abstract
stringlengths
1
1.33k
author
stringlengths
1
56
content
stringlengths
1
248k
date
stringlengths
18
32
source
stringlengths
2
51
tags
stringlengths
2
572
title
stringlengths
3
221
topic
stringlengths
3
23
url
stringlengths
45
224
Lösemi hastası 1,5 yaşındaki Duru bebek, hayata ikince kez 'merhaba' dedi. Almanya'da bulunan uygun kemik iliği Samsun'da gerçekleştirilen başarılı operasyonla nakledilen minik Duru'nun sağlık durumu iyi.
null
hastası 1,5 yaşındaki bebeğe, Almanya'da bulunan uygun Samsun'da gerçekleştirilen başarılı operasyonla nakledildi. Ordu'nun Fatsa ilçesinde yaşayan ve geçen haziran ayından beri tedavisi gören Duru için uygun ilik Almanya'nın Köln kentinde bulundu. , kurye ile gece saatlerinde Duru bebeğin tedavi gördüğü Samsun'daki özel hastaneye ulaştı. Burada başkanlığındaki 6 kişilik ekip, yaklaşık 2 saat süren operasyonla iliği Duru bebeğe başarılı şekilde nakletti. Prof. Dr. Albayrak, "Operasyon başarılı geçti, bebeğin sağlık durumu da iyi. Bundan sonra gelişmeleri izleyeceğiz. dedi. Baba Tuğrul Hamzaçebioğlu ise "Naklin başarılı geçmesi bizi mutlu etti. Doktorumuza ve ekibine çok teşekkür ediyorum" ifadelerini kullandı.
30.03.2016 - 15:16
Anadolu Ajansı
['Bebek ve Çocuk Sağlığı']
Duru bebek yeniden 'merhaba' dedi
Sağlık
https://www.ntv.com.tr/saglik/duru-bebek-yeniden-merhaba-dedi,TI8lCzNgnESCmi8RZtUMew
Fenerbahçe Ülker, THY Euroleague normal sezonunun son haftasında Bayern Münih'i 6 sayı farkla geçti.
cumhuriyet.com.tr
Turkish Airlines Euroleague C Grubu'nda 10. ve son hafta maçında Fenerbahçe Ülker, Bayern Münih'i 87-81 mağlup etti. Bu skorla sarı lacivertliler, grubu 8 galibiyet ve 2 yenilgiyle tamamladı. Alman temsilcisi ise grubu 2 galibiyet ve 8 yenilgiyle 5. sırada bitirdi. Karşılaşmaya sert savunmayla başlayan Fenerbahçe Ülker, pota altında Semih Erden'in etkili oyunuyla ilk 4 dakikayı 7-6 önde geçti. Bogdanovic'in skorer oyunuyla sarı-lacivertliler ilk periyodu 21-16 önde kapattı. Karşılıklı basketlerle devam eden ikinci çeyrekte, Oğuz Savaş'ın pota altını iyi kullanmasıyla Fenerbahçe Ülker, 15. dakikayı 30-25 üstün bitirdi. Devrenin sonunu iyi oynayan sarı-lacivertliler, soyunma odasına 42-33 önde gitti. Üçüncü çeyrekte Vesely'nin hem savunmada hem de hücumdaki etkili oyununa rağmen Alman temsilcisi 25. dakikada farkı 2'ye indirdi: 48-46. Bjelica'nın basketleriyle sarı-lacivertliler son çeyreğe 8 sayılık avantajla girdi: 64-56. Son çeyreğe Serhat Çetin ve Bjelica'nın basketleriyle başlayan sarı-lacivertliler, 31. dakikada farkı çift hanelere taşıdı: 68-56. Bayern Münih, McCalebb ve Djedovic'in sayılarıyla maça tekrar ortak oldu ve son 1,5 dakikada farkı 6'ya indirdi: 82-76. Maçın sonunda hata yapmayan sarı-lacivertli takım, sahadan 87-81 galip ayrıldı. Ülker Sports Arena Grzegorz Ziemblicki (Polonya), Boris Shulga (Ukrayna), Ingus Baumanis (Letonya) Goudelock 4, Preldzic 7, Bogdanovic 16, Vesely 9, Semih Erden 5, Oğuz Savaş 15, Hickman 7, Kenan Sipahi, Bjelica 14, Melih Mahmutoğlu 3, Serhat Çetin 5, Berk Uğurlu 2 : McCalebb 16, Taylor 5, Gavel 9, Idbihi, Stimac 6, Bryant 11, Schaffartzik 3, Djedovic 19, Zipser 3, Savanovic 9, Staiger 21-16 42-33 64-56
19 Aralık 2014 Cuma, 23:57
cumhuriyet
null
Fenerbahçe'nin son kurbanı Bayern Münih
basketbol
http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/basketbol/167371/Fenerbahce_nin_son_kurbani_Bayern_Munih.html
Adıyaman'ın Besni ilçesinde, geldikleri adliyede görevlilerle tartışıp polise de saldıran haklarında yakalama kararı bulunan iki kardeş gözaltına alındı.
null
'ın Besni ilçesinde adliyeye gelen ve polislere saldıran şüpheli 2 kardeş gözaltına alındı. Alınan bilgiye göre, Besni Adliyesi'ne gelen ve haklarında yakalama kararı olan A.K ile ağabeyi M.K, görevlilerle tartışmaya başladı. Polis ekipleri, tartışmanın büyümemesi için olaya müdahale ettikleri sırada kardeşlerin saldırısına uğradı. Kısa sürede saldırganları etkisiz hale getiren ekipler, şüphelileri gözaltına aldı.
01.02.2019 - 21:55
Anadolu Ajansı
['Yurt Haber', 'Türkiye', 'Polis Adliye', 'Adıyaman']
Adliyede polise saldırı iddiası
Türkiye
https://www.ntv.com.tr/turkiye/adliyede-polise-saldiri-iddiasi,Yk8yWbMYS0uqHcKpPdVMSw
Akademi Ödülleri’nde yaşanan duygusal anlar
null
85 yıldır dağıtılan Akademi Ödülleri zaman zaman duygusal zaman zaman da eğlenceli anlara sahne oldu. Kimi ünlüler ödüllerini teşekkür mesajlarıyla alırken kimi ünlüler de gerek politik gerekse kişisel düşüncelerini belirtmekten geri kalmadı. Tom Hanks’tan Denzel Washington’a kadar bir çok ünlü ödüllerini alırken yaptıkları konuşmalarla salonda duygusal anlar yaşattı. Seneler geçse de bu anlar hiç unutulmadı. İzleyenleri duygulandıran bu anlamlı konuşmaları Türkçe altyazıyla izlemek için .
22.02.2013 - 19:25
null
[]
Oscar’a damgasını vuran unutulmaz konuşmalar
Türkiye
https://www.ntv.com.tr/turkiye/oscara-damgasini-vuran-unutulmaz-konusmalar,MpvVDXZi40-FatU6NEM82Q
Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı'nca Çiftlik Bank'a yönelik yürütülen soruşturma kapsamında, sistem aracılığıyla 31 Temmuz 2016 tarihinden bu yana 132 bin 222 katılımcıdan, 1 milyar 139 milyon 972 bin 622 lira toplandığının tespit edildiği öğrenildi.
null
Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı'nın, sistemine ilişkin başlatılan soruşturmaların tek elden yürütülebilmesi amacıyla konuyla ilgili soruşturma yürüten diğer başsavcılıklara yazı gönderdiği ortaya çıktı. Söz konusu yazıda, gelir getirme vaadiyle vatandaşlar adına para karşılığı açılan sanal hesaplardan oluşan ve ayrıca fiilen çiftlikler de oluşturulup gelir getirdiği iddia olunan Çiftlik Bank adlı sistemin kurucuları hakkında "suç işlemek amacıyla örgüt kurma", "suç örgütüne üye olma", "bilişim sistemlerini araç olarak kullanmak suretiyle dolandırıcılık" ve "suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama" suçlarından yürütülen soruşturmanın sürdüğü belirtildi. Soruşturma kapsamında sulh ceza hakimliklerinin kararlarıyla şirket yetkilileri hakkında yurt dışına çıkış yasağı getiren adli kontrol tedbirleri uygulandığı kaydedilen yazıda, bu sistem sayesinde birikip suçtan elde edildiği anlaşılan 3 milyon 90 bin 340 liraya, ayrıca belirlenen 16 şüpheli ile sistemde işlem yapan 3 firmanın malvarlıklarına da el konulduğu bilgisi verildi. Yazıda, SPK ve Gümrük ve Ticaret Bakanlığı müfettişlerince düzenlenen raporlara göre söz konusu sistemin tarafından kurulan adlı internet sitesi üzerinden işletildiği, sistemin ilk dönemde Aydın'ın kişisel hesapları üzerinden, daha sonra yine aynı şahsın sahibi olduğu Çiftlik Bilgi İşlem Bilişim Tarım Hayvancılık Ltd. Şti. unvanlı firma üzerinden işlediği, yine Mehmet Aydın ve kardeşi Fatih Aydın'ın pay sahibi olup KKTC'de kurulan Famegame Software Ltd. Şti. unvanlı şirketin de sistem bünyesinde faaliyet gösterdiğinin tespit edildiği belirtildi. Mevcut verilere göre şüphelilerce kurulan internet sitesinde sisteme yatırım yapan 132 bin 222 ayrı katılımcı bulunduğu belirtilen yazıda, ayrıca sistemde yatırım yapmayan 388 bin 99 kişinin daha mevcut olduğu aktarıldı. Yazıda, katılımcıların sisteme para ödeyerek sanal hayvanlara sahip oldukları ve kendilerine sanal ortamda alım-satım yapmak suretiyle yüksek gelir elde etme vaadinde bulunulduğu, bu şekilde işletilen sistem aracılığıyla vurgulandı. Bu süreçte katılımcılara 687 milyon 838 bin 995 lira geri ödeme yapıldığı dile getirilen yazıda, sistemdeki mal varlığı değerinin 58 milyon 126 bin 75 lira olduğu, şirketlere sermaye olarak toplam 128 milyon 490 bin 850 lira aktarıldığı, şirketlerin 2017 yılı itibarıyla toplam 22 milyon 541 bin 596 lira zarar ettiği aktarıldı. Yazıda, sistemin kuruluşundan bu yana öngörüldüğü şekilde çalıştığının varsayılması halinde katılımcılara toplam 2 milyar 971 milyon 905 bin 11 lira geri ödeme yapılması gerektiği belirtildi. Ayrıca, tespit edilen geri ödeme miktarının ise bu değerden hayli düşük olduğu, eldeki mal varlığı değerine göre sistemin aradaki farkı kapatabilecek bir ticari değer üretemeyeceğinin anlaşıldığı aktarıldı. Şüphelilerin sistemin kurulduğu ilk andan beri bu gerçeğin farkında oldukları ve nitelikli dolandırıcılık suçu işleme kastıyla hareket ettikleri bilgisi verilen yazıda, bu yolla elde ettikleri suç gelirlerini aklamak ve dolandırıcılık eylemini sürdürebilmek maksadıyla muhtelif firmalar kurma, temin ettikleri parayı yurt dışına çıkarma gibi eylemler gerçekleştirdikleri, tüm bu suçların da örgütsel faaliyet kapsamında işlendiğinin değerlendirildiği belirtildi. Söz konusu yazıda, izah edilen bu soruşturma kapsamında atılı suçlara iştirak eden tüm şüphelilerin tespit edilip yakalanmasına ve yine suç delillerinin toplanmasına ilişkin çalışmaların aralıksız sürdüğü vurgulanarak, aynı eylemler ve faillerle ilgili birden fazla soruşturma yürütülmesinin hukuken mümkün olmadığı bu nedenle başka il ve ilçelerde başlatılan soruşturmalarda yetkisizlik kararı verilerek dosyaların Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının ana soruşturması bünyesinde toplanması talep edildi.
25.03.2018 - 13:52
Anadolu Ajansı
['Türkiye', 'son dakika', 'Ekonomi', 'Çiftlik Bank']
Çiftlik Bank soruşturması: 1 milyarın üzerinde para toplanmış
Ekonomi
https://www.ntv.com.tr/ekonomi/ciftlik-bank-sorusturmasi-1-milyarin-uzerinde-para-toplanmis,A5wumu3aEEuEBqgY2UXb5g
İstanbul'da son 5 yılda, 10 bine yakın araç yandı. İstanbul itfaiyesi yanan araçlara ilişkin bir rapor hazırladı. Araç yangınlarının en büyük nedeni, elektrik aksamında yaşanan arızalar.
null
9 bin 710. Son 5 yılda yanan araç sayısı, üstelik sadece İstanbul'da. İstanbul Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığı yanan araçlara dair bir rapor hazırladı. 2013-2018 yılları arasında yanan araçları ve yangınların çıkış nedenini ortaya koydu. İstanbul'da 2013'te bin 601, 2014'te bin 689, 2015'te bin 903, 2016'da bin 940, 2017'de bin 781 ve 2018 Haziran ayına kadar 796 araç yandı. Yangınların çıkış nedeni arasında elektrik aksamında yaşanan arızalar ilk sırada yer alıyor. İkinci sırada yüksek ısı ve üçüncü sırada kasıtlı saldırı geliyor. Arızalar nedeniyle çıkan yangınların önüne geçebilmek için periyodik araç muayenesi yaptırmak önem taşıyor. Araçlarda yanıcı ve patlayıcı madde bulundurmamak ve ilk müdahaleler için yangın tüpü bulundurmak da alınabilecek önlemler arasında.
04.08.2018 - 03:36
NTV Haber
['Türkiye', 'yangın', 'İstanbul']
5 yılda 10 bine yakın araç yandı
Türkiye
https://www.ntv.com.tr/turkiye/5-yilda-10-bine-yakin-arac-yandi,wz76yIEdYUqA74ZLzK3UNQ
SON DAKİKA HABERİ: 14 Ağustos'ta Vodafone Arena'da oynanacak UEFA Süper Kupa Finali'nin Fransa Futbol Federasyonu'nda görev yapan kadın hakem Stephanie Frappart yönetecek.
null
haberi!  Liverpool-Chelsea Süper Kupa Finali'nde, Fransa Ligue 1'in ilk kadın hakemi olan Stephanie Frappart düdük çalacak.  Frappart'ın yardımcılıklarını Fransa Futbol Federasyonu'ndan Manuela Nicolosi ve İrlanda'dan Michelle O'Neal yapacak.  Mücadelede da 4. hakem olarak görev yapacak.  Bu karar, UEFA tarihinde bir ilk olma niteliğini de taşıyor. 35 yaşındaki Frappart, 2009 yılından bu yana FIFA listesinde yer alıyor. Frappart, 2019 Kadınlar Dünya Kupası'nda ABD-Hollanda finalini yönetmişti. Son dakika gelişmesinin ayrıntıları birazdan ntv.com.tr'de...
02.08.2019 - 13:21
null
['Gündem', 'son dakika', 'son dakika haberleri', 'haber']
SON DAKİKA: İstanbul'daki Liverpool Chelsea Süper Kupa Finali'ne kadın hakem
Spor
https://www.ntv.com.tr/spor/son-dakika-istanbuldaki-liverpool-chelsea-super-kupa-finaline-kadin-hakem,l3hvZF7JWkGYkjgXUfSQtA
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu'nda 2019 bütçesi görüşmelerinde konuştu. Ekonomideki son gelişmeleri değerlendirdi. "Ekim ayı itibariyle normalleşme sürecinin başladığını" belirten Bakan Albayrak, "2019 piyasalara güven veren bir yıl olacak" dedi.
null
Plan ve Bütçe Komisyonu'nda 2019 bütçe görüşmelerinde konuşan Bakan , ekonomide en kötü dönemin geride bırakıldığını söyledi. Bakan Albayrak, "Kur, faiz, enflasyon atağına rağmen Türkiye bu süreci geride bıraktı. Türkiye'de ekim ayından itibaren normalleşme süreci başladı. 2019 piyasalara güven veren bir yıl olacak" dedi. Türkiye'nin bir ekonomik krizle karşı karşıya olmadığını da belirten Bakan Albayrak, Türkiye'nin aksine ekonomik bir saldırıyla karşı karşıya olduğunu söyledi. Albayrak, "12 Eylül 1980 darbesinde bile olmayan ekonomik bir saldırı ile karşılaştık. Türkiye attığı adımlarla ay sonuna kadar bunu püskürterek normalleşme yakaladı. Ekim ayı ile güçlü bir dengeleme sürecini ortaya koydu. 10 Ağustos planını yapanlar duvara tosladı." dedi. Bakan Albayrak, yeniden yapılandırma sürecindeki son durum hakkında da bilgi verdi. Yeniden yapılandırma için 5 milyon 950 bin 136 mükellefin başvurduğunu söyleyen Bakan Albayrak, "70 milyar liralık yapılandırma yapıldı. Bugüne kadar 10,8 milyar liralık tahsilat yapıldı. 2018 sonuna kadar 17 milyar lira daha tahsilat öngörülüyor." dedi.
30.10.2018 - 20:34
NTV Haber
['Gündem', 'son dakika', 'son dakika haberleri', 'haber']
Bakan Berat Albayrak: Ekim ayında normalleşme başladı
Ekonomi
https://www.ntv.com.tr/ekonomi/bakan-berat-albayrak-ekim-ayinda-normallesme-basladi,mfxtyrgidkWMP-j7sBUPVg
Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel, Türkiye ile üyelik müzakerelerinin kesilmesini yanlış bir tepki olarak gördüklerini söyledi. Gabriel, Türkiye'de belirli kesimler için vize özgürlüğü önerisini getirdi.
null
Malta'da düzenlenen AB Dışişleri Bakanları Toplantısı'na katılan Gabriel, gazetecilere yaptığı açıklamada, kendisinin de Türkiye ile üyelik müzakerelerinin kesilmesine karşı olduğunu belirtti. Gabriel, "Üyelik müzakerelerinin kesilmesini tümüyle yanlış bir tepki olarak görüyoruz. Türkiye, büyük bir komşu. Askeri dönemlerde bile Türkiye'yi dışlamadık. Şimdi neden bu ülkeyi Rusya'ya doğru sürüklemekte çıkarımız olsun ki? Her şeyden önce diplomasi görüşmeleri sürdürmeli." şeklinde konuştu. Üyelik müzakerelerinin kesilmesini isteyen neredeyse hiç kimsenin olmadığına dikkati çeken Gabriel, Avusturya’nın tutumunun herkesten daha sert olduğunu ancak bunun Türkiye'den fazla Avusturya iç politikasıyla ilgili olduğunu düşündüğünü ifade etti. Gabriel, Türkiye ile gelecekte daha yoğun şekilde eleştirel diyalog sürdürebilmek için AB-Türkiye ilişkilerinin yeni bir temele oturtulması gerektiğini vurguladı. Türkiye'de belirli kesimler için vize özgürlüğü önerisini getiren Gabriel, "Türkiye'deki sivil toplum kuruluşlarıyla nasıl iş birliği yapabileceğimizi, gazetecilere, aydınlara, bilim adamlarına, öğrencilere, her iki tarafta çalışan iş adamlarına nasıl vize kolaylığı sağlayabileceğimizi düşünmemiz gerekir. Onlara neden bizim tarafımızdan vize özgürlüğü vermiyoruz?" görüşünü paylaştı.
29.04.2017 - 04:09
Anadolu Ajansı
['Dünya']
Almanya'dan kısmi vize kolaylığı önerisi
Dünya
https://www.ntv.com.tr/dunya/almanyadan-kismi-vize-kolayligionerisi,EZqllMfDikGC93ocp4rJzA
İstanbul Adalet Sarayı ve Gaziosmanpaşa Adliyesi'ne 'FETÖ' operasyonu düzenleniyor. Polis, İstanbul Adalet Sarayı'ndaki bazı odalarda arama yapıyor.
DHA
Darbe girişiminin ardından başlayan 'FETÖ' soruşturmaları kapsamında düzenlenen operasyonlar devam ediyor. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu'nca, İstanbul Adalet Sarayı ve Gaziosmanpaşa Adliyesi'nde operasyon başlatıldı. FETÖ'ye yönelik operasyon kapsamında 87 kişi hakkında gözaltı kararı olduğu belirtildi. Yine İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosunca yürütülen FETÖ'nün cezaevi yapılanmasına ilişkin soruşturma kapsamında da Silivri, Metris ve Bakırköy cezaevleriyle Anadolu ve Bakırköy Denetimli Serbestlik Şube Müdürlüklerinde çalışan 75 infaz koruma memuru ve bazı çalışanlar hakkında gözaltı kararı alındı.
30 Eylül 2016 Cuma, 08:55
cumhuriyet
null
İstanbul'da iki adliye ve üç cezaevine operasyon
turkiye
http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/608328/istanbul_da_iki_adliye_ve_uc_cezaevine_operasyon.html
Gün içinde 3,76 seviyesine dayanan dolar/TL, akşam saatlerinde dış piyasalarda 3,80 seviyesinde işlem görüyor. Euro/TL ise 4,50 seviyesinde işlem görüyor.
null
ABD ile vize sorunundaki yeni gelişmeler ile Irak ve Suriye'deki çatışmalara odaklanan bölgedeki jeopolitik risklerin sürmesiyle, dolar, Türk lirası karşısında 3,80 liranın üzerine çıktı. Euro/TL ise 4,45 - 4,50 lira aralığında işlem görüyor. Bu akşam saatlerinde Türkiye piyasası kapandıktan sonra Bloomberg’in geçtiği haber sonrası dolar/TL kuru saat 20.45’de 3,80'e çıktı. Haberde Alman devlet banka ve finans kurumlarının Türk şirketlere artan siyasi tansiyon nedeniyle kredi vermeyi askıya alacağı iddia ediliyor. İngiliz Sterlini de uluslarası piyasalar 5 TL’yi aşarak 5,03 TL’ye yükseldi.
25.10.2017 - 21:08
ntv.com.tr
['Ekonomi', 'Euro', 'Dolar']
Dolar ne kadar? (25 Ekim dolar - euro fiyatları)
Ekonomi
https://www.ntv.com.tr/ekonomi/dolar-ne-kadar-25-ekim-dolar-euro-fiyatlari,X2C6a8lSCkSJQA1-U-FvkA
Tutuklulukları nedeniyle yemin ettirilmeyen milletvekillerini Meclis çalışmalarına katabilmek için yol arayan BDP, tutuklu milletvekili Selma Irmak’ın ismini Meclis Kadın-Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu üyesi olarak TBMM Başkanlığı’na bildirdi.
null
Meclis protestosunu sona erdirip yemin eden BDP, “tutukluluğu” nedeniyle Meclis’te yemin ettirilmeyen milletvekilleri için de “komisyon formülü”nü devreye soktu. BDP yönetimi, TBMM Kadın-Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu üyeliği için halen tutuklu olan Şırnak Milletvekili Selma Irmak’ın adını bildirerek bir ilke imza attı. BDP Grup Başkanvekili Hasip Kaplan, Meclis Başkanlığı’nın tutuklu milletvekillerinin “yemin” sorununu çözmesi için hiçbir adım atmadığına dikkat çekerek “Tutuklu milletvekillerine yemin ettirmeme, yasal değil, idari bir tasarruftur. Bundan sonrasıyla Meclis Başkanlığı uğraşsın” diyerek rest çekti. BDP, Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nun yanı sıra Meclis’te geç yemin ettikleri için ihtisas komisyonu ve yurtdışı komisyon üyelerini de dün akşam TBMM Başkanlığı’na bildirdi. Cumhuriyet gazetesinin haberine göre BDP, tutuklu milletvekillerinin yemin ettirilerek görevlerine başlatılmaları için ilginç bir yöntem denedi. Tutuklulukları nedeniyle yemin ettirilmeyen ve bu nedenle de maaşları bile “emanette” tutulan milletvekillerini Meclis çalışmalarına katabilmek için 5 tutuklu milletvekilinden Selma Irmak’ın ismini “simgesel” olarak TBMM Kadın-Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu üyesi olarak bildirdi. Sorularımızı yanıtlayan BDP Grup Başkanvekili Hasip Kaplan, Selma Irmak’ın “hükümlü” değil, tutuklu milletvekili olduğunu belirterek milletvekili olarak Meclis faaliyetlerini sürdürmesine engel bir durum olmadığını savundu. Kaplan, “Tutuklu milletvekillerinin, yemin ettirilmemelerinin yasal bir dayanağı yoktur. TBMM Başkanlığı ve Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün idari bir tasarrufudur. Şimdiye kadar Meclis Başkanlığı bu sorunu çözmek için bir adım atmamıştır” dedi. Tutuklu milletvekillerinin, cezaevinden Meclis faaliyetlerine katılmalarına engel bir durum olmadığını, soru önergesi verebileceklerini, Meclis’in yasama ve denetim faaliyetlerine imzalarıyla katılabileceklerini kaydeden Kaplan, “Biz Selma Irmak’ın ismini bildirdik. Bundan sonrasıyla sorunu çözmeyen Meclis Başkanlığı uğraşsın” dedi. Meclis Başkanlığı’nın Irmak’ın komisyon üyeliğini geri çevirmesi durumunda ne yapacaklarının sorulması üzerine de Kaplan, “Usul tartışması açacağım. Oradan da bir sonuç alamazsam, Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu’na başvurup, kadın üyenize sahip çıkın diyeceğim” diye konuştu.
11.10.2011 - 11:21
null
[]
BDP’den tutuklu vekiller için yeni taktik
Türkiye
https://www.ntv.com.tr/turkiye/bdpden-tutuklu-vekiller-icin-yeni-taktik,UM2mZBCAk0O65Ee_BeS0lg
S-400 Savunma sisteminin Türkiye'ye gelmesi ve ABD'nin Türkiye'yi ortağı olduğu F-35 savaş uçağı projesinden çıkaracağını açıklamasının ardından Habertürk yazarı Fatih Altaylı, ABD F-35'i ile Rusya'nın 5. Nesil savaş uçağı olarak ürettiği SU-57'yi karşılaştırdı. Bir diğer yazarımız Güntay Şimşek ise F-35 projesinin mali boyutunu ve Türkiye'ye etkilerini mercek altına aldı. İşte Habertürk yazarlarının F-35'lere ilişkin dikkat çeken analizleri...
HABERTURK.COM
F-35’lerin teslim edilmeyecek olmasında ben şaşırılacak bir durum göremiyorum kendi adıma. Başından belli idi. Ve bu köşenin okurları gayet iyi hatırlayacaktır ki, ben Türkiye’nin F-35 programından çıkması gerektiğini hep söylüyorum. F-35 projesi 20 yıldır büyük paralar harcanmış, buna rağmen oldukça sorunlu ve iyi ilerlemeyen ama büyük paralar harcandığı için de vazgeçilemeyen bir proje. Çok kapsamlı bir görev tanımı ile sipariş edilen uçak bu denli kapsamlı bir görevi yerine getiremeyecek bir şekilde imal edilmiş. Ve her şeyi yapmaya çalışırken, hemen hemen hiçbir şeyi beceremeyen bir savaş aletine dönmüş durumda. Muhakkak ki, zamanla daha iyi hale gelecek, hataları giderilecektir ama yine de ehveni şer olmaktan öteye gidemeyeceği düşünülen bir tayyare. Ben bu tartışmalar başladığı günden beri Türkiye’nin F-35 projesinden çıkıp Rusların SU-57 uçağına talip olması gerektiğini söylüyorum. Tabii ki, bu çok kolay bir şey değil. Türk Hava Kuvvetleri’nin tüm organizasyonu NATO standartlarına göre. Yani buraya başka bir ülkenin uçağını sokmak kolay bir iş değil. Hava Kuvvetleri içinde ciddi bir reorganizasyon gerektiren maliyetli bir iş. Ancak imkansız da değil elbette. Tabii SU-57 de daha tamamlanmış bir proje değil. O da henüz ilerleme aşamasında. Ve tabii bir başka mesele de, iki uçak arasındaki benzerlikler kadar farklar olması. F-35 daha çok kara hedeflerine yönelik bir uçak ve ona göre mühimmat taşıyor. SU-57 ise daha çok avcı uçağı özelliklerinde. F-35’in bazı modelleri dikine iniş kalkış yapma özelliğine sahip. En azından öyle olması bekleniyor. Bu özellik SU-57’de yok. Bu da Türkiye’nin olası bir uçak gemisi projesi için bu uçağın çok da uygun olmadığı anlamına geliyor. Kağıt üzerinde ise iki uçak arasında bariz farklar var. Her iki uçak da radara yakalanmama özelliğine sahip. Tabii bu tam bir “Hayalet” uçak özelliği değil. Daha çok az görünme özelliği gibi. Her iki uçak da 5. nesil savaş uçağı. Her ikisi de silahlarını kapalı bölmelerde taşıyor. Bunlar benzerlikler. Farklara gelince... F-35 tek motorlu, SU-57 çift motorlu. F-35 dikine iniş kalkış yapabilir modele de sahip. SU-57’de bu yok. F-35’in azami hızı 1931 kms, SU-57’nin azami hızı 2600 kms. F-35’in uçuş mesafesi 1450 km, SU-57’nin uçuş mesafesi 2200 km. F-35’in havada kalma süresi 2.5 saat, SU-57’nin 5 saat F-35’in yük taşıma kapasitesi 8 bin 160 kg, SU-57’nin 10 bin kg. Tüm bunlardan sonra yine de olacak olan şudur bence. ABD öyle yapar böyle yapar, sonunda bir şekilde uzlaşırız. Biraz sürünür, biraz süründürür sonunda yine F-35’leri alırız. Çünkü bizim ABD ile ilişkimiz çirkinleşmiş bir evlilik gibi. Her iki taraf da birbirini sürekli aldatıyor. Bazen taraflardan biri evi terk ediyor. Ama eninde sonunda aynı yatağa giriyoruz. Amerika’dan gelen Rus S-400’lere yönelik tepkileri ve F-35 kararını Türkiye’de devletin zirvesi beklemiyordu. Donald Trump’ın G-20’deki sözleriyle yumuşayan havayı sertleştiren, ümitleri de kıran bir adım oldu. Ama Türk kamuoyunun daha negatif bir karara odaklanmış olduğu da ayrı bir gerçekti. Ancak Beyaz Saray ve Pentagon’un son kararı ‘Derin ABD’nin istediği sertlikte de değil. İtidalli, üzerinde düşünülmüş, hesaplı, müzakerelere açık, ilişkileri de daha fazla kötüleştirmeyecek, yaptırım tartışmalarını da rafa kaldıran bir karar. Rus S-400’lerin 15 Temmuz’un yıl dönümünde Türkiye gelmesi anlamlıydı, epeyce vurgular da yapıldı. Tartışıldı. Aynı şekilde hain darbe girişiminde sessiz kalan ABD’nin ilgili makamları da “15 Temmuz” atmosferinde S-400’lere verecekleri tepkinin algısına dikkat ederek, alınan kararların açıklamasını ertelediler. Öfkeyle ve aceleyle hareket etmediler. Bu durumda itidalli havanın işaretiydi. Beyaz Saray ve ABD Savunma Bakanlığı’ndan (Pentagon) birbirine yakın iki ayrı açıklama bu durumu teyit etmiş oldu. Bu tartışmalı dönemde sertlik yanlısı tutumuyla ve ağır ifadeleriyle öne çıkan Pentagon kararında dikkat çeken iki husus vardı: ‘Türkiye F-35 programında askıya alındı. Bu karar, Türkiye'nin S-400'leri alması dolayısıyla spesifik olarak bu adıma karşı alınmış spesifik bir karardır.’ Askıya alınması, konunun tam olarak rafa kalkmadığını, spesifik vurgusu ise bu konunun daha fazla derinleşmeyeceğini gösteriyor. ‘Türkiye’nin, S-400 alımından dolayı F-35 projesinden çıkarılma süreci başlatıldı. Bununla beraber ABD, Türkiye'nin stratejik ortaklığına halen çok değer vermektedir.’ Değerlendirmesiyle de Pentagon, NATO üyeliğinin ve müttefiklik ilişkilerinin bozulmadan, muhafazasından yana olduğunun altını çiziyor. Yaptırım kararlarında ise Pentagon zaten yetkili konumda değil. Yaptırımları onaylama hükümetin, Trump’ın yetkisinde. ABD Dışişleri Bakanlığı’nın gündeminde böyle bir şey yok. Beyaz Saray’dan yapılan açıklama ise Pentagon’a göre daha makul: “ABD, Türkiye ile stratejik ilişkisine halen çok değer vermektedir. NATO müttefikleri olarak ilişkilerimiz çok katmanlıdır ve sadece F-35'lere bağlı değildir." Bu açıklamayı tevile gerek var mı? ‘Bizim derin güçler bazı kararlar aldılar, yumuşatabildiğimiz kadarıyla hayata geçirmek zorunda kaldık.’ Mealinde bir yaklaşım. Neticede Türkiye’deki ‘ABD muhibbanlarının’ arzuladığı gibi bir karar çıkmadı. Toz duman karışmadı. Öte yandan ABD'nin Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Etme Yasası (CAATSA) kapsamında Türkiye'ye uygulanacak yaptırımlar meselesi de bir ‘Kongre’nin gölgesinde bekliyor. Trump, yaptırımları onaylamaz, “Kongre” de bu duruma etkili bir şekilde karşı çıkarsa neler olabilir? Açıklamalardan anlaşıldığı kadarıyla yaptırım konusu Trump ve Pentagon’un gündeminde yok. Ama... Yaptırımların Türkiye’yi Batı blokundan uzaklaştırma riski ve ABD’ye vereceği zarar henüz tam olarak dikkate alınmış görünmüyor. Yeni bir dönem girildi, zaman da en iyi ilaç ve önemli. Fakat Türkiye’nin de ABD’de lobi yapması şart. Fakat ABD’den gelen açıklamalar da henüz her şeyi tam olarak anlatmıyor. Her şeyin bittiğini de göstermiyor. Kesin ifadeyle ‘Türkiye’ye F-35 verilmeyecek’ de denmiyor. Ama süreç başlamış. Trump ile bundan sonra sıklıkla F-35’lerin askından nasıl indirileceğini konuşacağız demektir. Bu süreçte Patriot da satılır, başka şeyler de olabilir. İki taraf için Mart/Nisan 2020 tarihi önemli. Mart’a kadar Türkiye’nin F-35 programından çıkarılması, S-400’lerin de Nisan’da aktif olması planlanıyor. Zamanlamalar harika! Belki o günlere kadar ortak komisyonlar kurulur, incelemeler yapılır ve bazı kararlar alınır. Askılı dönemde, “Patriot füzeleri Türkiye’ye zamanında satılmış olsaydı, bugünkü tablo ortaya çıkar mıydı?” Sorusu sıklıkla ABD’de gündeme gelecektir. Trump’ın Türkiye’ye yönelik; 'Başka bir hava savunma sistemi satın almak zorunda kaldığınız için size F-35 satmayacağız' sözleri de artık Batı cephesinde daha anlamlı olacaktır. Hâsılı kelam, Rus S-400 hava savunma sistemiyle Batı’ya hak ettiği ölçüde yakınlaşmış durumdayız. Bundan sonra Batı’dan kopmadan ilişkiler daha dengeli kurulabilirsek ne ala! ABD Savunma Bakanlığı’nın, “ABD ve diğer F-35 ortakları, Türkiye'nin program ortaklığını askıya alma ve Türkiye'yi programdan çıkaracak resmi süreci başlatma konusunda mutabıktır.” Açıklamasından sonra iki tarafın bu süreçte nasıl etkileneceğine zihinleri kurcalamaya başladı. İyi zamanlarda konuşulmayan, hesaplanmayan bir sürü detay ortaya çıkacaktır. Pentagon’un bürokratları, büyük ihtimalle F-35’lerin üreticisi Lockheed Martin yetkililerinden aldıkları bilgileri biraz da yumuşatarak servis ediyorlar. Türkiye’nin F-35 programından çıkarılması halinde bir aksama olmayacakmış, ama Türkiye’nin 9 milyarlık maddi kaybı olacakmış. Aksama da olur, gelir kaybı da olur, hatta F-35’lerin üretim maliyeti de artabilir. Türkiye’nin F-35 projesinde başlangıcından sonuna kadar yer alması halinde, yaklaşık 10 Türk şirketinin 12.5 milyar dolarlık iş hacmine ulaşacağı açıklanmıştı. Bunu 2017’de dönemin Savunma Sanayi Müsteşarlığı’ndan da teyit etmiştim. 2002’de başlayan F-35 projesine, şu ana kadar Türk şirketleri yaklaşık bir milyar dolarlık iş yapmış. Bu durumda geriye 11.5 milyar dolarlık, bir iş, gelir rakamı kalıyor. Hadi bu zaman diliminde Türkiye’ye verilen iş hacmi düştü ve Pentagon bürokratlarının dediği gibi 9 milyar kaybımız söz konusu oldu. Fakat mevzu gelmeyecek işlerle bitmiyor. Türkiye’de bu proje için yola çıkan, anlaşmalara imza atan, yatırım yapan şirketlerin zararlarının tazmini de var. Türkiye'nin tedarik zincirinden çıkarılıp, yerinin ikame edilmesinin maliyeti de asgari 500-600 milyon dolar olarak hesaplanıyor. Ayrıca Türkiye’nin programdan çıkarılması halinde, F-35 üretim sürecinde 3 ile 6 ay arasında bir gecikme olabileceğini de ABD’li yetkililerden öğrenmiştim. Gecikmelerde ayrı bir maliyet. Ancak programdan ayrılış şeklinin sorunsuz olması halinde zaman kısalır, ayrılma maliyeti de azalabilir. Fakat pek de iyi bir ayrılık olacak gibi görünmüyor. Türkiye, program ortaklığından bu şekilde çıkarılmanın haksız ve yanlış olduğuna vurgu yapıyor, uluslararası platformlarda hakkını arayacağını belirtiyor. ABD tarafında ‘Kongre’de ise işleri daha gerecek yaptırım adımları beklentisi var. Durum henüz karışık. Öte yandan F-35 program ortaklığından ayrılma sürecinin Türkiye’ye ve Türk Silahlı Kuvvetleri'ne (TSK) vereceği asıl zarar ise ayrı bir tartışma konusu olarak kenarda bekliyor.
18.07.2019 - 10:55
haberturk
['haberler', 'f-35 ve su-57 savaş uçakları', 'f-35in özellikleri', 'su-57nin özellikleri', 'f-35 ve su-57 karşılaştırması', 'f-35 mi su-57 mi', 'en iyi savaş uçağı', 'en iyi savaş uçağı hangisi', 'fatih altaylı']
Fatih Altaylı F-35 ve SU-57'yi karşılaştırdı! F-35 mi SU-57 mi?
Gündem
https://www.haberturk.com/son-dakika-fatih-altayli-f-35-ve-su-57-yi-karsilastirdi-f-35-mi-su-57-mi-haberler-2505428
Ankara'da kamyonet ile EGO otobüsü çarpışması sonucu 1 kişi öldü, 2 kişi yaralandı.
DHA
Kaza, Nene Hatun Caddesi'nde meydana geldi. Servet Çınar'ın kullandığı kamyonet ile 06 BT 3785 plakalı EGO otobüsü çarpıştı. Kontrolden çıkan otobüs de 3 ayrı otomobile ve bir yayaya çarptı. Kamyonet sürücüsü Servet Çınar, olay yerinde hayatını kaybetti. Bir yaya ile otobüsteki bir yolcunun da yaralandı. Yaralılar ambulanslarla Hacettepe Üniversitesi ve Numune Eğitim ve Araştırma Hastanelerine kaldırıldı.
5 Ağustos 2014 Salı, 13:07
cumhuriyet
null
Ankara'da otobüs kazası: 1 ölü, 2 yaralı
turkiye
http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/101985/Ankara_da_otobus_kazasi__1_olu__2_yarali.html
Son dönem öykücülüğümüzün önemli isimlerinden yazar ve çevirmen Ayşe Sarısayın Kaplumbağamın Adı Meraklı’yla Büyükada’daki evinin kapılarını çocuklar için açıyor.
null
Yaşanmış hikâyelerden yola çıkarak kaleme aldığı öyküsünde kahramanımız Deniz’in meraklı kaplumbağasıyla tanışıp Ada’da geçen neşeli yaz günlerine, doğaya ve hayvanlara duyarlı ailelelerin hayat dolu sofralarına konuk olmaya davet ediyor. Bir gün babası kahramanımız Deniz’e harika bir sürpriz yapar, karne hediyesi olarak ona en az Deniz kadar meraklı bir kaplumbağa hediye eder. Kafasını durmadan merakla dışarı çıkarmasından almıştır adını Meraklı kaplumbağa. Ama Deniz de ondan geri kalmaz; her gün soracak bir dolu sorusu, heyecanla okuduğu bir sürü kitabıyla hayal gücünün sınırlarını öyle genişletir ki, rüyalarında okuduğu kitapların dünyasında gezintiye çıkar. Evinin misafirleri de hiç eksik olmaz üstelik, bu öğrendiklerini paylaşacak pek çok insan vardır etrafında, komşuları ve arkadaşlarıyla geçen yaz mevsimleri Büyükada’da hep bir başka geçer. Siz de kedileri Cimbil ile Ayşe ve Kaptan’ı, Rapunzel’e benzeyen kızı Lâl’le Beter Bey’i tanımak, martılar eşliğinde yaz akşamları birlikte kurulan sofralara katılmak istiyorsanız Büyükada’ya giden bu vapuru kaçırmayın.  Ayşe Sarısayın’ın çocuklar için yazdığı ilk kitaplar olan Kedimin Adı Çamur ve Köpeğimin Adı Erik’ten sonra serinin devamı olan Kaplumbağamın Adı Meraklı Yasemin Ezberci’nin resimleriyle 8 yaş ve üstü tüm çocuklar için Can Çocuk Yayınları’ndan çıkıyor.
13.01.2015 - 13:08
ntv.com.tr
['Edebiyat', 'Sanat']
Vapur yolcusu kalmasın, Büyükada’ya davet var
Sanat
https://www.ntv.com.tr/sanat/vapur-yolcusu-kalmasin-buyukadaya-davet-var,cSAYNkJpj0m_-s8hU7B4fg
DİSK Genel Başkanı Kani Beko, düzenlediği basın toplantısıyla 2017 asgari ücretiyle ilgili DİSK'in talebinin net 2 bin lira olduğunu açıkladı. Beko, "Asgari Ücret Tespit Yönetmeliği'nde yer alan esaslar işçinin ve ailesinin insanca yaşamasına yetmemekle birlikte bu yönetmelikteki ilkelere uyulması durumunda dahi 2017 yılı asgari ücretinin en az 2000 lira net olması gerekir" dedi.
cumhuriyet.com.tr
Kani Beko, DİSK Yönetim Kurulu Üyeleri ve işçilerle birlikte DİSK'in Beşiktaş'taki Genel Merkezi'nde basın toplantısı düzenledi. 2017 yılı için asgari ücret taleplerini "Asgari ücret değil, geçim ücreti istiyoruz" şeklinde açıklayan Beko, taleplerinin net 2000 lira olduğunu belirtti. Beko, "Bir işçinin geçimi için gerekli miktarın aradan geçen bir yıl içinde en az yüzde 10 oranında artığı kabul edilmelidir. 2017 için döviz kurlarındaki sıçrama nedeniyle enflasyonun da artacağını söylemek kehanet olmayacaktır. Dolayısıyla 2016 Kasım ayında 1750 lira civarında olan tek bir işçinin asgari yaşam maliyeti 2017'de 2000 lirayı rahatlıkla bulacaktır. Zorunlu BES (Bireysel Emeklilik Sistemi) uygulamasının ücretleri aşındıracağı dikkate alındığında '2000 lira net asgari ücret', gerçekten asgari bir taleptir" dedi. Kani Beko, asgari ücretin dolar karşısında eridiğine dikkat çekti. "Asgari ücret, 'asgari geçim indirimi(AGİ)hariç, net olarak hesaplanmalı ve vergi dışı bırakılmalıdır" diyen Beko şunları söyledi: "2008'de AGİ'nin dahil edilmesiyle net asgari ücret olduğundan yüksek gösterilmeye başlandı. Oysa AGİ işveren tarafından ödenmiyor ve ücret değil. Net asgari ücret işveren tarafından işçiye ödenen miktardır. AGİ ise devlet tarafından sağlanan bir destektir. Mevcut uygulamada asgari ücret AGİ yoluyla kademeli olarak vergiden muaf tutulmaktadır. Evli ve 5 çocuklu çalışan tümüyle vergiden muaf olabilmektedir. Ücretin asgari ücret kadar bölümü tümüyle vergiden muaf tutulmalıdır." Kani Beko, asgari ücret tespitinde uluslararası ilkelere, ulusal mevzuata ve Türkiye İstatistik Kurumu verilerine uyulması gerektiğini söyledi. Beko, "Mevcut asgari ücret tespit mevzuatı, asgari ücreti işçinin kendisinin asgari ihtiyaçları ile sınırlandırmaktadır. Bu tespit yöntemi değişmeli ve işçinin ailesini dikkate alan bir tespit yöntemini kabul edilmelidir" dedi. Konuşmasında işçilere de seslenen Beko, 2000 lira net asgari ücret talebine sahip çıkılması çağrısında bulundu. Kani Beko, toplantıda asın mensuplarının sorularını yanıtladı. Türk-İş'in 1600 liralık asgari ücret talebiyle ilgili düşüncesinin sorulması üzerine Beko, "Biz, Türk-İş'ten randevu talep edip görüşmek istiyoruz. Elimizdeki verileri hem kendileriyle paylaşacağız hem de bu konuda ziyaret edeceğiz" diye yanıt verdi.
29 Kasım 2016 Salı, 14:13
cumhuriyet
null
DİSK Genel Başkanı Kani Beko, 2017 yılı asgari ücret taleplerini açıkladı
ekonomi
http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/ekonomi/637635/DiSK_Genel_Baskani_Kani_Beko__2017_yili_asgari_ucret_taleplerini_acikladi.html
19 Aralık Çarşamba akşamı İstanbul Live'da Naim Dilmener 'Dünden Bugüne Muhalefet Şarkıları' çalacak.
null
Birlikte olmak ve birlikteyken şarkı söylemek her zaman iyidir. İster gökyüzüne bakın ister geleceğe... 19 Aralık Çarşamba akşamı İstanbul Live'da Naim Dilmener DJ setinin başında olacak. Dilmener, gecede Ahmet Kaya’dan Cem Karaca'ya, Bandista’dan Koma Denge Azadi’ye, Grup Yorum’dan Kızılırmak’a, Türkçeden Kürtçeye marş ve muhalefet şarkıları, türküleri çalacak. “Kum Gibi”den “Terketmedi Sevdan Beni”ye, “Avusturya İşçi Marşı”ndan “Kızıldere”ye kadar marş ve türküler söylenecek. 19 Aralık Çarşamba 20:00 İstanbul Live
17.12.2012 - 19:51
null
[]
Dünden bugüne muhalif şarkılar
Türkiye
https://www.ntv.com.tr/turkiye/dunden-bugune-muhalif-sarkilar,u9e7HEeU7k2NXxmQ-eyP0g
Bir süredir televizyon yorumculuğu yapan eski futbolcu Rio Ferdinand, kariyerini farklı bir alanda sürdürme kararı aldı.
null
38 yaşındaki Ferdinand, profesyonel boksa adım atıyor. Eski Manchester United’lı futbolcunun antrenmanlarının kayıt altına alınacağı ve bir belgesele dönüştürüleceği ifade edildi. Ünlü boksör Anthony Joshua’nın yakın arkadaşı olan Ferdinand'ın eski orta sıklet dünya şampiyonu Richie Woodhall ile çalışacağı belirtiliyor. 2 yıl önce eşini kaybeden Rio Ferdinand, bir süredir fit kalmak için boksla yakından ilgilenip, sosyal medya hesabından görüntüler paylaşıyordu.
