text
stringlengths
143
777k
corpus
stringclasses
1 value
original_id
int64
1
3.58M
Clubvet Ümraniye Veteriner, bu uzmanlık alanında deneyime sahip yüksek nitelikli cerrahlardan oluşan bir ekibe sahiptir. Son teknoloji gelişmiş teknolojiye sahip tam donanımlı bir ameliyathanemiz var, otomatik bir solunum cihazı, sevofluranlı inhalasyon anestezisi, hayati belirtileri kontrol etmek için çok parametreli izleme ve elektrikli bir neşter var. Genel cerrahi, aşağıdakileri kapsayan cerrahi sınıfın tıbbi uzmanlığıdır: • Karın: gastrointestinal sistem, safra sistemi, dalak, pankreas, karaciğer, meme patolojilerinin cerrahi tedavisi ve karın duvarının fıtığı. • Tiroid: Tiroidin cerrahi tedavisi. • Maksillofasiyal: ağız boşluğu ve kraniyofasiyal bölge patolojisinin yanı sıra doğrudan veya dolaylı olarak ilişkili servikal yapıların cerrahi tedavisi. • Torasik: akciğerlerin, kalbin, aortik arter (artan, kemer ve inen) gibi büyük kan damarlarının cerrahi tedavisi, inferior vena kava, splanşiklerin çıktığı sempatik ganglionik zincir, azygos major ve minör ven, özofagus , torasik kanal ve mediasten. Tüm müdahalelerimiz, hastalarda anestezik riskleri en aza indirmek için preoperatif testler yapıldıktan sonra maksimum güvenlik önlemleri ile gerçekleştirilir.
oscar
1,460
15:46 Piyasalara ikinci müdahalenin maliyeti ne kadar? 13:44 Dolar 14 liraya dayandı! İtalyan futbol kulübü Lazio’nun Başkanı Claudio Lotito, taraftarlarının ırkçı tezahürat ve eylemlerinin tepki çekmesinin ardından her yıl 200 taraftarı ünlü Polonya’daki Auschwitz toplama kampına götürüp bilinçlenmelerine yardım etme kararı aldıklarını söyledi. İtalya’da Serie A’nın önde gelen takımlarından Lazio’nun fanatik taraftar grubu pazar günü Roma Olimpiyat Stadyumu'nda oynanan Cagliari maçı sırasında rakiplerine Nazi toplama kampında ölen ve günlüğüyle ünlenen genç Yahudi kızı Anne Frank’in fotoğrafıyla hakarette bulunmuştu. Tribünde Anne Frank’in üstüne Roma forması giydirilmiş fotomontajlı fotoğraflar yer almıştı. Taraftarların bu davranışı nedeniyle meydana gelen yoğun tepkiler üzerine Lazio Başkanı Claudio Lotito, her yıl 200 taraftarını Auschwitz’e gönderme kararı aldıklarını açıkladı. Lotito “Lazio her yıl tarihi unutmamamız için 200 taraftarının yer alacağı bir Auschwitz turu gerçekleşecek. Irkçılığın her türlüsüne karşıyız. Lazio bu nedenle bu adımı atıyor” dedi. Ligin 9. haftasında Cagliari’yi konuk ettiği maçtan 3-0’lık galibiyetle ayrılan Lazio’da galibiyet coşkusu böylece gölgede kaldı.
oscar
1,465
Aday öğretmenlerle tek tek tanışıp sohbet eden Millî Eğitim Müdürü Erol Bozkurt, aday öğretmenlere Millî Eğitim Müdürlüğünü, birimlerini, çalışma alanlarını ve Millî Eğitim Müdürlüğü Müdür Yardımcılarını tanıttı ve çalışmaları hakkında değerlendirmelerde bulundu. Millî Eğitim Bakanlığımızın aday öğretmenlerin yetiştirilmesi sürecinde başlattığı yeni bir uygulamayla ilk defa danışman öğretmen rehberliğinde mesleğe adım atacak olan aday öğretmenlerin çok şanslı olduğuna, Sayın Bakanımızın ifadesiyle öğretmenin öğretmen gölgesinde yetişeceğine vurgu yapan Millî Eğitim Müdürü Erol Bozkurt konuşmalarında: “Millî Eğitim camiası olarak biz çok büyük bir aileyiz. Sizler de bu büyük ailenin çok önemli bir parçasısınız.” dedi. Tohum atın toprağa onlar çınar olur. Her bir öğrencinin çok kıymetli ve değerli olduğunu bu vesile ile de çalışmalarının çok önemli ve titizlikle yürütülmesi gerektiğini ifade eden Millî Eğitim Müdürü Erol Bozkurt: “Dünyadaki en önemli işlerden birini yaparken önemli kişiler olduğunuzu ve çok değerli bir mesleğe sahip olduğunuzu unutmayın. Sizler genç yavrularımıza karakter eğitimi verecek ve onları hayata hazırlayacak öğretmenlersiniz. Sizlerin görevi sadece ders anlatmakla sınırlı değil. Dokunduğunuz çocuklar, yeşerttiğiniz dallar olsun. Tohum atın toprağa onlar kocaman bir çınar olur. Unutmayın çok önemli bir mesleğin mensubusunuz. Sizler ilerde güzel vatanımızın insanlarını, yöneticilerini, değerlerini yetiştireceksiniz. Öğrencilerinize verebileceğiniz en önemli şey iyi insan olmalarını sağlamanızdır.” dedi. Millî Eğitim Müdürü Erol Bozkurt: “Sizlerden bu toprakların çocuklarını en iyi şekilde yetiştirmenizi, millî ve yerli bir nesil yetiştirmenizi istiyoruz. Öz değerlerine sahip, vatanını, milletini seven, tarihini, geçmişini iyi bilen ve kendilerinin bu ülkenin geleceği olduğu bilincine sahip, bu ülkeye hizmet edecek ve bu ülkenin evladı olmaktan gurur duyan millî ve yerli bir nesil yetiştirmenizi istiyoruz. Bu toprakların evlatlarının en iyi şekilde yetişmesi adına sizler çok önemli bir güçsünüz ve yüklendiğiniz çok önemli bir misyonunuz var. Bu ülkenin şuuru ve bu ülkenin kendine ait değerlerinin aktarıcısı da sizlersiniz.” dedi. Gizlilik, Kullanım ve Telif Hakları bildiriminde belirtilen kurallar çerçevesinde hizmet sunulmaktadır.
oscar
1,470
Türkiye’deki yönetim alanında yanlış olarak kullanılan kavramların başında “kurumsallaşma” gelmektedir. Yanlış kullanım örnekler maalesef çoktur. Sözgelimi, “corporate governance” konusunda bir araştırma yapıp, literatürü “Kurumsal Teori’den” yazanlar olduğu gibi, aile işletmelerinin kurumsallaşmasını araştırıp; “corporate governance” ilkelerine referans veren araştırmacılarız da var. Bu karışıklığın “birkaç münferit vaka” düzeyini aştığını görünce bu yazıyı kaleme almaya karar verdim. Yazıda önce birbirlerine karıştırılan kavramların doğru karşılıkları, ardından benzer sorunların tekrarlamaması için çözüm önerilerimi aktarmak isterim: Kurumsallaşma (institutionalization): Genellikle aile işletmelerinde “patron odaklı yönetimden, sistem odaklı yönetime” geçiş sürecinin karşılığı olarak kullanılan kavramdır. Kurumsallaşma ile aile işletmesinde kişilerden bağımsız kurallar gelişir. Böylece işletmede kişilerin isteklerinden, kaprislerinden bağımsız bir yapı gelişir. Bu süreç “profesyonel yönetime geçiş” ya da “profesyonelleşme” olarak da tanımlanabilir. Kurumsal Yönetim (corporate governance): Çok ortaklı işletmelerde hak sahipleri (hisse senedi sahipleri) ile söz sahipleri (yöneticiler) arasındaki ilişkilerin hangi ilkelere göre yürütülmesi gerektiğini açıklayan kavramdır. Kurumsal yönetim kavramının ana teması işletmenin üst yönetiminin, özellikle CEO olarak adlandırılan Baş İcracı Yönetici’nin ortaklar tarafından denetlenmesidir. Bu sayede “yolsuzluklar” önlenir. Kurumsal yönetim kavramı 2000 yılında ABD’nin en büyük şirketleri arasında yer alan Enron’un yolsuzluk nedeniyle batmasıyla kamuoyunun çok dikkatini çeken bir kavram olmuştur. Kurumsal yönetimin amacı halka açık, çok ortaklı işletmelerin adil, şeffaf, hesap verebilir ve sorumlu bir şekilde yönetilmesidir. Kavram Türkçe’de (benim de tercihim olan) “kurumsal yönetişim” olarak da kullanılmaktadır. Kurumsal Teori’ye göre örgütlerin yapısı çevreye göre şekillenir. “Yeni Kurumsal Teori” olarak da adlandırılan Kurumsal Teori’de kurumsallaşmaktan kastedilen “çevrenin” kurumsallaşmasıdır. Başka bir deyişle, örgütün içinde bulunduğu “örgütsel alanın” kurumsallaşmasıdır. Oradaki yönetim icraatlerinin, kuralların, yöntemlerin kurumsallaşmasıdır. Örgütün içinde bulunduğu çevrenin (örgütsel alanın) kurumsallaşması ve buna bağlı olarak örgütlerin etkilenmesidir. Kurumsal Teoriye göre; örgütsel alanda, başka bir deyişle çevrede “yasal”, “normatif” ya da “bilişsel” temelleri olan bazı rutinler oluşur. Bu rutinleri oluşturan örgütlerin kendisi, tedarikçi kuruluşlar, düzenleyici kuruluşlar vb. birçok aktör olabilir. Örgütlerin buna tepkisi ise “uyum”dur. Kurumsal Teori; örgütlerin hayatta kalmaları (meşruiyetlerini sağlamaları) için sadece etkili, verimli olmalarının yetmediğini, kurumsal çevreye uyum sağlamaları gerektiğini savunur. Örgüt Teorisi olarak Kurumsallaşma Teorisi hakkında diğer iki kavrama göre daha az sayıda Türkçe yayın vardır. Kurumsal Teoriyle ilgili az sayıda Türkçe eserlerin önemli bir bölümünü Şükrü Özen vermiştir. Bu yüzden konuyu merak edenlere Özen’in eserlerini okumalarını öneriyorum. Görüldüğü üzere üç kavramın da ana teması ve açıkladıkları konular farklıdır. Birbirleri ile ilişkileri de yoktur. Ancak bir beyin fırtınası yaparsak ve bu kavramlar arasında doğrudan olmasa bile, aynı bilardodaki gibi banttan ne tür ilişkiler olabileceğini sorgularsak şu durumlar ortaya çıkıyor: Aile işletmesinin kurumsallaşmasında patron odaklı yönetimden sistem odaklı yönetime geçiş yöntemlerinin açıklandığı aktarmıştık. Bu durumda örgüt içinde kişilerden bağımsız kuralların geliştiği (kurumlaştığı) söylenebilir. Benzer şekilde Kurumsallaşma Teorisi’nde de kişilerden bağımsız rutinlerin tekrarlanmasıyla bazı kurumların gelişmesi söz konusudur. Ancak bir analiz (düzey) farkı dikkati çekmektedir. İlkinde örgütte, ikincisinde örgütsel alanda (çevrede) kurumsallaşmadan söz edilebilir. Başka bir deyişle biri örgüt içindeki, diğeri çevredeki kurumsallaşmayı açıklar. Çevredeki kurumsallaşmaya örgütün verdiği tepki ise uyum olmaktadır. Peki her iki kavramın odaklandıkları konulara değinelim: Kurumsallaşma Teorisi bir çevredeki örgütleri uzun yıllar boyunca inceler ve kurumsal eşbiçimliliğe ve bu eşbiçimliliğin türlerine odaklanır. Aile işletmesinin kurumsallaşmasında ise yıllarca konu hep “ne yapalım ne edelim de sistem odaklı yönetime geçelim?” sorusu etrafında toplanmıştır. Belki son yıllarda örgütte inovasyonun öneminin artmasıyla birlikte “aslında çok da fazla kurumsallaşmak hantal bir yapı ile sonuçlanıyor. O zaman öyle bir yapı kuralım ki, hem patron odaklı olmasın, hem de çalışanlar inovasyona yönelsin” konusuna yönelmiştir. Görüldüğü üzere iki kavram arasındaki ilişkiyi “örgütte kişilerden bağımsız kurumlar” olarak tanımlanabilir Ancak yukarıdaki nedenlerden ötürü, bu ilişkiyi zayıf bir ilişki olarak nitelendirebiliriz. “Corporate Governance” kavramı Türkçe’ye neden “kurumsal yönetim” olarak çevrildi bilemiyorum. Ancak yukarıda da açıklandığı gibi corporate governance’ın bu iki kavramla (bence) -yanlış Türkçe çevirisi dışında- bir benzerliği yoktur. Yine beyin fırtınası yaptığımızda; en yakın ilişki bence; Kurumsal Teori’nin öğretileri ile kurumsal yönetimin (corporate governance) nasıl yayıldığının analizidir. Sonra devlet halka açık şirketlere der ki ”Sarbanes-Oxley Kanunu’na göre çalışacaksın”. Kurumsal Teori’nin açıklamalarına göre bu davranış Coercive Isomorfizm’dir (zorlayıcı eşbiçimlilik). Aynı durumu Türkiye için düşünürsek: Yeni Türk Ticaret Kanunu anlaşılır ve güzel bir Türkçeyle işletmeleri kurumsal yönetime özendirmekte ve halka açık olanlara da kurumsal yönetimi mecbur tutmaktadır, aynı SPK gibi. Bu ise yine Kurumsal Teori’nin açıklamalarıyla normatif eşbiçimliliktir. İki kavramın ilişkisi zayıftır, başka da bir ortak yönü yoktur. Son olarak aile işletmesinin kurumsallaşması ile, corporate governance karşılığı olarak kullanılan kurumsal yönetim arasındaki ilişkiye bakalım: Aile işletmesinin kurumsallaşması ile şahıs odaklı yönetimden sistem odaklı yönetime geçiş açıklanıyordu. Kurumsal yönetim ile de yöneticiler ve ortaklar arası ilişkilerin nasıl olmasına ilişkin (kamuya şöyle bilgi verilecek, yönetim kurulu şöyle çalışacak vb.) birtakım ilkeler sıralanmaktaydı. Her iki kavramın odak noktaları farklı olmasına rağmen; Kurumsal yönetim ilkelerini uygulayan, benimseyen bir örgütün doğal olarak “kurumsallaşma” konusunda ilerleme sağlayacağı düşünülebilir. Ancak kurumsal yönetimin odağı yukarıda da açıklandığı gibi “ne yapalım edelim de yöneticileri denetleyelim”dir. Bu ilkeleri benimseyerek kurumsallaşma yönünde aşama kaydeden olabilir. Tersi de söz konusudur. Hatta Şükrü Özen’in “törensel benimseme” adını verdiği bir “sözde” benimseme modeli de vardır. Bir örnekle belki daha anlaşılabilir: Bilindiği gibi, halka açık işletmelerin SPK düzenlemeleriyle uyması zorunlu bazı Kurumsal Yönetim İlkeleri var. Ancak işletmeler bunlara “şekil” olarak uyuyor, konuyu içselleştirmiyorsa o zaman Özen’in vurguladığı “törensel benimseme” söz konusudur. Bu konuda Türkiye’de yapılan bir araştırmada Üsdiken ve Öktem “bağımsız” olması gereken yönetim kurulu üyelerinin aslında “bağımsız olmadıklarını” ortaya koymaktadırlar. Yazının sonunda benzer kavram karmaşalarını aşmak için neler yapmak gerekli? Sorusunun yanıtlarını tartışmak isterim. Aslında bu ve benzer kavramların Türkçe’deki karşılıklarını dilimize doğru yerleştirmek için Türk Dil Kurumu her bilim dalından olduğu gibi, “Yönetim” kürsüsünden üstad hocalarımızla periyodik toplantılar yapıp yabancı kavramlar üzerinde hem fikir olunan karşılıkları kamuoyu ile paylaşabilir. Diyelim ki Türk Dil Kurumu’nun işleri yoğun ve bu işe zaman ayıramadı. O zaman her yıl düzenlenen ulusal bilimsel kongrelerde düzenli olarak bir oturum düzenleyip; sözgelimi yönetim kürsüsündeki dilimize yeni giren sözcüklerin Türkçe karşılıkları tartışılabilir. Hatta yönetim hocaları kongre öncesinde online bir platformda (forum gibi) biraraya gelip en azından hangi kavramlara ne gibi Türkçe öneriler sunduklarını sıralayabilirler. Eğer bu yollardan biri hayata geçirilmediğinde maalesef birbirinin ne dediğini anlamadığı için yarı İngilizce, yarı Türkçe konuşan insan sayısı giderek artacaktır. Son olarak hem yeni araştırmacılara, hem de kıdemli araştırmacılara bazı öneriler sunarak yazımı bitirmek istiyorum: Önce kendim gibi kıdemli araştırmacıların Türkçe yayınlar yapması gerektiğini önemsiyorum. Sözgelimi ben “kurumsal yönetim” konusunu -bu yazıda olduğu gibi- irdeleyen birkaç kitap yazsaydım belki bugün yaşanan karışıklık daha az olabilirdi. Yeni araştırmacılara önerim de ilgilendikleri konuya “merakla” yaklaşıp, çok okumaları ve sabırlı olmalarıdır. Bir bildiri ya da makale, hatta tez yazmak sabır ve bilimsel disiplin gerektirir. Aceleyle Google’a aranan kavramı yazıp ilk gelen içerikleri derinlemesine okumadan kopyala-yapıştır yöntemiyle bir şeyler üretmeye çalışmak sizi yanıltabilir. Çünkü kimi zaman Google’a eklenen içerikler de doğru olmayabilir. Dünyayı daha iyi bir yer haline getirecek insanlar yeni nesil girişimcilerdir. Bu girişimcilerin kurduğu işletmelere “startup” deniliyor. Startup girişimciler dünyanın daha önce farkedilmeyen ancak önemli bir sorununa e-iş süreçlerini kullanarak çözüm bulurlar. Bu aşamada genellikle yaratıcı, yenilikçi bir iş fikrini hayata geçirirler. Startup girişimcilerin geleneksel girişimcilerden farkı şudur: Startup girişimciler iş kurmak için gerekli kaynakları yatırımcıdan toplayıp, hızla bir ürün ya da hizmeti çıkarıp, işi büyütürler; bir süre sonra da işletmeyi satıp bu defa başka bir yenilikçi fikir peşine koşarlar. Sözgelimi bir mobilyacı kurup, onlarca yıl içinde büyütüp; sonra da burayı çocuklarına, torunlarına devretmenin hayalini kuran girişimci startup girişimcisi değildir. Bu nedenle startup kavramı bir hayali sembolize eder. Bu hayal, parlak fikri olan gençlerin internet teknolojilerini kullanarak kısa sürede yüz yıllık firmaların önüne geçmesidir. Genç startup girişimcileri yeni dönemin rock yıldızları gibidir. Gençlerin girişimci olması daha kolaydır. Çünkü farklı, hatta parlak kariyerlerinden ayrılmak zorunda değildirler. Ayrıca genellikle çoğu bekardır bu nedenle sorumlulukları nispeten azdır ve son olarak teknolojiye daha hakimdirler. Burada önemli bir soru ortaya çıkar: “Parlak bir fikir başarılı bir girişimi garantiler mi?” Elbette parlak bir fikir olması çok önemlidir. Yapılan araştırmalara göre; startup girişiminin başarılı olması için gerekli olan faktörler önem sırasına göre şunlardır: “Farklı ve özgün fikrin” ilk sırada olmaması bizleri şaşırtıyor: Ancak belki çok erken. Dünya bu fikre hazır değil. Erkense dünyayı önceden bu fikre alıştırmak, eğitmek gerek. Ya da çok mu geç? Yoksa çoktan bir sürü rakip mi var? Zamanlamanın önemini ortaya koyan örnekler: Airbnb ve Uber’dir. Bu şirketler iyi bir fikir, iyi bir iş modeli, ekip ve harika yönetimle başarılı oldular. Ancak başarılı olmalarının en önemli nedeni “zamanlama”ydı. Çünkü her iki şirket de ekonomik durgunlukta, insanların paraya çok ihtiyaç duyduğu bir dönemde ortaya çıktı. Böylece rahatlıkla insanlar evlerini yabancılara kiraladı ya da kendi araçlarıyla taksicilik yaparak ek gelir kazandılar. Benzer şekilde zamanlama, YouTube’un başarısını da açıklamaktadır. YouTube 2005’de tam ABD’de geniş band hızlı internet erişimi oranı yüzde 50’yi geçtiği anda “mükemmel bir zamanlamayla” hayata geçirilmiş bir parlak fikirdir. Burada dikkat çeken bir diğer konu ise ekip ve icranın (yürütmenin) fikirden daha önemli olduğudur. Başka bir deyişle: “Çok iyi bir fikir kötü yönetilebilir”. O zaman başarılı olmak için iyi bir fikrin, iyi bir ekiple, iyi yönetilip doğru zamanda piyasaya sunulması gerekiyor. Dünyanın en değerli şirketleri son yıllarda hızla değişti. Yüzlerce yıllık tarihi olan meşhur sanayi ve enerji şirketleri yerini yeni kurulan teknoloji şirketlerine bıraktı. Bence kısa zamanda dünyanın en değerli şirketleri startuplar olacak. Çünkü piyasa değeri milyar doları geçen startupların hızla çoğalması bu girişimlerin dünyanın en değerli şirketleri sıralamasının değişeceğini göstermektedir. Startup’lar büyük katma değer yaratarak ülke ekonomilerine büyük katkı yapıyorlar. 2019 itibariyle dünyada değeri 1 milyar dolar sınırını aşan 326 startup var. Değeri 1 milyar doların üstündeki startup şirketlerin yaklaşık yarısı ABD’de. Benzer büyüklükler ülke ekonomileri için de geçerlidir. Üstelik startup şirketlerin 1 milyar dolar piyasa değerine ulaşması ivmeli bir şekilde artıyor. Sözgelimi son bir yılda 1 milyar dolarlık değeri geçen şirket sayısı 119. Bu demektir ki başarılı bir startup şirketi kısa sürede bu tabloda yerini alabilir. 75 milyar dolar değerindeki ByteDance (video paylaşım platformu TikTok’un sahibi) 2012’de kurulan genç bir şirkettir. Tablo 2’de ikinci sırada yer alan ve neredeyse hiçbir fiziksel varlığı olmayan Uber ise 2009’da kuruldu ve 72 milyar dolar değerinde. 1933’de kurulan ve yüzlerce uçağı, binlerce çalışanı olan gururumuz THY’nin piyasa değerinin yaklaşık 3 milyar dolar olduğunu düşündüğümüzde startup’ların kısa zamanda yarattıkları katma değer düşündürücüdür. 2009-2019 arasında startup satışından ülkelerin elde ettiği gelire baktığımızda; son on yılda İsrail’in 56 milyar dolar, İsveç’in 46.8 milyar dolar, Almanya’nın 24.1 milyar dolar gelir elde ettiğini görüyoruz. Aynı dönemde Türkiye’nin startup geliri 1.3 milyar dolardır. Sözgelimi Nevzat Aydın tarafından kurulan ve örnek Türk startup şirketleri arasında gösterilen online yemek siparişi şirketi “Yemek Sepeti” 2015’de 589 milyon dolara Delivery Hero Şirketi’ne satıldı. Benzer örneklerin Türkiye’de artması gerekiyor. Startup girişimlerde başarı oranı düşüktür. Farklı araştırmalar farklı oranlar verse de ilk girişimde başarılı olan yok denecek kadar azdır. Sözgelimi “ilk girişimde yüzde 10, ikincide yüzde 30, üçüncüde yüzde 50 başarılı olunuyor” diyenler vardır. “Her 10 işletmenin 8’i başarısız olmakta” diyenler de, “kuruluşundan 6 yıl sonra yüzde 40’ı hayatta kalabiliyor” diyenler de vardır. Özetle çabuk ve kolay başarı yok. Tam da bu konuyla ilgili iki güzel özlü söz var. Hangisi daha güzel karar veremediğim için ikisini de paylaşıyorum: “Başarı, başarısızlıktan başarısızlığa hevesini kaybetmeden koşana aittir.” “Hep denedin, hep yenildin. Yukarıdaki iki güzel sözün de vurguladığı gibi, başarılı olan girişimcilerin ortak özelliklerinden biri çok çalışmaktır. Doğal olarak yaptığı işi severek yapanlar, o işe tutkuyla bağlı olanlar uzun çalışma saatlerinden şikayet etmezler. Ayrıca “çalışma iradesi” belki de daha doğru bir deyişle “tutku” olmadan sizin rakiplerinizin göremediği bir şeyi görebilmeniz mümkün değildir. Demek ki çok çalışacağız, tutkulu çalışacağız. Peki kültürümüzün özellikleri nasıl? Türk kültürünün -her ulusal kültür gibi- kendine has bazı özellikleri vardır. Kültürleri birbirinden ayıran öğeler konusunda en çok referans alan araştırmalardan biri Hofstede’in, diğeri Trompenaars’ındır. İsteyen internetten bu araştırmalara ulaşabilir, ayrıntıya girmeyeceğim. Ben hem bu araştırma sonuçları, hem de kendi gözlemlerimle Türk kültürünün girişimcilikle ilgili özelliklerine değinmek istiyorum: –En başta genç nüfusumuzun toplam nüfusa oranı yüksek ve gençlerimiz teknolojiyi çok iyi kullanıyorlar. Bu çok girişimcilik için olumlu bir ortam hazırlıyor. –Yakın tarihinde Türkiye birçok kriz yaşadı. Krizler genel anlamda iş hayatına zarar verse de yöneticilerimizin, girişimcilerimizin deneyimini arttırmaktadır. Sıklıkla yaşadıkları kriz deneyimiyle Türk girişimci ve yöneticiler zorlu koşullarda ayakta kalmayı becerebilen bu nedenle dünyada aranılan yöneticiler haline gelmiştir. Benzer şekilde startup piyasasında da çok fazla dinamik (ve doğal olarak kriz) vardır ve bunlar “hızlı” bir şekilde değişmektedir. Sonuç olarak startup piyasasında çok uzun vadeli plan yapılamıyor, aynı Türkiye’deki gibi. Dolayısıyla biz Türkler, bu ivmeli değişimleri zaten halihazırda yaşadığımız için daha kolay adapte olabiliyoruz. –Ekip çalışmasına diğer toplumlar kadar uyumlu değiliz. Belki de krizlerin etkisiyle iş hayatında genel anlamda “güven” sorunu yaşıyoruz. –İş hayatımızdaki bürokratik işler ve vergi oranları Türkiye’de Batılı ülkelere göre fazla. –Hemen “etiket” sahibi olmak isteyenimiz çok. Geleneksel girişimciliğin hakim olduğu iş hayatı “eski ekonomi”, startup girişimciliğinin hakim olduğu iş hayatı ise “yeni ekonomi” olarak adlandırılıyor. Yeni ekonomideki iş yapma yöntemlerinde değişim o kadar kapsamlı ki bunu iş hayatında yaşanan bir “paradigma kayması” olarak değerlendirebiliriz. Örneğin Çin’den Türkiye’ye 10 bin adet spor ayakkabı ithal edeceksiniz. Eski ekonomide süreç şöyle işliyordu: “Çin’de bir aracınız oluyordu. Bu kişi istediğiniz özelliklerdeki 10 bin ayakkabının konteynıra yüklendiğine eşlik ediyordu. Sonra o aracı kişi konteynırın başında iki gün bekliyordu. Ardından o konteynır gümrüğe geliyor ve resmi evraklar imzalanıyordu. Sonra paranın Türkiye’den transfer emri veriliyordu. Bu durumda gümrükte bekleyene, fon transfer hizmetine, bankaya vb. aracılara farklı ücret ve komisyonlar ödeniyordu.” Yeni ekonomide ise aynı süreç şöyle işliyor: “10 bin spor ayakkabı Çin’deki fabrikadan çıkar çıkmaz küçük sensörlerle izleniyor. Mallarınızın ilgili konteynıra yüklendiğini uzaktan görüyorsunuz. Mallar gümrüğe girdiğinde e-imza ile kontrat imzalanıyor. Ardından ödeme elektronik olarak kripto parayla aktarılıyor.” Yeni ekonomide ticaretin çok daha güvenli, kolay ve ucuz bir yöntem olduğu görülmektedir. Çünkü hepsi bir dizi elektronik bir işlemden oluşmaktadır. İnternet teknolojilerinin yoğun olarak kullanıldığı yeni ekonomide bazı yeni iş yapma yöntemleri ve kavramlar var ve bunların Türkçe karşılıkları henüz tam oluşmadı: Startup, Co-Founder, YouTuber, Influencer, Incubator, Venture Capital, Blockchain gibi. Özellikle Türk Dil Kurumu’ndan bu kavramlara güzel Türkçe karşılıklar koymasını bekliyoruz. En az üç dil bileceksin. Çünkü sen ne şu, ne busun... Sen otobüsü kaçırmış bir milletin çocuğusun”. Şair belki bugün yaşasaydı, oğluna üç dil öğrenmenin üstüne “startup kuracaksın” ya da “yeni ekonominin yöntemlerini öğreneceksin” öğüdünü verirdi. Dünyayı daha iyi bir yer haline getirecek insanların yeni nesil girişimciler olduğunu söyleyerek yazıya başladık. Kuşkusuz Türkiye’yi de daha iyi bir yer haline getirecek insanlar yeni nesil Türk girişimcilerimizdir. Bu dönüşümde bize düşen gençlerimize yeni ekonominin kurallarını öğretmek ve onları startup girişimcisi olmaya özendirmek olmalıdır. Ekonomist Schumpeter girişimciyi şöyle tanımlıyor: ”Başkalarının hissedemeyeceğini hissedip, organize eden kişi”. Yine Schumpeter’e göre, girişimciler o kadar önemli aktörlerdir ki; ülkeler ancak yenilik yapabilen girişimciler sayesinde kalkınabilir. Eskişehir’in en “yenilikçi” girişimcisi Firuz Kanatlı vefat etti. Türkiye’ye, Eskişehir’e büyük katkıları olmuş bir ailenin “dünyaya rol model” olmuş girişimcisiydi. Eski işletmeler üzerine araştırmalar yaptığım için bundan yaklaşık on yıl önce; Firuz Bey ve oğlu Firuzhan Bey’le görüşmeler yapmıştım. Bu görüşmelerden bazı hatıralarımı paylaşmak istiyorum: Ailenin 1910’lu yıllarda Gümülcine’de un fabrikaları vardır. (Baba) Ahmet Kanatlı, mübadele zamanında, Türkiye’ye gelir ve bir daha Gümülcine’ye geri gitmek istemez. Ailesine ‘Siz Gümülcine’deki fabrikayı satın ve buraya gelin’ diye haber gönderir. Kanatlı Ailesi’nin Türkiye’ye gelebilmesi, fabrikayı ve diğer mülkleri kısa sürede satabilmesi ve karşılıklarını Türkiye’ye getirebilmesi konusunda yardımcı olan kişi Türk Konsolos Firuz Bey’dir. İlk doğan çocuklarının adını ‘Firuz’ koyarlar...” Aile Gümülcine’deki gibi un fabrikası kurma düşüncesindedir. Ancak un fabrikasının nereye ve nasıl kurulacağını araştırmaktadır. Bu süre içinde geçimini sağlamak için Adapazarı’nda bir bakkal dükkanı açarlar. Bu dönemde ‘Türkiye’de iyi buğdayın nerede olduğunu’ araştırırlar. Bunun için ülkeyi dolaşmaya başlarlar. Araştırma sonucunda Eskişehir’in buğdaylarının kaliteli, şehrin de yatırıma uygun olduğunu gören Kanatlı Ailesi Eskişehir’e göç eder ve bugün Kanatlı Alışveriş Merkezi olan yerde Kanatlı Un Fabrikası’nı kurarlar (1925). Mehmet Kanatlı erken yaşta vefat eder. Bu arada Firuz Kanatlı; Galatasaray Lisesi’ni bitirdikten sonra, üniversite eğitimi İsviçre’de tamamlayıp 1956’da Eskişehir’e döner ve askere gider. Askerde kantin subayı olur. Firuz Bey askeri kantinde bisküvilerin çok satıldığını gözler. Bu gözlemler sonucu bisküvi fabrikası kurma fikri aklına yerleşir. Zaten ailenin un fabrikası olduğu için, bisküvi ya da makarna imalatı kendini yakın hissettiği sektörlerdir. İyi de bir eğitim aldığı için, askerde planlar yapmaya başlar. Askerden dönünce fikrini babasına açar. Babasından (Ahmet Kanatlı) kendisine destek olmasını ister. Ahmet Kanatlı oğluna bir arsa verir. Bir de banka kredilerine kefil olur. Firuz Bey, 29 yaşındayken, 1961 yılında şahıs şirketi olarak Eti Gıda’yı kurarak Ticaret ve Sanayi Odası’na kayıt olur. Fabrikanın bütün tasarımını, çizimlerini Firuz Bey kendisi yapar. 20 Ocak 1962’de İsmet İnönü Caddesi’nde yer alan fabrikada 20 çalışan ve günde 3 ton kapasite ile “Eti” markasıyla bisküvi üretimi başlar. Türkiye’de ilk defa rotatif hamurla “Eti Finger” bisküvisini üretir. Eti Finger ince uzun bir bisküvi olduğu için çaya bandırılabilir. Üstelik hamuru sert olduğu için çayın içine ufalanıp dökülmez. Bu yeni bisküvi bütün Türkiye’de çok tutar. Ardından “Bademli” adı verilen bisküvi gelir. “Bademli” de çok tutar. Firuz Bey Türk insanının bisküviyi çaya banarak yediğini gözlemleyerek çaya banmaya en uygun bisküviyi geliştirir. Finger’i piyasaya sürdükten sonra Eti’nin çıkışı başlar. Firuz Bey heyecanla Finger’in öyküsünü bana anlatmaya başladığında ben -bisküvi merakım da olmadığı için- “Finger nasıldı?” demiş bulundum. Nasıl üzüldü, nasıl üzüldü... “Bir Eskişehirli olarak Finger’i nasıl bilmezsin!” diyerek şakayla çıkıştı. Finger ve çay istedi. Birlikte çaya batırıp yedik bir güzel. Nasıl kaçırmışım ben bunu diye düşünmüştüm. Vedalaşırken de bir kutu Finger’le beni uğurladı... Binadan çıkar çıkmaz eşimi aradım ve Finger’i bilip bilmediğini sordum. Çocukluğumuz çaya Finger batırarak geçti.“ dedi. Gümülcine’de ilk yatırımlarını 1900’lü yılların başında yapan Kanatlı Ailesi yaklaşık yüzyıldır sanayici ve bugün dördüncü kuşağı yetiştiriyor. Üstelik aile üretimi seven, sanayici bir aile, tüccar değil. İnsanlara istihdam yaratmakla kalmıyor çalışanların çalışmaktan gurur duyduğu, mutluluk duyduğu bir kurum yaratmaya çalışıyor. Firuz Bey konuşmasında sık sık bunu vurguluyor: “Bizde çalışanlar uzun uzun çalışıyorlar, buraya giren emekli oluyor...” “Çalışana ve işe değer veren, iş menfaatlerinin kendi kişisel menfaatlerimizin önüne geçtiği ve her zaman dürüstlükle beslenen bir yapımız vardır. Bazen ağır ama sağlam adımlarla ilerleriz. Firuz Bey uzun süre başarılı olmanın sırrını ise şöyle açıklıyor: “Uzun süre başarılı olmanın sırrı işimizin her şeyin önüne geçmesidir. Bütün mesaimizi, düşüncemizi, aklımızı, enerjimizi işimizin gelişmesine vermemizdir. Ayrıca dededen, babadan gelen iş ahlakı ve iş ilkeleri sahibi olmamızdır. Parayı ‘dolce vita’ hayat yaşamak için değil, daha çok yatırım yapmak, daha çok istihdam yaratmak için kazanırız. İşi düşünürüz, işe aşkla bağlıyız. Böyle olunca insan daha başarılı oluyor ve ayakta kalıyor. Çocuklarımıza da bu değerleri aşılıyoruz.” Dünyanın sayılı girişimcilerinden biri Eskişehir’den gelip geçti. Keşke hayatı, iş deneyimleri, girişimcilere önerileri... vb kitaplar olarak basılsaydı, hakkında filmler yapılsaydı. Belki de Kanatlı Ailesi, hatıralarını kitap haline getirir. Bir kez daha Firuz Bey’i saygı ve rahmetle anıyorum. Girişimciler dünyanın en önemli insanlarıdır. Çünkü girişimciler istihdam sağlar. Bununla birlikte girişimcilerin ödedikleri vergiler kamu maliyesinin kaynağıdır. Ayrıca girişimcilerin zenginliği ülkenin zenginliğidir. Herşeyden öte girişimciler insanların konaklama, barınma, eğitim, gıda, giyinme, eğlence, tedavi vb. bütün gereksinimlerini karşılar. İşte bu nedenlerden ötürü devletler girişimcileri kendi ülkelerine çekmek için birbirleriyle yarışır, çeşitli teşvikler sunarlar. Özellikle büyük vergi ödeyen, büyük istihdam yaratan girişimciler aynı olimpiyat şampiyonu sporcular, önemli sanatçılar ya da bilim insanları gibi değerli aktörlerdir. Schumpeter girişimciyi “başkalarının hissedemeyeceği şeyleri hissedip bunları organize edecek kişi” olarak tanımlar ve ekonomik kalkınmayı “girişimci” üzerinden açıklar. Başka bir deyişle, ülkenin gelişmesi, ilerlemesi “girişimcilerine” bağlıdır. Schumpeter, Yaratıcı Yıkım Teorisi’nde ülkeleri kalkındıran girişimcinin inovatif (yenilikçi) girişimci olduğunu vurgular. Yani bir ülkede yenilik yapan girişimciler varsa (çoksa) o ülke kalkınır. Burada bahsedilen inovasyon (yenilik) icattan farklıdır. Sözgelimi yeni bir üretim tekniği, yeni bir organizasyon modeli, yeni bir tedarikçi, yeni bir pazar gibi... Doğal olarak iş hayatındaki yenilik; hizmet ve ürün yeniliğine ek olarak yeni bir finansman, pazarlama, istihdam modeli de olabilir. Peki o zaman şimdi “girişimci, hatta yenilik yapacak girişimci nasıl ve nerede yetişiyor?” sorusunun yanıtları üzerine duralım. Girişimci olsun ya da olmasın bireyleri yetiştiren iki kurum okul ve ailedir. Sonuçta bizim yarınlarımızı güvende hissedebileceğimiz girişimcilerimizi yetiştirecek okul ve ailenin neler yapabileceğini irdeleyelim. Geleneksel eğitim sistemi “doktor, avukat, mühendis, öğretmen” yetiştirir; maalesef “girişimci” yetiştirmez. Geleneksel eğitim sisteminin paradigması budur ve bu durum bütün dünyada aşağı yukarı böyledir. Sadece bize özgü bir sorun değildir. Bir örnekle açıklayalım, diyelim ki çocuğunuz müziğe, sanata ya da spora yetenekli ve siz de bu yeteneği değerlendirmek istiyorsanız, çocuğunuzu konservatuar ya da spor okuluna gönderebilirsiniz. Ancak çocuğunuz girişimci nitelikleri taşıyorsa onu nasıl yönlendireceğinize rehberlik eden kurum okul değildir. Oysa girişimcilerin ülkeye ne kadar çok katkı yapan aktörler olduğu biliniyor. Takip edebildiğim kadarıyla Batı ülkelerinde bu eksilik fark edildi ve onlar artık okulda girişimcilik konusunda rehberlik yapılmaya başlandı. Okullardaki bir diğer yaklaşım eğitim sisteminin çocuklara “ne yapmamaları” gerektiğini öğretme üzerine kurulu olmasıdır. Yasaklar ve kötü davranışları pekiştiren bu yaklaşım doğru değildir. Başka bir deyişle geleneksel eğitim sistemi maalesef hep yasakları tekrarlamak üzerine kuruludur (koridorda gürültü yapma evladım sendromu). Oysa olumlu davranışlar pekiştirilse daha iyi olmaz mı? Okullardaki benzer anlayış çocukları değerlendirirken de sürmektedir. Çocukların “eksik” olduğu konuların giderilip, “iyi” olduğu konularda kayıtsız kalınması gibi. Sözgelimi lisede münazara yarışmalarında başarılı olan çocuklarımızın bu özelliğini geliştirip onları girişimciliğe yönlendirmek yerine neden eksik oldukları, sözgelimi matematikten ders aldırıyoruz? İnsan sevmediği bir alanda başarılı olabilir mi? Neden eğitim sistemi hep eksik konunun telafisi üzerine kurulu? Burada vurgulanmak istenilen şudur: “Biz okulda girişimci özelliklerine sahip çocukları bulmalı, onları eğitmeli ve onlara girişimciliğin ‘harika’ bir şey olduğunu göstermeliyiz. Çocuklarımızı doktor, öğretmen, pilot olarak yetiştirelim ama aynı şekilde onların ‘girişimci’ olmasına da çalışalım”. Üniversiteye gelindiğinde artık iş işten geçiyor. Üniversite aşamasında işletmede çalışacak “nitelikli” insanlar yetiştiriliyor. İşletmelerin pazarlama, satın alma, finansman, üretim, kalite, halkla ilişkiler birimlerinde çalışacak insanlar bunlar. Peki, kim kuruyor bu işletmeleri? Okul aşamasında yapılanlar -eksik- kalınca iş aileye düşmektedir. Geleneksel Türk girişimci yetiştirme modeli çocuğu yazın bir işte çalıştırmaktır. Bu yıllardır güzel işleyen bir yöntemdir. Birçok çocuk orada ilk defa para ve müşteri ilişkilerini öğrenmektedir. Ancak son yıllarda bu model işletmelerin -İş Güvenliği mevzuatındaki düzenlemelerden ötürü- geri çevirmeye başladığı bir yöntem olmaya başladı. Türkiye’nin kültürel özellikleri birçok araştırmaya konu olmuştur. Kültürün iş hayatındaki yansımaları Hofstede, Trompenaars gibi araştırmacılar tarafından ayrıntılı olarak ele alınmış ve kültürleri birbirinden ayıran öğeler karşılaştırmalı olarak analiz edilmiştir. Burada ayrıntılı analizlere girmeden çocuk yetiştirme konusunda Türk kültürünün dikkat çeken özellikleri ele alınacaktır: En çok dikkat çeken konu Anneanne/Babaanne Müdahalesi olarak özetlenebilecek durumdur. Türkiye’de ebeveynler (başta anneanne ve babaanneler olmak üzere) çocukların/torunların aç kalmasına ve üşümesine kıyamazlar. Yemek yemeyen çocukların ardından elinde kaşıkla evde dolaşan mı istersin, koşup terleyip hasta olmasın diye teneffüste okula gidip çocuğun atletini değiştiren mi istersin, örneklerimiz çoktur. Oysa özellikle yabancılar çocuk yemezse ağzına doyurmuyor; manto, kaşkol elinde çocuk peşinde koşmuyor. Mantık basit: acıkırsa yer, üşürse giyinir. İşte bu alışkanlık maalesef “inisiyatif” alamayan bireyler yetiştirmektedir. İnisiyatif alamayan bireyler 30 yaşına geldiğinde; annesinin bileziklerine, babasının emekli maaşına göz diker; küçük bir sorunla karşılaşınca ebeveynlerine koşar. Kendine verilen talimatlara itaat eder. Bunları akıl süzgecinden geçirmez. Türkiye’de telefonla dolandırıcılığın bu kadar yaygın olmasının nedeni budur. Binlerce insanın tanımadığı bir numaradan gelen çağrıya uyarak bankadan para çekip poşetle bir yerlere bırakması başka nasıl açıklanabilir? Bu nedenle aslında telefon dolandırıcılığını önleyecek en güzel kamu spotu şöyle olmalıdır: “Çocuklarınızın beslenmesine ve giyinmesine karışmayın”. Girişimcilik konusundaki bir diğer sorun, Türkiye’de “girişimciliğin” meslek olarak kötü bir önyargıyla algılanmasıdır. Sinema ve edebiyat bu konuda etkilidir. Sözgelimi eski Türk filmlerinde, Türk edebiyatında girişimciler, iş adamları hep “olumsuz” bir karakter olarak resmedilmiştir. İşçileri işten atan, gecekonduları yıkan hatta sevenleri ayıran hep girişimcilerdir. Oysa vergisi ödeyen, insanlara iş veren, aş veren, onların türlü gereksinimlerini karşılayan, hatta hayırseverlik faaliyetleri de yapan aynı girişimciler değil midir? Diğer yandan Türk televizyonları çocuklarımıza zenginliği, lüks yaşantıyı hep güzel bir kariyer olarak sunmakta, ancak rol model olarak Vehbi Koç ya da Nejat Eczacıbaşı gibi girişimciler yerine mafya lideri, futbolcu, manken vb. karakterleri örnek göstermektedir. Bu yönlendirmeler maalesef özgüveni olmayan, sabırsız, risk alamayan, talih oyunları peşinde koşan bir kuşak yetiştirmektedir. Üniversiteleri dereceyle bitiren başarılı öğrencilerimizin çoğunlukla kamuya girme hayalleri kurması özellikle araştırılması gereken bir vakadır. Gillian Lynne 1930 yıllarda, İngiltere’de, 8 yaşında yerinde duramayan bir kız çocuğudur. Birgün okuldan yetkililer annesini çağırarak Gillian’ın öğrenme bozukluğu olduğunu ve doktora götürülmesi gerektiğini söyler. Doktor Gillian’ın yanına gider ve annesi ile özel görüşeceğini ve biraz beklemesini ister ve odadan çıkarken masadaki radyonun düğmesini açar. Sonra annesinin yanına gider ve “izle” der. Gillian bir süre sonra çalan müziğe uygun ritmle hareket etmeye başlar. Doktor annesinin yanına gelir ve “Gilliam hasta değil, o bir dansçı. Onu bir dans okuluna yazdırın” der. Annesi doktoru dinler ve Gillian’ı bir dans okuluna yazdırır. Orada kendisi gibi kıpır kıpır insanlarla karşılaşan Gillian çok mutlu ve başarılı olur. Modern dans yaparlar, bale yaparlar... Sonra girmesi hayli zor olan Londra’da Kraliyet Bale Okulu’na kabul edilir ve derece ile mezun olur. Kendi dans okulunu kurar. “Cats” gibi, “Phantom of the Opera” gibi tarihin en başarılı müzikallerini sahneye koyarlar. Gilliam bugün hem mutlu, hem de zengin. Bir başkası ona ilaç tedavisi önerebilirdi. Ailenin çocuğu için yapabileceği en büyük iyilik çocuğun neyi sevdiğini erken keşfetmesidir. Çünkü insanlar sevdiği işte başarılı olur, Gilliam’ın örneğindeki gibi. Çocukların neyi sevdiğini ne kadar erken keşfedersek o kadar zaman kazanırız. Çok önemli bir diğer konu ise başarının kaynağını “doğru” açıklamaktır. Ebeveynler genelde başarının kaynağını “kolaycılığa kaçarak” açıklar. Başka bir deyişle, “ O şunun adamı”, “Bunun arkasında Bakan var” vb. bahaneler ileri sürmek belki bizi rahatlatır ama, çocukları “tembelliğe yöneltir”. Unutmayalım her başarının arkasında “çalışmak” vardır. Başarılı işletmelerin “neyi nasıl yaparak başarılı olduğu” stratejik yönetimin yanıtını aradığı sorudur. Benzer şekilde hangi girişimcilerin nasıl başarılı olduğu da stratejik yönetim kapsamında irdelenebilir. Öte yandan kişisel başarının kaynağının ne olduğu konusunda yapılan önemli bir araştırma var: On Bin Saat Kuralı. Malcolm Gladwell, Outliers (Çizginin Dışındakiler) adlı eserinde neden bazı insanların daha başarılı olduğunu bu kuralla açıklamaktadır. NBA basketçilerini ve sanatçıları inceleyen Gladwell özetle şöyle diyor: “Herhangi bir yetenek sınavını geçecek düzeyde başarılı olan çocukların ileride nerede olacaklarını ne kadar çalıştıkları belirliyor.” Günde ortalama yaptıkları pratik saatlerini toplayan Gladwell yirmili yaşlara geldiklerinde toplam 6 bin saat pratik yapan kemancıların Milli Eğitim’de müzik öğretmeni olduklarını, 8 bin saat pratik yapan kemancıların iyi bir sanatçı olduklarını, 10 bin saat ve üstü pratik yapan kemancıların ise dünya çapında bir yıldız olduklarını belirtiyor. Sonuç olarak çocuklarımıza çalışmanın önemini aktarmalıyız. Ailelerin diğer yapabilecekleri şöyle sıralanabilir: Çocuklarımıza düzenli harçlıklar vermeyelim. Bu onları memur olmaya sevkeder. Bunun yerine çocuklarımıza örneğin evde yapılacak işleri bulmasını isteyelim, sonra da hangi işleri kaça yapabileceği üzerine pazarlık yapalım. Kazançların yarısını tasarruf yapmasını öğretelim. Diğer yandan çocuklarımıza her gece masal okumayalım. Onlara dört-beş obje (fincan, tatil, dondurma, balık gibi) verelim ve bir öykü (masal) anlatmalarını isteyelim. Bu onların hayal gücünü artıracaktır. Ayrıca çocuklarımıza aile içinde, sözgelimi aile yemeğinde konuşma fırsatı sunarsak, çocuğumuzun topluluk önünde konuşma cesareti/becerisi artacaktır. Sonra onlarla yemeğe, alışverişe gittiğimizde iyi/kötü personelin, esnafın nasıl olduğunu gösterip karşılaştırma yapabiliriz. Çocuklarımıza eski oyuncaklarını internetten, sözgelimi LetGo’dan satmasını eline geçen parayı da tasarruf etmesini söyleyebiliriz. Böylece fiyatın nasıl oluştuğunu, pazarlığın nasıl yapıldığını, hatta internet dolandırıcılarının nasıl çalıştığını öğretebiliriz. Çocuklarımıza kazandırmamız gereken en önemli konu “okuma” alışkanlığıdır. Okuyan insanların hayalgücü zenginleşir. Okumak beş duyuya birden hitap eder. Bu nedenle okuyan insanların zihinleri daha iyi çalışır. Okuyan insanlar güzel ve etkili konuşur, çevresindekileri ikna eder. Hayatı 200-300 sözcüğe sığdırmaz. Çocuklarımızla birlikte, onlarla yanyana okumalıyız. Onlara kitap okuyarak rol model olmalıyız, televizyon izleyerek değil. Bu insanlar dünyanın en zengin insanları ve ortak yönleri çok kitap okumalarıdır. Gates her yıl 15 gün sadece kitap okuduğu bir tatil yaptığını, Buffet vaktinin yüzde 80’inde kitap okuduğunu açıklamaktadır. Bezos ve Zuckerberg sürekli okuduğu kitaplar hakkında sosyal medyada paylaşımlarda bulunmaktadır. Cameron başarısını çok okumaya, meraklı olmaya borçlu olduğunu ifade etmektedir. Vakitleri milyar dolarla ölçülebilecek kadar değerli bu insanların kitap okumaya bu kadar çok zaman ayırması tesadüf olmasa gerek... Girişimciler dünyadaki bütün ihtiyaçları gören ve bunları karşılayan kişilerdir. Bu hayalleri gerçekleştirmek için etrafında insanları toplayabilirler. Daha çocuk yaşta “girişimci olma” düşüncesini benimsetebilirsek, bugün dünyadaki birçok sorunu çözebiliriz. NASA’nın bir sloganı var: “Başarısızlık diye bir seçeneğimiz yok” diyorlar (Failure is not an option) Ben buna katılmıyorum. Yenilik gerektiren her iş risk alınmadan yapılmaz. Ne yaparsanız yapın risk alacaksınız. Sadece girişimcilikle ilgili değil, her işte durum böyle, eğitimde, sporda, hukukta, sanatta. Ne yaparsanız yapın, “başarısızlık” diye bir seçenek vardır, bunu çocuklarımıza öğretmemiz gerekli, çocuklarımız ilerde başarısız olabilirler. Korkaklık diye bir seçeneğimiz olmamalıdır. 5 Aralık 2013’deki dersimize eski mezunumuz, duayen girişimci Can Mutlu konuk olarak geldi. Bugün iki fabrikada 160 kişi istihdam eden Can Bey sıfırdan bugünlere nasıl geldiğini yarının girişimcilerine aktardı. Yabancı dil öğrenmenin önemini vurgulayan Can Bey, “bakmak” ve “görmek” arasındaki farkı örneklerle açıkladı ve girişimcilerin “uyanık” olmaları gerektiğini söyledi. İş kuracak kişilerin sermayelerinin yarısını güvendikleri birine emanet etmeleri gerektiğini söyleyen Mutlu, “Nasıl olsa diğer yarısını batıracaksınız, emanet ettiğiniz parayla işinizi kurabilirsiniz” dedi. İyi ki geldin ve bizlere örnek oldun Can Abi, sizinle övünüyoruz. Bugün Türkiye’nin en başarılı acenteleri arasında yer alan Tepeli, bugünlere nasıl geldiğini çok güzel örneklerle açıkladı. Benim eski komşum Hidayet Hanım geleceğin yönetici ve girişimci adaylarına öncelikle “sevdikleri işi keşfetmelerini” sonra bu işi “en iyi şekilde” yapmalarını önerdi. Kendi başarı öyküsünü çok güzel bir üslupla aktaran Tepeli; üstelik hem sabah, hem de öğleden sonra 2 defa dersimize katıldı. Ne kadar teşekkür etsek az, iyi ki geldin Hidayet Abla... Hidayet Hanım birgün Antalya’da acenteler toplantısına katılır ve en çok satış yapan acentelerin kürsüye çıkarak ödül aldığı töreni izler ve “seneye ben de bu kürsüye çıkacağım” der. Arkadaşları bunun çok zor olduğunu bildikleri için gülerler. Hidayet Hanım ertesi yıl dediği gibi o kürsüye çıkar ve 25 yıldır o kürsüde...
oscar
1,471
Dijital bağlı bir dünyada, biz daha iyi sonuçlar yaratmak için güçlü bir pazarlama yaklaşımları ile birleştirerek güçlü fikirler üzerine odaklanan bir dijital pazarlama ve iletişim ajansı. Biz müşterilerimiz için marka değeri oluşturmak için interaktif ve alternatif medya kullanmaktadır. Biz ilgili tüm yenilikleri, teknik gelişmeleri ve potansiyel pazarlama trendleri izlemek, yaratıcılığı arttırdığını biliyoruz. Böylece biz, her zaman bizim kolektif yaratıcılık ölçülebilir sonuçlar isteyin. Biz insanlar ve onlar tarafından oluşturulan içerik gücüne inanıyoruz. Biz akıllı yürütme ile akıllı fikirler odaklanmak. Bu yaklaşım, son 2 yıl içinde 100’den fazla başarılı projeler meyvesini verdi. Şimdiye kadar 32.456.435 üzerinde kişi ile temas kurdu ve onlara projelerimiz içinde 30.240.000 dakika harcadı. Viral pazarlama, alternatif gerçeklik oyunları, dijital kampanyalar ... Türkiye’de, biz bu anahtar kelimeler için akla gelen bir kurum olmaya çabalıyoruz.
oscar
1,477
1) Matematik konumu: Türkiye bulunduğu konumdan dolayı kışın kutuplardan gelen soğuk hava kütlelerinin, yazın da Tropikal kuşaktan gelen sıcak hava kütlelerinin etkisindedir. Ayrıca güneş ışınlarının düşme açısında yıl boyunca büyük farklar vardır. Bunun sonucu olarak yıllık sıcaklık farkı da fazladır. 2) Yer şekilleri (Yükselti, dağların uzanış doğrultusu ve bakı): Yurdumuzun kuzeyinde ve güneyinde dağlar kıyıya paralel uzandığından kıyı ile iç kesim arasında buralarda iklim farklılığı fazladır. Ege bölgesinde ise dağlar kıyıya dik uzandığından farklılık azdır. Yükseltinin etkisiyle sıcaklık Türkiye’de batıdan doğuya doğru azalır. Bakı etkisinden dolayı dağlarımızın güneye bakan yamaçları bütün yıl kuzey yamaçlarına göre daha sıcaktır. Not: Türkiye’de aynı tarihlerde farklı mevsim özellikleri yaşanabilmektedir. Bunun sebebi; yer şekillerinin çeşitlilik göstermesidir. 3) Denize göre konum: Kıyı bölgelerde nem fazla olduğunda buralarda kışlar ılık, yağışlar fazla ve sıcaklık farkları azdır. 4) Rüzgarların esme yönü: Türkiye’ye kuzeyden gelen rüzgarlar sıcaklığı düşürürken, güneyden gelenler sıcaklığı artırır (enlem etkisinden dolayı). 5) Basınç merkezleri: Türkiye etrafında oluşan basınç merkezleri de rüzgar ve yağış rejimi üzerinde etkili olmaktadır. Yaz mevsiminde Atlas Okyanusu üzerinde oluşup genişleyen yüksek basınç ve Basra Körfezi üzerinde oluşan alçak basınç etkisi altına giren ülkede, yüksek basınç etkisinde iken sıcaklıklar düşmekte, alçak basınç etkisinde iken aşırı sıcaklıklar oluşmaktadır. Kış mevsiminde ise, kuzeyden gelen soğuk hava, Akdeniz üzerinden gelen ılık ve nemli havanın etkisine girmektedir. Bu iki hava kütlesinin karşılaşması ile cepheler oluşmakta ve kıyılarda çoğunlukla yağmur, Trakya, iç ve yüksek kesimlerde kar yağışına neden olmaktadır. * Türkiye’de gözlem yapılan istasyonlardaki uzun yıllar ortalamalarına göre, yıllık ortalama sıcaklıklar 4-20 °C arasında değişmektedir. * Kıyı kesimler iç kesimlerden daha sıcaktır (deniz etkisinden dolayı). * Güney kıyılarımızdan kuzey kıyılarımıza doğru enlemin etkisiyle sıcaklık azalır. * Ülkenin en sıcak kesimleri Güneydoğu Anadolu’nun güneyi ile Akdeniz kıyı kuşağıdır. Buralarda yıllık ortalama sıcaklık 18 °C’nin üzerindedir. * Erzurum ve Kars platolarının yüksek kesimlerinde 4 °C’nin altına düşer. Sebepleri : Yükseltisinin fazla olması, karasallıktır. * En yüksek sıcaklıklar Akdeniz bölgesinin kıyı kesiminde görülür. Sebepleri: enlem, deniz etkisi ve Toros kıvrım dağlarının kuzeyden gelen soğuk hava kütlelerini engellemesidir. Sebepleri: Yükseltinin fazla olması, karasallık, kuzeyden gelen soğuk rüzgarlardır. * Kıyı ile iç kesim arasındaki sıcaklık farkı fazladır. * Kıyı ile iç kesim arasında sıcaklık farkı azalmıştır. Sebepleri: Karasallık ve Güneyden gelen sıcak rüzgarların etkisidir. * En düşük sıcaklıklar bu dönemde de Erzurum-Kars Bölümünde görülür. Sebebi, yükseltisinin fazla olmasıdır. Etkili olduğu dönemlerde kışlar çok soğuk ve kar yağışlı geçer. Türkiye’de bütün yıl etkilidir. En fazla yazın etkilidir. Etkili olduğu yaz mevsiminin kurak olmasının başlıca sebebidir (Alçalıcı hava hareketinden dolayı). Bu basıncın etkisiyle Ege Kıyıları boyunca kuzeyden esen Etezyen rüzgarı oluşur. Etkili olduğu dönemde kışlar ılık ve yağışlı geçer. Türkiye batı rüzgarları kuşağında olmasına rağmen daha çok yerel rüzgarların etkisindedir. * Kıyı bölgelerinin nemliliği iç kesimlerden daha yüksektir. Bundan dolayı kıyı kesimlerde yağışlar fazla ve sıcaklık farkları azdır. * En fazla yağış alan bölge Karadeniz, Bölüm Doğu Karadeniz, il Rize’dir (2400 mm). Rize’nin çok yağış almasında; güneyindeki yüksek dağların hakim rüzgar yönüne dik olması etkilidir. * En az yağış alan bölgemiz İç Anadolu Bölgesidir. Sebebi; etrafının dağlarla çevrili olmasıdır. En az yağış alan il Konya’dır (330 mm). Sebebi ; buharlaşmanın fazla olmasıdır. * Karasal iklim bölgelerinde kışın görülen yağışlar genellikle kar şeklindedir. Türkiye’de karla örtülü gün sayısının en fazla olduğu bölge Doğu Anadolu Bölgesi’dir. * Türkiye’de kar örtülerinin yerde kalma süresi batıdan doğuya doğru artar. Kar yağışı ve don olayının en az görüldüğü bölgemiz Akdeniz Bölgesidir. * Türkiye’de kışın görülen yağışlar genelde cephesel kökenlidir. Bu tür yağış oluşumu en fazla Akdeniz Bölgesinde görülür. * İlkbahar ve yazın görülen yağışlar genelde Konveksiyon yağışı şeklindedir. * Oroğrafik (yamaç) yağışları genelde Karadeniz ve Akdeniz Bölgelerinde görülür.
oscar
1,489
43 yaşındayım ve Rus asıllıyım. Her ne kadar Sakarya Escort Bayan ilanıyla sizlere seslensem de buna aldırmayın! Önemli olan aşk... ben her zaman aşka inanan bir kadın oldum ve hiçbir ücret almadan da zaman geçirebilirim... yeter ki mutlu olalım! Çok uzun zamandır Türkiye’de yaşıyorum, Sakarya’nın en güzel yerinde oturuyorum. Hem Türkçe hem de Türk erkekleri konusunda iyiyim. Benle isterseniz grup Sakarya Ucuz Escort de zaman geçirebilirsiniz. İnanın bana ben her zaman aşk ve samimiyetle sizi kendinizden geçiririm. Sadece seks değil arkadaşlık ve heyecan istiyorum. Uzun süreli düşünen her yaştan bakımcı, karizmatik erkeklerle tanışmak için sabırsızlanıyorum. Önce az telde sohbet eder anlaşırsak dışarıda devam ederiz. Hemen bana mesaj Sakarya Escort atarak ulaşmayı deneyebilirsiniz. Söz veriyorum ilk müsait olduğumda döneceğim. Zaten cevap vermemem gibi bir durum söz konusu bile olamaz. 28 yaşında ve Rus asıllıyım. 54 kiloda, 91 61 91 bedende ve masmavi gözleri, sarı saçlarıyla akıllara zarar bir kadınım. Üstelik dalga dalga olan saçlarım belime kadar uzanıyor! Bence beni çok beğeneceksin. Sıcak bir kadınım ve sohbeti severim. Bu nedenle Sakarya Escort ilanım için yardım alıyorum ama sohbet edebilirim. İnan bana benle muhteşem bir sohbet bekliyor seni. Kaliteli zaman geçirmeye çok önem veriyorum. Bu nedenle ucuza ama muhakkak elit insanlarla takılabilirim. Sevişirken kondom kullandırırım ama oral haricinde. Çünkü benle zaman geçirirken seni olabildiğince Adapazarı Escort mutlu yapmak istiyorum. O zaman göreceksin ki seni hayal edebileceğinden çok daha fazla eğlendirebiliyorum. İnanmazsan hemen ara, senin aramanı bekliyorum. Hemen bana mesaj atarak ulaşmayı deneyebilirsiniz. Cevabı iptal etmek için tıklayın. Yıllardır uğraş verdiğimiz ve bu günlere hep beraber geldiğimiz Sakarya Escort adlı web sitemize hoş geldiniz. Sizler için sıkı bir çalışma yapıp her zaman kaliteli, sınırsız, sağlıklı ve olumlu olan Sakarya Escort Bayan adreslerini bir araya getirmenin mutluluğunu her dakika sizler ile yaşıyoruz. İşimiz kolay değil farkındayız ve bir kaç sene önce söz verdiğimiz gibi yararlı ne kadar Adapazarı Escort var ise bir arada sizlerin sakarya escort tek tıklamanız ile emrinizdedir. Bakım ve kültür bir arada yaşatan sade, şık heyecan verici kızlar sizlerin aramasını vekliyor. Web sitemizin kullanımı çok kolay ve her geçen dakika gelişmekte olan bir sistemdir kısa ve öz olarak sizlere kullanımdan bahsedelimen üst kısımda bulunan vitrin ilanları anlık olarak aktif olan sakarya escort kızlarına ait içeriklerden oluşmaktadır diğer alt kısımda bulunmakta olan sakarya escort bayan reklamları ise anlık aktif pozisyonda bulunmayan içeriklerdir. Daha kolay bir gezinti yapmak için site haritası dosyasına bakmanızı öneriyoruz.
oscar
1,490
Normalde, çoğu Android telefonda bir Kablosuz Ağa bağlandığınızda mobil hotspot'u açmanıza izin verilmez. WiFi açıkken mobil hotspot'u açmak, WiFi'ın kapanmasına neden olur. Ancak Note 9'da durum öyle değil. Note 9'da her ikisini de aynı anda açarak temel olarak bağlı olduğunuz kablosuz ağın verilerini mobil erişim noktanız üzerinden başka bir cihaza paylaşabilirsiniz. Ancak bu süreç biraz karmaşıktır. Neyse ki, bu işlemi gerçekleştirmek için herhangi bir üçüncü taraf uygulamaya gerek yoktur, ihtiyacımız olan her şey zaten Samsung tarafından sağlanmıştır. Tek yapmanız gereken aşağıdaki adımları takip etmek olacak. Kablosuz ağa bağlandıktan sonra Ayarlar menüsü uygulamasını açın ve Bağlantılar'ı seçin. Bu noktada yapmak istediğiniz şey Mobil Erişim Noktası ile en sağdaki anahtar arasındaki boşluğa basmaktır. Bunu yaptığınızda mobil hotspot alt menüsüne yönlendirilirsiniz. Wi-Fi Paylaşımı açıldıktan sonra bağlı olunan WiFi ağındaki verileri kullanan bir mobil hotspot oluşturulur ve diğer cihazlar bağlanmaya hazır olur. Note 9'un oluşturduğu mobil erişim noktası en fazla 10 kullanıcıyı destekler. İlk bakışta iPhone 13 Pro ve Pro Max, geçen yılki iPhone 12 Pro ve Pro Max ile karşılaştırıldığında küçük geliştirmeler barındırıyor gibi görünebilir. Ancak Apple'ın artık kullanıcılarını gerçekten dinlediği ve cihazların çeşitli özelliklerini ve yönlerini geliştirdiğini biliyoruz. Dışarıdan bakıldığında, iPhone 13, bir önceki iPhone 12 serisine kıyasla pek bir gelişme göstermemiş gibi görünmeyebilir. Apple'ın en yeni iPhone'unun gerçekten ne kadar değiştiğini ekranın altına dalmaya başlayana kadar göremezsiniz. Apple Watch'unuz neredeyse tüm hareketlerinizi takip edebilir; bu genellikle yürüyüşünüzü, koşmanızı, antrenmanlarınızı ve diğer etkinliklerinizi takip etmek için elbette harika. Kuşkusuz, Apple Haritalar, iPhone'un varsayılan olarak kullandığı Google Haritalar'ı bırakmasından bu yana oldukça uzun bir yol kat ederek çok gelişti. Apple, harita servisiyle büyük adımlar atmaya devam ediyor. Özellikle bu haritalamayı yapan arabaların ne kadar gelişmiş olduğunu gördüğümüzde bundan emin olduk. Bilgisayarınızı ister iş, ister oyun veya diğer eğlence türleri için kullanın, ekranınız muhtemelen yeterli geliyordu. Elbette ikinci bir monitöre sahip olmak hayatınızı kolaylaştıracak olsa da, fazladan bir ekrana para harcamak istemezsiniz. iPhone'la kendi fotoğrafınızı çektikten sonra Kamera uygulamasında olduğunuz ana kıyasla farklı ve garip çıktığınızı düşünüyor musunuz? Apple daha önce kaldırdığı Ön Kamerayı Yansıt özelliğini yine kapalı olarak iOS 15 ile getirdi. Yani hiçbir ayar yapmazsanız telefonla çektiğiniz selfie fotoğrafızın test açıyla görünecek.
oscar
1,494
BİM Erzurum Çevreyolu Mağazası hafta içi ve sonu 09:00 - 21:00 saatleri arasında hizmet vermektedir. Çalışma saatleri şehre ve markete göre farklılık gösterebilir. Bu sayfadaki bilgiler sizin için ne derecede faydalı oldu? Bu sayfayı daha iyi hale getirmemiz için birşeyler yazmak istermisiniz? BİM Aktüel Salı günlerinin vazgeçilmez uygun fiyatlı ürünlerinden olan kozmetik ürünleri, bay – bayan fark etmeksizin pek çok insanın tercihleri arasında yer alıyor. Kozmetik ürünlerinin uygun fiyatlı oluşunun yanında gayet kaliteli bir şekilde üretiminin yapılmış olması, müşterilerde güven kalkanı oluşturuyor. BİM, kozmetik ürünlerinde oldukça dikkatli davranılması gerektiğinin farkında. Kendi üretimini yaptığı ürünlerinde de “ kalite “ ilkesine bağlı kalarak profesyonellik esaslarına uygun olacak şekilde üretimlerini gerçekleştiriyor. ‘Enflasyonla topyekûn mücadele’ sloganıyla son zamanlarda müşterilerinin ilgisini daha da fazla cezbeden BİM marketler zinciri, indirim mağazacılığı sektöründe Türkiye’nin ilk kurulan mağazası olma özelliğini taşımaktadır. BİM marketler zinciri, kurulduğu 1995 yılında 21 mağaza ile sektöre giriş yapmış, 2018 yıl sonu itibariyle Türkiye’nin 81 ilinde (FİLE ile birlikte) toplam 6736 mağazaya ulaşmıştır. Birçok indirim mağazasının aksine, BİM uluslararası alanda da çalışmayı hedeflemiş, Fas’ta 60, Mısır’da 35 olmak üzere yurtdışında toplam 95 mağaza açmıştır ve bu sayıyı artırma çalışmalarına devam etmektedir. BİM market zincirinin ana hedefi, en yüksek kaliteli ürünleri mümkün olan en uygun fiyatla müşterilerine sunmaktır. Portföyünü yaklaşık 700 ürün ile sınırlı tutarak kalite standartları denetimini en üst seviyede tutar. Ürünleri içerisinde İslami usullere uygun olarak kesilmiş et ürünleri, süt ürünleri, peynir çeşitleri, bakliyatlar, atıştırmalıklar, kuruyemişler, sebze ve meyveler, dondurulmuş ürünler, tekstil ve temizlik ürünleri gibi birçok çeşit bulunmaktadır. Ayrıca BİM, 2012 yılında BİMCell adıyla GSM telefon sektörüne girmiş ve sektördeki en uygun fiyatlarla konuşma, mesajlaşma ve internet paketlerini satışa sunmaya başlamıştır. Pazarın en bilinen markalarının yanı sıra fiyatları ile dikkat çeken kendi özel markalarına sahip olan BİM, müşterilerinin ambalaja ve markaya değil ürünün kendisine ücret ödemesini hedefler. Emin, Kerem, Karlıtepe gibi BİM’e özel markalarla yüksek kaliteli ürünleri uygun fiyatlarla satın alabilirsiniz. Aktüel ürünleri, sektöre giriş yaptığında ilk olarak BİM pazara sunmuştur. Kampanya kapsamındaki ürünler çok düşük fiyatlarla ve limitli sayıda satışa sunulur. BİM aktüel ürünler kataloğunda elektronikten oyuncağa, tekstil ürünlerinden mutfak eşyalarına kadar birçok ürünü indirimli olarak alma şansına sahip olursunuz. Aktüel ürünler kampanyası her hafta, Salı ve Cuma günleri olmak üzere haftada iki defa yapılır. ‘BİM indirimli fiyatlar kataloğunda bu hafta neler var?’ diye düşünüyorsanız BİM’de bu hafta indirimlerini görmenin yanı sıra yeni bim aktüel ürünler kataloğu buraya tıklayabilir veya daha fazlasını incelemek için BİM’in web sitesini https://www.bim.com.tr adresinden ziyaret etmeniz yeterlidir. Geniş ürün yelpazesi içerisindeki seçili ürünlere yapılan indirimleri her hafta BİM broşür ve insert gibi kaynaklardan da takip edebilirsiniz. BİM mağazaları hafta içi ve hafta sonu 09:00-21:00 saatleri arasında hizmet vermektedir. Aktüel Takip olarak mağaza zincirlerinin kampanyalı indirimli aktüel kataloglarını sizlere ulaştıran bir platformuz. Amacımız en yakın BİM, en yakın ŞOK, en yakın A101 mağazalarını ve bu mağaza zincirlerinin aktüel ürünlerini siz takipçilerimize en hızlı şekilde ulaştırmaktır.
oscar
1,495
Rüyada çamurdan çıktığını görmek, kişiye zarar vermek isteyen ve kötü niyetli bir insanı hayatından çıkarması anlamına gelmektedir. Kötü niyetli kişinin kim olduğunu yaptığı bir davranış ya da söylediği bir söz üzerine anlamak ve onu hayatından uzaklaştırmak demektir. Rüyada çamur temizlemek, kişinin kısa zaman içerisinde hayatını değiştireceğine ve özellikle hayatını sürdürdüğü evi ya da yaşadığı şehri tamamen değiştireceğine delalet eder. Rüyada çamurlu yolda yürümek, kişinin ailesinin tüm geçimini üstlenmesine ve onlarla ilgili tüm sorumluluğu almasına işaret eder. Kişi, hiçbir baskı ya da zorunluluk altında kalmadan tamamen isteyerek ailesinin geçimini sağlamayı ve de diğer türlü tüm sorumlulukları üstlenmeyi tercih etmesi demektir. Rüyada ayağına çamur bulaşması, kişinin arkadaş çevresinde kötü niyetli insanlar olduğuna ve o kişilerin bugün olmasa bile illa ki bir gün o kişiye zarar vermek isteyeceğine işaret etmektedir. Rüyada çamura battığını görmek, ailesinin ya da bir büyüğünün sözünü dinlemeyen ve de kendi burnunun dikine giden kimsenin bir yanlış yapacağına ve hataya düşeceğine işaret eder. Rüyada ayakkabıya çamur bulaşması, kişinin mutlu bir ilişkisinin olacağına ve o ilişkinin de onun hayatına aynı şekilde hem güzel anılar hem de güzel alışkanlıklar katacağına işaret eder. Rüyada çamura girmek, kişinin kendisini yanlış yönlendiren insanların sözüne inanmasına ve onlara uyarak kendine hayrı olmayan yollara girmesine delalet eder.
