refer
stringlengths
6
15
prompt
stringlengths
3
1.66k
response
stringlengths
2
1.19k
المدثر 74:54
Hayır; şüphesiz bu Kuran bir öğüttür
كَلَّآ إِنَّهُۥ تَذۡكِرَةٞ
المدثر 74:55
Dileyen kimse öğüt alır
فَمَن شَآءَ ذَكَرَهُۥ
المدثر 74:56
Allah dilemeksizin öğüt alamazlar. O, kendisinden korkulmaya daha layıktır ve bağışlamaya daha ehildir
وَمَا يَذۡكُرُونَ إِلَّآ أَن يَشَآءَ ٱللَّهُۚ هُوَ أَهۡلُ ٱلتَّقۡوَىٰ وَأَهۡلُ ٱلۡمَغۡفِرَةِ
القيامة 75:1
Kıyamet gününe yemin ederim
لَآ أُقۡسِمُ بِيَوۡمِ ٱلۡقِيَٰمَةِ
القيامة 75:2
Ve nedamet çeken nefse yemin ederim
وَلَآ أُقۡسِمُ بِٱلنَّفۡسِ ٱللَّوَّامَةِ
القيامة 75:3
İnsan, kemiklerini bir araya toplayamayız mı sanıyor
أَيَحۡسَبُ ٱلۡإِنسَٰنُ أَلَّن نَّجۡمَعَ عِظَامَهُۥ
القيامة 75:4
Evet, Biz onu, parmak uçlarına varıncaya kadar bütün incelikleriyle yeniden yapmaya kadiriz
بَلَىٰ قَٰدِرِينَ عَلَىٰٓ أَن نُّسَوِّيَ بَنَانَهُۥ
القيامة 75:5
Ama, insanoğlu gelecekte de suç işlemek ister de: "Kıyamet günü ne zamanmış! " der
بَلۡ يُرِيدُ ٱلۡإِنسَٰنُ لِيَفۡجُرَ أَمَامَهُۥ
القيامة 75:6
Ama, insanoğlu gelecekte de suç işlemek ister de: "Kıyamet günü ne zamanmış! " der
يَسۡـَٔلُ أَيَّانَ يَوۡمُ ٱلۡقِيَٰمَةِ
القيامة 75:7
Gözün kamaştığı, ayın tutulduğu, güneş ve ayın bir araya getirildiği zaman, işte o gün insan: "kaçacak yer nerede?" der
فَإِذَا بَرِقَ ٱلۡبَصَرُ
القيامة 75:8
Gözün kamaştığı, ayın tutulduğu, güneş ve ayın bir araya getirildiği zaman, işte o gün insan: "kaçacak yer nerede?" der
وَخَسَفَ ٱلۡقَمَرُ
القيامة 75:9
Gözün kamaştığı, ayın tutulduğu, güneş ve ayın bir araya getirildiği zaman, işte o gün insan: "kaçacak yer nerede?" der
وَجُمِعَ ٱلشَّمۡسُ وَٱلۡقَمَرُ
القيامة 75:10
Gözün kamaştığı, ayın tutulduğu, güneş ve ayın bir araya getirildiği zaman, işte o gün insan: "kaçacak yer nerede?" der
يَقُولُ ٱلۡإِنسَٰنُ يَوۡمَئِذٍ أَيۡنَ ٱلۡمَفَرُّ
القيامة 75:11
Hayır; hayır; bir sığınak yoktur
كَلَّا لَا وَزَرَ
القيامة 75:12
O gün, sen, Rabbinin huzuruna varıp durursun
إِلَىٰ رَبِّكَ يَوۡمَئِذٍ ٱلۡمُسۡتَقَرُّ
القيامة 75:13
O gün, insanoğluna önde ve sonda yaptığı ne varsa bildirilir
يُنَبَّؤُاْ ٱلۡإِنسَٰنُ يَوۡمَئِذِۭ بِمَا قَدَّمَ وَأَخَّرَ
القيامة 75:14
Özürlerini sayıp dökse de, insanoğlu, artık kendi kendinin şahididir
بَلِ ٱلۡإِنسَٰنُ عَلَىٰ نَفۡسِهِۦ بَصِيرَةٞ
القيامة 75:15
Özürlerini sayıp dökse de, insanoğlu, artık kendi kendinin şahididir
وَلَوۡ أَلۡقَىٰ مَعَاذِيرَهُۥ
القيامة 75:16
