id
int64
10
3.57M
text
stringlengths
0
1.2M
title
stringlengths
1
209
1,013
George Walton Lucas Jr. (d. 14 Mayıs 1944, Modesto), Amerikalı film yapımcısı, yönetmen ve yazardır. Yıldız Savaşları (Star Wars) ve ardından (Steven Spielberg ile birlikte) Indiana Jones serilerini yarattı. Steven Spielberg gibi dünyanın yaşayan en büyük yönetmenlerinden biri olarak kabul edilmektedir. Güney Kaliforniya Üniversitesi'nde sinema okumaya karar veren Lucas, bu dönemde çektiği kısa filmlerden biri olan THX-1138: 4EB (Electronic Labyinth) ile Amerikan Ulusal Öğrenci Filmleri Festivalinde büyük ödülü kazandı. Bunun sonucunda da Warner Brothers yapım şirketinde staja başladı. Burada Francis Ford Coppola'nın yönettiği "Finian'ın Gökkuşağı - Finian's Rainbow" 'un (1968) çekimlerine katıldı. Coppola ile arkadaşlıkları da böylece başladı. Birlikte 1969 yılında American Zoetrope adıyla bir şirket kurdular. Yaptıkları ilk iş de THX-1138: 4EB'nin uzun metrajlı versiyonu oldu. Warner Brothers'ın finanse ettiği film gişede başarı getirmedi. Coppola, "Baba (1972)" filmi için çalışmaya başlayınca George Lucas kendi şirketi olan Lucasfilm Ltd.'i kurdu. 1973'te senaryosunu yazdığı, kendi hayatından da kesitler taşıyan American Graffiti'yi yönetti. Sadece 780.000 dolar bütçe ile çekilen, 50 milyon dolar gişe yapan bu filmle Altın Küre ödülünü kazandı. En İyi Film, En İyi Yönetmen, En İyi Senaryo dahil olmak üzere 5 dalda Oscar'a aday oldu. Aynı yıl, Flash Gordon ve Maymunlar Cehennemi'nden etkilenerek, Yıldız Savaşları'nın senaryosunu yazmaya başladı. 1975'te bu film için gerekli olan görsel efektlerin yaratılacağı ILM (Industrial Light & Magic) şirketini kurdu. Star Wars projesi birkaç stüdyo tarafından reddedilse de sonunda Twentieth Century Fox tarafından kabul edildi. == Yönettiği filmler == # Yıldız Savaşları: Bölüm III - Sith'in İntikamı (film) - Star Wars Episode III: Revenge of the Sith (2005) # Yıldız Savaşları: Bölüm II - Klonların Saldırısı (film) - Star Wars Episode II: Attack of the Clones (2002) # Short Chaos 10 (2000) # Yıldız Savaşları: Bölüm I - Gizli Tehlike (film) - Star Wars Episode I: The Phantom Menace (1999) # Captivated '92: The Video Collection (1991) "Rush, Rush" videosu # Yıldız Savaşları: Bölüm IV - Yeni Bir Umut (film) - Star Wars Episode IV: A New Hope (1977) # American Graffiti (1973) # THX 1138 (1971) # THX 1138:4EB (1970) # Making of 'The Rain People', The (1969) # Filmmaker (1968) # 6-18-67 (1967) # Anyone Lived in a Pretty How Town (1967) # Emperor, The (1967) # 1:42:08: A Man and His Car (1966) # Freiheit (1966) (as Lucas) # Herbie (1966) # Look at Life (1965) == Kaynakça == == Dış bağlantılar == * Kategori:1944 doğumlular Kategori:Stanislaus County doğumlular Kategori:Amerikalı film yönetmenleri Kategori:Amerikalı film yapımcıları Kategori:Amerikalı Budistler Kategori:Güney Kaliforniya Üniversitesinde öğrenim görenler Kategori:Young Artist Ödülü sahipleri Kategori:Amerikalı dolar milyarderleri Kategori:Yıldız Savaşları Kategori:Yaşayan insanlar Kategori:En İyi Senaryo Saturn Ödülü sahipleri Kategori:Kaliforniya doğumlu senaristler Kategori:New York Film Eleştirmenleri Birliği Ödülü sahipleri Kategori:New York Film Eleştirmenleri Birliği En İyi Senaryo Ödülü sahipleri Kategori:Irving G. Thalberg Anı Ödülü sahipleri Kategori:BAFTA Los Angeles Britanya Ödülleri sahipleri Kategori:BAFTA Ödülü sahipleri
George Lucas
1,023
küçükresim|sağ|230px|Elektronik bir devre Elektronik mühendisliği, zayıf elektrik akımlarının karakteristikleri, haberleşme teknolojileri, elektromanyetik ve sinyal işleme teknolojilerini inceleyen mühendislik dalıdır. küçükresim|sağ|210px|Elektronik devre elemanları == Türkiye'de elektronik mühendisliğinin geçmişi == Türkiye'de elektronik mühendisliği eğitimi İTÜ Elektrik Fakültesi bünyesinde başlamıştır. Önceleri zayıf akım kolu adı verilen bu dal daha sonra elektronik ve haberleşme mühendisliği olarak adlandırılmıştır.http://www.ee.itu.edu.tr/hakkımızda/kurum-tar ihi == Alanlar == Elektronik mühendisliğinin uygulama alanları oldukça geniş kapsamlı olup bilgisayarlardan haberleşme sistemlerine, elektronikten optik sistemlere, uzman sistemlerden optimizasyon yöntemlerine, radardan uydu haberleşmesine, kontrol sistemlerinden tıp elektroniğine ve mikrodalga sistemlerinden mobil haberleşme sistemlerine kadar endüstrinin ve temel bilimlerin çeşitli uygulama ve araştırma konularını içermektedir. ==Eğitim== Elektronik mühendisliği ders programı temel dersleri; * Matematik: Kalkülüs, Lineer cebir, Diferansiyel denklemler, Olasılık ve İstatistik, Sayısal yöntemler(Numerik Analiz) * Temel Fizik ve Kimya * Elektronik devre elemanları * Devre teorisi * Analog elektronik * Sayısal elektronik * Elektromanyetik alan teorisi * Elektromanyetik dalga teorisi * Sinyal ve sistemler * Telekomünikasyon * Sayısal Devreler(Logic Design) * Kontrol Sistemleri(Feedback Systems) * C programlama * Mikrodalga tekniği == Ayrıca bakınız == *Elektrik mühendisliği *Telekomünikasyon mühendisliği *Türkiye'de elektrik mühendisliği ==Kaynakça==
Elektronik mühendisliği
1,011
Sir Anthony Charles Lynton Blair (6 Mayıs 1953 Edinburgh, İskoçya), Britanyalı avukat, siyasetçi ve eski başbakan. Kariyerine İşçi Partisinde başlamış olan Blair, 1997 - 2007 yılları arasında Birleşik Krallık Başbakanlığı, 1994-2007 yılları arasında İşçi Partisi Başkanlığı yaptı. 1983-2007 yılları arasında Birleşik Krallık Parlamentosunda Sedgefield Milletvekili olarak yer aldı. Eski Genel Başkan John Smith'in ölümünden sonra yapılan 1994 İşçi Partisi liderlik seçiminde Başkan seçildi. 18 yıllık Muhafazakâr Parti iktidarından sonra 1997 Birleşik Krallık genel seçimleri'nde İşçi Partisi'den Birleşik Krallık başbakanı seçildi. 2003 yılında Irak'ın işgaline, Amerika Birleşik Devletleri başkanı George W. Bush ile karar vermiş olması ülkesinde ve dünyada geniş kesimlerin tepkisini çekti. 10 Mayıs 2007'de, yani başbakanlığının 10 yıl 1 haftası dolduğunda seçim bölgesinde düzenlediği basın toplantısıyla 27 Haziran 2007'de başbakanlıktan ve İşçi Partisi Başkanlığı'ndan ayrılacağını duyurdu. Aynı tarihte her iki görevi de maliye bakanı Gordon Brown'a devretti. 2007 yılında görevi Gordon Brown'a devretmesinin üzerinden 3 yıl geçtikten sonra 2010 yılında açılan ve İngiltere'nin Irak Savaşı'nda yaptıklarını araştıran soruşturmada kamuoyundan bilgi saklamak ve kamuoyunu yanlış yönlendirmek ile itham edilmiş olup soruşturma devam etmektedir.Iraq Inquiry Blair, başbakanlık süresi boyunca yaşadıklarını anlattığı bir kitap yazmıştır. Kitabın orijinal ismi A Journey'dir. Türkçe anlamı ise Bir Yolculuk'tur. 2022 yılı yeni yıl onur ödüllerinde kendisine Dizbağı Nişanı verilmiştir. == Chilcot Raporu'nda Tony Blair == 2003 yılında Irak'ın işgaline, Amerika Birleşik Devletleri başkanı George W. Bush ile karar veren Tony Blair, Irak Savaşı'na dair yayınlan ve 2,6 milyon kelimeden oluşan Chilcot Raporu'nda adı sık geçen isimlerden biri oldu. İngiltere'de bir komisyon tarafından 7 yılda hazırlanan bu rapor, Irak Savaşı'na dair en kapsamlı rapor olmak özelliğini taşımaktadır. Raporla ilgili yaklaşık iki saat süren bir basın toplantısı yapan Blair, Irak Savaşı'na katılmanın 10 yıllık başbakanlığında aldığı en zor karar olduğunu söyleyerek, "Bu karar nedeniyle bugün bütün sorumluluğu, herhangi bir istisna veya mazeret olmaksızın kabul ediyorum." ifadelerini kullandı. Irak harekâtında hayatını kaybeden İngiliz askerlerinin yakınlarından bazıları Tony Blair'in yargılanmasını istedi. Blair'in eski İşçi Partisi Lideri olmasından dolayı İşçi Partisi Lideri Jeremy Corbyn açıklanan rapor sonrası partisi adına özür diledi. Raporu hazırlayan komisyonun başkanı Chilcot ise "Askerî harekât belki sonra gerekli olabilirdi, ama Saddam Hüseyin 2003'te acil bir tehdit değildi ifadelerini kullandı. == Kaynakça == == Dış bağlantılar == * Tony Blair Faith Foundation * * Timeline: The Blair Years- BBC News Kategori:1953 doğumlular Kategori:Edinburgh doğumlular Kategori:İngiliz siyasetçiler Kategori:Birleşik Krallık başbakanları Kategori:Oxford Üniversitesinde öğrenim görenler Kategori:Birleşik Krallık'taki ana muhalefet partisi liderleri Kategori:Birleşik Krallık Avam Kamarası (1983-1987) Kategori:Birleşik Krallık Avam Kamarası (1987-1992) Kategori:Birleşik Krallık Avam Kamarası (1992-1997) Kategori:Birleşik Krallık Avam Kamarası (1997-2001) Kategori:Birleşik Krallık Avam Kamarası (2001-2005) Kategori:Birleşik Krallık Avam Kamarası (2005-2010) Kategori:İngiltere Danışma Konseyi üyeleri Kategori:Charlemagne Ödülü sahipleri Kategori:Başkanlık Özgürlük Madalyası sahipleri Kategori:İşçi Partisi (Britanya) liderleri Kategori:Yaşayan insanlar Kategori:Birleşik Krallık Parlamentosu üyeleri Kategori:Katolikliğe dönenler Kategori:İngiliz Roma Katolikleri Kategori:St John's College, Oxford'da öğrenim görenler Kategori:Britanyalı diplomatlar Kategori:Britanyalı anı yazarları Kategori:Afrika Komisyonu üyeleri Kategori:Congressional Gold Medal sahipleri Kategori:İngiliz otobiyograflar Kategori:İrlanda asıllı İngilizler Kategori:Garter şövalyeleri Kategori:Birleşik Krallık Kraliyet Danışma Meclisi üyeleri Kategori:Avrupa Konseyi başkanları Kategori:Washington Yakın Doğu Araştırmaları Enstitüsü Kategori:Yale Üniversitesi öğretim üyeleri
Tony Blair
1,029
Dersim şu anlamlara gelebilir; *Tunceli (il): Türkiye Cumhuriyeti'nin Doğu Anadolu Bölgesi'nin Yukarı Fırat bölümünde yer alan bir il. *Dersim (bölge): Türkiye'nin doğu kesiminde yer alan bir bölge. *Dersim Vilayeti 1879 yılında Erzurum Vilayetinden ayrılarak oluşturulan Osmanlı vilayeti. *Dersim İsyanı: 1937 yılında Türkiye Cumhuriyeti hükûmetiyle Dersim aşiretleri arasındaki anlaşmazlıklar sonucu yaşanan olaylar. *Dersim aşiretleri: Doğu ve İç Anadolu yöresine "İç Dersim"den yayılmış birkaç aşiretin genel adı.
Dersim (anlam ayrımı)
1,019
Programlama dili, yazılımcının bir algoritmayı ifade etmek amacıyla, bir bilgisayara ne yapmasını istediğini anlatmasının tektipleştirilmiş yoludur. Programlama dilleri, yazılımcının bilgisayara hangi veri üzerinde işlem yapacağını, verinin nasıl depolanıp iletileceğini, hangi koşullarda hangi işlemlerin yapılacağını tam olarak anlatmasını sağlar. Şu ana kadar 250'den fazla programlama dili geliştirilmiştir. Bunlardan bazıları Pascal, Basic, C, C#, C++, Java, JavaScript, Cobol, Perl, PHP, Python, Ada, Fortran, Delphi ve Swift'tir. == Uygulama == Donanım ve yazılımın bir veya daha fazla yapılandırması o programı çalıştırmak için bir tür yol sağlar. Programlama dili uygulamasında iki yaklaşım vardır: Derleme ve yorumlama. Herhangi bir tekniği kullanarak bir programlama dili uygulamak mümkündür. Genellikle donanım üzerinde çalışanlar yazılım üzerinde yorumlananlardan daha hızlıdır. Yorumlanan programların performansını geliştirmek için anında derleme programları kullanılır. Derleyiciden gelen çıktı ya donanım tarafından ya da yorumlayıcı diye adlandırılan programlar tarafından çalıştırılır. Cihaza komut göndermeyi sağlayan, verileri cihaza aktarma stilidir. Şu anda hemen hemen tüm yazılım dilleri İngilizcedir. Bazı uygulamaların dili ise İspanyolca olarak kullanılmaya başlanmıştır. == Ayrıca bakınız == * Programlama dilleri listesi == Kaynakça ==
Programlama dili
974
küçükresim|300px|sağ|Aliağa Marina ve Çek Ek Yeri. Aliağa, Türkiye'nin İzmir ilinin bir ilçesidir. İlçenin kuzeyinde Bergama, güneyinde Foça ve Menemen ilçeleri, doğusunda Manisa ili, batısında Ege Denizi bulunmaktadır. == Tarihçe == İzmir ve Bergama uygarlıklarından izler taşımaktadır. Ege Denizi kıyılarında sayıları 30'u aşan Aiolis kentleri arasında en büyük ve önemlilerini oluşturan 12 kentten 4'ü Aigai, Kyme, Myrna ve Gryneion ilçe sınırları içerisinde bulunmaktadır. Menemen ilçesine bağlı iken 1982'de ilçe yapılmıştır. Aliağa'da eski yıllarda tarım ana ekonomik faaliyet kolu iken, devlet ve özel sektör yatırımlarıyla sanayi ve liman kentine dönüşmüştür. == Coğrafya == İzmir'in kuzeyinde, Çandarlı Körfezi'nin kıyısında konumlanan Aliağa'nın yüzölçümü 379 km2'dir. İlçenin kuzeyinde Bergama, güneyinde Foça ve Menemen ilçeleri, doğusunda Manisa ilinin Yunusemre ilçesi, batısında Ege Denizi bulunmaktadır. İlçe toprakları dağlar, platolar, alçak tepeler ile Güzelhisar Deltası, Güzelhisar Grabeni, kıyı düzlükleri ve alüvyal düzlüklerden oluşur. Hakim litolojik kayaçlar andezit, bazalt, tüf ve anglomeradır. Karahasan Dağı 854 m, Çirkince Tepe 509 m, Akkemik Dağı 498 m, Karadevlit Tepe 423 m ile önemli yükseltilerdir. Batı Anadolu grabenleri oluşurken tektonizma sonucu kırıklardan volkanik malzeme çıkışı yaşanmıştır. Karahasan Dağı bu sırada oluşan volkanik bir dağdır. Bozdevlit Tepe ve Karadevlit Tepe Miyosen devrinde oluşmuş volkanik tepelerdir. İlçe topraklarının yaklaşık ortasından, GD-KB yönünde Güzelhisar Grabeni uzanır. Graben içine yerleşen Güzelhisar Çayı Ege Denizi'ne döküldüğü alanda 4,7 km² büyüklüğünde delta oluşturmuştur. Güzelhisar Deltası'nın Aliağa koyu kenarındaki küçük lagün Aliağa Kuş Cenneti'nin bulunduğu önemli bir sulak alandır. Çay denize dökülmeden önce Karaalan Ovası'nda akar. Tarımda kullanılması gereken 1., 2., 3. ve 4. sınıf araziler ilçe topraklarının %32,1'ini oluşturur. Tarıma uygun olmayan 5. 6. ve 7. sınıf araziler %67,9 oranındadır. Aliağa Yarımadası'nın batı ucunda, Ilıca Burun'da tektonik sıcak su kaynağı bulunur. İlçe kıyıları enine tip kıyılardandır. Pek çok koy ve burundan oluşur. 37 km'si alçak kıyı, 26 km'si yüksek kıyı toplam 63 km uzunluğunda kıyıya sahiptir. Çandarlı Körfezi'nde kıyıya yakın küçük adalar bulunur:Akkuş Adası, Bozburun Adalar, İkiz Adalar. === İklim === Aliağa'nın iklimi yazları sıcak ve kurak, kışlar ılık ve yağışlı Akdeniz iklimi'dir. Yıllık ortalama sıcaklık 16,5 °C, yıllık sıcaklık farkı 18°'dir. Sıfır derecenin altında aylık ortalama sıcaklık görülmez. En soğuk ay (ocak-Şubat) 8,2 °C, En sıcak ay (Temmuz) 26,2 °C'dir. Güneş ışınları 21 Aralıkta 24°, 21 Mart ve 23 Eylül'de 51°, 21 Haziranda 74° ile gelir. Güneş ışınlarının geliş açıları arasında yaklaşık 47°'lik fark bulunur. Rüzgâr, en çok KD yönünden %34,4 sıklıkta, en az ise Güney yönünden %5,8 sıklıkla eser. Yağışın yıllık ortalaması 484 mm'dir. 106,7 mm ile en fazla yağış Aralıkta, en az yağış Temmuz ayında (0,1 mm) görülür. Toplam yağışın %45,3'ü (219,1 mm) kış mevsiminde düşer. Yazlar sıcak ve kurudur, toplam yağışın ancak %2,2'si (104,7 mm) düşer. Yağışların %30,9'u ilkbahar, %21,6'sı sonbaharda düşer. === Hidroğrafya === Güzelhisar Çayı: Yunt Dağı'ndan kaynağını alır. Manisa Merkez ilçede bulunan Güzelhisar Barajı'ndan çıktıktan sonra Aliağa sınırlarına girer. Aliağa Koyu'nun kuzeyinden Çandarlı Körfezi'ne ulaşır. İlçe topraklarından Sirçe Dere ve Kunduz Dere çaya katılır. İlçede bazı mevsimlik akarsular bulunur: Karaali Dere, Türünlü Dere, Karaosman Dere, Karazeytin Dere, Sazlık Dere, Dedeköy Deresi, Uzunhasan Dere, Himmet Dere, Zindan Dere, Çınarlı Dere, Arap Deresi, Hatun Dere, Hayıtlı Dere. === Toprak === Kireçsiz kahverengi toprakları, ilçe topraklarının %67,5'sini kapsar. volkanik kayaçlar üzerinde bulunur, üzerlerinde garig, maki veya kuru orman bulunabilir. Kahverengi orman toprakları, ilçe topraklarının %7,7'sinde görülür. Kırmızı kahverengi Akdeniz toprakları %1,3, kireçsiz kahverengi orman toprakları %1,2 oranında görülür. %5,6 oranında rendzina ile tuzlu alkali topraklar gibi intrazonal topraklar yaygındır. Alüvyal topraklar ilçenin %5,2'sinde görülür. === Bitki örtüsü === Aliağa topraklarında orman, maki ve garig bitki örtüsü görülür. Orman alanı insan tahribi ile daralmıştır. Ormanlarda genellikle kızılçam hakimdir, orman altı örtüsü makilerden oluşur. Ormanın tahrip edildiği alanlarda maki türleri olan; kermez meşesi, katran ardıcı, akçakesme, katırtırnağı, menengiç, palamut meşesi, ahlat yaygındır. Dere kenarlarındaki nemli alanlarda bu türlerin yanında mersin, defne, erguvan, laden, hayıt ve zakkum eklenir. İnsan tahribi ve aşırı otlatmanın olduğu alanlarda diz boyu, bazıları kışın yaprak döken garig bitki topluluğu hakimdir. Ateş dikeni, karaçalı, abdestbozan, kekik, kermez meşesi, laden, akçakesme ilçede görülen garig türleridir. == Nüfus == Aliağa, yöresi insanlar tarafından Neolitik çağdan itibaren yerleşme ve tarım amacıyla kullanılmaktadır. 1960'lı yıllardan sonra sanayi gelişmeye başlamıştır. 1935-1970 arasında %92 artan nüfus, 1970-2011 arasında %306 artmıştır. 1960 yılından sonra İzmir ilçelerinden merkez nüfus artışı en fazla Aliağa'da gerçekleşmiştir. Aliağa nüfusu 2020 yılına göre 101.242. Bu nüfus, 55.293 erkek ve 45.949 kadından oluşmaktadır. Yüzde olarak ise: %54,61 erkek, %45,39 kadındır. == Yönetim == === Belediye başkanları === Belediye başkanları, partileri ve aldıkları oy oranları Yıllar Belediye Başkanı Parti Oy oranı (%) 2019 Serkan Acar Milliyetçi Hareket Partisi 51,26 2014 Serkan Acar Milliyetçi Hareket Partisi 31,90 2009 Ömer Turgut Oğuz Cumhuriyet Halk Partisi 49,40 2004 Tansu Kaya Adalet Ve Kalkınma Partisi 33.03 == Ekonomi == Sınırları içerisinde Petrol Ofisi, Petkim Petrokimya Holding, TÜPRAŞ'a ait İzmir Rafinerisi, SOCAR'a ait STAR Rafineri gibi büyük şirketleri ve sanayi kuruluşlarını barındırmaktadır. Türkiye'deki tek resmi gemi söküm bölgesi Aliağa'da bulunmaktadır. Gemi söküm tesisleri kapasite açısından 1986'da Taylan ve Güney Kore'den sonra 3. olmuştur. Günümüzde tonaj açısından Çin, Hindistan, Bangladeş, Pakistan, ABD'den sonra dünya altıncısıdır. Gemi söküm tesisleri demir-çelik ve haddehanelere hurda demir üretirler. 2019'da ilçede ₺2,8 milyar yatırımla vasıflı çelik ürünlerinin üretileceği bir endüstri bölgesi kurulması kararlaştırıldı. Aliağa sanayi bölgesinde İzdemir Enerji Aliağa Termik Santrali ithal kömürle elektrik üretmektedir. Aliağa günümüzde önemli bir ticaret potansiyeline sahip liman kentidir. Kıyıda bulunan koylar doğal liman özelliği gösterir. Aliağa koyu, Nemrut Koyu, Aliağa Yarımadasında büyük gemilerin yanaşabileceği iskeleler bulunur. Aliağa şehir merkezinin güneyindeki Biçer Ovası haddehaneler ve demir-çelik fabrikaları önemli oranda kirliliğe neden olmaktadır. Çevrede ürün kalitesi ve verim düşmüştür. Fabrikalar, sanayi depoları, tır parkları, hurda depoları, tamirhaneler ile kara ve demiryolu önemli tarım arazilerini işgal etmiştir. Aliağa ilçe topraklarının; %44,1'i tarım toprakları, %19,9'u çayır- mera, %21'i fundalık-orman, %14,9'u tarım dışı kullanılan alandır. Tarım ürünlerinden pamuk, zeytin, mısır ve üzüm önemlidir. Tarım alanlarının %47,7'sinde tarla ürünleri yetiştirilir. Tarla alanlarının %39,6'sında zeytin yetiştirilir. %21 olan fundalık ve orman arazisinin, %14,7'si fundalık, ancak %6,3'ü ormandır. Geniş bir plaj alanına ve bir kuş cennetine sahip olan Aliağa, daha çok yerli turistlerin ilgisini çekmektedir.Ayrıca Aliağa'da Ağapark,Anatolia ve Aliağa Halk Plajı da bulunur. == Altyapı == Menemen- Çandarlı Otoyolu ilçeden geçmektedir. İlçeye ulaşım İZBAN trenleri ve ESHOT otobüsleri ile sağlanmaktadır. == Kaynakça == ;Genel * Türkiye İstatistik Kurumu * ALİAĞA İLÇESİNDE ARAZİ KULLANIMINA ETKİ EDEN DOĞAL VE BEŞERİ FAKTÖRLER * https://www.nufusu.com/ilce/aliaga_izmir-nufusu ;Özel == Dış bağlantılar == * Aliağa Kaymakamlığı * Aliağa Belediyesi
Aliağa
1,065
250px|küçükresim|sağ|MINIX 3.1.2a Andrew S. Tanenbaum tarafından ders kitabı olarak yazdığı Operating Systems: Design & Implementation'da anlatılan işletim sistemi. Amacı, dersle birlikte öğrencilerin bir dönem içinde gerçek bir işletim sistemi ile deneyim kazanabilmeleri ve teorinin, pratikte nasıl uygulandığını öğretebilmektir. Bu nedenle Tanenbaum yıllarca comp.os.minix compuserve öbeğinden ve insanlardan gelen geliştirme taleplerini reddetmiş, Minix'i mümkün olduğunca küçük ve işlevsel bırakmıştır. Minix'in tasarımı, hedef kitlesi gözetilerek yapılmıştır. Bu nedenle o dönemlerde bilgisayarlar çok pahalı olan sabit disk sürücüsü desteği olmadan sadece disketler üzerinde çalışıyordu. Bu talepleri gerçekleştirmek isteyen ve Minix'ten farklı bir yapı kullanan Linus Torvalds, 1991 yılında Linux projesini Minix öbeği altında duyurmuştur. Minix'ten kayan büyük bir geliştirme öbeği Linux'a katkıda bulunmuşlardır. Son kararlı sürümü (3.3.0) 16 Eylül 2014 tarihinde yayınlanmıştır. http://www.minix3.org/news/ == Ayrıca bakınız == * Unix Kategori:İşletim sistemleri Kategori:ARM işletim sistemleri Kategori:Mikro çekirdekler Kategori:Mikro çekirdek tabanlı işletim sistemleri Kategori:Hafif Unix benzeri sistemleri
Minix
1,053
Teknoloji ya da uygulayım bilimi, (; tekno, "zanaat, beceri, el sanatları"; ve ; -loji) mal veya hizmetlerin üretiminde veya buna yönelik amaçların gerçekleştirilmesinde kullanılan beceriler, yöntemler, işlemler, tekniklerin derlenmesi veya bilimsel araştırmalardır. Teknoloji teknikler, süreçler vb. bilgiler olabileceği gibi makineler, bilgisayarlar, çeşitli cihazlar ya da fabrikalarda yerleşik olarak bulunabilir. Bunun gibi şeyleri bir birey ayrıntılı bilgi olmadan çalıştırabilir. Teknoloji doğal kaynakların basit bir araç olarak insanlar tarafından kullanılmasıyla başladı. Tarihöncesinde yangının nasıl kontrol altına alınacağının keşfedilmesi, Neolitik Devrimde hazır yiyecek kaynaklarının artırılması amacıyla üretimde kullanılan teknikler ile araçlar ve insanların seyahat etmelerinin yanı sıra çevrelerini kontrol edebilmesi için tekerleğin icadı bir teknolojidir. Tarih boyunca matbaa ve basım konusundaki gelişmeler, telefon ve internet insanların küresel ölçekte serbest bir şekilde iletişime geçmelerini, etkileşmelerini sağladı. Askerî teknolojinin sürekli ilerlemesi, cop gibi basit silahların yanı sıra yıkıcı gücü büyük nükleer silahlar gibi teknolojilerin gelişmesini de sağladı. == Kaynakça == Kategori:Ana madde konuları
Teknoloji
1,052
Arkeoloji, arkeolojik yöntemlerle ortaya çıkarılmış kültürleri, sosyoloji, coğrafya, tarih, etnoloji gibi birçok bilim dalından yararlanarak araştıran ve inceleyen bilim dalıdır. Türkçeye yanlış bir şekilde "kazıbilim" olarak çevrilmiş olsa da kazı, arkeolojik araştırma yöntemlerinden sadece bir tanesidir. Arkeoloji asıl olarak insanlığın kültürel geçmişini, kültürlerin değişimini ve birbirleriyle ilişkilerini inceler. Arkeoloji, Yunancadaki ἀρχé ar(ch)ke: eski, eskiden kalma ve ό λόγος logos: bilgi, bilim, öğreti, öğretme, tanımlama, ortaya koyma kelimelerinden türemiştir. Kelime anlamı olarak da "Eskinin -Bilgisi, -Bilimi, - Öğretisi, -Tanımlanması ve -Ortaya Çıkarılması" anlamlarına gelebilmektedir. Arkeoloji, kendi içinde birçok farklı bilim dalını barındırmaktadır. Bunlar arasında tarihöncesi (prehistorya) arkeolojisi, klasik arkeoloji, protohistorya ve önasya arkeolojisi, mısır arkeolojisi, tevrat arkeolojisi, Orta Çağ arkeolojisi sayılabilir. Arkeoloji, yazılı tarihten önce ve sonra yaşamış insanlara ilişkin bilgi edinme olanağı sağlaması açısından özellikle önemlidir. Bu bilim dalının uzmanları olan arkeologlar, araç, eşya ve yapı kalıntılarını inceleyerek, eski insanların nasıl yaşadıklarını anlayabilirler. Arkeologlar çalışmalarını çoğunlukla eskiden insanların yaşadığı varsayılan yerleşimleri gün yüzüne çıkararak yürütürler. Yıkılan bir kentin üstüne yenisi yapıldığından eski kentler genellikle toprağın altında kalır ve üst üste kurulan yerleşmelerin mimari (özellikle kerpiç) yıkıntıları zamanla bir tepe oluşturur. Bu tür tepeler Türkiye'de höyük, Yunanistan'da "Magula", Yakındoğu'da "Tell", İran'da "Teppe" olarak adlandırılır. Türkiye'deki Alacahöyük,Yalıhüyük ve Çatalhöyük gibi eski yerleşmeler birer höyüktür. Ancak her arkeolojik buluntu yeri bir höyük değildir. İnler, düz yerleşme yerleri, antik kentler de arkeolojinin araştırma alanları arasında yer alır. Tarih öncesi arkeolojisi yazının ortaya çıkmasından önceki dönemleri inceler. Bu incelemede kazılar çok büyük bir dikkatle yürütülür. Tarih öncesi dönemden günümüze kalan çanak çömlek parçaları, taş araçlar, mimari kalıntılar ya da organik kalıntılar çok önem taşımaktadır. == Tarihler ve Çağlar == Arkeologların yapması gereken en önemli işlerden biri, ulaştıkları buluntuların hangi dönemden kaldığını saptamaktır. Bu buluntular arasında ele geçen yazılı belgeler, bu işi kolaylaştırır; ama yazılı bir belge yoksa, örneğin binlerce yıl öncesinden kaldığı tahmin edilen bir eşyanın kesin yapım tarihini bulmak çok zordur. Arkeolojinin eski yerleşmeleri ve buluntuları tarihlendirmede yararlandığı yazılı tarih öncesi dönemleri, ilk kez Danimarkalı bir arkeolog sınıflandırmıştır. Bu yazılı tarih öncesi dönem, Prehistorya ya da Tarihöncesi olarak adlandırılır. İnsanların çok sert bir taş olan çakmak taşından alet ve silah yaptıkları ilk dönem Taş Devri'dir. Alet ve silahların tunçtan yapıldığı bir sonraki döneme Tunç Çağı denmiştir. Demirin kullanılmaya başlandığı son dönemse Demir Çağı olarak adlandırılır. Çağdaş arkeologlar bu üç çağı da kendi içinde daha kısa süreli dönemlere ayırırlar. Bir arkeolog, ortaya çıkardığı aygıtların hangi çağdan kaldığını saptasa bile bu aygıtların yapıldıkları tarihe ilişkin bilgi edinmesi her zaman kolay olmaz; çünkü bir bölgede yaşayan insanlar taştan aygıtlar kullanırken aynı dönemde başka bir bölgede insanların tunçtan aygıtlar kullandığı bilinmektedir. === İlk buluntular === Bir bilim dalı olarak arkeolojinin geçmişi çok eski değildir. Büyük çaplı ilk kazılar 18. yüzyılda, 79 yılında patlayan Vezüv Yanardağı'nın püskürttüğü lavların ve küllerin altında kalan eski Pompei ve Herkulaneum kentlerinde yapıldı. Bu kentlerin ortaya çıkarılması, Antik Roma kentleri konusunda yeni bilgilere ulaşılmasını da sağladı. Aynı yüzyılda İngiliz arkeolog John Frere, taştan yapılmış aygıtlarla soyu tükenmiş bazı hayvanların kemiklerini bir arada buldu. Frere, bu aygıtları yapmış olan insanlar ile soyu tükenmiş hayvanların aynı dönemde yaşadıklarını gösterdi; ama hiç kimse, yeryüzünde on binlerce yıl önce yaşamış insanların olabileceğine inanmak istemedi. Daha sonra bu bilgi bilim adamlarınca da doğrulandı. Antik Mısır yazısı olan hiyeroglifin 1822'de arkeologlar ve yazı uzmanları tarafından çözülmesi, arkeoloji için bir dönüm noktası oldu. Hiyeroglifin çözülmesinde kilit rol oynayan Rosetta Taşı’nda aynı sözcükler hem hiyeroglif hem de Antik Yunan yazısı ve başka bir tür Mısır yazısıyla yinelenmişti. Bu gelişme çok sayıda arkeoloğun Mısır'a ilgi göstermesine yol açtı. Yapılan kazılarla Antik Mısır’daki yaşama ilişkin yeni bilgilere ulaşıldı. Arkeolojinin en önemli buluşlarından olan Rosetta Taşı, günümüzde Londra'da British Müzesi'nde sergilenmektedir. === Ortadoğu'daki Buluntular === Arkeolojinin en zengin kaynakları Orta Doğu'da bulunmaktadır. === Truva ve Girit === Eski Yunan şairi Homeros şiirlerinden birinde, 10 yıllık bir kuşatmadan sonra ele geçirilen Troya kentinin öyküsünü anlatır. Ama bu kentin nerede olduğu kesin olarak bilinmiyordu. Troya’nın gerçek yerini 1871'de Alman arkeolog Heinrich Schliemann saptadı. Schliemann, kazılarda ortaya çıkardığı buluntuları gizlice yurtdışına kaçırmasına karşın Osmanlı hükûmetinden 1876'da yeniden kazı izni aldı ve Wilhelm Dörpfeld ile birlikte Troya’daki kazıları sürdürdü. Eski krallıklara ilişkin bir başka önemli kazının yapıldığı yer Akdeniz'deki Girit Adası'ydı. Arkeolog Sir Arthur Evans, 1900'da Knossos'ta yaptığı kazılarda eski Girit krallarının yaşadığı büyük bir sarayı ortaya çıkardı. O tarihe kadar yalnızca Yunan mitolojisinin bir kahramanı sanılan Minos'un gerçek bir kral olduğu anlaşıldı. Bulunan sarayın duvarları, boğa güreşlerinin, çiçeklerin ve hayvanların sanki 3.000 yıl önce değil de, bir gün önce yapılmış gibi duran parlak renkli resimleriyle bezenmişti. === Su Altındaki Kalıntılar === Toprak altındaki eski kentler, binlerce yıl dayanmış ve kalıntıları günümüze ulaşmıştır. Su da toprak gibi Tarih Öncesinde yaşamış olan insanların evlerini ve eşyasını zamana karşı korumuştur. Bundan dolayı suyun altında da arkeoloji için pek çok zengin malzeme bulunmaktadır. Arkeolojinin su altındaki kalıntılarını incelen dalı sualtı arkeolojisi olarak adlandırılır. 1854'te, İsviçre'nin Zürih kentindeki gölün suları çok azalınca, dibindeki eski ev kalıntıları ortaya çıktı. Arkeologlar evlerin bulundukları katmanları inceleyerek yapıldıkları dönemleri saptadılar. Bulunan tahta aygıtlar, keçeler, sepetler ve hatta elma, armut ve ekmek artıkları o insanların günlük yaşamlarına ilişkin önemli bilgiler sağladı. Türkiye'de de Bodrum ve Antalya yöresinde su altı çalışmaları yapılmış ve çok sayıda buluntu ortaya çıkarılmıştır ki bunlar Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi'nde sergilenmektedir. == Günümüzde Arkeoloji == Eskiden zengin hazineler, saraylar ve tapınaklar bulma umuduyla kazı yapılırdı. Sıradan insanların yaşadıkları yerler definecileri ilgilendirmiyordu. Oysa arkeologlar geçmişi iyi anlayabilmenin yolunun, bulunabilen her şeyi incelemekten geçtiğini bilirler. Arkeologlar buluntuları incelerken, o topluluğun ekonomisini, değişik işleri ve görevleri olan insanlar arasındaki ilişkileri ve dinsel inanışlarını da araştırıyorlar. Yetiştirdikleri bitkilere ve hayvanlara bakarak insanların çevrelerini nasıl değiştirdiklerini, kendilerinin de çevreden nasıl etkilendiğini anlamaya çalışıyorlar. Ortadoğu'da bazı arkeologlar çöllerde araştırmalar yaparak, kentlerin henüz kurulmadığı ve uygarlıkların yerleşmediği dönemlerdeki göçebe topluluklara ilişkin bilgi edinmeye çalışıyorlar. Çok kısa bir süre öncesine kadar kitaplarda, elyazmalarında ve iyi korunmuş yapılarda Orta Çağa ilişkin yeterince bilgi bulunduğu sanılıyordu. Yakın tarihlerde bu alanda da yepyeni gelişmeler oldu. Birçok araştırmacı son 200 yılda yapılmış kanalları, demiryollarını, fabrikaları konu alan sanayi arkeolojisi alanında çalışıyor. Günümüzde kısaca, geçmişe ilişkin her şey arkeolojinin kapsamına girmektedir. === Alan Araştırması === Havadan çekilen fotoğraflar arkeologların çalışmalarına büyük katkı sağlamaktadır. Bu fotoğraflar, araştırılacak alanı yere serilmiş bir harita gibi gösterir. Örneğin, birbirine bağlı kısa, düzenli yollar ya da setler Roma dönemini işaret eder. Güneş ışınlarının eğik olduğu saatlerde çekilmiş fotoğraflarda görülen hafif tümsekler ve çukurlar ise buralarda eski yerleşmelerin izlerini gösterir. Bunlar hisar, hendek ve yapı kalıntıları olabilir. Yılın belli zamanlarında çimenlerin ya da ekinlerin renginde ve boyunda gözlenen bazı değişiklikler de arkeologlara önemli ipuçları verir. Örneğin, bir tarlanın genelinde tahıllar yeşilken bir bölümü kısa zamanda olgunlaşıp sararmış olması, o toprağın altında taştan dayanakların bulunduğunu gösterir. Eğer tarlanın altında doldurulmuş çukurlar ya da hendekler varsa, buralarda su birikeceği için, ekili ürünün olgunlaşması gecikir. Bu yerler fotoğraflarda yeşil çizgiler ya da noktalar olarak göze çarpar. Bu tür belirtilerden birçok eski yerleşme yeri saptanmış ve gün ışığına çıkartılmıştır. Toprak altında kalmış çanak çömlek ocakları, pişmiş kilde bulunan magnetik güçten dolayı, duyarlı magnetometrelerle (magnetik güç ölçme aleti) saptanabilir. Bir zamanlar canlıların yaşamış olduğu ve organik maddelerin bulunduğu yerlerde de, çevrelerine göre daha çok magnetizma vardır. Arkeologlar magnetometreyle çanak çömlek ya da çini gibi eşyanın bulunduğu ve insanların yaşadığı yerleri kolayca saptayabilirler. Alan araştırmasında kullanılan bir başka yöntem de, topraktaki direncin elektrikle ölçülmesidir. İçi nemli toprakla dolu bir hendek daha az, taş duvarlar ya da sert zeminler daha çok direnç gösterir. Ekili tarlalarda toprak sürülürken ortaya çıkmış bir çömlek ya da çini parçası ile tümsek ya da çukurlar, bir arkeoloğun buradaki eski kalıntıları bulmasına yardımcı olur. Ayrıca, eski haritalardan, belgelerden, yer adlarından ve yerel geleneklerden de yeni ipuçları çıkarılabilir ve dünya da pek çok yerleşme kalıntısı bu yolla bulunmuştur. === Kazı Nasıl Yapılır? === Çağdaş kazıların nasıl yürütüldüğünü daha iyi anlayabilmek için, Roma dönemi bir evin yapılış öyküsünü örnek almak iyi bir yol olabilir. Çünkü arkeologlar günümüzde Roma dönemi bir evi ortaya çıkarmak üzere kazıya başladığında, bu öyküyü sondan başa doğru yeniden kurmaktadır. Roma dönemin yapı ustası, bir evi yapmaya giriştiğinde önce toprağı temizler, ardından temel çukurlarını kazar. Sonra, mozaiklerle resimler ya da motifler yaparak zemini döşer. Duvarları örüp üstünü bir çatıyla kapatır. Ev artık oturulacak hale gelmiştir ve insanlar gelip yerleşirler. Ustanın cebinden düşen bir metal para evin temelinde kalabilir. Evde yaşayanlar bazı küçük eşyasını evde yitirebilir. Kırılan çanak çömlek parçaları çöp çukuruna atılır. Böylece evde yaşayanların öteberileri kıyıda köşede kalabilir. Arkeolojide bu süreç yerleşme dönemi olarak adlandırılır. Daha sonra bir savaştan dolayı insanlar yaşardığı evi terk etmek zorunda kalabilir, ev bir depremde çökebilir. Artık içinde insanın yaşamadığı evin zamanla tamamen çöker; ahşap kısımları çürür, duvarlar yıkılır. Aradan uzun yıllar geçince de ev bütünüyle toprağın altında kalır. Aradan yüzyıllar geçince üzerindeki toprak dümdüz olur. Burası ekili bir alan haline gelebilir ya da üzerine yine bir ev yapılabilir.küçükresim|300px|Bir kazı alanı.Arkeologlar önce toprak altında böyle bir evin varlığını saptar. Kazı alanının tümünü ya da çevresini ince çelik çubuklarla çevirir. Bu, kazı boyunca yapılacak ölçümlerin doğruluğu, çıkarılacak plan ve sonuçların güvenilirliği için gereklidir. Artık sıra, çatıdan temele doğru bütün tabakaları tek tek özenle kaldırmaya gelmiştir. İlk tabakaya ulaşıncaya değin kazı makineleri kullanılabilir. Ama ilk tabaka kaldırılınca, artık kazıda yalnızca sivri uçlu mala, kürek ve kova kullanılır. Kazı sırasında ortaya çıkarılan duvarlar, ocaklar, fırınlar ve insan yapımı öbür yapılar örselenmeden birbirinden ayrılır. Arkeologlar bütün bunları inceler ve ayrıntılı notlar tutar. Ele geçen eşya tek tek özenle temizlenir ve bulundukları tabakayı belirtecek biçimde numaralanır. Eşyaların üzerinde o dönemin hükümdarının resimleri varsa, bu eşyanın yapılış tarihini saptamayı kolaylaştırır. Ama buluntular daha eski dönemlerden kalmış, yazısız ve resimsiz de olabilir. Ayrıca başka döneme ait eşya o tabakadaki eşyayla karışmış olabilir. Böyle durumlarda kesin tarihlendirme yapılırken, bir üst tabakaya hiç dokunulmamış olması gerekir. Kazıyı yapan kişi, bu evin yapıldığı, değiştirildiği ya da yıkılmaya bırakıldığı tarihleri saptar. Ayrıca evde yaşamış olanların ne gibi özellikleri olduğunu ve yaşam biçimlerini ortaya çıkarabilir. Örneğin bir çiftlik eviyse, çevresinde tarlalar, otlaklar ve korular bulunacağını bilir. Buradaki bitki, tohum, polen ve tahıl kalıntıları, çevrenin o zamanki bitki örtüsünü gösterir. Hayvan kemikleri, burada yaşamış insanların yedikleri etin cinsini anlamamızı sağlar. Kullandıkları araç gereçler insanların günlük yaşamları hakkında bilgi verir. Kentlerde kazı çalışmaları, açık alanlardaki kazılardan daha zor ve karmaşıktır. İnsanların yüzyıllardır yaşamakta oldukları kentlerde kazılar yıllarca sürebilir. Öte yandan bir kalıntının varlığı saptansa bile, bu mevcut yapıların ya da sokakların altında bulunacağından kazı yapma olanağı da yoktur. Bunun gibi nedenlerden dolayı büyük kentlerde daha az kazı yapılmaktadır. Yapıların ortaya çıkarılmasında kullanılan yöntemler, Roma yolları, kanallar, surlar gibi öteki alanlarda yapılan arkeolojik kazılarda kullanılmaz. Bu tür kazılarda birbiri üzerine binen bütün katmanların görülebileceği bir kesit elde edilmeye çalışılır. === Bilimsel Yöntemler === Arkeolojide günümüzde tarihlendirmede çeşitli bilimsel yöntemler kullanılmaktadır. Bunlardan biri olan radyokarbonla tarihlendirme yönteminin bulunması, arkeolojide büyük bir gelişme sağladı. Bu yöntemle odunun, kömürün ve eski yerleşim bölgelerinde bulunan kemiklerin yaşlarını saptamak olanaklı hale geldi. Her canlıda karbon bulunur ve bunun neredeyse tamamı karbon-12'dir. Belli bir oranda da radyoaktif ve "ağır" olan karbon-14 vardır. Örneğin bir ağaç kesilince, artık yeni karbon-14 atomları alamaz ve var olan radyoaktif karbon atomları da belli bir hızla yok olmaya başlar. Böylece yaklaşık 5.500 yıl sonra bu atomların yarısı karbon-12 atomlarına dönüşür. Radyoaktif karbonun karbon-12'ye oranı ölçülerek, canlının ne kadar zaman önce öldüğü saptanabilmektedir. Ne var ki bu yöntem, tarihi belli olan Mısır buluntularına uygulandığında, saptanan tarihlerin çok kesin olmadığı anlaşılmıştır. Bir başka tarihlendirme yöntemi de ısıyla ışıldamadır (ısıl ışıldama). Bu yöntem yalnızca pişmiş kile uygulanabilmektedir. Kilde radyoaktif atomlar içeren elementler vardır. Kil pişirilmeden önce bunlar çevrelerine ışık biçiminde parçacıklar saçarlar. Pişme işleminin sonunda, atomların saçtığı bu parçacıklar kristalleşmiş yapının içinde hapsolur. Isıyla ışıldama yönteminde çömlekten alınan bir örnek, parçaların yeniden serbest kalacağı noktaya kadar ısıtılır. Bu parçacıklar ışık biçiminde (ışıldayarak) açığa çıktıkları için fotometre aygıtıyla ölçülür. Çömlek ne kadar çok ışık verirse, o kadar eskidir. Bir ağacın yaşının, gövdesindeki yıllık büyüme halkalarına göre saptanmasına dendrokronoloji denir. Ağaç gövdesinin kesitinde iç içe ince ve kalın halkalar görülür. Havaların iyi gittiği yıllarda ağaç daha çabuk büyüyeceğinden halkaların kalınlığı artar. Bu yöntemle ağacın yaşadığı dönemdeki iklim koşulları bile anlaşılabilir. Bir çam türünün 4.000 yıl önceki ve günümüzde yaşamakta olan örnekleri bu yöntemle karşılaştırılmıştır. == Ayrıca bakınız == === Arkeoloji kuramları === * Süreçsel arkeoloji * Yorumsal arkeoloji * Marksist arkeoloji === Arkeolojinin alt dalları === *Klasik Arkeoloji *Hristiyan Arkeolojisi *Çevresel arkeoloji **Peyzaj arkeolojisi **Zooarkeoloji **Arkeobotanik *Denizcilik arkeolojisi *Gemicilik arkeolojisi *Cinsiyet arkeolojisi *Yerleşim arkeolojisi === Arkeolojinin araştırma yöntemleri === * Hava fotoğrafı arkeolojisi * Sualtı arkeolojisi *Arkeometri *Arkeometalurji *Harris matrix *Serileme *Arkeojeofizik === Diğer === *Kurtarma arkeolojisi *Türkiye'de arkeoloji *Staffordshire definesi *Arkeolojide Coğrafi Bilgi Sistemleri == Dış bağlantılar == *Orta Anadolu’daki İtalyan Arkeolojik Misyonu Kategori:Antropoloji Kategori:Fransızcadan Türkçeye geçen sözcükler Kategori:Sosyal bilimler
Arkeoloji
1,071
Tarayıcı ile şunlar kastedilmiş olabilir: Herhangi bir olguyu araştırmak, açığa çıkarmak, belgelemek için kullanılan donanım. * Ağ tarayıcısı, ağ sayfalarında gezinti yapmayı sağlayan (Mozilla Firefox, Internet Explorer, Opera gibi) bir yazılım. * Tarayıcı veya scanner, kâğıt üzerindeki resim, yazı gibi simgeleri tanıyıp bilgisayar ortamına aktaran bilgisayar donanımı.
Tarayıcı (anlam ayrımı)
1,068
MySQL, altı milyondan fazla sistemde yüklü bulunan çoklu iş parçacıklı (), çok kullanıcılı (), hızlı ve sağlam () bir veri tabanı yönetim sistemidir. UNIX, OS/2 ve Windows platformları için ücretsiz dağıtılmakla birlikte ticari lisans kullanmak isteyenler için de ücretli bir lisans seçeneği de mevcuttur. Linux altında daha hızlı bir performans sergilemektedir. Kaynak kodu açık olan MySQL'in pek çok platform için çalıştırılabilir ikili kod halindeki indirilebilir sürümleri de mevcuttur. Ayrıca ODBC sürücüleri de bulunduğu için birçok geliştirme platformunda rahatlıkla kullanılabilir. Geliştiricileri, 500'den fazlası 7.000.000 kayıt içeren 10.000 tablodan oluşan kendi veritabanlarını (100 gigabyte civarında veri) MySQL'de tuttuklarını söylüyorlar. Web sunucularında en çok kullanılan veri tabanı olup ASP, PHP gibi birçok Web programlama dili ile kullanılabilir. MySQL, tuttuğu tablolarla çok kullanıcılı sistemlerde söz konusu olan erişim hakları sorununu başarılı bir şekilde çözmektedir. MySQL'in 4.0 sürümü ile birlikte "" desteği, 4.1 sürümüyle birlikte de alt sorgu desteği eklenmiştir. Ayrıca "veri tutarlılığını (İng. )" sağlama işinin programcıya bırakılması tercih edilmiştir, ancak bu bir dezavantaj olarak görülmeyebilir. Çünkü pek çok veri tabanı programcısı VTYS'lerdeki veri tutarlılığının esnek olmayan, zorlayıcı bir özellik olduğunu düşünmektedir. == Temel özellikleri == MySQL aşağıdaki veri tabanı nesnelerini desteklemekte olup bu nesnelerin bazıları 5.1 sürümü ile gelmiştir: * Tablo (table) * Görünüm (view) * Yordam (procedure) * Tetikleyici (trigger) * İmleç (cursor) == Tarihçe == * 1994 MySQL'in geliştirilmesine başlandı. * 23 Mayıs 1995 İlk MySQL sürümü yayınlandı. * 2001 yılında MySQL 3.23 yayınlandı. * 2004 MySQL 4.1 beta sürümü ve gerçek sürümü Ekim 2004 yılında yayınlandı. (R-trees and B-trees, subqueries, prepared statements) * 2008: MySQL 5.1 sürümü yayınlandı. (event scheduler, partitioning, plugin API, row-based replication, server log tables) * 2008 Ocak: Sun Microsystems, bir milyar dolara MySQL'i satın aldı. * 2009 Nisan: Oracle, Sun Microsystems'i satın aldı. Oracle, MySQL'i geliştirmeye devam edeceğini duyurdu. == Yönetim araçları == MySQL için çok çeşitli grafiksel arayüze sahip programlar mevcuttur. Bunlar içerisinden en bilineni yine MySQL'i geliştiren firma tarafından geliştirilmiş ücretsiz bir yazılım olan MySQL GUI Tools 'dur. Bunun yanında PHP ile geliştirilmiş phpMyAdmin diğer alternatif bir yazılımdır. Tek bir PHP dosyası ile işlem yapan Javascript ile birçok işi kolaylaştıran Adminer* yazılımı da önerilmektedir. == Kaynakça == == Ayrıca bakınız == * MariaDB * PostgreSQL * SQLite == Dış bağlantılar == * MySQL resmî Sitesi * MySQL Türkçe Sitesi Kategori:1995 yazılımları Kategori:Çapraz platform yazılımları Kategori:MySQL Kategori:Oracle yazılımları Kategori:SQL
MySQL
1,032
Cezayir (Arapça: الجزائر al-ġazaʾir; Berberi dilleri: ⴷⵣⴰⵢⴻⵔ Dzayer) ya da resmî adıyla Cezayir Demokratik Halk Cumhuriyeti (Arapça: الجمهورية الجزائرية الديمقراطية الشّعبية), Kuzey Afrika'da ülke. 2,381,741 kilometre karelik yüzölçümü ile Afrika'nın yüzölçümü olarak en büyük ülkesi olan Cezayir, dünyanın onuncu, Arap Dünyası ve Afrika Birliği içerisinde ise en büyük ülkedir. Aynı zamanda, 44 milyonluk nüfusuyla da Afrika'nın en kalabalık sekizinci ülkesidir. Cezayir'in komşuları kuzeydoğuda Tunus, doğuda Libya, güneydoğuda Nijer, güneybatıda Moritanya ve Mali, batıda Fas ve Batı Sahra'dır. Etnik açıdan bir İslam, Arap ve Berberi ülkesidir. Ülke ismi (El Cazayir) Arapçada "adalar" anlamına gelir. == Tarih == === Tarih Öncesi ve Antik Çağ === Cezayir'de 2 milyon yaşında hominid iskeletleri bulunmuştur. Araştırmacılar, ülkede yontmataş çağından kalma Homo habilis ve Homo erectus fosilleri de ortaya çıkartmıştır. Cilalıtaş devrinde şu anda Sahra Çölü'nün bulunduğu alanlar daha sulaktı. Böylece Cezayir'in şu anda çöl olan güney bölgesinde insanlar yaşayabiliyordu. Bu dönemden kalma mağara resimleri bulunmaktadır. MÖ 1000 yıllarında Fenikeli tüccarlar Cezayir’in Akdeniz kıyılarına yerleşime başlamıştır. Kartaca Krallığının MÖ 146 yılında Romalılar tarafından yıkmasıyla Cezayir, “Mauretania Caesariensis” adıyla imparatorluğun bir eyaleti haline geldi. Antik Yunanistan ve Roma İmparatorluğu'nda Numidya (Νομαδια) olarak bilinen yörenin adı, Yunanca "göçebe" anlamındaki nomados (νομαδος) kelimesinden gelir. Roma İmparatorluğu’nun yıkılmasıyla Cezayir' de sırasıyla Vandallar ve Bizans’ın hakimiyeti altına girdi. ===Orta Çağ=== 7\. yüzyılın ortalarından itibaren Emevi akınlarına uğrayan Cezayir’deki Berberi kabilelerinde yüzyılın sonuna doğru İslamiyet yayılmaya başladı. Emevî hakimiyetindeki uygulamalara isyan eden Berberi kabileleri yerel emirlikler kurmuştur. 777-909 yılları arasında hüküm süren Rüstemiler Devleti Cezayir'deki Müslümanların kurduğu ilk bağımsız devlettir. Batı Cezayir Fas'ta hüküm süren İdrisiler'in, Doğu Cezayir Aglebiler idaresine girdi. 909 yılında Rüstemiler Devleti ve Aglebiler'in yıkılmasıyla Cezayir Fatımi Devletinin hakimiyetine girdi. 10. yüzyıl sonlarında Berberiler Cezayir'de yeniden küçük ve kısa ömürlü devletçikler kurmaya başladılar. Ziriler ve Hammadiler (1015-1152) devletleri kuruldu. Bu sırada Murabıtlar Tilimsan, Ténès ve Cezayir'e kadar Kuzey Afrika'yı hakimiyetleri altına aldı (1062). 1130-1269 tarihleri arasında hüküm süren Muvahhidler Hammâdî ve Murabıt Devleti’ne son vererek Cezayir ve bütün Kuzey Afrika'yı ele geçirdi. Muvahhidlerden sonra Doğu Cezayir, Tunus'taki Hafsi Devletinin (1228-1574)topraklarına katıldı. Orta ve Batı Cezayir ise Tlemsen merkezli Abdülvadiler’in (1235-1550) idaresine girdi. Abdülvadiler'in zayıflamasıyla Bedevi kabileler isyan ederek birçok şehirde kendi emirliklerini kurdular. İspanyollar'da 1505-1513 arasında sahildeki önemli şehirleri ele geçirdiler. ===Osmanlı hâkimiyeti=== Oruç Reis ve kardeşi Hızır Reis Cezayir’e gelip İspanyollara karşı mücadeleye girişmeye başlamışlardır. Cerbe adasına yerleşen ve Yavuz Sultan Selim’in himayesi altına giren kardeşler, Cezayir ve Şerşel'i ele geçirdiler. Şerşel ve Cezayir sultanı ilan edilen Oruç Reis, Ténès ve Tlemsen'i ele geçirmiş ancak 1518’de Tlemsen'i geri almak isteyen İspanyollarla yaptığı savaşta hayatını kaybetti. Onun yerine geçen Hızır Reis Osmanlıların desteğini sağlamaya çalıştı ve 1519'da Yavuz Sultan Selim’den yardım istedi. Yavuz Sultan Selim “Hayreddin” lakabıyla andığı Hızır’ı Cezayir hakimi olarak tanıyarak ona askeri destek yolladı. Bu şekilde hutbenin padişah adına okunmaya başlandığı Cezayir, Osmanlı nüfuzu altına girdi. 1534 yılında I. Süleyman'ın Barbaros Hayreddin'i İstanbul'a davet edip Cezayir beylerbeyi sıfatı ile onu Osmanlı donanmasının başına getirmesiyle Cezayir doğrudan doğruya bir Osmanlı beylerbeyliği haline geldi. Cezayir’deki Osmanlı egemenliği 1830 yılına kadar devam etmiştir. Bu dönemde Cezayir, Tunus ve Trablusgarp'la birlikte "Garp Ocakları" şeklinde adlandırılmış ve ayrı bir statü ile idare edilmiştir. Bu özel statü kapsamında Osmanlı hakimiyetinde olan Cezayir, idari bakımdan Beylerbeyler Devri (1518-1587), Paşalar Devri (1587-1659), Ağalar Devri (1659-1671) ve Dayılar Devri (1671-1830) olmak üzere dört farklı dönem yaşanmıştır. ===Fransa hâkimiyeti=== 5 Temmuz 1830'da Cezayir şehrinin ele geçirilmesiyle Fransızların Cezayir'deki sömürge dönemi başladı. Emir Abdülkadir idaresindeki isyan hareketi sonucunda Fransızlar Cezayir’in bütününü 1847’de ele geçirebildi. Osmanlı yönetimi, Fransız işgalini tanıyarak Cezayir üzerindeki haklarının sona erdiğini ilan etti. İlk sömürge birimleri Cezayir şehri çevresinde kuruldu. Avrupa’dan gelen göçmenlere yerli kabilelerin ellerinden alınan arazilerin verilmesiyle Cezayir' de Avrupalı nüfusu artış gösterdi. 1841-1850 yılları arasında 115.000 hektar arazi dışarıdan gelenlere dağıtıldı. 1847’de ülkedeki Avrupalıların sayısı 104.000 iken 1872’de 245.000'e, 1911 yılında da 752.000’e yükseldi. Bununla birlikte yabancıların sahibi olduğu arazinin miktarı 1860’ta 365.000 iken, 1930’da ise 2.345.000 hektardı. 1848 Fransız anayasasına göre Cezayir sömürgesi üç eyalete ayrılarak Paris’ten tayin edilen bir genel vali tarafından yönetilmeye başlandı. 1870’te sivil idareye geçirilen Cezayir Paris’teki İçişleri Bakanlığı’na bağlandı. Askerî idarenin kalkmasının ardından 1871 yılında Muhammed el-Mukrani’nin liderliğinde toplanan kabileler, ülkenin tamamına yakınında ayaklanma başlattı. 1881’de de Sîdî Şeyh liderliğindeki kabilelerinde katıldığı ayaklanmayı Fransız sömürge yönetimi kanlı şekilde 1884 yılında bastırabildi. Bu dönemde öldürülen direnişçilerden bazılarının kafatasları Fransa'ya götürüldü ve 24 tanesi Temmuz 2020'de Cezayir'e iade edilerek el Alia Şehitliği'ne defnedildi. II. Dünya Savaşı'ndan sonrasında Cezayirliler durumlarında ciddi iyileştirmelerin yapılmaması, ekonominin kötüleşmesi gibi sebeplerle 5 Mayıs 1945’te gerçekleştirilen ayaklanmada, Fransızların silahlı müdahalede bulunmasıyla binlerce Cezayirli öldürülmüş ve çok sayıda gösterici tutuklanmıştır. Bu olaylar Sétif ve Guelma Katliamı olarak anılmaktadır. Cezayir'de 1 Kasım 1954 tarihinde silahlı mücadele başlatıldı. Ülkeyi bağımsızlığa götürmesi amacıyla başlatılan silahlı mücadele kısa zamanda Cezayir geneline yayılması üzerine, Sömürge yönetimi 28 Ağustos 1955'te olağanüstü hal ilan etti. 19 Eylül 1958’de Kahire’de toplanan Cezayirlilerin ileri gelenleri bağımsız Cezayir Cumhuriyetini ilan ederek Ferhad Abbas’ın başkanlığında bir geçici hükûmet kurdular. 18 Mart 1962’de Evian Antlaşması ile savaşın sona ermesiyle ateşkes ilan edildi. Antlaşma şartlarına göre 1 Temmuz 1962 tarihinde yapılan referandumda Cezayirlilerin %91’i bağımsızlık lehinde oy kullanmasıyla Cezayir bağımsız bir devlet oldu. ===Bağımsızlık ve sonrası === küçükresim|sol|150px|Cezayir Şehitler Anıtı Cezayir'in bağımsızlığından sonra 20 Eylül'de toplanan kurucu meclis ilk Cezayir hükûmetinin başkanlığına Ahmed bin Bella'yı getirdi. Millî Kurtuluş Cephesi, Kasım 1962’de bütün siyasi partileri kapattığı gibi her türlü örgütü de kendisine bağlanmıştır. 13 Ekim 1963 tarihinde yapılan referandumla yeni anayasa kabul edilirken Ahmed bin Bella'da beş yıl için devlet başkanlığına seçildi. Bağımsızlık savaşında ülkede görülen yıkım ve ülkede yaşayan Avrupalıların da göçüyle ülkede yaşanan ekonomik çöküş sonucunda Ahmed bin Bella, Savunma Bakanı Huari Bumedyen tarafından 19 Haziran 1965 askeri bir darbe ile görevden uzaklaştırıldı. Bumedyen, 10 Temmuz'da 1963 anayasasını yürürlükten kaldırarak meclisin çalışmalarını askıya aldı. 1963 ile 1979 arası başbakanlık görevi askıya alınmıştır. 1980’lerin başından itibaren hızlanan İslamcı akımlar Cezayir'de önemli yer tutmaya başladı. Ekim 1988’de ülkenin büyük şehirlerinde yaşanan halk ayaklanmaları sırasında çıkan çatışmalarda yüzlerce kişi hayatını kaybetti. ==== İç savaş ==== Şadli Bencedid muhalefetin baskılarına dayanamayarak büyük reformlar yapmak zorunda kaldı. Yürürlükte olan tek parti rejimine ve sosyalist ekonomiye son verdi. 2 Temmuz 1989’da da çok partililiğe izin veren yeni siyasi örgütlenme kanunu ile seçim kanunu kabul edildi. 12 Haziran 1990 gerçekleştirilen ve bazı partilerin katılmadığı seçimlerde İslami Selamet Cephesi (FIS) kullanılan oyların %56'sını alarak birinci çıktı. 27 Haziran 1991 yılında gerçekleşmesi beklenen genel seçimlerden önce ülkede meydana gelen büyük karışıklık döneminde ordu yönetime el koydu ve İslami Selamet Cephesi liderlerini tutukladı. Ancak yönetim 26 Aralık 1991’de, ülke tarihinde ilk defa çok sayıda siyasi partinin katılımıyla genel seçimlerin birinci turunun yapılması kararını aldı. Genel seçimlerin birinci turunda İslami Selamet Cephesi büyük bir başarı göstererek oyların çoğunu aldı. 16 Ocak 1992’de yapılacak ikinci tur seçimler öncesinde Cumhurbaşkanı Şadli Bencedid'in istifa etmesiyle yetkilerini yeni oluşturulan yüksek devlet komitesi üstlendi. Yüksek Devlet Komitesi başına Muhammed Budiaf getirildi. Budiaf’ın başkanlığındaki yüksek devlet komitesi olağanüstü hal ilan ederek seçimleri iptal etti ve İslami Selamet Cephesi taraftarlarını tutuklatmaya başladı. Aynı komite 1992 yılı Mart ayında İslami Selamet Cephesi’ni Mart 1992’de kapattı. Budiaf’ın 29 Haziran 1992 tarihinde koruma subaylarından biri tarafından öldürülmesiyle ülkede siyasi istikrarsızlık baş göstermeye başladı. Budiaf’ın yerine, yüksek devlet komitesi üyesi Ali Kafi başkanlığa getirildi. 1999'dan 2019'a dek cumhurbaşkanlığı görevini Abdülaziz Buteflika yürüttü. İslamcı gruplarla Cezayir hükûmeti arasında yaşanan iç savaş 2002 yılında hükûmet güçlerinin Cezayir’e hakim olmasıyla bitirildi. Buteflika 2004, 2009 ve 2014 yıllarında da gerçekleştirilen devlet başkanlığı seçimlerinden de birinci olarak ayrıldı. Ancak Şubat 2019'da yaptığı açıklamada Nisan 2019 için planlanan devlet başkanlığı seçimlerinde beşinci dönemi için yeniden aday olacağını ifade etmesinin ardından ülke genelinde protesto gösterileri gerçekleştirildi. Bu gösterilerin ardından seçimlere katılmaktan vazgeçtiğini ifade etti7 Buteflika adaylıktan vazgeçtiğini açıkladı ve 1 Nisan 2019 tarihinde yaptığı açıklamada görevi en geç 28 Nisan 2019 tarihinde devredeceğini açıkladı, bu açıklamadan bir gün sonra da devlet başkanlığı görevinden istifa ettiğini bildirdi. == Coğrafya == sağ|200px|küçükresim|Cezayir'in siyasi haritası sağ|200px|küçükresim|Cezayir'in topoğrafya haritası Cezayir, 2.381.741 km²'lik alanıyla Akdeniz'in ve Afrika kıtasının en büyük ülkesidir. Güney kesiminde, Sahra çölünün önemli bir kısmını toprakları içine alır. Cezayir'in kıyıları genelde dağlara çok yakın ve sarptır, fazla doğal liman yoktur. Cezayir'in sahil şeridi 1200 km uzunluğundadır. Kıyının hemen gerisinde Atlas Dağları, Fas'tan başlayarak doğuya doğru iki şerit halinde Tunus'a kadar 2400 km boyunca uzanır. Kuzeydeki dağ sırasına Tell Atlasları, güneydekine ise Sahra Atlasları denir. İki dağ silsilesi arasında büyük ovalar ve yaylalar yer alır. Bu iki sıra doğuda Tunus sınırına doğru birbirine yakınlaşır. Atlas sıradağlarının Cezayir'deki kısmının en yüksek noktası yaklaşık 2.900 m irtifadadır. Ancak Cezayir'in en yüksek noktası, Sahra'nın ortasındaki Hoggar kitlesinde 3.003 metre yükseklikteki Tahat zirvesidir. === İklim === Ülkenin kuzey bölgesinde Akdeniz iklimi, güneyinde ise çöl iklimi hakimdir. Deniz kıyısındaki yerleşimlerde kış ortalama sıcaklığı 8 ila 15 °C iken Mayısta 25 °C'ye yükselir ve Temmuz-Ağustos aylarında 28 ila 30 °C ortalamaya ulaşır. (Skikda'da 28 °C, başkent Cezayir'de 29,5 °C) Ortadaki Kabile dağlarında ve yaylalarda kışın ortalama sıcaklık 8 °C civarındadır ve -7 °C'ye kadar düşer. Kışın bu bölgeye kar yağar. Yazın ise sıcaklık 30 ila 38 °C'ye kadar yükselir. (Konstantin'de 36 °C) Güneydeki Sahra bölgesinde kış sıcaklığı 15 ila 28 °C iken yazın 40 ila 45 °C'a yükselir. == Siyaset ve yönetim == Ülkenin başında 5 yılda bir seçilen cumhurbaşkanı bulunur. Cumhurbaşkanı ayrıca Bakanlar Meclisi ve Yüksek Güvenlik Konseyi'nin de başıdır. Cumhurbaşkanı ayrıca bakanları ve başbakanı da atar. Yasama, 1996 yılından bu yana çift meclisli sistem ile oluşuyor: "Millet Konseyi" ve "Ulusal Halk Meclisi". 144 üyeden ibaret Millet Konseyi'nin Başkanı gerektiğinde Cumhurbaşkanına vekalet etmekte. "Ulusal Halk Meclisi'nde ise, 48 seçim bölgesinden gelen 462 milletvekili yer alıyor. === İdarî bölgeler === Cezayir 48 vilayete ayrılmıştır: == Demografi == === Din === Ülke nüfusunun %99'dan fazlasını Müslüman kökenliler oluşturur ve İslam baskın dindir. Hristiyanların oranı %0,1 kadardır. 1960'ta sayıları 160.000'i bulan Seferad Yahudilerinden sadece ~200 kadarı kalmıştır. Cezayir anayasası, tüm vatandaşlara din özgürlüğü tanır. İmamlar, papazlar ve hahamlar Diyanet İşleri Bakanlığı'na bağlıdır ve devlet memurudur. Vaaz vermek veya dini faaliyetlerde bulunmak devletin iznine tabidir. Devlet, din eğitimine ve camilere maddi katkıda bulunmakta, imamların maaşlarını ödemektedir. 2005'ten beri şeriat hukuku orta dereceli okullarda zorunlu ders haline getirilmiştir. == Ekonomi == Cezayir, Afrika kıtasının en zengin ülkelerinden biridir. Yıllık 113,6 milyar dolarlık Gayri safi millî hasıla ile kıtanın en büyük beşinci iktisadına sahiptir. Para birimi Cezayir Dinarı'dır. Cezayir, önemli bir doğal gaz (üretimde dünya 5.si, ihracatta 4.sü gelir) ve petrol (üretimde 13., ihracatta 9.) üreticisi ve ihracatçısıdır. Ülkenin güney batısında demir, güney ucunda ise uranyum ve çinko yatakları bulunur. Bir kamu şirketi olan Sonatrach tarafından çıkarılan petrol ve doğal gaz, ülkenin başlıca gelir kaynağıdır. Cezayir, tarım reformu ve ağır sanayinin modernizasyonu yoluyla iktisadını canlandırmayı denemiştir, ancak petrol ve doğal gaz kökenli ürünler hâlâ ihracatın neredeyse tamamını oluşturur. Denize yakın kesimde tarıma elverişli alanlarda başta zeytin gibi Akdeniz iklimi bitkileri yetişir. Cezayir, bakla tarımında dünya 1.si, incirde 5.si, hurmada 6.sı, kayısıda 9.su, bademde 10.su gelir, buna karşın tarım ürünlerinin büyük kısmını ihraç edemez. Cezayir'in dış borçları 2005 yılında 17,5 milyar dolar iken Aralık 2006'da 4,7 milyar dolara düşmüştü. Ülke, dış borçlarını yavaş yavaş kapatmakta, bunda artan petrol fiyatlarından yararlanmaktadır. Bir OPEC ülkesi olan Cezayir, sağlam bir iktisada sahiptir. Petrol ve doğalgaz gelirleri dış borçları azaltmakta kullanıldığı gibi önemli altyapı projelerinin gerçekleşmesini de sağlamaktadır. Fransızca Vikipedi, 30 Nisan 2007, 19:28 == Kültür == küçükresim|sağ|150px|Başkent Cezayir'de Yeni Camii sağ|küçükresim|150px|Başkent Cezayir'de Notre Dame d'Afrique Kilisesi Modern Cezayir edebiyatı Arapça ve Fransızca arasında bölünmüş durumda olup ülkenin yakın geçmişinden etkilenmiştir. 20. yüzyıl Cezayir romancıları arasında en önemlileri Muhammed Dib, Albert Camus ve Katib Yasin'dir. 1980'lerin önemli romancıları daha sonra Uluslararası Af Örgütü'nün başkan yardımcısı olacak Raşid Mimuni ve laik görüşleri nedeniyle şeriatçi bir grup tarafından öldürülen Tahar Djaout'tur. Ünlü modacı Yves Saint Laurent, Vahran kentinde doğan bir Cezayirlidir. Fransız kökenli ünlü Cezayirliler arasında filozof Jacques Derrida da bulunur. Melek Bennabi ve Frantz Fannon sömürgecilik karşıtı görüşleriyle tanınmıştır. 1905-1973 yılları arasında yaşamış olan Malik bin Nebi Cezayir halkının sosyolojik dönüşümünde oldukça emeği geçmiş ve bu konularda önemli eserler vermiştir. Hristiyan düşünür Aziz Augustinus Annâbe yakınlarında, Tagaste'de doğmuştur. Tunus'lu olan İbni Haldun, ünlü eseri Mukaddime'yi Cezayir'de yazmıştır. === Müzik === Cezayir müziğinin ülke dışında en çok bilinen türü rai'dir. Rai, çobanların folklorik müziğiyle popun bir karışımıdır. Cheb Khaled ve Cheb Mami gibi uluslararası yıldızlar bu tarz müzikle ün kazanmıştır. Cezayir içinde ise sözel ağırlıklı eski şaabi türü müzik halk tarafından tercih edilmektedir. Kabile müziği de kıvrak tonlarıyla beğeni toplamaktadır. Kıyı kentlerinde Endülüs göçmenlerinin getirdiği Endülüsi müzik, klasik bir tarz olarak günümüzde de dinlenmektedir. === Mutfak === sağ|150px|küçükresim|Sebzeli kuskus. Cezayir yemekleri Akdeniz mutfağının özelliklerini gösterir. Bazı yemekler ülke genelinde pişirilse de çoğu yereldir ve kültürel çeşitliliğe delalet eder. Bu durum, yerel coğrafya, iklim ve tarihin bir sonucu olarak zamanla ortaya çıkmıştır. Buğdaydan yapılan, et veya sebzeyle servis edilen kuskus, merguez (mergez), el açması kurutulmuş inçe hamurun üzerine et sosu dökülerek yapılan ve Msila, Batna, Setif, Konstantin ve Biskra yöresinde daha çok bilinen şakşuka tipik yemeklerdir. == Ayrıca bakınız == * Cezayirliler == Dış bağlantılar == * El Mouradia resmî başkanlık sitesi (Arapça ve Fransızca) * Uzaktaki yakın ülke Cezayir'de Türk izleri * Cezayir Gezi Notları == Notlar == == Kaynakça == Kategori:Arap Birliği ülkeleri Kategori:Arapça konuşan bölgeler ve ülkeler Kategori:Akdeniz İçin Birlik ülkeleri
Cezayir
1,069
Matematik felsefesi, matematiğin varlıksal, bilgisel ve yöntemsel sorunlarını inceleyen, matematiğin temelleriyle ilgili ana kavramları irdeleyen bir felsefe dalıdır. Başlıca soruları matematik ve matematiğin konusu olan nesnelerin varlık ve bilgi kaynağı ile ilgilidir. Matematik felsefesinin ilgilendiği bazı soru şunlardır: * Bir matematiksel önermenin niteliği nedir? * Matematik ile mantık arasındaki ilişki nedir? * Matematiksel nesnelerin varlığı neye dayanmaktadır? * Matematiksel bilgiye nasıl erişiriz? * Matematiğin yöntemi nedir? * Matematiğe yeni aksiyomlar eklenmeli midir? * Hermenötiklerin matematikteki rolü nedir? * Matematiksel soruşturmanın nesnesi nedir? * Matematiğin arkasındaki insan özellikleri nedir? * Matematiksel güzellik nedir? * Matematiksel gerçeğin doğası ve kaynağı nedir? * Soyut matematikler dünyası ile materyal evren arasındaki ilişki nedir? Matematiğin nesneleriyle ilgili üç temel görüş mevcuttur. Matematiksel realizm, ya da diğer adıyla Platonculuk, matematiksel nesnelerin dilden, duyulardan, akıldan ve bütün fiziksel dünyadan bağımsız şekilde bir Platonik evrende soyut nesneler olarak var olduklarını öne sürer. Realizm felsefesi, bilgisel yani epistemolojik alanda da yorumlanır. Realizmin bilgisel açıdan yorumlamasına göre, matematiksel önermelerin her şeyden bağımsız olarak mutlak bir doğruluk değeri olmak zorundadır. Matematiksel nesnelerin varlığıyla ilgili bir diğer görüş idealizm felsefesidir. Immanuel Kant'a dayanan bu görüşe göre, matematiksel nesneler sadece zihnin ürünüdür, zihindeki inşaların sonucunda ortaya çıkar. Buna göre zihin yoksa matematiksel nesneler de yoktur. 20.yy'da Kant'ın bu felsefesi bazı matematikçiler arasında karşılık bulmuş ve L. E. J. Brouwer tarafından sezgicilik akımı geliştirilmiştir. Sezgiciliğe göre, bir matematiksel nesnenin var olması demek o nesnenin inşa edilmiş olması demektir. Çeşitli mantık ilkelerinin reddine dayanan bu felsefede, matematiksel yöntem inşalardan, matematiksel nesneler ise inşa edilebilir şeylerden meydana gelir. Matematiksel nesnelerin varlığıyla ilgili üçüncü görüş, nominalizm adı verilen bir görüştür. Nominalizme göre soyut nesneler yoktur, ya da bütün matematiksel nesneler sadece isimlerden ibarettir. Matematiksel nesnelerin var olmadığını iddia eden nominalizm felsefesi kendi içinde farklı kollara ayrılabilir. Bu kolların her birinin matematiksel önermeleri yorumlama ve ele alış biçimi birbirinden farklı olabilmektedir. Diğer önemli bir konu matematiksel bir kuramın gerçekliğidir. Matematik (Doğa Bilimlerinden farklı olarak) deneysel olarak sınanamadığı için belirli bir matematik kuramını gerçek bulmak için nedenler aranmaktadır (Bkz. Epistemoloji). Luitzen E. J. Brouwer’in temellerini attığı ve Arend Heyting'in takip ettiği Sezgici Matematik bu görüşün bilenen temsilcilerindedir. Mantıkçılık yaklaşımı ise Bertrand Russell ve Gottlob Frege tarafından savunulmuştur. David Hilbert ve Haskell Curry biçimselcilik akımının temsilcilerinden sayılmaktadır. Mantıkçılığın bir alt kolu olan mantıksal pozitivistler, Rudolf Carnap, Alfred Jules Ayer, Carl Hempel tarafından temsil edilmiştir. Matematiğin sadece kendisine ve bilime hizmet etmesi gerektiğini savunan ve matematiğin kendi kendine yettiğini ve kendi içinde evrildiğini öne süren felsefeye matematiksel doğalcılık denmiştir ve Penelope Maddy, Willard Van Orman Quine gibi felsefeciler tarafından savunulmuştur. Matematiksel nesnelerin yapılarla ilgili olduğunu ve nesnelerin sadece yapı içinde anlam kazandığını öne süren görüşe ise yapısalcılık denmiştir. Bu görüşe göre hiçbir matematiksel nesne kendi kendine bağımsız olarak var olamaz, ancak bir yapının içinde diğer nesnelerle olan ilişkisiyle var olabilir. Yapısalcılık felsefesi Stewart Shapiro, Michael Resnik ve Paul Benacerraf tarafından savunulmuştur. Matematik felsefesindeki önemli konulardan biri de matematiği biçimselleştirme ve kesinliğe kavuşturma hatta matematiği "bilgisayarlaştırma" problemidir. Bu konuda Avusturyalı matematikçi ve mantıkçı Kurt Gödel'in Eksiklik Teoremleri önemli yere sahiptir. == Ayrıca bakınız == * Matematiğin temelleri * Tersine matematik ==Kaynakça== * * * Ahmet Çevik (2019). Matematik Felsefesi ve Matematiksel Mantık. Nesin Yayınevi, İstanbul. ISBN 978-605-2780-44-2. == Dış bağlantılar == * Ali Eskici'nin konuyla ilgili makalesi * Chaitin'in "Matematiğin Temelleri Üzerine Uyuşmazlık Yüzyılı" adlı yazısı
Matematik felsefesi
1,094
Web tarayıcısı veya ağ tarayıcısı (İngilizce: web browser) kullanıcıların World Wide Web (WWW) üzerinde bulunan bilgi kaynaklarını edinmeye ve görüntülemeye yarayan yazılımların genel adıdır. WWW üzerindeki bilgi kaynakları web sayfası, resim, video veya başka içerik türü olabilir. Bu kaynaklarda yer alan hiperlinkler aracılığıyla kullanıcılar, web tarayıcılarını kullanarak ilgili kaynaklar arasında dolaşabilir. Web tarayıcılarının temel kullanım alanı World Wide Web'de gezinmek olsa da; özel ağlardaki web sunucuları tarafından sunulan bilgilere veya dosya sistemlerindeki dosyalara erişmek için de kullanılabilir. Günümüzün en gözde web tarayıcıları Firefox, Internet Explorer'ın yerini alan Edge, Safari, Opera ve Chrome'dur. Standart web tarayıcısı; metin veya çoklu ortam dosyalarını açabilir, kaydedebilir, HTML'den HTTP'ye tüm iletişim kurallarını ve standartları destekler, açılan sayfada aranan nesneyi bulabilir, sık kullanılanlar ve geçmiş listesi yapabilir, genel ağa dosya yükleme ve genel ağdan dosya indirme yapabilir, e-posta ve metin düzenleyicileriyle tümleşebilir. Linkleri (bağlantı) izleyebilir. Dosya sistemlerini okuyabilir, bağlayabilir, kaydedebilir. Çoklu ortam dosyalarını oynatabilir veya kaydedebilir, sayfanın çıktısını alabilir, çevrimdışı çalışabilir. == Kullanıcı Arabirimi == Önemli web tarayıcılarında ortak olarak bulunan kullanıcı arabirimleri bunlardır: * Önceki ve ilerideki uğraşa gitmek için İleri ve Geri tuşları. * Tarihçe, daha önce ziyaret edilen siteleri gösterir. * küçükresim|Ülkelere göre lider Konumundaki web tarayıcıları (Temmuz 2014)Mevcut sayfayı yeniden yüklemek için Yenile butonu * Uğraşıyı durdurmak için Dur butonu. Bazı tarayıcılarda dur butonuyla yenileme butonu birleşmiştir. * Ana sayfaya dönmek için Home butonu * İstenilen uğraşa girmek ve görüntülemek için Adres Çubuğu * Bir arama motoruna bağlı olmak şartıyla Arama Çubuğu * Uğraşının yüklenirken ilerlemesini ve aynı zamanda imleçle üzerine gelindiğinde URI bağlantıları görüntüleyen ve sayfa yakınlaştırma özelliği olan Durum Çubuğu Ayrıca önemli web tarayıcıları web sayfası içinde arama özelliklerine sahiptirler. == Web tarayıcı modelleri == * Gecko tabanlı web tarayıcıları ** Mozilla ** Mozilla Firefox ** Netscape ** Galeon ** K-Meleon ** Camino * Internet Explorer tabanlı web tarayıcıları ** Microsoft Edge (Eski versiyon) ** Maxthon (Eski adı MyIE2) ** NetCaptor ** Crazy Browser ** NeoPlanet ** MSN Explorer ** Avant Browser ** Cibrowser * KHTML tabanlı web tarayıcıları ** Konqueror ** ABrowse ** Phalanx Web Tarayıcısı ** OmniWeb (4.5 ve sonrası) * Webkit Tabanlı web tarayıcıları ** Apple Safari * Chromium Tabanlı web tarayıcıları ** Microsoft Edge (Yeni versiyon) ** Google Chrome ** Chromium Browser * Diğer web tarayıcıları ** Opera ** Oregano ** Amaya ** iCab ** NetPositive ** OmniWeb ** Dillo ** IBrowse ** AWeb ** Voyager (web tarayıcısı) ** Espial Escape ** HotJava ** Arachne ** Off By One ** Emacs/W3 ** Grail ** SkyKruzer * Metin tabanlı web tarayıcıları ** ELinks ** Lynx ** w3m ** Links ** Netrik * Mobil web tarayıcıları ** Opera Mini ** Opera Mobile ** Apple Safari (iOS sürümü) **Google Chrome **Microsoft Edge == Kaynakça == == Ayrıca bakınız == * Web Tarayıcılarının Zaman Çizelgesi * Ağ tarayıcıları karşılaştırması Kategori:İngiliz icatları *
Web tarayıcısı
1,084
Bjarne Stroustrup (; ; d. 30 Aralık 1950) C++ programlama dilini yaratması ve geliştirmesiyle bilinen Danimarkalı bir bilgisayar bilimcisidir. Columbia Üniversitesi'nde misafir öğretim üyesi ve Morgan Stanley'de Yönetici Direktör olarak çalışmaktadır. == Erken yaşamı ve eğitimi == Stroustrup, Danimarka'nın Aarhus şehrinde işçi bir ailenin çocuğu olarak doğdu ve üniversiteye kadar yerel okullarda okudu. 1975 yılında Aarhus Üniversitesi'nden Matematik ve Bilgisayar Bilimleri alanında yüksek lisans derecesi ile mezun oldu. 1979 yılında Cambridge Üniversitesi Bilgisayar Bilimleri bölümünden David Wheeler danışmanlığında doktora derecesini aldı. == Kariyeri == Kariyerine 1979 yılında ABD'nin New Jersey eyaletindeki Bell Laboratuvarları Bilgisayar Bilimleri Araştırma Merkezi'nde başladı. Kuruluşundan 2002 yılına kadar AT&T; Laboratuvarları'nın (Bell Labs) Büyük Ölçekli Programlama Araştırma bölümünün başkanlığını yaptı. 2002'den 2014'e kadar Texas A&M; Üniversitesi Bilgisayar Bilimleri bölümünde profesörlük ve Mühendislik Fakültesi'nde başkanlık yaptı. Ocak 2014'ten beri Morgan Stanley'in teknoloji bölümünde Yönetici Direktör ve Columbia Üniversitesi'nde Bilgisayar Bilimleri bölümünde misafir öğretim görevlisidir. == Kitapları == Kendisine ait veya beraber yazdığı kitaplar ve birçok yayınlar mevcuttur. Kitapların tümü toplamda 21 farklı dile çevrilmiştir. * A Tour of C++ (1. ve 2. baskı) * Programming: Principles and Practice Using C++ * The C++ Programming Language (1., 2., 3. ve 4. baskı) * The Design and Evolution of C++ * The Annotated C++ Reference Manual. == Kaynakça == Kategori:1950 doğumlular Kategori:Danimarkalı bilgisayar bilimcileri Kategori:C++ Kategori:Yaşayan insanlar Kategori:Bell Labs bilim insanları Kategori:Amerika Birleşik Devletleri'ndeki Danimarkalı gurbetçiler
Bjarne Stroustrup
1,074
AT&T; Bell laboratuvarlarında, Ken Thompson ve Dennis Ritchie tarafından UNIX İşletim Sistemi'ni geliştirebilmek amacıyla B dilinden türetilmiş yapısal bir programlama dilidir. Geliştirilme tarihi 1972 olmasına rağmen yaygınlaşması Brian Kernighan ve Dennis M. Ritchie tarafından yayımlanan "C Programlama Dili" kitabından sonra hızlanmıştır. Günümüzde neredeyse tüm işletim sistemlerinin (Microsoft Windows, GNU/Linux, BSD, Minix) yapımında %95'lere varan oranda kullanılmış, hâlen daha sistem, sürücü yazılımı, işletim sistemi modülleri ve hız gereken her yerde kullanılan oldukça yaygın ve sınırları belirsiz oldukça keskin bir dildir. Keskinliği, programcıya sonsuz özgürlüğün yanında çok büyük hatalar yapabilme olanağı sağlamasıdır. Programlamanın gelişim süreciyle beraber programlamanın karmaşıklaşması, gereksinimlerin artması ile uygulama programlarında nesne yönelimliliğin ortaya çıkmasından sonra C programcıları büyük ölçüde nesne yönelimliliği destekleyen C++ diline geçmişlerdir. == C Dilinin geçmişi == === C Dilinin erken tarihi === C'nin ilk gelişme safhaları 1969 ile 1974 arasında AT&T; Bell Laboratuvarları'nda gerçekleşti. Ritchie'ye göre, en yaratıcı devre 1972 idi. Dilin pek çok özelliği "B" adlı bir dilden türediği için, yeni dile "C" adı verildi. B dili yorumlanan bir dildi ve veri tipi desteği yoktu. Yeni donanımların farklı veri tiplerini desteklemesi ve yorumlanan dillerin çalışma zamanında görece yavaş olması sebebi ile C dili tip desteği eklenmiş ve derlenen B olarak geliştirildi. "B" adının kökeni konusunda ise söylentiler değişik: Ken Thompson B'nin BCPL programlama dilinden türediğini söylemektedir ancak Thompson eşi Bonnie'nin onuruna adını Bon koyduğu bir programlama dili de geliştirmiştir. 1973'e kadar C yeterince güçlü bir hale gelmiş ve ilk başta PDP-11/20 assembly dili ile yazılan UNIX'in çekirdeğinin büyük kısmı C ile yeniden yazılmıştır. Böylece UNIX, çekirdeği bir assembly dili ile yazılmayan ilk işletim sistemlerinden biri olmuştur. === C dilinin geçmişi === 1978'de Ritchie ve Brian Kernighan The C Programming Language (C Programlama Dili) kitabının ilk baskısını yayımladılar. C programcıları tarafından "K&R" olarak bilinen bu kitap yıllar boyunca C dilinin gayriresmî standardı olarak kullanıldı. C'nin bu sürümü bugün "K&R C" olarak adlandırılır. Bu kitabın ikinci baskısı ise aşağıda anlatılan ANSI C standardını içerir. K&R dilde şu değişiklikleri yaptı: * `struct` veri tipleri eklendi * `long int` veri tipi eklendi * `unsigned int` veri tipi eklendi * `=+` operatörü `+=` olarak değiştirildi K&R C genellikle tüm C derleyicilerinin desteklemek zorunda olduğu dilin en temel kısmı olarak kabul edilir. Uzun yıllar boyunca, ANSI C'nin kabul edilişinden sonra bile, yüksek taşınabilirlik ( portability) istendiğinde, K&R C, C programcıları tarafından "ortak payda" olarak kabul edilmiştir. Çünkü bazı derleyiciler henüz ANSI C'yi desteklemek üzere güncellenmemişlerdi ve zaten iyi yazılmış bir K&R C programı aynı zamanda ANSI C'yi de destekliyordu. K&R C'nin yayımlanmasını izleyen yıllar içine dile AT&T'nin derleyicilerinin ve bazı başka bilgisayar üreticileri tarafından desteklenen kimi "gayriresmî" özellikler eklendi. Bunların içinde aşağıdaki özellikler de vardı: * `void` fonksiyonlar ve `void *` veri tipi * `struct` ya da `union` veri tipi döndüren fonksiyonlar * her bir `struct`'ın alan adları için ayrı bir ad alanı * `struct` veri tipleri için atama * bir nesneyi yazmaya karşı korumalı yapmak için `const` anahtar sözcüğü * standart bir C kütüphanesi * enumeration'lar * single-precision `float` tipi === ANSI C ve ISO C dilleri === 1970'lerin sonunda C, en çok kullanılan mikrobilgisayar dili olarak BASIC'in önüne geçmeye başladı. 1980'lerde ise, IBM PC ile kullanılmak üzere benimsenmesiyle birlikte popülaritesi iyice artmaya başladı. Aynı zamanda, Bell Laboratuvarları'nda Bjarne Stroustrup ve iş arkadaşları C'ye nesneye yönelim eklemek üzere çalışmaya başlamışlardı. C bugün UNIX dünyasında en çok kullanılan dil olarak kalırken, Stroustrup'un geliştirip C++ adını verdiği dil Microsoft Windows işletim sisteminde en önemli dil oldu. 1983'te Amerikan Ulusal Standartlar Enstitüsü (ANSI) bir C standardı oluşturmak için bir kurul oluşturdu. Uzun ve yorucu bir çalışmadan sonra, bu kurul standardı 1989'da tamamladı ve standart ANSI X3.159-1989 "Programming Language C (C Programlama Dili)" olarak yayımlandı. Dilin bu versiyonu genellikle ANSI C olarak adlandırılır. 1990'da bu standart, küçük değişikliklerle Uluslararası Standartlar Örgütü (ISO) tarafından da benimsenip ISO/IEC 9899:1990 olarak yayımlandı. ANSI C'yi oluşturmanın amaçlarıdan biri K&R C'yi içeren ve dile sonradan katılan "gayriresmî" özellikleri de dile katan bir standart oluşturmaktı. Kurul fonksiyon prototiplerini ve daha yetenekli bir önişlemciyi de standarda ekledi. Bugün artık ANSI C neredeyse tüm derleyiciler tarafından desteklenmektedir. Günümüzde yazılmakta olan C programlarının çoğunluğu ANSI C standardına uygun olarak yazılmaktadır. Yalnızca standart C kullanılarak yazılmış bir program, standarda uyumlu her derleyici ile doğru bir biçimde derlenip çalıştırılabilir. Ancak standart olmayan kütüphaneler kullanılarak yazılmış programlar belli bir platform ya da derleyici gerektirebilirler. === C99 === ANSI standartlaştırma işleminden sonra C dili uzun bir süre oldukça sabit kaldı ancak C++ gelişmeyi sürdürdü. Buna bağlı olarak, 1990'ların sonunda ISO standardı güncellendi ve 1999'da ISO 9899:1999 olarak yayımlandı. 2000 yılının Mart'ında ise, "C99" olarak bilinen bu standart ANSI tarafından da benimsendi. C99'un yeni özellikleri şöyle özetlenebilir: * for ve bunun gibi yineleme ifadelerinde parantez içi ilk deklarasyonlara izin verilmesi Örneğin `for(int i=0; i<10; i++)` deyimi c99 da geçerli iken c89 da geçerli değildir... * inline fonksiyonlar * C++'da olduğu gibi artık değişkenler programın herhangi bir yerinde tanımlanabilirler * `long long int`, `boolean`, `complex` gibi yeni veri tipleri * değişken uzunluğa sahip diziler * C++'dan alınan, `//` ile başlayan tek satırlık program içi açıklamalar * `snprintf()` gibi yeni kütüphane fonksiyonları * `stdint.h` gibi yeni başlık dosyaları C99'u bugün GCC ve bazı başka derleyiciler desteklemekteyken, Microsoft ve Borland derleyicilerine C99 desteği eklemekte isteksiz davranmaktadırlar. == "Merhaba, dünya" örneği == Merhaba, dünya örneği ilk olarak The C Programming Language kitabının birinci baskısında kullanıldı ve birçok programlama kitabında kullanılan tanıtıcı örnek haline geldi. Bu örnek terminal ekranına "merhaba, dünya" yazar. Kitaptaki kodun orijinal hali: #include main() { printf("merhaba, dünya "); } Standart olarak onaylanan "merhaba, dünya" versiyonu: #include int main() { printf("merhaba, dünya"); return 0; } 1\. satır : Bir önişlemci komutudur ve daha program derlenmeden önce devreye girerek istenilen değişiklikleri kaynak dosya üzerinde gerçekleştirir. Bu programda `stdio.h` (standart input-output) başlık dosyasını programa dahil eder. Bu başlık dosyasında standart giriş-çıkış fonksiyonlarının prototipleri mevcuttur. Burada programdaki komutun amacı `printf` fonskiyonunu programa dahil etmektir. 2\. satır : Bu satırda programda işe `main` fonksiyonun tanımlanmasıyla başlanmıştır. `main` fonksiyonun C dilinde özel bir amacı vardır. Programın çalışma zamanında başladığı yer main fonksiyonudur. 3\. satır : `main` fonksiyonunun başladığı yeri belirtir. 4\. satır : Bu satırda "merhaba, dünya" yazısını (karakter dizisini) ekrana bastırmak için `printf` fonksiyonu çağrılır ki bu fonksiyonu 1. satırdaki `stdio.h` başlık dosyası ile programa dahil etmiştik. 5\. satır : `return` kodu main fonksiyonumuzu `0` geri dönüş değeriyle sonlandırır. 6\. satır : `main` fonksiyonunun bittiği yeri belirtir. == Hafıza yönetimi == Bir programlama dilinin en önemli işlevlerinden biri, belleği ve bellekte depolanan nesneleri yönetmek için olanaklar sağlamaktır. C, nesneler için bellek ayırmanın üç temel yolunu sunar: * Statik bellek tahsisi: nesne için alan, derleme zamanında ikili dosyada sağlanır; bu nesnelerin, onları içeren ikili belleğe yüklendiği sürece bir kapsamı(extent) (veya ömrü "lifetime") vardır. * Otomatik bellek tahsisi: geçici nesneler yığında(stack) saklanabilir ve bu alan otomatik olarak serbest bırakılır ve bildirildikleri bloktan çıkıldıktan sonra yeniden kullanılabilir. * Dinamik bellek ayırma: çalışma zamanında, yığın adı verilen bir bellek bölgesinden `malloc`gibi kitaplık işlevleri kullanılarak isteğe bağlı boyutta bellek blokları istenebilir; bu bloklar, kütüphane işlevi `realloc` veya `free` çağrılarak yeniden kullanım için serbest bırakılıncaya kadar devam eder. Bu üç yaklaşım, farklı durumlarda uygundur ve çeşitli ödünleşimlere sahiptir. Örneğin, statik bellek tahsisi (allocation), çok az tahsis ek yüküne sahiptir. Otomatik tahsis biraz daha fazla ek yük içerebilir, ve dinamik bellek ayırma (tahsisi), hem allocation hem de deallocation için potansiyel olarak büyük bir ek yüke sahip olabilir. Statik nesnelerin kalıcı doğası, işlev (fonksiyon) çağrıları arasında durum bilgilerini korumak için kullanışlıdır. Otomatik ayırmanın kullanımı kolaydır, ancak yığın alanı genellikle statik bellek veya yığın alanından çok daha sınırlı ve geçicidir, ve dinamik bellek tahsisi, boyutu yalnızca çalışma zamanında bilinen nesnelerin uygun şekilde tahsis edilmesini sağlar. Çoğu C programı, üçünü de kapsamlı bir şekilde kullanır. Mümkün olduğunda, otomatik veya statik ayırma genellikle en basitidir, çünkü depolama derleyici tarafından yönetilir ve programcıyı potansiyel olarak hataya açık depolamayı manuel olarak tahsis etme ve serbest bırakma görevinden kurtarır. Ancak, birçok veri yapısının boyutu çalışma zamanında değişebilir ve statik ayırmaların (ve C99'dan önceki otomatik ayırmaların) derleme zamanında sabit bir boyutu olması gerektiğinden, dinamik ayırmanın gerekli olduğu birçok durum vardır. C99 standardından önce, değişken boyutlu diziler bunun yaygın bir örneğiydi. (Dinamik olarak ayrılmış dizilerin bir örneği için `malloc`hakkındaki makaleye bakın.) Kontrolsüz sonuçlarla çalışma zamanında başarısız olabilen otomatik tahsisin aksine, dinamik tahsis işlevleri, gerekli depolama tahsis edilemediğinde bir gösterge (boş gösterici değeri şeklinde) döndürür. (Çok büyük olan statik ayırma, genellikle program yürütmeye başlamadan önce bağlayıcı veya yükleyici tarafından algılanır.) Aksi belirtilmedikçe, statik nesneler program başlangıcında sıfır veya boş gösterici değerleri içerir. Otomatik ve dinamik olarak tahsis edilen nesneler, yalnızca bir başlangıç değeri açıkça belirtilmişse başlatılır; aksi halde başlangıçta belirsiz değerlere sahiptirler (tipik olarak, depolamada hangi bit deseni bulunursa bulunsun, bu tür için geçerli bir değeri bile temsil etmeyebilir). Program başlatılmamış bir değere erişmeye çalışırsa, sonuçlar tanımsızdır. Birçok modern derleyici bu sorunu tespit etmeye ve uyarmaya çalışır, ancak hem yanlış pozitifler hem de yanlış negatifler oluşabilir. Yığın bellek tahsisi, mümkün olduğunca yeniden kullanılmak üzere herhangi bir programdaki gerçek kullanımıyla senkronize edilmelidir. Örneğin, bir yığın bellek tahsisine yönelik tek işaretçi kapsam dışına çıkarsa veya açıkça tahsis edilmeden önce değerinin üzerine yazılırsa, bu bellek daha sonra yeniden kullanım için kurtarılamaz ve esasen program tarafından kaybedilir, bu bir bellek sızıntısı olarak bilinen bir olgudur. Tersine, belleğin serbest bırakılması mümkündür, ancak daha sonra başvurulmakta ve bu da öngörülemeyen sonuçlara yol açmaktadır. Tipik olarak, hata belirtileri programın hataya neden olan kodla ilgisi olmayan bir bölümünde belirir ve bu da hatanın teşhis edilmesini zorlaştırır. Bu tür sorunlar, otomatik çöp toplama ile dillerde iyileştirilir. == Kütüphaneler == C programlama dili, birincil uzantı yöntemi (primary method of extension) olarak kütüphaneleri kullanır. C'de bir kitaplık, tek bir "arşiv" dosyasında bulunan bir dizi işlevdir. Her kütüphane tipik olarak, bir program tarafından kullanılabilecek kütüphane içinde bulunan işlevlerin prototiplerini ve bu işlevlerle kullanılan özel veri türlerinin ve makro sembollerinin bildirimlerini içeren bir başlık dosyasına sahiptir. Bir programın kütüphaneyi kullanabilmesi için, kütüphanenin başlık dosyasını içermesi ve kütüphanenin, çoğu durumda derleyici bayrakları gerektiren programla bağlantılı olması gerekir (örneğin, `-lm`,"matematik kitaplığını bağla" için kısayol) . En yaygın C kütüphanesi, ISO ve ANSI C standartları tarafından belirtilen ve her C uygulamasıyla birlikte gelen C standart kütüphanesidir (gömülü sistemler gibi sınırlı ortamları hedefleyen uygulamalar, standart kütüphanenin yalnızca bir alt kümesini sağlayabilir). Bu kütüphane, akış giriş ve çıkışını, bellek ayırmayı, matematiği, karakter dizilerini ve zaman değerlerini destekler. Birkaç ayrı standart başlık (örneğin, `stdio.h`), bu ve diğer standart kütüphane olanakları için arabirimleri belirtir. Diğer bir yaygın C kütüphanesi işlevi kümesi, özellikle Unix ve Unix benzeri sistemler için hedeflenen uygulamalar tarafından kullanılanlardır, özellikle çekirdeğe bir arabirim sağlayan işlevlerdir. Bu işlevler, POSIX ve Single UNIX Spesifikasyonu gibi çeşitli standartlarda detaylandırılmıştır. Birçok program C ile yazıldığından, çok çeşitli başka kütüphaneler de mevcuttur. kütüphaneler genellikle C ile yazılır çünkü C derleyicileri verimli nesne kodu üretir; programcılar daha sonra rutinlerin Java, Perl ve Python gibi daha yüksek seviyeli dillerden kullanılabilmesi için kütüphaneye arayüzler oluşturur. === Dosya işleme ve akışlar === Dosya girişi ve çıkışı(G/Ç), C dilinin bir parçası değildir, bunun yerine kitaplıklar (C standart kitaplığı gibi) ve bunlarla ilişkili başlık dosyaları (örneğin `stdio.h`) tarafından işlenir. Dosya işleme, genellikle akışlar aracılığıyla çalışan yüksek seviyeli girdi ve çıktılar aracılığıyla gerçekleştirilir. Bu açıdan bir stream, cihazlardan bağımsız bir veri akışı iken, bir dosya somut bir cihazdır. Üst düzey giriş ve çıkış, bir akışın bir dosyayla ilişkilendirilmesi yoluyla yapılır. C standart kitaplığında, son hedefe gönderilmeden önce verileri depolamak için geçici olarak bir arabellek (bir bellek alanı veya queue) kullanılır. Bu, örneğin sabit sürücü veya yarıiletken sürücü gibi daha yavaş aygıtları beklemek için harcanan süreyi azaltır. Düşük seviyeli giriş ve çıkış işlevleri, standart C kitaplığının bir parçası değildir, ancak genellikle "çıplak metal"(bare metal) programlamanın (çoğu gömülü programlama gibi herhangi bir işletim sisteminden bağımsız programlama) parçasıdır. Birkaç istisna dışında, uygulamalar düşük seviyeli girdi ve çıktı içerir. == Dil araçları == C programcılarının tanımsız davranışa veya muhtemelen hatalı ifadelere sahip, derleyici tarafından sağlanandan daha büyük bir titizlikle ifadeleri bulmasına ve düzeltmesine yardımcı olmak için bir dizi araç geliştirilmiştir. Tool lint, diğerlerine yol açan ilk türdü. Otomatik kaynak kodu checking ve auditing herhangi bir dilde faydalıdır ve C için Lint gibi bu tür birçok araç vardır. Yaygın bir uygulama, bir program ilk yazıldığında şüpheli kodu algılamak için Lint kullanmaktır. Bir program Lint'i geçtiğinde, C derleyicisi kullanılarak derlenir. Ayrıca, birçok derleyici isteğe bağlı olarak aslında hata olması muhtemel sözdizimsel olarak geçerli yapılar hakkında uyarabilir. MISRA C, gömülü sistemler için geliştirilmiş, bu tür şüpheli kodlardan kaçınmak için özel bir kurallar dizisidir. Diziler için sınır denetimi, arabellek taşmasını algılama, serileştirme, dinamik bellek izleme ve otomatik çöp toplama gibi C'nin standart bir parçası olmayan eylemleri gerçekleştirmek için derleyiciler, kitaplıklar ve işletim sistemi düzeyinde mekanizmalar da vardır. Purify veya Valgrind gibi araçlar ve bellek ayırma işlevlerinin özel sürümlerini içeren kitaplıklarla bağlantı kurma, bellek kullanımındaki çalışma zamanı hatalarını ortaya çıkarmaya yardımcı olabilir. == Kullanım == küçükresim|C Programlama Dili === Sistem programlamasında kullanım gerekçesi === C, işletim sistemlerinin ve gömülü sistem uygulamalarının uygulanmasında sistem programlaması için yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu birkaç nedenden dolayıdır: * Derlemeden sonra oluşturulan kod, pek çok sistem özelliği gerektirmez ve bazı önyükleme kodlarından basit bir şekilde çağrılabilir - yürütmesi kolaydır. * C dili deyimleri ve ifadeleri, tipik olarak, hedef işlemci için talimat dizileriyle iyi bir şekilde eşleşir ve sonuç olarak, sistem kaynaklarında düşük bir çalışma zamanı talebi vardır - yürütülmesi hızlıdır. * Zengin operatör seti ile C dili, hedef CPU'ların birçok özelliğini kullanabilir. Belirli bir CPU'nun daha ezoterik talimatlara sahip olduğu durumlarda, bu talimatlardan yararlanmak için belki de içsel işlevlerle bir dil varyantı oluşturulabilir - pratik olarak tüm hedef CPU özelliklerini kullanabilir. * Dil, yapıların ikili veri blokları üzerine bindirilmesini kolaylaştırarak verilerin anlaşılmasına, gezinmesine ve değiştirilmesine olanak tanır - veri yapıları, hatta dosya sistemleri yazabilir. * Dil, tamsayı aritmetiği ve mantığı ve belki de farklı boyutlardaki kayan nokta sayıları için bit işleme dahil olmak üzere zengin bir operatör grubunu destekler - uygun şekilde yapılandırılmış verileri etkili bir şekilde işleyebilir. * C oldukça küçük bir dildir, yalnızca bir avuç ifade içerir ve kapsamlı hedef kod oluşturan çok fazla özelliği yoktur - anlaşılırdır. * C, ara sıra dünyayı durduran çöp toplama olayları için herhangi bir endişe duymadan, bellek işleme operasyonlarına makul verimlilik ve öngörülebilir zamanlama sağlayan bellek allocation ve deallocation üzerinde doğrudan kontrole sahiptir - öngörülebilir bir performansa sahiptir. * Platform donanımına işaretçiler ve type punning ile erişilebilir, böylece sisteme özgü özellikler (örn. Kontrol/Durum Kayıtları, G/Ç kayıtları) (e.g. Control/Status Registers, I/O registers) C ile yazılmış kodla yapılandırılabilir ve kullanılabilir – üzerinde çalıştığı platformla iyi etkileşime girer. * Bağlayıcıya ve ortama bağlı olarak, C kodu, Assembly dilinde yazılmış kitaplıkları da çağırabilir ve Assembly dilinden çağrılabilir - diğer alt düzey kodlarla iyi bir şekilde birlikte çalışır. * C ve onun arama kuralları ve bağlayıcı yapıları, hem C'ye hem de C'den yapılan aramalarla birlikte diğer yüksek seviyeli dillerle birlikte yaygın olarak kullanılır - diğer yüksek seviyeli kodlarla iyi bir şekilde birlikte çalışır. * C, kütüphaneler, çerçeveler, açık kaynak derleyiciler, hata ayıklayıcılar ve yardımcı programlar dahil olmak üzere çok ergin ve geniş bir ekosisteme sahiptir ve fiili standarttır. Sürücülerin C'de zaten mevcut olması veya bir C derleyicisinin arka ucuna(back-end) benzer bir CPU mimarisi olması muhtemeldir, bu nedenle başka bir dil seçmek için azaltılmış teşvik vardır. === Bir kez web geliştirme için kullanıldı === Tarihsel olarak, C bazen web uygulaması, sunucu ve tarayıcı arasında bilgi için bir "ağ geçidi" olarak Ortak Ağ Geçidi Arayüzü(Common Gateway Interface) (CGI) kullanılarak web geliştirme için kullanılmıştır. C, hızı, kararlılığı ve neredeyse evrensel kullanılabilirliği nedeniyle yorumlanan (interpreted) diller yerine seçilmiş olabilir. Web geliştirmenin C'de yapılması artık yaygın bir uygulama değildir ve diğer birçok web geliştirme aracı mevcuttur. === Diğer bazı dillerin kendileri C ile yazılmıştır === C'nin geniş kullanılabilirliğinin ve verimliliğinin bir sonucu, diğer programlama dillerinin derleyicileri, kitaplıkları ve yorumlayıcılarının genellikle C'de uygulanmasıdır. Örneğin Python,Perl, Ruby, ve PHP referans uygulamaları C ile yazılmıştır. === Hesaplama açısından yoğun kitaplıklar için kullanılır === C, programcıların algoritmaların ve veri yapılarının verimli uygulamalarını oluşturmalarını sağlar, çünkü donanımdan soyutlama katmanı incedir ve ek yükü düşüktür, bu da hesaplama açısından yoğun programlar için önemli bir kriterdir. Örneğin, GNU Çoklu Hassas Aritmetik Kitaplığı, GNU Bilimsel Kitaplığı, Mathematica ve MATLAB tamamen veya kısmen C dilinde yazılmıştır. Birçok dil, C'de kitaplık işlevlerini çağırmayı destekler. Örneğin, Python tabanlı framework NumPy, yüksek performans ve donanım etkileşimi yönleri için C'yi kullanır. === Ara dil olarak C === C bazen diğer dillerin uygulamaları tarafından bir ara dil olarak kullanılır. Bu yaklaşım taşınabilirlik veya kolaylık için kullanılabilir; C'yi bir ara dil olarak kullanarak, makineye özel ek kod oluşturucular gerekli değildir. C, oluşturulan kodun derlenmesini destekleyen, satır numarası önişlemci yönergeleri ve başlatıcı listelerinin sonunda isteğe bağlı gereksiz virgüller gibi bazı özelliklere sahiptir. Bununla birlikte, C'nin bazı eksiklikleri, C-- gibi ara diller olarak kullanılmak üzere özel olarak tasarlanmış diğer C-tabanlı dillerin geliştirilmesine yol açmıştır. Ayrıca, çağdaş büyük derleyiciler GCC ve LLVM'nin her ikisi de C olmayan bir ara temsile sahiptir ve bu derleyiciler, C dahil birçok dil için ön uçları (front ends) destekler. === Son kullanıcı uygulamaları === C ayrıca son kullanıcı uygulamalarını uygulamak için yaygın olarak kullanılmaktadır. Bununla birlikte, bu tür uygulamalar daha yeni, daha yüksek seviyeli dillerde de yazılabilir. == Sınırlamalar == C popüler, etkili ve son derece başarılı olmasına rağmen, aşağıdakiler de dahil olmak üzere dezavantajları vardır: * `malloc` ve `free` ile standart dinamik bellek işleme hataya açıktır. Hatalar şunları içerir: Bellek ayrıldığında ancak serbest bırakılmadığında bellek sızdırıyor; ve önceden boşaltılan belleğe erişim. * İşaretçilerin kullanımı ve belleğin doğrudan manipülasyonu, belki de programcı hatası veya yetersiz veri denetimi nedeniyle belleğin bozulmasının mümkün olduğu anlamına gelir. * Bazı tip kontrolü vardır, ancak değişken fonksiyonlar gibi alanlar için geçerli değildir ve tip kontrolü önemsiz veya yanlışlıkla atlanabilir. * Yüksek seviyeli programlama dillerinde yaygın olarak bulunan string değişken tipi C'de bulunmadığı için bunun yerine char ile belirli bir uzunlukta karakter dizisi array şeklinde hafızada tutulur. Mesela char a[]="Merhaba"; şeklinde bir karakter dizisi tanımlanabilir. Fakat daha sonra bu değişkene a[]="Nasılsın?"; şeklinde direkt olarak yeni bir değer atanamaz. Bunun yerine strcpy fonksiyonu kullanılabilir. Bu da diğer programlama dillerine nazaran C'nin zorluklarından biridir. * Derleyici tarafından üretilen kodun kendisi birkaç kontrol içerdiğinden, programcının tüm olası sonuçları göz önünde bulundurması ve arabellek taşmalarına, dizi sınırları denetimine, yığın taşmalarına, bellek tükenmesine, tür koşullarına, dizi yalıtımına vb. karşı koruma yükü vardır. * İşaretçilerin kullanımı ve bu araçların çalışma zamanı manipülasyonu, derleme zamanında belirlenemeyen aynı verilere (aliasing) erişmenin iki yolu olabilir. Bu, diğer dillerde mevcut olabilecek bazı optimizasyonların C'de mümkün olmadığı anlamına gelir. FORTRAN daha hızlı kabul edilir. * Standart kitaplık işlevlerinden bazıları, örn. `scanf`, arabellek taşmalarına neden olabilir. * Oluşturulan kodda düşük seviyeli değişkenler için sınırlı standartlaştırma desteği vardır, örneğin: farklı işlev çağırma kuralları ve ABI; farklı yapı paketleme kuralları; daha büyük tamsayılar içinde farklı bayt sıralaması (endianness dahil). Pek çok dil uygulamasında, bu seçeneklerden bazıları önişlemci yönergesi`#pragma` aile, bazıları ise ek anahtar sözcüklerle ör. `__cdecl`çağrı kuralını kullanın. Ancak yönerge ve seçenekler tutarlı bir şekilde desteklenmemektedir. * Standart kitaplığı kullanarak dize işleme, kod açısından yoğundur ve açık bellek yönetimi gerekir. * Dil, nesne yönelimini, introspection, çalışma zamanı ifadesi değerlendirmesini, jenerikleri vb. doğrudan desteklemez. * Dil özelliklerinin uygunsuz kullanımına karşı sürdürülemez kodlara yol açabilecek birkaç koruma vardır. Zor kod için bu tesis, International Obfuscated C Code Contest ve Underhanded C Contest. gibi yarışmalarla kutlandı. * C, istisna işleme için standart destekten yoksundur ve yalnızca hata denetimi için dönüş kodları sunar. `setjmp` ve`longjmp` standart kitaplık işlevleri [53]'te makrolar aracılığıyla bir try-catch mekanizmasını uygulamak için kullanılmıştır. * Bazı amaçlar için, kısıtlı C stilleri benimsenmiştir. Örneğin. MISRA C veya CERT C, hata olasılığını azaltmak amacıyla. CWE gibi veritabanları, C vb.'nin güvenlik açıklarına sahip olma yollarını ve azaltma önerilerini saymaya çalışır. * Bazı dezavantajlara karşı hafifletebilecek araçlar var. Çağdaş C derleyicileri, birçok olası hatayı belirlemeye yardımcı olmak için uyarılar oluşturabilen kontroller içerir. * Bu dezavantajlardan bazıları, diğer dillerin oluşturulmasına yol açmıştır. == İlgili diller == C, C++, C#, D, Go, Java, JavaScript, Perl, PHP, Rust ve Unix'in C kabuğu gibi sonraki birçok dili hem doğrudan hem de dolaylı olarak etkilemiştir. En yaygın etki sözdizimsel olmuştur; bahsedilen dillerin tümü, C'nin deyim (statement) ve (az ya da çok tanınabilir şekilde) ifade (expression) sözdizimini, C'den bazen kökten farklı olan tür sistemleri, veri modelleri ve/veya büyük ölçekli program yapıları ile birleştirir. Komut dosyası oluşturmak için de kullanılabilen Ch ve CINT dahil olmak üzere birkaç C veya C'ye yakın yorumlayıcı mevcuttur. Nesne yönelimli programlama dilleri popüler hale geldiğinde, C++ ve Objective-C, C'nin nesne yönelimli yetenekler sağlayan iki farklı uzantısıydı. Her iki dil de başlangıçta kaynaktan kaynağa (source to source) derleyiciler olarak uygulandı; kaynak kodu C'ye çevrildi ve ardından bir C derleyicisi ile derlendi. C++ programlama dili (başlangıçta "C with Classes" olarak adlandırıldı) Bjarne Stroustrup tarafından C benzeri bir sözdizimi ile nesne yönelimli işlevsellik sağlamaya yönelik bir yaklaşım olarak geliştirilmiştir. C++, daha fazla yazma gücü, kapsam belirleme (generic programming) ve nesne yönelimli programlamada yararlı olan diğer araçları ekler ve şablonlar aracılığıyla genel programlamaya izin verir. Neredeyse C'nin bir üst kümesi olan C++ şimdi, birkaç istisna dışında C'nin çoğunu destekliyor. Objective-C, başlangıçta C'nin üzerinde çok "ince" bir katmandı ve hibrit bir dinamik/statik yazım paradigması kullanarak nesne yönelimli programlamaya izin veren katı bir C üst kümesi olmaya devam ediyor. Objective-C sözdizimini hem C'den hem de Smalltalk'tan alır: ön işleme, ifadeler, işlev bildirimleri ve işlev çağrılarını içeren sözdizimi C'den miras alınırken, nesne yönelimli özelliklerin sözdizimi orijinal olarak Smalltalk'tan alınmıştır. C++ ve Objective-C'ye ek olarak, Ch, Cilk ve Unified Parallel C, C'nin neredeyse üst kümeleridir. == Kaynakça == == Dış bağlantılar == * ISO C Working Group resmî web sitesi * comp.lang.c Sıkça Sorulan Sorular * ISO/IEC 9899 resmî C99 belgeleri sasa * Coding Programmer Page / C Library Reference and Examples (english) *Happy Codings Programming Code Examples Kategori:Amerika Birleşik Devletleri icatları Kategori:Çapraz platform yazılımları Kategori:Sistem programlama dilleri Kategori:Yapısal programlama dilleri
C (programlama dili)
1,118
== Olaylar == * 1578 - Vadiü'l-Mehazin Muharebesi, Portekizlilere karşı Osmanlı İmparatorluğu ve müttefiki olan Fas birliklerinin kesin zaferiyle sona erdi. * 1683 - Dom Perignon ilk şampanyayı üretti. * 1791 - Osmanlı ile Avusturya Devletleri arasında Ziştovi Antlaşması imzalandı. * 1870 - Kızılhaç Derneği, Birleşik Krallık'ta kuruldu. * 1923 - Rauf Bey (Orbay) Başbakanlıktan ayrıldı. * 1940 - Taksim Gazinosu açıldı. İstanbul Belediyesi'nin açtığı gazinonun amacı halka ucuz eğlence sağlamaktı. * 1944 - Anne Frank, Naziler tarafından yakalandı. 1945'te toplama kampında öldü. Saklanırken tuttuğu notlar sonradan klasik haline geldi. * 1950 - TSKB - Türkiye Sınai Kalkınma Bankası kuruldu. * 1958 - Uluslararası Para Fonu'nun baskısıyla yüksek devalüasyona gidildi. Dolar 2 lira 80 kuruştan, 9 liraya çıktı. * 1959 - İstanbul'da yumurta büyüklüğünde dolu yağdı. Yaralanmalar ve maddi hasar meydana geldi. * 1976 - İspanya Kralı Juan Carlos, siyasi tutukluların %90'ını affetti. * 1983 - İtalya'da ilk kez bir sosyalist, Sosyalist Parti Genel Sekreteri Bettino Craxi, Başbakanlık görevine getirildi. * 1986 - Yargıtay, ameliyatla cinsiyet değiştiren Bülent Ersoy'un erkek olduğuna karar verdi. * 1987 - Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü, Türkiye'nin İran'a silah satan ülkeler arasında olduğunu ileri sürdü. * 1988 - Samsun ve Sinop sahillerine, zehirli oldukları bildirilen çok sayıda varil vurdu. * 1995 - Hırvatistan'nın Krayina Sırp Cumhuriyeti'ya karşı saldırılarına başlamasıyla, Fırtına Harekâtı başladı. * 2005 - Senarist Safa Önal, filme çekilmiş 395 senaryosuyla Guinness Rekorlar Kitabı'na girdi. * 2019 - Amerika Birleşik Devletleri'nin Ohio eyaletine bağlı Dayton kentinde gerçekleşen silahlı saldırıda 10 kişi hayatını kaybetti, 27 kişi yaralandı. * 2020 - 2020 Beyrut patlamaları: Lübnan'ın başkenti Beyrut'ta, Beyrut Limanı'nda bir depoda bulunan 2 bin 750 ton amonyum nitrat infilak etti; 154 kişi öldü, 6 bin kişi yaralandı. Kentte büyük hasar meydan geldi. == Doğumlar == * 1521 - VII. Urbanus, Katolik Kilisesi'nin 228. Papası (ö. 1590) * 1792 - Percy Bysshe Shelley, İngiliz şair (ö. 1822) * 1801 - Augustin-Alexandre Dumont, Fransız heykeltıraş (ö. 1884) * 1805 - William Rowan Hamilton, İrlandalı matematikçi (ö. 1865) * 1834 - John Venn, İngiliz matematikçi (ö. 1923) * 1859 - Knut Hamsun, Norveçli romancı, oyun yazarı, şair ve Nobel Edebiyat Ödülü sahibi (ö. 1952) * 1901 - Louis Daniel Armstrong, Amerikalı caz trompetçisi (ö. 1971) * 1912 - Daniel Aaron, Amerikalı yazar ve akademisyen (ö. 2016) * 1912 - Raoul Wallenberg, İsveçli mimar, iş insanı, diplomat ve yardımsever (ö. 1947) * 1920 - Helen Thomas, Amerikalı gazeteci ve muhabir (ö. 2013) * 1921 - Maurice Richard, Kanadalı buz hokeyi oyuncusu ve koç (ö. 2000) * 1927 - Turgut Uyar, Türk şair (ö. 1985) * 1928 - Gerard Damiano, Amerikalı porno film yönetmeni (ö. 2008) * 1930 - Ali Sistani, Irak'taki en önemli Şiî dini lider * 1932 - Frances E. Allen, Amerikalı bilgisayar bilimcisi (ö. 2020) * 1934 - Dallas Green, Amerikalı eski beyzbol oyuncusu, yönetici ve menajer (ö. 2017) * 1935 - Carol Arthur, Amerikalı aktris (ö. 2020) * 1940 - Hilmi Özkök, Türk asker ve Türk Silahlı Kuvvetleri'nin 24. Genelkurmay Başkanı * 1941 - Zeki Ökten, Türk yönetmen (ö. 2009) * 1942 - Don S. Davis, Amerikalı aktör ve ressam (ö. 2008) * 1943 - Vicente Alberto Álvarez Areces, İspanyol politikacı (ö. 2019) * 1944 - Orhan Gencebay, Türk müzisyen * 1952 - Moya Brennan, Grammy Ödülü adayı Kelt folk şarkıcısı * 1953 - Hiroyuki Usui, Japon eski millî futbolcu * 1954 - Anatoliy Kinah, Ukraynalı siyasetçi * 1955 - Billy Bob Thornton, Amerikalı oyuncu, film yazarı ve müzisyen * 1957 - John Wark, İskoç millî futbolcu * 1958 - Mary Decker, Amerikalı bayan eski orta mesafe koşucusu * 1958 - Silvan Şalom, İsrailli sağ siyasetçi ve bakan * 1959 - John Gormley, İrlandalı politikacı * 1960 - José Luis Rodríguez Zapatero, İspanyol siyasetçi ve Başbakan * 1961 - Barack Obama, ABD'nin 44. Başkanı * 1965 - Dennis Lehane, Amerikalı yazar ve senarist * 1965 - Fredrik Reinfeldt, İsveçli siyasetçi ve Başbakan * 1965 - Michael Skibbe, Alman futbolcu ve teknik direktör * 1968 - Daniel Dae Kim, Amerikalı oyuncu * 1969 - Max Cavalera, Brezilyalı şarkıcı, gitarist ve söz yazarı * 1970 - John August, Amerikalı senarist, yönetmen ve oyuncu * 1970 - Ron Lester, Amerikalı oyuncu (ö. 2016) * 1971 - Jeff Gordon, Amerikalı yarış arabası sürücüsü * 1973 - Marcos, Brezilyalı millî futbolcu * 1974 - Kily González, Arjantinli millî futbolcu * 1975 - Andy Hallett, Amerikalı oyuncu ve şarkıcı (ö. 2009) * 1975 - Nikos Liberopulos, Yunan forvet oyuncusu * 1977 - Luís Boa Morte, Portekizli millî futbolcu ve teknik direktör * 1981 - Marques Houston, Amerikalı R&B; şarkıcısı ve oyuncu * 1981 - Meghan, Amerikalı oyuncu ve manken, Britanya Kraliyet Ailesi üyesi * 1982 - Öykü Gürman, Türk şarkıcı * 1983 - David Cerrajería, İspanyol futbolcu * 1983 - Greta Gerwig, Amerikalı oyuncu, yönetmen, senarist ve oyun yazarı * 1984 - Alexis Ruano Delgado, İspanyol futbolcu * 1985 - Robbie Findley, Amerikalı futbolcu * 1985 - Mark Milligan, Avustralyalı millî futbolcu * 1987 - Marreese Speights, Amerikalı profesyonel eski basketbolcu * 1987 - Jang Keun-suk, Güney Koreli oyuncu, şarkıcı ve model * 1987 - Antonio Valencia, Ekvadorlu millî futbolcu * 1988 - Tom Parker, İngiliz müzisyen * 1989 - Jessica Mauboy, Avustralyalı şarkıcı-şarkı yazarı ve oyuncu * 1990 - Hikmet Balioğlu, Türk futbolcu * 1991 - Izet Hajrović, Boşnak millî futbolcu * 1992 - Cole Sprouse, Amerikalı oyuncu * 1992 - Dylan Sprouse, Amerikalı oyuncu * 1994 - Almila Ada, Türk oyuncu * 1995 - Andreas Vindheim, Norveçli milli futbolcu * 1996 - Muhammed Enes Yılmaz, Türk futbolcu * 1998 - Aytaç Şaşmaz, Türk oyuncu == Ölümler == * 1060 - I. Henri, 20 Temmuz 1031'den 4 Ağustos 1060'ta ölümüne kadar Fransa kralı (d. 1008) * 1072 - Romen Diyojen, Bizans imparatoru (d. y. 1030) * 1306 - III. Wenceslaus, 1301 ile 1305 arasında Macaristan ve 1305 yılında Bohemya ve Polonya kralı (d. 1289) * 1345 - İsmail, 1342-1345 doneminde saltanat süren Türk kökenli Bahri Hanedanı'ndan onaltıncı Memluk Devleti hükümdarı (d. 1325) * 1526 - Juan Sebastián Elcano, İspanyol kaşif ve denizci (d. 1486) * 1578 - I. Sebastião, Portekiz Kralı (d. 1554) * 1639 - Juan Ruiz de Alarcón, Meksikalı yazar, oyuncu ve hukukçu (d. 1581) * 1683 - Turhan Hatice Sultan, Osmanlı'nın 2. Valide Sultanı (IV. Mehmet'in annesi) (d. 1627) * 1875 - Hans Christian Andersen, Danimarkalı masal yazarı (d. 1805) * 1892 - Ernestine Rose, Amerikalı yazar (d. 1810) * 1900 - Étienne Lenoir, Belçikalı mühendis (d. 1822) * 1922 - Enver Paşa, Osmanlı asker ve siyaset adamı (d. 1881) * 1948 - Mileva Marić, Sırp fizikçi (d. 1875) * 1957 - Talat Artemel, Türk tiyatro ve sinema sanatçısı (d. 1901) * 1977 - Edgar Douglas Adrian, Britanyalı elektrofizyolog (d. 1889) * 1977 - Ernst Bloch, Alman filozof (d. 1885) * 1981 - Fazıla Şevket Giz, Türk zoolog (Türkiye'nin ilk kadın profesörlerinden) (d. 1903) * 1981 - Melvyn Douglas, Amerikalı aktör (d. 1901) * 1984 - Badra İrgit, İlk Tıva çocuk yazarı (d. 1910) * 1991 - Nikiforos Vrettakos, Yunan şair ve yazar (d. 1912) * 1993 - Sabri Berkel, Türk ressam (d. 1907) * 1997 - Jeanne Calment, dünyanın en uzun ömürlü insanı (122 yıl 164 gün) (d. 1875) * 1998 - Yuri Artyuhin, Sovyet kozmonot (d. 1930) * 1999 - Victor Mature, Amerikalı aktör (d. 1915) * 2003 - Frederick Chapman Robbins, Amerikalı mikrobiyolog ve Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü sahibi (d. 1916) * 2004 - Baki Tamer, Türk karakter, tiyatro, dizi ve sinema oyuncusu (d. 1924) * 2005 - Osman Numan Baranus, Türk şair ve yazar (d. 1930) * 2007 - Lee Hazlewood, Amerikalı country şarkıcısı, besteci ve yapımcı (d. 1929) * 2007 - Samih Rifat, Türk mimar, fotoğrafçı, çevirmen ve yazar (d. 1945) * 2008 - Craig Jones, İngiliz motosiklet yarışçısı (d. 1985) * 2009 - Blake Snyder, Amerikalı yazar, senarist, danışman ve eğitimci (d. 1957) * 2011 - Naoki Matsuda, Japon eski millî futbolcu (d. 1977) * 2012 - Metin Erksan, Türk film yönetmeni (d. 1929) * 2013 - Şêrko Bêkes, çağdaş Kürt şairi (d. 1940) * 2013 - Ahmet Erhan, Türk şair ve yazarı (d. 1958) * 2013 - Renato Ruggiero, İtalyan diplomat ve eski bakan (d. 1930) * 2014 - Walter Massey, Kanadalı aktör (d. 1928) * 2015 - Takashi Amano, Japon fotoğraf sanatçısı, akvarist ve yazar (d. 1954) * 2016 - Zinaida Şarko, Rus tiyatro ve sinema oyuncusu (d. 1929) * 2017 - Raffaele Calabro, İtalyan Roma Katolik piskopos (d. 1940) * 2017 - Luiz Melodia, Brezilyalı oyuncu, şarkıcı ve söz yazarı (d. 1951) * 2017 - Yavuz Özışık, Türk piyanist ve müzisyen (d. 1942) * 2018 - Lorrie Collins, Amerikalı rock and roll, country ve rockabilly şarkıcısı gitaristidir (d. 1942) * 2018 - Donald Hunt, İngiliz orkestra şefi ve müzisyendir (d. 1930) * 2018 - Josy Moinet, Fransız siyasetçi (d. 1929) * 2019 - Ernie Bowman, Eski Amerikalı profesyonel beyzbol oyuncusu (d. 1935) * 2019 - Ivo Lill, Estonyalı cam sanatçısı (d. 1953) * 2019 - Harald Nickel, Alman eski futbolcuydu (d. 1953) * 2020 - Ebrahim Alkazi, Hint tiyatro yönetmeni ve eğitimci (d. 1925) * 2020 - Frances E. Allen, Amerikalı bilgisayar bilimcisi (d. 1932) * 2020 - Üstün Asutay, Türk tiyatro, sinema ve dizi oyuncusu (d. 1938) * 2020 - Sunnam Rajaiah, Hint politikacı (d. 1960) * 2021 - Bobby Eaton, Amerikalı profesyonel güreşçi (d. 1958) * 2021 - Dick Farrel, Amerikalı radyocu ve aşı karşıtı aktivist (d. 1956) * 2021 - Paul Johnson, Amerikalı müzisyen, DJ ve yapımcı (d. 1971) * 2021 - Åke Lundqvist, İsveçli aktör (d. 1936) * 2021 - Padma Sachdev, Hint şair ve romancı (d. 1940) * 2021 - Moisés Torres, Bolivyalı siyasetçi, gazeteci ve akademisyen (d. 1949) * 2022 - Agustín Drake Aldama, Kübalı heykeltıraş, ressam ve grafik sanatçısı (d. 1934) * 2022 - Adriana Roel, Meksikalı aktris (d. 1934) == Tatiller ve özel günler == *0804 04
4 Ağustos
1,116
== Olaylar == * 1815 - Napolyon'un son zaferi Ligny Meydan Muharebesi, ünlü Waterloo Savaşı'ndan iki gün önce gerçekleşti. * 1903 - Ford Motor Şirketi kuruldu. * 1903 - Pepsi Cola Şirketi, markasını ve amblemini tescil ettirdi. * 1919 - Merzifon isyanı. * 1919 - Yörük Ali Efe, Yunan müfrezesini imha etti. * 1920 - Yara bandı, Earle Dickson tarafından icat edildi. * 1924 - Trabzon'da "Yeni Yol" isimli günlük gazetenin çıkmaya başlaması. * 1932 - Almanya'da yarı askeri Nazi örgütleri SA ve SS üzerindeki Hükûmet yasağı kaldırıldı. * 1938 - Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü kuruldu. Spor artık devlet denetiminde. * 1940 - Henri Philippe Pétain, Alman işgalinin ardından Fransa Başbakanı oldu. * 1940 - Litvanya'da komünist yönetim kuruldu. * 1949 - Devlet Tiyatro ve Operası Kuruluş Yasası yürürlüğe girdi ve Muhsin Ertuğrul Genel Müdür olarak atandı. * 1950 - TBMM, Türkçeleştirilmiş ezanın eskiden olduğu gibi Arapça okunmasına dair kanunu kabul etti. * 1952 - Osmanlı hanedanı kadınlarına Türkiye'ye dönme izni çıktı. * 1960 - Yassıada'da tutuklu bulunan eski Başbakan Adnan Menderes sinir krizi geçirdi ve revire kaldırıldı. * 1961 - İlk Türk Otomobili Projesi "Devrim Otomobili" için çalışmalara başlandı. * 1961 - Rus balet Rudolf Nureyev Batı'ya iltica etti. * 1963 - Vostok 6 ile dünya yörüngesine fırlatılan Rus kozmonot Valentina Tereşkova, uzaya seyahat eden ilk kadın oldu. * 1964 - Amerikalı siyahi hakları önderi Martin Luther King, Nobel Barış Ödülü'nü kazandı. * 1967 - İran Şahı Muhammed Rıza Pehlevi ve eşi Şahbanu Farah Pehlevi Türkiye'ye geldi. * 1968 - Sırrı Acar, Avrupa Grekoromen Güreş Şampiyonası'nda şampiyon oldu. * 1970 - 15 Haziran'da işçiler, İzmit Gebze'den İstanbul'a doğru yürüyüşe geçmişlerdi. Yürüyüş sırasında geçilen yerlerdeki işçilerin de katılımıyla, 15-16 Haziran işçi direnişi olarak adlandırılan bu olaylar, 5 kişinin ölmesi ve İstanbul ve Kocaeli'de sıkıyönetim ilan edilmesi ile sona erdi. * 1973 - TRT - MEB ortaklığıyla hazırlanan, Üniversite Giriş Sınavı Hazırlık Kursları televizyondan yayınlanmaya başlandı. * 1976 - Güney Afrika'da siyahların yaşadığı Soweto kasabasında, Afrikaans dilinde eğitimi protesto eden öğrencilerin üzerine ateş açan Güney Afrika Polis'i, 600 öğrenciyi öldürdü. * 1983 - Yuri Andropov, SSCB Başbakanı oldu. * 1987 - Türkiye'yi ziyaret eden İran Başbakanı Mir Hüseyin Musavi'nin, Anıtkabir'i ziyaret etmemesi tepkiyle karşılandı. Erdal İnönü, Başbakanlık önüne siyah çelenk bıraktı. * 1988 - Mehmet Ali Birand'ın "İşte PKK, işte Apo" başlıklı röportajı nedeniyle, Milliyet gazetesi toplatıldı. * 1991 - Başbakan Yıldırım Akbulut istifasını, Cumhurbaşkanı Turgut Özal'a verdi. * 1994 - Amasya Kütüphanesi'nden çalınan tarihi Kuran, Ayşegül Tecimer'in yalısının bahçesinde bulundu. * 1994 - Anayasa Mahkemesi, Demokrasi Partisi'nin (DEP) kapatılmasına ve bu Parti'nin üyesi olan, 5'i ceza evindeki 13 Milletvekili'nin üyeliğinin sona ermesine karar verdi. * 2000 - 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'e, "Devlet Şeref Madalyası" verildi. * 2002 - İstanbul Boğazı’nda “Modisk” adlı nehir tipi Rus gemisi ile "Aqua-2" isimli bir yolcu teknesi çarpıştı. Batan teknede kaybolan 4 yolcudan 2’sinin cesedi bulundu. * 2007 - Hint asıllı Amerikalı astronot Sunita Williams, uzayda en uzun süre kalan kadın astronot unvanının sahibi oldu. * 2013 - Gezi Parkı protestolarında, Berkin Elvan gaz kapsülüyle vuruldu. Aylarca komada kalan Berkin, 11 Mart 2014'te hayatını kaybetti. * 2015 - 5 Seconds of Summer'da gitarist olan Michael Clifford, Londra'daki konser sırasında görsel amaçlı konulan fişekler yüzünden saçları yandı ve hafif bir şekilde yaralandı. == Doğumlar == * 1139 - Konoe, Japonya'nın geleneksel veraset düzenine göre 76. imparatorudur (ö. 1155) * 1313 - Giovanni Boccaccio, İtalyan yazar ve şair (ö. 1375) * 1583 - Axel Oxenstierna, İsveçli bir devlet adamı (ö. 1654) * 1613 - John Cleveland, İngiliz şair (ö. 1658) * 1633 - Jean de Thévenot, Fransız Doğu gezgini (ö. 1667) * 1723 - Adam Smith, İskoç filozof ve ekonomist (ö. 1790) * 1752 - Salavat Yulayev, Başkurtistan istiklal savaşcısı ve şairidir (ö. 1800) * 1786 - Anne Elizabeth Baker, İngiltere'de yaşamış olan filolog, tarihçi ve illüstratör (ö. 1861) * 1793 - Diego Portales, Şilili siyasetçi (ö. 1837) * 1801 - Julius Plücker, Alman fizikçi, matematikçi ve akademisyendir (ö. 1868) * 1813 - Otto Jahn, Alman arkeolog (ö. 1869) * 1829 - Geronimo, Apaçi reisi (ö. 1909) * 1858 - John Peter Russell, Avustralyalı ressam (ö. 1930) * 1858 - V. Gustav, İsveç Kralı (ö. 1950) * 1866 - Germanos Karavangelis, Yunan din adamı (ö. 1935) * 1882 - Muhammed Musaddık, İranlı siyasetçi (ö. 1967) * 1888 - Alexander Friedman, Rus fiziksel evren bilimci ve matematikçi (ö. 1925) * 1890 - Stan Laurel, Amerikalı komedyen aktör (Laurel ve Hardy ikilisinden) (ö. 1965) * 1897 - Georg Wittig, Alman kimyager ve Nobel Kimya Ödülü sahibi (ö. 1987) * 1902 - Barbara McClintock, 1983 yılı Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü sahibi Amerikalı bilim insanı (ö. 1992) * 1902 - George Gaylord Simpson, Amerikalı bir taşılbilimci (ö. 1984) * 1907 - Jack Albertson, Amerikalı aktör, komedyen, dansçı ve şarkıcı (ö. 1981) * 1915 - John Wilder Tukey, Amerikalı istatistikçi (ö. 2000) * 1917 - Fedon Gizikis, Yunan generaldir (ö. 1999) * 1917 - Katharine Graham, Amerikalı bir yayıncıydı (ö. 2001) * 1920 - John Howard Griffin, Amerikalı fotoğraf sanatçısı (ö. 1980) * 1920 - Raymond Lemieux, Kanadalı organik kimyager (ö. 2000) * 1920 - José Portillo, bir Meksikalı avukat ve politikacıydı (ö. 2004) * 1926 - Efraín Ríos Montt, Guatemalalı asker ve siyasetçi (ö. 2018) * 1926 - Gu Fangzhou, Çinli tıp bilimcisi (ö. 2019) * 1927 - Ariano Suassuna, Brezilyalı oyun yazarı, romancı, denemeci, şair, öğretmen, avukat ve öğretim görevlisi (ö. 2014) * 1928 - Annie Cordy, Belçikalı oyuncu ve şarkıcı (ö. 2020) * 1928 - Ernst Stankovski, Avusturyalı aktör * 1929 - Sabah el-Ahmed el-Cabir es-Sabah, Kuveyt emiri (ö. 2020) * 1930 - Vilmos Zsigmond, Macar-Amerikalı sinematograf ve En İyi Sinematografi Akademi Ödülü sahibi (ö. 2016) * 1934 - Eileen Atkins, İngiliz oyuncu ve senaristtir * 1937 - Simeon Sakskoburggotski, 1943-1946 yıllarında Bulgaristan çarı * 1937 - Erich Wolf Segal, Amerikalı yazar, senarist ve eğitimci (ö. 2010) * 1938 - Joyce Carol Oates, Amerikalı yazar * 1942 - Walter Schwimmer, Avusturyalı siyasetçi ve diplomat * 1943 - Raymond Ramazani Baya, Demokratik Kongolu siyasetçi ve eski bakan (ö. 2019) * 1944 - Henri Richelet, Fransız ressam (ö. 2020) * 1946 - John Astor, İngiliz iş insanı ve siyasetçidir * 1946 - Tom Harrell, Amerikalı caz trompetçisi ve kompozitörüdür * 1946 - Esen Püsküllü, Türk sinema oyuncusu * 1949 - Fatma Belgen, Türk sinema ve dizi oyuncusu * 1952 - Yıldırım Öcek, Türk tiyatro ve televizyon oyuncusu (ö. 2018) * 1952 - Yorgo Papandreu, Yunan siyasetçi * 1952 - Alexander Zaitsev, Olimpiyat, Dünya ve Avrupa şampiyonu Sovyet buz patenci * 1954 - Jeffrey Ashby, Emekli Amerikan denizci ve astronot * 1955 - Laurie Metcalf, Amerikalı oyuncu ve seslendirme sanatçısı * 1955 - Giuliana Salce, İtalyan yürüyüşçü * 1956 - II. Mesrob Mutafyan, Ermeni din adamı ve Türkiye Ermenileri'nin 84'üncü patriğiydi (ö. 2019) * 1959 - Abraham Løkin Hansen, Faroeli futbolcu ve teknik direktör * 1961 - Can Dündar, Türk araştırmacı gazeteci ve yazar * 1962 - Arnold Vosloo, Güney Afrikalı aktör * 1963 - Sandman, Amerikalı profesyonel güreşçi * 1964 - Martin Feifel, Alman oyuncu * 1966 - Jan Železný, Çek cirit atıcı * 1967 - Jürgen Klopp, Alman eski futbolcu ve futbol antrenörü * 1969 - Bénabar, Fransız şarkıcı, söz yazarı ve besteci * 1970 - Phil Mickelson, Amerikalı golfçü * 1971 - Tupac Shakur, Amerikalı rap müzik sanatçısı, şair ve senarist (ö. 1996) * 1972 - John Cho, Kore doğumlu Amerikalı oyuncu ve müzisyen * 1972 - Andy Weir, Amerikalı roman yazarı ve yazılımcı * 1973 - Balçiçek İlter, Türk TV sunucusu ve gazeteci * 1973 - Federica Mogherini, İtalyan merkez sol siyasetçi * 1978 - Daniel Brühl, Alman oyuncu * 1978 - Lyndsey Marshal, İngiliz oyuncu * 1980 - Nehir Erdoğan, Türk oyuncu * 1980 - Sibel Kekilli, Türk asıllı Alman oyuncu * 1982 - Christoph Letkowski, Alman aktör, müzisyen ve şarkıcı * 1982 - Missy Peregrym, Kanadalı aktris ve eski model * 1982 - Rəşad Fərhad Sadıqov, Azeri futbolcu * 1983 - Naz Elmas, Türk sinema, televizyon ve tiyatro oyuncusu * 1986 - Fernando Muslera, Uruguaylı futbolcu * 1987 - Aya Sameshima, Japon millî futbolcu * 1988 - Tarık Langat Akdağ, Kenya asıllı Türk uzun mesafe koşucu * 1990 - Nezaket Erden, Türk oyuncu * 1993 - Alex Len, Ukraynalı profesyonel basketbolcu * 1994 **Marina Brunello, İtalyan satranç büyükustası **Rezar, Hollandalı profesyonel güreşçi **Ryohei Michibuchi, Japon futbolcu * 1997 - Jean-Kévin Augustin, Fransız futbolcu == Ölümler == * 1201 - İbnü'l Cevzî, Arap din, tarih ve tıp bilgini (d. 1116) * 1265 - Dokuz Hatun, Kerait prensesi * 1752 - Joseph Butler, İngiliz filozof (d. 1692) * 1850 - William Lawson, İngiliz kâşif (d. 1774) * 1858 - John Snow, İngiliz doktor ve anestezi ve tıbbi hijyenin geliştirilmesinde liderdir (d. 1813) * 1909 - Süleyman Selim Efendi, Sultan Abdülmecid'in oğlu (d. 1861) * 1929 - Oldfield Thomas, Britanyalı zoolog (d. 1858) * 1940 - Joseph Meister, Louis Pasteur tarafından kuduz aşısı olan ilk kişi (d. 1876) * 1944 - Marc Bloch, Fransız tarihçi (d. 1886) * 1947 - Bronisław Huberman, Çestohova'da doğan Polonyalı kemancı (d. 1882) * 1953 - Margaret Bondfield, İngiliz politikacı (d. 1873) * 1958 - Imre Nagy, Macar siyasetçi (d. 1896) * 1961 - Marcel Junod, İsviçreli doktor (d. 1904) * 1962 - Aleksey Antonov, Sovyet Ordusunun generali (d. 1896) * 1963 - Richard Kohn, Avusturyalı futbolcu ve teknik direktör (d. 1888) * 1966 - Şakir Zümre, Türk hukukçu ve Cumhuriyet döneminin ilk sanayicisi (d. 1885) * 1977 - Wernher von Braun, Alman bilim insanı (d. 1912) * 1979 - Ignatius Kutu Acheampong, 13 Ocak 1972'den 5 Temmuz 1978'e kadar Gana'yı yöneten general (d. 1931) * 1979 - Ayhan Işık, Türk sinema oyuncusu (d. 1929) * 1979 - Ayşe Sıdıka Avar, Türk öğretmen (d. 1901) * 1979 - Nicholas Ray, Amerikalı film yönetmeni (d. 1911) * 1994 - Kristen Pfaff, Amerikalı bas gitarist (d. 1967) * 2006 - Cüneyd Orhon, Türk kemençe sanatçısı (d. 1926) * 2012 - Nayif bin Abdülaziz el-Suud, Suudi prens (d. 1934) * 2012 - Susan Tyrrell, Amerikalı oyuncu, ressam ve yazar (d. 1945) * 2013 - Josip Kuže, Hırvat asıllı Yugoslav futbolcu ve teknik direktör (d. 1952) * 2013 - Ottmar Walter, Alman futbolcu (d. 1924) * 2014 - Ayşe Şasa, Türk senarist ve yazar (d. 1941) * 2016 - Jo Cox, Birleşik Krallık İşçi Partisi milletvekili (d. 1974) * 2017 - John G. Avildsen, Amerikalı film yönetmeni (d.1935) * 2017 - Christian Cabrol, Fransız kalp cerrahı (d. 1925) * 2017 - Stephen Furst, Amerikalı oyuncu ve televizyon film yönetmeni (d. 1955) * 2017 - Curt Hanson, Amerikalı siyasetçi (d. 1943) * 2017 - Helmut Kohl, Almanya Başbakanı (d. 1930) * 2018 - Martin Bregman, Amerikalı film yapımcısı (d. 1926) * 2019 - Frederick Andermann, Kanadalı doktor ve akademisyen (d. 1930) * 2019 - Erzsébet Gulyás-Köteles, Macar jimnastikçi (d. 1924) * 2020 - John Benfield, İngiliz oyuncu (d. 1951) * 2020 - Haribhau Jawale, Hint politikacı (d. 1953) * 2020 - Paulinho Paiakan, Brezilyalı politikacı (d. 1953) * 2020 - Patrick Poivey, Fransız aktör ve dublaj sanatçısı (d. 1948) * 2021 - Frank Bonner, Amerikalı aktör ve film yönetmeni (d. 1942) * 2021 - Zhou Qingjun, Tayvan'da yaşayan Çinli insan hakları aktivisti ve siyasetçi (d. 1943) * 2021 - Jabu Mabuza, Güney Afrikalı iş insanı ve girişimci (d. 1958) * 2022 - Tony Boskovic, Futbol hakemidir (d. 1933) * 2022 - Yuri Fedotov, Rus siyasetçi ve diplomat (d. 1947) * 2022 - Antonio Montero Moreno, İspanyol Roma Katolik başpiskopos (d. 1928) * 2022 - Tim Sale, Amerikalı çizgi roman sanatçısı (d. 1956) * 2023 - Alfredo Rojas, Arjantinli eski profesyonel futbolcu (d. 1937) * 2023 - Gino Mäder, İsviçreli yol ve pist bisikleti yarışçısı (d. 1997) == Tatiller ve özel günler == * İrlanda'da "Bloomsday" * Türkiye Kamu Çalışanları Günü *0616 16
16 Haziran
1,051
Sağlık, sadece hastalık ve sakatlık durumunun olmayışı değil kişinin bedenen, ruhen ve sosyal yönden tam bir iyilik halidir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) sağlığı, "sadece hastalıkların ve rahatsızlıkların olmayışı değil, bir bütün olarak fiziki, ruhi ve sosyal açıdan iyi olma hali" olarak açıklar."World Health Organization.Constitution of the World Health Organization as adopted by the International Health Conference, New York, 19–22 June 1946; signed on 22 July 1946 by the representatives of 61 States (Official Records of the World Health Organization, no. 2, p. 100) and entered into force on 7 April 1948. In World Health Organization. (2006). Constitution of the World Health Organization – Basic Documents, Forty-fifth edition, Supplement, October 2006. Uygulama için sınırlı bir değere sahip olabileceğinden, bu tanım tartışmaya açıktır. Sağlık, yaşam boyunca fiziksel, zihinsel ve sosyal zorlukları uyarlama ve yönetme yeteneği olarak tanımlanabilir. == Tarih == Sağlığın anlamı tarih boyunca evrim sürecinden geçmiştir. Biomedikal perspektiften bakacak olursak, sağlıkla ilgili ilk tanımlar vücudun işlevlerini yerine getirebilme kabiliyetine odaklanmıştır. Sağlık, zaman zaman hastalık tarafından bozulabilecek normal bir işlevsel durum olarak görülürdü. Böyle bir sağlık tanımının bir örneği: "anatomik, fizyolojik ve psikolojik bütünlük ile karakterize bir durum; kişisel olarak değerli aile, iş ve toplum rollerini yerine getirme becerisi; fiziksel, biyolojik, psikolojik ve sosyal stresle başedebilme yeteneği. Daha sonra, 1948'de, önceki tanımlardan radikal bir ayrımla, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) daha yüksek hedefli bir tanım önerdi: Sağlığı genel iyilik hali ile bağlayarak "yalnızca hastalık ve rahatsızlıkların yokluğu değil, fiziksel, zihinsel ve sosyal açıdan genel iylik hali.” Bu tanım, bazıları tarafından yenilikçi olarak memnuniyetle karşılansa da, aynı zamanda belirsiz, aşırı geniş ve ölçülemez şeklinde yorumlar da gelmiştir. Uzun zaman boyunca pratik olmayan bir ideal olarak rafa kaldırıdlı ve sağlıkla ilgili çoğu tartışma biyomedikal modelin uygulanabilirliğine geri döndü. Hastalığı bir durumdan çok bir süreç olarak değerlendirmeye doğru bir kayma yaşanırken, aynı kayma sağlığın tanımlamalarında da yaşandı. Aynı şekilde, WHO 1980'lerdeki sağlık promosyon hareketinin geliştirilmesini desteklediği zaman da lider rolü oynadı. Bu, bir durum değil, dinamik olarak esneklik anlamında, başka bir deyişle "yaşam için bir kaynak" olarak yeni bir sağlık anlayışı getirdi. 1984’te WHO, sağlık tanımını “bir bireyin veya grubun özlemlerini gerçekleştirme, ihtiyaçları karşılama ve çevreyi değiştirme veya başa çıkma derecesi” olarak değiştirmiştir. Sağlık günlük yaşam için bir kaynaktır; sosyal ve kişisel kaynakların yanı sıra fiziksel kapasiteleri vurgulayan pozitif bir kavramdır, yaşamın amacı değildir. Böylece sağlık, homeostazı sürdürme ve sorunlardan kurtulma yeteneği anlamına gelir. Zihinsel, entelektüel, duygusal ve sosyal sağlık esneklik ve bağımsız yaşam için kaynak oluşturan yeteneklerden olan bireyin stresle başa çıkabilmesi, öğrenme kabiliyeti ve ilişkileri sürdürebilme yeteneklerine atıfta bulunur. Bu, sağlığın öğretilmesi, güçlendirilmesi ve öğrenilmesi için birçok olanak sunar. 1970'lerin sonlarından beri, federal Sağlıklı İnsanlar İnisiyatifi Birleşik Devletlerin popülasyonun sağlığını iyileştirme yaklaşımının görülür bir parçası olmuştur.Federal Prevention Initiatives . U.S. Department of Health and Human Services Her onyılda bir, Sağlıklı İnsanlar'ın yeni bir sürümü yayınlanır.History & Development of Healthy People . U.S. Department of Health and Human Services Sağlığın iyileştirilmesine yönelik güncellenmiş hedefleri içerir ve sonraki on yıl boyunca, bu ilerleme noktasındaki değerlendirme veya eksiklikler ile konu alanlarını ve ölçülebilir amaçları belirler. İlerleme birçok hedefle sınırlandırılmıştır ve Sağlıklı İnsanlar'ın, merkezi olmayan ve koordine edilmemiş bir ABD sağlık sistemi bağlamında sonuçları şekillendirmedeki etkinliği konusunda endişelere yol açmıştır. Sağlıklı İnsanlar 2020 sağlığın teşviki ve geliştirilmesine ve önleyici yaklaşımlara daha fazla önem verir ve sağlığın sosyal belirleyicilerinin ele alınmasının önemine odaklanır. Yeni genişletilmiş dijital arayüz, geçmişte üretilen hacimli basılı kitaplara kıyasla kullanımı ve yayılmasını kolaylaştırıyor. Bu değişikliklerin Sağlıklı İnsanlara etkisi önümüzdeki yıllarda belirlenecek. Sağlık sorunlarını önlemek veya iyileştirmek ve insanlarda sağlığı korumak için sistematik faaliyetler sağlık hizmeti sağlayıcıları tarafından üstlenilir. Hayvan sağlığı ile ilgili uygulamalar veterinerlik bilimleri tarafından sağlanır. "Sağlıklı" terimi aynı zamanda canlı olmayan birçok çeşit organizma ve sağlıklı toplumlar, sağlıklı kentler veya sağlıklı çevre ve bunların insan faydasına etkileri gibi kavramlar çerçevesinde de kullanılır. Sağlık hizmeti müdahalelerine ve bir kişinin çevresine ek olarak, bireylerin sağlık durumunu etkileyen, geçmişleri, yaşam tarzları ve ekonomik, sosyal koşulları ve maneviyatları dahil birçok başka faktörün olduğu bilinmektedir. Bunlar “sağlığın belirleyicileri” olarak adlandırılırlar. Çalışmaların gösterdiğine göre yüksek düzeyde stres insan sağlığını etkileyebiliyor. 21\. yüzyılın ilk onyılında, insan sağlığını iyileştirmeye yönelik çabaların performansını değerlendirmek için ana göstergeler olacak şekilde, sağlığın bir yetenek olarak kavramsallaştırılması, öz değerlendirmeler için kapıyı açtı. Birden fazla kronik hastalığın varlığında veya bir ölümcül durumda bile, her insana sağlıklı hissetme fırsatı yarattı ve aynı zamanda hastalıkların görülme sıklığının azaltılmasına odaklanan geleneksel yaklaşımdan uzakta, sağlık belirleyicilerinin yeniden incelenmesi için fırsat yarattı. == Belirleyiciler == Genel olarak, bir bireyin yaşadığı genel şartlar, hem sağlık durumu hem de yaşam kalitesinin belirlenmesinde büyük öneme sahiptir. Sağlığın, yalnızca sağlık bilimleri'nin geliştirilmesi ve uygulanmasıyla değil, aynı zamanda bireyin ve toplumun çabaları ve akıllıca yapılmış yaşam tarzı seçenekleri ile sürdürüldüğü ve iyileştirildiği giderek artan bir şekilde kabul edilmektedir. Dünya Sağlık Örgütü'ne (WHO) göre, sağlığın ana belirleyicileri, sosyal ve ekonomik çevre, fiziksel çevre ve kişinin bireysel özelliklerini ve davranışlarını içerir.World Health Organization. The determinants of health. Geneva. Accessed 12 May 2011. Daha spesifik olarak, insanların sağlıklı veya sağlıksız olup olmadığını etkilediği tespit edilen temel faktörler aşağıdakileri içerir:Public Health Agency of Canada. What Determines Health? Ottawa. Accessed 12 May 2011.Lalonde, Marc (1974). "A New Perspective on the Health of Canadians." Ottawa: Minister of Supply and Services. * Gelir ve sosyal sınıf * Toplumsal Destek ağları * Eğitim ve okuryazarlık * İş/çalışma koşulları * Sosyal çevre * Fiziksel çevre * Kişisel sağlık uygulamaları ve başedebilme kabiliyeti * Sağlıklı çocuk gelişimi * Biyoloji ve genetik * Sağlık hizmetleri * Cinsiyet * Kültür Farklı kurum ve alanlardan artan sayıda çalışma ve rapor sağlık ve farklı faktörler arasındaki bağlantıları incelemektedir. Bu faktörlerden bazıları yaşam tarzları, ortam, sağlık kuruluşları ve sağlık politikası'dır. Son yıllarda birçok ülkede uygulanmaya başlanılan spesifik bir sağlık politikası, şeker vergisinin getirilmesiydi. Özellikle gençler arasında obezite ile ilgili endişelerin artmasıyla, içecek vergileri ortaya çıktı. Şekerli tatlandırılmış içecekler, obezite ile olan bağlantılarının artan kanıtlarıyla, obezite karşıtı girişimlerin hedefi haline gelmiştir. Kaliforniya'da Alameda Bölge Çalışması, 1974’teki Kanada’dan Lalonde raporu ve sağlık hizmetlerine erişim ve halk sağlığı sonuçlarının iyileştirilmesi de dahil olmak üzere küresel sağlık konularına odaklanan Dünya Sağlık Örgütü'nün Dünya Sağlık Raporu dizileri bunlardan bazılarıdır.World Health Organization. The world health report . Geneva. "Sağlık alanı" kavramı, tıbbi bakım'dan farklı olarak, Kanada’dan gelen Lalonde raporundan çıktı. Rapor, bireyin sağlığının kilit belirleyicileri olarak birbirine bağımlı üç alan belirledi. Bunlar: * Yaşamtarzı: hastalık veya ölüme katkıda bulunduğu veya sebep olduğu söylenebilecek kişisel kararların (bireyin kontrolünde olan) toplam etkisi; * Çevresel: insan vücudu dışındaki sağlıkla ilgili ve üzerinde bireyin çok az kontrol sahibi olduğu veya hiç olmadığı tüm konular; * Biyomedikal: genetik yapının etkisiyle insan vücudunda gelişen, fiziksel ve zihinsel sağlığın tüm yönleri. Sağlığın korunması ve teşviki, bazen "sağlık üçgeni" olarak da adlandırılan fiziksel, zihinsel ve sosyal iyiliğin farklı birleşimleriyle sağlanır.Georgia State University. 1998. Health Triangle Slides .Nutter S. (2003) The Health Triangle. Anchor Points, Inc., . Dünya Sağlık Örgütü'nün 1986 yılında yayınlanan Sağlık Teşviki için Ottawa Şartı, sağlığın bir durum veya hayatın amacı değil, günlük yaşam için bir kaynak olduğunu belirtti. Sağlık, sosyal kapasitelerin yanı sıra sosyal ve kişisel kaynakları da vurgulayan olumlu bir kavramdır.World Health Organization. The Ottawa Charter for Health Promotion. Adopted at the First International Conference on Health Promotion, Ottawa, 21 November 1986 – WHO/HPR/HEP/95.1. Yaşam tarzı konularında ve işlevsel sağlıkla ilişkiler üzerinde daha fazla duran, Alameda BÖlge Çalışması'ndan elde edilen veriler, insanların sağlıklarını düzenli egzersiz, yeterince uyku, doğada zaman geçirrmek, sağlıklı vücut ağırlığı korumak ve alkol kullanımını sınırlamak ve sigara kullanımından kaçınmak suretiyle geliştirmelerini önerir.. "The linear model supported previous findings, including regular exercise, limited alcohol consumption, abstinence from smoking, sleeping 7–8 hours a night, and maintenance of a healthy weight play an important role in promoting longevity and delaying illness and death." Citing Birden fazla kronik hastalığı veya ölümcül hastalığı olan insanların bile kendilerini sağlıklı görebildiği üzere sağlık ve hastalık bir arada bulunabilir. Çevre, bireylerin sağlık durumunu etkileyen önemli bir faktör olarak belirtilmektedir. Bu, doğal çevre, inşa edilmiş çevre ve sosyal çevre özelliklerini içerir. Temiz su ve hava, yeterli özelliklerde barınak ve güvenli toplumlar ve yollar gibi faktörlerin hepsinin özellikle de bebeklerin ve çocukların sağlığı olmak üzere genel olarak sağlığa katkıda bulunduğu bulunmuştur.UNESCO. The UN World Water Development Report: Facts and Figures – Meeting basic needs. Accessed 12 May 2011. Bazı çalışmalar, yerleşim yerlerinde doğal alanlar ve rekreasyon alanları gibi faktörlerin bulunmamasının, genel sağlık ve iyilik durumu ile bağlantılı olan kişisel memnuniyetin düşmesine ve obezite seviyelerinin yükselmesine yol açtığını göstermiştir. Doğal ortamlarda harcanan zamandaki artışın, bireylerin kendi yaptıkları sağlık durumu değerlendirmelerinde olumlu sonuçlar ile ilişkili olduğu gösterilmiştir. Bu durum kentsel mahallelerde, doğal alanların sağlık üzerindeki olumlu etkilerinin, kamu politikası ve arazi kullanımında dikkate alınması gerektiğini ileri sürmektedir. Genetik veya ebeveynlerden kalıtsal özellikler de, bireylerin ve toplumların sağlık durumlarının belirlenmesinde rol oynar. Bu, bireylerin aileleri iile beraber oldukları süredeki yaşam tarzlarıyla geliştirdikleri alışkanlıklar ve davranışlar kadar bazı hastalıklara olan genetik yatkınlık ve sağlık koşullarını kapsayabilir. Örneğin, genetik, insanların zihinsel, duygusal veya fiziksel olarak stres ile baş etme biçiminde rol oynayabilir. Obezite Amerika Birleşik Devletleri'nde kötü ruh sağlığına katkıda bulunan ve çok sayıda insanın hayatında strese neden olan önemli bir sorundur. ===Potansiyel konular=== Dünyada bir dizi sağlık sorunu yaygındır. Hastalık bunların en yaygın olanlarından biridir. Globalissues.org'a göre, her yıl yaklaşık 36 milyon kişi, kardiyovasküler hastalık, kanser, diyabet ve kronik akciğer hastalığı dahil olmak üzere bulaşıcı olmayan hastalıklardan ölmektedir (Shah, 2014). Hem viral hem de bakteriyel bulaşıcı hastalıklar arasında, AIDS/HIV, tüberküloz ve sıtma her yıl milyonlarca ölüme neden olan en yaygın olanlardır. (Shah, 2014). Özellikle çocuklar arasında, ölüme neden olan veya diğer sağlık sorunlarına katkıda bulunan bir diğer sağlık sorunu, yetersiz beslenmedir. Yetersiz beslenmenin en çok etkilediği gruplardan biri küçük çocuklardır. 5 yaşın altındaki yaklaşık 7,5 milyon çocuk, genellikle yiyecek bulmak veya yemek yapmak için para bulunamamasından dolayı yetersiz beslenmeden ölmektedir. Bedensel yaralanmalar da dünya çapında yaygın bir sağlık sorunudur. Kırık kemikler, çatlaklar ve yanıklar dahil olmak üzere bu yaralanmalar, genel olarak yaralanma veya yaralanmanın şiddetinden kaynaklanan enfeksiyonlar gibi nedenlerden dolayı bireylerin yaşam kalitesini düşürebilir veya ölümlere neden olabilir. (Moffett, 2013).Shah, Anup (5 January 2014). "Health Issues." Global Issues. Çoğu zaman yaşam tarzı seçimleri, kötü sağlık durumuna katkı koyan faktörlerdendir. Bunlar, sigara içmek, aşırı yemek yemek, aşırı kısıtlayıcı bir diyet uygulamak ve buna bağlı olarak zayıf bir diyet olabilir. Hareketsizlik, genel sağlık sorunlarına ve uyku eksikliği, aşırı alkol tüketimi ve ağız hijyeni ihmaline katkıda bulunabilir. (Moffett, 2013). Ayrıca, kişi tarafından miras alınan ve kişiyi ne kadar etkilediklerine ve ne zaman ortaya çıktıklarına göre değişebilen genetik bozukluklar da vardır. Bu sağlık sorunlarının çoğunluğu önlenebilir olmasına rağmen, global kötü sağlık durumuna en büyük katkı, yaklaşık 1 milyar insanın sağlık hizmeti sistemlerine erişememesidir. (Shah, 2014). Muhtemelen, en yaygın ve zararlı sağlık sorunu, pek çok insanın kaliteli çözümlere erişiminin olmamasıdır. ==Ruh sağlığı== Dünya Sağlık Örgütü zihinsel sağlığı, “bireyin kendi yeteneklerini gerçekleştirdiği, yaşamın normal stresleriyle baş edebildiği, üretken ve verimli bir şekilde çalışabileceği ve toplumuna katkıda bulunabildiği bir iyilik hali" olarak tanımlar.World Health Organization (2005). Promoting Mental Health: Concepts, Emerging evidence, Practice: A report of the World Health Organization, Department of Mental Health and Substance Abuse in collaboration with the Victorian Health Promotion Foundation and the University of Melbourne. World Health Organization. Geneva. Ruh Sağlığı sadece akıl hastalığının yokluğu değildir. Akıl hastalığı, “sosyal ve duygusal refahı ve insanların yaşamlarını ve üretkenliklerini etkileyen bilişsel, duygusal ve davranışsal koşullar yelpazesi” olarak tanımlanmaktadır. Zihinsel bir hastalığa sahip olmak, bir kişinin zihinsel işleyişini geçici veya kalıcı olarak ciddi şekilde bozabilir. Diğer terimler şunlardır: 'zihinsel sağlık sorunu', 'hastalık', 'bozukluk', 'işlev bozukluğu'Long, Steven W. Lifestyle Management: Achieving & Maintaining Good Healt. niu.edu.tw ABD'de 18 yaş ve üstü tüm yetişkinlerin yaklaşık beşte biri akıl hastalığı tanısı konulabilecek vaziyettedir. Zihinsel hastalıklar ABD ve Kanada’da en büyük engellilik nedenidir. Örnekler arasında şizofreni, ADHD, majör depresif bozukluk, bipolar bozukluk, anksiyete bozukluğu, travma sonrası stres bozukluğu ve otizm vardır.The numbers count: Mental disorders in America . nih.gov Birçok genç, toplumun baskılarına ve karşılaştıkları sosyal sorunlara yanıt olarak zihinsel sağlık sorunlarından muzdariptir. Gençlerde görülen temel zihinsel sağlık sorunlarından bazıları şunlardır: depresyon, yeme bozuklukları ve uyuşturucu bağımlılığı. Bu sağlık sorunlarının olmasını engellemenin, zihinsel sağlık sorunlarından muzdarip bir gençle iyi iletişim kurmak gibi birçok yolu vardır. Ruh sağlığı bozuklukları tedavi edilebilir ve gençlerin davranışlarına özen göstermek yardımcı olabilir. Aşağıdakiler de dahil olmak üzere birçok faktör ruh sağlığı sorunlarına katkıda bulunur: * Genler veya beyin kimyası gibi biyolojik faktörler * Travma veya istismar gibi yaşam deneyimleri * Akıl sağlığı sorunlarının ailedeki tarihi ==Sağlığı Koruma== Sağlıklı kalmak için kişisel stratejiler ve düzenli müdahaleler kadar sağlık hizmetleri bilgi birikiminin ve uygulamalarının evrimleşmesi ile de şekilllenen devamlı bir süreçtir. ===Diyet=== upright=0.95|küçükresim|2010 yılında kilolu veya obez nüfus oranı , Bilgi kaynağı: OECD's iLibrary. upright=0.95|küçükresim|sağ|2010 yılında obez nüfus oranı, Bilgi Kaynağı: OECD's iLibrary. Kişisel sağlığı korumanın önemli bir yolu sağlıklı beslenmedir. Sağlıklı beslenme vücuda besinleri sağlayan birçok çeşit bitkisel ve hayvansal besinleri içerir. Bu besinler vücuda enerji verir ve işlevlerini sürdürmesini sağlar. Besinler kemiklerin, kasların ve tendonların yapılanmasına ve güçlenmesine ve aynı zamanda vücut proseslerinin ayarlanmasına yardımcı olur (ör.kan basıncı). Besin rehberi piramidi bölümlere ayrılmış sağlıklı yiyeceklerin piramit şeklindeki bir rehberidir. Her bölüm, her bir gıda grubu için önerilen alım miktarını göstermektedir (yani, Protein, Yağ, Karbonhidratlar ve Şekerler). Sağlıklı yiyecek seçimleri yapmak önemlidir, çünkü kalp hastalığı riskini ve bazı kanser türlerinin gelişme ihtimalini azaltabilir ve sağlıklı bir kilonun korunmasına katkıda bulunacaktır. Akdeniz diyeti, fenoller, izoprenoidler ve alkaloidler gibi bazı biyoaktif bileşikleri içerdiğinden dolayı, sağlığı teşvik edici etkilerle sıkça ilişkilendirilir. ===Egzersiz=== Fiziksel egzersiz fiziksel zindeliği ve genel sağlık ve iyilik halini arttırır veya korumaya yardımcı olur; kasları güçlendirir ve kardiyovasküler sistemi geliştirir. Ulusal Sağlık Enstitüsü'ne göre 4 tip egzersiz vardır: dayanıklılık, güç, esneklik ve denge ===Uyku=== Uyku sağlığı korumak için temel bir bileşendir. Çocuklarda uyku, büyüme ve gelişme için de hayati önem taşır. Devam eden uykusuzluk, bazı kronik sağlık sorunları için artmış bir risk ile ilişkilendirilmiştir. Ek olarak, uykusuzluğun hem hastalıklara duyarlılığı arttırdığı hem de iyileşme sürelerinin uzaması ile korele olduğu gösterilmiştir. Bir çalışmada, gece de altı saat veya daha az uyuyan, kronik uyku yetersizliği olan kişilerin, gece yedi saat veya daha fazla uyuduğunu bildirenlere göre soğuk algınlığı olasılığının dört kat daha fazla olduğu bulundu. Uykunun insan metabolizmasının ayarlanmasında önemli bir rolü vardır ve uykusuzluk kilo kaybına yol açabilir ya da kilo vermeyi zorlaştırabilir. Buna ek olarak Dünya Sağlık Örgütü'ne bağlı kanser araştırma kurumu olan Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı 2007 yılında yayınladığı bir deklerasyonda, özellikle uyku düzenini bozan uzun süreli gece işlerine vurgu yaparak, sarkadyen ritimlerini bozan çalışma saatlerinin insanlar üzerinde muhtemelen kanserojen etki yarattığını bildirdi. 2015 yılında, Ulusal Uyku Merkezi yaşa göre uyku ihtiyaçları ile ilgili güncellenmiş tavsiyeler dizisi yayınladı ve normal uyku aralığının dışında uyumayı alışkanlık haline getirmiş bireylerin, ciddi sağlık sorunlarının belirtilerini ve semptomlarını gösterebileceğini ve eğer bu bilerek yapılıyorsa sağlığın ve genel iyilik halinin tehlikeye atılıyor olabileceğini bildirdi. Yaş ve Durum Uyku İhtiyaçları Yenidoğanlar (0–3 ay) 14 - 17 saat Bebekler (4–11 ay) 12 - 15 saat Bebekler (1–2 yaş) 11 - 14 saat Okul Öncesi (3–5 yaş) 10 - 13 saat Çocuklar (6–13 yaş) 9 - 11 saat Gençler (14–17 yaş) 8 - 10 saat Yetişkinler (18–64 yaş) 7 - 9 saat Yaşlılar (65 yaş ve üzeri) 7 - 8 saat ===Bilimin rolü=== Sağlık bilimleri, bilimin sağlık üzerine odaklanan bir dalıdır. Sağlık bilimine iki ana yaklaşım vardır: insan vücudunun (ve hayvanların) nasıl işlediğini anlamak için insan vücudunun ve sağlıkla ilgili konuların çalışılması ve araştırılması; ve bu bilginin sağlığı geliştirmek ve hastalıkları ve diğer fiziksel ve ruhsal bozuklukları önleme ve tedavi etme amacıyla uygulanması. Bilim, biyoloji, biyokimya, fizik, epidemiyoloji, farmakoloji, tıbbi sosyoloji dahil olmak üzere birçok alt alan üzerine kuruludur. Uygulamalı sağlık bilimleri, sağlık eğitimi, biyomedikal mühendislik, biyoteknoloji ve toplumsal sağlık gibi alanlardaki uygulamalarla insan sağlığını daha iyi anlayıp, geliştirmeye çalışmaktadır. Sağlığı geliştirmek için, sağlık bilimleri ile geliştirilmiş prensipler ve uygulamalar temelindeki organize müdahaleler, tıp, hemşirelik, beslenme, eczacılık, sosyal hizmet, psikoloji, mesleki tedavi, fizik tedavi ve diğer sağlık meslekleri aracılığı ile yürütülmektedir. Klinik uzmanlar bireysel sağlık üzerine odaklanırken, toplumsal sağlık uzmanları ise toplumların ve popülasyonların genel sağlığı ile ilgilenir. İşyeri sağlığı programları çalışanların sağlığını ve genel iyilik halini geliştirmek için, okul sağlık hizmetleri ise çocukların sağlığı ve genel iyilik halini geliştirmek için benimsenmiştir. ===Toplumsal sağlığın rolü=== Toplumsal sağlık, "toplumların, özel ve resmi kurumların, toplulukların ve bireylerin organize çabaları ve bilinçli seçimleri vasıtası ile hastalıkları önleme, yaşam sürelerini uzatma ve sağlığı geliştirmenin bilimi ve sanatı" olarak açıklanır. Nüfus sağlığı analizine dayanarak bir topluluğun genel sağlığına yönelik tehditlerle ilgilenir. Söz konusu popülasyon bir avuç insan kadar az olabileceği gibi, birden fazla kıtada yaşayan insanlar kadar fazla da olabilir (örneğin, pandemik). Toplumsal sağlık birçok alt alana sahiptir, ancak tipik olarak epidemiyoloji, biyoistatistik ve sağlık hizmetleri disiplinlerarası kategorilerini içerir. Çevresel Sağlık, toplum sağlığı, davranışsal sağlık ve iş sağlığı alanları da önemli toplumsal sağlık alt kategorileridir. Toplumsal sağlık ile ilgili müdahalelerin odak noktası, sağlıklı davranışların teşviki, topluluklar, çevrenin izlenmesi suretiyle hastalıkları, sakatlanmaları ve diğer sağlık durumlarını önlemek ve yönetmektir. Amacı, eğitim programlarının yürütülmesi, sağlık politikalarının geliştirilmesi, hizmet uygulamaları ve yürütülen araştırmalar ile sağlık sorunlarının önüne geçmek veya tekrarını önlemektir.Association of Schools of Public Health. What is Public Health? Retrieved 2010-06-24 Bir salgın durumunda olduğu gibi, çoğu zaman bir hastalığı tedavi edebilmek ya da bir patojeni kontrol altına alabilmek hayati önem taşır. Aşılamayı ve prezervatif kullanımını teşvik eden eğitim kampanyaları (buna karşı direncin üstesinden gelmek de dahil) dahil olacak şekilde Aşılama programları ve bulaşıcı hastalıkların 'nın yayılmasını önlemek için prezervatif dağıtılması, ortak önleyici halk sağlığı önlemlerine örnek olarak verilebilir. Toplumsal sağlık aynı zamanda ülkelerin, kıtaların veya dünyanın değişik bölgelerindeki sağlık ile ilgili eşitsizlikleri sınırlandırmak için çeşitli eylemlerde bulunur. Bir durum, bireylerin veya toplumların sağlık hizmetlerine erişiminin finansal, coğrafi ve sosyo-kültürel engelleri ile ilgilidir.Hispanics and the Future of America. Access to and Quality of Health Care Toplumsal sağlık sisteminin uygulamaları anne ve çocuk sağlığı, sağlık hizmetleri yönetimi, acil müdahale ve bulaşıcı ve kronik hastalıkların önlenmesi ve kontrolü alanlarını içerir. Toplumsal sağlık programlarının muazzam etkisi büyük oranda kanıksanmıştır. Toplumsal sağlık vasıtası ile geliştirilen politikalar ve uygulamaların da katkısı ile, 20. yüzyıl, dünyanın çoğunluğunda, bebek ve çocuk ölüm oranlarında düşüş ve yaşam sürelerinin uzamasındaki devam eden artış ile kayıtlara geçmiştir. Örneğin, Amerikalılar için yaşam beklentisinin 1900'den bu yana otuz yıl, dünya genelinde ise 1990'dan bu yana 6 yıl arttığı tahmin edilmektedir.Association of Schools of Public Health. Impact of Public Health. Retrieved 2010-6-24.World Health Organization. Life expectancy at birth , accessed 20 April 2011. ===Kişisel bakım stratejileri=== küçükresim|upright=0.75|Ellerini yıkayan bir bayan. 1655 Kişisel sağlık kısmi olarak insanların kendi sağlıkları hakkında gözlemlediği ve benimsediği aktif, pasif ve desteklenmiş ipuçlarına bağlıdır. Bunlar bütünleştirici bakım yolu ile, genellikle kronik bir durum olan bir hastalığın etkilerini önlemek veya minimize etmek için kişisel uygulamaları içerir. Ek olarak yıkanma ve elleri sabun ile yıkama, dişleri diş ipi ile temizleme ve fırçalama; besinleri güvenli olarak depolama, hazırlama ve muamele etme ve birçok diğerleri gibi enfeksiyon ve hastalıkları önlemek için gerekli kişisel hijyen uygulamalarını da içerir. Günlük yaşamın kişisel gözlemlerinden (örneğin, uyku düzenleri, egzersiz davranışı, beslenme ve çevresel özellikler hakkında) toplanan bilgiler, kişisel kararları ve eylemleri (ör. "Sabahları yorgun hissediyorum, bu yüzden farklı bir yastıkta uyumayı deneyeceğim"), ayrıca klinik kararları ve tedavi planları (ör., ayakkabılarının normalden daha sıkı olduğunu fark eden bir hastanın, kalbinin sol tarafında bir yetmezlik şiddetlenmesi olabilir ve sıvı aşırı yüklemesini önlemek için diüretik ilaç alması gerekebilir.) için kullanılabilir.Robert Wood Johnson Foundation. (2008). Health in Everyday Living. Kişisel sağlık aynı zamanda kısmi olarak yaşamın sosyal yapısıyla ilgili olabilir. Güçlü sosyal ilişkilerin korunması, gönüllülük ve diğer sosyal aktivitelerin korunması, iyi bir ruh sağlığı ve uzun yaşam süresi ile ilişkilendirilmiştir. Amerika'da yapılan bir araştırma, 70 yaş üzeri yaşlıların, fiziksel sağlık durumuna bakmaksızın sıklıkla gönüllülük aktivitelerinde bulunan yaşlıların, bulunmayanlara göre daha düşük ölüm riski taşıdığını ortaya koymuştur. Singapur'dan başka bir araştırma gönüllülük aktivitelerinde bulunan emeklilerin, bulunmayan emeklilere göre, önemli oranda daha yüksek bilişsel performans puanlarına, daha az depresif belirtilere ve genel olarak daha iyi bir ruhsal sağlığa ve yaşam tatminine sahip olduklarını bildirdi. Uzun süreli psikolojik stres sağlığı olumsuz yönde etkileyebilir ve yaşlanma, depresif bozukluk ve hastalık belirtileriyle beraber bilişsel bozulmada bir faktör olarak gösterilir. Stres yönetimi, stresi azaltmak veya strese olan direnci yükseltmeye yönelik yöntemlerin uygulanmasıdır. Rahatlama teknikleri stresi rahatlatmaya yönelik fiziksel yöntemlerdir. Bilişsel terapi, meditasyon ve olumlu düşünce, strese olan tepkinin şiddetini düşürerek fayda sağlayan psikolojik yöntemlerdir. Problem çözme ve zaman yönetimi gibi ilgili kabiliyetleri geliştirmek belirsizliği azaltır ve güven duygusunu pekiştirir ve bu da ilgili kabiliyetlerin uygulanabileceği stres yaratan durumlara olan tepkiyi azaltır. ==Mesleki== Güvenlik risklerine ek olarak, birçok meslek hastalık, rahatsızlık ve diğer uzun-dönem sağlık problemi riskide taşır. En yaygın meslek hastalıkları arasında silikozis ve kömür işçilerinin pnömokonyozu (siyah akciğer hastalığı) dahil olmak üzere çeşitli pnömokonyoz türleri vardır. Astım, birçok çalışanın hassas olduğu başka bir işyeri solunum yolu hastalığıdır. Çalışanlar ayrıca, egzema, dermatit, ürtiker, güneş yanığı ve cilt kanseri gibi deri hastalıklarına karşı hassas olabilirler.HSE (Health and Safety Executive of Great Britain) Skin at work Retrieved on June 20, 2009 Endişe konusu diğer meslek hastalıkları karpal tünel sendromu ve kurşun zehirlenmesini içerir. Gelişmiş ülkelerde Hizmet sektörü işlerinin sayısı arttıkça, gittikçe daha fazla iş hareketsiz hale geldi ve imalat ve birincil sektör ile ilişkili olanlardan farklı bir sağlık problemleri dizisi ortaya çıkmaya başladı. Obezite oranının artması ve birçok ülkede stres ve aşırı çalışma ile ilgili konular gibi çağımıza ait problemler, iş ve sağlık arasındaki etkileşimi daha da karmaşıklaştırmış oldu. Birçok hükûmet iş sağlığını sosyal bir mesele olarak görmektedir ve çalışanların sağlık ve güvenliğini sağlamak için kamu kuruluşları oluşturmuştur. İngiliz Sağlık ve Güvenlik Yönetimi ve Amerika Birleşik Devletleri'nde, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili araştırmalar yapan Ulusal Mesleki Güvenlik ve Sağlık Enstitüsü ve işçi sağlığı ve güvenliği ile ilgili düzenleme ve politikaları yürüten Mesleki Güvenlik ve Sağlık İdaresi bunlara örnek olarak gösterilebilir. ==Kaynakça== Kategori:Ana madde konuları
Sağlık
894
