poes
stringlengths
103
153k
poe_length
int64
21
20.9k
İnsan Hakları Ve BARIŞ İNSAN HAKLARI VE BARIŞİnsanlık âleminin iksiri ‘ sevgi bağı‘ Yaşam güvencesinin ortak paydası barış. Doğan herkes doğanın, bu evrenin ortağı Bu ne vahim tezat ki; silahlanmada yarış? En bağımsız hak yaşam, en kutsal olgu barış.Dupduru akıyorsa düşünce, ak paksa us Evrensellik ufkunda yedi renkse bir ulus Irk, din, dil gözetmeden çiçek çiçekse gülüş İnsanlığa güneş ol; sevgi yay karış karış En bağımsız hak yaşam, en kutsal olgu barış.İlim, bilim sanatta aydınlık ülken olsun Eşitlik halkasında adalet ilken olsun Maddi, manevi birlik, solmayan gülşen olsun Toplumsal bilinçlenme, dünya gözüyle görüş En bağımsız hak yaşam, en kutsal olgu barış.İnsanî değerlerle, yaşam senin hak senin Din-vicdan özgürlüğün, kimliğin, özgüvenin Savaşsız yarınlara, koruduğun vatanın Kansız bir dünya için; candan cana haykırış En bağımsız hak yaşam, en kutsal olgu barış.Devrimsel dayanışma halkların dili olsun Doğanın nimetleri bölüşüm seli olsun Değişim örgüsünün ‘ kardeşlik’ gülü olsun Mutlu bir dünya için: ‘ Sevgi‘ en etkin duruş En bağımsız hak yaşam, en kutsal olgu BARIŞ.Gülşen Şenderin
162
Tesirsiz Parçalar 115 115.Mangaldaki köze gömülüp çıkartılan patlıcan bir poşete koyulup hava almayacak şekilde iki dakika kadar bekletilirse kolayca soyulur. Binboa Satsuma ılık Red Bull'la içildiğinde bir halta yaramaz. Krematoryumların tabanları fayanslarla döşeliymiş temiz görünsünler diye. Nabokov ve Soljenstin ve Grossman ve Pasternak'ın ortak noktaları nedir bilir misiniz? Bilmiyor musunuz? Ben biliyorum. Başka.. Başka bir sürü şey daha biliyorum. Hayatımı bilinebilecek her şeyi bilmeye adadım ben. Olur da günün birinde birileri bana bir şey sorar ben de pat diye cevap verir böylece bir işe yaramış olurum umuduyla ilaç prospektüslerine,nizamiye talimatnamelerine, buruşturulup fırlatılmış gazete kağıtlarına, ev aletleri kullanma kılavuzlarına, solaryum broşürlerine, el ilanlarına, duvar yazılarına, romanlara, ansiklopedilere, biyografilere, masal kitaplarına, gezi kitaplarına, yemek kitaplarına iştahla saldırdım.. Amazonlardaki bitki örtüsünden ve 17. yy. saray mutfağından ve Gütenberg'in bastığı ilk on kitaptan ve Rugby'nin kaç kişiyle oynandığından haberdarım. Kısıtlı malzemeyle nasıl bomba yapılır, çivi ne zamandan beri kullanılmaya başlamıştır, Buckhingam sarayının kaç odası vardır sorun hemen cevap verebilirim. Evet evet her boku bilen adam diye bir şey varsa işte o benim.. Ama tüm bunlarla uğraşırken bir şeye zaman bulamadım. İnsanlarla nasıl anlaşılır, insanlar birbirlerini nasıl idare edebilirler bir türlü öğrenemedim. Bildiklerim beni potansiyel bir bilgi yarışması telefon jokeri haline getirdi. Oysa ben bilinmeyen sorularda akla gelen adam olmak yerine okeye dördüncü olarak çağrılan adam olmayı ya da rakı masasına muhabbet için çağrılmayı isterdim. İnsanları çok ihmal ettim. Neyse ya şımarmayın sevgili insanlar olan olmuş bundan sonra hibir şey değişmez elbette. Bunu sonuna kadar okuduysanız eğer süratle unutun, çünkü yarın bana bu yazdıklarımdan bahsedip yaklaşmaya çalışan olursa aranızda sopayla kovalayabilirim. Şimdi sessizce dağılın..
259
Yazılmamış TARİH Kuranda vazedilen tarihtir benim için geçerli olan, Çünkü tarihin yazılmasında objektiflik asla olmamış, Herkesin bir bakış penceresi var ona göredir yazılan, Kuranın dışında olayların seyri objektif yazılmamış.SİNAN KARAKAŞ
30
Yıldızların Aşkı Semada parıldayan yıldız Dünya ile flört ediyor, Yıldız dünyaya âşık Dünya yıldıza âşık Uzaktan sevişiyorlar Ümitsiz bir aşk onlarınki Buluşmaları mümkün değil Yıldız ötesi uzakta da olsalar Sevgileri hiç bitmiyor Sonsuza dek sürüp gidiyor Binlerce yıldız, bu aşkın çevresinde Her gün batımında raks ediyor.Serao Atay 12-1-2011
48
Sosyal Medya Kimlere Faydalı Sosyetenin önde gelen simalarından Betül Hanım, her sene eşi ve çocukları ile tatile giderdi. Eşi çok zengin, saygın bir iş adamıydı. Ankara'nın en lüks semtlerinden birinde otururlar, yaz ayları gelip de çocuklarının okulu tatil olunca, önce Dikili'de ki yazlıklarına uğrarlar, yazlık komşuları ile hasret giderip, orada üç beş gün kaldıktan sonra, arabaları ile Türkiye'yi bir baştan bir başa dolaşırlardı...Betül Hanım, çok kıymetli eşi Mahir bey ve de iki yavrusu Türkiye'nin altını üstüne getirdikleri gibi hemen hemen yurt dışında da gitmedik yer, ayak basmadık ülke ve şehir bırakmamışlardı. Fransa'yı, İngiltere'yi, Hollanda'yı, Almanya'yı, İspanyayı, Portekiz'i ve daha birçok Avrupa ülkesini neredeyse suyolu yapmışlardı...Hanımefendi, çok sosyal, cemiyet hayatında da bir sürü ahbabı ve sevdiği olan cıvıl cıvıl bir kişiliğe sahipti. Birçok yardım derneğinde asil üyeliği, kimisinde yönetim kurulu başkanlığı onun için vazgeçilmez bir durumdu. Çok sıklık ile yazılı görsel basında eşi ile birlikte yer alırlar ve bunun ile de hem kocası hem de kendisi, çevreye pek çaktırmasalar da, gizliden gizliye gurur duyarlardı. Çok önemli bir işti onun için böyle yardım derneklerinde sosyal faaliyetlerde bulunmak.Betül Hanım aynı zamanda twitter, facebook, instagram gibi sosyal medya araçlarını da sıklık ile kullanır, yaşadıklarını sık sık o sayfalarda arkadaşları ile paylaşırdı. ''Yakın dostlar ile kahve içtik heyooo.'' hemen fotoğraflarını çeker ve sosyal medyaya yapıştırırdı. ''Kedimizi veterinere götürdük.'' şak sayfaya yapıştır. Ayşe, Neşe, Menekşe, Hülya, Leyla, Süheyla ve bilumum dostlar hemen tıklayıp beğensin. Bu tür oluşumlarda çok fazla arkadaşı olduğu içinde anında aklında tutamayacağı sayıda beğeni gelirdi. Başka bir gün ''Arkadaşlarımız ile alış verişe çıktık.'' der, şak yine fotoğraflarını çeker, sosyal medyada paylaşır ve arkadaşları beğendikçe koltukları ve bilumum yerleri kabarırdı...Artık yaz aylarına girilmiş, tatile çıkma zamanı gelmişti. Betül Hanım gideceği yerleri yavaş yavaş sosyal medya dostları ile paylaşmaya başlamıştı. ''Canlarım benim bir hafta sonra Dikili de ki yazlığımıza gidiyoruz oradan hepinize selamlar göndereceğim.'' Vakit gelir Dikiliye gidilir, bir müddet kalınır ve oradan hareket edileceği zaman yine mesaj yazar Betül hanım ''Buradan Muğla Marmaris'e geçiyoruz canlarım benim hepinizi öpüyorum.'' yine kadim dostlarından sosyal yardım derneği arkadaşlarından yüzlerce beğeni gelir bir anda. ''Marmaris'den Bodrum'a Halikarnas'a geçiyoruz hepinizi muhabbet ile kucaklıyor selamlar gönderiyorum.'' yine aynı şekilde yüzlerce beğeni tıklaması, ''İyi eğlenceler'' mesajları...Eşi Mahir Bey serbest meslek sahibi ve de çok zengin bir iş adamı olduğu için, geride işlerini yürütecek bir sürü elemanı, müdürü vs. vardır. Bu sebep ile çocuklarına, eşine bolca zaman ayırabilmek onun için sorun değildir. Daha sonra Betül Hanım ve eşi Mahir Bey Akdeniz'e Antalya taraflarına yönelirler. Betül Hanım yine coşkuyla mesajlara asılır.''Canım arkadaşlarım şimdilerde Antalya Kemerdeyiz burası çok da sıcak olmasına rağmen, çok eğleniyoruz çocuklar ile eşimle hepinizi öpüyorum, inşallah dönünce hızlı bir şekilde cemiyet hayatımıza ve yardımlarımıza devam ederiz.'' tabi yine çok fazla miktarda hemen beğeni gelecektir sosyal medya da paylaşılan bilgilere. Nasıl gelmesin ki binler ile ifade edilen arkadaşlar, zengin bir çevresi varsa insanın.Yaklaşık kırk beş gün kadar sonra temmuz ayının sonlarına doğru Betül Hanım ve eşi Mahir Bey ile çocukları Rasim ile Necla tatillerini, yurdu karış karış gezmelerini tamamlayarak evlerine dönerler bir pazar akşamı. Kapıya geldiklerinde bir gariplik vardır, o da ne sanki zorlanmış ve açılmış gibidir kapı. Oysa giderken sıkı sıkıya kilitlediklerinin, alarmları kurduklarının farkındadırlar. Besmele ile çekine çekine içeri girdiklerinde, evin altının üstüne geldiği, birçok yerin karıştırıldığı, alarmların devreden çıkarıldığı, yani kısaca eve hırsız girdiği anlaşılmıştır. İlk şoku atlattıktan sonra kısa bir durum değerlendirmesi yaparlar ve evlerinden nelerin çalındığını saptamaya, daha sonrada polise haber vermek gerektiği üzerinde hem fikir olurlar. Eşi ve çocukları ile saptadıkları zararları kısaca şöyledir. ''Otuz altı adet Betül Hanımın düğününde getirilen bilezik, oğlanın sünnetinde gelen yaklaşık beş yüz elli bin lira değerinde altın, kocasının çok kıymetli altın bir saati, yaklaşık altı yüz bin dolar, yine sekiz yüz bin liraya yakın Türk parası, bir iki tane elektronik eşya.'' Betül hanım, eşi ve çocukları şoke olmuştur adeta. Bu arada salonda bir zarfın içinde kısa bir not, kayda değer bir pusula vardır, o pusulada aynen şöyle yazmaktadır. ''Sosyal medyayı çok olumlu ve güzel kullandığınız için biz ailenizin hırsızları İsmail, Cemal, Yakub hepinize en içten dileklerimiz ile teşekkür ederiz. İsimlerimiz tabi ki kod adlarımız olup gerçek isimlerimizi buraya yazacağımız hayaline kapılmadınız umarım. En derin sevgilerimiz ile sosyal medya kullanımlarınız da başarılar diler her bir tarafınızdan öperiz.''