19.09.2017 - 11:17
Ntvspor
['Futbol', 'Spor', 'Boks', 'Manchester United']
Ferdinan boks için kolları sıvadı
Spor
https://www.ntv.com.tr/spor/ferdinan-boks-icin-kollari-sivadi,ZmGb-yRp2UqkGfIzF2-JrQ
AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Sinan Erdem Spor Salonu'nda düzenlenen AKP İstanbul 6. Olağan Kongresi'nde konuştu. Seçim vaatlerini açıklayan Erdoğan, konuşmasının sonuna doğru AKP'lilere rabia yaptırdı. Salondan istediği tepkiyi alamayan Erdoğan, "Bu ses 24 Haziran'ı bitirmez" diye tepki gösterdi.
cumhuriyet.com.tr
AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul İl Kongresi'nde seçim manifestosunu açıkladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ataköy'deki Sinan Erdem Spor Salonu'nda, AKP'nin İstanbul 6'ncı Olağan İl Kongresi'ne katıldı. Erdoğan'ın yanı sıra kongreye, Başbakan Binali Yıldırım, Genel Başkan Yardımcıları Hayati Yazıcı, Mahir Ünal, Erol Kaya, Ravza Kavakçı, Başbakan Yardımcıları Bekir Bozdağ, Recep Akdağ, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya, Maliye Bakanı Naci Ağbal, Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenci, Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan, Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş, Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Jülide Sarıeroğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Mevlüt Uysal, AKP İstanbul İl Başkanı Bayram Şenocak da katıldı. Erdoğan, salona gelmeden önce hayatını anlatan kısa bir video yayınlandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasında önce Esat Kabaklı'nın “Bil oğlum" türküsü çalındı. Erdoğan konuşmasına başladığı sırada tribünlerden 3 dev Türk bayrağı ve Erdoğan'ın posterleri açıldı. AKP'nin 24 Haziran seçimlerinde kullanacakları yeni sloganlarını “İrade, erdem, cesaret, Türkiye şahlanıyor" olarak açıklandı. Erdoğan'ın konuşması boyunca sloganın arkasında bulunan barkovizyona yansıtıldığı görüldü. Erdoğan salona eşi Emine Erdoğan ile birlikte girdi. Salondakileri selamlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasının başında, "Bu toprakları bize vatan yapan azim milletim…1071 Malazgirt Zaferi'nden beri bu topraklar bize yurt oldu, vatan oldu. Bizi biz yaptı. Bizim devletimiz Söğüt'te, yörük çadırlarında kuruldu. Dedem Osman Gazi'nin rüyası hakikat oldu. Göğsündeki çınar, devleti ebed müddet oldu. Devletimiz adalet sevdası ile büyüdü, Bursa ve Edirne'de zamana kök saldı. İstanbul'da yeni bir çağın kapısını açan müjdelenmiş ordu, bizim ordumuzdu. Sultan Fatih bizim ceddimizdi. Süleymaniye'nin kubbelerinde bizim tekbirlerimiz yankılandı. Sina Çölü'nde Resul-ü Ekrem'in ardına düşen, Haremeyn'e hizmetkâr olan Yavuz bizdik. Kudüs'ü alan Selahattin Eyyübi bizdik. 'Kanla alınan toprak, parayla satılmaz' diyen Abdülhamit bizdik. Çanakkale'de yedi düvele meydan okuyan, canını veren ama düşmana geçit vermeyen bizdik. Sırtladığı top mermisiyle kahramanlık destanı yazan Seyit Onbaşı bizdik. Gazi Mustafa Kemal Atatürk “size ölmeyi emrediyorum" dediğinde bir ok gibi siperlerinden fırlayan aslanlar bizdik. Kut'ül Amare'de ümmetin zafere inanmış iradesi bizdik. Milli Mücadelede varıyla yoğuyla cepheye koşan, destan yazan bizdik. Maraş'ta Sütçü İmam, İzmir'de Hasan Tahsin, Erzurum'da Nene Hatun, Antep'te Şahin Bey bizdik. Bu yurdun namusunu işgalcilere çiğnetmeyen bizdik. Toprağı sıksan şühedamızın fışkırdığı, destanımızın yazıldığı, türkümüzün okunduğu Türkiye'mizi aziz bildik. 1920'de Meclis'imizi açarken dua dua yakaran bizim ellerimiz, bizim kalbimizdi. 1923'te Mustafa Kemal Atatürk'ün öncülüğünde devletimizin yönetim şeklini Cumhuriyet olarak ilan eden bizim irademizdi. 27 Mayıs darbesi bize yapıldı, darağacına çekilen de bizim irademizdi. 12 Mart muhtırası bize verildi. 12 Eylül darbesi bizi hedef aldı. 28 Şubat'ta milletin inancını boğmaya kalkıştılar. Her darbede hapse düşen, zulüm gören, acı çeken biz olduk. Varlığımıza, birliğimize, dirliğimize, refahımıza, huzurumuza kastettiler. Yılmadık, yıkılmadık. Mücadeleden bir adım geri durmadık. Erdem, irade ve cesaretle Türkiye'yi şahlandırdık" dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: "Hep birlikte büyüdük, hep birlikte özgürleştik. Biz durmadık, onlar da durmadı. Bir gece 27 Nisan 2007'de bu kez bir e-muhtırayla karşımıza çıktılar, milli iradeye, sivil siyasete gölge düşürülmesine fırsat vermedik. Biz ülkemizi güçlendirdikçe, milletin emanetine sahip çıktıkça onlar daha da öfkelendi. Geri çekilmedik, kimsenin önünde eğilmedik, diklenmeden dik durduk. Millet iradesine pranga vurmak isteyenlerle mücadele ederken, onların küresel efendilerine de eyvallah etmedik. Küresel düzenin haksızlıklarına karşı dünya beşten büyüktür diye haykırdık. Gazze'deki, Arakan'daki, Suriye'deki, Afganistan'daki, Somali'deki, Bosna'daki katliamlara karşı hem gür bir ses verdik, hem taşın altına elimizi koydu. Katliamları sadece gündeme getirmekle kalmadık, hesabının sorulmasını sağlayacak mekanizmaları da harekete geçirdik. Başkalarının ilgisizliğine aldırmadan kendi imkanlarımızla vicdanın sesi, mazlum coğrafyaların umudu olduk. Bugün dünyanın en çok insani yardım yapan ülkesiyiz. Zulme karşı merhametten, sömürüye karşı ortak çıkardan, kibre karşı kardeşlikten yana olduk. Milli davamız Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti konusunda her zaman yüksek hassasiyetimizi koruduk. Mazlum Filistin halkının davasını her platformda savunduk. Davos'ta işgalcilere 'One Minute' dedik. Suriye ve Irak'tan ülkemize gelen milyonlarca muhacire, hiç tereddüt etmeden kapılarımızı açtık, evimizi, ekmeğimizi paylaştık. Tehditlere, gizli-açık ön kesme çabalarına rağmen, milletimiz ve tüm kardeşlerimiz için doğru bildiğimiz yoldan şaşmadan mücadelemize devam ettik. Türkiye ekonomisini büyüttükçe… IMF'den borç alan değil borç veren haline geldikçe… Köprüler, tüneller, barajlar, havalimanları, yollar, hızlı tren hatları, eğitim, sağlık, enerji yatırımlarıyla ülkemiz sınıf atladıkça… Bize olan öfke ve tahammülsüzlük daha da kabardı." "2013 yılında, ekonominin her alanında en yüksek rakamları yakaladığımız bir dönemde şer cephesi yeniden harekete geçti" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Gezi kalkışmasıyla istikrarımıza kastettiler, şehirlerimizi talan ettiler, demokrasimizi hedef aldılar. 17-25 Aralık'ta devletimize sızmış ihanet çetesi aracılığıyla siyasetimizi, irademizi teslim almaya kalktılar. Ne yaptılarsa teslim olmadık, milletin emanetini çiğnetmedik, her zaman hakkın gücüne inandık, milletimizin engin ferasetine güvendik. Milletimizin teveccühüyle Cumhurbaşkanı seçilerek hainlerin planlarını başlarına çaldık. Cumhurbaşkanı seçilişimizin hemen ardından, emperyalistlerin beslemesi olan bölücü terör örgütlerinin düğmesine basıldı. 6-8 Ekim olaylarında 50 canımızı şehit verdik. Ömürlerinin baharında kalleşçe şehit edilen Yasinler bizdik. Yetmedi, PKK'yla, DEAŞ'la, FETÖ'yle topyekûn saldırıya geçtiler, insanımızı katlettiler, kardeşliğimize kastettiler. Hamdolsun yine muvaffak olamadılar. Takvimlerin 15 Temmuz'u gösterdiği gece, bu sefer tanklarla, toplarla, helikopterlerle, savaş uçaklarıyla üzerimize geldiler. Devletimizin silahlarıyla milletimizin canına kast ettiler. Türk milleti tek vücut olup kendilerine karşı geldiğinde de 251 kardeşimizi şehit ettiler, 2 bin 193 kardeşimizi yaraladılar. Bu ülkenin gördüğü en büyük ihaneti, yakın tarihin kaydettiği en cesur, en kahraman direnişle, milletimizle birlikte başarısızlığa uğrattık. Biz, 15 Temmuz gecesi çıplak elleriyle tankları durduranlarız. Siz o gece ölümü öldürdünüz. Biz, 15 asırdır Okçular Tepesini bekleyenleriz. Biz, gölgesini üzerimizde hiç eksik etmeyecek o al sancağın bekçileriyiz. Biz, bu toprakları kanlarıyla yoğurarak vatan kılanlarız, şehitler tepesini boş bırakmayanlarız. Biz, Çanakkale ruhunu yeniden canlandırıp vatanı işgalden kurtaranlarız. Ülkemizi içeriden çökertemeyince sınırlarımızı terör koridoru ile kuşatmaya kalktılar. Sınırlarımız boyunca bir terör koridoru oluşturmak isteyenlerin beslediği kiralık katillerin başını inlerinde ezdik. Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekâtlarıyla terör koridorunu paramparça ettik. Sadece ülkemizin güvenliği değil, komşularımızın, dostlarımızın, gönül coğrafyamızın huzuru, selameti bizim meselemizdir. Ülkemizi hedef alan tüm planları nasıl büyük bir kararlılıkla bozduysak, bundan sonra da aynı kararlılıkla bozacağız. Bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız ve her türlü kirli oyunu hep birlikte bozacağız. İşte bu, aziz milletimizin ortak hikayesidir" ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "AK Parti'yi kurarken biz ne dedik? 'Biz Türkiye'nin dünü, bugünü, yarınıyız. Biz Türkiye'nin Kızılırmak'ı, Harran'ı, Sakarya'sıyız. Biz Türkiye'nin Yunus'u, Mevlana'sı, Pir Sultan'ıyız. Biz Türkiye'nin hür iradesi, bölünmez bütünlüğüyüz. Biz Türkiye'yiz.' Evet, işte bu sözle ve 'biz millete efendi değil hizmetkar olacağız' diyerek yola çıktık, hep bu aşk ve sevdayla çalıştık. 16 yıllık yolculuğumuzda bu sözümüze hep sadık kaldık. Yıllar önce Pınarhisar Cezaevinden tahliye olduktan sonra bizi karşılamaya gelenlere şöyle seslenmiştik: 'Ülkemizin yüz yüze olduğu iç sorunlarla, karşı karşıya geldiği uluslararası sorunlarla ve baskılarla başa çıkabilmenin en önemli şartı, milletin desteğine sahip milli politikalar geliştirmektir. Yerli bir duruşa, milli bir duruşa şiddetle ihtiyacımız var.' Evet, bu sözlerimizin üzerinden tam 19 yıl geçti. O gün bugündür yerli bir duruşun, milli bir siyasetin kavgasını verdiğimiz, bu yolda milletimizle beraber yürüdüğümüz için bahtiyarım. İnşallah Rabbim, bundan sonra da bizi bu yoldan ayırmaz. Daha önce merhum Menderes'e, merhum Özal'a, merhum Erbakan hocamıza, merhum Türkeş'e, merhum Yazıcıoğlu'na, diğer milli ve yerli siyaset insanlarımıza verdiğiniz emaneti, şimdi biz muhafaza ediyoruz. Görevi teslim aldığımız günden beri, bayrağı düşürmeden, sırat-ı müstakim üzere yürüyerek, hedefe varmaya çalıştık. Emanetin sahibinin millet olduğunu hiç aklımızdan çıkarmadık. İstiklal Şairimiz Mehmet Akif'in çağrısına kulak vererek, 'Korkmadık'. İçeriden ve dışarıdan gelen her türlü engelleme çabalarını; 'Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir îmânı boğar, Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar' diyerek boşa çıkardık" şeklinde konuştu. "2001 yılında partimizi kurarken, adalet ve kalkınma idealini şiar edindik. Sizlerin en büyük özleminin iki kadim değer olduğunu bildiğimiz için partimizin adını Adalet ve Kalkınma Partisi koyduk. AK Parti'nin hamurunu milletimiz yoğurdu, rotasını milletimiz çizdi. AK Parti'nin hikayesi Türkiye'nin hikayesidir. Bu hikayede; gariban sofralarının mesajları var. Başının okşanmasına hasret yetimlerin özlemleri var. Dili dualı anaların istekleri var. Bu hikâyede; ailesinin helal lokmasını kazanan babaların beklentileri var. Okul sıralarındaki gençlerin umutları var. Genç kızlarımızın mutlu yarınları var. Bu hikâyede, medeniyetimize ve tarihimize ait ne varsa, hepsi mevcuttur. Hamdolsun, milletimiz bizi dualarına, isteklerine, umutlarına, yarınlarına, destanlarına ortak ederek, emanetine layık gördü. İşte bu yüzden, milletimize hizmet yolculuğumuza çıkarken daha çok demokrasi dedik, daha çok özgürlük dedik, daha çok büyüme dedik. Sadece daha çok yol, daha çok hastane, daha çok okul, daha çok köprü, daha çok iş, daha çok hizmet sözümüzü tutmak için çalışmakla kalmadık, aynı zamanda adaletin tesisi yolunda da gece gündüz mücadele ettik. Kıyafetinden, düşüncesinden dolayı eğitim imkânı elinden alınan yavrularımızın elinden tuttuk. Etnik ve mezhebi kimliğinden, kültüründen dolayı mağduriyete uğrayan vatandaşlarımızın hakkını teslim ettik. Farklı dinlere mensup vatandaşlarımızın kurduğu vakıfların haklarını onlara iade ettik. Vesayetin kontrolündeki iktidarı milletin emrine verdik. Millet devlet için değil, devlet millet içindir dedik. 'Millet efendi, biz hadimiz' dedik. 'Yeter! söz de karar da milletindir' dedik. Erdem, irade ve cesaretle Türkiye'yi şahlandırdık." "Davamız bu ülkeye, bu aziz millete hizmet davasıdır. Ülkemiz büyüdükçe, kalkındıkça milli egemenliğimiz ve bağımsızlığımız perçinlendi" diyen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Milli gelirimizi 3,5 kat artırdığımızda, ihracatımızı 5 katına çıkarttığımızda, enflasyonu tek haneli rakamlara düşürdüğümüzde, Türkiye'mizin hem kalkınmasına, hem özgürleşmesine hizmet etmiş olduk. Yerli ve milli siyaset, işte tam da budur. Milli olmak, milli geliri artırmak, milletin iş ve aşını büyütmek demektir. Milli olmak, faize giden parayı yatırımlar ve sosyal yardımlar yoluyla millete aktarmak demektir. Yerli olmak Türkiye'yi 5 sente muhtaç halde IMF kapısında bekletmemek, savunma sanayiinde dışa bağımlı olmamak demektir. Şu 16 yıllık iktidarımız döneminde devlet-millet kaynaşması gelişti, devlet milletin emrine girdi. Bürokratik oligarşinin hâkimiyetine son verdik. 'İnsanı yaşat ki devlet yaşasın' anlayışını hâkim kıldık. 'Halkımız demokrasinin en ileri standartlarına layıktır' dedik. Sosyal restorasyonla kardeşliğimizi yücelttik, anayasal değişikliklerle sistemimizi demokratikleştirdik, sivilleşme adımlarıyla siyasetimizi normalleştirdik. Zihniyet dönüşümünü tamamladık, şimdi kurumsal dönüşümü tamamlama zamanıdır. Yeni bir düzen inşa etmek zahmetlidir. Eski düzenden beslenenler değişime düşman olurlar. Geride bıraktığımız 16 yıllık diriliş döneminde büyük dirençlerle karşılaşsak da, bir zamanlar hayal edilmesi imkânsız olanı hep birlikte başardık. Demokrasiden ekonomiye kadar attığımız her adımı, milletimizin adalet ve kalkınma arayışının bir parçası olarak gördük. Yerli ve milli olanı evrensel insanlık birikimiyle, modern demokratik siyasetin gerekleriyle harmanladık. Sabitlerimizi koruduk, ancak ülkemizin değişen ihtiyaçlarına ve değişen dünyaya duyarsız kalmadık. Bunları yaparken tecrübe kazandık, güçlendik. Buna karşılık kuruluş hedeflerimizden, bu aziz millete hizmetkar olma idealimizden hiç sapmadık. Biz milletimizle hep dertleştik, hep ona hesap verdik. Kapalı kapılar ardında pazarlıklar yapmak yerine, herkesin gözü önünde muhasebe yaptık. Milletimize olan saygımızın ve sevgimizin gereği olan bu siyaset tarzımızı, sonuna kadar sürdürmekte kararlıyız" diye konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Zor bir coğrafyada, risk ve tehditlerle dolu bir bölgede büyük dönüşümlere gebe bir zaman diliminde yaşıyoruz. Osmanlı Devleti'nin yıkılışından sonra bölgemizin bağrına düşen ateş, son yıllarda yeniden harlandı ve ne yazık ki yeni bir yangına dönüştü. Küresel şer odaklarının sömürge politikaları bölgemizi terörizmin, fanatizmin, radikalizmin kuşatması altına soktu. Halkından kopuk yönetimler, geri kalmışlık, kardeş kavgası, etnik ayrılıkçılık ve mezhep taassubu, bölgemizi kaosa sürükledi. Bu kadim coğrafya, ne acıdır ki, vekâlet savaşlarının arenası haline geldi. Rabbimize şükürler olsun ki Türkiye, sahip olduğu demokratik güçlü devleti, büyüyen ekonomisi ve milli seferberlik ruhu sayesinde, bu ateş denizi içinde bir istikrar adası olarak kalabildi. Küresel şer odakları bölgemize terörizm ve ayrılıkçı ideolojiler zerk etmeye çalışırken, Türkiye barış, huzur ve güven getirmek için tüm gücüyle gayret gösterdi. Güçlendirdiğimiz ekonomik ve demokratik altyapımızın desteğiyle, son yıllarda güvenliği ve refahı tüm bölgemize yaymaya yönelik çok önemli adımlar attık. Böylece, hem kendi geleceğimizi, hem de dostlarımızın geleceğini güvence altına alma yolunda tarihi mesafeler kat ettik. Artık bölgemizde Türkiye'ye rağmen, Türkiye'nin menfaatlerine aykırı adımlar atmak mümkün değildir. Artık coğrafyamızda Türkiye'nin güçlü iradesine rağmen kirli oyunlar kurmak, sınırlar tanzim etmek, oldubittiler yapmak mümkün değildir. Önümüzde yeni bir dünya var. Yeni çatışma dinamikleriyle şekillenen bu dünyada, uluslararası alandaki mücadelelerin günden güne daha da sertleştiğini görüyoruz. Devletler artık, tepkisel ve dışlayıcı hareketler tarafından ele geçirilme tehdidiyle karşı karşıya. Milli menfaatler ve milli güvenlik kaygıları ön plana çıkıyor. Artık 1990'ların tek kutuplu dünyasında değiliz. 2000'li yılların küreselleşme hayallerinin yerinde yeller esiyor. Tarihin de, mücadelenin de bitmediğine hep birlikte şahit oluyoruz. Batı'da fanatizm, kültürel ırkçılık ve İslam düşmanlığı günden güne büyüyor ve Avrupa'nın üzerinde yükseldiği değerleri tehdit ediyor. İslam dünyasının ortasında bir ur gibi ortaya çıkan DEAŞ terör örgütü, Ortadoğu'da ve kardeş coğrafyalarda daha çok parçalanmaya ortam hazırlıyor. Buna karşılık küresel alanda yeni güç merkezleri, yeni ittifak ve iş birliği zeminleri oluşuyor. Bu süreç, uluslararası aktörler için yeni fırsat ve imkanları da beraberinde getiriyor. Türkiye, tüm muhataplarıyla azami müştereklerde iş birliği yapmak suretiyle bu yeni dünyada kendine onurlu bir yer elde etmenin mücadelesini veriyor. Bölge halklarının gönlünde taht kuran Türkiye, siyasi, askeri ve ekonomik gücüyle küresel bir aktör haline geliyor. Ülkemizin tarihi birikimi ve mevcut potansiyeli, Batı'yla ve Doğu'yla, Kuzey'le ve Güney'le aynı anda ilişki kurabilmesinin, ittifaklar geliştirebilmesinin yolunu açıyor. Bizim için esas olan, milli güvenliğimiz, huzurumuz ve hedeflerimizdir. Bunları sadece kendimiz değil, tüm dostlarımız ve kardeşlerimiz için de istiyoruz. Arkamızda yüz milyonlarca kardeşimizin duasını ve desteğini alarak, küresel zeminde irade sahibi, söz sahibi, inisiyatif sahibi güçlü bir ülkeye dönüşüyoruz" ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasının devamında, "Türkiye, 16 yıl önce AB kapısında bekleyen ama pazarlık şansı olmayan bir ülkeydi" dedi ve ekledi: "Dünya siyasetiyle ilişkisi kendi eliyle kurulmamıştı. Tek bir yöne bakan, statükocu, değişimden korkan, kendine güvensiz, mücadele ruhu körelmiş, içine kapanmış bir Türkiye vardı. Çok parçalı koalisyonlar ve zayıf iktidarlar Türkiye'nin vizyonunu daraltmıştı. AK Parti iktidarları döneminde siyasi istikrar ve ekonomik büyümeyle tanışan Türkiye, her alanda gücünün farkına vardı ve dünyaya açıldı. Demokratik standartlarını yükselten Türkiye, karşılıklı çıkar ve saygı temelinde dünyaya açıldıkça, bölgesel bir güç haline geldi. Ülkemiz, AB ile katılım müzakerelerini başlattı, Türk dünyasından Ortadoğu'ya, Balkanlar'dan Kafkaslara kadar her bölge ile yakın iş birliği geliştirdi. Kendimizi hiçbir zaman herhangi bir kampa muhtaç, mecbur ve mahkûm hissetmedik. Ülkemizin büyüklüğüne, menfaatlerine, ihtiyaçlarına uygun olarak aktif ve çok boyutlu bir dış politika takip ettik. Demokrasimizin standartlarını, insan hak ve hürriyetlerini geliştirme konusunda, şartlar ne olursa olsun müspet ve kararlı davrandık. İnsani kalkınma, terörle ve uyuşturucuyla mücadele, güvenlik, ticaret gibi uluslararası işbirliği gerektiren konularda müttefiklerimizle yan yana olmaktan mutluluk duyduk. Son zamanlarda muhataplarımızda aynı kararlılığı ve isteği görmesek de Avrupa Birliği'ne tam üyelik hedefinden asla vazgeçmedik. Bununla birlikte Batılı muhataplarımız bize karşı çifte standart uyguladıklarında, bekamıza tehdit oluşturan terör örgütlerini desteklediklerinde, bunu yüzlerine açıkça ifade etmekten çekinmedik. Bununla kalmadık, kendi politikalarımızı da kararlılıkla uyguladık. Siyasi engellemelere, çifte standartlara ve ayrımcılığa karşı Türkiye'nin menfaatlerinden taviz vermedik. Dün olduğu gibi bugün de demokrasiden, özgürlükten, hakların serbestçe kullanılmasından yanayız, yarın da öyle olacağız. Ancak biz aynı zamanda güçlü olmaktan, bağımsız olmaktan da yanayız. Bunları birbirinin alternatifi değil tamamlayıcısı olarak görüyoruz. Biz, milletin egemen olduğu tam bağımsız, tam demokratik ve müreffeh Türkiye istiyoruz. Bu yolda, her türlü fedakârlığı ve riski göze alarak, sonuna kadar mücadele etmekte kararlıyız." Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Tıpkı Kasım 2002'de, Temmuz 2007'de, Haziran 2011'de, Ağustos 2014'te, Kasım 2015'te, 16 Nisan 2017'de olduğu gibi, 24 Haziran'da da biz bu şahlanışa talibiz. Tecrübelerimiz, milletimizin umutlarının hizmetkârıdır. Bizim yeniden yükselişimiz, bölgemizin de, dünya mazlumlarının da salih-i selamete çıkışı olacak. İçinde bulunduğumuz dünyada Türkiye, bölgesinin en önemli gücü haline geliyor.Yeni dönemde Türkiye küresel bir güç, öncü bir ülke olacak. İnşallah önümüzdeki dönemde, erdem, irade ve cesaretle Türkiye şahlanacak. AK Parti'nin bu güne kadar kazandığı 12 seçimin her biri, hayati derecede önemliydi. Ama 24 Haziran seçimleri Türkiye için bir milat olacak. Seçimlerin ardından Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle şahlanış ve yeniden yükseliş idealimiz tüm unsurlarıyla hayata geçecek. Milletin tercihi ile kabul edilen yeni yönetim sistemimiz, yasamayı daha itibarlı, yürütmeyi daha güçlü ve yargıyı daha bağımsız hale getirecek. Tam kuvvetler ayrılığı ile Meclis yasa yapmaya ve hükümeti denetlemeye, hükümet etkili icraata, yargı da bağımsız ve tarafsız bir biçimde adaletin tecellisine odaklanacak. Milli irade siyasetin merkezine tam yerleşeceği için, demokrasi tüm kurum ve kurallarıyla eksiksiz işleyecek. Demokrasinin daha fazla derinleşmesi ve kurumsallaşması ise özgürlüklerin garantisi olacak. Yeni sistemde, yönetimde söz sahibi olmanın yegâne yolu, seçimlerle milletin iradesinden geçecek. Vesayet düzeni de bürokratik oligarşi de tamamen son bulacak. Demokratik siyasetin kurumsallaştığı bu yeni sistemde, istikrar kalıcı hale gelecek. Hızlı karar, gecikmeyen icraat ve etkili yönetimle, ekonomik büyüme ivme kazanacak. Refah ve kalkınma hız kazanacak. Türkiye 2023, 2053 ve 2071 hedeflerine daha emin adımlarla yürüyecek" dedi. Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü: "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle milli gelir artacağı ve tabana daha fazla yayılacağı için, gelir grupları arasındaki makas hızla kapanacak. Ekonomik kalkınma yolunda taş üstüne taş koyan herkes başımızın tacı olmaya devam edecek. İşvereninden işçisine, yöneticisinden memuruna, yatırımcısından esnafına ülke ekonomisine katkıda bulunan kim varsa, bizi yine yanında görecek. Herkesin mal güvenliği ve ticaret yapma özgürlüğü, daha güçlü bir şekilde hukuk devletinin güvencesi altında olacak. Dünyadaki korumacı ekonomi dalgasına rağmen Türkiye'nin rekabetçi ve dışa açık yapısı sürecek. Biz bugüne kadar hangi sözü verdiysek yerine getirdik, ahde vefa gösterdik, bundan sonra da aynı şekilde devam edeceğiz." "İşte buradan milletimle ahitleşiyorum: Ahdim olsun ki; yeni dönemde Türkiye muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkacak. Türkiye küresel bir güç olarak dünya sahnesindeki yerini alacak. İhracattaki yükselişimiz hızlanarak devam edecek. Enerjide dışa bağımlılığımız büyük oranda azalacak. Yüksek teknolojili ürünlerde yerlilik oranı artacak. Yerli otomobil ve savunma sanayii alanındaki projelerimiz süratle hayata geçecek. Şehirlerimiz kültür sanat üreten kimlikli şehirler haline gelecek. Bölge ve sektör bazlı teşviklerle istihdam artışı sağlayacak yeni fabrikaların önü açılacak." "Ahdim olsun ki; faizler, enflasyon ve cari açık düşecek. Türk ekonomisi dış şoklara ve finansal saldırılara daha dirençli hale gelecek. Türkiye'nin yatırım cazibesi daha da yükselecek. Kanal İstanbul ve 1915 Çanakkale Köprüsü gibi büyük projeler mutlaka hayata geçecek. İstanbul'daki yeni havalimanımız bu yıl Cumhuriyet Bayramımızda hizmete girecek. Tarım ve hayvancılık teşvikleri daha etkin hale getirilerek, ülkemiz bu alanlarda hedeflerine uygun bir konuma çıkartılacak." Ahdim olsun ki; dar gelirli vatandaşlarımızın hayat standartları mutlaka artacak. Vergi sistemi daha adil hale gelecek, dar gelirli vatandaşlar üzerindeki vergi yükü düşecek. Hantal bürokrasiden etkin bürokrasiye geçilmesiyle birlikte devlet kurumları arasındaki koordinasyon artacak, karar alma süreçleri hızlanacak. Daha icraatçı hale gelecek bakanlıklar, uzun vadeli planlamaların ve etkin politikaların aracı haline dönüşecek. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün dediği gibi, Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacak. Bütün bunları birlikte başaracağız. El birliğiyle Türkiye ekonomisini büyütecek ve dünyaya markalar sunacak küresel bir güç haline getireceğiz. Nitekim kısa bir süre önce bunun ilk adımlarını attık. Vatandaşlarımıza, kamu kurumlarına olan borçlarını yeniden yapılandırma imkânı getirdik. Daha önceki yapılandırmalarda borçlarını ödeyememiş olanları da bu kapsama dahil ettik. Vergi ve sosyal güvenlik kurumu primleri konusundaki ihtilaflara, matrah artışı şartıyla uzlaşma yolunu açtık. Stok beyanıyla, vergi mükelleflerinin gerçek varlıklarıyla muhasebe kayıtlarını tutarlı hale getirdik. Asıl büyük müjdeyi emeklilerimize verdik. 12 milyon emeklimizin tamamına Ramazan ve Kurban bayramlarımızda biner lira ikramiye verme kararı alarak, kendilerine olan şükranlarımızı ifade ettik. İş yeri açan emeklilerimizin yüzde 15 destek primi yüklerini kaldırdık. İmar barışıyla ülkemizin kangren olmuş bir sorununu kökten çözdük. Ülkemizdeki bağımsız binaların yarısını oluşturan imarsız veya imara aykırı yapıların durumuna hukuki çözüm getirdik. Böylece kentsel dönüşüm ve planlı yapılaşma çalışmalarının önündeki engelleri kaldırmış olduk. Üniversitelere kayıt yaptırıp da çeşitli sebeplerle eğitim-öğretimine devam edemeyenlere bir fırsat daha verdik. İş hayatına yeni atılan 18-29 yaş arasındaki gençlerimize destek için, mevcut teşviklere ilave olarak, bir yıl boyunca Bağ-Kur primlerini de üstlendik. Yaşlılık aylığını yaklaşık iki kat artırarak 500 liraya çıkardık. Böylece, milletimizin her kesiminin derdine deva olmaya, devletimizle milletimizin arasında hiçbir ihtilaflı konu bırakmamaya çalıştık." "Dış politikada da erdem, irade ve cesaretle Türkiye şahlanıyor. Dış politikamızın temel ilkeleri 'bağımsızlık', 'milli çıkar', 'milli güvenlik' ve 'vicdani duruş' olmaya devam edecek. Kimsenin efendiliğini kabul etmediğimiz gibi kimseye de efendilik taslamayacağız. Nasıl kazan-kazan ilkesini, bir adım önde olmak anlayışını benimsediysek, yine onurlu ve saygın bir iş birliği zemininde yapıcı bir dış politikayı öne çıkaracağız. Muhataplarımızla göz hizasında, eşit seviyede, somut çıkarlar ve öncelikler doğrultusunda ilişkilerimizi sürdüreceğiz. 'Lider ülke Türkiye' vizyonumuz devam edecek. Savunma alanında dışa bağımlılığımız azaldığı oranda, dış politikadaki etkinliğimiz ve caydırıcılığımız artacak. Küresel bir güç olmak için kendi silahlarımızı üretmeye devam edeceğiz. Altay tankımız gibi, Atak helikopterimiz gibi, İHA'larımız, SİHA'larımız gibi savunma sanayii değerlerimizi artıracağız. Hedefimiz karada, havada, denizde, her alanda yüzde yüz yerli savunma sistemlerine sahip olmak. Bir yandan süratle kendi teknolojimizi üretirken, diğer yandan ihtiyaçlarımızı gidermek için alternatif arayışlarımızı sürdüreceğiz. Türkiye hem büyük tehditler, hem de büyük fırsatlar barındıran yeni uluslararası ortamın güçlü bir aktörü olacak. Yeter ki siyasi istikrarımızı koruyalım, yeter ki güçlü bir siyasal liderlikle yolumuza devam edelim. Önümüze çıkarılan bütün zorluklar bölgesel bir güç olan ülkemizin küresel bir güce dönüşmesini engellemek içindir. Türkiye güçlendikçe, sadece “dünya beşten büyüktür" diye haykırmakla kalmayacak, dünyanın beşten büyük olduğunu dosta düşmana gösterecek. Ülkemizin birliğine ve dirliğine kast eden terör örgütleriyle her alandaki mücadelemizi, içeride ve dışarıda en küçük bir zafiyete meydan vermeden sürdüreceğiz. Şahlanışımızın en önemli ayaklarından biri de ülkemizi hedef alan terör örgütlerini bütünüyle yok etmek, onları tarihin çöplüğüne yollamaktır. Bu can bu bedende olduğu müddetçe terör örgütlerine dünyayı dar etmekten asla vazgeçmeyeceğiz." "Terörle mücadelemiz istiklal mücadelemizin bir cüzüdür. Türkiye, yeni dönemde sınırlarını terör örgütlerinden temizlemek için Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı gibi harekâtlarına yenilerini ekleyecektir. Güney sınırlarımız boyunca oluşturulmaya çalışılan terör koridorunu, bu harekâtlarımızla paramparça ettik. En son Afrin'de destan yazan kahramanlarımız, yeni görevlere hazırdır. Aynelarab'tan Haseke'ye, oradan Sincar ve Kandil'e kadar tek bir terörist bırakmayana kadar operasyonlarımız sürecek. İstiklal Marşı'mız 'Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım' diyerek hürriyetin milletimiz için vazgeçilmez olduğunu söyler. Millet olmanın temel şartı olan hürriyet, siyaset anlayışımızın temelini oluşturan “milli irade"nin tecellisi için kaçınılmazdır. Milli iradeye dayanan siyaset her türlü boyunduruktan, zorlamadan ve baskıdan azade olarak yapılan siyaset anlamına gelir. AK Parti özgürlükler partisidir ve öyle olmaya devam edecek. Milletimizin refahını sağlamak ne kadar önemliyse, din ve vicdan hürriyetinin önündeki engelleri kaldırmak da, bireysel özgürlükleri güvence altına almak da o kadar önemlidir. Irkçı, yabancı düşmanı, İslam düşmanı, cinsiyetçi, bölücü olmayan tüm fikirlerin özgürce ifade edilmesi, yayılması, propagandasının yapılması ve örgütlenmesi devletimizin güvencesi altındadır. Oylarınızı, milli iradenizi, siyasi kararlarınızı nasıl emanet bildiysek, bireysel özgürlükleriniz de emanetimizdir. 15 Temmuz gecesi hürriyetini müdafaa etmek için canından vazgeçen bir milletin özgürlüklerini kısıtlamaya kalkmak da, milletimizin buna razı geleceğini düşünmek de, akla ve mantığa uygun değildir. AK Parti yürüyüşüne başladığımız günlerde 3-Y olarak adlandırdığımız yolsuzlukla, yoksullukla ve yasaklarla mücadele etmek, en önemli hedeflerimiz arasında olmaya devam edecektir." Bir kez daha haykırıyoruz. Davamızın özünde adalet vardır. Zalime duyduğumuz öfke de, mazluma duyduğumuz şefkat de adalete olan bağlılığımızdandır. 24 Haziran'dan sonra da adaletin kurumsal yapısının güçlendirilmesi, özellikle sosyal adaletin tam anlamıyla ve her alanda tesisi önceliğimiz olacaktır. Ekonomide, devlet hizmetlerinde, çalışma hayatında, eğitimde, siyasette ve diğer tüm alanlarda adaletin tesisi, siyasetimizin amacını oluşturmaya devam edecektir. Zira adalet bizim medeniyetimizin kurucu ilkesidir. Biz inanıyoruz ki 'adalet güneşinin doğacağı ilk yer idarecinin kalbidir.' Devletin, mülkün, nizamın, sosyal barışın temeli adalettir. Onun için 'insanı yaşat ki, devlet yaşasın' anlayışını şiar edindik. Kuruluş ve diriliş döneminin kaçınılmaz çalkantıları içerisinde huzurundan olan, kendisini ötelenmiş hisseden, hakkını alamadığını düşünen herkese, devletimizin şefkat, merhamet ve adaletli kolları sonuna kadar açıktır. Milletimizin huzuruna, birliğine, dirliğine düşmanlık etmeyenler, bizimle aynı rüyayı görmeseler, aynı ideali paylaşmasalar bile, aynı derecede değerlidir. Bu zamana kadar yanımızda olmayan ya da karşımızda bulunanlara da diyorum ki; Milletimiz bir bütündür. Her bir vatandaşımızın iradesi değerlidir, tercihi saygındır. Birimiz özgür olmadıkça, diğerlerimiz de özgür olamaz. Birimiz kendini huzurlu hissetmedikçe, diğerlerimiz de kendini huzurlu hissedemez. Birimiz geleceğini güvende görmedikçe, diğerleri de göremez. Onun için helalleşme, balkon konuşması, empati, beyaz sayfa açmak, kapıyı herkese açık bırakmak gibi kavramları Türk siyasetinde biz işler hale getirdik. Onun için 'Gel, ne olursan ol yine gel' dedik; 'Gelin canlar bir olalım' dedik; 'Yaratılanı severiz Yaratan'dan ötürü"' dedik. Onun için adaleti de, kalkınmayı da vatandaşlarımızın tamamı için istiyor, hayata geçiriyoruz. Önümüzdeki dönemde, bu temel ilkeye çok daha sıkı sarılacağız. Tek bir vatandaşımızın dahi adalet dairesinin dışında kalmaması için her türlü çabayı göstereceğiz. Bizim millet olarak, maziden atiye uzanan bir kader ortaklığımız var. Ülkemizin küresel boyutta iddia sahibi olmasının arkasındaki en önemli güçlerden biri de, toplumsal yapımızın bu zenginliğidir. Siyasi, ideolojik, dini, mezhebi, etnik farklılıklarımızı ayrışma ve düşmanlık noktaları değil, hayatın renkleri olarak gören herkesle, bu yolda birlikte yürümeye hazırız. " Konuşmasında kadınlara seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Sevgili kadınlarımız… Bu kutlu yola çıktığımız günden beri bizi hiçbir zaman yalnız bırakmadınız. Bu davaya hizmet edenlerin, bu davanın yükünü çekenlerin ve bu dava için fedakârlık yapanların başında sizler geliyorsunuz. Sizlerin gücüne, yola çıktığımız ilk günden beri inandık. Türkiye'ye partimizin kadın kollarını etkinleştirerek, kadınların siyasal yaşama katılımları noktasında büyük bir eşik atlattık. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde kadınlarımızın temsil oranını tarihin en yüksek seviyesine taşıdık. Sosyal hayatın bütün alanlarında ve karar mekanizmalarında kadınlarımızın varlığını, katkısını geleceğimiz için hayati gördük ve bu yönde adımlar attık. Kadınlarımızı güçlendirmenin ülkemizi güçlendirmek olduğuna hep inandık. Bundan sonra da aynı anlayışla hareket edeceğiz. Önümüzdeki tarihi dönemeçte yükü kadınlarımızla birlikte omuzlayacağız. Yeni yönetim sisteminde imkanları kadınlarımızla daha fazla paylaşacağız. Eğitim-öğretimden istihdama, sağlıktan aileye kadar her alanda kadınları desteklemeye devam edeceğiz. Kadına karşı istismar, şiddet ve taciz insanlığa karşı işlenmiş büyük suçlardır. Bu ayıbı ülkemizden tamamen silene kadar bütün çabamız ve gayretimizle devam edeceğiz. Kadına karşı her türlü cahiliye âdetini ayaklarımızın altına alacağız. Kadınları bu ülkenin ve milletin, her türlü hakka eşit olarak sahip bireyleri haline getirene kadar mücadeleyi sürdüreceğiz" dedi. "Sevgili gençler... Siz şahlanışımız ve yükselişimizsiniz" diyen Erdoğan, "Erdem, irade ve cesaretle Türkiye'yi siz şahlandıracaksınız. Siz, 2053 ve 2071 hayalimizi emanet ettiğimiz, geleceğimizsiniz. Size emretmeyeceğiz. Size dikte etmeyeceğiz. Sizi kalıplara sokmak için çalışmayacağız. Biz sadece sizinle birlikte çalışacağız. Sizinle birlikte yol yürüyeceğiz. Bütün gayretimizle size daha fazla alan açacağız. Doğruyu sizinle beraber tartışıp, hayata geçireceğiz. Yanlışları sizinle birlikte tespit edip, düzelteceğiz. Ülkemiz sizinle küresel güç olacak. İstihdamımız sizinle büyüyecek. Vizyonumuz sizinle genişleyecek. Adalet sizinle yükselecek. Eğitim-öğretim sistemimizi sizin beklentilerinizi karşılayacak şekilde geliştireceğiz. Hiçbir terör örgütünün, şer odağının ağına düşmenize izin vermeyeceğiz. Size daha nitelikli imkânlar sunmayı, ülkemizin geleceğine yatırım olarak görüyoruz. Eğitim-öğretim hayatınızın ardından, edindiğiniz bilgi, beceri ve birikimlerinizi iş hayatına aktarmanızı sağlamak için gereken adımları birlikte atacağız. Farklı lisanlar, güncel gelişmeler, ileri teknolojilerle elbette dünyayı tanıyacaksınız. Bunun yanında medeniyetinizi, tarihinizi, kültürünüzü de en iyi şekilde öğreneceksiniz. Geçmişini bilmeyen geleceğini inşa edemez. Kökleri kurumuş bir ağacın uzun süre ayakta kalamayacağı gibi geçmişiyle bağları kopmuş bir toplum da eninde sonunda yıkılmaya mahkûmdur. Avrupa'yı da, Amerika'yı da, Orta Asya'yı da, Kuzey Afrika'yı da, Balkanları ve Kafkasya'yı da, hâsılı bütün dünyayı bilmeniz, anlamanız bir o kadar da kendi yerli ve milli duruşunuzla hareket etmeniz için size destek olacağız. Tarihinizi öğrendikçe özgüveninizin arttığını, vizyonunuzun derinleştiğini, bakış açınızın genişlediğini göreceksiniz. Gelin, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemini sizlerle birlikte hayata geçirelim" diye konuştu. Erdoğan, konuşmasının sonuna doğru AKP'lilere rabia yaptırdı. Salondan istediği tepkiyi alamayan Erdoğan, "Bu ses 24 Haziran'ı bitirmez" dedi. Erdoğan, konuşmasının "akitleşme" adını verdiği son bölümünde söylediklerini partililere tekrar ettirdi. Erdoğan şunları söyledi: " Ey Milletim… Önümüzde uzun bir yol var. Yapılacak çok işimiz var. Bizi yolumuzdan döndürmeye çalışanlar hiç bitmeyecek. Ama bizim de birliğimiz, dirliğimiz Allah'ın izniyle hep sürecek. Cumhur İttifakı; Bu birlik ve beraberlik anlayışının siyasete yansımasıdır. Yerli ve milli anlayışın Türkiye'nin bekası için seferber olmasının adıdır. Türkiye'nin yeni hükümet sistemiyle şahlanışıdır. Türkiye'nin aydınlık geleceği için tüm toplum kesimleriyle siyasi ahitleşmenin ta kendisidir. Bu yolda yapmamız gereken birliğimizden ve dirliğimizden taviz vermemektir. Biz işte bu ahdi rabiayla sembolleştirdik. Tek millet, Tek bayrak, Tek vatan, Tek devlet Bu dört ilkenin çevresinde, yerli ve milli herkesle birleşerek, el ele vererek, güçlü ve bağımsız Türkiye mücadelesine devam edeceğiz. İşte Cumhur İttifakı bunun için kuruldu. Cumhur İttifakı erdem, irade ve cesaretle Türkiye'nin şahlanışının adıdır. Çanakkale Zaferi, birliğimizin senedidir. Milli Mücadele, birliğimizin teminatıdır. Cumhuriyet, birliğimizin zeminidir. Demokrasi, birliğimizin sigortasıdır. 15 Temmuz Direnişi ve Yenikapı ruhu, birliğimizin mührüdür. Hedeflerimize ancak bu ruhla yürüyebiliriz. Milletimize, bayrağımıza, vatanımıza, devletimize kast edenlere buradan bir kez daha haykırıyoruz: Başaramayacaksınız. Milletimizin birliği dirliği hep daim olacak. Bayrağımız göklerde hep dalgalanacak. Vatanımız ilelebet bu millete yurt olacak. Devletimiz hep payidar kalacak. Ezanlarımız hep bu kubbede yankılanacak. Hep dimdik duracağız. Bu ülkeye diz çöktüremeyecekler. Bu halka boyunduruk vuramayacaklar. Bin yıldır yürüdüğümüz bu yoldan bizi geri döndüremeyecekler. Bizi hedeflerimizden vazgeçiremeyecekler. İşte bütün bunlar için önümüzde yeni bir imtihan, yeni bir yarış var, o da 24 Haziran seçimleridir. 15 Temmuz'da olduğu gibi bağımsızlığımızı canımız pahasına hep koruyacağız. Bin yıllık yolculuğumuz binlerce yıl akıp gidecek. Tüm hedeflerimiz gerçekleşecek. İşte bütün bunlar için; Tarihin önünde, ecdadımızın huzurunda, şehitlerimizin şahitliğinde Allah'a and olsun ki davamızı 2023'e, 2053'e, 2071'e taşıyacağız" Erdoğan salondakileri ayağa kaldırarak söylediklerini tekrarlattı. Erdoğan şunları söyledi: Şimdi hep birlikte tekrar edelim; Yemin olsun yolumuzdan dönmeyiz. Yemin olsun hedeflerimizden vazgeçmeyiz. Yemin olsun kardeşliğimize halel getirmeyiz. Rabbim davamızı, birliğimizi, ahdimizi aziz; yolumuzu açık eylesin..." AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan, AKP İstanbul 6. Olağan Kongresi öncesi Sinan Erdem Spor Salonu önünde kendisini bekleyenlere de seslendi. Erdoğan özetle şunları söyledi: Bugün seçim manifestomuzu açıklayacağız. İnşallah başkanlık sisteminin geleceğini ortaya koyacağız. Manifestoyla kalmayacağız. İnşallah ardından da seçim beyannamemizde neler yaptık neler yapacağız. Bunları açıklayacağız. Zaten biliyorsunuz. Ama bir de yapacaklarımız var. Bunları da inanıyorum ki merak ediyorsunuz. Bunları bilmenizde fayda var diye düşünüyorum. 24 Haziran'da Türkiyede yeni bir dönemin başlangıcını hep beraber gerçekleştireceğiz. İstanbul'da il teşkilatımız bir kan değişikliğine gidiyor. 6. kongre ile yeni bir yönetim iş başına geliyor. Yeni yönetimle 24 Haziran'a hazırlanacağız. Kardeşlerim unutmayın İstanbul Türkiye'dir. İstanbul'da Türkiye'de ne ararsan hepsi var. Bizi bölmek isteyenlere en büyük şamarı 24 Haziran'da vuracağız. Zira bizi bölemeyecekler. Topraklarımızı parçalayamayacaklar. Bazıları bölme gayretine girdiler. Cudi'de, Gabar'da F16 olduk, tepelerine, tepelerine indik. Şu anda 4415 terörist etkisiz hale getirildi. Bu millete yan bakana affımız yok. Bundan sonra da aynen yola devam. Her türlü oyunu oynadılar. Bu millet kutlu bir millet. Yeter ki birliğimizi beraberliğimizi koruyalım. İnşallah 24 Haziran ülkemiz, milletimiz için hayırlı olacak.