Barış Manço (2 Ocak 1943, İstanbul – 1 Şubat 1999, İstanbul), Türk sanatçı, aranjör, şarkıcı, besteci, söz yazarı, TV programı yapımcısı ve sunucusu, köşe yazarı,1993-1995 Milliyet Gazetesi "Oku Bakiim" köşesi. ilk köşe "yayın" tarihi (14.11.1993) - (23.4.1995) veda yazısında ilk köşe tarihi için "11 Kasım" tarihi verilmiş olmasına rağmen, 14 Kasım 1993 tarihli Milliyet Gazetesi'nin üst manşetinde "Barış Manço Milliyet'te" yazısı görünmektedir ve ilk köşe bu tarihli gazetededir. Veda yazısında tarih yanlış aktarılmıştır. Bu sebepten, "ilk yayın tarihi" esas alınmaktadır. Devlet Sanatçısı1991 yılında seçilen Devlet Sanatçıları (Kültür Bakanlığı) ve kültür elçisidir.1 Şubat 1999 tarihli cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in taziye mesajında "Kültür elçisidir" ifadesine yer vermiştir. Türkiye'de rock müziğin öncülerinden, Anadolu rock türünün kurucuları arasında sayılır. Bestelediği 200'ün üzerindeki şarkısı,PowerTürk'te Barış Manço'nun tüm şarkıları kendisine on iki altın ve bir platin albüm ve kaset ödülü kazandırdı.Barış Manço hayatı ve aldığı müzik ödülleri Şarkılarının bir bölümü daha sonra Arapça, Bulgarca, Felemenkçe, Almanca, Fransızca, İbranice, İngilizce, Japonca ve Yunanca olarak yorumlandı. Hazırladığı televizyon programı sayesinde dünyanın pek çok ülkesine gitmiş, bu nedenle "Barış Çelebi" olarak adlandırılmıştır. 1991'de "Türkiye Cumhuriyeti Devlet Sanatçısı" unvanına layık görülmüştür. == Gençliği == Devlet konservatuvarı klasik Türk sanat müziği hocası, sanatçısı ve yazar Rikkat Uyanık ve İsmail Hakkı Manço çiftinin ikinci çocuğu olan Mehmet Barış Manço, 2 Ocak 1943 tarihinde Üsküdar'daki Zeynep Kâmil Hastanesi'nde doğdu. II. Dünya Savaşı yıllarında doğduğu için ailesi "Mehmet Barış" adını verdi. Oğlu Doğukan Manço katıldığı bir söyleşide, açıklamasıyla babasının Türkiye'de ilk "Barış" isimli kişi olduğunu ve adının "Tosun Yusuf Mehmet Barış Manço" olduğunu söylemiştir. 1954'te Galatasaray Lisesi ortaokul giriş sınavına girmeden önce, ismi Mehmet Barış Manço olarak değiştirilmiştir. Dört çocuklu ailede Savaş, İnci ve Oktay adlarında üç kardeşi vardı. Konservatuvardaki çalışması sırasında Zeki Müren'in de hocalığını yapan annesi Rikkat Uyanık, daha sonraları Barış Manço'yla birlikte televizyon programlarına da katıldı, şarkı da söyledi. Baba tarafı İstanbul'un Fethi'nden sonra Konya'dan Selanik'e göç etmiş ve savaş yıllarındaki zorluklar nedeniyle I. Dünya Savaşı sırasında İstanbul'a göç etmiştir. Annesi Rikkat Uyanık Adana, Kozan doğumludur ve Barış, çocukluğunun üç senesini burada geçirmiştir. Üç yaşındayken anne babasının ayrılığından sonra Barış Manço, babası ile yaşamaya başladı. Babasıyla birlikte sık sık ev değiştirdi ve Cihangir'de, Üsküdar'da, Kadıköy'de ve kısa bir süre için Ankara'da yaşadı. İlkokula abisi Savaş ve ailenin en küçük ferdi olan kız kardeşi İnci'nin de okuduğu Kadıköy Gazi Mustafa Kemal İlkokulu'nda başladı. 4. sınıfı Ankara Maarif Koleji'nde okudu ve ilkokulu Kadıköy'deki başladığı okulda tamamladı. Yatılı olarak Galatasaray Lisesi'nin orta bölümüne devam etti. 1957'de amatör olarak müzikle ilgilenmeye başladı. 1958 yılında ilk grubu Kafadarlar grubunu kurdu. Ortaokul yıllarında kurulan bu grup rock'n roll coverları yaparken, Barış Manço da ilk bestesi olan Dream Girl'i bu dönemlerde yaptı ve Ankara'da küçük bir müzik ödülünün de sahibi oldu. İkinci grubu Harmoniler'de yine Galatasaray Lisesi'ndeki arkadaşları vardı. 1959'da Galatasaray Lisesi konferans salonunda ilk konserini verdi. 4 Mayıs 1959'da babasının ölümü üzerine Galatasaray Lisesi'nden ayrılarak, eğitimine Şişli Terakki Lisesi'nde devam etti. Şişli Terakki Lisesi'nde eğitimini tamamlayan Manço, yüksek öğrenimini Belçika Kraliyet Akademisinde, "resim-grafik-iç mimari" alanında tamamladı ve okulunu birincilik ile bitirdi.TRT ARŞİVLERİ- GÜN DÖKÜMÜ PROGRAMI 32.BÖLÜM == 1960'lar == küçük|220pik|sol|Barış Manço görünümü ile özgün bir tarz sahibiydi. Barış Manço ve Harmonilerin ilk 45'likleri Grafson Plak şirketinden 1962 yılında yayınlandı. Barış Manço, Harmoniler ile 3 tane 45'lik yaptı. Bu 45'likler 1962 yılında yayınlanan Twistin Usa / The Jet ile Do The The Twist / Let's Twist Again ve 1963 yılında yayınlanan Çıt Çıt Twist / Dream Girl idi. Manço, liseyi bitirdikten sonra Türkiye'den ayrılıp Belçika'da öğrenim hayatını sürdürmek isteyince Harmoniler dağıldı. Barış Manço, 1963 yılının Eylül ayında Belçika Kraliyet Akademisi'nde yüksek öğrenim görmek için Türkiye'den ayrıldı ve Belçika'ya gitmeden önce karayoluyla bir kamyonla Fransa'nın başkenti Paris'e giderek daha önce konuştuğu Fransız şarkıcı Henri Salvador'la buluştu. Henri Salvador, Barış Manço'nun Fransızcasını ve fazla kilosu nedeniyle dış görünüşünü yetersiz buldu ve anlaşma yapamayan Manço, Belçika'daki abisi Savaş Manço'nun yanına gitti. Belçika Kraliyet Akademisi'nde resim, grafik ve iç mimarlık eğitimi görürken bir yandan da garsonluk, otomobil bakıcılığı işlerinde çalıştı. Bu sırada Belçikalı şair André Soulac ile tanıştı. Soulac sayesinde Fransızcasını ilerletti ve yaptığı besteleri değerlendirme imkânı buldu. Soulac, Manço'nun bestelerine söz yazdı. 1964'te müzik hayatına devam etmek isteyen Barış Manço, Rigolo plak şirketiyle anlaşarak "Jacques Danjean Orkestrası" ile beraber çalışmaya başladı. Twist'ten Rock and Roll'a dönen Barış Manço'nun kayıt şartları da iyileşmiş oldu. 1964'ün Eylül ayında dört şarkılık Fransızca iki EP çıkardı. ilk EP'de Baby Sitter ve Quelle Peste, diğer EP'de Jenny Jenny ve Un autre amour que toi şarkıları yer aldı. Plakların başarısı sonucu Fransız radyosunda yayınlanan "Salut les copins" adlı pop müzik içerikli bir programa konuk oldu. Bu EP Türkiye'ye geldiğinde radyocular Manço'yu Fransız bir sanatçı olarak düşünüp sundular. 12 Ocak 1965'te Paris'teki konser salonu Olympia'da Salvatore Adamo ve France Gall'den önce sahne alarak kendi bestesi olan Babysitter'ı daha sonra Jenny Jenny, Quelle Peste, Un autre Amour que toi ve Je veux savior adlı Fransızca ve İngilizce şarkılarını söyledi. Manço'nun sahne performansı Henri Salvador tarafından tebrik edildi. Aynı yıl Liège'de "Golden Rollers" adlı bir grupla konser verdi. 1966'da ise bir festivalde "The Folk 4" grubu ile Türk müziğinden örnekler sergileyerek dikkat çekti. Ancak Fransız bir müzisyenin Barış Manço'nun aksanını beğenmediği için onun plağının çalınmasını yasaklaması Barış Manço'yu derinden etkiledi ve Avrupa kariyerini sona erdiren nedenlerden biri oldu. Aynı yıl "L' Alba" adlı bir grup Barış Manço ve André Soulac tarafından yazılan ilk parçayı seslendirdi. 1966'da Olympia'daki konser sırasında "Vahşi Kedi" anlamına gelen "Les Mistigris" adlı Belçikalı grupla tanıştı ve onlarla çalmaya başladı. Grupla beraber Fransa, Belçika, Çekoslovakya, Belçika, Almanya ve İsveç'te konser verdi. Sahibinin Sesi şirketiyle anlaşan Barış Manço, Les Mistigris ile birlikte 1966 yılında II Arrivera / Une Fille ve Aman Avcı Vurma Beni / Bien Fait Pour Toi 45'liklerini çıkardı. 1967'de Hollanda'da geçirdiği bir kaza yüzünden dudağında bir yarık oldu ve bıyık bırakmaya başladı. 1967 yılının yaz aylarında yine Les Mistigris ile Türkiye'ye gelen Manço, As Kulüpte de bir konser verdi. Manço'nun Les Mistigris ile yaptığı son kayıtlar, 1967 sonlarına doğru bir EP'de toplanarak piyasaya sürüldü. Bu EP'de sonradan "Kol Düğmeleri" olarak bilinecek olan ve Manço'nun ilk Türkçe bestesi "Bizim Gibi"nin yanı sıra Big Boss Man, Seher Vakti, Good Golly Miss Molly adlı şarkılar yer alıyordu. Ancak vize problemleri, yasal sorunlar ile uğraştıkları için Barış Manço ve Les Mistigris'in yolları ayrıldı. Türkiye'deki ilk saykodelik (imge gördüren) rock şarkıları Manço ve Les Mistigris grubuna aittir. Barış Manço Les Mistigris ile ayrıldıktan sonra 1968 başında Kaygısızlar grubu ile çalışmaya başladı. Genç gitaristler Mazhar Alanson, Fuat Güner, baterist Ali Serdar ve bas gitarist Mithat Danışan'dan oluşan grup daha önceden kendi konserlerini veren genç bir gruptu. Barış Manço'nun Kaygısızlar ile birleşmesi üzerine İngilizce olan parçalar eski haliyle bırakılmak üzere Türkçe eserler Kaygısızlar eşliğinde yeniden kaydedilerek yayınlanacaktı. Barış Manço'nun Sayan'dan çıkardığı bu ilk plakta "Bizim Gibi" adlı şarkı "Kol Düğmeleri" olarak yeniden kaydedilecekti. Barış Manço ve Kaygısızlar'ın Sayan'dan çıkardığı, Kol Düğmeleri / Big Boss Man / Seher Vakti / Good Golly Miss Molly parçalarını içeren bu ilk plak 1968'de yayınlayıp oldukça geniş bir popülarite elde etti. Manço'nun Liège kentinde eğitimine devam etmesi nedeniyle yaz aylarında bir araya gelebilen topluluk üçüncü 45'likleri Bebek / Keep Lookin'le birlikte saykodelik öğeleri Anadolu'nun mistizmiyle birleştirerek vermeye başladılar. Günümüzde yaygın algılanışı manevi değerlere zarar vermeyen bir popülist olan Manço, 68 yılında şarlatan, ukala bir asi genç olarak gösteriliyordu. Barış Manço ise Kaygısızlar'la "Trip / Karanlıklar İçinde", "Kirpiklerin Ok Ok Eyle / Ağlama Değmez Hayat", "Kağızman / Anadolu" ve Paris'te doldurulan "Flower of Love / Boğaziçi" plaklarını yaptı. Saykodelik tınıların içerisine serpiştirdiği doğu müziğiyle kendine özgü bir Doğu-Batı ezgisi oluşturdu. Aralıklarla plak çıkaran grup hem Anadolu temalarına, hem de doğu motiflerine yakınlığı ile bilinen yavaş yavaş yükselmekte olan Saykodelik müzik akımından etkilendi. Barış Manço'nun Kaygısızlar ile yaptığı 45'liklerden Ağlama Değmez Hayat 1969 yılında 50.000'in üstünde satış yaparak Manço'ya ilk altın plağını kazandırdı. Manço, 1969 Haziran'ında Belçika Kraliyet Akademisi'ni birincilikle bitirdi ve İstanbul'a nişanlısı ile döndü. == 1970'ler == 1969 yılı sonunda Kaygısızlar ile yollarını ayıran Manço için 1970, saykodelik rock'tan tipik anadolu pop sularına açıldığı bir yıl oldu. Kaygısızlar olmadan girdiği bu yeni yılda Barış Manço, Türkiye'de "...Ve" diye bilinen yurtdışında ise "Etc" adıyla lanse ettiği yeni bir grupla çalışmaya başlamıştı. Bu grup ile "Derule / Küçük Bir Gece Müziği" adlı plağı kaydeden Manço, bu grupla Türkiye'de Akdeniz ve Karadeniz bölgesini kapsayan bir turneye çıkmıştır. 1970 yılının Kasım ayında, o güne kadar Batı enstrümanlarını kullanan Manço, Dağlar Dağlar'ı yayınladı. Barış Manço'nun gitarı ve Kemençe sanatçısı Cüneyd Orhon'un kemençesi ile kaydedilen şarkı, Barış Manço'nun sadece rock ile sınırlı kalmayan kendi müzik tarzının başlangıcıdır. 700.000'den fazla satan Dağlar Dağlar plağı Manço'ya kariyerindeki tek Platin Plak Ödülü'nü kazandırdı. Sayan Plak tarafından verilen ödülü sinema oyuncusu Öztürk Serengil, İstanbul Fitaş sinemasında Manço'nun bir konseri sırasında takdim etti. Dağlar Dağlar'ın başarısı ile Türk müziği piyasasında büyük ses getiren Barış Manço, 1970'te Türkiye'de ender görülen bir işe imza atıp zaten ünlü olan Moğollar ile güçlerini birleştirme kararı aldı. Çünkü iki grubun da hedefi, Türk müziği ile Avrupa'da ün kazanmaktı. Manço, o zamana kadar Batı etkisinde, Moğollar ise Anadolu pop tarzında müzik yapıyordu. Manço, bu konuyla ilgili bir röportajında şunları söylemiştir: "Artık biz bir bütünüz. Ne ben Moğollar'ın şarkıcısıyım, ne de onlar benim grubum. Yepyeni bir grup olduk. Adımız MançoMongol. Kafaca anlaşan, aynı fikir seviyesine gelmiş olan bizler, yaptıklarımızın daha iyi olması için, sesimizi bütün Dünya'ya kuvvetlice duyurabilmek için, başbaşa vermenin zamanı geldiğini anladık." MançoMongol adlı grubun ilk Türkiye konseri ise 1971 Nisan'ında Manço'nun Platin Plak ödül töreninde gerçekleşti. Mayıs ayına kadar olan süreçte Barış Manço, Moğollar ile "İşte Hendek İşte Deve", "Katip Arzuhalim Yaz Yare Böyle" ve "Binboğanın Kızı"'nı kaydettiler. "İşte Hendek İşte Deve", de tıpkı Dağlar Dağlar gibi büyük beğeni topladı ve adını Barış Manço klasikleri arasına yazdırdı. Çıktıkları Anadolu turnesinin Kütahya ayağında Manço'ya göre uzun saçları yüzünden tehdit edildikten sonra tur otobüslerine dinamitle saldırı düzenlendi. Konserin hemen sonrasında meydana gelen patlamada kimse yara almadı. 1971'de kabakulak olan Barış Manço'nun hastalığının da etkisiyle Fransa'da çalışan bu grup, dört ay değişik yerlerde konserler verdikten sonra oradan ayrıldı. Mançomongol 1971'in Haziran ayında gruptaki anlaşmazlıklar ve Barış Manço'nun sağlık sorunları nedeniyle dağıldı. 1971 ve 1972 yılları Barış Manço'nun birçok sanatçı ile çalışarak Kurtalan Ekspres'i kurma çalışmalarıyla geçti. 1971 yılında, 1969 Türkiye Güzellik Kraliçesi Azra Balkan ile nişanlandı. Nişan, 1972'nin Mayıs ayında ayrılmalarıyla sonuçlandı. 1972'de Kıbrıs'a giderken asker kaçağı olarak yakalandı ve Belçika Kraliyet Akademisi diploması sayesinde yedek subaylık hakkı kazandı. Askerlik öncesi, 1972 yılı Şubat ayında, adını İstanbul'dan Güneydoğu'ya giden trenden alan Kurtalan Ekspres'i kuran Manço, 1972 Mayıs'ında grupla stüdyoya girerek "Ölüm Allah'ın Emri" ve "Gamzedeyim Deva Bulmam" adlı şarkıları kaydetti. Manço, Engin Yörükoğlu, Celal Güven, Özkan Uğur, Nur Moray ve Ohannes Kemer'in oluşturduğu orkestra ile Anadolu'da konserler verdi. Bu grupla kaydettiği "Ölüm Allah'ın Emri" ve "Gamzedeyim Deva Bulmam" şarkılarının yer aldığı ilk plağı 1972 yılının başında yayımladıktan sonra Barış Manço askere gitti. Türküola tarafından yayımlanan Barış Manço ve Kurtalan Ekspres'in ilk plağı "Ölüm Allah'ın Emri-Gamzedeyim Deva Bulmam" adlı plakta Kurtalan Ekspres kadrosu şu şekildeydi: Ohannes Kemer (yaylı tambur, gitar), Nur Moray (davul), Engin Yörükoğlu (davul), Celal Güven (vurmalı sazlar), Özkan Uğur (bas), Nezih Cihanoğlu (gitar). 1972 yılının Mayıs ayı sonunda ise grup, veda konserini vererek Manço'yu askere uğurladı. Kurtalan Ekspres ise dağılmayacağını ve Manço'nun askerden dönmesini bekleyeceğini açıkladı. 1972 yılının Nisan ayında altı ay süren Polatlı Topçu ve Füze Okul Komutanlığı’nda yedek subay öğrenciliğine başladı. Daha sonra topçu batarya takım komutanı asteğmen olarak bir yıl Edremit'te askerliğini yaptı. Bıyıklarını ve saçlarını kesen Manço, bundan sonra hep bıyıklı ve uzun saçlı olacaktı. Polatlı'da ve Edremit'te orduevlerinde konserler verdi. Terhisine az bir süre kala Harbiye Orduevi'ne atandı. 19 ay 26 gün askerlik yapan Manço, bu sürede orduevi dışında sahne almadı. Barış Manço, eğitim dönemi biter bitmez konser ortamından uzak kalsa da plak ile dinleyiciye ulaşma yollarını denedi. Kurtalan Ekspres ile "Küheylan" ve "Lambaya Püf De" adlı şarkıları kaydederek uzaktan çekilmiş peruklu fotoğrafının bulunduğu bir zarfla piyasaya sürdü. Şubat 1973'te yayınlanmış olan Küheylan, Manço'nun isminin sağcıya çıkmasına neden olan ilk eserdi. Parçada geçen Aslıhan, Neslihan, özümüze dönelim gibi sözler Orta Asya özlemi olarak algılanmıştır. Bu plağı 1973 yılının Ağustos ayında yayınlanan, Manço'nun askerliğinin sonlarında tamamlamış olduğu Hey Koca Topçu/Genç Osman plağı takip etti. Genç Osman'ın da bir serhat türküsü olması Manço'nun ülkücü olarak eleştirilmesine neden olacaktı. Askerlik sonrası ilk konserini Ankara Dedeman Sineması'nda verdi. Askerlik sonrasında ilk defa bir gazinoda sahne almaya başladı. Ancak Ankara'daki Lunapark Gazinosu'nda sadece dört gün sahne aldı ve işi bıraktı. İşi bırakmasıyla ilgili "Programlarımızı çeşitli şekillerde kısıtlamak istediler, kabul etmeyip çıktık" açıklamasını yaptı. İlk video klibini yine bu dönemde "Hey Koca Topçu" parçası için çekti. Bu klipte Kurtalan Ekspres üyeleri Yeniçeri ve Mehter kıyafetleriyle, Barış Manço ise Mülâzim-i Evvel Barış Efendi olarak asker giysisiyle göründü. 70'lerin ortalarına doğru Cem Karaca solun, Barış Manço ise sağın sembolü olarak görülüyordu. Ancak konserlerinde kendisine bozkurt işareti yapanlara biz sadece sizin için gelmedik buradaki herkes için geldik diyerek "Hey Koca Topçu"yu istek yapanları sol yumruğunu havaya kaldırarak protesto edecekti. Barış Manço ve Kurtalan Ekspres 1974 yılı içerisinde "Nazar Eyle, Gülme Ha Gülme" adlı 45'liklerini kaydetti. Bu iki çalışma, öyküsü, sözü ve müziği Barış Manço tarafından yazılan Baykoca Destanı adlı bir konsept çalışmadan alınma şarkılar olmakla birlikte ilk etapta 45'lik olarak yayınlanmak zorunda kalındı. Daha sonra Nazar Eyle adlı çalışma, Baykoca Destanı'ndan çıkartıldı. Öte yandan Destan, Manço'nun "Etc." grubuyla yıllar önce kaydettiği "Gelinlik Kızların Dansı" gibi temalarla zenginleştirilerek 1975 sonlarına doğru bambaşka bir şekil alacaktı. Manço, o sene Hey dergisi tarafından yılın erkek şarkıcısı seçildi. 1974 yılında Avustralya turnesine çıkan Barış Manço ve Kurtalan Ekspres'in orada verdiği konserlerin kaydedilerek kaset olarak yayınlanması tasarısı hiçbir zaman gerçekleşmedi. Aynı yıl 27 Haziran'da İnönü Stadı'nda düzenlenen "Hey Müzik Festivali-74" kapsamında sahne aldı. 1975 yılında Barış Manço'nun Kurtalan Ekspres ile birlikte hazırlamakta olduğu ilk uzunçalarına lokomotif olarak çıkarılan, bir yüzü askerde yazdığı "Ben Bilirim Ben Bilirim" bir yüzü ise gelmekte olan uzunçaların isim parçası olan enstrümantal "2023"’ten oluşan 45'lik yayınlandı. Aynı yıl bir yıllık bir çalışmanın ardından kariyerinin ilk uzunçaları olan 2023'ü yayımladı. Manço'nun daha önceki Saykodelik rock ya da yakın dönemdeki Anadolu kökenli şarkılarından çok farklı olarak ilerici rock denecek bir tarza sahip beş parçadan oluşan 13 dakikalık Baykoca Destanı ve Türkiye Cumhuriyeti'nin 100. yılına yazılmış senfonik bir eser olan 10 dakikalık "Kayaların Oğlu" ile "2023" ikilisi gibi destansı eserlere sahip sıra dışı bir albüm olarak sanatçının diskografisinde yer aldı. Bu dönemde Barış Manço, kariyerinin tek sinema filmi Baba Bizi Eversene'de oynadı. 1975 yılında Kurtalan Ekspres'te Özkan Uğur'un gruptan ayrılması üzerine 1976'da eski Bunalımlar ve Erkin Koray elemanı Ahmet Güvenç gruba katıldı. Kurtalan'ın yeni klavyecisi ise Dadaşlar'dan gruba geçen Kılıç Danışman idi. O yıl Barış Manço ve Kurtalan Ekspres, "Barış Manço'nun Yeni Plağı" adıyla bir 45'lik yayımladı. 45'liğin bir yüzünde "Rezil Dede", diğer yüzünde ise "Vur Ha Vur" yer almaktaydı. "Rezil Dede" adlı parça, "Çay Elinden Öteye" adlı bildik Karadeniz türküsünün Barış Manço'nun esprili sözleriyle bir rock komediye çevrilmiş haliydi. "Vur Ha Vur" ise "2023" uzunçalarının epik parçası Baykoca Destanı'ndan bir bölüm olan şarkının funk ve caz-rock tınılı yeni bir düzenlemeyle elden geçirilmiş haliydi. 1976'nın Mart ayında dünya çapında bir firma olan CBS ile anlaşan Manço, Baris Mancho ismiyle lanse edileceği ve Avrupa pazarına yönelik olarak tamamen İngilizce şarkılardan oluşacak olan proje için 1976 yılının sonuna kadar Kurtalan Ekspres ve 30 kadar Belçikalı müzisyen ile 4 kadın vokalistten oluşan Georges Hayes Orchestra'nın eşliğinde dönem teknolojisinin tüm olanaklarını kullanan bir stüdyoda -Belçika'da- çalıştı. 2 milyon TL'ye mal olan ve 1976 yılının sonlarına doğru Baris Mancho adıyla Avrupa'nın birçok yerinde satışa sunulan uzunçalar, Romanya ve Fas gibi doğu ülkelerinde liste başı olsa bile genel olarak beklediği başarıyı yakalayamadı. Albüm Türkiye'de ise 1977 yılının başında Nick the Chopper olarak yayınlandı ve büyük başarı elde etti. 1977 yılında Barış Manço ve Kurtalan Ekspres'in 1972-1975 arasında 45'lik olarak yayınlanmış plaklarındaki şarkılardan oluşan Sakla Samanı Gelir Zamanı yayımlandı. Barış Manço ve Kurtalan Ekspres 1977'de 45 günlük bir Anadolu turnesine çıktı. Turnenin Balıkesir ayağında konser ekibi saldırıya uğradı ve grup üyelerinden Oktay Aldoğan ve Caner Bora yaralanarak hastaneye kaldırıldı. Bu olaya rağmen turne devam etti ve tamamlandı. Aynı yıl CBS firmasının desteğiyle Londra'da Rainbow Tiyatrosu'nda Kurtalan Ekspres ile birlikte konser vererek İngilizce ve Türkçe şarkılarını seslendirdi. Manço, konserden sonra karaciğer enfeksiyonu geçirdi ve karın boşluğunda bağırsağına yapışık bir tümör nedeniyle Belçika'da ameliyat oldu. Bir süredir sağlık problemleri nedeniyle müzikten uzak kalmış olan Manço, 1978 yılının Haziran ayında Türkiye'ye dönerek yeni plağını hazırlamaya başladı. 1975'te tanıştığı Lale Çağlar ile 18 Temmuz 1978 tarihinde evlendi. Ohannes Kemer'in gruptan ayrılmasından sonra Kurtalan Ekspres'e Bahadır Akkuzu gitarist olarak girdi. Barış Manço ve Kurtalan Ekspres, 1978 sonuna doğru yayınlanan Yeni Bir Gün adındaki yeni uzunçalarlarının tanıtım konserini 1978 yılının Aralık ayında Şan Sineması'nda verdikleri konser ile gerçekleştirdi. Barış Manço, albümde yer alan şarkılardan "Sarı Çizmeli Mehmet Ağa" ve "Aynalı Kemer İnce Bele"yi 31 Aralık 1978 yılbaşı günü TRT'de seslendirdi. Barış Manço ve Kurtalan Ekspres, 1979 yılı içerisinde TRT'de İzzet Öz'ün hazırladığı "Sihirli Lamba" adlı müzik programına da iki kez konuk olup albüm parçalarını tanıtmışlardır. Programda gösterilmek üzere bazı parçalara klip de çekilmiştir. "Sarı Çizmeli Mehmet Ağa", "Bir Selam Sana", "Ne Ola Yar Ola", "Yeni Bir Gün" parçaları bunlardan bazılarıdır. Yeni Bir Gün, Barış Manço'nun uluslararası kariyer anlamındaki savaşı sırasında ihmal ettiği Türkiye cephesine dönüşünü ve yerini sağlamlaştırmasını sağlamıştır. Manço, pek çok röportajında bu dönemi yeniden doğuş ve ustalığa geçiş olarak nitelendirmiştir. 1979 yılında Cem Karaca'nın Türkiye'de etkinliğini yitirmeye başlaması da Manço'nun yeniden doğuşunu hızlandıran önemli bir etkendi. Barış Manço, bu albümle ilerici rock'ın Türkiye'deki en iyi örneklerinden birini verdi. Sarı Çizmeli Mehmet Ağa, Aynalı Kemer gibi parçalar Barış Manço'nun halk deyişlerini kullanıp Türk müziğini, ilerici müzik ile başarıyla harmanlayarak bestelediği ve bu dönemde hit olan şarkılarındandır. Barış Manço, 1979 yılında Yeni Bir Gün adlı şarkısı ile Altın Kelebek Ödüllerinde yılın erkek sanatçısı unvanını kazandı. Bu şarkı ile ayrıca yılın bestecisi, yılın albümü ve yılın düzenlemesi ödüllerini de alırken Kurtalan Ekspres de yılın grubu ödülünü kazandı. 1979'da çıktığı Anadolu turnesinin tüm gelirini sağır ve dilsiz çocukların eğitimi ve tedavisi için bağışladı. Aynı yıl Hollanda, Belçika, Birleşik Krallık, Almanya'da ve Kıbrıs'ta Kıbrıs Türk Federe Devleti'nin 5. Kuruluş Yıldönümü etkinlikleri kapsamında Lefkoşa ve Mağusa'da konserler verdi. Belçika'daki konserden dönerken 24 Ağustos 1979 tarihinde Edirne'de aracının lastiği patladı ve bir otomobille çarpıştı. Kazada bel kemiği çatlayan Manço, boynunda boyunluk belinde çelik korse ile dolaşmak zorunda kaldığından uzun süre sahnelerden uzak kaldı. == 1980'ler == 1980 yılında Manço ilk kez başka bir sanatçıya beste verdi. Barış Manço’nun sipariş üzerine bizzat Nazan Şoray için yaptığı ve kaydında yine Kurtalan Ekspres'in çaldığı ve 45'lik olarak yayınlanan "Hal Hal" yılın şarkısı ödülünü kazanırken Nazan Şoray'a da altın plak kazandırdı. Manço o sene Bulgaristan Altın Orfe Müzik Festivali'ne katıldı ve Nick The Chopper ve Ben Bir Şarkıyım şarkılarıyla festivalde Bulgar şarkılarını en iyi yorumlayan şarkıcı dalında birinci seçildi. 1980 yılının Eylül ayında Barış Manço sanat yaşamındaki 20. yılını "20. Sanat Yılı Disco Manço"yu yaparak taçlandırdı. Kasetin Almanya'daki Türk işçileri eliyle Türkiye'de korsanının çıkarılması ise Türkiye'de bu albümün plaklaştırılmaması için bahane oldu. Bu albüm kaset formatında Yeni Bir Gün uzunçalarından şarkılarla desteklenmiş, yeni kayıt olarak Eğri Büğrü ve Barış Manço'nun eski şarkılarının karmaca olarak stüdyo ortamında Kurtalan Ekspres ile birlikte yeniden kaydedilmiş ve seslendirilmiş hali yer almaktadır. Manço, Kurtalan Ekspres'le beraber 8 Ekim'de Emek Sineması'nda ve 9 Ekim'da Suadiye Atlantik Sineması'nda olmak üzere "Özlenen Randevu" adıyla İstanbul'da iki konser verdi. 1980 Ekim'inde ise daha önce Nazan Şoray tarafından plak yapılmış olan Hal Hal arka yüzünde önce Disko Manço'da yer alan Eğri Büğrü ile birlikte 45'lik olarak yayınlandı. Bu plak 45'lik olarak yayımlanan son Barış Manço ve Kurtalan Ekspres plağıydı. Gerek Nazan Şoray yorumu gerek Barış Manço yorumu ile büyük ilgi gören şarkı 80'lerin en popüler şarkıları arasında yer almasının yanı sıra bu takının Barış Manço ile özdeşleşmesini sağlayacaktı. 19 Mayıs 1981'de Barış ve Lale Manço çiftinin ilk çocukları Doğukan Hazar Manço, Belçika'nın Liège şehrinde doğdu. Barış Manço 1981 yılının sonunda "Sözüm Meclisten Dışarı" albümünü yayınladı. Albümde yer alan "Arkadaşım Eşek" bir anda küçük büyük herkesin beğenisini kazandı. Fakat albümdeki 9 şarkıdan 6 tanesi TRT denetleme kuruluna takıldı. O tarihe kadar hemen hemen her şarkısı denetleme kurulundan geçen Barış Manço bu sefer TRT denetleme kurulundan sadece "Arkadaşım Eşek", "Şehrazat" ve "Dönence"'nin geçmesi üzerine 4 Kasım 1981 tarihinde albümdeki diğer şarkıların da radyoda ve tv de yayınlanabilmesi için TRT genel müdürü Macit Akman'ı ziyaret ederek albümün denetim kurlu tarafından tekrar değerlendirilmesini rica etti. Manço, 1982 yılında iki kez TRT'de İzzet Öz'ün hazırladığı "Teleskop" programına katılarak, "Arkadaşım Eşek", "Şehrazat", "Dönence", "Ali Yazar Veli Bozar" ve "Hal Hal" şarkılarını seslendirdi. Arkadaşım Eşek ile birlikte "Ali Yazar Veli Bozar" gibi halk deyişlerine yer veren alışagelmiş Barış Manço hitlerinin yanı sıra en başarılı Türk ilerici rock şarkılarından biri olarak kabul gören "Dönence" ve Manço'nun günümüzde Dağlar Dağlar'dan sonra en popüler şarkısı olarak kabul edilen "Gülpembe"nin yer aldığı "Sözüm Meclisten Dışarı" albümü ile birlikte Barış Manço 80'li yıllar boyunca devam edecek olan popülerliğinin doruk noktasına ulaştı. 1982 yılında önce Anadolu turnesi, daha sonra da Amerika konserleri ile büyük başarı elde etti. Manço, bu dönemde yurt dışında birçok TV programına konuk olarak katıldı, birçok ülkede konserler verdi. 28-29 Ekim 1982 tarihlerinde Almanya, Avusturya, İsviçre, Belçika ve Hollanda'da televizyon programlarına katıldı. Altın Kelebek ödüllerinde Türk pop müziği dalında 1982 yılının en iyi erkek sanatçısı seçilen Barış Manço 1983 Eurovision Şarkı Yarışması'nın TRT tarafından yapılan Türkiye elemelerine Kazma adlı şarkısıyla katıldı. Barış Manço favori olarak gösterilse de jüri tarafından ön elemede elendi ve "Aslında benim jürim elli milyondur. Esas kararı onlar verecektir. Döneceğim ve parçayı plak yapacağım. O zaman her şey ortaya çıkacak" açıklamasını yaptı. Barış Manço, 1983 yılının Temmuz ayında Estağfurullah... Ne Haddimize! albümünü yayınladı. Manço, bu albümle "Halil İbrahim Sofrası" ve "Kazma" gibi ahlaki sözler içeren şarkılarla zorlu bir dönem yaşayan Türk halkının sözcüsü oldu. Sanatçının 60'lı yıllarda önce Les Mistigris ile "Bizim Gibi" adıyla, daha sonra da Kaygısızlar ile kaydetmiş olduğu "Kol Düğmeleri", bu albümde Kurtalan Ekspres ile birlikte kaydedilen yeni düzenlemesiyle yer alıp büyük beğeni toplamıştır. 1984 Altın Kelebek ödüllerinde altıncı kez yılın erkek sanatçısı seçilen Manço, 24 Temmuz 1984'te ikinci oğlu Batıkan Zorbey Manço'nun doğumu ile ikinci kez baba olma sevincini yaşadı. 1985 tarihinde yayınlanan "24 Ayar" albümü ile birlikte Barış Manço'nun ezgisi değişmeye başlamıştır. Bireşimci ve elektronik dizem ağırlıklı bir tarza sahip albüm, dönemin dünyada oldukça rağbet gören tarzları elekronik pop, teknopop ve yeni akım etkileşimiyle dikkat çekse de Türkiye'de o yılların en rağbet gören müziği taverna ve arabeskten de bir o kadar uzak durmaktaydı. Kurtalan Ekspres, o sırada askerde olan Bahadır Akkuzu dışında, Manço'nun 60'lı yıllardan arkadaşı ve Belçika'lı eski bir ilerici rock grubu olan Recreation'ın lideri Jean Jacques Falaise ile birlikte bu albümde de Manço'ya eşlik etmiştir. Jacques Falaise'in Kurtalan Ekspres'e farklı ve uyumlu bir ezgi anlayışı getirdiği bu albüm ustaca yazılmış sözler itibarıyla mutasavvıf bir biçemin benimsendiği "Dört Kapı" çocukların favorisi "Bugün Bayram", "Söyle Zalim Sultan" ve "Gibi Gibi" şarkılarıyla dikkat çekmeyi başardı. Manço'nun diğer albümlerinde de rastladığımız destansı eserlerden biri de bu albümde bulunmaktadır. "Lahburger" adı altındaki parça batılılık ve doğululuk konusuna damga vurur. Manço, aynı yıl bir ameliyat geçirdi. Karın boşluğunda bulunan üç tane tümör başarılı bir ameliyat ile alınır. Barış Manço, 1986 yılı sonunda Değmesin Yağlı Boya albümünü yayınladı. 24 Ayar albümü ile başlayan müzikal değişim bu albüm ile kendini daha da belli etmekteydi ve Manço'nun grup müziğinden uzaklaştığı görülmekteydi. Şarkıların düzenlemeleri Garo Mafyan tarafından yapılan albüm, 80'lerin ruhuna uygun olarak elektronik pop efektleriyle süslenmiş bir albümdü. Manço bu dönemden itibaren şarkılarına çektiği video klipler ile bu alanda birçok sanatçıya öncü olmuştu. Manço, Değmesin Yağlı Boya albümünden birçok şarkısını kliplendirdi. Video klibi ile büyük ilgi gören "Süper Babaanne" ve adını Barış Manço klasikleri arasına yazdıran "Unutamadım" büyük ilgi gördü. Barış Manço, gelişen kayıt teknolojileri nedeniyle Kurtalan Ekspres'i albüm kayıtlarından çekmeyi düşünse de Kurtalan Ekspres adını sahnede yaşatmaya devam etti. Ancak Caner Bora, Celal Güven ve Ahmet Güvenç'in (1991 yılında geri döndü) Kurtalan Ekspres'ten ayrılmaları ile grup klasik yapısını büyük ölçüde yitirdi. 1988 yılında, bir önceki albümde Barış Manço'nun müziğine giren Garo Mafyan'ı, Hüseyin Cebeci'nin yanı sıra klavyede Ufuk Yıldırım ve vokalistler Özlem Yüksek ve Yeşim Vatan takip etti. Kurtalan Ekspres'ten Bahadır Akkuzu'nun gözetmenliğini üstlendiği ve bu kadronun ürünü olan 1988 tarihli Sahibinden İhtiyaçtan ve 1989 tarihli Darısı Başınıza albümleri ile bu albümlerde yer alan "Domates Biber Patlıcan", "Kara Sevda", "Can Bedenden Çıkmayınca ve "Nane Limon Kabuğu" gibi hitler döneme damgasını vurdu. Barış Manço daha önceden Türkiye'de öncüsü olduğu video klip çalışmalarına bu dönemde hız vermiştir. Sahibinden İhtiyaçtan ve Darısı Başınıza albümlerindeki bütün şarkılara klip çeken Manço eski hitlerini de kliplendirmeyi ihmal etmemiştir. Barış Manço, 1989 yılında Sezen Aksu ile birlikte yılın en başarılı pop müzik sanatçısı seçildi. == 7'den 77'ye, Japonya turnesi ve 1990'lar == Barış Manço, yapmak istediği televizyon programlarını yıllarca planladı ve kafasında tasarladı. Ancak dönemin TRT yönetiminden bir türlü olumlu yanıt alamıyordu. En sonunda televizyon projesini hayata geçirmek için Ekim 1988'de TRT 1 televizyonuna, o güne kadar benzeri yapılmamış bir program önerdi. "Çocuk ve aileye yönelik eğitici ve eğlendirici bir dünya belgeseli" olan ve yayına girdiği günden beri, milyonlarca izleyicinin ilgisini çeken ve ekran başına toplayan, "Barış Manço ile 7'den 77'ye" programı 1988 yılında doğdu. 1988'de Barış Manço'yu başta çocukların olmak üzere herkesin sevgilisi yapacak "7'den 77'ye" programı başlar. TRT'de yayınlanan bu programda TV ekibi 150'den fazla ülkeye gidip, oraları seyircilere tanıtır. "Adam Olacak Çocuk" ile de çocuklara öğütler vermeyi, onlara yeteneklerini sergileme fırsatı verip dönemin en başarılı televizyon yüzü olur. "Barış Manço ile 7'den 77'ye", adından da anlaşılabileceği gibi tüm yaş gruplarına hitap ediyor ve kendi içerisinde özel bölümlerden oluşuyordu."Adam Olacak Çocuk" ile çocuklara, "İkinci Kahvaltı" ile büyüklerimize ve yaşlılara, "Dönence" ve "Dere Tepe Türkiye" ile yetişkinlere; dolayısıyla herkese hitap ediyordu. 1990 yılında Ertuğrul Fırkateyni'nin Japonya'ya gelişinin 100. yılı nedeniyle düzenlenen "Türk-Japon dostluğu" etkinlikleri kapsamında Japonya'ya gitti ve Japonya'daki ilk konserini verdi. Bu konseri Japon Veliaht Prensi de izledi. 1991'de Japonya'ya tekrar gitti ve Tokyo Soka Üniversitesi İkeda Salonu'nda konser verdi. Konser sırasında Manço'yla birlikte Soka Üniversitesi rektörü ve Soka Vakfı başkanı Daisaku İkeda'nın ellerinde bayraklarla Kara Sevda şarkısını söylemesi ve salonun coşkulu görüntüsü, Türkiye'de de konserin ilgi görmesini sağladı. 5 Şubat 1992 tarihinde annesi Rikkat Uyanık (Manço, Kocataş) hayatını kaybetti ve Karacaahmet Mezarlığı'na defnedildi. 1992 yılında Mega Manço albümünü yayınlayan Barış Manço, "Ayı", "Süleyman" gibi şarkılarla kendini dinletmeyi başarsa da 1986 yılından beri uyguladığı formülün eskisi kadar prim yapmadığını fark etti. Daha sonra yapılan bir röportajda albümün daha iyi olabileceğini kendisi de belirtmiştir. 1994 yerel seçimlerinde Tansu Çiller başkanlığındaki Doğru Yol Partisi'nden Kadıköy Belediye Başkanı adayı oldu, ancak rahatsızlığı üzerine seçimden önce adaylıktan çekildi. 1995'te Müsaadenizle Çocuklar albümünü yayınladı. Japonya'dan konser teklifi gelmesi üzerine, 1995'te Japonya'da çok başarılı bir turneye çıktı. 1996'da konser albümü Live in Japan yayınlandı. Bu dönemden sonra müziğin kalitesinin nispeten azaldığı, özel televizyonların arttığı, izlenme kavramının ortaya çıktığı günlerde Barış Manço, kendini hem televizyon, hem de müzik ekranından çekti. 1990'ların sonlarına doğru "Kaplumbağanın Öyküsü" projesini yaratmak istedi ve tanıtımlar da kaydedildi, ancak plak şirketinin isteğiyle Mançoloji adlı bir toplama albüm yapma kararı aldı. Hayranlardan gelen istekler üzerine seçilen şarkılar, Kurtalan Ekspres'te de çalan Eser Taşkıran düzenlemeleriyle kaydedildi. === Diskografi === İlk plağı 1962 yılında Harmoniler orkestrası ile kaydettiği Twistin Usa ve The Jet şarkıları ile çıkan Manço'nun ilk Türkçe besteleri 1967'de yayımlanan Kol Düğmeleri ve Seher Vakti adlı parçalardır. Manço'nun 12 Stüdyo, 1 konser, 7 derleme albümü ile 31 adet single eseri vardır. === Müzik klipleri === İlk video klibini 1973'te Hey Koca Topçu parçası için çekti. Bu klipte Kurtalan Ekspres müzik grubu üyeleri Yeniçeri ve Mehter kıyafetleriyle, Barış Manço ise Mülâzim-i Evvel Barış Efendi olarak asker giysileriyle göründü. Özellikle 1970'li yıllarda klip kültürü Türkiye'de gelişmiş olmadığından, ilk iş olarak Barış Manço kendi programı için şarkılarını görselleştirmeye başladı. Programlarda yayınlanacak bu görselli şarkıların en dikkat çekeni "İşte Hendek İşte Deve" olmuştur. Bu şarkı, o dönemin insanı üzerinde direkt olarak etki edecek görseller bütünüyle kliplendirilmiştir. Barış Manço'nun hemen her klibi gibi bu klipte sosyal mesaj amacı taşımaktadır. "Can Bedenden Çıkmayınca" şarkısının ve "Arkadaşım Eşek" şarkısının klibi için çeşitli şehirler gezen Barış Manço, kliplerinde her zaman şarkıdan hariç sosyal iletiler eklemeyi ihmal etmemiştir. Klipleri TRT'den sonra çeşitli özel kuruluşlar tarafından da gösterilmeye başlanmıştır. Sanatçı, "30. Yıl Özel: Tümü Aksesuar Sahibinden İhtiyaçtan" albümündeki tüm şarkılara klip çekmiştir. Bunlardan en dikkat çekeni "Sahilde" şarkısının klibi olmuştur. 1995'te Müsaadenizle Çocuklar albümü için dönemin genç pop şarkıcıları "Adam Olmuş Çocuklar Korosu" adıyla bir araya gelerek aynı adlı şarkıyı seslendirdiler ve de Ajlan & Mine, Soner Arıca, İzel, Jale, Burak Kut, Nalan, Hakan Peker, Tayfun, Grup Vitamin, Ufuk Yıldırım ve Barış Manço, Taksim Meydanı'nda bu şarkı için beraber klip çektiler. === Müzikal mirası === Türkiye'de 1950'li yıllarda Erkin Koray ile başlayan, Cem Karaca, Moğollar gibi isimlerle devam eden rock müziğin kurucu isimleri arasındadır. Özellikle 1960'lı yıllar, Türkiye'de yeni arayışların olduğu bir dönemdir. Farklı müzik türlerinin birleşimiyle oluşan bu yeni müzik türü, Türk Sanat Müziği, Türk halk müziği gibi geleneksel müziklerden beslenerek Anadolu Rock veya Anadolu Pop'u oluşturur. Manço da bu dönemde bazı halk türkülerini ve Klasik Türk Müziği parçalarını rock müziğe kazandırarak farklı müzik türleri arasında iletişim kurmaya çalışır. Manço'nun şöhret kazanmasını sağlayan Kol Düğmeleri parçasını da yapan Kaygısızlar grubu, Anadolu türküleri, doğu ezgileri ve çağdaş Batı müziğini birleştirerek özgün bir tarz oluşturur. Türkiye şartlarında giyim kuşamı, sakalı, yüzükleri ile farklı bir görünüme sahip olduğu için yadırgansa da zamanla bu giyim tarzı herkes tarafından kabul görür. 1970'te sözlerini yazdığı, 700.000'den fazla satan Dağlar Dağlar türküsü ile Türkiye'nin beğenisini kazanır. Anadolu pop müziğinde önemli bir yere sahip olacak olan Moğollar ve 1970'li yılların başında kurulan Kurtalan Ekspres'te de özgün müzik tarzına devam eder. Elektronik altyapısı ve müzikal kalitesiyle 2023 albümü, bas gitar'ın kullanımı bakımından Dönence ve Gül Pembe parçaları Kurtalan Ekspres'in öne çıkan çalışmalarıdır. Barış Manço, Cem Karaca gibi muhaliflerle rock müzik yapmamış olsa da 12 Eylül Darbesi, getirdiği kısıtlamalar nedeniyle müziğe de olumsuz etki yapar. Türkiye'de rock müziğin düşüşte olduğu 1980'li yıllarda Manço, rock ve pop ağırlıklı 24 Ayar, Sahibinden İhtiyaçtan, Darısı Başınıza albümlerini çıkarır. 1990'a kadar televizyon, 1992'ye kadar radyo yayıncılığında Türkiye'deki tek kurum olan TRT, Manço'nun Rezil Dede, Acıh da Bağa Vir gibi bazı şarkılarını uygun bulmayarak yayınlamaz. Aynı dönemde Bugün Bayram gibi çocuklara hitap eden şarkılar da yapar. Türkiye'de pop müziğinin zirvede olduğu ve piyasaya yönelik müziğin yapıldığı 1990'lı yıllarda Manço, daha sonra müzikal kalite açısından kötü olarak değerlendirilen Mega Manço adlı albümü çıkarır. 1998'de 40. sanat yılı nedeniyle Mançoloji adını verdiği albümü yapmaya başlar. == Diğer çalışmaları == 1988 yılının Ekim ayında TRT 1'de çocuk ve aileye yönelik bir eğitim kültür ve eğlence programı olarak başlayan 7'den 77'ye adlı televizyon programı, 1998 yılının Haziran ayında 378. kez ekrana gelerek Türk televizyonculuğunda ulaşılması zor bir rekoru kırdı. Ekvatordan Kutuplara isimli programında ekibiyle birlikte beş kıtada 100’den fazla değişik yöreye giderek 600.000 km.’ye yakın yol kat etti. Ayrıca 4 × 21 Doludizgin adında bir söz gösterisi -tolkşov- programının yapımcılığını yaptı. 1975 yapımı Baba Bizi Eversene, sanatçının tek sinema filmidir. Barış Manço, bu filmde başrol oynamış ve filmin müziklerini Kurtalan Ekspres ile beraber yapmışlardır. Sinan Çetin'in yönettiği 1985 yılı yapımı 14 Numara adlı filmin müziklerini yine Kurtalan Ekspres'le, 1982 yılı yapımı Çiçek Abbas filminin müziklerini de Cahit Berkay'la beraber yaptı. 1963 yılında Yeni Sabah gazetesinde "Sami Sibemol" takma adıyla müzik içerikli yazılar yazdı. 1993 yılında Milliyet Gazetesi'nde Oku Bakiim başlığıyla konularını günlük hayattan alan köşe yazısı yazmaya başladı ve 1995 yılına kadar yazmaya devam etti. Ölümünden önce müzik hayatının 40 yılını kitap haline getirmeyi planlıyordu. 1998 yılında turizm sektörüne girerek Muğla'nın Bodrum ilçesi Akyarlar mahallesinde Club Manço adında devre tatil ve otelden oluşan 600 kişi kapasiteli bir tatil mahallesi açtı. Tesisin açılışını Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel yaptı. == Ölümü == 31 Ocak 1999 gece saat 23:30 civarında İstanbul'un Moda semtindeki evinde kalp krizi geçirdi ve kaldırıldığı Siyami Ersek Göğüs-Kalp-Damar Cerrahisi Hastanesi'nde aynı gece saat 01:30'da yaşamını yitirdi. Daha önce 1983 yılında bir kalp spazmı geçirmişti. 1991 yılında devlet sanatçısı unvanı aldığından dolayı cenazesi için devlet töreni düzenlendi. Bu töreni TRT, Kanal D ve Kanal 6 canlı olarak kesintisiz yayınladı. STV ve Star televizyonları Manço Köşk'ten sevenlerinin düşüncelerini gün boyunca aralıksız paylaştı. Ayrıca Star TV ölümünün hemen öncesinde çekilen bir röportaj yayımladı. 3 Şubat 1999 tarihinde üzerinde Galatasaray bayrağı da bulunan Türk bayrağına sarılı naaşı Atatürk Kültür Merkezi'ne getirilerek tören düzenlendi, ardından Levent Camisi'nde cenaze namazı kılındı ve Kanlıca'daki Mihrimah Sultan Mezarlığı'nda toprağa verildi. Mezarına "Gesi Bağları" yorumundan ötürü Kayseri'nin Gesi beldesinden getirilen toprak da kondu. Ölümünün duyulmasının ardından Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ve bazı siyasetçiler başsağlığı mesajı yayımladılar. Barış Manço ölmeden önce müzik hayatının 40 yılını anlatan 40. yıl şarkısını bestelemiş ancak sözlerini yazamamıştır. Bu şarkının da bulunduğu Mançoloji 1999 yılında yayımlandı ve 2,6 milyon satarak o yılın en çok satan albümü oldu. Daha sonra 2002 yılında Yüreğimdeki Barış Şarkıları adında bir anma albümü yayımlandı. Manço'nun ölümüyle Kurtalan Ekspres yeni albüm çalışması yapmayarak yaklaşık iki yıl boyunca Barış Manço için düzenlenen birçok anma konserine katıldı. Önemli bir solisti kaybeden grup, 2003'ün Ekim ayında ilk solo albümü olan 3552'yi çıkardı. == Mal varlığı == Barış Manço, ölümünden hemen önce Club Manço isimli bir tatil köyü kurdu. Oğlu Doğukan ve eşi Lale Manço'nun ifadelerine göre, Barış Manço'nun yaşamı boyunca hiç borcu olmadı. Manço çifti ve Aksüt ailesi ile ortak kurulan "ASM Dış Ticaret Turizm İnşaat Sanayi A.Ş." adında, payları müşterek olarak bir şirketleri vardı. Bu şirketin üzerinden Club Manço için çekilen kredilerin zamanında ödenmemesi sebebiyle Halk Bankası kefillerin mallarına haciz getirdi. 4 Temmuz 2002 tarihinde başlatılan hacizler, o günün parasıyla 2,5 trilyon borcun ödenmesi için yapıldı ve bu hacizler ailesini etkilediği kadar sevenlerini de oldukça üzdü çünkü haczedilenler arasında Manço Köşk de vardı. Rolls-Royce, MG ve Jaguar marka üç antika otomobili, antika eşyaları ve piyanosu bu hacizler neticesinde satıldı. Borcun tamamıyla ödenmesi 2009 senesini buldu. Ayrıca Lale Manço ve Sulhi Aksüt arasındaki borç husumeti sürmeye devam etti. Borçlarla ve hacizlerle ilgili olarak Manço ailesi Cumhurbaşkanı'na ve Başbakan'a mektuplar yazdı, yardım istedi. Ancak bu mektupların hiçbirine yanıt alamadılar. == Manço'nun hayali ve önemli açıklamaları == Barış Manço'ya bir TRT röportajı sırasında sorulan soru üzerine, "Benim birkaç hayalim var: 80 yaşındayken elimde bastonum, belki kolumda Doğukan, onun yardımıyla çıkarım sahneye ve senfoni orkestrasına 2023 çaldırmak en büyük ideallerimden birisi olarak gerek." demiştir. Yine bu röportajda "Bu kadar hayat dolu olmanıza rağmen şarkılarınız neden hep ölüm içeriyor?" sorusuna ise "Ölüm yaşam uykusundan uyanmaktır." yanıtını vermiştir. Kendi portresini çizerken anlattığı yaşam öyküsünde "Cahit Sıtkı üstadın dediği gibi yaş 35 yolun yarısı, ben burayı geçtim, yarı yolum kaldı." demiştir. Kendi belgeselinde sorulan "Albümleriniz Japonya'da daha çok satıyor. Bunu neye bağlıyorsunuz?" sorusuna "Orada albümlerim milyonları geçti. Türkiye'de ise yarım milyon olsa çok sevinirim." yanıtını vermiştir. Bu belgeselde kendisine hatırlatılan, trafik kazasında ölen bir bebekle ilgili soruya "O benim arkadaşım olacaktı, arkadaşımdı. Bunlar çok zor sorular." diyerek üzüntüsünü dile getirmiştir. Müge Anlı tarafından hazırlanan belgeselinde "Ben gelin istiyorum, iki tane de kızım olacak. Allah bize ömür versin." demiştir. Müge Anlı'nın sorusu üzerine "Hayır, evimin müze olmasını istemem. Burası bizim evimiz. Biz burada yaşadık, çocuklarımız da burada yaşasın. Gelinlerim gelecek daha. Allah bize ömür versin, biz yaşayalım burada." demiştir. Manço, evinin müze yapılmasını istememiştir. Ali Kırca'nın "Siyaset Meydanı" programında Türkiye'de müzik etkisinin değişimi ve gelişimi üzerine kitap yazacağını dile getirmiştir ancak ömrü yetmemiştir. Yazacağı kitap ve gezi ansiklopedilerinden katıldığı bir kukla gösteri programında da bahsetmiştir. 1999 yılında Star TV'ye verdiği bir röportajda "Daha huzurlu bir ortam istiyorum." demiş, bu röportajdan kısa süre sonra ölmüştür. Sanatçının son görüntüleri olan bu röportajda, Türkiye'nin içerisinde bulunduğu bunalımlardan, siyasi gerilimlerden ve sevgisizlik, çatışma ortamından duyduğu rahatsızlıkları anlatmış ve "Artık albüm yapmayacağım." demiştir. == Âşıklık geleneğindeki yeri ve önemi == Barış Manço, kimi akademik çevrelerce ozan - baksı edebiyat geleneğinin devamı olan âşıklık geleneğinin çağdaş bir temsilcisi olarak görülür. Şarkılarında halk kültüründen, sanatından, edebiyatından bolca faydalanması, söz konusu geleneğin gerek biçimlerini gerekse temalarını sıklıkla kullanması; eserlerinde mesajlar vermesi, şarkılarının son dörtlüğünde âşıkların yaptığı gibi adını tapşırması bu görüşün temel dayanaklarıdır. Bazı akademisyenlerce de Barış Manço, yeni bir oluşumun temsilcisi olarak görülür. Bu da âşıklık geleneğinin devamı olarak kabul edilebilecek ve "Çağdaş Türk Ozanlığı" olarak adlandırılan oluşumdur. Manço'nun yaptığı geleneğin birebir kopyası ve devamı şeklinde değil, birleştirerek ve dönüştürerek yeniden üretmedir.Havva EMRE, "Kültürün Değişimi ve Dönüşümü Bağlamında Ozan - Baksı Geleneğinden Çağdaş Türk Ozanlığına Geçiş Süreci", Bilim ve Kültür Dergisi == Hatırası == === Barış Manço Evleri === Kadıköy'ün Moda semtinde bulunan köşkü sanatçının ve ailesinin eşyalarının sergilendiği bir ev haline getirildi. Köşk, 19. yüzyılda yapılan ve Whittall ailesinin evi olarak bilinen tuğladan yapılmış bir konaktı. Konak, 1970'li yıllarda Manço tarafından satın alındı ve ölümüne kadar bu konakta ailesiyle birlikte yaşadı. Günümüzde apartmanlar ile çevrili bu tarihî konak Barış Manço evi olarak kullanılmakta ve Barış Manço'nun kişisel eşyaları sergilenmektedir. Bu evin müze olabilmesi için tüm haklarının bir noktada olması gerekiyordu, ancak evin tapusu bankanın, işletmesi Kadıköy Belediyesi'nin, içerikte sergilenenlerde ailenin olduğu için müze sınıfında değildir. Sanatçının Belçika, Liège'de bir evi daha bulunmaktadır. Bu ev, ailesi tarafından satışa çıkarılınca Nusret Aktaş isimli bir hayranı satın almıştır. "Liège Barış Evi" isimli evde, sanatçının eşyaları sergilenmektedir. Dosya:Barış Manço museum01.JPG|Barış Manço Evinde bulunan Barış Manço'nun heykeli ve piyanosu. Dosya:BARIS MANCO ARABASI.jpg|Sanatçının 1997 model arabası. Dosya:Manco Kosk Baris Manco.jpg|Ev ziyaretçilerini karşılayan Barış Manço heykeli. === Barış Manço Belgeliği === Barış Manço ile yıllarca beraber çalışmış yapımcı Erkmen Sağlam'ın, sanatçının yaşamının değişik zamanlarında çekilmiş geniş bir fotoğraf arşivi vardır. Bu fotoğraf arşivinin bir kısmı Barış Manço Evi'nde bulunmaktadır. Yapımcı Erkmen Sağlam tarafından düzenlenen "Barış Manço Fotoğraf Sergisi" birçok ili gezmiş ve sevenleriyle buluşmuştur. Fotoğraf sergisi il il gezerek sergilenmeye devam etmektedir. Barış Manço adına açılmış bir YouTube kanalı da bulunmaktadır. Bu kanalda, sanatçının konser kayıtlarından gezi programlarına, müzik kliplerinden belgesellerine ve cenaze görüntülerine kadar çok geniş bir arşiv bulunmaktadır. Sanatçının sosyal medya adresleri bulunmaktadır. Ailesi tarafından yönetilen bu hesaplarda birçok arşivlik fotoğraf ve video yer almaktadır. === Barış Manço vapuru === == Ödülleri == küçükresim|220pik|Barış Manço Evi önünde yer alan Barış Manço heykeli Müzik ve televizyon hayatında üç binden fazla ödül almıştır. Bu ödüller Barış Manço Evi'nde sergilenmektedir. Başlıca ödülleri şunlardır: * 1987 yılında Belçika tarafından "Türk Kültür Elçisi" unvanı. * 1991: Türkiye Cumhuriyeti Devlet Sanatçısı unvanı * 1991 yılında Japonya Soka Üniversitesi "Uluslararası Kültür ve Barış Ödülü" * 1991 yılında Hacettepe Üniversitesi "Sanatta Onursal Doktora" unvanı * 1992 yılında "Fransız Edebiyat ve Sanat Şövalyesi" unvanı. Ekim ayında İstanbul Fransız Sarayı'nda düzenlenen törenle aldı. * Belçika'nın Liège şehri "Onursal Hemşehri" unvanı * 1994 yılı Kocaeli Üniversitesi tarafından Türk insanını ve Türkiye'yi çalışmalarıyla Dünya'ya tanıttığı sebebiyle verilen "Barış Diploması" * 1995 yılında Denizli Pamukkale Üniversitesi "Çocuk Eğitimi Alanında Onursal Doktora" unvanı * 1995 yılında Japonya Min-On Vakfı "Yüksek Şeref Madalyası" * Uluslararası Teknoloji Ödülü * Belçika Krallığı 2. Leopold Şövalyesi Nişanı * 1995 yılında Türkmenistan Cumhurbaşkanı Saparmurat Türkmenbaşı tarafından verilen "Türkmen Vatandaşlığı" unvanı * 200'ün üzerinde şarkısı olduğu için 12 altın ve bir platin albüm ve kaset ödülü kazandı. * Onursal Oğul Unvanı * 3000'in üzerinde plaket ve ödül. == Bibliyografya == * * * == 1999'dan Sonra Barış Manço == Manço'nun vefatının ardından yayınlanmayan bazı şarkıları yayınlanmıștır. En son yayınlanan şarkı 2020 itibari ile YouTube ve Spotify'da yayınlanan "Dön Desem Döner Misin" adlı şarkısıdır. Barış Manço'nun vefatının ardından onun için etkinlikler, çalışmalar, onun adını yaşatmak için düzenlenen sanat günleri mevcuttur. == Notlar == * Türkiye'de temel eğitimin beş yıldan sekiz yıla çıkarılmasına destek olmak amacıyla eşi Lale Manço ile birlikte İstanbul'un Tuzla ilçesinde bir okul yaptırdı. 1997 yılında inşasına başlanan 30 sınıflık Tuzla Barış Manço İlköğretim Okulu, sanatçının ölmesi üzerine yarım kaldı. İl özel idaresi tarafından tamamlanan okul 2000 yılında eğitime başladı. * En çok bilinen şarkılarından Gülpembe, Manço 13 yaşındayken ölen babaannesinin ismidir. * Gittiği ülkelerden topladığı 310 adetlik fotoğraf makinesi koleksiyonu bulunmaktaydı. Bu koleksiyonunu ölmeden önce Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin Cağaloğlu'nda bulunan Basın Müzesi'ne bağışlamıştır. * 1962 yılından itibaren gazete ve dergi belgeliği tutmaya başladı. Biriktirdiği sayfaların oluşturduğu cilt sayısı 60'tır. * Barış Manço, mezunu olduğu Galatasaray Lisesi'nin spor takımı Galatasaray taraftarıdır. * Yol Verin Ağalar Beyler şarkısı 1999 Türkiye genel seçimleri öncesinde DYP tarafından propaganda parçası olarak kullanıldı. Bu nedenle parçanın radyo ve televizyonda yayınlanması seçim yasakları kapsamında TRT tarafından seçime kadar yasaklandı. * Barış Manço evinin müze yapılması ile ilgili, "burası bizim evimiz, biz burada yaşadık, çocuklarımızda burada yaşasın" diyerek bu fikre karşı olduğunu dile getirmiştir. * Barış Manço, israfa ve şatafata karşı olduğunu nitelendirmiştir. * Cem Yılmaz'ın 2015 yılında gösterime giren Ali Baba ve 7 Cüceler isimli filminde, anısına şarkıları çalınmış ve bir karaktere "Boris Mancov" adı verilmiştir. Bu karakteri Cem Yılmaz oynamıştır. * İETT, 6 Şubat 2015'te Kadıköy'de bulunan Barış Manço durağını "vefa durakları" kapsamında düzenlemiştir. * Ağabeyi, Savaş Manço 2020 yılında pankreas kanserinden ölmüştür. ==Barış Manço'nun Cover Yaptığı Türküler== Yöresi Türkünün İsmi Cover versiyonu Yozgat Çıt Çıt Çedene Çıt Çıt Çedene Edirne Kızılcıklar Oldu mu? Bien Fait Pour Toi, Kızılcıklar oldu mu? Elazığ Elazığ dik halayı İşte hendek işte deve Isparta Evlerinin önü mersin Kazma Kahramanmaraş Cano Cano Cano Dağlar dağlar Bayburt Bebeğin beşiği çamdan Bebek Kayseri Gesi bağları Gesi bağları Yozgat “Ziya’nın Ağıdı”, “Ziya Türküsü”, “Çamlığın Başında Tüter Bir Tütün”, “Ziya’nın Atı”, “Ham Meyveyi Kopardılar Dalından” Ham Meyveyi Kopardılar Dalından Giresun Dere Boyu Kavaklar Dere Boyu Kavaklar (Disko) Elazığ Yemen türküsü Burası Muştur Rumeli Τροΰρω Ali Yazar Veli Bozar Ankara Karlı dağlar ardında Bal böceği Rize Çay Elinden Öteye Çay Elinden Öteye (Rezil Dede) Trabzon Oynayın kız oynayın (Derule) Derule İç Anadolu Lambaya Püf De (Anadolu Kaşık Oyun Havası) Lambaya Püf De Erzurum Kağızmana Ismarladım Kağızman == Kaynakça == == Dış bağlantılar == * Barış Manço Anısına * Barış Manço, 1978 BBC Türkçe * Beyazperde'de Barış Manço * * Spotify'da Barış Manço * Kategori:1943 doğumlular Kategori:Üsküdar doğumlular Kategori:İstanbul doğumlu erkek şarkıcılar Kategori:1950'lerin şarkıcıları Kategori:1960'ların şarkıcıları Kategori:1970'lerin şarkıcıları Kategori:1980'lerin şarkıcıları Kategori:1990'ların şarkıcıları Kategori:Türk rock şarkıcıları Kategori:Devlet Sanatçıları Kategori:Galatasaray Lisesinde öğrenim görenler Kategori:Kral TV Video Müzik Ödülü sahipleri Kategori:Altın Kelebek Ödülü sahipleri Kategori:Kanlıca Mezarlığı'na defnedilenler Kategori:İstanbul'da kalp krizinden ölenler Kategori:1999 yılında ölenler Kategori:Türk gezginler Kategori:Alternatif rock müzisyenleri Kategori:Anadolu rock müzisyenleri Kategori:Klasik Türk müziği bestecileri Kategori:Emre Plak sanatçıları Kategori:Grafson Plak sanatçıları‎ Kategori:Türk erkek pop şarkıcıları Kategori:Türk erkek şarkıcı-şarkı yazarları Kategori:Türk milliyetçileri Kategori:Türk milliyetçisi müzisyenler Kategori:20. yüzyılda Türk erkek şarkıcılar Kategori:Türk rock müzisyenleri
Barış Manço
1,128
Geri izleme (İngilizce:trackback), dinamik bir web sitesindeki bir yazı ile ilgili diğer yazıların kaydını tutma sistemidir. Genelde bloglarda kullanılır. 2002 yılında Movable Type'ın bir özelliği olarak ortaya çıkan bu sistemin yaptığı iş şudur: Siz bir başka kişinin ağ günlüğündeki bir yazıyı okuyorsunuz. Orada yazılanlar çok hoşunuza gidiyor ya da bunlar sizin için ilgi çekici. Bu konuyla ilgili siz de kendi ağ günlüğünüzde bir yazı yazıyorsunuz. Diğer kişinin geri izleme bağlantısına tıklayarak burada bulunan geri izleme konumunu kopyalayıp kendi geri izleme sisteminizde gerekli işlemleri yapıyorsunuz. Sonuçta diğer kişinin geri izleme sayfasında kendi günlüğünüzde yazdığınız ve o konuyla ilgili olan girdiye bir bağlantı veriliyor. Özetle, bu kişinin geri izleme sayfasında, diğer kişilerin aynı konuyla ilgili kendi günlüklerinde yazdığı yazılara bağlantılar yer alıyor. Böylece, bir başlığı okuyanlar geri izleme sayfasında yer alan ve diğer günlüklerde o konuya ilişkin olan yazılardan haberdar olma şansını elde ediyor. Geri izleme sayfası bir anlamda konuyla ilgili sitelere bağlantılar içerme görevi görüyor. Kategori:Blog terimleri
Geri izleme
1,117
== Olaylar == * 1756 - İrlanda'nın koruyucu azizlerinden, Aziz Patrick'in (385-461) adına kutlanan bir festival olan Aziz Patrick Günü, ilk kez New York'ta da kutlandı. * 1776 - Amerikan Devrimi: George Washington ve Henry Knox'un kente bakan tepelere topçu birliklerini konuşlandırmasının ardından İngiliz güçleri, Boston'u terk etmek zorunda kaldı. * 1816 - 38 tonluk 'Elise' adlı buharlı tekne, kaptan Pierre Andriel yönetiminde, Manş Denizi'ni aşan ilk buharlı tekne oldu. * 1845 - Küçük paketlerde kullanılan lastik bandın patenti alındı. * 1861 - İtalya, ulusal birliğini kurdu. * 1891 - Ahmed İhsan Tokgöz, Servet-i Fünûn dergisini kurdu. * 1901 - Van Gogh'un resimleri Paris'te Bernheim-Jeune galerisinde sergilenmeye başladı. 1890'da intihar eden sanatçı, yaşamı boyunca sadece bir tane resim satabilmişti. * 1915 - Çanakkale Savaşı: Kraliyet Donanması Komutanı Amiral Sackville Carden, görevinden ayrıldı. * 1920 - İngilizler, Eskişehir ve Afyon'dan çekildiler. * 1921 - Londra'da ilk doğum kontrol kliniği açıldı. Kliniğe başvuranlara, düşük ücretle korunma araç gereçleri verildi. * 1926 - "Demir Sanayinin Tesisine Dair Kanun" TBMM'de kabul edildi. * 1927 - İtalya'da müzmin bekarların ağır vergi ödemeleri için kanun çıkarıldı. * 1941 - Alman denizaltı kaptanı Otto Kretschmer'in denizaltısı batırıldı ve esir alındı. * 1944 - Varlık Vergisi'nin tasfiyesine ilişkin yasa yürürlüğe girdi. * 1948 - Belçika, Fransa, Hollanda, Birleşik Krallık ve Lüksemburg arasında, 50 yıl süreli Brüksel Antlaşması imzalandı ve Batı Avrupa Birliği kuruldu. * 1954 - İspanya'yı kura sonucunda eleyen Türkiye millî futbol takımı, FIFA Dünya Kupası'na katılmaya hak kazandı. * 1961 - Vicente Calderón Stadyumu'nun yapımına başlandı. * 1965 - 30 milyon dolarlık hacmi olan Türk-İsrail Ticaret Antlaşması imzalandı. * 1966 - ABD donanması'na ait "Alvin" adlı araştırma-kurtarma denizaltısı, İspanya kıyıları açıklarında ABD'ye ait kayıp hidrojen bombası'nı buldu. * 1968 - PTT ile Northern Electric firmasının işbirliğiyle kurulan telefon fabrikasında yapılan ilk yerli telefon cihazları, 157 liradan satışa çıkarıldı. * 1969 - Golda Meir, İsrail'in ilk kadın Başbakanı oldu. * 1970 - My Lai katliamı: ABD Ordusu, olayı örtbas etmeye çalıştıkları için 14 subay hakkında soruşturma başlattı. * 1972 - Eti Gıda San. ve Tic. A.Ş. Eskişehir'de kuruldu. * 1980 - Türkiye'de 12 Eylül 1980 Darbesi'ne Giden Süreç (1979- 12 Eylül 1980): Ankara Sıkıyönetim Komutanı, Sıkıyönetim Koordinasyon Toplantısı'nda konuştu: "Türk Mimar Mühendisler Odası Birliği bizce sabıkalı bir yerdir. Adam öldürmekten 24 yıl ağır hapse mahkûm olan Mahmut Esat Güven, burada iki tabanca ile birçok parlamentere ders verirken yakalanmıştır." * 1985 - İki ünlü oyun yazarı Arthur Miller ve Harold Pinter, hapiste bulunan Uluslararası Yazarlar üyesi yazarları ziyaret etmek amacıyla Türkiye'ye geldi. * 1995 - Azerbaycan'da 15 Mart'ta başlatılan ve Türkiye'nin de adının karıştığı bir darbe girişimi bastırıldı. Devlet Başkanı Haydar Aliyev'i devirmek isteyen OMON Birlikleri'nin Komutanı Albay Ruşen Cevadov dahil olmak üzere, 400 kişi yaşamını yitirdi. * 1995 - Michael Jordan, basketbola geri dönme kararı aldı. * 2020 - 2020 Avrupa Futbol Şampiyonası, koronavirüs pandemisi nedeniyle 2021'e ertelendi. == Doğumlar == * 763 - Harun Reşit, Abbâsîler'in 5. Halifesi (ö. 809) * 1231 - Shijō, Japon İmparatoru (ö. 1242) * 1473 - IV. James, İskoç Kralı (ö. 1513) * 1548 - Honda Tadakatsu, Japon samuray ve daimyō (ö. 1610) * 1600 - Aleksey Trubetskoy, Trubetskoy Hanedanı'nın son üyelerinden biri (ö. 1680) * 1685 - Jean-Marc Nattier, Fransız ressam (ö. 1766) * 1709 - Molla Veli Vidadî, Azeri şair ve din adamı (ö. 1809) * 1733 - Carsten Niebuhr, Alman matematikçi, haritacı ve kaşif (ö. 1815) * 1768 - Kaʻahumanu, Hawaiʻ i Krallığı'nda konsort kraliçe (ö. 1832) * 1834 - Gottlieb Daimler, Alman mühendis (ö. 1900) * 1849 - Charles Francis Brush, Amerikalı buluşçu, girişimci ve iş insanı (ö. 1929) * 1862 - Charles Laval, Fransız ressam (ö. 1894) * 1865 - Gabriel Narutowicz, Polonyalı politikacı (ö. 1922) * 1866 - Alf Victor Guldberg, Norveçli matematikçi (ö. 1936) * 1873 - Margaret Bondfield, İngiliz politikacı (ö. 1953) * 1874 - Stephen Samuel Wise, Yahudi haham ve siyonist lider (ö. 1949) * 1875 - Mike Bernard, Amerikalı Ragtime müzisyeni (ö. 1936) * 1877 - Otto Gross, Avusturyalı psikanalist (ö. 1920) * 1879 - Sid Grauman, Amerikalı şovmen (ö. 1950) * 1881 - Walter Rudolf Hess, İsviçreli fizyolog ve Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü sahibi (ö. 1973) * 1888 - Paul Ramadier, Fransız Başbakanı (ö. 1961) * 1888 - Nugent Slaughter, Amerikalı müzisyen (ö. 1968) * 1896 - Tacülmüluk, İran Kraliçesi (ö. 1982) * 1900 - Alfred Newman, Amerikalı besteci, aranjör ve film müziği şefidir (ö. 1970) * 1900 - Manuel Plaza, Şilili sporcu (ö. 1969) * 1902 - Chaim Gross, Amerikalı bir heykeltıraş ve eğitimciydi (ö. 1991) * 1902 - Bobby Jones, Amerikalı golfçü (ö. 1971) * 1907 - Jean Van Houtte, Belçikalı bir politikacı (ö. 1991) * 1915 - Bill Roycroft, Avustralyalı Olimpik binici şampiyonu (ö. 2011) * 1919 - Nathaniel Adams Coles, Amerikalı caz müzisyeni (ö. 1965) * 1920 - Mucibur Rahman, Bangladeş'in ilk Başbakanı ve Devlet Başkanı (ö. 1975) * 1921 - Meir Amit, İsrailli politikacı ve general aynı zamanda üçüncü Mossad direktörü (ö. 2009) * 1922 - Patrick Suppes, Amerikalı bir filozoftur (ö. 2014) * 1925 - Mansour Rahbani, Lübnanlı müzisyen ve besteci (ö. 2009) * 1926 - Siegfried Lenz, Alman yazar (ö. 2014) * 1928 - Neriman Köksal, Türk sinema oyuncusu (ö. 1999) * 1928 - Jean Panisse, Fransız aktör (ö. 2021) * 1929 - Peter Ludwig Berger, Amerikalı sosyolog ve teolog (ö. 2017) * 1930 - James Irwin, Amerikalı astronot (ö. 1991) * 1933 - Asa Lanova, İsviçreli kadın bale dansçısı ve yazar (ö. 2017) * 1936 - Ken Mattingly, Amerikalı astronottu * 1937 - Ramdas Agarwal, Hint siyasetçi (ö. 2017) * 1938 - Rudolf Nureyev, SSCB'li (daha sonra Avusturyalı) bale dansçısı (ö. 1993) * 1939 - Atilla Dorsay, Türk sinema eleştirmeni, yazar, gazeteci ve mimar * 1939 - Bill Graham, Kanadalı siyasetçidir (ö. 2022) * 1939 - Giovanni Trapattoni, İtalyan futbol adamı * 1940 - Ruşen Güneş, Türk müzisyen * 1941 - Paul Kantner, Amerikalı rock müzisyeni ve gitaristi ve aktivist (ö. 2016) * 1942 - John Wayne Gacy, Amerika'nın en önemli seri katillerindendir (ö. 1994) * 1944 - Pattie Boyd, İngiliz manken, fotoğrafçı * 1946 - Georges J.F. Kohler, Alman biyolog ve Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü sahibi (ö. 1995) * 1946 - Larry Langford, Amerikalı siyasetçi (ö. 2019) * 1948 - William Gibson, Amerikalı roman yazarı * 1949 - Pat Rice, Kuzey İrlandalı eski millî futbolcu ve antrenör * 1950 - Mehmet Ali İrtemçelik, Türk politikacı * 1951 - Kurt Russell, Amerikalı oyuncu * 1952 - Barry Horne, Britanyalı hayvan hakları savunucusudur (ö. 2001) * 1954 - Kazım Arslan, Türk avukat ve siyasetçi (ö. 2019) * 1954 - Lesley-Anne Down, İngiliz asıllı Amerikalı oyuncu ve model * 1955 - Gary Sinise, Amerikalı oyuncu ve film yönetmeni * 1961 - Sam Bowie, ABD'li basketbolcu * 1961 - Dana Reeve, Amerikalı oyuncu ve şarkıcı (ö. 2006) * 1962 - Kalpana Chawla, Hint asıllı Amerikalı astronot (ö. 2003) * 1964 - Lee Dixon, İngiliz futbolcudur * 1964 - Rob Lowe, Amerikalı aktör, yapımcı ve yönetmendir * 1964 - Jacques Songo'o, Kamerunlu millî futbolcudur * 1967 - Billy Corgan, ABD'li müzisyen, söz yazarı ve bestecisidir * 1969 - Alexander McQueen, İngiliz moda tasarımcısı ve desinatör (ö. 2010) * 1972 - Mia Hamm, Amerikalı kadın millî futbolcu * 1973 - Caroline Corr, İrlandalı şarkıcı * 1975 - Puneeth Rajkumar, Hint oyuncu, yapımcı ve şarkıcı (ö. 2021) * 1975 - Test, Kanadalı profesyonel güreşçi (ö. 2009) * 1976 - Stephen Gately, İrlandalı şarkıcı (ö. 2009) * 1976 - Zita Molnár, Macar masa tenisi oyuncusu * 1976 - Álvaro Recoba, Uruguaylı futbolcu * 1976 - Antoine van der Linden, Hollandalı futbolcu * 1979 - Stormy Daniels, Amerikalı porno yıldızı, senarist ve yönetmen * 1979 - Samoa Joe, Samoa asıllı Amerikalı profesyonel güreşçidir * 1981 - Dilek Serbest, Türk manken ve oyuncu * 1981 - Servet Çetin, Türk futbolcu * 1982 - Mamedali Karadanov, Türkmen futbolcu * 1983 - Raul Meireles, Portekizli futbolcu * 1985 - Tuğba Karademir, Türk artistik buz patencisi * 1986 - Edin Džeko, Boşnak millî futbolcudur * 1987 - Federico Fazio, Arjantinli futbolcu * 1988 - Claire Elise Boucher, daha çok bilinen sahne adı ile Grimes, Kanadalı şarkıcı, söz yazarı, albüm yapımcısı ve müzik video yönetmeni * 1988 - Rasmus Elm, İsveçli eski millî futbolcudur * 1988 - Fraser Forster, İngiliz asıllı bir futbolcudur * 1989 - Shinji Kagawa, Japon futbolcu * 1990 - Andrew Hozier-Byrne veya yalnızca Hozier, İrlandalı şarkıcı * 1992 - John boyega, İngiliz-Nijeryalı bir aktör ve yapımcıdır * 1997 - Katie Genevieve Ledecky, Çek asıllı Amerikalı yüzücü == Ölümler == * MÖ 45 - Titus Labienus, Romalı asker (d. MÖ 100 civarı) * 180 - Marcus Aurelius, Roma İmparatoru (d. 121) * 624 - Ebû Cehil, Mekke'nin liderlerinden (d. 556) * 1008 - Kazan, Japonya'nın geleneksel veraset düzenine göre 65. imparatorudur (d. 968) * 1040 - I. Harold, İngiltere Kralı (d. 1015) * 1272 - Go-Saga, Japonya'nın geleneksel veraset düzenine göre 88. imparatorudur (d. 1220) * 1361 - Hasan, Türk asıllı Memlûk sultanıdır (d. 1334) * 1425 - Ashikaga Yoshikazu, Ashikaga şogunluğunun beşinci şogunudur (d. 1407) * 1642 - Jakub Zadzik, Polonya Büyük Taç Sekreteri (d. 1582) * 1650 - Carl Gyllenhielm, İsveçli asker ve politikacı (d. 1574) * 1680 - François de La Rochefoucauld, Fransız yazar (d. 1613) * 1782 - Daniel Bernoulli, Hollandalı matematikçi (d. 1700) * 1826 - Ferdinand Bauer, Avusturyalı botanik ressamı (d. 1760) * 1830 - Laurent de Gouvion Saint-Cyr, Fransa mareşali ve Marki (d. 1764) * 1831 - Napoleon Louis Bonaparte, Hollanda Krallığı'nın Bonapart Hanedanı'ndan gelen son kralı (d. 1804) * 1846 - Friedrich Wilhelm Bessel, Almanyalı gök bilimci ve matematikçi (d. 1784) * 1849 - II. William, Hollanda Kralı, Lüksemburg Büyük Dükü ve Limburg Dükü (d. 1792) * 1853 - Christian Andreas Doppler, Avusturyalı matematikçi ve fizikçi (d. 1803) * 1862 - Jacques Fromental Halévy, Fransız besteci (d. 1799) * 1872 - Aleksa Simić, Sırp siyasetçi (d. 1800) * 1879 - Ludwig Reichenbach, Alman bitki bilimci ve ornitolog (d. 1793) * 1885 - Susan Bogert Warner, Amerikalı yazar (d. 1819) * 1890 - Władysław (Ladislaus) Taczanowski, Polonyalı ornitoloji ve zooloji uzmanı bilim insanı (d. 1819) * 1893 - Jules Ferry, Fransa eski Başbakanı (d. 1832) * 1911 - Paul Arbaud, Fransız kitap koleksiyoncusu ve hayırsever (d. 1832) * 1917 - Franz Brentano, Alman psikolog ve filozof (d. 1838) * 1922 - Gördesli Makbule, Türk Kurtuluş Savaşı'nda Yunanlarla savaşırken 20 yaşında ölen Türk kadını (d. 1902) * 1926 - Aleksey Brusilov, I. Dünya Savaşı sırasında Rus komutan (d. 1853) * 1927 - Victorine Louise Meurent, Fransız ressam ve ressam modeli (d. 1844) * 1937 - Joseph Austen Chamberlain, İngiliz siyasetçi - 1925 Nobel Barış Ödülü'ne layık görülmüştür (d. 1863) * 1949 - Alexandra Ekster, Rus-Fransız tiyatro tasarımcısı, ressam (d. 1882) * 1952 - Ali Rıza Özdarende Türk politikacı ve din adamı (d. 1876) * 1956 - Irène Joliot-Curie, Fransız bilim insanı ve Nobel Kimya Ödülü sahibi (d. 1897) * 1974 - Louis Kahn, Amerikalı mimar (d. 1901) * 1976 - Luchino Visconti, İtalyan sinemacı (d. 1906) * 1978 - Ceyhun Atuf Kansu, Türk şair (d. 1919) * 1988 - Nikolas Asimos, Yunan besteci (d. 1949) * 1990 - Capucine, Fransız oyuncu (d. 1931) * 1993 - Helen Hayes, Amerikalı oyuncu (d. 1900) * 1995 - Ruşen Cevadov, Azeri asker ve siyasetçi (d. 1951) * 1996 - René Clément, Fransız film yönetmeni (d. 1913) * 2001 - Angel Mojsovski, Makedon komünist aktivist, Yugoslavya Cephesi'nde savaşan asker, Halk Kahramanı Nişanı sahibi (d. 1923) * 2005 - George Kennan, Amerikalı diplomat (d. 1904) * 2006 - İstemihan Taviloğlu, Türk besteci (d. 1945) * 2007 - John Backus, Amerikalı matematikçi (d. 1924) * 2011 - Michael Gough, Britanyalı karakter oyuncusu (d. 1916) * 2011 - Ferlin Husky, (doğum adıyla: Terry Preston ya da Simon Crum), Amerikalı country müzisyeni (d. 1925) * 2012 - III. Şenuda, Mısırlı hristiyan ortodoks din adamı (d. 1923) * 2013 - Olivier Metzner, Fransız ceza avukatı (d. 1949) * 2014 - Mareike Carrière, Alman oyuncu, sunucu ve çevirmen (d. 1954) * 2014 - Muhammed Salah Cedidi, Tunuslu millî futbolcudur (d. 1938) * 2014 - L'Wren Scott, Amerikalı stilist ve moda tasarımcısı (d. 1964) * 2015 - Ashley Adams, Avustralyalı atıcı (d. 1955) * 2015 - Guido Zappa, İtalyan bir matematikçi (d. 1915) * 2016 - Ralph David Abernathy III, Amerikalı siyasetçi ve iş insanı (d. 1959) * 2016 - Shozo Awazu, Japon dövüş ve judo ustası (d. 1923) * 2016 - Aluf Meir Dagan, İsrailli asker ve siyaset adamı (d. 1945) * 2016 - Paul Daniels, İngiliz illüzyonist ve televiyoncu (d. 1938) * 2016 - Larry Drake, Amerikalı oyuncudur (d. 1949) * 2016 - Léonie Geisendorf, Polonya doğumlu İsveçli mimardır (d. 1914) * 2016 - Zoltán Kamondi, Macar film yönetmeni, oyuncu, yapımcı ve senarist (d. 1960) * 2016 - Marian Kociniak, Polonyalı aktör (d. 1936) * 2016 - Solomon Marcus, Romanyalı semiyotikçi, matematikçi ve seçkin akademisyen (d. 1925) * 2017 - Robert Day, İngiliz film yönetmenidir (d. 1922) * 2017 - Auntie Fee, Amerikalı You Tube ünlüsü kadın sunucu, oyuncu ve yemek uzmanıdır (d. 1957) * 2017 - Lawrence Montaigne, Amerikalı oyuncu, yazar, dansçı ve dublördür (d. 1931) * 2017 - Laurynas Stankevičius, Eski Litvanya başbakanı ve siyasetçi (d. 1935) * 2017 - Derek Walcott, Saint Lucialı şair ve Nobel Edebiyat Ödülü sahibi (d. 1930) * 2018 - Geneviève Fontanel, Fransız kadın tiyatro, sinema ve dizi oyuncusu (d. 1936) * 2018 - Mike Allan MacDonald, Kanadalı stand-up komedyen ve oyuncu (d. 1954) * 2018 - Zdeněk Mahler, Çek yazar, müzikolog, pedagog ve senarist (d. 1928) * 2019 - Ken Bald, Amerikalı çizgi roman sanatçısı (d. 1920) * 2019 - Ulf Bengtsson, İsveçli profesyonel masa tenisi oyuncusudur (d. 1960) * 2019 - Bill Burlison, Amerikalı siyasetçi (d. 1931) * 2019 - René Fontès, Fransız spor yöneticisi ve siyasetçi (d. 1941) * 2020 - Michael Broadbent, İngiliz şarap eleştirmeni, iş insanı ve yazar (d. 1927) * 2020 - Manuel Serifo Nhamadjo, bir Gine-Bissau'lu politikacı (d.1958) * 2020 - Stephen Schwartz, Amerikalı patolog (d. 1942) * 2020 - Lyle Waggoner, Amerikalı oyuncu, manken ve heykeltıraş (d. 1935) * 2020 - Betty Williams, Kuzey İrlandalı barış gönüllüsü ve Nobel Barış Ödülü sahibi (d. 1943) * 2021 - Helenês Cândido, Brezilyalı hukukçu ve siyasetçi (d. 1935) * 2021 - Xosé Ramón Barreiro Fernández, İspanyol tarihçi (d. 1936) * 2021 - Ayla Karaca, gerçek adı ile Atina Miloharakti, Türkiye Rumu oyuncu (d. 1933) * 2021 - John Magufuli, Tanzanyalı öğretim görevlisi ve siyasetçi (d. 1959) * 2022 - Peter Bowles, İngiliz tiyatro, sinema ve dizi oyuncusu (d. 1936) * 2022 - Oksana Şvets, Ukraynalı oyuncu (d. 1955) * 2023 - Adrian Duivestein, Hollandalı siyasetçi ve eğitimci (d. 1950) * 2023 - Lance Reddick, Amerikalı tiyatro, film ve televizyon oyuncusu (d. 1962) * 2023 - Guy Troy, Amerikalı bir modern pentatletti (d. 1923) * 2023 - Dubravka Ugrešić, Hırvat yazar (d. 1949) == Tatiller ve özel günler == * Berdül’aczin (Kocakarı Soğuklarının) sonu * Aziz Patrick Günü *0317 17
17 Mart
1,077
Ahmet Necdet Sezer (d. 13 Eylül 1941; Afyonkarahisar), Türk hukukçu ve devlet görevlisi. Türkiye'nin 14. Anayasa Mahkemesi başkanı ve 10. cumhurbaşkanıdır. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde hem cumhurbaşkanlığı görevini hem de bir yüksek yargı organının başkanlığını yapmış tek kişidir. 1983-1988 yılları arasında Yargıtay üyeliği yapan Sezer, 1988-1998 yılları arasında Anayasa Mahkemesi üyeliği, 1998 yılında da Anayasa Mahkemesi başkanlığı yaptı. 2000 Türkiye cumhurbaşkanlığı seçimi ile cumhurbaşkanlığı görevine seçildi. 2007 yılında cumhurbaşkanlığını Abdullah Gül'e devretti. == İlk yılları ve eğitimi == Ahmet Necdet Sezer, 13 Eylül 1941 tarihinde Afyonkarahisar'da dünyaya geldi, öğretmen Ahmet Hamdi Sezer (ö. 1979) ile ev hanımı Hatice Sezer'in (1918 - 2004) dört çocuğunun tek erkek olanıdır.Çalışkan, dürüst ama biraz sert mizaçlı , Hürriyet, 27 Nisan 2000. 1958'de Afyon Lisesinden, 1962'de Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun oldu. Aynı yıl Ankara'da hakim adayı olarak göreve başladı. Askerliğini Kara Harp Okulunda yedek subay olarak yaptı. Dicle ve Yerköy'de hakim ve Yargıtay tetkik hakimi olarak görev yaptı. Dicle Asliye Hukuk Mahkemesinde hakim olarak, 27 Mayıs Darbesi sonrasında, Demokrat Parti'ye yakın olduğu bahanesiyle Türkiye'nin batısına sürgüne gönderilen 55 kanaat önderinden biri olan (Bkz: 55'ler Olayı) Ensarioğlu Ailesi'nin lideri Şeyh Abdurrezzak Ensarioğlu'nun el konulan ev ve arsalarının iade edilmesine karar verdi. Sivil yönetime yeni geçildiği ve Ensarioğlu Ailesi'nin bölgede dışlandığı bir dönemde verdiği bu kararla bölgede kan dökülmesini önlerken, Dicle'de toplumsal barışı da tesis etti.Güneydoğu, Sezer'in Dicle'de verdiği kararı unutmadı , Hürriyet, 10 Mayıs 2000. Medeni hukuk alanında 1977 ve 1978'de Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinde Yüksek Lisans öğrenimi yaptı. == Yüksek yargı dönemi == 7 Mart 1983'te Yargıtay üyeliğine seçildi. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi üyesi olarak görev yaparken dönemin cumhurbaşkanı Kenan Evren tarafından 28 Eylül 1988'de o güne kadar atanmış en genç üye olarak Anayasa Mahkemesi üyeliğine atandı. 6 Ocak 1998'de Anayasa Mahkemesi başkanı seçildi. 28 Eylül 1998 tarihinde emekli oldu. Emekli Anayasa Mahkemesi başkanı olarak Nisan 1999'da yaptığı bir konuşma, bazı kesimlerce 28 Şubat sürecine de bir eleştiri olarak algılanmış ve bazı gazetelerde manşete taşınmıştı. Bu konuşmada Sezer şunları belirtmişti: > "Düşünce özgürlüğü, demokrasinin temeli ve ayrılmaz parçasıdır. Düşünce suç > sayılırsa demokrasi olmaz. Eyleme dönüşmeyen düşünce açıklamaları > cezalandırılamaz. Anayasa ve yasalardaki düşünce özgürlüğünü kısıtlayan > hükümler, altına imza koyulan uluslararası anlaşmalar çerçevesinde > değiştirilmelidir. Türkiye insan hakları alanında evrensel normlara uyum > sağlamak için yasalarında gerekli değişiklikleri yapmak zorundadır. > Düşünceyi açıklama özgürlüğü ile bağdaşmayan yasa kuralları > değiştirilmelidir. Anayasa ve yasalar, özgürlüğü engelleyen öğelerden > arındırılmalı, özgürlük alanı genişletilmelidir. Düşünce özgürlüğü alanında > demokratik değerlere yer verilmelidir." == Cumhurbaşkanlığı (2000-2007) == Sezer, cumhurbaşkanı seçilmeden önce kamuoyu tarafından tanınan bir isimdi. ANASOL-M koalisyon hükûmeti ortaklarının (Bülent Ecevit, Devlet Bahçeli, Mesut Yılmaz) kendileri veya partilerinden birinin adaylığında ortak karara varamamaları sonucu, hepsinin dışında bir aday olan, dönemin emekli Anayasa Mahkemesi Başkanı Sezer, Ecevit'in önerisiyle cumhurbaşkanı adayı olarak ön plana çıkmıştır. 25 Nisan 2000'de, Koalisyon liderlerinin yanı sıra muhalefet liderleri Recai Kutan ve Tansu Çiller de dahil 131 milletvekilinin ortak önergesiyle Sezer cumhurbaşkanlığına aday gösterildi. Sezer, beş partinin ortak adayı olmasına karşın 367 oy gereken ilk iki turda önce 281, sonra da 314 oy aldı. 276 oyun yeterli olduğu son tur, 5 Mayıs'ta yapıldı ve Sezer, oylamaya katılan 533 milletvekilinden 330'unun oyunu alarak Türkiye'nin 10. cumhurbaşkanı seçildi. Sezer, cumhurbaşkanlığı görevini 16 Mayıs 2000'de Süleyman Demirel'den devralmıştır. Sezer, 2000 yılı Haziran ayında ANASOL-M koalisyonu hükûmetinin 28 Şubat Kararları içinde yer alan irticâî faaliyetlere katıldığı saptananların memuriyetten çıkarılmasını kolaylaştıran kanun hükmünde kararnameyi önce uzun süre bekletti. Hükûmetin iki kez yazılı açıklama yapıp "Anayasa'ya uygun" dediği kararnameyi, 8 Ağustos'ta "hukuk devleti ilkesine aykırı" olduğu gerekçesiyle iâde etti. Ecevit'in "imzalamak zorunda" dediği ve yetkisini aşmakla suçladığı Sezer, KHK'yı, 14 Ağustos 2000'de 14 sayfalık bir gerekçeyle ikinci kez Sezer'e gönderdi. Ancak Sezer, kararnameyi 21 Ağustos'ta ikinci kez hükûmet'e iâde etti. Ecevit de kararnameyi yasa tasarısı olarak TBMM'ye sevk etmek zorunda kaldı. Daha sonra Sezer, üç kamu bankasının özelleştirilmesini öngören kararnameyi de iâde etti. Bu iadeler ANASOL-M koalisyon hükûmeti arasında krize sebep olmuş ve koalisyon lideri Ecevit "Cumhurbaşkanı kendisini Anayasa Mahkemesi'nin yerine koyuyor. Bakanlar kurulu ile diyaloğa kapalı olması, kurulumuzda kaygıyla karşılanmıştır. Ekonomik istikrar tehlikededir" açıklaması yapmıştır. Sezer, önce veto ettiği Rahşan Affı'nın aynı hâliyle Meclis'te kabul edilerek tekrar önüne gelmesi sonrası 21 Aralık 2000'de yasayı onayladı. 19 Şubat 2001'deki MGK toplantısında dönemin başbakanı Bülent Ecevit'e anayasa kitapçığını fırlatmasıyla başlayan anayasa kitapçığı krizi kamuoyunda "Kara Çarşamba" olarak adlandırıldı. Bu kriz 2001 Türkiye ekonomik krizine dönüştü. 3 Kasım 2002 seçimlerinden sonra anayasayı değiştirerek o dönem siyâsî yasaklı olan Recep Tayyip Erdoğan'a milletvekili olma yolunu açma tartışmalarında Sezer "Demokrasi ve hukuk devleti ilkeleriyle bağdaşmayacak kişiye özgü düzenlemelerden kaçınarak, hukuku siyasallaştırmak yerine, siyaseti hukuk kurallarına uygun yapmaya özen gösterilmesi gerektiği" uyarısı yaptı. Ancak Erdoğan'ın milletvekili olabilmesini sağlayacak anayasa değişikliği 13 Aralık 2002'de parlamentodan geçti. Sezer ise 18 Aralık'ta veto etti. Ancak Sezer, ikinci kez önüne gelen anayasa değişikliğini onayladı ve referanduma gitme hakkını da kullanmadı. 2002 yılında Adalet ve Kalkınma Partisi hükûmeti seçilene kadar türbanlı milletvekilleri eşlerini resepsiyonlara davet etmesine rağmen bu seçimden itibaren Çankaya Köşkü'nün bir kamusal alan olduğunu belirterek başbakanın eşi de dahil hiçbir türbanlı kadını Çankaya Köşkü'ne davet etmemesi ve türbanlı bir eşin ev sahipliğinde yapılan resepsiyonlara katılmaması tartışmalara sebep olmuştur. Veto hakkını en çok kullanan cumhurbaşkanı olan Sezer, görev süresi boyunca toplam 67 yasa, 22 bakanlar kurulu kararı ve 729 müşterek kararnameyi iâde etmiştir.En çok veto eden Sezer 16 Mayıs 2007'de görev süresi dolmasına rağmen, Eski Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu'nun toplantı yeter sayısı 367 olduğu tezi ve Anayasa Mahkemesi'nin benzer bir karar alması sonucu parlamento yeni bir cumhurbaşkanı seçememiş ve erken seçime gitmiştir. Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanı seçildiği 28 Ağustos 2007 tarihine kadar Türkiye'nin onuncu cumhurbaşkanı olarak görev yaptı. Cumhurbaşkanlığı boyunca Adalet Bakanlığı'nın önerisiyle kendisine gönderilen 270 kişiden 260'ının affını onaylamıştır. Affedilenler arasında; 40 DHKP-C, 6 PKK, 28 TKP-ML TİKKO, 28 TİKB, 19 Dev-Sol, 17 MLKP, 15 THKP-C, 3 TDP, 2 TKİP, 2 TEKP, 1 DHP ve 1 Dev- Yol üyesi bulunmaktaydı. Sezer'in bu mahkûmları af gerekçesinin büyük bölümünü, açlık grevine bağlı olarak oluşan Wernicke Korsakoff sendromu adlı bir tür hafıza kaybı hastalığı olarak belirtilmiştir. Sezer ayrıca 20 adi suçlu mahkûmu da affetmiştir. Sezer tarafından affedilen 13 terör mahkûmu daha sonra bazı eylemlerde tekrar yakalanmışlardır. Affedilen mahkûmlardan Ecevit Şanlı, 1 Şubat 2013 tarihinde Ankara ABD büyükelçiliğinde intihar saldırısı sırasında ölmüştür. == Cumhurbaşkanlığı sonrası == Cumhurbaşkanlığını bıraktıktan sonra Sezer, kamuoyuna pek fazla gözükmedi ve açıklama yapmadı. Cumhurbaşkanlığı sonrası gerçekleşen her seçimde oy veren Sezer, 2014 cumhurbaşkanlığı seçiminde, Kemal Kılıçdaroğlu'nun "Tıpış tıpış oyunuzu vereceksiniz" sözüne tepki olarak oy vermeyi reddetti. 15 Ekim 2020'de Sezer, Anayasa Mahkemesi üyesi Engin Yıldırım'ın sosyal medya hesabından AYM binasının fotoğrafını "Işıklar yanıyor" notuyla paylaşması sonucu Sezer, "13 Ekim Ankara'nın başkent oluşunun 97. yılıydı, bu yüzden Ankara'da tüm kamu kurum ve kuruluşlarının ışıkları açıktı" açıklamasında bulundu. 16 Ekim 2020'de Hürriyet yazarı Ahmet Hakan, Cumhurbaşkanlığı sonrası Sezer'in kamuoyuna pek fazla açıklama yapmamasını eleştirdi. 30 Mart 2023'te 2023 cumhurbaşkanlığı seçiminde Millet İttifakı'nın adayı Kemal Kılıçdaroğlu ile görüşen basın mensuplarına konuşan Sezer, "Başarılı olmasını diliyorum, yeter mi?" Destekliyor musunuz sorusuna ise "Evet" diyerek Kılıçdaroğlu'nun adaylığını desteklediğini açıkladı. == Ailesi == 1964 yılında Semra Kürümoğlu ile evlenen Sezer'in; Zeynep (d. 1966), Ebru (d. 1973) ve Levent (d. 1973) adlarında 3 çocuğu vardır. == Aldığı ödül ve madalyalar == Kurdele Ödül ya da nişan Ülke Tarih Şehir Not Kaynak 70px Terra Mariana Haç Nişanı 18 Nisan 2002 Tallinn Terra Mariana Nişanı Estonya Devlet Başkanı tarafından verilen en yüksek nişanlardan birisidir. == Kaynakça == Kategori:1941 doğumlular Kategori:Afyonkarahisar doğumlular Kategori:Türk hukukçular Kategori:Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinde öğrenim görenler Kategori:Afyon Lisesi'nde öğrenim görenler Kategori:Türkiye Yargıtay üyeleri Kategori:Yaşayan insanlar Kategori:Türk hâkimler
Ahmet Necdet Sezer
1,134
Zoran "Bata" Mirković (; d. 21 Eylül 1971; Belgrad, Sırbistan), Sırp eski futbolcudur. == Oyunculuk yaşamı == Sırbistan ulusal futbol takımının savunma oyuncularından olan Mirković'in oyunculuk yaşamı 3 Mart 1991'de Rad'da başladı. (Proleter 2-1 Rad). Ancak bundan önce o ve takım arkadaşları, 21 yaş altı kategorisinde Yugoslavya şampiyonluğunu kazandılar. Bata Rad'da profesyonel olarak oynadı ve bu sürede toplam 62 karşılaşmada forma giydi (1990-1991'de 5, 1991-1992'de 26 ve 1992-1993'te 31) ve 1 gol attı. Becerisi Partizan yöneticileri tarafından fark edildi ve kendisine siyah beyazlı forma altında, Partizan'da oynaması önerisini götürdüler. Bata Partizan'da geçirdiği 3 yıl içerisinde tam bir oyuncu kıvamına geldi ve Yugoslav millî takımının vazgeçilmezi oldu. 1993-1994 futbol mevsiminde Yugoslavya şampiyonluğu ve 1994-1995'te Yugoslavya kupasını kazanan takımda yer aldı. 2 numaralı formayı giydi ve oyundaki savaşçılığından dolayı zamanla Partizanlı taraftarlarca bir kahraman olarak görüldü. Nedeni ise basitti: Crvena zvezda (Crvena zvezda) oyuncularına karşı mücadele etmiş ve ülkedeki savaşa rağmen Partizan'ı terketmemiş, orada 3 yıl oynamaya devam etmişti. Bata, o dönemde Partizan'da 82 karşılaşmada forma giydi (1993-1994'te 26, 1994/1995'te 29 ve 1995-1996'da 27) ve 1 gol attı. Bata bundan sonra 2 yıl Atalanta'da oynadı. Ligin ilk devresinde sakatlandı ve 3 aylık bir süre boyunca takımda yer alamadı. Savunmanın ortasında oynuyordu ve Juventus'un çalıştırıcısı Lippi onu takımına çağırdı. Atalanta taraftarları Bata'yı çok seviyordu ve yönetimin onu ACF Fiorentina'ya satma girişimine çok büyük tepki göstermişlerdi. Türkiye'de Fenerbahçe'de 2 yıl süreyle top koşturan Bata, 2003-2004 futbol mevsiminin devre arasında eski takımı Partizan'la 2.5 yıllık bir sözleşme imzaladı. 7 Mart 2006'da yaptığı açıklamayla futbolu bıraktığını açıkladı.http://www.fifa.com/en/WorldLeagues/index/0,4643,115444,00.html?articleid=115444 Mirković futbol hayatı boyunca millî formayı 59 kez giydi. == Elde ettiği başarılar == * 1993-94 ve 1994-95 sezonu Partizan ile Yugoslavya şampiyonluğu. * 1993-94 futbol sezonu Partizan ile Yugoslavya Kupası. * 2000-01 sezonu Fenerbahçe ile Türkiye 1. Futbol Ligi şampiyonluğu. == Kaynakça == == Dış bağlantılar == * Kategori:1971 doğumlular Kategori:Fenerbahçe SK yabancı futbolcuları Kategori:Sırp futbolcular Kategori:1998 FIFA Dünya Kupası futbolcuları Kategori:Yaşayan insanlar Kategori:Belgrad doğumlu sporcular Kategori:Yugoslav futbolcular Kategori:Defans futbolcuları Kategori:FK Partizan futbolcuları Kategori:Atalanta BC futbolcuları Kategori:Juventus FC futbolcuları Kategori:Serie A futbolcuları Kategori:Süper Lig futbolcuları Kategori:İtalya'daki gurbetçi futbolcular Kategori:Türkiye'deki gurbetçi futbolcular Kategori:Resim aranan futbolcular Kategori:Yugoslavya millî futbol takımı futbolcuları Kategori:Sırbistan-Karadağ millî futbol takımı futbolcuları
Zoran Mirković
1,034
Eretna Beyliği ya da Eretna Devleti, Anadolu'nun Moğol (İlhanlılar) istilasına uğramasından sonra, Sivas ve Kayseri merkezli kurulan, 1335 - 1381 yılları arası hüküm süren bir Anadolu beyliğidir. Beyliğin kurucusu Alaeddin Eretna, Uygur kökenliOnline Encyclopedia Britannica , Retrieved 28 May 2012The New Encyclopaedia Britannica, Vol4, 2003, p.538, Online Snippet, The dynasty's founder, Eretna, was an officer of Uighur origin in the service of Demirtas, the Il-Khanid governor of Anatolia...Bruce Alan Masters, Gábor Ágoston, Encyclopedia of the Ottoman Empire, Infobase, 2010, p.41, Online Edition, With the death of the Ilkhanid ruler Ebu Said in 1335, administration of Asia Minor was entrusted to his former governor Eretna Bey, originally an Uighur Turk, who eventually declared himself independent...Yılmaz Öztuna, Devletler ve hânedanlar: Türkiye : 1074 - 1990, Vol.2, Türkiye Kültür Bakanlığı, 2005, p.51, Online Edition John Freely, The companion guide to Turkey, HarperCollins, 1993, p.391, Online Edition This was erected in 1339 by Eretna, an Uyghur Turk who created an independent principality in central Anatolia after the collapse of the Ilkhanid Mongol Empire in 1335.Jonathan M. Bloom, Sheila Blair, Oxford University Press, 2009, p.60, Online Edition In the early 14th century, the city passed to the Uighur chief Eretna.The decline of medieval Hellenism in Asia Minor: and the process of Islamization from the eleventh through the fifteenth century, University of California Press, 1971, p.139, Online Edition , governor Timurlash fled to Egypt in 1327, he was replaced by Ghiyath al-Din Ercrna (of Uighur origin) who succeeded in receiving official appointment from the Ilkhan Abu Sa'id.John Freely, The Companion Guide to Turkey, HarperCollins, 1993, p.391 This was erected in 1339 by Eretna, an Uyghur Turk who created an independent principality in central Anatolia after the collapse of the Ilkhanid Mongol Empire in 1335. olup, İlhanlılar Devletinin Rûm (Anadolu) valisi Timurtaş'a hizmet eden komutanlardan birisiydi. Timurtaş ile kızkardeşini evlendirerek akrabalık bağı da kuran Eretna, onun Mısır'a kendisini yerine vekil bırakmasını fırsat bilip Moğollara karşı ayaklandı. Memlük sultanı adına sikke kestirip hutbe okuttu. Celayirî Emir (Şeyh) Hasan Büzurg kendisine tabiliği reddeden Eretna üzerine bir ordu ile yürüdü ve Sivas ile Erzincan arasında Karanbük mevkiinde meydana gelen savaşı Eretna kazandı. Bundan sonra nüfuzunu kuvvetlendiren Eretna bağımsızlığını ilan etti. Kayseri'de vefat eden Alaeddin Eretna, Köşk Medresesi avlusundaki kümbete gömüldü. Öldüğünde Sivas, Tunceli, Kayseri, Amasya, Tokat, Çorum, Develi, Şebinkarahisar, Ankara, Zile, Canik, Ürgüp, Niğde, Aksaray, Erzincan, Doğu Karahisar ve Darende onun hakimiyeti altındaydı.DİA, "Eretnaoğulları" maddesi, cilt 11, TDV Yayınlar, İstanbul 1996 Eretna dindar, iyiliksever ve alim bir hükümdar olarak tanınmıştır. İdaresi altındaki yerleri adilane yönettiğinden ve seyrek çıkan sakalları sebebiyle halk arasında köse peygamber lakabıyla meşhur oldu.İslam Ansiklopedisi, Eretna maddesi,Uzunçarşılı İ. Hakkı, cilt 4, s.309, MEB Yayınları, İstanbul 1964 == Eretna kelimesinin anlamı == Eretna, Eratna şeklinde günümüzde okunan sözün Arap alfabesindeki orijinali Ertine (آرتين)şeklinde de okunabilir. Aynı zamanda bir Uygur dili de sayabileceğimiz Tuva Türkçesinde bu sözün günümüzde bir anlamı vardır. Tuva dilinde "Ertine" (эртине), hazine, değer verilen manalarına gelir.Turkic (Tuvan and Turkish) dictionary http://kurgun.com/sozlukler/index.php?a=index&d;=32 9 (Tos) Ertine http://tosertine.tuva.ru/ertine/ == Gıyaseddin Mehmed Dönemi == Alâeddin Eretna'nın üç oğlundan en büyüğü olan Hasan Büzurg Sivas valisi iken Ramazan çok genç yaşta vefat etmiş ve Güdük Minare adıyla anılan kümbete gömülmüştü. Diğer oğulları Cafer ve Mehmed beyler babalarının ölümü üzerine birbirlerine karşı iktidar mücadelesine giriştiler. Isfahan Şah Hatun' un oğlu olan Mehmed Bey ümera tarafından Gıyaseddin unvanıyla hükümdar ilan edildi. Adına hutbe okutup sikke kestiren Gıyaseddin Mehmed'in yaşının küçük olması ve dirayetsizliği bir süre sonra nüfuzunu kaybetmesine sebep oldu. Kendisini beğenmeyen ümera ve ulemanın baskısıyla 1354'te tahtını terk ederek Karamanoğulları'na sığındı. Ondan boşalan tahta yine ümerâ tarafından bu defa Cafer Bey çıkarıldı ve İzzeddin unvanıyla sultan ilan edildi. Ancak tahtını tekrar ele geçirmek için harekete geçen Mehmed Bey 1355 Nisan'ında meydana gelen Yalnızgöz Savaşı'nda kardeşi Cafer Bey'i mağlup etti. Kısa bir aradan sonra Eretnalı tahtına yeniden oturan Mehmed Bey büyük yardımlarını gördüğü Hoca Ali Şah ile mücadeleye girdi ve sonunda onu da bertaraf etti (1358). Mehmed Bey iktidarı döneminde en çok Moğollar'ın sebep olduğu olaylarla uğraştı. Her vesileyle karışıklık çıkaran Moğollara karşı giriştiği mücadelede başarısız kalan Mehmed Bey, veziri Kadı Burhâneddin'in bütün gayretlerine rağmen idaresinden ve kendisinden memnun olmayan Hacı Şadgeldi ve Hacı İbrahim gibi devlet adamları tarafından Sivas'ta öldürüldü. == Alaaddin Ali Bey Dönemi == Henüz 13 yaşında tahta geçen Alaaddin Ali Bey ülkede nüfuzunu kaybetti. Valiler bağımsız hareket etmeye başladı. Karamanoğulları Kayseri'yi ele geçirdi. Kadı Burhaneddin'in çabalarıyla ülkede istikrar sağlanmaya çalışılsa da başarılı olunamadı 15 yıl hüküm süren Alaaddin, Amasya üzerine yapılan bir sefer sırasında vebadan öldü.(1380)Uzunçarşılı İ. Hakkı, Anadolu Beylikleri ve Akkoyunlu, Karakoyunlu Devletleri, TTK Yayınları, Ankara 1969, s.159 == II. Mehmed Bey Dönemi == Ali Bey'in henüz yedi yaşında olan oğlu hükümdar ilan edildi. Yaşı küçük olmasından dolayı Şebinkarahisar yöneticisi Kılıç Arslan kendisine naip oldu. Kadı Burhaneddin önce Kılıç Arslan'ı öldürüp onun yerine naiplik yaptı, kısa süre sonra da küçük hükümdarı tasfiye ederek Eretna Devleti'ne son verdi ve kendi adıyla anılacak Kadı Burhaneddin Devleti'ni kurdu.(1381)Uzunçarşılı İ. Hakkı, Anadolu Beylikleri ve Akkoyunlu, Karakoyunlu Devletleri, TTK Yayınları, Ankara 1969, s.159, 160 == Kaynakça == Kategori:Dönemlere göre Sivas tarihi Kategori:Erzincan tarihi Kategori:Kayseri tarihi Kategori:1335 Kategori:1381
Eretna Beyliği
1,101
Pascal (Paskal okunur) bilgisayar programlama dili pek çok öğrenciye bilgisayar programlamayı öğreten ve çeşitli versiyonları bugün hala yaygın olarak kullanılmaya devam eden en önemli programlama dillerinden biridir. İlk Macintosh işletim sisteminin çoğu ve TeX Pascal ile yazılmıştır. Bilgisayar bilimcisi Niklaus Wirth Pascal'ı 1970'te yapısal programlamayı derleyiciler için daha kolay işlenir hale getirebilmek amacıyla geliştirmiştir. Adını matematikçi ve düşünür Blaise Pascal'dan alan Pascal, Algol programlama dilinden türemiştir. Wirth, Pascal'dan başka Modula-2 ve Oberon programlama dillerini de geliştirmiştir. Bu diller Pascal'a benzerler ve ayrıca nesneye yönelik programlamayı da desteklerler. == Temel sözdizimi == Bir dilin sözdizimine örnek olarak yaygın biçimde bir "Merhaba dünya" programı gösterilir. Aşağıda Pascal ile yazılmış bir "Merhaba dünya" programı görebilirsiniz: program MerhabaDunya(output); uses crt; begin Write('Merhaba Dünya!'); end. Pascal'da tüm programlar "Program" anahtar sözcüğü ile başlar ve ardından "Begin" / "End" anahtar sözcükleri ile sınırlanan bir blok gelir. Pascal dilinde harflerin büyüklüğü-küçüklüğü önemli değildir. İfadeler noktalı virgül ile ayrılır ve programlar bir nokta ile bitirilir. Bazı derleyiciler için "Program" satırı zorunlu değildir. Orijinal halinde Pascal, tümüyle prosedürel bir dildir ve programlar `if`, `while`, `for` ve benzeri yapılardan oluşur. == Pascal ve C == Pascal ve C dilleri yaklaşık aynı zamanlarda geliştirilmişlerdir ve aralarında önemli benzerlikler vardır. Orijinal Pascal ile C'nin ikisi de yapısal programlama fikrini gerçekleştiren küçük ve prosedürel dillerdir. İkisinde de dinamik bellek ayırma ve işaretçi işleme (İng. pointer manipulation) mümkündür. Ancak, bu iki dil dışarıdan bakıldığında farklı görünürler (C programları genelde Pascal programlarından kısadır). Tartışma yaratan farklılıklardan bir tanesi, Pascal'ın atama için `:=` ve karşılaştırma için `=` imlerini kullanmasıdır. Matematikte `=` imi her iki amaç için de kullanıldığından, programcılar bazen yanlışlıkla Pascal'da `:=`, C'de ise `==` kastedildiği halde daha kısa olan `=` imini kullanırlar. C'nin tasarımcıları atama işleminin karşılaştırma işleminden daha sık kullanıldığını, dolayısıyla kısa olan imin atama işlemi için kullanılması gerektiğini savunurlar. Pascal'ın savunucuları ise, yanlışlıkla atama yapmanın yanlışlıkla karşılaştırma yapmaktan çok daha tehlikeli olduğunu savunurlar. Bu savunma, eğer, C'de olduğu gibi, bir `if` ifadesi içinde atama yapılabiliyorsa, kesinlikle doğrudur. Bu tartışma, iki dilin tasarım mantıkları arasındaki farka işaret eder. Pascal, en azından kısmi olarak, bir eğitim dili olarak tasarlanmıştır. Yanlışlıklara yol açabilecek sözdizimi yapılarından kaçınılmış, sözdiziminin anlaşılması kolay olmasına dikkat edilmiştir. C'nin tasarımcıları ise dili programların kısa olması için tasarlamışlardır. Bu iki dil arasındanki başka bir fark da, Pascal'ın "strongly typed" olmasıdır. Yani, bir değişken kullanılmadan önce belirli bir tipe sahip olmak üzere tanımlanmalıdır ve farklı tiplerden iki değişken birbirlerine atanamazlar. Bu sınırlama pek çok programlama yanlışını önler. C'nin tersine, Pascal'da iç içe fonksiyon tanımlamak mümkündür. Orijinal Pascal'da program parçaları ayrı ayrı derlenemezler ve derleme anında boyutu bilinmeyen diziler kullanmak mümkün değildir. Ancak bu sınırlamalar, Pascal'ın bazı versiyonlarında kaldırılmıştır. pascal biraz zor ama çözüldüğü zaman zevkli bir hale gelir.. Turbo pascal gibi programlar özellikle 'C' olup oyunlarda önde gelen programlardır. == Pascal derleyicileri == İlk Pascal derleyicileri (örneğin kendisi de Pascal ile yazılmış olan UCSD p-System derleyicisi) Pascal programlarını makineden bağımsız p-Code'a çevirmek üzere tasarlanmışlardı. Bu kod, sonradan her sistem için ayrı bir program tarafından yorumlanıyordu. Sonuç olarak, yalnızca küçük yorumlayıcı kısım diğer mimarilere taşınmak (port edilmek) zorundaydı. 1980'lerde Anders Hejlsberg Nascom-2 için Blue Label Pascal derleyicisini yazdı. Daha sonra Borland'da çalışmaya başlayan Hejlsberg, burada derleyicisini IBM PC için baştan yazıp, adını Turbo Pascal koydu. Borland, Turbo Pascal'ı Hejlsberg'in Blue Label'ı sattığı fiyattan çok daha ucuza, 49 dolara sattı. Ucuza elde edilebilen Borland derleyicisinin 1980'lerin sonunda IBM PC üzerinde yoğunlaşmaya başlayan Pascal topluluğunda büyük etkisi oldu. BASIC yerine yapısal bir programlama dili arayan pek çok PC amatörü Turbo Pascal'ı kullanmaya başladı. Yalnızca bir mimaride çalışan Turbo Pascal, programları doğrudan Intel 8088 makine diline çeviriyordu, dolayısıyla yorumlama kullanan yaklaşımdan daha hızlı idi. Super Pascal, dile nümerik olmayan etiketler ve bir return ifadesi ekledi. 1990'larda değişik mimariler için işletilebilir kod üretebilen derleyiciler kullanılmaya başlandığında Pascal programları pek çok makine diline kolayca derlenebilir hale geldiler. Borland, Turbo Pascal'a 5.5 versiyonunda nesneye yönelim ekledi. Borland daha sonra daha geniş bir nesneye yönelim desteği istediğine karar verip, Apple'ın önerdiği (hala bir standart olmayan) Object Pascal taslağını kullanarak Delphi'yi geliştirmeye başladı. Borland da başta bu dili Delphi'de Object Pascal olarak adlandırdıysa da, sonradan dilin adını da Delphi olarak değiştirdi. Pascal'ın bu 'lehçesini' destekleyen başka derleyiciler de vardır. == Herkesin kullanımına açık derleyiciler == Herkesin kullanımına açık bazı Pascal derleyicileri aşağıda sıralanmıştır: * P4 derleyicisi: Pascal kullanılarak yazılan (UCSD p-System dahil olmak üzere) pek çok Pascal derleyicisinin temeli olan derleyici. * FreePascal da Pascal kullanılarak yazılmıştır (ve kendi kendini derleyebilir). FreePascal, kullanışlı ve güçlü bir derleyici olarak tasarlanmıştır ve eski uygulamaları derlemek için kullanılabileceği gibi, yeni uygulamalar yazmak için de geliştirilmiştir. * Lazarus == Geçmişteki eleştiriler == 1980'lerde ve 1990'ların başındaki kadar olmasa da hala popüler olan Pascal, yine de "ciddi" programlama için uygun olmadığı ve yalnızca eğitim için kullanılabileceği savıyla eleştirilmiştir. C'nin yaratıcılarından olan Brian Kernighan, 1981'de yazdığı makalesi Why Pascal Is Not My Favorite Programming Language (Pascal Niçin Benim En Sevdiğim Dil Değildir) ile bu eleştirileri özetlemiştir. Öte yandan, 1980'lerde Apple Lisa ve Macintosh gibi büyük projeler Pascal'a dayanıyorlardı. Aradan geçen zaman içinde, Pascal gelişmeyi sürdürmüş ve bu sayede Kernighan'ın eleştirileri artık modern Pascal versiyonları için geçerli olmaktan çıkmıştır. Yeterli bilgiye sahip olmayan pek çok kimse bugün hala bu eleştirilerin geçerli olduğunu düşünmektedir. Pascal üzerindeki bu haksız damga, bugün Pascal'ın önündeki en büyük sorunlardan biridir. Kategori:Pascal Kategori:Yordamsal programlama dilleri Kategori:Yapısal programlama dilleri
Pascal (programlama dili)
1,150
İşletim sistemi veya işletim dizgesi , bilgisayarda çalışan donanım kaynaklarını yöneten ve çeşitli uygulama yazılımları için yaygın servisleri sağlayan bir yazılımlar bütünüdür. İşletim sistemi, uygulama programları ve bilgisayar donanımı arasındaki iletişimi sağlamaktadır. Microsoft Windows, Mac OS X, GNU/Linux, BeOS, Android ve iOS işletim sistemlerine örnek olarak gösterilebilir. İşletim sistemleri sadece bilgisayarlar, video oyun konsolları, cep telefonları ve web sunucularında değil arabalarda, beyaz eşyalarda hatta akıllı saatlerde bile yüklü olabilir. İşletim sistemleri işlevlerinin genişliği ile değil, donanımı belli bir amaç doğrultusunda programlayabilme nitelikleriyle değerlendirilmelidir. == Tarihi == 1940'lı yıllarda elektronik dijital işletim sistemi dâhil hiçbir işletim sistemi yoktu. O zamanki elektronik sistemler, sıralı mekanik şalterler veya panolar üzerindeki jumper kablolar ile programlanmıştı. Örneğin, delikli kâğıt kartları verilerinden, bordro çeklerin askerî veya kontrollü baskı için balistik tablolar oluşturan özel amaçlı sistemleri elde edilmişti. Programlanabilir genel amaçlı bilgisayarlar icat edildikten sonra makine dilleri, (ikili rakam 0 ve 1 delikli kâğıt şerit üzerine dizeleri oluşan) programlama sürecini hızlandırdı ve ardından tanıtıldı. == Türleri ve terimler == === Gerçek zamanlı işletim sistemleri === ; :Gerçek zamanlı işletim sistemi, gerçek zamanlı uygulamaları çalıştırmayı amaçlayan çok görevli bir işletim sistemidir. Gerçek zamanlı işletim sistemleri genellikle özel zamanlama algoritmalarında kullanılmaktadır. Böylece, doğanın deterministik bir davranışı elde edilebilmektedir. Gerçek zamanlı işletim sistemlerinin ana teması, olaylara hızlı ve tahmin edilebilir bir tepki vermesidir. Ayrıca gerçek zamanlı işletim sistemlerinde, olay güdümlü veya zaman paylaşımlı bir tasarım vardır. Öncelikli görevleri arasında bir olaya dayalı sistem anahtarları yer almaktadır. Bu sistem anahtarları, zaman paylaşımlı işletim sistemlerinin saat kesmelerine dayalı görevlere geçiş yapmaktadır. Gerçek Zamanlı işletim sistemlerine örnek olarak, QNX gösterilebilir. === Çok kullanıcılı ve tek kullanıcılı işletim sistemleri === :Çok kullanıcılı işletim sistemi, birden fazla kullanıcının aynı anda tek bir bilgisayar sistemine erişmesini sağlamaktadır. Bu sistem, zaman paylaşımı yoluyla bir bilgisayara birden çok kullanıcının erişimini sağlamaktadır. Bundan dolayı bu sistemler, zaman paylaşım sistemli çok kullanıcılı sistemler olarak sınıflandırılmaktadır. Çok kullanıcılı bir işletim sistemine karşı tek kullanıcılı işletim sistemleri, bir seferde tek bir kullanıcı tarafından kullanılabilmektedir. Bir Windows işletim sisteminde, birden fazla hesap için birden çok gerçek kullanıcı yoktur. Bunun yerine, sadece ağ yöneticisi gerçek kullanıcıdır. Ama Unix benzeri bir işletim sistemi için, bu iki kullanıcı bir kerede giriş yaparak, OS özelliği ile birçok kullanıcılı işletim sistemi yapmak mümkündür. === Çoklu görev ve tek görev === :İşletim sistemi, aynı anda birden fazla görevin yerine getirilmesini sağlamaktadır. Bu sistemde, tek bir programın aynı anda çalışmasına izin verildiğinde; sistem, tek bir görevi sistemin altında gruplandırmaktadır. Bu tür sistemler, bir Çoklu-görev işletim sistemi olarak sınıflandırılmaktadır. Yani, çoklu görev, iki tip ön veya kooperatif davranarak olabilmektedir. Önleyici çoklu-görev işletim sistemi, işlemcide her program için bir yuva dilim ve zaman ayırmaktadır. Unix-Solaris gibi işletim sistemleri ve Linux desteği gibi önleyici çoklu-görev örnek olarak verilebilir. Çoklu-görev; kooperatif tanımlanmış bir şekilde, diğer işlemler için zaman tanımak amacıyla her işleme dayanarak elde edilmektedir. Windows 95, kooperatif çoklu görev desteği için örnek gösterilebilir. === Dağıtılmış işletim sistemleri === :Bir dağıtılmış işletim sistemi bağımsız bir bilgisayar grubunu yönetmekte ve onların tek bir bilgisayarda görünmesini sağlamaktadır. Bu, bağlı olabilmekte ve birbirlerinin iletişim ağına bağlı bilgisayarların gelişimini sağlamaktadır. Dağıtık hesaplama, birden fazla makine üzerinde yapılmaktadır. Bir grup çalışması içinde bilgisayarlar yapıldığında, bir dağıtık sistem oluşturulmaktadır. === Gömülü işletim sistemleri === Gömülü işletim sistemleri, gömülü sistemlerde kullanılmak üzere tasarlanmıştır. Daha az özelliğe sahip PDA'lar gibi küçük makinelerde çalışacak şekilde tasarlanmıştır. Bu sistemlerin kaynakları sınırlı sayıda faaliyet göstermektedir. Bu sistemlerin tasarımı son derece verimlidir ve bu sistemlerde çok kompakt vardır. Windows CE ve Minix 3, gömülü işletim sistemlerinin bazı örneklerdir. Bir işletim sistemi, kavramsal olarak üç grupta toplanabilecek bileşenlerden oluşmaktadır: kullanıcı arayüzü, komut satırı yorumlayıcısı ("kabuk") alt düzey sistem işlevleri ve bir çekirdek. Çekirdek, işletim sisteminin kalbidir. Adından da anlaşılabileceği gibi, "kabuk", çekirdeğin çevresini sarmaktadır. Donanımla iletişim kurmak çekirdeğin işidir. Kimi işletim sistemlerinde kabuk ve çekirdek tümüyle ayrı bileşenlerken, kimilerinde bu ayrım yalnızca kavramsaldır. Çekirdek tasarımları, yekpare (monolitik) çekirdekler, mikro-çekirdekler ve ekzoçekirdekler olarak üç ana gruba ayrılmaktadır. UNIX ve Windows, MS-DOS gibi geleneksel ticari sistemler ve Linux gibi daha yeni yaklaşımlar monolitik çekirdek kullanmaktadır. QNX, BeOS, Windows NT gibi yeni sistemlerin çoğu mikro çekirdek yaklaşımını kullanmaktadır. Araştırma amacıyla geliştirilen işletim sistemlerinin çoğu da mikro-çekirdek kullanmaktadır. Ekzo-çekirdekler ise henüz araştırma aşamasındadır. == İşletim sistemi çeşitleri == === Amiga === 1994 yılında Commodore International iflas ettikten sonra, Amiga kişisel bilgisayarlarının tüm hakları Amiga Inc'e kalmıştır. Amiga işletim sisteminin tekrar geliştirilebilmesi için, 2006 yılında PowerPC üzerinde uzmanlaşmış yazılım şirketi Hyperion Entertainment lisans vermiştir. Bir süre sonra, tüm haklar bu şirkete kalmıştır. AmigaOS, 4 ExecSG (Second Generation) çekirdeği üzerine kurulmuştur. AmigaOS, kurulduğu donanımdan maksimum performansı alan ve mükemmel birçok görevlilik (multitasking) özelliğine sahip olan, çok esnek bir işletim sistemidir. Commodore International; yazdığı AmigaOS 3.1 işletim sisteminin kaynak kodlarından devam ederek, günümüzde işletim sistemini 4.1 update 5 sürümüne kadar yükselmiştir. Çok yakında Hyperion Entertainment, yeni ve gelişmiş amiga donanımı olan Amigaone X1000 ile AmigaOS 4.2 'yi piyasaya sürmüştür. === GNU/Linux === GNU/Linux, UNIX benzeri bir işletim sistemidir. Bu işletim sistemi, bilgisayarlardan kol saatlerine kadar çok çeşitli alanlarda kullanılmaktadır. GNU/Linux, Unix’e benzeyen, ancak tamamen orijinal kod ile ücretsiz ve açık bir işletim sistemi yaratmaya çalışan bir programcı kitlesi iş birliğidir. 1983 yılında Richard Stallman tarafından başlatılan GNU projesi ile 1991 yılında Linus Torvalds tarafından başlatılan çekirdek tasarımının birleşimidir. Bu nedenle Linux çekirdeği ve GNU yazılım koleksiyonunun kullanıldığı bu işletim sistemine GNU/Linux denmektedir. Bugün, dünyanın dört bir yanına yayılmıştır ve sürekli olarak gelişim içerisindedir. GNU/Linux, açık kaynak koduna sahip ve özgür (free software) bir işletim sistemidir. Bu sistemde bir hata tespit edilirse, dünyanın herhangi bir yerindeki bir programcı çok kısa sürede bu sorunu çözebilmektedir. GNU/Linux işletim sisteminde pek çok karmaşık programı bir arada açılsa bile, bilgisayar sorunsuz bir şekilde çalışmaya devam etmektedir. İnternetten kurulumu ücretsiz indirilebilmekte ve talimatlar takip edilerek bilgisayara kurulabilmektedir. Sürücüler çekirdek içine gömülü olduğu için tek tek kurulması gerekmemektedir. Ancak, bir sorun ile karşılaşılır veya kapalı kaynak sürücüler kullanılmak istenirse, geliştiricilerin yazdığı yazılımlar kullanılabilmektedir. Tüm bunlara rağmen, tahmini hesaplar, GNU/Linux'un %1,1 oranlarında kişisel bilgisayarlarda kullanıldığını göstermektedir. Ancak GNU/Linux, sunucular ve gömülü sistemler tarafından yaygın olarak benimsenmiştir. GNU/Linux, birçok alanda Unix'in yerini almaktadır ve dünyada en güçlü 10 bilgisayarda kullanılmaktadır. Ubuntu, Android, Debian, Arch Linux GNU/Linux dağıtımlarına örnek verilebilir. Eskiden son kullanıcı tarafında pek fazla etkili olmayan ve tercih edilmeyen GNU/Linux; son yıllarda Ubuntu, Linux Mint, Pardus gibi dağıtımlarla son kullanıcıya da hitap etmeye başlamıştır. Özellikle Ubuntu sayesinde çok fazla insan GNU/Linux'u tercih etmeye başlamıştır. Bunda Ubuntu'nun görselliğe önem veren politikaları ve diğer işletim sistemlerinde çok zorlanarak yapılabilecek masaüstü şovlarının (Compiz Fusion) son kullanıcıyı etkilemesi de önemli rol oynamıştır. Linux Dağıtımları Debian,Gentoo,Slackware === MacOS === MacOS, Apple şirketi tarafından geliştirilen, pazarlanan ve satılan kısmi özel, grafiksel bir işletim sistemidir. Yine Apple'ın 1984 yılında oluşturduğu ilk işletim sistemi olan MacOS'un son sürümüdür. Fakat Mac OS 8 ve 9 sürümlerinin aksine, MacOS, NeXT şirketi tarafından geliştirilmiş bir teknoloji üzerine kurulmuş UNIX tabanlı bir işletim sistemidir. İşletim sistemi ilk kez 2001 yılının Mart ayında, aşağıdaki bir masaüstü odaklı versiyonu (MacOS X v10.0) ile, MacOS X Server 1.0 olarak 1999 yılında piyasaya sürülmüştür. O zamandan beri, altı farklı "müşteri" ve MacOS X'in "server" sürümleri serbest bırakılmıştır. En son, Mac OS X 10.6 sürümü 28 Ağustos 2009 tarihinde kullanıma sunuldu. Sunucu sürümü, MacOS Server mimari masaüstü muadili ile aynıdır. Ancak, genellikle Macintosh sunucu donanımı Apple'ın hattı üzerinde çalışmaktadır. Mac OS X Server çalışma grubu yönetimi ve anahtar ağ hizmetlerine erişim sağlayan basitleştirilmiş yönetim yazılım araçları içermektedir. Bir posta aktarım arayıcısı, LDAP sunucusu, bir alan adı sunucusu ve diğerleri dâhildir. === MS-DOS === Microsoft firması tarafından geliştirilmiş eski bir işletim sistemidir. Windows üretildikten sonra kullanımı azalmıştır. Şu anda sadece format atarken ya da dosya kurtarırken kullanılmaktadır. İngilizce karşılığı "disk yönetim sistemi"dir. Üretim amacı bu olmasına rağmen, daha sonra DOS ortamında çalışan birçok uygulama ve oyun üretilmiştir. === Plan-9 === Ken Thompson, Dennis Ritchie ve Douglas McIlroy, Unix işletim sistemini kurmak için Bell laboratuvarlarında C programlama dilini dizayn edip geliştirmiştir. Bell laboratuvarlarındaki programcılar, modern dağıtılmış çevreler için düzenlenmiş Plan 9 ve Inferno'yu geliştirmeye devam etmişlerdir. Plan 9, başlangıçta ağ işletim sistemi olarak dizayn edilmiştir. Ancak Unix, bu özellikleri dizayna sonradan dahil etmiştir. Şu anda Lucent Kamu Lisansı altında piyasaya sunulmaktadır. Inferno, Vita Nuova Holdings'e satılmıştır. Ayrıca, GPL/MIT Lisansı altında piyasaya sunulmaktadır. === Microsoft Windows === Microsoft Windows, kişisel bilgisayarlarda en çok kullanılan özel işletim sistemlerinden biridir. Microsoft Windows, 1981 yılında eski MS-DOS işletim sistemi üzerine IBM PC eklentisi yapılarak piyasaya sürülmüştür. İlk olarak 1985 yılında yayımlanan Windows, kişisel bilgisayarların iş dünyasına hakim olmuştur. Windows XP ile başlanarak, tüm modern versiyonları Windows NT çekirdeği üzerine kurulmuştur. Şu anda en sık kullanılan Windows işletim sistemi Windows 10'dur. Windows İşletim Sistemi Çeşitleri * Windows 1.0 (1985) * Windows 2.0 (1987) * Windows 3.0 (1990) * Windows 95 (1995) * Windows 98 (1998) * Windows Me (2000) * Windows XP (2001) * Windows Vista (2007) * Windows 7 (2009) * Windows 8 (2012) * Windows 8.1 (2013) * Windows 10 (2015) *Windows 11 (2021) === Be-OS === BeOS (Be Operating System), Be Incorporated tarafından 1991 yılında piyasaya sürülmüş olan UNIX türevi bir işletim sistemidir. Kendine ait bir dosya sistemine (BeFS) sahiptir. İlk başta Apple için AT & T Hobbit tabanlı donanım üzerinde çalışacak şekilde tasarlanmıştır. Daha sonra, PowerPC tabanlı işlemciler üzerinde çalışacak şekilde modifiye edilmiştir. BeBox için özel olarak geliştirilen BeOS, sonra diğer bilgisayarları da desteklemeye başlamıştır. BeOS multimedya, iş ve yüksek performans için geliştirilmiş bir işletim sistemidir. BeOS'un arayüzü temiz ve derli toplu olarak geliştirilmiştir. BeOS, kolay API programlama için C++ dilinde yazılmıştır. Büyük ölçüde POSIX uyumluluğu vardır. 2001 yılında Be Inc. ekonomik nedenlerden dolayı Palm'e satılmıştır. İsim ve telif haklarının da satılması nedeniyle ismi değiştirilmiş ve bir süreliğine açık kaynak kodlu şekilde OpenBeOS ismiyle devam etmiştir. Palm'ın telif hakları gereğince ismi değiştirilerek, bu işletim sistemi günümüzde Haiku OS olarak geliştirilmeye devam etmektedir. == Bileşenler == Bir işletim sisteminin bileşenleri, hep birlikte bir bilgisayarın çalışmasını sağlamak üzere bir düzen içinde çalışmaktadır. Mali veri tabanlarından film editörlerine kadar bütün yazılımlar, fare/klavyeden internet bağlantısına kadar, herhangi bir donanımı kullanmak için işletim sistemine ihtiyaç duymaktadır. == Kaynakça ==
İşletim sistemi
1,146
Hukuk sosyolojisi, sosyoloji boyutuyla hukuk eksenli araştırmalar yapan bir bilim dalıdır. Hukuk çok boyutlu bir olgu, bir kurumdur. Hukukun bir norm düzeni olarak olumlu hukuk niteliğinde uygulama boyutu, sağtöresel değer içermesi bakımından felsefi boyutu, toplumsal bir olgu olması bakımından da sosyolojik boyutu vardır. Birincisi hukuk bilimini, ikincisi hukuk felsefesini, üçüncüsü hukuk sosyolojisini ilgilendirmektedir. Hukuk sosyolojisi yeni ilkeler yaratmaz, yaratılan ilkelerin gelişimine katkıda bulunur onları düzenler. Hukuk bilimiyle etkileşim, işbirliği ve yardımlaşma halindedir. Bunun nedenini ise sosyologların, kurumsal gerçekliği ön planda tutmalarıdır. Hukuk sosyolojisi açısından değerlendirildiğinde hukuk, basit bir yürürlük problemi olarak ele alınamamaktadır. Bir hukuk normunun usulüne uygun çıkartılmış olması onu kendiliğinden etkin hale getirmemektedir. Hukukun etkinliğinin öne çıkartılması, hukukun varlığının gözlem yoluyla ve fiili bir ilişki olarak “sonradan” saptanması anlamına gelmekteyken hukuku bir yürürlük problemi çerçevesinde ele alan yaklaşımlar açısından hukuk, ortaya çıktığı andan itibaren var kabul edilmektedir. Mahkemelerin ya da yargılamanın hukuk sosyolojisi yaklaşımı açısından hukukun saptanması söz konusu olduğunda özel bir yeri olduğu ilk anda dikkatleri çekmektedir. Yargılama, soyut normatif düzenlemenin olgusal olarak görünür olduğu yer; ideal bir tasarım olan hukuksal düzenlemenin gerçek dünyadaki yansıması özelliğini taşımaktadır.Yüksel, M. (Ed.). (2012). Hukuk Sosyolojisi. Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Yayınları. == Kaynakça ==
Hukuk sosyolojisi
1,159
Ferrari Testarossa (Type F110), Ferrari tarafından üretilen ve Ferrari Berlinetta Boxer'ın halefi olarak 1984 yılında üretime giren 12 silindirli ortadan motorlu bir spor otomobildir. Pininfarina tarafından tasarlanan otomobil, ilk olarak 1984'ten 1991'e kadar üretildi ve 1992'den 1996'ya kadar üretilen 512 TR ve F512 M olarak adlandırılan Testarossa üretiminin sona ermesini takiben iki model revizyonu yapıldı. Revize edilmiş varyasyonlar da dahil olmak üzere toplamda yaklaşık 10.000 otomobil üretildi ve bu da onu en seri üretilen Ferrari modellerinden biri haline getirdi. and an improved weight distribution of 41% front, 59% rear. İtalyanca'da "Kırmızı kafa" anlamına gelen Testaross kelimesinden adını alan model, 1984 Paris Otomobil Fuarı'nda tanıtıldı. Testarossa kullanıcılara 1955'te ilk kez sunulduğunda TR modeliydi. Ferrari 500 Mondial serisine dayanan bu model, motor olarak Type 553 F2 modeline sahip olsa da, farklı bir eksantrik ve supap kapağıyla "Kırmızı - Kafa" ismini almıştır. 24 Haziran 1957'de Monza Autodromo'da 4'üncüsü düzenlenen 1000 km Supercortemaggiore Yarışı'nda Scuderia Ferrari 0652 MD/TR şasi numaralı araç dâhil olmak üzere 4 araçla katıldı. 1984 yılında otomotiv dünyasının otomobil tasarımına bakış açısını değiştiren Testarossa modelinde kullanılan 12 silindirli, 4943cc hacmindeki motor, Ferrari'nin ürettiği son boxer (pistonlar arasındaki açı 180 derece olan) tip motordur. 6300 devir/dk'da 390 beygir güç, 4500 devir/dk'da 354 Nm tork üreten bu motor ile Testarossa 0-100 hızlanmasını 5.4 saniyede tamamlarken, aracın maksimum hızı Ferrari tarafından olarak belirtilmiştir. == Kaynakça == == Dış bağlantılar == * Ferrari FX at the Marconi Automotive Museum article * Official Ferrari website with information on the Testarossa * Testarossa Kategori:Spor otomobiller Kategori:Pininfarina Kategori:1984'te tanıtılan otomobiller Kategori:1990'lar otomobilleri Kategori:Coupe otomobiller Kategori:Boksör motorlu taşıtlar Kategori:Miami Vice
Ferrari Testarossa
1,152
Sitoloji veya hücre biyolojisi, kökü Yunancadaki kytos, barındırıcı kelimesidir), hücrelerin fizyolojisini, yapısını, içerdiği organelleri, bulunduğu ortamla olan ilişkisini, yaşam döngüsünü, bölünmesini ve ölümünü inceleyen bir bilim dalıdır. Bu işlem hem moleküler hem de mikroskobik ölçüde gerçekleştirilir. Sitoloji araştırmaları, bakteriler ve protozoa gibi tek hücreli organizmalardan, insan gibi çok hücreli organizmalara kadar büyük bir alana yayılır. Hücrelerin oluşumu ve görevleri hakkında bilgi edinmek, bütün biyolojik bilimlerin temelini oluşturur. Değişik hücre türleri arasındaki farklılık ve benzerlikleri ortaya çıkarmak, özellikle de moleküler biyolojinin yanı sıra kanser araştırmaları ve gelişim biyolojisi gibi biyomedikal alanlara çok büyük katkıda bulunur. Bir araştırmadan öğrenilen bilgiler, evrensel bazı teorileri ortaya çıkardığından, bir türün hücresinden edinilen bilgiler diğer türlere de uygulanılabilir hale gelir. Sitolojideki araştırmalar, özellikle genetik, biyokimya, moleküler biyoloji ve gelişim biyolojisine katkıda bulunur. == Tarihi == Hücreler ilk olarak 17. yüzyılda Avrupa'da bileşik mikroskobun icadıyla görüldü. 1665 yılında Robert Hooke, bir mantar parçasına baktıktan ve hücre benzeri bir yapıyı gözlemledikten sonra tüm canlı organizmaların yapı taşını "hücreler" olarak adlandırdı. Ancak bu hücreler ölüydü ve bir hücrenin gerçek genel bileşenlerine dair hiçbir gösterge vermedi. Birkaç yıl sonra, 1674'te Anton Van Leeuwenhoek, alglerin inceleyerek canlı hücreleri analiz eden ilk kişi oldu. Bütün bunlar, tüm canlıların hücrelerden oluştuğunu ve hücrelerin, organizmaların işlevsel ve yapısal birimi olduğunu belirten hücre teorisinden önce geldi. Birkaç yıl sonra Rudolf Virchow, hücre teorisine daha fazla katkıda bulundu ve tüm hücrelerin önceden var olan hücrelerin bölünmesinden geldiğini ekledi. Hücre teorisi yaygın olarak kabul edilmesine rağmen, geçerliliğini sorgulayan birçok çalışma vardır. Örneğin virüsler; zar, hücre organeli gibi canlı bir hücrenin ortak özelliklerinden ve kendi kendilerine üreme yeteneğinden yoksundur. Bilim insanları, virüslerin canlı olup olmadıklarına ve hücre teorisiyle uyuşup uyuşmadıklarına karar vermek için mücadele ettiler. == Süreçler == === Proteinlerin taşınması === Proteinin her bir türü genellikle hücrenin belirli bir bölümüne gönderilir. Hücre biyolojisinin önemli bir parçası da hücre içindeki değişik bölgelere gönderilen veya hücre dışına salgılanan proteinlerin moleküler mekanizmasının incelenmesidir. Proteinlerin pek çoğu sitoplazmadaki ribozomlarda sentezlenir. Bu süreç ayrıca protein biyosentezi veya basitçe protein translasyonu olarak bilinir. Bazı proteinler, zarlara dahil olacak proteinler gibi (zar proteinleri olarak bilinir), sentez sırasında endoplazmik retikuluma (ER) taşınırlar. Bu süreç, Golgi cisimciğine taşınma ve orada gerçekleşen birkaç işlemle devam eder. Zar proteinleri, Golgi'den hücre zarına, diğer hücre altı yapılara gidebilir veya hücreden dışarı salgılanabilir. Endoplazmik retikulum ve Golgi sırasıyla, "zar proteini sentez bölümü" ve "zar proteini işleme bölümü" olarak düşünülebilir. Proteinlerin bu bölümler boyunca yarı-durağan akışı vardır. ER ve Golgi'ye yerleşmiş olan proteinler, diğer proteinlerle birleşirler ancak kendi bölgelerinden ayrılmazlar. Diğer proteinler ER ve Golgi'den geçerek hücre zarına "akarlar". Motor proteinler, zar proteini içeren vezikülleri, akson terminalleri gibi hücrenin uzak parçalarına giden hücre iskeleti yolları boyunca taşır. Sitoplazmada üretilen bazı proteinler kendilerini mitokondri veya çekirdeğe taşınmak için hedef göstermek gibi yapısal özelliklere sahiptir. Bazı mitokondrial proteinler, mitokondri içinde üretilir ve mitokondrial DNA tarafından kodlanır. Bitkilerde, kloroplast da bazı hücre proteinlerini üretir. Hücre dışı ve hücre yüzeyindeki parçalanması hedeflenmiş proteinler, endositoz veziküllerine katılmaları üzerine hücre içi yapılara geri dönebilirler. Bu veziküllerden bazıları proteinlerin kendi amino asitlerine yıkıldığı yerde lizozomla kaynaşırlar. Bazı zar proteinlerinin yıkımı, daha hücre yüzeyindeyken sekretazlar tarafından bölündüğünde başlar. Sitoplazmada işlevini yerine getiren proteinler genelde proteazomlar tarafından yıkılır. === Diğer hücresel süreçler === * Aktif taşıma ve Pasif taşıma - Moleküllerin hücre içine ve dışına hareketi * Otofaji - Hücrenin, kendi iç yapılarını veya mikrobiyal işgalcileri yeme işlemi * Adezyon - Doku ve hücreleri bir arada tutma * Hücre bölünmesi - yavru hücrelerin oluşumuyla sonuçlanan ve ökaryot hücrelerde gerçekleşen bir hücresel süreç; ayrı ayrı iki temel türü vardır: mitoz ve mayoz, eşeyli ve eşeysiz. * Hücre taşınması: Kemotaksi, Kasılım, sil ve kamçı * Hücre sinyalleşmesi - Dışarıdan gelen sinyaller tarafından hücre davranışlarının düzenlenmesi. * DNA tamiri ve Hücre ölümü * Metabolizma: Glikoliz, Hücresel solunum, Fotosentez * Transkripsiyon ve mRNA uçbirleşimi - gen ekspresyonu. == Kayda değer hücre biyologları == * Anton van Leeuwenhoek * Günter Blobel * Marc Kirschner * Peter Agree * Keith R. Porter * Ira Mellman * Paul Nurse * H. Robert Horvitz * Christian de Duve * Edmund Beecher Wilson * Peter D. Mitchell * Michael Swann * George Emil Palade * Geoffrey M. Cooper ==Kaynakça== *
Sitoloji
1,160
1984 (MCMLXXXIV) pazar günü başlayan yıl. 20. yüzyılın ve 2. milenyumun 84. yılı. Bu sayfada 1984 yılında dünyadaki uluslararası önemi olan olaylarla, bu yılda doğan ve ölen kişiler yer alır. Türkiye'de yaşanan olaylarla ilgili 1984'te Türkiye sayfasına bakınız. == Olaylar == === Ocak === * 1 Ocak ** Brunei bağımsızlığını kazandı. ** AT&T; 22 bağımsız birime ayrıldı. ** Nijerya'da General Muhammadu Buhari kansız bir darbeyle iktidarı ele geçirdi. * 5 Ocak - Richard Stallman GNU'yu geliştirmeye başladı. * 7 Ocak - Brunei Güneydoğu Asya Uluslar Birliği (ASEAN)'ın altıncı üyesi oldu. * 10 Ocak - Amerika Birleşik Devletleri ve Vatikan tam diplomatik ilişki kurdular. * 23 Ocak - Pepsi reklamı çekimi sırasında meydana gelen kazada Michael Jackson'ın kafa derisinde ciddi yanıklar oluştu. * 24 Ocak - İlk Apple Macintosh satışa sunuldu. === Şubat === * 3 Şubat - Challenger Uzay Mekiği onuncu uzay mekiği görevi gereği fırlatıldı. * 7 Şubat - Uzayadamları Bruce McCandless II ve Robert L. Stewart hiçbir yere bağlı olmaksızın ilk uzay yürüyüşünü gerçekleştirdi. * 9 Şubat - Sovyet önderi Yuri Andropov öldü. * 13 Şubat - Konstantin Çernenko Sovyet Komünist Partisi'nin genel sekreteri oldu. * 18 Şubat - Vatikan ve İtalyan hükûmetleri Roma Katolik Kilisesi'ni resmi din olarak kabul eden bir anlaşma imzaladı. * 26 Şubat - Amerikan askerleri Beyrut'tan çekildi. * 29 Şubat - Kanada Başbakanı Pierre Trudeau görevinden emekli olduğunu açıkladı. === Mart === * 5 Mart ** İran, Irak'ı kimyasal silah kullanmakla suçladı. ** Hindistan Başbakanı Indira Gandhi Sihlerin kutsal mekanı Altın Tapınak'a bir saldırı emri verdi. * 6 Mart - İngiliz kömür sanayinde 12 ay süren iş bırakma eylemi başladı. * 14 Mart - Sinn Fein'ın önderi Gerry Adams ve üç arkadaşı Ulster Gönüllü Kuvvetleri UVF tarafından yapılan silahlı saldırıda ciddi şekilde yaralandı. * 16 Mart - Amerikan Merkezi Haber Alma Teşkilâtı (CIA)'nın Beyrut birim müdürü William Buckley, müslüman kökten dinciler tarafından kaçırıldı ve daha sonra rehin olarak öldü. * 25 Mart - Air Holland, pilotlarının marihuana kullandığı yönünde kanıtlanamamış iddialar nedeniyle iflasını istedi. * 25 Mart - 1984 Türkiye yerel seçimleri yapıldı. ANAP 43.24, SODEP 24.86, DYP 11.8, DİĞ. 20.1 oranında oy aldılar. * 28 Mart - Türkiye'nin Tahran Büyükelçiliğinde, ASALA teröristlerince saldırı düzenlendi. Askeri Ateşe Yardımcısı İsmail Pamukçu ağır yaralanırken, Başkatip Servet Öktem ise hafif yaralı olarak kurtuldu. İran Polisi 7 ASALA teröristini yakaladı. === Nisan === * 4 Nisan - Ronald Reagan kimyasal silahlarda uluslararası bir yasaklamaya gidilmesi için çağrıda bulundu. * 12 Nisan - Filistinli saldırganlar İsrail otobüsünü rehin aldı. İsrail özel kuvvetleri 2 saldırgan ve 1 rehinenin öldüğü bir operasyon düzenledi ve rehineleri kurtardı. Diğer iki saldırgan yakalandı ve sorgu sırasında öldü. Bu olay büyük eleştirilere ve gösterilere yol açtı. * 19 Nisan - "Advance Australia Fair" Avustralya'nın ulusal marşı; altın sarısı ve yeşil de ulusal renkler olarak kabul edildi. === Mayıs === * 2 Mayıs - Liverpool Bahçe Şenliği, Liverpool'da başladı. * 8 Mayıs ** Türkiye, Avrupa Konseyi'ne kabul edildi. ** Sovyetler Birliği, Los Angeles'ta yapılacak 1984 Yaz Olimpiyatları'nı boykot edeceğini açıkladı. * 11 Mayıs - Dünya'nın Mars'ın bir kısmını karanlıkta bırakan Güneş ile Mars arasındaki geçişi gerçekleşti. * 14 Mayıs - Avustralya'da 1 dolarlık madeni para tedavüle girdi. === Haziran === * 5 Haziran - Hindistan Hükûmeti, Amritsar'daki Altın Tapınak'a planlanan Mavi Yıldız Saldırı Görevi'ni başlattı. * 6 Haziran - Hindistan kuvvetleri Amritsar'daki Sihlerin en kutsal mekânı olan Altın Tapınak'a saldırdı. Yaklaşık 1000 kişi öldü. * 30 Haziran - John Turner, Kanada'nın 17. başbakanı oldu. === Temmuz === * 23 Temmuz - Vanessa Williams, Penthouse'da çıplak fotoğrafları yayınlandıktan sonra Amerika Güzeli tâcını bıraktı. Tâcını bırakan ilk Amerika Güzeli oldu. * 25 Temmuz - Salyut 7'nin Kozmonotlarından Svetlana Savitskaya uzay yürüyüşü yapan ilk kadın oldu. * 28 Temmuz - 1984 Yaz Olimpiyatları, Amerika Birleşik Devletleri'nin Los Angeles kentinde başladı.Oyunlar Doğu Bloku ülkeleri tarafından boykot edildi. === Ağustos === * 4 Ağustos - Afrika cumhuriyetlerinden Yukarı Volta adını Burkina Faso olarak değiştirdi. * 21 Ağustos - Yaklaşık yarım milyon insan Manila'da Ferdinand Marcos'un yönetimine karşı gösteri düzenledi. === Eylül === * 3 Eylül - Heavy Metal grubu Iron Maiden beşinci albümü Powerslave'i yayınladı. * 5 Eylül - STS-41-D: Discovery Uzay Mekiği inişini gerçekleştirdi * 5 Eylül - Batı Avustralya, ölüm cezasını kaldıran son Avustralya eyaleti oldu. * 17 Eylül - Brian Mulroney Kanada'nın on sekizinci başbakanı oldu. * 26 Eylül - Birleşik Krallık ve Çin, Hong Kong'un 1997 yılında Çin'e katılmasını öngören bir anlaşma imzaladı. === Ekim === * 5 Ekim - Marc Garneau, Challenger Uzay Mekiği'ne katılarak uzaya giden ilk Kanadalı oldu. * 11 Ekim - Challenger Uzay Mekiği mürettebatından, astronot Kathryn D. Sullivan uzay yürüyüşü yapan ilk Amerikalı kadın oldu. * 12 Ekim - IRA, Brighton'da Birleşik Krallık bakanlar kurulunu hedef alan bombalı bir saldırı gerçekleştirdi. * 31 Ekim - Hindistan Başbakanı Indira Gandhi iki Sih güvenlik görevlisi tarafından suikast düzenlenerek öldürüldü. Kısa süre içinde Yeni Delhi'de isyanlar çıktı ve yaklaşık 2700 Sih öldürüldü. === Kasım === * 2 Kasım - Velma Barfield, Amerika Birleşik Devletleri'nde 1962 yılından beri idâm edilen ilk kadın oldu. * 6 Kasım - Ronald Reagan, Amerika Birleşik Devletleri başkanlık seçimlerinde Walter F. Mondale'e büyük bir üstünlük sağlayarak başkan seçildi. * 14 Kasım- Metallica 2. albümü olan Ride The Lightning albümünü yayınladı * 19 Kasım - Meksiko'daki PEMEX petrol depolama tesisinde bir dizi patlamanın ardından çıkan yangında yaklaşık 500 insan öldü. * 25 Kasım - Birleşik Krallık ve İrlanda'nın önde gelen 36 hafif müzik şarkıcısı bir araya gelerek "Band Aid" adlı topluluğu kurdu ve Etiyopya'da baş gösteren kıtlık için para toplamak amacıyla "Do They Know It's Christmas" adlı şarkıya albüm yaptılar. * 30 Kasım - Tamil Kaplanları, Sinhalaları Sri Lanka'nın kuzey ve doğusundan atmak için etnik temizlik başlattı ve 127 kişi öldürüldü. === Aralık === * 3 Aralık - British Telecom özelleştirildi. * 19 Kasım - Çin ve Birleşik Krallık, Hong Kong'un geleceği hakkında bir katılım anlaşması imzaladılar. * 22 Aralık - New York metrosu silahlı saldırısı gerçekleşti. * 31 Aralık - Rajiv Gandhi, Hindistan başbakanı oldu. === Tarihi bilinmeyenler === * Etiyopya'da kıtlık baş gösterdi. * Aralık 1984'te Kenya ve Somali arasında Kahire'de bir barış antlaşması imzalandı. Bu antlaşmayla Somali eski sınırlarını resmen kabul etti ve bu antlaşmadan sonra iki ülke ilişkileri gelişmeye başladı. * Ferrari, Ferrari Testarossa modelini otomotiv dünyasına sundu. * Oppositions dergisi yayın hayatına son verdi. == Doğumlar == === Ocak === * 4 Ocak - İbrahim Akın, Türk futbolcu * 8 Ocak - Emre Güngör, Türk futbolcu * 15 Ocak - Keiran Lee, İngiliz porno aktörü * 17 Ocak - Filip Hološko, Slovak futbolcu * 21 Ocak - Can Arat, Türk futbolcu === Şubat === * 6 Şubat - Julie Taton, Belçikalı model * 13 Şubat ** Apoño, İspanyol futbolcu ** Nico Pulzetti, İtalyan futbolcu * 22 Şubat - Serhat Çelikel, Türk şair ve öykü yazarı * 26 Şubat ** Emmanuel Adebayor, Togolu futbolcu ** Beren Saat, Türk oyuncu * 28 Şubat - Laura Asadauskaitė, Litvan modern pentatlet === Mart === * 20 Mart - Fernando Torres, İspanyol Futbolcu * Kübra Par, Türk haber sunucu ve köşe yazarı * 26 Mart - Park Bom, Güney Koreli şarkıcı, aktris ve dansçı *27 Mart - Ross Ulbricht, Silk Road'un kurucusu Amerikalı === Nisan === * 2 Nisan - Engin Atsür, Türk basketbolcu * 8 Nisan - Nemanja Tubić, Sırp futbolcu * 16 Nisan - Mourad Meghni, Cezayirli futbolcu * 17 Nisan - Fran Crippen, Amerikalı uzun mesafe yüzücüsü (ö. 2010) * 19 Nisan - Kelen Coleman, Amerikalı oyuncu * 27 Nisan - Patrick Stump, Amerikan Fall Out Boy Grubunun solisti * 29 Nisan- Melike İpek Yalova,Türk Oyuncu * 30 Nisan - Txemi Urtasun, İspanyol basketbolcu === Mayıs === * 7 Mayıs - Tolga Şirin, Türk avukat ve akademisyen * 10 Mayıs - Aslı Enver, Türk dizi oyuncusu * 12 Mayıs - Ceyda Sinan, Türk kadın basketbolcu * 17 Mayıs - Marcin Komorowski, Polonyalı futbolcu * 18 Mayıs ** Eren Bakıcı, Türk şarkıcı ve dansçı (Grup Hepsi üyesi) ** Hervé Batoménila, Fransız futbolcu === Haziran === * 9 Haziran - Wesley Sneijder, Hollandalı futbolcu * 19 Haziran - Paul Dano, Amerikan oyuncu * 19 Haziran - Birce Akalay, Türk dizi oyuncusu * 25 Haziran ** Cassie Young, Amerikalı pornografik film oyuncusu ve çıplak model **Ariel Piper Fawn, Çek pornografik film oyuncusu ** Jázmin Dammak, Macar model * 29 Haziran - Nikola Grubješić, Sırp futbolcu === Temmuz === * 7 Temmuz - Stephanie Stumph, Alman aktris * 14 Temmuz **İsmail Şenol, Televizyon sunucusu ve spor gazeteci **Samir Handanović, Sloven futbolcu **Mounir El Hamdaoui, Faslı milli futbolcu **Nilmar, Brezilyalı futbolcu * 20 Temmuz - Daniel Monllor, Arjantinli futbolcu * 23 Temmuz - Andreea Bălan, Rumen şarkıcı * 29 Temmuz - Sabri Sarıoğlu, Türk futbolcu === Ağustos === * 4 Ağustos ** Evan Williams Kanadalı oyuncu ve müzisyen ** Alexis Ruano Delgado ya da kısaca Alexis, stoper mevkiinde forma giyen İspanyol futbolcu ** Lucie Váchová, Çek model *12 Ağustos ** Filipe Gonçalves, Portekizli futbolcu ** Sherone Simpson, Jamaikalı atlet * 17 Ağustos - Oksana Domnina, Rus buz patenci * 24 Ağustos - Vitali Rahimov, Azeri güreşçi * 26 Ağustos - Ignacio Bergner, Arjantinli çim hokeyi oyuncusu * 28 Ağustos - Asena Tuğal, Miss Turkey 2006 4. güzeli ve Türk oyuncu === Eylül === * 3 Eylül - David Fiegen, Lüksemburglu orta mesafe koşucusu * 7 Eylül **João Miranda de Souza Filho, Brezilyalı futbolcu **Vera Zvonareva, Rus tenisçi * 8 Eylül **Vitali Petrov, Rus yarış pilotu **Noriyuki Sakemoto, Japon futbolcu * 9 Eylül **Brad Guzan, Amerikalı futbolcu **Mihalis Sifakis, Yunan eski millî futbolcu * 12 Eylül - Sevtap Özaltun, Türk oyuncu * 26 Eylül - Müjde Uzman, Türk profesyonel oyuncu ve model * 27 Eylül - Avril Lavigne, Kanadalı şarkıcı * 28 Eylül - Alex Bruce, Kuzey İrlandalı futbolcu === Ekim === * 3 Ekim ** Ashlee Simpson, Amerikan şarkıcı ** Fernando de Abreu Ferreira, São Paulo'lu futbolcu * 6 Ekim - Pelin Karahan, Türk oyuncu * 13 Ekim - Leonel Núñez, Arjantin'li futbolcu * 15 Ekim - Cristian Oros, Rumen futbolcu * 22 Ekim - Anca Pop, Rumen-Kanadalı şarkıcı (ö. 2018) * 24 Ekim - Antonio Ferreira, Brezilyalı futbolcu * 25 Ekim - Katy Perry, Amerikan şarkıcı ve söz yazarı * 28 Ekim - Obafemi Martins, Nijeryalı futbolcu * 31 Ekim - Hanna Hilton, Amerikan porno yıldızı === Kasım === * 2 Kasım - Berrak Tüzünataç, Türk oyuncu *6 Kasım - Annie Cruz, Filipinli porno yıldızı * 14 Kasım- Mariya Şerifoviç, Sırp şarkıcı * 22 Kasım - Scarlett Johansson, Amerikan aktris *29 Kasım - Saliha Sera Kadıgil Sütlü, TBMM 27. dönem İstanbul milletvekili === Aralık === * 12 Aralık - Daniel Agger, Danimarkalı futbolcu * 15 Aralık ** Lukáš Bajer, Çek futbolcu ** Véronique Mang, Fransız atlet * 22 Aralık - Basshunter, İsveçli şarkıcı, yapımcısı ve DJ * 24 Aralık - Burak Özçivit, Türk oyuncu * 30 Aralık - LeBron James, Amerikan basketbolcu == Ölümler == === Ocak === * 14 Ocak - Fazıl Küçük, Kıbrıs Türk Toplumu'nun önderlerinden (d. 1906) === Şubat === * 25 Şubat - Hasan Hüseyin Korkmazgil, Türk şair (d. 1927) === Mart === * 4 Mart - Ernest Buckler, Kanadalı roman ve öykü yazarı (d. 1908) *30 Mart - Karl Rahner, 20. yüzyıldaki en etkili Roma Katolik teologlarından (d. 1904) === Nisan === * 14 Nisan - Marianne Aminoff, İsveçli aktris (d. 1916) * 22 Nisan - Ansel Adams, Amerikalı fotoğrafçı (d. 1902) * 24 Nisan - Ekrem Hakkı Ayverdi, Türk yazar, mühendis * 26 Nisan ** Helge Løvland, Norveçli dekatloncu (d. 1890) ** Count Basie, Amerikalı caz piyanisti ve orkestra şefi === Mayıs === === Haziran === === Temmuz === === Ağustos === === Eylül === * 9 Eylül - Yılmaz Güney (d. 1937) === Ekim === * 8 Ekim - Paul Baumgarten, Alman mimar (d. 1900) * 25 Ekim - Hıdır Aslan, Zaza kökenli Türk devrimci Türkiye’de idam edilen son kişi (d. 1958) === Kasım === === Aralık === * 24 Aralık - Edoardo Detti, İtalyan bir mimar ve şehir planlamacısı (d. 1913) === Öldüğü gün ve ay bilinmeyenler === * Anatoliy Lavrentyev, 1944-1946 yılları arası Rusya SFSC Dışişleri Halk Komiseri görevi yapan Sovyet diplomat (d. 1904) *Âşık Ummani, Türk halk ozanı (d. 1933) == 1984 Nobel ödülünü kazananlar == * Barış: Desmond Tutu * Edebiyat: Jaroslav Seifert * Fizik: Carlo Rubbia * Kimya: Robert Bruce Merrifield * Tıp: Georges J. F. Köhler
1984
1,163
Ra, Mısır mitolojisinde güneş tanrısıdır. Kutsal merkezi Heliopolis'tir. Genellikle başında bir disk bulunan şahin kafalı insan biçiminde canlandırılmıştır. Eski tanrı Atum'la bir tutularak; IV. sülale döneminde devlet tanrısı olmuştur. Kefren'den başlayarak firavunlar, onun soyundan geldiklerini ilan etmişlerdir. Ra daha sonra Osiris firavun ilan edilmiştir. Osiris'ten sonra ise Set Osirisi öldürerek başa geçmiştir.Set'en sonra babasının öcünü alarak Horus firavun olmuştur Horus'u da kapsamış ve Ra- Horakhty (ya da Ra-Horus) ismini almıştır. Güneş Ra'nın sembolüdür; tüm vücudunu ya da gözünü temsil eder. Ra'nın sembolleri güneş sembolleridir, Phoenix'e benzer bir özelliği vardır; her sabah ateşlerin içinden tekrar doğar. E.A. Wallis Budge'a göre; Ra Mısır'ın tek tanrısı (monoteizm) idi. Diğer tüm tanrılar ve tanrıçalar; Ra'nın parçalarını oluşturuyordu. == Tanrılığı == (MÖ 2400); ulusal bir tanrılığa ulaştı ve daha sonra Amun ile birleşip Amun-Ra'yı oluşturdu. Ra diğer tanrılardan daha köklü bir yapıya sahip olduğundan çoğu olaylarda diğer tanrılara emir verdiği ve yönetici olduğu vurgulanmaktadır.Amun-Ra en güçlü tanrıydı ve Mısır'ı bir teokrasi'ye çevirdi. Sonraki zamanlarda; yeryüzü tanrısı Atum Güneş'i batıran tanrı olduğuna inanıldığı için; Ra'nın güneş battıktan sonraki haliydi. Khepri; güneşi gökyüzünde hareket ettiren tanrı; zamanla Ra'nın bir parçası oldu; Ra'yı doğan güneş kıldı. Amon-Ra'nın kimliği Yunan ve Roma Mitolojilerinde Jupiter ile birleşmiş; Zeus'un şehri Diospolis; Thebes'a adanmıştı. MÖ 14. yüzyıla kadar aynı şekilde var olan Ra; Akhenaten zamanında Aten tek tanrısına inanış geçtiğinde tek tanrılığını yitirdi. Ancak; Ra her zaman tek tanrı olarak görülüyordu. Ra'ya İlahi (MÖ 1370), panteizm doğasında; Ra'nın gelen çoktanrıcılıkla olan savaşını anlatıyordu. İçinde birçok tanrı'nın ayrı bir tanrı olarak değil de; Ra'nın bir parçası olarak var olduğunu anlatıyordu. Örnek olarak: > "Şükürler olsun o Ra 'ya; Gücü yaratan, Ament'in alışkanlıklarının içine > giren; bakın Temu'nun vücuduna." > "Şükürler olsun o Ra'ya. Gücü yaratan, Anubis'in gizli yerlerine giren, > bakın Khepera'nın vücuduna." == Güneş Saltanat Kayığı == 200px|küçükresim|sağ|Ra Heykelciği Ra her gece Duat (öbür dünya)'a geçmek için; bir saltanat kayığı ile yolculuğa çıkardı. Sabahları Atet, öğleden sonraları da Sektet eşlik ederdi. Maat, kaos antitezinde; kayığın gideceği yolu belirlerdi. Ay'ın sembolü Thoth eşlik eder; Horus'un yanında geceleri beklerdi. Birçok diğer tanrı bu kayıkla beraber eşlik etmiştir Mehen'in yardımcılığında. Mehen kayığı; karanlık canavarlardan korurdu. İlk Mitoloji'de; Set kayığı koruyordu ve Apep saldırıyordu. Ancak daha sonraki mitolojilerde; Set şeytan olarak görüldü ve Thoth Set şeytanına karşı kayığı koruyordu. Güneş tutulmalarını da; kayığın korunamaması yüzünden olduğuna inanılırdı. Ra'yı Güneş tanrısı olarak kabul edenler için; Mısır'da; Tanrı yaşam ve ışıktı. En iyi şekilde Güneş tarafından temsil edilebiliyordu; çünkü Dünya'yı ıstıyordu ve fotosentez sayesinde enerji veriyordu. Güneş bu noktada; insanların Ra'yı anlaması için bir metafordur. == Hathor ve Ra == Tanrıça Hathor ve Ra bir zamanlar kavga ederler ve Hathor Mısır'ı terkeder. Ra hemen O'nu özlediğini anlar; ama Hathor dişi bir aslan'a dönüşmüştür ve kendisine yaklaşan her insan ve tanrıyı yok eder. Bu Hathor-Sekhmet tanrıçalarının da özelliğini belirler. Daha sonrasında; Thoth; Hathor'a bir şişe iksir hazırlar ve sonra yeniden Hathor'a dönüşür. == Popüler kültüre etkileri == * Norveçli kâşif ve antropolog Thor Heyerdahl; Ra ve Ra II isimli iki saltanat kayığı yaparak; eski Mısırlıların Amerika'ya gidebileceğini ispatladı. 17 Mayıs 1970 tarihinde; Heyerdahl Fas'tan yola çıkarak; Atlantik Okyanusu'nu geçti ve Orta Amerika'ya vardı. * Sun Ra, ismini Ra'dan almaktadır. * Iron Maiden'in 1984 yılındaki albümü Powerslave'de Ra'nın gözü albüm kapağında gözükmektedir ve aynı isimde bir şarkısı da mevcuttur. * Utupia 1977 yılında RA isimli albüm yapmıştır. * Angel isimli televizyon dizisinde; 4. sezonda Ra-Tet isimli şeytani bir grup Ra'dan esinlenmiştir. * 1994 yılında gösterilen Stargate; Ra'yı Dünya'ya uğramış bir uzaylı olarak göstermektedir. (Akabinde Stargate SG-1 isimli televizyon dizisi de başlamıştır) * Yu-Gi-Oh! tarafından; Mısır tanrıları oyun kartlarında bulunmaktadır. * Ra Age of Mythology isimli oyunda da bulunmaktadır. * NBA oyuncusu Rasheed Wallace, vücudunda Ra dövmesi bulunur. * Las Vegas'taki Luxor isimli otelde; Ra isimli bir gece kulübü vardır. * "SMITE" adlı tanrıların birbirleri ile savaşını konu alan oyunda "RA" ismi ile tasvir edilmiştir. * Heroes Of Newerth adlı oyunda adını taşıyan "AmunRa"adında kahraman vardır. * Ortadoğu kültüründe dualardan sonra amin (amen) denilmesi Amon-Ra ile bağlantılıdır. * Göz boncuğu (Nazar boncuğu)nun Ra'nın gözü ile ilişkili bir obje ve inanç olduğu ifade edilmektedir. * BTS (müzik grubu) adlı grubun ‘Outro :Ego ‘ klibinde 01.58.saniyede belirir. == Bir Dipçe == Ra'nın kökeninin her ne kadar kayıp Mu Kıtasına dayandığı yönünde bilgiler varsa da şimdilik Mısır Güneş Tanrısı olduğu kabul ediliyor. ..."Ra" sözcüğü güneş anlamına gelirdi ki, daire ile ifade edilen güneş sembolü, bir ad ve sıfat vermek istemedikleri, "O" diye hitap ettikleri Tek Tanrı'yı simgelemede kullanılırdı; Mu imparatoru da “Mu’nun güneşi” anlamında Ra-Mu adıyla ifade edilirdi. Ra sözcüğü sonradan diğer kıtalara ve Atlantis yoluyla Mısır'a da taşınmıştır. bkz. Mu Kıtası bkz. Atlantis == Ayrıca bakınız == * Bennu *Güneş litanisi == Kaynakça == * Budge, E. A. Wallis. Egyptian Religion. Kessinger, 1900. * Collier, Mark and Manley, Bill. How to Read Egyptian Hieroglyphs: Revised Edition. Berkeley: University of California Press, 1998. * Salaman, Clement, Van Oyen, Dorine, Wharton, William D, and Mahé, Jean-Pierre. The Way of Hermes: New Translations of the Corpus Hermeticum and The Definitions of Hermes Trismegistus to Asclepius. Rochester: Inner Traditions, 1999. Kategori:Yeraltı tanrıları Kategori:Mısır tanrıları Kategori:Güneş tanrıları
Ra
1,178
Akdeniz foku (Monachus monachus), fokgiller (Phocidae) familyasından yeryüzünde sadece doğu Akdeniz sahilleri ile Batı Afrika'nın bir tek sahilinde yaşayan fok türü. Yeryüzündeki toplam 34 yüzgeçayaklı fok türünden Karayip Keşiş foku, en son 1952 yılında görülmek kaydı ile yeryüzünden yok olmuştur. Dolayısıyla dünyada şu anda 33 yüzgeçayak türü vardır. == Yaşama alanı == Üzerinde yapılaşma olmayan, insanların kolay ulaşamadığı ya da insan etkinliklerinden uzak kalmış yerleri, tercihen üreme veya barınma işlevleri gören kıyı mağara ve kovuklarına sahip; sessiz ve tenha kayalık sahilleri yaşama alanı olarak seçen Akdeniz fokları, bu alanların bozulmasından doğrudan etkilenmektedir. İzmir'in Foça ilçesinde çok miktarda Akdeniz Foku bulunmaktadır. Öte yandan bu tanımdan yola çıkarak Akdeniz foklarının farklı yapıda sahilleri (örneğin kumsal kıyılar ve kıyı yerleşim bölgeleri) kullanmadığı sonucuna varılamaz. Akdeniz fokunun özellikle beslenmek için ıssız kayalık sahillerin dışına çıkarak dolaşım alanını genişlettiğini, kumluk, çakıllık kıyılar ve nehir ağızlarına da uğradığı bilinmektedir. Ancak, Akdeniz fokunun birincil yaşam alanı ıssız ve yapılaşmamış kayalık kıyılardır. Büyük bir deniz memelisi olduğundan dar yaşam alanları içinde barınamaz. Tür ancak, makul büyüklükte ve uygun kıyı alanlarının olması durumunda varlığını sürdürebilir ve güvenle yavrulayabilir. == Dış görünümü == İri bir deniz memelisi olan Akdeniz fokunun boyu 2-3 metre, ağırlığı 200-300 kilogram arasında değişmektedir. Erginlerin vücudunu 5 mm'yi geçmeyen kısa ve sert kıllar kaplar. Su üstünde görüldüğünde en belirgin özellikleri iri kafaları, uzun bıyıkları ve kömür gibi siyah gözleridir. Ergin dişi ile erkekler arasında belirgin bir boy ve kilo farkı yoktur ancak karakteristik renk ayrımları mevcuttur. Karada yatarken vücudun iriliği ve tombul görünümü göze çarpar. Vücudun her iki yanında ön yüzgeçleri (ön üyeler) ve arkada ise iki parça halinde arka yüzgeçleri (arka üyeler) yer alır. * Erkek: Siyaha yakın koyu kahverenginde olup karın bölgesinde belirgin bir beyaz leke vardır. * Dişi: Açık kahverengi veya gri tonlarda olup karın altları da boyundan kuyruğa kadar sırta göre daha açık hatta beyaza yakın renktedir. Ayrıca üstte bel bölgesinde çiftleşme sırasında erkeklerin neden olduğu tırnak izleri bulunur. * Yavru: Doğduğunda boyu yaklaşık 80–90 cm, ağırlığı yaklaşık 20 kilogramdır. Karın bölgesinde istisnasız görülen bariz bir beyaz leke haricinde tüm vücudu havlu gibi 1-1.5 cm uzunluğunda parlak siyah kıllarla kaplıdır. Yavru, anne ve babanın da sahip olduğu bıyıklarla doğar. Yaklaşık iki aylıkken kürkünü değiştirmeye başlar ve bir-iki ay içinde uzun siyah kılların yerini kısa ve parlak gri olanlar alır.'''''' == Davranışı == Akdeniz foku, ürkek ve diğer yüzgeçayaklı türlerine göre daha az sosyal bir canlıdır. Türkiye kıyılarında da yaşayan doğu Akdeniz bireyleri genelde tek tek dolaşırlar ve nadiren birlikte görülürler. Araştırmacıların eskiden Türkiye'de zaman zaman 2 ile 4 arasında foku birlikte gözlediği hatta bu sayının çok ender olmakla birlikte 7-8'e kadar çıktığı da bilinmektedir. Birçok özelliği gibi davranışları hakkında da tam bilgi mevcut değildir. Akdeniz foklarının bazı dönemlerde bir araya geldiği ve sonra tekrar dağıldıkları konusunda varsayımlar mevcuttur. Ergin erkek bireyler genelde bir bölge belirler ve yaşantısını burada sürdürürler. Dişiler erkeğe göre daha gezgin olmakla birlikte, yavrulama döneminde üreme mağarası ve civarını terk etmezler. Genç fok bireyleri ise yetişme dönemlerinde uzak bölgelere gidebilirler. Dişi Akdeniz foklarının çiftleşmek için büyük uzaklıklar katederek erkek fokların yanına geldiği ve daha sonra erkeğin bölgesinden ayrıldığı tahmin edilmektedir. Çiftleşme denizde olur. Dişi fokun cinsel olgunluğa 4-5 yaşında ulaştığı tahmin edilmektedir. Dişi Akdeniz foku 10-11 aylık hamilelik döneminden sonra, her sene ya da 2 senede, bir yavru doğurur. Bu nedenle, Akdeniz foku üreme hızı düşük, yavru sayısı az bir canlıdır. Doğum, insanların uğramadığı (veya ulaşamadığı) ve içinde hava olan bir kıyı mağarasının en ucunda, dalgaların kolay ulaşamayacağı bir çakıl plaj veya kayalık platform üzerinde olur. Anne, yavruyu yaklaşık 4 ay boyunca kendi sütü ile mağara içinde karada emzirir. Akdeniz foku, yavrusunu doğurmak ve büyütmek için mutlaka karaya (ve özellikle kıyı mağaralarına) muhtaçtır. == Dağılımı ve sayısı == Akdeniz fokları 20. yüzyılın başına kadar tüm Akdeniz kıyıları ile doğu Atlas Okyanusu kıyılarında Portekiz'den Batı Afrika sahillerindeki Senegal'e kadar 7855.25114 ifade edilen bir nüfusa sahip olarak serbestçe yaşamlarını sürdürüyordu. Ancak aşırı avlanma, yaşam alanları kaybı ve deniz ekosisteminin bozulması nedeniyle türün dünya dağılımı daraldı ve nüfusu hızla azaldı. Akdeniz foku bugün dünyada sadece Türkiye, Yunanistan, Fas, Moritanya ve Madeira Adaları'nda yaşamakta olup toplam nüfusu 600 civarında tahmin edilmektedir. Moritanya sahillerindeki Akdeniz fokları gerçek bir fok kolonisi özelliği göstererek birlikte yaşamakta popülasyonu ise insan baskısı nedeniyle birlikte bulunmak yerine çoğu zaman tek tek dolaşma ve yaşama şeklini seçmeye zorlanmışlardır. Halen az sayıda da olsa Türkiye'de Akdeniz'in doğu sahillerinde rastlanmaktadır. Akdeniz foku dünyada birbirinden kopuk 2 ana bölgede yaşamaktadır: # Moritanya kıyıları, Madeira Adaları ve Fas # Akdeniz (Yunanistan, Türkiye ve Doğu Akdeniz) Türün en büyük popülasyonu Ege Denizi'ndeydi. Dolayısı ile Akdeniz fokunun Akdeniz'de soyunu sürdürebilmesi ve ekosistemde varlığını koruyabilmesi esas olarak 2 ülkenin elindedir: Türkiye ve Yunanistan. Bir dünya mirası olan Akdeniz fokunun korunmasında Türkiye önemli bir ülke konumundadır. Türkiye'de yapılan çeşitli bilimsel çalışmalarda bireysel tanımlama yolu ile 31-44 arasında Akdeniz foku bireyi tanımlanmış olup, kıyılarımızda 100 civarında fok yaşadığı tahmin edilmektedir ki dünyadaki fok popülasyonunun yaklaşık 600 olduğu gözönünde bulundurulduğunda bu sayı önemli bir yer tutmaktadır. Akdeniz foku dağılımı kıyı boyunca süreklilik yerine belirli bölgelerde yoğunlaşma özelliği göstermektedir. Türkiye kıyılarında foklar, # Marmara Denizi'nde; Marmara Adaları ve Mola Adaları ile Biga Yarımadası kuzey sahillerinde # Ege'de; Gelibolu Yarımadası'nın Ege kıyıları ile Behramkale arasında ve Yeni Foça ile Datça arasında # Akdeniz'de; Datça ile Kemer arasında, Alanya ile Taşucu arasında ve Hatay Samandağ ile Suriye sınırı arasında kalan sahillerde var olma mücadelesi vermektedir. Türün korunma derecesine bağlı olarak Türkiye'de Akdeniz foku ölümleri olduğu gibi, yavrulama ve çoğalma da gözlenmektedir. Sayılarının azalma nedeni ise balıkçıların kasıtlı veya kasıtsız fokları öldürmeleridir. == Kültürel etkileri == Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 1996 yılında Akdeniz foku için bir hatıra parası bastırmıştır. == Kaynakça == == Dış bağlantılar == * http://www.sadafag.org (Bu maddenin kaynağı) * http://monachus.org * http://www.DatcakentRehberi.com ( Datça - Akdeniz Foku bilgileri ve resimleri / Mayıs 2007 ) Kategori:Nesli kritik tehlikedeki hayvanlar Kategori:Avrupa'daki tehlikedeki biyota Kategori:Fokgiller Kategori:Hırvatistan'daki çevre Kategori:İtalya'daki memeliler Kategori:İspanya'daki memeliler Kategori:Madeira'daki çevre Kategori:Romanya'daki çevre Kategori:Türkiye'deki memeliler Kategori:Ukrayna faunası Kategori:Yunanistan'daki memeliler Kategori:Akdeniz faunası Kategori:Karadeniz faunası Kategori:Avrupa memelileri Kategori:1779'da tanımlanan omurgalılar
Akdeniz foku
1,099
küçükresim|bir e-posta hesabının gelenler kutusu e-posta ya da e-mail, İnternet üzerinden gönderilen dijital mektup. Elektronik posta kavramının kısma adıdır. Görsel olarak kâğıt bir mektup ile aralarında büyük bir ayrım yoktur. e-postalara resim, müzik, video gibi her türlü dosya türü eklenebilir ve diğer alıcının bilgisayarına aktarılabilir. Her gün dünyada milyarlarca e-posta gönderilmektedir. Ucuzluğu ve kolaylığı nedeniyle kâğıt mektuplardan daha yaygın olarak kullanılmaktadır ancak güvenilirliğinin yetersizliği nedeniyle resmî işlerde kullanımı oldukça kısıtlıdır. e-posta hesapları, bu hizmeti veren çeşitli sitelerden ücretsiz veya belirli bir ücret karşılığında açılabilir. e-posta adresleri; kullanıcı adı, adres imi, hesabın oluşturulduğu sitenin e-posta sunucusunun adı, nokta (.) ve site uzantısının aralık bırakılmadan yazılması ile oluşur. Örneğin: vikipedist@vikipedi.org. "@" işareti (kuyruklu a) ise "vikipedi.org adlı yerde" demektir. Örneğin vikipedi.org'da olan birisi Ağ sayfasıyla ve özel ileti programları (Microsoft Outlook, Thunderbird, vs.) ile çeşitli protokollerle (IMAP, POP3, vs.) iletiye ulaşılır. == Bileşenleri == küçükresim|300px|Bir örnekle iletinin İnternetteki akışı * Gönderen ya da Kimden (İng. ): İletiyi gönderenin adresi (İng. ) ve adı. Burada otomatik olarak kişinin adı olarak gözükse de başka kişinin adı ile de gönderim yapmak mümkündür. * Alıcı ya da kime (İng. ): İletiyi alanın adresi ve adı. İletinin kime yolladığını gösterir. İleti adresinin arasına "," virgül koyarak birden fazla kişiye yollamak olanaklıdır. Eğer adresiniz gozükmüyorsa, Bcc ile gizlenmiş olabilir. * Konu (İng. ): İletiyi özetleyen başlık, genelde daha sonradan anımsanmakta ve iletileri ayırmakta yardımcı olur. Etik olarak yazılması önerilir. * Tarih (İng. ): İleti gönderildiğindeki yerel tarih ve saat. Genelde yollayan sunucu veya ileti programı bu saati otomatik olarak ekler. Bazen saat ve gün ayarı bozuk olarak yeni bir ileti, eskiymiş gibi gözükebilir. * İleti gövdesi (İng. ): Burada iletinin kendisi ve genel olarak kullanıcı imzası yer alır. * Karbon kopya "Kk" (İng. , , yani eskiden daktilolarda karbon kâğıdıyla yapılan çoğaltmaya atfen): Aslen gönderilen kişiye ek olarak iletinin başka alıcılara gönderilmesini sağlar. İleti buraya yazılan kişilere doğrudan hitap etmemektedir, ileti bu kişilere bilgilendirme amacı ile yollanmıştır. * Gizli karbon kopya "Gkk" (İng. , ): Kapalı Karbon Kopya olarak da bilinir. Buraya yazılan alıcılar iletide gözükmez. Etik olarak birçok kişiye gönderilen gayriresmî iletiler için bu alanın kullanılması uygun düşer. Bu tür alıcı gizleme yığın iletiye (İng. ) karşı da koruma sağlar. * Yanıtla (İng. ): Belli bir adresten gelen iletiyi yanıtlamak icin kullanılır. Alıcı kısmına otomatik olarak ileti yollayanın adresi alınır. En çok kullanılan fonksiyonlardan biridir. * Herkesi yanıtla (İng. ): Yanıtlanan iletiyi, gelen iletinin ve kısmında yazılmış olan tüm adreslere yollamak için kullanılır. En çok suistimal edilen fonksiyonlardan biridir. Genelde tüm adreslere açık olarak ve gereksiz adresler gider. Bilgisayara giren virüslerin kullandığı düzeneklerdendir. * Yönlendirme (İng. ()): Gelen bir iletinin bir başka adrese yönlendirilmesini sağlar. * Ek (İng. ): Yazıya ek olarak yollanan dosyalardır. Dosyalar eklenmeden önce Base64 yöntemiyle kodlanırlar. Ses, resim, video, yazı başta olmak üzere birçok değişik formatta dosya eklenebilir. Virüslerin başlıca yayılma yollarından biridir. Bilinmeyen dosya eklerinin açılması önerilmez. == Sorunlar == e-posta ile iletişimde karşılaşılan en büyük sorunlardan biri istenmeyen toplu e-postalar yani yığın iletilerdir. Bunun dışında zararlı programcıkların (virüs vs.) yayılması ve kişisel bilgilerin çalınması tehlikesi de vardır. == Ayrıca bakınız == * e-posta programı == Kaynakça == Kategori:Amerika Birleşik Devletleri icatları
E-posta
1,167
küçükresim|Birçok otomobil dergisi tarafından, 21'inci yüzyılın en güzel konsept arabası olarak gösterilen; 2005 Pininfarina Maserati Birdcage Pininfarina, İtalyan otomotiv tasarımcısıdır. Torino'da isminin çağrılışını temsil eden "Pinin" lakabını resmi olarak soyadına ekleyerek soyadını Pininfarina'ya değiştiren Giuseppe; şirketi ile beraber yaşamını Torino'da sürdürmekteydi. Pininfarina; Ferrari, Alfa Romeo, Fiat, Peugeot ve Lancia için birçok; Maserati, Mitsubishi, Daewoo, Hyundai, Chevrolet, Honda ve Ford ve Türkiye'nin yerli otomobili Togg'a ise birkaç tasarımda çalışmıştır. Şirket hâlen Giuseppe Farina'nın çocukları tarafından yönetilmektedir. 1980'lerden bu yana Pininfarina ayrıca yüksek hızlı trenler, otobüsler, tramvaylar, vagonlar, otomatik hafif raylı araçlar, insan taşıma araçları, yatlar, uçaklar ve özel jetler tasarlamıştır. 1986'da "Pininfarina Extra" oluşturulmasıyla endüstriyel tasarım, iç tasarım, mimari ve grafik tasarım üzerine çalışmıştır. Pininfarina, 2001 yılına kadar Battista'nın oğlu Sergio Pininfarina, daha sonra torunu Andrea Pininfarina tarafından 2008 yılında ölümüne kadar yönetildi. Andrea'nın ölümünden sonra küçük kardeşi Paolo Pininfarina CEO olarak atandı. Pininfarina Group, 2006 yılında Avrupa, Fas ve Amerika Birleşik Devletleri'nde yan kuruluş ofisleri ile 2.768 kişiyi istihdam etti. 2012 yılı itibarıyla otomotiv üretiminin sona ermesiyle istihdam 821'e geriledi. Pininfarina, Borsa Italiana'da (Milano Menkul Kıymetler Borsası) kayıtlı ve halka açık olarak işlem görmektedir. == Tasarımlar == * 1933 Alfa Romeo 8C 2300 * 1936 Lancia Aprilia * 1938 Lancia Astura * 1948 Cisitalia 202 * 1952 Ferrari 250 * 1952 Nash Ambassador * 1952 Nash-Healey * 1953 Four Berlinetta and one Spyder version of the Maserati A6GCS/53 * 1955 Ferrari 410 Superamerica * 1955 Peugeot 403 * 1956 Austin A40 Farina * 1957 Lancia Flaminia * 1958 BMC Farina cars - Austin A55 Cambridge Mk II, MG Magnette Mk III, Morris Oxford V, Riley 4/68, Wolseley 15/60 * 1959 Fiat 1800/2100 * 1960 Ferrari 250 GTE * 1960 Peugeot 404 * 1961 Fiat 2300 * 1961 Cadillac "Jacqueline" Brougham Coupé (named after Jacqueline Kennedy)Conceptcarz page on Cadillac "Jacqueline" , 17 Aralık 2010. * 1962 BMC ADO16 * 1963 Chevrolet Corvair Super Spyder Coupé (2 built)Conceptcarz page on Chevrolet Corvair Super Spyder Coupé , retrieved on 17 Aralık 2010. * 1963 Chevrolet Corvette Rondine CoupéConceptcarz page on Chevrolet Corvette Rondine Coupé , 17 Aralık 2010. * 1963 Datsun Bluebird 410 * 1963 Mercedes-Benz 230SL concept car ("Pininfarina Coupé") * 1964 Ferrari 275 * 1965 Ferrari Dino 206 * 1965 MGB GT * 1965 Nissan Cedric 130 * 1966 Alfa Romeo Spider 1600 Duetto * 1966 Ferrari 330 GTC * 1966 Fiat 124 Sport Spider * 1966 Fiat Dino Spider * 1966 IKA- Renault Torino * 1967 Proposal for replacement for BMC 1100 (ADO16) * 1967 Proposal for replacement for BMC 1800 (ADO17) * 1968 Ferrari Daytona * 1968 Peugeot 504 Cabriolet and Coupe * 1969 Peugeot 304 Cabriolet and Coupe * 1971 Fiat 130 Coupe * 1971 Ferrari 365 GTC/4 * 1973 Ferrari 365 GT4 BB * 1975 Ferrari 308 * 1975 Lancia Montecarlo * 1975 Rolls-Royce Camargue * 1976 Peugeot Peugette concept carCarfolio page on Peugeot Peugette , retrieved on 20 Nisan 2009. * 1978 Jaguar XJ6 * 1980 Ferrari Pinin * 1984 Ferrari Testarossa * 1984 Ferrari 288 GTO * 1984 Honda HP-X konsept otomobil1984 Honda HP-X concept , 7 Ağustos 2008. * 1985 Ferrari 328 * 1985 Peugeot 205 * 1987 Alfa Romeo 164 * 1987 Cadillac Allanté * 1987 Ferrari F40 * 1987 Peugeot 405 * 1989 Ferrari 348 * 1989 Ferrari Mythos * 1992 Jaguar XJ220 * 1992 Ferrari 456 GT * 1993 Fiat Coupé - Interior only * 1993 Peugeot 306 * 1994 Ferrari F355 * 1994 Peugeot 306 Cabriolet * 1994 Opel Omega * 1995 Alfa Romeo GTV & Spider * 1995 Ferrari F355 Spider * 1995 MG F - Roof Structure only * 1996 Ferrari 550 Maranello * 1996 Lancia Kappa SW * 1997 Peugeot 406 Coupé * 1999 Mitsubishi Pajero * 1999 Songhuajiang Hafei Zhongyi * 2000 Daewoo Tacuma * 2000 Ferrari 360 Spider * 2000 Ferrari 550 Barchetta * 2001 Citroën Osée * 2001 Hyundai Matrix * 2002 Daewoo Nubira/Lacetti saloon and station wagon * 2002 Enzo Ferrari * 2002 Ferrari 575M Maranello * 2002 Hafei Lobo * 2003 Maserati Quattroporte * 2003 Ford StreetKa * 2004 Ferrari 612 Scaglietti * 2004 Ferrari F430 * 2005 Hyundai Matrix * 2005 Maserati Birdcage 75th * 2005 Peugeot 1007 * 2006 Ferrari 599 GTB Fiorano * 2006 Ferrari P4/5 by Pininfarina * 2006 Mitsubishi Colt CZC * 2006 Volvo C70 * 2007 Brilliance BS4 * 2007 Ford Focus CC * 2008 Maserati GranTurismo * 2008 Pininfarina B0 elektrikli otomobil * 2008 Rolls-Royce Phantom Drophead Coupé Hyperion konsept otomobil * 2009 Tata Pr1ma konsept otomobil * 2009 Ferrari 458 Italia * 2010 Alfa Romeo 2uettottanta concept car * 2010 Lancia Stratos Michael Stoschek için * 2011 Ferrari FF * 2012 Ferrari F12 Berlinetta * 2019 Togg == Kaynakça == == Dış bağlantılar == * http://www.pininfarina.com Kategori:İtalya merkezli otomotiv şirketleri Kategori:Otomotiv tasarım şirketleri
Pininfarina
1,170
