren isim oldu. Golün ardından oyunun hakimiyetini tamamen ele geçiren siyah-beyazlılar, oyunu rakip alana yıkarak ikinci golü aradı. Bobo ve Quaresma ile kaleyi sürekli yoklayan Beşiktaş, aradığı golü bulamayınca devre 1-0 sona erdi. İkinci yarıya Helsinki daha atak başladı. Finlandiya ekibi 54. dakikada gole çok yaklaştı. Ceza sahası içinde topla buluşan Rafinha çok sert vursa da kale direğini geçemedi. Bu dakikadan sonra oyuna tekrar ortak olan siyah-beyazlılar, Quaresma önderliğinde tehlikeli ataklar geliştirmeye başladı. Dakikalar 67'yi gösterdiğinde Guti, siyah-beyazlı forma altındaki ilk golüyle tanışıyordu. Bobo ile girdiği nefis duvar pasında kaleci ile karşı karşıya kalan İspanyol yıldız, topu filelere göndermekte zorlanmadı. 2-0'lık skorun yeterli olmadığını düşünen Necip, 77. dakikada Necip ile 3. golü buldu. Sağdan Nihat'ın güzel pasına güzel yükselen genç Necip, kafayla topu ağlara yolladı. Maçın son dakikalarında sahneye çıkan Holosko takımının 4. golüne imza attı. Siyah-beyazlılar, alışkın olmadıkları bir zeminde oynadıkları rövanş maçını da farklı kazanarak adlarını UEFA Avrupa Ligi'ne yazdırmasını başardılar. Guti ve Quaresma, kendilerinden bekleneni yaparak gol attılar ve galibiyetin baş mimarı oldular. Beşiktaş'ın UEFA Avrupa Ligi'ndeki rakipleri yarın çekilecek kuralarla belli olacak. Sonera Peter Rasmussen, Niels Hoeg, Lars Rix Wallen, Sumusalo, Magnusson, Fowler, Scapini (Dk. 77 Parikka), Westo, Pelvas (Dk. 46 Sorsa), Bah, Ojala, Mattia (Dk. 71 Ring ), Makela Cenk, Ekrem, Zapotocny, Ferrari, İsmail, Hilbert, Necip, Ernst, Guti (Dk. 74 Nihat x), Quaresma (Dk. 67 Holosko), Bobo (Dk. 81 Nobre) Dk. 15 Quaresma, Dk. 67 Guti, Dk. 77 Necip, Dk.90 artı 1 Holosko Dk. 38 Fowler
26.08.2010 - 22:42
null
[]
'Suni' Kartal bile yetti
Spor
https://www.ntv.com.tr/spor/suni-kartal-bile-yetti,nqPZDwfzn0ap3D86QfeN3A
1461 Trabzonspor - Ümraniye karşılaşması öncesi iki takımla ilgili istatistikler HTSPOR'da. 18 Aralık 2018 Salı günü başlayacak mücadelenin başlama saati 13:00. 1461 Trabzonspor - Ümraniye takımlarının son 5 maçı, İddaa oranları, ligdeki durumları haberimizde
null
Türkiye Kupa 5.Tur heyecanı devam ediyor. 1461 Trabzonspor, 18 Aralık 2018 Salı günü Ümraniye takımını ağırlıyor. Mücadelenin başlama saati 13:00. 1461 Trabzonspor son 2 maçında 1 galibiyet, 0 beraberlik ve 1 yenilgi ile oynadı. Ümraniye, geride kalan 2 maçta 1 galibiyet, 1 mağlubiyetle sahadan ayrıldı. Maçın iddaa kodu 401. İddaa'da 1461 Trabzonspor kazanır 4.15, berabere biter 3.40, Ümraniye kazanır 1.50 oranıyla bahisçilere sunuldu. 1461 Trabzonspor önceki hafta Ümraniye mücadelesinde 1-0 yenildi. Ümraniye ise 1461 Trabzonspor maçında 1-0 kazandı. 1461 Trabzonspor, bu sezon sahasında oynadığı maçlarda aldı. 1461 Trabzonspor, kendi sahasında 0 gol attı, 0 gol yedi. Ümraniye, dış sahada 0 mağlubiyete sahip. Bu maçlarda Ümraniye 0 kez gol sevinci yaşadı, 0 kez topu ağlarında gördü.
