madde
stringlengths 1
118
⌀ | anlam
stringlengths 2
463
|
---|---|
açık bono | Para hanesi boş bırakılarak imza edilen bono, açık senet |
açık bono vermek | sınırsız yetki tanımak |
açık bölge | Serbest bölge |
açık celse | Açık duruşma |
açık ciro | Senet veya çekin arkasının kime ödeneceği belirtilmeden imzalanmasıyla yapılan ciro |
açıkça | Gizli bir yönü kalmaksızın, kolay anlaşılır bir biçimde, alenen, aşikâre |
açıkçasını söylemek | doğrusunu, açık olanını, anlaşılır biçimini söylemek |
açıkçası | Açık söylemek gerekirse, Türkçesi |
açık çek | Üzerine para miktarı yazılmamış çek |
açıkçı | Borsada fiyat dalgalanmalarından yararlanarak açıktan para kazanan kimse |
açık deniz | Denizin, kara sularının dışında kalan bölümü |
açık devre | Bir yalıtkanla üzerinden elektrik akımının sürekli olarak geçmesinin engellendiği devre |
açık dolaşım sistemi | Genellikle bütün eklem bacaklılarda ve birçok yumuşakçada bulunan atardamar ve kan boşluğundan oluşmuş açık bir dolaşım sistemi |
açık duruşma | Herkesin dinleyebileceği duruşma, açık celse |
açık düşme | Açık düşmek işi |
açık eksiltme | Yaptırılacak bir işin, satın alınacak bir malın ucuza sağlanması için işi yapacak veya malı satacak kişiler arasında fiyat düşürme yarışına dayanan işlem |
açık elli | Cömert |
açık ellilik | Cömertlik |
açık fikirli | Olayları ve özellikle yenilikleri iyi anlayıp gereği gibi karşılayabilen, düşündüğünü olduğu gibi söyleyebilen (kimse) |
açıkgöz | Uyanık davranarak çıkar sağlayan, imkânlardan kurnazca yararlanmasını bilen, cingöz, uyanık, kurnaz (kimse) |
açıkgözlük | Açıkgözlülük |
açıkgözlülük | Açıkgöz olanın durumu |
açıkgözlülük etmek | kurnazlık ederek amacına ulaşmaya çalışmak |
açık hava | Bahçe, park gibi yapı dışı olan yer |
açık hava sineması | Yazın veya iklimi elverişli yerlerde geceleri çalışan, üstü açık, yanları kapalı sinema |
açık hava tiyatrosu | Yazın veya iklimi elverişli yerlerde geceleri çalışan, üstü açık, yanları kapalı tiyatro |
açık hece | Ünlü ile biten hece |
açık hesap | Peşin para veya bono vermeden yapılan alışveriş |
açık imza | Üzeri boş bırakılan bir kâğıdın altına, dolduracak olana güvenilerek atılan imza |
açık işletme | Maden yatağını örten verimsiz topraklar kaldırıldıktan sonra açık havada yapılan işletme |
açık kahverengi | Kahverenginin bir veya birkaç ton açığı, sütlü kahve, kestane rengi, kestane dorusu |
açık kalp ameliyatı | Kan dolaşımı kalp akciğer pompası denilen bir aygıta devredildikten sonra yapılan kalp ameliyatı |
açık kalpli | Açık yürekli |
açık kalplilik | Açık yüreklilik |
açık kapı politikası | Yabancı malları bir ülkeye serbestçe sokma politikası, açık kapı siyaseti |
açık kapı siyaseti | Açık kapı politikası |
açık kredi | Bankaların güvendikleri müşterilere rehin, ipotek veya kefil istemeksizin verdikleri borç para |
açıklama | Açıklamak işi, izah |
açıklama yapmak | herhangi bir konuyu aydınlığa kavuşturmak amacıyla konuşmak veya yazmak |
açıklamak | Bir konuyla ilgili gerekli bilgileri vermek, izah etmek |
açıklamalı | Birtakım açıklamalarla anlaşılması, öğrenilmesi kolaylaştırılmış, izahlı |
açıklanan | Açıklamalar sonunda ortaya çıkması beklenen kavram, açıklayan |
açıklanma | Açıklanmak işi |
açıklanmak | Açıklama işi yapılmak, izah edilmek, ifşa edilmek |
açıklar livası olmak | işsiz ve kazançsız kalmak |
açıklar livası | İşi gücü olmayan, boşta kalan kimse |
açıklaşma | Açıklaşmak durumu |
açıklaşmak | Açık duruma gelmek |
açıklaştırma | Açıklaştırmak işi |
açıklaştırmak | Açık duruma getirmek |
açıklatma | Açıklatmak işi |