küçükresim|227x227px|NSU Ro 80 Audi, Alman menşeli bir otomobil şirketidir ve Volkswagen grubunun bir markasıdır. Şirketin merkezi Ingolstadt, Bavyera'da bulunmaktadır. Şirketin geçmişi 1899 yılına ve August Horch'a dayanmaktadır. İlk Horch otomobili kendisi tarafından 1901 yılında tasarlanmıştı. 1910 yılında Horsche, şirket dışına atılmış ve kendi adını, eski ortaklarıyla olan anlaşmazlıklar nedeniyle yaptığı tasarımlarda kullanamayacak hale gelmişti. Eski Almancada anlamı "Dinle!" olan "Horch", Latincede aynı anlama gelen Audi'yi kendi markası olarak kullanmaya başladı. 1932 yılında Audi, Auto Union'ı oluşturmak üzere Horch, DKW ve Wanderer şirketleri ile birleşti. Auto Union'ın kullandığı birbirine bağlı dört halka da bugün Audi'nin logosu olarak kullanılmaktadır. II. Dünya Savaşı sonrasında şirket, DKW etrafında ürünlerini sunmaya çalıştı; ancak iki çekişli motoru o kadar ünlü olamadı. Eylül 1965'te Audi, dünyanın en modern motorlarından biriyle tekrar bir çıkış yaparak 72 beygirlik 4 kapılı sedanını piyasaya sundu. 1970'lerde Audi, 1950 yıllarında dünyanın en büyük motosiklet üreten şirket olan NSU ile birleşti. Bu şirket Neckarsulm, Stuttgart yakınında bulunmaktaydı. NSU daha küçük arabalar yapmayı öngörüyordu. Daha sonrasında yeni rotasyon motorları Felix Wankel'in fikirleriyle kullanılmaya başlandı. 1967'de çıkartılan yeni NSU Ro 80 bir uzay çağı arabasıydı ve o gün irtibarıyla sunduğu aerodinamik, ağırlık ve güvenlik donanımları açısından kusursuzdu; ancak motorlardaki rotasyon hatası NSU için pahalıya patlamıştı. Yine de, günümüzde hâlâ Audi'nin bazı modelleri Neckarsulm'da üretilmektedir. Geçen 30 yıl içerisinde Audi, yüksek güce sahip birçok model üretti. 1980'de piyasaya sunulan ünlü "Quattro" modeli, İngiliz üretici Jensen'ın 1966 yılında ürettiği FF modelinden beri dünyada ilk kez üretilen 4 çekerli binek araçtır. Adı Audi Quattro olarak lanse edilen bu model, 5 silindirli turbo motorlu, coupé karoserli bir spor otomobildi. Ayrıca bu modelle birlikte Audi rallilere katılarak yarışlarda 4 çeker sistemini kullanarak ralli tarihinde yeni bir çığır açtı. Üst üste yarışlarda kazandığı başarılar yüzünden Audi yarışlardan çıkarıldı. Audi, bu atılımla teknolojide zirveye oturdu. (Bu teknoloji daha sonra dünyanın hemen hemen bütün otomobil şirketleri tarafından kullanılmıştır.) Audi 80 modeli ile beraber, tüm modeller "Quattro" özelliğini kazandı. Audi 80, her ne kadar 1986 yılında "dede arabası" imajına sahip olsa da 1991 yılında yapılan makyaj çalışmasıyla unutulmaz bir tasarım piyasaya sunuldu. Bu model oldukça iyi satış rakamlarına ulaştı. Gelişen teknoloji ile, Audi dünyanın en gelişmiş motorunu kullanmaya başladı. 1995'te S4 modelinde kullanılan dört çekerli motoru bu döneme damgasını vurdu. 1994'te de dünyanın tamamen alüminyumdan yapılmış ilk seri üretim otomobili olan A8 modelini tanıtan Audi, bu modelinde ASF olarak adlandırılan "Alüminyum uzay kafesi" teknolojisini kullanmaya başladığı ilk araçtır. Şu anda bu teknolojiye sahip bir diğer aracı olan R8, tamamen ASF teknolojisi ile üretilmektedir. Ayrıca ortadan konumlu motor ile otomobil tarihinde binek araçlarda çığır açmıştır. 90'ların ortasında yeni serilerini piyasaya süren Audi, dünyanın en kaliteli otomobilleri arasında yerini aldı. 2000 yılı itibarıyla yarış dünyasının en zorlu ve prestijli yarışlarından olan 24 saatlik Le Mans yarışını 4 kez art arda kazanan Audi, 2003'te de VW grubunun başka bir markası olan Bentley ile tamamen Audi kadrosu altında bu başarıya imza attı. == Yenilikler == 2006 yılında piyasaya sunulan SUV sınıfındaki Q7 modeli, aynı yıl piyasaya çıkan yeni nesil TT modeli ve ortadan motorlu süper spor otomobil R8 ile birlikte Audi'nin model gamı, 2007 Cenevre Otomobil Fuarında dünya prömiyeri gerçekleşen A5 Coupé ile daha da genişlemiştir. Audi, SUV segmentine bir ekleme daha yaparak Q5'i piyasaya sundu. Farklı motor seçenekleri ile Q5, piyasada bulunan ve liderliği elinde tutan BMW X3'e rakip olarak getirildi. Abisi Q7'nin özelliklerinin yanında ayrıca kişisel kullanım ayarlarının sürücü tarafından seçilmesini sağlayan Audi Drive Select adlı bir sistem ile donatıldı. Bunun yanında üçüncü nesil MMI sistemini yükleyerek 3 boyutlu navigasyonu piyasaya sundu. Bu ve buna benzer artı özellikleri ile Q5 rakiplerinden farklı olmayı başarmıştır. == Güncel Model Ailesi == * Audi A1 * Audi A3 * Audi S3 * Audi A4 * Audi RS4 * Audi A5 * Audi S5 * Audi RS5 * Audi A6 * Audi RS6 * Audi A7 * Audi RS7 * Audi A8 * Audi A8L * Audi S8 * Audi Q2 * Audi Q3 * Audi Q5 * Audi Q6 * Audi Q7 * Audi Q8 * Audi SQ7 * Audi SQ8 * Audi SQ5 * Audi SQ3 * Audi RSQ8 * Audi TT * Audi TTS * Audi R8 V10 * Audi e-tron * Audi e-tron GT Üretimi Durmuş Olan Modeller * Audi 80 * Audi 100 * Audi A2 * Audi V8 Klasikler * Audi Quattro Önemli Konseptler * Audi A1 Metroproject Quattro * Audi Cross Coupe * Audi Q5 Concept * Audi Q7 V12 * Audi R8 V12 * Audi Rosemayer * Audi E-Tron == Galeri == 2018 Audi A1 S Line 30 TFSi S-A 1.0.jpg|Audi A1 Audi - A3 - Mondial de l'Automobile de Paris 2012 - 201.jpg|Audi A3 Audi - S3 - Mondial de l'Automobile de Paris 2012 - 202.jpg|Audi S3 Audi A4 2.0 TFSI quattro.jpg|Audi A4 AudiS4IAA 2015.jpg|Audi S4 Audi A5 Coupé 2.0 TFSI quattro S tronic Gletscherweiß Facelift.JPG|Audi A5 Coupé Audi S5 (8482797165).jpg|Audi S5 Coupé 2012 Audi RS5 near the Elephant Rock in the Valley of Fire.jpg|Audi RS5 Coupé Audi A5 Sportback 2.0 TDI Teakbraun Facelift.JPG|Audi A5 Sportback 2018 Audi A6 TDi Quattro Front.jpg|Audi A6 Audi A7 C8 IMG 0761.jpg|Audi A7 Audi RS7 - Flickr - Alexandre Prévot.jpg|Audi RS7 2018 Audi A8 50 TDi Quattro Automatic 3.0.jpg|Audi A8 Audi A8 L 4.0 TFSI quattro (ABA-4HCTGL) front.JPG|Audi A8L Audi S8 (D4, Facelift) – Frontansicht, 16. August 2014, Essen.jpg|Audi S8 2015 Audi Q3 S Line TDi Quattro S-A 2.0 Front.jpg|Audi Q3 2021 Audi Q5 S Line 45 TFSi MHEV Quattro facelift 2.0 Front.jpg|Audi Q5 2017 Audi Q7 S Line Quattro 3.0 Front.jpg|Audi Q7 2018 Audi Q8.jpg|Audi Q8 Audi TT 8S 01 -- Geneva Motor Show -- 2014-03-09.jpg|Audi TT Audi TTS (8S) front.JPG|Audi TTS 2016-03-01 Geneva Motor Show G065.JPG|Audi R8 V10 == Kaynakça == == Dış bağlantılar == * Audi Resmi İnternet Sitesi * Audi Türkiye Resmi İnternet Sitesi Kategori:Ingolstadt Kategori:Almanya merkezli otomotiv şirketleri Kategori:Alman markaları Kategori:Otomobil markaları Kategori:Auto Union Kategori:Volkswagen grubu Kategori:1932'de kurulan şirketler
Audi
1,095
Mozilla Firefox (veya kısaca Firefox), Mozilla Vakfı ve onun alt kuruluşu Mozilla Corporation tarafından geliştirilen, özgür ve açık kaynak kodlu bir web tarayıcısıdır. Firefox; Windows, macOS, Linux, Android ve iOS işletim sistemlerinde kullanabilir. Yazılımın Windows, macOS, Linux, Android sürümlerinde web sayfalarının oluşturulması için Gecko motoru kullanılır. Mozilla tarafından geliştirilen Gecko, mevcut ve planlanmış web standartlarıyla uyumludur. 2015'te çıkan iOS için Firefox uygulamasında ise Apple'ın getirdiği kısıtlamalar nedeniyle iOS'in bütünleşik WebKit motoru kullanılır. Firefox, 2002 yılında Mozilla Application Suite paketi yerine tek başına çalışan bir tarayıcıya sahip olmak isteyen Mozilla gönüllüleri tarafından "Phoenix" adıyla geliştirildi. Beta aşamasındayken bile Microsoft'un o zamanki piyasa lideri olan Internet Explorer 6 tarayıcısına kıyasla hız, güvenlik ve eklenti desteği açısından öne çıkarak popüler hale geldi. Firefox, Kasım 2004'te yayımlandı, 9 ay içinde 60 milyon indirmeye ulaştı ve Internet Explorer'ın hakimiyetini tehdit eder hale geldi. Mozilla topluluğu, 1998'de AOL tarafından satın alınmadan önce Netscape çalışanları tarafından kurulmuştu. Bu nedenle kimilerince Firefox'un Netscape Navigator ruhunu taşıdığı ve onun ardılı olduğu kabul edilir. 2009 sonlarında Firefox'un pazar payı %32 ile zirveye çıktı ve Firefox 3.5 bir süreliğine dünyanın en popüler tarayıcısı oldu.Firefox 3.5 is world's most popular browser, StatCounter says , Nick Eaton. seattlepi blogs. 2009-12-21. Retrieved 2009-12-22. Ardından Google Chrome'un yarattığı rekabetle birlikte Firefox'un pazar payı düştü. Ocak 2016 itibarıyla çeşitli istatistiklere göre Firefox'un masaüstü tarayıcıları arasındaki kullanım oranı %9 ile %16 arasında değişmekte, bu da onu en popüler ikinci tarayıcı yapmaktadır. Mozilla'ya göre Aralık 2014 itibarıyla dünya çapında yaklaşık 500 milyon Firefox kullanıcısı bulunmaktadır. 2023 Mayıs ayı itibarıyla; Statcounter verilerine göre masaüstü kullanım oranı %5,28'dir. == Tarihçe == Firefox projesi, Mozilla projesinin deneysel bir dalı olarak Dave Hyatt, Joe Hewitt ve Blake Ross tarafından başlatıldı. Bu grup, Netscape’in sponsor olmasından kaynaklanan ticari gereksinimlerin, ayrıca özelliklerin geliştiriciler tarafından belirlenmesinin Mozilla tarayıcısına zarar verdiğini düşünüyordu. Mozilla Suite’in “fazlalıkları” olarak gördükleri şeyleri atmak için tek başına çalışan bir tarayıcı oluşturdular. Firefox adını alacak bu tarayıcının, ileride Mozilla Suite’in yerini almasını umuyorlardı. 3 Nisan 2003’te Mozilla Organizasyonu, o tarihten itibaren Mozilla Suite yerine Firefox ve Thunderbird’e odaklanacağını açıkladı. Mozilla Suite gönüllüleri ise SeaMonkey projesini oluşturdu ve 2005’te SeaMonkey, tamamen Mozilla Application Suite’in yerine geçti. Firefox projesi birkaç kez isim değişikliğine gitmek zorunda kaldı. Projenin ilk adı Phoenix (Türkçesi: Zümrüdüanka) idi. Mitolojide yanarak öldükten sonra kendi küllerinden yeniden doğan bir kuş olan Zümrüdüanka’nın “külleri”, ilk “tarayıcı savaşlarında” Microsoft Internet Explorer tarafından öldürülen Netscape Navigator’ı temsil ediyordu. Ancak Phoenix markası Phoenix Technologies’e ait olduğu için bu addan vazgeçildi ve Firebird adında karar kılındı. Bu ad ise Firebird adını kullanan açık kaynaklı veritabanı yazılımı projesinin tepkisine neden oldu. Mozilla Vakfı, karışıklığı önlemek için tarayıcının Mozilla Firebird adını kullanacağını açıkladıysa da tartışmalar sürdü ve 9 Şubat 2004’te tarayıcının adı Mozilla Firefox olarak değiştirildi. Firefox, kızıl panda adlı hayvanın takma adıdır ve Firefox’un maskotu olarak da bu hayvan benimsenmiştir. == Özellikler == Firefox’un özellikleri arasında sekmeli gezinti, yazım denetimi, yazarken arama, canlı yer imleri, akıllı yer imleri, indirme yöneticisi ve coğrafi konuma duyarlı gezinti sayılabilir. Firefox’un bütünleşik arama sistemi varsayılan olarak çoğu ülkede Google’ı, Türkiye’de Yandex’i kullanır. Bunlara ek olarak Firefox, web geliştiricilerine yönelik Hata Konsolu ve DOM Denetçisi gibi birçok bütünleşik araç sunar. Pocket entegrasyonu sayesinde Firefox’ta okuma listesine eklenen sayfalar başka cihazlarda çevrimdışı olarak okunabilir. WebRTC teknolojisini kullanarak uyumlu sistemlerle görüntülü görüşme, ekran paylaşımı ve dosya paylaşımı yapmayı sağlayan Firefox Hello özelliği 2016’da tarayıcıdan kaldırılmıştır. Üçüncü şahıslar tarafından geliştirilen eklentiler aracılığıyla Firefox’a yeni işlevler eklenebilir. Firefox eklentileri, WebExtensions adlı HTML ve JavaScript API’ı aracılığıyla geliştirilir. Bu sistem, Google Chrome ve Microsoft Edge eklentileriyle büyük ölçüde uyumludur. Eski Firefox eklentileri XUL ve XPCOM API’ları ile geliştiriliyordu; ancak bu eklentiler yeni Firefox’un çok işlemli mimarisiyle uyumlu olmadıkları için Firefox 57’den itibaren “eski teknoloji eklentiler” adını almıştır ve artık desteklenmemektedir. Kullanıcılar, kendilerinin veya üçüncü şahısların geliştirdiği temaları yükleyerek Firefox’un görünümü de değiştirebilirler. Eklentiler ve temalar Firefox Eklentileri adlı web sitesi üzerinden yüklenir. === Standartlar === Firefox; HTML4 (ve HTML5’in neredeyse tamamı), XML, XHTML, MathML, SVG 2 (kısmi), CSS, ECMAScript (JavaScript), DOM, XSLT, XPath ve alfa saydamlık içeren APNG (hareketli PNG) görselleri gibi birçok web standardını destekler. Ayrıca WHATWG tarafından oluşturulan istemci taraflı depolama ve canvas elementi gibi standart önerilerini de destekler. Bu standartlar, Firefox’un Gecko adlı layout motoruna ve Spidermonkey adlı JavaScript motoruna entegre edilir. Firefox, Acid2 adlı standartlara uyumluluk testini 3.0 sürümünden beri geçmektedir. Mozilla, Firefox’un Acid3 testini geçmeyi hedeflemediğini; çünkü testin SVG yazı tipleri bölümünün eskidiğini onun yerini alan WOFF standardının tüm büyük tarayıcılar tarafından kabul edildiğini açıklamıştır. 2011'de SVG yazı tipi testleri Acid3 testinden çıkarmış, böylece Firefox 4 ve sonraki sürümleri testte 100 üzerinden 100 puan almaya başlamıştır. Firefox, kimlik avı ve zararlı yazılım koruması sunmak üzere Google’ın geliştirdiği Safe Browsing adlı özel bir protokolünü de destekler. Windows Vista ve sonraki Windows sürümlerinde, Firefox 38 ve sonraki sürümler HTML5 Encrypted Media Extensions (EME) ile korunan video içeriklerini oynayabilir. Bu amaçla kullanılan Adobe Primetime İçerik Çözme Modülü kapalı kaynaklı olduğu için Firefox onu bir “sandbox” ortamında çalıştırarak sisteme erişimini kısıtlar, ayrıca modüle her seferinde rastgele bir cihaz kimliği bildirerek kullanıcının bu modül aracılığıyla takip edilmesini önler. Firefox 47 sürümünden itibaren Windows ve macOS’te Google’ın Widevine İçerik Çözme Modülü de desteklenir. Böylece Netflix, Amazon Video, BluTV gibi servislerin şifrelenmiş HTML5 videoları izlenebilir. == Yerelleştirme == Firefox, en fazla dilde kullanılabilen web tarayıcısıdır. 2004’te çıkan ilk sürümü Türkçe dahil 28 dil ve lehçeyi destekliyordu. Günümüzde Firefox, 97 dil ve lehçede kullanılabilmektedir. == Platform desteği == Firefox'un masaüstü sürümü Windows, macOS ve Linux'ta kullanılabilir. Android için Firefox uygulaması yalnızca Android'de, iOS için Firefox uygulaması ise yalnızca iOS'te desteklenmektedir. Firefox kaynak kodu çeşitli işletim sistemler için derlenebilir ama yazılımın resmi sürümleri aşağıdaki sistemler için sunulmaktadır: Gerekli donanım ve yazılımlar Gereksinim Windows Linux masaüstü macOS Android iOS İşlemci SSE2 uyumlu Pentium 4 veya üstü x64 CPU'lar ARM ve IA-32 ARM Bellek (RAM) 512 MB / 64 bit sürüm için 2 GB 384 MB ? Sabit sürücü alanı 200 MB 50 MB ? İşletim sistemi 7 veya üstü Server 2008 R2 veya üstü XP, Server 2003 ve Vista yalnızca Firefox 52 ESR sürümünde desteklenir ; Minimum * GTK+ 3.4 veya üstü * GLib 2.22 veya üstü * Pango 1.14 veya üstü * libstdc++ 4.6.1 veya üstü * X.Org 1.0 veya üstü ; Önerilen * NetworkManager 0.7 veya üstü * DBus 1.0 veya üstü * GNOME 2.16 veya üstü * PulseAudio * X.Org 1.7 veya üstü OS X 10.9 veya üstü 5.0 veya üstü 10.3 veya üstü == Kullanımı == * Firefox'un kullanımı, kisişelleştirilmesi ve püf noktaları ile ilgili olarak Mozilla'nın resmi destek sayfası üzerinden geniş bilgi edinilebilir. * Mozilla Firefox, farklı amaçlara yönelik binlerce eklenti desteğine sahiptir. Bu eklentilere https://addons.mozilla.org adresinden ulaşabilir. * Bir sayfayı yenilemek için diğer tarayıcılarda olduğu gibi F5 tuşunu kullanabilir ancak bu, Firefox önbelleğini tamamen yenilemez. Sayfayı önbellekle (cache) beraber yenilmek için Ctrl + F5 kullanılmalıdır. * Firefox'da adres çubuğundan girilerek ulaşılabilen gizli bazı sayfalar bulunmaktadır: :: about: — Firefox hakkında bilgi :: about:buildconfig — Kullanılan araçlar ve parametreler :: about:cache — Hafıza ve disk belleği hakkında bilgi ::: about:cache?device=memory — Hafıza belleği bilgileri ::: about:cache?device=disk — Disk belleği bilgileri :: about:config — Gelişmiş kullanıcı ayarları (prefs.js) için grafik arayüz :: about:credits — Mozilla Projesi'ne katkıda bulunanların listesi :: about:license — Lisans sözleşmesi :: about:logo — Logo :: about:performance — Tarayıcı görev yöneticisi :: about:plugins — Kurulmuş yan uygulamalar ve bunlar hakkında bilgiler :: about:mozilla — Mozilla Kitabından özlü sözler :: about:robots — Robotlar hakkında ayrıntılı bilgiler ::about:protections — Engellenen izleyiciler hakkında bilgiler == Kazandığı ödüller ve başarılar == ;2004 * Forbes.com Firefox'u en iyi tarayıcı ilân etti. ;2005 * PC World Product of the Year ve 100 Best Products of 2005 * CNET Editörün seçimi * UK Usability Professionals' Association Best Software Award * PC Magazine Editörün seçimi ödülü. ;2006 * CNET Editörün seçimi * PC World's 100 Best Products of 2006 ;2007 * Webware Webware 100 winner * PC World 100 Best Products of 2007 ;2008 * CNET, Safari, Chrome, Firefox ve Internet Explorer'ı karşılaştırdı; performans, güvenlik ve özellikleri ile Firefox en iyi tarayıcı seçildi. * PC Magazine Editörün seçimi * PC World, 100 Best Products of 2008 * Webware 100 winner ;2009 * LinuxQuestions.org Members Choice Awards ;2010 * CNET Top 10 Mac Downloads ;2011 * CNET Editörün seçimi ;2012 * Şubat ayında Tom's Hardware Safari 5.1.2, Google Chrome 17, Mozilla Firefox 10, Opera 11.61 ve Internet Explorer 9'u hem Ubuntu 11.10 hem de Windows 7'de karşılaştırdı. Firefox, Windows üzerindeki en başarılı tarayıcı seçildi. == Gelişmeler == Mozilla Firefox, 3.0 sürümü için bir rekor denemesi yaptı. Guiness rekoru denemesi 8 milyonu aşan indirmeyle başarılı oldu. 17 Haziran 2008'deki İndirme Günü ile ilk 24 saat içinde 8 milyondan fazla indirilme sayısına ulaşan Firefox bununla bir günde en çok indirilen yazılım unvanının sahibi oldu. Tom's Hardware sitesinin Haziran 2013'te gerçekleştirdiği testlerde Firefox'un 22. sürümü, pazardaki popüler tarayıcılar arasında "en hızlı tarayıcı" ve "en başarılı tarayıcı" unvanını ele geçirdi.http://www.tomshardware.com/reviews/chrome-27-firefox-21-opera- next,3534-12.html Firefox'un Ağustos 2013'te çıkan mobil sürümüyle mobil tarayıcıya Türkçe dil seçeneği eklendi. Firefox'un 31. sürümü PC Mag tarafından yapılan 21 Ağustos 2014'te değerlendirmede Internet Explorer, Google Chrome ve Apple Safari'yi geride bırakarak 1. sırada tamamladı. == Ayrıca bakınız == * Mozilla * Firefox OS * Mozilla Thunderbird * Özgür yazılım * Servo (yazılım) == Dış bağlantılar == * Mozilla resmî sitesi * Firefox eklentileri * Mozilla Türkiye * Mozilla Geliştirici Ağı == Kaynakça == == Ayrıca bakınız == * Android için Firefox Kategori:Özgür FTP istemcileri Kategori:2002 yazılımları Kategori:Ücretsiz çapraz platform yazılımları Kategori:Özgür çokdilli yazılımlar Kategori:C++ ile programlanmış ücretsiz yazılımlar Kategori:Gecko tabanlı yazılımlar Kategori:Gopher istemcileri Kategori:İnternet tarihi Kategori:RSS okuyucu Kategori:Mac OS X web tarayıcıları Kategori:POSIX web tarayıcıları Kategori:XUL kullanan yazılımlar Kategori:Mozilla Kamu Lisansı kullanan yazılımlar Kategori:Linux web tarayıcıları Kategori:Windows web tarayıcıları Kategori:OS/2 web tarayıcıları Kategori:AmigaOS web tarayıcıları Kategori:Özgür web tarayıcıları
Mozilla Firefox
1,206
küçükresim|Yankısız bir odanın fotoğrafı. Alexis Glass tarafından çekilmiştir. Akustik (ses bilimi), sesi inceleyen bir bilim dalıdır. Katı, sıvı veya gaz halindeki maddelerde dalga yayılımının fiziksel özelliklerini inceler. Bunlar arasında gürültüye yol açan titreşimlerin ve gürültünün kontrolü de vardır. == Çalışmalar == Akustik ile uğraşan bilim insanları ve mühendisler, sesi ve insan işitmesini incelerler. Farklı nesnelerin sesle ne şekilde etkilendiklerini de araştırırlar. Mühendisler, uygun seste iletişim sistemleri ve binaları tasarımda bulunurlar. Zararlı yüksek seslerden insanları koruma yollarını bulurlar. Tüm çalışmalar insanların duymak istemedikleri zararsız seslere yöneliktir. Gürültüyü kontrol etmenin bir yolu, gürültü kaynağını daha sessiz hale getirmektir. Gürültü ile çalışan bir serinletici yanında hiç bulundunuz mu? Düşük hızda dönen büyük bir pervane, yüksek hızda dönen küçük bir pervaneden daha az gürültü çıkarır. Gürültü, bir yerden diğer bir yere geçmesini önlemekle azaltılabilir. Gürültü gelen bir odanın kapısını hiç kapattığınız oldu mu? Böyle yapmakla, perdeler ve akustik gereçler sesi soğururlar (yutarlar). Yansımış bir sesi işitirseniz buna yankı (akis) adı verilir. Geniş bir odayı uygun bir şekilde döşemekle yankılar giderilebilir. Bir sesten sonra saniyenin 1/20 si kadar bir süre içinde kulağınıza ulaşan bir yankı hiçbir problem yaratmaz. Zaman aralığı uzadığı takdirde, yankı sinirlendirici olabilir. Rahatsız edici diğer bir seste çoklu yankıdır. Reverberasyon adı verilen bu ses, yansımış birçok seslerin birleşip, yavaş yavaş sönümlenmesidir. Bir müzik salonunda bunlar bir saniyeden fazla sürmemelidir. Uzun perdelerin asılması, döşeme ve koltukların, duvarların yumuşak malzemelerden yapılması yankıları ve reverberasyonları azaltır. Çünkü ses daha kolaylıkla yutulmuş olur. # Biyolojik akustik: Sesin balina, yunus, yarasa ve baykuş gibi hayvanlar tarafından nasıl kullanıldığını inceler. # Su altı akustiği: Deniz yatağı ve su altında ses dalgalarının yayılımı, saçılımı ve etkileşimini inceler. # Psikolojik ve fizyolojik akustik: İnsanların ve hayvanların seslere karşı olan fizyolojik ve psikolojik tepkilerini inceler. # Elektro akustik: Sinyal işleme kuramının yankılanım alanındaki uygulamalarını inceler (akustik tecritçisi). # Konuşma akustiği: Konuşma iletişimi için gereken ses dalgalarının insanlar tarafından üretimi, iletimi ve algısını inceler. # Müziksel akustik: Müzik fiziğini, müziksel algıyı, müzik aletleri seslerinin çözümlenmesini ve birleşimini inceler. # Mimari akustik: Kapalı alanların ve mimari yapıların akustik özelliklerini inceler. # Gürültü akustiği: Gürültünün nasıl üretildiği ve yayıldığı, etken-edilgen gürültü denetimi ve gürültünün etkilerini inceler. # Fiziksel akustik: Ses dalga yayılımının fiziksel özelliklerini (iletim,yansıma, kırınım, etkileşim, kırınım, dağılım, emilim vs.) inceler. # Yapısal akustik ve titreşim yankılanımı: Mekanik dizgelerin bulundukları ortamla olan ilişkilerini, ve ilgili ölçüm, çözümleme ve den inceler. herkese merhaba ben ruhi çenet == Dış bağlantılar == * Anadolu Üniversitesi * Türk Akustik Derneği * Audio Engineering Society * European Acoustics Association * Acoustical Society of America Kategori:Fransızcadan Türkçeye geçen sözcükler
Akustik
1,213
Şiir, sözcüklerin düz anlamlarına ek olmak üzere ya da bunların yerine başka anlamlar oluşturmak için dilin ses estetiği veya ses sembolizmi ve ölçü gibi estetik ve ritmik özelliklerini kullanan bir edebiyat türüdür. Müellif İsmail Durmuş İslam ansiklopedisinde “mübalağa sanatı”nın şiirin temel karakteristiği olduğu üzerinde durmaktadır. Şiir, Sümerlerin Gılgamış Destanı’na kadar uzanan köklü bir tarihe sahiptir. İlk şiirler Çincede olduğu gibi halk şarkılarından ya da Sanskritçe Vedalar, Zerdüştlük inancının Gataları ve Homeros’un "İlyada" ile "Odysseia"sı gibi destanların yeniden sözlü anlatım ihtiyacından ortaya çıkmıştır. Şiirin tanımlanması için antik dönemdeki çalışmalar, Aristoteles’in Poetikasında olduğu gibi konuşmanın, retorik, drama, şarkı ve komedide kullanımına odaklanmıştır. Daha sonraki çalışmalar, yineleme, mısra biçimi ve kafiye gibi özelliklere yoğunlaşmış ve şiiri tartışmasız olarak bilgilendirici, düzyazı formlarından ayıran estetik olgusuna vurgu yapmıştır. Yirminci yüzyılın ortalarından itibaren şiir dile yön veren temel yaratıcı güç olarak daha fazla anılır olmuştur. Şiir, sözcüklere farklı yorumlar getirmek veya onlardan kaynaklanan duygusal tepkiler yaratmak için biçim ve bir araya getirmeleri kullanır. Asonans, aliterasyon, yansıma ve ritim gibi araçlar müzikal veya arpağ etkisi oluşturmak için bazen kullanılmaktadır. Şiir dilinin anlam belirsizliği, sembolizm, ironi ve diğer stilleri gibi araçları şiiri farklı yorumlamalara uygun hâle getirir. Benzer biçimde mecaz, benzetme ve mecaz-ı mürsel gibi konuşmanın öğeleri daha önce algılanmamış farklı imajlar arasında bir anlam katmanı içeren bir ilişki kurmaktadır. Kafiye ve ritim kurgusu içinde şiirin sözleri arasında da benzer yakınlıklar kurulabilir. Bazı şiir biçimleri, şairin yazdığı dilin özelliğine bir yanıt ve ait olduğu kültüre ve türe özgüdür. Dante, Goethe, Mickiewicz ve Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî tarafından yazılan şiirleri okumaya alışık okurlar şiirin her zaman kafiye ve ölçü ile yazıldığını düşünebilir, ne var ki, kimi kutsal metinlerde olduğu gibi ritim ve ses estetiği oluşturmayı amaçlayan şiir gelenekleri de vardır. Modern şiir ise şiir geleneğine eleştiri üzerine kuruludur. Bunu yaparken birçok unsurun yanı sıra ses estetiği ilkeleriyle oynayıp test etmekte, bazen bunu kafiye ve ritimde de yapmaktadır. Günümüzün küreselleşen dünyasında şairler artan oranda farklı kültür ve dillerden biçimleri, tarzları ve teknikleri şiire uyarlamaktadır. == Tanımı == küçükresim|sağ|Song Hanedanı döneminden kalma bir Çin şiiri örneği: Cennet Dağı'na dörtlük. Türkçede karşılık olarak koşuk, yır, özün gibi sözcükler önerilmişse de hiçbiri yaygınlık kazanamamıştır. Günümüzde koşuk, nazım karşılığı olarak kullanılmakta ise de nazım ve şiiri birbirine karıştırmamak gerekir. Birincisi yalnızca bir anlatım yoludur. Geçmişte şiirin uyak, ölçü, nazım biçimleri gibi biçimsel özelliklerden ayrı düşünülmemesi sebebiyle şiirle nazım eş anlamlı sayılmışsa da günümüzde bu düşünce aşılmış ve edebiyatın şiirle birlikte başladığı düşüncesinde fikir birliği oluşmuştur. Yahya Kemal Beyatlı şiiri "Bildiğimiz musikiden farklı bir musiki" olarak tanımlarken, Cahit Sıtkı Tarancı'ya göre şiir "Kelimelerle güzel şekiller kurma sanatı"dır. Ahmet Haşim şiiri "Söz ile musiki arasında olan fakat sözden ziyade musikiye yakın olan bir lisan" olarak tanımlar. Necip Fazıl Kısakürek ise şiir için "Mutlak hakikati arama işidir" der. == Şiir türleri == * Pastoral şiir * Mesnevi şiir * Dramatik şiir * Didaktik şiir * Lirik şiir * Epik şiir * Somut şiir * Deneysel şiir * Senfonik şiir * Satirik şiir * Modern şiir * Serbest nazım ve toplumcu şiir == Şiirin şekil unsurları == * Nazım birimi * Nazım şekli * Şiirde ölçü * Uyaklanış * Uyak çeşitleri ==Kaynakça==
Şiir
1,231
Bilgisayar mimarisi, Donanım Sistemi Mimarisi (HSA) ve Buyruk Kümesi Mimarisi (ISA) başlıkları altında iki farklı yaklaşımla tanımlanmaktadır. Donanım Sistemi Mimarisi donanım aygıtlarının (G/Ç, Bellek, MİB vs.) bağlı olduğu alt sistemi oluştutur. Buyruk Kümesi Mimarisi ise bu elemanlara yön verecek programlar yazılırken kabul edilecek öngörülerdir. Dolayısıyla Buyruk Kümesi Mimarisi (ISA) yazılım ile donanım arasında iş gören bir birimdir. Dosya:Mimari51.jpg Merkezî işlem birimine yön verecek program bazı adımlardan oluşur ve her adımda, MİB’ne yapması gereken işlem ve yapacağı işlemin hangi büyüklükler üzerinde olacağı belirtilmektedir. MİB’nin her bir program adımında yapması gereken işlemleri belirtmek amaçlı kullanılan açıklamaya buyruk denilir. Buyruk içinde yapılacak işlemi ve adresleme yöntemini belirten ise komuttur. İşlenen, üzerinde işlem yapılacak büyüklüğü ya da büyüklüğün yerini (bellek gözünü) belirtir. Yüksek seviye dilleri bilgisayar mimarisinden bağımsızdır. Bu diller derleyici tarafından mimariye bağımlı olan makine diline çevrilir. Bir diğer çevirici (assembler) bu çevrilen makine dili buyruklarını işlenebilir ikili kodlara çevirir. Buyruk Kümesi Mimarisi (BKM) işlemcinin programcı'ya ve derleme yapan kişiye görünen yüzüdür. Yüksek seviye dilleri ise mimarinin detaylarını programcı'dan saklar. == Buyruk yapıları == Bir makine buyruğunun bir işlem kodu ve bir veya daha fazla işlenenden oluştuğunu biliyoruz. Buyruk kümesini kodlamak çok değişik yollarla yapılabilir. Mimariler; buyruk başına içerilen bit sayısından (genellikle 16, 32 ve 64 bit), buyruk başına içerilen işlenen sayısından, buyruk türlerinden ve her birinin işleyebileceği verilerden dolayı birbirlerinden farklılık gösterirler. Daha ayrıntılı olarak mimariler birbirlerinden şu özelliklerden dolayı farklılık gösterirler; * Merkezî işlem birimi içinde işlenenleri saklayacak hafıza (depo). İşlenenler bellek dışında nerede saklanacaklar? Veriler yığın (Stack) yapısı içinde veya yazmaç içinde saklanabilirler. * Buyruk başına belirgin işlenen (operand) sayısı. Tipik bir buyrukta kaç işlenen isimlendirilecek?, 0, 1, 2, 3 en yaygın işlenen sayılarıdır. * İşlenen konumu. Herhangi bir AMB buyruk işleneni bellekte konumlanabilirmiş? Yoksa bütün işlenenler MİB içerisinde mi tutulacak? Buyruklar yazmaçtan-yazmaca, yazmaçtan-belleğe ya da bellekleten-belleğe gibi buyruk başına işlenenlerin kombinasyonu şeklinde sınıflandırılabilir. * İşlemler (operasyonlar). BKM (Buyruk Kümesi Mimarisi) ne gibi işlemleri destekleyecek? Ayrıca hangi buyruklar belleğe erişecek ve hangileri erişmeyecek? * İşlenenlerin türü ve boyutu. İşlenenlerin türü ve boyutu ne ve nasıl belirtilecekler? İşlenenler adresler, numaralar ve hatta karakterler olabilirler. Bütün bunların içerisinde en önemli farklılık MİB içerisinde işlenenleri saklayacak ara hafıza birimleridir. (Bu hafıza elemanları ileride detaylı olarak anlatılacaktır.) Buyruklar; etiket alanı, işlem kodu alanı, işlenen alanı ve açıklama alanından oluşur. Bunlara Kaynak Program Alanları denir. Etiket alanı bir sayısal değere veya bir bellek alanına karşılık gelir. Yazılması isteğe bağlıdır. Herhangi bir BRANCH, JUMP veya CALL komutunun altyordama dalış adresi olabilirler. İlk harfi kesinlikle bir harf ile başlar ve en fazla 6 karakter uzunluğunda olabilir. Etiketlerin kullanılma sebepleri; * Program alanlarının bulunmasında ve hatırlanmasında kolaylık sağlarlar, * Programda yapılan bir değişiklikte veya düzenlemede kolayca hareket ettirilebilirler, * Programa yeniden yerleştirme sabiti eklenerek assembler ve yükleyici her bir adrese yeniden yüklenebilir. İşlem kodu alanında mnemonic (hatırlatıcı) harflerle yazılan yapılacak işin komutları bulunur. Mesela LoaD Accumulator with operand komutunu LDA, Branch on Carry Set komutunu BCS halinde hatırlatıcı olarak buyruğumuza koyuyoruz. İşlenen alanı işlenene gerek duyan buyrukların veri veya adres tanımladıkları yerdir. İşlenenin başına veya sonuna konulan işaretlerden ne tür bir bilgi olduğu anlaşılır. Aşağıdaki tabloda bu işaretler anlamlarıyla birlikte gösterilmiştir. Dosya:mimari52.jpg Tablo: adres ve veri önünde-sonunda kullanılan işaretler ve anlamları Açıklama alanı programcı tarafından bir başkası tarafından programın izlenmesi veya yürütülmesi maksadıyla konulmuştur. İsteğe bağlıdır. Program satırlarında buyrukların ne yaptığını anlatmak için kullanılır. Derleyici tarafından dikkate alınmaz. === Buyruk kümeleri için tasarım kararları === Bilgisayar mimarileri tasarım aşamasında oldukları zaman öncelikli olarak buyruk kümesi formatı belirlenmelidir. Bu formatı seçmek genellikle oldukça zordur çünkü buyruk kümesi mimariyle uyuşmalıdır ve mimari, eğer iyi tasarlanmışsa, yıllarca ömrünü sürdürebilmelidir. Tasarım aşamasında yapılan kararlar uzun süreli dallanmalara sahiptir. Buyruk kümesi mimarisi bazı değişik faktörlere göre ölçülür. Bunlar: (1) bir program için gereken alan; (2) bir buyruğu yürütmek için gereken çözümleme sayısı cinsinden buyruk kümesinin karışıklığı ve buyruk tarafından yürütülen görevlerin, işlerin karışıklığı; (3) buyrukların uzunlukları; (4) toplam buyruk sayısı. Bir buyruk kümesi tasarlanırken göz önünde bulundurulması gerekenler ise; * Kısa buyruklar tipik olarak daha iyidir çünkü bellekte daha az yer kaplarlar ve daha hızlı yakalanırlar. Ancak bu buyruk sayısını kısıtlar çünkü ihtiyacımız olan buyrukların sayısını belirtmek için buyruk içinde yeterli sayıda bit olması gerekir. Kısa buyruklar ayrıca boyut ve işlenen sayısı üzerinde de daha sıkı kısıtlamalara sahiptir. * Uzunlukları sabit buyrukları çözümlemek daha kolaydır fakat alan israfına yol açar. * Bellek organizasyonu buyruk yapısını etkiler. Mesela eğer bellekte 16 veya 32 bitlik sözcükler varsa ve bellek baytla adreslenebilir değilse basit bir karaktere ulaşmak zordur. Bu sebepten dolayı 16, 32 veya 64 bitlik sözcüklere sahip olan makineler bayt adreslenebilir olsalar bile ve sözcükler 1 baytdan büyük olsalar dahi her bir bayt tek bir adrese sahiptir. * Sabit uzunluktaki bir buyruk belirli sayıda işlenene sahip olmayabilir. Buyruğun bütünü açısından sabit uzunlukta buyruk tasarlayabilmemiz gerekir, fakat işlenen kısmındaki bitler gerektiği zaman değişebilmeli (buna genişletilmiş işlem kodu denir). * Çok değişik sayıda adresleme türleri vardır. * Eğer baytlar katlı sayıda baytlardan oluşuyorsa, bu baytlar baytla adreslenebilir bir makinede nasıl sıralanırlar? En önemsiz bayt en yüksek bayt adresinde mi yoksa en düşük bayt adresinde mi saklanmalı? Burada soldan ve sağdan anlamlı bellek adresleri devreye girer. * Mimarî ne kadar yazmaç içerecek ve bu yazmaçlar nasıl organize olacaklar? İşlenenler MİB’de nasıl saklanacaklar? === Küçüğü anlamlı ve büyüğü anlamlı === Bilgisayarın ve bilgisayar mimarisinin çok baytlı (katmanlı bayt) verileri nasıl sıralayacağıyla ilgili bir kavramdır. Soldan anlamlılık ve sağdan anlamlılık da denilmektedir. Bugünkü çoğu mimariler bayt-adreslenebilir olduklarından çok sayıda baytın bellekte nasıl sıralanacağıyla ilgili bir standarda sahip olmalılar. Eğer sıralanmış bir sözcükte en büyük baytın adresi sözcük adresi ise bu sıralamaya soldan anlamlı (big endian) denir. Eğer en küçük baytın adresi sözcük adresine eşitse bu sıralanmaya sağdan anlamlı (little endian) denir. UNIX makinelerinin çoğu soldan anlamlıdır (ayrıca IBM 360/370, Motorola 68k, MIPS, Sparc, HP PA da soldan anlamlıdır). PC lerin çoğu ise sağdan anlamlıdır. (ayrıca Intel 80x86, DEC Vax, DEC Alpha da sağdan anlamlıdır). İşlemci üreticileri de bu konuda iki gruba ayrılır. Örneği Motorola devamlı soldan anlamlılığı kullanırken İntel sağdan anlamlılığı kullanlır (Bazı işlemciler ise hem soldan anlamlılığı hem de sağdan anlamlılığı birlikte kullanır). Mesela 4 baytlık bir tam sayı düşünelim; Bayt 3 Bayt2 Bayt1 Bayt0 Sağdan anlamlı bir makinede bu baytlar şu şekilde sıralanırlar; Taban Adresi + 0 = Bayt0 Taban Adresi + 1 = Bayt1 Taban Adresi + 2 = Bayt2 Taban Adresi + 3 = Bayt3 Soldan anlamlı bir makinede ise şu şekilde dizilirler; Taban Adresi + 0 = Bayt3 Taban Adresi + 1 = Bayt2 Taban Adresi + 2 = Bayt1 Taban Adresi + 3 = Bayt0 Bayt adreslenebilir bir makinede 32-bit onaltılı 12345678 değerinin 0 adresinde depolandığını varsayalım. Her bir rakam yarım bayt’a ihtiyaç duymaktadır, böylece bir bayt iki rakam tutabilir. Bu onaltılı değer aşağıdaki şekilde gösterildiği gibi hafızada depolanır (rakamsal hücreler hafızanın güncel içeriğini belirtmektedir). Dosya:mimari53.jpgŞekil: 12345678 onaltılı değerinin küçüğü başta ve büyüğü başta şeklinde depolanması İki metodunda avantajları ve dezavantajları vardır, fakat birini diğerinden daha iyi olması da gerekmez. Soldan anlamlı (big endian) insanlara alışıldık gelir, bu yüzden özellikle yığınları okuması daha kolaydır. Yüksek seviyedeki baytın önce gelmesi sebebiyle ofset sıfırdaki bayta bakarak her zaman sayının pozitif veya negatif olduğu bulunabilir (sağdan anlamlıda işareti belirlemek için sayının uzunluğu bilinmelidir ve işaret bilgisini içeren bayt bulunmalıdır). Soldan anlamlı makineler tam sayıları ve dizileri aynı şekilde sıralar ve dizi işlemlerinde daha hızlıdır. Çoğu bit eşli grafikler “en anlamlı bit soldaki” ilkesine göre eşlenmiştir. Bu sağdan anlamlı makineler için bir performans kısıtlaması getirir çünkü bir baytdan daha büyük grafik elemanlarıyla çalışırken sürekli baytların sırasını ters çevirmek zorundadır. Ancak soldan anlamlılığın dezavantajları da vardır. 32 bit tam sayı adresinden 16 bit tam sayı adresine çeviride toplama yapmak için sağdan anlamlı bir makine gereklidir. Yüksek kesinlikte aritmetik işlemler sağdan anlamlılık kullanarak daha kolay ve hızlıdır. Soldan anlamlılığı kullanan çoğu mimarî sözcüklere adreslenemeyen alanlara sözcüklerin yazılmasına izin vermez (örneğin eğer sözcük 2 veya 4 baytsa adres her zaman çift sayı olmak zorundadır). Bu boşluk israfına sebep olur. Sağdan anlamlı mimariler, intel gibi, tek sayılı adreslerin okunup yazılmasına izin verir, bu yüzden bu makineler üzerinde programlama daha kolay olur. Bilgisayar ağları soldan anlamlıdır. Sağdan anlamlı bilgisayarlar ağ üzerinden tam sayıları geçirecekleri zaman bunları ağ bayt sıralamasına çevirmek zorundadırlar. Aynı şekilde, tam sayıları alacakları zaman ise kendi ifadelerine çevirmek zorundadırlar. Yazılım uygulamaları açısından soldan ve sağdan anlamlılık son derece önemlidir. Bir dosyadan veri okuyacak veya veri yazacak olan herhangi bir program makinenin bayt sıralamasına göre hareket etmelidir. Soldan anlamlı bir makinede sağdan anlamlılığı kullanan bir programı açmak için öncelikli olarak bayt sıralaması tersine çevrilmelidir. Mesela Adobe Photoshop, JPEG, MacPaint ve Sun raster dosyaları soldan anlamlı, GIF, PC Paint brush, RTF (Mikrosoft tarafından) sağdan anlamlıdırlar. Microsoft WAV ve AVI dosyaları, TIFF dosyaları, XWD ise her iki sıralamayı destekler. === MİB (Merkezî İşlem Birimi) İçerisinde dahili depolama birimleri: yığınlar (stacks) ve yazmaçlar (registers) === Bir kez hafızadaki bayt düzeni belirlendiğinde donanım tasarımcısı CPU’nun veriyi nasıl depolayacağına dair bâzı kararlar vermek zorundadır. Bu, en basit anlamda buyruk kümesi mimarisine karar vermektir. Üç seçenek vardır: #) Bir yığın tabanlı mimari #) Bir biriktirici tabanlı mimari #) Bir genel amaçlı yazmaç (GPR - general purpose register) mimarisi Yığın mimarisinin komutlarını işletmek için bir yığın kullanır ve işlenenler yığının en üstüne aşağıdan yukarı doğru dizilirler. Yığın yapılı makineler iyi bir kod yoğunluğuna ve ifadelerin değerlendirilmesi için sade bir modele sahip olmalarına rağmen, istenilen bir yığına rastgele erişilemez, bu sebepten dolayı yığınlı yapılarda etkili kod oluşturulması zordur. Bir işlenenin tamamı biriktiricinin içinde olan biriktirici mimarileri, makinenin karmaşıklığını en aza indirir ve çok kısa komutlara izin verir. Ancak biriktirici yalnız geçici depolama yaptığından dolayı hafıza trafiği (erişimi) oldukça yüksektir. Genel amaçlı yazmaç kullanan mimariler, günümüzün makine mimarileri içerisinde en çok tercih edilen modelidir. Bu yazmaç kümeleri bellekten çok daha hızlıdır, derleyici tarafından kullanılması çok kolay, çok etkin ve çok verimlidir. Ayrıca son yıllarda donanım fiyatları önemli ölçüde düştü ve böylece en az maliyetle çok sayıda yazmaç eklenebilir oldu. Eğer bellek erişimi hızlı ise, yığın tabanlı tasarım iyi bir seçenek olabilir. Eğer bellek erişimi yavaşsa, yazmaçları kullanmak çok daha iyidir. Bu sebepten dolayı son 15 yılda çıkan pek çok bilgisayar sistemleri genel yazmaç tabanlıdır. Uzun buyruklarda tüm işlenenler yazmaçların sonuçları kullanılarak isimlendirilmelidir, bu sebeple daha uzun getirme, yakalama ve çözme zamanları ve döngüleri oluşur. (Kısa buruklar BKM tasarımcıları için çok önemli bir amaçtır.) Tasarımın BKM seçimi aşamasında tasarımcılar belirli bir ortamda en iyi hangi mimarinin çalışacağına karar vermelidirler ve vazgeçilecek (taviz verilecek) şeyleri dikkatle tetkik etmelidirler. (İyi tasarım fedakârlık gerektirir). Genel amaçlı mimari, işlenenlerin bulundukları yerlere göre üçe ayrılabilir. Bellek- bellek mimarilerinde bellekte iki ya da üç işlenen birlikte bulunur. Böylece bir yazmaçta herhangi bir işlenene ihtiyaç duyulmadan buyruğun işlem yapmasına izin verilir. Yazmaç-bellek mimarileri en az bir işlenenin yazmaçta, bir işlenenin de bellekte olmasını gerektiren bir yapıya ihtiyaç duyar. Yükle depola mimarileri veri üzerinde herhangi bir işlem yapılmadan önce verinin yazmaçlara gönderilmesini sağlar. Intel ve Motorola yazmaç bellek mimarilerine örnektir; Digital Equipment'in VAX mimarisi bellek-bellek işlemlerine izin verir; MIPS, SPARC, PowerPC ve ALPHA yükle-depola makinelerine örneklerdir. Günümüzde birçok mimarî GPR tabanlıdır. Şimdi GPR mimarilerini ikiye bölen ana buyruk kümesi karakteristiklerini inceleyelim. Bunlar adresleme biçimleri ve işlenenlerin sayıları olarak iki grupta incelenirler. === İşlenen sayıları ve buyruk uzunluğu === Bir bilgisayar mimarisini tanımlamak için en bilindik yöntem her bir buyrukta yer alan en fazla işlenen sayısını ya da adresini belirlemektir. Bu tek başına buyruğun uzunluğuna doğrudan etki etmektedir. Güncel mimarilerdeki buyruklar iki şekilde biçimlendirilebilir: * Sabit Uzunluk- Alanı boş yere israf eder, ancak buyruk-seviyesi boru hattı kullanıldığında hızlıdır ve daha iyi performans oluşur. * Değişken Uzunluk- Şifre çözmesi daha karmaşıktır fakat depolama alanını en iyi şekilde kullanılır. Çoğu zaman, gerçek hayatta uzlaşma, kolay görülebilen ve kod çözümü daha kolay olan bit kalıplarını sağlayan iki-üç buyruk uzunluğunu kullanmayı gerektirir. Buyruk uzunluğunu makinedeki sözcük uzunluğuyla karşılaştırmamak lazım. Eğer buyruk uzunluğu sözcük uzunluğuna eşitse, buyruklar ana bellekte saklandıklarında mükemmel bir şekilde hizalanırlar. Buyruklar, adreslemeden dolayı daima hizalanmalıdır. Bundan dolayı, bir sözcüğün iki katı, üç katı, yarısı ya da çeyreği büyüklüğündeki buyruklar boşa alan israf edebilir. Değişken uzunluktaki buyruklar aynı boyutta olmadıklarından hizalanmaları gerekir, bu da yine alan israfına yol açar. En yaygın buyruk biçimleri sıfır, bir, iki ya da üç işlenene sahip olanlardır. Mantık ve aritmetik işlemleri genellikle iki işlenene sahiptir, ancak eğer biriktirici (accumulator) varsa işlemler yalnızca bir işlenenle yürütülebilir. Bu yaklaşımı üç işlenene genişletirsek son hedef üçüncü işlenen olacaktır. Ayrıca yığın yapısı kullanılarak sıfır işlenenli buyruklar oluşturulabilir. Aşağıdakiler en genel buyruk biçimleridir; * Sadece İşlem kodu (adres yok) * İşlem kodu + 1 Adres (genellikle bir bellek adresi) * İşlem kodu + 2 Adres (genellikle iki yazmaç ya da bir yazmaç bir bellek adresi) * İşlem kodu + 3 Adres (genellikle üç yazmaç ya da yazmaç ve belleğin bileşimi) Mesela MIPS mimarisinde aşağıdaki buyruk biçimleri kullanılır; Dosya:mimari54.jpg Bütün mimariler buyruk başına işlenen sayısında izin verilen bir sınıra sahiptir. Sıfır, bir, iki ve üç işlenenli buyrukların çok yaygın olduğunu söylemiştik. Bir, iki ve üç işlenenli buyrukları anlamak kolaydır, ancak tamamıyla sıfır işlenenli buyruklar üzerine yapılmış bir buyruk kümesi mimarisi bir hayli karmaşıktır. Toplama gibi, mantık olarak bir ya da iki işlenene ihtiyaç duyan işlemlerin yapılabilmesi için işleneni olmayan makine buyrukları yığın kullanmaya ihtiyaç duyarlar. Yığın tabanlı mimarî genel amaçlı yazmaçları kullanmak yerine işlenenleri yığının en üstünde saklar ve en üstteki ögeye merkezî işlem biriminin ulaşmasını sağlar. (Makine mimarilerindeki en önemli veri yapılarından biri yığındır. Yığın yapısı karmaşık hesaplamalar sırasında ara değerleri verimli bir şekilde saklar, yordam çağrıldığı anda parametrelerin geçişini verimli bir şekilde sağlar, bununla birlikte yerel blok yapısının korunmasını da sağlar, değişkenlerin ve altyordamların kapsamlarını belirler.) Yığın tabanlı mimarilerde, birçok buyruk yalnızca işlem kodlarından oluşur. Bununla birlikte sadece bir işleneni olan özel buyruklar da vardır (yığına eleman ekleyen veya yığından eleman çıkaran tipi buyruklar). Yığın mimarileri, her biri bir işlenene sahip olan push ve pop buyruklarına ihtiyaç duyarlar. Push X buyruğu, X bellek konumundaki veri değerini yığının üstüne yerleştirir. Pop X buyruğu, yığının en üstteki ögesini siler ve X bellek konumuna yazar. Belleğe erişme izni sadece bâzı buyruklara verilir; diğer bütün buyruklar yürütme esnasında herhangi bir işlenen için yığını kullanmak zorundadır. İki işlenene ihtiyaç duyulan işlemlerde, yığının en üstteki iki elemanı kullanılır. Mesela bir ADD komutu çalıştırırsak, MİB yığının en üstteki iki elemanını alır, ikisini de yığından atar ve yığının en üstüne toplama işleminin sonucunu yerleştirir. Çıkarma işlemi gibi değişmeli olmayan işlemlerde, en üstteki öge bir altındaki ögeden çıkarılır, ikisi de yığından atılır ve yığının en üstüne çıkarma işleminin sonucu yerleştirilir. Bu yığın organizasyonu uzun aritmetik ifadeler için çok etkili ve verimlidir (RPN). Diğer bir adı Postfix gösterimi olan bu gösterime göre işleç işlenenlerden sonra yer alır (infix gösteriminde işleç işlenenlerin arasında yer alır, prefix gösteriminde ise işleç işlenenlerden önce gelir.) Örnek olarak; X + Y infix gösterimidir + X Y prefix gösterimidir X Y + postfix gösterimidir. Bütün aritmetik ifadelerin bu gösterimleri kullanarak yazılması mümkündür. Fakat, bir yazmaç yığını ile birleştirilmiş postfix gösterimi, aritmetik ifadelerin hesaplanmasında en etkili yoldur. Aslında bâzı elektronik hesap makineleri kullanıcıdan ögeleri postfix gösteriminde girmesini ister. Bu hesap makinelerinde biraz alıştırma yapıldığında, iç içe dizilmiş birçok parantez içeren uzun ifadeleri, terimlerin nasıl gruplandığını bile düşünmeden, daha hızlı bir şekilde hesaplamak mümkündür. (X + Y) x (W - Z) + 2 Denklemi RPN’de yazılırsa aşağıdaki gibi olur XY + WZ - x2+ Dikkat edilecek olursa, RPN’de öncelikleri korumak amacıyla kullanılan parantezlere ihtiyaç duyulmaz. Sıfır, bir, iki ve üç işlenen kavramlarıyla ilgili bir örnek verelim. Her bir kavramı kullanarak, bir aritmetik hesap yapan basit bir program yazalım. ;Örnek Aşağıdaki ifadeyi hesaplayalım; Z = (X x Y) + (W x U) Genelde, üç işlenene izin verildiğinde, en az bir işlenen yazmaç olur ve ilk işlenen genellikle hedef olur. Üç adresli buyrukları kullanırken, Z’nin hesaplanması için gereken kodu aşağıdaki gibi yazabiliriz; Mult R1, X, Y Mult R2, W, U Add Z, R2, R1 Eğer iki adresli buyruklar kullanılıyorsa, bir adres genellikle bir yazmacı ifade eder (iki adresli buyruklar iki işlenenin de bellek adresi olmasına pek izin vermez). Diğer işlenen, bir yazmaç ya da bir bellek adresi olabilir. İki adresli buyruklar kullanırsak kodumuz aşağıdaki gibi olur; Load R1, X Mult R1, Y Load R2, W Mult R2, U Add R1, R2 Store Z, R1 İlk işlenenin hedef mi yoksa kaynak mı olduğunu bilmek önemlidir, burada hedef olduğunu öngörüyoruz. (Bu noktada, Intel çevirici dili ile Motorola çevirici dili arasında geçiş yapmak zorunda kalan programcıların kafası karışabilir. Çünkü Intel çeviricisi ilk işleneni hedef alır, Motorola çeviricisi ise ilk işleneni kaynak alır.) Tek adresli buyruklar kullanıldığında, bir yazmaç (genellikle biriktirici) buyruğun sonucu için hedef olarak gösterilir. Z’nin hesaplanmasındaki kod aşağıdaki gibi olur; Load X Mult Y Store Temp Load W Mult U Add Temp Store Z Buyruk başına izin verilen işlenen sayısı azaldı, fakat kodu çalıştırmak için gerekli olan buyruk sayısı arttı. Bu durum, mimarî tasarımında tipik bir boşluk ya da zamandan taviz verme örneğidir. Daha kısa buyruklar oluşur, fakat programlar uzar. Sıfır adresli buyruklara sahip olan yığın tabanlı bir makinede bu programın ne yaptığını araştıralım şimdi de. Yığın tabanlı mimariler Add, Subt, Mult veya Divide komutları için işlenen kullanmazlar. Bir yığına ve bu yığında pop ve push işlemlerine ihtiyaç duyulur. Yığına erişim gerçekleştiren işlemler, işlenenin yığına eklendiğini ya da yığından çıkarıldığını belirten bir adres alanına sahip olmalıdırlar (diğer bütün işlemler sıfır adreslidir). Push komutu işleneni yığının en üstüne iter. Pop komutu yığının en üstündeki elemanı yakalar ve işlenene yerleştirir. Bu mimari, Z’yi hesaplayacak olan programın çok uzun olmasına sebep olur. Aritmetik işlemlerin yığının en tepesindeki iki işleneni kullandığını, onları yığından çıkardığını ve daha sonra işlemin sonucunu yığının en tepesine eklediğini öngörelim, kodumuz aşağıdaki gibi oluşur; Push X Push Y Mult Push W Push U Mult Add Store Z Buyruğun uzunluğu, işlem kodunun uzunluğundan ve izin verilen işlenen sayısından etkilendiğni yukarıda vurguladık. Eğer işlem kodunun uzunluğu sabit ise, çözme işlemi çok daha kolay olur. Fakat geriye dönük uyumluluk ve esneklik sağlayabilmek için, işlem kodunun uzunluğu değişken olabilir. Değişken uzunluktaki işlem kodlarında, değişken uzunluktaki buyruklarda görülen problemlere benzer sorunlar söz konusu olabilir. Birçok tasarımcı işlem kodlarını genişletme konusunda uzlaşmaya varmıştır. === İşlem Kodlarını Genişletme === İşlem kodlarını genişletme, işlem kodlarının geniş bir kümesini ve kısa işlem kodları, dolayısıyla kısa buyrukları elde etme amacıyla ortaya çıkmıştır. Amacı bâzı işlem kodlarını kısaltmak, ancak ihtiyaç olduğunda uzun işlem kodları da sağlamaktır. İşlem kodu kısa olduğunda, bitlerden birçoğu işlenenleri tutar (buyruk başına iki ya da üç işlenen bulunabilirdi). İşlenenler için alana ihtiyaç duyulmadığında (Halt gibi bir işlem sırasında ya da makine bir yığın kullandığında), tüm bitler işlem kodu için ayrılabilir, bu durum birçok benzersiz buyruğa izin verir. Az işleneni olan uzun işlem kodları olduğu gibi çok işleneni olan kısa işlem kodları da mevcuttur. 16-bit buyruklara ve 16 yazmaca sahip olan bir makine düşünelim. Bu kez basit bir ya da iki biriktirici yerine bir yazmaç kümesi bulunur, benzersiz bir yazmaç tanımlamak için 4 bit kullanırız. Her biri 3 yazmaç işlenenine sahip olan ya da işlem kodu için 4 bit, bellek adresi için 12 bit kullanan (4K boyutunda bir bellek olduğunu varsayıyoruz) 16 buyruğu şifreleyebiliriz. Bellek kaynağı 12 bite gereksinim duyar, diğer amaçlar için 4 bit kalır. Fakat, eğer bellekteki bütün veri ilk olarak bu yazmaç kümesindeki bir yazmaca yüklenirse, komut yalnızca 4 bit kullanarak (16 yazmaç olduğunu varsayarsak) gerekli veri ögesini seçebilir. Bu iki seçim aşağıdaki şekilde gösteriliyor; Dosya:mimari55.jpg Şekil: 16-bit buyruk biçimi için iki olasılık Aşağıdaki buyrukları şifrelemek istediğimizi varsayalım; * 3 adresli 15 buyruk * 2 adresli 14 buyruk * 1 adresli 31 buyruk * 0 adresli 16 buyruk Bu buyruk kümesini 16 bitle şifreleyebilir miyiz? İşlem kodlarını genişletme işlemini kullandığımız sürece cevap “evet” olur. Şifreleme aşağıdaki gibi yapılır; Dosya:mimari57.jpg Genişleyen işlem kodu yapısı, çözme işlemini daha karmaşık hale getirir. Basit şekilde bir bit kalıbına bakıp hangi buyruk olduğuna karar vermek yerine, buyruğu aşağıda belirtildiği gibi çözmemiz gerekir; if (leftmost four bits!= 1111) (Execute appropriate three-address instruction) else if (leftmost seven bits!= 1111 111) (Execute appropriate two-address instruction) else if (leftmost twelve bits!= 1111 1111 1111) (Execute appropriate one-address instruction) else (Execute appropriate zero-address instruction) Her adımda, daha fazla bite bakmamız gerektiğini bildiren yedek bir kod bulunur. Bu durum, donanım tasarımcılarının sürekli karşılaştıkları taviz vermelerin (trade-off) diğer bir örneğidir. Burada biz işlem kodu alanını işlenen alanıyla yer değiştirmiş oluyoruz. == Buyruk türleri == Birçok bilgisayar buyruğu veri üzerinde yürütülür, ancak yürütülmeyen buyruklar da vardır. Bilgisayar üreticileri buyrukları aşağıdaki kategorilere ayırır; * Veri aktarımları * Aritmetik işlemler * Boolean * Bit işleme (shift ve rotate buyruklarıyla) * Giriş/Çıkış * Denetim aktarımı * Özel amaç === Veri aktarım buyrukları === Veri hareket buyrukları en sık kullanılan buyruk türlerinden birisidir. Veri bellekten yazmaçlara, yazmaçlardan yazmaçlara ve yazmaçlardan belleğe taşınabilir, birçok makine kaynak ve hedefe bağlı olarak farklı buyruklar sağlar. Mesela bir MOVE komutu her zaman iki yazmaçlı işlenene ihtiyaç duyabilir, oysa MOVE komutu bir yazmaç ve bir bellek işlenine izin verir. RISC gibi bâzı mimariler, işletimi hızlandırmak için belleğe veya bellekten veri taşıyan buyrukları sınırlandırır. Birçok makine, farklı boyutlardaki veriyi işlemek için değişik load, store ve move komutlarına sahiptir. Mesela bayt işlemek için bir LOADB komutu, sözcük işlemek için de bir LOADW komutunun kullanılması gibi. Bellekten belleğe doğrudan veri aktarım komutu yoktur. Bu durumda MİB gibi aracı elemana ihtiyaç duyulur. Veri önce bellekten biriktiriciye alınır, daha sonra da diğer bellek alanlarına aktarılır. Veri aktarım işlemleri kendi arasında üç alt gruba ayrılırlar: Aktarım bellekle yazmaç arasında, yazmaçtan yazmaca ve yığına veri atıp geri alma şeklinde yapılabilir. === Bellek-yazmaç aktarımı === Komutların sonunda bulunan harfler belirli kaydedicileri hedefler. Mesela A kaydedicisini, X indis kaydedicisini ve Y indis kaydedicisini hedefleyebilir. Verinin alındığı bellek konumları, buyruğun işlenen kısmında belirtilir. Bu adresler, indisli, mutlak ve veri tanımlı olabilirken, bayraklardan Z ve N bayrakları etkilenirler. Kaydedicilerden belleğe depolama veya saklama yapmak için STA, STX ve STY komutları kullanılır. Bu kaydedicilerdeki bilgi işlenen üzerinden hedeflenen bellek konumuna aktarılır. Bu aktarım işlemleri sırasında bayraklarda bir değişme olmaz. Veri aktarım işlemlerinde kaynağın içeriği değişmez, fakat hedefin içeriği değişir. Mesela belleğin bir konumundaki veri alınarak başka bir konumuna atılma işlemi için basit bir program yapılırsa; LDA $0200; A «— [0200] STA $2025 ; [2025] «— A Burada [0200] adres konumundaki veri (verinin değerinin ne olduğu önemli değil) biriktiriciye alınarak tekrar başka bir yere, [2025] adres konumuna gönderilmektedir. [2025] adresinde bulunan daha önceki veri yeni değer aktarılırken silinir, fakat [0200] adresindeki veri aynen kalır. === Yazmaçtan yazmaca aktarım === Bu komutlar bellekte bir baytlık yer kaplarlar. Komut yanında işlenene gerek duyulmaz. Kaydediciden kaydediciye veri aktarım komutları; TAX, TAY, TXA, TYA, TSX ve TXS'dir. Burada komutun ortasındaki harf daima kaynak kaydedicisini, sondaki harf ise hedef kaydedicisini gösteririr. TXS'nin dışında diğer komutlar N ve Z bayraklarını etkiler. Programcılar TXS komutunu program başlangıcında yığın işaretçisini(SP) hazırlamada kullanılırlar. SP yığındaki bir sonra kullanılabilecek bellek konumunu gösterir. LDX #$FF;Yığının dibini gösterecek veriyi hazırla TXS ;ve yığın işaretçisine aktar. === Veri aktarımları === Veri, biriktiriciden yığına, yığından biriktiriciye ve durum (P) bilgileri yığına, yığından tekrar duruma aktarılır. Yığına atılan bir veri, yığın işaretçisinin değerini bir azaltır, yığından geri çekilen bir veriyle de yığın işaretçisi tekrar bir artar. Yığın kullanımı iki sebeple gerçekleştirilir: * Kesmelere cevap vermek için ve altyordamlara dalmalarda dönüş adresini saklamak için * Kaydedici içeriklerinin geçici olarak depolanması için. Mesela 6502 mimarisinde, PHA komutu, yığın işaretçisinin gösterdiği ilk yığın konumuna biriktiricinin içeriğini atarken, yığın işaretçisi bir sonraki boş konumu göstermek için değerini bir azaltır. Bu işlemi bir programla gösterelim; 0200 LDA#$A5; A=A5H 0202 PHA; A'yı yığına at 0203 LDA#$67; A=67H 0205 PHA; A'yı yığına at === Aritmetik işlem komutları === Aritmetik işlemler tam sayıları ve kayan nokta sayılarını kullanan komutlara sahiptir. Buyruk kümelerinde çeşitli veri boyutları olduğundan farklı aritmetik komutlar bulunur. Veri aktarım komutlarıyla, değişik adresleme biçimlerinde yazmaç ve bellek erişiminin çeşitli kombinasyonlarını sağlamaya yarayan farklı komutlar olabilir. ==== Toplama işlemi ==== Sekiz adresleme biçimini kullanabilen ADC ve ADD komutları, işlenenin değerini, elde ile birlikle biriktiricideki sayıyla toplayarak yine sonucu biriktiriciye atar. Bu işlemin sembolik gösterimi şu şekildedir: (Farklı Mimarî türleri değişik komutlar ile iş görürler. ADC ve ADD sadece örnek olarak verilmiştir.) [A] «— [A] + [M] + C Buradaki [M], ADC ve ADD komutlarının işlenen kısımlarında bulunan veriyi veya bellekle bulunan bir veriyi göstermektedir. Toplama işlemi, durum bayrağındaki D'nin durumuna göre ikili sayı kodunda ya da BCD kodunda olabilir. Veriler toplama ve çıkarma işlemlerinde işaretli veya işaretsiz şekilde birlikte kullanılabilir. Programcının ne tür bir veri kullandığını bilmesi gerekir. ADD komutu işlenirken bir önceki işlemden kalan elde varsa bu bi sonraki eldeye katılarak toplama işlemine sokulur. Toplama işlemine bir örnek verilirse: CLC; C=0 LDA#$25; [A]=25H ADC$40; [A] «— [A] + [0040] +C Yukarıdaki programda ilk satırda CLC bir önceki programdan kalan ve şu anki programa etki edebilecek eldelerden kurtulmak için C bayrağını temizlenir. Daha sonra A'ya 25H verisi yüklenir. Bir altındaki adımda A'daki veri [0040] no' lu bellek konumundaki veri ve elde toplanarak sonuç yine A'ya yazılıyor. ==== Çıkarma işlemi ==== Tekrar hatırlatacak olursak değişik mimarî türlerinde değişik komutlar kullanılmaktadır, bunlar karıştırılmamalıdır. SUB, SUBI, SUBU, SBC değişik mimarilerdeki çıkarma komutlara örnektir. Mesela 6502’de SBC çıkarma komutu ile, A'daki değerden bellek konumunun değeri ve eldeki değer çıkarılır. Sonuç yine biriktiricide kalır. Borç, elde bayrağının(C bayrağı) ters dönmüş hali olarak düşünülebilir. Bu işlemi sembolik olarak şu şekilde gösteririz A = A - M - C Çıkarma işlemi, toplama işlemindeki gibi hem ikili sayılarla hem de BCD modunda yapılabilir. Burada c = (1 - C) ifadesi çok baytlı çıkarma işlemlerinde kullanılır. C = 0 ise sonuca etki edilmez. Çünkü C = 1 ise, tersi 0 olur. === Boolean mantık komutları === Boolean mantık komutları Boolean aritmetik işlemlerinde olduğu gibi aynen uygulanır. AND, NOT, OR ve XOR işlemlerini uygulamak için komutlar bulunur. Bu komutlar, biriktiricideki değerle bellek konumundaki değeri bit bit mantık işlemine sokarlar ve daha sonra sonuç biriktiriciye yazılır. Bütün bu işlemler N (Negatif) ve Z (Sıfır) bayraklarını etkiler. Bu komutlardan en yaygın kullanılanları AND ve OR komutlarıdır. AND komutu başka bitlere etki etmeden istenen bitin maskelenmesinde de kullanılır. Programcı bellek konumundaki temizlemek istadiği veriye göre A'ya değer atmalıdır. OR komutları AND'in tersine istenen belirli bitleri 1 yapmada kullanılır. === Bit işleme komutları === Bit işleme komutları, verilen bir veri sözcüğün içindeki bitleri veya bit gruplarını 1(set) veya 0(reset) yapmada kullanılır. Bunlar sola veya sağa aritmetik ve mantıksal kaydırma ve döndürme komutlarını içerir. Mantıksal kaydırma komutları, bitleri belirtilen miktarda sola ya da sağa kaydırırmada kullanılır (left shift and right shift). Genellikle ikiyle çarpma ya da bölme işlemleri için kullanılan aritmetik kaydırma komutları en soldaki bit sayının işaretini gösterdiğinden bu biti kaydırma. Sağa doğru yapılan aritmetik kaydırmada, işaret biti yanındaki bite kopyalanır. Sola doğru yapılan aritmetik kaydırmada bitler sola kaydırılır, sağdan sıfırlar içeriye girerler, ancak işaret biti sabit kalır, hareket ettirilmez. Döndürme komutları kaydırılmış bitlere kaydırma yapan komutlardır. Mesela sola 1 bit döndürmede en soldaki bit dışarı kaydırılır ve en sağdaki bit haline getirmek için de döndürme yapılır. === Giriş/çıkış komutları === Giriş/Çıkış komutları, mimariden mimariye pek çok değişiklik gösterir. G/Ç’ı kontrol etmek için bâzı temel düzenler kullanılır. Bunlar programlanmış G/Ç, kesinti sürümlü (interrupt-driven) G/Ç ve DMA aygıtlarıdır. === Denetim aktarım komutları === Kontrol komutları dallanmalardan, atlamalardan ve yordam çağırmalarından oluşur. Dallanmalar koşullu ya da koşulsuz olabilir. Atlama komutları dallanma komutlarına benzer. Dallanma komutlarının adres içeren bir şeklidir. Atlama komutları farklı durumları belirtmek için genellikle bellek adres konumunun bitlerini kullanır, çünkü işlenene ihtiyaç duymaz. Yordam çağırmaları dönüş adresini otomatik olarak saklayan özel dallanma komutlarıdır. Geri dönüş adresini kaydetmek için farklı makineler farklı uygulamalar kullanırlar. Bâzı makineler adresi bellekte belirli bir yere kaydeder, bazıları bir yazmaca kaydeder, bazıları da adresi yığına bir veri gibi kaydeder. Yığınların farklı amaçlar için kullanılabildiğini daha önce de söylemiştik. Genellikle en çok kullanılan yöntem de yığına atmaktır (PUSH ve PULL komutlarıyla atılır ve alınır). ==== Şartsız dallanma komutu ==== Şartsız herhangi bir adrese gitme işlemini JUMP komutu gerçekleştirir. Eğer bu komutunun devamındaki komut veya komutlar işlenmeyecekse bu komut kullanılır. JUMP komutu, mutlak adresleme veya dolaylı adresleme modlarından birisini kullanır. JUMP komutu işleneniyle birlikte bellekle üç baytlık yer tutar, mutlak adres kullandığında üç çevrim, dolaylı adresleme kullandığında ise beş çevrim tutar. Yerine göre ikisinden birisi tercih edilir. ==== Şartlı dallanma komutu ==== Şartlı dalmada gerekli şart sağlandığı anda program belirlenen hedefe sapar. Şartlı dalma komutlarını, dalma komutundan ayırt edebilmek için sapma adını aldı. Eğer şart sağlanmazsa program bir sonraki komuttan işlemeye devam eder. Şartlı dalma komutları aşağıdaki sıra ile çalışırlar; * MİB İşlem kodunu alıp getirir ve durumun ne olduğunu kontrol eder. * MİB öne sürülen şarta bakar. Bu şartlar şunlardır; ** sonuç negatif mi? ** sonuç sıfıra eşit mi? ** elde (C) bayrağı 1 mi? * Eğer koşulan şart sağlanırsa, program sayıcının içeriği o anki adresle yüklenir. * Eğer koşulan şartla sağlanmazsa, MİB sıradaki komutu işler. JUMP komutu kontrolü bellekte belirli bir adrese aktarır, sapma komutları kontrolü, komut işlendikten sonra bir sonraki komutun bulunduğu yerden ilerideki veya gerideki belirli bir bellek konumuna aktarır. Dalma komutu ile sapma komutu arasındaki diğer bir fark ise, sapma komutları karar verme komutlarıdır. Sapma şartları mikroişlemci durum bayraklarından C (elde), N (negatif veya işaret), Z (sıfır) ve V (aritmetik taşma) bayraklarına göre gerçekleşir. === Özel amaçlı yazmaçlar === Özel amaçlı komutlar arasında dizi işleme, yüksek seviye dil desteği, koruma, bayrak kontrolü ve ön bellek yönetimi de vardır. Birçok mimarî dizi işlemek için özel komutlara sahiptir. Bu özel komutlar için mimarilerde özel yazmaçlar bulunabilir. == Buyrukların geçtiği temel aşamalar == Makine buyruklarını işleten ve diğer birimlerin faaliyetlerini düzenleyen işlem birimi genellikle Buyruk Kümesi Mimarisi ya da kısca işlemci olarak adlandırıldığını daha önce de belirtmiştik. Bu mimariye göre bir buyruğun işlenirken geçtiği belirli aşamalar vardır. Bunlar: dahili yapısını ve bir programın buyruklarını alıp getirme (fecthing), çözme (decoding), işletme (execution), sonucun saklanması ve bir sonraki buyruğun yakalanması. İşlemcilerin organizasyonu, son yıllarda teknolojide yaşanan gelişmeler ve diğer taraftan başarıma olan ihtiyaçtan dolayı oldukça gelişti. Yüksek başarımlı işlemcilerin geliştirilmesindeki yaygın bir yönteme göre çeşitli fonksiyonları yerine getiren birimler mümkün olduğunca paralel bir şekilde çalışmalıdır (Boru hattında olduğu gibi). Yüksek başarımlı işlemciler ardışık (pipelined) bir organizasyona ve yapıya sahiptir. Bir buyruğun işletilmesine önceki buyruğun işletilmesi bitmeden önce başlanır ve bir süre sonra her bir saat vuruşunda mükemmel bellek varsa bir buyruk içeriye alınır ve bir buyruğun işletilmesi sonuçlandırılır. Süper skalar işletim adı verilen bir başka yaklaşımda da aynı anda birçok sayıda buyruk getirilip işletilir. Bir program işletmek için, işlemci birim zamanda bir buyruk getirir ve belirtilen işlemi uygular. Buyruklar, bir dallanma veya bir atlama buyruğuna rastlayana kadar ardışık bellek konumlarından getirilir. İşlemci, program sayacını kullanarak, getirilecek bir sonraki buyruğu içeren bellek konumunun adresini saklar. Bir buyruğu getirdikten sonra, program sayacının içeriği dizideki bir sonraki buyruğu gösterecek şekilde güncellenir. Bir dallanma buyruğu program sayacına farklı bir değer yükleyebilir. İşlemcideki bir başka kilit yazmaç ise buyruk yazmacıdır (Instruction Register - IR). Her bir buyruğun 4 bayttan(1 sözcük) meydana geldiğini ve tek bellek sözcüğünde depolandığını varsayalım. Bir buyruğu işletebilmek için, işlemci aşağıda belirtilen adımları sırasıyla izler; * Program sayacı tarafından gösterilen bellek konumunun içeriği getirilir. Bu bellek konumunun içeriği işletilecek bir buyruk olarak yorumlanır. Bu nedenle bu içerik buyruk yazmacına yüklenir. Bu durum sembolik olarak aşağıdaki gibi ifade edilir: IR ← PC * Belleğin bayt adreslenebilir olduğunu varsayarak, PC’nin içeriği 4 arttırılır. PC ← [PC] + 4 * Buyruk yazmacındaki buyruk tarafından belirtilen faaliyetler yerine getirilir. Eğer bir buyruk bir sözcükten fazla yer kaplıyorsa 1. ve 2. adımlar tüm buyruk getirilene kadar tekrarlanmalıdır. Bu iki adım genellikle getirme evresi, 3. adım ise işletme evresi olarak adlandırılır. Bâzı istisnai durumlarda, bir buyruğun aşağıdaki işlemleri belirli bir düzende 1 ya da daha fazla sayıda uygulaması gerekir; * Bir işlemci yazmacından diğer bir yazmaca ya da AMB’ye 1 sözcük büyüklüğünde veri aktar. * Bir aritmetik veya mantık işlemi uygula ve işlemin sonucunu işlemci yazmacına yaz. * Verilen bir bellek konumunun içeriğini getir ve işlemci yazmacına yaz. * Bir işlemci yazmacındaki 1 sözcük büyüklüğündeki veriyi verilen bir bellek konumuna yaz. == Bâzı gerçek dünya ISA örnekleri == === Intel === Intel sağdan anlamlılığı, iki adresli mimariyi değişik uzunluktaki buyruklarla kullanan bir mimaridir. İntel işlemcileri, bütün buyrukların bir bellek mahalinde işlem görebilme anlamına gelen yazmaç- bellek mimarisini kullanır, fakat diğer işlenen bir yazmaç olmalı. Bu ISA mimarisi değişik uzunluktaki buyrukların veri üzerinde işlem görmesine izin verir, örneğin 1, 2 veya 4 bayt uzunluğundaki buyruklar. === MIPS (Microprcessor without Interlocked Pipeline Stage) === MIPS sağdan anlamlılığı kullanan, bayt adreslenebilir, üç adresli, sabit buyruk ve hafıza uzunluklu bir mimaridir. Sadece load ve store komutlarının belleğe ulaşabildiği yükle ve sakla mimarisidir. Diğer bütün buyruklar işlenenler için yazmaç kullanmak zorundadırlar. Bu çok geniş bir yazmaç kullanımını gerektirir. MIPS aynı zamanda sabit uzunluklu işlemler kullanır. === JAVA Virtual Machine === JAVA platformdan bağımsız olması açısından son derece ilginç ve son zamanlarda popülerliği artan bir dildir. Yani, eğer bir mimarî üzerinde bir kod derlemişsek ve programımızı farklı bir mimaride çalıştırmak istiyorsak (Sun Workstation gibi) bunu kodumuzu modifiye etmeden ve yeniden derlemeden yapabiliriz. JAVA derleyicisi program ilk çalıştırıldığında yazmaç sayısı, bellek boyutu, I/O girişleri gibi mimarî bağlanımları açısından bir kısıtlama getirmiyor. Fakat daha sonra programı çalıştırmak için bir JAVA Virtual Machine (JVM)’e ihtiyaç duyulur. JVM asıl olarak donanım mimarisine giden bir katlayıcı fonksiyonu görür ve platforma bağımlıdır. Fakat JVM belli bir mimarî üzerinde görüldüğü zaman herhangi bir ISA’de derlenmiş bir programı çalıştırabilir. Çalıştırma anında JVM’in görevi baytkodları yükleme, kontrol etme, bulma ve yürütmedir. JVM sanal olmasına rağmen iyi tasarlanmış bir buyruk kümesi mimarisidir. == Sonuç == Buyruk kümesi mimarileri değişik tasarım ilkelerini kullanırlar. Buyruk kümesi mimarisinde başlıca hedefler; daha güçlü işlemler sunmak, buyruk sayısını ve karmaşıklığını azaltmak, hızı arttırmaktır. Buna karşılık daha yavaş saat sıklığı ve yüksek BBÇ (buyruk başına çevrim) ise karşılaşılabilecek tehlikelerdir. Buyruk kümesi mimarisi için iyi bir soyutlama gerekir. == Kaynakça == Kategori:Komut işleme Kategori:Merkezî işlem birimi
Komut kümesi
1,232
Komut, bilişim biliminde mikroişlemci üzerinde çalışan programların yapı taşlarına denir. Bir işlemcinin çalıştırabileceği komutlar, o işlemcinin komut kümesini oluşturur. İşlemciler, mimarilerine göre komutları farklı şekillerde işletebilirler. Bilgisayarın komut hattının uzunluğu ve genişliği, kaç komutun aynı anda işletilebileceğini belirler. == Ayrıcı bakınız== * Makina dili
Komut
1,230
küçükresim|180px|Dört Renk Teoremi'nin bir örneği Teorem: Sonlu sayıda bölgeden oluşan bir harita, birbirine sonsuz sayıda nokta boyunca komşu olan iki bölgenin renkleri birbirinden farklı olmak üzere, boyanacaksa bu işlem için dört rengin yeterli olacağı bir strateji vardır. Bu teoremin doğrudan uygulamalarından birisi harita boyanmasıdır; eğer her ülkenin tek bölgeden oluştuğu varsayılırsa bir siyasi haritanın tüm ülkeleri, komşu ülkeler aynı renge boyanmadan dört renge boyanabilir. Ancak bu uygulamadaki varsayım, dünya haritası için uygun olmayıp Amerika Birleşik Devletleri ve Azerbaycan gibi birden fazla bölgeden oluşan ülkeler bulunmaktadır. Bu konjektür (ispatsız, fakat doğruluğu tahmin edilen sanı) 1852'de Augustus De Morgan'ın bir öğrencisi olan Francis Guthrie tarafından ileri sürüldü. Kategori:Topoloji Kategori:Kartografi Kategori:Matematik teoremleri
Dört renk teoremi
691
Mustafa Kemal Atatürk (1881, Selanik, Osmanlı İmparatorluğu - 10 Kasım 1938, İstanbul, Türkiye), Türk asker ve devlet adamıdır. Türk Kurtuluş Savaşı'nın başkomutanı, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu ve ilk cumhurbaşkanıdır. I. Dünya Savaşı sırasında Osmanlı ordusunda görev yapan Atatürk, Çanakkale Cephesi'nde miralaylığa, Sina ve Filistin Cephesi'nde ise Yıldırım Ordular Grubu komutanlığına atandı. Savaşın sonunda, Osmanlı İmparatorluğu'nun yenilgisini izleyen Kurtuluş Savaşı ile simgelenen Türk Ulusal Hareketi'ne öncülük ve önderlik etti. Türk Kurtuluş Savaşı sürecinde Ankara Hükûmetini kurdu, Türk Orduları Başkomutanı olarak Sakarya Meydan Muharebesi'ndeki başarısından dolayı 19 Eylül 1921 tarihinde "gazi" sanını aldı ve mareşallik rütbesine yükseldi. Askerî ve siyasal eylemleriyle İtilaf Devletleri ve destekçilerine karşı yengi kazandı. Savaşın ardından Cumhuriyet Halk Partisini "Halk Fırkası" adıyla kurdu ve ilk genel başkanı oldu. 29 Ekim 1923'te Cumhuriyetin İlanı ardından Cumhurbaşkanı seçildi. 1938'deki ölümüne dek dört dönem bu görevi yürütmüş olup günümüze değin Türkiye'de en uzun süre cumhurbaşkanlığı yapmış kişidir. Atatürk; çağdaş, ilerici ve laik bir ulus devlet kurmak için siyasal, ekonomik ve kültürel alanlarda sekülarist ve milliyetçi nitelikte yenilikler gerçekleştirdi. Yabancılara tanınan ekonomik ayrıcalıklar kaldırıldı ve onlara ait üretim araçları ve demir yolları millîleştirildi. Tevhîd-i Tedrîsât Kanunu ile eğitim, Türk hükûmetinin denetimine girdi. Seküler ve bilimsel eğitim esas alındı. Binlerce yeni okul yapıldı. İlköğretim ücretsiz ve zorunlu duruma getirildi. Yabancı okullar devlet denetimine alındı. Köylülerin sırtına yüklenen ağır vergiler azaltıldı. Erkeklerin serpuşlarında ve giysilerinde bazı değişiklikler yapıldı. Takvim, saat ve ölçülerde değişikliklere gidildi. Mecelle kaldırılarak yerine seküler Türk Kanunu Medenisi yürürlüğe konuldu. Kadınların sivil ve siyasal hakları pek çok Batı ülkesinden önce tanındı. Çok eşlilik yasaklandı. Kadınların tanıklığı ve miras hakkı, erkeklerinkiyle eşit duruma getirildi. Benzer olarak, dünyanın çoğu ülkesinden önce olarak Türkiye'de kadınlara ilkin yerel seçimlerde (1930), sonra genel seçimlerde (1934) seçme ve seçilme hakkı tanındı. Ceza ve borçlar hukukunda seküler yasalar yürürlüğe konuldu. Sanayi Teşvik Kanunu kabul edildi. Toprak reformu için çabalandı. Arap harfleri temelli Osmanlı alfabesinin yerine Latin harfleri temelli yeni Türk alfabesi kabul edildi. Halkı okuryazar kılmak için eğitim seferberliği başlatıldı. Üniversite Reformu gerçekleştirildi. Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı yürürlüğe konuldu. Sınıf ve durum ayrımı gözeten lakap ve unvanlar kaldırıldı ve soyadları yürürlüğe konuldu. Bağdaşık ve birleşmiş bir ulus yaratılması için Türkleştirme siyaseti yürütüldü. Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları, Türk Hava Yolları, Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü, Hıfzıssıhha Enstitüsü, Türkkuşu, Sümerbank, Etibank, Türk Tarih Kurumu, Türk Dil Kurumu, Diyanet İşleri Başkanlığı ve daha birçok kamu kurumu Atatürk tarafından veya Atatürk'ün desteğiyle kuruldu. Yerli tarım, tekstil,Webster, The Turkey of Atatürk: Social Process in the Turkish Reformation, 260Doğan, Formation of factory settlements within Turkish industrialization and modernization in 1930s: Nazilli printing factory makine, uçak ve otomobilStone, Norman „Talking Turkey“. National Interest, Güz 2000, sayı 61. endüstrilerinin gelişimini destekledi. Tüm bunlara karşın Atatürk'ün hedefleri ile ülkenin sosyopolitik yapısı arasındaki uçurum kapanmadı. == Adı ve soyadı == Mustafa adını babası Ali Rıza Efendi kendi dedesinin adı olduğundan dolayı vermiştir. Çünkü Ali Rıza Efendi'nin babasının adı olan Ahmed adı ağabeylerinden birisine verilmişti. Mustafa'ya neden Kemal isminin verildiğine yönelik ise çeşitli iddialar vardır. Afet İnan, bu ismi ona matematik öğretmeni Üsküplü Mustafa Efendi'nin Kemal adının anlamında olduğu gibi onun "mükemmel ve olgun" olduğunu göstermek için verdiğini söylemiştir.Afet İnan, Atatürk hakkında hâtıralar ve belgeler, Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1959, s. 8 Ali Fuat Cebesoy ise bu adı matematik öğretmeninin onu kendisinden ayırt etmek için koyduğunu belirtir.Ali Fuat Cebesoy, Sınıf arkadaşım Atatürk: Okul ve genç subaylık hâtıraları, İnkılâp ve Aka Kitabevleri, 1967, s. 6 : "Benim adım Mustafa. Senin adın da Mustafa. Arada bir fark olmalı, ne dersin, senin adının sonuna bir de Kemal koyalım." Atatürk'ün bir biyografisini yazmış olan yazar Andrew Mango ise Mustafa'nın bu adı Namık Kemal'in adında "Kemal" bulunduğu için kendisinin koyduğunu iddia etmektedir.Mango, Andrew (2004). Atatürk. Londra: John Murray. ISBN 978-0-7195-6592-2, s. 37. 1921-1934 yılları arasında Gazi Mustafa Kemal unvan ve adıyla veya sadece Gazi unvanıyla anılan Mustafa Kemal'e 21 Haziran 1934 tarih ve 2525 sayılı Soyadı Kanunu'nun kabulünden sonra TBMM tarafından çıkarılan 24 Kasım 1934 tarih ve 2587 sayılı Kemal öz adlı Cümhur Reisimize verilen soyadı hakkında kanun ile Atatürk soyadı verilmiştir. Yine aynı kanuna göre "Atatürk" soyadı veya öz adı başka kimse tarafından alınamaz, kullanılamaz. Gazi Mustafa Kemal'e "Atatürk" soyadı Saffet Arıkan'ın armağanıdır. Soyadı Kanunu çıkmasına rağmen Mustafa Kemal'e henüz bir soyadı verilmemişti. Atatürk ifadesi ilk kez II. Türk Dili Kurultayı'nda Türk Dili Tetkik Cemiyeti'ne başkan seçilen Saffet Arıkan'ın Dil Bayramı için hazırladığı nutkun taslağında yer almıştır. Nutkun taslağına Dolmabahçe Sarayı'nda göz atan Mustafa Kemal, nutkun giriş cümlesinde yer alan Ata Türk ifadesini "çok güzel bir buluş" diyerek beğenmiş ama nutkun sonunda yer alan Türk Atası ifadesini çok iddialı bularak kaldırtmıştır. Dil Bayramı günü İstanbul Radyosu'nda Saffet Arıkan tarafından okunan nutuk, bir gün sonra Hâkimiyet-i Milliye gazetesinde yazılı olarak yayımlanmıştır. Saffet Arıkan, soyadı bulmak amacıyla Atatürk ifadesini kullanmamıştı ama bu ifadeyi çok beğenen Mustafa Kemal, Ankara'ya döndükten sonra fikrini sormak için Naim Hazım Onat'a "Atatürk mü, Türkata mı?" diye sormuş, Naim Hazım Onat da "Birincisi" karşılığını vermiştir. Daha sonradan Naim Hazım Onat'ın da bulunduğu bir sofrada Mustafa Kemal, Atatürk soyadı için Saffet Arıkan'ı göstererek "Beyefendinin armağanlarıdır" demiştir. Atatürk soyadını Arıkan'ın bulduğunu ilk kez orada öğrenen Onat, Arıkan'ın yanına giderek "Bunu siz mi buldunuz?" diye sormuş, Arıkan da gülümseyerek "İltifat buyuruyorlar" demiştir. Atatürk, Mustafa Kemal adını askeriyede faaliyet gösterdiği yıllar içindeki gelişimi ve başarılarından mütevellit hak ettiği Bey (1911), Paşa (1916) ve Gazi (1921) unvanlarıyla birlikte kullandı ve hem yaşadığı dönemde hem de ölümünden sonra o adla tanınır oldu; cumhurbaşkanlığına seçildiği 1923'ten, kendisine Atatürk soyadının verildiği 1934'e dek gazete gibi medya organlarında ona sıkça "Gazi" denerek hitap edilirdi. 1935'te, Soyadı Kanunu'ndan sonra çıkarılan nüfus cüzdanlarından ikincisinde, Arapça bir ad olan Kemal'i milliyetçi tavrı doğrultusunda Eski Türkçede "büyük kale" anlamına geldiği iddia edilenMurat Belge, Tanıl Bora, Murat Gültekingil. Milliyetçilik (2002), İletişim Yayınları, s. 254 KamâlTürklük araştırmaları dergisi, 17-18. sayılar (2005), Marmara Üniversitesi. Fen-Edebiyat Fakültesi, s. 152 adıyla değiştirdi. 1934 ve 1935'te çıkarılan iki nüfus cüzdanına da Mustafa adı yazılmadı. Atatürk'ün Kemal yerine kullandığı adla ilgili olarak Atatürk hayatta iken Anadolu Ajansı tarafından şöyle bir açıklama yapılmıştır: > "İstihbaratımıza nazaran, Atatürk'ün taşıdığı Kamâl adı Arapça bir kelime > olmadığı gibi, Arapça Kemal kelimesinin delâlet ettiği manada da değildir. > Atatürk'ün muhafaza edilen öz adı, Türkçe 'ordu ve kale' manasında olan > Kamâl'dır. Son 'â' üstündeki tahfif işareti 'l'i yumuşattığı için, telâffuz > hemen hemen Arapça 'Kemal' telâffuzuna yaklaşır."Niyazi Ahmet Banoğlu, > Atatürk'ün İstanbul'daki Hayatı, 2. cilt, Millî Eğitim Matbaası, 1974, s. > 131 Ancak doğrudan doğruya kale ve ordu anlamına gelen kamâl sözcüğüne sözlüklerde rastlanılmamaktadır. Özbekçenin açıklamalı bir sözlüğü olan Oʻzbek tilining izohli lugʻati adlı sözlükte qamal sözcüğünün tanımında bu iki sözcük birlikte geçmektedir: Şehir, kale, ordu vb.ni teslim olmaya zorlamak amacıyla düşman koşunlarını kuşatmaya alma ve bu durumda tutma; kuşatma, muhasara. Aynı sözcük Kazakçada "kale" ve "sur" anlamlarına gelmektedir. Atatürk, 1937 yılının mayıs ayından itibaren adının eski yazılışına (Kemal) geri döndü. Yumuşak bir geçiş yapmak için ya hiç kullanmayarak ya da belgelere "K. Atatürk" imzasını atarak bu ismi elinden geldiğince kullanmaktan kaçındı. Resmî bir açıklama hiç yapılmadı. Ancak Atatürk'ün adının geçtiği konunun Dil Devrimi ile bağlantılı olduğu açıktı. ==Çocukluk ve gençlik (1881-1904)== 200px|küçükresim|sol|Mustafa Kemal'in Manastır Mekteb-i İdâdî-i Şâhânesi karnesi küçükresim|200px|sol|Harp Okulu'nda arkadaşları ile birlikte, 1901 1839'da Kocacık'ta doğduğu sanılan babası Ali Rıza Efendi, aslen Manastır'a bağlı Debre-i Bâlâ'dandır. Falih Rıfkı Atay, Vamık Volkan, Norman Itzkowitz, Müjgân Cunbur, Numan Kartal ve Hasan İzzettin Dinamo'ya göre, babasının ailesi 14-15. yüzyılda Anadolu'dan bölgeye göç etmiş olan Kocacık Yörüklerindendir. Bazı yabancı kaynaklara göre ise babasının ailesinde Arnavut veya Slav kökenli Müslümanlar olabilir.Ernest Jackh The Rising Crescent, Goemaere Press, 2007, s. 31, Turkish mother and Albanian father Isaac Frederick Marcosson, Turbulent years, Ayer Publishing, 1969, s. 144. Ali Rıza Bey öncelikle dini vakıfları denetleyen bir memur olarak çalışmış, 93 Harbi öncesinde 1876-77 yıllarında yerel birliklerde gönüllü teğmen olarak görev yapmıştır. Zübeyde Hanım ile evlendikten sonra Selanik'te gümrük memurluğu ve kereste ticaretiyle meşgul oldu.Türk Dili: Dil ve Edebiyat Dergisi, 493-498. sayılar (1993), Türk Dil Kurumu, s. 135 Annesi Zübeyde Hanım, 1857 yılında Selanik'in batısındaki Langaza'da çiftçi bir ailede doğmuştur. Annesinin kökeni ise Karaman'dan Rumeli'ye gelen Türkmenlerdendir.Sevtap Gamsız, T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük, 2012 İstanbul, s. 12 Ali Rıza Bey ile Zübeyde Hanım 1871 yılında evlendi ve Ali Rıza Bey'in babasına ait olan Yenikapı, Selanik'teki eve yerleştiler.Kutay, Cemal. Atatürk'ün Beraberinde Götürdüğü Hasret: Türkçe İbadet: Ana Dilimizle Kulluk Hakkı, 1. cilt (1998), Aksoy Yayıncılık, s. 130 Atatürk, bu çiftin çocuğu olarak rumî 1296 (miladî 1880-1881) yılında Selanik'te doğmuştur. Doğum günü bilinmemektedir. Kendisine sorulduğunda ise Samsun'a çıktığı 19 Mayıs tarihini doğum günü kabul etmiştir. Fatma, Ömer, Ahmet, Naciye ve Makbule adlı beş kardeşinin ilk dördü küçük yaşta ölmüştür.Tuğlacı, Pars. Çağdaş Türkiye, 1. cilt (1987), Cem Yayınevi, s. 2 Öğrenim çağına gelen Mustafa'nın hangi okula gideceği konusunda annesi ile babası arasında anlaşmazlık çıkmıştı. Annesi Mustafa'nın Hafız Mehmet Efendi'nin mahalle mektebine gitmesini istiyor, babası ise o dönemki yeni yöntemlerle eğitim yapan seküler Mektebi Şemsi İbtidai'nde (Şemsi Efendi Mektebi) okumasını istiyordu. En sonunda önce mahalle mektebine başlayan Mustafa, arkadaşının suçunu üstlenmesi neticesinde yediği falaka cezası sebebiyle bir daha bu okula gitmek istememiştir. Birkaç gün sonra Şemsi Efendi Mektebine geçti.Atatürkçü düşünce (1992), Atatürk Araştırma Merkezi, Türk Tarih Kurumu Basımevi, s. 696 Atatürk, okul seçimindeki bu kararı için hayatı boyunca babasına minnettarlık duymuştur. 1888'de babasını kaybetti.Baba, İmran. Културните взаимодействия на Балканите и турската архитектура. Международен симпозиум 17-19 май 2000, Шумен-България (2001), Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı, s. 24 Bir süre Rapla Çiftliği'nde annesinin üvey kardeşi Hüseyin'in yanında kalıp hafif çiftlik işleriyle uğraştıktan sonra, eğitimsiz kalacağından endişe eden annesinin isteğiyle Selanik'e döndü, halasının yanına yerleşti ve okulunu bitirdi.Aydemir, Şevket Süreyya. Tek adam (1963), Remzi Kitabevi, s. 44 Bu arada Zübeyde Hanım, Selanik'te gümrük memuru olan Ragıp Bey ile evlendi.Bayhan, Fatih. Gölgesinde Mustafa Kemal büyüten kadın Zübeyde Hanım (2008), Pegasus Yayınları, s. 78 Şimdi müze olan Koca Kasım Paşa Mahallesi Islahhane Caddesi'ndeki ev, 1870'te Rodoslu müderris Hacı Mehmed Vakfı tarafından yaptırılmış ve 1878'de yeni evlenen Ali Rıza Bey tarafından kiralanmıştır ancak o öldükten sonra Mustafa ve ailesi bu evden yanındaki 2 katlı, 3 odalı ve mutfaklı daha küçük bir eve taşınmışlardır.İzmir Ticaret Odası, Atatürk'ün Evi - Bir ulusun geleceğinin doğduğu yer, y.y, t.y.: Mustafa, seküler bir okul olan ve bürokrat yetiştiren Selânik Mülkiye Rüştiyesine kaydoldu. Ancak muhitindeki askerî öğrencilerin üniformalarından da etkilenerek annesinin karşı çıkmasına rağmen 1893'te Selânik Askerî Rüştiyesine girdi. Bu okulda matematik öğretmeni Yüzbaşı Üsküplü Mustafa Sabri Bey, ona anlamı "mükemmellik, olgunluk" olan Kemal ismini verdi. Fransızca öğretmeni Yüzbaşı Nakiyüddin Bey (Yücekök), özgürlük düşüncesiyle genç Mustafa Kemal'in düşünce yapısını etkiledi. 1895'te sınıf dördüncüsü olarak mezun oldu. Mustafa Kemal Kuleli Askerî İdadisine girmeyi düşündüyse de ona ağabeylik yapan Selânikli subay Hasan Bey'in Manastır'daki eğitimin daha iyi olduğu yönündeki tavsiyesine uyarak 1896'da Manastır Askerî İdadisine kaydoldu. 1896-1899 arasında eğitim gördüğü Manastır Askerî İdadisinde tarih öğretmeni Kolağası Mehmet Tevfik Bey (Bilge), Mustafa Kemal'in tarihe olan merakını güçlendirdi. Okulda Fransızca öğrendi, Selanik'te geçirdiği yaz tatillerinde de Fransızca kurslarına devam etti. 19 Nisan 1897'de başlayan Osmanlı-Yunan Savaşı'na gönüllü olarak katılmak istediyse de hem idadi öğrencisi olduğu için hem de 16 yaşında olduğundan dolayı cepheye gidememiştir. Kasım 1898'de Manastır Askeri İdadisinden sınıf ikincisi olarak mezun oldu.Celâl Erikan, Komutan Atatürk, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Ankara, 1972, s. 72. 13 Mart 1899'da İstanbul'da Mekteb-i Harbiye-i Şahaneye girdi. Harbiye'ye girdikten iki ay sonra sınıf çavuşu oldu. Birinci sınıfı 27., ikinci sınıfı 11., üçüncü sınıfı 549 kişi arasından piyade sınıf sekizincisi (1317 - P.8) olarak bitirdi ve 10 Şubat 1902'de piyade mülazım (bugünkü ismiyle Teğmen) rütbesiyle kurmay subayların yetiştirildiği Harp Akademisine girmeye hak kazandı. Mekteb-i Harbiye-i Şahane'nin akabinde Erkan-ı Harbiye Mektebine (Harp Akademisi) devam etti ve kurmay subaylık eğitimi aldı. Harp Akademisi'ndeyken arkadaşları ile birlikte hükûmetin yönetimi ve politikaları konusunda fark ettikleri eksiklik ve hataları açıklamak için elle yazılmış bir gazete çıkardılar. Okul yönetimi tarafından takip edilseler de ceza almadılar ve okul bitene kadar gazete çalışmalarına devam ettiler. 11 Ocak 1905'te kurmay yüzbaşı rütbesiyle mezun oldu.T.C. Genelkurmay Harp Tarihi Başkanlığı Yayınları, Türk İstiklâl Harbine Katılan Tümen ve Daha Üst Kademelerdeki Komutanların Biyografileri, Genkur. Basınevi, Ankara, 1972, s. 1-17. == Askerlik (1905-1918) == === Erken dönem === küçükresim|Mustafa Kemal (Beyrut, 1906) (Renklendirilmiş) küçükresim|sağ|Kurmay Yüzbaşı Mustafa Kemal arkadaşları ile Şam'da. (Haziran 1907) Kurmay Yüzbaşı Mustafa Kemal, mezuniyetinin ardından merkezi Şam'da bulunan 5. Ordu'ya staj amacıyla gönderildi. Bu stajında piyade, süvari ve topçu sınıflarında görev aldı. 1905-1907 yılları arasında Şam'da Lütfi Müfit Bey (Özdeş) 5. Ordu emrinde görev yaptı. İlk stajı 5. Ordu'ya bağlı 30. Süvari Alayı'nda gerçekleşti. Bu dönemde düşük rütbeli stajyer bir kurmay subay olarak Suriye'nin çeşitli bölgelerindeki isyanlarla ilgilenen Mustafa Kemal, "küçük savaş" (gerilla savaşı) üzerine tecrübe kazandı. İsyanlarla uğraştığı dört aydan sonra Şam'a döndü. Ekim 1906'da Binbaşı Lütfi Bey, Dr. Mahmut Bey, Lüfti Müfit (Özdeş) Bey ve askerî tabip Mustafa Cantekin ile Vatan ve Hürriyet adlı bir cemiyeti kurduktan sonra ordudan izinsiz Selânik'e gitti. Selânik Merkez Komutan Muavini Yüzbaşı Cemil Bey (Uybadın)'in yardımıyla karaya çıktı ve orada cemiyetinin şubesini açtı. Bir süre sonra arandığını öğrendi ve ona ağabeylik yapan Albay Hasan Bey, Tel Aviv'e dönüp oranın komutanı Ahmet Bey'e Mısır sınırında Bîrüssebi'ye gönderildiğini bildirmesini önerdi. Ahmet Bey de Mustafa Kemal'i Bîrüssebi'ye tayin etti ve bir süre sonra topçu staj için tekrar Şam'a gönderildi. 20 Haziran 1907'de Kolağası (kıdemli yüzbaşı) oldu ve 13 Ekim 1907'de 3. Ordu'ya kurmay olarak atandı ancak Selânik'e vardığında 'Vatan ve Hürriyet'in şubesinin İttihat ve Terakki Cemiyeti'ne ilhak edildiğini öğrendi. Bu yüzden kendisi de Şubat 1908'de İttihat ve Terakki Cemiyeti'ne üye oldu (üye numarası: 322).Kâzım Karabekir (Haz: Faruk Özerengin), İttihat ve Terakki Cemiyeti 1896-1909, Emre Yayınları, İstanbul, 1994, s. 322. 22 Haziran 1908'de Rumeli Doğu Bölgesi Demiryolları Müfettişliğine atandı. 23 Temmuz 1908'de meşrutiyetin ilanından sonra Aralık 1908 sonlarında İttihat ve Terakki Cemiyeti tarafından toplumsal ve siyasal sorunları ve güvenlik problemlerini incelemek üzere bugünkü Libya'nın bir parçası olan Trablusgarp'a gönderildi. Burada 1908 Devrimi'nin fikirlerini Libyalılara yaymaya ve buradaki nüfusun farklı kesimlerinden gelenleri Jön Türk politikasına kazanmaya çalıştı.Rachel Simon (1999). 'Reformlara Başlangıç: Mustafa Kemal Libya'da.' Jacob M. Landau (Yay. Haz.) (1999).Atatürk ve Türkiye'nin Modernleşmesi, İstanbul: Sarmal, ISBN 975-8304-18-6 (s. 39-48) içinde. s. 40. Bu siyasi görevin yanı sıra bölge halkının güvenliği ile de ilgilendi. Kentin dışında yapılan bir savaş tatbikatında Bingazi Garnizonuna önderlik ederek askerlere modern taktikler öğretti. Bu tatbikat süresince isyana meyilli Şeyh Mansur'un evini sararak bölgede sistem karşıtı başka güçlü kişilere örnek olması amacıyla onu kontrol altına aldı. Ayrıca hem kentli insanları hem de kırsal bölge insanlarını korumak için bir yedek ordu planlamaya başladı.Rachel Simon, a.g.e., s. 46. 13 Ocak 1909'da 3. Ordu'ya bağlı Selânik Redif Fırkasının Kurmay Başkanı oldu ve 13 Nisan 1909'da Meşrutiyet'e karşı 3. Ordu'ya bağlı Taşkışla'da konuşlanmış 2. ve 4. Avcı Taburlarının isyanıyla başlayan, diğer birliklerin katılımıyla genişleyen 31 Mart Ayaklanması'nı bastırmak üzere Selânik ve Edirne'den yola çıkarak Mirliva Mahmud Şevket Paşa komutasında 19 Nisan 1909'da İstanbul'a girecek olan Hareket Ordusu'na bağlı birinci kademe birliklerinin kurmay başkanı oldu. Daha sonra 3. Ordu Kurmaylığı, 3. Ordu Subay Talimgâhı Komutanlığı, 5. Kolordu Kurmaylığı, 38. Piyade Alayı Komutanlığı görevlerinde bulundu. Stuart Kline'ın Türk Havacılık Kronolojisi kitabına göre, Mustafa Kemal, 1910'da Fransa'da düzenlenen Picardie Manevraları'na katıldı. Burada yeni üretilen uçakların deneme uçuşları yapılıyordu. Ali Rıza Paşa, bu uçuşlardan birine katılmak isteyen Mustafa Kemal'i önledi. Ve akabinde uçuş yapan o uçak dönüş esnasında yere çakıldı. Bazı kaynaklar tarafından, bu hikâyeye dayanarak Atatürk'ün uçağa binmekten korktuğu iddia edilse de kitabın yazarı Kline, Atatürk'ün olaydan sonra 3 defa uçağa bindiğinden bahseder. Mustafa Kemal, dönüşünün ardından 27 Eylül 1911'de İstanbul'da Genelkurmay Karargâhı'nda görev aldı.Türkiye Diyanet Vakfı İslâm ansiklopedisi, 31. cilt (2006), Türkiye Diyanet Vakfı, s. 340 === Trablusgarp Savaşı === küçükresim|Mustafa Kemal Trablus'ta. (1912) 1911'de İtalyanlar, Osmanlı İmparatorluğu'nun Kuzey Afrika'daki son toprakları olan Trablus vilayeti ile doğrudan merkeze bağlı olan ve müstakil sancak da denilen Bingazi'yi ele geçirmek amacıyla savaş ilan etti. 29 Eylül 1911'de verilen bir nota ile bu savaşın belirli sebeplerle başlayacağı bildirildi. Bunun üzerine İtalyan kuvvetleri herhangi bir müzakere olmaksızın 4 Ekim 1911'de Trablus'a saldırdı. Osmanlılar, başlayan Trablusgarp Savaşı'nda zor durumdaydı; Harbiye Nazırı olarak görevini sürdüren Mahmud Şevket Paşa, Mekteb-i Harbiye'de subaylarla yaptığı bir toplantıda kara ordusunun ve donanmanın zayıflığı sebebiyle Trablus'un savunulamayacağını itiraf etmişti. İtalya tarafında da durum pek farklı değildi, onlar da yeterince gelişmiş olmadıkları için bu mücadeleye iyi hazırlanamamışlardı. Mustafa Kemal bu esnada İstanbul'daki Genelkurmay'a atanmıştı ancak bu göreve başlamadan Trablusgarp'a doğru yola çıkacaktı. Bunun üzerine Binbaşı Enver Bey, Fuat, Nuri ve Binbaşı Fethi gibi diğer İttihatçı subaylar gibi Kolağası Mustafa Kemal de Trablusgarp'a gitmeye karar verdi. Mustafa Kemal İstanbul'dan ayrılmadan önce İttihat ve Terakki merkez komitesinden para istemiş, Enver'e katılması söylenip para verilmeyince kendi imzaladığı senetlerle 200 sterlin toplayarak Trablusgarp'a doğru yola çıkmıştı. İtalyan kuvvetleri bir ay içerisinde Trablus'tan Bingazi'ye kadar olan kıyıları işgal etmişti. Osmanlı kuvvetleri, bir saldırı beklenmediği için buradaki kuvvetlerini Yemen'e sevk etmiş ve bu nedenle İtalyanlara karşı savunmasız kalınmıştı. O bölgede yalnızca 4.000 asker bulunuyordu. Bunun üzerine, 15 Ekim 1911'de, Tanin gazetesi muhabiri Mustafa Şerif Bey kimliğini kullanan Mustafa Kemal, Ömer Naci ile Sapancalı Hakkı ve Yakub Cemil adında iki fedai eşliğinde bir Rus gemisiyle İstanbul'dan ayrıldı.Tuğlacı, Pars. Çağdaş Türkiye, 1. cilt (1987), Cem Yayınevi, s. 14 Mustafa Kemal ile grubu, Mısır'da Kahire ve İskenderiye üzerinden Bingazi'ye gitmeyi amaçlıyordu. Mustafa Kemal 29 Ekim'de İskenderiye'den yola çıktıktan kısa bir süre sonra yaralandı ve geri dönerek iki hafta İskenderiye'de hastanede yatmak zorunda kaldı. Çocukluk arkadaşları Nuri ve Fuat ile burada buluşup tekrar yola çıktı. 29 Kasım'da trenle İskenderiye'den ayrıldılar, aynı gün vardıkları son istasyondan 1 Aralık'ta develerle ayrılarak 8 günlük yolculuğun ardından Libya sınırına, 12 Aralık'ta ise sınırın 80 km batısındaki Resuldefne'ye vardılar. Mustafa Kemal yoldayken Bingazi bölgesi komutanı olan Enver Bey'e 30 Kasım'da genelkurmay başkanlığı Mustafa Kemal'in binbaşılığa terfi ettiğini bildirdi. Mustafa Kemal 18 Aralık 1911 günü Enver'in Harbiye Nazırlığı'na çektiği bir telgrafa göre, "kendi isteğiyle" orduya katıldı. Mustafa Kemal ilk olarak 22 Aralık'ta Tobruk yakınında İtalyanlarla çarpıştı. İtalyanlar Tobruk'u 4 Ekim'de ele geçirmişti ancak tüm sahil boyunda olduğu gibi Tobruk bölgesinde de Osmanlı birlikleri ve Arap kabilelerinin gerilla savaşı sebebiyle ülkenin iç kesimlerine ilerleyememişlerdi. Bununla birlikte, Türk subaylarındaki teşkilatlanmacılık ve İtalya'nın tam anlamıyla gelişimini tamamlayamamış, geri kalmış olması da iç kesimlere kadar ilerleyememelerinin bir sebebi olarak görülmektedir. Buna rağmen, İtalyanlar, Osmanlıları zorlamak için On İki Adalar'a da saldırdı. İlk başta doğudaki birliği Mustafa Kemal, batıyı ise Enver komuta ediyordu; harekât hacmi büyüyünce Enver tüm cepheyi, Mustafa Kemal ise Derne bölgesini komuta etmeye başladı. Derne'deki 16-17 Ocak 1912 taarruzunda gözünden yaralanıp bir ay hastanede tedavi gördü ve 6 Mart'ta Derne Komutanlığı'na getirildi.Turco-Italian War 1911-12, The Encyclopedia Americana (1954). cilt 27, s. 175-177. Fakat daha sonra gözünden tekrar rahatsızlandı ve bir hafta boyunca yataktan kalkamadı. 3 Mart 1912'deki Derne Muharebesi'nde Osmanlı kuvvetleri 63 ölü ve 168 yaralı verirken, İtalyanlar yaklaşık 200 ölü verdiler. Bu esnada Mustafa Kemal Derne hattının tümünü komuta ediyordu ve komutası altında sekiz Osmanlı subayı, 160 asker, bazı gönüllüler, bir topçu bölüğü, İtalyanlardan ele geçirilen iki makineli tüfek ve 7.742 Arap askeri vardı. Arap askerlerini Senusi zaviyeleri sağlıyordu ve başlarındaki şeyhleri Osmanlı subaylarına bağlıydı. Bu kuvvet 15.000-16.000 İtalyan askerini Ekim 1911-Eylül 1912 arasında Derne'de tutmayı başardı. 11 Eylül 1912'de İtalyanlar, başarısızlıkların ardından yapılan komuta değişikliğinin ardından Derne'den çıkmak için güçlü bir hücum başlattılar ancak Mustafa Kemal komutasındaki Türk ve Araplar tarafından tekrar durduruldular. Sahil şeridinde sıkışan İtalyan kuvvetleri, Osmanlıları barışa zorlamak için Doğu Akdeniz ve Kızıldeniz'e saldırılar düzenlemeye karar verdi. 1912 Mart ayında Beyrut, Nisan ayında Çanakkale Boğazı, Mayıs ayında ise Rodos ve ve On İki Adalar'a saldırdılar. Bu nedenlerle Orta Doğu'da Berlin Konferansı ile sağlanan barış ortamının bozulacağından endişe eden Rusya, İngiltere ve Fransa ara buluculuk faaliyetlerine başladı. Fakat Libya'nın İtalyanlara verilmesine yönelik şartların konuşulduğu bu girişimler, İttihatçılar tarafından kabul görmedi. Savaş devam ederken, Mustafa Kemal Temmuz 1912'de savaşın ilerleyen zamanda daha iyi incelenmesine olanak sağlayan iki emir verdi. Emirlerden 13/14 Temmuz'da verdiği birincisi, tüm subayların iki askeri gazeteyi okumaları ve dünyadaki gelişmeler ile Osmanlı ordusunun başarılarından haberdar olmalarını içeriyordu. İkinci emir ise 22 Temmuz'da verdiği, tüm subayların savaştaki tecrübelerini tarih, bulunulan şartlar, komutanın emirleri, yapılan harekât ve sonuçları ve askerlerin psikolojik durumunu da içerecek şekilde bir ay içerisinde yazmaları konusundaki emirdi. Bu sayede Batılı bir düşmana karşı savaşta edinilen tecrübeleri yazılı hâle getirmeyi amaçladı. Mustafa Kemal bu savaşta özellikle gerilla savaşı, derme çatma birlikleri yönetme, istihbarat toplama, lojistik destek gibi askeri tecrübenin yanı sıra, Arap kabile liderleriyle yaptığı görüşmeler ve pazarlıklar ile diplomasi alanında da önemli tecrübe kazandı. Nitekim buradaki başarısı kendisinin de adının yayılmasını sağladı. Aynı yılın eylül ayında başlayan barış görüşmelerine rağmen çatışmalar sürerken, Karadağ'ın 8 Ekim'de Osmanlı Devleti'ne savaş ilan etmesi ile I. Balkan Savaşı başladı. Karadağ'ı takiben, Bulgaristan, Sırbistan ve Yunanistan da Osmanlı Devleti'ne savaş ilan etti. İlk başta Enver'in İstanbul'a dönmesi ve Mustafa Kemal'in cepheyi devralmasına karar verilmişti ancak Osmanlıların karşılaştığı tehlikenin boyutları ortaya çıkınca çoğu subay İstanbul'a geri döndü ve cephe Enver'in kardeşi Nuri komutasına girdi. Bu esnada Balkan Savaşı nedeniyle Osmanlı hükûmeti İtalyanlarla barışa razı oldu. Balkan Savaşları başladığında Trablusgarp'ta görev yapan Derne Komutanı Mustafa Kemal ve Binbaşı Nuri Bey, bu savaşlarda görev almak istediler. Mustafa Kemal, dönemin Osmanlı Harbiye Nazırı Enver Bey'in de izni ile 24 Ekim 1912'de Trablusgarp'tan ayrıldı. Viyana, Macaristan ve Romanya üzerinden İstanbul'a döndü. Bunu tercih etme nedeni ise gözlerini Avusturya'da tedavi ettirebilmekti. Bununla birlikte, bölgede direnişe devam eden subaylar da vardı. Şehzade Osman Fuad Efendi de bu isimlerden biriydi. Diğer subaylarla beraber Trablusgarp'ı terk eden Mustafa Kemal, Kasım 1912'de İstanbul'a vardı. Osmanlı hükûmeti ile İtalya arasında 18 Ekim 1912'de Uşi Antlaşması imzalandı. Bu antlaşma ile, Trablus İtalyanlara verilirken İtalya da savaş tazminatı olarak 90 bin altın ödeyecek ve sahip olduğu kapitülasyonlar da ilga edilecekti. Ayrıca savaş sırasında İtalyanlarca işgal edilen On İki Adalar da geçici olarak İtalyanlara bırakıldı. İtalyanlar, Osmanlı güçleri Trablus'u boşalttıktan sonra adalardan ayrılacaktı. Padişah naibi olarak vezir rütbeli bir memur Trablus'a gönderilecek, vakıflar ile halkın dini haklarına uyulup uyulmadığı denetlenecek, din görevlerinin tayini ise İstanbul'dan Şeyhülislamlık tarafından yapılacaktı. Halk ise Senusi tarikatı şeyhi Ahmed eş-Şerif es-Senusi önderliğinde Trablus'ta Mondros Mütarekesi'ne kadar direnmeye devam etti. === Balkan Savaşları === ==== Birinci Balkan Savaşı ==== Mustafa Kemal, 1912 Kasım'ında İstanbul'a vardığında Osmanlıların Avrupa kıtasındaki topraklarından geriye sadece başkent İstanbul ile hemen batısı, Çanakkale yarımadası ve kuşatılmış üç kent olan İşkodra, Yanya ve doğu Trakya'nın en büyük şehri olan Edirne kalmıştı. Bulgar kuvvetleri Çatalca'ya kadar gelmiş, başkent İstanbul'u tehdit ediyordu. 21 Kasım 1912'de karargâhı Bolayır'da bulunan Bahr-i Sefit Boğazı Kuvayi Mürettebesi (Akdeniz Boğazı Bileşik Gücü) Harekât Şubesi Müdürlüğü'ne atandı. Gücün komutanı Fahri Paşa, kurmay başkanı ise okul arkadaşı Fethi (Okyar) idi. Mustafa Kemal Bolayır'dayken, 23 Ocak 1913'te Enver ve taraftarlarının yaptığı Bâb-ı Âli Baskını ile iktidar İttihat ve Terakki'ye geçmişti. 30 Ocak tarihinde Mahmut Şevket Paşa hükûmeti büyük güçlerin önerdiği barış koşullarını reddetti. 3 Şubat'ta ateşkesin süresi doldu ve Bulgarlar tekrar Edirne'yi bombalamaya başladılar. Bulgar saldırısı üzerine Erkân-ı Harbiye-i Umumiye Reisi Ahmed İzzet Paşa tarafından Akdeniz Boğazı Bileşik Gücü'nün batıdan Bulgarlara saldıracağı, Hurşit Paşa'nın komutasında ve Enver'in kurmay başkanı olduğu 10. Kolordu'nun denizden Şarköy'e çıkarak güneyden Bulgarların arkasına saldıracağı bir hücum planlandı. Operasyon detaylıca planlandı ve Ocak sonlarında prova edildi. Bir fırtına sebebiyle 8 Şubat'a ertelenen hücumda, Şarköy'e çıkacak birlikler gecikti. 10. Kolordu yarım gün geç şekilde Şarköy'e çıkartma yaptı ancak Bileşik Güç bu esnada askerlerinin yarısını yitirerek geri püskürtüldü. Bulgarların kıskaca alınamayacağı ortaya çıkınca, 10 Şubat'ta çıkartma kuvveti geri çekildi. Gereken ateş desteği sağlayacak savaş gemilerinin geç gelmesi, koordinasyonun sağlanamaması ve Bulgarların hatlarını güçlendirmesi sebebiyle operasyon başarısız oldu. Ortak harekâtın başarısızlığının ardından 17-18 Şubat'ta iki birliğin komuta heyetleri arasında tartışma çıktı; tartışmada 10. Kolordu komutanı Hurşit Paşa'nın tarafını tutan Mahmut Şevket Paşa, politik sebeplerle onu her iki gücün komutanlığına getirdi. Gelibolu açıklarında bekleyen 10. Kolordu'yu Çatalca'ya gönderme önerileri kabul edilmeyen ve Hurşit Paşa'nın komutan olduğu kendilerine bildirilen Fahri Paşa, Fethi ve Mustafa Kemal görevlerinden istifa ettiler. Bunun üzerine Mahmut Şevket Paşa, Hurşit Paşa ve Enver'le birlikte Bolayır'a gidip komutanlar arasında uzlaşma sağladı. Fahri Paşa görevden alındı, rağmen Fethi Bolayır'dan ayrılarak İstanbul'a gitti, ikna edilen Mustafa Kemal ise Boğazlar'dan ayrı bir komutanlık hâline getirilen Bolayır kolordusunun kurmay başkanı oldu. 19 Mart'ta Yanya Yunanların, 24 Mart 1913'te Edirne Bulgarların eline geçti. Çatalca cephesinde ise son Bulgar hücumu 30 Mart'ta gerçekleşti. 16 Nisan'da ateşkes imzalandı. Bunun üzerine Mahmut Şevket Paşa Trakya'da Midye-Enez hattının batısında kalan topraklar ile Edirne'yi vermeyi kabul etmek zorunda kaldı ve 30 Mayıs 1913'te Londra'da barış anlaşması imzalandı. 11 Haziran'da Mahmut Şevket Paşa bir suikast sonucu öldürüldü, yerine Sait Halim Paşa geçti. ==== İkinci Balkan Savaşı ==== Birinci Balkan Savaşı'nı kazanan Balkan devletleri, savaşın hemen ardından ele geçirdikleri bölgeleri paylaşma konusunda anlaşmazlığa düştüler. Yunanistan ile Sırbistan, Romanya'nın toprak isteminde bulunduğu Bulgaristan'a karşı birlikte harekete geçmeye karar verdiler. Ancak Bulgaristan ilk saldıran taraf oldu. 29-30 Haziran gecesi Bulgarlar, Makedonya'daki Sırp ordusuna saldırdılar ancak yenildiler. Yunanlar da Selanik'ten doğuya doğru ilerleyip Güney Makedonya'nın tümünü işgal ettiler. Bu durum üzerine Bulgarlar, Osmanlı ordusu karşısındaki güçlerinin ana bölümünü diğer cephelere kaydırdılar. İttihat ve Terakki Cemiyeti, kaybedilen toprakları yeniden ele geçirmek için bu fırsatı değerlendirdi. 18 Temmuz'da Osmanlı ordusu Edirne'ye doğru bir harekâta başladı ve 21 Temmuz 1913'te çok az direnişle karşılaşarak şehri aldı. Bir yazara göre Edirne'ye ilk giren birlik Mustafa Kemal'in Bolayır kolordusuna bağlı bir tugaydı ancak saldırıya katılan birliklerin başında Hurşit Paşa bulunuyordu. Mustafa Kemal'in Bolayır kolordusu ayrıca Dedeağaç'ı da ele geçirdi. 29 Eylül 1913'te Bulgar temsilcilerinin İstanbul'da imzalanan barış anlaşması ile savaş sona erdi. Savaşın sonunda Batı Trakya'daki Türk nüfusu, İstanbul ve İzmir başta olmak üzere Osmanlı topraklarına göçe başladı. Mustafa Kemal annesi Zübeyde Hanım için Dolmabahçe Sarayı'na inen Akaretler yokuşunda bir ev buldu. Üvey babası Ragıp'ın on altı yaşındaki yeğeni Fikriye de Sultan Ahmet Camii yakınında bir eve yerleşti. === Askerî ataşelik === küçükresim|Mustafa Kemal Sofya Ataşemiliteri iken, verilen kostümlü baloya Yeniçeri kıyafeti ile katılmıştır. küçükresim|Kurmay Yarbay Mustafa Kemal arkadaşlarıyla Sofya'da, 1914. İkinci Balkan Savaşı'nın ardından Mustafa Kemal, İstanbul'da Fethi'nin (Okyar) evine yerleşti. Fethi kendini politikaya verme amacıyla, olasılıkla Şarköy harekâtının başarısızlığı sebebiyle askerlikten ayrılmıştı. Ancak İttihat ve Terakki içindeki çekişmelerin ardından Talat, Fethi'ye Sofya büyükelçiliği görevini önerdi. Cemal'e de danışan Fethi, Balkanlar'da dengeyi sağlamak üzere Bulgaristan'la dostluk kurulması göreviyle büyükelçiliği kabul etti ve Mustafa Kemal'i askerî ataşe olarak yanına istedi. Bu isteğin kabul edilmesi üzerine Mustafa Kemal, 27 Ekim 1913'te Sofya askerî ataşeliğine atanarak yakın arkadaşı Sofya sefiri (elçisi) Fethi'nin (Okyar) emri altında çalıştı. Teoride Romanya, Sırbistan ve Karadağ krallıklarının başkentleri Bükreş, Belgrad ve Çetine için de aynı görevi sürdürüyordu ancak uygulamada çalışmaları Bulgaristan sınırları içindeydi. Mustafa Kemal 20 Kasım 1913 tarihinde Sofya'ya vardı. Burada Dondukov Bulvarındaki Splendid Palas Oteli'ne yerleşti ve yedi ay boyunca burada kaldı. Ardından Ferdinand Bulvarı'nda bir daireye yerleşti. Askerî ataşe olarak kendisine ulaşan bilgileri İstanbul'a aktarmakla görevliydi. Burada Bulgaristan başta olmak üzere Balkan devletlerinin politik ve askerî durumlarına dair raporlar hazırladı. Görevi esnasında Bulgaristan'ın Osmanlı'dan bağımsızlığını kazandıktan sonraki askerî, idari ve kültürel gelişmesini yakından inceleme şansı bulduğu gibi Bulgar ordusundan bazı subaylarla da ilişkiler kurdu. Bu görevde iken 1 Mart 1914'te yarbaylığa (kaymakam) yükseldi. Sofya'ya varışından kısa süre sonra Bulgar Genelkurmay başkanından aldığı İstanbul'daki Alman subayların, özellikle Goltz Paşa'nın Osmanlı askerî hareketlilikleri konusunda Bulgarları bilgilendirdiğine dair istihbaratı İstanbul ile paylaşmış, Kâzım Karabekir'den İstanbul'daki Almanların buna öfkelendiği yanıtını almıştı. Mustafa Kemal'in Sofya'da en önemli istihbarat toplama yöntemlerinden biri sosyal etkinliklerdi. Bulgar ordusunun üst ve alt rütbeli subayları, politikacılar ve toplumun önce gelenleri ile görüşmek görevinin bir parçasıydı. Burada iken yazdığı ve 1918'de yayımlanan ilk kitabı Zabit ve Kumandan ile Hasbihal sayesinde Harbiye Nazırı Stiliyan Kovaçev ve kızı Dimitrina ile tanıştı. Burada özellikle Bulgaristan'daki Müslüman Pomaklara yapılan din değiştirme baskısı konusuna (Fethi'nin yanında) müdahil oldu. Sosyal yaşamında en önemli olay 11 Mayıs 1914'te Kral I. Ferdinand'ın da katıldığı bir kıyafet balosuna davet edilmesiydi. Baloya Enver'in özel izniyle İstanbul'daki askerî müzeden gönderilen gerçek bir Yeniçeri üniformasıyla katıldı. Üniformayı geri gönderirken arkadaşı Kâzım'a (Özalp) yazdığı bir mektupta tüm dikkatleri üzerine topladığını ve sorulan soruların Türklerin eski askerî gücü ve zaferleri hakkında konuşma fırsatı sunduğunu anlatmıştı. Sofya'da görevi devam ederken 28 Haziran 1914'te Avusturya tahtının veliahdı Arşidük Franz Ferdinand öldürüldü ve ardından 28 Temmuz 1914'te I. Dünya Savaşı başladı. Enver'in Alman Amiral Souchon'a verdiği gizli emir ile Osmanlı donanması Karadeniz'e açılarak 29 Ekim 1914'te Rus limanlarına hücum etti. Bunun üzerine 2 Kasım'da Rusya, 5 Kasım'da İngiltere ve Fransa Osmanlı'ya, Osmanlı hükûmeti de 11 Kasım'da bu ülkelere savaş ilan etti. Savaş ilanının ardından Mustafa Kemal, Harbiye Nazırlığı'na ve Enver'e başvurarak ön cephede aktif göreve gelmek istedi, ancak Enver askerî ataşelik görevinin daha önemli olduğunu söyleyerek reddetti. Enver'in Kafkasya'da Ruslara karşı savaşmak üzere İstanbul'dan ayrılmasının ardından Enver'in vekili İsmail Hakkı imzasını taşıyan telgrafla Sofya'dan ayrılıp Çanakkale'ye gönderilmek üzere Tekirdağ'da toplanmakta olan 19. Tümen'in komutasına atandı. 20 Ocak 1915'te Sofya'dan ayrıldı. === I. Dünya Savaşı === Mustafa Kemal'in askerî ataşe görevi Ocak 1915'te sona erdi. Bu sırada 28 Temmuz 1914'te I. Dünya Savaşı başladı, Osmanlı Devleti de 29 Ekim 1914'te savaşa girdi. 20 Ocak 1915'te Mustafa Kemal 3. Kolordu emrinde Tekfurdağ'da kurulacak olan 19. Fırka Komutanlığına atandı. ==== Çanakkale Savaşı ==== küçükresim|Miralay Mustafa Kemal Bey, Düztepe siperlerinden harp sahasını gözetlerken. küçükresim|sağ|İstanbul'dan gelen gazetecilere savaş alanını anlatırken, 1915. 2 Kasım 1914'te Rusya, Osmanlı'ya savaş ilan etti. Bunun ardından İngiliz ve Fransız savaş gemileri Çanakkale Boğazındaki Seddülbahir, Kumkapı ve Orhaniye tabyalarını bombaladı. Bu donanmaya karşı yapılan savunmada beş subay ve seksen asker öldü. Türk ordusu 3 ay boyunca hazırlık yaptı ve genel olarak kara ordularının yapacağı savunmaya dikkat etti. Mustafa Kemal henüz tümenin istendiği gibi kurulmasına fırsat olmadan, İtilaf Devletleri'nin Çanakkale Boğazı'nı tehdit eder bir pozisyon alması üzerine 25 Şubat'ta yalnızca tümene bağlı 57. Alay ile Maydos'a (günümüzde Eceabat) hareket emri aldı. Bu esnada İngiliz ve Fransız gemileri 19 ve 25 Şubat'ta Boğaz girişindeki istihkamları bombalamış, donanma topçusuna atış düzeltmelerinde yardımcı olacak birlikleri karaya çıkartmıştı. Seddülbahir'de Bigalı Mehmet isminde bir çavuş tüfeği tutukluk yapınca İngilizlere taşla saldırmış, Mustafa Kemal de bu olayın yayımlanmasına yardımcı olarak günümüzde Türk askeri için kullanılan "Mehmetçik" adının doğmasını sağlamıştır. 19. Tümen'e destek olması için 72. ve 77. alaylar da bölgeye kaydırıldı. Mustafa Kemal kolordu karargahından eğitimi zayıf Arap askerlerden oluşan bu alaylar yerine kendi eğittiği ve yedekte tutulan Türk alayları istedi ancak bu isteği reddedildi. 18 Mart 1915'te Çanakkale'deki en önemli deniz harekatı gerçekleşti ancak Mustafa Kemal'in bu harekâtla sadece dolaylı ilgisi vardı. Bu harekâttan hemen önce Nusret gemisi tarafından boğaza mayın döşendi. Bu mayınlar; Queen Elizabeth, Ocean ve Bouver gibi zırhlı gemilere zarar vererek geri çekilmelerine neden oldu. Bu sırada 19. Tümen ise, 23 Mart 1915'te Müstahkem Mevki Komutanlığı emriyle Eceabat bölgesinde ihtiyata alındı. 25 Nisan 1915'te Gelibolu Yarımadası'na İtilaf Devletleri'nin yaptığı çıkartmalarıyla Çanakkale Savaşı'nın ana kara harekâtları başladı. İtilaf Devletleri, Türklerin yoğun direnişine rağmen kuzeyden güneye doğru Gelibolu Yarımadası'nın Saros Körfezi tarafındaki Arıburnu, güney ucundaki Seddülbahir ve Anadolu yakasında Kumkale yakınlarında karaya asker çıkardılar. Kumkale'deki Fransız askerleri kısa sürede geri çekildi ancak Arıburnu'ndaki İngiliz ve Anzaklar doğuya, Seddülbahir'deki İngiliz ve Fransızlar kuzeye ilerlemeye çalışıyordu. 3. Kolordu komutanı Mehmet Esat Paşa'nın emrinde savaşan Kaymakam (Yarbay) Mustafa Kemal'in 19. Tümeni bu esnada Arıburnu'na 8 km mesafede, yarımadanın Boğaz'a bakan kısmında yer alan Eceabat'ta yedek olarak bekletiliyordu. Seddülbahir'den Arıburnu'na kadarki İtilaf öncü güçleriyle Albay Halil Sami komutasındaki 9. Tümen karşılaşmıştı. Halil Sami, Mustafa Kemal'den Arıburnu'nun doğusundaki tepeleri elde tutmak için derhal bir tabur istedi. von Sanders ve Esad Paşa'yla iletişime geçemeyen Mustafa Kemal ise inisiyatif alarak süvariler, tümenin topçu dağ taburu ve sıhhiyecilerden oluşan 57. Alay'ı sevk etti. Bu çarpışmayı anlatırken, bir tepeye tırmanıp arkadan gelen birliğini beklerken 9. Tümen'den geri çekilmekte olan askerlere rastladığını, Conk Bayırı'na doğru giden 261 rakımlı tepeye doğru serbest biçimde çıkan düşman askerlerini gördüğünü, düşmanın kendi askerlerinden daha yakında olduğunu belirtmiştir. Bunun üzerine cephanesi kalmadığını belirten askerlere "cephaneniz yoksa süngünüz var" diyerek süngü taktırıp mevzi aldırmış, bunu gören düşman da yatınca zaman kazanmıştır. Kendi 57. Alay'ı ulaşınca düşmanın kuzey kanadına saldırmak üzere "Size ben taarruz emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman içinde, yerimizi başka kuvvetler ve kumandanlar alabilir" emrini vermiştir. 25 Nisan çatışmalarında kritik bir nokta olan Conk Bayırı tepesini elde tutmayı başardı. İlk günün çatışmalarının ardından Anzak kuvvetleri dar bir köprübaşında sıkıştırılmıştı. Ertesi gece 77. Alay paniğe kapılıp kaçınca durumu kritikleşti ancak yeni birliklerin varışı ile hatları yeniden güç kazandı. 29 Nisan'da Mustafa Kemal'e Arıburnu'nda gösterdiği yararlılık için İmtiyaz Nişanı verildi. Mayıs ayında kuzey grubu tarafından savunulan cephe üç bölgeye ayrılmış, Mustafa Kemal grubun sağ kanadının kuzey bölgesinin komutanlığına getirilmişti. Liman von Sanders tüm kuvvetlerin komutanlığını sürdürüyordu. 29-30 Mayıs'ta Mustafa Kemal, Conk Bayırı'ndan Sazlıdere sel yatağına büyük çaplı bir hücum düzenledi. 1 Haziran'da albay rütbesine terfi etti. Gelibolu cephesinin ikinci aşaması, İngiliz, Anzak ve Hint birliklerinin Mustafa Kemal'in savunduğu Arıburnu'nun kuzeyindeki Suvla Koyu'na 6 Ağustos gecesi yaptıkları çıkartma ile başladı. Çıkartma, Arıburnu'ndan kuzeye doğru bir saldırı ve ilerleme ile desteklendi ve Anafartalar Cephesi açıldı. Conk Bayırı tekrar tehdit edilince, Mustafa Kemal çocukluk arkadaşı Nuri'yi 24. Alay'ın başında burayı savunmaya gönderdi. Nuri, daha sonra Conk Bayırı Muharebesi'ndeki rolüyle Atatürk'ten "Conker" soyadını alacaktı. İtilaf kuvvetleri Suvla sahiline yerleşmeye başlayınca Liman von Sanders, Bolayır kıstağını koruyan iki tümene güneye inerek İngilizlere karşı saldırı yapma emri verdi. Kuvvetler bölgeye vardığında başlarındaki Albay Fevzi, askerlerin kırk kilometre yürüdüğü, yorgun oldukları ve tümünün bulunmaları gereken yerlere varamadıkları gerekçesiyle ek zaman istedi. Bunun üzerine von Sanders, 8 Ağustos 21.50'de Fevzi'yi görevden alarak yerine Mustafa Kemal'i getirdi. Haberi alan Mustafa Kemal, Arıburnu kuzeyindeki tüm güçlerin komutasını istedi; von Sanders kabul ederek onu 9 Ağustos'ta Suvla Koyu'nun kuzeyindeki Kireçtepe'den, güneydeki Conk Bayırı'na kadar bölgede yer alan altı tümenin komutasına geçirdi. Komutasındaki birlikler "Anafartalar Ordu Grubu" olarak yeniden adlandırıldı. Anafartalar Grup Komutanı olarak 9-10 Ağustos'ta Anafartalar Zaferi'ni kazandı. Conk Bayırı'nda karşı saldırıyı bizzat yönetti. Çarpışma sırasında bir şarapnel parçası göğsündeki saate isabet etti. Parçalanan saat yaralanmasını önledi. Bu saati daha sona Liman von Sanders'a armağan etmişti. 10 Ağustos'ta cephenin güney ucundaki sırtları kontrol altına aldı. Alınan başarı üzerine 5. Ordu komutanı Müşîr Otto Liman von Sanders'in takdirini kazandı. Bu zaferi 17 Ağustos'ta Kireçtepe ve 21 Ağustos'ta II. Anafartalar Zaferi takip etti. Miralay Mustafa Kemal, Ruşen Eşref Bey (Ünaydın) başta olmak üzere İstanbul basını tarafından "Anafartalar Kahramanı" olarak kamuoyuna tanıtıldı. Harb Mecmuası dergisinde boy fotoğrafı yer aldı. 20 Eylül'de hastalandı, sıtmaya yakalandığından kuşkulanıldı ancak Gelibolu'da görevine devam etti. Osmanlı ordusunu yöneten Alman subaylarla savaşın başından itibaren sorun yaşayan Mustafa Kemal, Eylül ayından sonra Çanakkale'deki savaşın kazanılacağını öngörerek daha faydalı olacağını düşündüğü başka bir cephede görev almak istedi. 5 Aralık'ta Liman von Sanders, Mustafa Kemal'e sağlık nedeniyle ayrılma izni verdi. Sonunda Mustafa Kemal, Anafartalar Grubu komutanlığını Fevzi Paşa'ya (Çakmak) teslim ederek Fethi, Tevfik Rüştü (Aras) ve Doktor Bahattin Şakir ile birlikte 10 Aralık'ta İstanbul'a doğru yola çıktı. 19-20 Aralık tarihinde İtilaf kuvvetlerini Arıburnu-Anafartalar sahilini terk etti. 28 Aralık 1915'te Alman İmparatoru Kayzer II. Wilhelm tarafından tarafından Demir Haç nişanı ile ödüllendirildi. ==== Kafkasya Cephesi ==== küçükresim|16. Kolordu Komutanı Mustafa Kemal Paşa Bitlis'te, 16 Kasım 1916. 14 Ocak 1916'da Gelibolu'dan Edirne'ye sevk edilmiş olan 16. Kolordu komutanlığına atandı. Edirne'de bulunduğu 2 ay kadar süre boyunca 16. Kolordu'nun ikmali, toparlanması ve eğitimi ile ilgilendi. Eğitim amacıyla Ta’biye Mes’elesinin Halli ve Emirlerin Sûret-i Tahrîrine Dâir Nasâyih (Taktik Meselesinin Çözümü ve Emirlerin Yazılmasına İlişkin Öğütler) eserini hazırladı ve yayımladı. Doğu Cephesinde Rus birlikleri Osmanlı 3. Ordusu'nu püskürtmüş ve 16 Şubat'ta Erzurum'u, 3 Mart'ta Bitlis, Muş, Van ve Hakkâri'yi işgal etmişti. Albay Mustafa Kemal 11 Mart tarihinde 3. Orduyu desteklemesi için emrindeki 16. Kolordu ile birlikte Diyarbakır'a gönderildi; Halep üzerinden gerçekleşen uzun bir yolculuğun ardından 27 Mart'ta Diyarbakır'a vardı. Rütbesine göre kendisine ağır bir sorumluluk verilen 16. Kolordu Komutanı Mustafa Kemal 1 Nisan 1916'da Diyarbakır'da iken Tuğgeneralliğe (Mirliva) yükseltildi ve Paşa unvanını aldı. 35 yaşında ulaştığı bu rütbe, I. Dünya Savaşı'nda aldığı en üst rütbe olacaktı. 16 Nisan'da karargahını Silvan'da kurdu. Bitlis-Muş arasındaki yaklaşık 100 kilometrelik bir cepheden sorumluydu, elindeki güç 13.741 asker, 9.297 tüfek, yedi makineli tüfek, 19 toptan oluşuyordu. Enver'in Doğu Cephesindeki planı, 2. ve 3. Ordu'nun ortak bir harekâtını öngörüyordu. Ancak 2. Ordu daha güneyde yerini alamadan Ruslar, 3. Ordu'ya saldırıp bozguna uğrattılar ve 15 Nisan 1916'da Trabzon'u işgal ettiler; temmuzda ise Gümüşhane, Bayburt ve Erzincan'ın da bulunduğu daha geniş bir alanı ele geçirdiler ve 2. Ordu'yu Diyarbakır'a gerilettiler. Osmanlı ordusu 3 Ağustos'ta karşı saldırıya geçti; 6 Ağustos'ta Mustafa Kemal'in 16. Tümen'i Muş ve Bitlis'i Ruslardan kurtararak Osmanlı birliklerine stratejik bir üstünlük sağladı. Kafkas Cephesindeki bu başarısından dolayı altın kılıçlı imtiyaz madalyası ile ödüllendirildi. Rusların ağustos sonundaki karşı saldırısı üzerine Mustafa Kemal 21 Ağustos'ta orduyu tekrar Silvan'a çekti. Muş Rusların elinde kalırken, Bitlis Osmanlı hakimiyetindeydi. Mustafa Kemal Diyarbakır'dayken, İttihatçı fedailerden Yakub Cemil bir hükûmet darbesi yapmaya karar vermiştir. Savaşın kaybedildiğini düşünmektedir. Tek kurtuluş yolunun Bâb-ı Âli'yi basıp hükûmeti devirerek Başkomutan Vekili ve Harbiye Nazırı'nı değiştirmek olduğuna inanmaktadır. Yeni Başkomutan Vekili ve Harbiye Nazırı olarak da Mustafa Kemal'i düşünmektedir. Anlaştığı arkadaşlarından biri komployu Enver Paşa'ya haber vermiştir. Bunun üzerine Yakub Cemil kurşuna dizilerek öldürülmüştür. Mustafa Kemal Falih Rıfkı Atay'a anlattığı hatıralarında şöyle demektedir: "O vakit tümenlerimden birine komuta eden Ali Fuad (Cebesoy)'a, 'Yakub Cemil asılmış. Sebebi de ben Başkomutan Vekili ve Harbiye Nazırı olmadıkça kurtuluş yoktur,' demiş. Dediğini yapmış bile olsaydı ben İstanbul'a gittiğimde ilk iş olarak Yakub Cemil'i cezalandırırdım. Eğer ben, o ve onun gibiler tarafından iktidara getirilecek bir adamsam, adam değilim!" demiştir.Falih Rıfkı Atay, Çankaya (2010), "Bir komplo", s. 116, Pozitif Yayınları, ISBN 978-975-6461-05-5 Erken gelen 1916 kışı, bölgede daha fazla çatışma olmasını önledi. 25 Kasım'da 2. Ordu komutanı Ahmet İzzet Paşa izin alıp İstanbul'a döndüğünde Mustafa Kemal komutan vekili olarak ordunun başına geçti. Vekil olduğunda, gelecekte Kurtuluş Savaşı'nda beraber çalışacağı subaylar İsmet (İnönü), Cafer Tayyar (Eğilmez) ve Harbiye'den arkadaşı Ali Fuat (Cebesoy) komutası altına girmişti. 18 Şubat 1917'de Mustafa Kemal, Hicaz Seferi'ne katılan birliklerin komutanlığına atandığını öğrendi. 26 Şubat'ta Enver'in başkanlık edeceği toplantılara katılmak üzere Şam'a gitti. Görüşmelerin ardından planlarda değişiklik yapıldı; Fahrettin Paşa'nın birliklerinin Filistin Cephesi'ne kaydırılması ve Mustafa Kemal'in 2. Ordu'nun komutasına asaleten atanmasına karar verildi. Bu karar sadrazam Talat Paşa tarafından veto edildi. ==== Sina ve Filistin Cephesi ==== 150px|küçükresim|Sina ve Filistin Cephesi'nde. 7 Mart 1917'de karargâhı Diyarbakır'da bulunan 2. Ordu Komutan Vekilliğine atandıktan sonra Hicaz Kuvve-i Seferiyesi Komutanlığına getirilmek istendi. Ancak bunu kabul etmeyerek 5 Temmuz 1917'de Yıldırım Ordular Grubu emrindeki 7. Ordu Komutanlığına atandı. 8 Ağustos'ta Halep'e gitmek üzere İstanbul'dan ayrıldı. Bölgedeki değerlendirmelerinin ardından Yıldırım Ordular Grubu komutanı Alman Falkenhayn ile stratejik konularda anlaşamayarak 4 Ekim'de komutanlıktan istifa etti ve ay sonuna doğru İstanbul'a geldi ve Pera Palas'a yerleşti. 15 Aralık 1917 ile 5 Ocak 1918 tarihleri arasında Veliaht Vahdettin Efendi'nin maiyetinde Almanya'ya giderek Berlin'de Kayzer II. Wilhelm, Hindenburg, Ludendorff ve Genel Karargâh ile savaşın stratejik durumuna dair görüşmelerde yer aldı, Alsas bölgesini ve cepheyi ziyaret ederek subaylarla görüştü. Ziyaret dönüşünde sol böbreğinin iltihap kapması üzerine uzun süre hasta olarak yattı. 25 Mayıs'ta yola çıktı; Haziran ve Temmuz 1918'de Viyana ve Karlsbad'da tedavi gördü. Tedavisi esnasında Almanca ve Fransızca dersleri aldı. Sultan Mehmed Reşad'ın ölümü ve Vahdettin'in cülûsu üzerine İstanbul'a dönmek üzere 27 Temmuz'da Karlsbad'dan ayrıldı ancak Viyana'da İspanyol gribine yakalandığı için İstanbul'a 4 Ağustos'ta varabildi. 7 Ağustos'ta 7. Ordu Komutanı olarak Filistin Cephesi'ne atandı. 26 Ağustos'ta Halep'e ulaştı, daha sonra 1 Eylül'de Nablus'taki karargahına geçti. Suriye'de ve muharebe hattındaki incelemesinin ardından Enver'in kendisini yanlış bilgilendirdiğini ve elindeki kuvvetin zayıflığını tespit etti. 19 Eylül'de General Allenby komutasındaki İngiliz kuvvetleri, General Sanders komutasındaki Yıldırım Ordular Grubu'na saldırıya geçerek Megiddo Muharebesi'ni başlattılar. Muharebe sonucunda Yıldırım Ordular Grubu'nu oluşturan 8. Ordu tamamen, 4. Ordu ise büyük ölçüde imha oldu. Sadece Mustafa Kemal Paşa komutasındaki 7. Ordu Şam ve Halep'ten kuzeye çekilerek, Kilis güneyindeki Müslimiye'de savunma hattı oluşturdu. Mondros Ateşkes Anlaşması'na kadar geçen zamanda, Britanya İmparatorluğu birliklerinin Toros geçitlerinden Anadolu içlerine sızmasını önledi.*J. Blanco Villalta, Atatürk, Çey. Fatih Özsu, Ankara, 1982, Syf. 225. Savaş sürerken 20 Eylül'de Fahri Yaver Hazreti Şehriyari (Padişahın Onursal Yaveri) unvanı verildi. Mustafa Kemal Paşa, aynı gün Vahdettin'in başyaveri Naci (Eldeniz) Bey'e bir telgraf çekerek Yıldırım Ordular Grubu'nun savaş gücünün kalmadığını bildirerek mütareke istemesini önerdi. Ayrıca yeni hükûmette kendisinin Harbiye Nazırı ve Başkumandan Vekili olarak görevlendirilmesini istedi.Hikmet Bayur, '1918 Bırakışmasından Az Önce Mustafa Kemal Paşa'nın Başyaver Naci Bey Yolu ile Padişaha Bir Başvurması', Belleten, C.XXI, Sayı: 84, Ekim 1957, s. 561-565, Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü, Atatürk'ün Tamim, Telgraf ve Beyannameleri, C.IV, Türk Tarih Kurumu Basınevi, Ankara, 1991, s. 13-14 (Türk İnkılâp Enstitüsü Arşivi: 63/17436) 27 Eylül'de İngiliz kuvvetlerinin 7. Ordu'nun geri bölgesini tehdit etmesi üzerine Şam'ın güneyindeki Kisve'ye geri çekilme emri verdi. Sanders şehri savunma emri verdi ve 8. Ordu'yu Mustafa Kemal komutasına verdi; ancak Şam 30 Eylül'de düştü. Mustafa Kemal kuvvetlerini Halep'e geri çekerek savunma düzeni aldı. Burada sokak çatışmaları da içeren uzun bir savunmanın ardından 25 Ekim'de Halep düştü. Mustafa Kemal elde kalan kuvvetlerini Anadolu'ya geri çekti. 30 Ekim 1918'de Mondros Mütarekesi imzalandı ve ertesi gün öğle vaktinde yürürlüğe girdi. Mondros Mütarekenamesi 19. maddesi gereğince, Yıldırım Ordular Grubu kumandanı olan Otto Liman von Sanders Paşa'nın görevden alınması üzerine Mustafa Kemal Paşa bu göreve getirildi.Zekeriya Türkmen, Mütareke döneminde Ordunun Durumu ve Yeniden Yapılanması (1918-1920), Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, 2001, s. 45-50. Mondros Mütarekesi'nden sonra Anadolu'da milisler (Kuvâ-yi Milliye) şeklinde örgütlenen direniş hareketleri başlamıştı. 5 Kasım'da Suriye'deki İngiliz komutanı, Halep'teki birliklerine malzeme taşımak üzere İskenderun Limanı'nı kullanacağını söyleyerek kenti işgal edeceğini bildirdi; Mustafa Kemal iki gün öncesinde bir telgrafla mütareke koşullarını öğrenmek istemişti. 6 Kasım'da sadrazama gönderdiği uyarıda İngiliz işgaline silahla karşı koyacağını bildirdi; ancak Ahmet İzzet Paşa'nın ertesi günkü telegrafıyla emri geri almak zorunda kaldı. 7 Kasım'da Yıldırım Ordular Grubu ile 7. Ordu lağvedildi. Kendisi son görev yeri Adana'dan ayrılmadan Ulukışla'ya gelerek ilk örgütlenmeyi başlatmıştır. Yakındaki Antep'te kentin ileri gelenlerinden Ali Cenani ile görüşerek direniş düzenlemesi durumunda silahları kendisinin sağlayacağına söz vermişti; bu silahlar daha sonra halka dağıtıldı ve işgal güçlerine karşı kullanıldı. 10 Kasım 1918 tarihinde Yıldırım Kıt'alarının komutasını 2. Ordu Komutanı Nihat Paşa'ya bırakarak Adana'dan İstanbul'a hareket etti. Geri çağrılmasından sonra bölgedeki düzenli Osmanlı orduları mümkün olan tüm malzemeleriyle beraber Toroslar'ın kuzeyine çekildi, 2. Ordu dışında tüm birlikler dağıtıldı. == Kurtuluş Savaşı (1919-1923) == === Örgütlenme === ==== İşgal dönemi ==== küçükresim|150px|9. Ordu Müfettişi Mustafa Kemal Paşa, 17 Nisan 1919. Mustafa Kemal 13 Kasım'da İstanbul'a Haydarpaşa Garı'na ulaştı. Haydarpaşa'dan İstanbul'a geçerken şehrin işgali için boğaza demirli düşman savaş gemilerini gördüğünde ünlü "Geldikleri gibi giderler!" sözünü söyledi. İşgal altındaki İstanbul'da geçirdiği altı aylık süre boyunca ülkenin işgali ve parçalanmasına karşı direnmek isteyen diğer yurtsever subaylarla gizli görüşmeler yaptı. Mütareke döneminde Fethi Bey (Okyar) ile birlikte Ahmet İzzet (Furgaç) Paşa yanlısı ve Ahmet Tevfik Paşa (Okday) karşıtı bir tavrı koyan Minber gazetesini çıkararak siyasi girişimlerde bulundu. Yıl sonuna doğru daha önce yazdığı Zâbit ve Kumandan ile Hasb-ı Hâl kitabını yayımlattı. İstanbul'da önce Pera Palas'ta kaldı, kısa bir süre sonra Halep'te tanıştığı Suriyeli bir Hristiyan Arap olan Salih Fansa'nın Beyoğlu'ndaki evine taşındı. Ardından 21 Aralık 1918'de, Akaretler'de oturan annesi Zübeyde Hanım ve kız kardeşi Makbule'yi de yanına alarak günümüzde Atatürk Müzesi olan eve yerleşti. İstanbul'un işgal altında bulunduğu günlerde Mustafa Kemal arkadaşlarıyla bu evde sık sık toplandı. Bu toplantılarda önceleri İstanbul'daki hükûmeti değiştirme, daha sonra ise ülkenin işgaline karşı ordunun dağıtılmasının durdurulması, silah ve mühimmatın saklanması, genç subayların Anadolu'ya geçirilmesi, ulusal görüşlere bağlı bürokratların yerlerinde kalması ve halkın moralinin yükseltilmesi konularında kararlar alındı. Samsun'a hareket ettiği gün olan 16 Mayıs 1919'a kadar bu evde oturdu. Parlamentoyu Ahmet Tevfik Paşa aleyhine etkilemeye çalışan Mustafa Kemal, başkentte kaldığı altı ay boyunca birkaç kez padişahın huzuruna çıktı. Vahdettin, Mustafa Kemal'i kullanmak istemesine rağmen onun siyasi güç sahibi olmasına karşıydı ve Damad Ferid Paşa ve Tevfik Paşa gibi hanedana mensup kadınlarla evlenmiş olanlarla çalışmayı yeğliyordu. 18 Kasım'da parlamento Tevfik Paşa hükûmetinin programını görüşmek üzere toplandı ancak Fethi'nin (Okyar) partisine destek veren yirmi yedi milletvekili hükûmet aleyhine oy kullandığı için oylama sonuçsuz kaldı. Ancak bu çabalar sonuçsuz kaldı, 19 Kasım'da yapılan oylamada Tevfik Paşa hükûmeti basit çoğunlukla görevde kaldı. Politikacılar arasında tartışmalar sürerken, aralarında Mustafa Kemal'in de yer aldığı subaylar Osmanlı ordusundan geri kalan parçaları denetim altına almaya ve İtilaf devletleri planlarına direnmeye uğraşıyordu. Meclisin güvenini kaybeden Tevfik Paşa 21 Aralık'ta padişah huzuruna çıkarak meclisin dağıtılmasını istedi ve İkinci Meşrutiyet dönemi sona erdi, padişahın şahsi yönetimine geri dönüldü. 4 Ocak 1919'da seçimler süresiz olarak ertelendi. 20 Aralık'ta bir kez daha padişah huzuruna çıktı ancak hükûmete katılma girişimleri sonuç vermedi. 29-30 Ocak 1919'da İttihat ve Terakki eski üyelerinden otuzu tutuklandı; tutuklananlar arasında Mustafa Kemal'in arkadaşı Dr. Tevfik Rüştü (Aras) da yer alıyordu. İtalyan Yüksek Komiseri Kont Carlo Sforza anılarında 1919 başında İstanbul'daki İngiliz ajanlarının Mustafa Kemal'i de tutuklayıp Malta'ya göndermeye hazırlandıklarını ancak diplomatik sorunlar yaratmamak için bu hazırlıkların uygulamaya geçmediğini yazmıştır. 1919'un başında İstanbul'da birçok siyasi kriz yaşandı, sonunda 4 Mart'ta Damad Ferid Paşa liderliğinde İttihatçılardan arınmış yeni bir hükûmet kuruldu. Milliyetçiler ordunun kontrolünü ellerinde tuttular ama yeni Harbiye Nazın Şakir Paşa, genelkurmay başkanı Fevzi'nin (Çakmak) yerine Cevat Paşa'yı (Çobanlı) atadı. 9 Mart'ta tüm İttihat ve Terakki önderleri tutuklandı. Tüm bu siyasi karışıklıklar sürerken Mustafa Kemal, Rauf, Ali Fuat, Fahrettin, Refet, Kâzım Karabekir, İsmet gibi subaylarla sık sık görüşüyordu. Ali Fuat ile beraber askerlerin terhis edilmesini durdurmak, eldeki silah ve mühimmatı korumak ve aynı fikirleri paylaştıkları subay ve sivilleri kilit görevlerde tutmak üzerine bir harekât planı yapmıştı. Bu fikirler Genelkurmay'da görevli subaylar tarafından da paylaşılıyordu. Bu esnada Anadolu'nun ve Trakya'nın farklı bölgelerinde Müdâfaa-i hukuk cemiyetleri kuruluyordu. Mustafa Kemal ve diğer subaylar bu cemiyetlerle ilişkiler kurmaya başlamıştı. Şubat 1919'da Ali Fuat 20. Kolordu komutanı olarak Ankara'ya, 13 Mart'ta ise Kâzım Karabekir 15. Kolordu komutanı olarak Erzurum'a atandı. Mustafa Kemal de Anadolu'da bir görev almayı hedefliyordu. Nisan ayında Harbiye Nazırı Şakir Paşa tarafından çağrılan Mustafa Kemal, Fevzi Paşa'nın (Çakmak) vekili Tuğgeneral Kâzım'ın (İnanç) da yer aldığı bir kararla Doğu Anadolu'da Rumların tacizlerini çözme görevi ile 9. Ordu müfettişliğine atandı. Karar 30 Nisanda resmen açıklandı ve kısa süre sonra kabine tarafından onaylandı. Bu görev kapsamında Mustafa Kemal bölgede düzeni sağlayacak, silahların toplanıp güvenli bir yerde depolanmasını denetleyecek, ordunun 'şuralar' kurduğu konusundaki raporları araştıracak ve eğer bunlar gerçekse, uygulamaya son verdirecekti. Mustafa Kemal'in de etkisinin bulunduğu bu kararla yalnızca 9. Ordu ile doğu ve orta Anadolu'daki sivil yöneticiler ona bağlanmakla kalmıyor, daha batı ve güneydeki bölgelerin komutanları ve sivil yöneticileri de isteklerine uymakla yükümlü tutuluyorlardı. 15 Mayıs'ta genelkurmay başkanlığına bir veda ziyareti yaptı; burada gizli bir görüşmede genelkurmay başkanlığından ayrılmak üzere olan Fevzi Paşa (Çakmak) ve halefi Cevat Paşa (Çobanlı) ile görüştü. Fevzi Paşa ile silah ve malzemelerin İtilaf Devletleri'ne teslim edilmemesi, Anadolu'da Kuvâ- yi Milliye'ye dayanan bir yönetim kurulması ve askerî harekâtların sadece savunmayla sınırlı kalmaması yönünde bir anlaşmaya vardılar. Mustafa Kemal Cevat Paşa'dan kişisel bir şifre aldı, Fevzi Paşa ise subaylar ve silahların Anadolu'ya gönderilmesini örgütledi. Ardından padişah ile son bir görüşmede bulundu ve 16 Mayıs'ta kurmaylarıyla beraber Samsun'a doğru Bandırma Vapuru'yla yola çıktı. ==== Samsun'a çıkışı ==== 200px|küçükresim|Harbiye Nezareti'nin Mustafa Kemal Paşa'yı 9. Ordu Kıtaatı Müfettişliği'ne tayin yazısı. 2 Şubat 1919 tarihinde Mersinli Cemal Paşa doğudaki Osmanlı ordularını mütareke koşullarına göre düzenlemek için müfettiş olarak Anadolu'ya gönderilmişti. İngiliz Yüksek Komiseri Amiral Calthorpe ve Fransız Yüksek Komiseri Amiral Amet, 1918 yılı Kasım ayında Osmanlı hükûmetine nota verdiler. Doğuda Türklerin silahlanıp Hristiyanları öldürdüğünü, buna karşı önlem alınmasını talep ettiler. Mustafa Kemal Paşa, Padişah Vahdettin tarafından işgal kuvvetlerinin Yüksek Komiserlerinin verdiği notalar gereğince olağanüstü yetkilerle donatılarak Vilâyat-ı Sitte'deki (Altı Vilayet) Hristiyan ahaliyi korumak ve işgal kuvvetlerine karşı yapılan ufak çaplı isyanları bastırmak için görevlendirildi. Karadeniz'deki İngiliz Ordusunun komutanı General Sir George Milne'in, Mustafa Kemal'in görevi ile ilgili yazdığı bir mektuba cevaben Harbiye Nezareti 24 Mayıs'ta verdiği yanıtta Mustafa Kemal'in görevinin 1. ve 3. Kolorduları kapsadığı ve askeri birliklerin bakanlık emirlerine itaati, top kamalarını sökülmesini kontrol etmek ve halkın huzursuzluğunu önlemek olduğunu bildirdi. Gerçekte ise Mustafa Kemal ile kolordu komutanları Erzurum'daki Kâzım Karabekir ile Sivas'taki Refet'in (Bele) amacı askeri malzemelerin teslimini engellemekti. Yunanların Ege bölgesinde ilerlemesini önlemek isteyen Genelkurmay da bu amacı paylaşıyordu. Atatürk, gazeteci Falih Rıfkı Atay'a Samsun'a hareket etmeden önce Vahdettin ile olan son görüşmesini anlatmıştır. Bu görüşmede Vahdettin, Samsun'a hareket etmeden önce kendisini ziyarete gelen Mustafa Kemal Paşa'ya "Paşa Paşa, şimdiye kadar devlete çok hizmet ettin, bunların hepsi artık bu kitaba girmiştir, tarihe geçmiştir. Bunları unutun, asıl şimdi yapacağın hizmet hepsinden mühim olabilir. Paşa Paşa, devleti kurtarabilirsin!" demiştir. Ancak Atatürk, Vahdettin'in samimiyetinden emin olamadığını, onun İtilaf Devletleri'nin siyasetine uygun hareket ederek bu siyasete karşı gelen Türklerin yatıştırılmasını istediğini anlatmıştır.Falih Rıfkı Atay, Çankaya (2010), s. 202, Pozitif Yayınları, ISBN 978-975-6461-05-5 Mustafa Kemal, 19 Mayıs 1919'da Kurmay Albay Refet Bey (Bele), Kurmay Albay Kâzım (Dirik) Bey, Kurmay Albay 'Ayıcı' Mehmet Arif Bey, Dr. Albay İbrahim (Talî Öngören) Bey, Kurmay Binbaşı Hüsrev (Gerede) Bey, Dr. Binbaşı Refik (Saydam) Bey, Binbaşı Kemal (Doğan) Bey, Yüzbaşı Cevat Abbas (Gürer) Bey ve Yüzbaşı Ali Şevket (Öndersev) Bey ile beraber Samsun'a çıktı. İşgale karşı direniş hareketleri 30 Ekim 1918'de ateşkes imzalanmasının hemen ardından müneferit biçimde başlamış olmasına rağmen, Mustafa Kemal ve yanındaki çoğu kurmay olan komutanların Samsun'a çıktığı 19 Mayıs 1919 günü, Türk Kurtuluş Savaşı'nın fiili başlangıç tarihi olarak kabul edilmektedir. Bir hafta boyunca Mantıka Palas'ta kaldığı bu süreçte, bölgede meydana gelen çatışmaların sebebini araştırmış ve padişah Vahdettin tarafından verilen görevin aksine, işgalcilere karşı bizzat yerel Kuvâ-yi Milliye örgütlerinin kurulmasında rol oynamıştır. 21 Mayıs'ta güvenlik durumunu görüşmek üzere İngiliz güvenlik subayı Yüzbaşı L.H. Hurst ve iki meslektaşıyla buluştu. İngilizlerin Osmanlı hükûmetinin ülkeyi yönetemediği ve birkaç yıl yabancı müdahalesine ihtiyaç olduğu görüşlerine karşı çıktı, Samsun bölgesindeki sorunların Rumların ayrılıkçı hedeflerine son verdiği anda çözüleceğini ve Osmanlı topraklarında Yunanların egemenlik hakkı olmadığını bildirdi. Samsun'da birkaç gün daha kalan ve görüşmeler yapan Mustafa Kemal, bu bir haftanın sonunda Havza'ya geçti. Kasabada iyi karşılanan Mustafa Kemal, halktan Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri'nin bir şubesini açmalarını istedi. Mustafa Kemal'in Havza'daki hareketleri Rumlar tarafından Yüzbaşı Hurst'e aktarılmıştı; Hurst'ün raporu üzerine 8 Haziran'da Yüksek Komiser Amiral Calthorpe, İngiliz dış işleri bakanlığına konuyu bir telgrafla bildirdi. Bunun üzerine İngiliz yetkililer Osmanlı hükûmetine Mustafa Kemal'in görevinden alınması yönünde baskı yaptı. Aynı gün sadrazam vekili, İngiliz yetkililere kabinenin Mustafa Kemal'i geri çağırmaya karar verdiğini açıkladı; Harbiye Nazırı Şevket Turgut Paşa ise Mustafa Kemal'in gitmesine kendilerinin izin verdiğini anımsattı ancak Mustafa Kemal'e "İstanbul'a dönerek kendisini onurlandırmasını" bildirdi. Mustafa Kemal 11 Haziran'da zaman kazanma amacıyla neden geri çağrıldığını sordu. Havza'da geçirdiği on yedi gün sonunda, Rauf'tan (Orbay) iç kesimlere yolculuk yapmasını engelleyecek bir İngiliz müfrezesinin gönderilebileceği haberini alınca 13 Haziran'da kimseye haber vermeden Refet'in (Bele) bir tümeninin yer aldığı ve daha güvenli olan Amasya'ya gitmeye karar verdi. ==== Amasya Genelgesi ==== küçükresim|sağ|200px|Mustafa Kemal Paşa, bir koltukta otururken Mustafa Kemal 13 Haziran'da, Ali Fuat ve Rauf 19 Haziran'da, Refet ise 20 Haziran'da Amasya'ya vardı. Bu esnada Batı Anadolu'da Yunan işgalleri devam ediyor, Redd-i İlhak Cemiyetleri İstanbul hükûmetine ve İtilaf devletlerine protesto telgrafları gönderip direniş çağrıları yapıyordu. Bu hareketliliğin Paris'te görüşmeler yapan Osmanlı heyetini zora düşüreceğini düşünen Dahiliye Nazırı Ali Kemal, 16 Haziran'da ülkedeki bütün postanelere protesto telgraflarını kabul etmemeleri için talimat gönderdi. 18 Haziran'da Mustafa Kemal, 1. Kolordu komutanı Albay Cafer Tayyar'a çektiği bir telgrafta İstanbul'daki hükûmetin gücünü yitirdiğini, Anadolu halkının ulusal bağımsızlık için birleştiğini, Müdafaa-i Hukuk ve Redd-i İlhak Cemiyetlerinin tek bir isim altında birleştirilmeleri ve Anadolu içinde bir yerden yönetilmeleri gereğini, Trakya'daki cemiyetten bir-iki delegenin Sivas'a gönderilmesini yazmıştı. Mustafa Kemal hazırladığı bildiri taslağını 19-20 Haziran'da Rauf, Refet ve Ali Fuat ile görüştü. Genelge hazırlandıktan sonra Konya'daki 2. Ordu Müfettişi Cemal (Mersinli) ile Erzurum'da bulunan 15. Kolordu Komutanı Kâzım Karabekir'e gönderilerek onayları alındı. 22 Haziran 1919'da Amasya Genelgesi'ni yayımladı. Daha sonra bütün mülki amir ve askeri komutanlara telgrafla ulaştırıldı. Amasya Genelgesi İstanbul'da bulunan işgal güçlerinin tepkisi çekmiştir ve İngilizler Mustafa Kemal'i İstanbul'a geri getirmek için İstanbul Hükûmeti üzerindeki baskılarını arttırmıştır. Bu sırada İçişleri bakanı olan Ali Kemal Bey bir genelge yayımlayarak Mustafa Kemal'in iyi bir asker olduğunu ancak İngiliz baskısı sonucu görevinden alındığını ifade etmiştir. Amasya Genelgesi'nde vatanın bütünlüğü ve milletin bağımsızlığının tehlikede olduğu, İstanbul hükûmetinin üzerine aldığı sorumluluğu yerine getiremediği, bu durumun milleti yok olmuş gibi gösterdiği anlatılmıştır. Genelgede "Milletin istiklâlini yine milletin azim ve kararının kurtaracağını" ilan edilmiştir. Anadolu'nun her bakımdan güvenli bir yeri olan Sivas'ta bir kongre toplanacağı belirtilmiştir. Bu kongreye katılmak için her ilden 3 temsilcinin seçilerek gönderilmesi ve temsilcilerin seyahatlerini gizli tutmaları istenmiştir. Doğu illeri için de Erzurum'da bir kongrenin toplanacağı, daha sonra Erzurum Kongresi üyelerinin de Sivas'a katılmak üzere hareket edeceği belirtilmiştir. ==== Erzurum Kongresi ==== Mustafa Kemal'den kurtulmaya kararlı olan tek hükûmet üyesi Dahiliye Nazırı Ali Kemal, 23 Haziran'da yerel yetkililere gönderdiği genelgede yerel yöneticilere "kendisi ile hiçbir resmî işleme girişmemeleri, hükûmet işleri ile ilgili hiçbir isteğini yerine getirmemeleri" için emir verdi. Telgraftan habersiz olan Mustafa Kemal ve Rauf, 26 Haziran'da Amasya'dan ayrılarak Erzurum'a geçti. Sivas valisi Reşit Paşa, Mustafa Kemal'i nasıl karşılaması gerektiğini İstanbul'a sorduğunda Ali Kemal ile Harbiye Nazırı Şevket Turgut Paşa arasında şiddetli bir kavgaya sebep oldu; iki nazır da 26 Haziran'da istifa etti. Yeni dahiliye nazırı Reşid Akif Paşa, Sivas valisine gönderdiği telgrafta Mustafa Kemal'in görevinden uzaklaştırılmış herhangi bir general gibi karşılanması gerektiğini bildirdi. Kâzım Karabekir, Mustafa Kemal'i 3 Temmuz'da Erzurum'un 15 km dışında karşıladı ve konuklarını törenle Erzurum kalesinin karargahına götürdü. Kente gelir gelmez Refet'ten bir an önce ordudan istifa etmesi ve Erzurum'da güvenlik altında kalması yönünde telgraf aldı. İngilizler ulusal ve yabancı-karşıtı duyguların merkezi hâline geldiğini düşünüyordu. Mustafa Kemal ertesi gün Sultan Vahdettin'in tahta çıkışının yıldönümü vesilesiyle ona sadakatini bildiren bir tebrik telgrafı gönderdi. 7 Temmuz'da 3. Ordu müfettişi olarak bütün komutanlara gönderdiği son emrinde askeri ve ulusal örgütlerin kesinlikle dağıtılmaması, komuta kademelerinin teslim edilmemesi, cephane ve silahların verilmemesi ve "düşman" birliklerin bundan sonra atacakları adımlara karşı askeri tepki gösterilmesini, ordunun hilafetin güvenliğini sağlayabilecek tek unsur olan ulusal iradenin aracı olduğunu belirtti. Açık bir başkaldırı olan bu emrin ardından Amiral Calthorpe, Refet ile Mustafa Kemal'in derhal geri çağrılmalarını istedi. 8-9 Temmuz gecesi Mustafa Kemal, Harbiye Nazırı Ali Ferid Paşa ile telgraf üzerinden saatlerce görüştü. Görüşme sonunda görevinden alınacağını hisseden Mustafa Kemal istifa etti, Ferit Paşa ise görevden alındığını söyledi. Kâzım Karabekir Paşa tarafından Erzurum'da toplanan Doğu İlleri Müdafaa-i Hukuk Kongresine (Erzurum Kongresi) katıldı.23 Temmuz 1919 Erzurum Kongresi, Atatürk Araştırma Merkezi web sayfası. 11 Temmuz 2009 tarihinde ulaşıldı. Kongre başında Kâzım Karabekir, Erzurum Müdafaa-i Hukuk Cemiyetinin iki üyesinin istifa ettirerek Rauf (Orbay) ile Mustafa Kemal'in tam üye olarak kongreye katılmalarını sağladı. 23 Temmuz-7 Ağustos 1919 tarihleri arasında gerçekleşen kongrede 56 delege yer aldı. Mustafa Kemal ilk başta hazırlık komitesi başkanı seçildi, daha sonra yine Karabekir'in çabasıyla kongre başkanı seçildi. Yaptığı konuşmada ülkenin bölünmekte olduğunu, İstanbul hükûmetinin güçsüzlüğünü ve İtilaf devletlerinin entrikalarını anlattı; ülkenin kaderini elinde tutacak bir ulusal yönetim kurulabileceğinden bahsetti. Kongreye İstanbul hükûmetinden ciddi itirazlar gelmişti. Kongrenin kendini parlamento yerine koyduğu, bu nedenle derhal sona erdirilmesi, Mustafa Kemal ve arkadaşlarının derhal tutuklanıp İstanbul'a gönderilmesi isteniyordu. Mustafa Kemal'in önerisiyle padişah, hükûmet, askeriye ve sivil otoritelere gönderilen bir metinde suçlamalar reddedildi ve saraya bağlılık açıklandı. Ardından yayımlanacak bildiri içeriği ve tüzük maddeleri görüşüldü, bir Heyet-i Temsiliye kuruldu. 7 Ağustos'ta Erzurum Kongresi Beyannamesi yayımlandı. Bu bildiride millî sınırlar içinde vatanın bölünmez bir bütün olduğu, vatanı korumayı ve bağımsızlığı sağlamayı İstanbul hükûmeti sağlayamazsa, geçici bir hükûmet kurulacağı, Hristiyan azınlıklara siyasi hakimiyet ve sosyal dengeyi bozacak ayrıcalık verilemeyeceği, manda ve himayenin kabul edilemeyeceği kararlaştırılmıştır. Mustafa Kemal kongrenin kapanışından sonra üç hafta daha Erzurum'da kaldı. Erzurum'a yerleşmiş emekli bir binbaşıdan aldığı borç ile Sivas'a yolculuk giderlerini karşıladı. 29 Ağustos'ta makineli tüfekli bir müfrezenin eşliğinde üç arabalık bir konvoyla Mazhar Müfit, Rauf ve Raif Efendi eşliğinde Erzurum'dan yola çıktı, Erzincan'da Fevzi Efendi de kendisine katıldı. 2 Eylül'de Sivas'a vardı. ==== Sivas Kongresi ==== Sivas Kongresi 4-11 Eylül 1919 tarihleri arasında toplandı. Kongreye Mustafa Kemal dahil toplam otuz sekiz delege katıldı, Ege'deki direniş örgütleri Sivas'a delege göndermediler. Mustafa Kemal itirazlara rağmen kongrenin ilk gününde başkan seçildi. Ertesi gün delegeler İttihat ve Terakki Fırkası'nı canlandırmayacaklarına dair yemin ettiler ve Millî Mücadele'yi, Osmanlı İmparatorluğu'nun I. Dünya Savaşı'na girmesine sebep olan fırkadan ayrı tutmaya çalıştılar. 4 Eylül'de Ahmet İzzet Paşa'nın ABD mandasının istenmesi konusunda bir muhtırası Kâzım Karabekir'e getirilmişti; Karabekir bu bilgiyi Mustafa Kemal'le paylaştı. Mustafa Kemal ağustos ayında milliyetçi Halide Edib (Adıvar) ile Karakol Cemiyeti'nin başı Kara Vasıf'ın da bulunduğu etkili bazı vatanseverlerin ABD mandasına taraftar olduklarını da öğrenmişti. 8 Eylül'de Erzurum Heyet-i Temsiliye üyesi eski vali Bekir Sami (Kunduh), kongreye ABD mandasının kabul edilmesini isteyen yirmi beş imzalı bir önerge sundu. Mustafa Kemal, kentte bulunan Amerikalıların herhangi bir resmî görevi olmadığını belirtti. Kongre sonuç olarak, ABD senatosundan ülkeyi temsil etmeyen İstanbul hükûmeti ile bir barış anlaşması imzalamadan önce Türkiye'ye bir araştırma komisyonu gönderilmesini isteyen bir mektup gönderilmesine karar verdi; ancak ABD Senatosu'nun 19 Kasım'da ABD'nin Milletler Cemiyeti'ne üyeliğini onaylamamasıyla da bağlantılı olarak bu konu görüşülmedi. Manda fikrinin ortadan kalkmasının ardından kongre tarafından birleşik bir Anadolu ve Rumeli Müdâfaa-i Hukuk Cemiyeti'nin tüzüğü hazırlandı. Temsil Heyeti genişletildi ancak tüm heyet Mustafa Kemal'i lider olarak kabul etmeye devam etti. 11 Eylül'de yayımlanan Sivas Kongresi Beyannamesi'nde Mondros Ateşkes Antlaşması'nın imzalandığı gün işgale uğramamış vatan topraklarının bir bütün olduğu ve birbirinden ayrılamayacağı vurgulanmıştır. Kuvâ-yi Milliye'nin tek kuvvet olarak tanınması ve millî iradenin egemen kılınmasının esas olduğu belirtilmiştir. Rumların ve Ermenilerin toprak iddialarına karşı çıkılmıştır. Millî iradeyi temsil etmek üzere Osmanlı Mebuslar Meclisi'nin derhal toplanması ve hükûmet kararlarının meclisin denetimine sunulması istenmiştir. Sivas Kongresi'nde bütün millî cemiyetler Anadolu ve Rumeli Müdâfaa-i Hukuk Cemiyeti adı altında birleştirilmiştir. Kongre döneminde İstanbul hükûmeti Mustafa Kemal'in tutuklanması için girişimlerde bulunmuş, 3 Eylül'de daha sonra Ali Galip Olayı olarak anılacak bir girişimde Dahiliye Nazırı Adil ve yeni Harbiye Nazırı Süleyman Şefik Paşa, Elazığ valisi Ali Galip'e Mustafa Kemal'i tutuklayıp kongreyi dağıtmasını emretmişti. Ali Galip Malatya'ya gelerek İngiliz yüzbaşı Edward Noel ve Kürt Bedirhan ailesinin bazı bireyleri ile görüştü. Olası bir girişime karşı Kâzım Karabekir, 7 Eylül'de küçük bir süvari bölüğünü Malatya'ya gönderip Bedirhanları tutuklama emri verdi. Bunun üzerine Ali Galip, Yüzbaşı Noel ve Bedirhanlar Suriye'ye kaçtı. İstanbul hükûmeti ayrıca Ankara valisi Muhittin Paşa'ya Sivas'a gidip kenti denetime alma emri vermiş ancak Ali Fuat'ın emriyle yoldayken milliyetçiler tarafından tutuklanmıştır. Bu başarısız girişimler, milliyetçilerin Anadolu'nun işgal edilmemiş kısımlarında sivil yönetimi denetime almalarına yol açtı. 24 Eylül'de Trabzon valisi tutuklandı; 26 Eylül'de Konya valisi Refet'in (Bele) şehri ele geçirmek üzere yola çıktığı haberi üzerine şehri terk etti. Bu gelişmelerin ardından Anadolu kontrolünü yitireceğini anlayan İstanbul hükûmeti, 27 Eylül'de Abdülkerim Paşa arabuluculuğunda Mustafa Kemal ile telgraflaştı. Mustafa Kemal bu görüşmede Damad Ferid Paşa'nın istifasını istedi. 30 Eylül'de Damad Ferid istifa etti, yerine Ali Rıza Paşa sadrazam olarak atandı. Bu olayların ardından İstanbul hükûmeti, Heyet-i Temsiliye ile görüşmek üzere Bahriye Nazırı Salih Paşa'yı Anadolu'ya göndermeyi önerdi. Mustafa Kemal, Amasya'da görüşmeyi kabul etti. 20-22 Ekim arasında üç gün süren pazarlığın ardından zayıf bir anlaşmaya varıldı. Mustafa Kemal'in ısrarıyla protokol hâline getirilip imzalanan bu görüşme ile hükûmet Heyet-i Temsiliye'yi tanımış oldu. ==== TBMM'nin açılışı ==== Mustafa Kemal 27 Aralık 1919'da Ankara'ya ulaştı. 1919 sonunda yapılan Meclis-i Mebûsan seçimlerinde Mustafa Kemal Erzurum'dan mebus seçildi ama Ankara'da kalmaya kararlıydı. Mustafa Kemal'in öncelikli hedefi milliyetçi vekilleri Müdafaa-i Hukuk Grubu adında bir partide toplamak ve meclis başkanı seçilmekti. Bu şekilde meclis İstanbul'da özgürce çalışamazsa yasal olarak seçilmiş delegeler adına hareket etme yetkisine sahip olacaktı. 29 Aralık'ta İstanbul hükûmeti Mustafa Kemal'in ordudan uzaklaştırılması emrini geri alarak madalyalarını iade etti ve kendi isteğiyle istifa etmiş olduğunu açıkladı. Bu dönemde, Osmanlı topraklarının paylaşılması sürecinin son aşaması olup "Amerikan Mandası" olarak dile gelen dış politika sorunu da tartışılarak reddedilmiştir. Aralık 1919 tarihini taşıyan son ABD teklifinde "geniş bir Ermenistan yanında bir Türk Devleti" kurulması stratejik hedef olarak ortaya konulmuştur.ABD teklifi . Ocak 1920'de Yunanların Batı Anadolu'yu ilhak edecekleri söylentileri yayılmaya başlamıştı. 9 Ocak'ta Albay Fahrettin (Altay) ile görüşen Mustafa Kemal, Yunanlara karşı Batı Anadolu'daki bütün birliklerin başına geçmeyi planladığını belirtti. Bu dönemde Ege'deki çetelerle irtibat kurmuş, düzenli orduyu çetecilere yardımcı olmaya ikna etmişti. Bu esnada Albay İsmet ile Ankara'da görüşmeler yaptı. Yunanistan ile savaşın kaçınılmaz olduğunu ancak düşman birliklerinin çeteler değil sadece düzenli ordu ile durdurulabileceğini belirtti. 12 Ocak 1920'de Osmanlı Devleti'nin son meclis toplantısı 72 vekilin katılımıyla açıldı. İtilaf Devletleri yeni hükûmette Anadolu'daki milliyetçi komutanlar ile güçlü bağları olan Cemal Paşa'nın (Mersinli) harbiye nazırı, Cevat Paşa'nın (Çobanlı) ise genelkurmay başkanı olmalarına karşı çıktılar. Paşalar istifalarını sunmak zorunda kaldı. Bu esnada meclis başkanlığına Reşat Hikmet seçildi; kısa süre sonra öldüğünde yerini Celalettin Arif aldı; Fevzi Paşa (Çakmak) genelkurmay başkanlığına geldi, bazı diğer bakanların da değişimi ile 9 Şubat'ta yeni kabine güvenoyu aldı. Meclisteki milliyetçiler "Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti" yerine, padişahın bir konuşmasında geçen bir adla, "Felah-ı Vatan İttifakı" partisini kurdular. Mustafa Kemal bu dönemde Ankara'da beklemede kalarak, çevresindeki genç subaylarla çalışmalarını sürdürdü. 28 Ocak 1920'de Osmanlı Meclis-i Mebûsanı, temel hatları Amasya, Erzurum ve Sivas'ta Mustafa Kemal önderliğinde belirlenen Mîsâk-ı Millî kararlarını kabul etti, 17 Şubat'ta ise kamuoyuna açıkladı. "Türkiye" sözcüğünün ilk kez geçtiği bildiri, I. Dünya Savaşı'nı sona erdirecek olan barış antlaşmasında Türkiye'nin kabul ettiği asgari barış şartlarını içermekteydi. Bu esnada İtilaf Devletleri İstanbul'un işgal edilmesini görüşüyorlar, aynı zamanda belirsizlik sebebiyle Anadolu bir otorite boşluğu ortaya çıkıyordu. Şubatta milliyetçilere karşı ikinci Anzavur Ayaklanması gerçekleşti. 3 Mart'ta Sadrazam Ali Rıza Paşa istifa etti; yerine Salih Paşa geçti. Diğer İtilaf Devletleri'ni ikna eden İngilizler, 15-16 Mart gecesi yönetime el koydular, önemli binaları işgal edip Türk milliyetçilerini tutuklamaya başladılar. Tutuklanan milliyetçiler daha sonra Malta'ya sürülecekti. 18 Mart 1920'de İstanbul'daki son meclis toplantısı yapıldı ve meclisin süresiz tatil edilmesine karar verildi. İngilizlerin bu hamlesine karşılık Mustafa Kemal öncelikle Anadolu'daki İngiliz subaylarının gözaltına alınması emrini verdi. Daha sonra yeni bir seçim çağrısı yaparak, İstanbul'daki vekilleri Ankara'ya davet etti. Milliyetçilere yakın olan sadrazam Salih Paşa 2 Nisan'da istifa etti, Vahdettin onun yerine milliyetçi karşıtı Damad Ferid'i getirmeye karar verdi. Bu noktada saray ile milliyetçiler arasındaki bölünme tamamen netleşmiş, Türk milli direnişinin liderliği konusunda ise Mustafa Kemal'in ciddi bir rakibi kalmamıştı. Mart-Nisan 1920'de İstanbul'daki milliyetçiler çeşitli yollarla Ankara'ya geçtiler. Mustafa Kemal bu esnada Ankara'da örgütlenmesini ilerletmiş, direniş hareketini anlatma amaçlı Anadolu Ajansı'nı kurmuştu. 11 Nisan'da meclis, padişah tarafından feshedildi ve şeyhülislam Kuvâ-yi Milliye'yi kâfir ilan eden ve öldürülmelerinin vacip olduğunu belirten bir fetva yayımladı. 18 Nisan'da Kuvâ-yi İnzibâtiye kurularak milliyetçilere karşı harekete geçirildi. 23 Nisan 1920'de Ankara'da Türkiye Büyük Millet Meclisi açıldı. Ülkenin her yanından milliyetçi örgütler Ankara'ya temsilciler göndermiş, İstanbul meclisinden gelenler de meclise katılmıştı. Meclis açılışında Mustafa Kemal, 1918'deki mütarekeden beri olanları açıklayan uzun bir konuşma yaptı. Meclisin sadece yasama değil yürütme yetkisini de elde tutmasını, üyeler arasından yürütme kuruluna uygun olanların seçilmesini istedi. 24 Nisan'da meclis faaliyetlerine başladı; yapılan yoklamada 120 delege hazır bulunmuştu. Mustafa Kemal 120 oyun 110'unu alarak Ankara mebusu sıfatıyla Meclis ve Hükûmet Başkanlığına seçildi. TBMM bir kurucu meclis gibi çalışarak Millî Mücadele'yi yürütecek olan Anadolu hükûmetinin altyapısını kurdu. TBMM açıldıktan bir gün sonra Mustafa Kemal, yaptığı açılış konuşmasında I. Dünya Savaşı'na girmenin zorunlu olduğunu şu sözlerle ifade etmiştir: > "Sonucunda felâket ve çok üzücü olaylara neden olan ve bu gün için > milletimizin memnuniyetsizliğine yol açan Dünya Savaşı'na katılmamış olmak > tabii ki çok daha iyi olurdu. Fakat buna maddeten imkân yoktu. Çünkü > katılmama, silâhlanmış bir tarafsızlığı, yani boğazların kapalı > bulundurulmasını gerektiriyordu. Halbuki vatanımızın coğrafi konumu, > İstanbul'un stratejik durumu, Rusların İtilâf hükûmetleri yanında yer almış > olması, bizim seyirci kalmamıza kesinlikle uygun değildi. Bunun yanı sıra > silâhlanmış bir tarafsızlığın devamı için paramız, silahımız, sanayiimiz, > kısaca, gerekli araç ve gerecimiz de bulunmuyordu. İtilâf devletlerinin ve > özellikle İngilizlerin para vermemesi bir yana, gemilerimize el koyarak > milletin dişinden tırnağından artırarak biriktirdiği gemi yapımına ait yedi > milyon liramızı zorla alıkoymaları, İtilâf devletlerinin savaş ilân etmesi, > bizim savaşa katılmamızdan dört ay önce her yönüyle Osmanlı hükûmetinin > zararına bir Ermenistan Cumhuriyeti kurulmasına karar verdiklerini ilan > etmiş olmaları ve hatta Bolşeviklerin yayınladığı gizli antlaşmadan da > anlaşıldığına göre, İstanbul'un Çarlık Rusyasına vadedilmiş olması, savaşa > İtilâf devletlerine karşı girmemizin zorunlu olduğunu gösteren açık > delillerdir." Bir hafta sonra ise, 1 Mayıs 1920 tarihli The Mail gazetesi manşetine göre Mustafa Kemal verdiği röportajda Osmanlı'nın yıkılmasından, İslam'ın ayak altına alınmasından İngiltere'yi sorumlu tuttuğunu söyledi. Birliklerine atfedilen soykırım iddialarını da şiddetle reddettiğini belirtti; yalnızca fesat çıkaranların temizlenmesinde zorunlu olduklarını söyledi. Buna ek olarak "İngiltere'yi cezalandıracağım" diyen Mustafa Kemal, İngiltere'nin kolonilerinde isyan körüklemenin kendi elinde olduğunu ifade etti. Asi veya maceraperest olmadıklarını, meşru Türkiye'nin gerçek temsilcisi olduklarını dile getirdi. 3-4 Mayıs'ta yapılan seçiminde Mustafa Kemal başkanlığında çalışacak on vekil belirlendi. Bu noktada Ankara Hükûmeti'nin ilk amacı, Damad Ferid'in körüklediği Kuvâ-yi İnzibâtiye'ye karşı iç mücadeleyi kazanmaktı. Mustafa Kemal'in yönlendirmesiyle Çerkez Ethem'in Kuvâ-yi Seyyâre'si Anzavur Ahmet'a karşı zafer kazandı. 14 Haziran 1920'de milliyetçilerin saldırısı ile Kuvâ-yi İnzibâtiye'nin bir kısmı taraf değiştirdi, kalanları İngiliz askerlerinin gerisine çekildi. 25 Haziran'da bu güç resmen dağıtıldı, yakalanan yedi subay ile bölgenin bazı önde gelenleri idam edildi. Bu esnada, 19-26 Nisan'da İtilaf Devletleri San Remo Konferansı'nda Osmanlı'nın bölünmesi planları üzerine çalışıyordu. Britanya başbakanı Lloyd George, Venizelos'un Batı Anadolu'yu ilhak planını destekliyordu. Görüşmelerin ardından 22 Haziran'da bir yıldan uzun süredir Milne Hattı'nda bekleyen Yunan kuvvetleri, doğuya ve kuzeye doğru ilerleyerek 8 Temmuz'da Bursa'yı ele geçirdiler. Yunanlar İzmir'in kuzeyinden Marmara'nın güneyine dek tüm Ege sahillerini bir ayda işgal ettiler. 25 Temmuz'da Edirne düştü, 27 Temmuz'da tüm Trakya kaybedildi. Yunan işgali devam ederken Yozgat'ta Çapanoğlu Ayaklanması başladı. Bölgedeki düzenli birlikler isyanı bastırmakta başarısız olunca Mustafa Kemal, önce Kılıç Ali çetesini, ardından Çerkez Ethem'i görevlendirdi. İsyancılara karşı zafer kazanan Ethem, Ankara Valisi Yahya Galip'i kendi kurduğu askeri mahkemeye çıkartmak istedi; Mustafa Kemal tarafından güçlükle ikna edildi. Ekimde padişah taraftarları Konya'da hükûmet binalarını ele geçirdi, güneydoğuda ise bazı Kürt aşiretler isyan ettiler ama bu isyanlar başarıyla bastırıldı. 10 Ağustos'ta İstanbul hükûmeti ile İtilaf Devletleri arasında Sevr Antlaşması imzalandı. Anlaşmanın yürürlüğe girmesi için Osmanlı meclisi tarafından onaylanması gerekiyordu. İstifa eden Damad Ferid'in yerine geçen Tevfik Paşa, Mustafa Kemal ile temasa geçmeye çalıştı. Ancak 19 Ağustos'ta yapılan meclis toplantısında Sevr'in kabul edilmesini öngören saltanat üyeleri ile imzalayan üç yetkili vatan haini ilan edildi. Mustafa Kemal bu dönemde İtilaf Devletleri'ne karşı diplomatik destek bulmaya da çalışıyordu. Hariciye vekili Bekir Sami (Kunduh) başkanlığında Sovyetler ile görüşmeye gönderilen heyet 19 Temmuz'da Moskova'ya vardı. Enver Paşa da 7 Ağustos'ta Moskova'ya varmış, İngilizlere karşı bir İslam ihtilali için Bolşevikleri etkilemeye çalışıyordu. Mustafa Kemal, İttihat ve Terakki'nin liderleri ile arasına mesafe koymaya özen gösterdi. Bolşeviklerin tehlikeli bir müttefik olduğunu düşünen Mustafa Kemal, hem iç hem de dış siyasette dikkatli bir denge politikası gözetti. Yapılan uzun görüşmelerin ardından Rusların Doğu Anadolu'da toprak talepleri net şekilde reddedildi; Bolşeviklerin Sarıkamış'ı Türklere bırakabilecekleri imasından faydalanan Mustafa Kemal Kâzım Karabekir'e Kars'ın batısını yeniden ele geçirme izni verdi. 