oscar
1,496
Geçtiğimiz günlerde garipliklerle dolu bir kliple duyurulan yeni Dan Deacon albümü Mystic Familiar, 31 Ocak 2020’de Domino Records etiketiyle yayınlanacak. Dan Deacon’ı seyircilerle interaktif olarak gerçekleştirdiği, kimi zaman dev bir koroya kimi zaman bir dans yarışmasına çevirdiği muhteşem performanslarından biriyle İstanbul’da ilk kez 7 Nisan 2011’de Music Is Fun By Lenovo konser serimiz kapsamında Salon İKSV’de ağırlamıştık. Yeni albüm haberini almışken Bant Mag. ekibinin favori müzisyenlerinden, sürprizlerle dolu Dan Deacon’la ilk İstanbul ziyaretinin arifesinde Bant No: 64 için yaptığımız röportajı arşivden çıkarmanın tam zamanı dedik! “İlham çok farklı yerlerden gelebiliyor. Bazen bir şeyler yaratma dürtüsü ya da sadece can sıkıntısı bu ilhamı yaratabiliyor. Bazen de bir şey duyuyorum ve bunun nasıl oluştuğunu merak ediyorum.” Şu anda nerede yaşıyorsun ve kayıtlarını nerede yapıyorsun? Stüdyom odamda olduğu için şarkılarımı evde yazıp, kayıtlarımı da yine burada yapıyorum. Müzikal olarak en çok nelerden etkileniyorsun ya da ilham alıyorsun? Kayıtlarını tamamlarken nasıl bir süreç izliyorsun? Bilgisayar başında beste yapmaya, şarkılarımı kaydetmekten daha çok zaman ayırdığımı söyleyebilirim. Bestelerimi yapmak için Reason 3 adlı bir program kullanıyorum. İlham çok farklı yerlerden gelebiliyor. Bazen de bir şey duyuyorum ve bunun nasıl oluştuğunu merak ediyorum. Ardından bu sesi tekrar yaratabilmek için uğraşmaya başlıyorum ve bu süreç içerisinde yeni bir şeyler keşfetmiş oluyorum. Bu projeye nasıl dâhil oldun? Coppola, Amerika’daki ulusal radyoda çalınan bir parçamı duymuş ve bunun üzerine benimle irtibata geçmiş. Bir buluşma ayarladık ve müzik hakkında, film hakkında ve teknolojinin ikimizin benimsediği sanat formlarını hangi istikamette yönlendirdiği üzerine uzun uzun konuştuk. Projeye dâhil olmamsa bu buluşma esnasında belli oldu. Sanat ve müzik kolektifi olan Wham City’nin kurucuları arasında sen de yer alıyorsun. Şu sıralarda Wham City ile işler nasıl gidiyor? Wham City’de işler gayet yolunda... Geçtiğimiz eylül ayında bir komedi turnesi gerçekleştirdik ve bu turne bir kez daha bizi birbirimize yakınlaştırdı. Umarım bu yıl grup olarak başka projeler yapabilme fırsatımız olur. Üzerinde başlıca etkisi olan müzisyenler hangileri? Genelde neler dinlemeyi tercih ediyorsun? Bence, beni şimdiye kadar en çok etkileyen isimler Terry Riley ve Talking Heads’dir. İkisini de yıllardır seviyorum. İkisinin de müziği, sesleri algılayışımda ve kendi müziğimi sunma yöntemimin şekillenmesinde oldukça etkili olmuştur. Bromst albümünü 2009 yılında yayınladın. Bu albümü kaydederken tam olarak ne yapmayı hedefliyordun ya da aklında neler vardı? O sıralarda üzerinde sürekli olarak düşündüğüm tek şey, hayatımın ne kadar değiştiği ve birkaç yıl öncekinden ne kadar da farklı bir hâl almış olduğuydu. Garip bir rüyadaymışım gibi hissediyordum ya da sanki eski ben ölmüş de bu yeni ben yanıma sokulmuş ve bana belli etmeden, derimin içerisine yerleşmiş gibiydi, hem iyi hem de kötü bir şekilde... Hayatımın gerçekten de çılgın bir dönemindeydim ve tekrar yeryüzünün gerçekliğine dönebilmem için bayağı zaman geçmesi gerekti. Yüksek enerjili sahne şovların senin hakkında en çok bahsedilen şeylerden biri... İlk konserinden bu yana canlı performansların nasıl gelişti? Sahne şovlarım geçen birkaç yıl içerisinde gelişti. İlk turneye çıktığımda bodrumlarda ya da sanat galerileri, depolar gibi kendin yap anlayışının hâkim olduğu mekânlarda çalıyordum. Aslında şovun enerjisi tamamen seyirciye bağlıdır. Ben seyirciden besleniyorum, seyirci de benden... Bir tür döngü gibi...
oscar
1,499
Ligde son olarak evinde İttifak Holding Konyaspor'u 2-1 yenen bordo-beyazlılar, 27 puanla 6. sırada bulunuyor. Hatayspor'da kırmızı kart cezalısı Gökhan Karadeniz yarınki maçta forma giyemeyecek. Mame Diouf ise sarı kart ceza sınırında bulunuyor. Takım, bugün özel uçakla karşılaşmanın oynanacağı Ankara'ya hareket edecek. Giresunspor maçının son dakikalarında sakatlanan Beşiktaş'ın 32 yaşındaki deneyimli kalecisi Mert Günok'un sol diz ön çapraz bağ ve menisküs yaralanması tespit edildi. Günok'un 6 aylık tedavi sürecine gireceği belirtiliyor. Sarı-lacivertli takımda 4 futbolcu, Göztepe karşısında forma giyemeyecek. Portekiz Premier Ligi'nin 12. haftasında Belenenses ile Benfica arasında oynanan karşılaşmaya, ev sahibi ekip 14 oyuncusunun koronavirüs testi pozitif çıktığı için 9 kişi ile başladı.
oscar
1,500
Tek maçlı eleme sistemine göre oynanan kupa son 16 turunda Juventus, konuk ettiği Genoa karşısında 2. dakikada Kulusevski, 23. dakikada Morata’nın golleriyle 2-0 öne geçti. Genoa, 28. dakikada Czyborra ile farkı 1’e indirdi: 2-1. İkinci yarının 74. dakikasında Genoa, Melegoni ile skorda yeniden dengeyi sağladı: 2-2. Müsabakanın normal süresi 2-2'lik eşitlikle sona erdi ve uzatma devrelerine gidildi. Ev sahibi Juventus, 15’er dakikalık uzatma devresinde Tunuslu Rafia’nın 105. dakikada attığı golle skoru 3-2’ye getirdi. Başka gol olmayınca Juventus, Genoa’yı uzatma devrelerinde bulduğu golle 3-2 yenerek eledi. Siyah-beyazlı takım, çeyrek finalde Sassuolo-Spal maçının galibiyle eşleşecek. Bu arada, milli futbolcu Merih Demiral da Juventus ilk 11'inde mücadeleye başlarken, 64. dakikada yerini Danilo’ya bıraktı. Son 16 turunda oynanan diğer maçta Inter, Fiorentina'ya konuk oldu. Konuk ekip 40. dakikada Vidal’in penaltı golüyle ilk yarıyı 1-0 üstün tamamladı. İkinci yarıda ev sahibi Fiorentina, Kouame ile 57. dakikada skoru eşitledi: 1-1. Karşılaşmanın normal süresi 1-1’lik eşitlikle tamamlanınca uzatma devrelerine geçildi. Uzatma devrelerinin de son anlarında 119. dakikada sahneye çıkan Lukaku, Inter’i bir kez daha öne geçirdi: 1-2. Bu golle Inter, deplasmanda Fiorentina’yı 2-1 yenerek çeyrek finalde ezeli rakibi Milan ile eşleşti. Günün bir diğer maçında da Napoli, sahasında ağırladığı ve gol düellosu şeklinde geçen maçta Empoli’yi 3-2 yenerek, çeyrek finale çıktı. Napoli’nin gollerini 18. dakikada Di Lorenzo, 38. dakikada Lozano, 77. dakikada da Petagna atarken, konuk Empoli’nin gollerini de 33. ve 68. dakikada Bajrami kaydetti. Napoli, çeyrek finalde Roma-Spezia maçının galibiyle eşleşecek. Giresunspor maçının son dakikalarında sakatlanan Beşiktaş'ın 32 yaşındaki deneyimli kalecisi Mert Günok'un sol diz ön çapraz bağ ve menisküs yaralanması tespit edildi. Günok'un 6 aylık tedavi sürecine gireceği belirtiliyor. Sarı-lacivertli takımda 4 futbolcu, Göztepe karşısında forma giyemeyecek. Portekiz Premier Ligi'nin 12. haftasında Belenenses ile Benfica arasında oynanan karşılaşmaya, ev sahibi ekip 14 oyuncusunun koronavirüs testi pozitif çıktığı için 9 kişi ile başladı.
oscar
1,501
Yapmanız gereken ise, hangi oyunun nasıl oynandığını, oyun içinde bulunan hileleri ve hangi oyunlardan para kazanabileceğine dair bilgilendirme yazıları yazmaktır. Oyun oynayarak para kazanmak adına tek siteye Forex İşlemleri için deneyim kazanın bağlı kalmamanız sizin için daha avantajlı olacaktır. Tekne turlarının en başında gelen ve en popüleri şüphesiz Marmaris Tekne turu. Tahmin edebileceğiniz üzere bu tekne turundaki tekneler Marmaris merkezden kalkmaktadır ve civardaki koyları gezmektedir. Harika bir güne hazır mısınız? Forex exchange in new world trading group ltd malviya nagar Forex Trading Strategies günlük forex önerileri Segnali Forex Automatici – Segnali di Trading Forex live affidabili e. O, güvenli ve doğru Bitcoin ticaret söz konusu olduğunda, TradeRush dikkate seçkin aracı platformlarından biridir. Bitcoin kullanarak ticaret ikili seçenekleri üzerinde yüksek puanlı ticaret platformu iyi tüccarlar ve yatırımcılar tarafından alınır. Shopify, çevrimiçi işletmelere başlamak ve büyümek için gereken her şeye sahiptir. SEO’nun temellerinden yeniden hedeflemenin karmaşıklığına kadar – Shopify çevrimiçi trafiği artırmak ve dönüşümler için optimize etmek için gerekli yeteneklere sahiptir. Tanzim satış noktalarında ilk etapta domates, salatalık, ıspanak, patates, soğan, patlıcan ve biber satışı gerçekleşecek. Forex yazı dizisi 2 adlı yazımızın ilk bölümünde sizlere Teknik analiz nedir, Grafikler nelerdir, Destek/Direnç Nedir ve Trendler nelerdir kısımlarını anlattım. Yazımızın ikinci bölümünde ise sizlere teknik analizin daha ileri noktaları olan göstergeleri, formasyonları ve indikatörleri anlatmaya çalışacağım, fakat öncelikle bu yazımda bahsettiğim temel noktaları çok iyi anlamanız gerekmektedir. Bu nedenle; her iki gruba da hitap etmek için hem sabit hem de değişken spreadlerin lüksüne sahibiz. Çoğu yatırımcı, bu piyasalar en çok talep ve ticaret aktivitesine sahip olduğundan; bu maliyetleri azaltmak için büyük ve küçük çiftlere bağlı kalmayı tercih eder. Takım topluyorum birlikte kazanalım arkadaşlar. Türkiye’de ilkokuldan üniversiteye kadar her öğrenci için Forex İşlemleri için deneyim kazanın yıllık 5 bin 633 dolar harcanıyor. Karşıt Parite: Paritede bulunan ikinci para birimidir. Değer kazandığında parite aşağıya hareket eder. "Yatırım kararları alınırken farkında olmadan yapılan birçok hata finansal birikimlerimizi ve ileriye yönelik yatırım kararlarımızı olumsuz etkilemektedir. Tüm finansal piyasalarda olduğu gibi Forex piyasasına yeni adım atan veya atmayı düşünen yatırımcılar için, karşılaşabilecekleri potansiyel riskleri önceden bilmeleri kritik öneme sahiptir" Bu çerçevede, önceki yazımızda Forex piyasasında karşılaşılan en kritik hatalar ile ilgili maddeleri sıralamaya başlamıştık. Yazımızın ikinci kısmında, yine söz konusu hatalara ilişkin değerlendirmemize devam ediyoruz. Bir eğirme tepesi ykselişte oluşuyorsa, bu genellikle ok fazla alıcı kalmadığı ve ynn tersine dnebileceği anlamına gelir. Bir eğirme tepesi, bir dşş trendi sırasında oluşursa, bu genellikle ok fazla satıcı kalmaz ve ynn tersine bir dnş meydana gelebileceği anlamına gelir. Görüş, öneri ve sorularınızı yorum olarak yazabilirsiniz. Firmanızı ve hizmetlerinizi inceledikten sonra uygun bulunması halinde makaleye eklenecektir. Son olarak şunu belirtmek istiyorum, yüzlerce Forex İşlemleri için deneyim kazanın bilimsel araştırmada hisse senedi piyasasının uzun vadede en karlı yatırım aracı olduğu tekrar tekrar tespit edildi. Vâde bitiş tarihleri de bu değişimden etkilenerek aşağıdaki gibi olacaktır. Kısa vadeli olarak Bist30 Haziran vade sözleşme fiyatını değerlendirdiğimizde, 131,750 – 132,650 bölgesi önemli olmakla birlikte endeks ilgili bölgeye göre görünümünü netleştirmek isteyebilir. MT5 hesap: Minimum 100$ ile açılabilen hesap türünde 1:500’e kadar kaldıraç sunulmuş. Bu hesap türünde ortalama spread 1.4 pips. Halen çalışıyorsanız, işten ayrılmak ve kendi işinizi açmak gerekmez. Çalıştığınız şirket içinde yapabilirsiniz. Bugün forex ile ilgili detaylı bir yazı kaleme almak istiyorum. En sık sorulan sorulara cevaplar arayacağız. Forexten para kazanmak, forexten para kazanılır mı? Forexten para kazanma yöntemleri ya da forexten para kazanma yolları gibi bütün aklınıza takılan soruların yanıtını en detaylı şekilde bulabileceğiniz bir makale olacağını düşünüyorum. Mobilya yenileme yeni bir iş kolu Forex İşlemleri için deneyim kazanın değil. Senelerdir devam eden bir iş. Fakat multisurface olarak bilinen boyaların üretimi ve satışı nedeniyle artık isteyen herkes sandalyeleri, komodinleri, konsolları, şifonyerleri, mutfak dolaplarını boyayarak yenileyebiliyor. Populiarios dienos strategijos Forex caiz mi: İkili seçenekler stratejileri. Forex ticaret stratejilerinde teknik göstergeler - Forex İşlemleri için deneyim kazanın Forex yorumları. Hedef kitlenizin dünyadan ve markanızdan ne istediğini iyi belirledikten sonra, sıra ona göre planınızı yapmaya geliyor. Covid-19 un dijital dünyaya yansımaları ile ilgili yazımızda belirtiğimiz üzere, pandemi sırasında mücadele eden çok sayıda küçük işletme ile bazı hizmet ücretlerini azalttı, hatta bazı hizmetleri ücretsiz hale getirdi ve müşterilere daha fazla destek sundu.
oscar
1,502
Tüccarların ve yatırımcıların Londra'da ticaret yaptıkları büyük ticaret hacmi nedeniyle, bu seans yüksek volatiliteye, Forex piyasasında İşlem yapmanın avantajları yani fiyat volatilitesine sahiptir. Bu uygulamanın yatırımcılara sunduğu birçok avantaj bulunmaktadır. Özellikle eft ve havale ücreti almayarak önemli bir atılım yapmıştır ve diğer kampanyaları ile beraber de müşteri sayısını artırmıştır. Hisse senedi alım satımına hemen başlamak isteyenlerin bu hesap açma işleminden sonra gerekli olan miktarı banka hesabı üzerinden yatırdıktan sonra kolay bir biçimde alım işlemlerini gerçekleştirmeleri mümkün olmaktadır. Bir büyüme stratejisi oluşturmaya başlarken ilk adım, startup’ınızın değer önerisini anlamak olmalıdır. Bu da doğtudan müşterilerin beklentilerini karşılamak için deger yaratmak ve müsterinin önem verdiği fakat henüz çözülmemiş mevcut sorunu çözmek için çeşitli öneriler sunmakla bağlantılıdır. Vektör tasarımlarını satmak, yaratıcı potansiyelinizi gerçekleştirirken bir sanatçı olarak para kazanmanın Forex piyasasında İşlem yapmanın avantajları en iyi yollarından biri olabilir. 5. Destek ve direnç çizgileri nedir - Rezerv opsiyon. Destek ve direnç çizgileri nedir - Rezerv opsiyon. Tokenler, platformdaki tüm işlemlerden sorumlu. Waves tokenleri, ağı ve belirli platformdaki tüm varlıkları güvence altına alır. Örneğin, varlıkları Forex piyasasında İşlem yapmanın avantajları aktarmak istediğinizde veya para birimindeki çeşitli varlıkları cüzdanınıza çekmek istediğinizde, aynı tokenler kullanılır. Martingale sisteminin yukarıdaki gibi sakıncaları var ancak bunların farkında olduğunuz zaman yukarıdaki tabloda gösterilen duruma düşmezsiniz. Bu duruma düşmemeniz için benim size vereceğim 2 tavsiyeye uymanız yeterli. Sonuç itibariyle Bitcoin artık sanal dünyadan çok gerçek dünyanın bir gerçeği haline geldi. Ve fiyatı da her geçen gün artmaya devam ediyor. Bundan bir yıl önce 1 Bitcoin 1.000 TL civarında iken artık kendi rekorunu kırarak 70 bin TL ‘yi geçmiş durumda. Yani bundan önce bir Bitcoin oyunundan, faucet minining, Cloud Mining ‘den kazanmış olduğunuz 100 TL artık 10.000 TL olmuş durumda. Bitcoin Cash, yeni BCH kodunu desteklemek için yükseltilmiş herhangi bir Bitcoin donanımıyla çıkarılabilir. Bitcoin Cash madenciliği için en popüler donanım Antminer S9'dur. Aslında birbirine benziyor olması nedeni ile ikili opsiyonlarda nasıl kazanılır sorusunun yanıtı ve sonucu da maalesef aynı olmakta. Analiz yapmayı ve bu analizi uygulamaya dökmeyi öğrenene kadar bir çok sıkıntı ile karşı karşıya kalıyoruz. Elbette en büyüğü yatırımımızın tükenmesi. Defaatle bu tip uyarılarda farklı farklı yazı ve videolarımızda değinmemize rağmen maalesef çok düşük yüzde ile olumlu dönüş alabiliyoruz. Daha deneyimli programcılar, C ++ dilini oyun motorunda, kendi komut dosyalarını oluşturmak için kullanabilirler. Kodlamanız yeterli olmasa bile oyun ve uygulamalarda etkileşimler yaratmak için, nesnelerinize ekleyebileceğiniz, önceden kodlanmış kod blokları olan çok güçlü Blueprint ara yüzünü de kullanabilirsiniz. Bir işletmenin uzun dönem planlarının geliştirilmesi için öncelikle iş sahasının ne olduğu, müşterilere ne tip nasıl hizmet sunacağını ve işletmenin değerlerinin ne olduğunu eksiksiz olarak tanımlanmalıdır. Eğer bir işletme iyi tanımlanmamış bir misyon ve vizyona Forex piyasasında İşlem yapmanın avantajları sahip değilse bilgi sahibi olmadığı alanlardaki fırsatlara yönelebilir ya da tüm fırsatları kaçırabilir. Broker’ın en hayatı görevi doğru danışmanları teşvik ederek şirkete davet etmek, onları ikna etmek, onları eğitmek ve çalışmalarında sürekli destek sağlamak ve nihai olarak da performanslarını ölçmek ve değerlendirmektir. Bu çerçevede ilk adım, işe doğru danışmanların davet edilmesidir. Sektörde “Recruiting” olarak bilinen bu süreç, önce adayın işe uygunluk değerlendirmesiyle başlar. Günümüzde modern insan kaynakları uygulamalarında adayların kişilik yapıları ve davranış kalıpları çeşitli testler ve uygulamalarla (Role Play, Drama vb.) belirlenebilmekte ve böylece yanlış kişileri işe almanın parasal ve zamansal maliyetleri minimize edilebilmektedir. Her Broker’ın İK uygulamalarına hakim olması beklenemez ancak temel bilgilerle donatılarak bu işin profesyonel şekilde yürütülmesi gereğini idrak etmeleri şarttır. Aksi halde yüksek işten ayrılma oranları hem şirkette morali düşürür, hem yeni adayları caydırır ve işin yatırımcısı için zaman, para kaybı ve bıkkınlık yaratır. Bir şirkette sürekli şekilde çalışan sirkülasyonun yüksek olması çok ciddi bir yönetim problemi yaşandığının işaretidir. Stokastik osilatr ile trend fiyat hareketi arasındaki farklar da nemli bir geri dnş sinyali olarak grlmektedir. rneğin, dşş eğilimi yeni bir dşk seviyeye ulaştığında, ancak osilatr daha yksek bir dşk bastığında, ayıların momentumlarını yorduğunun bir gstergesi olabilir ve ykseliş dnş demlemektedir. Benzer şekilde, RSI ve fiyat arasındaki farklılıklar da nemli kabul edilmektedir. Binancee coin gönderme ve Binancee para yatırma. Milliyet gazetesinden Mithat Yurdakul'un aktardığına göre, İnternet ve telefon gibi uzaktan iletişim araçlarıyla satılan tüm ürünlere uygulanacak taslak düzenleme şunları getiriyor. Diğeri ise yükselen veya düşen trendin gücü konusunda bize en önemli ipucunu momentum verir, adeta hissenin trendinin gücünü yanstır. Bu yöntem, sonunda ortaya çıkacak ürünün gerçekten vereceği paraya değip değmeyeceği veya sizin söylediğiniz kadar iyi olup olmadığınız hakkında müşterinizin kafasındaki soru işaretlerini de silmeye yardımcı olacaktır. Bu bonusun özellikleri arasında oran şeklinde olması gelmektedir. Yani genellikle %15, %20, %25 gibi oranları görmekteyiz. Bu sayede yatırımınızın belirli oranı kadar bakiye hesabınıza yüklenir sadece bu bonus miktarı kadar işlem yaparak firmayı da deneme şansına sahip olursunuz. evden para kazanmaya giriş. Kylie Cosmetics adlı firmanın sahibi olan 21 yaşındaki ABD’li Kylie Jenner, “dünyanın en genç milyarderi” unvanını elde etti. Jenner'ın aldığı ünvan sonrası Forex piyasasında İşlem yapmanın avantajları ailenin en çok öne çıkan ve en zengini olan Kim Kardashian'ın. Kalan açık faiz gelince, boğalar esasen kontrol altındadır çünkü son zamanlarda 1.800 $ a yükselen fiyat, düşüş seçeneklerinin% 83ünü ortadan kaldırmıştır. Son kullanma tarihi yaklaştıkça, artan sayıda satış opsiyonu, Ethereum mevcut seviyelerde kalırsa değerini kaybedecek ve bu da nötrden boğaya çağrı seçeneklerinin avantajını artıracaktır. Vizenin Uzunluğuna Karar Vermek – Elçilik veya Konsolosluk genellikle Schengen Bölgesinde kalmanıza izin verilen gün sayınıza sunduğunuz Rezervasyonlu Uçak Biletinizde belirtilen seyahat tarihlerine göre karar verir. Bazen, bu karar zordur çünkü sayıları az da olsa başvuranların bazıları Rezervasyonlu Seyahat Biletinde belirtilen tarihlerle başvuru formunda belirtilen gün sayısında farklılık gösterme eğilimindedir. Böyle bir durumda, başvuran kişi vizenin Forex piyasasında İşlem yapmanın avantajları reddedilmesiyle bile cezalandırılabilir. Hangikredi.com kullanıcılarına özel olarak sunulan düşük faizli ihtiyaç kredileri de bu kapsamdadır. Tüketici kredisi hesaplama ve karşılaştırma işlemi sonrasında ihtiyaç kredisi başvurunuzu portalımız üzerinden tamamlamanız durumunda, size özel düşük faiz oranlarından (bireysel kredilerde) yararlanabileceğiniz bankalar şunlardır. (Daha Önceden) seçilmiş olan kasnak ekranda açılacaktır. Kalın kasnak çizgisi kasnağın gerçek ebadını gÖsterirken, kesik çizgi gerçek nakış alanını gÖstermektedir.
oscar
1,503
Bu temelde oyunlar geliştirmek için önceden yapılandırılmış, düzenlemeye hazır bir kittir. Stüdyoların ve ayrıca geliştiricilerin geliştirmek ve dağıtmak için standartlaştırılmış teknolojiyi uygulamasını mümkün kılar oyunlar Dünya çapında. Yani, bir de oynamak istiyorsanız canlı kumarhaneörneğin, bunu çok kolay bir şekilde yapabilirsiniz. Yggdrasil Gaming Masters stüdyoları kesinlikle CATI'ye ve bu markanın çeşitli düzenlenmiş iGaming pazarlarındaki büyük işletme ortaklarına erişimden hoşlanıyor. Bunlardan biri, Yggdrasil ile işbirliğiyle geliri en üst düzeye çıkarmak için dünya çapında oyunlar oluşturup dağıtabilen GameArt. GameArt, oyun sağlayıcıları söz konusu olduğunda liderlerden biridir. En son teknolojiye sahip oyunlar sağlar ve çeşitli pazarlarda mükemmel grafikler ve harika oynanışla birinci sınıf HTML5 slotlarından oluşan dev bir portföy sunar. Bu tedarikçi aynı zamanda bu sektördeki çok yönlü jackpot ağlarından birini de sunmaktadır. Yggdrasil, zirvede yer alan birkaç markadan biri olduğu için tüm dünyada biliniyor. Bunun nedeni, yaptıkları işte gerçekten iyi olmalarıdır. Oyuncuların dikkatini çeken çok çeşitli temalarla inanılmaz oyunlar geliştirirler ve bu birçok geliştiricinin yapamadığı bir şeydir. Bu ortaklık, her iki marka için de birbirinden çok fayda sağladıkları için bir nimettir. Öğrenecek çok şey var ve birlikte yapabilecekleri çok fazla büyüme var, pek çok ortaklığın sahip olmadığı bir şey. Programın başarısından son derece mutlular ve gurur duyuyorlar ve GameArt gibi onları yeni zirvelere taşıyabilecek çok sayıda başarılı ve son derece yetenekli stüdyoyla çalışmaktan heyecan duyuyorlar. Yggdrasil tarafından hazırlanan bu programın başarısından oldukça etkilendiler ve daha da ilerlemek için onlarla daha fazla çalışmaktan heyecan duyuyorlar, ki bu olacak bir şey. GameArt 2013'te tescil edildi ve o zamandan beri oyun geliştiriyor çevrimiçi kumarhaneler. Oyunları inanılmaz bir sanat eseri, bu da oyuncuların kesinlikle takdir ettiği bir şey. Bu marka, popülerliği söz konusu olduğunda hızla büyüyor, özellikle de arkasındaki ekip son derece yenilikçi olduğu için gerçek bir avantaj. HTML5'te geliştirildikleri için tüm oyunları mobil cihazlar üzerinden oynanabilir. Artı, bunlar herhangi bir sorun olmadan tüm platformlara entegre edilebilir. Yüksek kaliteli oyunlar oynamak istiyorsanız, kesinlikle GameArt oyunlarını mutlaka kontrol etmelisiniz ki bu kesinlikle harika bir seçimdir. GameArt'ın geliştirdiği oyunların temalarına, kalitesine ve özellikle oynanışına şaşıracaksınız. Para harcamanıza ve çok eğlenmenize gerek yok, özellikle günümüzde kumarhanelerde çok sayıda oyun mevcut olduğundan ve bu bölümde çok fazla gelişme olduğundan.
oscar
1,508
Pandemi döneminde zoom toplantılar, webinar buluşmalar hatta online konferans ve sempozyumlar arttı. Bir şekilde dünya küçüldü, ayrı kıtalarda yaşayanlar çalışma masalarından sohbet edebilir oldular. Size beni çok heyecanlandıran bir sanal yemek sohbetinin hikayesini anlatmak istiyorum. Londra merkezli Turquazz Kültür Platformu tarafından düzenlenen Yemek Sohbetleri serisinin ilk paneli 15 Mayıs’ta yayınlandı. Bir nevi küratörlüğünü ve moderatörlüğünü üstlendiğim panelin heyecan verici yanı dünyanın dört bir yanından konusunda yetkin uzmanları bir konu etrafında 3 saate yakın bir süre çivilemesiydi. Tek bir kelimenin büyüsüne katılarak bir araya gelen panelistleri bir araya getiren anahtar kelime “Garum” idi, yani Antik dönemde son derece önemli olmasına rağmen zamanla yok olmuş fermente balık sosu. Garum paneli e-kitap olarak yayınlandı, bütün konuşmalar kayda alındı ve deşifre edildi. Panelin nasıl adım adım oluştuğu ise anlatılmaya değer bambaşka bir hikâye. Anadolu’nun müzik ve mutfak kültürünü yaymayı hedefleyen, Londra merkezli kâr amacı gütmeyen bir kültür platformu olan Turquazz bu Garum hikayesi ile yemek sohbetlerine başlamış oldu. Turquazz’ın kurucusu Batu Akyol ile yıllar önce bir belgesel için benimle röportaj yaptığında tanışmıştım. Aradan yıllar geçtikten sonra Batu beni aradı, artık Londra’da olduğunu söyledi. Turquazz için neler yapılabilir diye konuşurken birdenbire bana “Garum” başlıklı bir kitap çıktığını, duyup duymadığımı sordu. Ben de kitabı yeni duymuş ama almamıştım. Yazarı Sally Grainger arkadaşım diyerek, yıllar önce Sally’nin aynı konudaki bir konuşmasını anlattım. Bunun üzerine Batu benden kitabın eleştirisini yazmamı istedi. Ben de bu çok zaman alır, en iyisi Sally ile bir söyleşi yapalım dedim. İşte bu noktadan sonra her adımda büyüyen ve gelişen heyecanlı bir webinar süreci başladı. Sally ile ilk görüntülü toplantıda ilginç fikirler gelişmeye başladı. Konuyu bugüne taşıyabilmek ve açıkçası sadece tarih ekseninde kalan sıkıcılıktan kurtarmak için bir şef önerdim. Gastromasa sayesinde tanıştığım Pere, Escata adlı yeni bir Garum’u piyasaya daha yeni sürmüştü. Bize katılıp katılamayacağını sorduğumda çok heyecanlandı. Böylece tarih ile güncel şef dünyası bir araya gelecekti. Ama yine de eksik vardı. Konuya bilim açısından bakış eksikti. Pere’nin instagramında Harold McGee’den Pere’ye hitaben “Modern garum ustasına!” yazan bir not görmüştüm. Sally’nin bahsettiğim konuşmasını da Harold ile birlikte izlemiştik. O günlerde Harold McGee, kokular dünyasının rehberi olan yeni kitabı “Nose Dive” nedeniyle çok yoğundu, o nedenle biraz aramaya çekiniyordum. Ancak konu garum deyince akan sular durdu ve bize katılmayı kabul etti. Bu arada Sally de boş durmadı. Dimitra özellikle Kuzey Ege denizinde antik dönemde bugünü balıkçılar ile ilgili araştırmalarda bulunmuş ve son yıllarda bu konuda yapılan bir Avrupa Birliği projesinde çalışmıştı. Fakat hala bir eksiklik vardı, arada İtalya’yı atlamak olmazdı. İtalya’da balık sosunun izini sürmek için Roma’da yaşayan Elvan Uysal Bottoni‘yi de davet ettik. Elvan’la yaptığımız ilk toplantının ertesi günü Elvan büyük bir heyecanla yola koyulmuştu bile. İtalyan balık sosu Colatura di Alici hakkında her şeyi öğrenmek için Amalfi sahiline, Cetara’ya gitti. Son konuğumuz, Tokyo’dan Bangkok’a kadar çalışmış olan ve Asya mutfaklarını iyi tanıyan Fatih Tutak oldu. Fatih mutfağında birbirinden ilginç garum denemeleri yapıyor, o da Türkiye’den bir şef olarak aramıza katıldı. Diğer taraftan canlı olarak panele katılamasa da halen garum yapmaya devam eden Büyükada’dan Yako Karayani haberleşme ağının bir ucunda yer aldı, gelen soruları cevaplamak üzere haberleşme ağımıza katıldı. İlk olarak Sally, bu çok disiplinli panelin çıkış noktası olan “The Story of Garum” adlı kitabı hakkında kısa bir sunum yaptı. Sally’nin bıraktığı yerden Dimitra devralarak garum üretiminin günümüze kadar uzanan izlerini sürdü. Harold ise bize Garum nasıl oluşuyor, bilimsel açıdan anlattı. Özetle fermente balık ve balık soslarında ne olduğu, tat profili, koku ve bilim hakkında bilmek isteyebileceğimiz her şeyi tane tane sabırla anlattı. Pere kendi hikayesini, garumu nerede ve nasıl yaptığını ve mutfağında nasıl kullandığını anlattı. Ayrıca sıfır atık açısına dikkati çekti. Elvan ise o Cetara yolculuğunu bize tekrar yaşattı ve Colatura di Alici üreticilerini tanıttı. İzleyicilerden gelen katılım da eşit derecede heyecan vericiydi. Örneğin Portekiz’den bir başka garum yapan şef müthiş bir ilgi göstererek bayrak gösterdi. Garum kitabıyla başlayan bir yolculuğa çıktık. Balık ve tuzun kimyası ile oluşan bu sos, bu muhteşem grubun da mayası oldu, bizi bir araya getirdi. Amerika, İngiltere, İspanya, İtalya, Yunanistan ve Türkiye arasında Akdeniz hattında garum üzerinden bir zincir ağ kuruldu. Öyle görülüyor ki garum konusu daha çok gündemde olacak, biz de bu canlanma sürecine bir damla da olsa bu garum zinciriyle katkıda bulunmuş olduk. Hakan Doğan yazdı: “Ekmeğe saygı, ülkeye saygıdır” Oğul Türkkan yazdı: Bodrum dünyanın en iyi gastronomi destinasyonları arasına nasıl girer? Mauro Colagreco’nun en yeni konsepti Ceto, bir restorandan çok daha fazlasını... Fransız Rivierası’nın en güzel noktalarından biri, Akdeniz’in panaromik manzarasında Mauro Colagreco’nun eşsiz lezzetlerine ev sahipliği yapıyor. Michelin yıldızlı Colagreco’nun en yeni konsepti Ceto açıldı... © Tüm yayın hakları Sözen Yayıncılık ve Organizasyon A.Ş.’ye ait olup yazılar iktibas edilemez. Tüm reklamların sorumluluğu firmalara, yazılardaki ve söyleşilerdeki görüşler şahıslara aittir.
oscar
1,509
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, elektrik faturalarında kademeli tarife uygulamasının devreye alınacağını belirterek, “Benzer uygulamayı doğalgaz için de çalışıyoruz” dedi. Küresel piyasalarda özellikle Avrupa’da doğalgaz fiyatlarının ciddi oranda arttığını anımsatan Dönmez, “Yılbaşına göre spot elektrik piyasalarında fiyatlar 3 kata yakın arttı. Ülkemizde de bu oranda olmamakla birlikte bazı artışları gözlemledik. Özellikle hane halkına bunun büyük kısmını yansıtmayarak bir koruma yapmış olduk. Doğalgaz, elektrik ve akaryakıttaki ÖTV’yi dikkate aldığımızda yaklaşık 127 milyar dolarlık destekleme yapıldı. Neredeyse kişi başı 1500 lira gibi bir destekten bahsediyoruz. Tabii vatandaşlarımız faturalarında bu destekleme tutarını görmüyor çünkü onu arz tarafında özellikle kamu kurumları eliyle yönetmeye çalışıyoruz. Son çeyrek itibarıyla doğal gazda fiyatın neredeyse 4’te 1’i faturalara yansıyor, elektrikte de yarı yarıya seviyesinde” diye konuştu. Dönmez, elektrik faturalarında kademeli tarifenin şu anda meclis gündeminde olduğunu ve komisyonda müzakere edileceğini kaydetti. Bu uygulamanın halihazırda su faturalarında birçok belediye tarafından uygulandığını aktaran Dönmez, “Bu uygulama, elektriği verimli kullanmaya teşvik edecek. Benzer uygulamayı doğal gaz için de çalışıyoruz. Özellikle kış aylarında, vatandaşımızın tüketiminin yoğun olduğu dönemlerde iki kademeli bir tarife çalışmasına geçmeyi planlıyoruz. Henüz takvim netleşmedi, kanunun çıkmasını bekliyoruz” ifadelerini kullandı. Dönmez, Türkiye’nin Rusya ile doğalgaz görüşmelerinde prensipte anlaşma sağladığını belirterek, “Yakın gelecekte yazılı anlaşmaya dönüşmüş olacak. Yıl sonunda biten kontratlar da yenilenmiş olacak. Bu kontratların süreleri eskisi kadar uzun değil, 3 ila 10 yıl gibi vadeler söz konusu olabilir. Öngörümüz, yıl sonuna kadar anlaşmanın tamamlanmış olması. İhtiyaca göre bir miktar yüksek çekme imkanı da olacak. Bu madde daha önceki kontratta yoktu, ilk kez bu kontratta yer alacak” bilgisini paylaştı. Karadeniz’de keşfedilen doğalgaza ilişkin çalışmaların plana uygun şekilde ilerlediğine değinen Dönmez, açılan tüm kuyularda testlerin arka arkaya yapılacağını söyledi. Dönmez, Türkiye’nin dördüncü sondaj gemisinin gelecek yıl mayısta Türkiye’ye ulaşmasını beklediklerini dile getirerek, “Dördüncü geminin nerede görev yapacağıyla ilgili henüz lokasyon belirlemedik. Akdeniz’de sismik veriler analiz edildikten sonra en verimli lokasyonlar tespit edilecek ve ona göre bir sondaj planlaması yapılacak. Akdeniz’deki veriler o zamana kadar biterse dördüncü sondaj gemisi Akdeniz’e de gidebilir. Karadeniz’de de göreve başlayabilir. Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığının iş planına göre hareket edeceğiz. Bu sıfır bir gemi, ilk kez biz kullanacağız” diye konuştu. Bakan Dönmez:”İnşallah önümüzdeki yılın ortalarında Karadeniz’in tabanına boruları serip ilk kaynağı vuracağız” Kombiyi yakmayan komşulara kötü haber! Doğalgaza yüzde 15 zam! Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet. Ölen kocasının dünyaya inek olarak geldiğini düşünen kadın, inekle evlendi! Müslüme’nin tutuklu dedesinin ‘babası’ olduğu ortaya çıktı! AKP toplantısında ‘üye yapın’ çağrısına: “Üye olmuyorlar, siz bize yalan söylüyorsunuz diyorlar” Vatandaştan Babacan’a: Siz biraz daha hızlı sallasanız düşecekler. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Yavaş, Halk Ekmek'in üretim kapasitesini günde 1 milyon adete çıkarttıklarını belirtirken, "Ekonomik zorluk ortada. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Mersin'de 3 yaşındaki Müslüme Yağal'ın ölü bulunmasının ardından ailenin diğer 4 çocuğunun bakanlığa bağlı kuruluşlarda... Erdoğan: “Ne yaparlarsa yapsınlar, bizi bu ekonomi programımızdan geri döndüremeyecekler” Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Afetlerin önüne geçemeyiz ama devlet olarak vatandaşlarımızın mağduriyetini ortadan kaldırma iradesine ve imkanına hamdolsun sahibiz."... Üst klasman bir yardımcı hakemin yeni tip koronavirüs (Kovid-19) testi pozitif çıktı. Ordu'da, üniversite öğrencisi Ceren Özdemir'i bıçaklayarak öldüren Özgür Arduç'a verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası, Yargıtay 1. Ceza Dairesince onaylandı. Aksaray'da uyuduğu esnada eşinin bıçaklı saldırısına uğrayan kadın ağır yaralandı. Kocaeli'nin Gebze ilçesinde, Afganistan uyruklu kişinin cinsel istismarına uğramasının ardından ağır yaralanan 17 yaşındaki genç kız, yaklaşık 4,5 aydır tedavi... 18 günlük eşini başından vurup, ‘intihar etti’ demişti... Başkentte 18 günlük evli olduğu eşi Sevginur Aktaş'ı başından vurarak yaralayan polis memuru Müslüm Aktaş'ın yargılandığı davaya devam edildi. Kamboçya'da 74 yaşında bir kadın, kocasının bir inek olarak reenkarne olduğuna inanıyor. Belçika'da bir kişide, yeni tip koronavirüsün (Kovid-19) ilk kez Güney Afrika'da tespit edilen B.1.1.529 varyantı tespit edildi. Belçika'da yeni tip koronavirüs salgınının başından bu yana görülen en yüksek vaka sayısına 22 Kasım'da rastlandı, bu veri 25 bin...
oscar
1,510
Ereğli’de, oyuncakların diliyle toplumsal, tarihsel değişimi gençlere, çocuklara anlatabilmek, büyüklerle çocuklar arasında köprü oluşturmak, farklı kültürleri çocuklara göstermek, çocukların kişisel becerilerini geliştirmelerine yardımcı olmak amacıyla yola çıkan Oyuncak Evi kapılarını açtı. Ereğli Belediyesi tarafından hazırlıkları tamamlanan ve pandemi nedeniyle açılışı bir süre ertelenen Oyuncak Evi’nin resmi açılışı kent protokolünün katılımıyla yapıldı. Ereğli Belediyesi Başkan Danışmanı ve Oyuncak Evi proje koordinatörü Nergis Bozkurt, açılış konuşmasında Oyuncak Evi’nin oyuncakların diliyle toplumsal, tarihsel değişimi gençlere, çocuklara anlatabilmek, büyüklerle çocuklar arasında köprü oluşturmak, farklı kültürleri çocuklara göstermek, çocukların kişisel becerilerini geliştirmelerine katkı sunmak amacıyla yola çıktığını belirtti. Bozkurt, Oyuncak Evi’nin kuruluş süreciyle ilgili şu bilgileri verdi: “Bugün burada hep birlikte büyük bir heyecanı ve coşkuyu paylaşıyoruz. Çok uzun yıllarımız Ankara’da geçti. Ankara kültür ve sanatın da başkentidir ve pek çok ilk Ankara’da gerçekleşmiştir. Oyuncak Müzesi de bunlardan bir tanesi... Türkiye’nin ilk Oyuncak Müzesi bundan 31 yıl önce Ankara Üniversitesi bünyesinde açıldı. O dönem de çok ilgimizi çekmişti, bu çalışmanın yaygınlaşması gerektiğini düşünerek heyecan duymuştuk. Halen Türkiye’deki pek çok oyuncak müzesine ışık tutan, yol gösteren öncü bir müze olarak hizmet veriyor. Bizim de esin kaynağımız bu müze oldu. Ereğli’de çocuklara yönelik çok güzel hizmetlere hep tanık oluyoruz. Kente ilk adım attığınızda sizi Çocuk Hakları Bildirgesi karşılıyor. Parklarıyla, yeşil alanlarıyla, kültürel çalışmalarıyla çocukların dikkate alındığı, çocuklara önem verilen bir şehir... Belediye Başkanımız Halil Posbıyık’la bu fikri paylaştığımızda hemen koordinatör olarak Nart Bozkurt ve beni görevlendirdi. Belediyenin ilgili bütün birimlerini harekete geçirdi ve bu yola çıkıldı. Burada o kadar çok arkadaşımızın emeği var ki... Belediyemizin ilgili bütün çalışanları sadece görevleri olduğu için de değil, bu sürecin gönüllü bir parçası olarak kendilerini hissettikleri için sevgiyle emek verdiler. Ortak bir çalışmanın güzel bir sonucu olarak bugün buradayız. Eskiden Ereğli’de oynanan telden yapılan bir bulmaca oyunu... Sonra seramik sanatçısı Ayşe Hindistan, antik oyuncakların kopyalarından bir seçki hazırladı. Ardından Sanat Sokağı’nın sakinleri, bir dönem oynanmış oyuncakların örneklerinden yapıp armağan etmeye başladılar. Ümit Ansen, tahta oyuncak üretim atölyesi için yol gösterdi. Belediyede çalışan arkadaşlarımız küçüklüklerinden kalma oyuncak kutularını açtılar. Gazeteci arkadaşımız İsmail Çetin hurdaların arasından çıkan oyuncak araba hazinesiyle bizi buluşturdu. Ressam Yıldız Güzen, Cumhuriyetin ilk öğretmenlerinden büyük halasının oyun not defterini bize ulaştırdı. Oyuncak üreten sanatçılardan büyükelçiliklerden paketler gelmeye başladı. Nurgül Güngör Doğan, iç tasarımı bu deneyimler ışığında oluşturdu. Ankara Üniversitesi Rektörlüğü’ne, Oyuncak Müzesi yetkililerine ufuk açıcı yaklaşımlarından ve desteklerinden dolayı çok teşekkür ediyoruz. Kendilerine hoş geldiniz diyoruz. Müzenin koleksiyonundan yaklaşık 400 oyuncağı iki yıl boyunca sergilememiz için bize teslim ettiler. Ayrıca, Ereğli’deki sanatçıların, bağışçıların bizlere ulaştırdığı oyuncakları bugün sizlerle paylaşıyoruz. Bu çalışmalar sırasında İstanbul Oyuncak Müzesi’nin kurucusu Sunay Akın’la pandemi nedeniyle online görüşme yaptık. Tematik müzelerle ilgili bizlerle düşüncelerini paylaştı, memnuniyetini ifade etti. Açılışımıza katılamadığı için üzüntülerini iletti, sevgi ve selamlarını gönderdi. Bir de kendi koleksiyonundan bir oyuncak sözü var. Bu süreçte atölye çalışmalarımızı kendileriyle koordineli şekilde ve işbirliği ortamında sürdürmeyi planlıyoruz. Aynı şekilde İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü de işbirliği yapmayı planladığımız kurumların başında yer alıyor. Bu konudaki olumlu yaklaşımları için kendilerine teşekkür ediyoruz. Oyuncak Evi’nde matematikten dramaya, astronomiden, el becerilerine, öykü yazmadan, sepet örmeye, çömlek yapmaya kadar pek çok konuda atölyeler gerçekleştirilecek. Burada hem yetişkinler hem de çocuklar için tahta oyuncak yapımı çalışmalarımız olacak. Burası oyuncağa ulaşmakta güçlük çeken çocukların da adresi olsun istedik ve atölye bölümümüzde Oyuncak Kütüphanesi oluştu. Oyuncak Evi, yalnızca çocuklar için değil her yaş grubu için bir merkez olsun istiyoruz. Oyuncaklar bir araya getiriyor, kuşaklar arasında bağ kurulmasını güçlendiriyor. Dünyanın her yerinde aynı oyun ve oyuncak farklı dillerde oynanıyor. Yani oyuncaklar bütün insanlık için de birleştirici... Belediye Başkanımız Halil Posbıyık’a bu konulardaki duyarlılığı ve öncülüğü nedeniyle saygılarımızı sunuyoruz. Destek veren herkese bir kez daha gönülden teşekkür ediyoruz. Bu kentte çocuk olmanın ne kadar ayrıcalıklı olduğunu görerek ‘şimdi çocuk olmak vardı’ diyorum. O gün itibarıyla Türkiye oyuncakçılığının bütün örneklerini toplamaya çalıştık. Benim asistanlık yıllarımda bir parçası var ve daha sonra hocamdan devraldım Oyuncak Müzesi ve Çocuk Kültür Merkezini. Bu aile yadigarı gibi genç nesile aktarılıyor gerçekten de. A.Ü. Oyuncak Müzesi’nin koleksiyonu gereği bir öncü niteliği var, akademik bir çalışmanın parçası olduğu için. 4 bin oyuncağa yakın bir koleksiyonumuz var. Bu koleksiyonun bir parçasını Kültür Bakanlığı’nın izniyle yeni kurulan müzelere aktarıyoruz. Bu yeni kurulan müzelere bir öncül oluşturuyor. Oyuncak Müzelerinin Türkiye’de sayıları artıkça Türk çocuğuna verilen hizmetin de kalitesi artıyor. 1990’ların sonundan itibaren başlayan Türkiye’de 12 müze var. Oyuncak Evi ama bir müze niteliği taşıyacağını ümit ediyoruz. Türkiye’de müzeler çok ilerledi. Özellikle de müzelerin bir öğrenme alanı olarak kullanımı çok yaygınlaştı. Çünkü çocuklar okulda öğrendikleri bilgileri okul dışı ortamlarda deneyerek, zevk alarak ve eğlenerek yerleştiriyorlar, kalıcı bilgiler haline getiriyorlar bu bilgileri. O yüzden bir çok müze bu konuda çok çaba sarf ediyor. 2021’de de Eskişehir Odunpazarı Modern Müze aynı ödüle layık görüldü. Ben umut ediyorum ki ileride Kdz. Ereğli Oyuncak Evi de böyle bir statüye kavuşacaktır. Çok ciddi bir çaba var ve hakikaten kültürel açıdan çok zengin bir yapı var Kdz. Açılışta olmak istemişlerdi ama son anda acil bir müdahale oldu. Ankara’da fakültenin işleri çok yoğunlaştı. Sevgi ve saygılarını yolladılar. Bu tür işler organize bir çaba gerektiriyor. Bir dolu emeğin birleşmesi olarak çıkıyor karşımıza. Öncelikle bize bu yolu açan yöneticilerimize çok teşekkür ediyorum. Onlar gönül koymasa bu yol açılmıyor. Bu yol açıldığında devamını getiren ekip de çok önemli. Bizimle iletişimden başlayarak çok çaba sarf ettiler. Son olarak da iş arkadaşım Ceren Karadeniz’e teşekkür ediyorum. Bu ekip çalışmasının bütün bölge çocuklarına katkı sağlamasını ve bu katkının da toplumun kültürlenmesine yardımcı olmasını diliyorum.” Belediye Başkanı Halil Posbıyık, Oyuncak Evi projesini tamamlayarak açılışını yapmanın gururunu yaşadıklarını söyledi. Emeği geçenlere teşekkür eden Başkan Posbıyık şunları söyledi: “Artık yalnızca Ereğli’mizin değil bütün çevre illerin de çekim merkezi olacak bir Oyuncak Evimiz var. Amacımız, oyuncakların diliyle toplumsal, tarihsel değişimi gençlere, çocuklara anlatabilmek, büyüklerle çocuklar arasında köprü oluşturmak, farklı kültürleri çocuklara göstermek... Ayrıca kuracağımız atölyelerde çocukların kişisel becerilerini geliştirebilmek istiyoruz. Bu amaçla oyuncak üreticileriyle, sanatçılarla buluştuk. Bu bir süreç ve ilk adım. Bu süreçte de üniversitelerimizden, sivil toplum kuruluşlarından ve bütün halkımızdan destek istiyoruz. Her dönemin kendine özgü oyuncakları var. Eski unutulmuş oyuncakları yeniden hatırlatalım, bunları toparlayıp sergileyelim istedik. Farklı kültürlerin ve farklı ülkelerin oyuncakları burada yer alsın, çocuklar bunlara ulaşabilsin istedik. Antik oyuncakların kopyaları, unutulmaya yüz tutmuş oyuncaklar, zeka oyunları bu Oyuncak Evi’nde yer alıyor. Oyuncak Evi'nin atölyesinde her yaş grubu için farklı çalışmalar yapılacak. Çocukların kişisel becerilerini geliştirecek eğitsel, yaratıcı çalışmalar yapılsın istiyoruz. Oyuncak tamirinden, oyun havuzlarına, sanat atölyelerine kadar pek çok hazırlığımız var. Oyuncak Evi aynı zamanda çocukların eğitimine ve dünyayı keşfetmelerine yönelik çalışmalar yapacak. Bu projenin çocukların sosyal, duygusal, zihinsel, bedensel gelişim ve iletişim becerilerine katkıda bulunmasını hedefliyoruz. Oyuncak Evi’nde bir yanda geleneksel oyuncaklar, diğer yanda bugünün gelişmiş teknolojisini ortaya koyan ürünler yer alıyor. Oyuncak evinin iki bölümü var. İlk bölümde Anadolu’da ve Ereğli’de oynanan oyuncaklardan örnekler sergileniyor. İlk bölümdeki oyuncakların büyük bölümünü, Ankara Üniversitesi Oyuncak Müzesi’nin koleksiyonundan seçilmiş oyuncaklar oluşturuyor. Türkiye’nin ilk Oyuncak Müzesi olan ve büyük bir koleksiyona sahip olan Müze, Türkiye’deki oyuncak müzelerine verdikleri büyük destekle de öncü rol oynuyor. 400 oyuncaktan oluşan sergilerini iki yıl için bizimle paylaştılar. Yalnızca burada sergiledikleri oyuncaklarla değil, deneyimlerini bizlerle paylaşarak da bize güç veriyorlar. Bu süreçte eskiden oynanan oyuncakların benzerlerini yapan, evindeki oyuncaklarını bağışlayan bütün Ereğlili dostlarımıza sanatçılarımıza yürekten teşekkür ediyorum. Halkımıza buradan çağrım var. Dolaplarınızda, sandıklarınızda sakladığınız eski döneme ait oyuncaklarınızı Oyuncak Evi'ne bağışlarsanız, isminizle burada sergilemekten mutluluk duyarız. Bu oyuncak Evi’nde, eski oyuncaklarla yeni teknoloji iç içe. Sanal Gerçeklik gözlüğüyle yeni teknolojiyle farklı dünyalara açılacağız. İkinci bölüm atölye niteliğinde... Her hafta farklı konularda uzmanlar çağrılarak farklı yaş grupları için eğitici atölye çalışmaları yapılacak. Başta Dekanımız Prof. Soner Yavuz ve Doç. Sadiye Keleş olmak üzere destek veren bütün ekibe teşekkür ediyoruz. İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ile de işbirliği yapma konusunda çalışmalarımız var. Bu çalışmaların güçleneceğine inancım tam. Bu salona oyuncak üretilecek, tamir edilecek, farklı konularda atölyeler düzenlenecek. En önemlisi bütün çocuklar yaratıcı olarak bu süreçlere katılabilecekler. Burada ayrıca bir de Oyuncak Kütüphanemiz var. Bu şehrin çocukları çeşit çeşit oyuncaklara burada ulaşıp oynayabilecek. Bu konuda bağışta bulunan oyuncak üreticilerine teşekkür ediyorum. Kaymakam beyden de bekliyoruz. Oyuncak Evi’nin bahçesinde de çocukların akıl oyunları oynamalarına, aktiviteler yapmalarına uygun ortam hazırladık. Bütün bu özellikleriyle Oyuncak Evi’nin, bölgenin çekim merkezi olacağına inanıyoruz. Bir konuya değinmek istiyorum. Hergün hepimizi derinden sarsan çocuklara yönelik taciz ve şiddet haberlerini okumaktan artık sıkılmaya başladık. Bir belediye başkanı olarak buna isyan ediyorum. Ereğli’mizde çocukların güven içinde sevgiyle ve kardeşçe bir ortamda büyümeleri için elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz. Emeği geçen bütün arkadaşlara teşekkür ediyorum. Sevgili çocuklar bu şehir sizin ve hayat sizlerle güzel. Hayallerinizi her zaman büyütün ve ben belediye başkanı olarak her zaman yanınızdayım. Burada sık sık bir araya geleceğiz. Hayallerle gerçekler, büyüklerle küçükler arasında köprü olacağına inandığım Oyuncak Evi hayırlı olsun diyorum.” Kaymakam İsmail Çorumluoğlu da, Oyuncak Evi’nin Müze statüsüne kavuşması için her türlü desteği vereceklerini belirterek şunları söyledi: “Böyle güzel açılışta sizinle olmaktan büyük mutluluk duyuyorum. Açıkçası değerli hocamızı dinleyince biz bu isin kıymetini biraz daha iyi anladık. Türkiye’de 12 tane var 13’üncüsünü burada açtık yanılmıyorsam. Bu güzel bir olay fakına vardıkları için belediye başkanımızı ve ekibini tebrik ediyorum. Ereğli’de olaylar başlar kısa bir sürede büyür. Biraz önce tabelaya baktım yanına müze kelimesini koyacak kadar yer var; biz burasını oyuncak evi müzesi olarak da adlandırırız büyütürüz, bundan kuskunuz olmasın. Ben 3 yıldır burada görev yapıyorum; Ereğli’ye bu açıdan güveniyorum. Ereğli ne parsa en iyisini yapar, o açıdan inşallah bu sözünüze de sadık kalacağız. Nergis hanım başladı hediye topluyoruz diye başkanımız da devam etti. Valimiz de hediye yapılması sözü verdi. Hediye etti komutanımız da aynı şekilde. Ben şimdi reyonlara bakacağım büyüklüğüne göre güzel bir hediyeyi de bağışlamamız farz oldu. Yer de son derece önemli bir yer çünkü dışarıdan gelen misafirlerin ayakaltında olması gerekiyor bu açıdan bakıldığında şehirde gezerken buraya uğranılması pratik anlamda gayet güzel. İnşallah bu ay içerisinde Karadeniz Bölge Komutanlığımızla, belediyemizle ortaklaşa deniz müzesinin ihalesini de yapacağız, yine bu koridorda olacak. Bu müzeler ne kadar çok olursa burada turistleri o kadar fazla tutarsanız ve o ziyareti de gelire o kadar rahat çevirirsiniz. Restorantımız kazanır, çay bahçemiz kazanır. Eğer burada 6 saat kalırsa akşam otelcimiz kazanır, kahvaltıcımız kazanır. Müzeler önemli; Ereğli’de bizim Alemdar Gemisi Müzesi olsun, yine belediyemizin karşıya yapacağı eski belediye yerine yapılacak bilim kültür sanat merkezi ve müze olsun, kente değer katacağını düşünüyorum. TTK ve Erdemir dışında geçim kaynağı olduğunu da vatandaşa inandırmamız gerek; bu da turizmdir. Bacasız sanayi dediğimiz direkt esnafımızın cebine giren de bir alandır. Oyuncak evinin ilçemiz için her şey den kıymetli çocuklarımız için hayırlı olmasını diliyorum. Veliler olarak yanlışlarımız var. İki kızım var onlardan ayrı vakit geçirmek için ellerine bir cep telefonu, laptop veriyoruz ve onlara iyilik yaptığımızı zannediyoruz ama onlara kötülük yapıyoruz, kendimizden uzaklaştırıyoruz, toplumdan uzaklaştırıyoruz. Asosyal kendine kalmış çocuklar yaratıyoruz. Bu tür oyuncakların olması önemli. Ben 53 yaşındayım çocukluğumuzda çember çevirirdik, yakar toplar oynadık, zerre kadar pişman değilim. Neden; arkadaşlığı, paylaşmayı, akşam evden bir dilim ekmeğin üzerine yağ ve salça sürüp çıkmayı öğrendik, bu en büyük paylaşımcılıktı. Çocuklarımıza bunu öğretmek için de bu tür eserlere ihtiyacımız var. Ben belediyemize teşekkür ediyorum. Eğitim fakültesi dekanımıza teşekkür ediyorum. İlçe Kaymakamlığı olarak bizim ve bizim ekibimizin yapması gereken ne varsa, Kaymakamlık olarak biz belediyenin bütün projelerinin içinde olduğumuz gibi bu projenin de içinde oluruz. Yeter ki insanlığa ve çocuklarımıza hitap eden bir çalışma olsun. Konuşmaların ardından kurdele kesilerek Oyuncak Evi hizmete açıldı. Hologram cihazında Halil Posbıyık’ın “Hoşgeldiniz” diyen görüntülerine yer verildi. Protokol üyeleri ve çocuklar aileleriyle birlikte Oyuncak Evi’ni gezdiler, atölye çalışmalarını izlediler. Açılışta ayrıca çocuklara elma şekeri, horoz şeker, macun, pamuk şeker gibi eski dönem sokak lezzetlerinin örneklerinden çeşitli ikramlarda bulunuldu. Belediye müzik grubu konser verdi. Kent protokolü, Başkan Posbıyık’ın doğum günü nedeniyle hep birlikte pasta kesti.
oscar
1,516
Kışın soğuktan korunmak, yazın sıcak su ihtiyacının giderilmesi için kombi kullanılır. Kombi uzun ömürlü mekanik bir cihazdır. Isınma tesisatının beynini oluşturmaktadır. Kullanıldıkça kombilerde bazı hasarla meydana gelebilir. Her makinenin bir servisi olduğu gibi kombilerin de servisi vardır. Yıllar içerisinde oluşan hasarları gidermek ve yıllık bakımlarını yapmak kombi servisinin görevidir. Kombi servisi görevini yapan tek bir kişi değildir. Birden fazla kişiden oluşan bir topluluktur. Kombi servisleri yalnızca profesyonel kombi teknikerleri çalıştırmaktadır. Kombiler çok hassas cihazlardır. Herhangi bir özelliğinin gözden kaçırılması güvenlik sorunu oluşturabilir. İnsanların güvenliği söz konusu olduğundan kombi servislerinin sertifikalı, personelin eğitimli olması ayrıca önem taşımaktadır. Odak Teknik olarak kombi servisi, tamir, bakım, arıza, onarım servis merkezimize ulaşın. Belirli bir markanın bakımını ve onarımını yapan servisler olduğu gibi her çeşit markaya bakan servis grupları da vardır. Servis elemanları kombide oluşan bütün sorunları kısa süre içinde telafi etme ve onarma üzerinde eğitim almıştır. Kombide sorun yaşandığında hemen en yakın kombi servisi yardıma çağrılmalıdır. Çünkü kombi ısıtmak için doğal gaz kullanır. Doğalgazla çalışıyor olması kombinin bakımına daha fazla özen göstermeyi gerektirmektedir. Bakımı ve onarımı yapılmayan kombiler daha fazla doğalgaz kullanacağından faturalar daha yüksek gelecektir. Kombinin daha verimli ısıtması aile ekonomisi adına önemli bir kalem olduğundan düzenli olarak bakım yaptırılmalıdır. Kış ve yaz aylarının başlarında kombinin bakımının yaptırılması gerekir. Bakımı ve fark edilen hasarın onarılması için kombi servisi çağrılır. Senelik bakım periyotları atlanan veya onarılması gereken hususları ihmal edilen kombiler kullanıcısına sorun çıkarır. Özellikle kış aylarındaki bakım ve onarımlar asla ihmal edilmemelidir. Çünkü kombiler kış aylarında daha yoğun çalışırlar. Bakım ve onarım için çağrılacak olan kombi servis personelinin alanında eğitimli ve tecrübeli olması önemlidir. Tecrübeli kombi servis personeli en iyi hizmeti verecektir. Servis elemanının kombinin bakımı ve onarımını en doğru şekilde yaptığına dair kombi sahibinde güven oluşturmalıdır. Bilinen ve güvenilir servislerin çağrılması ekonomik olarak da daha uygun olacaktır. Çünkü bu servislerin tarifeleri vardır. Personel kendi kafasına göre ücret alamaz. Tarife üzerinden hesaplama yapacağından daha fazla para talebi olamayacaktır. Alarko Ataşehir Esatpaşa mahallesi Kombi servisi teknikerlerinin verebileceği hizmetler şunlardır: Kombi ile ilgili her türlü konuda yardımcı olmak teknik personelin vazifesidir. Kombi bakımını yapanların güler yüzlü olması ve teknik bilgilerinde eksiklik veya hatanın olmaması marka adına önem taşımaktadır. Kombisi arızalanan kişiler hemen servisi çağırırlar. Servisten beklenen hizmet en kısa süre içinde adrese gelerek kombinin arızasını gidermeleridir. Bu durum özellikle kış aylarında daha bir önem taşır. Müşterisiyle randevulaştığı gün ve saatte adreste olmayan kombi servisi baştan güven problemi oluşturur. Güvensizlik olmaması adına kombi servisi belirttiği saatte adreste olmaya özen göstermelidir. Kombilerde çok çeşitli nedenlerle hasar oluşabilir. Gaz sıkışması, peteklerin kirli olması, su devrinin yapılamaması, içindeki malzemelerden birinin hasar görmesi en çok karşılaşılan kombi sorunlarıdır. Kombide bulunan kirli suyu boşaltır. Kaloriferlerin fitrelerini temizleyerek çalıştırır. Kombi servisinin her bir yaptığı işlemin ücreti bellidir. Kombi servisini amatörce yapanlarda fiyat belli değildir. Fakat profesyonel ve güvenilir olan servislerin fiyat listesi şeffaftır. Belli tarife üzerinden alınan cüzi ücret neticesinde enerji tasarrufu sağlanır. Kombinin çalışma performansı yükseldiğinden daha az doğalgaz sarfiyatı ile daha çok ısınma sağlanır. Son Olarak Kombi tamir, bakım, arıza, onarım servis hizmetleri sunulmaktadır. Bu gönderi Hizmet Bölgeleri’ te gönderildi ve kombi arıza, kombi bakımı, kombi onarımı, kombi servisi, kombi tamiri’ te etiketlendi.
oscar
1,522
Kışın soğuktan korunmak, yazın sıcak su ihtiyacının giderilmesi için kombi kullanılır. Kombi uzun ömürlü mekanik bir cihazdır. Isınma tesisatının beynini oluşturmaktadır. Kullanıldıkça kombilerde bazı hasarla meydana gelebilir. Her makinenin bir servisi olduğu gibi kombilerin de servisi vardır. Yıllar içerisinde oluşan hasarları gidermek ve yıllık bakımlarını yapmak kombi servisinin görevidir. Kombi servisi görevini yapan tek bir kişi değildir. Birden fazla kişiden oluşan bir topluluktur. Kombi servisleri yalnızca profesyonel kombi teknikerleri çalıştırmaktadır. Kombiler çok hassas cihazlardır. Herhangi bir özelliğinin gözden kaçırılması güvenlik sorunu oluşturabilir. İnsanların güvenliği söz konusu olduğundan kombi servislerinin sertifikalı, personelin eğitimli olması ayrıca önem taşımaktadır. Odak Teknik olarak kombi servisi, tamir, bakım, arıza, onarım servis merkezimize ulaşın. Belirli bir markanın bakımını ve onarımını yapan servisler olduğu gibi her çeşit markaya bakan servis grupları da vardır. Servis elemanları kombide oluşan bütün sorunları kısa süre içinde telafi etme ve onarma üzerinde eğitim almıştır. Kombide sorun yaşandığında hemen en yakın kombi servisi yardıma çağrılmalıdır. Çünkü kombi ısıtmak için doğal gaz kullanır. Doğalgazla çalışıyor olması kombinin bakımına daha fazla özen göstermeyi gerektirmektedir. Bakımı ve onarımı yapılmayan kombiler daha fazla doğalgaz kullanacağından faturalar daha yüksek gelecektir. Kombinin daha verimli ısıtması aile ekonomisi adına önemli bir kalem olduğundan düzenli olarak bakım yaptırılmalıdır. Kış ve yaz aylarının başlarında kombinin bakımının yaptırılması gerekir. Bakımı ve fark edilen hasarın onarılması için kombi servisi çağrılır. Senelik bakım periyotları atlanan veya onarılması gereken hususları ihmal edilen kombiler kullanıcısına sorun çıkarır. Özellikle kış aylarındaki bakım ve onarımlar asla ihmal edilmemelidir. Çünkü kombiler kış aylarında daha yoğun çalışırlar. Bakım ve onarım için çağrılacak olan kombi servis personelinin alanında eğitimli ve tecrübeli olması önemlidir. Tecrübeli kombi servis personeli en iyi hizmeti verecektir. Servis elemanının kombinin bakımı ve onarımını en doğru şekilde yaptığına dair kombi sahibinde güven oluşturmalıdır. Bilinen ve güvenilir servislerin çağrılması ekonomik olarak da daha uygun olacaktır. Çünkü bu servislerin tarifeleri vardır. Personel kendi kafasına göre ücret alamaz. Tarife üzerinden hesaplama yapacağından daha fazla para talebi olamayacaktır. Alarko Şişli Esentepe mahallesi Kombi servisi teknikerlerinin verebileceği hizmetler şunlardır: Kombi ile ilgili her türlü konuda yardımcı olmak teknik personelin vazifesidir. Kombi bakımını yapanların güler yüzlü olması ve teknik bilgilerinde eksiklik veya hatanın olmaması marka adına önem taşımaktadır. Kombisi arızalanan kişiler hemen servisi çağırırlar. Servisten beklenen hizmet en kısa süre içinde adrese gelerek kombinin arızasını gidermeleridir. Bu durum özellikle kış aylarında daha bir önem taşır. Müşterisiyle randevulaştığı gün ve saatte adreste olmayan kombi servisi baştan güven problemi oluşturur. Güvensizlik olmaması adına kombi servisi belirttiği saatte adreste olmaya özen göstermelidir. Kombilerde çok çeşitli nedenlerle hasar oluşabilir. Gaz sıkışması, peteklerin kirli olması, su devrinin yapılamaması, içindeki malzemelerden birinin hasar görmesi en çok karşılaşılan kombi sorunlarıdır. Kombide bulunan kirli suyu boşaltır. Kaloriferlerin fitrelerini temizleyerek çalıştırır. Kombi servisinin her bir yaptığı işlemin ücreti bellidir. Kombi servisini amatörce yapanlarda fiyat belli değildir. Fakat profesyonel ve güvenilir olan servislerin fiyat listesi şeffaftır. Belli tarife üzerinden alınan cüzi ücret neticesinde enerji tasarrufu sağlanır. Kombinin çalışma performansı yükseldiğinden daha az doğalgaz sarfiyatı ile daha çok ısınma sağlanır. Son Olarak Kombi tamir, bakım, arıza, onarım servis hizmetleri sunulmaktadır. Bu gönderi Hizmet Bölgeleri’ te gönderildi ve kombi arıza, kombi bakımı, kombi onarımı, kombi servisi, kombi tamiri’ te etiketlendi.
oscar
1,523
Başbakan Erdoğan G-20 zirvesi için gittiği St. Petersburg’da bütün uluslararası zirvelerdeki klasik hareketini tekrarlayıp, yere konan Türk Bayrağı’nı aldı, cebine koydu. Başta kendisi, tüm liderler de kahkahayla güldü. Sadece O, eğilip bayrağımızı yerden alıyor ve özenle cebine koyuyor. “Irkçı” boyutta milliyetçi olan, ülkelerinin menfaatleri için dünyayı yakıp-yıkan bu liderler, acaba neye gülüyorlar? Teoride gördükleri “cep milliyetçiliğine” mi? Uygulamalarla ispatlanan "Türk milliyetçiliğinin ayaklar altına alınmasına” mı? “Üniter ve milli devletten vazgeçmeden, Atatürk’ü silmeden aramızda yeriniz yok” demiş, hepsini de birer birer yaptırmışlar. Emperyalistler gülmesin de kim gülsün?!. İşte son iki sıcak örnek: St. Petersburg Zirvesi’nden sadece 2 gün önce Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerinin atıldığı Sivas Kongresi’nin 94’üncü yıldönümüydü. Başbakan Erdoğan’ın 2011 ve 2012 yıllarında yayınladığı mesajlarda şu iki önemli husus hep yer aldı: “Bu kongrede ortaya konan milli birlik ve beraberlik ruhu sayesinde İstiklâl Savaşımız zaferle taçlandırılmış ve Cumhuriyetimizin temelleri atılmıştır... Bu düşüncelerle Sivas Kongresi’nin yıldönümünü kutluyor, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, bütün istiklâl kahramanlarımızı rahmetle, şükranla anıyorum.” Bu yılki mesajda ise ne “Cumhuriyet”, ne “Atatürk” vardı. Ve bakın yerine ne kondu: “Sivas’ta, 94 sene önce, hürriyet aşkıyla yakılan meşale, muasır medeniyet yürüyüşümüzde bugün de yolumuzu aydınlatmaktadır. İnanıyorum ki, şanlı tarihimizle iftihar eden, kahraman ecdadımızla aynı ruh ve şuura sahip olan genç nesiller; Türkiye’yi 2023 hedeflerine taşıyacaktır.” “Bu inançla başta Gazi Mustafa Kemal olmak üzere Kurtuluş Savaşı’nın bütün kahramanlarını ve aziz şehitlerimizi birkez daha rahmet ve şükranla yad ediyorum.” Ve bugün; Milli Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği'ni değiştirip, “Öğrenciler, Atatürk ilke ve inkılâplarını benimsemiş, temel demokratik değerler ile donanmış, araştırma, sorgulama, eleştirel düşünme, problem çözme ve karar verme becerileri gelişmiş; hayat boyu öğrenen, insan haklarına saygılı, mutlu bireyler olarak yetiştirilir” hükmünü yürürlükten kaldırdı. Yani artık okullarda Türk gençlerine Atatürk ilke ve inkilâpları öğretilmeyecek, benimsetilmeyecek. Oysa Anayasa’nın değiştirilemez maddeleri arasında sayılan başlangıç kısmında da, eğitim-öğretimle ilgili 42. maddede de, Başbakan Erdoğan’ın “alkol” sözkonusu olduğunda sığındığı gençliğin korunmasıyla ilgili 58. maddede de, "Eğitim-öğretimin Atatürk ilke ve inkilâpları doğrultusunda yapılması, gençlerin bu doğrultuda yetiştirilmesi" emrediliyor.
oscar
1,524
Bu forumda kabul ettiğiniz koşullar çerçevesinde; kesinlikle cinsellik, yanlış, yanıltıcı, yasa dışı örgütlenme, kırıcı, kişisel gizlilik haklarını ihlal edici, uluslararası hukuka ve Türkiye Cumhuriyeti Yasaları'na aykırı içeriği olan iletiler gönderemezsiniz. Bunun yanı sıra, telif hakkı içeren dosya vb. materyalleri de paylaşamazsınız. Spam, flood, reklam, zincirleme mektup, grup pazarlama ve taciz kesinlikle yasaktır. Bilmelisiniz ki bu forumun sahibinin veya yöneticilerinin, gönderilen içeriğin geçerliliğini kontrol edip onaylamaları imkansızdır. Lütfen şunu unutmayın; bizler atılan her iletiyi anında görüntüleyemeyiz ve iletilerin içeriği bizim sorumluluğumuzda değildir. Paylaşılmış/verilmiş bilgilerin hiçbirinin yararlı veya bütünleyici olduğunu garanti edemeyiz. Gönderilen iletiler yalnızca yazarın görüşlerini belirtir; forumun, forum ekibinin, ortaklarının veya forumun sahibinin görüşlerini değil. Eğer gönderilmiş bir iletinin sakıncalı olduğunu düşünüyorsanız, durumu derhal bir yöneticiye veya moderatöre bildiriniz. Forumun sahipleri ve forum ekibi, makul bir zaman çerçevesi içerisinde, sakıncalı olarak nitelendirilen içeriğin kaldırılmasına yönelik bir karar alma hakkına sahiptir. Bu tümüyle manuel olarak yürütülen bir süreç olduğundan dolayı lütfen iletilerin anında kaldırılmasının veya kısmen düzenlenmesinin mümkün olamayabileceğini unutmayın. Bunlar, üyelerin profil bilgileri için de geçerlidir. Yazmış olduğunuz mesajlardan şahsınız sorumlu tutulacaktır. Ayrıca, bu forumu, forumla bağlantılı diğer web siteleri, forum ekibini ve ortaklarını zarara uğratmamayı ve oluşabilecek zararlardan korumayı kabul etmiş sayılırsınız. Bu forumun sahipleri, forumu kullanış tarzınızın neden olduğu bir durumdan dolayı resmi bir şikâyet alırsa veya yasal işlemler bunu gerektirirse, kimliğinizi (ek olarak, bu hizmeti kullanırken hakkınızda toplanmış olan diğer bilgilerinizi) açıklama haklarını saklı tutar. Kayıt esnasında size kullanıcı adı seçme özgürlüğü verilmektedir. Tavsiyemiz, isminizin size özgü ve etik olarak uygun olmasıdır. Kayıt etmek üzere olduğunuz kullanıcı hesabınızın parolasını gerektiğinde güvenlik ve doğrulama nedeniyle bir yönetici istisna olmak üzere hiç kimseye vermemeyi kabul etmiş sayılıyorsunuz. Bununla birlikte, başka bir kullanıcının hesabını ASLA kullanmamayı da kabul etmiş sayılıyorsunuz. Hesabınızın güvenliği için önerimiz, karmaşık ve eşsiz parolalar kullanmanızdır. Kayıt olup parolanızla giriş yaptıktan sonra ayrıntılı olarak bilgilerinizi girebilme imkanına sahip olabileceksiniz. Düzgün ve tutarlı bilgiler vermek, sizin sorumluluğunuzdadır. Forum yöneticileri verdiğiniz bilgilerde bir tutarsızlık veya etiğe aykırı bir durum tespit ederse, gerek uyararak gerekse uyarmaksızın bunları gidermek için bilgilerinizi düzenleyebilirler. Bu durumda bazı yaptırımlar uygulanabilir. Bilmelisiniz ki gönderdiğiniz her iletiyle birlikte IP adresiniz kayıt altına alınmaktadır. Bu bilgi, foruma girişinizin engellenmesi gerekirse veya internet bağlantı sağlayıcınız (ISP) ile irtibat kurmak için kullanılabilir. Bu durum bu anlaşmanın önemli bir parçasını ihlâl etmeniz halinde oluşabilir. Not: Forum yazılımı, tarayıcınızın önbelleğine, kullanıcı adınız ve parolanız gibi hakkınızdaki küçük bilgileri içeren çerez adında bir metin belgesi kaydeder. Yazılım, bilgisayarınızdan, sözü edilen bu bilgiden başka hiçbir formatta veri almaz ve bilgisayarınıza bir veri göndermez.