Cebrail sana Kuran okurken, unutmamak için acele edip onunla beraber söyleme, yalnız dinle
�َا تُحَرِّكۡ بِهِۦ لِسَانَكَ لِتَعۡجَلَ بِهِۦٓ
القيامة 75:17
Doğrusu o vahyolunanı kalbine yerleştirmek ve onu sana okutturmak Bize düşer
إِنَّ عَلَيۡنَا جَمۡعَهُۥ وَقُرۡءَانَهُۥ
القيامة 75:18
Biz onu Cebrail'e okuttuğumuz zaman, onun okumasını dinle
فَإِذَا قَرَأۡنَٰهُ فَٱتَّبِعۡ قُرۡءَانَهُۥ
القيامة 75:19
Sonra onu sana açıklamak Bize düşer
ثُمَّ إِنَّ عَلَيۡنَا بَيَانَهُۥ
القيامة 75:20
Hayır, hayır! Sizler, çabuk elde edeceğiniz dünya nimetlerini seversiniz
كَلَّا بَلۡ تُحِبُّونَ ٱلۡعَاجِلَةَ
القيامة 75:21
Ahireti bırakırsınız
وَتَذَرُونَ ٱلۡأٓخِرَةَ
القيامة 75:22
O gün bir takım yüzler Rablerine bakıp parlayacaktır
وُجُوهٞ يَوۡمَئِذٖ نَّاضِرَةٌ
القيامة 75:23
O gün bir takım yüzler Rablerine bakıp parlayacaktır
إِلَىٰ رَبِّهَا نَاظِرَةٞ
القيامة 75:24
O gün bir takım yüzler de asıktır
وَوُجُوهٞ يَوۡمَئِذِۭ بَاسِرَةٞ
القيامة 75:25
Kendisinin belkemiğinin kırılacağını sanır
تَظُنُّ أَن يُفۡعَلَ بِهَا فَاقِرَةٞ
القيامة 75:26
Dikkat edin; can boğaza gelip köprücük kemiklerine dayandığı zaman: "Çare bulan yok mudur?" denir
كَلَّآ إِذَا بَلَغَتِ ٱلتَّرَاقِيَ
القيامة 75:27
Dikkat edin; can boğaza gelip köprücük kemiklerine dayandığı zaman: "Çare bulan yok mudur?" denir
وَقِيلَ مَنۡۜ رَاقٖ
القيامة 75:28
Artık ayrılık vaktinin geldiğini sanır
وَظَنَّ أَنَّهُ ٱلۡفِرَاقُ
القيامة 75:29
Bacaklar birbirine dolaşır
وَٱلۡتَفَّتِ ٱلسَّاقُ بِٱلسَّاقِ
القيامة 75:30
O gün sevk Rabbin huzurunadır
إِلَىٰ رَبِّكَ يَوۡمَئِذٍ ٱلۡمَسَاقُ
القيامة 75:31
O, Peygamberi doğrulamamış, namaz kılmamış, ama yalanlayıp yüz çevirmiş, sonra da salına salına kendinden yana olanlara gitmişti
فَلَا صَدَّقَ وَلَا صَلَّىٰ
القيامة 75:32
O, Peygamberi doğrulamamış, namaz kılmamış, ama yalanlayıp yüz çevirmiş, sonra da salına salına kendinden yana olanlara gitmişti
وَلَٰكِن كَذَّبَ وَتَوَلَّىٰ
القيامة 75:33
O, Peygamberi doğrulamamış, namaz kılmamış, ama yalanlayıp yüz çevirmiş, sonra da salına salına kendinden yana olanlara gitmişti
ثُمَّ ذَهَبَ إِلَىٰٓ أَهۡلِهِۦ يَتَمَطَّىٰٓ
القيامة 75:34
Sana yazıklar olsun, yazıklar
أَوۡلَىٰ لَكَ فَأَوۡلَىٰ
القيامة 75:35
Daha ne olsun, sana yazıklar olsun, yazıklar
ثُمَّ أَوۡلَىٰ لَكَ فَأَوۡلَىٰٓ
القيامة 75:36
İnsanoğlu kendisinin başıboş bırakılacağını mı sanır
أَيَحۡسَبُ ٱلۡإِنسَٰنُ أَن يُتۡرَكَ سُدًى
القيامة 75:37
O, katılan bir meni damlası değil miydi
أَلَمۡ يَكُ نُطۡفَةٗ مِّن مَّنِيّٖ يُمۡنَىٰ