18.12.2018 - 09:01
haberturk
[]
1461 Trabzonspor - Ümraniye maçı ne zaman?
Futbol
https://www.haberturk.com/1461-trabzonspor-umraniye-maci-ne-zaman-anh-2264881-spor
Rapçi Sagopa Kajmer (Yunus Özyavuz), Instagram hesabından 20 yıldır birlikte olduğu eşi Kolera (Esen Güzel) ile evliliklerini sonlandırdıklarını duyurdu.
null
Rap dünyasında ayrılık. Yaklaşık 20 yıldır birlikte olan ve ayrıldı. Ayrılık açıklamasını Sagopa Kajmer (Yunus Özyavuz) Instagram hesabından yaptı.  İşte Sagopa Kajmer'in açıklaması: 20 yıllık arkadaşım, en kıymetli dostum ve 11 senelik eşim Esen (Kolera) ile yollarımızı, aldığımız ortak karar doğrultusunda ayırdık, evliliğimizi sonlandırdık. Sevgili Esen’e bana kattıkları ve benim için yaptıkları için minnettarım. Bundan sonrasında her ikimiz için de bambaşka hayatlar var. O nedenle şu andan itibaren lütfen paylaşımlarınızda bizi birbirimize etiketlemeyin. Yorumlarınızda kırıcı olmayın. Bugüne dek bize değer veren, her ikimizin de müziğine kulak veren, konserlerimizde bizleri yalnız bırakmayan tüm melankolia ailesine teşekkürler. Melankolia bugünden itibaren sadece Sagopa Kajmer ile devam edecek olsa da logodaki el ele tutuşan iki sevgili hep orda kalacak. Asıl adı Yunus Özyavuz olan Sagopa Kajmer 1978 Samsun doğumludur. Müziğe olan ilgisi annesi ve babasının çeşitli kültürlerden müzikler dinlemesiyle başlamıştır. Babası kendisine İtalyan müzikleri dinletmiştir. Müzik kariyerine memleketi Samsun'da yerel bir radyoda Dj'lik yaparak başlamıştır. 1997 yılında üniversiteye başlamış ve İstanbul Üniversitesi Fars Dili ve Edebiyatı bölümünü bitirmiştir. 1999 yılında çeşitli sanatçıların yeraldığı ilk türk rap albümü "Yeraltı Operasyonu" albümünde ilk projesi olan "Silahsız Kuvvet" ismiyle yer aldı ve en fazla dikkati çeken kişi oldu. 2001 yılında ilk albümü 'Sözlerim Silahım'ı çıkardı. 2002 yılında ikinci albüm "İhtiyar Heyeti" çıktı. 2002 "Sagopa Kajmer"i yarattı. İsmiyle aynı adı taşıyan bir albüm çıkardı. 2002 yılında Ceza "Med Cezir" albümünün produktorlüğünü yaptı. Albümün tüm müziklerini de kendisi yaptı. 2010 yılında Kolera ile "Bendeki Sen" albümünü yayınlamıştır. 2010 yılında ilk kez düzenlenen TRT müzik ödüllerinde; halkın oylarıyla belirlenen Yılın Albümü dalında bu albümle ilk beşe girmiştir. Ayrıca yine 2010 yılında yayınlanan Yeraltı Kafilesi (Kafile 2) nin yapımcılığını yapmıştır. 2011 yılı içerisinde Saydam Odalar albümü piyasaya sürülmüştür. 2012 yılında ise Istakoz ve 40 adlı şarkılarını internet üzerinden yayınlamıştır. Sagopa Kajmer, kendi orkestrası olan Pesimist Orkestra ile birlikte 2013 yılının Mart, Nisan ve Mayıs aylarında bir turne düzenlemiş ve turne kapsamında 15 tane şehirde konser vermiştir. 7 Mayıs 2014'te Birol Giray (BeeGee) ile birlikte Abrakadabra adlı parçayı ücretsiz olarak dinleyicileriyle paylaşmıştır. Daha sonra ise Cem Adrian'ın Artık bitti şarkısının Scratch kompozisyonlarını yazıp şarkıya back vokalde bulunmuştur. 2015 yılının başlarında ise önceden çıkardığı bazı albümlerin beatlerini sosyal medyadan yayınlamıştır. Youtube üzerinde birçok şarkısını hayranlarıyla paylaşmaya devam etmektedir.