687
Düş Rüzgarı DÜŞ RÜZGÂRI Sen olmayınca Ben düş adamı oldum Yolculuklarım var sana Gece gündüz Hangi renkte olduğun Veya hangi rüzgâra kapıldığın Senin sorunun olsun Benim sorunum kalmadı düşlerimden gayrı Bitirip tüketemediğimYine senle düşlüyüm bu akşam Hüzünle sevgi arasında gidip gelen Senin dört mevsim değişkenliğinden kalma miras Yazda yaz değildin, Kışta kış Her mevsim Her gün dört mevsim Sevinç ve acısı bana kaldı Sevinç, varlığındı Acı, bıraktığın Ve bana kalan yorgunluklarım Bir de kendi içimde çırpınan yalnızlığım Bana ne? Diyemedim, senin ne olduğuna Bana ne oldu? Bir sorsan Ve bilsen düşlerimdeki çöküşü Duyulur çığlıkları Eşsiz bir martı yuvasında Beklenilecek bir şey kalmadı Artık gün batıyor 20.11.2013-Karacasu
106
Kaşınma Komşu Değiştir o söylettiğin marşını Sahip ol diline kaşınma komşu Sıkarız kafana üç beş kurşunu Sahip ol diline kaşınma komşuBak bir gece başınıza çökeriz Sağlam dişinizi kökten sökeriz Hepinizi Marmara'ya dökeriz Sahip ol diline kaşınma komşuSeni böyle bu yollara kim yitti Kuyular kurumuş kıredin bitti Bak dostların dahi bıraktı gitti Sahip ol diline kaşınma komşuYazarız gerçeği biz hece hece O rüyanız kâbus olur her gece Gücünüz eşit mi bizde ki güce Sahip ol diline kaşınma komşuGün olur bak biz tatile çıkarız Taş üstünde taş bırakmaz yıkarız Remzi der ki gırtlağını sıkarız Sahip ol diline kaşınma komşu
97
Amisos II Amisos geceleri yağmur yağmur rutubet elektrik sobası sigara bağlama türevi alınan çay ılık bira fondip rakı ne varsa artık yine yağmur yine yağmurbiraz Nazım’dı gecelerimizi süsleyen “sevdiğin müddetçe ve sevebildiğin kadar sevdiğine her şeyini verdiğin müddetçe ve verebildiğin kadar gençsin” biraz biraz da bunalımları o ayki sevgilisinden ayrılma arefesindeki bir dostumuzun hoş hangisi öyle değildi kiAmisos gündüzleri Yağmur yağmur bakardı Nazım vardı belleklerde fakültede sokakta insanların gözlerinde Nazım vardı dağınık notlar arasına sıkıştırılmış “o duvar O duvarınız Vız gelir bize vız”Amisos geceleri Nazım’dı Amisos gündüzleri Nazım’dı Amisos biraz aşktı Amisos bize yakıştı Biz Amisoslaştık Amisos'a alıştık
98
sarhoş kentin yollarında saati on iki diye gördüm saat kulesindesonra değişmediğini fark ettim, yaklaştım durmuştuizmir’in zamanı yoktu artık ne zaman gelsen kıştıyol kenarları buz biriktirmişsolmuş papatyalar, fesleğenlerson oyundu bu güneşbu ayve bu yıldızüçe de işe yaramıyor, hakimiyet bulutunonlar ki;sarhoş bir kentin karını eritemiyorlardeniz utandı denizliğinden yumuşatmıyor havayı bir insan nasıl özler sevgilisini yolda yürürkenyasaksa ona dokunmak ve üstüne üstlük aynı kenttehatta aynı mahalleye taşınmak üzereykensaçım, yüreğim dağınık tekrar kurmak gerek saatibu şehrin dokunulmazlığı mı kaldı?el değmemiş neresi var her gün kaldırımlar yapılıyor, yollar uzuyor susuyoruz, aramıza insanlar, apartmanlar giriyorkonuşacak çok şey var bugün sadece evlenelimdurdur saatleri gitmek zorunda değilimannen baban yok zaten, hiç doğurmadılar seni beklemiyorlar geleceğini sessiz ol gidiyoruz uzun pencereli eveboyayalım odalarını kırlangıç yuvalarına dokunmayalımkediler de gelsin eşiğimize, bırak ihanet etsinler sahiplerineelbet bizim de olur bahçeli evimiz, köpeklerimiz olur bir sürübu hayatın hesabını vermeliyiz çocuklarabiraz yeşil ekmeliyiz körfezin bulanık sularınaresim yapmalısın her gece ben kapını çalmalıyım şiir demeliyim, şiir saatin geldiuyandığında öyküler okumalıyım tekrar uyuyana kadarsöylemiştim sana yemekten anlamam tuzu biberi fazla olurher şeyi sen gibi pişiririm kararını tutturamam ölçülerinhep böyle seveceğim seni uyan gidiyoruz artık hesabı ben öderimağzım bira kokmuyor eminsin değil mi?eskiyen saçlarım omuzlarıma geliyor artık enseme şaplak indiremiyor hocalarımlisenin bildik şakalarını da yapmıyorumher zaman söyledim, dinletemedim ben büyümemeliydimannemle uyumalıydım sabahları süt içmeliydimsöyle babama ben büyümemeliydimellerimde kalemler olmalıydı kömürleşmemeliydi tırnaklarım beni büyütme, kalsın pencereme yapıştırdığım kartlarfotoğrafların dursun odanın bir köşesindesarhoş kent ayıkmak üzere birkaç güne kadar gidelim. alperakdeniz@tiyatrosu.org
232
Yeşil Gözlü Sevdalar Bahar gelir iğdeyle ıhlamur dokuları Doğaya yayılıyor incecik kokuları. Tanrım ne güzel örmüş ağaçtan duvarları Yeşil gözlü sevdalar uyumuyor uyanık! */* Hayat boyu ceviz, cevizler cesaretlidir Yaprak kokuları kına kokusu gibidir Yerden göğe boy atar uzaya dikilidir Yeşil gözlü sevdalar uyumuyor uyanık! */* Allah'ın işine burnunu sokar bir ağa Ahretini düşünür uçsuz bucaksız doğa Doğa öyle derin, engin! Bakın sala sağa Yeşil gözlü sevdalar uyumuyor uyanık! */* Cumhuriyet servettir bilinen berekettir. Şeriata koşan var, insana ihanettir. Cevizler çok çetindir, ilimler rekabettir. Yeşil gözlü sevdalar uyumuyor uyanık! .. */* Tarihlerle destanız kime ne zaman kandık Esen yellerimizde rüzgarlarıyla yandık Dillere destan olsun insanlık! Ey ey zındık! Yeşil gözlü sevdalar uyumuyor uyanık! */* Nazır'ım insanımı yurdumu seviyorum Çakıl, kızıl toprağı, suyumu seviyorum Bağnazlığı hiç sevmem, huyumu seviyorum Yeşil gözlü sevdalar uyumuyor uyanık! ..22..05.2017 Ankara **** Okuyucu kardeşlerime saygılarımla selam olsun
141
Mutluluğun Şifresi MUTLULUĞUN ŞİFRESİAilede, mutluluğun sırları Sevgi/saygı/sabır, sadâkat/güven. Biri eksik olsa saâdet olmaz Sevgi/saygı/sabır, sadâkat/güven.Özür dilemeyi kenara atma Sen sen ol ne olur kimseye çatma Kibarlığı, nezâketi… Unutma Sevgi/saygı/sabır, sadâkat/güven.Çok iş düşer dilim ile elime Sahip olmak gerek elbet belime Mutluluk şifresi şu beş kelime Sevgi/saygı/sabır, sadâkat/güven.Olur diye sabır ile beklense Bütün işler karşılıklı denklense Fedakârlık, hoşgörü de eklense Sevgi/saygı/sabır, sadâkat/güven.Yokları var eden Hz. Allah Kim ki inanmazsa deyiniz yallah Her şeyin özüyse Muhabbetullah Sevgi/saygı/sabır, sadâkat/güven…10/09/’14 Hanifi KARA
78
Vatan sana duacı-gerçekten Atatürk’üm Geçmişten geleceğe-evet 'Ne Mutlu Türk’üm Dalgalan üstümüzde-benim şanlı bayrağım Çok kutsaldır bilinsin-devlet ile toprağım Ben kırmızı rengine-evet hayranım hayran Hep fedâdır uğruna-yurdumda yaşayan can Vatan sana duacı-gerçekten Atatürk'üm Geçmişten geleceğe-evet 'Ne Mutlu Türk'üm' Alp Cihanlar Boğaçlar-gazidir niceleri Uyumadı gündüzü-hele de geceleri Kan döktü canlar verdi-hepsi senin uğrunda Nöbet tuttu durmadan-hür şekilde surunda Vatan sana duacı-gerçekten Atatürk'üm Geçmişten geleceğe-evet 'Ne Mutlu Türk'üm' Ölüm korkutamadı-ruhları yürekleri Doğradı katır kutur-kol bacak bilekleri Çünkü onlar kahraman-kalbinde inanç vardı Karanlık gök yüzünden-ufku aydınlık sardı Vatan sana duacı-gerçekten Atatürk'üm Geçmişten geleceğe-evet 'Ne Mutlu Türk'üm' Ellerinde bayrağım-ileri yürüdüler Dönmedi o yiğitler-yüreklerde tuttu yer Uygun adım komutla-dik başı gururuyla Düşmana kurşun sıktı-şan şerefi arıyla Vatan sana duacı-gerçekten Atatürk'üm Geçmişten geleceğe-evet 'Ne Mutlu Türk'üm' Dalgalandı bayrağım-aynı denizler gibi Bizler olduk savaşın-gerçekten tek galibi Sanki kale oluştu-asla vermedi geçit Önümüzdeki düşman-kaçamadı birçok it Vatan sana duacı-gerçekten Atatürk'üm Geçmişten geleceğe-evet 'Ne Mutlu Türk'üm' Asırlarca bu millet-kan döktü vatan için Hem sordu hem sordurdu-nasıl nedir ve niçin Bedenini burç yaptı-bütün düşman önüne Hiç leke sürdürmedi-namusuna şanına Vatan sana duacı-gerçekten Atatürk'üm Geçmişten geleceğe-evet 'Ne Mutlu Türk'üm' Bu sesi duyun artık-oturmayın çalışın Durmayın söylüyorum-sonbahar yaz ve kışın Çalmayın ve vurmayın-hep yapalım görevi Hasan sözü söyleyen-tamamlayın ödevi Vatan sana duacı-gerçekten Atatürk'üm Geçmişten geleceğe-evet 'Ne Mutlu Türk'üm'
205
Türk Gençleri çalışın-vatan emanet size Atatürk güven verdi-topluca hepimize Anne baba çocuklar-gençler bugün huzurlu Yediden yetmişe dek-hepsi de sevinç dolu Beden şu an bizlere-dar gelmektedir Atam Gerçekten Seni sever-esenliği duyan can Türk Gençleri çalışın-vatan emanet size Atatürk güven verdi-topluca hepimize “Ne Mutlu Türk’üm Diyen”-70 Milyonluk millet Bize itibar verdin-ortadan kalktı illet İnan dünyada yoktur-kutlanılan bayramlar Bu mutlu günümüzde-ortadan kalktı gamlar Türk Gençleri çalışın-vatan emanet size Atatürk güven verdi-topluca hepimize Bu hızı ve ilhamı-bizlere veren sensin Cehalet tutkusunu-sözün ile yerensin Bu sevinç başka sevinç-neşe duyuyor herkes Tutuşuruz el ele-güçlü çıkmaktadır ses Türk Gençleri çalışın-vatan emanet size Atatürk güven verdi-topluca hepimize Kimler meydanda yok ki-bebeklerden gençlere Nine dede amcalar-selam verir dinçlere Bu sevgi hiç bitmese-sürse yüzyıllar boyu Türk Milleti birlikte-daima yapsak toyu Türk Gençleri çalışın-vatan emanet size Atatürk güven verdi-topluca hepimize Hain ile düşmanlar-sakın kıskanma bizi Yaklaşma yanımıza-sokmayasın krizi Böyle büyük milleti-bölmeye kalkma sakın Anlamak ister isen-bir de tarihe bakın Türk Gençleri çalışın-vatan emanet size Atatürk güven verdi-topluca hepimize Tarih bizi onaylar-o da sizi tanıyor Kahpelikler yaptınız-geçmişine bak da sor Dün girmiştin vatana-bela olmayın bela Öğretmen Hasan söyler-nöbet tutarız hâlâ Türk Gençleri çalışın-vatan emanet size Atatürk güven verdi-topluca hepimize
187
BİR MASUMİYET MAHZUNİYET FOTOĞRAFI Gül dibini çapalamakla ihanete uğramış ceviz ağacını seyreden camları parlatmakla ilgisi yok yorgunluğumun adı konana kadar med-cezir’e talim diyor şeytanım her şeyim kıldan ince, bir dudaklarım karşılanmak nedir bilmeden dönüp durdum şehre ya yağmur yağmıştır sokaklar dizboyu bahane ya papatyalar kibir mevsiminde beni severken öldüremeyen biri var bu şehirde ben yangında çatırdayan akasya, o kurtaran su bir masumiyet, mahzuniyet fotoğrafı yalnızlık şiir olmuyor yağmurun bol olduğu mevsimlerde, o eskidendi! gece karanlık desem binlerce kez söylenmiş annemin kanayan rahmine çarpıyor öyle ulaşıyorum bilinmeyene altın sinsidir iz bırakmaz lekelidir gümüş, hoyrattır, iz bırakır iz bıraksın diye gümüşü sunuyorum doğum günü mayıs’a, temmuz’a eylül’e denk gelenlere her aşk gibi bizimki de benzeyecekti tanık olduğu darbelere...
116
069 İNANCIN MATIĞı Allah’a ve Ahiret gününe inandığı halde, dünya işleri adına, Allah’a karşı vazife ve sorumluluklarını yerine getirmeyenler! Kazanacaklarını zan ettikleri dünya mücadelesi sonucu neyi kaybettiklerini görünce sanıyorum çok pişman olacak ve çok üzüleceklerdir. Bu büyük pişmanlığı yaşamadan, dünya sıkıntıları ile mukayese kabul etmeyen, ahiretin ebedi ve dehşetli azabına mahkum edilmeden, son dinin temsilcisi, insanlığın iftihar tablosu, Hz. Muhammed Mustafa (Sav.) ’min “ŞERRUN NEDAMETİ YEVMEL KIYAME” pişmanlığın kötüsü telafisi mümkün olmayan ahiret günü yaşanacak pişmanlıktır, ikazına kulak vermeli değil mi? Allah’a ve ahret hayatına inanan insanların! Hayat mücadelesinin yanı sıra, hayata anlam kazandıran, yaşamı yaşanmaya değer kılan inandıkları gibi yaşama dikkat ve hassasiyeti göstermeleri gerekmezmi? İnandığı gibi yaşamak veya imkânlar dâhilinde yaşamaya çalışmak, inanan insanın inancındaki samimiyet ve inanç mantığının gereği değilmi?
123
Anadolu Köylüsü Ah çekişi yoksulluğun hıncıdır, Bir gariptir Anadolu köylüsü. Boğazında düğümlenen sancıdır, Bir gariptir Anadolu köylüsü. Suyu seldir bulanır da durulmaz, Gece gündüz çalışır da yorulmaz, Talihinden başkasına darılmaz, Bir gariptir Anadolu köylüsü. Yazın bile serin eser rüzgârı, Hiç erimez mor dağların ak karı, Emeğidir bir tek dünyada varı, Bir gariptir Anadolu köylüsü. Hele bakın bu çağda bu asır da, On yerinden yaması var hasırda; Kan kir olmuş elindeki nasırda, Bir gariptir Anadolu köylüsü. Siler durur ezginliği bez’ince, Bir başına o dağlarda gezince, Güler geçer kalleşliği sezince; Bir gariptir Anadolu köylüsü. Beli bükük, dişi dökük, saçı ak; Aşı yoktur yiyeceği bir sıcak, Nesimi dünyada şu düzene bak, Bir gariptir Anadolu köylüsü…. Nesimi KEÇELİOĞLU
114
Bir Bavulla Gelmişler (Münih Treni) Bir bavulla gelmişler Karaların memet, ince ali ve bir de bekir Puslu bir alaman sabahında münihe inmişler trenden Biraz memleket peksimeti mendil içinde üçbeş lokum Bir de yar ilen ana baba hasreti Bildikleri birkaç sıla türküsü İnmişler üçüncü mevki kompartımandan Başlarında kasketleri Şenolasın bakalım gurbetlik şenolasın yabaneliNere baksan bir soğukluk değmiş içlerine Nere baksan insanı üşüten kocaman bir yalnızlık Dönelim demiş memet yıkıp kaşlarını arkadaşlarına Nere baksan deli bir ayrılık düşecek burada bahtımıza Dönelim demiş memet yıkıp kaşlarını arkadaşlarınaBir bavulla gelmişler Münihe, viyanaya, berline, rotterdama Çorum nire memec, lozan nire Brüksel nire ali, emirdağ nire Konya nire bekir, strasbourg nire Ve frankfurta ve kölne ve lyona Hamburga, liege, bonna inmişler içlerinde memleket döne döne, yana yanaBir bavulla gelmişler Önce geceler bitmemiş sonra soğuk ve karanlık gündüzler Herbir işini, tamam eylemişler atamanın Herbir vidasını sıkmışlar Herbir makinasına terlerini a....................