29 Eylül'de zayıf bir Ermeni direnişine rağmen Sarıkamış alındı; 24-30 Ekim'de Kars Ermenilerden ele geçirildi. Mustafa Kemal'in talimatları ile Ermeniler üzerindeki baskı devam ettirildi; 18 Kasım'da Ermeniler tamamen yenilerek Ankara'nın koşullarını kabul etmek zorunda kaldılar. 3 Aralık 1920'de imzalanan Gümrü Antlaşması ile Ermenistan sınırı nihai hâlini aldı. Doğu sınırının güvene alınmasının ardından kuvvetler güneye kaydırıldı. Kilikya ve Kuzey Mezopotamya'daki çeteler düzenli ordu altına alınarak Mustafa Kemal'in emirlerini uygular hâle geldi. === Hâkimiyetin sağlanması === ==== Düzenli orduya geçiş ==== Merkezi denetimden uzak bulunan Kuvâ-yi Milliye örgütleri dağıtılarak düzenli bir ordu oluşturuldu. Millî Mücadele'nin en kanlı çatışmaları, düzenli orduya katılmayı kabul etmeyen Kuvâ-yi Milliye gruplarına karşı verildi. Mustafa Kemal'in en büyük sorunu, Yunanların toprak uğruna Türklerle savaşmaya hazır düzenli bir orduya sahip olmasıydı. Ankara'nın batı cephesindeki düzenli birlikleri zayıftı, bu sebeple hükûmet çetelere bağımlı durumdaydı; ayrıca bu çeteler güneydekilere göre Ankara'ya çok daha az bağımlıydılar. Ankara Hükûmeti 16 Mayıs 1920'de bütün milislerin düzenli orduya katılmasını ve giderlerin savunma bütçesinden karşılanmasını öngören bir yasa çıkartmıştı ancak Çerkez Ethem ve Demirci Mehmet Efe bağımsız davranmayı yeğliyordu. Bu esnada orduda firarlar da artmıştı. 11 Eylül'de çıkartılan bir yasa ile İstiklâl mahkemeleri kuruldu. 24 Ekim'de Çerkez Ethem ve düzenli ordunun Gediz'e gerçekleştirdiği bir hücum koordinasyon eksikliği sebebiyle başarısızlıkla sonuçlandı. Mustafa Kemal bunun üzerine cephe komutanı Ali Fuat'ı görevden alarak Moskova'ya büyükelçi olarak gönderdi, cepheyi kuzeyde İsmet (İnönü), güneyde Refet (Bele) komutasına verdi. Refet Konya'da bir ayaklanmayı bastırdıktan sonra Demirci Mehmet Efe'nin üzerine yürüdü ve 30 Aralık'ta tutukladı. Daha fazla güce sahip olan Çerkez Ethem, önce Ankara'da kendine destek aradı, daha sonra Kütahya'ya kaçtı. 30 Aralık'ta Albay İsmet ve Albay Refet komutasında 15 bin asker Çerkez Ethem'e karşı saldırıya geçti ve Kütahya kalesini ele geçirdi. Çerkez Ethem, Reşit ve Tevfik kardeşlerin başlarında bulunduğu Kuvâ-yi Seyyâre'den 725 Çerkez Yunanlarla anlaşarak düşman hatlarının gerisine geçtiler, geriye kalanlar dağıldı, bir kısmı düzenli orduya katıldı. ==== Teşkîlât-ı Esâsîye Kanunu ==== 20 Ocak 1921'de anayasa görevi gören Teşkîlât-ı Esâsîye Kanunu çıkartıldı. Egemenliğin kayıtsız şartsız milletin olduğunu belirten kanun ülkeye resmen Türkiye Devleti adını veriyor, Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükûmeti tarafından yönetileceği bildiriyor ve padişahın neredeyse tüm yetkilerini TBMM'ye devrediyordu. Mustafa Kemal'in ısrarıyla padişahın adının hiç geçmediği kanunla ilgili tartışmalarda Mustafa Kemal saltanat ve hilafetin ilke olarak kabul edildiğini ancak bu kurumların ayrıcalıklarını tanımlamamanın daha iyi olacağını ileri sürdü. Anayasa ile ayrıca meclis tarafından teker teker seçilecek bir bakanlar kurulu bir başbakan seçecekti, gündelik işlerle ilgilenen bu göreve Fevzi (Çakmak) getirildi, Mustafa Kemal meclis başkanı olarak hükûmetin başında kaldı. ==== İnönü Muharebeleri ==== 250px|küçükresim|The Sphere gazetesinin 1-5 Mart 1921'de "Ankara Hükûmeti ve Talepleri" başlığıyla yayımladığı harita. Başlığın altında verilen bilgi: "Kemalistler ya da milliyetçiler, gölgeli alanı etkin biçimde kontrol ediyorlar. Onlar, Yunanlar tarafından Ege'den sürüldüler fakat Trakya'yı, İzmir'i, Ermenistan'ı ve Basra Körfezi altındaki bütün Mezopotamya'yı talep ediyorlar". 250px|küçükresim|Kemal Paşa ve İsmet Paşa II. İnönü Muharebesi'nden sonra askerleri teftişte. Birleşik Krallık Başbakanı David Lloyd George'a göre Yunanistan büyümeli ve İngiltere ile menfaatleri birleştirilmeliydi. Yunanistan boğazları Avrupa'ya açık tutmalı, Akdeniz'de İngiltere'nin çıkarlarına uygun davranmalıydı. Eğer böyle davranmazsa İngiliz donanması onu uslandırmak için yeterdi. Sevr Antlaşması'nın kuvvet kullanılmadan uygulanamayacağı anlaşılmıştı. İtilaf Devletleri ise kuvvet kullanacak hâlde değildi. İtilaf Devletleri, Yunanları yalnız Türk illerini alıp kendi vatanına katmak için değil kendi davalarını da yürütmek için Anadolu'ya çıkardı. Ancak İtilaf Devletleri de Türkiye'ye karşı uygulanacak politikalarda artık beraber değildir. İtalya, Yunanların Anadolu'ya yerleşmesinden dolayı rahatsızdı. Fransa ise Suriye'deki toprak kazançlarını yeterli görmektedir. Artık Yunanlar kendi ordularıyla Anadolu'ya boyun eğdirmek zorundadır. Mustafa Kemal de Yunan ordusunu yenerse, Türkiye'yi kurtarmış olacaktır.Falih Rıfkı Atay, Çankaya (2010), Pozitif Yayınları, s. 310-311-312, ISBN 978-975-6461-05-5 6 Ocak 1921 günü Bursa'dan Eskişehir'e ve Uşak'tan Afyon'a doğru iki kol hâlinde ileri harekâta başlayan Yunan ordusu, 9 Ocak'ta İnönü mevzilerine kadar ilerledi. Ancak Türk ordusunun savunması karşısında ileri gidemeyeceklerini anlayarak 11 Ocak 1921 sabahı İnönü mevzilerinden çekilmek zorunda kaldı. Birkaç gün sonra geride kalan Çerkez Ethem birlikleri milli birlikler tarafından dağıtıldı. Birinci İnönü Muharebesi düzenli ordunun ilk zaferi olduğundan Kuvâ-yi Milliye'den düzenli orduya geçiş hızlanmış, halkın yeni kurulan orduya güveni artmıştır. Bu başarı bütün dünyanın dikkatini çekmiş; İtilaf Devletleri, 26 Ocak 1921'de Osmanlı Devleti'nin Londra'ya bir heyet göndermesini ve bu toplantıda Ankara Hükûmeti'nden de temsilci bulundurulmasını istemişlerdir. 1 Mart'ta Albay İsmet tuğgeneral rütbesine terfi etti. Birinci İnönü zaferinden sonra İtilaf Devletleri Sevr Antlaşması'nda Türklerin yararına bir değişiklik yapılmasını görüşmek için Londra'da bir konferans toplanmasına karar vermişlerdir. 21 Şubat-11 Mart 1921 tarihleri arasında yapılan konferansta, Türkler yararına bir sonuç çıkmamış, mücadele devam etmiştir. Yunanistan, Londra Konferansı bitmeden, Anadolu'da yeni bir saldırı yapmak üzere hazırlıklara başlamıştır. 23 Mart 1921 günü sabah erken saatlerde, 3. Yunan Kolordusu'nun Batı Cephesinden, 1. Yunan Kolordusu'nun da Güney Cephesinden ileri harekete geçmesiyle muharebeler başlamıştır. 23 Mart-1 Nisan 1921 arasında meydana gelen İkinci İnönü Muharebesi tekrar Türk kuvvetlerinin zaferiyle sona ermiştir. Bu zaferden sonra Fransızlar Zonguldak'tan, İtalyanlar da Güney Anadolu'dan askerlerini çekmeye başlamıştır. ==== Kütahya-Eskişehir Muharebeleri ==== İnönü muharebelerinde savunma taktiği uygulayan Türk ordusu, Aslıhanlar-Dumlupınar çarpışmalarında ise henüz saldırı gücüne ulaşamadığını göstermişti. Bu durumdan yararlanmaya karar veren Yunan ordusu İnönü, Eskişehir, Afyon ve Kütahya arasındaki çizgide yer alan Türk mevzilerine yüklenerek buraları işgal etmek ve Ankara'ya kadar ilerlemek istiyordu. Takviye birliklerle iyice güçlenen Yunan ordusu 10 Temmuz 1921'den itibaren saldırıya geçti ve 20 Temmuz'a kadar yaptıkları saldırılarla Türk ordusunu geri çekilmeye zorladı. Mustafa Kemal Paşa, Türk ordusunun Sakarya Irmağı'nın doğusuna kadar çekilmesini emretti. Böylece vakit kazanılacaktı. Bu savaşlar sonunda Eskişehir, Kütahya, Afyon gibi büyük stratejik bölgeler elden çıktı. TBMM'de moral bozukluğu yaşandı ve sert tartışmalar meydana geldi. Ancak Yunan ordusu büyük ateş ve silah üstünlüğüne rağmen, Türk ordusunu yok edememişti. Türk ordusu, güvenli bir şekilde Sakarya'nın doğusuna çekilmişti. Kütahya- Eskişehir Muharebeleri sonrasında Büyük Millet Meclisi içinde iktidara yani Mustafa Kemal Paşa'ya karşı tepkiler artmaya başladı. Bu muhalefeti yöneltenler ordunun başına geçmesi için Mustafa Kemal Paşa'ya baskı yapmaya başladı. Gerçek niyetleri ise onu Ankara'dan uzaklaştırmak ve Enver Paşa'nın iktidarını sağlamaktı. Mustafa Kemal Paşa, 4 Ağustos 1921 günü Büyük Millet Meclisi'nde yaptığı konuşmayla başkomutan olmayı kabul ettiğini ancak başkomutanlığın faydalı olabilmesi için Meclis'in ordu ile ilgili yetkilerini üç ay süreyle kendisinde toplayacak bir kanun çıkartılması gerektiğini açıkladı. Paşa'nın başkomutanlığını isteyenlerin bu şekilde hayalleri suya düşürülmüş oldu. 5 Ağustos 1921 günü oy birliği ile çıkartılan yasa ile Mustafa Kemal Paşa, TBMM Orduları Başkomutanlığı'na getirildi.Turgut Özakman, Şu Çılgın Türkler (2005), Bilgi Yayınevi, 166. Baskı, s. 231-238 ==== Sakarya Meydan Muharebesi ==== Mustafa Kemal Paşa, Başkomutanlığa geçmesinin hemen ardından yayımladığı Tekâlif-i Milliye emirleri ile halkı ordunun donatılması için seferberliğe çağırdı. 12 Ağustos'ta Polatlı'da teftiş yaparken attan düştü ve kaburga kemiği kırıldı. 23 Ağustos-13 Eylül 1921 tarihlerinde yapılan Sakarya Meydan Muharebesi'nde Yunan ordusunun hücum gücü tükendi. Türk ordusu ani bir taarruzla Yunan ordusunu Sakarya Nehri'nin doğusundan çıkarmayı başardı. Bu zaferden sonra 19 Eylül 1921'de Büyük Millet Meclisi Başkomutan Mustafa Kemal Paşa'yı oy birliğiyle Müşîr (bugünkü ismiyle Mareşal) rütbesine terfi ettirdi ve Gazi unvanı verdi. Sakarya Meydan Muharebesi sonunda Türk ordusunun zayiatı; 5713 ölü, 18.480 yaralı, 828 esir ve 14.268 kayıp olmak üzere toplam 49.289'dur. Yunan ordusunun zararı; 3758 ölü, 18.955 yaralı, 354 kayıp olmak üzere toplam 23.007'dir. Sakarya Meydan Muharebesi'nden sonra, 13 Ekim 1921'de Ankara Hükûmeti ile Güney Kafkas Cumhuriyetleri arasında Kars Antlaşması imzalandı. Böylece Türkiye'nin doğu sınırı tamamen güvenlik altına alındı. Fransa ise TBMM Hükûmeti ile 20 Ekim 1921'de Ankara Antlaşması'nı imzaladı. Bu antlaşma ile Fransa TBMM Hükûmeti'ni tanıdı ve Hatay-İskenderun dışında, Türkiye'nin bugünkü güney sınırı çizildi. Antlaşma sayesinde güney cephesi güvenli duruma geldiğinden buradaki Türk birlikleri de Batı Cephesi'ne kaydırıldı. İtalyanlar ise, Sakarya Meydan Muharebesi'nden sonra Güney Ege ve Akdeniz bölgelerinde tutunamayacaklarını anlayarak 1921 yılı sonuna kadar işgal ettikleri yerlerden çekildi. Sakarya Meydan Muharebesi sonrasında İngiltere de Ankara'yı tanıyarak TBMM ile, 23 Ekim 1921 tarihinde tutsakların serbest bırakılması konusunda antlaşma yapıldı. ==== Büyük Taarruz ==== küçükresim|250px|sol|Başkomutan Mustafa Kemal Paşa Türk kuvvetlerini denetliyor, İzmit, 18 Haziran 1922 Tam 1 yıl süren taarruz hazırlıkları sonucunda, 26 Ağustos 1922 sabahı büyük bir dikkatle hazırlanan taarruz planı uygulamaya konuldu. 26-30 Ağustos 1922'de yapılan Büyük Taarruz, Kurtuluş Savaşı'nın son aşamasıdır. 30 Ağustos günü Başkomutanlık Meydan Muharebesi'nde bir gün içinde Yunan ordusunun büyük bir bölümü imha edildi. 31 Ağustos'ta Mustafa Kemal Paşa komutanlarını Çalköy'deki karargâhında toplayarak kaçabilen Yunan kuvvetlerinin hızlı bir şekilde takip edilmesini ve İzmir ile civarındaki kuvvetleriyle birleşmemesi için üç koldan Akdeniz'e (bugünkü Ege) doğru ilerlenmesini emretti. 1 Eylül günü Başkomutan Mustafa Kemal bir bildiri yayımlayarak ordulara şu emrini verdi: > "Bütün arkadaşlarımın Anadolu'da daha başka meydan muharebeleri verileceğini > göz önüne alarak ilerlemesini ve herkesin akıl gücünü, yiğitlik ve > yurtseverlik kaynaklarını yarışırcasına esirgemeden vermeye devam eylemesini > isterim. Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz'dir. İleri!" Türk ordusu 2 Eylül'de Uşak'ı geri aldı. Burada Yunan Ordusu Başkomutanı General Nikolaos Trikupis esir edildi. 9 Eylül'de Türk süvarileri İzmir'e girdi. 18 Eylül 1922'ye kadar yapılan takip harekâtıyla tüm Batı Anadolu'daki Yunan birlikleri sınır dışına çıkarıldı. Türk ordusunun kazandığı bu başarı, Mudanya Ateşkes Antlaşması'na giden süreci başlattı. Karşıyaka'da Mustafa Kemal'in kalması için yakınları Yunanların elinde esir olan bir baba-oğul evlerini hazırlamıştır. Bu evde daha önce Yunan Kralı Konstantin de kalmış, eve merdivenlerde ayakları altına serilen Türk bayrağını çiğneyerek girmiştir. Bu kez baba-oğul merdivenlere Yunan bayrağını sermiştir. Mustafa Kemal Paşa eve girecekken "Lütfedin, bu karşılıkla bu lekeyi silin!" denilmiştir. Mustafa Kemal Paşa da, "O, geçmişse hata etmiş; bir milletin onuru olan bayrak çiğnenmez, ben onun hatasını tekrar etmem. Bayrağı kaldırın yerden," diyerek bayrağı kaldırtmıştır.Atatürk: Ben de Bir İnsanım, Çetin Yetkin s. 14-15 ==== Çanakkale Krizi ==== İzmir kurtarıldıktan sonra asıl sorun, İstanbul ve Boğazlar Bölgesi'nde sürmekte olan İtilaf Devletleri işgalinin sona erdirilmesidir. Mustafa Kemal'in emri doğrultusunda Türk kuvvetleri derhal Çanakkale'ye yönelerek buraların Trakya dahil boşaltılmasını talep eder. İngiltere buna ek donanma (ki içlerinde zamanın en modern 2 adet uçak gemisi bulunmaktadır) ve kara kuvveti göndererek cevap verir. Mustafa Kemal'in Çanakkale Krizi'ne sebebiyet veren emri; İngiltere'deki muhalefetin, Newfoundland ve Yeni Zelanda dışında İngiliz dominyonlarının ve diğer İtilaf devletlerinin karşı koyması neticesinde sıcak çatışmaya dönüşmez ve İstanbul'un Kurtuluşu'na giden yolu açar. Çanakkale Krizi David Lloyd George'un iktidarını kaybetmesine neden olduğu gibi Kanada'nın diplomatik açıdan bağımsız olmasını sağlar. Ayrıca kriz döneminde ABD Başkanı 28 Eylül 1922 günü 13 yeni savaş gemisinin Türkiye'ye komşu denizlere gönderilmesini emreder. 1908-1923 arasında komutanı Amiral Bristol olan USS Scorpion gemisinin, istihbarat edinmek suretiyle Lozan Antlaşması yapılana kadar devamlı İstanbul'da bulunduğu da anlaşılmaktadır. === Mudanya Ateşkes Antlaşması === Büyük Taarruz'un ardından, 11 Ekim 1922'de; TBMM, İngiltere, Fransa ve İtalya arasında imzalanan Mudanya Ateşkes Antlaşması'yla savaş sona ermiştir. Yunanlar görüşmelere katılmamış, İtalya vekaleten onları temsil etmiştir. Bu antlaşmanın hükümlerine göre Türk ve Yunan orduları arasındaki savaş bitmiştir. Doğu Trakya TBMM'ye teslim edilmiş ve barış antlaşması imzalanana kadar Türkiye Büyük Millet Meclisinin burada en fazla 8000 kişilik bir jandarma kuvvetini bulundurmasına onay verilmiştir. Boğazlar ve İstanbul TBMM hükûmetinin yönetimine bırakılmıştır. Barış antlaşması yapılana kadar İtilaf Devletleri'nin İstanbul'da kalması karara bağlanmıştır. === Lozan Barış Antlaşması === küçükresim|150px|Balıkesir, 1923. Mudanya Ateşkes Antlaşması'ndan sonra barış görüşmelerinin yapılması için tarafsız bir ülke olan İsviçre'nin Lozan şehri seçilmiştir. Türkiye'yi İsmet İnönü temsil etmiştir. Konferans 20 Kasım 1922 günü toplanmış ve anlaşmazlık sonucu 4 Şubat 1923'te görüşmeler kesilmiştir. 23 Nisan 1923'te görüşmeler tekrar başlamış ve 24 Temmuz 1923'te Lozan Antlaşması imzalanmıştır. Lozan Antlaşması'nda 20 Ekim 1921'de Fransızlarla yapılan Ankara Antlaşması'ndaki güney sınırı aynen korunmuştur. Irak sınırı çizilememiş ve 9 ay zarfında çözülmesi kararlaştırılmıştır. Meriç Nehri Yunanlarla olan sınır kabul edilmiştir. Karaağaç ve çevresi savaş tazminatı olarak Türkiye'ye verilmiştir. Ege Denizi'ndeki Bozcaada ve Gökçeada Türkiye'ye verilmiş, Yunanların elinde kalan Anadolu'ya yakın adaların silahsızlandırılmasına karar verilmiştir. Kapitülasyonlar tamamen kaldırılmıştır. 1845'ten Birinci Dünya Savaşı'nın sonuna kadar olan Osmanlı İmparatorluğu'nun borçları sermaye üzerinden yeniden hesaplanarak azaltılmıştır. Borçlar Osmanlı'dan ayrılan devletlere gelirlerine orantılı olarak bölüştürülmüştür. Türkiye'nin borçları Türk parası veya Fransız frangı üzerinden ödeme teklifi kabul edilmiştir. Lozan Boğazlar Sözleşmesi ile Boğazlardan serbest geçiş sağlanmış, Boğazlar Komisyonu kurulmuş, Boğazlar ve civarının askersiz hâle getirilmesi sağlanmıştır. İstanbul'da yaşayan Rumlarla Batı Trakya'da yaşayan Türkler hariç Türkiye'deki bütün Rumlarla Yunanistan'daki bütün Türklerin yer değiştirmesi onaylanmıştır. Böylece Kurtuluş Savaşı, 24 Temmuz 1923'te imzalanan Lozan Antlaşması'yla sonuçlanmıştır. Bu antlaşma ile Sevr Antlaşması yürürlükten kalkmış, Türkiye Lozan Antlaşması temelleri üzerine kurulmuştur. === Cumhuriyetin ilanı === küçükresim|sol|200px|Bir çocuk, Gazi Mustafa Kemal Paşa'ya şiir okuyor. (Vezirhan, 16 Ocak 1923) küçükresim|220px|Kemal Paşa Mersin halkına hitap ediyor. (1923) küçükresim|220px|Kemal Paşa Konya'da. (22 Mart 1923) Saltanat kaldırıldıktan sonra Mustafa Kemal 15 Ocak 1923'te Eskişehir'de hükûmet sistemleri konusunda yaptığı konuşmada cumhuriyete karşı çıkıyor ve cumhuriyet ile meşruti monarşi arasında bir fark olmadığını şu ifadelerle beyan ediyor: "Bütün cihan tarihinde ve bugün de dünya yüzünde mutlakiyet idaresine, meşruti idareye tesadüf ediyoruz, bir de cumhuri hükûmetler görüyoruz.'' Bildiğimiz meşruti ve cumhuri hükûmetler teşkilatı kuvvetler ayrılığı esasına dayalı kabul edilmektedir. Biz kuvvetler birliği esasına dayanarak hükûmet tesis ettik… Bence hakikatte kuvvetler ayrılığı yoktur, kuvvetler birliği vardır. Şer’i hükümlere uygunluk noktasından değerlendirmek isterseniz, hatırlatayım ki, bizim şer’i hükümlerimizde belli bir hükûmet şekli ifadesi yoktur. Cumhuriyet, mutlakiyet şekilleri gibi bir şekil tespit olunmamıştır…"Sedat Yazıcı ile Fatih Yazıcı, Tarihsellik ve Kuramsallık Arasında: 1921 ve 1924 Anayasalarında Kuvvetler Birliği/Ayrılığı Tartışması, bilig, güz 2011 59. sayı, sayfa: 248Taha Akyol, Atatürk'ün İhtilal Hukuku, 1. baskı, sayfa: 304 Mustafa Kemal muhalefetin güçlendiği, seçimlerin ne zaman olacağı belirsizliğini korurken yasama ve yürütmenin başında bulunduğu konjonktürde, 19 Ocak 1923'te İzmit'te meclis hükûmeti sistemini savunuyor ve cumhuriyetten üstün olduğunu şöyle açıklıyor: "Artık bizim hükûmetimiz müstebit bir hükûmet değildir. Mutlaki ve meşruti bir hükûmet de değildir. Bizim hükûmetimiz Fransa veya Amerika cumhuriyetlerine de benzemez. Bizim hükûmetimiz bir halk hükûmetidir. Tam bir şura hükûmetidir. Yeni Türkiye devletinde saltanat milletindir…"Atatürk'ün Bütün Eserleri, cilt 14, sayfa: 328-329Arı İnan, Gazi Musatafa Kemal Atatürk'ün 1923 Eskişehir-İzmit Konuşmaları, sayfa: 97 2 Şubat 1923'te İzmir'de yaptığı konuşmada Mustafa Kemal cumhuriyetle meşruti monarşi arasında çok ufak bir fark olduğunu şöyle ifade ediyor: "Mutlakiyet hükûmetleri vardır, meşrutiyet hükûmetleri vardır, cumhuriyet hükûmetleri vardır. Bugün dünya üzerinde gördüğümüz şekillerdir. Fakat bütün bu isimleri iki sınıf ile ifade edebiliriz. Şahsi saltanat vardır veyahut meşruti saltanat vardır. Ben bu ifade tarzımla cumhuriyetle meşruti saltanat arasında çok ufak bir fark gördüm… Bence saltanat, cumhuriyet şeklinde belirli zaman için değişmez salahiyetlere sahip geçici bir sultan vardır. Diğerinde ise ömrü oldukça sultanlık eden ve öldükten sonra da evladına veyahut akraba ve yakınlarına miras olarak kalan sultanlık vardır…"Taha Akyol, Atatürk'ün İhtilal Hukuku, 1. baskı, sayfa: 306 Mustafa Kemal, cumhuriyetin ilan edileceğini ilk defa 22 Eylül 1923 günü Wiener Neue Freie Presse muhabirinin başkentin neresi olacağına dair sorduğu soruya verdiği cevapta ifade etmiştir: "Türkiye'nin payitahtı meselesine gelince. Bunun cevabı kendiliğinden ortaya çıkar: Ankara Türkiye Cumhuriyeti'nin payitahtıdır."Atatürk'ün Bütün Eserleri, cilt 16, sayfa: 118 Millî Mücadele sonrasında Türkiye'de iki başlı bir yönetim ortaya çıkmıştı.Ergil, Doğu. Millî Mücadelenin sosyal tarihi (1981), Turhan Kitabevi TBMM 1 Kasım 1922'de Osmanlı saltanatını lağvedip Vahdettin'i tahttan indirerek İstanbul hükûmetinin hukuki varlığına son verdi. 16 Ocak 1923'te İzmit Hünkâr Kasrı'nda İstanbul'dan gelen gazetecilerle mülakat yapıldığında Vakit başyazarı Ahmet Emin Bey (Yalman)'in Kürt meselesi hakkında sorusuna karşı, "Başlı başına bir Kürtlük tasavvur etmektense, bizim Teşkîlât-ı Esâsîye Kanunu gereğince zaten bir tür mahalli muhtariyetler teşekkül edecektir," diyerek Kürtlere özel statü tanımamak için ihtiyatlı davrandı.'İstanbul'dan gazetecilere İzmit Kasrı'nda Mülakat', Atatürk'ün Bütün Eserleri, Cilt: 14 (1922-1923), s. 273-274. 8 Nisan 1923'te, yayımlanan Dokuz Umde ile Gazi Mustafa Kemal yeni rejimin temelini oluşturacak olan Halk Fırkası'nın temellerini attı.Zürcher, Erik Jan. Turkey: a modern history (2004), I.B.Tauris, s. 195 Nisan ayında yapılan İkinci Meclis seçimlerine sadece Halk Fırkası'nın katılmasına izin verildi. Mebus adayları fırkanın genel başkanı sıfatıyla Gazi Mustafa Kemal tarafından belirlendi. küçükresim|220px|Mustafa Kemal'i hicveden bir İngiliz karikatürü (7 Kasım 1923) 25 Ekim 1923 günü aynı anda hem Başbakanlık hem de İçişleri Bakanlığı görevlerini yürüten Fethi Bey, İçişleri Bakanlığını bıraktığını açıkladı. Aynı gün Meclis İkinci Başkanlığı görevini yapan Ali Fuat Paşa da ordu müfettişliğine atandığı için görevinden ayrıldı. Bu iki boş koltuk için yapılan seçimleri Gazi Mustafa Kemal'e muhalif olan milletvekilleri kazandı. Meclis İkinci Başkanlığına Rauf Bey, İçişleri Bakanlığına Sabit Bey seçildiler. Bu durumdan hoşnut olmayan Gazi Mustafa Kemal, 26 Ekim 1923'te Başbakan Fethi Bey'den "Erkan-ı Harbiye Umumiye Riyaseti Vekili" Fevzi Paşa'nın dışında hükûmetin istifa etmesini ve istifa edenlerin yeniden seçilirlerse görevi kabul etmemesini istedi. Böylece bir hükûmet krizi çıkmış oldu. Yeni bakanlar kurulu üyelerinin 29 Ekim günü seçileceği duyuruldu. Bu gelişmeler üzerine cumhuriyetin ilanı ile işi kökünden çözmeye karar veren Gazi Mustafa Kemal 28 Ekim 1923 gecesi Çankaya'da İsmet Paşa ve bazı kimseleri toplantıya çağırdı ve "Yarın cumhuriyeti ilan edeceğiz," diyerek kararını açıkladı. Misafirlerin ayrılmasından sonra İsmet Paşa'yı alıkoydu ve birlikte, Teşkilat-ı Esasiye Kanunu'nda gerekli değişikliği sağlayacak önergeyi hazırladılar. 29 Ekim 1923 Pazartesi günü Halk Fırkası Meclis Grubunda, Bakanlar Kurulunun oluşturulması konusunda tartışıldı. Sorun çözülemeyince, Gazi Mustafa Kemal'den düşüncelerini açıklaması istendi. Gazi Mustafa Kemal, bunalımdan çıkış yolunu Anayasanın değiştirilmesi zorunluluğu ile açıkladı. Cumhuriyetin ilanını hedefleyen tasarıyı da grubun bilgisine sundu. Tasarının parti grubunda kabulünden sonra aynı akşam saat 18.45'te TBMM Genel kurul toplantısı başladı. Anayasa Komisyonu'nun değişiklik ile ilgili rapor ve önergesi genel kurulun onayına sunuldu ve 29 Ekim 1923 Pazartesi akşamı saat 20.30'da milletvekillerinin alkışları ve "Yaşasın cumhuriyet!" nidaları ile cumhuriyet ilan edildi.Türk dünyası araştırmaları, 152. sayı (2004), Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı, s. 131 == Cumhurbaşkanlığı (1923-1938) == küçükresim|220px|Asri Haftada "Halaskâr ve muhubbîmiz, şanlı ve büyük gazimiz Mustafa Kemal Paşa Hazretleri" alt yazısı ile 1926'da yayımlanan bir fotoğrafı Cumhuriyetin ilanının ardından yapılan cumhurbaşkanlığı seçiminde oylamaya katılan 158 milletvekilinin tamamının oyları ile Balâ milletvekili"Atatürk Bala Milletvekili" Yrd. Doç. Dr. Orhan Çekiç, Atatürk Araştırma Merkezi Müdürü, Balabirlik.com Gazi Mustafa Kemal, Türkiye'nin ilk cumhurbaşkanı seçildi.Can Dündar, Yükselen Bir Deniz, İmge Kitabevi, S:120-145 Atatürk kendi deyişiyle Türkiye'yi "muasır medeniyet seviyesine çıkarmak" amacıyla bir dizi köklü değişime imza attı. 1924 Anayasası gereğince TBMM 29 Ekim 1923'teki cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra üç defa daha (1927, 1931, 1935 yıllarında) Gazi Mustafa Kemal'i tekrar cumhurbaşkanlığına seçti. Atatürk'ün cumhurbaşkanlığı döneminde İsmet İnönü, Fethi Okyar ve Celâl Bayar başbakanlık yapmıştır. Bu dönem içerisinde en fazla süre görevde kalan ve en fazla hükûmet kuran isim İsmet İnönü'dür. Atatürk'ün cumhurbaşkanlığı süresince kurulan hükûmetler sırası ile 1. T.C. Hükûmeti, 2. T.C. Hükûmeti, 3. T.C. Hükûmeti, 4. T.C. Hükûmeti, 5. T.C. Hükûmeti, 6. T.C. Hükûmeti, 7. T.C. Hükûmeti ve 8. T.C. Hükûmeti'dir. === İç politika === Atatürk sık sık yurt gezilerine çıkarak devlet çalışmalarını yerinde denetlemiştir.Önder, Mehmet. Atatürk'ün yurt gezileri (1998), Türkiye İş Bankası ==== Devrimler ==== TBMM'de 3 Mart 1924 tarihinde Tevhîd-i Tedrîsât Kanunu kabul edilerek medreseler kaldırılmış ve Türkiye Cumhuriyeti sınırları içindeki bütün okullar, Türkiye Cumhuriyeti Millî Eğitim Bakanlığı'na bağlanmıştır. Eğitim kurumlarının bir çatı altında toplanmasıyla eğitim millî bir nitelik kazanmıştır. Aynı tarihte TBMM'de kabul edilen bir kanunla halifelik kaldırılmış ve Osmanlı Hanedanı üyeleri vatandaşlıktan çıkarılarak yurt dışına sürülmüştür. 17 Şubat 1925 tarihinde aşar vergisi kaldırılmıştır. Aşarın getirdiği gelir devletin giderlerinin yüzde otuzuna yaklaşmasına rağmen, köylünün rahatlatılması ve üretimin arttırılması amacıyla bu vergi kaldırılmıştır. 25 Kasım 1925'te Şapka Kanunu kabul edildi. Bu kanunla TBMM üyelerine ve devlet memurlarına şapka giyme mecburiyeti getirildi ve Türk halkı da buna aykırı bir davranıştan men edildi. 30 Kasım 1925'te tekkelerin, zaviyelerin ve türbelerin kapatılması kanunu TBMM'de kabul edildi ve 13 Aralık 1925 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Osmanlı Devleti'nde kullanılan saat, takvim ve ölçüler, Avrupa'daki devletlerden değişik olduğundan, sosyal, ticari ve resmî ilişkileri zorlaştırıyordu. Osmanlı Devleti'nin son dönemlerinde farklılığı gidermek için bazı çalışmalar yapılsa da yetersizdi. Cumhuriyet döneminde bu sıkıntıları gidermek için çalışmalara başlandı. 26 Aralık 1925'te çıkarılan bir kanunla Hicri ve Rumi takvimlerin yerine miladi takvim kabul edildi ve 1 Ocak 1926'dan itibaren kullanılmaya başlandı. Bunun yanı sıra güneşin batışına göre ayarlanan alaturka saat yerine, çağdaş dünyanın kullandığı saat sistemi örnek alındı. Bir gün 24 saate bölünerek günlük hayat düzenlendi. 1928 yılında milletlerarası rakamlar kabul edildi. 1931 yılında çıkarılan bir kanunla önceden kullanılan arşın, endaze, okka gibi ölçü birimleri kaldırılarak bu ölçülerin yerine uzunluk ölçüsü olarak metre, ağırlık ölçüsü olarak kilo kabul edildi. Yapılan değişikliklerle ülkede ölçü birliği sağlandı. 1935 yılında çıkarılan bir kanunla, cuma günü olan hafta tatili yerine cumartesi öğleden sonra ve pazar günü hafta tatili olarak belirlenmiştir. 17 Şubat 1926 tarihinde İsviçre Medeni Kanunu'ndan tercüme edilip düzenlenerek oluşturulan Medeni Kanun kabul edilmiş ve 4 Ekim 1926'da yürürlüğe girmiştir. Bu kanunla Türk aile hayatı yeniden düzenlenmiş; tek kadınla evlilik, resmî nikâh esası getirilmiş, miras konusunda eşitlik sağlanmıştır. 1 Mart 1926 tarihinde 1889 İtalyan Zanerdelli Kanunu örnek alınarak hazırlanan 765 sayılı Türk Ceza Kanunu TBMM tarafından kabul edilerek yürürlüğe konuldu. 1 Kasım 1928'de, Türkiye Büyük Millet Meclisi yeni Türk harflerinin kabulüne ilişkin kanunu kabul etti. Kanunun kabulünden sonra halka okuma yazma öğretmek amacıyla Millet Mektepleri kuruldu. 24 Kasım 1928'de de Atatürk Millet Mektepleri Başöğretmeni olarak ilan edildi. Kadınların 1930 yılında yerel, 1934 yılında ise genel seçimlerde seçme ve seçilme hakkı tanınmıştır.Toplumsal Yaşamda Kadın, Yrd. Doç. Dr. Gürsel YAKTIL OĞUZ, s. 37 12 Temmuz 1932'de Atatürk'ün talimatıyla Türk Dili Tetkik Cemiyeti kurulmuştur. 1934 yılında yapılan kurultayda cemiyetin adı, Türk Dili Araştırma Kurumu; 1936'daki kurultayda ise Türk Dil Kurumu olarak değiştirilmiştir. Homojen ve birleşmiş bir ulus yaratılması için Türkleştirme politikası yürütüldü. Türk olmayan azınlıklar kamuoyunda Türkçe konuşmaya zorlandı, Türkçe olmayan toponomiler ve azınlıkların soyadları Türkçeye çevrildi. Atatürk'ün talimatıyla kurulan kurumlardan bir diğeri Türk Tarih Kurumudur. Türk tarih ve medeniyetini araştırmak amacıyla oluşturulan Türk Tarihi Tedkik Heyeti 4 Haziran 1930 tarihinde ilk toplantısını yapmış ve yönetim kurulunu seçmiştir. 29 Mart 1931 tarihinde Türk Ocakları'nın 7. Kurultayı'nda kapatılma kararı alınmasından sonra, 12 Nisan 1931'de Türk Tarihi Tedkik Cemiyeti ismiyle yeniden örgütlenmiş ve çalışmalarına devam etmiştir. Kurumun adı 1935 yılında Türk Tarihi Araştırma Kurumu olarak, daha sonra ise Türk Tarih Kurumu olarak değiştirilmiştir. 21 Haziran 1934'te çıkarılan Soyadı Kanunu'na göre her Türk, kendi adından başka, ailesinin ortak olarak kullanacağı bir soyadına sahip olacaktı. Bu soyadları Türkçe olacak, ahlâka aykırı ve gülünç adlar soyadı olarak alınamayacaktı. Soyadı Kanunu'nun kabulünden sonra 24 Kasım 1934 tarihinde TBMM tarafından, Mustafa Kemal'e "Atatürk" soyadı verilmiştir. 26 Kasım 1934 tarihinde çıkarılan kanunla ise; Ağa, Hacı, Hafız, Hoca, Molla, Efendi, Bey, Beyefendi, Paşa, Hanım, Hanımefendi ve Hazretleri gibi lakap ve unvanlar kaldırılmıştır. 3 Aralık 1934'te çıkarılan Bazı kisvelerin giyilemeyeceğine dair kanun ile hangi din ve mezhebe mensup olurlarsa olsunlar ruhanilerin mabet ve ayinler haricinde ruhani giysi taşımaları yasaklanmıştır. Hükûmet her din ve mezhepten uygun göreceği tek bir ruhaniye mabet ve ayin haricinde ruhani kıyafetini taşıyabilmek için müsaade verebilecektir. Atatürk cumhurbaşkanlığı döneminde toprak reformu için çalışmıştır.Atatürk 1 Kasım 1936'da, TBMM 5. dönem 2. yasama yılı açılış konuşmasında bu konuya ilişkin olarak şunları söyledi: "Toprak Kanunu'nun bir neticeye varmasını Kamutay'ın yüksek himmetinden beklerim. Her Türk çiftçi ailesinin geçineceği ve çalışacağı toprağa malik olması, behemehal lazımdır. Vatanın sağlam temeli ve imarı bu esastadır." (Millet Meclisi Tutanak Dergisi D. V, C. 13, Sa. 4) Laiklik, Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik, Halkçılık, Devletçilik, İnkılapçılık ilkeleri 10 Mayıs 1931 tarihinde Cumhuriyet Halk Fırkası'nın programında yer almış, 5 Şubat 1937'de ise anayasaya girmiştir.Atatürkçülük üzerine denemeler Ercüment Kuran s. 52 ==== Siyasi olaylar ==== küçükresim|Ankara, 29 Ekim 1925. Cumhuriyetin ilanından sonra, Millî Mücadele'yi başlatan beş kişilik kadronun Mustafa Kemal Paşa dışındaki dört üyesi (Rauf Bey, Kâzım Karabekir Paşa, Refet Paşa ve Ali Fuat Paşa) muhalefete geçerek Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'nı kurdular. 1925 Mart'ında çıkan Genç Hâdisesi (Şeyh Sait İsyanı, Doğu İsyanı) üzerine sıkıyönetim ilan edilerek Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası kapatıldı. Eski İttihatçılar Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'nın kapatılmasından sonra, iktidara gelebilmek için tek yolun Mustafa Kemal'i öldürmek olduğuna karar verdiler ve suikast planları hazırlamaya başladılar. Suikast için en uygun yerin İzmir olduğuna karar verildi. Mustafa Kemal'in İzmir'e geleceği 16 Haziran 1926 günü suikastı yapmaya karar verdiler. Plana göre suikast, Başoturak'la Yemişçarşısı'ndan gelen sokakların, Kemeraltı'ndaki Hükûmet Caddesi'yle birleştiği yerde yapılacaktı. Bu noktada Mustafa Kemal'in otomobili dönemeç nedeniyle yavaşlayacak, önce Laz İsmail ile Gürcü Yusuf tabancaları ile ateş edecek, gerekirse bomba da kullanacaktı. İlk saldırı başarısız olursa Ziya Hurşit de arkadan ateş edecekti. Sonra kalabalığa karışıp otomobile binecek ve Giritli motorcu Şevki'nin motoruyla Sakız Adası'na kaçacaklardı. Ancak suikastı planlayanlardan Sarı Efe Edip'in İstanbul'a gitmesi ve Mustafa Kemal'in bir gün gecikmesi nedeniyle motorcu Şevki İzmir Valisine giderek Mustafa Kemal'e bir ihbar mektubu yazdı. Aynı gün Ziya Hurşit, Laz İsmail, Gürcü Yusuf ve Çopur Hilmi yakalandı. Sarı Efe Edip ve Aleaddin Bey de İstanbul'da yakalandı. İzmir'de kurulan İstiklal Mahkemeleri'nde 13 kişi idama mahkûm edildi. Daha sonra İstiklal Mahkemeleri Ankara'ya geldi. Eski Maliye Nazırı Cavit Bey, Doktor Nâzım, eski Ardahan milletvekili Hilmi, İttihat ve Terakki'nin sorumlu sekreterlerinden Nail Bey idama, bazı İttihatçılar ise on yıl hapse mahkûm olmuştu. Yurt dışında bulunan Rauf Orbay 10 yıl sürgüne mahkûm edilmişti. Soruşturmalarda suçsuz olduğu anlaşılan Kâzım Karabekir ve Ali Fuat Cebesoy serbest bırakıldı. Giritli motorcu Şevki'ye de 6500 lira mükafat verildi. 1927'de kabul edilen Cumhuriyet Halk Fırkası Tüzüğü ile Atatürk partinin "değişmez genel başkanı" ilan edildi ve milletvekili adaylarını seçme yetkisi, kaydı, hayatı boyunca kendisine tanındı. 15-20 Ekim 1927 tarihleri arasında Ankara'da toplanan CHF ikinci kurultayında Kurtuluş Savaşı'nı ve Cumhuriyet'in kuruluşunu anlatan Nutuk'u (Söylev) okudu. Kurtuluş Savaşı'nın Gazi'nin bakış açısıyla anlatımını içeren Nutuk, Türkiye Cumhuriyeti'nin Millî Mücadele'ye ilişkin resmî görüşünün esasını oluşturur ve Millî Mücadele'yi Mustafa Kemal Paşa ile birlikte başlatan ve yürüten askerî ve siyasi şeflere karşı (Rauf, Karabekir, Refet Bele, Mersinli Cemal Paşa, Cafer Tayyar Eğilmez, "Sakallı" Nurettin Paşa, Celalettin Arif Bey vb.) bir tartışma konusu niteliği de taşır.Söylev ve Demeçler, Uludağ Üniversitesi Yayınları, 2007 Atatürk 1927 yılında askerlikten Müşîr (Mareşal) rütbesiyle emekli oldu. 25 Ekim 1927'deYılın Olayları , 3 Mayıs 2010 tarihinde erişilmiştiratin.org , 3 Mayıs 2010 tarihinde erişilmiştir 1927 Tevkifatı olarak bilinen tutuklama süreci başlatılarak Türkiye Komünist Fırkası üyelerine karşı yaygın tutuklama politikası devreye konuldu.Demirci, Fatih Kadro Hareketi ve Kadrocular, Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2006, sayı 15.Ergüder, J. 1927 Komünist Tevkifatı, "İstanbul Ağır Ceza Mahkemesindeki Duruşma", Birikim Yayınları, İstanbul, 1978 Hikmet Kıvılcımlı, Nâzım Hikmet, Şefik Hüsnü gibi isimler yargılanarak hapis cezalarına çarptırıldı. Daha sonra 1937 yılında Atatürk başkanlığındaki heyet, Kıvılcımlı'nın yazılarını zararlı ilan ederek sansürleme kararı aldı.Başvekalet Kararlar Dairesi Müdürlüğü 15 Aralık 1937 tarih, 7829 nolu kararname., Erişim tarihi: 7 Haziran 2016. 10 Nisan 1928 tarihinde yapılan anayasa değişikliğiyle anayasadan devletin dininin İslam olduğu hükmü ve TBMM'nin görev ve yetkilerinden söz eden 26. maddeden dinî hükümlerin yerine getirilmesi ibaresi çıkarıldı. Ayrıca, milletvekillerinin ve cumhurbaşkanının yeminlerinden "vallahi" sözcüğü çıkarıldı. Cumhuriyet Halk Fırkası'nın 1931 yılındaki programında, laiklik partinin ana unsurlarından biri olarak belirtildi. 12 Ağustos 1930'da İsmet Paşa'nın hükûmetine alternatifleri sunmak amacıyla çok partili demokratik hayata kavuşmak için Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın yakın arkadaşı Fethi Bey (Okyar)'e Serbest Cumhuriyet Fırkası'nı kurdurarak kız kardeşi Makbule Hanım (Boysan, Atadan),Koçak, Cemil. Belgelerle iktidar ve Serbest Cumhuriyet Fırkası: tarih yazımında Serbest Cumhuriyet Fırkası (2006), İletişim Yayınları, s. 197 çocukluk ve okul arkadaşı Nuri Bey (Conker)'leri de üye yaptırdı. Ancak 17 Kasım 1930'da gericilerin partiyi kullanmaları korkusuMavioğlu, E. (30 Mart 2004). "Türkiye'de Sol Nerede?...(01)" 25 Nisan 2011 tarihinde erişildi, paragraf 14 ve partinin Mustafa Kemal'i hedef almasındanÇavdar, T. (1995). "Serbest Fırka", Cumhuriyet Dönemi Türkiye Ansiklopedisi, Cilt 8. s. 2058. İletişim Yayınları, İstanbul dolayı partiyi feshetti. küçükresim|Gazi, Fethi Bey ve Fethi Bey'in kızı Nermin'le Yalova'da. (13 Ağustos 1930) Bu demokrasi denemesinden biraz önce, ordunun siyasete müdahale etmesinin demokrasiye zarar verebileceğini düşünerek Askerî Ceza Kanunu'nu (22 Mayıs 1930 tarih ve 1632 sayılı kanun) meclisten geçirdi. Bu kanunun 148. maddesine ordu mensubunun siyasi toplantılar ve gösterilere katılmasını siyasi partiye üyesi olmasını, siyasi maksatlarla şifahi telkinlerde bulunmasını, siyasi makale yazmasını ve siyasi nutuk söylemesini yasaklanan hükmü koydurdu. 23 Aralık 1930 günü sabahı Menemen'de şeriat istediklerini belirten bir grup eyleme geçmiştir ve topladıkları insanlarla beraber belediye binasının önüne kadar gelmiştir. Olayı haber alan jandarma, grubu dağıtmak için Yedek Subay Mustafa Fehmi Kubilay, emrindeki bir müfrezeyi bölgeye göndermiştir. Eylemciler arasından açılan ateş neticesinde Kubilay yaralanmış ve cami avlusuna doğru koşmaya başlamıştır. Cami avlusunda açılan ikinci el ateş sonucu yere düşmüştür. Daha sonra eylemciler bıçakla Kubilay'ın başını kesmiştir. Bu sırada alaydan yetişen kuvvetler bölgeye gelmiştir ve eylemcilerin ateş açması üzerine çatışma çıkmıştır. Eylemcilerden Mehdi Mehmet, Şamdan Mehmet ve Sütçü Mehmet ölü, Emrullah oğlu Mehmet Emin yaralı olarak ele geçirilmiştir. Olayın ertesinde sıkıyönetim ilan edilmiş ve yapılan yargılamalarda 32 kişi idama, 73 kişi de çeşitli hapis cezalarına çarptırılmıştır.TSK Genelkurmay ATASE Daire Başkanlığı, Arşiv Belgeleriyle Menemen Olayı - TSK, Ankara, s. 1-13 29 Ekim 1933'te Atatürk Türkiye Cumhuriyeti'nin onuncu kuruluş yıl dönümü nedeniyle yaptığı konuşmada ülkenin kuruluş temelini ve gelecek vizyonunu yalın bir dille tüm dünyaya ve Türk milletine anlatmıştır. ==== Ekonomi ==== Atatürk, cumhurbaşkanlığı döneminde, sadece bürokratların değil tüm vatandaşların mülkiyet hakkını tanımış ve 1923-1938 döneminde Türkiye ekonomisi ortalama yıllık %7,5 oranında büyüyerek Türkiye'nin GSMH'si dünya toplamının binde 3,62'sinden binde 6,52'sine yükselmiştir. Atatürk'ün döneminde Türkiye Cumhuriyeti dünyanın en hızlı kalkınan ülkelerinden biri olmuştur. === Dış politika === Atatürk'ün cumhurbaşkanlığı dönemindeki dış politika konularının başlıklarını Musul Sorunu, Türkiye-Yunanistan nüfus mübadelesi, Türkiye'nin Milletler Cemiyeti'ne girişi, Balkan Antantı, Montrö Boğazlar Sözleşmesi, Sadabat Paktı ve Hatay Sorunu oluşturmaktadır. Atatürk dış politikasında gerçekçi davranmıştır. Atatürk dış ilişkilerde dinamik ve gözü pektir; ama maceracı değildir. Atatürk dış politikada kendisini hangi ilkenin yönettiğine dair, "Biz kendimizi bilen kimseleriz. Olmayacak isteklerimiz yoktur,"1923'te Arifiye'de yaptığı konuşma açıklamasını yapmıştır. Atatürk İslamcılık ve Turancılık akımlarının zararlı boyutlarına karşı Mîsâk-ı Millî ile çizmiş olan sınırlarda kalınmasını benimsemiştir. 24 Temmuz 1923'te imzalanan Lozan Antlaşması'nı Atatürk dış politikada belirleyici bir unsur olarak tutmuş, bu antlaşmada çizilen Türkiye Cumhuriyeti'nin sınırları büyük ölçüde (Hatay sorunu dışında) belirleyici olarak saptanmış, ekonomi açısından Lozan'ın kaldırdığı kapitülasyonlardan taviz verilmemiştir. Atatürk'ün Lozan'ı temel almasının önemi geçen zaman içinde bakıldığında daha iyi anlaşılmaktadır; çünkü I. Dünya Savaşı'nın mağlupları arasında yer alan bir ulusun çizdiği kavramlar o dönemden bugüne yürürlükte olan tek antlaşma olarak durmaktadır. Kimi Türk araştırmacılara göre Atatürk'ün kişiliğinin ve mizacının damgasını vurduğu ve "millî" bir karakter taşıyan dış politika uygulamaları günümüz için örnek alınacak pek çok temel niteliğe sahiptir. Erişim tarihi: Kasım 2011. Ortaöğretimden itibaren askeri terbiye gören ve savaşlara katılan Atatürk, askerlik sonrası hayatında barışın idamesine uğraşmıştır. Atatürk'ün, "Bizim kanaatimizce beynelmilel siyasi güvenliğin gelişmesi için ilk ve en mühim şart milletlerin hiç olmazsa barışı koruma fikrinde samimi olarak birleşmesidir," sözü onun bu konudaki tutumuna örnek olarak ileri sürülmüştür. \- http://www.kumkale.net/yazi.asp?id=617 ==== Musul Sorunu ==== küçükresim|Yüksek Askerî Şûra Toplantısı, Ankara, 28 Aralık 1925. Lozan Antlaşması sırasında Türkiye-Irak sınırı çizilmemişti. Musul-Kerkük bölgesinde zengin petrol yataklarının bulunması İngiltere başta olmak üzere birçok ülkenin dikkatini çekiyordu. Zengin petrol yataklarının bulunduğu bölge, Mondros Ateşkes Antlaşması'nın imzalanması sırasında İngiltere tarafından işgal edilmişti. I. Dünya Savaşı'nın bitmesinden sonra Irak'ta İngilizlere bağlı bir yönetim kurulmuş, bu ülke İngiliz mandası altına alınmıştı. Musul, nüfusunun çoğunun Türk olması sebebiyle Mîsâk-ı Millî dâhilindeydi. Ancak İngilizler zengin petrol yataklarının bulunduğu bölgeyi bırakmaya yanaşmıyorlardı. Lozan Barış Antlaşması sırasında bu konuda bir sonuç alınamamış, sorunun daha sonra Türkiye ve İngiltere arasında çözülmesine karar verilmişti. 1924 yılında görüşmelere başlanmış fakat sonuç alınamamıştır. Daha sonra sorun Milletler Cemiyeti'ne götürülmüştür. 1924 yılının Ekim ayında toplanan Milletler Cemiyeti de Türkiye-Irak sınırını çizmiş ve Musul bölgesini Irak tarafında bırakmıştır. 13 Şubat 1925'te ise Şeyh Said İsyanı çıkmıştır. 15 Nisan'da tamamen bastırılan ayaklanma İngilizlerin işine yaramıştır. Kurtuluş Savaşı'ndan yeni çıkan Türk ordusu hırpalanmış, Musul-Kerkük üzerine askerî harekât yapma imkânı ortadan kalkmıştır. Bu durumda Türkiye, 5 Haziran 1926 tarihinde İngilizlerle imzalanan Ankara Antlaşması gereğince bazı maddi çıkarlar karşılığı, Milletler Cemiyeti'nin öngördüğü sınırı kabul etmiştir. ==== Türk-Yunan ilişkileri ==== Türkiye-Yunanistan nüfus mübadelesi 1923 yılında Lozan Antlaşması'na ek protokol uyarınca Türkiye'deki Rumların Yunanistan'a, Yunanistan'daki Türklerin Türkiye'ye zorunlu göçüne karar verilmiştir. Türkiye'de sadece İstanbul kenti ile Gökçeada ve Bozcaada'da, Yunanistan'da ise sadece Batı Trakya Türkleri mübadeleden muaf tutulmuşlardır. Değişimin çok büyük bir bölümü 1923-1924 yıllarında gerçekleşmiş ancak geriye kalan az sayıda olayda 1930 İnönü-Venizelos sözleşmesine dek zorunlu göç uygulamasına devam edilmiştir. Atatürk Türk-Yunan yakınlaşması için 1930 yılında Yunanistan Başbakanı Elefterios Venizelos'u Türkiye'ye davet ederek eski düşmanıyla barışın temellerini attı. Venizelos'un iktidardan düşmesinden sonra bile, Türk-Yunan ilişkileri samimi kalmaya devam etti. Nitekim, Venizelos'un halefi Panayis Çaldaris Eylül 1933'te Atatürk'ü ziyarete geldi ve Türkiye ile Yunanistan arasında Balkan Paktı için bir basamak olan Samimi Anlaşma Misakı (İçten Anlaşma Yasası, Pacte d'Entente Cordiale) adında kapsamlı bir pakt imzaladı. Atatürk 1934'te Venizelos tarafından Nobel Barış Ödülü'ne aday gösterildi.Nobel Foundation. The Nomination Database for the Nobel Prize in Peace, 1901–1955 . Ancak Nobel Ödül Komitesi değerlendirmeye almadı. Yunanistan'ın Anadolu'yu işgalinin bir hata olduğunu düşünen ve Türkiye ile dostluk bağları geliştirilmesini savunan diktatör İoannis Metaksas bir keresinde Atatürk ile ilgili dedi ki: > "…Cumhurbaşkanı Atatürk'ün, ortak idealler ve barışçıl iş birliği > çerçevesinde Türk-Yunan ittifakının gerçek kurucusu olduğunu asla > unutmayacağız. İki ülke arasında çözülmesinin düşünülemeyeceği dostluk > bağları geliştirdi. Yunanistan, asil Türk milleti için değiştirilemez bir > gelecek yolu belirleyen bu büyük adamın hararetli hatıralarını koruyacak." ==== Milletler Cemiyeti ==== Türkiye 13 Nisan 1932 tarihinde yapılan Cenevre Silahsızlanma Konferansı'nda Milletler Cemiyeti ile iş birliği yapmaya hazır olduğunu belirtmiştir. Bunun üzerine İspanya ve Yunanistan Türkiye'nin Milletler Cemiyeti'ne kabul edilmesini teklif etmiştir. Türkiye'nin barışçı siyasetini gözlemleyen Milletler Cemiyeti bu teklifi 6 Temmuz 1932'de genel kurulda oy birliği ile kabul etmiştir. Türkiye 18 Temmuz 1932'de bu cemiyete üye olmuştur. Milletler Cemiyeti'nin yerini 1945 yılından itibaren Birleşmiş Milletler almıştır.T.C. Millî Eğitim Bakanlığı Açık Öğretim Okulları (Açık Öğretim Lisesi- Meslekî Açık Öğretim Lisesi) İçin Hazırlanan 11. Sınıf Türkiye Cumhuriyeti İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük 2 Ders Notları, Alim ÖZTÜRK, s 76, 2007 ==== Balkan Antantı ==== Balkan Anlaşma Yasası, 9 Şubat 1934 tarihinde Atina'da Türkiye, Yunanistan, Yugoslavya ve Romanya arasında imzalanan anlaşmadır. 1933'te Almanya'da Nazi Partisi'nin iktidara gelmesi, İtalya'nın Akdeniz'de ve Balkanlar'da genişleme çabası ve Avrupa devletlerinin silahlanma yarışına girmesi dünya barışını tehdit etmeye başladı. Bu gelişmeler sonucunda Balkan devletleri arasında bir yakınlaşma meydana geldi. 14 Eylül 1933 tarihinde Ankara'da Türkiye ile Yunanistan Arasında İçten Anlaşma Yasası, 17 Ekim 1933 tarihinde Ankara'da Türkiye ile Romanya arasında Dostluk, Saldırmazlık, Hakemlik ve Uzlaştırma Antlaşması, 27 Kasım 1933 tarihinde Belgrad'da Türkiye-Yugoslavya Dostluk, Saldırmazlık, Yargısal Çözüm, Hakemlik ve Uzlaştırma Antlaşması imzalandı. ==== Montrö Boğazlar Sözleşmesi ==== 220px|küçükresim|Atatürk Harp Akademileri Tatbikatları'nda. (28 Mayıs 1936) Lozan Konferansı'nda Türkiye ve İtilaf Devletleri arasında Boğazlar rejimiyle ilgili Boğazlar Sözleşmesi imzalanmıştı. 1923 yılında imzalanan anlaşmanın tarafları İngiltere, Fransa, İtalya, Japonya, Bulgaristan, Yunanistan, Romanya, Yugoslavya, Sovyetler Birliği ve Türkiye'dir. Bu sözleşme sayesinde savaş ve barış zamanında ticaret ve savaş gemilerinin Boğazlardan geçişi serbest olacaktı. İkinci Dünya Savaşı'nın yaklaşmasıyla birlikte Avrupa'da birçok siyasi değişiklik oldu. Boğazların herhangi bir saldırıya karşı korunmasını üstlenen devletlerden İtalya, Habeşistan'a saldırdı. Japonya ise kendi isteğiyle Milletler Cemiyeti'nden ayrıldı. Dünya barışının korunması için toplanan konferanslar neticesiz kalmış, tüm devletler silahlanmaya başlamıştı. Siyasi ortamın bozulduğunu gören Atatürk, Boğazlar meselesini kesin olarak çözmeye karar verdi. Türk hükûmeti, Milletler Cemiyeti'ne başvurarak Lozan Antlaşması'ndaki Boğazlara ait hükümlerin değiştirilmesini talep etti. Bunun üzerine İsviçre'nin Montrö şehrinde bir konferans toplanmış ve 20 Temmuz 1936'da Türkiye, İngiltere, Fransa, Bulgaristan, Romanya, Yugoslavya, Yunanistan, Japonya ve Sovyetler Birliği arasında Montreux Boğazlar Sözleşmesi imzalanmıştır. Konferansa katılmamış olan İtalya daha sonra 2 Mayıs 1938'de Boğazlar Sözleşmesi'ne katılmıştır. Montreux Boğazlar Sözleşmesi'nin ana maddeleri şunlardır: * Boğazlar kayıtsız şartsız Türk hâkimiyetine bırakılacak, tahkimat yapmak hakkı tanınacaktır. * Barış zamanında her devletin ticaret gemileri serbestçe geçebilecek, ancak savaşta ve barışta asker ve sivil hava kuvvetlerinin geçmesine izin verilmeyecektir. * Savaş zamanında eğer Türkiye tarafsız kalmışsa ticaret gemileri geçebilecektir. * Barış zamanında denizaltı gemileri müstesna olmak şartıyla savaş gemileri on beş gün evvel Türkiye Hükûmeti'ne haber verecek, gidecekleri yer, isim, tip ve adetleri bildirilecek ve uçak kullanmamak şartıyla Boğazlardan geçebileceklerdir. * Eğer Türkiye savaşa girmişse yalnız tarafsız devletlere mensup ticaret gemileri, düşmana hiçbir surette yardımda bulunmamak şartıyla gündüzün serbestçe geçebileceklerdir. Montreux Sözleşmesi 20 yıl yürürlükte kalacaktı. Ancak bu sürenin dolmasından 2 yıl önce antlaşmanın taraflarından hiçbirisi sözleşmenin iptalini istemezse, sözleşme yürürlükte kalmaya devam edecekti. Montreux Sözleşmesi'nin 1956'da süresi dolduğu hâlde böyle bir iptal isteği hiçbir ülke tarafından yapılmadığı için hâlen yürürlüktedir. ==== Sadabat Paktı ==== İtalya'nın doğu ülkelerini hedef alan istila politikası nedeniyle Türkiye, İran, Irak ve Afganistan arasında, 8 Temmuz 1937'de İran'da Sadabat Sarayı'nda imzalanmıştır. Devletler antlaşma ile dostluk ilişkilerini sürdüreceklerini, Milletler Cemiyeti Paktı ve Briand- Kellog Paktı'na bağlı kalacaklarını, birbirinin iç işlerine karışmayacaklarını, birbirlerine saldırmayacaklarını, ortak çıkarlarıyla ilgili konularda birbirlerine danışacaklarını ve sınırlarının korunmasına saygı göstereceklerini belirtmişlerdir. ==== Hatay Sorunu ==== 219x219px|küçükresim|Yerel yasama meclisi Atatürk tarafından önerilen Hatay Devleti bayrağını kabul ettikten sonra Atatürk'ün gönderdiği telgraf. Mondros Ateşkes Antlaşması'ndan sonra İskenderun Sancağı, Suriye'den Anadolu'ya ilerleyen Fransızlarca işgal edilmiştir. Böylece, birçok yerde olduğu gibi, Hatay'da da bir Millî Mücadele cephesi oluşmuştur.Tahsin Ünal, Türk Siyasî Tarihi, s. 575. 20 Ekim 1921'de, Fransa ile imzalanan, Ankara Antlaşması'nın 7. maddesine göre İskenderun, Suriye sınırları içerisinde kalacak; burada özel bir idare kurulup Türk kültürünü geliştirmek için her türlü kolaylıktan yararlanılacaktır, resmî dil Türkçe olacak ve Türk parası geçerli olacaktır. Lozan Antlaşması'nda ise Suriye ile Türkiye arasında çizilen sınıra göre Hatay, Türk sınırları dışında kaldı.Fahir Armaoğlu, XX. Yüzyıl Siyasî Tarihi, s. 323-324. 1936 yılında Suriye'ye bağımsızlık veren ve Suriye ile Fransa arasında ittifak kuran anlaşmada İskenderun Sancağı hakkında hiçbir hüküm yer almıyordu. Fransa, Suriye'den çekilirken, sancak üzerindeki yetkilerini Suriye'ye terk etmekteydi. Türk hükûmeti durumu kabul etmedi. Cenevre'deki Milletler Cemiyeti toplantısında Fransa ile yapılan görüşmeler netice vermeyince 9 Ekim 1936'da Fransa'ya resmî bir nota vererek Suriye'ye yapıldığı gibi İskenderun Sancağı'na da bağımsızlık verilmesini istedi.Fahir Armaoğlu, XX. Yüzyıl Siyasî Tarihi, s. 348. Atatürk, 1 Kasım 1936 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni açış konuşmasında, "... Bu sırada, milletimizi gece gündüz meşgul eden başlıca büyük bir mesele, hakiki sahibi öz Türk olan, İskenderun — Antakya ve çevresinin mukadderatıdır. Bunun üzerinde ciddiyet ve kesinlikle durmaya mecburuz. Daima kendisi ile dostluğa çok ehemmiyet verdiğimiz Fransa ile aramızda, tek ve büyük mesele budur. Bu işin hakikatini bilenler ve hakkı sevenler, alâkamızın şiddetini ve samimiyetini iyi anlarlar ve tabii görürler," diyordu.Ruşen Eşref Ünaydın, Hatıralar, s. 5-6. Fransız büyükelçisi ile olan bir konuşmasında ise "Hatay benim şahsî davamdır. Şakaya gelmeyeceğini bilmelisiniz," dedi.Falih Rıfkı Atay, Atatürkçülük Nedir?, s. 44. 27 Ocak 1937'de Cenevre'de toplanan Milletler Cemiyeti, Hatay'ın bağımsızlığını kabul etmiş ve bir seçimle nüfus çoğunluğunun tespit edilmesine karar verdi.Utkan Kocatürk, Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti Tarihi Kronolojisi, s. 597-598. Atatürk'ün Hatay'ı silah zoruyla alabileceğini düşünen Fransızlar askerî bir anlaşma yapmayı istediler; bu anlaşma yapıldı. Anlaşma ile Hatay'da tarafsız bir seçim kabul edilerek bunun için de bir kısım asker gücünün Hatay'a girmesine karar verildi. Kurmay Albay, Şükrü Kanatlı komutasındaki Türk birlikleri, Hatay'a girdi. 13 Ağustos'ta seçimler yapıldı ve Meclis çoğunluğunu Türkler kazandı. Böylece bağımsız Hatay Cumhuriyeti 12 Eylül 1938'de kuruldu. Bu cumhuriyet 30 Haziran 1939'da Türkiye'ye katılma kararı aldı.Bekir Tünay ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ DERGİSİ, Sayı 5, Cilt: II, Mart 1986 ==== Trakya Manevraları ==== İtalya'da Benito Mussolini'nin, Almanya'da ise Adolf Hitler'in iktidara geldikten sonra saldırgan bir şekilde silahlanmaları ve Avrupa kıtasında yeniden toprak paylaşımı peşinde koşmaları İkinci Dünya Savaşı'nın yaklaşması şeklinde değerlendiriliyordu. Bunu üzerine Atatürk hem silahlı kuvvetleri savaş durumuna hazırlamak hem de olası tehditlere bir gözdağı vermek için 1937 yılında Trakya Manevraları'nı düzenlemeye karar vermiştir. Kırklareli, Tekirdağ ve Edirne illerini kapsayan tatbikata 200 bin asker katılmıştır. Senaryoya göre Meriç boyunca saldıran hayali düşman kuvvetleri Kıyıköy, Vize'den çıkartma yapan birliklerce desteklenmiş ve Türk birliklerine saldırmıştır. Tatbikata Bulgaristan, Fransa, Irak, İngiltere, İran, Romanya, Yunanistan ve Yugoslavya askeri temsilcileri katılmıştır.Millî Kütüphane internet sitesinde ilgili fotoğraflar 16 Ağustos 2012 tarihinde erişilmiştir == Ölümü == küçükresim|150px|Cenaze töreni, 21 Kasım 1938. Atatürk'ün sağlık durumu 1937 yılından itibaren bozulmaya başladı. Kendisine 1938 yılı başlarında siroz teşhisi konuldu. Avrupa'dan doktorlar getirildi. Mehmet Kâmil Berk 15 Ekim 1938 tarihinden onun ölümüne değin hekimliğini yapanlardan biriydi. Kötüleşen sağlığı Türk ve yabancı doktorların tedavilerine sonuç vermedi. Atatürk 10 Kasım 1938 sabahı saat 09.05'te İstanbul Dolmabahçe Sarayı'nda öldü. Cenazesi, gerçekleştirilen törenle Ankara'ya uğurlandı ve naaşı, 21 Kasım 1938'de burada yapılan bir törenle Ankara Etnografya Müzesi'ndeki geçici kabrine konuldu. Bundan 15 yıl sonra da 10 Kasım 1953'te kendisi için yaptırılan Anıtkabir'deki ebedi istirahatgâhında toprağa verildi. Vasiyetinde mal varlığını Türk Tarih Kurumuna ve Türk Dil Kurumuna bıraktı; Makbule Atadan'ın Çankaya'da oturmasını, Makbule Atadan'a ve manevi kızlarına maaş verilmesini ve İsmet İnönü'nün çocuklarına yükseköğrenimleri için gerekli olan desteğin verilmesini istedi. == Özel hayatı == === Doğum tarihi === küçükresim|200px|1940 yılında Türkiye Cumhuriyeti Posta İdaresi'nce bastırılan ve Atatürk'ün doğum tarihinin 1880 olarak gözüktüğü posta pulu. Atatürk'ün kesin doğum tarihi bilinmemektedir. Kendisi de bilmiyordu. Miladi takvim 26 Aralık 1925'ten sonra Türkiye'de kullanılmaya başlanmıştır, doğum tarihi konusundaki karışıklık ise Osmanlı döneminde kullanılan iki takvimden doğmuştur. Bu dönemde kullanılan Hicri takvim ve Rumi takvimin ortak noktaları, Atatürk'ün kaydedilen doğum yılı olan 1296'nın yanında hicri veya rumi olduğunun belirtilmemesi, miladi takvimde ay ve yıla bağlı olarak 1880 veya 1881 yılından hangisine denk geldiğinin kesin olarak bulunmasını zor hâle getirmiştir. Faik Reşit Ünat araştırmaları sırasında Zübeyde Hanım'ın Selanik'teki komşularını ziyaret etmiş ve bu konuda sorular sormuştur. Aldığı cevaplar çelişmektedir, bazı komşular Atatürk'ün bir ilkbahar gününde doğduğunu söylerken bazı komşular ise kış günü (Ocak veya Şubat) olduğunu iddia etmişlerdir. Atatürk'ün kendisi, annesinin ona bir bahar gününde doğduğunu söylediğini, kız kardeşi Makbule Atadan ise annesinin ona Mustafa Kemal'in fırtınalı bir gecede doğduğunu söylediğini ifade etmişlerdir. Enver Behnan Şapolyo Zübeyde Hanım'ın 23 Kânunievvel 1296'da doğduğunu söylediğini belirterek Atatürk'ün 23 Aralık 1880'de doğduğunu öne sürmüş, Şevket Süreyya Aydemir ise bu tarihin 4 Ocak 1881 olduğunu iddia etmiştir. Şişli Atatürk Müzesi'nde gösterimde bulunan Atatürk'ün son nüfus cüzdanının üzerinde doğum tarihi kısmında 1881 görülebilir hâldedir. 1882 doğumlu olan Ali Fuat Cebesoy Şişli'deki evinde kendisinin "Rauf Bey'le ben senin ağabeyin sayılırız. Çünkü ikimiz de senden birer yaş büyüğüz." diye konuşmasını kaynak göstererek "1881 tevellütlü" olduğunu yazmıştır. Kurtuluş Savaşı'nın başlangıcı kabul edilen 19 Mayıs tarihinin Atatürk'ün doğum günü olarak kabulü tarihçi Reşit Saffet Atabinen'in bir jestinin sonucudur. Atabinen'in ulusun doğuşu üzerine yaptığı bir jest 19 Mayıs'ın önemini iyi şekilde yansıttığı için Atatürk'ün takdirini kazanmıştır. İzleyen günlerde bir öğretmenin, planladıkları "Gazi Günü" için Atatürk'ün doğum gününü sorması üzerine Atatürk tam tarihi bilmediğini söylemiş ve Gazi Günü için 19 Mayıs'ı önermiştir. Tevfik Rüştü Aras, Atatürk ile yaptıkları günler süren bir araştırmadan sonra doğum tarihi aralığını 10 Mayıs ve 20 Mayıs arasına daralttıklarını söyler. Atatürk bu araştırmadan sonra "Neden 19 Mayıs olmasın?" demiştir. Bu tarih resmî olarak halka ve diplomatik kanallarca diğer ülkelere bildirilmiştir. Ancak bu tarih ilginç bir durum yaratmıştır, 1881 yılının 19 Mayıs günü, Rumi takvimde 1297 yılına denk gelmektedir ancak kaydedilmiş doğum tarihi Rumi 1296 yılıdır. Rumi 1296 yılı 13 Mart 1880 ile 12 Mart 1881 arasında sürmüştür, bu sebeple alternatif olarak Atatürk'ün doğum tarihi 19 Mayıs 1880 olabilir. Bu sebeplerle ne tarih ne de yıl genel kabul görmemiştir. Mustafa Kemal Derneği eski başkanı Muhtar Kumral 13 Mart 1958'deki bir basın konferansında Atatürk'ün doğum tarihini Atatürk'ün kız kardeşi Makbule Atadan'ın sözlerine dayanarak 13 Mart 1881 olarak belirlediklerini söylemiştir. Ancak Miladi 13 Mart 1881, Rumi 1 Mart 1297'ye denktir, Atatürk'ün doğum yılı ise 1296 olarak kayda geçmiştir, bu sebeple geçerlilik iddiası zan altındadır. Atatürk'ün Rumi 1296'da doğduğuna ilişkin kayıt bulunsa da, Atatürk'ün doğum gününü net olarak söyleyebilmek için gerekli miktarda kayıt bulunmamaktadır. Atatürk'ün doğum günü Miladi 1880 veya 1881'e denk geliyor olabilir. Atatürk'ün doğum günü, kendi onayıyla resmî olarak 19 Mayıs olarak belirlenmiştir. Bu gün Türk Kurtuluş Savaşı'nın başlangıcı olması sebebiyle önem verdiği bir gündür. Dönemin Birleşik Krallık kralı VIII. Edward, Atatürk'e yollayacağı bir kutlama telinde doğum gününü istemiş, bunun üzerine Hasan Rıza Soyak, bir bahar mevsiminde doğduğunu bilen Atatürk'ün "Bu bir 19 Mayıs günü niçin olmasın?" sözlerini anımsayarak onun doğum gününü 19 Mayıs olarak belirtmiştir. ==== Nüfus cüzdanı ==== 27 Mart 1923 tarihinde Ankara Nüfus Müdürlüğünce verilen nüfus cüzdanına göre, Boy: Orta, Saç: Sarı, Kaş: Sarı, Göz: Mavi, Burun: Adeta, Ağız: Adeta, Bıyık: Sarı, kesik, Sakal: Tıraş, Çene: Uzunca, Çehre: Uzunca, Renk: Beyaz, Alamet-i farika-i tabiiye: Tam, İsim ve şöhreti: Müşir Gazi Mustafa Kemal Paşa Hazretleri, Tarih ve mahall-i veladeti: Selanik, 1296, Pederinin ismiyle mahall-i ikameti: Tüccardan müteveffa Ali Rıza Efendi, Validesinin ismiyle mahall-i ikameti: Müteveffiye Zübeyde Hanımefendi, Sanat ve sıfat ve hizmet ve intihab selahiyeti: TBMM Reisi ve Başkumandan, Müteehhil ve zevcesi müteaddid olup olmadığı: Bir zevcesi vardır, Derecat ve sunuf-ı askeriyesi: Müşir, İkametgâh ise Hacı Bayram Mahallesi 161/1 idi.Şerafettin Turan, Kendine Özgü Bir Yaşam ve Kişilik Mustafa Kemal Atatürk, Bilgi Yayınevi, Şubat 2004, s. 16-17. 24 Kasım 1934 tarih ve 2587 sayılı Kemal öz adlı Cümhur Reisimize verilen soyadı hakkında kanun ile Gazi'ye, Atatürk soyadının verilmesinden sonra yenilenmiş nüfus cüzdanlarından "993.814-B seri ve 51 sıra numaralı" cüzdanda Adı: Kemal, Soyadı: Atatürk; "993.815-B seri ve 51 sıra numaralı" cüzdanda Adı: Kamâl, Soyadı: Atatürk, Meslek ve İçtimai vaziyeti: Reisicumhur, Medeni hâli: Evli değildir, nüfus kütüğüne yazılı olduğu yeri ise Ankara Vilâyeti Çankaya Mahallesi Hane No. 139, Cilt: No. 56 ve Sahile No. 49 olarak yazılmıştır. Ayrıca Atatürk'ün nüfus kaydı 27 Ocak 1933 tarihinde "Gaziantep Bey Mahallesi" olarak değiştirilmiştir. Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü'nün websitesinde yapılan sorgulamada, TC kimlik no: 10000000146, kayıtlı olduğu il: Gaziantep, ilçe: Şahinbey, mahalle: Bey, cilt no: 10, aile sıra no: 44, birey sıra no: 1, adı: Gazi Mustafa Kemal, soyadı: Atatürk, baba adı: Ali Rıza Bey, anne adı: Zübeyde Hanım, doğum yılı: 1881, cinsiyeti: Erkek olarak gözükmektedir. === Doğum yeri === küçükresim|"Atatürk'ün evi" Apostolu Pavlu Cad. No: 71, Aya Dimitriya Mah., Selanik, Yunanistan Atatürk; Islahhane Caddesi, Koca Kasım Paşa Mahallesi, Selanik, Osmanlı Devleti'nde (Bugünkü Apostolu Pavlu Caddesi No: 75, Aya Dimitriya Mahallesi, Selanik, Yunanistan) bugün müze olan 3 katlı, 3 odalı ve pembe boyalı evde doğdu. Şerafettin Turan'ın kitabında "Ahmet Subaşı ya da Hatuniye Koca Kasımpaşa Semti" olarak geçmektedir.Şerafettin Turan, a.g.e. s. 20. Ancak Atatürk'ün üvey kız kardeşi Ruhiye Hanım'ın torunu Ferhat Babür'ün aktardığına göre Atatürk'ün doğduğu ev olarak bilinen ve yandaki fotoğrafta da gösterilen evdeki Selanik Konsolosluğu binası, Atatürk'ün doğduğu ev değildir. O ev, Zübeyde Hanım'ın ikinci kocası, yani Atatürk'ün üvey babası Ragıp Bey'in evidir.'Atatürk'ün üvey kız kardeşi Ruhiye Hanım'ın torunu Ferhat Babür, ailesiyle ilgili bilinmeyen gerçekleri ilk kez anlattı' gazetesi (19 Ekim 2004) === İlgi alanları === Kitap okumayı, müzik dinlemeyi, dans etmeyi, ata binmeyi ve yüzmeyi severdi. Tavla ve bilardo oynamak hoşuna giderdi. Zeybek oyunlarına, güreşe, Rumeli türkülerine ilgi duyuyordu. Sakarya adını verdiği atına ve köpeği Foks'a çok değer verirdi. Bir yaveri zengin bir kitaplık oluşturan Atatürk'ü boş zamanlarında elinden tarihle ilgili kitapları düşürmeyen biri olarak anlatır. Başka meselelerle ilgilenmek yerine gereğinden fazla tarihi kitap okuyor olmasına bozulan bir politikacının ona "Kitap okuyarak mı Samsun'a çıktın?" demesi üzerine Atatürk şu yanıtı verir: "Ben çocukken fakirdim. İki kuruş elime geçince bunun bir kuruşunu kitaba verirdim. Eğer böyle olmasaydı, bu yaptıklarımın hiçbirini yapamazdım."Atatürkʼün Uşağı İdim, Hürriyet Yayınları, 1973, s. 267 Çankaya Köşkü'nde sık sık devlet adamlarının, sanatçıların, bilim adamlarının, dostların davet edildiği, ülke sorunlarının da konuşulduğu akşam yemekleri verilirdi. Temiz ve düzenli giyinmeye önem verirdi. Doğayı çok severdi. Sıkça Orman Çiftliği'ne gider, modern tarıma geçiş amacıyla yürütülen çalışmalara bizzat katılırdı. İleri derecede Fransızca ve yeterli derecede Almanca biliyordu. Afet İnan; öğretmeni olan İsviçreli antropolog Profesör Eugène Pittard'ın, kendisine doktora tezi olarak verdiği "Türk Milletinin Özellikleri" konusunda Atatürk'ten yardım istedi. Atatürk; Afet İnan'ın önce kendi görüşlerini yazmasını ve fikirlerini daha sonra belirteceğini söyledi. Afet İnan'ın uzun çalışmasına karşılık, Atatürk kurşun kalemle, iki küçük not kâğıdı üzerine kendi tanımını yaptı. 1939'da dönemin antropoloji alanında en saygın akademik yayın organlarından Revue anthropologiquede Pittard'ın Atatürk hakkındaki uzun bir makalesi çıktı. Derginin bu sayısı böylece Atatürk'ün anısına ayrılmış ve makale kapakta yer etmişti. Fransızca yazının başlığı "Antropolojiyi ve Tarihöncesini Canlandıran Devlet Adamı: Kemal Atatürk" idi. Bu makale Eugene Pittard'ın yıllarca Türkiye'de gözlemlediği bilimin evrimi ve Atatürk'ün bilime olan derin tutkusu üzerineydi.Zafer Toprak, Darwin'den Dersim'e Cumhuriyet ve Antropoloji, Doğan Kitap, s. 102. Atatürk Hitit uygarlığı hakkındaki kazıların tutkulu bir takipçisiydi. Eugene Pittard, Atatürk'ün direktifleri ile Anadolu'nun birçok yerinde kazılara başlandığını ve çok önemli bulgular ortaya konulduğunu kaydediyordu.Zafer Toprak, Darwin'den Dersim'e Cumhuriyet ve Antropoloji, Doğan Kitap, s. 104. Tarihçi İlber Ortaylı'ya göre her ne kadar zaman zaman Mustafa Necati gibi eğitimci kimseler çıksa da millî eğitim konusuyla CHP'de ilgilenen tek kişi Mustafa Kemal idi.Zaman Kaybolmaz, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2006, s. 362. Atatürk giyim kuşama son derece önem verir, modaya ilgi duyardı. Giysilerinin, gömleklerinin modellerini kendisi çizerdi. Atatürk, gençlik dönemlerinde sanata ilgi duymuş, idâdi dönemlerinde "Hakikat" adlı bir şiir yazmıştır. === Şahsi ilişkileri === Ali Rıza Bey ve Zübeyde Hanım'ın Fatma (1872-1875), Ahmet (1874-1883), Ömer (1875-1883), Mustafa (Kemal Atatürk) (1881-1938), Makbule (Boysan, Atadan) (1885-1956) ve Naciye (1889-1901) adında altı çocukları oldu.Orhan Soysal, Büyük Nutuk'ta Kim Kimdir?, Milenyum Yayınları, İstanbul, s. 13. Fatma dört, Ahmet dokuz, Ömer sekiz yaşlarında iken o senelerde salgın olan difteri, o zamanki adıyla kuşpalazı hastalığından öldüler. En küçük kardeş Naciye, Mustafa Kemal'in Harp Okulu'nu bitirdiği sene, on iki yaşındayken verem hastalığına yakalanıp öldü. Makbule Hanım 1956 yılına kadar yaşadı. Makbule Atadan ve Salih Bozok'a göre, küçük Mustafa 12 yaşındayken Binbaşı Rüknettin'in 8 yaşındaki kızı Müjgân'a âşık olmuştur. Makbule Atadan'a göre ikinci aşkı Hatice olmuş ve Hatice'nin annesi müdahale ederek ilişkisini kesmiştir. Ardından Selanik Askeri komutanı Şevki Paşa'nın 12 yaşındaki kızı Emine (Emine Arık)'ye matematik dersi verirken âşık olmuştur. Bunun dışında Selanik'teyken Rum asıllı tüccar Eftim Karinte'nin kızı Eleni Kriyas'a âşık olduğu söylendiyse de kanıtlanmamıştır. Mustafa Kemal genç bir asker olarak Çanakkale Savaşı'ndan sonra Osmanlı İmparatorluğu'nun son padişahı Vahdettin'in kızı Sabiha Sultan'a üçüncü taraflar aracılığı ile evlenme teklifinde bulundu. Sabiha Sultan, Mustafa Kemal Paşa'nın evlilik talebinden yakın dostlarına sonraki senelerde bahsederken hadiseyi doğrulayarak amcası Abdülmecid Efendi'nin oğlu şehzade Ömer Faruk Efendi'ye âşık olduğu için izdivaç teklifini geri çevirdiğini açıkladı. Sabiha Sultan o günlerden 40 yıl sonra, Türkiye Cumhuriyeti başbakanlığı yapan ve ortanca kızı Hanzade Sultan'ın dünürü olan Suat Hayri Ürgüplü'ye yazdırdığı hatıratta şu ifadeleri kullandı: "Evet, istemiş. Benimle konuşmuş değildir ama ben çekindim ve istemedim. Zira, önümde hiç de iyi örnek olmayan Enver Paşa ile Naciye Sultan'ın hayatı vardı. Sonra, tanınmış bir kumandanla aile hayatı kurabileceğime inancım yoktu." Millî Mücadele döneminde Ankara İstasyon Binası'nda ve eski Çankaya Köşkü'nde Zübeyde Hanım'ın ikinci eşi Ragıp Bey'in yeğeni Fikriye Hanım ile birlikte yaşıyordu.Abbas Hayri Özdinçer Röportajı (haz. TCDD Basın Müşavirliği) Verem hastası olan Fikriye Hanım tedavi olması için Almanya'ya gittikten sonra 29 Ocak 1923'te İzmir'in sayılı zenginlerinden Uşakizade Muammer Bey'in kızı Latife Hanım ile evlendi. Mustafa Kemal'e âşık olan Fikriye Hanım, onun Latife Hanım'la evliliğini öğrenince Türkiye'ye geri dönmüştür ve ilk işi köşke gitmek olmuştur. Ancak Latife Hanım onun geldiğini görünce Atatürk'e haber vermeden yavere emir verir ve onu köşkten yaka paça attırır. Bunun üzerine Fikriye Hanım'ın Çankaya Köşkü'nde tabanca ile intihar ettiği söylenir. 1924'te yapılan Sonbahar Seyahati sırasında Latife Hanım'la kavga eden Mustafa Kemal Paşa Erzurum'dan İsmet Paşa'ya telgraf çekerek boşanacağını bildirdi. Ancak az sonra yaverleri Salih Bey (Bozok) ve Kılıç Ali Bey'in aracılığıyla boşanmasından vazgeçti.Kılıç Ali (Der. Hulûsi Turgut), Atatürk'ün Sırdaşı Kılıç Ali'nin Anıları, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, Ocak 2005, s. 535-540.Salih Bozok (Haz. Can Dündar), Yaveri Atatürk'ü Anlatıyor, Doğan Kitapçılık, İstanbul, Nisan 2001, s. 111-113. Bu evlilik 5 Ağustos 1925 tarihine dek sürdü.Bakınız: Ayrılık üzerine Lâtife Hanım'a verilecek para ve eşyalar hakkında yazı, Atatürk'ün Bütün Eserleri, Cilt: 17 (1924-1925), s. 272 (aslı, Türk Dil Kurumu Arşivi Yurt içi ve Yurt dışı Şube Müdürlüğü, Dosya No: 108.) Atatürk'ün manevi evlatları Abdurrahim Tuncak, Afife, Zehra Aylin, Rukiye Erkin, Nebile İrdelp, Sabiha Gökçen, Afet İnan, Sığırtmaç Mustafa ve Ülkü Adatepe'dir. 1916 yılında Bitlis Rus işgalinden kurtarıldığı yıllarda 16. Kolordu Komutanı Mirliva (Tuğgeneral) Mustafa Kemal Paşa, savaşta bütün aile fertlerini kaybeden ve kimsesi kalmayan Abdurrahim'i evlatlık edindi. Abdurrahim bakılması için İstanbul'a annesi Zübeyde Hanım ve kız kardeşi Makbule'nin yanına gönderildi.Küçük, Yalçın. İsyan, 1. cilt (2005), İthaki Yayınları, s. 237 Zehra Aylin veya Zehra Mehmet; (Amasyalı Mehmet'in kızı), 1936 yılında Londra'dan ekspres treniyle Paris'e yolculuk ederken Amiens yakınlarında trenden düşerek öldü. Sabiha Gökçen ise ilk Türk kadın pilot ve dünyanın ilk kadın savaş pilotuEarliest female combat pilot Guinnessworldrecords.com. Erişim: 11 Haziran 2011 oldu. === Dinî inancı === küçükresim|Atatürk: "Türkiye Cumhuriyeti'nde herkes Allah'a istediği gibi ibadet eder. Hiç kimseye dinî fikirlerinden dolayı bir şey yapılmaz. Türk Cumhuriyeti'nin resmî dini yoktur. Türkiye'de, bir kimsenin fikirlerini zorla başkalarına kabul ettirmeye kalkışacak kimse yoktur ve buna müsaade edilmez. Artık samîmî mutekitler, derin iman sahipleri, hürriyetin icaplarını öğren." Atatürk'ün dinî inancı tartışmalı bir konudur. Kimi araştırmacılar onun dine ilişkin söylemlerinin dönemsel olduğunu vurgulamakta ve bu konuyla alakalı olumlu görüşlerinin 1920'lerin başlarıyla kısıtlı olduğunu belirtmektedirler. Atatürk'ün dinî inancı hakkında farklı kaynaklar, farklı çıkarımlarda bulunmuştur.Political Islam in Turkey: Running West, Heading East? Author G. Jenkins, Publisher Springer, 2008, , p. 84. Bazı kaynaklar Müslüman olduğunu iddia ederken,Prof. Utkan Kocatürk, Atatürk'ün Fikir ve Düşünceleri (Atatürk ve Din Eğitimi, A. Gürtaş, p. 26), Atatürk Research Center, 2007; Prof. Ethem Ruhi Fığlalı, "Atatürk'ün Din ve Laiklik Anlayışı", Atatürk Research Center, 2012; , p. 86Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, Ankara 1959, 2. Baskı, II, 66–67; s. 90. III, 70 diğer kaynaklar deistReşat Kasaba, "Atatürk", The Cambridge History of Turkey: Volume 4: Turkey in the Modern World, Cambridge University Press, 2008; [ p. 163]. Retrieved 27 March 2015.[ Political Islam in Turkey by Gareth Jenkins, Palgrave Macmillan, 2008, p. 84]; veya ateist[ Atheism, Brief Insights Series by Julian Baggini, Sterling Publishing Company, Inc., 2009; , p. 106.][ Islamism: A Documentary and Reference Guide, John Calvert John, Greenwood Publishing Group, 2008; , p. 19.]...Mustafa Kemal Atatürk, founder of the secular Turkish Republic. He said: "I have no religion, and at times I wish all religions at the bottom of the sea..." [ The Antipodean Philosopher: Interviews on Philosophy in Australia and New Zealand, Graham Oppy, Lexington Books, 2011, , p. 146.] olduğunu iddia etmektedir.Phil Zuckerman, John R. Shook, The Oxford Handbook of Secularism, Oxford University Press, 2017, , p. 167.Tariq Ramadan, Islam and the Arab Awakening, Oxford University Press, 2012, , p. 76. Bir sözünde dini "lüzumlu bir müessese" olarak gördüğünü ifade eden Atatürk, başka sözlerinde de İslam için "bizim dinimiz" ve "büyük dinimiz" gibi ifadeler kullanmıştır. Ayrıca Kur'an için "şanı büyük" ve "en eksiksiz kitap", Muhammed için "peygamberimiz efendimiz hazretleri" ve "Allah'ın birinci ve en büyük kulu" demiştir. 1922 ve 1923'te yaptığı iki konuşmada "Allah birdir, büyüktür." demiştir. Atatürk'ün, dini "lüzumlu bir müessese" olarak gördüğünü belirttiğine ilişkin sözüne karşın "dini olanların fakir kalmaya mahkûm oldukları" ve bu nedenle "öncelikle din anlayışını kaldırmak" gerektiğine inandığına ilişkin görüşleri için de kaynaklar mevcuttur. Kâzım Karabekir'in belirttiğine göre, Atatürk ona din ile ilgili olarak dini olanların kazanamayacağını ve fakir kalmaya mahkûm olduklarını söyleyip netice olarak önce din anlayışını kaldırmak gerektiğini söylemişKâzım Karabekir Anlatıyor, Uğur Mumcu, Tekin Yayınevi, 5. Basım, s. 40, 1993 ve bu sebeple Kur'an'ın anlaşılarak okunmasına önem verip Türkçeye çevrilmesini emretmiştir. Ayrıca İslam'a ilişkin olumsuz sözleri de bulunmaktadır. Karabekir'in anlattığı üzere, Atatürk Balıkesir'de hutbe okumasına karşın daha sonra Kur'an ve Muhammed ile ilgili olumsuz sözler etmiştir.Kâzım Karabekir Anlatıyor, Uğur Mumcu, Tekin Yayınevi, 5. Basım, s. 46, 1993Dücane Cündioğlu, Meşrutiyet'ten Cumhuriyet'e Din ve Siyaset, Kapı Yayınları, s. 49 Kaynaklar, Atatürk'ün din konusunda şüpheci ve özgür düşünen biri olduğuna işaret ediyor. 1933'te ABD büyükelçisi Charles H. Sherrill onunla röportaj yaptı. Röportajda; dininin sadece Kâinat'ın Mucidi ve Hâkimi tek Tanrı'ya inanmak olduğunu, insanlığın böyle bir Tanrı'ya inanmaya ihtiyacı olduğunu ve dualarla bu Tanrı'ya seslenmenin iyi olduğunu söyledi. Atatürk'e göre Türk halkı İslam'ın gerçekte ne olduğunu bilmiyor ve Kur'an'ı okumuyor. İnsanlar anlamadıkları Arapça cümlelerden etkilenirler ve âdetleri gereği camilere giderler. Türkler Kur'an'ı okuyup üzerinde düşündüklerinde İslam'ı terk edecekler. === Mason olduğu iddiası === Bazı ansiklopedilerde Atatürk'ün mason olduğu iddia edilir.Robert A. Minder, Freimaurer Politiker Lexikon, Edition zum rauhen Stein, ss. 229–231. ISBN 3-7065-1909-7Atatürk, Kemal. İçinde: Eugen Lennhoff, Oskar Posner: Internationales Freimaurerlexikon. 2006, ISBN 3-7766-2161-3, s. 92. Tarihçi ve Atatürk biyografisi yazarı Andrew Mango'ya göre üyeliği tam olarak kanıtlanamasa da en azından muhtemeldir.Andrew Mango, Atatürk, John Murray, 1999, s. 93 ISBN 0-7195-5612-0 H. C. Armstrong Grey Wolf: Mustafa Kemal adlı kitabında, Atatürk'ün, toplantılarının gizliliğini korumak amacıyla muhalif İttihat ve Terakki siyasi örgütlenmesinin basamak olarak kullandığı Vedata Locası'nda bir birader olarak inisiye olduğunu ancak kendisini hoşlanmadığı bir atmosferde bulduğunu ve masonların ritüelleriyle alay ettiğini belirtir.Harold Courtenay Armstrong, Grey Wolf, Mustafa Kemal: An Intimate Study of a Dictator. Arthur Barker, Londra 1935, s. 37. "He cared nothing for the international aims and troubles of Jews. He cared less for the Masonic Ritual and spoke of it with contempt. He was a Turk, proud of being a Turk, and only interested in saving Turkey from the incompetence and despotism of the Sultan and the grasping hands of the foreigners." ("Yahudilerin uluslararası amaçları ve sorunlarına karşı hiçbir ilgi duymuyordu. Masonların ritüellerine daha da az yakınlık duyuyor, bunlardan alayla söz ediyordu. O bir Türk'tü; Türk olmaktan gurur duyuyor, Türkiye'yi Padişah'ın ehliyetsizliğinden ve despotizminden olduğu kadar yabancıların pençelerinden kurtarmakla ilgileniyordu.") == Zaman dizini == == Hatırası == Atatürk'ün günümüz kültürüne sinema, televizyon, müzik ve şiir gibi alanlarda etkileri olmuştur. Türkiye genelinde anısının yaşatılması için kimi yapılara, adreslere ve kurumlara kendisinin ismi ve unvanlarını içeren isimler verilmiştir. Bunlardan bazıları; Atatürk Havalimanı, Atatürk Olimpiyat Stadyumu, Atatürk Barajı, Atatürk Köprüsü, Atatürk Orman Çiftliği, Atatürk Üniversitesi, Gazi Üniversitesi, Gazi Anadolu Lisesi, Mustafa Kemal Üniversitesi şeklindedir. Bunun yanı sıra Atatürk'ün Samsun'a çıkışına ithafen Ondokuz Mayıs Üniversitesi ve 100. doğum yıl dönümüne ithafen Yüzüncü Yıl Üniversitesi gibi hatırlatıcı isimler de kullanılmıştır. Türkiye'nin her il ve ilçe merkezinde Atatürk anıtları ve resmî kurumlarının girişinde Atatürk heykeli, büstü veya maskı vardır. Bunun yanı sıra bütün resmî makam odalarında ve birçok resmî çalışma ofisinde Atatürk büstü, maskı, portreleri veya fotoğrafları, takvimleri, kalemlikleri vb. süs eşyaları vardır. Ayrıca Türkiye'de Atatürk rozeti, Atatürk imzası bulunan etiket, kravat iğnesi, yüzüğü vb. Atatürk temalı süs eşyası taşıyan birçok vatandaş görmek mümkündür. 31 Temmuz 1951 tarihinde Demokrat Parti hükûmeti döneminde yürürlüğe giren ve kamuoyunda Atatürk'ü Koruma Kanunu olarak anılan Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanun ile Atatürk'ün hatırasına alenen hakaret etmek ve Atatürk'ü temsil eden heykel, büst, abide vb. objeleri tahrip etmek veya kirletmek suç sayılmıştır. Bu kanun aynı zamanda ifade özgürlüğü konusunda eleştirilere de maruz kalmıştır. Türkiye'deki bütün resmî ve özel okullarda bir Atatürk köşesi bulundurulması zorunludur. Ayrıca ilköğretim ve lise kitaplarının başında ve her sınıfta da Atatürk portresi bulunmalıdır. Bunun yanı sıra örgün eğitimin bütün aşamasında Atatürk sevgisi ve inkılapları ayrı bir ders olarak ya da bazı derslerin bir bölümü olarak işlenir. 19 Mayıs tarihi Türkiye Cumhuriyeti, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile Türkiye'nin yurt dışı temsilciliklerinde Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı olarak her yıl kutlanan bir millî bayramdır. Atatürk'ün ölüm yıl dönümü olan 10 Kasım tarihinde ölüm saati olan sabah 09.05'te Türkiye Cumhuriyeti, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Türkiye'nin yurt dışı temsilciliklerinde bir dakika boyunca halkın büyük bölümü saygı duruşunda bulunur, araçlar durur ve kesintisiz korna çalarlar. Artvin yöresine ait bir halk oyunu olan ve eskiden "Artvin Barı" olarak bilinen, 1936 yılında Atatürk'ün karşısında oynanan yöresel oyun Atatürk'ün çok beğenmesi üzerine Atabarı olarak adlandırılmıştır.Atabarı (Artvin Ansiklopedisi) Erişim tarihi: 11 Ağustos 2011Mahmut Ragıp Gazimihal; Türk Halk Oyunları Kataloğu I (yay. haz. Nail Tan), Ankara, 1991İzzet Varan; Artvin Yöresi Halk Oyunları, Artvin, Özel Sayı No: 9, 7 Mart 1988 Cumhuriyet dönemindeki ilk kâğıt paralar Türkiye'nin kendi merkez bankası henüz olmadığından 1927'de İngiltere'de basılmıştır. Bu yılda basılan 1, 5 ve 10 lirada Atatürk'ün portresi filigranda gözükmekteydi. Diğer paralarda ise Atatürk hem filigranda hem de ön yüzdeki portre yerleştirmeye uygun alanda gözükmektedir. 1937'de tedavüle giren ilk Latin harfli paraların hepsinde ise Atatürk portreleri bulunmaktaydı. 1925'te çıkarılan yasa gereği mevcut reis-i cumhur portreleri paralarda yer alıyordu. Atatürk'ün ölümünden sonra paralarda yer alan portreler yeni reis-i cumhur İsmet İnönü'nün portreleri ile değiştirildi. İnönü'nün bu icraatı bazı kesimler tarafından Atatürk'e saygısızlık olarak yorumlandı. 1952 yılında yürürlüğe giren 5. emisyon banknotlarında yaşayan kişilerin paraya portrelerinin basılması durdurulmuş ve tekrar bütün Türk paralarının ön yüzüne Atatürk portresi basılmaya başlanmıştır. Bunun yanı sıra Cumhuriyet altınlarının ön yüzünde Atatürk kabartması bulunur. Dünyanın çeşitli ülkelerinde Atatürk anısına anıtlar dikilmiştir. Avustralya'nın başkenti Canberra'da, Meksika'nın başkenti Meksiko'da, Venezuela'nın başkenti Caracas'ta, Küba'nın başkenti Havana'da, Şili'nin başkenti Santiago'da, Romanya'nın başkenti Bükreş'te, Kazakistan'ın başkenti Astana'da, Azerbaycan'ın başkenti Bakü'de, Kuzey Makedonya'nın batısındaki Merkez Jupa köyünde, Japonya'nın Kuşimoto kasabasında ve İsrail'de Osmanlılardan kalma bir tren istasyonunun bulunduğu Beerşeba'da bu anıtlardan bazıları görülebilmektedir. Atatürk'ün adının verildiği meydan, bulvar, cadde ve yolların birkaçı Tunus'un aynı adı taşıyan başkentinde, Pakistan'ın başkenti İslamabad'da, Bangladeş'in başkenti Dakka'da, Hindistan'ın başkenti Yeni Delhi'de, Özbekistan'ın başkenti Taşkent'te, Belçika'nın Visé şehrinde ve Dominik Cumhuriyeti'nin başkenti Santo Domingo'dadır. Radikal seküler reformlarına rağmen, Atatürk İslam dünyasında geniş çapta popülerliğini sürdürdü. Hristiyan güçlerin işgaline karşı yeni, tamamen bağımsız bir Müslüman ülkenin kurucusu olduğu ve Batı emperyalizmine karşı mücadelede galip geldiği için hatırlanıyor. Öldüğünde, Tüm Hindistan Müslüman Birliği onu "İslam dünyasında gerçekten büyük bir kişilik, büyük bir general ve büyük bir devlet adamı" olarak övdü, hatırasının "tüm dünyadaki Müslümanlara cesaret, azim ve mertlik ile ilham vereceğini" açıkladı. Atatürk'ün hayranları, onun I. Dünya Savaşı'ndaki düşmanı Britanyalı devlet adamı Winston Churchill ve II. Dünya Savaşı'nda Türkiye ile ittifak aramış Alman nasyonal sosyalist diktatör Adolf Hitler'denBernd Rill: Kemal Atatürk. Rowohlt, Reinbek 1985, s. 147. Amerika Birleşik Devletleri başkanları Franklin D. Roosevelt ve John F. Kennedy'ye kadar geniş bir yelpazeyi oluşturur.Remarks on the 25th Anniversary of the Death of Kemal Atatürk, 4 Kasım 1963 . jfklibrary.org. Hitler, Atatürk için "Mussolini onun ilk, ben ikinci öğrencisiydim" dedi. 4 Mayıs 1941'de Reichstag'taki nutkunda onu "genç Türkiye'nin kurucusu olan büyük ve zeki lider" olarak tanımladı.4 Mayıs 1941'de Reichstag'taki nutkunda Adolf Hitler şunları söyledi: > "Türkiye Dünya Savaşı'nda müttefikimizdi. Harpteki talihsizliğimiz > neticesinde Türkiye de bizim gibi çok sıkıntı çekti. Genç Türkiye'nin > kurucusu olan büyük ve zeki lider korkunç acılar çeken ve kaderine terk > edilmiş hâldeki müttefiklerin tekrar ayağa kalkma çabalarının ilk ve harika > bir örneği oldu. Türkiye, hükûmetinin akılcı hamleleriyle istiklalini > muhafaza etmeyi başarırken Yugoslavya ise İngiliz entrikalarının kurbanı > oldu." Weimar Cumhuriyeti'nde Alman medyası, Anadolu'daki savaşı geniş bir şekilde ele aldı. Stefan Ihrig, Türk Kurtuluş Savaşı'nın Birahane Darbesi üzerinde İtalyan faşist diktatör Mussolini'nin Roma'ya Yürüyüşü'nden daha kesin bir etkisi olduğunu savunuyor. Adolf Hitler de dahil olmak üzere Almanlar, tıpkı Sevr Antlaşması geçersiz kılındığı gibi Versay Antlaşması'nı geçersiz kılmak istedi. Bu nedenle Hitler, Atatürk'ü "karanlıkta parlayan yıldız" olarak adlandırdı. Mussolini, iktidarı ele geçirme girişiminde bulunduğunda kendisini "Milanolu Mustafa Kemal" olarak adlandırdı. Türk liderin bir diğer hayranı, haftalık La Conquista del Estado gazetesinde bir sayfanın tamamını hem Türk devrimine hem de Atatürk'e ayıran falanjist lider Ramiro Ledesma Ramos'tu. İspanyol faşizminin ana teorisyenlerinden Ledesma, Atatürk'ü zamanının başlıca milliyetçi devrimcilerinden biri olarak gördü. Atatürk sömürgeci güçlerin egemenliğinde kalmış üçüncü dünya ülkelerinde çeşitli liderlerce bağımsızlığın öncüsü olarak saygı gördü ve rol model alındı. İranlı çağdaşı Rıza Şah Pehlevi, Hindistan Başbakanı Cevahirlal Nehru, Tunus Cumhurbaşkanı Habib Burgiba ve Mısır Cumhurbaşkanı Enver Sedat bunlardan birkaçıydı.Bernd Rill: Kemal Atatürk. Rowohlt, Reinbek 1985, s. 146.Halil Gülbeyaz: Mustafa Kemal Atatürk. Vom Staatsgründer zum Mythos. Parthas-Verlag, Berlin, 2004, s. 228. Pakistanlı şair ve filozof Muhammed İkbal ve Bangladeş'in ulusal şairi Kadı Nazrul İslam Atatürk'ün onuruna şiirler yazdı. 1935 yılında İstanbul'da düzenlenen Uluslararası Kadınlar Birliği Kongresi'ne katılan Mısırlı milliyetçi-feminist lider Hüda Şaravi, Atatürk'e şunları söyledi: "Türkler size Atatürk yani Türklerin babası ismini verdiler. Ben ise size 'Ataşark' yani 'Şarkın Babası' demek istiyorum." Birleşmiş Milletler'in UNESCO örgütü, "olağanüstü bir reformcu olduğunu göz önünde tutarak, özellikle sömürgecilik ve emperyalizme karşı en önce açılan savaşların ilk liderlerinden biri olduğunu kabul ederek, dünya ulusları arasında karşılıklı anlayışın, sürekli barışın kurulması için çalışmalarının olağanüstü bir örnek olduğunu ve tüm yaşamı boyunca insanlar arasında hiçbir renk, din ve ırk ayrımını gözetmeden, bir uyum ve iş birliği çağının doğacağına olan inancını anımsatarak, eylemlerini her zaman barış, uluslararası anlayış ve insan haklarına saygı yönünden yapmış" Atatürk'ü, 100. doğum yılı olan 1981'i tüm ülkelerin oy birliğiyle "Atatürk Yılı" olarak kabul ederek onurlandırdı. 12 Eylül Darbesi ile yönetime gelen Millî Güvenlik Konseyi de çıkardığı kanunla 1981 yılını Atatürk Yılı kabul ve ilan etti. Atatürk Yılı, 5 Ocak 1981 günü kutlamalara açıldı. 5 Ocak 1981 günü saat 08.45'te Anıtkabir'de saygı duruşunda bulunulduktan sonra saat 11.00'de Türkiye Büyük Millet Meclisinde tören başladı. Törende eski cumhurbaşkanları Celâl Bayar, Cevdet Sunay ve Fahri Korutürk de yer aldı. Kenan Evren'in yaptığı uzun bir konuşmayla Atatürk Yılı kutlamalara açıldı. Yıl boyunca yapılan etkinliklerle Atatürk'ün doğumunun yüzüncü yılı kutlandı. Yeni Atatürk anıtları, Atatürk'ün adının verildiği kültür merkezleri ve tatbikatlar yapıldı. Birinci ve ikinci meclis binaları müze olarak faaliyet göstermeye başladı. Atatürk ile ilgili kitap ve belgeler Millî Kütüphane'de toplanırken il ve ilçelere de Atatürk kitaplıkları kuruldu. Atatürk'ün kaldığı evler restore edilerek müze hâline getirildi. "Atatürk 100 Yaşında" sloganı ile 73 adet ilkokul yapıldı. Bu dönemde imam hatip açılmadı. Atatürk'ün çeşitli illere yaptığı ilk ziyaretlerin yıl dönümlerinde kutlamalar gerçekleşti. Ülkenin tanınmış sanatçılarına 100. yılı simgeleyen plaketler verildi. Ünlü ressamlardan ısmarlanan Atatürk ve Atatürk Devrimleri konulu resimler, düzenlenen sergilerde ziyarete açıldı. Tanınmış müzisyenlere Atatürk hakkında marşlar besteletildi. TRT, Atatürk'ün görüşlerini yansıtan programlara yer verdi. Ülkedeki okur yazar oranının artırılması için seferberlik başlatıldı. Ağaçlandırma çalışmaları yapıldı. Açılan birçok kurum ve kuruluş "Yüzüncü Yıl" adını aldı. 23 Nisan'daki bayramın adı "Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı" olarak değiştirildi. 19 Mayıs'taki Gençlik ve Spor Bayramı'nın adı "Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı" olarak değiştirildi ve 19 Mayıs 1981 günü stadyumlarda coşkulu şekilde kutlandı. Atatürk'ün başöğretmen olduğu 24 Kasım günü "Öğretmenler Günü" olarak kutlandı. Üniversitelere zorunlu "Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi" dersi getirildi. Kara Harp Okulu ve diğer askerî okullar için üç ciltlik "Atatürkçülük - Atatürk'ün Görüş ve Direktifleri" adlı kitap bastırıldı ve öğrencilere dağıtıldı. Türk Ulusal Hareketi'ne muhalefet etmiş ve İtilaf Devletleri'yle iş birliği yapmış gazeteci Ali Kemal, Atatürk'ü "çete reisi, haydut" olarak niteledi, Britanyalı devlet adamı Lord Balfour ise Atatürk için "tüm korkunç Türklerin en korkuncu" (most terrible of all the terrible Turks) yorumunda bulundu.THE TWO KEMALS; The Polished Aristocrat of European Circles in Contrast With the Ruthless Commander of Fanatical Turks, New York Times, 1 Ekim 1922 . Kurtuluş Savaşı'ndan sonra ülkenin geleceği için yaşanan iç siyasal mücadelede General Kâzım Karabekir ve entelektüel Halide Edib Adıvar gibi kimseler Atatürk ile yollarını ayırarak onun radikal reform programını ve otoriter liderliğini eleştirdi. Tekkeleri kapatılmış tarikat şeyhleri ve genel olarak din adamlarından bazıları, Said Nursî dahil, onu Deccal ile kıyasladı.Umut Azak: Islam and Secularism in Turkey: Kemalism, Religion and the Nation State. I.B.Tauris, 2010, s. 134. == Yapıtları == küçükresim|Atatürk'ün 1916'da 16. Kolordu Kumandanı iken yazdığı Taʼlîm ve Terbiye-i Askeriyye Hakkında Nokta-i Nazarlar. * Takımın Muharebe Tâlimi, Selanik Asır Matbaası, Selanik, 1908 (Almancadan çeviri). * Cumalı Ordugâhı - Süvâri: Bölük, Alay, Liva Tâlim ve Manevraları, Selanik, 1909. * Ta’biye ve Tatbîkat Seyahati, Selanik Askeri Matbaası, 1911. * Bölüğün Muharebe Tâlimi, 1912 (Almancadan çeviri). * Ta’biye Mes’elesinin Halli ve Emirlerin Sûret-i Tahrîrine Dâir Nasâyih, Edirne Sanayi Mektebi Matbaası, 1916. * Taʼlîm ve Terbiye-i Askeriyye Hakkında Nokta-i Nazarlar, Edirne Sanayi Mektebi Matbaası, 1916. * Zâbit ve Kumandan ile Hasb-ı Hâl, Minber Matbaası, 1918. * Nutuk, Türk Tayyare Cemiyeti, Ankara, 1927. * Vatandaş için Medeni Bilgiler, Milliyet Matbaası, İstanbul, 1930. * Geometri, 1937. Atatürk'ün ayrıca, 1915-1918 yılları arasında Anafartalar, Doğu Cephesi ve Karlsbad'daki hatıralarını yazdığı günlükleri de bulunmaktadır. Bunlardan Anafartalar Muharebatı'na Ait Tarihçe, Türk Tarih Kurumu tarafından kitap olarak yayımlanmıştır. 1908-1938 yılları arasında Atatürk'ün imza attığı, yazdığı, söylediği kişisel notları dâhil her şeyin toplandığı Atatürk'ün Bütün Eserleri adlı bir ansiklopedi de Kaynak Yayınları tarafından hazırlanmaktadır. Atatürk'ün başarılarının ve kaleme aldığı eserlerin en önemli dayanaklarından biri de kitap okuma tutkusudur. Örneğin, sonraları dünya barışı ve insan hakları konularında önderler arasında yer alacak bir kimse olan H. G. Wells, 1921 yılında İngilizce olarak 1208 sayfalık İnsanlık Tarihi adlı bir kitap yayımlar. Bu kitap Atatürk tarafından kısa sürede okunur, değerlendirilir ve Türkiye'de yayımlandıktan sonra Nutukta yer alır. Yine 1756 yılında toplam 5 cilt olarak Fransızca basılan Hunlar, Türkler ve Moğollar kitabı da onun okuduğu kitaplar arasındadır. == Atatürk tarafından kurulan kurumlar == Kurum Adı Kuruluş Tarihi Konum Anadolu Ajansı 6 Nisan 1920 Ankara Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekaleti 2 Mayıs 1920 Ankara Çocuk Esirgeme Kurumu 30 Haziran 1921 Ankara İzmir Enternasyonal Fuarı 17 Şubat 1923 İzmir Diyanet İşleri Başkanlığı 3 Mart 1924 Ankara Türkiye İş Bankası 26 Ağustos 1924 İstanbul Orman Çiftliği 1925 Ankara Ankara Hukuk Fakültesi 5 Kasım 1925 Ankara Anadolu Sigorta 1 Nisan 1925 İstanbul Türkiye Sanayi ve Maadin Bankası 1 Mayıs 1925 - Devlet İstatistik Enstitüsü 26 Nisan 1926 Ankara Devlet Demiryolları ve Limanları İdare-i Umumiyesi 1927 Ankara Merkez Hıfzıssıhha Enstitüsü 27 Mayıs 1928 Ankara Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti 12 Nisan 1931 Ankara Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası 3 Ekim 1931 Ankara Halkevleri 19 Şubat 1932 Ankara Türk Dili Tetkik Cemiyeti 12 Temmuz 1932 Ankara Ziraat Okulları ve Yüksek Ziraat Enstitüsü 1933 Ankara Devlet Havayolları 20 Mayıs 1933 İstanbul Sümerbank 11 Temmuz 1933 - Türkkuşu 3 Mayıs 1935 Ankara Etibank 14 Haziran 1935 - Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü 14 Haziran 1935 Ankara Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi 14 Haziran 1935 Ankara Elektrik İşleri Etüd İdaresi 24 Haziran 1935 Ankara Türkiye Şeker Fabrikaları 6 Temmuz 1935 Ankara Bursa Merinos Fabrikası 2 Şubat 1938 Bursa Mustafa Kemal Atatürk Biyografisi - Biyografi.info == Popüler kültürde Atatürk == * 1994 Yapımı Kurtuluş (dizi) ve 1998 yapımı Cumhuriyet (film) 'nde Rutkay Aziz tarafından canlandırılmıştır. * 2010 yapımı Veda filminde Kaan Olcay, Bartunç Akbaba, Sinan Tuzcu ve Burhan Güven tarafından canlandırılmıştır. * 2020 yapımı Ya İstiklal Ya Ölüm dizisinde İlker Kızmaz tarafından canlandırılmıştır. * 2022 yapımı Pera Palas'ta Gece Yarısı dizisinde Hakan Dinçkol tarafından canlandırılmıştır. * 2023 yapımı Mahsusa: Trablusgarb dizisinde Baki Çiftçi canlandırılmaktadır. * DisneyPlus yapımı Atatürk (dizi) adlı dizide Aras Bulut İynemli tarafından canlandırılacaktır. == Ayrıca bakınız == * Atatürkçülük * Atatürk İlkeleri * Atatürk Devrimleri * Nutuk * Gençliğe Hitabe == Notlar == == Kaynakça == ;Özel ;Genel * * * * * * * * * * == Konuyla ilgili yayınlar == * == Dış bağlantılar == * Mustafa Kemal Atatürk'ün Hayatı, Türk Tarih Kurumu * Atatürk Araştırma Merkezi Başkanlığı * Genelkurmay Başkanlığı'ndaki öz geçmişi Kategori:1881 doğumlular Kategori:Selanik doğumlu siyasetçiler Kategori:1938 yılında ölenler Kategori:İstanbul'da ölenler Kategori:Ankara'da defnedilenler Kategori:Almancadan çeviri yapanlar Kategori:Anıtkabir Kategori:Balkan Savaşları'nda Osmanlı askerleri Kategori:Başkomutanlar Kategori:Cumhuriyet Halk Partisi genel başkanları Kategori:Demir Haç sahipleri Kategori:Dersim İsyanı'nda kişiler Kategori:Devlet başkanları Kategori:Din eleştirmenleri Kategori:Erzurum Kongresi delegeleri Kategori:İttihat ve Terakki üyeleri Kategori:I. Dünya Savaşı'nda Osmanlı askerleri Kategori:Kırmızı-yeşil şeritli İstiklâl Madalyası sahipleri Kategori:Koçgiri İsyanı'nda kişiler Kategori:Kurtuluş Savaşı'ndaki Türk askerler Kategori:Légion d'honneur sahipleri Kategori:Makedonya Türkleri Kategori:Manastır Askerî İdadisinde öğrenim görenler Kategori:Mecidiye Nişanı sahipleri Kategori:Mekteb-i Erkân-ı Harbiye'de öğrenim görenler Kategori:Mekteb-i Harbiye'de öğrenim görenler Kategori:Osmanlı generalleri Kategori:Osmanlı paşaları Kategori:Osmanlı Türkleri Kategori:Piyade subaylar Kategori:Sirozdan ölenler Kategori:Sivas Kongresi delegeleri Kategori:TBMM 1. dönem Ankara milletvekilleri Kategori:TBMM 2. dönem Ankara milletvekilleri Kategori:TBMM 3. dönem Ankara milletvekilleri Kategori:TBMM 4. dönem Ankara milletvekilleri Kategori:TBMM 5. dönem Ankara milletvekilleri Kategori:Trablusgarp Savaşı'nda Osmanlı askerleri Kategori:Türk antikomünistler Kategori:Türk devrimciler Kategori:Türk eğitimciler Kategori:Türkiye Büyük Millet Meclisi başkanları Kategori:Türk mareşaller Kategori:Türk milliyetçileri Kategori:Türk öğretmenler Kategori:Türk sekülaristler Kategori:Türk yazarlar Kategori:7. Ordu (Osmanlı) Komutanları Kategori:20. yüzyıl liderleri Kategori:20. yüzyıl Türk yazarları Kategori:Ankara milletvekilleri Kategori:Dolmabahçe Sarayı Kategori:Osmanlı Ordusu generalleri Kategori:Osmanlı döneminde Selanik Kategori:Balkan Savaşları'nda askerler Kategori:Paşalar Kategori:Selanik Vilayeti doğumlular Kategori:Gıyabında ölüm cezasına mahkûm edilenler
Mustafa Kemal Atatürk
1,224
Van Gölü, Van ve Bitlis illeri sınırları içerisinde bulunan Nemrut volkanik dağının patlaması sonucu, bölgedeki tektonik çöküntü alanının önünün kapanmasıyla oluşmuş bir volkanik set gölüdür. Çok sayıda koyu bulunan Van Gölü'nün yüzölçümü 3.713 km2'dir. Van Gölü hem tatlı su hem de deniz ekosistemlerinden farklı bir sucul ekosistemdir. Suları tuzlu ve sodalıdır. Göl suyu tuzluluk oranı %o19, pH'sı ise 9.8 dir. Bu yüzden Van Gölü yüksek rakıma ve sert kışlara rağmen donmaz. The New Encyclopædia Britannica, Lake Van Göl su seviyesi iklime bağlı olarak yükselip, düşmektedir. Ancak ortalama olarak denizden yüksekliği 1646 metredir. Gölün ortalama derinliği 171 m, en derin yeri ise, 451 metredir. Yeni yapılan çalışmalar ile gölün yaşının 600.000 yıl olduğu belirlenmiştir. Gölün doğu bölümünde dört ada vardır. Bunlar; Akdamar, Çarpanak, Adır ve Kuş adalarıdır. Adalar tarihi ve turistik özelliğe sahiptir ve 1990 yılında Arkeolojik Sit Alanı ilan edilmişlerdir. Van Gölü dünyanın en büyük sodalı gölüdür ayrıca Türkiye'de bulunan en büyük göldür. Gölün tuzlu-sodalı suları, biyolojik çeşitliliği sınırlamaktadır. Gölde bilinen 103 tür fitoplankton, 36 tür zooplankton ve iki tür balık yaşamaktadır. Bunlar; inci kefalı (Chalcalburnus tarichi) ve 2018 yılında İl Jandarma Komutanlığı Su Altı Timinin, Van Gölü'ndeki dalış eğitimi sırasında 13 metre yükseklikteki bir mikrobiyalitin içerisinde yaşadığını tespit ettiği, siyah benekli sarı bir balıktır. Bu yeni balık türü ile ilgili araştırmalar devam etmektedir. 2015 yılında yapılan araştırmalara göre gölde piyasa değeri 7.5 milyar dolar olan 50 tonluk Uranyum vardır. Göl etrafı karadan 430 km.'dir ve bunun 245 km si Bitlis ili sınırları içindedir. Yöre halkına göre gölde bir canavar yaşamaktadır. Söylentiyi çıkaranların amaçlarının bölgeye turist çekmek olduğu söylense de, söylentileri araştırmak amacıyla bölgede pek çok bilimsel araştırma ekibi çalışmalar yapmıştır. İstanbul-Tahran demiryolu hatlarını da bağlamaktadır. Türkiye ve İran'a bağlanan demir yolu 1970'lerde yapılmıştır. == Oluşumu == Van Gölü Doğu Toros ve Aladağların arasında kalan tektonik oluşumun batı kısmında bulunmaktadır. Gölün batısında ve kuzeybatısında birkaç sönmüş volkan vardır. Süphan Dağı ve Nemrut Dağı bu sönmüş volkanların birkaçıdır. Yaklaşık 200 bin yıl önce, Buzul Çağın ortalarında, Nemrut Dağından akan lavlar uzunluğu 60 km'yi aşan bir akım oluşturmuş. Bu akım Van Çukuru ile Muş Çukuru arasındaki su akımını engelleyince göl oluşmuştur. Günümüzdeki araştırmalarda Doğu Toros Dağlarının erozyona uğraması sonucu Van Gölü'ndeki suların Dicle’ye dökülüp, gölün küçüleceği ya da yok olacağı düşünülmektedir.Матвеев С. Н. Турция (Азиатская часть — Анатолия). Физико-географическое описание, Издательство Академии Наук СССР, Москва — Ленинград, 1946 == Tarihçe == Eski Yunan coğrafyacıları tarafından Thospitis Lacus ya da Arsissa Lacus olarak anılan Van Gölü'nün modern zamanlardaki ismi, sınırlarına dahil olduğu Van ilinden gelmektedir. Urartu Krallığının başkenti, Milattan önce 10. ve 8. yüzyıllar arasında, gölün doğu kıyılarında kurulmuştur. Van Gölü sahilleri boyunca ve pek çok adalarında Ermeni kilise ve manastır kalıntıları bulunabilir. En iyi korunanı onuncu yüzyıldaki Kutsal Haç Kilisesi'dir. Akdamar Adası'ında yer alır. Kral Gagik Artzruni tarafından 915 ve 921 yılları arasında inşa edilmiştir. Dış duvarlardaki rölyefler kutsal kitaba ait Âdem ve Havva, Jonah and the whale (Yunus ve Balina), Davud ve Goliath (Golyat) gibi hikâyeler sunar. Diğer önemli tarihsel anıt gölün doğu kıyısındaki Van Kalesidir. Modern Van şehri bu kalenin doğusunda yer alır. Yüzölçümü3.713 km2’dir. Denizden yüksekliği 1.646m derinliği ise 457m‘yi aşmaktadır. Gölün doğusunda Akdamar, Çarpanak, Adır ve Kuş adaları bulunmaktadır. Bu adalar turistlik özelliğe sahiptir. Sit alanı olarak ilan edilmiştir. === Van Gölü Canavarı iddiaları === Van Gölü Canavarı, Van Gölü'nde yaşadığı ileri sürülen efsanevi bir yaratıktır. 1993 yılına dek kaynaklarda adından hiç söz edilmeyen yaratığı, bugüne dek gördüğünü iddia eden çok sayıda kişi var. Ama yapılan araştırmalar göldeki ilk canavar vakasının 1889 yılında yaşandığını aktarıyor. Dönemin İstanbul'da yayın yapan Saadet gazetesinin, 28 Şaban 1306 (29 Nisan 1889) tarihli 1323 nolu nüshasında, canavarın Van Gölünde abdest almak isteyen bir kişiyi kapıp göle sürüklediği haberi yer alıyor. Varlığı gördüklerini söyleyen kişilerin belirttiklerine göre canavar 15 metre uzunluğunda, oldukça koyu bir renge sahip, sırtında sivri çıkıntıları olan, Plesiosaurus ya da Ichthyosaurus benzeri bir varlıktır. Zamanla bu varlığı gördüğünü iddia edenlerin sayısı artınca, olay basına da yansıdı ve bunun üzerine resmî kurumlar tarafından bölgeye bir bilimsel araştıma ekibi gönderildi. Ancak, yapılan araştırmalar sonucunda gölde olağan dışı herhangi bir varlığın olduğuna ilişkin hiçbir iz bulunamadı. ==Bölgenin Jeomorfolojisi ve Stratigrafik Yapısı== Coğrafya Kapalı bir havza olan Van Havzası, eski Muş-Van çukurluğunun bir parçasıdır. Kuzey ve güneyinden faylarla sınırlanmış bir çöküntü alanı olan eski Muş-Van çukurluğu, Miosen sonlarında başlayıp Pleistosen’de devam eden volkanik faaliyet sonucunda meydana gelen Nemrut Volkanının oluşturduğu setle iki kısma ayrılmıştır (Gürbüz 1994:16, Avcı 2015:21-23). Nemrut Dağı’nın doğusunda kalan ve eskiden Fırat akarsu sistemine bağlı olan akarsuların dışa akışı kesilmiştir. Suların Nemrut Dağı’nın oluşturduğu setin arkasında birikmesiyle Van Gölü ve dolayısıyla Van Kapalı Havzası meydana gelmiştir (Saraçoğlu 1989: 435, Akt: Avcı 2015:21-23). Van Gölü Havzası; güneyden Bitlis Masifi’nin yüksek dağları (İhtiyar Şahap dağları) tarafından çevrelenir. Batıdan Nemrut ve Süphan volkan sistemlerinden kuzeyde yer alan Taşlıçay (Pani) Platosu’nun güney kesimlerine doğru ilerleyen hattın Yukarı Murat Havzası’nın güneyi ile sınırlayabileceğimiz Havza, kuzeyden Meydan Dağı, Bozdağ, Muratbaşı (Hüdavendigar) Dağları, Aladağ ve Tendürek dağlarıyla çevrelenir. Havza, doğuda Van Doğusu Dağları’nın batısında kalan alanları da içine alarak aslında Van Gölü’nün ekolojik ve iklimsel etkilerinin görüldüğü yerler olarak değerlendirilebilir . İnceleme alanı genelinde, Paleozoik’ten günümüze kadar olan zaman aralığını temsil eden metamorfik, mağmatik ve sedimanter kayaç gruplarına ait kayaçlar yüzeylenmektedir. Bu çalma kapsamında inceleme alanının jeolojik yapısı, inceleme alanının büyüklüğü ile yüzeylenen birimlerin yaşları ve kökenleri dikkate alınarak, jeolojik birimler sekiz birim altında incelenmiştir. İnceleme alanının temelinde, Paleozoik - Mezozoik yaşlı Bitlis Masifine ait gnays, Şist, kuvarsit ve mermerler yüzeylenmektedir. Bu birimleri; Üst Kratese yaşlı Ofiyolitik Kayaçlar, Üst Kratese - Paleosen ve Alt - Orta Eosen yaşlı Volkanik Kayaçlar, Eosen - Miyosen yaşlı kırıntılı ve karbonatlı kayaçlar, Pliyosen - Kuvaterner yaşlı volkanik kayaçlar ve Pliyosen - Kuvaterner yaşlı sedimanter örtü kayaçlar izlemektedir.AVCI, C. (2015), Van Gölü Havzası’ndaUrartu İskân Politikası, İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Tarih Anabilim Dalı, Eskiçağ Tarihi Bilim Dalı, S. 21-23 DT, İstanbul ==Alüvyal Ovalar== Van Gölü kıyısında yer alan alüvyal ovaların önemlileri, Ilıca (Zilan) Çayı ve kollarının taşıdığı malzeme ile oluşan Erciş ovası, Bendimahi Çayı boyunca uzanan Muradiye ovası, Değirmendere (Akköprü Çayı), Doni (Gölardı), Zemobat gibi küçük akarsu ve mevsimlik derelerin oluşturduğu nispeten büyük olan Van ovası, Adilcevaz’ın kuzey doğusunda bulunan Arın ovası ve araştırma sahamızın da bir kısmının içinde yer aldığı gölün güney doğu kısmında yer alan 45 km uzunluğunda, 7 km kadar genişliğinde ve 135 km2'lik bir alana sahip olan Gevaş-Gürpınar ovası yer almaktadır. ==Van Gölü Havzası Drenaj Alanı== Van Gölü kapalı havzasının göl alanlar dâhil, yüzeysel drenaj alan 15495 km2’dir. Van Gölü’nün yüzey alan (serbest su yüzeyi) 3558 km2 ile 3626 km2 arasında değişmekte olup, ortalama gölalan ise 3580 km2 olarak hesaplanmıştır. Van Gölü su seviyesi ise 1646 metre ile 1650 metre arasında değişmekte olup, uzun yıllar ortalama su seviyesi ise 1648 metredir. İnceleme alanı Van ve Bitlis illeri idari sınırlar içinde yer almaktadır. Dünya’nın en büyük sodalı gölü olan Van Gölü yer almaktadır. Van Gölü gölalan dâhil, kapalı havzanın yüzeysel drenaj alanı 15495 km2 olup, Van Gölü kapalı havzasının çevresi ise 1233 km olarak hesaplanmıştır.16096 km2 genişliğindeki Havza’nın tabanına Van Gölü yerleşmiştir. % 2,6 tuzluluk oranıyla bir soda gölü olan Van Gölü 3626 km2 yüzey alanı, 607 km3 hacmi, 12470 km2 drenaj alanı ve maksimum 451 metre derinliği ile Türkiye’nin kara içerisindeki en büyük su kütlesidir. Su yüzeyinin denizden yüksekliği son yıllarda 1655 metreyi bulmuştur.DÜZEN, H. (2011), Van Gölü Su Seviye Değişimlerine Hidrojeolojik Yaklaşım, Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Jeoloji Mühendisliği Anabilim Dalı, s.1, YLT, Van. == Seviye değişiklikleri == Van Gölü Kuvaterner devri boyunca süren iklim değişimlerinde fazlaca etkilenmiş bir kapalı havza gölüdür. Göle dökülen Engil Çayı'nın yaptığı deltalar farklı yüksekliklerde yer alır. Göl yüzeyinin daha yüksek olduğu iki dönemde oluşan deltalardan birisi 1695–1710 m, ikincisi 1670–1690 m seviyelerindedir. Engil Çayı'nın günümüzde oluşturduğu aktüel delta ağzı da yıllara göre değişimler göstermektedir. Engil Deltasının batı ucunda yer alan Dilkaya Höyüğü seviye değişimlerinden fazlaca etkilenmiştir. Gölün yükseldiği dönemlerde höyüğün yarısı yok olmuş, batı kısmı faleze dönmüştür. Yağışların göle ulaşması birkaç yıl alabilmektedir. Yüksek ve karasal iklime sahip havzada yağışlar kar şeklindedir. Karların erimesi, yer altına sızması ve bu yoldan göle ulaşması birkaç yıl gecikmektedir. Göl yüzeyinin en fazla yüksekliğe eriştiği 1996 yılı yağış az iken, en fazla yağış üç yıl önce 1993'te düşmüştür. Yani 1993'te düşen yağış göle ancak üç yıl sonra 1996'da ulaşmıştır. 1992-96 yılları arasında gölde afet boyutunda yükselme yaşanmıştır. Göl çevresindeki yollar, evler ve tarım alanları zarar görmüştür. Göl en düşük seviyeye 1963'te (1646,6 m), en yüksek seviyeye 1996'da (1650,55 m) ulaşmıştır. Maksimum ve minumum seviye farkı 3,36 m'dir. == Resimler == Resim:Akhtamar Island on Lake Van with the Armenian Cathedral of the Holy Cross.jpg|Akdamar Adası ile Surp Haç Kilisesi Resim:Armenian Church gz 01.jpg|Akdamar Kilisesi ve haneleri Resim:Lake_Van_01.jpg|Van Gölü Resim:Lake_Van_02.jpg|Van Gölü kıyısı Resim:Van1 20 modified.jpg|Van Gölü kıyısı Resim:Van Ferrybot-lake Van-from Van harbour.jpg|Van Gölü'nde Feribot == Ayrıca bakınız == * Oluşumlarına göre Türkiye'nin gölleri listesi * Türkiye'deki göller * Van Gölü Kapalı Havzası == Kaynakça == == Dış bağlantılar == * Van Şehir Rehberi * Van Valiliği * Van Gölü Resimleri * Van Gölü Kirlenmesin İmza Kampanyası Kategori:Türkiye'deki Volkanik Set Gölleri Kategori:Türkiye'deki göller
Van Gölü
1,171
Özgür yazılım (), kullanıcısına çalıştırma, kopyalama, dağıtma, inceleme, değiştirme ve geliştirme özgürlükleri tanıyan yazılım türüdür. Tersi, sahipli yazılımdır (). Özgür yazılım ile kastedilen özgürlük, ekonomik boyutu ile değil yazılımın kullanım hakları ile ilgilidir. Özgür yazılımlar çoğunlukla ücretsiz olsalar da ücretsiz olmaları gerekmez. İngilizce sözlükler "" kelimesi için yirmiye yakın anlam sıralar. Bunlardan sadece bir tanesi "bedava" iken geri kalanları özgürlük ve sınırlamaların olmaması () kavramlarına atıfta bulunur. == İçerik == Özgür yazılım, aşağıdakilerden ayrılır: * Microsoft Office, Google Docs, Sheets, ve Slides gibi sahipli yazılımlar. Kullanıcılar bu yazılımların kaynak kodlarını inceleyemez, değiştiremez ve paylaşamaz. * Ücretsiz yazılım yani ödeme gerektirmeyen sahipli yazılım. Telif hakkı içeren bir yazılımın özgür olması için bir özgür yazılım lisansına ihtiyacı vardır. == Tarihçe == 1950'lerden 1970'lerin başına kadar bilgisayar kullanıcılarının özgür yazılımla ilgili yazılım hürriyetlerine sahip olmaları normaldi. Yazılım genellikle fertler arasında paylaşılır, kişilerin yazılım yaparak donanımlarını daha kullanışlı yapmalarını iyi karşılayan donanım üretilerinden dağıtılırdı. SHARE gibi kullanıcıların ve satıcıların üye olduğu kuruluşlarla yazılım değiş dokuşu kolaylaştırmak hedeflenmişti. 1970'lerin ilk yıllarında durum değişti: yazılım masrafları hızla yükselirken büyümekte olan yazılım endüstrisi, donanım üreticilerinin bilgisayar satışıyla beraber verdikleri "yazılım demetleri", kiraya verilen bilgisayarların kâr getirmeyen yazılım desteğiyle rekabet başlamıştı. Bazı müşterilerin kendi ihtiyaçlarını daha iyi karşılamasıyla "özgür" yazılım masraflarının donanım masraflarıyla bütünleşmesini istemiyordu. 17 Ocak 1969'da yayınlanan Amerika Birleşik Devletleri IBM'ye karşı yazısında hükûmet, yazılım demetlerinin rekabet engelleyici olarak sıfatlandırdı. Bazı yazılım her zaman hürken ancak ödemeyle alınabilen yazılımlar artıyordu. 1970'ler ve 1980'lerde yazılım endüstrisi, bilgisayar programlarını sadece kullanıcıların kodu incelemesi ve değiştirmesini önleyen çalıştırılabilirler şeklinde dağıtmaya başlamasıyla teknik tedbirler almaya başladı. 1980'de copyright kanununun kapsamı bilgisayar programlarını içine aldı. 1983'te Massachusetts Teknoloji Enstitüsü Yapay Zekâ Laboratuvarı'ndaki hacker topluluğunun uzun süreli üyesi Richard Stallman, bilgisayar endüstrisi ve kullanıcılarının kültürel değişiminden yıldığını açıklayarak GNU projesini îlan etti. GNU işletim sistemi için yazılım geliştirmesine Ocak 1984'te başlandı. Ekim 1985'te de Özgür Yazılım Vakfı kuruldu. Kendisi hür yazılımı tanımlayarak "Copyleft" yani "telif feragatı" kavramını yazılım hürriyeti garantilemek için çıkardı. Bazı yazılımdışı endüstriler, kendi araştırma ve geliştirmeleri için özgür yazılım geliştirmeye benzer teknikler kullanmaya başladı. Mesela bilim adamları, daha açık geliştirme süreçleri ararken mikroçip gibi donanımlar da telif feragatlı lisanslarla geliştirilmeye başlandı (OpenCores projesi gibi). Creative Commons ve serbest kültür hareketi, özgür yazılım hareketinden çok etkilenmişlerdir. == Dört temel özgürlük == Özgür yazılımın tanımı ve barındırdığı özgürlükler Özgür Yazılım Vakfı bünyesindeki GNU Tasarısı sayfalarında açıklanmıştır. Buna göre özgür yazılım kullanıcılara olmazsa olmaz 4 özgürlük sunar: 0 numaralı özgürlük : Herhangi bir amaç için yazılımı çalıştırma özgürlüğü. 1 numaralı özgürlük : Her ne istiyorsanız onu yaptırmak için programın nasıl çalıştığını ögrenmek ve onu değiştirme özgürlüğü. Yazılımın kaynak koduna ulaşmak, bu iş için ön koşuldur. 2 numaralı özgürlük : Kopyaları dağıtma özgürlüğü. Böylece komşunuza yardım edebilirsiniz. 3 numaralı özgürlük : Değiştirilmiş sürümlerinizin kopyalarını dağıtma özgürlüğü. Böylece değişikliklerinizden yararlanması için tüm topluma bir şans vermiş olursunuz. Kaynak koduna erişmek, bunun için bir ön koşuldur. Bir yazılım, ancak bütün kullanıcıları bu hakların tümüne sahip oldukları zaman özgür bir yazılım olur. Bu özgürlüklere sahip olmak, kimseden izin almamayı ve izin için hiçbir bedel ödememeyi de içerir. Genel kanının aksine özgür bir yazılım, ücretsiz dağıtılabileceği gibi ücretli de dağıtılabilir. Bu nedenle ticari yazılım olarak satılmasına engel yoktur. Özgür yazılımın kopyalarına sahip olmak için ücret ödemeniz gerekebilir veya kopyaları hiçbir ücret karşılığı olmadan da edinmiş olabilirsiniz. Kopyalara nasıl sahip olduğunuzdan bağımsız olarak, her zaman için yazılımın kopyalama, değiştirme ve hatta kopyalarını para karşılığında satma haklarına sahipsinizdir (özgürlük 2). Özgür yazılım, çoğu zaman açık kaynak kodlu yazılım kavramı () ile karıştırılmaktadır. Bütün özgür yazılımlar açık kaynak kodludur ancak bütün her açık kaynak kodlu yazılım, özgür yazılım olmayabilir. Özgür yazılımlar açık kaynak kodlu yapıları sayesinde, bünyesinde zararlı bir amaç barındıran (gizli verileri çalma gibi) kodlara sahip olup olmadığı, programlama bilen herkes tarafından incelenerek denetlenebilir. Bazı özgür yazılım lisansları (örneğin GNU GPL), yazılım kodlarının gelecekte de özgürlüğünü sürdürmesini garanti altına alırken bazı özgür yazılım lisansları bunu garanti altına almamaktadır. == Bazı özgür yazılım lisansları == Özgür Yazılım Vakfı tarafından özgür kabul edilen lisanslar ile özgür kabul edilmeyen lisanslar GNU'nun Çeşitli Lisanslar ve Haklarında Yorumlar sayfasında listelenmektedir. En yaygın kullanılan özgür yazılım lisanslarının başında GNU GPL lisansı gelmektedir. Aşağıdaki belli başlı bazı özgür yazılım lisansları listelenmiştir: * GNU Genel Kamu Lisansı (GPL) * GNU Kısıtlı Genel Kamu Lisansı (LGPL) * BSD Lisansı * Mozilla Kamu Lisansı (MPL) * MIT Lisansı * Apache Lisansı * Eclipse Kamu Lisansı (EPL) * Avrupa Birliği Kamu Lisansı (EUPL) == Ayrıca bakınız == * Açık kaynak * Copyleft * Özgür Yazılım Vakfı == Kaynakça == == Dış bağlantılar == *Özgür Yazılım Vakfı * Özgür yazılımın tanımı - felsefesi * Özgür ve Özgür Olmayan Yazılım Kategorileri - GNU.org * GNU'nun web sitesinde sürekli güncellenen lisans bölümü * Özgür lisansların Türkçe çevirileri * GitHub tarafından hazırlanan lisans seçme rehberi * Kamuda özgür yazılım kullanımı * Microsoft EULA üzerine bir inceleme (Çağatay Çebi) * Özgür Yazılım Şimdi Neden Daha Önemli (Richard Stallman) * Yazılım lisansları hakkında bir karşılaştırma tablosu Kategori:Bilişim terimleri Kategori:Uygulamalı etik Kategori:Yazılım lisansları
Özgür yazılım
1,200
Terrence Vance "Terry" Gilliam (d. 22 Kasım 1940, Minnesota), İngiliz senarist, yönetmen, animatör, oyuncu ve Monty Python tiyatro grubu üyesi. Gilliam yönettiği filmlerle tanınır; Time Bandits (1981), Brazil (1985), The Fisher King (1991), and 12 Monkeys (1995). 1968 yılında İngiliz vatandaşlığına kabul edilmiştir. küçükresim|200px|Terry Gilliam == Hayatı == Kendi deyimi ile Huckleberry Finn/Tom Sawyer tarzı bir çocukluk geçiren Terry Gilliam, ailesinin Los Angeles'a taşınmasıyla, Hollywood'u tanıdı. Film endüstrisinin nasıl işlediğini öğrendi ve gelecekte sahip olacağı Hollywood karşıtı düşüncelerinin temelini atmış oldu. Bir yandan da resim ve karikatür yeteneğini geliştirdi. Occidental College'da Fizik eğitimine başladı ve daha sonra fizik eğitimini bırakıp siyaset eğitimine başladı. Okulunun son yılında, okul hayatı boyunca çıkarmış olduğu okul dergisinin bir kopyasını, o sıralar Help! dergisini çıkartmakta olan ve ileride Brazil filmindeki bir karakterin esin noktası olan usta mizahçı Harvey Kurtzman'a gönderdi. Kurtzman, Terry Gilliam'ın yapıtlarından çok etkilendi ve Help! için çalışmasını önerdi. Sonraki üç senesini, düşük bir ücretle Help! magazinde yazarak ve çizerek geçirdi. Bu arada Monty Python ekibine doğru ilk adım gerçekleşti ve John Cleese ile tanıştı. Askerliğini yaptıktan sonra Help! Magazine dönmedi ve Amerika Birleşik Devletleri'ni terk etme kararını aldı. Otostop ve motosiklet ile yaptığı altı aylık Avrupa gezisi'ni Paris'te sonlandırdı. Bir süre animatörlük ile uğraştı ve sonra tekrar New York'a döndü. Burada bir reklam ajansında çalışmaya başladı. Bu sırada polis ekiplerinin bir grup iyi niyetli protestocunun arasına dalıp, kendisi dahil pek çok kişiyi hırpaladığı bir olayın içine düştüğü ve "Cehennemi tattığım ilk an oldu dediği talihsiz bir olay sonucu ABD'yi tamamen terk etme kararını aldı. Muhtemelen bu olay Terry Gilliam sinemasında önemli bir yer tuttu. Daha sonra eşi ile birlikte İngiltere'ye giden Terry Gilliam, Londra'ya yerleşti ve John Cleese ile temasa geçerek Televizyon işine başladı. Terry Jones, Eric Idle ve Michael Palin'in de rol aldığı Do Not Adjust Your Set (Televizyonunuzun ayarlarıyla oynamayın) adlı komedi şovuna katıldı. Böylece Monty Python ekibinin kuruldu. Monty Python's Flying Circus adlı sıra dışı komedi dizisinin sanat yönetmenliğini üstlendi. Aynı zamanda skeçlerin yazımında katkısı oldu ve skeçlerin birçoğunda oynama fırsatı oldu (Monty Python filmlerinde genellikle bütün roller - bayan rolleri de dahil - ekip tarafından üstlenildi). And now something completely different (Ve şimdi tamamen farklı bir şey - 1971) ve terry Jones ile birlikte yönettiği Monty Python and the Holy Grail (Monty Python ve Kutsal Kadeh - 1975) filmleriyle sinema dünyasına adımını atmış oldu. Monty python ekibinin birlikte yazdığı ve oynadığı (kişi başına ortalama 4 rol düşmektedir. Rekor 10 ayrı rol ile Michael palin'e aittir.) bu filmler ve daha sonraki eserleri, kimilerince Komedi Sinemasının en başarılı örnekleri olarak, kimilerince de dünyanın en saçma filmleri olarak görülse de birinci görüşü savunanlar, belirgin bir şekilde fazla oldu. 1970'li yıllardaki son çalışması olan Jabberwocky (1977), Monty Python ekibinden bağımsız olarak çektiği ilk film oldu. Fantastik bir Orta Çağ komedisi olan bu filmde baş rolü Monty Python ekibinden Michael Palin üstlendi. 1980lere gelindiğinde, teknik ve mizahi yönden tecrübelerini artıran Gilliam, Time Bandits (1981) ile ilk büyük prodüksiyonlarından birini gerçekleştirmiş oldu. Monty Python ekibi ile gerçekleştirdiği The Crimson Permanent Assurance (Kızıl Sigorta - 1983) filminden sonra, Time Bandits filminin başarısından da cesaret alarak kimilerince en görkemli, en keskin ve en başarılı filmi olan ve kısa sürede Kült Film statüsüne giren Brazil (1985) filmini çekti. Devlet yönetiminin tam bir kabusa dönüştüğü, bürokrasinin ve kâğıt işlerinin tüm insanlığı tehdit ettiği, Kafka ve Orwell esintilerini taşıyan bu filmi o dönem için oldukça yüksek bir bütçeye mal ederek Sinema dünyasının en başarılı filmini çekmekle kalmadı, yapım şirketleri ile de arasının bozulmasına sebep oldu. Bu filme o kadar çok önem veriyordu ki, filmin her an berbat olması korkusuyla, stresin birleşmesi sonucu, çekimlerin sonuna doğru yürüme kabiliyetini geçici olarak kaybetti. Brazil'i takiben bir Avusturya efsanesi haline gelen Baron von Munchausen'ın akıl almaz maceralarından birini anlatan Adventures of Baron Munchausen, The (Baron Munchausen'in Serüvenleri - 1989) filmini çekti. Yüksek bir bütçe ile çekilen bu film, pek çok Terry Gilliam filminde olduğu gibi yapımcıların engellerine rağmen çekilip vizyona girdi ancak beklenen gişe hasılatını yakalayamadı. Hikâye açısından olduğu kadar Teknik ve oyunculuk açısından da bir Terry Gilliam klasiği sayılan bu filmin değeri çok sonra anlaşıldı. Bundan sonra birkaç proje ile ilgilenen Gilliam, hiçbirini gerçekleştirmeden Fisher King, The (Balıkçı Kral - 1991) filmini hayata geçirdi. Robin Williams ve Jeff Bridges'in en başarılı performanslarından olarak kabul edilen film, aynı zamanda Terry Gilliam'ın da en başarılı yapımlarından oldu. Bunu bir başka başyapıt olan Twelve Monkeys (12 Maymun 1995) izledi. La Jetee adlı bir kısa filmden esinlenilerek yapılan bu filmde Terry Gilliam yine yıldızlarla çalıştı ve yapımcıları delirtmek için elinden geleni yaptı. Bir bilimkurgu klasiği olarak anılan bu filmde Terry Gilliam sinemasının belirgin özellikleri sonuna kadar korundu. Bu filmi iki uyuşturucu bağımlısının sıra dışı bir Amerika yolculuğunu anlatan sıra dışı bir kara komedi olan "Fear and Loathing in Las Vegas" (Las Vegas'ta Korku ve Nefret -1998) geldi. Diğer filmleri arasında biraz sessiz kalmasına rağmen paranoyak bir Amerikan toplumunu anlatan bu filmde Terry Gilliam'ın sivri anlatımı yine en önde yerini almıştır. 2001 yılında yıllardan beri hayalini kurduğu The Man Who Killed Don Quixote (Don Kişot'u Öldüren Adam) filminin çekimlerine başladı. Londra ve İspanya'da çekimleri yapılan bu filmin özellikle İspanya ayağında meydana gelen talihsizliklere uzun süre direnen Gilliam, sonunda filmi askıya almaya karar vermiştir. Filmi çekmeyi başaramasalar da filmin yapım (yapılamama) öyküsünü anlatan Lost in the La Mancha (Mancha'da Kaybolanlar - 2001) belgeseli en az film kadar ilgi gördü. Brothers Grimm (Grimm Kardeşler - 2004) filminin çekimlerini Prag'da tamamlayan Gilliam, Terry Pratchet'ın aynı adlı kitabından uyarlanan Good Omens (İyi Kehanetler - 2004) filminin çekimlerini sürdürmektedir. Filmlerinde sürekli olarak devlet yönetimlerini, bürokrasiyi ve sürekli izlenen tek tip insan yaratma yolundaki dünyayı eleştirmekten çekinmeyen Gilliam, sinemanın anarşist yönetmenlerinden biri olarak gösterilir. Kimileri de Hollywood'un en büyük kehanetlerinde bulunduğu'nu söylemekte ancak Gilliam Ben bir Hollywood yönetmeni değilim diyerek bu görüşleri reddetmektedir. Şövalyelerin filmlerinde önemli yerleri vardır. Sistem tarafından unutulmuş ancak sistemi koruma sözüne bağlı kalan savaşçıları kullanır. Rüyaların ve hayal dünyasının da Terry Gilliam sinemasının temel özellikleridir diyebiliriz. İnsanın yarattığı teknolojinin insanlığın en büyük korkusu olduğunu ve insanlığın sonunun bundan dolayı olacağını savunduğunu pek çok filminde görebiliriz. Bütün bunlardan bahsederken çocuksu bir hikâye tarzını elden bırakmamaktadır. Monty Python ekibi ile birlikte geçirdiği yıllardan kalma karanlık bir mizah anlayışı ise Gİlliam filmlerinin her karesinde kendisini göstermekte bütün bu özellikleri ile birleşip Terry Gİlliam'ı sinema tarihinin en sıra dışı, en başarılı ve en eleştirel yönetmenlerinden biri yapmaktadır. == Filmografi == * Monty Python and the Holy Grail (1975) * Jabberwocky (1977) * Time Bandits (1981) * Brazil (1985) * The Adventures of Baron Munchausen (1988) * The Fisher King (1991) * 12 Monkeys (1995) * Fear and Loathing in Las Vegas (1998) * The Brothers Grimm (2005) * Tideland (2005) * The Imaginarium of Doctor Parnassus (2009) *Sıfır Teorisi (2013) ;Kısa film * Storytime (1968) (animasyon) * The Miracle Of Flight (1974) (animasyon) * The Crimson Permanent Assurance (1983) ;Reklam filmleri * Secret Tournament (2002) * The Rematch (2002) == Kaynakça == == Dış bağlantılar == * * Python Online Kategori:1940 doğumlular Kategori:Minneapolis doğumlular Kategori:Amerikalı film yönetmenleri Kategori:Amerikalı senaristler Kategori:Birleşik Krallık'taki Amerikalı göçmenler Kategori:Britanyalı erkek oyuncular Kategori:Britanyalı senaristler Kategori:Britanyalı film yönetmenleri Kategori:BAFTA Ödülü sahipleri Kategori:En İyi Yönetmen Los Angeles Sinema Eleştirmenleri Derneği Ödülü sahipleri Kategori:Monty Python Kategori:Yaşayan insanlar Kategori:Los Angeles doğumlu film yönetmenleri Kategori:BAFTA Akademi Bağlılık Ödülü sahipleri
Terry Gilliam
1,238
Ekşi Sözlük, kayıtlı yazarların yorumlarını içeren Türkiye merkezli bir katılımcı sözlüktür. 400.000'den fazla üyeyle Türkiye'deki en büyük katılımcı sözlük ve ülkedeki en büyük internet topluluklarından birisidir. Ekşi Sözlük, çeşitli konularda bilgi paylaşımının yanı sıra tartışmalı siyasi içeriklerin ve kişisel görüşlerin paylaşıldığı sanal bir sosyo-politik topluluk olarak da kullanılmaktadır. == Kurallar ve yapı == Yazarların yazdıkları sözlük kuralları dahilinde denetlenmekte ve uygunsuz bulunan yazılar moderatörler ve gammaz adı verilen gönüllü sözlük üyeleri iş birliği ile silinmektedir. Ancak on birinci nesil alımlarından sonra gammazlık statüsü sadece belirli bir grup yazara değil her yazara verilmiştir. Şu anda sözlükteki her yazar aynı zamanda gammazdır. Sözlük yazarları da sözlük kurallarına uymadıklarında sözlükten çıkarılmaktadır. Girilen bilgilerin bilimsel veya nesnel, yahut tarafsız olmasına gerek yoktur. Kullanılan dilin zaman zaman argo içermesi mümkündür. Bazı başlıklar altında ise "tanım cümleleri" biçiminde web forumlarındakilere benzer karşılıklı tartışmalar göze çarpmaktadır. Sözlüğün bu özgür yapısı zaman zaman hukukî meselelere yol açabilmektedir. Yazar alımlarının sürekli yapılmaması nedeniyle, alımların yapıldığı kısa süreler boyunca yazar olmak için başvuruda bulunan kullanıcılar belirli gruplara ait sayılırlardı. Bu gruplara "nesil" denirdi ve bu yapı kaldırılmadan önce sözlük içindeki hiyerarşik yapılanmada etkileyici faktör olmamalarına rağmen birer statü göstergesi olarak görülebiliyorlardı. 19 Mayıs 2004 tarihinde altıncı nesil yazar alımları yapılmıştır. 2005 yılındaki yazar alımındaki karışıklık göz önünde bulundurularak kayıtlı okur alınmaya başlanmıştır. Aralık 2005 itibarı ile yedinci nesil yazarlar da sözlüğe dahil olmuşlardır. Yedinci nesil yazarların büyük çoğunluğunu kitap toplama kampanyasına katkıda bulunmuş olan hayırsever kayıtlı okurlar oluşturmaktadır. Aralık 2007'de sekizinci ve dokuzuncu nesil alımları başlamış ve on binlerce kişi çaylak (yazar adayı) olmuştur. 21 Aralık 2008'de, 6 Haziran 2008 öncesi kayıtlı çaylaklar yazar olma hakkını kazanarak "sabırtaşı yazar" unvanını almışlardır. 2010 itibarı ile nesil hiyerarşisi kaldırılmıştır. Yazarlara ve kayıtlı okurlara, diğer yazarların girdikleri maddelerin (sözlük jargonunda "entry") okunulmasına, beğenilip beğenilmemesine göre oylama hakkı verilmiştir. En az 1000 entry giren yazarlara "azimli" unvanı verilmektedir. Belirli bir oylamadan sonra o yazarın puanı (sözlük jargonunda "karma") diğer yazarlar tarafından görülebilmektedir. Yazar adayı olan kullanıcıların çaylak onay listelerindeki sıralamaları sözlükteki ilk 10 entry'yi ne zaman doldurduklarına göre ve her gün hesabına giriş yapan yazarlar arasında yeniden belirlenmektedir. Yazarlar, zirve adını verdikleri organizasyonlarda farklı şehirlerde, farklı etkinlikler için bir araya gelmektedir. Ekşi Sözlük kullanıcıları, eski site tasarımında topluluğu oluşturan kullanıcıların hazırladığı 500'e yakın arayüzü kullanabilmekteydi, ancak eski site artık aktif değildir. Yeni tasarımda ise tema seçeneği bulunmamaktadır. Sitenin yayınlanan bilgilerin doğruluğu ile ilgili bir iddiası olmadığından zaman zaman yanlış bilinen şeylerin yayılmasına da neden olabilmektedir. === Çaylaklar === Ekşi Sözlük'e üye olunduğu gibi entry girilebilir ancak bu entry'lere yalnızca "çaylaklar" isimli frame (çerçeve) altından entrylerine ulaşılabilir. Çaylak üyeler Yazar mertebesine yükselebilmek için yönetimin belirlemiş olduğu bazı kriterleri sağlamalıdır. Bu kriterler 10 entry girişi yapılması ve bu girilen entrylerin bilgi verici, uzun ve sözlük formatına uygun olmasıdır. Çaylaklar Yazar olmak için siteye 90 Gün içerisinde en az 1 defa sözlüğe giriş yapmalıdır, aksi takdirde üyelik çaylak onay listesinde pasif hale gelir ve sıranın sonuna atılır. Çaylakların giriş yaptığı entryler Google gibi arama motoru sonuçlarında üye yazar olana kadar gözükmez. Çaylakların giriş yaptığı entryler bağlantı içeremez. === Karma sistemi ve rozetler === Karma sistemi Ekşi Sözlük'te yazarların girdikleri entrylerin oylanması sonucunda tabi tutulduğu bir sınıflandırmadır. Sınıflandırma işleminin nasıl yapıldığı ile ilgili site yönetimi tarafından yapılmış net bir açıklama bulunmamaktadır. Bir yazarın karma puanının hesaplanabilmesi için en az 500 entry girişi yapması gerekmektedir. Girilen tüm entry'lerin oylanması ile bir karma puanı hesaplanır. Toplanan karma puanlarına karşılık gelen unvanlar mevcuttur. == Tarihçe == Site 1999 yılında Sedat Kapanoğlu tarafından "sourtimes.org" sitesinin bir parçası olarak oluşturulmuştur. Sloganı "Kutsal bilgi kaynağı"dır. İlk girilen başlık "pena"dır. Site, daha sonraları artan popülaritesiyle birlikte sourtimes.org'un esas parçası haline gelmiştir. Sedat Kapanoğlu, birçok konuşmasında, Otostopçunun Galaksi Rehberi kitabının siteyi kurmasında esin kaynağı olduğunu belirtmiştir. 2014 ve 2016 yıllarında tema değişikliğine gidilmiştir. 2017 yılında hem iOS hem de Android için resmî Ekşi Sözlük mobil uygulaması yayınlanmıştır. iOS uygulaması uzun bir aradan sonra 2020 yılında güncellenmiş ve birçok özellik eklenmiştir. 7 Nisan 2020'de Ekşi Sözlük tarafından entrylere görsel yükleme özelliği duyurulmuştur. Bu sayede yazarlar, girdikleri entrylere 10 taneye kadar görsel ekleyebilmektedir. === 2014 tema değişikliği (antik.eksisozluk.com) === === 2016 tema değişikliği === 250px|küçükresim|2013 yılına kadar kullanılan logo 250px|küçükresim|sağ|Sitenin kurulduğu 15 Şubat 1999'dan 11 Mart 2013'e dek kullanılan eski tasarım. Ekşi Sözlük'ün tasarımı, 28 Şubat 2016 tarihinde büyük oranda değişikliğe uğradı. Değişikliklerin büyük bir kısmı başta olmak üzere mevcut gri arayüz yerine beyaz arka plan rengi ve siyah fontlar kullanılması, yazarlardan büyük tepki aldı. Sitenin eski yöneticisi Sedat Kapanoğlu ise yeni tasarımın mobilde çok iyi ve kullanışlı olduğunu söyledi. CEO Başak Purut ise yeniliklerin devam edeceğini ifade etti. Diğer yenilikler de şöyleydi: * Gri arka plan yerine beyaz arka plan konuldu. * ‘Devamını okuyayım’ özelliği getirildi. * Logo değiştirildi. * Yazı tipi değiştirildi. * Entry'ler arası çizgiler kaldırıldı. ==== Değişikliğe tepkiler ==== Tasarım değişikliği karşısında "holy strat" isimli sözlük yazarı bir protesto başlattığını duyurdu ve tema eski hâline gelene kadar yeni içerik girmeyeceğini söyledi. 800 yazar bu çağrıya katıldığını belirtmek için kullanıcı adını ilgili başlığa yazdırdı. 6 Mart 2016'da "ulotrix" isimli sözlük yazarı, tema konusundaki çağrılarına Sözlük yönetiminin kayıtsız kaldığını söyleyerek yazarlara entrylerini silme çağrısı yaptı ve bu çağrıya uyan yazarlar 13 Mart 2016'ya kadar 1 milyon entry sildi. Sözlük yönetimi, 7 Mart'ta ilgili tepkilere yönelik bir açıklama yayımladı ve yeni tema tasarlanırken muadil sitelerin tasarımının örnek alındığı söylendi. Ayrıca beyaz fonun değişeceği 4 görünümün ve içeriklerin Ekşi Şeyler'de yayımlanmama seçeneğinin eklendiğini, sonrasında yapılacak tüm değişikliklerin ve sözleşme değişikliklerinin yazarlara önceden bildirileceği söyledi. Bu açıklamayla bağlantılı olarak 8 Mart'ta toplu kadın yazar alımı hakkında diğer yazarların görüşlerinin beklendiği açıklandı. == Yasal sorunlar == küçükresim|200px|Sitenin bir dönem kullandığı sansürlü logosu. 2006 yılında, İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nün, sitedeki 'esrar' başlığı altındaki yazıların, gençlere uyuşturucuyu özendirdiği gerekçesiyle şikayette bulunması üzerine, İstanbul Üçüncü Sulh Ceza Mahkemesi, Ekşi Sözlük'e erişimin süresiz engellenmesine karar vermiştir. Aylarca siteye Türk Telekom'un DNS engellemesi yüzünden doğrudan bağlantı yapılamamıştır. Engelleme Haziran 2006'da Ekşi Sözlük'ün avukatları tarafından yapılan başvuru sonucunda kaldırılmıştır. 17 Nisan 2007 günü sitede, Adnan Hoca olarak bilinen Adnan Oktar'a hakaret edildiği iddiası ile Eyüpsultan 3. Asliye Hukuk Mahkemesi sitenin yayınının durdurulmasına karar verilmiştir. Daha sonra söz konusu yasak kaldırılmıştır. Şu anda Ekşi Sözlük içerisinde hem "Adnan Oktar" başlığına hem "Adnan Hoca" başlığına üyeler tarafından yazı yazılabilmektedir. Şubat 2008'de Türkiye'deki internet sansürlerini protesto etmek amacı ile sözlük logosunun üstüne siyah bir bant eklenmiştir. Site hakkında son yaptırım 29 Eylül 2008'de uygulanmaya başlanmış; Türkiye'deki internet kullanıcılarının siteye erişimi mahkeme kararıyla engellenmesine yönelik bu uygulama yalnızca üç saat sürmüştür. 1 Şubat 2010 tarihinde Fatih Altaylı Ekşi Sözlük hakkında "Ekşimiş Ruhların Buluşma Yeri" başlıklı bir yazı yazdı. Bunun üzerine Ekşi Sözlük yazarlarına hakaret ettiği gerekçesiyle hakkında dava açılan Fatih Altaylı gazetedeki köşesinden bir tekzip yayınlamak zorunda kaldı. Buna karşılık olarak Fatih Altaylı Ekşi Sözlük'teki hakaret ve iftira içerikli yorumlarla ilgili Beyoğlu 4. Sulh Ceza Mahkemesinde açtığı dava sonucunda kendisi hakkında yazılan 97 yorumu mahkeme kararıyla yayından kaldırdı. küçükresim|Ekşi Sözlük'ün 21 Şubat 2023 tarihinde erişime kapatılmasına tepki olarak asılmış bir afiş.|253x253pik 21 Nisan 2011'de Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı (TİB), sözlüğün sunucusuna gönderdiği elektronik postada, sunucudan, yer sağlayıcılık hizmetine son verilmesi istenmiştir. TİB İnternet Daire Başkanı Osman Nihat Şen yaptığı açıklamada sözlüğün, yasaklanacaklar listesine yanlışlıkla eklendiğini belirtmiştir. 21 Haziran 2011 tarihinde 35 Ekşi Sözlük yazarı, "manevi değerlere hakaret" ettikleri gerekçesiyle polis tarafından ifadeleri alınmıştır. Sözlük yönetiminin, yazarların kimlik bilgilerini paylaşması yazarların tepkisine neden olmuş, bazıları sözlükten ayrılarak binlerce yazısını silmiştir. Bir günlük siteye girmeme boykotu yapılmıştır. Temmuz 2013'te Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyesi Yusuf Devran, Ekşi Sözlük'te kendisi hakkında İslam peygamberi Muhammed'e yönelik eleştiri ve hakaret içerikli mesajlar bulunduğu iddiasıyla suç duyurusunda bulunmuş, 2 Ekşi Sözlük yazarı İstanbul 25'inci Sulh Ceza Mahkemesinde yargılanmış, mahkeme 3 yıl içinde bir daha suç işlenmemesi şartı ile kovuşturmayı tecil etmiştir. Ekşi Sözlük, aynı ay içinde bu nedenle Angelz Co takma adlı bir grup hacker tarafından hacklenmiştir. Avukat Sabire Meltem Banko, iddialara göre uyurken açık bıraktığı Periscope yayınında çıkan sesler nedeniyle sözlükte gündem olmuş, hakkında yazılanları ayrım gözetmeksizin mahkeme kararlarıyla sildirmesi ile sözlük gündeminden ayrıca düşmemiş ve Streisand etkisi yaratmıştır. 8 Şubat 2023 tarihinde bant genişliğiyle alakalı kısa süreli bir kısıtlama yaşamıştır. Twitter ekşi destek hesabından yaşanan sorunun tamamen yoğunlukla alakalı olduğunu duyurulmuştur. Yaklaşık 2 saat sonra yapılan bir duyuru ile tekrar aktif hale gelmiştir. 21 Şubat 2023'te Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu tarafından erişim engeli uygulanmıştır. 2 Mart 2023 tarihinde 4. Sulh Ceza Hakimliğince erişim engelinin kaldırılmasına karar verildi. Ankara 4. Sulh Ceza Hakimliği'nin Ekşi Sözlük'e getirilen erişim engeli kararını kaldırmasına yapılan itirazı inceleyen Ankara 5. Sulh Ceza Hakimliği, Ekşi Sözlük'e erişim engeli getirilmesi kararını onadı. eksisozluk2023.com, 13 Mayıs 2023 tarihli ve 2023/4391 d. iş sayılı Ankara 6. sulh ceza hakimliği kararıyla erişime engellenmiştir. eksisozluk42.com, 14/05/2023 tarihli ve 490.05.01.2023.-237305 sayılı Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu kararıyla erişime engellenmiştir. == Sosyal yardımlar == 2003 yılında site kullanıcıları tarafından başlatılan kampanya ile 40.000 kitap toplanıp belirlenen okul ve kütüphanelere gönderildi. 2006 yılında yeniden düzenlenen bir kampanyayla 70.000 kitap toplanıp çeşitli okullara ve kütüphanelere bağışlandı. 2009 yılında site kullanıcılarının katkılarıyla Ekşi Sözlük Ormanı kuruldu. 36.000 metrekare alana kurulan bu ormana TEMA vakfı tarafından 9000 fidan dikildi. Ekim 2011 Van depremi'nden sonra deprem bölgesine yardım kampanyası düzenlenmiş, AKUT ile iş birliği içinde yardımlar bölgeye ulaştırılmıştır. 2013'ün 30 Aralık günü Çanakkale'nin Bayramiç ilçesinde yaşayan Sultan Alacaoğlu adlı Alzheimer hastası yaşlı bir kadının evde yalnız bulunduğu sırada elektrik kontağından çıkan yangın sonucu evi tamamen yanarak kullanılamaz hale geldi. Olayın ardından Sultan ve Hüseyin Alacaoğlu'nu basına yansıyan haberleri üzerine Bayramiç Belediye Başkanı İsmail Sakin Tuncer’in yardımıyla bir bankada hesap açtırıldı. Ekşi Sözlük'te başlatılan kampanya ile hesaba yatırılan yardımlar 3 gün içerisinde 95 bin liraya ulaştı. 30 Mayıs 2016 tarihinde PayPal'ın Türkiye'deki faaliyetlerini durduracağını açıklaması üzerine sözlükte "Paypal hesaplarımızla LÖSEV'e Bağış" kampanyası başlatılmış 24 saat içerisinde 100.000 tl bağış toplanmıştır. Kampanya sözlükte başlayıp sosyal medya ve yerel basında büyük yer etmiştir. == Eleştiriler == Ekşi Sözlük'ün gerek yönetimi gerekse içeriği akademisyen, yazar, gazeteci, siyasetçi ve sanatçılar gibi toplumun farklı kesimleri tarafından eleştirilmiştir. Ekşi Sözlük'teki yazarlara ve içeriğe getirilen eleştiriler temelde sitede yer alan yazıların kişilere yönelik yazılı saldırı ve hakaret içerdiği, bilgi kirliliğine sebep olduğu ve yazarlarının kullanıcı adlarının arkasına saklandıkları yönündedir. 1 Eylül 2012 tarihinde siteye girilen yazıların artık forum sayfalarındaki yazılardan farksız olduğunu ve bunun kontrolünün zor olduğunu belirten 12 kişilik Ekşi Sözlük moderasyon ekibi topluca istifa ederek bu tepkilerini dile getirmişlerdir. Yönetim ve sözlüğün hukuk birimine getirilen eleştiriler ise Ekşi Sözlük'te belirli firma ve şirketlere ortak ticari ilişkiler nedeniyle ayrıcalıklar tanındığı ve bu firmalarla ilgili yazılan eleştirilerin yönetim tarafından silindiği yönündedir. 14 Ağustos 2012 tarihinde Ekşi Sözlük avukatı Başak Purut ortağı ve avukatı olduğu bir başka firma hakkında sitede yazılan bir eleştiriyi "firmanın ticari itibarı zedeleniyor" gerekçesiyle siteden kaldırmış ve bu durum büyük tepki toplamıştır. Ayrıca yazar bilgilerinin yazara haber verilmeksizin savcı ve polislerle paylaşıldığı noktasında da site yönetimine eleştiriler getirilmiştir. Yazar adaylarının sürekli gündeme taşıdığı bir diğer konuysa, 'çaylak onay listesi' sisteminin kaldırılması yönündedir. Sisteme göre, yazar olmak isteyen çaylakların on entry girmeleri ve belirli aralıklarla siteyi ziyaret etmeleri gerekmektedir. Belirli aralıklarla siteyi ziyaret etmeyen yazar adaylarının çaylak onay sıralamaları geri düşmektedir. Örneğin bininci sıradaki bir yazar adayının sırası bir gün içerisinde 1500'e gerileyebilir. Birinci sıraya kadar ulaşan yazar adayları değerlendirmeye göre yazar olabilir veya yeniden on entry girmeleri istenebilir. Algoritma ile ilgili detaylı anlatımlar yapılmıştır.https://eksisozluk.com/caylak-onay-listesi-- 2024136?a=find&keywords;=algoritma&p;=2 Rap şarkıcısı Ceza ise "Feyz Al" adlı şarkısının bir mısrasında sözlük ile ilgili eleştirisini dile getirmiştir. == Ekşi Şeyler == Ekşi Sözlük'ün alt kuruluşu olan Ekşi Şeyler, kültür, bilim, eğlence, yaşam, spor ve haber kategorileri barındıran temel amacı bilgi sağlamak olan internet sitesidir. == Ayrıca bakınız == * İnternetime Dokunma! == Kaynakça == == Dış bağlantılar == * * Mobil Uygulaması == Konuyla ilgili yayınlar == * ekşi sözlük, 2004, Sel Yayınları * Ekşi Sözlük Yazarlarından Ekşi Öyküler, 2007, Yitik Ülke Yayınları. 1000kitap.com * Mediha SAĞLIK TERLEMEZ (2016) Yalın İsim Üzerinden Kapsamlı Açılım: Ekşi Sözlük’ten Açıköğretim Okumaları, Nisan Kitabevi. akademik.anadolu.edu.tr *Ekşi Sözlük 20. Yıl Belgeseli. 1. Bölüm , 2. Bölüm *bkz: ekşi sözlük Kategori:Katılımcı sözlükler Kategori:Türk internet siteleri Kategori:1999'da kurulan internet içerikleri Kategori:1999'da Türkiye'de kurulan oluşumlar Kategori:Türk sosyal ağ siteleri
Ekşi Sözlük
1,229
İlhan Usmanbaş (d. 23 Ekim 1921, Ayvalık İstanbul), Türk besteci, eğitimcidir. == Hayatı == On iki yaşında kendi kendine viyolonsel çalmaya başlamış ve Galatasaray Lisesi'ndeki öğrenciliği boyunca müzik çalışmalarını Sezai Asal'la yürütmüştür. 1941'de liseyi bitirince İstanbul Edebiyat Fakültesi ve Belediye Konservatuvarı'nda öğrenciliğe başlamıştır. Cemal Reşit Rey'in armoni ve Sezai Asal'ın viyolonsel derslerini izlemiş, ve 1942'de Ankara Devlet Konservatuvarı'nın Kompozisyon Bölümü'ne geçerek Hasan Ferit Alnar'la armoni, kontrpuan ve kompozisyon, Ahmet Adnan Saygun'la kompozisyon, David Zirkin'le viyolonsel, Ulvi Cemal Erkin'le piyano çalışmıştır. 1948'de Ankara Devlet Konservatuvarı'nın ileri döneminden mezun oldu. Aynı yıl soprano Atıfet Usmanbaş (1923-2022) ile evlendi. Henüz öğrenciyken yazdığı ilk orkestra yapıtı, Mozart’tan esinlendiği “Küçük Gece müziği”dir (1946). Yine aynı yıl içinde Usmanbaş’ı yeni arayışlar içinde görüyoruz: Sartre ve Leibowitz’in yazılarını ve kitaplarını Fransızca’dan izlemeye başlamış, Alban Berg’in “Wozzeck” operasını kitaplıkta keşfederek Bülent Arel’le birlikte öteki çağdaş bestecilerin yapıtlarını incelemeye, seslendirmeye girişmiştir. Konservatuvar öğrencisi olmayan genç bestecilerden Ertuğrul Oğuz Fırat’la arkadaşlığın başlaması da bu yıllardadır. 1952'de Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) kanalıyla Amerika'ya gitmiş, aynı yıl Ankara'da Helikon Derneği'nin kurucuları arasına katılmıştır. 1956'da Ankara Devlet Konservatuvarı'nda müzik tarihi öğretmenliği yapmıştır. 1957-58 yıllarında Rockfeller bursu ile Amerika'ya giderek birçok besteci ile tanışma olanağı bulmuştur. 1960’an sonra besteci, “dizisel yazı”dan uzaklaşmaya başlayarak yeni tekniklere yönelmiştir. Bestecilik serüveni genelde şöyle bir çizgi izlemiştir: * 1948’e kadar, Hindemith, Bartok, Stravinski, Rey etkileri. * 1950 – 60 arası, dizisel teknikler ve özgün uygulamaları. * 1960’tan günümüze, dizisel sonrası özgün araştırmalar; aleotoric (raslamsal), özgür polifoni, kollaj, minimal uygulamaları, monoritmik, optik-grafik özgür değerler, mikromodalite. Usmanbaş, Türkiye’de uzun yıllar sürdürdüğü kompozisyon öğretmenliği koşutunda, kitaplar ve çeviriler yayınlamış, kongre bildirileri ve makaleler yazmıştır. Başlıcaları arasında: * Müzikte Türler ve Biçimler (André Hodeir’den çeviri), * Kısa Dünya Musıkisi Tarihi (Curt Sachs’tan çeviri) ve * Müzikte Türler sayılabilir. İlhan Usmanbaş’ın yapıtlarına ilişkin nota koleksiyonu, Sevda - Cenap And Müzik Vakfıbelgeliğindedir. == Yapıtları == 1) “Altı Prelüd”, piyano için, Ankara 1945; Başlıklar: Toccato, Siciliano, allo conanina, duo lyriche, V, Alla Francese; Basım: Theodore Presser, Bryn Mawr, ABD 2) “Küçük Gece Müziği”, yaylılar orkestrası için, Ankara, 1946; Başlıklar: Allegro, Adagio, Menuetto, Finale; Basım: Ankara Devlet Konservatuvarı, No:16. 3) “Sonat”, keman ve piyano için, Ankara, 1946. Başlıklar: Allegro, Adagio, Allegro. Basım: Ankara Devlet Konservatuvarı, No:31. 4) “Yaylılar Dörtlüsü–47”, Ankara,1947. Bartok’un Anısına: 2/4=88, 1/4=52, 3/8=96, tema ve çeşitlemeler: Fromm Ödülü. Basım:Boosey/Hawkes, New York. 5) “Keman Konçertosu”, Ankara 1947. İlhan Özsoy için. Başlıklar: Allegro, Allegro molto. Keman – Piyano Uyarlaması: Usmanbaş. Basım: Ankara Devlet Konservatuvarı. 6) “Senfoni No:1”, Ankara 1948. (Gözden geçirme: 1978). Başlıklar: Preludio, Allegro, Postludio, partiler And Vakfı’nda. Band Kaydı: 1986. 7) “Kentet”, klarnet ve yaylılar dörtlüsü için. Ankara 1949. Başlıklar: Allegro, adagio, allegro. Basım: Ankara Devlet Konservatuvarı, No:20. 8) “Sonat”, trompet ve piyano için, (Haendel stilinde), Ankara, 1949. Başlıklar: Allegro, Largo, Allegro. Bestecinin el yazısından çoğaltma. 9) “Sonat”, obua ve piyano için. Ankara, 1949. Ali Kemal Kaya’ya. Başlıklar: Invention, Chaconne, Toccata. Bestecinin el yazısından çoğaltma. 10) “Anlatıcı”, yaylılar orkestrası, yaylılar dörtlüsü, piyano ve timpani için müzik, Ankara, 1950. (tamamlanmadı) 11) “Senfoni No:2” yaylılar için, Ankara, 1950. Başlıklar: Allegro, adagio, allegro. Bestecinin el yazısından çoğaltma. 12) “Viyolonsel ve piyano için müzik No:1”, Ankara 1951. Tek bölüm. Bestecinin el yazısından çoğaltma. 13) “Viyolonsel ve Piyano için müzik No:2”, Ankara 1951. Ankara Devlet Konservatuvarı Yayınları. 14) “Morg Şiiri”, anlatıcı, koro ve büyük orkestra için. Ankara 1952. Şiir: Ertuğrul Oğuz Fırat. (tamamlanmadı). 15) “Üç müzikli şiir”, soprano ve piyano için. Ankara-Tanglewood, 1952. Sunu: Luigi Dallapiccola. Basım: Suvini Zerboni, Milano, 5306. (Koussewitzky Ödülü). 16) “Salvador Dali’den 3 resim”,22 yaylı çalgı için,Ankara 1952 – 1955. Başlıklar: “Las Tentationes de san Antonio”, “El Sentuaro”, “Angel Explotando Annonicamente. Bestecinin el yazısından çoğaltma. 17) “Beş Etüt”, keman ve piyano için. Ankara 1952 – 1955. Radyo kaydı; el yazısından çoğaltma. 18) “Yaylılar orkestrası için deneme”, Ankara, 1953. 19) “Oğuzata”, sahne müziği, Ankara, 1955. Selahattin Batu’nun yapıtı. 20) “Dört Japon Estampı”, kadın korosu ve orkestra için, Ankara, 1956. (Partisyonu kayıp). 21) “Siyah Kalem”, film müziği, üflemeliler ve vurmalılar için. İstanbul, 1956. 22) “Klarnet ve viyolonsel için üç parça”, Ankara, 1956. 23) “Üç Sonatin”, klarnet ve piyano için, 1056. Basım: Ankara Devlet Konservatuvarı No: 22. 24) “Mavi Kuş”, tiyatro müziği, Ankara, 1956. 25) “Üç Bölüm”, iki piyano için, Ankara, 1957. Basım: Ankara Devlet Konservatuvarı. 26) “Şiirli Müzik”, New York, 1958. Mezzo-soprano ve beş çalgı için. (Koussewitzky Ödülü), Basım: Ankara Devlet Konservatuvarı. 27) “İki Madrigal”, karma koro için, Ankara, 1959. 28) “Un coup de dés”, Stéphan Mallarmé’nin bu başlıktaki şiirinin hecelerinden türetilmiş sesli ve sessizler üzerine büyük koro ve orkestra için, Ankara, 1959. 29) “Repos d’été”, Eluard’ın şiiri üzerine yaylı dörtlü ve soprano için, Ankara, 1960. 30) “Sekizli”, Ankara, 1960. 31) “İki Parça”, keman ve viyolonsel için, Ayvalık, 1960. 32) Viyola ve Piyano için, Ankara, 1961. 33) “Gölgeler”, büyük orkestra için iki bölüm, Ankara, 1962. 34) “Ölümsüz Deniz Taşlarıydı”, piyano için, Ankara, 1965; Kamuran Gündemir’e adanmıştır; Basım: Ankara Devlet Konservatuvarı. 35) “Soruşturma”, piyano için tek bölüm. Ankara, 1965. Basım: Ankara Devlet Konservatuvarı. 36) “Mavi Üçgen”, obua için tek bölüm, Ankara; 1965. Basım: Ankara Devlet Konservatuvarı. 37) “…ki yalnızdırlar…”, solo keman için tek bölüm, Ankara, 1965-68; Suna Kan’a adanmıştır; Radyo Kaydı: 1968. 38) “Boşluğa Atlayış”, Keman solo ile flüt, İngiliz kornosu, kontrbas ve piyano için tek bölüm, Ankara, 1965-66; Wieniawsky Kompozisyon Yarışması Birincilik Ödülü, Ponzan, Polonya; Basım: keman ve piyano uyarlaması olarak Polomya Devlet Müzik Yaylınları. 39) “Bölüm”, büyük orkestra için, Ankara, 1965-66; “Kurtuluş Savaşı Adına”; TRT siparişi; radyo kaydı: G. E. Lessing yönetimindeki Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası. 40) “12 Küçük Parça”, çocuk tiyatro oyunlarından derlemeler, 3 flüt, 2 obua, keman ve vurmalılar için, Ankara 1967; Basım: Ankara Devlet Konservatuvarı. 41) “Parçalanan Sinfonietta”, çeşitli çalgılardan oluşan orkestra için. Ankara, 1967-68; Ertuğrul Oğuz Fırat’a; ilk seslendirme: Utrecht, Hollanda, 1980; TRT siparişi; Partisyon ve partiler TRT belgeliğinde. 42) “Raslamsallar I, II, III, trompet, piyano, keman ve kontrbas için, Ankara, 1967; Şebnem Aksan’ın koreografisiyle ilk seslendirilme: İstanbul, 1977. 43) “Raslamsallar IV, V, VI, vibrafon, alto saksofon, kontrbas ve vurmalılar için, Ankara 1968, ilk seslendirilme: Ankara, 1993, Moskova Yeni Müzik Topluluğu. 44) “Raslamsal, Vc-Pf I, II”, viyolonsel ve piyano için, Ankara, 1968; İlk seslendirme Ankara, 1993, Moskova Yeni Müzik Topluluğu Üyeleri. 45) “Biçim/Siz (I, II, III)”, piyano için, Ankara 1968: ilk seslendirme, Ankara, 1971, Kamuran Gündemir. 46) “Kaynak”, piyano solo, sekiz viyolonsel, dört kontrbas için açık biçim, Ankara, 1968. 47) “Bale için müzik”, çeşitli çalgılardan oluşan orkestra için, Ankara, 1968; Cenevre Bale Müziği Yarışması Ödülü (1969); İlk sahnelenişi; Cenevre, 1971; Senogrofi: Jean-Marie Sosso; Türkiye’de ilk sahnelenişi: Ankara Devlet Opera ve Balesi, 1974; Koreograf: Duygu Aykal. 48) “Özgürlükler”, koro, vurmalılar ve yönetmen için,Ankara 1970. 49) “Şenlikname”, beş solo, kadın korosu, arp, zil türü vurmalılar ve davul türü vurmalılar için, ilhan Berk’in aynı addaki şiiri üzerine; Necil Kazım Akses’e adanmıştır, Ankara, 1970. 50) “Bakışsız Bir Kedi Kara”, ses ve piyano için, Ankara, 1970; Ece Ayhan’ın aynı addaki şiir demeti üzerine; ilk seslendirme; İstanbul, 1977, Mesut İktu ve Metin Öğüt; Basım: Ankara Devlet Konservatuvarı. 51) “Kareler”, sesler, konuşmacılar, koro ve çalgı topluluğu için, Ankara, 1970; Behçet Necatigil’in aynı addaki şiir demeti üzerine. 52) “Yaylı Dördül’ 70”, Ankara, 1970. Faruk Güvenç’e; ilk seslendirme: Yücelen dörtlüsü, Ankara, 1973. 53) “4 kolay 12 ton parçası”, piyano için, Ankara, 1970; Ulvi Cemal Erkin’e; ilk seslendirme: Kamuran Gündemir, Ankara, 1973. 54) “Gençliğe Hitabe”, orkestra ve iki konuşmacı için Atatürk’ün “Gençliğe Hitabe”si üzerine, Ankara, 1973. ilk seslendirme: Hikmet Şimşek yönetimindeki Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası, 1974; Kültür Bakanlığı Siparişi. 55) “Devr-i Kebir”, vurmalılar altılısı için, Ankara, 1974; İlk seslendirme: İstanbul Festivali, Fink Vurma Çalgılar Altılısı, 1975; Basım: Edition Simrock, Hamburg. Bale olarak kullanımı: Japonya, 1993, Koreografi: Dilek Evgin. 56) “FI-75”, solo flüt için, İstanbul’1975; ilk seslendirme: Mükerrem Berk, 1975. 57) “Bas Klarnet X Bas Klarnet”, basklarnet ile banda alınmış basklarnet, İstanbul, 1976; Harry Sparnaay’a; ilk seslendirme: H. Sparnaay, Hollanda, 1979. 58) “…bulutlar nereye gider?”, bale müziği, dört vurma çalgıcı ile iki obua için, Ayvalık-Ankara, 1977; ilk temsil: Ankara Devlet Opera ve Balesi, koreograf: Duygu Aykal; partisyon: Ankara Devlet Opera ve Balesi’nde. 59) “Saksofon Dörtlüsü”, İstanbul, 1977-78; Het Rinjmond Saksofon Kwartet için; ilk seslendirme: Evenstone, ABD, 1980. Türkiye’de ilk seslendirme: İstanbul Festivali Rinjmond Saksofon Dörtlüsü; Partisyon TRT Müzik Dairesi. 60) “Senfoni No:3”, büyük orkestra için, 7 bölüm, İstanbul, 1979; ilk seslendirme: (ilk 5 bölüm) Gürer Aykal yönetimindeki Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası, Ankara, 1980. TRT siparişi, partisyon TRT Müzik Dairesi’nde; yurtdışı seslendirme: Arturo Tamaya yönetimindeki Danimarka Radyo Orkestrası, Sunu: Atıfet Usmanbaş. 61) “Monoritmica”, klarnet dörtlüsü için, İstanbul, 1980; Adnan Saygun’a; Het Nederlands klarnet Kwartet için; ilk seslendirme: Het Nederlands Klarnet Dörtlüsü, Utrecht, 1981. 62) “Yurtta barış, dünyada barış”, büyük orkestra için bale müziği, İstanbul, 1981; ilk seslendirme: Besteci yönetimindeki Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası üyeleri, Ankara Radyosu Stüdyosu, 1982. 63) “Saxmarim”, saksofon ve marimbafon için, İstanbul, 1982-85; Duo Contemporaine için; ilk seslendirme: Duo Contemporaiene, İstanbul, 1987. 64) “Partita (alcoarci)”, klavsen için, İstanbul, 1983-85; başlıklar: Allemande, Corrente, Aria, Ciacona; Bach yılı için; ilk seslendirme: Leyla Pınar, İstanbul, 1991. 65) “Gılgamış”, Orhan Asena’nın oyunu üzerine sahne müziği, koro ve vurmalılar için, İstanbul,1983. ilk seslendirilme: İstanbul,1983, rejisör: Raik Alnıaçık. 66) “Konser Aryası”, arp ve yaylılar orkestrası için, İstanbul,1983; İnönü Vakfı Siparişi, İnönü’nün anısına, Sevin Berk için; ilk seslendirme: 1985, Sevin Berk ve TRT Oda Orkestrası; partiler And Vakfı belgeliğinde. 67) “Partita per Violino Solo”, solo keman için, İstanbul 1984-85; başlıklar:Allemande, Corrente, Aria, Giga; Bach yılı için. 68) “Partita per Violoncello Solo”, solo viyolonsel için, İstanbul,1985; başlıklar: Allemande, Corrente, Aria, Ciacona. 69) “Viva la Musica”, üç trompet, vurmalılar ile yaylılar orkestrası için iki bölüm, Ayvalık-İstanbul, 1986. ilk seslendirme: 3. Viva Konseri, Bayerischer Raundfunk. Yöneten: Hikmet Şimşek, Münich, 1987. 70) “Çizgiler”, piyano, gitar, vurmalılar için grafik müzik, İstanbul, 1086; ilk seslendirme: Grup AMM, İstanbul, 1986. 71) “Perpentuum Immobile-Perpetuum Mobile”,senfonik üflemeli ile vurmalılar için iki bölüm, İstanbul, 1988; Betin Güneş’e; ilk seslendirme: Köln, 1992. 72) “Partita”, solo viyola için, İstanbul, 1989; solo viyolonsel için partita’dan düzenleme. 73) “Solo Piyano ile 12 çalgı için”, İstanbul, 1990 – 1992. 74) “Trio di tre soli”, keman için tek bölüm, Ayvalık, 1990. 75) “Tropic”, keman, viyola ve viyolonsel için tek bölüm. Ayvalık, 1991; ilk seslendirme: Ankara Yeni Müzik Festivali, Moskova Yeni Müzik Topluluğu, 1993. 76) “Çizgi ve Noktalar”, arp için, İstanbul, 1992; İpek Mine Tongur’a ilk seslendirme: İstanbul, 1992. 77) “Üflemeliler ve yaylılar için Müzik”, İstanbul, 1994. 78) “Piyano için Müzik”, Cengiz Tanç’a. İstanbul, 1994. 79) “Yaylılar Dörtlüsü”, İstanbul, 1994. 80) “Viyolonsel için müzik”, Lutoslavski’nin anısına. İstanbul,1994 81) “Klarnet ve Piyano için Müzik”, İstanbul, 1994. 82) “Keman ve Piyano için Müzik”, İstanbul, 1994. 83) “Altosaksofon ve Marimba için müzik”, İstanbul, 1995. 84) “Trio”, piyano keman ve viyolonsel için, İstanbul, 1995. 85) “Büyük Orkestra için Müzik”, Uğur Mumcu’nun anısına,1996. 86) “Yaylı Dördül için Müzik”, 1996. 87) “Viyolonsel için Müzik”, 1997. 88) “İki viyolonsel için Müzik”, 1997. === Çocuk Oyunları için Yaptığı Müzikler === 1) “Keloğlan”, Ankara Devlet Tiyatrosu, 1949. 2) “Gülen Kızla Ağlayan Çocuk”, Radyo oyunu, 1955. 3) “Mavi Kuş”, Ankara Devlet Tiyatrosu, 1956. 4) “Pollyanna”, Ankara Devlet Tiyatrosu, 1956. 5) “Leylek Sultan”, Ankara Devlet Tiyatrosu, 1959. 6) “Deli Dana”, radyo oyunu, 1965. 7) “İyiliğin Gücü”, radyo oyunu, 1965. 8) “Uyuyan Güzel”, radyo oyunu, 1966. 9) “Fareli Köyün Kavalcısı”, radyo oyunu, 1966. 10) “Hırsız”, radyo oyunu, 1966. 11) “Al Gülünü, Ver Gülümü”, radyo oyunu, 1967. 12) Dört çocuk parçası. == Kitapları == 1) "Müzikte Biçimler", Devlet Konservatuvarı Yayınları, Milli Eğitim Basımevi, 1974. == Ödüller == * 1971: Türkiye Cumhuriyeti Devlet Sanatçısı unvanı == Kaynakça == == Ayrıca bakınız == * Türk bestecilerin zaman çizelgesi == Dış bağlantılar == *International Istanbul Music Festival (Ýstanbul Foundation for Culture and Arts) (erişim: 3 Ocak 2007) *Evin Ilyasoğlu, "Turkish Music" (erişim: 3 Ocak 2007) *Harriet Smith, "Turkish Delight" (BBC Music Magazine 12:11, Temmuz 2004: pp 28–31) Kategori:1921 doğumlular Kategori:İstanbul doğumlu besteciler Kategori:20. yüzyıl Türk müzisyenleri Kategori:20. yüzyıl Türk bestecileri Kategori:21. yüzyıl Türk bestecileri Kategori:Çağdaş Türk müziği bestecileri Kategori:Devlet Sanatçıları Kategori:Galatasaray Lisesinde öğrenim görenler Kategori:Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarında öğrenim görenler Kategori:Yaşayan insanlar Kategori:Türk profesörler Kategori:100 yaş üstü Türkler
İlhan Usmanbaş
1,083