oscar
1,525
Sosyal medya görsel boyutları, sosyal medya kanallarında yer alan firmalar ve ajanslar için takip edilmesi gereken bir konu başlığıdır. Sosyal mecraların bazı güncellemeleri ile görsel boyutları zaman içerisinde değişikliğe uğramıştır. Güncel 2021 yılı sosyal medya görsel boyutları ise mecralara göre şu şekildedir. Facebook profil resmi boyutu; 1:1 oranında kare olacak şekilde görsel kullanabilirsiniz. Boyut ise en az 180×180 piksel olmalıdır. Profil resminin daire şeklinde göründüğünü de göz önünde bulundurarak resmi ortalamanız gerektiğini de hatırlatayım. Facebook kapak görseli boyutu; 820×312 olan bu kapak alanına video da ekleyebilirsiniz. Ancak mobil görünüm ile pc görünümü farklı olacağı için tasarımı yaparken her iki alandan da kontrol ederek ilermenizde fayda var. Facebook standart (kare) gönderi boyutu; 1080×1080 boyutunda, 1:1 formatında bir görsel kullanabilirsiniz. Facebook yatay gönderi boyutu; bu boyut dikdörtgen bir görünüme sahiptir. 1200×630 piksel boyutlarında ve 16:9 formatında bir görsel kullanabilirsiniz. Facebook dikey gönderi boyutu; yatay görsel gibi bu boyutta dikine bir dikdörtgen formundadır. 1080×1352 boyutlarında 4:5 formatında bir görsel kullanabilirsiniz. Facebook story boyutları; 1080×1920 boyutlarında 9:16 formatında bir görsel kullanabilirsiniz. Telefon modeline göre genellikle görünen alanlar farklılık gösterdiği için görseldeki mesajı veya ürünü ortalayacak şekilde kullanmanızı tavsiye ederim. Twitter profil resmi boyutu; 400×400 boyutlarında kare bir görsel kullanabilirsiniz. Twitter’da profil resimlerini daire şeklinde yayınladığı için görselin vurgu veya logo kısmı ortada yer almalı. Twitter kapak fotoğrafı boyutu; 1500×500 boyutlarında olabilir. Bu Facebook ve Youtube’daki gibi sabit bir alan olduğundan profil ziyareti yapan herkese duyurmak isteyeceğiniz bir mesajı içerebilir. Twitter gönderi boyutu; sabit bir orana sahip değildir. En son güncelleme ile atılan tweetlerde görselin tamamını göstermeye başlayan twitterda içeriğinize göre, 440×220, kare veya 1920×1080 boyutlarında görsel kullanabilirsiniz. Twitter flets boyutu; 1080×1920 boyutunu kullanabileceğiniz bu alandaki gönderileriniz bilinen story mantığında olup 24 saat yayında kalmaktadır. Instagram profil resmi boyutu; en az 110×110 olmalıdır. Burada da profilde daire şeklinde görüneceğini unutmadan bir profil fotoğrafı yüklemelisiniz. Instagram standart (kare) gönderi boyutu; adından da anlayacağınız üzere kare 1:1 oranında 1080×1080 görseller paylaşabileceğiniz alandır. Instagram yatay gönderi boyutu; 1080×566 boyutlu görselleri kullanabileceğiniz alan bildiğimiz dikdörtgen şeklinin yatay halidir. Instagram dikey gönderi boyutu; dikdörtgen şeklinin dikey durumdaki halidir. 1080×1350 boyutlarında görsel kullanabilirsiniz. Instagram story boyutu; 1080×1920 pixel ve 9:16 oranlarında olan bu alandaki vurgulamak istediğiniz mesajı görselin orta kısımlarında kullanmaya çalışın. Zira telefon model, marka ve işletim sistemine göre kenarlarında kırpma meydana gelebiliyor. Youtube kanal profil resmi boyutu; 800×800 kare formundaki bu alan daire şeklinde görünmektedir. Youtube kapak fotoğrafı boyutu; 2560×1440 pixel boyutlarındadır. Sabir bir alan olup karşılama alanı olduğu için duyurularınızı burada kullanabilirsiniz. Youtube video boyutu; 1280×720 pixel olup 16:9 oranlarındadır. 2021 yılı sosyal medya görsel boyutları yukarıda bahsettiğim ölçülerdedir. Yine belirteyim, farklı cihaz ve işletim sistemlerine göre özellikle storylerin görünen alanları küçük farklar gösterebiliyor. Sosyal medya kanallarınız için çeşitli ipuçlarına ulaşmak için diğer sosyal medya konulu içeriklerime buraya tıklayarak göz atmayı unutmayın. Umarım işinize yarayacak bilgiler paylaşabilmişimdir. Bir sonraki içerikte görüşmek üzere. Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
oscar
1,527
yazılımsal bir işlem olduğu için yazıcınıza zarar vermez dilerseniz orjınal yazılıma geri dönülebilir. Yazıcıya yazılım yüklendikten sonra sürekli tonerlerinizi dolu görecektir. yazılım sayesinde toner çhip almanıza gerek kalmayacatır bu sayede artık aldığınız toner örnek 70tl ise 50tl gelecek yada dolabilen toneriniz varsa doldurup kullanmanıza imkan tanıyan yazılımdır. Bu linkten Dosyayı indiriniz sistem okutunuz ve Serial crum model bilgisini sipariş açıklamasına yazınız. not içinde bitmiş olsada toneriniz takılı olmalı ve çipi üzerinde olamalıdır. bu linkten burdan bizlere ulaşabilirler. Modele göre değişsede yazıcıyı önce Dowload imaj moduna almanız gereklidir bilgisayar ile yazıcı arası usb baklantısını yapınız.sizdeler iki adet dosya gönderilir. 2 serial ve model bilgisi yazan dosyadır. yazıcıyı imaj moda aldığınızda usbprns2.exe yazan dosyanın üzerine diğer dosyayı çekip bırakınız yükleme işlemi başlayacaktır. bitene kadar bekleyiniz.işlem bitince tonerin çipini batlayınız yada sökünüz. video ile yukleme nasıl yapılır youtube konusan servis kanalında bulabilirsiniz. Samsung xpress SL-M 202 yazılım yüklendikten sonra Nelere dikkat etmeli ? yazılım yüklenen ürünlerin artık toner seviyeleri sürekli dolu gördüğü için hiç bitik göstermeyeceğini bilmeniz gerekir Burda işlem manuel kontrol edilmelidir Örnek boş çikarıyorsa yazıcı Tonere dolum yapmanız gereklidir.yazılım yuklenen ürünlerin hepsinde boş çıkarıyorsa sayfaları dolum yapmanız gereklidir. orjınal toner dolumları zor olduğunu bilmenizi isterim muadil her toner dolmayacağınıda bilmenizde fayda var dolum yapılan tonere en fazla 3 yada 4 kez dolum yapınız bundan fazlası silik soluk yada lekeli çikarma başlar.bu gibi sorunlarda yeni çipsiz toner alınmalıdır. doner dolum videolar youtube konusan servis kanalında bulabilirsiniz. 1u1k Sizlere Konusan Servis Tarafından Test edilmiş sorunsuz ürünler ve uzak destek Sunan Bir e ticaret sistemidir 10 yıldır sizlere bildiğimiz servis ve ürünlerin kolay çözümlerini konusan servis üzerinden sunmaktayız.
oscar
1,534
Tüm dünyada yükselen bir değer olarak öne çıkan espor alanında, Türkiye’deki yetenekli gençleri keşfederek onları profesyonel kariyer yolculuğuna hazırlamak amacı ile kurulan “Supradyn Energy Gaming Academy” ilk mezunlarını verdi. Espor kariyeri yolculuklarının başından itibaren gençlerin yanında yer almayı hedefleyen Supradyn Energy, haziran ayında kurduğu “Supradyn Energy Gaming Academy’de, ilk dönem eğitimlerini tamamlayarak mezunlarını verdi. Supradyn Energy, bu eğitim projesi ile espor alanında kendine profesyonel bir yol çizmek isteyen genç bireyleri keşfetmeyi, desteklemeyi ve onlara profesyonel kariyer imkanı sunmayı amaçlıyor. Haziran ayında başlayan ve 13 binin üzerinde başvuru alan Supradyn Energy Gaming Academy’de, elemeler sonucunda 14 yetenekli oyuncu espor eğitimi almaya hak kazandı. Oyun taktiklerinden stres kontrolüne, zaman yönetiminden takım iletişimine çok kapsamlı bir içeriğe sahip olan bu eğitimlere ayrıca esporun ayrılmaz bir parçası olan İngilizce dil eğitimleri de dahil edildi. Akademide yer alan gençlere haftalık 8, toplamda 96 saat İngilizce eğitimi verildi. Eğitimlerini başarı ile tamamlayan 14 yetenekli mezun, Supradyn Energy’nin verdiği destekle, Türkiye’nin önde gelen espor takımlarının denemelerine katılarak profesyonel kariyerlerinde önemli bir adım daha atmış olacaklar. Supradyn Energy Academy çatısı altında kurulan Supradyn Energy Gaming Arena adlı sosyal medya hesaplarında hem eğitici hem de eğlenceli oyun içeriklerine yer veriliyor. Bu içeriklerle Supradyn Energy bu platformu yalnızca akademide yer alan gençlere değil, oyunlara ilgi duyan herkese hitap edecek bir platform haline getirmeyi hedefliyor. Üsküdar’da renkli ve coşkulu diploma heyecanı!
oscar
1,544
Atasehir satmayı düşündüğünüz tüm antika eşyalarınızı değerinde ve nakit olarak satın alıyoruz. Atasehir semtinde hizmetimiz bulunmaktadır. Çok eski yıllara dayanan ve tecrübeli ekibimizle sizlere çok daha kaliteli hizmet verebilmek için çalışmalarımızı son sürat devam ettirmekteyiz. Sadece Atasehir Ucetek Halile Alanlar olarak değil, İstanbul'un tüm ilçeleri ve civarı iller dahil olamak üzere hizmetimiz devam etmektedir. Siz değerli müşterilerimize hizmet sunmaktan son derece sevinç ve mutluluk duyuyoruz. Atasehir bölgesinde diğer antikacılar gibi bizimde faliyetimiz bulunmaktadır. Antikacı tercih ederken de dikkat etmeniz gerek bazı konular vardır. Antikanızı satarken önceliğiniz, antikanızın değerini nakit olarak verebilen ve değerinde fiyat verebilen olmasıdır. Kimse satmak istediği bir ürünü ucuz fiyatlara satmak istemez. Bundan dolayı biz köklü bir firma olarak uzun yıllardır antika sektöründe faaliyetimizi sürdürmekteyiz. Size gereğinden fazla yardımcı olacağımızı unutmayınız. Atasehir Ucetek Halile Alanlar olarak sizlere hizmet vermekten memnuniyet duyuyoruz. İstanbulun çeşitli semtlerin de antikacılar çarşısı bulunmaktadır. Antika eşyalarınızın değerini tek tek antikacıları dolaşmak yerine çok kısa bir sürede antikalarınızın değerini öğrenebilirsiniz. Antika farklı bir olaydır. Bu yüzden antika olduğunu düşündüğünüz eşyalarınızı bizden fiyat almadan satmayınız. Uzun yılların vermiş olduğu tecrübemizle antikalarınızı değerinde alıyoruz. Atasehir Ucetek Halile Alanlar olarak Atasehir semtinde satmak istediğiniz antika eşyanızın bizlere whatsapp üzerinden resimini atın. Ekspertiz ekibimiz incelemesini yapsın ve sizlere fiyat teklifi sunsun. Fiyat teklifini onaylamanız durumunda evinizin adresinizi ekspertiz ekibimize iletin. Ekspertiz ekibimiz siz değerli müşterimizin evine gelerek satmak istediğiniz antika eşyanızın, anlaşmış olduğunuz fiyatı sizlere nakit olarak vererek antikanızı sizlerden satın alsın.
oscar
1,545
Divinity: Original Sin II (ya da resmi adıyla Divinity: Original Sin 2) , 2014 Divinity Original Sin’in devamı olan ve Larian Studios tarafından geliştirilip yayınlanmış olan bir rol yapma oyunu. Microsoft Windows için 14 Eylül 2017’de piyasaya sürüldü. Oyun önceki oyuna benzer şekilde tek veya eşli olarak parti tabanlı oynanabilir. Değerli okurlar, bugün şahsımın hem masa üzerinde hem de bilgisayarda çok sevdiği, fantastik evrenlerde geçen rol yapma oyunlarından birinin "eleştirisini" yapacağım. Oyuna girdiğimizde bizi göze çarpacak şekilde dizayn edilmiş bir giriş ekranı ve oyun esnasında birçok kez farklı bestelenmiş hallerini duyacağımız "soundtrack" karşılıyor. Hikaye "modunu" seçtikten sonra karakterimizi tasarlamamız isteniyor. Bu noktada oyunun kendi karakterlerinden biri olarak ya da dilediğiniz şekilde dizayn ettiğiniz karakterinizle oyuna giriş yapabilirsiniz. Ancak en iyi oyun deneyimi için karakter dizaynı videolarını izlemeniz şiddetle tavsiye edilir. (Büyücü + Inquisitor aşırı güçlüdür kanımca, tabi arkadaşlarınızla oynuyorsanız. Diğer arkadaşlarınız da hasar emmek için savaşçı tarzı karakterler kullanabilir, seçim sizin) Şayet online oynayacaksanız hikaye seçeneğinde insanlar tarafından oynanabilecek karakter sayısının 4 ile sınırlandırıldığını söylemekte yarar var. Karakterinizi seçtikten sonra oyun başlıyor ve gemide uyanıyorsunuz. Seçimlerinizle interaktif bir hikayede ilerleyip, oyundaki gizemleri ortaya çıkarıp, NPC’lerden aldığınız görevleri yerine getiriyorsunuz. Oyunun hikayesi “Act” olarak adlandırılan 4 farklı bölümden oluşuyor. Büyü sanatı ile uğraşanların hapis tutulduğu Fort Joy adasından, ilahlığa yükseleceğiniz Arx’a kadar uzanan hikayede 3 farklı ana son mevcut. Bunların yanı sıra hikayenin önemli yan karakterleri de yaptığınız seçimlerden etkileniyor, ayrıca bir NPC sizi severken yanınızdaki arkadaşınızla kavgalıysa onunla konuşmamayı seçebilir. Birçok küçük detayın düşünüldüğü oyun türün sevenleri için bulunmaz nimet. Ancak hataları da yok değil. Grafik dizaynı olarak gerçekten grafikleriyle övünen farklı türlerdeki oyunlara bile taş çıkarabilecek potansiyele sahip. Animasyonlar da fena değil, sadece bir kere grafik hatasıyla karşılaştım, o da kendini hızlıca düzeltti. -Diyalog ve küçük oynanış detayları iyi düşünülmüş. -Online oynarken serbestlik göz önüne alınarak yapılmış, oyuncular arzu ederlerse birbirlerinden ayrılıp farklı görevlerin peşinden gidebiliyorlar. -Aynı şekilde bir oyuncu hayatının savaşını verirken yeteri kadar uzakta olan başka bir oyuncu NPC’ler ile ticaret yapabilir. -Karaktere özel durumlar sayesinde, geldiğiniz kökeni kullanarak da insanları ikna edebiliyorsunuz. Örneğin karakteriniz için soylu bir geçmiş seçtiyseniz halk tabakasından birine kök söktürebilirsiniz. Oyunun İngilizce gereksinimi oldukça, oldukça yüksek. Problem anlatılanı anlamakta değil, problemleri çözerken tek bir kelimeyi bile kaçırmak saatlerinizi kaybetmenize sebep olabilir. Çok fazla oyun bozabilecek ya da hikayeyi istek dışı yönde ilerletebilecek ihtimal var. Dikkatli ve türde kıdemli oyuncular her ne kadar bu durumlara düşmeyecek olsa da türün yabancısı kişiler için ilk bir saatten sonra oyun deneyimi kolayca zehir olabilir. Fort Joy’da "Shrieker'lar" ile ilgili konuşmaya dikkat etmemiş oyuncular kolayca ölebilir ve yanlarındaki yoldaşlarında (tabi almışsa) "Resurrection Scroll" yoksa vay hallerine! Bu noktadan sonrasında dua ediyorsunuz ki yakında "kayıtlı oyununuz" olsun. Benzer durumlarda hikayede bolca var, okuduğunuzu anladığınızdan emin olun. Bir kelime bile cümlenin anlamını değiştirebilir. Bazı bulmacalar gereksiz zor ve sayısı çok fazla. Adeta uzatmak için yapılmış. Videosunu izleyin geçin gereksiz bulmacalar kendilerini belli ediyorlar zaten. Tavsiye: Imp makinesiyle de uğraşmayın değerli bir şey vermiyor. Act I’de "Purging Wand’ı" bulmakta zorlanan arkadaşlarımız aşağıda verilen haritada 2 numaralı yere giderek sahil şeridini doğu yönünde takip edebilirler. Büyüyle gizlenmiş varlıkları görmeyi sağlayan yeteneği açmış iseniz bir mağara girişi göreceksiniz. "Blackroot" bulmakta zorlanıyorsanız, haritasına aşağıya bıraktım. Bu da tek başına yeterli değil, büyü zırhlarını kırıp "Source Vampirism" atmanız lazım "Cursed Revenant'lara". Oraya geldiğiniz vakit zaten alev alev yanan kertenkeleleri gözden kaçıramazsınız. Oyunun son bulmacalarından biri olan "Path of Blood" bulmacasının çözümünü aşağıya bıraktım. Ancak bunları yapmadan önce kontrol panelinin (altar) hemen arkasındaki mazgalın üstüne bir arkadaşınızın kanını döküp üstüne "Bless" atmanız lazım. Yoksa ortadaki kırmızı kaynak çalışmaz. "Hammerfall" görevinde "Line of Anguish" adlı bir yer var, oyunun açık ara tabiri caizse en kanser yeri. Sinir bozucu şekilde konuşan küçük yaratıklar öldükçe, kendilerini tekrar doğurup şalterlerle oynuyorlar. Mantık "Cursed Revenant’lar" ile aynı, ama daha basit. Basit bir büyüyle büyü zırhlarını kırın, (sakın hiçbirini öldürmeyin) ancak "Source Vampirism" bastıktan sonra öldürün. Hesaplamada iyi olan oyuncular öldürdükten sonra "Source Vampirism" basmayı seçebilir, ama bu durumda hem cesetlerin sayısını ve yerini hatırlamak hem de son düşmanı öldürmeden önce ondan önceki bütün cesetlere "Source Vampirism" basmak gerekir. Son düşmanı da öldürmeden "Source Vampirism'lemeniz" gerekir, nasıl "AP" yetiştirirsiniz bilemem. Tavsiye: Trainer indirin, keyfinize bakın bu noktada. Hatırladıklarım bunlar, oyun indirimde bayağı ucuzluyor. Alacaksanız indirim kovalamanızı tavsiye eder, şimdiden iyi oyunlar dilerim.
oscar
1,546
Milliyetçilik ve milli devlet olgusu ilk olarak Vestfalya anlaşmasında başlamıştır. Bu olaylardan sonra insanlarda, “Ben şu millettenim, benim kökenim bu” gibi sözler değer kazanmaya başlamıştır. Milliyetçiliğin güçlenmesiyle beraber bölgenin dominant halkı kendi ulus devletini kurmuştur. Tabii bu devletlerin içindeki azınlıklar, farklı ırklar ve dinler, halkın birliği için büyük bir sorun teşkil eder. Farklı kökenlerden gelen insan topluluğunun bir arada yaşaması ancak "İmparatorluk Sistemiyle" mümkündür. Bu sistem ülke boyutuna da bakılarak, krallık ve prenslik olarak indirgenebilir. Tarihe baktığımızda, çok uluslu bir ülke için, Roma İmparatorluğu en başarılı modeli uygulamıştır. İmparatorluğun adı aslen imparatorluğun başladığı şehrin adı olan Roma’dır. İçinde ise 50’den fazla millet yaşamıştır. Cumhuriyet’in eksikleri ve Krallık sistemi ile farkları şunlardır: -Hanedan ve Krallık sistemi günümüzde de sürdürülebilir bir sistemdir. -Cumhuriyet’te kuvvetler ayrılığı tam olarak mümkün değildir. Ancak Krallıklarda yargı tam bağımsızdır. Bunun nedenleri ise şunlardır: 1) Yargı bağımsızlığı Cumhuriyetlerde çözülemez çünkü cumhurbaşkanı da siyasi geçmişe sahiptir. 2) Cumhuriyetlerde yargı güvensizliği vardır, Krallıklarda ise yoktur. Çünkü Kralların seçim kaygısı yoktur. 3) Kralın yargıdaki tek görevi anayasaya bağlılığa bakmaktır, imza atarken sadece bunu gözetir çünkü Krallar yürütme ve yasamadan bağımsızdır. Bu işin siyasilere bırakılması durumunda her zaman bir risk vardır. 4) Kralın bu görev için yetersiz olduğu durumlarda ise Kral meclis tarafından seçilir. Günümüzde ise, rol model İngiltere’dir. İngiltere’de tüm yetki hükümettedir ancak cumhuriyet yoktur. Bunun nedeni ise önemli tarihsel olaylara dayanır. Halkın krala karşı isyan etmesi ve Magna Karta’nın imzalanmasıyla başlamıştır. VIII. Henry aşkı yüzünden Katolikliği reddedip kilise altınlarıyla bilimsel gelişmelere yol açmıştır ve bu sitemi geliştirmiştir. I. Charles 30 Ocak 1649 günü Londra’da Whitehall Sarayı önünde açık havada başı kesilerek idam edilir. Cromwell 30 sene boyunca çok katı bir cumhuriyet yönetir. Bu bir cumhuriyetten çok diktatörlüktür. O 30 sene zulüm içerisinde geçer ve halk krala hasret kalır. Halk, Cromwell’den o kadar nefret etmişti ki, ölümünden iki yıl sonra mezarından çıkarılıp zincirlere vuruldu, başı gövdesinden ayrılıp vücudu paramparça edildi. Cromwell’den ve cumhuriyetinden çok çeken halk I. Charles’ın oğlu II. Charles’ı krallığa getirir. II. Charles ölür, yerine farklı krallar gelir. Ama bir yerden sonra İngiliz soyu kurur. 1 Ağustos 1714’te kralsız kalan İngiltere, Almanya’dan Hannover ailesinden kral ithal etmiştir. Cumhuriyet o kadar başarısız olmuştur ki İngilizler kralı yokken ithal etmiştir. İthal edilen krallar İngiltere ile sınırlı değildir. Tarih incelendiğinde bunun gibi olayların çoğu ülkede yaşandığı görülür. Osmanlıdan ayrılan Yunanistan, Wittelsbach hanedanından Otto’yu Yunanistan’a kral olmak üzere ithal etmiştir. Japon İmparatoru Akihito verdiği demeçte, “İmparator Kammu’nun annesinin Paekche Kralı Muryong’un soyundan olduğu kaydedildiği için Kore ile belirli bir akrabalık hissediyorum” demiş ve şu anki Japon Hanedan üyelerinin Kore asıllı olduğunu itiraf etmiştir. İngiltere’de kral sembolik iken, Fransa’da ise kanlı bir kalkışma ile cumhuriyet kurulmuştur. Fransız ihtilali halen kutlanır, ancak bu ağlanacak bir gündür. Fransız ihtilali olmamış olsaydı, Fransa da sembolik krallığa dönecekti. Zaten Fransız ihtilali sırasında Fransa’da meclis vardı, yavaş yavaş sembolik krallığa doğru gidiyordu. Sembolik krallığa dönüşümün örnekleri, halen bu sistemi başarı ile sürdüren ülkelerdir. Bu ülkelerin hepsi bu sistemi benimsemiştir. 6 Kasım 1999’da Avustralya’da Cumhuriyet’e geçme referandumu yapıldı ve halk krallığa bağlı kalmak istedi. Bunun gibi örnekler cumhuriyetin eksikliğini kanıtlamaktadır. Farklı kökenlerden gelen insan topluluğunun bir arada yaşaması için gereken diğer şeyler ise şunlardır: Çok milletli ülkenin adı ırk adı (Almanya, Fransa, İspanya) olmamalıdır. Eşit davranılsa, dışlanma söz konusu olmasa bile, başvuru yaptığı bir işten red aldığında, “Ben İskoç olduğumdan işe alınmadım,” diyebilirdi. Fransa hala azınlıklarla uğraşmaktadır. Almanlar hala azınlıklarla uğraşmaktadır. İspanyollar hala azınlıklarla uğraşmaktadır. İspanya yerine İberya Krallığı denseydi herhangi bir sıkıntı olamayacaktı. Franko’dan önce İspanya bir Cumhuriyetti, fakat Franko gitmeden başa bir kral getirdi. Kral da zaten Bourbon’lardan, Fransız bir ithal kraldı. Böylece krallığın demokrasiyi korumadaki faydası gözler önüne serildi. İspanya’da 1975’te Franko’dan sonra cumhuriyet seçilseydi 1981 darbesi önlenemezdi ve İspanya gelişim olarak birkaç sene geri giderdi. Darbeyi engelleyen, kralın birleştirici gücüydü. Aynı şekilde, Belçika’da, Flamanları ve Valonları bir arada tutan tek güç krallıktır. Krallık olmasaydı bu iki milleti birlikte tutacak bir güç bulunmayacaktı.
oscar
1,547
Online alışveriş deneyiminin her geçen gün arttığı günümüzde , dijitallejen dünyanın gereklerine uygun geliştirmelerle sunduğu hizmetleri 37 yıllık tecrübemiz ile ziyaretçilerimize sunmanın gururunu yaşamaktayız.En uygun fiyatları ,en hızlı teslimat ve müşteri memnuniyeti ilkesi ile sizlere sunmak öncelikli hedefimiz ve görevimizdir. Sektörün öncü markalarının Philips ,Osram ,Sylvania , General ,3M , Esem , Gewiss ,Bemis yanısıra kaliteyi ve yüksek standardı ön planda tuttuğumuz kendi markamız ŞAVK ile aydınlatma sektörünün ihtiyaçlarını karşılamaktayız . Bebek sarılığı biluribin düşürmek için kullanılan küvez ampulleri 315-400 nm aralığında ve bazı tiplerinde 450 nm ya kadar çıkmakta olup tıbbi lamba grubundadır . Xenon lamba grubu ise dünya çapında birçok hastanede tanı ve cerrahi endoskopilerinde kullanılmaktadır. UV lambalar , ışınları insan gözüyle görülemez. UV-A ,UV-B ve UV-C olarak üç gruba ayrılmaktadır .UV-C lambalar mikrop öldürücü grubunda olup su , hava ve yüzeylerde bulunan mikroorganizmaların etkisiz hale getirilmesinde kullanılır .254nm dalga boyuna eşittir . Su sterilazyonunda kullanılmasında Quartz cam kılıf ile kullanılması doğrudur . Sinek tuzağı lambaları yaydığı mor ışık ile sinekleri kendisine çeker ve gelen sinekleri elektriğe maruz bırakarak etkisiz hale getirirler. İnsanların dış görünümüne oldukça önem verdiği günümüzde , güzellik salonlarında oldukça talep gören solaryum ampulleri bu sektörün popülerleri arasındadır . Infrared kızılötesi lambalar endüstriyel ısıtma ampülleri ve hayvan yetiştiriciliğinde ısıtma - gıda ısıtma sistemlerinde kullanılmaktadır.
oscar
1,548
Online alışveriş deneyiminin her geçen gün arttığı günümüzde , dijitallejen dünyanın gereklerine uygun geliştirmelerle sunduğu hizmetleri 37 yıllık tecrübemiz ile ziyaretçilerimize sunmanın gururunu yaşamaktayız.En uygun fiyatları ,en hızlı teslimat ve müşteri memnuniyeti ilkesi ile sizlere sunmak öncelikli hedefimiz ve görevimizdir. Sektörün öncü markalarının Philips ,Osram ,Sylvania , General ,3M , Esem , Gewiss ,Bemis yanısıra kaliteyi ve yüksek standardı ön planda tuttuğumuz kendi markamız ŞAVK ile aydınlatma sektörünün ihtiyaçlarını karşılamaktayız . Bebek sarılığı biluribin düşürmek için kullanılan küvez ampulleri 315-400 nm aralığında ve bazı tiplerinde 450 nm ya kadar çıkmakta olup tıbbi lamba grubundadır . Xenon lamba grubu ise dünya çapında birçok hastanede tanı ve cerrahi endoskopilerinde kullanılmaktadır. UV lambalar , ışınları insan gözüyle görülemez. UV-A ,UV-B ve UV-C olarak üç gruba ayrılmaktadır .UV-C lambalar mikrop öldürücü grubunda olup su , hava ve yüzeylerde bulunan mikroorganizmaların etkisiz hale getirilmesinde kullanılır .254nm dalga boyuna eşittir . Su sterilazyonunda kullanılmasında Quartz cam kılıf ile kullanılması doğrudur . Sinek tuzağı lambaları yaydığı mor ışık ile sinekleri kendisine çeker ve gelen sinekleri elektriğe maruz bırakarak etkisiz hale getirirler. İnsanların dış görünümüne oldukça önem verdiği günümüzde , güzellik salonlarında oldukça talep gören solaryum ampulleri bu sektörün popülerleri arasındadır . Infrared kızılötesi lambalar endüstriyel ısıtma ampülleri ve hayvan yetiştiriciliğinde ısıtma - gıda ısıtma sistemlerinde kullanılmaktadır.
oscar
1,549
EFKA sigortasına borcu olan serbest meslek sahipleri ile OGA sigortasına borcu olan çiftçilere yeni kolaylıklar geliyor. Yetkililer tarafından yapılan açıklamalara göre esnafların sigortaya 20 bin euroya kadar borcu olsa bile emekliye ayırılabilecek. Sağlanan bir diğer kolaylığa göre ise çiftçiler de 6 bin euroya kadar borcu olduğunda emekliye sevk edilebilecekler. Sigorta borçları emeklilerin maaşından 60 ayda kesilecek. Aylık ödeme miktarı ise en düşük 50 euro olarak belirlendi. Bu tarihten itibaren baştan sona yenilenerek, yepyeni ve farklı bir anlayışla ÇINAR FM olarak yayın hayatına devam etmektedir. Derneğimize destek vererek sesimizin daha güçlü bir şekilde duyurulmasına katkıda bulunabilirsiniz. Türkçe ve Yunanca haber bültenleri, haber ve tartışma programları yanısıra, eğitsel ve kültürel programlar da sunan radyo, bir haber, kültür ve bilgi radyosu olmaya yönelik gayretlerini sürdürmektedir. Hep birlikte daha güçlü daha sesli daha dinamik bir Çınar FM için elele. Bu radyo sizin, bu radyo hepimizin...
oscar
1,554
E-Ticaret sitesi üzerinden satış yapmak isteyenler için en önemli konu E-Ticaret yazılımıdır. Bu konuda daha iyi karar vermenizi sağlamak için E-Ticaret yazılımı satın alırken hangi özellikleri aramanız gerektiği konusuna değineceğiz. Online platformda mağaza açmak sanıldığı kadar kolay bir iş değildir. Ödemelerden müşterilere ve ürünlere kadar tüm noktalarla tek tek ilgilenilmesi gerekir. Kurulum aşamasında verilmesi gereken ilk karar hangi yazılımın kullanılacağıdır. Eğer en iyi E-Ticaret yazılımı seçilirse işleyiş daha sistematik bir şekilde ilerleyecektir. Bu aşamada akıllara “İyi bir E-Ticaret yazılımı hangi özelliklere sahip olmalı?” sorusu gelecektir. Gelin bu soruya birlikte cevap arayalım. İyi bir E-Ticaret yazılımı satın almak istiyorsanız dikkat etmeniz gereken ilk şey destek hizmeti bulunması olmalıdır. Sorunsuz destek hizmeti verecek bir yazılım aldığınızda mağazanız sürekli açık olacaktır. Bu sayede daha fazla satış yapabilirsiniz. Bunun yanı sıra yazılımı satan firmanın size destek vermesi de gerekir. Böyle bir firmaya siteyle ve işleyişle ilgili sorularınızı rahatlıkla yöneltebilirsiniz. Yazılımla ilgili dikkat etmeniz gereken bir diğer nokta da raporlama seçenekleri olmalıdır. Belirli aralıklarla raporlamalar alabilmeniz satışa dair bilgiler, ürünlere yapılan olumlu ve olumsuz geri dönüşler ve site trafiği hakkında analizler elde etmenizi sağlar. Elde ettiğiniz rapor sonuçlarına göre sitenizde iyileştirmeler ve pazarlama stratejileri yürütebilirsiniz. Etkili çalışmalar gerçekleştirmek istiyorsanız bu seçeneğe dikkat etmeniz iyi olacaktır. Arama motoruyla ilgili çalışmalara uyum sağlayacak bir yazılım alırsanız, büyümeniz daha kolay olacaktır. SEO çalışmalarının en büyük avantajı kalıcı sonuçlar almaktır. Bunun için çalışmaların profesyonel bir firma tarafından yürütülmesi gerekir. Satış oranlarınızı belirleyecek bir başka etken de ödeme yöntemleri konusunda sağladığınız kolaylıklar olacaktır. Farklı ödeme yöntemleri sınmanız müşterilerin hoşuna gidecektir. Bunun için satın alacağınız E-Ticaret yazılımı farklı ödeme yöntemlerine optimize edilebilir olmalıdır. Sanal Pos, havale, kapıda ödeme gibi seçenekler bulunursa daha fazla kullanıcıya hitap edebilirsiniz. Sosyal medya platformları dijital pazarlama çalışmalarında önemli bir yer tutar. E-Ticaret yazılımı sosyal medya hesaplarına entegre olursa pazarlama yapmak kolaylaşacaktır. Bu sayede sosyal medya hesaplarınız üzerinden sitenize ziyaretçi çekebilirsiniz. Sitenize gelen ziyaretçi sayısının artması ise site trafiğini arttırarak büyümenize yardımcı olacaktır. Dijital pazarlama çalışmalarınızda sosyal medya hesaplarının yanı sıra bazı araçlara sahip olmanız gerekir. Blog bölümü ve e-posta gönderme seçeneklerinin olması faydalıdır. Blog bölümü sayesinde müşterilerinize güncel bilgiler sunabilirsiniz. Herhangi bir içeriğinizi okumak için sitenize gelen bir ziyaretçi içeriğiniz sayesinde ürün almak isteyebilir. E-posta çalışmaları ise satış öncesinde ya da sonrasında işinize yarayacaktır. En yeni kampanya ve indirimlerinizden abonelerinizi haberdar edebilirsiniz. Bunun yanı sıra sitenizden ayrılan müşterilere mail atarak sepetteki ürünlerinizi hatırlatabilirsiniz. Tüm bunları yapabilmeniz için sitenizi kurarken kullandığınız E-Ticaret yazılımı içerisinde bu özelliklerin yer alması gerekir. Kargo yönetimi yazılım seçerken dikkat etmeniz gereken bir başka noktadır. Müşterilerin verdiği siparişin doğru adrese ulaşabilmesi için kargo yönetimi çok önemlidir. Bu aşama doğru yönetilmediğinde ürünler müşteriye geç ulaşabilir, yanlış adrese gidebilir ya da eksik ürün gönderilebilir. Kargo konusunda başarısız olan bir firma müşterilerin olumsuz yorumlarına maruz kalacaktır. E-Ticaret sitenize çok sayıda ürün satışı yapacaksanız ürün ve envanter yönetiminin kolay bir şekilde yapılması gerekir. Bunun için site içerisindeki ürünlerin düzenlenebilmesi, açıklamaların yazılması ve envanter bilgilerinin kayıt altına alınabileceği bir arayüz gerekir. E-Ticaret yazılımı seçerken paket içerisinde bu özelliklerin olup olmadığına mutlaka bakmalısınız. Sitenizin kurulduğu ilk zamanlarda bu özelliğin önemini anlamayabilirsiniz ancak sipariş oranlarınız arttığında ne kadar iyi bir özellik olduğunu fark edersiniz.
oscar
1,558
AK Parti’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen Cumhur ittifakı aday tanıtım toplantısında konuşan MHP İl Başkanı Serkan Tok, “31 Mart seçim sürecinde tüm teşkilatlarımızla AK Parti ile uyum içinde ve ittifak ruhuna uygun çalışacağımıza söz veriyoruz” dedi. Fitne ve fesada karşı çıkacaklarını ifade eden Tok, “Seçim çalışmalarında heyecanla çalışacağız” diye konuştu. Tok, “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı seçilmesi için Kayseri’de çalıştık ve büyük başarı elde ettik. 31 Mart yerel seçimlerinde MHP il başkanı, ilçe başkanları olarak ittifak ruhuna uygun çalışacağımıza söz veriyoruz. Omuz vererek, birlikte çalışacağız. Kıymetli liderimizin oluşturduğu ittifak çerçevesinde milim oynayan namerttir. Cumhur ittifakının ufku açıktır” ifadelerini kullandı.
oscar
1,561
Gaziantep Büyükşehir Belediyesi (GBB) tarafından kentin tarihi ve köklü mimarilerine sahip Bey Mahallesi’ni canlandırmak amacıyla başlatılan “Bey Mahallesi Sanat Sokağı” projesi kapsamında atıl yapılar restore edilecek, bölgenin yerli ve yabancı turist için cazibesi artırılacak. Ziyarette, tarihi mekanları bir bir gezen Şahin, birçok farklı kültürü içerisinde barındıran yapıların restorasyonu için hem teknik ekibiyle hem de esnafla fikir alışverişinde bulundu. Proje hakkında açıklama yapan Başkan Şahin şunları söyledi: “Kimlikli şehirler, tarihi şehirler, marka şehirler, değer katan şehirler diye adlandırılan şehirler var. Bahsi geçen şehirleri bu tanımlara uygun yapan özel mahalleler var. İşte Bey Mahallesi de bunlardan bir tanesi. Gaziantep’i ziyaret eden yerli ve yabancı turistlerin vazgeçilmez duraklarından biri olan Oyuncak Müzesi keza burada. Müzeler şehri Gaziantep’in Şahinbey ilçesine bağlı Bey Mahallesi’nde incelemelerimizi yaptığımız esnada bu bahsi geçen oyuncak müzesi başta olmak üzere birçok tarihi mekanı gezebiliyor. Az önceki sohbetimde ziyaretçilerin yüksek memnuniyetle burada ayrıldığına bizzat tanık oldum. Teknik ekibimizle bugün buradayız. Bölgenin turizm açısından cazibesini daha da artırmak ve bu tarihi mahalleyi dünyaya duyurmak amacındayız. Bey Mahallesi’ni bugün turistlerin vazgeçilmez duraklarından biri olan Alaçatı’ya dönüştürecek küçük küçük dokunuşlar yapacağız. Bey Mahallesi’nin yapısında kullanılan taşlar, kışın sıcak, yazınsa soğuk tutuyor. Yapıların çatısından merdivenine acayip bir kimlik var. Her düzeneğin kendi içerisinde bir anlamı mevcut. Bu yapıların birçoğunun altında mağaralar var. Eskiden bu alanlar kiler olarak kullanılıyordu. Turşudan Antep peynirine birçok ürün bu mağaralarda korunuyordu. Yani bu mağaralar bir anlamda eski dönemlerde soğuk hava deposu olarak kullanılıyordu. Bunun yanı sıra yine bu yapıların altından livas ve kasteller geçiyor. Gördüğünüz üzere şehrin altı da üstü de kültür. Bize düşen şey de bunu gelenekten geleceğe, yerelden evrensele taşımak.” Kişisel verilerin korunması kanunu hakkında bilgilendirmeyi okudum onaylıyorum. Aşağıdaki bilgiler Gaziantep Büyükşehir Belediyesi'nin, size talep ettiğiniz hizmetleri sağlamak için veya bize kişisel bilgilerinizi vermeyi tercih ettiğinizde, kişisel bilgilerinizi ne şekilde topladığını ve kullanabileceğini açıklamaktadır. Gaziantep Büyükşehir Belediyesi gizliliğinize tamamen saygı duymaktadır ve kişisel bilgilerinizi korumak için elinden gelen çabayı sarf edecektir. Genel olarak, bu web sitesine göz atmanız sırasında herhangi bir kişisel bilgi vermeniz gerekmeyecektir. Çevrimiçi varlığımızın verimliliğini ölçmek amacıyla, bu web sitesindeki bazı sayfalar, bir sitenin kullanıcının (ziyaretçinin) sabit diskine veya tarayıcısına daha fazla işlevsellik sağlamak veya site kullanımını izlemek için aktardığı küçük metin dosyaları olan çerezler içerebilir. Gaziantep Büyükşehir Belediyesi, IP adresinizi sıralı kaydetmek, sitemizle ilgilenen yol kullanıcılarını belirlemek ve sitemizi tekrar kullanan kullanıcıları tespit etmek için çerezler kullanabilir, ancak IP adresiniz ile kişisel bilgileriniz arasında bir bağlantı kurmuyoruz. Çerez almak istemiyorsanız veya yerleştirildiğinde size bilgi verilmesini istiyorsanız, web tarayıcınızı -izin verdiği takdirde-; bunu yapacak şekilde ayarlayabilirsiniz. Kişisel bilgileriniz sadece Gaziantep Büyükşehir Belediyesi'nin: belirli belgelere ve/veya hizmetlere yönelik taleplerinizi karşılamak, istenen bilgileri göndermek, bir başvuruyu işleme koymak, bir işlemi yürütme gibi iş amaçları doğrultusunda kullanılacaktır. Bununla birlikte, Gaziantep Büyükşehir Belediyesi kişisel bilgilerinizin belirli kısımlarını yasal yetkililere, kolluk kuvvetlerine ve devlet görevlilerine talep edildiği takdirde sağlayabilir; ve Gaziantep Büyükşehir Belediyesi kişisel bilgilerinizin belirli kısımlarını, Gaziantep Büyükşehir Belediyesi'ni ve halkı korumak için makul şekilde gerekli gördüğünde, son derece kısıtlı bir alıcı kapsamı içinde açıklayabilir. Kişisel bilgilerinizi sağladığınızda, bu tür olayların meydana gelebilmesini önceden görmüş ve kabul etmiş sayılacaksınız. Gaziantep Büyükşehir Belediyesi'nin web sitesi üçüncü tarafların web sitelerine veya web adreslerine çok sayıda bağlantı içermektedir; Gaziantep Büyükşehir Belediyesi kişisel bilgilerinizi söz konusu üçüncü taraflara açıklamayacak ve üçüncü tarafların gizlilik politikaları nedeniyle sorumlu tutulmayacaktır. Gaziantep Büyükşehir Belediyesi, hizmetlere yönelik taleplerinizi daha iyi şekilde yerine getirebilmek için kişisel bilgilerinizi paylaşabilir. Elbette Gaziantep Büyükşehir Belediyesi kişisel bilgilerinizi sadece sizin rızanızla paylaşacaktır. Gaziantep Büyükşehir Belediyesi 13 yaşın altındaki çocuklardan kasıtlı olarak kişisel bilgiler toplamaz veya onlara kişisel bilgileri için talepler göndermez. Öncelikle başvurumuza gösterdiğiniz ilgi için teşekkür ederiz. Gaziantep Büyükşehir Belediyesi olarak kişisel verilerinizin korunmasını ve kişisel verilerin korunması mevzuatına uygun davranmayı önemsiyoruz. Başvuru için kayıt yaptırmadan önce lütfen aşağıda yer alan bilgilendirme metnini okuyunuz. Adınız, soyadınız, iletişim bilgileriniz ve adres bilgilerinizi Talep,istek,öneri,şikayet vs. yaptırmanız sırasında kayıt formu vasıtasıyla otomatik olarak elde edilmekte ve işlenmektedir. Başvuru sırasında fotoğraf gönderilmesi halinde, görsel kayıtlarınız (fotoğraflarınız) da işlenebilecektir. Kişisel verilerinizin bir bölümü hizmet talebinizi işleme almak ve etkinlik yönetimi amacıyla ilgili birimlerimize ve etkinlik hizmet sağlayıcılarına aktarılabilecektir. Başvuru kayıt formu ile elde edilen kişisel verileriniz, operasyonel ve hizmetlerin karşılanması amacıyla Türkiye Cumhuriyeti’nde bulunan Gaziantep Büyükşehir Belediyesi bünyesindeki sunuculara aktarılmakta ve bünyesinde saklanmaktadır. Kişisel verilerinizin işlenmesine yönelik olarak aşağıdaki haklara sahip olduğunuzu belirtmek isteriz: İşbu aydınlatma metnine ilişkin sorularınız veya yukarıda belirtilen haklarınıza ilişkin talepleriniz için bize bu link aracılığıyla ulaşabilirsiniz. Tarafınıza otuz günü aşmamak kaydıyla mümkün olan en kısa sürede dönüş yapılacaktır.
oscar
1,563
Gaziantep İl Özel İdaresi tarafından İstanbul'dan alınan ve 60 bin dolara mal edilen Kumla Gemisi faaliyete geçti. Özel İdare tarafından 100 bin YTL iç düzenlemesi için harcanan gemi, bundan böyle Zeugma ve Rumkale arasında gezi yapabilecek. Gemi ile turist sayısının artması hedefleniyor. Genişliği 26 metre, eni 3.20 metre ve 100 ton ağırlığında olan, Gaziantep İl Özel İdaresi tarafından İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nden alınan Kumla gemisi 2006 yılında Gaziantep'e getirildi. Birecik Baraj gölü içerisinde Zeugma'nın olduğu bölgeye yerleştirilen gemi ilk turistlerini geçtiğimiz hafta gezdirdi. Gaziantep İl Özel İdare Müdürü Abdulkadir Demir, amaçlarının özellikle Zeugma ile Rum kale arasında tur düzenlemek ve Gaziantep'e gelen turist sayısını arttırmak olduğunu söyledi. Geminin Zeugma'ya yakın bir kıyıda demir attığını ve bağlama yerinin Zeugma olduğunu belirten Demir, "Dolayısıyla gelen konuklarımız gemiyle de seyahat edebilme imkanı bulacaklar. Zeugma ile Rumkale arasında yaklaşık 35 km mesafe var. Gemilerin gidiş hızını düşündüğümüzde uzun bir destonesyon. Bu arada gemi Rumkale'ye giderken, Halfeti'den geçecek. Bundan daha önemlisi gelen turistler Ermeniler dönemine ait köş evleri, el değmemiş saray evlerini görme şansına sahip olacak. Fırat Nehri'nin tutulmasıyla su altında kalan evlerin, minarelerin ve diğer yapılan üst kısımların bu seyahat esnasında görülme şansı var" diye konuştu. "Dünyanın gözdesi olan mezopotamyanın kollarından birisi olan Fırat vadisinin eşsiz güzelliği görülecek" diyen Demir, "Ben inanıyorum ki, bu gemiyle yapılacakolan gezinti Türkiye'deki en güzel güzergah olacak. Mezopotamya'nın merkezi olan bir yeri bütün tarihi güzelliklerini ve o vahşi doğasını da turistler bu vesile ile görmüş olacak" şeklinde konuştu. Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
oscar
1,564
Dünyanın temiz su kaynakları giderek azalıyor ve bireysel olarak da bize su tasarrufu yapmak düşüyor. Suyun sonsuz bir kaynak olmadığını hatırlayarak idareli kullanmak, hem bütçenize hem de doğaya katkı sağlar. Her ay 10 liralık bir tasarruf ile yılda 120 lira cebinizde kalır. Evde su tasarrufu nasıl yapılır diye merak ediyorsanız buyrun yazımıza... Evde su tasarrufu nasıl yapılır? Makarnayı, sebzeleri ya da yumurtayı haşladığınız suyu çiçeklerinize dökebilirsiniz. Bu su bitkiler için çok besleyicidir. Bulaşıklarınızı elinizde değil bulaşık makinesinde yıkayarak 100 litre yerine sadece 12 litre su harcayabilirsiniz. Bu yılda 40 ton suyu tek başınıza kurtarmak demektir! Meyve ve sebzeleri açık musluğun altında değil de bir kaba su doldurarak yıkayın. Tuvalet kağıdını tuvaletin içine değil çöp kutusuna atın. Böylece tuvalette takılan kağıtları göndermek için 2-3 kere sifonu çekmek zorunda kalmazsınız. Çift basmalı olan tasarruflu sifon kullanın. Ya da 1,5 litrelik bir pet şişeyi sifonun içine koyarak her seferinde 1,5 litre sudan tasarruf edin. Bu yöntemle yılda 2 ton su kurtarabilirsiniz. Sifondaki su kaçaklarının farkında olmayabilirsiniz. Bunu anlamak için sifonun suyuna gıda boyası koyun ve kaçakları gözlemleyin. Kaçağı olan bir sifon günde 1500 litreye kadar suyu boşa harcayabilir! Sifonu her çektiğinizde 9 litre temiz su harcarsınız. Uzun uzun banyo keyfi yapmadan da temizlenebilirsiniz. Duş süresini sadece 1 dakika azaltarak yılda 5 ton su kurtarabilirsiniz. Suyun tazyiğini çoğaltan duş başlıkları kullanarak daha az su ile daha çok su kullanıyormuş gibi hissedebilirsiniz. Sıcak su gelene kadar akan soğuk suyu ev işlerinde kullanmak için bir kovaya doldurabilirsiniz. Yıkanırken de durulanana kadar suyu açık bırakmayın. Su damlatan musluklarınızı tamir ederek yılda 1 ton suyun boşa akmasını önleyebilirsiniz. Evdeki su tesisatındaki kaçakları kontrol etmek için de suyu birkaç saat kullanmayın ve bu sürede su saatini kontrol edin; değişiklik varsa kaçak var demektir, hemen tamir ettirin. Belki 3 yaşından beri herkesin bildiği ama neredeyse kimsenin yapmadığı bu ufak detaya dikkat edin: Elinizi yıkarken, dişinizi fırçalarken, traş olurken lütfen muslukları kapatın. Boşa akan muslukların harcadığı su miktarı yılda 12 tondur! Tıraş bıçağınızı musluktan akan suyla değil, tıpasını kapatıp suyla doldurduğunuz lavaboda temizleyin. Çamaşır ve bulaşık makineleri yılda 180-200 litreye kadar su harcar. Bu yüzden çamaşır ve bulaşık makinesi tam dolmadan asla çalıştırmayın. Mümkünse su tasarrufu yapan A+ enerji sınıfı makineler tercih edin. Koyu renkli çamaşırlarınızı düşük sıcaklıkta yıkayın. Bahçede hortum ya da fıskiye yerine damlama sistemi kullanın. Bahçeyi ve çimenleri gece sulayın. Sulamayı gece yapmanız fazladan buharlaşma olmadan suyun emilmesini sağlar. Az yağmur alan bir yerde yaşıyorsanız çimen dikmeyin ve az su isteyen bitkiler kullanın. Termostat ayarını 40 dereceden fazla tutmayın. Aşırı ısınmış suyu ılıtarak kullanmak daha fazla su harcamanıza sebep olur. Buz küplerini düşürürseniz bunları lavaboya atmayın, bitkilerinize verin. Tabaklarınızdaki yemek artıklarını bulaşık makinesine koymadan önce musluğa tutarak temizliyorsanız, onun yerine bir bıçak ya da peçete kullanın. Durulanması zor temizlik ürünleri kullanmaktan kaçının. Sadece havalandırarak tekrar giyebileceğiniz kıyafetlerinizi daha az yıkayarak su tasarrufuna katkıda bulunabilirsiniz. Sadece iç çamaşırlarınızı ve çoraplarınızı her gün değiştirerek giysilerinizi daha uzun süre temiz kullanabilirsiniz. Küçük parçaları kısa programda yıkayarak daha az su harcayabilirsiniz. Arabanızı kendiniz hortumla yıkamayın, oto yıkama yerlerinde yıkatın. Oto yıkamacılar sizin evinizde kullandığınızdan daha az su kullanır. Yüzme havuzunuz varsa üzerini örterek suyun buharlaşmasını önleyin. Bu yazılar da ilginizi çekebilir: Günlük taze içeriklerimizi takip etmek için email adresinizi bırakın. Leave this field empty if you're human: En iyi çeviri siteleri hangileri? Venüs gezegeni hakkında şaşırtıcı bilgiler!!! Hangisi en iyi, hayata dair farklı paylaşımları okuyucularına ulaştıran sıcacık bir içerik platformu. Aile, yaşam, eğlence, bireysel finans ve daha fazlası...
oscar
1,569
Samsung Galaxy F41 Format Atma, Fabrika Ayarları, Sıfırlama işlemi yüklemiş olduğunuz tüm uygulamaları, ayarları ve cihazınızda bulunan tüm kişisel verileri (hesaplar, kişiler, notlar, fotoğraflar, müzikler vb.) silerek, cihazınızı varsayılan fabrika ayarlarına geri döndürür. Samsung Galaxy F41 cihazınız yavaşlamaya, kasmaya ve donmaya başladıysa, sık sık sistem ve uygulama hataları ile karşılaşıyorsanız, cihazınıza virüs bulaştıysa, desen kilidi ve google hesabınızı unuttuysanız veya tüm verilerinizi en kolay yoldan silmek istiyorsanız Samsung Galaxy F41 format atma işlemi gerçekleştirerek bu sorunlardan kurtulabilirsiniz. Anlatılan işlemlere başlamadan önce cihazınızın şarj yüzdesinin en az %50 olmasına dikkat edin, işlemin yarıda kesilmesi halinde android sisteminde telafisi mümkün olmayan zararlar meydana gelebilir. Cihaz içeriğine erişebildiğiniz durumlarda, cihazınızın kasma ve donmasından şikayetçiyseniz, cihazınızda yavaşlamalar mevcutsa veya virüs bulaştı ise ayarlar menüsünü kullanarak Samsung Galaxy F41 sıfırlama işlemini gerçekleştirebilirsiniz. Aşağıdaki adımları uygulayarak Samsung Galaxy F41 fabrika ayarlarına dönme işlemini gerçekleştirebilirsiniz. Şarj yüzdesinin en az %50 olduğundan emin olun. Saklamak istediğiniz verileri yedekleme seçeneklerini kullanarak yedekleyin. Ayarlar menüsünden Yedekle ve Sıfırla seçeneğine dokunun, Yedekle ve Geri yükle kısmından size uygun olan seçenekleri işaretledikten sonra Kişisel Veri kısmından Fabrika Ayarlarına Sıfırla seçeneğine dokunun. Ekranda yer alan bilgileri okuduktan sonra Cihazı Sıfırla seçeneğine dokunun. Dahili depolama alanındaki verilerin silinmesini istiyorsanız Herşeyi Sil e dokunun. Samsung Galaxy F41 sıfırlama işlemi bittiğinde cihazınız yeniden başlayacaktır. Cihazınızın yeniden başlama işlemi normalden uzun sürebilir, endişelenmeyin ve bekleyin. Hoşgeldin ekranının ardından cihazınızı kurulum yaparken Google hesabına giriş yaptığınızda verilerinizi geri yükleme seçeneklerinden geri yükleme işlemi yapabilirsiniz. Eğer Samsung Galaxy F41 cihazınızın ayarlar menüsününe erişemiyorsanız kurtarma modunu kullanarak Samsung Galaxy F41 format atma işlemini gerçekleştirebilirsiniz. Kurtarma modu genellikle cihaz içeriğine erişemediğiniz durumlarda, kilit kodunu veya desen kilidini unuttuysanız, cihazınız açılış logosunda kalıyorsa veya kendi kendine yeniden başlatma işlemi yapıyorsa kullanılır. Aşağıdaki adımları uygulayıp kurtarma modu ile Samsung Galaxy F41 hard reset işlemini gerçekleştirebilirsiniz. Cihazınız açıksa kapatın ve birkaç saniye bekleyin. Cihaz kapalı konumda iken Sesi Yükselt(Volume Up) + Orta Tuş (Home) tuşlarına ayna anda basarak ardından Güç Açma (Power) tuşuna basın ve cihaz logosu görünene kadar tuşlara basmayı bırakmayın. Samsung logosu göründüğünde Güç Açma (Power) tuşuna basmayı bırakın ve bir süre bekleyin. Kurtarma Modu (Recovery Mode) ekranı göründüğünde tüm tuşları bırakın. Cihazınız yeniden başladığında Samsung Galaxy F41 hard reset işlemi gerçekleşmiş olacaktır. Samsung Galaxy F41 sıfırlama işlemi sırasında cihazınız herhangi bir adımda yanıt vermeyi durdurursa Güç Açma (Power) tuşuna birkaç saniye basılı tutarak yeniden başlatabilirsiniz. Eğer bu işlem işe yaramazsa bataryayı çıkarıp tekrar takmayı deneyip aynı adımları baştan başlayarak uygulayın. Tüm bu işlemleri uygulayıp sonuç alamazsanız aşağıdaki yorumlar bölümüne yorum yaparak bizden yardım isteyebilirsiniz.
oscar
1,570
Birbirinden özgün görseller ile tasarımcılarımızın hazırladığı kupa bardaklarımız özel kutusunda, kaliteli, insan sağlığına zararsız porselenden üretilmiştir. Ben hazırda ne varsa onu alayım, çok acil kupa bardağa ihtiyacım var, işte bu tam bana göre uğraşmama gerek kalmadı diyebileceğiniz birbirinden özel tasarımlarımız sitemizde sizi bekliyor. İçeceğinizi daha uzun süre yudumlamak için kupa bardak ölçülerimiz tam size göre. Siz hediyenize karar verin ve siparişinizi oluşturun geriye kalan tüm detaylar ile ilgilenmek bizim işimiz. İnceleme yazabilmek için oturum açmalısınız. Hediyediye.com, kargo sevkiyatlarını kurumsal çözüm ortağımız Yurtiçi Kargo ile gerçekleştirmektedir. Hediyediye.com üzerinden vermiş olduğunuz siparişleriniz, söz konusu kargo firması ile sipariş esnasında belirtilen adrese teslim edilmektedir. Verdiğiniz siparişin tüm adımlarını dilediğiniz zaman “Hesabım” bölümündeki ”Siparişlerim” sekmesinden takip edebilirsiniz. Siparişiniz onaylandıktan ve işleme alındıktan sonra 1-3 iş günü içerisinde kargoya teslimatı gerçekleştirilmektedir. Kargo teslimatı ise gönderimin gerçekleştirileceği şehire göre yine 1-3 iş günü içerisinde yapılmaktadır. Sitemiz üzerinden vermiş olduğunuz siparişleriniz, onaylandıktan ve işleme alındıktan sonra sipariş adedine göre işin tamamlanma süresi değişmektedir. Üretimin tamamlanmasının hemen akabinde içerisinde kargoya teslimatı gerçekleştirilmektedir. Kargo teslimatı ise gönderimin gerçekleştirileceği ile göre 1-3 iş günü içerisinde yapılmaktadır. hediyediye.com olarak sevkiyatlarımızı gerçekleştirdiğimiz Yurtiçi Kargo, hafta içi 09:00 - 18:00, Cumartesi günü ise 09:00-12:00 arasında teslimat yapmaktadır. Pazar günleri ve resmi tatil günlerinde ise kargo teslimatı yapılmamaktadır.
oscar
1,571
Necmi Yalçın çocukluğundan beri çizim onun hep tutkusu olmuştur. Emek verdiği mesleğinde ulusal ve uluslararası birçok marka için geliştirdiği yaratıcı projeler ödüller almıştır. “Halam Geldi”, “Sarıkamış 1915 Eve Dönüş”, “Ya Sonra”, “Mimar Sinan” gibi pek çok filmin storyboard sanatçılığını üstlenen Yalçın; “Kurtuluş Savaşı ve Ali”, “Nutuk”, “Kelebek” gibi birçok farklı çizgi roman ve illüstrasyon eserin çizerliğini gerçekleştirdi. Kendisi ayrıca Yeditepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi bölümünde öğretim görevliliği yapmakta ve Anima Okul’da genç ve çocuklara eğitim vermektedir. 20 yılı aşkın süredir telif hakları alanında çalışmakta olup Türkiye Yayıncılar Birliği, Yayıncılar Telif Hakları ve Lisanslama Meslek Birliği ve Eğitim Yayıncıları Meslek Birliği Hukuk Danışmanlığı’nın yanı sıra pek çok yayınevi, yazar, ressam ve fotoğraf sanatçısının ve diğer eser sahiplerinin avukatlığını yapmaktadır. Fikri ve Sınai Haklar Mahkemelerinde kuruluşlarından beridir telif hakları alanında bilirkişilik yapmıştır. Ankara Barosu Fikri Mülkiyet ve Rekabet Kurulu Başkanlığı’nı 2 dönem yapmış ve 5 sayı Fikri Mülkiyet ve Rekabet Dergisi’nin genel yayın yönetmenliğini yapmıştır. Gerek baro gerek meslek birlikleri vasıtası ile Kültür Bakanlığı işbirliği ile telif hakların alanında pek çok panel, konferans gibi faaliyetler düzenlemiştir. 2001 yılından beridir fikir ve sanat eserleri kanını değişikliklerinin hazırlanması çalışmalarına katılmış olup halen yeni düzenlemeler kapsamında yapılan çalışmalara katılmaktadır. Dilimize çevirileriyle kazandırdığı kitaplar ile birlikte çocuk edebiyatı üzerinde de çalışmalar yapmaktadır. M. K. Perker illüstrasyon ve karikatür alanında değerli çalışmalarıyla var olan sanatçımızdır. The New York Times’ın 46 illüstratörün çalışmalarının gösterildiği ‘Four Decades of Illustration’ belgeselinde kendisinin çalışmaları da yer aldı. İlkan Devrim Dinç animasyon alanında eğitim aldıktan sonra lisansüstü seviyede Görsel Efekt ve Modelleme eğitimini Kanada’nın Toronto şehrinde almıştır. Toronto’da 2 sene dijital sanatçı olarak çalıştıktan sonra Türkiye’ye dönüp Cuhmurbaşkanlığı’nın bünyesinde düzenlenen Antalya’daki Expo projesinde Görsel Direktör olarak çalışmıştır. Kendisi şu an Maltepe Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olarak çalışmakta ve Yıldız Teknik Üniversitesindeki Doktora çalışmalarına devam etmektedir. İstanbul Barosu’na kayıtlı serbest avukat olarak çalışmaktadır. Seçim ve atama suretiyle İstanbul Barosu’nun bir çok kurumunda çalıştı. 2000-2002 yılları arasında Baro Disiplin Kurulu Başkanlığı görevini yürüttü. 1996-2010 döneminde Baro Staj Eğitim Merkezi yürütme kurullarında bulundu, çeşitli mesleki bölüm başkanlıkları yaptı, akademik kadroda yer aldı. Hukuk ve Adalet dergisinin ilk sekiz sayısının editörlüğü görevini üstlendi. Hukukpolitik isimli web sitesi projesinde yer aldı. (2015) Ağırlık olarak avukatlık mesleğiyle ilgili çeşitli dergilerde yayınlanan yazılarının bir kısmını 21. Yüzyılda Avukatlık ve Baro (2008, Legal Yayınevi) isimli kitapta derledi. Ümit Kireççi, 1972 doğumlu, Ankara üniversitesi tiyatro Bölümü dramatik yazarlık ana sanat dalı mezunudur. Ayrıca ünversitede hazırladığı “çizgi roman senaryosu yazım teknikleri” tezini kitap haline getirip, çizgi roman senaryosu isimde kitabı yazmıştır. Ümit Kireççi tarafından yazılan son kitap “Kelebek”, Çizgi Düşler Yayınevi tarafından okurların beğenisine sunulmuştur. Öğrencilik dönemi boyunca iki ulusal reklam yarışmasından, birincilik ve ikincilik ödülü aldı. Mezun olmaya yakın girdiği Boyner Holding bünyesindeki T-Box markasının yaratıcı ekibinde görev aldı. Sonrasında T-box Türkiye yurtiçi satış yöneticisi olarak devam etti. Askerlik hizmetinden sonra Bahçeşehir Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde araştırma görevlisi olarak akademik hayata atıldı. Reklam araştırmalarında kalitatif yöntemler üzerine çalışan Şahin, tez aşamasını İspanya Valencia Üniversitesi’nde tamamladıktan sonra, fokus grup yöntemi ve bu yönteme yönelik uygulamacıların yaklaşımlarını konu alan teziyle mezun oldu. Aynı üniversitenin Reklamcılık ve Halkla İlişkiler Doktora Programı’nın reklamcılık alt dalında doktora eğitimine başladı. Yaratıcılık, reklam yaratıcılığı, kişilik özellikleri ve hayal gücü yatkınlığı ilişkisi üzerine doktora tezi yazarak doktor unvanını almaya hak kazandı. Bu süre içerisinde yurtiçi ve yurtdışındaki bilimsel konferanslarda bildirileri yayımlandı. Göreve başladığı yıl kuruluş aşamasında yer aldığı BAU Reklam, Medya ve Tüketici Araştırmaları Birimi’nde kalitatif ve kantitatif birçok araştırmanın süpervizörlüğünü üstlendi. Ulusal ve uluslararası araştırma projelerinde görev aldı ve halen çalışmalara devam etmektedir. Bir süre sektörel dergilerden MediaThink için fokus grup araştırmaları yapmış, araştırma sonuçlarını periyodik olarak yayınlamıştır. Otomotiv Distribütörleri Derneği’nin her yıl düzenlediği Gladyatör – Satış ve İletişim Ödülleri’nde 4 yıl jüri üyeliği yapmıştır. Ayrıca bazı kurum ve kuruluşların bültenlerinde editörlük, içerik danışmanlığı görevi de üstlenen Şahin, uzun yıllar bazı ulusal kanalların televizyon programlarında editör ve metin yazarı olarak çalışmıştır. Çeşitli reklam ajansları ve firmalara; stratejik marka iletişimi, kampanya konsepti geliştirme, reklam metin yazarlığı ve kurumsal tanıtım filmleri için konsept ve senaryo yazarlığı danışmanlığı da yapmaktadır. Ayrıca çeşitli kurum, kuruluş ve organizasyonlar için etkili iletişim, ikna, metin yazarlığı, yaratıcı düşünce telknikleri, dijital pazarlama, sosyal medya yönetimi gibi eğitimler vermektedir. Karikatür çizdi, ürün tasarladı, illustrasyon yaptı. Pick Me! markasıyla akrilik takılar, Mr.Chickpea adında beyaz leblebiden adamlar yaptı. 2012 senesinde New York’a taşındı; orada Monsters of New York’u yarattı. Halen New York’ta serbest olarak illüstrasyon ve kurşun kalem/suluboya teknikleriyle deneyler ve çalışmalar yapmakta, kahve içip peçetelere bir takım kediler ve başka şeyler çizmekte. Sırasıyla Dokuz Eylül Üniversitesi, Bilkent Üniversitesi ve Florida Üniversitesinden burslu olarak grafik tasarım alanında lisans ve yüksek lisans derecelerini aldı. Türk melodram afişleri ve sosyal içerikli grafik tasarım üzerine yüksek lisans tezleri bulunmaktadır. İstanbul Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünde sanat tarihi dalında Türk sinemasında film jenerikleri tarihi konulu tezi ile doktor ünvanını aldı. Farklı mecralarda serbest illustratör, tasarımcı ve yazar olarak çalışmaktadır. Sanat ve tasarım geçmişi kent yaşamına dair sosyal konular ve etkileşimli grafik mecra araştırmalarına vurgu yapan çeşitli biçim ve içerikten oluşur. Farkındalık Haritası ve Ev Gerçekleri gibi işleri insan hakları gibi temel konular hakkında farkındalık ve tartışma ortamı yaratmak amacıyla paylaşımcı anlatı, merak, mizah, oyun, strateji ve etkileşimin tasarım ve kamusal alanda nasıl kullanılabileceği hakkında araştırmalar olmuşlardır. Akademik çalışmaları, Türk sinemasında film afisleri ve film jenerikleri, tuvalet işaretleri, düğün fotoğrafları, kahve için tasarım, canlandirma belgesel gibi Türkiye’de görsel kültürün, tasarım nesnelerinin ve hareketli goruntunun belgelenmesi ve analizini kapsar. Kompozisyon, tipografi ve teknik gibi tasarım elemanlarına odaklanarak, tasarım motivasyonlarını ve sosyal anlamı belirli bir görme şeklinin semeresi olarak inceler. Son yıllarda işlerinin büyük bir bölümü sosyal temalı projelerden kişisel temalı olanlara kaymıştır. Işleri Türkiye’nin yanısıra ve Amerika, Almanya, Ukrayna, Birleşik Arap Emirlikleri, İngiltere gibi ülkelerde karma sergi, sanat fuarı ve müzayedelerde sergilenmiştir. Nar’in Sanat Gunlugu cocuk kitabi serisi Turkiye’nin ressam kadinlarinin tarihini isleyen 6 kitaplik bir seri iken, Iplikler Serisi toplumsal deger kavramlarini irdeleyen bir cocuk kitabi serisidir. NEN su anda Musfik Bir Ruya isimli kisa animasyon ve Kiz Kardeslerin Masali isimli uzun metraj animasyon projesi uzerine calismakta, araştırmalarına, farklı mecralarda sanat ve tasarım çalışmalarına İstanbul’da devam etmektedir. 2000 yılında yine aynı fakültede hazırlamış olduğu tezi ile yüksek lisans eğitimini ve 2003 yılında da doktora eğitimini tamamlamıştır. 2003 yılında Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Temel Eğitim Bölümünde öğretim görevlisi ve doçent olarak görev yapmıştır. Yazar hala bu aynı fakültede profesör olarak görevini sürdürmektedir. 16+ yayımlansır kitabı bulunmaktadır. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesinde 2007 itibariyle grafik tasarım okumaya başladı. Kapak çizimlerinden, dergilere illüstrasyonlara, kitap kapaklarına çalışmalar yapmakta. Kendisi ayrıca pek çok festivale poster tasarımı yapar. Yurtiçinde ve dışında katıldığı pek çok sergi oldu. Tatli Kabuslar ismiyle kendi sergisini Milky Galaride 2013 yılında açtı. Salkım Söğüt kısa animasyon filmi ile pek çok festivalde ödüller almıştır.