143
Alkolün Topluma Ettiği-3 -Alkollü düğün şart mı? - Delikanlı, çevrede, hoş bir sevinci buldu. Silaha gönül verdi; sandı ki inci buldu. Alkol imiş ikramı, gittiği bir düğünün; O alkol, zahmetsizce, işte bu genci buldu.-Alkol varsa, acı da var- Genç, gençlik aşkına, gitti, kadehi aldı. Alkol vücuda girdi; şuur hariçte kaldı. Farketmedi tetiğe dokunduğunu o genç; Bir kısa zevk üstüne, ömürlük feryat saldı.(18 Ağustos 2007)
64
Fakirlik Fakirlik, yoksulluk Alabildiğine boldur Şu insanların sevgisi Getir gönlüme doldur Fakirlik bahçesinde acı acı ötme Başı dertli bülbül Öylesine boşuna uçup gitme Bak, behçen dolu güldür. Tatvan, 06.08.2007
29
Şimdi Sen Sus, İnsanlar Sussun Gideceğim buralardan beni otobüs duraklarında arama. Ne tabutta olacağım ne de gözyaşında. Ayaklarım öyle sessiz hareket edecek ki bastığım yerde ayak izimi bulamayacaksın. Uçurumun başında Allah'ım canımı al diye yalvarılmaz. Direkt kendini atarsın boşluğa duaya gerek kalmaz. Ama ben ölmeyeceğim ve yüksekte bir kar gibi birikeceğim. Çığ gibi düşeceğim derin uçurumlara. Kanım sopsoğuk akacak kar suları gibi. Sonra başımı kaldıracağım kardelenler gibi. Hiç boşuna uğraşma ölmeyeceğim. Daha tanışmadım ki ben güneşle ve ayla. Sana kara kış gibi hoşça kal diyeceğim. Sonra bahar gibi dünyamı güneşle ve nisan yağmurlarıyla dolduracağım. Toprak kokusunu duymadan girmeyeceğim mezara. Hayatın kiraz dolu ağaçlarında daldan dala atlayacağım. Bir kelebek bir kuş olacağım. Gökyüzüne doğru bir seyahat edeceğim. Beni basit dolmuş duraklarında arama. Bir bulutun içinde yağmur sularını içeceğim. Yüreğim temizlenecek yeryüzüne ait tozdan ve kirden. Sonra seni tertemiz duygularla seveceğim. Berrak suları içine çeker gibi akacağım yüreğinin en hararetli bölgelerine. Seni ne günahtan korkar gibi ne de cenneti ister gibi seveceğim. Bir çocuğun okuma yazmayı öğrenmesi gibi seveceğim seni. Seninle kuracağım cümlenin en temizini ağzım süt kokarken. Dilimde küfür yokken ve insanlar gölgelerini aydınlığıma indirmemişken, seninle söyleyeceğim kelimelerin en hasını. Bütün insanların yeşil bir ağaçken, kupkuru bir dala dönüştüğünü görmeden seninle inanacağım doğanın sesine. Kulak vereceğim dalga sesine, kuş sesine hayatıma daha yalanlar girmemişken. Şimdi sen sus, insanlar sussun. Yağmurun sesini dinleyeceğim. Çimenler bir sözcük gibi dizilirken doğanın kitabında, sana yemyeşil şarkılar söyleyeceğim bir cırcır böceğinin ağzından. Beni öldürmeye çalışma. Daha seni seveceğim. Seninle bir bulutun bir bulata çarpması gibi sağanak öncesi ve sonrası enerji dolu bir hayat yaşayacağım.
258
Sitem Yanarsa yüreğin bir gün derinden, Anla ki içinde sitem var benden. Hiç farkım kalmadı dumandan, külden, Dilerim sevgilim sen de yanasın.Yok ettin sevdamı, öldürdün beni, Kuruttun dalımı söndürdün beni, Çıldırtıp deliye döndürdün beni, Dilerim sevgilim, sen de olasın.Goncam dedim sana, gülüm olmadın, Açmadın vazomda, onda solmadın, Sevdirdin kendini, bir gün sevmedin, Dilerim sevgilim, sen de solasın.Bir sözüme kızdın, terk edip gittin, Öldürdün coşkumu, beni kahrettin, Ağladım, yalvardım, hiç dinlemedin, Kıyamam sevgilim, sen hep gülesin.
75
Senin yerine kimi koyarım Yıllardır içimde yanar hasretin Ben senin yerine kimi koyarım Eller ne bilir tarifsiz sevdamı Ben senin yerine kimi koyarımYıllar yılı emekleyip büyüttün Elin elimde hayata yürüttün Bir sevdaki tarifsiz yaşattın Senin yerini kim alır anne Senin yerini kim tutar anneHamurumu sevgi ile yoğurmadınmı Geceleri uykusuz sabahlamadınmı Günlerce başucumda beklemedinmi Senin yerini kim alır anne Senin yerini kim tutar anneAğlamadın gözlerinden düşmeyeyim diye Yemedin yedirdintok gezeyeim diye Nasihat etmedinmi vefasız olmayayım diye Senin yerini kim alir anne Senin yerini kim tutar anneUnutmadım aklımdasın nefes aldığım her an Tereddüt etmedim sevginden şevkatinden bir an Kırsada gönlüm zincirini zaman zaman Senin yerini kim alır anne Senin yerini kim tutar anne12-05-2002
111
Gurbet yedin ömrümü Sensin gençliğimi çalan Geçiyor ömür yel gurbet Yürekte dertlerim kalan Sinmiyor cana bal gurbetGönlümde yaralar açtın Köküme zehrini saçtın Kuruttun boynumu biçtin Kesiyor zulmun dal gurbetBakma öyle güldüğüme Çok pişmanım geldiğime Döndü bahtım kör düğüme Soluyor sende gül gurbetHasret koydun nazlı yare Paran pulun batsın yere Zor katlandım yoktu çare Çıkmıyor gitsem yol gurbetYüzümden ar ımı soydun Sevdiğime hasret koydun Kahrınla içimi oydun Büküyor derdin bel gurbetSanma ki murada erdim N çilen varsa hep gördüm Eksik olmaz başta derdim Çalıyor hüznü tel gurbetBağladın ağzımda dili Çekmedin yakamdan eli Akıttın gözümden seli Oluyor yaşlar göl gurbetAcıyla yıktırdın kaşı Yanar yüreğimin başı Bulunmaz derdimin eşi Veriyor kahrı bol gurbetAğır işlerinde yordun Sol yanıma beter vurdun Hayalime tuzak kurdun Kırıyor kökten kol gurbetİşlerinde geçmez zaman Ciğerim köz çıkmaz duman Şahin e dilettin aman Yanıyor yürek kül gurbetAlmanyaAli Şahin (Elbistanlı)
139
Tabular Sanırım benim de vardır, senin de var tabuların, Esiri mi olacağız, tabulaşan yanlışların, Tabuları tanrı yaptık, elletmeyiz kimselere, Varlığı tartışılmayan, neyi kalır kutsalların.
24
Öğrendim Bulamadım kâğıt ile kalemi Kömür ile yaza yaza öğrendim Çarpmayı, bölmeyi, tüm problemi Parmak sayıp çöze çöze öğrendim.Derdimizi anlatmazdık kadıya Çamsakızı idi büyük hediye Koyun terslerini abaküs diye İpliklere dize dize öğrendim.Ne Antalya gördüm ne de mersini Yaylalarda aldım tatil hırsımı Haritasız coğrafyanın dersini Ova bayır geze geze öğrendim.Dilbilgimiz ana hattan şaşmadı Din dersimiz ayaklara düşmedi Geometri hiç haddini aşmadı Çöple yapıp boza boza öğrendim.Aile bilgisi değer taşırdı Zamane en fazla buna şaşırdı Bazıları kimliğini düşürdü Ayağımla eze eze öğrendim.Tarih dersi güç verirdi millete Kimse boyun eğmez idi illete Özümüzden bağlılığı devlete Meydanlarda toza toza öğrendim.Türkçe ile düştük türlü gaflara Yurttaşlık bilgisi kalktı raflara Ahmak derler Ahmet gibi saflara Hislerimle seze seze öğrendim.
114
Yaşanmaya Dair Tüm istediğim kaplumbağa sırtında bir dünya Tam ortasında bir gül Bir kurt dağın başında haykıran hemen yanında dört katlı bir ev her köşesi tepedeki şatoyu gören şatonun üzerinde turuncu kurbağa prensesini bekleyen bir orman. İçinde sırtına odun yüklenmiş esmer bir robot. Mavi şapkalı bir adam. Ötede bir de kırmızı şapkalı Siyah ağaçlar, bacası tüten bir tren Tek yolcusu sarı boynuzlu timsah şeker çiçeklerin içinden timsaha el sallayanım ben.
70
Aşk Yakarmış Dermansız dertlerin içine düştüm Aşk yakarmış bilemedim azizim Yıldız yıldız gözler narına düştüm Aşk yakarmış bilemedim azizimMutluluk aradım yaban ellerde Gitti de gelmiyor ahım dillerde Beni yaban etti gonca güllerde Aşk yıkarmış bilemedim azizimSınırları çizmiş gelme sen diyor Dünyanı başına yıkarım diyor Aldı beni benden çekip gidiyor Aşk yakarmış bilemedim azizimYalvardım yakardım duymadı beni Aklına koymuştu dönmedi geri Deli gönül sende yorma kendini Aşk yıkarmış bilemedim azizimSusturun bülbülü ötmesin bağda Ölüm kol geziyor bağda bağbanda Erken geldi sıram genç bir çağımda Aşk yakarmış bilemedim azizimBozuldu düzenim çare yok diyor Söyleme kimseye yüzüm yok diyor Verdiğim mektubu hemen yak diyor Aşk yıkarmış bilemedim azizimİstemezdim göncasını gülünü Boynum bükük biçare bu gönlümü Bilmiyorum yaşıyormu öldümü Aşk yakarmış bilemedim azizim
119
Ömrüme Bahar Olanlara Bir eski dilde yazılmış lisan-ı aşk Çoğunlukla şekilden ibaret kalan Yazıta dokunuldukça ancak hissedilen Ve sadece gözden kalbe ılık ılık akan Düşünki yarmışsım kalbini ortadan ikiye Ne acı var bedende ne gözyaşı ne kan İçerinde bir kuş var uçacak şimdi semaya Adı hanım olacak evlat olacak canına can katanÖmür dediğin bir nefes alımı kadar kısa İçerisinde olmasa sevda dediğin düşkünlük Yüreğinin ucunu arada bir de olsa yakmasa Aşksız ömür son demdeki yegâne pişmanlıkBir eski dilde yazılmış lisan-ı aşk Çoğunlukla şekilden ibaret kalan Şekli evlat olan can olan aile olan Hak hakkı için can olup gözlerden ömürlere dolan17.07.2008 10:34:36
101
Çal Kapımı Yoruldum seni aramaktan Ayak izlerim azaldı sokaklarda Ağustos yağmurları gibi Kaybolmadan kara toprakta Çal kapımı.Yüreklerin bölündüğü istasyonlarda Sözlerin tükendiği Gözlerin boşaldığı limanlardayım Gemiler kalkmadan çal kapımı...Perişan gözlerim seni aramaktan Alevsiz yangınlarda kül olmaktayım Hangi ırmağın suyu söndürür bilmem Kucağında Karadeniz çal kapımı...Hep gecelerdeyim ellerim koynumda Sokaklara iner haykırışlarım Hasretten bir çığ altında üşür yüreğim Göneş ellerinde çal kapımı...Dağ başlarının karları gibi erimekteyim Yolunu şaşıran kırlangıçlar gibi Camlara çarpıp ölmekteyim Son sözümü duymak için çal kapımı
77
Eylülden Kalanlar Ve yandı zaman Eylül’den geçerken...Eğilip su içerken aynadan Ağzımın içine düştü Deniz Bu yüzden Mavi ağlarım haberin ola... Ey hayalime uykusuz giren Turuncu renkli bir elbiseden soydum seni Sıcaktır diye Eylül’dür diye Buzluğa kışlık anılar koydumSaman sarısı Zamanlar düştü Kestanelerden Mevsim normalleri diye seslenmedik Derken kestanelerde düştü Pay düştük zamandan ayrılığa Adını Eylül koyduk Nur topu gibi bir Eylül kaldı bize bu aşktan Eylül’e doydu
67
Boyun Sinirlerimiz İçin Namaz Namaz hareketleri, sinirlerimiz için, Manevi yönü de var, ruh ve bedenler için… Sağa sonra da sola, verdiğimiz selamlar, Bazen spor teşkil eder, bu sinirler rahatlar… Maksat Rab’be kulluktur, mecbur kılmamız gerek, Abdest başka faydası, hepsi düşünülecek…(2012)
40
Hayat Bir Emrin Var Mı? / Kendimle Yolculuk Oldum olası içsel yolculukları, bağlanmayı, mistisizmi ve aşkı severim. Aşkın insandaki en yoğun mistik duygu olduğuna inanırım. Âşık insanları bilge, derviş ve üçüncü gözü (feraset gözü) açılmış insanlar olarak görürüm. Aşk acısının, evreni yaratan yüce bir güç varsa (kimse o) onun tarafından verilmiş bir tılsım olduğuna inanarım. Aslında hiçbir dine inanmam. Dinciliğin insanlığı yozlaştıran akımlar ve güçler olduğuna inanırım. Papazları, hahamları ve imamları hiç sevmem. Bu kişilerin dünyadaki yoksulluğun, baskıların ve can sıkıntısının bekçileri olduğunu düşünürüm. Kiliselerde, camilerde, sinagoglarda içim boğulur, duramam. Ama zaman zaman içim daralınca, aşk ırmakları tıkanınca, en yakın bildiğim insanların anlayışsızlıkları, bencillikleri ile karşılaşınca, hiçbir kadının benim sevgime layık olmadığını anladığımda, bir güce, esirgeyen, şefkatle koruyan, sonsuz hoş görülü bir güce yakarıp, ağlamak, ruhumu ona açıp, onunla dertleşip, birleşmek isterim. Alkol içimdeki mistik duygularımın kapısını açan tılsımlı bir anahtardır. İçimdeki o uzun yolculuğa alkolle başlarım. Alkol içimdeki lambanın ışığını yakar. Alkolle, “ölmeden önce iyi insan” olurum. Hırslarım, kıskançlıklarım, dünyevi zaaflarım, bencilliklerim pençelerini içimden çeker. Alkolle aşkın ve bilgeliğin yolları açılır. Geriye doğru rüya görmeye başlarım. Sevdiğim bütün kadınlar, çocukluk arkadaşlarım, mücadele dostlarım, unuttuğum kardeşlerim hepsi aklımdan, rüyamın sahneleri içinden birer birer geçer. Kalbimin çektiği filmdir o. Sevdiklerim, dostlarım, yakınlarım beni istedikleri gibi kırabilirler. Bencil ve hoyrat olabilirler bana karşı, olsun ben aşk yoluna çıkmışımdır. Gözlerimi içime çevirmiş, alkolümü yudumlamış, içimdeki ışığı yakmış, rollerini sevgililerimin, dostlarımın kardeşlerimin oynadığı filmi seyre koyulmuşumdur. İçimdeki o büyük yolculuk başlamıştır. Geçenlerde, yazdığım senaryoda geçen bir tarikata gittim. Tophane’deki Kadir-i tarikatında zikir vardı. İki katlı ahşap bir evin ikinci katına çıktığımda 40-50 adam, “Allah... Allah...” diyerek heyecanla büyükçe bir odanın ortasında dönüyor, dans ediyor, birbirlerine sarılıyor, heyecanlı sesler çıkararak kendilerinden geçiyorlardı. Zikirleri, yani mistik dansları iki, üç saat sürdü. Açıkçası bu adamların içinde bulunduğu ortamı, hiçbir şeye inanıp onun etrafındaki bu duygusal bütünleşmeyi tuhaf bir kıskançlıkla izledim. İşte kendilerine benim ve benim gibi birçok insanın bulamadığı bir manevi iklim yaratmışlardı. Kısa bir süre için de olsa birbirlerine derinden bağlanmışlardı... Zikirden sonra hemen hepsinin yüzünde garip bir sevinç, bir hafiflik, bir arınmışlık vardı. Bizim gibi insanların arasında pek rastlanılmayan bir duygu iklimiydi söz konusu olan. Duydum ki bu tarikata meyhaneden gelip katılanlar varmış. Burada “meyhane ile Tanrı arasında güzel köprüler” kuruluyordu demek ki. Burada mezhebin, dinin katı kurallarının çokça önemi yoktu. Hoşuma gitti. Bir kez olsun bu coşku dolu zikri yaşamak istedim. Belki kendimi omuzlarıma binen endişe yüklerinden kurtarırdım. Yakınlarımın, arkadaşlarımın, bencil arzularını, hoyrat sözlerini, düşüncesiz hareketlerini biraz olsun yüreğimden atar, şu gelip geçici dünyada birkaç saat olsun, yerçekiminden kurtulabilirdim. Ama nerede? Zikir bitti. Adamlar yüreklerinde hafifliği, o mistik coşkuyu atar atmaz, hemen birbirleriyle polemiğe başladılar. “Sen niye iki adım öne çıktın? ”, “Siz arkadan geç geliyorsunuz.” “Ayaklar tempolu değil.” “İkinci grubun sesi duyulmuyor.” vs. vs. Tanrım meğerse o coşku yumağı hesaplı kitaplı bir folklor gösterisiymiş. Sıkıntılı bir müsamereymiş. Düşlerim alt üst oldu. Ben insanların kendi ışıklarıyla, ne hissediyorlarsa, içlerinden geldiğince zikir yaptıklarını ve özgürce hareket ettiklerini sanıyordum. Ama pek öyle değilmiş. Ben yakıştırmışım bütün bunları onlara. Üzüntüyle ayrıldım tarikattan. Bir meyhaneye girdim. Bir ufak rakı söyledim. İçimin ışığını yaktım. Başladım içimdeki rüyayı seyretmeye. Bugüne dek âşık olduğum kadınların yüzüne yaklaştırdım içimin ışığını. Tanrı da bendim, din de, aşk da bendim...