Immanuel Maurice Wallerstein (28 Eylül 1930, New York - 31 Ağustos 2019), Amerikalı sosyolog, tarihsel sosyoloji alanında bilim insanı ve dünya sistemler analisti. == Eğitimi ve akademik kariyeri == New York'ta doğan Wallerstein’ın dünya sorunlarına ilgisi henüz küçük yaşlarda başladı. Özellikle Hindistan'da sömürge karşıtı harekete merak duydu. Columbia Üniversitesi’nde eğitimini sürdüren Wallerstein, bu üniversiteden, 1951’de B.A., 1954’te M.A. ve 1959’da Ph.D. derecelerini aldı. 1971 yılında McGill Üniversitesi’nde sosyoloji profesörü oluncaya dek burada ders verdi. 1976’da Binghamton Üniversitesi’nde (SUNY) sosyoloji alanında önde gelen öğretim üyelerin biri olarak, 1999’daki emekliliğine kadar görev aldı, ayrıca 2005 yılında emekliliğine dek Fernand Braudel Merkezi’nin başkanlığını sürdürdü. Konuk profesör olarak dünya çapında çeşitli üniversitelerde görev alan Wallerstein çeşitli ödüllerle onurlandırıldı. Aralıklarla Directeur d’études associé titri ile Paris’te École des Hautes Études en Sciences Sociales'de görev aldı. 1994 ve 1998 yılları arasında Uluslararası Sosyoloji Birliği’ne başkanlık yaptı. 2000 yılında Yale Üniversitesi sosyoloji bölümüne kıdemli araştırmacı olarak katıldı. Ayrıca Social Evolution & History adlı derginin danışma kurulunda bulundu. Wallerstein, Türkiye'nin güneydoğu illerinde süregelen sokağa çıkma yasaklarının ve şiddetin bir an önce son bulmasını talep eden akademisyen ve araştırmacılardan oluşan bir inisiyatif olan Barış İçin Akademisyenler inisiyatifinin bildirisine imza atan 1128 akademisyen arasındadır."1100’ün üzerinde akademisyenden barış çağrısı: Bu suça ortak olmayacağız". Diken. 11 Ocak 2016. Erişim tarihi: 23 Ocak 2016. == Teorileri == Wallerstein akademik kariyerine post-kolonyal Afrika uzmanı olarak başladı. Bu alanı, 1951'de gerçekleştirilen bir uluslararası gençlik konferansı sonrasında seçti ve 1970’lere kadar çalışmalarını sadece bu alanda gerçekleştirdi. Bu tarihten itibaren kendini bir tarihçi ve makro düzeyde küresel kapitalist ekonomi teorisyeni olarak tanımlamaya başladı. Küresel kapitalizme erken dönem eleştirileri ve "sistem karşıtı” hareketlere desteği son dönemde onun, küreselleşme karşıtı hareket içinde bulunan akademik ve diğer muhalif çevrelerde- Noam Chomsky ve Pierre Bourdieu ile birlikte- önemli bir yer edinmesini sağladı. === Dünya Sistemler Teorisi === Wallerstein, “Üçüncü Dünya” teorilerini reddeder, ve ekonomik değişim ilişkilerinin oluşturduğu komplex bir ağ ile birbirine bağlı tek bir dünya olduğunu savunur: içinde, kırılmaları açıklayan “sermaye ve emek dikotomisi” ve birbiri ile rekabet içinde olan (tarihsel olarak ulus devletleri kapsayan ama onunla sınırlı olmayan) ajanlarca gerçekleştirilen sonsuz “sermaye birikimi”nin bulunduğu bir “dünya ekonomi” veya “dünya-sistem”. Bu yaklaşım Dünya Sistemler Teorisi adı ile bilinmektedir. Wallerstein, "Dünya sistem teorisi"ni 1974 yılında yayınladığı Modern Dünya Sistem kitabında dile getirdi. Kitabında dünyanın, 16. yüzyıldan beri uluslararası işbölümü ile karakterize edilen bir dünya sistemini yaşadığını savundu. “Modern dünya sistem”in kökeni olarak Wallerstein, 16. yüzyıl Batı Avrupası ve Amerikalar'ını gösterir. Sermaye birikiminde başlangıçta Fransa ve İngiltere’de görülen belirli politik olaylar, aşama aşama bir genişleme sürecini başlattı ve sonucunda bugün, sadece bir küresel değişim ağı kaldı. 19. yüzyılla birlikte yeryüzünün her köşesi kapitalist dünya ekonomiye entegre oldu. Dünyanın her köşesine uzanan kapitalist dünya-sistem kültürel, siyasal ve ekonomik açıdan homojen olmaktan çok uzak bulunmaktadır- Aksine dünya-sistem medeniyetler arasında gelişme farklılıları ve politik gücün ve sermayenin artışındaki temel farklılıklarla karakterize edilir. Modernleşme ve kapitalizm teorilerinin iddiasının aksine , Wallerstein bu farklılıkları sistemin bir bütün olarak gelişmesi ile bertaraf edilebilecek sırf tortular veya düzensizlikler olarak görmez. Bunlar dünyanın merkez, yarı çevre ve çevre olarak bölünmesinde olduğu gibi dünya-sistem’in kalıtsal bir özelliğidir. ==== Merkez Çevre ==== Dünya sistem teorisi, dünyanın merkez ve çevre olarak bölündüğünü savunur ayrıca bunlar arasında yarı çevre olarak adlandırılan ve tanımını diğerleri ile ilişkisine göre kazanan bölgelerde bulunmaktadır. Bu ayrışmada, merkez ve çevre arasında yapısal ve kurumsallaşmış bir “işbölümü” bulunmaktadır: Merkez, yüksek düzeyde teknolojik ilerlemeye sahip ve ileri düzeyde ürünler üretirken; çevrenin rolü, merkezin temsilcilerine ham madde, tarımsal ürün, ve ucuz işgücü sağlamaktır. Merkez ve çevre arasındaki değişim eşit olmayan şartlarda gerçekleşir: Çevre ürünlerini ucuz fiyatlardan satmak zorundadır fakat buna karşılık merkezin ürünlerini daha pahalı almak zorundadır. Ayrıca, yarı çevre adı ile adlandırılan merkeze göre çevre, çevreye göre merkez eğilimi gösteren bir bölge vardır. 20. yüzyılın sonlarında bu bölge Doğu Avrupa, Çin, Brezilya gibi alanları kapsayacaktır. Bazı durumlarda, çevre ve merkez bölgeler aynı coğrafi alanda çok yakın işbirliği içinde olabilir. Dünya-sistemin başlangıcından itibaren sürekli genişlemesinin bir etkisi şeylerin sürekli metalaşmasıdır, buna insan emeği de dahildir. Doğal kaynaklar, toprak, emek ve insan ilişkileri aşama aşama kendi özgün değerinden soyutlanır ve ona bir değişim değeri belirleyen pazarda metaya dönüşür. Wallerstein'a göre tarif ettiği dünya sistemin 1945'ten beri egemen gücü Amerika Birleşik Devletleri bu özelliğini kaybetmektedir. 11 Eylül ve ardından ortaya çıkan gelişmeler bunun en son ve en belirgin kanıtıdır. == Praksis == İçinde yaşadığımız dünya sisteminin hızla temel bir değişime doğru gittiğini ve tercih ve seçimlerimizle insan iradesine hiç olmadığı kadar açık hale geldiğini savunan Wallerstein ne yapabileceğimiz konusunda şunları söyler: "Hepimizin üçlü bir görevi olduğu yolundaki görüşüme bağlı kalıyorum: Gerçekliği eleştirel ve ayık bir kafayla analiz etmekle ilgili entelektüel görev; bugün öncelik vermemiz gereken değerlerin neler olduğuna karar vermekle ilgili ahlaki görev ve dünyanın, kapitalist dünya sistemimizin şu anki kaotik yapısal krizinden çıkıp, mevcut sistemden gözle görülür ölçüde daha kötü değil de, gözle görülür ölçüde daha iyi olacak farklı bir dünya sistemine geçmesi olasılığına hemen nasıl katkıda bulunabileceğimize karar vermekle ilgili siyasi görev." == Alıntılar == 16\. yüzyılda Avrupa, tepinen ehlileştirilmemiş bir ata benziyordu. Bazı grupların, özel bir işbölümüne dayalı dünya-sistem kurma, sistemin siyasi ve ekonomik garantörleri olarak merkez alanlarda ulus devletler yaratma, ve sadece 'kârın değil ayrıca sistemin sürdürülebilmesi için oluşan maliyetin işçiye kesilmesini sağlama çabalarının gerçekleşmesi kolay değildi. Bunu gerçekleştirme başarısını Avrupa gösterdi, 16. yüzyılın itici gücü olmasaydı, modern dünya doğmamış olacaktı ve tüm gaddarlığına karşı doğmuş olması, olmamasından daha iyidir.'' Kaynak: "Modern Dünya-Sistem" Tarihsel bir sistem olarak kapitalizmin, kendinden önceki tarihsel sistemleri yıkarak ve değiştirerek onların üstünde bir ilerlemeyi temsil ettiği düşüncesi açıkçası doğru değildir. Bunu yazdığım için dahi, tanrılara hakaret gibi bir duyguya eşlik eden bir rahatsızlık hissediyorum. Akranlarım gibi aynı ideolojik atölyede biçimlendirilmiş ve aynı tapınakta ibaded etmiş olmaktan dolayı tanrıların gazabından korkuyorum. Kaynak: "Tarihsel Kapitalizm" == Eserleri == Türkçeye çevirilen kitapları: * Amerikan Gücünün Gerileyişi (2004) ISBN 975-342-440-X * Bildiğimiz Dünyanın Sonu / Yirmi Birinci Yüzyıl İçin Sosyal Bilim (2000) * Geçiş Çağı / Dünya Sisteminin Yörüngesi (1945-2025) (2001) * Güncel Yorumlar (2001) * Irk Ulus Sınıf / Belirsiz Kimlikler (Etienne Balibar ile, 1995) * Jeopolitik ve Jeokültür (1993) ISBN 975-355-081-2 * Küreselleşme ve Terör / 2 Cilt Takım / Terör Kavramı ve Gerçeği / Terörizm, Saldırganlık, Savaş (2001) ISBN 975-8382-67-5 * Küreselleşme ve Terör / Terör Kavramı ve Gerçeği / 1. Kitap ISBN 9758382683 * Liberalizmden Sonra (1998) ISBN 975-342-199-0 * Sistem Karşıtı Hareketler (1995) ISBN 975-342-070-6 * Sosyal Bilimleri Düşünmemek / 19. Yüzyıl Paradigmasının Sınırları(1999) ISBN 975-7112-42-9 * Tarihsel Kapitalizm (1992) ISBN 975-7650-90-0 * Ütopistik ya da 21. Yüzyılın Tarihsel Seçimleri (2001) ISBN 975-7112-86-0 * Yeni Bir Sosyal Bilim İçin (2003) ISBN 975-8242-64-4 * Sosyal Bilimleri Açın / Sosyal Bilimlerin Yeniden Yapılanması Üzerine Gulbenkian Komisyonu Raporu; Gulbenkian Komisyonu (Editör,1998) ISBN 975-342-099-4 *İki Kültürü Aşmak /Modern Dünya Sisteminde Fen Bilimleri İle Beşeri Blimler Ayrılığı (Richard E. Lee ile birlikte, koordinatör, 2007) ISBN 9789753425858 *Avrupa Evrenselciliği / Gücün Retoriği ISBN 9789756165416 * Güncel makaleleri sendika.org tarafından düzenli olarak Türkçeye çevrilmekte ve yayınlanmaktadır. İngilizce Eserleri: * 1961: Africa, The Politics of Independence. New York: Vintage. * 1964: The Road to Independence: Ghana and the Ivory Coast. Paris & The Hague: Mouton. * 1967: Africa: The Politics of Unity. New York: Random House. * 1969: University in Turmoil: The Politics of Change. New York:Atheneum. * 1972 (with Evelyn Jones Rich): Africa: Tradition & Change. New York:Random House. * 1974: The Modern World-System, vol. I: Capitalist Agriculture and the Origins of the European World-Economy in the Sixteenth Century. New York/London: Academic Press. * 1979: The Capitalist World-Economy. Cambridge: Cambridge University Press. * 1980: The Modern World-System, vol. II: Mercantilism and the Consolidation of the European World-Economy, 1600-1750. New York: Academic Press. * 1982 (with Terence K. Hopkins et al.): World-Systems Analysis: Theory and Methodology. Beverly Hills: Sage. * 1982 (with Samir Amin, Giovanni Arrighi and Andre Gunder Frank): Dynamics of Global Crisis. London: Macmillan. * 1983: Historical Capitalism. London: Verso. * 1984: The Politics of the World- Economy. The States, the Movements and the Civilizations. Cambridge: Cambridge University Press. * 1986: Africa and the Modern World. Trenton, NJ: Africa World Press. * 1989: The Modern World-System, vol. III: The Second Great Expansion of the Capitalist World-Economy, 1730-1840's. San Diego: Academic Press. * 1989 (with Giovanni Arrighi and Terence K. Hopkins): Antisystemic Movements. London: Verso. * 1990 (with Samir Amin, Giovanni Arrighi and Andre Gunder Frank): Transforming the Revolution: Social Movements and the World- System. New York: Monthly Review Press. * 1991 (with Étienne Balibar): Race, Nation, Class: Ambiguous Identities. London: Verso. * 1991: Geopolitics and Geoculture: Essays on the Changing World-System. Cambridge: Cambridge University Press * 1991: Unthinking Social Science: The Limits of Nineteenth Century Paradigms. Cambridge: Polity. * 1995: After Liberalism. New York: New Press. * 1995: Historical Capitalism, with Capitalist Civilization. London: Verso. * 1998: Utopistics: Or, Historical Choices of the Twenty-first Century. New York: New Press. * 1999: The End of the World As We Know It: Social Science for the Twenty-first Century. Minneapolis: University of Minnesota Press. * 2003: Decline of American Power: The U.S. in a Chaotic World. New York: New Press. * 2004: The Uncertainties of Knowledge. Philadelphia: Temple University Press. * 2004: World-Systems Analysis: An Introduction. Durham, North Carolina: Duke University Press. * 2004: Alternatives: The U.S. Confronts the World. Boulder, Colorado: Paradigm Press. * 2006: European Universalism: The Rhetoric of Power. New York: New Press. == Kaynakça == == Dış bağlantılar (İngilizce) == * Presentation of I. Wallersteins "Worldssystem Modell" * Güncel gelişmeler hakkında onbeşgünde bir yayınlanan yorumları * Festschrift for Immanuel Wallerstein - Part I Journal of World-Systems Research, Vol. VI, Number 2, Summer/Fall 2000 * "Modern History Sourcebook: Summary of Wallerstein on World System Theory" * Festschrift for Immanuel Wallerstein - Part II Journal of World-Systems Research, Vol. VI, Number 3, Fall/Winter 2000 * Kültürel globalizm üzerine söyleşi (1999) videolar, metin ve resimler * Introduction to Social Macrodynamics: Compact Macromodels of the World System Growth by Andrey Korotayev, Artemy Malkov, and Daria Khaltourina * Wallersteins World-Systems Theory == Video == * Birleşik Devletler çöküş dönemi ile karşı karşıya Université de Montréal'de 2006 güz döneminde verilen konferans (Fransızca) * Kültürel Globalizm üzerine söyleşi (1999) videolar, metin ve resimler Kategori:1930 doğumlular Kategori:20. yüzyıl Amerikalı yazarları Kategori:21. yüzyıl Amerikalı yazarları Kategori:Amerikalı sosyologlar Kategori:Yahudi asıllı Amerikalılar Kategori:Binghamton Üniversitesi öğretim üyeleri Kategori:2019 yılında ölenler
Immanuel Wallerstein
1,078
Nehir Erdoğan (d. 16 Haziran 1980, İzmir), Türk oyuncu. == Hayatı == İlk ve ortaöğrenimini İzmir'de tamamladıktan sonra Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümüne girdi ve burayı bitirdi. Ardından yine aynı üniversitenin Sosyal Bilimler Enstitüsü Radyo Televizyon ve Sinema Bölümünü okudu. Erdoğan kısa bir süre için ABD'de yaşamış, daha sonra Yabancı Damat dizisi için Türkiye'ye geri dönmüştür. Bugüne kadar çeşitli televizyon kanallarında oyunculuk ve sunuculuk yapmış; filmlerde rol almıştır. 2008 yılında, Huysuz Virjin, İbrahim Tatlıses gibi isimlerin jüri koltuğunda bulunduğu Popstar Türkiye programının sunuculuğunu Osmantan Erkır ile birlikte gerçekleştirmiştir. == Filmografisi == Sinema Yıl Yapım Rol Notlar 2003 Hababam Sınıfı Merhaba Arzu / Kız İsmail Başrol oyuncusu 2004 Okul Güldem 2008 Meleğin Sırları Ebru 2014 Silsile Ece Televizyon Yıl Yapım Rol Notlar 2002-2003 Koçum Benim Pelin Yardımcı oyuncu 2003 Estağfurullah Yokuşu Gümüş Başrol oyuncusu 2004-2007 Yabancı Damat Nazlı Baklavacıoğlu 2007-2008 Tatlı Bela Fadime Fadime 2008 Ay Işığı - Avukatlar Başak Aydost 2009-2011 Aşk Bir Hayal Asmin Batıgün 2012 Son Aylin Karan 2014 Reaksiyon Duygu 2017 Fi Nilay Yardımcı oyuncu 2018-2019 İkizler Memo-Can Melek Caneri Başrol oyuncusu 2019-2021 Benim Adım Melek Melek Karadağ 2021 Sana Söz Elif Karaca 2023 Yasak Elma Julia Moran == Dış bağlantılar == * IMDb'de Nehir Erdoğan * Sinema Türk'te Nehir Erdoğan Kategori:1980 doğumlular Kategori:Türk kadın sinema oyuncuları Kategori:Türk kadın dizi oyuncuları Kategori:İzmir doğumlu kadın oyuncular Kategori:Yaşayan insanlar
Nehir Erdoğan
1,260
Enzo Anselmo Ferrari (20 Şubat 1898, Modena - 14 Ağustos 1988, Maranello), Scuderia Ferrari takımının kurucusu, aynı zamanda Ferrari otomobillerinin üreticisidir. Enzo Ferrari, 20 Şubat 1898’de İtalya’nın Modena kasabasında doğdu. Babası orta çapta bir işletme sahibiydi. Ferrari’nin küçüklüğünde ilerisi için üç hayali vardı. Birincisi opera sanatçısı olmak, ikincisi spor muhabiri olmak ve sonuncusu ise yarış pilotu olmaktı. Birincisi için pek yeteneği yoktu, ikincisi için çaba göstermedi fakat üçüncü tutkusu dünya üzerinde unutulmayacak bir isim yarattı. 1916 yılında İtalya Birinci Dünya Savaşında olduğu için babası ve abisi askere alınmıştı ve grip salgınında ölenler arasındalardı. Bu gelişmeler üzerine okulu terk eden Ferrari de orduya alındı. Bir iki ayını cephe arkasında katırları nallayarak geçiren Ferrari, 1918 yılında tekrar baş gösteren grip salgınında hastalandı. Savaştan daha çok ölüme sebep veren bu salgını atlatan Ferrari, ordudan ayrıldı. Evine geri döndüğünde diğer askerler gibi yeni bir hayata başlayacak olan Ferrari, dul annesine bakmak ve hayalini gerçekleştirmek için Fiat’a başvurdu. Savaş sonrası ekonomik durumu tam bir felaket olan İtalya’da tırmanan işsizlik nedeniyle Fiat’dan red cevabı aldı. Daha sonra Vespa için test sürüşleri yapmaya başlayan Ferrari, buradan katıldığı yarışlarda çektiği dikkat sayesinde 1920 yılında Alfa Romeo için çalışmaya başladı. Mussolini’nin başa geçtiği İtalya’da faşizm hızlı bir yükselişe geçti. İtalya adına edindiği başarılarla Mussolini’nin gözüne giren Ferrari, Cavaliere dell’ordine della Corona d’Italia nişanını aldı. küçükresim|Ferrari 1920'ler 1920’lerin ortasında geçirdiği bunalımlı bir dönemde yarışmayı bırakan Ferrari, 1927’de tekrar pistlere döndü. Oğlu 1932’de doğana kadar Alfa Romeo için yarışmaya devam etti. Oğlunun doğumundan sonra yarışmayı bırakıp idari mevkilerde Alfa Romeo için dokuz yıl daha çalışan Ferrari, daha sonra esas isteğinin kendi adını taşıyacak arabalar tasarlamak olduğunu fark ederek ayrıldı. Fakat İkinci Dünya Savaşı’nın başlangıcıyla duran yarışlar nedeniyle Ferrari, silah endüstrisine girdi. Savaş esnasında uğradığı bombalı saldırı nedeniyle fabrikasını Maranello’ya taşımak zorunda kaldı. 1946 yılında Ferrari kendi adını taşıyacak ilk arabayı tasarladı, Ferrari 250 ve Ferrari 250GT. Ferrari imparatorluğu İtalyan ekonomisi gibi yükselişe geçmişti. 1950’ler bu ekonomik yükselişin zirvede olduğu bir dönemdi, İtalyan mallarına olan talebin artması bunun en büyük nedeniydi. Bu yükseliş, Dino Ferrari’nin ölümüyle Enzo için son buldu. Eşi Laura’dan boşanarak fabrikada yaşamaya başlayan Ferrari için işler kötüye gitmeye başladı. Test sürücülerinin başına gelen kazalardan dolayı birçok davayla uğraşmak zorunda kalan Ferrari, sıkı güvenlik kuralları getirmek zorunda kaldı. 1960’larda İtalya başka bir ekonomik kriz dönemine girdi. Bu yıllarda yükselen enflasyon nedeniyle işçilerin ayaklanması fabrikatörleri ve Ferrari’yi zora soktu. 1965 yılında şirketin hisselerinin bir bölümünü Fiat’a satan Ferrari, 1969 yılında hisselerinin 90%’nı Fiat’a satmak zorunda kaldı fakat ölümüne kadar işinin başında kaldı. 1971’de başkanlıktan ayrılan Ferrari, öldüğü 1988 yılına kadar şirketin işlerinin kontrolünü elinde tutmuştur. == Kaynakça == Kategori:1898 doğumlular Kategori:Modena doğumlular Kategori:20. yüzyıl İtalyan iş insanları Kategori:Uluslararası Motor Sporları Onur Listesi üyeleri Kategori:Ferrari kişileri Kategori:Alfa Romeo kişileri Kategori:Formula 1 kişileri Kategori:1988 yılında ölenler
Enzo Ferrari
1,186
Los Angeles ( "Melekler"), City of Los Angeles ("Los Angeles Şehri") veya kısaca L.A., Amerika Birleşik Devletleri'nın Kaliforniya eyaletinin en kalabalık ve ABD'nın New York'tan sonra ikinci en kalabalık şehri. Los Angeles'ın nüfusu 2010 itibarıyla 3.792.621 kişidir. Şehir sınırlarına göre yüzölçümü 1.215 km² olup Büyük Okyanus'un doğu kıyısında, güney Kaliforniya'da konumlanmıştır. Şehir daha büyük olan 12.828.837 kişi nüfuslu Los Angeles-Long Beach-Santa Ana metropoliten istatistiksel bölgesinin ve 18 milyon kişiyi aşan nüfusa sahip Büyük Los Angeles Bölgesi'nin merkezinde yer alır. Böylece Los Angeles ABD'de ikinci büyük metropoliten bölgede ve tüm dünyanın en büyük metropoliten bölgelerinden birinde bulunur. Los Angeles, Kaliforniya eyaletinin Los Angeles County'sinin merkezidir. Bu county ABD kontluklarının en kalabalık ve en yüksek etnik çeşitliliğe sahip olanıdır. == Tarihçe == 4 Eylül 1781 tarihinde İspanya kontrolündeki Meksika tarafından keşfedilen şehir (her ne kadar Kızılderililer uzun süredir orada yaşasa da) Los Angeles 4 Nisan 1850 tarihinde Kaliforniya'nın bir parçası olmuştur. İsmi İspanyolcadan gelmektedir ve Melekler Şehri manasını taşımaktadır. 2 Ağustos 1769'da, Fernando Rivera Y Moncado'nun kaptanı olduğu Kaliforniya'ya gelen ilk Avrupalı yerleşimciler içindeki Fransisken papazı Peder Juan Crespi, 2 Ağustos dini bir şölen olan Perdono'ya denk düştüğü ve Assisili Francesco adına anıldığı ve bu yere İtalya'da "ülkenin çok küçük parseli" anlamında "porziuncola" denmesi yüzünden, buraya "Nuestra Señora de los Angeles de la Porciúncula", sonra da bu Assisi'deki şapelde Bakire Meryem'in meleklerle çevrili freski bulunduğundan "El Pueblo de Nuestra Señora la Reina de los Angeles de Porciúncula" dendi, sonra da kısaca "El Pueblo de la Reina de Los Angeles" dendi. 1876 yıllarına kadar nüfusu on bin dolaylarında olan Los Angeles, petrol yataklarının keşfedilmesi, Kaliforniya kuzeylerindeki altın madenlerinin bulunması ve gerek doğal güzelliği açısından birçok insanın rüyalarını süsledi. 1920'li yıllarda sanat ve eğlencenin de tüm ülke genelinde öncüsü olmaya başlamıştır. New York'un klasik Broadway'ine karşı Hollywood sineması gelişen yıllarda da çok daha güçlü olur ; günümüzde de Broadway'in büyük bir geliri Hollywood'dan gelmektedir. == Coğrafya == Büyük Los Angeles Alanı, Los Angeles, San Bernardino, Riverside, Ventura ve Orange şehirlerini ve 16 milyonun üzerinde değişik etnik ve ekonomik geçmişe sahip insanları barındırmaktadır. Los Angeles yanlış olarak birçok kez "Güney Kaliforniya" olarak adlandırılmaktadır, ancak coğrafi olarak San Diego ve Imperial şehirleri de başta olmak üzere birçok bölüm göz ardı edilmektedir. Los Angeles'ın da büyümesiyle komşusu olarak gelişen şehirler de vardır. Los Angeles diye bilinen bölge aslında 88 tane küçük şehrin oluşturduğu bölgedir. Venice Beach, Marina del Rey, Beverly Hills, Santa Monica ve West Hollywood gibi dünyaca meşhur şehirleri de içinde barındıran Los Angeles'ın içinde bulunduğu Kaliforniya'nın eski valisi ünlü film yıldızı Arnold Schwarzenegger'dir. == Güvenlik == Filmlerde ne kadar tehlikeli bir yer olarak gözükse de Los Angeles güvenli bir şehirdir. Los Angeles'ı oluşturan şehirlerden suç oranı en yüksek olan Compton'dır ve turistler genellikle buradan uzak durur. Turistik yerler olan Santa Monica, Venice Beach, Beverly Hills ve Hollywood güvenli yerlerdir. == Ekonomi == küçükresim|Los Angeles İlçesi'nde Endüstriye Göre İstihdam (2015) küçükresim|Los Angeles'taki Kaiser Sunset Hastanesi. Kaiser Permanente, 2018'de Los Angeles İlçesi'ndeki en büyük kamu dışı işverendi. Los Angeles ekonomisi, uluslararası ticaret, eğlence (televizyon, sinema filmleri, video oyunları, müzik kayıt ve prodüksiyon), havacılık, teknoloji, petrol, moda, giyim ve turizm tarafından yönlendirilir. Finans, telekomünikasyon, hukuk, sağlık ve ulaşım diğer önemli sektörlerdir. 2022 Küresel Finans Merkezleri Endeksi'nde Los Angeles dünyanın en rekabetçi 5. finans merkezine ve Amerika Birleşik Devletleri'nde New York Şehrinden sonra en rekabetçi ikinci finans merkezine sahip olarak sıralandı. Beş büyük film stüdyosundan biri olan Paramount Pictures, şehrin sınırları içinde olup konumu Güney Kaliforniya'daki eğlence merkezlerinin "Otuz Mil Bölgesi" denilen yerdedir. Los Angeles, Amerika Birleşik Devletleri'ndeki en büyük üretim merkezidir. Bitişikteki Los Angeles limanları ve Long Beach Limanı ile birlikte bazı kıstaslara göre Amerika Birleşik Devletleri'ndeki en işlek limandır ve Pasifik kıyılarında ticaret yapmak için hayati önem taşıyan, dünyanın en işlek beşinci limanıdır. Los Angeles metropol alanı, Tokyo ve New York'dan sonra dünyanın üçüncü büyük ekonomik metropol alanı yapan 1.0 trilyon doların üzerinde brüt metropolitan ürüne sahiptir (2018 itibarıyla). Los Angeles, Loughborough Üniversitesi'ndeki bir grup tarafından 2012 yılında yapılan bir araştırmaya göre "alfa dünya şehri" olarak sınıflandırıldı. Esrar Düzenleme Departmanı, 2016 yılında esrar satış ve dağıtımının yasallaştırılmasından sonra esrar mevzuatını uygular. Ekim 2019 itibarıyla 300'den fazla mevcut esrar işletmesine (hem perakendeci hem de tedarikçi olarak) ülkenin en büyük pazarı olarak kabul edilen alanda faaliyet gösterme onayı verildi. 2018 itibarıyla Los Angeles'ta Fortune 500 şirketinden şu üçü vardır: AECOM, CBRE Group ve Reliance Steel & Aluminium Co. Los Angeles İlindeki en büyük kamu dışı işverenler, Ağustos 2018 Sıra İş veren Çalışanlar 1 Kaiser Permanente 37,468 2 Güney Kaliforniya Üniversitesi 21,055 3 Northrop Grumman Corp. 16,600 4 Providence Health and Services Southern California 15,952 5 Target Corp. 15,000 6 Ralphs/Food 4 Less (Kroger Co. Division) 14,970 7 Cedars-Sinai Medical Center 14,903 8 Walt Disney Co. 13,000 9 Allied Universal 12,879 10 NBC Universal 12,000 == Kültür == Los Angeles ABD'nin en dinamik metropollerindendir. Hollywood sinema film endüstrisine, Anaheim'de Disneyland'a ev sahipliği yapar. ABD'nin en eski film ve sinema okulu bu şehirdedir[?]. Medya ve ilgi çeşitliliği nedeniyle spor ve kültürel aktivitelerde iç içedir. New York'tan sonraki ikinci büyük VHF medya marketine sahiptir.Artistler, yazarlar, ve yapımcılar ya da ünlü sanatçıların en fazla bu şehirde bulunması nedeniyle "Kreatif Başkent" olarak da adlandırılır. == Spor == Şehri NBA'de Los Angeles Lakers ve Los Angeles Clippers, WNBA'de Los Angeles Sparks, futbolda ise Los Angeles Galaxy ve Los Angeles FC temsil eder. == Kardeş şehirler == Los Angeles şu kentlerle kardeş şehir bağlantısı kurmuştur: * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * == Resimler == Los Angeles Basin JPLLandsat.jpg|Los Angeles uydudan Los Angeles, CA from the air.jpg|Los Angeles havadan Los Angeles City Hall with sister cities 2006.jpg|Los Angeles belediye binası ve Los Angeles'in kardeş şehrine doğru bakan işaretler. Staples Center LA Live.jpg|Los Angeles Staples Merkezi gece Bunker Hill Downtown Los Angeles.jpg|Los Angeles Bunker Hill merkezi Los- angeles-central-library.jpg|Los Angeles merkez kütüphanesi Foxyplaza.jpg|Los Angeles Foxy Plaza Hollywood Sign PB050006.jpg|Los Angeles Hollywood Tepesinde işaret Hollywood boulevard from kodak theatre.jpg|Los Angeles Hollywood Bulvarı Grauman's Chinese Theatre, by Carol Highsmith fixed & straightened.jpg|Los Angeles Grauman Çin Tiyatrosu Oscar1 (2).jpg|Los Angeles Oscar ödülleri için Kodak Tiyatrosu Griffith Observatory, Los Angeles, California.jpg|Los Angeles Griffith Rasathanesi LAX LA.jpg|Los Angeles havaalanı LAX Los Angeles Bridge.jpg|Los Angeles Koprusu Reseda.jpg|Reseda'dan bir görünüm Malibu.jpg|Malibu sahili Los Angeles Pollution.jpg|Hollywood Tepeleri'nden Los Angeles'ın görünümü. SantaMonica.jpg|Santa Monica'dan bir görünüm. Walt Disney Concert Hall, LA, CA, jjron 22.03.2012.jpg|Los Angeles Walt Disney Konser Salonu Staples Center, LA, CA, jjron 22.03.2012.jpg|Los Angeles Staples Merkezi Kapalı Salonu Latimeshq.JPG|Los Angeles Times Gazetesi Merkezi == Kaynakça == == Dış bağlantılar == * Los Angeles Resmî Sitesi * DMOZ Open Directory Projecy "Los Angeles" maddesi * Wikivoyage websitesi "Los Angeles" maddesi Kategori:Los Angeles County'deki şehirler
Los Angeles
1,261
== Olaylar == * 1098 - Birinci Haçlı seferi: 8 ay süren kuşatma sonunda Antakya haçlıların kontrolü altına girdi. * 1839 - Çin'in "Humen" limanında İngiliz tacirlerden ele geçirilen 1.2 milyon kg afyon Çinli yetkililerce imha edilince, Birleşik Krallık bunu bir savaş nedeni saydı (casus belli) ve böylelikle "Birinci Afyon Savaşı" başlamış oldu. * 1889 - Kanada topraklarını bir okyanustan diğerine kadar kateden "Kanada Pasifik Demiryolu" tamamlandı. * 1889 - Dünyanın ilk uzun mesafeye elektrik taşıyan güç hattı tamamlandı. Willamette Falls'daki güç istasyonundan Portland, Oregon'un kent merkezine kadar olan hattın uzunluğu 14 mildi. * 1892 - İngiliz futbol takımı olan Liverpool kuruldu. * 1925 - Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası (Güncel Türkçesi: İlerici Cumhuriyet Partisi), Bakanlar Kurulu kararıyla kapatıldı. * 1939 - Dr. Fikri Tüzer CHP Genel Sekreterliğine seçildi; Müstakil Grup üye seçimi yapıldı. * 1942 - Midway deniz savaşı başladı. İki gün süren savaşta, Japonlar ağır kayıplar verdiler ve Japonların Pasifikteki ilerleyişi durduruldu. * 1955 - İstanbul'da Göksu'nun üzerinde yapılan Elmalı Barajı açıldı. * 1955 - Messina Konferansı; Avrupa Ekonomik Topluluğu'nun doğuşu. * 1957 - Türkiye Güreş Millî Takımı, serbest stilde dünya güreş şampiyonu oldu. * 1964 - Futbolun 'Ordinaryüs'ü Lefter Küçükandonyadis, Fenerbahçe - Beşiktaş arasındaki jübile maçıyla futbola veda etti. * 1965 - Edward Higgins White, uzayda yürüyen ilk Amerikan oldu. * 1974 - Ressam Fikret Mualla'nın Fransa'dan getirilen kemikleri, İstanbul Karacaahmet Mezarlığı'na gömüldü. * 1974 - Yitzhak Rabin, İsrail'in yeni Başbakanı oldu. * 1976 - "Avrupa Komünizmi" deyimi, ilk kez İtalyan Komünist Partisi lideri Enrico Berlinguer tarafından kullanıldı. * 1983 - Birleşik Krallık'ta Amerika Birleşik Devletleri Hava Kuvvetleri'ne ait üsleri protesto eden 752 kişi tutuklandı. * 1989 - Pekin'de Tiananmen Meydanı'ndaki büyük gösteriye asker müdahale etti: 2 bin civarında öğrenci öldü. * 1996 - Birleşmiş Milletler himayesinde düzenlenen Habitat-II İnsan Yerleşimleri Konferansı'nın resmî açılışı İstanbul'da yapıldı. * 2006 - Karadağ kuruldu. * 2017 - İngiltere'nin Londra kentindeki Southwark bölgesinde, bir terör saldırısı düzenlendi. == Doğumlar == * 1808 - Jefferson Davis, Amerikalı general ve siyasetçi (ö. 1889) * 1822 - Maria Adelaide, Sardinya kraliçesi (ö. 1855) * 1865 - V. George, Birleşik Krallık Hükümdarı (ö. 1936) * 1870 - Ahmet Hikmet Müftüoğlu, Türk yazar ve şair (ö. 1927) * 1877 - Raoul Dufy, Fransız fovist ressam (ö. 1953) * 1885 - Yakov Sverdlov, Yahudi asıllı Rus devrimci (ö. 1919) * 1887 - Carlo Michelstaedter, İtalyan yazar (ö. 1910) * 1906 - Josephine Baker, Amerikalı dansçı ve şarkıcı (ö. 1975) * 1910 - Paulette Goddard, Amerikalı sinema ve tiyatro oyuncusu (ö. 1990) * 1921 - Yu Lan, Çinli tiyatro, sinema ve dizi oyuncusu (ö. 2020) * 1922 - Alain Resnais, Fransız yönetmen (ö. 2014) * 1924 - Bernard Glasser, Amerikalı film yapımcısı ve yönetmeni (ö. 2014) * 1925 - Tony Curtis, Amerikalı aktör (ö. 2010) * 1926 - Allen Ginsberg, Amerikalı yazar (ö. 1997) * 1929 - Werner Arber, İsviçreli mikrobiyolog ve genetikçi * 1931 - Raúl Castro, Kübalı asker ve siyasetçi * 1931 - John Norman, Amerikalı filozof, profesör ve yazar * 1933 - İsa bin Selman el-Halife, 1961'den ölümüne kadar hüküm sürmüş Bahreyn'in ilk emiri (ö. 1999) * 1936 - Larry McMurtry, Amerikalı yazar ve En İyi Uyarlama Senaryo Akademi Ödülü sahibi (ö. 2021) * 1939 - Erdoğan Tokatlı, Türk sinema yönetmeni, yazar ve çevirmen (ö. 2010) * 1941 - Suna Kıraç, Türk iş insanı ve Koç Holding Yönetim Kurulu başkan vekili (ö. 2020) * 1941 - Monika Maron, Alman yazar * 1942 - Curtis Mayfield, Amerikalı soul, R&B; ve funk şarkıcısı, besteci ve prodüktör (ö. 1999) * 1946 - Penelope Wilton, İngiliz kadın oyuncu * 1949 - Philippe Djian, Fransız yazar * 1950 - Susi Quatro, Amerikalı şarkıcı * 1951 - Jill Biden, Joe Biden'ın eşi * 1953 - Martin Bartenstein, Avusturyalı siyâsetçi * 1953 - Loalwa Braz, Brezilyalı kadın vokal (ö. 2017) * 1954 - Bajram Rexhepi, Kosovalı siyasetçi (ö. 2017) * 1956 - Melike Demirağ, Türk şarkıcı ve oyuncu * 1961 - Lawrence Lessig, Amerikalı bilim insanı * 1963 - Anica Dobra, Sırp aktris * 1964 - Kerry King, Amerikalı gitarist * 1971 - Luigi Di Biagio, İtalyan futbolcu * 1974 - Jonne Järvelä, Fin folk metal grubu Korpiklaani'nin vokalisti ve gitaristi * 1976 - Hamza Yerlikaya, Türk güreşçi * 1977 - Cristiano Marques Gomes, Brezilyalı futbolcu * 1977 - Ünal Yeter, Türk oyuncu * 1980 - Amauri, İtalyan futbolcu * 1980 - Ibrahim Yattara, Gineli futbolcu * 1980 - Lazaros Papadopulos, Yunan basketbolcu * 1980 - Temim bin Hamad es-Sani, Katar Emiri * 1981 - Ersin Karabulut, Türk karikatürist * 1982 - Yelena Isinbayeva, Rus sırıkçı * 1985 - Papiss Cissé, Senegalli futbolcu * 1985 - Łukasz Piszczek, Polonyalı millî futbolcu * 1986 - Rafael Nadal, İspanyol tenisçi * 1986 - Tomas Verner, Çek buz patenci * 1987 - Lalaine, Amerikalı oyuncu ve şarkıcı * 1987 - PuCCa (Selen Pınar Işık), Türk yazar ve internet fenomeni * 1988 - Mariya Stadnik, Azeri güreşçi * 1989 - Imogen Poots, İngiliz oyuncu ve manken * 1991 - Bruno Uvini, Brezilyalı millî futbolcu * 1992 - Mario Götze, Alman millî futbolcu * 1993 - Otto Porter Amerikalı profesyonel basketbolcu * 1994 **Ahmet Özer, Türk futbolcu **Dimitris Konstandinidis, Yunan futbolcu **Onyekachi Okafor, Nijeryalı futbolcu * 1996 - Lukas Klostermann, Alman millî futbolcu * 1999 - Dan-Axel Zagadou, Fransız futbolcu == Ölümler == * 1395 - İvan Şişman, Bulgar İmparatorluğu çarı (d. 1350) * 1657 - William Harvey, İngiliz hekim (d. 1578) * 1778 - Anna Maria Pertl Mozart, Wolfgang Amadeus Mozart'ın ve Maria Anna Mozart'ın annesi (d. 1720) * 1844 - XIX. Louis, Fransa kralı X. Charles'in en büyük oğlu (d. 1775) * 1875 - Georges Bizet, Fransız besteci (d. 1836) * 1877 - Ludwig von Köchel, Avusturyalı müzikolojist (d. 1800) * 1889 - Bernhard Förster, Alman öğretmen (d. 1843) * 1899 - Johann Strauss II, Avusturyalı besteci (d. 1825) * 1922 - Duiliu Zamfirescu, Rumen yazar (d. 1858) * 1924 - Franz Kafka, Çek yazar (d. 1883) *1946 - Mihail Kalinin, 1919-1946 yılları arasında Yüksek Sovyet Prezidyumu Başkanı olmuş Bolşevik devrimci (d. 1875) * 1953 - Philip Graves, Britanyalı gazeteci ve yazar (d. 1876) * 1955 - Prenses Kadriye, Mısır Hıdivi Hüseyin Kamil Paşa'nın Kızı (d. 1888) * 1963 - Nâzım Hikmet Ran, Türk şair ve oyun yazarı (d. 1902) * 1963 - XXIII. Ioannes, Katolik Kilisesi Papası (d. 1881) * 1964 - Frans Eemil Sillanpää, Fin yazar ve Nobel Edebiyat Ödülü sahibi (d. 1883) * 1964 - Kazım Orbay, Türk asker, siyasetçi ve Türk Silahlı Kuvvetleri'nin 3. Genelkurmay Başkanı (d. 1886) * 1970 - Hjalmar Schacht, Alman bankacı (d. 1877) * 1971 - Heinz Hopf, topoloji ve geometri alanlarında çalışan Alman matematikçi (d. 1894) * 1975 - Eisaku Sato, Japon siyasetçi (3 kez Japonya Başbakanı) (d. 1901) * 1977 - Archibald Hill, İngiliz fizyolog (d. 1886) * 1977 - Roberto Rossellini, İtalyan yönetmen (d. 1906) * 1979 - Arno Schmidt, Alman mütercim ve yazar (d. 1914) * 1989 - Ayetullah Humeyni, İran'ın dini lideri (d. 1902) * 1992 - Robert Morley, İngiliz aktör (d. 1908) * 2000 - Mehmet Üstünkaya, Türk iş insanı ve Beşiktaş Spor Kulübü yöneticisi (d. 1935) * 2000 - Merton Miller, Amerikalı ekonomist ve Nobel Ekonomi Ödülü sahibi (d. 1923) * 2001 - Anthony Quinn, Amerikalı sinema oyuncusu (d. 1915) * 2001 - Vedat Kosal, Türk piyanist (d. 1957) * 2003 - Ercan Arıklı, Türk gazeteci (d. 1940) * 2004 - Quorthon, İsveçli müzisyen (d. 1966) * 2009 - David Carradine, Amerikalı aktör (d. 1936) * 2010 - Vladimir Arnold, Sovyet-Rus matematikçi (d. 1937) * 2010 - Rue McClanahan, Amerikalı oyuncu (d. 1934) * 2010 - Luigi Padovese, İskenderun'da görev yapmış Anadolu Katolik Kilisesi Episkoposu (d. 1947) * 2011 - James Arness, Amerikalı western film oyuncusudur (d. 1923) * 2011 - Jack Kevorkian, Amerikalı patolog, ressam, besteci, enstürmanist, ötanazi savunucusu ve uygulayıcısı (d. 1928) * 2011 - Sami Ofer, İsrailli iş insanı (d. 1922) * 2013 - Jiah Khan, Hint asıllı Britanyalı oyuncu (d. 1988) * 2015 - Fikret Tabeyev, Sovyet Tatar politikacı, büyükelçi, parti lideri, Tataristan Cumhuriyeti Komünist Partisi'nin kurucusu (d. 1928) * 2016 - Muhammed Ali, Amerikalı profesyonel boksör (d. 1942) * 2016 - Vladimir İvanovski, Rus diplomat (d. 1948) * 2016 - Luis Salom, İspanyol motosiklet yarışçısı (d. 1991) * 2017 - John K. Watts, Avustralyalı eski futbol oyuncusu, iş insanı, radyo ve televizyon yayıncısı (d. 1937) * 2018 - Doug Altman, İngiliz istatistikçi ve akademisyen (d. 1948) * 2018 - Frank Charles Carlucci III, Amerikalı siyasetçidir (d. 1930) * 2018 - Robert Norman "Bob" Forhan, Sağ kanatta oynamış Kanadalı eski buz hokeyi oyuncusu ve siyasetçi (d. 1936) * 2018 - Johnnie Keyes, Afro-Amerikalı pornografik film oyuncusu (d. 1940) * 2018 - Mario Toros, İtalyan siyasetçi (d. 1922) * 2019 - Atsushi Aoki, Japon profesyonel güreşçi (d. 1977) * 2019 - David Bergland, Amerikalı siyasetçi (d. 1935) * 2019 - Paul Darrow (doğum adı: Paul Valentine Birkby), İngiliz oyuncu (d. 1941) * 2019 - Javier Barreda Jara, Perulu siyasetçi ve bakan (d. 1966) * 2019 - Stanisław Wróblewski, Polonyalı güreşçi (d. 1959) * 2020 - Shaukat Manzoor Cheema, Pakistanlı politikacı (d. 1954) * 2020 - Marc de Hond, Hollandalı televizyon sunucusu, radyocu, iş insanı, yazar, tiyatrocu ve paralimpik basketbol oyuncusu (d. 1977) * 2020 - Mian Jamshed uddin Kakakhel, Pakistanlı politikacı (d. 1955) * 2020 - Johnny Majors, Eski Amerikan futbolu oyuncusu ve antrenörü (d. 1935) * 2020 - Adriano Silva, Brezilyalı politikacı ve profesör (d. 1970) == Tatiller ve özel günler == * Dünya Bisiklet Günü == Kaynakça== *0603 03
3 Haziran
1,207
Sisamlı Pisagor (Pythagóras ho Sámios; MÖ 570 – MÖ 495), Antik İyonya'nın en ünlü düşünürlerinden birisidir. Yunan düşünür ve Pisagorculuğun kurucusudur. Siyasal ve dinsel öğretilerini daha çok Magna Graecia'da yayan Pisagor, önce Platon ve Aristo'nun felsefelerini sonra ise tüm Batı felsefesini etkiledi. Yaşam öyküsünün çoğu halk efsaneleriyle gölgelendirilmiştir, ancak Sisam adasında bir mücevher oymacısı olan Mnesarchus'un oğlu olduğu neredeyse kesindir. En popüler önermesi "Pisagor teoremi"dir. Pisagor ve öğrencileri her şeyin matematikle ilgili olduğuna, sayıların son gerçek olduğuna, matematik aracılığıyla her şeyin kestirilebileceğine ve ölçülebileceğine inanmışlardır. ==Yaşam öyküsü== Pisagor, Yunanistan'daki Sisam Adası'nda doğmuştur. Yüzük taşı yapımcısı Mnesarkhos'un oğludur. İlk eğitimini doğduğu adada almış, daha sonraları ticaret için babasıyla başka şehirlere gitmiştir. Miletli Thales'in öğrencisi olan Pisagor, Thales'in isteği ile dönemin matematikteki öncü ülkesi Mısır'a gitmiş ve Antiphon'un "Erdemde Sivrilenler Üzerine" adlı eserine göre orada Mısır dilini öğrenmiştir. Döndüğünde Sisam Adası'nın tiranı Polikrates'in baskısı altında olduğunu görünce İtalya'nın güneyindeki bir Yunan kenti olan Crotone'ye gitmiştir. Burada efsanevî şarkıcı Orfeus'un kurduğu Orfeusçuluk etkisinde kalarak gizli bir dinsel topluluk kurmuştur. Kurduğu bu topluluk ile Pisagor, aynı zamanda siyasal bir görev de üstlenmiştir. Kendilerini matematikçiler (mathematikhoi) olarak adlandıran bu topluluktakiler; kişisel hiçbir şeye sahip olmadan okulda yaşıyor ve "ruh göçü" öğretisi ile et yemiyorlardı. Bu matematikçiler topluluğuna dinleyiciler (akousmatikhoi) olarak adlandırılan öğrencileri de katılıyor, ancak onların et yememe gibi zorunlulukları olmuyordu. == Pisagorculuk Okulu == Topluluk, hem bir okul hem de bir kardeşlik derneği gibi işlev görüyordu. Pisagor'un öğrencileri kendilerini "Pisagorcular" olarak adlandırıyorlardı. Pisagorcuların iki yüzyıl sonra Öklid'in Ögeler adlı eserinde yazdığı aksiyomatik geometrinin başlangıcında etkileri olmuştur. Pisagorcuların çiğnenmesi durumunda cezasının ölüm olduğu sessizlik kuralları vardı. Çünkü bir insanın sözlerini genellikle dikkatsizce söylediğine inanıyorlardı, bir insan eğer ne söyleyeceği konusunda kuşku duyarsa susmalıydı. Diğer bir kural ise, acısı çoğalırken bir adama acısını unutması konusunda ısrar etmemekti, çünkü kaygısızlığı desteklemek büyük bir suçtu. Ayrıca Pisagorcular biri evden çıktığında öfke onun uşağı olmasın diye geri dönmemesini söylerlerdi. Bu aksiyom onlara matematik, tanrı ve evren konusunda hiçbir şeyi öğrenmemenin yine bunlar hakkında çok az bir şey bilmekten daha iyi olduğunu anlatıyordu. Pisagorcular ikiye ayrılıyordu: Matematikçiler ve dinleyiciler. Matematikçiler daha ayrıntılı bir eğitim görürken, dinleyiciler Pisagor'un yazılarının özetlerini duyabiliyorlardı. Dinleyicilerin Pisagor'u görmeye ve tapımın sırlarını öğrenmeye izinleri yoktu. Genelde davranış kurallarını ve erdemi öğreniyorlardı. Pisagor, kadınların bir eşya gibi görüldüğü ve işlerinin sadece evi yönetmek olduğu bir zamanda onların toplulukta eşit şekilde çalışmalarına izin verdi. Orfeusçu tapımın üyesi olan Brontinus'un kızı ve Pisagor'un eşi olan Theano da bir matematikçiydi. == Eski Pisagorcular == === Himeralı Petron === Petron, her kenarında 60 dünyanın yer aldığı eşkenar üçgen biçiminde düzenlenmiş 183 dünyanın var olduğunu söylüyordu. Geriye kalan üç dünya üçgenin köşelerinde bulunuyordu; ama ardı ardına sıralanmış bu dünyalar birbirlerine değiyor ve bir halka halinde sakin dönmüyorlardı. === Metapontlu Hippasos === Metapontlu Hippasus ile Efesli Heraklitos, sürekli devinen ve sınırlı olan tek bir evreni kabul ediyorlardı. === Krotonlu Alkmaion === Alkmaion'a göre sağlık; yaş, kuru, soğuk ve sıcak gibi güçlerin dengede kalması yoluyla korunmaktadır. Aralarından birinin "tek başına egemenliği" hastalığın nedenidir, çünkü bunlardan birinin tek başına egemenliği dokuncalıdır. Hastalığın kaynağı, huydaki aşırı sıcak ya da soğuk olup nedeni de, aşırı ya da az yemektir. Hastalığın bulunduğu yerin ise kan, beyin veya ilik olduğu savlanırdı. Ancak zaman zaman dış nedenlerden dolayı ortaya çıkan hastalıklar da tanımlanmıştır: Örneğin yaşanılan yerin suyunun ya da toprağının niteliği, aşırı çalışma, işkence ya da benzeri nedenler gibi. Buna karşılık sağlık, niteliklerin dengeli oranda karışımından ileri geldiğini savunuyordu. Alkmaion'un Kur'an'da adı geçen bilge Lokman Hekim olabileceği üzerinde tezler yayımlanmıştır. == Genç kuşak Pisagorcular == === Krotonlu Philolaos === Tanrısal şeylerden değersiz olanları alt edilir ve karşıt ilkelerden birleştirilmiş olan, Philolaos'un öğretisinde, sınırlıdan ve sınırsızdan oluşan tek bir evren tanımlanır. Kimileri, -onlara göre en büyük yemin olan- en yetkin olduğuna inandıkları sayıyı, yani 10 sayısını meydana getiren "dörtlük"ü de sağlığın ilk nedeni diye öne sürmüştür. Philolaos da bunlar arasında yer alır. === Tarentli Arkhytas === Matematikçiler bana mükemmel bilgiler kazanmış gibi geliyor ve şeyleri gerçeklikteki biçimleriyle doğru kavramış olmaları bir mucize değildir. Çünkü evren bütünün doğası hakkında doğru bilgiler kazandıkları için, şeylerin niteliklerini de doğru kavramış olmaları çok doğaldı. Bu yüzden bize yıldızların hızı, doğuş ve batışları hakkında seçik bilgiler aktardılar ve aynı şekilde geometri, aritmetik, gök küreler ve hiç de az olmamak üzere müzik hakkında da. Zira bu bilimler birbirlerine çok yakın görünüyorlar. Çünkü bunlar var olanın birbirine çok yakın ilk biçimleriyle meşgul oluyorlar. == Pisagorculukta Sayı == Bir anlatıya göre demirciler çalışırken örslerinden çıkan sesi duyan Pisagor bunun çok uyumlu olduğunu düşünmüş ve "Doğa kanunları buna izin veriyorsa bu kanunlar matematikseldir." demiştir. Bundan hareketle, notaların matematiksel formüllere dönüştürülebileceğini keşfetmiştir. Böylece matematik ve müzik arasında bağlantı kurmuştur. Ayrıca ses perdesi ile tel uzunluğu arasında bir ilişki olduğunu bulmuştur. Daha sonra bir Monokord, yani tek telli bir çalgı üzerinde telin uzunluğunu belli oranlarda değiştirdiğinde bugünkü oktav (gam dizisinde sekiz notalık ses aralığı), quint (gam dizisinde beş notalık ses aralığı) ve quart'ı (gam dizisinde dört notalık ses aralığı) bulmuştur. Bunların ise gergin tel üzerinde sırasıyla 1/2, 2/3 ve 3/4'lük aritmetik oranlarla ifade edilen uzunluklara karşılık olduğunu ortaya koymuştur. Böylece ilk dört sayı (1, 2, 3, 4) ve onlar arasındaki oranlarla o zamana kadar müzisyenlerin bile zor farkına varabildiği ses aralıklarının kesin ve matematiksel bir dille ifade edilebilir olduğunu keşfetmiştir. Ondan sonrakiler sayı oranlarında seslerin gizli bağlantılarını aramaya girişip bir sesin niteliği ile ses dizisindeki yerini bu sese karşılık olan sayının niteliği ve sayılar dizisindeki yeri ile bir tutmuşlardı. Matematik ile böylesine yakından uğraşan Pisagorcular, sayılardan edindikleri bilgileri genelleştirerek sayıları bütün varlığın ilkeleri (arkhe) yapmışlardır. Bir sayısı temel sayıdır. Tek ve çift sayıları meydana getirendir. Sayıların ve varlıkların sonsuz dizisi "bir"den çıkar. İki türlü bir vardır: İlki, bütün sayılar (varlıklar) zincirinin içinden çıktığı ve sonuç olarak da onları içeren, kuşatan, özetleyen, karşıtı olmayan "mutlak bir"dir. Bütün varlıkların değişmez ilkesi ve ebedî kaynağı, sarsılmaz ilkesidir. İki sayısı dişiliği ve doğanın bu dişilikten geldiğini ifade eder. Üç sayısı uyum ve düzenle maddenin içerdiği üçlü öğeyi temsil eder. Bu sayı, başlangıcı, ortası ve sonu olan ilk rakamdır, yetkin bir sayıdır. Dört tanrısal gücü simgeler. İlk çift sayı olan "iki"nin kendisi ile çarpımından elde edilen bu sayı adaletin de simgesidir. Beş sayısı evliliğin simgesidir. Altı organik ve hayati varlıkların türlü şekillerini gösterir. Burada dişilik ilkesi olan (2), erkeklik ilkesi olan (3), mutlak (1) ile birleştiği için soyların devamını da gösterir. Yedi sayısı kritik sayıları temsil eder. Örneğin, yedi günlük, yedi aylık ya da yedi yıllık dönemlerin varlıkların gelişiminde baskın rolleri vardır. Sekiz sayısı akıl, ahlak ve erdemin temsilcisidir. Dokuz sayısı mutlak Bir ayrı tutulacak olursa ilk tek sayı Üç'ün karesidir. O da Dört sayısı gibi adaleti temsil eder. On sayısı, yetkin bir sayıdır. Her şey ondan çıkar. Yaşamın ilkesi ve yol göstericisidir. Göksel ve tanrısal olduğu kadar insanidir. Eğer "on"lu olmasaydı her şey belirsizlik içinde ve karanlıkta kalırdı. Bütün sayıların temelidir. On sayısının içinde ilk olarak eşit sayıda tekler ve çiftler bir araya gelmiştir (1, 3, 5, 7, 9 ve 2, 4, 6, 8, 10). == Sayıların Kullanım Adları == "Onlardan bazıları da bunların düzenli bir sırada sıralanan on temel ilkesi olduğunu söylerler: * İstemli-İstemsiz * Tek-Çift * Bir-Çok * Sağ-Sol * Erkek-Dişi * Duran-Hareket eden * Doğru-Eğri * Aydınlık-Karanlık * İyi-Kötü * Kare-Dikdörtgen" == Astronomi == Pisagorcuların bilim alanında en büyük başarıları astronomidedir. İlk defa olarak yeri, evrenin merkezi olmaktan çıkarmışlar, onu küre şeklinde düşünmüşler ve yerin, evrenin ortasındaki görünmeyen merkezi ateşin etrafında dolandığını söylemişlerdir. Merkezi ateşin etrafında batıdan doğuya olmak üzere on tane gök cismi Sphairoslara (= saydam kürelere) takılmış olarak dönmektedir: Yer, karşıyer (bunu da göremeyiz), güneş, ay, o zaman bilinen beş gezegen ile duran yıldızlar gökü. Güneş tutulması, ay, yer ile güneşin arasına girince; ay tutulması da yerin ya da, karşı yerin gölgesi ay üzerine düşünce olur. Bütün hızla giden şeyler bir ses çıkarırlar, dolayısıyla yıldızlar da bir ses çıkarırlar; bu sesin yüksekliği, yıldızın merkezinin ateşe olan uzaklığıyla orantılıdır. Böylece, göklerin de bir musikisi vardır, ama bunu sıradan ölümlüler işitemezler. == Tetraktys == küçükresim|100px|right Pisagorcuların simgesi Tetraktystir. Bir sayının geometrideki karşılığı noktadır. İki nokta yan yana getirildiğinde ise bir doğru ya da çizgi elde edilir. Bu da İki sayısının karşılığıdır ve artık elimizde uzunluğu olan bir şekil vardır. Üç sayısı ise üçgene karşı gelir ve düzlemi temsil eder. Dört sayısı dört yüzlü bir şeklin karşılığı olup artık, ortaya bir nesne çıkmıştır. == Pisagor Teoremi == küçükresim|100px|right Bir dik açılı üçgende dik kenarların her birinin uzunluklarının karelerinin toplamları, dik açının karşısındaki kenar olan hipotenüsün uzunluğunun karesine eşittir. Bu teoremin matematiksel formülle gösterimi şöyledir: c2 = a2\+ b2 == Pisagor'dan etkilenenler == === Platon === Platon'a olan etkisi R. M. Hare'ye göre üç konudadır: * Platon okulu, Pisagor'un Kroton'da kurduğu okullarla benzerlik göstermektedir. * Platon muhtemelen matematiğin felsefi düşünmeye güvenli bir temel olduğu düşüncesini Pisagor'dan almıştır. * Platon ve Pisagor ruha giden gizemli bir yol ve onun maddesel dünyadaki yeri düşüncesini paylaşmışlardır. Bu her ikisinin de Orfeusçuluktan etkilendiğini gösterir. Platon'un üçüncü kuşak Pisagorcular'dan geometriye birçok katkısı olan ve Öklid'in Ögeler adlı eserinde aksettirdiği Arhitas'tan etkilendiği açıktır. === Roma === Antik Roma efsanelerinde ikinci kral Numma Pompilius'un Pisagor'un öğrencilerinden biri olduğu söylenir. === Ezoterik gruplar === Pisagor matematik çalışmalarına adanmış Pisagor kardeşliği adında gizli bir topluluk kurmuştur. Bu sonradan birçok ezoterik grubu etkilemiştir. == Toplum hakkında görüşleri == Pisagor toplumu bir vücuda benzetir. Bu konuda insan yapısının 3 ana parça olduğunu belirtir: Akıl (bilgelik), ruh (cesaret) ve maddi ihtiyaçlardır. Toplum da böyledir; akıllı kişiler toplumu idare etmeli, cesaretli kişiler asker olmalı, toplumun maddi ihtiyaçlarını ise üretim yapan halk karşılamalıydı. Pisagor'a göre toplumda adaletin gerçekleşmesi için, bu sınıfların kendi arasında değil kendi içinde eşitliği olmalıdır. Yani yöneticiler kendi arasında, askerler kendi arasında, halk da kendi arasında eşittir. Bu hiyerarşik eşitsizlik anlayışı, reenkarnasyon inancında kendisine dayanak bulur. Pisagor'a göre, ruhlar bu dünyada iyi eylemlerde bulunup erdemli olmak için çabalarlarsa sonraki hayatlarında bir üst sınıfa uygun karakterli ve yetenekli bir şekilde doğacaklardır. Eğer kötü eylemlerde bulundularsa, daha aşağı bir sınıfa uygun olarak, hatta bitki ve hayvanlar aleminde doğacaklardır. Maddî isteklerin ve dünya malının kölesi gibi olan halk, erdemsizdir ve bu yüzden ruh bakımından aşağı düzeydedir. Şan ve şeref peşindeki asker sınıfı ve aklıyla hareket eden yönetici sınıfı ise daha üstündür. Pisagor bu yüzden insanlara aşırılıktan kaçınıp ölçülü olmayı öğütler. == Ruh göçü öğretisi == Herodot'un bizlere aktardığına göre; ruh göçü öğretisini, Pythagoras Mısır' dan alıp, Yunan dünyasına ithal etmemiştir. Çünkü Mısır' da ruhun ölümden sonra varlığını sürdürdüğü fikri mevcut olmakla birlikte, onun bedenden bedene dolaştığı fikri mevcut değildir. Bu öğretiye göre; ruh ölümsüzdür, insanın bu dünyada işlemiş olduğu kötülüklerin veya yapmış oldukları iyiliklerin sonucu olarak insanın ölümünden sonra değerce daha aşağı veya daha yukarı varlıkların bedenlerine göç eder. Böylece o sürekli bir yeniden doğuşlar çarkı na tabi olur. Ancak insanın çok dürüst, çok erdemli bir hayat sürmesi sonucunda bu doğuş çarkından kurtulması, saf hale gelmesi, ana vatanına, yani tanrısal alana dönmesi mümkün olur. Bir anlatıya göre; "Bir gün sopayla dövülen bir eniğin yanından geçerken ona acımış ve şöyle demiş: Dur, vurma! Çünkü o sevdiğim bir adamın ruhu, bağırışını duyunca onu tanıdım." == Diğer başarıları == küçükresim|150px|right Pisagor'un en büyük başarısı müziğin 1, 2, 3, 4 sayılarının orantılı aralıklarına dayandığını keşfetmesidir. Pisagor evrenin bu sayıların toplamı olan 10 sayısına (1 + 2 + 3 + 4 = 10) dayandığını söylemiştir. Onun ardından Hippasos, irrasyonel sayıları keşfetmiştir fakat Pisagor için bu düşünülemez bir şeydi ve bu konu yüzünden Hippasos'un öldürüldüğü söylenir. Ayrıca kare sayıları keşfetmişlerdir. Örneğin 9 bir kare sayıdır: 3*3=9, yine 4 bir kare sayıdır: 2*2=4 Dünyanın yuvarlak olduğunu, her gezegenin bir ekseni olduğunu ve gezegenlerin bir merkezi noktada döndüklerini söyleyen ilk kişilerden biriydi. Bu noktayı önce dünya olarak belirlese de sonradan bu düşünceden vazgeçip gezegenlerin merkezi bir ateş etrafında döndüğünü söylemiştir. Ama bu ateşi asla Güneş olarak tanımlamamıştır. Ayrıca Ay'ın başka bir gezegen olduğuna inanmış ve ona Karşı-Dünya demiştir. == Eserleri == Bildiğimiz kadarıyla Pisagor, öğretilerini sözle yaymıştır. Onunla ve öğretileriyle ilgili bilgileri, öğrencilerinin yazılarından alıyoruz. Fakat Diogenes Laertios'un eserinde belirttiği üzere, Pisagor'un da eserleri vardır: "Bazıları Pythagoras'ın bir tane dahi yazılı eser bırakmadığını söylerler, ama bu doğru değildir. Doğa düşünürü Herakleitos neredeyse avaz avaz bağırarak şöyle diyor: "Mnesarkhos oğlu Pythagoras araştırma çalışmalarında bütün insanları aşmıştır ve bu yazılarından seçme yaparak, büyük bilgi ve kurnazlığa dayalı kendi bilgeliğini oluşturmuştur." Böyle söylüyor, çünkü Pythagoras Doğa adlı eserine şu sözle başlıyor: "Soluduğum hava adına, içtiğim su adına, bu eserimle ilgili herhangi bir yergiye katlanamayacağım." == Pisagor ezoterizmi == Ezoterizm'de Pisagor büyük inisiyelerden biri olarak kabul edilir. Delphoi’te, Mısır’ın Teb ve Memfis kentlerinde ve Babil’de bulunmuş olan Pisagor, inisiyatik eğitim aldıktan ve uzun gezilerinden sonra, Taranto Körfezi’nin uç noktasındaki bir Dor site-devlet’i olan Croton’da (Crotona) bir enstitü açarak kendi ezoterik ekolünü kurmuştur. İnisiyatik niteliğinin yanı sıra bilimler akademisi niteliği taşıyan bu enstitüde dinler ve manevi bilimlerin yanı sıra maddi bilimler (fizik, matematik, siyaset bilimi vs.) de öğretilmekteydi. Pisagor bu bilimlere “insan bilgisinin tümünü kuşatan” anlamında “matemata”lar adını vermişti ki, bilindiği gibi, matematik sözcüğü bu terimden doğmuştur. Pisagor’a göre, tüm felsefe ve dinlerde hakikatin (verite) dağınık ışınları yer almaktaysa da, bu ışınların merkezi ezoterik doktrindi. Ayrıca hakikate ulaşmada öncelikle “sezgi” gerekliydi, gözlem ve muhakeme yeterli değildi. == Pisagor’un rejim modeli == Pisagor Croton’da inisiyatik eğitim yoluyla, “yönetici sınıfın ‘liyakate göre atama’yla seçilen bilgelerden (inisiyelerden) oluştuğu yönetim modelini uygulamayı amaçlıyordu. Platon’un sonradan “Devlet” adlı eserinde söz edeceği bu yönetim rejimini, kimilerine göre, dünyada (ya da 6.000 yıl içinde) pratiğe geçirebilmiş tek kişi Pisagor olmuştur. Bu yönetim rejimi şöyle açıklanır: * Yöneticiler yurttaşların oylarıyla değil, atama yoluyla seçilmelidir. * Yöneticiler hiyerarşisine alınacak kişiler liyakatleri esas alınarak yöneticilerce belirlenmelidir. * Yöneticiliğe uzanan yolda fırsat eşitliğinin sağlanması için kız ve erkek tüm çocuklar devlet tarafından yetiştirilip eğitilmelidir. * Bu eğitimde belirli aşamalarda sınavlar yapılmalı ve sınavlarda başarılı olamayanlar ekonomik çalışma alanlarına kaydırılmalı, başarılılara ise ezoterik doktrin dersleri verilmeye başlanmalıdır. * Ezoterik öğrenimde kuramsal ilkeleri öğrendiklerini kanıtlayanlar, uygulama deneyiminden oluşan bir eğitimden geçirilmeliler. * Bu eğitimden de geçenler arasından, kitaplardan öğrendiklerini gerçek dünyaya ve hayata uygulayabilecek ve başlıca ilgilerinin kamu refahı olduğunu gösterebilmiş olanlar, “yöneticiler vasî sınıfı”na seçilebilirler. * Bu sınıfa üye olmanın çekici gelmemesi için, bu sınıf üyelerinin toprakları, özel evleri, altınları olmamalı, yalnızca, fazla olmayan, sabit bir maaşları olmalıdır. Ayrıca bu kimselerin çeşitli sakıncaları olabileceğinden, evlilik yapmamaları gerekir. == Enstitü’nün gelişimi ve dağıtılması == Zamanla enstitü’nün gitgide güç kazanması Pisagorcular’a Croton site-devlet’in yönetimini ellerine almalarını sağlamıştı. Pisagor buraya gelmeden önce aristokratlardan (zengin yurttaşlardan) oluşan 1000’ler meclisince (senatosunca) yönetilen Croton, artık 300 inisiyeden oluşan bir konsey tarafından yönetiliyordu. Pisagor’cu yapılaşma, giderek Güney İtalya'nın diğer kentlerine ve Akdeniz’deki bazı adalara da sıçramaya başladı. Fakat çıkarları zedelenenler ve inisiyasyona alınmayanlar bir süre sonra karşılık vermekte gecikmediler. Bundan sonra gelişen olaylar hakkında kaynaklar farklı bilgiler vermektedir. Kimilerine göre Pisagor dahil en üst düzeyli inisiyelerin hemen hemen hepsi öldürülmüş, kimilerine göre de, Pisagor kaçmayı başarmış ve Metapontium kentinde yüz yaşına yaklaşırken eceliyle ölmüştür. == Pisagor’un bilim ve sanata katkıları == * Matematik ve astronomiye katkıları olmuştur. * Ürettiği bağıntıya Pisagor bağıntısı adını vermiştir. * Müziğin matematiksel oranlara indirgenebileceğini ortaya koymuş ve diatonik skalayı keşfetmiştir. * Günümüzde bazı bilim adamlarının çok sıcak baktığı “kürelerin müziği” adıyla bilinen “kürelerin armonisi” önermesini ortaya atmıştır. * Müzikle tedavi çalışmalarıyla tıbba katkıda bulunmuştur. * Bir iddiaya göre, Dünya’nın yuvarlak olduğunu ve ikili bir hareket içinde olduğunu biliyordu ve bunları yalnızca inisiyelerine açıklamıştı ki, bu açıklamaları, ezoterik doktrin yoluyla kuşaktan kuşağa aktarılarak bu bilgilerin kabulünde rol oynamıştır. * (3, 4, 5) ve (5, 12, 13) özel üçgenlerini bulmuştur * Çarpım tablosunu ilk olarak o kullandı. * İçine konulan içeceği adaletli dağıtılmasını sağlayan bir tür kupayı okulunda kullandı (Pisagor'un Adalet Kupası). == Ayrıca bakınız == * Pisagor Önermesi * Pisagorculuk * Pisagor inisiyasyonu * Pisagor'un Adalet Kupası == Kaynakça == * Plutarch, Kehanetin Hükmünü Kaybetmesi 22 S. 422 b = V. S. c. 16 * Simplicius, Aristoteles'in Fizik 23, 33'üne = V. S. 18 n 7 * Aetius V 30, 1 = Alkaion fr. 4 * Proklos, Platon'un Timaios I S. 176, 27'sine, Diehl <44 A 9'da> * Lukianos, Dans Sırasında Sürçme Üstüne 5 = 44 A 11 * Pisagorcular * Bu yemin şöyle: "Durmadan fışkıran doğanın ve kökünün kaynağını içeren dörtlük'ü soyumuza devretmiş olan onun adına hayır" * Tetraktys * fr. 1 * Macit Gökberk, Felsefe Tarihi, s.29 * Derman Bayladı, Pythagoras Bir Gizem Peygamberi, s.79 * Aristot., Metaph., A 5 986a 22. * Macit Gökberk, Felsefe Tarihi, s.30 * Laertios, Diogenes, Ünlü Filozofların Yaşamları ve Öğretileri, s.393 * Ahmet Arslan, İlkçağ Felsefe Tarihi Kitabı, s.142, s.147, s.148, s.149 ==Notlar== == Kaynakça == ==Bibliyografya== * * * * * ==Dış bağlantılar== * * * Kategori:MÖ 570 doğumlular Kategori:MÖ 495 yılında ölenler Kategori:MÖ 6. yüzyılda Antik Yunanlar Kategori:MÖ 6. yüzyıl filozofları Kategori:Antik Yunan matematikçiler Kategori:Din kurucuları Kategori:Pisagorcular Kategori:Vejetaryenler Kategori:Nümeroloji Kategori:Müzik felsefesi Kategori:Geometriciler
Pisagor
1,262
== Olaylar == * 1863 - Ziraat Bankası'nın kuruluşu. * 1910 - Meksika Devrimi başladı. * 1922 - Lozan Konferansı'nın açılış töreni yapıldı. * 1923 - Halk Fırkası, Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti örgütünü bünyesine aldı. * 1936 - İspanya İç Savaşı'nda faşist ayaklanmaya karşı Cumhuriyetçiler safında mücadele eden anarşist önderlerden Buenaventura Durruti öldürüldü. * 1939 - BBC Türkçe Servisi, yayınlarına başladı. * 1940 - Macaristan, Mihver Devletleri'ne katıldı. * 1943 - İstanbul Teknik Üniversitesi kuruldu. * 1945 - II. Dünya Savaşı'ndan sonra Nürnberg duruşmaları başladı. * 1947 - II. Elizabeth ile Philip Mountbatten Wesminster Katedrali'nde evlendiler. * 1959 - Birleşmiş Milletler, Çocuk Hakları Deklarasyonunu yayınladı. * 1959 - Birleşik Krallık, Avusturya, Danimarka, Norveç, Portekiz, İsveç ve İsviçre kısa adı EFTA olan Avrupa Serbest Ticaret Birliği anlaşmasını imzaladılar. * 1961 - Türkiye'de ilk koalisyon Hükümeti, Başbakan İsmet İnönü tarafından Adalet Partisi ve Cumhuriyet Halk Partisi'ne mensup bakanlarla kuruldu. * 1962 - Amerika Birleşik Devletleri, Küba ablukasına son verdi. * 1975 - İspanya'yı 36 yıl diktatörlükle yöneten, General Franco öldü. * 1979 - İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi ve Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekan Yardımcısı, Prof. Dr. Ümit Doğanay uğradığı saldırıda öldürüldü. * 1980 - Askerî Yargıtay Daireler Kurulu, Zekeriya Önge'yi öldürme suçundan idam cezası alan 19 yaşındaki Erdal Eren'in idamını onayladı. * 1984 - Evrende dünya dışı canlıların varlığını araştıran SETI kuruldu. * 1985 - Microsoft, Windows 1.0 piyasaya verildi. * 1989 - Birleşmiş Milletler, Çocuk Hakları Sözleşmesi kabul edildi. * 1992 - Namık Tarancı, uğradığı silahlı saldırı sonucu öldü. * 1994 - Dünya Halter Şampiyonası'nda Naim Süleymanoğlu, 64 kiloda 5 dünya rekoru kırdı ve 3 altın madalya aldı. * 1998 - İtalya, 12 Kasım'da Roma Hava Alanı'nda yakalanan PKK lideri Abdullah Öcalan'ı serbest bıraktı. * 2003 - El-Kaide bağlantılı eylemciler; İstanbul, Levent'teki HSBC Bankası Genel Müdürlüğü ve Beyoğlu'ndaki Birleşik Krallık Başkonsolosluğu'na bombalı saldırı düzenledi. 31 kişi öldü, 450'den fazla kişi yaralandı. *2022 - 2022 FIFA Dünya Kupası başladı. == Doğumlar == * 270 - II. Maximinus, Roma ve Bizans imparatoru (ö. 313) * 1858 - Selma Lagerlöf, İsveçli yazar ve Nobel Edebiyat Ödülü sahibi (ö. 1940) * 1880 - Miheil Cavahişvili, Gürcü yazar (ö. 1937) * 1886 - Karl von Frisch, Avusturyalı etolog ve Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü sahibi (ö. 1982) * 1889 - Edwin Hubble, Amerikalı astronom (ö. 1953) * 1923 - Nadine Gordimer, Güney Afrikalı yazar ve Nobel Edebiyat Ödülü sahibi (ö. 2014) * 1925 - Robert F. Kennedy, Amerikalı siyasetçi (John F. Kennedy'nin ardından, bir suikast sonucu hayatını kaybeden ABD Adalet Bakanı) (ö. 1968) * 1927 - Joyce Brothers, Amerikalı psikolog (ö. 2013) * 1930 - Christine Arnothy, Macar yazar (ö. 2015) * 1936 - Don DeLillo, Amerikalı yazar * 1940 - Ediz Hun, Türk sinema oyuncusu ve siyasetçi * 1940 - Özkan Sümer, Türk eski futbolcu ve teknik direktör (ö. 2020) * 1942 - Bob Einstein, Amerikalı komedyen ve oyuncu (ö. 2019) * 1942 - Joe Biden, Amerikalı siyasetçi, ABD'nin 46. başkanı ve ABD'nin 47. başkan yardımcısı * 1945 - Emel Sayın, Türk ses sanatçısı * 1946 - Ali Uyandıran, Türk sinema, tiyatro ve dizi oyuncusu * 1946 - Özer Baykay, Türk öğretim üyesi, ekonomist, siyasetçi ve yazar (ö. 1981) * 1956 - Bo Derek, Amerikalı sinema oyuncusu * 1956 - Ali Rıza Öztürk, Türk siyasetçi * 1961 - Erol Kemah, Türk grekoromen güreşçi * 1962 - Kamil Okyay Sındır, Türk ziraat mühendisi ve siyasetçi * 1967 - Teoman, Türk rock müzik sanatçısı ve söz yazarı * 1970 - Melda Arat, Türk sinema ve dizi oyuncusu * 1970 - Phife Dawg, Amerikalı hip hop müzisyeni * 1970 - Mansur bin Zaid el-Nehyan, Birleşik Arap Emirlikleri'nde politikacı ve Abu Dabi iktidar ailesinin üyesi * 1971 - Joel McHale, Amerikalı komedyen * 1972 - Paulo Figueiredo, Angolalı millî futbolcu * 1972 - İskender Suveyh, Tunuslu millî futbolcu * 1972 - Tatiana Turanskaya, Transdinyesterli politikacı * 1973 - Masaya Honda, Japon eski futbolcu * 1974 - Claudio Husaín, Arjantinli millî futbolcu * 1975 - Joshua Gomez, Amerikalı oyuncu * 1976 - Mahmud A. Asrar, Türk çizgi roman sanatçısı * 1976 - Muhammed Bereket, Mısırlı millî futbolcu * 1976 - Nebojša Stefanović, Sırp siyasetçi * 1976 - Atsushi Yoneyama, Japon eski millî futbolcu * 1976 - Ji Yun-Nam, Kuzey Koreli eski millî futbolcu * 1977 - Daniel Svensson, İsveçli müzisyen * 1977 - Josh Turner, county ve gospel şarkıcısı ve aktör * 1978 - Elif Sönmez, Türk oyuncu * 1978 - Nadine Velazquez, Amerikalı oyuncu ve model * 1979 - Dmitri Bulıkin, Rus millî futbolcu * 1980 - Dilnaz Ahmediyeva, Uygur kökenli Kazak şarkıcı ve oyuncu * 1981 - Carlos Boozer, Amerikalı eski basketbolcu * 1981 - Güler, Türk şarkıcı * 1981 - Yuko Kawaguchi, Japon-Rus buz patencisi * 1981 - Andrea Riseborough, İngiliz oyuncu * 1981 - İbrahim Toraman, Türk millî futbolcu * 1982 - Shermine Shahrivar, Alman manken ve oyuncu * 1982 - Fabián Villaseñor, Meksikalı futbolcu * 1983 - Dele Aiyenugba, Nijeryalı futbolcu * 1983 - Future, Amerikalı rapçi * 1985 - Eric Boateng, Büyük Britanyalı profesyonel basketbolcu * 1985 - Selim Gülgören, Türk şarkıcı ve oyuncu * 1985 - Maria Mukhortova, Rus buz patenci * 1985 - Themistoklis Tzimopoulos, Yunan asıllı Yeni Zelandalı millî futbolcu * 1986 - Josh Carter, Amerikalı profesyonel basketbolcu * 1986 - Edder Delgado, Honduraslı millî futbolcu * 1986 - Özer Hurmacı, Türk millî futbolcu * 1986 - Oliver Sykes, İngiliz müzisyen * 1986 - William, Brezilyalı futbolcu * 1987 - Ben Hamer, İngiliz futbolcu * 1987 - Valdet Rama, Arnavut futbolcu * 1988 - Roberto Rosales, Venezuelalı millî futbolcu * 1989 - Cody Linley, Amerikalı genç oyuncu * 1989 - Agon Mehmeti, Arnavut millî futbolcu * 1989 - Sergey Polunin, Ukraynalı balet * 1989 - Eduardo Vargas, Şilili millî futbolcu * 1990 - Toko, Kongolu futbolcu * 1991 - Irene Esser, Miss Venezuela 2011 tacını takmış 58. güzellik kraliçesi * 1991 - Anthony Knockaert, Fransız futbolcu * 1992 - Amit Guluzade, Azeri millî futbolcu * 1994 - Timothy Kitum, Kenyalı orta mesafeci * 1995 - Michael Clifford, Avustralyalı müzisyen * 1995 - Kyle Snyder, Amerikalı güreşçi * 1996 - Denis Zakaria, İsviçreli futbolcu == Ölümler == * 284 - Numerianus, Aralık 283 - Kasım 284 tarihleri arasında Roma imparatoru * 855 - Theoktistos, Bizans bürokrat * 1559 - Frances Brandon, 1. Suffolk Dükü Charles Brandon ile Mary Tudor (Fransa kraliçesi)Mary Tudor'un ikinci çocukları ve ilk kızları (d. 1517) * 1624 - İmâm-ı Rabbânî, Hint İslâm âlimi ve tasavvuf önderi (d. 1564) * 1651 - Mikołaj Potocki, 1637'den 1646'ya kadar Polonya-Litvanya Birliği'nin üyesi Leh asilzade, 1646'dan 1651'e kadar kraliyet hetmanı, 1636'dan 1646'ya kadar Bracław Voyvodalığı valisi (d. 1595) * 1737 - Caroline, Kral II. George’un eşi olarak Büyük Britanya ve İrlanda Kraliçesi (d. 1683) * 1764 - Christian Goldbach, Rus matematikçi (d. 1690) * 1811 - Sebastiano Giuseppe Danna, İtalyan general (d. 1757) * 1894 - Anton Grigoryeviç Rubinstein, Rus bestekâr ve piyanist (d. 1829) * 1903 - Gaston de Chasseloup- Laubat, Fransız otomobil yarışçısı (d. 1867) * 1910 - Lev Nikolayeviç Tolstoy, Rus romancı (d. 1828) * 1918 - John Bauer, İsveçli ressam (d. 1882) * 1921 - Henry Hyndman, İngiliz Marksis (d. 1842) *1925 - Danimarkalı Alexandra, Kral VII. Edward'ın eşi olarak Birleşik Krallık ve İngiliz Dominyonları Kraliçesi ve Hindistan İmparatoriçesi (d. 1844) *1936 - Buenaventura Durruti, İspanyol anarşist, devrimci ve sendikalist (d. 1896) * 1938 - Galli Maud, Norveç Kraliçesi (d. 1869) * 1942 - Jack Greenwell, İngiliz futbolcu ve teknik direktör (d. 1884) * 1945 - Francis William Aston, Britanyalı kimyager, fizikçi ve Nobel Kimya Ödülü sahibi (d. 1877) * 1947 - Wolfgang Borchert, Alman yazar (d. 1921) * 1949 - Wakatsuki Reijirō, Japonya'nın 15. başbakanı (d. 1866) * 1950 - Francesco Cilea, İtalyan besteci ve müzik eğitimcisi (d. 1866) * 1952 - Emsalinur Kadınefendi, II. Abdülhamid'in yedinci eşi (d. 1866) * 1952 - Benedetto Croce, İtalyan filozof (d. 1866) * 1954 - Clyde Vernon Cessna, Amerikalı mucit ve iş insanı (d. 1879) * 1975 - Francisco Franco, İspanyol asker ve İspanya Devlet Başkanı (d. 1892) * 1979 - Ümit Doğanay, Türk akademisyen ve İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekan Yardımcısı (suikast) * 1980 - Turhan Kapanlı, Türk siyasetçi (d. 1916) * 1989 - Leonardo Sciascia, İtalyan yazar ve siyasetçi (d. 1921) * 1992 - Namık Tarancı, Türk gazeteci ve Gerçek dergisi muhabiri (suikast) (d. 1955) * 1995 - Sergey Grinkov, Sovyet Rus buz patencisi (d. 1967) * 1999 - Amintore Fanfani, İtalyan siyasetçi (d. 1908) * 2000 - Barbara Sobotta, Polonyalı kısa mesafe koşucusu (d. 1936) * 2003 - David Dacko, Orta Afrikalı öğretim görevlisi ve siyasetçi (d. 1930) * 2003 - Roger Short, Birleşik Krallık'ın İstanbul Başkonsolosu (d. 1944) * 2003 - Kerem Yılmazer, Türk tiyatro oyuncusu (d. 1945) * 2006 - Robert Altman, Amerikalı yönetmen (d. 1925) * 2007 - Ian Smith, Rhodesialı çiftçi, savaş pilotu ve politikacı (d. 1919) * 2012 - William Grut, İsveçli modern pentatlet (d. 1914) * 2012 - Cemil Özeren, Türk müzisyen ve rock şarkıcısı (d. 1966) * 2013 - Sylvia Browne, Amerikalı psişik medyum ve yazar (d. 1936) * 2013 - Dieter Hildebrandt, Alman kabare ve tiyatro oyuncusu (d. 1927) * 2016 - Gabriel Badilla, Kosta Rikalı eski millî futbolcu (d. 1984) * 2016 - Konstantinos Stefanopulos, Yunan siyasetçi (d. 1926) * 2017 - Janusz Wójcik, Polonyalı millî futbolcu ve teknik direktör (d. 1953) * 2018 - Roy Bailey, İngiliz sosyalist görüşlü halk müziği şarkıcısı, söz yazarı ve gitarist (d. 1935) * 2018 - Robert Blythe, Britanyalı-Galli oyuncu ve seslendirme sanatçısı (d. 1947) * 2018 - James H. Billington, Amerikalı akademisyen ve kütüphaneci (d. 1929) * 2018 - Aaron Klug, Litvanya doğumlu Britanyalı kimyager ve biyofizikçi (d. 1926) * 2018 - Eimuntas Nekrošius, Litvanyalı tiyatro yönetmeni (d. 1952) * 2019 - Mary L. Good, Amerikalı organik kimyager, eczacı, siyasetçi ve bilim insanı (d. 1931) * 2019 - John Mann, Kanadalı halk, rock müziği sanatçısı, söz yazarı ve aktör (d. 1962) * 2019 - Michael J. Pollard, Amerikalı karakter oyuncusu, komedyen ve dublaj sanatçısı (d. 1939) * 2020 - Ernesto Canto, Meksikalı yol yürüyüşü (d. 1959) * 2020 - Marian Cycoń, Polonyalı siyasetçi (d. 1940) * 2020 - Jacques Déprez, Fransız engelli koşucu (d. 1938) * 2020 - June Furlong, İngiliz model (d. 1930) * 2020 - Sırp Patrik Irinej, Sırp Ortodoks Kilisesi'nin 45. patriği (d. 1930) * 2020 - Judith Jarvis Thomson, Amerikalı ahlâk filozofu ve metafizikçi (d. 1929) * 2020 - Rita Sarkisyan, Eski Ermenistan Devlet Başkanı Serj Sarkisyan'ın eşi ve Ermenistan'ın Eski first lady'si (d. 1962) * 2022 - Hıncal Uluç, Türk gazeteci ve yazar (d. 1939) == Tatiller ve özel günler == * Dünya Çocuk Hakları Günü * Nefret Suçu Mağduru Transları Anma Günü *1120 20
20 Kasım
1,256
Ford Motor Company, Henry Ford tarafından Detroit, Michigan, ABD'de 16 Haziran 1903 tarihinde kuruldu. Şu anda merkezi Dearborn, Michigan'dadır. Michigan'da dünyada ilk otomobil üretimine adım atan otomotiv sektörü liderlerinden Ford Motor Company, 6 kıtada 200 pazarda araç üretip dağıtmaktadır. Dünya genelinde yaklaşık 187.000 çalışanı vardır . 2007 yılı cirosu 172,455 Milyar dolardır. Ford Motor Company’nin ana ve bağlı otomotiv markaları; Aston Martin, Ford, Lincoln ve Mercury’dir. Otomotivle ilgili hizmet kuruluşları Ford Motor Credit Company ve Hertz’i de kapsamaktadır. Ford Jaguar ve Land Rover'i 2008 yılında bir Hint şirketi olan Tata'ya, Volvo'yu ise 2009 yılında bir Çin şirketi olan Geely'e satmıştır. Ford oldukça yüksek sayıda üretime geçerken endüstrinin de genel anlamda gelişmesinde büyük rol oynadı. Ford, Eli Whitney'nin düşüncelerini kullanarak değişebilir parçaları kullanıyordu. Böylelikle, arabalar daha düşük masraflarda üretilebiliyor ve yenilenebiliyordu. == Tarihi == 12 kişinin 28.000 dolar yatırım yaparak kurduğu Ford günümüzde en fazla otomobil satan markalardan biri konumundadır. Şirket ilk arabasını 20 Temmuz 1903 yılında yapmıştır. Daha sonra Henry Ford'un şirket ve fabrika çalışanlarına da otomobil sahibi olabilme olanağı sunarak geliştirdiği Ford Model T 1908 yılında piyasaya sunulmuştur. Henry Ford'un seri üretim metodunu bulmasının üretim hızını arttırması ve maliyetleri düşürmesiyle beraber 1913 yılında 12.5 saat olan şasi üretimi süresi 2 saat 40 dakikaya düşmüştür. Bunun yanı sıra Ford, aynı dönem içerisinde çalışanlarının maaşlarını 2 katına çıkararak günlük 9 saatlik çalışma sürelerini de 8 saate düşürmüştür. Rakip şirketler bunu kapitalizme uygun görmese de yıl sonunda Ford Amerika'daki tüm arabaların %50'sini üretiyordu. 1918 yılında ise, ülkedeki arabaların yarısı Model T olmuştu. Bunun yanı sıra, bu modelin fabrika çıkış renginin siyah olmasının sebebi de siyah boyanın en hızlı kuruyan boya olmasıydı. 1927 yılında Model T yerini Ford Model A'ya bıraktı. I. Dünya Savaşı sonrasında yaşanan Amerika'daki Büyük Buhran döneminde ise, Amerika'daki tüm şirketlerde olduğu gibi Ford da bir çöküntü yaşadı ve birçok fabrikasını kapatmak zorunda kaldı. II. Dünya Savaşı döneminde tank üreterek şirket ayakta kalmaya çabalarken savaş sonrasında Ford tekrar eski günlerine dönmeye başladı. 1955 yılında halka açılan Ford, sonraki yıllarda Kanada, Meksika, Birleşik Krallık, Almanya, Brezilya, Arjantin, Avustralya, Güney Afrika ve Türkiye başta olmak üzere birçok ülkede fabrikalar açtı. Türkiye'deki ortaklığı %51 The Ford Motor Company, %49'u Otosan AŞ olarak başladı. 3 Ekim 1997 tarihinde imzalanan bir anlaşma ile Ford ve Otosan hisselerini eşitledi. Böylece Otosan A.Ş. yeni ismiyle Ford Otomotiv Sanayi AŞ, yani Ford Otosan ortaya çıkmış oldu. 1997 yılında ortaklık eşitlenmesinden sonra Ford Avrupa'nın, ekonomik bulmadığı için askıya aldığı bir proje, Türkiye'nin üretim kabiliyeti ve ekonomik koşulları nedeniyle Türkiye'ye aktarıldı. Bu projenin gerçekleştirilebilmesi için 150.000 adetlik bir kapasiteye ihtiyaç vardı ve İstanbul fabrikası bunun için uygun değildi. Böylece yeni bir yer arayışına başlandı. Birkaç alternatif yer değerlendirildi, sonunda Gölcük'te deniz yoluna açık bir arsa bulundu. Ulaşılan bu seviye ile Ford Otosan Kocaeli Fabrikası, Avrupa Ford Fabrikaları arasında denetçiler tarafından 2002, 2003, 2004 ve 2005 yıllarında "Best Plant In The World" olarak adlandırıldı ve en iyi notu elde edip birinci oldu. Bir dönem Ferrari'yi satın alan Ford, Enzo Ferrari'nin yarış takımını Ford'un yönetmesini istememesiyle bu anlaşmayı bozdu. Bunun peşinden gelen büyük bir rekabet; Ford'un GT40 modeli ile Ferrari'yi yenmesiyle sona erdi. Bunun ardından bu efsane model hem yarışlardan, hem de üretimden çekildi. Ford'un merkezi günümüzde Dearborn, Michigan, Amerika Birleşik Devletleri'nde bulunmaktadır. Bünyesinde Mercury, Lincoln'u da bulunduran Ford ayrıca Mazda'ya da ortaktır. Bunun yanı sıra Amerika Birleşik Devletleri'nin en büyük araba kiralama şirketlerinden biri olan Hertz'in de sahibidir. 2005 yılında spor modeli Ford Mustang'e yeni bir yüz sunmuş olan Ford, tasarımında eski Mustang'in ruhunu yansıtan agresif çizgilerini koruyarak 3 farklı modelle beğenileri toplamıştır. 45 yıldır Mustang efsanesini üreten Ford, 2010 modeliyle Mustang'e yeni bir boyut getirmiştir. == Modeller == Binek Araçlar * Ford Ka * Ford Fiesta * Ford Fusion * Ford Focus * Ford Focus CC * Ford Mondeo * Ford Taurus * Ford Five Hundred * Ford Freestar * Ford Flex * Ford Windstar * Ford Edge * Ford EcoSport * Ford Puma * Ford C-MAX * Ford S-MAX * Ford Galaxy * Ford Focus RS * Ford Focus ST * Ford Falcon * Ford Falcon * Ford Thunderbird * Ford Falcon * Ford Anglia * Ford Crown Victoria * Ford Capri * Ford Corcel * Ford Cortina * Ford Cougar * Ford Granada * Ford GT * Ford GT40 * Ford Mustang Mach-E * Ford Taunus * Ford Taurus * Ford Tempo * Ford Escort * Ford Orion * Ford Puma * Ford Probe * Ford Scorpio Spor Araçlar * Ford GT40 * Ford GT * Ford Mustang Ticari Araçlar * Ford Transit * Ford Transit Connect * Ford Transit Courier * Ford Tourneo Connect * Ford Tourneo Courier * Ford Tourneo Custom * Ford Ranger * Ford Maverick * Ford E-Series * Ford F-Series Super Duty * Ford Excursion * Ford B Series * Ford Cargo * Ford Ka Van * Ford Fiesta Van * Ford F-MAX Arazi Araçları * Ford Kuga * Ford Explorer * Ford Explorer Sport Trac * Ford Escape * Ford Expedition * Ford Bronco == Galeri == Dosya:Focus front 2005 10 16.jpg|Ford Focus Dosya:Ford Fusion front 20070912.jpg|Ford Fusion Dosya:2006 Ford Five Hundred.jpg|Ford Five Hundred Dosya:Ford Mondeo front 20080303.jpg|Ford Mondeo Dosya:FordFiesta6.jpg|Ford Fiesta Dosya:Ford Granada front 20080127.jpg|Ford Granada StationWagon == Kaynakça == == Dış bağlantılar == * Ford Resmi Web Sitesi * Ford Otosan Kurumsal Web Sitesi * Kategori:Çim ve bahçe traktörleri Kategori:Formula 1 motor üreticileri Kategori:Amerika Birleşik Devletleri merkezli otomotiv şirketleri Kategori:Otomobil markaları Kategori:Kamyon üreticileri Kategori:Otomobil üreticileri Kategori:Otobüs üreticileri Kategori:Dearborn, Michigan Kategori:1900'lerde Michigan'da kurulan oluşumlar Kategori:1903'te Amerika Birleşik Devletleri'nde kurulan oluşumlar Kategori:1903'te kurulan imalat şirketleri Kategori:Amerika Birleşik Devletleri'ndeki otomobil üreticileri
Ford Motor Company
1,253
== Olaylar == * 1775 - Amerikan Devrimi başladı. Sömürgeci İngiliz birlikleri ile bağımsızlık savaşçıları, Massachusetts eyaletinin Lexington kentinde ilk çatışmaya girdi. * 1904 - Toronto'nun büyük bir kısmı, çıkan yangında harabeye döndü. * 1909 - Jeanne d'Arc, azize ilan edildi. * 1926 - Türk karasularında her türlü denizcilik işlerini Türk vatandaşlarına tahsis eden ve yabancıların kabotaj hakkına son veren Kabotaj Kanunu kabul edildi. * 1927 - Mae West'in "Sex" adlı oyundaki rolü, müstehcen bulunarak 10 gün hapse mahkûm oldu. * 1934 - Shirley Temple, Stand Up and Cheer adlı filmde ilk rolünü oynadı. * 1938 - Kırşehir ve çevresindeki 6,6 büyüklüğündeki depremde 149 kişi öldü. * 1943 - İsviçreli kimyager Albert Hofmann, çavdar mahmuzundan ürettiği LSD'nin etkilerini yaşayan ilk insan oldu. * 1943 - II. Dünya Savaşı: Alman askerleri Yahudileri toplamak için Varşova Gettosu'na girdi. * 1947 - Hindistan'da Kongre Partisi, ülkenin Hindistan ve Pakistan olarak iki ayrı devlete bölünmesini kabul etti. * 1948 - Amerika Birleşik Devletleri, yeni bir atom silahını Marshall Adaları'nda denedi. * 1951 - General Douglas MacArthur, Ordu'dan emekli olarak ayrıldı. * 1956 - Monako Prensi III. Rainier ile Amerikalı sinema oyuncusu Grace Kelly, Monte Carlo'da evlendi. Tören için 25 ülkenin temsilcileri Monako'ya geldi. * 1961 - 27 Mayıs'tan sonra ilk basın mahkûmiyeti: Ahmet Emin Yalman, 25 lira ağır para cezasına çarptırıldı. * 1961 - Küba'ya karşı yapılan Domuzlar Körfezi Çıkarması, ABD açısından başarısızlıkla sonuçlandı. * 1964 - Ford, Mustang modelini piyasaya sundu. * 1969 - Milliyetçi Hareket Partisi lideri Alparslan Türkeş, "doğum kontrolü suikasttır" dedi. * 1971 - Sierra Leone'de cumhuriyet ilan edildi. * 1971 - İlk uzay istasyonu Salyut 1, uzaya fırlatıldı. * 1971 - Amerikalı seri katil Charles Manson, aralarında Roman Polanski'nin hamile eşi Sharon Tate'in de olduğu beş kişiyi öldürdüğü için idam cezası aldı, cezası ömür boyu hapse çevrildi. * 1975 - Hindistan'ın ilk uydusu olan "Aryabhata" fırlatıldı. * 1980 - Ajda Pekkan, Eurovision Şarkı Yarışması'nda Şanar Yurdatapan'ın düzenlediği "Petrol" adlı şarkıyla, 19 yarışmacı arasında 15'inci oldu. * 1987 - Simpsonlar, televizyonda gösterime girdi. * 1989 - USS Iowa zırhlısının top taretlerinin birindeki patlama, 47 denizcinin ölümüne yol açtı. * 1995 - Amerika Birleşik Devletleri'nin Oklahoma eyaletinde Alfred P. Murrah Federal Binası bombalandı, 168 kişi ölü. * 1999 - Almanya Federal Meclisi (Bundestag), Bonn'dan Berlin'e taşındı. * 2000 - Filipinler Havayolları'na ait Boeing 737-200 tipi bir yolcu uçağı, Davao (Filipinler) şehri yakınlarında düştü: 131 kişi öldü. * 2002 - İBDA/C'nin lideri Salih Mirzabeyoğlu'nun idam kararı, Yargıtay tarafından onandı. * 2005 - Katolik dünyasının yeni Papa'sı 78 yaşındaki Alman Kardinal Joseph Ratzinger oldu. Yeni Papa'nın, XVI. Benedictus adını kullanacağı belirtildi. * 2009 - Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde VIII. dönem milletvekili seçimleri yapıldı. Oyların %43.97'sini alan Ulusal Birlik Partisi 26 milletvekili, %29.34'ünü alan Cumhuriyetçi Türk Partisi 15 milletvekili çıkardı. Bu sonuca göre, UBP tek başına Hükûmeti kuracak çoğunluğa sahip oldu. * 2021 - NASA'nın Ingenuity helikopteri, başka bir gezegende (Mars'ta) uçan ilk makine oldu. == Doğumlar == * 1686 - Vasili Tatişçev, Rus İmparatorluk devlet adamı, tarihçi, filozof ve etnograf (ö. 1750) * 1721 - Roger Sherman, Amerikalı hukukçu ve siyasetçi (ö. 1793) * 1793 - I. Ferdinand, Avusturya İmparatoru (ö. 1875) * 1814 - Amédée Achard, Fransız şair ve gazeteci (ö. 1875) * 1832 - José Echegaray y Eizaguirre, İspanyol yazar ve Nobel Edebiyat Ödülü sahibi (ö. 1916) * 1867 - Elvira Rawson de Dellepiane, Arjantinli doktor. * 1882 - Getúlio Vargas, Brezilya Devlet Başkanı (ö. 1954) * 1883 - Richard von Mises, Avusturyalı bilim insanı ve matematikçi (ö. 1953) * 1886 - Hiroshi Ōshima, Japon asker ve bürokrat (ö. 1975) * 1889 - Otto Georg Thierack, Alman Nazi politikacı ve hukukçu (ö. 1946) * 1897 - Jiroemon Kimura, Japon süper asırlık (ö. 2013) * 1898 - Constance Alice Talmadge, Amerikalı sessiz sinema dönemi oyuncu (ö. 1973) * 1899 - George O'Brien, Amerikalı sinema oyuncusu (ö. 1985) * 1899 - Cemal Tollu, Türk ressam (ö. 1968) * 1903 - Eliot Ness, Amerikalı federal ajan (ö. 1957) * 1912 - Glenn T. Seaborg, Amerikalı kimyacı ve Nobel Kimya Ödülü sahibi (ö. 1999) * 1917 - Sven Hassel, Danimarka doğumlu asker ve savaş romanı yazarı (ö. 2012) * 1922 - Erich Hartmann, II. Dünya Savaşı'nda Nazi Almanyası Hava Kuvvetleri'nde Luftwaffe avcı savaş uçağı pilotu (ö. 1993) * 1925 - Hugh O'Brian, Amerikalı oyuncu (ö. 2016) * 1932 - Fernando Botero, Kolombiyalı modern sanat ressamı * 1933 - Jayne Mansfield, Amerikalı sinema oyuncusu (ö. 1967) * 1934 - Salvador Sánchez-Terán, İspanyol siyasetçi (ö. 2022) * 1935 - Dudley Moore, İngiliz oyuncu ve komedyen (ö. 2002) * 1936 - Wilfried Martens, Flaman Belçikalı bir politikacı (ö. 2013) * 1937 - Joseph Estrada, Filipinli politikacı ve eski aktör * 1944 - James Heckman, Amerikalı ekonomist * 1944 - Cemalettin Sarar, Türk iş insanı ve Sarar Giyim Yönetim Kurulu Başkanı * 1946 - Duygu Asena, Türk gazeteci ve yazar (ö. 2006) * 1946 - Tim Curry, İngiliz aktör, seslendirme sanatçısı ve şarkıcı * 1950 - Jacques Herzog, İsviçreli mimar * 1950 - Yüksel Uzel, Türk ses sanatçısı * 1954 - Trevor Francis, İngiliz millî futbolcu ve teknik direktör * 1957 - Mukesh Ambani, Hint iş insanı * 1960 - Nuh Ömer Çetinay, Türk şair ve mimar * 1965 - Galip Öztürk, Türk iş insanı ve Metro Şirketler Grubu'nun sahibi * 1968 - III. Mswati, 1986'dan beri görev başında olan Esvatini kralı * 1970 - Kelly Holmes, İngiliz atlet * 1972 - Binnur Kaya, Türk oyuncu * 1972 - Rivaldo, Brezilyalı futbolcu * 1974 - Başak Köklükaya, Türk oyuncu * 1976 - Sertan Güriz, Türk futbolcu ve teknik direktör * 1978 - James Franco, Amerikalı oyuncu * 1978 - Gabriel Heinze, Arjantinli futbolcu * 1979 - Kate Hudson, Amerikalı yapımcı, yönetmen ve aktris * 1981 - Catalina Sandino Moreno, Kolombiyalı oyuncu * 1981 - Dmitro Kuleba, Ukraynalı politikacı ve Ukrayna Dışişleri Bakanı * 1981 - Hayden Christensen, Kanadalı oyuncu * 1982 - Kadir Doğulu, Türk oyuncu ve manken * 1984 - Kelen Coleman, Amerikalı oyuncu * 1984 - Lee Da-hae, Güney Kore asıllı Avustralyalı oyuncu * 1985 - Nicolas Maurice-Belay, Fransız futbolcu * 1986 - Alessio Alessandro, Belçikalı futbolcu * 1986 - Candace Parker, Amerikan basketbolcu * 1987 - Joe Hart, İngiliz futbolcu * 1987 - Mariya Şarapova, Rus tenisçi * 1987 - Oksana Akinşina, Rus oyuncu * 1988 - Luka Karabatić, Fransız hentbolcu * 1989 - Simu Liu, Kanadalı oyuncu * 1990 - Denis Harmaş, Ukraynalı futbolcu * 1991 - Kelly Olynyk, Kanadalı basketbolcu * 1991 - Russ Smith, Amerikalı basketbolcu * 1992 - Marko Todorović, Karadağlı basketbolcu * 1992 - Marshmello, Amerikalı DJ * 1994 - Halit Kadirov, Çeçen futbolcu * 2001 - Deniz Selin Ünlüdağ, Türk eskrimci * 2002 - Loren Gray, Pensilvanyalı İnternet fenomeni ve şarkıcıdır == Ölümler == * 65 - Lucius Annaeus Seneca, Romalı düşünür, devlet adamı ve oyun yazarı (d. MÖ 4) * 1054 - IX. Leo, Katolik Kilisesi'nin 152. Papası (d. 1002) * 1390 - II. Robert, İskoçya Kralı (d. 1316) * 1506 - Marcus Antonius Coccius Sabellicus, Venedikli tarihçi (d. 1436) * 1552 - Olaus Petri, İsveçli Lüterci din adamı, yazar ve yargıç (d. 1493) * 1560 - Philipp Melanchthon, Alman filolog, filozof, teolog ve şair (d. 1497) * 1578 - Uesugi Kenshin, Japon daimyō (d. 1530) * 1588 - Paolo Veronese, Venedikli ressam (d. 1528) * 1689 - Christina, İsveç Kraliçesi (d. 1626) * 1768 - Canaletto, İtalyan ressam (d. 1697) * 1824 - George Gordon Byron, İngiliz şair ve yazar (d. 1788) * 1831 - Johann Gottlieb Friedrich von Bohnenberger, Alman astronom (d. 1765) * 1878 - Władysław Tarnowski, Polonyalı şair, oyun yazarı, piyanist ve besteci (d. 1836) * 1881 - Benjamin Disraeli, İngiltere Başbakanı (d. 1804) * 1882 - Charles Darwin, İngiliz biyolog (d. 1809) * 1885 - Nikolay Kostomarov, Rus ve Ukraynalı tarihçi, yazar ve şair (d. 1817) * 1899 - Édouard Pailleron, Fransız şair, oyun yazarı ve gazeteci (d. 1834) * 1906 - Pierre Curie, Fransız fizikçi ve Nobel Fizik Ödülü sahibi (d. 1859) * 1914 - Charles Sanders Peirce, Amerikalı filozof (d. 1839) * 1916 - Colmar von der Goltz, Alman subay (Osmanlı ve Alman ordularında mareşal rütbesi sahibi) (d. 1843) * 1919 - Andrei Eberhardt, Alman kökenli Rus İmparatorluk Donanması Amirali (d. 1859) * 1949 - Ulrich Salchow, İsveçli buz patenci (d. 1877) * 1949 - Stephen Samuel Wise, Yahudi haham ve siyonist lider (d. 1874) * 1958 - Haykanuş Danielyan, Ermeni opera şarkıcısı (d. 1893) * 1959 - Wilhelm Nestle, Alman felsefeci ve dil bilimci (d. 1865) * 1963 - Vicente Ferreira da Silva, Brezilyalı filozof (d. 1916) * 1966 - Väinö Tanner, Finlandiya Başbakanı (d. 1881) * 1967 - Konrad Adenauer, Alman devlet adamı (d. 1876) * 1973 - Hans Kelsen, Avusturyalı-Amerikalı hukukçu (d. 1881) * 1979 - Wilhelm Bittrich, Alman SS Obergruppenführer ve Waffen-SS generali (d. 1894) * 1983 - Şahan Natali, Ermeni yazar (d. 1884) * 1987 - Maxwell Taylor, Amerikalı asker ve diplomat (d. 1901) * 1989 - Daphne du Maurier, İngiliz romancı ve oyun yazarı (d. 1907) * 1993 - David Koresh, Amerikalı dinî lider ve müzisyen (d. 1959) * 1993 - Sabahattin Kudret Aksal, Türk şair, öykücü ve oyun yazarı (d. 1920) * 1994 - Turgut Boralı, Türk sinema sanatçısı (d. 1923) * 1998 - Octavio Paz, Meksikalı diplomat, yazar ve Nobel Edebiyat Ödülü sahibi (d. 1914) * 2004 - John Maynard Smith, İngiliz evrimsel biyolog ve genetikçi (d. 1920) * 2005 - Erkki Penttilä, Fin güreşçi (d. 1932) * 2005 - George Pan Cosmatos, Yunan asıllı İtalyan film yönetmeni (d. 1941) * 2007 - Helen Walton, Amerikalı iş insanı ve Walmart'ın Yönetim Kurulu Üyesi (d. 1919) * 2007 - Jean-Pierre Cassel, Fransız aktör (d. 1932) * 2008 - Ayvaz Gökdemir, Türk siyasetçi (d. 1942) * 2008 - Germaine Tillion, Fransız etnolog (d. 1907) * 2009 - J.G. Ballard, İngiliz romancı (d. 1930) * 2010 - Burkhard Ziese, Alman teknik direktör (d. 1944) * 2010 - Guru (Keith Edward Elam), Amerikalı rapçi (d. 1961) * 2011 - Ali Balkaya, Türk futbolcu (d. 1989) * 2011 - Elisabeth Sladen, İngiliz oyuncu (d. 1946) * 2012 - Levon Helm, Amerikalı rock müzisyeni ve The Band üyesi (d. 1940) * 2012 - Ümit Ömer Sevinç, Türk aşçı, eğitimci ve yemek uzmanı (d. 1952) * 2013 - Allan Franklin Arbus, Amerikalı moda fotoğrafçısı, dizi ve sinema oyuncusu (d. 1918) * 2013 - François Jacob, Fransız biyolog (d. 1920) * 2015 - Oktay Sinanoğlu, Türk kuantum kimyacısı ve moleküler biyolog (d. 1934) * 2016 - Estelle Balet, İsviçreli snowboardcu (d. 1994) * 2016 - Patricio Aylwin, Şilili siyasetçi ve avukat (d. 1918) * 2016 - Ronit Elkabetz, İsrailli oyuncu, senaryo yazarı ve sinema yönetmeni (d. 1964) * 2016 - Walter Kohn, Amerikalı fizikçi ve Nobel Kimya Ödülü sahibi (d. 1923) * 2017 - Aaron Hernandez, Amerikalı futbolcu (d. 1989) * 2017 - Bülent Kayabaş, Türk sinema ve tiyatro sanatçısı (d. 1945) * 2019 - Martin Böttcher, Alman film müziği bestecisi, aranjör, söz yazarı ve orkestra şefi (d. 1927) * 2019 - Massimo Marino, İtalyan televizyon yapımcısı ve oyuncu (d. 1960) * 2019 - Patrick Sercu, Belçikalı bisiklet yarışçısı (d. 1944) * 2020 - Philippe Nahon, Fransız aktör (d. 1938) * 2020 - Sergio Onofre Jarpa, Şilili siyasetçi (d. 1921) * 2021 - Edward William Abel, Britanyalı kimyager (d. 1931) * 2021 - Walter Mondale, Amerikalı siyasetçi (d. 1928) * 2021 - James Steinman, Amerikalı besteci, şarkıcı, söz yazarı, müzik yapımcısı ve oyun yazarı (d. 1947) * 2022 - Kane Tanaka, Japon süper asırlık (d. 1903) == Tatiller ve özel günler == *0419 19
19 Nisan
1,208
Pisagor teoremi () veya Pisagor bağıntısı, Öklid geometrisinde üçgenin kenarları arasındaki temel ilişkiyi kuran ilk teoremlerden biridir. Teoreme gerçek hayattan örnek olarak telli çalgıları gösterilebilir; 'telin uzunluğu arttıkça titreşim artar' prensibine dayanır. Pisagor'un denklemi olarak da isimlendirilen bu teorem, a, b ve c kenarlarının arasındaki ilişkiyi şu şekilde açıklar: :a^2 + b^2 = c^2 , burada c hipotenüsün uzunluğunu, a ve b üçgenin diğer iki tarafının uzunluklarını temsil eder. Tarihî anlamda çok tartışılan teorem, adını eski Yunan filozof ve matematikçi Pythagoras'dan ‪(Πυθαγόρας, MÖ 570 – MÖ 495) almıştır. Bu teorem, birçok matematiksel teoremin ispatlanmasını sağlamıştır. Binlerce yıl öncesine dayanan geometrik ispatlar ve cebirsel ispatlar da dahil olmak üzere bu, çok çeşitlidir. Bu teorem, yüksek boyutlu uzaylardan, Öklid olmayan uzaylara, doğru üçgen olmayan nesnelere ve aslında hiç üçgen olmayan nesnelere, n boyutlu katılara çeşitli şekillerle entegre edilip genelleştirilebilir. Pisagor teoremi, matematiksel soyutlamanın, mistik ya da entelektüel gücün sembolü olarak matematiğin ilgisini çekmiştir; edebiyat, sinema, müzikal, şarkı ve çizgi filmlerde de popüler olmuştur. ==Yeniden düzenleme ispatı== küçükresim|Yeniden düzenleme ispatı (animasyonu görüntülemek için tıklayın) Şekilde gösterilen iki büyük karenin her biri dört özdeş üçgen içerir ve iki büyük kare arasındaki tek fark, üçgenlerin farklı şekilde konumlandırılmasıdır. Bu nedenle, iki büyük karenin her birinin içindeki beyaz boşluk eşit alana sahip olmalıdır. Beyaz boşluğun alanını eşitlemek Pisagor teoremini verir, Q.E.D.Benson, Donald. The Moment of Proof : Mathematical Epiphanies , pp. 172–173 (Oxford University Press, 1999). Heath, Öklid'in Elementler'i'ndeki Önerme I.47 üzerine yaptığı yorumda bu kanıtı verir ve Bretschneider ve Hankel'in, Pisagor'un bu ispatı biliyor olabileceğine dair önerilerinden bahseder. Heath, Pisagor teoreminin ispatı için farklı bir öneriyi destekliyordu, ancak tartışmasının başlangıcından itibaren şunu kabul ediyor: "Pisagor'dan sonraki ilk beş yüzyıla ait olan Yunan edebiyatı, bu veya buna benzer herhangi büyük bir keşfi belirten hiçbir ifade içermiyor.", pp. 351–352 Son araştırmalar Pisagor'un, matematiğin babası olma rolünde yüksek olasılık gösterdi ancak bu konudaki tartışmalar devam ediyor., "It should now be clear that decisions about sources are crucial in addressing the question of whether Pythagoras was a mathematician and scientist. The view of Pythagoras' cosmos sketched in the first five paragraphs of this section, according to which he was neither a mathematician nor a scientist, remains the consensus." ==Teoremin diğer biçimleri== Eğer c hipotenüs uzunluğunu, a ve b diğer iki tarafın uzunluğunu gösteriyorsa Pisagor teoremi, cebirsel olarak şöyle ifade edilir: :a^2 + b^2 = c^2 . Hem a hem de bnin uzunlukları biliniyorsa, c şu şekilde hesaplanır: : c = \sqrt{a^2 + b^2}. Hipotenüs cnin ve en az bir tarafın (a veya b) uzunluğu biliniyorsa, diğer tarafın uzunluğu şu şekilde hesaplanır: :a = \sqrt{c^2 - b^2} veya :b = \sqrt{c^2 - a^2}. Pisagor denklemi, dik üçgenin kenarlarını basit bir şekilde ilişkilendirir. Böylece herhangi bir iki tarafın uzunluğu biliniyorsa üçüncü tarafın uzunluğu bulunabilir. Teoremin başka bir sonucu, herhangi bir dik üçgende hipotenüsün diğer taraflardan herhangi birinden daha büyük, ancak toplamlarından daha az olmasıdır. Bu teoremin genelleştirilmesi, diğer iki tarafın uzunlukları ve aralarındaki açı göz önüne alındığında, herhangi bir üçgenin herhangi bir tarafının uzunluğunun hesaplanmasını sağlayan kosinüs yasasıdır. Diğer taraflar arasındaki açı dikaçı ise, kosinüs yasası Pisagor denklemine indirgenir. Matematikte Pisagor teoremi, Öklid geometrisinde bir dik üçgenin 3 kenarı için bir bağıntıdır. Bilinen en eski matematiksel teoremlerden biridir. Teorem sonradan MÖ 6. yüzyılda Yunan filozof ve matematikçi Pisagor'a atfen isimlendirilmiş ise de, Hindu, Yunan, Çinli ve Babilli matematikçiler teoremin unsurlarını, o yaşamadan önce bilmekteydiler. Pisagor teoreminin bilinen ilk ispatı Öklid'in Elementler eserinde bulunabilir. ==Teoremin diğer ispatları== küçükresim|sağ|Pisagor teoreminin animasyonlu geometrik kanıtı Bu teoremin, diğer birçok teoremden daha fazla ispatı olabilir (ikinci dereceden karşılıklılık yasası, bu ayrım için başka bir rakiptir); sadece The Pythagorean Proposition kitabı 370 ispat içeriyor. ===Üçgende benzerliği kullanarak ispat=== 250px|küçükresim|Benzer üçgenleri kullanarak ispat Bu ispat, benzer iki üçgenin kenar oranlarına, yani benzer üçgenlere karşılık gelen herhangi iki kenarın birbirine oranına, üçgenlerin boyutuna bakılmaksızın aynı olmasına dayanmaktadır. ABC, şekilde gösterildiği gibi Cye uzanan dik açılı bir dik üçgeni temsil etsin. Yüksekliği, C noktasından olsun ve H ile, AB doğrusu üzerinde kesişsin. H, hipotenüs cnin uzunluğunu d ve eye bölsün. Yeni ACH üçgeni, ABC üçgeni ile benzer olsun, çünkü her ikisi de bir dik açıya sahip (yükseklik tanımına göre) ve açıyı Ada paylaşsınlar (bu, üçüncü açı θnın her iki üçgende de aynı olacağı anlamına gelir). Üçgenlerin benzerliğinin ispatı, üçgen varsayımını gerektirir: "Bir üçgendeki açıların toplamı iki dik açıya eşit ve paralel postülata eşdeğerdir" varsayımla eşdeğerdir. Üçgenlerin benzerliği, karşılık gelen tarafların oranlarının eşitliğine yol açar: : \frac{BC}{AB}=\frac{BH}{BC} \text{ ve } \frac{AC}{AB}=\frac{AH}{AC}. İlk sonuç θ açısının kosinüslerine eşittir, ikinci sonuç ise sinüslerine eşittir. :BC^2 = AB \times BH \text{ ve } AC^2=AB \times AH. Bu iki eşitliğin toplanması, :BC^2+AC^2=AB\times BH+AB\times AH=AB\times(AH+BH)=AB^2 , birkaç basitleştirmeden sonra, Pisagor teoremini şöyle ifade eder: :BC^2+AC^2=AB^2 \ . ==Sayısal örnekler== En yaygın olarak karşılaşılan örneklerden biri "3-4-5" üçgenidir. (3^2+4^2=5^2)\\!\, Bu, komşu kenarları sırasıyla 3 birim, 4 birim ve karşı kenarı 5 birim olan bir dik üçgeni temsil eder. Diğer örnekleri ise 5-12-13, 8-15-17, 7-24-25, 9-40-41 \\!\,... ==Notlar== Teorem Kategori:Öklid geometrisi teoremleri Kategori:Yunan icatları Kategori:Kanıt içeren maddeler Kategori:Geometri tarihi
Pisagor teoremi
1,266
== Olaylar == * 1787 - Osmanlı-Rus Savaşı'nın ilanı. * 1821 - Navarin Katliamı: Mora İsyanı sırasında Navarin şehrini ele geçiren Yunanlar, 3.000 Türk'ü öldürdü. * 1878 - Saraybosna'nın Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nca işgali. * 1895 - James Ryan, yüksek atlamada 1.94 m yaparak dünya rekoru kırdı. * 1919 - Afganistan, Birleşik Krallık'tan bağımsızlığını kazandı. * 1939 - Boşanma için her iki tarafın da dilekçe vermesine dair Adalet Bakanlığı genelgesi yayımlandı. * 1943 - Roosevelt ve Churchill, Quebec Konferansı sırasında Quebec Anlaşması'nı imzaladı. * 1945 - Vietnam Savaşı: Ho Chi Minh iktidarda. * 1960 - Sovyetler Birliği; iki köpek, kırk fare, iki sıçan ve çeşitli bitkiler taşıyan Sputnik-5'i Ay yörüngesine oturtmayı başardı. * 1960 - U-2 Krizi: Sovyetler Birliği üzerinde düşürülen casus uçak U-2'nin Amerikalı pilotu Francis Gary Powers 10 yıl hapse mahkûm edildi. * 1981 - ABD savaş uçakları, Sidra Körfezi üzerinde iki Libya savaş uçağını düşürdü. * 1990 - Gagavuzlar, güneyde Gagavuzların en yoğun yaşadığı Komrat yöresinde Gagavuzya Cumhuriyeti'ni ilan etti. Bu karar, Moldova Yüksek Sovyeti tarafından iptal edildi. * 1991 - Rusya'da komünizm yanlısı KGB ve Ordu generalleri, darbe girişiminde bulundu. * 1991 - SSCB'nin dağılma süreci: Devlet Başkanı Mikhail Gorbachev evinde göz hapsinde. * 2002 - Askerî birlik taşıyan bir Rus Mil Mi-26 helikopteri, Çeçen Birlikleri'nce Grozni yakınlarında düşürüldü, 118 asker öldü. == Doğumlar == * 232 - Probus, 276 ve 282 yılları arasında Roma imparatoru (ö. 282) * 1631 - John Dryden, İngiliz şair, eleştirmen, çevirmen ve oyun yazarı (ö. 1700) * 1646 - John Flamsteed, İngiliz gök bilimci (ö. 1719) * 1689 - Samuel Richardson, İngiliz yazar ve basımcı (ö. 1761) * 1743 - Madam du Barry, Kral XV. Louis'in son metresi ve Fransız Devrimi sırasında gerçekleşen Terör Dönemi'nin kurbanlarından biri (ö. 1793) * 1777 - I. Francis, 1825 ile 1830 yılları arasındaki İki Sicilya'nın kralı ve İspanya kraliyet ailesinin üyesi (ö. 1830) * 1819 - Julius van Zuylen van Nijevelt, Tutucu Hollandalı politikacı (ö. 1894) * 1830 - Julius Lothar Meyer, Alman kimyager (ö. 1895) * 1848 - Gustave Caillebotte, Fransız ressam (ö. 1894) * 1870 - Bernard Baruch, Amerikalı finansçı, borsa spekülatörü, devlet adamı ve siyasi danışman (ö. 1965) * 1871 - Orville Wright, Amerikalı öncü havacı (ö. 1948) * 1878 - Manuel L. Quezon, Filipin bağımsızlık hareketinin önderi ve Filipinler'in ilk devlet başkanı (ö. 1944) * 1881 - George Enescu, Rumen klasik müzik bestecisi (ö. 1955) * 1883 - Coco Chanel, Fransız moda tasarımcısı ve Chanel markasının kurucusu (ö. 1971) * 1900 - Gilbert Ryle, çağdaş İngiliz filozofu (ö. 1976) * 1903 - James Gould Cozzens, Amerikalı yazar (ö. 1978) * 1906 - Philo Farnsworth, Amerikalı mucit (ö. 1971) * 1916 - Orhan Hançerlioğlu, Türk yazar ve araştırmacı (ö. 1991) * 1921 - Gene Roddenberry, Amerikalı yazar ve senarist (ö. 1991) * 1923 - Joan Taylor, Amerikalı oyuncu (ö. 2012) * 1924 - Willard Boyle, Kanadalı Fizikçi (ö. 2011) * 1926 - Angus Scrimm, Amerikalı oyuncu ve yazar (ö. 2016) * 1929 - George Miller, İskoç kriketçi (ö. 2017) * 1930 - Frank McCourt, İrlanda asıllı Amerikalı yazar (ö. 2009) * 1937 - Richard Møller Nielsen, Danimarkalı futbolcu ve teknik direktör (ö. 2014) * 1938 - İzzettin İyigün, Türk asker. Eski Eğitim ve Doktrin Komutanı (ö. 2022) * 1940 - Johnny Nash, Amerikalı reggae ve soul müziği sanatçısı (ö. 2020) * 1942 - Jorgelina Aranda, Arjantinli oyuncu, model ve şarkıcı (ö. 2015) * 1942 - Fred Thompson, Amerikalı siyasetçi, hukukçu ve oyuncu (ö. 2015) * 1944 - Jack Canfield, Amerikalı motivasyonel konuşmacı ve yazar * 1944 - Bodil Malmsten, İsveçli romancı ve şair (ö. 2016) * 1945 - Ian Gillan, İngiliz müzisyen * 1946 - Charles Bolden, Eski NASA yöneticisi * 1946 - Bill Clinton, Amerikalı politikacı ve iki dönem ABD Başkanı * 1946 - Fedon, Rum asıllı Türk şarkıcı * 1948 - Christy O'Connor Jnr, İrlandalı golfçü (ö. 2016) * 1951 - John Deacon, İngiliz bas gitarist (Queen) * 1951 - Gustavo Santaolalla, Arjantinli müzisyen, film müziği bestecisi ve yapımcı * 1952 - Jonathan Frakes, Amerikalı oyuncu ve yönetmen * 1957 - Martin Donovan, Amerikalı oyuncu * 1957 - Cesare Prandelli, İtalyan teknik direktör * 1959 - Derya Alabora, Türk oyuncu * 1963 - John Stamos, Amerikalı oyuncu ve müzisyen * 1965 - Kyra Sedgwick, Amerikalı oyuncu * 1967 - Satya Nadella, Hint kökenli Amerikalı işletme yöneticisi (Microsoft'un İcra Kurulu Başkanı) * 1968 - Merve Kavakçı, Türk akademisyen, siyasetçi ve diplomat * 1969 - Nate Dogg, Grammy'ye aday gösterilmiş Amerikalı R&B;/hip hop şarkıcısı (ö. 2011) * 1969 - Matthew Perry, Kanadalı-Amerikalı oyuncu * 1970 - Fat Joe, Amerikalı rap müzisyeni * 1971 - Mary Joe Fernández, Amerikalı profesyonel tenis oyuncusu * 1971 - João Vieira Pinto, Portekizli millî futbolcu * 1972 - Osamu Adachi, Japon futbolcu * 1972 - Roberto Abbondanzieri, Arjantinli millî kaleci * 1973 - Marco Materazzi, İtalyan eski futbolcu * 1977 - Michal Doležal, Çek futbolcu * 1979 - Tuğba Karaca, Türk model, televizyon sunucusu ve sinema oyuncusu * 1980 - İsmail Altunsaray, Türk saz ve ses sanatçısı * 1984 - Alessandro Matri, İtalyan millî futbolcu * 1984 - Ryan Taylor, İngiliz futbolcu * 1986 - Saori Kimura, Japon voleybolcu * 1986 - Christina Perri, Amerikalı şarkıcı ve söz yazarı * 1987 - Nico Hülkenberg, Yarış pilotu * 1989 - Lil' Romeo, Amerikalı şarkıcı rapçi * 1991 - Ali Ahamada, Komorlu futbolcu * 1991 - Salim ed-Devseri, Suudi millî futbolcudur * 1994 - Fernando Gaviria, Kolombiyalı profesyonel yol ve pist yarış bisikletçisi * 1994 - Alexis Raynaud, Fransız atıcı * 1994 - Mert Hakan Yandaş, Türk futbolcu * 1995 **Katharina Mazepa, Avusturyalı manken **Velveteen Dream, Amerikalı profesyonel güreşçi **Friedelinde Petershofen, Alman atlet == Ölümler == * 14 - Caesar Divi Filius Augustus, Roma imparatoru (d. MÖ 63) * 947 - Ebû Yezîd Makhlâd Keydâd en-Nukkarî, Fâtımîler'e karşı, günümüz Tunus hudutları içerisinde kalan İfrîkiya'da 928 yılında düzenlenen Nukkarî-İbâzî isyânının önderi (d. 883) * 1493 - III. Friedrich, Kutsal Roma İmparatoru (d. 1415) * 1506 - Alexander Jagiellon, Litvanya'nın büyük dükü ve daha sonra Polonya kralı (d. 1461) * 1580 - Andrea Palladio, İtalyan mimar (d. 1508) * 1662 - Blaise Pascal, Fransız matematikçi (d. 1623) * 1691 - Köprülü Fazıl Mustafa Paşa, Osmanlı İmparatorluğu Sadrazamı (d. 1689) * 1819 - James Watt, İskoç mucit ve mühendis (buhar makinesini geliştirerek sanayi devrimi'nin başlamasında büyük rol oynayan) (d. 1736) * 1821 - Deli Ahmet Ağa, Türk asker, ağa ve yerel derebeyidir. * 1876 - George Smith, İngiliz Asurolog ve arkeolog (d. 1840) * 1887 - Vincenz Franz Kosteletzky, Bohemyalı bitki bilimci ve hekim (d. 1801) * 1889 - Mathias Villiers de l'Isle-Adam, Fransız yazar (d. 1838) * 1905 - William-Adolphe Bouguereau, Fransız ressam (d. 1825) * 1915 - Tevfik Fikret, Türk şair (d. 1867) * 1923 - Vilfredo Pareto, İtalyan iktisatçı ve sosyolog (d. 1848) * 1928 - Stefanos Skuludis, Yunan banker, diplomat ve siyasetçi (d. 1833) * 1932 - Louis Anquetin, Fransız ressam (d. 1861) * 1936 - Federico García Lorca, İspanyol yazar (d. 1898) * 1944 - Günther von Kluge, Alman asker ve Nazi Almanyası'nın Generalfeldmarschall'i (d. 1882) * 1954 - Alcide De Gasperi, İtalyan devlet adamı, siyasetçi ve İtalya Başbakanı (d. 1881) * 1959 - Jacob Epstein, Amerikan-Britanyalı heykeltıraş (d. 1880) * 1967 - Hugo Gernsback, Lüksemburg kökenli Amerikalı mucit, yazar ve dergi yayımcısı (d. 1884) * 1968 - George Gamow, Ukrayna asıllı Amerikalı fizikçi ve kozmolog (d. 1904) * 1977 - Groucho Marx, Amerikalı aktör ve komedyen (Marx Kardeşler) (d. 1890) * 1986 - Hermoine Baddeley, İngiliz karakter oyuncusu (d. 1906) * 1988 - Ariadna Çasovnikova, Kazak Sovyet politikacı (Kazakistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti Yüksek Sovyeti Başkan Vekilliği yapan) (d. 1918) * 1993 - Donald Kerst, Amerikalı fizikçi ve akademisyen (d. 1911) * 1994 - Linus Pauling, Amerikalı kimyager ve Nobel Kimya ve Barış Ödülleri sahibi (d. 1901) * 2002 - Eduardo Chillida, Bask heykeltıraş ve ressam (d. 1924) * 2002 - Halil Tunç, Türk senatör ve Türk-İş Genel Başkanlarından (d. 1928) * 2008 - Levy Mwanawasa, 2002 ile 2008 yılları arası Zambiya devlet başkanlığı yapmış politikacı (d. 1948) * 2010 - Mehmet Yüceler, Türk siyasetçi (d. 1923) * 2011 - Raúl Ruiz, İspanyol-Şilili film yönetmeni ve senarist (d. 1941) *2011 - Beki Luiza Bahar, Yahudi asıllı Türk yazar (d. 1926) * 2012 - Tony Scott, İngiliz film yönetmeni (d. 1944) * 2013 - Reha Eken, Türk eski millî futbolcu ve teknik direktör (d. 1925) * 2013 - Donna Hightower, Amerikalı R&B;, caz şarkıcısı ve söz yazarı (d. 1926) * 2013 - Abdülrahim Hatif, Afgan siyasetçi (d. 1926) * 2013 - Stephenie McMillan, İngiliz dekoratör ve sanat yönetmeni (d. 1942) * 2013 - Lee Thompson Young, Amerikalı oyuncu (d. 1984) * 2014 - Simin Behbehani, İranlı aktivist, şair (d. 1927) * 2014 - James Foley, Amerikalı fotomuhabir ve gazeteci (d. 1973) * 2015 - Doudou N'diaye Rose, Senegalli müzisyen ve besteci (d. 1930) * 2016 - Lou Pearlman, 1990'ların başarılı boyband müzik gruplarından Backstreet Boys ve 'N Sync'nin menajeri (d. 1954) * 2017 - Pyotr Deynekin, Rus askeri general (d. 1934) * 2017 - Dick Gregory, Amerikalı komedyen, insan hakları aktivisti, sosyal eleştirmen, yazar ve girişimci (d. 1932) * 2017 - Concha Valdés Miranda, Kübalı şarkı sözü yazarı, besteci ve Küba Halk müziği sanatçısı (d. 1928) * 2018 - Khaira Arby, Malili şarkıcı ve söz yazarı (d. 1959) * 2018 - Bazlur Rahman Badal, Bangladeşli dansçı (d. 1921) * 2018 - Rafael Calventi, Dominikli mimar, akademisyen ve diplomat (d. 1932) * 2018 - Margareta Niculescu, Rumen sanatçı, kuklacı, öğretmen ve tiyatro yönetmeni (d. 1926) * 2018 - Güngör Uras, Türk ekonomist ve gazeteci (d. 1933) * 2019 - Ahmet Halûk Dursun, Türk akademisyen ve bürokrat (d. 1957) * 2019 - Gina López, Filipinli çevreci, siyasetçi ve hayırsever (d. 1953) * 2020 - Allan Fotheringham, Kanadalı gazeteci, muhabir, köşe yazarı ve televizyon sunucusu (d. 1932) * 2020 - Slade Gorton, Amerikalı siyasetçi ve hukukçu (d. 1928) * 2020 - Nadir Salifov, Azerbaycan'ın önde gelen suç patronu (d. 1972) * 2020 - Agnes Simon, Macar eski profesyonel masa tenisi oyuncusu (d. 1935) * 2021 - Cüneyd Babunagari, Bangladeşli Deobandi İslam alimi, eğitimci, yazar, araştırmacı, vaiz ve manevi figür (d. 1953) * 2021 - Raoul Cauvin, Belçikalı çizgi romancı ve yazar (d. 1938) * 2021 - Sonny Chiba, Japon oyuncu (d. 1939) * 2021 - Chuck Close, Amerikalı fotorealist ressam (d. 1940) * 2022 - Egon Pajenk, Avusturyalı profesyonel futbolcudur (d. 1950) == Tatiller ve özel günler == * Dünya İnsani Yardım Günü * Afgan Bağımsızlık Günü *0819 19
19 Ağustos
1,204
Tam sayılarhttp://www.dildernegi.org.tr/TR,274/turkce-sozluk-ara-bul.html Dil Derneği, doğal sayılar (0, 1, 2, 3, …) ile bunların negatif değerlerinden (…, -3, -2, -1) oluşan sayı kümesi. Kesirsiz ve ondalıksız sayıların tamamı tam sayılardır. "-0" sayısı "+0" sayısına eşit olduğundan ayrı bir tam sayı değildir. Matematikte tam sayılar kümesi Z şeklinde gösterilir. Z harfi Almanca zahlen (sayılar) sözcüğünden gelir. Pozitif tam sayılar "0"dan uzaklaştıkça büyür. Negatif tam sayılar ise "0"dan uzaklaştıkça küçülür. En büyük negatif tam sayı -1'dir. En küçük pozitif tam sayı ise +1'dir. Pozitif tam sayılar Z+ şeklinde, negatif tam sayılar ise Z- şeklinde gösterilir. Tam sayılar kümesi şu şekilde ifade edilir: :Z+ \+ Z- \+ {0} Sıfır (0) sayısı ne pozitif ne de negatiftir, yani nötrdür. Mutlak değer, sayının başlangıç noktasına uzaklığını ifade eder. Başlangıç noktasına eşit uzaklıktaki sayılar mutlak değere eşittir. Mutlak değer içindeki her sayı, mutlak değer dışına pozitif olarak çıkar. Tam sayılar, doğal sayıların bir genişlemesidir. Her doğal sayının "-1" denen yeni bir ögeyle çarpılarak kümeye katılması olarak düşünülebilir. Tabi daha ayrıntılı olarak, doğal sayılar kümesinin kartezyen çarpımı üzerine tanımlanacak ve bir önceki cümlenin işlevini görecek bir denklik bağıntısı bize tam sayıları inşâ edecek. \mathbb{N} \times \mathbb{N} kümesinden seçtiğimiz (a, b) ve (c, d) ögeleri için "~" (tilda) bağıntısı, :(a, b) \sim (c, d) \Leftrightarrow a+d=b+c şeklinde tanımlansın (a+d=b+c dememizin nedeni sezgisel olarak a-b=c-d durumunu oluşturmaktır). Bu bağıntının denklik bağıntısı olduğu kolaylıkla görülebilir. Bu durumda bu bağıntının denklik sınıfları bizim tam sayılar diyeceğimiz ögeler olarak düşünülecektir. Her bir denklik sınıfı temsilcisini, :\overline{(a, b)}=[a, b]=\\{ (a, b) \, | \, (a, b) \sim (c, d) \\} = \\{ (a, b) \, | \, a+d=b+c \\} olarak tanımlamış oluruz. Aslında [a, b] diye temsil ettiğimiz öge :[a, b] \equiv [a+1, b+1] \equiv \cdots \equiv [a+k, b+k] şeklindedir. Aşağıda toplama ve çarpmayı işlerken bu, daha iyi anlaşılabilecektir. Bu noktada; bizim normalde, a ve b doğal sayı olmak üzere a-b diye bildiğimiz tam sayı, aslında [a, b] kümesi olduğu görülebilir. :a-b \equiv [a, b] Yâni bu bağıntının bize "eksi" (negatif) kavramını ifade ettiği söylenebilir. O halde, tam sayılar kümesi aşağıdaki bölüm kümesidir: :\mathbb{Z}=(\mathbb{N} \times \mathbb{N}) / \sim Öyle ki (\mathbb{Z}, +, \cdot) kümesi bir halka oluşturur. == İşlem Önceliği == Çarpma ve bölme, toplama ve çıkarmadan önce yapılır. Parantez varsa da önce parantez içindeki işlem yapılır. Eğer parantez yoksa başta olan bölme ya da çarpma yapılır * a:b.c=a/b.c * a.c:b=a.c/b Tam sayılarla toplama ve çıkarma işlemleri yaparken sayıların işaretlerine göre hareket edeceğiz. Aynı işaretli tam sayılar toplanırken çoğalır yani fazlalaşır işaretleri aynı kalır. (-25)+(-12)=-25-12=-37 buradaki işaret değişmedi. (+25)+(+12)=+25+12=+37 buradaki işaret değişmedi. Farklı işaretli tam sayılar toplanırken büyük sayıdan küçük sayı çıkarılır. Mutlak değerce büyük sayının işareti sonucun işareti olur. (-25)+(+12)=-25+12=-13 burada mutlak değerce büyük sayının işareti geldi. (+25)+(-12)=+25-12=+13 burada mutlak değerce büyük sayının işareti geldi. Aynı işaretli tam sayılar çıkarılırken birinci sayıyı aynen yazıyoruz ikinci sayının işaretini değiştiriyoruz. Bu iki sayı birbirinden çıkartılıp işaret ise mutlak değerce büyük sayının işareti olur. (-25)-(-12)=-25+12=-13 burada mutlak değerce büyük sayının işareti geldi. (+25)-(+12)=+25-12=+13 burada mutlak değerce büyük sayının işareti geldi. (+2)-(+4)=+2-4=-2 burada mutlak değerce büyük sayının işareti geldi. (-18)-(-58)=-18+58=+40 burada mutlak değerce büyük sayının işareti geldi. Farklı işaretli tam sayılar çıkarılırken birinci sayıyı aynen yazıyoruz ikinci sayının işaretini değiştiriyoruz. Bu iki sayıyı birbiri ile topluyoruz işaret ise aynı işaret oluyor. (-25)-(+12)= -25-12=-37 buradaki işaret değişmedi. (+25)-(-12)= +25+12=+37 buradaki işaret değişmedi. (-30)-(+40)= -30-40=-70 buradaki işaret değişmedi. (+11)-(-12)= +11+12=+23 buradaki işaret değişmedi. Tam sayılarla çarpma işlemi yaparken: Aynı işaretli sayıların çarpılması aynen çarpılır ve işaretleri hep pozitif olur. (-25)x(-4)=+100 (+25)x(+4)=+100 Farklı işaretli sayıların çarpılması aynen çarpılır ve işaretleri hep negatif olur. (-25)x(+4)=-100 (+25)x(-4)=-100 Tam sayılarla bölme işlemi yaparken: Aynı işaretli sayıların bölünmesi aynen bölünür ve işaretleri hep pozitif olur. (-20):(-4)=+5 (+20):(+4)=+5 Farklı işaretli sayıların bölünmesi aynen bölünür ve işaretleri hep negatif olur. (-20):(+4)=-5 (+20):(-4)=-5 === Tam sayılarda işlemlerin sayı doğrusunda gösterilmesi === Eklenen sayı pozitifse sağa doğru, eklenen sayı negatifse sola doğru ilerlenir. (-15) + (+8) = -7 Örnek: Aşağıdaki sayı doğrusunda verilen işlemin matematik cümlesini yazıp açıklayınız. Doğru cevap B şıkkıdır. Örnek: Aşağıdaki sayı doğrusunda verilen işlemin matematik cümlesini yazıp açıklayınız. Çıkarma işlemi olduğu için çıkan sayı pozitifse sola ilerlenir, çıkan sayı negatifse sağa ilerlenir. (+6)-(+3)=+3 Örnek: Aşağıdaki sayı doğrusunda verilen işlemin matematik cümlesini yazıp açıklayınız. Çıkarma işlemi olduğu için çıkan sayı pozitifse sola ilerlenir, çıkan sayı negatifse sağa ilerlenir. (-6)-(-10)=+4 Örnek: (-12)+(-4)-(-8)+(+5)+(-1) =(-12)+(-4)+(+8)+(+5)+(-1) =(-17)+(+13) =(-4) == Çarpma == Tam sayılarda çarpma işlemi yapılırken aynı işaretli sayıların çarpımı pozitif, zıt işaretli sayıların çarpımı ise negatiftir. Bölme işleminde de aynı çarpma kuralı uygulanır ve sayı aynı doğal sayılarda olduğu gibi bölünür. Aynı işaretli iki tam sayı birbirine bölündüğünde sonuç pozitif, zıt işaretli iki tam sayı birbirine bölündüğünde ise sonuç negatiftir. Tam sayıların sıfıra bölümü tanımsızdır. Sıfırın tam sayılara bölümünde elde edilen sonuç ise sıfırdır. Tam sayılarda çarpma işlemi doğal sayılardaki çarpmayla aynı özellikleri gösterir. Çarpma işlemi, "\cdot" imiyle gösterilir, ancak a \cdot b yazmak yerine doğrudan ab yazmak daha doğrudur. Bu maddede de öyle yapacağız. Herhangi `a, b, c` tam sayıları için, # `a1=a` (birim öge) # `ab=ba` (değişme) # `a(bc)=(ab)c` (birleşme) özellikleri sağlanır. Tam sayılarda çarpmaya göre ters öğe yoktur. Ayrıca toplama ile çarpmanın birbirleriyle olan ilişkisini gösteren dağılma özelliği de vardır: * `a(b+c)=ab+ac` (çarpmanın toplama üzerine dağılma ya da kısaca soldan dağılma özelliği) * `(a+b)c=ac+bc` (toplamanın çarpma üzerine dağılma ya da kısaca sağdan dağılma özelliği) Toplamayla birlikte bu iki işlem tam sayıları değişmeli halka yapar. == Bölme == Bölme özünde çarpmanın tersidir. Tam sayılarda bölme, her sayı için tanımlanmamıştır. Bu yüzden bölüm her zaman tam sayılar kümesinin bir ögesi olmayabilir. Örnek: (+15):(-3)=(-5), (-5) Z elemanıdır (+7):(-3)=(-7/3), (-7/3) Z elemanı değildir == Kaynakça == ==Ayrıca bakınız== *
Tam sayı
1,024
Abdullah Gül (d. 29 Ekim 1950, Bünyan, Kayseri), Türk siyasetçi, ekonomist ve Türkiye'nin 11. Cumhurbaşkanı. Cumhurbaşkanlığı görevini 2007 - 2014 yılları arasında sürdürmüştür. Bu görevinden önce 4 aylığına 2002 - 2003 yılları arasında Türkiye Başbakanı olarak görev almıştır. 2003 - 2007 yılları arasında Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı olarak görev almıştır. Gül 1991, 1995, 1999, 2002 ve 2007 Türkiye genel seçimlerinde Kayseri milletvekili olarak meclise girdi. Başlangıçta Refah Partisi'ne katılmıştır fakat bu parti 1998 yılında laik cumhuriyet ilkesine aykırı eylemlerinden dolayı kapatılınca Fazilet Partisi'ne katıldı. Fazilet Partisi 1. Olağan Kongresi'nde Genel Başkanlık için Recai Kutan ile yarıştı. 521 oy alarak 2. sırada kaldı ve Genel Başkan seçilemedi. Gül 2001 yılında kurulan Adalet ve Kalkınma Partisi'nin kurucular kurulu üyesi olarak Parti'nin kuruluşunda önemli rol oynadı. AK Parti'nin 2002 Türkiye genel seçimlerini kazanmasıyla Başbakan oldu ve 58. Türkiye Hükûmetini kurdu. Recep Tayyip Erdoğan'ın siyasal yasağı Gül Hükûmeti tarafından kaldırılınca Erdoğan 2003 Türkiye milletvekili ara seçimleri ile meclise girdi ve başbakan olarak 59. Türkiye Hükûmetini kurdu. I. Erdoğan Hükûmetinin kabinesinde Başbakan yardımcısı ve Dışişleri Bakanı olarak görev yapan Gül, 2007 Türkiye cumhurbaşkanlığı seçiminde Cumhurbaşkanı seçildi ve 2014 yılına kadar bu görevi sürdürdü. == Yaşamı == === Eğitimi ve kariyeri === Abdullah Gül 29 Ekim 1950 tarihinde Bünyan’da doğmuştur. Babasının adı Ahmet Hamdi Gül, annesinin adı Adviye Satoğlu'dur. Kayseri Gazi Paşa İlkokulu, Nazmi Toker Ortaokulu ve Orta öğrenimini Kayseri Lisesinde tamamladıktan sonra İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesine girdi. 1974 yılında mezuniyet sonrası aynı fakültede başladığı doktora çalışmaları için iki yıl İngiltere’de kaldı ve 1983’te İstanbul Üniversitesinden "doktor" unvanı aldı. O dönem İTÜ Sakarya Mühendislik Fakültesinde (1992'de İTÜ'den ayrılarak Sakarya Üniversitesine dönüştü) Endüstri Mühendisliği Bölümünün kuruluşunda çalıştı ve aynı bölümde ekonomi dersleri verdi. 1989’da uluslararası ekonomi dalında doçent oldu. Öğrencilik yıllarında Gençlik Örgütü Millî Türk Talebe Birliği bünyesinde yer aldı. Memleketi Kayseri'de, Necip Fazıl ekolünden Söğüt Fikir Kulübünde çalıştı ve bu ekolün ileri gelenlerinden Ali Biraderoğlu'nun fikrî çevresinde bulundu. == Siyasi kariyeri == küçükresim|sol|150px|Dışişleri Bakanlığı görevini yürüttüğü yıllarda Abdullah Gül (2005) 1983-1991 yılları arasında İslam Kalkınma Bankasında ekonomi uzmanı olarak çalışan Gül, 1991 yılında yapılan seçimlerde Refah Partisi'nden 19. Dönem Kayseri Milletvekili olarak TBMM'ye girdi. 1993'te Refah Partisi'nde Genel Başkan Yardımcılığı görevine getirilen Abdullah Gül, 1995'te yapılan genel seçimlerde, ikinci kez Refah Partisi 20. Dönem Kayseri Milletvekili seçildi. 1993 yılında Refah Partisinin dışişlerinden sorumlu genel başkan yardımcılığı görevine seçildi. Bu süre içinde Avrupa ve Amerika’daki birçok kuruluşlarda yaptığı konuşmalarla parti görüşünü anlattı. TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu ve Dışişleri Komisyonu üyelikleri de yapan Abdullah Gül, 28 Haziran 1996'da kurulan RP-DYP koalisyon hükûmetinde Devlet Bakanlığı ve Hükûmet Sözcülüğü görevlerinde bulundu. Refah Partisi'nin 16 Ocak 1998'de Anayasa Mahkemesince kapatılmasından önce kurulan Fazilet Partisi'ne geçen Abdullah Gül, 18 Nisan 1999 genel seçimlerinde Fazilet Partisi'nden 21. Dönem Kayseri Milletvekili seçilerek tekrar parlamentoya girdi.Gül'ün Dikenli Hayatı internet haberi 1992 yılında Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi üyesi oldu ve Konseyin kültür, tüzük, siyasi ve ekonomik kalkınma komitelerinde çalıştı. 2001 yılına kadar yürüttüğü Avrupa Konseyindeki çalışmalarından dolayı kendisine “Pro merito“ madalyası ve Konseyin sürekli “Onursal üyesi” unvanı verildi. NATO Parlamenter Asamblesi üyeliği de yaptı. 8 Mart 2000 tarihinde, Parti'de "yenilikçi kanat" olarak adlandırılan milletvekillerinin desteğini alarak, genel başkanlığa adaylığını koydu. 14 Mayıs 2000 tarihinde yapılan Fazilet Partisi 1. Olağan Kongresi'nde 521 oy alarak, 633 oy alan Recai Kutan'ın gerisinde kaldı. Kongre sonuçları, siyasi çevrelerce, "parti tabanının Yenilikçi olarak adlandırılan kanadı geniş ölçüde desteklediği, ancak Parti'nin henüz bir yönetim değişikliğine hazır olmadığı" şeklinde yorumlandı. Fazilet Partisi'nin 22 Haziran 2001'de Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılmasından sonra bir süre bağımsız kalan Gül, 14 Ağustos 2001'de kurulan Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AK Parti) Kurucular Kurulu üyesi olarak üyesi olarak partileşme sürecindeki etkin rolünü sürdürdü ve Siyasi ve hukuki işlerden sorumlu genel başkan yardımcısı olarak görev yaptı. Hakkında kayıp trilyon davasında fezleke hazırlandı. Milletvekili dokunulmazlığı nedeniyle yargılanamadı. Gül hakkındaki fezleke dosyasına 2010 yılında takipsizlik kararı verildi.http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=996747 AK Parti Kayseri Milletvekili ve Siyasi ve Hukuki İşlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı olarak görev yaptı. Gül, 3 Kasım 2002 genel seçimlerinde Kayseri Milletvekili olarak yeniden seçildi. AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın siyasi yasaklı olması nedeniyle 16 Kasım 2002'de 58. Hükûmeti kurmakla görevlendirildi. Türkiye'nin 58. Hükûmeti, Başbakan Abdullah Gül tarafından, 18 Kasım 2002'de kuruldu. Recep Tayyip Erdoğan'ın, 9 Mart 2003 Siirt Milletvekili Yenileme Seçimi'nde meclise girmesinden sonra, Abdullah Gül başkanlığındaki 58. Hükûmet, 11 Mart'ta istifa etti. Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında, 14 Mart 2003'te kurulan 59. Hükûmette (2. AK Parti Hükûmeti), Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı olarak görev aldı. 3 Ekim 2005'te başlayan Avrupa Birliği müzakereleri için birçok yetkisini Baş Müzakereci Ali Babacan'a devretti. küçükresim|Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, 2004 === Cumhurbaşkanlığı seçimi === 24 Nisan 2007 tarihinde yapılan AK Parti Grup toplantısında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından 11. Cumhurbaşkanı adayı olduğu açıklandı. 27 Nisan tarihinde yapılan Cumhurbaşkanlığı birinci tur seçimlerinde 357 kabul oyu çıkmasına karşın 367 sayısına ulaşılamadığı için, seçim ikinci tura kalmış; Anayasa'nın ilgili hükmü gereği, ilk oturumun açılabilmesi için 367 üyenin Mecliste hazır bulunması gerektiği gerekçesi ile Cumhuriyet Halk Partisi tarafından oturumun iptali için Anayasa Mahkemesine açılan dava sonucu Meclisin bu birinci oturumu, Anayasa Mahkemesinin 1 Mayıs 2007 tarihli kararı ile iptal edildi. 6 Mayıs 2007 tarihinde Mecliste yapılan iki yoklamada da toplantı yeter sayısının bulunamayışı yüzünden 11. Cumhurbaşkanı seçilememiştir. 22 Temmuz 2007 seçimlerinin ardından AK Parti'nin tek başına iktidara gelmesinde Gül'ün Cumhurbaşkanı seçilememesinin etkili olduğu görüşü öne çıktı. Bunun sonucu olarak da Abdullah Gül tarafından "bunun cumhurbaşkanlığı adaylığına ilişkin açık bir mesaj olduğu" yorumu benimsendi. 13 Ağustos tarihinde kulislerde konuşulan 11. Cumhurbaşkanı adaylığı kesinleşti. 20 Ağustos 2007 tarihinde yapılan cumhurbaşkanlığı seçimi birinci turunda 341 oy aldı. 24 Ağustos 2007 tarihinde yapılan cumhurbaşkanlığı seçimi ikinci turunda 337 oy aldı. Abdullah Gül 28 Ağustos 2007 tarihinde yapılan cumhurbaşkanlığı seçiminin üçüncü turunda 339 oy alarak Türkiye Cumhuriyetinin 11. cumhurbaşkanı seçildi. Böylece Nisan 2007'de başlayan Türkiye'nin 11. Cumhurbaşkanını seçim süreci sona erdi. == Cumhurbaşkanlığı (2007-2014) == Abdullah Gül 28 Ağustos 2007'den 28 Ağustos 2014'e kadar Türkiye cumhurbaşkanlığı görevini sürdürmüştür. 26.01.2012 tarihli Resmî Gazete'de yayınlanan 6271 sayılı Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu ile görev süresi 7 yıl olarak netlik kazanmış oldu. Anayasa Mahkemesi kanunun ikinci kere aday olmasını engelleyen hükmünü iptal etti, ancak tekrar aday olmadı. Görevini 28 Ağustos 2014'te Recep Tayyip Erdoğan'a devretti. === Affettiği hükümlüler === 2008 Ağustosunda, kayıp trilyon davasında Necmettin Erbakan'ın "sahtecilik" sebebiyle aldığı ev hapsi cezası, Abdullah Gül tarafından Anayasa'da geçen ‘sürekli hastalık’ kapsamında affedildi. Kayıp trilyon davası sanıklarından biri olan Gül, milletvekili olmasından ötürü yargılanamamış daha sonra Cumhurbaşkanı seçildiğinde Başsavcılık tarafından kovuşturmaya gerek olmadığına karar verilmişti. == Özel yaşamı == Abdullah Gül 29 Ekim 1950'de Kayseri'de dünyaya gelmiştir. Annesi Adeviye Hanım ve babası Ahmet Hamdi Gül'dür. 21 Ağustos 1980'de Hayrünnisa Gül (Özyurt) ile evlenen Gül'ün Ahmet Münir, Kübra ve Mehmet Emre adlarında üç çocuğu dünyaya geldi. Gül, İngilizce ve Arapça biliyor. Ayrıca Beşiktaş takımını tutmaktadır. == Yapıtları == Abdullah Gül'ün yayımlanmış olan kitapları.Abdullah Gül Kimdir Özgeçmişi - Biyografi l TESPİT 19 Mart 2019. 21 Nisan 2019 tarihinde arşivlendi. Erişim 21.04.2019 * Demokrasi ve Hukuk Yolunda * Global Perspektif * Gelecek Yakın * Diplomaside Erdemli Güç * Türkiye'yi ve Dünyayı Yeniden Düşünmek == Aldığı ödül ve madalyalar == Kurdele Ödül ya da nişan Ülke Tarih Şehir Not Kaynak Pro Merito madalyası Avrupa Konseyi 2002 Strasbourg Pro Merito Madalyası Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisinde on yıl aralıksız sürdürdüğü başarılı çalışmalarından dolayı verilmiştir. 70px Abdülaziz el- Suud Nişanı 9 Kasım 2007 Ankara Abdülaziz el-Suud Nişanı adını, Suudi Arabistan'ın ilk kralı Abdülaziz el-Suud'dan almıştır. 70px Büyük Banyo Nişanı 13 Mayıs 2008 Ankara İngiliz Yüksek Şövalye Nişanı Büyük Britanya'nın en önemli nişanlarından birisidir. 70px Bağımsızlık Kolyesi 17 Ağustos 2009 İstanbul 70x70pik Prens Henry Nişanı 12 Mayıs 2009 Ankara Prens Henry Nişanı "Infante Dom Enrique" nişanının en yüksek düzeyi olan ve yalnız Devlet Başkanlarına verilen bir nişandır. 70px İtalya Cumhuriyeti Liyakat Nişanı 17 Kasım 2009 Liyakat Nişanı İtalya'nın en yüksek rütbeli nişanıdır. 70px Büyük Mübarek Nişanı 21 Aralık 2009 Kuveyt Şehri 70px Kamerun Cumhuriyeti Cesaret Nişanı 16 Mart 2010 Yaoundé Liyakat Nişanı Kamerun'un ikinci en yüksek nişanıdır. 70px Nişan-ı Pakistan 31 Mart 2010 İslamabad Nişan-ı Pakistan Pakistan Hükûmeti tarafından verilen en yüksek dereceli sivil nişandır. 2010 Chatham House Ödülü 9 Kasım 2010 Londra Cumhurbaşkanı Gül'e "Yılın Devlet Adamı" ödülü İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth tarafından verilmiştir. 70px Macaristan Cumhuriyeti Liyakat Nişanı 15 Kasım 2011 Ankara Liyakat Nişanı Macaristan'ın en yüksek devlet nişanıdır. 70px Hollanda Aslanı Büyük Şövalye Nişanı 16 Nisan 2012 Amsterdam Hollanda Aslanı 1815 yılında verilmeye başlanmıştır. 70px Altın Kartal Nişanı 11 Ekim 2012 Ankara Altın Kartal Nişanı Kazakistan'ın en yüksek nişanı unvanına sahiptir. 70px Serafim Kraliyet Nişanı 11 Mart 2013 Stockholm Serafim Nişanı, İsveç'in Devlet ve Hükûmet Başkanlarına verdiği en yüksek rütbeli nişandır. 70px Aziz George Zafer Nişanı 19 Nisan 2013 Ankara Aziz George Nişanı Gürcistan Cumhurbaşkanı tarafından tevcih edilen en büyük ikinci madalyadır. 70px Cumhurbaşkanının Yıldızı Nişanı 29 Mayıs 2013 Aşkabat Türkmenistan Devlet Nişanı ilk kez Abdullah Gül'e tevcih edilmiştir. 70px Aziz Olaf Nişanı 5 Kasım 2013 Ankara Norveç Krallığı'nın en yüksek rütbeli onur nişanıdır. 70px Haydar Aliyev Nişanı 12 Kasım 2013 Haydar Aliyev Nişanı Azerbaycan'ın en yüksek nişanıdır. 70x70pik House Nassau Altın Aslan Nişanı 18 Kasım 2013 Altın Aslan Nişanı Lüksemburg'un en büyük ulusal nişanıdır. Uluslararası Mahtumkulu Ödülü 3 Haziran 2014 Ödül adını ünlü Türkmen şair Mahtumkulu Firaki'den almıştır. Türkmenistan ile İlişkilerimizi, ‘Bir Millet, İki Devlet’ Şiarından Hareketle Her Alanda Güçlendiriyoruz 70px Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Devlet Nişanı 19 Temmuz 2014 Lefkoşa 70px Türkiye Cumhuriyeti Devlet Şeref Madalyası 28 Ağustos 2014 Ankara Cumhurbaşkanlığı görevinden ayrılırken, Recep Tayyip Erdoğan tarafından Devlet Şeref Madalyası almıştır. == Galeri == Dosya:Chatham House Prize 2010 (5163375167).jpg|Abdullah Gül Kraliçe II. Elizabeth ile birlikte 2010 Chatham House Ödül töreninde, Londra Dosya:Gul and Medvedev 2.jpeg|Abdullah Gül ve Rusya Devlet Başkanı Dmitri Medvedev, Moskova, 8 Eylül 2011 Dosya:Dilma Rousseff and Abdullah Gül5.jpg|Abdullah Gül ve Brezilya Devlet Başkanı Dilma Rousseff'i Çankaya Köşkünde resmî törenle karşılarken, 7 Kasım 2011 Dosya:Abdullah Gul and Bronislaw Komorowski 2.jpg|Gül ve mevkidaşı Polonya Cumhurbaşkanı Bronisław Komorowski, Varşova, 6 Haziran 2011 Dosya:KOCIS President Lee Myung-bak and President Abdulla Gül of Turkey (4702791246).jpg|Gül ve eşi Güney Kore Devlet Başkanı Li Myong-bak ve eşi ile, Seul, 15 Haziran 2010 Dosya:Cristina Kirchner and Abdullah Gul in Turkey 6.jpg|Abdullah Gül, Arjantin Devlet Başkanı Cristina Fernandez de Kirchner onuruna verdiği akşam yemeğinde, 20 Ocak 2011 Dosya:President Gül and Napolitano.jpg|Abdullah Gül ve İtalya Cumhurbaşkanı Giorgio Napolitano ile Quirinal Sarayında basın toplantısında, 29 Ocak 2014 Dosya:Enrique Peña Nieto y Abdullah Gül. Turquía.jpg|Abdullah Gül Meksika Devlet Başkanı Enrique Peña Nieto ve eşini Çankaya Köşkü'nde resmî törenle karşılarken, 17 Aralık 2013 Dosya:Gül-Erdoğan cumhurbaşkanlığı devir teslim.jpg|Abdullah Gül, Recep Tayyip Erdoğan ile devir teslim törenindeyken, 28 Ağustos 2014 == Kaynakça == == Dış bağlantılar == * * * Kategori:Yaşayan insanlar Kategori:1950 doğumlular Kategori:Bünyan doğumlular Kategori:Kayseri doğumlu siyasetçiler Kategori:Nakşibendi Kategori:Türk Sünniler Kategori:Türk İslamcılar Kategori:Türk ekonomistler Kategori:TBMM 19. dönem Kayseri milletvekilleri Kategori:TBMM 20. dönem Kayseri milletvekilleri Kategori:TBMM 21. dönem Kayseri milletvekilleri Kategori:TBMM 22. dönem Kayseri milletvekilleri Kategori:TBMM 23. dönem Kayseri milletvekilleri Kategori:Türkiye Hükûmet sözcüleri Kategori:Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi Türk Grubu Kategori:NATO Parlamenterler Asamblesi Türk Grubu Kategori:TBMM Dışişleri Komisyonu Kategori:TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Kategori:Adalet ve Kalkınma Partisi MYK üyeleri Kategori:21. yüzyıl Türk siyasetçileri Kategori:İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesinde öğrenim görenler Kategori:Sakarya Üniversitesi öğretim üyeleri Kategori:Haydar Aliyev Nişanı sahipleri Kategori:Refah Partisi mensubu siyasetçiler Kategori:20. yüzyıl Türk siyasetçileri Kategori:Fazilet Partisi mensubu siyasetçiler Kategori:Altın Kartal Nişanı sahipleri Kategori:Türkiye Cumhuriyeti Devlet Şeref Madalyası sahipleri Kategori:İtalya Cumhuriyeti Liyakat Nişanı sahipleri Kategori:Aziz George Zafer Nişanı sahipleri Kategori:Chatham House Ödülü sahipleri Kategori:TBMM Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanları
Abdullah Gül
1,273
== Olaylar == * 1792 - Birinci Fransa Cumhuriyeti yönetimi, Avusturya Habsburg Monarşisi'ne savaş ilan etti. Fransız Devrim Savaşları başladı. * 1841 - İlk dedektif romanı, Morg Sokağı Cinayeti yayımlandı. * 1862 - İlk pastörizasyon deneyi, Louis Pasteur ve Claude Bernard tarafından gerçekleştirildi. * 1902 - Marie Curie ve Pierre Curie, Paris'teki laboratuvarlarında radyoaktif radyum klorürü rafine etmeyi başardılar. * 1916 - I. Dünya Savaşı: Rus İmparatorluğu tarafından Akçaabat işgal edildi. * 1924 - Türkiye'de 1924 Anayasası yürürlüğe girdi. * 1924 - Bilecik il oldu. * 1926 - Western Electric ve Warner Bros. şirketleri, filme ses eklemeyi mümkün kılan Vitaphone cihazını tanıttılar. * 1933 - Bulgaristan'ın Razgrad şehrindeki Türk mezarlığının bir grup Bulgar tarafından yerle bir edilmesiyle, İstanbul'da Razgrad Olayları başladı. * 1939 - Tahran'daki yeni kışlık Türkiye büyükelçiliği binası törenle açıldı. * 1940 - İlk elektronlu mikroskop, Philadelphia'da tanıtıldı. * 1942 - İzmir Ticaret Gazetesi kuruldu. * 1962 - Ünlü dolandırıcı Sülün Osman hapisteyken "Alınteri ile Yaşamak" konulu konferans verdi. * 1967 - Swiss Britannia şirketine ait bir yolcu uçağı, Toronto'da düştü: 126 kişi öldü. * 1968 - Güney Afrika Havayolları'na ait Boeing 707 tipi bir yolcu uçağı, Windhoek şehrinden kalkışı esnasında düştü: 122 kişi öldü. * 1970 - Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Richard Nixon, Vietnam'dan 150 bin kişilik bir Amerika Birleşik Devletleri gücünün daha geri çekileceğini açıkladı. * 1972 - Apollo 16, Ay'a iniş yaptı. * 1975 - Türkiye'nin Beyrut Basın Danışmanı'nın otomobili, ASALA militanlarınca havaya uçuruldu. * 1978 - Kızıl Tugaylar örgütü, 16 Mart'ta kaçırdıkları İtalya'nın eski Başbakanı Aldo Moro'yu, tutuklu arkadaşlarının serbest bırakılmaması halinde öldüreceklerini bildirdi. * 1978 - Güney Kore Havayollarına ait Boeing 707 tipi bir yolcu uçağı, Sovyet savaş uçakları tarafından Murmansk yakınlarındaki donmuş bir göle inmeye zorlandı. İki yolcu öldü, 107 yolcu ise sağ kurtuldu. * 1981 - 17/18 Ocak 1981'de mensubu oldukları komünist örgüte para bulmak için giriştikleri kuyumcu soygununda kuyumcunun oğlu Hasan Kahveci'yi ve polis memuru Mustafa Kılıç'ı öldüren, emniyet kuvvetlerine ve halka ateş açan, polis otosunu tarayan sol görüşlü militanlar Ramazan Yukarıgöz, Ömer Yazgan, Erdoğan Yazgan ve Mehmet Kambur, ölüm cezasına çarptırıldı. * 1983 - 12 Eylül Darbesi'nin 44. idamı: 1978 yılında Fethiye'ye tatile gelen Avusturya Büyükelçisi'nin kızına tecavüz etmek isteyen, karşı çıkan kızı ve annesini öldüren Şener Yiğit, idam edildi. * 1983 - 12 Eylül Darbesi'nin 45. idamı: Kan davasından 2 Nisan 1977'de tarlada çalışmakta olan bir kişiyi tabancayla öldüren, kaçmakta olan diğer bir kişiyi av tüfeğiyle uzaktan ateş açıp yaraladıktan sonra yanına gidip tabancayla onu da öldüren Cafer Aksu (Altuntaş), idam edildi. * 1986 - 1925 yılında Sovyetler Birliği'nden çıkan ve geri dönmeyen piyanist Vladimir Horowitz, 61 yıl sonra Sovyetler Birliği'nde tekrar konser verdi. * 1994 - Türkiye'de Radyo- Televizyon Üst Kurulu kuruldu. * 1998 - Air France şirketine ait Boeing 727-200 tipi bir yolcu uçağı, Bogota'dan (Kolombiya) kalktıktan sonra Cerro El Cable dağlarına çarparak düştü: 53 kişi öldü. * 1996 - Dünyanın üçüncü, Avrupa'nın birinci büyük eğlence merkezi Tatilya, İstanbul'da açıldı. * 1999 - Columbine Lisesi katliamı: Lisenin Eric Harris ve Dylan Klebold isimli öğrencileri, 13 kişiyi öldürdü, 24 kişiyi yaraladı ve sonra da intihar ettiler. * 2005 - Turgut Özakman'ın, Türk Kurtuluş Savaşı'nı bir roman kurgusu içinde anlatan Şu Çılgın Türkler kitabı yayımlandı. * 2006 - Han Myeong-sook, Güney Kore'nin ilk kadın Başbakanı olarak göreve başladı. * 2010 - Deepwater Horizon Sondaj kulesi Meksika Körfezi'nde patladı. * 2020 - Tarihte ilk kez, 2020 Rusya-Suudi Arabistan petrol fiyat savaşının bir etkisi olarak petrol fiyatları sıfırın altına düştü. ~~Doğumlar~~ sağ|120px * 702 - Cafer-i Sadık, İslam fıkhî mezhebi Caferiliğe ismini veren Şii imam (ö. 765) * 1761 - Şah Sultan, III. Mustafa'nın kızı (ö. 1803) * 1808 - III. Napolyon, Fransız siyasetçi ve II. İmparatorluk İmparatoru (ö. 1873) * 1840 - Odilon Redon, Fransız ressam (ö. 1916) * 1889 - Adolf Hitler, Avusturya doğumlu Alman siyasetçi ve yazar, Nazi Almanyası'nın Führer'i (ö. 1945) * 1893 - Harold Lloyd, Amerikalı komedyen (ö. 1971) * 1893 - James Bedford, Amerikalı bilim insanı (ö. 1967) * 1893 - Joan Miro, Katalan sürrealist ressam (ö. 1983) * 1910 - Fatin Rüştü Zorlu, Türk siyasetçi ve bürokrat (ö. 1961) * 1916 - Nesibe Zeynalova, Azerbaycanlı oyuncu (ö. 2004) * 1918 - Kai Siegbahn, Nobel Fizik Ödülü kazanmış İsveçli fizikçi (ö. 2007) * 1920 - John Paul Stevens, Amerikalı bir avukat ve hukukçu. (ö. 2019) * 1923 - Oktay Akbal, Türk gazeteci ve yazar (ö. 2015) * 1923 - Mother Angelica, Amerikalı Katolik rahibe (ö. 2016) * 1923 - Tito Puente, Porto Riko asıllı Amerikalı Latin caz müzisyeni (ö. 2000) * 1924 - Leslie Phillips, İngiliz oyuncu,yazar ve yönetmen (ö. 2022) * 1924 - Nina Foch, Hollanda doğumlu Amerikalı aktris, eğitimci ve film yönetmeni (ö. 2008) * 1925 - Elena Verdugo, Amerikalı oyuncu (ö. 2017) * 1927 - Ömer Aggad, Filistin asıllı Suudi Arap hayırsever ve iş insanı (ö. 2018) * 1927 - Phil Hill, Amerikalı eski Formula 1 pilotu (ö. 2008) * 1927 - Alex Müller, İsviçreli fizikçi ve Nobel Fizik Ödülü sahibi (ö. 2023) * 1929 - Domenico Corcione, İtalyan asker ve siyasetçi (ö. 2020) * 1929 - Ringaudas Songaila, Litvan komünist politikacı, veteriner hekim (ö. 2019) * 1933 - Kristaq Dhamo, bir Arnavut aktör ve film yönetmeni * 1937 - Yılmaz Onay, Türk yazar, yönetmen ve çevirmen (ö. 2018) * 1937 - George Takei, Amerikalı oyuncu, yönetmen, yazar ve aktivist * 1938 - Betty Cuthbert, Avustralyalı eski kadın atlet (ö. 2017) * 1939 - Gro Harlem Brundtland, Norveçli siyasetçi * 1941 - Ryan O'Neal, Amerikalı sinema oyuncusu * 1942 - Arto Paasilinna, Fin romancı (ö. 2018) * 1943 - Abdullah Kiğılı, Türk iş insanı ve Kiğılı giyim mağazalarının kurucusu * 1943 - Edie Sedgwick, Amerikalı aktris (ö. 1971) * 1945 - Michael Brandon, Amerikalı oyuncu * 1945 - Thein Sein, Birmanyalı politikacı * 1947 - Viktor Suvorov, Sovyet askeri istihbarat subayı * 1949 - Veronica Cartwright, Amerikalı oyuncu * 1949 - Massimo D'Alema, İtalyan politikacı * 1949 - Jessica Lange, Amerikalı sinema oyuncusu ve En İyi Kadın Oyuncu Akademi Ödülü, En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu Akademi Ödülü sahibi * 1949 - Mahmut Cevher, Türk oyuncu * 1950 - Steve Erickson, Amerikalı yazar * 1950 - Aleksander Lebed, Rus asker ve siyasetçi (ö. 2002) * 1951 - Luther Vandross, Amerikalı şarkıcı, şarkı sözü yazarı ve prodüktör (ö. 2005) * 1951 - Haluk İmga, Türk bürokrat ve siyasetçi * 1955 - Svante Pääbo, İsveçli biyolog, genetikçi ve Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü sahibi * 1956 - Peter Chelsom, İngiliz yönetmen ve aktör * 1958 - Galip Tekin, Türk çizgi romancı (ö. 2017) * 1963 - Rachel Whiteread, İngiliz sanatçı * 1964 - Andy Serkis, İngiliz aktör * 1964 - Rosalynn Sumners, Amerikalı buz patenci * 1966 - David Chalmer, Avustralyalı filozof ve bilişsel bilimci * 1966 - David Filo, ABD'li bilgisayar mühendis * 1967 - Mike Portnoy, Amerikalı baterist * 1970 - Shemar Moore, Amerikalı oyuncu, model, sunucu * 1971 - Hilal Özdemir, Türk müzisyen ve Türk halk müziği sanatçısı * 1972 - Carmen Electra, Amerikalı model, aktris ve şarkıcı * 1972 - Željko Joksimović, Sırp şarkıcı ve besteci * 1975 - Esra Dalfidan, Türk asıllı Alman caz şarkıcısı * 1975 - Michael Render, sahne adıyla Killer Mike, Amerikalı hip hop sanatçısı ve oyuncu * 1976 - Aldo Bobadilla, Paraguaylı futbolcu * 1976 - Ali Atay, Türk oyuncu ve müzisyen * 1979 - Bedük, Türk müzisyen * 1980 - Jasmin Wagner, Alman kadın şarkıcı, aktris ve TV sunucusu * 1983 - Miranda Kerr, Avustralyalı manken * 1984 - Bárbara Lennie Holguín, İspanyol oyuncu * 1985 - Brian Joseph Myers, Amerikalı profesyonel güreşçi * 1987 - Chun Woo-hee, Güney Koreli aktris * 1987 - Anna Rossinelli, İsviçreli şarkıcı ve söz yazarı * 1989 - Carlos Valdes, Amerikan aktör, müzisyen ve şarkıcı * 1990 - Lu Han, Çinli şarkıcı ve oyuncu * 1993 - Petrus Boumal, Kamerunlu milli futbolcu * 1993 - Takuma Arano, Japon futbolcu * 1995 - Charline Mignot, İsviçreli fotoğrafçı ve şarkıcı * 1997 - Alexander Zverev Jr., Alman tenisçi * 2001 - Reyhan Asena Keskinci, Türk oyuncu == Ölümler == * 1248 - Güyük Han, Cengiz Han'ın torunu, Moğolların büyük kağanı Ögeday'in büyük oğlu ve ardılı (d. 1206) * 1284 - Hōjō Tokimune, Kamakura şogunluğunun sekizinci shikkeni (d. 1251) * 1314 - Papa V. Clemens; gerçek adı ile Bertrand de Goth, Roma Katolik Kilisesi'nde papalık yapmıştır (d. 1264) * 1521 - İmparator Zhengde, Çin'in Ming Hanedanı'nın 10. imparatoru (d. 1491) * 1707 - Johann Christoph Denner, Alman mucit ve çalgı yapımcısı (klarneti icat eden) (d. 1655) * 1750 - Jean Louis Petit, Fransız cerrah ve vidalı turnikenin mucidi (d. 1674) * 1769 - Pontiac, Otava yerlilerinin reisi (d. 1720) * 1836 - I. Johann, Lihtenştayn prensi (d. 1760) * 1887 - Muhammed Şerif Paşa, Türk asıllı Mısırlı devlet adamı (d. 1826) * 1909 - Abdul Kerim, Hint hizmetkâr ve sekreter (d. 1863) * 1912 - Bram Stoker, İrlandalı yazar (d. 1847) * 1918 - Karl Ferdinand Braun, Alman fizikçi ve Nobel Fizik Ödülü sahibi (d. 1850) * 1927 - Enrique Simonet, İspanyol ressam (d. 1866) * 1932 - Giuseppe Peano, İtalyan matematikçi (d. 1858) * 1939 - William Mitchell Ramsay, İskoç arkeolog ve Yeni Ahit uzmanı (d. 1851) * 1947 - X. Christian, Danimarka ve İzlanda kralı (d. 1870) * 1948 - Mitsumasa Yonai, Japonya'nın 26. başbakanı (d. 1880) * 1951 - Ivanoe Bonomi, İtalya Başbakanı (d. 1873) * 1977 - Sepp Herberger, Alman futbolcu ve antrenör (d. 1897) * 1990 - Şefik Bursalı, Türk ressam (d. 1903) * 1991 - Don Siegel, Amerikalı film yönetmeni (d. 1912) * 1992 - Benny Hill, İngiliz komedyen, aktör ve şarkıcı (d. 1924) * 1993 - Cantinflas, Meksikalı komedyen ve aktör (d. 1911) * 1995 - Milovan Djilas, Karadağ asıllı Yugoslav siyasetçi (d. 1911) * 1999 - Erol Akyavaş, Türk ressam (d. 1932) * 1999 - Tekin Aral, Türk karikatürist (d. 1941) * 1999 - Rick Rude, Amerikalı profesyonel güreşçi (d. 1958) * 2002 - Pierre Rapsat, Belçikalı şarkıcı (d. 1948) * 2003 - Daijiro Kato, Japon profesyonel motosiklet yarışçısı (d. 1976) * 2006 - Kathleen Antonelli, İrlandalı-Amerikalı bilgisayar bilimci (d. 1921) * 2008 - Gazanfer Bilge, Türk güreşçi ve Dünya ve Olimpiyat şampiyonu (d. 1924) * 2011 - Tim Hetherington, Büyük Britanyalı-Amerikalı gazeteci ve foto muhabiri (d. 1970) * 2012 - Ayten Alpman, Türk ses sanatçısı (d. 1929) * 2012 - Sadettin Bilgiç, Türk siyasetçi (d. 1920) * 2013 - Günseli Başar, Türk manken (d. 1932) * 2013 - Yakup Tahincioğlu, Süryani asıllı Türk sanayici ve iş insanı (d. 1933) * 2014 - Mithat Bayrak, Türk millî güreşçi (d. 1929) * 2014 - Rubin Hurricane Carter, Hurricane lakaplı orta siklet boksör (d. 1937) * 2016 - Guy Hamilton, İngiliz film yönetmeni ve senarist (d. 1922) * 2016 - Chyna, Amerikalı profesyonel güreşçi (d. 1970) * 2016 - Atilla Özdemiroğlu, Türk besteci, söz yazarı ve müzisyen (d. 1943) * 2016 - Victoria Wood, İngiliz oyuncu, komedyen, şarkıcı, senarist, şarkı sözü yazarı ve yönetmen (d. 2016) * 2017 - Marta Magdalena Abakanowicz, Polonyalı dokumacı ve heykeltıraş (d. 1930) * 2017 - Roberto Ferreiro, Arjantinli futbolcu ve teknik direktör (d.1935) * 2017 - Cuba Gooding Sr., Amerikalı şarkıcı ve aktör (d. 1944) * 2017 - Germaine Mason, Jamaikalı-Britanyalı yüksek atlamacı (d. 1983) * 2017 - Kristine Jepson, Amerikalı mezzo soprano ve opera şarkıcısı * 2018 - Avicii, İsveçli DJ, Müzik prodüktörü (d. 1989) * 2018 - Roy Thomas Frank Bentley, İngiliz eski futbolcu ve teknik direktör (d. 1924) * 2018 - Pavel Šrut, Çek şair, çevirmen ve çocuk öyküleri yazarı (d. 1940) * 2019 - Joe Armstrong, İngiliz bilgisayar mühendisi, bilim insanı ve akademisyen (d. 1950) * 2019 - Jarosław Biernat, Polonyalı eski futbolcu (d. 1960) * 2019 - Luděk Bukač, Çek buz hokeyi oyuncusu ve antrenör (d. 1935) * 2019 - Reggie Cobb, Amerikan Futbolu oyuncusu (d. 1968) * 2019 - Monir Shahroudy Farmanfarmaian, İranlı kadın ressam ve sanat koleksiyoncusu (d. 1922) * 2020 - Heherson Alvarez, Filipinli politikacı (d. 1939) * 2020 - Herman Glenn Carroll, Amerikalı yazar (d. 1960) * 2020 - Claude Evrard, Fransız aktör (d. 1933) * 2020 - Tom Lester, Amerikalı aktör (d. 1938) * 2020 - Tom Mulholland, Gal futbolu oyuncusu (d. 1936) * 2020 - Gabriel Retes, Meksikalı film yönetmeni, yazar, yapımcı ve aktör (d. 1947) * 2020 - Manjeet Singh Riyat, Birleşik Krallık'ta acil bakım danışmanı (d. 1967/68) * 2020 - Jiří Toman, Çek doğumlu İsviçreli hukukçu ve profesör (d. 1938) * 2020 - Arsen Yegiazarian, Ermeni satranç oyuncusu (d. 1970) * 2021 - Idriss Déby, Çadlı siyasetçi ve asker (d. 1952) * 2021 - Wiesława Mazurkiewicz-Lutkiewicz, Polonyalı tiyatro, sinema ve dizi oyuncusu (d. 1926) * 2021 - Les McKeown, İskoç pop şarkıcısı (d. 1955) * 2021 - Listianto Raharjo, Endonezyalı millî futbolcu (d. 1970) * 2022 - Hilda Bernard, Arjantinli aktristir (d. 1920) * 2022 - Olle Goop, İsveçli atlı araba yarışçısı ve antrenörü (d. 1943) * 2022 - Antonín Kachlík, Çek film yönetmeni, senarist ve siyasetçi (d. 1923) * 2023 - Josep Maria Fusté, İspanyol eski futbolcu (d. 1941) * 2023 - Rana Cabbar, Türkiye erme nisi oyuncu (d .1945) Beyza Doğan=savcı, siyasetçi,roman yazarı[2007] == Tatiller ve özel günler == *0420 20
20 Nisan
1,151