açıklatmak | Açıklamasını sağlamak |
açıklayan | Açıklanan |
açıklayıcı | Bir sorunu gerekli açıklığa kavuşturan |
açıklayış | Açıklama işi |
açıklığa kavuşmak | bir konu veya sorun aydınlanmak, kapalılıktan kurtarılmak, anlaşılır duruma getirilmek |
açıklık kazanmak | bir konu aydınlanmak, anlaşılır duruma gelmek |
açıklık | Açık olma durumu, aleniyet |
açıklık getirmek | bir konu veya sorunu anlaşılır duruma getirmek |
açıklıkölçer | Bir mikroskobun açıklığını ölçmeye yarayan alet |
açık liman | Gemilerin idari açıdan kolayca girip çıktıkları liman |
açık maaşı | Görevinden alınan birine yasaca tanınan belirli bir süre içinde ödenen aylık |
açık mavi | Mavinin bir veya birkaç ton açığı |
açık mektup | Yazıldığı kimseye gönderilmeyip basın yoluyla açıklanan mektup |
açık ordugâh | Kırda kurulan ordugâh |
açık oturum | Seçilmiş bir konuşmacı grubu tarafından güncel, siyasal, sosyal ve bilimsel konuların veya sorunların herkesin izleyebileceği bir biçimde açık olarak tartışıldığı toplantı, panel |
açık oy | Verenin adını gösteren ve konuşulan sorun üzerindeki düşüncesini belli edecek yolda verilen oy |
açık öğretim | Dersleri radyo, televizyon vb. araçlarla yayımlanan veya posta ile ilgililere ulaştırılan eğitim |
açık önerme | İçerisinde değişken bulunan ve bu değişkenin alacağı değerle doğruluğu veya yanlışlığı kesinleşen önerme |
açık pazar | Her devletin malını serbestçe satabileceği, gümrük işlemleri yapılmayan şehir veya ülke |
açık pembe | Pembenin bir veya birkaç ton açığı |
açık poliçe | Eksik bilgileri sonradan tamamlanmak üzere düzenlenen poliçe |
açık rejim | Parlamenter rejim |
açık saçık | Yüz kızartıcı, edepsiz, müstehcen, cinsel çağrışım yüklü (söz, anlatım) |
açık saçık konuşmak | cinsel konularla ilgili sözler söylemek |
açık sarı | Sarının bir veya birkaç ton açığı |
açık sayım | Bir seçim sonunda verilen oyların açık olarak sayılması, aleni tadat |
açık seçik | Çok açık, çok belirgin |
açık senet | Açık bono |
açık sözlü | Her şeyi olduğu gibi söyleyen, sözünü esirgemeyen |
açık sözlülük | Açık sözlü olma durumu |
açık şehir | Düşman saldırısına karşı savunma önlemleri alınmamış, içinde herhangi bir askerî hedef bulunmayan ve bu durumu önceden ilan edilmiş olan şehir |
açıktan para almak | bir iş veya mal için, kararlaştırılmış ücret veya değer dışında para almak |
açıktan (para) kazanmak | emek ve sermaye olmadan para kazanmak |
açıktan geçmek | gemi kıyıdan veya diğer taşıtlardan uzak olarak seyretmek |
açıktan | Bir yerin uzağından |
açıktan almak | açıktan geçmek |
açıktan açığa | Belirgin olarak, göz göre göre, ulu orta |
açıktan tayin | Açıktan atama |
açık taşıt | Üstü örtülmemiş araba, otomobil vb |
açık teşekkür | Herhangi birine basın yoluyla edilen teşekkür |
açık tohumlular | Tohumları kozalak pulları üzerinde açık olarak bulunan çiçekli bitkilerin ayrıldığı iki büyük daldan biri, çıplak tohumlular |
açık tribün | Açık havadaki spor karşılaşmalarında seyircilerin oturduğu ve üstü kapalı olmayan bölüm |
açık yara | Kapanmamış yara |
açık yeşil | Yeşilin bir veya birkaç ton açığı |
açık yürekli | Düşündüğünü olduğu gibi söyleyen, içi temiz, gizli yönü olmayan (kimse), samimi, açık kalpli |
açık yüreklilik | Açık yürekli olma durumu, samimiyet, açık kalplilik |
açık zaman | Tutkalın yüzeye sürülmesi ile malzemelerin sıkıştırılması arasında geçen süre |
açılama | Güç bir sahnenin çeşitli açılardan çekiminin yapılması |
açılım | Açılma işi |
Subsets and Splits
No community queries yet
The top public SQL queries from the community will appear here once available.