526
Bayram birlikte güzeldir Tek başına bayram olmaz, Bayram birlikte güzeldir. Olsaydı yakışık almaz, Bayram birlikte güzeldir.İnsanı görmek gerekir, Topluma girmek gerekir. El ele vermek gerekir, Bayram birlikte güzeldir.Bayram önemli konudur, Bayram milletin şanıdır. Bayram sevinme anıdır, Bayram birlikte güzeldir.Allah rızası gütmeli, Gönül almaya gitmeli. İnsanı hoşnut etmeli, Bayram birlikte güzeldir.Yusuf bayramda gülmeli, Yürekler sevgi dolmalı. Birlik içinde olmalı, Bayram birlikte güzeldir.
61
Ferahfeza mektup Ferahfeza mektup O kasaba denize daldırılmış avuçtur Kaymaz ayağı karıncanın Bütün koltuklar ak bir örtü altında Dalgalar da geldi Cümle makamat ehli gelince Deniz kabukları da sürüklendiler Bakamadım ortanca hecesine Desem ki aşkımız derviş ilahisi Ağır akşam da grev bildirisi Aşkımızın mezarını dalgalar götürdüler Güller getirdiler kumsal kavlince Likya'ya borçlanmış kalebent Hicretin genizdeki konukluğu Akçakavak altında musahipler muhasebesi Hoyrat vakte kalktı otobüs Her diken ucuna neşveden bir tutam Varana kadar bize kalan hacim çizgisi Niceydik nice olduk Bakar söyleniriz artık
82
HAYVANAT BAHÇESİ Öyle düşünceli bakma yüzüme Sana vereceğim şeyler belli Et veririm istersen Yumurta veririm Süt veririm Dile dilediğin kadar Saadet duygumu al götür Tepe tepe kullan darılmam Arslan olmasına arslansın İyi niyetlerim var senin için İçine girilmedik düşüncelerim var Bu pazardan tezi yok Hepsini sana getirebilirim Öyle düşünceli bakma yüzüme Sana vereceğim şeyler belli Hürriyet veremem mesela  
58
Yıldız Ve Adam Sönmüş bir yıldızın üzerinde, Yalnız bir adam.İçin için yanar yıldız, İçin için yanar adam.İçin için söner yıldız, İçin için söner adam.Soğur yıldızın kabuğu, Dünya mı olacak ne? Üşür yalnız adamın ruhu, Sevdasız mı kalacak ne? Sönmüş bir yıldızın üzerinde, Yalnız bir adam.Yalnız bir adamın yüreğinde, Sönmüş bir yıldız.İçin için yanar yıldız, İçin için yanar adam.İçin için söner yıldız, İçin için söner adam.Sönmüş artık yıldız parlamıyor bile… Kamaşmıyor gözleri adamın.Ölmüş artık adam gülümsemiyor bile… Yakmıyor ateşi yıldızın.Sönmüş bir yıldız, Ölmüş bir adam… İçin için yanan yıldız mı? İçin için yanan adam mı? İçin için sönen yıldız mı? İçin için sönen adam mı? Sönmüş bir yıldızın üzerinde, Yalnız bir adam...Adamın kollarında zincir olmuş zaman....
115
Dört Nisan... Ülkemin topraklarında dalgalanır Ha Al bayrak, ha gök bayrak Her nisan kar yağar böğrüme En önde ben varım gardaşım Ha elimde al bayrak, ha gök bayrakMekanı cennet olsun…04.04.2015 - Ankara - 20:00
34
Silahı Bırak Kardeş Olalım. SİLAHI BIRAK KARDEŞ OLALIM. Senin oğlunu da Hakkari'ye yollayalım. Gemi yerine bir tabut alım İster misin kardeş olalım? SİLAHI BIRAK KARDEŞ OLALIM. İster misin isteyemezsin... Seninkiler gül bebek yetişti. Amerikan suyundan içti Bizimkiler yörük olarak yetişti SİLAHI BIRAK KARDEŞ OLALIM. Derken dile kolay gelir Ateş düştüğü yerde belirir Anadolu! dan nice TÜRKLER yetişir Bir gün senin de aşını pişirir SİLAHI BIRAK KARDEŞ OLALIM. SİLAHI BIRAK KARDEŞ OLALIM. Söyleyen nasılda söyler bu sözü Herkesin görürken gönül gözü Kızarmadı bunu söylerken yüzü Anlatırlar bir gün sana dürzü21.Ekim, 2007
90
Allah Var Yedi kat göklerin her karesinde El –melik, El- Kuddûs, Rahmân Allah var Dağların, taşların her zerresinde… El mümin,El aziz,Cebbar ALLAH varHavada, bulutta,el değmez narda, Biçare olduğun en müşkil an da Çok yakında atar, aort damarda Elifin kendinde, “ GAFFAR ALLAH var Gece karasında, gün ziyasında, Yanında…karşında… göz hizasında, Ananın, babanın, her rızasında Muktedir,Es Samed, Ğafur, ALLAH varYumsan gözlerini,yoktur desende Tabiat içinde her bir desende Gözlerin içinde… içerde, sende…. Öldürüp, dirilten,Muîd,ALLAH var Sende,bende,onda, kır havasında Bülbülün gül ile aşk davasında Çalılar içinde, kuş yuvasında Yaradan …halk eden… Bâri,ALLAH var Rahmeti nuruyla alemi saran Nizam, intizamı,düzeni kuran Kara topraklardan rızık çıkaran El-Kahhâr, El-Vehhâb, Rezzâk, ALLAH varİzana, hayale, akla sığmayan Her daim yaratan, hiç yorulmayan Bir eşi, benzeri, dengi olmayan El Kaviyy,El Metin, Mecîd,ALLAH varHer daim yaratan, yoktan var eden Canlıya cansıza şekiller veren İnsanın önüne dünyayı seren El-Hâlık, Musavvir, Aliyy, ALLAH varGözlerden uzağı, gizliyi bilen Günahı sevaba çevirip, silen Karıncanın ayak sesini duyan El-Basîr,El Habir, Semi, ALLAH var Göklerin yerlerin, şifresi düzen İhtimam, itina, her işte özen Denizler arası sınırlar çizen El Kâbıd, El Fettâh, Alim,ALLAH varBazen bir ağaçta, dalda görünür Bazen bir arıda, balda görünür Alemler zatıyla, rahmet bürünür El-Zâhir, El-Bâtın, Vâlî, ALLAH var Bazen bir fırtına bazen bir boran Zamandan münezzeh her yerde her an Ad semud kavminden haberdar eden El Kebîr, El Azim, Şehid,ALLAH varRızıklar azaltır, rızıklar kapar… Bollukta, yoklukta hep ona bakar Dilerse daraltır,dilerse açar El-Bâsıt,El Hâfıd, Râfi,ALLAH varHer zaman her yerde ebedi, kaim Hikmetle hükmeden, her şeye hakim Mekândan münezzeh,her yerde daim… El hakem,El latif, Halim, ALLAH varMağara önünü ağla örendir Amelin ecrini bol bol verendir Mümine sevgili, dosttur, yarendir Eş Şekür El-Mukît,El Berr, ALLAH varİlmiyle kuşatan, canlara rahmet Hikmetle var eden …her işi hikmet Kurtlara, kuşlara yaratan nimet… El vasi,El Hakim, El-Adl, ALLAH varKuzey, güney,batı…onundur doğu Ebedidir yoktur, zatının sonu Varlıklar zikreder dilince onu Er-Rakîb, El-Mucîb, Kerîm,ALLAH varBaharı baharla saran sarartan Gündüzü geceyle örten karartan Yerleri gökleri yoktan yaratan El-Vedûd, El-Vekîl, Bâis,Allah varDenizi ortadan yaran yol eden Nemrut’a sarayı sıkan dar eden Ateşi dostuna selâmet eden El hamid, El-Muhsî, El hakk,Allah varBu dünya köprüdür, aleme “YOL” dur Alemin var olma sebebi, “ OL! ” dur Maddesiz, örneksiz, yaratan O’ dur El-Muhsî, El-Muhyî, Muîd,Allah varKarun’u malıyla yere batıran Hayatın sahibi, ölüm tattıran Toprağa ruh veren, suya can katan El-Mümît, El-Kayyûm, El-Hayy,Allah varHira’da Cibril’in görünüşünde Resul’ün örtüye bürünüşünde Kamerin ortadan bölünüşünde El- Macîd, El-Vâcid, Vâhid,Allah varSüzülmüş çamurun cenin olduğu Ruhların dünyada,vücut bulduğu Tırtılın kelebek olup uçtuğu Doğumda, doğuşta … Rahim Allah var El-Bedî El-Vâris,Onundur kelam * Mâlik-ül Mülk’tür O, Onundur alem Kiramen katibin elinde kalem… Kalemi yazdıran Tevvâb Allah varEvvelde,bugünde,dünde,yarında Ananın,babanın dualarında… Elinde, yüzünde, can damarında Canından yakında Veliyy, Allah varKıyamda, rükû da, yerde secdede Kelamın içinde harfte hecede Ziyada Zifirde günde gecede Müheymin, Mukaddim, Bâkî, Allah varÇalıda, dikende, otta, çiçekte İnsanda, hayvanda, kuşta, böcekte Mizanda, tartıda… ölçü, ölçekte Mütekebbir, En-Nûr, Nâfi,Allah varLütufla,ihsanla karşılayıcı İkramı bol olan ağırlayıcı Merhamet sahibi, bağışlayıcı Muahhir, Müntekim, Afüvv,Allah varSineğin Nemrut’u alt etmesinde Ebrehe filinin diretmesinde… Şeytanı bir taşın kör etmesinde Zül-Celâli vel ikrâm…Ganiyy,Allah varEl-Muksit, El-Câmi, El-Mugnî’dir “O” Müteâlî, Ed-Dârr’dır … çok yücedir “O” Cezayı bekleten, sabredendir “O” El-Mâni, Er-Reşîd, Sabûr, Allah varHayatta, ölümde…cümle bölümde Yaradan’a ayan, garip gönlümde Şu kısacık canlar fani ömrümde Görüp gözetleyen Raûf ALLAH varEl-Mu'ız, El-Müzil, O’dur El Ahir Ben bir garip fakir… O’dur El Kadir El Evvel, Hâdî’nin Kuludur Mahir El-Hasîb, El Hafîz, Celîl,Allah var
549
İkinci tekil şiiri Ruhum göklere kanat çırparken, Sayıklar ölümü, dil yavaş yavaş. Benliğim senden bir an ararken, Bu koca özlemimi, bil yavaş yavaşBu zaman ki; gönlümü yakan bir ateş, Bu zaman ki; geceye düşman, güne eş. Gecenin ardından doğmazken güneş, Bu öksüz gözyaşımı, sil yavaş yavaş
46
A- Kunst toverfee -001 -Holland A- Kunst toverfee -001 -HollandWeet u.... Kunst toverfee.... Eén dag heb ik een becomed dichter..... Die dag, Ik schreef gedichten aan de toverfee.... Eén dag heb ik becomed een bevestigd... Die dag, ik drawed de beelden op de toverfee.. Een dag, ik becomed een schrijver... Die dag, Ik schreef de roman van de engel.... Een dag, ik becomed een musicus..... Die dag heb ik te stelen de guitar aan de toverfee.... Een dag, ik becomed een lager... Die dag, maar ik zeg, aan de toverfee.... Ik geliefd u, de hele...... Ik houd u, de hele.. Ik houd zullen u, deBegrijp mij.... Kunst toverfee....Mersin-01.01.1991-Bilal Genis
109
Ateşler İçinde Bir Mart Sabahı Duydum Sesini Ateşler içinde bir mart sabahı duydum sesini Görmedim yüzünü, sen sadece rüzgardaki elemdin kulağımdaki tını Yankılandı soğuk sokaklarda Bir ben Bir sen Bir de kaldırım taşları tanık oldu sözcüklere Bir de yakaran gelincikler Bir ben Bir de sen Ateşler içinde bir mart kedisi gönlümde Yolumun nereye gideceğini soruyor Senden geçip geçmediğini Başka hangi hanlarda beklediğini Hangi pazarlar terk edileceğimi.
66
Sitem SİTEMUykumu bölmeyen kâbuslarımın itiraflarındayım Yastığa başımı koyduğumda, gömülen yüzüm Geçmişi hatırlatırken çıranın alevi Aldırma, aldırma küçük bir sitemdir gülümYaşamımda uykum hep kaçtı Çünkü kâbuslara koştuğum maratondu uykum Bu nedenledir ki akşamın olmasını istemem Bilinmez akşamlarda, ayrılışların çoğu akşam olur...
40
Trende Eğilip öptün elimi Tıpkı o rüyamdaki gibi Eğilip öptün elimi Kalbimin kuşu uçup gitti Her şey dondu bir anda Manzara sustu Karşında dilim dilim Karşında bir afazi Sonra sıkınca belimi... Sonra sıkınca etimi...
34
Kırık Kalp Onarmak Gibi Nice çabalar vardır ki bir hiç uğruna, Yinede çaba gösterir o aşk uğruna, Nice başarılarda vardır ki Kırık kap onarmak başarısıyla, Maalesef öyle bir başarı yoktur değil mi, Kırık kalp onarmak gibi...
36
Çanakkale Şehitleri Bir tarih yazdı Türkler Sanki savaş değil de Bir mezardı o yerler, Kimi deniz kimisi yerDüşman ise daha savaş başlamadan Kendini galip buluyordu, Ama Mehmetçik Mehmetçik, Vatan azmiyle yanıp tutuşuyordu.18 Mart'ta kovduk düşmanları ülkemizden, Çok şehit vardı Mehmetçiklerden Ama yine de silinmediler kalbimizden, Onları anıyoruz taaa derinden.