القيامة 75:38
Sonra kan pıhtısı olmuş, sonra Allah onu yaratıp şekil vermişti
ثُمَّ كَانَ عَلَقَةٗ فَخَلَقَ فَسَوَّىٰ
القيامة 75:39
Ondan, erkek, dişi iki cins yaratmıştı
فَجَعَلَ مِنۡهُ ٱلزَّوۡجَيۡنِ ٱلذَّكَرَ وَٱلۡأُنثَىٰٓ
القيامة 75:40
Bunları yapan Allah'ın ölüleri diriltmeye gücü yetmez mi? Elbette yeter
أَلَيۡسَ ذَٰلِكَ بِقَٰدِرٍ عَلَىٰٓ أَن يُحۡـِۧيَ ٱلۡمَوۡتَىٰ
الانسان 76:1
İnsanoğlu, var edilip bahse değer bir şey olana kadar, şüphesiz, uzun bir zaman geçmemiş midir
هَلۡ أَتَىٰ عَلَى ٱلۡإِنسَٰنِ حِينٞ مِّنَ ٱلدَّهۡرِ لَمۡ يَكُن شَيۡـٔٗا مَّذۡكُورًا
الانسان 76:2
Biz insanı katışık bir nutfeden yaratmışızdır; onu deneriz; bu yüzden, onun işitmesini ve görmesini sağlamışızdır
إِنَّا خَلَقۡنَا ٱلۡإِنسَٰن� مِن نُّطۡفَةٍ أَمۡشَاجٖ نَّبۡتَلِيهِ فَجَعَلۡنَٰهُ سَمِيعَۢا بَصِيرًا
الانسان 76:3
Şüphesiz ona yol gösterdik; buna kimi şükreder, kimi de nankörlük
إِنَّا هَدَيۡنَٰهُ ٱلسَّبِيلَ إِمَّا شَاكِرٗا وَإِمَّا كَفُورًا
الانسان 76:4
Doğrusu, inkarcılar için zincirler, demir halkalar ve çılgın alevli cehennem hazırladık
إِنَّآ أَعۡتَدۡنَا لِلۡكَٰفِرِينَ سَلَٰسِلَاْ وَأَغۡلَٰلٗا وَسَعِيرًا
الانسان 76:5
Şüphesiz iyiler kafur katılmış bir tastan içerler
إِنَّ ٱلۡأَبۡرَارَ يَشۡرَبُونَ مِن كَأۡسٖ كَانَ مِزَاجُهَا كَافُورًا
الانسان 76:6
Bu ancak Allah'ın kullarının taşıra taşıra içebileceği bir pınardır
عَيۡنٗا يَشۡرَبُ بِهَا عِبَادُ ٱللَّهِ يُفَجِّرُونَهَا تَفۡجِيرٗا
الانسان 76:7
Onlar verdikleri sözleri yerine getirirler, fenalığı yaygın olan bir günden korkarlar
يُوفُونَ بِٱلنَّذۡرِ وَيَخَافُونَ يَوۡمٗا كَانَ شَرُّهُۥ مُسۡتَطِيرٗا
الانسان 76:8
Onlar içleri çektiği halde, yiyeceği yoksula, öksüze ve esire yedirirler
وَيُطۡعِمُونَ ٱلطَّعَامَ عَلَىٰ حُبِّهِۦ مِسۡكِينٗا وَيَتِيمٗا وَأَسِيرًا
الانسان 76:9
Biz sizi ancak Allah rızası için doyuruyoruz, bir karşılık ve teşekkür beklemiyoruz. Doğrusu biz çok asık suratların bulunacağı bir günde Rabbimizden korkarız" derler
إِنَّمَا نُطۡعِمُكُمۡ لِوَجۡهِ ٱللَّهِ لَا نُرِيدُ مِنكُمۡ جَزَآءٗ وَلَا شُكُورًا
الانسان 76:10
Biz sizi ancak Allah rızası için doyuruyoruz, bir karşılık ve teşekkür beklemiyoruz. Doğrusu biz çok asık suratların bulunacağı bir günde Rabbimizden korkarız" derler
إِنَّا نَخَافُ مِن رَّبِّنَا يَوۡمًا عَبُوسٗا قَمۡطَرِيرٗا
الانسان 76:11
Allah da onları bu yüzden o günün fenalığından korur; onların yüzüne parlaklık ve neşe verir
فَوَقَىٰهُمُ ٱللَّهُ شَرَّ ذَٰلِكَ ٱلۡيَوۡمِ وَلَقَّىٰهُمۡ نَضۡرَةٗ وَسُرُورٗا