21.11.2017 - 09:32
ntv.com.tr
['Aşk', 'Yaşam', 'magazin', 'Sanat', 'Müzik', 'ayrılık ']
Sagopa Kajmer ve Kolera boşandı
Yaşam
https://www.ntv.com.tr/yasam/sagopa-kajmer-ve-kolera-bosandi,NK6SmQyMVkWWcNDSBysR_g
ODTÜ öğretim üyesi sosyolog Oğuz Işık, “İki partili sistem” tartışmaları sürerken, “üç parçalı Türkiye” kavramını ortaya attı. Işık, “Ülke üçe bölündü. Bu yapı kolay değişmez” dedi.
null
ODTÜ Öğretim Üyesi Prof. Oğuz Işık, “iki partili sistem” tartışmalarıyla ilgili olarak Akşam gazetesine değerlendirmelerde bulundu. 1990'lı yıllardan günümüze Türkiye'nin siyaset haritasını çıkaran Işık, haziran seçimlerinin olası sonuçlarını değerlendirdi. 12 Eylül referandum sonuçlarının, 'Üç farklı Türkiye' fotoğrafı verdiğine dikkat çeken Işık, 2007 seçimlerinde derinlik kazanan ayrışmanın bugünden yarına değişmesinin mümkün olmadığını bilimsel verilerle savundu. Prof. Işık'ın tespitleri şöyle: 'ÜÇ TÜRKİYE' DERİNLEŞTİ - 12 Eylül referandumu sonrasında sıkça dile getirilen 'Üç farklı Türkiye' meselesi, aslında yeni değil. 1960 sonrası ve 1990'lı yıllarda yapılan seçimlerde benzer sonuçların izleri yakalanabiliyor. Siyasi haritada, 2007 genel seçimleriyle keskinleşen, referandumla birlikte derinleşen 'Üç farklı Türkiye' kavramına, partilerin hangi kesimlerden ve hangi coğrafi bölgelerden oy aldığı düzleminde bakabiliriz. AKP'ye oy veren siyasi görüşü, İslamcı sağ ve milliyetçi tabandan gelen bir grup seçmen oluşturuyor. İkinci grupta, merkez sol ve milliyetçi sağ seçmen profili öne çıkıyor. Bu grubu temsil eden partiler CHP ve MHP'den oluşuyor. 'Üç farklı Türkiye'nin son ayağını ise 'bölgesel sol' olarak da adlandırılan Kürt partilerine (HADEP, DEHAP, DTP, BDP) oy veren seçmen tamamlıyor. 'TARTIŞMASIZ ÜSTÜNLÜK' - AKP öncesi süreçte, batıdan doğuya merkez sol, merkez sağ, milliyetçi sağ, İslamcı sağ ve bölgesel sol olarak adlandırabileceğimiz siyasi harita var. - AKP'nin iktidar olduğu 2002 ve 2007 seçim sonuçlarına bakıldığında, Batı Karadeniz'de Sakarya, Düzce ve Bolu'dan başlayıp, İç Anadolu'nun kuzeyi olarak tanımlanabilecek bir bölgeden Samsun'a, oradan da kuzeyde Rize'ye uzanan ve güneyde de Erzurum'a inen geniş alanda, AKP'nin tartışmasız üstünlüğü göze çarpıyor. Bunun yanı sıra daha küçük üç bölgede de AKP'nin yüksek oy aldığı yerleşimlerin çevre ilçelerle küme oluşturduğu görülmekte. EĞİTİMLİ KESİMİN OYLARI - Metropollerde eğitim düzeyi düştükçe, AKP'nin aldığı oy oranı artıyor. Kentli yoksul kesim AKP'nin tabanını oluşturan belki de en büyük kesim. Buna karşılık AKP'nin, daha önce merkez solun, merkez sağın ve bölgesel solun baskın olduğu yerleşimlere ise sızmayı başaramadığı görülüyor. - AKP, metropollerde değil de Anadolu'da, özellikle de 'Anadolu Kaplanları' denilen yörelerdeki eğitimli kesimin oylarını alıyor... AKP'nin başarısı da büyük ölçüde burada yatıyor. Bir yandan kentli yoksulların, diğer yandan da Anadolu'nun zenginleşen muhafazakar kesimlerinin oyunu alabilmesi her anlamda bir başarı olarak değerlendirilmeli. 