49
Karadeniz misali dalgalanır yüreğim Sevdalarım üzerinde yüzen bir gemidir, Karadeniz misali dalgalanır yüreğim. Yüreğimde olan duygular aşkın demidir, Karadeniz misali dalgalanır yüreğim.Sevgi ile sevdayı alıp girdim kol kola, Haydi yüreğim haydi sana uğurlar ola. Sevdaya vira Bismillah deyip çıktım yola, Karadeniz misali dalgalanır yüreğim.Can yelken açıp gönül denizine koyulur, Sevda benim gönlümde aşk deryası sayılır. Dalgalar vurdukça yüreğime aşk yayılır, Karadeniz misali dalgalanır yüreğim.Sevdalı yüreğim benim denizlerde yaşar, Gönlümde olan gemi ile yüreğim coşar. Sevgi dalgaları vurdukça boyumu aşar, Karadeniz misali dalgalanır yüreğim.Yusuf aşk gemisinde çalışan bir komidir, Sevgi benim yüreğimde gönlümün cemidir. Gönlüm sevgi denizinde salınan gemidir, Karadeniz misali dalgalanır yüreğim.
102
Gerçek Dost Hüzünlü olduğumda, yanımda oluyorsun Anladım dostum seni, gerçekten seviyorsun Üzgünsem kendinden çok, beni düşünüyorsun Gerçek dost kim deseler, aklıma geliyorsunAğladığım anlarda, beni avutuyorsun Yanımda olmak için, çok çaba harcıyorsun Her şey den vazgeçiyor, yanımda oluyorsun Gerçek dost kim deseler, aklıma geliyorsunBeni güldürmek için, şakalar yapıyorsun Gün geliyor oturup, benimle ağlıyorsun Tüm dertlere benimle, çözümler arıyorsun Gerçek dost kim deseler, aklıma geliyorsunBen kötü gün dostuyum, bunu sen biliyorsun İyi günde yanında olmam söyleniyorsun O günlerde dost bulmak kolaydır biliyorsun Gerçek dost kim deseler, aklıma geliyorsunGerçek dostluk farklıdır, başka şeye benzemez Zor zamanda dost olan; bırakıp seni gitmez Karşılık beklemeyi; bir an olsun düşünmez Gerçek dost kim deseler, aklıma geliyorsunGözyaşım değerlidir, seninle ağlıyorum Gerçek dost kim deseler, seni gösteriyorum Aramazsam üzülme, sanma ki unuturum Gerçek dost kim deseler, aklıma geliyorsunSen benim can dostumsun, bu böyledir bilinsin Seni üzen olursa, ne olur bana gelsin Beni dünyada ancak, bir sen üzebilirsin Gerçek dost kim deseler, aklıma geliyorsunGerçek dostluk böyledir; haksız mıyım söyleyin Sizde hayatınızda, gerçek dost belirleyin Çevrenizden iyi gün, dostlarını eleyin Gerçek dost sayfanıza birisini ekleyin
175
Gir koynuma GİR KOYNUMA Deniz mavi, gök mavi,ben maviye vurgunum, Hep karalar giyersin,ondan sana dargınım, Tüm renkleri severim,gönlüm maviye düşer, Karanlık gecelerde,mavi giy gir koynuma... Beyaz tenini mavi,melekten güzel yapar, Mavi giyen güzeli,kelebekler de öper, Aşk bilmez bir deliyi,mavi renk âşık eder , Simsiyah gecelerde,mavi giy gir koynuma... Hayallerim, düşlerim,mavi sayıklar gider, Uyku gözüme gelmez, anda horozlar öter, İçimdeki mavi ses, yat uyu yazık yeter, Siyahi gecelerde,mavi giy gir koynuma... Her renge deliyim de, maviye çılgın deli, Kalbime nakışladım,mavi bakan gözleri, Mavi gözlü doğanın,sevgiye yatkın dili, Mehtaplı gecelerde,mavi giy gir koynuma...Rızaoğlu, dileyim kefenim mavi olsun, Cesedim maviliğin,gölgesine gömülsün. Kabrimi ziyarete,mavi gözü yar gelsin, Karanlık gecelerde,mavi giy gir koynuma. Mavilikler içinde,sarılıp yat boynuma... 09 TEMMUZ 2008 Fahri Bulut Rızaoğlu
118
Söyle Yüzüm Tanığımsın aşk eskidi/yollar uzun bir dalga kırıldı yüzümde kar sesinde uçan çiçek yüreğimde gülüşündür sevgi bitmez/düş yaşatır. bir gün olur gurbet başlar saat durur/deniz biter sesim aranır yılları ömrümüz bir yangın yeri çiçek solar/bulut kaynar. söyle yüzüm/tanığımsın kaç bahara göğüs gerdin bir çocuğun sevincini gidişini bir babanın tarih yazar/dünya okur. şiirim bir atardamar yaşıyorum dizelerde gömleğimde bin bir nakış bir ağlama/uykuya dur kuşlar gider/sonbahardır. Ahmet Özer
68
Bu gönül sana hasret Hasretle yaşıyorum bu dünyada Bu gönül sana hasret Sen varsın yar her anımda Bu gönül sana hasretGönül ah çeker inler her dem Gözlerim morardı seni sevmekten İki büklüm oldum derdinden Bu gönül sana hasretKoca yıllar senin için geçti Gençliğim sende tükendi Çok harcadın bu garibi Bu gönül sana hasretBir leke sürmedim sevdama Hayalin gelir baş ucuma Gelir misin bir gün bana Bu gönül sana hasretSevdamın gözü yaşlı şimdi Aşksız geçen günüm hazan şimdi Bu Hasan bir bahar yaşar mı ki Bu gönül sana hasret
88
Rubailer Tanrı, cennette şarap içeceksin der Aynı Tanrı şarabı nasıl haram eder Hamza bir arabın devesini öldürmüş Şarabı yalnız ona haram etmiş Peygamber
23
HER ŞEY VATAN İÇİn HER ŞEY VATAN İÇİN sayıldım, vatan için soyuldum, vatan için kovuldum, vatan için fişlendim, vatan için dövüldüm, vatan için kul köle oldum, vatan için vatanı sevda bildim hizmeti kutsal, vatan için sayın olamadım vatan içinkan emmedim, vatan için kurşuna dizmedim kurşun nedir bilmezleri vatan için kurşun sıkanlar sayın oldular vatan için ben sayın olamadım vatan içinen kıraç toprakları süsledim en olmadık mavi düşlerde bülbül sesinde coştum kaval sesinde depreşti dertlerim kış günleri; sokak çocuklarında üşüdü yüreğim her şehitte dondu göz yaşlarım her göçükte, can verdi bedenim fişlendim, kara listede anıldı adım Sayın olamadım vatan içinitildim kakıldım öz yurdumda, horlandım sayan soyan, kurşun sıkan, satan sayın oldu sayıldı sayınlar arasında ben vatana sacayağı, vatan içinsen harç parası yatıran öğrenci sen ne yaptın vatan için ne okumak için işkal ettin üniversitesini bir de ‘’harçlar düşürülsün yatırayım’’ dersin uluorta sen dayaklıksın, seni eli kelepçelenesice, zindana tıkılasıca vatan can ister, canlı canlı, kaç can sundun vatan bağrına kaç kurşun sıktın, kaç nara atın; ‘’Her şey vatan için’’ seni eli kelepçelenesice, zindana tıkılasıca sen daha toysun, otur oturduğun yerde sayınlar sayar seni, sayınlar fişler seni daha da diretirsen kurban ediverirler seni vatana ‘’Her şey vatan için’’ bir de ‘’vatan sağ olsun’’ deniliverir ardındansen duyma vatan bunları vatan dedikleri malum…vatan uğrakları, vatan sığınakları İbrahim ŞAHİN
213
ANADOLU İÇİN; Paylaşmak Ya Da Paylaşmamak: HÜR İRADEDE! . = 000.003 = 05 Nisan 2013 Cuma 12:32:15Kitapla Yürüyeceksin Hayat Yolunda; Sağlığın İçin! . = 000.003 = Kitapla Düşüneceksin Hayat Yolunda; Vuslatın İçin! .“YEŞİL YILLAR” Adlı Kitaptan, Kısa Bir Anlatı:/ Basitti, / o zaman farkında değildim! . / Bir yolculukta tanışmış! . / Hiç kimsesi yokmuş! . / Ufak bir memurmuş! . / Hiçbir dayanacak dalı olmıyan bir çocuk halinde, / evine gelmişim! . / {Kitap Adı: YEŞİL YILLAR – Kitap Yazarı: A. J. CRONIN – Çeviren: Vahdet GÜLTEKİN – Yayınevi: ARİF BOLAT YAYINEVİ/İSTANBUL/1957 – Sayfa Numarası:028 - CÜMLE DERLEME: Kemal KABCIK / ANTALYA / 05 Nisan 2013 Cuma 12:35:27}Kitapla Uyuyacaksın Hayat Yolunda; Dinlencen İçin! . = TEŞEKKÜRLER TÜRKİYE = Kitapla Uyanacaksın Hayat Yolunda; Başarılar İçin! .
126
Gülüm GÜLÜMGurbet elde gülün çeşidi çoktur Ama senin kadar kokanı yoktur Solmadan dururlar ama ne çare Bir gram yağı çıkanı bulunmaz GülümBahçelerde sıra sıra uzanırsın Havaya bir hoş koku dağıtırsın Bizi şu aleme gururla tanıtırsın Gurbette bana sırdaş oldun GülümSabun, şampuan olur köpürürsün Gül kremi ve suyunla sen ünlüsün Bal yapan arıyla dost görünürsün Kokunu duyan mest olur GülümPeygamber mekanının padişahısın Mekke ve Medine de hazır oldasın Sen bana atalarımın yadigarısın Yakamda Ispartanın rozedisin GülümSana binlerce türkü yakarlar Resmini çekip tablo yaparlar Mutlu günlerde, demet demet satarlar İşsize iş kaynağımsın GülümAşık Ali derki; Gülü bülbüle sorun Bülbül gülsüz bir hayatı neylesin Gül olmasa türküsünü kime söylesin Aşıklara ilham olursun sen Gülüm
111
Vatanda Atam demiş demişiydi atan da Fırsat bulmaz gafletlere yatan da Tarih benim toprak benim su benim Taş koymadım taş üstüne vatanda
22
Dil..pare pare Üzülürüm üzüntünün üzüntüsüne............................................üzüntüme üzülürken üzüntü...............................................................dil dillenirken............. pare pare.................................. sevinirim sevinirken sevinç................... sevinç de sevinir.......................dil dillenirken pare pare.......................sevinsin diller üzülürken üzüntü......... dili pare............ pare pare.....
26
Her Şeyimi Her şeyimi versem sana Hayallerim yeter bana Götür al neyim varsa Alamazsın ki mazimi hayallerimi Onlarda yeter bana Hayallerim içinde Gönül sarayı kurdum Yaşıyoruz bu aşkı Sende bende yudum yudum Ben seni çok sevdim Anlıyormusun Tanrı şait Gerisi senin olsun Götür al istediğini alabilirsin Aşkımız yalan de İnkar edebilirsin Gönül senin hüküm senin Ferman verebilirsin Anla be güzelim anla Bu aşkta Bir taraf benim Hayallerin içinde Gönül sarayı kurdum Yaşıyoruz bu aşkı Sende bende yudum yudum Ben seni çok sevdim Anlıyormusun Tanrı şait Gerisi senin olsun
88
Sarı Çamlar Sarıkamış Dağlarının Süsüsün Silinmez Anıların Türküsüsün Doksanbin Mehmedin Öyküsüsün Serhat Beldemizin Sarı ÇamlarıAllahuekberin Şahidi Oldun Dallarınla Yağan Karları Kovdun Mehmetle Beraber Sende Dondun Serhat Beldemizin Sarı ÇamlarıNice Nice Anılar Bağrında Saklar Aklına Geldikçe Ah Çeker Oflar Dağ Başında Durur Mehmedi Koklar Serhat Beldemizin Sarı Çamlarıİğne İğne Yaprakları Bir Oktur Dünyada Eşi Ve Benzeri Yoktur Bağrında Yaşayana Olur Doktor Serhat Beldemizin Sarı ÇamlarıYüzyıl Oldu Hâla Yasını Tutar Aralık Gelince Suratın Asar Şehidimle Beraber Dağlarda Yaşar Serhat Beldemizin Sarı Çamları
80
Savasta Cocuk uzaktan bir cocuk gelir sesi önden: -savas var! savas var! askerler arkadan gelir kursunlar önden ölüm arkadan gelir bir sehre ve önden ciplakligi feryadlari yürek yakar ölülerin ard arda mermiler, üst üste cesetler yanmis yüzler kimsesizligin caresizliginde koskoca sehir icice girmis, altta diri canlar.. en korkunc olani anne kucagini yakan bir bebek ölüsü ve uzaktan bir cocuk gelir sesi önden: -savas bi... haber edemeden bos sehre savasin bittigini yüregi cikti cümlesinin orta yerinde yere yigildi ve tamamladi sözcükleri ölümüyle 12 kursun saplanmisti el kadar tenine yüregim dayanmaz ötesini anlatmaya! savasin en vahim sancisindayim simdi! 12 kursun yemis 12 yasindaki Filistin ve 12 yasindaki Irak 12 kursun yemis daha öncelerini de bilirim 12 yasindaki Dünya 12 kursun yemis bugün ben bir cesedim 12 yerinden güller veren kalemim agir agir cekilir bu misralardan agir agir donar kanim,yazim yarim kalir burda.. ciglik, ciglik olurum savasa düserim dara ama susmam savasa! !