Genetik ya da kalıtım bilimi, biyolojinin organizmalardaki kalıtım ve genetik varyasyonu inceleyen bir dalıdır.Griffiths et al. (2000), Chapter 1 (Genetics and the Organism): IntroductionHartl D, Jones E (2005) Türkçeye Almancadan geçen genetik sözcüğü 1831 yılında Yunanca γενετικός - genetikos ("genitif") sözcüğünden türetildi. Bu sözcüğün kökeni ise γένεσις - genesis ("köken") sözcüğüne dayanmaktadır."genetic." Online Etimology Dictionary. Erişim: 2 Ağustos 2012. Canlıların özelliklerinin kalıtsal olduğunun bilinci ile tarih öncesi çağlardan beri bitki ve hayvanlar ıslah edilmiştir. Bununla birlikte, kalıtımsal aktarım mekanizmalarını anlamaya çalışan modern genetik bilimi ancak 19. yüzyılın ortalarında, Gregor Mendel’in çalışmasıyla başlamıştır.Weiling F (1991). "Historical study: Johann Gregor Mendel 1822–1884". American Journal of Medical Genetics 40 (1): 1–25; discussion 26. PMID 1887835. Mendel, kalıtımın fiziksel temelini bilemediyse de, bu özelliklerin ayrık (kesikli) bir tarzda aktarıldığını gözlemlemiştir; günümüzde bu kalıtım birimlerine "gen" adı verilmektedir. Genler DNA'da belli bölgelere karşılık gelir. DNA dört tip nükleotitten oluşan bir zincir moleküldür. Bu zincir üzerinde nükleotitlerin dizisi, organizmaların kalıt aldığı genetik bilgidir (enformasyon). Doğada DNA, iki zincirli bir yapıya sahiptir. DNA'daki her "iplikçik"teki nükleotitler birbirini tamamlar, yani her iplikçik, kendine eş yeni bir iplikçik oluşturmak için bir kalıp olabilme özelliğine sahiptir. Bu, genetik bilginin kopyalanması ve kalıtımı için işleyen fiziksel mekanizmadır. Nükleotitlerin DNA’daki dizilişi, hücre tarafından aminoasit zincirleri üretmek için kullanılır. Bunlardan protein oluşur. Bir proteindeki amino asitlerin sırası, gendeki nükleotitlerin sırasına karşılık gelir. Aradaki bu ilişkiye genetik kod denir. Amino asitlerin bir proteindeki dizilişi, proteinin nasıl bir üç boyutlu şekil alacağını belirler. Bu yapının şekli de proteinin fonksiyonundan sorumludur. Hücrelerin yaşamaları ve üremeleri için gerekli hemen hemen tüm fonksiyonları proteinler icra ederler. DNA dizisindeki bir değişim, bir proteinin amino asit dizisini ve dolayısıyla onun şekli ve fonksiyonunu değiştirir: Bu, hücrede ve onun bağlı bulunduğu canlıda önemli sonuçlara yol açabilir. Genetik, organizmaların görünüşünün ve davranışının belirlenmesinde önemli bir rol oynuyorsa da, sonucun oluşmasında, organizmanın çevre ile etkileşimi ve genetik birlikte etki eder. Örneğin genler kişinin boyunun uzunluğunda bir rol oynuyorsa da, kişinin çocukluk çağındaki beslenmesinin ve sağlığının da büyük bir etkisi vardır. küçükresim|330px|Kalıtımın temel molekülü olan DNA molekülünün üç boyutlu yapısı. DNA’nın ikili bir merdivenin basamakları gibi baz çiftleriyle ortadan birbirine tutturulmuş iki sarmal ipliğinden her biri bir nükleotitler zinciridir. == Tarihçe == Genetik bilimi 1800'lü yılların ortalarında Gregor Mendel'in uygulamalı ve teorik çalışmalarıyla başladıysa da, kalıtım ile ilgili başka teoriler Mendel'den önce mevcuttu. Mendel'in zamanında popüler olan bir teori, karışmalı kalıtım kavramıydı: Bireylerin, ebeveyninin özelliklerinin homojen bir karışımını kalıt aldığı fikriydi bu. Mendel'in çalışmaları bunu yanlışladı, özelliklerin ayrık genlerin birleşimi olduğunu, sürekli özelliklerin bir karışımı olmadığını gösterdi. (Örneğin, kırmızı ve beyaz gözlü sinekler çiftleştiğinde yavruları ya kırmızı ya beyaz gözlü olur, ama pembe gözlü olmaz.) O devirde geçerli olan bir diğer teori, edinilmiş özelliklerin kalıtımı idi: kişilerin ebeveyninin kuvvetlendirdiği özellikleri taşıdığı inancıydı. Bu fikrin (genelde Jean-Baptiste Lamarck'a atfedilir) bugün yanlış olduğu bilinmektedir. Kişilerin deneyimleri, yavrularına aktardıkları genleri değiştirmez. Diğer teoriler arasında Charles Darwin'in Pangenezis fikri (ki bu hem kalıtsal hem de edinilmiş özellikler öne sürer) ve Francis Galton'un Pangenezis'e getirdiği yeni bir yorum olarak, kalıtımın hem tanecikli hem de kalıtsal olduğu fikriydi. === İlk genetik deneyi, Mendel ve Klasik Genetik === küçükresim|sol|100px|Gregor Mendel küçükresim|150px|sağ|Baskın ve çekinik gametlerle çaprazlama ve Punnet karesi ile sonucun gösterimi. Baskın (kırmızı) ve çekinik (beyaz) özelliklerin kalıtım şekilleri. Ebeveynler (1) baskın veya çekinik özellik için homozigot olunca, F1 neslinin tüm üyeleri (2) heterozigottur ve aynı baskın fenotipe sahiptir. F1 neslindeki bireylerin birbiriyle çiftleşmesi sonucu oluşan F2 nesli üyeleri (3) ise, baskın ve çekinik fenotipi 3:1 oranında sergilerler. Modern genetik biliminin kökü, Avusturyalı (Alman-Çek) bir Augustin’ci keşiş ve bir botanikçi olan Gregor Johann Mendel’in gözlemlerine dayanır. Günümüzün bu popüler biliminin babası olarak kabul edilen Mendel, bitkilerde kalıtım özellikleri üzerine ayrıntılı çalışmalar yapmıştır. Mendel 1856 yılından itibaren çeşitli bezelye (Pisum sativum) varyetelerine ait tohumları toplamaya ve onları manastır bahçesinde yetiştirerek aralarındaki farkları incelemeye başladı. 10 yıl süren gözlem ve deneylerinin ardından, bu çalışmasının önemli bulgularını “Versuche Über Pflanzenhybriden” (“Bitki melezleri üzerinde denemeler”) adlı ünlü inceleme yazısıyla yayımladı ve bu yazıyı 1865’te Brunn Doğa Tarihi Derneğine sundu. Mendel, bezelye bitkilerindeki bazı özelliklerin kalıtımsal tekrarını izlemiş ve bunların matematiksel olarak tanımlanabileceğini göstermiştir.Mendel, GJ (1866). "Versuche über Pflanzen- Hybriden]". Verhandlungen des naturforschenden Vereins Brünn 4: 3–47. (in English in 1901, J. R. Hortic. Soc. 26: 1–32) English translation available online Mendel'in çalışması kalıtımın edinilmiş değil, tanecikli olduğunu ve pek çok özelliğin kalıtımının basit kural ve orantılar ile açıklanabileceğini öne sürmüştür. O tarihlerde DNA, kromozom, mayoz bölünme gibi kavramların henüz ortaya konmamış olduğu ve bilinmediği göz önüne alınırsa, Mendel’in sadece fenotipik (gözlenebilen) karakter ayrılıklarına göre yapmış olduğu değerlendirmelerin son derece başarılı olduğu söylenebilir. Mendel'in ölümünden sonra gelen 1890'lara kadar, onun çalışmasının önemi geniş çaplı olarak anlaşılamadı. O dönemde benzer problemler üzerinde çalışan başka bilimciler onun çalışmalarını tekrar keşfettiler. Ölümünden 16 yıl sonra Hollanda’da Hugo De Vries, Almanya’da Correns ve Avusturya’da E. Von Tschermak adlı üç biyolog, çeşitli bitki türlerinde, birbirlerinden habersiz yaptıkları araştırmalarda, Mendel yasalarının geçerliliğini gösterdiler ve tüm sonuçları "Mendel yasaları" adı altında toparladılar. Mendel'in çalışması aynı zamanda, kalıtım çalışmalarında istatistik yönteminin kullanımını önermekteydi..... "Genetik" terimi, 1905’te Mendel’in çalışmasının önemli savunucularından William Bateson tarafından Adam Sedgwick’e gönderilen bir mektupta ortaya atılmıştır.Genetics, n., Oxford English Dictionary, 3rd ed.Bateson W. Letter from William Bateson to Alan Sedgwick in 1905 . The John Innes Centre. Retrieved on 2008-03-15. Bateson 1906’da Londra’da yapılan Üçüncü Uluslararası Bitki Melezleri Konferansı’nda yaptığı açış konuşmasında kalıtım çalışmasını tanımlarken “genetik” terimini kullanarak, bu terimin yaygınlaşmasını sağlamıştır.Bateson, W (1907). "The Progress of Genetic Research". Wilks, W (editor) Report of the Third 1906 International Conference on Genetics: Hybridization (the cross-breeding of genera or species), the cross-breeding of varieties, and general plant breeding, London: Royal Horticultural Society. (bir sıfat olarak genetik, Yunanca genesis - γένεσις ("kaynak")'tan türemiştir, o da genno - γεννώ ("doğurmak")'tan; biyolojik anlamıyla bu sıfat, isim hâliyle 'genetik'ten daha önce, ilk defa 1860'ta kullanılmıştır)genetic, adj., Oxford English Dictionary, 3rd ed.) Mendel’in çalışmasının yeniden keşfinin ve popüler hâle gelişinin ardından, DNA moleküler temelini gün ışığına çıkarmaya yönelik birçok deney yapılmıştır. Beyaz gözlü Drosophila (meyve sineği) üzerindeki gözlemlerinden yola çıkan Thomas Hunt Morgan 1910’da genlerin kromozomlarda yer aldığını ileri sürmüş ve 1911’de mutasyonların varlığını ortaya koymuştur.Moore JA (1983). "Thomas Hunt Morgan—The Geneticist ". American Zoologist 23 (4): 855–865. Morgan'ın öğrencisi Alfred Sturtevant ise genetik bağlantı fenomenini kullanmış ve 1913’te genlerin kromozom boyunca birbirini izleyen dizilişi ve düzenini gösteren, ilk “genetik harita”yı yayımlamıştır.Sturtevant AH (1913). "The linear arrangement of six sex-linked factors in Drosophila, as shown by their mode of association". Journal of Experimental Biology 14: 43–59. pdf from Electronic Scholarly Publishing === Moleküler genetik === Önceleri, kromozomların genleri içerdiği ve protein ile DNA’dan oluştuğu bilinmekteyse de, kalıtımdan hangisinin sorumlu olduğu bilinmiyordu. 1928’de Frederick Griffith, yayımladığı makalesinde, keşfettiği transformasyon fenomenini açıkladı. Bundan 16 yıl sonra da, 1944'te, Oswald Theodore Avery, Colin McLeod ve Maclyn McCarty bu transformasyondan sorumlu molekülün DNA olduğunu gösterdiler.Avery OT, MacLeod CM, and McCarty M (1944). "Studies on the Chemical Nature of the Substance Inducing Transformation of Pneumococcal Types: Induction of Transformation by a Desoxyribonucleic Acid Fraction Isolated from Pneumococcus Type III". Journal of Experimental Medicine 79 (1): 137–158. 35th anniversary reprint available 1952'deki Hershey-Chase deneyi de, DNA'nın (proteinden farklı olarak) virüslerin genetik malzemesi olduğunu, diğer molekülün kalıtımdan sorumlu olamayacağını kanıtladı.Hershey AD, Chase M (1952). "Independent functions of viral protein and nucleic acid in growth of bacteriophage". The Journal of General Physiology 36: 39–56. doi: James D. Watson ve Francis Crick 1953'te DNA'nın yapısını çözdüler ve Rosalind Franklin'in çalışması olan X ışını kırınım çalışması sonuçlarını kullanarak DNA molekülünün sarmal bir yapısı olduğunu gösterdiler.Judson, Horace (1979). The Eighth Day of Creation: Makers of the Revolution in Biology. Cold Spring Harbor Laboratory Press, 51–169. ISBN 0-87969-477-7.Watson JD, Crick FHC (1953). "Molecular structure of Nucleic Acids: A Structure for Deoxyribose Nucleic Acid" (PDF). Nature 171 (4356): 737–738. Onların ikili sarmal modeli, nükleotit dizisinin diğer iplikçikte tamamlayıcı eşleri olduğunu gösterdi.Watson JD, Crick FHC (1953). "Genetical Implications of the Structure of Deoxyribonucleic Acid " (PDF). Nature 171 (4361): 964–967. Bu yapı, nükleotitlerin sıralanmalarıyla genetik bilginin saklanabileceğini göstermekle kalmadı, aynı zamanda ikileşme için fiziksel mekanizmasını gösterdi: iki iplikçik birbirinden ayrışınca, her iplikçik kendine eş olacak yeni bir iplikçiğin oluşumu için kendi dizisini bir kalıp olarak kullanabilirdi. Bu yapı, kalıtım sürecini açıklamaktaysa da; DNA’nın hücre davranışlarını nasıl etkilediği henüz bilinmiyordu. Sonraki yıllarda, bazı bilim insanları, DNA'nın, ribozomlardaki protein üretim süreçlerini kontrol mekanizmasını anlamaya çalıştılar ve DNA'nın genetik kodunun mesajcı RNA (mRNA) ile okunduğunu ve çözüldüğünü buldular.History of genetic code.Discoverer of the genetic code.Crack the code. Genetic code. RNA, DNA'ya benzer, nükleotitlerden oluşmuş bir moleküldür; mRNA'nın nükleotit dizisi proteinlerdeki amino asit dizisini oluşturmak için kullanılır. Nükleotit dizisinin amino asit dizisine çevirisi genetik kod aracılığıyla gerçekleşir. Kalıtım konusunda yapılan bu moleküler düzeydeki buluşlar, DNA'nın moleküler yapısının anlaşılmasını ve biyolojideki yeni bilgilere uygulanan bir araştırma patlamasını sağlamıştı. 1977’de Frederick Sanger'in zincir sonlandırmalı DNA dizileme yöntemi önemli bir gelişme olmuştur; bu teknoloji bilimcilerin DNA moleküllerini okumasını sağlamıştır.Sanger F, Nicklen S, and Coulson AR (1977). "DNA sequencing with chain-terminating inhibitors". Nature 74 (12): 5463–5467. doi:10.1073/pnas.74.12.5463. 1983'te Kary Mullis tarafından geliştirilen polimeraz zincir tepkimesi ise, DNA izolasyonunu ve DNA parçalarının istenen bölgelerinin kolayca çoğaltılmasını sağladı.Saiki RK, Scharf S, Faloona F, Mullis KB, Horn GT, Erlich HA, Arnheim N (1985). "Enzymatic Amplification of β-Globin Genomic Sequences and Restriction Site Analysis for Diagnosis of Sickle Cell Anemia". Science 230 (4732): 1350–1354. PMID 2999980. Bu ve diğer teknikler ve bir yandan İnsan Genom Projesi’nin ekip çalışması, diğer yandan Celera Genomics’in özel çalışması sonucunda, 2003’te insan genomu dizileri tümüyle gün ışığına çıkarılmıştır.Human Genome Project Information . Human Genome Project. Retrieved on 2008-03-15. == Kalıtım özellikleri == === Kesikli kalıtım ve Mendel yasaları === küçükresim|sol|150px|Mor (B) ve beyaz (b) çiçek rengi genleri için heterozigot olan iki bezelye bitkisinin çaprazlanmasını gösteren bir bir Punnett karesi En temel düzeyde, organizmalardaki kalıtım, günümüzde genler adını verdiğimiz ayrık özellikler aracılığıyla meydana gelir.Griffiths et al. (2000), Chapter 2 (Patterns of Inheritance): Introduction (Bir özelliğin büyüklüğü iki, veya birkaç değer etrafında toplanmışsa bu özellik ayrıktır; eğer sürekli bir değerler dağılımı gösteriyorsa, süreklidir) Bu konuda gözlemde bulunan ilk kişi, bezelye bitkisi de kalıtımsal özelliklerinin ayrışımı üzerinde çalışmış Gregor Mendel olmuştur.Mendel, GJ (1866). "Versuche über Pflanzen-Hybriden". Verhandlungen des naturforschenden Vereins Brünn 4: 3–47. (in English in 1901, J. R. Hortic. Soc. 26: 1–32) English translation available online Griffiths et al. (2000), Chapter 2 (Patterns of Inheritance): Mendel's experiments Çiçek rengi üzerine yaptığı araştırmalarda, Mendel her bir çiçeğin ya mor ya beyaz olduğunu, ara bir renk olmadığını gözlemledi. Aynı genin farklı, birbirinden ayrık versiyonları alel olarak adlandırılır. Mendel farklı bitki çeşitlerinin her birinden tohumlar toplayarak bahçesinde ekti. Bezelye bitkilerini düzenli “tozlaşma”lara tabi tutan Mendel, bunlarda 7 özelliğin değişmediğini keşfetti ve bezelyelerdeki bu 7 özelliğin (tanelerin biçimi, rengi, bitkilerin boyu vs.) dölden döle nasıl aktarıldığını gözlemledi. Her dölde elde ettiği bireyleri, birbirlerine ve ebeveynine benzeyip benzemediklerine göre ayrıma tâbi tuttu. Böylece özellikleri farklı 7 saf döl elde etti. Bunlarla yaptığı çaprazlamalardaÇaprazlama (cross-breed, cross-breeding, cross-fertilize) . Ayrıca bkz. Monohibrit çaprazlama bazı belirli özelliklerin değişmediğini saptadı. Bu özelliklerin her birine “saf özellik” adını verdi. İki eş "saf özellik" çaprazlandığında, sadece bu saf özellik ortaya çıkmaktaydı ki, Mendel yasalarının esasını teşkil eden de bu husustur. Mendel, ayrıca, yaptığı çaprazlamalarda bazı özelliklerin baskın olduğunu gözlemledi. Örneğin, uzunluk karakteri, kısalık karakterine baskın olduğundan, melez bireyler uzun görünümdeydi. İki uzun melezin çaprazlanması sonucunda ise %25 oranında saf uzun, %25 saf kısa, %50 melez uzun çıkmaktaydı. Mendel, bezelye bitkisinin çiçeklerinin rengi üzerindeki deneme çalışmasında, rengin ya mor ya da beyaz olduğunu ve asla bu iki rengin karışımı bir rengin oluşmadığını gözlemledi. Aynı genin bu farklı versiyonlarına alel adı verilir. Bezelye bitkilerinde her organizma her genin iki aleline sahiptir.Griffiths et al. (2000), Chapter 3 (Chromosomal Basis of Heredity): Mendelian genetics in eukaryotic life cycles İnsan da dahil olmak üzere birçok organizmada bu kalıtım modeli geçerlidir. (Genetikte böyle bir organizmadaki genin iki alelinden birinin anneden, diğerinin babadan geçtiği kabul edilir.) Aynı alelin iki kopyasını içeren organizmalara homozigot, iki farklı alele sahip organizmalara ise heterozigot adı verilir. Bir organizmadaki alellerden oluşan genetik yapısına genotip denir. Organizmanın sahip olduğu gözlemlenebilir özelliklere ise fenotip adı verilir. Heterozigot organizmalarda genellikle, alellerden birinin nitelikleri diğerininkileri bastıracak şekilde organizmanın fenotipini belirler; alellerden nitelikleri organizmanın fenotipine hakim olanına (baskın çıkana) "baskın" (dominant), niteliklerinin fenotipe hakim olmadığı gözlemlenen öteki alele ise "çekinik" (resesif) adı verilir. Bununla birlikte, bazen bir alelin tam anlamıyla baskın olmadığı görülmüştür ki, bu duruma “eksik baskınlık” adı verilir. Bazen de her iki alelin niteliklerinin birden etkili olduğu gözlemlenir ki, bu duruma da “eşbaskınlık” (kodominans) adı verilir.Griffiths et al. (2000), Chapter 4 (Gene Interaction): Interactions between the alleles of one gene Bir çift organizma çiftleştiğinde, döl (yavru), rastgele bir biçimde, iki alelinden birini anneden, diğerini babadan miras (kalıt) alır. Ayrık kalıtım ve alellerin ayrışımı üzerine yapılmış bütün bu gözlemler, toplu olarak, Mendel’in birinci yasası veya Ayrışma Yasası adıyla bilinir. küçükresim|sol|150px|Genetik soyağacı çizelgesi, özelliklerin kalıtımsal örneklerinin izlenmesine yardımcı olur. === Sembolik gösterim sistemi ve şemalar === Genetikçiler kalıtımı betimlemede şema ve semboller kullanırlar. Bir gen bir veya birkaç harfle temsil edilir. Bu temsilde büyük harf baskın aleli, küçük harf çekinik aleli temsil eder.Richard W. Cheney.Genetic Notation . Retrieved on 2008-03-18. Genellikle bir “+” sembolü bir gen için normal, mutant olmayan aleli temsil etmede kullanılır. Döllenmede ve Mendel’le ilgili üretme deneylerinde ebeveyn, "parent" sözcüğünün başharfi olan “P” ile, döl (yavru) F1 ile (“F” "filial" sözcüğünün başharfi, “1” de birinci nesil anlamında) temsil edilir. F1 neslindeki döller birbiriyle çiftleşince meydana gelen yeni nesildeki döller F2 olarak temsil edilir. Çaprazlamanın sonucunu öngörmede kullanılan yaygın şemalardan biri "Punnett karesi" olarak bilinir. Genetikçiler insandaki genetik hastalıkları incelerken genellikle, özelliklerin kalıtımını temsil etmede soyağacı çizelgesi kullanırlar.Griffiths et al. (2000), Chapter 2 (Patterns of Inheritance): Human Genetics === Genlerin etkileşimi === küçükresim|sağ|150px|İnsanın boyu karma bir özelliktir. Francis Galton'un 1889 verileri anne ve babanın ortalaması olan boy ile evladın boyu arasındaki ilişkiyi göstermektedir. Arada bir korelasyon olmasına rağmen, çocukalrın boylarındaki çeşitlilik, bu özellikte çevrenin de etkisi olduğunu göstermektedir. Organizmalar binlerce gen içerir ve cinsel çiftleşmeyle üreyen organizmalarda bu genlerin birlikte bulunmaları (tertiplenmeleri) genellikle birbirlerinden bağımsızdır. Yani, örneğin, sarı veya yeşil renkli bir bezelye alelinin kalıtımı (aktarımı), çiçeklerin beyaz veya mor oluşunu belirleyen alellerin kalıtımıyla ilişkisizdir. “Mendelin ikinci yasası” veya “Bağımsız Tertiplenme Yasası” olarak bilinen bu olguda, ebeveynin her ikisinden gelerek karışan farklı genlerin alellerinin, dölü oluştururken farklı pek çok kombinasyonla bir araya gelebileceği anlamına gelir. (Ancak "Genetik bağlantı" gösteren bazı genler bağımsız olarak bir araya gelmezler edilmezler, bu konu aşağıda daha ayrıntılı işlenecektir.) Sıkça görüldüğü gibi, farklı genler aynı özelliği (fenotipi) oluşmasını sağlayacak tarzda birbirlerini etkileyebilirler. Avrupa kökenli Omphalodes verna bitkisinin genleri bu duruma örnek olarak gösterilebilir. Bu bitkide, çiçeklerin renginin mavi ya da magenta olmasını sağlayan iki alelli bir gen vardır. Fakat bu bitkide bir de, çiçeklerin renkli olup olmayacağını, yani renkli veya beyaz olacağını denetleyen, iki alelli bir başka gen daha vardır. Bitki bu ikinci genin beyaz alelinin iki kopyasına sahip olduğu zaman, birinci gendeki mavi ile magenta rengi alellerden birinin bitkide etkili olmasına meydan verilmeksizin, çiçekler beyaz olur. Genler arasındaki bu etkileşime "epistasis" adı verilir, sıfat olarak da, birinci genin ikincisi üzerinde "episatik" olduğu söylenir.Griffiths et al. (2000), Chapter 4 (Gene Interaction): Gene interaction and modified dihybrid ratios Birçok özellik ayrık özellik (beyaz ya da mor çiçekler örneğinde olduğu gibi) olmak yerine sürekli özelliktir (insan boyu ve deri rengi gibi). Bu karmaşık özellikler birçok genin ürünüdür.Mayeux R (2005). "Mapping the new frontier: complex genetic disorders". The Journal of Clinical Investigation 115 (6): 1404–1407. doi:10.1172/JCI25421. PMID 15931374. Bu genlerin etkisi, organizmanın deneyimlerde bulunduğu çevrenin etkileriyle çeşitli derecelerde dengelenir. Bir organizmanın genlerinin böyle bir karmaşık özelliğe katkıda bulunma derecesine “kalıtsallık” adı verilir.Griffiths et al. (2000), Chapter 25 (Quantitative Genetics): Quantifying heritability Bir özelliğin kalıtsallık ölçüsü, çevrenin o özellik üzerindeki değişen etkilerine bağlı olarak görecelidir. Örneğin insanın boyu dediğimiz karma özelliğin kalıtsallığı A.B.D.’nde %89 olarak belirlenmişken, beslenme ve sağlık sorunlarının bulunduğu Nijerya gibi yoksul bir ülkede çevrenin etkisi daha büyük olduğundan, bu oran ancak %62 olarak belirlenmiştir.Luke A, Guo X, Adeyemo AA, Wilks R, Forrester T, Lowe W Jr, Comuzzie AG, Martin LJ, Zhu X, Rotimi CN, Cooper RS (2001). "Heritability of obesity-related traits among Nigerians, Jamaicans and US black people". Int J Obes Relat Metab Disord 25 (7): 1034–1041. Abstract from NCBI == Kalıtımın moleküler temeli == === DNA ve kromozomlar === Genlerin moleküler temeli deoksiribonükleik asittir (DNA). DNA da 4 tipteki bir nükleotitler zincirinden oluşur: adenin (A), sitozin (C), guanin (G) ve timin (T). Genetik enformasyon (kalıtım bilgisi) nükleotitlerin dizilişinde bulunmakta olup, genler DNA zinciri boyunca uzanan diziler olarak mevcuttur.Pearson H (2006). "Genetics: what is a gene?". Nature 441 (7092): 398–401. PMID 16724031. Bu kuralın dışında kalabilen tek istisna virüslerdir; virüsler bazen DNA yerine benzeri olan RNA molekülü kullanırlar; çünkü virüslerin genetik malzemesi RNA’dır.Prescott, L (1993). Microbiology. Wm. C. Brown Publishers. 0-697-01372-3. DNA, normal olarak, ikili sarmal biçimde dolanan iki iplikçikli bir moleküldür. DNA’nın iki iplikçiğinden birindeki her nükleotit, karşıt iplikteki nükleotit partneriyle bir çift oluşturur; yani A, T ile bir çift oluşturur, C de G ile. Dolayısıyla iki iplikçikten her biri, tüm gerekli enformasyona sahip bulunur, diğer iplikçikte de bu enformasyonun yedeği bulunur. DNA’nın bu yapısı, kalıtımın fiziksel temelidir. DNA ikileşmesinde, iplikçiklerin ayrışması ve her iplikçiğin yeni iplikçik eşinin bir kalıbı olarak kullanılmasıyla, genetik enformasyon kopyalanır.Griffiths et al. (2000), Chapter 8 (The Structure and Replication of DNA): Mechanism of DNA Replication Genler, kromozom denen DNA dizisi zincirleri boyunca doğrusal bir düzende sıralanmışlardır. Bakterilerde her hücrenin, basit bir dairesel kromozoma sahip olmasına karşılık, bitki ve hayvanların da dahil bulunduğu ökaryot organizmalar, çoklu doğrusal kromozomlar halinde düzenlenmiş DNA’lara sahiptirler. Bu DNA zincirleri son derece uzundur; örneğin en uzun insan kromozomu 247 milyon baz çiftini içerecek uzunluktadır.Gregory SG et al. (2006). "The DNA sequence and biological annotation of human chromosome 1". Nature 441. doi: 10.1038/nature04727 . free full text available Bir kromozomdaki DNA, onu düzenleyen, sıkıştıran ve ona erişimi kontrol eden yapısal proteinlerle beraber, kromatin denen bir yapı oluşturur. Ökaryotlarda kromatin genellikle nükleozomlardan oluşur, bunlar DNA üzerinde düzenli aralıklarla yer alan, DNA'nın etrafında sarılı olduğu, histon proteinlerinden oluşmuş yapılardır.Alberts et al. (2002), DNA and chromosomes: Chromosomal DNA and Its Packaging in the Chromatin Fiber Bir organizmadaki kalıtımsal malzemenin bütününe (yani, genelde, tüm kromozomlarındaki DNA dizilerinin tamamına) genom adı verilir. Haploit organizmaların her kromozomdan yalnızca bir kopyaya sahip olmalarına karşın, hayvanların çoğu ve birçok bitkinin dahil olduğu diploitlerde, her kromozomdan iki kopya ve dolayısıyla her genden iki kopya bulunur. Bir genin iki aleli, kardeş kromozomlardalerde aynı “lokus”larda (konumlarda) yer alır; bu alellerin her biri bir ebeveynden (biri anneden, biri babadan) alınmıştır. Bunun bir istisnası, organizmanın cinsiyetinin belirlenmesinde rol oynayan, cinsiyeti belirleyen eşey kromozomlarında söz konusudur.Griffiths et al. (2000), Chapter 2 (Patterns of Inheritance): Sex chromosomes and sex-linked inheritance Bu kromozomlardan (örneğin insandaki 23. kromozom çiftinden), insanlarda ve memelilerde çok az gene sahip olan Y kromozomu erkeklik özelliklerinin gelişimini başlatmasına karşın, diğeri, X kromozomu, öteki kromozomlara benzemekte olup, cinsel belirlenmeyle ilgili olmayan birkaç gen içerir. Dişiler X kromozomundan iki kopyaya sahip olurlarken, erkekler bir X, bir de Y kromozomuna sahip olurlar. Dolayısıyla, cinsiyetle bağlantılı hastalıklar olarak ortaya çıkan alışılmadık kalıtım örnekleri de X kromozomunun kopyasındaki bu sayısal farklılıktan ileri gelir. === Üreme === küçükresim|left | Hücrelerin üç tip bölünme biçimi: Basit bölünme, mitoz bölünme, mayoz bölünme Hücreler bölündüğünde, onların tüm genomu kopyalanır ve her yavru hücre onun bir kopyasını miras alır (kalıt alır). Mitoz adı verilen bu süreç, en sade üreme biçimi olup, “eşeysiz üreme”nin temelidir. Eşeysiz üreme, bazı çok hücreli organizmalarda da, anne veya babadan birinin genomunu miras alan bir yavru (döl) üremesini sağlayacak şekilde, oluşabilir. Genetik olarak, ebeveyninin tıpkısı olan döllere klon denir. Ökaryotik organizmalarda ise genellikle “eşeyli üreme” olur. Eşeyli üremede ebeveynlerin her ikisinden gelen kalıtımsal materyalin karışımını içeren bir döl üretilir. Eşeyli üreme sürecinde, haploit ve diploit hücre tipleri arasında almaşık bir sıralama olur. Haploit hücreler birbirleriyle kaynaşarak genetik materyalleri birleştirir ve çift kromozomlu bir diploit hücre yaratırlar. Diploit organizmalar, DNA ikileşmesi olmadan bölünerek haploit hücreler meydana getirirler. Bu yolla meydana gelen yavru haploit hücreler her kromozom çiftinden birini ya da diğerini rastlantısal olarak kalıt (miras) almışlardır. Hayvan ve bitkilerin çoğu, yaşamlarının hemen tamamını diploit olarak geçirirler, haploit biçimleri sadece, tek hücreli gametlerden ibarettir. Bakteriler eşeyli üremenin bu haploit/diploit yöntemini kullanmasalar da, yeni kalıtımsal enformasyonun edinilmesinde birçok yöntem kullanırlar. Örneğin, bazı bakteriler konjugasyon denilen yolla, dairesel bir DNA parçasını bir bakteriden diğerine aktarırlar.Griffiths et al. (2000), Chapter 7 (Gene Transfer in Bacteria and Their Viruses): Bacterial conjugation Bakteriler aynı zamanda, çevrelerinde bulunan DNA parçalarını alıp genomlarına dahil edebilirler ki, bu fenomen, transformasyon olarak bilinir.Griffiths et al. (2000), Chapter 7 (Gene Transfer in Bacteria and Their Viruses): Bacterial transformation Bu süreçler sonucunda “yatay gen aktarımı” denen, birbiriyle ilişkisiz organizmalar arasında kalıtımsal enformasyon parçalarının nakli meydana gelir. küçükresim|Thomas Hunt Morgan'dan "krosover" ya da kromozomal parça değişimi çizimi ("Evrim Teorisinin bir Eleştirisi", 1916) === Kromozomal parça değişimi ve genetik bağlantı === Kromozomların diploit tabiatı, farklı kromozomlardaki genlere, eşeyli üreme sırasında, yeni gen kombinasyonları oluşturacak şekilde "bağımsız ayrışım" olanağı sağlar. Genlerin yeni gen kombinasyonları oluşturacak şekilde bu birleşmelerinde (rekombinasyonda), eğer kromozomların parça değiştirdiği krosover denilen süreç olmasaydı, aynı kromozomdaki genler teorik olarak asla birleşmezlerdi. Bu süreç sırasında kromozomlar, DNA parçalarını değiş tokuş yaparak, gen alellerinin değişmesini sağlarlar.Griffiths et al. (2000), Chapter 5 (Basic Eukaryotic Chromosome Mapping): Nature of crossing-over Bu kromozomal parça değişimi süreci genellikle mayoz bölünme sırasında, yani gametin haploit "germ hücreleri"ni yaratan bir dizi hücre bölünmesi sırasında meydana gelir. (Bu germ hücreler de daha sonra birleşerek yavru organizmayı meydana getirirler.) Kromozomdaki belirli iki nokta arasında meydana gelebilecek rekombinasyon olasılığı bu iki nokta arasındaki uzaklığa bağlıdır. Yeterince uzak olan genler arasında hep rekombinasyon olacağından bu genlerin alleleri rastgele bir şekilde dağılırlar. Nispeten yakın genler durumunda, krosover olma olasılığının düşük olması, bu genlerin genetik bağlantı göstermesi anlamına gelir; her iki genin alelleri birlikte kalıt olmaya eğilimlidir. Genlerin dizileri arasındaki bağlantı miktarı çizgisel bir bağlantı haritası oluşturur ki, bu harita genlerin kromozom boyunca düzenlenişine kabaca karşılık gelir.Griffiths et al. (2000), Chapter 5 (Basic Eukaryotic Chromosome Mapping): Linkage maps == Gen ifadesi == === Genetik kod === sağ|küçükresim|upright|Tek bir aminoasit değişikliği hemoglobinin lifler oluşturmasına yol açabilir. Genler, fonksiyonel etkilerini, genellikle, hücredeki fonksiyonların çoğundan sorumlu, proteinlerin üretimiyle ifade ederler. Proteinler amino asit zincirleridir ve bir genin DNA dizisi (bir RNA aracılığıyla) bir proteinin kendine has dizisini üretmede kullanılır. Yazılım (transkripsiyon) denilen bu süreç, genin DNA dizisine kaşılık gelen bir diziye sahip bir RNA molekülü üretimiyle başlar. Ardından, bu mesajcı RNA molekülü translasyon denilen bir süreçle, RNA dizisindeki enformasyona karşılık gelen bir amino asit dizisi üretmede kullanılır. RNA dizisindeki her üç nükleotitlik grup bir kodon olarak adlandırılır, bu kodonların her biri proteinleri oluşturan 20 amino asitten birine karşılık gelir. RNA dizisi ile amino asitler arasındaki bu ilişkiye genetik kod adı verilir.Berg JM, Tymoczko JL, Stryer L, Clarke ND (2002). Biochemistry, 5th edition, New York: W. H. Freeman and Company. I. 5. DNA, RNA, and the Flow of Genetic Information: Amino Acids Are Encoded by Groups of Three Bases Starting from a Fixed Point Bu enformasyon akışı tek yönlü olur; yani enformasyon nükleotit dizilerinden proteinlerin amino asit dizisine aktarılır, proteinden DNA dizisine aktarılmaz. Bu olgu Francis Crick tarafından “moleküler biyolojinin merkezî dogması” olarak adlandırılmıştır.Crick, F (1970): Central Dogma of Molecular Biology (PDF) . Nature 227, 561–563. PMID 4913914 Bir proteini amino asit dizisi, o proteinin üç boyutlu yapısını oluşturur ki, bu da proteinin fonsiyonuyla yakından ilişkilidir.Alberts et al. (2002), Proteins: The Shape and Structure of Proteins .Alberts et al. (2002), Proteins: Protein Function Bunlardan bazıları, kollajen proteinince oluşturulmuş lifler gibi, basit yapılı moleküllerdir. Enzim denen proteinler başka proteinlere ve basit moleküllere bağlanabilirler, bağlandıkları moleküllerdeki kimyasal reaksiyonları kolaylaştırarak (proteinin kendi yapısını değiştirmeksizin) katalizör rolü oynarlar. Proteinin yapısı dinamiktir; örneğin hemoglobin proteini, memeli kanında oksijen moleküllerinin alınması, taşınması ve salınmasını kolaylaştırırken eğilip bükülerek farklı biçimler alır. DNA’daki tek bir nükleotitin farkı bile, bir proteinin amino asit dizisinde bir değişikliğin olmasına neden olabilir. Proteinlerin yapıları kendi amino asit dizilerinin sonucu olduğu için de, böyle bir değişiklik o proteinin özelliklerini değiştirebilir; örneğin proteinin özelliklerini, o proteinin yapısında istikrarın bozulmasına veya o proteinin diğer protein ve moleküllerle etkileşiminde değişiklikler olmasına yol açacak şekilde, değiştirebilir. İnsanlardaki kalıtımsal hastalıklardan orak hücre anemisi adlı kan hastalığı bu duruma örnek olarak gösterilebilir. Bu hastalık, hemoglobinin β-globin bölümünü belirleyen kodlama bölgesindeki tek bir baz farklılığından kaynaklanır; bu bir bazın farklı olması, hemoglobinin fiziksel özelliklerinin değişmesine yol açan bir amino asiti değişikliğine neden olur.How Does Sickle Cell Cause Disease? . Brigham and Women's Hospital: Information Center for Sickle Cell and Thalassemic Disorders (2002-04-11). Retrieved on 2007-07-23. Fiziksel özelliklerinin değişmesinin sonucunda ortaya çıkan hemoglobinin “orak hücre” versiyonları, birbirlerine yapışırlar, üst üste yığılarak lifler oluştururlar. Bu lifler proteini nakleden alyuvarların biçiminin bozulmasına yol açar. Orak biçimli hücreler kan damarları içinde rahat akamazlar, parçalanma veya damarı tıkama eğilimlidirler. Bu sorunlar sonunda kişide bu hastalıkla ilgili tıbbi rahatsızlıklara yol açar. Bazı genler RNA’da kopyalanmakla birlikte proteine çevrilmezler ki, bunlara “kodlamayan RNA” molekülleri denir. Bu ürünler, bazı durumlarda, kritik hücre fonksiyonlar ile ilgili yapılarda rol alırlar (Ribozomal RNA, taşıyıcı RNA gibi). RNA aynı zamanda, diğer RNA molekülleriyle "hibridizasyon" etkileşimleri yoluyla düzenleyici etki rolüne sahip olabilir. (Örneğin mikroRNA) === Doğuştan gelenler - sonradan kazanılanlar === Genler, bir organizmanın işleyişiyle ilgili bütün enformasyonu içermekteyse de, çevre, nihai fenotipin belirlenmesinde önemli bir rol oynar. Genetik faktör ile çevre faktörü ikilemi, “doğuştan gelenler ile sonradan kazanılanlar” anlamında kullanılan, İngilizce “nature versus nurture” (kısaca, nature vs. nurture, doğa ve yetişme ikilemi) deyişiyle ifade edilir. Bir organizmanın fenotipi kalıtım ile çevrenin etkileşimine bağlıdır. “Isıya duyarlı mutasyonlar” olgusu bu duruma örnek olarak gösterilebilir. Genellikle, bir protein dizisi içinde değişen bir amino asit, onun davranışını ve diğer moleküllerle etkileşimini değiştirmez; fakat yapının istikrarını bozar. Yüksek sıcaklıkta moleküller daha hızlı hareket ettikleri ve birbirleriyle çarpıştıkları için, böylesi bir amino asit değişimi, proteinde yapısının bozulmasıyla (denatürasyon) ve işleyişinin zayıflamasıyla kendini gösteren bozukluklara yol açar. Düşük sıcaklıklı ortamlarda ise proteinin yapısı istikrarlı kalır ve işleyişi normal halde devam eder. Bu mutasyon türü siyam kedisinin kürkünde renk bakımından gözle görülür halde kendini gösterir: Pigment üretiminden sorumlu bir enzimdeki mutasyon, derideki yüksek sıcaklıklı bölgelerde yapısal istikrarının bozulmasına ve işleyişinin zayıflamasına yol açmaktayken bacak, kulak, kuyruk gibi daha soğuk bölgelerde protein, işleyişini zayıflatmadan sürdürür; böylece kedi, uç bölgeleri koyu renkli bir kürke sahip olur.Imes DL, Geary LA, Grahn RA, Lyons LA (2006). "Albinism in the domestic cat (Felis catus) is associated with a tyrosinase (TYR) mutation" (Short Communication). Animal Genetics 37 (2): 175. doi:10.1111/j.1365-2052.2005.01409.x. Retrieved on 2006-05-29. === Gen düzenlemesi === küçükresim|Transkripsiyon faktörleri DNA’ya bağlanarak ilgili genlerin transkripsiyonuna etkide bulunur. Bir organizmanın genomu binlerce gen içermekle birlikte, bu genlerin hepsinin de belirli bir anda aktif olmaları gerekmez. Bir gen, mRNA transkripsiyonu gerçekleştiğinde (ve proteine çevrildiğinde) “ifade olmuş” demektir. Genlerin ifadesini denetleyen birçok hücre yöntemi vardır. Mesela proteinler yalnızca hücre ihtiyaç duyduğunda üretilirler. Transkripsiyon faktörleri genin transkripsiyonunu ya teşvik etmek ya da engellemek suretiyle düzenleyen proteinlerdir.Brivanlou AH, Darnell JE Jr (2002). "Signal transduction and the control of gene expression". Science 295 (5556): 813–818.PMID 11823631. Örneğin, Escherichia coli bakterisinin genomunda triptofan amino asitinin sentezi için gerekli bir seri gen vardır; fakat triptofanın hücrede kullanıma hazır hale gelmesinden sonra, bu genlere artık ihtiyaç kalmaz. Triptofanın varlığı genlerin faaliyetini doğrudan etkiler; triptofan molekülleri “triptofan represörü”ne (bir transkripsiyon faktörü) bağlanırlar, bağlanınca represörlerin yapısını öyle değiştirir ki, represörler genlere bağlanır. Triptofan represörü genlerin transkripsiyonu ve ifadesini durdurur, ve dolayısıyla, triptofan sentezi sürecinin “olumsuz geri beslemeli” (negative feedback) düzenlemesini sağlamış olur.Alberts et al. (2002),Control of Gene Expression - The Tryptophan Repressor Is a Simple Switch That Turns Genes On and Off in Bacteria Gen ifadesindeki farklılıklar, özellikle çok hücreli organizmalarda belirgindir, bu tip canlılarda hücrelerin hepsi aynı genomu içermelerine karşın, farklı gen kümelerinin ifadesinden kaynaklanan çok farklı yapı ve davranışlara sahiptirler. Çok hücreli bir organizmadaki tüm hücreler, tek bir hücreden türerler. Bu tek hücrenin farklı hücre tiplerine farklılaştığı süreç sırasında, dış ve hücreler arası sinyallere tepki verir, aşamalı olarak farklı gen ifade şekilleri kurarak farklı davranış tipleri oluşturur. Çok hücreli organizmalarda yapıların gelişiminden tek bir gen sorumlu değildir; bu farklı davranış tipleri birçok hücre arasındaki karmaşık etkileşimlerden doğar. Ökaryotlarda kromatinde yapısal özellikler genlerin transkripsiyonunu etkiler. Bu özellikler “epigenetik”tir (üst-kalıtsal); çünkü etkileri DNA dizisinin üzerinde yer alır ve bir hücre kuşağından diğerine aktarılan kalıta haizdir. Epigenetik özelliklerden olayı, aynı ortamda oluşan farklı hücre tipleri çok farklı özelliklere sahip olabilirler. == Genetik değişim == küçükresim|upright|Gen duplikasyonu gereksiz gen kopyaları yaratarak genetik çeşitlenme getirir: Genin kopyalarından biri mutasyona uğrayabilir ve organizmaya zarar vermeksizin orijinal fonksiyonunu yitirebilir. === Mutasyonlar === DNA ikileşmesi süreci sırasında ikinci iplikçiğin polimerizasyonunda rastlantısal yanlışlıklar gerçekleşir. Mutasyon ya da değişinim adı verilen bu hatalar, özellikle bir genin protein kodlama dizisinde oluşmaları durumunda organizmanın fenotipi üzerinde güçlü bir etkide bulunabilirler. Fakat DNA polimeraz enziminin, hataları düzeltme yeteneği sayesinde bu hataların oranı son derece düşüktür; hata oranı, her 10-100 milyon bazda 1 hata olarak gözlemlenmiştir.Griffiths et al. (2000),Chapter 16 (Mechanisms of Gene Mutation): Spontaneous mutations Kunkel TA (2004). "DNA Replication Fidelity". Journal of Biological Chemistry 279 (17): 16895–16898. doi:10.1038/sj.emboj.7600158. DNA’daki değişim oranını arttıran süreçlerin mutajenik olduğu söylenir. Mutajenik kimyasallar genellikle baz eşleşmesine müdahale ederek, DNA ikileşmesinde hatalara yol açarlar. Morötesi ışınım ise, DNA yapısına zarar vermek suretiyle mutasyonlara neden olur.Griffiths et al. (2000),Chapter 16 (Mechanisms of Gene Mutation): Induced mutations DNA’daki kimyasal zarar doğal yolla meydana gelmekteyse de, hücreler uyumsuzlukları ve bozulmaları tamir etmek üzere “DNA tamir” mekanizmalarını kullanırlar. Ancak, tamir bazen DNA’yı -dizisi bakımından- orijinal haline geri döndüremeyebilir. Krosover ile kromozomal parça değişimi yapan ve genleri yeniden birleştiren (rekombine eden) organizmalarda mayoz bölünme esnasındaki hizalanma (iki kromozomdaki benzer dizilerin yan yana gelmesi) hataları da mutasyonlara neden olabilir.Griffiths et al. (2000),Chapter 17 (Chromosome Mutation I: Changes in Chromosome Structure): Introduction Bu hatalar, benzer dizilerin neden oldukları, partner kromozomların hatalı hizalanması sonucu olması özellikle muhtemeldir; bu da genomlardaki bazı bölgeleri mutasyona daha eğilimli kılar. Bu hatalar DNA dizisinde büyük yapısal değişiklikler yaratır; kromozomda geniş bölgelerde duplikasyonlar (ikilenmeler), inversiyonlar (evirmeler), delesyonlar (çıkarmalar) veya farklı kromozomlar arasında parçaların kazara aktarılması (translokasyon) söz konusu olabilir. İnsan DNA sında yaklaşık 25.000 gen bulunur ve bu genlerde meydana gelen mutasyonlar sonucu 6.000 in üzerinde genetik hastalık tespit edilmiş ve tedavisi aranmaktadır.Nicholas Wright Gillham, Genes Chromosomes and Disease 2011, Sf.19 Mutasyonların, başta kanser olmak üzere, zeka geriliği, erken yaşlanma ve daha binlerce hastalığa yol açtığı bilinmektedir. === Doğal seçilim ve evrim === Mutasyonlar farklı genotipli organizmaların ortaya çıkmasına neden olur ve bu farklılıklar da farklı fenotiplerin oluşmasıyla sonuçlanır. Birçok mutasyonun organizmanın fenotipi, sağlığı ve (doğal seçilimle ilgili) üreme uyumu (İng. fitness) üzerinde az bir etkisi vardır. Etkisi olan mutasyonlar genelde zararlıdırlar ama bazen, organizmanın içinde bulunduğu çevre koşulları bağlamında yararlı denebilecek mutasyonlar da olur. küçükresim|sol|Çeşitli ortolog gen dizilerinin karşılaştırılmalarıyla hazırlanmış, ökaryotik organizmaların bir evrim ağacı Popülasyon genetiği popülasyonlardaki bu genetik farklılıkların kaynaklarını, dağılımlarını ve bu dağılımların zamanla nasıl değiştiğini araştıran bir genetik altdalıdır.Griffiths et al. (2000),Chapter 24 (Population Genetics): Variation and its modulation Bir alelin bir popülasyondaki sıklığı doğal seçilimle etkilenebilir; belirli bir aleli taşıyan bireylerin hayatta kalma ve üremesindeki yüksek oran, o alelin zamanla o popülasyonda daha sık olmasına neden olabilir.Griffiths et al. (2000),Chapter 24 (Population Genetics): Selection Aynı zamanda, “genetik sürüklenme” denilen, şans faktörünün etkisiyle, yani olayların tesadüfi akışıyla da, allel sıklığında değişimler olabilir.Griffiths et al. (2000),Chapter 24 (Population Genetics): Random events Genetik sürüklenme bir popülasyonun gen havuzunda, doğal seçilimden farklı olarak, uygun genlerin seçilmesi gibi bir yönlendirmeyle değil de, tamamen rastlantı eseri sayılan, kuşaktan kuşağa ortaya çıkan değişiklikler şeklinde tanımlanır. Organizmaların genomları, birçok kuşak boyunca, evrim denilen olgu ile sonuçlanmak üzere, değişebilirler. Mutasyonlar ve mutasyonların yararlı olanları için olan seçilim sonucunda, bir canlı türün çevresine daha uyumlu biçimlere dönüşerek evrimine neden olabilir. Bu sürece adaptasyon denir.On the Origin of Species , 1st, John Murray, 1. . Related earlier ideas were acknowledged in Darwin, Charles (1861).On the Origin of Species , 3rd, John Murray, xiii. Yeni türler, türleşme denilen süreçle oluşur. Türleşme genellikle, farklı popülasyonların coğrafi olarak ayrı düşmelerinin neden olduğu genetik farklılaşmadan ortaya çıkar.Gavrilets S (2003). "Perspective: models of speciation: what have we learned in 40 years?". Evolution 57 (10): 2197–2215. doi:10.1554/02-727 .PMID 14628909. Evrim esnasında DNA dizileri birbirinden uzaklaştığı ve değiştiği için, diziler arasındaki bu farklılıklar, aralarındaki evrimsel uzaklığı hesaplamada bir “moleküler saat” gibi kullanılabilir.Wolf YI, Rogozin IB, Grishin NV, Koonin EV (2002). "Genome trees and the tree of life". Trends Genet. 18 (9): 472–479.PMID 12175808. Genetik kıyaslamalar genellikle, türler arasındaki evrimsel akrabalığı nitelemede en doğru yöntem olarak kabul edilir, bu yöntem, fenotipik kıyaslamalarla edinilmiş bazı yanıltıcı değerlendirmeleri de düzeltir. Türler arasındaki evrimsel uzaklıklar “evrim ağacı” ya da “filogenetik ağaç” denilen şemalarla temsil edilir, bu şemalarla türlerin ortak bir atadan inişini ve zaman boyunca türlerin birbirinden uzaklaşmalarını gösterir. Ancak, bu ağaç şemaları türler arasındaki yatay gen transferi olaylarını gösteremez. == Araştırma ve teknoloji == === Model organizmalar === Genetikçiler başlangıçta genetiği geniş bir organizma yelpazesi üzerinde çalışmışlarsa da, sonraları araştırmacılar organizmaların bir altkümesi üzerinde özelleşmeye başlamıştır. Belli bir organizma hakkında önemli miktarda araştırma yapılmış olması yeni araştırmacıların da aynı organizmayı daha derinlemesine icelemeye teşvik etmiştir. Böylece birkaç model organizma günümüzdeki genetik araştırmaların önemli bir kısmı için temel oluşturmuştur.The Use of Model Organisms in Instruction . University of Wisconsin: Wisconsin Outreach Research Modules. Retrieved on 2008-03-15. Model organizmalar genetiğindeki başlıca araştırma konuları, gen düzenlemesi, morfogeneze ilişkin gelişim genleri ve kanserdir. Model organizmalar kısmen kullanımlarının pratik olması nedeniyle seçilmiştir; kısa üretim süreleri, genetik manipülasyonun kolay olması bazı organizmaların genetik araştırmalarda popüler olmasına neden olmuştur. Yaygın olarak kullanılan model organizmalar arasında, bağırsak bakterisi Escherichia coli, turpgiller familyasından Arabidopsis thaliana bitkisi, bir maya türü olan Saccharomyces cerevisiae, iplik kurdu Caenorhabditis elegans, yaygın meyve sineği Drosophila melanogaster ve ev faresi Mus musculus sayılabilir. === Farklı araştırma alanları === Genetik bilimindeki gelişmelerin yanı sıra, araştırmaların gitgide farklı alanlarda özelleşmeye başlaması bu bilim dalının altdallarının oluşmasına neden olmuştur. Genetiğin altdallarından bazıları şunlardır: * Evrimsel gelişim genetiği: Döllenmiş tekhücreli yumurta aşamasından başlayarak organizmanın oluşmasındaki tüm moleküler etkenleri ve dolayısıyla onları kodlayan genleri inceler. Yoğun olarak, özellikle iki taraflı simetri düzenlenmesiyle ve basit bir biyolojik sistemden (tekhücreliler, ışınsal simetri) karmaşık bir organizmaya (çokhücreli, genellikle metamerize ve özelleşmiş organlar halinde yapılaşmış organizmalar) geçişi sağlayan mekanizmalarla ilgilenir. Organizmanın oluşum mekanizmalarını incelemek için model organizma türleri (Drosophila, yuvarlak solucanlar, zebra balığı, tavuk vs.) kullanır. Fransızca'da evrimsel gelişim genetiği adıyla bilinen bu dal, İngilizce'de evrimsel gelişim biyolojisi olarak bilinir. * Medikal genetik * Genomik: İnsan genomunun (kromozomlarda yapılanmış üç milyar baz çiftinin, DNA bütününün) yapısını, bileşimini ve evrimini inceler ve DNA’da biyolojik bir anlamı olabilecek birimleri (genler, çevrilmeyen transkripsiyon birimleri, mikroRNA’lar, düzenleme üniteleri, transkripsiyon faktörleri olan promotörler, CNG alfa ve beta kanalları vs.) tanımlamaya çalışır. * Kantitatif genetik : Genetik bileşenleri, niceliksel özelliklerin (boy, tüy rengi, büyüme hızı vs.) varyasyonunu (değişme, çeşitlenme) ve kalıtsallıklarını açıklayarak inceler. * Evrim genetiği : Türlerin genomlarında doğal seçilimin izlerini inceler ve türlerin değişen çevrelerde (ortamlarda) hayatta kalmasında ve adaptasyonunda baş rolü oynayan genleri tanımlamaya çalışır. * Popülasyon genetiği: Popülasyonların ve türlerin çeşitliliğini etkileyen güçleri (ve etki ya da sonuçlarını) matematiksel ve istatistikî yöntemler geliştirerek inceler. Bir başka deyişle popülasyonlardaki fertlerin benzerlik ve farklılıklarının kaynaklarını araştıran bir genetik altdalıdır. Dört ana madde üzerinden yola çıkarak araştırmalar yapar: Bunlar doğal seçilim, gen havuzu, mutasyonlar ve gen devamlılığıdır. * Moleküler genetik: Canlıların kalıtım materyali olan genlerin yapılarını ve işlevlerini moleküler düzeyde inceleyen bir genetik altdalıdır. Moleküler genetik, moleküler biyolojinin ve genetiğin yöntemlerini kullanarak çalışır. * Ekolojik genetik: Genetik çalışmaları ekolojik alanda sürdüren bir genetik altdalıdır. Ekolojik genetik, canlıların oluşturduğu popülasyonları "popülasyon genetiği" ile yakından ilişkili olarak araştırır. === Medikal genetik araştırmaları === Medikal genetik, genetik çeşitliliğin, insan sağlığı ve hastalıklarıyla ilişkilerini araştırmaktadır.NCBI: Genes and Disease . NIH: National Center for Biotechnology Information. Retrieved on 2008-03-15. Bir hastalığa neden olabilecek bilinmeyen bir gen araştırıldığında, araştırmacılar, hastalıkla ilgili genomun konumunu saptamada genellikle “genetik bağlantı” ve genetik soyağacı çizelgesinden yararlanırlar. Popülasyon düzeyindeki araştırmalarda, araştırmacılar genomdaki, hastalıklarla ilgili genlerin konumlarını saptamada “Mendelci rastgeleleştirme” yönteminden yararlanmaktadır; bu teknik bilhassa, yalnızca tek bir genle kesin olarak belirlenemeyen, birkaç gene ilişkin (çok genli) özelliklerde yararlı olmaktadır.Davey Smith, G; Ebrahim, S (2003)."‘Mendelian randomization’: can genetic epidemiology contribute to understanding environmental determinants of disease?" . International Journal of Epidemiology 32: 1–22. Hastalık geni olabilecek herhangi bir gen aday olarak saptanınca, artık sonraki araştırmalar genellikle, bu genin bir model organizmadaki dengi olan gen (ortolog gen) üzerinde yapılır. Genotipleme teknikleri, kalıtımsal hastalık çalışmalarının yanı sıra, genotipin ilaca cevabı nasıl etkilediğini araştıran farmakogenetik alanının gelişmesini de sağlamıştır.Pharmacogenetics Fact Sheet . NIH: National Institute of General Medical Sciences. Retrieved on 2008-03-15. Kanser kuşaktan kuşağa kalıtım yoluyla geçen bir hastalık olmasa da, günümüzde genetik bir hastalık olarak ele alınmaktadır.Strachan T, Read AP (1999). Human Molecular Genetics 2, second edition, John Wiley & Sons Inc.. Chapter 18: Cancer Genetics Kanserin vücuttaki gelişim süreci çeşitli olayların bir araya gelmesiyle oluşmaktadır. Bazen vücuttaki hücreler bölünürken mutasyonlar olur. Bu hücrelerdeki mutasyonlar bir çocuğa aktarılmasa da, hücrelerin davranışını etkileyebilmekte ve kimi zaman onların büyümelerine ve daha hızlı bölünmelerine neden olmaktadırlar. Hücrelerin bu anormal ve uygunsuz bölünmelerini engelleyen mekanizmalar vardır; uygunsuz bölünmekte olan hücrelerin ölmesi için sinyaller yolanır. Ama bazen başka mutasyonlar çoğalan hücrelerin bu sinyallere uymamasına neden olabilir. Vücutta, bir çeşit dahili bir doğal seçilim süreci meydana gelir; hücrenin bölünmeye devamını sağlayan mutasyonlara hücrelerde birikir, sonunda bir kanser tümörü meydana gelir. Tümör büyüyüp gelişerek vücudun çeşitli dokularını istila eder. . E. coli rekombinant DNA teknolojisinde sıkça kullanılır. === Araştırma teknikleri === Günümüzde DNA, laboratuvarda birçok bakımdan istenildiği gibi değiştirilebilmektedir. Laboratuvar çalışmalarında kullanılan restriksiyon enzimleri DNA’yı belli dizilerde keserek arzu edilen parçaları üretmek için kullanılır.Lodish et al. (2000),Chapter 7: 7.1. DNA Cloning with Plasmid Vectors Ligasyon enzimleri ise, elde edilen bu parçaları yeniden birleştirme, yani birbirine bağlama olanağı sağlamaktadır ve böylece, araştırmacılar, farklı kaynaklardan (biyolojik türlerden) alınan DNA parçalarını birleştirerek “rekombinant DNA” yaratabilmektedirler. Genellikle “genetik yapısı değiştirilmiş organizmalar”la (İngilizce kısaltmasıyla GMO) ilgili çalışmalarda yararlanılan rekombinant DNA bilhassa, plazmidler (üzerlerinde birkaç gen bulunan dairesel DNA parçaları) bağlamında kullanılmaktadır. Bakterilerin içine plazmidlerin sokulması ve bu bakterilerin “agar” tabaklarında (bakteri hücrelerinin klonlarını izole etmek için) büyütülmesiyle araştırmacılar, eklenen DNA parçalarını klonal olarak çoğaltabilmektedirler ki bu, moleküler klonlama olarak bilinen bir işlemdir. (Klonlama terimi, aynı zamanda çeşitli teknikler kullanarak klonal organizmalar yaratmak için de kullanılır.) DNA aynı zamanda polimeraz zincir tepkimesi (PCR) denilen bir süreç kullanılarak da çoğaltılabilir.Lodish et al. (2000),Chapter 7: 7.7. Polymerase Chain Reaction: An Alternative to Cloning PCR, özel kısa DNA dizileri kullanılarak, DNA’nın hedef seçilen bir bölgesini izole edebilir ve onu aşırı derecede büyütebilir. DNA’nın son derece küçük parçalarını aşırı ölçüde çoğaltabildiğinden, PCR genellikle spesifik DNA dizilerinin varlığını saptamakta kullanılır. === DNA dizilemesi ve genomik === küçükresim|200px|sağ|Bir DNA profilini inceleyen bir bilim insanı Genetik çalışmalarında geliştirilmiş en temel teknolojilerden biri olan DNA dizilemesi araştırmacılara DNA parçalarındaki nükleotit dizisini belirleme olanağı sağlamaktadır. 1977’de Frederick Sanger ve çalışma arkadaşlarınca geliştirilen bir DNA dizileme yöntemi (zincir sonlandırma dizilemesi) DNA parçalarını dizilemede artık rutin bir yöntem olarak kullanılmaktadır.Brown TA (2002). Genomes 2, 2nd edition. ISBN ISBN 1-85996-228-9. Section 2, Chapter 6: 6.1. The Methodology for DNA Sequencing Bu teknoloji sayesinde araştırmacılar, birçok insan hastalığıyla ilgili moleküler dizileri inceleme olanağına kavuşmuşlardır. DNA dizilemesi ucuzlaştıkça ve bilgisayarların da yardımıyla araştırmacılar, birçok organizmanın genomunu dizilemişlerdir. Bunu yapmak için dizilenmiş DNA parçaları, dizilerinin aynı olduğu bölgeleri çakıştırılarak, daha büyük bölgelerin dizileri belirlenir (genom inşası süreci) dizilemişlerdir.Brown (2002),Section 2, Chapter 6: 6.2. Assembly of a Contiguous DNA Sequence Bu teknolojiler, insan genomu için de kullanılmış, insan genomunun dizileme projesi 2003 yılında tamamlanmıştır. Yeni yüksek hacimli dizileme teknolojileri DNA dizileme maliyetini hızla düşürmektedir, çoğu araştırmacı bir insan genomunun dizilenme maliyetinin yakın gelecekte bin dolara inmesini beklemektedir. DNA dizileme yöntemleriyle belirlemeler sonucunda edinilen, işe yarar dizilemelerin miktarının gitgide artması, organizmaların genom bütünlerindeki araştırmalarda hesaplama aletleri ve analiz örnekleri kullanan, genomik adlı araştırma alanını doğurmuştur. Genomik aynı zamanda, biyoenformatik bilimsel disiplininin bir altalanı olarak da kabul edilebilir. == Ayrıca bakınız == * Mendel * Mendel genetiği * Genler ve Alleller * Monohibrit çaprazlama * Dihibrit çaprazlama * Genotip * Fenotip * Mutasyonlar * Eşey saptanması * Hücre bölünmesi * Kromozomlar * Klonlama * Gen aktarımı * Genetik tanı merkezi == Kaynakça == Özel: Genel: * Alberts B, Johnson A, Lewis J, Raff M, Roberts K, and Walter P (2002). Molecular Biology of the Cell, 4th edition. ISBN 0-8153-3218-1. * Griffiths AJF, Miller JH, Suzuki DT, Lewontin RC, and Gelbart WM (2000). An Introduction to Genetic Analysis. New York: W.H. Freeman and Company. ISBN 0-7167-3520-2. * Hartl D, Jones E (2005). Genetics: Analysis of Genes and Genomes, 6th edition. Jones & Bartlett. ISBN 0-7637-1511-5. * Lodish H, Berk A, Zipursky LS, Matsudaira P, Baltimore D, and Darnell J (2000). Molecular Cell Biology, 4th edition. ISBN 0-7167-3136-3. * Salt, Alparslan. Geleceğin Felaketleri, Ruh ve Madde Yayınları, İstanbul, 1997 * Asimov,I. İnsanlığın Geleceği, Cep Kitapları, İstanbul,1984 * Naisbitt,J. ve Aburden,P. Megatrends 2000,Form Yayınları,1990 * Cumhuriyet gazetesi, Bilim ve Teknik ilave dergileri, 1992-1995 yılları arasındaki sayılar. == Dış bağlantılar == * Genetik * Genetics-1 * Genetics-2 * Genetics Education Center * Free database on the human genetics * Database of the genomes sequences, as well as the projects in progress * Discovered in 2007, the zones of instability of the genome in the mouse. * Yapay DNA * İnsan klonlama kararı * Hayvanlardan organ nakline denetim * İnsan embriyosunda genetik değişiklik yapıldı * Yapay döllenme * Biological weapons,genetics and social analysis * Genetic engineering and biological weapons * Genetic Bullets - Ethnically Specific Bioweapons * Biological warfare, bioterrorism, biodefence and the biological and toxin weapons convention * Ethnic Specific Weapons * Glossaire de la biotechnologie de la FAO * «Il était une fois... l'ADN»: un site éducatif sur les bases de la génétique classique et moléculaire * Du gène à la compréhension de la molécule qu'elle code dans l'organisme. Une vidéo éducative en partenariat avec l'Institut Pasteur * Un site présentant les aspects éthiques liés à la question de la manipulation génétique des plantes et des animaux. Les aspects "sciences" et "droits" sont en construction. * Génétique dans l'élevage chiens de race: consanguinité, retrempe, gènes codant la couleur de la robe, la longueur de la queue. * Kategori:Almancadan Türkçeye geçen sözcükler
Genetik
1,276
Sanatta mozaik; bir yüzeyin, farklı renklerdeki küçük parçacıkların yan yana getirilmesi yöntemiyle süslenmesi ve bu şekilde üretilmiş eserdir. Taş, cam, tuğla, metal veya deniz kabuğu gibi çok çeşitli malzemelerden mozaik yapılabilir. Kakmacılıktan farklı olarak, mozaik sanatında parçacıklar yüzeydeki çukurcuklara yerleştirilmez, yüzeye yapıştırıcı ile tutturulur."mosaic (art)." Britannica.com == Etimoloji == Türkçeye Fransızca "mosaïque"ten geçen mozaik sözcüğünün kökeni Latince musaicum (mozaik, Müzlerin eseri) kavramıdır. Bunun nedeni Orta Çağ mozaiklerinde çoğunlukla sanat perisi Müzlerin resmedilmiş olmasıdır."mosaic." Online Etymology Dictionary. Erişim: 9 Aralık 2014 == Tarihçe == Mozaiğin tarihi antik çağlara uzanır. Sümer kenti Uruk'ta MÖ 3. binyıla ait, mozaiğe benzer duvar kaplamaları bulunmuştur. Koni şeklindeki terakota kaplamaların kenarları kırmızı, siyah ve beyaz renktedir. Bu kaplama malzemeleriyle zikzak hatlar ve yamuk gibi çeşitli geometrik şekiller oluşturulmuştur. Bu kaplamalar estetik görünümünün yanı sıra güneşte kurutulmuş tuğlaları yağmur ve rüzgârdan koruyordu. Ancak bu teknik zamanla yok olmuştur ve sonraki dönemlerdeki mozaiğin gelişimi ile alakası yoktur. Roma İmparatorluğu zamanında daha çok şehir kaldırımlarında, meydanlarda, ev avlularında kullanılan, sırlı seramikten yapılmış mozaiklerin parçaları birkaç milimetre kadar küçük olabilmektedir. Gaziantep Arkeoloji Müzesinde bulunan ve Zeugma antik şehrindeki villalardan çıkarılan mozaikler bu dönem eserlerinin en güzel örnekleri arasındadır. Hatay'ın Antakya ilçesi de Roma dönemine ait seçkin bir mozaik koleksiyonunu barındırır. Mozaiğe çok farklı zamanlarda ve çok farklı kültürlerde rastlanmasına rağmen, altın devrini 4.-14. yüzyıllarda Bizans'ta yaşadığı söylenebilir. Bu dönemde Bizans'ta başlıca resim sanatı mozaik olmuştur. Duvar ve tavan mozaikleri konusunda uzmanlaşan Bizanslılar ise parçacık olarak İtalya'da üretilen ve kalın, renkli camdan oluşan plakalar (smalti) kullanmakla ünlüdürler. Bu dönemde, camlar, ışığı daha iyi yönlendirebilmek için farklı açılarda, ve sıvasız olarak yerleştirildi. Bazı desenlerde, camların arkasına gümüş ya da altın yapraklar yapıştırıldı. Daha çok dini görüntüler betimleyen Roma mozaiklerinin aksine Bizanslılar aristokrasinin de mozaiklerini yarattılar. İslam kültürü ise mozaik desenlerine getirdiği matematiksel zenginlikle ünlüdür. Yer yer cam küpler ve taşlar kullanılmış olsa da, İslami eserlerde, genelde, desen için özellikle üretilmiş, daha sonra, kenarları elde zimparalanarak boşluksuz yan yana oturacak şekle sokulmuş çini plakalar kullanılmıştır (zillij). Antoni Gaudi, Guell Parkındaki koltukları mozaikle kaplayarak tekniğe yeni bir uygulama kanalı açmıştır. Bu mozaikler, farklı amaçlarla yaratılmış seramik ürünlerin yeniden düzenlenmesiyle meydana geldikleri için kolaj tekniginin ilk örneği olarak da gösterilebilir. Gaudi'nin uyguladığı seramik kaplama tekniğinin özgün adı "trencadis" tir ve Katalanca bir sözcüktür. Kullanılmayacağı, bir işe yaramayacağı varsayılan seramik ve cam parçalarıyla bir binanın giydirilmesidir. Aralarında Chagall ve Picasso'nun bulunduğu birçok modern sanatçı da eserlerini mozaik şeklinde ortaya koymuş, mozaik eserlerin konularına zenginlik katmışlardır. Günümüzde mozaikler mobilya dekorasyonundan yer kaplamalarına, bina kaplamalarından oda bölmelerine kadar birçok farklı yerde kullanılmaktadır. Konular soyut kavramlardan hiperrealist portrelere kadar çeşitlilik kazanmıştır. == Yöntemler == Mozaik, başlıca olarak şu iki yöntemler üretilir: * Genelde çimentodan oluşan zemin malzeme üzerine parçacıkları batırmak * Tutkalla yapıştırılmış parçaların aralarına sıva döşemek. == Kaynakça == == Dış bağlantılar == * Hatay Sanal Arkeoloji Müzesi * Türkiye'de bulunan tarihi mozaik eserler * Mozaik Voyages Vietnam * Zeugma'da bulunan mozaik motifleri hakkında detaylı bilgi * Guell Parkı Kategori:Döşemeler
Mozaik
1,286
== Olaylar == * 336 - İlk Noel kutlaması, Roma'da yapıldı. * 1522 - Rodos, Osmanlı egemenliğine girdi. * 1638 - Osmanlı Ordusu, Bağdat'a girdi. * 1683 - II. Viyana Kuşatmasının başarısızlıkla sonuçlanması üzerine, Sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa Paşa, boğularak idam edildi. * 1809 - Amerikalı doktor Ephraim McDowell, kliniğine hamileyim diyerek gelen Jane Todd Crawford'un, yumurtalığından 10 kiloluk tümor aldı. Bu, ilk başarılı alt karın ameliyatı olarak tarihe geçti. Crawford, 21 yıl daha yaşadı. * 1921 - Gaziantep'in Fransız işgalinden kurtuluşu * 1922 - TBMM’nin gizli oturumunda, Başbakan H. Rauf Orbay’ın Lozan Konferansı hakkındaki açıklamaları ve görüşmeleri yapıldı. * 1926 - Japon İmparatoru Taişo'nun ölümü üzerine, oğlu Hirohito İmparator oldu. * 1932 - Çin'in Guangzhou bölgesinde 7,6 şiddetinde deprem: 70.000 kişi öldü. * 1936 - Şark demiryolları, Türkiye Hükümeti tarafından satın alındı. * 1952 - Said-i Nursi'nin yargılanmasına başlandı. * 1963 - Türkiye Cumhuriyeti Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı kuruldu. * 1963 - Kıbrıs'ta Kıbrıs Mücadelesi Ulusal Örgütü EOKA, Ada'nın her yanında Türklere karşı saldırılar düzenledi. Çok sayıda Kıbrıslı Türk öldü. Türkiye savaş uçakları, Kıbrıs üzerinde uçuşlar yaptı. * 1963 - İsmet İnönü, bağımsız milletvekilleriyle yeni bir koalisyon hükümeti kurdu. * 1972 - Nikaragua'daki depremde 10 bin kişi öldü. * 1976 - Hac'dan dönerken gemilerinin batması sonucu 100 kişi öldü. * 1979 - Tunceli Cumhuriyet Savcısı Mustafa Gül öldürüldü. * 1981 - Ankara Sıkıyönetim Mahkemesi Tüm Öğretmenler Birleşme ve Dayanışma Derneği (TÖB- DER)'i kapattı. Savcılık, TÖB-DER'in "Marksist-Leninist bir düzeni amaçladığını" iddia etti. * 1985 - Türkiye'nin ilk hayalî ihracat davası sonuçlandı: Yahya Demirel 23 yıl 4 ay hapis cezasına çarptırıldı. * 1986 - İGDAŞ kuruldu. * 1989 - Romanya Devlet Başkanı Nikolay Çavuşesku ve eşi Elena Çavuşesku idam edildi. Çavuşesku çifti olağanüstü bir mahkemede yargılanmışlardı. * 1990 - Tim Berners-Lee; HTML ve World Wide Web'in temellerini attı. İlk defa iki bilgisayar arasında hypertext teknolojisi kullanılarak sunucu bağlantısı gerçekleştirildi. * 1991 - Mihail Gorbaçov, Sovyetler Birliği başkanlığı görevinden istifa etti. Ülke ertesi gün resmen dağıldı. * 1991 - PKK militanları, İstanbul Bakırköy'de Çetinkaya Mağazalarına molotofkokteyli attı. Çıkan yangında 11 kişi öldü. * 2000 - Rusya Başkanı Vladimir Putin, Sovyetler Birliği Marşı'nın üzerine Aleksandr Aleksandrov tarafından yeni yazılan sözlerle hazırlanan yeni Rusya Ulusal Marşı'nın kabulü üzerine yasayı imzaladı. *2021 - James Webb Uzay Teleskopu, Ariane 5 roketiyle kalkış yaptı. == Doğumlar == * 1250 - IV. İoannis, İznik İmparatoru (ö. 1305) * 1617 - Jean de Coligny-Saligny, Fransız soylu ve ordu komutanı (ö. 1686) * 1717 - VI. Pius, Papa (ö. 1799) * 1720 - Anna Maria Pertl Mozart, Wolfgang Amadeus Mozart'ın ve Maria Anna Mozart'ın annesi (ö. 1778) * 1724 - John Michell, İngiliz doğa filozofu ve papaz (ö. 1793) * 1730 - Noël Martin Joseph de Necker, Belçikalı doktor ve botanikçi (ö. 1793) * 1763 - Claude Chappe, Fransız bilim insanı (ö. 1805) * 1787 - Akif Paşa, Osmanlı devlet adamı, şair ve yazar (ö. 1845) * 1837 - Cosima Wagner, Alman piyanist ve besteci (ö. 1930) * 1849 - Nogi Maresuke, Japon İmparatorluk Ordusunda general (ö. 1912) * 1852 - Lionel Royer, Fransız ressam (ö. 1926) * 1859 - Colin H. Campbell, Kanadalı politikacı (ö. 1914) * 1869 - Emir Şekib Arslan, Lübnanlı yazar, politikacı ve fikir adamı (ö. 1946) * 1870 - Helena Rubinstein, Polonyalı-Yahudi asıllı Amerikalı iş insanı (ö. 1965) * 1876 - Muhammed Ali Cinnah, Pakistan'ın kurucusu (ö. 1948) * 1876 - Adolf Windaus, Alman kimyager (ö. 1959) * 1878 - Louis Chevrolet, İsviçreli Amerikan yarış arabası sürücüsü ve İş insanı (ö. 1941) * 1878 - Joseph M. Schenck, Rus asıllı Amerikalı film stüdyosu yöneticisi (ö. 1961) * 1883 - Hugo Bergmann, İsrailli filozof (ö. 1975) * 1885 - James Ewing, Amerikalı patolog (ö. 1943) * 1886 - Kid Ory, Amerikalı Caz Tromboncusu ve grup lideri (ö. 1973) * 1887 - Conrad Hilton, Amerikalı iş insanı (ö. 1979) * 1890 - Mustafa Çokay, Türkistan Alaş Orda hükûmetinin üyesi, gazeteci ve yazar (ö. 1941) * 1893 - Harry Stenqvist, İsveçli bisikletçi (ö. 1968) * 1896 - Hermann Jónasson, İzlanda Başbakanı (ö. 1976) * 1899 - Humphrey Bogart, Amerikalı oyuncu ve En İyi Erkek Oyuncu Akademi Ödülü sahibi (ö. 1957) * 1901 - Hans Rehberg, Amerikalı milyarder iş insanı, yatırımcı, sivil lider ve hayırsever (ö. 1963) * 1904 - Gerhard Herzberg, Alman asıllı Kanadalı fizikçi ve fiziksel kimyager (ö. 1999) * 1904 - Étienne Mattler, Fransız eski millî futbolcu (ö. 1986) * 1905 - Selahattin Batu, Türk veteriner hekim, akademisyen, siyasetçi ve edebiyatçı (ö. 1973) * 1905 - Muzaffer Kuşakçıoğlu, Türk siyasetçi (ö. 1978) * 1906 - Ernst Ruska, Alman fizikçi (ö. 1988) * 1908 - Quentin Crisp, Britanyalı yazar, hikâyeci ve aktör (ö. 1999) * 1908 - Yaşar Nabi Nayır, Türk yazar (ö. 1981) * 1910 - Elevter Andronikaşvili, Gürcü fizikçi (ö. 1989) * 1911 - Louise Bourgeois, Fransız heykeltıraş (ö. 2010) * 1911 - Emil Konopinski, Amerikalı çekirdek bilimci (ö. 1990) * 1913 - Tony Martin, Amerikalı şarkıcı ve sinema oyuncusu (ö. 2012) * 1913 - George Koval, Amerikalı casus, bilim insanı, kandidat (ö. 2006) * 1916 - Ahmed Bin Bella, Cezayir'in ilk Devlet Başkanı (ö. 2012) * 1917 - Nermin Erdentuğ, Türk antropolog (ö. 2000) * 1918 - Enver Sedat, Mısır Cumhurbaşkanı ve Nobel Barış Ödülü sahibi (ö. 1981) * 1918 - Henry Hillman, Amerikalı milyarder iş insanı, yatırımcı, sivil lider ve hayırsever (ö. 2017) * 1919 - Fikret Kırcan, Türk eski futbolcu ve yönetici (ö. 2014) * 1923 - Yusuf Nalkesen, Türk bestekâr (ö. 2003) * 1925 - Carlos Castaneda, Peru doğumlu Amerikalı yazar (ö. 1998) * 1925 - Pembe Marmara, Kıbrıs Türkü şair (ö. 1984) * 1927 - Ram Narayan, Hint müzisyen * 1927 - Nijat Özön, Türk dilci, sinema tarihçisi ve çevirmen (ö. 2010) * 1932 - Mustafa Sağyaşar, Türk sanat müziği sanatçısı ve koro şefi * 1933 - Joachim Meisner, Alman kardinal Roma Katolik Kilisesi'ne bağlı piskopos * 1938 - Emil Brumaru, Rumen şair ve yazar (ö. 2019) * 1943 - Hanna Schygulla, Alman oyuncu * 1949 - Mustafa Cengiz, Türk iş insanı, spor yöneticisi, eski bürokrat ve 37. Galatasaray Başkanı (ö. 2021) * 1950 - Alaattin Yüksel, Türk girişimci ve siyasetçi * 1951 - Aleksandr Şohin, Rus iş insanı * 1952 - Desirelessi Fransız şarkıcı ve müzisyen * 1954 - Annie Lennox, İskoç şarkıcı * 1958 - Alannah Myles, Kanadalı şarkıcı * 1959 - Michael P. Anderson, ABD Hava Kuvvetleri memuru ve NASA astronotu (ö. 2003) * 1960 - Ebubekir Sifil, Türk akademisyen, ilahiyatçı ve yazar * 1961 - Ales Debeljak, Sloven yazar (ö. 2016) * 1971 - Dido, Britanyalı pop şarkıcısı * 1971 - Justin Trudeau, Kanadalı siyasetçi ve Kanada'nın 23. Başbakanı * 1974 - Rober Hatemo, Türk şarkıcı * 1976 - Armin van Buuren, Hollandalı DJ * 1976 - Tuomas Holopainen, Finlandiyalı müzisyen * 1977 - Ayşegül Baklacı, Türk atlet * 1977 - Ali Tandoğan, Türk futbolcu * 1977 - Priya Rai, Hint kökenli Amerikalı pornografik film oyuncusu * 1979 - Ferman Akgül, Türk söz yazarı, besteci, müzisyen ve rock grubu maNga'nın solisti * 1979 - Sinan Kaynakçı, Türk şarkıcı, besteci ve söz yazarı * 1987 - Ceyhun Gülselam, Türk millî futbolcu * 1993 - Hamide Kurt, kısa mesafe koşucusu Türk paralimpik atlet * 1996 - Emiliano Buendía, Arjantinli futbolcu == Ölümler == * 795 - I. Hadrianus, 1 Şubat 772'den 25 Aralık 795 tarihindeki ölümüne dek papalık yaptı (d. 772) * 1554 - Pedro de Valdivia, İspanyol konkistador ve Şili'nin ilk valisi (d. 1500) * 1605 - Marino Grimani, Venedik Cumhuriyetinin 89'uncu dükası (d. 1532) * 1652 - Alonso de Sandoval, Kolombiya'da bir İspanyol Cizvit rahip ve misyonerdi (d. 1576) * 1683 - Merzifonlu Kara Mustafa Paşa, Osmanlı Sadrazamı (idam edildi) (d. 1634/1635) * 1824 - Barbara von Krüdener, Rus okültisti (d. 1764) * 1853 - Joseph von Radowitz, Prusyalı muhafazakâr devlet adamı, diplomat ve general (d. 1797) * 1878 - Anna Claypoole Peale, Amerikalı ressam (d. 1791) * 1909 - Richard Bowdler Sharpe, İngiliz zoolog ve ornitolog (d. 1847) * 1921 - Vladimir Korolenko, Rus ve Ukraynalı kısa öykü yazarı, gazeteci, insan hakları savunucusu (d. 1853) * 1925 - Karl Abraham, Alman psikanalist (d. 1877) * 1926 - Taişo, Japon imparatoru (d. 1879) * 1933 - Refet Topçuoğlu, Türk siyasetçi (d. 1872) * 1933 - Ahmet Hamdi Altıok, Türk siyasetçi (d. 1878) * 1938 - Karel Čapek, Çekoslovak yazar (d. 1890) * 1939 - Turhan Tan, Türk gazeteci (d. 1886) * 1942 - Adolf Mayer, Alman ziraat kimyageri (d. 1843) * 1946 - W. C. Fields, Amerikalı komedyen (d. 1880) * 1948 - Pompeu Fabra, İspanyol mühendis ve gramerçi (d. 1868) * 1949 - Leon Schlesinger, Amerikalı film yapımcısı (d. 1884) * 1950 - İsmail Şükrü Çelikalay, Türk din adamı ve siyasetçi (d. 1876) * 1956 - Robert Walser, Alman asıllı İsviçreli yazar (d. 1878) * 1957 - Charles Pathé, Fransız film ve ses endüstrisi öncüsü (d. 1863) * 1961 - Otto Loewi, Almanya doğumlu farmakolog (d. 1873) * 1963 - Tristan Tzara, Rumen asıllı Fransız şair ve yazar (d. 1896) * 1973 - İsmet İnönü, Türkiye'nin 2. Cumhurbaşkanı (d. 1884) * 1977 - Charlie Chaplin (Şarlo), İngiliz sinema yönetmeni, oyuncu, yazar ve komedyen (d. 1889) * 1979 - Joan Blondell, Amerikalı oyuncu (d. 1906) * 1983 - Joan Miró, Katalan ressam (d. 1893) * 1988 - Shōhei Ōoka, Japon romancı, edebiyat eleştirmeni ve Fransız Edebiyatı çevirmeni (d. 1909) * 1989 - Nikolay Çavuşesku, Romanya Devlet Başkanı (idam edildi) (d. 1918) * 1989 - Elena Çavuşesku, Romanya Başbakan Yardımcısı (idam edildi) (d. 1916) * 1995 - Emmanuel Levinas, Litvanya kökenli Fransız filozof (d. 1906) * 1995 - Dean Martin, Amerikalı şarkıcı ve sinema oyuncusu (d. 1917) * 1997 - Denver Pyle, Amerikalı aktör, iş insanı ve yönetmen (d. 1920) * 2000 - Willard Van Orman Quine, Amerikalı filozof ve mantıkçı (d. 1908) * 2005 - Birgit Nilsson, İsveçli dramatik soprano (d. 1918) * 2006 - James Brown, Amerikalı şarkıcı (d. 1933) * 2008 - Eartha Kitt, Amerikalı şarkıcı ve oyuncu (d. 1927) * 2010 - Carlos Andres Perez, Venezuelalı siyasetçi (d. 1922) * 2012 - Şerafettin Elçi, Türk siyasetçi (d. 1938) * 2013 - Adnan Şenses, Türk besteci, söz yazarı oyuncu ve Türk Sanat Müziği şarkıcısı (d. 1935) * 2014 - Alberta Adams, Amerikalı caz ve blues şarkıcısı (d. 1917) * 2015 - Zehran Alluş, Suriyeli muhalif asker ve siyasetçi (d. 1971) * 2015 - Karen Friesicke, Alman oyuncu ve komedyen (d. 1962) * 2016 - Yelizaveta Glinka, Rus kadın doktor ve insan hakları aktivisti (d. 1962) * 2016 - Anton Gubankov, Rus gazeteci, sivil hakları savunucusu ve TV programcısı (d. 1965) * 2016 - Valeri Halilov, Rus askeri orkestra şefi ve bestecisi (d. 1952) * 2016 - George Michael, İngiliz şarkıcı ve söz yazarı (d. 1963) * 2016 - Vera Rubin, Amerikalı astronom (d. 1928) * 2017 - Larry Libertore, Eski Amerikan futbolcusu ve siyasetçi (d. 1939) * 2017 - Carlos Stohr, Çek Cumhuriyeti doğumlu Venezuelalı ressam (d. 1931) * 2018 - Álex Figueroa, Şilili siyasetçi ve fizikçi (d. 1961) * 2018 - Nancy Roman, Amerikalı astronom ve bilim insanı (d. 1925) * 2018 - Sigi Schmid, Alman- Amerikalı antrenör ve teknik direktör (d. 1953) * 2019 - Ari Behn, Danimarka doğumlu Norveçli yazar (d. 1972) * 2019 - Táňa Fischerová, Çek oyuncu, yazar, televizyon sunucusu, siyasetçi ve insan hakları aktivisti (d. 1947) * 2019 - Mahmut Gareyev, Sovyet-Rus Ordusu askeri generali, tarihçi ve bilim insanı (d. 1923) * 2020 - İvan Bogdan, Sovyet-Ukraynalı güreşçi (d. 1928) * 2020 - Soumaïla Cissé, Malili siyasetçi (d. 1949) * 2020 - Anil Nedumangad, Hint oyuncu ve televizyon sunucusu (d. 1972) * 2020 - Engin Nurşani, Türk Sanat Müziği şarkıcısı (d. 1984) * 2020 - Barbara Ellen Rose, Amerikalı sanat tarihçisi, eleştirmen, akademisyen ve film yapımcısı (d. 1936) * 2020 - Maksim Tsıhalka, Beyaz Rus millî futbolcu (d. 1983) * 2021 - Jean-Marc Vallée, Kanadalı film yönetmeni, senarist ve yapımcı (d. 1963) == Tatiller ve özel günler == * Noel (Doğuş Bayramı) *1225 25
25 Aralık
1,287
== Olaylar == * 1071 - Güney İtalya'da Bizans kontrolünde olan son şehir olan Bari, Norman, Robert Guiscard tarafından ele geçirildi. * 1912 - Amerikalı havacı Harriet Quimby, Manş Denizi'ni uçarak aşan ilk kadın oldu. Quimby, 3 ay sonra yaptığı gösteri sırasında uçağın yere çakılmasıyla öldü. * 1917 - Bolşevik lider Lenin, sürgünde bulunduğu İsviçre'den Rusya'ya döndü ve Sosyalist Devrim'in başlatılması çağrısında bulundu. * 1920 - İkinci Anzavur isyanı bastırıldı. * 1925 - Tanin gazetesi süresiz kapatıldı. * 1928 - Yüce Divan Cumhuriyet döneminin ilk mahkûmiyet kararını, Yavuz Zırhlısı'nın tamiratında yolsuzluk yaptığı gerekçesiyle İhsan Eryavuz'a verdi. * 1939 - Saldıray Denizaltısı Kiel'den İstanbul'a geldi. * 1939 - İran Veliahtı Rıza Pehlevi'nin düğün töreni için İran'a giden Türk heyeti Tahran'a vardı. * 1941 - II. Dünya Savaşı: 500 Alman uçağı Londra'yı bütün gece bombaladı. * 1943 - Dr. Albert Hofmann, LSD'nin psychedelic (sanrı yaratan, hayal gördüren) etkilerini keşfetti. * 1945 - Kızıl Ordu Berlin'e girdi ve Berlin Muharebesi başladı. * 1947 - Bir yük gemisinde meydana gelen patlama sonucu Texas City'de başlayan yangın neredeyse 600 kişinin ölümüne sebep oldu. * 1948 - Avrupa Ekonomik İşbirliği Örgütü kuruldu. * 1959 - Ankara Üniversitesi'nde okuyan bir grup genç, Said-i Nursi'ye "Ankara Üniversitesi Nur Talebeleri" imzasıyla Şeker Bayramı tebriği gönderdiler. * 1968 - Türkiye İşçi Partisi (TİP) yöneticileri Rıza Kuas ve Prof. Sadun Aren hakkında, "Akdeniz Ülkeleri İlerici ve Anti Emperyalist Partiler Konferansı"na katıldıkları için soruşturma açıldı. * 1971 - Türkiye İşçi Partisi yönetimine "Kürtçülük" iddiasıyla dava açıldı. * 1972 - İnsanoğlunun 5. Ay yolculuğu 'Apollo 16' uzay aracı ile başladı. * 1973 - Türkiye Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi (THKP-C) davası başladı. 256 sanıktan 10'u için idam istendi. * 1974 - Eski Demokrat Partililere siyasal hakları geri verildi. * 1975 - Başkent Phnom Penh'in düşüşüyle, Kamboçya Kızıl Kmerler'in kontrolüne girdi. * 1980 - Türkiye'de 12 Eylül 1980 Darbesi'ne Giden Süreç (1979- 12 Eylül 1980): İstanbul'da Amerikalı bir astsubay ile bir Türk arkadaşı, Ahmet Saner ve Kadir Tandoğan adlı sol görüşlü militanlar tarafından öldürüldü. Gaziantep'te bir polis, Mardin'de 2 öğrenci, Aydın'da bir öğretmen, Ankara ve İstanbul'da 2 işçi öldürüldü. * 1982 - Eski CHP Genel Başkanı Bülent Ecevit, Sıkıyönetim Askeri Mahkemesince tutuklandı. * 1984 - Kültür ve Turizm Bakanı Mükerrem Taşçıoğlu, "Çıplak denize girmek isteyen turist Türkiye'ye gelmesin" dedi. * 1984 - Orhan Pamuk, "Sessiz Ev" adlı eseriyle Madaralı Roman Ödülü'nü aldı. * 1988 - FKÖ İkinci Komutanı Ebu-Cihad, İsrail askerleri tarafından öldürüldü. * 1995 - Güney Afrika Cumhuriyeti ağır insan hakları ihlalleri olduğu gerekçesiyle Türkiye'ye silah ambargosu koydu. Ambargo, 16 Nisan 1997'de kaldırıldı. * 1996 - Emir Hattab komutasındaki 50 kişilik Çeçen grubu 223 Rus askerini öldürdü ve 50 araçlık konvoyu imha etti. Bu olay tarihte Şatoy Pususu olarak bilinir. * 1999 - Harvard Üniversitesi, Tansu Çiller'e fahri doktorluk verilmediğini açıkladı. * 2001 - Eski Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan suikastı zanlılarından olduğu belirtilen Mehmet Fidancı, İstanbul'da yakalandı. * 2007 - Amerika Birleşik Devletleri'nin Virginia Teknik Üniversitesi'nde Cho Seung-Hui adlı öğrencinin gerçekleştirdiği silahlı saldırıda, kendisi de dahil 33 kişi öldü, 29 kişi de yaralandı. * 2017 - Türkiye'de yönetim biçimini, "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi" olarak değiştirmek için halk oylaması yapıldı. == Doğumlar == * 1619 - Jan van Riebeeck, Hollandalı doktor, tüccarı ve Cape Kolonisi'nin kurucusu ve ilk yöneticisi (ö. 1677) * 1646 - Jules Hardouin-Mansart, Fransız Barok mimarı (ö. 1708) * 1728 - Joseph Black, İskoç fizikçi ve kimyacı (ö. 1799) * 1755 - Élisabeth Vigée Le Brun, Fransız portre ressamı (ö. 1842) * 1786 - John Franklin, Britanyalı gezgin, kâşif (ö. 1847) * 1821 - Ford Madox Brown, İngiliz ressam (ö. 1893) * 1825 - Jacob Brønnum Scavenius Estrup, Danimarkalı politikacı (ö. 1913) * 1844 - Anatole France, Fransız yazar ve Nobel Edebiyat Ödülü sahibi (ö. 1924) * 1861 - Fridtjof Nansen, Norveçli gezgin, bilim insanı, diplomat ve Nobel Barış Ödülü sahibi (ö. 1930) * 1865 - Harry Chauvel, Avustralyalı general (ö. 1945) * 1865 - Mehmet Esat Işık, Türk askeri hekim (ö. 1936) * 1867 - Wilbur Wright, ilk motorlu uçağı yapan Amerikalı ünlü Wright Kardeşler'den (ö. 1912) * 1871 - John Millington Synge, İrlandalı oyun yazarı, şair ve folklor kolleksiyoncusu (ö. 1909) * 1885 - Arnold Petersen, Amerika Sosyalist İşçi Partisi Ulusal Sekreteri (ö. 1976) * 1886 - Ernst Thaelmann, Alman siyasetçi ve Almanya Komünist Partisi önderi (ö. 1944) * 1889 - Charlie Chaplin, İngiliz sinema yönetmeni, oyuncu ve yazar (ö. 1977) * 1896 - Tristan Tzara, Rumen asıllı Fransız şair ve yazar (ö. 1963) * 1916 - Behçet Necatigil, Türk şair ve yazar (ö. 1979) * 1918 - Spike Milligan, İrlanda asıllı İngiliz aktör ve komedyen (ö.2002) * 1919 - Merce Cunningham, Amerikalı koreograf ve dansçı (ö. 2009) * 1919 - Nilla Pizzi, İtalyan şarkıcı (ö. 2011) * 1921 - Peter Ustinov, İngiliz oyuncu, yönetmen, yazar ve En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Akademi Ödülü sahibi (ö. 2004) * 1922 - Afif Yesari, Türk yazar (ö. 1989) * 1922 - Kingsley Amis, İngiliz yazar (ö. 1995) * 1922 - Leo Tindemans, Belçika Başbakanı (ö. 2014) * 1924 - Henry Mancini, Amerikalı besteci, aranjör ve En İyi Özgün Müzik Akademi Ödülü sahibi (ö. 1994) * 1925 - Sabri Altınel, Türk şair (ö. 1985) * 1927 - XVI. Benedictus, Katolik Kilisesinin 265. Papa (ö. 2022) * 1933 - Erol Günaydın, Türk sinema ve tiyatro sanatçısı (ö. 2012) * 1934 - Robert Stigwood, Avustralyalı film yapımcısı (ö. 2016) * 1936 - Ayla Arslancan, Türk oyuncu (ö. 2015) * 1936 - Şaban Bayramoviç, Sırp müzisyen (ö. 2008) * 1937 - George Steele, Amerikalı Güreşçi (ö. 2017) * 1939 - Dusty Springfield, İngiliz pop müzik şarkıcısı (ö. 1999) * 1940 - II. Margrethe, Danimarka kraliçesi * 1942 - Frank Williams, İngiliz Formula 1 yarış takımının kurucusu ve patronu (ö. 2021) * 1946 - Margot Adler, Amerikalı yazar, gazeteci, radyocu ve yayıncı (ö. 2014) * 1947 - Kerim Abdülcabbar, Amerikalı basketbolcu * 1947 - Erol Evgin, Türk şarkıcı, besteci ve oyuncu * 1947 - Gerry Rafferty, İskoç besteci ve şarkıcı (ö. 2011) * 1949 - Şükrü Karatepe, Türk hukukçu ve akademisyen * 1950 - David Graf, Amerikalı oyuncudur (ö. 2001) * 1952 - Yve-Alain Bois, Cezayirli tarihçi, modern sanat eleştirmeni ve akademisyen * 1954 - Ellen Barkin, Emmy ödüllü, Altın Küre'ye aday gösterilmiş Amerikalı oyuncu * 1955 - Henri, 7 Ekim 2000'den beri hüküm süren Lüksemburg Büyük Dükü * 1956 - Aleksey Pajitnov, Rus bilgisayar mühendisi,Tetris oyununun geliştiricisi * 1956 - Necla Nazır, Türk sinema oyuncusu ve şarkıcı * 1960 - Rafael Benítez, İspanyol teknik direktör * 1960 - Pierre Littbarski, Alman eski millî futbolcu ve teknik direktör * 1964 - David Kohan, Amerikalı televizyon yapımcısı ve yazarı * 1965 - Jon Cryer, Amerikalı oyuncu, yönetmen, senarist ve yapımcı * 1965 - Martin Lawrence, Amerikalı aktör, yönetmen ve yapımcı * 1968 - Vickie Guerrero, Amerikalı eski profesyonel güreş menajeri ve nadir güreşen eski profesyonel güreşçi * 1968 - Barbara Sarafian, Belçikalı oyuncu * 1971 - Emre Tilev, Türk spor spikeri * 1971 - Selena, Amerikalı şarkıcı ve söz yazarı (ö 1995) * 1972 - Conchita Martínez, İspanyol profesyonel tenis oyuncusu * 1973 - Akon, Senegal asıllı Amerikalı Hip-Hop, R&B; ve Soul müzik sanatçısı * 1974 - Toygar Işıklı, Türk müzisyen ve besteci * 1976 - Lukas Haas, Amerikalı aktör * 1977 - Ceyda Düvenci, Türk oyuncu * 1977 - Fredrik Ljungberg, İsveçli futbolcu * 1979 - Christijan Albers, Hollandalı Formula 1 pilotu * 1982 - Gina Carano, Amerikalı oyuncu ve televizyon sunucusu * 1982 - Boris Diaw, Fransız basketbol oyuncusu * 1982 - Robert Popov, Makedon futbolcu * 1983 - Marié Digby, Amerikalı pop müzik şarkıcısı * 1984 - Claire Foy, İngiliz aktris * 1984 - Pawel Kieszek, Polonyalı futbolcu * 1984 - Mourad Meghni, Cezayirli futbolcu * 1984 - Kerron Stewart, Jamaikalı atlet * 1985 - Luol Deng, Güney Sudan asıllı Britanyalı profesyonel basketbolcu * 1985 - Benjamín Rojas, Arjantinli oyuncu * 1985 - Taye Taïwo, Nijeryalı futbolcu * 1985 - Sam Hyde, Amerikalı komedyen, yazar ve aktör * 1986 - Shinji Okazaki, Japon millî futbolcu * 1986 - Epke Zonderland, Hollandalı jimnastikçi * 1987 - Cenk Akyol, Türk basketbolcu * 1987 - Aaron Lennon, İngiliz futbolcu * 1990 - Reggie Jackson, Amerikalı profesyonel basketbolcu * 1990 - Vangelis Mantzaris, Yunan basketbolcu * 1991 - Kim Kyung- jung, Güney Koreli futbolcu * 1993 - Mirai Nagasu, Amerikalı buz patenci * 1993 - Chance the Rapper, Amerikalı hip hop sanatçısı * 1994 - Onur Bulut, Türk-Alman futbolcu * 1996 - Anya Taylor-Joy, ABD doğumlu Arjantinli-İngiliz sinema ve dizi oyuncusu * 2002 - Sadie Sink, Amerikalı aktris == Ölümler == * 69 - Otho, Roma İmparatoru (d. 32) * 1090 - Sikelgaita, Lombard prenses (d. 1040) * 1686 - Jean de Coligny-Saligny, Fransız soylu ve ordu komutanı (d. 1617) * 1788 - Georges-Louis Leclerc, Fransız natüralist, matematikçi, kozmolog ve ansiklopedi yazarı (d. 1707) * 1828 - Francisco Goya, İspanyol ressam (d. 1746) * 1846 - Domenico Dragonetti, İtalyan besteci (d. 1763) * 1850 - Marie Tussaud, Madame Tussauds balmumu heykel müzesinin kurucusu (d. 1761) * 1879 - Bernadette Soubirous, Roma Katolik Kilisesi azizi (d. 1844) * 1888 - Zygmunt Florenty Wróblewski, Polonyalı kimyager ve fizikçi (d. 1845) * 1838 - George William Hill, Amerikalı Astronom ve Matematikçi (d. 1838) * 1930 - José Carlos Mariátegui, Perulu siyasal önder ve yazar (Marksist tarihsel maddeciliği Peru'nun toplumsal çözümlemesine uygulayan ilk aydın) (d. 1895) * 1935 - Panait Istrati, Rumen Yazar (d. 1884) * 1938 - Steve Bloomer, İngiliz millî futbolcu (d. 1874) * 1947 - Rudolf Höß, Nazi Almanyası'nda asker ve Auschwitz Toplama Kampı'nın Komutanı (d. 1900) * 1958 - Rosalind Franklin, İngiliz biyofizikçi ve kristallografçısı (d. 1920) * 1958 - Archibald Cochrane, İskoç siyasetçi ve deniz subayı (d. 1885) * 1968 - Edna Ferber, Amerikalı yazar (d. 1885) * 1972 - Yasunari Kavabata, Japon romancı ve Nobel Edebiyat Ödülü sahibi (d. 1888) * 1989 - Hakkı Yeten, Türk futbolcu, teknik direktör ve Beşiktaş Jimnastik Kulübü'nün 18. Başkanı (d. 1910) * 1991 - David Lean, İngiliz yönetmen (d. 1908) * 1992 - Sinan Kukul, Türk devrimci (d. 1956) * 1994 - Ralph Ellison, Afrikalı-Amerikalı yazar (d. 1913) * 1995 - İkbal Mesih, Pakistanlı çocuk işçi (gelişmekte olan ülkelerde çocuk emeği istismarı sembolü olan) (d. 1982) * 1997 - Roland Topor, Fransız oyun yazarı (d. 1938) * 2002 - Robert Urich, Amerikalı aktör (d. 1946) * 2005 - Kay Walsh, İngiliz oyuncu ve dansçı (d. 1911) * 2008 - Edward Lorenz, Amerikalı matematikçi ve meteorolog (d. 1917) * 2010 - Rasim Deliç, Boşnak asker (d. 1949) * 2010 - Carlos Franqui, Kübalı yazar, şair, gazeteci, devrimci ve siyasetçi (d. 1921) * 2015 - İdris Bamus, Faslı futbolcu (d. 1942) * 2016 - Jeanette Bonnier, İsveçli gazeteci, yazar ve medya yöneticisi (d. 1934) * 2016 - Louis Pilot, Lüksemburglu millî futbolcu ve teknik direktör (d. 1940) * 2017 - Giandomenico Boncompagni, İtalyan radyo ve TV sunucusu, yönetmen, senarist ve söz yazarı (d. 1932) * 2018 - Harry Laverne Anderson, Amerikalı oyuncu ve sihibaz (d. 1952) * 2018 - Choi Eun-hee, Koreli oyuncu (d. 1926) * 2018 - Pamela Catherine Gidley, Amerikalı oyuncu (d. 1965) * 2018 - Harold Everett Greer, Amerikalı eski profesyonel basketbol oyuncusu (d. 1936) * 2018 - Ivan Mauger, Yeni Zelandalı motosiklet yarışçısı (d. 1939) * 2018 - Katharina Reiss, Alman çevirmen ve çeviribilimci (d. 1923) * 2019 - Hansjörg Auer, Avusturyalı dağcı ve kaya tırmanıcısı (d. 1984) * 2019 - Jörg Demus, Avusturyalı besteci ve piyanist (d. 1928) * 2019 - Ahmed İktidari, İranlı eğitimci, hukukçu, yazar, tarihçi ve coğrafyacı (d. 1925) * 2019 - David Lama, Avusturyalı dağcı ve serbest kaya tırmanıcısı (d. 1990) * 2019 - Fay McKenzie, Amerikalı oyuncu ve şarkıcı (d. 1918) * 2019 - Yaşar Özel, Türk ses sanatçısı (d. 1934) * 2019 - Jess Roskelley, Amerikalı dağcı (d. 1982) * 2020 - Daniel Bevilacqua, sahne adıyla Christophe, Fransız şarkıcı, söz yazarı, klavyeci ve müzik yapımcısı (d. 1945) * 2020 - Gene Deitch, Amerikalı ressam, animatör ve film yönetmeni (d. 1924) * 2020 - Francesco Di Carlo, İtalyan mafya üyesi (d. 1941) * 2020 - Howard Finkel, Amerikalı profesyonel güreş ring spikeri (d. 1950) * 2020 - Santiago Lanzuela Marina, İspanyol siyasetçi (d. 1948) * 2020 - Henry Miller, Amerikalı avukat ve hukukçu (d. 1931) * 2020 - Danièle Hoffman-Rispal, Fransız siyasetçi (d. 1951) * 2020 - Luis Sepulveda, Şilili yazar (d. 1949) * 2021 - Heinze Bakker, Hollandalı spor gazetecisi ve muhabiri (d. 1942) * 2021 - Nader Dastneshan, İranlı profesyonel futbolcu ve teknik direktör (d. 1960) * 2021 - Ludmila Guzun, Moldovalı kadın siyasetçi (d. 1961) * 2021 - Helen McCrory, İngiliz oyuncu (d. 1968) * 2021 - Éric Raoult, Fransız siyasetçi ve eski bakan (d. 1955) * 2021 - Yessengaly Abdijapbarovich Raushanov, Kazak şairi (d. 1957) * 2021 - Felix Silla, İtalya doğumlu Amerikalı eski aktör ve dublör (d. 1937) * 2021 - Mari Törőcsik, Macar oyuncu (d. 1935) * 2022 - Rhoda Kadalie, Güney Afrikalı akademisyen (d. 1953) * 2022 - Gloria Sevilla, Filipinli aktris (d. 1932) * 2022 - Joachim Streich, Doğu Almanya uyruklu eski futbolcudur (d. 1951) == Tatiller ve özel günler == * Dünya Ses Günü * Biyologlar Günü * Fırtına : Kuğu Fırtınası (3 Gün) * Ağrı'nın Eleşkirt ilçesinden Rus ve Ermeni birliklerinin geri çekilişi (1918) *0416 16
16 Nisan
1,234
Kurgu, film yapımı sürecinin bir parçasıdır. Kesme, film yapımında en yaygın kullanılan terimlerden biridir. Yönetmenin bir çekimi bitirmek için kullandığı bir fiil (KES – İngilizce CUT kelimesi, teknik olarak filmlerde hem iki sahne arasındaki kesme, hem de bitirme işlemini belirten kesme olarak kullanılır ; çn.) olabileceği gibi, bir film bandı ya da iki ayrı çekim arasındaki bağlantı anlamında bir isim de olabilir. Aynı zamanda, bir filmin farklı safhalardaki bir versiyonu da olabilir (Taslak kurgusu, yönetmenin kurgusu, final kurgusu). Bu makale çerçevesinde kesme, çekimler sırasında olmasa bile, gösterim esnasında birbirinden ayrı iki çekimin, birbirlerini kesintisiz takip edecek şekilde birleştirilmesi anlamında kullanılmıştır. Beş basit kurgu türü vardır: düz, zıt, paralel (çapraz), atlama ve biçim kurgusu. Düz kurguda, bir görüntü, kesintisiz olarak diğerini takip eder. Düz kurgu, en yaygın biçimdir: B çekimi, A çekimini takip eder. The Lady Eve (1941) filminde, Preston Sturges, bir geminin yemek salonunda bir masada oturan Charlie Pike (Henry Fonda)’dan (Çekim A), onun bulunduğu tarafa bakan bir grup kadına (Çekim B) doğru kesme yapar. Zıt kurguda ise birbirini takip eden görüntüler doğal olarak birbirinden ayrıdırlar; örneğin, Slaves (Herbert J. Biberman, 1969) filminde kölelerin kelepçeli ayaklarından, dörtnala giden atların toynaklarına yapılan kesme esir ile özgür kavramları arasındaki zıtlığı belirtir. Paralel ya da çapraz kurgu, aynı anda gerçekleşmekte olan iki olayı anlatır. Saboteur filminde, Brooklyn Navy Yard’daki bir geminin vaftiz töreninde, geminin sabote edilmesi girişimi, törenin kendisiyle birlikte paralel kurgu içinde ele alınmıştır. Moonstruck (Norman Jewison, 1987) filminde, bir anne, kızı Metropolitan Operası’nda sevgilisi ile birlikteyken, üniversitede profesör olan biriyle yemek yemektedir. King and Country (Joseph Losey, 1964) paralel kurguya örnek olabilecek iki sahne içermektedir: yağmurda askerlerin bir fareyi kıstırıp oynamaya çalışmaları, ve bir firarinin barakalar içinde yapılan duruşması. Burada, firarî askerin içinde bulunduğu kötü durum ile farenin içinde bulunduğu kötü durum birbirleriyle benzeştiriliyor. Fare de, firarî asker de kurban durumundadır – firarî şüpheci askeri kuralların, fare ise askerlerin can sıkıntısından kaynaklanan bir zulmün kurbanıdır. Olayların akışında bir boşluk bırakan, devamlılık dahilindeki bir kırılma, bir atlamalı kurgu meydana getirir. Darling (John Schlesinger, 1965) filminde, bir binanın girişine yirmi metre mesafedeki bir çiftin görüntülerini, aynı çiftin binanın giriş kapısından içeri girişlerini gösteren bir görüntü takip eder. Açıkçası, belirli bir sahne veya sekanstaki her şey görüntülenmek zorunda değildir, ancak sürekli atlamalı kurgu kullanımı, filme çizgi roman benzeri bir devamlılık verebilir. Ancak ne yaptığını bilen bir yönetmen atlamalı kurguyu kullanıyorsa, bunun bir sebebi vardır. Breathless (Jean-Luc Godard, 1959) filminde, asıl karakter Marsilya’da bir polis memurunu vurur, bir tarladan koşarak geçer ve Paris’e ulaşır. Godard, devamlılığı sebepsiz yere bölebilecek kadar maharetli bir film yapımcısıdır. Breathless filmi tam anlamıyla bir film olarak dikkat çeker: 1930'lar ve 1940'larda düşük bütçeli filmler üretmiş olan Monogram Pictures’e adanmış, ve daha akılcı bir yaklaşımla, bir karakterin araç kullanmadan bir yerden başka bir yere gidebilmesi şeklindeki bir sahneyi içerebilecek düşük bütçeli bir Amerikan filminin tarzını yaratabilmiştir. Biçim kurgusu ise, benzer şekilli iki nesne arasında yapılan kesmedir. Detour filminde, müzik kutusu içindeki bir plaktan, bir davula yapılan bir kesme vardır – burada yuvarlak şekilli bir nesne diğerinin yerini alır. Bir çekimin diğeri ile eşleştiği ve devamlılıkta bir boşluğa sebebiyet vermeyecek kadar kolay geçişin sağlandığı eşleştirme kurgusu, prensip olarak biçim kurgusuna benzer. Bir eşleştirme kesmesi, öyle olmamasına rağmen, genellikle eşleştiği sahneye şekil olarak benzer. Büyük ihtimalle, en ünlü eşleştirme, 2001: A space odyssey (Stanley Kubrick, 1968) filminde mağara adamının bir çekimde elindeki kemiği gökyüzüne fırlattığı ve bir sonraki çekimde yörüngedeki bir uzay istasyonunun görüntülendiği eşleştirmedir. Eşleştirme, iki görüntüyle evrim tarihine değinmektedir. == Kaynakça == Kategori:Film teknikleri Kategori:Film ve video teknolojisi Kategori:Film ekibi Sinema Kategori:Sinema teorisi Kategori:Dijital film kurgusu Kategori:Dijital film montajı
Kurgu (sinema)
1,321
Maskot; okul, askeri birlik, marka, takım veya şirket gibi genel kimliği olan bir topluluğu simgelemek için kullanılan Hayvan, çizgi film karakteri gibi varlıkların çizimleri ve 3 boyutlu modelleri. Genellikle tanıtım ve seyircileri coşturmak amacıyla kullanılır ve uğur getirdiğine inanılır. Maskot şeklindeki anahtarlıklara binaen Türkçede zaman zaman "anahtarlık" anlamında da kullanılır. Maskotlar sıklıkla spor kulüplerinin lakaplarıyla karıştırılır. Örneğin, Tennessee Üniversitesi'nin lakabı "volunteers" (gönüllüler) olmakla beraber maskotu "Smokey" adındaki bir köpektir. == Kaynakça == == Ayrıca bakınız == * Ponpon kız * FIFA Dünya Kupası maskotları * Totem == Dış bağlantılar == * Mascot oluşturma yöntemleri * List of Free and Open Source software mascots * 500'den fazla spor maskotunun listesi Kategori:Şans Kategori:Fransızcadan Türkçeye geçen sözcükler
Maskot
1,050
Tıp, bir hastaya bakma, teşhis, prognoz, önleme, tedavi, yaralanma veya hastalıklarının palyasyonunu yönetme ve sağlığını geliştirme bilimi ve uygulamasıdır. Tıp, hastalıkların önlenmesi ve tedavisi yoluyla sağlığı korumak ve iyileştirmek için geliştirilen çeşitli sağlık uygulamalarını kapsar. Çağdaş tıp, yaralanma ve hastalıkları teşhis etmek, tedavi etmek ve önlemek için biyomedikal bilimleri, biyomedikal araştırmaları, genetiği ve tıbbi teknolojiyi, tipik olarak farmasötikler veya cerrahi yoluyla, ancak aynı zamanda psikoterapi, harici ateller ve traksiyon, tıbbi cihazlar, biyolojikler ve iyonlaştırıcı radyasyon gibi çeşitli tedaviler yoluyla uygular. Tıp, tarih öncesi çağlardan beri uygulanmaktadır ve bu zamanın çoğunda bir sanat (bir yaratıcılık ve beceri alanı) olmuştur ve sıklıkla yerel kültürün dini ve felsefi inançlarıyla bağlantıları vardır. Örneğin, bir tıp adamı şifa için bitkileri uygular ve dualar ederdi ya da eski bir filozof ve hekim humorizm teorilerine göre kan alma işlemini uygulardı. Son yüzyıllarda, modern bilimin ortaya çıkışından bu yana çoğu tıp, sanat ve bilimin (tıp bilimi şemsiyesi altında hem temel hem de uygulamalı) bir kombinasyonu haline gelmiştir. Örneğin, sütur tekniği uygulama yoluyla öğrenilen bir sanat iken, dikiş atılan dokularda hücresel ve moleküler düzeyde neler olduğuna dair bilgi bilim yoluyla ortaya çıkmaktadır. Günümüzde geleneksel tıp veya halk tıbbı olarak bilinen bilimsel tıp öncesi tıp biçimleri, bilimsel tıbbın yokluğunda yaygın olarak kullanılmaya devam etmektedir ve bu nedenle alternatif tıp olarak adlandırılmaktadır. Bilimsel tıbbın dışında kalan, güvenlik ve etkililik kaygıları taşıyan alternatif tedaviler ise şarlatanlık olarak adlandırılmaktadır. == Etimoloji == Tıp, hastalıkların teşhisi, prognozu, tedavisi ve önlenmesi bilimi ve uygulamasıdır. "Tıp" kelimesi Arapça ṭbb kökünden gelen ṭibb طبّ "hekimlik mesleği ve ilmi" kelimesinden türetilmiştir. Arapça kelime, Süryanice ṭbbā טבא "bilgi, ilim" sözcüğünden türetilmiştir. Bu kelime ise yine Süryanicedeki ṭbb טבב "bilme, anlama" kökünden türetilmiştir. == Klinik uygulama == Tıbbi erişilebilirlik ve klinik uygulamalar, kültür ve teknolojideki bölgesel farklılıklar nedeniyle dünya genelinde değişiklik göstermektedir. Batı dünyasında modern bilimsel tıp oldukça gelişmişken, Afrika veya Asya'nın bazı bölgeleri gibi gelişmekte olan ülkelerde nüfus, sınırlı kanıt ve etkinliğe sahip ve uygulayıcılar için gerekli resmi eğitimin olmadığı geleneksel tıbba daha fazla güvenebilir. Gelişmiş dünyada, kanıta dayalı tıp klinik uygulamalarda evrensel olarak kullanılmamaktadır; örneğin, 2007 yılında yapılan bir literatür taraması, müdahalelerin yaklaşık %49'unun yarar ya da zararı destekleyecek yeterli kanıttan yoksun olduğunu ortaya koymuştur. Modern klinik uygulamada, doktorlar ve doktor asistanları, klinik muhakeme kullanarak hastalığı teşhis etmek, prognoz etmek, tedavi etmek ve önlemek için hastaları kişisel olarak değerlendirir. Doktor-hasta ilişkisi tipik olarak hastanın tıbbi geçmişinin ve tıbbi kayıtlarının incelenmesiyle başlar, bunu tıbbi görüşme ve fizik muayene izler. Temel tanısal tıbbi cihazlar (örn. stetoskop, dil basacağı) tipik olarak kullanılır. Bulgular için muayene ve semptomlar için görüşmeden sonra, doktor tıbbi testler (örn. kan testleri) isteyebilir, biyopsi alabilir veya farmasötik ilaçlar veya diğer tedavileri reçete edebilir. Ayırıcı tanı yöntemleri, sağlanan bilgilere dayanarak durumların elenmesine yardımcı olur. Karşılaşma sırasında, hastayı ilgili tüm gerçekler hakkında doğru bir şekilde bilgilendirmek, ilişkinin ve güven gelişiminin önemli bir parçasıdır. Tıbbi karşılaşma daha sonra birçok yargı alanında yasal bir belge olan tıbbi kayıtta belgelenir. Takipler daha kısa olabilir ancak aynı genel prosedürü izler ve uzmanlar da benzer bir süreci takip eder. Teşhis ve tedavi, sorunun karmaşıklığına bağlı olarak sadece birkaç dakika veya birkaç hafta sürebilir. Tıbbi görüşme ve karşılaşmanın bileşenleri şunlardır: * Başlıca şikayet (CC): mevcut tıbbi ziyaretin nedeni. Bunlar 'semptomlardır'. Hastanın kendi kelimeleriyle ifade edilir ve her birinin süresiyle birlikte kaydedilir. 'Başlıca endişe' veya 'mevcut şikayet' olarak da adlandırılır. * Mevcut hastalığın öyküsü (HPI): semptomların kronolojik sıralaması ve her semptomun daha fazla açıklanması. Genellikle geçmiş tıbbi öykü (PMH) olarak adlandırılan önceki hastalık öyküsünden ayırt edilebilir. Tıbbi geçmiş HPI ve PMH'den oluşur. * Mevcut aktivite: meslek, hobiler, hastanın gerçekte ne yaptığı. * İlaçlar (Rx): reçeteli, reçetesiz ve ev ilaçlarının yanı sıra alternatif ve bitkisel ilaçlar da dahil olmak üzere hastanın aldığı ilaçlar. Alerjiler de kaydedilir. * Geçmiş tıbbi öykü (PMH/PMHx): eş zamanlı tıbbi sorunlar, geçmişteki hastane yatışları ve ameliyatlar, yaralanmalar, geçmişteki bulaşıcı hastalıklar veya aşılar, bilinen alerji öyküsü. * Sosyal geçmiş (SH): doğum yeri, ikametgâh, evlilik geçmişi, sosyal ve ekonomik durum, alışkanlıklar (diyet, ilaçlar, tütün, alkol dahil). * Aile öyküsü (FH): ailede hastayı etkileyebilecek hastalıkların listelenmesi. Bazen bir aile ağacı kullanılır. * Sistemlerin gözden geçirilmesi (ROS) veya sistem sorgulaması: HPI'da gözden kaçabilecek bir dizi ek soru: genel bir sorgulama (herhangi bir kilo kaybı, uyku kalitesinde değişiklik, ateş, şişlik ve yumrular vb), ardından vücudun ana organ sistemlerine (kalp, akciğerler, sindirim sistemi, idrar yolu vb.) ilişkin sorular. Fizik muayene, hasta tarafından gönüllü olarak ortaya konan ve objektif olarak gözlemlenemeyen semptomların aksine, objektif ve gözlemlenebilir olan tıbbi hastalık belirtileri için hastanın muayene edilmesidir. Sağlık hizmeti sağlayıcısı görme, işitme, dokunma ve bazen de koku alma (örneğin enfeksiyon, üremi, diyabetik ketoasidoz) yöntemlerini kullanır. Fiziksel muayenenin temelini dört eylem oluşturur: muayene, palpasyon (hissetme), perküsyon (rezonans özelliklerini belirlemek için vurma) ve oskültasyon (dinleme). Genellikle bu sırayla uygulanır, ancak oskültasyon abdominal değerlendirmeler için perküsyon ve palpasyondan önce gerçekleşir. Klinik muayene aşağıdakilerin incelenmesini içerir: * Boy, kilo, vücut sıcaklığı, kan basıncı, nabız, solunum hızı ve hemoglobin oksijen satürasyonunu içeren yaşamsal bulgular * Hastanın genel görünümü ve spesifik hastalık göstergeleri (beslenme durumu, sarılık, solukluk veya çomak parmak varlığı) * Cilt * Baş, göz, kulak, burun ve boğaz (HEENT) * Kardiyovasküler (kalp ve kan damarları) * Solunum (büyük hava yolları ve akciğerler) * Karın ve rektum * Genital organlar (ve hasta hamile ise veya hamile olabilirse hamilelik) * Kas-iskelet sistemi (omurga ve ekstremiteler dahil) * Nörolojik (bilinç, farkındalık, beyin, görme, kraniyal sinirler, omurilik ve periferik sinirler) * Psikiyatrik (yönelim, ruhsal durum, ruh hali, anormal algı veya düşünce kanıtı). Muayene, muhtemelen tıbbi geçmişte vurgulanan ilgi alanlarına odaklanacaktır ve yukarıda listelenen her şeyi içermeyebilir. Tedavi planı, ek tıbbi laboratuvar testleri ve tıbbi görüntüleme çalışmalarının istenmesini, tedaviye başlanmasını, bir uzmana sevk edilmesini veya gözlem altında tutulmasını içerebilir. Takip önerilebilir. Sağlık sigortası planına ve yönlendirilmiş sağlık hizmeti sistemine bağlı olarak, testlerin önceden yetkilendirilmesi gibi çeşitli "kullanım incelemesi" biçimleri, pahalı hizmetlere erişimde engeller oluşturabilir. Tıbbi karar verme (MDM) süreci, hastanın sorununu açıklayacak kesin bir tanı elde etmek için ne yapılması gerektiğine dair bir fikirle birlikte olası tanıların (ayırıcı tanılar) bir listesini oluşturmak için yukarıdaki tüm verilerin analizini ve sentezini içerir. Sonraki ziyaretlerde, yeni öykü, semptomlar, fiziksel bulgular ve laboratuvar veya görüntüleme sonuçları veya uzman konsültasyonları elde etmek için süreç kısaltılmış bir şekilde tekrarlanabilir. == Kurumlar == Çağdaş tıp genel olarak sağlık hizmetleri sistemleri içerisinde yürütülmektedir. Yasal, kimliklendirme ve finansman çerçeveleri münferit hükûmetler tarafından oluşturulmakta, zaman zaman kiliseler gibi uluslararası kuruluşlar tarafından da desteklenmektedir. Herhangi bir sağlık sisteminin özellikleri, tıbbi bakımın sağlanış şekli üzerinde önemli etkiye sahiptir. Antik çağlardan itibaren, Hristiyanlığın pratik hayırseverlik vurgusu, sistematik hemşirelik ve hastanelerin gelişmesini sağlamıştır ve Katolik Kilisesi bugün dünyadaki en büyük devlet dışı tıbbi hizmet sağlayıcısı olmaya devam etmektedir. Gelişmiş sanayi ülkeleri (Amerika Birleşik Devletleri hariç) ve birçok gelişmekte olan ülke, tek ödeyenli bir sağlık sistemi veya zorunlu özel veya kooperatif sağlık sigortası yoluyla herkes için bakımı garanti altına almayı amaçlayan bir evrensel sağlık hizmetleri sistemi aracılığıyla tıbbi hizmetler sunmaktadır. Bu sayede tüm nüfusun ödeme gücünden ziyade ihtiyaç temelinde tıbbi bakıma erişiminin sağlanması amaçlanmaktadır. Sağlık hizmetlerinin sunumu özel muayenehaneler, devlete ait hastaneler ve klinikler ya da hayır kurumları tarafından, çoğunlukla da bu üçünün birleşimi şeklinde gerçekleştirilebilir. Çoğu kabile toplumu, nüfusun tamamı için sağlık hizmeti garantisi sağlamamaktadır. Bu tür toplumlarda sağlık hizmetleri, ödeme gücü olan veya kendi kendini sigortalayan (doğrudan veya bir iş sözleşmesinin parçası olarak) ya da doğrudan hükûmet veya kabile tarafından finanse edilen bakım kapsamına girebilen kişiler için mevcuttur. Bilginin şeffaflığı, bir dağıtım sistemini tanımlayan bir diğer faktördür. Koşullar, tedaviler, kalite ve fiyatlandırma hakkındaki bilgilere erişim, hastaların/tüketicilerin seçimlerini ve dolayısıyla tıp uzmanlarının teşviklerini büyük ölçüde etkiler. ABD sağlık sistemi açıklık eksikliği nedeniyle eleştirilere maruz kalırken, yeni mevzuat daha fazla açıklığı teşvik edebilir. Bir yandan şeffaflık ihtiyacı ile diğer yandan hasta gizliliği ve ticari kazanç için bilginin olası istismarı gibi konular arasında algılanan bir gerilim vardır. Tıp alanında bakım sağlayan sağlık çalışanları, doktorlar, hemşireler, fizyoterapistler ve psikologlar gibi birden fazla meslekten oluşmaktadır. Bu mesleklerin kendi etik standartları, mesleki eğitimleri ve organları vardır. Tıp mesleği sosyolojik bir perspektiften kavramsallaştırılmıştır. === Hizmet === Tıbbi bakımın sağlanması birincil, ikincil ve üçüncül bakım kategorilerine ayrılmıştır. Birinci basamak sağlık hizmetleri, tıbbi tedavi veya bakım arayan bir hastayla ilk teması kuran doktorlar, doktor asistanları, hemşireler veya diğer sağlık profesyonelleri tarafından sağlanır. Bunlar doktor ofislerinde, kliniklerde, bakımevlerinde, okullarda, ev ziyaretlerinde ve hastalara yakın diğer yerlerde gerçekleşir. Tıbbi ziyaretlerin yaklaşık %90'ı birinci basamak sağlık hizmeti sağlayıcısı tarafından tedavi edilebilir. Bunlar arasında akut ve kronik hastalıkların tedavisi, önleyici bakım ve her yaş ve her iki cinsiyet için sağlık eğitimi yer alır. İkinci basamak sağlık hizmetleri, hastaya ilk teşhisi koyan veya tedavi eden birinci basamak sağlık hizmeti sağlayıcısı tarafından sevk edilen bir hasta için ofislerinde veya kliniklerinde veya yerel toplum hastanelerinde tıp uzmanları tarafından sağlanır. Sevkler, uzmanlar tarafından gerçekleştirilen uzmanlık veya prosedürlere ihtiyaç duyan hastalar için yapılır. Bunlar arasında hem ayakta bakım hem de yatan hasta hizmetleri, Acil servisler, yoğun bakım tıbbı, cerrahi hizmetler, fizik tedavi, doğum, endoskopi üniteleri, teşhis laboratuvarı ve tıbbi görüntüleme hizmetleri, hospis merkezleri vb. yer almaktadır. Bazı birinci basamak sağlık hizmeti sağlayıcıları hastanede yatan hastalara da bakabilir ve ikinci basamak sağlık hizmeti ortamında doğum yaptırabilir. Üçüncü basamak tıbbi hizmetler, genellikle yerel hastanelerde bulunmayan teşhis ve tedavi olanaklarıyla donatılmış uzman hastaneler veya bölgesel merkezler tarafından sağlanmaktadır. Bunlar arasında travma merkezleri, yanık tedavi merkezleri, gelişmiş neonatoloji ünitesi hizmetleri, organ nakilleri, yüksek riskli gebelik, radyasyon onkolojisi vb. bulunmaktadır. Modern tıbbi bakım aynı zamanda bilgiye de dayanır - hâlâ birçok sağlık hizmeti kağıt kayıtlarla, ancak günümüzde giderek artan bir şekilde elektronik yollarla verilmektedir. Düşük gelirli ülkelerde modern sağlık hizmetleri ortalama bir insan için genellikle çok pahalıdır. Uluslararası sağlık politikası araştırmacıları, erişimi sağlamak için bu alanlarda "kullanıcı ücretlerinin" kaldırılmasını savunmuşlardır, ancak kaldırıldıktan sonra bile önemli maliyetler ve engeller devam etmektedir. Reçeteleme ve dağıtımın ayrılması, tıp ve eczacılıkta tıbbi reçeteyi sağlayan hekimin reçeteli ilacı sağlayan eczacıdan bağımsız olduğunu gösteren bir uygulamadır. Batı dünyasında eczacıların hekimlerden ayrılması yüzyıllardır süregelen bir gelenektir. Asya ülkelerinde ise hekimlerin de ilaç temin etmesi gelenekseldir. == Dallar == Disiplinlerarası bir ekip olarak birlikte çalışan tıp pratisyenlerinin yanı sıra çok sayıda yüksek eğitimli sağlık profesyoneli de modern sağlık hizmetlerinin sunumunda yer almaktadır. Bunlara örnek olarak hemşireler, acil tıp teknisyenleri ve paramedikler, laboratuvar bilimcileri, eczacılar, podiatristler, fizyoterapistler, solunum terapistleri, ergoterapistleri, konuşma terapistleri, radyograflar, diyetisyenler ve biyomühendisler, medikal fizikçiler, cerrahlar, cerrah asistanları, cerrahi teknologlar verilebilir. Beşeri tıbbın kapsamı ve temelini oluşturan bilimler diğer birçok alanla örtüşmektedir. Hastaneye kabul edilen bir hasta genellikle ana sorununa göre belirli bir ekibin bakımı altındadır, örneğin kardiyoloji ekibi, daha sonra ana sorunun veya sonraki komplikasyonların/gelişmelerin teşhis veya tedavisine yardımcı olmak için cerrahi, radyoloji gibi diğer uzmanlık alanlarıyla etkileşime girebilir. Hekimlerin, aşağıda listelenen belirli tıp dallarında birçok uzmanlığı ve alt uzmanlığı vardır. Belirli alt uzmanlık alanlarının hangi uzmanlık alanlarında olduğu konusunda ülkeden ülkeye farklılıklar bulunmaktadır. Tıbbın ana dalları şunlardır: * Tıbbın temel bilimleri; her hekimin eğitim aldığı ve bazılarının biyomedikal araştırmalarda bulunduğu şeydir. * Tıbbi uzmanlıklar * Farklı tıp uzmanlıklarının belirli durumlarda işlev görmek üzere bir araya getirildiği disiplinler arası alanlar. === Temel bilimler === * Anatomi, organizmaların fiziksel yapısının incelenmesidir. Makroskopik veya kaba anatominin aksine, sitoloji ve histoloji mikroskopik yapılarla ilgilidir. * Biyokimya, canlı organizmalarda yer alan kimyanın, özellikle de kimyasal bileşenlerinin yapısı ve işlevinin incelenmesidir. * Biyomekanik, mekanik yöntemleri aracılığıyla biyolojik sistemlerin yapı ve işlevlerinin incelenmesidir. * Biyoistatistik, istatistiğin en geniş anlamda biyolojik alanlara uygulanmasıdır. Biyoistatistik bilgisi, tıbbi araştırmaların planlanması, değerlendirilmesi ve yorumlanmasında esastır. Ayrıca epidemiyoloji ve kanıta dayalı tıp için de temeldir. * Biyofizik, biyolojik sistemleri incelemek için fizik ve fiziksel kimya yöntemlerini kullanan disiplinler arası bir bilim dalıdır. * Sitoloji, tek tek hücrelerin mikroskobik olarak incelenmesidir. * Embriyoloji, organizmaların erken gelişiminin incelenmesidir. * Endokrinoloji, hormonların ve bunların hayvanların vücudundaki etkilerinin incelenmesidir. * Epidemiyoloji, hastalık süreçlerinin demografik özelliklerinin incelenmesidir ve salgın hastalıkların incelenmesini içerir, ancak bunlarla sınırlı değildir. * Genetik, genlerin ve bunların biyolojik kalıtımdaki rollerinin incelenmesidir. * Histoloji, biyolojik dokuların yapılarının ışık mikroskobu, elektron mikroskobu ve immünohistokimya ile incelenmesidir. * İmmünoloji, bağışıklık sisteminin incelenmesidir. * Yaşam tarzı tıbbı, kronik durumların ve bunların nasıl önleneceği, tedavi edileceği ve tersine çevrileceğinin incelenmesidir. * Medikal fizik, fizik prensiplerinin tıptaki uygulamalarının incelenmesidir. * Mikrobiyoloji, protozoa, bakteri, mantar ve virüsler de dahil olmak üzere mikroorganizmaların incelenmesidir. * Moleküler biyoloji, genetik materyalin replikasyon, transkripsiyon ve translasyon sürecinin moleküler temellerinin incelenmesidir. * Nörobilim, sinir sisteminin incelenmesiyle ilgili olan bilim disiplinlerini içerir. Nörobilimin ana odak noktası insan beyni ve omuriliğinin biyolojisi ve fizyolojisidir. İlgili bazı klinik uzmanlıklar arasında nöroloji, beyin ve sinir cerrahisi ve psikiyatri bulunmaktadır. * Beslenme bilimi (teorik odak) ve diyetetik (pratik odak), özellikle optimal bir diyetin belirlenmesinde, yiyecek ve içeceğin sağlık ve hastalıkla ilişkisinin incelenmesidir. Tıbbi beslenme tedavisi diyetisyenler tarafından yapılır ve diyabet, kardiyovasküler hastalıklar, kilo ve yeme bozuklukları, alerjiler, yetersiz beslenme ve neoplastik hastalıklar için reçete edilir. * Patoloji, hastalıkların nedenlerini, seyrini, ilerlemesini ve çözümünü incelemektedir. * Farmakoloji, ilaçların ve etkilerinin incelenmesidir. * Jinekoloji, kadın üreme sisteminin incelenmesidir. * Fotobiyoloji, iyonlaştırıcı olmayan radyasyon ve canlı organizmalar arasındaki etkileşimlerin incelenmesidir. * Fizyoloji, vücudun normal işleyişi ve altında yatan düzenleyici mekanizmaların incelenmesidir. * Radyobiyoloji, iyonlaştırıcı radyasyon ve canlı organizmalar arasındaki etkileşimlerin incelenmesidir. * Toksikoloji, ilaçların ve zehirlerin tehlikeli etkilerinin incelenmesidir. ==== Cerrahi uzmanlık ==== Cerrahi, hastalık veya yaralanma gibi patolojik bir durumu araştırmak veya tedavi etmek, bedensel işlevi veya görünümü iyileştirmeye yardımcı olmak veya istenmeyen yırtık bölgeleri (örneğin, delik bir kulak zarını) onarmak için bir hasta üzerinde operatif manuel ve enstrümantal teknikler kullanan eski bir tıp uzmanlığıdır. Cerrahlar ayrıca hastane servislerinde ameliyat öncesi, ameliyat sonrası ve potansiyel ameliyat adaylarını yönetmelidir. Bazı merkezlerde anesteziyoloji, cerrahi bir disiplin olmamasına rağmen (tarihsel ve lojistik nedenlerle) cerrahi bölümünün bir parçasıdır. Oftalmoloji ve dermatoloji gibi diğer tıbbi uzmanlık alanları cerrahi prosedürler uygulayabilir, ancak bunlar cerrahi alt uzmanlık alanları olarak kabul edilmez. Cerrahi alt uzmanlık alanları, bir hekimin genel cerrahi uzmanlık eğitiminden geçtikten sonra uzmanlaşabileceği alanların yanı sıra ayrı uzmanlık eğitimine sahip çeşitli cerrahi alanları da içerir. Genel cerrahi uzmanlık eğitiminin ardından devam edilebilecek cerrahi alt uzmanlık alanları: * Genel cerrahi * Bariatrik cerrahi * Kalp ve damar cerrahisi * Kolorektal cerrahi * Endokrin cerrahisi * El cerrahisi * Hepatiko-Pankreatiko- Biliyer Cerrahi * Minimal invaziv cerrahi * Cerrahi onkoloji * Pediatrik cerrahi * Plastik cerrahi * Cerrahi kritik bakım * Organ nakli cerrahisi * Travma cerrahisi * Damar cerrahisi - ayrı bir vasküler cerrahi ihtisas yolu ile de takip edilebilir Tıp içindeki diğer cerrahi uzmanlık alanlarının kendilerine özgü uzmanlık eğitimleri vardır: * Dermatoloji * Nöroşirürji * Oftalmoloji * Oral ve maksillofasiyel cerrahi * Ortopedik cerrahi * Kulak burun boğaz * Podiatrik cerrahi - tıp fakültesi eğitimi almazlar, bunun yerine podiatri okulunda ayrı bir eğitim alırlar * Üroloji ==== İç hastalıkları uzmanlığı ==== Dahiliye veya iç hastalıkları, yetişkin hastalıklarının önlenmesi, teşhisi ve tedavisi ile ilgilenen tıp uzmanlığıdır. Bazı kaynaklara göre, iç yapılara vurgu yapılmaktadır. Kuzey Amerika'da iç hastalıkları uzmanları genellikle "dahiliyeci" olarak adlandırılır. Başka yerlerde, özellikle İngiliz Milletler Topluluğu ülkelerinde, bu tür uzmanlar genellikle hekim olarak adlandırılır. Bu terimler, dahiliyeci veya hekim (Kuzey Amerika dışında yaygın olan dar anlamda), genellikle jinekoloji ve obstetrik, patoloji, psikiyatri ve özellikle cerrahi ve alt uzmanlık alanlarındaki uygulayıcıları hariç tutar. Hastaları genellikle ağır hasta olduğundan veya karmaşık tetkikler gerektirdiğinden, dahiliyeciler işlerinin çoğunu hastanelerde yaparlar. Eskiden pek çok dahiliyeci yan dal uzmanı değildi; bu tür genel hekimler cerrahi olmayan her türlü karmaşık soruna bakardı; bu uygulama tarzı günümüzde çok daha az yaygın hale gelmiştir. Modern şehir pratiğinde, çoğu dahiliyeci yan dal uzmanıdır: yani, tıbbi uygulamalarını genellikle bir organ sisteminin sorunlarıyla veya tıbbi bilginin belirli bir alanıyla sınırlarlar. Örneğin, gastroenterologlar ve nefrologlar sırasıyla bağırsak ve böbrek hastalıkları konusunda uzmanlaşmışlardır. İngiliz Milletler Topluluğu'nda ve diğer bazı ülkelerde, uzman pediatristler ve geriatristler, organ sisteminden ziyade hastanın yaşına göre alt uzmanlığa sahip uzman hekimler (veya dahiliyeciler) olarak da tanımlanmaktadırlar. Başka yerlerde, özellikle Kuzey Amerika'da, genel pediatri genellikle birinci basamak sağlık hizmetinin bir şeklidir. Dahiliyenin birçok alt uzmanlık alanı (veya alt disiplini) vardır: :*Anjiyoloji/Vasküler tıp :*Bariyatrik :*Kardiyoloji :*Yoğun bakım :*Endokrinoloji :*Gastroenteroloji :*Yaşlılık hekimliği :*Hematoloji :*Hepatoloji :*Enfeksiyon hastalıkları :*Nefroloji :*Nöroloji :*Onkoloji :*Pediatri :*Göğüs hastalıkları/Pulmonoloji :*Romatoloji :*Spor hekimliği İç hastalıkları eğitimi (cerrahi eğitimin aksine) dünya genelinde önemli farklılıklar göstermektedir (daha fazla ayrıntı için tıp eğitimi ve hekimlikle ilgili maddelere bakınız). Kuzey Amerika'da, tıp fakültesinden sonra en az üç yıllık uzmanlık eğitimi gerektirir ve bunu yukarıda listelenen alt uzmanlık alanlarında bir ile üç yıllık bir fellowship takip edebilir. Genel olarak, tıpta asistanların çalışma saatleri cerrahiden daha azdır ve ABD'de haftada ortalama 60 saattir. Bu fark, tüm doktorların artık yasalar gereği haftada ortalama 48 saatten az çalışmasının zorunlu olduğu Birleşik Krallık'ta geçerli değildir. ==== Teşhis uzmanlıkları ==== * Klinik laboratuvar bilimleri, hastaların tanı ve tedavisinde laboratuvar tekniklerini uygulayan klinik tanı hizmetleridir. Amerika Birleşik Devletleri'nde bu hizmetler bir patolog tarafından denetlenir. Bu tıbbi laboratuvar bölümlerinde çalışan personel, tıp diplomasına sahip olmayan, ancak genellikle tıbbi teknoloji lisans derecesine sahip olan ve belirli hizmetleri sağlamak için gereken testleri, tahlilleri ve prosedürleri fiilen gerçekleştiren teknik olarak eğitilmiş personeldir. Alt uzmanlık alanları arasında transfüzyon tıbbı, hücresel patoloji, klinik kimya, hematoloji, klinik mikrobiyoloji ve klinik immünoloji yer almaktadır. * Patoloji, hastalıkların ve bunlar tarafından üretilen morfolojik, fizyolojik değişikliklerin incelenmesiyle ilgilenen tıp dalıdır. Bir tanı uzmanlığı olarak patoloji, modern bilimsel tıp bilgisinin temeli olarak kabul edilebilir ve kanıta dayalı tıpta büyük bir rol oynar. Akış sitometrisi, polimeraz zincir reaksiyonu (PCR), immünohistokimya, sitogenetik, gen yeniden düzenleme çalışmaları ve floresan in situ hibridizasyon (FISH) gibi birçok modern moleküler test patolojinin alanına girer. * Tanısal radyoloji, örneğin X ışını, röntgen bilgisayarlı tomografi, ultrasonografi ve nükleer manyetik rezonans tomografi ile vücudun görüntülenmesi ile ilgilenir. Girişimsel radyologlar, bir müdahale veya tanısal örnekleme için görüntüleme altında vücuttaki bölgelere erişebilirler. * Nükleer tıp, vücuda radyo-etiketli maddeler (radyofarmasötikler) uygulayarak insan organ sistemlerini incelemekle ilgilenir ve bunlar daha sonra bir gama kamera veya bir PET tarayıcı ile vücut dışında görüntülenebilir. Her radyofarmasötik iki parçadan oluşur: incelenen fonksiyona özgü bir izleyici (örneğin, nörotransmitter yolu, metabolik yol, kan akışı veya diğer) ve bir radyonüklid (genellikle bir gama yayıcı veya bir pozitron yayıcı). PET/BT tarayıcı gibi birleşik cihazların ortaya çıkmasının da gösterdiği gibi, nükleer tıp ve radyoloji arasında bir dereceye kadar örtüşme vardır. * Klinik nörofizyoloji, sinir sisteminin merkezi ve periferik yönlerinin fizyolojisini veya işlevini test etmekle ilgilenir. Bu tür testler kayıtlar olarak ikiye ayrılabilir: (1) spontan veya sürekli çalışan elektriksel aktivite veya (2) uyaran uyarılmış yanıtlar. Alt uzmanlık alanları arasında elektroensefalografi, elektromiyografi, uyarılmış potansiyel, sinir iletim çalışması ve polisomnografi yer alır. Bazen bu testler tıp diploması olmayan teknisyenler tarafından yapılır, ancak bu testlerin yorumlanması bir tıp uzmanı tarafından yapılır. ==== Diğer önemli uzmanlıklar ==== Aşağıda, yukarıda belirtilen gruplardan herhangi birine doğrudan uymayan bazı önemli tıbbi uzmanlıklar yer almaktadır: * Anesteziyoloji: cerrahi hastanın perioperatif yönetimi ile ilgilenir. Anestezi uzmanının ameliyat sırasındaki rolü, hayati organların (beyin, kalp, böbrekler gibi) işlevlerinin bozulmasını ve ameliyat sonrası ağrıyı önlemektir. Ameliyathane dışında, anesteziyoloji doktoru aynı zamanda doğum servisinde de aynı işlevi görür ve bazıları kritik tıpta uzmanlaşmışlardır. * Acil tıp, travma, cerrahi, tıbbi, pediatrik ve psikiyatrik acil durumlar dahil olmak üzere akut veya yaşamı tehdit eden durumların tanı ve tedavisiyle ilgilenir. * Aile hekimliği, genel pratisyenlik veya birinci basamak sağlık hizmetleri, birçok ülkede acil olmayan tıbbi sorunları olan hastalar için ilk başvurulacak yerdir. Aile hekimleri genellikle ofis tabanlı uygulamalar, acil servis kapsamı, yatan hasta bakımı ve huzurevi bakımı dahil olmak üzere geniş bir yelpazede hizmet vermektedirler. * Obstetrik ve jinekoloji sırasıyla doğum ve kadın üreme ve ilişkili organları ile ilgilidir. Üreme tıbbı ve doğurganlık tıbbı genellikle jinekoloji uzmanları tarafından uygulanmaktadır. * Medikal genetik, kalıtsal bozuklukların teşhisi ve yönetimi ile ilgilenir. * Nöroloji, sinir sistemi hastalıkları ile ilgilenir. Birleşik Krallık'ta nöroloji, genel tıbbın bir alt uzmanlık alanıdır. * Pediatri bebeklerin, çocukların ve ergenlerin bakımına adanmıştır. Dahiliye gibi, belirli yaş aralıkları, organ sistemleri, hastalık sınıfları ve bakım sağlama bölgeleri için birçok pediatrik alt uzmanlık alanı vardır. * Farmasötik tıp, hastaların ve halk sağlığının yararı için ilaçların keşfi, geliştirilmesi, değerlendirilmesi, tescili, izlenmesi ve pazarlanmasının tıbbi yönleriyle ilgilenen tıbbi bilimsel disiplindir. * Fiziksel tıp ve rehabilitasyon (veya fizyatri) yaralanma, hastalık veya doğuştan gelen bozukluklardan sonra fonksiyonel iyileşme ile ilgilidir. * Podiatrik tıp, ayak, ayak bileği, alt ekstremite, kalça ve bel rahatsızlıklarının incelenmesi, teşhisi ve tıbbi ve cerrahi tedavisidir. * Psikiyatri, bilişsel, algısal, duygusal ve davranışsal bozuklukların etiyolojisi, teşhisi, tedavisi ve önlenmesi ile ilgili biyopsikososyal çalışmalarla ilgilenen tıp dalıdır. İlgili alanlar arasında psikoterapi ve klinik psikoloji bulunmaktadır. * Önleyici tıp, hastalıkların önlenmesi ile ilgilenen tıp dalıdır. ** Toplum sağlığı veya halk sağlığı, nüfus sağlığı analizine dayalı olarak bir toplumun genel sağlığına yönelik tehditlerle ilgilenen sağlık hizmetlerinin bir yönüdür. === Disiplinlerarası alanlar === Tıbbın bazı disiplinler arası alt uzmanlık alanları şunlardır: * Havacılık tıbbı, uçma ve uzay yolculuğu ile ilgili tıbbi sorunlarla ilgilenir. * Bağımlılık tıbbı, bağımlılığın tedavisi ile ilgilenir. * Tıp etiği, değerleri ve yargıları tıp pratiğine uygulayan etik ve ahlaki ilkelerle ilgilenir. * Biyomedikal mühendisliği, mühendislik ilkelerinin tıbbi uygulamalara uygulanmasıyla ilgilenen bir alandır. * Klinik farmakoloji, terapötik sistemlerin hastalarla nasıl etkileşime girdiği ile ilgilenir. * Koruyucu tıp, insan ve hayvan sağlığı ile çevresel koşullar arasındaki ilişkiyi inceler. Ekolojik tıp, çevresel tıp veya tıbbi jeoloji olarak da bilinir. * Afet tıbbı, acil durum hazırlığı, afet azaltma ve yönetiminin tıbbi yönleriyle ilgilenir. * Dalış tıbbı (veya hiperbarik tıp) dalışla ilgili sorunların önlenmesi ve tedavisidir. * Evrimsel tıp, evrim teorisinin uygulanmasıyla elde edilen tıbba bir bakış açısıdır. * Adli tıp, ölüm zamanının ve nedeninin belirlenmesi, travma yaratmak için kullanılan silahın türü, ölen kişinin kalıntıları (kafatası) kullanılarak yüz özelliklerinin yeniden yapılandırılması ve böylece kimlik tespitine yardımcı olunması gibi yasal bağlamda tıbbi sorularla ilgilenir. * Cinsiyete dayalı tıp, insan cinsiyetleri arasındaki biyolojik ve fizyolojik farklılıkları ve bunun hastalıklardaki farklılıkları nasıl etkilediğini inceler. * Hospis ve palyatif tıp, kanser ve kalp yetmezliği gibi ölümcül hastalıkları olan hastalarda ağrı ve semptomların giderilmesi ve duygusal destek ile ilgilenen nispeten modern bir klinik tıp dalıdır. * Hastane hekimliği, hastanede yatan hastaların genel tıbbi bakımıdır. Birincil mesleki odağı hastane hekimliği olan hekimlere Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada'da hospitalist denir. * Lazer tıbbı, çeşitli durumların teşhis veya tedavisinde lazerlerin kullanılmasını içerir. * Tıbbi beşeri bilimler, beşeri bilimleri (edebiyat, felsefe, etik, tarih ve din), sosyal bilimleri (antropoloji, kültürel çalışmalar, psikoloji, sosyoloji) ve sanatları (edebiyat, tiyatro, sinema ve görsel sanatlar) ve bunların tıp eğitimi ve tıp uygulamasına katkısını içerir. * Sağlık bilişimi, bilgisayar ve bilgi teknolojilerinin tıbba uygulanmasıyla ilgilenen nispeten yeni bir alandır. * Nozoloji, hastalıkların çeşitli amaçlar doğrultusunda sınıflandırılmasıdır. * Nosokinetik, sağlık ve sosyal bakım sistemlerinde bakım sürecini ölçme ve modelleme bilimi/konusudur. * İşyeri hekimliği, işyerinde en yüksek sağlık ve güvenlik standartlarına ulaşılmasını ve bu standartların korunmasını sağlamak için kuruluşlara ve bireylere sağlık tavsiyesi sağlanmasıdır. * Ağrı tedavisi (ağrı tıbbı veya algiatri olarak da adlandırılır), ağrının giderilmesiyle ilgilenen tıp disiplinidir. * Farmakogenomik, bireyselleştirilmiş tıbbın bir şeklidir. * Podiatrik tıp, ayak, ayak bileği, alt ekstremite, kalça ve bel rahatsızlıklarının incelenmesi, teşhisi ve tıbbi tedavisidir. * Cinsel tıp, cinsellikle ilgili tüm bozuklukların teşhisi, değerlendirilmesi ve tedavisi ile ilgilenir. * Spor hekimliği, amatör ve profesyonel sporcularda kas spazmları, kas yırtıkları, bağ yaralanmaları (bağ yırtıkları veya kopmaları) ve bunların onarımı gibi spor/egzersiz yaralanmalarının tedavisi, önlenmesi ve rehabilitasyonu ile ilgilenir. * Terapötikler, tarihin önceki dönemlerinde daha yaygın olarak atıfta bulunulan, hastalıkları tedavi etmek ve sağlığı geliştirmek için kullanılabilecek çeşitli ilaçların alanıdır. * Seyahat tıbbı veya emporiyatri, uluslararası gezginlerin veya çok farklı ortamlarda seyahat edenlerin sağlık sorunlarıyla ilgilenir. * Tropikal tıp, tropikal hastalıkların önlenmesi ve tedavisi ile ilgilenir. Bu hastalıkların tıp pratisyenlerine ve yerel klinik ihtiyaçlarına oldukça yabancı olduğu ılıman iklimlerde ayrı olarak çalışılır. * Acil bakım, acil serviste bakım gerektirecek kadar ciddi olmayan yaralanma ve hastalıklar için hastane acil servisi dışında planlanmamış, ayaktan bakımın sağlanmasına odaklanır. Bazı ülkelerde bu işlev acil servis ile birleştirilmiştir. * Veteriner hekimliği; veteriner hekimler hayvanların bakımında hekimlerle benzer teknikleri uygularlar. * Vahşi doğa tıbbı; geleneksel tıbbi tesislerin bulunmayabileceği vahşi doğada tıbbi uygulamalar ile ilgilinir. * Diğer birçok sağlık bilimi alanı, örneğin diyetetik == Eğitim ve yasal kontroller == küçükresim|Tıp öğrencileri dikiş atmayı öğreniyor Tıp eğitimi ve öğretimi dünya çapında farklılıklar göstermektedir. Tipik olarak bir üniversite tıp fakültesinde giriş düzeyinde eğitimi, ardından bir gözetimli uygulama veya staj veya ihtisas dönemini içerir. Bunu mezuniyet sonrası mesleki eğitim takip edebilir. Tıp eğitiminde çeşitli öğretim yöntemleri kullanılmıştır ve halen aktif araştırmaların odak noktasıdır. Kanada ve Amerika Birleşik Devletleri'nde, genellikle M.D. olarak kısaltılan "Tıp Doktoru" derecesi veya genellikle D.O. olarak kısaltılan ve Amerika Birleşik Devletleri'ne özgü olan "Osteopatik Tıp Doktoru" derecesi, tanınmış bir üniversitede tamamlanmalı ve buradan verilmelidir. Bilgi, teknikler ve tıbbi teknoloji hızla gelişmeye devam ettiğinden, birçok düzenleyici otorite sürekli tıp eğitimini zorunlu kılmaktadır. Tıp doktorları bilgilerini tıp dergileri, seminerler, konferanslar ve çevrimiçi programlar dahil olmak üzere çeşitli yollarla geliştirmektedirler. Çoğu ülkede, bir tıp doktorunun lisanslı veya kayıtlı olması yasal bir gerekliliktir. Genel olarak bu, bir üniversiteden tıp diploması almayı ve başvuru sahibinden sınavları geçmesini isteyebilecek bir tıp kurulu veya eşdeğer bir ulusal kuruluş tarafından akredite edilmeyi gerektirir. Bu, tıp mesleğinin önemli yasal yetkisini ulusal standartlara göre eğitilmiş ve kalifiye olmuş hekimlerle sınırlar. Aynı zamanda hastalara bir güvence ve kişisel kazanç için yetersiz tıp uygulayan şarlatanlara karşı bir koruma olarak tasarlanmıştır. Yasalar genel olarak doktorların "kanıta dayalı", Batılı ya da Hipokrat Tıbbı konusunda eğitim almış olmalarını gerektirse de farklı sağlık paradigmalarını caydırma amacı taşımamaktadır. Avrupa Birliği'nde tıp doktorluğu mesleği düzenlenmiştir. Bir mesleğe erişim ve bu mesleğin icrası belirli bir mesleki yeterliliğe sahip olma şartına bağlı olduğunda bu mesleğin düzenlendiği söylenir. Düzenlenmiş meslekler veri tabanı, AB üye devletleri, AEA ülkeleri ve İsviçre'de tıp doktorluğu için düzenlenmiş mesleklerin bir listesini içerir. Bu liste 2005/36/EC sayılı Direktif kapsamındadır. Hastaların bakımında ihmalkar davranan veya kasıtlı olarak zarar veren doktorlar tıbbi uygulama hatası suçlamasıyla karşı karşıya kalabilir ve hukuki, cezai veya mesleki yaptırımlara maruz kalabilirler. == Tıp etiği == Tıp etiği, değerleri ve yargıları tıp pratiğine uygulayan bir ahlaki ilkeler sistemidir. Bilimsel bir disiplin olarak tıp etiği, klinik ortamlardaki pratik uygulamalarının yanı sıra tarihi, felsefesi, teolojisi ve sosyolojisi üzerine yapılan çalışmaları da kapsar. Tıp etiği tartışmalarında yaygın olarak geçerli olan değerlerden altısı şunlardır: * özerklik - hasta, tedavisini reddetme veya seçme hakkına sahiptir. (Voluntas aegroti suprema lex.) * yararlılık - bir uygulayıcı hastanın yararına en iyi şekilde hareket etmelidir. (Salus aegroti suprema lex.) * adalet - kıt sağlık kaynaklarının dağıtımı ve kimin hangi tedaviyi alacağına karar verilmesiyle ilgilidir (adalet ve eşitlik). * kötülük yapmama - "önce zarar verme" (primum non- nocere). * Kişilere saygı - hasta (ve hastayı tedavi eden kişi) onurlu bir şekilde tedavi edilme hakkına sahiptir. * doğruluk ve dürüstlük - aydınlatılmış onam kavramının önemi, Nürnberg mahkemelerindeki Doktorlar davası, Tuskegee Frengi Çalışması ve diğer tarihi olaylardan bu yana artmıştır. Bu gibi değerler belirli bir durumun nasıl ele alınacağına dair cevaplar vermez, ancak çatışmaları anlamak için faydalı bir çerçeve sağlar. Ahlaki değerler çatıştığında, sonuç etik bir ikilem veya kriz olabilir. Bazen tıp etiğindeki bir ikilemin iyi bir çözümü yoktur ve bazen de tıp camiasının değerleri (yani hastane ve personeli) bireysel hasta, aile veya tıp dışı daha geniş bir topluluğun değerleriyle çatışır. Çatışmalar sağlık hizmeti sağlayıcıları arasında veya aile üyeleri arasında da ortaya çıkabilir. Örneğin bazıları, hastalar hayat kurtarıcı olduğunu düşünerek kan naklini reddettiklerinde özerklik ve yararlılık ilkelerinin çatıştığını ve HIV döneminden önce doğruyu söylemenin büyük ölçüde vurgulanmadığını savunmaktadır. == Tarih == Tarih öncesi tıpta bitkiler (herbalizm), hayvan parçaları ve mineraller kullanılmıştır. Çoğu durumda bu malzemeler rahipler, şamanlar veya tıp adamları tarafından büyülü maddeler olarak ritüel bir şekilde kullanılmıştır. İyi bilinen ruhani sistemler arasında animizm (cansız nesnelerin ruhları olduğu düşüncesi), spiritüalizm (tanrılara yakarış veya ata ruhlarıyla iletişim); şamanizm (bir bireyin mistik güçlerle donatılması); ve divinasyon (büyüyle gerçeğe ulaşma) yer almaktadır. Tıbbi antropoloji alanı, kültür ve toplumun sağlık, sağlık hizmetleri ve ilgili konular etrafında nasıl organize olduğunu veya bu konulardan nasıl etkilendiğini inceler. Antik Mısır tıbbı, Babil tıbbı, Ayurveda tıbbı (Hint alt kıtasında), klasik Çin tıbbı (modern geleneksel Çin tıbbının öncülü) ve antik Yunan tıbbı ve Roma tıbbından tıbba ilişkin erken kayıtlar keşfedilmiştir. Mısır'da İmhotep (MÖ 3. binyıl) tarihte adı bilinen ilk hekimdir. En eski Mısır tıp metni, jinekolojik hastalıkları tanımlayan M.Ö. 2000'lerden kalma Kahun Jinekoloji Papirüsü'dür. MÖ 1600'lere tarihlenen Edwin Smith Papirüsü cerrahi üzerine erken bir çalışma iken, M.Ö. 1500'lere tarihlenen Ebers Papirüsü tıp üzerine bir ders kitabına benzemektedir. Çin'de, Çince tıbba dair arkeolojik kanıtlar Bronz Çağı Shang Hanedanı'na kadar uzanmaktadır ve bu kanıtlar bitkisel tohumlara ve ameliyat için kullanıldığı düşünülen aletlere dayanmaktadır. Çin tıbbının atası olan Huangdi Neijing, M.Ö. 2. yüzyıldan başlayarak yazılmış ve 3. yüzyılda derlenmiş bir tıp metnidir. Hindistan'da cerrah Suşruta, plastik cerrahinin ilk formları da dahil olmak üzere çok sayıda cerrahi operasyon tanımlamıştır. Özel hastanelerin en eski kayıtları, hastalar için özel tıbbi tedavi tesislerinin kanıtlarının bulunduğu Sri Lanka'daki Mihintale'den gelmektedir. Yunanistan'da, "modern tıbbın babası" Yunan hekim Hipokrat, tıbba rasyonel bir yaklaşımın temelini atmıştır.The father of modern medicine: the first research of the physical factor of tetanus , European Society of Clinical Microbiology and Infectious Diseases Hekimler için bugün hala geçerli ve kullanımda olan Hipokrat Yemini'ni ortaya atan Hipokrat, hastalıkları akut, kronik, endemik ve epidemik olarak sınıflandıran ve "alevlenme, relaps, çözülme, kriz, paroksizm, zirve ve konvelesans" gibi terimleri kullanan ilk kişidir. Yunan hekim Galen aynı zamanda antik dünyanın en büyük cerrahlarından biriydi ve beyin ve göz ameliyatları da dahil olmak üzere birçok cesur operasyon gerçekleştirdi. Batı Roma İmparatorluğu'nun yıkılmasından ve Erken Orta Çağ'ın başlamasından sonra, Yunan tıp geleneği Batı Avrupa'da gerilemeye başlamış, ancak Doğu Roma İmparatorluğu'nda kesintisiz olarak devam etmiştir. MÖ 1. binyıldaki antik İbrani tıbbı hakkındaki bilgilerin çoğu Tevrat'tan, yani sağlıkla ilgili çeşitli kanun ve ritüelleri içeren Musa'nın Beş Kitabı'ndan gelmektedir. Modern tıbbın gelişimine İbranilerin katkısı Bizans Dönemi'nde Yahudi hekim Assaf ile başlamıştır. === Orta Çağ === Sadece ölmek için bir yer olmaktan ziyade, Hristiyan hayırseverlik idealleri nedeniyle hastalara tıbbi bakım ve tedavi imkanı sunan bir kurum olarak hastane kavramı Bizans İmparatorluğu'nda ortaya çıkmıştır. Üroskopi kavramı Galen tarafından bilinmesine rağmen, hastalığı lokalize etmek için kullanmanın önemini görmemiştir. Theophilus Protospatharius gibi hekimlerin bulunduğu Bizanslılar, mikroskop ya da stetoskopun bulunmadığı bir dönemde hastalığı belirlemek için üroskopinin potansiyelini fark ettiler. Bu uygulama zamanla Avrupa'nın geri kalanına da yayıldı. MS 750'den sonra Müslüman dünyası Hipokrat, Galen ve Suşruta'nın eserlerini Arapçaya tercüme ettirmiş ve İslam hekimleri bazı önemli tıbbi araştırmalara girişmiştir. Önemli İslami tıp öncüleri arasında, İmhotep ve Hipokrat ile birlikte "tıbbın babası" olarak da adlandırılan İranlı hezarfen İbn-i Sina bulunmaktadır. Birçok Orta Çağ Avrupa üniversitesinde standart bir tıp metni haline gelen ve tıp tarihinin en ünlü kitaplarından biri olarak kabul edilen El-Kanun fi't-Tıb'ı yazmıştır. Diğerleri arasında Zehravi, İbn Zuhur, İbn Nefis ve İbn Rüşd bulunmaktadır. İranlı hekim Razi, yine de hem Orta Çağ Batı hem de Orta Çağ İslam tıbbında etkili olmaya devam eden Yunan humorizm teorisini ilk sorgulayanlardan biriydi. Razi'nin El-Mansuri adlı eserinin bazı ciltleri, yani "Cerrahi Üzerine" ve "Tedavi Üzerine Genel Bir Kitap", Avrupa üniversitelerinde tıp müfredatının bir parçası haline gelmişti. Ayrıca, doktorların doktoru, pediatrinin babası ve oftalmolojinin öncüsü olarak tanımlanmıştır. Örneğin, göz bebeğinin ışığa verdiği tepkiyi ilk kez o fark etmiştir. Fars Bimaristan hastaneleri, kamu hastanelerinin erken bir örneğiydi. Avrupa'da Şarlman her katedral ve manastıra bir hastane eklenmesini emretmiş ve tarihçi Geoffrey Blainey Katolik Kilisesi'nin Orta Çağ boyunca sağlık alanındaki faaliyetlerini refah devletinin ilk versiyonuna benzetmiştir: "Yaşlılar için hastaneler ve gençler için yetimhaneler; her yaştan hastalar için bakımevleri; cüzzamlılar için yerler ve hacıların ucuz bir yatak ve yemek satın alabilecekleri pansiyonlar veya hanlar işletmiştir". Kıtlık sırasında halka yiyecek sağlar ve yoksullara yiyecek dağıtmıştır. Kilise bu refah sistemini büyük ölçekte vergi toplayarak ve geniş tarım arazileri ve mülklere sahip olarak finanse etmiştir. Benedikten Tarikatı, manastırlarında hastaneler ve revirler kurmaları, tıbbi bitkiler yetiştirmeleri ve büyük Cluny Manastırı'nda olduğu gibi bölgelerinin başlıca tıbbi bakım sağlayıcıları haline gelmeleriyle tanınmıştır. Kilise ayrıca tıp eğitiminin verildiği bir katedral okulları ve üniversiteler ağı da kurmuştur. Salerno'daki Schola Medica Salernitana, Yunan ve Arap hekimlerden aldığı eğitimle Orta Çağ Avrupası'nın en iyi tıp okulu haline geldi. Bununla birlikte, on dördüncü ve on beşinci yüzyıldaki Kara Ölüm hem Orta Doğu'yu hem de Avrupa'yı harap etmiş ve hatta Batı Avrupa'nın salgından kurtulma konusunda Orta Doğu'dan daha etkili olduğu ileri sürülmüştür.Michael Dols has shown that the Black Death was much more commonly believed by European authorities than by Middle Eastern authorities to be contagious; as a result, flight was more commonly counseled, and in urban Italy quarantines were organized on a much wider level than in urban Egypt or Syria (). Erken modern dönemde Avrupa'da Gabriele Falloppio ve William Harvey gibi tıp ve anatomi alanında önemli isimler ortaya çıkmıştır. Tıp düşüncesindeki en büyük değişim, özellikle 14. ve 15. yüzyıllardaki Kara Ölüm sırasında, bilim ve tıbba "geleneksel otorite" yaklaşımı olarak adlandırılabilecek yaklaşımın kademeli olarak reddedilmesiydi. Bu, geçmişte önde gelen bir kişi bir şeyin öyle olması gerektiğini söylediği için, o zaman bunun böyle olduğu ve bunun aksine gözlemlenen herhangi bir şeyin bir anormallik olduğu fikriydi (bu, genel olarak Avrupa toplumundaki benzer bir değişimle paraleldi - bkz.:Kopernik'in Batlamyus'un astronomi teorilerini reddetmesi). Andreas Vesalius gibi hekimler geçmişteki bazı teorileri geliştirdi ya da çürüttüler. Hem tıp öğrencileri hem de uzman hekimler tarafından kullanılan ana kitaplar Materia Medica ve Farmakope idi. Andreas Vesalius, insan anatomisi üzerine önemli bir kitap olan De humani corporis fabrica'nın yazarıydı. Bakteriler ve mikroorganizmalar ilk kez 1676 yılında Antonie van Leeuwenhoek tarafından mikroskopla gözlemlenerek mikrobiyoloji bilim dalı başlatılmıştır. İbn Nefis'ten bağımsız olarak Michael Servetus akciğer dolaşımını yeniden keşfetmiş, ancak bu keşif ilk kez 1546'da "Paris El Yazması"nda yazılı hale getirildiği ve daha sonra 1553'te hayatını verdiği teolojik eserinde yayınlandığı için halka ulaşmamıştır.Michael Servetus Research Website with a graphical study on the Manuscript of Paris by Servetus Daha sonra Renaldus Columbus ve Andrea Cesalpino tarafından anlatılmıştır. Herman Boerhaave, Leiden'deki örnek öğretmenliği ve 'Institutiones medicae' (1708) adlı ders kitabı nedeniyle bazen "fizyolojinin babası" olarak anılır. Pierre Fauchard "modern diş hekimliğinin babası" olarak adlandırılmıştır. === Modern === Veterinerlik ilk kez 1761 yılında Fransız veteriner Claude Bourgelat'ın Fransa'nın Lyon kentinde dünyanın ilk veterinerlik okulunu kurmasıyla beşeri tıptan gerçek anlamda ayrılmıştır. Bundan önce tıp doktorları hem insanları hem de diğer hayvanları tedavi ediyordu. Modern bilimsel biyomedikal araştırmalar (sonuçların test edilebilir ve tekrarlanabilir olduğu), herbalizm, Yunan "dört sıvısı" ve diğer modern öncesi kavramlara dayanan erken Batı geleneklerinin yerini almaya başladı. Modern çağ, Edward Jenner'in 18. yüzyılın sonunda çiçek aşısını keşfetmesi (daha önce Asya'da uygulanan aşılama yönteminden esinlenerek), Robert Koch'un 1880 civarında bakteriler yoluyla hastalık bulaştığını keşfetmesi ve ardından 1900 civarında antibiyotiklerin keşfedilmesiyle başlamıştır. 18\. yüzyıl sonrası modernite dönemi Avrupa'dan daha fazla çığır açan araştırmacı getirdi. Almanya ve Avusturya'dan doktor Rudolf Virchow, Wilhelm Conrad Röntgen, Karl Landsteiner ve Otto Loewi önemli katkılarda bulundu. Birleşik Krallık'ta Alexander Fleming, Joseph Lister, Francis Crick ve Florence Nightingale önemli olarak kabul edilir. İspanyol doktor Santiago Ramón y Cajal modern nörobilimin babası olarak kabul edilir. Yeni Zelanda ve Avustralya'dan Maurice Wilkins, Howard Florey ve Frank Macfarlane Burnet geldi. Önemli çalışmalar yapan diğer kişiler arasında William Williams Keen, William Coley, James D. Watson (Amerika Birleşik Devletleri); Salvador Luria (İtalya); Alexandre Yersin (İsviçre); Kitasato Shibasaburō (Japonya); Jean-Martin Charcot, Claude Bernard, Paul Broca (Fransa); Adolfo Lutz (Brezilya); Nikolai Korotkov (Rusya); Sir William Osler (Kanada); ve Harvey Cushing (Amerika Birleşik Devletleri) bulunmaktadır. Bilim ve teknoloji geliştikçe tıp da ilaçlara daha fazla bağımlı hale geldi. Tarih boyunca ve Avrupa'da 18. yüzyılın sonlarına kadar ilaç olarak sadece hayvan ve bitki ürünleri değil, aynı zamanda insan vücut parçaları ve sıvıları da kullanılmıştır. Farmakoloji kısmen herbalizmden gelişmiştir ve bazı ilaçlar hala bitkilerden elde edilmektedir (atropin, efedrin, varfarin, aspirin, digoksin, vinka alkaloidleri, taksol, hiyosin, vb.) Aşılar Edward Jenner ve Louis Pasteur tarafından keşfedilmiştir. İlk antibiyotik, Paul Ehrlich tarafından 1908 yılında bakterilerin insan hücrelerinin almadığı toksik boyaları aldığını gözlemledikten sonra keşfedilen arsphenamin (Salvarsan) idi. İlk büyük antibiyotik sınıfı, Alman kimyagerler tarafından aslen azo boyalarından türetilen sulfa ilaçlarıydı. Farmakoloji giderek daha sofistike hale gelmiştir; modern biyoteknoloji, belirli fizyolojik süreçleri hedef alan ilaçların geliştirilmesine olanak tanımakta, bazen de yan etkileri azaltmak için vücutla uyumlu olacak şekilde tasarlanmaktadır. Genomik, insan genetiği ve insan evrimi bilgisi, tıp üzerinde giderek daha önemli bir etkiye sahip olmaktadır, çünkü çoğu monogenik genetik bozukluğun nedensel genleri artık tanımlanmıştır ve moleküler biyoloji, evrim ve genetik alanındaki tekniklerin gelişimi tıbbi teknolojiyi, uygulamayı ve karar vermeyi etkilemektedir. Kanıta dayalı tıp, sistematik incelemeler ve meta-analiz kullanımı yoluyla en etkili uygulama algoritmalarını (bir şeyler yapma yolları) oluşturmaya yönelik çağdaş bir harekettir. Bu hareket, mevcut kanıtların mümkün olduğunca çoğunun standart protokollere göre toplanmasına ve analiz edilmesine ve daha sonra sağlık hizmeti sağlayıcılarına dağıtılmasına olanak tanıyan modern küresel bilgi bilimi tarafından kolaylaştırılmaktadır. Cochrane Collaboration bu harekete öncülük etmektedir. 2001 yılında 160 Cochrane sistematik incelemesinin gözden geçirilmesi, iki okuyucuya göre incelemelerin %21,3'ünün yetersiz kanıt, %20'sinin etkisiz kanıt ve %22,5'inin olumlu etki sonucuna vardığını ortaya koymuştur. == Kalite, verimlilik ve erişim == Kanıta dayalı tıp, tıbbi hataların (ve diğer "iyatrojenezlerin") önlenmesi ve gereksiz sağlık hizmetlerinden kaçınılması modern tıp sistemlerinde öncelikli konulardır. Bu konular, özellikle sağlık hizmetlerinin aşırı maliyetli olarak görüldüğü ancak nüfus sağlığı ölçütlerinin benzer ulusların gerisinde kaldığı Amerika Birleşik Devletleri'nde önemli siyasi ve kamu politikası ilgisine neden olmaktadır. Küresel olarak, gelişmekte olan birçok ülke bakıma ve ilaçlara erişimden yoksundur. 2015 yılı itibarıyla, sağlık sigortası kapsamı eksikliğinin erişimi sınırlayabildiği Amerika Birleşik Devletleri gibi birkaç istisna dışında, çoğu zengin gelişmiş ülke tüm vatandaşlarına sağlık hizmeti sağlamaktadır. == Ayrıca bakınız == * * * * * * * * == Kaynakça == Kategori:Tıp
Tıp
1,216
Uygur Kağanlığı (Eski Türkçe: 𐱃𐰆𐰴𐰕:𐰆𐰍𐰕:𐰉𐰆𐰑𐰣, Toquz Oγuz budun, Tang dönemi isimleri, modern Hanyu Pinyin ile: Geleneksel Çince: 回鶻 ; Basitleştirilmiş Çince: 回鹘 ; Pinyin: huíhú veya Geleneksel Çince: 回紇 ; Basitleştirilmiş Çince: 回纥 ; pinyin: huíhé), 8.ve 9. yüzyılların ortaları arasında yaklaşık bir yüzyıl boyunca var olan bir Türk imparatorluğuydu. Çinliler tarafından Jiu Xing (Dokuz klan), dokuz Oğuz veya Dokuz Tuğluk olarak adlandırılan bir kabile konfederasyonuydu. == Etimoloji == Çin kaynaklarında Huei-ho, Wei-ho, Huei-hu, Wei-qu-er vb. şekilde görülen Uygur adının anlamı 974'te yazılan Chiu Wu-tai- shih'de şahin süratiyle dolaşan ve hücum eden şeklinde açıklanmaktadır. Fakat bunun bir yakıştırma olduğu bellidir. Etimolojik olarak Uygur adının uy (takip etmek)+gur (Salgur gibi) tarzında ortaya çıktığı ileri sürülmüş ise de, o tarihlerde kullanılan Türkçe'de de "takip etmek" manasındaki eylem kökünün "ud-" biçiminde olduğu antitezinden hareketle sözcüğün oy (oymak, baskı yapmak) + gur ve kuvvetli bir olasılıkla uy (akraba, müttefik)+ gur şeklinde türediği savunulmaktadır. Nitekim tarihsel süreçte ortaya çıkan "On Uygur" federatif adının "On Müttefik" manasına kullanılmış olma olasılığı tarihsel gerçeklik açısından ağır basar. Uygur adıyla ilgili bir diğer mesele ise İslam kaynaklarında her zaman ve Çin kaynaklarında bazen kendilerine verilen Dokuz Oğuz adının kökeni ve ne şekilde ortaya çıktığıdır. Aslında Uygurlar'dan ayrı bir budun (boylar birliği, ulus) olan dokuz Oğuzlar, Göktürk siyasi otoritesinin dayandığı topluluk idi. Bu anlamda ayrı bir etnik yapı oluşturmayıp kendiliğinden Türk budununu oluşturan boylara verilen isimdi. Zaten Çin kaynaklarında kendilerinden Türklerin dokuz kabilesi, Göktürkler'den ise "dokuz kabilenin Türkleri" diye bahsedilmesi; nitelik yönünden benzerliği ortaya koymaktadır. İşte bu Dokuz Oğuz boylarına -başka bir deyişle- dokuz adet Oğuz boyuna, dokuz oymaktan oluşan- Uygur boyunun eklenmesiyle "On-Uygur" denilen siyasal birlik ortaya çıkmıştır ve böylece Uygur adı ile Dokuz Oğuz adı birlikte ve bazen karıştırılarak kullanılagelmiştir. == Tarihçe == küçükresim|Uygur Kağan Duvar Resmi, MS 8. yüzyıl ===Yükseliş dönemi=== 657'de Batı Türk kağanlığı Tang hanedanı tarafından yenildi ve ardından Uygurlar Tang hanedanlığına sığındı. Bundan önce Uygurlar, 627'de Tibet İmparatorluğu'na ve Türklere karşı savaştıklarında Tang ile ittifak kurma eğilimi göstermişlerdi. 742'de Uygurlar, Karluklar ve Basmiller İkinci Türk Kağanlığı'na isyan ettiler. 744'te Basmiller, başkent Ötüken'i ele geçirdi ve hüküm süren Özmiş Kağan'ı öldürdü. Aynı yıl içinde Basmillere karşı bir Uygur-Karluk ittifakı kuruldu ve onları yendiler. Uygur kağan'ın kişisel adı Qulluğ Boyla'ydı (Çince:骨力裴羅). Tüm kabilelerin en yüksek hükümdarı olduğunu iddia ederek Kutlug Bilge Kül Kağan (Şanlı, bilge, kudretli kağan)unvanını aldı. Başkentini Ordu- Balık'ta kurdu. Çin kaynaklarına göre, Uygur İmparatorluğu toprakları "doğu ucunda, Şivey topraklarını, batıda Altay Dağları'nı, güneyde Gobi Çölü'nü kontrol altına aldı, böylece eski Hiung-nu'nun tüm topraklarını kaplamış oldu". 745'te Uygurlar Göktürklerin son kağanı Kulun Beg'i (白眉可汗 鶻隴匐) öldürdüler ve başını Tang'a gönderdiler. Altın Çağ 747'de Kutluk Bilge Kül Kağan öldü ve yerine en küçük oğlu Bayan Çor Kağan geçti. Tang ile bir dizi ticaret karakolu inşa ettikten sonra, Kağan sermayeyi Ordu-Balık ve Bay Balık'i inşa etmek için kullandı. Yeni kağan daha sonra tüm bozkır halklarını bayrağı altına almak için bir dizi sefer başlattı. Bu süre zarfında imparatorluk hızla genişleyerek Sekiz Oğuzları, Kırgızları, Karlukları, Türgeşleri, Dokuz Tatarları, Çikleri ve Basmilleri Uygur egemenliğine soktu. küçükresim küçükresim|Çoko yakınlarındaki Maniheizm Tapınağı'ndan boyalı ipek parçaları. Türk, 8. veya 9. yüzyıl. Asya Sanat Müzesi, Berlin. 755'te An Luşan, Tang hanedanına karşı bir isyan başlattı ve Tang İmparatoru Suzong, 756'da Bayançur Han'dan yardım istedi. Kağan bunu kabul etti ve en büyük oğluna Tang imparatoruna askerlik hizmeti vermesini emretti. Yaklaşık 4.000 Uygur atlısı, 757'de Çang'an ve Luoyang'ı geri almak için Tang ordularına yardım etti. Luoyang'daki savaştan sonra Uygurlar şehri üç gün boyunca yağmaladılar ve ancak büyük miktarda ipek çıkarıldıktan sonra durdular. Yardımları için 20.000 rulo ipek gönderdiler ve onlara onursal unvanlar verdiler. Buna ek olarak, at ticareti her at için 40 rulo ipeğe sabitlendi ve Uygurlara Çin'de kalırken "misafir" statüsü verildi. Hanedanlar karşılıklı evlilikler yaptılar. Uygur prensesi bir Tang prensiyle evliyken Bayançur Han ise Prenses Ninguo ile evlendi. 758'de Uygurlar yönlerini Kuzey Yenisey Kırgızlarına çevirdiler. Bayançur Han, bir Kırgız ordusunu katletmeden ve Kağanlarını idam etmeden önce ticaret karakollarından birkaçını yok etti. 759'da Uygurlar, isyancıları bastırmak için Tang'a yardım etmeye çalıştı ancak başarısız oldu. Bayançur Han öldü ve yerine oğlu Tengri Bögü Kağan geçti. 762'de Tengri Bögü, Tang'ı 4.000 askerle işgal etmeyi planladı, ancak müzakerelerden sonra taraf değiştirdi ve Luoyang'daki isyancıları yenmelerine yardımcı oldu. Savaştan sonra Uygurlar şehri yağmaladılar. Halk korunmak için Budist tapınaklarına kaçtığında Uygurlar onları yakıp yıktı ve 10.000'den fazla kişiyi öldürdü. Yardımları için Tang, gitmeleri için 100.000 parça ipek ödemek zorunda kaldı. Sefer sırasında kağan, onu Maniheizmle tanıştıran rahiplerle karşılaştı. O zamandan beri Uygur Kağanlığı'nın resmi dini Maniheizm oldu. ===Parçalanma Dönemi=== küçükresim|Tibet İmparatorluğuna seferler 779'da Bögü Kağan, Soğd saraylarının tavsiyelerine dayanarak Tang hanedanlığı'nı işgal etmeyi planladı. Ancak Tengri Bögü'nün amcası Tun Baga Tarkan bu plana karşı çıkarak onu ve "Kağan'ın ailesi ve Soğdlar arasından yaklaşık iki bin kişiyi öldürdü." Tun Baga Tarkan, Alp Kutlu Bilge ("Muzaffer, şanlı, bilge") unvanıyla tahta çıktı ve kağanlığın birliğini güvence altına almak için tasarladığı yeni bir dizi yasa uyguladı. Saltanatı sırasında Maniheizm bastırıldı, ancak halefleri onu resmi din olarak ilan etti. 780'de Çang'an'dan haraç alarak ayrılırken bir grup Uygur ve Soğd öldürüldü. Tun tazminat olarak 1.800.000 ip talep etti ve Tang bu tutarı altın ve ipek olarak ödemeyi kabul etti. == Kültür ve medeniyet == Türk boyları arasında tarım toplumunun ilk örnekleri bu dönemde görülür. Tarım yapabilmek için şehirler kurulmuştur. Göçer hayatın izin vermediği kültür birikimi sağlanmıştır.Jean Paul Roux Türklerin Tarihi, Kabalcı Yayınları, 2007, 23 Günümüz Türk devletlerine varan birçok özellik ilk olarak Uygurlarda görülür.Ümit Hassan Osmanlı / Örgüt-İnanç-Davranış’tan Hukuk-İdeoloji’ye İletişim Yayınları, s.112 İbn Fadlan Dönemin seyyahlarında Uygur kültürünün zenginliğinden bahsedilmiş, birçok dinin bir arada yaşaması betimlenmiştir. Türklerin ata dini olan tengricilik ile budizm, maniheizm, nesturi hristiyanlık bir arada ve problemsiz şekilde yaşamaktaydı.İbn Fazlan Seyahatnamesi, Çev. Ramazan Şeşen, Bedir Yayınevi Devlet özellikleri açısından Çinlilerce ilginç bulunup, incelemek için elçiler yollanıyordu. Budizme geçiş de Çinli elçiler vasıtasıyla olmuş, Uygurlar diğer kültürler altında ezilmemek için dünyada pek kabul görmeyen maniheizmi tercih etmiştir. Mani dini yine Bögü Kağan zamanında resmî din hâline gelmiştir.Türk-İslam Hukuk Tarihi I. cilt, Prof. Dr. Halil Cin - Doç. Dr. Ahmet Akgündüz, Timaş Yayınları, s.61 Sonunda budist yoğunluklu, diğer dinlerin de rahat yaşandığı bir devlet ortaya çıkmıştır.Özkan İZGÇin Elçisi Wang Yen-Te’nin Uygur Seyahatnamesi, TTK Yay. İ, s. 60 İlk hukuk, sivil örgütlenme, vergi, spor, müzik terimler bu dönemde ortaya çıkmıştır. Bozkır hayatının anarşik yapısına karşılık Uygurlarda hoşgörü ve refah içinde yaşanıyordu.Rene Grousset Stepler İmparatorluğu, TTK Yayınları, , 2011 s.138 Bu özellikler o dönemden kalan binlerce hukuk, sivil ve devlet yazmalarında görülebilir. İlerleyen dönemlerde Kansu'da yaşayan Uygurlar Buda dinine geçtiler. Uygurlar ilk zamanlar Göktürk alfabesini kullanmış daha sonra ise Uygur alfabesini geliştirmişlerdir. Moğol devlet teşkilatında görev alan Uygur asıllı insanların etkisiyle Uygur harfleri Moğal ve Mançurların da yazısı hâline geldi. Uygur yazısı Fatih Sultan Mehmed zamanında da İstanbul'daki sarayda öğretilmiştir. Fatih'in "Otluk Beli Fetihnamesi" Uygur harfleriyle ve Doğu Türkçesiyle yazılmıştır. Uygurlara ait matbaa ve kâğıt tezgâhlarının olduğu da bilinmektedir. == Kağanlar == * Kutluk Bilge Kül Kağan (Gulipeilo, Guli-pei-lo veya Ku-tu-lu Pi-Chia Chüeh Ko-han) (744-747), Tang Hanedanı tarafından kendisine gä Kül Qağan) (747-759) Gulipeilo'nun birinci oğlu Moyunçor Kağan, * Tengri Kağan (Tängri Qağan) (759-779) Gulipeilo'nun ikinci oğlu Bögü Kağan, Tengri Kağan 762 yılında Mani (یین مانی Āyin e Māni; 摩尼教, Móní Jiào) dinine dönmüş, daha sonra yeğeni Tun Bağa Tarkan tarafından öldürülmüştür. * Alp Kutluk Bilge Kağan (Alp Qutluğ Bilgä Qağan) (Tun Bağa Tarkan) (779-789), 788 yılından sonra Çinliler Uygurlara Huihe (回紇 huíhé) yerine Huigu (回鶻 huígu) ismini vermişlerdir, * Külüg Bilge Kağan (Külüg Bilgä Qağan) (789-790) Alp Qutluğ'un birinci oğlu, * Kutluk Bilge Kağan (Qutluğ— Bilgä Qağan) (790-795) Alp Kutluk'un ikinci oğlu, yaşı küçük olduğundan ülkeyi general Kutluk yönetmiştir. * Ay Tengride Ülük Bulmış Alp Kutluk Bilge Kağan (Ay Tängridä Ülüg Bulmıš Alp Qutluğ Uluğ Bilgä Qağan) (795-805), * Ay Tengride Kut Bulmış Alp Külük Bilge Kağan (Ay Tängridä Qut Bulmıš Külüg Bilgä Qağan) (805-808), * Ay Tengride Kut Bulmış Alp Bilge Kağan (Ay Tängri-dä Qut Bulmıš Alp Bilgä Qağan) (808-821), * Gün Tengride Ülük Bulmış Alp Küçlük Bilge Kağan (Kün Tängridä Ülüg Bulmıš Alp Küčlüg Bilgä Qağan) (821-824), * Ay Tengride Kut Bulmış Alp Bilge Kağan (Ay Tängridä Qut Bulmıš Alp Bilgä Qağan) (Kasar Tegin) (824-832), * Ay Tengride Kut Bulmış Alp Külük Bilge Kağan (Ay Tängridä Qut Bulmıš Alp Külüg Bilgä Qağan) (832-839) yardımcısı Kürebir'in batı'dan gelen Şato üç Türk boyları ile işbirliği yaptığını duyunca intihar etmiştir, ayrıca 839 yılında çok sert kış olmuş hemen hemen tüm hayvan sürüleri yok olmuş, Uygurların yaşam koşulları çok zorlaşmıştır. * Wuzong (Luji Qasar) + General Külüg Bağa (839-840).V. Minorsky, „Tamīm ibn Bahr’s Journey to the Uyghurs“, in: BSOAS 12, 1948, 275-305. == Uygurların aile yapısı == == Kaynakça == Kategori:Orta Asya tarihindeki eski devletler Kategori:Asya'daki eski monarşiler Kategori:Eski imparatorluklar Kategori:Tarihteki Türk devletleri Kategori:Türk hanedanları Kategori:Asya'daki Türk halkları Kategori:Kağanlıklar Kategori:9. yüzyılda varlığı sona eren bölgeler ve ülkeler
Uygur Kağanlığı
1,304
Plummer modeli, dinamik sistemlerde parçacıkların hız ve konumlarının dağılımını tanımlamakta kullanılan bir modeldir. İlk defa H. C. Plummer (1911) tarafından küresel kümelerin gözlemlerini açıklamak için kullanılmıştır. Bu nedenle onun ismiyle anılmaktadır. == Tanım == Plummer modeli, yoğunluk \rho_P(r) = \bigg(\frac{3M}{4\pi b^3}\bigg)\bigg(1+\frac{r^2}{b^2}\bigg)^{-\frac{5}{2}}\,, ve potansiyeli \Phi_P = -\frac{G M}{\sqrt{r^2+b^2}}\,, ile tanımlanabilir. Burada M toplam kütleyi, b Plummer yarıçapını, G ise Newton'un yerçekimi sabitini göstermektedir. Modeli ayrıca parçacıkların bağlanma enerjisinin \mathcal{E} = -\psi - \frac{1}{2}v^2 dağılım fonksiyonunu kullanarak da tanımlayabiliriz f(\mathcal{E}) = \begin{cases} \frac{3 b^2}{7\pi^3 G^5 M^4} (2\mathcal{E})^{7/2}& \mathcal{E}> 0,\\\ 0 & \mathcal{E} < 0\,, \end{cases} Plummer modeli izotropik bir dağılıma karşılık geldiğinden her iki tanım da açısal momentumu içermemektedir. Kategori:Astrofizik
Plummer modeli
1,324
Andrzej Zaucha (d. 1967), Rusya’da yaşayan Polonyalı yazar ve radyo gazetecisidir. 1967 yılında Polonya’nın Tarnów şehri yakınlarındaki Zakliczyn kasabasında doğdu. Krakov Üniversitesi Gazetecilik ve Siyasal Bilimler Fakültesinden mezun oldu. 1997’den beri Polonya’nın en büyük gazetesi Gazeta Wyborczanın, sonra da RMF FM radyosunun Rusya özel muhabirliğini yaptı. TVN televizyon ağında çalıştı. Moskwa. Nord-Ost kitabı, Dubrovka’daki tiyatro merkezinin işgali hakkında dünyada yazılmış kitaplardan en tanınanıdır. == Kaynakça == Kategori:1967 doğumlular Kategori:Polonyalı yazarlar Kategori:Polonyalı gazeteciler Kategori:Yaşayan insanlar Kategori:Bilgi kutusu bulunmayan kişiler
Andrzej Zaucha (gazeteci)
1,337
Mozaik ile şunlar kastedilmiş olabilir: * Mozaik pasta * Mozaik, bezeme sanatı * Mozaik (Grup)
Mozaik (anlam ayrımı)
1,320
küçükresim|Tux, Linux Pengueni Tux, Linux'un resmî maskotu olan, karnı balıklarla dolmuş, yeni geğirmiş, mutlu, tombul bir penguendir. Larry Ewing tarafından 1996 yılında yaratılmıştır. Linux'un maskotu olan penguen fikri Linux çekirdeği'nin yaratıcısı olan Linus Torvalds'dan gelmiştir. Penguenler takım elbise (İngilizce'de tuxedo) giydikleri gibi göründükleri için maskota Tux ismi verilmiştir. Bazıları bu açıklamaların aksine, bu ismin Torvalds UniX'den türetildiğini iddia etmektedirler. Tux, bir Linux amblem yarışmasında tasarlanmıştır. Diğer yarışmacıların resimleri Linux'ün amblem yarışma sitesi'nden bulunabilir. Kazanan amblem Larry Ewing tarafından GIMP kullanılarak yaratılmıştır ve kendisi tarafından aşağıdaki koşullar altında sunulmuştur: :Bu resmi kullanma ve değiştirme izni için beni lewing@isc.tamu.edu ve sorulması durumunda GIMP'i haberdar edin. Jeff Ayers'e göre, Linus Torvalds uçamayan şişman su kuşlarına ilgi duymaktadır ve Torvalds ziyaret sebebiyle gittiği Canberra'da küçük bir penguen tarafından ısırılmıştır. Torvalds, Linux ile bağdaşan eğlenceli ve sempatik bir şeye bakıyordu, ve güzel bir yemek yedikten sonra oturmuş olan hafif şişman bir penguen tam uygun bir maskottu. Tux, Linux ve Açık kaynak toplulukları için bir simge haline gelmiştir. Bir İngiliz Linux kullanıcıları grubu Bristol Hayvanat Bahçesi'ne bir penguen edindirmişlerdir. O, büyük arkadaşı Güney Afrika Antilobu'ndan (İngilizce: GNU) daha meşhur bir hayvan haline gelmiştir, barışçıl ve utangaç güney afrika antilobu GNU Projesi'ni simgelemektedir. == Dış bağlantılar == * A complete history of Tux * Wired News story on Tux * Linux 2.0 Penguins (Larry Ewing) * Tux Flash E-Cards Kategori:Linux Kategori:Linux çekirdeği Kategori:Bilgisayar kültürü Kategori:Maskotlar Kategori:Kurgusal penguenler Kategori:Linus Torvalds Kategori:Özgür yazılım
Tux
1,335
Sedat Kapanoğlu (d. 21 Aralık 1976, Eskişehir), Ekşi Sözlük isimli web sitesinin kurucusu, yazarı ve eski yöneticisidir. 2015 yılında bu görevinden ayrılmıştır. Ekşi Sözlük'teki takma adı SSG (sedat software group)'dir. == Erken yaşamı ve eğitimi == Sedat Kapanoğlu, 21 Aralık 1976 tarihinde Eskişehir'de doğmuştur. Boşnaklara olan Sırp baskısının artması nedeniyle 1930'larda Karadağ'dan göç eden bir ailedendir. Beş kardeşin en küçüğüdür. İlkokulda program yazmaya başlayan Kapanoğlu, İzmir-Güzelbahçe 60. Yıl Anadolu Lisesinin 1993 yılı mezunu olup, Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesi (1996 yılında) ve Doğuş Üniversitesinin bilgisayar mühendisliği bölümlerine (2000 yılında) başlamış, devamsızlıktan dolayı bitirememiştir. == İş yaşamı == İlk ticari yazılımı liseden mezun olduktan sonra 1993 yılında çalışmaya başladığı bir firmada yazdığı hastane programıdır. 1994 yılında ise "Hasta 1.0" ismini verdiği hasta takip yazılımı, 1995 yılında Monochrome BBS ve Meteoroloji Genel Müdürlüğüne, yazılımlar hazırladı. 1997 yılında asansör yazılımı, PVC üreticileri için MRP yazılımı hazırladı. 1997 yılında ODTÜ'nün programlama yarışmasında 3. oldu. 1998 yılında Eskişehir'den İstanbul'a taşındı. Türkiye'de internet yaygınlaşmadan önce popüler olan BBS ağlarında, Wolverine adlı DOS programının yazarı olarak tanınmış, 1999 yılında mizahi bir sözlük sitesi olan Ekşi Sözlük sitesini bu ağdaki kullanıcıların katkılarıyla başlatmıştır. "Ekşi Sözlük Kutsal Bilgi Kaynağı" adlı kitabı derlemiştir. 2001 yılında ilk teklifi aldığı Microsoft Seattle Redmond kampüsünde Windows yazılım ekibinde 2004 yılında yazılım-tasarım mühendisi olarak çalışmaya başladı. Ekşi Sözlük sitesiyle 2003 yılında Altın Örümcek En Başarılı Kişisel Web Sitesi ödülünü almıştır. 2007'den itibaren Ekşi Sözlük'te kazandığı para Microsoft'ta kazandığından fazla olmaya başlayınca, 2009 yılının yaz aylarında Microsoft'taki görevinden ayrılarak Türkiye'ye döndü. 2015 Yılında Ekşi Teknoloji ve Bilişim A.Ş.'deki yönetim kurulu başkanlığı dahil olmak üzere, sözlük yönetiminden ayrılmış ve ABD'ye yerleşmiştir. == Dış bağlantılar == * * * == Kaynakça == Kategori:1976 doğumlular Kategori:Türk bilişimciler Kategori:İnternet kişileri Kategori:Yaşayan insanlar Kategori:Boşnak asıllı Türkler Kategori:Eskişehir doğumlular Kategori:Anadolu Üniversitesinde öğrenim görenler
Sedat Kapanoğlu
1,284
Sir Charles Spencer Chaplin (16 Nisan 1889; Londra, Birleşik Krallık - 25 Aralık 1977; Vaud, İsviçre); İngiliz sinema yönetmeni, oyuncu, yazar, film müziği bestecisi, kurgucu ve komedyen. Yarattığı "Şarlo" () karakteri ile özdeşleşmiştir. Londra'nın fakir bölgelerinden birinde doğup büyüyen Chaplin, 1913'te gittiği ABD'de sinemaya başlamıştı. 1914'teki ilk filmi Making A Living'in ardından çekilen Kid Auto Races in Venice filminde bol pantolonlu, melon şapkalı, büyük ayakkabılı, sürekli bastonunu çeviren ve sakar hareketleri ile gülünç mizansenler oluşturan "Şarlo" tiplemesini yarattı. Takip eden yıllar içinde aralarında 1917 yapımlı The Immigrant ve The Adventurer gibi filmlerinin de bulunduğu altmıştan fazla kısa filmde oynayarak yeni gelişmekte olan sinemanın da etkisiyle dünya çapında görülmemiş bir üne kavuştu. 1918 yılında çektiği A Dog's Life filmi ile uzun metrajlı filmlere de başlayan Chaplin; Mary Pickford, Douglas Fairbanks ve D. W. Griffith ile birlikte kurdukları United Artists film şirketinin ortağı olduktan sonra Altına Hücum, Şehir Işıkları, Büyük Diktatör, Asri Zamanlar, Sirk ve Sahne Işıkları gibi başyapıtlara imza attı. Filmlerinde dönem koşulları için imkânsız görülebilen mizansenlere, koreografilere ve akrobatik hareketlere yer veren Chaplin; komedi sinemasının bütün örneklerini sonuna kadar korumakla birlikte, heyecanın ve hareketin asgari düzeye çekildiği sahnelerinde ise dramatik yapısını sergileyebilmiştir. Popülist yaklaşımlara, hiçbir zaman benimsemediği bazı yönetim biçimlerine ve teknolojiye yönelik ağır eleştirilerini ise yine bu komedi tarzının içinde eritmiş ve sessizce seyirciye ulaştırmayı bilmiştir. Yarattığı "modern palyaço" Şarlo ile dünya üzerinde filmlerinin gösterildiği her ülkede insanların hayranlığını toplamasına rağmen, Amerika Birleşik Devletleri vatandaşlığını reddetmesi sebebiyle bu ülkede kendisine yönelik olarak başlatılan karalama kampanyası; kendisinden bir hayli genç olan kadınlarla yaptığı dört ayrı evlilik, bir dönem kendisine açılan babalık davası, The Immigrant filminde bir ABD memurunu tekmelediği sahne ve son olarak Altına Hücum filmindeki bazı sahnelerin komünizm propagandası olarak yorumlanması gibi olayların etkisiyle Chaplin'in ABD'ye girmesi yasaklandı. Bunun üzerine karısı ve çocuklarıyla birlikte hayatının sonuna kadar yaşayacağı İsviçre'ye yerleşen Chaplin ancak 1972 yılında Oscar Özel Ödülü'nü almak için yıllar sonra ABD'ye geri döndü. Takip eden yılda Sahne Işıkları adlı filmle bir kez daha Oscar ödülünü kazanmıştır. 1975 yılında 86 yaşında iken İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth tarafından şövalye unvanına layık görülmüştür. == Hayatı == Charlie Chaplin (Şarlo), 16 Nisan 1889'da Londra'nın fakir semtlerinden biri olan East Lane, Walworth'ta doğdu. Charlie'nin henüz o üç yaşına bile gelmeden ayrılan annesi ve babası müzikhollerde ve çeşitli tiyatrolarda çalışan profesyonel sanatçılardı. Sahne adı Lily Harley olan annesi Hannah Chaplin (1865-1928) profesyonel olarak sahneye ilk kez 19 yaşında çıkmıştı. Annesi ve -başka babadan doğma- kardeşi Sydney Chaplin ile birlikte Londra'nın fakir semtlerinde çeşitli evlerde büyüyen Chaplin'in yaşamı ruhsal dengesizlikler yaşayan annesinin durumunun kötüye gitmesi ile zorlaştı. Anne Hannah, 1894'teki bir sahne performansı sırasında sesini kaybetmiş ve hemen ardından yaşadığı ekonomik zorlukların da etkisiyle psikolojik sorunları artmıştı. Onun bir rehabilitasyon merkezine yatırılmasının ardından çocukları Charlie ve Sydney, metresiyle birlikte yaşayan babaları Charles Chaplin Sr.'nin yanına yollandı. Charlie ve Sydney bu dönemde Kennington Road School'a gönderildiler. Charles Chaplin Sr, henüz 37 yaşındayken üstesinden gelemediği alkolizm nedeniyle, oğlu Charlie henüz on iki yaşındayken, hayatını kaybedecekti. Rehabilitasyon merkezinden çıktıktan kısa bir süre sonra Hannah'nın hastalığı yeniden nüksedince çocuklar bu sefer genel olarak workhouse olarak adlandırılan ve oldukça kötü koşulları ile bilinen bakımevlerinden birine yollandılar. Londra'nın doğusundaki Lambert adlı bölgede bulunan bu bakımevindeki günler annesi ve kardeşinden ayrı kalan ve yaşı bir hayli küçük olan Charlie için hayli güç geçmişti. Chaplin'in Walworth ve Lambert'te geçirdiği bu yoksulluk günleri onda derin izler bırakacak ve ileriki yıllarda filmlerinde seçtiği mekân ve konularda sık sık kendini gösterecekti. Sydney ve Charlie daha sonra aileden gelme yetenek ve alışkanlığın da etkisiyle tiyatrolarda ve müzikhollerde çalışmaya başladılar. Chaplin ciddi anlamdaki ilk sahne tecrübesini "The Eight Lancashire Lads" adlı grupta çalışırken yaşadı. Hannah çocukları tarafından ABD'ye getirildikten yedi yıl sonra 1928'de Hollywood'da yaşamını yitirdi. Babaları farklı olan Charlie ve Sydney'in, anneleri Hannah üzerinden 1901 doğumlu Wheeler Dryden adlı bir kardeşleri daha vardı. Dryden, annesinin ruhsal rahatsızlıkları nedeniyle babası tarafından Hannah'dan uzak tutulmuş ve Kanada'da yetiştirilmişti. 1920 ortalarında annesini görmek için ABD'ye giden Dryden, daha sonraları kardeşleri ile film projelerinde çalışmış ve Chaplin'in asistanlığını yapmıştır. == Amerika == Sydney Chaplin'in 1906'da dönemin ünlü Fred Karno kumpanyasına katılmasının ardından Chaplin de, 1908'de onu izleyerek bu topluluğa katılmayı başardı. Chaplin gezici Karno kumpanyası ile 1910 - 1912 arasında ABD'ye turneye çıktı. İngiltere'ye dönüşünden sadece beş ay sonra yine Karno ile birlikte 2 Ekim 1912'de yeniden ABD'ye gitti. Bu seferki turda, daha sonra Laurel ve Hardy ikilisinden Stan Laurel'i canlandıracak olan Arthur Stanley Jefferson ile birlikte çalıştı ve aynı odayı paylaştı. Bir süre sonra Stan Laurel İngiltere'ye dönerken, Chaplin ABD'de kaldı ve Karno ile turneye devam etti. 1913'teki bir gösteri sırasında Mack Sennett'ın dikkatini çekince onun sahibi olduğu Keystone Stüdyoları ile bir anlaşma yaparak onun ekibine katıldı. Böylece 2 Şubat 1914'te Henry Lehrman yönetmenliğinde sessiz bir film olan Making a Living adlı tek makaralık filmde rol alarak yeteneğini tam anlamıyla gösterebileceği sinemaya adım atmış oluyordu. Chaplin; iddialı tavırları ve bir İngiliz olmasından kaynaklanan "yabancılığı" ve bağımsız karakteri nedeniyle başta Mack Sennett tarafından şüpheyle karşılansa da kısa süre içinde yeteneğini kanıtlayıp yerini sağlamlaştırdı. Keystone ile birlikte çalıştığı bir yıl boyunca 35 filmde rol alan Chaplin hızla ünlü oldu.People & Events+ People & Events, Charlie Chaplin (1889-1977) , PHS, (23 Temmuz 2004) küçükresim|220x220pik|Şarlo rolünde Charlie Chaplin == Öncülüğü == Chaplin 1916'da Mutual Film Corporation film şirketiyle bir seri komedi yapımı için anlaştı. On sekiz aylık süreçte on iki film ürettiği bu dönemde yaptığı filmler, sinemanın en etkili komedi filmleri arasında yerini almıştır. Chaplin daha sonra Mutual ile geçirdiği dönemin kariyerindeki en mutlu dönem olduğunu söylemiştir. 1918'de Mutual ile anlaşmalarının sona ermesi üzerine Chaplin kendi film şirketini kurdu. Sesli film döneminden sonra kendisinin en büyük filmi kabul edilen 1931 yılı yapımlı City Lights () filmini yaptı. == Politik düşüncesi == Chaplin, filmlerinde her zaman sol görüşe sempati duyduğunu hissettirmiştir. Sessiz filmlerinde "Büyük Depresyon"'a yer vererek The Tramp (serseri) karakteri aracılığıyla, yoksullukla mücadeledeki kötü yönetim politikalarına göndermeler yapmıştır. Modern Times () filminde işçilerin ve fakir halkın kötü durumlarına dikkat çekmiştir. Büyük Diktatör filmiyle Nazi Almanyasını çok sert biçimde eleştirmiştir ve o dönem ABD resmi olarak Almanya ile hala barış içinde olması filmin ABD'de Chaplin'e karşı karalama kampanyası başlatılmasına neden olmuştur. == Filmlerinde kullandığı teknikler == Chaplin, hayallerinin ve yaratıcılığının sezgisel boyutta düşünüp de oluşturduğu tüm filmlerin sinema dünyasına yeni heyecanlar katmıştır. Hiçbir zaman ekranın tamamen kapanmasına bir anda izin vermemeyi geliştirdi. Filmlerinde diyalogları yazılı olarak farklı bir ekrana geçiş yaparak gösteriyordu ancak teknolojik gelişmelerden yararlanıp bu işin de üstesinden gelmeyi başardı. == Ölümü == Chaplin'in sağlam duruşu 1960'lardan sonra yavaş yavaş bozulmaya başlamıştı, onunla iletişim kurmak güçleşmeye başlamıştı. 1977'de tekerlekli sandalye ile hayatını devam ettiriyordu. Chaplin 1977'nin Noel'inde İsviçre'de uykusunda öldü. 1 Mart 1978'de naaşı küçük bir İsviçreli grup tarafından fidye istenmek üzere kaçırılmaya kalkışıldıysa da hırsızlar amaçlarına ulaşamadan yakalandı. Chaplin'in naaşı 11 hafta sonra Cenevre Gölü'nde 1,8 metre suyun altından çıkartılıp tekrar mezarına defnedildi. == Charlie Chaplin Filmleri == * Making A Living (2 Şubat 1914) * Kid Auto Races At Venice (7 Şubat 1914) * Mabel's Strange Predicament (9 Şubat 1914) * A Thief Catcher (19 Şubat 1914) * Between Showers (28 Şubat 1914) * A Film Johnnie (2 Mart 1914) * Tango Tangles (9 Mart 1914) * His Favourite Pastime (16 Mart 1914) * Cruel, Cruel Love (26 Mart 1914) * The Star Boarder (4 Nisan 1914) * Mabel At The Wheel (18 Nisan 1914) * Twenty Minutes Of Love (20 Nisan 1914) * Caught in a Cabaret (27 Nisan 1914) * Caught in the Rain (4 Mayıs 1914) * A Busy Day (7 Mayıs 1914) * The Fatal Mallet (1 Haziran 1914) * Her Friend The Bandit (4 Haziran 1914) * The Knockout (11 Haziran 1914) * Mabel's Busy Day (13 Haziran 1914) * Mabel's Married Life (20 Haziran 1914) * Laughing Gas (9 Temmuz 1914) * The Property Man (1 Ağustos 1914) * The Face on the Bar Room Floor (10 Ağustos 1914) * Recreation (13 Ağustos 1914) * The Masquerader (27 Ağustos 1914) * His New Profession (31 Ağustos 1914) * The Rounders (7 Eylül 1914) * The New Janitor (14 Eylül 1914) * Those Love Pangs (10 Ekim 1914) * Dough and Dynamite (26 Ekim 1914) * Gentlemen of Nerve (31 Ekim 1914) * His Musical Career (7 Kasım 1914) * His Trysting Place (9 kasım 1914) * Tillie's Punctured Romance (14 Kasım 1914) * Getting Acquainted (5 Aralık 1914) * His Prehistoric Past (7 Aralık 1914) * His New Job (1 Şubat 1915) * A Night Out (15 Şubat 1915) * The Champion (11 Mart 1915) * In the Park (18 Mart 1915) * A Jitney Elopement (1 Eylül 1915) * The Tramp (11 Eylül 1915) * By the Sea (29 Eylül 1915) * Work (29 Haziran 1915) * A Woman (21 Temmuz 1915) * The Bank (9 Ağustos 1915) * Shanghaied (4 Ekim 1915) * A Night in the Show (20 Kasım 1915) * Burlesque on Carmen (18 Aralık 1915) * Shoulder Arms (20 Ekim 1918) * The Kid (1921) * A Woman of Paris (1923) * The Gold Rush (1925) * The Circus (1928) * City Lights (1931) * Modern Times (1936) * The Great Dictator (1940) * Monsieur Verdoux (1947) * Limelight (1952) * A King in New York (1957) * A Countess from Hong Kong (1967) == Kitapları == * My Life in Pictures (1974) * My Autobiography (1964) == Kaynakça == ;Genel * ;Özel == Dış bağlantılar == * * Resmi sitesi * SinemaTürk sayfası Kategori:1889 doğumlular Kategori:1977 yılında ölenler Kategori:20. yüzyıl erkek oyuncuları Kategori:İngiliz yazarlar Kategori:İngiliz sinema oyuncuları Kategori:İngiliz film yönetmenleri Kategori:İngiliz senaristler Kategori:İngiliz komedyenler Kategori:İngiliz sessiz film oyuncuları Kategori:İngiliz agnostikler Kategori:Amerikalı komedyenler Kategori:Amerikalı sessiz film oyuncuları Kategori:Erasmus Ödülü sahipleri Kategori:Sinemanın öncüleri Kategori:Slapstick komedyenleri Kategori:Sessiz film yönetmenleri Kategori:Londra doğumlu erkek oyuncular Kategori:Erkek sessiz film oyuncuları Kategori:En İyi Özgün Müzik Akademi Ödülü sahipleri Kategori:İngiliz erkek çocuk oyuncular Kategori:Akademi Onur Ödülü sahipleri Kategori:BAFTA Ödülü sahipleri Kategori:New York Film Eleştirmenleri Birliği Ödülü sahipleri Kategori:New York Film Eleştirmenleri Birliği En İyi Erkek Oyuncu Ödülü sahipleri Kategori:İsviçre'deki İngiliz gurbetçiler Kategori:En İyi Özgün Müzik Akademi Ödülü sahibi şarkı yazarları Kategori:BAFTA Akademi Bağlılık Ödülü sahipleri