6 Mayıs 2018 Pazar, 14:27
cumhuriyet
null
Seçim manifestosunu açıklayan Erdoğan istediği tepkiyi alamadı: Bu ses 24 Haziran'ı bitirmez
siyaset
http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/siyaset/969984/Secim_manifestosunu_aciklayan_Erdogan_istedigi_tepkiyi_alamadi__Bu_ses_24_Haziran_i_bitirmez.html
İzmir Çiğli Belediye Başkanı Ensari Bulut’un cenazesi, cemevi ve belediyede düzenlenen törenlerin ardından defnedildi.
null
Önceki gün hayatını kaybeden İzmir Çiğli Belediye Başkanı Ensari Bulut için ilk tören Küçük Çiğli semtindeki Ehl-i Beyt İnanç Eğitim ve Kültür Derneği bünyesindeki cemevinde düzenlendi. Törene Bulut’un eşi Ester Bulut, CHP Genel Sekreteri Önder Sav, CHP Genel Başkan Yardımcıları Bihlun Tamaylıgil, Yılmaz Ateş ve çok sayıda kişi katıldı. Ensari Bulut'un cenazesi, cemevinde Alevi Dedesi Seyit Kamer tarafından kıldırılan cenaze namazının ardından kortej eşliğinde Çiğli Belediyesine götürüldü. Cenaze, Çiğli Belediyesi önünde alkışlarla ve belediye binasından çiçek yaprakları atılarak karşılandı. Bulut'un cenazesi, Çiğli Evka-2 semtindeki evinin önünden geçirilerek götürüldüğü Doğançay Mezarlığı'nda toprağa verildi. Yaşamı mücadele içinde geçen ve 5 kez ölümle burun buruna gelen Ensari Bulut, 12 Eylül 1980 askeri müdahalesinden üç gün önce siyanürlü kurşunla vurulmuştu. Cezaevine giren Bulut'un ameliyatı, 3 ay sonra yapılmıştı. Gaziemir'de 1987 yılında bir aracın kendisine çarpması sonucu ağır yaralanan Bulut, tedavisinin ardından iyileşmişti. Bulut, 1992 yılında yakalandığı akciğer kanserinden, bir yıl sonra kurtuldu. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesinde 2003 yılında yaptırdığı rutin kontroller sırasında kolon kanserine yakalandığını öğrenen Bulut, 2004 yılında yerel seçimleri kazanarak Çiğli Belediye Başkanı seçildi. Bu arada kolon kanserinin karaciğerine sıçradığını öğrendi. 4 Ocak 2005'te gerçekleştirilen ameliyatla karaciğerinin bir bölümü alındı. Kolan kanseri de tedavi sonucu iyileşti. Bulut, 16 Eylül 2005'te yaptırdığı kanser taramasında vücudunda tek bir kanserli hücre kalmadığını öğrendi, yaşadıklarından sonra tekrar kansere yakalanmamak için cep telefonu bile kullanmadı. Ancak son dönemde yeniden karaciğer kanserine yakalanan Bulut, bu hastalığın tedavisiyle uğraşıyordu.
16.11.2009 - 18:30
Anadolu Ajansı
[]
İzmir, Çiğli Belediye Başkanı Bulut’a ağlıyor
Türkiye
https://www.ntv.com.tr/turkiye/izmir-cigli-belediye-baskani-buluta-agliyor,8C9B-VeCa0yr2SjTefYXDg
1905 GSYİAD'ın organizasyonunda dereceye giren foto muhabirleri, Galatasaray Kulübü Başkanı Özbek'in de katıldığı törende ödüllerini aldı
null
1905 Galatasaraylı Yönetici ve İş Adamları Derneği (GSYİAD) tarafından düzenlenen "Sarı Kırmızı Kareler" fotoğraf yarışması sonuçlandı. Galatasaray Kulübüne bağlı faaliyet gösteren spor branşlarında çekilen fotoğrafların değerlendirildiği ve ilk 3 sırayı alan karalerin yanı sıra, mansiyon ödülüne layık görülen 9 fotoğrafın yeni yıl takviminde kullanılacağı yarışmanın ödül töreni, Türk Telekom Arena'da gerçekleştirildi. Törende, Galatasaray Kulübü Başkanı Dursun Özbek, yönetim kurulu üyesi İsmail Sarıkaya ve 1905 GSYİAD Başkanı Metin Öztürk ile yarışmanın sponsorluğunu üstlenen Doğa Sigorta'nın genel müdürü Nihat Kırmızı da hazır bulundu. Dereceye giren foto muhabirlerine plaket ile para ödüllerini, Dursun Özbek, İsmail Sarıkaya, Metin Öztürk ve Nihat Kırmızı takdim etti. Öte yandan, törende kısa bir konuşma yapan Galatasaray Kulübü Başkanı Özbek, dereceye giren foto muhabirlerini tebrik ederken, Doğa Sigorta Genel Müdürü Nihat Kırmızı'ya yönelik olarak esprili bir şekilde, "Bu sponsorluk yetmez. Galatasaray'ın içinde yer almak istiyorsanız, daha fazla faaliyete katkı vermeniz gerekiyor." ifadelerini kullandı. Özbek ayrıca, yeni dönem bütçesinin hazırlığı içinde olduklarına da dikkati çekerek, 1905 GSYİAD'ın her zamanki gibi katkılarını artırarak sürdürmesini beklediklerini vurguladı. Organizasyonun sonunda, dereceye giren foto muhabirleriyle birlikte toplu görüntü verilip, fotoğraf çektirildi.
30.11.2016 - 13:43
haberturk
[]
"Sarı Kırmızı Kareler" fotoğraf yarışması sonuçlandı
Futbol
https://www.haberturk.com/spor/futbol/haber/1330616-sari-kirmizi-kareler-fotograf-yarismasi-sonuclandi
Türkiye'de 600 bin üyesi olan popüler tarayıcı oyunu Ogame'e mahkeme kararıyla erişim yasağı geldi.
null
Dünyanın en kalabalık tarayıcı oyunu Ogame Türkiye'de yasaklandı. Ogame.com.tr'ye bugün bağlanan kullanıcılar "T.C. Kartal Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 16.02.2010 tarih ve 2010/44 D.İş sayılı kararı gereği erişime engellenmiştir." yazısıyla karşılaştılar. Yaklaşık 60 ayrı oyunda 600 bine yakın oyuncunun oynadığı Ogame.com.tr 6 yıldır hizmet veriyordu. Yasaklama kararı, bir isim hakkı davası yüzünden gerçekleşti. Türkiye'de Ogama ismini daha önce Türk Patent Enstitüsü nezdinde tescil ettiren Neva Bilgi İşlem Ve Danışmanlık şirketinin başvurusu üzerine mahkeme erişim engeli uygulama kararı aldı. Oyunun yapımcısı Gameforge, bu yasağın ardından Ogame Türkiye'de tüm kullanıcılara "saldırı yasağı" uyguladı. Böylece oyuna bağlanamayıp filolarını savunmayacak kullanıcıların filoları bu yasaktan en az seviyede etkilenecek.
25.02.2010 - 19:04
null
[]
En popüler tarayıcı oyunu Ogame yasaklandı!
Türkiye
https://www.ntv.com.tr/turkiye/en-populer-tarayici-oyunu-ogame-yasaklandi,FmYXOMv4_EOZftXUmSERCQ
İsrail'in Cumhurbaşkanı Şimon Peres, İran halkına seslendi: "Düşmanlar gibi yaşamamıza gerek yok."
null
İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres, ülkesinin savaşın eşiğinde olduğu İran'a barış mesajı gönderdi. Peres, iki halkın birbirine düşman olmaması gerektiğini söyledi. İsrail Parlamentosu Knesset'in 63. kuruluş yıl dönümünde parlamentoda konuşan Peres, ''Bizler düşman doğmadık, düşmanlar gibi yaşamamıza gerek yok'' ifadelerini kullandı. ''Tarihi mirasımızı düşmanlık bayrağının gölgesi altında bırakmayın'' diyen Peres, İran halkının savaş ve çatışmayı değil barış ve dostluğu arzulayan duyarlı bir halk olduğunu kaydetti.
09.02.2012 - 00:17
Anadolu Ajansı
[]
İsrail'den İran'a zeytin dalı
Dünya
https://www.ntv.com.tr/dunya/israilden-irana-zeytin-dali,aieGOaP8bEqJZI3RsnNhiw
Üniversitelerin yabancı dille ilgili bölümlerinde okumak isteyen adayların katıldığı Yabancı Dil Sınavı bu sabah yapıldı. Sınava yaklaşık 32 aday katıldı.
null
Yabancı Dil Sınavı (YDS) üniversite rektörlüklerinin bulunduğu bazı illerde gerçekleştirildi. YDS'ye, 14 Haziran 2009 Pazar günü ÖSS'ye giren adaylardan yaklaşık 32 bini katıldı. Sınav, 09.30'da başladı ve adaylara 150 dakika süre verildi. Almanca, Fransızca ve İngilizce olarak yapılan sınavda, adaylara kelime ve dil bilgisi, Türkçe'den yabancı dile, yabancı dilden Türkçe'ye çeviri ve okuduğunu anlama ile ilgili sorular yöneltildi. YDS sonuçları, ÖSS ile açıklanacak.
21.06.2009 - 13:58
Anadolu Ajansı
[]
32 bin aday YDS’de terledi
Türkiye
https://www.ntv.com.tr/turkiye/32-bin-aday-ydsde-terledi,51mt-2PkrEuQdA3BNBH98g
Geliştirilen yeni kanser ilacı, kemoterapinin aksine yalnızca sorunlu hücreye etki ediyor. İlacın tek eksik yönü, yalnızca hiç sigara içmemiş veya çok az içip bırakmış kişillerin tedavisinde kullanılabilecek olması.
null
Pfizer firması kanser hastaları için 'kişiye özel' ilaç üretti. Yeni ilaç kemoterapi ilaçlarının aksine tüm hücrelere değil yalnızca sorunlu hücrelere etki ediyor. Konuyla ilgili açıklama yapan, Pfizer Global Araştırma ve Geliştirme Diagnostik Birimi Başkanı ve İdari Direktörü Dr. Hakan Şakül, üretilen ilacın ABD, Hindistan, Kore, Japonya ve İsrail'de kullanıldığını, Türkiye'de ise ruhsat almak için önümüzdeki günlerde başvurularını yapacaklarını bildirdi. 'Kemoterapide verdiğiniz ilaç tüm vücuda hitap ediyor ve sorun olan hücrelere gitmek yerine tüm hücreleri etkiliyor. Bizim ürettiğimiz kişiye özel ilaç ise tüm hücreleri değil, sadece sorunlu hücrelere etki ettiği için çok daha az yan etkisi oluyor. Etkinliği ise artıyor. Tabii ki hiç yan etkisi yok diyemeyiz ama bu ilacın yan etkilerinin yok edilebilir olduğunu söyleyebilirim.'' İlacın, hiç sigara içmemiş veya çok az içip bıraktıktan sonra akciğer kanseri hastası olanların tedavisinde kullanıldığını belirten Şakül, ''Bu gruba geleneksel şekilde tedavi yapıldığı takdirde, tedaviye yanıt verme oranı yaklaşık yüzde 10 iken, bizim yaptığımız birinci ve ikinci fazdaki araştırma sonuçlarına yaklaşık yüzde 60-61 oranında yanıt verildi'' dedi. İlacı kullanabilecek hasta sayısının tüm dünyada her yıl 40 bin civarında arttığını dile getiren Şakül, ''Aslında küçük bir gruptan bahsediyoruz ama ilacın bu küçük gruptaki etkinliğinin oldukça yüksek olduğunu söyleyebilirim'' diye konuştu.
04.04.2012 - 22:44
Anadolu Ajansı
[]
Kemoterapi tarih oluyor
Sağlık
https://www.ntv.com.tr/saglik/kemoterapi-tarih-oluyor,e-v_THhNVka9jJ3hFnH5KA
Suriye'nin başkenti Şam'da bomba yüklü bir araç Rusya Büyükelçiliği ile Baas Partisi Genel Merkezi binası arasındaki güvenlik noktasında patladı. Patlamada en az 53 kişi öldü.
null
Londra merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi'nden yapılan açıklamada, Suriye'nin başkenti Şam'da Mazra bölgesinde Rus Büyükelçiliği ile Baas Partisi Genel Merkezi arasındaki güvenlik noktasında bomba yüklü bir araçla saldırı düzenlendiği belirtildi. Saldırıda çoğu sivil en az 53 kişinin hayatını kaybettiği, 200'den fazla kişinin de yaralandığı ifade edildi. Uluslararası haber ajansları, saldırının 3 bomba yüklü araçla gerçekleştirildiğini iddia etti. Olayın yaşandığı Mazra bölgesindeki güvenlik noktasında birden çok patlamanın duyulduğu belirtildi. Suriye devlet haber ajansı SANA, saldırıda onlarca kişinin hayatını kaybettiğini ve ağır maddi hasar meydana geldiğini duyurdu. Suriye televizyonları, kurbanlar arasında çocukların da bulunduğunu belirtiyor. Rusya ve Arap Birliği'nin Esad rejimi ile muhalifler arasında doğrudan görüşmeler için aracılık yapacağını açıklamasından bir gün sonra saldırının gerçekleşmesi dikkat çekti. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Suriye'deki iç savaşı "çıkmaz sokak" olarak tanımlamış ve hiç kimseye yarar getirmeyeceğini belirtmişti.
21.02.2013 - 15:19
null
[]
Şam'da Baas Partisi hedef alındı
Dünya
https://www.ntv.com.tr/dunya/samda-baas-partisi-hedef-alindi,qfJN7njBOkqWEWPt9ty3gw
ÖSYM, üniversite başvuruları için bankadan ödemelerin bugün mesai bitiminde, internetten ödemelerin ise saat 23.59'da sona ereceğini bildirdi.
cumhuriyet.com.tr
ÖSYM'nin internet sitesinde yer alan açıklamaya göre, Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sistemi (2015-ÖSYS) başvuru işlemini yaptığı halde Yükseköğretime Geçiş Sınavı (YGS) veya sınavsız geçiş başvuru ücretini, bugün yatırmayan adayların, işlemleri tamamlanmamış olacak. Bu adayların başvuruları işleme alınmayacak. Sınava giriş belgesi düzenlenmeyecek bu adaylar, sınava giremeyecek. Adaylar, sınav veya sınavsız geçiş başvuru ücretini, bankalardan mesai saati bitimine, ÖSYM'nin internet sayfasında yer alan "ödemeler" alanından ise saat 23.59'a kadar ödeyebilecek.
20 Ocak 2015 Salı, 12:48
cumhuriyet
null
Üniversite sınavına girecekler dikkat! Bugün son gün
egitim
http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/egitim/190935/Universite_sinavina_girecekler_dikkat__Bugun_son_gun.html
1 milyon liranın üzerinde vergi borcu ve cezası bulunan kişiler arasında Varlık Barışı uygulamasının ünlü ismi Ali Türkan 160,2 milyon liralık borç ile yerini aldı.
null
Devlete 1 milyon liranın üzerinde vergi borcu olan 5 bin 779 kişi ve kuruluş bulunuyor. Listede sadece ilk 100'de yer alan kişi ve kuruluşların borcu ve cezası 11,1 milyar lirayı aşıyor. Gelir İdaresi Başkanlığı'nın verilerinden yapılan derlemeye göre, 30 Haziran 2011 tarihi itibariyle 1 milyon lirayı aşan vergi ve cezalar listesinin başında 659 milyar 350 milyon 476 lira ile İmar Bankası eski Genel Müdürü Hilmi Başaran bulunuyor. Bunu, ayrı ayrı 497 milyon 958 bin 913 liralık borç ile Mustafa Akar, Bahattin Uzan ve Yeşim Öztürk izliyor. Sıralamada daha İmar Bankası Offshore Ltd ile bankanın diğer şubelerine ait vergi borçları bulunuyor. 1 milyon liranın üzerinde vergi borcu ve cezası bulunan kişiler arasında Varlık Barışı uygulamasının ünlü ismi Ali Türkan 160,2 milyon liralık borç ile yerini alıyor. Türkan, Varlık Barışı'nda 5.2 milyar lira getireceğini beyan ederek gündeme oturmuştu. Kepez Elektrik A.Ş'nin de 124,8 milyon liralık vergi borcu listede yer alıyor. Listede Bahattin Uzan, Kemal Uzan, Yavuz Uzan, Korkmaz Yiğit, Erol Aksoy'un yanı sıra çok sayıda petrol, tekstil, inşaat, medya ve turizm şirketi de görülüyor. Listede ilk 100'de yer alan kişi ve kuruluşların toplam vergi borcu ve cezalarının tutarı 11 milyar 145 milyon 631 bin 349,42 TL düzeyinde. Bu arada, Gelir İdaresi Başkanlığının listesinde çok sayıda spor kulübü de yer alıyor. Buna göre, Adana Spor Faaliyetleri A.Ş'nin 6 milyon 301 bin 355 lira, Vanspor Tesis İşletmeleri Ticaret A.Ş'nin 5 milyon 366 bin 806 lira, Malatya Spor Kulubünün 4 milyon 493 bin 999 lira, Erzurum Spor Klubü Başkanlığının 2 milyon 187 bin 853, Yenibosna Spor Klubü Derneği 1 milyon 606 bin 368 lira, Kartal Spor Kulubü Derneği'nin de 1 milyon 28 bin 909 liralık borcu bulunuyor. Diğer yandan, Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğünün yaklaşık 12 milyon liralık, Köy-Tür Ege Entegre Tavukçuluk Sanayi ve Ticaret A.Ş'nin yaklaşık 10 milyon liralık, Kiler Alışveriş Hizmetleri Gıda San. ve Tic A.Ş'nin 2 milyon 878 bin 672 lira, Mudurnu Tavukçuluk'un 1 milyon 594 bin 149 lira borcu bulunuyor. Listede borçlu kuruluşlar arasında belediyeler ve bağlı işletmeler de dikkati çekiyor. Listede 15'inci sırada yer alan Marmaris Belediyesi, Armutalan Belediyesi, İçmeler Belediyesi ve Beldibi Belediyesinin üyesi olduğu Marmaris Çevre Koruma Altyapı Tesislerini Yapma ve İşletme Birliğinin (T.C Mariç-Belbir Mar Maris) borcu 173 milyon 423 bin 582,96 lira olarak hesaplanırken, belediyeler arasında 54,8 milyon liralık borçla Şanlıurfa Belediye Başkanlığı (68'inci sırada) başı çekiyor. Gebze Belediye Başkanlığı bunu 28,5 milyon lira ile izlerken, Kadirli Belediye Başkanlığının 9,7 milyon lira, Kozluk belediye Başkanlığının 4,6 milyon lira, Çayırova Belediye Başkanlığının 4,3 milyon liralık borcu bulunuyor.
07.09.2011 - 18:11
Anadolu Ajansı
[]
Vergi borçlusu bir rekortmen
Ekonomi
https://www.ntv.com.tr/ekonomi/vergi-borclusu-bir-rekortmen,OCUuuxAybkeIVg8RL-AMUQ
İstanbul TEM Otoyolu Ankara istikameti Akşemseddin Viyadüğü çıkışında seyir halindeki otomobil, önünde ilerleyen kamyona arkadan çarptı.
null
Ankara istikametinde seyir halinde olan Şahin Uzun idaresindeki kamyona, Eyüp mevkisindeki Akşemseddin Viyadüğü çıkışında, sürücüsünün kimliği ve plakası belirlenemeyen bir otomobil arkadan çarptı. Sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesiyle kamyon, bariyerlere çarptıktan sonra devrildi. Kazada, kamyon kasasındaki yolcular, yola savruldu. Sürücü Şahin Uzun, olay yerinde yaşamını yitirdi. Kamyondaki yolculardan aralarında çocukların da olduğu 10 kişi yaralandı. Yaralılar, ambulanslarla çevredeki hastanelere kaldırıldı. Kaza yerine gelen sürücü Uzun'un yakınları sinir krizi geçirdi. Kaza nedeniyle TEM Otoyolu'nun Ankara istikametinde uzun araç kuyrukları oluştu. Araçların kaldırılmasıyla trafik normale döndü. Polis, kamyona çarpan otomobilin sürücüsünün yakalanması için çalışma başlattı. Kamyondakilerin, Avcılar'dan Ümraniye'ye piknik yapmaya gittiği öğrenildi.
07.07.2013 - 10:53
null
[]
TEM'de kaza: 1 ölü, 10 yaralı
Türkiye
https://www.ntv.com.tr/turkiye/temde-kaza-1-olu-10-yarali,Ly9yGtTczk6tvp3KN4Zllg
Bursa'da sokak röportajında "kafa keseceğim" diyen Suriye uyruklu zanlı gözaltına alındı.
null
Bursa'da bir sokak röportajında "kafa keseceğim" diyen ve bu görüntüleri sosyal medyada yer alınca tepki çeken Suriye uyruklu şüpheli adliyeye sevk edildi. Bursa Kent Meydanı civarında bir sokak röportajındaki sözlerinin sosyal medyada tepki görmesi üzerine gözaltına alınan A.A.F'nin emniyetteki işlemleri tamamlandı. Şüpheli, sağlık kontrollerinin ardından adliyeye getirildi. Suriye uyruklu A.A.F. hakkında Bursa Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturma başlatılmış, şüpheli 26 Mayıs'ta emniyet güçleri tarafından gözaltına alınmıştı.
29.05.2019 - 14:23
Anadolu Ajansı
['Gündem', 'Türkiye', 'Genel']
Sokak röportajında "kafa keseceğim" diyen kişiye gözaltı
Türkiye
https://www.ntv.com.tr/turkiye/sokak-roportajinda-kafa-kesecegim-diyen-kisiye-gozalti,aOyJgutSO0CBnrJDRT29ug
Apple iOS 11'i geçtiğimiz hafta yayınladı. Fotoğraf, galeri ve Siri'ye yenilikler getiren iOS 11, artırılmış gerçeklik özelliğini de destekliyor. Ancak yeni iOS ile ilgili aksaklıklar da son günlerin en çok konuşulan konulardan biri.
cumhuriyet.com.tr
Apple'ın yeni mobil işletim sistemi iOS 11 iPhone ve iPad kullanıcılarının beğenisine 19 Eylül'de sunuldu. Milyonlarca kullanıcının beğenisine sunulan iOS 11 için şikayetler ise şimdiden gelmeye başladı. iOS 11 ile birlikte gelen sorunlara Home tuşu gecikmesi de eklendi. Yeni iOS'u performans testine sokan teknoloji siteleri iOS 11 yüklü iPhone'larda home tuşunun eski sürümlere oranla daha geç tepki verdiğini saptadı. Ancak bu iOS 11 ile ilgili dile getirilen ilk sorun değil. Wandera isimli Mobil güvenlik firması tarafından yapılan araştırmaya göre yeni işletim sistemi iOS 11'in önceki versiyona göre iki kattan fazla pil tüketimine sebep olduğu ortaya çıkmıştı.
26 Eylül 2017 Salı, 22:33
cumhuriyet
null
iOS 11'de bir hata daha
bilim_ve_teknoloji
http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/bilim_ve_teknoloji/832426/iOS_11_de_bir_hata_daha.html
Doç. Dr. Fatin Rüştü Polat, meme kanseri ve karaciğer kanseri tedavisinde iyi durumda olduklarını fakat mide kanserinde kırmızı çizgide olunduğunu söyledi
İHA
Bingöl'de "Kanserde Erken Tanı" konferansında konuşan Doç. Dr. Fatin Rüştü Polat, meme kanseri ve karaciğer kanseri tedavisinde iyi durumda olduklarını fakat mide kanserinde kırmızı çizgide olunduğunu söyledi. İHA'da yer alan habere göre; Bingöl Üniversitesi, kuruluşunun 10. yıl dönümü etkinlikleri kapsamında "Kanserde Erken Tanı" konferansı düzenlendi. Namık Kemal Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Fatin Rüştü Polat konferansta kanser hakkında bilgi verdi. Gerçekleştirilen programın üniversitenin sağlıkla ilgili alanda yaptığı ilk program olduğunu aktaran Bingöl Üniversite Rektörü Prof. Dr. İbrahim Çapak, "Biz, niceliğe değil niteliğe bakıyoruz. Bizim için nitelik önemlidir. Bingöl'de yapılacak çok şey var, ancak bu da ilgi ve alaka ile ilgilidir" dedi. Kanserin kontrolsüz bir hücre çoğalması olduğunu dile getiren Doç.Dr. Fatin Rüştü Polat, kanserin artık hayatın bir parçası olduğunu ve henüz tedavisinde bir çözüm bulunmadığını ifade etti. Erken tanı ile beraber hastalıklı hücreyi alabildiklerini ancak kökten yok etmenin mümkün olmadığını vurgulayan Doç.Dr. Polat, "Bir milyar gen içinde bozuk bir geni arıyoruz. Doğru hekim, doğru teşhis, doğru tedavi doğru sonuç verir. Erken tanı ile beraber hastalık çok düşük maliyetle tedavi edilebilindiği gibi hastayı kurtarmada yüksek oluyor. Erken tanı ülke ekonomisine de büyük katkılar yapar. Aynı zamanda hastanın ömrüne de ömür katar. Hekimi bilgi ve ahlaken yetiştirebilirsek hastayı da doğru bilgilendiririz. Erken tanı ile kanserli organı koruyabiliyoruz. Meme kanseri ve karaciğer kanserinde iyi durumdayız fakat mide kanserinde kırmızı çizgideyiz. Bu da beslenme kültürü ile alakalı bir durumdur" diye konuştu. Meme kanseri hakkında bilgi veren Polat, şöyle konuştu: "Meme kanserinde erken tanı koymada çok iyi durumdayız. Kadınlarda doğum sayısını artırarak, en az üç-dört doğum yaptırarak ve kadınları stresten koruyarak bu tür kanserle mücadele edebiliriz. Kadınların sadece doğum yapmaları yetmez aynı zamanda kadınları emzirme yoluyla bu tür kanserden korumak mümkündür. Çünkü kadınlar emzirince memelerini dinlendirmiş olurlar. Kadınlar, el ile kendilerini muayene edebilirler ve 40 yaşına kadar üç yılda bir, 40 yaşından sonra yılda bir kez genel cerrahi kontrolüne gitmeleri gerekir. Bu sayede mamografi ile erken tanı konulabilinir. Sonuç olarak erken tanı ile beraber yaşam kalitesini artırıyoruz ve ölümü öteliyoruz."
07.05.2017 - 13:16
haberturk
[]
Kanserden korunmak için bu tüyolara dikkat!
Sağlık
https://www.haberturk.com/saglik/haber/1486542-kanserden-korunmak-icin-bu-tuyolara-dikkat
Halk arasında boş gebelik ve dış gebelik olarak bilinen durumların aynı rahatsızlık olduğu düşünülüyor ancak sorunları birbirinden farklı kılan özellikler var.
null
İSTANBUL - Boş gebelik, gebelik kesesi içinde embriyonun olması gereken haftada görülmemesi demek. Halk arasında su gebeliği, tıp dilinde de anembriyonik gebelik olarak adlandırılan durumu, Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Yasemin Yakut, “Gebelik kesesi var ama içinde embriyo görülmüyorsa boş gebelik tanısı alır. Boş gebelik belirtileri ile normal gebelik belirtileri aynıdır” diye açıklıyor. Boş gebelikte bazı vakalarda kahverengi lekelenme tarzında kanamalar ortaya çıktığını belirten ve boş gebeliğin tekrarlama eğiliminin olmadığını söyleyen Yakut, “Boş gebelik mevcut gebeliğe özgü bir durumdur. Sadece bu gebelikte yumurta ya da sperm hücresinin kalite bozukluğundan kaynaklanır. Anne ve babada kalıcı bir genetik problem yok ise tekrarlamaz. Bazı durumlarda kromozal bir bozukluktan ileri gelebilir. Boş gebeliğin tedavisi kürtaj yapılması yani bu boş gebeliğin tıbbi olarak tahliye edilmesi ile gerçekleştirilir. Müdahale sonrası bir adet kanamasından sonra hemen hamile kalınabilir” diyor. Op. Dr. Yasemin Yakut, dış gebelik hakkında ise şu bilgileri veriyor: “Kadın döllenme hücresi yumurta ile erkek dölleme hücresi sperm yumurtalık kanalı dediğimiz tubaların 1/3 uterusa yakın kısmında bir araya gelir ve bölünerek çoğalır. Bu çoğalma esnasında aynı zamanda kendi etrafında rotasyon yaparak, yuvarlanarak rahim içine ulaşır ve orada büyümeye başlar. Sağlıklı bir gebelikte böyledir. Ancak tubalarda herhangi bir sorun var ise bu gebelik materyali yuvarlanarak yoluna devam edemez ve tubada kalıp büyümeye devam eder. Ancak tubanı yapısı rahim içindeki kavite dediğimiz özel boşluk gibi gebeliğin büyümesine uygun bir ortam değildir. Gebelik materyali bir süre sonra burada tubanın yapısını bozar, kanamaya neden olur. İşte bu duruma dış gebelik (ektopik gebelik) denir. Dış gebeliğin yaklaşık %80’ni tubalardadır. Daha az olasılıkla karın içinde, yumurtanın üzerinde ve servikal kanalda da olabilir.” Dış gebeliğin erken döneminde de gebeliğin ilk belirtileri olduğunu, takip eden günlerde vajinal kanma ve kasık ağrısı yaptığını belirten Dr. Yakut, dış gebeliğin tedavisi hakkında ise şunları söylüyor: “Adet rötarı, vajinal kanama, şiddetli kasık ve karın ağrısı şikayeti olan gebede muayenede ele gelen kitle (tubal gebeliğin olduğu tarafta kitle) saptanırsa hekim mutlaka dış gebelikten şüphelenir. Esas tanı ultrasonografi ile teyit edilir. Beta HCG denilen kanda gebelik testinin değerleri istenilen düzeyde yükselmemektedir. Gidişatı iyi olacak rahim içi gelişecek bir gebelikte Beta HCG dediğimiz gebeliğe özel hormonun kan değerleri iki günde bir iki katına çıkar. Oysa dış gebelikte bu değer beklenen şekilde yükselme göstermez. Boş gebelikte tedavi şekli rahmin içindeki embriyo içermeyen gebelik kesesi materyallerinin kürtaj ile sonlandırılması iken dış gebelikte tedavi metodu çoğunlukla ameliyatlarla olur.”
10.08.2013 - 01:00
ntv.com.tr
['Genel Sağlık', 'Kadın Sağlığı']
Boş gebelik, dış gebelik değil
Sağlık
https://www.ntv.com.tr/saglik/bos-gebelik-dis-gebelik-degil,1EuAjKIluE-fm_JwZD5_wg
UEFA Avrupa Ligi'nde son 32 turu ilk maçları yarın tamamlanacak.
null
Sırbistan ekibi Kızılyıldız ile Rusya temsilcisi CSKA Moskova'nın golsüz berabere kaldığı maçla başlayan son 32 turunda yarın 15 karşılaşma oynanacak. Avrupa futbolunun kulüpler düzeyindeki iki numaralı organizasyonunda, rövanşları 21-22 Şubat'ta yapılacak ilk maçların programı (TSİ) şöyle: 19.00 Astana (Kazakistan) - Sporting Lizbon (Portekiz) 21.00 Olympique Marsilya (Fransa) - Braga (Portekiz) 21.00 Östersunds (İsveç) - Arsenal (İngiltere) 21.00 Ludogorets (Bulgaristan) - Milan (İtalya) 21.00 Real Sociedad (İspanya) - Salzburg (Avusturya) 21.00 Spartak Moskova (Rusya) - Athletic Bilbao (İspanya) 21.00 Nice (Fransa) - Lokomotiv Moskova (Rusya) 21.00 Borussia Dortmund (Almanya) - Atalanta (İtalya) 23.05 FCSB (Romanya) - Lazio (İtalya) 23.05 Partizan (Sırbistan) - Viktoria Plzen (Çekya) 23.05 Olympique Lyon (Fransa) - Villarreal (İspanya) 23.05 Napoli (İtalya) - Leipzig (Almanya) 23.05 Celtic (İskoçya) - Zenit (Rusya) 23.05 AEK (Yunanistan) - Dinamo Kiev (Ukrayna) 23.05 Kopenhag (Danimarka) - Atletico Madrid (İspanya)
14.02.2018 - 10:15
Anadolu Ajansı
['Futbol', 'Spor', 'UEFA Avrupa Ligi']
UEFA Avrupa Ligi'nde ilk maçlar tamamlanıyor
Spor
https://www.ntv.com.tr/spor/uefa-avrupa-liginde-ilk-maclar-tamamlaniyor,k8C-S82z3UqeekhPL3B3vA
Diyarbakır'da 'çocuk gelinler'le ilgili yapılan araştırmada, genç yaşta evlenmiş 300 kadınla yüz yüze görüşüldü.
null
Türkiye'nin en büyük sosyal yaralarından biri olan 'çocuk gelinler'in yüzde 72'sinin rızası olmadan evlendirildiği, yüzde 30'undan fazlasının ise eşini daha önce hiç görmemiş olduğu belirtildi. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Kadın Sorunlarını Araştırma ve Uygulama Merkezi'nce yapılan araştırma 'çocuk gelinler'le ilgili çarpıcı sonuçlar ortaya koydu. Merkez, 7 ay süren araştırmasında 300 kadınla yüz yüze görüştü. Yüzde 73'ü okur yazar olmayan ve çoğunluğu yeşil kart sahibi olan kadınlarla tek tek evlerinde yapılan görüşmeler ortalama 45 dakika sürdü. Anket formunda; kadınların demografik bilgileri, evlilik kararı, evliliğin gerçekleşmesi, çocuklar, yaşanan sorunlar ve sorunlarla başa çıkma stratejileri, aile içi ve kadına yönelik şiddet, gelecek beklenti ve kaygıları, 'çocuk gelin'e ilişkin düşünceleri, tutumları ve önerilerine yönelik sorular yer aldı. Araştırmada, 'çocuk gelinler'in yüzde 91'inin kardeş sayısının 9 ve üzerinde olduğu tespiti yer aldı. Araştırmaya katılan psikologlardan Serap Çapraz, bu durumu "Çocuk gelin olgusuna kalabalık ailelerde, yoksul ailelerde ve eğitim düzeyi düşük ailelerde daha yüksek oranda karşılaşıldığını gösteriyor. Evlendirilme sebeplerinden biri de 'evden bir boğaz daha eksilir' düşüncesi" şeklinde yorumladı. 'Çocuk gelinler'in başlarından geçen ilginç olaylara da yer verilen araştırmaya katılan kadınlardan birinin "İlk gece hastanelik oldum. O, 70 yaşındaydı ben 13 yaşındaydım. Ona çocuklarıyla birlikte ben de baba diyordum daha sonra kumam beni uyararak, ismiyle hitap etmemi istedi fakat bunu yapamayınca 'şişşt' diye seslenmek zorunda kaldım" şeklindeki sözlerinin 'çocuk gelinler'in durumunu en iyi anlatan örneklerden biri olduğu belirtildi.
29.11.2012 - 22:47
null
[]
'O 70 yaşındaydı, ben 13'
Türkiye
https://www.ntv.com.tr/turkiye/o-70-yasindaydi-ben-13,RxeO5NL5MkaNMDohPUPkVg
Hollanda'nın Rotterdam kentindeki sanat müzesindan (Kunsthal) 2012 yılında çalınan ünlü İspanyol ressam Pablo Picasso'ya ait "Tête d'Arlequin" adlı tablonun Romanya'da bulunduğu belirtildi. Tablo, isimsiz bir ihbar mektubu sayesinde bulundu.
null
Hollanda'nın Rotterdam kentindeki sanat müzesindan (Kunsthal) 2012 yılında çalınan ünlü İspanyol ressam Pablo Picasso'ya ait "Tête d'Arlequin" adlı tablonun Romanya'da bulunduğu belirtildi. Hollanda Televizyonu'na (NOS) göre resim, Hollanda'nın Bükreş Büyükelçiliği rezidansında Romanya Savcılığı tarafından, Hollanda Büyükelçisi Stella Ronner'e teslim edilecek. Polis, resmin gerçekten Tête d'Arlequin olup olmadığı konusundaki araştırmalara devam ediyor. Piacasso tarafından yapılan resim, Rotterdam'daki Kunsthal'dan 6 yıl önce diğer 6 tablo ile birlikte çalınmıştı. Çalınan eserlerin bir kısmının yakıldığı belirlenmişti. Picasso çalışmasına, Hollanda'da yaşayan ve soygunla ilgili gelişmeleri kaleme alan Romanyalı yazar Mira Feticu'ya gelen isimsiz bir ihbar mektubu sayesinde ulaşıldı. Feticu'nun, 2012 yılında meydana gelen sanat müzesi soygununa ilişkin yazdığı roman Romence'ye çevrilerek, geçtiğimiz günlerde yayımlandı. Basında çıkan tanırım yazılarının ardından 10 gün önce Mira Feticu'ya imzasız bir mektup geldi. Mektupta, 6 yıl önce Rotterdam'da çalınan Picasso tablosunun Romanya'da Greci köyündeki bir ağacın altında gömülü olduğu yazıyordu. Frank Westerman adlı Hollandalı arkadaşı ile Romanya'ya giden Feticu, mektupta tarif edilen yerde, ağacın altında gömülü bir plastik dosya içinde Picasso resmini buldular. Greci köyünün, 6 yıl önceki hırsızlık olayına karışan kişilerden birinin yaşadığı yere çok yakın. Polis, mektubu kimin yazdığını araştırıyor.
20.11.2018 - 10:43
haberturk
[]
Hollanda'da 6 yıl önce çalınan Picasso tablosu Romanya'da bulundu
BBC
https://www.haberturk.com/hollanda-da-6-yil-once-calinan-picasso-tablosu-romanya-da-bulundu-2225458
İnsansız hava araçlarına benzer bir taşıt, bilim adamlarına yardımcı olacak.
null
ABD'nin Afganistan ve Pakistan'da kullandığı insansız hava araçlarına (İHA) benzer bir pilotsuz uçak, Satürn'ün en büyük uydusu Titan'ı keşfetmekte bilim adamlarına yardımcı olacak. ABD'nin Idaho Üniversitesi'nde tasarımı yapılan ve "Aviatr" adı verilen proje 715 milyon dolara mal olacak. Sadece 120 kilo ağırlığındaki insansız araç, kalın ve bulutlu atmosferinden dolayı bilim adamlarını heyecanlandıran Titan'ın yüzeyinin üç boyutlu fotoğraflarını çekmek üzere tasarlandı. Daily Mail gazetesinin haberine göre, plütonyum ile çalışan uçak, görevinin sonunda yüzey ısısı sıfırın altında 178 derece civarında olan Titan'ın kumullarına iniş yapmaya çalışacak. Titan çekim gücünün göreceli olarak düşük ve atmosferinin kalın olmasından, ağır bir uçaktan daha uzun süre havada kalması beklenen Aviatr'ın, istenen irtifaya erişebilmesinden ötürü bu Satürn'ün uydusunun keşfinde bir balondan daha uygun olduğu düşünülüyor. Titan keşif uçağı, Dünya'ya görüntü geçerken süzülerek enerji tasarrufunda bulunacak.
04.01.2012 - 19:52
Anadolu Ajansı
[]
Satürn'e uyduyu uçak yerleştirecek
Türkiye
https://www.ntv.com.tr/turkiye/saturne-uyduyu-ucak-yerlestirecek,CNMT4p47GkqxQoi4N_3KbA
Samsun'un Terme ilçesinde yaşadıkları varsıyalan efsane savaşçı Amazon kadınları için Batıpark'ta Amazon Köyü kuruldu.
null
Samsun Büyükşehir Belediyesi'nce Batıpark'ta yapılan Amazon Köyü'ne Amazon kadınlarının heykelleri yerleştirilmeye başlandı. Yaklaşık 2 bin 500 metrekarelik Amazon köyüne yerleştirilen Amazon kadın heykelleri için gerçek saç, protez göz, deri görünümü veren özel silikon madde kullanıldığı belirtildi. Savaşçı Amazon kadınlarının heykellerini yapan Adil Çelik, efsaneye göre Amazon kadınlarının 3 bin yıl önce yaşamış bir kavimin üyeleri olduğunu söyledi.  Savaşçı kadınlarının herkesin tanıması gerektiğini belirten Çelik, şöyle konuştu: ''Amazon köyünde görsel ve sanatsal çalışmalar yaparak efsane savaşçı kadınların yaşamlarını anlatmaya çalışıyoruz. Böyle bir çalışmanın dünyada ilk kez çalışıldığını sanıyorum. Heykellere dokunduğunuzda sanki insana dokunduğunuzun hissini alabilirsiniz. Özel bir silikon kullanıldı. Amazon kadınlarına birebir benzer bir şekilde yapıldı. Heykel yapılışında yaklaşık 3 bin yıl önce yaşamış insanların kemik yapılarını esas aldık. Hiç bir çalışmamızda abartı yok. Çünkü Amazonların çok iri yapılı olduğu anlatılır. Ama yapılan araştırmalarda günümüz insanından çok fazla farkı olmadığı anlaşıldı. Bizde bunu baz alarak böyle bir çalışma yaptık.'' Çelik, Amazon kadınlarının üzerine deri elbiseler diktiklerini ve 3 bin yıl önce Amazonların uygulamış olduğu dikiş tekniğini kullandıklarını da ifade etti. Hazırlanan Amazon köyüne biri Amazon kraliçesi olmak üzere toplam 24 adet Amazon kadını heykelini yerleştirmeyi planladıklarını kaydeden Çelik, ''Heykellerimizi yaklaşık 1.5 yıl içinde tamamladık. Şuan 6 heykeli köyü yerleştirdik. Köy içinde yapılan çalışmaların tamamen bitmesi halinde bütün heykellerimizi yerleştireceğiz'' diye konuştu.
22.08.2011 - 12:09
Anadolu Ajansı
[]
Amazon kadınları 3 bin yıl sonra köyüne döndü
Türkiye
https://www.ntv.com.tr/turkiye/amazon-kadinlari-3-bin-yil-sonra-koyune-dondu,HSpgAFvCg0Okm6nXS1nkBQ
Çankırı'da kontrolden çıkan bir otomobil şarampole devrildi. Kazada 4 kardeşten 3'ü hayatını kaybetti.
null
Çankırı'da otomobilin şarampole devrilmesi sonucu 4 kardeşten 3'ü öldü, biri ağır yaralandı. Gümüşhane'den İstanbul'a giden Birol Altuntaş (28) idaresindeki otomobil, Ilgaz-Çerkeş karayolunun Atkaracalar mevkisinde şarampole devrildi. Kazada sürücü ile araçtaki ağabeyleri Erol (34) ve Engin Altuntaş (38) hayatını kaybetti. Ağır yaralanan sürücünün kardeşi Şenol Altuntaş (24), 112 Acil Servis ekibince Çankırı Devlet Hastanesine kaldırıldı. Kazada hayatını kaybeden 3 kardeşin cenazeleri, Atkaracalar Devlet Hastanesi morguna kaldırıldı.