150
Günümüz Şiiri Üzerine Bir Değini-2 Günümüz şiirinde önemsizi önemli gösterme, gerçeğin üstünü örtme ya da alalayıp sahte bir gerçek olarak sunma varyasyonları çokça yapılıyor. Sanatta ve özelde de şiirde yapılan bu varyete girişimlerinin çok da dayanaksız ve temelsiz olduğunu düşünemiyorum ben. Yani müdahale oldukça bilinçli ve sistematik.İnsanın tarihinde değerlerin alabildiğine değersizleşerek yerlerde süründüğü dönemler olmuştur. Topyekûn ' şeyleşme ' den etkilenmeyen ve zamanın, toplumun ve tarihin ortasında kocaman bir direk gibi duran bir kazık da vardır elbet: Egemen erk'in kendini ve dünyayı, alabildiğine kendine benzeterek yeniden üretme düzeneği. Bu,kendi gerçekliği çürümüş, çoğunluk için her gün yeni felâketler ve yıkımlar doğuran bir ağır gerçeklik ise hele, yıkılış ve geleceksizlik de bir zorunluluksa elbette yapılan işin uzmanlık katsayısı da o denli yüksek olacaktır. Bugün ' yeni ortaçağın ' teorisyenleri iyi bilirler ki; bu dizge içinde bunalımdan çıkışın olanağı yoktur. Krizin bu denli uzun sürmesinin ve her kıpırdayışta daha da derinleşmesinin başka bir açıklaması olabilir mi? Bu dizge kendini ancak ' tarihin bittiği- F. Fukuyama ' alalamasıyla varedebilir. Ama nereye kadar? Kendi teorisyeninin ağzından özür dileyene kadar! Anlaşılmayacak bir şey yok: Konu sahibinin sesi'nin bile örtemeyeceği denli ağırdır, yaygındır.Ancak hiçbir dizge insan öznenin toplumsal değiştirme kararlılığı olmadan sona ermemiştir. Böylece de, dolaylı olarak ' özne ' ve ' toplumsal ' kavramlarının öneminin ortaya çıktığını söylemiş oluyoruz.İşte zamanın can alıcı konusu budur: Özne, gerçek özne olmaktan nasıl vazgeçirilir; hele de toplumsal özne olmaktan...Postmodern dayatmaların da, yapısalcı ve yapı sökümcü vb. yeni gericilik manipülasyonlarının da hedefi budur: İnsanı tarihsel özne olmaktan uzaklaştırmak. Son yıllarda toplumsal'ın, toplumcu gerçekçiliğin sanattan ve özelde de şiirden kovulmasının nedeni budur. Toplumda her geçen gün yeni yoksullar ortaya çıkmakta; yoksulluk kemiğe dayanmakta ancak, ne gariptir ki, bu maddi durumun estetik ve sanatsal anlatımı ' doğasına uygun ' davranamamaktadır. Sanat ve şiir dünyasına baktığınızda mutlu insan, rahat ve sorunsuz toplum resminden başka bir resim görülememektedir. Müdahale her yerdedir ve sağlamdır:Tarihsel zor, böyle olmasını gerektirmektedir. Bir de ilk bakışta hiç görünmeyen bir başka gerçek var ki, başlı başına yaralayıcı... Otosansür, ya da oto kontrol gerçeği... Bilinçli ya da zorlayıcı koşulların etkisiyle yapılan, ya da genel ' havaya ' uymak için ayak uydurulan kötü hal ve gidiş... Hele de bazı çok keskin teorik ve poetik değerlendirmelerle yapılanları var ki; sanırım en çok da bunlar zenginleştirmektedir 'manipülatif müzeyi.'Diyeceğim şiirimizin, kendi yeryüzü gerçeğinden sıyrılmasının ve rahatsız edici ' sendromlarından ' kurtuluşunun nedenleri çok... Böylece de bu varyasyonların sahiplerine şairlik, eleştirmenlik, edebiyat dünyasına - varsa - kabul edilmişlik, bazı fonlama payları, makam, kürsü vb. şeklinde de getirileri olabildiği bilinen bir gerçektir. E, böyle olunca da akıntıya karşı yüzmenin akılcı bir yanı kalıyor mu? Devir hesap - kitap devri değil mi? Ben, bu durumun, 1980’li yıllarda başlayan ve küresel kapitalizmin yeni saldırısıyla uyumlu olduğunu ve geçici olduğunu düşünüyorum. İnsan'ın, kendi gerçeğine döneceğine; yabancılaşmadan, kişilk yarılmalarından (şizofreni) anarşist, nihilist ve diğer bunalım orijinli bakış açılarından arınacağına ve yeniden umudun, iyiliğin ve güzelliğin sanatını 'başa getireceğine ' inanıyorum. Ali Tekmil / 02.04.2007
482
Y Günlükleri18.05.13 Kitap fuarı var. Daha gidemedim. Avni Bey her gün oradayım ben diyor. Okul dönüşü uğruyorum. 10 dakikalık bir yer. Okuldan 4 otobüs gitti. Ben onlarla gidecektim olmadı. Aynı gün bilgi yarışması vardı Süleyman Demirel’de. Bu ismi duymaktan rahatsız oluyorum. En az Kenan Evren ismi kadar. Değişmeli onun ismi verilen yerler. Ben yine de bilgi yarışmasına gittim. Yarışma boyunca strese maruz kalıyor onu yenmek için elimdeki bulmacayı yapıyordum. 2. Olduk. Üzüldüm. 1. Olacağımı zannediyordum. Öğrencilerimiz de 1. Olma zorunluluğunun baskısı altındalardı diye yorum yaptık. Bu bir yabancı gazetenin deyimiyle 40 yıl ülkesinin aleyhinde çalıştığı halde en yüksek makamlarda oturanların başında geliyor. Bu adam bütün sorunların başında geliyor. Onun adını taşıyan salona gitmek değil ama adını anmak zorunda kalmak bile zoruma gidiyor. Bu tayin işi benim psikolojimi hakikaten bozuyor. Hâkim arkadaşa telefon ediyorum. İdare mahkemesi başkanı ile seni görüştürürüm diyor. Daha o kula gitmedim bile. Neden gitmedim gitmemekte direniyorum bilmiyorum. Geçinmeye niyetim olmadığı için değil mi? Akşam Fatih enişte aradı nişana geliyor musunuz diye. Süheyl evleniyor. Sevindim. Büyük bir yük kalktı başımdan. Onun benden beklentisini karşılayamıyor olmam beni zor durumda bırakıyordu. Bu günlerde sıkıntılarımın çok olduğunu mazeret beyan ederek beni affetmesini istedim. Abim giderse onunla gelirim belki dedim ama o onun gelmeyeceğini söyledi. Tahir hocam kitaplarınız verin taşıyayım dedi. Olur dedim. Atilla İlhan’ın şiir kitabı ve günlük yazdığım defter de kitaplar arasındaydı bir de plan, öğrenci resimleri, ödev kontrolü ve sözlüler için veri biriktirdiğim listelerle birlikte bazı kâğıtların bulunduğu dosyam vardı. Bir kitap çıkarmadınız hocam dedi. Dua et dedim çıkarayım. Bu kez kitabımı çıkarmalıyım seneye fuara yetişmeli ama nasıl? Dernek bünyesinde bedelsiz satılmak karşılığında derneğe bağış alınmak suretiyle bassak nasıl olur? Yoksa bir yayınevine gerek duyulacak ki bu da bana çok zor gözüküyor. Dini şiirlerimi mi yayınlamalıyım önce. Açılım İslami İlimleri yayma ve yaşatma derneği olan bir derneğin çatısı altında yayın yapılınca en uygunu bu olur her halde. Bu gün fuara gitmeliyim. Evde teklif ediyorum kimsede ses yok. O halde ben yalnız giderim. Gitmeliyim muhakkak. Geçen hafta pek ders yapamadık. Bilim şöleni vardı. Veliler şikâyet ediyor. Haftaya da pek ders görünmüyor. Çünkü Çarşamba 19 Mayıs’ı kutlayacağız okul çapında. Artık okullarda kutlanıyor. İl kutlamaları kaldırıldı. Ama yine pek bir şey fark etmiyor. Gösteri için yapılan hazırlıklar dersleri engelliyor. Perşembe günü şiir şöleni pazartesi zaten tatil, gitti bir hafta daha. Mayıs ayı böyle oluyor. Sıcak bastırınca öğrencide ders çalışma isteği kalmıyor.
389
Cennet Cehennem Yoktur Diyenler Cennet cehennem yoktur diyenler İl hakkını alıp haksız yiyenler Al yesil konaktan hükm'eyleyenler Dur bakalım canım beyler kalır mıKarac'oglan her cefayı biliyor Sualciler yedi yerde soruyor Yetmis iki millet ar'ya giriyor Dur bakalım canım daglar kalır mı
41
Öldüren Veda gözlerim gözlerinden çekildi önce.. sonra kolarım kollarından.. kınından kayan bir kılıç gibi.. döküldü yüreğim yere sssizce.. dilim tutuldu bakmadım sana.. şakağım sızladı ansızın.. ve ayaklarımın bağı çözüldü.. bu buruk veda ikimizide öldürdü..mektup yazacağım dedin bir an.. gözyaşlarını tek tek silerken.. aniden duyuldu hain trenin sesi.. biliyordun sende ayıracaktı bizi.. kimseler yoktu,saat gece yarısı.. ortada ne ses vardı,ne ay ışığı.. bir sokak lambası hafiften kördü.. bu acı veda ikimizide öldürdü..
71
Kara Gül Ektin Yar KARA GÜL EKTİN YARSen bir edalı bakış ile baktın Sevgi yerine kara gül ektin yar Cız edip kalbim içten içe yaktın Sevgi yerine kara gül ektin yarYüreğimi orta yerden hoplatın Sevda uğruna yıllarım harcadın Gül yerine kara günler koklatın Sevgi yerine kara gül ektin yarGül yerine ektin dikenli teller Açmadan kırıldılar tutum dallar Sevdalım neden ayrı düştü yollar Sevgi yerine kara gül ektin yarSöndürdün seni için yanan feneri Aşkınla ağlatıp küle çevirdin beni Bulamam yaralı kalbe merhemi Sevgi yerine kara gül ektin yarAşk ateşi kalpde kolay sönermi Kara sevdaya düşenler gülermi Akan göz yaşlarım sensiz dinermi Sevgi yerine kara gül ektin yarKalbim içine parangalar vuruldu Çektim acılardan beden yoruldu Göz yaşlarım akmaz oldu kurudu Sevgi yerine kara gül ektin yarSabah güneşi doğmadı yüzüme Akşam güneşin çalayım özüme Vefasız yar uydun eller sözüne Sevgi yerine kara gül ektin yarÇektiğim acıya yıldızlar şahit Türkan aşkınla hep yakar ağıt Derdime çare değil kalem kağıt Sevgi yerine kara gül ektin yar** (Şiir) ***** Türkan Yılmaz ***
166
Can Damarım Can DamarımCanıma can aradım. Vardım Yıldıza, “Bu ne güzellik” dedim, Utancından parıl parıl parıldadı, 'git, dünyaya bak' dedi. “Neden” dedim. “Aya sor, o bilir” dedi.Vardım Aya,'bu ne güzellik' dedim, Hicap duydu. Işıl ışıl ışıldadı, karanlıklar aydınlandı “Sen asıl dünyaya git, Oradakini gör” dedi. “Nedir” dedim. 'ışığımız güneşimize sor' dedi.Vardım güneşe, “bu ne güzellik” dedim. Sevindi, sevindikçe alevlendi Sevincinden kavurdu evreni. “Yakıyorsun” dedim, “Sen zaten yanmışsın, Yangının yüreğinin atışında saklı, Biz dünyadan alırız güzelliği, Kraliçemiz oradadır” dedi, “Nedir” dedim. “O senin de içinde, elini koy kalbine, göreceksin” dedi. “Ama benim kalbimde Gül var” dedim. Güldü “İyi ya,” dedi “Onun güzelliği ile güzelleşir, Onun sevgisiyle ışık saçarız, Biz onun aynalarıyız, Asıl güzellik Ecemizden gelir, Adı bile üstünde, Güldür, Sen zaten Gülünü bulmuşsun” dedi.Döndüm Gülümü bir de karşımda gördüm, Bir güldüm, bir Gül/düm ki, Gülüme gönül koydum, Gönlüme Gülü koydum. Cana can, Güle yürek adadım.Mehmet Ali DEMİRCAN 06,06,2009'GÜL' üme İthafımdır'
149
Kendimden Nefret Uzak düştüm o güzelim gözlere De çekinme sen de bana deli de Bir söz vardı asıl şimdi yeri de Ben kendimden nefret ettim susarım İçim acır sen başını dur eğme Kem söz bana, sakın kendine deme Neler oldu, ah diyebilsem hele Ben kendimden nefret ettim susarım Öyle derin ahım çıkmıyor düze Hem geceye lanet, hem de gündüze Ölümü gördüm ben ne gerek söze Ben kendimden nefret ettim susarımKararmış kaderin ışığı sendin Bir başka gönülde ne olur sandım Hem seni lal ettim hem kendim yandım Ben kendimden nefret ettim susarımÇok hakkın var helalliğe yüzüm yok Çaresizlik hükmüm olmuş çözüm yok Kalsın bende hiç kimseye sözüm yok Ben kendimden nefret ettim susarım Hep sen sevdin bende bitmedi inat Ele gülse sana diken bu hayat Konuşamam, konuşsam da yok murat Ben kendimden nefret ettim susarım Gidiyorum bunca vebal kâbusum Yokluğumla bu acılar son bulsun İki lafı diyemedim yuh olsun Ben kendimden nefret ettim susarım Zulumat'ım, sana haktır bir mezar Bir mezarsa bil ki yine o kazar Dil lal oldu ısrar etme gün uzar Ben kendimden nefret ettim susarım
177
Anne 2 Hasta bir çocuk gibi Yatağımda ağlarken Bir dal sigaradan Medet umdum Anne Karanlık odamın muamması Tüm hücrelerime işlemiş Ve ben aydınlığa hasret Sebepsiz ağlıyorum Anne Gözyaşlarım ıslatmıyor yanaklarımı İnan Anne bazen Hissetmiyorum bile ağladığımıSevmek acı çekmek mi Anne Niçin yüreğim yanıyor Sevmek günah bir şey mi Anne Neden sevdiklerim sebepsizce kaçıyor Birde sen olmasan Anne Ne yaparım bilmiyorum İnan bana Anne inan Sensizken yaşamaktan değil Ölmekten korkuyorum
69
Paylaştıkça büyür yayılır sevgi Her kapıyı açan anahtardır o Paylaştıkça büyür yayılır sevgi Nice imtihana giriftardır o Paylaştıkça büyür yayılır sevgiAnadan başlıyor mezara kadar Öyle bir histir ki kalplerde atar Her tarafı sarar her yeri tutar Paylaştıkça büyür yayılır sevgiSularda oluşan halka gibidir Gittikçe büyüyen dalga gibidir Tek bir şahsa sevgi, halk’a gibidir Paylaştıkça büyür yayılır sevgiSevgi olan yerde her şey güzeldir Her şey bir tanedir her şey özeldir Sevgi bir ışıktır, aşkı ezeldir Paylaştıkça büyür yayılır sevgi
78
***Yalnızlık font face='Comic Sans MS'color='black'size='1' Vaz geçilmez kaderimsin neyleyim Yine elin,yakamda be yalnızlık Fırsat verde arzu-halim eyleyim Gönül dilim yakamda be yalnızlık.Yıllar yılı gurbet,gurbet gezdirdin Çocuk yaşta yalnızlığa ezdirdin Lokma için ten de canı bezdirdin Kefen bezim sırtımda be yalnızlık.Bunca yıldır karnım doydu terimle Namert kula avuç açmam ferimle Kulak hariç ellenmemiş yerimle Sahte dostlar arkamda be yalnızlık.Bal dudaklı konu-komşu elinden Nazar edip çatlattılar yarımdan Dostlarımda bunca yıllık yerimden Neden göçtüm farkında be yalnızlık.Ben topladım birileri savurdu Kader bizi tepe-taklak çevirdi Bir kazanda şükür ile yoğurdu Sabır benim hırkamda be yalnızlık.Yaren derki hidayete er gayrı Bana helal alnımdaki ter gayrı Ana vatan doyduğumuz yer gayrı Sana mekan Furkanda be yalnızlık Sana vatan Furkanda be yalnızlık.(12 EYLÜL 2008 SOMA Kızım Aybüke Gülşah ın dogum gününde yazılmıştır) embed src='http://www.antoloji.com/siir/media/76/www_antoloji_com_1173276_624.mp3'
127
Ağlama binbaşım Bu toprakları miras bıraktı,Anadolu”ya ayak basan atalarım benim Bin yıllık mücadele verdiğimiz,uğrunda öldüğümüz bu vatan bizim Ay yıldızlı bayrağı şehit kanılarıyla sulayıp bu topraklarda çizdik Binlerce vatan evladını bu vatan için şehitte verdikBu topraklar anamızın sütü gibi helaldir atadan kalma bize Ektik biçtik uğrunda savaşlar verdik gelmedik aslada dize Ağlama binbaşım dayanamam zümrütten kıymetli gözün yaşına İnşallah gecikmeden, vatan bölünmeden gelecek milletin aklı başınaHalil ÇOLAK 01/08/2006 ANKARA
69
Karara Karar Karara karar, seninle ölene kadar Sevmek-sevilmek, dibine kadar Saygı varsa, orda felek ne arar Saygı! kılıç-kalkan hepsi o kadar Ne sarar-seninle bir ömür ne sarar. 18.08.2011
28
--0001-Dünya parisi-13.000- -Mogolian -50 --0001-Dünya parisi-13.000- -Mogolian -50 Bilirsanmi... Dünya Parisi...İsrail deyilan bir millat... Falastinin başına olmuş xastalik... Dünya buna tamaşaçı qalır... Qazza gündan güna yox olur....Anlayırsanmı mani.... Dünya Parisi...Mersin-14.06.2010-Bilal Geniş
31
Yıldız Olmanın Bedeli! ? . K a r a n l ı ğ a ; Hem de zifiri karanlığa hazırım Senin YÜZÜNDE GÜNEŞİ GÖRMEK İÇİN! Niçin YILDIZ olmaz insanlar? ... AŞKTA YANMAZLAR, NİÇİN? YILDIZ OLMANIN BEDELİ; SEVGİNLE YAŞIYORUM, SANA ÖMRÜ KURBAN EDELİ! ...