الانسان 76:12
Sabırlarının karşılığı, cennet ve oradaki ipeklerdir
وَجَزَىٰهُم بِمَا صَبَرُواْ جَنَّةٗ وَحَرِيرٗا
الانسان 76:13
Orada tahtlara yaslanırlar; orada yakıcı sıcak ve dondurucu soğuk görmezler
مُّتَّكِـِٔينَ فِيهَا عَلَى ٱلۡأَرَآئِكِۖ لَا يَرَوۡنَ فِيهَا شَمۡسٗا وَلَا زَمۡهَرِيرٗا
الانسان 76:14
Meyve ağaçlarının gölgeleri üzerlerine sarkmış ve onların koparılması kolaylaştırılmıştır
وَدَانِيَةً عَلَيۡهِمۡ ظِلَٰلُهَا وَذُلِّلَتۡ قُطُوفُهَا تَذۡلِيلٗا
الانسان 76:15
Çevrelerinde gümüş kaplar ve billur kaseler dolaştırılır
وَيُطَافُ عَلَيۡهِم بِـَٔانِيَةٖ مِّن فِضَّةٖ وَأَكۡوَابٖ كَانَتۡ قَوَارِيرَا۠
الانسان 76:16
Billurları gümüş gibi parlaktır, onları ölçüp ölçüp dağıtırlar
قَوَارِيرَاْ مِن فِضَّةٖ قَدَّرُوهَا تَقۡدِيرٗا
الانسان 76:17
Orada, zencefil karışık bir tasla içirilirler
وَيُسۡقَوۡنَ فِيهَا كَأۡسٗا كَانَ مِزَاجُهَا زَنجَبِيلًا
الانسان 76:18
O pınara "Selsebil" denir
عَيۡنٗا فِيهَا تُسَمَّىٰ سَلۡسَبِيلٗا
الانسان 76:19
Yanlarında ölümsüz gençler dolaşır; onları gördüğünde saçılmış birer inci sanırsın
۞وَيَطُوفُ عَلَيۡهِمۡ وِلۡدَٰنٞ مُّخَلَّدُونَ إِذَا رَأَيۡتَهُمۡ حَسِبۡتَهُمۡ لُؤۡلُؤٗا مَّنثُورٗا
الانسان 76:20
Oranın neresine baksan, nimet ve büyük bir saltanat görürsün
وَإِذَا رَأَيۡتَ ثَمَّ رَأَيۡتَ نَعِيمٗا وَمُلۡكٗا كَبِيرًا
الانسان 76:21
Üzerlerinde ince yeşil ipekli, parlak atlastan elbiseler vardır; gümüş bileziklerle süslenmişlerdir Rableri onlara tertemiz içecekler içirir
عَٰلِيَهُمۡ ثِيَابُ سُندُسٍ خُضۡرٞ وَإِسۡتَبۡرَقٞۖ وَحُلُّوٓاْ أَسَاوِرَ مِن فِضَّةٖ وَسَقَىٰهُمۡ رَبُّهُمۡ شَرَابٗا طَهُورًا
الانسان 76:22
İşte bu sizin işlediklerinizin karşılığıdır, çalışmalarınız şükre değer" denir
إِنَّ هَٰذَا كَانَ لَكُمۡ جَزَآءٗ وَكَانَ سَعۡيُكُم مَّشۡكُورًا
الانسان 76:23
Kuran'ı sana indiren şüphesiz Biziz
إِنَّا نَحۡنُ نَزَّلۡنَا عَلَيۡكَ ٱلۡقُرۡءَانَ تَنزِيلٗا
الانسان 76:24
Rabbinin hükmüne kadar sabret; onların günah işleyen ve inkarcı olanlarına uyma
فَٱصۡبِرۡ لِحُكۡمِ رَبِّكَ وَلَا تُطِعۡ مِنۡهُمۡ ءَاثِمًا أَوۡ كَفُورٗا
الانسان 76:25
Rabbinin adını sabah akşam an
وَٱذۡكُرِ ٱسۡمَ رَبِّكَ بُكۡرَةٗ وَأَصِيلٗا
الانسان 76:26
Geceleyin O'na secde et; O'nu geceleri uzun uzun tesbih et
وَمِنَ ٱلَّيۡلِ فَٱسۡجُدۡ لَهُۥ وَسَبِّحۡهُ لَيۡلٗا طَوِيلًا
الانسان 76:27
Doğrusu insanlar, çabuk elde edilen dünya nimetlerini severler de ağırlığı çekilmez günü arkalarında bırakırlar
إِنَّ هَـٰٓؤُلَآءِ يُحِبُّونَ ٱلۡعَاجِلَةَ وَيَذَرُونَ وَرَآءَهُمۡ يَوۡمٗا ثَقِيلٗا