17.05.2018 - 16:02
Anadolu Ajansı
['Gündem', 'Türkiye', 'Genel']
Çankırı'da otomobil şarampole devrildi: 3 ölü, 1 yaralı
Türkiye
https://www.ntv.com.tr/turkiye/cankirida-otomobil-sarampole-devrildi-3-olu-1-yarali,lOLcUrFzIEmlW3pPVYPj3A
Yüksek Seçim Kurulunun (YSK), 16 Nisan'da yapılacak anayasa değişikliği referandumu sürecinde basın ve yayın kuruluşlarının uyacakları yayın ilkeleri ile siyasi reklamlara yönelik kararı, Resmi Gazete'nin mükerrer sayısında yayımlandı.
null
YSK kararlarına göre, 16 Şubat 2017'de başlayan halk oylamasında, TRT ile özel radyo ve televizyon kuruluşlarının, halk oylamasının başlangıç tarihi olan 16 Şubat 2017 tarihinden oy verme gününün bitimine kadar yapacakları yayınlarda, 2954 sayılı TRT Kanunu'nun 5. maddesinde öngörülen genel yayın esasları ile 6112 sayılı Kanun'un 8. maddesinde yer alan yayın hizmet ilkelerine uymaları gerekecek. Tarafsızlık, gerçeklik ve doğruluk ilkelerine uygun davranmakla yükümlü radyo ve televizyon kuruluşları ile yazılı, sözlü ve görsel basın, tek yönlü, taraf tutan yayınlar yapamayacak. Bu kuruluşlar, yayınlarında demokratik kurallar çerçevesinde siyasi partiler arasında fırsat eşitliğini sağlamak zorunda olacak. Siyasi partilerin halk oylaması sürecinde görüşlerinin eşitlik, serbestlik, dürüstlük ilkelerine uygun bir şekilde yansıtılması için gerekli katılımın sağlanması, bu konudaki girişimlerini ve sonucunu yayınlarında açıkça ilan ederek kamuoyuna duyurması gerekecek. Yayınlarında adalet ve tarafsızlığa, kanunlara uygun davranmak zorunluluğu bulunan kuruluşlar, ırk, cinsiyet, sosyal sınıf veya dini inançları da esas alarak yayın yapamayacaklar. Siyasi partilerin, radyo ve televizyon kanalları ile yazılı, sözlü ve görsel basında yapacakları propagandalarda, Türkçe'nin yanı sıra farklı dil ve lehçeler de kullanılabilecek. Herhangi bir yayının bant yayım olarak internet ortamında propaganda yasaklarına aykırılık içerecek şekilde yayını halinde, tüm dünyadan izlenmesi mümkün olduğundan, bu yayma erişimi engelleme kararı verme ve gereği için erişim sağlayıcılarına bildirme görevi, itirazın yapıldığı yer ilçe seçim kurulu başkanlığına ait olacak. Siyasi partiler, oy verme gününden önceki 24 saate kadar olan sürede radyo ve televizyonlarda birlikte veya ayrı ayrı açık oturum, röportaj, panel gibi programlara katılarak görüşlerini açıklayabilecekler. Siyasi partilerin açık veya kapalı yer toplantıları, radyo ve televizyonlarda canlı olarak yayınlanabilecek. Halk oylaması sürecinde, özel tanıtıcı programlar (ulusa sesleniş, millete hizmet yolunda ve benzeri konuşmalar) banttan veya canlı olarak yayınlanamayacak. Siyasi partiler, propaganda süresinin sona ermesine kadar, yazılı basında ilan ve reklam yoluyla veya internet sitesi açarak sözlü, yazılı veya görüntülü propaganda yapabilecekler. Vatandaşların, elektronik posta adreslerine, taşınabilir veya sabit telefonlarına sesli, görüntülü veya yazılı mesaj gönderilemeyecek. Ancak siyasi partiler kendi üyelerine sesli, görüntülü veya yazılı mesajları her zaman gönderebilecek. Oy verme gününden önceki 10 günlük sürede, yazılı, sözlü ve görsel basın ve yayın araçları ile kamuoyu araştırmaları, anketler, tahminler, bilgi ve iletişim telefonları yoluyla mini referandum gibi adlarla vatandaşın oyunu etkileyecek biçimde yayın ve herhangi bir surette dağıtım yapılamayacak. Bu sürenin dışında yapılacak yayınların, tarafsızlık, gerçeklik ve doğruluk ilkelerine uygun olmasına, kamuoyu araştırmaları ve anketlerin yayınlanması sırasında, araştırmanın hangi kuruluş tarafından yapıldığının, denek sayısının, araştırmanın kim tarafından finanse edildiğinin açıklanması zorunlu olacak. TRT ile ulusal düzeyde yayın yapan bütün özel radyo ve televizyon kanalları ayrım gözetilmeden izlenerek yayın ilkelerine aykırılığının tespiti halinde düzenlenecek raporlar, halk oylaması sürecinde RTÜK tarafından değerlendirilip, her haftanın perşembe günleri saat 17.00'ye kadar Yüksek Seçim Kurulu Başkanlığına sunulması gerekecek. Haftalık yayınlanan programların, bir sonraki haftadaki yayını takip edilerek raporlanması gerekecek. Yerel düzeyde yayın yapan radyo ve televizyon kanallarının yayın ilkelerine aykırılığının tespiti halinde ise RTÜK tarafından düzenlenecek raporların, yayın kuruluşunun merkezinin bulunduğu yer ilçe seçim kurulu başkanlığına bekletilmeden gönderilmesi gerekecek. SİYASİ REKLAMLARA YÖNELİK KARAR Öte yandan, medya hizmet sağlayıcıları, halk oylamasının başlangıç tarihi olan 16 Şubat 2017 tarihinden oy verme gününden önceki 24 saate kadar (14 Nisan 2017 Cuma günü, saat 24.00) olan sürede siyasi reklam yayınlayabilecekler. Siyasi partilerin siyasi reklamlarında Türkçe'nin yanı sıra farklı dil ve lehçeler de kullanılabilecek. Siyasi partilerin verecekleri siyasi reklamlarda, Türk Bayrağı ve dini ibareler kullanılamayacak. Medya hizmet sağlayıcılarının, bu görevi yerine getirirken demokratik toplum düzeni gereklerine uygun bir seçim yapılabilmesi için, partilere siyasi reklam tahsisi yaparken tarafsızlık, gerçeklik ve doğruluk ilkelerine uygun hizmet sunmaları gerekecek. Siyasi reklam yayınlarının 6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun'un 8. maddesi ile Ticari Reklam ve Haksız Ticari Uygulamalar Yönetmeliği'nin 5 ve 7. maddelerinde yer alan yayın hizmeti ilkelerine uygun olması gerekecek. Aynı reklam kuşağında, birden çok partinin siyasi reklam yayınlanmasını istemesi halinde, istekliler arasında kura çekilerek o reklam kuşağında yayınlanacak siyasi reklamlar tespit edilecek, yayın dışında kalanlara ise istek halinde bir sonraki reklam kuşağında yayınlanması için öncelik verilecek. Medya hizmet sağlayıcıları, yayınlayacakları siyasi reklamlarda, 6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun'un 10. maddesi hükmünde yer alan esaslara tabi olacak ve reklamlardan ayrı olarak siyasi reklam kuşağı düzenleyemeyecek. Bir medya hizmet sağlayıcısında yayınlanacak siyasi reklamların ücreti, siyasi partilere göre değişkenlik göstermeyecek. Halk oylamasının başlangıç tarihi olan 16 Şubat 2017'den yayın yasaklarının başlayacağı oy verme gününden önceki son 24 saate kadar (14 Nisan 2017 Cuma günü saat 24.00) olan sürede medya hizmet sağlayıcıları tarafından yayınlanacak siyasi reklamların Yüksek Seçim Kurulunun kararları doğrultusunda RTÜK tarafından izlenmesi, denetlenmesi ve değerlendirilmesi gerekecek. TRT ile ulusal düzeyde yayın yapan bütün özel radyo ve televizyon kanalları ayrım gözetilmeden izlenerek siyasi reklam yayın ilkelerine aykırılığın tespiti halinde düzenlenecek raporlar, halk oylaması dönemi içerisinde RTÜK tarafından değerlendirilip, her haftanın perşembe günleri saat 17.00’ye kadar, Yüksek Seçim Kurulu Başkanlığına sunulacak. Yerel düzeyde yayın yapan radyo ve televizyon kanallarının siyasi reklam yayın ilkelerine aykırılığının tespiti halinde, RTÜK tarafından düzenlenecek raporların, yayın kuruluşunun merkezinin bulunduğu yer ilçe seçim kurulu başkanlığına bekletilmeden gönderilecek. YSK, ayrıca, ulusal düzeyde yayın yapan özel televizyon ve radyoları belirledi. YSK'nın kararında, 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun'un Kurula bu konuda yetki verdiği belirtildi. Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun'un 3. maddesinde, "bölgesel yayın", "ulusal yayın" ve "yerel yayın" tanımlarının yapıldığı anımsatılan kararda, yayının yapıldığı yer kavramından, yayın yönetim ve merkezinin bulunduğu yerin anlaşılması gerektiği belirtildi. Kararda, bu ölçütlere göre Türkiye'de ve Türkiye'ye yönelik ülke çapında Türkçe yayın yapan özel televizyonlar ve radyolar şöyle sıralandı: "Show TV, Haber Türk, CNN Türk, Kanal D, Kanal 7, Fox, TV Net, NTV, Star TV, ATV, 24, Flash TV, Ulusal Kanal, Kültürtürk TV, Koza, Manisa Medya TV, Akit TV, Abant TV, TV 5, TV 19, 360 TV, TV 79, Bahartürk, Ülke TV, Kanal 28, Kanal Fırat, Pamukkale, Diyar TV, Kanal B, Yurt TV, (Artı)1, Em TV, GTV, Haberaks, Hilal TV, 38 Kent TV, Bitlis TV, FM TV, Kaçkar Yıldız, Aksu TV, T Türkiyem, Kanal Çay, Kanal Yalova, Vizyon Türk TV, Karadeniz TV, TV 6, Kudüs TV, Bengü Türk TV, Mavi Karadeniz TV, TV Kayseri, Kanal 3, Meltem TV, Mesaj, TV 1, Karadeniz Türk, NTV Avrupa, 4 Eylül TV, Rumeli TV, Adana TV, Cem TV, Ege Türk, Eurostar, Kanal T, Tek Rumeli TV, Akdeniz TV, Kanal Tek, TGRT Haber, a2, Ulusal 1, Kanal Urfa, Uzay Haber, A9, Medine, Dost TV, Yasin TV, KRT, Rehber, Halk TV, Yeni Kocaeli TV, E Haber, A Haber, TV 41, Mercan TV, S, Line TV, Kanal 16, BRTV, K 15, Kanal 56, Çay TV, ÇRT, Deha TV, Edessa TV, RTV 23, ER, Kanal F, Gaziantep Olay TV, Gelişim TV, HRT Akdeniz, AKRT, Kanal 32, Kanal 33, TV A, Beyaz TV, Ekim TV, Kanal 26, Demokrat TV, Kanal 42, Sivas SRT, Eskişehir Süper TV (ES TV), TV 52, Olay TV, Kanal G28, Bursa TV, Kanal 58, Anadoluda Vuslat, Vizyon 58, AS TV, MSBC Kanal 2000, Ton TV, Kanal V, DRT Denizli, Kanal 68, Zile TV, Ege TV, Kon TV, Kanal A, Kadırga TV, Kanal 5, Köy TV, Kaçkar TV,Best FM, Radyo D, Moral FM, Radyo 7, İstanbul FM, Uhud FM, Semerkand Radyo, Show Radyo, TGRT FM, Radyo A Haber, NTV Radyo." YURT İÇİ İLE YURT DIŞI SEÇMEN KÜTÜĞÜNÜN GÜNCELLEŞTİRİLMESİ YSK, ayrıca halk oylamasında yurt içi ile yurt dışı seçmen kütüğünün güncelleştirilmesi usul ve esaslarını da belirledi. Buna göre, halk oylaması için güncelleştirme yapmak amacıyla askıya çıkarılacak muhtarlık bölgesi askı listeleri; Seçmen Kütüğü Genel Müdürlüğünce Adres Kayıt Sisteminden alınan, Türkiye'de ikamet eden ve seçmen niteliğini taşıyan kişilere ait kayıtlar, gerekli işlemler yapıldıktan ve seçmen kütüğüne dönüştürüldükten sonra askıya çıkarılan listeler olacak. Yurt içi seçmen kütüğü, muhtarlık bölgesi askı listeleri 18 Şubat 2017 Cumartesi saat 08.00'de askıya çıkarılacak, 26 Şubat 2017 Pazar saat 17.00'de askıdan indirilecek. Yerleşim yeri değişikliği nedeniyle seçim çevresi değişen ilçe seçim kurullarınca, güncelleştirme ve muhtarlık bölgesi askı listelerinin düzenlenmesi ile sandıkların numaralandırılması işlemleri yeni durum esas alınarak yapılacak. Yurt Dışı Seçmen Kütüğü, Seçmen Kütüğü Genel Müdürlüğünce, Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünün adres kayıt sisteminden alınan, yurt dışında yerleşik ve seçmen niteliğini taşıyan kişilere ait kayıtlar, gerekli işlemler yapıldıktan ve seçmen kütüğüne dönüştürüldükten sonra dış temsilcilik görev çevresi esas alınarak Yurt Dışı Seçmen Kütüğü haline getirilen listeler olacak. Yurt Dışı Seçmen Kütüğü, 18 Şubat 2017 Cumartesi Türkiye saati ile saat 08.00'de "www.ysk.gov.tr" adresinde ilan edilecek, 26 Şubat 2017 Pazar Türkiye saati ile saat 17.00'de ilan sona erdirilecek. YSK'nın halk oylamasına ilişkin aldığı kararlar, Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı,Dışişleri Bakanlığı, Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü, duyuru için Türkiye Radyo Televizyon Kurumu ile seçime katılma yeterliğine sahip siyasi parti genel başkanlıklarına da gönderilecek.
15.02.2017 - 00:33
Anadolu Ajansı
[]
YSK kararları Resmi Gazete'de
Türkiye
https://www.ntv.com.tr/turkiye/ysk-kararlari-resmi-gazetede,LEZFN2UkdE2c1f78D5hxow
Edirne’de darbe girişimi soruşturması kapsamında haklarında dava açılan 15 tutuklu sanık, ilk kez hakim karşısına çıktı. Yaklaşık 11 saat süren duruşma sonunda 15 sanığın tutukluluk halinin devamına karar verildi.
DHA
Edirne'de 5 ay önce darbe girişimi soruşturması kapsamında 40 kişi hakkında gözaltı kararı çıkarıldı. Yapılan operasyonda, 15 kişi gözaltına alınırken, 25 kişi adreslerinde bulunamadı. İşlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen 15 şüpheli tutuklanarak cezaevine konuldu. Şüpheliler hakkında Edirne 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan davanın ilki bugün görüldü. Duruşmasına tutuklu 15 sanığın yanı sıra avukatları ile yakınları katıldı. Sanıkların kalabalık olması nedeniyle duruşma, 2’nci Ağır Ceza Mahkeme salonu yerine adliyenin konferans salonunda görüldü. Cezaevi ring aracıyla adliye binasının arka kapısından içeri alınan sanıkların duruşması sabah 10.00’da başladı. Polis ve jandarma ekipleri duruşmanın yapıldığı konferans salonunda ve adliyede gün boyu geniş güvenlik önlemleri aldı. Edirne 2’nci Mahkemesi Başkanı hakim Tayyip Özdurmaz, 189 sayfalık iddianameden 15 tutuklu sanık hakkındaki suçlamaları okudu. Sanıklar ilk savunmalarında birbirine benzer ifadelerle suçlamaları kabul etmedi. Bürokratlardan sorumlu olduğunu ve sohbet hocalığı yaptığı öne sürülen eski Fatih Koleji okul müdürü sanık Nidai Kıraç, hiçbir "terör örgütüne üye" olmadığını söyledi. Okulların Milli Eğitim Müdürlüğü’nce denetlendiğini anlatan Kıran, “Eğer terör örgütü üyesi sayılacaksam, 17-25 Aralık’tan sonra okulun açık kalmasına izin verenlerin de bu mahkeme salonunda olması gerekiyordu. Ben vatanını, milletini seven biriyim. Bu iddiaları kesinlikle kabul etmiyorum. Somut deliller olmadan tutuklandım ve 5 aydır da tutukluyum. Okul müdürü olduğum için herkes beni tanıdığından, herkes benim adımı vermiş, tahliyemi istiyorum” dedi. Sanıklardan Erdoğan Duman da suçlamaları kabul etmeyerek, "silahlı terör örgütü üyesi" olmakla suçlanmanın çok ağır olduğunu söyledi. Duman, “Hayatımda çakı bile taşımadım, şimdi silahlı terör örgütüne üye olmakla suçlanıyorum. Çalıştığım şirketin yıllar sonra bir terör örgütü sayılacağını bilemezdim, ben şirkette sigortalı çalışan biriyim. Bu suçlamaların hiçbirini kabul etmiyorum” şeklinde kendisini savundu. Sanık Bülent Cihangir de denetime açık kurumlarda çalıştığını ve "silahlı bir terör örgütüne" üye olmasının mümkün olmadığını söyledi. Şiddet ve cebir içeren herhangi bir eylemde kesinlikle yer almadığını savunan Cihangir, “Yurt müdürü olarak şirkette çalıştım ve bu kurumlar sürekli denetlendi. Eğer suçsa onların, buna izin verenlerin de bu mahkemede yargılanmaları gerekiyordu” diye konuştu. İddianamede sohbet hocalığı yaptığı öne sürülen Halil İbrahim Karadeniz de savunmasında bir katil gibi kelepçe takılmasının son derece ağır olduğunu ifade ederek, “Sohbet hocalığı yaptığım iftiradır, bir katil gibi kollarıma kelepçe takılıyor. Ben terör örgütü üyesi değilim. 17-25 Aralık’tan sonra bu yapıya gönül bağım kalmamıştır” dedi. Diğer sanıklar da ilk savunmalarında benzeri ifadeler kullanarak suçlamaları kabul etmedi. Birçoğu, terör örgütü üyesi olmakla suçlanmasına karşın silahı sadece askerdeyken ellerine aldıklarını, terör örgütü üyesi olmakla suçlanmanın çok ağır olduğunu, üye oldukları dernek, vakıf gibi kurumların devlet tarafından denetlendiğini ifade etti. Sabah 10.00’da başlayan duruşma, akşam 21.00 sıralarında tamamlandı. Avukatların tahliye talepleri üzerine 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Tayyip Özdurmaz, duruşmaya kısa bir ara verdikten sonra 15 sanığın tutukluluk halinin devamına karar verildiğini açıkladı. İlk duruşmanın ardından 7 tutuklu sanık kaldıkları Edirne Yüksek Güvenlikli F Tipi Cezaevi’ne 8 tutuklu ise Tekirdağ F Tipi Yüksek Güvenlikli F Tipi Cezaevine götürüldü. Edirne’de "FETÖ/PDY" yönelik açılan ilk davada 15 tutuklu sanığın yanı sıra soruşturma döneminde firar eden ve haklarında yakalama kararı bulunan 25 şüpheli daha yer alıyor. Mahkeme firarda olan sanıklar için yakalama kararının devamına karar verirken, iddianamenin bir numaralı sanığı ise Fethullah Gülen. Edirne 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmeye başlanan davada sanıklar hakkında T"ürkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme" suçundan ağışlaştırılmış müebbet hapis, "silahlı terör örgütüne üye olma" suçundan 5 yıldan 10 yıla kadar, "terörizmin finansmanının önlenmesi hakkındaki kanuna muhalefet" suçundan 5 yıldan 10 yıla kadar, "dini inanç ve duygularının istismarı" suretiyle dolandırıcılık suçundan ise 2 yıldan 7 yıla kadar hapis istemiyle cezalandırılmaları isteniyor.
20 Ekim 2016 Perşembe, 23:42
cumhuriyet
null
Edirne'deki ilk "FETÖ" davasından tahliye çıkmadı
siyaset
http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/siyaset/618998/Edirne_deki_ilk__FETO__davasindan_tahliye_cikmadi.html
TBMM'deki Bütçe görüşmelerinde konuşan Başbakan Erdoğan, “Bu meydanı vampirlere teslim etmeyeceğiz” dedi.
null
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, TBMM'deki 2010 Bütçe görüşmelerinde muhalefetin eleştirilerine hükümet adına yanıt verdi. Başbakan Erdoğan, özetle şunları söyledi: ''Sayın Baykal, Reşadiye saldırısını PKK'nın gerçekleştirdiğini söyleyemediğimizi, spekülasyon ürettiğimizi ifade etti. Devlet yönetimi bir ciddiyet gerektirir. Devlet ve Hükümet aklına estiğini konuşmaz. Tespitlerini yapmadan, delillerini bulmadan konuşmaz. Zira ülkede bir tane terör örgütü yok. Terör örgütünün farklı isimlerdeki terör örgütleriyle de iş birliği halinde uygulamış olduğu terör de var. Bunları tespit ederek, açıklamaktır aslolan. Saldırıyı terör örgütü üstlenmiştir. Ve burada spekülasyonlara fırsat vermeden, terör örgütünün üstlendiği gibi bizler de aynı şekilde terör örgütünün reklamını, propagandasını yapar gibi sürekli ismini zikretmeyi de doğrusu hiçbir zaman kendi devlet ciddiyetimizle uyumlu bulmuyoruz. Reşadiye saldırısı bir provokasyondur. Evet, açılıma yönelik bir PKK provokasyonudur, milli birlik ve kardeşlik sürecine yönelik terör örgütünün bir sabotajıdır. Bunu bile saptıran bir anlayış, yanlış muhalefet tarzının somut bir örneğidir. Biz, Türkiye'yi topyekun ayağa kaldırmanın, her alanda bir bütünlük içinde geliştirme ve kalkındırmanın gayreti içinde olduk. İlk günden itibaren üzerinde durduğumuz iki kavram vardı: Güven ve istikrar... İşte bu iktidar istikrarı sağlamıştır, güveni sağlamıştır. İşte bunu sağladığı içindir ki küresel sermaye Türkiye'ye hiçbir dönemde görülmediği kadarıyla gelmiştir. Bu rakamlarla ortadır. Eğer Türkiye'yi dolaşıyorsanız, zaten bunları görürsünüz ama burada söyleyemezsiniz. Çünkü, işinize gelmez. Biz ne yaptık? Siz ne yaptınız Sayın Baykal, siz ne yaptınız Sayın Bahçeli? Bunu söyleyin... Enflasyonu yüzde 30'la devraldık, şu anda enflasyon yüzde 5,5. Aradaki fark ortada. Sizlerin de içinde bulunduğu koalisyon dönemlerine bakın, üç haneli rakamı bile bu ülke enflasyonda gördü, üç haneli..." Milli Birlik ve Kardeşlik sürecinin birçok hedefi olduğunu dile getiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Dün ödenen yüksek faizlerin içinde terör belası önemli bir risk olarak yer alıyordu. Bugün de aynı şekilde terör, Türkiye'nin riskleri hanesinde yazılıyor. Türkiye, terör belasından kurtulduğu anda Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde de çok ciddi bir sıçramanın olacağı açık ve net ortadadır. Muhalefetin, Milli Birlik ve Kardeşlik Sürecini desteklememesi, hatta karşısında durması işte bu açıdan da son derece önemlidir. Düşünün, Milli Birlik ve Kardeşlik süreci... İnsan bu kavrama bile saygı duyar, saygı. Bak bu kavramı duyduğunuz zaman hopluyorsunuz. Kitabınızda kardeşlik yok, ne yapayım? Birlik yok, beraberlik yok, ne yapayım? Biz, Türkiye'nin geleceğini düşünüyoruz. Biz, Türkiye'ye ilişkin, geleceğe ilişkin büyük umutlar taşıyoruz. İşte onun için inadına kardeşlik, inadına demokrasi, inadına Milli Birlik ve beraberlik diyoruz.'' Stalin'in ''bir kişinin olumu trajik, bir milyon kişinin ölümü istatistiktir'' sözlerini anımsatan Başbakan Erdoğan, muhalefetten gelen tepkilere ''Şaşırdın değil mi? Hakikaten ben de şaşırdım'' dedi. Başbakan Erdoğan, ''Evet 40 bin kişi hayatını kaybetti dediğimiz zaman belki yeterince vurucu olmuyor ama ben haftalardır, aylardır, yıllardır, partimizi kurduğumuz andan beri diyorum ki, sizin hiç oğlunuz, yavrunuz öldü mü? Sizin hiç babanız, kardeşiniz öldü mü? Siz kendinizi hiçbir şehit annesinin, bir şehit babasının, evladını yitirmiş bir ananın yerine koydunuz mu? Dersim'i bir istatistik gösterge olarak görenler, kronolojide bir cümle olarak görenler, gündelik ifadelerle aşağılayanlar, kendinizi hiç Dersimli bir ananın, babanın, evladın yerine koydunuz mu?'' diye sordu. ''Her ölüm erken ölümdür. Hele gençlerin ölümü, tahammül edilemeyecek, kendi haline bırakılamayacak, görmezden gelinemeyecek kadar acıdır, trajiktir'' diyen Erdoğan, şunları kaydetti: ''Geldiğimiz noktada, sayın Baykal ve grubundan rica ediyorum. Kameraysa işte burada kamera var. Mikrofonsa burada mikrofon var. Geldiniz konuştunuz. Milletin izlemesini istiyorsa, millet zaten izliyor. Lütfen sonuna kadar dinleme tahammülünü gösterin, umarım yine buradan bırakıp gitmezsiniz'' diyen Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: Sayın Baykal tereddüt etmeden bizi gafletle, delaletle, hıyanetle suçlayacağını biliyoruz. Ama kim söylüyor bunu; SHP'nin Doğu ve Güneydoğu Raporu, yıl 1990; 'İster güvenlik güçlerimiz ve askerlerimiz olsun ister ona silah doğrultan kandırılmış gençler olsun, hepsi bizim çocuklarımızdır. Akmakta olan kan, kardeş kanıdır. Sizin değil mi? Askerle genç karşı karşıya geliyor, asker şehit ediliyor. '' Başbakan CHP sıralarından gelen itirazlara yönelik ''İşine geldiğinde 'evet', işine gelmediğinde 'bizde bu yok'. Sayın Baykal'ı artık iyi tanıdım, akşam başka, sabah başka'' diye konuştu. DTP'nin uç eleştirilerinin benzerini MHP'nin yaptığını belirten Erdoğan, şöyle konuştu: ''DTP, PKK'nın muhatap alınmamasını, PKK ile müzakere yapılmamasını eleştiriyor. MHP, PKK'nın muhatap alındığını, PKK'yla müzakere edildiğini söylüyor. DTP, PKK'nın tasfiye edilmeye çalışıldığını; MHP, PKK'nın meşrulaştırılmaya çalışıldığını söylüyor. O başka, bu başka, hangisi doğru? Bizim yaptığımız doğru. DTP, PKK ve DTP'nin taleplerine sırt dönüldüğünü, ciddiye alınmadığını, devre dışı bırakıldığını; MHP, PKK ve DTP'ye taviz verildiğini söylüyor. Hangisi doğru? İki tarafın söylemleri bile, Hükümetin gerçekte ne yaptığını ve ne yapmadığını ortaya koyduğu gibi, Hükümetin ne kadar isabetli bir kararla doğru yolda olduğunu da gösteriyor. Çok ilginçtir; DTP de dağa çıkmaktan bahsediyor, MHP de dağa çıkmaktan bahsediyor. Biz ise her zaman olduğu gibi sağduyunun, birliğin, beraberliğin, kardeşliğin sesiyiz. Hepinizi buraya, Parlamentoya siyaset yapmaya çağırıyorum. Farkımız bu...Çünkü sorunun çözümü konusunda tartışılma yeri Meclistir, demokrasidir, siyasettir. Sayın Bahçeli dün, Ankara'da partililerini topladı. 4 aydır yaptığı gibi, dün de bir kez daha bana, şahsıma, partime, Hükümetime en ağır ifadelerle, en ağır kavramlarla, kelimelerle hakaretler yağdırdı. Bunların hiçbirini üzerime almadığımı da ciddiye de almadığımı bir kez daha ifade etmek istiyorum. Ancak, es kaza televizyonlarda bu konuşmaları gören, dinleyen çocuklarımızın ruh sağlığı noktasında endişe taşıyorum. Aziz milletimizden, anne ve babalardan çocuklarını Sayın Bahçeli konuşurken televizyondan uzak tutmalarını hassasiyetle rica ediyorum.'' Muhalefetin tamamına esleniyorum; 'Terörle mücadele edilmiyor' diyerek bu ülkenin askerine, polisine, jandarmasına, korucularına haksızlık, insafsızlık ediyorsunuz. Terörle mücadelede onların şevkini siz kırıyorsunuz? Ben her zaman askerime de emniyet teşkilatına da 'Ne ihtiyacınız varsa, bunu bize söyleyin, ne gereği varsa, ihtiyacınızda A'den Z'ye bunları yapmaya hazırız' demişimdir. Her zaman bize söylenen şudur, 'Ne istediysek aldık' olmuştur. Eğer bugün Kandil'e operasyon yapılabiliyorsa, bu iktidarımızın siyasi, diplomatik başarısıdır, 5 Kasım 2007'nin başarısıdır. Acaba bizden önceki yönetimler içerisinde, özellikle bir önceki yönetim Ankara'nın dışına çıkabildi mi? Ankara'nın dışında hangi ülkeyle oturup da bu konuları görüşebildiler? Defalarca sınır ötesi harekat yapıldı, hala yapılıyor. Hala devam ediyor. Bu konuda kararlılığımız devam edecek. Ülkemizde aynı şekilde, terör cephesi silahını bırakmadığı sürece askerimiz de polisimiz de operasyonlarına son vermeyecek, vermez. '' Kendilerinin 81 ilin tamamında olduklarını belirterek, ''Siyasetçi olarak da varız. Ama siz 81 vilayetin kaçında varsınız? Bir hesap yapın, hesap... Sivas'tan öteye gidebiliyor musunuz? Sizin gittiğiniz yerler belli... Biz 81 vilayetin 81'inde varız. Askeriniz nerede, polisimiz nerede, AK Parti de orada'' dedi. Erdoğan'ın konuşması sırasında muhalefet sıralarından sık sık laf atıldı. Erdoğan, ''Siz, 'Kürt kardeşimiz' bile diyemiyorsunuz, 'Kürtçe konuşan kardeşimiz' diyemiyorsunuz. Allah'ın Kürt olarak yarattığı bir insana. Kürt olduğunu söylemek bir lütuftur, bir zenginliktir. İnsanlar etnik yapı olarak doğuştan öyle doğar. Sonradan etnik kimlik kazanmazlar. Eğer bunu bilirseniz o zaman Türkiye'de farklı etnik yapılara saygının da ne olduğunu öğrenirsiniz'' diye konuştu. Erdoğan, kendisine laf atan bir milletvekiline ''Öğreniyorsun bir şeyler'' karşılığını verdi. Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Türkiyeli olmayı, bölücülük olarak nitelendiriyorsunuz, ihanet olarak niteliyorsunuz. Türkiyeliyim demek, Türkiyeli olduğunu söylemek, niçin ihanet oluyor? 'Türkiye halkı' ifadesini kullanan Atatürk de mi bölücüydü. Türk milleti demek, Türkiye halkı demektir. Türk milleti demek, Türkiyeli olmak demektir. Daha önce de ifade ettim, Gazi Mustafa Kemal bu konuyu en güzel şekilde ortaya koymuş. Öğreneceksin, öğreneceksin. Siz, ben bu kürsüden alt kimlik, üst kimlik beyanlarını yaptığımda çıldırdınız, 'alt kimlik, üst kimlik olmaz' dediniz. Daha sonra bunları kullanmaya başladınız. Bunları da öğreneceksiniz. Tutanaklarda hepsi var.'' Erdoğan, Anayasa Mahkemesinin, DTP ile ilgili kapatma kararına da değinerek, bu konuda ''AK Parti'nin duruşunun net olduğunu'' belirtti. Erdoğan, iki temel hassasiyetleri olduğunu söyledi. Erdoğan, ''Birincisi, biz parti kapatmaya karşıyız. Cezanın tüzel kişiliklere değil, kişilere verilmesi gerektiğini düşünüyoruz'' dedi. Bu sırada kendisine laf atan bir CHP'li milletvekiline Erdoğan, ''Edebini takın. Sandıkta gereken cevabı, zaten millet size devamlı veriyor, bundan sonra da verir. Siz bu milletten hiçbir zaman gerekli desteği alamayacaksınız, iktidar olamayacaksınız. Çünkü bu milletin Başbakanına, vatandaşına kalkıp da 'göbek kaşıyanlar' diyenler sizsiniz'' karşılığını verdi. Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti: ''Halkın getirdiğini ancak halkın götürebileceğini vurguluyoruz. Ancak şunu da görmemiz gerekiyor: Dünyanın en gelişmiş ülkesinde bile şiddete, teröre destek veren, övgüde bulunan, organik ilişkide olan siyasal yapılara izin verilmez. Çünkü terör, demokrasinin düşmanıdır. Terörün yedeğinde siyaset yapmak, demokratik bir mücadele değildir, olamaz. AK Parti olarak her türlü aykırı fikrin, her türlü farklılığın siyaset ve demokrasi içinde tutulması gerektiğine, kendisini özgürce dile getirmesi gerektiğine inanıyoruz. Ancak şiddet ve terörü açıkça reddedemeyen, hukuk düzenine uyum sağlayamayan, siyasetin ve demokrasinin hassasiyetlerini gözetemeyen siyasetçilerin sorumsuzlukları sebebiyle bir ülkenin zarar görmesini, bir ülkenin imajının zedelenmesini de doğru bulmayız. Biz, siyasi hayatımız boyunca sadece milletimizden direktif aldık, sadece milletimizin çizdiği rotada yürümeye, sadece halkımızın talep ve beklentilerini yerine getirmeye çalıştık. Tüm siyasi partilere de önerimiz, yüzlerini millete çevirmeleri, milletin sesine kulak vermeleri, milletin hassasiyetlerine dikkat etmeleridir.'' Yola çıkarken nelerle karşılaşacaklarını, nasıl engeller çıkacağını, nasıl provokasyonlar, tahrikler yapılacağını göze alarak yola çıktıklarını belirten Erdoğan, ''Terör piyasasından nemalananların, bu süreci akamete uğratmak için ellerinden geleni yapacağını bilerek, ama bunlara boyun eğmemek üzere yola çıktık'' dedi. Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu: ''Statüko devam edemez, gençler göz göre göre ölüme gönderilemez. Daha fazla ocağın sönmesine, daha fazla bedelin ödenmesine tahammülümüz olamaz. Biz bu meydanı teröre, terör yandaşlarına, terörün akıttığı kandan beslenenlere, vampirlere teslim etmeyeceğiz. İşte onun için inadına demokrasi, açılım, birlik kardeşlik diyoruz ve gür bir sada ile bunu haykırıyoruz. Gençlerin ve şehitlerimizin kanı üzerinden maddi ya da manevi rant devşirenler var. Biz, bu mücadeleye başlarken, tüm bu rantçıları, çıkar çevrelerini karşımıza alarak yola çıktık. Elbette kolay olmayacak. Hortumları kesilenler elbette duvar gibi bu sürecin karşısında duracaklar. Rantlarını yitirenler elbette her türlü tahrike, provokasyona başvuracaklar. Ama biz bunları kararlılıkla yok edip yolumuza devam edeceğiz.''
14.12.2009 - 19:05
null
[]
Erdoğan: Meydanı vampirlere bırakmayacağız
Türkiye
https://www.ntv.com.tr/turkiye/erdogan-meydani-vampirlere-birakmayacagiz,XW9c6IrJd02t768XbNCFQA
NBA finallerinde Golden State, 37 sayı atan Curry'nin muhteşem performansıyla, triple-double yapan LeBron James'li Cleveland'ı 104-91 yendi.
cumhuriyet.com.tr
NBA finallerinde Golden State Warriors, Cleveland Cavaliers'i 104-91 yenerek yedi maçlık seride 3-2 öne geçti. İlk 5 dakikada Cleveland'ın 5 top kaybı yapmasıyla Golden State, 13-7 üstünlük yakaladı. Bitime 2 dakika 54 saniye kala ise toparlanan Cleveland 17-16 öne geçerken, ilk çeyrek 22-22 berabere sonuçlandı. İkinci çeyreğe ise Cleveland hızlı başladı ve ilk 3 dakikada 31-26 üstünlük sağladı. Devreye 7 dakika 10 saniye kala 37-30 Cleveland önde olurken, 4 dakika 35 saniye kala da 42-36 üstündü. Ancak üst üste basketlerle Golden State, 44-42 öne geçerken, devreyi de 51-50 önde tamamladı. İlk yarıda Cleveland'ta LeBron James 20 sayı, 8 ribaund ve 8 asistle oynadı. Golden State'de Curry 4'te 3 üçlük isabetiyle ilk yarıda 15 sayı attı. İkinci yarının başında da skor başa baş giderken, ilk 3 dakika sonunda Cleveland 57-56 öne geçti. Çeyreğin tamamlanmasına 4 dakika 50 saniye kala skor 63-63'le geçildi. Cleveland'ın üst üste üçlükler kaçırmasına karşılık, Curry, Iguodala, Thompson'ın basketleriyle Golden State 3. çeyreği 6 sayı farkla 73-67 önde kapattı. Dördüncü çeyrekte Cleveland, Golden State'i ilk 3 dakikada 8-2'lik seriyle (75-75) yakaladı. LeBron'ın hücumda isabetsiz zorlama üçlükleriyle, Golden State son 4 dakika 50 saniye kala 86-84 önde girdi. Cleveland'ın ardından basit top kaybıyla Golden State, son 3 dakika 30 saniyede 91-84 üstünlüğünü devam ettirdi. Curry'nin üçlüğüyle Golden State farkı bitime 2 dakika 44 saniye kala çift hanelere çıkarttı: 96-86 Son bölümde Cleveland dış şutlarda isabet bulamayınca Golden State sahadan 104-91 galibiyetle ayrıldı. Cleveland'ta LeBron James 40 sayı, 14 ribaunt ve 11 asistle oynarken, Tristan Thompson 19, J. R. Smith 14 sayı üretti. Golden State'te ise Stephen Curry 37, Draymond Green 16, Andre Iguodala 14, Leandro Barbosa 13, Klay Thompson 12 sayıyla oynadı.
15 Haziran 2015 Pazartesi, 10:01
cumhuriyet
null
NBA finallerinde Golden State öne geçti
basketbol
http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/basketbol/298991/NBA_finallerinde_Golden_State_one_gecti.html
Samsung, yeni amiral gemi modelleri Galaxy S8 ve Galaxy S8+ piyasaya çıkarmasının yanında online alışveriş platformunu da Türkiye sınırlarındaki müşterilerinin beğenisine sundu.
cumhuriyet.com.tr
Yakın zamanda Samsung tarafından tanıtılan amiral gemisi modelleri Galaxy S8 ve Galaxy S8+ modellerinin hemen yanında kendi online alışveriş platformunu kullanıcıların beğenisine sundu. Ücretsiz kargo ve 14 gün sürecinde geri gönderim desteklerine sahip online mağaza içersinde şimdilik Galaxy S8/S8+ ön siparişi aktif halde gözüküyor. Fakat yapılan açıklamaya göre Samsung, ilerleyen dönemde ürün gamına birçok yenilik ekleyerek kullanıcıların hizmetinde devam edecek. Sonuç olarak bu tip online satış platformlarının çoğalması ile ortaya çıkan rekabet ortamı birçok kullanıcının işine yarayacak gibi gözüküyor.
3 Nisan 2017 Pazartesi, 13:03
cumhuriyet
null
Samsung’un online alışveriş sitesi Türkiye kullanıcılarının hizmetinde
bilim_ve_teknoloji
http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/bilim_ve_teknoloji/712524/Samsung_un_online_alisveris_sitesi_Turkiye_kullanicilarinin_hizmetinde.html
Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım, kulüp dergisi için kaleme aldığı başyazısında; Yargıtay kararının neticesinin herhangi bir önemi kalmadığını ve Yönetim Kurulu'nun, demokratik olmayan yöntemlerle olağanüstü bir genel kurula gitmeyi asla kabul etmeyeceğini vurguladı.
null
Aziz Yıldırım'ın açıklamaları şöyle: "Büyük Fenerbahçeliler, Olağan Genel Kurulumuzda, camiamıza, Yargıtay kararı sonrası için verdiğimiz sözümüzün, maksat ve anlamından çıkartılmak suretiyle kulübün yönetim erkine yönelik bir zayıflatma aracına dönüştürülmüş olmasını ve bunun yaratmış olduğu vahim sonuçları dikkatle takip ediyorum. Geçtiğimiz hafta Silivri'de duruşma çıkışında ilk kez söylediğim bir hususu, bu vesile ile bir kez daha tekrar etmekte yarar görüyorum. Yargıtay kararının bu aşamadan sonra Fenerbahçe yönetim kurulu üzerinde Demokles'in kılıcı gibi durmasına artık müsaade etmeyeceğiz. Kararlarımızda ve tasarruflarımızda artık Yargıtay kararının neticesinin herhangi bir önemi kalmamıştır. Yargıtay kararı beklentisinin, bugüne kadar yönetim erki üzerinde yaratmış olduğu olumsuz baskıya son vermek, bu karar beklentisine sırtını dayayarak Fenerbahçe yönetimini zayıflatmak isteyenlerin, bu düşüncelerini gerçekleştirmeye yönelik çabalarının önüne geçmek adına bu karara varılmıştır. Çıkacak Yargıtay kararı sonrasına ilişkin olarak ise genel kurul üyelerimize vermiş olduğumuz sözümüzün gereği, Kulübümüzün menfaatlerine en uygun şekilde ve kulüp tüzüğündeki düzenlemeler çerçevesinde tarafımızca yerine getirilecektir. Bunun dışında Yönetim Kurulu'nun, demokratik olmayan yöntemlerle olağanüstü bir genel kurula gitmeyi asla kabul etmeyeceğini şahsım ve yönetim kurulu üyesi arkadaşlarım adına kesin bir dille açıklamayı bir gereklilik olarak görüyorum. Yönetim Kurulu'na çeşitli şekillerde baskı yapmak suretiyle Kulübü olağanüstü genel kurula götüreceğini düşünenlere yanlış yolda olduklarını bir kez daha hatırlatmakta yarar görüyorum. Bunun sadece Fenerbahçe'ye zarar vereceğini ve hortlatılmak istenen bu yöntemin geçmişte Fenerbahçe'ye nasıl ağır zararlar verdiğini kendilerine son bir kez daha hatırlatmak isterim. Bu yanlış yolu, kendilerine yol tutanların bilmesini isterim ki; geçmişte de bu yanlış yolu bir daha girilmemek üzere kapayan bendim, şimdi de bu yolu yeniden açmak isteyenlerin karşısında yine ben olurum. Şahsen ben, bu yöntemler ile Fenerbahçe'yi yönetmeye talip olacak bir Fenerbahçeliyi tanımıyorum, bilmiyorum. Eğer ortada bu yöntem ile Fenerbahçe'yi yönetmeye talip olan, bu yöntem ile mevcut yönetim yıkıldığında ortaya çıkacak bir başkan adayı varsa bunu da bir Fenerbahçeli olarak ben de bilmek isterim. Bu noktada tüm konsantrasyonumuz, içinde bulunduğumuz zor günlerden çıkış yollarını aramaya ve üretmeye yöneliktir. İçinde bulunduğumuz durum geçici ve dönemseldir. Asla kronik, kalıcı bir durum söz konusu değildir. Sevgili Fenerbahçeliler, Fenerbahçe'ye 3 Temmuz 2011'de kumpas kuranlar, geçtiğimiz Şubat ayı içinde yargılanmaya, yaptıkları ileri sürülen hukuksuzlukların hesabını vermeye başladılar. Kimi yaptığı hukuka aykırılığı tüm çıplaklığı ile sorgusunda ifade etti, kimileri ise biraz daha zaman kazanmak için savunmasını erteledi. Bu hukuki süreçler hem ulusal ölçekte hem de uluslararası ölçekte uzun bir müddet daha sürecek gibi gözüküyor. Bu süreçlere Fenerbahçe Spor Kulübü'nün ve bu mücadelenin gönüllü neferleri olan Fenerbahçelilerin ilgi ve alakalarının hiçbir zaman azalmayacağına inancım tamdır. Kulübün ve camianın enerjisini emen, uzun bir zamanı alacağı düşünülen bu hukuki süreçlerin takibi hususunda gönüllülerden ve profesyonellerden oluşan güçlü bir ekip oluşturulmuştur. Bu ekip önümüzdeki günlerde aralarına katılacak yeni isimlerle daha da genişleyecektir. Oluşturulan bu ekip tarafından takip edilen bu hukuki süreçler artık emin ellerdedir. Sürece ilişkin önemli açıklamalar öncelikle Kulübümüze ait iletişim mecraları üzerinden sizlerle paylaşılacaktır. 8 Mart tarihinde Dünya Kadınlar Günü ya da bir diğer adı ile Dünya Emekçi Kadınlar Günü kutlanacaktır. Ülkemizde ilk kez 1921 yılında kutlanmaya başlanan Dünya Kadınlar Günü ya da Dünya Emekçi Kadınlar Günü her yıl 8 Mart'ta kutlanan ve Birleşmiş Milletler tarafından tanımlanmış uluslararası bir gündür. Ulu önderimiz Atatürk tarafından kurulan modern Türkiye Cumhuriyetinde kadınlarımızın, bizlere göre anamız, eşimiz, bacımız olmalarının yanı sıra hayatın her alanında biz erkeklerden daha etkin ve yetkin bireylerdir. Bu düşünce ile kadına yönelik her türlü şiddeti ve eşitsizlik yaratan uygulamaları kınıyor, bunlara karşı olan mücadelelerinde tüm kadınlarımızı şahsen ve Fenerbahçe Spor Kulübü tüzel kişiliği olarak desteklediğimizi ifade etmek istiyorum. 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi de bu ayın önemli günlerindendir. Düşmana bağrını siper eden ecdadımız Çanakkale'de Dünya Harp tarihine altın harflerle geçen bir kahramanlık destanı yazmış, devrin en modern donanmalarını Çanakkale'de yenip, büyük bir kısmını Çanakkale'nin derin sularına gömmüştür. Bu gün de sınırlarımız içinde ve sınırlarımız ötesinde milletinin güvenliği devletinin bekası için canlarını hiçe sayan ve düşmanla amansız mücadele eden güvenlik güçlerimiz ve askerimiz tarihe altın harflerle yazılacak amansız bir savaş vermektedir. Onlara ne kadar teşekkür etsek azdır. Bu uğurda şehit olanlara Allah'tan rahmet; gazi olanlara şifa diliyor; kahraman askerlerimizin ve emniyet mensuplarımızı saygı ve şükranla anıyoruz.
01.03.2017 - 11:26
İHA
['Spor', 'Futbol', 'Aziz Yıldırım', 'Fenerbahçe']
Yıldırım: Olağanüstü bir genel kurula gitmeyi kabul etmeyeceğiz
Spor
https://www.ntv.com.tr/spor/yildirim-olaganustu-bir-genel-kurula-gitmeyi-kabul-etmeyecegiz,OIDXkm7MT0eBMJlxnYU5HA
Büyük zafer'in 90. yıl dönümü'nde Ankara'daki törenlerin ilk adresi Anıtkabir oldu. Daha önce sadece askerlerin katıldığı Anıtkabir törenlerinde ilk kez siviller de vardı. Rahatsızlığı nedeniyle Cumhurbaşkanı Abdullah Gül törene katılamayınca, yerine Meclis Başkanı Cemil Çiçek vekalet etti.
null
30 Ağustos Zafer Bayramı Anıtkabir'de yapılan törenle başladı. Büyük Zafer'in 90. yıl dönümünde yapılan törenler bu yıl ilkler yaşandı. Daha önce sadece askerlerin katıldığı Anıtkabir törenlerinde ilk kez siviller de vardı. Önceki yıllarda Türk Silahlı Kuvvetleri’nin komuta kademesi Atatürk'ün huzuruna çıkıp üzerinde TSK yazan çelenk bırakırken, bu yılki törende Cumhurbaşkanı Vekili Çiçek, mozoleye üzerinde "Cumhurbaşkanı" yazan kırmızı ay yıldızlı bir çelenk bıraktı. Anıtkabir'deki tören Cumhurbaşkanı Vekili ve TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, CHP Genel Başkan Vekili Adnan Keskin, Başbakan Yardımcıları Bülent Arınç, Beşir Atalay ve Bekir Bozdağ, Danıştay Başkanı Hüseyin Karakulukçu, Yargıtay Başkanı Ali Alkan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, kuvvet komutanları, bazı bakanlar kurulu üyeleri ve diğer devlet erkanının Aslanlı Yol'dan yürüyüşüyle başladı. Törene kulağındaki rahatsızlık nedeniyle katılamayan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e vekalet eden TBMM Başkanı Çiçek, Atatürk'ün mozolesine, üzerinde ''Cumhurbaşkanı'' yazılı kırmızı ve beyaz karanfillerden oluşan çelenk koydu. Saygı duruşunda bulunulmasının ardından İstiklal Marşı söylendi. Daha sonra Misak-ı Milli Kulesi'ne geçen Cemil Çiçek, Anıtkabir Özel Defteri'ni imzaladı ve deftere yazdığı metni okudu. Çiçek, şunları kaydetti: ''Aziz Atatürk, tarihimizin en önemli gurur günlerinden Büyük Zafer'in yıl dönümünde huzurunuzdayız. Büyük yokluklar içinde güçlü ordulara karşı Kurtuluş Savaşı'nda verdiğiniz mücadele milletimizin hür ve bağımsız yaşama kararlılığını tüm dünyaya bir kez daha göstermiştir. Yüce milletimiz ve kahraman ordumuzla 30 Ağustos'ta muazzam bir destan yazdınız. Bizlere bu cennet vatanı ve cumhuriyeti miras bıraktınız. Bizler bu ülkenin her karış toprağı için ne bedeller ödendiğinin bilincindeyiz. Emanetiniz güvenilir ellerdedir. Emanetinize sonsuza kadar kararlılıkla sahip çıkacağız. Türkiye Cumhuriyeti'ni işaret ettiğiniz muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkarmak için büyük gayret gösteriyoruz. Bin yıldır etle tırnak gibi ayrılmaz bir bütün olan milletimiz, birlik ve beraberliğinden aldığı güçle hedeflerine ulaşmak için var gücüyle çalışıyor. Aramıza nifak sokmak isteyenler tarihin her döneminde olduğu gibi hüsrana uğrayacaktır. Zafer Bayramı'nda millet olarak aziz hatıranız önünde saygıyla eğiliyor, size minnet duygularımızla birlikte şükranlarımızı sunuyoruz. Ruhunuz şad olsun.'' Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de, 30 Ağustos Zafer Bayramı dolayısıyla yayımladığı mesajda, milletlerin tarihlerinde çok önemli günler bulunduğunu, Türk milletinin de Büyük Zafer ile bağımsızlık inancı, hür ve müstakil yaşama kararlılığını tüm dünyaya bir kez daha ilan ettiğini kaydetti. Zafer Bayramı'nın Türk milleti için onur ve gurur günü olduğunu ifade eden Gül, Türkiye olarak hep birlikte kenetlenerek, bugünü kutlamanın mutluluğunu yaşarken, vatan için canını veren tüm şehitlere minnet duyduklarını, onları rahmetle ve şükranla andıklarını bildirdi.
30.08.2012 - 10:44
null
[]
'30 Ağustos'ta ilklerin bayramı
Türkiye
https://www.ntv.com.tr/turkiye/30-agustosta-ilklerin-bayrami,srulgCXIe06UESa2UfjeiA
Erzurum'un Oltu ilçesine atandıktan sonra görev yaptığı Uşak'ın Sivaslı ilçesinde düzenlenen veda gecesinin ardından, hakkında soruşturma açılan Kaymakam Sedat Yıldırım, Urfa Vali Yardımcılığı görevine getirildi.
null
Sedat Yıldırım hakkında Erzurum'un Oltu ilçesine atandıktan sonra ilçe halkının düzenlediği veda gecesinde yaşanan olayların ardından İçişleri Bakanlığı tarafından başlatılan soruşturmanın sona erdiği, görev yerinin de değiştirilerek, Urfa Vali Yardımcılığı görevine atandığı öğrenildi. Uşak Valisi Özdemir Çakacak, Kaymakam Yıldırım'ın izinde olduğunu, izin dönüşü ilçeyle ilişiğini keserek yeni görev yerine gideceğini bildirdi. İçişleri Bakanlığının Vali yardımcıları ve Kaymakamlar atamasının ardından Erzurum'un Oltu ilçesine Kaymakam olarak atanan Sedat Yıldırım için ilçenin yerel yöneticileri ve ileri gelenleri veda eğlencesi düzenlemiş, kaymakamın havuza da atıldığı eğlence kamuoyuna yansıyınca, Bakanlık kaymakam hakkında soruşturma başlatmış ve tayini geçici süreyle durdurulmuştu.