'İdeolojik çekirdek'in sınırları - AKP'nin seçim başarısının ardında ilk olarak, önceki seçimlerde hiçbir siyasi görüşe meyletmemiş yerleşimleri, ikinci olarak da İslamcı ve milliyetçi sağa eğilimli yerleşimleri kendine çekebilmiş olmasının yattığı söylenebilir. AKP, İç Anadolu'nun kuzeyi ve doğu Karadeniz'i kapsayan bir bölgeyle Konya-Kayseri bölgesinin bir partisidir. Bunu söylerken elbette ki AKP'nin, örneğin büyük kentlerde oldukça yüksek oy almış olmasını göz ardı etmiyorum. Bu yöreler, AKP'nin, hatta biraz daha ileri gidersek AKP ideolojisinin çekirdeğini temsil etmektedir. Eğer AKP için bir coğrafi köken aranacaksa, o köken, İç Anadolu'nun kuzeyi ve Doğu Karadeniz'i kapsayan bir bölge ile Konya-Kayseri bölgesidir. CHP, başka bir dil arayışına girmeli - 1960'larda doğuda güçlü bir parti olan CHP, bugün kıyı partisi haline gelmiştir. CHP, Türkiye'nin görece daha gelişmiş yörelerinden yüksek oy almayı başaran bir profile sahiptir. Kadının iş ve toplumsal hayatta, aktif yer aldığı bölgelerde CHP hakimiyeti hissedilmektedir. CHP'nin farklı kesimlere ulaşabilmesi ve bu kesimleri bir araya getirebilmesi için başka bir dil arayışına girmesi gerekmektedir. HAZİRAN SEÇİMLERİNDE NE OLUR? - AKP öncesi kendisini hissettiren parçalı, birbirine dokunmayan, adacıklardan oluşan ayrışmış siyasi harita, AKP sürecinde daha da belirginleşmiştir. Türkiye'de hem bölgesel, hem de kent içi siyasi haritada görünen bu ayrımlar, bugünden yarına değişmesi mümkün olmayan noktaya gelmiştir. AKP'nin başarısı toplumun farklı kesimlerini muhafazakarlık ekseninde bir araya getirebilmiş olmasında yatmaktadır. AKP, bir yandan Anadolu'nun zenginleşen kesimleriyle kent yoksulları aynı yerde buluşturabilmeyi başarmıştır. CHP, yaklaşan genel seçimde yine Türkiye'nin görece daha gelişmiş yörelerinden yüksek oy alır. MHP, İç Anadolu'dan sahillere yaklaştı - Ege Bölgesi'nden içerilere doğru girdikçe milliyetçi sağ profilde kıpırdanma hissedilmektedir. Bir zamanlar İç Anadolu'da gücünü hissettiren MHP, 2007 seçimlerinde İç Anadolu'yu bir anlamda AKP'ye terk ederek, sosyal demokrat partilerin baskın olduğu kıyı kesimlere yaklaşmıştır. Türkiye geneliyle İstanbul özeli benzer - 2007 seçimlerinde, Türkiye genelinde olduğu gibi İstanbul'da da AKP'nin kıyılara erişemediğini , büyük ölçüde kent yoksullarının partisi olduğunu görürüyoruz. CHP'de Türkiye genelinde olduğu gibi İstanbul'da göreceli olarak zengin ve eğitimli kesimlerin yaşadığı kıyı bölgelerinden oy almayı başarmıştır.
31.01.2011 - 08:49
null
[]
Prof. Işık: Ülke üçe bölündü
Türkiye
https://www.ntv.com.tr/turkiye/prof-isik-ulke-uce-bolundu,iGSmoK4KR0WqV-hj25X2zA
30 Haziran gecesi takvimler değişirken, Dünya 1 saniye kazanacak. Saatler geceyarısını vurmadan önce 23:59'da ölçümler 1 saniye bekleyecek. Bu nedenle 30 Haziran günü 24 saat 01 saniye olarak kayda geçecek ve ardından '1 Temmuz'a geçilecek
null
Dünyanın, Güneş çevresindeki dönüş süresini yansıtan saatler 30 Temmuz'da 1 saniye bekleyecek.Bu şekilde hayatta fazladan 1 saniye kazanacağız. Bilim adamları dünyanın güneş çevresinde 365 günden biraz fazla döndüğünü ve bu fazla sürenin her dört yılda bir, 29 Şubat'a eklendiğini hatırlatıyorlar. Akıllı telefonlar, bilgisayarlar, hava ulaşım sistemleri ve astronomik cihazların ise saniyesine dek eşitlenmesi, birkaç yılda bir yapılıyor. İşte bu sırada insanlık, 1 saniye kazanıyor. 1972'den beri tam 26 kez bu saniyelik ayarlamalar yapılmış. Bu durumda son 43 yılda insanlık fazladan 26 saniye kazanmış. Bu yıl da 30 Haziran'daki ayarlamayla hayatlarımıza bir saniye eklenecek.
23.06.2015 - 02:32
NTV Haber
['Yaşam']
Dünya 1 saniye daha kazanacak
Yaşam
https://www.ntv.com.tr/yasam/dunya-1-saniye-daha-kazanacak,H-Ey5x1hnkiOIUgvNVIv4g