oscar
1,574
Necmi Yalçın çocukluğundan beri çizim onun hep tutkusu olmuştur. Emek verdiği mesleğinde ulusal ve uluslararası birçok marka için geliştirdiği yaratıcı projeler ödüller almıştır. “Halam Geldi”, “Sarıkamış 1915 Eve Dönüş”, “Ya Sonra”, “Mimar Sinan” gibi pek çok filmin storyboard sanatçılığını üstlenen Yalçın; “Kurtuluş Savaşı ve Ali”, “Nutuk”, “Kelebek” gibi birçok farklı çizgi roman ve illüstrasyon eserin çizerliğini gerçekleştirdi. Kendisi ayrıca Yeditepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi bölümünde öğretim görevliliği yapmakta ve Anima Okul’da genç ve çocuklara eğitim vermektedir. 20 yılı aşkın süredir telif hakları alanında çalışmakta olup Türkiye Yayıncılar Birliği, Yayıncılar Telif Hakları ve Lisanslama Meslek Birliği ve Eğitim Yayıncıları Meslek Birliği Hukuk Danışmanlığı’nın yanı sıra pek çok yayınevi, yazar, ressam ve fotoğraf sanatçısının ve diğer eser sahiplerinin avukatlığını yapmaktadır. Fikri ve Sınai Haklar Mahkemelerinde kuruluşlarından beridir telif hakları alanında bilirkişilik yapmıştır. Ankara Barosu Fikri Mülkiyet ve Rekabet Kurulu Başkanlığı’nı 2 dönem yapmış ve 5 sayı Fikri Mülkiyet ve Rekabet Dergisi’nin genel yayın yönetmenliğini yapmıştır. Gerek baro gerek meslek birlikleri vasıtası ile Kültür Bakanlığı işbirliği ile telif hakların alanında pek çok panel, konferans gibi faaliyetler düzenlemiştir. 2001 yılından beridir fikir ve sanat eserleri kanını değişikliklerinin hazırlanması çalışmalarına katılmış olup halen yeni düzenlemeler kapsamında yapılan çalışmalara katılmaktadır. Dilimize çevirileriyle kazandırdığı kitaplar ile birlikte çocuk edebiyatı üzerinde de çalışmalar yapmaktadır. M. K. Perker illüstrasyon ve karikatür alanında değerli çalışmalarıyla var olan sanatçımızdır. The New York Times’ın 46 illüstratörün çalışmalarının gösterildiği ‘Four Decades of Illustration’ belgeselinde kendisinin çalışmaları da yer aldı. İlkan Devrim Dinç animasyon alanında eğitim aldıktan sonra lisansüstü seviyede Görsel Efekt ve Modelleme eğitimini Kanada’nın Toronto şehrinde almıştır. Toronto’da 2 sene dijital sanatçı olarak çalıştıktan sonra Türkiye’ye dönüp Cuhmurbaşkanlığı’nın bünyesinde düzenlenen Antalya’daki Expo projesinde Görsel Direktör olarak çalışmıştır. Kendisi şu an Maltepe Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olarak çalışmakta ve Yıldız Teknik Üniversitesindeki Doktora çalışmalarına devam etmektedir. İstanbul Barosu’na kayıtlı serbest avukat olarak çalışmaktadır. Seçim ve atama suretiyle İstanbul Barosu’nun bir çok kurumunda çalıştı. 2000-2002 yılları arasında Baro Disiplin Kurulu Başkanlığı görevini yürüttü. 1996-2010 döneminde Baro Staj Eğitim Merkezi yürütme kurullarında bulundu, çeşitli mesleki bölüm başkanlıkları yaptı, akademik kadroda yer aldı. Hukuk ve Adalet dergisinin ilk sekiz sayısının editörlüğü görevini üstlendi. Hukukpolitik isimli web sitesi projesinde yer aldı. (2015) Ağırlık olarak avukatlık mesleğiyle ilgili çeşitli dergilerde yayınlanan yazılarının bir kısmını 21. Yüzyılda Avukatlık ve Baro (2008, Legal Yayınevi) isimli kitapta derledi. Ümit Kireççi, 1972 doğumlu, Ankara üniversitesi tiyatro Bölümü dramatik yazarlık ana sanat dalı mezunudur. Ayrıca ünversitede hazırladığı “çizgi roman senaryosu yazım teknikleri” tezini kitap haline getirip, çizgi roman senaryosu isimde kitabı yazmıştır. Ümit Kireççi tarafından yazılan son kitap “Kelebek”, Çizgi Düşler Yayınevi tarafından okurların beğenisine sunulmuştur. Öğrencilik dönemi boyunca iki ulusal reklam yarışmasından, birincilik ve ikincilik ödülü aldı. Mezun olmaya yakın girdiği Boyner Holding bünyesindeki T-Box markasının yaratıcı ekibinde görev aldı. Sonrasında T-box Türkiye yurtiçi satış yöneticisi olarak devam etti. Askerlik hizmetinden sonra Bahçeşehir Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde araştırma görevlisi olarak akademik hayata atıldı. Reklam araştırmalarında kalitatif yöntemler üzerine çalışan Şahin, tez aşamasını İspanya Valencia Üniversitesi’nde tamamladıktan sonra, fokus grup yöntemi ve bu yönteme yönelik uygulamacıların yaklaşımlarını konu alan teziyle mezun oldu. Aynı üniversitenin Reklamcılık ve Halkla İlişkiler Doktora Programı’nın reklamcılık alt dalında doktora eğitimine başladı. Yaratıcılık, reklam yaratıcılığı, kişilik özellikleri ve hayal gücü yatkınlığı ilişkisi üzerine doktora tezi yazarak doktor unvanını almaya hak kazandı. Bu süre içerisinde yurtiçi ve yurtdışındaki bilimsel konferanslarda bildirileri yayımlandı. Göreve başladığı yıl kuruluş aşamasında yer aldığı BAU Reklam, Medya ve Tüketici Araştırmaları Birimi’nde kalitatif ve kantitatif birçok araştırmanın süpervizörlüğünü üstlendi. Ulusal ve uluslararası araştırma projelerinde görev aldı ve halen çalışmalara devam etmektedir. Bir süre sektörel dergilerden MediaThink için fokus grup araştırmaları yapmış, araştırma sonuçlarını periyodik olarak yayınlamıştır. Otomotiv Distribütörleri Derneği’nin her yıl düzenlediği Gladyatör – Satış ve İletişim Ödülleri’nde 4 yıl jüri üyeliği yapmıştır. Ayrıca bazı kurum ve kuruluşların bültenlerinde editörlük, içerik danışmanlığı görevi de üstlenen Şahin, uzun yıllar bazı ulusal kanalların televizyon programlarında editör ve metin yazarı olarak çalışmıştır. Çeşitli reklam ajansları ve firmalara; stratejik marka iletişimi, kampanya konsepti geliştirme, reklam metin yazarlığı ve kurumsal tanıtım filmleri için konsept ve senaryo yazarlığı danışmanlığı da yapmaktadır. Ayrıca çeşitli kurum, kuruluş ve organizasyonlar için etkili iletişim, ikna, metin yazarlığı, yaratıcı düşünce telknikleri, dijital pazarlama, sosyal medya yönetimi gibi eğitimler vermektedir. Karikatür çizdi, ürün tasarladı, illustrasyon yaptı. Pick Me! markasıyla akrilik takılar, Mr.Chickpea adında beyaz leblebiden adamlar yaptı. 2012 senesinde New York’a taşındı; orada Monsters of New York’u yarattı. Halen New York’ta serbest olarak illüstrasyon ve kurşun kalem/suluboya teknikleriyle deneyler ve çalışmalar yapmakta, kahve içip peçetelere bir takım kediler ve başka şeyler çizmekte. Sırasıyla Dokuz Eylül Üniversitesi, Bilkent Üniversitesi ve Florida Üniversitesinden burslu olarak grafik tasarım alanında lisans ve yüksek lisans derecelerini aldı. Türk melodram afişleri ve sosyal içerikli grafik tasarım üzerine yüksek lisans tezleri bulunmaktadır. İstanbul Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünde sanat tarihi dalında Türk sinemasında film jenerikleri tarihi konulu tezi ile doktor ünvanını aldı. Farklı mecralarda serbest illustratör, tasarımcı ve yazar olarak çalışmaktadır. Sanat ve tasarım geçmişi kent yaşamına dair sosyal konular ve etkileşimli grafik mecra araştırmalarına vurgu yapan çeşitli biçim ve içerikten oluşur. Farkındalık Haritası ve Ev Gerçekleri gibi işleri insan hakları gibi temel konular hakkında farkındalık ve tartışma ortamı yaratmak amacıyla paylaşımcı anlatı, merak, mizah, oyun, strateji ve etkileşimin tasarım ve kamusal alanda nasıl kullanılabileceği hakkında araştırmalar olmuşlardır. Akademik çalışmaları, Türk sinemasında film afisleri ve film jenerikleri, tuvalet işaretleri, düğün fotoğrafları, kahve için tasarım, canlandirma belgesel gibi Türkiye’de görsel kültürün, tasarım nesnelerinin ve hareketli goruntunun belgelenmesi ve analizini kapsar. Kompozisyon, tipografi ve teknik gibi tasarım elemanlarına odaklanarak, tasarım motivasyonlarını ve sosyal anlamı belirli bir görme şeklinin semeresi olarak inceler. Son yıllarda işlerinin büyük bir bölümü sosyal temalı projelerden kişisel temalı olanlara kaymıştır. Işleri Türkiye’nin yanısıra ve Amerika, Almanya, Ukrayna, Birleşik Arap Emirlikleri, İngiltere gibi ülkelerde karma sergi, sanat fuarı ve müzayedelerde sergilenmiştir. Nar’in Sanat Gunlugu cocuk kitabi serisi Turkiye’nin ressam kadinlarinin tarihini isleyen 6 kitaplik bir seri iken, Iplikler Serisi toplumsal deger kavramlarini irdeleyen bir cocuk kitabi serisidir. NEN su anda Musfik Bir Ruya isimli kisa animasyon ve Kiz Kardeslerin Masali isimli uzun metraj animasyon projesi uzerine calismakta, araştırmalarına, farklı mecralarda sanat ve tasarım çalışmalarına İstanbul’da devam etmektedir. 2000 yılında yine aynı fakültede hazırlamış olduğu tezi ile yüksek lisans eğitimini ve 2003 yılında da doktora eğitimini tamamlamıştır. 2003 yılında Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Temel Eğitim Bölümünde öğretim görevlisi ve doçent olarak görev yapmıştır. Yazar hala bu aynı fakültede profesör olarak görevini sürdürmektedir. 16+ yayımlansır kitabı bulunmaktadır. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesinde 2007 itibariyle grafik tasarım okumaya başladı. Kapak çizimlerinden, dergilere illüstrasyonlara, kitap kapaklarına çalışmalar yapmakta. Kendisi ayrıca pek çok festivale poster tasarımı yapar. Yurtiçinde ve dışında katıldığı pek çok sergi oldu. Tatli Kabuslar ismiyle kendi sergisini Milky Galaride 2013 yılında açtı. Salkım Söğüt kısa animasyon filmi ile pek çok festivalde ödüller almıştır.
oscar
1,575
Necmi Yalçın çocukluğundan beri çizim onun hep tutkusu olmuştur. Emek verdiği mesleğinde ulusal ve uluslararası birçok marka için geliştirdiği yaratıcı projeler ödüller almıştır. “Halam Geldi”, “Sarıkamış 1915 Eve Dönüş”, “Ya Sonra”, “Mimar Sinan” gibi pek çok filmin storyboard sanatçılığını üstlenen Yalçın; “Kurtuluş Savaşı ve Ali”, “Nutuk”, “Kelebek” gibi birçok farklı çizgi roman ve illüstrasyon eserin çizerliğini gerçekleştirdi. Kendisi ayrıca Yeditepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi bölümünde öğretim görevliliği yapmakta ve Anima Okul’da genç ve çocuklara eğitim vermektedir. 20 yılı aşkın süredir telif hakları alanında çalışmakta olup Türkiye Yayıncılar Birliği, Yayıncılar Telif Hakları ve Lisanslama Meslek Birliği ve Eğitim Yayıncıları Meslek Birliği Hukuk Danışmanlığı’nın yanı sıra pek çok yayınevi, yazar, ressam ve fotoğraf sanatçısının ve diğer eser sahiplerinin avukatlığını yapmaktadır. Fikri ve Sınai Haklar Mahkemelerinde kuruluşlarından beridir telif hakları alanında bilirkişilik yapmıştır. Ankara Barosu Fikri Mülkiyet ve Rekabet Kurulu Başkanlığı’nı 2 dönem yapmış ve 5 sayı Fikri Mülkiyet ve Rekabet Dergisi’nin genel yayın yönetmenliğini yapmıştır. Gerek baro gerek meslek birlikleri vasıtası ile Kültür Bakanlığı işbirliği ile telif hakların alanında pek çok panel, konferans gibi faaliyetler düzenlemiştir. 2001 yılından beridir fikir ve sanat eserleri kanını değişikliklerinin hazırlanması çalışmalarına katılmış olup halen yeni düzenlemeler kapsamında yapılan çalışmalara katılmaktadır. Dilimize çevirileriyle kazandırdığı kitaplar ile birlikte çocuk edebiyatı üzerinde de çalışmalar yapmaktadır. M. K. Perker illüstrasyon ve karikatür alanında değerli çalışmalarıyla var olan sanatçımızdır. The New York Times’ın 46 illüstratörün çalışmalarının gösterildiği ‘Four Decades of Illustration’ belgeselinde kendisinin çalışmaları da yer aldı. İlkan Devrim Dinç animasyon alanında eğitim aldıktan sonra lisansüstü seviyede Görsel Efekt ve Modelleme eğitimini Kanada’nın Toronto şehrinde almıştır. Toronto’da 2 sene dijital sanatçı olarak çalıştıktan sonra Türkiye’ye dönüp Cuhmurbaşkanlığı’nın bünyesinde düzenlenen Antalya’daki Expo projesinde Görsel Direktör olarak çalışmıştır. Kendisi şu an Maltepe Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olarak çalışmakta ve Yıldız Teknik Üniversitesindeki Doktora çalışmalarına devam etmektedir. İstanbul Barosu’na kayıtlı serbest avukat olarak çalışmaktadır. Seçim ve atama suretiyle İstanbul Barosu’nun bir çok kurumunda çalıştı. 2000-2002 yılları arasında Baro Disiplin Kurulu Başkanlığı görevini yürüttü. 1996-2010 döneminde Baro Staj Eğitim Merkezi yürütme kurullarında bulundu, çeşitli mesleki bölüm başkanlıkları yaptı, akademik kadroda yer aldı. Hukuk ve Adalet dergisinin ilk sekiz sayısının editörlüğü görevini üstlendi. Hukukpolitik isimli web sitesi projesinde yer aldı. (2015) Ağırlık olarak avukatlık mesleğiyle ilgili çeşitli dergilerde yayınlanan yazılarının bir kısmını 21. Yüzyılda Avukatlık ve Baro (2008, Legal Yayınevi) isimli kitapta derledi. Ümit Kireççi, 1972 doğumlu, Ankara üniversitesi tiyatro Bölümü dramatik yazarlık ana sanat dalı mezunudur. Ayrıca ünversitede hazırladığı “çizgi roman senaryosu yazım teknikleri” tezini kitap haline getirip, çizgi roman senaryosu isimde kitabı yazmıştır. Ümit Kireççi tarafından yazılan son kitap “Kelebek”, Çizgi Düşler Yayınevi tarafından okurların beğenisine sunulmuştur. Öğrencilik dönemi boyunca iki ulusal reklam yarışmasından, birincilik ve ikincilik ödülü aldı. Mezun olmaya yakın girdiği Boyner Holding bünyesindeki T-Box markasının yaratıcı ekibinde görev aldı. Sonrasında T-box Türkiye yurtiçi satış yöneticisi olarak devam etti. Askerlik hizmetinden sonra Bahçeşehir Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde araştırma görevlisi olarak akademik hayata atıldı. Reklam araştırmalarında kalitatif yöntemler üzerine çalışan Şahin, tez aşamasını İspanya Valencia Üniversitesi’nde tamamladıktan sonra, fokus grup yöntemi ve bu yönteme yönelik uygulamacıların yaklaşımlarını konu alan teziyle mezun oldu. Aynı üniversitenin Reklamcılık ve Halkla İlişkiler Doktora Programı’nın reklamcılık alt dalında doktora eğitimine başladı. Yaratıcılık, reklam yaratıcılığı, kişilik özellikleri ve hayal gücü yatkınlığı ilişkisi üzerine doktora tezi yazarak doktor unvanını almaya hak kazandı. Bu süre içerisinde yurtiçi ve yurtdışındaki bilimsel konferanslarda bildirileri yayımlandı. Göreve başladığı yıl kuruluş aşamasında yer aldığı BAU Reklam, Medya ve Tüketici Araştırmaları Birimi’nde kalitatif ve kantitatif birçok araştırmanın süpervizörlüğünü üstlendi. Ulusal ve uluslararası araştırma projelerinde görev aldı ve halen çalışmalara devam etmektedir. Bir süre sektörel dergilerden MediaThink için fokus grup araştırmaları yapmış, araştırma sonuçlarını periyodik olarak yayınlamıştır. Otomotiv Distribütörleri Derneği’nin her yıl düzenlediği Gladyatör – Satış ve İletişim Ödülleri’nde 4 yıl jüri üyeliği yapmıştır. Ayrıca bazı kurum ve kuruluşların bültenlerinde editörlük, içerik danışmanlığı görevi de üstlenen Şahin, uzun yıllar bazı ulusal kanalların televizyon programlarında editör ve metin yazarı olarak çalışmıştır. Çeşitli reklam ajansları ve firmalara; stratejik marka iletişimi, kampanya konsepti geliştirme, reklam metin yazarlığı ve kurumsal tanıtım filmleri için konsept ve senaryo yazarlığı danışmanlığı da yapmaktadır. Ayrıca çeşitli kurum, kuruluş ve organizasyonlar için etkili iletişim, ikna, metin yazarlığı, yaratıcı düşünce telknikleri, dijital pazarlama, sosyal medya yönetimi gibi eğitimler vermektedir. Karikatür çizdi, ürün tasarladı, illustrasyon yaptı. Pick Me! markasıyla akrilik takılar, Mr.Chickpea adında beyaz leblebiden adamlar yaptı. 2012 senesinde New York’a taşındı; orada Monsters of New York’u yarattı. Halen New York’ta serbest olarak illüstrasyon ve kurşun kalem/suluboya teknikleriyle deneyler ve çalışmalar yapmakta, kahve içip peçetelere bir takım kediler ve başka şeyler çizmekte. Sırasıyla Dokuz Eylül Üniversitesi, Bilkent Üniversitesi ve Florida Üniversitesinden burslu olarak grafik tasarım alanında lisans ve yüksek lisans derecelerini aldı. Türk melodram afişleri ve sosyal içerikli grafik tasarım üzerine yüksek lisans tezleri bulunmaktadır. İstanbul Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünde sanat tarihi dalında Türk sinemasında film jenerikleri tarihi konulu tezi ile doktor ünvanını aldı. Farklı mecralarda serbest illustratör, tasarımcı ve yazar olarak çalışmaktadır. Sanat ve tasarım geçmişi kent yaşamına dair sosyal konular ve etkileşimli grafik mecra araştırmalarına vurgu yapan çeşitli biçim ve içerikten oluşur. Farkındalık Haritası ve Ev Gerçekleri gibi işleri insan hakları gibi temel konular hakkında farkındalık ve tartışma ortamı yaratmak amacıyla paylaşımcı anlatı, merak, mizah, oyun, strateji ve etkileşimin tasarım ve kamusal alanda nasıl kullanılabileceği hakkında araştırmalar olmuşlardır. Akademik çalışmaları, Türk sinemasında film afisleri ve film jenerikleri, tuvalet işaretleri, düğün fotoğrafları, kahve için tasarım, canlandirma belgesel gibi Türkiye’de görsel kültürün, tasarım nesnelerinin ve hareketli goruntunun belgelenmesi ve analizini kapsar. Kompozisyon, tipografi ve teknik gibi tasarım elemanlarına odaklanarak, tasarım motivasyonlarını ve sosyal anlamı belirli bir görme şeklinin semeresi olarak inceler. Son yıllarda işlerinin büyük bir bölümü sosyal temalı projelerden kişisel temalı olanlara kaymıştır. Işleri Türkiye’nin yanısıra ve Amerika, Almanya, Ukrayna, Birleşik Arap Emirlikleri, İngiltere gibi ülkelerde karma sergi, sanat fuarı ve müzayedelerde sergilenmiştir. Nar’in Sanat Gunlugu cocuk kitabi serisi Turkiye’nin ressam kadinlarinin tarihini isleyen 6 kitaplik bir seri iken, Iplikler Serisi toplumsal deger kavramlarini irdeleyen bir cocuk kitabi serisidir. NEN su anda Musfik Bir Ruya isimli kisa animasyon ve Kiz Kardeslerin Masali isimli uzun metraj animasyon projesi uzerine calismakta, araştırmalarına, farklı mecralarda sanat ve tasarım çalışmalarına İstanbul’da devam etmektedir. 2000 yılında yine aynı fakültede hazırlamış olduğu tezi ile yüksek lisans eğitimini ve 2003 yılında da doktora eğitimini tamamlamıştır. 2003 yılında Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Temel Eğitim Bölümünde öğretim görevlisi ve doçent olarak görev yapmıştır. Yazar hala bu aynı fakültede profesör olarak görevini sürdürmektedir. 16+ yayımlansır kitabı bulunmaktadır. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesinde 2007 itibariyle grafik tasarım okumaya başladı. Kapak çizimlerinden, dergilere illüstrasyonlara, kitap kapaklarına çalışmalar yapmakta. Kendisi ayrıca pek çok festivale poster tasarımı yapar. Yurtiçinde ve dışında katıldığı pek çok sergi oldu. Tatli Kabuslar ismiyle kendi sergisini Milky Galaride 2013 yılında açtı. Salkım Söğüt kısa animasyon filmi ile pek çok festivalde ödüller almıştır.
oscar
1,576
Suriye’de “En Büyük Bayrağı Birlikte Açalım” kampanyası çerçevesinde bugün öğleden sonra Şam’ın Mezze semtinden geçen otobanda halkın farklı kesimlerinden yüzbinlerce vatandaşın katıldığı kitlesel bir gösteriyle en büyük Suriye bayrağı açıldı. En büyük bayrağı açmak için oldukça kalabalık kitleler halinde otobana akın eden gençlerde ulusal duyguların coştuğunu belirtirken, kimi gençlerin bu coşku karşısında gözyaşlarını tutamadıklarını ifade etti. Kampanyanın basın sorumlusu Rebii Diba yaptığı açıklamada en büyük bayrağı çekme gösterisinin ulusal marş ve şehitler anısına bir dakikalık saygı duruşuyla başlayacağını ifade etti. Bu kampanyanın Suriye halkının evlatları adına düzenlediklerini belirten Diba; en büyük bayrağı açarak ülkenin içişlerine yapılan dış müdahaleleri reddettiklerini ve ulusal birliğin gücünü yansıtacaklarını dile getirdi. Halkın bütün kesimlerinden kitleler Şam’ın dört bir yanından ve en uzak bölgelerinden sabahın erken saatlerinden itibaren en büyük bayrağın açılacağı noktaya akın etti. Şam’ın her bölgesinden gelen çoğu gençlerden oluşan kitleler 2300 metre uzunluğunda ve 18 metre genişliğindeki bayrağın bir tarafından tutarak hep birlikte açmak için Mezze otobanına yığıldı. Kampanya etkinlikleri çerçevesinde bayrak renklerinde 1000 balonun semaları süslediği Mezze otobanında gençlerin ulusal birlik ve bağımsızlık sloganları yankılanmaya başladı. Diğer yandan kampanyaya katılan sosyal, sivil ve halk etkinlikleri; Suriye halkının iç birliğine, muhteşem çeşitliliğine, canlılığına ve yaratıcılıkta yenilenen gücüne güvendiklerini ifade ettiler. Etkinlikler; “bizim ve ülkemizin geleceğini belirleyecek olanlar biziz... ulusal birliğimizi ve geleceğimizi baltalamada hiç kimseye izin vermeyeceğiz...” dediler. Suriye halkının tarihi asalet ve uygar bir bilince sahip olduğunu belirten etkinlikler, bu halkın vesayet, boyundurukluk yada müdahale olmadan çağdaş-modern ulusal sürecini yönlendirmeye muktedir olduğunu belirttiler. Kampanyaya değişik Arap ülkelerinden Suriye üniversitelerinde öğrenim gören öğrenciler katıldılar.
oscar
1,578
Kulu, yaratılışındaki esas gâye ve maksada ulaştıran her türlü yol ve vâsıta, bir vesîledir. Allâh’a yaklaşmak için bu vesîlelere sarılmaya da tevessül tâbir olunmuştur. Daha husûsî mânâda ise, duânın kabulüne sebep olacağı ümidiyle başta esmâ-i hüsnâ, Kur’ân-ı Kerîm, sâlih ameller, peygamberler ve sâlih zâtlar vesîle kılınarak Allah’tan bir şey istemek, arzu edilen bir şeyin elde edilmesi veya arzu edilmeyen bir şeyin def edilmesi için O’na duâ ve ilticâda bulunmak demektir. Mâide sûresinin 35. âyet-i kerîmesinde: Allah’tan korkun ve O’na yaklaşmak için vesîle (sebep) arayın!..” buyrulmaktadır. Âyet-i kerîmede “vesîle” kelimesi, mutlak olarak, yâni hiçbir tahdid olmadan zikredilmiştir. Bu itibarla Allâh’a yaklaşmak için aranması gereken vesîleden maksat; namaz, oruç, cihâd ve benzeri sâlih amellerdir. Bazı müfessirler ise bu sayılanların yanısıra, Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in ahlâkı ile ahlâklanmak gâyesiyle bir mürşid-i kâmilin terbiyesine girmenin de bir “vesîle” olduğunu ifâde etmişlerdir. Âlimler ve sâlihlerin, kulu Rabbinin yoluna tevcîh etmeleri, ruhbanlık mâhiyetinde bir faâliyet değildir. O, bir irşâd ve îkazdır. Yürünecek yollarda yolculara rehberlik etmekten ibârettir. Buna mukâbil Hristiyanlıkta ruhbanlık vardır. Onlara göre ruhban, Allâh ile kul arasında zarûrî bir vasıta durumundadır. İslâm ise bunu reddeder. Yâni Allâh ile kul arasında bir üçüncü şahıs tasavvur olunamaz. Kul, Rabbine şahsen ve doğrudan her an yönelebilir ve O’na ibâdet edebilir. Hâl böyleyken ruhbanlıkta olduğu gibi mürşidlerin, mâneviyat yolunda ilerleyen mürîd ile Allâh arasına girdikleri farz olunarak, onların gördüğü bu vazîfeye karşı bâzı îtirazlar vâkî olagelmiştir. Hâlbuki ruhbanlık, bir kimsenin râhip mevcut olmaksızın, Cenâb-ı Hakk’a kullukta bulunamamasıdır. Bu, tahrif edilmiş Hristiyanlıkta mevcuttur. Ulemâ ve meşâyıhın icrâ ettikleri vazîfe, râhiplerinkiyle aslâ kıyaslanamaz. Bu husustaki tenkidler, tevessülün lügat mânâsını ön plana çıkarmaktan doğan, yersiz ve yakışıksız sözlerdir. Böyleleri tevessülün hakîkî mâhiyetini gözardı ederler. Bu tip îtirazlar daha ziyâde gerçek mürşid-i kâmillerin hâllerine vâkıf olamayan, tasavvufî muhitlerin dışındaki insanlar arasından çıkmaktadır. Böyle düşünülmesine bâzen de tasavvufî metodları lâyıkıyla hazmedememiş olan bir kısım müntesiplerin hareketlerindeki yanlışlıklar sebep olmaktadır. Ancak bunu da haklı saymak imkânsızdır. Çünkü bir dâvâya mensûp olan kişinin acziyet, kifâyetsizlik ve bâzen de kötü niyeti sebebiyle, o dâvâya îtiraz etmek nasıl doğru değilse, bu meselede de şahısların kusurunu dâvâlarına izâfe etmek doğru değildir. Böyle şahsî kusurları, onların temsîl etmek iddiâsında bulundukları yüce değerlere atfetmek, mantıken de doğru olamaz. Nitekim bugün aklı başında hiç kimse, müslümanların kusurlarından İslâm’ı mes’ul tutamaz. Yukarıda da îzâh etmiş olduğumuz üzere hakîkî mürşidler, gerçekte ulemânın, zâhirî ilimlerin tâliminde yaptığı rehberliğe benzer bir vazîfeyi, mâneviyat yollarında îfâ ederler. Bu, kul ile Allâh arasına girmek değil, insanları mürşid-i kâmilin tecrübe ve dirâyetine istinâden Allâh’a giden yolda îkaz ve irşâd edip onları muhâtaralardan kurtarmak ve yollarını selâmetle kat edebilmelerini sağlamak gayretinden ibârettir. Nasıl ki, bir yolculuk esnâsındaki bineğimiz gâye değil vâsıta ise, bir mürşid-i kâmil de, mürîde kalbî eğitimi tâlîm edip onun iç dünyâsını Allah ve Rasûlü’nün ahlâkı ile tezyîn eden bir muallim demektir. Hattâ bâzı mürîdler -nasîb ve istîdatları varsa- sür’atle terakkî ederek, bidâyette kendisine yol gösterip önünde ufuklar açan mürşidini, nihâyette geride bırakabilir. Yâni mürşid-i kâmiller bütün ehemmiyet ve kıymetine rağmen aslâ gâye değil, ancak bir vâsıta hükmündedirler. Gerçekten tevessül, bir mânâda, olgun ve tecrübeli bir mü’min demek olan mürşid-i kâmili rehber edinerek, ayakların kayması kuvvetle muhtemel bulunan ince yollardan sâlimen geçmek için onların rehberliğine mürâcaat edip irşâd ve feyizlerinden istifâdeye çalışmaktır. Diğer bir mânâsıyla da tevessül, merâmını Cenâb-ı Hakk’ın sevdikleri hürmetine O’na arz ederek duâya makbûliyet kazandırma gayretidir. Yoksa Hak Teâlâ’nın sâlih kullarına kudsiyyet atfetmek değildir. “Dileklerinizde Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’i vesîle edininiz!..” buyurur. “Duâlarınızın kabulü için peygamberler ve sâlih kişileri vesîle ittihâz ediniz!..” buyurmaktadır. Nitekim bu hususlarla ilgili birkaç tevessül misâli şöyledir: “Nebiyy-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’le tevessül, her hâlükârda câizdir. O yaratılmadan evvel, yaratıldıktan sonra, dünya hayatı esnâsında, vefâtından sonra berzah âlemindeyken, yeniden diriltildikten sonra, kıyâmetin Arasat meydanında ve cennette Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ile tevessül edilebilir.” İbn-i Abbâs -radıyallâhu anh- anlatıyor: Hayber yahûdîleri ile Gatafan arasında savaş vardı ve Hayber yahûdîleri ne zaman Gatafan’la karşılaşsalar yeniliyorlardı. Âhir zamanda göndermeyi va’dettiğin o ümmî peygamber hakkı için Sen’den bizi muzaffer kılmanı diliyoruz.” duâsına sığınmayı kararlaştırdılar ve Gatafan’la karşılaşınca bu duâyı yaptılar. Savaşın netîcesinde Gatafan’ı bozguna uğrattılar. Fakat duâlarında vesîle edindikleri Hazret-i Muhammed -sallâllâhu aleyhi ve sellem- peygamber olarak gönderilince O’nu inkâr ettiler. Bunun üzerine Allah Teâlâ şu âyet-i kerîmeyi vahyetti: “...Daha önce (O peygamberin adını kullanarak, O’nun hakkı için diyerek) kâfirlere karşı zafer isteyip durdukları hâlde, O tanıdıkları kendilerine gelince, bu sefer O’nu inkâr ettiler. Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in vefâtından sonra Medîne’de şiddetli bir kıtlık olmuştu. Ahâli bu durum karşısında Hazret-i Âişe -radıyallâhu anhâ-’ya mürâcaat etti. Âişe vâlidemiz onlara şu tavsiyede bulundu: “–Nebiyy-i Muhterem Efendimiz’in kabr-i şerîfine gidin, tavanından bir pencere açın. Efendimiz ile semâ arasında bir perde kalmasın!” Nitekim böyle yapıldığında bolca yağmur yağdı, otlar yeşerip büyüdü, develer iyice semizleşti. Hattâ bu seneye “Âmu’l-Fetk: bolluk senesi” ismi verildi. Bir kimse Osman bin Affân -radıyallâhu anh-’ın yanına bir ihtiyacı için sık sık gidiyor, ancak Osman -radıyallâhu anh- ona iltifat etmiyor, ihtiyacını görmüyordu. Bu kimse Osman bin Huneyf’le karşılaştı ve durumu ona şikâyet etti. Osman bin Huneyf -radıyallâhu anh- ona şöyle dedi: “–Abdesthâneye git, abdest al. Sonra mescide giderek iki rekât namaz kıl. Rahmet Peygamberi olan Nebîmiz Muhammed -sallâllâhu aleyhi ve sellem- hürmetine Sen’den istiyor ve Sana yöneliyorum. Ben Sen’inle, Sen’in Rabbine yöneliyorum, ihtiyâcımı karşıla!» de ve istediğin şeyi söyle.” O kimse gitti, kendisine söylenenleri yaptı ve Osman bin Affan’ın kapısına geldi. Kapıcı onun elinden tuttu, onu Osman -radıyallâhu anh-’ın yanına götürdü. Hazret-i Osman onu yanındaki mindere oturttu. “–İhtiyacın nedir?” diye sordu. Hazret-i Osman onun arzusunu derhâl yerine getirdi ve: “–Şimdiye kadar ihtiyacını niçin söylemedin, bundan sonra bir ihtiyacın olursa bize gel!” dedi. Adam onun yanından çıktı, Osman bin Huneyf’e gitti ve: “–Allah seni hayırla mükâfatlandırsın, seninle konuşuncaya kadar ihtiyacımı görmüyor ve bana iltifat etmiyordu.” dedi. Bunun üzerine Osman bin Huneyf -radıyallâhu anh- şöyle dedi: “Vallâhi ben bunu kendiliğimden söylemedim. Şöyle bir hâdiseye şâhit olmuştum. Bir âmâ Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’e gelerek: Allâh’a yalvar da gözümdeki hastalığı gidersin! Gözümün kör olması bana çok zor geliyor!..» dedi. Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-: «–Dilersen sabret, bu senin için daha hayırlıdır.» buyurdu. Beni elimden tutup götürecek kimsem yok. Bu hâl bana çok meşakkat veriyor. Lütfen gözlerimin açılması için duâ ediniz!» deyince Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu: Sonra iki rek’at namaz kıl! Ardından da şöyle duâ et: Rahmet peygamberi olan Nebin Muhammed’le (O’nun hürmetine) Sen’in zâtından diliyor ve Sana yöneliyorum... O’nu bana, şefaatçı kıl!..” Hâkim’in rivâyetinde, ayrıca âmânın gözü görür bir hâlde ayağa kalktığı ziyâdesi de bulunmaktadır. Utbe bin Gazvân -radıyallâhu anh-’dan rivâyet edildiğine göre Rasûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurmuştur: “Biriniz, kimsenin bulunmadığı bir yerde bir şeyini kaybeder veya yardım istemek mecbûriyetinde kalırsa: « يَا عِبَادَ اللّٰهِ اَعِينُونِى Ey Allâh’ın kulları bana yardım ediniz.» diye nidâ etsin. Zîrâ Allah Teâlâ’nın sizin göremediğiniz kulları vardır.” Bu hadîs-i şerîfi nakleden İmâm Nevevî Hazretleri, bizzat başından geçen bir hâdiseyi de şöyle zikretmektedir: “Bana bu hadîsi nakleden zât, buna benzer bir hâdise yaşadığını ve Rasûlullâh’ın emri mûcibince hareket ettiğinde netîcenin aynen tahakkuk ettiğini bildirmişti. Ben de hayret etmiştim. Daha sonra birgün, yanında bulunduğum bir kimsenin devesi kaçtı. Bunun üzerine ben de bu hadîs-i şerîfi naklettim. Bir de baktık ki deve, hiçbir sebep yokken kaçmaktan vazgeçti ve sâhibi deveyi rahatça yakaladı.” İbn-i Abbâs -radıyallâhu anhümâ-’nın rivâyetine göre Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur: “Allah Teâlâ’nın yeryüzünde hafaza melekleri hâricinde ağaçtan düşen yaprağa varıncaya kadar her şeyi yazan birtakım melekleri vardır. Biriniz ıssız bir çölde herhangi bir zorluğa mâruz kalırsa « اَعِينُونِى عِبَادَ اللّهِ Ey Allâh’ın kulları yardım ediniz!» diye nidâ etsin.” Öte yandan Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in de kendi duâlarında çoğu zaman: “Peygamberinin ve benden evvelki peygamberler hakkı için (dileğimi kabul eyle!)” cümlesini zikrettiği rivâyet edilmiştir. Diğer bir hadîs-i şerîflerinde Habîb-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurmuşlardır: “Âdem -aleyhisselâm- cennetten çıkarılmasına sebep olan zelleyi işlediğinde, hatâsını anlayıp: Muhammed hakkı için Sen’den beni bağışlamanı istiyorum.» dedi. Henüz yaratmadığım[2] hâlde Muhammed’i sen nereden bildin?» buyurdu. Sen beni yaratıp bana rûhundan üflediğinde başımı kaldırdım, Arş’ın sütunları üzerinde “Lâ ilâhe illâllâh, Muhammedü’r-Rasûlullâh” cümlesinin yazılı olduğunu gördüm. Bildim ki Sen, zâtının ismine ancak yaratılmışların en sevimlisini izâfe edersin!» dedi. Hakîkaten O, Bana göre mahlûkâtın en sevimlisidir. O’nun hakkı için Bana duâ et. (Mâdem ki duâ ettin), Ben de seni bağışladım. Şâyet Muhammed olmasaydı seni yaratmazdım!» buyurdu.” Diğer taraftan İslâmî an’anede duâ, hamdele ve salveleyle başlayıp yine onlarla nihâyete erdirilir. Salvele, Peygamber -aleyhissalâtü vesselâm- hakkında Cenâb-ı Hakk’a bir duâ ve niyazdır. Peygamberimiz için yapılan duânın (salevâtın) reddedilmeyip kabul edileceği yolunda bir inanış ve kanaat mevcuttur. Duâlarımızın başını ve sonunu salât ü selâm ile süslemek de bu gerçekten kaynaklanmaktadır. Böylece iki makbûl ve kabulü muhakkak olan duânın arasına kendi duâlarımızı sıkıştırmak, onların da kabulünü sağlamak düşüncesiyledir. Nitekim, Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, namazdan sonra Allâh’a hamdetmeden ve O’nun peygamberine salât ü selâm getirmeden duâ eden bir kimse gördü. “Bu adam acele etti.” buyurdu. Sonra o adamı yanına çağırdı ve şöyle buyurdu: “Biriniz duâ edeceği zaman önce Allah Teâlâ’ya hamd ü senâ etsin, sonra Peygamber’e salât ü selâm getirsin. Daha sonra da dilediği şekilde duâ etsin.” Kulun duâsında merâmını, başta peygamberler ve onların vârisi durumundaki evliyâullâh ile Hak katında yüksek mevkîleri bulunan sâlihlerin Cenâb-ı Hak nazarındaki hatırı hürmetine istemesi, Allah Teâlâ’nın sevdiklerini vesîle kılarak bu duygularla yalvarıp ilticâda bulunması da merhamet-i ilâhiyyeyi celbedip duânın müstecâb olmasındaki mühim müessirlerden biridir. Bu yüzden duâda Allâh’ın sevdiklerini vesîle kılarken onların şahsından değil; yalnız Allah Teâlâ’dan istemelidir. Duâda Cenâb-ı Hakk’ın sevdiği zâtları zikretmek, sâdece Allâh’a yapılan duânın kabulüne sebep olması için mürâcaat edilen bir usûldür. Ayrıca, fazîlet sâhibi sâlih zâtlarla tevessül de, hakîkatte onların sâlih amelleri ve üstün meziyetleriyle tevessül etmek demektir. Çünkü onların Hak katındaki yüksek mertebe ve yüce kıymetleri bu salih amelleri sebebiyledir. Bu itibarla Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz bile, Allah’tan zafer ve yardım taleb ederken muhâcirlerin fakirleri vesîlesiyle niyazda bulunur[3] ve şöyle buyururdu: Çünkü siz ancak zayıflarınız(ın duâ ve bereketi) ile rızıklandırılır ve yardım edilirsiniz.” Zîrâ toplum nezdinde îtibâra medâr olacak bir makâm ve varlıkları olmayan, boynu bükük, kalbi kırık fakat kanaat ve takdîre rızâ ile gönlü zengin olan bu sâlih insanların tevessülüyle yapılacak duânın kabule daha lâyık olduğu muhakkaktır. Kırık ve mahzun kalbleri vesîle edinerek rızâ-yı ilâhîye vâsıl olabilmek sadedinde Mâlik bin Dinar’ın şu rivâyeti oldukça mânidârdır: Sen’i nerede arayayım!» dedi. «–Ben’i, kalbi kırıkların yanında ara.»” Enes -radıyallâhu anh-’tan rivâyet edildiğine göre, Hazret-i Ömer -radıyallâhu anh-, devr-i hilâfetinde vâkî olan kuraklıkta, Rasûl-i Ekrem Efendimiz’in amcası Hazret-i Abbas -radıyallâhu anh-’ı yanına almış ve yağmur yağması için Cenâb-ı Hakk’a O’nu vesîle ittihâz ederek: Peygamberimiz ile Sana tevessül ederdik de bize yağmur verirdin. (Şimdi ise) Peygamberimiz’in amcası ile Sana tevessül ediyoruz. Bize yağmur ver!” demiştir. Bunun üzerine yağmur yağmış ve halk suya kavuşmuştur. Bir başka rivâyete göre Hazret-i Ömer -radıyallâhu anh-: Bulut da, su da Sen’in katındandır. Bulutu gönder ve bize yağmur indir.” diyerek tevâzû ve gözyaşları içerisinde uzun ve duygu yüklü bir duâ ile yalvarmıştır. Bu duânın ardından rahmet bulutları gökyüzünde hevenk hevenk kümelenmiş ve bereketli yağmurlara nâil olmuşlardır. Hazret-i Ömer -radıyallâhu anh- bu ilâhî ikrâm üzerine: Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, bir çocuğun babasını sevdiği gibi amcası Abbâs’ı sever, ona hürmet gösterir ve onun yeminini kendi yemini sayardı. Amcası Abbas hakkında Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in gösterdiği bu saygı ve hürmete siz de riâyet edin! Onu, başınıza gelen her türlü musîbette Allâh’a (duâlarınızda) vesîle edinin!” buyurmuştur. İbn-i Abdi’l-Berr’e göre şu rivâyet de bu hususta aydınlatıcı bir mâhiyet arz etmektedir: Hazret-i Ömer -radıyallâhu anh- istiskâda bulunmak üzere Abbâs’ı da yanına alarak (musallâya) çıktı ve şöyle duâ etti: Biz Peygamberimiz’in amcası ile Sana yaklaşıyor (takarrub) ve onun şefaatçi olmasını diliyoruz (istişfa’). Peygamberin için onu gözet! Nitekim Sen, ana-babasının iyilik ve salâhı yüzünden iki (yetim) çocuğu gözetmiştin.[4] Biz istiğfâr ederek ve şefaat dileyerek Sana geldik!” Sonra Hazret-i Ömer -radıyallâhu anh-, insanlara yönelerek şu âyet-i kerîmeleri tilâvet buyurdu: (Mağfiret dileyin ki) üzerinize bol bol yağmur indirsin, mallarınızı ve oğullarınızı çoğaltsın, size bahçeler ihsân etsin, sizin için ırmaklar akıtsın!” Sonra da Abbas -radıyallâhu anh- ayağa kalkarak duâ etti. Hazret-i Abbâs’ın gözleri pınar gibi yaş akıtıyordu. (Bu vesîleyle Allâh’ın yağmur ihsân etmesinden sonra) halk: “–Seni tebrîk ediyoruz, ey Harameyn sâkîsi!” diyerek Abbâs’a dokunmaya başladı. Bu hâdise, sahâbenin bir başka sahâbeyle tevessülünü gösteren apaçık bir delildir. Ancak bu hâl, bâzılarınca tevessülün yalnız sâlih kimselerin hayatta oldukları zaman için mümkün olduğu, vefâtlarından sonra ise kendileriyle tevessülde bulunulamayacağı şeklinde iddiâlara mevzu olmuştur. Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ile tevessülü yalnızca vefâtlarından öncesine tahsîs etmek, hakîkati yansıtmayan indî bir görüştür. Biz Sana Peygamberimiz ile tevessül ederdik.” şeklindeki ilticâsı, Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in yalnız vefatlarından öncesine değil, vefatlarından sonrasına da şâmildir. Zâten Hazret-i Abbas -radıyallâhu anh- ile tevessülleri de onun -başka bir kimsenin değil- Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in amcası olması sebebiyledir. Yâni onun Fahr-i Kâinât -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in bir yakını olması dolayısıyla tevessülün nisbet edildiği makâm, vefât etmiş de olsa yine bizzat Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz olmaktadır. Bunun en açık misâllerinden biri şudur: Âlimler ve ihtiyaç sâhipleri, selef-i sâlihînin büyüklerinden İmâm-ı Âzam’ın kabrini ziyârette bulunurlar ve onunla tevessül ederek faydasını görürlerdi. Nitekim bunlardan biri olan İmâm Şâfiî Hazretleri şöyle anlatır: “Bir ihtiyacım olduğu zaman iki rekat namaz kılardım. Sonra Ebû Hanîfe’nin mezarına gider ve orada Allâh’a duâ ederdim. Öte yandan, sâlih ameller de müşkillerden kurtuluşa bir vesîledir. Hadîs-i şerîfte Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, geçmiş ümmetlerden yolculuğa çıkan üç arkadaşın hâlini şöyle bildirir: “Yolculuk esnâsında yağmura yakalanan üç arkadaş, geceyi geçirmek için bir mağaraya girer. Derken dağdan büyük bir kaya parçası düşer ve mağaranın girişini kapatır. “Sâlih amellerimizle Allâh’a duâ etmekten başka çâremiz yoktur; bizi buradan Allah’tan başka hiçbir şey kurtaramaz.” derler. Onlardan birisi, ana babasına olan itaatini vesîle kılar. Kaya biraz yerinden oynar, fakat mağaradan çıkılacak gibi değildir. İkincisi, Allah korkusunu, hayâ ve iffetini vesîle kılar. Kaya biraz daha aralanır, ama yine çıkılacak gibi değildir. Üçüncüsü de, kul hakkına olan riâyetini vesîle kılarak Allâh’a yalvarır. Duânın makbûliyyetine ve müstecâb olmasına vesîle olan diğer bir müessir de esmâ-yı ilâhiyyedir. Esmâ-yı ilâhiyyenin çokça zikredilmesi sûretiyle de Cenâb-ı Hakk’a bir kısım taleplerin kabulü yolunda ilticâda bulunmak da çok yaygın bir tevessül yoludur. “En güzel isimler (esmâ-i hüsnâ) Allâh’a âittir. O hâlde bu isimlerle O’na duâ edin!” (el-A’raf, 180) buyrulur. Nitekim Hazret-i Âişe -radıyallâhu anhâ- vâlidemiz, Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in şöyle duâ ettiklerini bildirir: Ben Sen’in tâhir, tayyib, mübârek ve Sana en sevimli olan isminle (o ismin hürmetine) Sen’den diliyorum. O isim ki, onunla Sana duâ edildiğinde icâbet edersin, Sen’den istendiği zaman verirsin, Sen’den merhamet taleb edildiğinde rahmet edersin ve sıkıntıdan kurtulmak için onunla Sen’den yardım dilendiği zaman çıkış yolu ve genişlik verirsin.” Bu hadîs-i şerîfin devâmında Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz, Hazret-i Âişe -radıyallâhu anhâ-’ya: Hangi ismiyle duâ edildiğinde, Allah Teâlâ’nın, o duâyı kabul edeceğini bana öğrettiğini biliyor muydun?” diye sormuş, Hazret-i Âişe -radıyallâhu anhâ-: “–Anam, babam Sana fedâ olsun yâ Rasûlallâh! Onu bana öğretiniz!” deyince de; -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz: “–O isim sana öğretilmemeli yâ Âişe!” buyurmuşlardır. Bunun üzerine Hazret-i Âişe vâlidemiz oradan uzaklaşıp bir müddet oturmuş ve sonra gelip Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in başını öperek: Lütfen onu bana öğretiniz.” demiş; Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz ise tekrar: “–O ismi sana öğretmemeliyim yâ Âişe! Çünkü o isimle senin dünyâlık bir şey istemen (hiç de) uygun düşmez!” buyurmuşlardır. Hazret-i Âişe -radıyallâhu anhâ- sonrasını şöyle anlatıyor: Bunun üzerine ben de kalkıp abdest aldım ve iki rekat namaz kıldıktan sonra Cenâb-ı Hakk’a şöyle yalvardım: Ben Sen’i «Allah» diye çağırıyor, duâ ediyorum. «er-Rahmân», «el-Berr» ve «er-Rahîm» diye çağırıyorum. Bildiğim ve bilmediğim bütün esmâ-i hüsnâ ile Sen’i çağırıyorum. Beni bağışlaman ve bana merhamet etmen için Sana duâ ediyorum!” Âişe -radıyallâhu anhâ- vâlidemiz sözlerine devamla diyorlar ki: “Ben bunları söyleyince Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- güldü ve şöyle buyurdu: «–Şüphesiz o isim, senin duâda bulunduğun isimler içindedir!»” Enes bin Mâlik -radıyallâhu anh- da şöyle bir hadîs-i şerîf rivâyet eder: Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- bir adamı: Sen’den başka ilâh yoktur. Sen ortağı olmayan teksin. Sen bol nîmet verensin (Mennân). Gökleri ve yeri yaratansın (Bedî’). Sen celâl ve ikrâm sâhibisin!» diyerek Sen’den istiyorum!” şeklinde duâ ederken işitti. Bunun üzerine -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz: “–Vallâhi bu adam, Allâh’ın ism-i âzamı ile istedi. O isim ki, Allah Teâlâ, onunla istendiğinde verir ve onunla duâ edildiğinde icâbet eder.” Bu ve benzeri hadîs-i şerîflerden anlaşılacağı üzere, esmâ-i hüsnâ ile tevessül etmek de, Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in sünnet-i seniyyesindendir. Yardım istemek mânâsına gelen bu kelimeler, tasarruf salâhiyetine sâhip Hak dostlarından gerek huzurlarında gerek de gıyablarında himmet taleb etmeyi ifâde eder. “Himmet taleb etmek” mânen üst derecede olduğuna inanılan sâlih zâtlardan, maksûda vâsıl olma yolunda vesîle olmalarını istemektir. Bu ise, onların duâ, teveccüh, yakın ilgi ve alâkaları ile gerçekleşir. Himmet kelimesi, ekseriyetle Allâh’ın velî kullarının yardımı hakkında kullanılır. Allâh’ın yardımından ise, “nusret” ve “tevfîk” gibi kelimelerle bahsedilir. Esâsen, yardım edecek olan yalnız Allah Teâlâ’dır. O’na yapılan duâlarda vesîlelere tevessül etmeyi, sanki Allah’tan başkasından yardım talep etmek şeklinde telâkkî etmek, muvâfık değildir. Zîrâ, tevessülde kendisine yönelinen zât, ancak Hak Teâlâ’dır. “Allah size yardım ederse, artık sizi yenecek yoktur. Sizi yardımsız bırakırsa, ondan sonra size yardım edecek kimdir? Artık mü’minler ancak Allâh’a güvenip dayansınlar.” Abdullâh ibn-i Abbas -radıyallâhu anhümâ- anlatır: Birgün, Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in terkisinde bulunuyordum. Sana birkaç söz belleteyim. Allâh’ı (yâni O’nun emir ve nehiylerini) gözet ki Allah da seni gözetip korusun. Allâh’ı(n rızâsını) her işte önde tut ki, Allâh’ı önünde bulasın. Bir şey isteyeceksen Allah’tan iste. Ve bil ki bütün insanlar toplanıp sana fayda temin etmeye çalışsalar, ancak Allâh’ın senin için takdîr ettiği faydayı temin edebilirler. Yine eğer bütün insanlar, sana zarar vermeye kalksalar, ancak Allâh’ın senin hakkında takdîr ettiği zararı verebilirler...” Bu hakîkati bütün mü’minler böylece kabul ettikleri gibi, namazların her rekatında tilâvet edilen Fâtiha Sûresindeki: Ancak Sana kulluk eder ve yalnız Sen’den yardım dileriz.” âyet-i kerîmesiyle de bu gerçeği ikrar hâlindedirler. Nitekim Bedir Harbi’nde düşmana karşı yaşanan ilâhî yardım üzerine Cenâb-ı Hak âyet-i kerîmede Rasûl-i Ekrem -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’e: “Attığın zaman Sen atmadın fakat Allâh attı...” (el-Enfal, 17) buyurmuştur. Yâni yaşanılan her türlü mânevî yardım ve lutuflarda gerçek ve mutlak fâil, yalnız Allah Teâlâ’dır. Bâzı mü’minlerin -hiçbir şirk ve küfür kasdı taşımaksızın- Allâh’a yakınlaşma arzusuyla yaptıkları hâlisâne duâlarında, sâlihlerin mânevî yardımlarını ummaları, onların yâd edilmesiyle inmesi ümid edilen rahmetten bir teberrük mâhiyeti taşır. Bu, bir tür mânevî iklîmin, feyiz ve bereketin hâsıl olması içindir. Her şey, ancak ve ancak Allâh’ın dilemesiyle olur. Zâten kendisi vesîlesiyle istiğâse edilen zât, mutlak fâil değildir ve hakîkatte yardım eden sâdece Allah Teâlâ’dır. Bâzı kimselerin, sâlihlerin gıyablarında veya kabirlerini ziyâret esnâsında; “Ey filân zât! Benim şu ihtiyâcımı gider!” gibi sözlerle doğrudan doğruya kendilerinden talepte bulunmaları, son derece yanlış ve şirke kapı aralayabilecek olan istigâse cümlesindendir. Şüphesiz bu tür istigâseler için birtakım te’viller yapılabilirse de, gâyet hassas olan tevhîd akîdesinin özünü zedeleyebilecek bu ve benzeri câhilâne hareketlerden şiddetle sakınılmalıdır. [1] Nitekim Hazret-i Mevlânâ’nın rûhunda meknuz bulunan mânevî okyanusu keşfeden Şems-i Tebrizî, âdetâ bir petrol denizini tutuşturmak için beklenen kıvılcım idi. Onun memuriyet ve salâhiyeti bundan ibâretti. Nitekim bu denizi ateşlediğinde öyle büyük bir mânevî infilâk ile karşılaştı ki, kendisi de bu alev ummânı içinde kaldı. [2] Ezelde yalnız kendisi var olan Cenâb-ı Hak insanlar ve cinlerin idrâkleri seviyesinde bilinmeyi murâd ettiğinden mâsivâyı, yâni kendisinden gayrı olan her şeyi yaratmıştır. Bu sebepledir ki Allah Rasûlü: “Âdem rûh ile cesed arasında iken ben nebî idim.” buyurmuştur. (Tirmizî, Menâkıb, 1) Buna göre Peygamber -aleyhissalâtü vesselâm-’ın cevheri demek olan Nûr-i Muhammedî’nin yaratılışta ilk olmasına mukâbil, bedene büründürülüp ba’s olunması (gönderilmesi) enbiyâ silsilesinde en sondur. Yukarıdaki ifâdede Nûr-i Muhammedî değil, beşer sıfatı ile ba’s olunan “Zât-ı Muhammedî” kastedilmektedir. [4] Bu sözüyle Hazret-i Ömer -radıyallâhu anh-, Hızır -aleyhisselâm-’ın Hazret-i Mûsâ’ya müdâhalesinden bahseden şu âyete işâret etmektedir: “Duvara gelince bu, o şehirdeki iki yetim çocuğun idi. Altında onlara âit bir hazîne vardı. Babaları da sâlih bir kimse idi. Rabbin istedi ki, o iki yetim çocuk rüşd çağlarına erişsinler ve definelerini çıkarsınlar. Ben bunu da kendiliğimden yapmadım. [5] Mevzû hakkında teferruatlı mâlumât için bkz. [9] Bu tür ifâdelerin kullanılabileceğini söyleyenler, bu sözlerin belâğat ilmindeki “mecâz-i aklî” nev’inden olduğunu ileri sürmüşlerdir. Mecâz-i aklî, fiilin gerçek fâil ve müessirine değil de, o fâilin mekân, zaman, sebep gibi alâkası bulunduğu bir şeye isnâd edilmesi demektir. Bu edebî sanata göre meselâ, “Yeryüzü ağırlıklarını dışarı çıkardığı zaman.” (ez-Zilzâl, 2) âyetinde, ağırlıkları dışarı çıkaran Allâh olduğu hâlde, fiil hakîkî fâile değil, fiilin mekânına isnâd edilmiş, ancak Allâh murâd edilmiştir. İşte sûfîler de kendisiyle istigâse edilen zâtın hakîkî fâil değil, hakîkatte yardım edenin Allâh olduğuna inandıklarını ve O’ndan istediklerini söylemektedirler. “Avâmın ve câhil müslümanların sözleri, en yakın olanıyla te’vil edilir... Onları Rasûl-i Ekrem’in kabrini ziyâretten engellemek değil, irşâd etmek güzel olur. Onları tekfir veya şirke nisbet etmek değil, anlatmak ve öğretmek uygun olur. Şüphesiz Allah Teâlâ tevhidi kıyâmete kadar muhâfaza edecektir. Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- âhir ömründe, şeytanın bu beldede kendisine ibâdet edilmesinden ümidini kestiğini bildirerek mü'minleri müjdelemiştir. O hâlde, artık İbn-i Teymiyye tevhidden endişe etmemelidir.” Dînî edebiyatta çeşitli vesîlelerle sıkça tekrâr edilen “Meded yâ Rasûlallâh!” nidâları da Rasûl-i Ekrem’in âhiretteki şefaatini umarak kendisine mürâcaat mânâsındadır. Bazı insanların buna da şirk gözüyle bakması yersizdir. Çünkü her mü'min, Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in şefaatinin bile sırf Cenâb-ı Hakk’ın dilemesiyle gerçekleşebileceğine zâten peşînen inanmaktadır. duların arapça asıllarında verebilir misiniz. İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır ...” Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular. “İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular. Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir. Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir. Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “...Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir. İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.
oscar
1,579
Ürünü sepetinize ekleyip ödemeyi tamamladıktan sonra fotoğraflarınızı WhatsApp üzerinden bize gönderebilirsiniz. Ürünün yanında Cino ve şiirlerden oluşan alıntı kartımızı hediye olarak gönderiyoruz, dilerseniz özel bir notunuzu da ücretsiz olarak yazıyoruz. Hafta içi verilen siparişleri ertesi iş gününde gönderiyoruz. Cuma verilen siparişler pazartesi kargolanır. Hafta sonu verilen siparişler ise yoğunluk durumuna göre pazartesiden itibaren en geç 2 iş gününde kargolanır. Ürünü size özel olarak olarak özenle üretip kargo sırasında oluşabilecek hasarlara karşı sağlam bir şekilde paketliyoruz.
oscar
1,585
Burada cuma namazını kılan Gültekin Uysal, cami çıkışı cemaatle bir süre sohbet etti. Ardından Bilecik Valisi Süleyman Elban’ı makamında ziyaret eden Uysal, “Elbette Bilecikimizin tarihi kimliğini bir kez daha ifade etmek istiyorum. Memleketin her noktasında var olma yok olma çizgisinde tarihi mücadeleler vermiş, Anadolu'nun her köşesindeki bütün vilayetlerimiz çok farklı özellikleri taşıyor ama ben kendimi de yarı Bilecikli hissediyorum. Askerlik görevimi Bozüyük'te icra ettim. Dolayısıyla da geçmişten bugüne ticari faaliyetlerimiz mermercilik üzerine olunca, Bilecikle farklı ilişkilerimiz de oldu. Bugün de bu vesileyle hem, Ramazan, hem teşkilatımızla birlikte olacağız, hem de beraberce sivil toplum örgütleriyle Ticaret Odası’ndan başlayarak memleketimizin can alıcı noktalarından karşılıklı fikir alışverişinde bulunabilmek adına programlarımızı gerçekleştireceğiz. Bu ülke tarihinde karşı karşıya kalmadığı birçok meydan okuma ile karşı karşıya. O nedenle, milli mutabakat meselesi olarak değerlendirdiğimiz bu ortak payda da sivil, siyasi bütün unsurlar ile köklü devlet geleneğinin de bize bahşettiği değerler ile inşallah bu süreç içeriğinde tarihi yürüyüşünün devam ettirmeliyiz. Son zamanlarda bu coğrafyada bulunan ve ülkemizin etrafında cereyan eden kısa, orta ve uzun vadede pek çok gelişmeyi de barındırdığını görüyoruz. Bu anlamda büyük kırılmaların yaşanacağı böyle bir tarihi zaman diliminde ifa etmeye çalıştığım tarihi tecrübemiz ile bütün sivil siyasi unsurların ortak bir hedefe yürüyüp sürecin içerinden çıkabileceğini de görüyoruz” diye konuştu. Öte yandan valilik ziyareti çıkışı partililer ve Uysal hatıra fotoğrafı çektirdiler. Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
oscar
1,590
Sosyal konumun bir kolu olan aile konumu dışarıdan bir erkek figürün görünürde bozulmamış aileye girip bu ataerkil yapıyı korku sinemasının fantazyasını oluşturacak olan kendi yöntemleriyle baştan çıkarmasıyla kendini ifade eder; Dracula’nın vampirlerin lordu olması gibi... Bu aile değeri bir otorite olan baba ile dominant kadın ve kız evlatlarla esasen sadakatin bittiği bir yerde gündeme gelmelidir. Taste The Blood of Dracula’da (Peter Sasdy, 1970) baba/erkek figür aileye olan sadakatinden ödün vermiş, karısını başka bir kadınla aldatarak tüm eğlencenin dibine vurmuş bir şekilde halen muhteşem bir baba ve aile değerlerine sahipmiş görünümü vermeye çalışmaktadır. Vampir; Dracula artık bozulmuş çürümüş değerleri cezalandırmak maksadıyla devreye girer ki artık kendi cezalandırma sistemini de kazanır. Babanın kızlarından birinin boynundan emdiği kan ile bu ailenin ne derece yanlış değerler üzerine kurulduğunu gün ışığına (!!!) çıkarmak ister. Artık Öteki, yolunda giden ideal bir sistemi bozmak amacıyla değil ne derece çürümüş değerler olduğunu belirtmek üzere devrededir. Fark ediyoruz ki etrafta bir kaç kadın olmasına rağmen içlerinden bir tanesi Dracula’nın şehvetine kapılmaya çok daha fazla müsaittir; o da katı aile kurallarından diğerlerine göre daha uzaktır; dışarı’ya ve de sekse daha düşkün ve yine dışarı’dan olan erkeklere yöneliktir. Nişanlı karakterin Dracula tarafından baştan çıkarılması ve yepyeni bir form olan vampire dönüşmesi ise daha zordur. Bu mevzuya slasher filmlerinde de rastlayacağız. Artık çok iyi bildiğimiz bir konuya; yani slasher filmlerinde kurbanların sekse olan düşkünlüğüne bir kez daha değineceğiz. Kurbanların erkek ve kadınlardan oluşmasına rağmen son kalan kadının (final girl) diğer kurbanlardan sekse daha az düşkün olduğunu da biliyoruz . Katilin seksüel travması da seks düşkünlerine yönelmiştir. Bu seksüellik aynı zamanda genç figürün de travmasıyken kullandığı silahların bir fallusu andırması bir yetişkinin seksi cezalandırması olarak ele alınmıştır. Eğer katil bastırılmış seksüaliteyse, final girl içindeki erkeksilikle ve de erkekle bu dürtüyü bastıran kişidir. Bu andan itibaren artık katili öldürecek kişi kadının ta kendisidir; durum tersine dönmüştür. Cinsel bir konu olarak seyirciden bahsedeceksek, özdeşleşmeden de bahsetmiş oluruz. Eğer pov açısı (point of view) özdeşleşmeyse, seyirci ilk olarak erkek kem gözüyle; katil ile özdeşleşir. Filmin uzun bir süreci katilin gözünden izlenir. Örnek vermek gerekirse Friday The Thirteenth’de Jason’ın pov’undan kurbanı çalıların arkasında görürüz. Erkek kem gözü kadının erkeğe nazaran daha uzun bir süreçte ölmesini gerektirir. Ancak final girl’e geldiğimizde filmin üçte biri artık kadının pov’undan görülmeye başlanır. Artık özdeşleşme katilden bir kadına doğru yer değiştirmeye başlar. Ancak burada bir ironiyle karşı karşıya kalıyoruz: final girl ile olan özdeşleşmemiz esasen yine bir erkek özdeşleşmesiyle vuku bulmaktadır çünkü katiller Dressed to Kill (Brian De Palma, 1980) ve The Silence of The Lambs’de (Jonathan Demme, 1991) olduğu üzere seksüel açıdan da düşündürücü ve karmaşık kimliklerdir. Erkek kem gözü ne kadar kadın için bir ceza ise, seksüel olarak karmaşık katil kimliği de kadın tarafından cezalandırılmaktadır. Kadın erkek kem gözünü kazanmıştır. Seyirci final girl ile özdeşleştiğinde artık onun sekse az düşkünlüğü yahut bakire olması bir önem atfetmez. Aksine onun bastırdığı tüm cinsellik –eylem olarak değil düşünsel olarak- katili cezalandırmak için gün ışığına çıkmıştır ve katilin kullandığı fallusu andıran cismin kadının ellerinde katili cezalandırması tesadüf değildir. Korku sinemasının cinselliğe olan yaklaşımında yanlış yönelimlerin, seksin ve sekse düşkünlüğün hep bir cezalandırılma mekanizmasıyla karşı karşıya geldiğini biliyoruz. Bunun kayıp anne figürleriyle de sağlandığını Psycho (Alfred Hitchcock, 1960) gibi bir örnekte görmüştük. Oedipus Kompleksi annenin kendi yokluğunu tamamladığı yerde devreye giriyordu. Bu yozlaşmış aile ortamı bir Öteki tarafından daha da yozlaştırıldığında, var olan değerlerin beat kuşağıyla özgürce seksin gün ışığına çıkmasıyla da bir bastırılma sürecinden geçtiğini görüyoruz. Ancak bu sefer bir yetişkinin gözünden görülmek suretiyle... Final girl çözüme ulaşmış ancak artık bir yetişkin olmuştur. Bu bastırılanlar kaos ve ikilemlerin başladığı yerdedir. Bu ikilemler kurban olmaya adaylığının sebebidir. Bu ikilemlerin bilincinde olan kadın kendini bu ikilemlerden kurtarmaya çalışır. Bu ikilemler tam anlamıyla kurtarıcıdır da çünkü onu gençlik ateşinden çıkarmış, yetişkinlik evresine sokmuştur. Tüm bu kadının kem göze kavuşma ve cezalandırma (gaze) mevzusu için en başa dönersek, Taste The Blood of Dracula’da gözü dışarıda olan, vampire dönüştürülme tehdidiyle karşı karşıyaydı. Vampire dönüşmek bir ödül olamazdı onun için. Vampirin ısırdığı gözü dışarıda ve de kokuşmuş aile değerleri içindeki kadın erkeğin kem gözüne teslim olmuş, kendi erkek kem gözüne kavuşamadığından savunmasını asla bir cezalandırma sistemine dönüştürememiştir. Sadakat sahibi ise dokunulamaz bir biçimde erkeğin kem gözüne kavuşmuş ve erkeğe yöneltmiştir bakışlarını. Bir kazıkla (fallus) öldürülecek olan vampir bir erkeğin elinden ölse bile kadının yönelttiği erkek kem gözünden kurtulamaz ve kendisini bundan daha fazla da androjen hissedemez. Kadın baştan çıkarılma ve de baştan çıkmama ikileminin ardından erkek kem gözünü katile yönlendirerek hem yetişkin sıfatına erişmiş hem de erkeğin ona kötü bakışını erkeğin kem gözüne bürünerek engellemiş olarak “kadın” olmayı başarmıştır. Öyleyse Robin Wood’un dediği gibi Öteki hem cezalandırıcı hem de toplum ve aile değerlerinin bozulmuşluğunun gün ışığına çıkarıcısıdır. Nosferatu ve Taste The Blood of Dracula’da kurtulan kadın, slasher filmlerinde kurtulan ile aynı formda olduğu kadar ailenin ve cinselliğin dışarı’dan bir figür ile yozlaştırılması ve bozulması da aynı formdadır. 1983′te İstanbul’da doğan Burak Bayülgen yedi yaşında korku filmleriyle tanıştı. İlkokulda hayallerinde korku sinemasını meslek edinip Freddyler ve Jasonlar ile iç içe bir hayat düşleyerek bir kaçış yaşayan Burak lisansını ve yüksek lisansını Sinema-TV üzerine tamamladıktan sonra en çok yapmak istediği işe, yani yazı yazmaya koyuldu. Öteki Sinema, vizyondan bağımsız sinema içeriği oluşturan ve bunu toplum faydası için yayan bir sinema yazarları topluluğudur. Ana akım sinemanın dışında kalan türlere özel ilgi gösterir ve sansürsüz yayıncılığı benimser.
oscar
1,591
İnsanoğlu var olduğu günden beri hep daha fazlasını, daha iyisini arar olmuştur. Her zaman için var olan ile yetinmeyip, şartları zorlayarak kendini değiştirme yönünde, adım atmaktan alıkoymamıştır. Kısa boylu olmaktan çoğunlukla rahatsızlık duymuş, daha uzun boylu olmak istemiştir. Burun ve yüz hatlarından estetik kaygı nedeniyle daha iyi görünüme sahip olmak için ameliyat masasına yatmaktan, para ve zaman harcamadan hiç çekinmemiştir. Güzel ve hoş görünme kaygısı ile çeşitli operasyon ve işlemlere açık olmuştur. ​Erkeklerin belli bir kısmında, penisin büyüklüğü, kalınlığı ve penisin görüntüsü, partnerinde yarattığı algı cinsel ilişkideki hazın önüne geçip, daha büyük penise sahip olma arzusu baskındır. Bu, sayede özgüveninin artacağına inanırlar. Aslında çoğu erkek penisinin var olandan biraz daha uzun ve kalın olmasına hiç de hayır demez; oysaki memeliler içinde, vücuduna kıyasla insanoğlunun penis boyutu oldukça büyüktür diyebiliriz. ​Özellikle bizim toplumuzda erkek çocuğu doğduğu günden beri, ailesi tarafından övünç kaynağı olarak görülmüş, ebeveynler tarafından, erkek çocuklarının penislerini, başkaca kişilere gösterilmesinden sakınca görülmemiş, hatta irice, bir penisin olması övünçlerini bir kat daha artırmıştır. “Hadi oğlum göster pipini amcalarına” tarzı konuşmalara çok maruz kalınmıştır. Evet, erkek çocuğu doğduğu günden beri, anne ve babalarının, penise özel ihtimas gösterdiği çok açıktır. Meslek hayatım boyunca, anne ve babalar tarafından, “benim oğlumun pipisi küçük mü acaba” diyerek çok sayıda başvuruyla karşılaştım. Ama hiç pipisi büyük diye başvuruyu hatırlamıyorum. Normal yetişkin bir erkekte, sertleşmemiş peniste penis çevresi 10 cm civarındadır. Penisin orta düzeyinde ölçüm yapılır. Sertleşmiş peniste ise bu değer yaklaşık 12,5 cm diyebiliriz. Aşağıda sertleşmiş penisin yaşlara göre ortalama kalınlığını göstermektedir. Gerçekte mikro penis (küçük penis), yetişkin bir erkekte, gerilmiş bir penisin 9,3 cm’nin altında olması durumdur. Bu da erkeklerin sadece, %0,6’sını kapsamaktadır. Genelde hormonal eksiklik ve dengesizlikler, genetik ve kromozal bozukluklar, testisin fonksiyon bozuklarıyla beraberdir. Alt karın ve kasık bölgesinde aşırı yağlanmaya bağlı kilolu erkeklerde, hatalı sünnet uygulamalarına bağlı cilt dokularında çekilmelerde de penis, olduğundan daha küçük görünümde olacaktır. Aslında penis kendisi küçük değil, kişideki algısı küçüktür. Büyütme operasyonuna karar veren kişilerin neredeyse hepsinin penisi ortalama değerler içindedir. Penis uzatılıp, kalınlaştırılır mı? Uygun cerrahi yöntem ve prosedürlere bağlı kalmak şartıyla, kozmetik olarak tatmin edici sonuç almak, evet mümkündür. Kısaca penisin asıcı ve tutucu bağlarını kesilip, penisin dışa doğru uzatılması; kişinin kendi yağ dokusu alınıp, daha sonra penisin içerisine verilmesiyle kalınlaştırılması; yapılmaktadır. Veyahut torbalardaki, penisi çeken cilt dokuların ve gömülü penise yönelik cerrahi işlemler, yapılarak da büyük penis görüntüsü oluşturulabilmektedir. Yapılan araştırmalarda erkeklerin yaklaşık %45’i ve kadınların ise %15’ i imkânları olsa, eşlerinin penisinin mevcut halinden daha iri olmasını istemişler. Bu tarz kozmetik penis operasyonlar, son zamanlarda giderek yaygınlaşmaktadır. ​Ameliyatın riskleri var mıdır? Aynı gün ameliyat yapılıp taburcu olunabilen, bir burun estetiği gibi belli kaideler ve usullere uyulduğu takdirde beklentilere cevap verecek şekilde, başarılı ameliyatlardır. ​Başka yöntemlerle penisin boyutları artırılabilir mi? Aslında internet üzerinde arama motorlarına penis büyütme ile ilgili giriş yapıldığında, yüzlerce site onlarca ürün bulmak, farklı öneriler ve teknikleri görmek mümkündür. Evet, ama bunların gerçeklikle ne kadar ilgisi vardır, ne kadar başarı sağlar. Bilimsel olarak, krem, yağ, hap ve ilaç gibi ürünlerin hiçbir etkisi olmadığı gibi, tamamen ekonomik sömürü olarak kullanılmaktadır. Bazı kullanılan traksiyon ve vakum cihazları ise, anlamlı derecede farklılık oluşturmamaktadır. Bu ürünlerin kullanımına bağlı kimi zaman komplikasyonlar da görülmektedir. Sonuç olarak penisinin algısı ile sorun yaşayan, bu durumu düzeltmek için kesin kararlı olan bir bireyde ameliyat dışında seçenek yoktur.
oscar
1,600
Farmasi üyelik formunu doldurduktan sonra en kısa süre içinde belirtmiş olduğunuz iletişim numaranızdan aranırsınız. Üyelik bilgileriniz alındıktan sonra hemen kayıt işleminiz tamamlanır. Anında sisteme girip sipariş vermeye başlayabilir üye kaydedebilirsiniz. Farmasi dünyası çok kazandırır. Hemen sizde avantajlardan yararlanın. Farmasi’ye üye olmak ve ürünleri katalog fiyatı üzerinden çok daha indirimli şekilde satın almak için doğru adrestesiniz! Farmasi üyelik formunu doldurarak Farmasi ailesine katılın. Farmasi kozmetiğin zengin ürün seçenekleri ile tüm ihtiyaçlarınızı karşılamanız mümkün. Aradığınız her şey Farmasi’de sizleri bekliyor! Bakımdan kozmetiğe, temizlik ürünlerinden parfümlere, aksesuarlardan gıda takviyelerine kadar birbirinden yenilikçi ürünleri katalog fiyatından %40 daha indirimli satın almak için üye olabilirsiniz. Farmasi online üyelik formunu doldurduktan sonra en kısa süre içinde belirtmiş olduğunuz iletişim numaranızdan aranırsınız. Anında sisteme girip sipariş vermeye başlayabilir üye kaydedebilirsiniz. %100 Türk sermayeli, kendini tavsiye ettirmeyi başaran Farmasi’de kazanmak çok kolay! Farmasi size sadece indirimli, avantajlı bir alışveriş fırsatı sunmuyor! Aynı zamanda kariyer fırsatı da sunuyor. Kariyer basamaklarını tırmanarak kendinize özgür bir iş fırsatı tanıyın! Ülkemizin güzide şehri Afyonkarahisar ile beraber Türkiye’nin her yerindeyiz. Bu yolda asla yanlız kalmayacaksınız. Afyonkarahisar Farmasi ekibi ile beraber yeni arkadaşlıklar, dostluklar edinmenin yanı sıra gelir sahibi olmak için ekibimize katılın. Üyelik için istenen ön bilgiler sitemizde yer alan üyelik formunda olduğu gibidir. Ön başvuru için üyelik bilgilerini girdikten sonra formu gönder butonuna tıklayarak mesai saatleri içerisinde size dönüş yapılmasını bekleyin. Bilgilerinizi eksiksiz girdiğinizden emin olun. Bu site kişisel bir sitedir. Farmasi resmi web sitesi değildir. Sitemizde yer alan Farmasi üyelik formu ile ekibimize takılabilirsiniz.