05.09.2009 - 18:44
Anadolu Ajansı
[]
‘Sulu veda’ koltuktan etti
Türkiye
https://www.ntv.com.tr/turkiye/sulu-veda-koltuktan-etti,rVR-dgyVpEmxpk5SVdpP_Q
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, deprem hakkında yaptığı açıklamada, "İstanbul'da bilgi kirliliğinden dolayı tek bir vatandaşımızın burnu kanarsa, bilgi kirliliği oluşturanları affetmeyiz" dedi.
null
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, depremin ardından açıklamalarda bulundu.  Oktay'ın konuşmalarından satır başları şu şekilde:  "Biz şöyle çalışıyoruz; herhangi bir en ağır, en kötü senaryoda ihtiyacımız olan toplanma alanı metrekare olarak nedir ve bu metrekare alan olarak biz ihtiyacımızı karşılayabiliyor muyuz, karşılayamıyor muyuz? 'Burası toplantı alanıdır, ilanihaye hiçbir belediye ve kurum herhangi yapılaşmaya gidemez.' Böyle bir kural yok zaten. Orası olduğu zaman bir başka alandır. Bizim için önemi olan ihtiyacın karşılanmasıdır. Yıllarca yaptığımız hazırlıkların aslında son derece ciddi bir hazırlık olduğunu, 28 çalışma grubuyla ne kadar sağlıklı bir sistem kurduğumuzu bir kez daha görmüş olduk. (Ekrem İmamoğlu'nun davet edilmediği iddiası) Toplanma alanları dahil, sürekli gündeme geldiği için ifade ediyorum. Bu çalışmaları gördük. Kendisinin de olduğu bir ortamda bu açıklamayı birlikte yaptık. Sonrasında kanal kanal dolaşıp 'Bu vardır, yoktur' tartışmasına girmek kadar anlamsız bir şey olamaz. Bugün sabahtan beri çalışıyoruz, yine aynı şekilde akşam ayrılırken, herkese davetimizi tekrarladık ve herkes burada olacak dedik. Sabah da ayrıca davet edildi. Sonrasında bakıyoruz, sosyal medyada başka şeyler dolaşıyor. Bakanlarımızın, Valimizin burada olduğu bir ortamda şehirden sorumlu arkadaşımız hem burada olmayacak, sonrasında da bunun siyasetini yapacak. Biz burada siyaset yapmıyoruz, İstanbul'daki vatandaşımızın hayatı söz konusu ise onunla ilgili hazırlıkları yapıyoruz.  İlk günden itibaren kurduğumuz sistemde son derece şeffaf olduk, tüm Türkiye ile bunu paylaştık. Web sitelerine koyduk. Toplanma alanlarının nerede olduğunu e-devlet üzerinden girdiğinizde görebilirsiniz. AFAD'a tekrar talimat verdik, toplanma alanlarını web sitesi üzerinden vatandaşlarımızın görebileceği alanlar olsun." Son derece samimi olarak tüm tarafları ilk andan itibaren davet ettik. Buna İstanbul Büyükşehir Belediyesi dahildir. İstanbul'da bilgi kirliliğinden dolayı tek bir vatandaşımızın burnu kanarsa, bilgi kirliliği oluşturanları affetmeyiz"
27.09.2019 - 18:36
Anadolu Ajansı
['Türkiye', 'haberler', 'haber', 'Deprem', 'Son depremler', 'Fuat Oktay']
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay: Bilgi kirliliği oluşturanları affetmeyiz
Türkiye
https://www.ntv.com.tr/turkiye/cumhurbaskani-yardimcisi-oktay-bilgi-kirliligi-olusturanlari-affetmeyiz,Ge2REbcc-ESVhu5V9WbnUQ
Cumhurbaşkanlığı tarafından düzenlenen ve nisan ayında dünyayı dolaşmaya başlayan 'Ara Güler Sergisi', ikinci durağı Paris'te sanatseverlerle buluşmaya hazırlanıyor.
null
Cumhurbaşkanlığı tarafından Ara Güler Müzesi ile Arşiv ve Araştırma Merkezi işbirliğiyle gerçekleştirilen , geçen yıl hayatını kaybeden foto muhabiri Ara Güler'in eserleri dünyanın önemli sanat başkentlerine taşınıyor. Nisan ayında Londra Saatchi Galeri'de düzenlenen ve büyük ilgiyle karşılanan Ara Güler Sergisi, 23 Mayıs'ta Paris'te 'de açılacak. Saatchi Galeri'deki açılışında ziyaretçilerin girişte uzun kuyruklar oluşturduğu; The Times, Daily Mail, TimeOut, The Telegraph gibi yayınların gündemine yansıyan ve Conde Nast Traveler tarafından Londra'da gidilecek en iyi 10 etkinlik arasında gösterilen Ara Güler Sergisi, tarihleri arasında Paris Polka Galeri'de sanatseverler ile buluşacak. Dünyanın en iyi 7 fotoğrafçısından biri olarak gösterilen, 'Master of Leica' unvanına sahip Ara Güler'in 1950'lerde başlayan uzun kariyerine ışık tutan sergi, Paris'ten sonra sırasıyla Kyoto, New York, Roma ve Mogadişu'da gerçekleştirilecek. Ana eksenini Ara Güler'in İstanbul fotoğraflarının oluşturduğu sergide; Anadolu coğrafyasından kareler ile Jean Renoir'dan Nazım Hikmet'e, Aşık Veysel'den Salvador Dali'ye, Henri Cartier-Bresson'dan Brigitte Bardot'ya uzanan tarihi portreler seçkisi de yer alıyor. Ana sponsorluğunu Halkbank ve Ziraat Bankası, medya sponsorluğunu Sabah ve Daily Sabah gazetelerinin üstlendiği serginin resmi havayolu Türk Hava Yolları. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, sergi kitabı için kaleme aldığı önsözde ustayı şöyle anlatıyor: "Ara Güler, mesleğinde gerçek anlamda bir dünya markasıydı. Siyasi mücadeleleriyle, devlet adamlıklarıyla, fikirleriyle, sanatçılıklarıyla, insani duyarlılıklarıyla son 65 yılda dünyamızda iz bırakmış tüm önemli isimlerin onun objektifinin önünden geçmiş olması, bunun en büyük ispatıdır. 1950 yılında başladığı ve son nefesine kadar sürdürdüğü uzun meslek hayatı boyunca çektiği fotoğrafların, bugün de dünyanın dört bir yanında müzelerin, koleksiyonların, albümlerin başköşelerinde yer alıyor olmasıyla milletçe iftihar ediyoruz. Doğup büyüdüğü İstanbul'u, hayatının ve sanatının merkezine koyan Ara Güler'in serüveni, yakın tarihimizin de bir özeti gibidir. Kendisini, bağnazlıktan uzak, özgün, kuşatıcı ve üretken tarzıyla, ülkemizde gerçek sanatçı profilinin en ideal örneklerinden biri olarak daima saygıyla hatırlayacağız." Önsözü Erdoğan tarafından kaleme alınan sergi kitabı, serginin düzenlendiği her ülkede o ülkenin ana diliyle sanatseverlere ulaşacak. Nisan ayında Londra Saatchi Galeri'de açılan Ara Güler sergisi, 23 Mayıs-15 Mayıs tarihleri arasında Paris Polka Galeri'de sanatseverlerle buluşmasının ardından üçüncü durağında Avrupa sınırlarını aşarak Kyoto'nun tarihi mekânlarından Tofukuji Tapınağı'nda gerçekleştirilecek. Sergi açılışı, Japonya'da G-20 Zirvesi'nin düzenlendiği aynı günlerde, Haziran ayı sonunda yapılacak. Serginin dördüncü açılışı, yine dünya medyası ve siyasetinin 2019 yılında odaklanacağı en önemli etkinliklerden olan Birleşmiş Milletler Genel Kurulu ile aynı günlerde, Eylül sonunda New York'ta gerçekleşecek. Kentin işlek noktalarından Smithsonian Ulusal Amerikan Yerli Müzesi'nde ziyarete açılacak olan serginin, özellikle BM için dünyanın dört bir yanından New York'a gelmiş farklı kültür ve milletlere ait geniş kitlelere ulaşması hedefleniyor. Sergi yıl sonundan itibaren Roma'da Trastevere Müzesi ve 2020'de Mogadişu'da T.C. Büyükelçiliği'nde sanatseverlerle buluşacak. Nisan 2019 - LONDRA, SAATCHI GALERİ Mayıs 2019 - PARİS, POLKA GALERİ Haziran 2019 - KYOTO, TOFUKUJİ TAPINAĞI Eylül 2019 - NEW YORK, SMITHSONIAN NMAI Ocak 2020 - ROMA, TRASTEVERE MÜZESİ Nisan 2020 - MOGADİŞU, T.C. BÜYÜKELÇİLİĞİ
21.05.2019 - 15:39
Anadolu Ajansı
['sergi ', 'Sanat', 'Ara Güler']
Ara Güler fotoğrafları Paris'te sergilenecek
Sanat
https://www.ntv.com.tr/sanat/ara-guler-fotograflari-pariste-sergilenecek,P6B-aAH-MUyfUm1EBePGFw
Tarihi Kastamonu Kalesi turizme kazandırılacak.
null
Kastamonu Kültür ve Turizm Müdürlüğü ve Kastamonu Valiliğinin girişimleri sonucu kalede inceleme yapmak üzere Kastamonu'ya gelen Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü'nden (MTA) 4 kişilik teknik ekip, sabah saatlerinde kalenin içindeki mağaraya girdi.  Jeomorfolog Cangül Acar başkanlığında jeoloji mühendisleri Koray Türk ve Fatih Şavaş ile topoğraf İsmail Kahraman'dan oluşan ekip, lazerli metre ile ölçümlerini yaparak mağara içinde bir süre ilerledi ve kalenin kuzeydoğusundaki çıkış noktasına ulaştı.  Mağaranın 3 metre genişliği, yaklaşık 4 metre de tavan yüksekliği olduğunu söyleyen ve mağara içinde bazen 10 santimetre bazen 30 santimetre yüksekliğinde basamaklar olduğunu ifade eden Türk, ''55 derece eğim var. 90 metre gittik. En sonunda odacık gibi bir yer var, girişi yukarıdan dökülen malzeme ile tıkanmış. Dar bir yer var oradan geçilebilir ama kazılması gerekir. Hava sıkıntısı yok. Merdivenlerin dışında herhangi bir kabartıya rastlamadık. Kanal gibi alt geçit gibi açılmış'' dedi.  Ekipler, yaptıkları çalışmayla kalenin içindeki mağaranın ''Kastamonu şehir merkezine, Ağlı Kalesi gibi mekanlara bağlandığı, içinde hazineler olduğu, mağaranın içinden dere geçtiği'' gibi efsaneleri de çürütmüş oldu. Kastamonu Kalesi'ndeki çalışmalara katılan Kültür ve Turizm İl Müdürü Ziver Kaplan da arkeologların kalede inceleme yapacağını belirterek, bundan sonraki sürecin daha da hızlanacağını söyledi.  Kastamonu Kalesi ve mağaranın turizme kazandırılacağını ifade eden Kaplan, mağara içindeki dehlizin sığınma, erzak taşıma ve güvenlik amacıyla kullanılmış olabileceğini söyledi.
01.04.2010 - 12:07
null
[]
Şehir efsaneleri çürütüldü
Ekonomi
https://www.ntv.com.tr/ekonomi/sehir-efsaneleri-curutuldu,ZQaQV1x_60mEBfR9ZVke8A
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, 2019 yerel seçimlerinde aday olmayacağını açıkladı. CHP'de değişimden yana olduğunu belirten Kocaoğlu, "Kişilerle sorunum yok" dedi. Kararı NTV yayınında değerlendiren CHP Grup Başkanvekili Özel, "Benim için de sürpriz oldu. CHP’nin gücünde bir değişiklik, türbülans beklememek lazım” ifadesini kullandı.
null
CHP'li Büyükşehir Belediye Başkanı , 2019 yerel seçimleriyle ilgili kararını açıkladı. İzmir'de basın toplantısı düzenleyen Kocaoğlu, seçimlerde aday olmayacağını açıkladı. Kocaoğlu, "CHP'de değişimden yanayım, değişim fırsattır. Bunda da ısrarcıyım" diye konuştu. "Kişilerle sorunum yok" diyen Kocaoğlu, "Atadan CHP'liyim, talebim yönetimseldir" ifadesini kullandı. CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, Aziz Kocaoğlu’nun aday olmama kararını NTV canlı yayınında değerlendirdi. Özel, şu ifadeleri kullandı: “Aziz Bey, CHP’nin önemli değerlerinden birisidir. İzmir’de yaptıkları ortadadır. Kendisi CHP’nin önemli bir marka değerdir. Siyasete ne gün başlayacağı, ne zaman bitireceği herkesin kendi kararıdır. Aziz Bey’in kararına saygılıyız. Siyasette zaman içinde çok şey değişebilir. İzmir’de Büyükşehir Belediye Başkanlığı yapacak çok sayıda arkadaşımız var. Bu, kişisel bir karardır. CHP’nin güç kaybı anlamına gelmez. CHP, İzmir Büyükşehir Belediye Belediye Başkanlığı’nı daha ileriye taşıyacak adaylarla yoluna devam eder. Benim için de sürpriz oldu. Genel merkezimiz bilgilendirilmiş mi henüz bilmiyorum. Aziz Bey’in kendi kararıymış, ilk kez burada gündeme getiriyormuş gibi anladım. CHP’nin gücünde bir değişiklik, türbülans beklememek lazım.” Kocaoğlu, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Piriştina'nın vefatının ardından 21 Haziran 2004 tarihinde bu göreve gelmişti. Kocaoğlu, o günden bu yana İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevini yürütüyor.
01.10.2018 - 11:52
NTV Haber
['Gündem', 'son dakika', 'İzmir', 'chp', 'son dakika haberleri', 'haber', 'seçim ']
Kocaoğlu: 2019 seçimlerinde aday değilim
Türkiye
https://www.ntv.com.tr/turkiye/kocaoglu2019-secimlerinde-aday-degilim,Qw19VnfsIkGR--TKN2VQGA
Japonya'nın Kyoto bölgesindeki animasyon stüdyosunda 18 Temmuz'da kundaklama sonucu çıkan yangında hayatını kaybedenlerin sayısının 35'e yükseldiği bildirildi.
null
Japon haber ajansı Kyodo'nun emniyet kaynaklarına dayandırdığı haberine göre, hastanede tedavisi devam eden bir yaralının bugün hayatını kaybetmesiyle ölü sayısı 35'e yükseldi. Polis, yangını başlattığı düşünülen 41 yaşındaki zanlı Shinji Aoba'nın tedavisine devam edildiğini, bu nedenle sorgusuna henüz başlanamadığını aktardı. Öte yandan, zanlının evinde incelemelerde bulunulduğu ve animasyon stüdyosuna ait ürünlerin de bulunduğu kanıt olabilecek bazı eşyalara el konulduğu kaydedildi. Merkezi Uji'de yer alan ve çok sayıda anime filmi ve dizileriyle tanınan "Kyoto Animation"ın 3 katlı stüdyo binası, 18 Temmuz'da yanıcı sıvı dökülerek kundaklanmıştı. Bazı görgü tanıkları, patlama sesleri duyduklarını ve binadan yükselen siyah duman gördüklerini ifade ederken, bir görgü tanığı da kundakçının "Ölün" diye bağırdığını söylemişti. Binada olay sırasında 70 kişi bulunuyordu. Kyoto Animation'ın üst düzey yöneticisi Hideaki Hatta, şirketine isimsiz ölüm tehditleri geldiğini belirtmişti.
27.07.2019 - 20:25
Anadolu Ajansı
['Dünya', 'Japonya', 'yangın']
Japonya'da bilanço ağırlaşıyor: Hayatını kaybedenlerin sayısı 35'e yükseldi
Dünya
https://www.ntv.com.tr/dunya/japonyada-bilanco-agirlasiyor-hayatini-kaybedenlerin-sayisi-35e-yukseldi,PTNCdpf8h0Sy4PUJigMU7w
Dünyanın en önemli turizm destinasyonları arasında yer alan Antalya, yılın 9 ayında geçen yıla oranla yüzde 17'lik artışla yaklaşık 13 milyon yabancı turist ağırladı
AA
Antalya Valiliği Havalimanı Mülki İdare Amirliği verilerine göre, 1 Ocak - 29 Eylül döneminde kente 12 milyon 623 bin 247 yabancı turist geldi. Geçen yıl aynı dönemde 193 ülkeden 10 milyon 793 bin 757 turist ağırlayan Antalya, bu yıl yüzde 17'lik artış yakaladı. Gelen yabancı turist sayısı 1-29 Eylül'de 2 milyon 118 bin 4 olarak kayıtlara geçti. Geçen yıl eylül ayında kente bir milyon 838 bin 279 yabancı turist gelmişti. Turistteki hareketlilik, hava trafiğinde de yoğunluk oluşturdu. Eylül ayında Antalya Havalimanı'nda dış hatlarda 10 bin 827 uçak iniş yaparken, 10 bin 842 uçak da havalandı. İç hatlarda ise 4 bin 25 uçak iniş, kalkış yaptı. Türkiye Otelciler Federasyonu (TÜROFED) Başkanı Osman Ayık, Türkiye'nin dünya turizminde parlayan ülkelerden biri olduğunu, bunda Antalya'nın etkin rol üstlendiğini söyledi. Antalya'da yıl sonu için 16 milyon yabancı turist hedefi belirlendiğini hatırlatan Ayık, bu hedefe emin adımlarla yaklaşıldığını bildirdi. Ülke genelinde de 2023 için belirlenen 70 milyon ziyaretçi sayısına beklenen tarihten önce ulaşılacağını vurgulayan Ayık, yan kaynak pazarlarda yapılan çalışmaların bunda etkili olduğunu dile getirdi. Ayık, Türkiye turizminin sadece iki ya da üç pazara bağımlı kalmaması için yoğun çalışma yürüttüklerine değinerek, şöyle konuştu: "Türkiye'de kaynak pazar olarak birkaç pazarın ağırlığı vardı. Son 10 yıllık periyotta yan pazarlarda, özellikle gelişen pazarlarda önemli çalışmalar yaptık. Yavaş yavaş da bunun meyvelerini alıyoruz, geri dönüşümler başladı. Avrupa Birliği üye ülkelerdeki artışla bunu ispatlamış olduk. Bu yıl Polonya, Çekya, Slovakya, Romanya gibi Balkan ülkelerinde önemli artışlar yaşadık. Pazar çeşitliliğini geliştirerek geleceğe daha güvenli bakan bir turizm destinasyonu haline geldik. Arzu ettiğimiz seviyelerde büyümeleri gerçekleştiriyoruz, çift haneli büyümeler devam ediyor." Ayık, Güney Kore, Çin, Japonya, Hindistan gibi pazarlarda da çalışmalar yürüttüklerini kaydetti Profesyonel Otel Yöneticileri Derneği (POYD) Başkanı Ülkay Atmaca da iyi bir turizm sezonu geçirildiğini söyledi. Antalya'nın geçen yıl 13,5 milyon civarında yabancı ağırladığını anımsatan Atmaca, "Antalya, bu yıl yabancı turist sayısında yeni bir rekora imza atacak. Geçen yılki sayıdan daha fazla turisti misafir etmiş olacak. Şu anki rakamlar turizm sektörünü sevindirdi. Yıl başında çift haneli büyümeyi ön görüyorduk, nitekim bu gerçekleşiyor." ifadesini kullandı.
01.10.2019 - 12:23
haberturk
['antalya turizm', 'haberler', 'ekonomi son dakika haberler']
Turizmin merkezi "16 milyon turist" hedefine koşuyor
Turizm
https://www.haberturk.com/turizmin-merkezi-16-milyon-turist-hedefine-kosuyor-2526955-ekonomi
Türkiye’de çocuk ve ergen yaştaki madde bağımlılığı yaşı 14. Bu çocuklara hizmet veren merkez sayısı sadece 3. Bunlardan biri, belediyenin yardımının Sayıştay’a takılmasıyla atıl durumda.
null
Türkiye'de madde ve alkol bağımlılığı yaş sınırı 14'e kadar indi, sayıda artış var; bu verilere rağmen bu çocuklarla ilgili merkez sayısında bir değişiklik yaşanmıyor. Bu iç karartıcı verilerin yanında, 3 merkezden birinin bulunduğu İzmir’de maddi yetersizlik nedeniyle hasta kabul edilemiyor. 7 yıl önce İzmir Valiliği, Ege Üniversitesi ve İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin işbirliğiyle kurulan merkezin, kurumlar arasında imzalanan protokol gereği, yemek, temizlik ve güvenlik hizmetleri İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne verildi. Diğer harcamalar ile yoksul bağımlıların masraflarının, İl Sosyal Yardımlaşma Vakfı tarafından karşılanması kararlaştırıldı. Ancak, İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin merkeze yaptığı aylık 50 bin liralık katkı denetime takıldı. Sayıştay denetçileri tarafından yapılan incelemede, paranın amacı dışında kullanıldığı gerekçe gösterildi ve İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne gönderilen yazıyla rehabilitasyon merkezine yapılan ödeminin durdurulması istendi. Bunun üzerine, Büyükşehir Belediyesi yılbaşında 50 bin liralık ödeneği kesti. Temizlik, yemek ve güvenlik hizmetlerinin verilememesi üzerine çocuk ve ergen bağımlılara hizmet veren merkezin yataklı tedavi ünitesi kapatıldı. Merkezde kalanlardan birçoğu tedavileri tamamlanmadan taburcu edildi. EGEBAM Genel Müdürü Prof.Dr. Cahide Aydın, konuyla ilgili görüşlerini şöyle açıkladı: “Kurumun işleyiçi içerisinde çok farklı kurumlar olması, maddi katkıya gereksinim duyulması nedeniyle sistemde tıkanıklıklar oldu. Yataklı tedavi gereken bir hastaya ayaklı tedavide ısrar edersek başarılı olamayız” dedi.
25.03.2010 - 20:40
null
[]
Bağımlı çocuklara para yok!
Türkiye
https://www.ntv.com.tr/turkiye/bagimli-cocuklara-para-yok,GHjutwMp902To_N3UUXwFw
Siyah-beyazlılar oyun kurucu pozisyonundaki boşluğu Amerikalı guard ile doldurdu.
null
İSTANBUL - Beko Basketbol Ligi takımlarından Beşiktaş Cola Turka, oyun kurucu pozisyonunu Amerikalı Marque Perry ile kuvvetlendirdi. 2006-07 sezonunda Banvit’te oynayan 29 yaşındaki Perry, son olarak Ukrayna ligi takımlarından BC Donetsk’te forma giymişti. Beşiktaş Cola Turka 21 Ocak’ta oynanan Tofaş maçının ardından yapılan doping testinde vücudunda yasaklı maddeye rastlanan Mire Chatman’ı kadro dışı bırakmıştı. Perry’nin bu boşluğu doldurması bekleniyor. 1.86 boyundaki Perry, skorer kimliğiyle ve süratiyle tanınan bir oyun kurucu. Banvit’teki sezonunda ligde 16 sayı, 4.2 ribaund ve 3.7 asist ortalamalarıyla mücadele eden Perry, daha önce Olimpiakos formasıyla Euroleague’de oynamıştı.
23.02.2010 - 19:40
Ntvspor
[]
Marque Perry Beşiktaş’ta
Spor
https://www.ntv.com.tr/spor/marque-perry-besiktasta,i90RLwHpc0m_E4OPTwqueQ
Doğuştan kolları olmayan Rus bebek Vasilina Knutzen'in ayaklarıyla yemek yeme videosu sosyal medyada milyonlarca defa izlendi.
null
Bir kaşık ve bir tabak yemek verdiğinizde tüm çocuklar döke saça yemeyie çalışır, çoğu zaman başarısız olur. Ama doğuştan iki kolu da olmayan Vasilina Knutzen, diğer çocukların elleriyle yapmakta zorlandıkları şeyi ayaklarıyla yapıyor. Annesi Elmira Knutzen’in Facebook’ta paylaştığı Vasilina’nın yemek yeme videosu milyonlarca kez izlendi. Rus bebeğin yemek yeme videosunu sosyal medyadan paylaşan anne Elmira, altına “Vasilina’nın hayranlarına” yazdı. Videonun altına yazılan yorumlarda “ilham verici”, “mükemmel”, “işte zeka” gibi sözler yer aldı.
18.10.2016 - 15:09
null
['Yaşam', 'magazin']
Kolları olmayan bebek ayaklarıyla yemek yemeyi öğrendi
Sağlık
https://www.ntv.com.tr/saglik/kollari-olmayan-bebek-ayaklariyla-yemek-yemeyi-ogrendi,vJMhY8zV50qgRW_mkvpcrw
Darüşşafaka Doğuş, Bonn Turnuvası nalinde karşılaştığı Bayern Münih'i 87-82 yenerek şampiyon oldu.
null
Almanya’da katıldığı özel Bonn Turnuvası’nın final maçında Bayern Münih’le karşılaşan Darüşşafaka Doğuş rakibini 87-82 yenerek şampiyon oldu. Maçtan sonra şampiyonluk kupasını Darüşşafaka Doğuş kaptanı Ender Arslan aldı. Daçka böylece hazırlık dönemindeki beşinci maçını da kazandı.  Bonn kentindeki dörtlü turnuvanın ilk maçında dün ev sahibi Telekom Bonn’u 100-58 yenen Darüşşafaka Doğuş final maçında Bayern Münih karşısına Wanamaker, Anderson, Clyburn, Moerman, Semih ilk 5’iyle başladı.  Daçka ilk 5 dakikada geriye düşmesine karşın ilk çeyreği 22-18 önde kapadı. İkinci çeyreğe 6-0’lık seriyle başlayan Daçka karşısında Bayern savunma direncini artırdı. Yine de Darüşşafaka Doğuş ilk yarıyı 41-37 üstün bitirdi. İlk yarıda Anderson 13, Wanamaker da 10 sayıyla Daçka’yı sürükleyen oyuncular oldu. İkinci yarıda Daçka kaçtı Bayern kovaladı. Darüşşafaka Doğuş üçüncü çeyrekte 60-57 öndeydi. Bayern Münih farkı 2 sayıya indirse de bitime 3 dakika kala Wanamaker’ın 3’lüğüyle Daçka farkı tekrar 8 sayıya çıkardı: 76-68. Son dakikalardaki taktik faulleri iyi değerlendiren Darüşşafaka Doğuş maçı da 87-82 kazanarak sezon kupayla başladı. Daçka’da Wanamaker 20, Clyburn 16 sayı atarken Furkan da 8 sayı 13 ribaundla galibiyette kilit rol oynadı.
11.09.2016 - 21:40
Ntvspor
['Basketbol', 'Spor', 'son dakika', 'Darüşşafaka Doğuş', 'son dakika haberleri']
Şampiyon Daçka!
Spor
https://www.ntv.com.tr/spor/sampiyon-dacka,5ecjO6sZEEWvQKcS8ZMgSA
Galatasaray Kaleci Antrenörü Cladio Taffarel, sarı-kırmızılı takımda forma giydiği dönemde UEFA Kupası'nı kazanmalarıyla ilgili olarak, "Böyle bir mutluluk yaşamadım" dedi.
null
Galatasaray Dergisi’nin 156’ncı sayısında UEFA Kupası’nı kazanan kadronun en önemli parçalarından biri Claudio Taffarel’le samimi açıklamalarda bulundu. Taffarel’in mesajlarından öne çıkanlar şöyle: “Galatasaray’da oynadığım üç sene boyunca bizi başarıya götüren en önemli unsur arkadaşlıktı. Başarılı olmak istiyorsanız birbirine bağlı, destek olan, birbirini seven bir kadroya ihtiyacınız vardır. Bizim zamanımızda da inanılmaz bir arkadaşlık havası vardı takımda. Saha dışında da çok önemli bir arkadaşlığımız vardı ama en önemlisi saha içindeki yardımlaşmamızdı, çok üst düzeydi. Çok kaliteli bir ekip olduğumuzu düşünüyorum. Sadece yabancı ya da sadece yerli oyunculardan gelen bir kalite değildi bu. Bütün takımın kendine ait görevleri bulunuyordu. İleride gol kralı Hakan Şükür, hemen arkasında dünyanın en iyi ismi Hagi vardı. Kanatlarda Hasan Şaş, Ümit Davala, geriye baktığımızda inanılmaz dinamik bir orta saha Okan... Bizi yönlendiren, oynatan Suat... Defans hattında müthiş mücadele eden Bülent vardı, Ergün vardı. Herkesin mükemmel katkı sağlamasıyla adım adım kupaya ilerledik ve bu başarıyı kazandık.” “Final mücadelesinde Henry’nin kafa vuruşu ve benim kurtarışım kesinlikle unutulmayan bir an. Şu anda Galatasaray’ın kaleci antrenörüyüm ama burada bile birisi beni yolda çevirdiğinde fotoğraf çektirmeden önce o pozisyondan bahsediyor. Ne kadar önemli bir pozisyon olduğunu taraftarın tepkileriyle daha iyi anlıyorum. Çok önemli bir dakikaydı. Bizi maça tekrardan bağlayan bir andı. Belki de kupayı almamızdaki en önemli etkenlerden biriydi. Ama diğer taraftan bakıldığında benim de görevim oydu. Bütün takım arkadaşlarımın takıma hizmet etme açısından kendilerine ait görevleri vardı, benim hizmetim de anca bu tip kurtarışlarla oluyordu. Çok önemli bir kurtarıştı evet ama ben sadece yapmam gerekeni yaptığımı düşünüyorum.” “Hagi çok önemli bir oyuncuydu. Takımın beyni, 10 numarası. Rakibi korkutan oyuncuların başında geliyordu. Bizim için en kritik isimlerden biriydi. Oyundan atılması ister istemez hepimizi çok üzdü. Ama hiçbirimiz asla umutsuzluğa kapılmadık. Çünkü o takım öyle bir kadroydu ki sadece Hagi’den, Hakan Şükür’den, Bülent Korkmaz’dan ibaret değildi, gerçek bir takımdı. İsimler elbette çok önemliydi ama bir kişinin eksikliği takımı çökertmiyordu. Hagi çıktıktan sonra sahada oynayan tüm arkadaşlarım o gücü tekrardan ortaya koydular. Bu yüzden Hagi’nin atılmasında da, Bülent Korkmaz’ın sakatlığında da karamsarlığa hiç kapılmadık.” “Kupayı aldığımız, kaldırdığımız anda saha içinde yaşanan o coşku, o mutluluk inanılmazdı. Ama beni en çok etkileyen, Türkiye’ye döndüğümüzde yaşadıklarımızdı. Taraftarların Taksim’de oluşturduğu coşku, bizi bekleyenler, o sevinç, o sevgi gösterileri... Böyle bir duyguyu Türkiye’ye ilk kez yaşatan ekip biz olduk ve bu yüzden de inanılmaz bir yoğunluk vardı. Hayatımda böyle bir coşku, böyle bir mutluluk hiç yaşamadım.” “Galatasaray gibi büyük bir camianın, Galatasaray gibi büyük bir kulübün hedeflerinin her zaman büyük olması gerekiyor. Türkiye Ligi şampiyonluğu ve Türkiye Kupası başarılarıyla yetinmememiz gerekiyor. Her zaman 2000 ruhunu, o takımı örnek almalıyız. O başarı, arkadaşlık ve beraberlik sayesinde geldi. UEFA Kupası’yla da sınırlı kalmadı. Sonrasında Süper Kupa’yı kazandık, Şampiyonlar Ligi’nde çeyrek final oynadık. Çıtayı daima yükseltmeye çalıştık. Aynısını bugün de yapmalıyız. Hedefimiz hep Avrupa olmalı.” “Abartılı plonjonlardan, gösterişe yönelik atlayışlardan hep kaçındım. Sade oynamaya çalıştım ve hep arkadaşlarıma güven aşılamak istedim. Çünkü bir takım için kaleciye güvenmek çok önemlidir. Arkadaşlarım da bana güveniyorlardı. Bunun da tek bir sırrı var: Çalışmak. Ben çok çalışkan bir kaleciydim. Hiç durmadan çalışırdım. Çünkü antrenman yaptığım zaman kendimi daha iyi hissediyordum ve bu sayede takım da daha iyi hissediyordu.” “Bir kaleci her zaman gelişebilir, çok çalışarak performansının üzerine bir şeyler ekleyebilir. Bu tamamen kalecinin çalışmasıyla ve kişiliğiyle alakalı bir durum. Muslera da böyle bir karakter. Çalışmayı çok seviyor, her zaman daha iyi olmak istiyor ve gelişime çok açık. Uruguay’dan İtalya’ya giderek çok önemli bir adım attı. Lazio’da önemli işler başardı ve sonrasında Türkiye’ye geldi. Bence Galatasaray’a gelmesi kariyeri açısından çok doğru, çok daha büyük bir adımdı. Çok çalışkan, çok istekli bir karaktere sahip. Bu yüzden kendisini sürekli geliştiriyor. Taraftar onu çok seviyor, ona büyük güç veriyor. Kulüp yönetimi, takım arkadaşları ve bizler de öyle. O da bu güveni gördükçe daha çok çalışıyor. Benim ve Fadıl Hoca’nın da katkılarıyla iyi noktalara geldiğini düşünüyorum.” “Taraftarımıza çok üzgün olduğumuzu belirtmek istiyorum. Hiç hak etmedikleri bir sene yaşattık onlara. Uzun zamandır galip gelemeyen bir Galatasaray var. Böyle olmamalı tabii ki. Bazı taraftarlarımız bu durumu umursamadığımızı düşünüyor olabilir. Şunu bilsinler ki öyle bir şey yok. Gerçekten burada çalışan herkes, futbolcular, hocalar, personel, hepimiz puan kayıplarında en derin şekilde üzülüyoruz. Kendi aramızda neler yapabileceğimizi, bu durumu nasıl aşabileceğimizi sürekli konuşuyor, fikir alış verişi yapıyoruz. Taraftarımıza borçlu olduğumuzun farkındayız. Bu borcumuzu da umarım seneye en iyi şekilde ödeme fırsatı buluruz. Şu an önümüzde bir Türkiye Kupası var. Ne olursa olsun, bu kadar kötü geçen bir seneden sonra Türkiye Kupası’nı almak üzüntümüzü azaltabilir. O yüzden taraftarımıza en azından bir kupa hediye etmek istiyoruz. Diğer taraftan, taraftarımız bizim 12’nci adamımız. Bundan önce yaşadığımız başarıların hepsinde taraftarımızın payı ve emeği büyük. Bu yüzden onlardan ricam, bizi hiç terk etmesinler, bırakmasınlar. Evet, iyi bir sezon geçirmedik. Ama ne olursa olsun bizim yanımızda olsunlar. Çünkü maça gidip stadı boş gördüğümüzde gerçekten büyük moral bozukluğu yaşıyoruz ve çok güç kaybediyoruz.”
06.05.2016 - 15:52
İHA
['Futbol', 'Spor', 'Galatasaray', 'UEFA']
Taffarel: Böyle bir mutluluk yaşamadım
Spor
https://www.ntv.com.tr/spor/taffarel-boyle-bir-mutluluk-yasamadim,U8T5uFaSwkW-KMOhZ0z45A
Robotik alanında hızla gelilen ABD, Pentagon’un yeni teknolojileri deneyeceği yarışma için görkemli bir robot geliştirdi.
null
Pentagon’un özel Ar-Ge birimi DARPA, robot teknolojilerini sınamak için Robotics Challenge Trials adı verilen bir yarışma düzenliyor. Dünya genelinde 17 ekibin katılacağı yarışma için Valkyrie adlı robotu hazırlayan NASA, ne kadar iddialı olduğunu gizlemedi. 1.90 boyundaki robot, çıkarılabilen kollara, sonar alıcılara, birçok kameraya ve göğsünün ortasında Tony Stark’ı anımsatan parlak bir ikona sahip. NASA, ‘mobil’ robotun tehlikeli bölgelerde arama ve kurtarma görevleri için kullanılacağını belirtti. The Verge sitesinin haberine göre, Johson Uzay Merkezi’ndeki Dextrous Robotik Laboratuvarı tarafından geliştirilen robot, zor arazilerde hareket edebilmek için tasarlandı. Güçlü bacakları bulunan Valkyrie, kafasında, vücudunda, kollarında, dizlerinde ve ayaklarında kamera bulunduruyor. Sırtındaki 2kW/s batarya bulunan dev robot, kameraları sayesinde kendisini yönlendiren mühendislere her açıdan görsel gönderiyor. Robotun geliştirilmesinde yer alan Nicolaus Radford, ‘Valkyrie’nin rakiplerini elemek için çekici bir tasarıma sahip olduğunu ve yüzeyinin koruyucu olmasının yanı sıra elle dokunulduğunda soğuk metal hisse vermeyen yumuşak bir materyalden yapıldığını’ belirtti. NASA’nın sadece 9 ayda inşa ettiği Valkyrie’nin ekibinde 55 kişi görev aldı. Radford, 20 Aralık’ta yarışmada özelliklerini sergileyecek robotun arama kurtarma görevlerinde başarılı olacağını ve bir ‘süper kahraman’ olacağını söyledi.
13.12.2013 - 16:46
null
[]
NASA’dan 1.90’lık insansı robot
Türkiye
https://www.ntv.com.tr/turkiye/nasadan-1-90lik-insansi-robot,RffRXWImAEidpLZ8iCVEZQ
KONYA'da, 16- 18 yaşlarındaki 5 öğrencinin, 2014- 2015 yıllarında yatılı Kur'an kursunda 11- 12 yaşlarındaki 5 erkek öğrenciye cinsel istismarda bulunduğu iddiasıyla 15 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılandığı davada karar açıklandı.
DHA
Mahkeme heyeti, tutuksuz sanıklardan Ö.Ş. ve E.A.'ya, 2'şer yıl 6'şar ay hapis cezası vererek, cezalarını erteledi. Tutuksuz 3 sanığın ise haklarında şikayet olmaması nedeniyle beraatine karar verdi. Merkez Karatay ilçesinin Çatalhüyük Mahallesi'ndeki Karatay Müftülüğü'ne bağlı yatılı erkek Kuran kursunda, 2014- 2015 yıllarında meydana geldiği ileri sürülen cinsel taciz olayı, ihbar üzerine Diyanet İşleri Başkanlığı müfettişlerinin yaptığı inceleme sonucu ortaya çıktı. Müfettişler, incelemelerinin ardından öğrencilerin el yazısıyla aldıkları dilekçeleri ve kursun yönetimine yönelik hazırladıkları soruşturma raporunu kursta gayriahlaki ilişkiler olduğunu belirterek, 4 Mayıs 2016'da Konya Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundu. Başsavcılıkça da soruşturma başlatılıp, iddianame hazırlandı. O dönem 11- 12 yaşlarındayken, cinsel tacize uğradığı öne sürülen 5 erkek öğrencinin ifadesi, Çocuk İzleme Merkezi'nde alındı. Erkek öğrencilere cinsel tacizde bulunduğu ileri sürülen Ö.Ş., E.A., M.V., F.S.T. ve H.E.'nin de ifadelerine başvuruldu. Şüpheli öğrencilerden S.A.'nın ise yaşamını yitirdiği saptandı. Cumhuriyet Başsavcılığı'nın iddianamesinde, o dönem 11 yaşında olan mağdur öğrencinin, Kuran kursuna 2014 yılının yaz ayında geldiğini ve 2015 yılının Eylül ayında ayrıldığını anlattığı ifadesi yer aldı. Mağdur öğrenci, kursta bulunduğu dönemde Ö.Ş., S.A. ve E.A.'nın kendisine kötülük yaptığını, mescitte tacizde bulunduğunu öne sürerken, bu olaylar nedeniyle kimseden şikayetçi olmadığını belirtti. Ö.Ş. ve E.A. da ifadelerinde, mağdur öğrenciye tacizde bulunmadıklarını ileri sürdü. O dönem 12 yaşında olan diğer mağdur öğrenci ise yaklaşık 2 yıl kursta kaldığını, kurstan ayrılmaya yakın dönemde şüphelilerden M.V.'nin, yatakhanede kendisine tacizde bulunduğunu ve bu eylemini 2- 3 kez tekrarladığını iddia etti. Mağdur öğrenci, şüphelilerden hayatını kaybeden S.A.'nın da tacizde bulunduğunu ileri sürüp, bu olaylar nedeniyle kimseden şikayetçi olmadığını belirtti. Çocuk İzleme Merkezi'ndeki görevli uzmanlarca hazırlanan raporda; mağdur öğrencinin, ifadesini verirken, çekingen ve ürkek olduğu, ailesinden korktuğu için olayları anlatmaktan çekindiği yer aldı. M.V. de savunmasında, kursta kıdemli olduğu için öğretici olarak görev yaptığını ve hiçbir öğrenciye tacizde bulunmadığını iddia etti. Aynı mağdurla ilgili şüphelilerden E.A. ve F.S.T. ise M.V. ile birlikte öğrenciye tacizde bulunduklarını itiraf etti. O dönem 11 yaşında olan diğer mağdur öğrenci de ifadesinde, kursta yaklaşık 1 yıl kaldığını ve hafızlık çalıştığını, 2 ağabeyinin kendisine 'sapıklık' yaptığını, E.A. ve S.A.'nin de tacizde bulunduğunu iddia etti. Öğrenci, bu olaylar nedeniyle kimseden şikayetçi olmadığını belirtti. E.A. da savunmasında, öğrenciye kendisiyle birlikte S.A.'nın 1 kez tacizde bulunduğunu kabul etti. O dönem 13 yaşında olan 4'üncü mağdur öğrenci de 2 yıl kursa hafızlık için devam ettiğini, E.A., S.A., Ö.Ş. ve H.E.'nin farklı zamanlarda kendisine tacizde bulunduğunu iddia etti, bu olaylar nedeniyle de kimseden şikayetçi olmadığını belirtti. Ö.Ş., suçlamaları kabul etmezken, E.A. ise savunmasında, bir gün sınıfta Ö.Ş., S.A. ve H.E. ile mağdur öğrenciyi öptüklerini itiraf etti. Şüpheli öğrencilerden H.E. de suçlamaları kabul etti. O dönem 11 yaşında olan 5'inci mağdur öğrenci de ifadesinde, 2014 yılının sonbaharı ve 2015 yılının yaz aylarında kurs binasında kaldığını ve hafızlık eğitimi aldığını, o dönemlerde S.A., Ö.Ş. ve F.S.T.'nin kendisine tacizde bulunduğunu iddia etti. Aynı öğrenci, kimseden şikayetçi olmadığını belirtti. Ö.Ş., suçlamaları kabul etmezken, F.S.T. ise suçlamaları kabul etti. Cumhuriyet Başsavcılığı'nca alınan ifadelerin ardından şüpheli öğrencilerle ilgili suça sürüklenen çocukların üzerine atılan suçları işledikleri konusunda kamu davası açılmasını gerektirecek yeterli kanıt bulunduğu belirtilerek, 5 Mayıs 2016'da hazırlanan iddianame, Konya Ağır Ceza Mahkemesi'ne sunuldu. 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nce daha sonra dava açıldı. Geçen yılın Mart ayında kapalı oturumla yapılan 3'üncü celse duruşmasına katılan mağdur öğrencilerden biri, şikayetçi olmadığını belirterek, kursta görevli hocasının yönlendirmesi sonucu cinsel istismar olayını yaşanmış gibi anlattığını ileri sürdü. Mağdur öğrenci, ifadesinde, yurtta kaldığı dönemde kendisine yönelik cinsel içerikli davranış olmadığını belirterek, ''Yurtta belletmen olarak görev yapan A. isimli hocamız, cinsel istismar olmuş gibi şeyler anlatmamızı söyledi. Ben de bunun üzerine soruşturma aşamasında S.A. ve E.A.'dan bahsettim. A. adlı hocanın neden böyle yaptığını bilmiyorum. Ben de korktuğum için söylediği şekilde hareket ettim. Bana karşı herhangi bir cinsel içerikli hareket olmadı. A. adlı hoca da yurttan ayrılmıştır" dedi. Duruşmaya katılan sanık durumdaki öğrencilerden M.V. ise kursta 1 yıl kaldığını, suçlamaları kabul etmediğini ve herhangi bir öğrenciye tacizde bulunmadığını ileri sürdü. M.V., ''Haziran 2015 tarihinden sonra 3 ay da öğretici olarak yurtta kaldım. Bu dönemde de herhangi bir olaya şahit olmadım ve duymadım. Bu olaylar dernek başkanı ile hocalar arasında anlaşmazlıklar sebebiyle ortaya atıldı'' diye konuştu. Duruşmada sanıklardan M.V. ve Ö.Ş.'nin avukatı, 2 öğrencinin de suçsuz olduğunu savundu. Sanık öğrencilerden E.A. da soruşturma aşamasında verdiği ifadede, her ne kadar suçlamaları kabul etse de mağdur öğrencilere yönelik herhangi bir cinsel eylemde bulunmadığını, suçlamaları kabul etmediğini ve önceki ifadesini baskı altında verdiğini ileri sürdü. Duruşmada söz alan F.S.T. de ifadesini değiştirmek istediğini belirterek, suçlamaları kabul etmedi. Babasını kursa zorla gönderdiğini ileri süren F.S.T., ''Ailem ve mağdur aileleri ve kurstaki hocalarım tarafından baskı altında alındım. Beni babam kursa zorla göndermişti. Bu sebeple aramız bozuktu. Hafta sonları da beni yanına zorla çalışmaya götürüyordu. Ben de ona zarar vermek ve onu üzmek amacıyla kendi kendime iftirada bulundum. Kurstan atılınca beni müftü çağırdı, 'Olayı kabullenmişsin, ceza alırsın' dedi. Ben de yapmadığım şeyleri savcılık aşamasında yapmış gibi anlattım. Amacım sadece kızmış olduğum babama zarar vermekti. Ben mahkeme aşamasında ve avukat tutulup bana durum izah edilince ciddiyeti anladım ve doğruyu söylemek istedim. Önceki savunmalarım doğru değildir" dedi. Konya 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanan 5 sanık hakkında, mahkeme heyeti, 12 Şubat'ta kararını açıkladı. Heyet, sanıklardan Ö.Ş. ve E.A.'ya, 2'şer yıl 6'şar ay hapis cezası vererek, cezalarını erteledi. Heyet, diğer 3 sanığın ise haklarında şikayet olmaması nedeniyle beraatine karar verdi. Davaya müdahil olan Çocuk Haklarını Koruma Derneği Başkanı avukat Hakkı Ünalmış, kararı İstinaf Mahkemesi'ne taşıdıklarını söyledi.
17 Şubat 2019 Pazar, 13:04
cumhuriyet
null
Kuran kursunda cinsel istismar' davasında 2 sanığa hapis, 3 sanığa beraat
turkiye
http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/1252245/Kuran_kursunda_cinsel_istismar__davasinda_2_saniga_hapis__3_saniga_beraat.html
Irak Cumhurbaşkanlığı, HDP’li milletvekillerinin tutuklanması sebebiyle Türkiye’ye kınama mesajı yayımlandı. Açıklamada "PKK lideri Abdullah Öcalan ile Halkların Demokratik Partisi Eşbaşkanları Selahattin Demirtaş ile Figen Yüksekdağ ve diğer parlamenterlerin tutukluluk hallerinin son bulmasını istiyoruz" denildi.
cumhuriyet.com.tr
Irak Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Abdullatif Cemal Reşid tarafından yapılan yazılı açıklama yapıldı. Rudaw'da yer alan açıklamayı doğrudan aktarıyoruz: “
8 Kasım 2016 Salı, 18:22
cumhuriyet
null
Irak'tan, Türkiye'ye Öcalan ve HDP çağrısı
dunya
http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/dunya/628005/Irak_tan__Turkiye_ye_Ocalan_ve_HDP_cagrisi.html
İtalya Başbakanı, ABD Başkanı Obama'nın seçilmesinin ardından yaptığı ve muhalefetin 'ırkçı' olarak nitelendirdiği 'bronzlaşmış' açıklamasını, G-20 dönüşü tekrarladı.
null
İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi, daha önce muhalefeti kızdıran şakasını yineleyerek, yine ABD Başkanı Barack Obama ile eşi Michelle'in 'bronzluğundan' söz etti. ABD'nin Pittsburg kentindeki G-20 Zirvesi'nden dönüşünde partisinin Milano kentindeki toplantısına giden Silvio Berlusconi, ''Sizlere birinden selam getirdim, adı şey olan bir adam, adı..., durun, bronzlaşmış biriydi: haa Barack Obama! İnanamazsınız, ama ikisi de güneşlenmek için plaja gitmiş olmalı, çünkü eşi de bronzlaşmıştı'' deyince, hükümetinin bakanları, yandaşlarının alkış sesleri duyuldu. Berlusconi, daha sonra zirvenin önemli başlıkları ve hükümetinin eylemlerini anlattığı konuşmasına geçti. Berlusconi, Obama'nın kasım ayında seçilmesinden birkaç gün sonraki açıklamasında, ABD Başkanı'nı, ''genç, yakışıklı ve hatta bronzlaşmış'' diye tanımlamış, muhalefet bu ''komplimanı'' ırkçı bir şaka olarak kınarken, yabancı medya kuruluşları da oyalı bir gaf olarak yansıtmıştı. Berlusconi ise, kendisini eleştirenlere ''salak'' demiş, sözlerini de ''sevgi dolu şaka'' olarak nitelemişti.