Charlie Chaplin
1,292
küçükresim|sağ|250px|Karadeniz: NASA uydu fotoğrafı Karadeniz (Bulgarca: Черно море (Çerno more); Rumence: Marea Neagră; Rusça: Чёрное море (Çyornoye more); Ukraynaca: Чорне море (Çorne more); Gürcüce: შავი ზღვა (Şavi Zğva); Abhazca: Амшын Еиқәа (Amşın Eyk'wa); Lazca/Megrelce: უჩა ზუღა (Uça Zuğa); Çerkesçe: Хы ФӀыцӀэ, Ахын), güneydoğu Avrupa ile Anadolu yarımadası arasında yer alan kuzeyinde Ukrayna, kuzeydoğusunda Rusya, doğuda Gürcistan; güneyde Türkiye , batıda Romanya ve Bulgaristanla çevrili, Atlas Okyanusu'na Akdeniz, Ege Denizi ve Marmara Denizi aracılığıyla bağlanan bir iç denizdir. İstanbul Boğazı vasıtasıyla Marmara, Kerç Boğazı vasıtasıyla Azak Denizi'ne bağlanmaktadır. Karadeniz, 8.350 kilometre kıyı şeridine sahip, 461.000 km² alan kaplayan (Azak Denizi dahil, Marmara Denizi hariç), en geniş yeri doğudan batıya 1.175 km, en derin noktası 2.210 m olan, Marmara Denizi vasıtasıyla Ege Denizi’ne bağlanan, batıdan doğuya böbrek formunda bir denizdir. Karadeniz üzerinde bulunan önemli liman kentleri Köstence, Mankalya, Burgaz, Varna, Odessa, Sivastopol, Yalta, Kerç, Novorossiysk, Soçi, Sohum, Poti, Batum, Hopa, Trabzon, Samsun, Ordu, Giresun, Sinop ve Zonguldak'tır. == Adı == Karadeniz'in yazılı kaynaklarda geçen ilk adı "Ahşena" olmakla birlikte sonradan Yunanlarca "Pelagos o Pontikon", "Pontus Euxinus" veya Yunan mitolojisinde Gaia’nın oğlu, Nereus’un babası olan deniz tanrısı Pontus'un adıyla anılmıştırÖzhan Öztürk. Pontus. Nika Yayınları (3. Baskı) Ankara, 2016 ISBN 6058389175 s.19-21. Romalılarca Latince "Mare Euxinum", "Mare Sarmaticum" ve "Pontus Tauricus", Orta Çağ Arap kaynaklarında "Bizans Denizi", "Trabzon Denizi", "Slav Denizi", "Pontus Denizi", Marco Polo haritasında "Yunan Denizi" olarak anılmıştır. Karadeniz kelimesi ancak 14. yüzyıldan sonra aynı anlamıyla Batı dillerine kabul edilmeye başlanmıştır. Türk araştırmacı Özhan Öztürk, Karadeniz olarak adlandırılan denizin adının Uzak Asya hatta Orta Amerika Uygarlıklarında kullanılan kadim renk-yön ilişkisine bağlayarak gerçekte "Kuzey Denizi" anlamına geldiğini, İskitler'in tıpkı Azak Denizinde olduğu gibi Karadeniz'in de ilk ad vericileri olduğunu iddia etmiştir. Yazara göre Türkler, Moğollar ve Çinliler gibi Asyalı kavimler kuzeyi "kara", batıyı "beyaz", güneyi "kırmızı", doğuyu "yeşil veya mavi", merkezi ise "sarı" renkle ilişkilendirilmiş, Kara Bulgarlar, Ak ve Kara Hunlar, Kara Macarlar, Kara Hıtay, Çin’in kuzeydoğusunda yer alan Heilongjiang "Kara Ejderha Nehri", Çin’in merkezinde yer alan Huangshan "Sarı Dağ", Anadolu'nun batısındaki Akdeniz'inÖzhan Öztürk, Osmanlı döneminde Bahr-ı Sefid "Akdeniz" olarak bilinen Ege Denizi'nin 1850'den sonra Fransızcadan çevrilen haritalar yüzünden Yunan mitolojisinden yakın dönemde ödünçlenen "Mer Egée" yani Ege Denizi olarak adlandırıldığını, Mustafa Kemal Atatürk'ün "Ordular İlk Hedefiniz Akdeniz’dir. İleri!" emrini Türk askerini İzmir’de Yunan ordusu’nun zerine yürütmek için verdiğini kaydetmiştir. A.g.e.21 adları bu isim geleneğine dayanmaktadır. == Genel özellikler == Karadeniz tuzluluk oranı %1,8 dolayındadır. MÖ 6. bin yıla dek bir tatlı su gölü olan Karadeniz, bu tarihten sonra tuzlu bir denize dönüşmüştür. Amerikalı deniz jeologları William Ryan ve Walter Pitman Buz Çağı'nın ertesinde Akdeniz'in sularının 150 metre daha alçak olan Karadeniz'e boğaziçi setini yıkarak birdenbire dolarak Karadeniz Tufanı adı verilen sel baskınına sebep olduğunu bu olayın Nuh Tufanı efsanesinin de kaynağı olduğunu iddia etmiştir. Okyanus bilimci Robert Ballard'ın Sinop açıklarında yaptığı çalışmalarda bulunanlar bu tezi doğrulamışsa da çeşitli bilim adamları alternatif görüşler öne sürmüştür. Karadeniz sürekli bir su buharı ve ısı kaynağıdır, suları fazla donmaz. Karadeniz kıyılarının toplam uzunluğu 4869 km civarındadır. Dağlar kıyıya paralel uzandığından fazla girintili çıkıntılı değildir. Büyük beş ırmak Karadeniz'e dökülür: Dinyeper, Dinyester, Don Nehri, Kuban Nehri, bütün doğu ve orta Avrupa’yı kapsayan Tuna. Tuna tek başına her yıl 203 kilometre küp tatlı suyu Karadeniz’e taşır Tuna Nehri her yıl 900 ton bakır kirliliği Avrupa içlerinden alarak Karadeniz'e taşımakta ve ciddi miktarda metal kirliliğine sebep olmaktadır Karadeniz ve Çevre . Bu miktar Kuzey Denizi’ne akan bütün tatlı sulardan fazladır. Türkiye'den ise belli başlı dört ırmak Karadeniz'de sonlanır: Sakarya Nehri, Kızılırmak, Yeşilırmak ve Çoruh (sonuncusunun büyük bölümü Türkiye'de olmasına karşın Gürcistan'da Batum'dan denize dökülür). Bu denize dökülen Avrupa ve Asya akarsularıyla birlikte Karadeniz havzasının alanı denizin kendisinden 5 kat daha geniştir ve yaklaşık 2,2 milyon km²'dir. Karadeniz ve Çevre tuzluluk oranı oldukça fazladır. Karadeniz'in flora ve faunası evsel ve endüstriyel kirlenme nedeniyle her geçen gün fakirleşmektedir.31 Ekim Uluslararası Karadeniz Günü münasebetiyle düzenlenen toplantılarda kirliliğe çözüm önerileri tartışılmaktadır. Irmaklardan gelen organik madde miktarı deniz suyundaki bakterilerin normalde ayrışabileceğinden daha fazla olduğundan, bakteriler deniz suyunda normalde bulunan çözünmüş oksijen yerine deniz suyunun bir bileşeni olan sülfür iyonlarından oksijeni temin ederler. Bu işlemin sonucunda ortaya son derece zehirli hidrojen sülfür (H2S) gazı çıkar ve 200 metrenin altında yaşamı engeller. Karadeniz dünyanın en büyük hidrojen sülfür rezervidir. 150-200 metre arasında değişen derinliklerin altında yaşam yoktur. Suda oksijen bulunmaz ve H2S yüklüdür. Hidrojen Sülfür bulunduğu yerdeki tüm ekosistemi öldürür, sahil balıkçılığını yok eder ve eğer yüzeye çıkarsa gemilerin altını yarattığı kimyasal bileşimle siyah renge boyar. Özellikle Tuna Nehri tüm Orta ve Doğu Avrupa ile Balkanlar'ın endüstri ve evsel atık sularının boşaltıldığı bir yüzeysel su olup, doğal yaşam için ölümcül miktarda organik ve inorganik maddeyi Karadeniz'e getirmekte ve kirlilik oradan Boğazlar yoluyla da Marmara Denizi'ne taşınmaktadır. 1980'lerin ortasında bir geminin balast suyu ile Karadeniz'e gelen ve orijini Doğu Amerika kıyıları olan Mnemiopsis leiydi (Taraklı deniz anası) adlı canlı türünün doğal düşmanı olmadığı için Karadeniz'i istila etmiş, balık larvalarının temel besinleri olan zooplanktonları ve bizzat balık larvalarını yiyerek balık sayısında önemli oranda düşme yaşanmasına sebep olmuştur. Samsun-Sarp Sınır Kapısı arasında 542 kilometrelik mesafede inşa edilen ve Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük yatırımlarından birisi olarak gösterilen Karadeniz Sahil Yolu inşası sırasında sahil boyunca yapılan dolguların deniz canlılarına zarar verdiği çok sayıda bilim insanınca iddia edilmiş ve yolun yapımı bitmiş olmasına karşın, inşası ve sonuçları kamuoyunda hararetli tartışmalara sebep olmuştur. Ülkelerin sahil şeridi uzunluğu ve münhasır ekonomik bölgeleri Ülke Sahil şeridi (km) Münhasır ekonomik bölge alanı (km2) 1.329 172.484 2.782 132.414 800 67.351 354 35.132 310 22.947 225 29.756 Toplam 5,800 460,084 == Doğal yaşam == Et çeşitliliği açısından zengin olmayan denizde açık sularda, yunus ve hamsi kolonilerinin yanı sıra kıyılara dek vuran palamut ve domuz balığı sürülerine rastlanmaktadır. Bununla birlikte ekolojik sorunlar yüzünden günümüzde uskumru balığı kaybolmuş, palamut ve lüfer miktarı azalmış hamsi ise soyunu korumuştur. Pisi, dere pisisi, kalkan balıklarının ve çaça azalmış, kofana, torik, çinekop cinsleri tükenmiştir. Hamsinin stoku, boyu ve ağırlığı azalmış, havyarı için avlanan ve nehir ağızlarında yaşayan mersin balığının, kirlilik ve aşırı avlanma sonucu nesli tükenmiştir. == Karadeniz'e kıyısı olan şehirler == * Ahtopol (Bulgaristan) * Akçakoca (Türkiye) * Albena (Bulgaristan) * Alupka (Ukrayna) * Aluşta (Ukrayna) * Anapa (Rusya) * Artvin (Türkiye) * Balçık (Bulgaristan) * Batum (Gürcistan) * Burgaz (Bulgaristan) * Çakvi (Gürcistan) * Costineşti (Romanya) * Düzce (Türkiye) * Emona (Bulgaristan) * Eupatoria (Ukrayna) * Feodosya (Ukrayna) * Gagra (Abhazya, Gürcistan) * Giresun (Türkiye) * Golden Sands (Bulgaristan) * Gonio (Gürcistan) * Gurzuf (Ukrayna) * İstanbul (Türkiye) * Jupiter (Romanya) * Karasu (Türkiye) * Kastamonu (Türkiye) * Kerç (Ukrayna) * Kırklareli (Türkiye) * Kiten (Bulgaristan) * Kobuleti (Gürcistan) * Kocaeli (Türkiye) * Koktebel (Ukrayna) * Köstence (Romanya) * Kvariati (Gürcistan) * Mamaia (Romanya) * Mangalia (Romanya) * Neptun (Romanya) * Nesebar (Bulgaristan) * Novorossiysk (Rusya) * Obzor (Bulgaristan) * Odessa (Ukrayna) * Olimp (Romanya) * Ordu (Türkiye) * Pitsunda (Abhazya, Gürcistan) * Pomorie (Bulgaristan) * Poti (Gürcistan) * Primorsko (Bulgaristan) * Rize (Türkiye) * Rusalka (Bulgaristan) * Sakarya (Türkiye) * Samsun (Türkiye) * Saturn (Romanya) * Sinop (Türkiye) * Sivastopol (Ukrayna) * Soçi (Rusya) * Sohum (Abhazya, Gürcistan) * Sudak (Ukrayna) * Sunny Beach (Bulgaristan) * Süzebolu (Bulgaristan) * Sveti Vlas (Bulgaristan) * Şile (Türkiye) * Tasilşasi (Romanya) * Tekirdağ (Türkiye) * Trabzon (Türkiye) * Tuapse (Rusya) * Ureki (Gürcistan) * Vama Veche (Romanya) * Venus (Romanya) * Yalta (Ukrayna) * Zonguldak (Türkiye) == Dökülen nehirler == *Sakarya Nehri *Melen Çayı *Filyos Çayı *Bartın Çayı *Kızılırmak *Terme Çayı *Yeşilırmak *Harşit Çayı *Yağlıdere *Çoruh *Dinyeper *Dinyester *Don Nehri *Tuna *Enguri Nehri *Kamçiya Nehri *Rioni Nehri *Ropotamo *Güney Bug Nehri == Galeri == Dosya:Black Sea Catchment Map.svg|Karadeniz havzası (sularını Karadeniz'e döken nehirlerin havzası) Dosya:Relief map of the Black Sea.svg|Karadeniz'e kıyıdaş ülkelerin münhasır ekonomik bölgeleri == Ayrıca bakınız == * Karadeniz Ekonomik İşbirliği * Karadeniz Tufanı * Kafkas Rivierası * Karadeniz deniz altı nehri == Kaynakça == == Dış bağlantılar == * Deniz yüzeyinin sıcaklık haritası * Karadeniz arkeolojik bulgular - İngilizce * Türk Deniz Araştırmaları Vakfı * Karadeniz Kültür Envanteri - Karadeniz'de Zamanın İzleri
Karadeniz
1,018
Gençlerbirliği Spor Kulübü, 1. Lig'de mücadele eden futbol şubesi ile tanınan dernek yapısındaki Türk spor kulübü. 14 Mart 1923'te Ankara'da kurulan kulüp, Cumhuriyet ile aynı yıl kurulması nedeniyle Cumhuriyet Takımı olarak da anılmaktadır. Forma renkleri kırmızı-siyahtır. Ankara Sultanisi'nde okumakta olan bir grup öğrencinin girişimleriyle bir futbol kulübü olarak kurulan Gençlerbirliği, kurulduktan hemen sonra Ankara Futbol Ligi'ne katılmış ve otuz dört sezon boyunca bu ligde mücadele etmiştir. İlk ciddi başarısını 1929-30 sezonunda Ankara Futbol Ligi'nde şampiyon olarak yakalamıştır. Mücadele ettiği bu sezonlarda toplam on kez şampiyon olarak ligdeki en başarılı takım olmuştur. 1941 yılında Türkiye Futbol Şampiyonası'nda, İstanbul Futbol Ligi şampiyonu Beşiktaş takımı ile finalde karşılaşan Gençlerbirliği, rakibini 4-1 yenerek ilk kez Türkiye futbol şampiyonu olmuştur. 1946'da Final Grubu'nu kazanarak ikinci kez şampiyon olup tarihi bir başarı göstermiştir. 1959 yılında Millî Lig adıyla kurulan Süper Lig'e Ankara'dan, Hacettepe, MKE Ankaragücü ve Ankara Demirspor takımları ile birlikte katılarak, ulusal anlamda futbolun profesyonelleştiği bu organizasyonda mücadele etme hakkı kazanmıştır. Tarihi boyunca Süper Lig’de şampiyonluk elde edememiştir, ancak 1965-66 sezonunu üçüncü sırada tamamlayarak, Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray dışında bu ligde ilk üçe girebilen ilk takım olma başarısını göstermiştir. Süper Lig'deki en büyük başarısını, 2002-03 sezonunda ligi Beşiktaş ve Galatasaray’ın ardından üçüncü sırada tamamlayarak elde etmiştir. Ertesi sezonda UEFA Kupası’nda Blackburn Rovers, Sporting CP ve Parma takımlarını elemiş ancak 4. Tur’da Valencia ile eşleşen Gençlerbirliği, organizasyonda şampiyon olan bu takıma elenmiştir. Cumhuriyet'ten önce kurulan, bir başka Ankara takımı Ankaragücü ile rekabet halindedir. Aralarında oynadıkları maçlara Ankaragücü-Gençlerbirliği derbisi veya Ankara derbisi denmektedir. Gençlerbirliği'nin 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17 ve 19 yaş kategorilerinde de futbol alt yapı takımları mevcuttur. Bunun dışında Hacettepe isminde bir pilot kulübü bulunmaktadır. Gençlerbirliği kulübü futbol dışında güncel olarak badminton, bocce, bowling, briç, kano ve kick boks dallarında faaliyet göstermektedir. Kulübün genel başkanı Şubat 2017'den önce İlhan Cavcav'dı. Kulübün yirmi üçüncü başkanı olan Cavcav, 1977 senesinde başkan seçilmesine rağmen dönemin yöneticileriyle prensipler konusunda anlaşmazlığa düşmüş ve 1981 senesine kadar görevine ara verdi. 1981 senesinde tekrar başkanlık koltuğuna oturan Cavcav o tarihten bu yana otuz sekiz sene kulüp başkanlığı görevini yürüttü. Cavcav, kulüp tarihinde en uzun başkanlık yapan kişi oldu. == Tarihi == === Kuruluşu === Ankara Futbol Birliği'nin 1921'de Ankara Ligi'ni oluşturması ile, Ankara'da ilk resmî futbol müsabakası 26 Ekim 1922'de Anadolu Sanatkarangücü ve Talimgâhgücü arasında oynanmıştır. Ankara'nın ilk takımlarından birisi ise Ankara Sultanisi (diğer adıyla Ankara Erkek Lisesi) takımıdır. Futbola meraklı olan Münif Kemal (Ak)'in teşvikleriyle Ankara Sultanisi beden eğitimi hocası Ekrem Bey'in yönetiminde iddialı bir futbol takımı oluşturulmuştur. Ancak, Ekrem Bey'in bazı yetenekli oyuncuları takıma almaması Gençlerbirliği kulübünün kuruluşuna önayak olmuştur. Takıma alınmayan öğrencilerin ayrı bir kulüp kurma girişimi, 14 Mart 1923'te "Gençlerbirliği Spor Kulübü" adı tescil ettirilerek tamamlanmıştır. Kulüp kurulur kurulmaz Sultani takımı maça çağrılır. Yapılan maçı Gençlerbirliği 3-0 kazanınca iki kulübün birleşmesi eğilimi oluşur. Bir rivayete göre, Gençlerbirliği'ni kuran öğrenciler kırmızı-siyah Ankara gelinciklerinden bir buket yaparak hocalarının gönlünü almaya gidecekler, kulübün rengi gelinciklerin kırmızı-siyahı ile pekişecektir. 1923-24 sezonunda Ankara Sultanisi liglerden çekilmiş, artık sadece Gençlerbirliği kalmıştır. Ancak Sultani ile kulüp arasındaki gerilim bir süre daha devam edecektir. Gençlerbirliği ilk kongresini 1925'in Mart ayında gerçekleştirir. Bu kongreden bir süre sonra, Gençlerbirliği'ne dahil olan Sultani öğrencileri Ankara Sultanisi eski müdürü Münif Kemal'i ziyaret ederek gönlünü alırlar ve kulübün başkanlığını teklif ederler. Münif Kemal Bey bu öneriyi kabul eder ve 9 yıl boyunca sürecek başkanlığının başlaması ile birlikte Sultani ile kulüp arasındaki gerginlik sona erer. == Başkanlar == Spor sezonlarına göre bugüne kadar görev yapmış Gençlerbirliği başkanları, aşağıdaki tabloda belirtilmiştir. * 1923-36 Münif Kemal Ak * 1936-43 Saffet Gürol * 1943-44 Namık Ambarlıoğlu * 1944-46 Fevzi Magat * 1947-48 Namık Katoğlu * 1948-49 Yusuf Bahri | * 1949-50 Orhan Apak * 1950-52 Reşat Taşer * 1952-53 Nuri Togay * 1953-57 Mümtaz Tarhan * 1957-58 Ahmet Korur * 1958-61 Orhan Apak | * 1961-63 Turhan Ogan * 1964-65 İbrahim Hatipoğlu * 1965-66 Yılmaz Mete * 1966-67 İsmet Sezgin * 1968 Hadi Özbay * 1968-69 Necip Türegen | * 1969-70 Ali Tuzcuoğlu * 1970-72 Adil Evrensel * 1972-74 Sezai Dıblan * 1976-77 Hasan Şengel * 1977-2017 İlhan Cavcav * 2017-21 Murat Cavcav | * 2021-22 Mehmet Niyazi Akdaş * 2022- Talip Çankırı ---|---|---|---|--- == Renkler == Kırmızı-siyah renklere sahip Gençlerbirliği'nin bu renkleri seçmesi hakkında çeşitli rivayetler mevcuttur: * Kulüp kurulduktan sonra ihtiyaç duyulan formalar için kumaş almaya giden öğrenciler, gittikleri dükkânda o yılların yoksunluğu içinde sadece kırmızı ve siyah renkli kumaşlar bulabilmiş, biraz da mecburiyetten ilk formalar bu renklerle dikilmiş, bunun sonucunda kulüp renkleri belirlenmiştir. * Beden Eğitimi öğretmeni Ekrem Bey'in bazı öğrencileri Sultani takımına almaması ile Sultani'den ayrılarak kurulan kulüp, barış sağlanıp iki kulübün (Muallimler Birliği ile Genç Liseliler) birleşmesi söz konusu olduğunda, liseli öğrenciler Ankara İdadisi (Erkek Lisesi) Müdürü ve Muallimler Birliği Başkanı Münif Kemal Ak'ın gönlünü almak için ona Ankara'da oldukça yaygın olan kırmızı-siyah gelincikler götürmüşler, takım da renklerini bu olayın sonucunda bu çiçekten almıştır. == Arma == küçükresim|150px|Kulübün 1923-1929 yılları arasında kullandığı arma. Armadaki güneş, Ankara'nın simgelerinden Hitit Güneşi'ni temsil etmektedir. Güneşi de Türk bayrağında bulunan hilali temsil etmektedir. == Futbol şubesi == === Tarihçe === 1923 yılında Ankara Sultanisi'nde okuyan bir grup öğrencinin, okul takımına alınmamalarına kızarak kurulan Gençlerbirliği ilk olarak Ankara Futbol Ligi'ne dahil oldu. Bu ligde mücadele ettiği sekizinci sezonda ilk defa şampiyon oldu. Daha sonra 1930-31, 1931-32 ve 1933-34 sezonlarında art arda şampiyonluklar ile adını duyurur. 1941 yılında Türkiye Futbol Şampiyonası'nda, İstanbul Futbol Ligi şampiyonu Beşiktaş takımı ile finalde karşılaşan Gençlerbirliği, rakibini 4-1 yenerek ilk kez ulusal şampiyonluk elde eder. 1946'da ikinci kez Türkiye futbol şampiyonu olma başarısını gösterir. Ankara Futbol Ligi'nde toplamda on kez şampiyon olarak ligin en başarılı takımı unvanını kazanır. 1959 yılında Millî Lig ismiyle kurulan Süper Lig'in başlamasıyla bu organizasyon bir daha düzenlenmez ve Gençlerbirliği yeni kurulan bu profesyonel ligde Ankara'yı temsil edecek dört futbol takımından birisi olur. === Lig mücadeleleri === * Süper Lig: 48 Sezon 1959-1970, 1983-1988, 1989-2018, 2019-2021 * 1. Lig: 16 Sezon 1970-1979, 1980-1983, 1988-1989, 2018-2019, 2021- * 2. Lig: 1 Sezon 1979-1980 === Başarıları === Kaynaklar: * Türkiye Futbol Şampiyonası : Şampiyonluk (2): 1941, 1946 : İkincilik (1): 1950 * 1. Lig: : Şampiyonluk (2) : 1982-83, 1988-89 : İkincilik (1): 2018-19 * Türkiye Kupası : Şampiyonluk (2): 1987, 2001 : İkincilik (3): 2003, 2004, 2008 * Türkiye Süper Kupası : İkincilik (1): 1987 * Başbakanlık Kupası : İkincilik (1): 1946 * Ankara Ligi : Şampiyonluk (10): 1929-30, 1930-31, 1931-32, 1932-33, 1934-35, 1939-40, 1940-41, 1945-46, 1949-50, 1950-51 * Ankara Şildi : Şampiyonluk (3): 1931, 1935, 1940-41 * TSYD Kupası : Şampiyonluk (16): 1969, 1985, 1986, 1989, 1993, 1994, 1998, 2002, 2003, 2006, 2010, 2011, 2012, 2016, 2019, 2021 2007-08 sezonunda Türkiye Kupası finaline yükselen Gençlerbirliği, normal süresi ve uzatmaları 0-0 biten karşılaşmada, Bursa'da karşılaştığı Kayserispor'a penaltı atışları sonucunda 11-10 mağlup oldu. === Avrupa Kupaları === Gençlerbirliği, Avrupa kupalarındaki ilk deneyimini 1967-68 Balkan Kupası'nda yaşadı. Ancak gruptaki 6 maçından sadece 1 beraberlik çıkarabildi. 1987'de Türkiye Kupası'nı kazanarak 1987-1988 sezonunda UEFA Kupa Galipleri Kupası'nda oynamaya hak kazandı. Bu kupada Sovyetler Birliği'nin Dinamo Minsk takımına deplasmanda 2-0, evinde 2-1 yenilerek ilk turda elendi. 1994-1995 sezonunda, Türkiye 1. Ligi'ni 5. sırada bitirerek 1995 UEFA Intertoto Kupası'nda Türkiye'yi temsil etme hakkı kazanmıştır. Mücadele ettiği 11. grupta 2 galibiyet ve 2 mağlubiyetle 3. sırada yer alarak elenmiştir. 2001'de Türkiye Kupasını kazanarak 2001-2002 sezonunda katıldığı UEFA Kupası'nın ilk turunda İsveç'in Halmstad takımıyla eşleşen Gençlerbirliği, ilk maçta Ankara'da 1-1 berabere kaldığı rakibine deplasmanda 1-0 yenildi ve kupaya erken veda etti. Gençlerbirliği, Avrupa'daki en büyük başarısını 2003-2004 sezonunda yakaladı. UEFA Kupası'nın ilk turunda İngiltere'nin Blackburn Rovers takımını evinde 3-1 yenen Gençlerbirliği, rövanş maçında rakibiyle 1-1 berabere kalarak 2. tura geçti. 2. turda Portekiz'in Sporting CP takımıyla eşleşen Gençlerbirliği, evindeki ilk maçı 1-1 berabere bitirdi. Ancak, deplasmandaki rövanşı 3-0 kazanmayı başararak 3. tura çıktı. 3. turda İtalya'nın Parma takımını deplasmanda 1-0, Ankara'da 3-0 yenerek 4. tura çıktı. 4. turda İspanya'nın Valencia takımıyla eşleşti. Ankara'daki ilk maç 1-0 kazanıldı, İspanya'daki rövanş maçının normal süresi 1-0 sona erdi. Uzatma dakikalarında yediği gole karşılık veremeyen Gençlerbirliği, 2-0'lık yenilgiyle kupaya bu turda veda etti. Gençlerbirliği'nin bu turdaki rakibi Valencia UEFA kupasını kazanma başarısı gösterdi. Gençlerbirliği ise, 2003-2004 sezonunda UEFA Kupası'nı kazanan Valencia'yı yenebilen tek takım oldu. Gençlerbirliği, 2004-2005 sezonunda sezonunda UEFA Kupası'nın 2. ön eleme turunda Hırvatistan'ın Rijeka takımıyla eşleşti. Evindeki maçı 1-0 kazanan Gençlerbirliği, rövanş maçını 2-1 kaybetmesine rağmen ilk tura çıkmayı başardı. İlk turda Yunanistan'ın Egaleo takımına deplasmanda 1-0 kaybettiği maçın rövanşında 1-1 berabere kalarak elendi. ==== Avrupa maçları ==== Kaynakça: UEFA Kupa Galipleri Kupası: Sezon Tur Ülke Takım İç saha Dış saha Toplam 1987-88 1R Dinamo Minsk 1-2 0-2 1-4 UEFA Kupası/UEFA Avrupa Ligi: Sezon Tur Ülke Takım İç saha Dış saha Toplam 2001-02 1T Halmstad 1-1 0-1 1-2 2003-04 1T Blackburn Rovers 3-1 1-1 4-2 2T Sporting CP 1-1 3-0 4-1 3T Parma 3-0 1-0 4-0 4T Valencia 1-0 0-2 (uzt) 1-2 2004-05 2Ö Rijeka 1-0 1-2 2-2 (dg) 1T Egaleo 1-1 0-1 1-2 UEFA Intertoto Kupası: Sezon Tur Ülke Takım İç saha Dış saha 1995 GA Hapoel Petah Tikva 4-0 GA Strasbourg 1-4 GA Floriana 3-0 GA Tirol Innsbruck 2-3 Balkan Kupası: Sezon Tur Ülke Takım İç saha Dış saha 1967-68 GA Vllaznia 1-1 0-1 GA Beroe 0-2 1-0 GA Farul Constanta 1-2 3-1 == Hacettepe SK == Gençlerbirliği SK'nin pilot takımı olan Hacettepe SK 2021-22 sezonunda Bölgesel Amatör Lig'e düşmüştür. Takım 2022-23 sezonunda lige girmemiş isim haklarını Kalecik FK'ya devrederek kulübün 5. ismi Hacettepe 1945 SK olmuş ve Hacettepe isminin yaşatılması sağlanmıştır. == Hentbol şubesi == 12 Eylül 2013 tarihinde kurulan ve Gençlerbirliği'nin Türkiye Erkekler Hentbol Süper Ligi'nde mücadele eden hentbol takımıdır. Önceki adı Ankara Hentbol İhtisas Kulübü olan ve tamamen kendi kaynaklarıyla kurulup alt liglerde mücadele etmeye başlayan takım, Gençlerbirliği'ne başvurup kulübün isim hakkını aldı. Gençlerbirliği Hentbol Takımı, 2013-2014 sezonunda Türkiye Erkekler Hentbol Süper Ligi'nde mücadele edecek 5. başkent temsilcisinden bir tanesi oldu. Ligde iki sezon devam eden takım, Gençlerbirliği'nin isim hakkını geri alması ile, 2015-16 sezonunda tekrar Ankara Hentbol İhtisas ismine dönüş yaptı. == Diğer branşlar == Gençlerbirliği Spor Kulübü bünyesinde, futbol dışında, Eylül 2022 itibarı ile etkinlik gösteren şubeler şunlardır: * Badminton * Bocce * Bowling * Briç * Kano * Kick boks == Stadyum ve tesisler == === Eryaman Stadyumu === Şehrin merkezinde yer alan 19 Mayıs Stadyumu'nun kullanım dışı kalmasıyla beraber, Gençlerbirliği maçlarını Eryaman semtinde inşa edilen ve 28 Ocak 2019 tarihinde açılan Eryaman Stadyumu'nda oynamaktadır. === İlhan Cavcav Tesisleri === küçükresim|sağ|İlhan Cavcav Tesisleri girişi Gençlerbirliği İlhan Cavcav Tesisleri, Ankara'nın Yenimahalle ilçesine bağlı Beştepe semtinde yer alan sosyal ve antrenman tesisleridir. 23.000 metrekare alana kurulu tesiste; idari bina, kamp binası, altyapı binası, restoran, futbol okulu ve futbol sahaları yer almaktadır. === Hasan Polat Spor Tesisleri === Ankara'nın Keçiören ilçesine bağlı Etlik mahallesinde yer alan Gençlerbirliği Spor Kulübü'ne ait olan spor tesisidir. Tesiste bir adet büyük futbol sahası ve halı saha yer almaktadır. Daha önceleri Gençlerbirliği Etlik Tesisleri ismiyle faaliyet gösteren bu tesise, daha önce Gençlerbirliği Futbol Takımı'nda forma giyen eski futbolculardan Hasan Polat'ın ismi verilmiştir. === Şenol Güneş Spor Tesisi === Çankaya ilçesine bağlı Yaşamkent mahallesinde yer alan Gençlerbirliği Spor Kulübü'nün kullanımındaki spor tesisidir. Tesiste bir adet büyük futbol sahası yer almaktadır. == Yayınlar == === Gençlerbirliği Dergisi === Gençlerbirliği Spor Kulübü'nün aylık resmî dergisidir. İçeriğinde futbol ağırlıklı olmak üzere Gençlerbirliği Spor Kulübü bünyesinde faaliyet gösteren branşlarla ile ilgili haberler, sporcularla röportajlar ve çeşitli makaleler yer almaktaydı, günümüzde pandemi nedeniyle bu dergi Gençlerbirliği E-Dergisi şeklinde Gençlerbirliği web sitesi bünyesinde yayınlanmaktadır. == Kaynakça == === Genel === * Ankara Rüzgârı-Gençlerbirliği Tarihi, Tanıl Bora, Ankara 2003, (ISBN 975-92422-0-6) (Kulübün kuruluş ve tarihçesine dair ilgili genel bilgiler bu kitaptan alınmıştır.) * Gençlerbirliği, Gençlerbirliği Spor Kulübü aylık resmî dergisi, nr. 22, Şubat 2007, s. 12-15. === Özel === == Dış bağlantılar == * *Alkaralar Taraftar Sitesi Kategori:Ankara'daki spor kulüpleri Kategori:Yenimahalle Kategori:1923'te Türkiye'de kurulan oluşumlar Kategori:1923'te kurulan spor kulüpleri
Gençlerbirliği SK
975
Tunceli, Türkiye'nin Doğu Anadolu Bölgesi'nin Yukarı Fırat Bölümünde yer alan bir il. Kuzeyde ve batıda Munzur Dağları ile Karasu Nehri, doğuda Bingöl Dağları ve Peri Suyu, güneyde Keban Baraj Gölü ile çevrilidir. Anadolu'nun pek çok yerinde olduğu gibi bu bölgede de çağlar boyunca pek çok uygarlık yaşamıştır. Tunceli'nin yerleşimleri: Tunceli (merkez), Çemişgezek, Hozat, Mazgirt, Nazımiye, Ovacık, Pertek ve Pülümür'dür. Şubat 2021 TÜİK verilerine göre 8 ilçe, 9 belediye, bu belediyelerde 43 mahalle, ayrıca 364 köy bulunmaktadır. == Tarihçe == Tunceli'de yapılan arkeolojik araştırmalar sonucunda elde edilen bulgulara göre yöreye Kalkolitik Çağda (MÖ 5500-3500) yerleşilmiştir. İşuva (Hurri-Mitanni) adıyla anılan bölgede yazılı tarih MÖ 2200’lerde Subarrularla başlamaktadır. MÖ 2200’lerde bölge, Hurrilerin eline geçmiştir. İşuva adı ilk kez III. ABBAS döneminde, Hitit kaynaklarında geçmektedir. Anadolu’da büyük bir devlet kuran Hititler MÖ 1375-1335 yıllarında Tunceli’ye kadar gelmişlerdir. Hitit Devleti yıkıldıktan sonra bölgeye, MÖ 12. yüzyılda Urartular egemen olmuştur. Muşki adıyla tanımlanan kavmin yerleşim alanı olan yöre, MÖ 7. yüzyılda sırasıyla Medlerin ve Perslerin egemenliği altında kalmış ve daha sonra bölge, Büyük İskender tarafından fethedilerek Makedonyalıların egemenliği altına girmiştir. Makedonya Devleti yıkıldıktan sonra ise MÖ 17 yılında Romalıların egemenliğine giren yörede kısa bir süre Partlar etkinlik sağlamışlarsa da MS 2. yüzyılda Romalılar, Partlar'ın etkinliğini kırarak bölgeyi Kappadokia Eyaleti’ne bağlamışlardır. Roma ve Selevkoslar tarafından yönetilen, Roma İmparatorluğunun ikiye ayrılmasından sonra ise Doğu Roma İmparatorluğu sınırları içerisinde kalan yöre, MS 7. yüzyılda da “Roma Mezopotamyası” adıyla Tehema’da yer almıştır. Yöre zaman zaman el değiştirerek Bizanslılar ve Sasaniler tarafından yönetilmiştir. MS 639’da İslam Halifesi Ömer döneminde Anadolu’ya yapılan akınlar sonucunda yöre Arapların eline geçmiş, ancak Araplar ve Bizanslılar arasında uzun süre devam eden mücadeleler sonucunda yöre, MS 972 yılında tekrar Bizanslıların hakimiyeti altına girmiştir. 1071 yılındaki Malazgirt Savaşı'ndan sonra Anadolu’da Türklerin egemenliğinin hızla yayıldığı dönemde bölge 1087 yılında kesin olarak Türklerin egemenliği altına girmiştir. 1228 yılında Anadolu’ya tamamen hakim olan Anadolu Selçukluları 1243 yılında yapılan Kösedağ Savaşı'na kadar yöreyi hakimiyetleri altında bulundurmuşlardır. Kösedağ Savaşı'nda Selçuklular yenilince bölge Moğolların denetimi altına girmiştir. Daha sonraları bu yöre önce Mengüceklilerin, sonra da uzun süre Akkoyunlular'ın egemenliği altında kalmıştır. Fatih Sultan Mehmet dönemine kadar Akkoyunluların yönetimi altında bulunan Tunceli, 1473 yılında yapılan Otlukbeli Savaşı'ndan sonra Osmanlı yönetimi altına girmiştir. Kısa bir süre Safeviler'in yönetimi altına giren yöre, 1514 yılında yapılan Çaldıran Muharebesi'nden sonra tekrar Osmanlı yönetimi altına girmiştir. Yöre, Osmanlı yönetiminde 1847 yılında, Hozat merkez olmak üzere “Dersim Livası” adıyla sancak yapılarak Erzurum’a bağlanmıştır. 1879 yılında da Farsça "Gümüş Kapı" anlamına gelen “Dersim” adıyla ayrı bir il olan Tunceli, 1892 yılında tekrar sancak yapılarak Mamurat-ül Aziz (Elazığ) iline bağlanmıştır. Dersim diye telaffuz edilen aslında bugünkü Tunceli'yi değil, o yörenin adını belirler. Bugünkü Tunceli merkezinin eski isimleri ise "Mamiki" veya "Mameki" (Kırmançça: Mamekiye), "Kalan" (Osmanlıca: قالان, Kırmançça: Qalan) idi. === I. Dünya Savaşı === Dersim I. Dünya Savaşı'nda önemli rol oynadı. Dersim aşiretleri 5 bin kişilik bir kuvvetle Dersimin bir bölgesi olan Erzincan'ın, Ruslardan kurtarılması için savaştı ve Erzincan kurtarıldı. === Cumhuriyet dönemi === İlin eski adı Dersim'dir. Dersim ili 26 Haziran 1926'da TBMM'de alınan kararla ilçeye dönüştürülerek Elazığ'a bağlandı. Dersim adı 25 Aralık 1935 tarihinde çıkarılan 2884 sayılı Tunceli Vilayeti'nin İdaresi Hakkında Kanun ile değiştirildi ve Mamiki köyünde yeni il merkezi oluşturuldu. Kalan kasabasının merkezi de Mamiki köyü idi. Mamiki ile eski bir köy olan Siğenk Tunceli'nin birer mahallesi haline dönüştürüldü.Tahir Sezen, Osmanlı Yer Adları (Alfabetik Sırayla) , T.C. Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Yayın Nu: 26, 2. baskı, Ankara, 2017, s. 214. 25 Aralık 1935 tarihinde çıkarılan 2885 sayılı kanun ile tekrar il oldu ve Dersim tarihsel yöresi içinde yer alan ve Munzur çevresini kapsayan bölgenin adı Tunceli olarak değiştirildi. Cumhuriyet döneminde Seyit Rıza önderliğinde Dersim İsyanı'na tanıklık eden Tunceli, 1937-38 yıllarında gerçekleşen Dersim tenkil harekâtı sırasında büyük zarar gördü. == Coğrafya == Doğu Anadolu Bölgesi'nin Yukarı Fırat Havzası'nda yer alan Tunceli, 38 derece 19 dakika ve 40 derece 26 dakika Doğu Boylamları ile 39 derece 36 dakika ve 38 derece 46 dakika kuzey enlemleri arasında yer almaktadır. Tümüyle Fırat Havzası içerisinde kalan İl, doğal sınırlarla kuşatılmış yüksek bir bölgedir. Tunceli ili; doğuda Bingöl ve Elazığ, güneyde Elazığ, batı ve kuzeyde Erzincan illeriyle komşudur. Güneyden kuzeye ve batıdan doğuya doğru yükselen il topraklarının %70’ini dağlar, % 25’ini platolar, % 5’ini ise ovalar ve düzlükler oluşturmaktadır. İlin en yüksek noktası, Munzur Dağları’nın doğusunda 3463 metre yükseklikteki Akbaba Tepesi’dir. Munzur Dağlarının yüksek kesimleri, İlin kuzey ve kuzeybatısında doğal sınır oluşturur. === Dağlar === Tunceli il sınırları içerisinde bulunan dağlar Doğu Torosların uzantısı olarak batı-doğu yönünde uzanmaktadır. İlin belli başlı yükseklikleri; Munzur Dağları, ilin kuzeybatısı, kuzeyi ve kuzeydoğusunda çok zor geçit veren sıralar halinde 130 km. boyunca uzanmaktadır. 3000 metrenin üzerinde Munzur Dağlarının Tunceli sınırları içerisinde kalan bölümünde en önemli dorukları batıdan doğuya Biçare Dağı (3111 m.), Ziyaret Tepe (3071 m.) ve Akbaba Tepesidir (3463 m.). İl alanının kuzeydoğu ucunu tamamıyla kaplayan Bağırpaşa Dağı'nın en yüksek noktası 3300 metredir. === Platolar === İl topraklarının % 25'ini kaplayan platolar, Munzur Dağlarının ve Bağırpaşa Dağının doruklar bölgesinde, yüksek sırtlarla çevrilmiş düzlükler şeklindedir. Ayrıca güneydoğu ve doğuda Pülümür Çayı Vadisine inen kesimde, çeşitli yükseklik basamaklarına sıralanmış platolar vardır. Bu platoların en ünlüleri, Mercan Dağları üzerindeki Merk Yaylası ve Munzur Dağlarının orta bölümünde yer alan Kepir Yaylası'dır. Kışları çok soğuk geçen bu platolar yazın otlak alanları olarak kullanılır. === Vadiler === Çoğunlukla güney doğrultusunda uzanan vadiler, henüz gelişmelerini tamamlamamış, dar ve dik yarıklar halindedir. Tektonik çöküntü alanlarında oluşan akarsu vadileri biraz daha geniştir. İlin en önemli vadileri Munzur, Mercan, Pülümür, Peri ve Tahar Çayı Vadisidir. === Ovalar === Tunceli'de ovalar il topraklarının % 5'ini kaplamaktadır. Munzur Dağlarının güneyindeki çukurlukta oluşmuş Zeranik Ovası ile Ovacık ilçesinin Yeşilyazı Bucağında bulunan Yeşilyazı Ovası ilin belli başlı ovalarıdır. === Akarsular === Tunceli, akarsu yönünden çok zengindir. Akarsuları besleyen bu kaynaklar sürekli olduğundan, akarsuların taşıdığı sular bol ve akışları da oldukça düzenlidir. İlin önemli akarsuları, Munzur Suyu, Mercan Deresi, Pülümür Çayı, Peri Suyu, Tahar Çayı, Havaçor Çayı, Karolar Çayı ve Büyükdere'dir. === Göller === Tunceli'de Keban Baraj Gölünün dışında önemli ve büyük göl yoktur. Munzur Dağları ile bu sıranın alt birikimlerini oluşturan Mercan, Avcı, Karasakal Dağları üzerinde ve Bağırpaşa Dağının doruklar bölgesinde buzul yataklarının zamanla suyla dolması sonucunda oluşmuş küçük krater gölleri vardır. Bunlardan bazıları Karagöl, Koçgölü, Mercan Gölleri, Katır Gölleri, Dilincik Gölü, Çimli Gölü, Şer Gölü ve Buyer Baba Gölleridir. Krater gölleri içerisinde en büyüğü, Ovacık-Koyungölü Köyünün kuzeyinde, 2400 metre yükseklikte yer alan Karagöl'dür. === Ulaşım === Tunceli, Doğu Anadolu’nun kuzey ve güneyini birbirine bağlayan Erzincan-Elazığ kara yolu üzerinde yer almaktadır. İl topraklarında kuzey-güney yönünde uzanan ve Erzincan’ı Pülümür, Tunceli ve Pertek üzerinden Elazığ’a bağlayan kara yolu, Tunceli kentinin içinden geçmektedir. Tunceli-Erzincan kara yolu aynı zamanda Güneydoğu Anadolu’yu Doğu ve Karadeniz Bölgelerine bağlayan devlet karayollarından biridir. Tunceli’nin İç Anadolu ve Karadeniz illeri ile ulaşım bağlantısı, kuzeyde sınırdan geçen Erzurum-Erzincan kara yolu ile, güney illeri ile olan ulaşım bağlantısı ise Elazığ’dan geçen Bingöl-Elazığ-Malatya kara yolu ile sağlanır. Eskiden Pertek- Elazığ bağlantısını sağlayan köprü, Keban Baraj Gölü suları altında kaldığı için günümüzde Pertek ve Çemişgezek-Akçapınar’da kurulan feribot iskeleleri ile Elazığ yakasına ulaşım sağlanmaktadır. Tunceli’ye en yakın demiryolu, ilin kuzey sınırında Erzincan topraklarından, güney sınırında ise Elazığ topraklarından geçer. Tunceli’ye en yakın havaalanı, kent merkezine yaklaşık olarak 120 km. uzaklıkta yer alan Elazığ Havaalanı'dır. Ayrıca yaklaşık 135 km uzaklıkta Erzincan Havaalanı bulunmaktadır. === Ekonomi === Tunceli ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayalı olup, sanayileşme düzeyi çok düşüktür. Balıkçılık ve arıcılık ilin diğer geçim kaynaklarıdır. Kamu harcamaları il ekonomisinde önemli bir yer tutmaktadır. İldeki en önemli gelir kaynağı olan hayvancılık genelde küçükbaş hayvancılık şeklinde olmakta, özellikle koyun ve kıl keçisi beslemektedir. Büyükbaş hayvancılık aile işletmesi şeklinde olmakta, küçükbaş hayvancılık ise yayla hayvancılığı olarak yapılmaktadır. Tunceli Tarım İl Müdürlüğü 2008 yılı verilerine göre Tunceli'de 248.270 koyun, 52.079 kıl keçisi ve 24.884 sığır bulunmaktadır. Koyunculuk belirgin olarak Pertek ve Çemişgezek ilçelerinde yarı yerleşik bulunan Şavak aşiretinden köylüler tarafından yapılmaktadır. === İklim === Tunceli’de karasal iklim görülmektedir. Bu iklim özelliğine bağlı olarak yazlar sıcak ve kurak geçer. Kışlar ise soğuk ve yağışlıdır. İlde yıllık ortalama yağış 939 mm.'dir. En az yağış yaz aylarında, en çok yağış ise sonbahar ve kış aylarında düşmektedir. Yaz aylarında kuzeybatıdan esen kuvvetli rüzgârlarla iklim kurak geçmektedir. Kış aylarında ise rüzgâr genellikle güneybatıdan hafif esmektedir. Tunceli’de yıllık ortalama sıcaklık (1950-2014 ortalamalarına göre) 12,8 °C'dir. Ocak ayı ortalama sıcaklığı -2,5 °C, Temmuz ayı sıcaklık ortalaması 27,2 °C'dir. == Yönetim == İllerde protokolde ilk sırada yer alan Vali, merkezi yönetimi temsil eder ve Cumhurbaşkanı tarafından atanır. Büyükşehir dışındaki illerde yerel yönetim, şehirler düzeyindedir. Belediye Başkanı, belediye sınırları içinde kalan seçmenin oy çokluğu ile seçilir. Ayni seçmen İlçe Belediye Meclisi için de oy kullanarak ilçelerin belediye meclislerini oluşturur. İldeki bütün seçmenler ayrıca il genel meclisi için de oy kullanarak, İl Genel Meclisinin oluşumunu sağlarlar. İl genel meclisi ve belediye meclisi üyelikleri için yapılan seçimlerde, onda birlik baraj uygulamalı nispi temsil sistemi, belediye başkanlığı seçiminde ise çoğunluk sistemi uygulanır. İl genel meclisi ve belediye meclisi üye sayıları ilçe nüfusuna göre, kontenjandan kalan sayıların partilere dağılımı ise D'Hondt Sistemine göre belirlenir (Kanun:2972-Madde:23) İl Genel Meclisi, İl Özel İdaresinin karar organıdır, başkanını üyeleri arasından gizli oyla seçer. Ayrıca, İl Genel Meclisi kendi içinden gizli oyla bir yıl görev yapacak 5 kişilik İl Encümenini seçer. Merkezi yönetim, Vali ve İl Müdürlerinden oluşur. İl Özel İdaresi (İl Genel Meclisi ve İl Encümeni) seçilmişlerden oluşur, ancak Vali başkanlığında görev yapar. Yerel yönetim ise belediye başkanları ve belediye meclislerinden oluşur. Tunceli Valisi, 1973-Güdül doğumlu Mehmet Ali Özkan’dır. 18 Haziran 2020 tarihinde Tatvan Kaymakamı iken atanmıştır. Tunceli Belediye Başkanı, 1968-Ovacık doğumlu Fatih Mehmet Maçoğlu (TKP), 31 Mart 2019 seçimlerinde %32,77 oy oranıyla seçilmiştir. Mazgirt Akpazar Beldesinin HDP'li belediye başkanı seçildikten sonra İçişleri Bakanlığı tarafından görevden alınmış, yerine ilçe kaymakamı kayyum atanmıştır. 2019 Türkiye yerel seçimleri sonuçlarına göre Tunceli İl Genel Meclisi üye sayısı, 5 TKP, 6 CHP 2 HDP ve birer üye AK Parti ile MHP olmak üzere 15’dir. Tunceli Belediye Meclisi ise 4 TKP, 3 CHP, 1AK P. ve 7 HDP olmak üzere 15 üyeden oluşur. 2018 Genel seçimleri sonucu, Tunceli'yi temsilen TBMM'de CHP'den 1 milletvekili (Polat Şaroğlu) ve HDP'den 1 milletvekili (Alican Önlü) seçilmiştir. == Nüfus == Tunceli Türkiye'nin en az nüfusa sahip ilidir. Güncel Nüfus Değerleri (TÜİK 6 Şubat 2023 verileri ) Tunceli ili nüfusu: 84.366'dür. Bu nüfusun % 69,02'si şehirlerde yaşamaktadır (2022 sonu). İlin yüzölçümü 7.582 km2'dir. İlde km2'ye 11 kişi düşmektedir. (Bu sayı merkezde 36’dır.) İlde yıllık nüfus artış oranı % 0,86 olmuştur. Nüfus artış oranı en yüksek ve en düşük ilçeler: Pülümür (% 6,37)- Hozat (-% 6,09) 06 Şubat 2023 TÜİK verilerine göre merkez ilçeyle beraber 8 İlçe, 9 belediye, bu belediyelerde 43 mahalle ve ayrıca 363 köy vardır. 2021 yılı sonunda Tunceli ili ve ilçelerinin yerleşim yeri ve nüfusla ilgili sayısal bilgileri İlçe Nüfus 2020 Nüfus 2021 Nüfus Artışı % Belediye Sayısı Mahalle Sayısı Köy Sayısı Köy Nüfusu Şehir nüfusu Şehirde oturan % Alanı km2 km2'ye düşen kişi Çemişgezek 7.418 7.312 -1,44 1 7 34 4.230 3.082 42,15 851 9 Hozat 5.590 5.260 1 4 27 1.935 3.325 63,21 663 8 Mazgirt 7.357 7.193 -2,25 2 10 68 3.991 3.202 44,52 702 10 Merkez 39.610 40.794 2,95 1 8 53 4.498 36.296 88,97 1128 36 Nazımiye 3.011 3.079 2,23 1 1 25 1.744 1.335 43,36 543 6 Ovacık 6.366 6.407 0,64 1 3 62 3.188 3.219 50,24 1401 5 Pertek 11.011 10.823 -1,72 1 5 45 4.534 6.289 58,11 858 13 Pülümür 3.282 3.498 6,37 1 5 49 2.016 1.482 42,37 1437 2 Tunceli 83.645 84.366 0,86 9 43 363 26.136 58.230 69,02 7.583 11 === İlin yıllara göre nüfusları === == Siyaset == Tunceli belediye unvanını 1945 yılında almıştır. Tunceli Milletvekili sayısı 2'dir. Tunceli Belediyesi, Osmanlı döneminde Özerk bir yönetime sahip olan Dersim'de belediyeye ait bugünkü görevleri Adev-i Dersimi adındaki Hizmet Birlikleri yapmaktaydı. Tam anlamı ile Belediye olmasa bile Belediye'nin görevlerinin birçoğu bu birliğe aitti. Cumhuriyet döneminin ilk yıllarında Dersim'de Belediye görevlendirilmemiş, Elazığ'a bağlı olan Vilayetler Genel Sekreterliği Dersim'de Belediye görevlerini yürütmüştür. 1937/38 yıllarında yaşanan Dersim İsyanı sırasında nüfusun bir kısmının hayatını kaybetmesi ve sürgün edilmesinin ardından şehir Elazığ'a bağlanmıştır. 1945 yılında çıkarılan kanun ile Tunceli bölgesi Elazığ'dan ayrılarak bir şehir statüsü kazandırılmıştır. T.B.M.M. 2018 Genel Seçimleri sonucunda 27. Dönemde HDP'li Alican Önlü ile CHP'li Polat Şaroğlu temsil etmektedir. == Konum == Konum Bilgileri İlçe Kuruluş Yılıİçişleri Bakanlığı- İller İdaresi Genel Müdürlüğü Alanı km² Rakım mt. Merkeze kmKarayolları Genel Müdürlüğü Ulaşan Yollar Tunceli Merkez 1935 1.128 922 Çemişgezek Cumh.önce 851 1.013 120 Hozat Cumh.önce 663 1.525 51 Mazgirt Cumh.önce 702 1.413 31 Nazımiye Cumh.önce 543 1.578 35 Ovacık Cumh.önce 1.401 1.257 60 Pertek Cumh.önce 858 1.167 50 Pülümür Cumh.önce 1.437 1.524 67 TUNCELİ 1935 7.582 == Kültür ve sanat == Yunan tarihi ve coğrafyacılarının Dersim bölgesine Daranis ve Derksene adını verdikleri söylenir. Adının Pers imparatoru Darius'tan geldigi de söylenir. Bölgede konuşulan diller Zazaca, Kurmanci ve Türkçe'dir. == Eğitim == Türkiye İstatistik Kurumu'nun Ocak 2016'da açıkladığı İllerde Yaşam Endeksi'nde eğitimde ilk sırada Tunceli yer aldı."Eğitimde en iyi il belli oldu!". Radikal. 23 Ocak 2016. En son 24 Ocak 2016 tarihinde erişildi. * Munzur Üniversitesi * Tunceli Türk Telekom Fen Lisesi * Tunceli Dersim Anadolu Lisesi * Tunceli Anadolu Lisesi * Tunceli Atatürk Anadolu Lisesi * Tunceli Anadolu Teknik Lisesi * Tunceli Namık Kemal Endüstri Meslek Lisesi * Tunceli İsmet İnönü Ticaret Meslek Lisesi * Tunceli İsmet İnönü Anadolu Meslek Lisesi * Tunceli Anadolu Sağlık Meslek Lisesi * Tunceli Halide Edip Kız Meslek Lisesi * Tunceli İbni Sina Sağlık Meslek Lisesi * Tunceli Güzel Sanatlar Lisesi *Tunceli Spor Lisesi == Spor == 1990 yılına kadar Tuncelispor adını taşıyan bir futbol takımı vardı. Bu takım, 2008-2009 sezonunda Dersimspor olarak geri döndü ve 2014-15 Bölgesel Amatör Lig 3. grupta şampiyon olarak 3. Lige yükseldi. 2016-17 Sezonu sonunda tekrar BAL'a düştü. 2018-2019 Sezonu sonunda, Tunceli’nin futbol BAL’daki takımı Dersim 62 Spor grubunda 9. olmuştur. Ayrıca Pertek Belediyespor kadın takımı hentbol 2. liginde, grubunda 6. olmuştur. Futbol Türkiye Kupası'nda Dersim 62 Spor 3 takımı eledikten sonra 4. turda Adana Demirspor'a elenmiştir. Önemli spor tesisleri: Tunceli Atatürk Stadyumu (1.600), Tunceli Merkez Spor Salonu (1.500), Tunceli Olimpik Yüzme Havuzu (500) == Görüntüler == Dosya:Tunceli.jpg|Tunceli Merkez, 2005. Dosya:Ovacik1.jpg|Munzur Suyu == Ayrıca bakınız == === Tarih === * Dersim aşiretleri * Dersim ayaklanmaları * Dersim İsyanı * Pertek Kalesi === Coğrafya === * Munzur Vadisi Millî Parkı * Munzur Vadisi * Munzur Dağları * Uzunçayır Barajı ve Hidroelektrik Santrali * Mercan Irmağı == Kaynakça == == Dış bağlantılar == * * * Tunceli İl kültür ve Turizm Müdürlüğü
Tunceli (il)
1,334
Zeugma, Gaziantep'in Nizip ilçesine bağlı Belkıs köyünde bulunan antik yerleşim. Asur Ticaret Kolonileri Çağından beri Fırat nehrini geçmek isteyen ticaret kervanlarının ve orduların kullandığı önemli noktalardan birisidir. Büyük İskender'in generallerinden I. Seleukos'un kurduğu kentten beri kesintisiz bir yerleşime sahne olmuş; antik kentin büyük kısmı, yapımı 2000'de tamamlanan Birecik Barajı suları altında kalmıştır. Zeugma'da Roma İmparatorluğu döneminden kalma evlerin ve villaların tabanlarını süsleyen mozaikleri, kent baraj suları altında kalmadan önce başlatılan kurtarma kazıları sonucunda ortaya çıkartılmıştır. Kazılarda ortaya çıkartılan, toplamda 2 bin 500 metrekarelik bir alan kaplayan ünlü mozaikler Gaziantep şehrindeki Zeugma Mozaik Müzesi'nde sergilenir. == Tarihçe == === Helenistik dönem öncesi === Zeugma antik kentinin bulunduğu yer, Mittani, Geç Hitit ve Geç Asur Krallıkları gibi Anadolu ve Mezopotamya kültürlerini benimsemiş Aramca gibi Sami dilleri konuşan topluluklar tarafından M.Ö. 3 binden itibaren iskan edilmiştir. Yerleşim, o devirde farklı medeniyetlerin mallarını taşıyan kervan ticaret yollarının ortasında yer almaktaydı. Kentin en yüksek tepesi olan Belkıs Tepe’nin M.Ö. 2 binin sonlarından itibaren önemli bir Geç Hitit Kutsal Alanı olduğu düşünülür. === Helenistik dönem === Fırat kıyısında eski yerleşimin bulunduğu yer, M.Ö. 300’lerde Makedon Kral Büyük İskender'in Doğu Seferi sırasında fethedilmiş ve fethedilen topraklarda yaşayan yerel halkları Helenleştirme politikası gereği, İskender'in generallerinden I. Seleukos yeni bir şehir inşa etmiştir. Fırat'ın karşılıklı iki yakasında yaklaşık olarak 20 bin dönümlük bir arazide kurulan şehir, büyük olasılıkla bir Makedon askeri kent kolonisi modelinde idi. Batı yakası Seleukos'un adıyla "Seleukos Euphrates" (Fırat Silifkesi) olarak, doğu yakası ise Seleulos'un eşi Apama'nın adına "Apamae" olarak adlandırılmıştır. Doğu ve batı yakası arasında taştan bir köprü bulunmakta idi. Bu iki şehir için M.Ö. 1. yüzyıldan itibaren "köprü", "geçit", "yolların kesiştiği yer" anlamını taşıyan Zeugma ismi kullanılmıştır. === Kommagene dönemi === M.Ö. 63 yılında Romalı komutan Pompeius Seleukos Zeugma kentini, Roma toprakları ile düşman bölgeler arasında bir tampon görevi gören Kommegene Krallığı'nın yönetimine verdi. Zeugma, hem yüzölçümü hem de barındırdığı nüfus (80.000 kişi) sayesinde Kommagene Krallığı'nın en büyük 4 şehrinden birisiydi Kommagene döneminden iki bütünleştirilmiş tapınak günümzüe kadar geldi. Bu tapınaklarda hem Helenistik hem de Kommagene krallığında hâkim olan inanışların tapınma alanları bulunmaktadır. === Roma dönemi === MS I. yy.'da Roma Devleti, tampon krallıklara son vermiş ve geçmişte tampon krallıkların bulunduğu alanlara lejyonlar yerleştirmiştir. Kommagene Krallığı da M.S 17 yılında ölümünden sonra Roma yönetimine girdi ve Romalılaşmaya başladı. Zeugma, Roma Devleti'nin doğu sınırı olan Fırat Nehri üzerindeki konumu ile stratejik bir öneme sahip bir kent idi. Kente M.S 18'de X. Roma Lejyonu Fretensis yerleştirildi. Bu lejyonun Yahudi İsyanlarını bastırmak için Kudüs'e gitmesi ardından MS 66 yılında IV. Roma Lejyonu Scythica kente konuşlandırıldı. Kent genişleyerek Helenistik dönemdeki sınırlarının dışına taştı. Roma döneminde Zeugma, sadece bir ordu karargahı olmakla kalmadı; Romalıların Fırat'ın öte tarafındaki düşmanı ve ezeli rakibi olan Part Kralları ve komutanlarıyla diplomatik görüşmelerini yaptığı bir merkez görevi de üstlendi. Öyle ki Zeugma'dan Statius’un Silvae adlı eserinde Zeugma’dan "'Zeugma, Romalılar'ın barış yolu" sözleriyle bahsedilmiştir. Bu buluşmaların en önemlilerinden birisi Roma İmparatoru Gaius Caesar’ın Fırat üzerinde bir adada Part Kralı V. Phraates ile yaptığı buluşmadır. Zeugma, ev sahipliği ettiği bu diplomatik görüşmeler nedeniyle Roma'yı mimari anlamda fiziksel ve görsel olarak da temsil eden bir prestij ve propaganda kenti olmuştur. İmparator Septimius Severus döneminde yapılan seferler sonucunda Fırat Nehri, Roma İmparatorluğu'nun doğu sınırı olma özelliğini Dicle nehrine bıraktı ve böylece Zeugma bir sınır karakolu olma özelliğini yitirdi. M.S. 200'lü yıllarda Zeugma antik kenti, Roma İmparatorluğu'nun en görkemli şehirlerinden biri haline geldi. Fırat kıyısından tepelere doğru inşa edilmiş kıymetli mozaik ve fresklerle süslenmiş bitişik nizam yamaç evleri günümüze kadar gelerek dönemin zenginiğini yansıtmıştır. Kent, büyük ordusuyla Roma İmparatorluğu üzerine sefere çıkan Sasani Kralı I. Şâpur tarafından 253 yılında yakılıp yıkıldı. == Arkeolojik çalışmalar == küçükresim|265px|Zeugma'da fresk ve mozaikler Zeugma kentinin adı, antik kaynaklarda adı geçmekle birlikte yakın döneme kadar nerede olduğu bilinmemekte idi. Kentin kalıntıları ilk defa 1738 yılında Richard Pococke adlı seyyah tarafından bulunup yayımlanmış; bu kalıntıların Zeugma antik kenti olabileceği ilk defa 1917 yılında Fransız gezgin F. Cumont tarafından ileri sürülmüştü. 1970'lerde Alman araştırmacı Jörg Wagner'in Belkıs köyü yakınındaki kalıntıların IV. Roma Lejyonu Scythica damgaları taşıyan çatı tuğlaları bulmasından sonra bu kalıntıların Zeugma antik kentine ait olduğu genel kabul görmüştür. Zeugma çevresindeki 20. yüzyılın başlarında bölgeye gelen yabancı tarihi eser kaçakçılarının teşvikiyle köylüler antik kenti kazarak çıkarılan eserleri yabancılara satmakta ve yurtdışına gitmesine sebep olmakta idi. Bölgede ilk kez 1987 yılında kaçakçıların yarım bıraktığı iki mezar odasında Gaziantep ve Malatya Müze Müdürlüklerinin birlikte yürüttüğü kazıda mezar heykeltıraşlığına ait eserler ele geçti. Kültür Bakanlığı, 1989 yılında Güneydoğu Anadolu Projesi kapsamında baraj çalışmalarında su altında kalacak alanları saptayarak; bölgedeki beş barajın oluşturduğu göl altında kalacak arkeolojik yerleşim yerlerini tespit etti. 1992'de bir müze bekçisinin haber vermesi ile insan figürlü bir mozaik bulundu. Avustralya Ünviersitesi'nden David Kennedy'nin de katılımı ile kurtarma kazıları başladı. 1960’lı yıllarda kaçırılarak ABD'ye götürülen Metioxos-Partenope Mozaiğinden geriye kalanlar bulundu; günümüzde "Dionysus Villası" olarak anılan Roma villası kazılarak ortaya çıkarıldı. Dionysos Villası’nda yapılan 1995 yılı kazılarında Dionysus'un Düğü Mozaiği ele geçirildi ve tanıtıldı. Aynı yıl, kazılara Fransa'nın Nantes Üniversitesinden Catherine Abadie Reynal ve ekibi birlikte katıldı. 1997'de İsviçreli ve Alman ekipler de kazılara katıldı. 1998-1999 yıllarında aralıksız devam eden kazılarda şehrin alt kısmında bulunan villa’da Aktatos ve Çingene Kızı mozaiği ele geçiridi. Bu mozaiklerle beraber şehrin arşiv binası bulundu; on binlerce mühür baskısı ele geçti. Aynı yıl bir villada Dionysos başı ve Okeanos ve Tethys mozaikleri çıkartılarak müzeye taşındı. 2000 yılında kazılar Kültür ve Turizm Bakanlığı Bakanlığı, Packard Beşeri Bilimler Enstitüsü’nün (Packard Humanities Institute) ve Türkiye İş Bankası’nın destekleriyle yürütüldü; Oxford Arkeoloji şirketi ve İngiliz, İtalyan, Fransız ve Türk arkeologları kazıda yer aldı. 4 Ekim 2000 tarihinde baraj suları yükselip Belkıs Tepesi’nin eteklerindeki antik kenti sular altında bırakmasıyla kazılar son buldu. Zeugma'dan çıkarılan mozaiklerin restorasyon çalışmaları 2004 yılına kadar devam etti. 2005 yılında mozaikler Gaziantep Müzesi'nin sergilenmeye başladı. Zeugma kazıları, Ankara Üniversitesi’nden Kutalmış Görkay’ın bilimsel başkanlığında sürdürüldü ve pek çok yeni mozaik bulundu. Zeugma kentini ve dönemin yaşamını gerçeğe en yakın biçimde tanıması amacıyla 9 Eylül 2010'da açılan Zeugma Mozaik Müzesi açıldı ve Zeugma Mozaikleri orada sergilenmeye başladı. == Bullaları == Bullalar, eski zamanlarda mühür yerine kullanılan baskılardır. Bu baskılar Zeugma'da yaklaşık olarak 100.000 adet bulunmuştur. Arkeologlar bu sayının “müze kayıtlarında bulunan en fazla bulla" olduğunu söylemiştir; bu sayede Zeugma, sahip olduğu bullalar sayesinde bir dünya rekoruna sahiplik yapmaktadır. == Ayrıca bakınız == * * Zeugma Mozaik Müzesi * Çingene Kızı == Kaynakça == == Dış bağlantılar == * Zeugma Müzesi Fotoğrafları * Zeugma Araştırmaları 1994-1999 * Belkıs/Zeugma Antik Kenti Hakkında Mülâhazalar * Zeugma’nın Kronolojik Tarihi * Zeugma Gerçeği ve Gaziantep’te Çağdaş Müzecilik * Zeugma Müzesi'nden birkaç fotoğraf (Gaziantep, Türkiye) Kategori:Gaziantep'teki görülecek yerler Kategori:Türkiye'deki eski yerleşim birimleri Kategori:Gaziantep ilindeki arkeolojik sitler Kategori:Nizip
Zeugma
1,373
küçükresim|sağ|Leon Walras Leon Walras (1834-1910), Lozan Okulu'nun temsilcilerinden olan bir iktisatçıdır. Marjinalizmin birinci kuşağını temsil eder. Faydanın õlçülebileceğini savunan kardinalist görüşe sahiptir. Kategori:Fransız ekonomistler Kategori:1834 doğumlular Kategori:1910 yılında ölenler
Leon Walras
1,365
Nü, çıplak anlamına gelen, Fransızca, 'nu' kelimesinden kaynaklanır. İnsan bedeninin çıplak olarak resmedildiği eserlere verilen isimdir. == Nü resim == Ressamlar nü resimlere özellikle önem vermişlerdir, çünkü insan bedeni resim teknikleri açısından resmedilmesi zor ve öğreticidir. İnsan hem yüz, hem de bedensel açıdan birçok anlamı, güzelliği içinde barındırabiliyor. Doğayı inceledikten sonra bunu anlamış olan ressamlar tarih boyunca çıplak insan bedenine yönelmişlerdir. Nü resim sadece çıplaklıkta değil, insanın bedensel hareketlerini ve sosyal yaşantısını resmederken de ressama büyük nitelikler kazandırmıştır. == Ünlü nü resim eserlerinden bazıları (Eserler yapılış tarihlerine göre sıralanmıştır) == 200px|küçükresim|right * Cerne Abbas devi (Cerne Abbas Giant) * Polyphemus ve Galetia (Pompeii'de bulunan Casa della Caccia Antica'dan bir fresk) * Âdem'in Yaratılışı (Michelangelo Buonarroti, Sistin Kilisesi-Vatikan, 1510 yılında yapılmış fresk) * Divanda Oturan Kadın (Woman sitting on a Divan, Henri de Toulouse-Lautrec, 1883 yılında yapılmış yaglıboya resim) * Büyük Buda (The Great Buddha, Paul Gauguin, 1899 yılında yapılmış yağlı boya resim) * Mademoiselle D'Avignon (Pablo Ruiz Picasso,1906-7 yılında yapılmış yağlı boya resim) * Danae (Gustav Klimt, 1907-8 yılında yapılmış yağlı boya resim) * Kadınlar (Women, Georges Rouault, 1907) * Yarım Beden Erkek Nüsü (Half Body of Male Nude, Egon Schiele, 1910, Siyah tebeşir ve suluboya resim) * Oturan Çıplak (Seated Nude, Amedeo Modigliani, 1916, yaglıboya resim) * Çömelmiş İnsan Bedeni Üzerine bir Çalışma (Francis Bacon, 1952 yağlı boya resim == Kaynakça == Kategori:Görsel sanatlar Kategori:Resim
1,341
İzmir İktisat Kongresi veya I. İktisat Kongresi (17 Şubat-4 Mart 1923), İzmir'de Banka-Han binasında toplanan 1135 delege ile yeni Türkiye'nin ekonomik sorunlarının tartışıldığı bir kongredir. Dönemin Türkiye yönetici kadrosu Kurtuluş Savaşı ile kazanılan zaferden sonra prensip olarak siyasi ve ekonomik bağımsızlığı öngörmüştü. TBMM'nin bu dönemde başlıca uğraşısı yurdu işgalden kurtarmak olsa da, öngörülen bu ekonomik bağımsızlık hedefinin nasıl gerçekleştirileceğine dair bir kongre yapıldı. Başkanı Kazım Karabekir seçildi. == İçeriği == İtilaf Devletleri tarafından Lozan Antlaşması ile devam etmesi istenilen Osmanlı Devleti'nin ekonomisinde ciddi hasarlara yol açmış kapitülasyonların ve diğer imtiyazların kabul edilemeyeceği kongrede belirtildi. Ekonomik sorunları aşmak, savaştan yeni çıkan halkın kalkındırılması ve onlara yol gösterilmesi gibi konular üzerinde duruldu. İktisat vekili Mahmut Esat (Bozkurt) Bey'in 13 Şubat 1923 tarihinde verdiği beyanata göre Türkiye İktisat Kongresi "Hükûmetin Delaleti" ile toplanmıştır. Anadolu Ajansı 13 Şubat 1923'te Mahmut Esat Bey, aynı beyanatta kongrenin amacını şu şekilde belirtmektedir: "Bu Kongreyi millet ve memleketimizin kabiliyet ihtiyacat-ı iktisadiyesini elbirliği ile tetkik ederek ona göre bir ittila usulü vaz ve tetkik eylemek aynı zamanda memleketimizin muhtelif ve şimdiye kadar yek diğerine yabancı kalmış iktisat amillerinin birbiri ile tanıştırmak için açıyoruz". Kongrede ele alınacak sorunlardan bazılarını kongre heyeti; Türkiye'de kredi meselesi, istihsalin tanzimi, gümrük meselesi, vergiler, vesait-i nakliye başlıkları altında ayrıntılı bir rapor şeklinde işleyerek 23 Şubat 1923'te yayımlamıştır. Türkiye'nin çiftçi, tüccar, sanayi ve işçi zümrelerinden seçilen 1135 üyenin katıldığı bu kongrede bu grupların hazırladığı "Misak-ı İktisadî Esasları" tartışıldı ve kabul edildi. İzmir'in Kurtuluşundan 5 ay sonra ve Lozan Antlaşması'nın imzalanmasından 4 ay önce toplanan Türkiye İktisat Kongresi Anadolu kurtuluş hareketinin iktisadi yönünü göstermesi bakımından son derece önemlidir. Anadolu Ajansının 5 Mart 1923 tarihli bir haberinde, "Tab ve neşredilecek bilumum kitapların ilk sahifelerinde Misak-ı İktisadi esasları gayet okunaklı bir surette yazılacaktır. Kongre Divanınca bu bapta alakadarına tebligat icrasına karar verilmiştir" denilmesine rağmen iktisat kongresi ile ilgili tebliğler sadece Osmanlıca "İktisat Esaslarımız" adlı bir kitapçıkta yayımlanmıştır. Kongreye her kazadan gönderilen sekiz kişi Atatürk'ün açılış nutkunda belirttiği üzere milleti temsil ediyor ve delegelerin söyleyeceklerine itibar edeceklerini bildiriyordu. Tüm bunlara rağmen toprağa sahip olmadan çalışan ortakçı ve yarıcının kongrede tam olarak temsil edilemediği de aşikârdır. Öte yandan, işçi grubunun iktisat esaslarının 34. maddesi tarım işçilerinin ve toprağa sahip olmayan köylünün kongrede temsil olunmadığı kanısını doğrulayacak niteliktedir. Bu maddeye göre "Ziraat işlerinde kullanılan işçiler yukarıdaki (işçi grubunun iktisat esaslarını içeren) maddelerin ahkâmından müstesnadır." Bir başka deyimle, kongrede sanayi ve işçilerini temsil edenler, tarım işlerinde çalışıp kongrede temsil edilemeyen işçilerin çıkarlarını savunmayı düşünmemişlerdir. Eldeki belgelerden anlaşıldığına göre Kurtuluş Savaşı'nın sürüp gittiği yıllarda bile Ankara Hükûmeti imkanlar ölçüsünde sosyo-ekonomik konularla ilgilenir ve uğraşırken, bu arada madencilik konusuyla da ilgilenmiş, özellikle Zonguldak Kömür Havzası'ndaki durum gözden kaçmamıştır. Kongrede bu duruma da değinilmiştir. Bu kongrede alınan kararların çoğu zamanla tatbik edilmişse de özellikle tarımla ilgili maddeler günümüzde dahi tam anlamıyla amacına ulaştırılamamıştır. Netice itibarıyla, İzmir İktisat Kongresi ile başlayan bir fikri gelişmenin oluşması, ekonomik envanterlerin belirlenmesi, model arayışları ve belli ölçüde uygulamaya başlama dönemidir. Bu dönemde ekonominin sahip oldukları ve olmadıkları belirlenmiş, ekonomik hedefler tayin edilmiş, karma ekonomi modelinin temelleri hazırlanmıştır. == Alınan kararlar == 17 Şubat - 4 Mart 1923 tarihlerinde İzmir'de toplanan Türkiye İktisat Kongresinin en önemli kararlarını şöyle sıralamak mümkündür. # Hammaddesi yurt içinde yetişen veya yetiştirilebilen sanayi dalları kurulması gerekmektedir. # El işçiliğinden ve küçük imalattan süratle fabrikaya veya büyük işletmeye geçilmelidir. # Devlet yavaş yavaş iktisadi görüşleri de olan bir organ haline gelmeli ve özel sektörler tarafından kurulamayan teşebbüsler devletçe ele alınmalıdır. # Özel teşebbüslere kredi sağlayacak bir Devlet Bankası kurulmalıdır. # Dış rekabete dayanabilmek için sanayinin toplu ve bütün olarak kurulması gerekir. # Yabancıların kurdukları tekellerden kaçınılmalıdır. # Sanayinin teşviki ve milli bankaların kurulması sağlanmalıdır. # Demiryolu inşaat programına bağlanmalıdır. # İş erbabına amele değil, işçi denmelidir. # Sendika hakkı tanınmalıdır. Türkiye Cumhuriyeti'nin 1923-1929 dönemi ekonomi politikasına damgasını vuran İzmir İktisat Kongresi'nin oy birliği ile alınmış kararlarından biri de 1925'te aşarın kaldırılmasıdır. Aşar, bütçenin gelir kaleminde önemli bir yer tutmaktaydı. Fakat İzmir İktisat Kongresi'yle liberal bir ekonomi tasarlandığı ve liberalizmin temeli özel mülkiyete dayandığından, aşarın varlığı bir çelişki haline gelmiştir. Yani Cumhuriyet idaresi, Sultan’ın mülkünün sahiplik sıfatını halka intikal ettirince aşarın alınmasının mantığı da sona ermiştir. === İlk oturum kararları === Saat 10'da başlayıp, 11.15'te kapanan ilk oturumda alınan aşağıdaki genel kararlar, şöyledir; * Madde-1: Türkiye, milli hudutları dahilinde, lekesiz bir istiklal ile, dünyanın sulh ve terakki unsurlarından biridir. * Madde-2: Türkiye halkı hakimiyetine, kanı ve canı pahasına elde ettiğinden, hiçbir şeye feda etmez;ve milli hakimiyete müstenit olan meclis ve hükûmetine daima zahirdir. * Madde-3: Türkiye halkı, tahribat yapmaz; imar eder. Bütün mesai iktisaden memleketi yükseltmek gayesine matuftur. * Madde-4: Türkiye halkı, sarf ettiği eşyayı mümkün mertebe kendi yetiştirir. Çok çalışır, vakitte, servette ve ithalatta israftan kaçar. Milli istihsali temin için icabında geceli gündüzlü çalışmak şiardır. * Madde-5: Türkiye halkı, servet itibarı ile bir altın hazinesi üzerinde oturduğuna vakıftır. Ormanlarını evladı gibi sever, bunun için ağaç bayramları yapar; yeniden orman yetiştirir. Madenleri kendi milli, istihsali için işletir ve servetlerini herkesten fazla tanımaya çalışır. * Madde-6: Hırsızlık, yalancılık, riya ve tembellik en büyük düşmanımız; taasubdan uzak dindarene bir selabet her şeyde esasımızdır. Her zaman fa ideli yenilikleri severek alırız. Türkiye halkı mukaddesatına, topraklarına, şahıslarına ve mallarına karşı yapılan düşman fesat propagandalarından nefret eder ve daima bunlarla mücadeleyi bir vazife bilir. * Madde-7: Türkler, irfan ve marifet aşığıdır. Türk, her yerde hayatını kazanabilecek şekilde yetişir; fakat her şeyden evvel memleketinin malıdır. Maarife verdiği kutsiyet dolayısıyla (Mevlûdu şerif) Kandil günü, aynı zamanda bir kitap bayramı olarak tes'id eder. * Madde-8: Birçok harpler ve zaruretten dolayı eksilen nüfusumuzun fazlalaşması ile beraber sıhhatlerimizin, hayatlarımızın korunması en birinci emelimizdir. Türk mikroptan, pis havadan, salgından ve pislikten çekinir, bol ve saf hava, bol güneş ve temizliği sever. Ecdat mirası olan binicilik, nişancılık, avcılık, denizcilik gibi bedeni terbiyenin yayılmasına çalışır. Hayvanlarına da aynı dikkat ve himmeti göstermekle beraber cinslerini düzeltir ve miktarlarını çoğaltır. * Madde-9: Türk, dinine, milliyetine, toprağına, hayatına ve müessesatına düşman olamayan milletlere daima dosttur; ecnebi sermayesine aleyhtar değildir. Ancak kendi yurduna kendi lisanına ve kanununa uymayan müesseselerle münasebette bulunmaz. Türk, ilim ve sanat yeniliklerini nerede olursa olsun doğrudan doğruya alır ve her türlü münasebette fazla mutavassıt istemez. * Madde-10: Türk, açık alın ile serbestçe çalışmayı sever; işlerde inhisar istemez. * Madde-11: Türkler, hangi sınıf ve meslekte olurlarsa olsunlar, candan çalışırlar. * Madde-12: Türk kadını ve kocası, çocuklarını iktisadi misaka göre yetiştirir. == Kaynakça == Kategori:Ekonomi Kategori:Türkiye Cumhuriyeti tarihi Kategori:Ekonomi tarihi Kategori:Kongreler Kategori:İzmir'deki olaylar İktisat Kongresi
İzmir İktisat Kongresi
1,031
Ardahan, Türkiye'nin kuzeydoğu köşesinde Doğu Anadolu Bölgesi'nde ve kısmen Doğu Karadeniz'de bulunan, Gürcistan sınırında kurulmuş olan bir ildir. İdari merkezi Ardahan kentidir. Batısında Artvin, güneybatısında Erzurum, güneyinde Kars illeri ve doğuda Gürcistan ile sınır teşkil etmektedir. Türkiye Cumhuriyeti'nin Kafkaslar'a açılan kapısıdır. 1924 yılında il olmuştur. 1926 yılında Kars iline bağlı bir ilçe olmuştur. 1992 yılında Kars ilinden ayrılarak tekrar il olmuştur. Ardahan, ilin coğrafi yapısı ve tarihi geçmişinden kaynaklanan kendine özgü doğal ve tarihi değerlere sahiptir. Ardahan, Doğu Anadolu Bölgesi'ne has doğal yapısı ve ikliminin yanında Doğu Karadeniz Bölümü'nün topoğrafyasına, iklimine ve bitki örtüsüne geçiş yerleri ile farklı güzellikleri bir arada barındırmaktadır. Yüksek ovaları, akarsuları, ormanları, zengin çiçek çeşitliliğine sahip yaylaları ve iki gölü ile Ardahan keşfedilmeyi bek­leyen bir doğa cennetidir. Gürcistan - Ardahan arasında Türkgözü ve Çıldır Aktaş Sınır Kapısı olmak üzere toplam iki adet sınır kapısı bulunmaktadır. ==Tarihçe== Bugün bir il olan Ardahan bölgesinin adı, Osmanlılar Gürcü yönetiminden ele geçirdiği için Gürcüce Artaani'den gelir. İlin merkezi olan Ardahan kentinin tarihi, geleneksel rivayete göre Nuh’un oğlu Yafet'in üçüncü kuşaktan torunu Cavahos tarafından kurulmuştur. Ancak kuruluşunda kent, sırasıyla Kacta-kalaki ve Huri adını taşıyordu. Bu kentin Gürcü tarihinde çok önemli bir yeri olmuştur. Büyük İskender'in komutanı Azon ile Gürcü topluluklarını bir araya getiren I. Parnavaz (İÖ 326 - İÖ 234) arasındaki savaş bu kent yakınlarında gerçekleşmiş ve Parnavaz'ın Kartli Krallığı'nı kurmasıyla sonuçlanmıştır.Fahriye Bayram, "Doğunun Unutulmuş Bir Manastırı: Vaşlobi"Kartlis Tskhovreba, A History of Georgia, Tiflis, 2014, s. 16, ISBN 9789941445521. Bu savaştan sonra Parnavaz’ın, hakim olduğu topraklara sekiz eristavi (prens) ve bir komutan atamasının ardından Ardahan bölgesi, Tsunda’ya tayin edilen beşinci eristavinin sınırları içerisinde kaldı. Gürcü kralı III. Mirian (hd. 306-337), Kapadokyalı Azize Nino’nun telkinleriyle Hıristiyanlığın resmi din olarak kabul edince, kilise inşa etmek ve halkı vaftiz etmek üzere Bizans İmparatoru I. Konstantin’den rahip ve mimarlar yollamasını talep etti. Bu dönemde ilk Gürcü kilisesi Ardahan sınırlarında içinde inşa edilmiştir. Eruşeti’de (şimdi Ardahan’ın Hanak ilçesine bağlı Oğuzyolu köyü) yapılan bu kilise, I. Konstantin'in Hıristiyanlığın kabul edilmesinden duyduğu memnuniyetin bir göstergesi olarak Gürcistan’a yolladığı ve İsa’nın çarmıha gerilişi sırasında ellerine çakılan çivilerle kutsanmıştır. Kral Vahtang Gorgasali’nin 5. yüzyılda piskopos tayin ettiği on bir kilise arasında Klarceti’deki Ahiza Kilisesi ile Ardahan bölgesindeki kilise de yer alıyordu. Arap akınlarının ve başkent Tiflis’te bir Arap Emirliği’nin kurulmasının sonucunda, Gürcistan'ın doğusundan Tao ve Klarceti bölgelerine yoğun göçler gerçekleşti. Bagratlı Aşot 9. yüzyılın başında Ardanuç’u başkent yaparak Tao-Klarceti Prensliği’ni kurdu. Ardahan ve çevresi de bu yeni devletin sınırları içinde kaldı. Kartli’den gelen Rahip Grigol Hantsteli ve diğer din adamları özellikle Klarceti’de çok sayıda manastır inşa ettiler ve Ardahan’ın da içinde yer aldığı bölge zamanla “Gürcistan’ın Sina’sı” olarak adlandırıldı. Ancak ilk kiliselerin kurulduğu ve piskoposların tayin edildiği Ardahan bölgesi, özellikle de manastır faaliyetleri yönünden Klarceti ve Tao'ya nazaran ikinci planda kaldı. Bu dönemden günümüze sadece iki manastır ulaşmıştır. Bu manastırlar Dörtkilise köyündeki Dört Kilise Manastırı ve Vaşlobi köyündeki Vaşlobi Manastırı’dır. küçükresim|308x308pik|5 Mayıs 1877'de Rus birlikleri tarafından Ardahan Kalesi'ne karşı girişilen saldırı. Aleksey Kivşenko. Gürcü kralı II. Giorgi’nin Emir Ahmed’e Kveli Kalesi Savaşı’nda (1080) yenilmesinin ardından Ardahan bölgesinin de içinde yer aldığı Tao-Klarceti bölgesine kırk yıl boyunca Büyük Selçuklular hakim oldu. Ancak Büyük Selçuklular 1121 yılında Didgori Savaşı’nda ağır bir yenilgiye uğradı ve Ardahan bölgesi yeniden Gürcü hakimiyetine girdi. Birleşik Gürcü Krallığı’nın en parlak döneminde Ardahan bu krallığın bir parçasıydı. Daha sonra, birleşik Gürcü Krallığı’nın parçalanması sırasında bağımsız devlete dönüşen Samtshe Atabeyliği’nin (1268-1625) sınırları içinde yer aldı. Trabzon’un alınmasından (1461) sonra doğuya doğru ilerleyen Osmanlı Devleti, bu yeni Gürcü devletinin sınırlarına dayandı. 1551 yılında Ardanuç ve Ardahan bölgelerini ele geçirdi. Bölge bir sancak haline dönüştürüldü. Bölgede rekabet eden İran ile Osmanlı Devleti arasında 1555 yılında Amasya Antlaşması imzalanınca Ardahan bölgesi kesin olarak Osmanlı sınırları içinde kaldı. Osmanlı Devleti 16. yüzyılın son çeyreğinde Çıldır Eyaleti’nin kurdu. Bu eyaletin livalarından biri, Ardahan-i Büzürg adıyla Ardahan bölgesiydi. Bugün Ardahan ili sınırları içinde kalan Çıldır ve Posof ilçeleri de ayrı birer livaydı.Defter-i Mufassal-i Vilayet-i Gürcistan (Osmanlıca ve Gürcüce), (Yayıma hazırlayan) Sergi Cikia, Tiflis, 1941-1958, 3 cilt; 1. Cilt, s. 263, 300, 411. Ardahan-i Büzürg (Büyük Ardahan) olarak kaydedilen livanın (sancak) idari merkezinin adı Parakan (Rabat-i Kale-i Parakan; رباط قلعه پرهكن) idi.Defter-i Mufassal-i Vilayet-i Gürcistan (Gürcüce ve Osmanlıca), (Yayıma hazırlayan) Sergi Cikia, Tiflis, 1941-1958, 3 cilt, 3. Cilt, s. 501. Parakan Büyük Ardahan livasının en önemli kale-kentiydi. Parakan ya da Parakani adı ünlü Gürcü tarihi Kartlis Tshovreba’da da geçmektedir. Nitekim Osmanlılar 16. yüzyılda Gürcü atabegleri yönetimi altındaki Samtshe- Saatabago karşı açtıkları savaşta önce Ardanuç’u (Artanuci), sonra da Parakan’ı (Parakani) ele geçirdiler. Parakan Kalesi'nin ele geçirdikten sonra Osmanlılar bütün Ardahan bölgesine hâkim oldular. Parakan adı ayrıca Evliye Çelebi ile Kâtib Çelebi’nin eserlerinde de geçmektedir. 1878 yılından sonra Ardahan, Rus İmparatorluğu tarafından işgal edildi ve 1914'e kadar Kars Oblastı olarak bilinmekteydi. Rus İmparatorluğu'nun çöküşünden sonra ilin kuzeyi 1918-1921 yılları arasında Gürcistan Demokratik Cumhuriyeti, güneyi ise 1918-1920 yılları arasında Ermenistan Demokratik Cumhuriyeti'ndeydi. Ardahan 1921 yılında Kars Antlaşması ile Türkiye tarafından geri alınarak kurtarılmıştır. 2000 yılından itibaren Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattının inşası yerel ekonomiye katkı sağlamıştır. == Nüfus == Nüfusun büyük çoğunluğunu Kıpçak kökenli Ahıska Türkleri oluşturur. Geriye kalan kısım ise Kürtler, Terekemeler ve Alevi-Türkmenler'den oluşur. Aynı zamanda çoğunluğu göç etmiş olsa da Gürcü, Çerkez, Tat, Lezgi ve Poşalar da Ardahan'da yaşamaktadır. Bunun dışında az da olsa Kafkas halkları da mevcuttur. Bölge itibarıyla soğuk, elverişsiz iklimi ve işsizliğin de olması nedeniyle dışarıya çok göç vermiştir. Güncel Nüfus Değerleri(TÜİK 6 Şubat 2023 verileri ) Ardahan ili nüfusu: 92.481. Bu nüfusun %44,46'sı şehirlerde yaşamaktadır (2022 sonu). İlin yüzölçümü 4.934 km²'dir. İlde km²'ye 19 kişi düşmektedir. (Bu sayı merkez ilçede 33’dür.) İlde yıllık nüfus % 2,58 oranında azalmıştır. Tüm ilçelerin nüfusu azalmıştır. Nüfus düşme oranı en yüksek ilçe Damal (% -5,23) 06 Şubat 2023 TÜİK verilerine göre merkez ilçeyle beraber 6 İlçe, 7 belediye, bu belediyelerde 40 mahalle ve ayrıca 226 köy vardır. 2022 Türkiye adrese dayalı nüfus kayıt sistemi sonuçlarına göre %58 ile en çok(yüzde) kırsalda nüfusu olan il olarak yer almaktadır. 2022 yılı sonunda Ardahan ili ve ilçelerinin yerleşim yeri ve nüfusla ilgili sayısal bilgileri İlçe Nüfus 2021 Nüfus 2022 Nüfus Artışı % Belediye Sayısı Mahalle Sayısı Köy Sayısı Köy Nüfusu Şehir nüfusu Şehirde oturan % Alanı km2 km2'ye düşen kişi Çıldır 8.983 8.693 -3,28 1 9 34 6.172 2.521 29,00 988 9 Damal 5.127 4.866 1 8 7 2.094 2.772 56,97 165 29 Göle 23.933 22.900 -4,41 2 8 49 15.250 7.650 33,41 1290 18 Hanak 8.418 8.054 -4,42 1 6 26 5.235 2.819 35,00 647 12 Merkez 42.023 41.672 1 7 62 18.377 23.295 55,90 1261 33 Posof 6.448 6.296 -2,39 1 2 48 4.233 2.063 32,77 583 11 Ardahan 94.932 92.481 7 40 226 51.361 41.120 44,46 4.934 19 === İlin yıllara göre nüfusları === == Konum == Konum Bilgileri İlçe Kuruluş Yılıİçişleri Bakanlığı- İller İdaresi Genel Müdürlüğü Alanı km²Millî Savunma Bakanlığı- Haritalar Genel Komutanlığı Rakım mt. Merkeze Uzaklık kmKarayolları Genel Müdürlüğü Ulaşan Yollar Ardahan Merkez 1.261 1.799 Çıldır Cumh.önce 988 1.911 44 Damal 1992 165 2.056 44 /-01 Göle Cumh.önce 1.290 2.020 44 Hanak 1958 647 1.826 29 /-01, Posof Cumh.önce 583 1.546 80 /-01 ARDAHAN 1992 4.934 == İklim == İl genelinde karasal iklim hakim olup; kışlar uzun, sert ve kar yağışlıdır. Yıllık ortalama sıcaklığı 3,7 °C olup, kışın –30,0 °C’nin altına iner. Türkiye’nin kuzeydoğusunda yer alan Ardahan’a yılda ortalama 550 mm yağış düşer. Sonbaharın ilk soğukları eylül ayının sonunda başlar, ilkbaharda mayıs ayının ortalarına kadar devam eder. İlin batı ve kuzeyinde daha çok Türkiye'de Karadeniz iklimi'nin özellikleri görülür. Bu özellik bitki örtüsünde de kendini gösterir. Batı ve kuzeyde özellikle Posof ilçesi ile Artvin’e komşu olan yörelerde ormanlıklar ve çalılar yer alırken, Ardahan'ın güney kesimlerinde çayır ve meralar yaygınlık göstermektedir. Göle ovasında kışlar ağır geçer. Bu saha Türkiye’nin en soğuk yerlerinden sayılan Sarıkamış’a oranla daha soğuktur. Her tarafı yüksek dağlarla çevrilmiş çanak biçimindeki ovada kışın hava akımı az olur. Bu durumda soğuyan ve ağırlaşan hava aşağıya doğru hareket eder ve sıcaklık kaybına uğrayarak dondurucu bir hal alır. Böylece Toprak örtüsü ve bataklıklar donar. Ovayı kuşatan ve biraz esinti gören dağların yamaçları daha az soğuktur. Kış aylarında bazen ovanın içerisini kalın bir sis tabakası örter ve etrafındaki dağlardan bakılınca burası adeta bir deniz gibi gözükür. Bu ovaya kışın en soğuk rüzgâr kuzeybatıdan gelir ve buna "Ardahan Yeli" denir. Etrafı dağlarla çevrili olan ve ortalama 1500 m yükseklikte Posof İlçemizde ise Doğu Karadeniz ikliminin sert şekli hüküm sürer. Burada mikro-klima tipi iklim hakim olup, kışlar yağışlı, yazlar ise sıcak geçmektedir. Bu iklimin en belirgin özelliği yağışlarıdır. Bu alana her mevsimde yağış düşer. Sahada altı ay kış mevsimi yaşanır. Bu esnada yağışlar hep kar halindedir ve boldur. Mayıs'a kadar kar yağdığı da olur. İlkbaharda ve sonbaharda sisler oluşur. Yaz mevsimi esnasında yağmur eksik olmaz. Sıcaklık yağışlardan ve havanın sık sık bulutlu kalışından etkilenir. Yaz mevsimi adeta bir ilkbahar serinliğindedir. Durum böyle olunca buralarda geniş ormanların varlığı kendiliğinden oluşur. Açık kalan yerler ve vadiler devamlı bir yeşillik içerisindedir. == Yönetim == İllerde protokolde ilk sırada yer alan Vali, merkezi yönetimi temsil eder ve Cumhurbaşkanı tarafından atanır. Büyükşehir dışındaki illerde yerel yönetim, şehirler düzeyindedir. Belediye Başkanı, belediye sınırları içinde kalan seçmenin oy çokluğu ile seçilir. Ayni seçmen İlçe Belediye Meclisi için de oy kullanarak ilçelerin belediye meclisleri oluşturur. İldeki bütün seçmenler ayrıca il genel meclisi için de oy kullanarak, İl Genel Meclisinin oluşumunu sağlarlar. İl genel meclisi ve belediye meclisi üyelikleri için yapılan seçimlerde, onda birlik baraj uygulamalı nispi temsil sistemi, belediye başkanlığı seçiminde ise çoğunluk sistemi uygulanır İl genel meclisi ve belediye meclisi üye sayıları ilçe nüfusuna göre, kontenjandan kalan sayıların partilere dağılımı ise D'Hondt Sistemine göre belirlenir (Kanun:2972-Madde:23) İl Genel Meclisi, İl Özel İdaresinin karar organıdır, başkanını üyeleri arasından gizli oyla seçer. Ayrıca, İl Genel Meclisi kendi içinden gizli oyla bir yıl görev yapacak 5 kişilik İl Encümenini seçer. Merkezi yönetim, Vali ve İl Müdürlerinden oluşur. İl Özel İdaresi (İl Genel Meclisi ve İl Encümeni) seçilmişlerden oluşur, ancak Vali başkanlığında görev yapar. Yerel yönetim ise belediye başkanları ve belediye meclislerinden oluşur. Ardahan Valisi, 1968-Gümüşhane doğumlu Hüseyin Öner'dir. 9.06.2020/274 sayılı kararla Burhaniye Kaymakamı iken atanmıştır. Ardahan Belediye Başkanı, 1963-Hanak doğumlu Faruk Demir(CHP), 31 Mart 2019 seçimlerinde %51,20 oy oranıyla seçilmiştir. 2019 Türkiye yerel seçimleri sonuçlarına göre Ardahan İl Genel Meclisi üye sayısı, 7 AK Parti, 6 CHP ve 1 Bağımsız olmak üzere 14’dür. Ardahan Belediye meclisi ise 9 CHP ve 6 AK Parti olmak üzere 15 üyeden oluşur. 2018 Türkiye genel seçimleri sonucuna göre Ardahan'ın Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndeki üyelerinin siyasi partilere dağılımı: 1 BAĞIMSIZ (Milletvekili seçim döneminde CHP'den aday olmuş ve milletvekili seçilmiştir, 2018'de Cumhuriyet Halk Partisi'nden ihraç edilmiştir. Şu an (27. Dönem) görevini bağımsız bir şekilde sürdürmektedir.) ve 1 AK Parti'dir. Şu anda bağımsız aday olan Öztürk Yılmaz, 27. ve 26. milletvekili seçimlerinde CHP'den aday olmuş ve bir tam dönem milletvekilliğini CHP'den yapmıştır. Günümüzün dönemi olan 27. dönemin Ak Parti milletvekili ise Orhan Atalay'dır. == Ekonomi == küçükresim|269x269pik|Ardahan'ın başlıca geçim kaynaklarından büyükbaş hayvancılık. Ardahan ilinde çayır-mera alanlarının fazla olması, sanayi merkezlerinin ilden uzak olması ve diğer nedenlerle Ardahan ilinde tarım ve hayvancılık faaliyetleri öne çıkmıştır. İl genelinde tarımsal faaliyetlerden çok hayvancılık faaliyetleri öne çıkmaktadır. Elma, armut, mısır, vişne gibi tarım ürünlerinin tamamına yakını Posof ilçesinde yetiştirilmektedir. İl genelinde buğday, arpa gibi tahıl ürünleri yetiştirilmektedir. Ancak endüstriyel tarım yapılmamaktadır. Tarım ürünlerinin tamamına yakını organiktir. Ardahan ili, iklim durumu, çayır ve meraların varlığı gibi nedenlerle hayvancılığa elverişli bir yapıdadır. İklim şartları yem bitkisi üretimine elvermektedir. İl genelinde büyük ve küçükbaş hayvancılık, mera hayvancılığı şeklinde yapılmaktadır. Ardahan’da çok sayıda kümes hayvanı beslenmektedir. En çok beslenen kümes hayvanı kazdır. Kaz dışında tavuk, ördek ve hindi de beslenmektedir. ==Spor== 2018-2019 Sezonu sonunda, Serhat Ardahanspor, BAL (Bölgesel Amatör Lig) de küme düşmüştür.. Ardahan Gençlik Spor voleybol bölgesel erkekler ligine katılmıştır. Ziraat Türkiye Kupası'nda Serhat Ardahanspor ilk turda elenmiştir. Futbol maçları 2.340 kişilik 80'inci Yıl Şehir Stadyumunda yapılmaktadır. İl merkezinde 450 kişilik K.Karabekir Kapalı Spor Salonu bulunmaktadır. Ayrıca yarı olimpik kapalı yüzme havuzu da bulunmaktadır. Şehir merkezine 22 km uzaklıkta Yalnızçam Kayak Merkezi vardır. == Kaynakça == == Dış bağlantılar == * T.C.Ardahan Valiliği * T.C.Ardahan Belediyesi
Ardahan (il)
1,359
Luc Paul Maurice Besson, (d. 18 Mart 1959), Fransız sinemacı ve film yapımcısı. == Özgeçmişi == Luc Besson, 18 Mart 1959 tarihinde Paris'te dünyaya geldi. Çocukluğunun bir kısmını, dalgıç eğitmeni olan ailesiyle dünyanın çeşitli yerlerini dolaşarak geçirdi. Okul yıllarında yaşından beklenmedik şekilde ileride çekeceği Derinlik Sarhoşluğu (1988) ve Beşinci Element (1997) filmlerinin taslaklarını hazırlayarak bu konudaki yeteneğini göstermiş oldu. On yedi yaşında geçirdiği ve dalgıçlık yapmasına engel olan bir dalış kazası sonucu yunuslar üzerinde uzman bir deniz biyoloğu olma hayallerine veda etti. Paris'e geri döndü ve sinema ile ilgilenmeye başladı. Filmlerin, ilgi alanlarını diğer sanatlar ile birleştirip sunmasına imkân veren bir yönü olduğunu keşfetti. Bunun üzerine çeşitli yapımlarda küçük görevler almaya başladı. Amerika Birleşik Devletleri'ne yerleşti ve üç sene sonra Fransa'ya geri dönerek kendi yapım şirketi olan Les Films de Loups (daha sonraları şirketin ismini Les Films de Dauphins olarak değiştirdi) şirketini kurdu. İlk olarak çektiği L'Avant Dernier'yi ödüllü Le Dernier Combat izledi. Bu filmle ismini duyuran Besson, kısa aralarla çektiği filmleriyle ünlendi. Çektiği filmlerde hayatın farklı yönlerinde yaşayan insanları, aşklarını, mücadelelerini ve her şeye rağmen yalnızlıklarını resmeden Besson, hikâyelerini sıra dışı öğeler, çeşitli karakterler ve kendine has bir mizah ile anlatmaktadır. Fransız sinemasının dışına çıkan, popülerlik kazanan ancak bağımsız kalmayı başarabilen bir sinemacı olan Besson, 1999 yılında çektiği The Messenger: The Story of Joan of Arc filminden sonra, genç ancak yetenekli sinemacılara imkân sağlayabilmek için şirketi aracılığıyla yapımcılığa soyundu. Birçok başarılı filme imza atan Besson bu filmleriyle yeni tartışmalara da sebep oldu. Kimilerince yeni nesil Fransız sinemacılar arasında en iyilerden biri olarak görüldüyse de, birçok kişi Fransız sinema tarihinde Luc Besson'a yer olmadığını savundu. == Filmleri == Yönetmenliğini yaptığı filmler şunlardır: *Ölümsüz /2010) yapımcı *Valerian Ve Bin Gezegen İmparatorluğu (2017-EuropaCorp Filmi) # Les adventures extraordinares d'Adele Blanc-Sec (2010) # Adale'nin Olağanüstü Maceraları (2010) # Taksi 4 (senaryo-2007) # Arthur and the Invisibles (2006) # Angel-A (2005) # The Transporter 2 (Taşıyıcı 2:özgün adı Transporteur II;Le ((2005)) # The Transporter Türkçe adı: Taşıyıcı (2002) filminde senaryo yazarı # The Messenger: The Story of Joan of Arc (1999) # 5. Element (1997) # Léon (1994) # Atlantis (1991) # La Femme Nikita (1990) #Derinlik Sarhoşluğu (1988) # Subway (1985) # Le Dernier Combat (The Last Battle) (1983) # Lucy (2014) == Ayrıca bakınız == * Luc Beson filmografisi == Kaynakça == == Dış bağlantılar == * Resmi Luc Besson sitesi * IMDb - Luc Besson Kategori:1959 doğumlular Kategori:Fransız film yönetmenleri Kategori:BAFTA Ödülü sahipleri Kategori:Yaşayan insanlar Kategori:Fransız film yapımcıları Kategori:En İyi Yönetmen César Ödülü sahipleri Kategori:En İyi Yönetmen Lumières Ödülü sahipleri Kategori:Fransız senaristler
Luc Besson
1,394
Ahlat, Van Gölü'nün kuzeybatısında Bitlis iline bağlı bir ilçedir. == Etimoloji == Şehrin en eski sakinleri olan Urartular buraya "Halads" derken, Türkler ve İranlılar "Ahlat", Kürtler "Xelat", Ermeniler "Şaleat", Süryaniler "Kelath" ve Araplar "Hil’at" demişlerdir. == Tarihçe == 1 Haziran 1929 tarih ve 1509 numaralı kanun ile Bitlis ilçe haline getirilerek il merkezi durumuna getirilen Muş'a bağlanırken Bitlis'e bağlı olan Ahlat, Van iline bağlanmış ve Tatvan da Ahlat'a bağlı bir nahiye statüsüne getirilmiştir.T.C. Dâhiliye Vekâleti Vilayetler İdaresi Umum Müdürlüğü, İdare Taksimatı, 1929, s. 165. Muş ilinin Bitlis ile Mutki ve Van ilinin Ahlat ilçesiyle, Hizan ve Kotum (Tatvan) ilçelerinden oluşmak üzere merkezi Bitlis olmak üzere Bitlis ilinin yeniden tesis edilmesine 25 Aralık 1935 tarih ve 2885 nolu kanun ile karar verilmiştir.T.C. Resmî Gazete, 04.01.1936, Sayı: 1336 == Coğrafya == 1044 km²’lik kırsal bir alana yayılmış olan ilçenin yüzey şekilleri, gerek biçim, gerekse meydana geliş şekilleri bakımından farklılıklar gösterir. Yeryüzünün sayılı volkanlarından olan Nemrut, Ahlat'ın batısında; Süphan ise doğusunda yer almaktadır. İlçenin; kuzeyinde Muş iline bağlı Bulanık ve Malazgirt ilçeleri, batısında Muş ili, güneyinde Van Gölü, güneybatısında Tatvan ve Bitlis, doğusunda ise yine Van Gölü ve Adilcevaz ilçesiyle sınırlıdır. İlçe Van Gölü’nün kuzey kıyısında yer almış olmakla beraber iklimi kara iklimi özelliği taşır. Yörede kış oldukça erken başlar ve uzun sürer. Havanın ısınmaya başlaması ancak Nisan ayının ortalarında olur. Yörenin yaz mevsiminin Ağustos ayının sonuna kadar sürmekte olması yanında kısmen bazı yıllar Eylül ayını da kapsar. Yıllık ortalama yağış miktarı 1000-1500 mm dir. Gerek Van Gölü’nün kıyısında olmasının gerekse yıllık yağışın bolluğu sebebiyle Ahlat, bölgenin genel bitki örtüsü olan bozkır bitki örtüsünün dışında daha yeşil ve gür bir bitki örtüsüne sahiptir. == Nüfus == İlçe; 1 belde, 26 köy ve 12 mahalleden oluşmaktadır. == Kültür == Ahlat şehri, tarihi mezarlıklarıyla ön plana çıkan bir ilçedir. Selçuklu döneminden kalan mezar taşları Türk tarihi açısından önemli bir değere sahiptir. Bunların yanı sıra yine Selçuklular dönemine ait, lahit mezar özelliği taşıyan kümbet mezarlar bulunmaktadır ki bu mezarlar yörede sıkça kullanılan Ahlat'a özgü taşlarla yapılmıştır. İlçede taş işlemeciliğinin ön planda olduğunun bir göstergesi olan bu kümbetlerde, dönemin saygın kişilerinin mezarları bulunmaktadır. Halkın uğraş alanlarından biri olan bastonculuk geleneği günümüzde de önemli bir kültür-sanat faaliyeti olarak yer almaktadır. Özel teknikler kullanılarak yapılan bu bastonların her biri, büyük emekler ve özveriler neticesinde oluşturulmaktadır. Ağaca ilginç ve bir o kadar da yaratıcı figürler aktararak bu konudaki ustalıklarını gösteren ilçe halkı, bu yeteneğini önemli bir kültür turizmi aracı olarak kullanmakta ve başarılı olmaktadır. == Kaynakça == == Dış bağlantılar == * Ahlat Belediyesi * Ahlat Kaymakamlığı * Ahlat tarihçesi Kategori:Cittaslow
Ahlat, Bitlis
1,387
Francis Bacon (d. 28 Ekim 1909 – ö. 28 Nisan 1992), İngiliz ekspresyonist ressam. 1909 yılında Dublin'de (İrlanda), İngiliz bir anne-babanın çocuğu olarak doğdu. 1925 yılında Londra'ya taşındı ve oradan Berlin'e, daha sonra ise Paris'e taşındı. 1928/29 yılında Londra'ya temelli taşınarak mobilya tasarımcısı ve iç mimar olarak kendini kabul ettirdi. 1930'da akademik bir resim eğitimi olmaksızın, resim yapmaya başladı. İlk başta fazla başarı kazanamadı ve ilk kişisel sergisinden sonra resme ara verdi. Fritz Lang'ın Metropolis ve Sergey Ayzenştayn'ın Potemkin Zırhlısı Filmlerinden oldukça etkilendi. 1940'larda yeniden resim yapmaya başladı. 1944 yılında yarattığı 'Çarmıha Gerili Figürler Üzerine Üç Çalışma/Three Studies for Figures at the Crucifixion' adlı eserle kendini resim dünyasına kabul ettirdi. 20\. yüzyılın en büyük İngiliz ressamı olarak kabul edilir. Dünya sanatında figüratif ekspresyonizm akımının en önemli isimlerindendir. Eserleri, varoluşçuluk düşünce sisteminin derin izlerini taşır; çok nadir istisnalar haricinde, varolmanın ısdırabını, ümitsizliği ve 'insanoğlunun kötü ruhluluğu'nu resmeder. Eserlerinde biraz da Picasso'nun etkileri görülür. Bacon, bir röportajda insanoğlunu ' _doğası henüz gelişememiş hayvan_ ' olarak nitelemiştir. Eserlerinde genelde bir figür, kapatılmış/kafeslenmiş olarak bir iç mekanda resmedilir. İnsan tenini derisi soyulmuş, kasap penceresinde asılı hayvan eti ile ilişkilendirerek betimler. Figürler çarpılmış, güçlü bir devinim içinde hapsolmuş, bir girdaba ya da fırtınaya kapılmış gibilerdir. Tuvaller, genelde dini konuları resmeden Orta Çağ resimleri gibi triptik olarak tasarlanır ancak işlenen konu olarak insanoğlunun yozluğu, kötülüğü ve karanlığı mevcuttur. Konularda, Eadweard Muybridge'in zaman içindeki hareketleri inceleyen fotoğraflarından, Rembrandt, Diego Velázquez, Goya, Van Gogh, Alberto Giacometti ve Nicolas Poussin gibi ressamların eserlerinden etkilenmiştir. Papayı resmeden eserleri hala kilise çevrelerinde olaylar çıkarılmasına sebep olmaktadır. Konu açısından olduğu kadar teknik olarak da perfeksiyon ile rastlantısallığı birleştirmedeki üstünlüğü ile tanınan ressam, 1992 yılında Madrid'de öldü. 27 Nisan 1992'de hayatı boyunca kendisini rahatsız eden kronik astımı daha şiddetli bir solunum durumuna dönüştü ve çok iyi konuşamamaya nefes alamamaya başladı. Özel bir kliniğe yatırıldı. Bir gün sonra kalp krizi sonucu öldü. Mülkünü (11 milyon sterlin değerinde) varisi ve tek mirası John Edwards'a bıraktı. Eserlerini çizdiği ilham kaynağı olan stüdyosu revizyona uğradı ve galeride yeniden inşa edildi. Bugün eserlerin çoğu Dublin'deki Hugh Lane Galerisi'ndedir. == Ayrıca bakınız == * Gilles Deleuze, Francis Bacon. Duyumsamanın Mantığı, Can Batukan & Ece Erbay (çev.), Norgunk Yayıncılık, 2009. == Dış bağlantılar == * Francis Bacon (ressam)Hakkında Tez Kategori:1909 doğumlular Kategori:1992 yılında ölenler Kategori:Dublin doğumlu sanatçılar Kategori:İngiliz ressamlar Kategori:İrlandalı ressamlar Kategori:LGBT ressamlar Kategori:Modern ressamlar Kategori:İngiliz ateistler Kategori:İrlandalı ateistler Kategori:Kalp krizinden ölenler Kategori:Birleşik Krallık'ta LGBT kişiler Kategori:İrlanda'da LGBT kişiler Kategori:Madrid'de ölenler
Francis Bacon (ressam)
1,417
Uluslararası Ölçüm Sisteminin uzunluk birimi metredir ve kısaca "m" ile gösterilir. Günümüzde "1 metre", ışığın boşlukta 1/299.792.458 saniyede aldığı yol olarak tanımlanmıştır. Bu çağdaş tanım günümüzde dünyanın çeşitli laboratuvarlarında yapılabilen hassas ölçümlerin birbirleriyle karşılaştırılabilmesi amacıyla kabul edilmiştir. == Standart birimler == adı | Kısaltma | Büyüklük ---|---|--- yotta (yotta) | Ym | 1 000 000 000 000 000 000 000 000 m zetta (zetta) | Zm | 1 000 000 000 000 000 000 000 m eksa (exa) | Em | 1 000 000 000 000 000 000 m peta (peta) | Pm | 1 000 000 000 000 000 m tera (tera) | Tm | 1 000 000 000 000 m giga (giga) | Gm | 1 000 000 000 m mega (mega) | Mm | 1 000 000 m kilo (kilo) | km | 1 000 m hekto (hecto) | hm | 100 m deka (deca) | Dam | 10 m metre (meter) | m | 1 m desi (deci) | dm | 1/10 m santi (centi) | cm | 1/100 m mili (milli) | mm | 1/1 000 m mikro (micro) | μm | 1/1 000 000 m nano (nano) | nm | 1/1 000 000 000 m piko (pico) | pm | 1/1 000 000 000 000 m femto (femto) | fm | 1/1 000 000 000 000 000 m atto (atto) | am | 1/1 000 000 000 000 000 000 m zepto (zepto) | zm | 1/1 000 000 000 000 000 000 000 m yokto (yocto) | ym | 1/1 000 000 000 000 000 000 000 000 m == Diğer birimler == Gerek bir metrenin çeşitli uzaklık ve büyüklükleri ölçmekte çok büyük ya da çok küçük gelmesi, gerekse tarihsel ve geleneksel nedenlerle kullanılan birçok başka uzunluk birimi de vardır. Bu birimlerin bazıları ve metre olarak karşılıkları aşağıda verilmiştir. === Kimya ve atom fiziğinde kullanılan birimler === (Parantez içinde birimlerin sıkça kullanılan kısaltmaları verilmiştir) | 1 mikron (μ) | = 1 μm | = 1/1 000 000 m ---|---|--- 1 Ångström (Å) | = 0.1 nm | = 1/ 10 000 000 000 m = 1 × 10−10 m 1 fermi (fm) | = 1 fm | = 1/ 1 000 000 000 000 000 m === Gökbilim ve gökfiziğinde kullanılan birimler === (Parantez içinde birimlerin sıkça kullanılan kısaltmaları verilmiştir)br /> 1 astronomik birim (AU) | = 1.495 978 706 60(20) × 1011 m ---|--- 1 ışıkyılı (ly) | = 9.460 730 473 × 1015 m 1 parsek (pc) | = 3.085 677 580 7(4) × 1016 m 1 Hubble uzunluğu | = ~1.2 × 1026 m === Osmanlı dönemi birimleri === 1 merhale | = 45.480 m | ---|---|--- 1 fersah | = 5.685 m | = 5685 m 1 eski mir | = 1.895 m | 1 berid | = 22.740 m | 1 kulaç | = 1,82 m | 1 arşın | = 0,68 m | = 68 cm 1 endaze | = 0,65 m | = 65 cm 1 urup | = 85/1000 m | = 8,5 cm 1 hat | = 268/100.000 m | = 0,268 cm 1 zirai| = 0,758 metre| = 75,8 cm === Birleşik Krallık ve Amerika Birleşik Devletleri'nde kullanılan birimler === (Parantez içinde birimlerin İngilizce isimleri ve sıkça kullanılan kısaltmaları verilmiştir) 1 parmak (inch; in) | = 0,025 4 m | = 2.54 cm ---|---|--- 1 ayak (foot; ft) | = 12 in | = 30.48 cm 1 yarda (yard; yd) | = 3 ft | = 0.9144 m 1 mil (mile; mi) | = 1 760 yd | = 1 609.344 m 1 deniz mili (nautical mile; nm) | = 1 852 m | === Basım işlerinde kullanılan birimler === (TeX programının ölçüleri esas alınmıştır. Parantez içinde birimlerin İngilizce isimleri ve kısaltmaları verilmiştir) 1 punto (point; pt) | = 1/72,27 in | = 0,035 cm ---|---|--- 1 pika (pica; pc) | = 12 pt | = 0,42 cm == Diğer kullanılan temel birimler == * 1 m³ (metreküp) = 1000 l (litre) * 1 ha (hektar) = 10000 m² (metrekare) * 1 da (dekar) = 1000 m² (metrekare) * 1 km² (kilometrekare) = 100 ha (hektar) == Dış bağlantılar == * Birim çevirme sayfası (İngilizce) * A Dictionary of Units of Measurement
Uzunluk birimi
1,419
== Olaylar == * 558 - Ayasofya'nın kubbesi çöktü. I. Justinianus, kubbenin onarılma emrini verdi. * 1429 - Jeanne d'Arc İngilizler’den Orléans’ı alır; bu, Yüz Yıl Savaşları’nın seyrinde bir dönüş işaretidir. * 1682 - Deli Petro, Rus Çarı oldu. * 1824 - İşitme duyusunu yitiren Beethoven, Viyana'da 9. senfoniyi ilk kez sundu. * 1830 - Osmanlı-Amerikan Ticaret ve Dostluk Antlaşması imzalandı. * 1832 - Yunanistan Krallığı kuruldu. * 1867 - Alfred Nobel, dinamitin patentini aldı. * 1901 - Sankt-Peterburg'da işçiler ile Çarlık Polisi ve askeri birlikleri arasında çatışma başladı. Bu olay Obukhov Savunması olarak anılmaktadır. * 1915 - İngiliz transatlantiği Lusitania, I. Dünya Savaşı sürerken Atlas Okyanusu'nda bir Alman denizaltısı tarafından batırıldı. 20 dakikada batan gemideki, 1959 yolcudan 1198'i öldü. Bu olay, ABD'yi Almanya aleyhine çevirdi. * 1921 - Türkiye Muallimler ve Muallim Cemiyetleri Birliği kuruldu. * 1924 - İstanbul'da Cumhuriyet gazetesi yayımlanmaya başladı. küçükresim|7 Mayıs 1945 tarihli Montreal Daily Star gazetesinde "Germany Quit" (Almanya teslim oldu) manşeti * 1925 - Hüseyin Cahit Yalçın, Ankara İstiklal Mahkemesince Çorum'da müebbet sürgüne mahkûm edildi. * 1945 - II. Dünya Savaşı: Alman General Alfred Jodl, Reims’de Almanya'nın Müttefik Devletler'e kayıtsız teslim olma şartlarını imzaladı. Belge ertesi gün yürürlüğe girdi. * 1954 - Vietnam'da, Viet Minh kuvvetleri, Dien Bien Phu'da Fransızları yenilgiye uğrattı. * 1958 - Ulus gazetesi yazarı Şinasi Nahit Berker, 8 ay yatmak üzere cezaevine girdi. * 1973 - Muş Milletvekili Nermin Çiftçi, ilk kadın Meclis Başkanvekili seçildi. * 1978 - Çevreciler, İskoçya'da bir nükleer santral inşaat alanını işgal ettiler. * 1979 - İran'ın yeni lideri Humeyni, evlenme yaşını kızlarda 13'e, erkeklerde ise 15'e indirdi. * 1981 - 1980 yılında müteahhit Nuri Yapıcı'yı ve MHP İzmir il sekreteri eczacı Turan İbrahim'i öldüren sol görüşlü militanlar Seyit Konuk, İbrahim Ethem Coşkun ve Necati Vardar, ölüm cezasına çarptırıldı. * 1983 - İstanbul Laleli'deki Washington Oteli'nin çay ocağında, tüpgaz patlaması sonucu yangın çıktı. Çoğu, Yunan ve Avustralyalı 37 kişi öldü. * 1988 - Abdi İpekçi cinayeti ile Papa Suikastında adı geçen Oral Çelik, Fransa'da yakalandı. * 1990 - İlk özel televizyon kanalı olan Magic Box şirketinin Star 1 televizyonu, test yayına başladı. * 1995 - Fransa'da sağın adayı Jacques Chirac, Cumhurbaşkanı seçildi. * 1997 - İstanbul'da Yenikapı Mevlevihanesi yandı. * 1998 - Apple, IMac'i piyasaya sundu. * 1998 - Mercedes- Benz, 40 milyar dolara Chrysler'ı satın aldı ve DaimlerChrysler ortaya çıktı. == Doğumlar == * 165 - Julia Maesa, Roma eyaleti Suriye'deki Emesa kentinin (günümüzde Humus) baş tanrısı ve güneş tanrısı Heliogabalus'un rahibi Julius Bassianus'un kızı ve Roma İmparatoru Elagabalus'un büyük annesi (ö. 224) * 1553 - Albrecht Friedrich, 1568'den ölümüne kadar Prusya Dükü (ö. 1618) * 1711 - David Hume, İskoç filozof, ekonomist ve tarihçi (ö. 1776) * 1745 - Carl Stamitz, Alman besteci (ö. 1801) * 1748 - Olympe de Gouges, Fransız feminist yazar (ö. 1793) * 1833 - Johannes Brahms, Alman besteci (ö. 1897) * 1840 - Pyotr İlyiç Çaykovski, Rus müzisyen (ö. 1893) * 1861 - Rabindranath Tagore, Hint yazar ve Nobel Edebiyat Ödülü sahibi (ö. 1941) * 1892 - Josip Broz Tito, Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti Devlet Başkanı ve Mareşal (ö. 1980) * 1901 - Gary Cooper, Amerikalı sinema oyuncusu ve En İyi Erkek Oyuncu Akademi Ödülü sahibi (ö. 1961) * 1911 - Rıfat Ilgaz, Türk yazar (Hababam Sınıfı eserinin yazarı) (ö. 1993) * 1919 - Eva Perón, Arjantinli siyasetçi ve Arjantin Devlet Başkanı Juan Domingo Perón'un eşi (ö. 1952) * 1923 - Abdurrahman Palay, Türk tiyatro ve sinema oyuncusu, seslendirme sanatçısı, yönetmen ve senarist (ö. 2002) * 1923 - Anne Baxter, Amerikalı aktris ve En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu Akademi Ödülü sahibi (ö. 1985) * 1927 - Ruth Prawer Jhabvala, Alman senarist ve roman yazarı (ö. 2013) * 1939 - Sidney Altman, Kanadalı-Amerikalı biyokimyacı ve Nobel Kimya Ödülü sahibi (ö. 2022) * 1939 - Ruggero Deodato, İtalyan film yönetmeni, senarist ve aktör (ö. 2022) * 1939 - Ruud Lubbers, Hollandalı siyasetçi (ö. 2018) * 1943 - Peter Carey, 2001 Man Booker Ödülü'nü kazanan Avustralyalı yazar * 1946 - Michael Rosen, İngiliz çocuk romancısı, şair ve 140 kitabın yazarı * 1951 - Sevim Çizer, Türk seramik sanatçısı * 1953 - Müslüm Gürses, Türk şarkıcı ve oyuncu (ö. 2013) * 1956 - Jan Peter Balkenende, Hollandalı politikacı * 1956 - Parla Şenol, Türk sinema ve tiyatro sanatçısı * 1965 - Owen Hart, Kanadalı profesyonel Amerikan güreşçisi (ö. 1999) * 1965 - Norman Whiteside, Kuzey İrlandalı eski futbolcu * 1966 - Jes Høgh, Danimarkalı futbolcu * 1967 - Martin Bryant, Avustralyalı katil * 1968 - Traci Lords, Amerikalı oyuncu, yapımcı, porno yıldızı, yazar, yönetmen ve müzisyen * 1971 - Cemil Demirbakan, Türk müzisyen ve Yüksek Sadakat grubunun eski solisti * 1971 - Thomas Piketty, Fransız ekonomist * 1972 - Peter Dubovský, Slovak eski futbolcu (ö. 2000) * 1973 - Paolo Savoldelli, İtalyan eski yol bisikleti yarışçısı * 1974 - Ian Pearce, İngiliz eski millî futbolcu * 1974 - Dave Steele, Amerikalı yarışçı (ö. 2017) * 1976 - Berke Hatipoğlu, Türk müzisyen, besteci, söz yazarı ve mimar (Redd grubunun gitaristi) * 1976 - Dave van den Bergh, Hollandalı futbolcu * 1976 - Ayelet Şaked, İsrailli bilgisayar mühendisi, siyasetçi ve bakan * 1977 - Marko Miliç, Sloven basketbolcu * 1978 - Shawn Marion, Amerikalı basketbolcu * 1981 - Musa el-Ömer, Suriyeli gazeteci * 1984 - Kevin Steen, Kanadalı profesyonel güreşçi * 1987 - Jeremy Menez, Fransız futbolcu * 1995 - Seko Fofana, Fransız futbolcu * 1998 - MrBeast, Amerikalı YouTuber, iş insanı ve hayırsever * 1999 - Simay Barlas, Türk oyuncu == Ölümler == * 833 - İbn-i Hişam, Arap tarihçi, dil ve neseb bilgini * 973 - I. Otto, Kutsal Roma imparatoru (d. 912) * 1014 - III. Bagrat, Bagrationi hanedanınından Gürcü kral (d. 960) * 1166 - I. Guglielmo, Sicilya kralı (d. 1120) * 1539 - Guru Nanak Dev, Sihlerin ilk gurusu (d. 1469) * 1617 - David Fabricius, Friz Amatör astronom, kartograf ve teolog (d. 1564) * 1682 - III. Fyodor Rusya Çarı (d. 1661) * 1718 - Mary, II ve VII. James’in (1633-1701) ikinci eşi olarak İngiltere, İskoçya ve İrlanda kraliçesi (d. 1658) * 1800 - Niccolo Piccinni, İtalyan besteci (d. 1728) * 1804 - Cezzar Ahmed Paşa, Osmanlı Beylerbeyi (d. 1708) * 1825 - Antonio Salieri, İtalyan besteci (d. 1750) * 1840 - Caspar David Friedrich, Alman ressam (d. 1774) * 1851 - Johann Benckiser, Alman iş insanı (d. 1782) * 1899 - Esma Sultan, Abdülaziz'in kızı (d. 1873) * 1925 - William Lever, İngiliz sanayici, hayırsever ve politikacı (d. 1851) * 1940 - Louis Allyn, Amerikalı kimyager (d. 1874) * 1940 - George Lansbury, İngiliz İşçi Partisi lideri (1931-1935) (d. 1859) * 1941 - James George Frazer, İskoç insan bilimci, yazar ve halk bilimci (d. 1854) * 1943 - Ali Fethi Okyar, Türk asker ve siyaset adamı (d. 1880) * 1951 - Warner Baxter, Amerikalı oyuncu (d. 1889) * 1975 - Johannes Krüger, Alman mimar (d. 1890) * 1978 - Mort Weisinger, Amerikalı dergi ve çizgi roman editörü (d. 1915) * 1986 - Gaston Defferre, Fransız siyasetçi (d. 1910) * 1986 - Haldun Taner, Türk yazar (d. 1915) * 1990 - Mustafa Hazım Dağlı, Türk siyasetçi (d. 1906) * 1998 - Allan MacLeod Cormack, Güney Afrika Cumhuriyeti doğumlu Amerikalı fizikçi (d. 1924) * 2000 - Douglas Fairbanks, Jr., Amerikalı aktör (d. 1909) * 2010 - Adele Mara, Amerikalı oyuncu, şarkıcı ve dansçı (d. 1923) * 2011 - Seve Ballesteros, İspanyol golfçü (d. 1957) * 2011 - Willard Boyle, Kanadalı Fizikçi (d. 1924) * 2011 - Gunter Sachs, Alman fotoğrafçı ve yazar (d. 1932) * 2012 - Jules Bocandé, Senegalli eski millî futbolcu ve teknik direktör (d. 1958) * 2012 - Eva Louise Rausing, Amerikalı fizyoterapist ve iş insanı (d. 1964) * 2013 - Ray Harryhausen, Amerikalı özel efekt sanatçısı ve film yapımcısı (d. 1920) * 2013 - Yalçın Kayışçı, Türk ressam ve iş insanı (d. 1932) * 2013 - Teri Moïse, Amerikalı kadın şarkıcı (d. 1970) * 2013 - Peter Rauhofer, Avusturya asıllı Amerikalı DJ, rapçi ve müzisyen (d. 1965) * 2013 - Gül Yalaz, Türk sinema ve dizi oyuncusu (d. 1939) * 2013 - İbrahim Yazıcı, Türk siyasetçi ve Bursaspor Kulübü'nün 13. Başkanı (d. 1948) * 2014 - Anthony Genaro, Amerikalı dizi, sinema ve karakter oyuncusu (d. 1942) * 2014 - Nazım Kıbrısî, Türk mutasavvıf ve Nakşibendi Tarikatı şeyhi (d. 1922) * 2017 - Levon Panos Dabağyan, Ermeni asıllı Türk araştırmacı-yazar (d. 1933) * 2017 - Gulam Rıza Pehlevi, İran'da hüküm süren Pehlevî Hanedanı'nın bir üyesidir. Rıza Şah'ın oğlu ve Muhammed Rıza Şah'ın kardeşidir (d. 1923) * 2017 - Hugh Thomas, İngiliz tarihçi ve akademisyen (d. 1931) * 2017 - Hubertus Antonius van der Aa, Hollandalı mikolog ve botanikçi (d. 1935) * 2018 - Cevat Ayhan, Türk makine mühendisi ve siyasetçi (d. 1938) * 2018 - Ermanno Olmi, İtalyan yönetmen (d. 1931) * 2018 - Maurane (doğum adı: Claudine Luypaerts), Frankofon Belçikalı şarkıcı ve oyuncu (d. 1960) * 2018 - Salih Mirzabeyoğlu, Kürt asıllı Türk şair ve yazar (İslami Büyük Doğu Akıncıları Cephesi (İBDA/C) örgütü lideri) (d. 1950) * 2018 - Jesús Kumate Rodríguez, Meksikalı hekim ve siyasetçi (d. 1924) * 2019 - Vicente Yap Emano, Filipinli siyasetçi (d. 1943) * 2019 - Te Wharehuia Milroy, Yeni Zelandalı akademisyen ve eğitimci (d. 1937) * 2019 - Adam Svoboda, Çek buz hokeyi oyuncusu ve antrenör (d. 1978) * 2019 - Jean Vanier, Kanadalı Katolik düşünür (d. 1928) * 2019 - Michael Wessing, Alman cirit atma sporcusu (d. 1952) * 2020 - Bourbon- Parma Prensesi Diana Margherita, Fransız-İspanyol Kraliyet Ailesi üyesi olan prenses ve aristokrat (d. 1932) * 2020 - Daniel Cauchy, Fransız sinema oyuncusu ve yapımcı (d. 1930) * 2020 - Joyce Davidson, Kanada ve ABD'de TV sunucusu ve yapımcı (d. 1931) * 2020 - İbrahim Gökçek, Türk müzisyen (d. 1980) * 2020 - Daisy Lúcidi, Brezilyalı aktris, dublaj sanatçısı ve siyasetçi (d. 1929) * 2020 - Richard Sala, Amerikalı çizgi roman sanatçısı, yazar ve animatör (d. 1955) * 2021 - Tawny Kitaen, Amerikalı aktris, model, komedyen ve sosyal medya fenomeni (d. 1961) * 2022 - Canan Arıtman, Türk doktor ve siyasetçi (d. 1950) == Tatiller ve özel günler == * Dünya Şifre Günü *0507 07
7 Mayıs
1,383
Kardeş Türküler, 1993 yılında Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri tarafından kurulan ve çağdaş halk müziği türünde eserler üreten müzik grubudur. Koral formda dünya halk şarkıları seslendiren Kardeş Türkülerin repertuvarında Türkçe, Kürtçe, Azerice, Ermenice, Gürcüce, Lazca, Çerkezce, Romeaika Pontusça, Farsça şarkılar bulunur. == Tarihçe == Kardeş Türküler projesi, 1993 yılında Boğaziçi Üniversitesi Folklor Kulübü'nün hazırladığı, Türk, Kürt, Azeri ve Ermeni şarkılarından oluşan bir konser çalışması olarak gündeme geldi. Kulübün yıllık gösterilerinden biri olan bu proje, Ömer Faruk Kurhan'ın önerisiyle "Kardeş Türküler" adını aldı. Projenin katılımcıları çalışmalarına Laz, Gürcü, Çerkez, Çingene, Makedon, Alevi gibi kültürlerin şarkı ve danslarını da ekleyerek devam etti. Kardeş Türküler Projesi'nde icracı olan müzisyen ve dansçılar, 1995'te Boğaziçi Gösteri Sanatları Topluluğu'nun (BGST) kuruluşunda yer aldılar ve faaliyetlerini BGST altında sürdürdüler. Kardeş Türküler dört yıl boyunca verdiği konserlerden icra ettikleri eserlerden bir seçkiyi içeren "Kardeş Türküler" adlı albümü 1997 yılında çıkardı. Anadolu'nun doğusu ve Mezopotamya'dan şarkılara yer veren "Doğu" albümü 1999'da çıktı. Doğu'da Kardeş Türküler'in bir bestesi de yer aldı. Kardeş Türküler, adını ikinci albümü olan Doğu ile duyurdu. Bu albümün ardından 2000 yılında Cemil Topuzlu Harbiye Açıkhava Tiyatrosu'nda verdikleri konser dinleyiciden büyük ilgi gördü ve gelenekselleşti. Albüm, yurtdışında da ilgi gördü. İngiltere'de yayın yapan Radio Not-Wonderful'un listesinde 4. sırada yer aldı. 2000 yılında Fransa'da yayınlanan, araştırmacı Jérôme Cler'in hazırladığı 'Musiques de Turquie' adlı kitabın ekinde, albümden iki şarkıya yer verildi. İngiltere'de yayımlanan Songlines dergisinin Ekim 2000 sayısının eki olan albümde ve Folk Roots müzik dergisinin Ocak-Şubat 2001 sayısındaki karma albümde Doğu albümünden bir şarkı yayımlandı. Kardeş Türküler kadrosu Şivan Perwer'in 'Roj û Heyv' (2000) adlı albümünün müzik yönetmenliğini ve düzenlemelerini üstlendi, 'Vizontele' (2000) ve ‘Vizontele Tuuba (2003)' filmlerinin müziklerini hazırladı. Vizontele film müziği ile 38. Altın Portakal Film Festivali'nde En İyi Film Müziği dalında Altın Portakal kazandı. 2005 yapımı Cennetin Krallığı adlı Hollywood filminin Kürtçe ezgiler ve Arapça ilahiler seslendirdi. Rum ve Çingene şarkılarının da yer aldığı Hemâvaz (2002), Bahar (2005), Çocuk (H)aklı (2011), Yol (2017) albümlerini çıkaran Kardeş Türküler, Türkiye'de ve Avrupa'da çok sayıda festival ve etkinliklere katılmış ve turneler düzenlemiştir. == Kısmi diskografi == * Kardeş Türküler - 1997 - Kalan Müzik * Doğu - 1999 - Kalan Müzik * Vizontele - 2001 - Kalan Müzik * Hemâvâz - 2002 - Kalan Müzik * Vizontele Tuuba - 2004 - Kalan Müzik * Bahar - 2005 - Kalan Müzik * Çocuk (H)aklı - 2011 - Kalan Müzik * Yol - 2017 - Kalan Müzik == Ayrıca bakınız == * Bajar == Konuyla ilgili yayınlar == * Kardeş Türküler (15 Yılın Öyküsü) - ISBN 9756165232 ==Kaynakça== == Dış bağlantılar == * * Kategori:İstanbul kökenli müzik grupları Kategori:Altın Portakal En iyi Müzik Ödülü sahipleri Kategori:Kalan Müzik sanatçıları
Kardeş Türküler
1,422
küçükresim|250px|GNU'nun logosu "Afrika antilobu"|alt= GNU; çekirdeği, sistem araçlarını, açıcılarını, kütüphanelerini ve son kullanıcı yazılımlarını içeren, GNU Tasarısı kapsamında geliştirilen bir işletim sistemidir. İsminin açılımı "GNU's Not Unix" (GNU Unix değildir) dir. Bu ismi almasındaki sebep de tasarımının Unix'e benzerken kendisinin özgür yazılım olması ve herhangi bir UNIX kodunu içermemesidir. GNU işletim sistemi planı 1983 Eylül'ünde Richard Stallman tarafından duyurulmuş, 1984 Ocak ayında işleyişe başlamıştır. 2021 itibarıyla GNU hâlâ etkin olarak gelişmektedir. GNU'nun geliştirilmesi GNU Tasarısı tarafından gerçekleştirilmektedir ve bu tasarı altında birçok GNU belgeleri ve yazılımları bulunur. Günümüzde Linux dağıtımı olarak bilinen işletim sistemlerinin neredeyse hepsi aslında GNU İşletim Sistemidir. Resmî çekirdeği GNU Hurd'dür ancak Hurd henüz bitmemiştir zira geliştirilmesi aşamasında bazı lisans sorunları yaşanmış ve yapısal değişikliğe gidilmiştir. Linux'un da devreye girmesiyle birçok GNU kullanıcısı Linux çekirdeğine geçiş yapmış böylece Linux, Hurd'ün yerini doldurmuştur. GNU resmî olarak başka yazılımları da desteklemektedir (Xorg ve TeX gibi). Sistemin başlıca içeriği GNU Compiler Collection (GCC), GNU Binary Utilities (binutils), bash kabuğu, GNU C kütüphanesi (glibc) ve coreutils'den oluşur. Görsellik açısından X.Org'u; belgelendirme yazılımı olarak da TeX yazılımlarını kullanır. Tüm GNU yazılımları hâlen GNU Hurd çekirdeğiyle uyumlu değildir. Linux çekirdeğini kullanan kullanıcılar sistemlerine genel olarak "Linux" demektedir ancak GNU Projesi "Linux" yerine "GNU/Linux" denmesini önerir. Çünkü Linux, bünyeside GNU araçlarını barındırmaktadır. Bu konudaki tartışma uzun süredir devam etmektedir. Birçok GNU yazılımları diğer işletim sistemlerinde de kullanılmıştır (Windows, BSD, Solaris ve Mac OS gibi). GNU Genel kamu lisansı (GPL), GNU Lesser General Public License (LPGL) ve GNU Free Documentation License (GFDL) GNU tarafından yazılmıştır ancak bambaşka birçok diğer konuda da kullanılmaktadır. GNU kamu malı olarak görülmektedir ve başarısının arkasında, herkese olan açıklığı vardır. Her kullanıcı GNU'yu geliştirebilir. küçükresim|250px|GNU/Linux dağıtımı olan Ubuntu'dan bir görüntü == Ayrıca bakınız == * GNU Tasarısı (GNU Projesi) * GNU Özgür Belgeleme Lisansı * Richard Stallman * Free Software Foundation * GNU/Linux * GNU/Hurd == Kaynakça == == Dış bağlantılar == * Resmî Türkçe GNU web sitesi * GNU Projesi'nin felsefesi * GNU Manifestosu'nun Orijinali (1983) Kategori:Mikro çekirdek tabanlı işletim sistemleri Kategori:Mach (çekirdek) Kategori:Akronimler Kategori:Özgür işletim sistemleri Kategori:GNU Projesi Kategori:GNU Projesi yazılımları Kategori:Unix türevleri
GNU
1,398
Kristof Kolomb (31 Ekim 1451 - 20 Mayıs 1506), Atlantik Okyanusuna yaptığı toplam dört seferi tamamlayarak coğrafî keşifleri başlatan ve Amerika'nın kolonizasyonunun yolunu açan Cenevizli kaptan ve kâşiftir. Katolik hükümdarlar tarafından desteklenen keşifleri; Karayipler, Orta Amerika ve Güney Amerika ile Avrupalıların ilk temâsı oldu. Genç yaşta denize açıldı ve kuzeyde Britanya Adaları'na, güneyde ise Gana'ya kadar seyahat etti. Büyük ölçüde kendi kendini eğitmiş birisi olarak, coğrafya, astronomi ve tarih ile ilgili geniş çapta kitaplar okudu. Kazançlı baharat ticaretinden kâr elde etmeyi umarak Doğu Hint Adaları'na batı üzerinden bir yol aramak için plan hazırladı. Portekizli bir soylu kadın olan Filipa Moniz Perestrelo ile evlendi ve birkaç yıl Lizbon'da yaşadı, evlilikleri sırasında büyük oğlu Diego Kolomb dünyaya geldi. Eşinin ölümünün ardından Kastilyalı Beatriz Enríquez de Arana'yı metresi olarak yanına aldı. Bu birliktelikten ise, daha sonra meşru oğlu olarak kabul edeceği, Ferdinand Kolomb doğdu. Birden fazla krallığa yönelik ısrarlı lobi faaliyetinin ardından, Kastilya hükümdarı I. Isabella batıya açılacağı bir yolculuğu finanse olmayı kabul etti. Kolomb, Ağustos 1492'de Kastilya'dan üç gemiyle ayrıldı ve 12 Ekim'de Amerika'ya iniş yaptı (Böylece bugün Kolomb öncesi Amerika olarak adlandırılan dönem sona erdi). Ayak bastığı ilk yer sakinleri tarafından Guanahani olarak adlandırılan, günümüzde yeri tam olarak bilinmeyen, Bahamalar'daki bir adaydı. Daha sonra Küba ve Hispanyola adalarını ziyaret ederek, Haiti'de bir koloni kurdu. 1493'ün başlarında Kastilya'ya geri döndü ve beraberinde bir dizi tutsak yerli getirdi. Yolculuklarının haberi kısa sürede tüm Avrupa'ya yayıldı. Kolomb, 1493'te Küçük Antiller'i, 1498'de Trinidad'ı ve Güney Amerika'nın kuzey kıyılarını ve 1502'de Orta Amerika'nın doğu kıyılarını keşfederek Amerika'ya üç sefer daha yaptı. Karşılaştığı yerli halklara indios ("Hindistanlılar") adını verdi. Ayrıca başta adalar olmak üzere coğrafi bölgelere verdiği isimlerin çoğu günümüzde halen kullanılmaktadır. Amerika'nın tamamen ayrı bir kara parçası olduğunun ne ölçüde farkında olduğu belirsizdir ancak Uzak Doğu'ya ulaştığına dair inancından açıkça hiçbir zaman vazgeçmedi. Kolomb vali olarak görev aldığı süreçte çağdaşları tarafından vahşetle suçlandı ve kısa süre sonra görevden alındı. Kolomb'un Kastilya ve onun Amerika'daki atanmış sömürge yöneticileriyle olan gergin ilişkisi, 1500 yılında tutuklanıp Hispanyola'dan çıkarılmasına ve ardından uzun süren karşılıklı davalara yol açtı. Kolomb'un keşifleri, modern Batı medeniyetinin inşaatına yardımcı olan fetih ve kolonizasyon dönemini başlattı. İlk yolculuğunu takip eden Eski Dünya ile Yeni Dünya arasında başlattığı değişimlerin bütününe, Kolomb takası adı verilir. Kristof Kolomb, ölümünden sonraki yüzyıllarda geniş çapta saygı gördü, ancak bilim adamları, başta Hispanyola'nın yerli halkı olan Tainolar'a karşı yapılan soykırım ve kölelik ile neredeyse yok edilmesi gibi, onun yönetimi altında verilen zararlara ve işlenen suçlara daha fazla dikkat gösterdikçe, kamuoyu algısı son yıllarda oldukça değişti. Günümüzde Batı Yarımküre'deki birçok yer, Kolombiya, Kolumbiya Bölgesi ve Kanada'nın Britanya Kolumbiyası eyaleti de dahil olmak üzere onun adını taşımaktadır. == Hayatı == Kristof Kolomb'un doğduğu yer tam olarak bilinmese de 31 Ekim 1451'den önce Cenova'da doğmuştur. Babası, hem Cenova hem de Savona'da çalışmış olan, aynı zamanda genç Kristof'un da yardımcı olarak çalıştığı bir peynir standına sahip olan, yün dokumacı Domenica Kolomb'du. Annesi ise Korsika'lı varlıklı bir ailede doğmuş olan Susanna Fontanarossa'dır. Bartolomeo, Giovanni Pellegrino ve Giacomo olmak üzere üç erkek ve Bianchinetta adında bir kız kardeşi vardı. sol|küçükresim|Kristof Kolomb'un 1455'te Cenova'daki çocukluğunda yaşadığı evin fotoğrafı 1473'te Kolomb, Cenova'da bulunan Centurione, Di Negro ve Spinola aileleri için iş acentesi olarak çıraklığa başladı.1476 Mayıs'ında Cenova tarafından Kuzey Avrupa'ya değerli yük taşımak için gönderilen silahlı bir konvoyda yer aldı. İngiltere'nin Bristol ve İrlanda'nın Galway kentlerinde demirledi. Aynı zamanda 1477'de İzlanda'da olduğu da düşünülmektedir."Many Columbists, dismissing both these claims as absurd, have doubted that Columbus could ever have gone to Iceland." says Anne Paolucci and Henry Paolucci, Columbus, America, and the world (1992) p. 140. 1477 Sonbaharında bir Portekiz gemisi ile Galway'dan Lizbon'a gittiği, burada kardeşi Bartolomeo'yu bulduğu ve Centurione ailesi adına ticaret yapmaya devam ettikleri bilinmektedir. Ardından Kristof 1477'den 1485'e kadar Lizbon'a yerleşti ve Porto Santo valisinin kızı ve Lombard kökenli bir asilzade olan Filipa Moniz Perestrelo ile evlendi. 1479 veya 1480'de oğlu Diego Columbus dünyaya geldi. 1482 ve 1485 yılları arasında Batı Afrika sahilleri boyunca ticaret yaptı. Gine'de bulunan bir Portekiz ticaret merkezi olan Elmina'ya ulaştı. Bazı kayıtlar Kristof seyahat veya iş için İspanya dışında iken eşi Filipa'nın 1485 yılı civarlarında öldüğünü yazmaktadır (Filipa'nın ölüm tarihi 1478-1485 yılları arasında olduğu düşünülse de hala belirsizdir.). Bunun üzerine Kolomb Portekiz'e geri döndü. Oğlunu ve orada bulunan mal varlığını alarak Portekiz'den ayrıldı ve 1485 yılında İspanya'ya yerleşti. 1487 yılında, 20 yaşında bir yetim olan Beatriz Enriquez de Arana ile tanıştı. Beatriz'in Kolomb ile ilk Cordoba'da karşılaşmış olması muhtemeldir. Bu birliktelikleri sonucu, evlilik dışı olarak 1488 Ağustos'unda Fernando (Ferdinand) Kolomb dünyaya geldi.Wilford, s. 89 The cousin, a peasant woman of twenty, was Beatriz Enríquez de Arana. She and Columbus became lovers, and in August 1488 she gave birth to their son, Ferdinand. Ardından büyük ve meşru oğlu olan Diego'yu Beatriz ile ilgilenmesi için bıraktı ancak Diego görevlerinde ihmalkardı.Taviani, "Beatriz Arana" in The Christopher Columbus Encyclopedia, vol. 1, pp. 24–25. == Dipnotlar ve kaynakça == ;Notlar ;Özel Kategori:1451 doğumlular Kategori:Cenova doğumlular Kategori:1506 yılında ölenler Kategori:15. yüzyıl kâşifleri Kategori:İtalyan denizciler Kategori:İtalyan kâşifler Kategori:Amerika'nın kolonileştirilmesi Kategori:Deniz tarihi Kategori:Coğrafi keşifler Kategori:Orta Amerika kâşifleri Kategori:1490'larda Küba Kategori:15. yüzyılda Karayipler Kategori:İspanya'da defnedilenler Kategori:Kolomb ailesi Kategori:Ceneviz Cumhuriyeti'nde kişiler
Kristof Kolomb
1,433
== Olaylar == * MÖ 753 - Romulus ve Remus, Roma'yı kurdular. * 1821 - Sadrazam Benderli Ali Paşa görevinden ayrıldı ve 30 Nisan'da idam edildi. Benderli Ali Paşa, Padişah emri ile idam edildiği bilinen son Sadrazamdı. * 1920 - Mustafa Kemal Paşa, Meclis'in 23 Nisan 1920 günü açılacağını bildiren bir genelge yayımladı. * 1930 - Columbus, Ohio'daki bir hapishanede çıkan yangında 320 kişi öldü. * 1939 - Hatay, Türk Gümrük Tarifesi'ne dahil oldu. * 1939 - Amerika Birleşik Devletleri'nin Teksas eyaletinde dünyanın en uzun beton anıtsal sütunu olan San Jacinto Anıtı'nın açılışı yapıldı. * 1944 - Fransa'da kadınlar oy kullanma hakkını elde etti. * 1952 - Türkiye ile Yunanistan arasında imzalanan anlaşmayla vize formaliteleri kaldırıldı. * 1956 - Elvis Presley'nin Heartbreak Hotel isimli şarkısı, Billboard dergisinde 1 numaraya ulaşan ilk eseri oldu. * 1957 - Muhsin Ertuğrul, İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatroları'nın başına getirildi. * 1960 - Brasília resmen Brezilya'nın başkenti oldu. Eski başkent Rio de Janeiro'ydu. * 1964 - Rum Patriği Vekili Emilyanos ile Metropolit Canavaris, Türkiye aleyhine faaliyet gösterdikleri gerekçesiyle sınır dışı edildi. * 1964 - Yunanistan, Kıbrıs'taki askeri birliğini, Birleşmiş Milletler Barış Gücü emrine vermeyi kabul etti. * 1967 - Yunanistan'da darbe yapıldı. Yorgo Papadopulos liderliğindeki "Albaylar Cuntası" yönetime el koydu, yedi yıl sürecek olan askeri rejim başladı. * 1968 - Amerika Birleşik Devletleri, Birleşik Krallık ve Rusya, zor durumda kalan astronotları kurtarmak için bir antlaşma imzaladı. * 1970 - Hutt River Vilayeti Prensliği, Avustralya'dan bağımsızlığını ilan etti. * 1975 - Vietnam Savaşı: Güney Vietnam Devlet Başkanı Nguyen Van Thieu, Saygon'u terk etti. * 1979 - İstanbul Boğazı'nda Rumen bandıralı Karpati şilebi ile demir yüklü Kemal Kefeli kosteri çarpıştı. Türk gemisi 17 mürettebatı ile battı, iki denizcinin cesedi bulundu, beş kişi kayboldu. Rumen şilebi kaçarken polis motoru tarafından yakalandı. * 1987 - Sri Lanka'nın başkenti Colombo'da bomba yüklü bir araç infilak etti. 113 kişi öldü. * 1994 - İlk Güneş dışı gezegenler, Polonyalı gökbilimci Alexander Wolszczan tarafından keşfedildi. * 2003 - Irak'taki Saddam Hüseyin iktidarının yıkılmasından sonra Geçici Koalisyon Yönetimi 28 Haziran 2004'e kadar ülkeyi yönetti. * 2004 - İsrail'de Mordehay Vanunu, 18 yıl sonra hapisten çıktı. 20 Kasım 2005'te yasa dışı olarak Filistin topraklarına girdiği ve tahliye koşullarını ihlal ettiği iddiasıyla yeniden tutuklandı. Fas kökenli fizikçi Vanunu, 1986'da İsrail'in gizli nükleer çalışmalarını belge ve fotoğraflarla ifşa etmişti. * 2005 - TBMM Başkanlık Divanı, TBMM 85. Yıl Milli Egemenlik Onur Ödülü'nün Prof. Dr. Gazi Yaşargil'e verilmesini kararlaştırdı. * 2008 - Amerika Birleşik Devletleri Hava Kuvvetleri, "Gece Şahini" olarak da anılan ve radara yakalanmayan uçak F-117 Nighthawk'ları hizmetten çıkardı. * 2011 - Belarus'un başkenti Minsk'te, metro sistemindeki Oktyabrskaya istasyonunda gerçekleştirilen saldırıda 15 kişi yaşamını yitirdi. * 2014 - Amerika Birleşik Devletleri'nin Michigan eyaletine bağlı Flint kenti içme suyu kaynağını Flint Nehri olarak değiştirdi ve suda bulunan yüksek seviyedeki kurşun nedeniyle Flint su krizi başladı. == Doğumlar == * 1488 - Ulrich von Hutten, Alman düşünür ve şair (ö. 1523) * 1652 - Michel Rolle, Fransız matematikçidir (ö. 1719) * 1671 - John Law, İskoç ekonomist ve yazar (ö. 1729) * 1774 - Jean-Baptiste Biot, Fransız fizikçi (ö. 1862) * 1790 - Manuel Blanco Encalada, Şili'nin ilk Devlet Başkanı (ö. 1876) * 1816 - Charlotte Brontë, İngiliz edebiyatçı (Jane Eyre adlı yapıtıyla ünlü) (ö. 1855) * 1828 - Hippolyte Taine, Fransız tarihçi (ö. 1893) * 1837 - Fredrik Bajer, Danimarkalı yazar, öğretmen, pasifist siyasetçi ve Nobel Barış Ödülü sahibi (ö. 1922) * 1838 - John Muir, Etkili bir İskoç-Amerikalı, doğa bilimci, yazar, çevre filozofu, botanikçi, zoolog, buzulbilimci (ö. 1914) * 1864 - Max Weber, Alman toplum bilimci (ö. 1920) * 1882 - Percy Williams Bridgman, Amerikalı fizikçi ve Nobel Fizik Ödülü sahibi (ö. 1961) * 1889 - Paul Karrer, İsviçreli organik kimyacı (ö. 1971) * 1889 - Efrem Zimbalist, Rus keman virtüözü, besteci ve orkestra yönetmeni (ö. 1985) * 1904 - Odilo Globocnik, Avusturyalı bir Nazi ve sonrasında bir SS lideri (ö. 1945) * 1911 - Kemal Satır, Türk hekim ve siyasetçi (CHP'nin eski Genel Sekreterlerinden) (ö. 1991) * 1913 - Sami Ayanoğlu, Türk tiyatro, sinema oyuncusu, yönetmen, senarist ve yapımcı (ö. 1971) * 1913 - Şevket Rado, Türk gazeteci ve yazar (ö. 1988) * 1915 - Anthony Quinn, Amerikalı sinema oyuncusu ve En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Akademi Ödülü sahibi (ö. 2001) * 1919 - Licio Gelli, İtalyan finansçı, mason ve suç örgütü lideri (ö. 2015) * 1922 - Nazım Kıbrısî, Türk mutasavvıf ve Nakşibendi Tarikatı şeyhi (ö. 2014) * 1923 - Bahaeddin Ögel, Türk tarih profesörü (ö. 1989) * 1926 - II. Elizabeth, İngiliz Milletler Topluluğu Başkanı ve İngiltere Kraliçesi (ö. 2022) * 1928 - Andrew Walls, Britanyalı misyolog (ö. 2021) * 1930 - Silvana Mangano, İtalyan kadın film oyuncusu ve manken (ö. 1989) * 1930 - Jack Taylor, İngiliz futbol hakemi (ö. 2012) * 1932 - Elaine May, Amerikalı komedyen, film yönetmeni, senarist, oyun yazarı ve oyuncu * 1932 - Angela Mortimer, İngiliz tenisçi * 1935 - Charles Grodin, Amerikalı aktör, komedyen, yazar ve eski televizyon sunucusu (ö. 2021) * 1941 - Ryan O'Neal, Amerikalı sinema oyuncusu * 1943 - Philippe Séguin, Fransız siyasetçi (ö. 2010) * 1947 - Barbara Park, Amerikalı yazar (ö. 2013) * 1947 - Iggy Pop, Amerikalı müzisyen, şarkıcı, söz yazarı, baterist ve aktör * 1949 - Patti LuPone, Amerikalı oyuncu ve şarkıcı * 1951 - Tony Danza, Amerikalı sinema oyuncusu * 1952 - Cheryl Gillan, Britanyalı siyasetçi (ö. 2021) * 1954 - James Morrison, Amerikalı oyuncu * 1955 - Murathan Mungan, Türk oyun yazarı ve şair * 1955 - Kris Kelmi, Sovyet-Rus müzisyen ve besteci (ö. 2019) * 1957 - Hervé Le Tellier, Fransız yazar * 1958 - Andie MacDowell, Amerikalı oyuncudur * 1959 - Robert Smith, İngiliz gitarist ve vokalisttir * 1959 - Ayşe Sucu, Türk gazeteci ve yazar * 1961 - Ulvi Arı, Türk pantomim (mim) sanatçısı, oyuncu ve yazar * 1963 - Behzat Uygur, Türk tiyatro, dizi ve sinema oyuncusu * 1969 - Toby Stephens, İngiliz tiyatro, sinema ve televizyon oyuncusu * 1971 - Nebil Sayın, Türk oyuncu * 1979 - James McAvoy, İskoç aktör * 1979 - Tobias Linderoth, İsveçli futbolcu * 1983 - Marco Donadel, İtalyan futbolcu * 1988 - Robert Patrick "Robbie" Amell, Kanadalı aktör * 1989 - Nikki Cross, İskoç profesyonel güreşçi * 1990 - Tunay Torun, Alman-Türk futbolcu * 1992 - Botond Baráth, Macar futbolcu * 1992 - Deng Linlin, Çinli jimnastikçi * 1992 - Francisco Román Alarcón Suárez ya da kısaca Isco, İspanyol millî futbolcu * 1994 - Erten Ersu, Türk futbolcu == Ölümler == * MÖ 43 - Aulus Hirtius, Jül Sezar'ın hemen ardından Roma konsülü (MÖ 90) * 599 - Antakyalı I. Anastasius, Antakya Patriği * 866 - Bardas, Bizans soylusu ve yüksek dereceli bakan * 1109 - Canterbury'li Anselmus, Tanrı'nın varlığına ilişkin ontolojik kanıtıyla tanınan Benedikten keşişi, filozof ve ilahiyatçı (d. 1033) * 1142 - Pierre Abélard, Fransız yazar ve filozof (d. 1079) * 1509 - VII. Henry, İngiltere Kralı (d. 1457) * 1574 - I. Cosimo, Medici Hanedanının Floransa Dükalığın II. Dükü ve Toskana Büyük Dükalığının ise I. Büyük Dükü (d. 1519) * 1591 - Sen no Rikyū, bir Japon çay ustası (d. 1522) * 1699 - Jean Racine, Fransız şair ve oyun yazarı (d. 1639) * 1736 - Savoy Prensi Eugen, Avusturyalı general (d. 1663) * 1793 - John Michell, İngiliz doğa filozofu ve papaz (d. 1724) * 1825 - Johann Friedrich Pfaff, Alman matematikçi (d. 1765) * 1866 - Jane Welsh Carlyle, İskoç yazar (d. 1801) * 1910 - Mark Twain, Amerikalı roman ve mizah yazarı (d. 1835) * 1918 - Manfred von Richthofen (Kızıl Baron), Alman pilot (d. 1892) * 1938 - Muhammed İkbal, Pakistanlı şair (d. 1877) * 1945 - Walter Model, Alman mareşal (d. 1891) * 1946 - John Maynard Keynes, İngiliz ekonomist (d. 1883) * 1952 - Stafford Cripps, İngiliz İşçi Partisi politikacısı, avukatı ve diplomatı (d. 1889) * 1965 - Edward Victor Appleton, İngiliz fizikçi ve Nobel Fizik Ödülü sahibi (d. 1892) * 1966 - Josef Dietrich, Alman Waffen-SS generali (d. 1892) * 1971 - François Duvalier, Haiti Devlet Başkanı (d. 1907) * 1973 - Kemal Tahir, Türk yazar (d. 1910) * 1980 - Aleksandr Oparin, Sovyet biyokimyacı (d. 1894) * 1980 - Sohrab Sepehri, İranlı modern şair ve ressam (d. 1928) * 1985 - Tancredo de Almeida Neves, Brezilyalı siyasetçi (d. 1910) * 1996 - Cahar Dudayev, Çeçen komutan (d. 1944) * 1998 - Jean-François Lyotard, Fransız filozof (d. 1924) * 2003 - Nina Simone, Amerikalı şarkıcı, piyanist ve insan hakları savunucusu (d. 1933) * 2006 - Telê Santana, Brezilyalı futbolcu ve teknik direktör (d. 1931) * 2010 - Juan Antonio Samaranch, İspanyol spor adamı (d. 1920) * 2011 - Harold Garfinkel, Amerikalı sosyolog ve filozof (d. 1917) * 2011 - Sofía Silva Inserri, Venezuelalı manken (d. 1929) * 2013 - Chrissy Amphlett, Avustralyalı şarkıcı (d. 1959) * 2015 - John Moshoeu, Güney Afrikalı futbolcu (d. 1965) * 2016 - Prince, Amerikalı müzisyen (d. 1958) * 2017 - Enrico Medioli, İtalyan senarist (d. 1925) * 2018 - Verne Troyer, Amerikalı oyuncu, komedyen ve dublör sanatçısı (d. 1969) * 2019 - Hannelore Elsner, Alman oyuncu ve moda tasarımcısı (d. 1942) * 2019 - Steven Golin, Amerikalı film ve televizyon yapımcısı (d. 1955) * 2019 - Ken Kercheval, Amerikalı oyuncu (d. 1935) * 2020 - Abdürrahim El-Keib, Libyalı politikacı (d. 1950) * 2020 - Donald Kennedy, Amerikalı bilim insanı, gazeteci, bürokrat ve akademisyen (d. 1931) * 2020 - Teruyuki Okazaki, Japon karateci (d. 1931) * 2020 - Jacques Pellen, Fransız caz gitaristi (d. 1957) * 2020 - Laisenia Qarase, Fijili siyasetçi (d. 1941) * 2020 - Florian Schneider-Esleben, Alman elektronik dans müziği sanatçısı ve pop şarkıcısı (d. 1947) * 2021 - Mercedes Colás de Meroño, Arjantinli isnan hakları aktivisti (d. 1925) * 2021 - Myriam Colombi, Fransız tiyatro, sinema ve dizi oyuncusu (d. 1940) * 2021 - Thomas Fritsch, Almana aktör ve seslendirme sanatçısı (d. 1944) * 2021 - Marian Kosiński, Polonyalı profesyonel futbolcu ve teknik direktör (d. 1945) * 2021 - Lea Dali Lion, Eston şarkıcı, müzisyen ve söz yazarı (d. 1974) * 2021 - Joe Long, Amerikalı müzisyen (d. 1932) * 2021 - Annie Steiner, Cezayirli kadın aktivist (d. 1928) * 2022 - Renate Holm, Alman-Avusturyalı aktris ve opera sanatçısı (d. 1931) * 2022 - Aydın İlter, Türk asker (d. 1930) * 2022 - Mwai Kibaki, Kenya Cumhuriyeti'nin üçüncü devlet başkanı (d. 1931) * 2022 - Jacques Perrin, Fransız aktör, film yapımcısı ve yönetmeni (d. 1941) * 2022 - Cynthia Plaster Caster, Amerikalı heykeltıraş (d. 1947) * 2023 - Trilochan Kanungo, Hint siyasetçi (d. 1940) == Tatiller ve özel günler == * Bahailik - Rıdvan festivalinin ilk günü * Fırtına : Sitte-i Sevr'in Başlangıcı *0421 21
21 Nisan
1,441
Dans (Fransızca: DanseTDK Fransızcadan Türkçeye geçmiştir.) ya da Raks (Arapça: رقص), tüm vücudun bir müzik ritmi eşliğinde estetikle birlikte çalıştırılabildiği bir gelenek, sanat, bir tedavi şekli veya sadece bir ifade şekli olabilir. Dünya dans günü 29 nisandır.Dünya Dans Günü == Dans türleri == 400px|küçükresim|sağ|Modern Dans * Solo dans * Partner dansı * Rock * Broadway * Bale * Ça-ça * Disko * Foxtrot * Salsa * Breakdance * Türk halk oyunları * Hip hop dansı * Jazz * Jive * Halk dansı * Erotik dans * Direk dansı * Kucak dansı * Sokak dansı * Kalipso * Lirik * Mambo * Modern Dans * Postmodern dans * Pasodoble * Pop * Punk * Rumba * Salsa * Samba * Swing * Tango * Vals * Zeybek * Zumba * Tap dansı * Oryantal dans * Sirtaki * Roman == Kaynakça == ==Ayrıca bakınız== * Ulusal danslar listesi * Dans çılgınlığı * Koreografi * Müzikalite * Dansöz Kategori:Eğlence meslekleri Kategori:Tiyatro meslekleri Kategori:Fransızcadan Türkçeye geçen sözcükler Kategori:Gösteri sanatları
Dans
1,410
Alevilik, Ali ve On İki İmam'ın öğretilerini öğretmiş olduğu varsayılan Hacı Bektaş-ı Veli'nin mistik Alevi İslami öğretilerini takip eden yerel bir İslami gelenektir. Alevi öğretileri dede adı verilen din adamları tarafından aktarılır. İslam'ın altı iman esası kabul edilir, ancak yorumlamada diğer mezheplerle farklılıklar bulundurur. Alevi öğretileri, yerel bir Türk dünya görüşüyle harmanlandı ve İslam'ın heterodoks bir yorumuna yol açtı. == Alevilerin dinî itikadı == === Temel inanç === Alevilik, Hâkk-Muhammed-Ali üçlemesiyle Ehl-i Beyt ve On İki İmamları önemseyen Câferiyye Şiiliği ile ortak noktalara sahip olan bir yoldur. Alevilikte varlık birliği önemli yer tutmaktadır. ;Dört kapı kırk makam inancı Dört Kapı Kırk Makam şeklindeki kâmil insan olma ilkelerini Hacı Bektaş-ı Velî’nin tespit ettiğine inanılır. Hacı Bektaş, "Kul Tanrı’ya kırk makâmda erer, ulaşır, dost olur" demiştir. Aleviler kendi içlerinde bir çeşit hiyerarşi oluşturmuştur. Örneğin yol’a gönül vermiş olana tâlip denir. Kişi, yolun kurallarını yerine getirip bilgi düzeyini arttırdıkça yükselir. Alevilikte yol denen deyimin temelini Dört Kapı Kırk Makam anlayışı oluşturmaktadır. Dört Kapı ve Mertebeleri şunlardır: * Şeriat (Bel Kapısı / Mü’minlik Mertebesi) * Tarikat Kapısı (Yol Kapısı / Zâhidlik Mertebesi) * Marifet Kapısı (İl Kapısı / Âriflik Mertebesi) * Hakikat Kapısı (Gök Aman – Yer Ana / Mûhiplik Mertebesi) Her kapının on makâmı vardır. Şeriat Kapısı’nın makamları: # İman etmek, # İlim öğrenmek, # İbadet etmek, # Haramdan uzaklaşmak, # Ailesine faydalı olmak, # Çevreye zarar vermemek, # Peygamberin emirlerine uymak, # Şefkâtli olmak, # Fiziki ve mânevi yönden temiz olmak, # Kötü işlerden sakınmak. Tarikat Kapısı’nın makamları: # Tövbe etmek, # Mürşidin öğütlerine uymak, # Temiz giyinmek, # İyilik yolunda savaşmak, # Hizmet etmeyi sevmek, # Haksızlıktan korkmak, # Ümitsizliğe düşmemek, # İbret almak, # Nimet dağıtmak, # Özünü fakir görmek Marifet Kapısı’nın makamları: # Edepli olmak, # Bencillik, öç alma isteği ve garezden uzak olmak, # Dayanma, # Sabır ve yetinme, # Utanma, # Cömertlik, # İlim, # Hoşgörü, # Özünü bilmek, # Anlayışlık Hakikat Kapısı’nın makamları: # Alçakgönüllü olmak, # Kimsenin ayıbını görmemek, # Yapabileceğin hiçbir iyiliği esirgememek, # Tanrı’ın her yarattığını sevmek, # Tüm insanları bir görmek, # Birliğe yönelmek ve yöneltmek, # Gerçeği gizlememek, # Anlamı bilmek, # Tanrısal sırrı öğrenmek, # Tanrısal varlığa ulaşmak. === Dinî törenler ve günler === Aleviler, Muhammed’in son peygamber olduğuna, Ali bin Ebu Talib'in ise veliliğine (ya da imamlığına) inanırlar. Aleviler, ibadetlerini cemevinde yaparlar. Günlük ibadetleri Sabah, Akşam ve Gece Gülbeng'idir.İmam Cafer-i Sadık Buyruğu - Can Yayınları, s. 297 Kadir Gecesi’yle bağlantılı olarak üç gün ve Muharrem ayında ise on iki gün oruç tutarlar. Muharrem’den sonra da üç gün Hızır Orucu tutarlar. Muharrem orucundan evvel üç gün Masum-u Paklar orucunu tutarlar. == Nüfus dağılımı == Üçte biri İstanbul bölgesinde yaşayan Alevilerin daha sonra en yoğun olarak bulundukları yöreler arasında Ankara, Adana, Balıkesir, Eskişehir, Bursa, Antalya, Aydın ve Damal, Ardahan şehirleriyle, İç ve Doğu Anadolu'da yer alan Erzincan, Sivas, Tunceli, Tokat ve Kahramanmaraş’ın ilçelerinde gelmektedir. Türkiye’de en çok Alevi köyü ise 57'si karışık olmak üzere toplam yaklaşık 548 adet köy olup Sivas ilinde yer almaktadır. Bunların ardından sırasıyla,Tunceli, Erzincan, Tokat, Çorum, Kahramanmaraş,Malatya, Amasya, Hatay, Yozgat, Adıyaman, Bingöl, Erzurum, Balıkesir, Kars, Manisa, Aydın, Adana, Mersin, Muğla ve Ordu illeri gelmektedir. Anadolu dışında ise Rumeli, Balkanlar ve Arnavutluk'ta yaşayan Bektaşiler'in yanı sıra, Batı İran, Luristan ve Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nde ise Yâresânîlik (Ehl-i Hak), Kakai ve Ali İlâhîlikElahi, Bahram (1987). The path of perfection, the spiritual teachings of Master Nur Ali Elahi. ISBN 0-7126-0200-3. gibi isimlerle anılan ve kendilerini "Alevi-Kürtler" veya Alevi-Zazalar olarak tanımlayan gruplar da bulunmaktadır. Bugün İran'ın doğusunda Horasan'da da küçük bir Alevi topluluğu vardır. Aleviler daha ziyâde dağlık olan merkezî otoritenin baskısının ulaşamadığı bölgelerde yaşamlarını sürdürmektelerdir. Bir kaynağa göre 2022 Yılında Türkiye'de 25-30 milyon arası alevi bulunduğu iddia edilmektedir. == Dünyada Alevi hakları == Türkiye Cumhuriyeti, cemevlerine ibadethane statüsü verilmesine, Alevi dedelerinin devlet memuru olabilmesine ve Alevilere özel kamu fonu aktarılmasına olanak sağlamamaktadır. Devlet, Aleviliğin "ne tam olarak bir din ne de İslam’ın bir dalı olarak" görülemeyeceği, "Sufi tarikatı olarak" ele alınması gerektiğini, Diyanet'in İslam’ın "Sufi yorumuna" hizmet vermediğini ve cemevlerinin cami, mescid, kilise ve sinagogların aksine ibadethane (mabed) kategorisine girmediğini savunmaktadır. Cemevleri aldıkları bağışlar ile ayakta durmaktadır.AİHM’den Aleviler için tarihi karar DW.com. En son 23 Temmuz 2016 tarihinde erişildi. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), 2016 yılında karara bağladığı davada Türkiye’de devletin Alevileri resmen tanımaması ve hukuksal statü sağlamamasıyla Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin din ve vicdan özgürlükleriyle ilgili 9’uncu maddesinin ihlal ettiği sonucuna vardı ve Alevilerin hiçbir kamusal hizmetten faydalanamamalarını dinî ayrımcılık olarak tanımladı. Bugüne kadar AİHM'in kimliklerde din hanesi, cemevlerinin ibadet yeri statüsü, vicdani ret hakkının tanınması ve zorunlu din kültürü ahlak bilgisi derslerine ilişkin kararlarının hiçbiri Türk devleti tarafından uygulanmadı."AİHM'in Alevilerle İlgili Kararı Ne Diyor, Ne Demiyor?" Bianet. En son 23 Temmuz 2016 tarihinde erişildi. ABD Dışişleri Bakanlığı'nın açıkladığı Uluslararası Din Özgürlüğü Komisyonu’nun 2015 yılı raporunda cemevlerinin ibadethane olarak kabul edilmemesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararına rağmen Alevi öğrencilerin zorunlu din derslerinden muaf olma hakkının reddedilmesi ve Alevilere yönelik diğer ayrımcı uygulamalara yer verildi."ABD Dini Özgürlükler Raporu'nda Alevilere Ayrımcılık Öne Çıktı" Bianet. En son 29 Ağustos 2016 tarihinde erişildi. İsviçre’nin Basel kantonunda Alevi derneklerinin başvurusu üzerine yerel parlamento 2012 yılında Aleviliği ayrı bir inanç olarak kabul etti. == Kaynakça == == Dış bağlantılar == * Alevi takvimi (Alevi inanç ve anma günleri)
Alevilik
1,047