oscar
1,607
Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) Kilis Milletvekili Ahmet Salih Dal, son zamanlarda ortaya atılan yalan iddia ve haberlerle ilgili yazılı bir basın açıklaması yaptı. Kilis Polateli – Şahinbey OSB ile ilgili yerel basında çıkan haberler gerçeği yansıtmamakta olduğunu belirten Milletvekili Dal, “Yalan bilgilerle halkımızın kafasını karıştırmaya çalışan zihniyet kendini gündemde tutmak için her türlü palavraya başvurmaya devam etmektedir. Bunların yalanlarını ortaya çıkaracak güç ve kudreti halkımızın bize verdiği destekten alıyoruz. 18 Mart 2013’te ilk başvurusu yapılan Kilis Polateli – Şahinbey OSB ile ilgili bilgilendirme raporu, yer tespiti, hazineye ait arazilerin ve mera arazilerinin işlemleri, jeolojik gözlem etüdü, ÇED raporu, zemin etüdü çalışmaları tamamlanmıştır. 4 Aralık 2020’de altyapı çizim ihalesi yapılmıştır. Şubat ayı içerisinde talep eden fabrikalara arsa verilmesi aşamasına gelinecektir. Altyapı çalışmalarının çok yakın bir zamanda başlayacağı Polateli-Şahinbey OSB’de fabrika inşaatlarının başlaması için de bir engel kalmayacak ve altyapı çalışmaları yapılırken fabrikalar da inşaatlarına başlayabilecektir.” ifadesini kullandı. Kilis Milletvekili Dal, “Kilis ilimize ve bölgemize istihdam olarak tarihin en büyük katkısını yapacak olan OSB’de üretim yapacak, ihracat yapacak fabrikaları düşündüğümüz zaman çok heyecanlanıyoruz. Bizler ise Ankara’da bu yatırımların ilimize aktarılması ve hızlandırılması için bakanlıkların kapısını aşındırmaktayız. Halkımızdan isteğim muhatabından duymadıkları haberlere itibar etmemeleri olacaktır.” şeklinde konuştu. Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
oscar
1,619
Köyün yaşam standartlarını değiştirecek bir farkındalık projesi olacağı belirtilen Balköy Projesi kapsamında Ballıkpınarda, okul ve sağlık ocağı yeniden yapılacak, yöresel ürünler satış yeri, mahalle meydanı, köy müzesi yapılacak; arıcılık, bahçe bakımı, nakış ve dokuma gibi 10 farklı alanda eğitimler verilecek, kültürel etkinlikler düzenlenecek. Programın açılışında konuşan Gölbaşı Kaymakamı Tülay Baydar Bilgihan, projenin önemine değinerek, proje kapsamındaki bazı eğitim çalışmalarına pandemi nedeniyle gecikmeli olarak başladıklarını belirtti. Tülay Baydar Bilgihan konuşmasında, “Balköy projesi, kırsal alanda bir yeniden değişim projesidir. Bunun içerisinde sadece yerel altyapı yok. Burada aynı zamanda kültürel varlığı sunma çabası da var... Ballıkpınar demek bal yetiştirmenin de ötesinde muhabbet demek. Ballıkpınar demek, birliktelik ruhu demek. Ballıkpınar demek, sevgi demek, bir arada hareket edebilme yeteneği demek, geçmişe duyulan özlemin, geleneğin bugüne taşınması demek. Ballıkpınar demek, geleneği yenilikle buluşturmak demek.” ifadelerini kullandı. Proje çerçevesinde köyde bulunan 4 çeşmenin de yenileme çalışmalarına başlandığını kaydeden Kaymakam, çeşmelerden birinin Kırım Bahçesaray’daki Hansaray’da bulunan, şiirlere konu olan meşhur Gözyaşı Çeşmesinin adını taşıyacağını belirterek, proje kapsamındaki çalışmalarda Kırım Derneğinin son derece önemli bir rol tutacağını ifade etti. Kırk yıl önce Ballıkpınar köyünün örnek bir köy olduğunu kaydeden Gölbaşı Belediye Başkanı Ramazan Şimşek, “Mükemmel bir Ballıkpınar Tatar köyüydü burası. Bu proje ile Ballıkpınarı 40 yıl önceki Ballıkpınar’a götüreceğimize inanıyorum. Bu proje ilçemize yeni bir değer katmak adına gerek turizm açısından, gerekse tarımsal açıdan önemli bir adım olacaktır.” dedi. Balköy Projesinin örnek bir proje olacağı görüşünü paylaşan Hacı Bayram Veli Üniversitesi Turizm Dekanı Prof. Dr. İrfan Yazıcıoğlu, projenin başarılı olmasının Ballıkpınar sakinlerinin vereceği destek ile mümkün olacağını kaydederek, mahalle sakinlerini projeyi desteklemeye çağırdı. Ballıkpınar, Ankara‘nın Gölbaşı ilçesine bağlı 54 mahalleden biri. Bu köy, Kırım’ın Rusya tarafından ilk işgalinden sonra Kırım’ı terk etmek zorunda kalıp Romanya’ya yerleşen oradan da 20. yüzyılın başında Türkiye’ye göç eden Kırım Tatarları tarafından kuruldu. Ballıkpınar, kendine özgü yapılış ve sokak planı ile cumhuriyetin ilk yıllarında “örnek köy” statüsü kazandı. Kalkay, “Köy, 20. yüzyılın başında Kırım Tatarları tarafından kurulan, geliştirilen, büyütülen bir köy. Bu köyde pek çok Kırım Tatar hatırası yaşıyor ve bu köyde hala Kırım Tatar gelenekleri yaşatılıyor. Bu köyü kuran insanlar, köyün kurulmasından itibaren kendi dillerini, kültürlerini, yemeklerini yaşatmışlar ve bu, bugüne kadar devam ediyor ve inşallah daha uzun yıllar devam edecektir.” ifadelerini kullandı. Kurulduğu zaman köyün 50 Kırım Tatar hanesinden oluştuğunu kaydeden Kalkay, Ankara’ya çok yakın olması ve zamanla il sınırları içine dahil edilmesi nedeniyle Kırım Tatar olmayan diğer birçok insanın da buraya yerleştiğini, Kırım Tatar aile sayısının da azaldığını ama insanların burada Kırım Tatar kültürünü yaşatmak için elinden geldiğini yaptığını aktardı. Dedesinin, buralara ilk yerleşenlerden ve köyün temelini atanlardan biri olduğunu kaydeden Kırım Derneği Ballıkpınar Şubesi Başkanı Erdinç Baybörü, Kırım Tatar derneğinin köye 12 yıldır faaliyet gösterdiğini belirtti. Bu sene köyde, kırsal kalkınmayı hedefleyen Balköy Projesi yürütülmeye başladı. Ankara Kalkınma Ajansının “Kırsalda Ekonomik Faaliyetlerin Çeşitlendirilmesi Mali Destek Programı” çerçevesinde desteklenen proje kapsamında eko-turizme yönelik bir uğrak yeri oluşturulması hedefleniyor. Projede Kırım Tatar unsurunun önemli bir yeri olduğunu kaydeden Erdinç Baybörü, “Amacımız Kırım Tatar kültürünü, örf ve adetlerini, gastronomisini, el sanatlarını yaşatmak. Köyümüzde Kırım mimarisine uygun olarak, Kırım Türklerinin yaşam şartlarında bembeyaz kar gibi badanalı evlerimiz olacak.” dedi. Proje çerçevesinde, dernek binasının da onarım çalışmalarının yapılacağını kaydeden Baybörü, burada çeşitli etkinlikler düzenlemeyi planladıklarını aktardı. Derneğimiz, Bakanlar Kurulu'nun 21.12.1992 tarih ve 92/3924 sayılı Kararı ile kamu yararına çalışan derneklerden sayılmış olup bu karar 15 Ocak 1993 tarih ve 21466 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanmıştır.
oscar
1,620
→ Diğer bölümler kadar önemli olmasa da bence yine de önemli çünkü her tıp fakültesinin sunduğu imkanlar aynı değil mesela her tıp fakültesinde yeterli sayıda kadavra yok ya da bazı tıp fakültelerinin laboratuvar imkanları öğrenciler için yeterli değil bence bunlar bir tıp fakültesi için önemli faktörlerdir. Bulunduğun üniversitenin size sunduğu avantajlar, dezavantajlar nelerdir? → Marmara Tıp Fakültesi devlet üniversiteleri arasına sadece İngilizce eğitimi uygulayan tek tıp fakültesidir ve eğitim dili %100 ingilizcedir bu durum bize literatüre hakim olabilme ve sürekli gelişen tıp dünyasında günceli takip edebilme imkanı vermektedir. Dezavantaj olarak ise eğer İngilizceniz yeterli değilse tıp eğitiminden önce tıp eğitiminden bağımsız olarak hazırlık eğitimi almanız gerekmektedir. Tıp okumak zor mu?. Fakülte ve kampüs ortamı nasıl? → Marmara Tıp Fakültesi diğer fakültelerden ve ana kampüsten ayrı olarak Maltepe Başıbüyük’teki sağlık kampüsünde yer almaktadır . Diğer bölümlerden ayrı olduğumuz için açıkçası fazla renkli bir kampüs hayatımız olduğu söylenemez. Bulunduğunuz şehirde öğrenci olmak nasıl, kolay mı? → İstanbul’da öğrenci olmak aslında düşünüldüğü kadar zor değil. Mesela aylık ulaşım ücreti 55 TL birçok şehre göre gayet uygun bir fiyat , bizi zorlayan kısım her okula ulaşılabilecek yurtların bulunmayışı ve ev kiralarının yüksek oluşu. Kadavrayı kaçıncı sınıfta gördünüz? → Kadavrayı ilk olarak 2.sınıfta gördüm. Açıkçası ilk başta görmeden korkacağımı düşünüyordum fakat hiç öyle olmadı hatta zaman geçtikçe anatomi pratiklerini heyecanla bekler oldum. → Komite, (MÜTF için)ortalama 2 ay süren derslerin sınavına verilen isimdir. 1. Sınıfta 4, 2. ve 3. Sınıfta ise 5 komitemiz var. Geçme notumuz ise 45 fakat bunu görünce 45 alarak sınıfı geçebileceğinizi düşünmeyin. Sınavlarda çan sistemi uygulanıyor ve eğer çok zor bir komiteden çıkmadıysanız 45 DD ya da FD harf notuna denk gelir bu da sayısal olarak 1 ya da 0.5 demektir . Eğer sene sonunda ortalamanız CC yani 2 yi tutmazsa sınıfı geçemezsiniz. Eğer sene içinde 45 puanı geçemediğiniz komite veya komiteler olursa temmuz ayında bu sınavların bütüne girersiniz. Sınıfı geçmek çok zor? Sürekli ders mi çalışıyorsunuz? → Sınıfı geçmek çok zor değil ama tabi çok da kolay değil. Mesela ben 2 ay süren komite derslerinin ilk 1 ayı sadece derslere katılırım ekstra ders çalışmam ve oldukça fazla gezerim, 2. ay ise hem derslere katılıp hem de sıkı bir şekilde der çalışırım. Özellikle son 1-2 haftada çıkmış soruları çözer sınava hazırlanırım. Ders çalışırken nasıl metodlar uyguluyorsun, ezberin iyi olması gerekli midir? → Tıp sanıldığının aksine sayısal değil sözel bir ders olduğu için be ders slaytlarımı tekrar tekrar okurum yeterli tekrara ulaştığımda da çıkmış soruları çözüp hazırlanırım. Evet ezberiniz iyi olursa bu sizin için bir avantaj olur çünkü bir slaytı 5 kere okumak yerine 2 kere de okuyup ezberlerseniz bu size zamandan tasarruf sağlar. Pratik derslere ne zaman başlıyorsunuz? Zaten 4-5-6 . sınıfta her tıp fakültesinde olduğu gibi hastanede staj ve eğitimler alınmaktadır. Hastanedeki dersleriniz kaçıncı sınıfta başlıyor? → Hastanedeki derslerimiz 4. Sınıfta başlıyor fakat ne zaman istersek ilk 3 sene içerisinde de hastaneye gidip gözlemci olarak bulunabiliyoruz. Bölüm seçimi ne zaman yapılıyor? → Bölüm seçimi 6 yıllık tıp fakültesi eğitimi bittikten sonra girilen TUS’ a göre yapılıyor. Tercih dönemindeki arkadaşlara, okuduğun üniversiteyi ve bölümü önerir misin? → Eğer gerçekten Tıp istiyorsanız kesinlikle MÜTF ‘ye gelmenizi öneririm çünkü bu okuldan sadece bir doktor olarak çıkmayacaksınız buna emin olabilirsiniz. Marmara Tıptan literatüre hakim, bilimsel çalışmalar yapabilen , insan ilişkileri gelişmiş yetkin bir birey olarak çıkacaksınız. Son olarak üniversiteye yeni geçen arkadaşlarımız için söylemek istediğiniz bir şeyler var mı? → Üniversiteye kadar okuduğunuz okullar belki sizin seçiminiz değildi ama üniversite her ne kadar puana bağlı olsa da bölüm olarak sizin seçiminiz o yüzden okuduğunuz bölüm ne oluşa olsun hakkını verin ve hep en iyi olmayı hedefleyin ve ne olursa olsun mutlu olmaktan vazgeçmeyin.
oscar
1,624
Demir oksit sarısı, şeffaf bir toz sarı pigmenttir. Parçacık boyutu 0,01-0,02 μ M'dir.Geniş özgül yüzey alanına (sıradan demir oksidin yaklaşık 10 katı), güçlü ultraviyole emilimine, ışık direncine, atmosferik ... Demir oksit kırmızısının iki ana üretim süreci vardır: kuru ve ıslak. Bugün bu iki sürece bir göz atacağız. 1. Kuru işlemde Kuru işlem, Çin'de geleneksel ve orijinal bir demir oksit kırmızı üretim sürecidir. Avantajları basit üretim süreci, kısa süreçtir ... Üç pro ile ...
oscar
1,625
Türkiye’deki tatil severlerin en çok dikkatini çeken turlar arasında Benelüks turu yer alıyor. Benelüks, keyifli bir tatil geçirmek için tercih edebileceğiniz ideal yerlerin başında geliyor. Aralarındaki mesafenin çok kısa olmasından dolayı birkaç ülkeyi aynı anda imkanı tanıyan Benelüks turları, tatil severlerin kısa sürede çok kaçamak yapmak istedikleri dönemlerde tercih ettikleri, en azından duydukları turlardan biri. Nereye gideceğinizi bir türlü seçemiyor, kararsızlık içinde tatil planlarınızı hep erteliyorsanız tüm seçenekleri bir kenara bırakın. Gittiğinize pişman olmayacağınız seçenek şüphesiz, Benelüks. Tıpkı şu nar bilmecesinde olduğu gibi, Benelüks turu satın al seçeneğini seçtiğiniz zamanda tek bir ülkeyi 7 günde gezip bitireceğinizi düşünüyor olabilirsiniz. Fakat sürprizlerle dolu bu turun içinden tam 3 ülke çıkıyor! Çünkü Benelüks olarak adlandırılan bölge, Belçika – Hollanda – Lüksemburg gezisinden oluşan paket bir alan... Bu turu aldığınızda 7 gece boyunca oldukça hareketli, birbirlerine çok yakın bu 3 ülke arasında hayallerinizdeki tatile kavuşmanın huzuruyla geçireceğiniz bir tur size kapılarını aralıyor. Kendi imkanlarınızla en sevdiğiniz arkadaş grubunuzu peşinize takarak veya sevgilinizle kol kola muhteşem bir tatil için çıkabileceğiniz yolculuk, Benelüks tur imkanları ile gittiğiniz zaman daha keyifli bir hale geliyor. Turla gittiğinizde gezmeye harcayacağınız vakti, şehir katalogları ve haritaların başında harcamaktan kurtuluyor, sadece kolunuza çantanızı, boynunuza fotoğraf makinenizi takarak tatilin keyfini çıkarıyorsunuz. Üstelik turlarda birçok ödemeniz gereken şey hem daha kampanyalı fiyatlarla hem de tur için ödediğiniz ücretin içinde olduğundan dolayı etliye sütlüye karışma derdiniz olmadan, elleriniz cebinizde Benelüks turunda tek solukta 3 ülke görmenin tadını doyasıya çıkarabilirsiniz. Her tatil döneminde Benelüks turu için niyetleniyor fakat soluğu daha başka bir yerde alıyorsanız artık harekete geçmenin vakti geldi, demektir. Uzun Kurban Bayramı tatili boyunca bayram heyecanını Benelüks’te yaşamaya ne dersiniz? Eşle, dostla bayramlaştıktan sonra valizini kapın ve Benelüks’ün eşsiz doğasına, mimarisi ile sizi büyülemesine, şehirler arasında kısa ulaşım mesafesi sayesinde 3 ülkeyi 7 gece gibi kısa bir sürede gezmeye hazır olun.
oscar
1,627
Diş hekimlerinin ilgilenmekte olduğu ağız, diş ve çene hastalıkları insan sağlığı açısından oldukça mühim oluyor. Ağız, diş ve çene hastalıklarında tespit ve tespit edilen rahatsızlıktan sonra uygulanan çözüm yolu insanın diğer rahatsızlıklarıyla da ilişkili oluyor. Genel anlamda ımplant uygulamalarında, dağınık dişlerde, impant cerrahisi uygulamasında, diş çekiminde ve çene ameliyatlarında bu anabilim dalı söz konusu oluyor. Eklemleri de etkilemekte olan ve çene eklemi hastalığı olarak da geçen bir hastalıkla da ilgilenen anabilim dalında insanlar diş sıkma ve diş gıcırdatma gibi problemlerle de gelebiliyor. Vücudun birçok yerinde eklemler ile ilgili problemler meydana gelebiliyor. Ağız, diş ve çene hastalığı cerrahisini etkileyen ve ilgilendiren durum ise çene ekleminde oluşan rahatsızlıklar oluyor. Çenenin birleştiği yerde bulunan eklemde bir rahatsızlık meydana gelebiliyor. Bu rahatsızlığın başında yaralanma ve kazanalar geliyor daha sonra ise çenenin duruş bozukluğu, yorgun çene kasları, diş tedavilerinin uzun sürmesi sonrası oluşan çene eklemi problemi oluyor. Bu gibi nedenlerin yanı sıra psikolojik bazı rahatsızlıklar, dişlerin uyumsuzluğu ve tüketilen besinlerin tek bir taraftan çiğnenmesi de eklem rahatsızlıklarına yol açıyor. Belirli aralıklarla kulak çınlaması, yemek yerken zorlanma, yüzde ağrı, çeneyi tam açamama, nadir olsa da baş dönmesi ve bayılma çene eklemi problemlerinin belirtilerinin başında geliyor. Çene eklemi problemi tespit edildikten sonra tedavisi için birçok yöntem de bulunuyor. Çene ekleminde oluşan rahatsızlıkların önemli bir belirtisi olan diş sıkma ve diş gıcırdatma tedavilerinde gece plağı uygulaması önemli oluyor. Şeffaf gece plağı uygulamalarıyla her zaman tercih edilebilecek olan bu tedavi sonuca ulaştırıyor. Stres ve sıkıntıdan oluşan genellikle geceleri diş sıkma ile başlayan ve çenede kötü rahatsızlıklara yol açan diş sıkma rahatsızlığı iki çeşitten oluşuyor. Sert ile yumuşak olarak bulunan gece plağı ilerlemiş rahatsızlıklarda tek başına yeterli görülmüyor. Genel anlamda amacı ise sıkma ve gıcırdatma da oluşabilecek ciddi rahatsızlıkları engellemek oluyor. Hastaların belirtileri gördükleri zaman direkt başvurması tedavinin ilerleyişi açısından önem arz ediyor.
oscar
1,630
Milli Eğitim Bakanlığı eğitim sisteminin geliştirilmesi için yeni bir politika getirmeye hazırlanıyor. Buna göre öğretmen yetiştirme ve geliştirme sistemleri , performans sistemiyle birleştirilecek. Uygulanacak Performans sistemiyle öğretmen ve öğrenci yeterlilikleri esas alınacak. Artık öğretmenlere kariyer sistemi getirilecek ve bu sistemle öğretmen performanslarının yükseltilmesi hedeflenecek. Öğretmen maaşları da bu performanslara göre belirlenecek , performansı yüksek öğretmenin maaşı da yükselecek. Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Ömer Dinçer’ in onayından geçen sistem şimdi ise bakanlar kurulunun onayını almayı bekliyor. Yeni performans sistemi bakanlar kurulunun da onayından geçerse artık öğretmenler yılda bir kez sınava tabi tutulacak ve konumları bu sınavlardan aldıkları puanlara göre belirlenecek. Yüksek puan alan öğretmenlerin statüsü yükselirken alacakları maaş da statülerine göre belirlenecek.Statüsü yüksek öğretmenlerin meslektaşlarına göre belli ayrıcalıkları da olacak. Belli bir statüye sahip öğretmenin bulunduğu statüyü koruması için yapılacak olan sınavlardan yüksek puan alması gerekecek. Puanını düşüren öğretmenin statüsü de doğru orantılı olarak düşürülecek. Yeni maaş ve performans sisteminde başöğretmenler de unutulmadı. Sisteme göre başöğretmenler eğitimin tam merkezinde yer alacak. Başöğretmen olan öğretmenler haftanın yarısında öğrencilere, diğer yarısında ise öğretmenliğe yeni başlayanlara dersler verecekler. Milli Eğitim Bakanlığı uygulanacak olan bu sistemle öğretmenlere deneyim ve tecrübe kazandırmayı aynı anda da eğitim kalitesini yükseltmeyi hedefliyor.
oscar
1,631
Konuşan kedi tom traş ve bakım oyunumuz da uzun zamandır sakallarını uzatan tom'un ilk önce sakallarını keserek oyuna başlıyoruz. Sakalları kesmeden önce sakalları yumuşatmak için su ve yumuşatıcı köpük sürerek sakalları yumuşatmalı ve ardından traş makinesi ile tom'un sakallarını kesiyorsunuz. Sakalları kestikten sonra tom'un cildine bakım kremleri sürerek bakım işlemini de tamamlıyorsunuz. En son aşamada tom için yeni bir stil belirleyerek oyunu tamamlıyoruz. Wormax.io Online oyunlarımıza bir yenisini daha ekliyoruz. Wormax.io oyununda solucanınızı fare ile kontrol ederek önce bölüm içerisinde ki nesneleri... Subway Surf Son zamanlarda çıkan en güzel oyunların başında geliyor Subway Surf Oyunu! Süper Yılan Agario Agar.io oyun serisinin devamı olan ve yılan versiyonu olarak bilinen süper yılan agario oyunu yine çok keyifli. Subway Surf 2 Çok sevilen Subway Surf oyununun 2. versiyonu ile tekrar sizlerleyiz. Bu oyunda holigan bir kaykaycı sokakta top oynamaya çalışırken karşı... Neşeli Dondurmalar Çocukların oyun çılgınlığı artık farklı bir hal aldı. Çocuklar eskiden sokaklardan gelmediği hatta bilgisayardan oyun oynamak için CD... Slash.io İnternet üzerinde en çok oynanan oyun serisi olan .io uzantılı oyunlara sizler için bir yenisini daha ekliyoruz. Slash.io oyunu tema olarak... Wormate.io Wormate.io oyunu diğer yılan oyunlarına göre daha eğlenceli bir temaya sahiptir. Oyun yüklendikten sonra kullanıcı adınızı yazarak oyuna... Gunr.io Gunr.io oyununda uzay aracı ile online oyuna hazır mısınız. Oyunu online olarak oyuncular ile oynayacağınız için internet hızınızın iyi... Temple Run 2 İlk önce akıllı telefonlar için piyasaya sürülen Temple Run oyun serisi neredeyse tüm akıllı telefonlara yüklendi ve inanılmaz bir oyuncu... Oyunumuz yüklendikten sonra kız oyuncu ile mi yoksa erkek oyuncu ile mi... Agarz Agar.io oyunundan esinlenerek yapılan Agarz oyunu Türkçe server içerdiği için Türk oyuncularının hepsi bu oyunu oynamaktadır. Çiftlik Simülatörü 2017 Çiftlik Simülatörü 2017 oyununda kendi çiftliğinizi kurarak harika bir çiftçi olmaya hazır mısınız ? Oyun 3 boyutlu grafikler ile... Agar.io Yılan Meşhur agar.io oyununu bilmeyen yoktur heralde. Bu oyunumuz da agar.io mantığı ile yapılmıştır ama bu oyunda yılanı kontrol edeceğiz.... Subway Surfers 2017 Çok sevilen subway surfers oyununun 2017 versiyonu sizlerle. Bu oyunumuz 3 boyutlu grafikler ile hazırlanmıştır. Blash.io Blash.io oyunumuz da bir baloncuğu kontrol ederek online oyuncuları yok etmeniz gerekiyor. Oyunun yükleme işleminin ardından kullanıcı... Chrome Dino Google tarafından,Chrome sayfaları açılmadığında yani internet olmadığında kullanıcılar beklerken sıkılmasınlar diye yapılmış basit... MooMoo.io MooMoo.io oyununun da kaynak toplayarak kendi köyünüzü inşa etmeniz gerekiyor. Diğer .io oyunların da olduğu gibi kaynak toplayarak seviye... Yük Yerleştirme Kargo kamyonunun yola çıkabilmesi için kargoları kasaya yerleştirmeniz gerekiyor ve kamyon hazır olunca yola çıkıyor. Kral Çiftlik Kral diyarının en görkemli prensi ve hanedanı savaş sonrası tüm mal varlıklarını kaybederler ve kalelerinde tek başına kalırlar. Koş Yeti Koş Sevimli çizgi film kahramanımız yeti, mağazarasından çıkarak koşmaya başlar ve yol üzerinde ki çilekleri toplamak, engellerden kurtulmak ve... Yılan Agar.io 2 Her gün bir yeni sürümü çıkan agar.io oyununun yeni versiyonlarından bir tanesi olan yılan agar.io oyunu yine online olarak kullanıcılara... Anahtarları Topla 2 Anahtar topla oyununun devamı olan bu oyunda karşınıza çıkan tırnaklı tekerleri ve anahtarları tuzaklara düşmeden toplamanız isteniyor. Yılan oyunlarını sevenler için harika bir oyun daha. Oyunun yükleme işlemi tamamlandıktan sonra oyuna... Korkak Hırsız Korkak Hırsız oyununda esrarengiz olaylar sizi bekliyor. Minik hırsız, kamera güvenlik sistemine yakalanmadan alt katta bulunan evrak odasına... Yunus Show 8 Yenilenen Yunus Show 8 'de sizleri yine çok eğlenceli ekrobasi şovu beklemektedir. Tamamen Türkçe dil desteği ile hazırlanan yunus show 8'de... Koyun Shaun 2 Her oyun serisinde yeni bir macera ile karşımıza çıkan koyun shaunlar, şimdi koyun shaun 2 oyunu ile sizleri bekliyor. 3 sevimli koyunumuz yine... Neşeli Dondurmalar 3 Geliştirilen neşeli dondurmalar oyun serisinde yeni olarak, bölümler, canavarlar ve grafikler eklenmiştir. Oyunumuz da yine vanilyayı yöneterek... Ben Bilmem Eşim Bilir Çiftlerin katıldığı ve diğer çift katılımcılar ile yarıştığı eğlenceli ve bir o kadar da zor olan ben bilmem eşim bilir'e... Benzer şekerleri toplayarak yüksek skor elde... Altın Avcısı Bu güzel oyunda küçüklüğünüzden beri hayalini kurduğunuz ama bir türlü gerçekleştirme fırsatı bulmadığınız altın defineciliğine...
oscar
1,636
Zombi köyü 2 oyununda, tüm köyü ele geçiren zombiler yaşayan tüm insanları mutasyona uğratmıştır ve köyde bir dek siz kalmışsınızdır. Bir çiftlikte yaşayan çiftçiyi kontrol edeceğiniz bu oyunda, oyuna evin içerisinde başlayacaksınız. Dışarıda bir sürü zombi sizin dışarıya çıkmanızı beklemektedir ve zombileri öldürmeniz için silah bulmanız gerekiyor. Evin her yerine bakmanız gereken bu oyunda silah bazen dışarıda da olabiliyor. Çiftçiyi W,A,S,D tuşları ile kontrol edebilir, fare ile atış yapabilir Shift tuşu ile koşabilir R tuşu ile de şarjör değiştirebilirsiniz. Zombi Ezmece 2016 Telefonlarda ve bilgisayarlarda en çok oynana oyunlar sıralamasına giren zombi ezmece 2016 oyununda, çok eğlenceli bölümler sizleri bekliyor.... Zombi Ezmece Çocukların artık en sevdiği oyunları tanıtmanın vakti geldi. Çocuklar artık sokaklar da oyun oynamak yerine evlerinde internetleri ile Flash... Zombi Ezmece 2 Zombi Ezmece serisinin 2. oyunu ile karşınızdayız! Oyunun ilk serisinden oldukça gelişmiş bir oyun olan zombi ezmece 2 oyununda daha büyük... Zombi Ezmece 2015 Yenilenen zombi ezmece oyun serisine 2015 sürümü ile devam ediyoruz. Araba garajınızda sizleri bekleyen itfaiye aracı, Tır ve vinçten oluşan... Bitkiler ve Zombiler Uzayda İlk serisinin çok sevilmesi ve bunun üzerine bir çok versiyonu çıkartılan bitkiler ve zombiler oyununun baş kahramanları şimdi uzayda. Zombi Ezmece 2016 - Hileli En çok sevilen ve en çok oynanan oyun listesinin başında olan zombi ezmece 2016 şimdi hileli oyun modu ile sizlerle. Zombi Yolu 4 Zombilerin istilasına uğramış bir şehir ve bu şehirde tek canlı kalan bir şoför. Kahramanımızın amacı ise, zombilerin ele geçirdiği... Zombi Ezmece 3 Zombi Ezmece Oyunu bütün oyunseverler tarafından beğeniyle oynanılan oyunların başında geliyor. Left 4 Dead 2 Oyundaki mouse u kitlemek için L ye basınız. 0-9 : silah seçimi wasd : hareket r : jarjör değiştir e : diğer silah space : zıpla shift... Zombi Adası Zombilerle dolu bir adada hayatta kalma savaşı vermeye hazır mısınız? Zombiler dünyayı istila etmiş durumdalar. Zombilerin dünyada bulamadığı bir tek siz kalmışsınız. Zombi Kasabası İnsanların yaşadığı kasabaya zombiler dadanır ve insanlara karşı savaş başlatırlar. Kasabanın yerli halkı ise zombilerin kasabayı... Çılgın Zombiler 5 Zombi oyunları kategorisinin sevilen oyun serisi çılgın zombiler, şimdi yeni oyunu ile sizlerle. Çılgın zombiler 5 oyununda sizleri daha çok... Keskin Nişancı Zombi Avı 3 boyutlu olarak hazırlanan keskin nişancı zombi oyunu, mobil oyunlar arasında da en çok indirilen ve oynanan oyunlardan bir tanesidir. Zombi Katliamı 4 Zombi Katliamı 4 oyunumuzda, zombiler ile dolu yollarda aracınızı sürerek zombileri ezmeli ve bitiş alanına ulaşmanız gerekiyor. Çılgın Zombiler 9 Çılgın zombiler oyun serisine kaldığı yerden devam ediyoruz. Çılgın Zombiler 9 oyununu yine ister tek kişilik isterseniz de iki kişilik... Zombi Yokedici En güzel zombi oyunlarının oynandığı matrak oyun yine muhteşem bir oyun ile karşınızda! Zombilerden nefret mi ediyorsunuz? SAS: Zombie Assault 4 Zombi oyunları içerisinde en gelişmiş ve en kaliteli oyun olan SAS: Zombie Assault 4 oyunu, size bilgisayar oyunlarını aratmayacak görüntü... Zombi jack, tabancası ile duran hedefleri zombiye çevirmek istiyor. Bunun için ilk bölümden oyunu... Tankla Zombi Ez Yaşadığınız şehir zombiler tarafından işgal edilmiştir. Halk şehri terk etmiştir. Siz tankınızla zombileri ezip şehrinizi zombilerden... Çılgın Zombiler 8 Bir çok atari oyunlarının kahramanları da bulunan çılgın zombiler 8 oyununda, sizleri 24 farklı dövüşçü beklemektedir. Zombi Yarışı Zombi Yarışı Oyununda zombilerden oluşan bir yarışçı grubundan insan görünümlü olan ama aslında zombi olan bir yarışçı seçip... Ninja vs Zombi Özel yetenekleri olan bir ninjayı kontrol edeceğiniz bu oyunda, ninjanın yeteneklerini ve kılıcını kullanarak karşınıza çıkacak tüm... Zombilerden Kaçış Zombiler bütün şehri istila etmişler! Zombilerin yakalayamadığı tek bir insan kalmıştır. O da küçük bir kızdır. Zombileri Yok Et 2 Çeşitli platformlarda karşınıza çıkacak zombileri elinizde ki silah ile vurarak yok etmeye çalışacaksınız. Serinin 2. versiyonu olan bu... Korsan Zombiler Geminize saldıran ve hazinenizi çalmaya çalışan zombilere karşı amansız bir mücadele verin ve onları denizin dibine boylayın. Zombiler engeller arkasına saklanmışlar. Fakat size engeller dayanmaz ve hepsini patlatmaya karar... Zombi Avcısı Aile Bir ailenin başı şehri kısa bir süre içinde istila eden zombilerle derde giriyor. Zombiler bütün aile ferlerini esir almışlar. Zombi Parçalayıcılar Yüzüne demir bir maske takmış ve elinde de kanlı baltası ile zombileri parçalamaya çalışan bir karakteri yöneteceğiniz bu oyunda, her...
oscar
1,637
Genellikle partner bayanların ilişkileri soğuk geçen ilişkiler olarak düşünülür yani bu kadınların sadece para almayı hedeflediğini erkeklere sıcak yaklaşmadığı samimi olmadığı falan akıllara... Eğer siz de partner bayan konusunda tercihinize sürekli olarak kaliteden yana kullanmak istiyorsanız tarzları ve stilleri ile göz kamaştıran gerçekten güzellikleri ile dillere... Partner bayan hizmetinden faydalanmayı birçok erkek hayal ediyor ama özellikle temizlik ve hijyen noktasında kafalarda soru işareti ne yazık ki oluyor. Zaman hızla su gibi akıp geçerken siz hala iş hayatınızın yoğun ve yorucu temposundan sıyrılarak sizi bekleyen ateşli zevk kaçamaklarını görmemekte ısrar mı... Kaliteli görüşmelerde her zaman uzmanlıklarını konuşturan profesyonel yaklaşımları ile aklınıza adeta başınızdan alan özellik kaliteli kızlarla güzel zamanlar geçirmek istiyorsanız escort kadınlar burada... Yeni bir seks dünyasının içerisine atılmak istediğinizde güvenlik endişesi taşımadan gerçekten sizi sarmalayacak kaliteli bir escort kadınla beraber olabilirsiniz. Erkeklerin genellikle bu kadınlarla... Erkekler yalnız kaldığında büyük bir bunalım yaşamaya başlar çünkü erkek doğasında yalnız olmak yoktur mutlaka hayatında bir kadın olması gerekir. Siz geve hayatına atılan bir erkek olarak sadece kadının bağlı olduğu bir mekanda konsomasyon hizmeti verdiğini düşünüyorsunuz değil mi? Bir kadının masanızın size... Size tutku patlaması yaşatacak olan Escort kadınlar sizleri bekliyor. Bu kadınlar adeta sizin bedeninizde zevk patlaması yaşatacaklar. Siz ne zaman isterseniz size teslim... Seçici bir erkek olarak nefes alsın yeter mantığında değilsen buradaki escort kadınlar tam senlik çünkü erkeğini özel ilgi gösteriyorlar ve ona kendini bu...
oscar
1,638
07 Ağustos 2021 tarihinde Nadal - Harris L. maçını alternatif kanal seçeneklerimiz ile sitemizden canlı izleyebilirsiniz. Maç başladıktan sonra alternatif kanalların aktif olması veya mevcut yayınlarda donma, kopma vs. herhangi bir durumunda aşağıdaki linke "Kanalları Güncelle" tıklamanız yeterlidir. Nadal - Harris L. maçını canlı izle 07 Ağustos 2021 tarihinde oynanacak karşılaşmayı sporseverlerin bir numarası Stadyum TV sitemizden canlı ve kesintisiz izleyebilir maç hakkında yorum ve tahminlerinizi yapabilirsiniz. Stadyum TV sitemizden canlı izlenecek karşılaşmanın sonucunu merak ediyorsanız doğru yerdesiniz. Stadyum TV sitemize destek olmak için aşağıda logoları bulunan sosyal medya kanallarında Nadal - Harris L. maçını canlı izle 07 Ağustos 2021 tarihindeki maçı beğenip ve paylaşımda bulunabilirsiniz. Stadyum.tv adresinde şifreli kanalların canlı yayınları verilmez. Diğer maçlar yayıncı sitelerden (Justin Tv, Ustream Tv, Freedocast, vs) alıntı yapılarak verilir. Stadyum.tv iddaa programında bulunan maçları yayınlar, şifreli kanalların sadece radyo yayınlarını vermektedir. Stadyum.tv herhangi bir canlı maç yayınını, video ya da maçları sunucularında barındırmamakta olup; sunulan maç yayınlarının yasal sorumluluğu kendi alt yapısında bulunduran şahıs ve sitelere aittir. Stadyum.tv maç yayınları konusunda yasal sorumluluk sahibi değildir. Stadyum.tv’de yer alan reklam materyalleri Türkiye dışında ikamet eden, Türkçe konuşan üyelere yönelik hazırlanmıştır. Stadyum.tv bahis sitesi değildir.
oscar
1,639
Başarılı ve sistemli bir site. Amaçladığınız bahis ortamına sizler her zaman bu site ile ulaşacak ve sıkı sıkıya bir kazanıma da dahil olabilirsiniz. Bu süreç açısından bakıldığında da zaten Tipobet365 Giriş bahis sitesi genele ve sonuca ulaşım açısından iyi bir akışta. Bu akış sayesinde de detaylandırıcı bir sisteme de doğrudan ulaşabilirsiniz. Bu süreci destekleyici bir ortam kurduruyor oluşu da sitedeki başarılı yayın alanlarını daha da verimli bir sisteme erişme ortamını da etkin bir şekilde ilerleyiş edinme fırsatı da bulacaksınız. Başarılı hizmet modelleri ve sağlam olanaklar sayesinde sizler her zaman bu site içerisinde ilerleme imkanını da bulabilirsiniz. Bu bakıma da Tipobet365 Giriş ile amaçladığınız tarzda bir canlı bahis akışı da edineceksiniz. Hızlı ve sistematik bir şekilde bahis ile canlı bahis oluşumunu da dikkat çekici bir yapı ile ilerletip sonuca ulaşma fırsatını da yakalarsınız. Bu unsurları ve sistemi sayesinde de sizler her zaman sitedeki bütün olanaklara odaklanabilirsiniz.
oscar
1,644
29 Eylül 2008'de TLC'ler prömiyeri 19 Çocuk ve Sayma Amerika'yı Jim Bob ve Michelle Duggar'dan oluşan Duggar ailesiyle tanıştırdı, artı - tahmin ettiniz - 19 çocuk (ve artıyor). Duggar ailesi o zamandan beri bir sıçrama yapıyor (ve epeyce manşetlerde), çünkü büyük çocukların çoğu büyüdü, evlendi ve kendi çocuklarını saymaya başladı. Duggar'ın ikinci en büyük kızı olan Jill Duggar, Duggar klanının hayranlarının favorisi olarak kesinlikle bir isim yaptı. The iki çocuk annesi sevimli küçük çocuklar, İsrail David Dillard ve Samuel Scott Dillard, Duggar, dev ailesiyle birlikte evde yaşamaktan kolaylıkla ve güvenle bir eş, anne ve ev hanımı olmaya geçiş yapıyor gibiydi. Bununla birlikte, her zaman görünenden daha fazlası vardır - ve Duggar bu kuralın bir istisnası değildir. İşte en sevdiğiniz Duggar kardeşlerinden birinin arkasındaki anlatılmamış gerçek. Tanınmış bir halk figürü ve gerçeklik yıldızı olduğunuzda, hemen hemen her şey ve her şey için oldukça sık kamuoyu mahkemesine tabi olursunuz. Bunu, her hareketinin (ve sosyal medya gönderisinin) hayranları, takipçileri ve tabii ki nefret edenler tarafından incelenmesine yabancı olmayan Duggar klanından daha iyi kimse bilemez. Jill Duggar, bir realite televizyon yıldızı olarak, özellikle de ebeveynlik teknikleri hakkında fikirleri olanlardan kesinlikle eleştiri payını gördü. Eylül 2017'de, iki çocuk annesi, genç ailesinin güneşte bir gün geçirdiğini, inekleri beslediğini ve hayride gittiğini gösteren bir Instagram yayınladı. Bununla birlikte, fotoğraflardan birinde en küçük çocuğu Samuel Scott Dillard'ın şapka olarak tortilla taktığı görülüyor. Muhtemelen şaka olarak kastedilen şey kısa süre sonra Instagram kullanıcılarına ve medya kuruluşlarına dönüştü dayak Duggar tortillayı oğlu için güneş kremi olarak kullandığı için. Duggar ailesindeki çoğu şeyde olduğu gibi, çocukların da giysileriyle ilgili katı kurallara uymaları gerekir. Duggar ailesinin blogundaki bir gönderide, Michelle Duggar, ailenin nasıl 'mütevazı bir elbise' giyeceklerine karar vermek için birlikte çalıştığını ortaya koyuyor. Duggar matriarch, '[Bizim için] boynumuzdan dizlerimizin altına kadar örtülmemiz gerektiğini hissettik çünkü Tanrı uyluğun ortaya çıkmasından ve bunun çıplaklık ve utançtan bahsetmesidir' diye yazıyor. Ve Duggar kızlarının sosyal medya hesaplarından herhangi birine göz attığınızda fark edeceğiniz gibi, ailedeki kadınlar kesinlikle bu mütevazı kıyafet kararını ciddiye alıyor gibi görünüyor, hatta pantolonlardan vazgeçip uzun etek ve elbiseleri tercih ediyorlar. Bununla birlikte, kartal gözlü hayranlar, Jill Duggar'ın bir Hristiyan konuşma nişanının yanı sıra kocasıyla bir randevu sırasında görünüşte tahıla karşı çıktığını fark ettiğinde hemen fark ettiler! Bu kız bundan sonra ne yapacak? Hiç tanışmadığınız birine aşık olduğunuzu hissettiniz mi? Jill Duggar'a göre, duyguyu çok iyi biliyor. Ancak çoğumuz ünlü aşkımız hakkında böyle hissederken, muhtemelenaslatanışın, Duggar ona tamamen aşık oldukocaonu şahsen görmeden önce! Duggar ve kocası Derick Dillard'a göre, iki muhabbet kuşu Duggar'ın babası Jim Bob tarafından bir araya getirildi. İlginçtir ki, Duggar patriği ayrıca kızı Jessa ve şimdiki kocası Ben Seewald için çöpçatanlık yaptı! Dillard, 'Nepal'de çalışırken, Jill'in babası dua arkadaşlarımdan biriydi,' diye yazdı. ailenin blogu . Kısa süre sonra Jim Bob, Dillard'ın kızı için mükemmel bir eşleşme olabileceğini fark etti ve genç misyoner Jill'in iletişim bilgilerini verdi. Aylarca mesaj yazdıktan, skyping yaptıktan ve e-posta gönderdikten sonra, çift aşık oldu. Duggar, 'Daha önce hiç tanışmadığım birine aşıktım,' dedi. Duggar hanımlarının oldukça zor, bazen yaşamı tehdit eden doğumlar yaşadığı bir sır değil. 2015 yılında Jessa Duggar on saatlik kasılmalardan muzdarip, ardından doğum sonrası aşırı kanama yaşadı - onun varlığına neden olan inanılmaz derecede korkunç bir deneyim. hastaneye koştu doğal, evde doğum sırasında bebeğini doğurduktan sonra. Duggar ailesinin annesi Michelle Duggar bile onunla korkunç bir doğum deneyimi yaşadı. en küçük kız Josie, 2009'da. Sadece 25 hafta sonra 51 yaşındayken acil bir sezaryen ameliyatına ihtiyaç duydu. Her yönüyle yüksek riskli bir durum. Jill Duggar da kesinlikle korkunç doğum deneyimlerinden nasibini aldı. Duggar'ın kızı eğitim almış olsa da ebe ol , hiçbir şey onu gerçekten doğum yapmaya hazırlayamazdı. Aslında, en yaşlı ikinci Duggar kızı 70 saate yakın emeğe dayandı! Neyse ki, Duggar inancında teselli buldu ve uzun ve acı dolu saatlerde onu görmek için ona güvendi. Gerçek televizyon yıldızı, 'Bana güç vermesi için Tanrı'ya dua ediyordum' İnsanlar . Derick Dillard, Jill Duggar'ın kocası kendini bazılarının merkezinde buldu büyük tartışma 2017'nin sonlarında, TLC'nin popüler reality şovundan transseksüel gerçeklik yıldızı Jazz Jennings'i eleştirmek için Twitter'a gittiğinde,Ben Jazz. 'Jazz, 4 [sic] sırayla ondan yararlananlara, bu tür kararların bir çocuk tarafından alınmasına izin veren ebeveynler de dahil olmak üzere, gündemlerini tanıtmak [sic] 4 [sic],' Dillard tweetledi , özellikle yukarıdaki Jennings'in tercih ettiği zamirler, kendisi / kendisinin zamirleri. Dillard'ın tweet'ine tepki hemen oldu, kullanıcılar onu genci zorbalık ettiği için çağırdı - çoğu kişi böyle sadık bir Hıristiyan inancına sahip bir kişinin asla yapmayacağına inandığı bir şeydi. Rağmen Dillard ısrar etti o basitçe 'neyin gerçek olarak görülmesi gerektiğiyle ilgili [kendi] görüşünü ifade ediyordu', TLC hızlı yanıt verdi: 'İzleyicilerimize Derick Dillard'ın katılmadığını bildirmek istiyoruz.Güvenmekaylardır ve ağın gelecekte onu öne çıkarma planı yok, ' resmi açıklama . Duggar ailesi hakkında bir şey biliyorsanız, Jim Bob ve Michelle Duggar'ın çocukları için oldukça katı kuralları olduğunu bilirsiniz - özellikle de romantik ilişkileri söz konusu olduğunda. Haberler ), Jill, Jana, Jessa ve Jinger Duggar, bir Duggar kızıyla çıkmanın katı kurallarını detaylandırıyor. Ancak Duggars, 'evli çiftlerin paylaştığı fiziksel yakınlıklardan' bahsederken sadece seksten bahsetmiyor. Bir Duggar çocuğuysanız, ilk öpücüğünüzün düğün gününüzde olmasını bekleyebilirsiniz! Neyse ki Jill Duggar, Derick Dillard ile ilk öpüşmesini sabırla beklemekten çekinmiyor gibiydi. Yeni gelin, 'Beklemeye değdi,' dedi İnsanlar 21 Haziran 2014'te Dillard ile evlendikten sonra. İki küçük çocuğu olan ultra popüler bir realite televizyon yıldızının arkasına yaslanıp dinlenmek ve kendilerini iyi bir kitaba kaptırmak için fazla zaman bulamayacağını düşünebilirsiniz - Jill Duggar için durum böyle değil. Sadece bir bakış19 Çocuk ve SaymaveGüvenmekstar's Instagram ve bu kızın okumayı sevdiğini çabucak anlayacaksınız! Ve neyse ki sosyal medya takipçileri için Duggar, sevdiği kitapları paylaşmaktan fazlasıyla mutlu. Ancak, Duggar sadece kitap okumakla kalmıyor, kendisi de yayınlanmış bir yazardır. Orta Amerika'da misyoner olarak görev yaptı. Görünüşe göre Jill Duggar ve kocası Derick Dillard, hayattaki misyonlarını yerine getirdiler - peki, görevlere kendileri başlama! Şubat 2017'de Duggar'ın kızı ve kocası, misyoner olarak hizmet etmek için Orta Amerika'ya gideceklerini duyurdu. Göre İnsanlar , çift, aile bloglarında artık silinmiş bir gönderi aracılığıyla hayranlarını, arkadaşlarını ve ailesini büyük haber hakkında bilgilendirdi. Elbette, duyuru birçokları için bir sürprizdi, çünkü genç çift bir önceki yıl süren görev gezisinden 2016 yılının Ağustos ayında Orta Amerika'ya dönmüştü. Daha da şaşırtıcı olan, Duggar'ın çiftin ikinci çocuğuna hamile olmasıydı. ikinci görev gezileri sırasında birlikte çocuk - gerçi, gerçeklik yıldızının belirttiği gibi İnsanlar Çift, bebeklerinin doğumu için Amerika'ya dönme planları yapmıştı. Duggar, Mayıs 2017'de çiftin eve dönüşünde, 'Amerika'ya döndüğüm ve bu sabah kilisemize gideceğim için çok minnettarım,' diye yazdı. İnternette 'Duggar aile tarifleri' ni arayın ve yemek pişirme zevkiniz için lezzetli, yapımı kolay, ev yapımı tariflerden oluşan bir hazine bulacaksınız. Duggar ailesi hakkında ne isterseniz söyleyin, ancak bu klanın - özellikle de ailedeki kadınların - mutfağa nasıl atılacağını bildiklerini inkar etmek mümkün değil. Jill, Dillard ailesinin web sitesinde sık sık kendisi ve kocası Derick Dillard için hazırladığı yemeklerin tariflerini, neredeyse kesin olarak damak tadınızı titretecek ve ağzınızı sulandıracak fotoğraflar eşliğinde sık sık paylaşıyor. Aslında, web sitesinde bu tariflere adanmış bir bölüm var! Çeşitli kahvaltılık güveç yemek tarifleri 'süslü mısır ekmeği' tarifi Vejetaryen Chili - bu kız seni yemek tarifi departmanına aldı. Ve bebek mendilleri kesinlikle yenilebilir olmasa da, dışarıdaki tüm Kendin Yapçılar için oldukça heyecan vericidir. Bu tariflere bir kez baktığınızda, malzemeler için en yakın markete koşacaksınız. Men’s Fitness'a Sorun: 'Tinder randevularına gitmekten ve kızın resimlerinin gerçeğe uygun olmadığını öğrenmekten bıktım. İnsanlar, çevrimiçi buluşma sırasında en iyi adımlarını ve yüzlerini öne çıkarma eğilimindedir; Bunu da yaptığına eminim.
oscar
1,646
Oldukça popüler olan bir başka portföy takip platformu da Cryptocompare. Hareketli ortalamanın türü ve hesaplama periyodu, yatırımcılar tercihlerine ve seçtikleri yatırım stratejisine bağlı olarak belirlenir. Bitcoin, artık efsanevi araştırma makalesi “Bitcoin: Bir Eşler Arası Elektronik Nakit Sistemi” nde takma ad Satoshi Nakamoto tarafından bilinmeyen bir erkek / kadın / grup tarafından tanıtıldı. Sağlanan herhangi bir paso, eşler arası bir merkezi olmayan, dijital para birimi sistemi idi. Bitcoin işlevlerinin tüm sistemi, iş nedeniyle “neden Forex’te bir demo hesabı açmalı madenciler” denilen bir grup insan tarafından yapıldı. Takipçi sayısının artması ile birlikte reklam almaya başlayabilirsiniz. Twitterda bilgiler kısmına kendi e-mailinizi yazabilirsiniz. Reklam verecek olanlar bu mail üzerinden sizlerle iletişime geçecektir. Fakat mail gelmesi adına takipçi sayısının fazla olması gerekiyor. Pd/dd oranı hisse senedinin iskonto oranı ile ilgili temel rasyolardan biri olduğuna yazımızın başında değinmiştik. Sektör ortalamasına göre düşük olan Pd/dd oranı bir hisse senedi için iskonto kriteri olabilir. Kez steroid kötüye ayarına göre hangi kullanıldıkları içinde. Bu vücut geliştirme yarışmalar eğitim rakipler için doğru olabilir. 4-5% oranında aralığında oynayarak riske etmeyin, en yüksek verimliliği elde edebilirsiniz. Çekirdek enflasyonun yıllık olarak %10,32 geldiğine dikkati çeken BlueBay portföy yönetiminden piyasalar masası stratejisti Timothy Ash, "Merkez Bankası'nın enflasyonu dikkate almadığını, asıl gündeminin büyüme ve AKP'nin yeniden seçilmesi olduğunu" öne sürdü. Belirli bir örnek kullanarak yaklaşık bir neden Forex’te bir demo hesabı açmalı şema düşünelim. Gelecekte, diğer işlemlere ayarlayabilirsiniz. Düşünmek için, karmaşık bir seçenek alıyoruz - sadece kişisel hesabınızdan işlem yapmayı mümkün kılan bir broker. Günümüzde foreks baskılar çok kullanılmaktadır. Şirketlerin çoğu zengin görüntü oluşturmak için foreks baskılara ihityaç duyarlar. Ucuz foreks baskı fiyatları için teklif firmamızdan teklif alabilirsiniz.Bunun için baskı kalitesinin iyi seçilebilmesi için kullanmış olduğunuz resimelerin çözünürlük boyutu 300dpi olmalıdır. 45 günlük süre içerisinde bu kriterlerin altındaki işlemler devam edecek, ancak süre dolduktan sonra bu kriterleri taşımayan hiçbir hesap ve yatırımcı işlem yapamayacak. Hedefinizin doğru bir hedef olup olmadığını belirlemeniz ilk bakışta aklınızı karıştırsa da bunu anlamanız için birkaç basit önerim olacak sizlere. Hedefinizin doğru olup olmadığını anlayabilmek için; mantıklı, uygulanabilir ve kesin olması gerekir. Aksi halde insan, rüzgarda savrulan bir yaprak gibi nereye gideceğini bilmediği için ruhen ve bedenen yorgun düşer. Yani nereye gittiğinizi bilmek en önemli olan. online Foreks eğitimi. Bu, en popüler rulet tekerleğidir. Bunu rulet tüyolarımızda tavsiye etmemizin sebebi, kazanma şansının en yüksek bu rulette olmasıdır. Burada kumarhanenin avantajı %2.63’tür, bu da üç türden en düşüğüdür. Bu tekerlekte sadece tek bir 0 vardır. 5) Operasyonel Risk: Operasyonel risk, fonun operasyonel süreçlerindeki aksamalar sonucunda zarar oluşması olasılığını ifade eder. Operasyonel riskin kaynakları arasında kullanılan sistemlerin yetersizliği, başarısız yönetim, personelin hatalı ya da hileli işlemleri gibi kurum içi etkenlerin yanı sıra doğal afetler, rekabet koşulları, politik rejim değişikliği gibi kurum dışı etkenler de olabilir. 6) Yoğunlaşma Riski: Belli bir varlığa ve/veya vadeye yoğun yatırım yapılması sonucu fonun bu varlığın ve vadenin içerdiği risklere maruz kalmasıdır. Özel Fon: Katılma belgeleri önceden belirlenmiş kişilere tahsis edilen fonlardır. Pandaların değil erkekliğin soyu tükensin 62; 9 mart 2019 thy uçağının acil iniş yapması 87; instagram'da filtresiz kahve içip neden Forex’te bir demo hesabı açmalı nofilter yazmak 10 Uçak bileti fiyatlarının rekabetçi ve uygun olduğu bugünlerde, eskisine göre daha sık seyahat ediyoruz. Uçakta koltuk seçimi hakkında en iyi koltuk yeri. Yöneticiler sözleri ve davranışlarında dürüst oldukları süre personelin sevgi, saygı ve güvenini kazanır. Çağdaş yönetim şeffaf olmalıdır. Daima açık samimi davranışlar huzurlu bir ortamın belirleyicileri olmaktadır. Patent: Türkiye'de ve dünyada yeni olan sanayiye uygulanabilen ve tekniğin bilinen durumunun aşılması kriterine uygun olan buluşların sahiplerine belirli bir süre (20 yıl) bu buluş konusu ürünü üretme ve pazarlama hakkının tanınmasıdır. Bir buluşun patent verilerek korunabilmesi için; yenilik, tekniğin bilinen durumunun aşılması ve sanayiye uygulanabilirlik kriterleri aranmaktadır. İşte böylece Skrill FX brokerlerini neden Forex’te bir demo hesabı açmalı kullanmanın önemini görmüş olduk, şimdi bir adım daha ileri giderek bu brokerlerden bazılarını sıralayalım; böylece forex işlemleriniz için Skrill kullanmak istediğinizde çok daha kolay bir seçim yapabilirsiniz. Volatilite indikatörleri bize paritenin fiyat hareketliliği hakkında bilgi verir. Eğer piyasa fazla hareketsiz kalmışsa yakında büyük bir hareketin gelebileceğini anlayabilir veya piyasa çok hareketliyse kaldıraçlı işlemlerde ona göre zarar durdur ve kar al noktalarını belirleyebiliriz. Bu kategoride en çok kullanılan indikatörlerden biri bollinger indikatörüdür. Bu indikatör sayesinde fiyat sıkışmalarını görebilir ve aşırı hareketli fiyat hareketinin ne zaman son bulacağını tahmin edebiliriz. Ayrıca ortalama gerçek aralık indikatörünü kullanarak fiyat değişim aralığını grafiksel olarak görebiliriz. Çünkü Stratejimiz ölçeklendiğinden, kullanılan zaman çerçeveleri doğal olarak en düşük olacaktır: M1 ve M5. online Foreks eğitimi. Yukarıda verdiğimiz özelliklerin bazıları herkes için sağlanması gereken şartlar olabildiği gibi bazıları da yatırımcıdan yatırımcıya değişebilmektedir. Siz de bu özelliklere göre firmaları değerlendirebilirsiniz. En iyi firma örneklerini görmek için de en iyi forex şirketleri rehberine bakabilirsiniz. Dolar kanadına baktığımızda ise gün içerisinde Amerika’dan gelen haftalık işsizlik maaşı başvurularını takip ettik. Bilindiği gibi geçtiğimiz hafta yaklaşık 50 yılın en düşük seviyelerini gören veri, bu hafta 21K artış yaşandı. Bu artış ile birlikte haftalık işsizlik maaşı başvuruları 231K olarak gerçekleşti. Piyasalarda ki beklenti ise 220 K idi. Bu seviyeler ise son 6 haftanın en yüksek oranları olarak dikkat çekti. Son günlerde istikrarlı bir süreç izleyen istihdam piyasasının, hafta içerisinde gelen ADP verisi ardından istikrarının sürdüğü düşüncesi oluşturmuştu. Her ne kadar istihdam seviyeleri istenilen düzeylerde olsada, kaliteli istihdam yaratmak için saatlik kazançlarında yükselmesi gerekir ve Amerika’da bu istenilen düzeyde değil. Bu sebeple yarın TDİ verisi ile birlikte gelecek olan saatlik kazançlarda yakından takip edilecek. Dolar geçtiğimiz hafta Amerika Başkanı Donald Trump ile birlikte hafif değer kaybetmişti ve gün içerisinde de dalgalı seyir izlendiği görüldü. Moody’s; Türkiye’nin kredi notunu ‘Ba1’den ‘Ba2’ seviyesine indirdi ve bununla birlikte not görünümümüzü ise negatif’ten durağan’a çevirdi. Buna sebep olarak ise ‘kurumların direncinde ki devam eden kayıp’ ve ‘dış şok riskinin yüksek borç ve siyasi riskler nedeniyle artması’ olarak belirtildi. Bu haber TL üzerinde bir miktar baskı unsuru oluşturdu ve USD/TRY paritesi yukarı yönlü hareketlenmeler ile 3.82 seviyelerini gördü. Pariteyi teknik olarak inceleyecek olursak yukarı yönlü hareketlenmelerde sırasıyla 3.8280 – 3.8375 – 3.8623 seviyeleri direnç noktaları olarak takip edilebilir. Aşağı yönlü gevşemelerde ise 3.8087 – 3.7993 – 3.7896 seviyeleri destek noktaları olarak test edilebilir. IOC Emir Türü(IOC),girilen alış veya satış yönündeki emir miktarinin tamamının gerçekleşmemesi durumunda, gerçekleşmeyen kısmın iptal edileceği emir türüdür. Bu metin önemli bir konudur başladı - ve aynı zamanda bitirmek. Genellikle, sordu, "ikili opsiyon Are - bu gerçekten bir aldatmaca değil mi?" Ama zengin almak için kolay bir yol değildir. para kaybetmek başarılı bir tüccar olmak için değil, yapmanız gerekenler. online Foreks eğitimi. Şimdi bu iki türev piyasa daha yakından tanıyalım ve aralarındaki farklara göz atalım.
oscar
1,651
Yasal olarak da asla bir sıkıntılı olmayan bu işlem de dilediğiniz şeklinde müsabakaları izleyebileceksiniz. Sitemizde sohbet yerinde misafirlerimize oynayacak olduğunuz İddaa da şampiyonlar ligi futbol maçlarınızı sunarak konuklarımızdan düşünce alabilirsiniz ve izleyeceğiniz veya izliyor olduğunu şampiyonlar ligi futbol maçlar ile ilgili açıklar ve sohbetler yapabilirsiniz fakat bunlar içinde üye olmanız gerekmektedir. Böylelikle sen de bu kazançlarınız esnasın da daha güzel biçimde bu hizmeti almış ve kesintisiz olarak futbol maç seyretme zevkini sürdürmüş oluyorsunuz. Exxen tv izle üzerinden bir oldukça dijital Platformlara erişimi tek bir hamlede erişebileceksiniz ve böylelikle hem tuttuğunuz ekibin aynı zamanda rakip takımların mücadelelerini daha güzel bir halde seyretme alanına haiz olacaksınız. Böylece bahis yapabilir ve kuponlarınızda başarıya ulaşabilirsiniz. Böylelikle çok kısa süre içerisin de onlara verilecek olan bu tokat benzer biçimde yanıt esnasın da kim bilir bu uygulaman bir an önce vazgeçilmiş olunur ve artık hepimiz de eski günlerde ki benzer biçimde Tv dijital Platformların da dilediğimiz kadar futbol zevkini yaşamış oluruz. Exxen Çevrimiçi müsabaka izle alanın da daha güzel hale gelen sitemiz sana bir hayli avantajları da sunuyor ve sizleri Tivibu şeklinde fiyatlı yayınlardan uzak tutarak ücretsiz ve kesintisiz olarak yarışma izleme zevkini sürdürüyor. Exxen Çevrimiçi savaşım izleme avantajı esnasın da sen de favori ekibiniz daha yakından izlemiş olacak ve bahislerinizi bu doğrultuda gerçekleştirmiş olacaksınız. Sana sunulan Exxen tv hizmet neticesin de oldukça fazla kez avantajları da beraberinde sağlamış olacaksınız ve bu hizmetlerden yararlanmak yerine bir fazlaca defa de sana bahisler üzerinden kazançlar ele geçirmiş olmaktadır. Bu kayıplar neticesinde de maddi zorluklar içine girmiş oluruz ve bu zorluklarla beraberin de bizlere büyük anlam da kayıplar vermektedir. Karşınızda bulacaklarınız ile asla bir sorununuzun kalmadığını göreceksiniz. Türkcell ve Vodafone da yeniden aynı şekil de 4,5 G uyum sistemine geçerek bizlere bir hayli avantajlarımda sergilemişlerdir. Öyleyse, fakat şampiyonlar ligi futbol maçları sonuna kadar izlemek ve keyifli vakit geçirmek ister misiniz? Eğer isterseniz ücretli dijital Platformları bırakın ve anında şimdi buraya girerek oldukça keyifli biçimde şampiyonlar ligi futbol maç izlemenin tadını çıkarın. Genel olarak erkeklerin yaşamak istediği zevkleri, ilişkileri ve en önemlisi samimiyete önem verdiklerini bildiğim için size harika bir teklifle bu ilanı bırakmaya karar verdiğimi söylemek istiyorum canlarım. Ben genel olarak erkeklere değer veren ve isteklerinizi yerine türk porno sex hikayeleri getirmek için elimden gelen bütün hünerlerimi göstermeye çalışan bir hatunum. Günüm genellikle yoğun geçse de pandemi döneminde de siz değerli beylere hizmet verdiğimin müjdesini vermek istiyorum. Zevklerinizi,arzularınızı ve isteklerinizi asla sınırlamadan harfiyen yerine getiren ve sizi arzulayan çıtır bir Kayseri masaj salonu bayan olarak benden randevu almanızı sabırsızlıkla beklediğimi söylemek istiyorum. Sizde benim gibi bir hatunla birliktelik yaşamanın güzelliğini keşfetmek için hemen altta yer alan ilan numaramdan beni arayarak randevu alabileceğinizi unutmayın canlarım. Her erkeğin en çok önem ve değer verdiği cinsel hayatındaki mutsuzlukları unutturup yerine en güzel ve zevk dolu anılarla inşa etmek için burada ankara masaj salonu bulunduğumu unutmayın. Ben ilişkide en çok anal birlikteliklerden hoşlandığınızı bildiğim için bu alanda iddialı ve uzman olduğumu söylemek istiyorum. Uzun süredir bu sektörde olsam da anal konusunda asla üzerime tanıma. Size en güzel dakikaları yaşatırken aynı zamanda zevkten dört köşe olmanızı sağlayacağıma emin olmanızı istiyorum hayatım. Sizde benim gibi Kayseri masaj salonu bayan partner arayışındaysan artık bulduğunuzu düşünerek beni aramanızı sabırsızlıkla bekliyorum. Her anlamda size değer veren bir hatun arıyorsanız doğru yerde ve doğru ilanı okuyorsunuz canlarım. Çünkü ben sizin rahat etmeniz için var gücümle çalışan bir Manisa masaj salonu bayan olarak bugüne kadar her dediğinizi yapmaya çalıştığım için erkekler tarafından çok tercih edildiğimi ve bu anlamda kendimi özel gördüğümü söylemek istiyorum. Bu anlamda sizde bana şans vererek sizi ne kadar önemsediğimi görmek istiyorsanız bana sadece bir telefon ederek ve randevu ederek beni ve hizmetlerimi yakından görebilirisiniz. Bugüne kadar her anlamda sizi mutlu etmeye çalıştığım için bu anlamda kendimi şanslı ve yetenekli bayanlardan biri olarak görüyorum. Bu yüzden her konuda erkeklere hak vererek onları anladığım içinde beni tercih eden gümüşhane escort beyler yanımda oldukça kendilerini rahat ve huzurlu hissediyorlar. Benim diğer bu işi yapan Manisa bayan masaj salonulardan farkımı merak ediyorsanız; bu ilanımı şehir dışından okuyan beylerin şanstan yararlanmaması için üzülmesine gerek yok. Çünkü ben isteğiniz üzerine şehir dışına çıkan ve sizi mutlu etmek için zevki ayağınıza getiren bir hatunum. Başlarken hafif masaj hareketleri ile başlayın. Omuzlardan sırta daha sonra da bele doğru ilerleyin. Omuzlara uygulama yaparken daha sert ancak yine de nazik hareketler yapmaya çalışın. Omuzlara daha fazla yoğunlaşabilirsiniz, bu bölgeler gün içinde daha fazla yorulur ve hareketlerinizden kolayca etkilenir. Omuzlar üzerinde çalışırken süreyi daha da uzatabilirsiniz. Bunun dışında baş parmaklarınızla belirli akapunktur noktalarına bastırmanız rahatlamayı kolaylaştıracaktır.Omurga ve belkemiği diğer bölgelere göre daha hassastır, profesyonel bir müdahale gerektirebilir bu nedenle o bölgelerden uzak durmaya çalışın. O bölgede çalışırken kas liflerini rahatlatmaya çalışmanız yeterli olacaktır.Her çeşit uzuv masajı önce ısıtma hareketleri ile başlar. Eğer bu bu bölgelerde problem varsa ağrıyan bölgeyi bulun sex hikayeleri ve baş parmağınızla orayı ileri geri hareketlerle açarak gevşetmeye çalışın. Yüz masajı yapmak için bilmeniz gereken önemli unsurlar ise masajın tamamen gevşetici, nazikçe ve uzun hareketlerle tamamlanması gerektiğidir. Bu nedenle yüz masajı yaparken kasların kendi yönünde hareket edin, yakaladığınız deriyi yavaşça sıkarak gevşetin ve yüz kemiklerine bastırarak rahatlatın. Masajı, hafif hareketlerle bitirin, yavaşça alnın ortasından parmaklarınızı geçirebilir ya da boyun bölgesini son bir kez rahatlabilirsiniz. Genç bayanların sunacağı ücretli seanslar ile maaile alınacak tadın daha afet ve her daim çok daha özel hale gelmesi bütün herkes tarafından yeterlidir. Cinsellik konusunda talim sahip olan hatunlar bu istekleri ile birlikte birbirinden daha güzel seviyedeki görüşmeleri gerçekleştirmeyi istiyorlar. seviyelere geleceğini bilmek bu konuda uygun bir unsur olarak söylenebilir. Sıra dışı, farklı derecedeki birlikteliklerin yaşanılması ve buradaki anlardan da keyif alınması bütün herkes tarafından bilinmekte ve buna göre de hareket edilmektedir. Sınırsız bir görüşme ve en güzel anların yaşanılması konusunda deneyime sahip olan hatunlar bu istekleri ile birlikte hareket etmekte ve buna uygun da davranmaktadırlar. Limitsiz birlikteliklerin en özel seviyede yaşanılması konusunda eşsiz birliktelikleri gerçekleştirmeyi arzulayan beyefendiler bu konuda bir isteğe, neticeye de ulaşmalıdır. Böylelikle unutulması güç seviyedeki anların daima gerçekleştirilmesi, son derecede farklı derecedeki anların yaşanılması çoğu kişi için uygun bir durum olarak belirtilebilir. Böylesine eşsiz söylenebilecek bir Bodrum escort birlikteliğini ateşli hatunlar ile beraber yaşamak ve buradaki anlardan da keyif almak çoğu kişi için yeterli bir durum olarak nitelendirilebilir. Böylesine güzel bir cinsel birliktelik konusuna sahip olmak ve sonrasında da unutulamayacak anların yaşanılmasını sağlamak bütün herkes için yeterli bir durum olarak bilinmektedir. Farklılığa erişme fikri ve gayesi ile beraber alınacak tadın daha manalı bir hale ulaşması bütün herkes ile birlikte çok daha farklı boyutlara çıkacaktır. Genç bayanların sunacağı ücretli seanslardan keyif almak da böylelikle çok daha ideal olacaktır. © 2021 T羹m haklar覺 sakl覺d覺r.
oscar
1,653
For costume ”Bir kıyafeti tasarlama sürecindeki yaratıcılık ve tekniğin bütünleşmesinden etkileniyorum” diyor. For costume tekstil sektöründe Marka ve tasarımcı iş birliğini gerçekleştirerek For costume,popline,olisha gibi markalarla önemli projelere imza atmıştır. Her for costume elbisesi istanbul’daki fabrikası ve bünyesindeki atölyelerinde kendi gözetimi altında yapılmakta.Yapılan her her elbise usta işçilik ve usta terzilik gösterisidir.Eşsiz tasarımları ve üstün kalitesi ile istanbul’dan international sahaya for costume hizmet veriyor. For costume abiyede deneyimli ve özverili çalışanları ve müşteri memnuniyeti politikası sayesinde kaliteli ve istikrarın temsilcisi olmuştur. Kullandığı teknolojileri,Kumaşları ve Aksesuarları Araştırma geliştirme faaliyetleri başarılı satış ve pazarlama stratejisiyle her geçen yıl ihracatını dahada arttırmıştır. For costume haute couture aile şirketi olmasına rağmen profosyonelliğe önem vermiş ve yönetiminde kurumsallığı benimsemiştir.Ayrıca halka açık bir firmadır.Finansal gücüyle güvenilir bir şirket olmayı başarmıştır. For Costume olarak ilk günden beri farklı ve yenilikçi olmak amacıyla markamızın kimliğini şekillendirdik. Yurtiçi ve Yurtdışı satış noktalarımızda müşterilerimizi her zaman heyecanlandırmak için ürünlerimizi alışılagelmişin dışında sergilemeyi amaçladık...
oscar
1,654
Telif içeren eserlere ait P2P ve İndirme bağlantıları paylaşmak yasaktır, özen göstermenizi rica ederiz... 0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte. 10/2018 tarihinde bir kazaya karıştım ve kendi aracımı kasko firmasından yaptırdım. İşlemler bitti ve o tarihte kontrol ettiğimde hasar kaydı 1160tl gibi bir rakamdı.Değişen tampon ve far ve çamurluktada düzeltme var.Araç astra g 2007 model.. Merak ettiğim bu durum ne derece normal? Misal ben bu aracı satsam yada böyle bir araç satın alsam aldığım tarihteki hasar kaydı ile sonraki bir zamandaki hasar kaydı aynı görünmeyecek ve hem alıcı hem de satıcı için tatsız bir durum oluşacak. Parça parasıda dönemine göre bir hayli yüksek göründü açıkcası ve de o dönemden mi yoksa ödeme yaptıkları yaklaşık bir yıl sonraki dönemden mi faturalandırılıyor bu kısımda belirsiz. bu şekilde aynı kazaya ait sonradan yükselen hasar kayıtları normal mi? Açıkçası hiç bir fikrim yok. Ama o yaştaki bir araç için büyük bir hasar bedeli sayılmaz. Önemli olan hasarın ne olduğu olacaktır. hasar dosyası tam olarak açıklansa bende olan olmuş diyeceğim ama bugün yaptığım görüşmeler neticesinde iyice rahatsız edici olmaya başladı. 5664 sbm den sorgu yapıyorum ve hasar kaydı çıkarken , parça değişimi sorgusunda 'aracınıza ait exper raporu bulunmamakta' diyor. Parça sayısında farklılık genellikle tamir işlemini yapan tamircinin nasılsa kasko ödeyecek diye fazladan 1-2 parça daha bildirerek miktarı abartması ve haliyle haksız yere para alıyor olmasındandır. Tabi bu aracı satarken karşına çıkacağından sorun yaşaman olası. Varsa böyle bir durum başvuru yaptığınız iyi olmuş. En azından sigorta firması, bayiye güzel bir ceza verecektir.