43
Yazdın şehidim Vatan torağını vermemek için, Canını ortaya koydun şehidim. Hainleri yurda sokmamak için Kanını ortaya koydun şehidim. Vatan destanını yazdın şehidim.Göz kırpmadın,vatan kurtulsun diye, Daima atıldın sen ileriye. Milletine canı verdin hediye, Kanını ortaya koydun şehidim. Vatan destanını yazdın şehidim.Senin için ölüm yok diyor,Allah, Vatan için bin kez ölürsün billah. Tetiğ çekerken çektin bismillah, Kavuştun rabbine güzel şehidim, Vatan destanını yazdın şehidim.Dağlar taşlar yine ölüm kusuyor, Mehmedim siperde gögüs geriyor, Analar,babalar,kızlar ağlıyor, Gelini emanet,koydum şehidim, Vatan destanını yazdın şehidim..Bıraktğın her şey bize emanet, Başımızın tacı ederiz hürmet, Emanete sahip olur bu millet, Gözün arkalarda gitme şehidim, Vatan destanını yazdın şehidim.Yine bu günlerde etraf toz duman, Vuruyor,mehmedim,her gece her an, Dayan mehmetciğm,birazcık dayan, Onları boğacak kanla şehidim, Vatan destanını yazdın şehidim. (11.06.2012)
122
Harikulagiyerde Kadınlar aşkımızı tavuklar horozlar gagalıyor sevgilim yumurta kapıya sıkıştı mikrodalga fırınlar kuşattı dört yanımızı ütüler TV'ler müzik setleri film koptu kopacak, bütçemiz kırık akordeon evlenmeden boşanma durağındayız insek mi inmesek mi aklımda "la cumparsita ", çok katlı pasta ve düğün salonu ama bi' demet gök meleğisin sen en havalısından içimdeki sıcak çorbasın ben çok şekerden dişleri çürük çocuk karşısına lunapark kurulduğu için evimizin her yıl sınıfta kaldım "pekiyi" aldığım tek ders gözlerindi bilirsin ölmeye gidip geldim yerleşim bölgelerinde bedeninin subahçem, gözekondum piyango biletçisinin yılbaşı çekilişini beklediği özlemle bekledim seni kimselere kaptırmam kimselere öptürtmem seni ama aşkımızı tavuklar horozlar gagalıyor sevgilim yumurta kapıya sıkıştı Eros'u anaokuluna gönderelim, camdan yağmura baksın okunu Hürrem Sultan'a saplasın ve damlasın şebnem ve öldüğünü bildirsinler porno kumsalında güneşlenirken aşkın tam bir vız vız bu aşkı kelle terzileri makaslamışlardır büyük olasılıkla ölçüsünü bile yanlış almışlardır bence anahtar deliğinden her zaman güzel dünya her zaman harikulagiyerde kadınlar aşkımızı tavuklar horozlar gagalıyor sevgilim yumurta kapıya sıkıştı biz yine ışıkları uçuk bırakıp çıkalım herkese iyi geceler
167
Sevgidir Sevgi Sevgi fidsini herkes dikmeli, Yaşamın kaynağı sevgidir,sevgi.. Bahçesinde sevgi çimi ekmli, Yaşamın kaynağı sevgidir,sevgi...! Bana bu cefayı çektiren sevgi, Yaşama umudu ektiren sevgi.. Boynumu bir yana büktüren sevgi, Yaşamın kaynağı sevgidir,sevgi...! Ne bağı var,nede bahçesi, Ne çıkını var,nede bohçası. Ne bir farklı dili,nede lehçesi, Yaşamın kaynağı sevgidir,sevgi...! Anayı kızından ayıranda o, Nice zalimleri kayıranda o.. Malum tüm suçları sıyıran da o, Yaşamın kaynağı sevgidir,sevgi...! Umutlar birmesin svgi dağında, Sevgiler yeşrsin,sevgi bağında.. Herkesin sevdiği olsun sağında, Yaşamın kaynağı sevgidir,sevgi...! Aklım sevgidedir,hemde barışta, Bu yolda olalım,dostlar yarışta.. Sevgi uzak dğil,beş on karışta, Yaşamın kaynağı sevgidir,sevgi...! DURAK yeeşrlim aşkın bağında, Bir semah dönlim yar otağında MUSA'yı saklayan o TUR DAĞINDA..! MUHAMMED'i SAV.saklayan HİRA DAĞINDA..! Yaşamın kaynağı sevgidir sevgi......! 2010...KOCAELİ
118
Yurt Türküsü Güzel yurdum, dağlarım Uzaktan göresim gelir Keskin esen yellerine Kendimi veresim gelir.Gözümde tüter damların, Sakız kokulu çamların, Türkü söyler akşamların; Bana kendi sesim gelir.Su içtim kaynaklarından, Gölgelerinde uyudum, Kuşlarının söylediği Şen türkülerle büyüdüm.Ninniyle salladın beni, Şefkatle kolladın beni, Sevginle bağladın beni; Güzel yurdum, güzel yurdum.
47
Ağlayan Çocuklar Kafesli evlerde ağlar çocuklar, Odalarda akşam olurken henüz. O zaman gözümün önünde parlar, Buruşuk buruşuk, ağlayan bir yüz.Ne vakit karanlık kaplasa yeri, Başlar çocukların büyük kederi; Bakınır, korkuyla dolu gözleri: Ya artık bir daha olmazsa gündüz? Gittikçe kesilir derken sedalar, Gece; bir siyah el gözümü bağlar; Duyarım, içime sığınmış, ağlar, Bir ufacık çocuk, bir küçük öksüz...1924
58
Yıkılası gurbet Anadan babadan ayrı düşüren Hasretlik ateşiyle yürekleri pişiren Günlerini boynu bükük geçiren Yıkılası gurbet baş belası gurbet İnsanları anadan yardan ayıran Köyünden toprağından ayrı koyan Nice babayiğitlerin gençliğini çalan Yıkılası gurbet baş belası gurbetUzak diyarlarda yürek dağlatan Gözleri yollarda koyup ağlatan Al yanaklı yarin kirpiğini ıslatan Yıkılası gurbet baş belası gurbetElverişsiz koşullarda ömür çürüten Sıla özlemiyle tutuşturup eriten Gülyüzlü yari burnundan tütürren Yıkılası gurbet baş belası gurbetSaçları ağartır yaban ellerinde Belini büker henüz gençliğinde Aklını fikrini bırakır sevdiğinde Yıkılası gurbet baş belası gurbetKul tekin gurbet el hüzünlendirir Güldürmez yüzünü hep süründürür Sevdiklerinden ayrı birgün öldürür Yıkılası gurbet baş belası gurbet11 05 2015
104
Gözlerine İyi Bak Gözlerim! ah o güneş gözlerin yedi deryayı bir yudumda içtim yine de sönmedi alevim daha yok mu, yanar yüreğim ateşin suyu yaktığı yerdeyim kavursa da beni gözlerine iyi bak gözlerimah o güneş gözlerin buz kadehini doldur da içeyim kızgın kumlu sahradan gelirim aşk yağmurlarında ıslanmışım suda yanan Bizans ateşiyim çöllere düşürse de beni gözlerine iyi bak gözlerimah o güneş gözlerin ve sözlerin, ecelim oldu unut deyişin o nasıl bir gündü anlamış değilim dünyam altüst oldu, kalmadı nasibim başımı eğdim, toprağı delip geçtim gözü açık gömse de beni gözlerine iyi bak gözlerimah o güneş gözlerin seni ne çok özlerim bilemizsin her düşte sendeyim öylesine sonsuz ki serabın hayal aleminde yaşarım hummaya salsa da beni gözlerine iyi bak gözlerim...
120
Ben mi Yanılıyorum Sevmek ve sevilmeyi benmi bilemedim, Yüreğim; lodoslar kadar sıcak ama sancılı, Meyhaneler kadar salaş, karun kadar zengin, Denizler kadar dalgalı, içtiğin su kadar berrak...Göz bebeklerim korkulu, sol göğsüm çığlıklı, Ellerim alabora, beynim evrenin savaş alanı, Üşüyorum hep, yeni başladı bu son günlerde, Yüreğim, hüznüm, sevdam yok, vefasız çiçeklerde...Öğrenemedimmi? hiçbir sözü, yaşamayı, yazabilmeyi, Kelepçelerime bir kelepçe daha vurdum galiba, Sona yakın yüreğime; savaş alanı beynime, Sus demeye başladım; BENMİ YANILIYORUM...Bayram KARAALİ 14.02.2002
74
Tek başına Ne zaman ki; isyan etin çocuk Bahceler yasaklandı sana Kayısı dalları Platonik aşklar Gül kurusu ayrılıklar Ne zaman isyan ettin çocuk Aşk da yasaklandı Aşkın yasaklarıdaSistem bulandı ellerine Yazsan Ne derdine çare Kimin neyine Kimin sesineNe zaman isyan etsen İsyan etmek yasaklandı Kiraz dalında kırmızı Deniz de mavi Bozkır da serçeYasak sana Gün batımı ayrılık Gün doğumu aşkÖzgürsün/Küfür yediğin dağlarda/Tek başına...19 Mayıs 2004 ' Çocuk elleri '
69
Ruhu kaçıklar -51- Kimisi kiminin parası kiminin duası derken Kimileri de domuzdan kıl koparma hesabındaymış Kimileri protestoyla ses duyururken Kimileri de hem suçlu hem güçlü hakkını ararmışKimileri göz göre göre devlet diye aldanırken Kimileri de politika diye eroin satarmış Kimileri böyle gelmiş böyle gider derken Kimileri de olduğu yere kök salmışKimilerinin diktalıktan kemiği erirken Kimileri de ipek, urgan satarmış Menfaat uğruna kanlar dökülürken Hayret, ulusal birlik isteyen terörler varmışKimileri daha fazla özgürlük diye yırtınırken Kimileri de özgürlükler içinde esaret kalmış Kimileri medeniyet için komplo kurarken Kimileri de medeniyeti sırf eğlence sanmışKiminin hedefi büyük, kiminin hayali Mumları söndüren yolun sonu varmış İnsanlar özgürlüğün tadını çıkarmak isterken Özgürlüğe çelme takan kurallar varmış Çıkmazların oynandığı kapalı kutu dünyada İnsanlar aslında aklını değil, ruhunu kaçırmış! ...
122
Sormam Türkiyem Cennet vatan’ımsın yurdum,bedenim Seni kimselere vermem Türkiye’m Sonsuz varlığına dua ederim Olur olmazlara yermem Türkiye’mDestan coşkuları,hazlar diyarı Gönül türküleri,sazlar diyarı Mavi boncuk gözlü kızlar diyarı Sensiz muradıma ermem Türkiye’m.Yiğit meskenleri dağlar bulunur, Sulak ovaları bağlar bulunur, Her bir köşesinde çağlar bulunur, Senden başkasını görmem Türkiye’m.Ay yıldızlı bayrak solmaz rengini, Arşa yakın ufkun görmez engini, Dünya benim olsa bulmaz dengini, Senden ayrı yerde durmam Türkiye’m.Aziz şehitlerin açar gülümde, Saygı minnetlerim tüter dilimde, Sonu şöhret diye kalem elimde, Seni arkalardan vurmam Türkiye’m.Kutsal varlığını namus bilirim, Canım görev olsa koşar gelirim, Elim sancağında düşer ölürüm, Asla sebebini sormam Türkiye’m. (21 Şubat 2007-Kadirli)
101
Köy Çocukları yağmurlar içinden ıslanarak çamurlu yollarda elele tutuşarak akşamdan derslerimize çalışarak okula gidiyoruz okula ülkemize hayırlı evlat olmayaüşüsede ellerimiz üşüsede kalbimiz yinede okulu aksatmayız biz kolkola gireriz biz tek yüreğiz okula gidiyoruz okula ülkemize hayırlı evlat olmayaırmaklar çağlar gökyüzü sisli okul yolu çamur önlüğümüz nemli olmasada harçlığımız bu dert değilki okula gidiyoruz okula ülkemize hayırlı evlat olmayasana geldik kucaklarmısın okulum senin sınıflarında yücelecek yurdum sen sularsın vatan toprağını yudum yudum okula gidiyoruz okula ülkemize hayırlı evlat olmaya(çocuk şiirleri serisin'den)
80
Sevgi Sevgi nedir bilirmisin? Bazen bir yudum suya muhtaç kalmaktır. Bazen dostunu hatırlamak,bazense düşmanını bilmektir. Sevgi insana hayat veren bir ırmaktır,sevgi dostunu o ırmakta yanlız bırakmamaktır. Sevgi dostunun zor gününde yanında olmak,kötü gününde bir kenara atılmaktır. Sevgi inattır. Sevgi ölümü kesinleşmiş bir kanserlinin herdaim delice yaşama inadıdır. Sevgi yaraları kapatmaktır. İMKANSIZ OLSA BİLE...
53
Gölbaşlarında Hüzün Hasta bedenlere şifa,dağıtırken; sessizce.. Eyvah! ..Gölbaşları'nda çiçekler soldu gitti Dualar dökülürken,hasta dudaklarından.. Güneş, Cennet'ten doğdu; bir güzel RÜYA bitti!
21
Türküleri Severim Acısıdır duyulan yüreklerde dört mevsim Acısıdır unutulmuş yalnızlıkların Türküsüdür böyle deli gözümüzü yaşartan Savaş sonu tutsak kamplarının. Savaş sonu tutsak kamplarının Büyür yalnızlığı gecelerle bir Duyulan dağca taşça ağlamaklı Köpeklerin özgürlük türküsüdür Yorgun çağrısında ulumaların. Bu tutsak akşamlarda eller sevgiye dargın Kırık kitaraların duyulmaz ezgileri Ötelerden ses eder bir zenci yorgun argın "Yaşamak güzel şeydir" türküsünü çağırır Kuşkulu gölgesinde ışık oyunlarının. Büyür kutsal sabahlarda acılar büyür Büyümeyen maviliklere koşut Kanamış ak elleri uzamış sakalıyla Özgürlüğü çağıran bu zenci sensin Aşut, Yenilmiş çağlarında tutsak sokaklarının.