Bilim veya ilim, nedensellik, merak ve amaç besleyen, olguları ve iddiaları deney, gözlem ve düşünce aracılığıyla sistematik bir şekilde inceleyen entelektüel ve pratik disiplinler bütünüdür. Bir parantez açmak gerekirse bu tanımın "ilim" için geçerli olmadığının altını çizmek gerekir. Zira bilim somut, dünyevî ve evrensel olayları kendine konu edinmişken ilim manevî olaylarla da ilgilenebilir fakat somut kanıt sunmaz. Bilimi sınıflandıran bilim felsefecileri bilimi formal, sosyal ve fennî bilimler olmak üzere üçe ayırır. Bilimin diğer tüm disiplinlerden en farklı karakteristiği, savunmalarını somut kanıtlarla sunmasıdır. Ve bu da bilimi en güvenilir disiplin olarak günümüze kadar birçok alt dala bölmüş, insanların daha iyi yaşam koşullarına kavuşmasına, bilinmeyen olguları bulmamıza ve yeni şeyler öğrenmemize önayak olmuştur. Tüm bilim dalları evrenin bir bölümünü kendine konu olarak seçer, deneysel yöntemlere ve gerçekliğe dayanarak yasalar çıkarmaya çalışır.TDKBilim ve Sanat Terimleri Ana Sözlüğü. Türk Dil Kurumu. URL erişim tarihi: 16 Ekim 2010. Einstein bilimi, her türlü düzenden yoksun duyu verileri ile düzenli düşünceler arasında uygunluk sağlama çabası,Albert Einstein 'The Fundamentals of Theoritical Physics' Science 91-1940 Bertrand Russell ise gözlem ve gözleme dayalı akıl yürütme yoluyla dünyaya ilişkin olguları birbirine bağlayan yasaları bulma çabasıBertrand Russell 'Religion and Science' olarak tanımlar. Yüzyıllardır insanlığın yeryüzündeki yaşama ortamına duyduğu merak, yaşam standartlarını yükseltecek bir etkinliğe bürünmeye başladı. Olağan gibi görünen olayları anlama çabası, aslında dünyanın gizemlerle dolu bir yer olduğunu ve bunları çözümlemek gerektiği gerçeğini doğurmuştur. Geleneksel bilim sadece anlamaya ve çözmeye gereksinim hissetse de, ileri safhalara bölünen bilim türleri sadece çözmeyi değil çözümden öte ilerlemeyi de kapsar. Geçmişe bakıldığında en önemli sayılan bilim dallarından bazıları matematik, geometri, gök bilimi ve tıptır. Çok çeşitli matematiksel çözümleme sistemlerinin geliştirildiği ilk zamanlardan bu yana hâlâ yeni formüller, sistemler, kuramlar geliştirilmektedir ki bu da bilimin sürekliliğine bir örnektir. Bilim deneye çok önem verir ve bilimsel yöntem deneye dayanır. Bu evre, işlenen konuyu daha inandırıcı kılmanın yanında belirli bir çerçeveye oturtur. Bir varsayım (hipotez), muhtelif sınamalar sonucunda doğrulanırsa kuram (teori) statüsünü alabilir ve temel taş niteliğine bürünebilir. Bilimin sonsuz bir süreç içinde değişimi yadsınamaz bir durumdur. Zaman içinde alt dallara bölünen bilim sayısal ve sosyal alanlarda ayrı konulara bürünmüş; fakat nitelik açısından aynı amaca hizmet etmeyi sürdürmüştür. == Bilim tarihi == === Antik çağlarda bilim === Bilimin yazıdan daha önce ortaya çıktığı bilinmektedir."history of science." Encyclopædia Britannica. 2008. Encyclopædia Britannica Online. 09 Haziran 2008 . Bu sebeple, özellikle antik çağlardaki bilimsel buluş, görüş ve keşifleri incelemekte arkeolojinin önemli bir yeri vardır. Örneğin çeşitli arkeolojik keşiflerin incelendiğinde tarih öncesi çağlardaki insanların çeşitli gözlemler yaptığı saptanmıştır; örneğin mevsimleri takip etmişlerdir. Afrika'da bulunan ve MÖ 35000 ile MÖ 20000An old mathematical object. (Eski bir matematik nesnesi.) URL erişim tarihi: 10 Temmuz 2008. yılları kökenli çeşitli bulgular, zamanı ölçmeye dair çeşitli denemelerin izlerini taşımaktadırlar.Mathematics in (central) Africa before colonization. (Kolonizasyon öncesi Afrika'da Matematik.) URL erişim tarihi: 10 Temmuz 2008. Bununla birlikte teknolojik gelişimin yanı sıra bilimsel etkinliklerin özellikle MÖ 2500 lü yıllar civarında yoğunlaştığı ve ivme kazandığı tespit edilmiştir. Bunun özellikle mimari birçok örneği bugün de görülebilir; Stonehenge gibi büyük yapılar belirli bilimsel ve teknolojik gelişim, özellikle de çeşitli gelişmiş matematik bilgileri olmaksızın yapılamayacak anıtlardır. Örneğin bu dönemdeki çoğu yapılar en azından Pisagor kuramı olmaksızın yapılamayacak yapılardır; buna ve benzeri diğer bulgulara dayanarak, Pisagor kuramının Pisagordan binlerce yıl önce insanlar tarafından bilindiği tespit edilmiştir. Nitekim antik Mısırlılar gibi birçok ulusta çok erken tarihlerde matematiksel etkinlikler görülmektedir. Antik Mısırlılar MÖ 4200 yılında 365 günlük bir takvim üretmiş oldukları gibi, MÖ 3100 yılı tarihli bir gürzde sayısal olarak milyonları ifade etmek için bir sistemin kullanıldığı görülmüştür.The Mathematics of Ancient Egypt. (Antik Mısır Matematiği.) URL erişim tarihi: 10 Temmuz 2008. Antik Mezopotamya'da matematiksel etkinlik ve gelişimin varlığı, arkeolojik araştırmalarca elde edilen kil tabletler yardımıyla bilinmektedir."mathematics." Encyclopædia Britannica. 2008. Encyclopædia Britannica Online. 11 Temmuz 2008 . Mezopotamya'da zaman içinde iktidara gelen farklı krallıkların neredeyse tamamından matematiksel etkinliğin bulguları kalmıştır; MÖ 3. binyıldan Sümerlere ait, MÖ 2. binyıldan Akad ve Babillilere ait, MÖ 1. binyıldansa Asurlulara ait. Bunlara ek olarak daha sonra bölgede hakimiyet kuran Perslere ait MÖ 6. yüzyıldan 4. yüzyıla kadarki bir tarihe ait bulgular da mevcuttur. Mezopotamya'daki matematiksel etkinlikler çok çeşitlidir ve pratik sorunların ötesine de sıklıkla geçmiştir; lineer ve ikinci dereceden denklemlerin çözümünü içeren cebir çalışmaları ile çeşitli sayı kuramına dair çalışmalar yapılmıştır. Bunlara ek olarak bu topraklardaki farklı krallıklar tarafından zaman içinde sayı sistemi oldukça geliştirilmiştir. Sümerliler, antik Mısırlıların kullandığına benzer ondalık ekli bir sayı sisteminin temellerini atmışlar ve kullanmışlardır. Bu sistem daha sonraki dönemlerde farklı iktidarlar tarafından geliştirilmiş, Babillilerce 60 bazlı bir sisteme ulaşılmıştır. MÖ 3. binyılda Hint yarımadasında matematikle uğraşıldığı ve matematiksel hesapların yapıldığı bilinmektedir."Preface". Mathematics text book - Standard X. Department of School Education, Govt. of Tamil Nadu, India. (Tamil Nadu Hükûmeti, Okul Eğitimi Departmanı, Matematik ders kitabı. Hindistan.) URL erişim tarihi: 10 Temmuz 2008. Ayrıca bu matematiksel etkinlik büyük oranda ölçüm cetvelleri, ağırlık ve genel olarak ölçümler gibi konuları da içermekteydi.Sykorova, I. "Ancient Indian Mathematics." WDS'06 Proceedings of Contributed Papers. 2006. URL erişim tarihi: 10 Temmuz 2008. Bu dönemdeki matematiksel etkinliklerin genel olarak astronomi ile de ilişik olduğu öne sürülmüştür. Nitekim dini açılar da barındıran, sıklıkla matematik gibi diğer bilim dallarıyla birlikte yapılan astronomi çalışmaları antik çağlarda büyük bir önem ve yer arz etmektedir. Astonomiyle ilişkili fenomenlerin matematiksel tezahürlerine antik Mezopotamya'daki bilimsel etkinliklerde rastlanmaktadır. Çin'de takvimsel ihtiyaçlara karşılık verecek astronomi faaliyetleri olduğu gibi, Mezopotamya'da matematiksel gelişimden yararlanılarak gezegenlerin döngülerine, pozisyonlarına dair hesaplamalar yapılmaktaydı. Matematiksel gelişimden ayrık bir biçimde astronomi çalışmaları ve anlayışı Orta Amerika merkezli Maya uygarlığında kendisine yer bulmuştur; özellikle takvimsel çalışmalar ve güneş ve ay tutulmalarının hesaplanması önemli yer tutmuştur. Bunların dışındaki bilimlerin de kökenlerini antik çağda bulmak mümkündür. Örneğin biyoloji uygarlığın gelişiminden çok önceleri toplumsal anlamda önemli bir rol almış, özellikle tarım açısından çok çeşitli gelişmeler olmuş, insanlar birçok hayvanı evcilleştirmiştir."biology." Encyclopædia Britannica. 2008. Encyclopædia Britannica Online. 11 Temmuz 2008 . Bitkilerin incelenmesi sonucu birçok şey keşfedilmiştir; örneğin arkeolojik bulguların Babillilerin hurma ağacının eşeyli ürediğini keşfetmiş, polenlerin eril olduklarını ve polenlerin dişil bitkilere aktarılarak üremenin sağlanabileceğini kanıtlamışlardır. Antik çağlarda ayrıca biyolojiyle birlikte tıbbi çalışmalar da yapılmış, Çin, Mısır ve Hint yarımadasındaki çeşitli uygarlıklar farklı şifalı bitkileri belirli tıbbi ve anatomik sorunlar için kullanmışlar, bu kullanımlarını zaman zaman yazıyla da ifade etmişlerdir. Tıbbın yanı sıra, kimya, coğrafya ve jeoloji gibi bilimler de özellikle Çin'de büyük ölçüde gelişmiştir. === Bilim ve felsefe === İlk çağlardaki filozofların dünyayı ve etrafı anlamaya çalışması, merak duyguları, belirli kriterlerin doğmasına ve bunların çeşitli ideolojilere dönüşmesine yol açmıştır. Bilimin temelleri atılıncaya kadar, tartışma ve deney olgusu insanlar tarafından geliştirilmiş ve bu bir arayış haline dönüşmüştür. İlk dönemlerde belirgin bir felsefe-bilim ayrımı yoktur ve birçok büyük bilim insanı aynı zamanda filozoftur. Deneyin ve sonucun klişe haline gelmesi bilimin artık istenilebilir düzeye gelmesini sağlamıştır. 19. yüzyıla kadar gelişme kateden bilim aslında kendi içinde bir savaş vermiş, birçok özgün araştırmacı, düz mantıkla hareket eden ortaçağ liderlerine yenik düşmüştür. Aristo'nun fiziğinden daha farklı düşüncelere sahip olan Galileo kendi zamanının bilim insanlarıyla ters düşmeye başlamıştı. Bilim, tarihi sürecinde bu tip sahnelere sürekli tanık olmuş, deney ve gözlem sonucunda çöken kanunların yerini başkaları almıştır. Gerçek ve varlığın amacını soruşturan felsefe sistematik düşünmeyi gerektirmektedir. Klasik antik çağ felsefesiyle başlayıp Thales,Thales of Miletos Θαλής ο Μιλήσιος (Tales) Anaksimenes,Anaximenes of Miletus Άναξιμένης (Anaksimenes) Pisagor,Pythagoras Πυθαγόρας (Pisagor) Demokritos,Democritus Δημόκριτος (Demokritos) Gorgias,Gorgias Γοργίας Empedokles,Empedocles Έμπεδοκλής (Empedokles) Heraklitos,Heraclitus Hράκλειτος (Heraklitos) Parmanides,Parmenides Παρμενίδης Sokrates, Plotinos,Plotinus Πλωτῖνος (Plotinos) Platon,Plato Πλάτων (Platon) ve AristotelesAristotle Ἀριστοτέλης (Aristoteles) gibi filozoflar, gitgide gelişen ve şekillenen felsefi soruların şekillenmesini sağlamışlardır. Din odaklı Orta Çağ felsefesinde Hristiyanlığın kendisine bir aracı olarak kullandığı felsefe, Tanrı, bilgi, inanç eksenlerinde yoğun şekilde kullanılmıştır. Aydınlanma Çağı'nda yapılan felsefede akıl ön plana çıkmıştır. Düşünce sistemindeki temel görüş, insan aklının aydınlattığı kesin doğrulara ve bilgiye doğru ilerlemektir. Geçiş dönemi felsefesi olarak bilinen Rönesans felsefesi, bilimde ve düşünce sistemindeki yeni gelişmelerin yer aldığı bir dönemi kapsar. Yeniden doğuş manasına gelen rönesans, önceki çağlardan çok farklı bir düşünce sistemine geçişin köprüsü konumundadır. Bilim ve felsefenin ayrışması modern çağa yaklaşırken iyice belirginleşmiş, bununla birlikte felsefe ile bilim tamamen birbirinden kopmamış ve gerek genel olarak bilimin felsefesi olan bilim felsefesi gerekse bilim dallarının tek tek felsefi yönden incelendiği felsefe dalları (örneğin fizik felsefesi) varlığını sürdürmekte ve gerek bilim gerekse felsefe alanlarında önemli roller oynamaktadır. === Bilim dallarının gelişimi === ==== Astronomi ve fizik ==== Gök bilimi, bilim dalları arasında en eski olanlardandır ve özellikle antik çağlarda en yoğun anlamda icra edilen, bilimlerin anası olarak görülen bir bilimdir. İnsanların gökyüzüne olan ilgisi, yukarıda asılı duran cisimleri incelemeye itmiş ve teleskobun bulunmasıyla bu gözlemler daha etkin bir hâl almıştır. Babilli olgusal astronomlara nazaran Yunan astronomları, matematiksel ayrıntıları özümseyerek bu bilimin gelişmesinde temel noktaları oluşturmuşlardır. Roma İmparatorluğu'nun iktidarı altındaki Mısır'da yaşamış olan Batlamyus özellikle astronomi tarihi ve genel olarak bilim tarihi açısından önemli bir konuma sahiptir. Daha sonraları İslam astronomları tarafından el-Mecisti olarak anılacak olan Hè Megalè Syntaxis yani "Büyük Derleme" isimli astronomi konulu eseri Orta Çağ boyunca genelgeçer kabul gören astronomi eseriydi ve yazarı olarak Batlamyus neredeyse mitik bir statüye getirilmişti.S. C. McCluskey, Astronomies and Cultures in Early Medieval Europe, Cambridge: Cambridge Univ. Pr. 1998, s. 20-21. Batlamyus'un evren modeli geosantrik yani yermerkezciydi ve uzun yıllarca kabul gören bu sistemden güneş-merkezli bir sisteme geçiş tartışmalar doğurmuştur. Polonyalı bir astronom olan Nikolas Kopernik, dünyanın ve diğer gezegenlerin, güneş etrafında döndüklerini açıklamış; heliyosantrik yani güneş-merkezli bir sistem ortaya atmıştır. Copernicus'un sistemini Commentariolus isimli bir risale ile arkadaşlarına tanıtmış daha sonra sistemini, Papa III. Paulus'a ithaf ettiği ayrıntılı bir şekilde başyapıtı sayılacak De revolutionibus orbium coelestium isimli eserinde açıklamıştır. Bu astronomi biliminde yeni bir dönem açılmasına sebep olmuştur. Teleskobu geliştirmesi, yaptığı astronomik gözlemler ve Kopernik'in sistemine verdiği destek ile tanınan İtalyan bilim insanı Galileo Galilei de astronomi ve fizik tarihi için önemli birisidir ve zaman içerisinde modern gözlemsel astronominin babası (page 217) ve modern fizik biliminin babası gibi atıflara mazhar olmuştur. 1671'de ilk aynalı teleskobu yapan matematik ve fizikçi Isaac Newton uğraştığı bilim dallarının gelişmesine çok fazla katkıda bulunmuş diferansiyel ve integral hesabın temellerini atmıştır. Ayrıca Newton'un 5 Temmuz 1687'de yayımladığı, Doğa Felsefesinin Matematiksel İlkeleri (Philosophiæ Naturalis Principia Mathematica) kitabı klasik mekaniğin temellerini oluşturan Newton'ın hareket yasaları ve yer çekimi gibi önemli konuları içerir. Alman teorik fizikçi Albert Einstein enerjinin ışık hızının karesiyle kütlenin eşit olduğunu E=mc² formülüyle ispatladı.Genel görelilik kuramı ve İzafiyet teorisi ile kütlenin uzay zamanı büktüğünü ve zaman, mekân, hareketin birbiriyle bağımlı olduğunu ispatlayıp brown hareketi ile atomun varlığını kanıtladı. Leopold Infeld'la birlikte yazdığı Fiziğin evrimi kitabı ile kuantum ve mekân gibi konuları içerir. ==== Kimya ==== Kimya, maddenin yapısını ve davranışlarını inceleyen bir bilim dalıdır. Herhangi bir kimyasal reaksiyon olup olmadığını görmeyi içerebilir. Fizikokimya, biyokimya, analitik kimya, anorganik kimya ve organik kimya temel dallarıdır. Tıp gibi pek çok bilim dalının yardımcısı konumunda olan kimya biliminin gıda, ilaç, boya, kozmetik ve tekstil alanlarında kullanımı dolayısı ile, en bilinen dalı organik kimyadır. Antik çağlarda maddenin belirli temel elementlerden oluştuğu düşünülür ve birçok kültürde bunlar hava, su, ateş ve toprağı içerirdi. Bununla birlikte antik Yunan filozoflardan bir kısmı atom fikrini ortaya atmış ve her şeyin çok küçük yapıtaşlarından meydana geldiğini öne sürmüşlerdir. Bu filozoflara daha sonra atomcu filozoflar da denmiştir. Çok eski çağlardan beri insanlar metalürji ile uğraşmakta, çeşitli eşyanın yapımında kimyasal olayları ve bunların sonucu olan ürünleri kullanmaktaydılar; örneğin camdan eşyanın üretiminde. Orta Çağ'a doğru simya geleneği ortaya çıkmıştır. Simya geleneği kimyanın öncülüdür ve mistisizm, felsefe gibi ögelerle kimyasal çeşitli araştırmaların karışımından ibarettir. Zamanla simyaya olan ilgi daha da bilimselleşmiş ve simyadan ayrık olarak kimya bilimi ortaya çıkmıştır. Modern kimyanın simyadan ayrışması ve temellerinin atılmasında önemli katkıları olan bir isim Robert Boyle'dur. Bugün özellikle ismini verdiği Boyle yasası ile tanınan Boyle atomcu fikriyatı savunan bir bilim insanıydı. Fransız bilim insanı Antoine Lavoisier ise kütlenin korunumu kanunu ile gerek kimya gerekse bilim tarihinde önemli bir adım atmış, kimya biliminin babası olarak da anıldığı olmuştur."'Lavoisier, Antoine." Encyclopædia Britannica. 2007. Encyclopædia Britannica Online. 24 Temmuz 2007 . Kendisi ayrıca oksijen ve hidrojeni tespit edip adlandırandır. 19. yüzyılın başına kadar kimyanın, öteki fizik bilimlerin tersine, tümevarım (induction) yönünün tümdengelim (deduction) yönünden daha baskın olması, onun biyolojik bilimlere daha yakın olmasına neden oluyordu. Ama matematik ve fizik yöntemlerin kimyaya uygulanması sonucu yeni bir bilim dalının, yani fizikokimyanın doğmasında başta Wilhelm Ostwaldnobelprize.org Nobel Ödülü resmî sitesindeki Wilhelm Ostwald bölümü. (İngilizce), Van't Hoffnobelprize.org Nobel Ödülü resmî sitesindeki Jacobus H. van 't Hoff bölümü. (İngilizce) ve Arrheniusnobelprize.org Nobel Ödülü resmî sitesindeki Svante Arrhenius bölümü. (İngilizce)'un payları büyüktür. Kimyasal maddelerin fiziksel değişimlerini, fiziksel olayların kimyasal maddelerin özeliklerinden yararlanılarak açıklanmasını konu alan ve elektrokimya, kolloid kimyası, çekirdek kimyası ve polimer kimyası gibi kollara ayrılan fizikokimya, bu bilginlerin 1881'de Zeitschrift Für Physikalische Chemie adlı bilim dergisini yayımlamalarıyla bilim dünyasında kimyadan ayrı bir dal olarak yerini almıştır. İnsanların öğrenme ve araştırma merakı zamanla analitik (çözümlemeli) kimyanın doğmasına neden olmuş, bu durum zaman içinde koordinasyon kimyasının ve endüstriyel analitik kimyanın gelişmesine zemin hazırlamıştır. Analitik metotların keşfi tıp, biyoloji ve genetik alanında kimyanın kullanımını yaygınlaştırmıştır. Penisilin ve vitaminlerin keşfi ile kimya biliminin insanın yaşam kalitesini artırdığı gerçeğinin yanında gelişen teknolojinin üretim süreçlerinde kullanılmaya başlanması, çevre sorunlarına neden olmuş, bu durum doğal kaynakların ihtiyatsızca sarf edilmesi sonucunu doğurmuştur. Bu nedenle çevre kimyası ve su kimyası gibi alt bilim dalları da gelişmiştir. ==== Matematik ve Geometri ==== Antik çağlardaki bilimsel etkinliklerde matematiğin önemli bir rol oynadığı, eski Mısırlılar, Mezopotamyalılar, Hintler gibi çok çeşitli kavimlerin matematikle uğraştıkları bilinmektedir. Yunan matematiğinin en önemli isimlerinden olan Tales'in geometriyi, Mısır'da kaldığı süre içerisinde öğrenmesi ve bu bilimi etrafındakilere öğretmesi sonucunda gelişme devam etmiştir. Sayıların babası olarak anılan Pisagor'un ünlü teoremiThe Pythagorean Theorem Pisagor Teoreminin ayrıntılı açıklaması. (İngilizce) onu zamanının en büyük bilim insanları arasında hatırı sayılır bir yere getirmiştir. 12\. yüzyılda yaşamış olan bir başka matematikçi Ömer Hayyam ise Öklid'in çalışmalarına eleştiriler getirmiş ve analitik geometri ile Öklid dışı geometrinin temellerini atmıştır. Ayrıca kübik denklemlere genel, geometrik bir çözüm getiren ilk matematikçi de kendisidir. Orta Çağ'da Batı'daki en önemli matematikçilerden biri Fibonacci'dir. Fibonacci Arap rakam sistemini Avrupa'ya tanıtmış ve yaygınlaşmasına önayak olmuş ve bugün Fibonacci sayıları olarak anılan sayı dizisini yaygınlaştırmıştır. Aslında bu sayı dizisini ilk keşfeden kendisi değildir fakat onun kitabında örnek olarak kullanıldık sonra Batı'da ün kazanmıştırlar.Parmanand Singh. "Acharya Hemachandra and the (so called) Fibonacci Numbers". Math. Ed. Siwan, 20(1):28-30, 1986. ISSN 0047-6269Parmanand Singh,"The So-called Fibonacci numbers in ancient and medieval India." Historia Mathematica 12(3), 229-44, 1985. 17\. ve 18. yüzyıllarda Batı'da matematik yükselişe geçmiş, birçok önemli matematiksel buluş gerçekleşmiştir. İskoç John Napier doğal logaritmaları araştırmış, Kepler gezegensel hareketlerin matematiksel kanunlarını ortaya koymuş, René Descartes bugün hâlen sıkça kullanılan Kartezyen koordinat sistemini ve dolayısıyla analitik geometriyi geliştirmiştir. Alman matematikçi Gottfried Wilhelm Leibniz kalkülüs üzerine birçok çalışmasıyla kalkülüsü geliştirmiş ve bugün kalkülüste kullanılan notasyonun temellerini atmıştır. Pierre de Fermat ve Blaise Pascal olasılık teorisinin temelini atmışlar ve dolayısıyla ilgili kombinatorik kurallarını keşfetmişlerdir. Pascal ayrıca Pascal teorisi ve (her ne kadar kendisinden daha önce Doğu'da bilinse ve kullanılsa da"Pascal's Triangle." Wolfram MathWorld. URL erişim tarihi: 12 Temmuz 2008.) Pascal üçgeninin geliştiricisi ve isim babasıdır. 18. yüzyılda matematikçi Leonhard Euler fonksiyon kavramını ve matematikteki sayısız notasyonu (örneğin doğal logaritmanın tabanı olarak e notasyonunu) geliştirmiştir. Sayı teorisi, graf teorisi, geometri gibi çok çeşitli alanlarda önemli eserler vermiş, önemli buluşlara imza atmıştır. 19\. yüzyılda yaşamış olan Alman matematikçi Carl Friedrich Gauss ise gerek matematik gerekse diğer birçok bilimde önemli başarılara imza atmış; temel cebir teorisi (veya cebirin temel teoremi)ni kanıtlamış, Theorema Egregiumu ortaya atmış ve kanıtlamış, karmaşık değişkenli fonksiyonlarda önemli çalışmaları olmuştur. Yine 19. yüzyılda yaşamış olan George Boole isim babası olduğu yeni bir cebir türü olan Boole cebirini ortaya atmıştır. ==== Tıp ==== küçükresim|220px|Kalp göğüs merkezinde yer almaktadır. Kas kütlesi sol tarafta daha fazladır ve kalbin apeksinden soluna doğru işaret edilmektedir. Bilimin tıp alanındaki ilk gelişmeleri Asya kıtasında gerçekleşmiştir. Hindistan, Mısır, Çin, İran ve Yunanistan'da tıp sistematik bir biçimde gelişmeye başlamış ve bir bilim dalı olarak insanlığın en büyük sorunlarından biri olan sağlık alanındaki gelişmeler yüzyıllar boyu sürmüştür. Hindistan yarımadasında, İndus Vadisi uygarlığından beri tıp ve diş hekimliği mevcuttu. Nitekim, Hint tıbbi geleneği olan Ayurveda bugün bile çağdaş tıbbın yanı sıra varlığını sürdürmektedir. İngilizlerin Hint yarımadasını kolonileştirmesine kadar bölgedeki temel tıp sistemi olan Ayurveda, ilk dönemlerinde cıva-kükürt bazlı ilaçlar kullanmıştır. Bunun dışında, bugün çeşitli tıbbi yararları bilinen zerdeçal gibi çeşitli bitkiler de tedavilerde klasik Hint tıbbında kullanılmıştır. Çin'de antik çağlardan günümüze kadar varlığını sürdüren geleneksel bir tıbbi gelenek mevcuttur. Taoist hekimlerin yaptığı ampirik hastalık ve rahatsızlık gözlemlerinin ve Çin düşüncesinin bir sonucu olan geleneksel Çin tıbbı, bitkisel tedavi, akupunktur ve masaj gibi çok çeşitli pratik yöntemlere sahiptir. Bunların dışında beslenme terapisi ve Feng Şui gibi zihinsel terapiler de geleneksel Çin tıbbında yer almaktadır. Hipokrates'in hastalara büyü ve batıl inançlarla bezeli bir tedavi sunmak yerine, iyileştirici etkileri kanıtlanmış tedavi yöntemlerine başvurmaya başlaması, tıp biliminde hasta öneminin kavranmaya başlamasına sebep olmuştur. İlk başlarda bölgelere göre farklılık gösteren tedavi yöntemleri, son iki yüzyıldır modernleşmeye başlamış ve genel anlamda ortak bir çabaya dönüşmüştür. Avrupa'daki salgınlardan sonra daha fazla gelişme kateden tıp bilimi, günümüzde genetik çalışmalarının gelişmesiyle çok üst düzeylere ulaşmıştır. === Adli tıp === küçükresim|sağ|Herschel'in 1859-1860'ta aldığı parmak izleri. Adli tıp, bir ceza veya cinayet soruşturmasının parçası olarak kullanılan bilimsel bir süreçtir ve adli tıp kriminoloji olarak kabul edilir. Bu, hem otopsi odasının acımasız, dehşet verici prosedürlerini hem de bir suç mahallinin en son analizini kapsar. Ama aynı zamanda, DNA profili oluşturma, parmak izi analizi ve gizli dijital dosyaların ortaya çıkarılması gibi daha az göz alıcı, özenli laboratuvar çalışmalarını da kapsar. Adli muhasebe diye bir alan dahi ortaya çıkmıştır. Orta Çağ ve sonrasında Batı'da önemli tıbbî buluşlar olmuştur. Garcia de Orta tropikal tıbbın öncüsü olarak ortaya çıkıp başta kolera olmak üzere çoğu tropikal hastalığı doğru şekilde tanımlarken, William Harvey, Batı'da kan dolaşımını doğru ve tam bir şekilde açıklayan ilk Batılı olmuştur. Daha sonraları 19. yüzyılda Louis Pasteur ilk başarılı kuduz aşısını bulmuş, kendi ismini alacak olan pastörizasyon işlemini de ilk kez ortaya atmıştır. Louis Pasteur aynı zamanda Robert Koch ve Ferdinand Cohn ile birlikte mikrobiyoloji dalının babalarından biri olarak kabul edilir. 1905 yılında Nobel Ödülü almış olan Robert Koch aynı zamanda Tuberculosis bacillus ve Vibrio cholera gibi hastalığa neden olan önemli bakterileri ilk kez izole eden kişidir. Daha sonra kendi adıyla anılacak olan Koch postülatlarını geliştirmiştir. ==== Biyoloji ==== Biyoloji, insan vücudu ve canlı organizmalar üzerine yapılan çalışmalardır. Bir bilim dalı olarak 19. yüzyıla kadar şimdiki alt dallarıyla gelişen biyoloji, canlıların tüm özelliklerini inceleyen bir sistemidir. Başta insan olmak üzere, bitkileri inceleyen botanik, Hayvanları inceleyen zooloji, mikroorganizmaları inceleyen mikrobiyoloji (hücre) gibi alt dallara ayrılır. Aristo doğaya dair birçok çalışma yapmış, birçok bitki ve hayvan türünü incelemiş ve kategorize etmiştir. Aristo'nun görüşleri, kendisinden sonraki bazı bilim insanlarının yaptığı eklerle birlikte özellikle Batı'da uzun bir süre otorite olmuştur.Orta Çağ'da özellikle İbn Nefis, İbn Cahız ve İbn Baytar gibi Müslümanlar bilim insanları biyoloji dalına katkıda bulunmuşlardır. Özellikle erken evrim düşünüşüne katkıda bulunmuşMehmet Bayrakdar, "Al-Jahiz And the Rise of Biological Evolutionism", The Islamic Quarterly, Third Quarter, 1983, Londra. olan İbn Cahız, besin zinciri fikrini de ilk kez ortaya atan kişidir.Frank N. Egerton, "A History of the Ecological Sciences, Part 6: Arabic Language Science - Origins and Zoological", Bulletin of the Ecological Society of America, Nisan 2002: 142-146 [143] 9\. yüzyılda yaşamış olan el-Dinaveri ise bitki evrimini, bitkilerin gelişimini incelemiş ve Kitâb'ün-Nebat isimli eserinde birçok türü tanımlayarak botanik bilimine katkılarda bulunmuştur., in Bir başka bilim insanı olan el-Nebati'nin öğrencisi olan İbni Baytar eczacılığa ilişkin (farmasötik) bir ansiklopedi hazırlamış ve birçok bitki, yiyecek ve ilacı eserinde tanımlamıştır. Bu eserin Latince çevirisi daha sonra Avrupalı bilim insanları tarafından 18. ve 19. yüzyıllarda kullanılmıştır.Diane Boulanger (2002), "The Islamic Contribution to Science, Mathematics and Technology", OISE Papers, in STSE Education, Vol. 3. İbn Nefis pulmonerS. A. Al-Dabbagh (1978). "Ibn Al-Nafis and the pulmonary circulation", The Lancet 1, p. 1148. ve koroner dolaşımıHusain F. Nagamia (2003), "Ibn al- Nafīs: A Biographical Sketch of the Discoverer of Pulmonary and Coronary Circulation", Journal of the International Society for the History of Islamic Medicine 1, p. 22–28.Matthijs Oudkerk (2004), Coronary Radiology, "Preface", Springer Science+Business Media, ISBN 3-540-43640-5. doğru bir şekilde tespit etmiş, metabolizma kavramını tanımlamıştır.Dr. Abu Shadi Al-Roubi (1982), "Ibn Al-Nafis as a philosopher", Symposium on Ibn al-Nafis, Second International Conference on Islamic Medicine: Islamic Medical Organization, Kuwait (cf. Ibn al-Nafis As a Philosopher , Encyclopedia of Islamic World). Biyolojinin temellerinden sayılan modern evrim teorisi, Charles Darwin 'in görüşlerinin üzerine inşa edilmiştir. Darwin, Türlerin KökeniOn the Origin of Species, İnsanın Türeyişi, ve Cinsiyete Mahsus Seçme, İnsan ve Hayvanlarda Duyguların İfadesi eserlerinde görüşlerini belirtmiştir. Manastırın bahçesindeki bezelyeleri birbirleriyle eşleştirerek genetik bilimin temellerini atan Gregor Mendel klasik genetik kanunlarının yapıtaşlarını oluşturmuştur. === Hamilelik ve fetüsün gelişimi === Dişinin iki yumurtalık 'ndan birinden salınan sperm ve yumurta hücresi, iki Fallop tüpü' nden birinde birleşir. Zigot olarak bilinen döllenmiş yumurta, daha sonra tamamlanması bir haftayı bulabilen bir yolculuk olan uterusa doğru hareket eder. Hücre bölünmesi, dişi ve erkek hücrelerin birleşmesinden yaklaşık 24 ila 36 saat sonra başlar. Hücre bölünmesi hızlı bir hızda devam eder ve hücreler daha sonra blastosist olarak bilinen şeye dönüşür. Blastosist rahme ulaşır ve implantasyon olarak bilinen bir işlem olan uterus duvarına bağlanır. Biyolojinin temellerinden sayılan modern evrim teorisi, Charles Darwin 'in görüşlerinin üzerine inşa edilmiştir. Darwin, Türlerin Kökeni, İnsanın Türeyişi, ve Cinsiyete Mahsus Seçme, İnsan ve Hayvanlarda Duyguların İfadesi eserlerinde görüşlerini belirtmiştir. Manastırın bahçesindeki bezelyeleri birbirleriyle eşleştirerek genetik bilimin temellerini atan Gregor Mendel klasik genetik kanunlarının yapıtaşlarını oluşturmuştur. Bebek olacak hücre kütlesinin gelişimine gebeliğin yaklaşık ilk on haftasında embriyogenezi denir. Bu süre zarfında hücreler çeşitli vücut sistemlerine farklılaşmaya başlar. Organ, vücut ve sinir sistemlerinin temel hatları oluşturulmuştur. Embriyonik evrenin sonunda parmaklar, gözler, ağız ve kulaklar gibi özelliklerin başlangıcı görünür hale gelir. Ayrıca bu süre zarfında, plasenta ve göbek kordonu dahil olmak üzere embriyonun desteklenmesi için önemli olan yapıların gelişimi vardır. Plasenta gelişmekte olan embriyoyu uterus duvarına bağlayarak annenin kanı yoluyla besin alımına, atığın atılmasına ve gaz değişimine izin verir. Göbek kordonu, embriyo veya fetustan plasentaya giden bağlantı kablosudur. Yaklaşık on haftalık gebelik yaşından sonra (gebe kaldıktan sonraki sekiz hafta ile aynıdır) embriyo fetus olarak bilinir. Fetal evrenin başlangıcında, düşük yapma riski keskin bir şekilde azalır.* Lennart Nilsson, Bir Çocuk Doğuyor 91 (1990): sekiz haftada "düşük yapma tehlikesi ... keskin bir şekilde azalır." * "Kadın Sağlığı Bilgileri ", Hearthstone Communications Limited:" Düşük yapma riski, haftalar geçtikçe 8. haftadan sonra önemli ölçüde azalır. " Erişim tarihi: 2007-04-22. Bu aşamada, bir fetüs yaklaşık uzunluğundadır, kalp atışı ultrason aracılığıyla görülür ve fetus istemsiz hareketler yapar. Devam eden fetal gelişim sırasında, erken vücut sistemleri ve embriyonik aşamada kurulan yapılar devam ediyor geliştirmek. Cinsel organlar gebeliğin üçüncü ayında ortaya çıkmaya başlar. Fiziksel büyümenin çoğu gebeliğin son haftalarında gerçekleşmesine rağmen, fetüs hem ağırlık hem de uzunluk olarak büyümeye devam eder. Bebek olacak hücre kütlesinin gelişimine gebeliğin yaklaşık ilk on haftasında embriyogenezi denir. Bu süre zarfında hücreler çeşitli vücut sistemlerine farklılaşmaya başlar. Organ, vücut ve sinir sistemlerinin temel hatları oluşturulmuştur. Embriyonik evrenin sonunda parmaklar, gözler, ağız ve kulaklar gibi özelliklerin başlangıcı görünür hale gelir. Ayrıca bu süre zarfında, plasenta ve göbek kordonu dahil olmak üzere embriyonun desteklenmesi için önemli olan yapıların gelişimi vardır. Plasenta gelişmekte olan embriyoyu uterus duvarına bağlayarak annenin kanı yoluyla besin alımına, atığın atılmasına ve gaz değişimine izin verir. Göbek kordonu, embriyo veya fetustan plasentaya giden bağlantı kablosudur. File:6 weeks pregnant.png|Döllenmeden 4 hafta sonra embriyo File:10 weeks pregnant.png|Döllenmeden 8 hafta sonra fetüs File:20 weeks pregnant.png|Döllenmeden 18 hafta sonra fetüs File:40 weeks pregnant.png|Döllenmeden 38 hafta sonra fetüs File:Month 1.svg|1. aydaki göreceli boyut (basitleştirilmiş örnek) File:Month 3.svg|3. aydaki göreceli boyut (basitleştirilmiş örnek) File:Month 5.svg|5. aydaki göreli büyüklük (basitleştirilmiş örnek) File:Month 9.svg|9. aydaki göreceli boyut (basitleştirilmiş örnek) ==== Sosyoloji ==== Her ne kadar diğer bilim dallarına oranla görece yeni bir bilim dalı olarak tanımlansa da, sosyoloji yani toplumbilimsel çalışmalar ve gözlemler antik çağlardan beri mevcuttur. Herodot ve Tukididis gibi isimlerin eserlerinde sosyolojik gözlem ve değerlendirmelere rastlamak mümkündür. Her ne kadar sosyoloji terimi kendisinden önce kullanılmış olsa da,Des Manuscrits de Sieyès. 1773-1799, Volumes I and II, published by Christine Fauré, Jacques Guilhaumou, Jacques Vallier et Françoise Weil, Paris, Champion, 1999 and 2007 See also and Jacques Guilhaumou, Sieyès et le non-dit de la sociologie : du mot à la chose, in Revue d’histoire des sciences humaines, Numéro 15, novembre 2006 : Naissances de la science sociale. bağımsız olarak tekrar terimi ortaya atanA Dictionary of Sociology, Article: Comte, Auguste ve sosyolojiyi 'pozitif bilimlerin kraliçesi' olarak görerek zaman içinde sosyolojinin babası olarak da anılan isim Auguste Comte'tur. Bununla birlikte genel olarak Comte, sosyolojinin kurucusu olarak görülmez."'sociology." Encyclopædia Britannica. 2008. Encyclopædia Britannica Online. 18 Jul. 2008 . Batı'daki sosyoloji dalıyla uğraşan ilk isimler genellikle Darwin'in evrim kuramından etkilenmiştiler ve özellikle analojik olarak canlı organizma ile toplumu karşılaştırmaktaydılar. Bu isimlere örnek vermek gerekirse Herbert Spencer ve Lewis Henry Morgan gibi isimler zikredilebilir. 19\. yüzyılda ve 20. yüzyılın başlarında Émile Durkheim, Vilfredo Pareto ve Max Weber gibi klasik sosyologlar bilime önemli katkılarda bulunmuşlardır. ==== Siyaset bilimi ==== Siyaset bilimi çok eski çağlardan beri siyasi faaliyetlerle birlikte gelişim göstermiş, önemli bir sosyal bilim dalı hâline gelmiştir. Antik Hindistan'daki Vedik metinlerden, daha sonraki çeşitli Budist metinlere kadar birçok metinde siyasete dair incelemeler ve çalışmalar yer alır. Hint siyasi düşünür Çanakya (MÖ 350-283) siyasi düşünce, ekonomi ve toplumsal düzen gibi konuları ele alan Arthashastra isimli eseriyle tanınır. Benzeri şekilde Antik Yunan'da da birçok siyasi fikre rastlanır; gerek Homeros, Hesiodos ve Tukididis gibi erken dönem yazarlarının eserlerinde gerekse Eflatun ve Aristo gibi filozofların eserlerinde çok çeşitli siyasi fikir ve incelemelere rastlanabilir. Eflatun Devlet isimli eserinde kendince ideal olan siyasi yapılanma ve yönetim biçimini açıklamış ve incelemiştir. İtalyan rönesansı sırasında yazar Niccolò Machiavelli yazdığı Prens (Il Principe) isimli eseriyle siyaset bilimi tarihi açısından önemli bir yere gelmiştir. Eserde farklı durumlarda iktidara gelen hükûmdarın her duruma göre nelere öncelik tanıması gerektiği, nasıl bir siyaset izlemesi gerektiği açıklanır. Orta Çağ'da ve sonrasındaki dönemde birçok farklı siyasi iktidar biçimi ve devlet yapılanması farklı isimlerce savunulmuştur. Örneğin Fransız hukukçu Jean Bodin iktidar ve devlet üzerine yazdığı Devlet üzerine Altı Kitap (Les Six livres de la République) isimli eseriyle tanınmış, mutlakiyetçiliği şiddetle savunmuştur. Bir bilim olarak siyaset bilimi özellikle 19. yüzyılda akademik anlamda yapılanmaya başlamış, 1880 yılında ABD'de ilk siyaset bilimi okulu (bölümü) kurulmuş ve daha sonra 1903 yılında Amerikan Siyaset Bilimi Birliği kurulmuştur. Siyaset bilimi üzerine akademik çalışmalar artarak devam etmiş, birçok farklı üniversitede siyaset bilimi bölümleri açılmıştır. ==== Psikoloji ==== |küçükresim|sol|Biyopsikososyal Modeli Bugün psikoloji bilimi içerisinde konu edilen çoğu kavram, olay ve fenomen antik Hindistan, Çin ve Mısır gibi medeniyetlerde de felsefî ilgiye mazhar olmuştur. Filozof René Descartes, Batı'da psikolojinin modern felsefi formunun temellerinin oluşmasına katkıda bulunmuştur."Descartes and Kant: Philosophical Origins of Psychology." Sweet Briar College - Department of Psychology. URL erişim tarihi: 26 Temmuz 2008 Çeşitli eserlerinde önemli psikolojik meseleleri ele alan Descartes kendisi bir hekim olmasa da çeşitli anatomi çalışmaları yaptığı bilinmektedir. İngiliz hekim Thomas Willis ise tıbbî bir disiplin olarak psikolojinin ortaya atılmasında önemli rol oynamış, beyin fonksiyonları doğrultusunda psikolojiye yaklaşım olsun yaptığı yoğun anatomik çalışmalarla olsun psikolojiye büyük katkılarda bulunmuştur. Ayrıca daha sonraları deneysel psikolojinin gelişiminde John Locke ve David Hume gibi filozofların büyük etkisi olmuştur. Modern çağa yaklaşırken ortaya çıkan ve özellikle psikolojik bozukluk durumlarında bir tedavi olarak ortaya çıkan hipnotizma ile frenoloji gibi dallar tartışma konusu olmuş; özellikle de bunların cidden etkili yöntemler olup olmadığı ve herhangi bir bilimsel dayanağının bulunup bulunmadığı tartışılmıştır. Daha sonraları ortaya çıkan Alman deneysel psikoloji hareketi psikolojiye önemli katkılarda bulunmuştur. Bu zamanda gerçekleşen ve özellikle nörolojik yapıya dair anatomik ve fizyolojik buluşlar psikolojiyi olumlu etkilemiştir. Alman hekim Wilhelm Wundt 1879'da ilk deneysel psikoloji laboratuvarını açarak bir ilke imza atmıştır."Wilhelm Wundt." Indiana University. Biographical Profiles; Human Intelligence. URL erişim tarihi: 26 Temmuz 2008. 1890'lardan başlayarak Avusturyalı hekim Sigmund Freud ise psikanaliz olarak adlandırdığı yaklaşım ile psikolojiye yeni bir yön kazandırmıştır. Her ne kadar psikanalizin bilimsel konumu hâlâ tartışmalı olsa daVentura, Thomas. "Psychoanalysis." ALLPsych Online: The Virtual Psychology Classroom. URL erişim tarihi: 26 Temmuz 2008.Bloomfield, T. M.. "Psychoanalysis: A Human Science?" Journal for the Theory of Social Behaviour. URL erişim tarihi: 26 Temmuz 2008. psikanalizin çeşitli önermeleri ve kavramları genel anlamda Batı kültüründe önemli bir yer kazanmıştır. Yine 1890'larda köpeklerde yaptığı deneylerle İvan Pavlov klasik şartlandırmayı başarılı bir şekilde göstermiştir. Nitekim daha sonraları da insan dışı primatlar, kediler ve köpekler gibi çeşitli hayvanlar psikoloji deneylerinde kullanılmıştır. ==== Antropoloji ==== Her ne kadar antropolojinin kökeni Batı'daki Aydınlanma süreci ve devamındaki erken dönem modern düşünceleriyle ilişkilendirilse de, bu dönemlerden çok önce bugün antropoloji içerisinde yer alan konulara dair araştırmalar yapılmıştır. Örneğin el-Biruni Hint yarımadasının halkları, gelenekleri ve dinleri üzerine birçok araştırmada bulunmuştur ve genel olarak antropoloji alanına girecek çok çeşitli araştırma ve çalışmaları sonucu zaman zaman "ilk antropolog" olarak anılmıştır.Akbar S. Ahmed (1984). "Al-Beruni: The First Anthropologist", RAIN 60, p. 9-10. Kurumsal olarak antropolojinin gelişimi doğa tarihinden doğmuştur ve ilk dönemlerde özellikle Avrupalı güçlerin kontrolündeki kolonilerdeki yaşamın, yerli insanların ve onlarla ilgili olguları (kültür, dil, din gibi) araştırılmasını içermiştir. Antropoloji 19. yüzyılda gelişmiş, özellikle 1860'lardaki bilimsel gelişmelerden, özellikle de biyoloji ve filoloji gibi dallardaki gelişmelerden, etkilenmiştir."anthropology." Encyclopædia Britannica. 2008. Encyclopædia Britannica Online. 29 Jul. 2008 . URL erişim tarihi: 29 Temmuz 2008. Öncü antropologlardan İngiliz Edward Burnett Tylor, Darwin'in evrim kuramını temel alarak antropolojik çıkarımlar yapmış, medeniyetin gelişimiyle idrakın gelişiminin doğru orantılı olduğunu savunmuştur. Ayrıca çağdaş bazı kırsal veya avcı-toplayıcı halkları evrimsel gelişim açısından geride görüp, primitif yani "ilkel" olarak değerlendirmiştir. 19\. yüzyıl ve 20. yüzyılın başlarında antropoloji görece sosyal anlamda daha az gelişmiş olarak görülen halklar üzerine yoğunlaşmaya devam etti. 20\. yüzyılın ikinci yarısında antropologlar daha Üçüncü Dünya ülkelerindeki daha kompleks yapılarla ilgilenmeye başlamış, daha sonraları, 1970'lerle birlikte, çağdaş Batı ülkelerini antropolojik olarak incelemeye başlamışlardır ki antropoloji için büyük bir adım olmuştur. Çağdaş Avrupa ve Kuzey Amerika ülkelerinde odaklanan antropoloji çalışmalarında gerek genel olarak toplum, gerekse etnik ve dini azınlıklar konu edilmiştir;Al-Zubaidi, Layla. "Urban Anthropology – An Overview." URL erişim tarihi: 29 Temmuz 2008. bunu da bazıları Batılı, kolonileri inceleyen antropolojinin Batı'yı inceleyen ve Batılı perspektifleri, kanıları Batılı olmayanlar sürekli olarak sınanan bir dala dönüşmesi olarak yorumlanmıştır. === Günümüze doğru === 1\. sıra: A. Piccard, E. Henriot, P. Ehrenfest, E. Herzen, Th. De Donder, E. Schrödinger, E. Verschaffelt, W. Pauli, W. Heisenberg, R.H. Fowler, L. Brillouin, 2\. sıra: P. Debye, M. Knudsen, W.L. Bragg, H.A. Kramers, P.A.M. Dirac, A.H. Compton, L. de Broglie, M. Born, N. Bohr, 3\. sıra: I. Langmuir, M. Planck, M. Curie, H.A. Lorentz, A. Einstein, P. Langevin, Ch. E. Guye, C.T.R. Wilson, O.W. Richardson 20\. yüzyılın başlarından itibaren bilimdeki ilerlemeler büyük hız kazanmış ve akademik çevrenin, daha elverişli bir araştırma ortamına kavuşması bu ilerlemeyi tetiklemiştir. Bilimle uğraşmak bir prestij haline gelmeye başlamış ve etkilerini göstermeye başlamıştır. Alfred Nobel'in vasiyeti üzerine 1901'den itibaren verilen Nobel Ödülleri bilimin prestij yönünü sergiler.nobelprize.org Nobel Ödülü resmî sitesindeki Alfred Nobel bölümü. (İngilizce)nobelprize.org Nobel Ödülü resmî sitesi. Bu tip ödüllerle, bilime olan teşvik arttırılmakta ve araştırmalar için gerekli paralar sağlanmaya çalışılmaktadır. ==== Bilimin modernleşmesine katkıda bulunanlar ==== Radyolojinin kurucusu olan Marie Curie'nin bilime yaptığı katkılar kimya alanında büyük yankı uyandırmıştır. Radyoaktivite alanındaki çalışmaları ona, 1903 yılında fizik alanında ve 1911 yılında kimya alanında Nobel kazandırmıştır.nobelprize.org (The Nobel Prize in Physics 1903) Nobel Ödülü resmî sitesindeki 1903 Fizik Ödülü sayfası. (İngilizce)nobelprize.org (The Nobel Prize in Chemistry 1911) Nobel Ödülü resmî sitesindeki 1911 Kimya Ödülü sayfası. (İngilizce) Albert Einstein'in Alman Annalen der Pysik dergisinde yayınlanan Işığın oluşum ve dönüşümü üzerine bir görüş,Albert Einstein Annalen der Physik 17, 132 (1905), Über einen die Erzeugung und Verwandlung des Lichtes betreffenden heuristischen Gesichtspunkt. Molekül boyutlarının yeni bir belirlemesiAlbert Einstein Annalen der Physik 17, 549 (1905), Über die von der molekularkinetischen Theorie der Wärme geforderte Bewegung von in ruhenden Flüssigkeiten suspendierten Teilchen. ve Hareketli Cisimlerin ElektrodinamiğiAlbert Einstein Annalen der Physik 17, 891 (1905), Zur Elektrodynamik bewegter Körper. başlıkları altındaki makaleleri fizik bilimi için yeni bir sayfanın açılmasına sebep oluyordu. Genel görecelik ve Özel görecelik, Einstein tarafından fiziğe sunulan en karışık ve en gizemli teorilerden sayılır. Hâlen tartışmalara sebep olsa da yüzyılın en önemli bilim insanlarından sayılan Einstein, 1921 de Fotoelektrik etki olayına getirdiği açıklama ile Nobel Ödülü'ne layık görülmüştür.nobelprize.org (The Nobel Prize in Physics 1921) Nobel Ödülü resmî sitesindeki 1921 Fizik Ödülü sayfası. (İngilizce) Çocukluğundan itibaren matematiğe olan katkıları, Carl Friedrich Gauss'u bu bilimin yapıtaşlarından biri haline getirmiştir.Gauss'un biyografisi. (İngilizce) Gauss, sayılar kuramı, analiz, diferansiyel geometri, jeodezi, manyetizma ve astronomi konularında önemli katkılar yapmıştır. Matematik alanındaki ilerlemeler, Gauss'tan itibaren daha farklı bir hal almaya başlamış ve onun öğrencilerinden olan Bernhard Riemann'ın oluşturduğu geometri sayesinde izafiyet teorisi gelişmiştir.Bernhard Riemann Bernhard Riemann'ın çalışmaları. (İngilizce) 20\. yüzyılda Srinivasa Aiyangar Ramanujan 3000'in üzerinde teori geliştirmiş; hipergeometrik seriler, asal sayı teorisi, gama fonksiyonu gibi matematiğin birçok farklı dalında önemli buluşları olmuştur. Kurt Godel'in Eksiklik Teoremi matematikte çok önemli bir yere sahiptir. Godel, 20. yüzyılın matematik bakış açısını değiştiren teoremini, Principia Mathematica Gibi Dizgelerin Biçimsel Olarak Karar Verilemeyen Önermeleri Üzerine başlığı altındaki doktora makalesinde belirtmiştir. Genel olarak 20. yüzyılda karmaşıklık teorisi, oyun teorisi, topoloji gibi birçok yeni matematik dalı ve çalışma alanı ortaya çıkmıştır. 1953 yılında DNA'nın yapısını bulan bilim insanları Francis Cricknobelprize.org Nobel Ödülü resmî sitesindeki Francis Crick bölümü. (İngilizce), James Dewey Watsonnobelprize.org Nobel Ödülü resmî sitesindeki James Dewey Watson bölümü. (İngilizce) ve Maurice Wilkinsnobelprize.org Nobel Ödülü resmî sitesindeki Maurice Wilkins bölümü. (İngilizce), genetik alanındaki gelişmelere büyük katkıda bulunmuşlardır. Genetik bilgiyi taşıyan DNA nın çözümü, yüzyılın en önemli bilimsel çalışmalarından birisidir. Genetiğin yeni teknolojik şartlarda ilerleme kaydetmesiyle hastalıkların daha oluşmadan tespiti mümkün olabilecektir. ==== Modernleşmede kullanılan metotlar ==== sağ|küçükresim|Stereoskopik mikroskoplar Bilimin ilerlemesi ile gerekli mekanizmalar çoğalmış ve yeni metotlar ortaya çıkmıştır. Neredeyse her alanda kullanılmaya başlanan teknoloji, sayısal bilimlerin en büyük yardımcılarından biri haline gelmiştir. Son zamanlarda tıp, genetik ve moleküler biyoloji alanında gösterilen ilerlemede teknolojinin payı büyüktür. İlk zamanlara baktığımızda fizik ve kimya laboratuvarlarında kullanılan basit aygıtlar temel taşların oluşmasına yardımcı oldularsa da, yeni dönem biliminin en üst seviyedeki araçları kullanması ilerlemeyi hızlandırmış ve günübirlik hale getirmiştir. Mikroskopun geliştirilmesiyle oluşturulan Elektron mikroskopları bilimsel araç açısından önemli bir ilerlemedir. Koşulların oluşmasıyla beraber artan sistematik düzen, bilimin ilerlemesine katkı sağladığı gibi insanlık içinde önemli gelişmeleri beraberinde getirmektedir. TeleskopunTeleskop nedir? (Türkçe) ilk günlerinden beridir geçirdiği evrim uzayın derinliklerine ulaşmamızı sağlamış ve karanlık bilinmeyenin içindeki sırları çözmemize yardımcı olmuştur. Bilgisayar teknolojisinin gelişmesi bilimin fayda alanına giren bir başka sistemler yumağını oluşturur. Bilgisayar yardımıyla kolaylaşan analizler ve doküman hatlarına kolay şekilde ulaşılması, yapılan bilimsel çalışmalarda zaman kazancını sağlar. Bu zaman kazancı tıp alanında önemli bir faktördür, hastalıkların teşhisi ve tedavi yöntemlerinin hemen geliştirilmesi çok önemlidir. == Bilimlerin sınıflandırılması == Bilimlerin sınıflandırılması (veya bilimlerin tasnifi) özellikle bilim felsefesinde önemli bir yer tutmuş, birçok filozof farklı temellerden yola çıkarak farklı bilim tasniflerine ulaşmışlardır. Gerek Eski Yunan felsefesi gerekse daha sonra bu felsefenin temellerini geliştiren İslam felsefesinin Meşşâî ekolünde bilimlerin tasnifi kendisine yer bulmuştur. Bilimlerin tasnifiyle uğraşan Aristoteles en temel bilimin felsefe olduğu, bilimlerinse genel olarak üç ana kategoride değerlendirilebileceğini savunmuştur. Filozof Francis Bacon da bilimlerin tasnifi konusuna değinmiş, bilimleri sınıflandırırken aralarında ilişki kurduğu insanî yeteneklerle ("human faculties") temel almıştır. Buna göre üç temel insanî yetenek "hafıza", "hayal gücü" ve "akıl"dır. Hafıza tarih bilimlerine denk gelirken, hayal gücü poetik bilimlere akıl ise felsefeye denk gelmektedir."Classification of the sciences". URL erişim tarihi: 21 Mayıs 2008. Ele aldığı temeller sebebiyle Bacon'un tasnifi psikoloji bazlı bir tasnif olarak yorumlanmıştır. Bacon'un ayrımı daha sonraları ortaya çıkan ansiklopedik çalışmaların yanı sıra bilim tasnifi çalışmalarında da etkili olmuştur; örneğin Fransız ansiklopedistler (geleneği) Bacon'un tasnifini kullanmıştır. Modern çağa doğru en kapsamlı ve önemli bilim sınıflamalarından biri Amerikalı filozof ve bilim insanı C. S. Peirce tarafından yapılmıştır. Peirce bilim sınıflamasında, türlerin sınıflandırılmasında kullanılana paralel bir sistem kurmuştur: dal, sınıf, takım, familya, cins ve tür.Atkins, Richard Kenneth. "Restructuring the Sciences: Peirce's Categories and His Classifications of the Sciences." Fordham University. URL erişim tarihi: 24 Mayıs 2008. Örneğin 1902 tarihli sınıflandırmasında Aritmetik bir bilim olarak Teorik dalının, Matematik sınıfında yer alan Sonsuz Koleksiyonlar takımının alt takımlarından biridir. Bu sınıflandırmada, iki ana dal mevcuttur ve bilim kavramı bu iki ana dala ayrılır: Teorik ve Pratik. Daha sonra bu iki dal, başka alt dallara bölünür ve sınıflandırma sınıf ve takımlarla devam eder. 1903'teki bilimsel sınıflandırması, benzeşmekle birlikte daha farklıdır; tüm ayrışmalar üçlüdür ve özellikle Comte'un bilimsel sınıflamasından etkilenmiştir. Bugün genelgeçer kabul gören bir bilim sınıflaması (yani bilimlerin tasnifi) yoktur; nitekim bazı filozoflar bilim sınıflaması fikri açısından çeşitli sorunlar olduğunu öne sürmüştür. Bilimlerin sınıflandırılması üzerine çalışmalar ve ilgi de 20. yüzyılın başlarında büyük ölçüde sona ermiştir. Bilimin öğretilmesinde ve üretilmesinde, idari birimlerin ayrıştırmasında çağdaş üniversitelerde genelde birkaç ana dal belirlenir ve ilgili bilimler bu dalların altında çalışılır: fen bilimleri, sosyal bilimler, teknoloji (ki buna genelde mühendislik de dahil edilir) ve sanat ile beşerî bilimler; sıklıkla tıp da kendi başına bir dal olarak bu dallaşmada yer alır. == Bilim'in felsefesi == Bilim felsefesi, bilim kavramının veya bilim dallarının içeriklerini, temellerini, sonuçlarını, uygulamalarını ve bunlarla ilgili yaklaşımları ve yöntemleri felsefî anlamda irdeleyen felsefe dalına verilen isimdir.Willermet, Cathy. "Science, Philosophy of." Encyclopedia of Anthropology. Ed. H. James Birx. Vol. 5. Thousand Oaks, CA: Sage Reference, 2006. 2062-2065. Gale Virtual Reference Library. Gale. 28 Mayıs 2008. Özellikle bilim tarihinde önemli bir yere sahip olan bilim felsefesi, genel olarak "bilim" kavramı ile ilişkili olabileceği gibi belirli bir bilim dalı ile ilişkili (örneğin biyoloji felsefesi,Lennox, James. "Philosophy of Biology." Encyclopedia of Philosophy. Ed. Donald M. Borchert. Vol. 7. 2nd ed. Detroit: Macmillan Reference USA, 2006. 337-349. Gale Virtual Reference Library. Gale. 28 Mayıs 2008 fizik felsefesi,Loewer, Barry. "Philosophy of Physics." Encyclopedia of Philosophy. Ed. Donald M. Borchert. Vol. 7. 2nd ed. Detroit: Macmillan Reference USA, 2006. 473-478. Gale Virtual Reference Library. Gale. 28 Mayıs 2008 kimya felsefesiSchummer, Joachim. "Chemistry, Philosophy of." Encyclopedia of Philosophy. Ed. Donald M. Borchert. Vol. 2. 2nd ed. Detroit: Macmillan Reference USA, 2006. 140-144. Gale Virtual Reference Library. Gale. 28 Mayıs 2008 gibi) de olabilir."science, philosophy of." Encyclopædia Britannica. 2008. Encyclopædia Britannica Online. URL erişim tarihi: 28 Mayıs 2008 . Bilim felsefesinin daha öznel tanımlanabilmesi de mümkündür; nitekim bilim felsefesi içerisindeki farklı akımlar bilim felsefesini farklı tanımlamışlardır.Ergün, Mustafa. "Bilim Felsefesi". URL erişim tarihi: 17 Nisan 2011. Bilim ile felsefenin bilim tarihinin başlarında karışık bir şekilde uygulanması, birçok filozofun aynı zamanda bilim insanları olması ve felsefî eserlerin aynı zamanda bilimsel bulguları, kuramları da barındırması modern çağa doğru son bulmuş ve bilim ile felsefe iyice ayrışmaya başlamıştır. Bugün anlaşılan anlamda bilim felsefesi de bu ayrışma sonrası, felsefenin ve filozofların bilim kavramını aklî açıdan ele alması ile başlamış denebilir. Tarih boyunca, bugün bilim felsefesi tarihi ve gelişiminin temelini oluşturan birçok bilim kuramı geliştirilmiştir. Bunların dışında bilimin mahiyetine ilişkin de farklı akımlar, düşünceler bilim felsefesi tarihinde kendine yer bulmuştur. Örneğin bazı filozoflar ve pozitivizm gibi akımlar bilimin doğa ve insanî zihinsel çalışmaların bir ürünü olduğunu öne sürerken, bazı filozof ve akımlar ise bundan farklı olarak bilimin zamana, mekâna ve topluma dayanan bir tür insan faaliyeti olduğunu savunmuşlar, örneğin Thomas Kuhn ve Jürgen Habermas bir faaliyet olarak bilimin tarihî ve toplumsal ilişkilerine ve bunlardan yola çıkarak yeni bilim tarihi anlayışlarına ve bilim tanımlarına vurguda bulunmuşlardır."Thomas Kuhn". Stanford Encyclopedia of Philosophy. URL erişim tarihi: 28 Mayıs 2008.Mitchell, Gordon R. "Did Habermas Cede Nature to the Positivists?". URL erişim tarihi: 28 Mayıs 2008. Farklı bilim anlayışlarından özellikle pozitivist anlayış bir süre genel kabul görmüşse de, 20. yüzyılın ikinci yarısında ciddi biçimde sorgulanmış, eleştirilmiş, hakkındaki genel kanı değişiklik göstermiş ve çağdaş pozitivizm bazı aşırı söylemlerinden vazgeçip genelde daha orta yolu benimsemeye başlamıştır. Nitekim postmodernizmin ortaya çıkışı ve etkileri, modernist pozitivizme karşıdır ve çağdaş bilim felsefesinde önemli bir yere sahiptir. Bilimsel yöntem, bilimsel bulgular ve bilimler içerisinde kullanılan kavramlar da bilim felsefinin konusu olmuştur. Örneğin bilimsel kanunların tam olarak ne olduğu, nasıl tanımlanması gerektiği ve eğer varsa gerçek bilimsel kanunların, yanlışlıkla yapılmış objektif olarak genelgeçer olmayan genellemelerden nasıl ayrıştırılması gerektiği bilim felsefesi dahilinde tartışılmıştır. Bilim filozoflarınca bilimin şu özelliklere sahip olduğu belirtilir: * Bilim olgusaldır. Bilim, olgulara yönlenerek doğrulanabilir olan ifadeleri inceler.Özlem, Doğan: "Bilim Felsefesi", sayfa 14, Notos Kitap, Kasım 2010, İstanbul, ISBN 978-605-5904-27-2 * Bilim mantıksaldır. Bilimsel ifadeler, mantıksal açıdan doğru çıkarımlar ile ulaşılmış, çelişkisiz ifadeler olmalıdır. * Bilim objektiftir. Bilim, öznel ifadeler ile değil nesnel ifadeler ile ilgilenir. * Bilim eleştireldir. Bilimdeki mevcut her kuram yeni olgular ışığından çürütülebilir veya değiştirilebilir; her kuramın yerini başka bir kurama bırakabilir. * Bilim genelleyicidir. Bilim, tek tek bütün olgular ile ilgili gözlem yapmaz; bunlar ile ilgili genel kurallar ve bağıntılar bulmaya çalışır. * Bilim seçicidir. Bilim, her türlü olguyla değil yalnızca ilgi alanına giren ve önemli olgular ile ilgilenir. Bu özelliklerin dışında bilimin bir takım inançlara dayandığı ifade edilir: * Bilim realisttir. Buna göre dış dünya özneden bağımsız ve gerçektir. * Bilim rasyonalisttir. Buna göre dünya anlaşılabilir ve akla uygun bir dünyadır. Bu nedenle olguları akıl yolu ile kavramaya elverişli bir düzeni vardır. * Bilim nedenselcidir. Buna göre doğadaki her şeyin bir nedeni vardır, doğadaki bütün olgular arasında neden- sonuç ilişkisi bulunur. * Bilim nicelcidir. Buna göre var olan her şey ölçülebilirdir. == Bilimsel yöntem == Bilimsel yöntemi özetleyen bir şema|küçükresim|300px Bilimsel yöntem çeşitli yeni bilgi edinmek veya bilinen bazı bilgileri doğrulamak veya düzeltmek amacıyla, çeşitli fenomenleri araştırmak için ve geçmişte kazanılmış, öğrenilmiş bilgileri tamamlamak için kullanılan yöntemlerin bütününe verilen isimdir. Bilimsel yöntem(ler) gözlemlenebilir, deneysel (ampirik) ve ölçülebilir kanıtların belirli bazı mantıksal prensiplerle incelenmesine dayanırIsaac Newton (1687, 1713, 1726). "[4] Rules for the study of natural philosophy", Philosophiae Naturalis Principia Mathematica, Third Edition. The General Scholium containing the 4 rules follows Book 3, The System of the World. Reprinted on pages 794-796 of I. Bernard Cohen and Anne Whitman's 1999 translation, University of California Press ISBN 0-520-08817-4, 974 pages.. Bilimsel yöntem, Oxford İngilizce Sözlük'te şöyle tanımlanmıştır: Bilimsel yöntem diğer bazı bilgi edinme yöntemlerinden, bilim, deney ve mantık temelli olmasıyla ayrılır. Aynı şekilde bilimsel yöntem ile elde edilen bilginin, tekrar edilebilir deneylerden sonra tekrar ulaşılabilir olması gerekir. Bu açıdan bilimsel yöntem sıklıkla vahiy bazlı olan dinî yöntemden farklıdır; dinî bilgide esas sıklıkla vahiydir oysa vahiy tekrar edilebilir bir deney olmadığı için bilimsel bir yöntem değildirSchafersman, Steven D. "An Introduction to Science: Scientific Thinking and the Scientific Method." URL erişim tarihi: 3 Haziran 2008.. Her ne kadar farklı bilim dallarında ve farklı bilgi konularında farklılaşmış, konuya özelleşmiş bilimsel yöntemler kullanılsa da genel bazı noktalar bilimsel yöntemlerin temelini oluşturur. Genellikle bilim insanları, araştırmacılar belirli bir fenomeni açıklamak adına büyük ölçüde ellerindeki bilgileri kullanarak hipotezler öne sürerlerWudka, Jose. "The scientific method." Physics 7: Relativity and Cosmology. UC Riverside. URL erişim tarihi: 3 Haziran 2008.Dye, James. "Socratic Method vs. Scientific Method". URL erişim tarihi: 3 Haziran 2008.; daha sonra bu hipotezleri test etmek için çeşitli deneyler hazırlarlar ve deneylerin sonucuna göre bir hipotezin doğruluğu veya yanlışlığı ortaya çıkar. Bazen bir hipotezin doğruluğu belirli deneyler sonucu kabul edilse de; daha sonra yanlış olduğu farklı deneyler yoluyla da kanıtlanabilir. Bu sebeple her türlü hipotez, sürekli olarak deneylere tabii tutulabilir. Bilimsel yöntem açısından, bilimsel yöntemler sonucu elde edilen bilgilerin paylaşılması ve arşivlenmesi çok önemlidir zira bu bilgiler ışığında aynı veya farklı yöntemlerle ilgili deney ve testlerin tekrar edilmesi, yeniden üretilebilmesi ve yapılabilmesi bilimsel yöntem sonucu oluşacak bilgi açısından kaçınılmaz bir gerekliliktir - deneylerle aynı sonuç tekrar tekrar üretilebildiğinde hipotez kuram olmaya yaklaşır. == Bilim çevreleri ve camiası == Bilim camiası birçok farklı bilim dalında uzmanlaşmış, farklı dallarda araştırma yapan birçok bilim insanı ve ilgili kurumlardan oluşmaktadır. === Bilim dalları === Zaman içinde farklı bilim dalları, veya alanları, özelleşmiş ve gelişmiştir. Sıklıkla akademik düzeyde bilimlerin dallaşması iki ana kategoride ele alınır. Doğal fenomenleri araştıran ve inceleyen doğa bilimleri (veya doğal bilimler) ile toplumu, bireyi ve insanî faaliyetleri ve davranışları araştıran ve inceleyen sosyal ve beşerî bilimler. Biyoloji, fizik ve kimya gibi bilimler doğa bilimlerine örnekken, sosyoloji ve antropoloji gibi bilimler sosyal bilimlere örnektir. Bu temel alanlar arasında çok çeşitli ilişkiler olmuş, mühendislik ve tıp bilimleri gibi bu alanlarla ilişkili birçok uygulamalı bilimler de olduğu gibi özellikle son yüzyılda birçok disiplinler arası dal da ortaya çıkmıştır; sibernetik"DEFINING 'CYBERNETICS'." AMERICAN SOCIETY FOR CYBERNETICS. URL erişim tarihi: 6 Haziran 2008., ekonofizik"Econophysics Workshop." The European Science Foundation Programme. URL erişim tarihi: 6 Haziran 2008. ve tıbbi antropoloji"Medical Anthropology, Health Care Diversity, and Globalization." Boston Healing Landscape Project. URL erişim tarihi: 6 Haziran 2008. gibi. Matematik bilimi sıklıkla bu iki ana kategoriden farklı üçüncü bir kategori olan formal bilimler kategorisinde yer alır; zira hem doğa bilimlerine hem de sosyal bilimlere yakın ve uzak olduğu birçok nokta mevcuttur. Matematik, belirli bir bilgi alanının nesnel, dikkatli ve sistematik incelenmesi hususunda doğa bilimlerine yakınken, inceleme yöntemi olarak ampirik yani deneysel yöntemler barındırmaması açısından ayrılır; matematikte edinilen bilgi ampirik yöntemlerle değil de a priori ile doğrulanır. Formal bilimler kategorisi matematiğin yanında istatistik ve mantık bilimlerini de içermektedir. Bu iki bilim, matematik ile birlikte, tüm bilimler, özellikle ampirik bilimler açısından önemli bir yere sahiptir; örneğin formal bilimlerdeki çeşitli gelişmeler fiziksel ve biyolojik bilimlerde de büyük gelişmelere sebep olmuştur. Nitekim formal bilimler hipotez, kuram ve kanunların oluşmasında, hem şeylerin nasıl çalıştığı ve olduğuna yönelik (doğa bilimleri) hem de insanların nasıl düşündüğü ve davrandığına yönelik (sosyal ve beşerî bilimler) keşif ve tanımlamalarda hayati bir önemi sahiptir. Sosyal bilimlerin bir ampirik bilim olup olmaması durumu 20. yüzyıldan beri tartışma konusu olmuştur. Bu tartışmalar etrafında sosyal ve davranışsal dalların bir kısmı bilimsel olmadıkları eleştirileriyle karşılaşmıştır. Hatta bazı akademisyenler (örneğin Nobel Ödülü sahibi fizikçi Percy W. Bridgman,) ve bazı siyasetçiler (örneğin ABD Senatörü Kay Bailey Hutchinson), diğer dallara oranla spesifik- olmayan, muğlak veya bilimsel açıdan yersiz buldukları bazı dallar için "bilim" sözcüğünü kullanmaktan kaçınmıştırlar. === Kurumlar === Bilimsel fikir, deney ve bulguların paylaşımı, iletişimi ve tanıtımı gibi amaçları güden bilim topluluklarına Rönesans döneminden beri rastlanmaktadır. Bugüne ulaşmış en eski kurum is İtalya'daki 'dir. 1660 yılında İngiliz Royal Society (Kraliyet Cemiyeti) ve 1666 yılında Fransız ile başlayarak, ulusal bilim akademileri, toplulukları birçok ülkede bulunan seçkin bilimsel araştırma ve bilgi kurumlarıdır. Birçok uluslararası bilimsel örgüt, örneğin Uluslararası Bilim Konseyi (International Council for Science), farklı milletlerin bilim toplulukları, camiaları arasındaki işbirliğini geliştirmek ve önayak olmak amacıyla kurulmuştur. === Yazın === Bugüne kadar muazzam çeşitlilikte bilimsel yazınlar yayımlanmıştır ve yayımlanmaya devam edilmektedir. Bilimsel jurnaller üniversitelerde ve diğer çeşitli araştırma kurumlarında yapılan araştırmaların sonuçlarını belgelemek ve iletmekte; bilimsel araştırmaların ve çalışmaların bu sebeple de bilimin arşivsel bir kaydı olma işlevini görmektedirler. İlk bilimsel jurnaller, Journal des Sçavans ve ardından gelen Philosophical Transactions, 1665 yılında yayımlanmaya başlanmıştır. O zamandan bu yana düzenli yayınların toplam sayısı durmadan artış göstermiştir ki 1981 yılında yapılan bir tahmine göre yayındaki toplam bilimsel ve teknik jurnallerin sayısı 11.500'dü. Birçok bilimsel jurnal belirli bir bilim dalını kapsamakta ve o daldaki araştırmaları yayımlamakta, sunmaktadır; araştırmalar normalde bilimsel bir tez formatındadır. Bilim çağdaş toplumlarda o kadar yaygın ve nüfuzludur ki genellikle başarıların, haberlerin ve bilim insanlarının heveslerinin daha geniş kitlelere aktarılması gerekli görülür. Bilimsel dergiler, örneğin New Scientist veya Scientific American, daha geniş bir okuyucu kitlesinin ihtiyaçlarına karşılık vermekte ve bazı araştırma alanlarındaki kayda değer keşif ve gelişmeler dahil birçok popüler araştırma alanın teknik olmayan özetlerini sunmaktadır. Ayrıca, yüzeysel olarak, bilimkurgu türü, temelde fantastik bir doğaya sahip olsa da, genel olarak toplumun hayal gücünü cezbetmekte ve belki bilimsel yöntemleri değil ama bilimsel fikirleri iletmektedir. == Eleştiriler ve tartışmalar == === Bilim, sözde bilim ve bilim dışı === Kendi başına meşruiyet kazanamayacak olan ve bu sebeple bilim gibi tavır takınarak kendisine meşruiyet kazandırmaya çalışan herhangi bir yerleşmiş bilgi bütünü bilim olarak kabul edilmez; bunlara genellikle sınır-bilim (fringe science) veya alternatif bilim denmektedir. Bunların en büyük eksikliği, doğal bilimlerde olduğu gibi bilimlerin gelişimine katkıda bulunan, dikkatlice kontrol edilen ve etraflıca incelenip, yorumlanan deneylerden yoksun olmalarıdır. Bir başka terim de çöp bilimdir. Çöp bilim (junk science), aslında meşru, doğru sayılabilecek çeşitli bilimsel teori ve verilerin, yanlış bir şekilde veya hataen karşıt bir tarafı, tutumu savunma amaçlı kullanımıdır. Terimin kullanımında genellikle ideolojik veya siyasi önyargı ve etkenler de söz konusudur. Ticari reklamların çok çeşitli bir kısmı da bu kategoriye düşmektedir. Son olarak, bu terimlerden ayrı ve farklı olarak, bilimsel fikirlerin iyi niyetli olsa da yanlış, eskimiş, eksik veya fazlasıyla basitleştirilmiş teşhirleri ve tezahürlerine de rastlanılabilir. Birçok bilgi bütünü ve dalının gerçekten bilim (dalı) olup olmadığı tartışma konusu olmuştur. Bu hususta tartışmalar ve fikir ayrılıkları oldukça büyük sayıdadır ve sosyal ve davranışsal bilimler gibi bazı alanlar çeşitli eleştirmenler tarafından bilim dışı olmakla suçlanmıştır. Farklı alanlardan birçok kişi, örneğin Nobel Ödülü sahibi fizikçi Percy W. Bridgman gibi bazı akademisyenler ve örneğin ABD Senatörü Kay Bailey Hutchinson gibi bazı siyasetçiler, diğer dallara oranla spesifik-olmayan, muğlak veya bilimsel açıdan yersiz buldukları bazı dallar için "bilim" sözcüğünü kullanmaktan kaçınmıştırlar. Bazı filozoflar da bu açıdan farklı fikirler sunmuşlardır; örneğin Karl Popper bilimsel yöntemin ve kanıtlarınLogik der Forschung, new appendix *XIX (Logic of scientific discovery isimli İngilizce sürümde henüz bulunmamaktadır) varlığını reddetmiştir. Popper'a göre sadece bir tane evrensel yöntem vardır; olumsuz deneme ve yanılma yöntemi. Bu, bilim, matematik, felsefe, sanat vs. dahil insan zihninin tüm ürünlerini kapsadığı gibi, hayatın evrimini de kapsar.Karl Popper: Objective Knowledge (1972) Ayrıca Popper, eleştirel rasyonalizm (Popper, Albert) ile Frankfurt Okulu (Adorno, Habermas) arasındaki sosyal bilimlerin metodolojisini konu alan felsefî bir tartışma olan, pozitivizm tartışmasına da katkıda bulunmuştur.Bu meseledeki çeşitli konumların eleştirel incelenmesi Karl R. Popper'in " Tarihselciliğin Sefaleti" (The Poverty of Historicism) eserinde bulunabilir. === Felsefi bakış ve odak === Tarihçi Jacques Barzun bilimi "tarihteki her inanç kadar fanatik bir inanç" olarak tanımlamış ve insan varoluşu açısından tamamlayıcı olan mânâ düşüncelerini bastırmak amacıyla bilimsel düşüncenin kullanımına karşı uyarmıştır.Jacques Barzun, Science: The Glorious Entertainment, Harper and Row: 1964. p. 15. (quote) and Chapters II and XII. Carolyn Merchant, Theodor W. Adorno ve E. F. Schumacher gibi birçok çağdaş düşünür 17. yüzyıldaki bilimsel devrimin bilimi doğayı veya hikmeti anlamaya çalışan bir odaktan, doğayı kendi çıkarları için kullanmak (manipüle etmek) odağına kaydırdığını ve bilimin doğayı manipüle edişinin sonunda kaçınılmaz bir şekilde insanları da manipüle etmesine yol açacağını düşünmüşlerdir.Fritjof Capra, Uncommon Wisdom, ISBN 0-671-47322-0, p. 213 Ayrıca, nicel ölçümlerin bilimin odağında olması, bilimin dünyanın önemli nitel açılarını göremediği eleştirilerine yol açmıştır. Bilimin icrasında, etik ve çalışma ahlâkının ideolojik bir şekilde reddedilmesinin sahtekârlık, intihal ve veri tahrifi gibi çeşitli formlardaki sonuçları birçok akademisyen tarafından eleştirilmiş ve yerilmiştir. Filozof Bernard Rollin, "Bilim ve Etik" (Science and Ethics) isimli eserinde, etik ve ahlâkın bilim ile ilgisini reddeden ideolojik görüşü inceler ve temel etik anlayışının ve kurallarının öğretilmesinin, bilimsel eğitimin vazgeçilemez ve ayrılmaz bir unsuru olduğunu savunur. === Medya ve bilim tartışması === Kitlesel medya, birbiriyle yarışan farklı bilimsel iddiaları, bu iddiaların bilimsel camiadaki kabul edilebilirliği ve güvenirliğini tam olarak, kesin bir şekilde yansıtmalarını engelleyen çeşitli baskılara maruz kalmaktadır. Bilimsel bir tartışmada farklı taraflara ne kadar ağırlık verileceğini belirlemek, tartışmanın konusu hakkında uzmanlık ve bilgiyi gerektirir. Çok az gazeteci gerçek anlamda bilimsel bilgiye sahip olduğu gibi, belirli bilimsel meseleler üzerine bilgiye sahip olan bir gazeteci bile aniden haberini yapması gereken diğer bilimsel meseleler üzerine az şey biliyor olabilir. === Epistemolojik yetersizlikler === Psikolog Carl Jung'a göre her ne kadar bilim doğanın her yönünü, tam olarak anlamaya çalışsa da kullanılan deneysel yöntemler ancak suni ve sınırlı sorular ortaya atacak ve dolayısıyla sadece kısmi cevaplara ulaşılabilir. Robert Anton Wilson, bilimin soru sormakta kullandığı araçların ürettiği cevapların sadece kullanılan araçlar açısından anlamlı cevaplar olduğunu ve bilimsel bulguların incelenebileceği tamamen nesnel bir bakış açısının olmadığını öne sürerek bilimi eleştirmiştir. === Bilim ve din === Bilim ile din arasındaki ilişki, yaşamın gerçeklerine ilişkin yaptıkları açıklamalar doğrultusunda incelenebilir. Dinsel doktrinler ve nedenler zaman zaman bilimin gelişimini etkilerken, bilimsel bilgiler de dinsel inanışları etkilemiştir. Din ve bilim, tarih boyunca birbirleriyle sürekli çatışma halinde olan iki düşünme biçimidir. Genel bir anlamda her ikisi de evreni açıklama amacı güder; fakat kullandıkları yöntemler ve bağlı oldukları dünya görüşleri çok farklıdır. Bilim, olguları saptama ve açıklamada gözlem ve gözleme dayalı mantıksal düşünmeyi kullanır. Oysa din, metafizikten pek farklı olmayarak, sevgi, inanç ve duygu ile karışık, olgulardan kopuk bir akıl yürütmeye dayanır. Dünya görüşü yönünden birine gerçekçi-rasyonalist, ötekisine mistik- rasyonalist diyebiliriz. Bu karşılaştırmayı daha somut yapmak için, dini oluşturan başlıca özellikleri belirtmeye ve bilimle çatışmaya düştüğü kesin noktayı bulmaya ihtiyaç vardır. Bütün büyük dinler incelendiğinde şu üç ögenin ya da işlevin yapılarında var olduğu görülür: # Birtakım ahlak kuralları, # Belli tapınma biçimleri, # Metafizik nitelikte bir inançlar sistemi. Bilimle dinin çatışması sadece son nokta bakımındandır. Çünkü din bilimin evreni açıklama ve insan için anlaşılır kılma çabasına bu noktada ortak olmuştur. Din evrenin kökeni, kuruluşu ve işleyişi üzerine birtakım inançlara (metafizik hipotezlere) sahiptir. Bu inançların her biri dogma niteliğindedir; doğruluğundan şüphe edilmez. Kaldı ki, dinin söz götürmez bir kesinlikle doğru kabul ettiği metafizik hipotezleri bilimsel yoldan doğrulama olanağı da yoktur. Örneğin, bu inanç ya da hipotezlerden biri, Tanrının varlığı ile ilgilidir. Hemen bütün gelişmiş dinler belli özellikleri olan bir Tanrının var olduğu savına dayanır. Ne var ki, bu savın ne doğruluğu ne de yanlışlığı gözlem ve deneye başvurularak saptanamaz. Dinler bu konudaki savlarının doğruluğunu başka yollara (vahiy, sezgi, kutsal kitap, geleneksel otorite ve benzer kaynaklara) başvurarak savunurlar. Sonuçta böyle bir savın kabulü veya reddi kişisel bir inanç sorunu olarak kalır. Ne inanan kimse inancının doğruluğunu, ne de inkâr eden kimse inkârını bilimsel yoldan ispat edebilir. Şu kadar ki, ikisinin birden doğru olması mantıksal açıdan olanaksızdır. Din, inançlar sisteminde, bilimin tam tersine, düzeltme, gelişme veya herhangi bir değişiklik kabul etmez. Yanılma olasılığına yer vermediği için kendi kendini eleştiri yoluyla hatalardan arındırma olanağı yoktur. Dinsel her inanç kesin ve evrensel doğruluk iddiasına dayanır. Oysa bilimde hiçbir teori kesinlik iddiası gütmez; er geç bir gün değişikliğe uğrama, hatta tümden reddedilme olasılığını gözden uzak tutmaz. Dinle bilimin çatışması, dinin olgulara dayanmaksızın evreni açıklama yolunda ortaya attığı metafizik öğretilerden vazgeçmediği sürece sürüp gideceğe benzer. Çünkü bu tür inançları, giderek kapsamını geliştiren bilimsel bulgu ve doğrularla bağdaştırmanın yolu yoktur.Yıldırım, Cemal. Bilim Felsefesi. 18. baskı. İstanbul: Remzi Kitabevi, 2014. s. 26 Kişiler bazında ele alındığında, tarih boyunca bazı düşünürlerin bilim ile dinin uzlaşamaz ve birbirine karşıt uğraşılar olduğunu öne sürdüğü -bu genel olarak bilimin sorgulamaya dayanması, dinin ise sorgulamadan inanmayı gerektirmesinden kaynaklanmaktadır-, bazı düşünürlerin ise aksini iddia ettiği görülmektedir. Özellikle 19. yüzyılın belirli dönemlerinde din ile bilimin birbirine muhalif olduğu görüşü kazanmıştır. Bu dönemlerde geliştirilen muhalefet, karşıtlık tezine göre bilim ile din arasındaki herhangi bir etkileşim her daim çatışmaya yol açacaktır ve din de, yeni bilimsel fikirlere karşı, saldırgan olan taraf olacaktır.David B. Wilson writes about the development of the conflict thesis in "The Historiography of Science and Religion" the second essay in "Gary Ferngren (editor). Science & Religion: A Historical Introduction. Baltimore: Johns Hopkins University Press, 2002. ISBN 0-8018-7038-0." Her ne kadar bu anlayış 19. yüzyılda John William Draper ve Andrew Dickson White gibi isimlerce yaygınlaştırılmaya çalışılmışsa da bilim ile din arasındaki tarihsel ve bugünkü etkileşimi, çatışma anlarından iş birliği anlarına kadar, açıklamaya yeterli olmamıştır.Gary Ferngren (editor). Science & Religion: A Historical Introduction. Baltimore: Johns Hopkins University Press, 2002. ISBN 0-8018-7038-0 Nitekim gerek KopernikPogge, Richard. "A Brief Note on Religious Objections to Copernicus." Astronomy 161: An Introduction to Solar System Astronomy URL erişim tarihi: 19 Ağustos 2008., Galileo, Kepler ve Boyle gibi Batı bilim tarihinde yer almış önemli isimler, gerekse İbn-i Sina, BiruniO'Connor, J. J.; Robertson, E. F.. "Abu Arrayhan Muhammad ibn Ahmad al- Biruni." The MacTutor History of Mathematics archive. URL erişim tarihi: 29 Temmuz 2008. ve İbn-i Heysem (cf. ) gibi Doğu bilim tarihinde yer almış önemli isimler inançlı insanlardı. Bununla birlikte, bilim ile dinin tarih içinde çatıştığı meseleler de olmuştur ve bilim ile dinin uzlaşmasının mümkün olmadığını savunanlar bugün de mevcutturlar. Örneğin İngiliz evrimsel biyoloji uzmanı Richard Dawkins bilim ile dinin uzlaşmasının mümkün olmadığını şiddetle savunmaktadır. Tarih boyunca din ile bilimi birleştirmeye çalışan, birbiriyle çelişmeyen yöntemler olduğunu ileri süren ve hatta birbirlerini tamamladıklarını düşünenler olmuştur. Amerikalı biyolog Kenneth R. Miller bu kesimdedir. Zaman zaman dinsel kanıları bilimsel yöntemlerle veya bilimsel kanıları dinsel yöntemlerle açıklamaya çalışanlar olmuştur. Örneğin, İbn-i Sina Tanrı'nın varlığını akıl ve mantık yoluyla açıklamaya çalışmıştır.Lenn Evan Goodman (2003), Islamic Humanism, p. 8-9, Oxford University Press, ISBN 0-19-513580-6. Buna ek olarak, özellikle modern çağda, bazıları bilim ve dinin birbirinden bağımsız olduğunu, insani deneyimin birbiriyle ilgisiz yönleriyle uğraştıkları ve bu sebeple birbirlerinin alanına bulaşmadıkça, kendi alanları içerisinde, sorunsuz bir şekilde birlikte var olabileceklerini öne sürmüşlerdir. Ama bu pek de mümkün olmamıştır.Stephen Jay Gould. Rocks of Ages: Science and Religion in the fullness of life. Ballantine Books, 1999. == Kaynakça == * * Encyclopedia of Philosophy. Ed. Donald M. Borchert. 2nd ed. Detroit: Macmillan Reference USA, 2006. Gale Virtual Reference Library. Gale. 28 Mayıs 2008. == Dış bağlantılar == * Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) * Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) * Science.gov - USA.gov for Science * Science Resource Online * Euroscience: A European Association for Promotion of Science and Technology * Science.gouv.fr - Le portail de la science == Ayrıca bakınız == * İslam ve bilim * Askerî bilim * Avrupa'da bilim ve teknoloji * Osmanlı İmparatorluğu'nda bilim ve teknoloji *Orta Çağ Avrupası'nda bilim *Rönesans'ta bilim tarihi *Bilim sosyolojisi *Bilim parkı *Bilim tarihi ve felsefesi * Uluslararası Bilim Olimpiyatları * Sovyetler Birliği'nde bilim ve teknoloji * Bilim merkezi Kategori:Ana madde konuları Kategori:Gözlem
Bilim
1,413
Ayasofya (anlamı: "Kutsal Bilgelik"; ), eski adıyla Kutsal Bilgelik Kilisesi ve Ayasofya Müzesi veya günümüzdeki resmî adıyla Ayasofya-i Kebîr Câmi-i Şerîfi (Kutsal Büyük Ayasofya Camii),Türk Dil Kurumu'na göre "şerif" sözcüğü, "kutsal, şerefli, soylu, temiz" gibi anlamlara gelmektedir. İstanbul'da yer alan bir cami ve eski bazilika, katedral ve müzedir. Bizans İmparatoru I. Justinianus tarafından, 532-537 yılları arasında İstanbul'un tarihî yarımadasındaki eski şehir merkezine inşa ettirilmiş bazilika planlı bir patrik katedrali olmuştur. 1453 yılında İstanbul'un Osmanlılar tarafından fethedilmesinden sonra II. Mehmed tarafından camiye dönüştürülmüştür. Mustafa Kemal Atatürk tarafından 1934 yılında yayımlanan Bakanlar Kurulu Kararnamesi ile müzeye dönüştürülmüş, kazı ve tadilat çalışmaları başlatılmış ve 1935'ten 2020'ye kadar müze olarak hizmet vermiştir. 2020 yılında ise müze statüsü iptal edilerek cami statüsü verilmiştir. Ayasofya, mimari bakımdan merkezî planı birleştiren kubbeli bazilika tipinde bir yapı olup, kubbe geçişi ve taşıyıcı sistem özellikleriyle mimarlık tarihinde önemli bir dönüm noktası olarak ele alınır. Hristiyanlar için hem sembolik hem de eksen olma anlamının yanında, turistik ve ruhsal bir çekim merkezidir. Ayasofya adındaki "Aya" sözcüğü "kutsal" anlamına gelir. "Sofya" sözcüğü ise Grekçede "bilgelik" anlamındaki sophos sözcüğünden gelir. Dolayısıyla "Aya Sofya" adı, Nasıralı İsa'ya atfen "Kutsal Bilgelik" ya da "İlahî Bilgelik" anlamına gelmekte olup Hristiyan ilahiyatında Tanrı'nın üç niteliğinden biri sayılır.Ayasofya-Müzeler Rehberi, H. Veli Yenisoğancı, L. Suat Kongaz, Ali Kılıçkaya, Saadet Barutçu, Süleyman Eskalen, Müjgan Harmankaya, Nilay Yılmaz, Tahsin Aydoğmuş, Ozan Sağdıç, Ankara, ISBN 975-387-042-6 Miletli İsidoros ve Trallesli Antemius'un yönettiği Ayasofya'nın inşaatında yaklaşık 10.000 işçinin çalıştığı ve İmparator I. Jüstinyen'in bu iş için büyük bir servet harcadığı belirtilir."Justinian also rebuilt the Church of Hagia Sophia (which cost 20,000 pounds of gold)" P. Heather, The Fall of the Roman Empire: A New History of Rome and the Barbarians, 283 Bu çok eski binanın bir özelliği, yapımında kullanılan bazı sütun, kapı ve taşların binadan daha eski yapı ve tapınaklardan getirilmiş olmasıdır. Bizans İmparatorluğu döneminde Ayasofya, büyük bir "kutsal emanetler" zenginliğine sahipti. Bu emanetlerden biri de 15 metre yüksekliğindeki gümüş ikonostasis idi.Hagia Sophia , Hagia Sophia Konstantinopolis Patriği'nin kilisesi ve Doğu Ortodoks Kilisesi'nin 1000 yıl boyunca merkezi olan Ayasofya, 1054 yılında Patrik I. Mihail'in Papa IX. Leo tarafından aforoz edilmesine şahitlik etmiş olup, bu olay, genel olarak "Schisma"nın, yani Hristiyanlık tarihindeki en önemli olaylardan biri olan Doğu ve Batı kiliselerinin ayrılmasının başlangıcı sayılır. 1453 yılında kilise, Osmanlı padişahı II. Mehmed tarafından camiye dönüştürüldükten sonra mozaiklerinden insan figürleri içerenler tahrip edilmemiş (içermeyenlerse olduğu gibi bırakılmıştır), yalnızca ince bir sıvayla kaplanmış ve yüzyıllarca sıva altında kalan mozaikler, bu sayede doğal ve yapay tahribattan kurtulabilmiştir. Cami, müzeye dönüştürülürken sıvaların bir kısmı çıkarılmış ve mozaikler yine gün ışığına çıkarılmıştır. Günümüzde görülen Ayasofya binası, aslında aynı yere üçüncü kez inşa edilen kilise olduğundan "Üçüncü Ayasofya" olarak da bilinir. İlk iki kilise isyanlar sırasında yıkılmıştır. Döneminin en geniş kubbesi olan Ayasofya'nın merkezî kubbesi, Bizans döneminde bir kez (7 Mayıs 558 tarihinde) çökmüş, Osmanlı başmimarı Mimar Sinan'ın binaya payandaları eklemesinden itibaren de hiç çökmemiştir. == Tarihçe == === Birinci Ayasofya === küçükresim|250px|sol|İkinci Ayasofya kalıntıları. Giriş merdiveni, portik kalıntıları ve vaktiyle cepheyi süsleyen iki mermer blok. Ayasofya Kilisesi’nin inşaatı Hristiyanlığı imparatorluğun resmî dini ilan eden Roma imparatoru Büyük Konstantin (Bizans’ın ilk imparatoru I. Constantinus) tarafından başlattırılmıştır. 337 ile 361 yılları arasında tahtta olan Büyük Konstantin’in oğlu II. Constantius tarafından tamamlanmış ve Ayasofya Kilisesi’nin açılışı 15 Şubat 360’ta II. Constantius tarafından gerçekleştirilmiştir.Hagia Sophia , Socrates Scholasticus’un kayıtlarından gümüş kaplı perdelerle süslü ilk Ayasofya’nın Artemis Tapınağı üzerine inşa edilmiş olduğu öğrenilmektedir. Adı "Büyük Kilise" anlamına gelen ilk Ayasofya Kilisesi’nin adı Latincede Magna Ecclesia ve GrekçedeRoma İmparatorluğu’nun ikiye bölünmesinden sonra Doğu Roma İmparatorluğu’nda ya da Bizans’ta sözlü dil olarak, önceleri Latince konuşulmaya devam edilmişse de sonradan Grekçe benimsenmiştir. Megálē Ekklēsíā (Μεγάλη Ἐκκλησία) idi. Eski bir tapınak üzerineEski dinî yapıların üzerine yeni dinî yapıların yapılması ya da eski dinî yapıların yeni dinî yapılara dönüştürülmesi tarihte çok sık rastlanan bir olaydır. inşa edildiği belirtilen bu yapıdan günümüze ulaşan bir kalıntı bulunmamaktadır. Birinci Ayasofya, binanın inşası tamamlanana dek bir katedral niteliğinde işlev gören Aya İrini Kilisesi’nin vaktiyle yakınında yer alan imparatorluk sarayının yakınına (geçmişte müze alanının kuzey kısmındaki, yeni tuvaletlere yakın olan, ziyarete kapalı kısım) inşa edilmişti. Her iki kilise de Bizans İmparatorluğu’nun iki ana kilisesi olarak faaliyet göstermişlerdir. Birinci Ayasofya, geleneksel Latin mimarisi stilindeki bir sütunlu bazilika olup çatısı ahşaptı ve önünde bir atrium yer almaktaydı. Bu ilk Ayasofya bile olağanüstü bir yapıydı. 20 Haziran 404’te Konstantinopolis Patriği Aziz İoannis Hrisostomos’un İmparator Arcadius’un eşi İmparatoriçe Aelia Eudoksia ile çatışmasından dolayı sürgüne gönderilmesinin ardından çıkan isyanlar sırasında bu ilk kilise yakılarak büyük ölçüde tahrip olmuştur. === İkinci Ayasofya === İlk kilisenin isyanlar sırasında yakılıp yıkılmasından sonra, imparator II. Theodosius bugünkü Ayasofya’nın bulunduğu yere ikinci bir kilisenin inşa edilmesi emrini vermiş ve İkinci Ayasofya’nın açılışı onun zamanında, 10 Ekim 415’te gerçekleşmiştir.Estambul, REVAK, İstanbul, ISBN 975-6671-04-1 Mimar Rufinos tarafından inşa edilen bu İkinci Ayasofya da yine bazilika planlı, ahşap çatılı ve beş nefliydi. İkinci Ayasofya’nın 381’de İkinci Ekümenik konsil olan Birinci İstanbul Konsili’ne Aya İrini ile birlikte ev sahipliği yaptığı sanılmaktadır. Bu yapı 13-14 Ocak 532’de Nika Ayaklanması sırasında yakılıp yıkılmıştır. 1935’te binanın batı avlusunda (bugünkü giriş kısmında) Alman Arkeoloji Enstitüsü’nden A. M. Schneider tarafından yürütülen kazılarda bu İkinci Ayasofya’ya ait birçok buluntu ele geçirilmiştir. Günümüzde Ayasofya’nın ana girişinin yanında ve bahçede görülebilen bu buluntular, portik kalıntıları, sütunlar, başlıklar, bazıları kabartmalarla işlenmiş mermer bloklardır. Bunların vaktiyle binanın cephe kısmını süsleyen üçgen alınlığın parçaları olduğu saptanmıştır. Binanın cephesini süsleyen bir bloktaki kuzu kabartmaları 12 havariyi temsilen yapılmıştır. Ayrıca kazılar, İkinci Ayasofya’nın zemininin Üçüncü Ayasofya’nın zemininden iki metre daha aşağı bir düzeyde bulunduğunu ortaya koymuştur. İkinci Ayasofya’nın uzunluğu bilinmemekteyse de genişliğinin 60 m olduğu sanılmaktadır.(Günümüzde, Üçüncü Ayasofya’nın ana girişinin yanında yer alan İkinci Ayasofya’ya ait cephe merdiveni basamaklarının yaslandığı zemin, kazılar sayesinde görülebilir durumdadır. Kazılara şimdiki binada çökmelere sebep olabileceğinden devam edilmemiştir.) === Üçüncü Ayasofya === ==== Yapımı ==== küçükresim|sol|280x280px|Bizans dönemindeki Ayasofya’nın kesiti İkinci Ayasofya’nın 23 Şubat 532’de yıkımından birkaç gün sonra imparator I. Justinianus öncekinden tümüyle farklı, daha büyük ve kendisinden önce gelen imparatorların yaptırdıkları kiliselerden çok daha muhteşem bir kilise inşa ettirmeye karar verdi. Justinianus bu işi yapacak mimarlar olarak fizikçi Miletli İsidoros ile matematikçi Trallesli Anthemius’u görevlendirdi. Bir efsaneye göre, Justinianus inşa ettireceği kiliseye ilişkin hazırlanan taslakların hiçbirini beğenmez. Bir gece İsidoros taslak hazırlamaya çalışırken uyuyakalır. Sabah uyandığında Ayasofya’nın hazırlanmış bir planını önünde bulur. Justinianus bu planı mükemmel bulur ve Ayasofya’nın buna göre inşa edilmesini emreder. Bir başka efsaneye göre de İsodoros bu planı rüyasında görmüş ve planı rüyasında gördüğü şekilde çizmiştir. (Anthemius daha inşaatın ilk yılında öldüğünden işi İsidoros sürdürmüştür). İnşa, Bizanslı tarihçi Prokopius’un Justinian'ın binaları (, , "Binalar Üzerine"), adlı eserinde betimlenmektedir. İnşaatta kullanılacak malzemeleri üretmek yerine imparatorluk topraklarında yer alan yapı ve tapınaklardaki yontulmuş hazır malzemelerden yararlanmak yoluna gidilmiştir. Bu yöntem, Ayasofya’nın inşa süresinin çok kısa olmasını sağlayan etkenlerden biri olarak kabul edilebilir. Böylece binanın yapımında Efes’teki Artemis Tapınağı’ndan, Mısır’daki Güneş Tapınağı’ndan (Heliopolis), Lübnan’daki Baalbek Tapınağı’ndan ve daha birçok tapınaktan getirtilen sütunlar kullanılmıştır. Bu sütunların altıncı yüzyıl imkânlarıyla nasıl taşındığı bilinmemektedir. Kaplama ve sütunlarda kullanılan renkli taşlardan kırmızı porfir Mısır, yeşil porfir Yunanistan, beyaz mermer Marmara Adası, sarı taş Suriye ve kara taş İstanbul kökenlidir. Ayrıca Anadolu’nun çeşitli yörelerinden gelen taşlar kullanılmıştır. İnşaatta on binden fazla kişinin çalıştığı belirtilir. İnşaat sonunda Ayasofya Kilisesi günümüzdeki hâlini almıştır. küçükresim|Bizans döneminde kent merkezindeki önemli yapıların konumları|276x276pik Mimaride yeni bir anlayışı gösteren bu kilise yapılır yapılmaz derhal mimarinin baş eserlerinden biri olarak kabul edildi. Mimarın böylesine büyük bir açık mekânı sağlayabilecek devasa bir kubbeyi inşa edebilmede İskenderiyeli Heron’un teorilerinden yararlanmış olması mümkündür. 23 Aralık 532’de başlanan yapım çalışması 27 Aralık 537’de tamamlandı. Kilisenin açılışını İmparator Justinianus ve Patrik Eutychius büyük bir törenle birlikte yaptılar. Ayasofya, o zamana kadar en büyük yapı olarak kabul edilen Süleyman’ın Tapınağı’ndan daha büyük olduğundan İmparator I. Justinianus (Jüstinyen) halka yaptığı açılış konuşmasında "Ey Süleyman! Seni yendim" demiştir.The Christian Empire: 313-476 Kilisenin ilk mozaiklerinin yapımı 565 ile 578 yılları arasında tahtta olan II. Jüstinyen döneminde tamamlanabilmiştir. Kubbe, pencerelerinden sızan ışıkların duvarlardaki mozaiklerde oluşturdukları ışık oyunları dahiyane mimariyle birleşerek izleyicilere büyüleyici bir atmosfer vermektedir. Ayasofya, İstanbul’a gelen yabancılar üzerinde öylesine büyüleyici, derin bir etki bırakmıştır ki Bizans döneminde yaşayanlar, Ayasofya’yı "dünyada tek" ("singulariter in mundo") olarak nitelemişlerdir. ==== Yapım sonrası ==== Fakat yapılışından kısa bir süre sonra, 553 Gölcük ve 557 İstanbul depremlerinde ana kubbe ile doğu yarım kubbesinde çatlaklar belirdi. 7 Mayıs 558 depreminde ise ana kubbe tümüyle çöktü ve ilk ambon, siboryum ve sunak da ezilerek yok oldu. İmparator derhal restorasyon çalışmasını başlattı ve bu çalışmanın başına Miletli İsidoros’un yeğeni genç İsidorus’u getirdi. Depremden ders alınarak bu kez yeniden çökmemesi için kubbenin yapımında hafif malzeme kullanıldı ve kubbe eskisine kıyasla 6,25 m daha yükseğe yapıldı. Restorasyon çalışması 562 yılında tamamlandı. Yüzyıllarca Konstantinopolis Doğu Ortodoks patriğinin merkezi olan Ayasofya aynı zamanda Bizans’ın taç giyme törenleri gibi imparatorluk törenlerine ev sahipliği yapmıştır. İmparator VII. Konstantinos "Törenler Kitabı" (De caerimoniis aulae Byzantinae) adlı kitabında Ayasofya’da yapılan imparator ve patrik tarafından düzenlenen törenleri tüm ayrıntılarıyla anlatmaktadır. Ayasofya, ayrıca günahkarlar için de bir sığınma yeri olmuştur. Ayasofya’nın daha sonra uğradığı tahribatlar arasında 859 yangını, bir yarım kubbesinin düşmesine neden olan 869 depremi ve ana kubbesinde hasara yol açan 989 depremi sayılabilir. 989 depreminden sonra imparator II. Basil, kubbeyi Agine ve Ani’deki büyük kiliseleri inşa eden Ermeni mimar Trdat’a tamir ettirmiştir.Lynn Jones. Between Islam and Byzantium, Agh'tamar and the visual construction of medieval Armenian Rulership. Ashgate Publishing Limited, 2007, 98. Trdat kubbenin bir kısmını ve batı kemerini onarmış ve kilise 6 yıl süren onarım çalışmasından sonra 994’te yeniden halka açılmıştır. ==== Latin istilası dönemi ==== Dördüncü Haçlı Seferi sırasında, Venedik Cumhuriyeti’nin âmâ Doçu Enrico DandoloDandolo’nun asıl amacının Kudüs’ü fethetmek değil, İstanbul’u yağmalamak olduğu ileri sürülür. komutasındaki Haçlılar İstanbul’u ele geçirip Ayasofya’yı yağmalamışlardır. Bu olay Bizanslı tarihçi Nikitas Honiatis’in kaleminden ayrıntılı olarak öğrenilmektedir. Kiliseden aralarında Yeşua’nın mezar taşından bir parça, Yeşua’nın sarıldığı bez olan torino kefeni, Meryem’in sütü ve azizlerin kemikleri gibi birçok kutsal emanet ile altın ve gümüşten yapılma değerli eşyalar çalındı, kapılardaki altınlar bile sökülerek batı kiliselerine götürüldü şeklinde anlatılmaktadır. Latin İstilası (1204-1261) olarak anılan bu dönemde Ayasofya, Roma Katolik Kilisesi’ne bağlı bir katedrale dönüştürülmüştür. 16 Mayıs 1204 tarihinde Latin imparatoru I. Baudouin imparatorluk tacını Ayasofya’da giymiştir. Enrico Dandolo adına konan mezar taşı Ayasofya’nın üst galerisindedir. Gaspare ve Giuseppe Fossati tarafından gerçekleştirilen 1847-1849 restorasyonu sırasında mezarın gerçek bir mezar olmadığı Enrico Dandolo anısına bir sembolik plaket olarak konulduğu ortaya çıkmıştır. ==== Son Bizans dönemi ==== Ayasofya 1261’de tekrar Bizanslıların kontrolüne geçtiğinde harap, virane ve yıkılmaya yüz tutmuş bir durumdaydı. 1317’de imparator II. Andronikos finansmanını ölen eşi İrini’nin mirasından karşılayarak binanın kuzey ve doğu kısımlarına 4 adet istinat duvarı (Orta Çağ Yunancası: Πυραμὶδας Piramídas) ekletti.Santa Sofia REVAK, 2002, İstanbul, IBSN975-6671-01-7 1344 depreminde kubbede yeni çatlaklar belirdi ve 19 Mayıs 1346’da binanın çeşitli kısımları çöktü. Bu olaydan sonra kilise, 1354’te Astras ve Peralta adlı mimarların restorasyon çalışmasının başlamasına kadar kapalı kaldı. === Cami dönemi === küçükresim|sol|Ayasofya’nın 1880’lerdeki görünümü (Pascal Sebah, 1823-1886) İstanbul’un 1453’te Osmanlı Türkleri tarafından fethinden sonra, fethin sembolü olarak, derhal Ayasofya Kilisesi camiye dönüştürülmüştür. O sıralarda Ayasofya harap bir haldeydi. Bu durumu Kordoba soylusu Pero TafurPero Tafur, Travels and Adventures, trans. M. Letts (London, 1926), 138 - 148; ve Florentine Cristoforo BuondelmontiG. Gerola, "Le vedute di Costantinopoli di Cristoforo Buondemonti," SBN 3 (1931): 247 - 279. gibi Batılı ziyaretçilerce betimlenmektedir. Ayasofya’ya özel bir önem veren Fatih Sultan Mehmed kilisenin derhal temizlenip camiye çevrilmesini emretti, fakat adını değiştirmedi. İlk minaresi onun döneminde inşa edilmiştir. Osmanlılar bu tür yapılarda taş kullanmayı tercih etmekle birlikte minarenin hızla inşa edilebilmesi amacıyla bu minare tuğladan yapılmıştır.Tuğlanın işlenmesi gerekmediğinden ve taşın işlenmesi zaman aldığından, tuğla yapılar daha hızlı yapılır. Günümüzde görülen tuğla minarenin II. Selim’e ait olduğu da iddia edilir. Minarelerden biri de sultan II. Bayezid tarafından eklenmiştir. 16. yüzyılda Kanuni Sultan Süleyman fethettiği Macaristan’daki bir kiliseden Ayasofya’ya iki dev kandil getirtmiştir ki, günümüzde bu kandiller mihrabın iki yanında yer alırlar. II. Selim döneminde (1566-1574) yorgunluk ya da dayanıksızlık belirtileri gösterdiğinde, bina, dünyanın ilk deprem mühendislerinden biri sayılan Osmanlı baş mimarı Mimar Sinan tarafından eklenen dış istinat yapılarıyla (payanda) takviye edilerek son derece sağlamlaştırılmıştır.Mungan, I. (2004). Hagia Sophia and Mimar Sinan . Mungan & Wittek (eds); Taylor & Francis Group, London. pp.383 - 384. ISBN 90-5809-642-4. Günümüzde binanın dört tarafındaki toplam 24 payandanın bir kısmı Osmanlı dönemine, bir kısmı Doğu Roma İmparatorluğu dönemine aittir. Bu istinat yapılarıyla birlikte, Sinan ayrıca, kubbeyi taşıyan payeler ile yan duvarlar arasındaki boşlukları kemerler ile besleyerek kubbeyi iyice sağlamlaştırmışKubbeyi onarmadan önce Sinan’ın kubbeyi dışarıdan metalik zincirle gerdiği söylenir. ve binaya iki geniş minare (batı kısmına), hünkar mahfili ve II. Selim’in türbesini (güneydoğu kısmına) eklemiştir (1577). III. Murad’ın ve III. Mehmed’in türbeleri ise 1600’lerde eklenmiştir. Ayasofya binasının içine Osmanlı döneminde eklenen diğer yapılar arasında mermerden minber, hünkar mahfiline açılan galeri, müezzin mahfili (mevlid balkonu), vaaz kürsüsü sayılabilir. III. Murad Bergama’da bulunmuş, Helenistik Dönemden kalma (MÖ IV. yüzyıl), "bektaşi taşı"ndan (İng. alabaster)Kaymak taşı da denilen ince-daneli renksiz jips. yapılma iki küpü Ayasofya'nın ana nefine (ana salon) yerleştirmiştir. I. Mahmud 1739'da binanın restore edilmesini emretti ve bir kütüphane ile binanın yanına (bahçesine) bir medrese, bir imarethane ve bir şadırvan ekletti. Böylece Ayasofya binası, civarındaki yapılarla birlikte bir külliyeye dönüştü. Bu dönemde ayrıca yeni bir sultan galerisi ve yeni bir mihrap yapıldı. Ayasofya’nın Osmanlı dönemindeki en ünlü restorasyonlarından biri sultan Abdülmecid’in emriyle İsviçre İtalyanı olan Gaspare Fossati ve kardeşi Giuseppe Fossati’nin nezaretinde 1847 ile 1849 yılları arasında yapılmıştır. Fossati kardeşler, kubbe, tonoz ve sütunları sağlamlaştırdı ve binanın iç ve dış dekorasyonunu yeniden elden geçirdi. Üst kattaki galeri mozaiklerinin bir kısmı temizlendi, çok tahrip olanları ise sıvayla kaplandı ve altta kalan mozaik motifleri bu sıva üzerine resmedildi.Üst kattaki tavan mozaiklerinin tahrip olmasının ana nedeni Bizanslıların yapıda dere kumu yerine deniz kumu kullanmış olmalarıdır. Zira deniz kumu inşaatte kullanılmadan önce suyla yıkansa da, bir miktar tuzu bünyesinde tutmakta ve kumun yapıda kullanılmasından sonra bu tuz, yağmur sularını çekici ve emici bir işlev görmektedir. Işıklandırma sistemini sağlayan yağ lambası avizeleri yenilendi. Kazasker Mustafa İzzed Efendi'nin (1801-1877) eseri olan, önemli isimlerinBu isimler Allah, Muhammed, Dört Halife ve Halife Ali’nin oğulları Hasan ve Hüseyin’in isimleridir. hat sanatıyla yazılı olduğu yuvarlak dev tablolar yenilenip sütunlara asıldı. Ayasofya’nın dışına yeni bir medrese ve muvakkithane inşa edildi. Minareler aynı boya getirildi. Bu restorasyon çalışması bittiğinde Ayasofya Camii 13 Temmuz 1849'da gerçekleştirilen bir törenle yeniden halka açıldı.Osmanlı dönemi fotoğrafı-1 , Osmanlı dönemi fotoğrafı-2 , Osmanlı dönemi fotoğrafı-3 , Ayasofya Külliyesi'nin Soğukçeşme Sokağı'na açılan, Topkapı Sarayı'na en yakın olan kapısı Ayasofya külliyesinin Osmanlı dönemindeki diğer yapıları arasında sıbyan mektebi, şehzadeler türbesi, sebil, sultan Mustafa ve sultan İbrahim türbesi (önceden vaftizhane) ve hazine dairesi sayılabilir. === Müze dönemi === 1930 ile 1935 yılları arasında restorasyon çalışmaları nedeniyle halka kapatılan Ayasofya’da Mustafa Kemal Atatürk’ün emriyle bir dizi çalışmalar yapıldı. Bu çalışmalar arasında çeşitli restorasyonlar, kubbenin demir kuşak ile çevrilmesi ve mozaiklerin ortaya çıkarılıp temizlenmesi sayılabilir. Restorasyon sırasında Ayasofya’nın, "yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin laiklik ilkesi doğrultusunda yapılış amacı olan kiliseye tekrar çevrilmesi konusunda fikirler ortaya atılmışsa da bölgede yaşayan Hristiyan sayısının çok az olmasından dolayı oluşan talep yetersizliği, bölgede bu denli muhteşem bir kiliseye karşı yapılabilecek muhtemel provokasyonlar ve mimarinin tarihî önemi göz önüne alınarak" Bakanlar Kurulu’nun 24 Kasım 1934 tarih ve 7/1589 sayılı kararıyla müzeye çevrilmiştir. 1 Şubat 1935’te ziyarete açılan müzeyi Atatürk, 6 Şubat 1935 tarihinde ziyaret etmiştir. Yüzyıllar sonra mermer zemindeki halıların kaldırılmasıyla zemin döşemesi, insan figürlü mozaikleri örten sıvanın kaldırılmasıyla da mozaikler tekrar gün ışığına çıkarılmıştır. Yapı 19 Kasım 1936’da tapuya resmen "Ayasofyayı Kebir Camii Şerifi" adıyla kaydedilmiştir. Ayasofya’nın sistemli olarak incelenmesi, restorasyonu ve temizlenmesi ABD’deki Bizans Enstitüsü (the Byzantine Institute of America) adlı kurumun 1931’deki ve Dumbarton Oaks Alan Komitesi’nin 1940’lı yıllardakiCritique (revue), Byzance - Istanbul. Seuil, 1992 girişimiyle sağlanmıştır. Bu kapsamda yapılan arkeolojik çalışmalar K. J. Conant, W. Emerson, R. L. van Nice, P. A. Underwood, T. Whittemore, E. Hawkins, R. J. Mainstone ve C. Mango tarafından sürdürülmüş ve Ayasofya’nın tarihine, yapısına ve dekorasyonuna ilişkin başarılı sonuçlar elde edilmiştir. Ayasofya’daki çalışmalarda bulunmuş diğer isimlerden bazıları A. M. Schneider, F. Dirimtekin ve Prof. A. Çakmak’tır. Bizans Enstitüsü ekibi mozaik arama ve temizleme işleriyle uğraşırken, R. van Nice yönetimindeki bir ekip de binanın, taş taş ölçülerek rölövelerini çıkarma çalışmasına girişmiştir. Çalışmalar hâlen çeşitli uluslardan bilim insanlarınca sürdürülmektedir. Dosya:Ayasofya Tapu Senedi.jpg|Türkiye Cumhuriyeti hükûmeti tarafından 19 Kasım 1936'da Ayasofya için çıkarılan tapu senedi Dosya:Hagia sophia prayer room exterior.jpg|Eski Ayasofya Müzesi'nin Müslüman ibadetine açık bölümü Dosya:Ayasofya Vakfiyesi 20220224 113855.jpg|Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi'nde bulunan Ayasofya Vakfiyesi === Tekrar cami olması === küçükresim|Tekrar cami olması sonrası asılan tabela. 1991 yılında Cumhurbaşkanı Turgut Özal döneminde Ayasofya Müzesi'nin bir bölümü cami olarak Müslümanların ibadetine açılmıştır. Ayasofya'nın tekrar cami olma süreci ilk olarak 2005 yılında başladı, 2005 yılında yargıya taşınan olay Danıştay 10. Dairesi tarafından reddedildi. 2016'da tekrar açılan dava da Haziran 2018'de açıklanan karar ile aynı şekilde sonuçsuz kaldı. Temmuz 2016'da Ayasofya Müzesi'nde düzenlenen Kadir Gecesi programında, 85 yıl aradan sonra sabah namazında ezan okundu."Ayasofya'da sabah namazı". Anadolu Ajansı. 2 Temmuz 2016. En son 22 Ekim 2016 tarihinde erişildi. Diyanet TV'nin Ramazan ayı boyunca Ayasofya'dan "Bereket Vakti Ayasofya" adlı sahur programını ekranlara getirmesine Yunanistan'dan tepki geldi."Ayasofya'da sahur Yunanistan'ı rahatsız etti" Hürriyet 6 Haziran 2016. En son 22 Ekim 2016 tarihinde erişildi. Ekim 2016'da müzenin Müslüman ibadetine açık olan bölümü Hünkar Kasrı'na, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından uzun yıllardan sonra ilk kez asaleten imam atandı."Ayasofya'nın 4 minaresinden 5 vakit ezan sesi yükseliyor". Anadolu Ajansı. 20 Ekim 2016. En son 22 Ekim 2016 tarihinde erişildi. 2016 itibarıyla Hünkar Kasrı bölümünde vakit namazlar kılınmaya ve minarelerinden Sultanahmet Camii ile 5 vakit çifte ezan okunmaya başlandı. 29 Mayıs 2020 tarihinde İstanbul'un Fethinin 567. yıl dönümünde Fetih Suresi okundu. Bu gelişmelerin ardından Ayasofya'nın cami olma süreci tekrar gündeme geldi. Sürekli Vakıflar Tarihi Eserlere ve Çevreye Hizmet Derneği'nin "Ayasofya'nın camiden müzeye dönüştürülmesine yönelik Bakanlar Kurulu kararının iptali" istemiyle Danıştay'da dava açması üzerine 2 Temmuz 2020 tarihinde duruşma gerçekleştirildi ve 10 Temmuz 2020 tarihinde Danıştay 10. Dairesi, Ayasofya'nın camiden müzeye dönüştürülmesine dair 24 Kasım 1934 tarihli Bakanlar Kurulu kararını "Ayasofya'nın vakıf senedindeki cami vasfı dışında kullanımının ve başka bir amaca özgülenmesinin hukuken mümkün olmadığını" belirterek iptal etti. Bunun üzerine 2729 numaralı cumhurbaşkanı kararı ile Ayasofya, Diyanet İşleri Başkanlığına devredilerek tekrar cami statüsüne dönmüş oldu. Bu gelişme sonrası UNESCO, Dünya Mirasları listesi'nde yer alan Ayasofya'nın korunma statüsünün gözden geçirileceğini açıkladı. 2022 yılında 13 milyon 635 bin 229 kişinin Ayasofya'yı ziyaret ettiği açıklanmıştır. === Aldığı hasarlar ve tamiri === ==== İmparatorluk Kapısı ==== Ayasofya'nın tekrar cami olmasından sonra 2022 yılının Nisan ayında Ayasofya İmparatorluk Kapısı kimliği belirsiz kişilerce tahrip edildi. 18 Nisan 2022 tarihinde Sanat Tarihi Derneği, İmparatorluk Kapısı'nın hasar gördüğünü Ayasofya nöbetçi güvenlik müdürüne raporladı. Derneğe göre görevlinin bu konu hakkında bilgisi olmadığını belirtmesi üzerine, Ayasofya Sorumlu Müdürü olduğunu belirten Talip isimli şahıs, Sanat Tarihi Derneği'ne "kamera kayıtlarının olmadığını ve zaten büyütülecek bir şey olmadığını, kendilerinin orayı tamir edeceklerini" söyledi. Sanat Tarihi Derneği Başkanı Şerif Yaşar, olayla ilgili bir güvenlik görevlisinin kendisine şunları söylediğini belirtti: > İnsanlar burayı kutsal sayıyor; turistler, yerli insanlar… Oradan geçerken > ellerini sürtüyorlar. Bazıları hatta oradan parça koparıp ağızlarına > atıyorlar. Tarihçi İlber Ortaylı, olayla ilgili aşağıdaki açıklamalarda bulundu: > Ayasofya'nın kameraları 24 saat işliyor ancak hiçbir şey çıkmıyor. Ben bunu > anlamadım. Ayrıca doğrudan doğruya kilisenin emperyal bölümüne giriliyor. Bu > kapı tunç ve çok ağır. Bu anlık bir şey değil çok zor bir şey. Bu insanların > bir an evvel tespit edilip kanuna teslim edilmesi gerekiyor. Bu bir namus > meselesi biz burayı fethettik. Bunu korumamız gerekiyor. Dünyanın gözü > burada. Bu nedenle bir an evvel tespit etmemiz gerekiyor. Vakıflar Genel Müdürlüğü, sosyal medyada tepki uyandıran olay üzerine bir basın açıklaması yaptı ve kapının tamir edildiğini belirtti. ==== Su haznesi ==== 2022'nin Mayıs ayında Ayasofya'nın su haznelerinden biri kimliği belirsiz kişi veya kişilerce tahrip edildi. Tahrip sonucu su haznesinin kapağı kırıldı. Kırılan su haznesinin içinde ve etrafında Ayasofya'ya namaz kılmak için gelenlerin ayakkabıları bulunmaktaydı. Su haznesinin onarılmış halini görüntüleyen Sanat Tarihi Derneği Başkanı Şerif Yaşar, bir restorasyonun gerçekleştirildiğini ancak düzgün yapılmadığını şu sözlerle belirtti: > Sosyal medyada paylaşılan görüntüden sonra kendim gidip durumu gördüm. Bir > restorasyon gerçekleştirilmiş. Bir kaynak yapılmış. Ancak maalesef olmamış. > Bir skandalı başka bir skandal ile örtmeye çalışmışlar durum bu. Kapı ile > ilgili suç duyurusunda bulunmuştum onun sonucunu bekliyorum. Soruşturma > devam ediyor. Son olay ile ilgili bilgi sahibi olmak istedim. Ancak > konuştuğum görevliler bilgi sahibi olmadıklarını söylediler. Aynı gün İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü yaptığı açıklamada mevzubahis hasarın camiye dönüşmeden önce meydana geldiğini, yıpranan kapağın orijinal parçalardan olmayıp zaman içerisinde değiştirildiğini açıkladı. Tarihçi yazar Talha Uğurluel ise konuyla ilgi yayınladığı videoda, kendisinin daha önce çektiği video ve görselleri kullanarak hasarın daha önceden de var olduğunu fakat kapağın yerleşimi yüzünden kolayca fark edilemediğini iddia etti. == Mimari == Ayasofya, mimari bakımdan bazilika plânı ile merkezî plânı birleştiren, kubbeli bazilika tipinde bir yapı olup kubbe geçişi ve taşıyıcı sistem özellikleriyle mimarlık tarihinde önemli bir dönüm noktası olarak ele alınır. Ayasofya, her şeyden önce boyutu ve mimari yapısıyla önem taşır. Yapıldığı dönemin dünyasında hiçbir bazilika planlı yapı Ayasofya’nın kubbesinin boyutundaki bir kubbe ile örtülebilmiş ve böylesine büyük bir iç mekâna sahip değildi. Ayasofya’nın kubbesi Roma’daki Pantheon’un kubbesinden küçük olmakla birlikte Ayasofya’da uygulanan yarım kubbe, kemer ve tonozlardan oluşan karmaşık ve sofistike sistem, kubbenin çok daha geniş bir mekânı örtebilmesini sağlayarak kubbeyi daha etkileyici kılmaktadır. Taşıyıcı olarak beden duvarlarına oturtulmuş önceki yapıların kubbeleriyle kıyaslandığında sadece dört payeye oturtulmuş bu denli büyük bir kubbe, mimarlık tarihinde gerek teknik, gerek estetik bakımdan bir devrim sayılmaktadır. küçükresim|250px|sağ|Üst kattan ana salonun (kısmen) görünümü (Mart 2013) küçükresim|sağ|250px|1884 tarihli dünyanın en yüksek binaları diyagramı (Ayasofya 55. sıradadır) Orta nefin yarısını örten ana (merkezî) kubbe, doğu ve batısına eklenen yarım kubbelerle çok geniş bir dikdörtgen biçimli iç mekân yaratacak şekilde öylesine genişletilmiştir ki, zeminden bakıldığında gökyüzüne asılı gibi duran, tüm iç mekâna hâkim bir kubbe olarak algılanır. Doğu ve batı açıklıklarını kapatan yarım kubbelerden de daha küçük yarım kubbeli eksedralara geçiş yapılarak sistem tamamlanmıştır. Küçük kubbelerden başlayarak ana kubbe tacıyla tamamlanan bu kubbeler hiyerarşisi Antik Çağ’da örneği görülmemiş bir mimari sistemdir. Yapının bazilika planı dâhice tümüyle "gizlenmiş" durumdadır. İnşa sırasında duvarlarda tuğladan ziyade harç kullanılmış ve kubbe yapı üzerine kondurulduğunda kubbenin ağırlığı alt kısmı nemli kalmış harçla oluşturulan duvarların dışa doğru bükülmesine yol açmıştı. 558 depremi sonrasında yıkıldıktan sonra yeniden yapılan ana kubbenin yapımı sırasında genç İsidorus, kubbeyi taşıyabilmeleri için önce duvarları yeniden dikleştirmiştir. Bütün bu hassas çalışmalara rağmen kubbenin ağırlığı yüzyıllarca bir problem olmaya devam etti. Kubbenin ağırlık baskısı binayı bir çiçeğin açılması gibi dört yanından dışa doğru açılmaya zorluyordu. Bu problem de binaya dışarıdan istinat unsurlarının eklenmesiyle çözüldü. Osmanlı döneminde mimarlar, bir binada kayma olup olmadığını anlamak için ya yapımı sırasında elle döndürülebilecek küçük bir dikey sütun ekler, ya da duvardaki 20-30 santimetrelik iki sabit nokta arasına cam yerleştirirlerdi. Sütun, artık döndürülemediğinde veya söz konusu cam çatladığında binada kaymanın belli bir dereceye geldiği anlaşılmış olurdu. Ayasofya’nın üst kat duvarlarında ikinci yöntemin izleri hâlen görülebilir. Döndürülen sütun ise Topkapı Sarayı’nın harem bölümünde mevcuttur. İç yüzeyler tuğla üzerine çok renkli mermer, kırmızı ya da mor porfirler ve yapımında altın kullanılmış mozaiklerle kaplıdır. Bu, geniş pâyelerin daha ışıklı ve kamufle olmasını da sağlayan bir yöntemdir. 19. yüzyılda restorasyon çalışmaları sırasında bina dıştan Fossati tarafından sarı ve kırmızı renklere boyanmıştır. Ayasofya, Bizans mimarisinin baş eseri olmakla birlikte, pagan, Doğu Ortodoks, Roma Katolik ve Sünni etkilerinin sentezi olan bir yapıdır. 15 yüzyıl boyunca ayakta duran bu yapı sanat tarihi ve mimarlık dünyasının baş yapıtları arasında yer alır ve büyük kubbesiyle Bizans mimarisinin bir simgesi olmuştur. Ayasofya diğer katedrallere kıyasla şu özellikleriyle ayırt edilir: * Dünyanın en eski katedralidir. * Yapıldığı dönemden itibaren yaklaşık bin yıl boyunca (1520’de İspanya’daki Sevilla Katedrali’nin inşaatı tamamlanana dek) dünyanın en büyük katedrali unvanına sahip olmuştur. Günümüzde yüzölçümü bakımından dördüncü sırada gelmektedir. * Dünyanın en hızlı (5 yılda) inşa edilmiş katedralidir. * Dünyanın en uzun süreyle (15 yüzyıl) ibadet yeri olmuş yapılarından biridir. * Kubbesi "eski katedral" kubbeleri arasında çapı bakımından dördüncü büyük kubbe sayılmaktadır. === Bölümleri === Ayasofya mimari yönden incelendiğinde orta nef denilen büyük bir orta mekân, kuzey ve güneyde yer alan iki yan nef, doğu ucunda yer alan absit ve batı kısmında kapıların yer aldığı iç ve dış nartekslerden meydana gelmiştir. 7.500 m^2lik bir yüzölçümüne sahip Ayasofya iki katlı bir yapıdır. ==== Alt kat ==== ===== Narteksler ===== küçükresim|220px|sol|İç narteks Binaya batı kısmındaki, Bizans döneminde atrium denilen avlunun bulunduğu kapılardan girilir. Buradaki, dış nartekse açılan ana kapıdan girmeden önce, solda görülen kalıntılar A. M. Schneider tarafından sürdürülen kazılarda ortaya çıkarılmış İkinci Ayasofya’ya ait kalıntılardır. Ana kapıdan girilen ilk galeri "dış narteks" olarak adlandırılır, "çapraz tonoz" örtülü dokuz birimli bir galeridir. Buradan da iç narteks denilen ikinci galeriye 5 kapı açılır. İç nartekste tavan mozaiklerle kaplıdır. Mozaiklerden sarı renkte parlayanların yapımında altın kullanılmıştır. Duvarlar çeşitli ülkelerden ve Anadolu’nun çeşitli kentlerinden getirilme dalgalı mermer levhalarla kaplıdır. Bu dalgalı mermer levhalar duvarlara sabitlenmeden önce ikiye kesilmiş ve duvarlara yan yan öyle sabitlenmiştir ki, katlanıp mürekkeplenen bir kağıdın açıldığında gösterdiği gibi, ilginç bir simetri gösterirler. Günümüzde içinde elektrik ampulleri olan yağ lambası avizeleri cami dönemine aittir. küçükresim|İmparator kapısı mozaiği|250px İç narteksten ana nefe (ana salona) 9 kapı açılır. Ana salona açılan ortadaki ana kapıya, yalnızca imparatora mahsus olduğundan (yalnızca imparator tarafından kullanıldığından) "imparator kapısı" adı verilir. Bu kapının üst kısmındaki duvarda (tympanum) 9. yüzyıldan kalma bir mozaik bulunur. Bu mozaikte ortada Yeşua, sağ madalyonda Cebrâil, sol madalyonda Meryem görülür. Sol alt kısımda görülen sakallı kişi Bizans imparatorlarından VI. Leon’dur. Doğu Ortodoksluk geleneğinde en fazla üç kez evlenilebilmesine karşın erkek çocuğunun olabilmesi için dört kez evlenmiştir. Bu yüzden Yeşua’dan özür diler vaziyette, secde eder şekilde tasvir edilmiştir. Yeşua’nın elindeki Kitâb-ı Mukaddes’te Yeşua’nın Yuhanna İncili’ndeki bir sözü yazılıdır: "Size selamet olsun! Ben evrenin nuruyum." İlk kez W. Salzenberg tarafından yayımlanmış olan bu mozaik 18. yüzyıla dek kapatılmamıştır. ===== Güney nef ===== küçükresim|sol|250px|Güney nef Ayasofyanın ana mekânı paye ve sütunlarla üç nefe ayrılmış durumdadır: Orta nef (naos, ana salon) güney nef (ana nefin sağında) ve kuzey nef (ana nefin solunda). Sağdaki güney nefinde de tavan mozaiklerle kaplıdır. Bu mozaiklerde ikonaklazma dönemine özgü semboller göze çarpar. Bunlardan ikisi dört balık ve küçük karelerde yer alan svastika sembolleridir. Bu güney nefinde I. Mahmud Kütüphanesi bulunur. Kütüphanenin görülebilen odası Osmanlı sultanının namaz kılmadan önce Kur’an okuduğu odadır. Odadaki rahleler sedef işlemeli olup duvarlar İznik fayanslarıyla kaplıdır. Odanın tavan ve zemini orijinal değildir. Odada ayrıca Kur’an’ın saklandığı tahta mahfaza bulunur. küçükresim|Yeşil porfirden sütuna oturtulmuş Bizans sütun başlığı. Yanda kime ait olduğu bilinmeyen bir el izi bulunmaktadır.|250px Nefin doğu ucuna doğru soldaki duvarda üzerinde iki yunusu ve Poseidon'un trident olarak bilinen yabasını içeren bir taş işlemesi görülür. Bu, Bizans rahiplerinin, Hristiyan olmalarına rağmen, bir pagan ilaha ait unsuru kiliseye sokabilecek derecede eski Yunan kültürü etkisi altında kalmış olmalarını gösteren bir örnek olarak değerlendirilebilir. Nefin doğu ucunda üç çeşit sütun görülür. Bunlardan kırmızı porfir taşından yapılma olanları Mısır’dan getirilmiştir. Yeşil olanları ise Yunanistan’dan getirilmiştir. Binada kullanılan beyaz mermerlerin kökeni genellikle Marmara Adası’ndaki mermer ocaklarıdır. Batı dillerindeki mermer sözcüğünün kökeni "Marmara"dır. Ayasofya’da toplam 107 sütun bulunmaktadır, bunlardan 40’ı alt katta, 67’si üst kattadır. Bu sütunların hemen hemen hepsi yekpare (monolit) olup Ayasofya’dan da eskidirler, çünkü imparatorluk topraklarındaki eski tapınaklardan getirilmişlerdir. Ayasofya’nın en büyük sütunlarının uzunlukları 20 m civarında, kalınlıklarının yarıçapı ise 1,5 m’dir. En ağırları 70 ton ağırlığındadır. Sütun başlıkları Bizans stili gösterirler; sütun başlıklarından bazılarında küçük bir daire ve harflerden oluşan I. Justinianus’un arması görülür. Bu nefin doğu ucundaki yeşil sütunun yanındaki duvarda bir el izi bulunur, kime ait olduğu bilinmeyen bu el izi hakkında çeşitli rivayetler bulunmaktadır. ===== Omphalion ve müezzin mahfili ===== Güney neften mihraba geçilirken, zeminden yaklaşık 3 m kadar yükselen, balkonu andıran mermerden yapılma bir yapı göze çarpar. Bu, Osmanlı döneminde yapılmış, Ayasofya cami iken her yıl İslam peygamberi Muhammed’in doğum gününde (Mevlid Kandilinde) mevlid okunan müezzin mahfilidir. Mahfilin hemen yanında zeminde, girilmemesi için kenarları çitle çevrilmiş kare biçimli bir alan göze çarpar. Burası bilinmeyen bir nedenle Bizanslılarca dünyanın merkezi olarak kabul edilirdi. Yunancada "Yer’in Göbeği" anlamında, omphalion (Delf’te omphalos) olarak adlandırılan ve Bizanslılarca kutsal sayılan bu yerde kimilerine göre Ayasofya’nın inşa edilmesinden önce bir tapınak bulunmaktaydı. Kimilerine göre bu yer "ley hatları"nın bir kavşak noktasıydı. Kutsallığından ötürü Bizans imparatorlarının taç giyme törenleri de burada yapılmaktaydı. Tören sırasında siyasi ve dinî otoriteleri temsil eden kişilerin her birinin durması gereken konumlar bu kare biçimli alan içine daireler oluşturacak biçimde döşenmiş renkli taşlarla belirlenmiştir. Daireleri oluşturan taşlarda kırmızı, sarı, yeşil, turuncu ve gri renkler göze çarpmaktadır. Toplam sayıları 16 olan bu dairelerden en büyüğü ortadaki olup muhtemelen imparatorun duracağı yeri gösteren dairedir.Omphalion parts ===== Apsit ve mihrap ===== küçükresim|sol|230px|Minber Binanın doğu kısmının ucu dışarı taşkın durumda olup üstü yarım kubbeyle örtülü bir apsitle son bulur. Üçüncü Ayasofya, diğer eski Doğu Ortodoks kiliseleri gibi geleneksel olarak Kudüs’e yönelik olarak inşa edilmiştir ve diğer eski Doğu Ortodoks kiliselerinde olduğu gibi absidinin ekseni inşa edildiğinde tam olarak Kudüs yönünü göstermekteydi. küçükresim|230px|Absid. Üstteki mozaik ve ortadaki pencereler Kudüs yönünü gösterir. Altta hafifçe sağda mihrabın üst kısmı görülmektedir. İstanbul’a nazaran Kudüs yönü ile Mekke yönü arasında pek büyük olmayan (birkaç derecelik) bir fark bulunmaktadır. Bu yüzden İstanbul’da camiye çevrilen kiliselerde kıble yönünü göstermek üzere kilisenin absidi içine yapılan mihrap absidin iyice sağına inşa edilirdi. Fakat Ayasofya’da mihrap apsitin çok sağına değil, hafifçe sağına inşa edilmiştir. Çünkü Ayasofya binası tam olarak olması gereken yönde değildir, yani hafifçe Mekke yönüne doğru bir kayma göstermektedir. Bu bir yapım hatası olamayacağına göre, binanın zaman içerisinde, tektonik hareketlerden dolayı hafifçe bir kayma geçirmiş olması düşünülebilir. Cebrâil’in parmağıyla Ayasofya’yı çevirdiğine ilişkin olarak çıkarılmış söylentiler bu husustan kaynaklanmıştır. Apsitin en üst kısmında, 9. yüzyıla tarihlenen, kucağında çocuğu Yeşua’yı taşıyan, taht üzerinde tasvir edilmiş bir Meryem mozaiği yer alır. Bunun sağında aynı yüzyılda yapılmış, Cebrâil’i tasvir eden bir mozaik bulunur. Meryem mozaiğinin solunda ise, bir deprem sırasında düşmüş bir başka melek mozaiği, muhtemelen Mikâil’i tasvir eden bulunmaktaydı. Mihrabın her iki yanında 16. yüzyılda I. Süleyman'ın fethettiği Macaristan’daki bir kiliseden getirttiği iki dev kandil bulunmaktadır. Apsitte Bizans döneminde yıkılan pencerelerin yerini Osmanlı döneminde renkli camdan yapılma (vitray), ayetlerle süslü pencereler almıştır. Apsit çevresinde Osmanlı döneminde eklenen yapılar yoğunluk kazanmaktadır. Örneğin apsitin sağında mermerden yapılma minber, solunda Osmanlı sultanının namaz kıldığı hünkar mahfili yer alır. Osmanlı sultanı mahfile özel olarak yapılmış bir galeriden ulaşmaktaydı. Apsit duvarlarında Kur'an ayetlerini içeren çerçeveler ve içine Allah, Muhammed, Dört Halife ve Halife Ali’nin oğulları Hasan ve Hüseyin’in isimleri yazılı olan sekiz yeşil daire bulunur. Bu dairelerin tahtadan yapılma çok daha büyükleri de ana nefin (ana salonun) iç mekânını kuşatacak şekilde asılmışlardır. İsimler her biri 7,5 m yarıçapında olan bu 8 dev panoya hat sanatı tarzında yazılmıştır. Bunlar Kazasker Mustafa İzzet Efendi’nin (1801-1877) eserleridir. 1930’lu yıllarda restorasyon çalışmaları sırasında yerlerinden indirilen bu panolar 1951’de A. Menderes tarafından yeniden yerlerine koydurulmuştur.André Falk, Turquie. Seuil, 1956 ===== Orta nef ===== küçükresim|Orta nef. Tam karşıda pencerelerin bulunduğu kilisenin absidi görülmektedir. Absid içinde, aşağıda caminin mihrabı görülmektedir.Solda hünkar mahfili görülmektedir. Sağda, altta ise müezzin mahfili denilen cami döneminde mevlid okunan balkon görülmektedir.|250px Orta nef ya da iç mekân karmaşık bir yapıya sahiptir. 100 x 70 m ölçüsündeki binanın 74.67 x 69.80 m ölçüsündeki orta nefinin (ana salonun) ortasında ağırlığı dört paye (ayak) üzerine oturtulmuş, payelere geçişin pandantiflerle sağlandığı bir ana kubbe yer alır. Ayasofya’nın devrim niteliği taşıyan kubbesi birçok sanat tarihçisinin, mimarın mühendisin özel ilgisini çekmiştir. Daireden dikdörtgene geçiş içbükey üçgen pandantiflerle sağlanır. Bu tür yapılarda daha önce kullanılmamış bu pandantifler estetik bakımdan şık bir şekilde, daireden, yani kubbeden payelerce oluşturulan kare biçimine, hatta yarım kubbeler de sisteme dahil sayılırsa, dikdörtgen biçimine geçişi sağlarlar. Böylece, kubbe pandantifler vasıtasıyla dört büyük kemer üzerine oturur. Bu kemerler de Osmanlı döneminde Mimar Sinan’ın talimatlarıyla istinat duvarlarıyla desteklenmiştir. Tarih boyunca tamirat gördüğünden kubbe dairesel düzgünlüğünü kaybetmiş ve elips biçimine yaklaşmıştır. Bu yüzden farklı uzunlukta iki yarıçapı vardır. 55,60 m yüksekliğinde ve içten 30,80-32,6 m çaplarındaki ana kubbenin ağırlığı doğu ve batısındaki iki yarım kubbeyle hafifletilmiştir. Ana kubbenin güney ve kuzeyde yarattığı baskı ise payandalarla karşılanmıştır. Bir şemsiyenin telleri gibi, kubbenin tepesinden başlayıp kubbe pencereleri arasından geçerek pandantiflere inen 40 kaburga, kubbenin ağırlığının payelere aktarılmasında önemli bir rol oynar. Binanın ağırlığını 40’ı aşağıda, 67’si üst katta olan 107 sütun taşımaktadır. Bu sütunların bir kısmı orta nefin her iki yanında, iki katlı bir dizi oluştururlar. Orta nefin kuzey kenarını oluşturan çift katlı sütun dizisinin üzerindeki duvarda (tympanon) Doğu Ortodoks Kilisesi patriklerinin mozaikleri bulunur. Bunlar çok yüksekte olduklarından dürbünsüz pek iyi görülemezler. Ana mekân, duvarlardaki ve kubbedeki pencerelerden ışık alır. Mozaiklerle kaplı ana kubbenin ortasında Bizans döneminde Yeşua’yı tasvir eden bir mozaiğin yer aldığı bilinmektedir. Kilise camiye çevrildiğinde diğer insan figürlü mozaiklerin sıvayla kaplanmasına karşın bu mozaik 17. yüzyıl ortalarına açık bırakılmış, 17. yüzyıl ortalarında Kazasker Mustafa İzzet Efendi tarafından üzerine "Allahü Nurüssemavat..." diye başlayan ayetin işlendiği bir sıvayla kapatılmıştır. Bununla birlikte mozaiğin 1894 depreminde düşmüş olduğu da iddia edilmektedir. Ana kubbede hem kubbenin ağırlığını azaltmak, hem de ana mekânın aydınlanmasını sağlamak üzere 40 pencere açılmıştır. Kubbenin mozaiklerini onarmak üzere kurulan 60 ton ağırlığındaki metalik iskele onarım çalışmalarının sürmesi nedeniyle henüz kaldırılamamış olup kubbenin tümüyle görülmesini engellemektedir. Kubbenin zemine izdüşümü olan çember araştırıldığında, zeminde taşa 40 adet haçın bir çember oluşturacak şekilde kazınmış olduğu görülür. Bu haçların hiçbir sembolik değeri yoktur, mimari bir yöntemin uygulanması için bazı noktaların kesişen iki çizgiyle işaretlenmesinden ibarettir. Bir yapıya kubbe inşa edilmeden önce zemine, inşa edilecek kubbenin çemberi işaretlenir ve daha sonra bu noktalara çekül tutularak kubbe inşa edilir. Bu mimari yöntem günümüzde de uygulanmaktadır; tek fark artık çekül yerine lazerin kullanılmasıdır. Kubbeden payelere geçişi sağlayan dört pandantif üzerinde Hristiyan melekler hiyerarşisindeki bir melek sınıfını tasvir eden freskler bulunmaktadır. Bunların Kerubi melekleri mi, yoksa Seraphim melekleri mi oldukları konusu kesinlik kazanmamıştır. Bizans’ın erken devirlerinde bunların mozaik olduğu belirtilir, tahrip olduklarında freske çevrilmiş oldukları düşünülmektedir. Üzerleri Osmanlı döneminde hiç kapatılmamış, yalnızca yüzlerine altın yaldızla kaplı oval bir yıldız yerleştirilmiştir. Bu 6 kanata sahip melek fresklerinden ikisinin birkaç yıl önce restore edilmiş olmasına karşın, yağmurun sızması nedeniyle yeniden tahrip oldukları görülmektedir. Bu tahribatın nedeni Bizanslıların yapıda dere kumu yerine deniz kumu kullanmış olmalarıdır. Zira deniz kumu inşaatte kullanılmadan önce suyla yıkansa da, bir miktar tuzu bünyesinde tutmakta ve kumun yapıda kullanılmasından sonra bu tuz, yağmur sularını çekici ve emici bir işlev görmektedir. (Bu tahribat özellikle üst kattaki tavan mozaiklerinde etkili olmuştur.) küçükresim|"Terleyen sütun"daki dilek yeri Orta nefin iç nartekse yakın kısmında Helenistik Dönemden kalma (MÖ 4. yy.), bektaşi taşından (İng. alabaster) yapılma iki büyük küp bulunmaktadır. Bunlar III. Murad döneminde Bergama’da bulunmuş, Ayasofya’ya getirilerek su içme gereksinimlerini karşılamak üzere kullanılmıştır. Küplerden büyük olanı 1200 litrelik bir kapasiteye sahiptir. Duvarlardaki boş taş çerçevelerde Bizans döneminde ikonalar bulunmaktaydı. Orta nefte iç nartekse paralel olarak uzanan iki küçük tünelde Ayasofya’nın en eski mozaikleri bulunur. Bunlardan birinde ilk Hristiyanların kullandıkları, Yunan alfabesinin beş harfini içeren sekiz dilimli daire sembolü bulunur. ===== Kuzey nefi ===== Kuzey nefinde ziyaretçilerin ilgisini çeken tek şey, nefin batı ucunda bulunan, beyaz mermerden yapılma kare biçimli sütundur. "Terleyen sütun" olarak adlandırılan ve hakkında kaynaksız sayısız rivayet bulunan bu sütun, günümüzde dilek dileme yeri durumuna gelmiştir. Dilek dilemek isteyenler elinin başparmağını sütundaki deliğe sokup elleriyle bir daire çizerler. Delik günümüzde sütuna geçirilmiş bronz bir plakanın ortasında yer almaktadır. ===== Çıkış ===== küçükresim|sol|Çıkış mozaiği. Justinianus, Meryem ve Büyük Konstantin|250px Üst kata çıkılmayıp binadan dışarı çıkılmak istendiğinde iç narteksin güney ucundaki kapıdan çıkılır. Bu çıkış kapısının üzerine yerleştirilmiş bir ayna oraya, çıkış yönünde ilerleyen ziyaretçileri, arkalarında kaldığından göremedikleri bir mozaiğin daha bulunduğu konusunda uyarmak üzere yerleştirilmiştir. 10. yüzyıldan kalma bu mozaik, Fossati tarafından 1849'da keşfedilip tekrar kapatılmış, 1933-1934 yıllarında Byzantine Institute of America kurumundan Thomas Whittemore tarafından temizlenmiştir. Mozaikte ortada çocuğuyla birlikte Meryem yer alır. Meryem değerli taşlarla süslü bir tahttadır. Koyu lacivert bir kaphoriun giyen Meryem’in başörtüsünün kenarlarında altın yaldızlı bir şerit, alnında ve omuzlarında da altın yaldızlı haç bulunmaktadır. Olgun bir insanın yüz hatlarıyla tasvir edilen "çocuk İsa" sağ eliyle vaftiz işareti yapmakta ve sol elinde "malik olma"yı simgeleyen bir rulo tutmaktadır. Solda Üçüncü Ayasofya’yı inşa ettiren I. Justinianus Meryem’e Ayasofya’nın bir maketini sunar halde tasvir edilmiştir. Bu Ayasofya maketinde kubbenin üzerinde bir haç bulunduğu görülmektedir. Sağda ise Konstantinopolis’in kurucusu sayılan Roma imparatoru Büyük Konstantin Meryem'e surlarla çevrili Konstantinopolis’in bir maketini sunar halde tasvir edilmiştir. Adı Bizans alfabesiyle yukarıdan aşağı doğru yazılmıştır. Meryem'in tahtının zeminini oluşturan mozaik taşlarının yapımında gümüş kullanılmıştır. Çıkışta yer alan, artık kapatılamayan bronz kapı, dünyanın en eski kapılarından biri sayılmaktadır. MÖ II. yüzyıla ait bu kapı Ayasofya’ya Tarsus’taki bir tapınaktan getirilmiştir. Ayasofya’nın zemini Bizans dönemindeki bir depremden sonra bir miktar (30-35 cm) yükseltilmek zorunda kalınmıştır. Bu yüzden bu kapı iptal edilerek yerine yenisi yapılmış, fakat eski kapı başka yere götürülmeyerek orada bırakılmıştır. Bu sayede kapının alt kısmında Ayasofya’nın 6. yüzyıla ait zemini görülebilmektedir. ==== Üst kat ==== küçükresim|200px |İmparatoriçe locası küçükresim|200px |Cennet ve cehennem kapısı 200px|sağ|küçükresim|Zoi ve eşi 200px|sağ|küçükresim|Absiddeki MeryemÜst kata alt kattaki iç narteksin batı ucunda yer alan bir kapıdan geçilerek irili ufaklı taşlarla "arnavut kaldırımı" tarzında döşenmiş bir rampadan çıkılır. Sarmal bir biçimdeki rampa 7 halka yaparak üst kata ulaşır. Bu rampa imparatoriçenin tahtıyla sarsılmadan taşınmasına merdiven basamaklarına kıyasla büyük bir kolaylık sağlamaktaydı. Rampa duvarlarında yer yer eski tuğla kemerler görülür. Bizans döneminde de Osmanlı döneminde de üst kat daima kadınlara ayrılmıştı. Üst katta da alt katta olduğu gibi,|250px güney (sağda) ve kuzey nefleri bulunur. Bu iki nef birlikte bir "at nalı" biçimini oluştururlar. Güney üst nefine sağda yer alan (alt kattaki narteksin üzerinde bulunan) bir galeriden geçilerek ulaşılır. ===== Güney üst nefi (tribünü) ===== küçükresim|sol|200px|Güney üst nefi Törenleri izlemek üzere Ayasofya’ya gelen imparatoriçe, üst kata çıkarılır, törenleri maiyetindekilerle birlikte, üst katın güney nefindeki "imparatoriçe locası"ndan izlerdi. İmparatoriçe locasından günümüze ulaşan kısımlar mermer başlıklı iki küçük yeşil porfirden yapılma sütun ve zemindeki, imparatoriçenin tahtının konacağı yeri göstermek üzere yerleştirilmiş dairesel yeşil porfir taşından oluşur. Bu yeşil daire, omphaliondaki daireler gibi yapılmıştır. Buradan binanın alt katı ve iç mekânına hakim bir bakış açısı elde edilebilmektedir. Üst katın neflerinde tavanı kaplayan, insan figürü içermeyen mozaikler Osmanlı döneminde yağmur suyundan tahrip olduğundan, 19. yüzyılda Osmanlı sultanı Abdülmecid bunları onarılmasını emretmişti. Fakat mozaik sanatı 19. yüzyılda unutulmuş bir sanat durumuna geldiğinden İtalyan Fossati kardeşler sultana bunları onaramayacaklarını belirtip başka bir çözüm önerisinde bulundular: Çok tahrip olan mozaikler sıvayla kaplandı ve altta kalan mozaik motifleri bu sıva üzerine resmedildi. Bazı sütunların üst kısımlarındaki kemerlerde sıvayla kaplanmamış mozaikler hâlen görülebilir durumdadır. Fakat yer yer nemden dolayı orijinal renklerini kaybetmişlerdir. Ayrıca yer yer dökülen veya altta mozaik olup olmadığı anlaşılmak üzere kasten açılmış sıvalar altından da eski mozaikler görülebilmektedir. Fossati kardeşlerin üst kattaki tavan mozaiklerini kaplamadan önce tüm mozaiklerin kopyalarını kâğıtlara çıkardıkları bilinmekteyse de, yanlarında götürdükleri bu kâğıtların günümüzde nerede oldukları bilinmemektedir. İmparatoriçe locasının az ilerisinde, üzerlerindeki anahtar kabartmalarından dolayı "cennet ve cehennem kapısı" olarak adlandırılan, vaktiyle bir kapı içerdiği sanılan, duvarlara sabitlenmiş iki mermer blok görülür. Bu bloklar üzerinde yaşam ağacı, balık gibi semboller içeren küçük kabartmalar bulunur. Kilise temsilcileri synod adı verilen toplantıların yapılacağı odaya gitmek üzere bu kapıdan geçerlerdi. küçükresim|sol|200px|Deisis Buradan geçildikten sonra sağ tarafta yer alan duvarda, 12. yüzyıldan kalma (1261'de yapıldığı sanılan), "deisis" ('Δέησις') olarak adlandırılan, Yeşua’nın Kıyamet Günü insanlık için Tanrı’dan niyaz dilemesini simgeleyen bir mozaik bulunur. Alt kısmı yok olmuş bu büyük mozaikte ortada Yeşua, sağda Vaftizci Yuhanna (Yahya), solda ise Meryem görülür. Yeşua’nın sağ eli, alt kattaki iç nartekste yer alan mozaikte de görüldüğü gibi, "vaftiz işareti" denilen bir halde tasvir edilmiştir (başparmağın ucu "kalbe giden yol"la ilişkilendirilen yüzük parmağına temas eder haldedir). Bu mozaiğin muhtemelen diğer çeşitli Doğu Ortodoks kiliselerinde taklit edilmeye çalışılan bir özelliği, Yeşua’nın yüzünün sağ ve sol yarılarının birbirlerinden farklı olarak tasvir edilmiş olmasıdır. Bu fark, sağ ve sol gözlerde de görülür. Bir yapım hatası olmayan bu özellik, Leonardo da Vinci’nin ünlü eserinde de görülmekle birlikte, Ayasofya’daki bu mozaik 12. yüzyılda yapılmış olduğundan Vinci’nin eserinden daha eskidir. Mozaiği yapan sanatçı Yeşua’nın yüz kısmına öyle bir özellik kazandırmıştır ki, mozaikten Kudüs yönüne doğru 10-15 metre kadar yürünerek geri dönüp bakıldığında hem Yeşua’nın yüzünün iki yarısı simetrik hale gelir, hem de Yeşua’nın gözleri o konumdaki kişiye bakar bir vaziyet alır. Bu mozaik Bizans resim sanatında rönesansın başlangıcı olarak ele alınır. Üst katın bu kısmında sağda, zeminde Venedik Cumhuriyeti’nin kör hükümdarı Dandolos’un mezarı yer alır. Güney üst nefinin doğu ucunda, sağda binanın eğrilmeye maruz kalışının açık bir göstergesi olan, Piza kulesi gibi eğrilmiş bir sütun bulunur. Solda ise yine alt kısımları tahrip edilmiş iki mozaik yer alır. 1122’de yapılmış olan ilk mozaikte ortada çocuğuyla Meryam Ana, solda, elinde bir para kesesi tutan Bizans imparatoru II. Ioannes (Johannes) Komnenos, sağda eşi İren görülür. Mozaiğin 90 derece açı yaparak yan duvarda (payede) devam eden kısmında imparatorun veremden ölen oğlu Aleksios tasvir edilmektedir. İmparator ve eşi oğullarının genç yaşta ölmesinden sonra çocuklar için ücretsiz bir hastanenin açılmasını finanse etmişlerdir. 11\. yüzyıldan kalma diğer mozaikte ortada Yeşua yer alır. Bizans mozaik sanatında genellikle, Yeşua baştaki haleye bir haç iliştirilerek tasvir edilir ve ayrıca mozaiklere kimlikleri açıklayıcı yazılar eklenir. Bu bakımdan Bizans mozaiklerinde kimliklerin teşhis edilmesinde zorluk çekilmez. Mozaikte sağda imparatoriçe Zoi yer alır. Zoi, kocalarının ölümünden dolayı üç kez evlenmiş ve üç imparatora eşlik etmiştir. Her evlendiğinde mozaikteki imparatoru ve adını değiştirmek gerektiğinden, sanatçı mozaikteki imparatorun vücudunu tümüyle değiştirmek yerine yerine yalnızca kafayı ve kim olduğunu açıklayan yazıyı değiştirmek yoluna gitmiştir. Bu yüzden mozaikte imparatorun kafasının ve adının çevresinde kazınma izleri görülmektedir. Mozaikteki son kocası imparator IX. Konstantinos’tur. O da elinde bir para kesesi tutar halde tasvir edilmiştir. Bu mozaiğin solundaki girintide yer alan, süslemeli tarzda boşluklar açılarak oyulmuş mermer blokun üzerinden bakıldığında, tam karşıda, absidin üst kısmı ile yarım kubbe arasındaki kemerde görülen, bir kanadın alt ucunu ve ayak kısmını gösteren mozaik parçaları vaktiyle burada bir melekBunun Mihail olduğu ileri sürülür. mozaiğinin bulunduğu izlenimini vermektedir. Muhtemelen bir deprem sırasında düşmüş olmalıdır. Mermer bloktan hafifçe sağa doğru bakıldığında ise absidin üst kısmında yer alan, kucağında çocuğunu taşıyan Meryem mozaiği alt kattan görülme derecesine kıyasla daha iyi ve daha yakından görülebilmektedir. 9. yüzyıla tarihlenen, Meryem’i taht üzerinde tasvir eden bu mozaikte, tahtın üzerindeki minderlerde pik (maça) sembolleri bulunur. Yeşua’nın giysisinin sarı renkte parlayan mozaik taşlarının yapımında altın, beyaz renkte parlayan kısımlarının yapımında gümüş kullanılmıştır. ===== Kuzey üst nefi ===== küçükresim|sol|200px|Cebrâil mozaiği Kuzey üst nefinde günümüzde Ayasofya’nın mozaiklerinin ve çeşitli kısımlarının büyük boy fotoğrafları sergilenmektedir. Bu nefin sağ tarafında kuytuda kalan bir duvarda imparator Aleksandros’un (912-913) mozaiği bulunur. Mozaik Ernest J. W. Underwood gözetiminde Bizans Enstitüsü tarafından temizlenmiştir.Lord Kinross, Hagia Sophia: A History of Constantinople, Newsweek, New York, 1972, p.132-133. İmparator Aleksandros’un eşcinsel olduğu ve özel yaşamına önem verebilmesi için imparatorluğun yönetimini kardeşi VI. Leon’a bıraktığı belirtilir. Nefin doğu ucundaki bitiminde, solda aşağı kata iniş rampası bulunur, sağda ise, güney nefinin ucundaki girintinin simetriği tarzında bir girinti yer alır. Buradan bakıldığında tam karşıda, absidin üst kısmı ile yarım kubbe arasındaki kemerde Cebrâil’i tasvir eden mozaik görülür. Mozaik buradan, alt kattan görülme derecesine kıyasla daha iyi ve daha yakından görülebilmektedir. 9. yüzyıla tarihlenen bu mozaikte kanatlarıyla tasvir edilmiş başmeleklerden Cebrâil, sol elinde bir küre tutar halde tasvir edilmiştir. Bu kürenin dünyayı temsil ettiği sanılmaktadır. Fakat mozaiğin dünyanın yuvarlak olduğunun bilinmediği 9. yüzyılda yapılmış olduğu göz önüne alınırsa, sanatçının hangi bilgiye dayanarak dünyayı yuvarlak temsil etmiş olması düşündürücü, ilginç bir konu oluşturmaktadır. Absiddeki Meryem mozaiği buradan da görülmektedir. Bu mozaiğin öteki nefin bitimindeki girintiden görülmesine kıyasla buradan görülmesinin tek farkı, buradan Meryem ve Yeşua’nın bakışlarının düşmüş olduğu sanılan melek mozaiğine yönelmiş olduklarının fark edilebilmesidir. === Mozaikler === Tonlarca altının kullanıldığı Ayasofya mozaiklerinin yapımında altının yanı sıra, gümüş, renkli cam, pişmiş toprak ve renkli mermer gibi taş parçaları kullanılmıştır. 726’da III. Leo’nun tüm ikonaların yok edilmesi emriyle, tüm ikona ve heykeller Ayasofya’dan kaldırılmıştır. Dolayısıyla Ayasofya’da günümüzde görülen, surat tasvirleri içeren mozaiklerin hepsi ikonoklazm dönemi sonrasında yapılan mozaiklerdir. Bununla birlikte Ayasofya’da surat tasviri içermeyen mozaiklerden az bir kısmı 6. yüzyılda yapılan ilk mozaiklerdir. 1453’te kilise camiye dönüştürüldükten sonra insan figürleri içerenlerin bir kısmı ile ince bir sıvayla kaplanmış ve yüzyıllarca sıva altında kalan mozaikler bu sayede doğal ve yapay tahribattan kurtulabilmiştir. İstanbul’u ziyaret eden 17. yüzyıl gezginlerinin raporlarından Ayasofya’nın camiye çevrilmesini izleyen ilk yüzyıllarda insan figürü içermeyenler ile içerenlerden bir kısmının sıvayla kaplanmadan bırakılmış oldukları anlaşılmaktadır. Ayasofya mozaiklerinin tamamen kapatılması 842’de ya da 18. yüzyılın sonlarına doğru gerçekleşmiştir. 1755’te İstanbul’a gelen Baron De Tott artık tüm mozaiklerin badana altında kalmış olduğunu belirtmiştir. Sultan Abdülmecid’in isteği üzerine 1847 ile 1849 yılları arasında Ayasofya’da çeşitli restorasyon çalışmaları yapan ve sultandan restorasyon sırasında keşfedilebilecek mozaikleri belgeleme iznini alan Fossati kardeşler, mozaiklerin sıvalarını kaldırıp desenlerini belgelerine kopyaladıktan sonra mozaikleri tekrar kapatmışlardır. Bu belgeler günümüzde kayıptır. Buna karşılık, o yıllarda Alman hükûmetince onarım için gönderilen mimar W. Salzenberg bazı mozaiklerin desenlerini de çizmiş ve yayımlamıştır. Sıvayla kaplı mozaiklerin büyük bir kısmı 1930’larda Byzantine Institute of America adlı kurumun bir ekibi tarafından açılmış ve temizlenmiştir. Ayasofya’nın mozaiklerinin açılması ilk kez 1932’de Byzantine Institute of America kurumunun başındaki Thomas Whittemore tarafından gerçekleştirilmiş olup ilk gün ışığına çıkarılan mozaik "imparator kapısı" üzerindeki mozaik olmuştur. Doğudaki yarım kubbe üzerindeki sıvanın bir kısmının bir süre önce düşmesi sayesinde bu yarım kubbeyi örten sıvanın altında mozaiklerin bulunduğu anlaşılmıştır. === Avlu === küçükresim|250px|Şadırvan Alt kattaki çıkış kapısından avluya çıkıldığında görünen, erkeklerin abdest gereksinimini karşılamak üzere inşa edilmiş şadırvan, I. Mahmud döneminde eklenmiştir. Sol taraftaki kapı türbelere açılır. Ayasofya Müzesi’ne ait türbeler, II. Selim’in, III. Murad’ın, III. Mehmed’in, Sultan Mustafa’nın, Sultan İbrahim’in ve şehzadelerin türbeleridir. Türbeler artık ziyarete açılmıştır. Bu türbelerden birinde yürütülen restorasyon çalışmaları sonucu bilinen en büyük boyutlu, Bizans döneminin 6. yüzyıl öncesi erken Hristiyanlık dönemine ait vaftiz havuzu ortaya çıkarılmıştır. Ayrıca, genellikle konserlerde açılan Aya İrini Müzesi de Ayasofya Müdürlüğüne bağlıdır. Avludaki hem taş hem tuğla kullanılarak inşa edilmiş yapı ise Osmanlı döneminde eklenmiş, çocukların Kur'an eğitimi için kullanılmış sıbyan mektebidir. Avluyu çevreleyen diğer binalar müze müdürlüğünün personelince çalışma amaçlı kullanılmaktadır. == Görseller == Dosya:Istanbul.Hagia Sophia051.jpg|Bergama'dan getirilen küplerden büyük olanı Dosya:DSC04073 Istanbul - Aya Sophia - Matroneo - Foto G. Dall'Orto 24-5-2006.jpg|Üst kattaki eğik sütun Dosya:Hagiasofia-construction.jpg|Kubbe ve iskele Dosya:Hagia Sophia Gate March 2008.jpg|Güney nefi (alt kat) duvar kaplamaları ve mozaikleri Dosya:Upper gallery Hagia Sophia 2007 007.jpg|Güney nefi (üst kat) mozaikleri Dosya:Beautiful Gate Hagia Sophia March 2008pano.jpg|Tarsus kökenli bronz kapı Dosya:Istanbul.Hagia Sophia068.jpg|Enrico Dandolo’nun mezarı Dosya:Istanbul.Hagia Sophia026.jpg|Sultan Mahfili Dosya:Imperial Gate Hagia Sophia 2007a.jpg|İmparator Kapısı Dosya:Kabe Mosaik.jpg|Kâbe'yi temsil eden kırık fayanslar Dosya:Haga Sofia RB6.jpg|İznik fayansları Dosya:Hagia-sofia- viking.jpg|Vikinglerden kaldığı sanılan runik yazılar Dosya:Byzantinischer Mosaizist des 9. Jahrhunderts 003.jpg|Patrik mozaiklerinden biri, İoannis Hrisostomos Dosya:Frith, Francis (1822-1898) - Early view of Istanbul, ca 1865-1870.jpg|1865-1870 erken stereo kartta Ayasofya Camii ve ahşap evler Dosya:Hagia Sophia February 2013 02.jpg|Ayasofya gece görünümü Dosya:Istanbul- Hagia-Sofia-1.jpg|Ayasofya Dosya:İstanbul - Ayasofya, İmparator Kapısı r1 - Mart 2013.JPG|İmparator Kapısı Dosya:Ayasofya 4.JPG|Ayasofya'nın içinden bir görüntü Dosya:Ayasofya 5.JPG|Ayasofya == Ayrıca bakınız == * Gli * Küçük Ayasofya Camii * Kariye Camii * Camiye çevrilen kiliseler listesi == Notlar == === Dipnotlar === === Kaynak notları === == Kaynakça == == Konuyla ilgili yayınlar == * Mainstone, Rowland J. (1997). Hagia Sophia: Architecture, Structure, and Liturgy of Justinian's Great Church (reprint edition). W W Norton & Co Inc.. ISBN 0-500-27945-4 * Hagia Sophia Church, also known as Church of Holy Wisdom. * Akṣit, Ilhan. Hagia Sophia. Akṣit Kültür ve Turizm Yayincilik. ISBN 975-7039-07-1 * Turner, J., Grove Dictionary of Art, Oxford University Press, USA; New Ed edition (January 2, 1996); ISBN 0-19-517068-7 * H. Veli Yenisoğancı, L. Suat Kongaz,Ali Kılıçkaya, Saadet Barutçu, Süleyman Eskalen, Müjgan Harmankaya, Nilay Yılmaz, Tahsin Aydoğmuş, Ozan Sağdıç. Ayasofya-Müzeler Rehberi, Ankara, ISBN 975-387-042-6 * Estambul, REVAK, İstanbul, ISBN 975-6671-04-1 * Bordewich, Fergus M., "A Monumental Struggle to Preserve Hagia Sophia" , Smithsonian magazine, December 2008 * AKTUEL-Temmuz-Eylül / July-September 2008/No.26 * Critique (revue), Byzance - Istanbul. Seuil, 1992 * A Vision for Empires (Ayasofya: İmparatorluklara Yaraşır Bir Görü) Cyril Mango ve Ahmet Ertuğ Ertuğ&Kocab;ıyık Yayınları == Dış bağlantılar == * * T.C. İstanbul Valiliği (Harika İstanbul) | Ayasofya Müzesi ve tanıtımı * Ayasofya'nın uydudan görünüşü, Google Haritalar * Kültür ve Turizm Bakanlığı | Ayasofya Sanal Turu * Ayasofya'nın tarihi ve yapısı hakkında . * İnteraktif zemin planı. * Ecumenical Patriarchate | Ayasofya fotoğrafları * Ayasofya'nın tarihi ve fotoğrafları * Ayasofya-Tarihi Bilgiler ve fotoğraflar * Suha Arın'ın Ayasofya belgeseli * Ayasofya Barış Müzesi * Deesis Mosaic of Christ | Güney galerisi . Kategori:İstanbul'daki camiye çevrilen kiliseler Kategori:Kubbeler Kategori:İstanbul'un Tarihî Alanları Kategori:Fatih'teki camiler Kategori:Konstantinopolis kilise ve manastırları Kategori:İstanbul'daki Bizans kiliseleri Kategori:I. Justinianus döneminde yapılar Kategori:6. yüzyılda tamamlanan kiliseler Kategori:537'de kurulan oluşumlar Kategori:530'larda mimarlık Kategori:1934'te kurulan müzeler Kategori:Türkiye'deki eski müzeler Kategori:Türkiye'deki taş camiler Kategori:Türkiye'deki taş kiliseler
Ayasofya
1,461
İnsomnia ya da uyuyamama hastalığı, bir uyku sorunudur. Uykuya dalamama ya da gece boyunca sürekli uyuyamama sorunlarını barındırır. Hastalar genel olarak, gözlerini birkaç dakikadan fazla kapalı tutamamaktan ya da yatakta bir o yana bir bu yana dönerek uyuyamamaktan yakınırlar. İnsomnia birkaç gece sürerse geçici, 1 hafta ile 3 hafta arasında sürerse kısa süreli, 3 haftadan fazla sürerse kronik insomnia olur. Kronik bir hastalığa dönüşerek uyuma eksikliği doğrultusunda oldukça zararlı olabilir. İnsomnia doğal uyuma dengesini bozar ve tedavisi oldukça zor olabilir. İnsomnia hastaları genel olarak öğleden sonra ya da akşama doğru kısa süreli uyudukları için, geceleri de uyumakta zorluk çekerler. Bazıları da vücutlarını sınırlarında kullanmaya çalışırlar. Bu da çok mühim fiziksel ve zihinsel sorunlara yol açar. İnsomnia ayrıca birçok ilacın yan etkisi olarak, stres sebebiyle ya da duygusal, fiziksel ve zihinsel sorunlar doğrultusunda da oluşabilir. == Önleme ve tedavi == Hayat stilinin değiştirilmesi uykusuzluk tedavisinde ve önlenmesinde önemlidir. Uyarıcı kullanımından kaçınmak, uykusuzluğa karşı alınabilecek bir önlemdir. Kahve, çay, guarana, kakao, kola, enerji içecekleri, çikolata gibi kafein içeren gıda maddeleri ile ritalin ve adderall gibi uyarıcı ilaçların kullanımından kaçınmak bu yönteme örneklerdir. Düzenli uyuma, gün içi uyumaktan kaçınma ve yatak odasında uykuya elverişli düzenlemeler yapma (sessiz, karanlık) da hayat stilinin değiştirilmesi çerçevesinde yöntemlerdir. Bilişsel davranışçı terapi de uyku bozukluğu tedavisinde kullanılabilir. Bu metotlar arasında uyarıcı kontrol terapisi, rahatlama teknikleri, uyku kısıtlama ve ışık terapisi yer alır. İlaç tedavisinde, reçeteye tabi Eszopiclone (Lunesta), Ramelteon (Rozerem), Zaleplon (Sonata) ve Zolpidem (Ambien, Edluar, Intermezzo, Zolpimist) kullanılabilir. İlaç tedavisinin birkaç haftadan uzun süreli kullanımı önerilmemektedir. === Alternatif tıp === Geleneksel yöntemlerin başında, uyumadan önce sıcak süt içmek; uyanır uyanmaz sıcak bir duş almak, öğlen egzersiz yapmak, öğlen yemeğinde bol yemek yemek ve akşam yemeğinde az yemek yemek ve erken yatmaya çalışmak gelir. Geleneksel Çin tıbbında genelde akupunktur, diyet ve yaşam analizi ile şifalı bitkiler ana önlemleri oluşturur. == Kaynakça == == Dış bağlantılar == Kategori:Psikolojik durumlar Kategori:Uyku bozuklukları
İnsomnia
1,309
Küba, resmî olarak Küba Cumhuriyeti (/ˈkjuːbə/; , ) Karayiplerde bir ada ülkesi. Küba, Isla de la Juventud ve birçok takımadaların yanı sıra, başlıca Küba adasından oluşur. Havana, Küba'nın en büyük şehri ve ülkenin başkentidir. Santiago de Cuba ikinci en büyük şehirdir. Küba'nın kuzeyinde Birleşik Devletler (150 km uzaklıkta) ve Bahamalar, batısında Meksika, güneyinde Cayman Adaları ve Jamaika ve güneydoğusundaki Haiti ve Dominik Cumhuriyetine kadar uzanır. 28 Ekim 1492'de, Kristof Kolomb karaya çıktı ve şu an Küba'ya ait olan adada İspanya Krallığı için hak iddia etti. Küba, 1898'de biten İspanya- Amerika Savaşına kadar İspanya'nın bir toprağı olarak kaldı ve 1902'de Birleşik Devletler'den resmi bağımsızlık kazandı. Küba 11 milyonu aşkın insanın yurdudur ve Karayipler'de en geniş yüzölçümüne sahip olmanın yanı sıra en kalabalık ada milletidir. Ada, etrafındaki sular tarafından ılıklaştırılmış bir tropikal iklime sahiptir. Aynı zamanda Karayip Denizi'nin sıcak suları ve adanın Meksika Körfezi'nin karşısında olması adayı kasırgalara açık hale getirmiştir. 1232.5 km uzunluğundaki Küba Adası yeryüzündeki en büyük 13. adadır. == Tarihçe == === Kolomb öncesi === Küba yerlileri; Küba'nın ilk sakinleri Güney Amerika'dan adaya gelen Guanahatabey ve Kiboni Yerlileriydi. Adaya daha sonra yerleşen Taynolar (Antil Aravakları) çömlek ve alet yapımında belirli bir düzeye ulaşmış tarımcı ve barışçıl bir halktı. İspanyolların adada ilk koloniyi kurduğu sırada çoğunluğunu Taynoların oluşturduğu yerlilerin sayısı 80-100 bin dolayındaydı. === Sömürge dönemi === Kristof Kolomb'un birinci yolculuğunda keşfederek (28 Ekim 1492) İspanyol toprağı ilan ettiği Küba'da ilk kalıcı yerleşim 1511'de kuruldu. Sömürgecilerin baskı ve sömürüsü, salgın hastalıklar, açlık ve göçler yerli nüfusunu 5 bine kadar düşürdü. 18. yüzyıla girilirken bölgede sağlanan barış ve düzenle birlikte sömürgenin nüfusu 50 bine ulaştı. İspanya'dan düzenli gemi seferlerinin başlaması Havana'nın ticari ve stratejik önemini artırdı. Bu arada hayvancılığın, tütün ve şeker kamışı üretiminin artırılması ve iş gücü için Afrika'dan çok sayıda köle getirilmesi adada köklü bir değişim yarattı. 1865'te köle ticaretinin sona ermesiyle ortaya çıkan işgücü açığını kapatmak için adaya sözleşmeli işçi olarak Meksika yerlileri ve Çinliler getirilmeye başladı. === Bağımsızlık ve sonrası 1901-1958 === 19\. yüzyılın sonlarından itibaren İspanya'nın şeker üretimi ve ihracatı için gerekli iş gücü, sermaye, makine, teknik beceri ve pazarları sağlamada yetersiz kalması Küba'yla olan siyasi ve iktisadi bağlarının giderek zayıflamasına yol açtı. Bu ortamda Amerikalı iş insanları şeker üretiminde ve ticaretinde güç kazanmaya başladı. İspanyolların adada gelişen özerklik talebine ödün vermemesi ve vergileri daha da artırması, On Yıl Savaşı'nın (1868 - 1878) başlamasına neden oldu. Sonunda İspanya Zanjon Sözleşmesi'yle (1878) siyasal ve ekonomik reformlar yapmaya söz verdi. Adada sağlanan barış ortamı ekonomik bunalımın derinleşmesi yüzünden uzun süreli olamadı. 1895'te sürgündeki Kübalı şair ve gazeteci Jose Marti'nin sürgündeki siyasi örgütleri bir araya getirmesiyle gerilla taktiklerine dayanan bir bağımsızlık savaşı başladı. Buna karşı İspanya adaya 200 bin asker çıkardı. Savaş ortamının adadaki şeker üretimini durma noktasına getirmesi üzerine ada ekonomisinde etkin durumda olan Amerika Birleşik Devletleri'nin Havana limanında demirli Maine Gemisi'nin batırılmasını bahane ederek İspanya'ya savaş açmasına neden oldu. İspanya'nın İspanyol - Amerikan Savaşı (1898) sonunda yenilmesinin ardından imzalanan Paris Antlaşması çerçevesinde öngörülen Küba'nın bağımsızlığı 1 Ocak 1899'da Amerika Birleşik Devletleri işgali altında yürürlüğe girdi. Küba Devleti'nin siyasal ve ekonomik çerçevesini belirleyici önlemler alan Amerika Birleşik Devletleri, Küba'nın iç ve dış ilişkilerinde söz sahibi olma ve Guantanamo Koyu'nda bir deniz üssü kurma hakkını aldıktan sonra birliklerini adadan çekti. (1901) İkinci Amerika Birleşik Devletleri müdahalesinden (1909) sonra seçimleri kazanan liberallerin adayı Jose Miguel Gomez döneminde rüşvet, yolsuzluk ve sosyal adaletsizlik üzerine kurulu bir yönetim biçiminin yolunu açtı. Özellikle Afrika kökenli kübalıların siyasal haklar ve daha iyi iş olanakları için giriştiği eylemler sert biçimde bastırıldı. Gomez'le birlikte örtülü bir diktatörlüğe dönüşen cumhurbaşkanlığı çoğu kez hileli seçimler ve askeri baskı yoluyla ele geçirilen bir makam durumuna geldi. 1933'te Amerika Birleşik Devletleri'nin desteğiyle Gerardo Machado'yu deviren Fulgencio Batista, en ünlü diktatör olarak uzun yıllar Küba yönetimine damgasını vurdu. Batista zamanında tarım ve hayvancılığın yanı sıra turizm ve kumarhane işletmeciliği de önemli bir gelir kaynağı haline geldi. Buna karşı işsizlik oranın yükselmesi, nüfusun büyük çoğunluğunun yoksulluk içinde kalması ve ekonominin giderek daha da dışa bağlanması Batista yönetimine karşı etkin bir muhalefetin doğmasına yol açtı. === Devrim ve sonrası === 1950'lerde komünist rejimi ele alan gruplardan birine liderlik eden Fidel Castro, Moncada Kışlası'na düzenlediği başarısız bir baskından (1953) dolayı bir süre hapis yattı. Daha sonra Meksika'ya giden Castro 1955'te 26 Temmuz Hareketi'ni başlattı. Arjantinli devrimci Che Guevara'nın da yer aldığı örgütün Aralık 1956'da Küba'da başlattığı gerilla hareketi, zamanla öteki gruplardan da destek alarak Batista'ya bağlı birliklere önemli darbeler indirdi. 1 Ocak 1959'da diktatör Fulgencio Batista'nın Küba'yı terk etmesinin ardından Fidel Castro'ya bağlı bin kişilik bir kuvvetin Havana'ya girmesiyle yeni bir yönetim başladı. === Sosyalist Küba === İktidara geldikten sonra köklü toprak reformu gibi adımlarla geniş bir kesimin desteğini kazanan Fidel Castro, ittifak kurduğu Küba sosyalist Halk Partisi ile birlikte yönetime ağırlığını koydu. Toprak kamulaştırmalarından zarar gören Amerika Birleşik Devletleri şirketlerinin baskısıyla Amerika Birleşik Devletleri yönetiminin uygulamaya başladığı iktisadi ambargo ve bunu izleyen Domuzlar Körfezi Çıkarması, Castro'nun SSCB ile yakın bir ilişkiye girerek sosyalist bir çizgiye yönelmesini hızlandırdı. Ertesi yıl Küba'ya yerleştirilen Sovyet füzeleri yüzünden patlak veren Ekim Füzeleri Bunalımı'nda Sovyet lideri Nikita Kruşçev'in geri adım atması Küba'nın SSCB ile olan ilişkilerini bir ölçüde bozdu.1960'larda Amerika Birleşik Devletleri baskısı yüzünden artan askeri harcamalar ekonomide sarsıntıya yol açtı. Aynı dönemde Küba, Latin Amerika'daki devrimci hareketlere verdiği destekten dolayı diplomatik yalnızlığa itildi. 1970'lerde ekonomide başlayan düzelme ile birlikte parti ve devlet istikrarlı bir yapıya kavuşturuldu. Bu arada Castro'nun yönetimdeki etkinliği de pekiştirildi. 1979 - 1982 arasında Bağlantısızlar Hareketi'nın dönem başkanlığını yürüten Küba'nın SSCB ile olan ilişkileri doğrultusunda Angola ve Etiyopya'ya asker göndermesi, bağlantısız bir ülke olan Afganistan'ın SSCB tarafından işgal edilmesine tepkisiz kalması Üçüncü Dünya'da bazı tepkilerle karşılaşmasına yol açtı. 1980'de Kübalı rejim muhaliflerine Amerika Birleşik Devletleri'ne gitme izninin verilmesinden sonra göç eden 120 bin Kübalı arasında adi suçluların ve akıl hastalarının bulunması ve Amerika Birleşik Devletleri'nin Grenada'ya müdahalesi iki ülke arasındaki ilişkileri daha da gerginleştirdi. 1990'da Doğu Bloku'nu saran değişim dalgası siyasi olarak Küba'yı etkilemedi. === Soğuk Savaş sonrası === Soğuk Savaş sonrasında kesilen Sovyet yardımı yüzünden iktisadi bir açmaza sürüklenen Küba, turizm yatırımlarına yöneldi ve kısıtlı da olsa özel yatırımlara izin verildi. Yine bu dönemde Amerika Birleşik Devletleri ile olan ilişkilerde kısıtlı bir iyileşme görüldü. 1990'ların sonlarından itibaren Çin Halk Cumhuriyeti ve Avrupa Birliği'ne yakınlaşan Küba, Latin Amerika'da da (özellikle Venezuela ve Bolivya) yeni müttefikler buldu. 31 Temmuz 2006'da Fidel Castro başkanlık görevlerini kardeşi Raul Castro'ya devretti ve 19 Aralık 2007'de koltuğunu bıraktı. Küba, devrim sonrasında hızlı bir yapılanma dönemi geçirmiştir. == Coğrafya == Yengeç Dönencesi'nin hemen başında ve Meksika Körfezi'nin girişinde yer alır. Aynı adı taşıyan asıl büyük adanın yanı sıra 3.715'ten fazla ada ve adacığı kapsar. Önce doğuya, daha sonra güneye yönelerek bir yay biçiminde Antil Denizi'ni çevreleyen Antiller ada zincirinin önemli bir parçasını oluşturur. En yakın komşusu olan Haiti'ye 77, Bahamalar'a 140, Jamaika'ya 146, Amerika Birleşik Devletleri'ne 180, Meksika'ya 210 ve Cayman Adaları'na 240 km uzaklıktadır. Ülkenin ikinci büyük adası Juventud adasıdır. En yüksek noktası Turquino Doruğu'dur (2005 m). Toplam kara yüzölçümü 110.861 km²'dir. Yıllık ortalama sıcaklık 26 °C'dir. İki mevsimle belirlenen yarı tropikal bir iklime sahiptir. Eylül - Ekim ayları arasında görülen kasırgalar bazen büyük yıkımlara yol açmaktadır. Kıyılarının toplam uzunluğu 3735 km olup, Guantanamo Koyu'ndaki Amerika Birleşik Devletleri deniz üssüyle 29 km'lik kara sınırı vardır. == Yönetim birimleri == On dört il ve iki özel belediyesi vardır. Bu illerden eskiden 6 geniş eyaletin parçalarıydı: Pinar del Río, Habana, Matanzas, Las Villas, Camagüey ve Oriente. İki özel belediyeden biri adadır, biri de ABD tarafından işgal edilen ABD Guantanamo Temel Deniz Körfezi'dir. Bu belediye haritada gösterilememektedir, Guantanamo'da (15 numara) yer alır. 1 Isla de la Juventud (özel belediye) 9 Ciego de Ávila 2 Pinar del Río 10 Camagüey 3 La Habana 11 Las Tunas 4 Ciudad de La Habana 12 Granma 5 Matanzas 13 Holguín 6 Cienfuegos 14 Santiago de Cuba 7 Villa Clara 15 Guantánamo 8 Sancti Spíritus 16 Isla de la Juventud == Yönetim == thumbnail|sağ|Küba İçişleri Bakanlığı Binası, Che döneminde Sanayi Bakanlığı olarak kullanılmıştır. Küba'nın tek parti egemenliğine dayalı sosyalist bir devlet yapısı vardır. Küba Komünist Partisi'nin (PCC) devlet yönetimindeki ağırlığı 1976 Anayasası'nda açıkça belli edilmiştir. 1965'te hazırlanmaya başlanan ve 1976'da halkoyuna sunularak yürürlüğe giren anayasaya göre yasama yetkisini Halk İktidarı Ulusal Meclisi (Asamblea Nacional de Poder Popular) kullanır. Devlet ve hükûmet başkanı konumunda olan Devlet Konseyi başkanı, Bakanlar Kurulu'na başkanlık eder. Son değişikler ile beraber Komünizm anayasadan çıkartılmış olup Devlet Başkanının görev süresi sınırlandırılmıştır ve Devlet Başkanına yaş haddi getirilmiştir. == Demografi == Küba'nın oldukça karmaşık bir yapı gösteren nüfusu, geçmiş yüzyıllarda adaya değişik etnik toplulukların yerleşmesinin ürünüdür. Kolomb öncesi dönemde sayıları 80-100 bin arası olan ada yerlilerinden günümüzde yalnızca adanın doğu ucunda yaşayan birkaç aile kalmıştır. Küba nüfusunun % 51'i mulattolar (Avrupalı ve Afrikalıların karışımı), % 37'si beyazlar, % 11'i siyahlar ve % 1'i de Çinlilerden oluşur. Çinli nüfus 19. yüzyılda demiryolu ve maden işleri için adaya getirilen Çinlilerin torunlarıdır. Doğum oranı 11.6/1000'dir. == Ekonomi == Küba ekonomisi sosyalist ilkelere dayanan devlet kontrollü bir planlı ekonomidir. Son yıllarda özel sektör yatırımları artmakla beraber üretim araçlarının büyük bir kısmı devlet tarafından işletilir. 1992'de dış ticaretinin % 80'ini gerçekleştirdiği ve tarım üretimi için gereken sübvansiyonların sağlandığı SSCB'nin çöküşünden sonra oluşan depresif dönemden sonra tarımdan sanayiye geçmiştir. Aynı zamanda (özellikle Pinar del Rio'dan) iç göçler başlamıştır. İş gücünün % 21'inin çalıştığı tarım sektöründe şekerkamışı, tütün, turunçgil, kahve ve pirinç önemli üretim ve ihracat kalemlerindendir. Sosyalist rejimde özellikle önem verilen balıkçılık ve hayvancılık yine önemli üretim kalemlerinden biridir. Turizm son yıllarda yeniden eski canlılığını kazanmıştır. Özellikle Kanada ve Avrupa Birliği'nden gelen turistler sayesinde turizm Küba ekonomisinin itici gücü haline gelmiştir. Çin, Kanada, İspanya ve Hollanda Küba'nın en büyük dış ticaret partnerleridir. Madencliliğin temelini ihracat kalemleri içinde önemli bir payı olan nikel oluşturur. (Dünya üretiminin % 6.4'ü). Kişi başına düşen GSMH yaklaşık 9.900 $'dır ve yaşam standardı hala 1990 öncesindeki seviyeye getirilememiştir. Bunun en büyük nedeni, Sovyetler Birliği tarafından yapılan hibe ve yardımların, Sovyetlerin 1991'de yıkılmasıyla birlikte kesilmesidir. Petrol konusunda en büyük destekçisi Çin'dir. Mühendis ve makine yardımı yapmaktadırlar. Ayrıca Venezuela'da Hugo Chávez'in iktidara gelmesiyle birlikte, bu ülkeyle yapılan ekonomi anlaşmaları da Küba'nın zor koşullara karşın yeni bir müttefik bulmasını ve bir ölçüde rahatlamasını sağlamıştır.İki ülkenin girişimiyle Latin Amerika'da bölgesel entegrasyonu hedefleyen ALBA (Latin Amerika için Bolivarcı İttifak) kurulmuştur Son yapılan değişiklikler ile beraber ülkede küçük işletmelere izin verilmiştir. Bununla beraber kişilere özel mülkiyet hakkı tanınmıştır. == Kültür == küçükresim|200px|Puro içen bir Kübalı kadın Küba'nın başkenti Havana'da kolonyal dönemden kalma birçok eser bulunmaktadır. Bu sebeple 1982 yılında UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası listesine dahil edilmiştir.Atlas Dergisi, 206.sayı, Mayıs 2010 Küba kültürü köken bakımından İspanyol ve Afrika etkisinin belirgin izlerini taşır. Amerika Birleşik Devletleri ile olan tarihi bağları nedeniyle Kuzey Amerika sporları halk arasında yoğun ilgi görmektedir. Başta beyzbol olmak üzere basketbol, voleybol, atletizm ve boks; Küba'da yaygın olarak oynanan ve uluslararası müsabakalarda başarılı olunan sporlardandır. Devrim sonrasında hızla gelişen ve refah düzeyinin yükseldiği Küba'da halkın tamamına yakını okur yazardır. Her köşe başında amatör müzik grupları boy gösterir. Uzun bir geçmişe sahip olan Küba müziği, coşkulu ve hareketli eserlerden oluşup geniş bir yelpazeye sahiptir. ===Mutfak=== küçükresim|Ropa vieja (domates soslu kıyılmış gögüs biftek), siyah fasulye, sarı pirinç, muz ve bira ile kızarmış yucadan oluşan geleneksel bir yemektir Küba mutfağı, İspanyol ve Karayip mutfağı'nın birleşimidir. Küba tarifleri baharat ve lezzette biraz Karayip etkisiyle baharat ve teknikleri İspanyol mutfağıyla paylaşır. Son kırk yıldır Küba'da norm haline gelen karneyle yemek, bu yemeklerin yaygın olarak bulunmasını kısıtlar.. Kurslarda geleneksel Küba yemeği servis edilmez; tüm yiyecekler aynı anda servis edilir. Tipik yemek, muz, siyah fasulye ve pirinç, ropa vieja (kıyılmış sığır eti), Küba ekmeği, soğanlı domuz eti ve tropikal meyvelerden oluşur. moros y cristianos (veya kısaca moros) olarak anılan siyah fasulye ve pirinç ve muz Küba diyetinin temel öğeleridir. Et yemeklerinin çoğu hafif soslarla ağır ağır pişirilir. Sarımsak, kimyon, kekik ve defne yaprağı baskın baharatlardır. Domuz eti, deniz mahsulleri, mısır ve siyah fasulye çok tüketilir. === Müzik === Ünlü şarkı Guantanamera, Küba'nın devrimci kahramanı Jose Marti'nin eseridir. Aynı zamanda Bolivya ordusuna ve Che'ye yazılan ünlü Soldadito Boliviano (Bolivyalı Küçük asker) şarkısı da Nicholas Guillen'indir. === Edebiyat === Küba edebiyatının özellikle şiir alanında zengin ve nitelikli bir mirası vardır. 19. yüzyılda yaşamış şair Jose Marti ile 20. yüzyılda yaşamış olan Nicolás Guillén önemli Kübalı edebiyatçılardandır. Küba edebiyatı kendi yerini 19. yüzyılın başlarında bulmaya başladı. Hakim bağımsızlık ve özgürlük temaları Küba edebiyatında Modernist hareketi yöneten José Martí tarafından örneklendirildi. Nicolás Guillén ve José Z. Tallet gibi yazarlar sosyal protesto olarak edebiyata odaklandılar. Dulce María Loynaz ve José Lezama Lima'nın şiirleri ve romanları etkili olmuştur. Küba Hayalindeki Herkes'i yazan romancı Miguel Barnet, daha melankolik bir Küba'yı yansıtıyor. Alejo Carpentier, Sihirli gerçekçilik hareketinde önemliydi. Reinaldo Arenas, Guillermo Cabrera Infante ve daha yakın zamanda Daína Chaviano, Pedro Juan Gutiérrez, Zoé Valdés, Guillermo Rosales ve Leonardo Padura gibi yazarlar devrim sonrası dönemde uluslararası tanınırlık kazanmış olsalar da, bu yazarların çoğu Küba yetkilileri tarafından medyanın ideolojik kontrolü nedeniyle sürgünde çalışmaktadırlar. ==== İnanç ==== Ülke nüfusunun %58’ı Katolik %26'sı Ateist, %5’i Protestandır. Halkın geri kalanı ise bir kabile dini ile Hristiyanlık karışımı olan Santeria inancına sahiptir. == Ayrıca bakınız == * Küba Bağımsızlık Savaşı * Küba Devrimci Silahlı Kuvvetleri == Kaynakça == == Dış bağlantılar == * Türkiye'deki Küba Büyükelçiliği Kategori:İspanyolca konuşan ülkeler Kategori:Tek parti rejimleri
Küba
1,240
Yılmaz Güney, doğum adıyla Yılmaz Pütün, (1 Nisan 1937, Adana \- 9 Eylül 1984, Paris), Türk oyuncu, yönetmen, senarist, yapımcı ve yazardır. Özellikle Çirkin Kral dönemi sonrasında yazdığı ödüllü Yol, Sürü; yazıp yönettiği ve oynadığı Umutsuzlar, Baba, Ağıt, Endişe gibi filmleriyle tanınır. 1 Nisan 1937'de Adana'nın Yüreğir ilçesine bağlı Yenice'de, köylü bir ailenin iki çocuğundan biri olarak doğdu. 1959'da senaryosunu yazıp oynadığı Bu Vatanın Çocukları ve Ala Geyik filmleri ile sinema dünyasına girdi. Birçok kez yasal sorunlar yaşadı, ilk olarak 1961'de komünizm propagandası yaptığı gerekçesiyle tutuklandı ve bir buçuk yıl hapis cezasına mahkûm oldu. 1966'da Şanlıurfa'da alkollü araç kullanırken bir çocuğa çarparak ölümüne sebep oldu. 1967'de Nebahat Çehre ile evlendi, şiddet uyguladığı Çehre'den bir yıl sonra boşandı. 1971'de Türkiye Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi militanlarını sakladığı gerekçesiyle 2 yıl hapse ve sürgüne mahkûm edildi. Bülent Ecevit başbakanlığındaki Hükûmetin çıkardığı 1974 Genel Affı sonucu 20 Mayıs 1974'te serbest kaldı. 4 ay sonra, 13 Eylül 1974'te "Endişe" filminin çekimleri için bulunduğu Adana Yumurtalık'taki gazinoda Hâkim Sefa Mutlu'yu yakın mesafeden kafasına kurşun sıkarak öldürdü. Cinayetin ardından yargılandı ve hapis cezası aldı. 1981 yılında izinli olarak çıktığı hapishaneden yurt dışına firar etti. Kendisinin yazdığı ve Şerif Gören'in yönetmenliğini yaptığı Yol filmi 1982'de Cannes Film Festivali'nde Altın Palmiye ödülünü aldı. 6 Ocak 1983 tarihinde dönemin Cumhurbaşkanı Kenan Evren tarafından Türk vatandaşlığından çıkarıldı. 1983'te Cigerxwîn ve Abdurrahman Şerefkendi gibi Kürt şairlerle birlikte Paris Kürt Enstitüsünü kurdu. 1984'ün mart ayında "Bağımsız Kürdistan" konuşması yaptı. 9 Eylül 1984'te Paris'te öldü. == Yaşamı == === İlk yılları === Yılmaz Güney'in gerçek adı Yılmaz Pütün'dür. Kendi ifadesine göre Pütün, kırılması zor ve sert meyve çekirdeği demektir. 1 Nisan 1937 tarihinde köylü bir ailenin iki çocuğundan biri olarak dünyaya geldi. Zaza kökenli babası, Şanlıurfa Siverek'in Desman köyünden; Kürt kökenli annesi, Muş'un Varto ilçesindendir. Adana'da büyüdü, Adana ileride birçok filmine konu oldu. Adana'da bir süre Kemal ve And Film şirketlerinin bölge temsilcisi olarak çalışan Güney, üniversite okumak üzere İstanbul'a gitti ve Atıf Yılmaz ile tanıştı. Bu süreçte bir yandan da hikâyeler yazdı. Daha sonra Yılmaz'ın da desteğiyle sinemada çalışmalarına başladı. === Sinemaya başlaması === Yılmaz Güney, 1959 yılında Atıf Yılmaz'ın yönetmenliğini yaptığı Bu Vatanın Çocukları ve Ala Geyik isimli filmlerin hem senaryosunu yazdı hem de bu filmlerde rol alıp oynadı. Karacaoğlan'ın Karasevdası'nda da yönetmen yardımcılığı yaptı. Yeni Ufuklar ve On Üç gibi dergilere de öyküler yazan Güney, bir öyküsünde komünizm propagandası yaptığı gerekçesiyle yargılandı ve 1961 yılında bir buçuk yıl hapis cezasına mahkûm oldu. İki yıl sonra kaldığı yerden devam eden Güney, bu dönemde daha çok macera filmleri çekti. Filmlerinde, "ezilen, hor görülen bir Anadolu çocuğunun otoriteye başkaldırısı" konusunu işledi. "Çirkin Kral" lakabını aldı. Bu dönemdeki en önemli filmi, Lütfü Akad'ın yönettiği ve kendisinin yazdığı bir film olan Hudutların Kanunu'dur. === Cezaevi ve firari yılları === Yılmaz Güney, 1971 yılında Efraim Elrom'un öldürülmesinden sorumlu olan başta Mahir Çayan olmak üzere diğer Türkiye Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi militanlarını sakladığı gerekçesiyle 2 yıl hapse ve sürgüne mahkûm edildi. Güney içeride kaldığı süre boyunca sinema ve sanat ile ilgili fikirlerini, şiir ve öykülerini o dönemde çıkarmaya başladığı Güney dergisinde yayımladı. Bülent Ecevit başbakanlığındaki 37. Türkiye Hükûmeti tarafından çıkarılan genel af sonucu 20 Mayıs 1974'te cezaevinden çıktı. İki yıldan fazla cezaevinde kalan Güney aynı yıl Arkadaş filmini çekti. Yine aynı yıl Endişe adlı filmi çekerken Adana'nın Yumurtalık ilçesindeki bir gazinoda ilçe yargıcı Sefa Mutlu'yu öldürdü (13 Eylül 1974) ve tutuklandı. 25 Ekim'de Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde başlayan yargılamaların sonucunda 13 Temmuz 1976'da 19 yıl hapis cezasına çarptırıldı.10 Şubat 2000 tarihli Hürriyet haberi 19 Kasım 2010 tarihinde erişilmiştir Cezaevinde sinema ile olan ilgisi devam etti. Bu dönemde yazdığı, Zeki Ökten tarafından çekilen Sürü ve Şerif Gören tarafından çekilen Yol filmleri büyük ilgi gördü. Daha sonra Yol'un kurgusunu tekrar yaptı ve Cannes Film Festivali'nde ödül aldı. Beş yıl hapis yattıktan sonra 9 Ekim 1981 tarihinde izinli olarak çıktığı Isparta Yarı Açık Cezaevi'nden yurt dışına firar etti. Güney'in hapisten kaçışı da filmlerini anımsattı. Hapse girmeden yıllar önce çekmiş olduğu Şeytanın Oğlu filminde, bir günlük bayram izninde dışarı çıkan ve kayıplara karışan bir adamın hikâyesini anlatmıştı. Filmine benzer bir yaşantı tecrübe etti. Bir günlük izin ile hapisten çıkan Güney, Antalya'nın Kaş ilçesinden Yunanistan'a bağlı Meis Adası'na, oradan da İsviçre'ye kaçtı. 6 Ocak 1983 tarihinde dönemin Cumhurbaşkanı Kenan Evren tarafından Türk vatandaşlığından çıkarıldı. Güney daha sonra Fransa'ya geçti ve yaşamının geri kalanını orada geçirdi.Yılmaz Güney kronolojisi 19 Kasım 2010 tarihinde erişilmiştir Yurt dışına kaçtıktan sonra Fransa'da Duvar filmini çekti. Güney'in 1976 yılında Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi'nde tanıklık ettiği, çocuklar koğuşunda çıkan ve tüm cezaevine yayılan bir isyanın sinemaya aktarıldığı Duvar filmi onun son filmi olmuştur. Güney, 1983'te Cigerxwîn ve Abdurrahman Şerefkendi gibi Kürt şairlerle birlikte Paris Kürt Enstitüsünü kurdu. 1984'ün mart ayında düzenlenen Nevruz kutlamasında bir konuşma yaptı: > "Arkadaşlar! Acı, baskı, yoksulluk, kan ve gözyaşı Kürt halkının kaderi > değildir. Biz bu kaderi reddediyoruz! Bu kaderi tanımıyoruz! Biz, dört bir > yandan işgal edilmiş bir sömürge ülkenin çocukları değil; bağımsız, > birleşik, özgür bir Kürt ülkesinin, Kürdistan'ın çocukları olmak istiyoruz! > Ve biz kendi toprağımızda, kendi bayrağımızın altında özgür ve bağımsız > olmak istiyoruz! Arkadaşlar! Bugün Kürdistan'ın çeşitli kesimlerinde, > dağlarda, ovalarda, faşist zindanlarda sömürgecilerin baskı ve zulümlerine > karşı dövüşenlerin, dövüşerek ölenlerin amacı da bu! Biz; dövüşerek > ölenlerin, bu uğurda şehit düşenlerin anısını kalbimizde ve mücadelemizde > yaşatıyoruz..." Güney bu dönemde Taşnak dergisi Armenian Review'e demeç vererek ASALA tarafından Türk diplomatlarına düzenlenen suikastları meşru gördüğünü de ifade etti. === Özel hayatı === İlk resmî eşi Nebahat Çehre ile 1966'da başlayan şiddet dolu birlikteliği, 1968'de Çehre'yi araba ile ezmesi üzerine boşanma ile sonuçlanmıştır. Çehre, 2019 yılında konuk olduğu Şafak Yavuz'un Vizöründen adlı programda Güney ile ilişkisine dair detayları paylaşmış, araba ile çarpma olayına da değinmiştir. Yapımcı Abdurrahman Keskiner 2011 yılında Hürriyet gazetesine verdiği röportajda olayı şöyle anlatmıştır: > "Çok az kişi bilir bunu. Rahmetli Yılmaz, Nebahat ve ben... Bir gün yine > gece kulübünde kavga ettiler. Nebahat kulübü sinirle terk etti. Yılmaz'ın > 'Dur'! demesine hiç aldırmadı. Nebahat, Elmadağ'da kaldıkları otele doğru > koşarken Yılmaz otomobiline bindi. Sinirle direksiyona geçti. Sonra gözümün > önünde sevdiği kadını arabayla ezdi. Nebahat havada uçtu, arabaya çarptı, > sonra da kaldırıma... 4 gün hastanede yattı. Herkesten gizledik bunu. > Olaydan sonra ilişkileri bitti." Keskiner'in aynı röportajda, "Nebahat, Yılmaz'dan çok dayak yedi." şeklinde ifade ettiği şiddetin önemli noktalarından biri de "Eşrefpaşalılar (1966)" çekimi esnasında Güney'in Çehre'nin kafasına bardak koyup gerçek kurşunla nişan alması olarak kayıtlara geçmiştir. Keskiner bu konuda şu açıklamaları yapmıştır: > "Sinema tarihçileri bunun bir efsaneden ibaret olduğunu söyler. Ama doğru! > Yılmaz o gün benden 3 silahından birini, içinde gerçek kurşun olanı istedi. > Nebahat bu sırada ağlıyor, titriyor ve, 'Yılmaz, imkânı yok oynamam. Sahici > kurşun kullanma, yalvarırım! Ben canımı sokakta bulmadım. Yanlış bir > harekette ölebilirim!' diye sevdiği adama ağlayarak yalvarıyordu. Yılmaz > umursamadı. Bardağı Nebahat'ın kafasına koydu. Sonra 20 metre uzaklaştı. > Sette ölüm sessizliği vardı. Korkudan herkes nefesini tutmuş, duvarın > dibinde titreyen Nebahat'a bakıyordu. Zavallı kız kurbanlık koyun gibiydi. > Yılmaz tetiğe bastı, bardak tuzla buz oldu. Nebahat başladı ağlamaya... > Yılmaz onu zor sakinleştirdi. Deniz kenarına götürüp bir şeyler söyledi. Çok > tutkulu, kavga ve dayakla dolu şiddetli bir aşkları vardı. Nebahat, > Yılmaz'dan çok dayak yedi." Nebahat Çehre, 2017 yılında, Doğa Rutkay'la Her Şey Bu Masada adlı programda Güney ile olan ilişkisi hakkında, "Olmayacaktı. 4.5 sene sürdü ama olmaması gereken bir şeydi." diye konuşmuştur. Çehre ayrıca 2019 yılında konuk olduğu Şafak Yavuz'un Vizöründen adlı programda Güney ile olan evliliğinde hamile kaldığını fakat Güney'e olan aşkının sona ermesi, kendisine karşı sadece korku hissettiğinden mütevellit kürtaj olduğunu açıklamıştır. İkinci evliliği 1970'ten ölümüne değin Fatoş Güney'le (Jale Fatma Pütün) olmuştur, doğan çocuklarına Yılmaz (d. 1971) adını vermişlerdir."Çirkin Kral Efsanesi", 2017, Yönetmen: Hüseyin Tabak 1963-1966 yıllarında birlikte yaşadığı Birten Ünal'dan Elif (d. 1966) adlı bir kızı vardır. Son yıllarını Paris'te geçiren Güney, mide kanseri hastalığı nedeniyle 9 Eylül 1984 tarihinde 47 yaşında öldü. Mezarı, Paris'te bulunan Père Lachaise Mezarlığı'nda 62. kısımda bulunmaktadır. == Filmografisi == Yılmaz Güney'in filmlerinden bazıları Yıl Film Görevi Oyuncu Senarist Yönetmen Yapımcı 1966 Hudutların Kanunu 1967 Çirkin Kral Affetmez 1968 Seyyit Han (Toprağın Gelini) 1969 Bir Çirkin Adam 1970 Umut == Kitapları == * Boynu Bükük Öldüler (1971) * Salpa (1975) * Ağıt * Arkadaş * Sürü * Ölüm Beni Çağırıyor - Gençlik Öyküleri * Acı * Yol * Sanık * Hücrem * Soba, Pencere Camı ve İki Ekmek İstiyoruz * Oğluma Hikayeler * Zavallılar * Endişe * Hudutların Kanunu * Baba * Aç Kurtlar * Umut * Bir Gün Mutlaka * Umutsuzlar * Seyyit Han * Yunan Bıçağı * İnsan, Militan ve Sanatçı Yılmaz Güney * Selimiye Mektupları == Ödüller == * 1967: 4. Altın Portakal Film Festivali - En İyi Erkek Oyuncu - Hudutların Kanunu * 1970: 2. Altın Koza Film Festivali - En İyi Film - Umut * 1970: 2. Altın Koza Film Festivali - En İyi Senaryo - Umut * 1970: 7. Altın Portakal Film Festivali - En İyi Erkek Oyuncu - Bir Çirkin Adam * 1970: Orhan Kemal Roman Armağanı - Boynu Bükük Öldüler * 1971: 3. Altın Koza Film Festivali - En İyi Film - Ağıt * 1971: 3. Altın Koza Film Festivali - En İyi Senaryo - Ağıt * 1971: 3. Altın Koza Film Festivali - En İyi Yönetmen - Ağıt * 1972: Orhan Kemal Roman Armağanı - Boynu Bükük Öldüler * 1975: 12. Altın Portakal Film Festivali - En İyi Senaryo - Endişe == Notlar == == Kaynakça == == Dış bağlantılar == * * * * Yılmaz Güney'den Nebahat Çehre'ye aşk mektupları * Yılmaz Güney Sözleri Kategori:1937 doğumlular Kategori:Yüreğir doğumlular Kategori:Adana doğumlu erkek oyuncular Kategori:1984 yılında ölenler Kategori:Kürt film yönetmenleri Kategori:Türk erkek sinema oyuncuları Kategori:Türk film yönetmenleri Kategori:Türk film yapımcıları Kategori:20. yüzyıl Türk senaristleri Kategori:20. yüzyıl Türk hikâye yazarları Kategori:Türk sosyalistler Kategori:Zaza asıllı Türkler Kategori:Kürt asıllı Türkler Kategori:Orhan Kemal Roman Armağanlı yazarlar Kategori:Zaza oyuncular Kategori:Mide kanserinden ölenler Kategori:Paris'te kanserden ölenler Kategori:Cinayetten hüküm giyen Türkler‎ Kategori:Père Lachaise Mezarlığı'na defnedilenler Kategori:Altın Portakal En İyi Film Ödülü kazanan yapımcılar Kategori:Türk yazarlar Kategori:Türkiye tarafından tutuklanan kişiler Kategori:Türk katiller Kategori:Fransa'da kanserden ölenler Kategori:Kürt erkek oyuncular
Yılmaz Güney