oscar
1,655
Giriş yapabilmek için önceden kayıt olmanız gerek. Yoksa mesaj panosundan yasaklandınız mı (o halde bu anlamda bir mesaj görmeniz gerekir)? Eğer öyleyse, webmaster veya mesaj panosu yöneticisiyle irtibata geçip sebebini sorabilirsiniz. Eğer kayıt olduysanız ve yasaklanmış olmamanıza rağmen giriş yapamıyorsanız, tekrar tekrar kullanıcı adınızı ve şifrenizi kontrol edin. Genelde hata burada oluyor. Sorun bu değilse mesaj panosu yönetimi ile iletişime geçin, belki mesaj panosu için yanlış ayar yapmış olabilirler. Neden kayıt olmam gerekiyor? Kayıt olmanıza gerek olmayabilirdi aslında. Mesaj gönderebilmek için kaydın şart olması, mesaj panosu yöneticisinin (yönetici) kararına bağlı. Ayrıca kayıt olunca bazı özel imkanlara ulaşabilirsiniz. Örneğin mesajlarınızın yanında kendinize ait küçük bir resim (avatar) gösterme, özel mesaj gönderme, tanıdığınız kullanıcılara e-posta gönderme veya kullanıcı gruplarına katılma imkanlarına misafir kullanıcılar sahip değildir. Kayıt işlemi çok basit olduğu için kayıt olmanız önerilir. Neden otomatik olarak çıkışım yapılıyor? Giriş sayfasında gördüğünüz Her ziyaretimde otomatik giriş yap kutucuğunu işaretlemediğiniz sürece, mesaj panosu sizi sadece belirli bir süre için giriş yapmış kabul eder. Böylece kaydınızın başkaları tarafından kullanılması önlenir. Girişinizin devamlı kalması için, bu komutu seçmeniz yeterlidir. Fakat başka şahıslarında kullandığı (örn. herhangi bir kütüphaneye, internet kafeye, üniversiteye vs. ait) bir bilgisayardan giriş yapıyorsanız, bu komutu seçmemeniz önerilir. Eğer bu kutucuğu göremiyorsanız, bu demektir ki; mesaj panosu yöneticisi bu özelliği kapatmıştır. Çevrimiçi kullanıcı listesinde kullanıcı adımın görünmesini nasıl önleyebilirim? Kullanıcı Kontrol Paneliniz içerisinde “Mesaj panosu tercihleri” altında Çevrimiçi olduğunuzu gizleyin isminde bir seçenek bulacaksınız. Eğer bu seçenek Evet seçeneği ile aktif edilirse, çevrimiçi olduğunuzu sadece yöneticiler, moderatörler ve kendiniz görebileceksiniz. Bu durumda gizli bir kullanıcı olarak sayılacaksınız. Eski şifrenizi öğrenmek mümkün olmasa bile, yerine değişik bir şifre alabilirsiniz. Giriş sayfasını açıp Şifremi unuttum bağlantısına tıklayın ve tarif edilen işlemleri uygulayın. Kısa sürede tekrar çevrimiçi olduğunuzu göreceksiniz. Kayıt oldum ama giriş yapamıyorum! Öncelikle, kullanıcı adınızı ve şifrenizi kontrol edin. Eğer onlar doğruysa, o zaman şu iki durumdan biri meydana gelmiş olabilir. Eğer COPPA desteği açıksa ve kayıt sırasında 13 yaşından küçük olduğunuzu belirttiyseniz, size tarif edilen işlemleri uygulamanız gerekmektedir. Bazı mesaj panoları yeni kayıtlarda ayrıca aktivasyon istemektedir, giriş yapmadan önce bu aktivasyonun kendiniz ya da bir yönetici tarafından yapılması gerekmektedir; bu bilgi kayıt sırasında gösterilmiştir. Eğer size bir e-posta gönderildiyse, açıklamaları takip edin. Eğer bir e-posta almadıysanız, yanlış bir e-posta adresi belirtmiş olabilirsiniz ya da e-posta, bir spam filtresi tarafından spam olarak seçilmiş olabilir. Eğer doğru e-posta adresi belirttiğinize eminseniz, bir yönetici ile iletişime geçmeyi deneyin. Daha önce kayıt olmuştum ama artık giriş yapamıyorum?! Bazı sebeplerden dolayı bir yönetici hesabınızı deaktif etmiş ya da silmiş olabilir. Ayrıca, bazı mesaj panoları veritabanını azaltmak için uzun bir süredir mesaj göndermeyen kullanıcıları periyodik aralıklarla silerler. Eğer bu olmuşsa, tekrar kayıt olmayı deneyin ve tartışmalara katılın. COPPA ya da Child Online Privacy and Protection Act of 1998, Birleşik Devletlerde web sitelerinin 13 yaşından küçüklerin ebeveynlerinden potansiyel bilgi toplayabilmek için yazılı izin almayı gerekli tutan bir kanundur, ya da başka bir deyişle yasal veli/vasi onay şeklidir, veliler 13 yaşından küçüklerden kişisel kimlik bilgilerinin toplanması için izin verirler. Eğer bu uygulama ile kayıt olmak ya da bu uygulama ile bir web sitesine kayıt olmak size güvenilir gelmiyorsa, yardım için bir yasal danışman ile iletişime geçin. Not: phpBB Takımları yasal destek sağlamaz ve genel konular hariç, herhangi bir çeşit yasa ile ilgili bir durum için iletişim göstermez. Kayıt olma girişiminizde web sitesi sahibi'nin IP adresinizi banlaması ya da kullanıcı adına izin vermemesi mümkündür. Web sitesi sahibi ayrıca yeni ziyaretçilerin giriş yapmasını önlemek için kaydı kapatmış olabilir. Yardım için bir mesaj panosu yöneticisiyle iletişime geçin. “Tüm mesaj panosu çerezlerini sil” nedir? “Tüm mesaj panosu çerezlerini sil” özelliği, phpBB3 tarafından oluşturulan mesaj panosuna girişiniz ve doğrulanmanız için tutulan çerezleri kapsar. Ayrıca eğer mesaj panosu sahibi tarafından ayarlandıysa bunun gibi sağlanan okuma özelliklerini silmeye yarar. Eğer giriş ya da çıkış problemleri yaşıyorsanız, mesaj panosu çerezlerini silmek size yardımcı olabilir. Eğer kayıt bir kullanıcı iseniz tüm ayarlarınız mesaj panosu veritabanına kaydedilir. Ayarlarınızı değiştirmek için Kullanıcı Kontrol Panelinizi ziyaret edin; bu bağlantı genelde sayfaların üst kısmında bulunur. Bu sistem size tüm ayarlarınızı ve tercihlerinizi değiştirme izni verecektir. Gösterilen zaman, sizin bulunduğunuz yerden farklı bir zaman dilimindeyse bu olabilir. Bu durumu düzeltmek için, Kullanıcı Kontrol Panelinizi ziyaret edin ve ayrıntılı alandan uygun zaman diliminize göre değiştirin, ör. Not: Bu zaman dilimi değişikliklerini ve diğer bir çok ayarları sadece kayıtlı kullanıcılar yapabilir. Eğer kayıtlı değilseniz, şimdi kaydolmanın tam zamanı. Değişik bir zaman dilimi seçtim ama saatler hala yanlış! Eğer doğru zaman dilimini seçtiğinize eminseniz ve Yaz Saati/GITZ doğruysa ve zaman hala yanlışsa, o zaman sunucu saatinde kayıtlı zaman yanlıştır. Lütfen problemin düzelmesi için bir yöneticiyi haberdar edin. Konuştuğum dil listede yok! Mesaj panosu yöneticisi konuştuğunuz dili destekleyen paketi kurmamıştır, ya da hiç kimse bu mesaj panosunu konuştuğunuz dile henüz çevirmemiştir. Mesaj panosu yöneticilerine başvurup, kendi dilinizi destekleyen paketi kurmalarını rica edin. Eğer böyle bir dil paketi yoksa, yeni bir çeviri oluşturmakta özgürsünüz. Daha fazla bilgi phpBB web sitesinde bulunabilir (mesaj panosu sayfalarının altındaki bağlantıya bakın). Kullanıcı adım ile beraber bir resmi nasıl gösteririm? Mesajları görüntülerken kullanıcı adı ile beraber iki tane resim görebilirsiniz. Bunlardan birisi rütbeniz ile tanımlanmış olan bir resim olabilir. Bu resim genelde yıldızlar, kareler ya da noktalar şeklindedir ve mesaj panosunda ne kadar mesaj oluşturduğunuzu ya da durumunuzu gösterir. Diğeri ise, avatar olarak bilinen genellikle daha büyük bir resimdir. Bu resim genelde kullanıcıya ait ve özeldir. Avatar kullanma imkanını mesaj panosu yöneticisi saptar. Ayrıca avatar'ların ne şekilde kullanılabileceğinide saptar. Eğer avatar kullanamıyorsanız, mesaj panosu yöneticisi ile iletişime geçip bu imkanı ne sebepten dolayı iptal ettiğini sorabilirsiniz. Rütbem nedir ve onu nasıl değiştirebilirim? Genelde kullanıcı rütbenizi doğrudan değiştirmeniz mümkün değildir (kullanıcı rütbesi, gönderdiğiniz mesajın yanında bulunan isminizin altında ve kullanıcı profili sayfasında görülür). Çoğu mesaj panosunda kullanıcı rütbeleri, gönderilen mesajların sayısını veya yetkili üyeleri belirlemek için kullanılır, örn. yöneticiler veya mesaj panosu yöneticileri özel bir rütbeye sahip olabilir. Lütfen gereksiz yere mesaj gönderipte rütbenizi yükseltmeye çalışmayın, elde edeceğiniz tek sonuç, yöneticilerin mesajlarınızın sayısını düşürmesi olacaktır. Bir kullanıcıya ait e-posta bağlantısını tıklayınca neden giriş yapmam isteniyor? Üzgünüz fakat e-posta formuyla maalesef sadece kayıtlı kullanıcılar e-posta gönderebilir (eğer yönetici bu özelliği aktif ettiyse). Bunun sebebi, e-posta sisteminin anonim kullanıcılar tarafından suistimal edilmesini önlemektir. Bir foruma yeni bir başlık nasıl gönderilir? Çok kolay, forumu veya başlığı görüntüleme sayfasında Yeni Başlık Gönder düğmesini tıklayın. Yeni mesaj göndermeden önce kayıt olmanız gerekebilir. Forum ve başlık sayfalarının alt kısmında yapabileceğiniz bütün işlemlerin listesini görebilirsiniz (örn. Bu forumda yeni başlıklar gönderebilirsiniz vs. gibi). Bir mesajı nasıl silebilir veya düzenleyebilirim? Mesaj panosu yöneticisi veya moderatör olmadığınız sürece, sadece kendinize ait mesajları düzenleyebilir veya silebilirsiniz. Gönderdiğiniz bir mesajı düzenle butonuna tıklayarak düzenleyebilirsiniz (bu imkan bazen sadece belirli bir süre için mevcuttur). Eğer mesajınıza birileri cevap göndermişse, başlığa döndüğünüzde mesajınızın altında metni kaç defa düzenlediğinizi gösteren kısa bir yazı göreceksiniz. Mesajınıza henüz cevap verilmemişse, bu not görülmez. Ayrıca mesajınız mesaj panosu yöneticileri veya moderatörler tarafından düzenlenince de bu metin görünmez. Buna rağmen mesajı neden düzenlediklerine dair kendilerine has bir not bırakabilirler. Not: Normal kullanıcılar herhangi birinden cevap geldikten sonra bir mesajı silemezler. Mesajıma bir imza nasıl eklerim? Herhangi bir mesaja imzanızı ekleyebilmek için önce bir imza oluşturmanız gerekmektedir. Daha sonra mesaj gönderme formunun alt kısmındaki Bir imza ekle seçeneğini seçip mesajınıza imzanızı ekleyebilirsiniz. Gönderdiğiniz bütün mesajlara genel bir ayar olarak imzanızın eklenmesini istiyorsanız, profilinizdeki seçeneği tıklayın. Buna rağmen dilediğiniz her mesaj için imzanızın eklenmesini önleyebilirsiniz, bunu yapmak için mesaj gönderme formunda imza ekleme seçeneğinin işaretini kaldırmanız yeterlidir. Nasıl bir anket oluştururum? Anket oluşturmak kolaydır, yeni bir başlık gönderirken (veya bir başlığın ilk mesajını düzenlerken (bu tabiki sahip olduğunuz izne bağlıdır)), mesaj gönderme formunun altında “Anket oluştur” sekmesini göreceksiniz (böyle bir formu göremiyorsanız, anket oluşturma yetkiniz yok demektir). Anket için “Anket sorusu” kısmına bir başlık girmelisiniz ve sonra “Anket seçenekleri” alanına, her satıra ayrı bir seçenek olacak şekilde en az iki seçenek girmelisiniz (bu limit mesaj panosu yönetici tarafından ayarlanır). Ayrıca kullanıcıların oylama sırasında seçebilecekleri seçeneklerin sayısını “Her kullanıcı için seçenek” bölümünün altından ayarlayabilirsiniz, anket için gün cinsinden bir zaman sınırı belirleyebilirsiniz (sınırsız sürede olması için 0 yazın) ve son olarak eğer kullanıcıların kendi oylarını değiştirme izni varsa oy verdikleri seçeneği değiştirebilirler. Neden daha fazla anket seçeneği ekleyemiyorum? Anket seçenekleri için limit, mesaj panosu yöneticisi tarafından ayarlanır. Eğer anketiniz için izin verilen miktardan daha fazla seçenek eklemeniz gerekiyorsa, mesaj panosu yöneticisi ile iletişime geçin. Bir anketi nasıl değiştirir veya silerim? Anketlerde, mesajlar gibi sadece gönderen kullanıcı, bir moderatör veya bir yönetici tarafından değiştirilebilir. Bir anketi değiştirmek için, başlığın ilk mesajını tıklayın; ilgili anket daima bu mesaja bağlıdır. Ankete henüz katılan olmadıysa, hazırlayan kullanıcı tarafından değiştirilebilir veya silinebilir. Fakat, eğer üyeler ankete katılmışsa, sadece forum ve mesaj panosu yöneticileri tarafından değiştirilebilir veya silinebilir. Böylece bir süre sonra şıkları değiştirip anket sonuçlarını saptırma olanağı kalmaz. Neden bir foruma erişimim yok? Bazı forumlar sadece belirli kullanıcılara veya kullanıcı gruplarına açık olabilir. Mesajları okumak, görüntülemek, göndermek ya da diğer işlemler için özel yetki gerekebilir. Size erişim verilebilmesi için bir moderatör ya da mesaj panosu yöneticisiyle iletişime geçin. Her forumda, her grupta, veya her kullanıcı temelinde eklenti izinleri vardır. Mesaj panosu yöneticisi mesaj gönderdiğiniz belirli forum için eklenen eklentilere izin vermemiş olabilir, ya da muhtemelen sadece bazı gruplar eklenti gönderebiliyordur. Eğer eklenti eklemenin sizin için neden kapalı olduğu hakkında bir şüpheniz varsa mesaj panosu yöneticiyle iletişime geçin. Neden bir uyarı aldım? Her mesaj panosu yöneticisi, mesaj panoları için kendi kurallarını belirlemişlerdir. Eğer bir kural ihlalinde bulunduysanız, uyarı alabilirsiniz. Not: Bu durum, mesaj panosu yöneticisi’nin kararındadır ve phpBB Grubu verilen bu uyarı ile ilgili herhangi bir şey yapamaz. Eğer neden bir uyarı aldığınızı bilmiyorsanız, mesaj panosu yöneticisi ile iletişime geçin. Bir moderatöre mesajları nasıl bildirebilirim? Eğer mesaj panosu yöneticisi buna izin veriyorsa, bildiri yapmak istediğiniz mesaja gidin ve orada mesaj bildirileri için bir buton göreceksiniz. Bu butona tıklayarak mesaj bildirisi için zorunlu adımlara ulaşacaksınız. Başlığa mesaj gönderilirkenki “Kaydet” butonu nedir? Bu, sonraki bir tarihte girilecek ve tamamlanacak olan mesajlarınızı kaydetmeye izin verir. Kaydedilen bir mesajı yeniden doldurmak için, Kullanıcı Kontrol Panelini ziyaret edin. Neden mesajımın onaylanması gerekiyor? Mesaj panosu yöneticisi, foruma mesaj göndermek için ilk önce mesajların incelenmesi gerektiğine karar vermiş olabilir. Ayrıca yönetici, sizi bir kullanıcı grubuna yerleştirmiş olabilir ve bu grubun mesajları gönderilmeden önce incelenmesi gerekiyor olabilir. Daha fazla bilgi için lütfen mesaj panosu yöneticisiyle iletişime geçin. “Başlığı darbele” bağlantısını görüp tıkladığınız zaman, başlığı “darbeleyerek” forumun ilk sayfasında en üst sıraya çıkarabilirsiniz. Fakat, eğer bu bağlantıyı göremiyorsanız, o zaman başlık darbeleme özelliği kapatılmış olabilir ya da darbelemeler arası izin verilen zamana henüz ulaşılmamıştır. Ayrıca cevap gelene kadar başlığın basit bir şekilde darbelenmesi mümkündür. Buna rağmen, mesaj panosu kurallarını takip ettiğinize emin olun. Forum'a yazdığınız mesajlarda BBCode kullanabilme imkanını mesaj panosu yöneticisi saptar. Ayrıca mesaj gönderme formundaki seçenekler sayesinde dilediğiniz mesajlarda BBCode'ı iptal etmeniz mümkündür. BBCode, HTML'e benzer tarzdadır fakat tag'ler < ve > yerine köşeli parantez içine alınır: [ ve ]. Ayrıca nelerin nasıl görüntülendiği daha iyi kontrol edilebilir. BBCode hakkında daha geniş bilgiler için, mesaj gönderme sayfasından ulaşabileceğiniz rehbere bakınız. İfadeler veya Semboller, belirli duygu ifadelerini vermek için kullanılan küçük resimler halindeki kısa kodlardır. Örn. :) mutlu, :( ise üzgün anlamındadır. Kullanabileceğiniz ifadelerin tam listesini mesaj gönderme formunda görebilirsiniz. İfadeleri aşırı derecede kullanmamaya özen gösterin, onlar metin yoksa okunmaz hale gelebilir ve bir moderatör mesajınızı düzenlemeye ya da silmeye karar verebilir. Gönderdiğiniz mesajla beraber resimde görüntülenebilir. Fakat şu anda mesaj panosuna doğrudan resim göndermek mümkün değildir. Kendi bilgisayarınızda bulunan bir resme bağlantı vermeniz mümkün değil (bilgisayarınız umuma açık bir web sunucu olmadığı sürece). Ayrıca, umuma açık olmayan ve sadece şifreyle ulaşılan resimlere bağlantı vermek mümkün değildir (örn. hotmail veya yahoo mailboxlarında vs. kayıtlı resimler). Global duyurular önemli bilgiler içerir ve onları mümkün olan en kısa zamanda okumalısınız. Global duyurular her forumun başında görünecektir ve ayrıca Kullanıcı Kontrol Panelinizden görebilirsiniz. Gerekli izinlere sahipseniz sizde bir global duyuru gönderebilirsiniz, bu izinler yönetici tarafından ayarlanır. Duyurular çoğu zaman önemli bilgileri içerir, en kısa zamanda okumanızı öneririz. Duyurular, ilgili forumun her sayfasının başında görülür. Duyuru gönderebilmeniz için bu yetkiye sahip olmanız gerek. Yetkilerinizi ise mesaj panosu yöneticisi saptar. Sabit başlıklar, ilgili forumun ilk sayfasında, duyuruların hemen altında görülür. Çoğu zaman önemli bilgileri içerirler, mümkünse okumanızı öneririz. Duyurular için geçerli olduğu gibi, herhangi bir foruma sabit başlık göndermek için gereken yetkileri mesaj panosu yöneticisi saptar. Bu başlıkları forum moderatörü veya mesaj panosu yöneticisi kilitler. Kilitli başlıkları yanıtlamak mümkün değildir, içerdikleri anketler otomatik olarak sona erir. Başlıklar bir çok nedenlerden dolayı kilitlenmiş olabilir. Ayrıca mesaj panosu yöneticisi tarafından verilen izinlere bağlı olarak kendi başlıklarınızı kilitleyebilirsiniz. Mesajlara, içeriğini işaret edecek başlık ikon resimleri tanımlanabilir. Başlık ikonlarının kullanımı yönetici tarafından ayarlanan izinlere bağlıdır. Yöneticiler, mesaj panosunun her bölümünde en çok yetkiye sahip olan üyelerdir. Bu üyeler, mesaj panosunun her türlü işlevini kontrol edebilir: izin verme, yetkilendirme, kullanıcı yasaklama, kullanıcı grupları oluşturma, moderatör yetkilerini verme vs. Ayrıca onlar mesaj panosu kurucusu tarafından verilen ayarlara bağlı olarak bütün forumlarda tam moderatör yetkilerine sahip olabilirler. Moderatörler (ya da onların grupları), günlük olarak forumun çalışmasını kontrol eden şahıslar veya gruplardır. Başlıkları değiştirme ve silme yetkisine sahip olabilirler. Ayrıca moderatör oldukları forumdaki başlıkları kilitleyebilir, taşıyabilir, silebilir ve bölebilirler. Genelde moderatörlerin görevi, off-topic, yani başlık konusuyla ilgisi olmayan yanıtların veya hakaret ve saldırı niteliğinde metinlerin gönderilmesini önlemektir. Kullanıcı grupları, mesaj panosu yöneticilerinin kullanıcıları grup halinde ayırabilmesi için öngörülen bir yöntemdir. Her kullanıcı (çoğu mesaj panolarından farklı olarak) bir çok gruba üye olabilir ve her gruba ayrı ayrı izinler tanımlanabilir. Bir kullanıcı grubuna nasıl katılabilirim? Bir kullanıcı grubuna katılabilmek için, Kullanıcı Kontrol Panelinizden “Kullanıcı grupları” bağlantısına tıklayın; oradan tüm kullanıcı gruplarını görüntüleyebilirsiniz. Grupların tümü erişime açık olmayabilir. Bazılarına katılmak için onay gerekebilir ve bazıları kapalı ya da gizli üyeliklere sahip olabilir. Eğer grup açık ise, ilgili bağlantıya tıklayarak katılabilirsiniz. Eğer bir gruba katılmak için onay gerekiyorsa ilgili bağlantıya tıklayarak istek yapabilirsiniz. İsteğinizin kullanıcı grubu lideri tarafından onaylanması gerek, onlar size neden gruba katılmak istediğinizi sorabilirler. İsteğiniz reddedilirse grup liderini rahatsız etmeyin; bunun çeşitli nedenleri olsa gerek. Bir kullanıcı grubunun lideri olmak için ne yapmam gerek? Kullanıcı grupları bir yönetici tarafından oluşturulur, genellikle bir kullanıcı grubu lideri belirlenir. Eğer yeni bir kullanıcı grubu oluşturmak istiyorsanız, ilk önce bir yöneticiyle iletişime geçmelisiniz; bir özel mesaj göndermeyi deneyin. Neden bazı kullanıcı grupları farklı renkte görünüyor? Mesaj panosu yöneticisi bir kullanıcı grubunun üyelerine bir renk belirler, ve bu grubun üyelerinin kolayca tanınması mümkün olur. “Varsayılan kullanıcı grubu” nedir? Eğer bir kullanıcı grubundan daha fazlasının üyesi iseniz, varsayılan olarak kullanmak için belirlenen grubunuzun rengi ve rütbesi gösterilir. Mesaj panosu yöneticisi, Kullanıcı Kontrol Panelinizden varsayılan kullanıcı grubunuzu değiştirmenize izin vermiş olabilir. Bu sayfa mesaj panosu yönetiminin bir listesini size belirtir, mesaj panosu yöneticileri ile moderatörlerinin bilgilerini ve diğer detaylarla onların yönettikleri forumları içerir. Bunun üç sebebi olabilir; henüz kayıt olmamış veya giriş yapmamışsınız, veya mesaj panosu yöneticisi bütün mesaj panosu için özel mesajları iptal etmiş. Üçüncü olanak ise: mesaj panosu yöneticisi sizin bu imkanı kullanmanızı önlemiş olabilir, bu durumda kendisine nedenini sormanız gerekir. İstemediğim özel mesajları almaya devam ediyorum! İleride özel mesajlar sistemine belirli kişilerden gelen mesajları iptal etme imkanını ekleyeceğiz. Şimdilik herhangi bir şahıstan istemediğiniz özel mesajlar alıyorsanız, mesaj panosu yöneticisine başvurun. O herhangi bir kullanıcıyı özel mesaj göndermekten men edebilir. Bu mesaj panosunda herhangi birinden spam e-posta aldım! Aslında bu mesaj panosunun sunduğu e-posta gönderme işlevi bundan korunmak için birçok önlemi almış bulunuyor. Aldığınız spam e-postanın bir kopyasını mesaj panosu yöneticisine gönderin. Özellikle aldığınız e-posta’nın başlık kısmını (to (kime), subject (konu) vs.) iletmeyi unutmayın, bu kısımda e-postayı gönderen kullanıcı hakkında bilgiler bulunur. Mesaj panosu yöneticileri bu bilgilerle meseleyi takip edebilir. Arkadaşlarım ve Engellenenler listesi nedir? Bu listeleri kullanarak mesaj panosunun diğer üyelerini toplayabilirsiniz. Arkadaşlar listenize eklenen üyeler, onlara özel mesajlar göndermeye ve çevrimiçi durumlarını görüntülemeye kolay erişim sağlamak için Kullanıcı Kontrol Panelinizde listelenecektir. Tema uygun desteği sağlıyorsa, bu kullanıcılardan gelen mesajlar ayrıca detaylı ve belirgin olarak görünebilir. Eğer engellenenler listenize bir kullanıcı eklediyseniz onlar tarafından oluşturulan mesajlar varsayılan olarak gizlenecektir. Kullanıcıları Arkadaşlar veya Engellenenler listeme nasıl ekleyebilir / silebilirim? Listenize kullanıcıları iki yolla ekleyebilirsiniz. Her kullanıcı’nın profilinde, onları Arkadaşlar ya da Engellenenler listenize eklemek için bir bağlantı olacaktır. Alternatif olarak Kullanıcı Kontrol Paneliniz’den, direkt olarak kullanıcıların üye adlarını girerek ekleyebilirsiniz. Ayrıca aynı sayfayı kullanarak kullanıcıları listenizden silebilirsiniz. Bir forumda ya da forumlarda nasıl arama yapabilirim? Ana sayfa görüntülenirken, forum görüntülenirken ya da başlık görüntülenirken yerleşik arama kutusunun içerisine aranacak terimi girerek arama yapabilirsiniz. Gelişmiş arama yapmak için forumda tüm sayfalarda bulunan “Arama” bağlantısına tıklayabilirsiniz. Arama erişiminiz kullandığınız temaya bağlı olarak değişebilir. Neden arama yaptığımda sonuç çıkmıyor? Aramanız muhtemelen son derece anlaşılmaz ve phpBB3 tarafından indekslenmeyen çok fazla genel terim içeriyor. Gelişmiş Arama içerisindeki daha fazla özellik ve mevcut seçenekleri kullanarak arama yapabilirsiniz. Neden arama yaptığımda boş bir sayfa çıkıyor!? Aramanızda geri dönen çok fazla sonuç olduğu için web sunucusu meşgul oldu. Gelişmiş aramayı kullanın ve terimler içinde kullanılacak daha fazla özellik ile aranacak forumları belirleyin. Üyeler için nasıl arama yaparım? “Üyeler” sayfasına gidin ve “Bir üye bul” bağlantısına tıklayın. Buradan, açıklanan seçenekleri doldurun. Kendi mesajlarımı ve başlıklarımı nasıl bulabilirim? Kendi mesajlarınızı, Kullanıcı Kontrol Panelinden “Kullanıcı’nın mesajlarını ara” bağlantısına tıklayarak ya da kendi profil sayfanızdan bulabilirsiniz. Başlıklarınızı aramak için, Gelişmiş arama sayfasını kullanın ve var olan uygun seçenekleri doldurun. Yer imi ve abonelik arasındaki fark nedir? phpBB3’teki yer imleri, hemen hemen web tarayıcınızdaki yer imleri gibidir. Bir güncelleme olduğu zaman bildiri almayacaksınız, fakat başlığa daha sonra geri dönebilirsiniz. Abonelikte, farklı olarak abonelik için tercih ettiğiniz metot ya da metotlar sayesinde mesaj panosundaki forum veya başlıklarda bir güncelleme olduğu zaman bildiri alırsınız. Belirli forumlara ya da başlıklara nasıl abone olurum? Belirli bir foruma abone olmak için, herhangi bir foruma girdiğinizde, “Foruma abone ol” bağlantısı göreceksiniz. Bir başlığa abone olmak için, başlığa cevap verirken abonelik kutusunu işaretleyin ya da başlığın içindeki “Başlığa abone ol” bağlantısını tıklayın. Aboneliklerinizi, Kullanıcı Kontrol Panelinize giderek ve abonelikleriniz için bağlantıları takip ederek silebilirsiniz. Bu mesaj panosunda hangi eklentilere izin veriliyor? Her mesaj panosu yöneticisi bazı eklenti tiplerine izin verebilir ya da izin vermeyebilir. Eğer nelerin yüklenmesine izin verildiğinden şüpheliyseniz, yardım için mesaj panosu yöneticisiyle iletişime geçin. Tüm eklentilerimi nasıl bulurum? Yüklediğiniz eklentilerin listesini bulmak için, Kullanıcı Kontrol Panelinize gidin ve eklentiler kısmındaki bağlantıları takip edin. Bu mesaj panosunu kim yazdı? Bu yazılım (değiştirilmemiş haliyle) phpBB Group tarafından üretilmiş ve genel dağıtıma çıkarılmıştır. Bu antlaşmaya uyma şartıyla ücretsiz dağıtılabilir. Daha detaylı bilgiler için bağlantıya göz atın. Aradığım X özellik neden yok? Eğer herhangi bir özelliğin eklenmesi gerektiğini düşünüyorsanız, ya da bir hata bildirimi yapmak istiyorsanız, lütfen phpBB Area51 web sitesini ziyaret edin, böylece ilgili kaynaklara ulaşabilirsiniz. Bu mesaj panosuyla ilgili hukuki sorunlar için veya suistimal durumlarda kime başvurabilirim? “Takım” sayfasında listelenmiş yöneticilerin herhangi biri ile şikayetleriniz için iletişime geçebilirsiniz. Eğer onlardan cevap alamıyorsanız, o zaman alan adının sahibi ile (bir whois sorgulaması yaparak) ya da, eğer bu mesaj panosu ücretsiz bir serviste çalışıyorsa (ör. Yahoo!, free.fr, f2s.com, v.b.), bu servisin yönetimi veya suistimal konularla ilgilenen bölümüyle iletişime geçmelisiniz. Not: phpBB Grubu, bu mesaj panosunun nasıl, nerede ve kimler tarafından kullanıldığı konusunda bir bilgisi olmadığı için kesinlikle yargılanamaz ve her ne olursa olsun sorumlu tutulamaz. phpBB.com sitesiyle veya phpBB yazılımıyla doğrudan ilgisi olmayan herhangi bir hukuki konuda (ihtiyati tedbir, mali sorumluluk, iftira vs.) phpBB Grubu ile iletişime geçmeyin. Bu yazılımın herhangi üçüncü şahıslar tarafından kullanımıyla ilgili phpBB Group'a e-posta gönderirseniz, ya çok kısa bir cevap alırsınız ya da hiç bir cevap alamazsınız.
oscar
1,656
Ekranların sevilen yüzü Fahriye Evcen ekranlara geri döneceğini açıkladı. Uzun süredir ekranlarda olmayan Fahriye Evcen yeni projeler ile ekranlara tekrardan döneceğini belirtti. Bu açıklamanın ardından Fahriye Evcen sosyal medyada gündem oldu. Ekranlardan dört yıl uzak kalan Fahriye Evcen, ekranlara geri döneceğini açıkladı. Bunun ardından güzel oyuncunun hangi projede yer alacağı merak söz konusu oldu. Alınan bilgiler neticesinde Fahriye Evcen, Uyanış Büyük Selçuklu dizisinin oyuncu kadrosuna dahil oldu. Bu açıklamaların ardından Fahriye Evcen’in Barış Arduç ile başrol oynayacağı biliniyor. İki başarılı oyuncunun aynı dizide buluşacak olması ise dizi severleri şimdiden heyecanlandırdı. Fahriye Evcen, başrol olarak ekranlara dönüyor. Bu açıklamaların ardından Fahriye Evcen, sosyal medyada gündem oldu. Asla Unutma dizisi ile dizi sektörüne başlayan Fahriye Evcen, Yaprak Dökümü ile de büyük çıkış yakaladı. Hatta güzel oyuncunun yakın zamanda birçok projeden teklif aldığı söyleniyor. Yaprak Dökümü dizisinde sergilediği oyunculuk ile kısa sürede büyük çıkış yakalayan Fahriye Evcen, yeteneği ile birçok oyuncuyu da geride bırakmayı başardı. Barış Arduç, TRT1 ekranlarında izleyici ile buluşacak olan Uyanış Büyük Selçuklun dizisinin yeni sezonunda başrol almaya hazırlanıyor. Hatta oyuncunun Fahriye Evcen ile başrol alacak olması da birçok dizi severin yüzünü güldürdü. Fahriye Evcen ise uzun süre önce projeleri değerlendirdiğini açıklamıştı. Bu açıklamanın ardından kulislerden alınan bilgiler neticesinde Fahriye Evcen’İn Uyanış Büyük Selçuklu dizisinde başrol alacağı biliniyor. Burak Özçivit ile evlendikten hemen sonra bir süre ekranlardan uzak kalan Fahriye Evcen, hayranlarını sevindirdi. Oğlu Karan’ın doğumunda sonra da bir süre ekranlarda görünmeyen Evcen, gündeme bomba gibi düştü. Hatta Alparslan dizisinin çekimlerinin ise ağustos ayı itibari ile başlayacağı biliniyor. Böylelikle dizi eylül ayında dizi severler ile buluşacak. Şimdiden sosyal medyada birçok mesaj atan Evcen hayranları, dizinin bir an önce başlamasını istiyor. Hatta dizi severler iki başarılı oyuncunun bir arada bulunmasını çok iyi karşılarken, dizinin oyuncu kadrosunu da sosyal medyadan araştırmaya başladı. Uyanış Büyük Selçuklu dizinin çekimleri bir ay sonra başlayacak. Böylelikle dizinin yeni bölümleri ise eylül ayında izleyici ile buluşacak.
oscar
1,657
Marka, bir teşebbüsün mal veya hizmetlerini bir başka teşebbüsün mal veya hizmetlerinden ayırt etmeyi sağlaması koşuluyla, kişi adları dâhil, özellikle sözcükler, şekiller, harfler, sayılar malların biçimi veya ambalajları gibi çizimle görüntülenebilen veya benzer biçimde ifade edilebilen, baskı yoluyla yayınlanabilen ve çoğaltılabilen her türlü işaretleri içerir. Bu süre sonunda markamızın ön incelemeden olumlu bir şekilde geçmesi halinde 2 aylık “Bülten” süresi başlar. 2 aylık bülten süresi içerisinde markamıza, benzer Marka tescil hak sahibi tarafından herhangi bir itiraz gelmemesi halinde markamız için tescil kararı ilan edilir. Bülten sürecini bitiren markamızın, yaklaşık 2 aylık “Belgelendirme” süreci sonunda, Tescil Belgesi elimize ulaşır. Ancak başvuru yapıldığı andan itibaren koruma başlar. Markalar başvuru tarihinden itibaren 10 yıllık bir koruma altına alınırlar. Bu sürenin bitiminde markaların yenilenmesi gerekir. Yenileme işlemleri de kendi arasında süresi içerisinde –normal- yenileme ve cezalı yenileme olarak ikiye ayrılır. Bugün birçok firma, faaliyet gösterdikleri alanda markalarını tescil ettirerek yasal koruma haklarına sahip olmaktadır. Ancak tescilli markaların takip edilmemesi, benzer markaların piyasaya sürülmesi ve hatta tescil ettirilebilmesi sonuçlarına yol açabilmektedir. Tescilli markanıza benzer görülebilecek olmasına rağmen Türk Patent Enstitüsü tarafından yayınlanan marka ya da markalara, yayın tarihinden itibaren 2 ay içerisinde itiraz etme hakkınız bulunmaktadır. Bu süre içerisinde markanızın taklitlerini iptal ettirmemeniz uzun ve maliyetli dava süreçleriyle hakkınızı korumaya çalışmanız anlamına gelecektir. Marka tescil takip hizmeti alan hak sahipleri tespiti yapılan markalara zamanında itiraz ederek haklarını korumaktadırlar. Tescilli bir markanın, tescil tarihinden itibaren beş yıl içinde, haklı bir neden olmadan kullanılmaması veya bu kullanıma beş yıllık bir süre için kesintisiz ara verilmesi halinde, marka iptal edilir. Bu gibi durumlarda iptal yetkisi yetkili mahkemelere aittir. Markalar, hangi ülkelerde tescil edilmişse o ülkede korunur. Özellikle ihracat yapan firmalar ihracat yaptıkları ülkelerde markalarını tescil ettirmek durumundadırlar. Tüm dünyada geçerli olan bir tescil sitemi bulunmamaktadır. Türkiye’nin yararlanabildiği iki toplu marka tescil sitemi bulunmaktadır. Topluluk Markası, tek başvuru ile tüm Avrupa Birliği ülkelerinde tescil olanağı sağlar. Koruma süresi 10 yıldır. Bir ülkedeki Marka tescil red kararı diğer ülkeleri de bağlar. Madrid Protokolü, tek başvuru ile yaklaşık olarak 97 ülkede tescil olanağı sağlar. Çıkış yapılan ülkede çıkış yapılan markanın tescili olma zorunluluğu bulunmaktadır. Bir ülkedeki marka red kararı sadece o ülkeyi bağlar diğer ülkeleri etkilemez. Yukarıda belirtilen sistemlere dahil olmayan ülkelerde tek tek Marka tescil başvurusu yapılması gerekmektedir.
oscar
1,668
Mayıs 2016 – Ocak 2017 tarihleri arasındaki hibe dahilinde derneğin insan kaynağı giderlerine destek sağlandı. Hibe, Sulukule Gönüllüleri’nin hem sahadaki hem de kaynak geliştirme alanındaki çalışmalarını güçlendirilmesine destek oldu. Kurumsal destek ile dernek bünyesinde iki kişi istihdam edildi, derneğin finansal sürdürülebilirliğine katkı sağlandı. Çalışmalar çerçevesinde, hedef gruplar için farklı kaynak geliştirme araçları belirlendi, maraton kampanyasında belirlenen stratejiler uygunluk ölçüsünde uygulandı. Analiz edilen ve önceliklendirilen paydaşlara göre başvurulabilecek fon/proje listesi oluşturuldu ve ve derneğin hedef kitlesine yönelik proje altyapıları oluşturulmaya başlandı. Bağışçılara ve gönüllülere yönelik düzenli bülten çalışmaları başlatıldı.
oscar
1,671
Nabarro, “Pandemi oldukça uzun bir süre, aylar hatta yıllar sürecek gibi görünüyor” dedi. Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınıyla mücadele devam ediyor. Tüm dünyada etkisini yeniden artırmaya başlayan salgına ilişkin Dünya Sağlık Örgütünden (DSÖ) korkutan bir açıklama yapıldı. DSÖ’nün Kovid-19 özel temsilcisi Dr. David Nabarro, “Koronavirüs pandemisi oldukça uzun bir süre, aylar belki de yıllar sürecek gibi görünüyor çünkü yüksek oranda bulaşıcı bir virüs, insanlara kolayca ve hızla bulaşabilir” dedi. Dr. Nabarro, “Birincisi, insanların ellerinden geldiğince saygı göstermeleri gerekiyor ve bu yüzünüzü düzgün bir şekilde kapatan yüz maskeleri anlamına geliyor” derken, “Bu başkalarının soluduğu havayı solumamaya çalışmak anlamına gelir. Ve bu 2020’de iyi olduğumuz ancak son zamanlarda bazı yerlerde biraz kaydığımız çok iyi hijyen kurallarını uygulamak anlamına geliyor” diye konuştu. Ve şu anda Avrupa’nın farklı yerlerinde olan da bu” diye ekledi. çıkma yolunda, Kovid-19 ile nasıl başa çıkacağımız konusunda sahip olduğumuz kadar fazla bölünme ve huysuzluk görmedim” şeklinde konuştu. Next PostTürkiye 24 Kasım 2021 koronavirüs vaka ve ölü sayısı! Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet. Türkiye 1 Aralık 2021 koronavirüs vaka ve ölü sayısı! Pratisyen doktorlar 2022’de kaç para zam alacak yeni maaşlar ne kadar? Yeni aşıya gerek var mı? Fahrettin Koca’dan sağlık çalışanlarına müjde! Tunceli’de hayatının hatasını yaptı: Adeta ölümün kıyısından döndüm. Türkiye 30 Kasım 2021 koronavirüs vaka ve ölü sayısı! Omicron aşılananlar nedeniyle mi çıktı?
oscar
1,675
Karnıyarık otu olarak da bilinen psyllium, 30 cm boylarında, koyu renkli çiçekleri olan, tüylü ve otsu bir bitkidir. Karnıyarık otu (psyllium), hem çözünmez hem de çözünür lif içerir. Yüksek lif oranı ve yüksek su emici özelliği ile organik karnıyarık otu 2000 yıl öncesinde bile kolon temizleme ve uzun süren tokluk hissi gibi faydaları sebebiyle kullanılmıştır. Yüksek lif oranı ve yüksek su emici özelliği ile organik karnıyarık otu 2000 yıl öncesinde bile uzun süren tokluk hissi gibi faydaları sebebiyle kullanılmıştır. Psyllium toz halinde alındığında, tadı veya kokusu yoktur. Ancak yiyecek ve içeceklere hızla kalınlık ve yoğunluk kazandırır. Herhangi bir sıvıya psyllium eklediğinizde, karışımı hızlı çok karıştırmadan hızlı bir şekilde içmelisiniz, aksi takdirde psyllium, yutulması zor olan jelimsi bir kıvamda şişer. Tekrar hatırlatmak gerekirse rondo tipi karıştırıcılar psyllium’un şişmesine sebep olacağı için uygun değildir, kaşık/çatal vasıtasıyla karıştırılmalıdır. Psyllium tozu’nu meyve ve sebze suları, yoğurt, yulaf ezmesi ve smoothielerde rahatlıkla kullanabilirsiniz. Lifler midede şişerek tokluk hissi yaratır. Böylece kilo kontrolü sağlama ve kilo verme sürecinde etkili bir besin desteğidir. Pek çok glütensiz ürün lif bakımından düşük olabileceğinden, tariflerinize Psyllium eklemek diyetinize daha fazla lif eklemenin harika bir yoludur. Lif içeriği yüksek gıdalar tüketmek sağlıklı bir yaşam için önemlidir. Ancak hızlı ve yoğun tempolu hayatımız, yeterli miktarda lifli gıda tüketmemizi zorlaştırabilir. Organik karnıyarık otu tohumu gibi takviye edici gıdalar normal beslenme planına uygun ve kullanımı kolay gıdalardır. Lifler, yiyeceklere eklenerek kullanıldığında vücuda pek çok fayda sağlar. Liflerin erimeyen ve eriyebilen lifler olmak üzere 2 çeşidi vardır. Psyllium içecek tozu, fermente olmayan ve emilebilen liflerdendir. Organik karnıyarık otu gibi eriyebilen lifler suya ve içeceklere kolayca karıştırılabildiği için kullanım kolaylığı sağlar. Lif alımının artırılmasının dışkı kütlesini ve bağırsak hareketlerinin devamlılığını artırdığı, böylece geçişin kolaylaştığı düşünülmektedir. Diyetinizdeki lif içeriğini yükseltmek ve kabızlığı hafifletmek için yemeğinize psyllium da ekleyebilirsiniz. Araştırmalar, psyllium lifinin kabızlığı gidermede, kolesterolü ve kan şekerini iyileştirmede rol oynayabileceğini ve tokluk hissinin uzun sürmesini sağlayabildiğini göstermektedir. 1 porsiyon (4 gr) Psyllium İçecek Tozu’nu 240 ml su konulmuş bir şişe içerisinde çalkalayarak dibe çökmeden tüketiniz. Sabah ve akşam olmak üzere günde 2 defa, yemeklerden 30 dakika önce tüketilmesi ve bol miktarda su içilmesi önerilir. The LifeCo LifCo, yüksek lif içeren bitkilerden üretilmiş bir takviye edici gıdadır. Bazı bakteriler yiyecekleri sindirmeye, hastalıklara neden olan hücreleri yok etmeye ve vitamin üretmeye yardımcı olur. Probiyotik ürünlerdeki mikroorganizmaların çoğu, vücudumuzda doğal olarak yaşayan mikroorganizmalarla aynı veya benzerdir. Probiyotikler, vücutta doğal olarak yaşayan canlı bakteri veya mayalardan yapılır. Vücutta sürekli olarak hem iyi hem de kötü bakteriler bulunur. Bir enfeksiyon kaptığınızda, sisteminizin dengesini bozan çok fazla kötü bakteri var demektir. İyi bakteriler, kötü bakterileri ortadan kaldırmaya yardımcı olarak dengeyi geri getirir. Probiyotik takviyeleri, vücudunuza iyi bakteri eklemenin yollarından biridir. Vücudunuzdaki iyi bakterileri miktarını yiyecekler, içecekler ve takviyeler yoluyla artırabilirsiniz. Günlük diyetinizde zaten probiyotik içeren bazı yiyecekler olabilir. Özellikle fermente gıdalar (örneğin yoğurt ve turşu) vücudunuza fayda sağlayan bir dizi iyi bakteriye ev sahipliği yapar. Yiyeceklerin yanı sıra The LifeCo Probiyotik Karışımı 60 kapsül ile de diyetinize probiyotik ekleyebilirsiniz. Probiyotikler mikrobiyom seviyelerinizle ilgili daha büyük bir resmin parçasıdırlar. Bir mikrobiyomu vücudunuzu sağlıklı tutmak için birlikte çalışan, adeta orman gibi bir organizma topluluğu olarak düşünüp, bütünsel olarak ele almanız gerekir. İkiz olan insanlar bile aynı mikrobiyal hücrelere sahip değildir. Probiyotiklerin veya iyi bakterilerin asıl görevi vücudunuzda sağlıklı bir denge sağlamaktır. Vücudunuzu nötr tutmak olarak da düşünebilirsiniz. Bu nedenle bağırsak florasında doğal olarak koruyucu bir tabaka oluşturarak zararlı bakterilerin çoğalmasını, bağırsak duvarını bozmasını ve bu duvarı geçerek vücuda ulaşmasını engelleyerek yardımcı olurlar. Ayrıca enterik kapsül olması sayesinde midenizde açılmaz, bağırsaklarınızda açılır, bu sayede probiyotiklerinden maksimum oranda faydalanmış olursunuz. Probiyotiklerin aç ya da tok kullanımına dair pek çok çalışma bulunmakla beraber günde bir tablet ve aynı saatlerde ve devamlı kullanımı tavsiye edilmektedir. Bir takviye almadan veya çocuğunuza vermeden önce daima doktorunuzla konuşmanız gerekir. TheLifeCo Probiyotik ile ilgili yorumları okuyabilir, faydaları ile ilgili doktorunuza danışabilirsiniz. Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet. Merhaba, bu üründen aldım. Şişenin üstündeki etiket buradaki resimlerden farklı. Yoksa benim aldığım yer sahte ürün mü sattı? Q Merhaba, bu üründen aldım.
oscar
1,677
Bu sayfa Vikipedi'nin resmî politikalarından biridir. Sayfanın içeriği, uygulanması gereken bir standart olarak kullanıcılar tarafından benimsenmektedir. Sayfada değişiklik yapmadan önce, bu değişikliklerin kullanıcılardan onay aldığına emin olun. Uygun görmediğiniz bir kısım varsa, tartışma sayfasında sebepleri ile açıkça belirtin. Ceviz kabuğuna sığacak şekilde bu sayfa: Bir kişinin birden çok hesap açıp yönetmesi uygun değildir. Bu yönetilen ve çoğu kez farklı biri gibi gösterilen hesaba kukla, bunu yapan kişiye de kuklacı denir. Vikipedi'de kuklacılık hoş karşılanmaz ve sıklıkla kuklacılık yapan kullanıcılar engellenir. Kukla, bir Vikipedist tarafından değişken amaçlarla açılmış farklı kullanıcı hesaplarından veya IP adreslerinden her biri. Kukla kullanan Vikipedistler kuklacı olarak adlandırılır. Çoklu hesap veya IP adresi kullanmak çoğu durumda uygun bulunmayan bir durumdur. Wikipedia'nın kurucusu Jimbo Wales 2003 yılındaki bir söyleşide bu konudaki bir soruya şöyle yanıt vermiştir: Bunun (çoklu hesap veya IP adresi kullanımı) için belirli bir politika yok, fakat genelde geçerli bir sebebiniz olmadıkça hoş karşılanmaz. Kuklaların hoş karşılanmama nedeni, bir oylamada birden fazla oy kullanma veya Vikipedi politika ve yönergelerini aldatmaya yönelik suistimallerden dolayıdır. Kimi kullanıcılar ikinci bir kullanıcı hesabının kullanılmasına karşıdır; kimileri ise düzgün davrandıkları müddetçe zararsız olduklarını düşünür. Bu sayfada kuklacılığın diğer toplulukları nasıl etkilemiş olduğu konusunda bilgi sahibi olabilirsiniz. Çoklu hesap veya IP adresi kullanımının yasal olduğu durumlar vardır. Fakat kuklacı durumuna düşmemek için dikkat etmelisiniz ve ikinci hesabınızı diğer hesabınızın belirli bir konuya bakışını desteklemek için kullanmamalısınız. Şayet birisi birden fazla hesap veya IP adresi kullanıyorsa, onun diğer kullanıcı hesaplarına veya IP adreslerine bağlantı vermesi gerekmektedir; böylece aynı kişi oldukları anlaşılabilir. Vikipedi kullanıcıları tüm oylamalar ve benzer tartışmalar için "bir kişi, bir oy" prensibini benimsemişlerdir. Ancak bu şekilde her bireyin fikirleri adil bir şekilde sayılabilir. Bundan dolayı, kuklalar bir görüşü desteklemiş olma etkisi yaratmak için kullanılmamalıdırlar. Oylamalarda birden fazla oy kullanılmamalı veya bir tartışmada, Vikipedi:Silinmeye aday sayfalarda veya hizmetlilik başvurularında birden fazla hesap veya IP adresi kullanarak aldatma yapılmamalıdır. Bu şekilde kullanılan ve ispatlanan kuklalar süresiz olarak engellenebilirler. Çift oylamaya ek olarak, kuklalar aldatmaya yönelik amaçlarla veya bir pozisyonu geniş bir kesimin desteklediği görüntüsünü oluşturmak için de kulanılmamalıdır. Bu şekilde bir davranış, kuklaların herhangi bir yasal kullanımı açısından yıkıcı ve gereksizdir. Özel olarak, kötü niyetle kullanılan diğer bir Vikipedi kullanıcısını taklit eden hesaplar veya IP adresleri süresiz olarak engellenmelidirler. Politikalar hesaplara veya IP adreslerine değil kişilere uygulanır. 3GD gibi politikalar bir kişinin değişiklikleri için geçerlidir. Benzer olarak politikaları ihlal eden hareketlerde bulunan ikinci bir hesap veya IP adresi kullanmanız ana hesabınızın da ceza almasına sebep olabilir. Kullanıcılar değişiklik yapamamaları için engellenmiş olması veya bir şekilde bir konu için uzaklaştırıldıkları süreçte, kukla kullanarak bu engelleri kaldırmaya çalışamaz. Bu şekilde bir davranış, engelleme süresinin yeniden başlatılmasına veya uzatılmasına neden olabilir. Topluluk birden fazla hesabında ek kullanıcı grubu hakları olan kullanıcılara şiddetle karşı olmaktadır. Şayet Vikipedi'yi terk etmişseniz, yeni bir isimle geri gelmişseniz ve hizmetlilik için aday olmuşsanız, eski hesabınızdaki hizmetli ve/veya bürokrat özelliklerinizden vazgeçmeniz beklenir. Normal bir kullanıcıdan daha fazla özelliklere sahip yalnız bir kullanıcı hesabına sahip olabilirsiniz. Çoklu hesapların yasal kullanımları vardır. Örneğin; belli kullanıcılar, yeni kullanıcılara topluluk kurallarını anlatmak için yeni hesap yaratabilir. Özellikle, bazı kişiler (Örn:Jimbo Wales) için kukla hesabı almak ve değişiklikleri oradan yapmak bir gereklilik göstermektedir. Başka kullanıcılar da birden çok hesap kullanarak, katkılarını çeşitli nedenlerden dolayı ayırabilirler: Bir kullanıcı belli bir alanda çok sağlam ve doyurucu katkılar yapıyor ise, sadece o konu hakkında bilgi gelişiminde bulunmak için yeni bir hesap alabilir. Kamuya ait bilgisayarlarda şifre çalan trojanlar veya basılan tuşları kaydeden programlar yüklü olabileceğinden, bazı kullanıcılar bu şartlar altında asıl hesaplarının güvenliği için alternatif hesaplar kullanabilir. Halk tarafından bilinen bir kişi veya katkılarından ve ilgi alanından dolayı belli bir çevrece tanınabilecek bir kullanıcı; katkılarını bölmesi kişinin anonimliğini korumasını sağlayabilir. Belli bir konuda tanınmış ve uzman olan bir kişi, mesela, o konu ile ilgili katkılarının ve daha hafif konulardaki katkılarının ilişkilendirilmesini istemeyebilir. Bir kişinin katkıda bulunduğu madde, ailesi, sosyal veya profesyonel çevresi tarafından yüksek derecede tartışmalı ise, kukla kullanabilir. Bu sayede Vikipedi:Tarafsız bakış açısı'nı iyi bilmeyen kullanıcılar tarafından yaptığı değişiklikler kişisel bilgi olarak varsayılmaz. Bazı kullanıcılar tartışma sayfalarında, belli bir konu hakkında kimliklerinden dolayı kişisel tartışmalara dönerek kişisel saldırıları engellemek, veya Vikipedi dışında olacak sıkıntıları engellemek için farklı kullanıcı isimleri kullanabilir. Örneğin, kürtaj hakkındaki bir maddenin tartışmasına katılan bir kişi, bu tartışmadaki fikirlerinin diğer katılımcıların tartışmayı genişletmesine fırsat vermesini veya o maddenin içeriğinin dışındaki ilgisiz ya da felsefi temellere dayanan tartışmalara iliştirmesini engellemek isteyebilir. "Rol" hesaplar, sadece resmî onaylı olarak Wikimedia projelerinde istisnai durum ve zamanlarda, birden fazla kişi tarafından kullanılan hesaplardır. Küresel olarak ve belirli Wikimedia projelerinde faaliyet gösteren "rol" hesapların bir listesine Meta Wiki'deki listeden ulaşabilirsiniz. Eğer siz birden fazla kullanıcı olarak bir hesap kullanırsanız, muhtemelen engellenirsiniz. Bot (otomatik veya yarı-otomatik değişiklikler yapan programlar) kullanan editörlerin bot için ayrı bir hesap oluşturması (ve bu bot hesabının bit bot hesabı olarak işaretlenmesi talebinde bulunması) tercih ve teşvik edilir ki otomatik değişiklikler son değişikliklerde ayrıştırılabilsin. Bu kullanıcı adı, Örnek kullanıcı kullanıcısının alternatif hesabıdır. Oturumu kapalıyken ansiklopediyi düzenleyen birine karşı bir politika yoktur. Bu durum birden fazla şekilde olabilir; Bilgisayar değiştirme, oturumun süresinin dolduğunu fark etmeme, kullanıcının parolasını unutması gibi birçok nedenden kaynaklanır. Oturum açmamış kullanıcılar, hesabı olmadığını söyleyerek diğer kullanıcıları kandırmaya çalışmamalıdır. Gizliliklerini korumak için oturumu kapalı bir şekilde düzenleme yapan vikipedistlerin kullanıcı adlarını Vikipedi üzerindeki IP adreslerine bağlamaları gerekmez. Doğal olarak, kuklalar yeni kullanıcılara kıyasla Vikipedi ve madde düzenlemekte daha tecrübeli bir tavır sergilerler. Madde düzenlemedeki "özet" kutucuğunu kullanmak, düzenleme çatışmasına girmek, silinmeye aday sayfalar (SAS) gibi tartışmalarda açıkça fikir ileri sürmek veya hizmetlilik için başvurmak gibi eylemler ilk katılımlarında daha sık görülür. Ayrıca katılım özetlerine bakıldığında daha yeni tarihlidir ve tek madde için hesap açılmış izlenimi vermektedirler. Bir kukla türü de "korkuluk" kuklasıdır. Taraflı görüşleri olan, ancak karşı görüşü baltalamak ya da provokatör olarak davranmak için karşıt görüşteymiş gibi davranan kullanıcılar tarafından oluşturulur. Genelde 'karşısındakinin' rahatça def edebileceği zayıf iddialarda bulunurlar. Bu da özellikle "korkuluk" tartışmaları yapmalarına imkan verir. Bu tür bir kukla, yaratıcısının karşı durduğu "korkuluk" tartışmasının bir temsili haline gelir. Genelde düşüncesiz, bilgisiz ve aşırı bağnaz bir tutum sergilerler. Genelde iki tarafın ciddi iddialarının tartışılmasını engellenmesine ve tartışmanın üzerine perde çekilmesine neden olurlar. Tartışmalarda normalde de bu tarzda davranan kişilerin de aynı sonuçlara sebep olması, bu tür kukla kullanıcıların tespitini zorlaştırmaktadır. Bazı durumlarda bir hesabın kukla kullanıcı olup olmadığı çok net olmayabilir; sonuçta kuklanın amacı fark edilmemektir. İlgileri ve düzenleme tarzları arasındaki benzerlikler dikkat çekebilir fakat herkes kullanıcıyı bu kanıtı değerlendirecek kadar tanımıyor olabilir. Eğer bir düzenleme çatışmasında, oylama ya da ankette kukla kullanıcı kullanıldığı düşünüyorsanız, pratik bir yaklaşım "100-düzenleme kuralı"dır. Buna göre değişik birçok madde üzerinde 100'ün üzerinde düzenleme yapmış ya da Vikipedi üzerinde genel olarak aktif olmuş bir hesabın kukla kullanıcı olmayacağı düşünülmektedir. Eğer az düzenleme yapmış, alışılmadık sayıda hesap varsa, IP adreslerine ya da düzenleme zamanlarına bakarak kukla kullanıcı olup olmadıklarını kontrol etmek isteyebilirsiniz. Ancak tek başına az sayıda düzenleme yapmış olmak, kukla kullanıcılığı için bir kanıt değildir ve eğer yeni bir kullanıcıya haksız yere kukla kullanıcı suçlamasını yaparsanız, muhtemelen bunu hakaret olduğunu var sayacaktır ve Vikipedi hakkında negatif bir izlenimi oluşacaktır. Unutmayın ki ırk, politika, kült figürler ya da "silinmeye aday sayfalar (SAS)" gibi özellikle tartışmalı maddelere katılım yapmak isteyen birçok kullanıcı olabilir. Bazıları 100 düzenleme kuralının bu tür durumlarda daha katı uygulanmasını önermiş, 100'ün altında düzenleme yapmış katılımcıları kukla kullanıcı olarak öngörmüşlerdir. Genel olarak, bu tür görüşlerin çok sağlam temellere oturmadığı gösterilmiştir. Kuklanın tartışmaya katıldığının düşünüldüğü durumlarda, sunucu kayıtlarına başvurulabilir. Wikimedia Vakfı kişisel gizlilik kuralına uygun olması açısından, bu sadece uzlaşma yardımını ciddi engelleyen durumlarda, ciddi süregelen vandalizm düzeninde, oylama sonucunu etkileyen oy hilesinde ya da 3 geri çevirme kuralını ciddi ihlal eden süregelen "kukla kullanıcı" şüphesinde uygulanabilir. İstekler denetçi isteği sayfasında yapılır. Eğer siz yanlışlıkla "kukla kullanıcı" olarak suçlandıysanız bunu üzerinize almayın. Yeni kullanıcıların sayısı bilinmemektedir. Ortamda biraz vakit geçirin, olumlu katkılarda bulunun; kayıtlarınız sizin yerinize konuşacaktır. Hizmetliler bu politikanın ihlali için kullanılan herhangi bir kukla hesabı zamansız engellerler ve ana hesabı da takdirlerine göre engelleyebilirler. Eğer bir hesabın kukla olarak politika ihlalleri için kullanıldığı bariz biçimde belli olursa, bu hesabın belirlenmiş olarak etiketlenmesi gerekir. Bu da kukla hesabın kullanıcı sayfasına Şablon:Kuklaİspatlanmış ekleyerek yapılır. Sonuçta görünüm şöyle olacaktır: Unutmayınız ki bu sadece hesabın bir kullanıcının kuklası olduğu şu sebeplerden ötürü bariz olduğu durumlarda uygulanabilir: aynı IP adresleri veya benzeri güçlü teknik kanıt. Yukarıdaki şablon kanıtlanmamış kukla suçlamaları için kullanılamaz. Kanıta bağlantı vermektense, etiket kuklanın denetçi aracılığıyla belirlendiğini belirtir. Denetçi ile tespit edilmiş, ve süresiz olarak engellenmiştir. Yukarıdaki şablon, denetçi tarafından kanıtlanmamış kukla suçlamaları için kullanılamaz ve bu etiketin uygunsuz kullanımı uyarı ve olası engelleme ile sonuçlanabilir. Etiket kontrol ardından bir denetçi tarafından kullanılabilir veya bir kullanıcı tarafından denetçilerin doğrulaması sonucu da kullanılabilir. Bilinen kuklacı kullanıcıları şu etiketle etiketleyebilirsiniz: Bu şablon eklendikten sonra oluşacak sonuç: Bu kullanıcının bir veya daha fazla kötü kuklanın ustası olduğu düşünülüyor. Eğer birisinin zararlı biçimde kukla kullandığını düşünüyorsanız ve bu konuda diğer katılımcıların da yorumlarını almak istiyorsanız, Vikipedi:Kukla şüphelileri sayfasında bir rapor oluşturmalısınız ve oradaki talimatları takip etmelisiniz. Bazen birden çok yeni kullanıcının toplu hesap açması ve özellikle belirli bir tartışma konusunda veya oylamada belirli bir fikri desteklemeleri durumu olabilir. Bu genellikle silme tartışmalarında veya tartışmalı maddeler ile ilgili konularda olabilir. Bu yeni eklenen hesaplar arkadaş olabilirler, konu ile ilgili bir şekilde ilgili olabilirler veya bir kişi tarafından bir fikri desteklemeleri için çağrılmış olabilirler. Bazen bir maddedeki tartışmalarda baskı uygulanması söz konusu ise, bu kullanıcı ve hesaplar "canlı kukla" olarak tanımlanırlar. Bu terim, aynı isimli müzik grubundan esinlenilmiş olabilir. Bu terimin kullanımı genel olarak tavsiye edilmemektedir; zira kaba görülebilir ve yeni kullanıcıların ilerideki cesaretini kırabilir. Bu hesaplar kukla sayılmazlar, fakat genellikle gerçek kuklalardan ayırmak biraz zordur ve bazen de aynı şekilde ele alınabilirler. Bu şartlar altında ne kuklalar ne de yeni tek amaçlı kullanıcı hesapları Vikipedi topluluğunun bir parçası sayılabilir. Bunun arkasındaki neden, çevrimiçi bir toplulukta sadece tüm üyelerin imzalamış gibi görünmesinin yeterli olmamasındandır. Vikipedi:Hakemler Kurulu'nun kuralına göre[2], anlaşmazlıkların çözümünde, taraflardan birisi kukla veya aynı değişiklik alışkanlığına sahip birden fazla kullanıcı olması belirsizliği durumunda, kullanıcılar kukla olarak değerlendirilirler. Tartışmalı Vikipedi maddeleri için dışarıya haber vermek veya birisinin tartışmayı canlandırmak veya başlatmak istemesi büyük oranda uygunsuz ve kabul edilemezdir. Bu şekilde fikirleri ve ön yargıları bilinen, bir tarafın görüşünü güçlendirecek ve fikir birliğini veya tartışmayı etkileyecek hareketler kabul edilemez. Ayrıca birisinin arkadaşlarını madde tartışmalarına yardım etmesi için çağırması da uygun değildir. Canlı kuklaların reklamcılığı ve tahrik etme hareketleri Vikipedi'de kabul edilemez. Çoklu yeni kullanıcıların gelişi, sınırlı Vikipedi geçmişi ve önceden belirlenmiş bakış açılarının gelişi, nadiren tarafsızlığa fayda sağlar ve kim ne düşünürse düşünsün genellikle ona zarar verir. Vikipedi gerçekleri ve fikirleri karıştırmak, kişisel taraflılık veya duygusal tartışmalar için bir yer değildir. Tartışmalı maddeler de genellikle düzgün değişiklikler için politikaların iyi bilinmesini gerektirir. Şayet bir tartışmada sesinizin duyulmadığını düşünüyorsanız, uygun olan davranış dışarıdan yardım istemeniz değildir. Onun yerine, kişisel saldırılardan uzak durun ve yorum isteğinde bulunun. Bunlar denenmiş işlemlerdir ve ön yargıların bir taraftan bir tarafa değişmesi problemini önlemek için en uygun yollardır. Eğer iki veya daha fazla kullanıcı beraber çalışıyor/ikamet ediyor, bir bilgisayarı/internet bağlantısını paylaşıyor, halka açık bir bilgisayar kullanıyor veya aynı ağa bağlı durumda ise; denetçi incelemesi sonucunda hesapları kukla gibi görünür. Bu gibi kullanıcılar birbirini şahsen tanıyor ve yüz yüze temas halinde ise ortak ilgi alanları ve yazım şekillerine sahip olabilirler. Hatta birbirlerine Vikipedi teknikleri ve gelişmeler hakkında bilgi verebilirler (Bu durumda oy avcılığı geçerli olur). Denetçiler, bağlantının öbür ucunda kimin oturuyor olduğunu göremezler. Kukla suçlamalarının önüne geçmek adına, bu tip kullanıcıların önceden bu durumu kullanıcı sayfalarında duyurmaları karışıklıkların önüne geçecektir. Aynı bağlantıyı kullanan kullanıcılar eğer aynı konularda katkıda bulunuyorlarsa, bu tip kullanıcılar Vikipedi'nin çıkarları doğrultusunda tek kullanıcı olarak değerlendirilebilirler. Aynı maddeye katkıda bulunurken, aynı tartışmada fikir belirtirken veya herhangi bir anlaşmazlıkta birbirlerini desteklerken, aynı bağlantıyı kullanan kullanıcılar aralarındaki bağlantıyı açıklamalı ve tek bir hesaba sahiplermiş gibi konuyla ilgili sayfaları okumalıdırlar. Eğer aralarındaki bağlantıyı açıklamak istemiyorlar ise aynı alanlarda veya tartışmalı konularda katkı yapmaktan kaçınmalıdırlar.
oscar
1,679
T24'e göre, NBA yıldızı basına yaptığı açıklamada, bir gazetecinin "NBA yönetiminin, Koronavirüs'ün yayılması ihtimali üzerine maçların taraftarsız oynanması konusunda takımlara hazırlık yapması talimatı verdiği iddia ediliyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna, "Taraftarsız maça çıkmak? Cevabım basit, hayır" yanıtını verdi. Basketbolun taraftarsız anlamı olmayacağını vurgulayan LeBron James, "Ben, taraftarlar için sahaya çıkan biriyim. Onlar yoksa benim de salonda bulunmamın hiçbir anlamı yok. Taraftarın olmadığı bir maçta oynama ihtimalim yok." ifadelerini kullandı.
oscar
1,680
Yengeç ve Yükselen Yengeçler 2020 yılında yeni ilişkiler ve partnerlerle tanışıyor. Tanışacağınız ve bir ortaklığa doğru adım atacağınız tanışmalar hayatınıza yön vermeye başlayacak. Ruhsal yolcuğuluğunuz ise günlük aktivitelerle ilgili olacak. Gün içinde yapma zorunluğunuz olan işler sizi oyalayacak. Bu oyalama sırasında, ruhsal bakış açıları elde edeceğiniz durumlar ile karşılacaksınız. Örneğin, daha önce hiç bulaşığa el sürmediyseniz, bulaşık yıkayacağınız bir durum oluşabilir. Böylelikle, bulaşık yıkayan insanların halinden anlayacaksınız. Tamamen örnek çerçevesinde anlatmaya çalıştığım durum, günlük işlerin hayatımızda ne kadar yer tuttuğuyla ilgili. Yuva evinizde yaratıcı çalışmalar yapabilirsiniz. Sanatsal aktivitelerle vakit geçirebilirsiniz. Bir takım tesadüfler sonucu yeni arkadaşlarla tanışabilirsiniz. İkili ilişkiler ve iş hayatı bu sene sizin için oldukça önemli. Yeni bir iş kurmak için ise ideal zamanlar diyebiliriz. Parasal konularda görmezden geldiğiniz her ne varsa, gün yüzüne çıkabilir. Belki de harcamalarınızı kısmanız gerektiğini bilseniz bile, bunu görmezden gel,yor olabilirsiniz. Evcil hayvanlarınız ile ilgili gündemler de bu sene hayatınızda önemli bir yer tutuyor. Yılbaşı itibariyle ikili ilişkileriniz çok yoğun geçeceğe benziyor. Şubat ayında yapacağınız günlük işler size terapi gibi gelecek... Şubat ayında kayınvalideniz (varsa) ile günlük işlere yoğunlaşabilirsiniz. Satürn harcamalarla ilgili konuları gündeminize getirebilir. Dolayısıyla harcamalarınızı minimum tutmalısınız. Günlük işlerle uğraşmak size iyi gelecek. Gün içinde vaktinizi alan her ne ise size adeta terapi gibi gelecek. Mart ayı itibariyle yemekle ilgili market alışverişleri sonucunda özellikle evinizde vereceğiniz hoş davetler size iyi gelecektir. Kariyerinizle ilgili güzel gelişmeler yaşayabilirsiniz. İş hayatınızda kıskançlık yaşayacağınız durumlar oluşabilir. Ya da sizi kıskanan birileri olabilir. Hayatın içerisinde var olan tüm duygulardan hepimiz sorumlu olduğumuz gibi, kimseyi suçlamaya hakkımız yoktur. Fakat bize gelen doğruları da tabiki paylaşmalıyız. Yaşadığımız kıskançlık da olsa bizden bize ayna olduğu için, bir üst bilinçe çıkarak konulara anlamaya çalışmalıyız. Kıskançlık herkesin içinde vardır. Sadece bazı hassas zamanlarda bizi yakalar. Önemli olan kendimizi idare edebilmemizdir. Mart ayında varsa partnerinizle sık sık görüşmeler neticesinde bir yurtdışı seyahati planlayabilirsiniz. Nisan ayında yurt dışı seyahatinizle ilgili bir konuda yardım alabilrsiniz.Yurt dışı konusunda bilgili biri size yardımcı olacaktır. İş hayatınızda size karşı bazı ön yargılı konuşmalar yaşayabilirsiniz. Arkadaşlar arasından tanıştığınız biriyle romantik bir ilişki yaşayabilirsiniz. Bu ilişkide kadın figür daha istekli olacaktır. Mayıs ayında çocuğunuz varsa, ameliyat, operasyon ya da plastik cerrahi konulu bir gündeminiz olabilir. Bu ayda ruhunuz ile reel hayatınızın istikameti paralel olacaktır. Kendinizden memnun bir şekilde yaşamanın tadını çıkaracaksınız. Para kazanmayla ilgili yaratıcı fikirleriniz ortaya çıkacaktır. Satürn’ün Kova burcunda ileri hareketi... Dolayısıyla, harcama konularınızda da bazı gelişmeler olabilir. Haziran ayı itibariyle grup çalışmaları yapmanız olasıdır. Evcil hayvanınızla gün içerisinde çok fazla ilgilenmeniz gereken durumlar oluşabilir. Hayal ve hedefleriniz için, hayal dünyanızın ve yaratıcılığınızın maksimum olduğu bir zaman dilimi olacak. Yıl sonuna doğru keyif.... Temmuz ayı itibariyle hijyen konuları ve sağlığınız gündemde olacak. Kendinizi birden bire beğenmeme hali olabilir. Arkadaşlarınızla kafa dağıtmaca yapabileceğiniz bir dönemdesiniz. Ağustos ayı ile beraber arkadaşlarınızdan bir takım yardımlar görebilirsiniz. Aile içinde hasta olup da bakıma muhtaç biri olabilir. Eylül ayında yakın çevrenizle ilgili bazı gelişmeler yaşayabilirsiniz. Belki de yakın çevrenize yeni biri girecek ve tanışmalar gerçekleşecek. İsteme, söz ve nişan gibi konular yakın çevrenizde gerçekleşebilir.Ekim ayı itibariyle, ev içerisinde beslenme, anne, çocuk konuları gündemde olacaktır. Vitamin gibi beslenme takviyesi almanız gereken zamanlar olabilir. Bununla ilgili masraflar yapabileceğiniz bir zaman dilimi. Yıl sonuna doğru eğlenme zevk sefa ihtiyacınız artacak. Astro Dünya, astrolojik danışmanlık, astroloji yazıları & araştırmaları faaliyetlerini gösteren bir kuruluştur.
oscar
1,688
Özgürlük, bireye bağımsızlık ve akılcılık getirmiş, ama bir yandan da onu yalnız, kaygılı ve güçsüz bırakmıştır. Bu yalnızlık, dayanılmazdır ve karşısındaki seçenekler ya bu özgürlüğün yükünden kaçıp yeni bağımlılıklara ve boyun eğişe sığınmak ya da insanın tekliğine ve bireyselliğine dayanan olumlu özgürlüğün tam gerçekleştirilmesine doğru yol almaktır. Freud’a göre insan, antisosyaldir. Toplum onu evcilleştirmeli, biyolojik dürtülerine bir miktar doyum sağlamalı; ama daha çok temel tepilerini inceltmeli ve denetlemelidir. Bu doğal içgüdülerin toplum tarafından bastırılmasının sonucunda bir mucize ortaya çıkar. Bastırılmış dürtüler, kültürel değerleri olan çabalara dönüşür. Freud, bastırılmaktan uygar davranışa dönüşüme; ‘yüceltme’ adını vermiştir. ‘Bastırma’, yüceltme yetisinden fazlaysa, kişi nörotik olur ve bastırmayı azaltmak gerekir. Dürtülerin doyurulmasıyla, kültür arasında asimetrik bir ilişki vardır. Bastırma arttıkça hem kültür hem de nörotik rahatsızlık artar. Hayatın yüksek amaçlara, öndere ya da ırksal bir topluluğa feda edilmesi faşizmin doruk noktasıdır. Ortaçağ toplumu, bireyden özgürlüğünü almıyordu. Çünkü; henüz birey yoktu. İnsan kendini, bir ırkın, halkın, grubun, ailenin, loncanın üyesi olarak genel bir kategori aracılığıyla algılardı. Rönesansla birlikte birey ve özgürlüğü ortaya çıkmıştır. Özgürlük iki şey getirmiştir; güçlülük duygusunun artması ve aynı zamanda yalnızlığın, kuşkunun ve bunların sonucunda kaygının artması. Kapalı bir dünyadaki belirlenmiş yerini kaybeden insan, hayatının anlamının yanıtını da kaybeder...Kendi üzerindeki güçler; sermaye ve pazar tarafından tehdit edilmektedir.Artık çevresindeki herkes kendine rakip olabilir, başkalarıyla ilişkileri düşmanca olmuş, yabancılaşmıştır.Artık özgürdür ama yalnız, terk edilmiş ve her yandan tehdit altındadır. Birey yalnız başına dünyaya karşı durmaktadır. Feurbach, Marx, Stirner ve Nietzsche, tartışmasız biçimde, bireyin kendi gelişmesi ve mutluluğu dışında herhangi bir amaca araç edilmemesi gerektiğini ifade etmişlerdir. Normal olan kişi, genellikle insan değerleri açısından nörotik olan kişiden daha az sağlıklıdır. Çoğu kez ayak uydurabilmek için, kendi benliğinden vazgeçip kendisinden olması beklendiğini sandığı kişi olmuştur. Oysa nörotik kişi, benlik savaşında bütünüyle boyun eğmeye hazır olmayan kişidir. Bireyselliğini tümüyle yitirmiş normal insandan daha sağlıklıdır. Elbette nörotik olmayıp da, ayak uydurma sürecinde, bireyselliğini yitirmemiş insanlarda vardır. Birey kendi dışındaki dünyayı, bütünüyle ayrı bir varlık olarak görmeye başladıktan sonra dayanılmaz güçsüzlük ve yalnızlık durumunu yenmesi için, önünde iki yol vardır. Yollardan birini izleyerek olumlu özgürlüğe ulaşır, sevgi ve çalışmayla, duygusal, duyumsal ve zihinsel yeteneklerinin içten ifadesiyle, kendiliğinden dünyayla ilişki kurabilir. Böylece kendi bireysel benliğinin bağımsızlığından ve bütünlüğünden vazgeçmeden, insan, doğa ve kendisiyle bütünleşebilir. Önündeki diğer yol, geriye dönüp özgürlüğünden vazgeçmek, yalnızlığını yenmek için bireysel benliğiyle dünya arasında oluşan boşluğu ortadan kaldırmaya çalışmaktır. Bu ikinci yolu izlerse yeniden dünyayla bir bütün olamaz, çünkü ayrılmasının gerçekliği geri döndürülemez. Bu uzatılırsa yaşamayı olanaksız kılacak dayanılmaz bir durumdan kaçıştır... ilke olarak bütün nörotik süreçlerde rastlanan bir çözümdür. Dayanılmaz bir kaygıyı yatıştırır ve panikten kaçınarak yaşamaya olanak verir ama temeldeki sorunu çözmez ve bedeli genellikle otomatik ya da zorlayıcı etkinliklerden oluşan bir hayattır. Bir başka kişi üzerinde tam bir egemenlik kurmaktan alınan tat, sadist dürtünün özüdür. İktidar hırsı, güçten değil zayıflıktan kaynaklanır. Bireysel benliğin tek başına ayakta durup hayatını devam ettirmekten aciz olduğunun anlatımıdır. Otoriter kişi için kurban, ne kadar çaresizse o kadar saldırma isteği uyandırır. Hayat dürtüsü ne kadar çok engellenirse, yıkma dürtüsü o kadar güçlenir. Hayat ne kadar çok gerçekleşirse, yıkıcılılığın gücü de o kadar azalır. Yıkıcılık, yaşamamış hayatın sonucudur. Kendi benliğinden vazgeçip robot gibi yaşayan, çevresindeki milyonlarca robota tıpatıp benzeyen kişi, artık yalnız ve kaygılı olmak durumunda değildir. Ama ödediği bedel ağırdır; benliğin yitirilmesidir. Hitler’e göre Yahudilerin, Fransız Afrikalı birlikleri Ren’e getirmesinin amacı, zorunlu olarak ortaya çıkacak ırkların karışımıyla beyaz ırkı yok etmek ve böylece efendi konumuna kendilerinin oturmak istemesiyle suçlar. Kilise otoritesinin yerini; ‘devlet otoritesi’, devlet otoritesinin yerini; ‘vicdan’, vicdanın yerini de günümüzde genel uyum araçları olarak, ‘sağduyu’ ve ‘kamuoyu’ otoriteleri almıştır. Eski açık otorite biçimlerinden kendimizi kurtardığımızdan, yeni bir otoritenin kurbanı olduğumuzu görememekteyiz. Kendi kararlarını veren bireyler olduğumuz yanılgısı içinde yaşayan, robotlar haline dönüştük. İnsanın özgür olup da yalnız olmayabileceğine, eleştirel olup da kuşkularla dolu olmayabileceğine, bağımsız olup da insanlıkla bütünleşebileceğine inanıyoruz. Bu özgürlüğe insan, benliğini gerçekleştirerek, kendisi olarak ulaşabilir. Faşizmin sunduğu en yüce erdem, özveridir. Günümüzde insana en çok acı veren; yoksulluk değil, büyük bir çarkın küçük bir dişlisi olmak, bir robot olmak, hayatının boş ve anlamsız hale gelmesidir.