28.09.2009 - 01:33
Anadolu Ajansı
[]
Berlusconi'den bir sevgi dolu şaka daha
Yaşam
https://www.ntv.com.tr/yasam/berlusconiden-bir-sevgi-dolu-saka-daha,6bZzjhZuKkueWFdtsrR8Ww
Olcan Adın ile Galatasaray arasında Uyuşmazlık Çözüm Kurulu’nun verdiği kararların onanmasına oybirliğiyle karar verildi. Karara göre Galatasaray, Olcan Adın’a 2.9 milyon Euro ödeme yapacak
İHA
, tahkimden umduğunu bulamadı. Uyuşmazlık Çözüm Kurulu’nun 3 Mart’ta verdiği karara itiraz eden sarı-kırmızılı kulübe Türkiye Futbol Federasyonu Tahkim Kurulu’ndan da ret cevabı geldi. Sarı-kırmızılı kulüpten ayrılıp Akhisar Belediyespor’a giden ve alacakları için başvuruda bulunan için Uyuşmazlık Çözüm Kurulu, Galatasaray’ın futbolcuya 2.9 milyon Euro ödemesine karar vermişti. Ünal Aysal dönemini örnek gösteren sarı-kırmızılı kulüp, Tahkim Kurulu’na itiraz ederek "Bir önceki yönetim, futbolcu Olcan Adın’la 1.6, 1.7, 1.8 ve 1.9 milyon Euro gibi kabul edilemez sözleşme şartlarında anlaşmıştı. Sözleşmesi feshedilen oyuncu bu parayı hak ettiğini düşünüyorsa neden Akhisar’a 250 bin euro’ya imza attı" diyerek 2 yıl için Olcan Adın’a 500 bin Euro ödenmesi gerektiğini ifade etmişti. Yapılan itiraz sonucunda konuyu gündemine alan Tahkim Kurulu, bugünkü toplantısında futbolcu Olcan Adın’ı haklı buldu. İncelenen itiraz sonucunda Galatasaray’ın itirazının reddine ve Uyuşmazlık Çözüm Kurulu’nın karanının onanmasına oybirliğiyle karar verildi. Alınan bu kararın ardından Galatasaray, Olcan Adın’a 2.9 milyon Euro ödeme yapacak.
13.07.2017 - 17:10
haberturk
['galatasaray', 'olcan adın']
Galatasaray'a TFF'den kötü haber
Futbol
https://www.haberturk.com/spor/futbol/haber/1562592-galatasaray-olcan-adina-29-milyon-euro-odeme-yapacak
Muayene olacaklar dikkat!
null
Sosyal Güvenlik Kurumu ( ),hastaların hastaneye gidişini kontrol altında tutmak amacıyla denemelere başladığı ‘avuç içi damar izi sistemi’ için Fujitsu firmasıyla anlaştı. Yapılan hesaba göre Türkiye’de özel sektörün de dahil olduğu hastaneler, her biri 2 bin 500 dolardan satılan bu cihaz için 60 milyon dolar ödeyecek. Bunun yüzde 85’i ise en çok hastanın gittiği kamuya ait olacak. 25 milyar liralık bütçe açığı olan SGK, polikliniklerdeki mükerrer işlemlerle başkasının karnesiyle hastaneye gidenlerin önüne geçmek için hastaların ‘biyometrik’ kimliğini oluşturmaya karar verdi. SGK’nın seçtiği ve 1 Ocak 2013’te uygulamaya geçilecek avuç içi damar izinin teknolojisi, Türkiye’de sadece Fujitsu’da bulunuyor; cihazın fiyatı ise 2 bin 500 dolar. Uzmanlar, ‘parmak izi damar sistemi’ ya da bazı havaalanlarında da kullanılan retina tarama sisteminin kullanılması durumunda fiyatın altıda bire kadar düşeceğini ifade ediyor. Örneğin, 5-6 şirketin faaliyet gösterdiği, rekabet nedeniyle de fiyatların düşük olduğu parmak damar izi teknolojisinde cihaz fiyatları 400 dolar düzeyinde. Hastanın kimliğinin ilk kez oluşturulması sırasında yapılan işlem, ortalama 5 dakika sürüyor. Çok fazla kuyruklara neden olmamak için günde 600 hasta bakan bir hastanenin bu cihazdan 10 tane alması gerektiği ifade ediliyor. Türkiye’de 2 bin civarında kamu ve özel hastaneyle tıbbi merkez bulunuyor. Buradan yola çıkılan hesaplamayla, kamu ve özel hastanelerin bu cihaza ortalama 60 milyon dolar harcayacağı öngörülüyor. Kamunun bu maliyetten alacağı pay ise, 51 milyon dolar; çünkü toplam polikliniğin yüzde 85’i kamu ve üniversite hastanelerinde bulunuyor. Sistem SGK’ya, cihazları da satan şirket tarafından kurulduğu için tüm hastanelerin fiyatı 2 bin 500 dolar olan aynı cihazı alması gerekiyor. Günde 600 hastaya bakan, küçük bir hastanenin en az 25 bin dolar ödeyeceği sistemin altyapısının kuruluşunda şirket, SGK’dan para almadı. Yapılan ve SGK’dan bedeli alınmayan bu yatırımın, 3 milyon Euro civarında olduğu dile getiriliyor. Öte yandan Özel Hastaneler ve Sağlık Kuruluşları Derneği’nin (OHSAD),SGK’ya yazdığı ve internet sitesinde de yayınladığı mektupta, şu sözlere yer verildi: “Bu sistemle özel sektöre ciddi bir maliyet gelecek. Cihazın yıllık bakımları da ek bir ücret gerektirecek. Pratikte de istismarı önlemek zor; veznede avuç içini gösterip kayıt yaptıran hasta ile muayeneye giren hasta farklı olabilir.” Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in bütçe açığını açıklarken ‘kara delik’ olarak nitelendirdiği sosyal güvenlik için yılın ilk altı ayında 34.4 milyar lira kaynak aktarıldı. SGK Başkanı Fatih Acar, temmuz ayı sonunda gazetecilerle bir araya gelmiş, kurumun bu yılki bütçe açığının 25.5 milyar lira olacağını dile getirmişti. SGK’nın giderleri arasında ikinci en büyük payı, 43.3 milyar lirayla sağlık oluşturuyor.
12.11.2012 - 09:36
haberturk
['avuç', 'sgk', 'sosyal güvenlik kurumu', 'hastane', 'hasta', 'tanıma']
Avuç avuç para gidecek!
Makro Ekonomi
https://www.haberturk.com/ekonomi/makro-ekonomi/haber/793283-avuc-avuc-para-gidecek
Hande Subaşı, Arnavutköy'de görüntülendi
null
, önceki gece saat 02.00 sularında köpeği Jun’la birlikte Arnavutköy’de sahil turuna çıktı. Eşi Can Tursan’ın üşendiği için kendisine eşlik etmediğini belirten ünlü oyuncu, “Bu sessiz saatlerde köpeğimle gezmek bana terapi gibi geliyor” diye konuştu.
15.01.2016 - 10:32
haberturk
['hande subaşı']
Hande Subaşı köpeğiyle birlikte terapi turunda
H. Bunu Konuşuyor
https://www.haberturk.com/magazin/herkes-bunu-konusuyor/haber/1181328-hande-subasi-kopegiyle-birlikte-terapi-turunda
Irak’ın başkenti Bağdat’ı ziyaret eden ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, Başbakan Nuri el-Maliki ve diğer liderlerle bir araya geldi.
null
ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, Irak'a sürpriz bir ziyarette bulunuyor. Başkent Bağdat'a giden Kerry, Irak Başbakanı Nuri el-Maliki ve diğer liderlerle bir araya geldi. Kerry, Maliki'den, Sünni ve Kürtlerin daha fazla temsil edileceği kapsayıcı bir hükümet oluşturulmasını istedi. Kerry, Maliki'nin yeni hükümeti en geç 1 Temmuz'da açıklayacağını bildirdi. "Irak'ın geleceği için kritik bir aşamadayız" diyen John Kerry, tüm liderlerin radikal örgütlere karşı birlikte mücadele etmesini istedi. Diplomatik kaynaklardan alınan bilgiye göre Kerry'nin, bir sonraki durağı Erbil olacak. Kerry, özel uçağıyla akşam saatlerinde Erbil'e giderek Bölgesel Kürt Yönetimi Başkanı Mesud Barzani ile görüşecek. John Kerry, Ortadoğu ziyaretinden önce, Irak Şam İslam Devleti Örgütü'nün bütün Ortadoğu için tehdit haline geldiğini söylemişti.
23.06.2014 - 11:06
null
[]
Bağdat’a kritik ziyaret
Dünya
https://www.ntv.com.tr/dunya/bagdata-kritik-ziyaret,6TEycDnOjUC4gi908jv29w
Gazprom İcra Komitesi Başkanı Aleksey Miller, Türk Akımı doğalgaz projesinde iki hat için inşaatın 2019 sonunda tamamlanabileceğini belirtti
null
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile başkent Moskova’da bir araya gelen Miller, Türk Akımı doğalgaz boru hattı projesiyle ilgili açıklamalarda bulundu. Türk Akımı’nda gereken araştırmalar ve inşaat için Türkiye’den gerekli izinlerin alındığını hatırlatan Miller, “Son gelişmeler ışığında, Türk Akımı’nda planlanan iki hat için inşaat sürecinin 2019 sonunda tamamlanabileceğini rahatlıkla söyleyebiliriz.” dedi. Proje kapsamında inşa edilecek 15,75 milyar metreküp kapasiteli ilk hattın Türkiye pazarı için planlandığını anlatan Miller, ikinci hattın ise Avrupa’daki müşterilere doğalgaz taşımasının öngörüldüğünü belirtti. Türk Akımı doğalgaz boru hattı projesinde Türkiye ve Rusya arasındaki hükümetlerarası anlaşma 10 Ekim’de İstanbul’da imzalanmıştı. AA
24.10.2016 - 17:37
haberturk
[]
Türk Akımı'nın iki hattı 2019'da tamamlanacak
Enerji
https://www.haberturk.com/ekonomi/enerji/haber/1314712-turk-akiminin-iki-hatti-2019da-tamamlanacak
Partisinin grup toplantısında konuşan HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen, "Tek gündemi 2019'da ne olacak, derdine düşmüş olanlar var" dedi.
null
HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen, "Kafayı smokine takanlar var. Tek gündemi cumhurbaşkanlığı seçimi olan, tek gündemi 2019'da ne olacak, partimiz parlamentoda kaç milletvekiliyle temsil edilecek, derdine düşmüş olanlar var. Bu sözün sahibi aslında kendi derdini ifade ediyor, kendi smokin hesabı ya da smokini kimin giyeceğinin hesabı içerisine düşmüş" dedi. Bilgen, partisinin TBMM Grup Toplantısında, bazı milletvekillerinin cezaevinde bulunmasını eleştirerek, bunun demokratik siyaseti mahkum etmek olduğunu savundu. HDP Diyarbakır Milletvekili İdris Balüken'in hapis cezasına çarptırıldığını hatırlatan Bilgen, barışı, demokrasiyi ve özgürlükleri savunmaktan vazgeçmeyeceklerini ifade etti. Bilgen, Diyanet İşleri Başkanlığının toplumda değerleri koruması gerektiğini dile getirdi. Kadınların sokağa çıkarak, "kimi ilahiyatçı kılıklı kişilerin ahlak dışı sözleriyle ilgili duyarlılıklarını ortaya koyduğunu" öne süren Bilgen, "Bir toplumda çürüme herkes için önemlidir, dikkate değerdir. Bu çürümeye karşı görev alsın, sorumluluk üstlensin diye 4-5 bakanlıktan daha fazla bütçeye sahip bir kurum tam da bu çürümeye hizmet eden mesajlar veriyor, açıklamalar yapıyorsa bu tuzun koktuğunu gösterir" diye konuştu. Bilgen, 2015 verilerine göre, 10 yılda uyuşturucu kullanımının yüzde 700, uyuşturucu bağımlılığından ölümlerin ise yüzde 250 arttığını aktardı. Bilgen, Eski MHP Milletvekili Şevket Bülent Yahnici'nin yıllar önce, "Bu ülkede, Beyaz toros eskortluk yapmadan, uyuşturucu ticareti yapılamaz" dediğini belirterek, "İçişleri Bakanı ayak kırma edebiyatı yapmadan önce, yıllar önce söylenmiş bu gerçeğe dair ne düşünüyor, neyi ciddi bir tedbir olarak önüne koyma niyeti taşıyor onu paylaşması gerekiyor." değerlendirmesinde bulundu. Bilgen, Mecliste 2 ay önce uyuşturucuyla mücadele için bir komisyon kurulduğunu ama hala komisyona üye seçilmediğine değinerek, "Her gün çocuklar ölürken 2 ay beklemenin samimiyetle, kararlılıkla bir izahı olabilir mi?" diye sordu. KHK'de yer alan, "cezaevinde tek tip kıyafet düzenlemesini" de eleştiren Bilgen, bunun bugün cezaevlerinde yaşanan olumsuz vakaların artmasına neden olacağını öne sürdü. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin tek tip kıyafetle ilgili "Smokin mi giysinler." dediğini belirten Bilgen, şu görüşlere yer verdi: "Cezaevlerindeki akademisyenlerin, gazetecilerin, siyasetçilerin smokin giymek gibi bir dertleri, beklentileri hesapları hiç olmadı. Onlar, ülkeleri için bir şeyler yapmak, ülkelerinin karşı karşıya bulunduğu tehlikeye dikkat çekmek için ellerinden gelen çabayı sarf ettiler ve onun da bedelini ödüyorlar. Ama kafayı smokine takanlar var. Tek gündemi cumhurbaşkanlığı seçimi olan, tek gündemi 2019'da ne olacak, partimiz parlamentoda kaç milletvekiliyle temsil edilecek, derdine düşmüş olanlar var. Bu sözün sahibi aslında kendi derdini ifade ediyor, kendi smokin hesabı ya da smokini kimin giyeceğinin hesabı içerisine düşmüş. Meşhur bir söz var, 'Başkaların yolunda yürüyenler iz bırakmazlar.' Bu ilişkide, ittifakta, 2019'a dair cumhurbaşkanı hesaplarında, kim kimin izinde yürüyor, bilmiyoruz ama birbirlerini çok sevdiklerini sadece arka arkaya dinlediğiniz mesajlardan anlıyorsunuz, isterlerse Katolik nikahı da kıyabilirler, bir daha ayrılmamak üzere de bir araya gelebilirler, böyle kafamızı karıştıracak, a artı b artı c gibi hesaplara da hiç gerek yok." Bilgen, seçim barajı ve ittifaklarla ilgili ilkesel yaklaşımlarını ifade ettiklerini ve etmeye devam edeceklerini bildirdi. "Malum siyasetçi Ferdi Tayfur'u çok seviyor ve Türkiye siyaseti de galiba bu arabesk anlayışla, bu arabesk ruh hali içinde yönetilmeye devam edecek" diyen Bilgen, Ferdi Tayfur’un bir şarkısındaki "Huzurum kalmadı fani dünyada, yapıştı canıma bir kara sevda" sözlerini paylaştı. Bilgen, "Belli ki siyasetçi kimliği, smokin, cumhurbaşkanlığı koltuğu birilerinin ruh dünyasına bir kara sevda gibi yapışmış ve bu sevdadan kurtulamadıkları için ülkenin ateşe sürüklenmesini dert etmiyorlar ve başka dertler üzerinden herkesi itham etmeye kalkıyorlar" ifadesini kullandı. HPD Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın yıllar önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik, "İlla başkan olmak istiyorsan, devlet başkanı ol bari, devletin başkanı ol bari" dediğini hatırlatan Bilgen, bu durumun özetlendiği bir tablo ile karşı karşıya olunduğunu öne sürdü. Bahçeli'nin diğer muhalefet partilerini "beş benzemeze" benzettiğini aktaran Bilgen, "Bu ikisi birbirine çok benziyor. Demokrasi, hukuk devleti, özgürlükler, kurunun yanında yaşı da yakma konusunda birbirlerine çok benziyorlar. Bu benzerlik kendilerine hayırlı olsun" dedi. Partilerinin gündeminde seçim ittifakları değil OHAL'in bulunduğuna işaret eden Bilgen, son KHK'nın Türkiye’yi iç savaş veya darbeye sürükleyeceğini öne sürdü. Bu uyarıyı 15 Temmuz öncesinde de yaptıklarını belirten Bilgen, birilerini silahlandırarak darbelerin önüne geçilemeyeceğini, bunun darbe girişimine neden olacağını söyledi. Bilgen, iç savaşın da darbenin de felaket olduğunu vurgulayarak, bu handikaptan çıkmak için OHAL ile mücadele edilmesini istedi. Taşeron düzenlemesinin KHK ile yapılmasını da eleştiren Bilgen, KHK'lerle sorun çözüyor gibi gösterilip, işçi haklarını daha geriye götüren düzenleme yapıldığını iddia etti. OHAL'in "bir vesayet rejimi olduğunu" öne süren Bilgen, OHAL'e karşı mücadele edilmesi gerektiğini belirtti. Dış politikanın tutarsız ve ilkesiz olduğunu öne süren Bilgen, Türkiye'nin, İran'da halkın sokağa çıkmasına İranlı yetkililerinden daha fazla tepki gösterdiğini bildirdi. Bilgen, 15-20 yıl önce Türkiye'de "Türkiye İran olmayacak" şeklinde sloganlar atılırken, bugün İran'da "İran Türkiye olmayacak." şeklinde sloganlar atıldığını öne sürdü. Bilgen, İran'da insanların sokağa çıkmasını baştan mahkum eden bu anlayışın, Suriye'de "alternatif ordu kurmanın çabasına girdiğini" iddia etti. Bilgen, asgari ücrette yapılan artışa değinerek, asgari ücretin açlık sınırının altında açıklandığını belirtti. Bilgen, "Daha utanç veren de hükümetin bir bakanı kalktı, asgari ücretin ne kadar iyi olduğunu anlatmak için asgari ücretle kaç sıfır araba alınır, bunun hesabını paylaştı. Arkadaşların akılları sıfır arabalarda, başka bir şeye çalışmıyor. Oysa, asgari ücretle ekmek hesabı, doğal gaz faturası, işe giderken otobüse binmeye paramız var mı, bunun hesabı yapılır. Asgari ücretli sıfır araba hesabı yapmaz, kendi ülkesine Fransız olanlar, sıfır araba hesabı üzerinden asgari ücretlinin ne kadar büyük refah içinde olduğunu rahatça söyleyebiliyor. Türkiye hukukta nasıl bir muz cumhuriyeti olmuşsa, ekonomide de zam cumhuriyeti olmuştur" diye konuştu. HDP'nin kongre sürecine gireceğine işaret eden Bilgen, eleştiriye açık olduklarını, eleştiri ve önerileri almak için konferanslar düzenlediklerini aktardı. Bilgen, önümüzdeki haftalarda da Türkiye'de demokrasi için "Nasıl HDP'ye ihtiyaç var." sorusunun cevabını aramak üzere toplantılar düzenleyeceklerini kaydetti.
09.01.2018 - 16:13
Anadolu Ajansı
['Siyaset', 'Türkiye', 'Halkların Demokratik Partisi']
HDP Sözcüsü Bilgen: Tek gündemi 2019'da ne olacak derdine düşen var
Türkiye
https://www.ntv.com.tr/turkiye/hdp-sozcusu-bilgen-tek-gundemi-2019da-ne-olacak-derdine-dusen-var,IXfIOqkabk2-hgB_VQrGOA
Başbakan Yıldırım, AKPM'nin Türkiye'deki erken seçimin ertelenmesi talebiyle ilgili olarak, "AKPM kendi işine baksa iyi olur. Seçimi Türkiye yapacak" dedi.
null
Başbakan Binali Yıldırım, İspanya Başbakanı Mariano Rajoy'la ortak basın toplantısı düzenledi. Yıldırım, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'nin ( ) Türkiye'deki erken seçimin ertelenmesine yönelik talebine tepki gösterdi.  Gazecilerin konuyla ilgili sorusunu yanıtlayan Yıldırım, "AKPM kendi işine baksa iyi olur. Seçimi onlar yapmayacak, Türkiye yapacak. Türkiye'de seçimler demokrasi şöleninde geçiyor. AKPM önce teröristbaşı Salih Müslüm'ü konuşturmasın" dedi. Yıldırım'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle: "Karşılıklı yatırımlar konusunda olumlu egilimler görüyoruz. Hızlı tren, bankacılık gibi alanlarda ciddi yatırımlar var. Ülkemizde 600'ün üzerinde İspanyol firması var. Terörle mücadele konusunda İspanya ile Türkiye'nin benzer tecrübelere sahip olduğunu ifade etmek isterim. Türkiye 2016 15 Temmuz'unda darbe girişimiyle yüz yüze geldi. Bunun sorumlusu FETO terör örgütüdür. Buna yönelik İspanya'nın ülkemize verdiği desteği unutmuyoruz. Sayın Başbakan'la İspanya'da da bu terör örgütünün faaliyetlerinin izlenmesi konusunda düşüncelerimizi paylaştık. Katalonya konusunda Türkiye'nin görüşü nettir, toprak bütünlüğü esastır. Bölgesel konuları da ele aldık. Suriye'de devam eden iç savaş ve oluşan mağduriyetler büyük bir insanlık sorunudur. Türkiye Suriye'de ortaya koyduğu çalışmayla şunu da yapıyor; Avrupa'nın göçten emniyetli olmasına da katkı sağlıyor. Türkiye NATO sınırlarını koruma görevini de ifa ediyor. İlişkilerimizi daha ileriye taşıma fırsatı bulacağız."
24.04.2018 - 17:21
ntv.com.tr
['Türkiye', 'Binali Yıldırım', 'İspanya']
Yıldırım: AKPM kendi işine baksa iyi olur
Türkiye
https://www.ntv.com.tr/turkiye/yildirimakpm-kendi-isine-baksa-iyi-olur,B7jah2nK6EuLS9wkQ60Fig
Washington'da savaş gazilerinin işlettiği bir pastanenin sürpriz konukları vardı. ABD eski Başkanı Barack Obama ve yardımcısı Joe Biden öğle yemeği için ziyarette bulundu. Çevredekilerin büyük ilgi gösterdiği ikili sandviç ve salata ısmarladı.
null
ABD eski Başkanı Barack Obama sandviçini alan Biden'a "Ne yiyeceksin?" diye sordu. "Jambonlu ve peynirli sandviç" yanıtını alan Obama "güzel görünüyor" yorumunda bulundu. Biden "Patrona da bir tane" diyerek sipariş verdi. Sandviçinin yanında salata ve tatlı ısmarlayan Obama dükkandakilere de yakın ilgi gösterdi. Çalışanlardan birinin yoga eğitmeni olmak istediğini öğrenen Obama, yogadaki hünerlerini de sergiledi. Çevredekilerin selfie isteklerini de geri çevirmeyen ikili dükkandan alkışlarla ayrıldı. Obama'nın iki dönemlik başkanlığı sırasında hayli yakınlaşan Barack Obama ve yardımcısı Biden için "sıkı dostlar" ve "kankalar" ifadeleri kullanılır olmuştu. İkili son olarak ABD'li bir macera romanının kahramanları olarak kurmaca bir hikayede suç savaşçıları olarak betimlenmişti.
31.07.2018 - 15:13
NTV Haber
['Dünya', 'Barrack Obama', 'ABD']
Obama ve Biden'dan sandviç ve salata şov
Dünya
https://www.ntv.com.tr/dunya/obama-ve-bidendan-sandvic-ve-salata-sov,cp9mpbY99kmvgdXZw6VVhQ
AKP Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı, canlı yayında açıklamalarda bulundu. MHP'nin afla ilgili teklifinin bir af düzenlemesi olmadığını savunan Yazıcı, getirilen teklifteki gerekçeler için de "Saygı duyarım ama katılmam" dedi.
cumhuriyet.com.tr
AKP Siyasi ve Hukuki İşlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı, MHP'nin TBMM'ye sunduğu af teklifine ilişkin "Cumhur ittifakının içinde yer almış bir partinin getirdiği bir teklif. Haliyle bu teklifi bugüne kadar edindiğimiz tecrübeler, reel politik, gereklilikleri dikkate almak, adalet algısını ve anlayışını da gözetmek, vatandaş nezdinde oluşacak algıyı dikkate almak, terörle mücadele ederken bu ortamın özelliklerini gözetmek suretiyle MHP'nin 7 maddeden oluşan teklifini irdeliyoruz, irdeleyeceğiz." dedi. AKP Genel Başkan Yardımcısı Yazıcı, CNN Türk canlı yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı, değerlendirmede bulundu. MHP'nin, Meclise sunduğu 19 Mayıs 2018 tarihine kadarki suçlara ilişkin 5 yıl şartlı indirim öngören kanun teklifine ilişkin Yazıcı, gündemlerinde affın olmadığını söyledi. MHP'nin teklifinin içeriği itibarıyla af düzenlemesi olmadığına dikkati çeken Yazıcı, "Bu teklif niteliği itibariyle af değil derken biz, 'Gündemimizde af yok demiştik. Bu da af olmadığına göre gündemimize mi girdi?' Haliyle gündemimize girmiş, Meclise getirilmiş." ifadelerini kullandı. Bu teklifi görmezden gelmelerinin mümkün olmadığını belirten Yazıcı, "Türkiye'nin yönetim sorumluluğunu üstlenmişiz. Meclisin en büyük partisiyiz. Cumhur İttifakı'nın içinde yer almış bir partinin getirdiği bir teklif. Haliyle bu teklifi bugüne kadar edindiğimiz tecrübeler, reel politik, gereklilikleri dikkate almak, adalet algısını ve anlayışını da gözetmek, vatandaş nezdinde oluşacak algıyı dikkate almak, terörle mücadele ederken bu ortamın özelliklerini gözetmek suretiyle MHP'nin 7 maddeden oluşan teklifini irdeliyoruz, irdeleyeceğiz." diye konuştu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Türkiye'ye döndüğünde bu konuyu daha somut bir şekilde ele alacaklarını bildiren Yazıcı, öncesinde de teklif üzerinde çalışmalar yapmaya başladıklarını aktardı. MHP'nin af teklifinde yer alan gerekçelere ilişkin Yazıcı, "Gerekçelere saygı duyarım ama bu gerekçeler, teklifin Mecliste müzakere edilip geçirilmesini mutlaka haklı hale getiren gerekçeler olduğu görüşüne katılamam." dedi. Teklifte yer alan FETÖ'cü hakim ve savcıların verdiği haksız kararlara işaret eden Yazıcı, "Haksız yargıdan söz edilir, haksız yargılamayı giderecek mekanizmalar var. Bu yolları denersiniz." diye konuştu. Yazıcı, teklife ilişkin "Çok karmaşık bir konu. Bunu çok iyi irdelememiz gerekir. Hiçbir hesap içinde olmadan, toplumu, suçla mücadeleyi, yargılama faaliyetini, adalet algısını nasıl etkiler? Bütün bu alanları dikkate almak suretiyle, hasbi olarak bu konuyu irdelemeliyiz." ifadesini kullandı. Adalet Bakanlığının bu konuda bir çalışma yaptığını dile getiren Yazıcı, bir değerlendirme gerçekleştirerek kamuoyuyla paylaşılacağını bildirdi. AKP tarafından da bu konunun gündeme alınarak inceleneceğini ve görüşünün kamuoyu ile paylaşılacağını açıklayan Yazıcı, "(Bu tamam ne güzeldir) dememiz mümkün değil. 'Bu kötüdür, kesinlikle böyle bir şey olmaz' demek de doğru değil. Bu peşin fikirlilik olur. Sonuçta kanaatimiz, bu teklifin yasalaşmaması yönünde olursa görüşümüzü de o şekilde ifade ederiz." dedi. "Bir vatandaşa karşı suç işleyen faili devlet niye, nasıl affetsin" sorusunu yönelten Yazıcı, "Af yetkisini devlet, millet adına kullanıyorsa, o zaman kendisi öz güveni içerisinde kendisine karşı işlenen suçlarla ilgili düzenleme yapar. Fertlerle ilgili olanın da bireylere sorulması gerekmez mi?" değerlendirmesinde bulundu. Affın, hükmün bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılması sonucunu doğuran bir yargısal tasarruf olduğunun altını çizen Yazıcı, şöyle devam etti: "Bu getirilen düzenleme hükmün bütün sonuçlarını ortadan kaldırmıyor. Sadece hükmün infazında 5 yıllık bir indirim öngörüyor. Af gibi nitelikli çoğunluk işlemine gerek yok. Bu teklifin görüşülme prosedürü af teklifine benzer prosedürle değil, normal bir yasa teklifinin görüşülmesine ilişkin bir prosedür uygulanacak." Hayati Yazıcı, AKP ve MHP'nin yerel seçimlerde ittifak yapmasına ilişkin ise, "Bu, Cumhur İttifakı'nın olmazsa olmazı değil." ifadesini kullandı. Yerel seçim dolayısıyla, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin gücünün azalmasına yol açacak tasarruflardan uzak durulması gerektiğini vurgulayan Yazıcı, şunları söyledi: "Yerel seçimlerin bir araca dönüşmesini arzu edenler yok değil. Elbette ki bunu görüyoruz. Cumhur İttifakı'nın, zafiyetine yol açacak tasarruflardan veya yaklaşımlardan uzak durulması gerekir." MHP gibi AKP'nin de belli yerlerde aday göstermemesi durumunun olup olmadığına yönelik bir soruya AKP Genel Başkan Yardımcısı Yazıcı, "Bizden böyle bir fedakarlık isteneceğini sanmıyorum. Biz, büyük bir partiyiz. Türkiye'nin her tarafında örgütlenmiş, çoğu yerde birinci partiyiz. Belli yerlerde AKP'nin aday göstermemesi gibi bir durum çok gerçekçi değil. Sanırım herkes de bu olguyu görüyor." yanıtını verdi.
26 Eylül 2018 Çarşamba, 10:21
cumhuriyet
null
AKP'li Yazıcı: MHP'nin teklifi af düzenlemesi değil
siyaset
http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/siyaset/1094236/AKP_li_Yazici__MHP_nin_teklifi_af_duzenlemesi_degil.html
Ergenekon soruşturmasında daha önce de sorgulanan Aydınlık dergisi Genel Yayın Yönetmeni Deniz Yıldırım ve Ulusal Kanal İstihbarat Şefi Ufuk Akkaya yine gözaltına alındı.
null
Aydınlık dergisi Genel Yayın Yönetmeni Deniz Yıldırım ve Ulusal Kanal İstihbarat Şefi Ufuk Akkaya İstanbul Terörle Mücadele Şubesi ekipleri tarafından gözaltına alındı. İstanbul Vatan Caddesi’ndeki Emniyet Müdürlüğüne götürülen Yıldırım ve Akkaya'nın ifadelerinin alınması bekleniyor. Deniz Yıldırım ve Ufuk Akkaya, 20 Ekim tarihinde de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat'la yaptığı telefon görüşmesinin kayıtlarının, Aydınlık dergisinde yayımlanmasından sonra Ergenekon soruşturmasını yürüten savcıların talimatıyla gözaltına alınmıştı. Gazeteciler, ifadelerinin alınmasının ardından serbest bırakılmışlardı. Aydınlık dergisi, son sayısında da İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ve Başbakan Erdoğan arasında geçtiği iddia edilen bir telefon konuşmasına yer vermişti.
08.11.2009 - 14:29
NTV Haber
[]
Ergenekon’da 2 gözaltı
Türkiye
https://www.ntv.com.tr/turkiye/ergenekonda-2-gozalti,pG_czYQBo0uykLCL_XOu_w
Türkiye'ye Ocak-Kasım aylarında gelen turist sayısı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 6.25 artarak, 27 milyon 466 bin 301'e ulaştı.
null
Ocak-Kasım döneminde en çok ziyaretçi gönderen ülkeler sıralamasında Almanya birinciliğini korurken, bu ülkeyi Rusya ve İngiltere izledi. Ülkemize gelen yabancı ziyaretçiler en çok Antalya'dan giriş yaptı. Kültür ve Turizm Bakanlığının internet sitesinden derlenen bilgiye göre, 2010 yılı Ocak-Kasım döneminde Türkiye'yi ziyaret eden yabancı sayısı geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 6.25 artış gösterdi. Türkiye'ye bu dönemde gelen 27 milyon 466 bin 301 turistin, 1 milyon 613 bin 774'ünü (yüzde 5.88) günübirlikçiler oluşturdu. Türkiye'ye en fazla ziyaretçi gönderen ülkeler sırasıyla Almanya (yüzde 15.42), Rusya (yüzde 11.15), İngiltere (yüzde 9.61), İran (yüzde 6.50), Bulgaristan (yüzde 4.81), Hollanda (yüzde 3.81), Gürcistan (yüzde 3.69), Fransa (yüzde 3.26), Suriye (yüzde 3.02), İtalya (2.34) oldu. Ocak-Kasım döneminde Almanya'dan 4 milyon 235 bin 863, Rusya'dan 3 milyon 61 bin 977, İngiltere'den 2 milyon 640 bin 674, İran'dan 1 milyon 784 bin 730 kişi Türkiye'ye geldi. Yılın 11 ayında Türkiye'ye gelen yabancı ziyaretçilerin en çok giriş yaptıkları sınır kapılarının bağlı olduğu iller sıralamasında Antalya yüzde 33.22 ile birinci, İstanbul yüzde 23.51 ile ikinci, Muğla yüzde 10.81 ile üçüncü sırada yer aldı. Ocak-Kasım döneminde 9 milyon 125 bin 179 kişi Akdeniz, 6 milyon 456 bin 900 turist Marmara, 2 milyon 968 bin 130 ziyaretçi Ege bölgesini tercih etti. Öte yandan Kasım ayında Türkiye'ye gelen turist sayısı geçen yılın aynı ayına göre yüzde 6.22 artarak 1 milyon 491 bin 5'e ulaştı. Kasım ayında Türkiye'ye en çok turist gönderen ülkeler sıralamasında Almanya, İran ve Bulgaristan ilk üçte yer alırken, bu ülkeleri Gürcistan, Suriye, Rusya, Yunanistan, İngiltere, Azerbaycan ve Fransa izledi. Bu ay ülkemize gelen turistlerin 96 bin 825'i (yüzde 6.49) günü birlikçiler olarak kaydedilirken, en çok giriş yapılan sınır kapıları sırasıyla İstanbul, Antalya ve Edirne oldu. Geçici verilere göre, Kasım ayında 248 bin 727 Alman, 135 bin 582 İranlı, 130 bin 78 Bulgaristanlı turist Türkiye'ye geldi. Bu ülkeleri 94 bin 659 ile Gürcistan, 80 bin 392 ile Suriye, 65 bin 417 ile Rusya, 49 bin 812 ile Yunanistan, 48 bin 16 kişi ile İngiltere, 44 bin 723 ile Azerbaycan, 44 bin 480 ile Fransa takip etti.
27.12.2010 - 11:17
Anadolu Ajansı
[]
11 ayda 27.5 milyon turist geldi
Ekonomi
https://www.ntv.com.tr/ekonomi/11-ayda-27-5-milyon-turist-geldi,5uzY0TU5E0GpRp1YypRJhA
Türkiye Bankalar Birliği’nin hazırladığı rapora göre, bireysel kredi veya kredi kartı borcundan dolayı yasal takibe girenlerin sayısı, geçen yılın ilk 9 ayına göre yüzde 4 oranında artarak 1 milyon 52 bin kişiye yükseldi.
cumhuriyet.com.tr
Bireysel kredi veya bireysel kredi kartı borcundan dolayı yasal takibe intikal etmiş kişi sayısı yüzde 4 artarak 1 milyon 52 bin kişiye ulaştı. Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezi’nin, Negatif Nitelikli Bireysel Kredi ve Kredi Kartı Eylül 2015 Raporu’na göre, aynı yıl içinde birden fazla kaydı bulunan kişilerin bir kez sayılmasıyla elde edilen veriler dikkate alındığında bireysel kredi borcundan dolayı yasal takibe intikal etmiş kişi sayısı geçen yılın ilk dokuz ayına göre yüzde 10 artarak, 2015’in ilk dokuz ayında 558 bin kişi oldu.
10 Kasım 2015 Salı, 05:25
cumhuriyet
null
1 milyon 52 bin kişi takipte
ekonomi
http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/ekonomi/411969/1_milyon_52_bin_kisi_takipte.html
Dünya devi LG’nin yeni akıllı telefonu G6 için sızıntılar devam ediyor. Yeni sızan görüntülerle birlikte telefonun kalınlığı da ortaya çıkmış oldu. Güney Koreli üretici LG yeni amiral gemisi olacak olan G6 için son hazırlıkları yapıyor. Firma şubat ayında tanıtacağı telefonu için tüm tasarım çalışmalarını tamamlamışken ürünün de görselleri sızdı.
cumhuriyet.com.tr
Dünyanın en büyük teknoloji firmalarından olan LG, yeni amiral gemisini tanıtmaya hazırlanıyor. G5 modeli ile birlikte modüler yapıyı deneyen ve başarılı olamayan firma, görünüşe bakılırsa modüler yapıdan vazgeçiyor. 2016 yılında G5 ve V20 modelleriyle pazarda olan olan firmanın özellikle V20 ile birlikte çok beğenildiği söylenebilir. Firmanın yeni amiral gemisi olacak olan G6 ise MWC 17’de tanıtılacak. Mobil Dünya Kongresi’nde tanıtılacak olan ürün, fuardan bir gün önce yani 26 Şubat tarihinde düzenlenecek özel bir etkinlik ile tanıtılacak. Ürünün tanıtımına yaklaşık 1 ay varken ürünün son görüntüleri de ortaya çıkmaya başladı. Render görselleri sızan cihazın ön ve üst kısmı detaylarıyla görünebiliyor. G2 modelinden beri ince çerçeve kullanan firma, yeni telefonuyla birlikte çıtayı bir üst noktaya taşımış gibi görünüyor. Özellikle Çinli üretici Xiaomi’nin Mi Mix modeli ile sıfır noktasına indirdiği çerçevelerin G6 modelinde de oldukça az olduğu söylenebilir. İnce çerçevelerin yanı sıra üst tarafta, geniş açıya sahip olması beklenen yüksek çözünürlüklü özçekim kamerası ve sensörler bulunuyor. Ahize ise ekranın tam ortasına yerleştirilmiş. Metal çerçevenin kullanılacağı cihazın sol bölümünde G5 ile birlikte kenarlara alınan ses açma ve kısma tuşları görünüyor. Aynı zamanda ses tuşlarının hemen üzerinde bir anten boşluğu göze çarpıyor. Telefonun arka tarafı ile ilgili detaylı görseller sızmamış olsa da telefonun arka tarafında da metal kullanıldığı tahmin ediliyor. Bu tahminin kaynağı ise anten çizgisi. Genellikle kasası metal olan telefonlarda gördüğümüz anten çizgileri cam ya da plastik telefonlarda bulunmuyor. Geçtiğimiz gün sızan görüntülerin yanı sıra yeni sızan görüntüler ile birlikte telefonun kalınlığı da ortaya çıkmış oldu. Daha öncesinde sızan görüntüler ise doğrulandı. 6-7 milimetre kalınlığında olması beklenen telefonun diğer tasarım detaylarının da yakında sızması bekleniyor. LG’nin 2017 yılındaki tepe modeli olacak olan G6, beklendiği üzere üst seviye donanım bileşenleri ile gelecek. Qualcomm tarafından üretilecek Snapdragon 835 yonga setinin kullanılacağı cihazda aynı zamanda 4 GB veya 6 GB büyüklüğünde LPDDR4 belleklerinde yer alması bekleniyor. Depolama birimi olarak ise 64 GB modelin baz olarak çıkması ve hafızanın micro sd kart ile arttırılması muhtemel.
1 Şubat 2017 Çarşamba, 09:47
cumhuriyet
null
İşte LG G6’nın kalınlığı
bilim_ve_teknoloji
http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/bilim_ve_teknoloji/667850/iste_LG_G6_nin_kalinligi.html
PKK’nın Kandil’deki lideri Murat Karayılan New York Times gazetesine yaptığı açıklamalarda, hapiste olması durumundan Abdullah Öcalan’ın emir verecek durumda olmadığını söyledi.
null
New York Times (NYT) gazetesi Kandil’de Murat Karayılan ile yaptığı ve “Kürt isyancı, kuşkucu kulaklar için tonunu yumuşattı” başlığı ile verdiği haberde, "Irak'ın kuzey cephesindeki sarp dağların yükseklerinde Karayılan, Türkiye'ye karşı yürüttüğü savaştan çok barışla daha ilgili olduğu etkisi bırakıyor" yorumu yaptı. Röportajda Karayılan'ın, "Gençlerimiz daima hazır, öfkeli ve savaşçı, ancak biz Kürt sorununu, bir ulusun sorunu, bir halkın sorunu olarak, silahlarla değil, diyalog yoluyla çözülmesini istiyoruz" sözlerine yer verildi. Yazıya göre seçim öncesi milliyetçi bir ton takınan hükümet buna rağmen, Karayılan grubunu marjinalleştirmek için Kürtlere yönelik yeni jestlerde bulunabilir. 40 bin kişinin yaşamına mal olan şiddet nedeniyle bu sözlerin Türkiye'de samimiyeti noktasında kuşkular duyulacağını belirten muhabir, "Ancak şimdi belki daha önce hiç olmadığından çok, savaşta artık oyunun sonuna ulaşılabileceğine ilişkin belirtiler var. Ve bu Karayılan'ı -ister zulme karşı mücadele eden bir özgürlük savaşçısı, ister bir narko-terörist komutan olarak- değişik türden bir saldırının merkezine koyuyor" yorumu yaptı. Karayılan'ın "Kürt halkı dünyada antik bir halk. Tüm milli ve diliyle ilgili hakları inkâr edilmiştir. Hedefimiz bu haklara ulaşmak" sözlerine de yer veren gazetede haber şöyle devam etti: "Karayılan artık ayrı Kürt devleti değil, 2003'teki Amerikan akınından sonra Kürtlerin Irak'ta kendilerini hazırladıkları federal sistemden esinlenen ancak, oldukça dar kalan Türkiye'de bir dereceye kadar özerklik çağrılarında bulunuyor. Türk ve Iraklı yetkililere göre, aracılar barışın uzatılması olasılığını tartışmak üzere gizli görüşmeler yapıyor." NYT Karayılan'a "konuşkan bir kişi" derken "Yaşını 56 ve 60 olarak gösterip iki doğum tarihi veren ABD Dışişleri Bakanlığı’nın resmi terörist isimlendirmesinde olduğu gibi geçmişi belirgin değil" dedi. Teröristlerin Kandil ortamı ise söyle anlatıldı: "Büyük bir kısmı kadın olan savaşçılar disipline bağlı dünya nimetlerinden el etek çekmiş yaşıyor. Karayılan'ın kesin üssü elbette gizli ama partinin Kandil'in boğaz ve geçitlerindeki varlığı değil. Üniformalı savaşçılar Kürt bölgesel merkezi Erbil'den gelen bir yol üzerinde, son resmi kontrol noktasına çok da uzakta olmayan bir yerde, bir kontrol noktası tutuyor. Öcalan'ın portresi her zaman nazır bulunurken, partinin bayrağı alanın üzerinde dalgalanıyor. Öcalan hareketin saygı duyulan lideri olarak kalıyor, hapishaneden 'emirler verecek durumda değil' fakat Karayılan'ın da değindiği gibi, mesaj ve yazıları hala dolaşımda..." NYT PKK'nın Alman bir doktorun bulunduğu bir klinik ile üniforma üreten bir fabrika işlettiğini, Karayılan'ın hareketi, "anavatanlarındaki" ve dışarıdaki Kürtlerden gelen bağışlarla sürdürdüklerini söylediğini yazdı. Yazı şöyle devam etti: "Ateşkes arası, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan yönetimindeki Türk hükümetinin örneğin Kürtçe televizyon ve üniversitelerde Kürtçe ile ilgili bölümlerin açılması gibi ülkenin Kürt azınlığa hakların genişletilmesi ayrıcalıklarıyla geniş ölçüde çakıştı. Erdoğan hükümeti, partinin şiddetin tamamen sona ermesi için dillendirdiği, tutuklanan Kürt siyasi eylemcileri ve Güney Afrika'daki ırkçılık sonrası dönemdekine benzer bir uzlaşma komisyonu kurulması önerilerini de içeren koşulları önemsemedi. Bunun yerine hükümet Haziran'daki seçimlerden önce daha milliyetçi bir ton takındı. Buna karşın hükümetin Karayılan grubunu marjinalleştirmek için Kürtlere yönelik yeni jestlerde bulunması bekleniyor."
02.01.2011 - 12:16
null
[]
Karayılan: Öcalan emir verecek durumda değil
Türkiye
https://www.ntv.com.tr/turkiye/karayilan-ocalan-emir-verecek-durumda-degil,HFkLy0k120-9Wwxu0TLiUg
Suudi Arabistan, Şii din adamı en-Nemr'in idamıyla başlayan kriz sonrası İran'a uçak seferlerini iki yönlü durdurdu.
null
Suudi Arabistan'ın İran'a uçak seferlerini iki yönlü durdurduğu bildirildi. Suudi Arabistan Sivil Havacılık Genel Kurumunca sosyal paylaşım sitesi Twitter'dan yapılan açıklamada, "İran ile diplomatik ilişkilerin kesildiğinin ilan edilmesinin ardından Sivil Havacılık Genel Kurumu, İran'a yapılacak tüm seferlerin iki yönlü durdurulmasına karar verdi" ifadesi kullanıldı. Açıklamada, daha önce rezervasyon yapmış yolcuların mağdur olmaması için yolcularla koordinasyon içinde gerekli adımların atılacağı belirtildi. Suudi Arabistan yönetimi, cumartesi aralarında Suudi vatandaşı Şii din adamı Ayetullah Nemr Bakır en-Nemr'in de bulunduğu 47 kişinin idam cezasının infaz edildiğini duyurmuş, İran'ın idamlara tepki göstermesinin ardından Suudi Arabistan'ın Tahran Büyükelçiliği ve Meşhed kentindeki konsolosluk binası göstericilerce ateşe verilmişti. Suudi Arabistan yönetimi de büyükelçilik ve konsolosluk binalarına yönelik saldırıların ardından İran ile diplomatik ilişkilerini kestiklerini ve İranlı görevlilerin ülkeyi terk etmesi için 48 saat süre tanındığını açıklamıştı.