الانسان 76:28
Onları yaratan, mafsallarını pekiştiren Biziz; dilersek onları benzerleri ile değiştiriveririz
نَّحۡنُ خَلَقۡنَٰهُمۡ وَشَدَدۡنَآ أَسۡرَهُمۡۖ وَإِذَا شِئۡنَا بَدَّلۡنَآ أَمۡثَٰلَهُمۡ تَبۡدِيلًا
الانسان 76:29
Bu sadece bir öğüttür; dileyen, Rabbine giden yolu tutar
إِنَّ هَٰذِهِۦ تَذۡكِرَةٞۖ فَمَن شَآءَ ٱتَّخَذَ إِلَىٰ رَبِّهِۦ سَبِيلٗا
الانسان 76:30
Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz. Doğrusu Allah, bilendir, Hakim'dir
وَمَا تَشَآءُونَ إِلَّآ أَن يَشَآءَ ٱللَّهُۚ إِنَّ ٱللَّهَ كَانَ عَلِيمًا حَكِيمٗا
الانسان 76:31
Dilediğine rahmet eder. Zalimlere, işte onlara, can yakıcı bir azap hazırlamıştır
يُدۡخِلُ مَن يَشَآءُ فِي رَحۡمَتِهِۦۚ وَٱلظَّـٰلِمِينَ أَعَدَّ لَهُمۡ عَذَابًا أَلِيمَۢا
المرسلات 77:1
Birbiri ardından gönderilenlere ve görevlerine koştukça koşanlara, Allah'ın buyruklarını yaydıkça yayanlara ve hak ile batılın arasını ayırdıkça ayıranlara, kötülüğü önlemek veya uyarmak için vahiy getiren meleklere and olsun ki, size söz verilen kıyamet şüphesiz kopacaktır
وَٱلۡمُرۡسَلَٰتِ عُرۡفٗا
المرسلات 77:2
Birbiri ardından gönderilenlere ve görevlerine koştukça koşanlara, Allah'ın buyruklarını yaydıkça yayanlara ve hak ile batılın arasını ayırdıkça ayıranlara, kötülüğü önlemek veya uyarmak için vahiy getiren meleklere and olsun ki, size söz verilen kıyamet şüphesiz kopacaktır
فَٱلۡعَٰصِفَٰتِ عَصۡفٗا
المرسلات 77:3
Birbiri ardından gönderilenlere ve görevlerine koştukça koşanlara, Allah'ın buyruklarını yaydıkça yayanlara ve hak ile batılın arasını ayırdıkça ayıranlara, kötülüğü önlemek veya uyarmak için vahiy getiren meleklere and olsun ki, size söz verilen kıyamet şüphesiz kopacaktır
وَٱلنَّـٰشِرَٰتِ نَشۡرٗا
المرسلات 77:4
Birbiri ardından gönderilenlere ve görevlerine koştukça koşanlara, Allah'ın buyruklarını yaydıkça yayanlara ve hak ile batılın arasını ayırdıkça ayıranlara, kötülüğü önlemek veya uyarmak için vahiy getiren meleklere and olsun ki, size söz verilen kıyamet şüphesiz kopacaktır
فَٱلۡفَٰرِقَٰتِ فَرۡقٗا
المرسلات 77:5
Birbiri ardından gönderilenlere ve görevlerine koştukça koşanlara, Allah'ın buyruklarını yaydıkça yayanlara ve hak ile batılın arasını ayırdıkça ayıranlara, kötülüğü önlemek veya uyarmak için vahiy getiren meleklere and olsun ki, size söz verilen kıyamet şüphesiz kopacaktır
فَٱلۡمُلۡقِيَٰتِ ذِكۡرًا
المرسلات 77:6