86
Sessiz Müzik Sen kış güneşi misin Yakarsın ısıtmazsınBir ırmağın ortası yoksa Seni mi hatırlayacağımBu dünyada olup bitenlerin Olup bitmemiş olması için Ne yapıyorsunSizin evin duvarları taştan Dumanı da mı taştanSeni kız arkadaşlarından Sevinç gözyaşları içinde Öpen olmayacak mıEzberlediğin şiir Beklediğin adam
41
Karşıyakalım Sen karşıyakalım, zamanın en ulaşılmaz gibi görünen anında çıktın karşıma Umutlar tükenip, duygular körelmeye yüz tutarken bir ışık oldun Ve karşıyakalım sevmek seninle anlam kazandı Öyle ki, atılan her adım çizilen her çizgi, ortak olma özelliğini taşıyor Kilometreler yok aramızda ama sensiz olan her Dakika, her saniye acıların en büyüğü yüreğimde Bilmelisin karşıyakalım, bu tutku sensiz de yaşanır görünürsede Seninle bütün, seninle anlamlı.
64
Vatan sağolsun Bugün tek yürek olduk yanıyoruz Şehit mehmetciklerimize ağlıyoruz Kalbimizde vatan aşkı çağlıyoruz Duyun sesimizi sizden korkmuyoruz Vatan sağ olsun diye haykırıyoruzşehitlerimizi uğurlarız cennete Hazırız her birimiz vatan için ölmeye Bayrağımızı dokundurmayız hain ellere Birimiz gider binimiz gelir kükreye kükreye Vatan sağ olsun deriz son nefesimizdeAksada gözlerimizden kanlı yaşlar Toprağımıza helal olsun giden canlar Bilsinler ki tükenmez vatanımızda aslanlar Sen rahat uyu şehidim hesabını bir bir soracaklar Vatan sağolsun analar daha nice er yollayacaklar
75
Millî Eğitim Vakfı Şiiri 2 Bir vakıf ki amacı, Okul yapmak, yaptırmak, Bir vakıf ki amacı, Yıkılanı onarmak…Bir vakıf ki amacı, Okul açmak, yurt açmak, Bir vakıf ki amacı, Burs vermek, kâr dağıtmak…Bir vakıf ki amacı, Yetiştirip büyütmek, Öksüz ve yetimleri, Uygarlığa yükseltmek…Bir vakıf ki amacı, Bir zemin oluşturmak, Bir vakıf ki amacı, Cehaleti kaldırmak…(2012)
55
Bul Beni Bitkisel hayatta umutlarım çok uzun yıllardır İçimde bir göç başladı, durulmuyor haftalardır. Bul beni kendi içinde,tek başıma yapamıyorum Sonunda anladım, ben yalnız seninle çoğullanıyorumYüzlerce sözcük bekliyor içimde,dilimin ucunda Hislerim anlaşılmaz,kayıplara karışacağım sonunda Bul beni kendi içimde,tek başıma beceremiyorum Sonunda anladım, ben yalnız seninle ben oluyorumNisan 2011
48
Ayrılık 1 Ayrılık ölümden beş okka ağır, Sevene silleyi vurmuş ayrılık. Anlamaz dinlemez kulağı sağır, Sevene silleyi vurmuş ayrılık.Ah çektikçe azgın olur feryadı, Derdi alem yürekleri dağladı, Ayrılanlar iki cihan onmadı, Seveni bitirip yormuş ayrılık.Derdine ne çere ne devası var, Gecesi gündüzü her gün ahu zar, Çağırır yol gözler gelmez nazlı yar. Sevenin yoluna durmuş ayrılık.Çiftci İsmail’im böyle ne çare, Deli gönül şimdi oldu divane, Mevla’m ayrılığı verme sevene, Meğer ne belaymış zormuş ayrılık.
74
Ata'ma ''Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur'' demişti büyük Atam bir zamanlar...İşte o günden beri bedenim Türkiye, yüreğim Anıtkabir'de atar..
21
Her Şey Daha Güzel Olacak Beni tanıyanlar ve yüz yüze görüştüğümüz kişiler bilir. Daha ‘’ dün ‘’ dediğimiz kısa zaman önce tükenmiş, bitmiş ve ölümün eşiğine gelmiş bir insandım. İnsan mıydım? Onu da bilmiyorum. Ruh ve beden sağlığım bozulmuş, dengem alt üst olmuştu. Gecelerim gündüzlerime karışmış, deyim yerindeyse yaşayan bir ölüye dönmüştüm. Günlerce, haftalarca kendimi toparlayamamıştım. Dışarıya bile çıkmak istemiyordum. Annemin, halime bakıp da, göz yaşları içinde ‘’ Ne olmuş sana böyle oğlum? Ben seni bu durumlara düşmen için mi doğurdum. Sana bir şey olmasın, bana olsun.’’ deyip, hüngür hüngür ağlamasını ve benim için Allah’a dualar etmesini asla unutmadım. Biliyordum ki, annem içten ağlamıştı, benim için ağlamıştı ve yürekten dua etmişti kurtulmam için. Anneme cevap bile verememiştim. ‘’ Kurtulacağım bu durumlardan, sen ne olur üzülme.’’ bile diyememiştim. Yolda yürümek bile, bana çok ağır bir işkence gibi geliyordu. Başımı yerden kaldırmaya cesaretim ve isteğim dahi yoktu. Adım atacak takatim kalmamıştı. Merdivenleri çıkarken bile kaç kez sendelemiştim. Suskundum, konuşamıyordum. Davamda haklıydım, sesimi duyuramıyordum. Çünkü beni duymak istemiyorlardı. İçimden hep bağırmak geliyordu ama hep susuyordum. Biliyordum ki, ne kadar bağırırsam bağırayım, sonuç asla değişmeyecekti. Sürekli uyumak istiyordum. Uyudukça rahatlıyordum ama başım yine de çok ağrıyordu. Bedenim değil de, başım bedenime çok ağır geliyordu. Bana şu soruyu işte böyle bir halet-i ruhiye içinde sordular: ‘’Ölmekten hiç mi korkmadın? Ya ölseydin? ’’ O zaman onlara şu cevabı vermiştim. '' Ben, ölmekten değil; ölememekten korkarım.''Bir suçluymuşum gibi hep yüzüme bakıyorlardı. Kimisi de halime acıyarak bakıyordu. Horlanan, dışlanan zavallı bir sokak köpeğine dönmüştüm. Yoksa benim ölümüm sokakta mı olacaktı? Gerçi bir ailem vardı ama, onlar da bana yabancı gibiydiler. Önümde iki seçenek vardı. Ya yarım bıraktığım işi tamamlayacak, ya da tam tersi kendimi değiştirecektim. Ama bunu düşünmek bile aylarımı aldı. Çünkü bir türlü düşünemiyor, kendimi toparlayamıyordum. İşe ilk önce, doktorumun bana vermiş olduğu ve beni günün 24 saati neredeyse uyutan, beynimi ve zihnimi uyuşturan ve beni aptallaştıran depresyon ilaçlarını çöpe atmakla başladım. Rus ruleti misali ya kazanacaktım, ya da kaybedecektim.Çünkü bu ilaçlar iyi kötü beni her şeye rağmen ayakta tutuyordu, en azından uyutuyordu.‘’Murat, daha da kötüye gidecek. Hatta bu durum onun iş hayatını bile etkileyecek.Asla toparlanamayacak’’ dediler. İşte ne olduysa bu cümleyi duyduktan sonra oldu. Bunu anlatan samimi bir arkadaşıma dedim ki: ‘’ Toparlanacağım ve bu cümleyi söyleyenleri mahcup edeceğim. O an bir şimşek çaktı sanki kafamda. Yeni bir şeyler yapmam gerekiyordu. Ruh sağlığım, beden sağlığımı da olumsuz olarak etkiliyordu. Bu duruma bir '' dur! ' '' demeliydim. Düşündüm, taşındım ve kendi kendimi iyileştirmeye karar verdim. Ama nereden ve nasıl başlayacaktım? İlaçları da çöpe atmış olmama rağmen, kendime şunu söyledim: '' Murat; sen hayatta ne zorluklar atlattın. Bunu da atlatacaksın. Önce kendini sev. Kendine saygı duy. Hayatta senden başka bir '' sen '' yok ve bu anlamda teksin. Geçmişte yaşadıklarını unut ve kendini yeniden doğdun farz et.’’SONUÇ: Geçen aylar boyunca pek çok kişisel gelişim kitabı okudum. Okumaya da devam ediyorum. Hayata ve olaylara kesinlikle olumsuz yönden bakmıyorum. Bana mutsuzluk veren, beni üzen ve karamsarlığa iten her bir şeyi hayatımdan çıkardım. Dinlediğim müzik türünü dahi çöpe attım. Şimdi, ruhumu dinlendiren müzikler dinliyorum, doğa resimlerine bakıyorum. Doğada geziyorum. Caddelerde saatlerce yürüyorum. Kuşların ötüşünü, kedilerin miyavlamasını, kelebeklerin havada uçuşmasını gördükçe mutlu oluyorum. Rüzgarın sesini dinliyorum. Daha önce nasıl da fark etmemişim. Rüzgarın sesi meğer çok güzelmiş. Arı vızıltısını hiç bu kadar yakından fark etmemiştim. Çiçekler de bir harikaymış, hepsi de rengarenkler ve çok güzeller. Kaynağından akan pınarları, derelerden geçen suları hiç bu kadar güzel görmemiştim.Meğer pınarların suyu ne kadar da soğukmuş. Ağaçlar,çiçekler, çimenler daha önce hiç bu kadar yeşil değildi, nasıl da görmemişim.Çarşıda yürürken kalabalıklar bana '' ben '' olduğumu hatırlatıyor. İnsanlar çok telaşlı ve bir koşuşturma peşindeler. Ben ise, o kalabalıklar içinde bile kendi ruh sesimi dinliyorum. Arabaların ve insan seslerinin o gürültülü atmosferinden kendimi soyutladım. Her şeyi dolu dolu yaşıyorum. Aylar önce aynaya dahi bakmak istemezken, şimdi geçiyorum aynanın karşısına, tebessümümün güzelliğine, gözlerimin ışıltısına bakıyorum ve mutlu oluyorum. İşte diyorum, aradığım Murat'ı en sonunda buldum. İşte bu '' ben''im. Arkadaş çevremi tekrar gözden geçirdim. Kalması gerekenler dışında pek çoğunu hayatımdan çıkardım. Kötü dönemlerimde bana manevi destek verenleri, beni önemseyenleri ve bana inananları asla unutmadım. Onları şimdi daha çok seviyorum. Öfkemi, kinimi toprağa gömdüm. Hiç kimseye kötü zan beslemiyorum. Biliyorum ki, her arkadaş aslında dost olamıyor. Dostluk bambaşka bir duygu ve değer.Sözün özü: Hayata tutundum hem de çok sıkı bir şekilde tutundum, bırakmaya da niyetim yok. Çünkü benden başka bir '' ben '' yok. İşte beni hayata bağlayan esrarengiz cümle: ‘’ Her şey daha güzel olacak.’’Sağlıcakla ve sevgiyle kalınız... Vecdi Murat SOYDAN (Yaşanmamış Aşkların Şairi) 17/06/2015- Saat: 00:27-Isparta
749
Tartışılıyor Bir Yandan Adalet yerine adaletsizlik konuşulsun diledim Çağın anlamlandırıldığı hakkıyla… Yirminci yüzyılı utanç çağına boğduklarıyla Yirmi birinci yüzyıl sürmenaj zorbalığa Adaletsizlik hayranlıklarıydı, neyi sunacak? İnsan olarak ülkeler kendini konuşsun diledim…Adalet sempozyumu doğru mekan Asya’da Adalet beyinde başlamalı önce kişilerde, siyasette Ülke bilincinde, evrende…Şu günler yaşantısıyla kime hizmet edecek sanılsın? Anayasa tartışması yersiz ve adaletsiz… İnsanlık huzur güveninde azıcık bari dinlendirilsin Niye karmaşadan fırsatçılık histerisinde bu acelelik? Dünya ülkelerine yaşam edebi kazandırmalısınız Yüreklerde, gözlerde, gönüllerde, bebeklerde…Türk milletine önce saygıya mecbursunuz Tartışılıyor bir yandan adalet öte yandan Anayasa Tartaklamaya bu aczi sürümeyin aceleye Bu tartışılıyor denilen beyni bulandırmaya karmaşa… Adilliğe bu yığışmanız hangi ticaretinizi sevindirecek? Anayasa, müsterih olunsun ki ne kadar değiştirilse de Suratların alın çatının sokak ortasını şekillenecek sadeceAdalete şerefini kazandırın önce… Dinlensin adalet, dinlensin insanlık, insanlar, halklar Huzura kavuşsun azıcık beyinler… Zira, adalet Anayasada doğumunu sadece kutlayacak! Türk milletine önce saygıya mecbursunuz! Türk milletine önce saygıya mecbursunuz Düşünmeyi düşünmeye şans tanımak bu adilliğidir! Demokrasi güzelliğidir bu, budur anlamına kavuşturulacak… Adalete kazanılan şeref, Anayasa asilliğidir! Kasım 2007
167
Aşka Dair Aşk bir muamma gibidir çözebilene aşk olsun Aşk bulutunun üstünde gezebilene aşk olsunAşk gönülün hitabıdır divanenin hesabıdır Aşk şiirin kitabıdır yazabilene aşk olsunAşk incelik aşk azamet aşk özveri aşk nezaket Aşk imandır aşk ibadet hazzı bilene aşk olsunAşk ilahların sathıdır aşk benliğin ruhsatıdır Aşk kayalardan katıdır ezebilene aşk olsunAşk Ali'ye Kamber gibi aşk mis gibi amber gibi Aşk sihirli çember gibi bozabilene aşk olsunAşk deli aşk akil eder aşk uzağı yakın eder Aşk ateştir aşk kül eder tozabilene aşk olsunAşk irfan alimin huyu aşk Kevser Zemzemin suyu Aşk bir sonsuz derin kuyu kazabilene aşk olsun Aşk özgürlük aşk hürriyet aşk özgüven aşk emniyet Aşk tarihsel medeniyyet baz ı alana aşk olsun.Aşk ilimdir aşk keramet aşk asalet aşk nedamet Aşk güvendir aşk saadet erebilene aşk olsun Aşk mekanı arı yerdir ziyareti gönüllerdir Aşk benlikten ileridir özge bilene aşk olsun Aşk uğraştır aşk emektir aşk sevmektir sevilmektir Aşk Şahin'e can demektir sezebilene aşk olsun
154
Mahsuni-5 Selam söylen oğlu ile kızına İyi baksın Mahsuninin sazına Özlemiştir öper koyar dizine Belki bir gün gelir çalar MahsuniBeden kalır ruhlar durmaz toprakta Belki gün batımı belki şafakta Başka bir isimde başka donakda Gönüllere sevgi salar MahsuniMalum olur ona halkının hali İzin verir ise Bektaşi Veli Olur boz bulanık bir meşe seli Akar derelerden çağlar MahsuniBakar görür memlekette olana Artmış olan soygunlara talana Yiğit yine muhtaç kuru soğana Üzülür kahrolur ağlar MahsuniDertl'oğluyum gece gündüz çırpınır Çalar söyler boğazları yırtılır Belki halkı uykusundan kaldırır Kurtuluşa umut sağlar Mahsuni28.05.2017
88