04.01.2016 - 23:30
Anadolu Ajansı
['Gündem', 'Dünya', 'Genel']
Suudi Arabistan İran'a uçak seferlerini durdurdu
Dünya
https://www.ntv.com.tr/dunya/suudi-arabistan-irana-ucak-seferlerini-durdurdu,d5bzB7WJjEa1SCWeGRRZfg
Bartın’da kız çocuğuna cinsel istismarda bulunduğu iddiasıyla gözaltına alınan zanlı tutuklandı.
null
’da 17 yaşındaki E.N.K, Ö.Ç'nin (21) tehdit ve şantaj yoluyla kendisine cinsel istismarda bulunduğunu ileri sürerek, İl Emniyet Müdürlüğü Çocuk Şube Müdürlüğüne sığındı. Bunun üzerine Ö.Ç, Emniyet Müdürlüğü Asayiş ve Çocuk Şube Müdürlüğü ekiplerince gözaltına alındı. Emniyetteki işlemleri tamamlanan Ö.Ç, sağlık kontrolünden geçirilerek adliyeye sevk edildi. Zanlı, savcılık sorgusunun ardından çıkarıldığı nöbetçi mahkemece tutuklandı.
09.06.2019 - 22:00
Anadolu Ajansı
['Yurt Haber', 'Türkiye', 'Polis Adliye', 'Bartın', 'şiddet']
Bartın'da cinsel istismar iddiasına tutuklama
Türkiye
https://www.ntv.com.tr/turkiye/bartinda-cinsel-istismar-iddiasina-tutuklama,4YsTX-fhjES5VC9bbW6H9Q
İngiltere'deki Finansal Yönetim Otoritesi ve Denetim Düzenleme Otoritesi, Barclays'in Üst Yöneticisi Jes Staley'e 642 bin 430 sterlinlik para cezası verilmesi kararı aldı
null
İngiltere’de denetim kuruluşları, ülkenin önde gelen bankalarından Barclays’in Üst Yöneticisi Jes Staley’e 642 bin 430 İngiliz sterlini para cezası kesildiğini duyurdu. İngiltere’deki Finansal Yönetim Otoritesi (FCA) ve Denetim Düzenleme Otoritesi’nden (PRA) yapılan ortak açıklamada, Barclays’in Üst Yöneticisi Staley’e, bankanın faaliyetlerine ilişkin bazı bilgileri paylaşan bir ihbarcının kimlik bilgilerine ulaşmaya çalışmasından dolayı 642 bin 430 İngiliz sterlini para cezası verilmesine karar verildiği bildirildi. 2016 yılında bankanın yönetim kuruluna, o dönem Barclays’in New York’tan operasyonlarına finansal kurumlar başkanı olarak atanan Tim Main hakkında gönderilen isimsiz mektupların ardından Staley’nin, bankanın iç güvenlik mekanizmalarını kullanarak ihbar mektuplarının sahibini tespit etmeye çalıştığı öne sürülmüştü. Staley, isimsiz ihbar mektuplarına ilişkin olarak, JP Morgan’dan yakın arkadaşı olan Main’e çamur atıldığını savunmuştu.
11.05.2018 - 15:13
Anadolu Ajansı
['Ekonomi', 'Avrupa', 'İngiltere']
Barclay's yöneticisine para cezası
Ekonomi
https://www.ntv.com.tr/ekonomi/barclays-yoneticisine-para-cezasi,J1cQsb6miEu1W9Bp68fy0g
Cumhurbaşkanı Erdoğan, faiz indirimi kararını az bulduğu Merkez Bankası'nı eleştirdi ve "Verilen mesajlardan nasibini almamış" dedi. Telekulak operasyonuna da değinen Erdoğan, "60 kez dinlendiysek az. Ben sınırsız diye biliyorum" diye konuştu.
null
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Etiyopya'ya hareketinden önce Atatürk Havalimanı'nda düzenlenen basın toplantısında konuştu. Gelen bir soru üzerine Merkez Bankası'nın faiz kararına değinen Erdoğan, "Bu indirimi yeterli bulmamız mümkün değil. Merkez Bankası mesajlarımızdan nasibini almış değil" dedi. Erdoğan, "Bu alanda söz sahibi olan insanlar bile indirimin yeterli olmayacağnı söylerken sadece politika olarak bakmamak lazım. Yapılanın pek bir işe yaramadığını görüyoruz. Burada vatandaşı aldatmamızın bir anlamı yok. Yatırım istiyorsak bu faizle bu yatırımı yapmak, istihdamı artırmak adeta mümkün değil. Faiz inmesi lazım ki girişimci yatırım yapabilsin. Merkez Bankası bu yaptıklarıyla erişilemez değildir" diye konuştu. Erdoğan'a dün 4 eski bakanla ilgili Meclis'te yapılan oylama da soruldu. 'Komisyonun muhalefetin değil iktidar partisinin önerisiyle kurulduğunu' hatırlatan Erdoğan, şunları söyledi: "Bu yapılan oylamanın amacı bu 4 tane arkadaşımız Yüce Divan'a gidecek miydi, gitmeyecek miydi? Ben sizden şunu beklerdim. Acaba 276 neden çıkmadı bunu sormalıydınız. Yüce Divan'a sevk noktasında onların çabası var. bu soruları yöneltenler birinci mahkemenin takipsizlik kararını neden görmezden gelirler. Bu karara rağmen bu tür adımın atılması... Komisyona bu işi götüren muhalefet değil, iktidar. Komisyon raporu da ortada. Muhalefet önergeleriyle işi kovalamaya gayret ediyor. Yaptıkları bütün mücadelede 4 bakan arkadaşımzın Yüce Divan'a gitmemesi yönündedir. Buna sadece hayırlı olsun demek istiyorum." Erdoğan, Ankara Gölbaşı Cumhuriyet Başsavcılığı'nca TİB ve TÜBİTAK'a yönelik başlatılan soruşturma ve 60 kez dinlendiği iddialarına da şu yanıtı verdi: "60 kez dinlendiysek az. Ben sınırsız diye biliyorum. bu yeni dillendirdiğim bir konu değil. Sadece Başbakanlığın değil, Cumhurbaşkanlığının da dinlendiğini söyledim. Buna kimse inanmadı. Anayasa Mahkemesi ve TSK'nın dinlediğini söyledim. Söylediklerim dikkate alınmadı. Çünkü yargı işgal altındaydı. Yargının içerisinde tweet'lerle ahlak dışı ifadelerle kullanacak bir insanın yer almasını düşünmek mümkün mü? Bunu gelişmiş hirbir ülkede yapmak mümkün değildir. Şu anda HSYK ilk adımlarını attı. Ama bunlar 3 tane 5 tane 10 tane değil. Sayıları çok fazla. Bir kısım yargı mensupları dokunulmazlık imkanlarını nasıl kullandıklarını çok açık net ortaya koydu. Şu anda Gölbaşındaki süreç birçok şeyleri ortaya çıkaracaktır. Bu eteklerden çok taşlar dökülecek. Bunun arkası gelecek. Bunların arkası geldikçe Türkiye'de huzur ortamı yakalanacak."
21.01.2015 - 18:36
ntv.com.tr
['Gündem', 'Siyaset', 'Türkiye', 'Genel']
Erdoğan: Merkez Bankası mesajlarımızdan nasibini almamış
Türkiye
https://www.ntv.com.tr/turkiye/erdogan-merkez-bankasi-mesajlarimizdan-nasibini-almamis,khvcSZ3QsEiKQvXNw9eW_Q
Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, 2010 yıl sonu itibarıyla yıllık enflasyonun yüzde 6,5'lik hedefin üzerinde, 2011 ve 2012 yıllarında ise sırasıyla yüzde 5,5 ve yüzde 5 hedefleri ile uyumlu düzeyde gerçekleşmesinin beklendiğini söyledi.
null
Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonuna, Türkiye ekonomisinde yaşanan son gelişmeleri içeren bir sunum yaptı. Sunuma göre, Orta Vadeli Programdaki öngörülerin ve yapısal reformların hayata geçirilmesi, mali kural ile ilgili yasal düzenlemelerin tamamlanması, kamu borcunun sürdürülebilirliği ile ilgili kaygıların oluşmasını önleyecek, maliye politikasında orta ve uzun vadeli öngörülebilirliği sağlayacak ve güven ortamını pekiştirecek diğer uygulamalar, Türkiye'nin risk priminin düşmesine ve faizlerin uzun süre düşük seviyelerde kalmasına yardımcı olacak. Bireysel emeklilik sistemine katılımın artması, emeklilik yasının 42'den 65'e yükseltilmesi, sermaye piyasalarının geliştirilmesi, finansal eğitime daha fazla önem verilmesi gibi atılan ve ileride atılabilecek adımlar Türkiye’de tasarruf eğilimini olumlu yönde etkileyecek. En büyük ihracat pazarımız olan Avrupa Birliği'ne ilişkin büyüme beklentilerinin görece düşük seyretmesi, dış talepteki toparlanmanın yavaş olacağına işaret etmekte. Son dönemde borç yükü yüksek ülkelerin risk primlerinde sert yükselişler gözlenmekte. Türkiye'nin risk primi ise güçlü bankacılık sistemi ve düşük borçluluk oranının verdiği destek ile göreli olarak istikrarlı seyrini korudu. Tarihsel olarak oynaklığı en yüksek ve küresel risk iştahına en duyarlı para birimlerinden olan Türk Lirasının küresel kriz boyunca sergilediği göreli istikrarlı seyir, 2010 yılının ilk çeyreğinde de devam etti. Türkiye, Doğu Asya ülkeleriyle birlikte 2009 yılının dördüncü çeyreğinde en hızlı büyüyen ülkeler arasında yer aldı. Türkiye'nin 2010 yılında da hızlı büyüyen ekonomiler arasında yer alması beklenmekte. Özel yatırım harcamaları, 2009 yılının ortasından bu yana artış eğilimi sergilemekle birlikte düşük seviyesini sürdürmekte. Küresel büyümede belirgin bir iyileşme olmadan, dış talepte güçlü bir toparlanma beklenmemekte. Özellikle avro bölgesinde iktisadi faaliyette gözlenen toparlanmanın izlediği zayıf seyir, ihracata ilişkin bir risk unsuru. Toplam talebe ilişkin belirsizlikler stok biriktirme konusunda firmaların, güçlü büyüme dönemlerine kıyasla daha isteksiz davranmalarına neden olmakta. İktisadi faaliyetteki ılımlı toparlanmayla birlikte reel ücret ödemeleri yeniden artış eğilimine girdi. Özel sektörün borç çevirme oranı 2010 yılının ilk çeyreğinde, yüzde 100 seviyesi civarında istikrar kazanmaya başladı. Tüm dünyada kamunun artan borçluluk oranlarının faizler üzerinde yukarı yönlü baskı yapmasının beklendiği bir dönemde, Türkiye’de piyasa faizlerinin temel belirleyicisinin Merkez Bankası'nın politika faizleri olması, para politikasının etkinliğinin bir göstergesi. Reel faizin durgunluk dönemlerinde düşmesi, sağlıklı isleyen ekonomilerde beklenen bir gelişme olmakla birlikte, Türkiye ekonomisinde daha önce gözlenmemiş bir durum. 4 Ağustos 2009 tarihinden bu yana gerçekleştirilen döviz alım ihaleleri ile toplam 9,7 milyar dolar döviz alındı ve piyasaya yaklaşık 14,6 milyar lira likidite verildi. Merkez Bankası'nın faiz indirimleri sonucunda istikrarlı biçimde azalan reel piyasa faizlerinin iktisadi faaliyetteki toparlanmaya rağmen yükseliş eğilimi göstermemesi, Türkiye'de kriz sonrası süreçte reel faizlerin kriz öncesine göre daha düşük seviyelerde kalabileceğinin göstergesi oldu. Küresel krize karşı alınan önlemler ve düşen vergi gelirleri nedeniyle tüm dünyada bütçe açıkları ve kamu borçları yüksek artışlar gösterdi. Önümüzdeki dönemde Türkiye’nin düşük kamu borcu ile olumlu şekilde ayrışacağı düşünülmekte. Türkiye’de 2011 yılından itibaren hayata geçirilmesi öngörülen mali kuralın, Türkiye'nin mali disiplini daha da güçlendirerek makroekonomik istikrarın sağlanması ve sürdürülmesine önemli ölçüde katkıda bulunacağı, dolayısıyla para politikasının etkinliğini artıracağı beklenmekte.
25.06.2010 - 13:52
null
[]
Yılmaz enflasyon beklentisini açıkladı
Ekonomi
https://www.ntv.com.tr/ekonomi/yilmaz-enflasyon-beklentisini-acikladi,JkXecfXOWE2h7ksAaqUeSw
İstanbul Adalet Sarayı'na gelen İstanbul Baro Başkanı Ümit Kocasakal da çevik kuvvet polislerinin müdahalesiyle karşılaştı
null
Kocasakal dün saat 14.00 sırlarında adliyeye geldi. Güvenlik amiri ile görüşen Kocasakal, avukatlara uygulanan tedbirlerin kanunsuz olduğunu belirterek, Başsavcı Hadi Salihoğlu ile görüşmek istedi. Kocasakal, avukatlara müdahalede bulunan çevik kuvvet amiri ile de görüşüp, emri kimden aldıklarını sordu. Turnikeden içeri giren Kocasakal'a çevik kuvvet amirinin emriyle müdahalede bulunuldu. Çevik kuvvet polisi Kocasakal ve baro yönetim üyelerini, kalkanlarla müdahale ederek adliyenin dışına çartmak istedi. Arbedede Kocasakal ezilmekten son anda kurtuldu.
03.04.2015 - 16:43
haberturk
['istanbul adalet sarayı', 'arama', 'çevik kuvvet', 'ümit kocasakal', 'arbede']
Ümit Kocasakal ezilmekten son anda kurtuldu
Gündem
https://www.haberturk.com/gundem/haber/1061737-adliyedeki-arbededen-umit-kocasakal-da-nasibini-aldi
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, NTV canlı yayınında Ahmed Arpat ve Seda Öğretir'in sorularını yanıtladı. Kılıçdaroğlu, "Demokrasiye inanan, demokrasiyi savunan seçmenlerin sandığa gitmesi lazım, oy kullanması lazım. Bu seçimlerde göstereceğimiz her başarı dünyaya, ‘bütün baskılara rağmen Türk halkı demokrasiden yana tavır koydu’ mesajını verecektir. Çünkü Türkiye demokrasinin kaybolduğu yönünde güçlü bir algı sürekli büyüyor." dedi.
null
18 Mart aslında bir ulusun dirilişi, egemen güçlere karşı savaşması, bağımsızlığını koruması bir özgürlük savaşıdır. Ben 18 Mart'ı aynı zamanda Milli Kurtuluş Savaşı’nın bir ön sözü olarak görüyorum. Mustafa Kemal’in kendisini ilk gösterdiği savaşlardan birisidir. Galip geldiğinde İstanbul kurtulmuştur. Ama üzülerek ifade edelim sadece 3 yıl sonra aynı güçler tek bir mermi atmadan Dolmabahçe’nin önünde demirlemişlerdir. O zaman Salih Bozok Atatürk’e der ki, ‘Düşman gemileri var’, ‘Meraklanma geldikleri gibi gideceklerdir’ demiş. O açıdan 18 Mart’ı deniz zaferi olarak anıyoruz ama Şehitler Günü olarak da 18 Mart’ı kutluyoruz. Çanakkale’nin her karışında şehitlerimizin kanı var, acıları var, gözyaşları var. Gerçekten de insanlık tarihi açısından yazılan güçlü bir destan var. Orada şehitler dışında düşman askerleri de yatıyor. O dönem düşman olarak gördüğümüz emperyal güçlerin askerleri de yatıyor. Onlarda her yıl geliyor kendi atalarının öldüğü topraklarda babalarını, dedelerini anıyorlar. Mustafa Kemal o annelere, babalara seslenerek, ‘Burada ölen çocuklarınız bizim evlatlarımız’ demiştir. Güzel bir insanlık dersidir bu. Hiç kimseyi ötekileştirmeden kendi düşmanının mezarına bile sahip çıkmak öbür ülkelerin yurttaşlarına bu ülke halkının gösterdiği büyük bir sevecenliktir. Öyle bakmak lazım. Yürütüyoruz. Belediye başkanı adayı arkadaşlarımız neredeyse günün 24 saati çalışıyorlar. Ben de elimden geldiği kadar çalışıyorum çaba gösteriyorum. Elbette oturttuğumuz bir strateji var. Ana unsurları; mutfakta yangın var, işsizlik var, ekonomide ciddi bir kriz var. Biz bunu esas alarak sadece çalışmalarımızı büyük ölçüde bu çerçevede götürüyoruz. Sadece sorunu dillendirmek değil sorunu nasıl aşacağımızı da meydanlarda, özel toplantılarda anlatmaya çalışıyoruz. Bizim stratejimiz diğer partilerden farklı. Bir iki ayaklı bir seçim çalışması yapıyoruz. Bir, STK’lar, kanaat önderleri, meslek kuruluşlarının başkanları, muhtarlar bunlarla küçük toplantılar yapıyoruz. Bu toplantılar bizim için çok önemli. Miting meydanlarına söyleyemediğimiz teknik bazı açıklamaları, ekonomik pek çok veriyi burada onlarla konuşarak karşılıklı düşüncelerimizi paylaşarak dillendiriyoruz. Bu toplantılarda önemli olan biz sorunu görüyoruz onlar da sorunu yaşıyorlar ama bu sorunu nasıl aşabiliriz. Biz bunu anlattığımız zaman karşılıklı güven ilişkisi doğuyor. İkincisi, mitingler zaten. Büyük öyle şatafatlı mitingler değil daha çok belediye başkanlarımızın olmadığı ama belediye başkanlığını alabileceğimiz yerlerde ağırlıklı olarak miting yapıyoruz. Bir şehirde bazen 4-5 miting, geçen gün İzmir’de 7 veya 8 mitingler yaptık. Diğer partiler gibi vatandaşları bir araya toparlayıp benim ayağıma gelin değil biz doğrudan doğruya vatandaşın ayağına gidiyoruz, onlarla oturup konuşuyoruz. O kişiler tabii kanaat önderi ve pek çok kişiyle ilişki kuruyorlar. Bunlarla oturup konuştuğunuz zama, onların kendi doğal çevrelerine ulaşıyor. O çevreler içinde elbette ekonomi konuşulurken bizim görüşümüzün de dile getirileceğini düşünüyoruz. Onlara ben şunu da söylüyorum, ‘Siyasetçi olarak benim sorumluluğum var ben bunu biliyorum. Ama ticaret odası başkanı olarak, muhtar olarak, sanayi odası, esnaf odası başkanı olarak onların da sorumluluğu var’. Benim düşüncelerim yüzde yüz doğru olmayabilir, eksik olabilir ama konuşulurken karşılıklı düşüncelerimizi paylaşıyoruz ve sonuçta benim olaylara ne kadar sağlıklı baktığımızı, çözümleri ne kadar sağlıklı ürettiğimizi görüyorlar. Tabii bunlar değişik mekanlarda bizden bağımsız olarak anlatılır diye düşünüyoruz. Seçim stratejimiz açısından bütün mitinglerde önce belediye başkanı konuşuyor. Belediye başkanı neyi vadediyor vatandaşlara çıkıyor konuşuyor, sonra ben konuşuyorum. Dolayısıyla belediye başkanı seçilmek istediği belediyede neleri yapmak istediğini, belediye bize ait değilse eleştirmiyor ama eksiklikleri tamamlama veya yeni hedefleri neyse aktarıyor. Sonra ben kendi düşüncelerimi aktarıyorum. Başka partilerde olmayan bir uygulama bizim uygulamamız. O açıklamanın bir öncesini de okuyabilir misiniz? O bir bütün. Yeni Zelanda’daki terör olayını kınadım. Kınanması gerekiyor, lanetlenmesi gerekiyor. Sadece İslam dünyasının değil Hristiyan dünyasının da lanetlemesi gerekiyor. Asıl olan bu teröristin yetiştiği atmosferin nasıl oluştuğuna bakmak lazım. Bir makinalı terörist içeriye giriyor. Önceden programlı, kameraya alıyor bütün dünyanın izlemesini istiyor vesaire. Batısı, doğusu İslam, Hristiyan dünyası neyse dikkate alarak bu atmosferin önlenmesi için ortak çaba harcamak durumundayız. Bu söyleniyor. Oradan bir cümle çıkarıyor Erdoğan işte Kılıçdaroğlu şunu şunu söyledi diye. Eğer yayınlayacaksanız orada benim konuşmamın tamamını yayınlamıyorsunuz. 5 dakika bile sürmüyor. Erdoğan’ın vatandaşa söyleyeceği bir şey yok. İşsizlik desen 8 milyona yaklaşıyor, ekonomi dese mutfaklarda yangın var, enflasyon almış başını gidiyor, zam dese zamlar var, çiftçinin durumu felaket, esnaf doğru dürüst siftah yapamıyor. Erdoğan’ın tek konusu benim. Bay Kemal sadece ve sadece vatandaşın derdini dile getirdi. Bundan rahatsız. Rahatsız olduğunu biliyorum ama birisinin bu ülkenin sorunlarını dillendirmesi lazım. Bir kişi çıkıyor TBMM’nin duvarının dibinde işsiz olduğu için kendini yakıyor. Birisi geliyor TBMM’nin çatısına çıkarak ben işsizim diyor, intihar edeceğim diyor. 17 yıldır bu ülkeyi tek başına yöneten bir insan nasıl oldu da 17 yıl sonra 82 milyonu soğan kuyruğuna soktu. Kızıyor buna niye hatırlatıyorsun diye. Ben ona geçen yılın Ağustos ayında bu krizden nasıl çıkılacağını 13 madde halinde hatırlattım. Çünkü ben ülkemi seviyorum. 13 maddeyi açıklarken de hiç iktidar eleştirisi yapmadım. Kılıçdaroğlu 13 madde açıkladı 5.madde yanlıştır, şu madde yanlıştır ya da şunların da olması lazımdır deseydi ben razıydım. Ama kalktı yine bizi teröristlikle suçladı. Buyur çöz. Mümkün değil çözemez. Ekonomi nedir bilmiyor. Siz Türkiye ekonomisini damadınıza teslim ederseniz sonra ben ülkeyi yönetiyorum diyorsunuz. Ülke kaosa doğru gidiyor. Türkiye freni patlamış kamyon gibi yokuş aşağı gidiyor. Yarın ne olacağını kimse bilmiyor. Terör nereden ve kimden gelirse gelsin karşı çıkmak zorundayız. Teröristin şu ülkenin veya bu ülkenin vatandaşı olmasının hiçbir önemi yoktur. Yaptığı eylem bütün dünyanın ortaklaşa karşı çıkması gereken bir durumdur. İnsanlık suçudur. Benim üzerinde durduğum konu bu teröristleri yetiştiren ortamı yok etmemiz lazım. Bu ortamı yok etmek için dünyanın bütün politikacılarını, kanaat önderlerinin, düşünce insanlarının ırk temelli, inanç temelli nefret dili konuşmamaları gerekiyor. Eğer nefret söylemi politikacılar arasında yaygınlaşırsa terör çıkacaktır, teröristler masum insanları katledecektir. Hollanda’da ölenlere Allah’tan rahmet diliyoruz, yaralılara ki ağır yaralılarda var şifa diliyoruz. Ama bu yetmiyor benzer olayların bir daha olmamasını sağlayabileceğimiz gerekirse uluslararası oturup düşünülmesi lazım bunun. Birleşmiş Milletler’in gerekirse bu nefret dili konusunda daha ciddi çalışmalar yapması gerekiyor. Bunu kendi politikanızın parçası haline dönüştürürseniz engelleyemezsiniz giderek artar. Açıklamalarını dinlemedim ama okudum gazetelerden. Bir siyasi partinin eş genel başkanı açıklama yapmış bu bizi pek fazla ilgilendirmez. Ama biz meydanlara çıkıyoruz, kanaat önderleri ile toplantı yapıyoruz, STK’larla toplantı yapıyoruz her seçmenin oyunu istiyoruz biz. Sadece ben istemiyorum diğer partilerde istiyorlar. O nedenle biz sandıkta ittifak dedik. En çok ben seçim meydanlarında AK Partili seçmenlere ve milliyetçi seçmenlere hitap ediyorum. Onlara çağrı yapıyorum. Ayrıca hiçbir vatandaşın oyu bir partinin siyasi ipoteği altında değildir. Cumhuriyet Halk Partisi oy kullanacak olan her vatandaşın oyuna taliptir. Şu sorunun cevabını almak isterim mesela, hükümet vergi alırken vatandaşlar arasında ayrım yapıyor mu? Sen vergi vereceksin sen vergi vermeyeceksin. Kimliğin veya inancın bu olduğu için senden vergi almayacağım ama senden daha fazla vergi alacağım. Herkes vergi veriyor ve herkes oy kullanacak. Bir siyasi partide herkesin oyuna taliptir. Etnik kimlik üzerinden bir siyaset güdülüyorsa, Kürtlerin oyu kabul edilemez, tamamı teröristtir diye söylüyorsa Erdoğan ülkesine ihanet ediyor demektir. 82 milyon insan bir arada huzur içinde yaşamak istiyoruz. Bizim ülkemizde her kimlikten insan var. Bayrağıma, vatanına bağlıysa benim başımın üstünde yeri vardır. Ben onun yaptığı gibi siyaset yapmak, insanları kutuplaştırmam, germem insanları. Yeni Zelanda’da terörist insanları nasıl katlettiğini filme alır sen kalkarsın o teröriste hizmet edersin, o filmi seçim meydanlarında gösterirsin. Aklın alacağı şey değil. Eğer ondan zevk alıyorsan götür sarayda 24 saat ailecek seyredin. Hitler döneminde Hitler muhalifleri telle boğduruldular ve bunlar filem alınıp Hitler’e gösterildi. Bu insanlık mı? Onun için ayrışma değil beraber. Biz huzur için bir bayrak altında yaşamak istiyoruz. Huzursuzluk kaynağı beyefendi. Toplumun yarısı düşman oldu. Pazarcı esnafını terörist diye suçladı, hal esnafı terörist oldu. Onun gözünde kendisine oy vermeyen herkes terörist. Hangi dini anlayıştır, hangi kültürel anlayıştır ben anlamış değilim. Belediye meclis üyemizmiş galiba Antalya’da olabilir Cumhuriyet Halk Partisi’ne gelmiştir. Vatan haini mi bu? Eğer teröristse tutuklasınlar. Bir insanı suçlamak, suçlu ilan etmek benim bildiğm tün dünyada hakimler karar verir. Ona bakarsanız kendisinin belediye başkanı adayı doğuda ismini vermek istemiyorum çünkü kimseyi suçlamak istemem. Kardeşi, yeğeni bilmem ne yapmış ama insanları bu kadar karalamak yazıktır. Adamın belki o işlerle hiç ilgisi yoktur. Amcası, babası yapabilir, yeğeni yapabilir adam masum bir insandır. Bu adam suçluysa bu ülkenin sözde adaleti var, savcısı var, emniyeti var, istihbaratı var milli istihbaratı var. Bu adam elini kolunu sallayarak geziyor. Yere yatırıp testere ile keselim mi bu adamı? Adam gelmiş ben Cumhuriyet Halk Partisi’nde hizmet etmek istiyorum diyor. Ben Erdoğan’a sormak isterim Fettah Tamince niye ortalıkta geziyor. 17-25’ten sonra efendim öncekileri saymıyoruz ama bu sonrasında gitti Fetullah Gülen’le görüşmeye gitti. 17-25’ten sonra Bank Asya’ya para yatırdı beyefendiler. Niye yanında gezdiriyor, beraat ettiriyor. Sorsun beyefendi kendi avukatları niye savunuyor. İstanbul’daki Atatürk Kültür Merkezi’ni Tamince’ye nasıl veriyor. FETÖ’cü diyorsan yanında kanatlarının altında. Hapishanedekiler gariban askeri öğrenciler. En büyük mali gücü yanında duruyor. Neden kimse dokunamıyor ona. 17-25’ten sonra gidiyor Amerika’ya görüşmeye, kiminle gittin diye soruyorlar, hatırlamıyorum diyor. Çok iyi hatırlıyor. Erdoğan’da bir açıklama yapsa çok memnun olurum. İstanbul’da Ekrem İmamoğlu’na destek veririz açıklaması yaparsa çok memnun olurum. Sayın Bahçeli Ankara’da Mansur Yavaş’a her türlü desteği vereceğiz dese çok memnun olurum. Biz herkesin oyuna talibiz. Seçme seçilme hakkına sahip olan birisi seçim listelerinde YSK tarafından adı yazılı birisi gelecek Cumhuriyet Halk Partisi’ne oy verecek ben ‘sen bana oy veremezsin’ diyeceğim. Niçin, o seni suçladı. Bunlar uzun süredir sağda solda yazılıp duruyordu kimsenin ciddiye aldığı da yoktu. Kalktı acaba Mansur Yavaş’ın önünü nasıl keseriz diye AK Parti sözcüsü Ömer Çelik açıklama yaptı. Bütün televizyon kanalları bunu canlı verdiler. Saygın bir iş adamı bu iddialarda bulunuyor diye. Ertesi gün Mansur Yavaş kendisini aradım ‘basın toplantısı yapacağım’ dedi. Ertesi gün o saygın kanalların hiç birisi Mansur Yavaş’ı canlı vermedi. İktidardan mı korkuyorlar? İddia elbette haber ama o iddianın cevabı var. Sonra o saygın dedikleri iş adamının çocuk tacizcisi olduğu, şizofren olduğu çıktı ortaya. Şimdi kalkıyorlar duvarlara Kürtçe sloganlar yazıyorlar. Yazanların kimliklerini tespit ettik. AK Partililer. Mansur Yavaş’a oy vermesinler diye algıyı değiştirmek için. Rekabetse rekabet. Ankara’ya nasıl hizmete edeceğinizi anlatırsınız vatandaş oy verir veya vermez. Arkadan dolanıp çelme takmak, ahlaki kuralları bir tarafa atıp ahlaksız bazı söylemler, eylemler yapmak siyasetin gündeminde olmamalı. Siyaseti kirletiyor. Saygın işadamı dedikleri ertesi gün çocuk tacizcisi çıkınca biz onun nasıl bir insan olduğu bilmiyorduk o Cumhuriyet Halk Partisi’nin sorunudur dediler. Sizin sorununuz dile getiren sizsiniz, adamı yücelten, baş tacı eden sizsiniz. Sen koskoca partinin parti sözcüsüsün sen bunu bilmeden oturup araştırmadan nasıl bir insanı suçlarsın. Ciddiye almadığım için sormadım. Ben sizinle her an bir ilişkiye geçebilirim. Bir mektup yazarım diye yarın birisi gelir, ‘bu adam niye sana mektup yazdı ne ilişkin var’ diyebilir. Avukatlık ilişkileri hele daha başkadır. Birisinin davasını üstlenirsiniz o dava başka kişilerle de ilişkili olabilir. Bir mal alıp verme işi değildir. Davanın içinde kaç tane fail vardır, kaç kişidir bunlar neyin nesidir bunlar oturulup bakılır. Yargının önüne gider karar neyse verilir. Onları bilmiyorum. Hiç ciddiye almadım ki. Mansur Yavaş uzun yıllar Beypazarı’nda oldukça parlak bir belediye başkanlığı süreci var. Seçildiği günde mal varlığını açıkladı zaten. Diğerleri açıkladı mı? Açıklasınlar. Doğru değil yani. Bir adamı yenecekseniz yüzüne karşı konuşacaksınız. Televizyona buyur gel dedi, ‘Cumhurbaşkanı’ndan izin alırsam çıkarım’ dedi. Sen Ankara’yı nasıl yöneteceksin. Televizyon açıkıp konuşmak için birilerinden izin alıyorsan sen Ankara’yı yönetemezsin zaten. Ankara’yı da bilmiyor zaten. Yarın Antalya’da bir mitingimiz daha olacak. Nasıl çalıştığını bilmiyorum ama çalışıyorlar. Onlarında belediye başkan adayları var bizim de var. Büyükşehir belediye başkan adaylığı eğer İYİ Parti’deyse bizim arkadaşlar seçmen kitlesine ‘ilçede bana büyükşehirde şuna oy ver’, veya diğer parti ‘ilçede bana büyükşehirde şuna oy ver’ diyor. Bu ne kadar tutar ne kadar tutmaz seçim sonucu göreceğiz bunu. Demokrasiden yana olanlarla demokrasi karşıtı olanlar ayrıştı bu süreçte. Demokrasiyi savunanlar, var olan sorunları çözmek konusunda daha kararlı, daha tutarlı politikalar oluşturanlarla, sadece koltuk gitmesin diye her türlü iftirayı, karalamayı yapan, toplumu gerginleştiren ve bu bağlamda medyayı da kontrol etmek isteyen bir kesim daha var. Bu iki kesim arasında bir seçim olacak. Adaylar belirleninceye kadar elbette bir yarış olur. Bu yarış bazen kırgınlıklara da yol açabiliyor. Ama seçildikten sonra bütün partililer o seçilen arkadaşımızın etrafında birleştiler. Ama bunun yanında aday olmadığı için istifa edip ayrılanlar da var. Küsenler de var. Ama o küsen arkadaşları bir süre sonra barıştırıyoruz. Hayır. Demokrasiye inanan, demokrasiyi savunan seçmenlerin sandığa gitmesi lazım, oy kullanması lazım. Bu seçimlerde göstereceğimiz her başarı dünyaya, ‘bütün baskılara rağmen Türk halkı demokrasiden yana tavır koydu’ mesajını verecektir. Çünkü Türkiye demokrasinin kaybolduğu yönünde gülü bir algı sürekli büyüyor. Baskıcı bir yönetimin olduğu algısı büyüyor. Bunu dünyanın her tarafından ülkeler dile getiriyorlar. Ama Cumhuriyet Halk Partisi’nin İYİ Parti’nin Saadet Partisi’nin adaylarının başarılı olması halkın demokrasiye sahip çıktığı algısını güçlendirecektir. Bu Türkiye’nin önünü açacaktır. Bu açıdan sandığa gitmemem gibi bir lüksümüzün olduğunu sanmıyorum. Demokrasiye sahip çıkan herkes mutlaka sandığa gitmeli. Yok hayır. Benim gördüğüm hemen hemen herkes sandığa gidecek. Normal çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Belli il ve ilçelere özel ağırlık veriyoruz. Gerçekten Cumhuriyet Halk Partili belediyelerin olduğu yerlerde huzur vardır. Bizim büyükşehir belediyelerimizin olduğu yerlerde kırsaldan büyük şikayet duymazsınız. Örneğin İzmir’de süt üreticlerinden şikayet duymazsınız, çiçek üreticilerinden şikayet duymazsınız. İzmir Büyükşehir Belediyesi aralarında yaşanan güçlü diyalog. Tekirdağ’da Muğla’da duymazsınız. Tekirdağ’daki bütün meralar gözden geçirildi ıslah edildi. Tekirdağ’ın bütün ilçelerine okul yapıldı. Okul yapmak milli eğitimin görevi. Ama okul yaptık Milli Eğitim Bakanlığı’na anahtarı teslim ettik. Bizim belediyelerimizin olduğu yerlerde çalışan anneler veya ev kadınları için mutlaka kreşler yapılır. Çalışan kadınlar veya çalışmayan kadınlar çocukları güven içinde bırakırlar. Bizim belediyelerimizin olduğu yerlerde diğer belediye veya beldelerden insanlar gelir parklara gitmek, eğlenmek için. Yeşil alanlar vardır, spor tesisleri vardır, kültüre merkezler vardır. Hatay’a bakın benzer şeyler vardır. Expo’yu kazandı. Hatay ilinin dünya ile rekabet edip kazanması kolay bir olay değildir. Yolun başında daha çok daha güzel hizmetler yapacak. Size fıkra gibi bir şey anlatayım. Erdoğan gidip miting yapıyor, ‘Hatay’a 6 baraj yaptık 3 tane daha yapacağız’. Oysa yapılan tek baraj bile yok. Havaalanından giderken iki tarafta da Amik ovasında su birikmiş tabi onları baraj sanıyor. Bir ülkeyi 17 yıldır yöneten kişi Hatay’a baraj yapıp yapmadığını nasıl unutuyor. Ya da halka gerçekleri nasıl bu kadar çarpıtarak anlatıyor. Yanında kimse yok mu birisi demeli. Siz baraj diyorsunuz ama burada inşaat halinde bir baraj var veya iki baraj var demeli birisinin. Tabi kritik bize ait olmayan belediyeler Bursa gibi Antalya gibi Adana gibi Mersin gibi yerler bizim için önemlidir. AK Parti siyasette artık halkın diliyle kaşarlanmış kişileri getirdi işte belediye başkanı olarak belirledi. Yeni bir isim getiremedi. Ama biz öyle yapmadık. İstanbul’a bir ilçe belediyesinden başarılı bir grafik gösteren birisini getirdik İstanbul Büyükşehir belediye başkanı yaptık. Bursa’da Mustafa Bozbey Nilifer’i Bursa’nın yüzük taşı haline getirdi ve onu getirdik aday olarak. Antalya’da Konyaaltı’nın belediye başkanını getirdik. Adana belediye başkanı Seyhan’daydı şimdi Adana’yı alacak göreceksiniz. Başarılı olan belediyelerimiz de var. Mesela Eskişehir. Eskiden bozkırdı Eskişehir ama şimdi Bursa’dan daha yeşil. Hayır. Milletvekili seçimiyle belediye başkanlığı seçimi biraz farklı. Vatandaş belediye başkanının verdiği hizmetlere bakıyor zaten. Hizmetler güzelse partiden çok o adayın kimliği kişiliği o çalışması kente kattığı değer bütün bunlara bakıp oyunu kullanabiliyor. Dolayısıyla Yılmaz Büyükerşen bütün Eskişehirlilerin gönlünde olan bir insan. Konuşmadım. Aktarıldı. Elbette bizde zaman zaman oturup öz eleştiri yapıyoruz. Bende bazen seçim meydanlarında da bazen diğer mekanlarda da vatandaşla konuşurken örneğin doğuda bir ile gittiğimiz zaman en son Sason’da yapmıştım, ‘oyumuz düşükse kabahat sizde değil bizde’ dedim. Ankara’da oturduk ‘oyunuzu verin’ dedik vermeyince ‘niye vermiyorsunuz’ dedik dedim. Gelmeliydik oturmalıydık, çayınızı, kahvenizi içmeliydik, derdinizi dinlemeliydik, çözümlerimizi size anlatmalıydık ki siz bize oy verin. Bunu söylemek ayıp değil doğru bir şey. Ben oturup izlemedim ama büyük ihtimalli Battal bey gelen bir soruya karşılık böyle bir yanıt vermiş olabilir. Ben bunu çoğu kez medyanın önünde dillendirdim. Geçmişte çözüm üretme konusun yeterli değildik bana göre. Ama şimdi hemen hemen Türkiye’deki her soruna çözüm üreten tek partiyiz. Bu konuda çok iddialıyım. Çözü üretmen bunu anlatmak, yoksul kesime dokunmak bunu yaptınız diye ertesi gün oy olarak dönmüyor size. Bunun bir süreci var. Biz cumhuriyet tarihinde yapılmayan bir şeyi yaptık. Sokak ekonomisi çalıştayı yaptık. 6 milyon kişi sokaktan geçiniyor. Aileleriyle birlikte 23-24 milyon kişi demektir. Sokak ekonomisi çalıştayı yapan bir parti duydunuz mu? Daha doğrusu sokak ekonomisini duydunuz mu? Kimisi kağıt topluyor, kimisi plastik topluyor, kimisi yiyecek topluyor, kimisi simit satıyor, kimisi kestane satıyor. Bu insanlar nasıl geçiniyorlar? Her gün gördüğümüz ama toplumun, siyasetin görmediği insanlar bunlar. Ben bir Salı toplantısında çöpten bir şey toplayan bir kadının fotoğrafını göstermiştim. Oysa o fotoğraf bir gün önce gazetelerde yer almıştı. İlginç olanı arkasında Erdoğan’ın fotoğrafının olmasıydı. Bunu gösterdim efendim kıyamet koptu. Oysa çöpten kağıt toplayan, geçimini sağlayan binlerce insan var. 21. Yüzyıldayız uçtuk dedikleri bir Türkiye’deyiz onlar uçtular halk çöpten bir şeyler topluyor. Beyler uçtular esnaf siftah yapamıyor. Binlerce çocuk, on binlerce çocuk yatağa aç giriyor. Böyle baktığınız zaman topumun geçinmekte zorlanan kesimlerinin sorunlarını dile getirmekte olan bir partiyiz. Bu konuda ağır ağır ama kararlı ve giderek yükselene şekilde topluma güven vermeye çalışıyoruz. Üretimden koparılan Türkiye. Türkiye tarımda da, sanayide de, üniversitede de bilgi üretmekten koparıldı. Sanattan, kültürden koparıldı. İranlı üniversitelerin ürettiği bilgi sayısı Türk üniversitelerini neden geçiyor. Ne oldu da saman ithal eden bir ülke haline geldik. 2018’de Yunanistan’da 115 milyon dolarlık pamuk aldık. Türkiye’de pamuk ekecek alan mı kalmadı. Aynı Yunanistan’dan 28 milyon dolarlık buğday aldık, 13 milyon dolarlık tütün aldık. Cumhuriyeti kuranlar pamuk sattılar, üzüm sattılar, incir sattılar. Elde ettikleri gelirlerle fabrikalar kurdular. Uşak şeker fabrikası ilk şeker fabrikamızdır ve yumurta satılarak kurulmuştur. Şimdi geldik 21.yüzyılın Erdoğan’ın Türkiye’sine. Fabrika satıyoruz patates alıyoruz. Fabrika satıyoruz soğan alıyoruz, buğday alıyoruz, arpa alıyoruz, canlı hayvan alıyoruz. Bir beka sorunu varsa işte budur. Bütün belediye başkanlarımız kırsalla işbirliği halinde. Kooperatifler kuruyoruz süt alıyoruz. İzmir Büyükşehir Belediyesi yıllardır bir evde çocuk doğduğunda fakir zengin ayrımı yapmadan sütü kapıya bırakıyor. Süt üreticisi memnun. Sadece süt dağıtmak için onlarca araç var. Kır ile kent arasında gelir dağılımının dengeli olması sağlanıyor. Kırsaldan kente göç olmuyor. Aydın’a bakın besicilerin tamamı memnun. Sadece üretime değil istihdama da katkıda bulunuyor bu. Sayın İmamoğlu bir açıklama yaptı, ‘Büyükşehir belediye başkanı olduğumda beş yılda 150 bin kişiye istihdam yaratacağım’ dedi. Binali bey açıklama yaptı, ‘İstihdam yaratmak belediyelerin işi değildir’ diye. Sonra aynı Binali bey kalktı dedi ki, ‘Ben belediye başkanı olursam 500 bin kişiye istihdam yaratacağım’ dedi. Sen daha önce başbakandın, ulaştırma bakanıydın niye yaratmadın. Önce reddettin sonra 180 derece döndün. Kim inanır. Her mahalleye bir kreş açılıyor. Bir kreş en az 10 kişiyi istihdam etmek demektir. Adana’nın en büyün meydanını Seyhan belediye başkanını yapıyor. Meydandan ürkerler bunlar. Meydan bir kentin enerjisini boşalttığı alandır. Orada düğünler yapılır, orada halaylar çekilir, gösteriler, mitingler yapılır. Meydan bir kentin olmazsa olmazıdır. Meydan bırakmadılar. Çocuklar caddeler top oynuyor. Kentleri beton ormanına döndürdüler. Sonra kim yaptı bunları diyorlar. İstanbul’u bu hale getirdiler, sonra biz İstanbul’a ihanet ettik dediler, şimdi İstanbul’a talibiz diyorlar. Bırakın Ekrem İmamoğlu İstanbul’u düzeltsin. Ne yapmışız da istismar etmişiz. İlkelerine bağlıyız. Günün 24 saati Atatürk demiyoruz. Atatürk sadece bizim değerimiz değil 82 milyon insanın ortak değeridir. Atatürk’ü sadece ben değil herkes sevmeli. Cumhuriyeti kurarken ilk kez saltanatı bırakmıştır halk kavramını getirmiştir. Osmanlı’da vatandaş yoktur teba vardır. Kadın erkek eşitliğini getirmiştir, kadına seçme seçilme hakkını getirmiştir. Sadece Cumhuriyet Halk Partisi’nden mi seçiliyor, her partide kadınlar var. Atatürk'ü toplumun her kesiminin sahiplenmesi lazım. Beni üzen Diyanet İşleri Başkanlığı ile Genelkurmay Başkanlığı aynı tarihte kurulmuştur. Bugün 18 Mart Çanakkale Savaşı, Atatürk’ün ne büyük başarılarından birini elde ettiği bir süreçtir bu. Aynı zamanda şehitleri anma günüdür. Diyanet açıklama yaptı içinde Atatürk yok. Hadi hiç sevmiyorsun diyelim Diyanet İşleri Başkanlığı’nı kurdu. Bari bu teşkilatı kuran kişiye de Allah rahmet eylesin de. Bu kin bu öfke nedir. İslamiyet'te din üzerinden öfke duyulur mu? Atatürk’ün neyini istismar edeceğiz. Benim gibi düşünmeyen de demokrasi diyor, benim gibi düşünmeyen de insan hakları diyor. Ortak paydayı büyütmek yerine küçültmek rolünü üstlenmiş beyefendi. Hatta orada bizim büyükşehir belediye başkanına da ağır suçlamalar yapmış. İnsan utanır biraz. Neyse ciddiye alınacak kişi değil. Hayır efendim hiç bir yeri asla ve asla çantada keklik görmeyiz. Vatandaş keklik mi? Bu tamımı yapmak vatandaşa saygısızlıktır. İzmirli gidecek oyunu kullanacak. Bizde gidiyoruz İzmir’e oyunuzu Cumhuriyet Halk Partisi’ne verin diyoruz. İzmir demokrat, aydın bir kent. Türkiye’nin batıya açılan penceresidir. Milli kurtuluş Savaşı’nın ilk kurşunun atıldığı kenttir orası. Görkemli bir tarihi var. Dolayısıyla İzmir sıradan bir kent değildir aynı zamanda Ege demektir. Dolayısıyla İzmirlinin yapacağı her tercih bizim için çok kıymetlidir. Ankara’yı İstanbul’u Adana’yı Mersin’i Bursa’yı buraları alacağız zaten inşallah. Bu aynı zamanda bütün dünyaya bütün baskılara rağmen halk demokrasiye sahip çıktı algısını güçlendirecektir. Biz bir özel tartışma alanı yaratmak niyetinde değiliz. Yerel seçim yapıyoruz muhtar seçeceğiz, belediye başkanı seçeceğiz. Onlar ne yapıyorlar ben onu bilmiyorum. İnsanlar seçimden yoruldu artık. Belediye başkanlarını seçeceğiz iyi hizmet ediyorlarsa başımızın üstüne. Gerginliği onlar yaratıyorlar. Ekrem İmamoğlu İstanbul Belediye başkanı olduğunda samimi söylüyorum oy vermeyenler bile ‘Allah razı olsun, iyi ki bu adam seçildi’ diyecekler. Mansur Yavaş seçildiğinde de aynısını diyecekler. Biz İzmir’de ayrımcılık mı yaptık, Aydın’da Eskişehir’de Tekirdağ'da ayrımcılık mı yaptık. Ayrıca bizim belediyelerde asgari ücret net 2 bin 200 lira. Gittiğim her yerde belediye başkanlığa bize ait değilse belediye başkanından herkesin önünde söz alıyorum 1 Nisan’da burada hiç bir işçiyi işinden etmeden, asgari ücret 2 bin 200 lira olacak diyorum, sözünü alıyoruz. Her parti kendi düşüncesini söyler. Bizim şahsi düşüncemiz 5 yıl bu arkadaşlarımız hizmet verecekler ve vatandaş görmeli bu belediye başkanı Cumhuriyet Halk Partisi’nin dediği gibi gerçekten düzgün mü çalışıyor görmeli. Bunlar bunu 3 günde yapamayacaklarına göre bir süresi var. Bu vatandaşla Cumhuriyet Halk Partisi arasında bir güven ilişkisi demektir aynı zamanda. Bugün galip geldik yarın üstüne yürüyelim gibi bir anlayışımız yok. Vatandaş seçimden yoruldu. Neredeyse her yıl bir seçim var ben genel başkan seçildikten sonra. Türkiye zaten iyi yönetilmiyor. Biliyor musunuz Türkiye’nin bir kalkınma planı yok. Kalkınma planı olmayan başka ülke var mı yok mu bilmiyorum. 100 günlük planda açıkladılar kalkınma planı hazırlanacaktır diye. Niye hazırlamadın geçti 100 gün. Londra’daki bir avuç tefeciye teslim edilen bir Türkiye var. Son 16 yılda Londra’daki bir avuç tefeciye ödenen faiz 149 milyar dolar. 149 milyar dolarla ikinci Türkiye inşa edilirdi. Suriyelilere 35 milyar dolar verdiler. 35 milyar dolar verdik ama bu bütçeye yük olmadı diyor. Formülü açıkla sana Nobel versinler. Benim 35 milyar dolarlık mal varlığım var zaten ben bunu verdim diyorsa ona itirazım yok. Nasıl yük olmadan verdin. Bizim ülkemizde Suriyeliler 1.sınıf bizimkiler 2.sınıf vatandaş. Dükkân açarsanız vergi verirsiniz onlar vermezler. Bizimkiler hastaneye gider 7-8 yerde para öderler onlar ön sıralarda girer para ödemezler. Ben Ortadoğu bataklığında sizin ne işiniz var derken kıyameti kopartıyorlardı. 3 buçuk milyon Suriyeliyi besle bakalım. Türkiye’nin süratle Suriye’ye gidip oturup maya konuşması lazım, kavgayı bitirmesi lazım. En büyük sıkıntıyı yaşayan Hatay’dır. Hatay Büyükşehir Belediye başkanına 1 lira para verdiler mi o kadar Suriyeli geldi? Rusya üzerinden Suriye ile görüşüyorlar. Gidersin oturursun masaya konuşursun. Suriye’de terör bitsin istiyoruz, toprak bütünlüğü bozulmasın istiyoruz, kanlı savaş bitsin itiyoruz Esad da istiyor. O zaman neden bir araya gelmiyoruz? Rusya geldi, Amerika geldi, Fransa geldi, İspanya geldi, İtalya geldi, Almanya geldi sen niye gelmiyorsun. Bugün kavga edersin bir süre sonra diplomatik ilişkiler kurulur barışırsın. En büyük zararı biz gördük. En büyük ihaleleri diğer devletler aldı. Herkes paylaştı oradaki konutları, hastaneleri bütün yatırımları aldılar. Biz oradan şimdi zeytinyağı satın alıyoruz. Patatesi soğanı oradan alıyoruz. Sözde bizi dünya lideri yönetiyor. Yunanistan mahvoldu perişan oldu diyorlardı gittin 115 milyon dolarlık pamuk aldın. Adıyaman’da tütün mü yoktu? İki şey yapıyorum her gittiğim yerde. Bir, sakın ola ki provokasyonlara gelmeyin. 21 Mart geliyor her türlü provokasyon yapılabilir. Bunu yapacak kişiyi de biliyoruz. Her türlü pvokasyonu yapıp bir şekliyle Cumhuriyet Halk Partisi’ni ve İYİ Parti’yi Saadet Partisi’ni karalamaya çalışacak. Biz bütün örgütlerimizi uyardık. İkincisi, sakın rehavete kapılmayın. Bırakın anketleri son ana kadar kapı kapı köy köy gezeceksiniz. Derdi anlatacaksınız çözümü de anlatacaksınız. Belediyelerin bütçeleri çok fazla. Erzurum Çat belediyesi Cumhuriyet Halk Partili bir belediye başkanı yönetiyordu orayı. İslam Eserleri Müzesi kurdu, belediye binayı yaptı, çarşılar yaptı, parklar yaptı bütçesiyle. Erzurum’a bakın bir de devasa bütçesi var suyu bile içilmiyor. Palandöken’den Erzurum görünmüyor sadece bir sis tabakası var hava kirliliğinden. Tanzim satış noktaları kurdular vatandaşa bedava verilecek soğanı patatesi bile parayla sattılar. İzmir’e bakın 35 bin kişilik yoksul aile var kendi envanteri var. Yoksul aileleri 10 kilo patates 10 kilo soğan çuvallara konuldu evlerine gidildi kapıları çalındı ve teslim edildi. Hangisi belediyecilik. Hangisi yoksulları afişe etmiyor. Bizim belediyelerimiz. Onlar yoksulları kuyruğa dizdiler bir de varlık kuyruğu dediler. İnsanlarla bu kadar alay edilir mi? O kuyruklar varlık kuyruğu olsa önce sen kuyruğun başında olurdun, vatandaşı oraya sokmazdın bile. Hayır. Başaracağız çünkü. Türkiye’nin başarmaya ihtiyacı var. Evlerde yangın var ve bunun söndürülmeye ihtiyacı var. Vatandaş bilinçli ve nasıl oy kullanacağını iyi biliyor. Orta Anadolu’da da olacak Doğu Anadolu’da da olacak göreceksiniz. Örgütlerimizi oluşturduk ilk pilot uygulamaları yaptık. Pilot uygulamalar başarılı oldu. Sonra bir aksaklık var mı diye ikinci pilot uygulamayı yaptık. Barolarla bir araya geliyoruz avukat arkadaşlarla. Her okulda bir avukatın bulunmasını arzu ettik. Avukat arkadaşlarımız gönüllü olarak katılıyorlar. Güçlü bir bilgisayar altyapımız var hiçbir partide olmayan. Biz YSK’nın bile aldığı birçok kararı biz onlara bildiriyoruz ve düzelttiriyoruz. O tartışmaların tamamen yanlış bir mecrada yapılan tartışmalardı. Cumhuriyet Halk Partisi’nin bilgisayar sistemi çöktü denildi ama yoktu böyle bir şey. Yine aynı şekilde güçlü bir altyapımız var. Ama önemli olan insan unsuru ve bizim arkadaşlarımızın o sandıklarda hazır bulunması. Oradan elde edilen ıslak imzalı tutanakların görüntülerini süratle genel merkeze aktarılması. Cep telefonu üzerinden iki deneme yapıldı başarılı sonuçlar ardık. Hiçbir parti yapmadı bu denemeyi biz yapıyoruz.