Birbiri ardından gönderilenlere ve görevlerine koştukça koşanlara, Allah'ın buyruklarını yaydıkça yayanlara ve hak ile batılın arasını ayırdıkça ayıranlara, kötülüğü önlemek veya uyarmak için vahiy getiren meleklere and olsun ki, size söz verilen kıyamet şüphesiz kopacaktır
عُذۡرًا أَوۡ نُذۡرًا
المرسلات 77:7
Birbiri ardından gönderilenlere ve görevlerine koştukça koşanlara, Allah'ın buyruklarını yaydıkça yayanlara ve hak ile batılın arasını ayırdıkça ayıranlara, kötülüğü önlemek veya uyarmak için vahiy getiren meleklere and olsun ki, size söz verilen kıyamet şüphesiz kopacaktır
إِنَّمَا تُوعَدُونَ لَوَٰقِعٞ
المرسلات 77:8
Yıldızların ışığı giderildiği zaman
فَإِذَا ٱلنُّجُومُ طُمِسَتۡ
المرسلات 77:9
Gök yarıldığı zaman
وَإِذَا ٱلسَّمَآءُ فُرِجَتۡ
المرسلات 77:10
Dağlar pamuk gibi atıldığı zaman
وَإِذَا ٱلۡجِبَالُ نُسِفَتۡ
المرسلات 77:11
Peygamberlere ümmetleri hakkında şahidlik vakitleri bildirildiği zaman
وَإِذَا ٱلرُّسُلُ أُقِّتَتۡ
المرسلات 77:12
Bu, hangi güne bırakılmıştı
لِأَيِّ يَوۡمٍ أُجِّلَتۡ
المرسلات 77:13
Hüküm gününe bırakılmıştı
لِيَوۡمِ ٱلۡفَصۡلِ
المرسلات 77:14
Hüküm gününün ne olduğunu sen nerden bilirsin
وَمَآ أَدۡرَىٰكَ مَا يَوۡمُ ٱلۡفَصۡلِ
المرسلات 77:15
O gün yalanlamış olanların vay haline
وَيۡلٞ يَوۡمَئِذٖ لِّلۡمُكَذِّبِينَ
المرسلات 77:16
Öncekileri yok etmedik mi? Ardından, sonrakileri de onlara katarız
أَلَمۡ نُهۡلِكِ ٱلۡأَوَّلِينَ
المرسلات 77:17
Öncekileri yok etmedik mi? Ardından, sonrakileri de onlara katarız
ثُمَّ نُتۡبِعُهُمُ ٱلۡأٓخِرِينَ
المرسلات 77:18
Suçlulara böyle yaparız
كَذَٰلِكَ نَفۡعَلُ بِٱلۡمُجۡرِمِينَ
المرسلات 77:19
O gün, yalanlamış olanların vay haline
وَيۡلٞ يَوۡمَئِذٖ لِّلۡمُكَذِّبِينَ
المرسلات 77:20
Sizi bayağı bir sudan yaratıp onu belli bir süreye kadar sağlam bir yere yerleştirmedik mi
أَلَمۡ نَخۡلُقكُّم مِّن مَّآءٖ مَّهِينٖ
المرسلات 77:21
Sizi bayağı bir sudan yaratıp onu belli bir süreye kadar sağlam bir yere yerleştirmedik mi
فَجَعَلۡنَٰهُ فِي قَرَارٖ مَّكِينٍ
المرسلات 77:22
Sizi bayağı bir sudan yaratıp onu belli bir süreye kadar sağlam bir yere yerleştirmedik mi
إِلَىٰ قَدَرٖ مَّعۡلُومٖ
المرسلات 77:23
Buna gücümüz yeter; Biz ne güzel güç yetireniz
فَقَدَرۡنَا فَنِعۡمَ ٱلۡقَٰدِرُونَ
المرسلات 77:24
O gün yalanlamış olanların vay haline
وَيۡلٞ يَوۡمَئِذٖ لِّلۡمُكَذِّبِينَ
المرسلات 77:25
Biz yeryüzünü, dirilerin ve ölülerin toplantı yeri yapmadık mı
أَلَمۡ نَجۡعَلِ ٱلۡأَرۡضَ كِفَاتًا
المرسلات 77:26
Biz yeryüzünü, dirilerin ve ölülerin toplantı yeri yapmadık mı
أَحۡيَآءٗ وَأَمۡوَٰتٗا