oscar
1,690
Son dönemlerde Asya'ya gidip estedik müdahale ile güzelleşmek modası yaygın hale gelmişti. Ama asyaylılar işi birazdaha abartarak operasyonla güzelleştiremediklerini photoshop ile güzelleştirdik göstererek Dünya'yı kandırmaya çalışıyorlar. Ezgi Mola, İpek Er'e cinsel saldırıda bulunan Musa Orhan'a verilen ceza hakkında paylaşımda bulundu! "Bir hıyar var" İmparator İbrahim Tatlıses kaseyi kafasına dikince tüm dikkatleri üzerine çekti! "Baktım kaşıkla olmuyor" Aşk Mantık İntikam'da kartlar yeniden dağıtılıyor! Dizideki değişiklik bomba etkisi yaratacak! Kadroya dahil olan o isim ortalığı fena karıştıracak Alişan yıllar sonra setlere dönüyor! O dizide rol alacağının müjdesini verdi! Sarışın kadınla görüntülenen Kubilay Aka hızlı çıktı! Bu kez de kafayı Aslıhan Karalar'a taktı!
oscar
1,695
Dr. Vehbi Eser, yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye Cumhuriyeti’nin tohumculuk ile ilgili ilk yasal düzenlemeyi 1963 yılında yaptığını belirterek, “Tohumlukların Tescil ve Sertifikasyonu hakkındaki 308 Sayılı Kanun, 2006 yılına kadar yürürlükte kalmıştır. Söz konusu kanun ile yalnızca tohumlukla ilgili uygulamalar yürütülmekte idi. Tohumculuğun özel sektöre açıldığı 1985 yılına kadar ve 1985 yılından 2006 yılına kadar 308 sayılı kanun ülke ihtiyaçlarını karşılamak için kullanılmaya çalışılmıştır. Özellikle tohumculukta özel sektörün yer alması ile yeni bir dönem başlamış ve yeni ihtiyaçlar ortaya çıkmıştır. 308 sayılı kanununun en çok yetersiz kaldığı husus özel sektör tohumculuk şirketlerinin faaliyetlerine yasal bir dayanak temin edememesi olmuştur. Bu boşluğun doldurulması ve örgütlü bir tohumculuk sektör yapısının oluşturulabilmesi için ülkemiz önceliklerini dikkate alan bir yasa çıkartılmıştır. Bu yasanın çıkartılması ile beraber tohumculuk sektörüne yatırım yapan yerli girişimci sayısında büyük artışlar yaşanmıştır. Şöyle ki, 5553 Sayılı Tohumculuk Kanunu çıkmadan önce tamamen yerli sermaye ile kurulan tohumculuk şirketi sayısı 20 civarında iken bugün bu sayı 600’leri geçmiştir. Bırakın başka hususları bu sonuç bile Tohumculuk Kanununun çok önemli bir milli görevi yerine getirdiğini göstermeye yetecektir. Artan yerli tohumculuk şirketleri bugün dünyanın birçok ülkesine tohum ihraç eder duruma gelmiştir” ifadesini kullandı. Yine aynı kanunla kurulan Türkiye Tohumcular Birliği’nin tamamen milli bir kuruluş olup, hedefinin “Milli Tohumculuk Sektörünün Geliştirilmesi” olarak belirlediğini kaydeden Dr. Eser,şunları kaydetti: “Yönetiminde ise tamamı yerli sermayeli şirketleri temsil eden kişiler yer almaktadır. Bunun aksini söylemek yeterli bilgi sahibi olmamaktan değilse de kasıttan ibaret kalır. Diğer yandan Tohumculuk Kanunu çiftçinin herhangi bir tohumu almasını ya da değişmesini engelleyecek herhangi bir hüküm içermediği gibi çiftçinin korunması için birçok hüküm getirmiştir. Eğer bahse konu yazıda belirtildiği gibi Tohumculuk Kanunu çiftçinin tohumluk değişimini ve kendi tohumluğunu kullanımını engelliyor olsa idi bugün Türkiye’nin birçok yerinde yapılan tohum takas şenliklerinin yapılması mümkün olmazdı. Bunlara ilave olarak, dünyada bir ilk olması bakımından özellikle belirtilmesinde fayda olan bir husus da, 5553 Sayılı Tohumculuk kanununun “Genetik Kaynakların Kayıt Altına” alınması hükmünü getirmiş olmasıdır. Bu hüküm ile ilk kez ülkemizde genetik kaynaklar kayıt altına alınarak kamuya ait varlıklar olarak garanti altına alınmıştır. Türkiye, bitkisel biyolojik çeşitlilik yönünden dünyanın en zengin ve bununla birlikte nadir ülkelerinde bir tanesidir. Ülkemizin sahip olduğu doğal bitki örtüsünü oluşturan toplam tür sayısı yaklaşık 13.000 adettir. Bunlardan 4 binden fazlası, endemik yani Türkiye topraklarına hastır.Başka yerde bulamazsınız. Ancak bunların hepsi tohumlu bitkiler olmayıp bunların içerisinde ağaçlar, çalılar, değişik şekillerde çoğalabilen çiçekler vs birçok bitki türü vardır. Bilimsel sınıflama bunların hepsinin tohum çeşidi saymanın mümkün olmadığını söyler.” 2010 yılında çıkartılan 5977 Sayılı Biyogüvenlik Yasası ile de, bu ülkede Genetiği Değiştirilmiş Bitkilerin üretimin yasaklandığını hatırlatan Dr. Eser şunları kaydetti:“Bunun en temel nedenlerinden bir tanesi ise biyolojik çeşitliliğimizin ve dolayısıyla genetik kaynaklarımızın korunmasıdır. Tohumculuk konusunda ki değerlendirmeler yapılırken, şu üç yasayı birlikte ele almak gerekmektedir. O zaman belki yapılanı bir bütünlük içinde değerlendirebilir ve kıymetini takdir edebilirsiniz. Biz milli bir tohumculuk sektörünün oluşturulması için her şeyini bu yola harcayan bitki ıslahçıları olarak çıkartılan kanunların kıymetinin farkındayız. Lütfen bizim mesleğimize ve uzmanlığımıza saygı duyun, uluslararası arena dönen gıda, tarım ve özellikle de tohumculuk için sizin bildiklerinizden çok daha fazlasını bildiğimizi ve bitki ıslahçılarının da en az sizin kadar vatansever olduğunu bir daha hiç unutmayın. Sanırım bilmeyenler için burada bitki ıslahının uluslararası kabul görmüş tarifini paylaşmak yararlı olacak. “Bitki Islahı, herhangi bir bitki türünde istenilen özellikleri elde etmek için genetik yapıyı değiştirme sanat ve bilimidir. Tohumculuk sektörüne ilişkin haksız ithamlar, ebediyete göçmüş Can Kıraç ve İnan Kıraç’ın rahmetli babaları Numan Kıraç, Mirza Gökgöl, Rıfat Gerek ve Baydur Yılmaz başta olmak üzere bu ülkeye hiçbir karşılık beklemeden hizmet etmiş isimsiz kahramanların hatıralarına ve hizmetlerine saygısızlıktır. Bugünkü bitki ıslahçıları bu insanlardan aldıkları emanetleri yeni nesillere aktarmanın gayreti içerisindedir. Bitki Islahçılarının haklarını korumak üzere gelişmiş ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de bir kanun çıkartılması bitki ıslahının gelişimi ve bitkisel üretimimizin arıtışı için teşvik edici ve kalıcı bir değerdir. Nasıl ki bugün, bir yazarın, bir sanatçının ortaya çıkardığı eserin korunması için yasalar çıkartılıyor ve hakları korunuyorsa, toplumun gıda ihtiyacının karşılanması için olamazsa olmaz unsurlar olan yeni bitki çeşitlerinin ve bunları çıkartan bitki ıslahçılarının da haklarının korunması en tabii haktır. Muhatap aldığımız yazının yazarına sormak isterim, sizin kaç kitabınız bedava dağıtıldı? Emeğinizin karşılığını almadan kaç kitap yazıp da hayrınıza dağıttınız? Kitap ve CD kaçakçılığıyla ilgili hiç şikayetçi olmadınız mı? En azından kendi camianız içinde kaçakçılığı tenkit etmediniz mi? Ahlaki olarak da kaçakçılık da dahil hak gaspına karşı değil misiniz? Gelelim uygulamaya, 5042 Sayılı kanunla yeni çeşitleri koruma altına alarak ki koruma altına aldırmak tamamen ihtiyari bir konu olup, bitki ıslahçılarının haklarının zayi olması önlenmeyeçalışılmıştır. Kaldı ki piyasanın yabancılara terk edildiğini söylediğiniz ürünler ise tamamen hibrit ürünler olduğundan bu çeşitleri kimse koruma altına aldırmaz. Hibrit ürünler yapısı gereği kendi kendine korunan ürünlerdir. Kendine döllenen, yani buğday, arpa vb ürünlerde ise Türk Bitki Islahçılarının çok açık bir üstünlüğü vardır. Bugün ülkemizde yetiştirilen buğday çeşitlerinin yüzde 90’dan fazlası, arpa çeşitlerinin yüzde 95’den fazlası, çeltik yani pirinç çeşitlerinin yüzde 100’ü, nohut ve mercimek çeşitlerinin yüzde 100’ü yerli çeşitlerdir. Bahse konu kanununçıkartılması ile Türkiye bunları kazanmıştır. Sebzelerde de özellikle 5042 Sayılı kanundan sonra yerli yatırımcı sayısı arttığı gibi yerli çeşit sayılarında da patlama yaşanmıştır. 1990’lı yıllarda sera domatesinde yüzde 10 olan yerli çeşit oranları yüzde 50’nin üzerine, biberde yüzde 85’lere, hıyarda yüzde 70’lere, patlıcanda yüzde 65’lere çıkmıştır. Tarla sebzelerinde ise bu oranlar daha yukarıdadır.” Dr. Eser şöyle devam etti: “Hibrit ürünlere gelince, bunlar genetik yapıları gereği çok yüksek verimli ve ikinci yılda tohumluk olarak kullanılamayan ürünlerdir. Hibritlik sistemi doğal olarak var olan bir sistemdir. Bir çok meyve çeşidi dahil bir çok üründe doğal olarak var olan genetik mekanizmalardır. Bu mekanizmalar bilimsel olarak geliştirilmiş ve tüm insanların kullanımına sunulmuştur. Ülkemizde de hibrit çeşit geliştiren birçok kurum ve kuruluş mevcuttur. Hibritlik mekanizmasını tenkit etmek bilimsel gerçekleri ve gelişmeleri tenkit etmektir. Hibrit ürünler kullanılmasın demek, bilim ve teknolojiyi kullanmayalım demektir. Kaldı ki hibrit ürünler bu ülkede neredeyse 50 yıldır kullanılmaktadır. Size tavsiyem siz hibrit ürünleri üreten dostlarınıza söyleyin de onlar bu ürünleri üretmekten vazgeçsinler. Söyleyin bakalım ne karşılık alacaksınız. Dostlarınız sizi mi çok seviyor yoksa hibrit üründen elde ettikleri geliri mi? beraber görelim. Biz bitki ıslahçılarının çok anlamlandıramadığı bir konu var ki, bitki ıslahçılarına en ağır tenkitleri haksız bir şekilde yapanlar yabancı marka arabalara binerler, yabancı marka telefon ve bilgisayar kullanırlar, yabancı marka televizyonu seyrederler, yabancı yazarları yerli yazarlara tercih ederler ve hatta yabancı marka kıyafet giymekle de öğünürler. Ama iş tohuma geldiğinde herkes bitki ıslahçılarından daha milliyetçidir. Son söz olarak şunu söyleyeyim, Cumhuriyetimizin kurulduğu 1920’li yıllarda 13 milyon nüfusu beslemek ve giydirmek için gerekli olan üç beyazı, un, şeker ve kaput bezi, ithal etmek zorundaydık. Bugün 80 milyona yaklaşan nüfusumuz ve 30 milyon turist beslendiği gibi 10 milyar doların üzerinde de ihracat gerçekleştirilmektedir. İşte tüm bunlar haklarının kanunla korunmasına karşı çıktığınız bitki ıslahçılarının emekleri sayesinde gerçekleşmiştir.”
oscar
1,700
Büyük sıkıntılar ve zorluklar içinde bulunan kişi, lüks ve gösteriş peşinde koşmaz. Eline geçen basit ve küçük şeyleri bile beğeni ile karşılar, mutlu olur. İnsanlar, sıkıntılı duruma düştüklerinde, onları zor durumdan kurtarabilecek en kötü şartlara bile razı olurlar. Sitemizde açıklamalı 6535 atasözü bulunmaktadır. Ersiz avrat, yularsız eşek. Biz attık kemik diye, el kaptı ilik diye. Er ekmeği, meydan ekmeği. Düt demeye dudak gerek. Dilsizin dilinden sahibi anlar. Altın anahtar, her kapıyı açar. Düğünde Fatmacığın adı mı okunur? Ismarlama hac, kabul olunmaz. Atalarımızın uzun denemelere dayanan yargılarını, tecrübelerini, bilgece düşünce ya da öğüt olarak ifade eden ve kalıplaşmış biçimleri bulunan kamuca benimsenmiş özlü sözlerdir. Atasözleri, biçim yönünden diğer yazı türlerine göre farklı özellikler gösterir. Öykü, roman, şiir, deneme gibi yazı türleri pek çok cümlenin bir araya gelmesi ve anlam yönünden bütünleşmesiyle oluşur. Buna karşın atasözleri genellikle bir, en fazla iki cümleden oluşur. Bütün duygu ve düşünceler bu tek cümleye sığdırılır. Bu cümleler kişiden kişiye değişmez. Halkın ortak malıdır ve halk tarafından aynı biçimde söylenir.
oscar
1,704
Konsolosluk Brezilya'daki tek diplomatik görevli kurum değildir. Ayrıca bu sayfada, Brezilya da bulunan Türk Büyükelçiliğini ve diğer tüm Türk konsolosluklarını görebilirsiniz. Türkiye Konsolosluğu - Curitiba’da iki yönlü bir görevi vardır ve Brezilya’ya olan Türk ilgisini destekler. Curitiba'daki Türkiye Konsolosluğu, Brezilya Konsolosu Luiz Alberto de Paula Cesar tarafından yönetilmektedir ve telefon (+55) 41 3078-1121 veya eposta turquiapr@ibid.org.br ile ulaşılabilir. Konsolosluğun çalışma saatleri haber verilmeden değişebilir. Lütfen ziyaret etmeden önce her zaman konsolosluk ile saatleri kontrol ediniz. Bugünlerde Türk Konsoloslukları ziyaretinizden önce randevu almanızı istiyorlar. Çoğunlukla randevularınızı telefon veya eposta ile alabilirsiniz. Eğer Curitiba'daki Türk Konsolosluğu’nun bir websitesi varsa buradan çalışma saatlerini ve nasıl randevu alabileceğinizi öğrenebilirsiniz. Curitiba Konsolosluğu’ndan çok mu uzaktasınız? Türkiye, Brezilya’da başka konsoloslukları da olabilir. Eğer Türk konsolosluğu uzaktaysa, önce en yakındaki başka bir Türk konsolosluğu ile görüşüp aynı hizmeti alıp alamayacağınızı öğrenmek daha kolay olabilir. Sizlerin rahatlığı için Brezilya’da bulunan tüm Türk konsolosluklarını listeledik. Brezilya'daki Türkiye Büyükelçiliği - Curitiba'daki veya Brezilya'daki diğer bir Türk konsolosluğu size yardımcı olamıyorsa, Brezilya'daki Türkiye Büyükelçiliği konsolosluk bölümü ile iletişime geçmenizi tavsiye ederiz. Eğer uzak bir mesafeden Curitiba’ya geliyorsanız ya da ertesi gün veya sonraki günler de tekrar konsolosluğa gitmeniz gerekiyorsa, Türk konsolosluğuna yakın bir otelde ya da misafir evinde kalmanız mantıklı olabilir. Brezilya ve Türkiye için Seyahat sigortası - Vize için başvurduğunuzda birçok konsolosluk geçerli bir seyahat sigortası göstermenizi ister. Konsolosluklardaki vize başvuruları için gerekli olan seyahat sigortasının bazı katı gereklilikleri karşılaması gerekir. Bu gereklilikler için Türk konsolosluğu websitesini ziyaret edebilir ya da konsolosa eposta veya telefon (+55) 41 3078-1121 ile doğrudan ulaşabilirsiniz. Unutmayın ki her konsolosluk aynı seviyedeki hizmeti sunamayabilir. Belki de en yakınınızdaki konsolosluk sizin ihtiyaçlarınız için doğru konsolosluk olmayabilir. Brezilya’da bulunan Türk konsolosluklarının farklılıkları büyüklükleri ve yetkilerinin seviyeleri olabilir. Bazı konsolosluklar daha büyük olan başkonsolosluktur ve genellikle konsoloslukla ilgili konularda daha geniş bir yelpazede hizmet sunarlar. Daha küçük olan diğer Türk konsoloslukları genellikle fahri konsolosluklardır ve özel vatandaşlar tarafından idare edilirler. Fahri konsoloslukların genellikle sınırlı yetkileri vardır ve viza veya pasaport vermezler. www.elcilikler.com - Bu websitesi Curitiba - Brezilya’daki Türkiye Konsolosluğunun resmi websitesi değildir. Ayrıca bu websitesinin Türk Büyükelçiliği vize bölümü veya diğer konsolosluk bölümleri ile bir bağlılığı yoktur.
oscar
1,709
İstanbul, Ankara, İzmir, Kayseri ve Gaziantep olmak üzere tüm şehirlerimizin stadyumlarında yapılacak etkinlikler. Etkinlikleri en az 5 milyon kişinin yerinde izlemesini bekliyoruz.” diye konuştu. Olimpiyatlarla ilgili Rixos Otel'de tanıtım toplantısı düzenlendi. 1 Haziran tarihinde olimpiyat açılışının Ankara 19 Mayıs Stadyumu’nda yapılacağını belirten Türkçe Olimpiyatları Ankara Medya Koordinatörü İlhan Yerli, “İzmir’de 24-26 Mayıs tarihleri arasında başladık kültür şöleni olarak. 140 ülkeden yaklaşık 1400 öğrenci festivale katıldı. Yaklaşık 2,5 milyon misafirimiz kültür şölenine katıldı. Dünyanın değişik ülkelerinden gelen çocuklarımızı görme ve stantlarını geçme imkanı buldular. Bu yıl 5 yeni ülke daha katıldı organizasyonumuza ve katılımcı sayısı 140 ülkeye çıktı.” şeklinde bilgi verdi. Türkçe Olimpiyatlarının yaklaşık bir ayı kapsayan 55 il ve 99 etkinlikle dünyanın en önemli organizasyonlarından biri olduğunu beliren Türkçe Olimpiyatları Medya Koordinatörü Halit Soylu, “Etkinliklerimizin yüzde 90’ı illerin statlarında gerçekleşiyor. 2 bin kişilik öğrenci ve öğretmen grubu ile gerçekleştiriliyor. Bu açıdan bakıldığından dünyanın en büyük organizasyonları arasına giriyor Türkçe Olimpiyatları.” dedi. Ankara’nın Kültür Şöleni’ne 3 yıl ev sahipliği yaptığını, bundan dolayı Ankaralılara teşekkür eden Soylu, sözlerine şöyle devam etti: “Bu yıl sahne, koreografi ve gösterileri geçen yıla oranla daha zengin olacak. Geçen yıl sadece kapanış oluyordu bu yıl hem kapanış hem de açılış töreni olacak. 1 Haziran’da Ankara’daki açılışta gösteri, koreografi çok daha zengin olacak. Ankaralıları çok güzel bir etkinlik bekliyor. Gerçekten içerik sahne koreografi olarak çok dolu dolu ve zengin bir program vatandaşlarımızı bekliyor. Bu yıl geçen yıla oranda uluslar arası medyanın ilgisi çok fazla. Kültür Şöleni'ni 35 ülkeden medya temsilcileri takip etti. 1-16 Haziran programlarımızı ise 50 ülkeden medya temsilcilerinin takip etmesini bekliyoruz. Şu an akreditasyonlar devam ediyor. İsmi ile müsemma uluslar arası bir şölen haline geldi etkinliğimiz. Organizasyonların önemli bir kısmının stadyumlarda yapılacağını belirten Soylu, “Kayseri Kadir Has Stadyumu’nda olacak, orası 32 bin kişilik ve stadyum tıklım tıklım dolacak. Gaziantep’teki şehir stadyumu dolacak. Geçen yıl Arena Stadyumu 52 bin kişilik kapasiteli, ama 100 bin kişiden fazla katılım oldu. Biz stadın dışına da oturma sahneleri ve dev ekranlar koyacağız, 150 bin kişi bekliyoruz oraya. Tahmini olarak 5 milyon kişinin etkinlikleri yerinden izleyeceğini düşünüyorum. Geçen yıl İzmir Atatürk Stadyumu'nda etkinlik vardı, orası 80 bin kişi kapasiteli, 100 bin kişiyi geçti katılımcı sayısı.” açıklamasında bulundu. Dünyanın farklı ülkelerinde, Türkçeyi en iyi öğrenen öğrencileri ödüllendirmek amacıyla, 2003 yılından beri düzenlenen Türkçe Olimpiyatları, bu yıl 1-16 Haziran 2013 tarihleri arasında gerçekleşecek. 140 ülkeden 2000 finalist öğrencinin katılacağı 11. Türkçe Olimpiyatları, Türkiye genelinde 55 il, 99 sahnede yapılacak. Beş kıtadan dili, dini, rengi farklı öğrenciler şarkı, şiir, dil bilgisi, halk oyunları, tiyatro ve kısa film gibi 19 farklı kategoride hünerlerini sergileyecek. Geçtiğimiz yıl Türkçe Olimpiyatları’nın 10. yılı, Türk okullarının 20. yılı olması münasebetiyle büyük bir coşkuyla gerçekleşen etkinlikler, bu yıl da büyüyerek tüm Türkiye’yi saracak. 10 yıldır Türkçe Olimpiyatları çatısı altında buluşan binlerce öğrenci, her yıl farklı bir slogan ile dünyaya barış, sevgi, dostluk ve kardeşlik mesajları veriyor. Daha önceki yıllarda 'Sevgi dili Türkçe', 'Aynı dili konuşuyoruz', 'Gelin tanış olalım', 'İnsanlık el ele', 'Bayram o bayram ola' gibi anlamlı mesajlarla dünyaya seslenen sevgi çiçeği öğrenciler, 11. yılda 'Evrensel barışa doğru' diyecek. Expo 2020 aday şehri İzmir, dünyanın dört bir yanından gelen olimpiyat öğrencilerini ağırladı. 'Uluslararası Dil ve Kültür Festivali' kapsamında 24-26 Mayıs tarihleri arasında İzmir Kültürpark Fuar Alanı’nda yapılan Kültür Şöleni 140 ülkeden 1000 öğrencinin ev sahipliğinde gerçekleşti. Birbirinden değişik, renkli ve sevimli binlerce öğrenci, kurdukları ülke stantlarında kendi kültürlerini, kıyafetlerini, yemeklerini tanıttı. Aynı zamanda kurulan dev sahnelerde halk oyunları, şarkı, şiir ve tiyatro gösterileri sunan öğrenciler, İzmir ve Türkiye’nin dört bir yanından gelen insanlara tam bir kültür bayramı yaşattı. 3 gün süren Kültür Şöleni’ni İzmir ve çevre illerden 2,5 milyon kişi ziyaret etti. 2003 yılında 17 ülkenin katılımıyla başlayan, 10 yılda kartopu gibi büyüyerek adeta 'Çekirdekten Çınara' dönüşen Türkçe Olimpiyatları, bu sene de kelimenin tam anlamıyla tüm Türkiye’ye şölen havası yaşatacak. Geçen yıl 10. yıl coşkusuyla, 41 il ve 65 sahnede gerçekleştirilen etkinlikler bu yıl Uluslararası Dil ve Kültür Festivali kapsamında 55 il ve 99 sahnede yapılacak. Ayrıca bu yıl illeri güzel sürprizler bekliyor. Türkçe Olimpiyatları sanat ekibi tarafından hazırlanan zengin şarkı repertuvarları ile her ilin kendiyle özdeşleşen türküleri yeniden düzenlenerek seslendirilecek ve yöresel oyunlarıyla muhteşem bir gösteri sunulacak. Örneğin Kütahya’nın Pınarları isimli türküyü Tunuslu bir öğrenci seslendirirken, arkasında Ugandalı halk oyunları ekibi sahne alacak. Amasya’da Kilo Kilo Elmalar, Rize’de Çay Elinden Öteye gibi en sevilen türküler, dünyanın 140 ülkesinden gelen çocuklar tarafından seslendirilecek. 55 ildeki etkinlikler 5 ayrı turne ekibi tarafından gerçekleştirilecek. Geçen yıl 135 ülkenin katılımıyla yapılan Türkçe Olimpiyatları bu yıl 140 ülkenin iştirakiyle gerçekleşecek. Farklı kategorilerde hünerlerini sergileyen dünya çocukları şimdiye kadar konuşma, yazma, dil bilgisi, şarkı, şiir, ses yarışması, okuma, genel kültür, özel beceriler, halk oyunları, deneme yarışması, kitap tanıtım yarışması, ülke tanıtım stantları yarışması, öğretmen bilgi yarışması, Türkiye’de okuyan yabancı üniversite öğrencileri için konuşma, kitap tanıtım ve deneme yarışması gibi alanlarda yarıştı. Bu yıl ilave olarak kısa film yarışması ve ebru yarışması eklenerek yarışma kategorisi 19’a ulaştı. Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
oscar
1,711
Karl Marx ve Marksizm konusundaki eleştiriler çoğunlukla Sovyetler Birliği pratiği üzerinde yoğunlaşır. Marx’ın kapitalizm ve ekonomik analizi için yapılan eleştiri oranı komünizm ve Sovyetler Birliği konusunda yapılan eleştiri oranının oldukça altındadır. Marx’ın ortaya koyduğu artı değer, değişim değeri ve sermaye tanımları iktisatta doğru kabul edilir. Kapitalizm savunucularının birçoğu refahın üretimi ve dağıtımının sosyalizm ya da komünizmden daha etkili ve adil olduğunu savunur. Marx ve Engels’in belirttiği zengin ve fakir arasındaki uçurumun sadece vahşi kapitalizm dönemine ait geçici bir sorun olduğu belirtirken, insan doğasının kişisel çıkara ve sermaye biriktirmesine daha yakın olduğunu kapitalizm dışında bir ekonomik sistemin bu duruma uygun olmadığını söyler. Avusturya Okulu iktisatçıları da Marx’ın emek değer kuramını eleştirir. Ayrıca Sovyetler Birliği’nin çöküşü, Berlin Duvarı’nın yıkılışı Marksizmin popülaritesini ve dünya çapındaki marksist görüşlerin etkisini azaltmıştır. Friedrich Hayek Serfliğe Giden Yol kitabında sosyalist bir ekonomide iletişim problemlerinin oluşacağını, Leninist dönemde de bunların olduğunu ve bu problemlerin üretim sürecinde bir tıkanmaya yol açacağını söyler. Hayek’in takipçileri de Leninist dönemde veya Britanya’da 1939’dan 1951’e kadar olan savaş demokrasisi döneminde oluşan kıtlıklara dikkat çeker ve bunun adaletsizlik yarattığını ekler. Bazı eleştiriler de tarihsel materyalizm kavramı konusunda toplanır. Yazılı tarihteki olayların ve sınıfların üretim biçimlerinden kaynaklandığını söyleyen bu görüşü eleştirenler “Üretim biçimi nereden gelir?” biçiminde bir soru yöneltir. “Marx hiçbir zaman bu soruya bir yanıt vermeye çalışmamıştır, aslında veremezdi de çünkü teknolojik değişimleri ya da teknoloji devletini bir insana, bireye atfederse bütün sistemi çöker. Böyle bir durumda insanlık bilinci ya da birey bilinci üretim biçimini belirleyen faktör olur ve başka bir yol da mümkün değildir.” “Varlıklarının toplumsal üretiminde, insanlar, aralarında, zorunlu, kendi iradelerine bağlı olmayan belirli ilişkiler kurarlar; bu üretim ilişkileri, onların maddi üretici güçlerinin belirli bir gelişme derecesine tekabül eder.” Marx burada bu üretim biçimlerinin insanın “kendi iradelerine bağlı olmayan” bir biçimde geliştiğini söyler ve bu gelişmenin sosyal doğasını açıklar. Felsefe.gen.tr; Felsefeyi tehlikeli hâle getirmeyi amaçlamaktadır. Felsefe bilimi hakkında her türlü bilgi ve belgeyi bu sitede bulabilirsiniz.Bu sitede bulunan yazıların tamamına yakını Sosyolog Ömer YILDIRIM tarafından hazırlanmıştır.Tüm eserler 5846 sayılı kanun kapsamında korunmaktadır.Görüş, öneri veya şikayetleriniz için lütfen Bize Ulaşın.
oscar
1,713
BBC Türkçe, Daily Mail gazetesini kaynak göstererek, İngiltere'nin Afgan sığınmacılar için Türkiye’de iltica merkezi kurmayı planladığına yönelik haber servis etmişti. İngiliz medya kuruluşları, bu iddialarını İngiltere Savunma Bakanı Ben Wallace'ye dayandırsa da, İngiliz bakanın makalesinde Türkiye'nin adı dahi geçmiyor. İki kuruluş da Türkiye'nin adını haberlerine ekleyerek algı çalışması gerçekleştirdi. Türkiye'ye yönelik algı çalışmalarıyla sık sık gündem olan İngiliz yayın kuruluşu BBC Türkçe, önceki gün İngiltere'nin Afgan mülteciler için Türkiye ve Pakistan'da iltica merkezi kurmayı planladığına yönelik bir haber servis etmişti. Ancak İngiliz bakanın söz konusu makalesinde ne Türkiye'nin ne de Pakistan'ın adı geçiyor.
oscar
1,715
Diş renginin göz rengi ve saç rengi gibi kişiye özgü olduğunu belirten Kazak, “Dişin içerdiği elementlerin birbirine göre oranı dişin rengini belirler. Mine yüzeyi porlu (gözle görülemeyen küçük delikli) bir yapıya sahiptir. Bu nedenle dişin doğal rengi zaman içerisinde dış etkenlerden etkilenerek değişebilir” dedi. Diş Hekimi Zafer Kazak, diş rengi tedavisi konusunda iki tip tedavi yöntemi bulunduğunu belirterek, “Bunlardan ilki dişhekiminizin muayenehanesinde daha hızlı sonuç alınan yöntemdir (Office bleaching), diğeri de eviniz de kendinizin uygulayacağı yöntemdir. Er:YAG lazer cihazları ile yeni geliştirilen Fotona TouchWhite™ el aleti ile yaklaşık 30 dakikada hassasiyet oluşturmadan beyazlatma sağlanabilir. Bu lazer dalga boyu çalışılan dokularda sadece 100 mikrometre emilim sağlar ve suda emilir. Bu sebeple beyazlatma jelinin en üst tabakasında emilerek derin tabakaya gitmeden jelin hemen aktif olmasını sağlar. Bu da işlemin hızlanmasını ve aynı zamanda dişte ısı oluşmamasını sağlar. Böylece işlem sonrası hassasiyet de alternatif yöntemlere göre en aza indirgenir^diye konuştu. Sert doku lazerleri ile yapılan beyazlatma işleminde jel dentine gelmediği ve minede mikroçatlaklar olmadığı sürece ağrı oluşmayacağını anlatan Diş Hekimi Zafer Kazak, “Diğer yöntemlerde çok az bir hassasiyet duyulabilir ve genellikle bu durum 24 saat içerisinde geçer. Bunu gidermek için beyazlatma işlemi sonuna diş hekiminiz fluorid uygulaması yapabilir. Beyazlatma sonrası çay, kahve, sigara, kırmızı şarap, vişne suyu gibi dişi renklendirebilecek gıdalardan uzak durmakta fayda vardır. Genel ağız bakımına dikkat edilmesi de renklenmelerin tekrarlamasını önleyecektir” dedi. Sonraki Balığın sağlımıza faydaları nelerdir? İdrar kaçırma, ne yazık ama bilhassa kadınlarda sık görülen çok önemli bir hayat kalite sorunudur. ... Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet.
oscar
1,717
Ücretsiz kargo fırsatı İstanbul için montaj ve kurulum dahildir, bizi hemen arayın her konuda size yardımcı olmaya hazırız. Çözüm odaklı, uzman kadromuzla sizlerde bu deneyimi yaşayın. Merhaba, bence bu piyasanın en iyi ve güvenilir firması ihtiyacınız ne yönden ise o doğrultuda size nokta atış yaptırıyor, buda bu işe gönül vermekten geçiyor. Gözü kapalı alışveriş yapın. Saat 11:00’de Ortofon 2M Red PNP Mk2 iğnemi sipariş verdim saat 15:00’de kurye ile elime ulaştı.(Ki böyle bir beklentim dahi yoktu). Bunun tam olarak adı müşteri memnuniyetidir. Amerika’dan getirtmeyi düşünüyordum ama çok daha uyguna garantili olarak aldım. Bundan sonra farklı bir yerden fiyat dahi sormam sanırım. Fiyatları da birçok kuruma göre avantajlı konumda. Bundan sonra ihiyacım olduğunda öncelik vererek bakacağım bir yer olacak kendileri. Hizmet kalitesi ve ilgilenmeleri çok hoşuma gitti. Kibar ve işinde bilgili kişilerle alışveriş yapmak güzel bir deneyimdi. 10 Mayıs 2021 aksam saat 19:00 gibi Ortofon2MRed PnP MKII iğne siparişi verdim ertesi gün saat 12:00 gibi (istanbul içi) evime teslim edildi. Fiyat, ürüm Orjinalliği konusunda gayet başarılı. İğne değişiminde yaşadığın problemle telefonla destek aldım ve hızlıca çözüm sağlandı. Bütün sorularıma içtenlikle yanıt verdiler. Aradığım ürün konusunda yönlendirdi ve gün içinde ürünü ulaştırdılar. Super service, platen besteld vanuit België onmiddellijk geleverd, ik raad iedereen aan om te bestellen! Doe zo voort selamlar. İnternet üzerinden verdiğim siparişimle birebir ilgilendiler, İstabul içi kurye teslimin olması çok iyi. 2 adet pikap ve birçok pikap kafası ve iğnesini aldığım tek site ve mağazadır. çok hızlı ve güvenli bir şekilde teslimatınız yapılır. inanın tek alışverişinizden sonra buranın müdavimi olacaksınız. her aldığım üründen memnun kaldım. Bütün ses sistemimi ve plaklarımı aldığım yer. Ne zaman merak ettiğim bir şey olsa dost samimiyetiyle yardımcı olurlar. Kaliteli müzikten keyif alıyorsanız kesinlikle tavsiye ederim. Müzik adamı oldukları her hallerinden belli, bir kulaklık kılıfı için geri dönüp tedarik etme çabasına girdiler. Reloop pikap aldım technics görünümünde, memnun kaldım. Satın aldığım, Laptop standı, pioneer hdj 1000 kulaklık ve plaklarla 10 senelik hizmet kalitesinden şaşmayan işletmeye teşekkür ederim. Pikap iğnesi, pikap, plak, Hi-Fi ses sistemleri ve DJ ekipmanları hızlı teslimat ve kredi kartına taksit imkanı. Gold Plak her zaman yanınızda.
oscar
1,718
Kuşadası Belediyesi, öz iştiraklerinden olan Arya AŞ. tarafından işletilen turistik tesislerde başlattığı yenileme çalışmalarını tamamlama aşamasına geldi. Kuşadası Belediye Başkanı Ömer Günel, yenilenen tesislerin Arya AŞ. tarafından işletileceğine dikkat çekerek "Şirketimizin öz kaynakları kullanılarak yürütülen yenileme çalışmaları ile Kuşadası çok şık ve kaliteli mekanlar kazandı. Kentimize hayırlı olmasını diliyorum" dedi. Pandemi nedeniyle uygulanan kısıtlamaları hizmet üretmek için fırsata çeviren Kuşadası Belediyesi, turistik çarşıların ardından Arya AŞ. tarafından işletilen tesislerde yürüttüğü yenileme çalışmalarında da son aşamaya geldi. Atatürk Bulvarı üzerinde bulunan çay bahçesinde sürdürülen yenileme çalışmaları tamamlanırken; Gazibeğendi, Bülent Ecevit Parkı, Güvercinada ve Sevgi Plajı'nda bulunan tesislere son dokunuşlar yapılıyor. Çalışmalar kapsamında elektrik, su ve kanalizasyon alt yapıları ile mutfak, depo ve oturma alanları bütünüyle yenilenen ve dekore edilen tesisler, yeni turizm sezonunda kalitenin adresi olacak. Tesisler, modern ve estetik görünümleri ile de fark oluşturacak. Kuşadası Belediye Meclisi Haziran ayı toplantısında konu ile ilgili açıklama yapan Kuşadası Belediye Başkanı Ömer Günel, yürütülen yenileme çalışmaları ile belediye tesislerinde geçmişten bu yana sürmekte olan kalite sorununu ortadan kaldırdıklarını belirtti. Arya AŞ. tarafından işletilen tesislerin modern bir turizm kentine yakışır görünüme ve alt yapıya kavuşturulduğunu ifade eden Başkan Ömer Günel "Yenilenen tesislerin işletmesinin kimseye verilmesi kesinlikle söz konusu değil. Geçmişte olduğu gibi bundan sonraki süreçte de tesislerimiz Arya AŞ. tarafından işletilecek. Bu tesislerin esnafla rekabet etmesi gibi bir durum da söz konusu dahi olamaz. Bu konu ile ilgili olarak da gerekli mutabakatlar sağlandı. Kimsenin bu konuda herhangi bir endişesi olmasın. Şirketimizin öz kaynakları kullanılarak yürüttüğümüz yenileme çalışmaları ile Kuşadası çok şık ve kaliteli mekanlar kazandı.
oscar
1,724
Kadınlar Kulübü'ne ücretsiz üye olmak için tıklayın... Son kullanma tarihi geçmiş, bayatlamış bir tarayıcı kullanıyorsanız. Mercedes kullanmak yerine tosbaya binmek gibi... Websiteleri düzgün görüntüleyemiyorsanız eh, bi zahmet tarayıcınızı güncelleyiniz. Modern Web standartlarını karşılayan bir tarayıcı alternatifine göz atın. Giriş: Daha çok insana ulaşmak amacı ile bu konuyu bir daha bu başlık altında açacağım. Diğer başlığı daha az bakılan bir kısıma açmışım. Niyetim kötü değil sadece okuyun ve bilgi sahibi olun, benim gibi olmasın sonunuz. Hangi başlık daha az görülecekse o silinsin gerekirse. Sağlık ciddi iş çünkü. Prensip gereği kişisel cevaplara cevap vermeyeceğim bu yazıdan sonra, neden olduğunu da anlayacaksınız :) ona göre bilginize. Bu benim bu forumdaki ilk ve son mesajım olacak, bu mesajı yazdıktan sonra kişisel mesajlarınıza cevap yazmayacağım, aklınızda soru işareti kalmayacak şekilde açıklayıcı olacaktır çünkü yazdıklarım. Konunun sonunda da bir kural ihlali yapacağım ve muhtemelen banleneceğim, bunu yapmayabilirdim ama burada başımdan geçenleri ve öğrendiklerimi dürüstçe paylaşırsam en azından bir kişinin hayatını kurtarırım diye düşünüyorum o yüzden size kalmış durum. Ha şuraya gidin şu doktora görünün diye tavsiye ve reklam da yapmayacağım yoksa amacıma ters olur herşey. Bunu da epilasyon ile en son girilen yorumları görünce karar verdim. Kız tüyüm var demiş lazere git denmiş cevapta. İlk olarak ağda ve cımbız denen saçmalıktan bahsedeceğim. Ağda yapıldığı zaman, bilmeyenler için, vücut onu kıl kökü yaralanması olarak algılar ve o bölgeye kan dolaşımı hızlanır. O kan, hem alınan kılların zamanla güçlenmesini sağlar, hem de aktif olmayan, yedekte duran kıl köklerini uyarır. Yani eskisinden daha çok kıl sahibi olursunuz zamanla. İnce olan kıllar kalınlaşır. O zaman ilk ağda yaptığınız zamanı hatırlayın. Ne kadar süre sonra kıllarınız yeniden çıkmıştı? Ne durumda o kaşlar? Mücadele edebiliyor musunuz onlarla? Demek ki ağda aslında iyi bir çözüm değilmiş. 40 yaşında falan bazı kadınlar ağda yapa yapa bacaklarımda kıl kalmadı bak derler. Bu tamamen şans işidir. Bazen ağda cilde öyle zarar verir ki zamanla, kıl kökleri ölürler. Ama bu herkeste olmaz. Olsa idi sizde olurdu. Bende olurdu. lotoyu kazanmak gibi birşey olsa gerek. Zaten bacak bölgesine kan dolaşımı yaş ilerledikçe azaldığı için de kıllar çok yaşlandığınız zaman ağdadan dolayı çıkmayabilirler. Bu demek değildir ki ağda yapın. Bence ağda ve cımbız yapmayın asla eğer niyetiniz tamamen kurtulmaksa. Hele hormonal probleminiz varsa cümbüş olur ağda. Surat kıllarınız varsa hele. Jiletten çok bahsetmek istemiyorum. Bilimsel olarak jilet yapıldığı zaman kıllar kesildiği için sertleşmiş hissi algılandığı söylenir ve kılları güçlendirmez denir. Ama benim vücutta bu tam tersi oldu. Neyse, şimdi kalıcı olarak kılları yok etme yöntemlerine geçelim. Edit: Tüy dökücü kremler dehşet şekilde kıl arttırır. Çakmakla yakmaktır ya da hidrojen peroksit ile beyazlatmadır, subjektif olarak bende negatif etki yaratmıştır ama kesin konuşmayacağım. Köke zarar veren herşey kılı güçlendirir sadece bu kadar bilin. Öncelikle benim her yerimde ama her yerimde çok kalın kıllar vardı. Lazer epilasyona girmeden önce zamanında çok reklamı yapılan ama şu an hiç mi hiç reklamı yapılmayan bir ürün olan "Bioder" adlı saçmalığı kullandım. Şimdi yazacaklarım size çok subjektif gelebilir. Sonuçta benim yaşadığım deneyimleri paylaşıyorum burada, herkes için geçerli olmayabilir, ancak bazılarımız hatta çoğumuz için geçerlidir. Aradan biriniz çıkar da ya bende bu etkiyi yaratmadı diyebilir sen sahtekarsın diyebilir.. Bu ihtimal zaten olmasa herkeste bu etkiyi yarattı da derim. Bioder denen zımbırtı kıl yok edici değildir. Tanıdığım kimsede işe yaramadı ve kıllar da yol olmadı. Belki 100 kişiden birinde yok olmuştur. Bu riski almaya değer derseniz deneyin arkadaşlar. Unutmayın ki bunu yaparken ağda yapacak ve uyuyan kıl folüküllerini de uyaracaksınız. Dünyada kıl yok eden bir tane krem vardır adı da Vaniqa idir ve bu herkeste işe yaramaz ve her kılda işe yaramaz. Türkiye'de de olduğunu sanmıyorum. Çok uzun kullanım gerekir. Bioder eğer dediği işi yapıyorsa neden bu listede yok? neden amerikalılar almamışlar bioderi? Araştırın bakalım bioderi internetten, aynı sembolle bir ilaç göreceksiniz ismi biraz değişik. Yabancı sitelerde göreceksiniz bunu umarım ingilizceniz vardır. Kıl yok ettiğini iddia eden bir ilaç kendisi di mi? Bioder kıl yok edici değildir, geciktiricidir. Aksini söyleyenlere inanabilmem için kanıt lazım. Burada bioder sponsoru biri çıkar süper ilaç der artık yemiyorum bu oyunları. Lazer epilasyon, çağımızın en büyük dolandırıcılığıdır arkadaşlar. Özellikle türkiye gibi bir ülke için bu direk yamyamlara açık bir sektördür. Çünkü kıllıyız aşırı diğer insanlara oranla. Kıl demek para demek bu insanlar için. Hiçbir yetenek gerekmeyen bir işlem ile milyonlar vurdular. Hele ilk çıktığında yaptırdıysanız benim gibi, o zaman millet alıyordu makineyi giyiyordu önlüğü uzman oluyordu iki dakikada şimdi en azından "biraz" regulasyonu var. Şimdi nasıl anlatayım bu işi size o kadar çok şey söyleyebilirim ki... Ya da yaptırın ve benimki gibi yansın. Ama herkesin yüzü yanmıyor di mi.. Ama lazer ne yapıyor herkese onu söyleyeyim bari, özellikle yüz bölgesine. Şimdi lazerin çalışması için kıl köklerine belirli bir ısı ulaştırması lazım, o ısı da kökü yakıyor, yani zarar veriyor di mi. Kıl kökü zarar görür ise vücut oraya kan dolaşımını arttırıp kılı güçlendirir. Hepimizin her yerinde görünmeyen kıllar vardır, ya da ayva tüyü şeklinde kıllar vardır. Bu kıllar eğer lazer tarafından uyarılırsa daha önce sahip olmadığınız kıllarla baş edersiniz. Acaip yerlerde kıllar çıkar. Bunu da geçelim vücuttaki uygulamalarına gelelim. Ancak bir fark var. Ama ince kıllar da gene kalınlaşacaktır. Kıl olmayan bölgeler kıllanacaktır. Ben lazeri sadece koltuk altı (sadece kıl olan yerlere, sakın ince ayva tüylerine değil), genital, ve erkek bacağı gibi yerlere ki ayı gibi olması lazım kılların abartısız, bu noktalara belki öneririm. Bence de hiç yaptırmayın hatta lazeri, varlığını da unutun. Lazerle ilgili 2 yalan daha. 4-6 seans yeterli derlerdi benim zamanımda. 10-15 diyelim şuna ya da ömür boyu. Zamanında bir kız arkadaşım, bana laf atmaya çalışırdı bak ben 4 seans oldum lazer şu kadar aydır çıkmıyor kıl. Bir süre sonra hepsi geri çıktı ve daha güçlü olarak çıktılar. Lazer kullanmayın son diyeceğim kendinizi seviyorsanız. Bana inanmıyor musunuz? neden, zannedersem FDA lazeri kalıcı kıl yok etme yöntemi listesinden çıkardı? neden klinik datalarda sadece dünyada 1 kişide %100 sonuç var diğerlerinde alakası bile yok? Açıkçası çok karamsar oldum belki ama bu iş de biraz şans işi ama şansı olan da çok çok çok az. O paraları çöpe atıp, aktif olmayan kılları uyarmaya değer mi? Yanık riskine, buradaki operatörlerin dolandırıcı gülücüklerine kanmaya değer mi... Açık söyleyeceğim eğer kıllardan kurtulacaksanız tek ve kesin çözüm budur ANCAK çok büyük bir risk faktörümüz var önümüzde... Hayatımı yok ettiler benim.. Size de aynısının olmasını istemiyorum. O yüzden bunu yazacağım burada ve gideceğim. Burada bir sürü başlık gördüm herkes sormuş kime gidilir, bu izler kalıcı mı, beni yaraladılar mı diye.. Ama merak etmeyin. sözümde duracağım ve reklam içermeyecek. Birşey satmaya çalışmıyorum burada başkaları gibi. İğneli epilasyon, özellikle de ağda yapmamışsanız çok kısa sürede sonuç veren bir olaydır. Bölgeye göre 9-18 ay arası düzenli ve başarılı yapıldığında tamamen kılsız olmak mümkündür. Sakalda 18 aydır mesela ama daha kısa da sürer daha uzun da bazen, çok değişken faktör var. Ama mesela kol diyelim, bir terim var "first clearance" diye, bir tur diyorlar burada, bir bölgenin tamamen ilk temizlenmesidir. kol mesela birinci tur 4 saat sürdü, ikincisi mesela 1 saat sürer ve bu azalır da azalır.bu şekilde yukarıda bahsettiğim süreçler geçer. Daha az da geçebilir. Ne kadar ağda yaptığınıza bağlı. Ancak... benim her yerimi yaktılar. Bazıları burada önerdiğiniz isimler hatta. Tüm vücudumda 7 senedir iğne izleri var, nereye iğne girdiyse yandı ve iz bıraktı. Araştırmalarım sonucunda bir kanıya vardım ne yapılması gerektiğine dair iğneli epilasyon konusunda. Benim için çok geç belki. Ama sizin için değil. Bu ülkede ekonomi yurt dışındaki ekonomilere göre çok zayıf ve gümrük denen olay var. İğneli epilasyon için öncelikle düzgün bir makine gerekiyor. Çoğu epilasyon yapan da bu makineleri almıyor, çünkü yurtdışında 4000 dolar vs civarında gezen bu makineler, burada tekelci dağıtım şirketi yüzünden 10 000 euro civarı fiyatlara yakın satılıyor (bir kaç sene önce bu fiyatı demişlerdi). O yüzden herkes eski, artık yurtdışında asla kullanılmayan makinelerle çalışıyorlar. 80li yıllardan kalan makineleri kullanan kuruluş ve kişiliklere selamlar. Ayrıca do it yourself yani kendi kendine yapım makinelerini profesyonel olarak kullanan kişilere de selamlar. Kimse çıkarıp vermiyor cebinden 35 bin tl yeni makine almaya, kim verir! Şimdi size iğneli konusunda dikkat etmeniz unsurları yazacağım. - Öncelikle kullanılan makinenin markası, modeli, kaç yılında yapıldığı çok önemli. Bunu yaptıracağınız yere sorun. Cevap vermezlerse bu konuda siz de oraya gitmeyin. Güzelliğiniz daha önemli onların para kazanmasından. Son 10-15 senede çıkan makineler bilgisayarlıdır ve bir çok ayarı vardır, picoflash vs gibi, cildi yakmazlar ve daha az acıtırlar belki de HİÇ acıtmazlar. Apilus marka Platinum molde makine en iyi makinedir. İlla bu makine olacak diye bir kural yok. Muadil birşey de olabilir ama makineyi araştırın. Eski yıllardan kalma birşeyse yapan kim olursa olsun ASLA yaptırmayın, risklidir. Aslında onlar iğne değil, biz iğneli epilasyon diyoruz bu olaya, "probe" deniyor bu olaya iğne yerine. Burada da iki çeşit iğne var. Biri normal iğne, diğeri de altın iğne hani 10 tl verdiğiniz ama aslında çöp kadar değeri olmayan iğneler. Altın iğne altın suyuna batırılmış normal iğneden farkı yok, size altın bu demelerine falan kanmayın yani. ha ama bir özelliği var, elektriği biraz daha iyi iletiyor. Zaten canım türk epilasyoncuları da bunu kullanarak iğneli epilasyon yapıyor ve beni mağdur ediyor. Normal iğne de altın iğne de girdiği kılın kökü değil, etrafındaki deriyi de yakan aletler. Zannedersem bu iğne türü ile kılın köküne tam girmeye gerek kalmadığı için etraftaki deriyi yakan epilasyoncu kardeşler yüzünden benden bu izler kaldı. Yurtdışında yeni bir iğne türü var. Sadece kılın köküne enerji veriyor. Tek kullanımlık olması altın ile kıyasla dezavantajı. - Ayak pedalı olayından bahsetmek isterim ama kesin şeyler söyleyemeyeceğim. Normalde yeni makinelerde hem ayak pedalı hem pedalsız otomatik özellik var. Konuştuğum ciddi profesyoneller artık ayak pedalı kullanmadıklarını söylemekte. Çünkü daha yavaş, ve pedala basarken bazen iğneyi tutuşta sıkıntı olabiliyor. Ama pedallı çalışan da var, o yüzden bilemedim ne diyeyim ama aklınızda olsun bu konu da. Arkadaşlar iğneli epilasyonda kabuklanma olmaması lazım. Olan varsa aşırı akım veriyor ya da deriyi yakıyor bilginize. Normal geçirmeye çalışabilirler yemeyin. Hele bu yukarda bahsettiğim yalıtımlı iğne hiç bırakmıyor kabuk. Ha şunu da diyeyim. Sadece girilen noktalarda noktasal hafif kabuklanma ve max 1 haftada onun düşüşü, daha uzun değil. Benimkiler gibi 1 ay sürmemesi lazım. Kabuklanmayı normal geçiren yerler yeteneksizliklerini aşırı akım vererek örtbas etmeye çalışıyorlar. -Tedavilerden sonraki süreçte yeni kıllar çıkar çıkmaz gitmeniz lazım. Öyle 5 ay bekleyeyim falan yok. 1-1.5 ayı geçmemeli randevunuz kıllar çıkmaya başladıktan sonra (hemen haftasında gidin yani) . Çünkü kıl ilk çıktığında anagen denen safhada oluyor ve tedavi en çok (hatta bazen tek) bu safhada işe yarıyor. Diğer safhalarda tedavinin etkinliği düşer. -Ne kadar donanım ve deneyim yeterli olsa da epilasyon yaptırma kararını kesin vermeden önce bir iki dakikalık deneme seansı kesin yapın. mümkünse vücutta yapın kalın ve ince kıllar seçip, bakın vücut nasıl tepki veriyor. Vücutta yapın dememin sebebi iz kalırsa suratta değil vücutta kalır. baktınız ki kabuklanma yok, dalın. Girilecekse, karşınızdaki kişiye tam güveniniz olsun. Şimdi herkesin cildi farklı tepki verebilir. Belki herkeste aynı akım şiddeti ve makine kullanılmıştır, birinin cildi daha güçlüdür, yara yapmaz ama diğerininki yapar? Burada bahsettiğiniz "y şekerim bu hanım çok iyi" dediğiniz bir kaç isim beni mahfettiler ama bu forumda okuduklarıma göre mahfedilen sadece ben değilim benim gibi birkaç kişi daha var? E biz bunları hakettik mi? Yapan insanların ne yaptıklarını bilmesi gerekmiyor muydu? En sıkıntı veren cilt epilasyonda siyahi kadın cildi, ama bunu çözmüş adamlar, sıkıntısız tedavi yapılıyor siyahilere, e bizim cildi mi çözemediler? Eğer önceden mağduriyetiniz olduysa ya da güvenilir bir yer bulamadıysanız şu tavsiyeme uyun. Paranızı biriktirin, dolar ya da euro alın. Araştırın, yurt dışında bu işi yapanlar var. Hem de hızlı ve daha etkili yapıyorlar. uzun vadede daha az canınız yanar, benim gibi olmazsınız. Bu ülkede bu sektöre para kaptırım sonra da güzelliğinizden olmayın. benim 6 saatlik ince kıllarım ve suratımda bir kaç yer kaldı. Kalça aram kaldı mesela. 10 sene geçti ve hala bu kılları bitiremediler arkadaşlar. Ben yurtdışında bir yerle konuştum, bu işin ciddi okulu ve ekipmanları var, buradaki gibi değiller. geri kalan seanslarımı yurtdışında yapacağım. Sizlere tavsiyem, eğer 22 23 yaşındaysanız, şu anki düzeninizde belki erkek arkadaşlarınız vs vardır utanıyorsunuzdur kıllarınızdan dolayı. Aceleci moda girmiş olabilirsiniz. Acele etmeyin, kimse sokakta sizin kıllarınıza bakmıyor ve çoğunlukla şuanki düzeninizin değişeceğini düşünüyorum. Biriktirin paranızı, işi bilen birisine yaptırın yurtdışında, düzgün epilasyon okullarından mezun olmuş, konu hakkında kitaplar yazan kişiler var. Ama onu da siz araştıracaksınız ben söylemeyeceğim :) Bu işler bu ülkede riskli. Belki cildiniz kaldırır dandik aletlerle de yapılabilir size epilasyon. Dediklerim kulağınıza küpe olsun. Son olarak kural dışı yazımı yazacağım. ben bir erkeğim ve hiçbir epilasyoncu bu ülkede erkeklere epilasyon yapmıyor! Yapanı bulana kadar canım çıktı bulduklarım da belirli alanlara yapmıyor. beni bu ülkenin kültürü ve düzeni mağdur etti. Erkek cildimle yandım, kadın olsam kim bilir ne kadar derin yanıklarım olurdu. Erkeğim diye son voltaj akım verdiler ben öyle düşünüyorum. Haram olsun her şey onlara.. Yurtdışında herkese ve her bölgeye yapıyorlar. Kadın uzmanlar bile erkeklerin özel alanlarına yapıyor. Keşke en başında bu dediklerimin bilincinde olsam. Eğer sizin de beyaz yanıklarınız oluştuysa.. Bu konuyu daha fazla uzatmak istemiyorum. ama genelde yapacak çok opsiyon kalmıyor. Bu tedaviler derinin zarar görmüş bölgelerine inemiyorlar ve hiçbir işe yaramazlar (ya da pek bir işe yaramazlar). Daha sonrasında daha kötü bir cildiniz olabilir. Çok derin ve sancılı şekilde bir mikro iğneleme süreci biraz düzeltebilir ki şu an onu araştırıyorum. Bunu da evde siz kendinize derma roller alıp yapamazsınız. Bu ülkede kime güvenip yaptıracağim meçhul bu olayı. Lazer kullanmak yetenek gerektirmiyor manuel operasyonlara oranla, millet o yüzden herşeyi lazerle yapıyor ve fiyatı da daha fazla lazer uygulamalarının. Epialsyonda da böyle bu, saatte dakikası 3 tlden 180tl ağır çalışarak kazanmak mı daha makul? 20 dakikada lazer epialsyonla büyük vücudu bitirmek 1000tl almak mı? İğneleme sonucu ne olacak o da meçhul. Banlerseniz de konumu silmemeniz sizin için daha yararlıdır. Bir gün sizin de başınıza gelebilir. Bu benim kolum ve tüm vücudum böyle. Allah beni cezalandırdı gibi geliyor. Lazer epilasyonda yanmanizin sebebi kullandığınız ilaçlar da olabilir. Ben de eskiden gittim yanma vesaire yaşamadım. Aksine tüylerim ilk seansta bile azalmıştı bayağı. O yüzden siz biraz bahtsizsiniz herhalde. Cevap yazabilmek için giriş yapmalı veya kayıt olmalısınız. Bu site çerez kullanmaktadır. Siteyi kullanmaya devam etmeniz halinde çerez kullanımı ile ilgili site koşullarını kabul etmiş sayılırsınız.
oscar
1,725
Bundan sonraki süreç inanıyorum ki böyle devam etmeyecektir” dedi. Biden’la görüşmede yeni F-16 alımı konusunun da gündeme geldiğini belirten Erdoğan, “F-16’ların modernizasyonu ve yeni alım konusunda konusunda Biden’ın olumlu yaklaşımını gördüm. Sizden gerekli ihtimamı bekliyoruz” dedik” diye konuştu. G20 Liderler Zirvesi’nin 16’ncısını, İtalya’nın ev sahipliğinde tamamladıklarını belirten Erdoğan, İtalyan makamlarına ev sahiplikleri ve misafirperverlikleri için teşekkür etti. Üye ülkeler olarak yıl boyunca, “insanlar, gezegen ve refah” ana teması çerçevesinde çok sayıda toplantı gerçekleştirdiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Bakanlar düzeyinde ve teknik seviyede yapılan toplantılara aktif olarak katıldık ve uluslararası gündeme katkıda bulunduk. Son 2 gündür gerçekleştirdiğimiz Zirve toplantımızda da bu çalışmalarımızı nihayete erdirdik. Bu vesileyle corona virüs salgınının etkilerine rağmen dönem başkanlığı görevini başarıyla icra eden İtalya’yı tebrik ediyorum. Şahsıma, eşime ve heyetime gösterdikleri nazik ev sahipliği için kendilerine ayrıca teşekkürlerimi sunuyorum.” G20 Roma Zirvesi’nin tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını dileyen Erdoğan, Zirve oturumlarında öncelikli olarak küresel ekonomik görünüme ilişkin son gelişmeleri ve temel riskleri değerlendirdiklerini anlattı. Salgının olumsuzluklarının hissedilmeye devam ettiği bir dönemde sıkıntıları bertaraf edecek, ekonomilerin dayanıklılığını artıracak politikaları ele aldıklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Küresel ekonomi, 2021 yılında toparlanmaya başlasa da ekonomilerimiz halen ciddi meydan okumalarla karşı karşıya bulunuyor. Özellikle emtia fiyatlarında ve borçluluk oranlarında tarihi seviyelere varan artışlar yaşanıyor. Küresel enflasyon baskısı, gelişmişlik düzeyi ne olursa olsun tüm ekonomileri derinden sarsıyor. Uluslararası kuruluşların raporları, bu enflasyon baskısının bir süre daha devam edeceğine işaret ediyor. Tedarik zincirinde meydana gelen kırılmaların olumsuz yansımalarını ise boş kalan market rafları ve uzayan benzin kuyruklarında zaten görüyoruz. Geçtiğimiz yılı yüzde 1,8 büyümeyle tamamlayan bu yılı da yüzde 9 civarında büyümeyle kapatma yolunda ilerleyen bir ülke olarak, tüm bu gelişmeleri biz de yakından takip ediyoruz. Türkiye, küresel dalgalanmaların, kendi vatandaşlarına olan etkilerini en az düzeyde yansıtan bir ülkedir. Salgının ilk günlerinden itibaren hayata geçirdiğimiz destek ve teşvik paketleriyle halkımızın tüm kesimlerinin yanında olduk.” Ortaya çıkan yeni ihtiyaçlar ışığında, farklı projeleri devreye almayı sürdürdüklerini belirten Erdoğan, “Yatırım, üretim, ihracat ve istihdam konusunda sürekli artan bir tempoda yükseliş içindeyiz. Kendi ekonomimizi geliştirme yanında, değişen üretim ve lojistik dengelerinin yol açtığı küresel istikrarsızlığın önüne geçilmesine katkıda bulunmak için de gayret gösteriyoruz. Bu anlayışla Zirve görüşmelerinde, uluslararası ticarette tedarik zincirlerinin sorunsuz işlemesinin önemi özellikle vurgulandı” dedi. Dünya Ticaret Örgütü’nün merkezinde yer aldığı, kurallara dayalı serbest ve ayrımcı olmayan çok taraflı ticaret sistemine desteklerini bu vesileyle tekrarladıklarını bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Küresel finans sisteminin kontrolünü elinde bulunduran kuruluşların hiçbir makul ekonomik gerekçesi olmayan siyasi amaçlı manipülasyonlara alet olmaması gerektiğini düşünüyoruz. Aksi takdirde özellikle bizim gibi ekonomik büyüme potansiyeli yüksek olan ülkelerin, uluslararası kuruluşların işleyişine ve niyetlerine dair şüphelerin artacağını belirtmek istiyorum” diye konuştu. Corona virüs salgını sürecinde yaşananların bu doğrultuda daha dikkatli, daha adil ve ilkeli davranılması hususunda herkese ibret olması gerektiğini kaydeden Erdoğan, şunları söyledi: “Son 1,5-2 yıldır şahit olduklarımız, tüm insanlığın temel sağlık hizmetlerine ulaşmasının önemini ortaya koymuştur. Salgınların önlenmesine yönelik araç, gereç, aşı ve tedaviye erişim, ayrıcalık değil temel bir haktır. Hepimiz güvende olmadan hiçbirimiz kendini güvende hissedemez. Türkiye olarak bu anlayışla salgının başından beri ülkemizden talepte bulunan 160 ülkeye ve 12 uluslararası kuruluşa tıbbi ekipman ve kritik malzeme desteği sağladık. Ülkemizde misafir ettiğimiz sığınmacıları kendi vatandaşlarımızdan ayrı tutmadan, istisnasız herkesin sağlık hizmetlerine ve temel ihtiyaçlara erişimini temin ettik. Salgın döneminde savunduğumuz ve hayata geçirdiğimiz insanı merkeze alan politikaları şimdi de aşıya adil erişim konusunda sergiliyoruz. Bir tarafta yüz milyonlarca insan daha ilk doz aşıya dahi ulaşamazken diğer tarafta turizm amaçlı uzay seyahatleri için 100 milyonlarca dolar harcanabiliyor. Bir tarafta yoksulluğun olduğu, diğer tarafta lüksün ve şatafatın hüküm sürdüğü bu adaletsiz düzenin daha fazla devam etmesi mümkün değildir.” Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Aşı milliyetçiliğinin farklı yöntemlerle halen sürdürülmesi, DSÖ tarafından tanınan aşıların özellikle uluslararası arenada ayrımcılığa tabi tutulması kabul edilemez” diye konuştu. Aynı şekilde, aşının şantaj veya politika kitle aracı olarak da kullanılmasının son derece yanlış olduğunu vurgulayan Erdoğan, “Bu hissiyatımızı ve ayrımcılığın ortadan kaldırılması yönündeki değerlendirmelerimizi diğer G20 liderleriyle de paylaştık. Klinik deneylerinin son aşamasına geldiğimiz yerli aşımızı inşallah vatandaşlarımızla birlikte tüm insanlığın istifadesine sunacağız” dedi. Dünyanın bencilce tüketilmeye devam edilmesi halinde nefes alınabilecek atmosfer, içilecek bir damla su, ekilecek bir karış toprağın dahi kalmayabileceğini dile getiren Erdoğan, son dönemde yaşanan doğal afetlerin, iklim değişikliğinin tabiat üzerindeki olumsuz etkilerini açıkça ortaya koyduğuna işaret etti. İklim değişikliğinin insan hayatı, iktisadi büyüme ve sürdürülebilir kalkınma için ciddi bir tehdit kaynağı olduğuna işaret eden Erdoğan, zirve boyunca yaptıkları tüm temaslarla iklim değişikliğiyle mücadelede acilen somut ve gerçekçi çözümlere ulaşılması gerektiğine vurgu yaptıklarını bildirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, gelecek nesillerin ormanı, temiz suyu, verimli toprağı olan bir dünyada yaşayabilmesi için ellerinden geleni yapmak zorunda olduklarına dikkati çekti. Türkiye olarak Paris İklim Anlaşması’nı onayladıklarını, esasen ülke olarak bu konuda oldukça iyi bir seviyede bulunduklarını belirten Erdoğan, Yeşil Kalkınma Devrimi hedefiyle bu alanda tüm dünyada öncü bir rol üstleneceklerini dile getirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu çerçevede belirledikleri 2053 net sıfır emisyon niyet beyanlarını G20 liderleriyle paylaştıklarını, hazırlayacakları eylem planlarıyla bu alanda Türkiye’ye ve uluslararası camiaya katkılarını sunacaklarını ifade etti. Bu süreçte küresel bir mücadele olan iklim değişikliğinde ülkelerin eşit bir konumda bulunmadığına da dikkati çektiklerine işaret eden Erdoğan, şöyle devam etti: “Daha önce de ifade ettiğimiz üzere, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasındaki yük paylaşımının adil bir şekilde yapılması önemlidir. Dünyanın çevreyi en fazla kirleten ülkelerinin düzensiz göçle mücadeleye harcadığı miktara bir bakın, bu rakam iklim değişikliğiyle mücadeleye ayırdıkları meblağdan yaklaşık 2 kat daha fazladır. Karşımızdaki bu çarpık tablo gerçekten utanç vericidir. Benzer tutarsızlıklar terörle mücadeleden insani yardımlara kadar birçok alanda yaşanmaktadır. Bu meselelerde, gelişmiş ülkeler sorumluluk almaktan, özellikle maddi olarak üzerlerine düşeni yapmaktan kaçmaktadır.” İklim değişikliğiyle mücadelelerinin bir diğer boyutunu, çevre hassasiyetlerinin oluşturduğunu söyleyen Erdoğan, bu konudaki küresel sorunların ancak ortak çabayla çözülebileceğini bir kez daha vurguladıklarını bildirdi. Erdoğan, Türkiye’nin erozyonla mücadelede dünya lideri konumunda bir ülke ve orman varlığını artıran nadir ülkelerden biri olduğunu, yenilenebilir enerji kaynaklarını geliştirmek için çok ciddi yatırımlar yaptıklarını vurguladı. Zirvede, sürdürülebilir kalkınma amaçlarında ilerleme kaydedilmesinin önemine de işaret ettiklerini anlatan Erdoğan, bu kapsamda gıda güvenliğini ön plana çıkardıklarını ifade etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, salgının küresel ölçekte gıda krizini daha da derinleştirdiğinin görüldüğünü dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Birleşmiş Milletler raporları, dünyada açlık çeken kişi sayısının geçen yıla göre yükseldiğini açıkça ortaya koyuyor. Aynı raporlara göre, dünya nüfusunun yüzde 10’dan fazlası yani 810 milyon insan yetersiz beslenme tehdidiyle karşı karşıya bulunuyor. 1 milyara yakın insan temel gıda maddelerine erişimde sıkıntı çekerken her yıl toplam değeri 1 trilyon doları bulan gıda maddesinin çöpe gitmesinin hiçbir makul açıklaması olamaz. Dünyanın neresinde yaşarsa yaşasın, içinde bulunduğumuz çağda artık hiç kimsenin ‘bana ne başkasından’ deme lüksü yoktur. Her gün 100 milyonlarca insanın yatağa aç girdiği, her yıl milyonlarca çocuğun bir dilim ekmek bulamadığı için can verdiği bir dünyada, açık söylüyorum hiçbirimiz kendimizi emniyette hissedemeyiz. Ruh taşıyan, kalp taşıyan, vicdan taşıyan insanlar olarak hepimiz sahip olduklarımızı sorgulamak, yoksulları hatırlamak, yoksullarla çok daha fazla empati kurmak mecburiyetindeyiz. G20 Liderler Zirvesi’nin de temasını oluşturan refahı özellikle sağlayacak bunun yolu kendi dışımızdaki acılara kulaklarımızı kapatmaktan değil, mazlum ve mağdurlara gönül kapılarımızı açmaktan geçiyor.” Corona virüs salgınının, hem mevcut düzenin bu çarpıklıklarını gözler önüne serdiğini hem de tüm insanların aynı gemide olduğunu bir kez daha hatırlattığını belirten Erdoğan, Türkiye olarak 2015 yılındaki G20 dönem başkanlığı sırasında, gıda güvenliğini öncelikleri arasına aldıklarını açıkladıklarını hatırlattı. Uzun yıllardır Afrika başta olmak üzere dünyanın dört bir yanında yaptıkları kalkınma yardımlarında bu konuya hassasiyet gösterdiklerine dikkati çeken Erdoğan, “Balık vermekten ziyade balık tutmayı öğretmeyi hedefleyen projelerle pek çok yerde insanların hayatlarına dokunan çalışmalar yürüttük. Milli gelire göre dünyanın en fazla insani ve kalkınma yardımı yapan ülkelerinden biriyiz. 2030 yılına kadar açlığın olmadığı bir dünyaya erişme çabalarına öncülük etmek, G20 ülkeleri olarak bizlerin en temel sorumluluğudur” dedi. Sürdürülebilir kalkınmayı doğrudan etkileyen unsurlardan birinin de göç ve göçün idaresi olduğuna vurgu yapan Erdoğan, “Halihazırda 3,6 milyonu Suriye’deki savaştan kaçanlar olmak üzere 5 milyona yakın yerlerinden edilmiş insana ev sahipliği yapıyoruz. Afganistan kaynaklı göç yükünü en fazla hisseden ülkelerden biriyiz. Göç krizinin hem insani güvenlik boyutunu hem de göçle mücadelede yalnız bırakılmanın ne demek olduğunu gayet iyi biliyoruz” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 12 Ekim’deki Afganistan konulu G20 Olağanüstü Zirvesi’nde, konunun mutlaka bu platformun gündeminde yer alması gerektiğini vurguladıklarını belirterek, “Ayrıca G20 bünyesinde bu maksatla bir çalışma grubu oluşturulmasını önermiştik. Bu grubun başkanlığına da talibiz. Teklifimizi hem ikili görüşmelerimizde hem de bugünkü oturumumuzda tekrarlayarak mevkidaşlarımızı bize destek vermeye davet ettik” diye konuştu. Zirve süresince pek çok ikili görüşme gerçekleştirdiklerini belirten Erdoğan, muhataplarıyla ülkeler arasındaki konuları, bölgesel ve küresel gelişmeleri değerlendirme imkanı bulduklarını söyledi. Gerçekleştirdikleri istişarelerin küresel, ekonomik ve siyasi istikrar için hayırlara vesile olmasını temenni eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, İtalya dönem başkanlığına teşekkürlerini sundu, görevi devralan Endonezya’ya başarı diledi. Erdoğan, basın toplantısının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. “Suriye’de bulunan bu terör örgütleri PKK/PYD-YPG gibi, bunların özellikle Amerika’dan aldıkları destekler konusunda kendilerine bu desteklerle ilgili üzüntümüzü, bu desteklere yönelik NATO üyesi ülkeler olarak bunun bizde meydana getirdiği üzüntüleri ifade ettik. Bu konularda bizim dayanışmamızı zedeleyecek adımlar olduğunu da söyledik. Bunlarla ilgili olarak da özellikle dışişleri bakanlarımızın karşılıklı olarak çok daha sıkı irtibat halinde olmaları gerektiğini vurguladık. Savunma bakanlarımızın bu noktadaki ilişkilerini gündeme getirdik. Bundan sonraki süreçte inanıyorum ki bugüne kadar olan süreç herhalde böyle devam etmeyecektir.” “Sayın Biden ile son 5 ayda ikinci görüşmeyi gerçekleştirdiniz. Taliban yönetimi altındaki Afganistan konusu gündeme geldi mi?” sorusuna karşılık Erdoğan, Afganistan konusunun gündeme geldiğini, Brüksel görüşmesinde de Afganistan Karzai Havalimanı’nın gündemlerinde olduğunu belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Fakat öyle gelişmeler oldu ki biz Afganistan’dan özellikle askerimizi çekmek durumunda kaldık. Bu, orada yaptığımız görüşmenin aynı minval üzere devam etmediğinin bir ifadesiydi. Fakat biz kendilerine şunu da söyledik, şu anda işte Katar ile Türkiye arasındaki görüşmeler, bundan sonraki süreçte yol haritamız ne olacak? Fakat bundan sonraki süreci biraz da gelişmeler belirleyecek, bu gelişmelerin içerisinde daha aktif şu anda yol haritasının içerisinde bulunan Türkiye-Katar gibi... Ama bunun yanında, Taliban nasıl bir tavır ortaya koyacak onu da zaman içesinde göreceğiz. Şu anda Taliban gerek bizlerle gerek Afganistan’daki büyükelçiliğimizle görüşmelerini yapıyorlar. Bu görüşmeler esnasında ne gibi adımlar atacağız bunu da zaman gösterecek. Afganistan’daki yeni yapılanmada kucaklayıcı yapı nasıl oluşacak? Kadınlara yönelik eğitim anlayışı nasıl gelişecek? Bizim sosyolojik yaklaşımımız ile Taliban’ın sosyolojik yaklaşımı ne kadar birbiriyle örtüşecek, bunu zaman gösterecek. Buna göre de adımlarımızı atmış olacağız.” “ABD Başkanı Biden ile görüşmenizden sonra yapılan açıklamada, iki ülke ilişkilerini daha da güçlendirip geliştirmek için bir müşterek irade beyanında bulunduğunuz vurgulandı ve bu çerçevede bir ortak mekanizma kurulmasında mutabık kalındığına dikkat çekildi. Bu ortak mekanizma nasıl çalışacak?” sorusuna Erdoğan, “Bu ortak mekanizmadan ifade edilen, özellikle şu anda ekonomik, ticari ilişkilerde gerek bizim Hazine ve Maliye Bakanlığımız gerekse Amerika’nın Hazine Maliye Bakanlığı çok daha sıkı bir araya gelmek, bunu kendilerine biz teklif olarak da yaptık. Bunun dışında da aynı şekilde dışişleri bakanlarımızın da daha sıkı birbirleriyle görüşmelerinin gereğini vurguladık” cevabını verdi. Biden’ın da ‘Umuyorum iyi bir görüşme gerçekleştiririz.’ açıklaması oldu. Bu konuda bir gelişme kaydedildi mi?” sorusu üzerine Erdoğan, şunları kaydetti: “Sayın Biden ile bugün ikili görüşme olmadı. Biliyorsunuz dar kapsamlı bir görüşme yaptık. Bu dar kapsamlı görüşmede de F-35’ten kaynaklanan bildiğiniz gibi bizim 1 milyar 400 milyon dolar bir ödememiz vardı. Bu ödemeden hareketle biz bu süreci nasıl iyi bir konuma taşırız, bunun üzerinde durduk. Bunun üzerinde de daha çok F-16’lar gündeme geldi. F-16’ların elimizdekilerin modernizasyonu veyahut da yeni F-16’lar verilmesi konusu gündemimize geldi. Bununla ilgili de şu anda zaten savunma bakanlarımız süreci takip ediyorlar. Bu konuyla ilgili de Sayın Biden’ın olumlu yaklaşımını gördüğüm gibi, olayın bir diğer boyutu da malum, Temsilciler Meclisi olsun, senato olsun dedik ki artık her iki tarafta da sizin ağırlığınız var, biz sizden gerekli bu noktada ihtimamı bekliyoruz.” Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Fransa Cumhurbaşkanı Macron ile görüşmenizde hangi konular gündeme geldi?” sorusu üzerine, şöyle konuştu: “Sayın Macron ile olan görüşmemiz ağırlıklı olarak Afganistan’dan başlayalım Libya, Suriye. Bunun yanında özellikle üzerinde durduğumuz konu, şu anda Libya’ya yönelik Sayın Macron’un bir zirve gayreti var. Bu zirveye ilgili olarak da daveti var. Bu davetle ilgili biz düşüncelerimizi kendisine ifade ettik, anlattık. Bu konuda da yine dışişleri bakanlarımız veya özel temsilciler vasıtasıyla bir adımın atılması gündeme geldi. Yani adeta Berlin Konferansı’nın muadili bir konferansı yapmak gibi bir gayret söz konusu. Dolayısıyla şimdi burada yeniden benzer bir buluşmanın yapılması çok da isabetli olmayabilir ama dışişleri bakanlarımız, özel temsilciler bir çalışma yapsınlar, bunu kısa zamanda yapıp önümüze getirsinler. Gerekli olan adımı ondan sonra da atarız. Bir diğer adım da özellikle Yunanistan’a yönelik silah satışları vesaire, bunlar da gündemimize geldi. Bu konudaki endişelerimizi de yine kendileriyle paylaştık, çok açıkça bunları da söyledik. Çünkü bizim gizli ajandamız yok. Her şeyi açık konuşmanın faydalı olduğuna inanıyoruz. Güney Kafkasya, oradaki gelişmeler üzerinde de durduk. Oradaki atılan adımları kendileriyle yine ayrıca paylaşmış olduk.” Erdoğan’a, Dağlık Karabağ’ın Ermeni işgalinden kurtarılmasının ardından Türkiye’nin Ermenistan’ı da kapsayan bölgede barışı tesis etme çabaları ve ABD Başkanı Biden ile Güney Kafkasya’ya ilişkin bir değerlendirmesinin olup olmadığı sorusu yöneltildi. Özellikle üzerinde durdukları bu bölgede altılı bir yapılanmanın isabetli olacağı konusunu devamlı işlediklerini belirten Erdoğan, bu kapsamda “Rusya, Azerbaycan, Türkiye, İran, Ermenistan ve Gürcistan, altılı olarak böyle bir adımı atalım ve bu bölgeye barışı getirelim” dediklerini aktardı. Erdoğan, “Ve bu konuda Sayın İlham Aliyev, zaten Ermenistan’la görüşmeyi yapıp onlara böyle bir barış teklifini yaptı bölge barışı ile ilgili. Tabii, Gürcistan’ın biraz olumsuz yaklaşımı var ama burada eğer hepsinde de bir olumlu hava eserse yani burada böyle bir platform oluşturulabilir. AB, bu adımla bir bütünlük içinde daha fazla bağımsızlık hedefini ortaya koydu. Sizin düşünceniz nedir bu fikre karşı?” sorusu yöneltildi. Erdoğan, bu soruya, “Yani bu olabilecek bir proje değil, mümkün değil. Çünkü sizin de ifade ettiğiniz gibi yani şu anda Avrupa Birliği üyesi ülkeler de dahil NATO ülkesi ağırlıklı ve bunların da hemen hemen kahir ekseriyeti zaten böyle bir yapılanmaya sıcak bakmıyor. Başka bir şeye gerek var mı?” yanıtını verdi. Erdoğan, “Afganistan’dan yeni bir göç dalgası bekliyor musunuz Türkiye üzerinden Avrupa’ya? Eğer bekliyorsanız bunu nasıl yönetirsiniz?” sorusuna karşılık, “Afganistan’dan çok böyle yüklü bir göç dalgası Türkiye için şu anda görünmüyor. Yani bizim resmi rakamlara baktığımız zaman şu an itibarıyla 300 bin gibi bir rakam söz konusu. Bunlar resmi rakamlardır fakat farklı bazı kesimler sanki çok daha büyük rakamlar varmış gibi konuşuyorlar. İçişleri Bakanlığı’mızın resmi olarak rakamı 300 bindir. Tedbirlerimizi alıyoruz ve bu noktada da böyle bir yüklü göçe kapılarımızı açma niyetinde değiliz” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, İtalya Başbakanı Mario Draghi ile görüşmesi sonrasında İtalya ile ilişkilerinin geleceği hakkındaki düşüncesinin sorulması üzerine, “Bugün yaptığımız görüşmelerden sonra da şunu gördüm; Yani İtalya ile iyi şeyler düşünüyorum. Bundan sonraki süreçte de başta savunma sanayi olmak üzere SAMP-T konusunda Fransa, İtalya, Türkiye üçlüsü olarak bu konuda olumlu adımlar atacağız ve bu olumlu adımlarla birlikte de aramızda şu andaki ticaret hacmini çok daha yukarılara çıkartmak durumundayız. En az bir 30 milyar dolar gibi bir rakama ulaştırmayı hedefliyoruz” dedi. “Draghi ile kişisel ilişkiniz nasıl, en son ikili görüşmenizin sonrasında ne diyebilirsiniz?” sorusu üzerine de Erdoğan, “Gayet iyi.” yanıtını verdi. Gelmediğine göre demek ki Sayın Biden’in de şu anda gündeminde değil, benim de gündemimde değil.” yanıtını verdi. Bir dahaki sefere yorum yaptığımda kullanılmak üzere adımı, e-posta adresimi ve web site adresimi bu tarayıcıya kaydet. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz. Sterlin güne 5,33 ile başlarken, Euro 4,73 rakamları üzerinden işlem görüyor. Euro/TL de dün 4,7487 ile rekorunu tazelemesinin ardından bugün 4,74 seviyesinden işlem görüyor. Ercan Havalimanı, Kurban Bayramı haftasında 623 uçağa ve 93 bin 641 yolcuya hizmet verdi. DAÜ çalışanlarına siyaset yapma yasağı getiren tüzük değiştirildi. Bu sabah saat 10.45’te olağanüstü toplanan Bakanlar Kurulu biz dizi karar aldı. Yaklaşık 3.5 saat süren toplantı sonrası açıklamlarda bulunan Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay, toplantıda ilk olarak hafta başı yapılan Ankara ziyareti ile bakanları bilgilendirdikleri söyledi. Önümüzdeki iki gün sağanak yağmur ve fırtına bekleniyor. Yarından sonra hava sıcaklığı 6-7 derece düşecek. Meteoroloji Dairesi’nden yapılan açıklamaya göre, 5–11 Aralık tarihleri arasında bölge genellikle Alçak Basınç Sistemi ile periyodun ilk günü serin ve nemli, diğer günlerde ise soğuk ve nemli hava kütlesinin etkisi altında kalacak.