18.03.2019 - 21:03
null
['Türkiye', 'Kemal Kılıçdaroğlu', '2019 yerel seçim']
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu NTV'de
Türkiye
https://www.ntv.com.tr/turkiye/chplideri-kemal-kilicdaroglu-ntvde,afoertYIVkSmJDQ5ecol-Q
Irak hükümeti 22 yıl aradan sonra gelecek yıl ülke genelinde nüfus sayımı yapılacağını duyurdu.
null
Planlama Bakanı Sabah Dileymi yaptığı açıklamada, 2020 yılının ekim ayında yapılması planlanan ülke genelindeki nüfus sayımı için hazırlıkların başladığını söyledi. Dileymi, vatandaşlara en iyi hizmeti sunabilmek, ekonomik ve sosyal kalkınma için gereken verilerin sağlanması amacıyla sayımın önemli bir adım niteliği taşıdığını açıkladı. Bakanlığın söz konusu sayınım zamanında yapılması için olağanüstü bir çaba göstereceğini belirten Dileymi, sayımın Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’ni de (IKBY) kapsayacağını ifade etti. Irak’ta en son 1997 yılında Saddam Hüseyin rejimi döneminde nüfus sayımı yapılmış, IKBY’nin dahil edilemediği sayımda Irak nüfusunun 19 milyon olduğu açıklanmıştı. IKBY’nin nüfusu 3 milyon olarak tahmin edilmişti. Irak’ın nüfusunun şuanda 38 milyon olduğu tahmin ediliyor.
21.05.2019 - 23:54
Anadolu Ajansı
['Dünya', 'Dış Politika', 'Irak']
Irak, 22 yıl aradan sonra genel nüfus sayımı için hazırlanıyor
Dünya
https://www.ntv.com.tr/dunya/irak-22-yil-aradan-sonra-genel-nufus-sayimi-icin-hazirlaniyor,rGqx4FWepUG0yGr-w_4jnA
Avrupa Parlamentosu, 2014-2019 yasama dönemine ilişkin Türkiye raporuna son şeklini vermeye hazırlanıyor.
null
, raporunun taslağını yarın ele alacak. Siyasi gruplar tarafından hazırlanan değişiklik önergeleri oylanacak. Değişiklik önergelerinin sayısının 300'ü aştığı ifade ediliyor. Raporda ilk kez "Türkiye ile üyelik müzakerelerinin askıya alınması" çağrısı yapılacak.  Hristiyan Demokratlar gibi sağ gruplar ise "askıya alınma" yerine "üyelik hedefli ilişkilerin sonlandırılmasına dair" bir ifade kullanılmasını istiyor. Uzmanlar, Avrupa Parlamentosu'nun mayıs ayında seçimlere gideceğini, bu yüzden son Türkiye raporundaki ifadelerin yeni parlamentoya miras kalacağını belirtiyor. 12 Mart'ta tartışmaya açılacak Türkiye raporu 13 Mart'ta oylamaya sunulacak.
19.02.2019 - 21:13
NTV Haber
['Dünya', 'Dış Politika', 'Türkiye', 'Avrupa Birliği']
AP’nin Türkiye raporunda üyelik müzakerelerini askıya alma çağrısı yapılacak
Dünya
https://www.ntv.com.tr/dunya/apnin-turkiye-raporunda-uyelik-muzakerelerini-askiya-alma-cagrisi-yapilacak,664KaJOu5U2t40c_gPyVpQ
Bir grup talasemi (Akdeniz anemisi) hastası, sorunlarına dikkat çekmek için temsili kefen giyip yürüyüş yaptı.
null
Şanlıurfa Çocuk Hastalıkları Hastanesi önünde toplanan grup üyeleri, başlarına ve kollarına siyah bant bağlayıp "Ölümü bekleyişe son, yaşamak bizim de hakkımız" yazılı pankartlar açtı. Yanlarında getirdikleri temsili kefenleri giyerek valilik binasına kadar yürüyen grup üyeleri, bu sırada megafonla vatandaşları hastalığı karşı uyardı, dikkat çekmek için zaman zaman düdük çaldı. Bir Damla Kan Talasemi Derneği Başkanı İbrahim Dizlek, grup adına yaptığı açıklamada, yetkililerin talasemi hastalarının sorunlarına ilgisiz kaldığını ileri sürdü. Kentte 617 talasemi hastası bulunduğu, bunun yanında yaklaşık 150 bin kişinin de talasemi gen taşıyıcısı olduğunu belirten Dizlek, her geçen gün bu sayının arttığını iddia etti. Şanlıurfa'da kan bankası bulunmaması nedeniyle hastaların çevre illere gitmeye mecbur kaldığını ve bunun da büyük bir mağduriyette neden olduğunu vurgulayan Dizlek, "Burada kan bankası olmadığı için ihtiyaç duyduğumuz kan Gaziantep'ten geliyor. Kuryeyle çoğu zaman ihtiyacımız olan kan geç geliyor. Geç geldiği için pıhtılaşan kanı iade etmek zorunda kalıyoruz. Şanlıurfamız için kan bankası istiyoruz. Bizi dışarıya muhtaç bırakmasınlar" dedi. Açıklamanın ardından, yanlarında getirdikleri kefenleri Vali İzzettin Küçük'e vermek isteyen gruba, polis izin vermedi. Bir süre bekleyen grup üyeleri, daha sonra olaysız dağıldı.
09.06.2014 - 14:41
Anadolu Ajansı
[]
Kefenle eylem yaptılar
Sağlık
https://www.ntv.com.tr/saglik/kefenle-eylem-yaptilar,avW8nOOw1U28E4Nk0K3T_A
Antalya'da 13 yıl önce 24 yaşındaki bir genç kızın kalbi nakledilen Hamide Akman, Türkiye'nin kalp nakli yapıldıktan sonra hayatta kalan az sayıda hastasından biri.
null
Başka bir insanın kalbiyle hayatını sürdüren Hamide Akman, Akdeniz Üniversitesi Hastanesi’nde yatan diğer kalp hastalarının da umut kaynağı. Antalya'da yaşayan Hamide Akman, kalp hastası olduğunu bilmeden hamile kaldığını ve 1994 yılında, bugün 17 yaşında olan kızı Sabiha'yı dünyaya getirdiğini söyledi. Hamileliği sırasında kalbinde büyüme meydana geldiğini belirten Akman, teşhisin konmasının ardından geçen yıllarda da kalbinde yetmezlik geliştiğini anlattı. Tedavi için başvurduğu Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Kalp Damar Cerrahisi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ömer Bayezid'in kendisine kalp nakli olmasının şart olduğunu, nakil olmaması halinde öleceğini söylediğini belirten Akman, bu teklifi kabul ettiğini ifade etti. Kendisinden önce kalp nakli olan kimse görmediği için çok korktuğunu, ama nakil olmaması halinde hayatta kalma şansı da bulunmadığını bildiğini dile getiren Akman, ''İlk olduğum için çok korkuyordum ama yaşama şansım da yoktu. Ya ölümü ya da nakli seçecektim. Hocam 'Sen güçlü olursan başarırız' dedi. Gerçekten de hiçbir şey ters gitmedi. Kalp nakli için kayıt olduktan bir hafta sonra beklediğim kalp çıktı'' dedi. Beyin ölümü gerçekleşen 24 yaşındaki Feride Can adlı genç kızın kalbinin kendisine nakledildiğini anlatan Hamide Akman, naklin ardından sağlığına kavuştuğunu, bugün ise bütün işlerini kendi kendine yaptığını ifade etti. Hastaneye gelerek kendisi gibi kalp bekleyen veya nakil olan hastaları sık sık ziyaret ettiğini kaydeden Akman, şöyle konuştu: ''Hastanede her nakil olduğunda, hocam arar, 'Bugün nakil var' diye. Ben de hususi gelip hastaları görürüm. Başka amaçla geldiğimde de nakil olanları ziyaret ederim. Hastalar beni görünce rahatlıyorlar. Çünkü benim önümde hiç kimse yoktu. Bu hastalar beni örnek aldılar. Ben onlar için bir şansım. Hastalara hocanın dediğini mutlaka uymalarını öneriyorum. Hocanın söylediklerini harfiyen yapmaları gerekiyor.'' Hamide Akman, kalp nakline karar vermesinde 4 yaşındaki kızının da etkili olduğunu anlattı. ''Şu ana kadar 13 yıl yaşadım. Daha ne kadar yaşayacağımı Allah bilir'' diyen Hamide Akman, ''Eğer kalp nakli olmayıp ölmüş olsaydım, kızım 4 yaşında annesini kaybetmiş olacaktı. Şu anda ölsem de arkama bakmadan giderim, çünkü artık o her şeyi göğüsleyebilecek yaşa geldi'' dedi. Hamide Akman, Akdeniz Üniversitesi Hastanesi’ndeki son kalp nakliyle yaşama dönen 42 yaşındaki Mehtap Kaya'yı da ziyaret etti. Akman, Kaya'yı doktorların tavsiyeleri dışına kesinlikle çıkmaması konusunda uyardı. Evli ve 3 çocuk annesi Mehtap Kaya da, 2 yıl önce kendisine astım teşhisi konulduğunu, ardından da kalp yetmezliği tespit edildiğini anlattı. Nakilden önce kalbinin yüzde 26 kapasiteyle çalıştığının belirlendiğini belirten Kaya, 6 ay önce nakil listesine kaydolduğunu, 14 Aralıkta da 23 yaşında beyin ölümü gerçekleşen bir kişinin kalbinin kendisine nakledildiğini kaydetti. Naklin ardından zor bir süreç yaşadığını, ancak bu süreci ailesi, doktorları ve kendisi gibi nakil olmuş diğer hastaların destekleriyle aştığını dile getiren Mehtap Kaya, ''Bana güç verdiler. Onların sayesinde bugünlere geldim. Nakilden önce kendimi bu kadar iyi hissedeceğimi düşünemiyordum bile ama şimdi sağlığıma kavuştum. Çok mutluyum'' diye konuştu. Nakil operasyonunu gerçekleştiren Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Kalp Damar Cerrahisi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ömer Bayezid ise klinikte şu ana kadar 42 kalp nakli gerçekleştirildiğini bildirdi. İlk naklin 13 yıl önce Hamide Akman'a yapıldığını hatırlatan Bayezid, sayının bu yıldan itibaren giderek arttığını, 2010 yılında ise 12 kişiye kalp nakli gerçekleştirdiklerini açıkladı. Bayezid, kalp naklinde yeterli donör bulunamadığını, bu yüzden çok sayıda insanın kalp beklerken hayatını kaybettiğini belirterek, ''Bağış olursa daha yüksek sayılarda nakil yapılabilir ve daha fazla insan kurtulabilir. En büyük sıkıntımız yeterli organ bağışı olmaması'' diye konuştu.
18.01.2011 - 15:02
null
[]
13 yıldır Feride'nin kalbiyle yaşıyor
Sağlık
https://www.ntv.com.tr/saglik/13-yildir-feridenin-kalbiyle-yasiyor,_0-RCmXYR0iJ3V-WAsyPcQ
Cem Yılmaz ile sevgilisi Ahu Yağtu'nun 3 Mart’taki düğünlerini yapacakları yer belli oldu.
null
Düğün yeri seçmek için İstanbul’daki 5 yıldızlı otelleri gezen Cem Yılmaz ve Ahu Yağtu, Tepebaşı'ndaki Pera Palas Otel'de karar kıldı. Son anda bir değişiklik olmazsa ikili düğünlerini burada yapacak. Yılmaz geçtiğimiz cumartesi günü İzmir Karşıyaka’ya sevgilisinin babası Hasan Neşet Yağtu ile tanışmaya gitmişti. Baba Yağtu Cem Yılmaz ve kızımın mutluluğu için elimizden geleni yapacağız. Kızım da çok mutlu ve birbirlerini çok seviyorlar. Cem Yılmaz’ın ve Ahu’nun kariyeri onları ilgilendirir. Biz sadece onların mutluluğunu takdir ederiz” demişti.
25.01.2012 - 12:07
null
[]
Pera Palas'ta evlenecekler
Yaşam
https://www.ntv.com.tr/yasam/pera-palasta-evlenecekler,yTXv5CvzpkuZugIqDKg_WA
İtalyan basını, bir dönem Beşiktaş'ta da forma giyen Jose Ernesto Sosa'nın Antalyaspor'a transfer olabileceğini iddia etti.
null
Sky Italia'nın haberine göre; 2014-2016 yılları arasında Süper Lig'de Beşiktaş formasını giyen Arjantinli oyuncu Jose Ernesto Sosa, Antalyaspor yolunda. İddiaya göre; Serie A ekibi Milan, Antalyaspor ile oyuncunun transferi konusunda pazarlıklarda son noktaya geldi ve anlaşmayı sağladı. Buna göre Antalyaspor, Sosa'yı ikna etmesi halinde transferi tamamlayacak. Geçen sezon Milan ile sadece 15 maça çıkabilen Sosa, 3 asistlik bir katkı sağlayabilmişti. Bu sezon da Milan'ın UEFA Avrupa Ligi'nde üçüncü tur ilk maçında Craiova ile karşılaştığı maçta kadroya giremeyen Sosa'nın teknik direktör Vincenzo Montella'nın planlarında olmadığı iddia edildi.
01.08.2017 - 00:14
Ntvspor
['Futbol', 'Spor', 'Beşiktaş', 'Transfer', 'Antalyaspor']
İtalyan basınından Sosa iddiası
Spor
https://www.ntv.com.tr/spor/italyan-basinindan-sosa-iddiasi,-mdT1LP0GEyTExwqCvGBkw
El ele poz veren Cem Yılmaz ve Ozan Güven önceki akşam Arnavutköy’de yemek yedi
null
Bebek’te gazetecilere el ele poz veren ve Ozan Güven önceki akşam Arnavutköy’de yemek yedi. Çıkışta muhabirleri karşılarında görünce yüzleri gülen ikili, önceki gün başlattıkları şakalarına devam etti. Ünlü komedyenin “Ben gidiyorum aşkım” diye seslendiği Güven, “Biz ayrıldık arkadaşlar, belki ileride yeniden barışırız” diyerek güldürdü. Cem Yılmaz, şakanın amacını, “Şu zor günlerde biraz da olsa sizi güldürebilmek için yaptık” sözleriyle açıkladı.
20.04.2016 - 09:38
haberturk
['cem yılmaz']
Cem Yılmaz ve Ozan Güven yine güldürdü
Fiskos
https://www.haberturk.com/magazin/fiskos/haber/1227540-cem-yilmaz-ve-ozan-guven-yine-guldurdu
Türkiye'de istihbarat deninca akla gelen birkaç isimden biri olan Mehmet Eymür, bugün tutuklanan Hanefi Avcı’yla yaşadıklarını ve son gelişmeleri NTV’de değerlendirdi.
null
Anılarını yazan, güncel konularda kalem oynatan istihbaratçılardan Mehmet Eymür, bir dönem birlikte yol adıkları daha sonra çatıştıkları ve mahkemelik oldukları Hanefi Avcı’yla ilgili açıklamalarda bulundu. NTV Canlı Ana Haber’de Can Dündar’ın sorularını yanıtlayan Eymür, Devrimci Karargah soruşturmasının ciddi olduğunu ve Avcı’nın ‘nedenlerini’ açıklaması gerektiğini belirtti. Avcı’nın ‘Haliç’te Yaşayan Simonlar’ kitabını samimi bulmadığını söyleyen Eymür'ün açıklamaları şöyle: Pek birlikte çalıştık denemez. Herkes ayrı ayrı çalışıyordu. Susurluk’u ilk ortaya çıkaran benim, raporunu yazan kişiyim. Kazayı basına bildiren de benim. Kimsenin haberi yoktu. Bir gazeteci arkadaşıma söyledim: Burada bir kaza olmuş, bir bakar mısın? Şu şu varmış’ dedim. Bana haber gelmişti. Gazeteci arkadaşım bana, 'doğru mu söylüyorsun?' deyince bozulmuştum. ‘Aldığım bilgi bu teyit etmek için söylüyorum’ dedim... Çıktı ve devlet içinde yapılar olduğunu, polis içinde Mehmet Ağar'ın, jandarmada Veli Küçük'ün, MİT’te de benim adımı verdi. Ben oraya konmaktan çok rahatsız oldum. Hep mücadele ettiğim şey bu tip olaylardı. Daireye ait resmi telefonlar dinlendi. MİT’in telefonlarını dinletti. O zaman İstihbarat Başkan Yardımcısı’ydı. Telefonlar izinsiz olarak dinlendi. Olacağı buydu. O zamanlar harkes birbirini dinliyordu ve Türkiye onun için böyle... Ben kitabın tamamını okumadım. Neden yazıldığını da tam anlayamadım. Eğer yanlış şeyler oluyorsa, kaç senenin birikimi var, neden yanlışı başından beri görmedi. Ya da görmek istemedi mi... Yoksa bir şeye bozuldu da onun için mi kitabı yazdı. Bunları teşhis edemedim. Çok samimi olduğunu düşünmüyorum. Kimsenin günahını almak da istemek ama Hanefi bey kendini melek gibi anlatıyor. Ama bizim meslekte kötü şeyler de yapılıyor. İşkence de var. Pişmanlık yasasından yararlanan kişilerle ilişkisi vardı, bunlara kitabında yer vermemiş. Adalete güvenmek lazım. Her şey çok mükemmel değil ama yine de güvenmemiz gereken yerlerden biri yargı. Biz mahkemelik olduk ve sonra da barıştık. Hanefi beyin yolsuzluğunu bilmem ve duymadım da. Bunun için bende artıları vardır ama eksileri de var. Her şeyi tam anlatmıyordu, kendi işine geldiği için anlatıyordu. Muhakkak var. Ama sadece bu dönem için değil. Sağcılar iktidara gelinde camiye gidenlerin sayısı artar, solcular gelince azalırdı. Her devirde yaşanıldı bunlar ama bu devirde biraz abartılı gidiyor. Türkiye’de bunlar yeni şeyler değil. Ben biraz değişik düşünüyorum. Bazı şeyler simge gibi ortaya konuyor. Biz onalara hücum ediyoruz ama arkasında çok daha büyük güçler var. O güçleri arkasından çekseniz, simge haline gelen kişiler belki o kadar etkin olmayacaklar... Herkes kendi sorumluluğundaki işi ciddi yapacak. Yabancı merakı bırakılacak. Ciddi bir konuyla ilgili içeriye alınmış. Hanefi beyin nedenlerini açıklaması lazım. Tersi bir durum rahatsız edici olur... Türkiye’de yalan makinasının kullanılmasını öneriyorum. Gelişmiş ülkelerde kullanışlıyor. Örneğin ABD'de devlet memurları terfi ederken ve bizim muadilimiz CIA’ciler yalan makinasından geçiyorlar. Bizde de çok kişi bağlanmalı. Yüzde 90 sağlıklı netice alınır. Söylemeyeyim.
28.09.2010 - 22:40
null
[]
Avcı'nın 'dostu ve düşmanı': Mehmet Eymür
Türkiye
https://www.ntv.com.tr/turkiye/avcinin-dostu-ve-dusmani-mehmet-eymur,MvvvLpbZKka0TGA-PMIKIw
Balkanlardan gelecek soğuk hava beraberinde kar yağışı da getirecek. Önümüzdeki hafta sıcaklıklar 6-7 derece düşecek ve birçok yerde kar yağışı bekleniyor. Muğla’da bile kar görülecek.
null
İSTANBUL - Şubat ayının ilk haftasında bahar havası yaşayan Türkiye, bu hafta ılık havayla birlikte bol yağış aldı. Yarından itibaren kış yeniden yüzünü gösterecek. Yarın soğuma Marmara ve Ege’den başlıyor, Trakya’da kar yağışı görülecek. İstanbul’da yarın da devam edecek yağmur, pazartesi ve salı günü karla karışık yağmura dönüşecek. Sıcaklık da pazardan itibaren bir hafta boyunca 5 dereceyi fazla geçemeyecek. Yarının günlük yaşamı etkileyecek en önemli meteorolojik olayı, iç bölgelerde esecek şiddetli lodos fırtınası olacak. Konya ve Ankara’dan başlayarak, Kayseri, Çorum ve Samsun’a kadar İç Anadolu ve Orta Karadeniz boyunca fırtına var. Fırtına soba zehirlenmelerinin yanında, çatıları uçurup ağaçları devirebilir, dikkatli olunmalı. Lodos Güney Ege ve Antalya’da da kuvvetli esecek. Pazar gününden itibaren soğuk hava iç kesimlere kadar ilerleyecek, İç Ege, İç Anadolu, Ankara, Bolu ve Doğu’ya kadar karla karışık yağmur görülecek. Hatta Muğla’da dahi kar yağışı bekleniyor. Sıcaklıklar Marmara, Ege ve iç kesimlerde 5 derecenin altına inecek. Başta Antalya olmak üzere güneyde pazar günü sıcaklıklar 10 dereceye gerileyecek ve yağmurlar sürecek. Pazartesi günü de iç kesimlerdeki birçok kentte yağışlar kar şeklinde sürecek. Önümüzdeki haftanın geneli çok soğuk geçecek. Muğla’da son 24 saate metrekareye 51,6 kilogram yağış düştü, bu oran Şubat ayının 13 gününde 170,8 kilograma ulaştı. Aralıksız devam eden sağanak nedeniyle kanalizasyon ve yağmur suyu kanalları tıkandı, kent trafiğinde aksamalar oldu.
14.02.2009 - 00:38
NTV Haber
[]
Kara kış geri döndü
Türkiye
https://www.ntv.com.tr/turkiye/kara-kis-geri-dondu,kb8p_ioJIE-Q74H8T0W3Sg
Rusya Dışişleri Bakanı Yardımcısı Sergey Ryabkov, ABD-İran arasındaki nükleer anlaşmaya dair önemli açıklamalarda bulundu.
cumhuriyet.com.tr
Rusya Dışişleri Bakanı Yardımcısı Sergey Ryabkov, ABD-İran arasındaki nükleer anlaşma için "bozulmamış bir anlaşma üzerinde oynamanın çok riskli" olacağını ifade etti. Washington ile Tahran arasındaki Temmuz 2015'ten bu yana devam eden ve Iran'ın nükleer silahsızlanmasına karşın, ABD'nin bazı konulardaki yaptırımları kaldırdığını açıklamasının ardından, Donald Trump yönetiminde yeniden gerilen iki ülke ilişkilerine Rusya'dan uyarı geldi. Rusya, İki ülke arasındaki "nükleer" konusundaki anlaşmanın yeniden gündeme getirilmesini "riskli" bulduğunu ifade ederek ABD'yi uyardı. İran Nükleer anlaşmasıyla BM Atom Enerjisi Kurumu'nun askeri üslere girişine izin verdi, ayrıca uranyum kullanımını da azalttı. Oack ayında ise Obama bir başkanlık kararnamesi yayınlayarak İran'a yönelik yaptırımları kaldırdığını açıklamıştı. Rusya aynı dönemde ise Birleşmiş milletler Güvenlik Konseyi'nin özel izni ile silah teslimatlarının mümkün olabileceğini savunmuştu. ABD'nin ülkeye uyguladığı silah ambargosu ise sürüyor.
6 Şubat 2017 Pazartesi, 16:44
cumhuriyet
null
Rusya'dan ABD'ye İran uyarısı
dunya
http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/dunya/671578/Rusya_dan_ABD_ye_iran_uyarisi.html
Perşembe Belediye Başkanı, düğün salonu inşaatını gezerken merdiven çöktü. 6 metreden zemine düşen Başkan'ın sevk edildiği hastanede tomografi cihazı bozuk çıktı. Başkan'ın vücudunda kırıklar ve beyninde ödem olduğu açıklandı.
null
Zonguldak'ın Çaycuma ilçesine bağlı Perşembe Beldesi Belediye Başkanı Burhan Alibabaoğlu, belediye düğün salonu inşaatında inceleme yaparken, betonu yeni dökülen merdivenlerin çökmesi sonucu yaralandı. Belediye tarafından yaptırılan 2 katlı düğün salonunun inşaatında incelemelerde bulunan Alibabaoğlu, çatıya çıkmak istedi. Alibabaoğlu, çatı katına çıkmaya çalışırken, betonu yeni dökülen merdivenin çökmesi sonucu yaklaşık 6 metre yükseklikten zemine düştü. Çaycuma Devlet Hastanesi'ndeki ilk müdahalesinin ardından Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Tıp Fakültesi'ne sevk edilen Alibabaoğlu, burada tomografi cihazının bozuk olmasından dolayı Zonguldak Atatürk Devlet Hastanesi'ne gönderildi. Alibabaoğlu, tomografisinin çekilmesinin ardından yeniden tıp fakültesi hastanesine getirildi. Olayı duyarak hastaneye gelen AK Parti Zonguldak Milletvekili Fazlı Erdoğan, AK Parti ilçe ve belde belediye başkanları ile AK Parti il ve ilçe başkanı, doktorlardan bilgi aldı. Alibabaoğlu'nun vücudunda kırıklar ve beyninde ödem oluştuğu öğrenildi.
20.08.2009 - 00:17
Anadolu Ajansı
[]
Merdiven Başkan üstündeyken çöktü!
Türkiye
https://www.ntv.com.tr/turkiye/merdiven-baskan-ustundeyken-coktu,lYqm0TRdoUGpngZ9vIL7rA
Bursaspor maçının ardından açıklamalarda bulunan Beşiktaş'ın yıldız oyuncusu Oğuzhan Özyakup, kendisini Milli Takım'a almayan Lucescu'ya mesaj gönderdi.
cumhuriyet.com.tr
Geçen seneye göre maçı bitirmekte zorlandıklarını söyleyen Oğuzhan, "Pozisyonlara giriyoruz ama kaçırıyoruz. Kasımpaşa maçında da öne geçtik, 2'yi, 3'ü bulamıyoruz. Geçen senelerde onları çok iyi yapıyorduk. Sezon başı, normal. Bu pozisyonlara girmek önemli olan" şeklinde konuştu. A Milli Takım'a seçilmemesiyle ilgili olarak konuşan Özyakup, "Benim her hocaya saygım sonsuz. Kararlara da saygım sonsuz. Hocamız beğenmemiş olabilir. Benim yapmam gereken çok daha fazla çalışmak. Geçen hafta hocamızla tanışma fırsatımız oldu. Orada 'Kampta görüşürüz' konuşması geçti. Listede ismim olmadığını görünce, kimseye kırgın olamam ama üzüldüm. Her oyuncunun hayalidir. Benim de öyle. Arkadaşlarımın yanında olmak çok isterdim. Demekki hocamızın gördüğü bir şey var. Bu konuşmadan sonra insan ister, istemez bunun arkasında farklı şeyler arar, aklıma başka şeyler geliyor. Kendimi de sorguluyorum. O formayı giymek herkese nasip olmaz. Şanslıyım ki Beşiktaş'ın armasında da ay-yıldız var" dedi. Milli Takım aday kadrosunun açıklanmasının ardından Milli Takım'daki arkadaşlarıyla bu konuyu görüşüp, görüşmemesinin sorulması üzerine yıldız futbolcu, "Görüştük. Avrupa Şampiyonası'nda 40 gün kamp yaptık. Telefonla arayan tabi ki oldu. Sağolsunlar beni yalnız bırakmadılar. Kararlara da saygım sonsuz" diye cevap verdi. Taraftarının kendisine olan desteğinin hatırlatılması üzerine başarılı oyuncu, "Onları mahçup etmemek için elimden geleni yapıyorum. Daha da iyisini yapmaya çalışıcam. Bugün yapılanlar beni duygulandırdı. Böyle bir aileye sahip olduğum için şükrediyorum" açıklamasını yaptı.
27 Ağustos 2017 Pazar, 10:44
cumhuriyet
null
Oğuzhan Özyakup'tan Lucescu'ya: Formamda ay-yıldız var
futbol
http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/futbol/812258/Oguzhan_Ozyakup_tan_Lucescu_ya__Formamda_ay-yildiz_var.html
2018 İngiliz Bağımsız Film Ödülleri, dün akşam Londra'da düzenlenen törenle sahiplerini buldu. Yorgos Lanthimos'un yönetmenliğini üstlendiği Sarayın Gözdesi (The Favourite) filmi, "En İyi Film", "En İyi Yönetmen", "En İyi Kadın Oyuncu" ve "En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu" ödülleri dahil toplam 10 ödülle gecenin kazananı oldu. İşte 2018 İngiliz Bağımsız Film Ödülleri tam listesi...
null
“The Favourite” (Sarayın Gözdesi) Yorgos Lanthimos, “The Favourite” (Sarayın Gözdesi) Deborah Davis ve Tony McNamara, “The Favourite” (Sarayın Gözdesi) Olivia Colman, “The Favourite” (Sarayın Gözdesi) Joe Cole, “A Prayer Before Dawn” Rachel Weisz, “The Favourite” (Sarayın Gözdesi) Alessandro Nivola,
“Disobedience” Jessie Buckley, “Beast” Richard Billingham, ”Ray & Liz” Bart Layton, “American Animals” Jacqui Davies, “Ray & Liz” “Voyageuse” “Evelyn” “The Big Day” “Roma” “The Favourite” (Sarayın Gözdesi) Sandy Powell, “The Favourite” (Sarayın Gözdesi) Robbie Ryan, “The Favourite” (Sarayın Gözdesi) Nick Fenton, Julian Hart and Chris Gill, “American Animals
” Howard Jones, “Early Man” Nadia Stacey, “The Favourite” (Sarayın Gözdesi) Fiona Crombie, “The Favourite” (Sarayın Gözdesi) Jonny Greenwood, “You Were Never Really Here” Paul Davies, “You Were Never Really Here” Felicity Jones Judi Dench
03.12.2018 - 11:48
ntv.com.tr
['Film', 'Sanat', 'sinema']
2018 İngiliz Bağımsız Film Ödülleri sahiplerini buldu
Sanat
https://www.ntv.com.tr/sanat/2018-ingiliz-bagimsiz-film-odulleri-sahiplerini-buldu,z6x38u7bgUK7R5iMfiYyEA
Almanya'da koalisyon ortağı partilerin toplam oy oranı yüzde 41 ile son yirmi yılın en düşük seviyesine geriledi. Son ankete göre Almanlar hükümetin gözden düşmesinden Başbakan Merkel'i sorumlu tutuyor.
null
Almanya'da Başbakan Angela Merkel'in Hristiyan Demokratik Birlik (CDU)partisi, Bavyera'da teşkilatlı kardeş parti Hristiyan Sosyal Birlik ve Sosyal Demokrat Parti'den (SPD) oluşan koalisyon hükümetinden hoşnutsuzluk giderek artıyor. Alman kamu yayıncılık kuruluşu ARD'nin Infratest Dimap şirketine yaptırdığı son ankete göre CDU, CSU ve SPD'nin toplam oy oranı yüzde 41 ile son yirmi yılın en düşük seviyesine geriledi. Anket ayrıca SPD'nin oy oranının sağ popülist Almanya için Alternatif'in (AfD) de gerisine düştüğünü ortaya koydu. Ankete katılanların büyük çoğunluğu federal hükümetin icraatından memnun olmadığını ve bu durumdan öncelikle Başbakan Angela Merkel'i sorumlu tuttuğunu ifade etti. Bavyera ve Hessen eyaletlerinde yapılacak olan parlamento seçimlerinde, bu eyaletlerin hükümetlerini oluşturan Hristiyan Birlik (CDU ve CSU) partilerinin oy kaybetmesi bekleniyor. Anket sonuçlarına göre Hristiyan Birlik partilerinin oy oranı bir ay önceki ankete göre üç puan gerileyerek yüzde 26'ya indi. SPD de üç puan kaybederek yüzde 15'lik oy oranına inerken, Pazar günü seçim olsa yüzde 16'lık oy oranına ulaşacak olan AfD'nin gerisine düştü. Oy oranı üç puanlık artışla yüzde 17'ye çıkan Yeşiller ikinci sıraya yükseldi. Hür Demokrat Parti ve Sol Parti'nin oy oranı ise yüzde 10 ile eşit çıktı. Koalisyon ortaklarının önemli oranda oy kaybetmesi aynı zamanda seçmenin hükümetin uygulamalarından memnun olmadığını da gösteriyor. Ankete katılanların yüzde 76'sının hükümetten az memnun olduğu ya da hiç memnun olmadığı ortaya çıktı. Bu oran Eylül ayı anketinde 8 puan düşük çıkmıştı. Hükümetin icraatlarından memnun ya da çok memnun olanların oranı 7 puanlık gerilemeyle yüzde 24'e indi. Federal hükümetin eski model dizel motorlu araçlarla ilgili kararlarını doğru bulmayanların oranı yüzde 82'yi buluyor. Koalisyonun konut kiralarının ödenebilir seviyede tutulmasında başarısız kaldığı görüşünde olanların oranı yüzde 78'e çıkarken, hükümetin iklim politikasından memnun olmayanların oranı da yüzde 73'e yükseldi. İltica politikasında ise hükümetin uygulamasını doğru bulanların oranı Ağustos ayına göre 8 puan artarak yüzde 31'e çıktı. Almanların yüzde 68'i ise hükümetin iltica politikasını doğru bulmuyor. SPD'den memnun olmayanların oranı Temmuzdan bu yana 11 puan arttı. Seçmenin sadece yüzde 27'sinin sosyal demokrat koalisyon ortağından memnun olduğu ortaya çıktı. Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) partisinden memnun olanların oranında da 8 puanlık gerileme kaydedildi. Ankete katılanların yüzde 56'sına göre federal hükümetin içinde bulunduğu durumun baş sorumlusu Başbakan Angela Merkel. Kabahati Hristiyan Sosyal Birlik Genel Başkanı ve Almanya İçişleri Bakanı Horst Seehofer'de görenlerin oranı ise yüzde 31. Koalisyon ortağı Sosyal Demokrat Parti'nin Genel Başkanı Andrea Nahles'i hükümetin başarısızlığından sorumlu tutanların oranı ise sadece yüzde 2.
12.10.2018 - 12:26
DW Türkçe
['Dünya', 'Almanya', 'Angela Merkel']
Alman koalisyon partilerinin oy oranında tarihi düşüş
Dünya
https://www.ntv.com.tr/dunya/alman-koalisyon-partilerinin-oy-oraninda-tarihi-dusus,Ba1T7x4G-kqTJIYdq7E0Xw
Bangladeş’te seküler görüşleriyle bilinen bir blog yazarı daha öldürüldü. Ülkede 2015 yılında öldürülen blogcuların sayısı dörde yükseldi.
null
Seküler görüşlere sahip blog yazarı ve aktivist Niloy Çakrabarti evine giren palalı bir grup tarafından öldürüldü. ‘Niloy Neel' adıyla da bilinen 40 yaşındaki aktivist, ülkesindeki köktendinci akımlara karşı mücadele ediyordu. Polis, blog yazarının altı kişi tarafından öldürüldüğünü doğruladı. Eşi ve bir kişinin daha evde bulunduğu, ancak saldırganlar tarafından evin diğer bir odasına götürüldüğü bildirildi. Çakrabarti'nin de üyesi olduğu sosyal ağın yöneticisi Imran H. Sarker, AFP ajansına Çakrabarti'nin radikal İslamcı militanların ölüm listesinin ilk sırasında yer aldığını açıkladı. Sarker, blog yazarının öldürüldüğünü twitter hesabından duyurdu. Bu yıl Çakrabarti'den önce üç blog yazarı ve aktivist daha radikal İslamcılar tarafından öldürülmüştü. 31 yaşındaki blog yazarı Ananta Bijoy Das, mayıs ayında sokak ortasında cinayete kurban gitmişti. Şubat ayında da İslam'a yönelik eleştirel görüşlerin yer aldığı Mukto-Mana blogunun kurucusu Avijit Roy, mart ayında ise internet aktivisti Vaşikur Rahman öldürülmüştü. Çakrabarti de düzenli aralıklarla Mukto-Mana blogu için yazılar yazıyordu. Şu ana kadar cinayet faillerinin hiçbiri yakalanamazken, El Kaide'nin uzantısı bir örgüt cinayetleri üstlenmişti. Çakrabarti cinayetini ise henüz üstlenen olmadı.
07.08.2015 - 18:30
DW Türkçe
['Dünya']
Bangladeş’te bir blog yazarı daha öldürüldü
Dünya
https://www.ntv.com.tr/dunya/bangladeste-bir-blog-yazari-daha-olduruldu,iMevJ2OrKU-3pGAIP6uYPw
ANTALYA'da kopya çekerken yakalanan kız öğrenci 17 yaşındaki E.T.'yi, disiplin sürecine ilişkin görüşmeler sırasında, "Bir ev tutarım sana, hem kızım, hem eşim olursun" diyerek taciz etmekle suçlanan öğretmen 47 yaşındaki M.S., temas olmadığı gerekçesiyle ağır ceza yerine asliye cezada yargılanacak.
DHA
Suçun istismardan tacize çevrilmesi nedeniyle M.S. hakkında istenen ceza da 22.5 yıldan 12 yıla düştü. Antalya'nın Muratpaşa İlçesi'nde 75'inci Yıl Cumhuriyet Anadolu Lisesi'nde geçen yılın Aralık ayı başlarında 11'inci sınıfların geometri dersinin yazılı sınavında 4'ü kız 5 öğrenci kopya çekerken yakalandı. Öğrencilerin cep telefonuyla sorunun fotoğrafını çekip dışardaki arkadaşlarına internet yoluyla gönderdikten sonra, yanıtlanmış halinin yeniden fotoğraf olarak geldiğinin belirlenmesi üzerine disiplin süreci başlatıldı. Disiplin öncesi süreçte öğrencilerle görüşen rehberlik ve psikolojik danışmanlık öğretmeni M.S.'nin, kız öğrencilerden E.T.'yi odasına çağırarak tacizde bulunduğu iddiaları üzerine Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma başlatıldı. Olaya ilişkin Antalya Milli Eğitim Müdürlüğü'nce açılan soruşturma kapsamında valiliğin de onayıyla öğretmen M.S. görevinden alındı. Okulun disiplin kurulu ise kopya çektikleri için E.T. dahil, kopya olayına karışan bazı öğrencilere 3'er gün okuldan uzaklaştırma cezası verdi. Erkek öğrencinin ise okulla ilişiği kesildi. Savcılığın tamamlanan soruşturması sonunda iddianame hazırlandı. Öğretmen M.S.'nin 'cinsel istismar' suçlamasıyla 12 yıldan 22.5 yıla kadar hapis cezası istemiyle ağır ceza mahkemesinde yargılanması talep edildi. Ağır ceza mahkemesi ise taciz olayında elle dokunma, temas olmadığı, sözle 'cinsel taciz' olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı vererek, savcılık tarafından gönderilen dosyayı asliye ceza mahkemesine gönderdi. Öğretmen M.S. bu kapsamda 4.5 yıldan 12 yıla kadar hapis cezası istemiyle asliye ceza mahkemesinde yargılanacak. Mahkemeye sunulan dosyada, öğretmenin, odasına çağırdığı kız öğrenciye arkadaşlık ve ilişki teklif ettiği, teklifini kabul ederse disiplin cezası almayacağı, okuldan atılmayacağı ve en hafif cezayla kurtulabileceği, reddederse disiplin kuruluna sevk edeceği yönünde iddialar yer alıyor. Öğrencinin ise bu sözlerin ne anlama geldiği ve sonrasında ne olacağını sorduğu belirtilen dosyada, öğretmenin "Senin cezan okuldan atılmak, ama ben senin cezanı hafifleteceğim. Bir ev tutarım sana, hem kızım, hem eşim olursun" gibi ifadeler kullandığı, okul dışında ve otelde buluşma tekliflerinde bulunduğu öne sürülüyor. Rehber öğretmen M.S.'nin yaklaşık 10 gün boyunca E.T.'yi odasına çağırdığı, genç kızın cep telefonuyla toplam 1.5 saatlik görüşmeyi kayda aldığı da savcılık iddianamesi eklerinde delil olarak sunuldu.
21 Şubat 2015 Cumartesi, 14:33
cumhuriyet
null
Öğretmeni 'Hem eşim hem kızım olursun' demişti...
turkiye
http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/218519/Ogretmeni__Hem_esim_hem_kizim_olursun__demisti....html
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı, "Kardeş Türkiye Cumhurbaşkanlığı'nın, Cemal Kaşıkçı olayını aydınlatması için iki ülkenin uzmanlarından oluşacak ortak grubun kurulması yönünde Suudi Arabistan tarafından sunulan teklifi olumlu karşılamasından memnuniyet duyduk" açıklamasını yaptı.
null
, 'nin, gazeteci olayının aydınlatılması amacıyla oluşturulacak ortak çalışma grubunun kurulması yönündeki talebi olumlu yanıtlamasını memnuniyetle karşıladı. Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı'nın üst düzey bir yetkiliye dayandırarak yayımladığı yazılı açıklamada, "Kardeş Türkiye Cumhurbaşkanlığı'nın, Cemal Kaşıkçı olayını aydınlatması için iki ülkenin uzmanlarından oluşacak ortak grubun kurulması yönünde Suudi Arabistan tarafından sunulan teklifi olumlu karşılamasından memnuniyet duyduk." denildi. Söz konusu olumlu adımın takdir edildiği açıklamada, "Ortak çalışma grubunun yeteneğine ve üstleneceği görevi iş birliği içinde en iyi şekilde yerine getireceğine güvenimiz tamdır." ifadelerine yer verildi. Açıklamada ayrıca, Suudi Arabistan'ın nerede olursa olsun vatandaşlarının hayat ve güvenliklerine son derece önem verdiğine dikkat çekildi. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Kaşıkçı'nın kaybolması soruşturmasına ilişkin dün AA muhabirine yaptığı açıklamada, "Türkiye ve Suudi Arabistan arasındaki iş birliği çerçevesinde ve Suudi Arabistan'ın teklifi üzerine, Suudlu gazeteci Cemal Kaşıkçı hadisesinin bütün yönleriyle aydınlatılması amacıyla ortak çalışma grubu kurulması kararlaştırılmıştır." ifadelerini kullanmıştı.
12.10.2018 - 20:23
Anadolu Ajansı
['Dünya', 'Siyaset', 'Dış Politika', 'Suudi Arabistan']
Suudi Arabistan'dan Kaşıkçı açıklaması
Dünya
https://www.ntv.com.tr/dunya/suudi-arabistandan-kasikci-aciklamasi,S7-jzgYTFUaScqxyxQAnsg