oscar
1,729
Son zamanlarda oldukça sık sık gündeme gelen Beyin Sisi rahatsızlığı tıpta bir hastalık olarak anılmıyor ancak belirtilerine ve etkilerine dikkat etmek gerekiyor. Beyin sisinin dikkat eksikliği, hafıza gücünün azalması, uyku bozukluğu ve sağlıklı düşünememe gibi belirtilerle ortaya çıktığına dikkat çeken uzmanlar, bu rahatsızlığın aslında başka hastalıkların habercisi olabileceğini belirterek uyarıyor. Beyin Sisi kavramının popüler kültürde moda olmaya başladığını belirten Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Barış Metin, “Beyin sisi bilimsel ya da tıpta yer alan hastalık değil. Daha çok insanların kendi zihinsel fonksiyonları ile ilgili algıladıkları bir soruna halk dilinde verdikleri bir isim diyebiliriz. Tıp literatüründe bir hastalığa tam olarak işaret etmiyor ama insanlar algıladıklarına, kendilerinde bir problem olduğunu düşündüklerine göre bu aslında başka bir hastalığın belirtisi olabilir. Bu şekilde düşünmek gerekiyor” dedi. Metin, ‘Beyin sisini, kişinin sübjektif olarak kendi zihinsel fonksiyonlarında bir azalma hissetmesi olarak tanımlayabiliriz’ dedi ve sözlerine şöyle devam etti: “Kişiler bu şikâyetle başvurdukları zaman altında başka bir hastalık yatıyor mu diye algılamaya çalışıyoruz, araştırmalar yapıyoruz. Altından gerçekten çeşitli rahatsızlıklar çıkıyor. Ama her insanın kendi zihinsel yeteneğindeki azalmayı sübjektif olarak algılaması bir hastalık anlamına gelmiyor. Bazen insanların kendilerinden çok yüksek performans beklentileri olabiliyor. Böyle bir durumda, yüksek performans beklentisini karşılayamamak da bir rahatsızlık gibi algılanabiliyor.” Bu şikâyetler beyin sisini tanımlıyor! “İnsanlar genellikle eskisi kadar dikkatlerini yoğunlaştıramadıkları, eskisi kadar akıllarının iyi çalışmadığı, hafızalarının gücünü kaybettiği, uykudan uyanamamış gibi hissettikleri, sağlıklı düşünemediklerini hissetmeleri gibi şikâyetlerle geliyor” diyen Prof. Dr. Metin, “Bu tip yakınmalar beyin sisini tanımlıyor. Bu tür yakınmaları duyduğumuzda ve hastalarımız kendilerinde beyin sisi olduğunu söylediklerinde acaba neye bağlı olabilir diye düşünmeye başlıyoruz” ifadelerini kullandı. Bir beyin hastalıkları uzmanı veya psikiyatristin beyin sisi şikâyeti ile gelen kişiyle konuştuğunda nedenini anlayabildiğini belirten Prof. Dr. Barış Metin, “Beyin sisi bir hastalık değil diyoruz ama tedavisinde bu şikâyetin altında yatan rahatsızlığı bulmak gerekiyor. Bu rahatsızlığın en sık belirtisi depresyon, anksiyete bozuklukları, uyku bozukluklarıdır. Bunamaların erken dönem belirtisi de beyin sisi olabilir. Bunaması olan kişiler, bunaması henüz hastalık haline dönüşmeden eskisi gibi sağlıklı düşünemediklerini belirterek kendileri başvurabiliyor. Özetle, beyin sisi tedavisinde altta yatan hastalığı tespit ediliyor ve ona yönelik bir tedavi uygulanıyor” dedi. Uyku bozukluğunun sık görülen bir şekilde beyin sisine yol açtığını belirten Metin, “Özellikle tıkayıcı uyku apnesi sendromu olan hastalarımız, sürekli gün boyunca konsantre olamama, bir konuya uzun süre dikkatini verememe gibi şikâyetlerle başvuruyor. 40 yaşın üzerinde özellikle obezite sorunu olan bireylerde gece horlama ve nefes durması varsa beyin sisi yaşamalarının nedeni büyük olasılıkla uyku apnesidir diyebiliriz. Sık rüya görmek de aslında uyku kalitesinin bozuk olduğunu gösteriyor. Her gece rüya görüyoruz ama hatırlamıyoruz. Hatırladığımız rüyalar da uykumuzun bölündüğü anlamına geliyor, o sırada uyandığımız için gördüğümüz rüyayı hafızaya kaydediyoruz. Bu şekilde sık rüya gören insanların genellikle uyku kaliteleri düşüktür. Bunun nedeni uyku apnesi, depresyon veya başka bir rahatsızlık da olabilir. Bunların hepsi de beyin sisiyle bağlantılı rahatsızlıklardır” diye konuştu. Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Barış Metin, ‘Beyin sisini önlemek için yapılması gereken uyku düzeninin sağlanmasıdır’ dedi ve sözlerini şöyle tamamladı: “Eğer uyku bozukluğu rahatsızlığı varsa mutlaka tedavi ettirilmelidir. Beslenme açısından vitamin eksikliği var ise ona yönelik tedavi alınmalı. Özellikle B1, B6, B12 vitaminleri beynin sağlıklı çalışması için önemli. Bünyeyi yoran bir performans değil de düzenli egzersiz yapılmalı. Her gün 20-30 dakika yürümek iyi bir egzersiz olacaktır. Stres hayatımızın bir parçası ama aşırı stres, yoğun kaygılar, hiçbir şeyden keyif almama hissi var ise bir uzmandan destek almak gerekiyor çünkü bu tip rahatsızlıklar zihinsel kapasiteyi etkiliyor.”
oscar
1,733
KOSKİ Atölye ve Tamirhane Şube Müdürü Çakır, yerli üretim, ürün kalitesi, satış ekibinin müşteri odaklı yaklaşımı ve satış sonrası hizmetlerdeki üstünlüğü nedeniyleyeniden MST markasını tercih ettiklerini söyledi. Gaziantep’teki 42 bin metrekare kapalı alanlı, modern teknoloji ile donatılan tesislerde ürettiği MST markalı kazıcı yükleyici, teleskopik forklift ve ekskavatörlerle, SANKO çatısı altında ülkemiz sanayine önemli değer katmaktadır. İş makinası sahipleri ve iş makinası arayanlar Android uygulamamızı makinaparkuru. com/android adresinden indirebilirsiniz. Ekonomideki daralmayı en sert şekilde yaşayan sektörlerin başında gelen Türkiye iş makineleri pazarında 2019 yılının ilk 2 ayında iş makineleri satışları %75,5 ve istif makinesi satışları %51,1 azaldı. İş makineleri üreticisi JCB, geliştirdiği patenti kullandığı iddiasıyla iş makineleri üreticisi Manitou’ya dava açtı. Ankara Çayyolu'nda 25 katlı konut projesine uygun 1 adet kule vinç yaklaşık en az 7 aylık operatörlü olarak kiralanacaktır. Muğla Bodrum'da konut projesinde çalıştırılmak üzere 30 metre yükseklik 65 metre bom, bom ucunda 1-1,5 ton taşıma kapasiteli 6-8 ton taşıma kapasiteli sabit şaseli 1 ade... Ağrı'da Çimento fabrikasında kullanılmak üzere 10 metre kapasiteli 1 adet telehandler 1 yıllık ACİL operatörlü olarak kiralanacaktır. Bursa Nilüfer'de konut projesinde çalıştırılmak üzere 50-55 metre yükseklik 1 adet 65 metre yükseklik 1 adet, 60 metre bom, 8 ton kapasiteli 2 adet kule vinç 8 aylık ope... Trabzon Maçka'da Elektrik kanalı işinde çalıştırılmak üzere 1 adet lastikli ekskavatör 3 aylık operatörlü olarak kiralanacaktır. Makinaparkuru.com'a ileterek talep oluşturur. Makinaparkuru.com, gelen talepleri iş makinası tedarikçisi olarak kayıt olan anlaşmalı iş makinası sahiplerine gönderir. İş makinası sahipleri en kısa sürede fiyat tekliflerini iletir. Talep sahibi ve iş makinası sahibi firmaya hızlı iletişim için gerekli bilgiler gönderilir. Makinaparkuru.com herhangi bir komisyon talep etmez. Makinaparkuru.com'da yer alan kullanıcıların oluşturduğu tüm içerik, görüş ve bilgilerin doğruluğu, eksiksiz ve değişmez olduğu, yayınlanması ile ilgili yasal yükümlülükler içeriği oluşturan kullanıcıya aittir. Bu içeriğin, görüş ve bilgilerin yanlışlık, eksiklik veya yasalarla düzenlenmiş kurallara aykırılığından Makinaparkuru.com hiçbir şekilde sorumlu değildir. Sorularınız için teklif veren makina sahibi veya talepte bulunan işverenle iletişime geçebilirsiniz.
oscar
1,734
https://www.nic.tr sitesi ve içeriği ".tr" Alan Adı Yönetimi'ne aittir. Sitemizi ziyaretiniz ve bu site aracılığı ile sunmakta olduğumuz alan adı tahsis hizmetinden yararlanmanız sırasında, size ve talep ettiğiniz hizmetlere ilişkin olarak elde ettiğimiz bilgilerin ne şekilde kullanılacağı ve korunacağı aşağıda belirtilen "Gizlilik Politikaları" metninde belirtilen şartlara tabidir. Web sitemizi kullandığınızda, bu hüküm ve koşulları kabul etmiş olmaktasınız. ".tr" Alan Adı Yönetimi, Gizlilik Politikaları üzerinde değişiklikler yapma hakkını saklı tutar. ".tr" Alan Adı Yönetiminde size ait bilgilerin gizliliği son derece önemlidir. Hizmetlerimizden yararlanabilmeniz ya da web sitemizin bazı bölümlerine ulaşabilmeniz için kayıt olarak bir sorumlu kodu (SK) edinmeniz, dolayısıyla, şahsi ya da kurumsal bazı bilgilerinizi sistemimize girmeniz gerekmektedir. Sorumlu kodu bilgilerinizden gizli kalmasını tercih ettikleriniz varsa, kayıt işlemi sırasında vereceğiniz komutla bu bilgilerin gizli kalmasını sağlayabilir ve diğer firmalarla ya da üçüncü şahıslarla paylaşılmasını engelleyebilirsiniz. Sözü geçen bilgiler sizin haberiniz veya onayınız olmadan ya da herhangi bir yasal yükümlülük altında bulunulmadığı sürece hiçbir şekilde paylaşılmayacak; güvenlik ve gizlilik standartlarına uygun şekilde korunacaktır. Sistemimizde İnternet trafiğini en güvenilir seviyede tutmak amacıyla ileri düzeydeki güvenlik programı olan SSL-128 bit Secure Socket Layer kullanılmaktadır. Bu sayfada yer alan güvenlik ve gizlilik kuralları, yaptığınız işlemler esnasında vermiş olduğunuz kişisel bilgilerdeki gizlilik ve güvenliği korumak amacıyla konulmuştur. ODTÜ ".tr" Alan Adı Yönetimi; ,kullanıcıların kişisel bilgilerini gerektiğinde kullanıcılarına ulaşabilmek amacı ile kayıt altına tutar. ODTÜ ".tr" Alan Adı Yönetimi, alan adı sahipliği hakkı ile ilgili oluşan hukuki durumlarda söz konusu bilgileri, ilgili mahkemelere iletir. Bu durumda, kullanıcılara bilgi verilmeyebilir. Kişişel bilgilerinizi sakladığımız ortamı nasıl koruyoruz? Size hizmet vermekte kullandığımız donanım, yazılım ve network altyapısının güvenliği en üst düzeyde sağlanmaya çalışılmaktadır. Bu amaçla, sistemimizde güvenilirliği pek çok ortamda test edilmiş network ürünleri kullanılmaktadır. Kullanıcılarımızın hizmetlerimizden yararlanırken oluşan veri trafiğinin güvenliği dört temel bileşenle sağlanmaktadır. ".tr" Alan Adı Yönetimi -doğrudan ya da dolaylı olarak- hiç bir garanti vermeden hizmet vermektedir. Kurumumuz hizmetin kullanımı nedeniyle -doğrudan ya da dolaylı olarak- oluşabilecek kar, zarar ya da gelir kayıplarından sorumlu tutulamaz. ".tr" Alan Adı Yönetimi sadece alan adı tahsisi yapmaktadır. Dolayısıyla, internet sitesinde bulunan bilgilerdeki hatalar ve eksiklikler nedeniyle doğabilecek maddi veya manevi hiçbir riskten ya da zararlardan da sorumlu tutulamaz. Söz konusu internet sitesinin kullanımı sırasında oluşabilecek herhangi bir hata, kesinti, bilgi aktarımında gecikme, bilgisayar virüsü, hat ve/veya sistem arızası sonucunda ortaya çıkan, doğrudan veya dolaylı zarar ve masraflardan ODTÜ ".tr" Alan Adı Yönetimi hiçbir şekilde sorumlu değildir. .tr Alan Adı Tahsis Hizmeti, belirlenen tahsis, bilgi güvenliği ve gizlilik politikaları çerçevesinde Orta Doğu Teknik Üniversitesi tarafından verilmektedir.
oscar
1,738
Zorlu yarış oyunu bilgisayarda yön tuşları ve boşluk bırakma tuşuyla, cep telefonlarında da ekran üzerindeki ok ve butonları kullanarak oynanan bir oyundur. Yön tuşlara aracı dengede tutmaya yarar, boşluk bırakma tuşu da aracın zıplamasını sağlamaktadır. Yolda ilerlerken karşınıza çıkan engelleri zıplayarak aşabilir, yakıtınız azaldığında yakıt bidonlarını toplayabilirsiniz. Ayrıca paraları da toplayabilirsiniz. Havada düzgün takla atarak yere de düzgün bir iniş sergilediğinizde para kazanabilirsiniz. Her gittiğiniz uzak mesafe karşılığında da para kazanabilirsiniz. Kazandığınız paralar sayesinde garajda aracınız motoru, tekerlekleri, kaportası gibi çeşitli yerlerini tamir ettirerek daha güçlü bir araca sahip olabilirsiniz. Oyunlara.com Zorlu yarış oyununda başarılar diler.
oscar
1,741
Dünkü yazım yukarıdaki başlığın birinci versiyonuyla çıkmıştı. Torba kanunda (6111 sayılı Kanun) yer alan bir düzenleme sayesinde, on binlerce Bağ-Kur’lunun SSK’ya geçerek daha erken emekli olabileceğini yazdım. Yazdım yazmasına ama telefon, faks ve e-mail bombardımanı da başladı. Elimden geldiğince soruları cevapsız bırakmamaya çalışıyorum ancak her bir soruya ayrı ayrı cevap vermem mümkün değil. İşte bu yüzden, konunun en fazla merak edilen yönlerine açıklık getirmeye çalışacağım. İşin özeti şu; şimdiye kadar aynı anda Bağ-Kur ve SSK’ya tabi olarak çalışma durumunda, önce başlayan sigorta geçerli oluyordu. Bundan dolayı, örneğin limited şirket ortağı olan bir kişi, ortaklığı devam ederken başka bir işyerinde SSK’lı çalışamıyordu. Ya da üzerinde ticari taksi kayıtlı olan bir kimse, bu taksiyi başkasına devretmeden (genelde eşlere devrediliyordu) SSK’lı olamıyordu. İşte şuan Cumhurbaşkanlığı’nda onay bekleyen Torba Kanun yürürlüğe girdiğinde, bir kimse şirket ortaklığı veya vergi kaydı devam ederken, başka bir işyerinde de SSK’lı çalışabilecek. “İyi de düzenlemenin Bağ-Kur’lulara getirisi nedir?” diye soranlar için açıklayalım. “Peki, Bağ-Kur’dan SSK’ya geçen herkes bu imkanlardan yararlanabilir mi?” diye soranlar için de açıklayalım. - Daha az prim ödeme imkanından hemen herkes yararlanabilir. - Daha erken emekli olma imkanından ise on binlerce, belki yüz binlerce Bağ-Kur’lu yararlanabilir. Ancak Bağ-Kur’dan SSK’ya geçmekle tam olarak ne kadar erken emekli olabileceğinizi, www.sadettinorhan.net adresindeki EmekliMatik programından ücretsiz hesaplama yaparak öğrenebilirsiniz. - Daha yüksek aylık imkanından ise 2000 öncesi çalışmaya başlamış olan hemen hemen bütün Bağ-Kur’lular yararlanabilir. İki prim birden mi ödenecek? Okurlarımızın en sık sorduğu bir diğer soru da, örneğin şirket ortaklığı devam ederken SSK’ya geçme durumunda, hem Bağ-Kur hem de SSK primlerinin aynı anda ödenip ödenmeyeceği. Bir kere sosyal güvenliğin tekliği ilkesi gereği, aynı anda iki prim birden ödenmez. Yani şirket ortaklığınız veya üzerinize kayıtlı dükkan sebebiyle vergi kaydınız devam ederken, başka bir işyerinden sigortalı olduysanız, aynı tarih itibariyle Bağ-Kur primlerinizi durdurulacak, sadece SSK’lı çalışmalarınız için prim ödenecektir. Kendi şirketinizden sigortalı olabilir misiniz? Bu soruyu soran çok sayıda okurumuz olduğu için hemen belirtelim; 5510 sayılı Kanunun 53. Maddesi çok açık bir şekilde, şirket ortaklarının veya işyeri sahiplerinin aynı işyerinde sigortalı (SSK) olmalarına cevaz vermiyor. Yani bir limited şirket ortağı kendi şirketinden veya bir mağaza sahibi esnaf kendi işyerinden sigortalı olarak bildirilemez. Son olarak kritik bir uyarı yapalım. Şirket ortaklığı veya vergi mükellefiyeti sebebiyle Bağ-Kur kaydınız devam ederken başka bir işyerinden SSK’lı olabilirsiniz. Ancak bildirildiğiniz işyerinde fiilen çalışmanız şartıyla. Yoksa bizim gösterdiğimiz yol, “fiilen çalışmadığınız halde başka bir yerden SSK’lı bildirilebilirsiniz” şeklinde anlaşılmamalıdır. Zira fiili çalışmaya dayanmayan bildirimler SGK tarafından tespit edildiğinde iptal edilir. Aman dikkat, erken emekli olayım derken yıllarınızı heba etmeyin.
oscar
1,746
Hiç kimse, hiçbir konuda siyasi veya ideolojik tercihlerini, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz. Bu, anayasal bir güvencedir (Anayasa md. Bu ilke, elbette önümüzdeki günlerde oylanacak referandum için de geçerli. Dolayısıyla evet veya hayır'dan yana tavır almak, herkesin kendi vicdanıyla baş başa vereceği bir karar. Ancak referandum paketindeki herhangi bir maddeyi, kendi kararı doğrultusunda eğip bükmenin de kimseye bir faydası olmaz. Özellikle işin uzmanlarının, konuyu olabildiğine yalın bir şekilde halka anlatmalarında fayda var. İş ve sosyal güvenlik uzmanı olarak bize de bu konuda bir görev düşüyor. Yani sosyal politikalar, çalışma hayatı, çalışan ve emekli hakları açısından referandum paketinin ne getirdiğine biraz daha yakından bakmamız gerekiyor. Referandum paketinde sosyal içerikli haklardan ilk göze çarpan, birinci maddede yer alan "Çocuklar, yaşlılar, özürlüler, harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleri ile malul ve gaziler için alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz" hükmüdür. Bu hüküm sayesinde, devletin bu dezavantajlı gruplara yönelik olarak attığı pozitif adımlar, diğer vatandaşlar yönüyle "eşitlik ilkesine aykırı" görülemeyecek. Esasında bu yönde birçok adım yasalar düzeyinde atılıyordu. Ancak mesele söz konusu değişiklikle, anayasal güvenceye kavuşmuş olacak. Paketin ikinci maddesinde, ilk bakışta özel hayata yönelik gibi algılanan bir düzenleme yer alıyor. Düzenlemede, "Herkes, kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahiptir. Bu hak; kişinin kendisiyle ilgili kişisel veriler hakkında bilgilendirilme, bu verilere erişme, bunların düzeltilmesini veya silinmesini talep etme ve amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını öğrenmeyi de kapsar. Kişisel veriler, ancak kanunda öngörülen hallerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebilir. Kişisel verilerin korunmasına ilişkin esas ve usuller kanunla düzenlenir"şeklinde. Kamuoyunda yaygın algılama, bu düzenlemenin fişlemelere karşı getirildiği yönünde. Evet, düzenlemenin fişleme konusuna çeki düzen vereceği muhakkak. Ancak düzenlemeyle çalışanların, şirketleri/işverenleri tarafından bilgilerinin kaydedilmesi, bunların farklı amaçlarla kullanılması, kamu çalışanları için gizli sicil dosyalarının tertip edilmesi gibi birçok illegal işlemin de önü alınabilecektir. Paketin dördüncü maddesi çocukların özel olarak korunması konusunda devleti sorumluluk altına sokuyor. Sosyal politikaların en önemli hedef kitlelerinden olan çocuklar, aynı zamanda toplumda en fazla istismar konusu edilen grubu oluşturuyor. Düzenleme, "Her çocuk, korunma ve bakımdan yararlanma, yüksek yararına açıkça aykırı olmadıkça, ana ve babasıyla kişisel ve doğrudan ilişki kurma ve sürdürme hakkına sahiptir. Devlet, her türlü istismara ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri alır" diyerek, çocuğun doğal yerinin ailesi olduğunu vurguluyor. Ancak bunun mutlak olarak uygulanamayacağını, çocuğun yüksek yararına açıkça aykırılık halinde, devletin koruma görevini üstleneceği belirtiliyor. Referandum paketinin beşinci maddesiyle, Anayasa'nın 51. maddesinin dördüncü fıkrası yürürlükten kaldırılıyor. Yani "Aynı zamanda ve aynı işkolunda birden fazla sendikaya üye olunamaz" hükmüne son veriliyor. Bunun sendikalaşma açısından pratikte birkaç sonucu olacak. Birincisi, artık sendikalar arasında eskiden beri süregelen birbirinden üye kapma yarışı biraz daha yumuşayacak. Sendikalar arası mücadele ve güç alanı paylaşımı, ortak üyeler sayesinde daha uzlaşmacı bir yöne evrilecek. Bize göre en önemli sonuç ise, Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelere (örn. ILO 87 ve 98) aykırı olan hükmün kaldırılmasıyla, uluslararası emek örgütleri platformunda Türkiye'nin elinin biraz daha rahatlayacak olmasıdır.
oscar
1,747
01.04.1983 tarihinde astsubay olarak emekli keseneklerim kesilmeye başladı. 18.11.1991 tarihinde resen emekliye ayrıldım.18.11.1992 tarihinde SSK'lı olarak bu tarihe kadar aralıksız çalıştım. Benim astsubay olarak çalışmamdaki gecen sürede gecen 2 yıl 3 aylık yıpranmam var diye biliyorum. Bu süre ilk başlangıcım olan 01.04.1983 tarihini geri götürüyor ve 01.02.1981 tarihi oluyor. Emeklilik tarihim de buna göre hesap ediliyor. Öte yandan bazı duyumlarım var ki, yıpranma süresinin emekliliğe tabi yaştan da düşüyor deniyor. Cevap: Murat Bey, duyduğunuz konuyu bu köşeden ben dile getirmiştim. Şöyle ki, normalde SSK uygulamasında, memuriyette kazanılan fiili hizmet zammı süresi sadece prim gününe ve sigortalılık süresine ekleniyor. Oysa bu uygulama emeklilikte yaş koşulunun bulunmadığı 08.09.1999 tarihi öncesine ait bir uygulamadır. Bu tarihten itibaren yaş koşulu da emeklilik şartlarına eklendiğinden, sizin gibi fiili hizmet zammı bulunan kişilerin SSK emeklilik yaşı hesap edilirken, fiili hizmet zammı süresinin de yaştan indirilmesi gerekiyor. Oysa hali hazırda bu indirim yapılmayarak sizin durumunuzdaki sigortalılar mağdur edilmiş oluyor. Kabul edilmezse yargı yoluna gidersiniz. Soru: Sadettin Bey ben 1993'te sigortalı oldum. Sigortam bugüne kadar kesintisiz ödendi. Ne zaman emekli olabilirim? Cevap: Değerli okurum, 54 yaşınızı doldurduğunuz 2025 yılında emekli olacaksınız. 01.12.1979 tarihinde sigorta başlangıcım ve 2985 prim günüm var. 1997 ye kadar boşluklar oldu ve 1998'de kendi işyerimi açarak Bağ-Kur'lu oldum. Bu bilgilere göre ne zaman ve nasıl emekli olurum? Cevap: İdris Bey, verdiğiniz bilgilere göre Bağ-Kur yerine SSK'lı olarak emekli olmak sizin için çok daha avantajlı. Zira Bağ-Kur'dan emekli olabilmek için prim gününüzü 9000 güne tamamlamanız gerekiyor. Bunun için de Bağ-Kur'a birikmiş borcunuzun tamamını ödemeniz lazım. Ancak bundan sonra bir işyerinden SSK'lı olarak sigortalı olursanız, 5000 günü tamamladığınız tarihte emekli olursunuz. Sizin için en kısa ve kolay emeklilik alternatifi de bu olur. Özür oranım %15'e düşürüldü. Soru: Sadettin Bey, şu an itibarıyla 5250 günü aşkın prim ödemesi yapmış görünüyorum. 01.09.1994 tarihinde işe başladım. 27.02.1999 tarihinde işyerimden ayrıldım. 2 gözümde yüksek miyop olduğundan askerlik yapmadım. Daha sonra 01.04.1999'da başka bir firmada işe başladım. Çalıştığım firmada askerlik yapmadığım için benden özür durumumu raporlamamı istediler. Ben de Samsun Devlet Hastanesi'nden %40 özür raporu aldım ve vergi indiriminden faydalanmaya başladım. 20.10.2006 tarihinde ise başka bir firmada çalışmaya başladım. 2 ay kadar önce yeniden vergi indirimi almak için şu an çalıştığım işyerime başvurdum fakat elimdeki raporu kabul etmediler. Özür durumu süreklidir yazmadığını bildirdiler. Bunun üzerine tekrar rapor almak için devlet hastanesine başvurdum. Ancak bana %15 oranında özürlü raporu verdiler. Önceki raporumla bu yıl sonunda emekli olabiliyordum. Şimdi benim özürlü emekliliği hakkım elimden alındı mı? Bundan sonra nasıl emekli olacağım? Cevap: Mustafa Bey, aslında özür oranınızın azalması sevinilecek bir şey. Fakat emeklilik açısından bakıldığında dezavantaj oluşturuyor. Özürlü sıfatıyla emekli olabilmeniz için en az %40 özür raporunuzun bulunması gerekir. özürlü emekliliği için başvurup, kurumun sizi sevk edeceği hastaneden yeniden rapor alabilirsiniz. Eğer en az %40 oranında rapor alamazsanız, 5750 günü doldurduktan sonra 55 yaşınızı tamamlayacağınız tarihte emekli olacaksınız. Yaş haddiyle ne zaman emekli olurum? İlk işe giriş tarihim 28.01.2000'dir. Ödemiş olduğum prim gün sayısı ise 800 gün. Bu durumda emekli olabilmem için kaç gün prim ödemem lazım? Yaş haddinden emekli olabilme şartım nedir? Cevap: Zerrin Hanım, prim gününüzü 4500 güne tamamlarsanız 58 yaşınızı doldurduğunuz 2026 yılında yaş haddinden emekli olursunuz. Bundan daha erken emekli olma şansınız bulunmuyor.
oscar
1,748
Dişi kangallarda çiftleşme yılda iki kez çiftleşme olur. Dişi kangal köpekleri anne olabilmesi için on üç on dört ayı doldurması gerekir. Bir buçuk yaşındaki erkek köpek çiftleşme için uygun yaşa gelmiştir; bu yaştaki Köpeğinin yapısı tam olarak gelişmiştir. Dişi kangallarda ise 10-12 aylık iken kızgınlık göstermeye başlar ancak dişinin gelişimi 18 aya kadar sürdüğü için 12 aylıkken çiftleştirilmesi sakıncalıdır. Dişiler yaklaşık 180 günde bir kızışma dönemine girer. Kızgınlık süresi yaklaşık 10-21 gün devam eder. Kızgınlık gösteren dişi anormal davranışlar sergiler;bulunduğu mekandan çıkmak ister, kapılara pencerelere tırmanır.Emirlere itaat etmez. Dişilerin, kızgınlık döneminde cinsel organları şişer,kızarır ve sümüksü, saydam, kanlı bir sıvı gelir.Bu sıvının yaydığı koku ile erkek köpekleri çeker. Kangallarda mecbur kalmadıkları sürece “yakın akraba çiftleşmesi” görülmez. Köpekler, çiftleşmeden bir süre önce, birbirlerine alışmaları için kapalı bir mekanda bir araya konulur. Çiftleşme 20-30 dakika arasında gerçekleşir. Çiftleşme sonrası gebe kalan dişi sakinleşir ve uysallaşır. Erkeğin mükerrer çiftleşme isteğine izin vermez.Dişi köpeğin sakinleşip, erkek köpekte reddetmesinden döllenmenin gerçekleştiği anlaşılabilir. Bir buçuk yaşındaki bir erkek köpek ilk çiftleşme için ideal yaşa gelmiş sayılır. Bu yaşta erkek kangal köpeğinin yapısı tam olarak gelişmiştir. Dişiler için uterusun gerekli büyüklüğe ulaşacağı 2. Veya 3. Kızışma dönemine kadar beklenmesi tavsiye edilir. Dişiler yaklaşık 180 günde bir kızışma dönemine girerler. Cinsel dürtü daima erkek köpekte görülürse dişinin kızışma döneminde bıraktığı kokulu bir salgı sayesinde harekete geçer. Verimli bir çiftleşme sağlamak için en uygun zaman 2. Haftanın sonuna doğrudur. Bu sırada dişi köpek kendisine yaklaşan erkek köpeklerden seçtiğine uygun karşılık verir. Çünkü: Bu sırada ovulasyon tamamlanmış olur. Çiftleşmeden emin olmak için çiftleşmeyi takip eden 24 ile 48 saat sonra tekrarlamak gerekir. Üreyebilme yaş ilerledikçe azalır. Önce dişide, sonra erkekte kaybolur. Çiftleşmeyi köpek yavrularının baharda doğmalarını sağlayacak şekilde düzenlemek daha iyi olur. Bu durumda gelişme ve sağlıklı büyüme için uygun hava koşullarından yararlanmak mümkün olur. Güneşli günler, gerekli yürüyüşler ve erken eğitim için daha uygun olur. Kızgın hayvan huzursuz olup alışık olmadığı hareketler yapar. Vulva şişer ve birkaç gün içerisinde bol ve kanlı, özel kokulu vajina akıntısı başlar. Bu koku erkekleri yüzlerce metre uzaktan etkileyebilecek niteliktedir. Çiftleşmede kullanılacak erkek köpeğin diğer köpekler tarafından yaralanmaması ve istenen köpekten iyi döl alınması için dişi ile beraber üç gün kapalı bir yere alınması gerekir. Bu süre sonunda gebe kalan dişi artık erkeği kabul etmez ve uysallaşır.
oscar
1,750
SCC İletişim olarak dijital iletişim platformu “Yazı Tura” da start-up ve girişimcilik hikayalerini kamuoyuna aktarıyoruz. Kendine özgü iş modeliyle sektörde dönüşüm başlatan Vivense, startup olarak başladığı yolculuğunda dünyaya açılıyor. Vivense'nin kurucusu Kemal Erol girişimcilik geçmişini ve dünya hedeflerini Ayşe Arman'a anlattı. Caudalie'nin deniz canlılarını koruma altına alan yeni güneş koleksiyonunu Çırağan Kempinski'de güzellik editörleri ve bloggerların katılımı ile gerçekleşti. SCC İletişim, Londra ofisi ile yurtdışına açılmak isteyen markalarımıza hizmet etmeye başladı. 2007 yılından beri SCC İletişim olarak, iş ortaklarımıza entegre iletişim hizmeti sunuyoruz. İletişim sektöründe iş ortaklarına özel dinamik ve yaratıcı çözümler geliştiriyor, marka ile iletişim dünyası arasında köprü kuruyoruz. Farklı ve güncel iletişim hizmetlerimizle, şirketinizin iletişimini stratejik olarak ele alıp, planlıyor, uyguluyor ve yönetiyoruz. Şirketinizin medya stratejisini oluşturmak, bu strateji çerçevesinde ‘haber değeri’ yaratan projeler geliştirmek, basınla kalıcı ve köklü ilişkiler kurulmasına destek oluyoruz. Şirketinizin kamuoyu mesajlarını ve hizmetlerinizi içeren basın bültenleri hazırlayarak, ilgi çekici press kitler oluşturarak bütün bu bilgi paylaşımlarını güncel medya veri tabanıyla servis ediyoruz. Gazetecilere, her gün yeni ürünler ve ticari işbirlikleriyle ilgili olarak şirketlerden basın bültenleri yayılıyor. Günümüz dünyasında geleneksel medya, verilmek istenen mesajlarınızın kamuoyuyla paylaşılmasında çoğu zaman yeterli olmuyor. Şirketinizin dijital iletişim stratejisini bugünün gerçekleriyle oluşturmak, medya ve blog yazarı işbirlikleriyle birlikte entegre kampanyalar yürüterek çalışmalarınızın geniş kitlelere duyurulmasını sağlıyoruz. Çok uluslu bir şirket de olabilirsiniz, sadece yereli de düşünebilirsiniz... Hedeflerinize uygun partnerle işbirliği yapmanız kamuoyu algınızı yönetmek için en kolay yoldur. Şirketinize uygun fark yaratacak sponsorluk çalışmaları geliştirmek, bu ilişkileri yönetmek ve iletişimini gerçekleştirmek bizim işimiz! SCC sadece iletişim yapar, zamana değer katar... SCC İletişim, entegre iletişim sunmak amacıyla 2007 yılında kuruldu. PR sektöründe iş ortaklarına özel dinamik, butik ve yaratıcı çözümler sunan SCC İletişim, iş dünyasıyla iletişim dünyası arasında köprü kuruyor. PR sektörünün temel etik değerleriyle iş ortaklarına etkin iletişim hizmeti sunan SCC, iletişimi stratejik olarak ele alıp, planlıyor, uyguluyor ve yönetiyor...
oscar
1,751
20 dilde online sözlük. 20 milyondan fazla sözcük ve anlamı üç farklı aksanda dinleme seçeneği. Cümle ve Videolar ile zenginleştirilmiş içerik. Etimoloji, Eş ve Zıt anlamlar, kelime okunuşları ve günün kelimesi. Yazım Türkçeleştirici ile hatalı Türkçe metinleri düzeltme. iOS, Android ve Windows mobil platformlarda online ve offline sözlük programları. İngilizce kelime haznenizi arttıracak kelime oyunları. Ayarlar bölümünü kullarak çevirisini görmek istediğiniz sözlükleri seçme ve aynı zamanda sözlüklerin gösterim sırasını ayarlama imkanı. Kelimelerin seslendirilişini otomatik dinlemek için ayarlardan isteğiniz aksanı seçebilirsiniz.
oscar
1,754
Tarihi nerede ise insanlık kadar eski dikildiğinde çağ açıp kapatacak kadar ömrü uzun barışın simgesi zeytin ağacının tarihi Dünya’da eski yunan da 39 000 yıl önceye dayanmasına karşın Anadolu topraklarının ilk tanışması bundan 6000 yıl öncesine (MÖ 4000) dayanmaktadır. Bu tarihlerden sonra Akdeniz kuşağının neredeyse tamamına yayılan barış, vefa ve bereketin sembolü olan bu ağaç her dönem varlığını göstermeyi başarmıştır. Tarihe bu kadar tanıklık etmiş olan zeytin ağaçları ülkemizde büyük çoğunluğu orman ağacı niteliğini taşırcasına mekanizasyondan uzak tarihe tanıklık edercesine yaşamlarını sürdürüyorlar. Zeytin ülkemizde çeşitli yollar ile hasat edilmektedir. Son dönemde kurulan traktör ile mekanizasyona uyumlu zeytin alanlarında insan işgücünü en aza indiren gövde ekipmanlar kullanılmaktadır. Traktör üç nokta askı sistemine bağlanan ekipman ile hidrolik sistemden tahrik alan mekanizma yardımıyla ekipmanın özel olarak (çeşit vb. gibi ) tasarlanmış kancasına iletilen titreşim (frekans-genlik) yardımıyla zeytinin dalından koparak açılan şemsiye içine düşmesi sağlanmaktadır.
oscar
1,757
Devletin çeşitleri ve devletin temel özellikleri nelerdir? Tarih boyunca devlet çeşitli şekillerde tanımlanmıştır. Dönemsel olarak devlet çeşitleri ve devletin temel özellikleri farklılık göstermiştir. Son yıllarda küresel etkisi artan devlet dışı aktörler, “devletin egemenliği”nin tartışılmasına neden olmaktadır. Bu yazıda devletle ilgili aklınıza gelen temel soruların yanıtlarını bulacaksınız. Devlet en basit şekilde tanımlanmış toprak sınırları içinde egemen yetki alanı kuran ve kalıcı kurumlar vasıtasıyla otorite uygulayan siyasal bir birlik olarak tanımlanabilir. Devlet, toprak ve hükümete sahip insan grubu olarak tanımlanır. Bu hükumet kendi sınırları içinde kanunlar üzerinde söz hakkına (şimdilerde hakimiyet olarak tanımlanıyor) sahiptir. Meşru bir şekilde cebir kullanma erki sadece devletlerin tekelindedir. Yani vatandaşlarını bir şey yapmaya yasal olarak zorlayabilir. Tabii ki, mafya da sizi borcunuzu ödemeye zorlayabilir, fakat sizi cezalandırmak gibi bir hakkı yoktur. Gelir İdaresi Başkanlığı ise sizi vergilerinizi ödemediğiniz için yasal yollarla hapse gönderebilir. Bazıları, “ulus-devlet” tanımını kullanır. Ulus-devlet tanımı uluslararası ilişkilerin aktörleri arasında en önemlisi olan devlete “milliyet” kavramını ekler. Ulus-devlet mensupları genellikle kendi dillerine sahip olmaları nedeniyle, farklı bir kimlik (aidiyet) hissine sahiptirler. Ulus-devletler aslında modern oluşumlardır. 500 yıldan daha eski değillerdir. Uluslararası ilişkilerin aktörü olarak “devlet” kavramı, “Kansas Eyaleti” gibi Amerikalıların kullandığı anlamda kullanılmaz. Aslında uluslararası ilişkilere göre 50 Amerika Eyaleti “devlet” değildir. Kendi sınırları üzerinde söz hakkına sahip değillerdir. Son sözü Washington’daki federal hükümet söyler. Uluslararası ilişkilerin aktörleri konusunda yapılan bir çok analizin başlangıç noktası ulus-devlettir. Devletlerarası politika arenasında devlet gücü bireysel tercihlere ağır basar. Devletler kendi halkını askere alıp, onları savaşa gönderebilir. Halkları üzerinde psikolojik bir hakimiyetleri vardır. Bu duyguyu bazen pek de iyi olmayan amaçlar için kullanır. Bu duygularla birlikte yabancı ülkelere karşı biz-onlar duygusu gelişir. “Biz” sadece kendini korumaya çalışan barışçıl bir milletizdir. “Onlar” ise, bize zarar vermeyi amaçlar. Her iki taraf da kendisinin mağdur olan taraf olduğunu düşünür. Amerika ve İran’ın birbirlerine karşı tutumları tam da buna örnektir. Devletin öncülük rolü zarar verici bir hale dönüşebilir mi? İnsan topluluklarında devlet kurumu olmazsa olmaz bir olgu değildir. Tarih boyunca büyük aileler, kabileler, krallıklar ve imparatorluklar daha ileri seviyede kuruluşlara dönüşmüştür. Bir toplumdaki diğer bütün birlik ve grupların üzerinde olduğundan mutlak ve kısıtlanmamış bir iktidara sahiptir. Thomas Hobbes (1588-1679) bu nedenle devleti Leviathan (Tevrat ve İncil’de geçen ve kötülüğü temsil eden bir deniz canavarıın adıdır.) olarak resmetmiştir. Devlet kurumları sivil toplumun ‘müstakil’ kurumlarının aksine ‘kamusal’ olarak kabul edilir, devlet yapıları kamu tarafından finanse edilirler ve kolektif kararların alınması ve toplumda uygulanmasını sağlamakla yükümlüdürler. Devlet bir meşrulaştırma çalışmasıdır. Toplumun daimi menfaatlerini yansıttığı iddiasına dayanan devlet kararlarının genellikle (muhakkak değilse de) vatandaşları üzerinde bağlayıcılığı kabul edilen bir vakıadır. Devlet bir hakimiyet (nüfuz) sağlama aygıtıdır. Yasalarına boyun eğilmesini ve ihlalcilerin cezalandırılmasını güvence altına alan cebri güce sahiptir: Max Weber’in (1864-1920) belirttiği üzere devlet ‘meşru şiddet’ araçlarının tekeline sahiptir. Devlet bölgesel (teritoryal veya mevzii) bir birliktir. Coğrafi olarak tanımlanmış sınırlar içinde yasal yetki uygular ve uluslararası siyasette özerk bir varlık olarak (en azından teoride) kabul edilir. Devletler farklı şekillerde ve boyutlarda karşımıza çıkarlar. Klasik liberalizm ve Yeni Sağ tarafından müdafaa edilen minimal devletler veya ‘gece bekçisi’ devletler yalnızca birer koruyucu yapılardır. Çünkü yegane görevleri vatandaşlarının yaşamlarını kendilerince en iyi bir biçimde geçirebilecekleri bir barış ve sosyal nizam çatısı sağlamaktır. Japonya ve Doğu-Güneydoğu Asya’nın ‘kaplan’ ekonomilerindeki kalkınmacı devletler önemli ölçüde dev işletmeler olan temel iktisadi çıkarlar ile devlet arasında yakın ilişkiler kurmak yoluyla uluslararası rekabet ortamında zenginleşme stratejileri geliştirmeyi amaçlarlar. Modern liberalizmin ve demokratik sosyalistlerin ideali olan sosyal demokratik devletler büyümeyi sürdürmek ve tam istihdamı sağlamak, yoksulluğu azaltmak ve toplumsal ödüllerin daha eşit bir dağıtımını sağlamak için iktisadi ve sosyal yaşama geniş ölçüde müdahale ederler. Ortodoks komünist ülkelerde bulunan kolektivist devletler özel mülkiyeti ortadan tamamen kaldırdılar ve iktisat bakanlıkları ve planlama kurulları ile yönetilen merkezi olarak planlanan ekonomiler kurdular. Hitler Almanyası’nda ve Stalin Sovyetler Birliği’nde inşa edilen totaliter devletler (gerçi Saddam Hüseyin’in Irak’ı gibi modern rejimler de tartışmasız benzer nitelikleri gösterirler) kapsamlı takibat ve korkutma politikası ile ve yaygın ideolojik manipülasyon ve kontrol yolu ile beşeri varoluşun her zerresine nüfuz ederler. Genellikle birbirinin yerine kullanılan devlet ile yönetim (hükümet) terimleri arasında bir ayrım yapılmalıdır. Devlet yönetimden daha kapsamlıdır. Devlet kamu alanının bütün kurumlarını ihtiva eden ve topluluğun tüm üyelerini kucaklayan (vatandaşlık kapsamında) kapsayıcı bir birlik iken yönetim (hükümet) devletin sadece bir parçasıdır. Bu anlamda yönetim devlet otoritesinin eyleme geçirildiği bir vasıtadır; yönetim devletin ‘beyni’dir. Bununla beraber devlet sürekliliği ve hatta devamlılığı olan bir yapı iken yönetim geçicidir. Kalıcı bir devlet sisteminde yönetimler gelip giderler ve yönetim sistemi reform ve yeniden yapılandırma sürecinden geçirilebilir. Dahası devlet kişisellikten uzak bir otorite tatbik eder. devlet kurumlarındaki personel seçim ve atama işlemlerinin bürokratik bir tarzda gerçekleştirilir. Personelin genellikle siyasal olarak tarafsız olmaları istenir. Böylece devlet kurumlarının mevcut hükumetin ideolojik heveslerine direnmeleri yönünde bir beklenti doğurur. Nihayet devlet en azından teorik olarak kamu çıkarını veya ortak faydayı temsil eder. Yönetim ise belli bir zamanda iktidara gelmeyi başaranların partizan anlayışlarını temsil eder. Devlet her zaman siyasal analizlerin merkezinde olmuştur, öyle ki siyaset genellikle devlet üzerine çalışmak olarak anlaşılmaktadır. Bu hakikat iki kilit tartışmada açıkça görülmektedir. Bu tartışmalardan ilki ve en temel olanı devlete neden ihtiyaç duyulduğu ve siyasal yükümlülüğün temeli nedir soruları üzerinde yoğunlaşır. Devletin klasik haklılaştırması ‘doğa durumu’ olarak adlandırılan devletsiz bir toplumda hayatın nasıl olacağına dair bir tablo çizen toplumsal sözleşme teorisi tarafından sunulur. Hobbes ve John Locke (1632-1704) gibi düşünürlere göre herkesin herkese karşı bitmeyen bir iç savaşı ile karakterize edilen doğa durumunda, düzenli ve istikrarlı bir var oluş için elzem olan egemen bir yapıyı yaratmak amacıyla, insanlar özgürlüklerinin bir kısmını feda ederek bir anlaşma yapmaya (toplum sözleşmesi) istekli olacaklardır. Öyleyse, son tahlilde, bireyler kargaşa ve kaosa karşı tek güvenceleri olan devlete boyun eğmelidirler. Anarşizm tarafından öne sürülen alternatif görüş insan doğası hakkında daha iyimser varsayımlara dayanmaktadır ve bireyler arasında kendiliğinden gerçekleşen işbirliğine ve doğal düzene vurgu yapar. Anarşistler bir devletin yokluğunda sosyal istikrarın olabilirliğini desteklemek için ortak mülkiyet veya piyasa mekanizması gibi bir dizi “sosyal kuruma” başvurmaktadırlar. Siyaset teorisinin önemli bir kısmı bilhassa rakip devlet teorileri ile ilgilenir. Bu tartışmada önemli pozisyonlar aşağıdaki gibi özetlenebilir. Liberallere göre devlet, toplumdaki yarışan menfaatler ve gruplar arasında tarafsız bir arabulucu ve toplumsal düzenin en önemli güvencesidir; devlet en kötü ihtimâlle bir ‘zarurî fenalık’tır (necessary evil). Marksistler devleti sınıf baskısının bir aygıtı, ‘burjuva’ devleti, olarak resmeder ya da devletin hükmeden sınıftan ‘nisbî bir özerkliğe’ sâhip olduğunu kabûl ederek, sınıf iktidarına dayalı bir sistemde istikrarı sağlama rolüne parmak basarlar. Demokratik sosyalistler genellikle devleti, ortak faydanın cisme bürünmüş hâli olarak sayarlar ve onun sınıf sisteminin adâletsizliklerini düzeltme kifayetine değinirler. Muhafazakârlar ise devleti, genel olarak muhtemel bir kargaşadan toplumu korumak için ihtiyaç duyulan otorite ve disiplin ile ilişkilendirerek geleneksel olarak güçlü bir devleti tercih ederler. Yeni Sağ ise daha geniş toplumsal kesimlerden farklılaşan ve genel olarak ekonomiye zararı dokunan kendine özgü çıkarları olduğunu iddia ederek devletin meşru olamayan karakterine değinir. Feministler devleti erkek iktidarının bir aracı olarak değerlendirirler, ‘patriarkal’ devlet kadının yaşamın ‘kamusal’ veya siyasal alanından dışlanmasına hizmet eder. Nihâyet, anarşistlere göre devlet, güçlü olanın, mülk sâhiplerinin ve ayrıcalıklı olanın çıkarları doğrultusunda işleyen yasallık kazandırılmış bir baskıdan başka bir şey değildir. Ancak 20. Yüzyıl’ın sonlarına gelindiğinde devletin genel olarak ‘içinin oyulduğuna’ ve bazılarının tartıştığı üzere modern dünyada devletin artan yersizliği argümanlarına tanık olmaktayız. Bu gelişmeler arasında en başta gelenler: hiçbir devletin kontrol edemeyeceği bir şekilde ulusal ekonomilerin küresel olana doğru akışı olarak küreselleşme devlet idaresine karşı piyasa örgütlenmesinin gittikçe daha fazla tercih edilmesi olarak özelleştirme ve son olarak bölgesel-cemaatçi siyasetin güç kazanması ve cüzî milliyetçiliğin yükselmesi sonunda merkezkaç baskıların serbest kalması anlamında yerelleşme. Uluslararası ilişkilerde “devletler” kalıcı mı? Ortaya çıkacak uluslararası sistemin gelişmiş bir sistem olması beklense de, bu sistemin temel bileşenlerinin hâlâ bağımsız devletler olduğu ve hiçbirinin de huzurlu ve işbirliği içinde olan bir dünya istemediği görülüyor. Modern devlet, ulus-devlet ya da genel anlamıyla “ülke” kavramı yaklaşık beş asır geriye, yani Batı Avrupa’da önemli değişimlerin yaşanmaya başlandığı zamanlara dayanır. Barut ve top mermisi sayesinde monarşi, soylular ve merkezi güç birlikleri üzerinde kontrolü ele geçirdi ve bu harekete “mutlakıyet” denildi. Monarkların hakimiyetlerini ilan edip hükümdarlıklarını laikleştirmeleriyle Roma katolik Kilisesi dünyevi kudretini kaybetti.Matbaa gibi yeni buluşlarla ve Asya, Kuzey Amerika ve Güney Amerika’ya ticaret yollarının açılmasıyla ekonomiler büyüdü. Sık sık yaptıkları savaşlara kaynak bulabilmek için krallar mülki idareler kurup, vergi toplamaya başladılar. Otuz Yıl Savaşları’nın 1648’de sona ermesiyle güçlü modern devletler Batı Avrupa’ya hakim oldular. Büyük ordular ve donanmalar kurup, onları finanse edebilecek güçteki modern güçlü devletler gelenekçi toprakları kolaylıkla fethedebildikleri için tüm dünyaya yayıldı. Bazıları gerçekten çok zayıf durumda olmasına rağmen Lâtin Amerika, Asya ve Afrika ülkeleri de, kendilerini koloni yönetiminden kurtardıktan sonra, güçlü devlet şeklini benimsediler. 1700’lerin sonlarındaki Amerikan ve Fransız Devrimleri güçlü devlete yeni bir ivme kazandırdı: Kitlesel coşku ve katılım. Daha önceleri devlet işleri bir avuç kral ve aristokratın yönetimindeydi. Tebaa (vatandaş değil) sessiz kalmalı ve itaat etmeliydi. Demokratik fikirlerin yayılmasıyla vatandaşlar söz sahibi olduklarını düşünmeye, kendilerini vatansever hissetmeye başladılar. Fransız Devrimi ve Napoleon Savaşları’yla ortaya çıkan milliyetçilik dünyaya yayıldı ve 20. Yüzyıl’da büyük kitlelere hatta çılgınca büyük kitlelere ulaştı. Devletler, uluslararası ilişkilerin ana aktörleri mi? Son yarım yüzyılda uluslararası ilişkilerin aktörleri bağlamında devletlerin sayısı muazzam bir artış göstermiştir: II. Dünya Savaşı’nın resmen sona erdiği yıl olan 1945’te dünyada yaklaşık 50 devlet vardı. Devletler arası ilişkiler, bu 50 ülke arasında gerçekleşiyordu. 21. yüzyılın başında ise Birleşmiş Milletler (United Nations)’e üye olan devlet sayısı 196’ya ulaşmış, yani dört katına çıkmıştır. Üstelik, yeni kurulacak devletler sırada beklemektedir. Başlıca uluslararası ilişkiler aktörleri olan devletlerin sayısının artmasının uluslararası ilişkilere getirdiği zorluklar çözülememişken; uluslararası ilişkilerin aktörleri arasına “devlet dışı aktörler” de girmiştir. Bugün büyük çok uluslu şirketler yani devlet dışı aktörler uluslararası sınırları aşmakta, bazen de pek çok ulus-devletten daha fazla ekonomik kaynağı kontrol etmektedir. Bu çokuluslu şirketler askeri güç gibi bazı güç unsurlarına sahip değildir. Ekonomi açısından bakıldığında, IBM şirketi, Belçika için eski bir Belçika sömürgesi olan Burundi’den çok daha önemli hale gelmiştir. Orta Doğu, dünyanın en önemli enerji kaynaklarına sahiptir. Savaşan devletlerin ve dış güçlerin olmadığı bir Orta Doğu tablosu ilginç olurdu. Shell, British Petroleum ve Exxon Mobil gibi çok uluslu petrol şirketleri Orta Doğu’da ağırlığı olan devlet dışı aktörler olarak göze çarpmaktadır. Ama sadece bunlar değil, dünyada başka devlet dışı politika aktörleri de vardır. Türkiye, Suriye, İran ve Irak’ta yaşayan Kürtler, Orta Doğu’nun dört bir yanına ve Kafkasya’ya dağılmış Ermeniler gibi çeşitli uluslar ötesi etnik gruplar da vardır. Terörist gruplar, uyuşturucu çeteleri ve mafya örgütleri ulusal sınırları aşarlar ve sık sık kaynaklarını birden fazla devlet arasında bölüştürürler. Uluslararası dinsel hareketler, özellikle de Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki siyasi İslam da olası devlet dışı aktörler listesine başka bir boyut ekler. Soru, devletlerin mi yoksa devlet dışı grupların mı daha önemli olduğu değil —genellikle devletler daha önemlidir— yeni karmaşık koalisyonların bir bölgenin politikasını, geleneksel realist görüşlerin göstermeyi başaramadığı bir şekilde nasıl etkilediğidir. Yani, realistlerin vurguladığı gibi, devletler güncel uluslararası politikanın, devletler arası ilişkilerin baş aktörleridir, ama politika sahnesi sadece onlara ait değildir. Geleneksel olarak, anarşik bir sistemde devletlerin en önde gelen amacı askeri güvenliğin, daha doğrusu kendi güvenliklerinin sağlanmasıdır. Günümüzde ülkeler elbette ki dün olduğu gibi askeri güvenliklerine önem vermektedir. Ama devletler, ekonomik refahlarına, uyuşturucu kaçakçılığını ya da AIDS’in yayılmasını durdurmak gibi toplumsal meselelere ya da ekolojik değişimlere de sık sık bunun kadar ya da daha fazla önem vermektedir. Ayrıca, tehditler değiştikçe askeri güvenlik tanımı da değişmektedir. Askeri güvenlik devletlerin güttüğü tek amaç değildir. Kanadalı bir diplomat, savaş olasılığının son derece düşük olduğu ABD ile Kanada arasındaki ilişkilere bakarak, korkusunun, ABD‘nin 1813’te yaptığı gibi tekrar Kanada topraklarına yürüyüp Toronto’yu ele geçirmesi değil, Toronto’yla ilgili verilerin Texas’taki bilgisayarlar tarafından erişim dışı kalacak şekilde programlanması olduğunu söylemişti. Ekonomik güç askeri güvenliğin yerini almamıştır. Ekonomik olarak güçlü bir ülke olmasına rağmen 2 Ağustos 1990’da Kuveyt devleti, Irak devleti tarafından hiç bir direnişle karşılaşmadan işgal edilmiştir. Devletlerin uluslararası ilişkilerin baş aktörü olarak, bir çok amaçları vardır. Devletler daha geniş bir yelpazeye yayılan amaçlar güttükçe, uluslararası politikanın gündemi karmaşık hale gelmektedir. Günümüzde, ekonomik ve güvenlik gerekçelerinin yanında, insani yardım ve insan hakları sorunlarının önemi artmıştır. Bazı analizciler ise devletlerin güvenliğinden çok bireysel insani güvenliğe atıfta bulunmaktadır. Uluslararası ilişkilerin amaçlarının yanı sıra araçları da değişmektedir. Realist görüşe göre, askeri güç uluslararası politikada gerçekten önemi olan tek araçtır. Britanyalı tarihçi A. J. P. Taylor 1914 öncesi dünyayı tasvir ederken, büyük gücü savaşta galip gelebilecek bir güç olarak tanımlamıştır. Devletler bugün en önde gelen uluslararası ilişkiler aktörleri olarak, elbette ki askeri güç kullanmaktadır. Ama geçen yarım yüzyılda askeri gücün rolünde değişikler olmuştur. Pek çok devlet, özellikle de büyük devletler, amaçlarına erişmekte askeri güç kullanımını eskiden olduğundan daha maliyetli bulmaktadır. Harvard Üniversitesi’nden Prof. Stanley Hoffmann’ın belirttiği gibi, askeri güç ile başarı arasındaki bağlantı giderek gevşemektedir. Askeri güç kullanımı niçin azalmaktadır ? Nedenlerden biri, askeri gücün en gelişmiş, en caydırıcı, yok edici nihai araçları olan nükleer silahların durumudur. Bir vakitler sayıları 50.000’i aşsa da, 1945’ten beri savaşta nükleer silah kullanılmamaktadır. Nükleer silahların yaratabildiği büyük yıkım ile makul siyasi amaçlar arasındaki orantısızlık, anlaşılabilir bir şekilde, liderleri bu silahları kullanma konusunda çekingen kılmaktadır. O halde, askeri gücün nihai biçimi, yani nükleer silahların kullanılması, nereden bakılırsa bakılsın, liderler için savaşta kullanılmayacak kadar maliyetlidir. Milliyetçi halklara hükmetmek için kullanıldığında konvansiyonel gücün bile maliyeti artmıştır. 19. yüzyılda, Avrupa ülkeleri modern silahlarla donatılmış bir avuç askerle yerkürenin başka yerlerini ele geçirmiş, sonra da, sömürgelerini görece mütevazı garnizonlarla yönetmişlerdi. Ama halkların toplumsal olarak mobilize olduğu bir çağda, halkın ulusal kimliği konusunda çok hassas olduğu işgal edilmiş bir ülkeyi yönetmek güçtür. Amerikalılar bunu 1960’larda ve 1970’lerde Vietnam’da, Sovyetler Birliği ise 1980’lerde Afganistan‘da görmüştür. Vietnam ve Afganistan nükleer süper güçlerden daha güçlü ülkeler haline gelmemişti. Ama milliyetçi bilince sahip bu halkları yönetmeye çalışmanın maliyeti hem ABD hem de Sovyetler Birliği için fazla yüksek olmuştur. Milliyetçilik çağında bir ülkeyi yabancıların yönetmesi çok maliyetlidir. 19. yüzyılda Britanya İmparatorluğu Hindistan’ı bir avuç asker ve devlet memuruyla yönetebiliyordu. Ama bugünün dünyasında böyle bir şey olanaksız gibidir. Askeri gücün devri kapandı mı? Askeri gücün rolündeki üçüncü bir değişim iç kısıtlamalarla ilişkilidir. Zaman içinde, özellikle demokrasilerde giderek güçlenen bir antimilitarizm etiği gelişmiştir. Bu gibi görüşler güç kullanımını engellemez. Ancak, özellikle yaygın ve uzun süreli olarak kullanıldığında, liderler için siyasi olarak riskli bir seçim haline getirir. Zaman zaman, demokraşilerin savaş zayiatlarını kabul etmeyeceği söylenir, ama bu fazla basit bir görüştür. Örnek vermek gerekirse, ABD 1990’da Körfez Savaşı’na girmeyi planlarken yaklaşık 10.000 kişilik bir zayiat bekliyordu, ama ulusal çıkarlarını o kadar yakından ilgilendirmeyen Somali ya da Kosova’da zayiat vermekte isteksizdi. Ve güç kullanımı başka ülkelerin gözünde haksız ya da gayrimeşruysa, demokratik ülkelerde siyasi liderler için maliyetli olabilir. Gücün devri kapanmış değildir. Bu gibi ahlaki kaygılar devlet dışı terörist aktörleri devletlerden daha az bağlar. Ama çoğu devlet için güç kullanımı geçmişte olduğundan daha maliyetli ve daha güçtür. Askeri gücün çözemeyeceği meseleler nelerdir? Son olarak, güç yoluyla çözülmesi zor olan bir çok mesele vardır. Sözgelimi, ABD ile Japonya arasındaki ekonomik ilişkileri ele alalım: 1853’te, Amiral Perry bir Japon limanına girmiş ve Japonya limanlarını ticarete açmazsa bombalama tehdidinde bulunmuştu. Bu, ABD ile Japonya arasındaki güncel ticari anlaşmazlıkları çözmekte pek işe yarar ya da siyasi olarak kabul edilebilir bir yöntem olamazdı. O halde, uluslararası politikada güç hâlâ önemli bir araç olsa da tek araç değildir. Karşılıklı ekonomik bağımlılığın, iletişimin, uluslararası kuruluşların ve uluslarötesi aktörlerin kullanılması bazen güçten daha büyük bir rol oynar. Devletin bir aracı olarak askeri gücün devri kapanmamıştır. Taliban hükümetinin Eylül 2001’de ABD’ye yönelik saldırıları düzenleyen terör şebekesine yataklık ettiği Afganistan’da neredeyse 14 yıl süreyle icra edilmiş olan savaş ya da ABD ve Britanya’nın 2003 ‘te Saddam Hüseyin’i devirmek için Irak’ta güç kullanımı buna tanıklık eder. Ama o dönemde Irak’ta savaşı kazanmak barışı sağlamaktan daha kolaydı. Fakat, terörizmden korunmak için tek başına askeri güç yeterli değildir. Askeri güç uluslararası politikada nihai araç olmaya devam etmekle birlikte, maliyetinde ve etkinliğinde meydana gelen değişiklikler, günümüzün uluslararası politikasını daha da karmaşıklaştırmaktadır. Temel güvenlik oyunu devam etmektedir. Bazı siyaset bilimciler güç dengesini genellikle, lider ya da hegemonik bir devletin —örneğin, 16. yüzyılda İspanya, XIV. Louis döneminde Fransa, 19. yüzyılın büyük bölümünde Britanya ve 20. yüzyılın büyük bölümünde ABD— belirlediğini ileri sürerler. Sonunda, en tepedeki devlete meydan okunacak ve bu meydan okuma hegemonik savaşlar ya da dünya savaşları dediğimiz türde büyük yangınlara yol açacaktır. Dünya savaşlarından sonra, yeni bir antlaşma —1713 Utrecht Antlaşması, 1815 Viyana Kongresi, 1945’ten sonra Birleşmiş Milletler sistemi— yeni düzenin çerçevesini çizer. Atina ile Sparta arasındaki üstünlük mücadelesinden beri uluslararası politikada hiçbir temel değişiklik olmadıysa, yeni bir meydan okuma yeni bir savaşa mı yol açacaktır, yoksa hegemonik savaş döngüsü geçmişte mi kalmıştır? Nükleer teknoloji dünya savaşını fazla mı yıkıcı hale mi getirmiştir? Karşılıklı ekonomik bağımlılık dünya savaşının maliyetini çok mu yükseltmiştir? Teröristler gibi devlet dışı aktörler hükümetleri işbirliğine mecbur edecek midir? Küresel toplum, savaşı toplumsal ve ahlaki olarak düşünülemez hale mi getirmiştir? Öyle olduğunu umalım, zira bundan sonraki hegemonik savaş sonuncusu olabilir. Ama önce, süreklilik konusunun anlaşılması önemlidir. Egemenlik elden gidiyor mu? Yeni uluslararası sistem eskisinden daha huzurlu ve işbirliğine açık olacaksa, uluslararası ilişkilerin aktörleri olarak ülkelerin en temel özelliklerinin, yani egemenliklerinin en azından bir kısmından vazgeçmeleri gerekecek. Kısmen yasal olarak, kısmen güç kullanarak, kısmen de psikolojik olarak egemenlik, hukuken son sözü söylemek, ülkenizin içişlerini kontrol edebilmek ve diğer ülkelerin işlerinize karışmasını önlemek anlamına gelir. Bir anlamda kendi gemisinin kaptanı olmak demektir. Egemenlik, ülkelerin birçok şeyi istedikleri gibi yapabilmeleri anlamına gelir. Geçmişte Pakistan, Amerika ile yakın işbirliğinde bulunmuştur, fakat İslâmcı militanları bazen koruyarak bazen de onlarla savaşarak ikili oynamaktadır. Washington bundan nefret eder, ama İslamabad Washington’un değil, kendi milletinin isteklerine göre karar verir. Washington’a göre, Çin parasının yani yenin değeri çok düşüktür, yükseltilmelidir. Beijing buna karşı çıkar, çünkü düşük yen onlara ihracat avantajı sunar. Çin ekonomisi için neyin iyi olacağına Beijing karar verir, Washington değil. 1990’da Suudî Arabistan topraklarım Irak’tan koruması için Amerikan birliklerinden yardım istedi. Amerikan askerleri Irak sınırından içeri girene kadar bir bira bile içememişlerdi. Suudi Arabistan yasalarının alkol yasağı Amerikan askerlerinin hızla ilerlemesi için bir teşvik olmuştu. Egemenliğin nasıl da güce denk olduğu görülmektedir. Egemenlik her zaman biraz masal gibidir. Büyük, zengin ve güçlü ülkeler dâima küçük, yoksul ve zayıf ülkeleri etkiler ve hatta nüfuzu altına alır. Örneğin Lübnan, 1975’teki iç savaşta dağıldığı için egemenliğini kaybetti, toprakları siyasî—dinci militanlar, Suriye ve İsrailli işgalciler tarafından paylaşıldı. İsrail’in 2000 yılında Lübnan’ın güneyinden çıkması çok da işe yaramadı, çünkü topraklar Lübnan askerleri tarafından değil, Hizbullah savaşçıları tarafından işgal edildi. Suriye hala Lübnan üzerinde hakimiyet kurmaya uğraşıyor. İran’la Birleşmiş Milletler aracılığıyla konuşan dünya İran’a kitle imha silahı (KİS) üretmenin İran’ın işi değil, dünyanın işi olduğunu söyledi. Dünya, 1994’te 800.000 Ruandalının katledilmesine seyirci kaldığı için utanç duydu. Kitlesel katliamlar bile bir “iç mesele” olabilir mi? 1999’da NATO, Kosovalı Arnavutların katledilmesini önlemeye çalışırken Yugoslav egemenliğini hiçe saydı. Milletler artık kabahatlerini egemenlik perdesi arkasına gizleyemezler. Bu doktrin sayesinde uluslararası toplum, vatandaşına kötü muamele eden bir devlete müdahale edebilecektir. Eğer uygulanırsa, R2P egemenliği ortadan kaldıracaktır, işte bu yüzden birçok ülke bu doktrini sevmez. Uluslararası ilişkilerin aktörleri olarak son yıllarda “Ulus-üstü (supranational)” oluşumlar ortaya çıkmaya başlamıştır. AB artık dev bir ekonomik pazardır ve pek çok önemli karar üyelerinin başkentlerinde değil, AB’nin Brüksel’deki merkezinde alınır. AB üyeleri egemenliklerinin bir kısmını daha yüksek bir heyete teslim etmişlerdir. Birçoğu kendi para birimlerinden vazgeçip yeni bir ortak para birimine, avroya geçmişlerdir. AB artık ortak bir ve savunma politikası oluşturmaya çalışmaktadır. Burada sorun şudur ki eğer AB işi, Avrupa’nın tamamen birleşmesine kadar götürürse, o zaman da egemenlik ortadan kalkmış olmayacak, onun yerine başa çıkılması daha zor olan daha büyük ve daha güçlü bir egemenlik kurulmuş olacaktır. İleride Avrupa ekonomik korumacılığa da gidecektir. Bu da ekonomik savaşları başlatabilecektir.
oscar
1,758